You are on page 1of 1153

OSMANLI MPARATORLUU TARH

Bu e-kitap taslak halindedir. Okumay zorlatrc tarama hatalar ierebilir. Bu taslak srm okurken dzeltir ve dzeltilmi srm bizimle paylamak isterseniz memnun oluruz. WEB: http://ayrac.org letiim: ayrac.org@gmail.com

Osmanl Devleti Osmanl Devleti'nin hayat izgisi 600 yllk bir sreyi iine almaktadr. yle ki, cihan devleti unvann alan bu devlet, en geni snrlarn 400 yl elinde tuttuu bilinmektedir. Gerileme dnemi dediimiz son 200 yl iinde bile fazla toprak kaybetmemi, topraklarnn byk blmn, ykl dnemlerini oluturan 20. yzyln balarna kadar koruyabilmitir. Bu zellikleri ile Osmanl, dnya medeniyetleri arasnda ilk sralarda yerini almaktadr.

21. yzyla adm adm ilerlerken, Balkanlar'da, Kuzey Afrika'da, Ortadou'da, Kafkasya'da ve tm slam Dnyas'nda, kprdanmalar grlyor. Kprdanmalarn kkeninde, hep Osmanl ruhu yatyor. Dman, hep Osmanl torunu diye saldryor. Osmanl corafyas 21. yzyla ok eylere gebe olduunu gsteriyor. Bu yzden Osmanl corafyasn iyi tahlil etmek gerekiyor. Sz konusu bu koca devletin, yzlmn, doal artlarn ve bu doal artlar zerinde oynad rol, insanlarn ve olduka farkl insanlarn bir arada uzun yllar birlik iinde yaamalarnn srrn, ynetim eklini, tarmn, sanayiini ve dnya ticaretindeki yerini, iyi bir ekilde aratrmak ve aratrmalardan gelecek iin baz sonular karmak lzumu vardr. Bunun iin de, tarih-corafya-gelecek lsn kaynatrmak gerekmektedir.

KURULUS DNEMI
Osmanli Beyliginin Kurulusu; Osman Bey, Oguz asiretlerinin ittifakiyla basa getikten sonra, siyas ve din bakimdan Anadolu'nun en itibarli ve nfuzlu tarikatlerinden Ahilerin mhim bir sahsiyeti olan Seyh Edebali'nin kizi ile evlenerek, gcn artirmis idi. Bundan sonra Osman Gazi, Bizans'a karsi genisleme politikasini uygulayarak, Inegl, Karacahisar ve Yarhisar'i ele geirdi ve blgenin mhim merkezlerinden olan Bilecik'i alarak, burayi beyligin merkezi yapti (1299). Bu tarih devletin kurulus tarihi olarak kabul edilir. Seluklu Sultani III. Alaaddin Keykubad'in Ilhanli Hkmdari Gazan Han'in kuvvetleri tarafindan tutulup, Iran'a gtrlmesi zerine Seluklu merasindan bazilari ve blgedeki Trkmen beyleri Osman Bey'e tevecch gstermis; Oguz an'anesine gre onun hkimiyetini tanimayi kabul etmislerdir. Nitekim Oguz beyleri Oguz Han tresine gre tertip edilen bir trende Osman Bey'in nnde diz kerek, onun verdigi kimizi imek suretiyle tbiyetlerini sunmuslardir. Ancak henz kk bir beylik durumundaki Osmanogullarinin, seklen de olsa bu dnemde, Ilhanli hkimiyetini tanidiklari bilinmektedir. Osman Gazi, beyligini iln ettikten sonra idaresi altindaki blgeleri bes kisma ayirarak buralari gvendigi ve savaslarda yararlik gsteren kimselere tevcih etti. Oglu Orhan'a Sultann, byk kardesi Gndz Bey'e Eskisehir'i, Aykut Alp'e In-n'y, Hasan Alp'e Yarhisar'i ve Turgut Alp'e de Inegl' verdi. Diger oglu Alaaddin'e ise seyh Edebali'nin emin ve nazirliginda, ailenin geimi iin, Bilecik ve havalisinin gelirleri tahsis edildi.1302'de Bursa tekfurunun liderliginde birlesen Rum tekfurlarinin Koyunhisar (Bafeon) savasinda agir bir maglbiyet tatmalari, Osman Bey'in Bursa ve Kocaeli taraflarina akinlar yapmasini olduka kolaylastirmisti. Bir taraftan Bursa te taraftan Iznik Trk kusatmasi altinda tutuluyordu. Ancak yaslilik sebebiyle Osman Bey, fetihler iin oglu Orhan'i grevlendirmisti. Nitekim 1324 yilinda Osman Bey vefat etti ve oglu Orhan Bey Osmanli tahtina ikti. Orhan Bey, 1326 yilinda Bursa'yi, uzun sren kusatmanin ardindan, ele geirince babasinin vasiyetini yerine getirerek, Osman Gazi'nin naasini Bursa'ya nakletti ve burayi devletin yeni merkezi yapti. Orhan Bey'in komutanlarindan Akakoca ve Karamrsel ise Istanbul kiyilarina kadar akinlarda bulunuyorlardi. Bu fetih ve akinlardan telslanan Bizans Imparatoru Andranikos byk bir ordunun basinda Osmanlilara karsi harekete getiyse de Maltepe (Palekanon) Savasi'nda agir bir yenilgi aldi (1329). Bu zafer, Iznik ve Izmit'in ele geirilmesini kolaylastirmistir. Rumeliye Geis; Karasi Beyliginde baslayan taht mcadelelerinden istifade eden Orhan Bey, Balikesir ve civarini topraklarina katarak, ileride gereklesecek olan Rumeli fetihleri iin mhim bir mevkiye sahip olmustur. Nitekim Karasi Beyliginin deniz gc ve Haci Il Bey, Evrenos Bey gibi degerli komutanlar artik Osmanlilarin emrine girmislerdir. Bizans iindeki taht kavgalari ve Bulgar-Sirp saldirilari karsisinda, gittike glenen Osmaogullarindan yardim isteyen Kantakuzen'in talebi zerine Orhan Bey'in oglu Sleyman, bir orduyla Rumeli'ye geti (1345). Edirne'yi kusatan Bulgar-Sirp kuvvetlerini bozan Sleyman Pasa bu zaferin karsiliginda Gelibolu'daki impe Kalesi'ni Bizans'tan aldi. Bylece Osmanlilar ilk kez Rumeli yakasinda bir s elde etmis oluyordu (1356). Sleyman pasa Gelibolu'nun ardindan Tekirdag'a kadar olan blgeleri de ele geirerek buralara Anadolu'dan getirilen Trkmenleri yerlestirdi. Bylece Rumeli'de de Trklesme hareketi baslamistir. Sleyman Pasa'nin lmnden sonra Rumeli'deki fetihler iin kardesi Murat Bey grevlendirildi (1359). Ancak 1362'de babasi Orhan Bey'in de lm zerine Murat Bey, Bursa'ya dnd ve Osmanlilarin 3. hkmdari olarak tahta ikti (1362).Rumeli ve Balkanlarda Fetihler; I.Murat (Hdavendigar) nce tahtta hak iddia eden kardeslerini bertaraf etmekle ise basladi ve bu arada elden ikan Ankara'yi yeniden aldi. Anadolu'da birligin saglanmasinin ardindan Murat Hdavendigar, inkitaya ugrayan Rumeli ve Balkanlarin fethine yneldi. Bu sirada Balkanlar karsiklik iindeydi. Bir taraftan Sirp Hkmdari Dsan'in lm ile Sirplar

arasinda i mcadeleler siddetlenmis, te yandan Macar Krali Layos, Balkanlarda Ortadokslara olan baskilari artirmisti. Evrenos ve Haci Il Bey komutasindaki kuvvetler bu durumdan da yararlanarak Kesan'dan Dimetoka'ya kadar olan yerleri fazla bir mukavemet grmeden ele geirmislerdi. Sazlidere Zaferi ile Edirne ve Filibe, Lala Sahin Pasa tarafindan fethedildi (1363/4). Bu savaslarda Bulgarlarin yaninda yer alan Bizans baris yapmak zorunda kaldi. Trk ilerleyisini durdurmak isteyen Macar, Bulgar,Sirp ve Ulahlardan mtesekkil bir Hali ordusu Macar Krali Layos'un liderliginde Edirne zerine yrd. Ancak Meri sahilindeki Sirp Sindigi denilen mevkiide, kalabalik Hali ordusunu hazirliksiz yakalayan 10 bin kisilik kuvvetiyle Haci Il Bey, byk bir bozguna ugratti (1364). Sirp Sindigi zaferiyle Osmanlilar, Balkanlardaki fetihlerine hiz verdiler ve bunu kolaylastiracagi iin Osmanli baskenti Bursa'dan Edirne'ye nakledildi. Fetihler karsisinda aresiz kalan Bulgarlar Trk himayesini kabul etmek zorunda kaldilar (1369). irmen Zaferi ile (1372) Bati Trakya ve Makedonya'nin bir kismi Osmanli hkimiyetine girdi ve Selanik ile Kstendil'in de ele geirilmesinin ardindan Sirp Krali Lazar, vergi verip, gerektiginde asker gndermek sartiyla Osmanlilarla baris anlasmasi imzaladi(1374). Yaklasik on yil sren mcadelede, Rumeli ve Balkanlarda fethedilen blgelere Anadolu'dan mtemadiyen Trk nfus kaydirilarak blgede demografik dengeler Osmanlilar lehine degistirilmeye baslanmisti. Bu tarihten sonra bir mddet Balkanlardaki fetihlere ara verilmis ve Anadolu'da Trk birligini saglamlastirmaya ynelik dzenlemelere geilmistir. Bu maksatla I. Murat, oglu Byezid'i Germiyan beyinin kizi ile evlendirmis; Tavsanli, Emet ve Simav gelinin eyizi olarak Osmanlilara verilmistir. Ayni sekilde Aksehir, Yalva, Beysehri gibi bazi sehir ve kasabalar Hamidogullari'ndan para karsiligi satin alinmis, Candarogullar da Osmanli hkimiyetine girmisti. Artik Osmanlilarin karsisinda tek bir g kalmisti; Karamanogullari. Alaaddin Ali Bey, Osmanlilarin yeniden Balkanlara ynelmesini de firsat bilerek, harekete gemis ancak I. Murat Konya nlerinde Karamanogullarini yendiginde Karaman beyi af dilemek zorunda kalmistir(1387) Murat Hdavendigar'in yeniden Rumeli'ye ynelmesiyle birlikte Nis ve Sofya da dahil olmak zere btn Bulgaristan fethedildi.(1385/88). Timurtas Pasa'nin Sirp kuvvetleri tarafindan baskina ugratilip, yenilmesi zerine cesaretlenen Bulgar, Leh, ek ve Macar krallari da Sirplarin yaninda yer aldilar. Fakat andarli Ali Pasa, Bulgar Krali Sisman'i esir alarak Bulgarlari bu ittifakin disina atti. Buna ragmen Hali ordusu ilerleyisini srdrnce, I. Murat ordusunun basina geerek dsmani Kosova'da karsiladi. I.Murat'in ogullari Byezid ve Yakup'un da yer aldigi Osmanli birlikleri byk bir zafer kazandi. Sirp Krali Lazar ve oglu esir edilmis, dsman kuvvetlerinin byk bir kismi imha olmustu. (20 haziran 1389). Fakat I.Murat savas meydanini gezerken bir Sirp tarafindan hanerlenerek sehit dst. Bunun zerine Sirp krali da Osmanli askerleri tarafindan ldrld. Osmanlilar iin Balkanlarda tutunabilmek yolunda lm kalim savasi olarak grlen I.Kosova Zaferi Sirplar tarafindan asla unutulmamistir. Gnmzde dahi masum Mslman halka ynelik vahsetin arkasinda bu maglbiyetin ezikligi ve intikam hissi yatmaktadir. Anadolu'da Trk Birligi'nin Saglanmasi; I. Murat'in sehit edilmesinin ardindan oglu Byezid, devlet adamlarinin ittifakiyla hkmdar iln edildi. Babasinin lmn firsat bilen Anadolu'daki beyliklerin Osmanlilar'a biraktigi topraklari yeniden ele geirmek maksadiyla harekete getiklerini haber alan Byezid, sratle Anadolu'ya dnd. 1390 yilinda Germiyan, Aydin, Mentese ve Saruhan beylikleri ortadan kaldirildi. Ertesi yil Hamidogullari Beyligi topraklari ele geirildi ve bu beyliklerin yer aldigi topraklarda Anadolu beylerbeyligi adiyla idar bir nite olusturuldu. Ardindan Osmanlilarin en nemli rakip olarak grdg Karaman Beyligine ynelen Yildirim Byezid, Konya'yi kusatti. Alaaddin Ali Bey'in baris talebi, Beysehir ve evresinin Osmanlilara birakilmasiyla kabul edildi.(1391). Fakat Yildirim Byezid'in Mora ile ilgilenmesini firsat bilerek Ankara Sancak Beyi Sari Timurtas Pasa'yi esir almasi zerine, Yildirim Byezid, Alaaddin Bey'e kesin bir darbe vurmaya karar verdi. Anadolu'ya geen Yildirim, gn sren savasin ardindan ele geirilen Alaaddin Bey'i ortadan kaldirdi ve topraklari Osmanlilara lkesine dahil

edildi(1397). Karamanoglu tehlikesinin bertaraf edilmesiyle, Anadolu'da Osmanlilara direnebilecek en gl devlet olarak Kadi Burhaneddin devleti kalmis idi. Daha 1392 yilinda, Kadi Burhaneddin'in mttefiki durumundaki Candaroglu Sleyman an bir baskinla ldrlp beyligin Kastamonu subesi ortadan kaldirilmisti (1392). Ardindan, ertesi yil Amasya ve Merzifon civari Osmanli hkimiyetine alinmisti. Kadi Burhaneddin'in 1398'de Kara Ylk tarafindan ldrlmesi zerine, ona bagli Sivas, Tokat, Kayseri, Malatya gibi sehirler birer birer ele geirildi. Bylece Firat'in batisinda kalan Anadolu topraklari Osmanli sancagi altinda birlestirilmis oluyordu. Yildirim Byezid'in Istanbul Kusatmasi ve Balkanlardaki Fetihleri. Yildirim Byezid'in Karaman seferine anlasma geregi katilan Bizans Imparatoru V.Yuannis'in oglu Manuel'in, babasinin lm zerine anlasmayi igneyerek Istanbul'a kamasi sebebiyle Yildirim, Istanbul'u kusatmaya karar verdi. 1391'de baslayan ilk muhasara 1396 yilina kadar srdrld. Bu maksatla Istanbul Bogazi'nda Anadolu Hisari insa edildi. Sehre dis yardimlarin gelmesini nlemeyi ve iase zorlugu altinda savunmayi kirmayi hedefleyen bu muhasara Timur'un Anadolu'ya ulasmasina kadar fasilalarla devam ettirilmistir. Bu kusatma srerken bir yandan da Yildirim, Bulgaristan, Arnavutluk ve Bosna taraflarinda fetih hareketlerine devam etmekteydi. Kusatma altindaki Bizans'in da talebi ile Trklere karsi yeni bir Hali ittifaki olusturan Macar Krali Sigismund, Ingiltere dahil btn Avrupa devletlerinden topladigi 120 bin kisilik bir orduyla harekete geti. Yildirim Byezid dsmani sasirtan bir hizla Nigbolu Ovasi'nda dsmani karsiladi. 50-60 bin kisilik Osmanli ordusu, sayica ok stn olan Hali ordusunu byk bir bozguna ugratti. Savas meydanindan kurtulabilenler, kaarken Tuna'da boguldular.(1396) Halilardan geriye sadece muazzam bir ganimet kalmisti. Bu ganimetle, Edirne ve Bursa'da pek ok cami, medrese ve imaret insa edilmistir. Zaferin ardindan, Eflk, Bosna, Macaristan ve Mora zerine seferler dzenlendi. Itibari bu zaferle bir kat daha artan Yildirim, Nigbolu dnsnde Anadolu birligini kurmaya ynelik niha adimlari atmaya baslayacaktir. Ankara Savasi ve Fetret Devri: Yildirim Byezid, Firat boylarina kadar topraklarini genislettigi sirada, Timur da Iran, Azerbaycan ve Irak'i ele geirmisti. Bazi Anadolu beyleri Timur'a siginirken, lkeleri istil edilen Celayirli Ahmet ve Karakoyunlu Kara Yusuf da Yildirim Byezid'in yanina kamisti. Bylece her iki devlet biribirine sinir komsusu olmus, ancak bu durum iki hkmdarin da Trk dnyasinin liderligine oynamalari sebebiyle olumsuz neticeler dogurmustur. Timur, Osmanlilara siginan Celayirli Ahmet ve Kara Yusuf'un iade edilmemesini bahane edip Sivas'i kusatmis ve kendisine teslim edilmesine ragmen sehiri tahrip etmisti(1400). Bu olaydan sonra da her iki hkmdar arasinda mektuplasmalar devam etti. Fakat Timur'un, Anadolu beyliklerine topraklarinin geri verilmesi ve bazi sehirlerin kendine birakilmasi gibi talepleri Yildirim tarafindan reddedildi. Dolayisiyla iki fatih iin savas artik kainilmaz hle gelmisti. 160 binlik Timur'un ordusunu, 70 bin kisiyle ubuk Ovasi'nda karsilayan Yildirim Byezid, savasin baslarinda stnlg ele geirdi. Ancak Timur'un safinda eski beylerini gren bazi askerlerin saf degistirmesi ve Kara Tatarlarin Osmanli ordusunun arkasini evirmesi savasin talihini degistirdi. Bir avu askerle direnmeye alisan Yildirim Byezid sonunda esir edildi (26 Temmuz 1402). Ankara Savasi'ni kazanan Timur, Anadolu beyliklerini tekrar ihya etti ve bylece Anadolu Trk birligi paralandi. Balkanlardaki Trk ilerleyisi durdugu gibi bir kisim topraklar da elden ikti. Yildirim'in ogullari arasindaki taht mcadeleleri Osmanli devletinin "Fetret Devri" boyunca 12 yil mddetle devam etti. Sayet bu savas gereklesmemis olsaydi, hibir direnme gc kalmayan Istanbul byk bir ihtimalle Yildirim Byezid zamaninda Trklerin eline geecekti. Dolayisiyla Ankara Savasi Osmanlilari en az 50 yil geriye gtrmstr.Esir dsen Yildirim Byezid, yedi ay boyunca Timur'un yaninda sehir sehir dolastirildiktan sonra zntsnden ecele yenik dst. Osmanli sehzadeleri tahtin sahibi olabilmek iin kiyasiya birbirleriyle mcadele etmeye basladilar. Bu mcadele elebi Mehmet'in tek basina devlet idaresine hkim olusuna kadar devam etti (1413). elebi Mehmet kardesleri Sleyman, Isa ve Musa elebi'yi bertaraf ettikten sonra Anadolu Trk birligini yeniden tesis etmek iin aba sarf etti. Glenen Karamaogullarinin nfuzunu kirdi, Karamanoglu Mehmet Bey'in eline geen Osmanli topraklarini geri aldi. Candarogullari beyliginden ankiri'yi ve ardindan Canik

(Samsun) blgesini yeniden Osmanli lkesine katti. Fakat Sehzade Mustafa ve Simavna Kadisi oglu Seyh Bedreddin'in isyanlari lkeyi karistirmaktaydi.(1419) Sehzade Murat Rumeli ve Manisa'da ortaya ikan bu isyani bastirdi, Seyh Bedreddin ve adamlari yakalanarak idam edildi. Timur'un beraberinde gtrdg Mustafa elebi de Anadolu'ya dndgnde tahtta hak iddia etmisti. Sehzade Mustafa'nin Selnik'te baslattigi isyan bastirildi. Asi sehzade Bizans'a siginmak zorunda kaldi. elebi Mehmet ldg zaman Osmanli lkesinde sknet byk oranda tesis edilmeye baslanmisti (1421). Babasinin en byk yardimcisi olan sehzade Murat tahta iktigi zaman Bizans tarafindan karsisina ikarilan amcasi Mustafa elebi'nin isyanini bir kez daha bastirdi ve Bizans'i cezalandirmak iin Istanbul'u kusatti(1422). Bu defa kk kardesi Sehzade Mustafa'nin isyan haberini alan II.Murat, kusatmayi kaldirarak kardesini cezalandirmak zorunda kaldi. Isyancilarin yaninda yer alan Anadolu beyliklerine karsi harekete geen II.Murat, Candaroglu Isfendiyar Bey'i itaat altina aldi. Izmir Beyi Cneyd'i ortadan kaldirip, Izmir, Aydin ve Mentese civarini ele geirdi. Germiyanoglu Yakub Bey'in ocugu olmadigindan, topraklarini Osmanlilara birakmayi vasiyet etmisti. Onun lmyle Germiyan ili de Osmanlilara katilmis oldu(1428). Balkanlarda da durum Osmanlilar lehine dzelmeye basladi. Nitekim Fetret devri sirasinda elden ikan topraklar geri alindigi gibi, 1440'a kadar Belgrat hari btn Sirp topraklari Osmanli hkimiyetine girmisti. Fakat Erdel ve Eflk'ta st ste gelen bazi kk bozgunlar Avrupa'da byk bir sevinle karsilanarak, Osmanlilara karsi yeni bir Hali seferinin tertip edilmesine cesaret vermisti. II. Murat, Balkanlardaki Osmanli varligini tehlikeye atmamak iin Macarlarla Segedin Antlasmasini imzaladi (1444) ve bu anlasmadan sonra tahttan feragat etti. Kk yastaki oglu II. Mehmet'in hkmdar olmasini firsat bilen Macarlar anlasmayi bozdu ve yeni bir Hali ittifaki olusturuldu. II. Murat yeniden ordunun basina geerek dsmani Varna Savasi'nda karsiladi. Macar krali ldrld. Halilarin lideri durumundaki Jan Hnyad glkle kaabildi(1444). andarli Halil Pasa'nin israriyla ikinci kez tahta ikan II. Murat, Mora ve Arnavutluk'a sefer dzenledi. Varna'nin intikamini almak isteyen Jan Hnyad yeniden harekete geti. Fakat II. Kosova Muharebesi'nde bir kez daha Sirplar byk bir yenilgiye ugratildi (1448). Varna ve Kosova savaslariyla Osmanlilar Balkanlardaki durumunu iyice glendirmis, Bizans'in batidan yardim alma umutlari ise tamamen ortadan kaldirilmistir. II. Murat 48 yasinda lnce II. Mehmet yeniden Osmanli tahtinin sahibi olmus (1451) ve Osmanli Devleti artik bu dnemde tam bir cihan devleti hline gelmistir.

Osmanl Devleti'nin Kuruluu Osmanl Devleti'nin kurucusu saylan Osman Gazi'nin babas Erturul Gazi, onun babas Gndz Alp'tir. Gndz Alp'in babasnn Kaya Alp, onun babasnn Gk Alp, onun babasnn Sarkuk Alp, onun babasnn Kayk Alp olmas ihtimali vardr. Yurt tutmak iin Orta-Asya'dan, Trkistan'dan Dou Anadolu'ya gelen bir Kay airetinin banda bu Sarkuk Alp'in bulunmas muhtemeldir. Yurt tutulan blge, Van Gl'nun kuzey-dousunda Ahlat civardr. Osman Gazi'nin bykbabas Gndz Alp'in, kendisi gibi Kaylardan olan Mardin Artuklularnn hizmetinde bir bey iken Caber'de Frat' geerken boulup Trk mezarna gmlm olmas ihtimali dnlebilir. Osmanl Devleti'ni kuracak aileyi bir buuk asr sonra Ahlat'tan oynatan sebep yaklaan Cengiz Han'n Moollar olabilir. Ahlat-Mardin yolu, gney-batya doru kuuuu 200 km'dir. Gndz Alp, Artuk Arslan'n (1201-1239) emrettii bir misyon iin 250 km daha gney-batya inip Caber'e gelmi olabilir. Bu misyonda baarl olmayan Kay Aireti reisi Gndz Alp' kaybedip onun olu Erturul Gazi'nin bakanlnda 1230 yaznda Yassemen meydan muharebesinde 39 yalarndaki Erturul Bey, Trkiye sultan Aleddin Keykubad'a kk fakat yiite bir hizmette bulunmu olmaldr.

Bunun zerine Aleddin, Erturul Bey'e Bizans snrnda dirlik vermitir. Erturul, Erzincan'dan ku uuu 900 km yol alarak batdaki dirliine erimitir. Muhtemelen tarih 1231 yldr ve Osmanl Devleti'nin nvesi kurulmutur. Erturul Bey, Trkiye mparatorluu'nun bir uc beyi durumundadr. Seluklu Trkiye'sinin Bizans'a kar olan bat snrlar, iki byk uc beyi tarafndan korunmaktadr, kuzey'de Kastamonu'da oturan obanoullar ve gneyde Germiyanoullar. Erturul Bey 1281'de lnceye kadar 50 yl bu obanoullarna tabidir. Dorudan doruya Konya'daki Seluklu mparatoru'na bal byk uc beylerinden deildir. Erturul Gazi'ye verilen yurd Bursa-Bilecik illerinin snrlarnn birletii yredir ve 1.000 km2 kadar bir toprak parasndan ibarettir. St, sonradan Bizans'tan fethedilerek bakent yaplmtr. Erturul Gazi'nin yerine olu Osman Gazi gemi ve 1324'e kadar 43 yl saltanat srmtr. 1300 ylna kadar babas gibi obanoullarna tabi kk bir u beyi olan Osman Gazi, bu tarihte dorudan doruya Konya Seluklularna bal byk bir uc beyi mevkiine ykselmitir.

Osmanl Devleti'nin Kuruluu Bu suretle Osmanl devletilii 69 yl obanoullarna, Kastamonu'ya tabi yaamtr. 1308'de Selukoullar dnce Osman Bey, dorudan doruya Tebriz'de oturan lhan'n byk uc beylerinden biri haline gelmi ve lhan'n Anadolu umum valileri tarafndan kontrol edilmitir. lhanllara tabiiyet, 1335'e kadar devam eder. Osman Gazi 1281'de babasndan 4.800 km2 kadar ald toprak mirasn 16.000 km2'ye kartarak 1324'te olu Orhan Gazi'ye devretmitir.Bu topraklar Bizans'tan fethetmitir. Osman Gazi'nin brakt miras bugnk Bilecik ili, Eskiehir merkez ilesi, Sakarya'nn Gevye, Akyaz, Hendek, Ktahya'nn Domani, Bursa'nn Mudanya, Yeniehir ve negl ilelerinden ibarettir. Orhan Gazi, babasnn yllardan beri kuatt Bursa'y alarak (6 Nisan 1326) bakent yapt. Bu suretle 1321'de Marmara'ya erien ve denize kan Osmanllar bir Bizans ehri daha aldlar ve az sonra Karadeniz'e de ktlar. 1231'den 1326'ya kadar 65 yl Osmanolu birer prenstir. Sadece 1300'de Seluklu sultanndan tabl'l-alem alarak byk u beyi olmulardr. 1326'dan itibaren Orhan Gazi artk gerek bir kraldr ve Anadolu Trkmen beyleri iinde yalnz Karamanolu ayn seviyededir. 1335'te Sultan Orhan artk lhanllara ballktan kurtulur ve tamamen mstakil, asker bakmdan ok gl, fevkalde dinamik bir devletin ba olur. 1324 ubat'ndan 1362 Mart'na kadar 38 yl sren saltanat fetihlerle geer. Babasnn dehasn, belki daha byk apta tevars etmitir. Son derece mahir bir diplomasi ile hem Anadolu Trkmen Beylikleri, hem Balkan devletleri, hem de Bizans ile mnasebetlerini devam ettirir ve daima Osmanl Devleti'nin lehine durumlar meydana getirir. 1329 Maysnda, o srada ok mhim bir ehir saylan znik'i fetheder. ehri geri almak isteyen Bizans imparatoru III. Andronikos Paleologos'u Trk topraklarna sokmadan Boazii'ne 40 km mesafede, Gebze civarnda yakalar. Yaplan savata imparator yaralanp kaar ve iki imparatorluk prensi muharebe meydannda kalr. Bu Pelekanon meydan muharebesi (2 Mart 1313) Osmanl hkmdarnn hretini btn cihana yayar. Zira Avrupa'nn unvan ve protokol bakmndan birinci hkmdar saylan Bizans mparatorunu ak sahra muharebesinde yenmitir.

Osmanl Devleti'nin Kuruluu 1345'te ilk Trkmen beylii olarak Balkesir-anakkale evresinde saltanat sren Karesi beyliinin topraklarn Osmanl Devleti'ne katar ve anakkale Boaz'nn Asya yakasn tutar. 1354'te Orhan Gazi'nin byk olu Veliahd Gazi Sleyman Paa Gelibolu yarmadasna, Rumeli'ye, Balkanlara, Avrupa'ya ayak basar. Trk tarihinin dnm noktalarndan biridir. "Rumeli Ftihi" ann kazanr. Gelibolu yarmadasn fetheder. 1354'te Ankara'y da alr. 1359'da attan derek lr ve Bolayr'daki byk mill ziyaret yerlerinden olan trbesine gmlr. Yerini kardei Gazi Murad Bey (I. Murad) alr. Murad Bey daha 1359'da Meri'i aarak Dimetoka'y alr ve stanbul surlarna kadar aknlar yapar. 1362'de babas Orhan Gazi'nin yerine geer. 4 ay sonra 1362 Temmuzunda da Edirne'yi fetheder. Artk Osmanl Devleti bir imparatorluktur. Dnyann gl devletlerinden biridir ve ekinilecek bir asker gtr. Sultan Orhan'n oluna brakt servet 95.000 km2 dir. Bugnk Bilecik, Bursa, Balkesir, Sakarya, Kocaeli, Bolu illerinin tamamn, anakkale ve Eskiehir illerinin en byk ksmn, stanbul ilinin Asya topraklarnn byk ksmn, Edirne, Krklareli, Tekirda, Ankara, Manisa, Ktahya, zmir illerinden de baz paralar iine alr. Bu topraklar zerinde Orhan Gazi'nin devletinin nfusu, o zamanki ngiltere krallnn nfusundan ok fazladr. Ve bu topraklar o ada dnyann en zengin lkeleri arasndadr. Boazlar, Marmara, Ege, Karadeniz arasnda iki ktaya yaylmtr. Dehetli bir jeopolitik ehemmiyet arz etmektedir. I. Sultan Murad, 1362'de babasnn yerine getikten bir ka ay sonra Edirne'yi ald zaman, bykbabasnn babas Erturul Gazi'nin Sakarya evresinde yurt tutmas zerinden 131 yl gemitir. 131 ylda Sakarya'dan Meri'e varlmtr. Bu topraklarn mhim ksm gaza ve cihad yoluyla Hristiyanlardan fethedilmi ve Trkletirilmitir. 1335'ten itibaren Trkiye'nin en gl hkmdar ve lideri olan Sultan Orhan'dan sonra 1362'de Sultan Murad artk hi bir Anadolu Trkmen beyliince mnakaa edilemeyecek bir dereceye erierek saltanatna balamtr.

OSMAN GAZI VE BEYLIK

Kaynaklarin, slih, dindar, kahraman, cesur ve merhametli bir kimse olarak tanittigi Osman Gazi, gnde bir yemek pisirtip fakirleri doyurmak, iplaklari giydirip donatmak, dul ve yetimleri gzetip korumak gibi iyi hasletlere sahip bir kimse idi. Hak ve adalete saygili, stn yeteneklere sahip bir hkmdar olan Osman Gazi, nn kilicindan ziyade adalet severligi ile saglamisti. Feth ettigi yerlerde ser' hkmlere gre hareket eder, tebeasi arasinda irk, din ve milliyet farki gzetmezdi. Gl bir komutan oldugu kadar sabirli ve olgun bir idareci idi. Yaninda alisanlar,

kendisine karsi byk saygi gsterirlerdi. En zorba kimseler bile onun huzurunda saygi ile hareket ederlerdi. O, kuvvet ve zenginlikten ziyade adalete daha ok nem veren, gl bir irade ve hosgrye sahip bir hkmdardi. Osman, Ertugrul Bey'in, Gndz Alp ve San Yatu (Savci Bey)'den sonra Sgt'te dnyaya gelen kk ogludur. Ibn Keml, onun dogum tarihini Hicr 652 (M. 1254) senesi olarak gstermekte ise de genellikle onun 656 (1258) senesinde dogdugu belirtilir. Bununla beraber bu tarihin 650 (1252) veya 657 (1259) oldugunu syleyenler de bulunmaktadir. Sgt'te dnyaya gelen Osman, Ertugrul Bey'in kk oglu idi. Ertugrul Bey, 93 yasinda vefat edince, onun idaresi altinda bulunan asiretler, gerek kabiliyet, gerekse hareketliligi sebebiyle Osman'in, babasinin yerine basa gemesini istiyorlardi. Geri Osman, babasinin son dnemlerinde ona veklet etmek suretiyle ynetimle ilgili konularda kardeslerinden farkli bir hviyete sahip oldugunu ortaya koymustu. Kardesleri bakimindan pek byk bir sikintisi olmayan Osman, amcasi Dndar Bey'le ugrasacaga benziyordu. Zira Ertugrul Bey'in kardesi Dndar Bey de birlige reis olmak istiyordu. Bu yzden Osman'la amcasi arasinda ihtilaf (anlasmazlik) meydana geldi. Zira, Kayi asiretinden baska bazi asiretler de Dndar Bey'in basa gemesini istiyorlardi. Bununla beraber Osman'in reisligini isteyen taraf daha etkili grnyordu. Bunun iin Dndar Bey, reislik arzusundan vazgeerek Osman'in asiret reisi olmasini kabul etmek zorunda kaldi. Gerekten, Osman Bey, Ertugrul Gazi'nin vefatindan sonra cesaret, mertlik ve ahlk meziyetleri sebebiyle asiret, kavim ve kabileye bas olacak bir vasifta grlmst. Amcasi Dndar Bey de dahil oldugu halde herkes ona itaat ve bagliligini bildirdi. Baslangita o, babasinin komsu Rum tekfurlari ile iyi geinme siyasetine devam etti. Asiretin basina getigi zaman yirmi yasinda bir gen olmasina ragmen, siyaseti iyi bilen, halim selim bir kimse olmakla birlikte, gerekleri savunma konusunda korkusuz ve cesurdu. O, tam bir cihad eri idi. Bu sebeple Osman Bey, kisa zamanda etrafinin yigitlerden meydana gelen bir hle ile evrelendigini grd. Bu hlenin iinde Konur Alp, Turgut Alp, Abdurrahman Gazi, Aka Koca, Gndz Alp, Karamrsel, Saltuk Alp, Samsa avus gibi isimler vardi. Byk bir kismi garip ve vatanlarim birakip gelmis olan bu insanlarin, Osman Bey etrafinda toplanmalari, devletin glenmesine sebep olmustu. Osman Bey, bunlarin tabi bir lideri durumuna geldi. Bundan baska, Osman Bey'in, Uc'lardaki Trkmenler arasinda byk bir nfuza sahip olan Seyh Edebali ile yakinlik ve akrabalik tesis etmesi, basta ahiler arasinda olmak zere Uc'lardaki diger topluluklarin kendisine baglanmasina sebep oldu. Bylece Osman Gazi, kendisini hem etrafindaki asiret reislerine sevdirmis, hem de

onlarin kendisine bagladigi umutlari bosa ikarmamisti. Gerekten de o, evresindeki Trkmen komsulari ile mmkn mertebe atismaya girmemek iin gayret sarf ediyordu. Ertugrul Bey'in oglu arasinda Osman Bey'e dsen taht, kardeslerini birer saltanat rakibi olarak degil, yeni devletin kurulup gelismesinde msterek bir gayretle el ele verdiren ve saltanat ihtirasi yerine, feragat, fedakrlik ve basirete gtren bir metod takip etmelerinin sebebi nedir? Ileride tafsilatli bir sekilde anlatilinca grlecegi gibi, Osman Gazi de kendisine yurt ve istikll veren Seluklu sultanina karsi ayni hassasiyeti gstermis, o, hayatta bulundugu mddete istikllini iln etmemisti. Bylece o, edep ve irfani, sahs ve nazar kaliplar halinde birakmayip devlet bnyesinde de ifadesini bulan bir anlayis olarak cemiyete mal olmustu.

OSMAN BEY VE AHILIK


Abbas halifesi en-Nsir li-Dinillah (575-622/1180-1225) rehberliginde kuruldugu kabul edilen ahilik, kisa zamanda Islm lkelerinde tesirini gstermeye basladi. Son derece dzenli ve disiplinli olarak alisan bu teskilt, milad X. asirda genellikle ilk Mslman Trk devleti kabul edilen Karahanlilar vasitasiyla Trk dnyasinda da boy gstermeye basladi. XI. asrin ikinci yansindan (1071Malazgirt) sonra, kapilarini Mslman Trklere amis bulunan Anadolu'ya, dogudan birok gler olmustu. Daha nce de Anadolu'nun Urfa'dan (Sanliurfa) baslayarak Adana'ya kadar giden sinirlarindan, zaman zaman giren Abbas ordulari, Nigde, Nevsehir, Kirsehir, Kayseri, Yozgat ve Ankara blgelerine akinlar yapmislardi. Ordu mensuplarindan bir kismi akinlar sonunda ele geirilen bu yerlerde bazan da yerlesip kaliyorlardi. zellikle VIII. yzyilin ikinci yansindan itibaren Abbas ordusunun ayrilmaz bir parasi durumunda olan Trkler de, bu ordu ile Anadolu'nun ilerine kadar gelmislerdi. Trkler, iklim ve jeolojik yapi bakimindan Orta Asya'ya benzeyen Kirsehir yresini begenerek burayi yerlesim blgesi olarak semislerdi. Bundan sonra normal ve isteyerek devam eden gleri, XIII. asirdaki Mogol istilasindan kama takib etti. Bu istiladan nceki glerde daha iyi bir iklime gelme, hayvanlar iin daha iyi bir kislak ve yaylak bulma dsncesi hakimdi. Bu sebepledir ki, Mogol baskinindan nce gelenler, daha ziyade gebe, asker ve hayvan yetistiricisi idi. 1225 tarihinden sonra gelenlerin ekonomik ve sosyal durumlari, bu ilk gelenlerden daha farkli idi. Zira, korkun bir katliamdan kurtulmak iin gelen bu sonuncular ogunlukla, esnaf, tccar, zengin ve sanatkrdi. Bu yeni gmenler, geimlerini saglayabilmek iin, yerli ve mslman olmayan esnafla rekabete girmek zorunda idiler. Bu rekabetin

kuvvetli, tesirli ve kisa zamanda meyvesini verebilmesi iin bunlarin birlesip bir teskilt iinde hareket etmeleri gerekiyordu. Bu teskilt, zellikle hayvancilikla ugrasan, baska bir ifade ile atli gebelerin ihtiya duyduklari bir sahaya cevap vermeliydi. BU DIPNOTUN YERI NERESI Byle bir alisma faaliyetinin iinde bulunuldugu sirada yeni bir Mogol tehlikesi bas gsterdi. Bu tehlikenin merkez ss Anadolu idi. Daha nce gelip buraya yerlesmis bulunan Mslman Trkler iin byk bir tehlike olan Mogollara karsi bazi kimselerin farkli sahalarda faaliyette bulundugu grlr. Bunlar: Ahi Evran ismiyle bilinen Seyh Nasirddin Mahmud (. 1262), Baba Ilyas, Haci Bektas ve Mevln Celleddin Rum gibi nemli sahsiyetlerdi. Bas gsteren Mogol tehlikesine karsi farkli alanlarda halki irsad etmeye ynelik alismalardan birisi de esnaf ve sanatkri bir birlik altinda toplamaya muvaffak olan Ahi Evran tarafindan yapiliyordu. Bylece o, sanat ve ticaret ahlkini, retici ve tketici menfaatlerini gven altina almayi, bu vesile ile kt politik ve ekonomik atmosfer iinde, onlara yasama ve direnme gc vermeye alisiyordu. Bu yzden ilk defa Kirsehir'de XIII. yzyilda kurulan ahilik, kisa bir zaman iinde Anadolu'nun hemen her tarafina yayilmis oldu. XIV. asir Islm dnyasi ile birlikte Trklk lemini canli levhalar halinde gzlerimizin nne seren Ibn Batta (1304-1369), Anadoludaki seyahatlerinde, kaldigi birok ahi zaviye ve tekkesinden bahsetmekle kalmaz, onlar hakkinda genis ve doyurucu bilgiler de verir. Anadolu'daki ekonomik ve sosyal hayatin dzenlenmesinde XIII. yzyildan itibaren byk bir rol oynadigini grdgmz Ahilik, sanatkr ve esnaf zmreleri arasinda yayilmis, sosyoekonomik zelligi agir basan bir teskilat olarak grnmektedir. Anadolu'nun sosyal ve ekonomik yapisina Mslman Trk sanatkr ve esnafinin is ahlki, insan terbiye ve egitimi, fazilet sahibi olma, sosyal yardimlasma ve dayanismada rnek olma gibi hususlarda etkili olan bu teskilat hakkinda bir hayli bilgiye sahip bulunuyoruz. Osmanli Devleti'nin kurulus hamurunda mayasi bulunan ahiligin oynadigi rol, kmsenemeyecek kadar byktr. Gerekten de Osman Bey'in faaliyetleri esnasinda Anadolu'da ahilik, byk bir g olarak faaliyetlerine devam ediyordu. Osman Bey, ahi reislerinden olan ve Eskisehir civarinda Itburnu denilen mevkide tekkesi bulunan Seyh Edebali'nin kizi ile evlenmekle ahilerin nfuzundan yararlanabilmistir. Seyh Edebali, o havalinin en itibarli ve sz dinlenen, kendisine hrmet edilen bir sahsiyeti

idi. Sam taraflarinda tahsilini ikmal etmis, zengin, tekke ve zaviye sahibi bir kimse idi. Herkese yardim eden bir kimse olmakla birlikte fakir ve dervis grnml olmayi tercih eden bu zatin damadi olmakla Osman Bey, ahilerin gcnden istifade etmisti. Nitekim Seyh Mahmud Gazi, Ahi Semseddin ve oglu Ahi Hasan ile sonradan Osmanlilarda kadi, kadiasker ve vezir olan andarli (Cendereli) Kara Halil de ahilerden olup bunlarin tamami Osmanli Beyliginin kurulmasinda ve bymesinde hizmet etmislerdi. Gerekten, bu dnemde Anadolu'nun sosyal bnyesine hakim olan ulema, dervis, sanatkr ve kahramanlar kadrosunu bir arada dsnmemiz gerekir. Mcahede sevkini ve Islm birligi susuzlugunu en ileri ve yksek voltaja ayarlamasini bilen bu iman adamlarinin, Seluklulara mvazi bir mukadderat izgisi stnde yryecek olan Osmanli Beyligi'nin kurulusu hadisesine fiilen katilmis olmalari, devletin ve Islm mmetinin bir talihi olmustur. yle ki bir tarafta olgun, sz dinlenir ve seviyeli bir seriat ulemasi ile beraber yryen, Snn ve muhtesem bir tasavvuf anlayisinin dogurdugu teskilt; br tarafta sik Pasazde'nin, Gaziyan-i Rm, Abdalan-i Rm, Ahiyan-i Rm, Bciyan-i Rm dedigi organize ve hamasdin teskilt. Biraz nce de belirtildigi gibi gerek Osman Bey, gerekse onu takib eden ilk hkmdar ve sehzdeler ile idare ve devlet adamlari, tasavvuf messesesinin veya yine bu teskilatin msterek esaslarina sahip ahiligin gaye, terbiye ve disiplinine gre yetismis, cesur, dinamik, mert ve i lemleri kontroll kimselerdi. Bu sebeple yeni devlet, muhtesem oldugu kadar dil ve msavati bir idare tezgahina, renk, sekil ve ahenk yetistiren bir i ve dis kuvvetler dengesini dnyaya hediye etmeye hazirlaniyordu. Hem akil hem de imanla desteklenen yeni devlet, adeta tabiatin himayesine kabul edilerek daha ilk yillarda mcahid ve yekpare ehresini kazanmisti. Su da var ki, Osman Bey'in etrafini evreleyen ilim ve hikmet kadrosu, yalniz yasadiklari devrin irfan, iman, ahlk, idare ve hukuk haritasini izmiyorlardi. Onlarin hizmet ve hedefleri, bir hanedan veya bir zmre ile belirli bir zamana has degildi. Bir medeniyet ve ideolojiyi devirler lsnde gereklestirmek iin gen padisahin sahsinda gelecek han, hakan ve ktlelere yol aip nclk ediyorlardi. Bylece yeni devlet, tam bir ahenk ve slup ile ise baslamis, msterek bir tezgahin basinda, istikbalin dokusunu rmeye ve gelecek zamanlara miras birakmaya hazirlaniyordu. Grldg gibi, devleti, bir yandan mantik, bir yandan da manev temellere oturtan Osmanlilar, merkez ve idar otoritenin, politika ahlkini

kontrol eden bir yardimci kuvvetler halkasi tesis etmekle de icra ve tesri organlarini hak ve adalet unsurlarinin murakabesine vermis oldular. Gerekten, Avrupa'nin kuvvetten baska bir g ve otorite tanimadigi bir dnemde, yeni yeni filizlenip gelisen Osmanli Devleti'nde adalet, hak ve hukuk prensiplerine gre davranip hareket etmek babadan ogula nesilden nesle (neslen ba'de neslin) vasiyet ediliyordu. Hoca Saadeddin Efendi (tarihi, Seyhlislm), Osman Gazi'nin, oglu Orhan'a olan vasiyetini su ifadelerle nakleder: "Dilerim ey sahib-i ikbl u ch Etme sen cnib-i zulme nigh Adl ile bu lemi bad kil Resm-i cihd ile beni sd kil Rh-i cihd ire edp ictihd Memleket-i Rum'da kil adl u dd..." Grldg gibi Osman Gazi, devlet i teskiltinda sakat ve zayif bir taraf birakmamak, bir atlak ve gedige meydan vermemek iin basta devlet adamlari olmak zere her ferdin kendi durumuna gre Islm'in arzuladigi adalet anlayisi erevesinde hareket etmesini istemektedir. Osmanlilarda, nesilden nesile vasiyet edilerek devam eden bu anlayisin sonucu olarak ortaya ikan uygulamaya bakan Gibbons, Osmanlilari sevmemekle birlikte su szleri sylemekten kendini alamaz: "Yahudilerin toptan ldrldg ve engizisyon mahkemelerinin lm satigi bir devirde Osmanlilar, idaresi altinda bulunan esitli dinlere bagli kimseleri baris ve ahenk ierisinde yasatiyorlardi. Onlarin msamahakrligi, ister siyaset, ister halis insaniyet duygusu, isterse lakayd neticesi meydana gelmis olsun, su vak'aya itiraz edilemez ki, Osmanlilar, yeni zaman tarihinde milliyetlerini tesis ederken din hrriyet umdesini (prensibini) temel tasi olmak zere vaz' etmis ilk millettir. Ardi arkasi kesilmeyen Yahudi ta'zibati (iskence) ve engizisyona resmen yardim mesuliyeti lekesini tasiyan asirlar esnasinda, Hiristiyan ve Mslmanlar, Osmanlilarin idaresi altinda ahenk ve baris iinde yasiyorlardi."

OSMAN GAZI'NIN RYASI

Osmanli kaynaklan, tamamen ilah takdirin bir tecellisi sonucunda, Osman Gazi'nin grdg bir rya ve buna bagli olarak evliliginden bahsederler. Osmanli kaynaklarinda birbirine yakin ifadelerle anlatilan bu rya, Hammer gibi Bati'li yazarlar tarafindan biraz da hayl gc ile sslenerek bir sahne oyunu gibi dramatize edilir. Devrin, egitim, din, kltr, sosyal, ekonomik ve hatta folklorik anlayisi hakkinda fikir vermesi bakimindan bu ryayi degisik kaynaklardaki anlatilislarini gnmz Trkesine yakin bir ifade ile buraya almakla dnemin anlayis ve fikr seviyesi bakimindan bir degerlendirme yapmaya imkan vermis olacagiz. "Osman Gazi biraz aglayip dua ve niyaz eder. Derken uykusu gelip uyur. Ryasinda kerameti aik ve belli olan bir seyhin kendi halki arasinda bulundugunu grr. Herkes bu seyhe gvenirdi. Aslinda onun dervisligi gizli idi. yle grnrd. Dnyaligi, mali, mlk ve koyunlari oktu. ilim sahibi bir kimse idi. Misafirhanesi devamli herkese aikti. Osman Gazi, bu dervise konuk olurdu. Osman Gazi ryasinda bu azizin kusagindan bir ayin dogdugunu ve gelip kendi koynuna girdigini grr. Bu ay, Osman Gazi'nin koynuna girince hemen onun gbeginden bir aga biter ki glgesi dnyayi tutar. Glgesinin altinda daglar var, her dagin dibinden sular ikar, o sulardan da kimileri ier, kimileri bahe sular kimileri de esmeler yaptirir. Osman Gazi gelip bunu seyhe haber verir. Bunun zerine seyh Osman'a "Ogul Osman, padisahlik sana ve senin nesline mbarek olsun ve benim kizim Malhun Hatun senin helalin oldu." deyip hemen nikahini kiydi. sikpasazde, Osman Gazi'nin ryasini yukaridaki ifadelerie anlatirken Nesr su ifadelerle olayi nakl eder: "Meger Osman'in halki arasinda aziz bir seyh vardi. (Ona) Edebali derlerdi, gayet kemal sahiplerindendi. Veliligi, kerameti belli olmustu. Halkin itikad ettigi kimse idi. Btn illerde meshur olmustu. Rya ilmini iyi bilirdi. Dnyaligi sonsuzdu. Fakat fakirmis gibi grnrd. Hatta (kendisine) dervis (fakir) lakabi ile hitab ederlerdi. O, bir zviye yapip gelene ve gidene hizmet ederdi. Zaman zaman Osman da onun zviyesinde misafir olurdu. Bir gece Osman Gazi, ryasinda bu seyhin koynundan bir ay ikarak, gelip kendisinin koynuna girdigini, hemen gbeginden bir aga bittigini, lemi tuttugunu, glgesinde daglarin bulundugunu, bu daglarin dibinden pinarlarin ikip aktigini, kiminin bahesini suladigini, kiminin esmeler akittigini grr. Osman Gazi, ertesi gn gelip bu dsn o azize anlatti.

Seyh ona "Ya Osman, mjdeler olsun. Hak Tel sana ve senin evladina saltanat verdi. Btn dnya evladinin himayesi altinda olacak, hem de kizim Mal Hatun sana hell (es) oldu" diyerek, hemen kizini Osman Gazi ile evlendirdi. Osman Gazi'nin dsn yordugu sirada, Seyh'in Turgut adli bir mridi de orada bulunuyordu. "Ya Osman, sana padisahlik verildi, skrne (olarak) bize ne verirsin?" dedi. (Osman) "Sana bir sehir vereyim" dedi. Dervis "Su kycegize de raziyim, bana bir nme (yazili kgit, mektup, belge) ver" dedi. Osman Gazi "Ben yazi yazmasini bilmem. Bir su kabi ile bir kilicim var. (Onlari) nisan olsun diye sana vereyim. Benim evladim anlari senin elinde grp ibka etsinler" dedi. O su kabi ile kili onlarin elinde kaldi. Simdi dahi padisah olanlar, onu (o ky) grp ziyaret ederler, o dervisin evladina nimetler (verirler) ve ihsanlar ederler. Bu Edebali dedigimiz seyh, yz yirmi yasinda ld. mrnde, birini genliginde, digerini de yasliliginda (olmak zere) sadece iki hatun aldi, ilk hatununun kizini Osman Gazi'ye verdi, sonraki hatunu Taceddin Krd'n kizi idi. Hayreddin Pasa ile bacanak oldular. Bu menakib, Edabali oglu Mehmed Pasa'dan nakledildi. Ayni rya, Solakzde tarafindan da su sekilde verilmektedir: "Osman Han, merhum babasinin yoluna devam ederek, Anadolu'daki kumandanlar arasinda ve gaza meydaninda kendini gsterdi. limlere ve seyhlere ok fazla itikadi vardi. O zamanin yce makam sahibi, hal bilen seyhi, Seyh Edebali hizmetine devam ederek onun dua ve hrmetini rica ve istid'a ederdi. Bir gece deti oldugu zre, Cenb-i Allah'a mnacatta bulunup hcet dilerken, kendileri uykuya daldilar. Rya leminde, Seyh Edebali'nin koynundan bir ayin dogup gelerek kendi koynuna girdigini grdler. Bu ay kendisinin gbeginden nihayeti olmayan bir aga seklinde biterek dali ve budagi ile btn dnyayi kusatir. Cihan halkinin bir kismi bostan sular, bir kismi ziraat yapar, bir kismi seyran eder, bir kismi da dolasir. Osman Gazi bu gzel yerden uzak kalinca sabah namazini eda edip seyh hazretlerinin huzuruna varir. Grdg ryayi bir bir anlatir. Seyhin bu

ryayi tabir etmesini diler. Seyh Edebali biraz kendi i lemine baktiktan sonra basini kaldirip Osman Gazi'ye; "Ey yigit mjdeler olsun! Sana ve senin nesline padisahlik verildi. Ryanda grdgn o ay, koynumdan ikip senin koynuna girdi. Sen benim kizimi alip bana damad olacaksin. Bundan ocuklarin ve soyun olacak. Kiyamete kadar yedi iklimde hkm sreceklerdir" dedi. Seyh Edebali hemen orada bulunan Mslmanlarin huzurunda kizi Rabia'yi Osman Gazi'ye nikahladi. Orhan Gazi bundan dnyaya gelmistir. Daha nce de temas edildigi gibi Osmanli kaynaklari tarafindan tamamen ilah bir takdirin tecellisi gibi nakl edilen bu rya, Hammer gibi Batili yazarlarca degisik sekillerde verilir. Hammer, benzer ryalarin grldgne dair haberlerin ok eskilere dayandigini ve hemen hemen birok padisah, hkmdar ve hanedan iin byle ryalarin grldgne dair nakillerin bulundugunu ifade ile syle der: "Byk padisahlarin dogumundan nce gelecekte nail olacaklari (ulasacaklari) g, kudret ve kuvveti gstermek zere bu neviden ryalarin nakli Sark (Dogu) tarihilerinde zaman zaman grlen bir istir. Bununla beraber bu det, sadece onlara has bir is degildir. Benzer haberler, gerek agdas, gerekse eski Bati tarihilerinde de grlr." Osman Gazi ile ilgili rya hakkinda byle diyen Hammer, kendisi de ayni ryayi degisik ifadelerle anlatmaktan geri kalmaz. Bu sebeple biz de Osmanli kaynaklari ile Hammer'in ifadesini karsilastirmak isteyenlere bir kolaylik olsun diye onun verdigi bilgiyi de temel hususiyetlerini bozmadan zet halinde vermek istiyoruz: Karamanin Adana sehrinde dogmus olan Seyh Edebali, Suriye'de (Sam'da) Fikih (slm Hukuku) tahsil ettikten sonra Eskisehir'e yakin Itburnu kyne gelip yerlesmisti. Osman, zaman zaman oraya gelip seyhle grsrd. Osman bir gece Edebali'nin kizi Malhatun'u grp sik oldu. Fakat seyh, Osman'in iyi niyetine tam olarak gvenemedigi ve bu gen ile kizi arasinda mevcud olan esitsizligi gz nnde bulundurarak evlenmelerini uygun grmedi. Osman, derdini silah arkadaslarina ve komsularina aar. Bunlardan biri olan Eskisehir beyi, Osman'in anlatmasi zerine Malhatuna gnl verir. Kizi kendisi iin istedi. Fakat o da geri evrildi. Edebali, Osman'dan ok Eskisehir Beyi'nin c almasindan korktugu iin, o beyin topraklarini terk ederek gelip Ertugrul blgesine yerlesti. Bu yer degisimi, iki bey arasinda byk bir dsmanliga yol ati.

Bir gn Osman, kardesi Gndzalp ile birlikte komsusu ve dostu olan Inn beyinin evinde iken, Eskisehir beyinin mttefiki ve Harman Kaya hakimi olan Kse Mihal ile birdenbire ikageldigi grlr. Bunlar, ellerinde silahla Osman'in kendilerine teslim edilmesini istiyorlardi. Inn beyi, gerek misafirperverligin bu sekilde bozulmasini kabul etmeyerek onlari vermeyecegini syledi. Bu esnada Osman ile Gndzalp ileri atilip mcadeleye basladilar. Eskisehir beyi korkup kaarken Kse Mihal esir alindi. Bunun zerine Kse Mihal kendisini esir alan bu gl insana karsi bir sevgi duydu ve ona tabi oldu. Daha sonra Osman, babasinin yerine geince, Kse Mihal atalarinin dinini birakarak Mslman oldu. O andan itibaren de Osman'in ykselmekte olan gcnn saglam dayanaklarindan biri oldu. Bylece Osman, Rumlar arasinda bir dost kazanmis, ama henz sevdigi insana kavusamamisti. Aradan iki yil geti. Bu iki sene zarfinda kuskular ve spheler onun yakasini birakmiyordu. Ondan sonra Mal Hatun'un babasi, Osman'in sebatkrligindan duygulanarak ilah bir isaret olarak grdg ryayi onun lehinde yorar. Buna gre: Osman Gazi, Seyh Edebali'ya misafir olarak gelir. Sabirla yatagina girip yatar. Uyuyunca su ryayi grr: Ev sahibi yaninda yatiyordu. Birdenbire ev sahibi Edebali'nin ggsnden bir hill ikti. Gittike byyen hill tam bir dolunay seklini alinca gelip kendi koynuna girer. Ondan sonra yanlarindan bir aga belirir. Bu aga dallanip budaklaniyor, gittike gzellik ve yesilligi artiyordu. Dallarin glgesi, kita ufuklarinin nihayetlerine kadar karalari ve denizleri kaplayiverdi. Kafkas, Atlas, Toros ve Balkanlar gibi drt byk siradag silsilesi, bu yapraklar adirinin drt destegi gibi grnyordu. Agacin kknden deniz gibi gemilerle rtlms olarak Dicle, Firat, Nil ve Tuna fiskiriyordu. Kirlar, ekinlerle evrilmisti. Daglar ise sik ormanlarla talanmis bulunuyordu. Bu daglardan ikan bereketli sular, gl baheleri ve servilikler arasinda dolasa dolasa akiyordu. Uzaktan kubbeler, ehramlar, dikili taslar, stunlar, hasmetli kulelerle ssl sehirler grnyordu. Btn bunlarin zirvelerinde birer hill parildiyordu. Minarelerin serefelerinden ezanlar, m'minleri namaza agiriyordu. Tam bu sirada hizla esen bir rzgr ikmisti. Agacin yapraklarini dnyanin btn sehirleri zerine, zellikle iki denizin birlestigi, iki karanin kucak atigi iki dnyayi eviren bir halkanin en degerli tasi niteliginde olan Istanbul'a dogru savuruyordu. Osman, halkayi (yzg) parmagina geirmek zere iken uyandi. Bylece, Osman ile Mal Hatun'un birlesmesinden dogacak olan soyun kuvvet ve kudretini tahmin ettirmekte olan bu ryanin tabiri, gen

savasinin Edebali'nin kizi ile evlenmesinde araya giren engelleri bertaraf ediverdi. Dgn sleni, hkmdarlarin dgn gibi degil, Peygamberin seriatina ve gsterdigi rnege uygun olarak yapildi. Iki sevgilinin nikhini, Edebali'nin mridlerinden mttaki bir zat olan Turud (baska kaynaklarda Turgud) adindaki dervis kiydi. Bu evlilik mnasebetiyle olsa gerek ki, Osman Bey, zevcesine (esi) Bilecige bagli Kozaga adindaki kyn gelirlerini pasmaklik olarak tahsis etmistir. Bilahare o da bu hasilati, tekkeye vakf etmistir. Bu konuda 985 (1577) senesi tarihini tasiyan ve Bilecik kadisina gnderilen bir hkmde syle denilmektedir: "Bilecik kadisina hkm ki, ecdad-i izamimdan merhum Sultan Osman Han elayhi'rrahme ve'l-gufran, mesayih-i izmdan Edebli merhum'un kerimesin tezevvc eylediklerinde kaza-i mezbre tabi" Kozaga nm karyeyi pasmaklik ihsan etmegin msrun ileyha dahi karye-i mezbrenin mahslun zviyesine vakf edp yende ve revendeye sarf olunurken hla karye-i mezkrede skin olan... Tarihlerde, Osman Bey'in zevcesi olarak gsterilen Mal Hatun veya Rabia Hatun, Seyh Edebali'nin Osman'la evlendirdigi, Orhan ve Alaeddin'in annesi olarak belirtilmektedir. Halbuki Gazi Orhan Bey'in 724 (1324) tarihli vakfiyesinde "Mal Hatun bint mer" kaydinin olmasi bu kadinin Seyh Edebali'nin degil, mer Bey'in kizi oldugunu gstermektedir. Ayni sekilde birok tarihteki rivayetlere gre Mal Hatun ve babasi Seyh Edebali, Osman'in vefatindan ay nce Bilecik'te vefat etmislerdir. Halbuki vakfiyede ismi geen Mal Hatun, Osman Bey'in vefatindan sonra hla hayattadir. Mal Hatun, herhalde Osman Bey'in oglu Orhan'in annesi idi. Osman Bey'in br zevcesi (esi) ve Seyh Edebah'nin kizi olan Bl Hun (Bala Hatun) ise muhtemelen Osman Bey'in oglu Aleddin'in annesi idi.

OSMAN GAZI'NIN SAHSIYETI


Osmanli tarihinin en dikkate layik sahsiyetlerinden biri olan Osman Bey, bir devlet kurucusu olarak tarih sahnesinin nemli kisilerinden biridir. Gerekten de Seluklu Bizans hududlarinda tesekkl eden bir uc beyliginin kisa bir mddet iinde byyerek tarihin akisini degistirecek bir g ve kuvvete erismesi, yeni bir din ve kltrn tasiyicisi olarak eski Bizans Imparatorlugunun enkazi zerinde kurulan yeni devlete Mslman Trk

damgasini vurabilmesi hadisesi, tarihiler arasinda henz tam anlamiyla izah edilememis bir mesele halinde mnakasa edilmektedir. Tarihte benzerine ender rastlanilan bir devletin kurucusu olarak Osman Bey ve ondan sonra gelen haleflerinin sahs meziyetleri bu gelismede byk lde rol oynamis grnmektedir. nitekim bu konuya dikkat eken yabanci bir arastirici, Osmanli Devleti'nin kudret kaynagi olarak grdg ana unsurdan birinin hkmdarlarinin sahsiyetleri oldugunu belirtir. Bir devletin gelisip bymesinde hkmdarlarin kabiliyet, ileriyi grs, anlayis ve hareketlerinin nemli derecede rol oynadigi bilinmektedir. Bu durum, gnmzden nceki asirlarda daha byk bir ehemmiyet arz ediyordu. Bu anlayistan hareketle Osman Gazi'ye baktigimiz zaman, onun gerek siyaset, gerek adalet ve gerekse halkina karsi olan sevgi ve merhamet bakimindan devrine gre zel bir yeri oldugu grlr. Bu sebepledir ki tarihler, onun, babasinin yerine getikten sonra Karacahisar'daki faaliyetlerinden bahs ederlerken syle derler: "Osman, bey nvanini alip beyligin basina getikten sonra ikametghi olan Karacahisar'daki kiliseyi camiye evirdi. Bir imam ve hatip tayin etti. Bir de her trl islere bakmak ve halk arasinda meydana gelen davalari hafta sonu olan Cuma gnlerinde karara baglamak iin bir Molla (Kadi) seti. Kayinbabasi Edebali ve drt silah arkadasi (kardesi Gndzalp, Turgutalp, Hasanalp ve Aykutalp) ile istisare ettikten sonra, Seyh Edebali'nin talebesi olan Karamanli Dursun Fakih'i imam olarak tayin etti. Pazarlarda din ve milliyet farki gzetmeksizin dzeni koruma grevini de ona verdi. Bir Cuma gn Germiyan Trk Beyi Alisir'in tebeasindan bir Mslman ile Bilecik Rum liderine bagli bir Hiristiyan arasinda ikan kavgada Osman, Hiristiyanin lehine hkm verdi. Bunun zerine btn lkede Ertugrul'un oglu Osman'in hak ve adalet severginden sz edilmeye baslandi. Bunun sonucunda da halk Karacahisar pazarina daha ok gelmeye basladi. Smiha Ayverdi'nin ifadesi ile "Mslman Trkler aleyhine hakikatleri degistirmeyi muamele ve detleri haline getirmis olan Garpli tarihiler arasinda bulunan Gibbons, zaman zaman gerekleri teslimden de geri kalmayarak yakistirmaciliktan vaz geer. Osmanli Imparatorlugu'nun Kurulusu adli eserinde Osmanlilar aleyhinde iftira derecesine varacak sekilde ifadeler kullanan Gibbons, Osman Bey'den bahs ederken su szleri sylemekten de kendini alamaz: "Osman, etrafini teshir eden icazkr bir sahsiyetti. yle bir sahsiyet ki, kabiliyetleri itibariyle kendisi ile rekabet edecek olanlar veya kendisinden stn olanlar bile maiyetinde seve seve hizmet ederlerdi. Osman, isinin erbabi adamlari kullanacak kadar byk bir adamdi. Orta kirattaki bir ok kimsenin yaptigi gibi, rakiplerini aradan

ikarmak ve etrafina yalniz kendisinden asagi simalari toplamak suretiyle stnlgn meydana koymak ihtiyacini duymazdi. Gerek kendini, gerekse baskalarini inzibat altinda tutmayi bilirdi. Bir bina kurucu, binasindan belli olur." Gerekten, Osman Gazi'nin gerek hak ve hukuk anlayisi, gerekse insanlari belli bir dzen iinde disiplinli bir sekilde alistirmasini bilmesi, onu zamanindaki birok idareciden daha stn bir sahsiyet haline getirmisti. Zira bina kurucu binasindan belli oluyordu. Bu sebeple olsa gerek ki halk, onun idaresindeki sehirlerin pazarlarinda haksizliga ugrama korkusu olmadan alis verisini yapiyordu. Bu da ekonomik bakimdan oldugu kadar sosyal ve idar bakimdan da komsu ve evre hkmdarlarin tebeasi bulunanlarin (uyrugunda olanlarin) psikolojik olarak Osman Gazi ile beyligine sempati ve hatta gipta ile bakmasina sebep oluyordu. Osman Gazi'nin, evresindeki bir ok prz ortadan kaldirip hakimiyetini tesis etmesi de bu anlayisla mmkn olmustur. Nitekim, Osmanlilar hakkindaki ilk Trke kaynak olarak kabul edilen Ahmed'nin manzum eserinde: "Oldi Osman bir ulu gzi kim ol, Nereye kim vardiysa buldi yol" seklindeki ifadesinden de anlasildigi gibi Osman Gazi, sahsiyeti, anlayisi, hal ve hareketleriyle btn islerin stesinden gelmeyi becerebilen nadir sahsiyetlerdendir. Bunun iindir ki vefat edip idareyi oglu Orhan'a biraktigi zaman, babasinin kendisine biraktigi topragin drt mislini ogluna birakmistir. 1281'de Ertugrul Gazi'nin ogluna biraktigi miras 4800 km2'den fazla degildi. Insan, XVI. asirdaki Osmanli Devleti'ni dsndg zaman bu rakamin zerinde heyecanla titremekten kendini alamaz. Zira bu toprak parasi, o muazzam devlet iin ok basit ve kk bir paradan teye bir mana tasimaz. Bu topraklar, Bilecik'in Sgt ve Bozyk kazalarini, Ktahya'nin Domani kazasini, yani en kuzeyindeki ikintiyi, Eskisehir'den Yarimca nahiyesini, yani Porsuk ile Sakarya arasindaki kismi, Eskisehir sehrini disarida birakip sehrin varoslarini yalayacak sekilde ihtiva ediyordu. Osman Bey'in 1324'te biraktigi miras 16000 km2 olmustur. Stratejik fetihlerin hayat ehemmiyeti bir yana, bu rakamdaki dikkate deger nokta, baba mirasinin 43 yil ugrasilarak veya buuk misline ikarilmis olmasidir.

Osman Bey 1291'de Karacahisar'i alip Porsuk'a iyice gney sirtini dayamis, 1299'da Bilecik, Yarhisar ve Inegl fethedilmis, 1302'de Koyunhisar ve 1301'de Yenisehir alinarak Marmara'ya 15, Iznik Gl'ne 10 km. yaklasilmistir. 1308'de Lefke (Osmaneli), Glpazari, Yenipazar, Geyve, Tarakli, Akyazi, bir mddet sonra da Hendek alinmis, Sakarya'nin btn dogu kiyilari ele geirilmistir. 1313'te Inegl'n kuzeybatisindaki Akhisar alinarak Inegl-Yenisehir feth edilerek Gemlik Krfezi gney kiyilari, Kestel dahil Bursa'nin btn varoslari Trklere gemistir. Onun siyas dehasina isaret eden Hammer, isim benzerliginden yola ikarak Osman Gazi'yi, Allah elisi Hz. Muhammed'in nc halifesi Hz. Osman (24-35/644-656)'a benzeterek syle der: "Peygamberin nc halifesi olan Osman'dan beri, Islm kanunlarina bagli bulunan lkelerin tahtlari stnde bu isimle hi bir hkmdar shret kazanmamistir. Bu halifenin, fatih ve kanun koyucu sifaati ile kazandigi nurlu san ve shret, yediyz yil sonra, Osman adinin hatirlattigi gibi Ertugrul'un oglunda ve onun daha sonraki kusaklarinda yine parlak bir sekilde gzkecekti." leride daha genis bir sekilde temas edilecegi gibi o, devlet olmanin geregi olan kanunlarin yrrlge konup uygulanmasinda, o dnem iin devlet erkni diyebilecegimiz arkadalan ile istisare ettikten sonra karara vanyordu. Nitekim sikpasazde'nin ifadesine gre "Bc-i bazar" denilen pazar vergisinin tarhi byle bir istisareden sonra olmustur. Keza, o dnem ve daha sonraki asirlarda devrine gre fevkalade ileri bir dsncenin mahsl olan "Dirlik" sistemi de yine onun tarafindan uygulanmaya konmustu. Toprak sisteminin nemli bir blmn meydana getiren timar, Osmanli toprak rejiminin temelini teskil eder. Zira bu cemiyette, iktisad, ictima, asker ve idar teskiltlarin tamami byk lde toprak ekonomisine dayanmaktadir. Toplum hayatinda en kk vazife sahibinden, devletin basinda bulunan hkmdara varincaya kadar hemen hemen btn sosyal gruplar geimini toprak gelirleri ile temin etmekteydiler. Bunun iindir ki Osman Gazi, feth ettigi yerleri silah arkadaslarina dirlik olarak verirken bununla ilgili bazi kanunlar da koyar. Nitekim bu konuda sikpasazde'nin ifadesi ile o syle der: "Her kime kim bir timar virem ni sebebsiz elinden almayalar. Ve hem ol ldg vakitte ogluna ve eger kck dahi olsa vireler. Hizmetkrlari sefer vakti olicak sefere varalar t ol sefere yarayincaya. Ve her kim kanun dzse Allah ondan razi olsun. Ve eger neslimden bir kisi bu kanundan gayri bir kanun koyacak olursa edenden ve ettirilenlerden Allah Tel razi

olmasin". Bu ifadelerden maddeler halinde su sonulari ikarmak mmkndr: 1- Hi kimsenin timari sebepsiz olarak elinden alinamaz. 2- Timar sahibinin lm halinde timari ogluna intikal eder. 3- Sayet ogul kkse, sefere gidecek yasa gelinceye kadar onun yerine hizmetkrlarinin sefere gitmesi gerekmektedir.

OSMAN BEY'IN SIYASI FAALIYETLERI


Daha nce de temas edildigi gibi, Ertugrul Bey'in vefatindan sonra, Kayi boyunun idaresini stlenebilecek kudret ve vasifta grlen Osman Bey, 23 yaslarinda iken beyligin basina getirilir. Filhakika Osman Bey, babasinin son gnlerinde de beylige veklet etmekte idi. Onun, beyligin basina getirilmesi, alti asirdan daha uzun bir sre yasayacak olan devlete "Osmanli" adinin verilmesine sebep oldu. Bylece Hammer'in de isaret ettigi gibi Islm dnyasinda, UI. Halife olan Hz. Osman'dan sonra bir Osman daha tarih sahnesine ikiyordu. Beyliginin ilk dnemlerinde Kastamonu Uc beylerinden obanogullari ile irtibati olan ve hatta bir bakima onlara bagli oldugu sylenen Osman Bey'in, obanogullarinin gaz faaliyetlerini durdurmalari zerine harekete geip gazaya devam ettigi belirtilmektedir. Osman Bey'in, Uc'larda gaz faaliyetlerine baslayip liderligi eline geirmesi, kudret ve nfuzunun gnden gne artmasina sebep oldu. Bununla beraber o, babasi Ertugrul Bey'in Rum tekfurlari ile iyi geinme siyasetine itina gsteriyor, onlarla dostane mnasebetleri devam ettirmek iin azam derecede gayret sarf ediyordu. Fakat bazi Rum tekfurlari onun glenmesinden kusku duyup rahatsiz olmaktaydi. Bu sebeple "Imdi bunlari bu vilayetten ikarmazsaniz veya kovmazsaniz ahir (son) pismanlik fayda vermez" gibi szler sylyorlardi. Bu tekfurlar iinde zellikle Inegl tekfuru, komsu tekfurlara Osman Bey'in ileride kendileri iin byk bir tehlike olacagini bildiriyor ve Osman Bey'e bagli Trk kabilelerine bir takim zararlar vermekten geri kalmiyordu. Bunun zerine Inegl'n zaptina karar veren Osman Bey, bir miktar kuvvet ile kaleyi almak iin yola ikar. Inegl tekfurunun Ermenibeli'nde pusu kurdugu grenilmesine ragmen Osman Bey, pusu kurmus ve gc bilinen bu kuvvetli dsman ile

arpismaktan ekinmez. Bu arpismada Osman Bey'in yegeni ve kardesi Saru Yatu'nun oglu Bay Koca sehid dser. Bu sehid, muharebe sahasina yakin olan ve adi geen yerin alt taraflarinda Hamza Bey ky arazisinde harap bir kervansaray yaninda defn edilir. Bu savastan birka gn sonra Inegl'e yakin bir mesafedeki Kolaca kalesi basildi, ahalisi teslim oldu ve kale zapt edildi. Asikpasazde'nin ifadesine gre hicretin 684. (1284) yilinda meydana gelen bu hadise, Osman Gazi'nin ilk fethidir. Bu olay, Inegl tekfurunun Karacahisar tekfuru ile ittifakina sebep oldu. Bir mddet sonra Osman Bey, Domani civarinda Inegl tekfuru ile yeniden karsilasir. Karacahisar tekfurunu da yanina alan Inegl tekfuru bu sefer yenilmekten kurtulamadi. Osman Bey, bu muvaffakiyetten sonra Karacahisar'i feth etti. Bununla beraber Osman Bey'in kardesi San Yatu da bu savasta sehid dst(1288). Saru Yatu'nun naasi, Sgt'e getirilerek orada babasi Ertugrul'un trbesine defn edildi. Bu muharebe esnasinda Karacahisar beyinin en gen kardesi Latos (veya Kalanos) da ldrld. Osman Bey, zellikle Karacahisar'in fethinden sonra siyas bir sahsiyet kazanmis grnmektedir. Nitekim o, bu basarisindan dolayi Anadolu Seluklu Sultani'nin kendisine gnderdigi hkimiyet (beylik) sembollerini (alamet) alarak bir sancak beyi durumuna geldi. Gerekten, Seluk hkmdari Giyasu'd-Din Mes'ud, umum siyaseti cmlesinden olarak uc beylerini taltif ettigi sirada Osman Bey'e de bir ferman gndererek ona Sgd' temlik etmis idi. Feridun Bey Mnseati'nda belirtildigine gre Sgd'n temlik ve iktasini gsteren ferman 683 (1284) tarihini tasimaktadir. Keza 688 (1289) tarihini tasiyan ve Kara Balaban avus ile gnderilen ikinci ve daha kapsamli fermana gre artik o, Uc Beyi olmustur. Fermanla birlikte kendisine tug, alem, kili ve gms takimli at gibi hediyeler de gnderilmisti. Bu fermanda Sgt ve Eskisehir'in ilhaki ile teskil olunan sancaga Osman Sah Bey'in tayin edildigi ve o siralarda Seluklu hkmetince alinan mir vergilerin tamamindan muaf oldugu bildirilerek syle deniyordu: "... Bir sancaklik yer itibariyle saadetimden msarnileyhe taklid edp verdim ve buyurdum ki, sol ki mukteday-i zat-i adalet simattir mesned-i emnet ve eyalette keml-i vekar ve sekine birle temekkn ve karar eyleyp... mefhumun sir ve disar ednp serr-i zlimi, mazlumdan def ve ates-i mezlimi ruy-i zeminden ref etmesine cidd ve chd gsterp... fevaidinden behremend olmaga alisip zaman-i hkmette vadi' (alak) ve serifgani (zengin) ve fakir, alim ve cahil, karib ve baid (yakin ve uzak) msafir ve mcavire cmleten yeksan bakup..."

Osman Bey, 691 (1291)'de Eskisehir civarinda bulunan Karacahisar'i aldiktan sonra Mudurnu taraflarinda bulunan Samsa avus ve kardesi Sulamis ile de grserek bir pln hazirlar. Buna gre kendisi ile tesrik-i mesai etmis olan Harmankaya Rum Beyi Kse Mihal da olmak zere Sakarya vadisindeki Sorkun (veya Sorgun ky), Tarakli Yenicesi, Mudurnu ve Gynk taraflarina akinlar yaparlar. Osman Bey'in, gnden gne yeni topraklar elde edip basari kazanmasi, evredeki Rum tekfurlarini olduka tedirgin etmeye baslar. Bu sebeple bunlar, Osman Bey'i ortadan kaldirma arelerini aramaya basladilar. Bununla beraber savas ve atisma olmaksizin Mudurnu ve Gynk taraflarina yapilan akinlar zerinden tam yedi sene geti. Bu mddet esnasinda Osman Bey, kuvvetlerini iyi bir disiplinle yetistirmekten geri kalmiyordu. Bylece gn getike durumunu kuvvetlendiriyordu. Fakat civarda bulunan Bizans tekfurlarinin da ona karsi olan dsmanliklari artiyordu. O zamana kadar her sene asiretin kiymetli esyasini kendi kalesinde muhafaza etmekte olan Bilecik tekfuru bile Osman Bey'in dsmanlari arasina girip onlarin saflari arasinda yer almisti. Kse Mihal, kizinin dgn esnasinda bu dgne davet edilen Rum beylerini Osman Gazi ile baristirmak istedi ise de bunda muvaffak olamadi. Aksine onlar, Osman Bey'in dostu olan Kse Mihal'i de kendi taraflarina ekmek istediler. Bu arada da Osman Bey'e karsi bir suikast plani hazirladilar. Bu suikastin uygulanmasi iin Yarhisar (Yenisehir ile Lefke yani Osmaneli arasinda) tekfurunun kizinin dgn uygun bir firsatti. Bilecik'in, Osman Gazi tarafindan fethi ile sonulanacak olan bu dgnde, zaman, mekan ve uygulama iin uygun sartlarin bir araya gelmesi neticesinde bir suikast plni hazirlandi. Buna gre Yarhisar tekfurunun kizi ile evlenecek olan Bilecik tekfuru dgnne Osman Beyi de davet eder. Suikast plni da bu esnada gereklestirilecektir. Fakat Osman Bey'i dgne dvete gelmis olan Harmankaya Rum Bey'i Mihal, Osman Bey'i durumdan haberdar etmis ve kendisi iin hazirlanan suikasti btn teferruatiyla ona anlatmisti. Bunun zerine dveti kabul eden Osman Bey, karsi tedbir aldi. Bu gaye ile Osman Bey, dgn hediyesi olarak bir sr kuzu gnderiyor, dgn mteakib btn kabilenin yaylaya ikmak zorunda bulundugunu ve eskiden beri oldugu gibi kabilenin btn kiymetli esyasinin yasli kadinlar vsitasi ile kaleye gnderilmesine msaade edilmesini taleb ediyordu.* Bilecik tekfuru, gzel bir firsat yakaladigini hesaplayarak buna memnun olmus ve dgn yeri olarak kararlastirilan Bilecik'e birka saat mesafedeki akir Pinari denilen yere gitmisti. Osman Bey ise asiretin agir ve kiymetli esyasi yerine atlara silah ykleyip 40 kadar yigit ve sekin gaziyi de kadin kiyafetine sokarak Bilecik'e gnderdi. Bu gaziler, dgn

mnasebetiyle bos kalip ihmal edilecek olan kaleyi zapt edeceklerdi. Gerekten de bu karsi plana gre tam zamaninda hareket edip Bilecik kalesini kolaylikla ele geirdiler. Gazilerinin basarisindan haberdar olan Osman Bey de yanindaki diger gazilerle birlikte Kaldirik (sikpasazde'ye gre "Kildirik" s. 16) Derbendi denilen yerde dgnden dnen Bilecik tekfuruna pusu kurdu ve onu hezimete ugratti. Bu esnada tekfur ve maiyeti de dahil olmak zere dgn halkinin ogu ldrld. Osman Bey, sabaha karsi Yarhisar zerine yrd. Yapilan ani bir baskinla kale kusatilip feth olundu. Halkin byk bir kismi da esir alindi. Geline ait esya ganimet olarak alindi. Daha sonra Bilecik'e dnld. Osman Bey, Bilecik ve Yarhisar'in fethinin dogurdugu saskinlik ve dsmanin psikolojik durumunun bozulmasindan istifade iin derhal Turgut Alp'i bir miktar svari kuvveti ile Inegl zerine gnderdi. Kaleyi kusatma altina alan Turgut Alp, harp yapmak suretiyle burayi ele geirmeye muvaffak oldu. Kalenin tekfuru ile ganimetleri Osman Gazi'ye getirdi. Osman Bey, bu vak'alarda elde edilen ganimet ile esirlerden, gelin ve ona ait esyanin disinda kalani tamamiyle gazilere dagitti. Nilfer adindaki gelini de bu hadiselerde pek ok yararligi grlen oglu Orhan'la evlenirdi. Bilahere bundan Murad Han Gazi ile Sleyman Pasa dnyaya geleceklerdir. Asikpasazde, Osman Gazi'nin, oglu Orhan'la evlendirdigi Nilfer ve dgn hakkinda su bilgileri verir: "Osman Gazi, onu oglu Orhan Gazi'ye verdi kim lfer Hatun'dur. (Lolofira, Llfer=Nilfer) Orhan Gazi ol demde yigit olmustu. Ve bir oglu dahi vardi kim onu g zerinde koyup dururdu. Bu drt pare hisarlari yerine mukarrer ettiler. Elhasil Osman Gazi dgn eyleyip Nilfer Hatun'u oglu Orhan Gazi'ye vermek ister. Ve hem yle etti. lfer (=Nilfer) Hatun oldur ki, Kaplica kapisina yakin yerde Bursa hisari dibinde tekyesi var. Nilfer suyu kprsn ol hatun yapti. Ve o suya Nilfer dey ad verdiler. Ve hem Murad Han Gazi ve Sleyman Pasa dahi onun ogludur. Ikisinin dahi atasi Orhan Gazi'dir. Ol hatun vefat edince Orhan Gazi ile defn ettiler." Milad 1299 senesinde meydana gelen bu fetihten itibaren Osman Bey'in gc daha ziyade artmisti. O, yeni fetih haberlerini bildirmek ve alinan ganimetten takdim etmek zere Anadolu Seluklu Sultani'na bir adam gndermek zereyken, Sultan UI. Alaeddin Keykbad'in, Ilhanli hkmdari Gazan Han kuvvetleri tarafindan esir alinip Iran'a gtrldgn grenir. Bu durumda ona hediye takdimine gerek kalmamis oluyordu. Bununla beraber, mstevli Ilhanli kuvvetlerinin Osman Bey'in Uc Beyligi'ne zarar verme ihtimaline karsi asiret ve oymagin

savunma isine nem verdi. Bunun iin tedbirler aldi. Su kadar var ki, Osman Bey, Seluklu Sultani UI. Alaeddin Keykbad'in yoklugunun meydana getirdigi bassizlik ve serbestlik zerine, daha rahat hareket etme imknini da buldu. Bu sebeple, ipekilik, dokuma ve demir madenleri ile meshur olan Bilecik'in merkez olmasi dsnlmeye baslandi. Gerekten buranin alinmasi byk bir basari oldugundan Osman Bey, fetih faaliyetlerine devam etmek zere Uc Beyligi merkezini buraya nakl eder. Osman Bey, merkezini buraya nakl etmekle birlikte Seluklulara olan bagliligini da devam ettiriyordu. Hoca Saadeddin Efendi, Osman Gazi'nin, Seluklulara olan bagliligindan bahs ederken, Seluklularin, Mogollar karsisindaki zaafini firsat bilen evredeki diger bazi beylerin nasil bagimsizlik sevdalarina dstklerini anlatarak syle der: "Seluklu Devleti, Mogollara yenilince Seluklularin parlakligi gitmis (yildizi snms), lke Mogollarin eline gemisti. Seluk hanedaninin elinde ok az yetki kalmisti. Bu hanedanin, nimetlerle besledikleri evredeki beyler, artik onlara boyun egmez hale geldiler. Bunlardan her biri bagimsizlik sevdasma dserek gleri yettigince lkelere sahip olmaya basladilar. Ama Osman Gazi'nin dostlugu geici olmayip, bu hakikatsizlerin tuttuklari yola gitmekten kainmis, gemis hukuku saymis, gc ve kudreti lsnde Seluklu topraklarini korumus, cihad sancagini dikip lkeler feth etmekle dsman gznde rklecek, savas meydanlarinda korkulacak bir kisi olmustu." Firhakika gerek Osman, gerekse ondan sonra gelen halefleri, yle manev bir disipline bagli idiler ki, Seluklu hatirasini onlarin btn hareketlerinde grmek mmknd. Bu sebeple Seluklularin tabi varisi olan Osmanli Beyligi, ikis ve ykselis devirlerinin dinamizmi iinde yer alan bu terbiye ve anlayisa aktif bir rnek teskil etmistir. Nitekim Osman Bey, kendisine yurt ve istikll tanimak zorunda bulunan Sultan'a karsi, o, saltanat ve hayattan ekilinceye kadar siyas istikllini iln etmemekle, edep ve irfani, sahs ve nazar kaliplar halinde birakmayip devlet bnyesinde de ifade bulan bir anlayis olarak cemiyete mal etmistir. Gerekten de Seluklu Sultani Alaeddin Keykbad tarafindan bagimsizlik nisanesi olarak davul, sancak vs. gnderildigi zaman, Osman Bey'in, alinan nevbeti ayakta dinlemis olmasi, Osmanlilarda nemli bir gelenek (an'ane) haline gelerek ikiyz sene muhafaza edilmistir. Binaenaleyh Osmanli Padisahlari, bes vakit namaz esnasinda mehterhane alindigi zaman onu ayakta dinlemislerdir. Bu gelenek 210 sene devam ettikten sonra Ftih Sultan Mehmed tarafindan kaldirildi.

OSMAN GAZI'NIN BAGIMSIZLIK KAZANMASI


699 (1299) yili gerek Osman Gazi, gerekse gen ve yeni devlet iin birok bakimdan nemli bir yil olmustu. Fetihler ve meydana gelen bazi olaylar, Osman Bey'in nemli kararlar almasini gerektiriyordu. Bu bakimdan tarihler onun bu yilda bagimsizligini iln ettigini ve artik "Han" olarak halki etrafina toplayip devlet messeselerini islettigini anlatirlar. Osman Bey'in, yrttg gaza hareketlerinde byk basarilar elde etmesi, Anadolu'nun diger blgelerindeki gazilerin de gelip etrafinda toplanmalarina sebep olmustu. Seluklu Sultani'nin ugradigi agir muamele karsisinda Seluklu emir ve askerleri dagilip baska yerlere gitmek zorunda kalmislardi. Bunlardan byk bir kismi ve bilhassa kili erleri, Bizans'a karsi cihad ve gaza isi ile mesgul olup onlara galebe alan Osman Bey'in bulundugu yere ynelerek onun yanina geldiler. Ayrica Seluklu ve Beyliklerin topraklarinda gebe bir hayat yasayip Mogollara tabi olmak istemeyen Trkmen asiretleri de beyleri ile birlikte Osman Bey'in lkesinde yasamaya ragbet ediyorlardi. Beri taraftan Seluklu devletinin ugradigi zaaftan dolayi bulunduklari yeri ve hizmetleri terk ederek bassiz kalan bir kisim Seluklu merasi da kendilerine bir bas ve siginilacak bir yer ariyorlardi. Bunun iin de en msait yer, Osman Bey'in topraklan idi. Bylece buralarda hizmet ve is imkni da bulacaklardi. Bu sebeple onlar da Osman Bey'in evresinde yavas yavas toplanmaya basladilar. Bylece hududlardaki Trkmenler ile Mogollardan kaip Uc'a gelen Trkler, Osman Bey'in mintikasina gelerek onun daha da kuvvetlenmesine yardimci olmuslardi. Seluklu Devleti'nin hududlarinda ortaya ikan Uc beylikleri ve bilhassa garptakiler, Mogol (Ilhanli) Devleti'nin istilasina maruz kalmaktan endise ediyor ve Sultan'in esir olarak Iran'a gtrlmesinden sonra Seluklu Devleti'nin artik sona erdigine kani bulunuyorlardi. Osman Bey'in reislik yaptigi asiret ve oymaklar, bu durum karsisinda hkmdarligin mesru olarak Kayi Han evladina dsecegini, bu sebeple Osman Gazi'nin emret ve riyasete (emirlik ve reislik) getirilmeye hak kazandigini sylyorlardi. Nihayet oymak beyleri, Trkmen kabilelerinin reisleri ve Seluklu Devleti blgesinden gelen muhacirler (gmen) toplanip: "Mogol istilasi Seluklu memleketlerinde karar kilmis ve devam etmektedir. Artik Seluklu devleti mnkarizdir. Dsmanlari kuvvetlidir.

Hlen Seluklu Sultanlarindan hi birisi Ilhanli Devleti'nin elinden mlk geri almaga gelmedi. Buna muktedir degillerdir. Bu uc memleketlerin korunmasi ve himayesi ise kuvvet, kudret, iktidar ve liyakat sahibi bir sultanin istikll ile hareket etmesini zaruri kiliyor, bylece dsmanlarin ve zalimlerin bu taraflara mdahalesi nlenebilir. Trkmen boy ve kavimleri arasinda haseb ve neseb, iyi ahlk, secaat ve semahat ile buna layik olan Osman Bey'dir. O, hem Kayilardan semahat ile buna layik olan Osman Bey'dir. O, hem Kayilardandir, hem de dindar ve mslmandir" deyip onu basa geirdiler. Osman Bey de bu umumi arzuya uydu ve karari kabul etti. Ona baglilik merasimi Oguz han tresine gre yapildi. Herkes Osman Bey'in nnde diz kt. Bu ona itaatin bir delili idi. Iste Osmanli Devleti'nin istiklli bu hadise ile (1299) basladi. Bu merasim ile Osman Bey, fiilen ve hukuken devlet reisi olarak padisah olmustu. Bu durum her tarafa da bylece bildirilmisti. Osman Bey, istikllini ilandan sonra byk bir dikkatle Mogollarin hareketlerini gzetlemeye basladi. Kendisi de dahil olmak zere mstakil veya yari mstakil uc beyleri, bagli bulunduklari Seluklu Sultanligi'nin hayatina son veren Ilhanli Devleti tarafindan kendileri hakkinda nasil bir hareket takib edilecegini beklemeye basladilar. Bununla beraber bu zaman zarfinda Osman Gazi'nin, bu yeni devletinin din, hukuk, sosyal ekonomik vs. gibi messeselerini tanzim etmesi ve bunun iin gerekli tedbirleri almasi tabi idi. sikpasazde bu konuda syle der: "Karacahisar'i alinca sehrin evleri bos kaldi. Germiyan vilayetinden ve baska yerlerden bir hayli adamlar geldi. Osman Gazi'den evler istediler. Osman Gazi de verdi. Kisa bir zaman iinde mamur oldu. Birok kiliseyi de mescid yaptilar. Pazar da kurdular. Halk toplanip "Cuma namazi kilalim ve bir kadi isteyelim" dedi. Dursun Fakih denilen aziz bir kisi vardi. O, halka imamlik ederdi. Durumlarini ona sylediler. O da gelip Osman Gazi'nin kayinatasi Edebali'ya syledi. Daha sz bitmeden Osman Gazi geldi. Sorup muradlarini grendi. "Size ne lazimsa onu yapin" dedi. Dursun Fakih "Hanim! Sultan'dan izin gerektir" der. Osman Gazi: "Bu sehri kendi kilicimla aldim. Bunda Sultan'in ne dahli var ki ondan izin alayim? Ona sultanlik veren Allah, bana da hanlik verdi. Eger minneti su sancak ise ben kendim dahi sancak kaldirip kfirlerle ugrastim. Eger o, ben Seluk hanedanindanim derse ben de Gk Alp neslindenim. Eger bu vilayete (lkeye) ben onlardan nce geldim derse, Sleymansah dedem de ondan evvel geldi."

Halk razi oldu kadiligi ve hatipligi Dursun Fakih'e verdi. Cuma hutbesi ilk nce Karacahisar'da okundu. Bunun tarihi hicretin 699 (1300)'unda vaki oldu. Nesr, Osman Gazi'nin istiklli ve Seluklu Sultani Alaeddin'den kendisine gnderilen hkmranlik nisaneleri hakkinda syle der: "Hlasa Osman'a davul ve bayrak gelince, o da ganimet malindan 1/5 (beste bir)'ini ayirarak hadsiz (hesapsiz) hediyeler ve nihayetsiz armaganlarla (birlikte) Konya'ya giderek, bu sultan U. Alaeddin'le bulusmak, rizasini alarak veliahdi olmak amacini gtt. Zira, bu Feramrz oglu Alaeddin Keykbad'in oglu yoktu. O, Osman'i hemen (hemen) oglu yerinde grerek (ona) davul, bayrak (alem) ve kili gndermisti. Osman Gazi de Sultan Alaeddin zamaninda her ne kadar bir nevi istikll bulmussa da lakin edebe riayet ederek, hutbeyi ve sikkeyi yine sultan adina kilmisti. Sultan Osman, nezdine gitmek hazirliklarini yaptigi sirada, Sultan Alaeddin'in teki dnyaya intikal ettigi (ldg), oglu kalmadigi iin yerine veziri Shib'in getigi haberi geldi. Osman bunu isitince "hkm yce ve ulu Allah'indir" diyerek derhal buyurdu: Dursun Fakih'i Karacahisar'a hem kadi hem de hatip yaptilar. Zira bu Dursun Fakih bir aziz kisi idi. Halka imamlik ederdi. Edebali ile de tanisikligi vardi. Karacahisar'a da Germiyan'dan ve baska yerlerden hayli Mslmanlar gelmis, senlenmisti. Osman Gazi adina okunan ilk hutbe, Karacahisar'da okundu. Bazilari, "Sultan Alaeddin"den davul ve bayrak gelmesi, Bilecik'in feth edilmesinden nice yillar ncedir. Karacahisar alindigi vakit, Akdemirle gnderdi" dediler. Daha nce de temas edildigi gibi Osman Gazi, Seluklu sultanina bagli kalmis, onun gnderdigi hkmranlik nisnelerini almakla birlikte ona karsi saygisizlik mnsina gelebilecek bir harekete tevessl etmekten kainmisti. Hatta, elde ettigi ganimetlerin beste birini ona gndermekle, onu devletin yegane reisi olarak tanidigini ve Islm hukuk anlayisina gre "Beyt'l-mal" hakki olan bu miktarin, yerine sarf edilmek zere onun hazinesine gndermisti. Gerekten, Feridun Bey'in Mnsetinda da belirtildigi gibi Seluklu Sultani Alaeddin b. Feramrz'dan mensurla birlikte kendisine gnderilen davul, sancak, kili gibi hkmranlik alhameti olarak kabul edilen bu esyanin gnderilme tarihi hicretin 688. (M. 1289) senesidir.

Osman Gazi, bagimsizligini (istiklalini) iln edip kendisi adina hkm verecek olan kadi ve yine kendi adina hutbe okuyacak hatib tayin ettikten sonra, devlet olmanin gerektirecegi yeni kanun, nizam ve sistemleri yrrlge koyup yerlestirmek zorunda idi. Btn bunlarin yapilmasinda evresindeki arkadaslarinin grslerinden de istifade ediyordu. Nitekim Osmanli dneminin ilk vergisi diye kabul edebilecegimiz bc ile ilgili kanunu yrrlge koyarken sadece kendi evresinin degil, baska beyliklerin vatandaslarindan olan insanlarin fikir ve uygulamasini da dikkate almisti. Keza onun hkmranliginin taninmasi da bu sekilde olmustu. Bu konuda en eski kaynaklardan biri olan sikpasazde syle der: "Kadi ve Sbasi konuldu. Halk kanun ister oldu. Germiyan'dan birisi geldi. "Bu pazarin bcini (vergisini) bana satin" dedi. Halk, "Han'a git" diye cevap verdi. O kisi hana varip szn syledi. Osman Gazi sordu: "Bc nedir?" Adam dedi ki: "Pazara ne gelse ben ondan para alirim." Osman Gazi: "Senin bu pazara gelenlerde alacagin mi var ki aka istersin?" dedi. O adam: "Hnim! Bu tredir. Btn vilayetlerde vardir ki padisah olanlar alir" dedi. Osman Gazi: "Tanri mi buyurdu yoksa beyler kendileri mi yapti?" diye sordu. O adam: "Tredir hnim, ezelden kalmistir." dedi. Osman gazi ok kizdi: "Bir kisinin kazandigi, baskasinin olur mu? Onun mlknde (malinda) benim ne dahlim var ki ondan aka alayim. Bre kisi, var git artik bana bu sz syleme. Sana ziyanim dokunur." dedi. Bunun zerine halk dedi ki: "Hnim! Bu, pazar beylerine dettir ki, bir nesnecik vereler." Osman Gazi: "Mdem ki siz yle diyorsunuz yleyse pazara bir yk getirip satan herkes iki aka versin. Satamayan ise bir sey vermesin. Kim bu kanunu bozarsa Allah onun dinini de dnyasini da bozsun" dedi. Grldg gibi dnemin ekonomik ve sosyal sartlarina gre devlet ile idare iin nemli bir gelir kaynagi olan ve "Bc-i bazar" denilen vergi, bir Germiyanli'nin teklifi zerine kabul edilmistir. Bu teklifin kabulnde Osman Gazi'nin yakin arkadaslari da tesirli olmus grnmektedirler. Osman Gazi'nin uygulamaya koydugu kanunlardan biri de daha nce temas edildigi gibi timarla ilgilidir. Savasa istirak karsiligi (daha sonra genellikle eskinci timari) olarak verilen timarlarin sahipleri sefer aninda harbe gitmek zorunda idiler. Osman Gazi, biraz nce belirtilen kanunlari uygulamaya koyduktan sonra eskiden beri Oguzlarin deti zere elde edilmis olan yerleri kardes, ogul ve silah arkadaslarina dirlik olarak verdi. Bu cmleden olarak Karacahisar

sancagi ki ona Inn derler oglu Orhan Bey'e verdi. Sbasiligini kardesi Gndz'e verdi. Yarhisar'i Hasan Alp'a verdi ki bu da yarar bir yoldasti ve kendileri ile birlikte gelmisti. Inegl mintikasini Turgut Alp'a verdi. Simdi dahi o azizin adi anilir. Inegl yresinde kyleri var ki ona "Turguteli" derler. Kayin atasi Seyh Edebali'ya Bilecik sr ve resimlerini (vergi) verdi. Hanimini Bilecikte babasi ile birlikte birakti. Kendisi Yenisehir'e giderek gazilere ev yapiverdi. Bu uygulama ile Seyh Edebali, hem beylik ailesine nezaret ediyor, hem de Bilecik kalesine hakim oluyordu. Hoca Saadeddin Efendi, Osman Gazi'nin dirlik olarak verdigi yerler hakkinda su bilgileri verir: "Osman Gazi 701 (1301-1302) tarihinde hkm altinda bulunan bel-delere keremli ocuklarini ve gzel yaradilisli beylerini tayin etti. Sultann demekle meshur olan Karacahisar sancagini Orhan Gazi'ye verdi. Eskisehir'i Gndz Alp'a, Inn kalesini Aygud Alp'a, Yarhisar'i Hasan Alp'a ve Inegl' Turgud Alp'a verdi. Ogullarindan yigit Alaeddin Pasa'yi keremli ve faziletli annesi ile birlikte Bilecik'te Seyh Edebali'nin yaninda biraktigi gibi, bu sehrin gelirini de seyhin harcamalarina ve evresindeki fakirlerin ihtiyalarina sarf edilmek zere ayirdi. Devleti iin Yenisehir'i merkez ve adaletin duragi edinerek askerlere konaklar yaptirip mescid ve hamamlar insa ettirmeye yneldi." Grldg gibi, Bilecik kalesini ailesinin ikamet mahalli olarak seen Osman Gazi, Beyligini bes idare blgesine ayirdi. Bunlari, savaslarda yararliliklari grlenler ile gvendigi kimselere tevcih etti. Bu arada Iznik zerine yapilabilecek bir harekatin tertip ve tanziminde elverisli bir konumda bulunan Yenisehir'i de hkmet merkezi olarak seti. Gaza faaliyetlerine devam edip lkesini genisletmek isteyen Osman Gazi'nin akinlari, bir mddet sonra Kprhisar'a yneltildi. Kprhisar'in evresi yagmalanmakla birlikte kale zapt edilemedi. Ierdekiler mahsur kaldi. Bu esnada (1302) syle bir hadiseden bahsedilir: Osman Gazi, fethini lzumlu grdg Kprhisar zerine hareket etme tesebbsne geecegi ve bu hususta gaziler ile beylerin de ayni fikirde olmalarina ragmen amcasi Dndar Bey'in, seferin aleyhinde bulundugu grlr. Dndar Bey, Kprhisar'inin alinmasi bir taraftan Germiyanogullarinin, br taraftan da Rum tekfurlarinin dsmanligini celb edecegini syler. Bu grsnde de israr edip harbe mani olmak ister. Osman Bey, kuvvetleri arasinda bozgunluk ve tefrika ikarmaya sebep olacak bu hareket karsisinda,

rivayete gre aniden sinirlenerek amcasini okla ldrr. Nesri'nin bu kaydini mubalagali ve hatali bulanlar, Osman Gazi'nin ihtiyar amcasina karsi byle bir hareketine mani bulunamayacagini ileri srenler de vardir. Nihayet Osman Bey, Yenisehir ovasinda topladigi kuvvetlerini alarak Kprhisar'a gelir. Halka sulh (harb etmeksizin, baris) yolu ile teslim olmasini teklif eder. Bu teklifin kabul edilmemesi zerine muhasara ve cenk baslar. Osman Bey, fethi abuklastirmak iin askerlerine yagmaya msaade ettigini bildirir. Bunun zerine yapilan kuvvetli bir hcumla kale feth olunur. ok siddetli bir arpisma olmasina ragmen halkin hayatina dokunulmaz. Daha nce de Osman Bey'in bagimsizlik hareketinden bahs edilirken temas edildigi gibi bu esnada Ilhanli hkmdari Gazan Mahmud Han, Misir'daki Memlk Devleti'ne karsi hareket ile Haleb'e gelmis, bilahare seferin ikmalini emrlerinden oban Bey'e havale edip Tebriz'e dnmst. Fakat Anadolu beylerini de onun maiyetinde bulunmaya memur etmisti. Ilhanli hkmdarindan gelen bu neviden emirlere itaat, kendi lkelerinde yari mstakil ve civardaki Bizanslilar ile harp ve sulh etmek haklarina sahip Anadolu beyleri iin bir vecibe kabul ediliyordu. Osman Bey de Kprhisar fethinden dndg zaman bu emri almisti. Bunun zerine oglu Savci Bey'i bir miktar askerle gnderdi ise de kisin siddetli ve yollarin kapali olmasindan dolayi bu asker birlik geri dnd. Bylece Ilhanli hkmdarinin emri de yerine getirilmis oldu. Osman Bey'in, Rum tekfurlarina karsi basari ile yrttg gaza harekati, Anadolu'daki diger gazilerin gelip etrafinda toplanmalarina sebep oldu. Osman Gazi, 1303 senesinde Yenisehir'den Iznik zerine hareket etti. Yolu zerindeki Marmara'ya gelince buranin tekfuru itaat edip el pt. Bunun zerine Osman Gazi de kendisini yerinde birakti. Halkin evlerine ve mallarina dokunulmadi. Bu savaslarin sonunda yurduna dnen Osman Gazi, dinlenmek zere bir mddet bekledikten sonra Iznik zerine yrmst. Harekattan haberdar olan bazi kylerin halki, Iznik kalesine siginmisti. Bir taraftan Iznik muhasara edilirken, diger taraftan da akincilar evre kylere akinlarda bulunuyordu. Bylece gerek Iznik, gerekse evresi sikistirilmis oluyordu. Bununla beraber ok mstahkem ve muhafizlari da kalabalik olan bu mhim kalenin zapti pek kolay grnmyordu. Bunun iin uzun bir mddet ugrasmak gerekiyordu. Muhasaranin kaldirilmasina karar verilmekle beraber, Iznik'in devamli sekilde tazyik ve baski altinda tutulmasini temin maksadiyla gneyindeki dagin etegine bir kale insa olundu. Iine levazim ve mhimmat konulan bu kalenin dizdarligi Taz Ali adinda gazi bir yigide havale edildi. Burasi Iznik'in fethinden sonra yikilmis fakat harabesi XVI. asra kadar ayakta kalmistir.

Osman Bey, Iznik kusatmasindan dndkten sonra bir mddet hareketsiz kalir. Bunun sebebini Gazan Mahmud Han'in yerine Ilhanli hkmdarligina geen Olcaytu Muhammed Hudabende Han'in, Anadolu beylikleri hakkinda takib edecegi siyasetin gelismesinde aramak lazimdir. Zira o dnemde, Karamanogullari beyligi Ilhanlilar tarafindan siddetle cezalandirilmisti. Mamafih bu sknet hali, Bursa tekfurunun reisligi altinda bir ittifakin kuruldugunun duyulmasindan sonra bozulacakti.

KOYUNHISARI MUHAREBESI ve SONRASI


Osman Gazi ve beyligi iin byk bir ehemmiyeti haiz olan Koyunhisari muharebesi, dneminin strateji bakimindan en nemli muharebelerinden biridir. Bu muharebe, Osman Bey'in Iznik sehrini baski altinda tutmasi zerine ilk defa Bizanslilarla karsi karsiya gelmesine de sebep olmustu. Osman Bey ve arkadaslarinin basarilan, Bizans Imparatoru ile komsu Rum beylerini harekete geirdi. Bu sebeple 1306 senesinde kendi aralarinda bir toplanti yaptilar. Bu toplantida basta Bursa Rum valisi olarak Atranos (bugnk Orhaneli kazasinin merkezi olan Adrianos kasabasi), Kete (Kite, halen Bursa'da bir ky) Bednos (Mednos, Madenos, Bursa'nin kuzey batisinda bugnk Balat ky) ve Kestel tekfurlan bu toplantida hazir bulunmuslardi. Bursa tekfuru, onlara uzun bir hitabede bulunarak Osman Gazi ve devletinin kendileri iin nasil byk bir tehlike oldugunu anlatmakla kalmamis ayni zamanda birbirleri ile nasil yardimlasacaklarini ve gnden gne byyen bu tehlikeyi nasil bertaraf edeceklerini de bildirmisti. Buna gre tekfurlar byk kuvvetler toplayarak ani bir baskinla bu tehlikeyi ortadan kaldirmaya karar verdiler. Bu arada Bizans'tan da Muzalon komutasinda iki bin kadar yardimci bir kuvvet geldi. Osman Gazi, casuslari vasitasiyla beyligi aleyhine dsnlen bu baskindan zamaninda haberdar oldu. Bu yzden kuvveti sayica ok az olmasina (bes bin civari) ragmen bu mttefik orduyu Koyunhisari (Izmit'in Kuzey Dogusunda eski bir kale Baphaeon) mevkiinde karsilamaya karar verdi. Az ve fakat evik bir kuvvetle hazir bekleyen Osman Bey, muharebeye girmekten ekinmedi. Bu muharebede iki taraf ta ok zayiat verdi. Tarihi Hoca Saadeddin Efendi bu siddetli arpismayi syle tasvir eder: "Kirilasica dsman edince cs u hurs Saflar kaynayip deniz misali eyledi cs"

"Yigitlerin oklari, gzellerin gzleri gibi fitneler samaya, Osmanlinin keskin kilici asiklarin kirpikleri gibi kanlar dkmele, ugursuz dsmanin kelleleri boru ve davul nagmeleri ile oynamaya baslayinca, kan deryasina gmlen kara kafalarinda yuva kuran fesad tohumlari, bozdoganlarin vuruslari altinda kirilmis, Islm ordusu yeni bir basari ve zafer kazanmisti." Gerekten ok etin geen bu savasta, Osman Gazi'nin yegeni ve Gndz Bey'in oglu Aydogdu sehid oldu. Gerek bu vak'a gerekse Osman Bey'in kuvvetlerinin azligi, Osmanli kuvvetlerinin duraklamasina sebep olduysa da bizzat Osman Bey'in ileri atilip orduyu tesyi etmesi sonucunda dsman geri ekilme zorunda kaldi. Maglubiyeti kabul edip ekilen dsman ordusu, takib edildi. Bu takib, Dinboz (Sogukpinar Nahiyesine bagli bir ky)'a kadar srd. Burada yeniden siddetli bir arpisma meydana geldi. Kestel ve Bednos tekfurlari burada maktul dstler. Bylece Bizans tarafindan da desteklenen birlesik ordu maglub oldu. Bursa ve Adrenos tekfurlari kendi kalelerine ekildiler. Kite tekfuru ise Ulubat tekfuruna sigindi. Osman Bey kuvvetlerinin, bu tekfura karsi byk bir kin ve hinlari vardi. Bu sebeple onu takib ederek Ulubat tekfurundan teslimini istediler. Tekfur, kale halkinin istek ve israrlarina dayanamayarak bir sartla onu teslim edebilecegini syler. Buna gre Osmanli kuvvetleri Ulubat nehri kprsnden gemeyeceklerdi. Gerekten de gerek Osman Bey'in hayatinda, gerekse onun halefleri zamaninda bu sz tutularak adi geen kprden geilmedi. Ancak gerektigi zaman nehrin denize dkldg yerden kayiklar ile karsi tarafa geerlerdi. Bylece Kite beyinin ldrlmesi ile bura ve Kestel de Osman Bey'in beyligine katilmis oldu. Bu muvaffakiyet, Osman Bey'in evresinde hatiri sayilir bir Bey haline gelmesine sebep oldugu gibi dsmanlarinin da kendisinden ekinmesine sebep olmustu. Bu esnada Ulubat Gl'ndeki Alyos Adasi Aygut Alp oglu Kara Ali Bey tarafindan sulh yolu ile feth olunmustu. Adanin iinde byk bir kilise bulunuyordu. Bu kilisenin rahibi, halk arasinda ok shretli bir kimse kabul edildiginden evi kutsal bir mekn olarak ziyaret ediliyordu. Kara Ali, bu rahibi ailesi ile birlikte Osman Gazi'nin huzuruna getirdi. Osman Gazi, rahibin gzel kizini Kara Ali ile evlendirdi. Koyunhisari muharebesi sonucunda, Bursa'nin kuzey tarafi hari olmak zere taraftan yolu kesilip tek basina ve yalniz birakildi. Bununla beraber, kuvvetli bir savunmaya sahip olan Bursa'ya deniz yolu ile Bizans'tan yardim malzemesi gelmeye devam ediyordu. Osman Bey kuvvetleri, Bursa nne kadar akin yapiyorlarsa da uzun mddet devam edecek bir muhasarada bulunamiyorlardi. Bununla beraber artik Izmit yolu da Osmanlilara ailmis bulunuyordu.

Bir taraftan Osman Bey'e bagli kuvvetlerin faaliyetleri, diger taraftan teki uclardaki Trk beylerinin Bizans kale ve topraklarina olan hcumlari sonucunda kazandiklari basarilarindan telasa dsen Bizans Imparatoru Ikinci Andronikos, kizkardesi prenses Maria'yi Ilhanli hkmdarina vererek Mogollarin yardimlarini kazanmak istiyordu. Bu sayede Osmanli tehlikesinden kurtulmus olacakti. Her ne kadar Ilhanli hkmdari, Trkleri tehdide tesebbs etmis ise de bunun pek fazla msbet bir neticesi grlmedi. Zira Ilhanlilar bu sirada hem ierde mesgul hem de harite Memlk sultani ile mcadele halinde bulunduklarindan uclardaki harekta bakacak durumda degillerdi. Bunun iin Osman Bey, faaliyetlerine devam ederek Iznik ile Izmit yolu zerinde olup Iznik'in en mhim karakolunu teskil eden ve Trkler tarafindan Karahisar denilen Trikokiya (Karahisar)'yi aldi. Temmuz 1308'de gereklesen bu fetih sayesinde Osman Bey, Iznik'i sikistirmaya basladi. Bizans Imparatorunun, gl bir sekilde ortaya ikan bu yeni hareket karsisindaki tavri ile ilgili olarak Gkbilgin de syle demektedir: "Bizans Imparatoru, Trk fthatindan kurtarilmasi iin daha nce Mahmud Gazan Han'a nisanladigi hemsiresi (kizkardesi) Maria (Meryem)'yi, bu defa da Ocaytu Muhammed Hudabende Han'a nisanlamis idi. Bu sihriyetten (akrabalik) memnun olan Ilhanli hkmdari, byke bir orduyu (Uzunarsili, Le Beau, XXIII. 105. fasil 53'ten naklen bu ordunun otuz bin kisilik bir kuvvet oldugunu belirtir.) seferber ederek, Bizans'a yardima gnderecek oldu. Bu ordu, tasavvura gre hem Osman Gazi'ye karsi, hem de Bati Anadolu'daki Trk beyleri tarafindan sikistirilip muhasara altina alinan Efes, Tire ve Salihli gibi Bizans sehir ve kalelerini kurtarmak vazifesi ile grevlendirilmisti. Fakat daha nce bu konuda uc beylerine yapilan ikaz ve ihtarlar herhangi bir fayda saglamadigi gibi, bu defa da prenses Maria'nin, Mogol yardiminin bir an nce gelmesi iin Iznik'e gelerek, Osman Bey'e mstakbel esi Ilhanli hkmdarinin kirk bin kisi ile hududa dogru ilerledigi seklinde haber gndermesi de bir sonu vermedi. Bati Anadolu'daki sehir ve kaleler, birer birer Trklerin eline geiyordu. Maria'nin, tehdidini bilhassa Osman Gazi'ye tevcih etmesi, bu taraftaki akinlarin siddetinden ve bu yerlerin de imparatorluk merkezine ok yakin olmasindan ileri geliyordu. Osman Bey ise bu kadinin kullandigi magrurane tavir ve lisandan hi rkmyor, bilakis daha cr'etli hareket etmeye basliyordu. Bu sebeple Bizans topraklarina akinlar siklastirildi. Kyler yagmalanip birok esir alindi." Osman Gazi, btn bu basarilarindan sonra biraz dinlenmeye ve halkinin idaresi ile daha iyi mesgul olmaya baslamak iin Yenisehir'e dnmst (1310). Aradan bir iki sene geti. Bu zaman zarfinda bir devlete yarasir

sekilde dzen kurulup egemenlik saglamlastiriliyordu. Bundan sonra zafer kazanmaya ve galip gelmeye alisik olan gaziler 713 (1313) senesinde bir araya toplanip Osman Bey'e hitaben: "Ey Gazi Han, Allah'a hamd ve minnet olsun, kfir maglub oldu. Simdiden sonra, vakit kaybederek bos oturmak size reva degildir. Gaza ile mesgul olmak gerek" dediler. Bu tesvik zerine Osman Bey: "Evvela Kse Mihal'i davet edelim, Islm'i kabul etsin, eger mslman olursa ne al, her nereye derseniz gidelim, eger o Mslman olmazsa evvela onun memleketi Harmankaya'yi evresi ile birlikte talan edelim" dedi. Bu karardan sonra hemen Kse Mihal'e haber gndererek "Hemen gelesin, byk seferimiz vardir, btn gaziler hazirdir, seni bekliyoruz" dedi. Kse Mihal, bu haberi alir almaz hazirliklarini tamamlayip sratle geldi. Osman Gazi huzurunda hazir oldu. El ptkten sonra Osman Gazi'ye kalbinin btn samimiligi ile: "Bana iman arzet, Mslman olayim" dedi. Bylece Kse Mihal, Osman Gazi'nin nnde Mslman oldu. Btn beyler ve pasalar bu ihtidaya sevindiler. O zamana kadar Osman Bey'le yaptigi ittifaktan ayrilmayan, gerektigi sekilde sadakat ve feragat gsteren Kse Mihal, artik Abdullah Mihal olmustu. Osman Bey, ona agir (kiymetli ve pahali) bir hil'at verdi. Ona karsi olan sevgi ve muhabbeti bir kat daha artti. Oglunu da hizmetine aldi. Daha nce idare ettigi yerleri tekrar ona birakarak kendisine bir sancak verdi. Kse Mihal'e sancak verilmesi, vaktiyle Seluklu sultaninin Osman Gazi'ye gndermis oldugu sancaga bir nazire gibi idi. Bylece kendisi hkmdar, Kse Mihal de maiyyeti beylerinden biri telakki edebilecek bir muameleye tabi tutuluyordu. Byle bir hareket, Osman Bey tarafindan ilk defa yapiliyordu. Osman Bey, bundan sonra Germiyanogluna karsi mdafaa ve muhafaza etmek zere, oglu Orhan Bey'i Saltuk Alp ile birlikte Karacahisar'a gnderdi. br oglu ise daha nce belirtildigi gibi anasi ile birlikte Bilecik'te idi. Osman Bey, Germiyan'dan gelebilecek tehlikeye karsi tedbir aldiktan sonra kilavuzlukta kullandigi Kse Mihal'in delleti ile Hakk'a (Allah'a) siginarak Leblebici Hisari (Lubluce) denilen ve Ulu Dag'in eteginde bulunan Cubuclea kalesi tarafina akina basladi. Buradaki tekfur, Osman Bey'i karsilamaya ikarak itaat ettigini bildirdi. Bunun zerine Osman Bey, onu yerinde birakti. Ayrica tekfurun ricasi zerine ogullarinda birini yanina aldi. Bundan sonra harekt, Lefke (Osmaneli) irmagi vadisine intikal ettirildi. Bu harekatin sonunda Lefke ve Mekece hisarlarinin tekfurlari da

itaat arz ettiler. Bylece onlar da daha nceki imtiyaza sahib oldular. Yerlerinde birakildiklari gibi mlk ve arazileri de hasardan korunmus oldu. Yeni feth edilen bu yerler hakkinda bilgisi olan Samsa avus, bu tekfurlarin itaatlerinin kerhen (zorla) oldugunu, firsat bulduklarinda bunlarin tekrar Bizans hakimiyetini kabul edebileceklerinin uzak bir ihtimal olmadigini belirterek: "Olamaya ki, cemaat kendi milletlerine rcu' gstereler" diye dsncesini aiklayarak buralarin kendisine verilmesini istemis ise de Osman Bey, bu adamlarin mlk ve memleketlerinden tamamen mahrum edilemeyecegini, bu yzden yerlerinde birakilmalari gerektigini ifade ile Samsa avus'a vermemistir. Bununla beraber Samsa avus'un szn de pek yabana atmayarak ona da Yenisehir suyunun Sakarya nehrine dkldg yerde ve bu irmak kenarindaki kk bir hisari (Hisarcik) temlik etti. Bylece Samsa avus, tekfurlarin harekatini gzetlemeye memur edildi. Bu ky, halen Osmaneli kylerinden biri olarak bilinmektedir. Daha sonraki dnemlerde Osmanli Devleti teskilatinda ve bilhassa saray vazifelileri arasinda rol oynayan "avus" tabiri ve rtbesi ilk defa bu gazi tarafindan tasinmistir. Osman Bey'in gazileri bundan sonra Geyve Akhisari tarafina hareket ettiler. Bu kalenin tekfuru, birka bin svari ile karsilik verdiginden siddetli bir harp oldu. Maglup olan tekfur nce kaleye ekildi, fakat kalenin sikistirilmasi zerine mdafaa edemeyecegini anlayinca sarp bir kaya zerinde bulunan Karacebesi hisarina kati. Akhisar ise gazilerin eline geti. Daha sonra da Geyve zerine varildi. Gazilerin hareketini haber alan tekfur, kaleyi bosaltarak halkini da yanina almis olarak Kuru Dere denilen mstahkem bir vadiye gitmisti. Burasi sarp ve geilmesi zor bir derbende sahipti. Gaziler, kisa bir zamanda burayi da feth ettiler. Tekfurunu yakaladilar. Bol ganimet elde ettiler. Osman Bey, burada bir aydan daha fazla bir mddet kalarak o memlekete eman ve emniyet gsterdi. Kylerini de gazilere timar olarak verdi. Bu arada Geyve'ye bagli bulunan Tekr pinari denilen etin ve metin kalenin de zapti gerekiyordu. Fakat bir aydan daha uzun bir sre seferde bulunan Osman Bey'in, hkmet merkezine dnmesini gerektiren acil ve nemli bir hadise zuhur etti. Bu yzden Tekr pinarinin alinmasi Aykut Alp'in oglu Kara Ali'ye birakildi. Osman Bey ise Yenisehir'e dnd. Osman Bey'in, Yenisehir'e dnmesini gerektiren olay, Ilhanli hkmdari Olcaytu Muhammed Hudabende tarafindan, oban Bey idaresinde byk bir ordunun Anadolu'ya sevkedildigi hakkinda alinan haberdi. Bu ordunun kime ne zaman taarruz edecegi bilinmediginden zamaninda tedbir almak gerekiyordu. Bu arada Kara Ali ok kisa bir zamanda Tekr pinanni aldi. Bu kale ve civarindan birok ganimetler elde

ederek Osman Gazi'ye gnderdi. Bu hizmetine mkafat olarak da Kara Ali'ye Tekr pinari ve evresi timar olarak verildi. Osman Bey, Sakarya vadisinde ve Marmara havzasinda bazi mevkileri ele geirirken, basta Bursa olmak zere Iznik ve Izmit'in zaptini da hedefleri arasinda sayiyordu. On seneden fazla srecek olan Bursa kusatmasinin baslangicinin 1314 yili oldugu anlasilmaktadir. Osman Bey, 1314 yilinda gaziler ile Bursa zerine yrr. Kalenin kapilarindan birini kendine karargah olarak seer. Bu Bizans kalesinin metinligi, sarpligi ve nfusu ile muhafizlarinin oklugu eskiden beri biliniyordu. Kale tekfuru, Osman Bey ile yaptigi meydan savaslarinda maglub oldugu iin kaleye ekilmisti. Osman Gazi tarafindan yapilan asker ve istisar bir toplantida Bursa kalesinin hcum ile zaptedilemeyecegi kanaatine varildi. Osman Gazi "Buna sabir gerektir" diyerek kale zerine havale (kontrol altinda bulundurmak iin) yapilmasini emr eder. Bunun iin iki hisar yapildi. Bunlardan biri kaplicalar tarafinda, digeri de yukari dag tarafina bakiyordu. Birincisi Osman Bey'in yegeni Ak Timur'un, ikincisi de Balabancik adindaki klesinin dizdarligi altinda idi. Osman Bey, insaatlarini bir yilda bitirdigi bu hisarlarin yapilmasi esnasinda etrafa akinlar tertib ettirdi. Her tarafi vurdurdu. Bu esnada dsman kaleden ikamiyordu. Hatta Asikpasazde'nin ifadesine gre "kfir, hisardan tasra parmagin ikaramazdi." Bu hisarlarin insa edilmesinden sonra Yenisehir'e dnen Osman Gazi'nin bu yigit komutanlari, Bursa'nin fethine kadar on seneden fazla bir mddet burada kaldilar. Komutalari altindaki elliser cengaverle sehre disardan yardim ve erzak sokmamak, ieriden ikacaklara mani olmak ve bylece Bursa'yi devamli bir sekilde baski altinda bulundurmak vazifesi ile mevkilerinde sebat ettiler. Bu esnada birok kyl, Bursa'ya siginmaktansa Osman Bey'e tabi olmayi tercih ediyor ve onlarin himayesinden faydalaniyordu. Osman Bey, aldigi yerlerin mahsul ve gelirlerini beylik iin (beytu'l-mal, hazine) zapt ediyor, ky ve nahiyeleri de timar olarak gazilere dagitiyordu. lhanli Devleti, Anadolu Seluklu lkesine hakim oldugu zaman, Anadolu'ya birok asiret gelmisti. Bunlardan bir kismi da Germiyanlilarin hakim bulundugu Germiyan ili mintikasina yerlesmisti. Bunlardan biri de Osmanli kaynaklarinda "avdarlu, avdaroglu", Bizans kaynaklarinda ise "Tohar" seklinde geen avdar asireti idi. Bu asiret, avdaroglu diye bilinen bir reisin idaresinde idi. Asiret, Osman Bey'in lkesinin hududunda konar ger bir halde yasiyordu. Bunlar, diger bazi ger asiretler gibi firsat

bulduka "yel gibi eser, sel gibi yol keser" ve ansizin ky basarlardi. Germiyanogullari ile Osman Bey'in gazileri ve halki arasinda bu siralarda mevcud olan sogukluk ve geimsizligin baslica sebebi de bu idi. Kaynaklar, Osmanlilar ile avdarli asireti arasinda meydana gelen bir hadiseyi syle nakl ederler: "Osman Gazi, Lefke kazasina gittiginde, Germiyan'dan avdar Tatari, Karacahisar pazarina hcum edip basmisti. Bunlar, bununla da kalmayarak pazari da yagmalamisti. Bu esnada Eskisehir'de at nallatmakta olan Orhan Gazi'ye haber gnderilmis. Bu haberi alan Osmanli yigitleri, derhal Orhan'in yanina gelip toplanirlar. Orhan, sratle yola koyulup avdar Tatarina yetismek ister. Daglar arasinda, Oynashisari denilen harabe bir hisarin yaninda onlara yetisir. Onlara gz atirmayan Orhan, aldiklarini tamamiyle biraktirdigi gibi onlardan bir kismini da yakalatip Karacahisar'a getirdi. Yakalananlar arasinda avdar Tatari'nin oglu da vardi. Orhan, babasi gelinceye kadar bunlari sakladi. Osman Gazi gelince avdar oglunu getirdiler. Osman Gazi "Ogul, bu zlim, komsudur. Hem de Mslmandir, ldrmek olmaz. Beyleriyle birlikte bunlara da and verelim ve onlari serbest birakalim, varsin memleketlerine dnsnler" dedi. yle de yaptilar. o zamandan t Yildirim zamanina kadar dsmanlik olmadi. Simdi dahi onlardan kalanlara avdarli denmektedir. Grldg gibi Germiyan taraflarindan gelip kendisini rahatsiz eden, pazarini basan ve oradaki mallara el koyan avdar Tatari'na karsi Osman Gazi, gayet yumusak davranmistir. Gerek komsuluk hakki, gerekse mslman olmasindan dolayi onu ldrmemis, sadece bir daha byle bir harekete girismeyecegine dair kendisinden sz almakla yetinmisti. Bununla beraber tedbiri de elden birakmamaktaydi. Caydirici olmasi bakimindan kendisi orada bulunacak, gazaya, oglu Orhan'i gnderecektir. Gnderirken de avdarli Tatari hakkinda syle diyecektir: "Ogul Orhan, her ne kadar bu Tatarla ahd edip, and vererek gnderdik ise de, bu Tatar and tutar taife olmaz. Ben burada oturayim. Bu defa var sen gaza et. Hak Tel'nin sana zafer vermesi mid olunur." Babasinin, Orhan'i kendi basina sefere gndermesi, ona olan gveninin bir ifadesi idi. Bundan byle Bizans'a karsi olan ftuhatlarda o, komutan olarak tayin ediliyor, maiyetine de Akakoca, Gazi Abdurrahman, Konur Alp ve Kse Mihal gibi nl gaziler veriliyordu.

ORHAN GAZI'NIN KOMUTANLIGI

Biraz nce temas edildigi gibi, Orhan Gazi, Germiyan'dan gelip Karacahisar pazarini yagmalayan avdaroglu'nun pesine dsms, Oynashisari denilen yerde onu maglup ederek perisan etmisti. Hatta onu esir alarak babasina gtrmst. Bu muvaffakiyet, Osman Gazi'nin itimad edip gvendigi gen oglu Orhan iin idarecilik ve komutanlik kapisinin aralanmasina sebep olmustu. Bu yzden, Osman Gazi tarafindan harp idare ve sevkini grenmek bylece tecrbe kazanmak zere Sakarya nehri ile Karadeniz arasindaki yerlerin feth edilmesi grevi ona verildi. Bununla beraber, Osman Gazi, henz toy bir delikanli denebilecek oglunun yanina yirmi senelik bir sadakat ve baglilik ile gvenilirlikleri isbatlanmis olmakla bitmeyen ayrica harb ile tecrbe edilmis en cesaretli silah arkadaslarindan drdn de onun komutasinda gnderdi. Bunlar: Aka Koca, Konur Alp, Gazi Abdurrahman ile daha nce Mslman olmus olan Kse Mihal idi. Kaynaklarimiz bu konuda su bilgileri vermektedirler: "Bir gn Osman Gazi dedi ki: "Ogul Orhan, bu Tatara geri and verdik. Ancak bunlarin Tatarligi gitmez. Gel, sen bu gazilerle Kara ebis ve Kara Tekin'e var. Allah, sana basari verir diye umarim." Orhan Gazi: "Hanim! Her ne buyurursan kabul ederim." dedi. Aka Koca, Konur Alp, Gazi Abdurrahman ve Kse Mihal'i yarar yoldastir diye Orhan Gazi'nin yanina verdi. "Gaziler! Ha greyim sizi ki din yolunda nasil davranirsiniz" dedi. Orhan Gazi'nin yalniz basina gittigi ilk gazasi budur. Orhan, babasinin duasini aldi. Himmet kilicini kusandi. Gaza niyeti ile sefere ikti. Dogruca Kara ebis'e yrd ki, Osman Gazi dahi oraya (nceden) gitmisti. Hisara varmaya bir konaklik mesafe kalmisti. Orada gazileri blk (kisim) ettiler. Bir blg vardi hisarin stne yrd ki, Orhan onlarla beraberdi. Bir blg geceleyin hisarin tesine geti. Bir blg de hisarin yaninda bir dereye girdi. Orhan Gazi, bir ka gn hisar nnde savasti. Savas ederken kendilerini sarsilmis gibi gsterip katilar. Bunun zerine kfirler Trkler kati deyip hisar nne iktilar. Bir Trk buldular. Tutup tekfura gtrdler. Tekfur "daha baska Trk var mi" diye sordu. O da "yoktur hepsi bu kaanlardir" diye cevap verdi. Tekfur bu sz isitince ok sevindi. Gzcler gnderdi. Hi Trk grmediler. Hisar kapisini ati. "Varalim, Trklerin ardini basalim" dedi. "Trkleri dereden ikartmayalim" dedi. Hemen atina binip srd.

O esnada yan tarafta gizlenmis olan Trkler, hisar kapisini tuttular. Yukaridaki Trkler de gzkt. Bunu gren tekfur "Hey daha Trk varmis" deyip dnd. Fakat hisar nnde duran Trkler ile karsilasti. Gaziler onu yakalayip hisari feth ettiler. Malini da gazilere blstrdler. Sipahisini ikarip hisari saglamlastirdilar. Bu hisarin asagi tarafinda Ap Suyu (Ebe Suyu) denen bir hisar daha vardi. Tekfuru alip oraya getirdiler. Onu da ahd ile aldilar. Bu iki hisara el koydular. Konur Alp'a Kara ebisi, Aka Koca'ya da Ap Suyu'nu verdiler. Orhan Gazi, bu tekfuru ordusu ile birlikte Akhisar'a getirdi. Halka emniyet ve eman verdi, kfileri yerli yerinde birakti. Ama Konur Alp, zaman zaman ikip Akyazi'ya hcum ederdi. Aka Koca da Ayan Gl (Sapanca Gl)'nun suyunun aktigi yerde Bes Kpr'de bir bogazcik vardi orayi durak edindi (s olarak kullandi). Oradan orman arasinda olan yere hcum ederdi. Elhasil Orhan Gazi bu ucu saglamlastirdi. Kfirleri de babasi Osman'a gnderdi. Kendisi Kara Tekin zerine yrd. Hisarin beyine haber gnderdi ki: "Bu hisari bana ver, seni yine hisarda birakayim. Ad benim olsun. Benim istek ve hedefim Iznik'tir" dedi. Kfir bu sz isitince hayli gcne gitti, kaleyi vermedi. Bunun zerine Orhan Gazi: "Gaziler! Islm gayretidir. Yrmek gerek ki, bu hisari yagma edelim" diyerek kalenin yagma edilmesini emr etti. Gaziler, derhal kalenin kapisini kirarak yagmaladilar, tekfuru yakalayip ldrdler. Orhan Gazi, tekfurun kizini byk bir ganimetle birlikte babasina gnderdi. Orhan, alinan esirleri, gazilerden tekrar satin aldi. Onlari ahd ve emnla hisara yerlestirdi. Samsa avus'u da hisara birakarak Yenisehir'de bulunan babasi Osman'in yanina dnd. Bundan sonra Kara ebis'teki Konur Alp'a ve Kara Tekin'deki Samsa avus'a Iznik'e havale gibi olsunlar (kontrol altinda tutsunlar) diye adam gnderdiler. (Onlar) zaman zaman gidip Iznik'in bahelerini harab ederlerdi. Bylece Iznik'e rahatlik vermezlerdi. Bir taraftan Konur Alp Akyazi ile, diger taraftan da Aka Koca Izmit ile mesgul oldular. Bu uclar son derece isler oldu. Syle ki, gaziler gece ve gndz at sirtindan inmeyerek fetihlerden fetihlere kostular. Konur Alp, Akyazi'da Tuz Pazarini aldi. Uzuncabel'de bulusarak iki gn iki gece kaldi. Kfiri dndrerek yine Tuz Pazarina geldi. Aka Koca da Akdemir'le birlikte Akova'ya hcum etti. Gazi Abdurrahman da Istanbul tarafindaki il'e hcum ederdi. Bunun zerine Istanbul'dan kfir seerek, gazilere karsi gnderirlerdi. Gazi Abdurrahman da Istanbul'dan gelen kfirleri kirardi. Her vakit bu hl ile durusurlardi, vurusurlardi. Islmiyet iin can ve bas

(ile) oynarlardi. Bylece Sakarya ile Karadeniz ve Sapanca Gl sahasindaki bazi kalelerin zapti basarilmis oldu. Milad takvimlerin 1318 senesini gsterdigi bu zaman diliminde Aka Koca, bilahare kendi adi (Koca Ili, Kocaeli) ile anilacak olan Sakarya Nehri'nin batisindan Izmit kalesine kadar olan yerleri feth etti. Bu yzden, hakli olarak bu blge onun adi ile adlandirilmistir. Btn bu olaylardan sonra Bizans Imparatorlugu, hududlarinin en nemli noktasi olan Iznik'in yavas yavas ve adim adim, hasimlari olan Osmanlilar tarafindan muhasara altina alindigini grms oluyordu. Gibbons'un: "Osman, cihanin bildigi en byk imparatorluklardan birinin, vahsi Asya kani ile en eski ve en yeni Avrupa unsurunu kaynastirmis olan tarihteki yegane milletin ve alti asir inkitaa ugramaksizin (kesilmeksizin) erkekler vasitasiyle devam etmekle temayz eden bir hanedanin messisidir" dedigi Osman Gazi, artik ihtiyarlayip yorulmustu. Bu arada Romatizmadan da muzdaripti. Bu sebeple 1320 tarihinden itibaren oglu Orhan Bey'i kendisine vekil tayin etmis oldugu sylenebilir. Bununla beraber, islerin daha iyi idare edilebilmesi iin kanun, nizam ve treler vaz' edilmesi ile mesgul oldugu, basit bir sekilde de olsa divan toplayarak istisarelerde bulundugu muhakkaktir. Bir yandan, uc beyliginden mstakil bir devlet haline geiste ortaya ikan islerin grlmesi ve memleketin mtemadiyen genislemesi iin gereken tedbirler alinirken, diger taraftan da mslman ve hiristiyan tebeanin asayis ve huzurunun bir kat daha artmasina dikkat gsterilmekte idi. Bilindigi gibi Osman Gazi, teskilt ve messeseler mevzuunda Seluklulari kendine rnek almisti. Bu sebepledir ki, daha nce de belirtildigi gibi Bizans hududunda aded uc blge ihdas etmisti. Bunlarin basina da merdan ve gazilerden Konur Alp, Aka Koca ve Samsa avus'u tayin etmisti. Bunlardan ilki yani Konur Alp, memleketin en kuzeyinden Karadeniz'e kadar olan yerlere, ikincisi yani Aka Koca, Izmit, (Nikomedia), ncs olan Samsa avus ise Iznik (Nicea)'e mteveccih idi.

OSMAN BEY'IN LM
Tarih kaynaklar, Osman Gazi'nin 1320 tarihinden itibaren faal hayattan ekildigini ve idareyi oglu Orhan'a biraktigini kayd ederler. Yakalandigi Nikris hastaligi yznden fiilen harblere istirak edemeyen Osman Bey, asker gazileri ve merayi Yenisehir ovasinda toplayarak herkesin

huzurunda Bursa'nin fethi isi ile Orhan Bey'i grevlendirdi. Onun maiyetine de Kse Mihal, Turgud Alp, Seyh Mahmud Gazi, Seyh Edebali ve kardesi Ahi Semseddin'in oglu Ahi Hasan'i tayin etti. Fakat daha nce, vaktiyle kardesinin oglu Aydogdu'yu sehid eden Etranos (Orhaneli) tekfurunun cezalandirilarak kalesinin alinmasini, bundan sonra Bursa'nin fethine tesebbs edilmesini emretti. Osman Bey'in, idareyi ogluna biraktiktan sonra ne kadar daha yasadigi kesin olarak belli degildir. Hatta, Osman Bey'in lmnden sonra mi Orhan'in hkmdar oldugu, yoksa henz o hayatta iken mi hkmdar kabul edildigi meselesi henz kesinlik kazanmis degildir. Bununla birlikte onun vefatinin 724 (1324) yilinda oldugu kabul edilmektedir. Zira 1324 tarihli bir vesika ile Orhan'in bu tarihte hkmdar bulundugu ve ilk akasinin tedkikinden de ayni senenin nc ayinda (724) Rebilevvel = 1324 Subat) Osmanli Beyi oldugu anlasiliyor. Uzunarsili, Belleten'deki makalesinde bu konuda farkli grsleri de vererek syle der: "Osman Bey'in vefati senesi tarihimizde birbirine uymamaktadir. Halil-i Konev ile Skrullah'da, Osman Gazi'nin vefati 710 (1310) senesinde, Idris-i Bitlis'de 721 (1321), Ltfi Pasa'da 718 (1318), Gibbons'un (Osmanli Imparatorlugu'nun Kurulusu, s. 33) adli eserinde 726 (1326) tarihinde gsterilmis olup, Asikpasazde, Tcu't-Tevrih, Hammer, Ali ve Meskkt kataloglari hep bu sonuncu tarihi kabul ederler. Halbuki elimizdeki 724 (1324) tarihli vakifnme, Orhan'in bu tarihte hkmdar oldugunu gstermektedir. Su halde Osman Bey'in vefat tarihini 1324'ten evvel veya o tarih baslarinda kabul etmek lazimdir. 723 Ramazan (1323 Eyll) tarihli Aspore Hatun vakfiyesindeki kayda gre Osman Gazi'nin bu tarihte hayatta oldugu anlasildigindan vefati 1323 Eyll ile 1324 senesi Mart'i arasinda olmalidir." Gerek bu grsler, gerekse Bursa'nin fethi ve Osman Gazi'nin cenazesinin oraya nakli meselesi gznne alindigi zaman, vefat tarihinin 1326 yili olmasi icab eder. Bununla beraber Orhan Gazi'nin hkmdarliginin da 1324 yilinda oldugu kabul edilebilir. Solakzde'nin, bize karayagiz, yassi burunlu, orta boylu, degirmi ehreli, ela gzl, seyrek sakalli ayakta durdugu zaman kollarinin dizine kadar uzandigi, tatli szl ve heybetli biri olarak tasvir ettigi Osman Gazi, iyi bir idare, keskin ve saglam bir grs, itidalli, yksek kabiliyeti, rakiplerine kendisini sevdirmesi ve mcadelesinde planli hareketi, sabirli ve msamahali olmasi ile etrafindaki asiretleri de nfuzu altina almayi basaran bir kimsedir. "Fahrddin" lakabini tasiyan Osman Bey, Bursa'nin fethi haberini lm dseginde almisti. Orhan Bey gibi degerli ve hayirli bir

halef biraktigi iin gz aik gitmeyecekti. Osman Bey, lm dseginde iken etrafina oglu Orhan ile hkmetin bykleri olarak kabul edilen gazilerden Turgut Alp, Seyh Ahi Semseddin, Ahi Hasan, andarli Kara Halil ve Kara oglan gibi devlet ricalini topladi. Onlara ve zellikle Orhan'a nasihatlarda bulunarak syle dedi: "Ben lyorum, ama esef edip zlmyorum. nk senin gibi bir halef birakiyorum. Adaletli ol, merhametli ol, iyi adam ol. Idare ettigin halka karsi esit muamele et, herkese karsi musavatli olup onlari himaye et. Islm dininin nesrine alis. nk yeryzndeki padisahlarin vazifesi budur. Ancak bu suretle Allah'in ltfuna nail olursun. Bilmedigin seyleri ulemaya danis. Bir seyi iyice bilmeden harekete baslama. Sana muti (itaat edenleri) olanlan hos tut. Beni Bursa'da Gmsl kubbeye (Gmsl Knbet) defn et." Buna gre Osman, oglu Orhan'a Bursa'yi baskent yapma vasiyetinde de bulunmus oluyordu. ay kadar nce kayinbabasi Seyh Edebali'yi, ondan hemen sonra da hanimi ve Edebali'nin kizi olan Mal Hatun (Malhun Hatun)u kayb eden Osman Bey, bizzat kendi eli ile anlari Bilecik'te defn etmisti. Osman Gazi ldg zaman (dogum tarihinin farkh kabul edilmesine bagli olarak) 66 veya 69 yasinda idi. Techiz ve tekfini ile andarli Kara Halil ile imami Yahsi Fakih mesgul olmuslardi. nce Sgt'te muvakkaten defn edilen Osman Bey'in nasi, daha sonra vasiyeti geregi Bursa'da Gmsl Knbed'deki trbesine nakl edildi. Bu trbede, XVUI. asir baslarina kadar Osman Gaziye ait olan ve ziyaretilere gsterilen iri taneli bir tesbih ile byk bir davulun kasnagi vardi. Rivayete gre bunlar, Sultan Alaeddin'in hediyeleri idi. Fakat ne yazik ki bu iki tarih hediye XIX. asrin ortalarinda Bursa'da ikan bir yanginda yok olmuslardi. Kaynaklarin verdigi bilgiye gre Osman Gazi, ok sade bir hayat yasadi. Elbisesi, Islm'in ilk muhariplerininki gibi sade idi. O, ne altin ne de gms birakti. Terekesi iinde fazla kiymetli bir sey yoktu. Kalan esya Denizli bezinden yapilmis sariklik bez, at iin zirh takimi (yanuk), bir tuzluk, bir kasiklik, bir ift izme, Alasehir dokumasindan kirmizi renkli sancaklar, sade bir kili (Ruh ve Hammer'e gre iki uclu), bir tirkes, bir mizrak, bir ka at, misafirlerine ikram iin besledigi sr koyun idi. Bunlardan baska iri taneli bir tesbih ile Seluklu sultani tarafindan Karacahisar'in fethinden sonra kendisine hediye edilen davulun kasnagi da zikr edilir. Kendi dneminde kara lakabi ile anilan Osman Gazi'ni sa, sakal ve biyiklari da kara idi. Trkmenler arasinda cesur kimseler iin kullanilan bu lakab, ondan baska insanlar iin de kullanilmistir. Nitekim Karasi Bey, Kara Iskender, Kara Ylk, Kara Yusuf ve Karakoyunlu gibi isimlerle zikr edilen bu neviden lakablara tesadf etmek mmkndr.

Daha nce de kisaca temas edildigi gibi Osman Bey, bir yneticide bulunmasi gereken btn vasiflan kendi sahsinda toplamisti. O, adaletle hareket etme ve halka karsi cmerte davranma gibi zelliklere de sahipti. Akinlarindan bizar duruma dsen Rum ahal, onun himayesi altina girince her trl taarruzdan masun ve mahfuz bulunuyordu. Bundan baska btn haklari da teminat altina aliniyordu. Kendi tekfurlarindan grmedikleri dilne muameleyi, Osman Gazi'ye tabi olunca hemen elde ediyorlardi. Bu hal, devletin ilk kurulus yillarinda onun etrafinda toplanan cemiyeti kalabaliklastiran ve senlendiren sebepler arasinda sayilmaktadir. Beytlmalden hi bir sey almadigi, kendi toprak ve srlerinden elde edilen gelir ile geindigi, tarihilerin ittifakla syledikleri gereklerdendir. Bu arada ganimetlerden kendi hissesine dsen miktar da onun varidatinin (gelirlerinin) bir kismini teskil ediyordu. Bir Germiyan'linin istegi zerine halka tarh ettigi "Bac-i bazar" vergisi, reyanin gnl hoslugu ile dedigi ve Bizans vergileri ile mukayese edilemeyecek kadar az ve adaletli bir vergi idi. Osman Gazi'ye, kendi dneminde daha sonraki Osmanli hkmdarlari iin kullanilan sah, padisah ve sultan gibi nvanlar verilmemisti. Diger btn Trkmen beyleri gibi, baslangita sadece Osman Bey denildigi, istikllinden sonra da bazan "han" denildigi kabul edilmektedir.

OSMAN BEY'IN OCUKLARI


Osmanli tarihleri, Osman Gazi'nin vefati esnasinda gerek miras taksimi, gerekse idareyi ele alma bakimindan Orhan ve Alaeddin adinda iki oglundan bahs ederier. Buna karsilik Halkondil, Osman'in ogul biraktigini syler. Halbuki vakfiye bize Osman Bey'in mteaddid ogullarini ve bir kizinin mevcudiyetini haber vermektedir. Buna gre Osman Bey'in Orhan'dan baska Alaeddin Ali, Pazarlu, Melik, oban, Hamid adinda ogullari ile Fatma adinda bir kizi bulunmaktadir. Bununla beraber bu ocuklarin hangi veya ka hanimdan olduklarini belirtmemektedir. Bu sebeple Osman Gazi'nin gerekte ka hanimla evlendigi ve ocuklarinin hangi hanimlardan olduguna dair henz tam bir bilgiye sahip degiliz. Su kadar var ki, Alaeddin Ali Bey'in, Seyh Edebali'nin kizi Bala Hatun'dan, Orhan'in da sman Bey'in ilk zevcesi ve mer Bey'in kizi Mal Hatun'dan dogduklari bilinmektedir. Bununla beraber digerlerinin bu kadinlardan mi yoksa baska kadinlardan mi oldugu henz kesin olarak tesbit edilebilmis degildir.

Alaeddin Ali Bey, Orhan'dan kkt. Osman Bey'in sagliginda dedesi Edebali'nin yaninda Bilecik'te, daha sonra da babasinin yaninda Yenisehir'de bulunmustur. Alaeddin Ali Bey, babasinin lmnden sonra kardesi Orhan Bey'e beylerbeyi olmus sonra kendisine temlik edilen Kite ovasindaki Futra veya Fodra (sikpasazde, s. 37'de Kurada) iftliginin hsilati ile geinmistir. sikpasazade'nin ifadesi ile bu ky bizzat Alaeddin Bey istemistir. Orhan da o ky kendisine vermisti. Alaeddin Bey, Kkrtl'de bir tekke yapti. Bursa'da Kaplica kapisina girilecek yerde kale iinde bir mescid, kapidan yukariya dogru ikinci bir mescid ve yaninda evler yaptirdi. Kendisi de orada sakin oldu. Alaeddin Bey, Orhan dneminde vefat ederek Bursa'da babasi Osman Bey'in trbesine defn edilmistir. Grldg gibi Alaeddin Ali Bey, Bursa ve evresinde vakiflar tesis etmek suretiyle birok hayir islerinde de bulunmustur. Alaeddin Bey'in ogullari daha sonralari ellerindeki yerler ve babalarinin vakiflarini idare ederek hayatlarini srdrmslerdir. Osman Gazi'nin diger ogullarindan yalniz Pazarlu Bey'in Iznik muhasarasi ve Pelakanon (Darica civan) muharebesinde bulundugu kayd edilmektedir. Osman Bey'in ocuklari - Melik Bey - Fatma - Hamid Bey - Orhan Bey - Alaeddin Bey - oban Bey - Pazarlu Bey

ORHAN GAZI DNEMI

Osman Bey'in, yigit ve bahadir oglu Orhan Gazi, Osmanli tahtina geip oturdugu zaman, ne yaptigini ve ne yapmasi gerektigini iyi bilen bir kimse idi. Gazi, Sucau'd-dnya ve'd-din, Ihtiyaru'd-din ve Seyfu'd-din gibi nvanlara sahip olan Orhan, babasinin suurlu politikasini devrine ve yerine gre hem kili, hem de ideoloji sahasinda devam ettirmek kararinda idi. Dedesi Ertugrul Gazi'nin vefat ettigi 680 (1281-1282) senesinde dnyaya gelen Orhan Bey'i, 1324 yilindan itibaren hkmdar kabul etmek mmkndr. Tahta clsu esnasinda bir sehzadesi dnyaya gelen Orhan Bey'in bu ogluna, kutlu ve mbarek olmasi iin "Murad" adi verilir. Tahti, kardesine teklif edip ondan feragat edebilecegini syleyecek kadar zverili bir kimse olan Orhan'in bu teklifi, Alaeddin Ali tarafindan geri evrilir. Zira Alaeddin Ali, tahtin kendisine daha layik oldugunu, bu sebeple onun bey, kendisinin de ona yardimci olarak kalmasini istemisti. evresindeki ulema, gazi ve silah arkadaslari tarafindan oy birligi ile reislige getirilen Orhan, Skrullah'in ifadesine gre gzel yzl, begenilir zl ve herkese karsi eli aik cmert birisi idi. "Savas gnnde de sanki Sm veya Nerimandi. Okundan kaza, kilicindan lm ders alirdi. M'mine rahmet, kfire zahmetti." Gerek siyaset, gerekse savasta tkenmeyen bir enerji ve ustaliga sahip bir hkmdardi. Gerekten, babasi gibi gl ve byk bir hkmdar oldugunu isbatlayan Orhan, tahta ikar ikmaz topraklarini genisletmek ve tebeasinin varligini ogaltmak iin fetihlere basladi. Aslinda, onun asker yeteneklerinin stnlgn gren babasi, daha lmnden nce onun kendi yerine gemesini istemisti. Bununla beraber o, yine de tahti kardesine teklif etmekten ekinmemisti. Osmanli Devleti'nin kurulus yillarinda zeka, cesaret, gvenirlilik ve taktikleri uygulama bakimindan fevkalade bir sahsiyet olan Orhan Bey'in zellikleri (hilye, fizik yapi) hakkinda su bilgiler verilmektedir: Bursa kalesinin fatihi Ebu'l-guzat Sultan Orhan, uzunboylu, ak benizli, ela gzl, ko burunlu, genis ggsl, iri yapili, heybetli ve vakur bir padisah idi. Ancak yumusak huylu olup kimseyi incitmez, kimsenin hatirini kirmazdi. Gler yzl, tatli szl idi. Bnyesi kuvvetli, sakal ve biyigi sik olup parlakti. Sag kulaginin altinda bir ben vardi ki, bu bir gzellik almeti olarak kabul ediliyordu.

Babasinin kendisine 16.000 km2 olarak biraktigi yeni beyligin basina getigi zaman, beyliginin yayilip gelisecegi evrede irili ufakli bir ok devlet vardi. Gerekten bu dnemde Anadolu'da Karaman, Germiyan, Saruhan, Aydin, Karasi, Mentese, andarogullari gibi Trk beyliklerinden baska Amasra'da Cenevizliler, Trabzon'da Komnenoslar, Marmara ve Ege'de Bizanslilar, Ak Deniz adalarinda Cenevizliler ile Venedikliler bulunuyordu. Tarih olay ve bunlardan bahs eden kaynaklarin belirttigine gre bu yeni devletin siyas anlayis ve hareketinde, Mslman Trk beyliklerinden nce, Trk ve Mslman olmayan unsurlarin tasfiye edilme isteginin agirlik kazandigi anlasilmaktadir. 1324 Subat'indan baslayip 1362 Mart'ina kadar devam eden Orhan Bey'in idaresi, 38 yil srmstr. Tarihin bu zaman dilimi, fetih ve idar messeselerin kurulup yerlestirilmesi ile geer. Devletin, Ilhanlilarin etkisinden ikarak tamamen bagimsiz hale gelmesi de yine bu hkmdar dneminde olmustur. dinamik, faal ve cesur bir kuvvetin basinda, mahirne bir strateji takib ederek evresindekilerle mnasebetlerini devam ettirip gelistiren Orhan Gazi, ileride de grlecegi gibi bu iliskilerinde hasimlarina karsi bile dil davranan, onlarin kisiliklerini rencide etmeyen ve kisilik haklarina riayet eden bir davranis iinde olmustur.

ORHAN GAZI DONEMI FETIHLERI


Babasinin, kendisine biraktigi vatan topragini dinamik ve faal kadrosu ile kisa zamanda birka katina ikaran Orhan Bey, fetih hareketlerine daha babasi hayatta iken baslamisti. 1320 yilindan itibaren faal siyas hayattan ekildigi anlasilan Osman Bey'in yerini, oglu Orhan'in aldigi grlmektedir.

BURSA'NIN FETHI
Osmanli Devleti'nin ilk baskentlerinden biri olmasi hasebiyle Bursa, devletin, idar, siyas, din, ilm, kltrel, sosyal ve ekonomik hayatinda nemli derecede rol oynayan bir merkezdi. ok daha sonralari gelecek olan Keecizde Fuad Pasa'nin "Bursa Osmanlinin dibacesidir" sz, Bursa'nin Osmanli tarihinde oynadigi role isaret etmektedir. Kurulusu, milattan nceki yillara dayanan Bursa, daha sonra Romalilarin eline geer. Roma'nin Dogu ve Bati olmak zere ikiye

blnmesinden sonra evresi ile birlikte Dogu Roma Imparatorlugunun (Bizansin) idaresinde kalmistir. Osmanli Devleti'nin kurucusu olan Osman Bey'in siyasi faaliyetlerinden bahsedilirken isaret edildigi gibi Osman Bey, Bursa'yi kusatma altina almis fakat fethine muvaffak olamamisti. Bununla beraber Bursa'ya Bizans'tan gelecek yardima mani olmak iin, sehrin yakinlarina iki kale yaptirmis, bunlardan birine Ak Timur'u, digerine de Balabancik'i muhafiz olarak tayin etmisti. Bylece Osman Bey, Bursa'ya disardan gelebilecek yardim yollarini denetim altina almis oluyordu. Bu sebeple 1315 yilindan iti. baren Bursa, Osmanlilar tarafindan evresinde insa edilen kaleler vasitasiyle bir mnda muhasara altina alinmis oluyordu. Orhan Bey, 1326 yilinda byk bir kuvvetle Bursa zerine yrr. sikpasazde ve Nesr gibi kaynaklar, Osman Gazi'nin, Bursa'nin fethinden nce oglu Orhan'a: "Ogul, sen nce Adranps (Orhaneli)'a git ki, o kfirin babasi Dinboz gazasinda benim Bay Koca'min dsmesine sebep oldu." diyerek onu Gazi Mihal (Kse Mihal), Turgut Alp, Seyh Mahmud ve Edebali'nin kardesi oglu Ahi Hasan'la gnderdi. Orhan Bey, bu tecrbeli komutanlarla grserek Bursa'nin gneyinde ve bir bakima Bursa'nin anahtari durumunda olan Adranos kalesini alip yiktirir. Orhan Bey'in gelisinden nce kaleyi bosaltip Elete dagina ikmis olan halk ve kale beyi, Orhan'a itaatini bildirirler. Bunun zerine tekrar yerlerine iade edilen halka karsi Orhan Bey, insaf llerini asmayacak derecede merhamet ve hosgrl bir sekilde davranir. Bundan sonra Bursa nlerine gelen Orhan Gazi, Pinarbasi mevkiinde karargahini kurup kaleyi kusatir. Bizans'tan beklenen yardimin gelmeyecegini anlayan ve kaleyi kurtarmaktan da midini kesen kale beyi, Gazi Mihal Bey vasitasiyle ve bazi sartlarla Bursa'yi teslim edecegini bildirdiginden 2 Cemayizelevvel 727 (6 nisan 1326) tarihinde Bursa Osmanlilara teslim edilir. Kale muhafizi olan Evrenos da Mslman olarak Osmanlilarin hizmetine girer. Orhan Bey, burayi aldiktan sonra babasinin na'sini buraya getirterek sonradan Gmsl Knbed diye meshur olan yere defn ettirir. Gerek strateji, gerekse psikolojik bakimdan Osmanlilar iin byk bir mn ve ehemmiyet ifade eden Bursa'nin fethini kk bir hadise olarak gstermeye alisan Gibbons, bunu zellikle Istanbul'daki i ekismelere ve halkin madd sikinti iinde

bulunmasina baglar. Bu arada Bursa'nin fethinden sonra Evrenos Bey'in mslman oldugunu, birok kimsenin de ona uyarak yeni fatihlerin (Osmanlilarin) dinini kabul ettigini de belirtir. Bylece kurulus dnemindeki Osmanli Beyligi'nin gcn ve evrelerindeki insanlar zerinde meydana getirdikleri olumlu havaya da isaret eder. Bursa'nin fethinden sonra, Orhan Gazi iin ele geirilmesi gereken hedef artik Iznik olmustur. Marmara havzasinda bir sanayi sehri olan Iznik, o dnemlerde Bursa'dan daha mhim bir sehir olma zelligine sahipti. Burasi Bizans'in, Anadolu'daki en byk sehirlerinden biri olmakla kalmiyor, ayni zamanda hiristiyanlik iin din bir merkez olma hviyetini de tasiyordu. Nitekim milad takvimin 325. senesinde Byk Kostantin tarafindan gnmz hiristiyanliginin akidelerinin tesbitinde rol oynayan en mhim konsil burada toplanmisti. 1074 yilindan Birinci Hali Seferi (1097) ne kadar Anadolu Seluklu Devleti'ne baskentlik eden Iznik, belirtilen tarihten itibaren Bizanslilarin elinde idi. Hatta 1204 yilindan 1261 yilina kadar da Bizans Imparatorlugu'nun merkezi olmustu. Bundan baska Iznik, Kocaeli yarimadasi bakimindan stratejik nemi haiz olan nemli bir sehirdir. Bursa'nin zaptindan sonra Osmanli Beyligi'nin merkezi buraya nakl edilmistir. Yeni hkmdar burayi yeni binalarla sslemisti. Insa edilen din ve sosyal eserlerle sehir, Mslman Trk sehri olma hviyetini kazanip yeni bir ehreye brnd. Orhan Bey, daha isin basinda eski kiliseleri mescid ve medreselere evirdi. Bursa'da fakir ve yoksullari doyurmak iin imret yaptirip onlara vakiflar tahsis eyledi. Buradaki bilgin ve hafizlara da maas bagladi.

PELEKANON MUHAREBESI VE IZNIK'IN FETHI


Gerek Osmanli, gerekse Yakin Sark tarihi bakimindan mhim bir hadise olan Pelekanon muharebesi, VI. Mirmiroglu'nun isaret ettigi gibi Osmanli tarihileri tarafindan zerinde fazla durulmayan veya kendisinden yeterince bahsedilmeyen bir muharebedir. O, bu konuda syle demektedir: "Osman Bey, Vatheos (Koyun Hisari) civarinda 27 Temmuz 1302 tarihinde Bizans askerlerini maglub ederek emretini (beyligini) etrafa tanitmis oldugu gibi, oglu Orhan Bey dahi Bizans askerlerini maglub ederek Pelekanon muharebesini kazanmis ve bu sayede

Britinya'nin en gzel yerlerini ve en byk sehirlerini zapta muvaffak olmustur. Bu sebepten nasi Pelekanon muharebesi Yakin Sark (Yakin Dogu) tarihi iin mhim bir merhale teskil etmektedir. "Istanbul'un fethinden 124 yil evvel vaki olan bu muharebede Osmanli askerleri, Bizans askerlerini payitahtlarinin yakinlarinda* maglub ve perisan, imparatorlarini yaralayip kamaya mecbur ettiklerinden dolayi, Osmanlilar Anadolu'daki Trkmen beylikleri arasinda mmtaz bir mevki almis olduklari halde maalesef Osmanli tarihileri bu muharebe iin ya bir sey yazmiyorlar veya pek az malumat veriyorlar." Daha nce de temas edildigi gibi Orhan Bey, Bursa'nin fethinden sonra btn dikkatlerini Iznik zerinde toplamisti. Iznik'in Osmanlilar tarafindan ele gemesi, Bizans'in Marmara havzasindaki en kuvvetli dayanaklarindan birisini kayb etmesi demekti. Gerekten de Trklerin, Kocaeli yarimadasindaki kaleleri alarak yavas yavas Bogaza dogru ilerlemeleri, Bizans Imparatorlugunu telasa dsryordu. Hem zapt edilen kaleleri geri almak, hem de uzun zamandan beri muhasara altinda bulunan Iznik'i kurtarmak iin bizans Imparatoru III. Andronikos (1328-1341) gizlice hazirliklara baslar. Andronikos, planini uygulamaya, Karasi emiri ve Bulgarlarla bir baris antlasmasi yaparak baslar. Ayni maksatla Kizikos (Kapidagi Yarimadasi)'a geer. Sphe uyandirmamak iin de Artaki (Erdek)'te bulunan Hz. Meryem'in mukaddes Ikonunu (tasvirini) ziyareti bir vesile olarak gsteriyordu. Btn bunlar, Orhan Bey'i hazirliksiz olarak yakalamak iindi. Erdek'ten Biga'ya gelen Imparator, burada Karasi Beyi Demir Han ile bir saldirmazlik antlasmasi imzalar. Daha nce de benzer bir muahedeyi Bulgar krali III. Mihal ile yapmisti. Bu sekilde siyas bir basari kazanmis grnen Imparator, Osmanlilara karsi sefere hazirlandi. Bu sebeple 1329 senesinin Mayis ayinda mmkn oldugu kadar sr'atle Trakya'dan iki bin civarinda asker getirtip Istanbul ve evresinde bulunan mevcut askerlere katar. Bu askerlerle Anadolu yakasinda bulunan skdar'a geer. Bunu haber alan Orhan Bey, Iznik muhasarasinda bir miktar asker birakarak sekiz bin kisilik ordusunun basinda Pelekanon** denen mevkide Imparatorun komutasindaki Bizans ordusu ile meydan muharebesine girisir. Bylece, Osmanli tarihinin ilk mhim meydan savasi baslamis oldu. Gn boyu deva eden muharebe, aksama kadar srmst. Gece muharebeye devamin tehlikeli oldugunu gren Imparator, ordugahina dner. Bu sirada vaziyeti fark eden Orhan Bey, firsati kairmayarak siddetli bir taarruza geer. Bu ani

taarruz, Bizans ordusunda byk bir panik havasinin yasanmasina sebep olur. Yaralanan Imparator, deniz yolu ile zorlukla Istanbul'a ulasir. Bu muharebede Orhan'in kardesi Pazarlu Bey de komutan olarak bulunmustu. Orhan Bey, Pelekanon zaferinden sonra tekrar Iznik zerine dner. Artik Bizans'tan herhangi bir yardim imkninin olamayacagini anlayan Iznik Rum Beyi, bazi sartlarla teslim olur. Bursa'nin zaptindan sonra halka gsterilen yumusaklik ve msamaha ile teslim sartlarina riayet edilmis olmasi, Iznik'in tesliminde de gsterildi. Sehir ve kaleyi teslim alan Orhan Bey, halktan, isteyenlerin esyasi ile birlikte gitmesine msaade etti. Hatta bu msamahakrlik ve msamahada o kadar ileri gitti ki, Iznik halkindan isteyenlerin kendi tebeasi olma ve sadece cizye vermek sartiyle kendi rf, det ve geleneklerini muhafaza edebileceklerini iln etti. Bunun zerine halkin byk bir kismi Iznik'te kalmaya karar verdi. Fakat Rum Beyi, deniz yolu ile Istanbul'a gitti. Iznik, Orhan Bey'e kapilarini atiktan sonra evresindeki bazi yerler de alinmisi. Iznik, blge itibariyle harb sahasina yakin olmasindan dolayi geici bir mddet iin beylik merkezi haline getirildi. Iznik kusatmasi esnasinda kalede bulunan Rum muhafizlari ile halktan gerek muharebede, gerekse alik, hastalik, vs. gibi sebepler yznden len erkeklerin dul kalmis olan kadinlari, Iznik'te bulunan Orhan Bey'e basvurarak kendilerine bakacak kimselerinin bulunmadigini sylemislerdi. Bunun zerine Orhan Bey, askerlerden arzu edenlerin bu kadinlari nikahla alabileceklerini ve bunlarla evlenenlerin Iznik muhafazasinda birakilacaklarini aikladi. Bylece, kimsesiz kalan kadinlarin evlenmesini saglayarak bu sosyal problemi de ortadan kaldirmisti. Iznik'in 1330 yilinda feth edilmesi, Avrupa'da byk bir hadise olarak yankilandi. Bu fetih, Bizans iin de byk bir mitsizlik sebebi oldu. Hele buradaki Ayasofya Kilisesinin camie evrildigi haberi, bsbtn bir teessre sebep olmustu. Biraz sonra temas edilecegi gibi Orhan Gazi, Iznik'i feth ettikten sonra orada pek ok eser meydana getirdi. Halka karsi byk bir sefkat ve merhamet rnegi gsteren Orhan Bey, halktan isteyenlerin btn esyasi ile birlikte sehri terk edebilecegini sylemisti. Fakat halk, Orhan Gazi'nin idare ve adaletine meftun olmustu. Bu yzden ok az kimse sehri terk etti. Hammer bu olayi su ifadelerle nakl eder:

"Iznik muhafizlarinin pek azi bu serbestiden istifade ederek tekfurla birlikte gittiler. Idarecilerin haksizligindan dolayi me'yus olmus ve Hiristiyan imparatordan ziyade Orhan'in msamahasindan mitvar olmus olan digerleri, sehir halki ile birlikte galibi (Orhan Gazi'yi) karsilamaya iktilar. Padisah, Yenisehir kapisindan sehrin gneyine girdi. Orhan'in buradaki davranisi, yce gnll ve zafer haklarini akilli bir siyaset ugruna gzden ikarmasini bilen bir hkmdarin hareketi oldu. Bylece hesaplari da bekledigi sonucu verdi". Grndg kadari ile Orhan Bey'in hareket ve bu harekete yn veren anlayisi, onun byle bir siyaset uygulamasina sebep olmustu. Nitekim, Orhan Gazi'nin, kocalari len veya kimsesiz kalan dul kadinlari gazilerle ser' nikah zere evlendirmesi bu anlayisin bir sonucudur. Osmanli tarihleri de devrin anlayis ve dili ile bu hadiseyi asagidaki ifadelerle nakl ederler: "Sonra gzel yzl kadinlar geldiler. Orhan: "Bu kadinlar nedir?" diye sorunca kendisine: "Sultanim, bunlarin erlerinin kimisi aliktan, kimisi de savasta kirilmistir. Yksek evlerde de bos kalmislardir." dediler. Bunun zerine Orhan, gazilere bunlari ser' nikahla almalarini buyurdu. Gaziler, bunun zerine bu kadinlarla evlendiler. Hazir ev, hazir avrat buldular, geip saray gibi evlerde oturuverdiler. Grldg gibi kadinlarin ser' nikahla alinmasi, onlara normal bir vatandas muamelesinin yapilmasi demekti. Bylece Orhan, onlari esir veya cariye durumuna dsrmekten kurtarmis oluyordu. Halbuki galib olan Orhan ve Osmanli idaresi, onlara karsi istedigi sekilde muamele yapmakta serbest idi. Bu sekildeki bir hareketine de mani olabilecek bir g mevcut degildi. Hammer ise Orhan Gazi'nin tamamen insan olan ve hatta yirmi birinci asra girmek zere oldugumuz su gnmzde bile uygulanamayan bu insan muameleye kendi aisindan farkli bir sekilde bakmaktadir. Ona gre Orhan, Iznik'in kendiliginden teslim olmasindan dolayi bol ganimetlerden yoksun kalan silah arkadaslarina mkfati unutmamistir. Sz gelimi, uzun bir kusatmanin, alisilmis sayilabilecek veba ve kitligin tesiri ile baba ve anneden, kocalarindan yoksun kalan ve yari yikik saraylarinda oturan Rum kadin ve kizlarini onlara blstrd. Bylece, ordusunun subaylarina bu yapilarin mirasilari ile evlenmelerine izin vermekle bu ihtisamli konutlarin yeniden senlenmelerine yol ailmis oldu.

Kaynaklarin verdigi bilgilerden anlasildigi kadari ile Orhan Gazi, Iznik'i feth ettikten sonra derhal sehre bir Mslman Trk hviyeti kazandirmak iin faaliyetlere girisir. Bu sebeple byk bir kiliseyi Cuma mescidi haline getirir. Orhan, umuma ait binalari kitbe ve gzel szlerle bezeyip ssleyen, bylece Dogu'nun eski bir gelenegine uyan ilk Osmanli padisahidir. Onun, sultanlik gnlerinden baslayarak btn camiler, medreseler, hastahaneler, esmeler, mezarlar ve kprler Osmanli lkesinin hemen her trafinda yaptiranlarin (bnilerinin) adlarini ve yapilis tarihlerini seyyahlara gstermektedirler. Bu bide (anit)ler zerinde ogu zaman Kur'an'dan alinmis tasvir, tesbih ve benzetme bulunan yetler okunur. Orhan Gazi, Iznik'te bir manastiri da medreseye (yksek okul = faklte) evirdi. Medresenin mderrisligini (profesr) Davud Kayser denilen birine verdi. Konya'da Mevln Siraceddin Konev'nin grencisi olan Taceddin el-Krd, bu medresede, Davud Kayser'ye halef olmustu. Taceddin'in lmnden sonra da Alaeddin Esved, daha ok yaygin olan adi ile Kara Hoca o greve atanmistir. Orhan Gazi'nin Iznik'te bulunan ve bazi kaynaklarda bir manastirdan evrilmis oldugu belirtilen medresesinin, kilise veya manastirdan degil, bizzat kendisi tarafindan insa ettirildigi Mecd gibi bazi kaynaklarda belirtilmektedir. Mecd, Seyh Davud Kayser'nin biyografisinden bahs ederken "Orhan Han Gazi Hazretleri, Iznik nm kasabada bir medrese-i ulya peyda edp seyh hazretlerine tayin eyledi" diyerek Osmanli Devleti'nin bu ilk medresesinin bizzat Orhan Gazi tarafindan yaptirildigini anlatir. Ayrica Osmanli dnemi ilk medreseleri zerinde arastirma yapan Mustafa Bilge de Orhan Gazi vakfiyesinden yola ikarak ayni kanaatte oldugunu syle ifade eder: "Bu medresenin, Nesr ve diger bazi kaynaklarda belirtildigi sekilde Iznik'te bulunan manastir veya kiliselerden evrilmis olmayip insa edilmis oldugunu belirten en kuvvetli delil, elimizde bulunan vakfiyedir. Orhan Gazi, Iznik'teki medresesini yaptiktan sonra tanzim ettigi ve Molla Hsrev tarafindan 841 H./1437 M. 'de tescil edilen vakfiye suretinde, medresenin bina edildigi ve Hayreddin Pasa Camii'nin yaninda oldugu aika belirtilmektedir." Sultan Orhan, bu medreseye sahibi bulundugu Kozluca kynn gelirlerini sahih ve seriata uygun bir sekilde vakf etmistir. Gerekten ok daha sonraki tarihlere (1136=1724) ait bir arz belgesi, Iznik'e bagli Kozluca kynn Orhan Gazi medresesine vakf edildigini gstermektedir.

Iznik, Trklerin eline getikten sonra, Orhan Bey buradaki yerli halktan isteyenlerin mallari ile birlikte sehri terk etmelerine msaade etti. Gitmeyenlerin ise Osmanli tebeasindan olmak ve sadece vergi (cizye) vermek sartiyle din, gelenek ve greneklerini muhafaza edebileceklerini bildirdi. Burayi bir mddet kendisine merkez yaparak Iznik'in bir Mslman Trk sehri olmasina gayret etti. Bunun iin orada cami, imret ve medrese gibi din, sosyal ve kltrel messeselerin temelini atti. Ayrica zevcesi Nilfer Hatun tarafindan bir imret, oglu Sleyman Pasa tarafindan da bir medrese insa edildi. Bundan baska diger hayir sahiplerinin yaptirdiklari tesislerle kisa bir mddet sonra Iznik, istenilen Mslman-Trk sehri hviyetini kazandi. Kaynaklar, Orhan Gazi'nin buradaki faaliyetlerinden bahs ederken onun bir hkmdar gibi degil, herhangi bir vatandas gibi davrandigini belirtirler. Nitekim onun yaptigi imrette pisirilen yemekleri bizzat kendisinin dagitmis olmasi, aksam olunca kandillerini bizzat kendi eli ile yakmis olmasi bunu gstermektedir. Orhan Gazi, Iznik ve bilahere Izmit'in fethinden sonra idar bir sistem kurarak memleketi buna gre idar blgelere ayirdi. Buna gre Izmit, oglu Sleyman Pasa'ya verilmis, onu Yenice, Gynk ve Mudurnu'ya havale etmisti. Bursa'yi da oglu Murad Han Gazi'ye vererek adini "Bey Sancagi" koymustu. Karacahisari amcasinin oglu Gndz'e verdi. Kendisi de btn bunlarin stnde memleketi idare ediyordu.

IZMIT'IN FETHI
Bir ticaret merkezi durumunda bulunan Izmit, Iznik'in fethinden hemen sonra Osmanlilar tarafindan alinmak istenmis ve hatta bir ara elde edilmis ise de sonradan yine Rumlara verilmisti. Osmanli kuvvetleri Iznik'in fethinden bir sene yani 1331 Haziran'indan sonra sehri kusatmislarsa da Bizans Imparatoru UI. Andronikos'un yardima gelmesi zerine Orhan Bey, Imparatoria anlasarak kusatmayi kaldirmisti. Orhan Bey, bu kusatmadan alti sene sonra (1337) sehri siddetli bir sekilde tekrar kusatti. Bu kusatma zerine disardan yardim alamayan sehir, teslim olmak zorunda kaldi. Kale muhafazasinda bulunan Paleologos hanedanina mensup Marika, mallarini alarak bir gemi ile Istanbul'a gitti. Izmit'in fethi ile Kocaeli Yarimadasinin tamami Osmanlilarin eline gemis oluyordu. Orhan Gazi, Izmit ve havalisinin idaresini oglu Sleyman Pasa'ya verdi. Sleyman Pasa'nin halka karsi din ve milliyet farki gzetmeden dil

bir sekilde davranmasi, ve evrelerinin tamamen Osmanlilar ile kusatilmis olmasindan dolayi civarda bulunan bir ok kale (Tarakli Yenicesi, Gynk, Mudurnu) de birer teslim oldular. Ayni sekilde Izmit Krfezindeki Gemlik, Armutlu gibi mevkiler de Kara Timurtas Bey vsitasiyle Orhan Bey kuvvetlerinin eline gemisti.

KARESI BEYLIGI'NIN ILHAKI


1340 yilina kadar Bizans topraklarinda fetih hareketlerine girisip sinirlarini genisleten Osmanli Devleti, fethedilen yerlere dogudan gelen Trkleri yerlestiriyordu. Bununla beraber Bizans topraklarinda genislemekte olan bir Trk devleti iin bu kafi degildi. nk Anadolu'da bulunan diger beyliklerin sinirlari, Osmanlilarin dogrudan dogruya btn Bizansi evirmesine imkn vermiyordu. Bu sebeple Karesi Beyligi topraklarinin alinmasi gerekiyordu. Bu, Bizanslilara karsi kazanilan zaferlerden daha nemliydi. Zira bu sayede Osmanlilar, anakkale'ye kadar gelerek, bogazin gney kiyilarini ellerinde bulunduracaklardi. Bu da ilk firsatta Avrupa'ya geme imknini saglayacakti. Bylece Orhan Gazi, Bizans'in taht kavgalarindan istifade edecek ve hatta topraklarina akinlar dzenleyip isgal edebilecekti. Gerekten de batiya dogru ailip genisleyebilmek iin sadece Istanbul Bogazina yaklasmak kfi degildi. Ayni sekilde anakkale Bogazi'na da yaklasmak gerekiyordu. Zira sadece bir taraftan tutulan Marmara ile stratejik g haline gelmek imkansizdi. Bu kk i deniz (Marmara) iki taraftan kiska iine alinmaliydi. Ancak bu sayede batiya geilebilirdi. O dnemde batida Karesi ogullan vardi. Fakat bunlar, anakkale Bogazi'nin Asya yakasini elinde bulundurmanin stratejik nimetini takdir edebilecek deha ve imkna sahip degillerdi. Bu arada Bizans da btnyle Gney Marmara'dan ekilmis degildi. Osmanlilar ile Karesiler arasinda Bizans'a ait bazi topraklar vardi. Osmanlilar, 741 (1342) tarihinde Ulubat, Mihali ve Kirmasti gibi yerleri Bizans'tan alip feth etmek suretiyle, merkezi Balikesir'de bulunan Karesiogullari Beyligi ile ayni hududlari paylasir oldular. Bu siralarda Karesi Beyligi'nde ikan bir hadise, Orhan Bey'e Trklerle meskn bulunan bu topraklarin zaptinda ilk firsati verdi. O zamana kadar Osmanlilar, sadece Bizans'la muharebe etmis ve lkelerini zellikle Bizans Imparatorlarindan aldiklari yerlerle genisletmislerdi. Ne Osman ne de oglu Orhan, Kk Asya'da bulunan diger beylere karsi hasmane bir tesebbste bulunmamislardi.

Osmanli kaynaklarina gre Karesi Beyi'nin lmnden sonra yerine oglu Demirhan gemisti. Fakat kardesi Dursun Bey, buna muhalefet ederek veya biraderi tarafindan ldrlmekten korkarak Osmanlilara iltica etmisti. Beyligin basina geen Demirhan'in fena ve kt hareketlerinden dolayi Karesi ileri gelenleri (mera), Haci Ilbeyi vasitasiyle Orhan Bey'in sarayinda bulunan Dursun Bey'i hkmdar olmak iin tesvik ederler. O da Osmanli hkmdari Orhan Gazi'ye Balikesir, Aydincik ve Bergama'yi verme teklifinde bulunur. Kendisi de Truva mintikasindaki Kizilca Tuzla ile Bayrami gibi yerlerde hkmdarligini srdrecekti. Bu teklif ile Orhan Bey'i tahrik ve tesvik eden Dursun Bey, byk bir ihtimalle 1345 yilinda meydana gelen Karesi seferine Orhan Bey'le birlikte istirak eder. Balikesir zerine yryen Orhan'in gelisini haber alan Demirhan, Bergama kalesine siginir. Bu arada Balikesir merasi basta Haci Ilbeyi oldugu halde Evrenos, Ece Halil ve Gazi Fazil Bey'ler, Orhan Bey'i karsilarlar. Orhan Gazi, iki kardesi baristirmak iin Dursun Bey'i Haci Ilbeyi ile beraber Bergama kalesine gnderir. Bunlar kale nne gelip grsmek isterler. Fakat kaleden atilan bir okla Dursun Bey maktul dser. Bundan ok mteessir olan Orhan Gazi, Bergama'ya gelip kaleyi muhasara eder. Halkin israrina dayanamayan Karesi Bey'i kaleden ikip Orhan Gazi'ye teslim olmak zorunda kalir. Bundan sonra Bursa'ya getirilen Demirhan gelisinden iki sene sonra Yumrucak (taun, veba) hastaligindan vefat eder. Bylece Karesi Beyligi'ne ait olan Balikesir, Manyas, Kapidagi ve Edincik gibi sehirler Osmanli topragina ilhak olunur. Karesi Beyligi'nden birok sahil blgesinin Osmanlilara gemesi ile Rumeli'ye geis kolaylasir. Bu ilhakin Orhan Bey bakimindan nemli bir yn de bu beylige tabi degerli komutan ve emirlerin Osmanli hizmetine girmis olmalaridir. Biraz nce isimlerinden bahs edilen ve anakkale bogazi ile evresini ok iyi taniyan bu degerli komutanlar sayesinde Rumeli fetihleri kolaylasmisti. Zira bunlar denizciligi de iyi biliyorlardi. Osmanlilar, Haci Ilbeyi, Ece Halil, Gazi Fazil Bey ve Evrenos Bey gibi asker ve idar bakimindan ynetici olacak durumdaki bu insanlardan istifade edip bilgilerinden yararlanmislardir. Karesi Beyligi'nin ilhakindan sonra uzun bir mddet nemli sayilabilecek bir fetih hareketine girisilmedigi anlasilmaktadir. Hammer bu sessizligin sebebi ve bu konudaki yanlis degerlendirmeler hakkinda asagidaki ifadelerle bir gerege parmak basarak syle der:

"Karesi'nin fethinden sonra yirmi sene zarfinda Osmanli lkesi yeni ve nemli bir fetih ile genislemedi. Bununla beraber tarihilerin buradaki derin sessizlikleri, Bizanslilarin zannettigi gibi devamli kayiplarin ve bozgunluklarin bir soncu degildir. Aksine, bu dinlenme aginda, Alaeddin (ulemadan)'in akillica grsleri ile kurulan yeni ordunun tam ve disiplinli bir dzene sokulmasi, ierde gvenlik durumunun sarsilmaz sekilde saglanmasi gibi isleri gelistirdi. Bu ifadelerin gerek sahidi ise Karesi blgesinin fethinden sonra insasina baslanan cmi, medrese, imret ve kervansaray gibi byk binalardir. Nitekim, Orhan'in dindarligi sebebiyle meydana gelen bu messeseler, (bes sene nce ilk medrese ve imretin tesis olundugu) Iznik'teki messeselerle kisa zamanda rekabet edip boy lsebilecek duruma geldiler." leride daha genis bir sekilde ele alinacagi gibi Osmanli Devleti'nin ilk teskilti, Orhan Gazi zamaninda kurulmustu. Bursa ve Iznik'in zapt edilmesi, Osmanli Beyligi'nin ilk devir tarihinde nemli hdiseler olarak mtalaa edilebilir. Orhan Gazi Beyligi'nin hududlari, artik devamli olarak genisliyordu. Yeni messeseler ile saglam temellerin atilmasi bu siyas varliga ve birlige bir hayatiyet saglayacakti. Zira bu beylik, yavas yavas eski asiret usl ve kaidelerinden ayrilmak zorunda idi. Ancak bu sayede modern bir devlet olma zelligini kazanabilirdi. Bu sebeple devlet, idar sahada adalet, asker sahada da yeni bir sistem ve teskilt meydana getirmek ihtiyacini hissetmeye basladi. Bu konularda ulema sinifindan gelmis olan vezir Alaeddin Pasa ile Bursa kadisi Cendereli (andarli) Kara Halil faaliyetlerde bulundular. Osmanli Devleti'nin mucizeli bir sr'atle ykselis ve inkisafini bir yandan tarih halet ve gereklerde, bir yandan da Islm prensiplerin adalet, insaf ve dinamizmine gsterilen sadakat ve saygida aramak icab eder. Onun iin de, devletin kurulus ve ykselis hadisesini fikirden aksiyona eviren ve kuvvetler birligini vcuda getiren faaliyetin sirrini, bu faaliyete istirak eden din, ilim, hukuk ve idare otoritelerinin kollektif idealizmi ile izah, isabetli bir inanis olsa gerekir. Orhan Gazi, Mevln Sinan, Dursun Fakih, Davud Kayser ve Taceddin Krd gibi byk limler; Aka Koca, Konur Alp, Abdurrahman Gazi gibi seme yigitler; Taptuk Emre, Glsehr gibi mutasavvif sairler; Abdal Musa, Abdal Murad, Doglu Baba, Geyikli Baba, Ahi Evren, Ahi Semseddin gibi ululara, evresinde yer

vermekle gerek devleti, gerek hkmdarlik makamini bir idealist reticiler zmresine dayamis oluyordu. Gerekten, seneler sren ve Osmanlilari bir hayli yoran cenklerden sonra orduyu, idareyi ve cemiyeti mayalayip yoguran manev temsilcilerin fetih tarihindeki hikyeleri, Asikpasazde, Nesr ve Ibn Keml gibi kaynaklarda anlatilir. Biz bu ulularin hizmet ve hikyelerine rnek olmasi bakimindan Asikpasazde tarihindeki bir rivayeti nakl etmekle yetinmek istiyoruz. Olay, sikpasazde'nin dilinden syle ifade edilir: "Hele simdi grelim Orhan Gazi Bursa'da neyler: Devletle geldi imret yapti. Vilyetin dervislerini teftis eylemeye basladi. Inegl yresinde Kesis Dagi (Uludag)'nin arasinda bir nice dervis gelmisti. Anda makam tutmuslardi. Bu dervislerden biri ayrilir varir dagda geyiciklerle yrr ve ol Turgud Alp ni sever. Orhan Gazi'ye adam gnderdi kim benim kylerim yaninda bir dervis daim nin yanina gelir. ninla musahabet eder. Turgut Alp pir olmustu (yaslanmisti). Geldi mukim oldu. Hayli mbarek dervistir dedi. Orhan Gazi eydr: Aceb kimin mrididir? Eydr: Sorun kendinden der. Geldiler sordular. Eydr: "Baba Ilyas mridiyim" der. "Seyyid Ebu'l-Vefa tarikatindanim" dedi. Emr etti kim getirin dedi. Geldiler davet ettiler, gelmedi. Dervis dahi haber gnderdi kim sakin gelmesin. Orhan Gazi'ye haber verdiler. Orhan Gazi yine haber gnderdi kim niin gelmez. Veya beni niin komaz anda varmaya. Cevab verdi kim dervisler gz ehli olur. Gzetirler dahi vaktinde varirlar kim dualari makbul olur. Bir nice gnden sonra bir kavak agacini omuzuna kodu. Dogru Bursa'nin hisarina geldi, padisahin hisarina (sarayina) girdi. Grdler, Han'a haber verdiler. Ol dervis geldi bir aga dahi getirdi, kapida dikiyor. Orhan Gazi ikti grd tamam dikmis. Dahi sormadin, Han'a eydr teberrkmz olduka dervislerin duasi makbuldur dedi. Hemandem dua etti, durmadi geri meknina vardi. Kavak agaci simdi dahi vardir (Asikpasazde zamani). Orhan Gazi dahi dervisin mekanina vardi. (Ey) Dervis bu Inegl nevahisi senin olsun dedi. Dervis eydr: Mlk ve mal Hakk (Allah)'indir, ehline verir biz nin ehli degiliz, der. Sordular: Ehli kimdir? Ayudtu: Hak Tel dnya mlkn sizin gibi Hanlara ismarladi. Kullari birbirleri ile mesalihin grsn dey. Orhan Gazi eydr: Dervis! Nola benden su sz kabul etsen. Dervis eydr:

Sol karsiki tepecikten bericigi dervislerin havlicigi olsun dedi. Orhan Gazi dahi bu sz dua aldi yine meknina gitti." Kendisiyle grsmek isteyen hkmdardan kse bucak kaan, ne onun yanina varmaya yanasan, ne de onu kendi meknina isteyen byk istigna, i zenginligi, ezeli tokluk ve gnl saltanati. Ne malda gz var, ne mlke tamah dsrms. Gazi Hnkr: "Sol Inegl nevahisini al senin olsun" deyince "biz onun ehli degiliz" diyor. Beyin israrlari karsisinda ufku gstererek "Su tepecikten bericigi dervislerin avlucugu olsun" diyor. Sirtladigi fidani hnkarin bahesine dikmekle de, Allah'in, mlk ve mali kendilerine ismarladigi han ve hkmdarlara yardimci ve destek oldugunu aiklamak istiyor. sikpasazde szlerine devamla syle der: "Orhan Gazi o dervisin zerine kubbe yapti. Yaninda tekye yapti. Bir de Cuma mescidi yapti. Simdiki vakitte onarilip bes vakitte padisahin ruhuna dua ederler. O zviyeye "Geyikli Baba Tekkesi" derler." Devletin kurulus hamurunda mayasi bulunan tasavvuf erbabi ile Orhan Gazi'nin ilgi ve mnasebetlerini anlatan Hammer, Orhan'in bu konuda babasini rnek aldigini syleyerek su sekilde fikrini beyan eder: Orhan, Dervis Turud ile Kumral Abdal iin tekke insa eden babasina uyarak Geyikli Baba'ya uygun bir zviye bina ettirdi. Pek ok ziyaretisi bulunan bu zviye, Uludag'in eteginde ve sehrin dogu taraflarinda idi. Adi geen dagin yksek bir yerinde ve Gkpinari denilen yerde Doglu Baba'nin trbesi bulunur. Sehrin kapilarinda ve Uludag'in zirvesinden dogan Alisir Irmagi kenarinda Horasan'da dogmus olan Dervis Abdal Murad'in tekkesi, batida ve Kaplica yakininda Abdal Musa'nin tekke ve mezari bulunmaktadir. Bu iki baba, Bursa muharebesinde iki Abdal veya iki aziz kisi ile Sultan Orhan'a refakat ederek, gerek dualari gerekse kerametleri ile neticenin kisa zamanda alinmasina vesile olmuslardir. Bursa fatihi (Orhan Gazi), bu insanlarin civarlarinda medfun bulunduklari birok zviyenin insasiyle onlara karsi minnettarligini ebedlestirmistir. Bu iki muttaki zatin (Geyikli ve Doglu Baba) isimleri, onlarin tabiat ve ahlklarini ok gzel izah etmektedir. Bunlardan ilki geyiklerle birlikte yasadigi, digerinin de sadece yogurt yiyerek hayatini srdrdgn gstermektedir.

Rivayete gre Geyikli Baba muhasara ordusunun nnde elinde altmis okkalik bir kilila bir ceylana binmis olarak harb etmistir. Abdal Murad'in, drt arsin uzunlugundaki aga kilicindan baska bir silahi olmadigi halde hayrete deger yigitlikler gsterdigi de sylenir. Abdal Musa da pamuk ile ates toplamistir. Geyikli Baba Hoy'da dogmus, Osman zamaninda kerameti ile shret bulmustu. Bu zat, daima tasavvufu vecd iinde yasar ve Uludag'da ormanlar arasinda geyiklerle birlikte gnlerini geirirmis. Orhan agirmadika oradan inmezmis. Rivayete gre yine bir gn geyige binmis ve omuzunda bir inar dali bulundugu halde sultanin sarayina gelir. Devletin bahtliligina bir isaret ve belirti olmak zere fidani baheye diker. Osmanli Devleti'nin, bu aga gibi kk salarak dallarini uzaklara ulastiracagini ve gklere kadar ykselecegini syler. Bu ve benzeri rivayetler, toplumun maser vicdaninda bir karsilik (makes)bulmus olacak ki, sosyal bir vak'a olarak gnmze kadar uzantisi devam etmektedir.

ANKARA'NIN ZAPTI
Osmanlilar, Anadolu'da bulunan devlet ve beyliklerin topraklarini zapt edip anlari hakimiyetleri altina almak yerine bati ve hatta Trakya'da bulunan blgeleri feth etmeyi yegliyorlardi. nk Anadolu'daki beylikler de kendileri gibi Msluman ve Trk unsurlardan meydana geliyordu. Bu bakimdan kendileri ile hasmane hareketlerde bulunmayan bu beyliklerin topraklarina karsi tamahkrlikta bulunup hi bir sebep yokken onlari ele geirdikleri sylenemez. Kurulus dnemindeki mtevazi imknlarina ragmen, Islm'i Anadolu'nun batisindaki topraklara tasimayi hedefleyen Osmanlilar, bu gayelerini gereklestirmek ve daha fazla mslman nfustan istifade iin zaman zaman komsu Mslman beyliklere de mdahalede bulunmuslardi. Bu sayede Istanbul ve anakkale bogazlarinin batisinda bulunan blgelere de Islm'in sesini ulastirabileceklerdi. Bunun iin de Rumeli'nin fethedilmesi ve Mslmanlarin eline gemesi gerekiyordu. Fakat bu da byk bir nfus ve insan gcne sahip olmaya bagliydi. Bu sebeple Mslman Trk nfusu ogaltmak gerekiyordu. Bu dsncede bulunan devlet ve idare adamlari, Bolu taraflarindan baska Ankara cihetine dogru da genislemek ve buradaki Trk nfusundan istifade

etmek gerektigine kanaat getirdiler. yle anlasiliyor ki Orhan Bey, Germiyan ve Karamanlilar'dan toprak kazanmayi dsnmyordu. Zira gl ve kuvvetli olan bu iki Mslman Trk Beyligi ile, ne kadar srecegi spheli olan bir maceraya girismek, Osman Gazi ile oglu Orhan'in takip ettikleri politikaya tamamen aykiri idi. Halbuki Bizans ve Mslman olmayan diger devletlere karsi elde edilecek muvaffakiyetlerin verecegi san ve seref Osmanlilari o kadar ykseltecekti ki, zaman iinde Germiyan, Karaman ve diger beylikler herhangi bir atismaya mahal kalmadan Osmanlilarin idaresini kabul edebilecek hale geleceklerdi. Osman Bey, oglu ve torununun bu politikasi ile din ve siyas anlayisi, onlarin btn davranislarinda kendini aik bir sekilde ortaya koymaktadir. Bu sebeple, Trk devletleri ile harbe girisip kuvvetlerini yipratmak Osmanlilarin aklindan bile gemiyordu. Zira bu yol, onlari ileriye degil, geriye srklerdi. ztuna'nin dedigi gibi "Rumeli madd, fakat Anadolu mnev gle feth olunacakti." Osmanlilarin, komsu ve kardes beyliklerle herhangi bir atismaya girismeksizin ihtiya duyduklari Trk nfusunu ogaltmak, bir bakima Aricara'nin ele geirilmesi ile mmknd. O dnemde Ankara Ahi'lerce idare edilen mstakil bir sehir devleti idi. Karamanogullari'nin Ankara zerinde birtakim emelleri varsa da fiilen onlarin topragi ve sinirlari iinde bulunmadigi iin bu yzden Osmanlilarla harb etmeyi gze alamazlardi. Anadolu'nun mhim merkezlerinden birisi olan Ankara, merkezi Sivas olmak zere kurulmus bulunan Eretna Beyligi (1335-1381)'nin idaresi altinda bulunmakta ve bu beyligin en bati ucunda yer almakta idi. Eretna Beyi Alaeddin'in vefati zerine yerine geen ogullari zamanindaki karisiklik, Ankara'yi bir mddet Karamanogullari'na daha sonra da mstakil bir idarenin, Ahilerin eline gemesine sebep oldu. Bu karisikliklardan istifadeyi dsnen Orhan Bey, oglu Sleyman Pasa komutasinda gnderdigi bir ordu ile Ankara'yi zapt ederek (1354) Osmanli lkesine katar. Bylece Osmanlilarin dogu hududunda bulunan kuvvetli bir nokta elde edilmis oldu. Ankara'nin Osmanlilar'a ilhaki mhim bir hadisedir. Bu hadise (Ankara'nin ilhaki), Osmanlilari Sakarya ile Kizilirmak arasindaki topraklara hakim kilmistir. Kizilirmak evresinin btnyle fethi de bir mnda Anadolu hkimiyeti demekti. Ankara 1361-1362 arasinda 1 yil kadar Osmanlilarin elinden ikmissa da, 1362'de Sultan Murad tarafindan evresi ile birlikte tekrar Osmanlilara kazandirilmisti.

RUMELIYE GEIS
Bilindigi gibi Asya, eskiden beri bilinen ve insanlik tarihinin besigi olarak kabul edilen bir kitadir. Bu bakimdan gerek Trk, gerek Avrupali ve gerekse diger bir ok milletin ilk yurdudur. Kavimler g sonunda insanlar, farkli blgelere dagilarak hayatlarini srdrdler. Bu siralarda bazi Trk kabileleri de Asya'dan Avrupa'ya geerek gmen milletler arasindaki yerlerini aldilar. Buna gre Avrupa ve zellikle Balkan Yarimadasi daha o zamandan beri Trklere yabanci olmayan ve onlar tarafindan taninan bir yerdi. Avrupa'ya gemis bulunan Trk kavim ve kabileleri, asirlari iine alan uzun bir zaman zarfinda surada burada vakit geirmis olduklarindan tarih sahnesinde pek gzkmeye imkn bulamamislardi. Bunlar, ancak Bulgar, Macar, Sirp, Ulah ve diger kavimlerin, Bizans Imparatorlugu ile yapilan mcadelelerinden sonra meydana ikmislardi. Osmanlilardan nce Avrupa'ya gemis bulunan bu insanlar, Trk, Peenek, Kuman, Alan, Yrk, Trkmen ve Tatar gibi isimlerle ortaya ikmislardi. Bunlar, bazan Bulgar, bazan Macar, bazan da Ulah gibi kavimlerle birleserek Bizans'a karsi mcadeleye giristikleri gibi bazan da kendi baslarina ve yalniz olarak mcadele etmislerdir. Bu Trkler, kendileri ile tesrik-i mesaide bulunduklari milletlerle zaman iinde kaynasmis, onlarin kltr degerlerine katkida bulunmus, meydana gelen harplerde byk kahramanliklar gstermislerdir. Bununla beraber zaman zaman da savaslarda maglub olan bu Trklerden bir kismi yine kendi z yurtlari olan Asya'ya dnms, bir kismi da galip gelen devletlerin iinde ve onlarin dinleri olan Hiristiyanligi kabul ederek hayatlarini devam ettirmislerdir. Bu sebepledir ki, Trkler Rumeli'ye ayak bastiklari zaman yer yer Ortaasya glerinden artakalmis ve zamanla Ortodoks kilisesine baglanmis topluluklarla karsilasmislar. Zira, bilhassa 5. asirdan beri Ortaasyadan bosalircasina akan Trk kavimleri bugnk Rusya'yi asip Dogu Avrupa'ya, Mora'ya, Adriatik kiyilarina ve Avrupa'nin kuzey sahillerine kadar uzanarak zaman zaman hakimiyetler kurmus, kismen Cermenler, daha genis lde de Slavlar ile karsilasarak dil ve din degistirmislerdir. Bilhassa Bizans Imparatorlugunun siyas hududlari iine yerlesen kavimler, Ortodoks birligine girmis olmakla beraber, bu topluluklardan dillerini, mill ve kavm zelliklerini muhafaza edenler de olduka mhim bir yekn teskil ediyorlardi. Hatta X. asir Bizans ordulari iinde Slavlar, Iskandinavyalilar, Ruslar, Iberler, Kafkasyalilar,

Araplar, Sicilya Normanlari oldugu gibi, Hazarlar, Peenekler ve Fergana Trkleri gibi Trk kavimleri de mhim bir yekn tutuyorlardi. Malazgirt zaferi ile Mslman Trkler lehine neticelenen SelukluBizans karsilasmasinda, bir ifadeye gre Bizans ordusunda bulunan Uz veya Peenekler kendi dillerini konusan, kendi kanlarini tasiyan irkdaslarina karsi cenk etmeyi kabul etmeyerek atlari ve silahlari ile beraber Seluklu ordusuna katilmislardi. Daha nce de kismen temas edildigi gibi asirlar boyu dalgalana dalgalana kabarip tasan Trk seli, ayak bastigi lkelerin siyas, ictima ve etnik bnyesinde derin iz ve eserler birakmis olmakla beraber, bazan da kendileri bu tesirlerin altinda kalmislardi. Nitekim, Bizans'in din temellere dayali olarak kolonize ettigi diger kavimlerle birlikte Trkleri de Ortodoks birligine ektigi anlasilmaktadir. Bu yzden Bizanslilar, Trkleri de bu kltr ve din kaynasmasiyla kendi mill hviyetlerinden soyma politikasi gdyorlardi. yle ki bazan harp esiri olan Trk hkmdarlari, ordulariyla birlikte hiristiyanligi kabul ediyor, bazi kabileler de reisleriyle beraber din degistiriyorlardi. Bizans devlet politikasinin, asilzdelik nvanini vermek ve toprak bagislamak gibi tavizleri, yine Ortodoks cemaatine yeni dindaslar kazandiriyordu. Bazan da mecbur gler yaptirilmak suretiyle Trk kavimleri, Helen harsinin (kltr) kesif oldugu blgelere srlyordu. Bylece onlari kendi kltrleri iinde eritip yok etme politikasini gdyorlardi. Esasen, asirlardir binlerce kilometreyi asarak Ortaasya'dan gelen esitli Trk kabileleri, bir yandan Cermen, bir yandan Slav tesiri altinda yerli halkin dillerini, dinlerini, toplum ve site hayatlarini benimseyerek onlarin iinde erimis bulunuyorlardi. Buna paralel olarak Bizans da hududlari iinde iskn edilen veya vazife alan yahut da esir edilen zmreleri, Ortodoks birligi ve Helen kltrnn baskisi altinda kavm ve mill hviyetlerinden ikarmis bulunuyordu. Kilise ve misyon teskilti, Trk kabilelerinin alnindaki tarih kaseyi rtmek iin Bizans'a bir hayli yardimci olmustur. Bizans'in bu neviden faaliyetleri her zaman asiri olagelmistir. O kadar ki, Yukari Tuna Steplerinden Kafkaslara ve Habesistan'a kadar btn gney lkeleri halkini, Incil'e baglamak yolunda muazzam bir teskilt hkm srmst.

Grldg gibi bir koldan Stepler memleketine, Dogu Avrupa'ya Bizans ve Mora'ya; bir koldan da Iran, Mezopotamya, Suriye ve Arap lkelerine yayilan Trk kabileleri farkli baskilar altinda eriyip yok olmus bulunuyorlardi. Iste in, iste Hind, iste Iran, asirlarca topraklarina yryen bu dalgalari kendinden seilmez hle getirmis, hatta defalarca kurduklari siyas hkimiyete ragmen adlari ve sanlari bile silinip gitmistir. Surasi zerinde dikkatle durulmasi gereken bir husustur ki, eger arkadan Osmanlilar yetismeselerdi Kkasya Trklg de ayni akibete ugrayacakti. Tarihin, gerekleri konusan dudagi sahittir ki, zaman sisleri arasinda kaybolagelen mazi miraslarini geri alip drt basi mamur bir Trk devleti kurmak ve onu tarih hassalari ile yasatmak kudretini yalniz Osmanlilar gsterebilmistir. Iste yine bu Mslman Osmanli Trklgdr ki, Rumeliye adim atar atmaz esitli devletlerin kltr ve diplomasisi tarafindan temsil edilmis bir Ortaasya bakiyesi ile karsi karsiya geldi. Bu topraklarda yerlesmis fakat kltr ve kavm itiyadlarini kiskan bir muhafazakrlikla saklamis olan bu Trk topluluklari da hakim millet olarak karsilarina ikan irkdaslarina derhal sarildilar ve onlarin idarelerine girmekte tereddd etmedikten baska, ftuhat ve yerlesme davalarinda soydaslarina yardimci oldular. Bylece idar, asker, sosyal, din ve tekmil btn messeseleri ile Rumeli'ye akmaya baslayan Osmanlilar, yalniz kendi irk ve medeniyetleri iin yeni bir lkeye sahip olmakla kalmayacaklardir. Zira asirlardir esitli kavimlerin bir cenk ve mcadele sahnesi olmus bulunan Balkanlar'da baris ve huzuru iade ederek tarihe karsi serefli bir borcu yerine getirmeye hazirlaniyorlardi. Gerekten de Hammer'in tesbitlerine gre Sleyman Pasa'nin Rumeli'ye geisi, Trkler tarafindan gereklestirilen 18. geis olmaktadir. Bundan nce Trkler su veya bu sekilde Rumeli'ye ayak basmis ve blgede esitli faaliyetlerde bulunmuslardi. Fakat bunlar genellikle geici bir sre iin oldugundan bilhassa Osmanli tarihileri tarafindan zerinde fazla durulmamistir. Ama Orhan Gazi'nin oglu Sleyman Pasa'nin geisi, artik Mslman Trklerin orayi vatan edinmelerine zemin hazirlamisti. Osmanli tarihileri, daha nceki geisler zerinde fazla durmazlar. Zira onlara gre nceki geisler, devamli bir fetih ve yerlesmeye yetecek kadar bir sebep teskil etmezler. Bu bakimdan bu geisler, zerinde fazla

durmaya degmez grnmstr. Bizans tarihilerinden de sadece Kantakuzen, Sleyman Pasa'nin geisinden fazla teferruata girmeden ve geisin detaylarina inmeden ana hatlari ile sz eder. Buna karsilik Trk tarihileri bu geisi tafsilatli bir sekilde anlatirlar. Bylece, halk arasinda Osman Gazi'nin ryasinin yavas yavas gereklesmek zere oldugu kanaati da yayginlasmaya baslar. Bilindigi gibi XIV. asrin baslarindan itibaren iten ie kmeye yz tutan Bizans Imparatorlugu'nun topraklarinda, Sirbistan ile Bulgaristan devletlerinin gz vardi. Bu devletler, imparatorlugun varisleri olmak iin bazi faaliyet ve alismalarda bulunuyorlardi. Bu dnemde, siyas, ekonomik, sosyal ve hatta din buhranlar iinde bulunan Bizans'in fazla uzun mrl olamayacagi biliniyordu. Bu bakimdan, adi geen devletin mirasindan Osmanlilar da istifade etmeyi dsnmek zorunda kaldilar. Bu devlet, gayelerini gereklestirmek ve en byk hisseyi elde etmek iin byk gayretler sarf ediyorlardi. Bu bakimdan Osmanli Beyligi'nin ilk messisi Osman Bey ve zellikle oglu Orhan, Bizans'in gerek i, gerekse dis durumunu yakindan takip ediyorlardi. Hatta bu yzden olsa gerek ki, ya basta bulunan idarecilere (hkmete) yardim etmek veya partilerden birini rakiplerine karsi daha faal bir rol oynamak iin desteklemeye alisiyorlardi. "Osmanlilarin, Bizans Devleti'ni sadece Avrupa kitasina srms olmakla iktifa etmeyerek, orada da Osmanli Beyligi'nin menfaatlerini temine ugrasmalari bunun iindir. Lakin bu ilk faaliyetlerden her zaman kat'i ve fiili neticeler beklenmeyecegi de muhakkakti. Yani Osmanlilarin baskin yaptiklari veyahut yardim maksadiyla girdikleri yerleri istilaya kalkismayarak evvela kendilerine zemin hazirlayacaklari gayet tabii idi. Orhan Bey,henz babasi Osman Bey'e veklet ettigi tarihlerden itibaren, Trakya sahillerine birok ikartmalar yaptirarak bu havalinin vaziyetini iyi bir surette grenmisti." Gerek Katalanlar, gerekse Latinlerle iyi iliskileri olmayan ve Latinlerin Istanbul'u alip Bizans Imparatorunu Anadolu'ya atmak iin gsterdikleri abalar yznden Bizans Imparatoru, Osmanlilara karsi zaman zaman yumusak bir siyaset takib etme ihtiyacini duymustu. Hatta bu ihtiya, onun Osmanlilar'dan yardim istemesine kadar variyordu. Bizans Imparatoru Kantakuzenos'un sik sik Osmanlilarin yardimina ihtiya duymasi, gelecekteki bu tr seferler iin Bolayir yakinindaki imbi (impe)'yi asker bir s olarak Osmanlilara vermesine sebep oldu. Bu konu ile ilgili kaynaklar su bilgileri vermektedir:

Damadi Orhan Bey'in verdigi kuvvetler ile, sikisik bir durumdan kurtulmaya muvaffak olan Kantakuzenos, zaman zaman da Papaya mracaat edip Hali seferlerinin tertip edilmesini isterken, basi sikistika da Orhan Bey'e bas vurmaktan geri kalmiyordu. Nitekim 1349'da Sirbistan krali Stefan Dusan, Selanik sehrini zapt etmek zere iken Kantakuzenos'un Orhan Bey'e mracaat ile temin ettigi ve Orhan Bey'in oglu Sleyman Pasa idare ve komutasinda bulunan 20.000 kisilik Osmanli kuvveti, onun lehine olmak zere vaziyeti kurtarmisti. Bu sirada Bizans donanmasi ile birlikte bir miktar Osmanli deniz kuvvetlerinin de harekata istirak ettigi grlr. Bu hadiseden kisa bir mddet sonra Kantakuzenos ile imparatorluk ortagi olan V. Ioannes arasinda mcadele alevlendigi zaman Orhan Bey, Cenevizliler ile birlikte yine Kantakuzenos tarafini tutmus ve yardimci kuvvetlerini gndererek bir taraftan Edirne'de kusatma altinda bulunan Kantakuzenos'un oglu Mateos'u kurtarmis, br taraftan da 10.000 kisilik bir kuvvetle Dimetoka'da Sirp ve Bulgarlara karsi mhim bir galibiyet elde etmisti. 1352 yilinda meydana gelen bu hadisede Osmanli kuvvetlerine Sleyman Pasa komuta ediyordu. Sleyman Pasa, bu vazifesini basari ile yapip Anadolu'ya dnerken, bir miktar askerini de Kantakuzenos'un bu yardima karsilik olarak Gelibolu yarimadasinda vermis oldugu imbi kalesinde birakmisti. Bylece Osmanlilar, Bizans'taki taht ve saltanat mcadelesine 1345'ten itibaren karismis, fakat buna karsilik hem ileride kendi hesaplarina yapacaklari Rumeli ftuhati iin tecrbe kazanmis, hem de Rumeli yakasinda yerleserek bir hareket ssne sahip olmus bulunuyorlardi. Gerekten, Orhan Bey saltanatinin nc ve son devresi, 1353'ten itibaren Rumeli'ye yerlesmek seklinde basladi. Bu yerlesme ve ftuhat, Kantakuzenos ile de ciddi anlasmazliklarin meydana gelmesine yol ati. Zira Kantakuzenos, Osmanlilarin Avrupa mintikasina yerlesmelerinin kendileri iin ne kadar tehlikeli oldugunu anlamisti. 1354'te Orhan Bey kuvvetlerinin Bolayir ve Tekirdagi'na kadar btn Marmara kiyilarina sahip olduklarini grdkten sonra buna mani olmayi dsnmst. Bu sebeple Orhan Gazi'ye haber gnderip 10.000 altin karsiliginda imbi'yi satin almak istedigini bu arada Trk kuvvetlerinin Gelibolu'yu terk ve tahliye etmelerini, Izmit'te kendisi ile grsmek arzu ettigini bildirdi. Buna karsilik Orhan Gazi, imparatorun kendisine yardim karsiligi verdigi imbi'yi teklif geregince terk edebilecegini, fakat Gelibolu'yu bizzat kendi kuvvetlerinin zapt etmis olmasindan dolayi iade edemiyecegini ve hastaligi sebebiyle de kendisi ile grsemeyecegini

bildirdi. Gerekten Kantakuzenos Izmit'e kadar gelmis olmasina ragmen Orhan Bey ile grsemeden Istanbul'a dnd. Kantakuzenos bu durumda Sirp ve Bulgarlarla birlikte olup Balkanlarin Osmanlilara karsi muhafaza ve mdafaa edilmesi hususunda basarisiz bir tesebbste bulundu. Kantakuzenos, bundan kisa bir mddet sonra Bozcaada'daki hapishaneden, Venediklilerin yardimi ile kurtulup gelen rakibi Ioannes'e saltanati birakmak zorunda kaldi. Bundan sonra bir manastira ekilen Kontakuzenos damadi Orhan Bey ile olan btn mnasebetlerini kesti. Gelibolu yarimadasinin Osmanlilar tarafindan feth edilmesi, Bizans'i alt st etmisti. Kantakuzenos buna sebebiyet vermekle itham edilmis, bu yzden imparatorluk tahtindan da feragat edip bir manastira ekilmek zorunda kalmisti. Bylece, Osman Gazi'nin, oglu Orhan tarafindan titizlikle takip edilen dahiyane projesi, gereklesmis oluyordu. Artik, Ege ile Karadeniz'e hakim olan Marmara'nin bir i deniz haline getirilmesi an meselesiydi. Sleyman Pasa, 1354'ten itibaren Rumeli'de (Gelibolu) kendisi iin yaptirdigi sarayda oturmaya basladi. Orhan Bey, ogluna byk bir selahiyet ve yetki vermisti. Bu arada Orhan Bey'in ikinci oglu ve Sleyman Pasa'niri ana baba bir kardesi Murad Bey, Haci Ilbeyi, Lala Sahin pasa, Evrenos Gazi, Gazi Fazil ve Ece Yakub Bey gibi degerli komutanlar, Sleyman Pasa'nin kurmay heyetini teskil ediyorlardi. 1358 veya 1359 yilinda bir avi takib ederken atindan dsp kaza neticesi vefat eden Sleyman Pasa, o siralarda 43 yaslarinda bulunuyordu. Sleyman Pasa'nin vefati zerine o siralarda 33 yasinda bulunan kardesi Murad Bey, onun yerine tayin edildi. Bylece Murat Bey veliahd da olmus oluyordu. Gazi Siileyman Pasa'nin vefati zerine Rumeli'deki ftuhat harekatinda bir duraklama grldyse de bu durum Lala Sahin Pasa, Haci Ilbeyi ve Evrenos Bey gibi dirayetli emirler tarafindan byk bir zlmeye sebep olmadan ber taraf edildi. Sleyman Pasa, feth ettigi yerlerde yerli halka ok iyi davraniyordu. Onlara, Bizans idaresinden ok daha iyi imknlar hazirliyordu. Bylece halefi olan ve daha sonra Sultan I. Murad adini alacak o byk hkmdara ftuhatinin yollarini izmis oluyordu. Sleyman

Pasa, feth ettigi Bolayir'daki trbesine defn edildi. Kendisinden asirlarca sonra gelecek ve gerekten byk bir hkmdar olan Sultan II. Abdlhamid, bu mezari yeniden yaptirmistir. Sleyman Pasa'nin, Melik Nasir, Ismail ve Ishak adinda oglu ile iki kizinin bulundugu belirtilmektedir. Ogullarindan Melik Nasir denizde bogulmustur ki bu hadise Sleyman Pasa'nin sagliginda olmalidir. Byk oglunun lm haberiyle son derece sarsilan Orhan Bey, Bolayir'a gelip oglunun kabrini ziyaret eder. Ftuhati, veliaht olan oglu Murad Bey'e emanet ettikten sonra Bursa'ya dner. Babasindan devr aldigi kk beyligi iki misli byterek, teskilatli bir devlet haline getiren Orhan Gazi, Mart 1362'de vefat etti. Onun vefati esnasinda oglu Murad, Rumeli'de devletin esas kuvvetlerinin basinda bulunuyordu. Trakya fetihleri ile byk ve hakli bir n kazandigindan baska, Bizans'a karsi yapilan savas ve ftuhat politikasini temsil ettiginden, o dnem devlet islerinde byk bir nfuzu bulunan ahiler ile gazilerin destegini alarak babasinin yerine tahta geti. Osmanlilarin, Gelibolu'ya yerlesmeleri, Avrupa'nin dikkatini ekmisti. Bu hareket, Mslman bir toplumun kendi kitalarinda yerlesmesi tehlikesini gndeme getirmisse de Balkan devletlerinin birbirleri ile ugrasmalari yznden o taraflarda bulunan Trkler iin bir tehlike arz etmiyordu. Bu bakimdan Osmanlilarin Balkan yarim adasina yayilma dsncesi, esas politikayi teskil ediyordu. Bununla beraber Sirp, Bulgar, Macar, Bizans ve Venediklilerin birlikte mdahale etmeleri ihtimali gz nnde bulundurularak derhal kkl bir yerlesme siyasetinin tatbikine baslandi. Bu gayenin gereklesmesi iin Anadolu'daki Osmanli arazisinden (Yani Karesi taraflarindan) bir kisim yrkleri nakl edip yerlestirdiler. Bu konuda Asikpasazde, Sleyman Pasa'nin, babasi Orhan'dan oraya yerlestirilmek zere nfus nakline dair olan arzusu hakkinda su bilgileri verir. "Atasi Orhan Gazi'ye haber gnderdi kim devletlu himmetinle Rum eli feth olunmaga sebep olundu. Kfirler gayet zebundur. Imdi syle malum ola kim bu taraftan feth olan hisarlara ve vilayetlere ehl-i Islm'dan ok dem gerektir. Bu feth olunan hisarlar iine koymaya ve hem yarar gaziler gnderin. Orhan Gazi dahi kabul etti. Vilayetine ger Kara Arap evleri gelmisti. Onlari Rum eline geirdi. Bir nice zaman Gelibolu nevahisinde sakin oldular." Orhan Gazi

bununla da yetinmeyerek, feth edilen bu yerlerdeki insanlardan asker sinifa mensub olanlari da Anadolu'ya naklettirmisti. Nitekim kaynagimiz bu konuya temasla syle der: Rumeli'ye yerlestirilen bu yrklere karsilik elde edilen yerlerin asker sinifina mensub Rumlarini da ileride isyan ikarabilir endisesiyle Balikesir ve havalisine nakl ettiler. Anlasilan o ki Osmanlilar, Rumeli'ye getikten sonra sadece asker tedbirlerle buralarda kalamayacaklarini biliyorlardi. Bunun iin kkl bazi tedbirlere bas vurmak gerekiyordu. Bu tedbirlerin basinda, yabanci unsurlarin bulundugu yerlerde o blgenin siyas ve asker emniyetini saglamak ve bos bulunan sahalari iskna amak iin Anadolu'dan Rumeli'ye Mslman Trk unsurunun geirilmesi geliyordu. Biraz nce de temas edildigi gibi bu sebeple Balikesir blgesinde yasayan Trk asiretlerinden bir grup 1357 tarihinde Rumeli'ye geirildi. Bu grup nce Gelibolu blgesine, sonra da Hayrabolu'ya yerlestirildi. Ilk grubun gemesinden sonra akillica yapilan propagandalar, Anadolu'dan pe ok ailenin Rumeli'ye gemesini sagladi. Bunlarin byk bir kismi, verimli topraklara yerlesip ziraatla mesgul olmaya basladi. Bir kismi ise Gelibolu'nun kuzey bati taraflarina giderek begendikleri yerlere yerlestiler. Bunlar, gerektigi zaman toplu olarak akinlara bile katildilar. Osmanli kaynaklan, byk lde birbirlerinden nakiller yapmak suretiyle Sleyman Pasa'nin, imbi kalesinin karsisinda ve Anadolu sahillerinde bulunan Viranca Hisar'dan Rumeli sahiline nasil adam geirdiklerini ve o sahillerde nasil faaliyetlerde bulunduklarini detayli bir sekilde anlatirlar. Asikpasazde'nin verdigi bilgi, tarih bir malumat olarak bu konuda su ifadelere yer vermektedir: "Bir gn memleketi gezerken Aydincik'a geldi. Temasa etmeye basladi. Bir garip binalar grd. Biraz durdu. Hi kimseye sylemedi. Ece Beg derler bir aziz er vardi. Hayli bahadir olarak anilirdi. Sleyman Pasa'ya: "Han'im dsnceye daldin" dedi. Sleyman Pasa: "Bu denizi gemeyi dsnyorum, yle gesem ki kfirin haberi olmaya" dedi. Ece Beg ve Gazi Fazil: "Biz ikimiz geelim, Han'im grsn" dediler. Sleyman Pasa: "Nereden geersiniz" dedi. Dedtier ki "Han'im! Burada bir yer var ki yakindir. Geecek yerlerdir." Gittiler. O yere vardilar ki orasi Grece'den asagi deniz kenarinda Viranca Hisar'dir.

imbi'nin karsisinda Ece Beg ile Gazi Fazil abucak bir sal yaptilar. Bindiler, imbi Hisari'nin civarina iktilar. Baglarinin arasinda bir kfir ele girdi. Getirdiler, sala koydular. Hemen Sleyman Pasa'ya getirdiler. Sleyman Pasa bu kfire bir kaftan giydirdi. Basina bir sapka verdi. Beline bir kusak ayagina da ayakkabi verdi. Kfiri donatti. Kfire dedi ki: "Sizin hisarinizda yer var midir ki, kfirler duymadan ieri girelim. Kimse bizi grmesin?" Kfir "Ben sizi syle ileteyim ki kimse grmeden sizi hisara koyayim" dedi. abuk birka sal daha yaptilar. Sleyman Paa yetmis-seksen yarar er aldi. Geceleyin getiler. Bu kfir, dogru imbi Hisari'nin bir ters dkecek yeri vardi. Bu mslmanlari oraya gtrd. Hemen oradan hisara girdiler. Kfirlerin de ogu disarda baglarinda ve harmanlarindaydi. Zira o vakit, harman vakti idi. Elhasil hisari aldilar. Kfirlerini incitmediler. Belki kfirlere dahi ihsanlar ettiler. Iinden bir ka taninmis kfiri tuttular. Bu hisarin limaninda gemiler vardi. O gemilere koydular. Karsida oturan askere gnderdiler. Velhasil o gn ikiyz adam geirdiler. Ece Beg, hisarin atlarina bindi. Bolayir yaninda Aka Liman derler bir liman vardi, oradaki gemileri yakti. Oradan srd yine hisarina geldi. Bu hisarin (imbi) limaninda olan gemileri sakladilar. Durmadilar, adam geirdiler. Elhasili askerlerin ogunu yanlarina getirdiler. Bu kfirlerden hi kimseyi incitmediler, gnllerini aldilar. Onlar da kendilerini gvenlik iinde buldular. Kadinlarini da kendilerini de hos tuttular. Kfirlerin gemicilerini gemilere koydular. Kendileri baslarinda durdular. Daha hayli adam geirdiler. Bir iki gn iinde iki bin er geirdiler. Bu kfirler (imbi kfirleri) gaziler ile ittifak ettiler. Yrdler. Bir gece Ayaslonca (Ayasilonya) derler bir hisar vardi, onu dahi aldilar. Ehl-i Islm elinde hisar iki oldu. Bunun halkinin dahi gnln hos tuttular. Bu iki hisari saglamlastirdilar. Hayli adamlar da Aydincik'tan gemi ile geldiler. Sleyman Pasa "Bu hisarlardan sipahi olan kfirleri ikarin. Evleri ile Karesi iline iletin ki, bunlardan sonunda bize bir ktlk gelmeye" dedi. yle yaptilar. Bir iki ay bu hisarlari iyice saglamlastirdalar. Durmadilar. Her yerden istegi olani getirdiler.

Birgn, Gelibolu'nun kfirleri bunlarin zerine gelmek iin toplandi. Bunlar da hemen karsiladilar. Savas oldu, kfirleri kirdilar. Hisarin kapisini yaptirdilar. Yakub Ece'ye ve Gazi Fazil'a yoldaslar verdiler. Bunlari Gelibolu'ya havale ettiler. Gece, gndz bunlar Gelibolu kfirlerine huzur vermez oldular. Iskelesine dahi gemi birakmaz oldular ki ika. Bu iki gaziye hayli yarar gaziler verdiler. Onlari Gelibolu ucuna koydular. Bolayir'da oturdular." Bu tarih metinden anlasildigina gre Osmanli, daha o dnemlerde bile mslman olmayan ve hatta kendileri ile mcadele eden bu insanlara karsi gerek bir hosgr ile muamele etmisti. Osmanlilarin, hareket ve davranislarindaki basarinin sirrini bu anlayista aramak gerekir.

EDIRNE'NIN FETHI
Osmanli fethinden nce kk bir sehir olan ve gnmzde "Kaleii" denilen sinirla evrili blgeden ibaret olan Edirne, Balkanlara geip orada tutunmak ve hakimiyet kurmak iin stratejik nemi haiz olan bir sehirdi. Bizans Imparatorlugu'na bagli idi. Sleyman Pasa'dan sonra Rumeli'nin ikinci fatihi diyebilecegimiz Sultan I. Murad, bu sehrin asker nemini anlamisti. Bunun iin de Edirne'yi feth etmeyi kendisine hedef olarak semisti. Ankara'nin yeniden alinmasindan sonra artik sira Edirne'ye geliyordu. Kaynaklardan byk bir kisminin, Sultan Murad'in, babasini mteakip Osmanli tahtina gemesinden sonra feth edildigini bildirdigi Edirne'nin zapti, Osmanlilarin Avrupa'ya kesin bir sekilde yerlesmeye alistiklarinin isareti idi. Sultan Murad, Ankara'dan dndkten sonra Trakya'ya geip faaliyetlere baslar. Geri Osmanlilar, Imparator Kantakuzenos'a defalarca yardima geldikleri zaman, gerek Edirne'nin, gerekse btn bir blgenin ehemmiyetini anladiklari gibi ulasim ve stratejisini de anlamislardi. Bundan dolayi Edirne'nin gerisini emniyet altinda bulundurmak ve Istanbul tarafindan gelebilecek bir Bizans taarruzuna mani olmak iin Tzurulon denilen ve daha nce alinip sonradan elden ikmis bulunan orlu'nun alinmasi gerekiyordu. Buraya hcum eden Osmanli birlikleri, kisa zamanda burayi tekrar alip surlarini yiktilar. Buradan piskoposluk merkezi olan ve Arkadiopolis denilen Lleburgaz'a getiler. Burayi da kisa bir zamanda ele geiren Osmanlilar, buranin surlarini da yiktilar.

Lleburgaz'in zaptindan hemen sonra Anadolu'dan gmenler nakl edilerek buraya yerlestirildi. Bu, Byk Seluklularin Anadolu'daki yerlesme siyasetlerinin bir benzeri idi. Bylece Osmanlilar'in Trakya'yi da Islmlastirmaya ynelik gerek maksatlari ortaya ikmis oluyordu. Bizans tarihinden bahs eden Dukas, Sultan Murad'in Trakya'daki faaliyetlerinden bahs ederken syle der: "Ayni sene zarfinda, Trk basbugu Orhan dahi vefat ederek, beyligini oglu Murad'a terk eyledi. Murad Bey, Trakya sehirlerinden biroklarini hkm altina aldiktan sonra, Edirne'yi muhasara etti. Selanik'ten baska btn Tesalya kitasini zapt etti. Bu suretle Murad, Bizanslilara ait tekmil yerleri ele geirdikten sonra Trivalya (Tuna nehri ile Bati Trakya arasinda kalan blge)'ya geldi. Grldg gibi Sultan Murad, Edirne yolu zerinde bulunan ve daha nce dsman eline gemis olan orlu ile Lleburgazi aldiktan sonra Edirne zerine yryp orayi feth etti. Bu arada Bizans'in daha nce geri almis oldugu Malkara, Kesan ve Ipsala, Gazi Evrenos Bey tarafindan tekrar zapt edilip Osmanli idaresine katildi. Haci Ilbeyi ise Enez Krfezi zerinde ve Meri'in batisinda bulunan Dedeagaci (Megri-Makri) kasaba ve limanini aldi. Buradan da Kuzeye dogru Meri'i takib etmek suretiyle Didimatihon denilen Dimetoka'yi zapt etmisti. Evrenos ve Haci Ilbeyi, yukarida belirtilen yerleri elde ettikleri sirada btn komutanlarin davetiyle Lleburgaz mevkiinde toplanan bir harp meclisinde, verilen karar zerine beylerbeyi Lala Sahin Pasa byk bir kuvvetle Edirne zerine sevk edildi. Bulgarlarin, Rumlara yardim etmeleri ihtimaline karsi sag koldan Karadeniz sahiline dogru ilerleyen bir kisim kuvvetler, Kirklareli'ni isgal; Serez ve Drama taraflarinda bulunan Sirplarin da mdahale edebilecekleri dsnlerek sol kola memur edilmis olan Evrenos kuvvetleri de Dimetoka'nin batisina dogru sevkedilerek savunma tertibati alindi. Nihayet Babaeski ile Pinarhisar arasinda Sazlidere mevkiine kadar gelmis olan Rum ve Bulgar kuvvetleri ile yapilan kesin bir meydan muharebesi sonunda dsman bozuldu. Bunun sonucunda da Edirne zapt edildi (764 H. / 1363 M.). Edirne'de bulunan Rum komutan ise Meri nehrinin kabarmasindan istifade ile bir gece, maiyetinin bir kismi ile bir kayiga atlayip Enez'e kadar inerek oradan da Sirp lkesine kamaya muvaffak oldu.

Sultan Murad, Edirne vaziyetini yoluna koyduktan sonra Beylerbeyi Lala Sahin Paa'yi burada birakarak kendisi Dimetoka'ya gitti. Bir mddet iin orasini kendisine karargah yapti. Orada bir cami ile kendisine bir saray yaptirdi. Sultan Murad, bununla yetinmeyerek faaliyetlerine devam etti. O, Lala Sahin'i kuzeyde Filibe ve Zagra taraflarina sevk ettigi gibi Evrenos Beyi de Bati Trakya'nin fethine (Gmlcine) memur etti. Lala Sahin Pasa pirin ziraatiyle meshur olan Filibe (Plovdiv)'i muhasara etti. Bu kusatmaya dayanamayacagini anlayan kale muhafizi teslim olarak ailesiyle birlikte Sirbistan'a gitti. Evrenos Bey de Gmlcine ile o havalide bazi yerleri aldi. Edirne'den sonra Filibe'nin de alinmasiyla Bizans, Bulgar ve Makedonya'daki Sirplarin birbirleri ile olan irtibatlari kesilmis oluyordu. Bylece Bizans, tamamiyla Osmanlilarca evrilmis bulunuyordu. Dogu Trakya'da yayilmakta olan Mslman Trklerin bu yayilmasini nlemek iin 1361 Temmuzunda Imparator Besinci Ioannis ile Venedikliler arasinda bir antlasma yapilmissa da bir fayda temin edilemedi. nk Osmanlilar, mtemadiyen Anadolu'dan gmen naklederek sahilleri de siki sikiya ellerinde tuttuklarindan ayrica yerli halka karsi ok merhametli ve dilane bir idare tarzi uyguladiklarindan ierde de herhangi bir isyan hareketine rastlanmiyordu. Bundan dolayi Bizans ile Venedikliler arasindaki ittifaktan bir netice elde edilemedi. Bunun zerine imparator 1364'te Osmanli Devleti ile anlasarak mevcud vaziyeti kabule mecbur olmustu. Bylece Bizanslilar aisindan Osmanlilarin eline gemis bulunan yerlerin tekrar alinmasi midi de ortadan kalkmisti. nk Imparator, Osmanlilarin aldiklari yerleri ne kendisinin ne de Sirplarin geri almak iin bir tesebbste bulunmayacaklarini garanti ediyordu. Edirne ve Dogu Trakya'nin fethi, Osmanlilarin Avrupa'da kesin olarak yerlestiklerini gsteren bir hadisedir. Bu, Anadolu Mslman Trk tarihi iin oldugu kadar Balkanlar ve buna bagli olarak Avrupa iin de bir dnm noktasi olmustur. Zira Osmanlilar sayesinde Avrupa, din msamaha, insana saygi ve hukuka riayet gibi kavramlarla karsilasti ki, bunlari daha nce pek bildigi ve uyguladigi sylenemez. Osmanli ftuhatinin manev sebep ve faktrlerinden bahsedilirken bu konuya daha detayli bir sekilde temas edilecegini belirtmek gerekir.

Babasindan devr aldigi kk beyligi iki misli byterek teskilatli bir devlet haline getiren Orhan Bey, 1362 yilinda vefat etti. Onun vefati esnasinda devletin sinirlari 95.000 km2'ye ikmisti.

ORHAN BEY ve DEVLET TESKILTI


Osmanli Devleti'nin ilk teskilti Orhan gazi zamaninda kuruldu. Daha nce kk bir beylik olan devlet, onun zamanindaki fetihlerle gittike genisleyip bymeye basladi. Bu genisleme duraksamadan devam ettigi iin yeni messeseler ile desteklenmesi ve saglam temellere oturtulmasi gerekiyordu. Bu bakimdan bu siyas varlik ve birlige bir hayatiyet ve devamlilik kazandirmak gerekiyordu ki bu da saglam ve temelli messeselerin kurulmasi ile mmknd. Beylik, yavas yavas asiret usl ve kaidelerinden az da olsa ayrilmak ihtiyacini hissediyordu. nk o ana kadar, daha nce karsilasmadigi farkli din, kltr, irk ve medeniyetlere sahip insanlari sinirlari iinde barindirmaya baslamisti. Bu da ortaya ikan yeni problemlere karsi zamanin ve sartlarin gerektirdigi zmleri bulmakla mmknd. Bu hareket tarzi ,ona modern bir devlet olma anlayisini saglamisti. Idare sahasinda, adalet, askerlik, vergi gibi konularda yeni teskiltlarin kurulmasi icapediyordu. Bu konularda ulema sinifindan gelmis olan vezir Alaeddin Pasa ile Bursa Kadisi Cendereli Kara Halil Efendi byk bir gayret ve faaliyet iinde idiler. Bu maksatla Orhan Bey'in tahta geisinin (cls) nc yilinda bir gms sikke basildi. Bu parada Osmanlilarin mensub olduklari Kayi boyu damgasi da bulunuyordu. Bilindigi gibi para, ekonomik ve sosyal hayatta nemli bir rol oynamaktadir. Keza o, bir devletin istikll (bagimsizlik) almetlerindendir. Osmanlilarin ilk defa kullandigi para birimi aka idi. Burada zerinde durmamiz ve belirtmemiz gereken bir nokta da simdiye kadar ilk Osmanli akasinin Orhan Bey zamaninda basilmis olmasi meselesidir. Halbuki yeni arastirmalar ilk Osmanli parasinin Osman Gazi dneminde basilmis oldugunu gstermektedir. Bununla beraber bu paranin nerede ve hangi tarihlerde basildigi belli degildir. Orhan Bey, idareciligi bakimindan tam bir devlet kurucusu idi. Btn tarih ve kaynaklar, onun Osmanli Beyligi'ni hakiki bir devlet haline getirdiginde mttefiktirler. Orhan Bey, ilk devlet teskiltinda Anadolu Seluklulari ile Ilhanlilari rnek almis ve buna gre bir hkmet teskilati vcuda getirmisti. Bunun esas temeli ise merkezdeki "Divn" idi. Henz bey nvanini tasiyan hkmdar bu

divana baskanlik yapmaktaydi. Divna, hkmet reisi durumunda bulunan ve ilk dnemlerde ilmiye sinifindan gelmesi mutad olan vezirin de icabinda baskanlik ettigi olurdu. Orhan Bey devri ilk vezirinin Ramazan 723 (Eyll 1323) tarihli ve Orhan Bey zevcelerinden Aspora Hatun vakfiyesinden anlasildigina gre Haci Kemaleddin oglu Alaeddin Pasa (l. 1340) adinda ilmiye sinifindan belki "ahi" ricalinden bir zat oldugu ve bunun isim benzerligi yznden Orhan Bey'in kk kardesi Alaeddin Bey ile karistirildigi grlmektedir. Ikinci veziri Ahi Mahmud oglu Nizameddin Ahmed Pasa idi. Sehir, kasaba ve kazalarin idaresinde ise, Osman Bey zamanindan itibaren elde edilen yerler, buralari feth eden beylere verilmek suretiyle dogrudan dogruya asiretin ileri gelen ve birer asker komutani durumunda bulunan kimselerce kullaniliyordu. Baska bir ifade ile Orhan Bey'in kurdugu bu sistem, Seluklu divn dairesi ile evrelerindekinin aynisi idi. Mesela Eskisehir, Bilecik, Iznik, Karacahisar, Inn, Izmit, Yenisehir, Bursa gibi sehirler, hep birer kaza teskil ediyorlardi. Bu sebepten oralarda bir kadi ve subasi bulunuyordu. Orhan Bey, Osmanli Beyligi'nde muntazam bir devlet teskilati meydana getirdigi sirada btn timarlilari belli birlikler halinde bazi kumanda kademelerine bagladi. O dnem Osmanli ordusunun en mhim unsurunu teskil eden bu birlikler, bilhassa asiretlerden, hizmetleri karsiliginda kendilerine timarlar verilmek zere genellikle toplu bir halde vazifeye alinan sipahilerdi. Bunlarin ileri gelenleri, kendi boy ve oymaklarindan topladiklari adamlari ile beraber, seferde vazife aliyorlardi. Gaza ve fetihten sonra bu gazilere baslangita timar (dirlik) verildigi gibi onlari idare edenlere de daha yksek bir timar tahsis ediliyordu. Tamami atli olan bu timarlar, bir alay haline konularak baslarina en byk timar sahibi olan kimse alay beyi tayin ediliyordu. Her kazanin timarlilari birer eribasi idaresinde idiler. Orhan Bey devletinin dayandigi ikinci sinif asker kuvvet yaya ve msellem teskilti idi. Bu asker teskiltin ortaya ikmasi zaruret halini almisti. nk her zaman, vaktinde sefere gelemeyen veya uzun sre devam eden kusatma hizmetlerinde kalamadiklarindan dolayi basarilari mahdud olan asiret sipahilerinin yerine, devamli bir asker birligin kurulmasi gerekiyordu. Ancak bu sayede, Orhan Bey zamaninda, sinirlari bir hayli genisleyen beyligin her tarafina zamaninda ulasilabilecekti. Osmanli Beyligi'nin ilk mhim fethi olan ve hem yeni hem de kuvvetli bir siyas varligi ortaya koyma yolunda belki en nemli

adim, Orhan Bey'in Bursa'yi aldiktan sonra burada kurdugu ve kendisinden sonra gelen haleflerinin de izinde yryerek devam ettirdikleri tesislerin, bu sehirde byk bir Mslman Trk nfusunun toplanmasina sebep olmasi geregi idi. O, isin hemen basinda kilise ve manastirlari cami ve medreseye evirmek suretiyle ilk ihtiyalari karsilamis oluyordu. Burada birok da vakif tesis etti. Orhan Gazi, feth ettigi lkelerde tebeasina karsi adaletle uyguladigi siyasete ok dikkat ediyordu. O, devletin temellerini babasindan tevars ettigi adalet anlayisi zerine kurmustu. Bu sebepledir ki tebeasi arasinda herhangi bir ayirim yapmadan herkese gerektigi sekilde muamelede bulunuyordu. Bununla beraber o, kendi toplumunun faydasina olan her konuda nclk ediyordu. Bu bakimdan zapt ettigi yerlerdeki kiliseleri mescid ve medreselere evirmekle yetinmemisti. Vakiflar kurmak suretiyle bu nclgn sosyal alanda da gstermisti. Nitekim Bursa'da yoksullar evi yaptirip fakirleri doyurmak iin mallar vakfeder. Yoksullar evinde bilgin ve hafizlara da maas baglar. Daha nceki Mslman devletlerde de varligina sahid oldugumuz imret messesesinin Osmanlilar'daki ilk messesi Orhan Bey'dir. O, Iznik'in Yenisehir kapisinda bir imret kurar. Bu imretin seyhligini, dedesi Edebali'nin mridi olan Haci Hasan'a verir. Orhan Gazi bu ilk imretin ailis merasiminde bizzat kendisi hizmet eder. Fakirlere orba dagitir, aksam olunca da imretin kandillerini, yine bizzat kendisi yakar. Bilindigi gibi toplumun egitim ve kltr hayatinin gelismesinde nemli derecede rol bulunan messeselerden biri de medreselerdir. Iste burada da ilk defa Orhan Gazi'nin faaliyete getigini ve ilk Osmanli medresesini 731 (M. 1330) yilinda Iznik'te kurdugunu gryoruz. Yine onun 1335 yilinda Bursa'da kurmus oldugu medrese zamanla Iznik medresesini glgede birakmis ve devrin yksek tahsil messesesi haline gelmistir. O, ilim ve ilim adamlarina saygida kusur etmezdi. Onlari takdir etmekte mahirdi. Ilk zamanlarinda kendisini Iznik'te ziyaret etmis olan Magribli (Fas) seyyah Ibn Batta, Orhan Gazi'den sitayiskr bir sekilde bahs eder. Onun, Trkmen meliklerinin byg oldugunu sylemekle kalmaz, onun yaninda grdg ikramlari ve onun lkesini nasil dolastigini aik bir sekilde anlatir. Orhan Bey'in, Sleyman Pasa, Sultan Murad, Ibrahim, Halil ve Kasim adlarinda ogullari olmustu. 1362'de vefat ettigi zaman Murad, Ibrahim ve Halil hayatta idiler. Orhan Bey, Kantakuzenos'un kizi olan esi Theodora'dan dogan oglu Halil'i ok

seviyordu. Ibrahim'in annesinin ise imparator III. Andronikos'un kizi Aspora Hatun oldugu ve Orhan Bey'in bu zevcesinden Fatma adinda bir kizinin da bulundugu sanilmaktadir. Bu sekilde Orhan Bey, hem Kantakuzenos'un kizini almis, hem de Paleolog hanedanina damat olmus demekti. Sleyman Pasa ile Murad Bey ise Yarhisar tekfurunun kizi olan Nilfer Hatun adindaki ilk zevcesinden idi.

I. MURAD (DNEMI)
Osmanli Devleti'nin byk kurucusundan biri olan I. Murad, kanun ve nizamlara saygili, teskilati ve komutanlik zelliklerini tasiyan bir hkmdardi. Az ve z konusan padisahin, iyiliksever ve merhametli bir kisiligi oldugu iin kendisine "Hdvendigr" lakabi verilmisti. Osmanli tarihinde Murad Hdvendigr ve Gzi Hnkr adlari ile anilip shret kazanan bu hkmdar, Orhan Gazi'nin 6 oglundan yas itibari ile drdncsdr. Latin kaynaklarinda Amurad adi ile anilir. Annesi, Yarhisar tekfurunun kizi Nilfer Hatun'dur. Daha nce de belirtildigine gre dogumu 1326 senesidir. Ana bir kardesi olan Sleyman Pasa'nin lm zerine o tarihlerde 36 veya 37 yaslarinda bulunan Murad, ahiler ve komutanlarin karari ile Bursa'ya davet edilerek hkmdar ilan edilmistir. Bazi kitbe ve eserlerde "Meliku'ldil el-Gzi es-Sultan Giyasu'd-Dnya ve'd-Din Ebu'l-Feth, Sihabu'd-Din" gibi nvanlari tasidigi da grlmektedir. Ordu ile milletin gz bebegi durumunda bulunan ve ok sevilen Sehzade Sleyman'in lm zerine, veliahd olup babasinin tahtina geen Murad, veliahd olarak yetistirilmemis olmasina ragmen hkmdarlik sorumluluklarini devr alirken tereddt ve saskinliga dsmeden yerine siki basip oturmustu. nk o, babasinin vefatindan nce Rumeli'de esas kuvvetlerinin basinda bulunuyordu. Trakya'da gereklestirdigi fetihlerle n kazandigi gibi idare ve ynetim isinde de pismisti. O, Bizans'a karsi yapilan ftuhat ve kazanilan zaferlerin temsilcisi durumunda idi. Bu sebeple de devlet islerinde byk bir nfuza sahip olan ahi ve gazilerin destegini alarak tahta geti. Tahta geince, babasinin Trakya'da izlemekte oldugu fetih siyasetini devam ettirmek istiyordu. onun, Rumeli'deki harp sahasindan ayrilip

Bursa'ya gelmesi zerine Bizans kuvvetleri taarruza geerek Trklerin elinde bulunan Burgaz, orlu ve Malkara'yi geri alip, Trk kuvvetlerini sahile dogru ekilmeye mecbur ettiler. Bunun zerine Sultan Murad, Rumeli'ye dnmek isterken Asya'da meydana gelen olaylar yznden Avrupa'daki tasavvurlarini geciktirmek zorunda kaldi.

ANKARA'NIN YENIDEN ZAPTI


Anadolu Seluklu Devleti'nin ortadan kalkmasindan sonra bu devletin mirasilari durumunda bulunan on bey arasinda kendisini en kuvvetli hisseden Karaman Beyi olmustu. Bu bey, Osmanlilarin her an artmakta olan glerinin kendisi iin tehlike meydana getirdigini sezip Osmanlilarin son tesebbslerinden de endiselenince onlara karsi ahiler ile Eretna Beyi'ni kiskirtmaya basladi. Ankara, daha nce Sivas ve Kayseri blgesinin hkmdari olan Alaeddin Eretna'ya ait iken, onun lmnden sonra 1354 yilinda Orhan Gazi'nin oglu Sleyman Pasa tarafindan zapt edilerek Osmanli topraklarina katilmisti. Orhan Gazi'nin vefati zerine Karamanoglu ile Sivas hkmdari Giyaseddin Mehmed'in tesvikleri ile Ankara ahileri, sehirdeki Osmanli muhafizlarini kovarak daha nceki beylerinin idare ve ynetimine dndler. Devamli olarak Ankara'yi kendi beyliginin hakimiyeti altinda kabul eden Eretna Beyi, Karamanogullarinin tesvikiyle tekrar Ankara'ya hakim duruma gelmisti. Sultan Murad, hem Rumeli hem de Anadolu'da meydana gelen bu tehlikeli durumda ne yapilmasi gerektigi hususunda ulema ve devlet erkni ile istisarede bulundu. Tehlikeli bir durum arzeden kardesler ve Ankara probleminin zm iin karar ve fetva aldi. Bunun zerine Sultan I. Murad Lala Sahin Pasa'yi Rumeli'de kaymakam birakip 25 bin askerle Ankara zerine yrd. Bu esnada Eretna Beyligi'nin idaresinden memnun olmayan sehir halki ve ahiler, mukavemet etmeden sultani trenle karsilayarak ona hediyeler takdim ettiler. Bylece sehir yeniden Osmanli hakimiyetine gemis oldu. Hoca Saadeddin Efendi, Ankara'nin yeniden zaptini anlatirken enteresan bazi noktalara da temas eder. Karamanlilarin ortaligi karistirmak iin Ermenilerle de is birligi yaptigini ve Mslman halka zulmetmek zere anlastiklarini anlatarak syle der: "Sultan Murad, Allah'in yardim ve keremi eseri olarak sahlik tahtina oturunca ilk isi halkin ve askerlerin ihtiyalarini grmek ve Hz. Peygamber'in seriatini yerine getirmek olmustur. Bylece halkin dileklerini yoluna koyduktan sonra Rumeli yakasinda olan askerlerin, baslarinda bir komutan ve serdarin bulunmamasi yznden sikinti iinde olduklarini ve keremli padisahlarinin yolunu gzlediklerini bildiginden, cihad niyetiyle lkeler feth etmek zere o tarafa ynelmisti. Anadolu'da ise "bazi hukkam ve mulk, sikak ve nifak zre ittifak meslegine slk edp hususa valiyan-i Karaman ve Ermeniye-i sugra (Karaman idarecileri ve Kk Ermenistan) ve civarlarinda olan bazi kt niyetli beylerin baslica emelleri Osmanli topragini

yagmalamak oldugundan hnkrin Gelibolu'ya yneldigini grenince bir araya gelip bazi kararlar ve gizli tedbirler almakta kusur etmemislerdi. Sonu ayrilik ve fesad olacak bu dsnce ile and iip el baglamislar. Ayrica evredeki kfir hkmdarlara da kararlarini duyurmuslardi. Bylece Islm lkelerini yagmalamak, Mslmanlara zarar ve ziyanda bulunmak iin, Seytan'in bu takimi ile gnl ve dil birligi etmislerdi. Bylece Islm'in geregini bir kenara birakip msrik ve kin ehli ile is birligi edip btn Osmanli lkesini arpip yakmak konusunda anlasmislardi. Bunun iin de bazi blgelere (hudud boylari) saldirarak Bursa ve Iznik zerine yrmeye kalkismislardi. Durum, melekler ordusunun sahi olan sultanin esigine iletilince din bilginlerini ve isleri yneten fukahayi toplamis, onlara amacimiz ve emelimiz dinimize destek olmak "kfirler ve mnafiklarla cihad et" (Kur'an, et-Tevbe 73) emrine uymaktir. Bu emirdeki siraya uyarak nce kfirlerin fitnesini def etmek, yaramazlarin zararina son vermek iin bu diyara gelmistik. Fakat simdi kulagimiza Karaman beylerinin evrelerindeki azgin topluluklarla birlikte Islm lkelerini yagmalamak konusunda is birligi ettikleri, bazi blgeleri yakip yiktiktan sonra Iznik ve Bursa stne dstkleri haberi geldi. Bu nifak takiminin byk lkeme yaklasmis olduklari su sirada zararlarini ortadan kaldirmaya, satiklari fitne atesini sndrmeye alismazsak, Islm lkeleri harap, halk ve kyller de berbat olurlar. Hal byle olunca ulemanin fetvasi ve akil sahibi kisilerin grsleri nedir diye sormustu. Faziletli kisiler topluca, tehlikenin def edilmesi isinin ne alinmasindan yana grs bildirdiler. Mnafiklarin ortaya ikardiklari karisikligin aradan giderilmesinin nemini belirttiler. Bunun zerine Gzi Hdvendigr da ulemanin fetvasini bayrak ve rehber edinerek Anadolu yakasina geti. Zaferleri tasiyan askerleri ile Karaman beylerini lkesinden ikarip sinir boyunu tutmak iin Ankara kalesini kusatti. Bu arada ol nifak ehli ile is birligi eden bazi yaramazlari ve kt yolun yolcularini yakalayip, bunlara katilanlar veya onlardan umut bekleyenler kirilip dklnceye kadar kovaladi. Ankara'ya sahib olan istikll davasina dserek bu kaleyi ve evresini ele geiren Ahi adini tasiyan cemaat, adalet issi Sultan Murad Han Gazi'nin yce kuvvetini ve erisilmez gcn grnce direnmeye imkn olmadigini anlamislar, hediye ve armaganlar derleyip padisahlara has peskeslerle sultanin otagina gelmisler, boyun egdiklerini bildirip kalenin anahtarlarini teslim etmislerdi. Onlarin bu tutumu padisahlik merhametine, sahlik yceligine uygun dstgnden tamami devlet hizmetine alindilar. Kale ile hisarin korunmasi iin asker ve dizdar birakildiktan sonra yakin evrede bulunan bazi kaleler de yneticilerinin elinden alinarak Osmanli lkesine katildi. Bu gzel sehir, yani Ankara pek ok geliri olan bir beldedir. Tarim rnleri yaninda zirh yapimiyla da taninmistir. Ayrica yn, moher ve daha baska nefis kumaslar burada dokunurdu. Bunlar, Iran, Arabistan, Bizans ve Prenk diyarina yollanirdi. O dnemlerin, byk lde tarim ve hayvanciliga dayali gelismis ekonomisi ile temayz eden Ankara, birok devlet ve beyligin dikkatlerini zerinde topluyordu. Bunun iindir ki Ankara'dan bahsederken Hammer de syle syleyecektir: "Iskender'in, Kk Asya'daki fetihlerinin kuzey noktasi olan bu sehir, Hilafetin ve Bizans Imparatorlugu'nun ykselis aglarinda Amuryum (Anamur) gibi, Kostantiniyye (Istanbul) ve Islm hkmdarlari arasinda srekli bir ekisme konusu idi. Harun Resid ile Me'mun Ankara'yi feth ettiler.

Harun Resid, Dogu Roma Imparatorlugu arazisi zerindeki zaferinin hatirasini ebedilestirmek iin Ankara'nin muhtesem iki kapi kanadini Bagdad'a nakl ettirdi. Ankara'nin elde bulunmasi, Murad iin nemli idi. Zira Orta Asya ticaretinin merkezi, Suriye ve Ermenistan'dan Trkiye ve Kilikya sahillerine giden yollarin merkez noktasi idi. Kk Asya'nin en zengin vilayetlerinden biri olan Ankara, eski aglarda yagli kuyruklu koyun srleri, uzun ve yumusak tyl keileri ile meshur oldugu gibi zamanimizda dahi rtleri, ynleri, bina harlarinin saglamligi, otuz alti esidi sayilan armutlarinin lezzeti, elmalari, zmleri gibi meyveleri de az shretli degildir. Ayas sulari da kaplica olmak ve iilmek iin en sifali sulardir. Keza Ankara, pehlivan yetistirmek ve ibadethaneleri ile de shret kazanmistir.

SULTAN MURAD'IN TESKILATILIGI


Murad Hdavendigr, Ankara'yi alip Karaman beyi tarafindan yapilan kiskirtmalarin sebep oldugu karisikliklari da bastirdiktan sonra gzlerini Avrupa'ya evirdi. Bu arada Sultan Murad, zamanin gerektirdigi bazi yeni kanun ve tesislere de bas vurmaktan geri kalmiyordu. Nitekim kendisinden nce bir sefere baslamadan evvel o agda en byk ve mertebe bakimindan en yksek sayilan taht merkezi olan Bursa kadiliginin, ordu kadiligi ile birlestirilmesini emr eder. Bylece ilk defa "kadiaskerlik messesesi" dogmus oldu. Byle bir messesenin teskiline de ihtiya vardi. nk daha nce her sefere ikista rtbesi en yksek olan taht kenti kadisi, seferlerde anlasmazliklari zer, askerlerin trelere gre nizam iinde hareket etmelerine bakardi. Murad zamaninda asker sayisinda meydana gelen byk artis, byle bir makamin ihdasina ihtiya gsterdi. Savasta ve barista islerin yrtlmesi, anlasmazliklarin giderilmesi, her trl zel durumlarin incelenmesi ve terekenin hesaplanmasi grevlerinin kadiaskerlere birakilmasi uygun grld. Bylece bu greve getirilen kimse, asker olan ve olmayan idareciler zerinde stn bir kontrol hakkina sahip bulunacaktir. O siralarda Bursa Kadisi olan andarli (Cendereli) Kara Halil Hayreddin Pasa en selahiyetli kisilerden ve kadilarin en ulularindan oldugu iin bu greve getirilmis oldu. Sultan Murad, zaman ve sartlarin gerektirdigi yenilikleri yapma ve tedbirlere bas vurmaktan ekinmiyordu. Gerekten, atalari en byk ocuklarini ordulara komutan tayin ederek onlari beylerbeyi sifati ile lkeler zapt etmeye gnderiyorlardi. Sultan Murad'in, delikanlilik agina gelmis oglunun bulunmamasindan dolayi en kidemli beylerden ve saltanatin temel direklerinden olan Lala Sahin Bey'in, asker ve ordunun tertibi, savas aralarinin saglanmasi iin "beylerbeyilik" grevi ile basa geirilmesi uygun grlmst. Bundan sonra o, deniz kenarinda, sayisiz askerin karsi tarafa geisini saglayacak gemiler yaptirmakla da grevlendirildi. Hammer, Beylerbeyligin, hanedanin disindan birine verilmesini daha degisik bir aidan degerlendirerek syle der: "Lala Sahin, beylerbeyi nvaniyla Osmanli ordularina bas komutan oldu. Beylerbeyi me'muriyeti Ayni zamanda vezirlik grevini de iine almaktadir nceki padisahlar zamaninda onlarin en yakin akrabasina veya byk ogullarina verilirdi. Nasil ki

Orhan'in biraderi Alaeddin ve ondan sonra oglu Sleyman'in bu iki hizmeti idare ettiklerini grmstk. Murad, bu sistemde bir karisiklik ve saltanat iin bir tehlike sezerek bundan sonra ogullarini msavere meclisine kabul etmemek ve asker bas komutanligini yabancilara tevdi' etmek suretiyle eski usl bozdu. Hkmete yeni bir gven veren bu sistem, Birinci Murad'dan sonra gelenler tarafindan da degistirilmemis ve ona uyulmustur.

SULTAN MURAD'IN RUMELI SIYASETI


Lala Sahin Pasa'nin orduyu toplamasi ve asker hazirliklarin yapilmasindan sonra Rummeli yakasina geildi. Padisah ilk nce kardesi Sleyman Pasa'nin mezarini ziyaret edip onun adina ve sevabi ona ait olmak zere sadaka dagitmisti. Sultan Murad bununla da yetinmeyerek onun adina vakiflar tesis etmisti. Bundan sonra hkmdar cihad iin yoluna devam etmisti. Ilk nce Gelibolu'dan fazla uzakta bulunmayan ve Elespon zerinde kurulmus olan Bontos kalesi kusatildi. Kale tekfuru byle sayisiz ve heybetli bir ordunun karsisinda tutunamayacagini anlayip kaleyi teslim eyledi. Bundan sonra da orlu zerine yryen Sultan Murad, orayi da fethederek yeniden ele geirdi. Daha nce belirtildigi gibi Edirne'ye varip orayi da fetheden Murad Hdavendigr, artik Balkanlar'da yerlesmek, mekan tutmak ve orayi yurt edinmek zere buraya yerlesir. Bilindigi gibi Edirne, Meri, Tunca ve Arda nehirlerinin kavsak noktasinda bulunmaktadir. Bu bakimdan buranin glsuyu ve glyagi Misir ve Iran'dakilerle boy lsecek bir durumdaydi. Sabunu, Suriye sabunlarini, sekerlemeleri Konya'ninkileri aratmazdi. Yerinin ve halkinin gzelligi dillere destandi. Osmanlilar, burayi Cenab-i Hak tarafindan zellikle korunan ve medeniyete pek ileri bir sehir saymislardir. Burasi sehri ssleyen yapilar, saraylar, arsilar, camiler, okullar ve kprler bakimindan pek ok seyyahin dikkatini ekmekteydi. Gerekten de Edirne, askerlik, siyaset ve ticaret mnasebetleri bakimindan sahip oldugu stratejik mevkii dolayisiyla Osmanli padisahlarinin taht merkezi olmaya degerdi. Bununla beraber Sultan Murad, ikametgah olarak Dimetoka'yi semis ve orada bir saray yaptirmisti. Sultan Murad'in, Edirne yerine Dimetoka'yi semesinin sebebi, o dnemde Dimetoka'nin daha bayindir ve mamur olmasi ile sarayinin Edirne'dekine gre daha iyi olmasi olarak gsterilmektedir. Padisah, Beylerbeyi Lala Sahin Pasa'nin Edirne'de oturmasini ve Kuzey Trakya'da fetihlere devam etmesini istemisti. Bu arada Evrenos da bu blgenin gneyinde Gmlcine ve Vardar gibi yerleri aldi. Bu iki sehirde Evrenos'un hatirasi, sadece bunlari feth etmis oldugu iin degil, fakat birok cami ile kervansaray yaptirdigi ve onlar iin yeteri kadar tahsisat bagladigi iin de sakli kalmistir. Lala Sahin'e gelince o, zafer sancaklarini Balkan eteklerine kadar ulastirmis ve en nemli yerlerden olup Belgrad'a kadar btn memlekete pirin vermekte olan iki Zagra (Eski ve Yeni) ile Filibe'yi almistir. Lala Sahin de Evrenos gibi Osmanli lkesine kattigi sehirlere ziynet veren ihtisamli yapilarla adini yasatmistir. Bunlar arasinda Filibe'de iki ok atimi uzunlugunda ve iki arabanin yanyana geebilecegi bir tas kpr anilabilir.

Lala Sahin Pasa'nin, Zagra'yi feth etmesinden sonra Osmanlilarin eline pek ok esir dsmst. Esir sayisi o kadar artmisti ki, bir adamin degeri yz yirmi bes aka gibi ok az sayilabilecek bir meblaga dsrmst. Hoca Saadeddin Efendi, gerek bu dnem ve gerekse nceki dnemde ortaya ikan "Pencik vergisi hakkinda bilgiler verir. Buna gre Karaman'da dogan fakih Kara Rstem, Karaman'dan Sultan Birinci Murad'in yanina gelir. Elde edilen diger ganimetlerin taksiminde olan uygulamanin esirler konusunda uygulanmadigini ve seriatin emr ettigi beste bir vergi demenin yapilmadigini grr. Bunun zerine hemen devrin kadiaskeri olan andarli Kara Halil'in huzuruna ikip diger ganimetlerden alindigi gibi esirlerden de beste bir hissenin devlet iin alinmasi gerektigini syler. andarli Halil'in, durumu Sultan'a arz etmesi zerine o da Kur'an ve Snnetin gereginin yerine getirilmesini ister. Durumun takdiri iin toplanan bir hey'et, her esir iin 125 aka fiyat takdir eder. Bu fiyatin beste biri olan 25 akanin pencik (humus) vergisi olarak devlet adina alinmasina, bu isin tedviri iin de Kara Rstem'in memur edilmesine karar verir. Sultan Murad, Edirne'den Bursa'ya dnnce komsu hkmdarlara Edirne'nin feth edildigine dair fetihnameler gnderdi. Bunlardan birinin rnegi Feridun Bey Mnseati (I, 93)'te verilmektedir.

BALKANLAR'DA OSMANLILAR'A KARSI KURULAN ILK ITTIFAK VE SIRP SINDIGI SAVASI


Osmanlilar, ele geirdikleri yerlerde teskilt kurup arazi islerini tanzim etmeye alisirlarken, Sirp ve Bulgarlar da Edirne ile Filibe'nin geri alinmasi iin faaliyetlerde bulunup papa vasitasiyle Avrupa'yi harekete geirmek istiyorlardi. 1364 yilinda Filibe'yi Osmanlilara teslim ederek ailesi ile birlikte Sirbistan'a gitmis olan Rum kale komutani, Sirbistan krali besinci Uros'a bas vurarak Trk kuvvetlerinin azligindan bahis ile onu Osmanlilar aleyhine kiskirtir. Sayet simdi bu isin zerine ciddiyetle varilmaz ve gz yumulacak olursa vaziyetin ileride ok daha vahim olacagini bildirir. Bundan baska Papa V. Urban'in tesviki ile Macar Krali Layos basta olmak zere Bulgar, Sirp, Eflak ve Bizanslilar arasinda bir ittifak saglanir. Balkanlar zerinde bir nfuz kurmak isteyen Macar Krali, bu ittifak neticesinde Osmanlilara karsi yapilan sefere bizzat istirak eder. Mttefik kuvvetlerin, Trkleri Balkanlardan atmak iin Meri vadisi boyunca Edirne'ye dogru yrmesi zerine Edirne'de bulunan Lala Sahin Pasa, bu tehlikeli durum karsisinda derhal Bursa'da bulunan Sultan I. Murad'a haber gndererek yardim ister. O, bununla da kalmayarak, maiyyetindeki komutanlardan Haci Ilbeyi'ni de 10.000 kisilik bir kuvvetle ileri gnderir. Haci Ilbeyi, mttefikler Meri nehrini getikten sonra onlara yetisebilmisti. Haci Ilbeyi, Meri nehrini geen ve kendilerine mukabele edilmedigi iin pervasizca hareket eden dsmanin gaflet ve sarhoslugundan istifade edip cesurane bir karar verir. Haci Ilbeyi 10.000 kisilik akinci kvveti ile gece yarisi dsman ordughina koldan baskin yapar. Asil byk Trk ordusunun kendilerini bastigini zanneden Halilar, byk bir bozguna ugradilar. Bir kismi kirildi, bir kismi da Meri'te boguldu. Gn dogarken kalabalik dsman ordusunun imha edilmeyen dkntleri kendilerini Meri nehrine zor attilar. Bunlardan byk bir kismi da nehirde boguldu. Macar krali Layos ise canini zor kurtardi. Rivayete gre bu kurtulusunu devamli

olarak boynuna asili vaziyette zerinde tasidigi Meryem'in tasvirine haml ettigi iin memleketine dndgnde bir skrane isareti olarak onun adina bir kilise yaptirmisti. Osmanli tarihlerinde Sirp Sindigi, yabanci tarihlerinde ise Meri veya irmen muharebesi diye bildirilen bu zafer ile Edirne ve Bati Trakya daha da emniyet altina alindi. Meri nehri ise tamamen Osmanli kontrolne girdi. Bu savasla Avrupa'da Osmanlilara karsi yapilan msterek bir mukavemete byk bir darbe indirildi. Sirp Sindigi savasi ile Trklerin Rumelide sr'atle ilerlemeleri saglandi. Bu sayede, Bosna'da oldugu gibi Balkan devletleri zerinde de hakimiyet tesis etmek isteyen Macarlarin nfuzu kirilmis oldu. Macarlarla Trkleri ilk defa karsi karsiya getiren bu savas, dsmanda yle bir korku izi birakmistir ki, Hammer'in ifadesiyle bu korkuyu ancak Hunyad (Kazikli Voyvoda) gibi birisi onu izale edebilmistir. Osmanlilarin, Balkanlardaki basarisi, Papa'yi yeni bir ittifak kurulmasi arayis ve tesebbsne sevk etti. Bizans Imparatoru, Macar Krali ve Italya'daki prenslerle is birligi yapmaya alisan Papa, Trklere karsi Hali seferi aildigini bildiren bir bildiri yayinladi. Ancak buna tek ciddi cevap, Savoy Dk U. Amadeo'dan geldi. Amadeo'ya bagli bir filo, 1366 yilinda Gelibolu'yu ele geirip tekrar Bizanslilara verdi. Fakat bu sirada Trkler, Trakya blgesine, durumun kendilerini pek etkilemeyecegi kadar yerlesmislerdi. Zaten kisa bir sre sonra Gelibolu tekrar alinacakti. Sultan Murad, mttefik dsman kuvvetlerinin Edirne zerine geldikleri haberini alinca derhal kuvvetlerini toplayip yola koyuldu. Fakat daha nce yol zerinde bulunan ve icabinda Rumeli'den dnerken korsan gemileri ile kendilerini tehdid edecek olan ve Katalan'larin elinde bulunan Biga'yi bizzat kendisi karadan, Edincik ve Gelibolu'dan getirttigi donanma da denizden muhasara etmisti. Bylece hem denizden hem de karadan kusatma altina alinan Biga zapt edilmisti. Biga'nin fethi esnasinda Sirp Sindigi zaferinin haberi gelmisti. Sultan buna ok sevinmis ve Allah'a hamd etmisti. Sultan Murad, Biga'daki evlerin gazilere taksim edilmesi ve kiliselerin cami haline getirilmesini de emr etmisti. Biga'nin fethinden sonra Bursa'ya dnen Sultan Murad, Sirp Sindigi muzafferiyetinin skranesi olarak Bilecik'te bir cami. Yenisehir'de bir imret ve Gazi Erenlerden Postin pus Baba'ya bir tekke; Bursa hisarinda bir cami ile ekirge'de bir imret, medrese, kaplica ve han yaptirmisti. Sultan Murad'in yaptirdigi bu hayir isleri ile ilgili olarak vakfiyesinden grendigimize gre o, btn bunlari ahiret azigi olarak insa ettirmis ve bunlara vakiflar tahsis etmistir. Anlasildigi kadari ile Osmanlilar, Trakya'da kazandiklari bu Sirp Sindigi zaferi ile gururlanip gevsemediler. Gerek gayeleri, Balkanlar'da yerlesip yurt tutmak oldugundan bu Hali seferi kendilerini ikaz ettigi iin arkadan gelecek olan tehlikelere karsi daha ok hazirlikli bulunmayi gerektiren tedbirleri almaktan geri kalmadilar. Muharebe ve dnemin siyas olaylari icabi 1365 yilinda devlet merkezini Bursa'dan Edirne'ye nakl ettiren Sultan Murad, kilicini yeniden kinindan ikarmak

lazim geldigini anlamisti. Zira barut kokusunu yakindan almaya baslayan Hiristiyanlik lemi, artik kendileri iin ortaya ikan bu tehlikenin farkina varmis bulunuyordu. Bu sebeple Hali seferlerini bir daha denemek isteyeceklerdi. Merkezin, Edirne'ye nakl edilmesinden sonra bu yeni taht sehri, saray, cami, medrese, imret gibi hayir eserleri ile dolduruldu.

SNNET DGN ve BURSA'DAKI HAYIR ESERLERI


Sultan Murad, Avrupa'da fetihlere devam etmek zere Bursa'dan hareket etmeden nce sehzadesi Byezid, Yakub ve Savci'nin snnet dgnlerini yapti. Gerek bu dgn gerekse Bursa'da yapilan eserler hakkinda Hoca Saadeddin, su bilgileri vermektedir: "hsan ve ltfu bol olan padisah, sapiklik yapilarini tek tek yikarak lkeler feth ederken btn puthaneleri viran eylemisti. Ama bundan sonra hayir yapilarini onarmak ve faydali binalari arttirmak gayesiyle btn gayretlerini sarf etmisti. Iyilik yapmak, adaletle hkm srmek, halki koruyacak tedbirleri almaya devam etmek ve Hz. Peygamberin snnetini yceltmek iin elinden geleni yapiyordu. Tahtkent Bursa'da nfus o kadar ogalmisti ki, cami ve mescidleri artirmak, imret ve ibadethaneleri yeniden ele almak gerekiyordu. evre lkelerde, gzel yaradilisli padisahin adaleti, ihsani ve basarili olanlari ykselttigi duyulmus oldugundan faziletli insanlar padisahin, otagini ziyarete heveslenmislerdi. Taninmis bilginlerin artisi ve kerem sahibi kisilerin ogalmasi her gn biraz daha kendini hissettirdiginden, gelip gidenleri agirlamak bu makamin sahibine aid olmakla ve gemis hkmdarlarin tutumlari da dikkate alinarak limler ve fazilet sahibi kimseler iin konaklayacaklari binalari yaptirmak da ona dsmst. Ilmin yayilmasi yolunda medrese ve egitim messeseleri insa ettirilmesini ngrdkleri kadar, temiz inanlari ve saf duygulan ile her zaman bid, zhid ve slih kisilerden, mesayih ve irsad sahiplerinden (mrsid) dilekleri oldugundan bu gibilere, yurtlarindan ayri dsenlere (garib), fakir ve zavallilara oturacaklari yerlerin yapilmasini da buyurmustu. Anlatildigina gre bu mutlu gnlerde Istanbul tekfuru, Yalova sahillerini yagmalamak ve Islm topraklarina zarar vermek iin bir ka gemi ile asker gndermeye cesaret etmisti. Ama Allah'in yardimi, Islm askerlerine siper olmus, bylece bu saskin grh (kalabalik) evrilip yok edilmisti. Bu savasta ele geirilenler arasinda bazi sanatkrlar da bulunuyordu. br ganimetlerle birlikte bunlar da baglanarak padisahin otagina gnderilmislerdi. Bunlar iinde bir de becerikli ve hner sahibi bir mimarin bulundugu anlasilinca hkmdar onu azad ederek yaptirilan hayir binalarina mimar ve usta basi tayin etmisti. Hkmdar, sarayin karsisina derhal bir cami yapilmasini emr etti. 767 (M. 1365) yilinda bu hayirli ise baslandi. Sehrin arka yakasinda hl Kaplica adi ile bilinen temizlik ve gzelligi ile vlen bir hamam yaptirdi. Bunun yani basinda da bir imret ve misafirhane ile mescid, mescidin st katinda medrese ve grenci hcreleri insa ettirdi. Gerekte bu

iki cami de deger ve yapi bakimindan yerlerini bulmuslardir. Sofa ve eyvanlarinin genisligi, stun ve kemerlerinin yapisi, iman ve inanan aik belgeleri olarak gzkr. Tamamlandiklari gnden zamanimiza kadar sabahin ilk isiklarinin dogusundan uykuya ekilen ana kadar genis alanlarinda farz ve nafile namazlar eda olunur. Zikir ve tesbihler edilir. Yine Bursa'da, Gkdere'nin su taksim yerinde bulunan mescid de bu Gazi Hnkr'in hayir eseridir. Ayrica Bilecik'te bir mescid, Yeni sehirde ise Postin pus demekle shret bulmus olan dervis iin de bir hankah yaptirmistir. Bunlara benzer daha nice yapilari vardir. Padisahlik burcunun yildizlan, devlet ggnn pariltilari olan sehzadeleri ki her biri birer inar gibiydiler. Yani bunlarin Bayezid Han, Yakub elebi ve Savci Bey'in Hz. Peygamber'in snneti geregince snnet edilmeleri, lkeler sahibi sultanin arzusu olmakla saltanat otaginda el baglamis kisiler, dgn hazirliklarini yapmak ve gereken tertibati almakla grevlendirildi. Sz edilen yilin ilk baharinda, ieklerin atigi demde sevin ve nes'e iinde yle gzel dgn ve dernek edildi ki, bu gk kubbe, altin bir sahan gibi parlayan gnes ve gms tabagi andiran ay'la donatildigindan beri, mislini grmemis. Isabetli tedbirler alan kisiler de benzerine rastlamamisti. Dernek kurulup davet edilenler yerlerini alinca sehzadelerin snnet edilmeleri buyrulmustu. Ondan sonra seyhlere, bilginlere kiymetli hil'atler ve hediyeler verildi. Fakir ve fukara da kurulan sofralarda doyuruldu. En sonunda davetliler, kiymetli armaganlarini, sayisiz hediyelerini kerem sahibi sahin otagina sundular."

BALKANLAR'DA YENI FETIHLER


Sultan Murad, Bursa'dan Rumeli'ye geip Bolonya zaferini kazandiktan sonra Edirne'ye dnms ve kisi orada geirmisti. Bu esnada Vezir-i azam andarli Hayreddin Pasa'yi, Rumeli'nin bati yakasinda bulunan Borlu, Iskete (Iskee) ve Marolya kalelerini almak zere buralara gndermisti. Evrenos Bey de andarli'nin idaresine verilmisti. nk Evrenos Bey bu blgeyi iyi taniyan bir kimse idi. Gmlcine'ye geldikleri zaman Hayreddin Pasa'nin bu sehirde kalmasi uygun grlerek Evrenos Bey, br beylerle birlikte Borlu ve Iskee zerine yrd. Aldigi gzel tedbirlerle bu lkeyi ele geirip, halkini da yurtlarinda birakti. Kalelere de isi bilen ve durumu kavrayacak olan erleri yerlestirdikten sonra Marolya kalesine geldi. Marolya aslinda bir kadin olup adi geen kalenin sahibi idi. Bu kadin, Serez hakiminin de akrabasi idi. Marolya, Serez'den yardim taleb etti. Oradan gelecek yardima gvendigi iin baslangita direndi. Yigite savasti. Bu yzden savas uzadi. Sonra Serez'den yardim gelmeyecegini anlayinca baris istemek zorunda kalip, kaleyi teslim etti. Sahibinin bir kadin olmasindan dolayi, daha sonra buraya "Avrathisari" dendi. Marolya kusatmasi devam ederken Sultan Murad, Serez zerine de Deli Balaban adinda gz pek bir yigidi gndermisti. Deli Balaban, Serez'i kusatma altina aldigi iin Marolya'ya yardim gelmemisti. Sultan Murad, Balaban'a yardim etmek zere Lala Sahin komutasinda kalabalik bir birlik gnderdi. Lala Sahin nce Kavala

kalesine yklenmis burayi bir hamlede zapt ederek gms madenlerini ele geirmisti. Oradan da Drama kalesine ynelmis ve kaleyi kisa bir zaman iinde feth etmisti. Oradan da Zihne'yi ele geirmisti. Halka karsi yumusak davranmis, herkesi kendi topraginda birakarak onlarin, sultanin adaletinden hosnud olmalarini saglamaya alismisti. Bu sekildeki tutum ve davranisin bir sonucu olarak Serez kalesine de baris yolu ile girilmisti. Ondan sonra da Karaferye kalesinin halkini zimmlik hukukuna tabi kilacagina inandirip sz verdikten sonra almisti. Feth edilen kalelerin bakim, onarim ve korunmasi islerini tamamladiktan sonra 776 (1374/1375) tarihinde toplanan ganimetlerle birlikte Sultan Murad'in yanina dnd. Sultan, bu kadar ganimeti ve lkeleri kendisine baris eden Allah'a hamd ettikten sonra Bursa'ya dogru harekete gemek istiyordu. Tam bu sirada Sirplarin kendi topraklarina hcum etmek gayesiyle byk bir ordu ile harekete gemek zere olduklari haberini aldi. Bunun zerine Sultan Murad, kalabalik bir ordu hazirlayarak byk oglu Yildirim Bayezid'i otaginda birakarak Gelibolu'ya gitti. Oradan da hi vakit kayb etmeden Sirp diyarina yneldi. Sirbistan hkmdari, Islm askerinin kalabalik oldugunu grnce, dizginlerini kais ynne evirerek hazine ve kiymetli esyalarini kalelere koyup, ekili araziyi yaktirip zahireyi yok ettikten sonra kaip gitmisti. lkenin halki da daglara ekilerek memleketi hos birakmisti. lkenin bos ve ekinlerin yakilmis olmasindan dolayi askerler bir kitlikla karsi karsiya kaldilar. Drt ay kadar sren bu hareketin sonunda Semendire yakininda bulunan Nis kalesinin feth edilmesine karar verilir. Bizans'in en mstahkem drt mevkiinden biri ve Trakya, Sirp ve Panuni arasindaki ulasim noktalarinin merkezi olan Nis zerine yryen Sultan Murad, zorlu ve kanli bir mcadele ile burayi ancak 25 gn sonra feth edebildi. Hoca Saadeddin'in ifadesine gre "kalenin saglamligina gvenen kfir, O yrenin btn malini bu kalede saklamisti." Buradan bir ok mal ve esir ganimet olarak alindi. Bylece ordudaki kitlik da giderilmis oldu. Byk Konstantin'in dogum yeri olan Nis'in Osmanlilarin eline getiginin duyulmasi zerine Lazar baris istemek zorunda kaldi. Hammer'in ifadesine gre her sene Padisaha bin libre gms gndermek istegi yerine getirildi. Hoca Saadeddin ise bu konuda syle der: "Padisah'a layik hediyeler ve armaganlarla eli gnderip, kulluklarini bildirip kapiya kabul edilmelerini diledi. yillik harac ikartip cihan hakiminin otagina sundu. Ayrica her yil elli okka gms gndermeyi de kabul etti." Bundan sonra Nis kalesi ile evresinin korunmasi iin tedbirler alindi. Bu arada harp ve sefer yorgunlugundan gcn yitirmis olan gazilere yurtlarina dnme izni verildi. Sultan Murad, ayni yil Sisman ile de baris yapti. nk Sisman, Sultan Murad'a birok hediye takdim etmis, bunun karsiliginda da sultan onu diger hkmdarlardan daha stn tutmus, onu tekrar lkesinin hakimi olarak yerinde birakmisti. Sadece her seferde padisahtan gelecek emre gre hazir olmasi gerektigi yolunda kendisine bir ferman verilmisti. Hammer, Sisman (Sosmanos)'in, vergi vermekten kurtulmak iin kizini Sultan Murad'a verdigini belirtir. Sonunda Avrupa'da baris kurulmustu. Orhan'in oglu (Sultan Murad), btn yorgunluklarini bir kenara atip artik dinlenebilirdi. Kisi, yeni devlet merkezi olan Edirne'de geirdi. Murad, zntsz, kedersiz ve savassiz alti yil iinde devletin i isleri ile ugrasti. Ordu teskilti dzeltildi. Sipahilerin timar usl ve bir nevi ulastirma askeri olan "Voynuk"larin kurulusu, mkemmel ve olgun duruma getirildi.

Asker malikneler (yurtluk)in timar ve zemete blnmesi, bazi kurallara baglandi. Islm'in diger sancaklarindan ayird edilmek zere sipahi sancaklari iin kirmizi renk seildi. Hz. Peygamber, alemi (sancak) iin gnes rengini (sanyi) begenmisti. Ftimler zemin (yesil), Emevler gndz (beyaz), Abbasler gece (siyah) renkleri almislardi. Osmanlilar da kan rengini kabul ettiler, Iran'da sofiler tarafindan o kadar saygi grms olan gk mavisi, birok asirdan beri Bizans sarayinin ve devletin sekin memurlarinin begendikleri renkti. Osmanlilar zamaninda bu renge hi ragbet gsterilmedigi gibi mavi, Msevlerin pabu ve serpuslarina tahsis edilmistir. Voynuk teskilati, padisahin tebeasindan olan hiristiyanlardan meydana gelmis bir asker grubu idi ki, seferlerde bayagi hizmetlerde kullaniliyorlardi. Ahirlari temizlemek, atlarin bakimi ve arabalari srmek bunlarin isi idi. Bu hizmetlerinden dolayi bunlar her trl vergiden muaf idiler. Osmanli sancaklarinin renginin tanzimi, asker maliknelerin islahi, voynuklarin tesisi gibi nemli kuruluslar, savasin sonuna dogru vefat eden Lala Sahin'in lm zerine beylerbeyi seilen Timurtas'in himmeti ile olmustu.

IRMEN ZAFERI
Osmanlilarin Balkanlardaki fetihleri, kisa bir zaman diliminde gereklesmisti. Bir bakima 10 yil iinde Gelibolu'dan Sirbisbtan'a kadar gelinmis, Adriyatik Denizi'ne kadar nfuz ve tesir sahasi kurulmustu. Avrupa, Osmanlilara karsi U. Hali seferini tertipleyerek Sirp Sindigindan 7 yil sonra tekrar talihini denemek istedi. Bununla beraber bu defa ki kuvvetlerinin eskiye gre biraz daha az oldugu, esas ve temel kuvvetlerin Sirplar tarafindan teskil edildigi anlasilmaktadir. Tarihte Ikinci Meri veya irmen savasi diye anilan bu muharebede Sirp Krali Vukasin ile kardesi veliahd prens Uglesa maktul dsmslerdi. Eflak (Romanya) prensi ise kamisti. Savasin bu sekilde sonulanmasi zerine Sirbistan'da hanedan ve iktidar degismisti. 26 Eyll 1371'de kazanilan bu zaferle, Osmanlilar iin Makedonya'nin kapilari ailmisti. Eski idarecilerinin tahakkmnden bikan halk, buralarda yeni bir sistem ve adalet anlayisi getiren Osmanlilari bekliyordu. Zira Sirp ve Bulgarlarin idaresi Bizans'inkinden de kt idi. Bu muharebe neticesinde Gazi Evrenos kuvvetleri tarafindan ikinci defa elde edilen Gmlcine'den baska Borla, Iskee ve Marolye; Kadiaskerlikten vezirlige ykseltilmis bulunan Kara Halil Hayreddin Pasa tarafindan da Kavala, Drama, Zihne ile Makedonya, Sirp kralliginin mhim sehirlerinden olan Serez ve daha sonra Karaferye zapt edildi. Sultan I. Murad, Serez ve havalisine Anadolu'dan asiretleri getirip yerlestirmisti. Osmanli Devleti'nin bu iskn politikasi, kurulustan itibaren devam etmekteydi. "Osmanli Devleti, kurulus devrinde konar-ger Trk asiretlerini yeni alinan blgelerin Trlestirilmesinde kullandigi gibi, yerlesik ahaliye nazaran savasi vasiflari, bir disiplin ve teskilt iinde olmalari sebebiyle de anlari fethedilen bu blgelere nakl etmistir. Nitekim Rumeli fatihi Sleyman Pasa zamaninda asiretlerin Rumeli'ye geirilip iskn edilmelerinde, feth edilen topraklardan kaan halkin yerini doldurmak gayesi de kismen rol oynamistir. Bu kabil iskan hareketleri, kurulus

devrinde devletin sik sik mracaat ettigi srgn usul ile yapilmakta idi. Bunlarin yanisira sonradan Rumeli'den de Anadolu'ya insan topluluklari nakledilmistir. Osmanlilar'in daha Rumeli'ye getikleri andan itibaren Trk topluluklarinin buraya nakledildikleri bilinmektedir. Trk topluluklarinin Rumeli'ye nakledilmeleri sirasinda, devlet tarafindan kendilerine zengin topraklar vermek, btn akrabalari ile geecek olanlara ise yurtluk, toprak ve timar gibi imtiyazlar tanimak suretiyle mhaceret tesvik edilmistir. Bu durum, ftuhati tesvik amaci tasidigi kadar, memleketin senlendirilmesi ve iskani gayesini de tasimaktaydi." irmen zaferinden faydalanan Trk akincilari, bir taraftan Adriyatik sahillerini, diger taraftan Yunanistan'a inerek Attika yarimadasini taradilar. Bu sekilde Osmanli Devleti'nin tesir sahasi, hemen hemen btn Balkanlari iine alan bir genislige ulasti. irmen zaferinin meyveleri derhal toplanmaya baslandi. Bunun iin Sultan Murad, Rumeli fthati plnini emin, metin ve seri adimlarla gereklestirmeye alisiyordu. Bu plnin iyi bir sekilde uygulanabilmesi iin de gerekli tesebbslerde bulunuluyordu. Nitekim bu maksatla Evrenos Bey, uc olarak kabul edilen Serez'i kendisine merkez yapti. Fakat daha sonra Bizans Impartorunun oglu olan Selanik valisi Manuel, Serez'i ele geirmek iin bir ayaklanma tertipledi ise de bu ayaklanma vezir Halil Hayreddin Pasa tarafindan bastirilmisti. Btn bu muvaffakiyetlerden sonra Osmanli kuvvetleri, Vardar nehri vadilerine girerken karsilarinda durabilecek bir kuvvet kalmamisti. Bylece bir buuk veya iki sene gibi, harp ve devletler tarihi iin ok az denebilecek bir srede Vardar'in dogusundaki yerler Osmanli hakimiyeti altina girmisti. Bu esnada akinci kuvvetleri de Balkan yarimadasinin batisina dogru akinlarina baslamislardi. Bulgar Krali Sisman ile Makedonya Sirp Krali'nin Samakov'da birlikte maglup olduktan sonra Kstendil'in elden ikmasi beklenen bir hadise idi. Hammer'in ifadesine gre, birok kaplicasi, hasmetli kubbelerle rtl on iki kkrtl suyu, sehrin her tarafina iilecek su dagitan kanallari ve dagdan inen irmaklarla sulanan baheleri ile taninan Kstendil, ayni zamanda yakinlarinda altin ve gmsten para basilan bir yer olmasi bakimindan da dikkat ekerdi. 1372 yilinda Kstendil ile evresi feth edilerek burada bulunan Bulgar Prensi arie Evdokia'nin oglu Kostantin, her trl vergiden muaf olma karsiliginda sehrin (Kstendil) anahtarini Sultan Murad'a teslim etti. Bylece Kostantin, Osmanli hakimiyetini kabul ile vergi ve gerektiginde asker vermeyi taahhud etti. Hoca Saadeddin, Kstendil'in fethi ile ilgili olarak sunlari syler: "Adaleti ile lkeleri tutan padisah, Allah'in verdigi destek ile ailan bahtini degerlendirerek cihad tresini srdrmek ve yeni lkeler zapt eylemek iin btn tedbirlerini almis bulunuyordu. Devletin gelismesi ile kendi z benliginde yeni fetihlerin ve zlenen basarilarin belirmis olmasi, onu cihad sancaklarini ama yolunda btn gayret ve himmetiyle alismaya yneltmisti. Rumeli uclarinda cihad yolunda ugrasan iyi niyetli beylerin, lkeler feth eden padisahi agirmalari zerine 773 (M. 1372) yilinin baharinda byk bir ordu ile tekrar Rumeli yakasina geti. Ilk is

olarak Lala Sahin'in Kstendil blgesinde almis oldugu yerleri korumak ve geride kalan topraklar zerinde kendi bayraklarini amak iin bu blgeye hareket etti. Kstendil tekfuru olan Konstantin, lkesinin genisligi ve ordusunun kalabalikligi ile evrede taninmis, Bulgar diyarinin hkmdari, altin ve gms madenlerinin bulundugu blgelerin de hkimi olmakla shret yapmisti. Gcnn stnlgne gururlanarak evresindeki "mulke itaat etmez" bagimsizlik arzusu kara kafasindan ikmazdi. Ama lkeler aan padisahin heybeti yregine tesir etmekle onun stn gc ve kudreti ile kendi lkesine dogru gelisi, devlet ve ikbal ile zerine yryse getigi haberi kulagina ulasinca, yenilecegini anlamis ye boyun egme yolunu tutmasi gerektigini kavramisti. Bunun iin Kostantin, padisahi kendisine layik hediyeler ve degerli armaganlarla karsiladi. Sahip oldugu kalelerin anahtarlarini teslim ederek kulluk yolunda gerekenleri yerine getirdi. Bylece padisahin iltifatini kazanmakla sevindi. deyecegi cizye ve harac ta tesbit edildikten sonra memleketini ynetme grevinin kendisine verildigini bildiren fermani aldi. Zamanin hkmdari da bu basaridan sonra tekrar Bursa'ya dnd." Osmanlilarin, Makedonya'yi feth ederek Kstendil'e gelmeleri Yukari Sirbistan despotu Lazar Grebliyanovi'i, Sultan Murad'la anlasmaya zorladi. Lazar, Osmanlilara vergi ile birlikte asker vermeyi de kabul ediyordu. Bu sekilde kral, prens ve despotlarin hakimiyetini taniyarak vergi ve gerektigi zaman muharebelerde yardimci kuvvet vermeleri genis lde fetihlerde bulunan Trk devleti iin byk faydalar ve basarilar temin etti.

PADISAHIN RUMELIYE TEKRAR DNS


Sultan Murad, Bursa'da bulundugu sirada 774 (1373) yilinda Vize sancak beyi Sirmerd Bey'den bir haber almisti. Bu haberde, Bizans Imparatoru'nun asker gndererek Vize evresini yagmalamaya ve halka zarar vermeye kalkistigi, ayrica kaleyi almaya yeltendigi bildiriliyordu. Bu istihbarat zerine hkmdar, derhal ordunun toplanmasini emr ederek sr'atle Gelibolu'dan karsi tarafa geti. Kuvvetlerini Malkara'da topladi. Lala Sahin, Evrenos Bey ve diger beyler, Malkara'da padisaha iltihak ettiler. Askerin bir kismini Ipsala civarindaki Ferecik kalesinin zaptina gnderip kendisi de atalca taraflarina yryerek Incegiz ve atalburgaz kalelerini aldi. atalburgaz hakimi, Incegiz hkiminin akibetini grenmis bulundugundan hisari Sultan Murad'a teslim etti. Bu sebeple de hkmdarin ihsanlarina mazhar oldu. Tam bu esnada Lala Sahin Pasa'nin da Ferecik kalesini aldigi haberi geldi. Bu haberden kisa bir mddet sonra bizzat Lala Sahin Pasa bir ok mal ve ganimetle padisahin otagina geldi. Sultan, buradan Incegiz yresinde bulunan Bolonya (Apolonya) kalesini almak zere hareket etti. Burada on bes gn kadar bir savas oldu. Buna ragmen kale bir trl dsmyordu. Sultan, bu kadar nemsiz bir kale ile vakit kayb etmeye degmeyecegini dsnms olmali ki, kusatmayi devam ettirmek iin orada kk bir kuvvet birakip oradan ayrilmaya karar vermek zere iken kale duvarlarindan birinin yikilmak zere oldugunu grenir. Bunun zerine Padisah,

Lala Sahin Pasa'yi hemen kale zerine gnderir o da orayi feth eder. Zengin ganimetlerle hkmdarin otagina dnen Pasa, kale halkini yer ve yurtlarinda birakmisti. Sultan Murad, Bolonya kalesinin duvarlarinin yikilmak zere oldugu haberini aldigi zaman bir inar agacina dayanmakta idi. Bu aga, o zamandan beri "ugurlu inar" diye anilir oldu. Fakat Hoca Saadeddin bunun inar degil kavak oldugunu ve kendisine "Devletl Kavak" dendigini belirtir ki, "hkmdarin dolastigi yesil ayirlik" ifadesi de bunun kavak olacagini gstermektedir. Osmanli Tarihi, "skf adi verilen islemeli klahlarin ilk defa kullanilmasini bu muharebe sonunda ulasilan zafer ve Bolonya'nin fethine baglar. Altin tellerle islenen bu klahlar Kapi kullarina tahsis edilmistir. Rivayetler bu olayin syle gereklestigini belirtirler: Kaleyi kusatanlar, pekok altin ve gms ganimetlerle Bolonya'dan ekildikleri sirada hkmdar, askerlerinden birinin basina ve klahinin altina bir tas koymus oldugunu fakat bunu tamamiyla gizleyemedigini grms. Bunun zerine o askeri huzuruna agirarak beste biri hazineye ait olan degerli bir seyi gizlemeye alismasini ayiplar. Hoca Saadeddin Efendi bu hadiseyi anlatirken syle der: "Sipahi, padisahin keremine ve ulu tutumuna gvendiginden ltuf ve ihsaninin genisligine, himmetinin bolluguna inandigindan gizledigi sirri aikladi ve kaptirmak korkusuyla sakladigi tasi meydana ikardi. Sonra syle dedi: "Sahimin devleti, ben, yoluna toprak olana bu sevin klahini giydirmekle mutlu kilmistir. Onu baskasinin elinden kurtarmak iin byle yaptim" demisti. Bu aik szler, bas taci edilecek bu dogruluk, o kiymetli tac kadar degerli davranis, keremli olmayi seven sah, yceler ycesi padisah katinda deger bulmus, kerem dolu yeller ltf denizlerini dalgalandirmis ve o altin taci (tas) anilan gaziye armagan etmesine sebep olmustu." Padisah, tasi askere biraktiktan sonra bunun bir hatirasi olmak zere de muhafizlari ile subaylarinin bundan byle sirma islemeli klah giymelerini emretti. Sultan Murad'in elbisesi satafatli degildi. O zamana kadar Germiyan fabrikalarinda yapilmis kumaslardan kirmizi renkli kaftan ve cbbe giyerdi. Basina da yine ayni blgede islenmis beyaz renkte ince bir bez sarardi. Fakat sonradan bu basligini degistirmisti. Tarihlerde verilen bu bilgilerin dogrulugunu tesbit, biraz zor grnmektedir. Hoca Saadeddin'in ifadesine gre muhtemelen o kilik kiyafet o gnlerde yayilmis olabilir. skfn, Gazi Sleyman Pasa'nin bir bulusu oldugu kesindir. Osmanli akinlari Rumeli'de devam ederken padisah, devletin i ve dis siyasetini belli bir l dahilinde tarassut ediyordu. Padisahin uyanik ve keskin bakisi, gerek Anadolu, gerek Bizans ve Balkanlarin siyas ve ictima dzensizligini, avucunun ii kadar aik gryor, onun iin de apraz menfaatlerin ugras meydani olan Rumeli cografyasini tepeden inme bir mdahale ile nce siyas ve asker mnda ele geirmek sonra da ictima ve meden alanda yeni bir nizama tabi tutmak zaruretini hissediyordu.

Bu dnemde Orta Avrupa olsun, Balkanlar olsun, birbirlerini disleyen, kemirip kanini ien dsman unsurlarin kaynasip arpistigi bir sel yatagi haline gelmisti. Hele gittike kabugunun iine bzlen Bizans Imparatorlugunda, debdebe ve tesrifattan ibaret kalmis lkesiz bir imparator vardi ki, bir yandan Osmanlilara boyun egerken, bir yandan da o bitip tkenmez i kavgalari, kanli didismeleri vahset ve zulm aliskanligi tarih ve an'anev dekoru iinde btn dehsetiyle devam etmekte bulunuyordu. Baska bir ifade ile Bizans kt idare ediliyordu. Nitekim tarihi Dukas, Imparator Ioannis Paleologos'u su cmlelerle tavsif ederken bir hakikata parmak basmis oluyordu. "Imparator Ioannis, budala idi. Yalniz kadinlarin gzel veya irkin olup olmadiklarini ve kimin karisi bulundugunu ve nasil ele geirecegini bilirdi. Diger hususat iin memleketi gelisi gzel idare ederdi."

BALKANLAR'DAKI FETIHLER
Sirp Sindigi zaferinden sonra Balkanlar'daki uc blgelerini sag, orta ve sol kanatlara blen Sultan Murad, koldan fetih hareketlerini baslatti. Sag kanat yani dogu sinir blgesi dogrudan dogruya Sultan Murad'in kendi komutasi altinda idi. Sol kanat yani bati blgesi komutani Evrenos Bey, orta kol komutani ise Kara Timurtas Pasa idi. 1365 yilinda Dalmaya kiyilarinin gneyindeki Dubrovnik (Raguza) Cumhuriyeti, Osmanli himayesini kabul eden bir muahede imzaladi. Ticaretle ugrasan bu kk Slav cumhuriyetinin ileriyi grebilmesi, onun asirlarca devam edecek olan hayatini garanti altina almasina sebep olmustu. Osmanlilar, yillik vergi karsiliginda bu devletigin i islerine karismadiklari gibi onu ortadan kaldirip ilga da etmediler. Dubrovnik'in himaye altina alinmasi ile Trkler, Adriyatik denizine dayanmis oluyorlardi. Halbuki bu esnada daha Akdeniz'e ikmamislardi. Gmlcine'yi ikamet merkezi olarak seen Gazi Evrenos Bey, Sirp Sindigi'dan kisa bir mddet sonra Serez'i zapt etmisti. Fakat henz Drama ile Kavala, Bizans'in idaresinde idi. Sultan Murad, Sirp Krali Stefan Dusan'in lmnden sonra Bulgar Prensi Ivan Aleksandr tarafindan alinan Trakya'nin Karadeniz kiyilarini denetimi altina aldi. Bylece Bizans'in Avrupa ile olan son karayolu bagi da kesildi. Bizans Imparatoru bu duruma bir are bulabilmek iin Roma'ya gitti. Drt kardinal huzurunda ve Saint Plerre Kilisesi'nde Ortodoks mezhebinin sapikliklarindan tevbe ve istigfar edip Latin Kilisesi'nin (Katolik) evladi oldu. Buna karsilik olarak da Papa, Bati dnyasindan kendisi iin byk lde yardim temin edecegi vaadinde bulundu. Fakat bu merasim, sahs menfaatlerin disinda samimi bir alis veris degildi. Bunun en belirgin delili ise Imparator'un Bizans'a dndg zaman, gittiginden daha da eli bos kalmasi ve mid ettigi yardimdan bir zerre dahi bulamamasi idi. 1369'da Roma'da resmen Katolik olan Imparator, Istanbul'a dner dnmez tekrar Ortodoks mezhebine

dnd. Byle siyas manevralar ile padisahin itimadini da bsbtn kayb eden Bizans Imparatoru, daha da zebun ve aresiz kalmis bulunuyordu. Bu asirlarda Ortodoks ve Katolik mezhepleri arasinda mnaferet ve ekisme o dereceye varmisti ki, bir Ortodoks, Trk idaresini Katolik idareye tercih ediyordu. Katolikler iin de durum bundan pek farkli degildi. 1367'de Kara Ali Bey oglu Timurtas Pasa, Tunca zerindeki Yanbolu'yu, Lala Sahin Pasa ise Samakov'u aldi. Samakov, Sofya'nin 50 km. kadar gneydogusunda idi. Sultan Murad da 1368'de Hayrabolu'yu, 1369 yilinda Kirkkilise (Kirklareli), Pinarhisar ve Vize'yi Bizanslilardan geri aldi. Buralar daha nce feth edilmis olmalarina ragmen bir ara Bizans tarafindan tekrar isgal edilmislerdi. Blgenin bu nemli sehirlerinin yeniden Osmanlilarin idaresine gemesi zerine, Bizans'in elinde Trakya'da fazla bir sey kalmadi. Tuna nehrinden Rodop Balkanlarina kadar orta ve gney Bulgaristan ile Osmanli fetihlerinden nce de kismen Trakya'ya sahip olan Bulgar Krali Yuvan Sisman, Osmanlilarla basa ikamayacagini anlayinca onlarla baris antlasmasi yapti. Bylece Osmanli himayesini benimsedigi gibi vergi vermeyi de kabul etmek zorunda kaldi. Bu arada Kral Sisman, kizkardesi prenses Marya'yi da Sultan Murad'la evlendirmek suretiyle akrabalik tesis etmek ve bu sayede Osmanlilarin gcnden de istifade etmek istiyordu. Gerekten de Sisman, kendisine muhalefet edip Macarlari Vidin'e sokmus olan kardesi Stratisimir'e karsi Murad'la Ulahlardan yardim alarak Vidin zerine gitmisse de muvaffak olamadi. Bu siralarda Trklerin, Bulgaristan ftuhati devam etmeye kararli grnyordu. Bu durumu gren ve daha nce devlet merkezi olan Tirnova'ya gelmis olan Bulgar Krali Sisman, Sirbistan Krali ile anlasarak birlikte Osmanlilar zerine hcum etmeyi kararlastirdilar. Lala Sahin Pasa, bu orduyu perisan etti. Bu amurlu meydan muharebesi ile Kuzey Bulgaristan kapilari da Trkler'e ailmis oldu.

SULTAN MURAD'lN ANADOLU SIYASETI ve YILDIRIM BYEZID'IN EVLENMESI


Birinci Murad'in, savas gnlerinde oldugu gibi baris zamanlarinda da yegne emeli, Avrupa ve Asya'da fetihleri devam edip sinirlarini genisletmekti. Bu sebeple o, Rumeli'deki hkimiyetini saglamlastirirken, Anadolu birligini saglamak gayesiyle de buradaki beylikleri de topraklarina katma siyaseti gdyordu. Fakat bunu gereklestirmek iin Anadolu'daki beyliklerle atismaya girmemeye ve barisi bir siyaset takip etmeye azam dikkati gsteriyordu: Bu siyaseti byk bir maharetle uygulayan Sultan Murad, Karaman ogullarinin tehdid ve tazyiki karsisinda Osmanlilara dayanmak ihtiyacini duyan Germiyan oglu Sleyman Sah (1361-1387)'in arzusu zerine oglu Bayezid'i, Sleyman Sah'in kizi Devlet Hatun ile evlendirdi. Tarih kaynaklarimizda uzun uzadiya anlatilan ve hakkinda teferruatli bilgi verilen bu evlilik, Sleyman Sah'in arzusu zerine olmustu. Buna gre Sleyman Sah, oglu II. Yakub Bey'i yanina agirip kendilerinin ve memleketlerinin Karamanlilardan korunmasinin g oldugunu, bu yzden Osmanlilar ile yakinlik kurmayi dsndgn, bunun iin de kizi Devlet Hatun'u Murad'in oglu Byezid'e vermeyi

dsndgn sylemisti. Yakub Bey, yasli babasinin bu teklif ve arzusunu kabul etmis olmali ki, Sultan Murad'a, Ishak Fakih adinda saygi deger bir kisi ile Germiyan lkesinin bazi ileri gelenlerini elilikle grevlendirip gnderirler. Her ne kadar Hammer, "Bu sebeple byk oglu Yildirim Byezid'e komsusu Germiyan hkiminin kizini almak istedi. Bu evlilik, padisahin arzularina pek uygun dsyordu. nk gen prenses eyiz olarak kocasina babasinin en gzel yerlerini getiriyordu" diyorsa da o gnn sartlari ve gittike yildizi parlayan Osmanlilarin durumu dsnlnce bu teklifin bizzat Germiyan Beyi Sleyman Sah'tan gelmis olmasi yadirganmamalidir. Bununla beraber bu meselenin daha nce gayri resm olarak grslp konusuldugu, ancak her iki tarafin arzusunun aika ortaya konmasi zerine erkek tarafi olarak ilk resm tesebbsn Sultan Murad'dan geldigini dsnebiliriz. Germiyan Beyi Sleyman Sah'in elisini, Edirne'de kabul eden Sultan Murad, onun getirdigi kiymetli hediyeleri kabul ettikten ve onu lkesine gnderdikten sonra dgn hazirliklarina baslamak zere kendisi de Bursa'ya gelir. Ilk is olarak bu mutlu ve neseli dgne katilmak iin Mslman hkamdar ve beylere davetiyeler gtrmek zere eliler gnderir. Hicr 783 (1381) yilinda gereklesen bu dgnle ilgili olarak kaynaklar, su ortak bilgileri vermektedirler: Murad , kizi istemek zere Ktahya'ya Bursa kadisi Hoca Mahmud Efendi, Kapi kullarindan Emir-i lem Aksungur Aga, Samsa avus'un oglu avusbasi Demirhan, Yildirim Byezid'in dadisi ile Kadi Mahmud Efendi'nin ve Aksungur'un eslerini (zevcelerini) gnderdi. Sleyman Sah da Cemaleddin Ishak Fakih'i bir heyetle I. Murad'a gnderdi. Ishak Fakih bu heyetle giderken yaninda pek ok hediyeler de gtrmst. Bu hediyelerin iinde meshur Germiyan atlari, Denizli bezleri, altin ve gms gibi gayet kiymetli esya bulunuyordu. Her iki taraf da kendi memleketlerinde tantanali bir sekilde dgn yapmislardi. Murad'in Bursa'da yaptigi dgn hakkinda kaynaklarda bir hayli bilgi bulunmaktadir. Bu bilgi sayesinde o gnn rf, adet, kltr ve folkloru hakkinda nemli sayilacak malumata sahip oluyoruz. Bu da bize dnemin ekonomik, sosyal ve siyas vaziyetini gsterme bakimindan nem tasimaktadir. Buna gre dgn syle olmustur: "Hazirliklar tamamlandi. Etrafin beylerine davetiler gnderdiler. Karamanoglu, Hamidoglu, Menteseoglu, Saruhanoglu, Kastamonu'da Isfendiyar ve Misir Sultanini davet ettiler. Kendi lkesindeki sancak beylerini de agirdilar. Evrenos Gazi'yi de davet ettiler. Ondan sonra dgne basladilar. Etrafin elileri geldiler. Beylerden hediyeler getirdiler. Iyi atlar, katarla develer ve fevkalade seyler getirdiler. Herkes det zre hediyesini verdi. Herkes mertebesine gre yerli yerinde oturdu. Misir Sultani'nin elisi dahi gel-di. O da hediyesini (sau) takdim etti. Ona btn elilerin stnde yer gsterdiler, oturdu. Bunlar, tamam olup oturduktan sonra izin verildi. Kendi sancak beyleri geldi. Hepsi mertebesine gre hediyelerini arz ettiler. Evrenos Gazi'nin hediyeleri ileri geldi. Yz kul ve yz kizoglan cariye. On oglanin elinde ii flori dolu on gms tepsi. Ve on oglanin elinde dahi on altin tepsi ve seksenin elinde gms ibrik ve gms masrapa. Elhasil bunlarin her birinin eli bos degildi. Btn etraftan gelen eliler hayrette kaldilar ki, bu hanin bir kulu byle byk hediyelerle

geldi. Murad Han Gazi gr ki neylese gerektir? Evrenos Beyin getirdigi kullan, karavaslari (criye) etraftan gelen bu elilere taksim etti. Etrafin elilerinin getirdigi atlari da Evrenos'a verdi. Gelen paradan bir kismini da Evrenos'a verdi. Kalanini bilgin ve yoksullara dagitti. Kendisine bir sey birakmadi. Bu dgn kim Murad Han etti kardas Yayildi sofralar dkld ok as Bir ay tamam yenildi nimetler Fakir gani v hem yedi evbas." Sultan Murad, gelini almak zere Bursa kadisi Hoca Efendi'yi, Sancaktari Aksungur'u, Samsa avus'un oglu avusbasi Demirhan'i, kadi efendi ile sancaktarin eslerini ve Yildirim'in dadisini bin kisiden fazla bir birlikle Ktahya'ya gnderdi. Sultanin temsilcileri Ktahya'ya yaklasinca Germiyanoglu Sleyman Sah, lkesinin ileri gelenlerini karsilayici olarak gndererek agirlamada, ikram ve iltifatta bulunmus, gereken saygiyi eksiksiz yerine getirmisti. Misafirlerin her birini durumlarina gre bir konaga indirmis ve herkesin degerine gre uygun yerler gstermisti. Bu suretle ziyafetler ekilmis, ev sahipliginin gerektirdigi btn grevler hakkiyla yerine getirilmisti. Bundan sonra da dgn ve nikah trenlerine baslandi. Nikah, ser'-i serif zere kiyildi. Nikahtan sonra kizini gelin olarak veren Sleyman Sah, eyiz olarak sunulan Ktahya, Simav, Egrigz (Emet) ve Tavsanli'nin devir tarihini de belirterek asnigirbasi Pasacik Aga'yi da yanlarina vererek gnderdi. Aksungur Aga, teslim alinacak kalelerin muhafaza tedbirlerini aldiktan sonra hep birlikte padisahin otagina (Bursa) dogru yola koyuldular. Bursa'ya yaklastiklari zaman devletin ileri gelenleri, padisahin yakinlari ve davetliler, sevin iinde onlari karsilayip sultanin sarayinda harem dairesine indirdiler. Gerek gayesi, Rumeli ftuhatini daha batilara gtrmek olan Sultan Murad, bir taraftan bu plnini uygularken bir taraftan da Anadolu'da birligi kurmaya gayret ediyordu. Bununla beraber mmkn mertebe Anadolu'da savas yapmadan bunu gereklestirmek istiyordu. Zira Anadolu'daki beyliklerin sakinleri de mslmandi. Bunun iin de bazi tedbirlere basvuruyor ve areler dsnyordu. Bu gayesinin gereklesmesi iin akrabalik tesisine gayret ediyordu. Nitekim Ktahya, Simav, Egrigz (Emet) Ve Tavsanli'nin Osmanli idaresine gemesi bu akrabaliklardan biri vasitasi ile gereklesmistir ki bu da, bir zamanlar babasi Orhan Gazi'ye kafa tutmus olan Germiyanoglu'nun, daha nce penelestigi adamin oglu ile hos geinmekten baska aresinin olmadigini anlamasi ile mmkn olmustur. Germiyanoglu, er ge Osmanli hududlari iine girmesi mukadder olan topraklarini pdisaha, kizini da sehzdesi Byezid'e vermek suretiyle siyaset sahnesinden sessizce uzaklasmaya ve sakin bir hayat yasamaya baslamisti. Mkrimin Halil Bey, Osmanlilara verilen yerler arasinda zikredilen Ktahya'nin, beyligin merkezi olmasi hasebiyle verilemeyecegini ileri srmekte ise de arsiv belgeleri, Ktahya'nin da verildigini gstermektedir. Nitekim Sleyman Sah da

buranin verilmesi zerine Kula'ya ekilmistir. Sleyman Sah, Karaman ogullarindan korunmak iin beyligin devaminin bu yolda mmkn olacagini grmstr. 1381 yilinda yapilan dgn dolayisiyla eyiz olarak verilen bir kisim Germiyan topraginin tesbiti "Tapu Tahrir Defterleri"nden de mmkn olmaktadir.

BAZI SEHIRLERIN HAMID OGULLARI'NDAN SATIN ALINMASI


Anadolu Beylikleri arasinda padisahin tasavvurlarini sezerek Germiyanoglunu takib eden Hamideli Emiri de Germiyan'la Karaman arasindaki topraklarini satmak suretiyle hem izzet-i nefsini kurtarmis, hem de boy lsemeyecegi bir rakibin karsisinda haddini bilerek zararli ikmamistir. Yildirim Byezid'in dgnnn sonunda misafirlerin dagilmasi esnasinda Murad Hdavendigr, Hamideli Beyi olan Hseyn'in elisine Hoca Saadeddin'in dili ile "Biraderim Hseyin Bey'e bizden selam edp diyesin ki aramizda olan sevgi ve dostluk ve birlik geregi bir iltimasimiz (istegimiz) vardir. Kabul ettigini bildiren cevabini ve bununla ilgili haberi bekledigimizi bileler." Bundan sonra Karaman beylerinin kendi lkesine karsi iyi niyet ve dostluk beslemedigini, Karaman tarafinda, Hamideli'ne bagli birok kale, sinirlarimizin korunmasi bakimindan bize gerekmektedir dedikten sonra o kalelerin usulnce satilip kendi mlkleri haline getirilmesini ister. Bu sayede de ikisi arasinda (Osmanli-Hamideli) yeniden kuvvetli dostluk baglan kurulmus olsun. Bu dnemde Hseyin Bey de zaman zaman Karamanlilarin saldirilarina ugramakta ve onlardan zarar grmekte idi. Simdi Sultan Murad'in ne demek istedigini anlamis ve onun komsusu olmayi ister olmustu. Fakat, kararlastirilmamis olan satis meselesi ylece duruyordu. Bu esnada Sultan Murad, Ktahya'yi ziyaret etmek zere yola ikmisti ki, Hamid eli hakimi Hseyin Bey, padisahin bu geziyi kendi lkesini ele geirmek iin tertipledigini sanarak biraz nce sz edilen konuyu tekrar ele alarak padisaha satma isine razi olduguna dair haber gnderdi. Bu haber padisaha ulasinca, Beysehir, Seydisehir, Yalva, Karaaga ve Isparta kalelerini satin almak zere temsilcisini gndererek bu kaleler iin epeyce bir para (80000 altin) der. Hseyin Bey, sznden dnmeyerek anilan para karsiliginda isimleri zikr edilen kaleleri satmaya karar verir. Sultanin temsilcisi ile kanunlara uygun olarak Mslman kadilarin imzalari ile satis akdi gereklesmis olur. Bylece bu sehirler de Osmanli Devleti'nin idaresine girmis oldu. Bu sehirlerin Osmanli idaresine girmesi ile Osmanlilarin Anadolu'daki varliklari daha iyi bir sekilde hissedilmeye baslandi. 783 (M. 1381) tarihinde gereklesen bu satis muamelesinden sonra Sultan Murad, adi geen kalelere, kendi adamlarim yerlestirerek oralari timar haline getirdikten sonra Bursa'ya tekrar dner. Grldg gibi Byezid'in evlenmesi, Osmanli Devleti'ne genis ve zengin bazi topraklari baglamisti. Yine bu evlilik trenleri esnasinda Hamideli hakimi Hseyin Bey'den Karaman'a komsu olan alti sehir alinmisti. yle anlasiliyor ki, Hseyin Bey, baslangita buralari vermek istememekteydi. Fakat padisahin gc karsisinda duramayacagini anlayinca bu sehirleri satmak zorunda kalmisti. Bu satis isinden sonra Anadolu'da Seluklu topraklarini blsen beyliklerden , beyliklerinin Osmanli Devleti idaresine girdigini grms oluyorlardi. Bunlar, Karesi, Germiyan ve

Hamideli beylikleri idi. Bunlardan ilki Orhan Gazi'nin fetihleri ile, ikincisi kizinin Byezid ile evlenmesi ile, ncs de satisla olmustu.

OSMANLI-CANDAROGULLARI MNASEBETLERI
Candarogullari'nin, Osmanli hkimiyetini kabul etmek zorunda kalmasi, Anadolu birliginin kurulmasi bakimindan atilmis nemli bir adimdir. Kastamonu, Sinop ve evrelerinde bir beylik kurmus olan Candarogullari, aslen Trkmen bir ailedendir. Beyligin kurucusu Semseddin Yaman Candar'dir. Osmanli Devleti'nin, Balkanlar'da giristigi sistemli ve planli fetihlerden sonra Anadolu'da Germiyanogullari ile Hamidogullari'na ait bazi yerlere sahip olmasi, Candarogullari tarafindan endise ile karsilaniyordu. Candaroglu Beyi Ktrm Byezid (Celaleddin Byezid Bey), babasi Adil Bey'in vefati zerine hkmdar olmustu. ok sert ve hasin bir kimse oldugu anlasilan Celaleddin Bey zamani, i ve dis gaileler sebebiyle huzursuzluk ve mcadeleler iinde gemisti. Celaleddin Bey, memleketinin idaresini en ok sevdigi oglu Iskender Bey'e vermeye mtemayildi. Bu durumu fark eden byk oglu Sleyman Sah, babasinin bu arzusuna ierleyerek kardesini ldrp ortadan kaldirmak iin firsat kollamaya basladi. Bu firsati yakaladigi anda da kardesi Iskender'i ldrmst. Osmanli tarihlerinde Ktrm Byezid diye anilan Celaleddin Byezid'in sert ve hasin tavrini ortaya koymasi bakimindan, ehemmiyet arz eden bir hadiseyi burada zikr etmek gerekir. O, oglu Iskender'i ldren byk oglu Sleyman'in, biri kiz digeri erkek iki ocugunu, yani kendi torunlarini ldrmekten ekinmemistir. Geri Ktrm Byezid, baslangita Sultan I. Murad'a itaatini arz etmekle beraber, gittike byyen Osmanli tehlikesi karsisinda yakin komsulari ile de iyi mnasebetler kurmaya alismakta idi. Daha nce de temas edildigi gibi Ktrm Byezid, tahtini kk oglu Iskender'e birakmak niyetinde idi. Fakat byk oglu Sleyman, kardesi Iskender'i ldrerek babasina isyan etmisti. Bu isyan esnasinda Sleyman, Osmanlilara siginip onlardan yardim istemisti. Sultan I. Murad tarafindan bu yardim istegi kabul edilmis olacak ki, Osmanli kuvvetleri Ktrm Byezid zerine harekete gemisti. Sleyman, Osmanli kuvvetleri ile Kastamonu'ya gelmis babasiyla harb ederek onu Sinop'a siginmak zorunda birakmisti. Hicr 785 (M. 1383) yilinda cereyan eden bu hadise zerine Candarogullari Beyligi, merkezleri Sinop ve Kastamonu olmak zere ikiye ayrilmisti. Bununla beraber Sleyman'in hkmdarligi uzun srmemisti. Durumu, Anadolu birligini saglamak bakimindan kendi hesabina uygun gren Sultan Murad, Sleyman Pasa'yi tevkif ederek Candar Beyli'ginin Kastamonu subesini lkesine ilhak eder. Fakat Sultan Murad'in bu hareketi, Sleyman Bey'e bagli olan Kastamonu halki tarafindan iyi karsilanmamistir. Bir firsatini bulup Osmanlilarin hapsinden kaan Sleyman Pasa, kendine bagli taraftarlarini topladiginda Osmanli kuvvetleri Kastamonu'dan ayrilmaya mecbur olmuslardi. Bylece Sleyman Pasa tekrar hkmdarligina kavusmus oldu. Fakat durumu dikkatle izleyen Sleyman Pasa'nin babasi Ktrm Byezid, Sinop'tan gelerek Sleyman Pasa'yi firara mecbur etmisti. Sleyman Pasa, Sultan Murad'dan tekrar yardim istedi. Sultan Murad, onu tekrar himayesi altina aldi. Sultan Murad,

bununla da yetinmeyerek onu Osmanli hanedanina damat yapti. Sleyman, bu akrabalik ve himaye sayesinde Kastamonu'yu tekrar ele geirdi. Bundan sonra Osmanlilarla dost geinen Sleyman, Osmanlilarin gerek Balkanlar'da gerekse Beylikler zerine yaptiklari seferlerde yardimci kuvvet gndermekten geri kalmadi. Grldg gibi, Osmanli hkmdari I. Murad'in yardimiyla beyligini srdren Sleyman Pasa, Osmanlilarla dost geindi. Bu sebeple Birinci Kosova muharebesinde ve onu takiben Yildirim Bayezid'in hkmdarliginin ilk senelerinde Anadolu beylerinin Osmanlilar aleyhine olan hareketlerinde o, Byezid'e yardimda bulundu.

SEHZDE SAVCI ISYANI


Osmanli tarihinde, ilk ciddi taht kavgasi olarak gsterilen bu isyan hakkinda Osmanli ve Bizans tarihleri arasinda farkli grsler bulunmaktadir. Yeri, zamani ve hatta Savci Bey'in o zamanki yasi hakkinda degisik grsler bulunmasina ragmen bu olay, ileride meydana gelecek olan ve "kardes katli"ne sebep olacak olaylara nclk etmesi bakimindan nemli bir olay olarak kabul edilmesi gerekir. Sultan Murad'in oglundan biri olan Savci Bey'in, babasina karsi ayaklanmasi, Osmanlilari oldugu kadar Bizansi da ilgilendiriyordu. nk bu isyanda Bizans Imparatoru Ioannes'in byk oglu Andronikos da bulunmaktaydi. Zira imparator, Selanik valiliginde bulunan ikinci oglu Manuel'i, saltanat ortagi yapmayi dsnmst. Bylece byk oglu Andronikos'un hakkini ondan daha kk olan kardesine verecekti. Bu, Andronikos'un kizmasina ve ondan intikam almasina sebep olmustu. Bu sebeple her ne pahasina olursa olsun imparatorlugu ele geirmeyi dsnp firsat kolluyordu. Bu firsat, babasinin kendisini vekil birakarak Sultan Murad ile birlikte bazi si beyleri cezalandirmak zere Anadolu'da bulundugu bir sirada ele gemisti. Tam bu esnada Sultan Murad'in, Edirne'de yerine vekil biraktigi Sehzde Savci ile birleserek babalarinin aleyhine bas kaldirdilar. Bu hadiseden haberdar olan Sultan Murad, derhal Rumeli'ne geerek Istanbul yakininda asi kuvvetleri bozguna ugratir. Dimetoka'ya kaan Savci'yi da yakalatarak gzlerine mil ektirir. Buna karsilik Imparator Ioannes, istemeyerek de olsa oglunun gzlerini tamamen kr olmayacak sekilde kaynar sirke ile yaktinr. Hammer'in ifadesine gre Ionnes bunu Sultan Murad'in baskisi zerine yapmak zorunda kalmistir. Osmanli tarihlerinde bu olay daha farkli bir sekilde verilmektedir. Buna gre yeni lkeler feth etmek zere Rumeli'ye geen Sultan Murad, byk oglu Bayezid (Yildirim)'i, gvenlik ve huzur kaynagi olmak, bakimli lkeleri korumak greviyle Anadolu hududunda, Germiyan vilayetinde birakip Ktahya'da oturmasini uygun grmst. Ortanca oglu Yakub elebi'yi Karesi vilayetinde, kk oglu Savci Beyi de Bursa muhafizliginda birakmisti. Savci Bey, genlik heyecani ve atilganligi ile basina buyruk olmak, diledigini yapmak hevesine kapilmisti. Onun bu toylugunu, bazi kt arkadaslari da desteklemislerdi. O da bu dsncelere kanarak babasina karsi bas kaldirmisti. Bylece padisahlik sevdasina dsmst. Tahta oturdugunu ilan ederek kendisine bagli olanlara hazineyi dagitti. Bu tutumuyla bazi eskiyayi yanina ekmis ve lkeyi istedigi sekilde idare etmeye baslamisti. Hatta adina hutbe okutarak evresine karsi saldirilara baslamisti. Btn bunlar, padisahin kulagina ulasinca o da

Edirne'den hareketle bu byk fitneyi bastirmak ve bu fesad atesini sndrmek zere Bursa'ya dogru yrd. Olayin kansiz bir sekilde ortadan kaldirilmasi iin de syle bir plan tasarlanmisti. Savci Bey'in hareket ve tutumundan habersizmis gibi davranilacak, Biga evresinde byk bir srek avi tertiplenecek. Savci Bey de Bursa'dan ikip padisahi ve ordusunu burada karsilayacakti. Bylece baba, bu yigit oglu ile Biga'da at kosturacak ve avlanacakti. ikartilan bu ferman sehzadeye ulasinca o, verilen emre itaat etmemis, evresinde ordu toplayip savas hazirliklarina baslamisti. Onun bu tutumu padisaha bildirilince hkmdar derhal Bursa zerine yrmeye karar verdi. Savci Bey ise yandaslari ile birlikte padisahla savasmak zere Bursa'dan ikip Kite ovasinda babasini karsilar. Sonuta hkmdara bagli olan askerlerin gayreti ile sehzdeye bagli olan eskiya grubu hezimete ugrayip dagilip kaar. Sehzde de yakalanip padisahin huzuruna getirilir. Suunu kabul edip zr dilemesi gerektigi ve bu sayede babasinin kendisini af edecegi bildirildigi halde o byle bir yola girmemis, aksine sert ve gerek disi szlerle babasina karsi gelmeyi srdrmst. Bunun zerine gzlerine mil ekilerek kr edilmisti. Bylece Andronikos ve sehzade Savci Bey gailesini ortadan kaldiran Sultan Murad, bu sefer baska bir olayla mesgul olma zorunda kaldi. Bu da dogrudan dogruya Bizans ile ilgili bir hadise idi Bu olay, o dnemlerde Bizans'in, Osmanlilar karsisindaki durumunu ortaya koymasi bakimindan da dikkat ekmektedir. Hammer bu olayi bize su ifadelerle nakl etmektedir: Imparatorun oglu Manuel, vali bulundugu Selanik'e yakin olan Serez'i Osmanlilarin elinden alma tasavvurunda bulununca padisah, onun bu hainligini, veziri Hayreddin Pasa'yi Selanik'i almakla grevlendirmek suretiyle karsilamistir. Manuel de l veya diri ek geirilecekti. Manuel, kendi kuvvetinin misli olan bu askere karsi koyamayacagini anlayinca sehri yz st birakip deniz yolu ile Bizans'a dnmst. Fakat imparator, yeniden Murad'in sphesini ekmek ve hiddetine ugramak korkusuyla firari ogluna siginma hakki tanima cesaretini gsteremedi. Bunun zerine Manuel Midilli'ye siginmak istediyse de, adanin Ceneviz valisi de onu kabule cesaret edemedi. Sonunda Manuel, her seyi gze alarak padisahin affina ve byklgne bas vurdu. midi de bosa ikmadi. Sultan Murad, dsmaninin kendisine gvenmesinden haz duyacak kadar yksek bir ahlak fazilete sahipti. Manuel'i karsiladi. Hareketinden dolayi yumusak szlerle onu ayiplamakla yetindi. Manuel de hatasini kabul ederek suunun bagislanmasini istedi. Padisah da onu bagisladi. Hatta daha da ileri giderek daha nce kendisini kabul etmeyen babasinin yanina yolladi ve onu iyi karsilamasini istedi. Iste bu zamanlarda Osmanlilarin g ve kuvvetleri o derece yksek ve Bizans'in kuvveti o kadar gevsek idi ki; Imparator, kendi ogluna bile devlet merkezinin kapilarini mttefikinin izni olmadika aamiyordu. Sultan Murad'in en degerli ve teskilati komutanlarindan biri olan ve son zaferi olmak zere Selnik'i Osmanli lkesine katmis bulunan Hayreddin Pasa'nin lm, bu siradadir. Hayreddin Pasa, vefati tarihi olan 10 Zilhicce 789 (22 Aralik 1387) da padisahin yaninda olmayip Rumeli'deki ordunun basinda idi.

andarli Halil Hayreddin Pasa, ordusu ile Yenice-i Vardar'da bulunurken hastalandigi iin Serez'e nakl edilmis ve orada vefat etmis ise de cesedi Iznik'te defn edilmistir. Trbesi Iznik surlarinin disinda Lefke kapisina yakin bir mezarligin ortasindadir. Halil Hayreddin Pasa vefat edince geride Ali, Ilyas ve Ibrahim isimlerinde erkek evlat birakmisti. Mstakimzde, Osmanlilarin nc veziri olarak gsterdigi Halil Hayreddin Pasa'nin ilim ve fazlindan bahseder. Onun, Celaleddin Kazvin'nin belagat ilminden Telhisu'l-Miftah adli eserini serh eyledi yazar. Gerek Osmanli, gerek yabanci tarihlerdeki kayitlardan Hayreddin Pasa'nin ok degerli ve teskilati bir devlet adami ve muktedir bir komutan oldugu anlasiliyor. Filhakika bu zat, idar, asker, mal ve siyas sahalarda ve Osmanli Devleti'nin kurulmasinda birinci derecede rol oynamistir. Iznik'te Yesil Cami adindaki camisi ve yine orada eski ve yeni imret denilen iki imreti, Gelibolu ve Serez'de de camileri vardir. Halil Hayreddin Pasa'nin vefati zerine padisahin yaninda bulunan byk oglu Ali Pasa vezir olur. Devletin, dirayetli ve maharetli bir generali; akilli, zeki ve tedbirli bir veziri olan Hayreddin Pasa, kendisinden daha asagi bir derecede bulunmayan ve hatta bazi ynleri ile kendisinden ok daha stn olan bir padisahin veziri idi. Fetihlerin gereklesmesi ve devletin gelismesinde el ele veren bu iki kisi, basarili bir grafik sergilemislerdir. Gerek Rum, gerekse Osmanli tarihileri arasinda Hayreddin Pasa ile ilgili en fazla belge birakanin, Halkondil oldugu sylenir. Bu tarihi, bu shretli zatla ilgili vesikalar arasinda, Sultan Murad ile Hayreddin Pasa arasinda geen su konusmayi nakl eder: Hayreddin Pasa bir gn Sultan Murad'a der ki: Efendimiz, ordularinla arzu edilen bir amaca erisebilmek iin harp islerini nasil idare etmek gerekir? Padisah bu soruya syle cevap verir: Elverisli firsatlardan faydalanmak, ihsan ve merhametle askerin sevgisini kazanmak suretiyle. Ama firsatlardan faydalanmak demekle neyi kast ediyorsunuz? Gayeye ulasmak iin her vasitayi, degisik ihtimallere gre hesaplamak, ona gre lmek ve karsilastirmak gerektigini sylemek istiyorum. Bunun zerine Hayreddin glmeye baslayarak syle der: Byk bir akillilik ile yaratilmissin. Bunu gryorum. Ancak yapilmasi veya yapilmamasi gereken seyleri nceden bilmedigin ve kendi kendine danisarak bir ciheti red ve digerini kabul etmeye gcn yetmedigi durumlarda, bu vasitalari nasil hesaplayip leceksin?

Bir seye karar verildigi zaman onu hemen yerine getirmek gerekir. Maharetli bir komutan, danismalarinda gayet ihtiyatli davranmali; ama icrada yildirim gibi sr'at gstermeli, ordusunun basinda da rnek olacak derecede yigitlik sahibi oldugunu isbat etmelidir. Iste vezir ile Sultan Murad arasinda, bu konusmalarin erevesine uygun sekilde Bizans Imparatorlugu'nun fethine hazirlanma basladi. Sultan Murad'in, gerek siyas, gerek idar, gerekse meden sahalardaki basarisinin sirrini onun yaratilis, karakter ve anlayisina baglayan bu ifadelere gre o, olaylar karsisinda cesurane kararlar veren bir kimsedir. Hi bir zaman acz belirtisi gsterip kararsizlik sergilemeyen, aksine btn ihtimalleri degerlendirip ona gre areler dsnen bir kimsedir. Olaylari degerlendirirken ok ihtiyatli, karar verildigi andan itibaren yildirim sr'atiyle onu uygulayan bir kimsedir. Bu yn ile o, "XVI. ve XVII. Asirlarda Osmanlilar ve Ispanya" adli eserin mellifi olan Leopold Won Ranke'nin, Osmanli Devleti'nin kudretini teskil eden unsurdan biri olarak kabul ettigi "hkmdar sahsiyetleri" ifadesine hak kazanmis grnmektedir.

OSMANLILARIN BALKANLAR'DAKI MUVAFFAKIYETLERININ MANEV SEBEPLERI


Kurulusundan itibaren Mslman bir topluma istinad eden bnyesi ile ser' hukuku hem amel, hem de nazar bir sekilde uygulayan Osmanli Devleti, bu anlayisim devletin btn sistem ve organlarinda devam ettiriyordu. nk "bu devlette din asil, devlet ise onun bir fer'i olarak grlmstr". Bu bakimdan Osmanli Devleti'nin btn messeselerinde bu anlayisin hakim olmasi ve sosyal bnyenin buna gre organize olmasi normal karsilanmalidir. Bu anlayis sebebiyledir ki, Osmanlilar, Balkanlarda idarelerine aldiklari yerli unsurlarin din ve vicdan hrriyetlerine mdahale etmedikleri gibi onlari diger milletlerin her trl baskisindan da kurtarmislardi. Her ne kadar Osmanlilar, kurulus yillarinda asker islere fazla ehemmiyet veriyor ve asker basarilarini bu sayede hazirliyorlarsa da, onlarin bu muvaffakiyetlerinin sebebini sadece asker saha ile sinirlandirmak mmkn degildir. Bilindigi gibi, tarih bir yerlesim blgesi olarak Balkan Yarimadasi'nin gneyinde Akdeniz bulunmaktadir. Burada yzlerce adasiyla Ege, adeta Balkanlar iindedir. Batida Adriyatik Denizi, kuzeyde ise Tuna irmagi bulunmaktadir. Farkli kltrlere sahip insanlarin yasadigi bu blge, jeopolitik yn ile nemli idi. Balkan yarimadasi iinde stratejik massif daglik blgeler, bogaz ve geitler, devletin kurulus asamalarini belirlemistir denebilir. Bu jeopolitik faktr, Balkanlarda Osmanlilarin yayilis ve fetih dnemlerini anlamak iin byk bir nemi haizdir. yle anlasiliyor ki bazi kimseler, Osmanlilarin Balkanlardaki ilerleyisini ve oradaki hakimiyetini sadece Osmanli asker gc ve karsi tarafin daginik olmasina baglamak istiyorlar. Bylece bir bakima Osmanlilarin fazla bir sey yapmadiklarini anlatmaya alisiyorlar. Nitekim bu konuda:

"Osmanlilarin Balkanlardaki genislemesi, hem i islerini halletmis olmalari, hem de fetih yntemleri yznden kolaylasiyordu. Balkanlarda cografya ve siyaset, siki bir sekilde birbirine baglidir. Daglar, ordularin geisine hesaba katilir bir engel olusturmazlar. Bir ka su yolunun denetim altina alinmasiyla Tuna vadisine geit bulunur. Eger Tuna'ya Demir-Kapi'nin ilerisinde bir noktadan erisilirse Macaristan ve Orta Avrupa akinlara msaittir. Blgeyi isgal etmek isteyenler, Eflak ve Bogdan ynnde hareket edebilir, daha sonra da Karadeniz kiyisi boyunca ilerleyebilirler. Bylesi genis bir arazinin savunulmasi siyas birlik ve bunun olmayisi halinde de isbirligi ve es gdm ister. Ondrdnc yzyilin son eyreginde Balkanlar, siyas bakimdan birlesik degildi. Burada oturanlar, kendi aralarindaki rekabet ve karsilikli kiskanliklarla hirpalanmis bulunduklarindan Osmanlilara karsi birlikte direnis gsterecek takatten mahrumdular." denilip fikirler ileri srlmektedir. Osmanli fetihlerini ve bu fetihlerdeki basariyi, blge halklari arasindaki ekisme ve cograf sebeplere baglayacak kadar basite indirgemek, her halde dogru olmasa gerekir. Zira Osmanlilardan nce de blge, defalarca istilaya ugramisti. Fakat bunlarin hi birinde Osmanli Trk'nn gsterdigi basariya denk bir muvaffakiyete tesadf edilmemistir. Aksine Balkan lkeleri, zaman zaman gelen bu kavimleri kendi bnyelerinde eritmesini bilmislerdir. Bu bakimdan Osmanlilarin basarili olmasinda ve hatta herhangi bir zorlama olmadan blge halklarini kendi dinlerine sokmalarinda baska sebepler aramak lazim gelecektir. Gerekten Osmanlilar, vicdan hrriyetini temel tasi kabul eden, ekonomik ve sosyal haklara saygi gsteren bir anlayisla, idareleri altina giren kavimleri yumusak ve msavati prensipler ile idare ediyorlardi. Onlar, bundan baska trl davranamazlardi. nk mensubu bulunduklari Islm, onlarin baska trl davranmalarina ve idarelerindeki insanlara karsi baska trl muamelede bulunmalarina izin vermiyordu. Islm, Mslmanlarin feth ettigi topraklarda yasayan hi bir kimsenin zorla dine girmesine msaade etmez. O, herkesi inan ve fikrinde serbest birakir. Hak ile btilin neler oldugunu, inanlar arasindaki orta ve dogru yolun hangisi oldugunu bildirmekle yetinir. Zorlama sonunda mslman olma keyfiyetinin Islmi bir hareket olmadigini beyan etmekten ekinmez. Bu sebepledir ki Mslman Trklerle Hiristiyan Balkanlilar arasinda ok iyi bir ahenk tesis edilmis, aralarinda din ayriligindan baska bir sey kalmamisti. Islm'i kabul etmeyenler bile Osmanli idaresinden o kadar memnundular ki, szde kendilerini kurtarmaya gelen Halilara hi iltifat etmediler. N. Jorga (Geschichte des Osmanischen Reiches, I, 456) bu mevzuda sunlari syler: "Ne kadar tedkik edersek edelim, Osmanli Imparatorlugu'nun idaresine giren bir sehir veya bir millet iinde, Osmanli idaresine karsi en ufak bir memnuniyetsizlige bile rastlamiyoruz. Balkanlari kurtarmaya gelen ve ekseriya btn Hiristiyan leminin vicdanlarina hitab edebilecek bir surette Hali seferleri karakteri tasiyan btn Avrupa milletlerinin istirak ettikleri o byk seferlerde bile Osmanli idaresinde bulunan yerli Hiristiyan halkin bunlara katilmak arzusunu gstermediklerini katiyyetle gryoruz. Osmanlilar, sadece idareleri altinda yasayan milletlerin, din hrriyet ve serbestisini saglamakla kalmamis, ayni zamanda Balkanlar'daki milletlerin de bunu kazanmalarina yardim etmislerdi. Sayet Trkler, Rumeli'ye ayak basip Balkan

Trklg'n kurmamis ve farkli kavimlere vatan olmus Balkan cografyasi stnde hkim ve efendi millet olarak teskilat ve idaresini tesis etmemis bulunsalardi, bugn ne Sirp, ne Sloven, ne Bulgar, ne Romen ne de bir Yunan milleti kalmis olurdu. Zira Ortodoks Balkan Hiristiyanligi ne ekmisse dindaslari olan Katolik Latinlerden ekmistir. yle ki bu zulm ve ceberut, Ortodoks mezhebindeki Balkan topluluklarim eritip ortadan kaldirmak yoluna giderken, ancak Trklerin Rumeli'ye adim atmalari ile Katoliklerin bu imha ve kolonizasyon politikasina son vermistir. Byk Lui (Ludwig I, 1342-1382) devrinde Avrupa'nin en byk devletlerinden biri haline gelen Macaristan, Balkanlara gz dikmis ve Vidin Prensligini zapt ederek, Katolikligi byk bir enerji ve tazyikle Balkanlara yaymaya baslamisti. Bu tazyik sonucu olarak Balkanlar, Katolik mezhebine girmeye mahkum olmustu. Fakat Osmanlilarin, Macarlari nlemek zere derhal kuzeye atilmalari bu tehlikeye bir set ekmis ve Balkanlarda Ortodoks mezhebinin serbeste yasamasini mmkn kilmisti. Uzunarsili da bu dnemden bahsederken: "Grlyor ki, yeni dogan Osmanli devletinin sr'atle genislemesinde, denizi asarak Balkanlari isgalinde yalniz fthatin ve devletler arasindaki ihtilaflardan istifadenin ve siyasetteki maharetin degil, ayni zamanda mnev sebeplerin de tesiri vardir. Ancak bu sayededir ki Trkler, Rumeli'de isgal ettikleri (feth ettikleri) genis lkeleri bir avu kuvvetle elde tutmuslardir. Ve yine bu sayede Timur'un sadmesiyle Osmanli Devleti, Anadolu'da paralandigi halde Rumeli'de dimdik durmustur" demektedir. Tarih olaylara bakildigi zaman bu ifadelerin ne kadar gerek olduklari grlr. Geri Osmanli Beyligi, daha kurulus safhasinda iken asker ve adl teskilatla ise baslamisti. Bu esnada zellikle asker islere fazla agirlik verilerek muvaffakiyetin sebepleri hazirlanmisti. Bununla beraber bu zahir (grnr) kudret, halki tamamen ayri dinde olan yabanci bir blgede, yani Balkanlar'da gz kamastiran hizli ve suurlu bir yayilma ve yerlesme iin kfi degildi. Bunun birtakim manev ve ruh sebepleri de vardi. Osmanli Beyligi, Anadolu'daki fetihleri esnasinda hi bir siyas firsati kairmamaya gayret ediyordu. Onlar, feth ettikleri yerlerdeki halkla kaynasarak onlarin din, rf ve sosyal islerine karismiyorlardi. Onlarin, vicdan hrriyetlerine hrmet etmis ve agir vergiler altinda ezilmis olan yeni tebeasindan belli bir vergi (cizye) almakla Yetiniyorlardi. Kanunlara aykiri olarak keyf hibir muameleye msaade etmediler. Bundan dolayi Osmanli Trklerinin sr'atle ilerlemeleri ve feth edilen blge halkinin Trk idaresini kendi idarelerine tercih etmelerinin sebebini anlamak kolaydir. Bu konuda ilk Osmanli eserlerinde (Asikpasazde, Nesr) epey bilgi vardir. Nitekim 1355 yilinda Osmanlilara esir dsms olan Selanik bas piskopos'i Gregory Palamas'in mektubu da bu durumu aik bir sekilde ortaya koymaktadir. O, Hiristiyanlari tam bir serbesti iinde grmst. Orhan'in oglu Sleyman Pasa, ona hiristiyanlik hakkinda serbeste bazi sorular sormustu. Isin daha enteresan tarafi, bizzat sultan Orhan, Palamas ile grsr ve ulema ile onun arasinda bir mnazaranin yapilmasini emreder. Osmanlilar, Anadolu'da nasil Hiristiyan varliklarini ve idare tarzlarini bozmayarak onlari kendi nfuzlari altina aldilarsa bu msaadeyi Rumeli'de daha genis bir sekilde

ve onlarin eski varliklarini muhafaza etmek zere tatbik etmislerdir ki, bunu Osmanli tahrir defterlerinde birok rnekleri ile grmekteyiz. Gerekten, dogrudan dogruya Osmanli ynetimi altina alinan topraklarda Osmanlilar, yerli senyr ailelerinin ogunu eski feodal topraklarinda timar sahibi olarak birakiyordu. Byle bir mazhariyete nail olabilmek iin bunlarin eski dinlerini birakmalari sarti aranmiyordu. 1500 tarihine kadar Rumeli'de pek ok Hiristiyan timar sahibi bulunuyordu. Yani halk gibi yerli aristokrasi de sadece yeni bir hanedani Osmanli hanedanini tanimaktan ve onun hizmetine girmekten baska bir sey yapmiyordu. Henz ilhak olunmayan blgelerde, tbi despotluk veya senyrlkler, kendi aralarindaki anlasmazliklar iin metbulari olan sultana bas vuruyorlardi. Zaten, bastan basa hiristiyanlarla meskn olan Balkan Yarimadasinda bu tarzdaki hareket ve davranisin Osmanli fetihlerini kolaylastirdigi bir gerektir. Kisa zamanda blgeyi bir Osmanli topragi haline getiren mil, bu dilne hareket ve idar siyasetteki inceliktir. Bir taraftan Bizans Imparatorlugunun bozulmus olan idare tarzi, vergilerin keyfi olmasi, Rum bey ve hatta imparatorlarinin kendi kplerini doldurmak isteyerek halki soymalari, asayissizlik ve ekonomik buhran gibi miller, halkin Osmanli idaresini memnuniyetle karsilamasina sebep olmustu. Bizans ve diger derebeylerin idare tarzina karsilik Osmanlilarin disiplinli hareketleri ve feth edilen yerlerin halkina karsi adaletli, sefkatli ve taassuptan tamamen uzak bir siyaset takip etmeleri, vergilerin tebeanin deme imknlarina gre tertip edilmis olmasi ve bilhassa Ortodoks olan Balkan halkini Katolik mezhebine girmek iin lmle tehdid edenlere karsi Trklerin buralardaki unsurlarin din ve vicdan hislerine hrmet gstererek bu ince ve hassas noktayi prensip olarak kullanmalari, Balkanlilarin Katolik tazyikine karsi Osmanli idaresini bir kurtarici olarak karsilamalarina sebep olmustur. Balkan milletleri bunu yapmakla, Osmanlilara karsi byle bir tavir sergilemekle yerinde bir karar vermislerdi. nk Osmanli rejimi, din ve irk ayirimi gzetmeyen, btn tebeayi Osmanli Devleti semsiyesi altinda birlestiren siyas bir idare idi. Osmanlilar, devletlerini kurarken kitleleri eken bu uzlasici, koruyucu ve hos grl siyaseti suurlu bir sekilde takib ediyorlardi. Onlarin idare sistemi, tamamen insan idi. Hi kimse dininden veya irkindan dolayi kk grlmemis, zorlanmamis ve sadece bu sebepten dolayi ldrlmemistir. Bir Batili yazarin bu konudaki grsleri, Osmanlilarin gayr-i mslimlere karsi takindiklari tavirin nasil oldugunu aik bir sekilde ortaya koymaktadir. Ona gre Osmanli idaresinin insan ynn ortaya koyan faktrlerden biri de sudur: "Kendi idaresi altinda yasayan Hiristiyan ve Msevler, vergilerini zamaninda verdike ve Mslmanlari kizdiracak kiskirtici bir harekette bulunmadika onlara en gzel bir sekilde muamele etmek." Osmanli fetihlerinin en aik ve bariz zelliklerinden biri de, onlarin bu hareketlerinin gelisigzel bir macera veya rastgele bir yerlesme ugruna olmamis olmasiydi. Onlarin her hareketi, bilinli bir yerlesmeye ynelik olarak yapilmistir. Bu da feth edilen yerlerdeki halkin hosnutluguna ve yeni idareden memnun olmalarina istinad ettirilmistir. Fetih prensiplerinden biri de yeni elde edilen stratejik yerlere, byk ve nemli sehir ile kasabalara Anadolu'dan gmenler getirtilerek yerlestirmek (iskn) olmustur. Elde edilen topraklar da mir, mlk ve vakif suretiyle muhtelif kisimlara

ayrilip sehir ve kasabalarda derhal ilm ve sosyal messeseler vcuda getirilmistir. Bu isabetli siyaset, gerek Anadolu, gerek Rumeli'nin fethinde o kadar maharetle tatbik edilmistir ki, halk bu yeni idareyi yadirgamadiktan baska gsterilen muamele ve msamahadan memnun kalmistir. Osmanlilarin hosgrsnden bahseden birok yabanci yazar, sadece Balkanlari degil, daha sonraki dnemleri hatta Istanbul'un fethinde gsterilen msamahadan sz ederek Osmanlilarin ne kadar hos grl olduklarini anlatirlar. rnek olmasi bakimindan Brockelmann'in bir ifadesini buraya aliyoruz: "Mslman Trkler, fetihleri esnasinda isteselerdi hiristiyanligi tamamen yok edebilirlerdi. Fakat mensubu bulunduklari din, buna msaade etmez. Bu yzden Ftih Sultan Mehmed, nasil ki daha nce dedeleri, kendi kilise teskilatinda serbest birakmak suretiyle Bulgarlari rahatsiz etmedilerse o da eski din gelenekle taninmis Islm devlet grsne de tamamiyle uygun olarak Ortodoks Rum ruhan sinifinin silsile-i meratibini btn selahiyetleri ile tanidi. Hatta o, hiristiyanlar zerindeki meden hukuk alaninda kaza hakkini tanimak suretiyle kilisenin nfuzunu artirdi bile." der. XV. yzyilin ilk yarisi iinde (II. Murad zamani) Rumeli'yi gezerek Trklerle diger Balkan hiristiyanlarinin sosyal durumlari hakkinda bir mukayese yapmis olan ve Trklerin her konuda Balkanlilardan stn olduklarini gsteren Bertrandon de la Broqulere ise sunlari sylemektedir: "Byk bir refah iinde bulunan Trk kylleri, Hiristiyan kyllerin ogunun aksine olarak hi bir zaman yalin ayak gezmezler, dizlerine kadar ikan sari izme giyerler; Trkler, erken kalkar ve islerine erken giderler. Sknet ve byk bir gayretle is grrler. Rumlar, Sirplar ve Bulgarlarin aksine olarak Trkler, evlerinin kendilerine mahsus olan kisminda ehl hayvan bulundurmazlar. Hi bir Trk, temizce yikanmadan evinden ikmaz. Bir hayvanin yedigi yemegi bir Trk yemez. Bir tavuk kesmek istedigi takdirde bile onu bir mddet temiz yiyecekle besler. Merhamet sahibi olan Trk, harpte mecburiyet altinda insan ldrr. Tabiaten sukt olmasina ve alismakla sertlesmis bulunmasina ragmen siir kabiliyeti yksek, ilme meyil ve istidadi oktur..." Bunlari syleyen seyyah, ahlk bakimindan da Trklerin Balkanlilardan stn olduklarini syle anlatiyor: "Trkiye'de giristigim her is ve bulundugum her mnasebette Trkler'de Rumlara nazaran ok daha fazla arkadaslik duygusunun mevcud oldugunu grdm. Ve Trklere Rumlardan ziyade itimad ettim." dedikten sonra: "Gerek sehirde, gerek kyde Trkler kuvvetli, cengaver, kanaatkr isi, namuslu tccar, sadik arkadas ve himaye edici efendilerdir. Kisaca, dogru ve samimi kimselerdir."

Iste Balkanlari fethe baslayan kk Osmanli Beyligi'nin manev ve sosyal cephesi de byleydi. Bu karakter ve manev cephe, devletin suurlu siyaseti, azim ve irade kudreti ile bir ahenk teskil edince bunun neticesinin ne olabilecegini yine Osmanli tarihi gsteriyor.

OSMANLI KARAMANLI MNASEBETLERI


Daha nce, Anadolu Seluklu Devleti'ne merkezlik (payitaht) yapmis bulunan Konya'nin yeni sahipleri olan Karamanogullari, bir bakima kendilerini Seluklularin vrisi grdklerinden, Anadolu'da stnlk iddiasinda bulunuyorlardi. Bu sebeple de Osmanlilarin, Anadolu'daki gelisme ve genisleme hareketlerine karsi koymaya alisiyorlardi. Geri Osmanli-Karamanli rekabeti, Osmanlilarin Eretna Beyligi'nden Ankara'yi aldiklari zamanda baslamisti. Fakat Sultan Birinci Murad, bir atismaya girmemek ve Mslman kani dkmemek iin byk bir gayret sarf ediyordu. Ancak Osmanlilarin, Germiyan ve Hamid ogullan arazisinden bir kismini evlenme, bir kismini da para ile satin alip Karamanogullan'nin kalbi durumunda olan Konya'ya dogru byk bir ilerleme kayd etmeleri, iki tarafi ayni sinirlan paylasan komsu iki devlet haline getirmisti. Byle olmakla beraber kizi Nefise Sultan'i Karamanoglu Beyi Alaeddin Ali Bey ile evlendiren Sultan Murad, Karamanlilar'la akrabalik kurmak suretiyle Anadolu'dan emin vaziyette Rumeli harektina devam edecegini mit ediyordu. Gerekten de Sultan Murad'in gayesi, Anadolu'daki Mslmanlarla degil, Bati'daki Hiristiyan devletlerle mcadele etmek, oralarda fetihlerde bulunmakti. Nitekim Karamanoglu'nun isyanini ve kendi topraklarina saldirisini duyunca syle demekten kendini alamamisti: "Su ahmak zalimin yaptigi isleri grn. Ben, Allah Tel yolunda din gayretiyle alisarak lkemi birakip, bir aylik yol kfir iine gireyim. Gece ve gndz mrm gazaya sarf etmek iin niyet edeyim, yeyip imeyi terk edeyim, bela ve mihneti seeyim, o gelip bir blk mazlum Mslmanlarin zerine dssn. Yagma edip anlari incitsin. Ey gaziler, bu zalimleri nasil edeyim? Beni gazadan men ederek, bana, Mslmanlar zerine kili sallamak kt isini isletir. Eger vaz geip cihad ve gaza ile mesgul olursam, Mslmanlar zlim eline dser. Eger zerine varirsam gaza kilan gazilerin kililarini m'minlerin zerine dndrmek lzim gelir" diyerek bir hayli tereddd geirmisti. Nihayet, Karamanli'nin bu zulm karsisinda aresiz kalinca, tekrar Anadolu'ya geerek Bursa'ya gelir. Hayreddin Pasa'yi da Rumeli'nde birakir. Sultan Murad, daha sonra bizzat Karamanoglu'na da syle diyecektir: "Hey bedbaht, mfsid, zlim, benim kastim ve isim gece gndz gazaya adanmaktir. Benim gazama mani olur. Ben gazada iken Mslmanlari incitirsin. Ahd emn bilir adam degilsin. Senin kkn kazimayinca huzur ile gaza edemem. Nasil barismak, zira gazaya mani olan ile gaza, en byk gazadir" diyecektir. Hemen hemen btn Osmanli tarihlerinde buna benzer ifadelerin bulundugunu sylemek mmkndr. Btn bunlardan, Sultan Murad'in, Karamanli ile bir savasa girmek istemedigini, zira Mslman kaninin akitilmasina gnlnn razi olmadigini ikarmak mmkndr. Kendi z kizini Karaman Beyine nikahlayip onunla akrabalik bagi kurmasi da bunun aik delilidir. Fakat Venedik, Sirbistan ve Papalik gibi Hiristiyan devletler,

Osmanlilarin Balkan fetihlerini basarisizliga ugratmak iin Karamanogullari'ni Osmanlilara karsi tahrik edip kullanmakta idiler. Bu tahriklere kapilan Alaeddin Ali Bey, 1386 yilinda Osmanlilarin elindeki Hamid Ogullari topraklarina saldirir. Karamanlilar, Osmanlilarin; Hamid Ogullarindan satin aldiklari Beysehri'ni isgal etmekle harbi baslatirlar. Halbuki Osmanli Devleti'nin bir kyne taarruz etmek, byk imparatorluklarin dahi cesaret edemedigi bir hareket iken, kiskirtmalar sonucunda Karamanoglu bu cesareti gstermisti. Bu da onun ne kadar dar grsl, ileriyi grmeyen bir kimse oldugunu gstermektedir. Esasen diger Anadolu beyliklerinin Osman ogullari gibi dahi yetistirememesi, onlari sonunda Osmanlilara katilma mecburiyetinde birakan mhim sebeplerden biri olmustu. Osmanlilar aisindan bu tecavze baktigimiz zaman, olaylarin baska bir boyut kazandigini grrz. Zira bu tecavz kalmadigi takdirde Karamanlilarin ve ondan cesaret alacak olan diger beyliklerin, Balkan ftuhatinin en kritik anlarinda Osmanlilar'i Anadolu'da rahatsiz edeceklerini ok iyi takdir eden Sultan Murad, derhal Anadolu'ya geip Bursa'ya gelir. Sultan Murad, Anadolu'daki beylikler zerindeki nfuzunu gstermek iin Candarogullari'ndan yardimci birlik ister. Bu birlik gelince Ali Pasa ve oglu Sehzade Byezid Bey'le birlikte Karaman seferine hazirlanir. Osmanli ordusunun iinde, antlasma geregi iki bin kadar da Sirpli asker bulunuyordu. Bunlar, yardimci kuvvet niteliginde idiler. Bylece Sultan Murad, Anadolu beylerine kudretinin derecesini gstermek istiyordu. Onlar, Osmanlilarin bu gcnden ne kadar ekinirlerse, Anadolu'da o kadar az Mslman Trk kani akacakti. 1386 Kasim'inda Konya yakinlarinda cereyan eden meydan muharebesinde Osmanli ordusu, Karamanlilari kolayca yenilgiye ugratti. Muharebede Byezid byk bir kabiliyet gstererek zaferin kisa zamanda kazanilmasini sagladi. Bu muharebedeki muvaffakiyetinden dolayi kendisine "Yildirim" lakabi verildi. Byk bir yenilgiye ugrayan Alaeddin Ali Bey, Konya kalesine siginmak zorunda kaldi. Padisah, bu zaferden sonra Konya'yi kusatma altina aldi. Ordu mensuplarinin, kusatilan halktan herhangi bir sey almalari yasaklandi. Yasaklara uymayanlar iin ok agir cezalar kondu. Birka Sirpli, emir disi hareket ettiklerinden, idam cezasina arptirildilar. Sultan Murad, sehri on iki gnden beri kusatma altinda bulunduruyordu. Fakat henz hcuma geilmemisti. Karaman Beyi, mevkiinin tehlikeli durumunu idrak etmeye baslayinca esi ve Sultan Murad'in kizi Nefise Hanim'i, Konya'nin ileri gelenleri ile birlikte ricada bulunmak ve kendisini af etmek iin padisaha gnderdi. Kizinin ricasi zerine Karamanoglunu af eden Sultan Murad, bizzat gelip af dilemek ve elini pmek sartiyle onu af edecegini bildirdi. Bunun zerine Karamanoglu, Osmanli ordughina gelip kayinbabasinin elini pt ve ondan af istirhaminda bulundu. Sultan Murad, Karaman lkesini yine kendisine vererek isyan eden Beysehri zerine yrd. Birka gn iinde orayi tekrar kendine bagladi. Burada bulunuldugu bir sirada Tekke Beyi'nin isyan ettigi haberi ve bu habere dayanarak Tekke zerine yrmesi hususunda Sultan Murad'a tekliflerde bulunuldu. Fakat Sultan Murad, bu teklifleri reddederek:

"Tekke Beyi fakirdir. Hkmeti Istenos ve Antalya sehirlerine inhisar etmistir. Bana isyan edecek ne gc var, simdi onun zerine varmak bizim iin ardir. Sivrisinek kovalamak sahine (veya arslan) yakismaz" diyerek tekrar Bursa yolunu tutar. Konya nndeki maglubiyeti zerine Karamanlilarin Anadolu'daki nfuzlari kirilmis, Sultan Murad'in seferde gsterdigi basarili taktik sayesinde btn Anadolu'da yildizi parlamisti. Bylece, Osmanlilarin Anadolu birligini gereklestirecegi kesin bir sekilde anlasilmis oluyordu. Gerekten bes yil sonra Yildirim Byezid'in Anadolu'yu zapt edebilmesinde Sultan Murad'in bu seferde takib ettigi siyasetin birinci derecede tesiri olmustur. Takriben bir buuk asir devam edecek olan Osmanli-Karamanli harplerinin ilki olan bu savasta yenilmesine ragmen Karamanoglu, Osmanli hkimiyetini hi bir zaman kabule yanasmamistir. Bunun iindir ki Sultan Murad uzaklasir uzaklasmaz, Kosova'yi hazirlamakla mesgul olan Halilarla mzakerelere girismis, fakat korkusundan Kosova muharebesinde Osmanli ordusuna katilmak zere bir birlik gndermekten de geri kalmamistir. Bylece iki yzl bir siyaset takip etmistir.

BALKAN ITTIFAKI VE KOSOVA SAVASI


Siyas ve asker sahada Avrupa'yi titreten Sultan Murad, gerektiginde Anadolu'ya atlayip Karamanoglu ile ellesiyor ve bu namli Trk beyini sindirip tekrar Rumeli'ye geiyordu. Fakat onu burada da bekleyen dsmanlari eksik degildi. Garp dnyasini titreten bu basiretli ve hakim adam, arkadan kendisine karsi birlesen kuvvetleri Kosova Meydan Muharebesinde ezecekti. Sonra da magluba kin ve intikam gsterecegi yerde, bir ruh ve mn medeniyeti kurmus olan devletinin o muhtesem insanlik anlayisi ile dnk dsmanlarina kollarini aacak ve anlari, dindaslarindan grmedikleri bir msamaha, rifk ve yumusaklikla bayraginin glgesinde toplayacakti. Sultan Murad, Karamanoglunu dize getirdikten ve kendisinden sz aldiktan sonra tekrar Bursa'ya dnd. nk devletinin iinde bulundugu siyasi durum ve dsmanlarinin devleti iin meydana getirdigi ittifak, onun uzun mddet baris iinde yasamasina ve srekli asayisten faydalanmasina elverisli degildi. Sirbistan taraflarinda yeni bir firtina bas gsterdiginden, Sultan Murad gerekli tedbirleri almak iin dinlenmeyi birakmak zorunda kaldi. Osmanli saflarinda Karaman Beyi ile savasan Sirplar, memleketlerine dndkleri zaman kendilerine istedikleri gibi riayet edilip saygi gsterilmedigi ve Konya nnde bazi kardeslerinin ldrldgn syleyerek halkin Osmanlilara karsi harekete gemesine sebep oldular. Sirp kralina mbalagali bir sekilde anlatilan haksizlik ve ldrme hadisesi, aslinda basit bir olaydi. nk Konya'nin muhasarasi esnasinda sehrin yagma edilmemesi, bizzat Sultan Murad tarafindan istenmis, aksine davrananlarin ldrlerek cezalandirilacaklari sylenmisti. Buna ragmen bazi Sirplarin emre muhalefet etmesi, byle bir olayin meydana gelmesine sebep olmustu. Sikyetler zerine Sirplar, isyana baslamislar ve Osmanlilara ait olan bazi yerleri isgal etmislerdi. Btn bir Sirp halki, blge halklari ve hatta Bulgarlarin kendilerine

yardim edeceklerine gvenerek ayaga kalktilar. Bulgar Krali Sisman, Sultan Murad'in dostu ve kayinbabasi olmakla beraber gizlice Sirp Krali Lazar ile ittifak etti. Bu arada Karamanoglu ile daha nce muharebe edip anlasan Bosna kralligini da cezalandirmak gerekiyordu. Balkanlari siyas nfuz altinda bulundurmak ve blge halklarinin Osmanliya karsi olabilecek ittifakina mani olmak iin daha nce buralarda (Bosna) bulunan Kula Sahin Pasa komutasindaki 20.000 kisilik bir Osmanli ordusunun hareketini gzleyen ve onlarin maksadini anlayan dsman, Nis yakinlarinda Plonik denen yerde 30.000 kisi ile Osmanli ordusunu byk bir bozguna ugratti. Osmanli ordusu zerine saldiran bu mttefik ordu, yle hareket etti ki Osmanli askerinden ancak bes bini, bu kana susamislarin "genel katliamindan kurtulabildi." 1388'de meydana gelen bu muharebede Hammer'in dedigi gibi ancak bes bin Osmanli askeri kurtulup geri dnebilmisti. Osmanli kuvvetlerinin Plonik'te bozguna ugramasindan byk bir cesaret alan ve Sultan Murad'in da Anadolu'da bulunmasini firsat bilen Bosna, Sirp ve Bulgar krallari, Osmanlilari Balkanlardan srp atmak iin ikinci bir ittifak kurdular. Bu ittifak, sonucu I. Kosova meydan muharebesinde belli olacak Osmanli Trklerine karsi UI. Hali Seferi'ni hazirlamaya sevk etmistir. Dsmanin faaliyet derecesini ve ittifakin nemini kavrayan Sultan Murad, bu ittifakin saglayacagi gc, asker ve siyas yollardan kltmeye gayret etti. Bunun iin sr'atli bir sekilde tedbirler almaya basladi. O zaman Teke, Aydin, Mentese, Saruhan ve Karaman beylerinin askerleri de Sultan Murad'in emrine girdiler. Sultan Murad, hemen savas hazirliklarina giristi. Yoklugunda Anadolu'nun syisini korumak iin, lkesini bes sancaga bld. O zamana kadar Byezid'in idare ettigi Germiyan'i, sehzadenin kardesi Yakub ile birlikte o da Avrupa'ya getiginden dolayi vezir Timurtas'a havale etti. Baska bir Timurtas (Subasi), Sivrihisar ile Sakarya'nin suladigi blgeye tayin edildi. Yine Subasilardan Kutlu Bey, Hamid blgesinde Egridir'e tayin edildi. Sultan Murad, Asya topraginda kalacaklarla Avrupa'ya gidecek askerin komutanlarini da nceden tayin etti. Btn savas hazirliklari tamamlanmisti. Bununla beraber Sultan Murad, seferden nce Sehzde Byezid'in oglunun snnet dgn ve kendisi ile iki oglunun Bizans Prensesi ile evlenmelerini kutlamak iin Yenisehir'e gitti. Padisah, Yenisehir'de yapilan bu dgnler sirasinda hediyeler gndermek ve Karamanoglu'na karsi yapilan savastan nce gsterdigi dostluga karsilik vermek iin, Yazicioglu'nu elilikle Misir'a gnderdi. Dgn henz bitmisti ki, Ali Pasa, hkmdarin emri ile hainliginden dolayi Sisman'i yola getirmek ve Bulgaristan'da Trklerin elinde bulunmayan son yerlerin fethini ve mttefiklerle birlesmeye mahal birakmadan Bulgar kuvvetlerini ortadan kaldirmak iin 30.000 kisilik bir ordu ile yola ikti. Pravadi'ye karsi Beylerbeyi Timurtas Pasa'nin oglu Yahsi Bey komutasinda bes bin kisi ayirdiktan sonra, NadirDerbent bogazindan Sumnu zerine yrd. Balkan'in en dogu bogazinda bir tepenin ortasinda bulunan Pravadi, hcumla alindi. Osmanli Devleti'nin daha sonralari Rusya ile meydana gelen harplerinde ordunun merkezi olacak olan Sumnu, Sisman'in eski kalesi olan Tirnova'nin dstgn duyunca teslim oldu. Sisman ise

Nigbolu'ya kapanmisti. Gcnn, karsi gelmeye yetmeyecegini anlayinca Ali Pasa'dan kendisi ile Padisah arasinda araci olmasini istemisti. Sultan Murad, Silistre'yi kendisine birakmak ve zamani gelen vergi taksidini demek sartiyla barisa razi oldu. Bundan sonra Ali Pasa, Kosova'ya dogru bir birlik gnderdi. Bu akinci firkasi birok esir ile dnd. Ali Pasa, etehezar (Hezargrad) kalesinin teslimi sarti ile esirleri Sisman'a geri vermeye niyetlendi ise de gerek Sisman'in Sz verdigi halde Nigbolu'yu birakmaktan vazgemeyerek onu yeni istihkmlarla kuvvetlendirmesi, gerekse kendisinin de Hezargrad'i elde etmesi dolayisiyla is sonusuz kaldi. Bunun zerine savas daha hizla yeniden basladi. Ali Pasa bir hisar ve bir sehri aldiktan sonra btn kuvveti ile Nigbolu nlerine vardi. Orayi kusatti. Bulgar Krali her taraftan sikistigini ve artik karsi koymanin faydasiz oldugunu anlayinca btn aile halki ile birlikte sartsiz teslim oldu. Osmanli, Pasasi, krali, ocuklarini ve hazinelerini Sultan Murad'in ordugh olarak setigi TaYHshi'ya gnderdi. Padisah, Sisman hakkinda licenab ve civanmerdne bir davranisgosrerdLOnun hayatina ilismedigi gibi kendisine durumuna lyik tahsisat ta bagladi. Ancak onun Bulgaristan'daki topraklarini elinden aldi. Sirp Krali Lazar, mttefikinin maglub olup dstgn grenince, mevkiinin tehlikeli durumunu anlamakta gecikmedi. Firtinanin sinirlarina dogru yavas yavas yaklastigini grnce zorlu bir karsi koymaya hazirdandi. O, sadece bununla da yetinmedi. Bu firtinaya karsi koymak iin taarruza karar verdi. Lazar, generali Dimitriyus'a, Bulgar sinirinda dik bir dagin tepesinde bulunan Sehirky almasini emretti. Sehirky'n evresinde bulunan askerler, o zaman Osmanli ordusunda bulunduklarindan sehir, Sirplilarin eline geti. Ancak Ali Pasa'mn gnderdigi on bin civarindaki asker sehri geri aldi. Sirp muhafizlarini da esir alip istihkamlarini da yiktilar. Lazar bu yenilgiye kizdiysa da cesaretini kaybetmedi. Sadece bir mevkiin kaybedilmesinden dolayi kendisini maglub saymayarak bir kat daha cesaretlendi. Bosna ve Arnavutluk hkmdarlarini kendisine baglamakta olan eski antlasmayi yenilemek iin bir tesebbste bulundu. Onlarin yardimindan emin olarak padisahi kesin bir savasa agirmakta tereddd gstermedi. Kralin komsulari ile haberlesmesi sirasinda Sultan Murad da ogullari Byezid ve Yakub'u yanina getirdi. Bunlar, yanlarina almis bulunduklari Ktahya ve Karesi sancaklari askerlerinden baska Saruhan, Mentese, Aydin ve Hamid illerinin paylarina dsen yardimci kuvvetlerini de almislardi. Bunlara Dobruca Tatarlan komutani Sarac ile Kstendil Prensi Konstantin'in yardimlarina ilaveten o sirada Hac'dan dnen Evrenos Bey de katildi. Bulgaristan isini halletmis olan andarli Ali Pasa, Yanbolu'da padisah ile bulusarak orduya katildi. Osmanli ordusu, Yanbolu'da Tatarpazarcigi yolu ile Sofya'ya geldi. Oradan gneybatiya sapilarak Kstendil'e varildi. Bu istikamette oldugu haber alinan Hali ordusuna dogru gidildi. Ordunun nc kuvvetleri Hicaz'dan dnms olan Evrenos Bey ile Pasa Yigit komutasinda idiler. Sirp despotunun merkezi olan Piristine'nin gneybatisindaki Kosova (Kara Tavuk ovasi) dzlgnde mttefik ordusu ile Osmanli ordusu karsi karsiya geldi. Sirp kaynaklarina gre Osmanli ordusu getigi

hi bir yerde zulm ve tahribat yapmamisti. Ordunun Kosova'ya varisinin ertesi gnnde harbe karar verilecekti. Osmanlilarin, Balkanlardaki durumunu tayin edecek olan bu muharebenin tarihi, kaynaklarda farkli olarak verilmektedir. Sirp, Bosna, Macar, Arnavut, Eflak (Romanya), Bogdan (Moldovya), Hirvat, Bohemya ve bir kisim Bulgarlardan meydana gelen bu muazzam Hali ordusundaki asker mevcudunun, Osmanli kuvvetlerinin bes kati oldugu belirtilmektedir. Bununla birlikte bu ordunun 100.000 civarinda, Osmanlilar'in da 60.000 kadar askerden meydana gelen asker bir birlige sahip oldugu kabul edilmektedir. Aradaki byk sayi farkina ragmen Sultan Murad, komutanlari ile mzakerede bulunur. Onlarin, nasil bir are ve tedbir almak gerektigini dsnmelerini ve dsndklerini de hi ekinmeden aik bir sekilde ortaya koymalarini syler. Bazi komutanlar, Macar atlarinin henz deveye alisik olmadiklarini syleyerek anlari atlara karsi canli bir engel gibi kullanmanin mmkn olabilecegini ifade ile bu develerin dsman atlarina dehset ve dzensizlik vermeleri iin ordunun n cephesine konulmasi teklifinde bulunurlar. Fakat Sadrazam, Gazi Evrenos Bey, Timurtas Pasa ve Sehzade Byezid bu teklife karsi ikip syle dediler: "Develer, svarilerin atlarina dehset vermek syle dursun, agir silahli svariyi grnce kendileri rkeceklerdir. Bu durumda bizim saflarimizin stne atilip kargasalik ve karisiklik dogmasina yol aabilirler." Ayrica, Osmanli askeri gibi din ve devleti ugrunda "feday-i cani, cana minnet bilen" saf ve gvenilir bk askerin itikad zaafina da sebep olabilecegini sylediler. Bu bakimdan hi bir seyden korkmadan ve sadece Allah'a gvenerek meydan muharebesi yapip dsmana saldirmayi teklif ettiler. Bu grs, btn asker erkn tarafindan kabul edildi. Bundan sonra herkes gayet mesrur bir sekilde ve kararli olarak, sabahla birlikte baslayacak olan savasa hazirlanmak zere birliklerinin basina gitti. Bu arada bir sey padisahin dikkatini ekmisti. Dsman tarafindan esmekte olan rzgr, Osmanli askerinin gzne toz toprak savuruyordu. Padisah, byle bir durumun savasta sebep olabilecegi felaketi dsnp zld. Btn gece Allah'a yalvarip O'ndan yardim diledi. Zafer karsiliginda kendisinin din yolunda sehid olmasi iin dua etti. Osmanli tarihleri Sultan Murad'in o geceki mnacat ve yakarisini su sekilde ifade ederler: "Ab-i ry-i Habib-i Ekrem iin Kerbelda revan olan dem (kan) iin Veda gecesi aglayan gz iin Askin ugruna srnen yz iin Ehl-i derdin dil hazini iin

Cana tesir eden enini iin Eyle ya Rab, ltfunu hem rh Hifzini eyle bize pst u penah Ehl-i Islma ol muin u nasir Dest-i a'dayi bizden eyle kasir Ya Rab, mcahidini etme telef Tir-i a'daya (dsman okuna) bizi kilma hedef. Bakma ya Rab bizim gnahimiza Bak sen can ve gnlden ahimiza Sakla gzmz cengin tozundan Islm erini koru saldiridan Bunca yil sren gayretlerimizi Gazalarda sanli kil ismimizi Etme ya Rab kahrinla beni fena Yzm halk iinde etme kara Dinin ugruna ben feda olayim Askerim nnde ben heba olayim. Din yolunda beni sehid eyle Ahirette beni said eyle Mlk-i Islmi paymal etme Menzil-i firka-i dalal etme Keremin oktur ehl-i Islma Dilerim kim erise itmama."

Gerekten, ertesi sabah safakla birlikte yagan yagmur, tozlan bastirdigi gibi agir silahli olan dsman svarisinin atlarinin, seri bir sekilde hareket etmelerine de mani olmustu. O gece, birlesik Hali ordusu da Osmanlilara karsi nasil bir hareket iinde bulunmasi gerektigini, toplamis oldugu harp meclisinde grsmeye baslamisti. Generallerden bir kismi, gece ansizin Trklerin zerine hcum edilmesini teklif etmisti. Fakat kendinden ok emin bulunan ve mutlaka galip geleceklerine inanan Yorgi Kastriyota, gece karanliginin dsmanin firarini kolaylastiracagini, bylece Osmanlilarin bsbtn yok olmaktan kolayca kurtulmus bulunacaklarini ifade ederek bu teklifi reddetti. Osmanli ordusunun aldigi savas dzenine gre Sultan Murad, ordunun merkezinde bulunuyordu. Ordunun sag kolunda veliahd sehzade Byezid, sol kolunda da sehzade Yakub bulunuyorlardi. Evrenos Beyin tavsiyesi zerine ordunun her iki cenahina ihtiyat olmak zere 1000'er kisilik oku birlikleri yerlestirilmisti. Bunlar, muharebenin en kizgin devresine kadar mdahalede bulunmayacaklar, savasin tam kizgin devresinde dsmani oklamaya baslayacaklardi. Rumeli Beylerbeyi Kara Timurtas Pasa Byezid'in, Anadolu Beylerbeyi Sanca Pasa da Sehzade Yakub'un maiyetinde idiler. Evrenos Bey'in birlikleri sag cenahta, Anadolu beyliklerinin birlikleri ise sol cenahta yer almisti. Balkan ve Orta Avrupa milletlerinden ogunun bulundugu birlesik Hali ordusunun merkezinde Sirp krali Lazar, sag kolunda yegeni ve damadi prens Brankovi, sol kolda da Bosna krali Tvartko bulunuyorlardi. Sirplarin top atisiyla baslayan byk meydan muharebesi, sekiz saat iinde kesin bir sekilde neticelendi. Kendilerinden sayi, techizat ve araziyi tanima bakimindan kat kat stn olan mttefik Hali ordusu karsisinda Osmanlilar, byk bir basari elde ettiler. Bu basarida Byezid (Yildirim)'in byk bir payi bulunuyordu. Baslangita bozulmak zere olan Osmanli'nin sol cenahina kendine has pek hizli bir manevra ile yetisip dsmani eviren veliahd sehzade, mttefiklerin korkun yarma hareketlerine ragmen kiskacini amadi ve bu kiskata perisan olan dsmani yok etmeyi basardi. Bas komutan Lazar da dahil olmak zere dsman ordusu Kosova sahrasinda kaldi. Kamak isteyen kk ve daginik dsman birlikleri de arkalarindan yetisen Sehzade Yakub tarafindan imha ediliyorlardi. Bylece Allah, Sultan Murad'in yzn kara ikarmamis, onun geceki dua ve niyazlarina icabet ederek onu muzaffer kilmisti. Fakat bu muzafferiyetin bir bedeli daha olacakti. nk Sultan Murad, duasinda sehadeti de istemisti. Hkmdar, harpten sonra harbin yapildigi sahrayi dolastigi sirada ller arasinda yarali olarak bulunan Lazar'in damadi Milos Obili, mslman olacagini ve padisaha gizli bir sz bulundugunu sylemek istedigini bildirince Sultan Murad'in msaade etmesi zerine yanma yaklasarak yeninde saklamis oldugu haner ile onu kalbinden yaralayarak attan dsrmst. Bu suikast zerine katil, Sultan Murad'in maiyyetinde bulunanlar tarafindan yakalanip ldrlmst. Bu olay, tarihlerde farkli sekillerde anlatilmakta ise de neticesi hep ayni oldugundan fazla teferruata

girmek istemedik. Sultan Murad yaralandiktan sonra bir mddet yasamis, yakinlarinin znt ve kederlerini su szlerle hafifletip onlara vasiyette bulunmustu: "Islm'in zaferi iin kendimin sehid olmasini Allah'tan ben istedim. Dualarim Allah tarafindan kabul oldu. Binlerce hamd ve sena olsun ki, Islm askerini muzaffer grerek hayata veda ediyorum. Oglum Sultan Bayezid'e uyunuz ki o sizi ogullari gibi grsn. Milos'un beni yaralamasina zlmeyin. Sakin reyayi incitmeyin. Mal ve irzlarina tecavz ettirmeyin. Eger reyanin mesru haklarini muhafaza ederseniz Cenab-i Hak da sizi ve devletinizi muhafaza ve payidar eyler, nk rizasi ondadir." Sultan Murad'in yarali olarak dstg yere hemen bir adir kurulup muhafaza altina alinir. Hkmdarin yarasi agirdi. Hayatindan mid kesilince derhal Veliahd Byezid'e haber verilerek oraya agrilir. Dsman takibinde bulunan Byezid, bu kt ve feci haberi alir almaz derhal oraya gelir. Babasini kanlar iinde grnce kendine hkim olamaz. Fakat Murad Hdavendigr, bu an, aglanip feryad edilecek bir an degildir. lm denilen sey herkesin basina gelecektir. Fakat baskalari ile mukayese edildigi zaman sehidligin cana minnet bir nimet oldugunu syleyerek oglunun zntsn hafifletmeye alisir. Ogluna asker ve siyas bazi tavsiyelerde bulunduktan sonra bu fani hayata gzlerini kapar. Ordu merkezinde cereyan eden bu hadiseden kollardaki sehzadeler ile diger komutanlarin haberleri olmamisti. Yine bu sirada Osmanli kuvvetleri tarafindan sarilmis bulunan Lazar, maiyeti ile beraber yakalanarak o esnada lmek zere olan Sultan Murad'a karsilik ldrlmslerdi. Kosova muharebesi, Osmanlilarin Rumeli'de kalmak iin Sirp Sindigi savasindan sonra kazandiklari ikinci byk muharebedir. Biraz nce belirtildigi zere Sultan Murad'in lmn mteakib, devlet adamlarinin da karari zerine zaten o maksatla babasinin yanina agrilmis bulunan Sehzade Byezid (Yildirim Byezid) hkmdar iln edilmisti. Durumdan haberi olmayan ve dsmani kovalamakta olan Sehzade Yakub elebi de "fitne katldan daha siddetlidir" hkmne gre "Baban seni istiyor" denilerek ordu merkezine davet edilmisti. Gelip otagdan ieri girince hemen ldrlmst. nk daha nce, Savci Bey olayi meydana gelmis ve devlet byk bir siyas alkanti iinde kalmisti. Bir daha byle bir olayin meydana gelmemesi iin Sehzade Yakub Osmanli tarihilerinin ifadesi ile sehid edilmistir. Byk bir asker birlige komuta eden Yakub elebi'nin saltanat davasina kalkisacagi gz nnde bulundurularak byle bir areye bas vurulmustur ki bu, btn devlet erkaninin teklifi ve yeni hkmdar olan Yildirim Bayezid'in tasvibi zerine olmustu. Sultan Murad lnce, ikarilan i organlari, sehid dstg yere gmld. Daha sonra cenazesi, oglu Yakub Bey'in cenazesi ile birlikte Bursa'ya gnderilerek ekirge'deki trbeye defn edildi. Sultan Murad'in yaralanip ldg (sehid edildigi) ve i organlarinin defnedildigi yere "Meshed-i Hdavendigr" adi verilen bir trbe yapilmis, daha sonra da buna bir cami ilave edilmistir. Bu trbe zamanimiza kadar Balkan Mslmanlarinin ziyaret ettikleri bir ziyaretgh olmustur.

Sultan Murad'in sehadeti, btn Islm lemini teessr iinde birakmisti. Bunun bir belirtisi olmak zere Memlk Sultani Meliku'z-Zahir Eb Said Berkuk, onun Bursa'daki trbesine konmak zere Kur'an-i Kerim czleri gnderip vakf etmistir. Gazi Hnkr ve Murad Hdavendigr diye meshur olan Sultan I. Murad'in hkmdarligi 27 veya 28 sene devam etmis olup hicr 791 (M. 1389) yilinda vefat ettigi zaman genel olarak kabul edilen grse gre 63 veya 64 yaslarinda bulunuyordu. Bu arada onun vefati esnasinda yasinin 66 oldugunu syleyen tarihilerin bulundugunu da belirtmek gerekir. Muhtelif rivayetlerden anlasildigina gre Murad Hdavendigr'in, Byezid (dogm. 761=1360), Yakub (dogm. 769=1367), Savci (dogm. 773=1371) adinda oglu olmustu. Bazi kaynaklara gre Savci'nin en byk ogul oldugu kayd edilmekte ise de bu, gerege pek uygun degildir. Bundan baska Ibrahim adinda baska bir oglundan bahs edilmekte ise de kaynaklarda bununla ilgili bir bilgi bulunmadigindan bunun kk yasta vefat etmis oldugu dsnlebilir. Otuz yila yakin (27 yil 3 ay) bir zaman, dnya sahnesinin ender rastladigi bir ustalik ve maharetle devletinin mukadderatini sevk ve idare eden Murad Hdavendigr, pek ok hayir yeri meydana getirmekle de shret bulmus bir kimsedir. Gnmze kadar gelen vakfiyesi, onun neler yaptigini, hayrat hakkinda neler dsndgn gstermektedir. Onun su tesisleri bu konuda bize bir fikir vermektedir: Bursa'da ekirge'deki cami, medrese, imret, misafirhane. Bursa hisarinda sarayinin yaninda Hisar Camii, Bilecik ve Yenisehir'de birer cami, yine Yenisehir'de gazi erenlerden Postin ps Baba iin yaptirdigi zviye. ekirge'de bulunan vakfa, vezir Hayreddin Pasa'yi hem mtevelli hem de nzir olarak tayin etmistir. Keza o, annesi adina Iznik'te de 790 Cemayizelevvel ayi baslari (Mayis 1388) tarihli bir imret yaptirmistir. O, ahiret azigi olarak insa ettigi imret ve diger tesislerine pek ok arazi vakf etmistir. Islm gelenege gre tesis edilen vakfiye bize vakiflarinin idaresi hakkinda, kimlerin bu vakiflardan nasil ve ne sekilde istifade edecegini, vakfi bozmaya, haksiz sekilde ondan yararlanmaya kalkanlara nasil muamele edilecegini de aiklamis bulunmaktadir. Bilgi edinilmesi bakimindan onun 787 Cemaziyelahir ortalan (Temmuz 1385) tarihini tasiyan vakfiyesinden bazi pasajlari buraya almayi faydali buluyoruz. "Vakf, hibe ve rehin olunmaz, kimse mlik olamaz. Telef ve helk olmaz. Kimse halef olup vris olamaz. Kiyamete kadar devam eder. Sebeplerden bir sebeple kimse elini uzatamaz, asli zere kalir. Sartlari zere devam eder. Gnlerin gemesiyle vakif ve vakfiye bozulmaz. Allah ve Reslne ve ahiret gnne iman edenlerden, Allah'in ve yarattiklarindan melik, kadi, vezir, muhtesibden ve insanlarin tamamindan hi bir kimse bu vakfi bozamaz. Bir kimse onu tahvil ve tebdil ederse gnah irtikhab etmis olur. Allah'in kitabina ve Reslnn snnetine muhalefet eden ve din kardesinin vakfinin fesadina sa'y eden (alisan) Allah'in gazabina ugrar. Onlarin zerine Allah'in, meleklerin ve btn insanlarin laneti olsun." Grldg gibi bu ifadeler vakfin muhafazasi gayesine ynelik bulunmaktadirlar. Bundan baska bir de vakiftaki hizmet ve onlardan yararlanma ile ilgili bilgiler bulunmaktadir ki buna gre hi kimse imrete inmekten men olunamaz. Hizmetiler, gelenlere gzel bir sekilde

hizmet etmek zorundadirlar. Hele fakirlere bu hizmeti ok daha iyi yapmalilar. nk onlar, kalbi kirik kimselerdir. Bu konuda da vakfiyenin kendi ifadesi ile syle demektedir: "Imrete, byklerden, limlerden, seyh ve sdattan birisi inerse hizmeti bunlara hizmet eder. Bunlarin sanina gre onlara hizmet eder. Hayvanlarina da hizmet eder. Bu hizmet sadece byklere mahsus olmaz. Imrete inenlerin tamamina byle muamele yapilir. Hatta fakir ve miskinlere bu yolda hizmet daha evladir. nk onlar, kalbi kirik olanlardandir. Imretteki kalislar 3 gn geerse bu, mtevellinin reyine baglidir." Skrullah, gazi ve sehid sultanin yaptirdigi hayirlardan bahs ederken sunlari syler: "Bursa'da ahiret iin bir yapi yaptilar. Hem konuk evi, hem cami, hem medresedir. Kimsesizler, yoksullar iin paalardan, tatlilardan, eksilerden daha gzeli olmayan yemeklerin hepsinden verilmesini, konuklarin hayvanlarinin da yemlendirilmesini buyurdu. Hatiplere, hafizlara, mderrislere muridlere ve grencilere vazife karsiligi aka bagladi. O evin karsisinda bir kubbe yapilmasini buyurdu. Her gn ayrica otuz hafiz o kubbede gzel sesle Kur'an okuyup hatm etmektedirler. Mbarek vcudu o kubbede dinlenmektedir." Gerek bu, gerekse daha nce verilen bilgiler, Sultan Murad'in nasil hayir yaptigini, kurdugu vakiflar vasitasiyla onlarin devamini sagladigi ve insanlara hizmeti bir ahiret azigi olarak kabul ettigini gstermektedir. Sultan Murad, tahta ikinca babasinin sikkelerinde oldugu gibi Seluk paralarini taklid etmek suretiyle sikke kestirmistir. Baslangita "kfi"ye yakin, daha sonra da "nesih" yazisi ile kestirdigi sikkeleri grlr. Kfi hatli olan sikkelerinin bir tarafinda kelime-i sehdet, etrafinda ilk drt halifenin isimleri ve diger yznde de "Murad b. Orhan halladallahu mlkeh" ibareleri bulunmaktadir. Sonradan kesilen akalarin bazilarinda kelime-i sehadet ile kendisinin ve babasinin isimleri, bazilarinda da akanin her iki tarafinda Murad b. Orhan yazisi grlmektedir. Sultan Murad'in 790 (1388) tarihli bakir sikkesinde kesildigi tarih ve ay bulunmaktadir. Daha nce de kisaca temas edildigi gibi Osmanli Devleti'nin kurulus hamurunda mayasi bulunan teskiltlardan biri de "ahilik"ti. Bu bakimdan ilk Osmanli padisahlari, bu teskiltin birer mensubu ve hatta reisleri durumunda idiler. Bazi vesikalar, Murad Hdavendigr'in bu teskilatin reislerinden biri oldugunu gstermektedir. Nitekim bu hususta onun Receb 767 (Mart 1366) tarihli olarak Malkara'da Ahi Musa iin yaptirmis oldugu zaviye vakfiyesindeki "ahilerden kusandigim kusagi Ahi Musa'ya kendi elimle kusadup Malkara'ya ahi diktim" ifadesi, onun ahi reislerinden biri oldugunu gstermektedir. Vakfiyesinde de grldg gibi Sultan Murad, bilgin, talebe, garip ve fakir olan kimselere karsi son derece sefkatle muamele eden bir hkmdardir. Hz. Peygamber'in soyundan gelen seyyid ve seriflere karsi ise zel bir ilgisi bulunmakta, onlara saygiyi Hz. Peygamber'e yapilmis saygi olarak kabul etmektedir. Bu sebepledir ki o, lkesinde bulunan seyyid ve serifleri her tri vergiden muaf sayan

fermanlar isdar etmistir. Nitekim, 787 (1385) tarihli bir ferman, onun Seyyid Bzrg Ali'nin evladlarini vergiden muaf saydigini su ifadelerle ortaya koymaktadir: "... Seyyid Bzrg Ali'nin ogullan yaslan ile kapima gelip ettiler. Bizim atamiz sizin duaciniz idi. Biz fakir kullariniz dahi size duacilariz. Biz kullarina bir hkm sadaka eyle ki sizden sonra gelen bizi ve evladimizi ve kullarinizi ve karaveslerimizi (criye) incitmeyeler. Hem simdiye degin atamiz bir dne sr vermedi. Ve koyun hakkin vermedi. Biz kullarina bir ihsan eyle bizden ve evladimizdan srlerin ve koyunlari haklarin kimesne taleb etmeyeler deyicek emr olundu ki, bu sdtlarin evladlari, kullari ve karavesleri ve bir damla kanlan deme can ola. Onlar, benim her defterimden ihrac olalar. Her kim bu hkm grp Seyyid Bzrg adini yazanlara teaddi ederse lnet ba'lnet ola. Rumeli kadilari ve sancak beyleri ve subasilari ve sipahiler her kanginizin yerinde eker bierse bir dne srlerin almayasiniz. Ben bagisladim canim iin olsun. Benim devletime duaya mesgul olalar. Her kande hatirlari dilerse yryeler..."

SULTAN MURAD'IN SAHSIYETI


Tarihler, Osmanli padisahlari iinde, Murad ismini tasiyanlarin ilki olan Sultan Murad'i, orta boylu, yuvarlak yzl, sahin bakisli, ko burunlu, seyrek disli, uzun boyunlu, iri parmakli, sen ve yakisikli bir padisah olarak tasvir ederler. Dahi bir asker ve devlet adami olan Sultan Murad, btn hareketlerinde belli bir pln erevesinde hareket etmis, son anina kadar kabiliyet ve dehasindan bir sey kayb etmemistir. Azim ve idare kudreti, iyilik severligi, tebeasina karsi merhametli olusu ve ordusunda inzibatli, verdigi emrin yapilmasini isteyen ve bunlari takib eden bir hkmdardi. Btn tarihler onun bu zelliklerinde birlesirler. Nesr bu konuda sunlari syler: "Bu Gazi Murad Han dahi, atasi gibi sahib-i hayr idi. Adil ve kmil, din perver, adalet yayici, li himmet, kesiru'l-menfaat (menfaat saglamasi ok), fakir dost, garip oksayici, dsknlere yardimci, rey ve tedbir sahibi, pehlivan, cesur ve yigit idi. Btn mrn gazaya sarf etmistir. Bunun ettigi gazayi Osman'in neslinden hi bir padisah etmedi. Himmet ve cmertlik sahibi idi ki kapisina gelen hi kimse mahrum gitmezdi." Sultan Murad'in sahsiyetinin azametinde ve Trk tarihi bakimindan oynadigi roln ehemmiyetinde, Osmanli tarihileri oldugu gibi yabanci tarihiler de mtefiktirler. Nitekim, Osmanlilari sevmemekle birlikte Sultan Murad'in vasiflarini ortaya koymaktan da kendini alamayan Gibbons, onun hakkinda su degerlendirmeyi yapar: "Otuz sene kadar bir mddet Murad, zamaninin hi bir devlet adami tarafindan stne ikilamayan bir kiyset ile Osmanlilarin mukadderatini sevk ve idare etmistir. Ftih ve Kanun hakkinda ok sey bildigimiz iin Murad, Osmanli sultanlari iinde kendine layik olan yere geememistir. Onun hayati esnasinda meydana gelen inkilablar, btn tarihin en hayret veren olaylarindan biridir. Onun fetihleri

1878'deki Berlin antlasmasina kadar bes asir devam etmistir. Kendisinin harb hususundaki cevvaliyet ve gayreti, babasininki gibi idi. Fakat babasinin tahayyl ettiginden daha genis bir icraat sahasina yayilmis oldugu iin daha mskl vaziyetlere maruz kaldigi halde gevsemedi. Emrindeki komutan-valilerin hi birisi ile arasinda bir anlasmazlik olmadi. Rumlara karsi muamelesi, onlarin seciyesini tayinde mkemmel bir feraseti oldugunu gsteriyor. Bizans Kilisesi erbabi nazarinda, bir kfir ve Isa'nin dsmani idiyse de, onlara Papalardan daha iyi muamele etmekle tevecch ve muhabbetlerini kazanmistir. Hem irk, hem de din mahiyette olan temsil mes'elesinde kazandigi tam muvaffakiyetin en parlak delilini grmek iin Ortodoks Patriginin 1385'te Papa VI. Urben'e yazdigi mektuptan daha iyi bir vesika olamaz. Bunda Patrik, Sultan Murad'in kiliseye hareketlerinde tam bir serbest verdigini syler." dedikten sonra "Osman, etrafina bir irk toplamistir. Orhan bir devlet kurmustur. Imparatorlugu kuran ise Murad olmustur." der. Bizansli tarihi Chalcondyle ise onun hakkinda sunlari syler: "Murad, hayatinda pek ok tehlikeler atlatmis ve pek ok hayir isleri grmstr. Rumeli ve Anadolu'da 37'den fazla byk ve mesakkatli harbi idare ederek hepsinden galip ve muzaffer olarak ayrilmistir. Dsmana muharebe meydanini biraktigi ve arka evirdigi asla grlmemistir. Isleri gzel bir sekilde tanzim ile, mnasib vakti geldiginde menfaatlerini koruyup yerine getirmekte mahirdi. Muharebede ok cesurdu. Sasirip telas gstermezdi. Askerini istirahat ettirdigi zaman kendisi av ile vakit geirir, dinlenmek nedir bilmezdi. Genliginde oldugu gibi ihtiyarliginda da aliskan, enerjik ve sertti. Her seyden nce iyice dsnr, maksat ve meramina ermek iin hi bir seyi ihmal etmez ve unutmazdi. Kendisine boyun egip itaat eden btn milletlere ve sarayindaki efrada yumusaklikla muamele ederdi. Yeri geldigi ve gerektigi zaman mkfatlandirmaktan geri kalmazdi. Herkesi adi ile agirmak adeti idi. Harbe girilecegi zaman askerini mnasib nutuklarla cesaretlendirir, yapilan en kk hataya tekrar etmemesi iin gz yummadan msebbibini cezalandirirdi. Verdigi sz tutan hkmdarlardandi. Aleyhinde dolaplar dndrmek isteyenler elinden kurtulamazlardi." Hammer, Sultan Murad'in dahiyne denilebilecek faaliyetlerini belirttikten sonra "adaleti ve gerektiginde siddeti cihetiyle halki, kendisini hem sever hem de korkardi. Ser' kanunlari itina ile muhafaza eylediginden, kurmakta oldugu devlete, o kanunlari te'kid ve te'yid edecek gayretlerin hi birinde kusur etmezdi." der.

YILDIRIM BAYEZID DNEMI


Babasi, Murad Hdavendigr'in tahta cls etikleri 761 (1360) yilinda dnyaya gelen Byezid, dil, yigit, bilginlerle yoksullari seven, zenginlere sefkat, zahidlerle iyi insanlara saygi gsteren bir hkmdar idi. Ela gzl,

arslan simali, kumral sakalli, grns kirmiziya mail, ak, mdevver ve berrak idi. Heykel gibi saglam ve gl kuvvetli idi. Cenk ve savas gnlerinde korkusuz bir padisah idi. Giydigi elbise genellikle Bursa kadifesindendi. Annesi Gliek hatundu. Osmanli penesinin kavradigi Rumeli agacinda, harp sahasinda hkmdar iln edilip babasinin tahtina oturan Yildirim'in bzusu, daha nice meyvelerini Osmanlilarin etegine dsrmek zere bekleyici idi. O, harp sahasinda hkmdar iln edildiginden muharebeye devam etmekten geri durmadi. Ayrica komutanlardan Pasa Yigit'i Bosna, Firuz Bey'i de Vidin taraflarina akina gnderdigi gibi bizzat kendisi de Kratova gms madenlerini zapt ile skp sehrine Trk gmenlerini iskn ettirdi. Avrupa'nin siyaset aktrleri, Yildirim nvani ile anilan Byezid'in fikir ve dsncelerini pek de bilmez sayilmazlardi. Babasinin biraktigi hududu, mucizeli ordusuyla ggsleyip alabildigine aan, aarken de karsilastigi sayisiz mskllere yutkunmadan katlanan, zellikle kilise iin bir Isa dsmani sayildigi halde, feth ettigi Hiristiyan lkelerinin halkina bu kilise mensuplarindan, hatta papalardan daha msfik ve anlayisli davranan koca Hdvendigr gibi, oglu da acaba ayni siyaset ve insanlik yolu stnde mi yryecekti?

YAKUB ELEBI OLAYI


Sultan Murad'in, Kosova Savasi'nda sehid olmasindan sonra devlet adamlari ile asker erknin ittifaki zerine yerine byk oglu Byezid geti. Asker hareketlerdeki sr'ati yznden "Yildirim" nvanini alan Byezid, Kosova savasinda Rumeli askeri ile sag cenaha kumanda etmisti. Savasin kazanilmasinda da byk bir rol oynamisti. Byezid, henz dsmani kovalamakla mesgul olan kardesi Yakub'u agirtarak hkmdarliga ortak olur endisesiyle onu ldrtmst. Bylece yeni bir buhranin ikmasina da engel olmustu. Bu olay, bazi devlet adamlari ile askerler arasinda ve Osmanli sinirlari disinda kalan Anadolu Beylikleri arasinda Yildirim Bayezid'e karsi bir hosnutsuzlugun dogmasina sebep olur. sikpasazde, bu olayla ilgili olarak "Ol gece askere izdirap dst" diyerek, askerin bu hadiseden nasil mteessir oldugunu anlatmaya alisir. Gerekten bazi yazarlar, Yildirim Byezid'in bu hareketini ok dramatik bir sekilde vermekte ve bunu, Yildirim'in Timur karsisindaki maglubiyetinin sebeplerinden biri olarak grmektedirler. Bu cmleden olarak Fatma Aliye sunlan syler: "Sehzadeler ve asker komutanlar, hezimete ugrayanlan takib ediyorlardi. Yildmm Byezid'e haber verildi. Hemen gelip zt-i shneye mahsus olan ak sancak altina oturdu. O ak sancak, Seluklu Sultani'nin Osman Gazi'ye vermis oldugu sancakti ki o zaman o sancagin altina zat-i shneden baskasi oturamazdi. Yildirim Byezid, o sancagin altina oturmakla ilan-i saltanat etmis oldu.

Zavalli Yakub elebi, hadiseden habersiz olarak ordugha geldiginde yorgunlugunu geirmeye ve rahat bir nefes almaya firsat bulamadan "pederin seni istiyor" diyerek Hdvendigr'in mbarek cesedi zerine kurulan adira gtrlp orada bogduruldu. Bu vak'a, btn tarih kitaplarinda mhim bir konunun ailmasina sebep olmustur. Bunu, Yildirim'in maglubiyet sebeplerinden biri ve belki birincisi olarak kayd edenler de olmustur. Savci Bey de buna bir rnek teskil etmiyor. nk Savci Bey, isyan bayragini ekmisti. Andronikos ile birlikte bir eskiya grubunun basina gemisti. Yakub elebi ise o zaman nemli bir vilayet olan Karesi'yi ok iyi idare etmis, harplerde zaferler kazanmis ve herkesi kendinden memnun etmisti." Murad Hdvendigr'in sehadeti zerine meydana gelen saltanat degisikligi, Anadolu Beylerinin ve zellikle kendisini Seluklularin mirasisi sayan Karamanlilarin ortadan kalkmis gibi grnen dsmanligini tekrar ortaya ikardi. Sehzade Yakub'un ldrlmesini bahane ederek, gya onun intikamini almak zere Byezid'e karsi harp aip her taraftan tecavze kalktilar. Karamanaoglu Alaeddin Bey tarafindan kiskirtilan bu beylikler, Aydinli, Saruhanli, Germiyanli, Menteseli ve Hamideli beylikleri idi. Nitekim Germiyanogullari'ndan Sah elebi oglu Yakub Bey, daha nce Osmanlilar eline gemis olan Germiyan kasaba ve blgelerini geri aldigi gibi Karamanlilar da Beysehri'ni zapt ettiler. Anadolu'da Kara Tatar denilen Mogollarin reisi Mrvvet Bey de Kirsehir'i zapt edip Sivas emiri Kadi Burhaneddin'e teslim etti. Diger beylerin her biri, bu karisikliktan istifade ederek bir takim yerlerin zaptina kalkistilar. Bu durum, Osmanli Devleti'ni ok zor durumlara sokmustu. Babasi tarafindan saglanmaya alisilan Anadolu birligi yeniden tehlikeye girmisti. Sultan Yildirim Bayezid'in bunlara sratli bir sekilde are bulmasi ve isleri dzeltmesi gerekiyordu. Bunun iin Byezid, Anadolu'ya gemeden nce Rumeli'deki durumu derhal dzeltmek gerektigini dsnerek kendisine muhalefette bulunan emir ve askerleri yeniden kendine bagladi. Sonra Sirp Krali Lazar'in henz kk yastaki oglu Istefan Lazarovi'in vasisi olan annesiyle anlasti. Bu yeni Sirp despotu da vergi (harac) ve gerektiginde muharebelerde btn askeri ile birlikte padisahin maiyetinde bulunmayi taahhut ettigi gibi her yil Osmanli padisahini ziyaret etmeyi de kabul ediyordu. Kosova maglubiyetinden sonra gerek Istefan Lazarovi, gerek Pristine hakimi Vuk Brankovi yerlerinde kalabileceklerini hi mid etmiyorlardi. Onlar, Yildirim'la anlasmayi canlarina minnet bildiler. Bu antlasmayi kuvvetlendirmek iin yeni Osmanli hkmdari, maktul Lazar'in kizi Marya Despina'yi nikahlamisti. Bayezid'in bu sekildeki genis msamahasina Anadolu'daki vaziyetin kritik durumu sebep olmustu. Bu baris sayesinde Rumeli'de, disardan gelebilecek ve zellikle Macarlar tarafindan yapilacak tahrik ile meydana gelmesi muhtemel bir muhalefet nlenmis oluyordu. Bylece meydana gelen dostluk, samimi bir sekilde Byezid'in vefatina kadar devam edecekti. Sirplar, Kosova'da hkimiyetlerine son veren darbeyi yemis olmalarina ragmen, din ve mill degerlerine karsi grdkleri genis msamaha ve msaade yznden fatihlerin (Osmanlilarin) idaresine

teredddsz katildilar. Hele Arnavud, Macar ve Dalmayalilara karsi yapilan akinlarda ganimetlere istirak etmeleri, anlari yeni idareye arabuk isindirdi. Yildirim Bayezid, Balkanlar'da kuvvetli kalabilmek iin akinci teskilatini yeniden canlandirmak ihtiyacini hissederek Evrenos Bey, Pasa Yigit Bey ve Firuz Bey gibi komutanlarin, basta Bosna olmak zere Eflak ve Tuna'nin kuzey taraflarina kadar akinlar dzenlemelerini emr etti. Daha nce de kisaca temas edildigi gibi bu akinlar esnasinda skp alinarak sehre Trk ahali yerlestirilmisti. Bu sirada Edirne'ye dnen Byezid, Anadolu'ya hareket etmeden nce burada din ve sosyal messeselerin kurulmasini emr etti. Bylece Edirne bir kltr merkezi haline gelmeye basladi. Gerekten de hl bu gn Yildirim adi ile anilan mahallede bir imret ile kubbesi drt kemer zerinde durmakta olan caminin temellerini atti. Bu arada kendisini tebrike gelen Venedik ve diger Italyan siteleri ile olan ticaret antlasmalarini yeniledi. Yeni hkmdar, Venedik ticaretini himaye etmeyi kabul ediyorsa da gelecek iin fazla teminat vermiyordu. Bu antlasma, daha sonraki Anadolu seferi iin byk bir nem tasiyacakti. Zaten bu yzden Byezid msamahali davranmisti. Byezid, Bursa'ya dnmeden nce hemen hemen bir sehir devleti haline gelmis olan Bizans gailesini de ber taraf etmek istiyordu. Bunu gereklestirebilmek iin de Bizans'taki taht kavgalarindan istifade etmeyi dsnyordu. Bylece Anadolu'da girisecegi faaliyet esnasinda Bizans tarafindan gelebilecek tehlikelerden emin olmak istiyordu. Osmanli Sultani, vaktiyle Savci Bey ile mstereken isyan edip fesat ikarma suundan dolayi hapse atilmis olan Imparator Ioannis'in oglu Andronikos ile onun oglu Ioannis'in mracaatlarini kabul ederek bir miktar askerle Edirne'den Istanbul'a yrr. Imparator Ioannis ile saltanat ortagi olan Manuel'i hal' ederek hapse attirir. Bu arada hapisteki prensleri de kurtarip hkmdar yapar ve bir vergi ile kendine baglar. Fakat kisa bir mddet sonra iki mahpus hapisten kurtularak sultana iltica ederler. Onlar, daha nceki vergiden baska belli bir miktarda asker vererek seferlere katilmayi da taahhd ederler. Bunun zerine Byezid, onlari tekrar hkmdarliga getirir. Bununla beraber Byezid, Andronikos ile oglunu hapse attirmayip kendilerine Bizans topraklarindaki Silivri, Eregli, Selanik vs. gibi yerlerin hkimiyetini verir.

BATI ANADOLU'DA TRK BIRLIGININ KURULMASI


Osmanli tahtinda meydana gelen degisiklikten istifadeyi dsnen ve Yakub elebi'nin ldrlmesini bahane eden Karaman oglu Alaeddin Ali Bey, komsu beylikleri de Osmanlilar aleyhine kiskirtmaktan geri kalmiyordu. O, bununla da yetinmeyerek Osmanlilara ait bazi yerleri de isgal etmisti. Byezid, Balkanlar'da gerekli tedbirleri aldiktan sonra Anadolu harektina baslamak zere eski taht sehri olan Bursa'ya gelir. O, burada, Rumeli'de

bulunup devletin sinirlan zerinde gerekli tedbirleri almakla mesgul olan komutanlarin islerini bitirip gelmelerine kadar bekledi. Bu esnada Bursa'da imar faaliyetlerine devam ederek sehirde cami, medrese, imret, misafirhane, dru's-sifa gibi hayir eserleri yaptirir. Ayrica Seyh Ebu Ishak dervisleri iin de byk bir zaviye insa ettirdi. Skrullah, onun Bursa'da insa ettirdigi hayir messeselerinden bahs ederken syle der: "Bursa'da bir Dru'l-hayr, bir hastahne, Ebu Ishakhne, iki medrese, bir cami yaptilar. Onlarin evkafini tayin buyurdu. Daru'l-hayrin evkafindan olmak zere as ve yemden baska her yil bilginlere ve yerli yabanci yoksullara 600 md bugday verilmek, her gn konuga ve yerliye et ile birlikte 300 anak as eristirilmek zere vakiflarini tayin buyurdu. Hastahne, Ebu Ishakhne, medreseler ve caminin her biri iin ayrica vakiflar tayin buyurdu. Grenek oldugu zere bunlara seyh, tabib, imam, mezzin ve mderris dikip akalarini tayin ettirdi. 30 hafiz, daru'l-hayra, 30 hafiz, camiye tayin buyurdu ki, her gn biri Tanri kelamindan bir cz okuya." Keza o, kaynaklarin ifadesine gre degirmen alistiracak kadar bol ve lezzetli iimi ile taninan Akaglayan adindaki suyu kapali knklerle Uludag'dan sehre indirterek yaptirdigi imret yaninda kemerler zerinden geirip cami, medrese ve hamama taksim etmisti. Artan suyu da mahallelere taksim edip esmelerden akitmisti. Btn hayir ve sosyal tesisler iin de vakiflar tahsis etmisti. Rumeli ve Bizans islerini yoluna koyan Byezid, Sirp kralini maiyeti ile birlikte ordusuna agirip harekete gemek istiyordu. Bizans Imparatorunun oglu Manuel de kuvvetleri ile birlikte Sultan'in ordusuna katilir. Padisah, bundan sonra Kastamonu emri Candarogullari'ndan Ktrm Byezid'in oglu Sleyman Pasa'yi da ittifaka agirir. Bu arada Edirne'de muhafiz olarak kalan Beylerbeyi Kara Timurtas Pasa'yi da Rumeli kuvvetleri ile birlikte Anadolu'ya getirtir. Bu kadar byk bir kuvvet toplamis olan Byezid, bir taraftan Bizans Prensi Manuel'i Rum kuvvetleri ile Alasehir zerine gndererek Bizans Imparatorlugu'na tabi olan bu sehri zapt ettirir. Btn Osmanli kaynaklan ve zellikle bu olayin meydana geldigi anda yasayan Ahmed bu sehrin Byezid zamaninda feth edildigine isaretle: "Ne Alasar kodi v ne Saruhan Ne Aydin u ne Mentese ne Germiyan" der. br taraftan Saruhan zerine yryen Sultan Byezid, burayi harpsiz denecek bir sekilde almis ve emir Hizir Sah ile kardesi Orhan'i Bursa'ya gnderip haps ettirmisti. Bundan sonra Aydin iline giren Byezid, Isa Bey'in fazl, kemal ve yasina hrmet ederek ona kendinin ve ecdadinin evkafina mutasarrif olmak zere kayd-i hayat ile (lnceye kadar) kendisine Tire'yi ikta olarak vermisti. Bu arada Yildirim, Isa Bey'in kizi Hafsa Hatun ile evlendi. Sultan Byezid, daha sonra kayin biraderi olan Germiyan oglu Yakub Bey'in de zerine yryerek basta Ktahya olmak zere btn lkesini alir. Anadolu birligini kurma gayretinde olan Byezid, btn islerini tamamlamadan bu hareketten vaz geecege benzemiyordu. Onun iin

Ahmed ve Mehmet Bey ismindeki iki kardesin idaresinde bulunan Mentese zerine de yrd. Burayi da kendisine baglayan Sultan, aldigi bu yeni yerlerin her birine kendi ogullarini vali olarak tayin etti. Bu arada Ktahya merkez olmak zere meydana getirdigi Anadolu beylerbeyligine Kara Timurtas'i getirmisti. Bundan sonra Hamidogullari beyligine ait yerlerin pek ogunu ele geiren Byezid, bu arada beylige bagli olan Antalya'yi da Osmanlilara bagli bir sancak haline getirdi. Btn bu hareketleri ile Yildirim Bayezid, Anadolu'yu bir Osmanli vilayeti haline getirerek merkeziyeti bir devlet kurmak dsncesinde oldugunu gsteriyordu.

OSMANLI DONANMASININ EGE VE AKDENIZDEKI FAALIYETLERI


1390 senesinin yumusak geen sonbahar ve kis mevsimleri, Osmanlilarin faaliyetlerini daha rahat bir sekilde yapmalarina sebep olmustu. Bati Anadolu'daki beyliklerin Osmanli hkimiyetine girmesi ile Osmanlilar, Ege ve Akdeniz kiyilarinda uzun sahillere sahip olmuslardi. Latinlerin idaresinde bulunan Izmir hari olmak zere btn bir Ege sahilinin alinmasi ile zellikle Aydin ve Mentese Beyligine bagli bulunan deniz kuvvetleri de Osmanlilara gemis oluyordu. Bu da Osmanli deniz gcnn gelismesine sebep oluyordu. Nitekim Osmanlilarin ilk mhim deniz faaliyeti bu zamanda yapilmis ve Sarica Pasa komutasindaki 60 para gemiden mtesekkil bir Osmanli filosunun, Sakiz ve Egriboz adalari ile Yunanistan sahillerini vurmasi zerine Venedikliler, adalardaki garnizonlan ve istihkamlari takviyeye baslamislardi. Sarica Pasa'nin faaliyetlerinden bahs ederken Hammer: "Bu siralarda Azepler komutani Sanca Pasa da Edirne'de baska bir cami yaptirmaya basladi. Bir kara kuvveti firkasinin (tmen) komutanligi ile Osmanli donanmasi komutanligini elinde toplamis olan bu vezir, Akdeniz Bogazi (anakkale) girisinde bir Frenk gemisini esir etmisti. Bu geminin iinde Imparator Manuel'le evlendirilecek olan bir prenses bulunuyordu. Sarica Pasa bu nisanli prensesi sultana takdim edince Byezid, onun gzelligine hayran olarak kendisiyle evlendi." diyorsa da gerekte byle bir olay cereyan etmemisti. nk Yildirim Byezid, sadece hanimla evlenmistir ki bunlar da Germiyan oglu Sleyman Sah'in kizi ve Mevln Celaleddin Rum'nin torunu olan Devletsah Hatun, Sirp Krali Lazar'in kizi Maria Despina ve Aydinoglu Isa Bey'in kizi Hafsa Hatun'dur.

KARAMAN SEFERI
Sultan Byezid, Bati Anadolu'daki beylikleri ortadan kaldirip kendine bagladiktan sonra Karamanogullari zerine yrr. nk Karaman Beyi Alaeddin Ali Bey, Sultan Murad'in vefatini mteakip Hamideli taraflarindaki Osmanli topraklarindan bir kismi ile Beysehri'ni alarak o taraflari vurmustu. Sultan Byezid, nce Hamideli'ne geti, oradan da Teke yani Antalya taraflarina indi. Antalya'yi alip Firuz Bey'e tevcih etti. 1391 senesinde meydana gelen bu hadiseler esnasinda daha nce Osmanli mttefiki olan Candaroglu II. Sleyman, Osmanli'yi kendisi iin tehlike saymis olacak ki Osmanlilarla olan ittifakini bozup Sivas'ta hkm sren Kadi Burhaneddin

ile grsmelere baslamisti. Byezid, Karamanogullari topraklarina girince Karaman oglu Alaeddin Ali Bey, Osmanlilara karsi koyabilmek iin Kadi Burhaneddin ile Candaroglu Sleyman'dan yardim istedi. Fakat Byezid, bu birlik ve yardimlarin birlesmesine firsat vermeden Karamanogullari'na ait bazi yerleri alip Konya'yi muhasara altina aldi. Bu arada Byezid ile basa ikamayacagini anlayan Karaman oglu Alaeddin Ali Bey, Taseline ekilmisti. Kusatma, hasad zamanina tesadf etmisti. Yildirim Bayezid de babasinin yaptigi gibi halkin mahsulne asla el dokundurulmamasini emr etti. Sehir halkindan, kale disinda mahsul olanlara teminat verilerek onlarin rahatlikla disari ikabileceklerini syledi. Bu teminat zerine sehir halki kaleden disari ikabiliyor, hasad edebiliyor ve istedikleri bedel ile Osmanli ordusuna satis yapabiliyorlardi. Gerekten Bayezid, babasi gibi blge halkina ok iyi davranmis ve satis yapmak isteyen halkin herhangi bir korkuya kapilmadan zahiresini getirip satabilecegini bildirmisti. Halk sattigi esyanin karsiligini tamamen aldiktan sonra avuslar refakatinda yerlerine gnderiliyordu. Hammer, Aksehir, Aksaray ve Nigde gibi sehirlerin sirf bu sekildeki bir muamele zerine teslim olduklarini ve kapilarini tekrar Osmanlilara atiklarini yazar. Alaeddin Ali Bey, Kadi Burhaneddin ile Candaroglu Sleyman'dan yardim gelmedigini grnce, kayinbiraderi olan Yildirim Bayezid'den baris istemek zorunda kalir. Bunun zerine Yildirim Byezid, barisi kabul ederek zaten Osmanlilara ait olan ve Karamanoglunun eline gemis bulunan Beysehir, Aksehir ve diger bazi yerleri almak suretiyle antlasma yapar. Bylece iki devletin arasinda Konya Ovasi'ndaki arsamba Suyu sinir olarak kabul edilir. Yapilan antlasmadan sonra buralarin idaresi Sari Timurtas Pasa'ya birakildi. Bylece, daha sonra da devam edecek olan Karaman seferinin bu ikinci safhasi bitmis oldu. Bu seferde Bizans Imparatoru V. Ioannes'in oglu Manuel de Yildirim'in ordusunda bulunuyordu.

ISTANBUL'UN MUHASARASI VE SEHIRDE TRK MAHALLESININ KURULMASI


Yildirim Byezid, Anadolu'daki seferlerle mesgul oldugu sirada Bizanslilar, bu durumdan istifade ile bazi tedbirler almaya basladilar. Bu meyanda Bizans Imparatoru loannis, ayagindaki agrilara ve yatalak bir halde bulunmasina ragmen, Istanbul surlari ile kulelerinin bazi yerlerini tamir ettirmeye basladi. Bu durumdan haberdar olan Yildirim Byezid, bu harekete ok sert bir tepki gstererek tamir ettirilen yerlerin derhal yiktinlmasini ister. Imparator, Yildirim'in yaninda bulunan ve tahtin yegane varisi olan Manuel'i dsnerek tamir edip yaptirdigi yerleri tekrar yiktirir. Ancak Imparator, surlarin yiktirilmasindan kisa bir mddet sonra lnce, Osmanlilarla birlikte Anadolu seferlerine istirak eden ve Bursa'da bulunan Manuel, bir yolunu bularak Bursa'dan kaip Istanbul'a gelir ve babasinin yerine tahta oturur. det oldugu zere, babasinin matem gnlerini geirdikten sonra Byezid'in kendisine ve sehre karsi takindigi tavri dsnmeye baslar. Byezid, yeni

imparatordan (II. Manuel) vergi artirimi, Istanbul'da bir Mslman mahallesinin kurulmasi ve bir cami insasi ile bir kadi tayin etmesini ister. Bizans tarihisi Dukas bu konuyu su ifadelerle dile getirir: "Byezid, Imparator Manuel'e eliler gndererek, Istanbul ierisinde Trklerin "kadi" tabir ettikleri bir hkimin devamli olarak bulunmasini arzu ettigini bildirdi. Bu kadi, Istanbul'da ticaretle istigal eden veya o maksatla oraya gidecek olan Mslmanlar arasinda meydana ikacak olan muamelat ve ihtilaflari muhakeme ve hallu fasl edecekti. Byezid, Mslmanlarin gvur mahkemesinde muhakeme olunmalarinin caiz olmadigini, mslmani, kendi hkiminin muhakeme etmesi icab ettigini, iftiralar ve haksizliklari, daha bir ok seylerle beraber bildirmis, nihayet sunu da ilave etmisti: "Sana emr ettiklerimi yapmak ve taleplerimi yerine getirmek istemezsen, kapilari kapa ve sehrin iinde hkmdarligini yap. Harite bulunan her yer ve her sey kmilen benim olacaktir." Yildirim'in bu talebi redd edilince, Istanbul'u teslim almak iin uzaktan muhasaraya basladi. 1391 senesinde baslayan bu tazyik sonucunda Byezid, Istanbul surlarina kadar olan btn Bizans kylerini muhasaraya basladi. Bu kusatma sonunda Manuel, Istanbul'da birka yz ev ile cami ve mahkemesi olan bir Mslman mahallesinin kurulmasini ve Hali'in kuzey tarafinda bir Trk garnizonunun bulunmasini kabul etti. Ayrica her sene Osmanlilara vermekte oldugu vergiyi de artirdi.

YILDIRIM BAYEZID'lN ANADOLU SULTANI NVANINI ALMASI ve diger OLAYLAR


Abbas Halifeligi dneminde Islm dnyasinda ortaya ikan yeni devletler, Memlk hkmdarlarinin yaninda (Misir) bulunan ve fakat siyas etkinligi fazla olmayan Abbas halifelerinin kendi hkmdarliklarini tasdik etme arzusunu bir gelenek olarak devam ettiriyorlardi. Bylece devletlerinin taninmasi, mesrulugu ve siyas nfuzlarinin artacagina inaniyorlardi. Filhakika, daha Murad Hdavendigr zamaninda baslayan Osmanli-Memlk mnasebetlerinin iyi bir sekilde devam ediyordu. Bu iyi mnasebetler, Yildirim zamaninda da devam eder. Bu sebeple 794 senesi Rebilahir (Subat 1392) ayinda, Rum lkesinde (Anadolu) sultan olmak iin halifeden "tesrif" isteyen Byezid'e, Karak Naibi mir Hsameddin Hasan el-Kuckun'yi birok hediye ile gnderen Sultan Berkuk'un bu vesile ile dostluk hislerini izhar ettigi grlr. Kendisine, halife tarafindan gnderilen tesrifi, Bursa'da giyen ve kili kusanan Byezid, bundan sonra Rum lkesinin sultani nvanini almis olur. Bu arada adi geen elinin ricasi zerine Byezid, Karamanoglu gibi Kadi Burhaneddin Ahmed ile dosta geinmeye razi olur. Bununla beraber Byezid ile Kadi Burhaneddin arasinda mcadele uzun sre devam edecektir.

Byezid'in, halifeden sultan nvanini almasi, onun Anadolu'daki Trkmen beylikleri zerine yapacagi seferleri bir mnda mesrulastiriyordu. Bu, ayni zamanda Anadolu birliginin saglanmasi iin de gerekli idi. Byezid, gerek bu hadiseden nce, gerekse sonra Anadolu isleri ile mesgul olmaya baslar. Bu maksatla daha nce kendisine bagli olan, fakat sonradan Kadi Burhaneddin tarafina gemis bulunan Kastamonu'daki andaroglu Sleyman Pasa'yi ortadan kaldirmak ister. Bir taraftan da Anadolu'da Kadi Burhaneddin'e dsman olan beyleri ve zellikle Amasya'da hkm sren Haci Sadgeldioglu Emir Ahmed'i kendi tarafina ekmeye alisir. 1391'de Kastamonu zerine gereklestirilen bu harekette Byezid, Kadi Burhaneddin'in tarafsiz kalmasini ister. Fakat bu konuda ondan msbet bir cevap alamaz. Ancak tam bu sirada Byezid, Eflk voyvodasi Mire'nin daha nce kendisine karsi yapilmis bir akinin intikamim almak zere, Tuna'yi geip 'Karin Ovasi (Karinbd)'ni yakip yiktigini grenince Kastamonu seferini birakarak Rumeli'ye geer. Arkus Ovasinda yapilan siddetli bir muharebede voyvoda esir edilerek kendisinden agir bir fidye alinmis ve Osmanli tabiiyetini kabul ettikten sonra yine memleketine gnderilmisti. Ayni sene hudud beyleri de byk akinlar yapmislardi. Bu akinlar sonucunda Bosna'ya girerek Naglazinze'ye kadar ilerlemislerdi. Yukarida belirtilen hadiseden sonra tekrar Anadolu'ya dnen Byezid, Kadi Burhaneddin'in, Candaroglu ile birlesmesine meydan vermeden tekrar Kastamonu zerine yrr. Fakat bu defa da mevsimin kis olmasindan dolayi geri ekilmek zorunda kalir. Zira byle bir mevsimde hareket ssnden uzak bir mintikada, dsman lkesinde kalmak dogru bir hareket olmazdi. Bu sebepten dolayi Byezid, tekrar Bursa'ya dner. Nihayet 794 (1392) ilkbaharinda Kastamonu blgesine giren Byezid, Candaroglu Sleyman Pasa'nin lm ile sonulanan savasta, beyligin Kastamonu kolunu ortadan kaldirir. Bununla beraber Sleyman Pasa'nin kardesi olan ve Sinop'ta hkm sren Isfendiyar elebi, Osmanlilarla dost geindigi iin kendisine dokunulmadigi gibi Sinop'ta ayni sekilde kalmasina msaade edildi. Byezid'in, Kastamonu'yu ilhak etmesi ve Osmancik'i kusatmasi zerine bir kismi aiktan aiga, bir kismi da istemeyerek Kadi Burhaneddin'e bagli grnen Kelkit, Yesilirmak ve Canik blgelerindeki beylerin, birer birer Osmanlilara iltihak ettikleri grlr. Bu vaziyet, Osmanlilar ile Kadi Burhaneddin Ahmed arasindaki mnasebetleri olduka gergin bir safhaya soktu. Iki tarafin nc kuvvetleri arasinda orumlu sahrasinda meydana gelen savasta Osmanli askeri bozguna ugrayarak geri ekilmek zorunda kalir. Bu savasta, Byezid'in, Karesi ve Saruhan sancaklari valisi bulunan byk oglu Ertugrul ldrlmst. Bu galibiyet, Anadolu'da Kadi Burhaneddin'in shretini bir kat daha artirdi. Hatta Kadi Burhaneddin, psikolojik etkisinden istifade ile Byezid'in Rumeli isleri ile mesgul oldugu ani, firsat bilerek Amasya'yi kusatma altina alir. Fakat mevsimin kis olmasi ve muhtemel bir Osmanli taarruzundan ekindiginden Tokat'a dner. Bu arada Osmanli kuvvetlerinin byk bir ordu ile Amasya zerine dogru

geldikleri haberini alinca aik bir sahrada onlarla karsilasmamak iin Sivas'a ekilir. Bylece Amasya Osmanli idaresine girer. Sancak beyligine de Byezid'in oglu Mehmed elebi tayin edilir(1393). Bu hareket zerine Taceddinogullari, Tasan oglu ve Bafra emiri, Sultan Byezid'e bagliliklarini bildirerek onun idaresine girdiklerini kabul ederler. Sleyman Pasa'nin, Byezid ile yapilan harpte ldrlmesinden sonra Kadi Burhaneddin'e iltica eden 500 kadar Kastamonu atlisi da Taceddinogullan ve dolayisiyla Osmanlilar tarafina gemis oluyordu. Bu arada Karaman oglu Alaeddin Ali Bey, Kadi Burhaneddin'e eli gnderip Amasya'nin Osmanlilarin eline gemesinden dolayi taziyetlerini bildirmek ve msterek dsmanlari olan Byezid'e karsi birlikte tedbir almak ve grs ahs verisinde bulunmak zere kendisini Nigde'ye davet etti. Alaeddin Ali Bey ile grsp birlesmek zere Sivas'tan hareket eden Kadi Burhaneddin, Karaman oglu ile anlasmak syle dursun, bsbtn bozusup harbe tutusurlar. Aralarindaki dsmanligin gittike bymesi her ikisinin de zayiflamasina ve rakipleri olan Byezid'in daha fazla kuvvetlenip Anadolu'daki kuvvetini daha saglamlastirmasina sebep oldu. Rakiplerinin arasinda meydana gelen anlasmazligi gren Byezid, artik kendisinin Anadolu'da durmasina gerek kalmadigini anlayarak yeniden Rumeli'deki faaliyetlerine baslar. Sultan Byezid'in bu dnemdeki faaliyetlerini inceleyen Mkrimin Halil Yinan, kaynaklarin verdigi bilgilere dayanarak syle der: "1393 senesi Nisaninda Venedik Senatosu, Trklere karsi birlikte harp etmek zere Macar Krali ile bir antlasma yapmaya karar vermis ve Macar Kralini harbe tesvik etmeye baslamisti. Diger taraftan uzun zamandan beri Istanbul'da kusatilmis olan Imparator Manuel, Hiristiyan devletlere mracaat ediyordu." "Macar Kralinin, Tuna kenarina gelmis olmasi ve Bulgarlarin bunlarla birlesme ihtimali, Byezid'i endiselendirdiginden Bulgar kralliginin son kisminin da ortadan kaldirilmasina karar verir. Bunun iin byk oglu Sleyman komutasinda bir ordu gnderdi. Bu ordu, Bulgarlarin payitahti olan Tirnova'yi uzun ve siddetli bir muhasaradan sonra feth etti. Daha sonra Tuna sahilinde birer mstahkem mevki olan Silistre, Nigbolu ve Vidin zapt olundu. Nigbolu'ya kapanan Bulgar Krali Sisman, oglu Aleksandr ile birlikte esir edildi. Rivayete gre kral ldrlms, oglu da Mslman olarak Byezid'in maiyetine girmistir. Macar Krali Sigismond, Bulgar lkesinin Trkler tarafindan alinmasi zerine Hiristiyan devletlere mracaat etmis ve Trklere karsi msterek bir Hali hareketi yapilmasi iin papayi tesvik etmisti."

YENI BIR HALI ITTIFAKI VE NIGBOLU SAVASI


Osmanli sinirlarinin Macaristan'a kadar dayanmasi, Macar Krali Sigismond'u korkutmaktaydi. Zira Sigismond, ufuktan azametle yuvarlanip gelmekte olan Osmanli dalgasinin, er ge kendi lkesini de basacagini grmekteydi. Tek basina altindan kalkamayacagini bildigi bir tehlikeye karsi

gece ryalarini, gndz hlyalarini tutan mid, her seye ragmen yine de bir Hali ordusunun yardiminda gryordu. Fakat imdadina agirabilecegi devletlerden Venedik, bu Katolik dindasina mzaheret eder grnmekle beraber, Sigismond'un zaferinin Balkanlarda bir Macar hegemonyasina yol aacagindan da endiseleniyordu. Cenevizliler ise siyas ve iktisad hayatlarinin saglikli bir sekildeki devamini Osmanlilarin tevecchn kazanmakta grdklerini gizlemiyorlardi. Sigismond, Osmanli tehlikesini bertaraf etmek ve hatta Kuds'e kadar gidebilmek iin Avrupa'nin muhtelif memleketlerine eliler gndererek yeni bir Hali ittifakinin kurulmasini istiyordu. Bu ittifakin kurulmasi iin Papalik makami da, yogun bir faaliyete giriserek kiliselerde Mslman Trkler aleyhinde vaazlar verdirmeye basladi. Bu tesebbsler, hedef Trkler oldugu iin kisa bir sre iinde olumlu bir sonu verdi. Bylece Sigismond ile isbirligi yapan Avrupa, heyecan ve mid iinde idi. Yalniz Fransizlar degil, Ingiltere, Iskoya, Lehistan, Avusturya, Italya, Isvire ve Gneydogu Avrupa lkelerinden gelen kuvvetler, Bulgaristan'da Sigismond 'un komutasi altinda toplanmaya basladi. Avrupa'nin her ksesinden szlp gelen cengaver, cesur ve tecrbeli svalyeler, Osmanli ordusunu aramaya basladi. Birlesik Avrupa kuvvetlerinden meydana gelen bu birlikler, Sigismond'un kendilerine bildirdigi gibi, karsi tarafta bir tecavz hareketi gremeyince, arastirmaya basladilar. Onlar, bu salib (ha) dsmanini bulup tepelemek istiyorlardi. Onlara gre bunu yapmak bir zaruret idi. Zira bu bir ha seferi idi. Ona tapmayani ezmek yolunda gecikmek olmazdi. stelik Eflak Voyvodasi Mire ile Bizans Imparatoru da Osmanlilar ile olan ittifaklarini bozmus, gizli gizli hazirliklarini tamamlamislardi. Papanin destegi ile tertiplenen bu Hali seferine batili btn svalye ve asilzdelerin katildiklari grlmektedir. Osmanlilara karsi byk bir kin ve nefret hissi ile dolu olan Halilar, Avrupa'yi bunlardan (Mslman Osmanlilar'dan) temizlemek istiyorlardi. Bunun temini iin de her sey yapilabilirdi. Byk bir birligin toplanmasi gerekiyordu ki bu da gereklesmisti. Nitekim, maiyetinde 1000 Fransiz svalyesi ile 7000 civarinda yardimci ve cretli asker bulunan Burgonya dukasi Jean de Nevers basta olmak zere birok asilzdenin maiyetindeki Alman, Ingiliz, Italyan, Ispanyol ve Polonyali svalyeler oldugu gibi, 1394 seferinin intikamini almak isteyen Eflk Voyvodasi Mire ve bir kisim Erdel kuvvetlerinin istiraki ile mevcudu 100.000'i (Skrllah, Behetu't-Tevrih 130.000 kisi) bulan ve Trkleri Avrupa'dan srmek gayesini gden bu Hali ordusu, Tuna boyunca ilerleyerek Vidin ve Rahova'yi aldiktan sonra 12 Eyll 1396'da Nigbolu nne gelmisti. Venedik ve Rodos gemilerinden mtesekkil bir donanmanin da yardimi ile kaleyi muhasaraya basladilar. Osmanli tarihi bakimindan nemli olan bu zaferi, kaynaklarin msterek dili ile kisa ve ana hatlari ile buraya almak istiyoruz. Nigbolu kalesini kusatma altina alan Hali ordusuna karsi kale muhafizi Dogan Bey, siddetli bir mdafaada bulunur. 15 gn devam eden bu kusatma esnasinda Istanbul nlerinde bulunan Sultan Byezid, Halilarin hareketini duyar duymaz,

muhasara manciniklarini yakip, Sucaeddin Evrenos Bey'i ileri gndermisti. Kendisi de Islm lemine mracaat edip durumu bildirdikten sonra yaninda bulunan 10.000 askerle yola ikar. Anadolu ve Rumeli kuvvetlerinin Kara Timurtas ile sehzadelerin komutasinda sr'atle toplanip Edirne'de kendisine ulasmalari zerine 60.000 kisiden meydana gelen Osmanli ordusunun basina geen Sultan Byezid, sr'atle Sipka geidini asmis ve Timova'da Stephan Lazarovi ile birlestikten sonra Osma vadisinde Nigbolu ovasina hakim bir tepede ordughini kurar. Kaynaklarin verdigi bilgilere gre kalenin erzak ve mhimmat durumunu bizzat tesbit eden Byezid, 25 Eyll 1396 pazartesi gn (Osmanli kaynaklarinda Cuma) Nigbolu nnde meydana gelen savasta mahirne bir manevra ile iki kisma ayirdigi ordusunun yaya askerini yani yenierileri merkeze koyup onlarin etrafinda kapikulu svarilerini tesbit ile sag ve sol kollara timarli sipahileri koymustu. Arkada da ihtiyat kuvvetleri bulunuyordu. Osmanli ordusunun harb nizami hill veya agzi aik kerpeten seklinde idi. Iki ordu, Nigbolu kalesi yakininda karsilastilar. Galibiyet serefini kazanmak isteyen Fransiz svarileri, baslangita Byezid'in merkezde yenierilerin nndeki ilk kademede bulunan ve Azep denilen hafif yaya kuvvetleri zerine yklenip onlari maglub ve imhaya basladilar. Fransizlar, teslim olanlari bile ldrdler. Bundan sonra da Azeplerin gerisindeki Yenieri kuvvetleri zerine yklendiler. Fakat Yenierilerin ok yagmuruna tutularak epey telefat verdiler. Ayni zamanda da sol kanatta Anadolu askerine komuta eden Sehzade Mustafa kuvvetlerinin yandan taarruzuna ugradilar. Fakat, bunlari da bertaraf ederek ilerlediler. Pln geregince Osmanli merkez kuvveti bir miktar geri alindi. Bu ekilmeden cesaret alan Fransizlar, daha da ileri giderek kiskacin iine girdiler. Onlar, Osmanli plnini bilen Sigismond tarafindan ileri gitmemeleri ve kiskacin iine girmeyip beklemeleri hakkinda verilen emri dinlemediler. Bu defa pln geregi Osmanlilarin nc hatti da ikiye ayrildi. Bylece Fransizlar tepeyi isgal etmis ve muharebenin Trklerin maglubiyeti ile neticelendigini zannettikleri sirada bizzat pusudan ikan Byezid'in komutasindaki kuvvetlerle karsilasinca sasirdilar. Fakat fazla zayiat vermemek iin daha nce atlardan inmis ve yaya olarak harb eden Fransizlar, geri dnp atlarina binmek istedilerse de kaacaklari kapinin kapanmis oldugunu grerek sasirdilar. Bunlari kurtarmak iin Sigismond'un gnderdigi kuvvetler ilerleyemeyerek geri ekilmek zorunda kaldilar. Tuzaga dsms olan kuvvetler kismen imha ve kismen esir edildiler. Osmanli ordusunun merkezine hcum eden Fransiz kuvvetleri ile olan muharebe, saat kadar srmstr. Eflk Voyvodasi Mire, muharebenin gidis seklini grnce neticeyi kestirerek hemen memleketine dnmst. Muharebenin en tehlikeli olan ilk safhasi bittikten sonra Trk kuvvetleri, derhal ve siddetle Sigismond'un kuvvetlerine hcum etmislerdi. Ihtiyat kuvvetlerini bile muharebeye sokmus olan Macar Krali, hibir basari elde edemedi. Sonunda kesin sonucun alinma zamaninin geldigini gren Yildirim Byezid, kendi ihtiyat kuvvetlerini taarruza geirmek suretiyle Halilari mthis bir panige ugratti. Sigismond, maiyetindeki bazi adamlarin yardimi ile Tuna nehrine gelip kendini bir baliki kayigina zor atti. Nehirdeki Venedik amirali Mocenigo'nun kadirgalarindan birine yanasarak Karadeniz yolu ile

Istanbul'a gelebildi. Oradan da Marmara ve anakkale Bogazindan geip Modon limanina ugradiktan sonra Dalmaya'ya ikarak memleketine gidebildi. Nigbolu muharebesinde Hali ordusuyla gelen prens ve asilzdelerden bir kismi ldrlms bir kismi da esir alinmisti. Muharebe sonunda savas meydanini gezen Yildirim Byezid, kendi hudud muhafizlarinin ve teslim olmalarina ragmen bir kisim esirlerin insafsizca ldrldklerini grnce fevkalde mteessir olup gzlerinden yaslar akmisti. Kendi esirlerine yapilan bu muameleyi gren Byezid, buna karsilik olmak zere dsmandan ele geirilen esirlerin bir kismini ldrtt. Harbe istirak etmeden kamis olan Eflk kuvvetleri ile Hirvat askerlerinden baska, diger btn dsman kuvveti ya imha edilmis veya kaarken nehirde bogulmustu. Nigbolu'da esir dsenlerden bir kismi nce Edirne'ye oradan da Gelibolu'ya gtrlp Hali donanmasi ile bogazdan gemekte olan Sigismond ve maiyetindekilere teshir edildikten sonra Bursa ve Mihali'e nakledilmislerdi. Bunlardan bir kismi da Memlk sultani el-Meliku'z-Zahir Ebu Said Berkuk'a gnderilmisti. Nigbolu'da esir dsen asilzdeler, sonradan Macaristan, Fransa ve Kibris krallarinin tesebbs ve Midilli prensinin kefaleti ile 200.000 altin florin fidye karsiligi serbest birakilmislardir. Nigbolu'da elde edilen parlak zaferden sonra daha nce dsmanin eline gemis olan kaleler geri alindigi gibi Osmanli himayesinde bulunan Vidin Bulgar kralligina da son verilmisti. Bundan sonra Macaristan'a byk bir akin yapilarak klliyetli miktarda esir alinmisti. Bu savastan sonra Garp dnyasi bir anda en sekin asilzdelerini kayb etmis, sngden kurtulan veya Tuna'da bogulmayan kili artiklari ise bassiz, idaresiz ve perisan kafileler halinde geldikleri yerlere dogru daglara dsmslerdi. te yandan Nigbolu muzafferiyetinden elde edilen ganimet ve fidyelerden alinan hisseler ile Anadolu ve Rumeli'de birok hayrat yaptiran Byezid'in Nigbolu'da ismine izafe edilen camii de bu sirada yaptirmis olmasi muhtemeldir. Savasi mteakip, akinci ve sekbanlar yerlestirilmek suretiyle u beylerinin faaliyet merkezi haline getirilen Nigbolu, serhad livasi olarak Osmanli idaresinde mhim bir rol oynamistir. Genellikle Tuna geitlerine hakim bir noktada, Eflk'i tehdid eden bir s zelligini tasiyan Nigbolu, Osmanli hkmdarlarinin zaman zaman Eflk ve Macaristan seferlerine iktiklari bir yer olarak Eflk ve Macar krallarinin taarruzlarina hedef olmustu.

ISTANBUL KUSATMASI
Nigbolu zaferinden nce Istanbul'un Yildirim tarafindan kusatma altina alindigini, fakat zaferle sonulanacak olan Nigbolu hadisesi sebebiyle muhasaranin kaldirildigina daha nce temas edilmisti.

Yildirim Byezid, Hali ittifakinin tesvikisi durumundaki Imparator Manuel'e eli gndererek Istanbul'un teslimini istemisti. Manuel bu istege cevap bile vermedi. Bunun zerine sehrin dis dnya ile irtibati kesilerek kusatma daraltildi. O dnemlerde kale surlarini yikacak byklkte toplar bulunmadigindan sehir halkinin alik sikintisi ile teslim olacagi dsnlyordu. Gerekten de halk, bu yzden sehri teslim etmeye meyilli idi. Zira Istanbul halki, Manuel ve Silivri Beyi Ioannis taraftan olmak zere ikiye blnmst. Henz deniz kuvvetleri fazla gl olmayan Osmanlilar, denizden bir sey yapamadiklari gibi, gelecek olan yardima da mani olamayacaklardi. Bununla beraber, Bizans'in Karadeniz ile olan baglantisini kesmek iin Bogazii'nde mstahkem bir kale, yani Anadolu Hisan (Gzelce Hisar) insa ettirilip Istanbul'un muhasarasi siddetlendirildi. Tam bu esnada bas gsteren Timur tehlikesi zerine Yildirim Byezid, muhasarayi kaldirmak zorunda kaldi. Bu arada Bizans, Yildirim'in sartlarim da kabul ediyordu. Buna gre: 1- Her sene Osmanli hazinesine verilmekte olan haracin arttirilmasi. 2- Istanbul'da bir Trk mahallesi kurularak bir cami yapilmasi. 3- Istanbul'daki Mslmanlarla Rumlar arasindaki anlasmazliklari Islm hukuku erevesinde karara baglamak zere bir kadi tayin edilmesi. 4- Silivri de dahil olmak zere Silivri'ye kadar olan yerlerin Osmanlilara terki. Bizans Imparatoru, bu antlasmaya riayet ederek Istanbul'da Sirkeci'de Trkler iin yedi yz hne ile bir mescid tedarik etmisti. Padisah da Istanbul'da ikamet etmek zere Tarakli Yenicesi ile Gynk ve Karadeniz sahili taraflarindan buraya gmen nakl ettirerek iskan etmisti. Ayrica kadi (hakim, yargi) ve imam da tayin etmisti. 3- KARAMANOGULLARI'NIN OSMANLILARA BAGLANMASI Osmanlilarin, Rumeli'de yeni sefer ve fetihlerle ugrasmasini firsat bilen ve Osmanogullari'nin btn bir Avrupa'ya karsi gelemeyecegini dsnen Karamanoglu Alaeddin Ali Bey, bu sirada Osmanlilara ait olan Ankara'ya yryerek orayi ele geirdi. Burada bulunan Anadolu Beylerbeyi Sari Timurtas Pasa'yi esir aldigi gibi maiyetinden bir ok kimseyi de ldrd. 1395 ve 1396 yillarinda Kadi Burhaneddin ile yaptigi muharebelerde yenilen ve Aksaray sehrini kayb eden Alaeddin Ali Bey'in Ankara'yi ele geirmesi, byk bir hata idi. nk Nigbolu savasindan sonra kendisini ok daha kuvvetli gren ve Avrupa'dan hi bir tehlike beklemeyen Yildirim Byezid'le tek basina karsi karsiya kalmisti. Bu hareketi ile o, Karamanlilari, Anadolu Seluklulari'nin mirasindan da mahrum etmis oluyordu. Bununla beraber Alaeddin Ali Bey, vaziyetin kendisi iin kt olacagini anlamakta gecikmedi. Bunun zerine derhal Sari Timurtas Pasa'yi serbest biraktigi gibi yanina bir eli katarak af dilemek ve yeni bir antlasma yapmak zere Yildirim'a gnderir. Baris teklifini red eden Byezid, Anadolu ve Rumeli'deki btn

kuvvetlerini toplayip Karamanoglu zerine yrr. bu durum karsisinda Alaeddin Bey, btn gc ile Byezid'e mukabele edebilmek iin harekete geer. Basta Varsak, Turgutlu ve Bayburtlu asiretleri olmak zere birok Trkmen boyundan ve bu arada hizmetinde bulunan Kara Tatarlardan kuvvetli bir ordu meydana getirir. Iki ordu Konya ovasinda karsi karsiya gelir. Iki gnlk bir muharebeden sonra sonucu belli edecek bir netice alinmayinca ikinci gnn aksami gece yarisindan sonra otuz bin kadar Osmanli askeri, Karamanoglu kuvvetlerinin gerisini evirir. Iki ates arasinda kalan Karamanoglu, Konya kalesine kamak suretiyle kendini zor kurtarir. Konya, on bir gn kadar muhasara edildi. Konya halki, mal ve canlarina dokunulmamak sartiyla sehri teslim edebileceklerini gizlice Byezid'e bildirirler. Alinan tertibat zerine sehir teslim oldu. Kaleden ikan Alaeddin Ali Bey, Osmanli askerleri ile arpisti ise de muvaffak olamayacagini anlayinca kamaya baslar. Fakat bu esnada attan dserek yakalanir. Yakalanir yakalanmaz derhal Yildirim Byezid'in huzuruna getirilir. Padisah, enistesi olan Alaeddin Bey'e niin byle yaptigini ve kendisine niin itaat etmedigini sorar. O da: "Niin sana itaat edeyim, ben de senin gibi bir hkmdarim" cevabini verir. Bu sze cani sikilan Byezid, onu, Ankara'da basip esir aldigi San Timurtas Pasa'ya teslim eder. Timurtas Pasa da derhal onu katl eder. Alaeddin Bey'in acele katlinden mteessir olan Yildirim Byezid, Pasa'yi tekdir etmis, fakat onun ikna edici konusmasi ve ileri srdg deliller zerine sknet bulmustur. Byezid, bundan sonra Konya'ya bir vali tayin ederek Larende (Karaman) zerine yrd. Burada Yildirim Byezid'in kizkardesi ve Alaeddin Ali Bey'in hanimi, iki oglu ile birlikte kardesinin kararghina gelir. Padisah, adirindan ikarak kiz kardesini disarida karsilar. Bylece Larende 1397 yilinda Osmanlilarin idaresine girer. Padisah, kiz kardesi ve ocuklarini Bursa'ya gnderir. Alaeddin Ali Bey'in katli zerine Karamanlilar'a ait sehirlerin Toroslarin kuzeyindeki sehirler (Konya, Larende, Nigde, Develi, Karahisar) Osmanlilara gemisti. Sadece Toros daglarinin gneyinde kalan Mut, Ermenek, Taseli ve Iel, Karamanoglu ailesinin diger kolundan gelen beyler elinde kalmisti. Karaman Beyligi'nin ortadan kaldirilmasi, Anadolu tarihi bakimindan mhim bir hadise idi. Zira bu hadiseden sonra Sivas'ta bulunan Kadi Burhaneddin Ahmed, Osmanlilarla ayni siniri paylasir olmustu. Bu da onun Osmanlilardan ekinmesine sebep olmustu. Zira daha nceki bazi faaliyetleri, onu Osmanlilarla hasim hale getirmisti. Osmanlilara karsi mukavemet etmesi mmkn olmadigindan btn gururuna ve Memlk Devleti ile olan gemisine ragmen bu devlete tabi olmak zorunda kaldi.

KADI BURHANEDDIN DEVLETI'NIN OSMANLI HKIMIYETINE GIRMESI


Karamanogullari'nin, Osmanlilar'a baglanmasindan sonra Anadolu'da merkeziyeti bir idare kurmak ve Anadolu birligini saglamak dsncesinde olan Byezid, Canik blgesindeki bazi Trk beylerini idaresi altina almak

iin harekete geer. Bu gayenin gereklesmesi iin 1398 ilkbaharinda o taraflara dogru bir sefere ikarak Canik Beyi Kubadoglu Cneyd'in zerine varir. Sonunda bunun merkezi olan Mslman Samsun'u zapt eder. Osmanli hkimiyeti altinda bulunmak sartiyla Cneyd Bey'e Ladik ve diger bazi kaleler birakilir. Samsun ve havalisi bir sancak itibar edilerek, Bulgar Krali Sisman'in, Mslman olan oglu Aleksandr'a verilir. Yildirim Byezid, daha sonra Bafra ve Giresun blgesindeki beyler ile arsamba ve Terme havalisine hkim olan Taceddinogullari'ni, sonra da Havza ile Merzifon'a hkim olan Tasanogullari'ni Osmanlilara baglar. Bu blgelerin zapti ile Karadeniz blgesindeki Osmanli sinin, Trabzon Rum Imparatorlugu sinirina kadar dayanmis oluyordu. Anadolu'daki bu basarilar sonucunda Yildirim Byezid, Kadi Burhaneddin Devleti'nin kuzey, bati ve gneybati taraflarini ele geirmisti. Fakat Sivas merkez olmak zere Anadolu'nun byk bir kismi hl Kadi Burhaneddin'in idaresinde idi. Yildirim Bayezid ile Kadi Burhaneddin birbirlerine bu kadar yaklasmis olmalarina ragmen msterek bir dsmana karsi koymak iin isbirligi yapmaktan ekinmediler. Bu tehlike, dogudan gelen ve daha sonra Anadolu'yu kasip kavuracak olan Timur tehlikesiydi. Anadolu'ya gelecegi haberi alinan Timur'un, Kadi Burhaneddin'e eli gnderdigi ve kendisine tabi olmasini istedigi anlasilmaktadir. Bunun zerine Kadi Burhaneddin, Osmanli hkmdari ile Misir Sultani (Memlk)na mektuplar gndererek tehlikeyi haber vermis ve "bilesiniz ki ben her ikinizin de komsusuyum ve benim memleketim sizin memleketiniz demektir. Ben, sizin hududlarinizin siperiyim ve askerlerinizin ncsym. Yoksa ben ona nasil mukavemet edip ve nasil msademe edebilirim. Halbuki onun ahvalini isitmissinizdir. Nice ordular bozmustur. Eger siz bana imdad ederseniz ben ona karsi dururum, beni yalniz birakirsaniz beni ona karsi harcamis olursunuz. Sizin nnzde bulunan ben, size gelecek belalara kfiyimdir. Maazallah eger ondan bana bir zarar gelirse pek me'muldur ki size de sirayet edecektir. Benim, Timur'un mektubuna cevap vermemekligini sizden alacagim cevaba gre bir cevap olacaktir." Yildirim Byezid, Kadi Burhaneddin'in mektubundan son derece memnun olup mtalaasini begenmis ve kendisine su cevabi gndermisti: "Eger Timur seni birakip giderse ne la. Sayet vaz gemezse karsi koyacak bir orduyu ona karsi sevkederiz ve onun iin istedigin kadar ona mukavemet et. Basiret ve hsn niyet zere olup onun askerinin oklugundan korkma. Zira nice az cemaat (topluluk) ok cemaata galebe etmistir. Eger sizce lzum grrseniz bizzat kendim geleyim ve askerimle oraya ineyim. Sizin bayraklariniz daima basta ve ayakta olsun. Ben, senin kilicina kol ve sana bazu olayim." Fakat bu muhabere devam ederken, kaderin bir cilvesi olacak ki, Timur daha Anadolu'ya gelmeden Kadi Burhaneddin vefat eder.

1398 yilinda Kadi Burhaneddin'in, Akkoyunlu hkmdari Karaylk Osman Bey ile yaptigi savasta lmesi, Osmanlilarin onun lkesine sahip olmalarina sebep oldu. Sivas, Kayseri ve evresi hkmdari Kadi Burhaneddin, bir zaman kendisine tabi olan ve daha sonra muhalefete kalkismis bulunan Akkoyunlu asiretinin reisi Karaylk Osman Bey'i takib ederek onunla meydana gelen muharebede yakalanip katledilmisti. Sivas halkinin karan ile oglu Alaeddin Ali Bey (Zeynelbidin) babasinin yerine hkmdar olmustu. Fakat Karaylk diye shret bulan Osman Bey, Sivas'i muhasara edip almak istediginden Sivas'in ileri gelenleri Osmanli hkmdarini yardima agirmislardi. Yildirim Byezid bu daveti kabul ederek oglu Sleyman elebi vasitasiyle Sivas zerine yirmi bin atli ve drt bin yaya gndermisti. Bu birlik, Karaylg maglub ederek Sivas'i kurtarmisti. Sleyman elebi, Sivas'i kendisi zapt etmeyip babasini davet ettiginden byk bir kuvvetle gelen yildirim Byezid, sehre girmisti. Byezid, Kadi Burhaneddin'in oglu Zeynelbidin'i, enistesi olan Dulkadiroglu Nasiruddin Bey'in yanina gnderdi. Bylece Kadi Burhaneddin'in lkesi (Sivas, Tokat, Niksar, Sark Karahisar, Kayseri, Kirsehir ve Aksaray), yani Orta Anadolu'nun dogu kismi da Osmanli Anadolu birligine katilmis oldu. Byezid, oglu Sleyman elebi veya Mehmed elebi'den birini buraya vali tayin eder. Kadi Burhaneddin'in devlet erkanini ve btn askerlerini maiyetine alir. Bylece, Kara Tatarlar da Osmanli Devleti'nin hizmetine girerler. Kadi Burhaneddin Ahmed'in lkesinin alinmasindan sonra Osmanli Devleti, Anadolu'nun yarisindan fazlasina hkim oluyor, kuvvet ve kudrete Misir Memlk hkmdarligina rakib olacak bir hale geliyordu. Ayni zamanda Misir Devleti'nin hkimiyeti altinda bulunan Malatya ve evresi ile Divrigi ve civarini da tehlikeye sokmus oluyordu. Is bu kadarla da kalmiyordu. Zira Memlk hkimiyetini tanimis olan Dulkadirogullari Beyligi de tehlikeye giriyordu. Bu durumdan endiselenen Memlk hkmdari Berkuk, Byezid'in ok kisa zamanda kazandigi bu parlak zaferlerden rkmeye baslamis ve bilhassa onun Hiristiyan dnyasinda elde ettigi zafer ve fetihler dolayisiyla, kendi Mslman tebeasinin ona karsi dogacak sevgi ve hissiyatini da dsnerek, o dnemde Misir'da Malik Mezhebi'nin bas kadisi olan meshur Ibn Haldun'a kendisinin Timur'dan ekinmedigini, asil Byezid'den korkmakta oldugunu sylemisti. Yildirim Byezid'in Bati ve I Anadolu'nun tamamini idaresi altina alarak doguya dogru bir genisleme siyaseti gtmesi, Osmanli Devleti ile Timur'un Imparatorlugunu da karsi karsiya getirdi. Bu arada Osmanli Devleti tarafindan bagimsizliklarina son verilen Anadolu beyleri, bu iki Mslman devleti karsi karsiya getirmek iin gayret sarf ediyorlardi. Bunlar, savas atesini alevlendirmek iin olaylarin zerine krkle varmaya basladilar.

MALATYA'NIN ZAPTI

Sultan Byezid, Kadi Burhaneddin'in lkesini kendi lkesine ilhak ettikten sonra Bursa'ya dnmst. Bundan kisa bir mddet sonra 15 Sevval 801 (20 Haziran 1399) gn vefat eden Memlk Sultani Berkuk'un bu ani vefati, gerek lkesinde gerekse disarda bazi tesirlerin meydana gelmesine sebep olmustu. Timur'un, kendisinden ekindigi Berkuk'un lmne sevindigi anlasilmaktadir. Nitekim Ibn Hatib en-Nsiriya'nin bildirdigine gre Berkuk'un lmnden byk bir ferah ve sevin duyan Timur, lm haberini getirene 15.000 dinar vermisti. Ibn Arabsah ise, Hind seferinde iken bu haberi alan Timur'un sevinten adeta utugunu tasvir eder. Memlk Sultani Berkuk'un lm zerine yerine geen oglu Ferec'in kk ve tecrbesiz olmasi yaninda emirler arasinda meydana gelen ihtilaflar ayni zamanda Yildirim Byezid'i de memnun etmis grnmektedir. Sayet Ahmed'nin verdigi bilgileri dogru kabul edersek Yildirim'in da buna sevindigini syleyebiliriz. Fakat bu sevincin dogrudan dogruya ve sadece lm sebebiyle mi yoksa baska bir maksattan mi kaynaklandigi belirtilmemektedir. Ahmed bu konuya bir aiklik getirmeden syle der: "Buni isidb Sam'a ol kasd eyledi Misir benm oldi dey syledi. Demedi ol ldi ben dahi lrem. Syle kim ol oldi ben dahi oluram." Gerekten, Ferec'in kk ve tecrbesiz olmasi, o esnada Timur'un da Hindistan'da byk bir istila ile mesgul olmasini firsat bilen Byezid, daha nce Anadolu Seluklulari lkesinde iken bilahare Misirlilar eline gemis olan blgelerin zaptina karar verir. Bunun iin daha nce Kadi Burhaneddin'e ait oldugunu belirttigi Malatya'nin kendisine verilmesi iin Nasirddin Ferec'e bir eli gnderir. Red cevabi almasi zerine Sivas'tan Malatya'ya gider. Sehrin mdafaa edildigini grnce sehri kusatir. Bu kusatmanin devam etmesinin aleyhlerine olacagini anlayan Malatyalilar teslim olur. Yildirim, oraya bir miktar asker koyarak geri dner. Bu arada Memlklara ait Khta, Besni, Divrigi ve Darende kaleleri de Osmanlilara gemis olur. Bylece Elbistan da, Orta Firat havzasina kadar uzanan Osmanli hududu iine girmis olur. Misir'da meydana gelen saltanat degisikliginden istifade ile Malatya ve evresini alan Yildirim Byezid'e karsi kader, baska bir sekilde tecelli edecekti. Bu tecelli de Ahmed'nin dedigi sekilde olacakti. Misir'da meydana gelen sarsintiyi dikkatle takip edenlerden biri de sphesiz ki Timur'du. O, Osmanlilar ile Memlklular arasindaki atismayi ok iyi degerlendirip her iki dsmanini ortadan kaldirmak iin zamanin geldigine karar verir. Timur, 1400 yilinda Azerbaycan ve Dogu Irak'ta hkimiyetini yeniden kurduktan ve Grcistan'i zapt ettikten sonra Pasinler'e dogru yol almaya baslar. Bu sirada Byezid'e itaati kabul etmeyen Erzincan Emiri

Mutahharten Bey ile Byezid tarafindan beyliklerine son verilen Mentesoglu, Saruhanoglu Hizir Sah, Germiyanoglu Yakub Bey, Aydinoglu Isa Bey'in oglu Musa Bey, Timur'a bas vurarak kendisine olan bagliliklarini bildirip topraklarini geri almak iin yardim isterler. Buna karsilik, Timur'un nnden kaan ve Bagdad'da hkm sren Celayirli Sultan Ahmed ile Karakoyunlu hkmdari Kara Yusuf, Sultan Byezid'e siginirlar. Bunlara byk bir iltifat gsteren Byezid, Sultan Ahmed'e Ktahya sehrini, Kara Yusufa da Aksaray'i ikamet yeri olarak tahsis eder. Ayrica bu sehirlerin gelirlerini de onlara verir. Bu iki dsmaninin, Byezid tarafindan kabul ve himaye edilmesi, zaten savasmak zere Anadolu'ya gelmis olan Timur'a savas iin bir firsat verir. Iki hkmdar arasinda teati edilen mektuplar msbet bir netice vermez. Hatta Timur, Osmanli idaresindeki Sivas'a girerek (Agustos 1400), sehri savunan herkesi kilitan geirtti. Timur, yalniz Sivas'i tahrib ile kalmamis, hatta kendisini mushaflar (Kur'an ve Kur'an sayfalan) ve tevhidler ile karsilamaya ikan ocuklari, ordusundaki atlarin ayaklari altinda ignetmistir. li'nin, Knh'l-Ahbar (III, s. 96)'inda zikr edilen bu vak'a, Timur ile ayni zamanda yasamis olan Ermeni tarihisi Thomas de Medzoph tarafindan da kayd edilmistir. Byle bir katliamdan sonra Sivas adeta bir harabeye dnms oldu. Timur, daha sonra gney istikametinde hareket ederek Malatya ve Suriye'yi isgal eder. Gerek Haleb, gerekse Suriye'nin diger sehirlerinde byk zulmler yapar. Sam'da (Dimask) byk bir katliama girisen Timur, sonunda Yezid b. Muaviye'nin kabrini buldurarak atirir. Kemiklerle birlikte kabri yaktirip iine pislik doldurur. Timur'un gneye inmesinden istifade eden Byezid, Sivas ve Erzincan'i da alarak Timur'a karsi stratejik bir stnlk saglamaya alisti. Bir ayaginin sakat olmasindan dolayi Osmanli tarihlerinde "Timurlenk" veya "Aksak Timur" diye isimlendirilen Timur ile Byezid arasinda teati edilen mektup ve gnderilen hediyeler de bir fayda saglayamamisti. Zira, Timur'un teklifleri bir bakima Osmanli hkmdarinin diger beyler gibi tamamen kendisine tabi olmasini emr eden bir mahiyet tasiyordu. Nitekim o, Sultan Byezid'den su isteklerde bulunuyordu: 1- Kemah'in Mutahharten'e geri verilmesiyle ailesinin serbest birakilmasi. 2- Sehzadelerinden birinin kendi yanina gnderilmesi. 3- Metbuiyet almeti olarak kendisine gnderilecek olan klah ile kemerin kabul edilmesi. 4- Anadolu beylerinden alinan yerlerin yine eski sahiplerine iade edilmesi. 5- Kara Yusuf'un kendisine teslimi. Bu esnada Kara Yusuf, Osmanlilar'in yanindan ayrilmis oldugundan istenenin Kara Yusuf'un ailesi oldugu anlasilmaktadir. Yildirim Byezid gibi bir hkmdar iin ok olmasina ragmen o, bu sartlan degerlendirmek iin evresiyle istisarede bulunur.

Bununla beraber, btn bunlara karsi ihtiyatli hareket edilmesini tavsiye eden vezir-i azam Ali Pasa'ya Sultan Byezid syle diyecektir: "Serefimiz ve karsi koyacak kuvvetimiz vardir. Tbi olamayiz ve istikllsiz yasayamayiz." Bu esnada o, Timur'la meydana gelebilecek bir savasi dsnerek Bizans Imparatoru ile anlasir ve Istanbul muhasarasini kaldirip oradaki askerini geri eker.

ANKARA SAVASI
Byezid ve Timur arasinda teati edilen mektuplar, ortaligi yatistirmaya kifayet etmeyince muharebe kainilmaz bir hal almisti. Tarihlerde tafsilatli ve genis bir sekilde verilen Ankara Meydan Muharebesi'nin btn detaylarina temas etmeyecegimize isaret etmek gerekiyor. Byk bir casusluk ve haber alma teskilatina sahib oldugu anlasilan Timur, elindeki kuvvetler ile Anadolu'da fazla bir is gremeyecegini anlayarak, Orta Asya'da bulunan en gzide kuvvetlerini getirmeye mecbur olmustu. Kisi, Karabag'da geirdikten sonra Azerbaycan ve Grcistan'da yeniden toplayip dzene soktugu ordusuyla Anadolu'ya yrmeye karar vermisti. Bylece Timur, bu yeni ordusuyla Erzurum ve Kemah yolunu takib ile Orta Anadolu'ya dogru yol almaya basladi. Osmanlilardan aldigi topraklan tekrar Trkmen beylerine vererek onlarin destegini sagladi. Bylece, Osmanlilarin, senelerce ugrasip sagladigi Anadolu birligini de bozmus oldu. Kirsehir'e dogru yrmekte olan Timur, o sirada Osmanli kuvvetlerinin kendi zerine dogru gelmekte oldugunu haber alinca, durumun kendisi iin msait olmadigini anlayip telasa kapilir. Ordusunun erkni ile grserek Osmanli ordusunu arkada birakmak zere Ankara yolunu tutar. Timur, Ankara nne gelir gelmez Ankara kalesini kusatir. Kale muhafizi Yakub Bey, burayi btn gc ile mdafaa eder. Timur, Byezid'in kendisinin geldigi yoldan gelecegini tahmin ile o cepheyi iyice tahkim eder. Ankara kalesini de kuzey dogu yani i kale tarafindan almak istiyordu. Bu maksatla kalenin suyunu keserek Osmanli kuvvetleri gelmeden nce burayi dsrmeye alisiyordu. Timur, Osmanli ordusunun daha ge gelecegini de tahmin etmisti. Fakat o, bu tahmininde yanilmisti. nk Byezid'in kuvvetleri seri bir yrysle ok daha evvel ve hem de Timur'un hi beklemedigi bir yoldan gelip ortaya ikmislardi. Halbuki Timur, Osmanli ordusunu gney dogudan gelecek diye beklerken Osmanlilar kuzey dogudan yani Kalecik, Rayli zerinden gelerek ubukova'da Meliksah kyne inmislerdi. Buna gre Timur bir baskina ugramis demekti. Bu tehlikeli durum karsisinda buhranlar geiren Timur, itidalini muhafaza ederek btn gece alisip cephesini degistirmis ve kale kenarindan da ekilmisti. Timur'u bu sekilde hazirliksiz yakalayan Byezid ise hayatina mal olacak bir hata isliyordu. O, Timur'un bu durumundan istifade etmek iin, ogullari ile komutanlarinin

hemen taarruza geilmesi hakkindaki israrlarini dinlemeyerek byk bir firsati kairmis oldu. Byezid, merte bir muharebe olmasini istiyordu. Byle bir anlayis ve bekleme, Timur'a vakit kazandirip onu dsms oldugu tehlikeli durumdan kurtarmisti. Ankara Muharebesi diye meshur olan ve Anadolu'daki Osmanli hkimiyeti ile Istanbul'un fethini yarim asir geciktiren bu savasin, gn olarak tarihi hakkinda farkli grsler bulunmaktadir. Bununla beraber dogruya en yakin olan grse gre 27 Zilhicce 804 (28 Temmuz 1402) tarihinde yapilmistir. Her iki ordunun mevcudu hakkinda kaynaklar farkli bilgiler vermekte iseler de, Timur'un ordusunun daha kalabalik oldugunda (160 bin) birlesmektedirler. Bu byk gce karsilik Osmanli ordusunun mevcudu ise yetmis bin civarinda idi. Ankara yakinindaki ubuk Ovasi'nda yapilan savasin baslangicinda Osmanlilar stn bir duruma gelmislerdi. Fakat Osmanli ordusundaki Kara Tatarlarin ihaneti ve Anadolu Beylerine bagli timarli sipahilerin Timur tarafina gemeleri, harbin Osmanlilar tarafindan kayb edilmesine sebep oldu. Bu tehlikeli hal zerine Bayezid'e geri ekilmesi tavsiye edildiyse de o, bunu kabul etmedi. Harbin kayb edildigini gren Yildirim Byezid, Vezir-i Azam Ali Pasa ile Murad Pasa, Yenieri Agasi Hasan Aga ve Karesi subasisi Inebeye, byk sehzade Sleyman elebi'yi alip kairmalarini emr eder. Bylece Yildirim'in basina bir sey gelse bile devleti yeniden kurmak ve toparlamak iin bir sehzade kurtulmus olacakti. Bu esnada ihtiyat kuvvetlerinin basinda bulunan elebi Mehmed de maiyetinde bulunan bin kadar adam ile sancak merkezi olan Amasya'ya dogru gitmisti. Bundan baska Osmanli ordusunda bulunan Sirp despotu ile kardesinin komutasi altindaki kuvvetler de kamislardi. Btn bunlara karsi Yildirim Byezid yerinde duruyor ve Minnet Bey'in kama teklifini red ederek serefle lmeyi tercih ettigini sylyordu. Fakat bulundugu yerde kalmasinin uygun olmadigini anlayarak daha gerideki ataltepe'ye ekildi. Maiyetinde iki bin yaya ve atli kuvveti kalmisti. Bu kuvvetlere karsi yetmis bin kisilik Timur kuvvetleri merkezden hcum ediyordu. ataltepe bir ka kat Timur kuvvetleri ile sarilmisti. Byezid, elinde balta ile hcum edenleri orada hemen yere seriyordu. Byezid, bu durumdan kurtulabilmek ve Timur'un kat kat olan saflarini yarmak iin ortaligin kararmasini bekliyordu. Bir ara az bir kuvvetle ilk muhasara hattini yarip firlamaga muvaffak oldu. Fakat sayisiz enberle evrilmis oldugundan her muhasara hattini zorlukla geiyordu. Byezid'in katigi haberi alininca takibi iin byk bir kuvvet gnderildi. Nihayet son mdafaa tepesinden saat ayrildiktan sonra ati yere yuvarlandi. Yeni bir ata binmesine meydan verilmeden yakalandi. Bylece Byezid, Timur'a esir dst (28 Temmuz 1402). Bylece kaderin, savaslarda sratli hareket etmesinden dolayi, kendisine layik grdg Yildirim nvanina sahip olan bu mert ve cesur hkmdar, aleyhine rlen agin iine dserek esir alinmis oldu. Mevln Hatif, Sehnmesinde Yildirim Byezid'in hcumlarindan ve kahramanca arpismasindan bahs ederken syle der:

"Byezid Han, yle bir siddetle hcum eylemis ki, nne geleni yere dsrp Timur'un nne kadar varmis. Timur, kendi zerine dogru yildirim gibi bir fedainin geldigini grnce rkms ve fena halde korkmustu. O esnada Timur'un yaninda bulunan Germiyanoglu, kendisine "Han'im, gafil olma bu firsat bir daha ele gemez. Bu fedai Yildirim Han'in kendisidir." deyince Timur hemen kemandazlarina "Sakin Yildirim'a bir zarar getirmeyiniz, sag olarak ele geiriniz" diye emir vermisti. Drt bir taraftan kemendler atilarak Yildirim'i attan dsrdler. Yaya kalinca etrafini sardilar. Yildirim Han hanerle bir ok kisiyi hk-i helke serdi (ldrd). Nihayet birok kisi etrafini sarip onu yakaladilar. Yildirim teslim olmadi, silahini da teslim etmedi. Bununla beraber onu kullanamayacak sekilde her taraftan tutmuslardi. Ankara galibiyeti ile Anadolu'yu harabeye evirecek olan Timur, bu galibiyetini Fransa krali VI. Sari ile Ingiltere krali IV. Henri'ye bildirmek zere mektuplar yollamis ve kendilerinin Nigbolu Muharebesinde yenemedikleri Osmanli hkmdarini yenip esir aldigini bildirmistir. Farsa metni elimizde bulunan mektuba gre Timur, Fransa kralindan byk bir vg ile bahs etmekte ve msterek dsman olarak kabul ettigi Osmanli Devletini perisan ettigini bildirmektedir. Isin nemli noktalarindan biri de Fransa kralinin mektubunu getiren F. Fransiskos adindaki papaza Timur'un ok iyi davranmis olmasidir. Fransa kralina devamli iyi dualarda bulundugunu ifade eden Timur, "bizim ve sizin dsmanlarimizi mzmahil eyledim" gibi bir ifade ile deta Osmanlilari ortadan kaldirmak iin bati ile is birligi yapmis ve belki de onlarin tesviki ile Anadolu'ya gelmis grnmektedir. Nitekim sz edilen mektupta Timur syle demektedir: "Bu muhibbinin, yz bin selam ve hayirhahligini dnyalar kadar ok hulusunu Fransa krali kabul buyursun. Ed'iye (dualar) tebliginden sonra siz emir-i kebirin re'y-i lilerine arz olunur ki, Ferrari Fransiskos adindaki vaiz rahib tarafimiza geldi. Ve mulk mektuplari getirdi. Ve siz emir-i kebirin iyi adini ve azamet-i sanini bize bildirdi. ok mesrur olduk. Su dahi beyan olunur ki, leskerenbuh ile gidp yaver-i bari-i Teala ile bizim ve sizin dsmanlarimizi mzmahil eyledim. Bundan sonra sultaniye sehrinin murahassasi F. Cevan'yi huzurunuza gnderdim. Her ne ki vaki oldu ise arz ve takrir eder. Simdi siz emir-i kebirden rica ederim ki, daima nme-i humayunlarinizin irsal kilinup bize haber-i selamet ve afiyetiniz ilm oluna..." Timur, muharebeden sonra Osmanli kuvvetlerini takib iin asker sevk ettigi gibi Osmanli sehzadesi Sleyman elebi'yi yakalamak zere de torunu Mehmed Mirza'yi otuz bin kisilik bir kuvvetle Bursa zerine gndermisti. Ankara nnde sekiz gn kalan Timur, oradan Ktahya'ya gelir. Burayi begendigi iin bir ay kadar burada kalir. Bursa zerine hareket eden Mehmed Mirza'nin maiyetinde amcasinin oglu Ebu Bekir Mirza, Emir Cihan Sah, Emir Seyh Nureddin ve Emir Synck bulunuyordu. Bursa'ya kadar olan yerleri yagmalayan bu 30 bin kisilik birlik, henz Bursa'ya ulasamadan Sleyman elebi kizkardesi Fatma ile kk kardesi Kasim elebi'yi yanina

alarak kamaya muvaffak olmustu. Bursa halkinin bir kismi Uludag'a ekilmis, bir kismi da sahile dogru firara baslamisti. Kamaya alisanlarin ogu esir edildi. Semseddin Cezer, Seyyid Semseddin Muhammed Buhar ve Semseddin Muhammed Fenar gibi Bursa'nin nemli sahsiyetleri de bu esirler arasinda bulunuyorlardi. Emir Seyh Nureddin, Bursa'yi elde edince yagmaya baslar ve mal iin Bursa halkina her trl zulm ve iskenceyi reva grr. Bunlar, halka bir sey birakmayacak derecede onlari soyarlar. Bursa'nin evresi de bu talihsizlikten nasibini alir. Bu soygun ve tahribattan sonra tamamen ahsab mimariye dayali olan Bursa atese verilir. Bylece Bursa tamamen yanar. Timur'un kuvvetleri, Sleyman elebi'nin kairmaya muvaffak olamadigi btn Osmanli hazinesini ele geirmisti. Bunca senelik seferlerin sonunda toplanan bu zengin hazine ile sarayin kiymetli esyasi Timur'un veziri Serafeddin Ali ile Mstevf Seyfeddin Tun tarafindan defter yapilip kayd edildi. Bu arada daha nce Sehzade Mustafa'ya nisanlanmis bulunan Ahmed Celayir'nin kizi, Bursa'da esir alinanlar arasinda idi. Byezid'in zevcesi (Sirp kralinin kiz kardesi) ile iki kizi da galiplerin eline dst. Btn bunlar, Ktahya'da bulunan Timur'a gtrlp takdim edildi. Timur, Ktahya'da bulundugu sirada etrafi vurdurup kendi emniyetini sagladiktan sonra Byezid'in, memleketlerini almis oldugu Karaman, Germiyan, Aydin, Saruhan, Mentese ve Hamid ogullari'nin beyliklerini tekrar kendilerine iade eder. Bunlar, Timur'un yksek hkimiyeti altinda dedelerinden kalan yerlere tekrar sahip olurlar. Timur, Byezid'in oglu Sleyman elebi'ye mektup yazarak kendisine tabi olmasini bildirmisti. Bunun zerine o da Seyh Ramazan ismindeki elisi vasitasiyle bu teklifi kabul ettigini bildirmisti. Buna karsilik Timur kendisine baglilik almeti olarak tac ve hil'at gndermisti. Bylece o, Sleyman elebi'ye Trakya'yi, elebi Mehmed'e Amasya ve evresini, Isa elebi'ye de Bursa ve havalisini vererek yksek hkimiyeti altinda Osmanli Devleti'ni paraya bld. Bu vesile ile ileride meydana gelecek olan ve Osmanli tarihinde "Fetret devri" diye anilacak kardesler arasindaki taht mcadelelerine zemin hazirlamis oldu. Anadolu'da sekiz ay kadar kalan Timur, birok sehri yakip yagmalattirdiktan sonra Rumeli, adalar, Bizans imparatoru ve Memlk sultanini nfuzu altina aldi. Anadolu'da eski beylikleri ihya edip kurduktan ve Osmanli Devleti'ni dagittiktan sonra memleketine dnd. Giderken, Seluklular zamaninda Mogollar tarafindan Anadolu'ya getirilip yerlestirilen Kara Tatarlari da yaninda gtrmst.

YILDIRIM BYEZID'IN LM
Bazan Anadolu'da, bazan da Rumeli'de ismine yarasir bir sekilde firtina gibi esip simsek gibi akarak Osmanli Devleti'nin lehinde olacak sekilde btn Trk beyliklerini tasfiye eden, Bizans'i muhasara ve tehdid eyleyen, Dogu Roma tahtinin mukadderatini Mslman Trk menfaatleri adina istedigi gibi tasarruf eden, Nigbolu'da Hali ordularina kesin cevabi veren, bu srekli zaferlerinden dolayi Abbas halifesi tarafindan "Sultan-i Iklim-i Rm" nvani tevcih edilen Yildirim Byezid, Timur'un eline dstkten sonra onunla

birlikte Bati Anadolu seferlerinde hazir bulunuyordu. Timur, cengaver ve bir zamanlar firtina gibi esmis olan bu esirini gittigi her yere kendisiyle birlikte gtryordu. Onbes gn gibi kisa bir zamanda Izmir'i zapt eden Timur, dnsnde henz Osmanlilara bagli bulunan Uluborlu ve Egridir kalelerini zapt ettirdi. Byezid, Egridir'in zapti esnasinda hastalanmisti. Bunun zerine Timur, onu Aksehir'e gndermisti. Tedavisi iin de meshur tabiplerinden Izzeddin Mesud Siraz ile Celaleddin Arab'yi gndermisti. Yildirim Han'in tedavisine memur edilen doktorlarin btn abalarina ragmen, cevval, izzet-i nefis sahibi, magrur ve zaferden zafere kosmaya alismis bir hkmdar olan Yildirim, maglubiyet ve esarete tahamml edemedi. Zaman zaman Timur'la yapilan sohbetlerde Timur'un kendisini serbest birakacagina ve tekrar Osmanli Devleti'nin basina geecegine dair syledigi szlere de inanmayan Yildirim Byezid'in, keder ve zntden gelen bu hastaligina are bulunamadi. Bunun iin 14 Saban 805 (9 Mart 14.03) Persembe gn ruhunu teslim edip intikal-i dr-i beka eyledi. ldg zaman kirk iki yaslarinda oldugu bildirilen Yildirim'in zehir kullanmak suretiyle intihar ettigine dair bilgiler varsa da bunlar geregi yansitmamaktadirlar. Zira agdasi ve Yildirim'i yakindan taniyan tarihi Ibn Arabsah ile Osmanli tarihilerinden Enver, Skrllah, Karaman Mehmed Pasa, Hoca Saadeddin ve Solakzde gibi kaynaklar ile Timur'un tarihisi Serafeddin Ali Yezd ve Nizameddin Sam kesin olarak intihardan bahs etmezler. Bunlara gre o, nefes darligi ve hunnaktan lmstr. Solakzde (Tarih, I, 122) gerekleri bilmeyen bazi kimselerin tarih yazmaya basladiklarini, cahil olduklari iin hakiki sebepleri bilmediklerini syleyerek bu zehir meselesine syle temas eder: "Buldugunu yazan ve tarihi zapt etme yolundan azan bazi ozanlar, tarih yazmaya lmlenip pek ok farkli kaviller irad etmislerdir. Bunlar ne saltanatin sanina layik gnller begenen tabirleri bilirler, ne de cls tarihleri ve halifelik mddetlerine vkiftirlar. Padisahlarin lmlerinin sebepleri beyaninda da nice lyik olmayan szler yazip ser'ce cevaz verilmeyen meseleleri o yce padisahlara isnad edip zehir iti veyahut Timur'un hekimleri zehirlediler diye buhtan ve iftira etmislerdir" der. Gerekten onun hastaliklarina esaret zilleti ve keder de eklenince kisa bir sre iinde vefat etmistir. Hkmdarligi 14 sene kadar devam etmistir. lm mteakip cesedi tahnit edilerek Aksehir'de Mahmud Hayran trbesine konulmustur. Timur, onun vefati zerine yaninda bulunan ailesine taziyetlerini bildirerek ihsanlarda bulunmustu. Semerkand'a dnerken cesedi oglu Musa elebi'ye teslim ederek hkmdarlara yarasir bir merasimle defn edilmesini istemis, Musa elebi'ye de babasinin mlknde hkmdarlik iin kemer, murassa kili ve yz at vermistir. Yildirim Byezid'in na'sinin Bursa'da kendisinin insa ettirdigi Cami yanina defnini vasiyet ettigini sylemeleri zerine Timur, Yildirim'in tabutunu ve Musa elebi'yi Germiyanoglu Yakub Bey'e teslim ederek Bursa'ya gnderdi. Tarihlerde, azim ve irade sahibi, cesur, cevval, mert, dobra dobra konusan bir kimse olarak zikr edilen Yildirim Byezid, ayni zamanda dindar bir kimseydi. Mizac itibariyle sert, hirin ve inati olan Yildirim Byezid, Sirp

prensesi ile evlendikten sonra, Vezir-i Azam Ali Pasa'nin da tesvikiyle ikiye baslar. Bu sefahat ve isret hayati zamanla saray muhitinden disari tasarak ktleye de sirayet etmekte gecikmez. zellikle ikbal ve mevki hirsi iliklerine kadar islemis olan Vezir-i Azam Ali Pasa, kendine uydurdugu arkadaslari ile gerek devletin adalet ve insaf tresine, gerek politika ve cemiyet gidisatinda hayli gedikler ati. Bu sebepledir ki, memlekette meydana gelen ahlk knt, zamanla kadilarin bile rsvetle is grmesine sebep olmustu. Nitekim Hoca Saadeddin Efendi'nin ifadesine gre (Tcu't-Tevrih, I, 139-140) Osmanli tarihinde "kadiyn-i fi'n-nr" diye tarihlere geen hadise, insanlarin can ve mali zerinde genis bir tasarruf yetkisine sahip olan ve gnmz ifadesiyle yargi denen kadilarin, adalete gre hkm etmemeleri yznden Sultan Byezid tarafindan yakilmak suretiyle cezalandirilmalarinin istenmesi hadisesidir. Gereklesmeyen ama dsnlen bu hadise bize, Byezid'in adalet anlayisina ne kadar nem verdigini gsterdigi gibi, onun ne kadar dindar bir kimse oldugunu da gstermektedir. Gerekten onun, Ali Pasa'nin igva ve tesiri ile sadece kendi sahsi ile ilgili yaptigi bazi islerden ve ikiden tamamen tevbe ettigi, bir daha iki lemlerine katilmayacagini belirterek sz verdigi, tarih kaynaklardan anlasilmaktadir. Nitekim Skrllah (Behcetu't-Tevrih, 57) gerek adalet anlayisi, gerekse bu iki meselesine temasla syle der: "Yeniden adalet gsterdi. Kadilari topladi. Onlarin kiyiciliklarindan sorusturdu. Taaddiden, seriata aykiriliktan, rsvetten zge nesne bulmadi. Kimden, seriata aykiri nesne almislarsa denmesini buyurdu. Onlarin terbiyesini verdi. Azli gerekeni azl etti. Halk, lkeler alanin yksek adalet ve sefkatini isitince ekim biimleri, is gleri ile, yurtlarini senlendirmekle ugrasir oldular. Osmaneli her ne kadar senlik idiyse de on kat daha senlendi. Gazi sultan, kt ve spheli islerden ekinmeyi ve Tanri'dan korkmayi kamudan ileri tuttu. Beglerle sultanlarin grenegi olan seriata aykiri eglence, algi ve bunun gibi aldatici Albizin (seytan) kuruntusundan gelen ne ki varsa hepsini birakti. O zamanin bilginleri ve seyhleri onun arkadasligi ile ycelirlerdi." Kaynaklar, onun Bursa Ulu Camii'nin insasi esnasinda bir hatirasini bize nakl ederler. Buna gre Bursa'daki Ulu Cami insa edildigi zaman Byezid, Emir Sultan diye shret bulan Semseddin Muhammed Buhar ile birlikte caminin binasini kontrol etmeye gelir. Konusma esnasinda padisah, bu gzel binanin Hz. Emir'in hosuna gidip gitmedigini sorar. Emir Hazretleri de yapinin saglamligi, gzelligi, alaninin genisligi ve atisinin yksekliginin tam bir l ve olgunlukta oldugunu syledikten sonra syle der: "Pek gzel olmus, lakin civarinda drt kseye de birer meyhane yapilsaydi" deyince Sultan Byezid: "Cami-i Serif, Allah'in evidir. Civarinda meyhanenin ne isi var?" der. Bunun zerine Emir Sultan: "Padisahim, gerekte Allah'in evi m'minin kalbidir. Niin kalbinizi iki ve mnkeratla dolduruyorsunuz?" diyerek tarih bir nasihatta bulunmus olur. Emir Sultan'in bu nasihati derhal tesirini gsterecek ve sultan bundan byle iki imeyecegine sz vererek eski hatalari iin de tevbe eder. Biraz nce de temas edildigi gibi o, sadece ikiyi terk etmekle kalmaz, ayni zamanda btn islerin, Allah'in

rizasina uygun bir sekilde grlmesini, dogruluk ve adaletten sapilmamasini, memleketin imar edilmesini, hayir tesislerinin insa edilip halka hizmetin saglanmasini ister. Bizzat kendisi bu neviden faaliyetlere n ayak olarak her sahada halkina rnek olur. Zaten hareket ve davranislari da bunu ortaya koyar. Nitekim Bursa kadisi olan Semseddin Muhammed Fenar'nin mahkemede sahidlik yapmak zere gelen padisahin, cemaatla namaz kilmayi terk ettigi iin sehadetini sahih saymayarak kabul etmemesi, bunu gstermektedir. Bizans tarihileri, padisahin zellikle Nigbolu zaferinden sonra kendisini zevk ve eglenceye kaptirdigini zikr ederler. Bu sebepledir ki son asir Avrupa mellifleri, zamanindaki hkmdarlarin ogundan daha stn olan Byezid'in isret ve sefahat yznden fikr ve beden kabiliyetlerini kayb ederek inhitata ugradigini ve bu sebeple tac ve tahtini kayb ettigini yazarlar. Bu ifadelerde byk bir mbalaga oldugu anlasilmaktadir. Zira her sene Anadolu'nun bir ucundan Rumeli'nin teki ucuna kadar, bazan bir ka defa at kosturan, mtemadiyen harp ve devlet islerini tedvir ile mesgul olan hkmdarin isret ve sefahata ne kadar zaman ayirabilecegini dsnecek olursak mesele daha bir kolaylikla anlasilmis olur. Byezid'in ne kadar dil, hak perest ve tebeasini seven bir hkmdar oldugu hakkinda tabip Ibnu's-Sagir'den naklen Misir tarihilerine geen malumat dikkat ekicidir. Buna gre o, her gn herkesin belli zamanda kendisini uzaktan bile grebilecegi genis bir yere gelir ve her taraftan gelen tebeasinin sikyet ve arzularini birer birer dinler. Tebeasinin maruz kaldiklari zulmleri derhal izale ederdi. O, idaresinde bulunan memleketlerde adalet ve asayis tesis etmisti. Byezid, azim ve irade sahibi, mtehevvir, aceleci ve her seyden nem kapan bir hkmdardi. Bununla beraber lim ve seyhlere karsi mtevazi ve hrmetkrdi. Muasiri olan hkmdarlara karsi ise magrur oldugu gibi, sahsen pek cesur oldugundan en byk tehlikelere atilmaktan ekinmezdi. Zamaninda yasamis olan Misir ve Suriye tarihileri, Byezid'in Islm hkmdarlarinin en hayirlisi ve en byg oldugunu zikr ederler. Bundan baska onun, agdasi olan diger Islm hkmdarlarinin cihad ve gazayi birakmalarindan dolayi onlara kizdigini da yazarlar. Keza bunlar, Yildirim Byezid'in Mslman hkmdarlarin kendi tebealarindan kanunsuz vergi almalarina tahamml edemedigini ve bu yzden onlara kizdigini da aika belirtirler. Bu hkmdar, bir asirdan beri anarsi ve mcadelelerle alkalanan Anadolu'ya bir vahdet getirerek buradaki insanlara siyas bir birlik kazandirmis ve onlari bir bayrak altinda toplamaya muvaffak olmustu. Bylece Byezid, Anadolu Seluklu sultanlarinin gerek halefi oldugunu isbatlamisti. Ancak Ankara maglubiyeti ile Anadolu'daki birlik bozularak blge tekrar tefrika iine sokulmustu.

ANKARA SAVASI'NIN SONULARI


Ankara Muharebesi'ndeki maglubiyet, Osmanli tarihi iin oldugu kadar Anadolu'daki Trk tarihi iin de byuk bir felaket oldu. Zira bu savasin

verdigi zafer sarhoslugu ile Timur, bir kasirga gibi eserek btn bir Anadolu'yu yakip yikmisti. Bu arada ocuklar dahil olmak zere binlerce kisiyi esir alip hunharca katl etmekten de ekinmemisti. Onun bu zulmleri, Anadolu insaninin hafizasinda silinmeyerek hl canliligini muhafaza etmektedir. Timur, Anadolu beyliklerini yeniden canlandirarak Osmanlilar da dahil olmak zere hepsini kendine bagladi. Bylece Anadolu birligini de paralayarak Osmanli Devleti'nin byk mcadeleler sonucunda kurmaya muvaffak oldugu bu birligi ortadan kaldirarak, blgedeki Islm hareketin zayiflamasina sebep oldu. Bylece Islm topraklarinin ortasinda bir ada gibi duran Hiristiyan Istanbul'un fethi ve Anadolu birliginin yeniden kurulmasi yarim asir gecikmis oldu. Osmanli Devleti'ni e blen Timur, bu hareketi ile Yildirim Byezid'in ocuklari arasinda taht kavgalarinin baslamasina sebep olmustu. Osmanli Devleti'nin Anadolu'daki sinirlan ise hemen hemen Sultan I. Murad'in devri baslarindaki sinirlarina ekilmisti. Buna karsilik Timur'un tesir sahasindan uzakta kalan Rumeli, btnlgn koruyarak Osmanli Devleti'nin agirlik merkezi durumuna ykseldi. Gerekten Ankara'da ugranilan hezimet, Balkanlar'daki Hiristiyan tebea zerinde kt denebilecek hi bir tesir yapmamisti. Hiristiyan Balkan halklari, Osmanli idaresine bagli kalmislardi. Bu durum, Rumeli'deki Osmanli idaresinin komsu Hiristiyan devletlerden daha dil oldugunu gsteren en aik delillerden biridir. Osmanli Devleti, bagli bulundugu dinin geregi olarak gayr-i mslim tebeasina karsi dilne bir idare ve siyaset takip ediyordu ki, bu da, o firtinali ve tehlikeli havada Rumeli'nin hadisesiz olarak elinde kalmasina sebep olmustu. Bazi yabanci kaynaklar, Osmanli Devleti'nin, Timur'un darbesini yeyip paralandigi ve sehzadeler arasinda taht kavgalari basladigi halde Balkan devletlerinin Osmanlilar'a karsi birlesememelerini, kiliselerinin birlesmemesine baglamislardir. Halbuki Osmanli idaresi, tebeasi arasinda adalet ve hengi temin etmek ve onlarin din islerine karismamak suretiyle bu gveni saglamis oldu. Bundan baska Osmanlilar, Balkanlardaki Hiristiyan Ortodoks mezhebine mensub mutaassib halkin Katoliklere karsi deta mdafaasini stlenmislerdi. Bu anlayisla, onlarin din ve vicdan akidelerine karsi saygi gsteriyorlardi. Bu sebeple onlarin bu akidelerine kimsenin mdahale etmesine de izin vermiyorlardi. Bunun iindir ki Rumeli'deki Ortodoks tebea huzur iinde yasiyordu.

FETRET DEVRI
Osmanli tarihinde, kardeslerin saltanat mcadelisi verdikleri ve 1413 yilina kadar devam eden karisikliklar dnemi diyebilecegimiz "Fetret Devri", Timur'un uyguladigi bir siyasetin sonucu olarak ortaya ikmistir. Yildirim Byezid, Ankara Savasi'nda Timur'a esir dstg zaman en bykleri Sleyman olmak zere Isa, Mehmed, Musa, Mustafa ve Kasim adlarinda alti erkek ocuga sahipti. Bunlardan besi babalari ile birlikte Ankara Savasi'na katilmislardi. Kasim ise ok kk oldugundan Bursa'da kalmisti. Sleyman elebi, muharebenin kayb edildigini grnce babasinin emri zerine Vezir-i Azam andarlizde Ali Pasa, Murad Pasa, Yenieri agasi Hasan Aga ve Subasi Eyne Bey ile birlikte yanindaki kuvvetlerle Bursa'ya gelmis, buradan da kk sehzade Kasim'i alarak byk zorluklarla Rumeli'ye geebilmisti. Isa elebi, muharebe meydanini terk ettikten sonra Balikesir taraflarinda saklanmis, Mehmet elebi Amasya'ya ekilmis, Musa ve Mustafa ise babalari ile birlikte esir dsmslerdi. Asil gayesi, gl bir Osmanli Devleti yerine, kendisine bagli ve onun yksek hkimiyetini taniyan paralanmis birka Osmanli Beyligi meydana getirmek olan Timur, baslangita bu gayesine ulasmis grnmekteydi. Ayrica o, Yildirim Byezid tarafindan kurulmaya alisilan Anadolu birligini de paralamak istiyordu. Bu sebeple Anadolu beylerine ait yerleri Osmanlilardan atip tekrar eski sahiplerine verdi. Geriye kalan Osmanli lkesini de Byezid'in drt oglu arasinda paylastirmisti Edirne'de bulunan Emir Sleyman'a Rumeli'deki yerleri verip kendisine tabi oldugunu ifade eden hkmdarlik almeti olarak kemer, klah ve hil'at gndermistir. Diger sehzadelerden Isa elebi Balikesir ve Bursa'da, Mehmed elebi Amasya'da, Musa elebi ise Isa'yi Bursa'dan ekilmeye mecbur ederek Bursa'da Timur'un al damgasiyla hkmdar olmuslardi. Ankara Savasi'ndan sonra Anadolu'da sekiz ay kadar kalan Timur, uyguladigi siyasetin meyvelerini verdigini grdkten sonra Doguya dnp in seferine ikarken arkasinda biraktigi Anadolu'nun politik yapisi Sultan I. Murad'in hkmdarligi sonundaki durumu andiriyordu. Timur, Byezid'in ele geirdigi topraklari geri almisti. Bylece Sultan Murad'in Ankara'dan Akdeniz'e atigi Osmanli koridoru kapanmis oluyordu. Karamanoglu Mehmed Bey, Anadolu'nun te birini kaplayan ve ilerinde Hamidogullari ve Germiyanogullari'nin topraklarinin dogu blgeleri ile Kayseri, Isparta, Antalya ve Alaiyye gibi kentler bulunan byk bir devletin basina getirilmisti. Timur, Anadolu'da Osmanlilara karsi koyabilecek bir g meydana getirmek iin byle yapmisti. Mehmet Bey, Osmanlilar da dahil olmak zere btn beyliklerin emiri olarak iln edilmisti.

Timur'un, Anadolu'da uyguladigi bu paralama politikasi sonucunda Osmanli lkesi sehzadeler arasinda taksim edilmis, on bir sene sren ve tarihlerde Osmanli Devleti'nin paralanmasindan dolayi "Saltanatta Ara" denilen ve kanli hadiselerle dolu bir devrin ailmasina, fetihlerin durmasina, Istanbul Imparatoru'nun trl entrikalarla bu durumu krklemesine sebep olmustu. Hatta bazi Avrupalilar, yeni bir Hali Seferi dzenledikleri takdirde Osmanlilar'i Avrupa'dan atabileceklerini dsnr olmuslardi. Ankara Savasi ve bunun sonucunda bir daha kalkinamamasi plni ile Osmanli Devleti'nin paralanmasi bu devlet iin mhim ve byk bir darbe olmakla birlikte eyrek asirda kendisini sr'atle toplamaya muvaffak olmasi bu devletin teskilt ve messeselerinin saglamligini gstermektedir. Buna karsilik Hindistan, Iran, Azerbaycan, Irak, Suriye ve Ege Denizine kadar genis topraklar zerinde fetihlerde bulunmus olan Timur'un, lmnden kisa bir mddet sonra devletinin ortadan kalkmasi, onun sadece tedhise dayali bir devlet kurdugunu gstermektedir.

SEHZADELERIN HAKIMIYET MCADELESI


Ankara bozgunu, yz sene zarfinda Anadolu'nun hemen hemen tamamina yakin bir kismi ile Rumeli'nin Tuna boylarina kadar en mhim yerlerini zapt eden Osmanli Devleti iin byk bir felaket olmustu. Ankara hezimeti ile bassiz duruma dsen Osmanli Devleti'nin Rumeli'deki topraklari Hiristiyan devletlerle evrili olmasina ragmen bu devletin yikilip ortadan kalkmayisi, onun ne kadar saglam temeller ve messeseler zerine kuruldugunu gstermektedir. Byle tehlikeli bir dnemde Balkanlar'da, Osmanli Devleti'ne karsi ayrilma veya isyan etme seklinde bir hareketin grlmemesi, Osmanlilarin, buralarda yasayan Hiristiyan halka gsterdikleri dilne muameleden kaynaklanmaktadir. Mslman Trkler, Balkanlar'daki Ortodoks halki, Katoliklerin baskisindan kurtarmak, onlarin din inanlarina kimseyi karistirmamakla din ve vicdan hrriyetine sayginin en gzel rneklerini vermislerdi. Gerekten de hi bir devletin idare tarzi, Osmanlilarin idaresi kadar iyi olamazdi. Balkan halklari bu geregi ok aci tecrbeler sonunda anlamislardi. yle anlasiliyor ki, Osmanli sehzadeleri arasindaki ekisme, Timur henz sahnede iken ortaya ikmisti. Bu da Bursa'yi elde etme yznden olmustu. Nitekim Mehmet elebi, ailesinin Bursa'daki topraklarini istemeye kalkismis, fakat Timur'un Musa elebi'yi tutmasi yznden bundan vaz gemisti. Babasi Yildirim Byezid ile birlikte

Timur'a esir dsen ve onun yaninda bulunan Musa elebi, Timur'un destek ve yakinligini kazanarak, Bursa ve Karesi blgesine hkim olan kardesi Isa elebi ile atismaya girer. Bu mcadeleden basarili ikan Musa elebi, Bursa'ya hkim olur. Fakat, Timur'un Anadolu'yu terk etmesinden sonra kuvvetlenen Isa elebi, eski payitaht olan Bursa'yi tekrar ele geirir. Maglup olan Musa elebi ise Ktahya'daki dayisi Germiyanoglu'nun yaninda kalmaya mecbur olur. Muhtemelen oradan da Karamanoglu'nun yanina gitmisti. Amasya'da bulunan sehzade Mehmed, Amasya, Canik, Tokat, Niksar ve Sivas taraflarinda bulunan yerli beylerden Kara Devletsah Kubadoglu, Gzleroglu, Kpekoglu, Kadi Burhaneddin Ahmed'in damadi Mezid Bey'le miicadele edip o havaliyi tamamen kendi nfuz ve hkm altina almisti. Subasi Eyne Bey'in tavsiyesi ile Bursa taraflarinda bulunan biraderi Isa elebi'ye mracaatla Anadolu'yu aralarinda taksim etme teklifinde bulundu ise de Isa elebi'nin kendisinin byk kardes oldugunu syleyip teklifi red etmesi zerine Ulubat'ta baslayan muharebede (1404) Isa elebi, maglub olarak nce Yalova'ya, oradan da Istanbul'a gitti. Edirne'de bulunan Emir Sleyman'in, Imparator'dan Isa'yi istemesi zerine, antlasma geregi olarak Isa Edirne'ye gnderildi. Ulubat savasinda, Yildirim Byezid'in meshur komutanlarindan olup Mehmed elebi'nin maiyetine giren Subasi Eyne Bey ile Isa elebi'nin yaninda yer alan Sari Timurtas Pasa maktul dsmslerdi. Savasi mteakip Bursa'ya giren Mehmed elebi, hkmdarligim iln etmesine ragmen, bir ihtiyat tedbiri olarak Timur'un adinin da bulundugu para bastirarak zekice bir siyaset takip etmistir. "Sikke-i mstereke" adi ile anilan bu paranin Bursa'da hicr 806 tarihinde basildigi anlasilmaktadir. Mehmet elebi, daha sonra Germiyanoglu Yakub Bey'in yaninda bulunan babasinin cesedini getirterek camiinin yanina gmdrmstr. Anadolu'daki bu mcadeleler devam ederken, en byk sehzade olan Sleyman elebi (Emir Sleyman), Edirne'de Hiristiyan unsurlarin destegiyle gvenlik iindeydi. Bu esnada Sirbistan'da Lazar'in yerine geen oglu Stefan (Istefan) hkm sryordu. Georg Brankovi de gney Sirbistan'da gcn yaymaya alisiyordu. Emir Sleyman, bu iki Sirp prensin atismalarindan istifade etmeyi basardi. O, babasinin Anadolu topraklarini ele geirmek ve kardeslerini ortadan kaldirarak Osmanli Devleti'ni yeniden eski durumuna getirmek istiyordu. Bu gayesini gereklestirebilmek iin Selanik, Makedonya'nin bir blm, Mora, Trakya kiyilari, Marmara ve Karadeniz'de Istanbul'a en yakin kiyi kasabalari verilmek suretiyle Bizans'tan para ve asker yardim saglandi. Bizans'in daha nce Osmanlilara demek zorunda oldugu vergi de kaldirildi. Bylece Emir Sleyman, kendi kardeslerine karsi yardim saglamak iin agir bir bedel demis oluyordu. Kendisine en byk rakip olarak Mehmed elebi'yi gren Emir Sleyman, kuvvetli bir ordunun basinda Isa elebi'yi Bursa zerine gnderir. Mehmed elebi'ye bagli kalan Bursa'lilarin mukavemeti zerine muvaffak olamayan Isa elebi, Bursa'yi atese verip yaktiktan sonra, Kastamonu'da bulunan Isfendiyar Bey'in yanina ekilir. Onunla ittifak halinde bulunan Aydinoglu Cneyd, Saruhanoglu Hizirsah Bey ve Menteseoglu Ilyas Beylerle Mehmed elebi zerine varip onunla savasmak istemisti. Fakat bu son tesebbsnde de muvaffak olamayinca Karaman iline siginmak ister. Fakat bu

arzusunu gereklestiremeden Eskisehir yakinlarinda yakalanarak ldrlr. Cesedi, Bursa'da Murad Hdavendigr trbesi yanina gmlr. Isa elebi'nin ldrlmesi zerine onunla ittifak halinde bulunan ve yukarida adi geen Ege beylikleri, Mehmed elebi'nin hkmdarligini tanimak zorunda kalirlar. Bylece Mehmed ve Sleyman elebiler, devletin Anadolu ve Avrupa blmlerinin hkmdarlari oldular. Bununla beraber Emir Sleyman, devletin tamamini istiyordu. Bu yzden ordusu ile kardesinin zerine varip nce Bursa, sonra da Ankara'yi zapt etmisti. Bu kayiplardan sonra Amasya'ya ekilmek zorunda kalan Mehmed elebi, mcadeleden vaz geme niyetinde degildi. Nitekim 1406 yilinda Yenisehir ovasinda kardesi Emir Sleyman ile savasmis, fakat maglub olarak tekrar Amasya'ya ekilmis ise de onu Rumeli'ye dnmek zorunda birakmak iin areler aramaya baslamisti. Anadolu'da drt yil kadar kalan Emir Sleyman'in, Sivrihisar yznden Karamanlilar'la arasinin ailmasini firsat bilen Mehmed elebi, yeni bir taktik deneyerek Karaman'da bulunan kardesi Musa elebi'yi kendisine bagli kalmak sartiyla Rumeli'ne gndermeye karar verir. Bu maksatla Karamanlilar'la Kirsehir'in Malya ovasinda bulunan Cemale kalesinde bulusan Mehmed elebi, Candaroglu Isfendiyar Bey ve Eflak voyvodasi Mire ile de mzakerelerde bulunmustu. Onlarin da muvafakati zerine Candar iline gelen Musa elebi, Temmuz 1409'da Sinop'tan gemilerle Eflk'a geer. Geri Emir Sleyman'in giilenip kendi bagimsizligini tehdid etmesinden korkan Eflk'in ve Sirp krali Stefan'in da destekleri saglanmisti. Musa elebi, Eflk'ta prensin kizi ile evlendi. Bylece Trkler, Ulahlar, Sirplar ve Bulgarlar'dan olusan bir ordu toplamayi basaran Musa elebi, Edirne zerine yrr. Musa elebi, Istanbul'a kamak zere yola ikan Emir Sleyman'in yakalanip ldrlmesi ve btn timarli sipahiler gibi sancak beylerinin de kendisine bagliliklarini bildirmeleri zerine Rumeli'deki Osmanli eyaletlerinin yegane hkimi olarak Edirne'de tahta geer. Bylece Emir Sleyman'in devleti, daha yetenekli ve enerjik Musa elebi'ye kalmisti. Gerekten, cesur, gz pek, faal bir kimse olan Musa elebi, elebi Mehmed'e olan bagliligini red ve inkr ederek hkmranligini iln eder. Subat 1411 yilinda gereklesen hkmdarlik ilnindan sonra adina para bastiran Musa elebi, gerek bir hkmdar gibi davranmaya baslar. Saray protokol ve merasimlerinde eski Osmanli saray geleneklerini kurmaya yeniden tesis etmeye alisir. Musa elebi, Emir Sleyman'a yardim eden Sirp despotu Stephan Lazarovi zerine yryerek nemli bir maden sehri olan Novo Brodo'yu zapt eder. Pravati ve kpr kalelerini de ele geirmek suretiyle, karisiklik dneminde Osmanlilar'in Balkanlar'da kayb ettikleri topraklan geri alir. Bu esnada Emir Sleyman'in Rumeli'ye geisi esnasinda Bizans'a biraktigi yerlerin ogunu geri alan Musa elebi, bylece Bizans'i da cezalandirmaya alisiyordu. Istanbul'u karadan ve denizden kusatma altina alan Musa elebi, 1411 yilinda Silivri'ye gelmis ve Istanbul'u alikla teslime zorlamak istemisti. agdas kaynaklarin ifadesine gre Musa elebi'nin tutumundan ekinen Manuel, Venedikliler'in de yardim etmemeleri zerine sehri teslim etmeye karar verir. Ancak daha nce Musa elebi tarafindan Bizans'a gnderilen ve bilahare Manuel ile is birligi yapan Candaroglu Ibrahim Pasa'nin tavsiyesi ile hareket eden

Manuel, elebi Mehmed'i Rumeli'ye geirmek suretiyle Istanbul kusatmasini kaldirmak tesebbsnde bulunur. Nitekim, Gebze kadisi Fazlullah'i Manuel'e gndererek onunla anlasan elebi Mehmed, nce Istanbul'a gelmis, 1412 senesinin Ekim ayinda da atalca yakininda bulunan Incegiz'de Musa elebi ile savasa girmistir. Kardesler arasindaki mcadele esnasinda sik sik taraf degistirmekle dikkat eken bir sahsiyet vardir. Aydinoglu Cneyd Bey adini tasiyan bu zat, Aydin ilindeki mevkiini saglamlastirmak iin bir dizi faaliyetlerde bulunmustu. Fakat sonunda elebi Mehmet duruma hkim olup eski birligi saglayinca onu Nigbolu muhafizligina getirmek zorunda kalmistir. Bununla beraber ona gvenemeyen eebi Mehmet, onu blgesinden alip uzaklastirmak ihtiyacini duymustu. Baslangita gayet halim selim grnen Musa elebi'nin, sonralari sert bir tavir takinarak gerek beylerinin gerekse askerlerinin kendisine olan bagliligini kayb etmesi, yenilmesinde byk bir rol oynamistir. O, Sofya'nin gneyinde bulunan Samakov kasabasi civarindaki amurlu sahrasindaki savasta ordusunun maglub olmasi zerine yarali olarak Eflk'a dogru kamak isterken yakalanip 10 Temmuz 1413'te ldrlr. Musa elebi'nin lm haberi, byk bir zntye sebep olmustu. Nasinin Bursa'ya gelmesi zerine sehri muhasara eden Karamanoglu Mehmed Bey, sr'atle geri ekilmek zorunda kaldi. Musa elebi'nin vefati zerine Osmanli hanedaninin blnmesi sona ermis oluyordu. elebi Sultan Mehmed, babasinin topraklarini yeniden toparlamaya gayret ediyordu. Onbir yil sren bu karisiklik dneminden sonra Osmanli Devleti, Gneydogu Avrupa'daki btn stratejik noktalari, Edirne, Sofya ve skp'; Dogu Balkanlar'da da eski sehir ve yerlesim blgelerini tekrar elde etmis oldu. Bunun sadece bir istisnasi vardi o da elebi Sultan Mehmed'e yardim karsiliginda Sirbistan'a birakilmis olan Nis'ti.

Sleyman elebi dnemi ve sehzadeler


I. MEHMED
Osmanli sultanlari iinde "Mehmed" adini tasiyan ilk hkmdar olan elebi Sultan Mehmed'in gerek dogumu, gerekse Yildirim Byezid'in kainci oglu oldugu hakkinda farkli grsler bulunmaktadir. "Nizm-i lem" iin, kardesi Musa elebi'yi de bertarafedip 1413 yilinda Edirne'de tek basina tahta geip idareyi ele aldigi zaman Osmanli lkesinde genel bir sevin ve

memnuniyet havasi esmeye basladi. zellikle ordu, byk bir cosku ile onu alkislamaktan geri kalmadi. nk o, kardesleri arasinda moral ve fizik nitelikleri bakimindan en ok dikkat ekeni idi. Hemen hemen btn beden eksersizlerinde maharetli olusu, gzelligi, gnl yceligi, dsnce ekiciligi ile hem beden gc hem de huy gzelligini belirten Gresi elebi nvanini almisti. Organlari birbirine mtenasib olarak uygundu. Halk tarafindan kendisine pehlivan lakabi takilmisti. Teni pembeye yakin beyazlikta idi. Gzleri ve kaslari kara idi. Uzun boylu, gr sakalli ve sik biyikli olmakla birlikte seklen zarifti. Alni aik, enesi yuvarlak, ggs genis, kollan uzundu. Kartal bakisli, arslan gl idi. Atalarindan farkli bir sekilde basina tlbent sarardi. Basinin etrafina kat kat sarilan bez, birok ikintilar teskil ederek sirmali klahinin ucundan baska yerini gstermezdi. Kendisinden nceki hkmdarlarin kaftanlarina uygun bir sekilde biilmis olan kaftanina, astar yerine baska bir renkle samur kaplanmis ve etrafina krk drlmst. Sultan Mehmed'i davranislarina, hareketlerinin abukluguna ve vekarina ait btn vglerin stne ikaran sey, Osmanli tarihileri gibi, Bizans tarihileri tarafindan da adaleti, sefkati, gnl yceligi, dostlugunda sebati, hem Trkler hem de Rumlar iin iyilik severligi hakkinda belirtilen ortak sehadettir. O, hiristiyanlara dsmanlik gstermemekle kalmamis, ayni zamanda onlara karsi dosta davranmistir. ok iyi yetismis, mmtaz bir egitim grmenin btn sonularini ve ince dsnrlgn rneklerini gstermistir. Osmanli tarihilerinin deyimi ile o, Tatar Tufani'nin tehlikeye dsrdg devlet gemisini kurtaran Nuh gibidir. mparator Manuel, mttefiki olan Mehmed'in son ve korkun rakibini yendigine dair aldigi haber zerine basarilarini tebrik edip kutlamak ve antlasma sartlari ile kendisinin yapmis oldugu hizmetleri hatirlatmak zere 816 (1413)'da eliler gnderir. Politikadan ok iyi anlayan Mehmed, taahhdlerine bagli kalarak Karadeniz ve Marmara Denizi'nde elinde bulunan kuleler ile Teselya kalelerinin imparatora verilmesini abuklastirir. Manuel'in elilerini, hediyelerle sevindirip geri dnmelerine izin verdigi zaman onlara su szleri syledi: "Imparatora syleyiniz ki, yardimi sayesinde atalarimin lkesini elde ettim. Bu hizmetinin hatirasi gnlmde daima sakli kalacaktir. Onun hosuna gitmek iin btn firsatlari arayacagim." elebi Sultan Mehmed, ayni sekilde Sirp, Ulah ve Bulgar hkmdarlarinin, Yanya dukasinin, Makedonya despotunun, Ahaiya prensinin elileri ile diger zevati kabul etti. Bunlarla birlikte bir sofrada yemek yiyerek hepsinin san ve shretini oksayici szler syledi. Hepsini sulh ve selametle geri gnderdi. Bunlara dedi ki: "Hkmdarlariniza deyin ki, ben, herkes ile baris ve sulh iinde kalmak istiyorum. Barisi hile ile bozmak isteyen kimse, sulhn hamisi olan Allah'a karsi hareket etmis bulunacaktir." Gerekten de elebi Sultan Mehmed, her seyden nce Timur'un istila ve yagmasiyla paralanan, sonra saltanat kavgalari ile kani ekilen memleketi, tedbirli, basiretli ve uyanik bir idareci dehasiyla avucunun iine alir almaz, babasinin ve kardeslerinin

Bizans'a karsi kullandiklari politikaya derhal son vererek memleketi o ynden gelecek olan tehlikelere karsi emniyete almis oldu. O, byle davranmak zorunda idi. Zira idare ve iradesinin gcn bekleyen, daha nice tehlikeler ve gaileler boy boy himmet ve gayret istiyordu. Bir kere kardeslerini yenip tek basina idareyi ele aldigi zaman, devlet bnyesinde hsil olmus atlak ve kntlerden nice yabanci ve zararli unsur ieri sizmis bulunuyordu. Bir yandan bunlari temizlerken, bir yandan da kayb olan topraklan yeniden Osmanli hududlari iine kazanmakla, memleketin sarsilmis olan itibarini iade ile ise basladi. elebi Sultan Mehmed, Edirne'de, btn bir Osmanli lkesinin hkmdari oldugunu iln etti. Bundan sonra da bazi faaliyetlerde bulunarak memleketin bozulmus bulunan idaresini yeniden dzenlemeye alisti. Bu cmleden olarak, kardesi Musa elebi'nin beylerbeyi yaptigi Mihaloglu Mehmed Bey'i tevkif ettirerek Tokat kalesine gnderdi. br taraftan, ileride devletin basina byk gaileler aacak olan Simavna kadisi oglu Bedreddin Mahmud'u fazl ve keremine hrmeten 1000 (bin) aka maas ile Iznik'te oturmaya memur eyledi. Daha nce de belirtildigi gibi, clsunu tebrik iin gelen evre imparator ve hkmdarlarin elilerini kabul ederek onlarla sulh iinde yasama teminati verdikten sonra Anadolu'ya geer. Otuzbir veya otuziki gnden beri muhasara ettigi Bursa'yi yakip yikan Karamanoglu'nu te'dib etmeden nce Ohri'den kaip Izmir'e gelen ve Musa elebi'nin taraftari olan Aydinoglu Cneyd Bey zerine yrr. Bu arada Ayaslug (Seluk)u zapt eden Cneyd, Mehmed elebi'nin zerine gelmekte oldugu haberini alir almaz kurtulusu kamakta bulur. Bunun zerine elebi Mehmed, Menemen, Kayacik ve Nif (Kemalpasa) kalelerini alarak Cneyd'in ailesinin iinde bulundugu Izmir kalesini kusatmaya baslar. Cneyd'in tesebbslerinden endiselenen civarin Trk ve hiristiyan beylikleri, donanmalarini gndermek suretiyle Mehmed elebi'nin yaninda Izmir muhasarasina katilip ona yardimci olmuslardi. Nitekim Izmir kalesi nne gelen Rodos, Midilli ve Sakiz Hiristiyan donanmalari gibi, Mentese donanmasi da Mehmed elebi ile isbirligi yaparak Izmir'in zaptinda rol oynamislardi. Bununla beraber ihtiyat bir tedbir olmak zere Izmir kalesinin surlarini yiktiran elebi Mehmed, ayni krfezde, svalyeler tarafindan eski Izmir (Gavur Izmir) kalesinin yerinde yaptirilmakta olan kaleyi de btn tehdid ve karsi koymalara ragmen yiktirmaktan ekinmemistir. Bununla beraber aradaki dostlugu bsbtn bozmak istemeyen elebi Sultan Mehmed, Rodos svalyelerinin, Osmanli hakimiyeti altinda bulunan Mentese ilindeki Halikarnas (Bodrum)'da Petronion kalesini yapmalarina msaade etmisti. te yandan elebi Sultan Mehmed, Cneyd Bey'in annesinin ricasi zerine onu affetmis ise de kendisine Anadolu'da degil, Rumeli'de Nigbolu sancak beyligini vermis, onun yerine de Aydin sancak beyi olarak Bulgar krali Sosmanos (Sisman)'un mslman olan oglu Sleyman (eski adi: Alexandr)'i getirmistir. 816 (M. 1413)

yilinda gereklesen bu hareket sonucunda, Cenevizlilerin Ege sahillerinde bulunan kolonilerinden Foa, Midilli ve Sakiz adalari, ekonomik bakimdan da Osmanlilar'la daha siki mnasebetlerde bulunmus ve onlarin nfuzu altina girmis oluyorlardi.

BURSA KUSATMASI VE ELEBI MEHMED'IN KARAMAN SEFERI


Karamanoglu Mehmed Bey, Osmanlilar'in fetret dnemi iinde bulunduklari ve elebi Mehmed ile Musa elebi'nin Rumeli'nde savastiklari bir sirada Bursa zerine yrmeye karar vermisti. 1413 yilinda yaninda Trkmen boylari oldugu halde nce Sivrihisar zerine yryp burayi zapt eden Mehmed Bey, daha sonra Bursa nne gelip Bursa hisarini kusatma altina alir. Otuz iki gn devam eden bu kusatma sirasinda hisarin subasisi bulunan Haci Ivaz Pasa, Bursa halkinin yardimi ile siddetle mukavemet etmisti. Bu arada burlara yapilan hcumlari da bertaraf etmisti. zellikle Karamanoglu'nun Bursa hisarina giren pinar suyunu kesmek suretiyle halkini teslime zorlama tesebbsn, zaman zaman yaptigi huru hareketleri ile bertaraf eden Haci Ivaz Pasa, esir aldigi Karaman askerlerini surlar zerinde Karamanoglu'nun gzleri nnde astiriyordu. Bylece onun maneviyatini bozmaya gayret ediyordu. Haci Ivaz Pasa, Karamanlilar tarafindan bir gece mesalelerle girisilmek istenen hcumu da tesirsiz hale getirip nledikten sonra hisarin Kaplica kapisini atirarak karsi hcuma gemis ve Karaman ordusunu perisan etmisti. Ivaz Pasa'nin yigitleri, byk ganimetlerle salimen geri dnp elde ettikleri ganimetleri ona arz ettiler. O da btn ganimetleri askerlere taksim ederek daha nice vaadlerde bulundu. Geri muhasaranin uzamasi, Bursa hisarinda bulunanlari bir hayli sikintiya sokmustu. Hatta Haci Ivaz Pasa bile birka yerinden ok yarasi almis olmasina ragmen anlari gizleyip kale muhafizlarina yardimda bulunuyor ve anlari teselli ediyordu. Bununla beraber kaledekilerin durumu gn getike zorlasiyordu. Fakat Karamanoglu da artik bir sey yapamayacagini anlamisti. Hele son hareket, onun maneviyatini bsbtn bozmustu. Byle psikolojik bir knt iinde bulunuldugu bir sirada Musa elebi'nin tabutu, dedesi Murad Hdavendigr'in kabri yanina defn edilmek zere Bursa'ya getirilir. Karamanoglu, bundan haberdar olunca cenazenin dzme olma ihtimalini dsnerek bizzat kendisi kontrol etmek ister. Bu maksatla varip kefeni aar ye cenazenin yzne bakar. Cenazenin gerekten Musa elebi'ye ait oldugunu grnce maneviyati daha fazla bozulur. Bunun zerine sehri atese verir. O, bununla da yetinmeyerek dayisi Yildirim Byezid'in kabrine hakaret ederek lkesine geri dner. Fakat gelirken takib ettigi gzergh tutuldugundan oradan dnmeye cesaret edemediginden Kirmasti (Mustafa Kemal Pasa) ve Isparta zerinden Karaman iline gider. Osmanli kaynaklan, bu dns esnasinda cereyan eden bir konusma daha dogrusu bir hadiseden bahs ederler ki, Karamanoglu'nun durumunu ortaya koymasi bakimindan dikkat ekici bir hadisedir. Buna gre Musa elebi'nin cenazesini grp teshis ettikten sonra devlet idaresinde tek basina kalan elebi Sultan Mehmed ile basa ikamayacagini anlayinca, Bursa kusatmasini kaldirip sr'atle lkesine dnerken

Harman Danasi denilen ve sisman olan nedimi, kamaktan yorulunca Karamanoglu Mehmed Bey'e: "Hanim, Osmanoglu'nun lsnden byle kaarsin, ya dirisi gelmis olsaydi ne are ederdin?" deyince bu sze gcenen Karamanoglu, onu bulundugu yerde bir agaca astirarak cezalandirmistir. Osmanli, Memlklu ve Bizans kaynaklarinin bildirdiklerine gre Karamanoglu, Bursa'yi atese verdigi zaman Orhan Gazi Camiini de yaktirmistir. Keza o, dayisi Byezid'in kabrini atirarak kemiklerini yaktirmisti. Nitekim bugn Bursa Orhan Camii kapisi stnde bulunan bes satirlik bir kitabe, bu yangini aik bir sekilde ortaya koyup o gn hl hatirlatmaktadir. Daha nce de belirtildigi gibi Izmir ve evresini zapt edip Cneyd'i bertaraf eden elebi Sultan Mehmed, yukarida belirtilen hareketlerinden dolayi Karamanoglu zerine yrmeye karar vererek sratle Inegl'e gelir. Buranin kadisi Mevln Kivamuddin'i bir elilik heyeti ile Memlk sultanina gnderir. Bundan sonra Kastamanu hakimi Candaroglu Kasim ve Germiyanoglu Yakub Bey'le birlestikten sonra Aksehir, Beysehir, Seydisehir ve Konya zerine yrmst. 1414 yilinda cereyan eden bu hadisede Karamanoglu, Konya nnde Ortakuyu mevkiinde Osmanli ordusuna mukavemet etmek istediyse de maglub olarak kamak zorunda kalir. Oglu Mustafa ise Konya kalesine siginir. Bu maglubiyete ragmen Karamrsel'i elilikle elebi Mehmed'e gnderen Karamanoglu, siddetli yagmurlardan dolayi zor durumda bulunan Osmanlilar'la barismistir. Bu baristan sonra Canik zerine gitmek zorunda kalan elebi Sultan Mehmed, ok gemeden Karamanlilar'in tekrar szlerini bozduklarini ve anlasarak Osmanlilar'a biraktiklari yerleri geri alma tesebbsnde bulunduklarini grenir. Bunun zerine tekrar o tarafa dner. Fakat Karamanoglu'nun yaptigi bu hareketten dolayi zlr ve zntsnden hastalanir. Bu sirada Byezid Pasa, ani bir baskinla Konya nnde bulunan Karamanoglu'nu yakalayip Mehmed elebi'nin yanina getirir. elebi Sultan Mehmed, Karamanoglu'nu, Karaman askeri ile Konya kalesine siginan oglu Mustafa'yi yanina getirmesi sartiyla affeder. Bunun zerine yaninda Osmanli kuvvetleri oldugu halde Konya surlari nne gelen Karamanoglu, hisar stnde kendisiyle konusan oglunu ikna ederek birlikte Osmanli sultaninin yanina gelirler. Bu defa basini kurtarmak iin ncekinden daha agir olan bir muahede imzalamak zorunda kalan Karamanoglu, Beypazari, Sivrihisar, Aksehir, Yalva, Beysehri, Seydisehri ve Nigde'yi Osmanlilar'a terk etmek zorunda kaldi. Hicr 818 (M. 1415) yilinda gereklesen bu antlasmaya gre Karamanoglu, gerektigi zaman Osmanlilar'a askerle yardimda da bulunacakti. Bu sartlarla Karamanoglu Mehmed Bey'i affeden elebi Mehmed'e karsi Karamanoglu syle demistir: "Madem ki bu can bu tendedir, memleket-i Osman'a kat'a yaramaz nazarla bakmayayim. Eger bakacak olursam Kelm-i Kadm (Kur'an) benden davaci olsun." seklinde yemin etmis, yeminden sonra da kendisine hil'at giydirilip at, deve, tabl (davul) ve lem verilmistir. Ancak koyu bir Osmanli dsmani olan Karamanoglu, daha ordughtan ikar ikmaz yeminini bozmus ve ovalara yayilmis bulunan Osmanli atlarini, maiyetindeki askerlerine yagmalattirmistir. Kendisine Kur'an-i

Kerim zerine ettigi yemin hatirlatilinca: "Bu can su tende durduka" sz ile kendi canini degil, koynunda saklamis oldugu gvercini kast etmis oldugunu sylemistir. Nitekim bu maksatla koynunda sakli bulunan gvercini saliveren Karamanoglu, sratle Konya'ya ekilirken syle diyordu: "Bizim, Osmanoglu ile adavetimiz (dsmanligimiz) besikten mezara kadardir, isimizin geregi de ahdi bozmaktir." Karamanoglu'nun bu hilesi, dnemin efkr-i umumiyesinde Karamanlilar hakkinda bazi fikir ve grslerin ortaya ikmasina sebep olmustur. Nitekim Asikpasazde tarihinde syle denilmektedir: "Karaman'da bulunmaz dogru bir yar Veliler ok bile kulmas ve ayyar Eder kavl karar ahd u peyman Ier andlar, yalan ok, eyler inkar Beyi ve kadisi hem eyhi mderris Hiledir isleri hem hr u mekkr Tekebbr, kel ve foduldur Karaman Aninn kahr eder ani Kahhar" Yine bu cmleden olarak "Karaman'in koyunu, sonra ikar oyunu" darbimeseli, bazi degisikliklerle gnmze kadar gelmistir. Karamanoglu'nun bu hilesinden sonra elebi Sultan Mehmed tekrar ve sratle Konya zerine yrms ve kisa bir arpismayi mteakip mstahkem hisarini zapt etmisti. Osmanli saldirisina karsi koyamayan Mehmed Bey, Silifke'nin kuzeyinde bulunan Varsaklar arasina kaip kurtulmustu. Bununla beraber elebi Sultan Mehmed, Memlklular'in himayesinde bulunan Karamanlilar'i fazla tazyik etmekten de uzak durmaya alisiyordu. Bu sebeple, Memlklular'la arasinin ailmasini istemeyen elebi Sultan Mehmed, Konya'yi Osmanli lkesine katmaktan vaz geer.

VENEDIKLILER'LE YAPILAN ILK DENIZ SAVASI


Bir kara devleti olarak kurulan Osmanli Devleti, daha Orhan Gazi zamanindan itibaren denizciligin nemini kavramis ve gelismesinin denizcilik sayesinde daha kolay olacagini anlamisti. Bu sebeple olacak ki 1321'lerden itibaren ynde denizlere ikma hareketine basladi. Yildirim Byezid zamaninda Gelibolu tersanesinin yapilmasi ile gelismeye baslayan Osmanli denizciligi, henz Venedikliler'le boy lsebilecek bir gce sahip degildi.

Ege Denizi'nde Venedikliler'e bagli Andros adasi beyi olan Pietro Zeno, Osmanli ticaret gemilerine karsi dsmanca bir muamele iinde bulundugu iin hicr 818 (M. 1415) yilinda Gelibolu tersanesinde hazirlanan 30 kadirga, ali Bey komutasinda Akdeniz'e ikar. Otuz gemiden meydana gelen bu Osmanli donanmasi, Venedikliler tarafindan Trk ticaret gemilerine karsi girisilen hareketlere mukabele etmek zere Andros, Paros ve Milos adalarina hcum etmis, bir hayli de esir alip dnmekte iken Egriboz adasi sahilinde rastladigi birka Venedik ticaret gemisini de zapt ederek geriye dnmst. Bu hadiseden bir sene sonra, Venedikliler'in Pietro Loredano komutasinda sevk ettikleri donanma, Lapseki nlerine gelir. Venedik amirali, Trkler tarafindan kendisine bir taarruz olmadika, kendisinin taarruz etmemesi hakkinda senatodan kesin talimat almisti. Bu talimat geregi o, Trklerden zapt ettikleri gemileri geri isteyecekti. Bununla beraber her iki donanma da harp tertibati almisti. Tam bu sirada Istanbul taraflarindan gelmekte olan bir Middili gemisini, Trklere ait oldugunu zannederek yakalamak isteyen Venedik amirali, geminin Osmanli donanmasina dogru kaip onlara siginmasi zerine geminin kendisine verilmesini ister. Bu istegi red eden Osmanli amirali, olaya mdahale ettiginden Marmara adasi ile Gelibolu arasinda siddetli bir muharebe meydana gelir. Henz yeni gelismekte olan Osmanli donanmasi, bu ilk ciddi deniz muharebesinde maglub olurken komutani (amiral) olan ali Bey de sehid olur (1 Rebilhir 819/29 Mayis 1416). Yaralanmis olan Venedik amirali ise Bozcaada'ya ekilir. 1417 yilinda Pietro Loredano tekrar gelerek Lapseki'yi almak istediyse de muvaffak olamaz. Sonunda Imparator Manuel'in araya girmesi ile iki taraf arasinda baris saglanmis ve esirler iade edilmisti. yle anlasiliyor ki Osmanlilar, yeni yeni grenmeye basladiklari bu denizcilik mesleginde henz tam bir olgunluga erismis degillerdi. Bu sebeple, kahramanca savasmis olmalarina ragmen Venedikliler'le basa ikamamislardi. Zaten Venedikliler de kendileri ile denizde rekabet edebilecek bir gc istemiyorlardi. Bunun iin Osmanli denizciligini baltalamaya ynelik her areye basvuruyorlardi. Nitekim bu ilk savasta maglub olan Osmanli donanmasi ve askerine karsi giristikleri katliam bunun aik bir delili olarak tarih sayfalarinda yer almaktadir. Gerek agdas tarihi Dukas, gerekse daha sonraki tarihiler bu katliami tafsilatli bir sekilde anlatirlar. Bunlarin verdigi bilgiye gre Gelibolu sahilinde cereyan eden muharebeyi seyr eden ocuk ve kadinlarin gzleri nnde o anda ele geirilen Osmanli amiral gemisi ile alti kadirga ve alti ektirmede ele geirilen btn esirler, topluca ldrlerek byk bir katliama tabi tutuldular. Bu arada btn savas boyunca yirmi yedi gemi, Venedikliler'in eline dst. Ertesi gn, lmden kurtulmus bulunan esirler, tekrar gzden geirildi. Bunlar iinde kendi istekleri ile Osmanli gemilerinde bulunan Ceneviz, Katalan, Sicilyali, Fransiz ve Giridli gibi Hiristiyan gemiciler de, gemilerin seren direklerine asilmak suretiyle ldrldler. Bu arada Osmanli amirali ile isbirligi yaptiklarini sandiklari vatandaslarini da amiral gemisinde iskence ile ldrdler. Katliamdan kurtulan Mslman gemici ve askerlerin bir kismi da idareleri altinda bulunan Ege adalarina alistirilmak zere gtrnldler. Dukas, bu muharebedeki katliami su ifadelerle nakl eder: "Evvela amiral ali Bey'in kadirgasina taarruz ederek, gemide mevcud btn erleri kilitan geirdiler. Hatta ali Bey'i de yakalayarak vcudunu para para ettiler. Sonra baska kadirgalara da

taarruz ederek btn Trk kadirgalarini zapt ettiler. Trkleri, kanlarinin ve ocuklarinin gzleri nnde merhametsizce paraladilar. Bu muharebe, Gelibolu'dan bir mil kadar uzakta cereyan etmisti. Venedikliler, aksama dogru muharebeye son verdiler. 27 adet Trk gemisini alarak Bozcaada limanina girdiler. Burada tahkikat yaparak erler arasinda Trk aslindan olanlari kmilen bogazladilar. Hiristiyan erler hakkinda da arastirma yaparak Trk donanmasina angarya olarak cebren (zorla) alinmis olanlarin hayatlarini bagisladilar. cret ve diger menfaat temini maksadiyla Trklerin hizmetine girmis olanlarini Bozcaada'da kazikladilar. Btn adada epeevre bag ktkleri ve bu ktklerden sarkmis zm salkimlari gibi asilmis erler grnyordu." Istanbul'un fethinden tam otuz yedi sene nce cereyan eden bu hadise, Venedikliler'in vahsetini ortaya koymaktadir. Osmanlilar'in, simdiye kadar tanimadiklari ve sahidi olmadiklari byle bir olay, onlarin daha sonra denizcilikte de maharet kesb etmek iin ok daha ciddi alismalarina sebep olmustu.

ANADOLU HAREKTI
elebi Sultan Mehmed, Eflk harektindan sonra asker harektini bir mddet iin Anadolu'ya evirmek zorunda kaldi. Bu harekt, plnli bir harekattan ziyade blgede Osmanli hkimiyetine karsi ortaya ikip ykselen tehdidlerin sonucu olmustu. Nitekim Candar beyleri ile olan mnasebet de byle bir endisenin sonucunda baslamisti. Candaroglu Isfendiyar Bey, Ankara muharebesinden sonra Timur'un yardimi ile, daha nce Osmanlilar'in eline gemis olan yerlerini geri almisti. Kardesler arasinda meydana gelen mcadelede, Isfendiyar Bey'in, Mehmed elebi'nin rakiplerini desteklemesi, aradaki dostane mnasebetleri bozmus ise de sonradan anlasarak pek ok olayda birlikte hareket etmeye basladilar. Nitekim Isfendiyar Bey, Karaman ve Eflk seferlerinde oglu Kasim Bey komutasinda birlikler gndererek elebi Sultan Mehmed'i desteklemisti. Osmanli tarihilerinin bildirdigine gre Osmanlilar'la birlikte hareket eden Kasim Bey, Eflk seferinden dnste babasi Isfendiyar Bey'in, lkesinin en verimli yerlerini, sevdigi oglu Hizir Bey'e verecegini duyarak Mehmed elebi'ye bas vurmus ve onun araciligi ile bazi yerlerin kendisine verilmesini istemistir. Bunun zerine Mehmed elebi, Isfendiyar Bey'e bir mektup yazarak Kastamonu, Tosya, ankiri, Kre ve Kalecik'in Kasim Bey'e verilmesini istemisti. Bu isteginin reddi zerine harekete geen Osmanli ordusu, Isfendiyar Bey'i Sinop'ta muhasara altina almisti. Osmanli hkmdari ile basa ikamayacagim anlayan Isfendiyar Bey, elebi Mehmed namina hutbe okutup para bastirmak suretiyle onun hkimiyetini kabul etmek zorunda kalmisti. Ancak, Kastamonu ile Kre hari olmak zere adi geen yerleri oglu Kasim Bey'e degil, elebi Sultan Mehmed'e birakan Isfendiyar Bey, Kastamonu'ya dnms ve btn camilerde Mehmed elebi adina hutbe okutmustur(1416).

CANIK BLGESININ ZAPTI


Osmanlilar'in, Canik blgesini ilhak etmek zere ugrastiklari dnemde dogu sinirlarinda Karakoyunlu ve Akkoyunlu Trkmen devletleri vardi. Bu iki devlet, devamli olarak birbirleri ile mcadele edip blge halkina zarar vermekte idiler. Hayati boyunca Timur'a dsman olmus ve onunla mcadele etmis olan Karakoyunlu Devleti'nin beyi Kara Yusuf, Osmanlilar'in dostu idi. Kara Yusuf, Erzincan'i Akkoyunlular'dan alarak kendi adamlarindan olan Pir mer Bey'e vermisti. Pir mer Bey, kendi sahasini genisletmek iin Sark Karahisar Bey'i Melek Ahmed Bey'in oglu Hasan Bey'i tehdid ederek burayi alip kendi blgesine katmak istiyordu. Bu tehdid zerine Hasan Bey, yardim istemek zere o dnemde Amasya valisi bulunan Sehzade Murad'a bir heyet gndermisti. Fakat henz yardim gelmeden harekete geen Pir mer bu beyi yakalayarak Sark Karahisar'i da zapt etmisti. Bundan sonra biri Sivas, digeri de Karahisar'a tabi iki Canik (bunlardan Samsun ve arsamba taraflari Sivas Canik'ine, Ordu taraflari da Karahisar Canik'ine aittir) blgesinde de faaliyette bulunan Pir mer'in bu hareketi, Osmanli Devleti'ni endiseye sevk etmisti. Nitekim, 1418 yilinda Pir mer'in Karahisar Canik'ini, mahall beylerden Alparslan oglu Hasan'in da arsamba taraflarim almasi, nihayet Candaroglu Isfendiyar Bey'in de Mslman Samsun'u alarak Bafra Bey'i olan oglu Hizir Bey'e vermesi, elebi Sultan Mehmed'in harekete gemesine sebep olmustur. Daha nce de belirtildigi gibi Sivas Canik'i mintikasinda biri mslman digeri Cenevizliler'e bagli olan ve kfir (Gavur) Samsun denen, birbirine yakin iki Samsun vardi. Yukarida belirtilen hadiseler cereyan ederken her iki Samsun'un alinmasina karar verilerek Amasya valisi Sehzade Murad'in lalasi Bieroglu Hamza Bey, Cenevizliler'in elindeki Samsun'a almaya memur edildi. Bu haberi duyan Ceneviz Samsun'u halki, sehri atese verdikten sonra gemilere binip buradan ayrilir. Bylece bu Samsun, savas olmadan ele gemis oldu. Bundan sonra da Mslman Samsun kusatma altina alinmisti. Sehrin muhafizi Isfendiyar oglu Hizir Bey, mukavemet edemeyecegini anlayarak sehri bizzat sefere katilmis olan elebi Sultan Mehmed'e teslim eder. elebi Sultan Mehmed, Hizir Bey'e kardesi Kasim Bey gibi kendisinin de Osmanli Devleti'nin hizmetine girmesini teklif etmis ise de Hizir Bey, aralarindaki dsmanliktan dolayi kardesi ile bir arada bulunamayacagini belirterek zr dilemis ve babasinin yanina dnmstr(1419). elebi Sultan Mehmed, Canik seferinden sonra Bursa'ya dnerken Iskilip taraflarinda bir Tatar cemaatine rastlar. Bunlar, Mogol istilasi zamaninda buralara getirilip yerlestirilmislerdi. Padisah, bunlarin kim olduklarini ve reislerinin nerede bulundugunu sorunca, kendilerinin Samagar Tatarlarindan olduklarini, reislerinin de Minnet Bey adinda biri oldugunu ve su anda bir dgnde bulundugunu sylerler. Bunun zerine elebi Sultan Mehmed, "bakiniz, ben harb ederken bu Tatar beyleri dgn pesinde kosuyorlar ve bab-i hmayunumda grnmyorlar" diyerek, ileride onlardan gelebilecek bir tehlikeye simdiden mani olmak maksadiyla onlarin Rumeli'ye g ettirilmelerini emr eder. Bu emir zerine yol hazirliklarina baslayan Minnet Bey, yanindaki btn Tatarlarla birlikte Rumeli'ye geer. Verilen emre gre bunlarin bir kismi Filibe taraflarina, diger bir kismi da Arnavutluk havalisine iskn

edileceklerdi. Emre uyularak, bunlardan bir kismi Filibe civarindaki Konushisar mevkiine, bir kismi da Arnavutluk tarafina yerlestirilmislerdi. Filibe-Istanbul yolu zerinde ve Filibe'ye yakin bir mesafede bulunan yere yerlestirilen ve sonradan Tatarpazari adini alan bu yer, adi geen Tatarlar tarafindan kurulmustur. Minnet Bey'in oglu Mehmed Bey, sonradan burada cami, imret ve kervansaray yaptirmistir.

I ISYANLAR ve SIMAVNA KADISI OGLU SEYH BEDREDDIN MAHMUD'UN ISYANI


elebi Sultan Mehmed devrinin en nemli hdiselerinden birisi, Seyh Bedreddin Mahmud ve taraftarlarinin ikardiklari isyandir. Seyh Bedreddin, gerek memleket iinde, gerekse Kahire, Sam, Haleb gibi Islm leminin en namli kltr merkezlerinde uzun zaman dolasip; ciddi ve parlak bir tahsilden sonra Hseyin b. Ahlat isminde bir zata intisb ederek seyhlik sifati almis olmasina ragmen, memleketin siyas ve sosyal bnyesine vurmayi tasarladigi darbeyi vurabilecek yikici bir zekaya sahipti. O, ilim ve irfan stadlarinin egitim ve terbiye nimazlarini kirarak, yerlesmis ve saglam sistemleri ezip geecek kadar sakat bir yol semisti. Bilgi bakimindan zamaninin ileri gelenlerindendi. Onun bu zelligi daha nce temas edildigi gibi hayatini kurtarmis ve kendisine srgn yerinde bile maas baglanmasina sebep olmustu. Gerekten Seyh Bedreddin Mahmud, hem zahir, hem de batin ilimlerdeki vukuf ve ihatasiyla mmtaz ve mstesna bir mevki isgal etmisti. Islm hukukunda zamaninin imami durumunda idi. Bu hususta "Cmiu'l-Fusleyn" adli eseri, onun degerini ortaya koyma bakimindan yeterlidir. Bu eserinden nce fikha dair "Letifu'l-srt" isimli eserini yazmisti. Seyh Bedreddin'in, "Kitbu't-Teshil" adi ile kaleme aldigi eseri, "Letifu'l-srt"in serhidir. Seyh Bedreddin bu eserini Edirne'de kadiasker iken yazmaya baslamis, 818 Cemaziyelhir'in yirmi yedinci sali gn (3 Eyll 1415) Iznik'te ikamet ederken bitirmisti. Bedreddin'in bu eserleri ulemaca muteber kabul edilmislerdir. Seyh Bedreddin'in tasavvuf sahasindaki grslerini ortaya koyan eseri, Vridat adini tasimaktadir. Seyh Bedreddin'in bunlardan baska eserleri de vardir. lkeye tek basina hkim oldugu gnden beri Seyh Bedreddin'in hareketlerini dikkatle takib eden elebi Sultan Mehmed, seyhin baslattigi din, siyas ve ictima mahiyetteki ayaklanmayi bastirmaya muvaffak oldu. Seyh Bedreddin, Misir dns Haleb, Konya ve Tire'de dolasmaya basladi. Daha sonra Edirne'ye gidip ana ve babasina kavustu. Burada, iki seneden daha fazla bir sre, Osmanli tahtini kardesleri ile paylasarak saltanat srmekte olan Musa elebi'nin takdirlerini kazanarak kadiaskerlige tayin edildi. Fakat elebi Sultan Mehmed'in kardeslerine galip gelmesi zerine mevkiini kayb ederek Iznik'e gnderildi. Gz hapsinde bulunmasina ragmen Seyh Bedreddin burada rahat durmuyor, gizlice adamlarini yetistiriyordu. Bu dnemde Bedreddin'e, hareketlerinin sorumlulugunu yklenecek ve kendisine yol aacak bir let lazimdi. Bu gaye ile Bedreddin, Izmir krfezinin gney ucunda ve Sakiz adasinin karsisinda Karaburun'da (esme) (o zamanki adi ile Stylaryus dagi) zerinde dogmus, asagi tabakadan birini seti. Bedreddin bu adamda, kendi grslerini aiklayabilecek enerji

ve heyecani buldugundan onu kendine kethuda, vekil ve din temsilci olarak seti. Brklce Mustafa denilen bu hizli fanatik, derhal kendini baba ve ruhan reis iln etti. Bundan dolayi da taraftarlari ona Dede Sultan adini verdiler. Bedreddin'e Torlak Kemal denilen bir yahudi de yardim etti. Bu yahudi, o zamanlarda Bedreddin'in grslerini yaymaya alisan dervislerin basina geti. Onun grslerinin temeli, esitlik ve fakr gibi insana cazip gelen sloganlara dayaniyordu. Buna gre kadinlar hari olmak zere her seyde ortaklik vardi. Bu meczuplar syle diyorlardi: "Ben, senin evinde kendi evim gibi otururum. Sen de benim elbiselerimi giyer, silahlarimi, arabalarini kullanirsin. Sadece kadinlar mstesnadir." Bu safhada Brklce Mustafa, Aydin, Yahudi Torlak Kemal de Manisa taraflarinda Rafiz Btin bir Sia'nin tehlikeli hriyeti ile faaliyetlerine basladilar. Bunlar, Seriat erevesi iine alinmis ahlk degerlerini hie sayarak beser zaaflarina genis msaadeler tanimak, bir taraftan da ferd mlkiyeti, din farkini ve evlilik messesesi gibi kanunun teminati altina alinmis sosyal barajlari da asip cemiyete yeni bir nizam tanimak yoluna koyuldular. Aydin ve Karaburun'da etrafina binlerce insan toplayan Brklce Mustafa'nin muvaffakiyetleri, seyhin Iznik'te kalmasini tehlikeli bir duruma sokmustu. Bunun iin ailesini Iznik'te birakarak Sinop'taki Isfendiyar Beyi'nin yanina kati. Gayesi, oradan Tatar iline gemekti. Isfendiyar Bey, elebi Mehmed'den ekindigi iin seyhe msaade etmedi. Bunun zerine Seyh Bedreddin, gizlice bir gemiye binerek Rumeli yakasina geip Zagra'ya gider. Seyhin, nfuz dairesi burada gittike genislemeye baslar. Seyh, bir mddet sonra Zagra'dan Silistre'ye, oradan da Dobruca'ya geer. Sonra da halkinin ogunlugu Si olan Deliorman'a yerlesir. Deliorman'dan her tarafa mektup ve adamlar gndererek byk bir propaganda faaliyetine girisir. Asikpasazde'nin ifadesine gre o syle diyordu: "Bundan sonra padisahlik benimdir. Sancak isteyen gelsin, subasilik isteyen gelsin velhasil her arzusu olan gelsin. Ben, halifeyim Mustafa (Brklce) da benim hizmetkrimdir." Bedreddin ile sirdaslarinin gizli amalari, Avrupa ve Asya'da bir hkmet kurmak oldugundan Hiristiyanlari ve zellikle Rumlari elde etmek istiyorlardi. Bu gayelerine erismek iin de dervislerin grsne gre Hiristiyanlarin, Allah'a ibadet ettiklerini inkr edenlerin kfir olduklarini iln ve kendilerine katilmak iin gelen Hiristiyanlari gkten inen melekler gibi bereketli kabul ediyorlardi. Gerekten de Brklce, Dukas'in da dedigi gibi gayr-i mslimi bol olan Karaburun (esme) havalisinde Trklerden ziyade Hiristiyan ve Yahudilere taviz vererek o suretle bu cemaatleri basina toplayabilmisti. Islm tarihindeki, Batin Hasan Sabbah hareketinin bir benzeri olarak karsimiza ikan bu hadise, devletin temelini kkten sarsmaya ynelik bir hadise idi. Karaburun, Aydin ve Manisa evresinde baslayan bu fesad hareketinden haberdar olan elebi Sultan Mehmed, gerekli tedbirleri almakta gecikmedi. Fakat, baslangita btn boyutlari ile byklgnn farkina varilamayan bu olay, Mslman Trk kanina hayli pahaliya mal oldu.

Si karekterli olan bu isyani bastirmak zere harekete geen Osmanli hkmdari, nce blge beylerini bunlarin zerine gnderecektir. Fakat bunlarin fazla bir varlik gsterememesi ve hatta maktul dsmeleri zerine daha ciddi tedbirlerin alinmasi gerektigine kanaat getirip Brklce Mustafa ve Torlak Kemal ile traftarlarini ortadan kaldiracaktir. Anadolu'nun bu blgesinde byk bir tehlike olarak ortaya ikan bu isyani bastirmak zere harekete geen yeni Aydin Beyi Sleyman (Aleksandr) Bey'in maglub ve maktul dsmesi zerine, Manisa Sancak Beyi Kara Timurtas Ali Bey, asilerin zerine yrms ise de muvaffak olamamisti. Bunun zerine Amasya sancak beyi ve henz on iki yasinda bulunan Sehzade Murad ile lalasi Byezid Pasa, sileri byk bir bozguna ugratip Yahudi Torlak Kemal ile Brklce Mustafa'yi ldrmslerdi. br taraftan etrafina pek ok Hiristiyan ve Yahudiyi toplayan Seyh Bedreddin, zerine gnderilen kuvvetlere mukavemet edemeyerek teslim olmus ve Serez'de bulunan elebi Sultan Mehmed'in yanina gtrlmst. Mehmed elebi'nin emri ile kurulan bir ulema divaninda durumu tesbit edilip toplum nizamini bozmakla sulanan Seyh Bedreddin Mahmud, gayet dilane cereyan eden bu muhakemede, Trk Islm birligine karsi giristigi bozguncu hareketin zararini kabul etti. Devrin en sekin limlerinden mtesekkil bir mahkemenin karsisinda suunu kabul eden Seyh Bedreddin iin, Saadeddin Teftazan'nin talebelerinden olan Heratli Mevln Haydar Acem'nin verdigi "Mali haram, kani hell" fetvasi zerine 1420 yilinda Serez pazarinda idam edilmisti. Din vecibelerin kalkmasi, kanunlarin bozulmasi, haramlarin helal kilinmasi, bazi kimseler iin gz boyayan hos msaadelerdi. Fakat bunlarin hepsinden cazip olani sphesiz ki memleketin muayyen bir zmre arasinda taksim edildi. Gerekten, sayilari binleri bulan, mrid ve dervisler zerinde seyhin nfuzu o derece kuvvetli idi ki, bu adamlar, Allah birdir dedikten sonra peygamberligi sadece seyhlerine lyik gryorlardi. Seyhe ve halifelerine uyanlar arasinda Trklerden ok Yahudi ve Hiristiyanlar grlyordu ki, bu da onlarin bol huzur ve kolayca servet temini gibi vaadleri ok cazib bulmalarindan ileri geliyordu. Brklce Mustafa ve Torlak Kemal gibi propagandacilar, seyhten aldiklari ilham ve hizla, kisa bir zamanda binlerce kisiyi ayaklandirmaya muvaffak olmuslardi. Tarih seyri ve neticesi ne olursa olsun, her kaynasma ve ayaklanmada mhim olan birer figran rolndeki yiginlarin ikardigi grlt degil, bu yiginlarin gizli veya asikr istek, izdirap ve zaaflarini sezip bunlari sahis ve zmre menfaatleri adina kullanmasini bilen anarsi merkezlerinin gayesidir. Bu belirli ihtiraslar etrafinda merkezlesen gayeler ise, sosyal sartlarin ve siyas buhranlarin halk iin sikintilar ortaya ikardigi devirlerde meydana gelen hosnudsuz ruh haletinden faydalanirlar. Nasil ki, Baba isyanlari Seluklu inkirazinin ortaya ikardigi sosyal bir alkantinin sonucu ise, Bedreddin Mahmud da sahne olarak ayni cografya parasini seip on yildan fazla sren sehzadeler mcadelesinin dogurdugu siyas ve ictima huzursuzluktan faydalanmasini bilmistir.

Byk bir mcadele ve gayret sonucu, i yaralari sarip memleket bnyesinin sagligini iade eden elebi Sultan Mehmed'in bu vatana en byk hediyesi, Ikinci Sultan Murad gibi hkmdar namzedi bir sehzade yetistirip birakmasidir.

MUSTAFA ELEBI'NIN ISYANI


Yildirim Byezid'in ogullarindan biri olan ve saltanat iddiasinda bulundugu iin tarihlerde Dzme Mustafa denilen Mustafa elebi, Seyh Bedreddin'den sonra devletin ikinci kez sarsilmasina sebep olmustu. Onun, bu sarsintida oynadigi rol, elebi Sultan Mehmed'in vefatindan sonra oglu II. Murad'i da mesgul edecektir. Babasi ile birlikte Ankara savasina katilan Mustafa elebi (l. 1422), Hamideli ve Teke sancagi askerlerinin basinda bulunuyordu. Ankara savasindan sonra Musa elebi ile birlikte kayb oldugu sylenmis, Yildirim Bayezid'in ricasi zerine arattirilarak bulunmustu. Kaynaklarin verdigi bilgiye gre Timur onu Semerkand'a gtrmst. Timur'un lm zerine sehzade Mustafa da diger hkmdarlarin ogullari gibi serbest birakilmisti. Yorucu ve zahmetli bir yolculuktan sonra Anadolu'ya gelebilen Sehzade Mustafa, Karamanoglu Ali Bey'e ait Nigde'de bir mddet kaldiktan sonra kardesi Musa elebi gibi Isfendiyar Bey'in yanina gider. Onun tesviki zerine Eflk Bey'i Mire ile baglanti kurup o tarafa geer. Fakat, kk yasta vefat ettigine dair ikarilan sayia ve elebi Sultan Mehmed'in siyas tesebbs zerine orada barinamayarak Bizans Imparatoru Manuel'e iltica edip ve ondan yardim ister. Kendi menfaatini gznnde bulunduran Imparator, grnste elebi Mehmed'in dostu idi. Hatta ona bir evlad gz ile baktigini bile syleyerek ona bu ynde teminat vermisti. Fakat btn bunlar, menfaat karsiligi idi. Gerekten Manuel, Musa elebi'ye karsi, elebi Sultan Mehmed'e yardim etmisti. nk o siralarda Musa elebi Istanbul'u kusatma altina almisti. Bu defa onun karsisina Yildirim Byezid'in yasa kendisinden daha byk olan (bazi kaynaklarda kk) ve saltanat iddiasinda bulunan Mustafa elebi'yi ikarmisti. Mustafa, Manuel'e Osmanli lkesinden daha ok menfaat temin edecegi garantisini veriyordu. Bu sebeple Imparator Manuel bu defa Mustafa'mn tarafini tutmaya baslamisti. Ulahlar'dan ve iki defa isyan edip iki defa da af edilen Nigbolu Sancak beyi Izmiroglu Cneyd Bey'den yardim gren Mustafa elebi, Teselya ve Selanik taraflarinda faaliyete geer. Burada faaliyette bulunmalarinin sebebi de herhangi bir muvaffakiyetsizlik halinde derhal Selanik kalesine siginabilmeleri iindi. elebi Sultan Mehmed, Mustafa ve Cneyd Bey'in giristikleri hareketleri haber alir almaz derhal harekete geer. Selanik mintikasinda iki ordu karsi karsiya gelir. Yapilan muharebede elebi Sultan Mehmed galip geldiyse de Mustafa ve Cneyd'i yakalayip ortadan kaldiramaz. nk magluplar Selanik kalesine siginmislardi. Selanik valisi Dimitrios Laskaris Leondarios, bunlara izaz ve ikramlarda bulunarak onlari teselli eder. Talihlerinin degismis olmalarindan mteessir olmamalarini, cesaretlerini kayb etmemelerini ve Selanik'in Trklere teslimi tehlikesi olsa bile, kendilerini Mehmed'e teslim etmeyecegini bu bakimdan msterih olmalari

gerektigini syler. Onlar da Dimitrios'un teselli veren bu szlerinden cesaret alarak rahat bir nefes aldilar. Selanik valisi Dimitrios'un, kaaklari, korumasi altina almasi zerine elebi Sultan Mehmed, maiyeti erkanindan birisini Selanik valisi Dimitrios Laskaris'e gndererek: "Bizans imparatoru ile aramizda mevcut olan bozulmaz dostluk ve sevgiyi pek iyi bilirsin. Bu dostlugu bozmaya ve Bizanslilara byk zararlar yapilmasina sebep olma. Bizimle Bizanslilar arasinda nifak ve dsmanlik sokmaya alisma. Bunun iin avlamakta oldugum avi bana teslim et. Bunu yapmayacak olursan, dostlugu birakarak dsmanligi ele alacagim. Kisa bir zaman iinde sehri zapt edip halkini esir edecegim, senin hayatina da son verip dsmanlarimi avucumun iine alacagim." dedi. Bu aik tehdide karsilik Selanik valisi Dimitnos Leondarios su yumusak cevabi verir: "Ey padisah, pekla bilirsin ki, ben despot degil bir kulum. Yalniz Bizans Imparatorunun kulu degil, ayni zamanda senin de kulunum. Zira sen, onun evladi makamindasin. Tarafinizdan sadir olan bu emrin icrasi ve neticeye erdirilmesi size ait bir keyfiyettir. Halbuki benim de vazifem cereyan eden hali imparatoruma haber vermektir. Sunu da biliniz ki, imparatorun himayesine siginan ve bir atmacanin takip ettigi keklik gibi, hayatini kurtarmak isteyen zt, alelde Trklerden biri degildir. Haber aldigima gre o senin kardesindir. Zaten alelde biri olsa dahi yine imparatorun izni olmadika onu size veremezdim. Bu sebeplerden dolayi bidane istirham ediyorum, biraz sabr ediniz. Ben, su dakikada cereyan eden vak'alari imparatora yaziyorum. Bu hususta emir vermek ona aittir. Ben ise verilecek emri ifa edecegim." diyerek padisahtan zr diler. Validen bu sekilde bir cevap alan elebi Sultan Mehmed, imparatora mracaat ile Mustafa elebi'nin kendisine teslim edilmesini ister. Bu istek karsisinda Bizans Imparatoru Manuel, elebi Mehmed'e gnderdigi mektubunda: "Sen benim evladim, ben de baban makaminda olmayi kabul ederek ahd ettik. Eger ettigin yemini tutmak istemiyorsan haksiz olani Allah'in adaleti cezalandirir. Bana iltica edenleri teslim hakkindaki teklifini yapmak degil, dinlemek bile istemem. Bununla beraber, biz Hiristiyanlarin itikad ettigimiz ekanim-i selse (Hiristiyanlik'taki l ilh sistemi)'ye yemin ederim ki, hkmdarligin devam ettike ve sen hayatta bulunduka mlteci Mustafa ile arkadasi Cneyd hapishaneden ikmayacaklardir. Sen bu dnyadan g ettikten sonra talihleri ne ise o olsun. Eger isin bylece halline razi degilsen istedigin gibi hareket et." szleri ile Mustafa ve Cneyd'in teslim edilmesi teklifini red eder. Bu arada, Selanik valisinden de Mustafa ile Cneyd'in kendisine gnderilmesini ister. Mektuptaki ifadelerden anlasildigina gre Imparator, gerek Sultan Mehmed, gerekse ondan sonra gelecek olan Osmanli hkmdarlarina karsi bunlari, hem bir koz, hem de bir emniyet subabi olarak kullanmak arzusunu tasimaktadir. O, bu arzusunu aika dile getirmese bile "hkmdarligin devam ettike..." demek suretiyle zimnen buna isaret etmektedir.

Sultan Mehmed, daha ileri gitmeyerek imparatorun teklifini kabul eder grnr. Selanik kusatmasini da kaldirarak Edirne'ye dner. Imparator, Istanbul'a getirilen Mustafa ile Cneyd'i ve maiyetlerindeki otuz kisiyi Limni adasina gnderir. Bu mltecilerin masraflari iin Osmanli Devleti, her sene yz bin aka vermeyi, buna karsilik imparator da elebi Mehmed hayatta kaldigi mddete Mustafa'yi serbest birakmamayi ve Mehmed'in haleflerinin Bizans'a karsi takinacaklari tavra gre hareket etmeyi taahhd ediyorlardi. Bu hadiselerden sonra elebi Mehmed, Mustafa elebi'ye yardim edip asker veren Eflk topraklarina akinlar yaptirmak suretiyle intikamini almis oluyordu. elebi Sultan Mehmed, 1420 yilinda Istanbul yolu ile Anadolu'ya gemek zere gelir. Bu arada Bizans casuslari, padisahin Anadolu'daki islerini bitirdikten sonra Istanbul'u almak zere kusatacagi haberini getirmislerdi. Bu haber zerine Bizans'in bazi ileri gelenleri, padisah Istanbul yolu ile Anadolu'ya geerken yolda yakalanip tevkif edilmesini imparatora teklif ettiler. Fakat Imparator Manuel, bu teklifi kabul etmez. Bununla beraber bu haber yznden ihtiyat bir tedbir olmak zere elebi Sultan Mehmed'i karsilamak iin ocuklarini da gndermez. Ama Bizans ileri gelenlerinden birogunu padisahi karsilamak ve hediyeler takdim etmek zere gnderir. Eliler, elebi Mehmed'i sehir disinda karsilayarak Bogaz kenarinda ifte sutun (Besiktas) denilen yere kadar kendisine refakat ederler. Dolmabahe ve Tophane sahillerine gelen padisahi, burada sira krekli kadirgada bulunan imparator bizzat kendisi karsiladi. Padisaha tahsis edilen gemi ile imparatorun gemisi yanyana olmak zere skdar'a getiler. elebi Sultan Mehmed, burada karaya ikarak adira iner. Aksam olunca maiyyeti ile birlikte Izmit tarafina hareket ederek Bursa'ya gelir.

MEHMED ELEBI'NIN VEFATI


Mehmed elebi, kisi Bursa'da geirdikten sonra 1421 yili ilkbaharinda Gelibolu yolu ile Edirne'ye dner. Bir ara Edirne civarinda tertipledigi bir av sonunda ormandan ikan bir domuzu takip ederken ani bir fel geirerek baygin bir sekilde attan dser. Derhal Edirne sarayina tasinan Mehmed elebi'nin durumundan sphelenen asker, byk bir heyecana kapilmis ise de bu heyecani yatistirmaya muvaffak olan devletin ileri gelenleri onu hayatta ve saglikli imis gibi gsterebilmislerdi. Hkmdarlarinin hayatta ve saglikli oldugunu gren asker ise sevinmisti. Padisahin hastalandigi Bizans Imparatoru Manuel tarafindan haber alininca, gya hatir sormak iin bir eli gndermisti. elebi Sultan Mehmed, gelen Bizans elisini kabul etmemis ve birka gnden beri hasta oldugunu, bu bakimdan iyilestikten sonra grsebileceklerini sylemisti. Fakat bu hastalikta" kurtulamayacagini anlayinca vezirleri olan Bayezid, Ibrahim ve Haci Ivaz Pasalari davet ederek kendileri ile gizlice grsmst. Bu grsmede, Amasya valisi olan byk oglu Murad'in hemen davet edilip hkmdar ilan edilmesini vasiyet etmisti. Bu vasiyetinde ayrica, hkmdar olacak olan oglu Murad'in, kk kardeslerini

ldrmemesi iin de bunlarin imparatorun yanina gnderilmesini bildirmisti. Bu grsmeden sonra Murad'a haber verip onu davet etmek zere Elvan Bey sratle yola ikarilmisti. Kararin ertesi gn hastaligi son haddine vararak aksam zeri vefat etti. Cemaziyelevvel 824 (Haziran 1421) tarihinde meydana gelen vefatin gn hakkinda farkli grsler bulunmaktadir. Behcetu't-Tevrih'te bu tarih 23 Cemaziyelevvel 824 (26 Mayis 1421) olarak gsterilmektedir. elebi Mehmed'in, Murad'in derhal getirilmesini istemesi, lm halinde kardesi Mustafa elebi'nin imparator tarafindan saliverilmesi endisesi idi. nk imparator ile yapilan antlasmada kendisi hayatta bulundugu srece kardesinin saliverilmemesi seklinde idi. Halbuki kendisinin lm ile bu sart ortadan kalkmis oluyordu. Bu yzden de onun lm gizli tutulmustu. sikpasazde'nin ifadesine gre asker padisahi grmek istemis, devlet erkani ise bir hekimin tedbiri sayesinde onu sagmis gibi askere gstermeye muvaffak olmustu. Bu arada imparator tarafindan padisaha gnderilen Leondari Dimitrios, aradan uzun bir sre getigi halde huzura kabul edilmedigi iin sphelenmis ve sonunda bir vasita ile padisahin ldgn grenmis. Bu haberi derhal Istanbul'a bildirmek iin yola ikardigi birka ulak, yollarin tamamen tutulmus olmasindan dolayi gidememislerdi. Fakat Leondari, deniz yolu ile padisahin lm haberini imparatora iletmeye muvaffak olmustu. elebi Sultan Mehmed'in cesedi tahnit edilerek sarayda muhafaza edildi. Bylece hem asker hem de halk kendisini hayatta biliyordu. Bu arada Murad'in Bursa'ya dogru yola ikmasi bekleniyordu. Murad'in Bursa'ya geldigi haberi zerine padisahin Anadolu'ya bir seferinin olacagi, fakat rahatsiz bulundugu iin yalniz basina gidecegi sylenerek cenaze Anadolu sahiline geirildi. Onun lmn bildirmemek iin pek ok tedbir alindi. Bylece vefati yaklasik 40 gn kadar saklanabildi. Padisahin cesedi, Bursa'da daha nce insa ettirdigi Yesil Trbe'ye defn edildi. elebi Sultan Mehmed'in bu tarihte 43 veya 47 yaslarinda bulundugu kabul edilmektedir. Kaynaklarin verdigi bilgiye gre elebi Sultan Mehmed, beyaz yzl, kara gzl, kara ve atik kasli, sik sakalli, aik alinli, genis omuzlu, orta boylu, uzun kollu ve gler yzl bir hkmdardi. Osmanli Devleti'ni tek bir idare altinda topladiktan sonraki hkmdarligi hicr tarihle 7 sene 11 ay ve birka gn, milad takvim ile de 7 sene 8 ay ve birka gn olmaktadir. elebi Mehmed'in zelliklerini kaynak eserlere istinaden veren Uzunarsili, onun hakkindaki kanaatlerini su ifadelerle aktarmaktadir: "elebi Mehmed, ne babasi Byezid ve kardesi Musa elebi gibi sert, ne de diger kardesi Sleyman elebi gibi yumusak ve kayitsiz idi. O, makul hareket eden, sabirli, azim ve irade sahibi, szne ve vaadine sadik, nazik, vakur ve ciddi bir hkmdardi. Yalniz dostuna degil, dsmanlarina da kendisini sevdirerek itimat telkin etmis ve kendisini saydirmistir. elebi Mehmed hakkinda Osmanli tarihlerinden baska yabanci kaynaklar da iyi sehadette bulunmaktadir. Zamaninin olaylari gzden geirilince bu kanaatte isabet oldugu anlasilir. Iyi grs, vaziyeti kavrayarak istedigini ve vaziyeti ona gre ayarlamasi, duruma gre uysal

davranarak ileri gitmeyisi, seri hareket etmesi de kendisini en tehlikeli gailelerden basari ile ikarmistir. Kk-byk 24 muharebede bulunarak kirka yakin yara aldigi rivayet edilmektedir. (Netyicu'l-Vukuat, I, 36)." Annesi, Germiyanoglu Sleyman Sah'in kizi Devlet Hatun olan Mehmed elebi, Osmanli Devleti'ni, karsilastigi byk bunalimlardan basari ile kurtaran bir sahsiyettir. O, sehzadeler mcadelesinden galip ikarak devletin birligini saglamisti. Onun en byk emeli, babasi zamanindaki topraklari tekrar ele geirmekti. Bu gaye iin aba sarf etmis ve byk lde de muvaffak olmustu. Daha nce sz edilen Venediklilerle yapilan deniz muharebesi bir tarafa birakilacak olursa Bizans ve diger devletlerle dostane faaliyetlerde bulunmustur. O, Memlklular ile de dosta geinmisti. Karamanoglu Mehmed Bey'in 822 (1419) yilinda Memlk ordusu tarafindan esir edilerek Kahire'ye gtrlmesi zerine, Karamanlilar'in, Kayseri'nin zapti konusundaki tesviklerine aldirmayan Mehmed elebi, dostlugu bozmamis ve sonucu belli olmayan bir maceraya atilmamistir. Yerli ve yabanci hemen btn kaynaklar, elebi Mehmed'in dirayetinden, sebatkrligindan ve iyi ahlkindan bahs ederler. Hammer, onun hakkinda sunlari yazar: "Hayir ve din isleri ile ilgili messeseler meydana getirmekte shretli Seluk sultani Birinci Alaeddin ile boy lsebilecek olan Birinci Mehmed; din limleri ve genellikle Kur'n'a gnl vermis olanlar hakkindaki cmertligi bakimindan da Misir sultanlari ile rekabet edebilir. Osmanli hkmdarlari arasinda ilk defa olmak zere Anadolu ve Suriye yolu ile Mekke ve Medine'ye giden hacilar kervani ile bu iki kutsal sehrin fakirlerine dagitilmak zere "Srre" adi ile altin olarak bir miktar aka gnderen odur." Gnmz yabanci tarihilerinden biri olan Norman Itzkowitz, elebi Sultan Mehmed'den bahs ederken sunlari sylemekten kendini alamaz: "Tek ynetici oldugu zaman I. Mehmed'in (1413-1421) hkmranliginin basarisini belirgin kilan ihtiyatlikti. Timur'un oglu Sahruh'un gc geri plnda agirligim hissettirdigi srece Mehmed, topraklarini geri almis bulunan Anadolu beylerine karsi asker harekata girisemezdi. Osmanli tahtinda gz olanlarin, Bizans destegine tabi olmalari sebebiyle de Kostantiniye ile iliskilerini yumusak tuttu. I isyanlar, taht kavgalari ve idar meselelerle srekli taciz edilen Mehmed, basariya gtrmeyi dsndg yeniden yapilanma tesebbslerini engelleyecek herhangi bir genel Avrupa tepkisini canlandirmama dikkatini gsterdi. Bylelikle onun kisa, ama hayat nemdeki hkmdarligi, Osmanli topraklarinin tamamen zlmesini nleyen bir koruyuculuk faaliyeti olma basarisina erdi." Bazi tarihiler tarafindan devletin ikinci kurucusu olarak kabul edilen elebi Sultan Mehmed, ocuk denecek yastan beri zerine almak zorunda kaldigi byk mesuliyetlerden dolayi son derece yipranmisti. Vcudunda kirk kadar muharebe yarasi tasiyordu. Bitmek tkenmek bilmeyen gailelerle karsilasmis ama btn bu gailelerin hakkindan gelmesini bilmistir. Bununla beraber babasi Yildirim Byezid'in son yillarda eristigi gce erememisti.

elebi Sultan Mehmed'in en byg Murad olmak zere Mustafa, Kasim, Ahmed, Yusuf ve Mahmud adlarinda alti oglu ile yedi kizi olmustur. Ogullarindan Kasim ve Ahmed, hkmdarin kendisi hayatta iken vefat etmislerdi. elebi Sultan Mehmed vefat ettigi zaman Murad Amasya'da, Mustafa da Hamideli (Isparta)'nde sancak beyi olarak bulunuyorlardi. Yusuf ile Mahmud ise henz kk yaslarda idiler. Isparta sancak beyi Mustafa, Ikinci Murad'in hkmdarligi zamaninda saltanat iddiasina kalktigi iin Iznik'te yakalanarak bogdurulmustu. Yusuf ile Mahmud ise ileride taht kavgalarina sebebiyet vermemeleri iin gzlerine mil ekilerek kr edilmislerdi. Fakat daha sonralari Bursa'da ikan bir veba hastaliginda ikisi de vefat etmislerdi. elebi Mehmed'in yedi kizindan Seluk, Hafsa, Sultan, Ayse ve Hatice hatunlarin ad ve durumlari bilinmekte ise de diger iki kizinin adi henz bilinememektedir. Bunlardan Seluk Hatun, Candarogullari'ndan Isfendiyar Bey'in oglu Ibrahim Bey ile evlenmisti. Ibrahim Bey'den ocuklari olan Seluk Hatun, kocasinin lm zerine Bursa'ya dnmst. 890 (1485) yilinda epey yaslanmis olarak vefat etmistir. Hafsa Hatun, andarzde vezirizam Ibrahim Pasa'nin oglu Mahmud ile evlenmis ve 847 (1443)'ten sonra Hacca giderek Mekke'de vefat etmistir. Sultan Hatun, Isfendiyar Bey'in diger oglu Kasim Bey ile evlenmistir. 848 (1444) de vefat etmistir. elebi Mehmed'in diger kizlarina gelince bunlar, Ikinci Murad'in hkmdarligi zamaninda Karamanogullari'ndan Ibrahim, Isa ve Ali Beyler ile evlenmislerdi. Kizlardan biri de Varna muharebesinde sehid olan Karaca Bey ile evlenmistir.

SULTAN MEHMED'IN HAYRATI


elebi Sultan Mehmed, kendisinden nceki Osmanli hkmdarlari gibi vatandaslarini (tebeasini) gzeten, onlar iin imknlar hazirlamaya alisan bir hkmdardi. Bu bakimdan gnn ekonomik, sosyal ve din sartlarinin gerektirdigi ihtiyalari karsilamak iin gayret sarf ediyordu. Bunun iindir ki o, fakir, kimsesiz ve hatta yolculari doyurmak iin imretler insa ediyordu. O, sadece bununla da iktifa etmiyor, ayni zamanda ve zellikle cuma gnleri fakirlere ve yoksullara yemek yediriyordu. Nitekim Hoca Saadeddin Efendi'nin "her cuma gn fukarayi it'am ve ehl-i ihtiyaca in'am-i amm edb" dedigi elebi Sultan Mehmed, cami, medrese ve arsilar insa edip onlara vakiflar tahsis ediyordu. O, babasi Byezid ve dedesi Murad gibi kendisinden nce geen hkmdarlar gibi devletin iki baskenti olan Bursa ve Edirne'yi camilerle sslemisti. Clusundan kisa bir mddet sonra, Edirne'de Emir Sleyman'in temelini attigi, Musa elebi'nin ancak pencerelere kadar insa ettirebildigi camiyi (Eski Cami) tamamlamisti. Filibe yolu zerinde ve Meri sahiline yakin bir yerde insa edilen bu camiye vakf olmak zere de Edirne'deki Bedesten insa ettirilmisti. Evliya elebi, gerek Ulu Cami diye isimlendirdigi bu cami (Eski Cami), gerekse bundan nceki cami hakkinda syle demektedir: "Edirne'de bundan ulu ve ruhaniyetli cami yoktur. Geri bundan kadim Mihal kprs dibinde Yildirim Han Camii vardir. Fakat Timur-i b nr (Nursuz Timur) hadisesinde bu cami na tamam kalmagla onu da elebi Sultan Mehmed itmam edb sevabini babasi Yildirim Han ruhuna hibe etmisti."

Sultan Mehmed, dedesi Murad Hdavendigr'in Bursa'da baslatip Yildirim Byezid'in yarim biraktigi byk ve hasmetli camii de tamamlatmistir. Byk harcamalarla ortaya ikan bu cami, yirmi bes blmeye ayrilmis olup bunlardan yirmi drd birer kubbe ile rtlmstr. Yirmi besincinin ortasinda yksek ve evresi yirmi ayak tutan yuvarlak bir pencere vardir. Pencerenin altina cami iinde genis ve kare seklinde bir havuz tesadf eder. Bursa Camii, Istanbul ve Edirne camilerinden bu havuzla ayird edilir. Istanbul ve Edirne'deki camilerden hi birinin yukaridan penceresi olmadigi gibi berrak ve devamli akan bir suyun verdigi serinlik te yoktur. Eskiden, kuslarin cami iine girip yuva yapmalarina engel olmak zere aik olan yerlere bakir tellerden bir kafes yapilmisti. Havuzda da dlger baliklari yzermis. Minberin oymalari iek, meyve, yaprak ve hatta ince islenmis elbise yakalari seklinde idi. Osmanli lkesinin mukaddes mabedleri arasinda sadece Sinop Camii'nde buna benzer bir minber vardi. Temeller, dibinden bir insan boyu kadar yaldizlanmisti. Duvarlara da "el-Esmau'l-Hsna" naks edilmisti. Binanin iki ucunda iki minare ykselir. Sultan Mehmed, Bursa ve Edirne'de iki byk camii tamamlatinca, Asya'daki merkezinde yeni bir cami yaptirmaya basladi. Yesil-mret Camii adi ile shret bulan bu mabed, gerek yapilisinda kullanilan mermerlerin az bulunusu, gerek onu ssleyen oymalarin inceligi bakimindan, Bursa sehrinin baslica gzelliklerinden biridir. Bu camiin duvarlarinin btn cephelerindeki renkli mermerler, kapi ve pencerelerin iine takildigi kirmizi mermerler zerine islenmis yazilar, kapi ssleri gz alicidir. Camiin iini bezeyen iniler de pek nefistir. Bunlarin zerine yazilmis Kur'an yetleri fevkalde gzeldir. Kirmizi mermerden oyulmus mihrabin zerafeti, karsisindaki kapinin gzelligi ile boy lsebilir. Zamaninda kubbeler ile minareler yesil ini ile kaplanmis olduklarindan, bu iniler gneste zmrt gibi parlar ve yapiya periler sarayi grnmn verirmis. Bundan dolayi bu cami Yesil imret adini almistir. Caminin yaninda elebi Sultan Mehmed'in trbesi bulunur. Sekiz kseli bir sekilde olan bu trbe, ok gzel bir bahenin ortasindadir. Yapinin duvarlari, distan ve iten yesil ini ile kaplanmistir. Bunun sekiz ynnde, gk renginde bir zemin zerine gms harflerle yazilmis Kur'an yetleri bulunmaktadir. Bu iki yapinin yakininda Birinci Mehmed, bir medrese ile yoksullar iin bir imret tesis ve her ikisine de padisahlara layik bir cmertlikle gelir (vakif) tayin etmistir. elebi Sultan Mehmed'in Yesil Camii, bu padisahin sultanlik aginin bir belirtisi olarak gnahtan sakinma ve sanat sevgisinin maddi ve devamli bir delilidir. Sultan Mehmed'e "elebi" nvaninin verilmesi onun buyrugu ile yapilan anitlardaki sanat sevgisinden ve ince zevkten dolayidir. Bu mnda kendisine "elebi hkmdar" denmistir. FETRET DEVRI
Fasila-i Saltanat olarak da bilinir. Yildirim Bayezid'in Ankara Savasi'nda (28 Temmuz 1402) yenilmesiyle baslayan bu dneme, kardesleriyle girdigi mcadelede basarili olarak ynetimi yeniden ele geiren Mehmed elebi son vermistir.

Ankara Ovasi'nda yapilan savasin ktye gittigini gren Yildirim bayezid'in ogullarindan Sleyman elebi, yanina Sadrazam andarli Ali Pasa, Murad Pasa ve yenieri agasi Hasan Aga ile birlikte kendine bagli olan birlikleri de yanina alarak Edirne'de saltanatini ilan etti. Savasa katilan diger sehzadelerden Isa elebi Balikesir'de, elebi Mehmed ise Amasya'da kendi hkmdarliklarini ilan ettiler. Yildirim Bayezid ile birlikte Musa elebi ve Mustafa elebi (Dzmece Mustafa) Timur'a tutsak dstler. Timur, zaferden sonra sekiz ay kadar Anadolu'da kalarak Osmanli topraklarini yagmaladi. Anadolu'da daha nceden bulunan ancak Osmanli topraklarina katilan eski Anadolu Beyliklerini yeniden canlandirdi. Osmanli topraklarini ise 4 sehzade arasinda paylastirarak Anadolu'dan ekildi. Bylece Osmanli Topraklari blnms oldu. Sehzadelerden ilk olarak Mehmed elebi harekete geti. Orta Anadolu'daki Trkmen beylerini safdisi birakarak gl bir Trkmen ordusu kurdu. Ilk arpisma ise Musa elebi ile Isa elebi arasinda Bursa'da meydan geldi. Musa elebi Bursa'yi alarak hkmdarligini ilan ettiyse de kisa bir sre sonra Isa elebi Bursa'yi yeniden ele geirdi. Bu olay sehzadeler arasindaki mcadelenin kizismasina yol ati. elebi Mehmed, diger kardeslerini safdisi birakarak Osmanli Imparatorlugunu yeniden bir birlik altinda toplamistir.

SULTAN IKINCI MURAD DNEMI


1404 Haziran'inda Amasya'da dnyaya gelen Murad, babasi elebi Sultan Mehmed (Birinci Mehmed)'in vefati zerine daha 17 veya 18 yasinda bir delikanli iken Osmanli tahtina geip idareyi eline almak zorunda kaldi. Ileride de temas edilip grlecegi gibi onun ynetimde bulundugu dnem, idar, mlk ve hukuk mekanizmanin istikrarli bir sekilde intizam ve ahenkle yryen bir devir olmustu. Bununla beraber hl Timur fetinden kalma ve islemekte bulunan bazi yaralarin bulunduguna isaret etmek gerekir. Yas bakimindan ocukluktan henz ikmis olan Ikinci Murad, hem savas sanatinda hem de siyas deha ve anlayista ocukluktan ok uzakti. Gerekten henz on iki yaslarinda iken Seyh Bedreddin Mahmud isyaninin bastirilmasinda oynadigi nemli rol, babasi elebi Mehmed'in, oglunun yasina gre vaktinden nce tahta ikabilecegini ve buna lyik olabilecegini sezdigi belirtilmektedir. Bunun iin de hkmdar, oglunun, hkmdarlarin grmesi gereken egitimden geirilmesini istemis, veliahdin savaslar ve iktidarin zorluklari ile karsilasmasini arzulamistir. Oglunun erken yaslarda tahta gemesi, babasinin tasarilarina da uygun dsyordu. Gen yasi, yakisikliligi, iliskilerindeki zerafet ve nezaket, ggs ggse olan savaslardaki mahareti, kendisinden daha yasli ve tecrbeli savasilar ile bilhassa vasisi durumundaki Byezid Pasa ile yaptigi tartismalarda son derece yumusak basli davranmasi ve ocuksu grnsyle askerlerinin onu hem kalpten sevmeleri, hem de kudretine saygi gstermeleri, Ikinci Murad'i ordunun yegane hkimi durumuna getirmisti. Babasinda grlen muntazam yz hatlari, oldugu gibi ogluna da gemisti. Onun manev etkisine yakisikliligindan

ileri gelmis bir tesir de eklenmisti. Velhasil, bir milletin, kendi basinda bulunan hkmdarda grmek istedigi, tabiatin taci olan yakisiklilik, btnyle Ikinci Murad'da toplanmisti. Sehzade Murad, 1410 yilina kadar Amasya sarayinda kaldi. Sonra babasi elebi Mehmed ile Bursa'ya, 1413'te de Edirne'ye gitti. 12 yasina girince Rum vilayeti beyligi ile Amasya'ya geldi. Amasya, Tokat, Sivas, orum ve Osmancik blgelerini iine alan Rum veya Danismendiye vilayeti, Osmanlilar'in dogu sinir vilayeti olup o dnemlerde fevkalde bir nemi haiz idi. Bu yzden Osmanli sultani, sarktaki gelismeleri ok dikkatle takip etmek zorunda idi. nk burada, kmsenmeyecek miktarda Trkmen ve Mogol gebeleri vardi. Bunlari, merkezin kontrol altinda tutabilmek pek kolay bir is degildi. Iste elebi Sultan Mehmed, byk oglu Murad'i lalasi Yrg Bey ile bu mhim vilayetin basina gnderiyordu. Tayininden bir yil sonra Murad, idaresinde bulunan Amasya kuvvetleri ile Brklce Mustafa isyanini bastirmak zere Saruhan ve Izmir taraflarina hareket emrini almisti. Babasi tarafindan, ileride hkmdar olabilecek sekilde yetistirilen Murad, babasinin lm haberini alinca Amasya ile Bursa'yi birbirine baglayan uzun yolu sratle asip Bursa'ya yetisir. elebi Sultan Mehmed'in lmnden ancak o zaman haberdar olan Yenieriler, yeni sultani karsilamak zere sehrin disina ikarlar. Yenieriler, onunla birlikte saraya kadar gelip huzurunda geit resmini tamamladiktan sonra bagliliklarini bildirirler. Bursa'da, devlet ileri gelenleri ile yenieriler tarafindan kendisine bey'at edilen Murad Bey, babasinin cenazesini muhtesem bir trenle Yesil Cami yanindaki trbesine defn ettirip bir hafta yas tutulmasini emr eder. 25 Haziran 1421'de, babasinin lmnden kirk gn sonra Osmanli tahtina geip hkmdar olan Murad'a, Yildirim Byezid'in damadi Seyh Emir Buhar hazretleri kendi eliyle kili kusatip hkmdarligini ilan eder. Hkmdar olduktan sonra evresinde bulunan beylikler ile politik bakimdan nemli olan Karaman, Germiyan, Mentese, Dulkadir, Isfendiyar beyleri ile Misir Sultani, Akkoyunlu ve Karakoyunlu emirleri, Hindistan hkmdari, Alman Imparatoru, Macar Krali Sigismond, Bizans Imparatoru ile Eflk ve Bogdan Voyvodalari, Sirp ve Bosna Krallari, Mora Despotu ve Venedik Cumhuriyeti gibi devletlerin tamamina zel eliler ile mektuplar gnderip kendisinin Osmanli tahtina geip hkmdar oldugunu bildirir. Tahta getigi sirada babasi gibi baris temaylnde oldugu anlasilan Sultan Ikinci Murad'in bu barisi arzusu, zellikle Bizans tarafindan farkli bir anlayisla yorumlanacaktir. Bu sebeple Bizans, hemen hemen her zaman oldugu gibi, bu sefer de, saltanat degisikliginin meydana getirecegi nazik durumdan yararlanmaya yeltendi. Sultan Murad'in, Osmanli toplumunu taht hakkinda tereddde dsrecek yasta baska erkek kardesi yoktu. Onun, iki kardesi, daha babalarinin sagliginda lmslerdi. Sadece ocuk denebilecek yasta iki kk kardesi kalmisti. Bunlar da daha sonra vebadan leceklerdi. Daha nce de temas edildigi gibi, Mslman ve Hiristiyan devletlere eliler gnderen Sultan II. Murad, Karaman Beyi ve Macarlarla birer baris antlasmasi yapar. Barisi seven bir kimse olarak Sultan Murad, bu duygusunu her zaman aiga vuruyordu. Fakat Bizans devlet adamlarinin Osmanlilar'daki saltanat degisikliginin meydana getirebilecegi ilk gnlerdeki saskinlik havasindan faydalanmak istemeleri, Sultan Murad'i mcadeleye hazirlanma mecburiyetinde birakti. Bizans'tan, Sultan Murad'i tebrik iin gnderilen eliye verilen gerek talimat, Mustafa elebi (Dzme Mustafa)'nin elde bulunusundan istifadeyi temindi. Imparator Manuel, bir koz olarak elinde tuttugu Mustafa elebi vasitasiyle Murad'dan bazi menfaatler temin etmek istiyordu. Buna gre, imparatorun elisi elebi Sultan Mehmed'in vasiyetine istinaden Murad'in, kk kardeslerinin kendisine teslim edilmesini ister. elebi Sultan Mehmed'in iki kk oglunun (Yusuf ve Mahmud) Bizans'a gnderilme isi, sadece bir vasiyet

olduguna gre iki devlet arasinda taahhde bagli olmayan bir mesele idi. Bunu bir hak isteme seklinde ileri srmek, Bizans kurnazligindan baska bir sey degildi. Nitekim elinin sehzadelerle ilgili talebine veziri azam ve Rumeli beylerbeyi olarak islerin idaresini elinde bulunduran Byezid Pasa, padisah adina "Mslman evladinin, mslman olmayanlar yaninda terbiye ve egitim grmesinin Seriat-i Muhammediye'ye aykiri oldugu, bu bakimdan efendisi imparatora bu vsilikten vaz geerek kendisi ile iyi iliskilerini devam ettirmesini rica eyledigini" syler. Bylece, daha nce alinan vsilik kararina uyulmayarak sehzadeler Tokat'a gnderilir. Manuel, elilerine verilen bu cevabi grenince, memleketinin iinde bulundugu acikli durumu ve gl bir dsmanin fkesini stne ekmekle kendisini tehlikelere atmis olacagini hesap etmeksizin Dimitrius Laskaris Leontarius'u iyice silahlanmis on kadirga ile Limni adasina gnderir. Leontarius, imparator adina burada adeta bir srgn hayati yasayan Mustafa elebi ile pazarliga girisir. Yapilan bu pazarliga gre Mustafa ve onun kader arkadasi olan Izmiroglu Cneyd serbest birakilacaklardi. Mustafa, tahtin mesru vrisi olarak kabul edilecekti. Limni adasindaki srgn hayatindan sonra byle bir devlet kusunun basina konmasina sevinen Mustafa elebi, saltanati ugruna bol bol vaadlerde bulunur. Imparator, entrikali siyasetinin Mslman Trkler arasinda ikaracagi nifaktan byk faydalar umarak Mustafa'ya bazi sartlar teklif edince bunlar byk bir istiyakla kabul edilir. Buna gre sayet Mustafa basarili olursa Gelibolu ile Istanbul'un kuzeyinde Bogdan sinirina kadar Karadeniz kiyisindaki btn sehirler ile gneyde Erysus ve Aynaroz'a kadar olan yerlerin tamamini Imparatora geri vermeyi taahhd etti. Bylece Mustafa, byk emeklerle elde edilmis bulunan topraklan, tekrar Bizans'a vermeyi kabul ediyordu. Mustafa, kendisi iin utan verici olan bu antlasmayi imzaladiktan ve yemin ile de onu teyid edip saglamlastirdiktan sonra Leontarius, 15 gemiden mtesekkil bir filo ile onu ve yandaslarini Gelibolu nlerine ikarir (Eyll 1421). Bu hareketi ile Sultan Ikinci Murad'a karsi cephe alan Bizans'la birlikte Anadolu beylikleri de yeni hkmdarin babasi olan Mehmed elebi'nin yaptigi ilhaklari geri almak ve Osmanli tabiiyetini tanimamak suretiyle ayaklanip Anadolu birliginin bozulmasina sebep oldular. Nitekim Germiyanoglu II. Yakub Bey, Sultan Murad'i tanimayarak Mustafa elebi'nin tarafini tuttugu gibi, Hamideli de Karamanoglu tarafindan isgal edildi. te yandan babalan Ilyas Bey tarafindan Osmanli sarayina gnderilmis bulunan Menteseogullari'ndan Ahmed ve Leys de bu karisikliklardan istifade ile kendi memleketlerine dnms ve bagimsizliklarini ilan edip kendi adlarina bastirdiklari paralara Osmanli hkmdarinin adini koymamak suretiyle onu tanimadiklarini gsterdiler. Anadolu birligine vurulan darbe bu kadarla da bitmiyordu. Aydinoglu ile Saruhanoglu eski topraklarindan bir kismini ellerine geirmislerdi. Keza taarruza geen Isfendiyar Bey de Osmanlilar'in himayesi altinda ankiri, Kalecik ve Tosya'da hkm sren oglu Kasim'i buralardan kovmustu. Sultan Murad, Bizans tarafindan tertiplenen ve Osmanli lkesini blmeye ynelik olan Sehzade Mustafa isyani ile ugrasirken bu oldubittilere karsi sessiz kalmak ihtiyacini hissetmisti. Zira gnn siyas sartlari bir mddet iin onu byle davranmak zorunda birakmisti.

MUSTAFA ELEBI'NIN ISYANI ve LDRLMESI


Sultan Ikinci Murad, hkmdarliginin ilk iki yilini i isyanlari bastirmak ve lke birligini yeniden tesis etmekle geirdi. Gerek kendisi gerekse devleti iin en byk tehlike Mustafa elebi'nin isyani idi, Daha nce de temas edildigi gibi Mustafa elebi, Bizans Imparatoru'nun sznden ikmamak, oglunu rehine olarak onun yarlina vermek ve Osmanlilar'a ait bazi yerleri Bizans'a terk etme karsiliginda Imparatorun adami ile bir antlasma yapmisti. Buna karsilik Imparator da Ikinci Murad'i degil, onu hkmdar olarak taniyacakti. Bu hareketin gereklesmesi iin de Imparator ona yardim edecekti. Iki taraf arasinda gereklestirilen bu

antlasma geregince Imparator, Limni adasinda srgn hayati yasayan Mustafa elebi'yi Gelibolu nlerine ikarip ona yardim edecekti. Onu, 15 gemiden mtesekkil bir filo ile Gelibolu nlerine ikaran Leontarius, bu hareketi ile Bizans adina byk bir basari saglamis oluyordu. Mustafa elebi, yaninda Izmiroglu Cneyd Bey ve maiyetine ilaveten bir kisim Rum kuvvetleri de oldugu halde Gelibolu'ya gelir. Mustafa elebi'nin kuvvetleri Gelibolu'ya iktiklari zaman karsilarinda Sultan Murad'in kuvvetlerini buldular. Iki taraf arasinda siddetli muharebeler oldu. Mustafa'nin kuvvetlerine kumanda eden Cneyd Bey, galib gelince Mustafa kadirgadan inip karaya ikar. Ama muharebe yeniden devam edip siddetlenir. Geceyi kadirgada geiren Mustafa elebi, Gelibolu halkinin ileri gelenlerini davet ederek kendisinin Yildirim Bayezid'in oglu oldugunu, Edirne'ye gitmesi iin kendisine yol verilmesini ve hkmdar olarak taninmasini ister, Gelibolu halki ve civardakiler, Mustafa elebi'ye bey'at ettilerse de Sahmelek komutasindaki kale muhafizlari kaleyi teslim etmediklerinden Mustafa elebi, Izmiroglu Cneyd Bey ile Leontarius'u kale nnde birakarak Aynaroz taraflarina dogru yryp bazi yerleri ele geirmisti. Halk, getigi yerlerde Mustafa elebi'ye iltihak ediyordu. Bylece, gn getike kuvvetleri de ogalip byyordu. Bu arada nemli olan mesele Rumeli'de sadece halk tabakasinin degil, askerin, komutanlarin ve Rumeli Beylerbeyi'nin Mustafa elebi'ye iltihak ederek onu hkmdar olarak kabul etmeleri geliyordu. Zaten onun kisa zamanda muvaffak olmasinin ve kuvvetlerinin ogalmasinin en nemli mili Rumeli bey ve komutanlarinin kendisine katilmalari idi. Mustafa elebi'nin, Mslman kani akitilarak zapt edilmis olan topraklari Bizans'a terk etmeyi kabul eden bir antlasma imzaladigi ve devletin birligini bozacak iddialarla ortaya iktigi halde Rumeli beylerinin ona iltihak etmesi dikkati ekecek bir noktadir. Bazi tarihilere gre bunun sebebini henz on sekiz yasinda bulunan bir delikanlinin yerine, yetiskin bir kimsenin tahta gemesi arzusu bulunmaktadir. Bununla beraber bu meseleye sadece yasa kk veya byk olma aisindan bakmamak gerekir. Blge halkini etrafina toplamayi basaran Mustafa elebi, Vardar Yenicesinden sonra Edirne'yi de ele geirmek suretiyle Rumeli'ne hakim olacakti. Cneyd Bey'in fikir ve yardimi ile Rumeli'nin "Yayasini" "Msellem" hale getiren Mustafa elebi, her birine elliser aka harlik tayin ederek yeni bir teskilat kurmaya muvaffak olur. Bu uygulama, askerin hosuna gider. Mustafa elebi'nin yaptigi tahribat ve kazandigi basari haberleri Bursa'ya ulasinca Sultan Murad'in huzuru ile Vezir-i Azam ve Beylerbeyi Byezid, ikinci vezir andarlizde Ibrahim, nc vezir Haci Ivaz Pasa'larla Timurtas Pasa'nin Umur, Ali ve Oru Beyler adindaki oglu bir grsme yaparlar. Bu grsmede Ibrahim Pasa ile Haci Ivaz Pasa, hem beylerbeyi olmasi hem de Rumeli beylerini yakindan tanimasi sebebiyle Bayezid Pasa'nin Mustafa elebi zerine gnderilmesini teklif ederler. Timurtas Pasa'nin ogullari ise bizzat padisahin gitmesini sylerler. Sultan Murad, ilk iki vezirin teklifi zere babasinin en gl vezirlerinden olan Byezid Pasa'nin gitmesini uygun grr. Gelibolu yolu kapali oldugundan Byezid Pasa kis mevsiminde Istanbul Bogazi'ndaki Gzelcehisar (Anadoluhisari)'dan Rumeli yakasina geer. Yaninda byk bir kuvvet yoktu. Edirne tarafina gidip orada da kuvvet topladi. Mustafa elebi'nin Gelibolu'dan ikip geldigini duyunca onu Sazlidere mevkiinde karsilar. Askeri, Mustafa elebi tarafina geen bu Pasa da sehzadeye iltihaka mecbur olur. Mustafa elebi, Timur ile yapilan savasta aldigi yaralari gstererek Byezid Pasa'yi kendine baglayip vezir tayin etmek istediyse de ok gemeden Evrenos ogullari ve Cneyd Bey'in de tesviki ile onu Sazlidere'de ldrtr. Byezid Pasa'nin ldrlmesinden sonra btn askerleri, Mustafa'nin tarafina geerler. Bundan sonra parlak bir

tren ve muzaffer bir eda ile Edirne'ye giren Mustafa elebi, burada hkmdarligini iln eder. Rumeli'deki btn sehir ve merkezler, onun hkmranligini tanidilar. Mustafa elebi, bundan sonra Anadolu'ya gemek zere Gelibolu'ya tekrar hareket eder. Artik Rumeli'nin btn beyleri ve kuvvetleri onunla beraberdirler. Mustafa elebi'nin Sazlidere basansini haber alan Gelibolu muhafizi, kaleyi Dimitrius Leontarius'a teslim etmek zorunda kalir. Dimitrius, buraya asker ve mhimmat koymaya hazirlanirken, Izmiroglu Cneyd Bey yetiserek buna mani olur. Bunun zerine Mustafa elebi'ye bas vuran Dimitrius'a, Mustafa elebi, Gelibolu'yu Imparatora teslim edecegine dair verdigi sz unutmadigini, ancak byle bir harekette bulunmasinin Mslman halk arasinda byk bir infiale sebep olacagini bu yzden halkin kendi padisahligini tanimayacagini syler. Bunun zerine Istanbul'a dnen Dimitrius Leontarius, durumu Imparatora anlatir. Mustafa elebi, Gelibolu kalesini tahkim ederek donanmaya komutanlar tayin eder. Buradaki isleri yoluna koyduktan sonra Edirne'ye dnerek, daha nce kardesi elebi Sultan Mehmed tarafindan devlet hazinesine konmus bulunan servete el koyarak sefahata baslar. mparator, Mustafa elebi'nin kendisini atlatarak Gelibolu'yu vermemesi zerine onu terk edip Sultan Murad'la anlasmak ister. Bu siralarda Bursa'da bulunan Sultan Ikinci Murad, Gelibolu'nun Imparatora teslim edilmedigi haberini alinca o da bu firsattan istifade etmek ister. Bunun iin, Byezid Pasa'nin lmnden sonra Vezir-i Azam olan andarlizde Ibrahim Pasa'yi eli olarak Istanbul'a gnderir. Fakat Imparator, Gelibolu ile iki sehzadenin kendisine teslim edilmesinde israr ettigi iin bir anlasmaya varilamaz. Bu durum, Sultan Murad'in, Mustafa elebi tarafindan kazanilan basarilardan bir hayli telasa dstgn gstermektedir. Gerekten de Sultan Murad, Yildirim Byezid zamaninda Bursa'ya gelen ve kaynaklarin ifadesine gre btn Osmanli padisahlarinin kendisine hrmet ettigi, kendisinden daima hayir dua bekledikleri ve kendilerine kili kusatan Emir Sultan'dan manev yardim talebinde bulunur. Verilen bilgiye gre Emir Sultan, Murad ile amcasi Mustafa elebi (Dzmece Mustafa) arasindaki mcadelede, Sultan Murad tarafini tutup onu tesci' etmis, ayni hkmdarin 1422 Istanbul muhasarasina beraberinde yzlerce dervis ile bizzat istirak etmistir. Cenevizliler, Osmanlilar'dan nce Foa'daki sap madenlerini isletiyor ve Saruhanogullari'na her sene bir miktar para vererek buradaki kalede ikamet ediyorlardi. Buradan elde edilen saplari da Avrupa piyasalarina ihra ediyorlardi. Blge, Osmanlilar'a getigi zaman bu vergiyi Osmanlilar almaya basladilar. Bu Ceneviz kolonisi, dogudaki diger Ceneviz kolonileri gibi belli bir sre tayin edilen podesta (vali, komiser) veya konsoloslar vasitasiyle idare ediliyorlardi. elebi Sultan Mehmed'in sagliginda Foa'da Jan Adorno adinda bir podesta bulunuyordu. Burasi on sene mddetle kendisine verilmisti. Adorno, Foa madenlerini islemek karsiliginda senede yirmi bin altin zerine elebi Sultan Mehmed'le anlasmisti. elebi Mehmed'in vefatindan sonra ortaya ikan Mustafa elebi hadisesi esnasinda, maden isi aksamis ve Jan Adorno yillik imtiyaz bedelini deyememisti. Adorno, elebi Sultan Mehmed'in lm haberini alinca bu firsattan istifade ile borcundan kurtulmak isteyerek Sultan Murad'a mektuplar yazar. Bu mektuplarda o, kendisini kadirgalarla Anadolu'dan Rumeli'ye geirebilecegini ve kendisine hi kimsenin yapamadigi hizmeti yapacagini sylemisti. Murad tarafindan memnuniyetle karsilanan bu teklif, zamani gelince iyi bir sekilde degerlendirilecektir. Bylece, Foa'lilarla da anlasan Sultan Murad'a karsilik Mustafa elebi, kazandigi zaferin sarhoslugu iinde kendini zevk ve eglenceye kaptirmisti. Askerinin hizmetlerine karsilik,

onlari mkfatlandirmayi aklina bile getirmiyordu. Hatta ylesine ki sayet Cneyd, Sultan Murad'in hazirliklarini bildirerek kendisini tembelliginden uyandirmamis olsaydi, aleyhinde silahlandigi gen padisahi da unutacak ve Edirne'de hareketsiz oturup duracakti. Cneyd, Mustafa'ya: "Murad, Imparatorla pazarlik halinde bulunuyor, stelik Frenklerle de anlasiyor. Biz de Edirne'de hi bir hazirlikta bulunmadan oturuyoruz. Onlar bu tarafa gelmeden nce biz karsi tarafa geelim. Her bakimdan dsmanlarimizdan stnz. Onlar bu tarafa geerlerse, bizim iin felaket olur." diyerek onu ikaz ediyordu. Cneyd, bu szleri ile dsmanlari olan Sultan Murad'in Cenevizlilerle birlikte Avrupa'ya gelmeden nce kendilerinin Asya'ya gemesini gtlyordu. Geri O, bu dsnce ve bunun mahsl olan hareketleri ile daha ok kendi menfaatlerine hizmet ediyordu. nk sonucundan midini kestigi bir tesebbsn sonlarindan, yeni bir hainlikle kurtulmak niyetinde idi. Mustafa elebi, derhal kuvvetlerini toplayarak 20 Ocak 1422'de Gelibolu'ya gelip Lapseki'ye geer. Sultan Murad'in mttefiki olan Cenevizlilerin donanmasi, Mustafa elebi'nin gemesine mani olmak istediyse de bunda muvaffak olamaz. Mustafa elebi'nin yaninda on iki bin atli ve bes bin yaya vardi. Mustafa elebi, burada gn kaldiktan sonra Bursa'ya dogru harekete geer. Bunu haber alan Sultan Murad, Bursa'dan ikarak Ulubad'a gelir. Ulubat deresi zerindeki kpry keser. Bylece Mustafa'nin ordusunun sol kanadi denize dayanmis, sag kanadi da Ulubat gl ve batakliklari ile kapanmis bulunuyordu. Sultan Murad'in maiyetinde Haci Ivaz Pasa ile Timurtas'in oglu Umur, Ali ve Oru Beylerle, Cneyd'in kardesi oldugu sylenen Hamza Bey de vardi. Iki taraf, Ulubat suyu nnde ve suyun iki kiyisinda karsilasirlar. Bu karsilasmada hibir taraf stnlk saglayamaz. Sultan Murad'in ordusunda Mihaloglu Mehmed Bey de vardi. Bu zat, Musa elebi'nin Rumeli'deki saltanati zamaninda onun beylerbeyi yani ordu komutani idi. Bununla beraber el altindan elebi Mehmed'e taraftar idi. elebi Mehmed zamaninda akinci beyliginde ve divanda bulunmustu. Seyh Bedreddin Mahittud olayinda Tokat kalesinde hapsedilmisti. Murad hkmdar olup, Mustafa elebi hadisesi ortaya ikinca Murad'in devlet adamlari, eski shretli Rumeli beylerinden olan Mihaloglu'nun serbest birakilarak gnlnn alinmasini ve bunun Rumeli akinci beyleri zerindeki nfuzunun byklgnden sz ettiler. Bunun zerine Mihaloglu Mehmed Bey derhal Tokat'tan alinarak Bursa'ya getirilmis, oradan da ordu ile Ulubat nne gelmisti. Mihaloglu Mehmed Bey, bir gece Ulubat ayinin kenarina gelerek Rumeli akinci beylerini isimleri ile agirmaya baslar. Bunlar, ay kenarina gelerek lms oldugunu sandiklan Mihaloglu'nun sag oldugunu anladilar. O, akinci beylerine padisahlarinin oglunu terk ederek bir dzme hkmdara tabi olduklarindan dolayi sitemde bulunur. Bu sitem karsisinda onlar, Mihaloglu'nun istegi dogrultusunda hareket edeceklerine sz verirler. Bylece Mihaloglu, Rumeli beylerinden, Murad'in tarafina geeceklerine dair sz almis oldu. Bu grsmeden haberdar olan Mustafa elebi, korkmaya baslar. Bu korku, kalbinde byk sphelerin meydana gelmesine sebep olur. Bu sirada Mustafa, Ulubat ayinin kiyilarina yaklasir. Murad, savasa hazirlanmakla beraber, tahta ikisinda kendisine kili kusatan Emir Sultan'in kendisi iin dua etmesini ister. Emir Sultan da gn st ste dua edip zaferin Murad'a ait olmasi niyazinda bulunur. Bu gn iinde Mustafa, sinirlerinin fazlasiyla gerilmesinden dolayi bir burun kanamasina tutulur. Mustafa'nin taraftarlari bunu, onun yenilecegine bir isaret sayarlar.

Tam bu esnada Vezir Haci Ivaz Pasa'dan, Mustafa elebi'ye gizli bir mektup gelir. Haci Ivaz, mektupta kendi sadakatinden bahs ettikten sonra Rumeli beylerinin Murad'la ittifakindan ve gnn tayin ettikleri bir baskinla ansizin kendisini yakalayacaklarindan inandirici bir sekilde sz eder. Bundan baska Timurtas Pasa ogullarindan da Cneyd Bey'e bir mektup gelmisti. Onlarin bu mektubunda da dostluklar hatirlatiliyor ve Rumeli beylerinin Mustafa elebi'yi yakalayarak Sultan Murad'a teslim edeceklerine temas ediliyordu. Sayet kendisi Osmanlilarin hkimiyetini taniyacak olursa, Aydin ve havalisinin kendisine verileceginden bahs ediliyordu. Mustafa elebi, Rumeli beylerinin Mihaloglu Mehmed Bey ile grsmelerinden spheye dsmst. Haci Ivaz Pasa'dan gelen mektup ise onun bu sphelerini bsbtn artirmisti. Bunun zerine durumu Cneyd Bey'e aar. Cneyd Bey, kendisine gelen mektuplari da ona gsterir. "Harp hiledir" kaidesince uygulanan bu pln, kisa zamanda tesirini gstermis ve Mustafa elebi'nin, Cneyd'den sphelenerek ona karsi gvensizlik duymasina sebep olmustu. Cneyd ise bu isin sonunu iyi grmediginden, bir gece Mustafa'nin ordusundaki herkes uyurken, gms ve altindan en degerli esyasini alarak, silah arkadaslarindan kendisine en ok bagli olan yetmis kisi ile oradan ikip Aydin yolunu tutar. Kaaklar, adirlarinda isiklan yanar durumda biraktiklarindan, gidisleri ancak safak vakti anlasilabildi. Bu haber orduda hemen yayildi. Mustafa'nin askerlerini dehsetli bir korku sardi. Bu korku sadece orduda degil, bizzat Mustafa'nin kendisinde de vardi. O, Cneyd'in Murad tarafina getigini zannetmisti. Bu esnada Sultan Murad'in ordusunda borazan ve davullarin almasi da ondaki bu dsnceyi kuvvetlendiriyordu. Aldatilmak suretiyle hi kimseye gveni kalmayan Mustafa elebi, bir an evvel Rumeli tarafina kaip kurtulmak istiyordu. ok az maiyeti ile Lapseki'ye dogru yola koyuldu. Bunun kamasindan sonra Ulubat nehri zerine kurulan kprden karsiya geen Rumeli beyleri ve akinci tavcilari (timarli akincilar) gelip Sultan Murad'a bas egdiler. Mustafa elebi kaarken Biga ayi nne gelerek mevsim sartlan geregi nehrin taskin olmasindan dolayi Biga kadisinin yardimiyla ve bir hayli altin karsiliginda geidi bulup karsi tarafa gemeye muvaffak olur. Sahile inen Mustafa elebi, orada bulunan gemilere binerek Gelibolu tarafina hareket eder. Giderken takip edilmemesi iin Anadolu sahilinde ne kadar nakil vasitasi varsa hepsine el koyar. Gelibolu limanim da tahkim eden Mustafa elebi, Gelibolu'daki vasitalarin Anadolu sahiline gememeleri iin onlari da karaya ektirmek suretiyle kendi konumunu emniyet altina alip sahillere muhafizlar tayin eder. Bylece, harp etmeksizin savas alanina muzafferne bir sekilde sahip olan Sultan Murad'in adamlari, kendisine hi tereddd gstermeden ve sicagi sicagina Mustafa elebi'nin takib edilip bu isin bitirilmesini teklif ederler. Ama Anadolu sahilinden, karsi sahile gemek zere onlara yardimci olacak bir vsita da yoktu. Fakat Sultan Murad, daha nce anlastigi Foa Ceneviz Beyi Adorno'ya vaziyeti bildirerek derhal harp gemilerini gndermesini ister. Adorno, hazir durumda beklemekte olan yedi kadirga ile bogazi geip Lapseki'ye gelir. Sultan Murad, bes yz kadar maiyeti ile kadirgalarin en bygne biner. Diger kadirgalarda da Trk ve Frenk askerleri bulunuyordu. Gemilerle denizin ortasina gelindiginde Adorno, Sultan Murad'in nnde diz kerek, sap madenleri sebebiyle Osmanli hazinesine olan borcunun bagislanmasini rica eder. Yirmi yedi bin Bizans altini tutan bu bor, Sultan Murad tarafindan aff edilerek Adorno'nun eline bir belge verilir. Gelibolu sahilinde bulunan Mustafa elebi, Ceneviz gemilerinin yaklastigini grnce Adorno'ya bir adam gndererek Murad'i karaya

ikarmamasini, buna karsilik kendisine elli bin altin vermeyi teklif ettiyse de bu teklif red olunur. Karaya ikmaya muvaffak olan Sultan Murad'in ordusu ile Mustafa elebi'nin ordusu arasinda meydana gelen muharebede Mustafa'nin kuvvetleri maglup olarak kaarlar. Gelibolu kalesi, Sultan Murad'a teslim olur. Harp meydanindan sr'atle kaan Mustafa elebi, nihayet Edirne'ye ulasir. Sarayda bulunan hazineyi alarak Eflk tarafina dogru kamaya baslar. gn kadar Gelibolu'da kalan Murad, kaleyi teslim aldiktan sonra sratle ve byk bir ordu ile yoluna devam edip Edirne'ye girer. Murad, Mustafa'yi takip etmek zere seme kuvvetler gnderir. Mustafa elebi, Sultan Murad kuvvetleri tarafindan sratle takip edilir. Bu kuvvetler, kendisini Edirne'nin kuzeyinde ve Tunca nehrinin kenarindaki Kizilaga Yenicesi'nde yakalayarak Edirne'ye getirirler. Sultan Murad, Mustafa'nin herhangi bir sahis gibi umumi meydanda asilmasini emreder. Onun, bu sekilde meydanda asilmasi, kendisinin Osmanli slalesinden olmadiginin belirtilmesi iindi. 825 (1422) yilinda Edirne'de asilarak ldrlen Mustafa elebi'nin Rumeli'deki hkmdarligi, takriben bir buuk yil kadardir.

ISTANBUL KUSATMASI
Bizans Imparatoru Ikinci Manuel'in, elebi Sultan Mehmed'in vefatindan sonra Mustafa elebi'yi salivermesi ve onunla anlasarak Osmanli Devleti'nin basina byk bir gaile amasi, Sultan Murad'in kendisinden nce bes defa kusatilmis bulunan ve hi birinde de alinamayan Istanbul, dolayisiyle Bizans problemine bir are dsnmesine sebep olmustu. Mustafa elebi isyanini, fazla kardes kani dklmeden basarili bir sekilde atlatan Murad, Bizans'in devamli surette oynadigi iki yzl rolne son vermek istiyordu. Sultan Murad'in, amcasina karsi olan galibiyeti, Bizans Imparatoru'nu korkutmustu. Mustafa elebi'yi serbest birakip onu Murad'la mcadeleye tahrik ederken, Osmanlilar'in senelerce kardes kavgalari ile kanlarini akitip zayiflayacaklarini dsnen imparatorun hesaplan tam anlamiyla gereklesmemisti. Halbuki btn ricalara ve kendisine saglanmaya alisilan menfaatlere ragmen Bizans Imparatoru Manuel, Mustafa elebi'ye yardimi daha krli bulmus olacak ki, Ikinci Sultan Murad'in btn tekliflerini red edecek ve hatta Sultan Murad'in elisi olan andarlizde Ibrahim Pasa'yi dinleme nezketinde bile bulunmayacakti. Geri Osmanlilar, baslangita imparatorun dsndg sekilde ikiye ayrilmakla beraber, bu ikilik davasi, kisa srms ve hemen hemen kansiz denecek sekilde sona ermisti. Hatta fazla zayiat verilmeden halledildiginden kuvvet kaybina da ugranilmamisti. Mustafa elebi hadisesinin bastirildigi ve sehzadenin bertaraf edildigi haberini alan ihtiyar Manuel ile saltanat ortagi olan oglu VIII. Ioannis'i bir telas alir. Bu sebeple grnste Murad'i tebrik etmek, fakat gerekte durumu grenmek ve aradaki soguklugu giderip dostluga evirmek iin Bizans asilzdelerinden Lakanas ve Marko Ganis adlarinda iki eli gnderirler. Bu eliler, btn kabahati Byezid Pasa'ya yklerler. Onlara gre Sultan Mehmed (elebi Mehmed)'in vasiyetine ragmen, Byezid, bu ocuklari vermedigi gibi elileri de kovmustu. Sultan Murad, bu iddiada bulunan elileri huzuruna kabul etmedigi gibi hediyelerini de red eder. yle anlasiliyor ki Sultan Murad ise Bizans'in bu iki yzllgne kanmamis, baska devletlerden tebrik iin gelen heyetleri kabul ettigi halde Istanbul ile ilgili hazirliklarini tamamlayincaya kadar Bizans elilerini kabul etmemisti. Fakat btn hazirliklarini

tamamlayinca elileri huzuruna agirarak Imparatorlarinin yanina dnmelerini ve yirmi bin askerin basinda olarak cevabini bizzat kendisinin getirecegini sylemelerini emr etmisti. Bu hareketle Sultan Murad, artik imparatora hesap sorma zamaninin geldigini kendisine bildirmis oluyordu. Gerekten de hazirliklar tamamlandiktan sonra Sultan Murad 1422 senesi Haziran ayinda nce on bin kisilik bir kuvvet ile Mihaloglu Mehmed Bey'i Istanbul evresini vurmak zere gndermisti. Bunun arkasindan da bizzat kendisi yirmi bin kisilik bir ordu ile hareket eder. 20 Haziran'da Istanbul nne gelen ordu, Yildizlikapi'dan Hali'e kadar sehri karadan kusatir. Osmanli donanmasi da bu kusatmada hazir bulunur. Osmanli ordusunda top ta vardi. Surlara hcum etmek ve onlari asmak iin sur yksekliginde ve hatta bazan ondan daha yksek tekerlekli kuleler yapilmisti. Bu kusatma daha ncekilere gre ok daha etin, zorlu ve sistemli olmustu. Bu kusatma ile Istanbul altinci defadir Mslman Trkler tarafindan kusatiliyordu. Kusatmalarin ilk drd Yildirim Byezid, besincisi Musa elebi tarafindan yapilmisti. Bizanslilar, her kusatilmada, Trklerin basina yeni yeni gaileler ikarip kurtuluslarini sagliyorlardi. Bundan nceki kusatmalarin en siddetlisi, Yildirim Byezid'in son kusatmasi idi. Fakat Timur belasi, Trkleri byk bir felakete ugratirken, Bizansi da drdnc muhasaradan kurtarmisti. Bylece Timur, Bizans'in mrn yarim asir kadar uzatmis oluyordu. Osmanlilarin muhasarasindan, Imparator kadar Bizans halki da korkuya dstgnden Istanbul'da halk arasinda bazi dedikodular yayilmaya basladi. Bunlarin basinda, elebi Sultan Mehmed zamaninda, Osmanlilara elilik vazifesi ile gnderilen Bizans'in taninmis sahsiyetlerinden ve ayni zamanda saray tercmani olan Teologos Koraks'in bu sefer ayni vazife ile Murad'a gnderilmemis olmasi, saray nazirinin hilesine baglaniyordu. Bu sebeple Imparator Manuel, halkin sphesini ortadan kaldirmak gayesiyle Teologos Koraks'i Istanbul nlerinde adirlarini kurdurmus bulunan Sultan Murad'a gnderdi ise de Koraks bir sey elde edemeyerek gerisin geriye dnmst. Bizans halkinin ektigi korku ve iinde bulundugu endisenin derecesi, ortalikta dolasan dedikodu ve rivayetlerden de belli oluyordu. nemli sahsiyetlere karsi itimatsizligin bir ifadesi olan bu rivayetler, bazi kimselerin iskence ile ldrlmesine sebep oluyordu. Nitekim Sultan Murad'a eli olarak gnderilen Teologos Koraks'in ldrlmesi, byle bir rivayetin sonucunda gereklesmisti. Buna gre Koraks, idareciligini kendisine vermek sarti ile Murad'a sehri teslim etme sz vermisti. O, Piyi (Silivri) kapisini amak suretiyle Murad'in sehre girmesini saglayacakti. Bu dedikodu, Teologos Koraks'in, Murad'in yanindan dnsnde tahkir edilmesine sebep oldu. Saray tercmani olan Koraks, Imparatorun huzurundan ikarken muhafiz askerler bagirip agirarak Koraks'in idamini isterler. El ve ayaklari baglanan Koraks, askerlere teslim edilir. Askerler, Koraks'in zerine ullanip onun gzlerini oyup vcudunu birok yerinden yaralarlar. Bundan sonra bir zindana atilan Koraks, gn sonra oldugu yerde lr. Evi de yagma edilip atese verilir. Bizans ierisinde byle hadiseler cereyan ederken, Sultan Murad da sehri almak iin esasli tedbirler aliyordu. Ordunun muhasarasi baslamadan nce Mihaloglu Mehmed Bey'in emrindeki askerler Istanbul evresini vurmuslardi. Sonra bizzat padisah, ordunun basina geerek kusatmaya basladi. Istanbul kara tarafindan tamamen sarilmisti. Sehrin surlarinin ikis kapilarinin karsilarina siperler kazdirildi. Bu siperler, gayet kalin, sert ve saglam kiris ile kalaslardan insa edilmis olup surlara dnk cephelerine ok, mizrak ve tas glleye karsi aga dallarindan sira halinde koruyucu mahiyette bir takim sedler ilave edilmisti. yle ki Trk

ordusu, bu kuvvetli siperler sayesinde Bizans surlarini delip tahrip edecegine inaniyordu. Murad'in yaptigi bu muhasara, o ana kadar Osmanlilar'in yapmis oldugu en byk ve en siddetlilerindendi. Sultan Murad, askerlerini gayretlendirmek ve onlarin sayilarini artirmak iin Istanbul ve hazinelerinin askerlere birakilacagini ilan ettirdi. Bu haber zerine orduya pek ok yerden katilmalar oldu. Kusatmaya, Yildirim Byezid'in damadi Emir Sultan adi ile bilinen Seyh Semseddin Buhar de bes yz dervis ve muhibbani ile katilmisti. O, askerlerin arasinda dolasarak manev nfuzu ile onlari cesaretlendiriyordu. Bu arada i murakebeye dalarak ve dua ederek Istanbul surlarinin Murad'in nnde ailacagi zamani bekliyordu. Emir Sultan, sonunda adirindan ikarak 1422 Agustos'unun 24 Pazartesi gn Kostantiniyye'nin dsecegini syledi. Bazi kaynaklarin ifadesine gre Emir Sultan, dedigi gn ve zamanda bir savas atina binmis oldugu halde sehre dogru ilerler. Seyh kilicini kinindan ekip "Allah, Muhammed" diye haykirarak atini srer. O, askerin basinda idi. Arkasindan Altinkapi ile Odunkapisi arasinda yani sehrin kara tarafindan surunu evreleyen byk hat zerinde savas basladi. Bu hcum esnasinda Imparator Manuel lm dseginde idi. Oglu Ioannis, Sen Roman kapisini savunan askerin basinda idi. Kostantiniyye'nin btn halki bu tehlikeli gnde silah altinda idi. Kadinlar ve ocuklar kili yerine tirpan kullaniyor, fiilarin altlarindan kendilerine kalkan yapiyorlardi. Savasin en kizgin zamanlarinda bir taraftan kopan "Allah" ve "Muhammed" nadalarina karsi, Bizanslilarin syledikleri "Hiristos" ve "Panaiya" kelimeleri isitiliyordu. Gnes batarken savas hl srp gidiyordu. Sonunda Osmanlilar, ordughlarina dndler. Bizanslilar, Mslmanlarin ekilmelerini gkten inen "Panaiya"nm (Hz. Meryem) grnsne baglamislardi. ylesine ki o devir mverrihlerinden Kanano'ya gre bunu bizzat Emir Sultan da grmst. Istanbul, bu kusatmada da feth edilemedi. Sultan Murad, ordusunu Istanbul surlari nnden ekip kusatmayi kaldirdi. Bylece Istanbul, Imparatorun entrikalari sayesinde bir defa daha Osmanlilarin elinden kurtulmustu. Imparator Manuel, Bizans'in bundan nceki muhasaralarinda oldugu gibi, padisahin basina yeni gaileler aarak hkmdarin dikkatlerini baska bir yne ekmeye alismis ve bunda muvaffak da olmustu. O, Sultan Murad'in kk kardesi ve Hamideli (Isparta) Sancak beyi Mustafa elebi'yi tesvik ederek sehzadenin saltanat davasina kalkmasina sebep olmustu. Iste bu yzden Sultan Murad, Istanbul muhasarasini kaldirmak zorunda kalmisti. Takriben iki ay kadar sren bu muhasaranin kaldirilmasi iin, hcum gn olan 24 Agustos 1422'de, burlar zerinde grldg ve Osmanlilar'in bundan dolayi kusatmayi biraktiklari iddia edilen kadin hayaleti, bir hikyeden ileri gidemez. Hkmdari, muhasaradan vaz geiren sebep ne Bizans'i kurtarmaya gelen Hz. Meryem, ne de Bizans'in gl bir sekilde karsi koymasidir. Kusatmanin kaldirilmasinin gerek sebebi, hkmdarin kk kardesi Mustafa'nin, saltanat dvasina kalkisip Iznik'e kadar gelmis olmasidir.

KK MUSTAFA ELEBI'NIN ISYANI


Kk Mustafa, elebi Sultan Mehmed'in oglu olup babasinin sagliginda henz on yasinda iken Hamideli sancak beyligine tayin edilmisti. Kk Mustafa, babasinin lmn mteakip, Murad'in Osmanli tahtina gemesi zerine, ldrlmek korkusu yznden Karamanoglu'nun yanina kamisti. Sultan Murad, Istanbul muhasarasi ile mesgulken Bizans Imparatoru'nun el

altindan tesvik ve ugrasilan sonucunda Anadolu'da saltanat iddiasina kalkismisti. Imparator, kusatmadan kurtulmak iin sehzadenin lalasi Sarabdar Ilyas'a mektuplar yazarak klliyetli miktarda altin gndermisti ki, bunlarla asker toplayabilsin. Is bu kadarla da bitmeyecek ve Imparator, Kk Mustafa'yi Istanbul'a getirtecekti. Istanbul'a gelen Kk Mustafa, Manuel ve onun ocuklari ile grsr. bu grsmede, muvaffak oldugu takdirde imparatora karsi yapacagi fedakrlik hakkinda teminat verdikten sonra Rumlarin verdikleri kuvvetlerle Anadolu tarafina geerek faaliyetlere baslar. Bu faaliyetleri esnasinda, daha basindan beri Osmanlilar'la ekisen Karamanoglu'nun Turgutlu Trkmenleri ile Germiyanoglu'nun kuvvetleri de kendisine iltihak eder. Sehzade Mustafa bu sekildeki bir iddia ile ortaya ikmakla, babasinin vasiyeti hilafina hareket etmis oluyordu. Mustafa, topladigi kuvvetlerle Bursa zerine yrr. Fakat Bursa halki, sehri ve kaleyi Mustafa'ya teslim etmek istemez. Bu sebeple kendisine, memleketin ileri gelenlerinden Ahi Yakub ile Ahi Hoskadem'i eli olarak gnderir. Bunlar, Mustafa'ya para ve hediyeler takdim etmek suretiyle onu Bursa'yi almaktan vaz geirmeye alisirlar. Eliler, Sehzade Mustafa'nin kendisine vezir yaptigi ve btn bu olaylara sebep olan Sarabdar Ilyas ile de grsrler. Heyet, Bursalilarin Sultan Murad'a bey'at ettikleri iin ona sadakatla bagli kalacaklarini ve gerekirse sehri mdafaa edeceklerini syler. Ayrica, bir Osmanli sehrinin Karamanoglu'nun kuvvetleri ile vurulmasinin da dogru olmayacagini anlatir. Sarabdar Ilyas, heyetin bu teklifini kabul edince, Mustafa'nin ordusu oradan ayrilip Iznik tarafina dogru harekete geer. Sehzade Mustafa, Iznik kalesini kirk gn kadar kusatma altinda tutar. Firuz Bey'in oglu olan kale muhafizi Ali Bey, gelismelerden Sultan Murad'i haberdar eder. Pdisah, kaleyi sulh yolu ile teslim etmesini bildirerek Mustafa orada mesgulken kendisinin yetisecegini yazar. Ayrica, kk sehzadeyi alet edip kullanan Sarabdar Ilyas'i da ondan ayirmaya alisir. Bunun gereklesmesi iin Sarabdar Ilyas'a adamlar gndererek kendisini Anadolu beylerbeyligine tayin edecegini bildirir. Sarabdar'a gelen adam, beylerbeyilik beratini da yaninda getirmisti. Bu makama karsilik Sultan Murad, Sarabdar Ilyas'tan ok nemli bir hizmet bekliyordu. O da kendisi gelinceye kadar Sehzade Mustafa'nin kamasina engel olup onu oyalamasi idi. Sarabdar Ilyas, tiynetini bir defa daha ortaya koymustu. Vaktiyle elebi Mehmed'in taraftari iken Sleyman'in vaad ettigi menfaat karsiliginda derhal elebi Mehmed'i birakarak karsi tarafa gemisti. Bu defa da saf degistirmekte bir sakinca grmemisti. Anadolu beylerbeyligine kondugunu grenince kendisinden istenen seyleri byk bir ustalikla basardi. Ali Bey, Sultan Murad'dan aldigi talimat zerine muhasaranin kirk gn uzamasindan dolayi halka ve sehre hi bir zarar gelmeyecegine dair yeminli sz aldiktan sonra teslim olur. Sarabdar Ilyas da aldigi beylerbeyilik mjdesi zerine sehirden ayrilmaz. andarlizde Ibrahim Pasa'nin sarayina yerlesen Kk Mustafa, timar ve memuriyetler vermek suretiyle hkmdarligini ilan etmis oluyordu. Bylece Osmanli mlknde, yeniden ikinci bir hkmdar tehlikesi belirmisti. sikpasazde bu hkmdarligi su ifadelerle nakleder: "Iznik'te, Ibrahim Pasa'nin sarayina kondular. Etraftan gelip timar isteyene timar dahi verdiler. Hkm ve hkmet ettiler." Sultan Murad, btn gc ile Istanbul'u kusatip feth etmek zere iken, kardesi Kk Mustafa'nin faaliyetleri zerine, bazi tedbirler alarak kusatmayi kaldirmak zorunda kalir. nk kardesinin hareketleri, memleketi ikiye blmeye ynelikti. Bu ise daha tehlikeli bir

durum arz ediyordu. Onun iin derhal Gelibolu yolu ile Anadolu'ya geip Iznik zerine yrr. Sultan Murad'in bu yolculugu devam ederken Sehzade Mustafa'nin, Iznik'te kalmasini tehlikeli bulan Germiyan ve Turgutlu kuvvetlerinin komutanlari, onu buradan uzaklastirmaya alisirlar. Onu tehlikeden korumak iin Karaman, Germiyan veya Istanbul'a gtrmek istedilerse de daha nce Sultan Murad'dan beylerbeyilik beratini almis olan Sarabdar Ilyas, esitli bahaneler ileri srerek buna mani olur. Sultan Murad'in ordusu, yola ikisinin dokuzuncu gn gece ge saatlerde Iznik'e gelir. Henz uyku mahmurlugunu atamamis ve Mustafa'ya bagli olan askerlerin saskin bakislari arasinda, sabahin erken saatlerinde ailan kapilardan Iznik'e girilir. O anda hamamda bulunan Kk Mustafa, Mihaloglu tarafindan yakalanmak zere iken Mustafa'nin beylerbeyi olan Taceddinoglu Mahmud Bey, efendisine bir at bulup onu kairmak ister. Fakat bunda muvaffak olamaz. Ama Mihaloglu'nu durdurup onunla vurusmaya baslar. Taceddinoglu ile Mihaloglu arasinda baslayan bu vurusma sonunda, her seyi idaresi altinda bulunduran ulu hakimin (Allah) ecel hkm, Mihaloglu'nun sehadet beratini kanla yazip hakkini teslim eyleyecektir. Nitekim, attan dsrlen Mihaloglu lmcl bir yara alir. Bundan bir ka gn sonra da vefat eder. Mihaloglu'nu atindan dsrp lmne sebep olan Taceddinoglu Mahmud Bey, daha sonra saklandigi yerde yakalanip Mihaloglu'nun adamlarina teslim edilecek ve onlar tarafindan ldrlecektir. Sultan Murad'in, Iznik'i kusattigi ve Taceddinoglu ile Mihaloglu'nun vurustugu sirada firsat kollayan Sarabdar Ilyas, Mustafa elebi'yi yakalayip Murad'in, sehrin nnde bulunan Mirahor basisina teslim eder. sikpasazde bu olayi da syle verir: "Bunlar bunda cenkte iken Sarabdar Ilyas, Mustafa'yi tuttu kucagina aldi. At zerinde Mustafa "Hey lala, beni niin tutarsin?" Hain Ilyas "Kardesine ileteyin" der. Mustafa "Beni kardesime iletme kim kardesim bana kiyar." der. Sarabdar Ilyas sakin oldu. Aldi gitti Hdavendigar'a karsi iletti." Mustafa, padisahin emri ile Iznik disinda bir incir agacinin dibinde bogdurularak cesedi Bursa'ya gnderildi. Sehzade Mustafa, Bursa'da babasinin trbesine defn edildi. Grldg gibi Kk Sehzade Mustafa elebi hadisesi, amcasininkinden daha kisa ve daha kolay bir sekilde halledilmis oldu. Ikinci Murad, Istanbul muhasarasini kaldirmakla, kardesinin fazla taraftar toplamadan hakkindan gelip kendisine birakilmis olan Osmanli tahtini emniyete almak istiyordu. Onun, vakit kayb etmeden isyani ortadan kaldirmaya tesebbs etmesi, memleketin ikiye blnmesini ve beyhude yere kardes kaninin akitilmasini nlemis oldu. Bylece, Bizans'in bu son oyunu da basarisizlikla son bulmus, ama olan aldatilmis bulunan zavalli Kk Sehzade Mustafa'ya olmustu. Bizans'tan menfaat temin eden ve kk sehzadenin ldrlmesine sebep olan Sarabdar Ilyas ise yaptiklari iin: "Suret ben gnahkr oldum. Illa bu ikisi vilayette olsa zarar-i mmdir. Ve biri dahi bu kim, ben efendim ogluna yaramaz is etmedim. Bu dnyanin murdarina bulasmadan sehid ettirdim. Ve hem cemi-i lem rahat oldu. Ve hem bizden nden gelenler bu kanunu koymuslar" diyerek yaptigi fenaligi tevile alismistir. Sultan Murad, Sehzade Kk Mustafa'nin gailesini bertaraf etmekle birkte benzer bir tehlikenin daha mevcud oldugunun farkinda idi. Bir daha kardes kaninin akitilmamasi ve lkenin, Bizans gibi entrikaci bir devlet ile, varligini Osmanlilar'in zayiflamasina baglayan Karaman gibi bir beyligin oyuncagi haline gelmemesi iin henz ortaya ikmadan bu tehlike ve fitnenin ortadan kaldirilmasi gerekiyordu. Bunun iin Sultan Murad, tarihi henz kesin

olmayan bir zamanda, Tokat kalesinde tuttugu Mahmud ve Yusuf adlarindaki iki kardesinin gzlerine mil ektirip onlari kr ettikten sonra anneleriyle birlikte Bursa'ya getirir. Idareleri iin de kendilerine yksek seviyeden maas baglatir.

CANDAROGLU ISFENDIYAR BEY ILE OLAN MCADELE ve IDAR DZENLEME


Karamanogullari'ndan sonra Anadolu Beylikleri'nin en kuvvetlilerinden plan Candarogullari, Karamanlilar gibi Osmanlilar'in en zor ve sikintili anlarindan faydalanmaya alisan beyliklerden biri idi. Nitekim Candaroglu Isfendiyar Bey, Sultan Ikinci Murad'in amcasi Mustafa ve kk kardesi Mustafa elebi'lerie mesgul oldugu ani firsat bilerek ondan yararlanmaya alisarak Tosya, ankiri ve Kalecik'i geri almisti. Halbuki buralar, daha nce elebi Sultan Mehmed zamanindaki gayretler sonucunda elde edilmis olup Osmanli himayesinde kalmak sartiyle Isfendiyar'in oglu Kasim Bey'e verilmisti. Isfendiyar Bey'in geri aldigi bu yerler, Osmanlilarin taraftan olan oglu Kasim'a ait yerlerdi. Isfendiyar Bey, bu topraklan almakla da yetinmeyip Tarakli Borlu denilen Safranbolu'yu alip Bolu'ya dogru uzanmisti. Bu arada Kasim Bey de Iznik hareketi esnasinda kaip Sultan Murad'in yanina gelmisti. Sultan Murad, Kk Sehzade Mustafa elebi olayini halledince Isfendiyar'a karsi kuvvet gnderdi. Kasim Bey de Osmanli kuvvetleri ile birlikte bulunuyordu. Osmanli ordusu Bolu'ya geldigi zaman Isfendiyar Bey'in ordusundaki Kasim Bey taraftarlari, efendilerinin bulundugu Osmanli ordusunun saflarina katilirlar. Bylece Isfendiyar Bey, bsbtn sarsilir. Bununla beraber savasi kabul etmekten baska aresi de kalmamisti. Bu sebeple Bolu ile Gerede arasinda yapilan savasta maglub olup bozguna ugrar. Muharebenin karisikligi arasinda kendi Kapicibasisi Yahsi Bey tarafindan basina vurulan bir "bozdogan"la kulagi sagir olur. Zorlukla Sinop kalesine siginan Isfendiyar Bey artik sagirdi. Candaroglu'nu takib eden Osmanli kuvvetleri, Kastamonu ile Bakir Kresini zapt ederler. Isfendiyar Bey, kk oglu Murad Bey baskanliginda bir heyet vasitasiyle baris istemek zorunda kalir. O, bu barisi saglamak zere Osmanli devlet adamlarina da ayri ayri mektuplar yazarak tavassutlarini ister. Bu arada torununun (Ibrahim Bey'in kizi) padisah tarafindan nikahlanmasini da teklif eder. Sultan Murad'in adamlari, barisilmasi iin hkmdarlarina ricada bulunurlar. Bunun zerine Sultan Murad, sulh yapmayi kabul etti. Bu antlasma geregince Kasim Bey'e yerleri tekrar geri verilecek, Osmanlilarin aldiklari Kastamonu ile Bakir Kresi Isfendiyar Bey'e iade edilecekti. Fakat Isfendiyar Bey, Bakir Kresi hsilatindan byk bir kismini Osmanli Devleti'ne verecek ve gerektigi zaman da Osmanli ordusuna asker gnderecekti (827 H./1423 M.). Sultan Murad, bundan sonra bazi idar tasarruflarda bulunup ondan sonra Edirne'ye dnmeye karar vermisti. Hkmdar iln edildigi zaman henz on sekiz yaslarinda bulunuyordu. Karsisinda da tehlikeli ve kuvvetli bir rakip olarak amcasi Mustafa vardi. Hkmdarliginin ilk senesi midsiz denecek kadar korkuntu. Bununla beraber etrafinda ve kendisine sdikane bir sekilde bagli olan Byezid, Ibrahim, Haci Ivaz Pasalarla Mihaloglu Mehmed Bey ve Kara Timurtas Pasa'nin vezirlik rtbesine kadar ikartilmis olan ogullan Ali, Umur ve Oru Bey'ler bulunuyordu. Daha nce de grldg gibi Byezid Pasa, Mustafa elebi hadisesinde Rumeli Beylerbeyi oldugu iin onun zerine gnderilmis, sonunda Dzme Mustafa tarafindan katl edilmisti.

Sultan Murad, kk sehzade Mustafa elebi olayini halledince vezirleri ile maiyetindeki bazi mhim sahsiyetler arasinda mevcut rekabet ve geimsizliklerin farkina varir. Devlet merkezinde fazla nfuz sahibi kimselerin varligini kendi kudret ve hkimiyeti iin bir engel telakki etmis olmali ki, bunlarin bir kismini yeni vazifelerle merkezden uzaklastirma ihtiyacini duyar. Sultan Murad, Rumeli'ye dnmeden nce bu isi halletmeliydi. Bunun iin Kara Timurtas Pasa'nin ogullarindan Umur Bey'i Ktahya'ya, Ali Bey'i Saruhan (Manisa) sancak beyligine gnderir. Oru Bey'i de Anadolu Beylerbeyi yapar. Padisah, kendi lalasi olan Yrg Pasa'yi da Rumiye-i sugra valisi olarak Amasya'ya gnderir. Evrenoszdeler ile Pasa Yigit oglu Turahan Bey ve Gml oglu gibi Rumeli beylerinin harp zamaninda padisahin maiyetinde birlesmeleri hari baska zamanlarda Rumelideki vazife yerlerinde bulunuyorlardi. Onun iin Rumeli beylerini ilgilendiren bir tedbire lzum yoktu. Bylece divanda sadece Ibrahim Pasa ile Haci Ivaz Pasa kalmislardi. Bu defa da iki vezir arasinda nfuz rekabeti bas gstermisti. Vezir-i A'zam Ibrahim Pasa, devletin kurulusu ile birlikte hizmete giren andarli hanedanindan olup babasi Hayreddin ve biraderi Ali Pasa'lar da bu vazifede bulunmuslardi. Ibrahim Pasa, elebi Sultan Mehmed'e olan sadakati ve tehlikeli zamanlardaki hizmeti ile taninmis olup elebi Mehmed zamaninda kadiaskerlik ve ikinci vezirlikte bulunmustu. Byezid Pasa'dan sonra birinci vezir olmustu. Haci Ivaz Pasa da elebi Mehmed'in btn savaslarina istirak etmis, Karamanog'lu'nun Bursa'yi muhasarasi sirasinda burayi mdafaa ve muhafazada sebat gstermisti. Mustafa elebi hadisesinde aldigi tedbirler ve yazdigi mektuplarla Mustafa elebi kuvvetlerinin dagilmasina sebep olmustu. Bu bakimdan byk hizmetleri olan degerli bir sahsiyetti. elebi Mehmed zamaninda hrmet grms, Yesil Camiin plnlarini tertip ederek disardan memlekete sanatkrlar getirtmisti. ste bu iki degerli vezir arasindaki rekabet, Haci Ivaz Pasa'nin sahneden ekilmesine sebep olmustu. Haci Ivaz Pasa'nin kul (yenieri) ile gizli mnasebetlerde bulundugu, padisaha suikast yapacagi ve divana silahla geldigi Sultan Murad'a haber verilir. Bir gn divanda Padisah, Haci Ivaz Pasa'nin ggsne eliyle dokunarak iinde zirh bulundugunu anlayip sebebini sorunca Haci Ivaz Pasa buna cevap veremez. Bu durum, sylenenlerin dogru olabilecegini hatirlattigi iin gzlerine mil ekilmek suretiyle Bursa'da ikamete mecbur edilir. Bu olayin hangi tarihte oldugu kesin olmadigi gibi, hadisenin bir at gezintisi sirasinda cereyan ettigine dair rivayetler de bulunmaktadir. Bu hadiseden sonra Ibrahim Pasa rakipsiz kalmis ve padisahin kendisine tam anlamiyla gvenmesinden dolayi tamamen mstakil imis gibi is grmstr. Haci Ivaz Pasa ise hicretin 831 (1428) yilinda Bursa'da vefat etmistir. Cenazesi Pinarbasi'nda Kuzgunluk mevkiine defn edilmistir. Bu idar dzenlemeden sonra padisah, Gelibolu zerinden yeniden Rumeli'ye geip Edirne'ye gelir. Sultan Murad, saltanatinin buhranli geen ilk yillarini geride birakip devlet islerini idar ve siyas bir dzene kavusturduktan, lke ve halkin problemlerine zm yollari bulduktan sonra biraz rahat bir nefes almaya baslar. nk artik ierde taht kavgasina yeltenip lkeyi blnme noktasina getirecek kimse kalmamisti. Disariya gre ise Sultan Murad'in gc, kendisinden ekinilir bir kuvvete ulasmisti. Bu bakimdan artik evlenip rahat bir nefes alabilirdi. Zira Isfendiyar Bey'in, bizzat padisaha vermeyi teklif ettigi torunu Hatice Alime Hanim'la evlenme zamani gelmisti. Bu sebeple padisah, gelini almak zere Isfendiyar Bey'in sarayina asnigirbasi Elvan Bey, Tavasi Serafeddin Pasa ile Reyhan Pasa; kadinlardan Halil Pasa'nin dul esi ve padisahin Sah Ana diye hitab ettigi Germiyanoglu Yakub Bey'in hanimi ile daha birok erkek ve kadini klliyetli miktarda mal ve esya ile gnderir. Bunlar "mihr-i muaccel"i takdim edip gelini getireceklerdi. Kastamonu'da slenler tertipleyen Isfendiyar Bey

de gelenleri rtbelerine gre agirlayip bir nice ikramda bulunur. Orada akd edilen dgn merasiminden sonra Isfendiyar Bey, torununu Halil Pasa ile Germiyanoglu Yakub Bey'in hanimlarina teslim ederek byk bir merasimle ugurlar. Hicretin 828 (1424) yilinda gereklesen bu dgnn, Sultan Murad bakimindan Edirne'de mi yoksa Bursa'da mi yapildigi kesin olarak tesbit edilebilmis degildir. Zira kaynaklardan bir kismi bunun Edirne'de, bir kismi da Bursa'da olduguna dair bilgi vermektedir. Bazi kaynaklar ise Sultan Murad'in bulundugu yeri zikr etmezler. Uzunarsili, Sultan Murad'in nikahladigi kizin adinin Hatice Sultan oldugunu hicr, 906 (M. 1500) tarihli bir vakfiyesi bulundugundan, kabrinin Bursa'da Kkrtl Kaplicasi'nin yakinindaki Hatice Sultan Trbesi denilen byk bir trbede oldugunu, orada daha baska kabirlerin de bulundugunu, ne trbe kapisinda ne de diger kabirlerde bir kitabenin bulundugunu nakleder. Sultan Murad, evlendigi yil iinde kiz kardeslerinden nn de dgnlerini yaptirir. Hemsirelerinden Sultan Hatun'u Isfendiyar Bey'in oglu Kasim Bey'e, Ayse Hatun'u bilahare Varna muharebesinde sehid dsecek olan Karaca Bey'e, Ayse Hatun'u da andarlizde Ibrahim Pasa'nin oglu Mahmud Bey'e nikahlamisti. Bu dgnler vesilesiyle byk ziyafetler veriliyor, fakir ve yoksullar doyuruluyor, dgne istirak eden herkese ihsanlarda bulunuluyordu.

RUMELI'DE ISTIKRARIN saglanmasi


Candaroglu Isfendiyar Bey zerine yapilan harekti firsat bilen Eflk voyvodasi Drakul, Silistre'yi geip Osmanli topraklarina taarruz etmisti. Sultan Murad'in emri ile bu taarruza karsilik olmak zere Firuz Bey de Eflk'a siddetli bir akin yapmisti. Bu akinda Firuz Bey, Drakul'u maglub etti. Maglub olan Drakul iki senelik haraca karsilik bir miktar para ve bazi hediyeler verecegini taahhd etti. Bu maglubiyetle Drakul, barisa zorlanmisti. Sultan Murad'in Anadolu'dan Edirne'ye gelmesi zerine Drakul iki oglu ile birlikte bizzat Edirne'ye gelmis ve bagliligini arz edip iki yillik vergisini de takdim etmisti. Bunun zerine yaptiklarina gz yumulan Drakul, yerinde kalmak zere lkesine gnderildi. Ama iki oglundan biri (veya ikisi) de rehin olarak Osmanli sarayinda alikonmustu. 1424 yilinda gereklesen bu barisla blge nisbeten rahat ve huzura kavusmus oluyordu. Blgede istikrarin saglanmasina tesir eden millerden biri de sphesiz ki Bizans'la varilan antlasmadir. Gerek Dzme Mustafa, gerekse Kk Mustafa olaylarini ikarip Sultan Murad'i ve lkesini bir hayli yoran, kardes kaninin akitilmasina sebep olan Bizans, artik yapacak bir sey bulamadigi iin Osmanlilar'la iyi geinmek ihtiyacini hissetmisti. Zira aksi takdirde kendi lkesi ve imparatorluklari tamamen elden gidebilirdi. Bu dnemde, Bizans Imparatoru Manuel, henz hayatta ise de ok yasli oldugundan sekiz dokuz seneden beri btn isleri saltanat ortagi olan oglu VIII. Ioannis gryordu. Ioannis, daha kt bir duruma dsmemek iin Sultan Murad'a mracaatla baris yapmak istedigini bildirir. Bunun iin eli olarak Lukas Notaras, Melahrinos ve Bizans tarihisi Franes'i Sultan Murad'a gnderir. Yapilan anlasma geregince Bizans, her sene Osmanli hazinesine yz bin aka veya otuz bin duka altini vermeyi kabul ettigi gibi, Misivri ve Terkos mintikalari hari olmak zere, daha nce Bizanslilara gemis olan Karadeniz sahilindeki btn yerler ile Selanik havalisinde bulunan Situnion ve Ustruma (Karasu) taraflarina ilaveten, Osmanlilar'in Zeytin dedikleri Izdin'i de terk ediyordu (28 Subat 1424). Yine 1424 senesinde Sirp despotu Istefan (Etyen) Lazarevi, Edirne'ye gelip eski dostluk antlasmasini yeniledi. Onunla birlikte bir Trk heyeti Alman Imparatorlugu'na seilmis olan

Macar Krali Sigismond'u tebrike ve iki yillik bir mtareke mzakeresinde bulunmak iin gnderildi. Buna gre Osmanli heyeti, hem Sigismond'un imparatorlugunu tebrik edecek, hem de iki yillik bir mtareke imzalayacakti. Osmanli hkmdari bu heyetle birlikte kiymetli hediyeler de gndermisti. Sigismond tarafindan kabul edilen Osmanli heyeti ile iki yillik bir baris antlasmasi imzalanir. Bu akitten sonra Sigismond, Osmanli padisahina ayni sekilde hediyeler gnderir. Rumeli'de istikrarin saglanmasina sebep olan anlasmalar yapildiktan ve blge harpsiz bir dneme girdikten sonra artik Anadolu'daki przlerin ortadan kaldirilmasina sira geliyordu. elebi Sultan Mehmed'in vefati ve iki Mustafa elebi'nin isyanlari zamaninda, daha nce Osmanli sarayinda rehin bulunan Mentese Beyi Ilyas Bey'in iki oglu Leys ile Ahmed kaarak memleketlerine gelmis ve hkmdarlik yapmaya baslamislardi. Rumeli'deki durumu dzene sokan Sultan Murad, Mentese tarafina gelerek bu iki kardesi elde edip Tokat kalesine gnderdikten sonra beyligi tamamen ilhak etmisti. Hicr 829 (M. 1425) tarihinden itibaren bu beylik artik tarihe karismisti.

IZMIROGLU CNEYD BEY'IN AKIBETI


Kaynaklarda Izmiroglu, Aydinoglu, bazan da Kara Cneyd diye adlandirilan bu beyin babasi olan Ibrahim, Yildirim Byezid tarafindan Izmir'e subasi olarak tayin edilmisti. Ankara savasi sonrasinda ikan kardes kavgalari esnasinda Cneyd Bey, nce Isa elebi'ye yardim etmis, arkasindan da Sleyman elebi ile birleserek onun tarafindan Ohri sancak beyligine getirilmisti. Kardesler arasindaki mcadeleden istifadeyi dsnen Cneyd Bey'in bu dnemdeki faaliyetlerinden ilgili blmlerde bahsedilmis ve hakkinda bilgi verilmisti. Daha nce de temas edildigi gibi Cneyd, Mustafa elebi (Dzme Mustafa) kuvvetleri ile Ulubat suyu kenarina kadar gelmisti. Burada, Sultan Murad tarafindan tatmin edilip Aydin beyligine dner. Bundan sonra btn gayretiyle eski Aydinogullan topraklarini tamamen elde etmeye alisir. Bylece Anadolu birligini yeniden bozma faaliyetlerine n ayak olur. Osmanlilara olan bagliligi red edip Osmanli idarecileri ile ugrasmaya baslar. Bunun zerine Sultan Murad, onu yola getirmek maksadiyla yeni Aydin ili beyi Yahsi Bey ile Anadolu Beylerbeyi Oru Bey'i vazifelendirir. Ancak bu beyler Cneyd'e karsi bir basari elde edemezler. Bu son muvaffakiyet zerine Aydin Bey'i olarak harekete geen Cneyd, Anadolu beylerini ve Bizans'i Osmanlilar'in aleyhine tahrike baslar. O, bununla da yetinmeyerek Venedik ile de ticar ve siyas mnasebetlere girisir. Bununla beraber Sultan Murad'in Anadolu Beylerbeyligine tayin ettigi Hamza Bey, bu meseleyi ciddi bir sekilde ele alarak Halil idaresinde gnderdigi kuvvetler, Cneyd'i Akhisar civarinda maglub edip onu sigindigi Ipsili kalesinde kusatirlar. Cneyd, Karamanoglu Ibrahim Bey'in yardimlarini saglamak maksadiyla gizlice onun yanina gidip bir miktar Karaman askeri ile dndyse de, bilahare bu yardimci kuvvetlerin kamasi sonunda Sisam adasinin karsisinda bulunan Ipsili kalesinde oglu Byezid ile birlikte tutunmaya alisir. Bu arada Bizans Imparatoru VIII. Ioannis ve Venedik ile temasa geerek yeni bir saltanat mddeisini Selanik'e geirip Rumeli'nde isyan ikarmayi tasarlar. Fakat Murad Bey, Cenevizliler'den kiralanan gemiler ile onu deniz tarafindan da sIkIstirdigmdan vaziyeti gittike ktlesmeye ve artik mdafaada bulunamayacak bir duruma gelir. Bunun zerine Hamza Bey'e teslim olmak zorunda kalan Cneyd, kanina girdigi insanlara karsilik 1425 yilinda ldrlr. anakkale hapishanesinde bulunan oglu Kurt Hasan ile kardesi Hamza Bey de ortadan kaldirilarak soyuna son verilir.

KARAMANOGLU MEHMED BEY'IN ANTALYA'YI KUSATMASI VE OGLU IBRAHIM BEY'IN OSMANLI HIMAYESINE GIRMESI
Ankara Muharebesi'nden sonra Timur tarafindan yeniden kurulan Karaman Beyligi'nin basina Alaeddin Ali Bey'in oglu Mehmed Bey tayin edilmis, kardesi Bengi Ali Bey de Mehmed Bey'in hkimiyeti altinda olmak sartiyla Nigde ve havalisine getirilmisti. Mehmed Bey, Osmanlilar'dan ekindigi iin bir ara Memlk sultaninin himayesini kabul etmisti. Fakat Memlk Devleti'ne ait bazi yerlere el uzattigi iin o devletle de arasi ailmisti. Gerekten de Tarsus kusatmasi yznden Memlklularla arasi ailan Karamanoglu Mehmed Bey, nce Nigde'ye hkim bulunan kardesi Bengi Ali Bey, sonra da Dulkadiroglu Nasirddin Mehmed Bey'le giristigi mcadeleyi kayb etmis ve Dulkadirliler tarafindan esir alinarak Kahire'ye gnderilmisti. Memlk Sultani Melik Meyyed Seyh, gerek Bursa'da, gerekse Tarsus ve Kayseri'de giristigi taskin hareketlerinden dolayi Karamanoglu Mehmed Bey'i azarlayip hapse attirmisti. Onun yerine de Karaman hkmdari olmak isteyen Nigde hkimi Bengi Ali Bey'i destekleyerek onun hkmranligini tanimisti. Bylece Bengi Ali Bey, Karaman hkmdari olmustu. Fakat Memlk sultani Melik Meyyed'in lmnden biraz sonra hkmdarligi elde eden Seyfeddin Tatar, Mehmed Bey'i serbest birakarak memleketine gnderir. Bengi Ali Bey, Mehmed Bey'in idareyi tekrar ele geirmesi zerine yeniden Nigde'ye ekilir. Bilindigi gibi Ankara Muharebesi'nden sonra Antalya ve Korkuteli ile civari, Timur tarafindan Hamidoglu Osman Bey'e verilmisti. Osman Bey, Antalya'yi Osmanlilar'dan alamamis ise de Korkuteli taraflarinda hkm sryor ve Antalya'yi da elde etmek iin are ariyordu. Gerek elebi Sultan Mehmed'in lm, gerekse Mustafa elebiler isyanin, meydana getirdigi karisikliklardan istifade etmek isteyen Hamidoglu Osman Bey, Antalya'yi zapt etmek istemis, fakat bu ise tek basina gcnn yetmeyecegini anlayinca Karamanoglu ile birlikte hareket etmeye karar vermisti. O dnemde, Osmanlilarin Antalya Sancak beyi olan Firuz Bey oglu Hamza Bey, bu birlesmeye mani olmak ve dolayisiyla sancagini kurtarmak iin henz iki kuvvet birlesmeden nce Korkuteli'nde bulunan Osman Bey'in kuvvetlerine baskin yapmis, Hamidoglu da bu msademe esnasinda ldrlmst. Bu olaydan sonra Karamanoglu Mehmed Bey, Antalya nne gelip kaleyi karadan kusatmisti. Bu sirada kaleden atilan bir glle, Karamanoglu'na isabet ederek lmne sebep olmustu. Bylece Antalya, hem muhasara hem de isgalden kurtulmustu. Karaman ordusunda bulunan Mehmed Bey'in byk oglu Ibrahim Bey, babasinin cenazesini alarak Karaman ordusuyla birlikte dnms ve Mehmed Bey'in cenazesini Larende'ye (Karaman) defn etmisti (27 Safer 826/9 Subat 1423). Mehmed Bey'in lm zerine yaninda bulunan ogullarindan Ali Bey, aralarindaki saltanat rekabeti yznden askerin Ibrahim Bey'i istedigini grnce kaip Antalya kalesine siginir. Ibrahim Bey ve diger kardesi Isa Bey ise babalarinin cenazesini alip memleketlerine dnerler. Fakat Mehmed Bey'in kardesi Bengi Ali Bey, kardesinin ldgn grenince Konya'ya gelip hkmdarligini iln etmisti. Bunun zerine Ibrahim ve Isa Beyler, babalarinin cenazesini defn ettikten sonra Osmanlilar'a siginmak zorunda kalmislardi. Bu arada Antalya sancak beyi olan Hamza Bey de Karamanoglu Mehmed'in lmn ve Antalya'nin kurtuldugunu, kendisine iltica etmis olan Mehmed Bey'in oglu Ali Bey'le Sultan Murad'a arz etmisti.

Ibrahim Bey, amcasi Bengi Ali Bey'in yerine hkmdar olmak zere Sultan Murad'in yardimini istemisti. Sultan Murad, eskiden beri aralarinda bulunan akrabaligi kuvvetlendirmek iin Ibrahim Bey'le kardesleri Ali ve Isa'ya birer kiz kardeslerini vererek onlari kendine baglamaya alisir. Osmanli siyasetine uygun dsen bu davranisla Sultan Murad, aradaki eski dsmanliklari ortadan kaldirmayi hedefliyordu. Bu dsmanligi tamamen yok etmek iin onlarin her birine Rumeli'nde birer sancak da vermisti. Bu arada Ibrahim Bey'e kuvvet verip onun Konya ve Larende zerine yrmesini saglayan Sultan Murad'in bu kuvveti sayesinde Ibrahim Bey, amcasini kairip Konya'da Karaman Beyligi'ne hkim oldu. Fakat bunun karsiliginda da daha nce Osmanlilara ait olup Timur tarafindan Karamanogullari'na verilmis olan bazi yerleri (Hamideli Beysehir) eski sahiplerine yani Osmanlilar'a terk etmeye razi oldu (1424). Sultan Ikinci Murad, gerek Rumeli, gerekse Anadolu'da kismen baris, kismen de mcadelelerle sagladigi sknetin devam etmesi iin daha bazi islerin yapilmasi gerektigine inaniyordu. Nitekim Amasya, Tokat ve Canik havalisindeki yerlerde bir takim kk Trkmen aile ve asiretleri vardi. Bunlar, gerek bulunduklari kalelerinin sarp olusu, gerekse devletin baska blgelerde mesgul olmasindan istifade ile zaman zaman evrelerini vurup eskiyalik ediyorlardi. Halk, bu yzden bir hayli sIkInti ekiyordu. Hatta Solakzde'nin ifadesine gre, insanlar bunlarin yznden evlerinden ikamaz hle gelmislerdi. Bunlarin normal bir hale gelmesi ve geregi gibi idareleri devleti bir hayli mesgul ediyordu. Bu yerli Trkmen ailelerinden bir kismi, Ankara muharebesinden sonra elebi Sultan Mehmed tarafindan ortadan kaldirilmis ise de byk bir grubu faaliyetlerine devam ediyordu. Sultan ikinci Murad, lalasi Yrg Pasa'nin faaliyetleri sonucunda bunlarin byk bir kismini ortadan kaldirmaya muvaffak olmustur.

GERMIYANLI MLKNN OSMANLI'YA VASIYETI


Daha nce, Yildirim Byezid tarafindan zapt edilmis bulunan Germiyan Beyligi, Ankara Muharebesi'nden sonra yeniden dirilttirilen diger Anadolu beylikleri gibi o da tekrar bagimsizligina kavusmustu. Germiyanoglu Ikinci Yakub Bey de lkesine yeniden sahip olmustu. Yakub Bey, "Fetret Dnemi" diye bilinen sehzadelerin mcadeleleri esnasinda elebi Sultan Mehmed tarafini tutmustu. Bir ara Karamanoglu'nun tecavzne maruz kaldiysa da elebi Sultan Mehmed'in, Karamanoglu'nu yenmesi zerine Yakub Bey, Osmanlilar'in himayesinde devletini idare etmisti. Kiz kardesinin oglu olan elebi Sultan Mehmed'in lm zerine Yakub Bey, Osmanlilar'daki saltanat degisikliginden istifadeye yeltendi. Bu yzden Sultan Ikinci Murad'in kardesi ve Hamideli Sancakbeyi Mustafa elebi'ye meyl ederek Karamanoglu ile birlikte Mustafa'ya kuvvet verip yardim eder. Bununla beraber Sultan Murad, Yakub Bey aleyhinde hi bir harekette bulunmuyordu. O da son anlarina kadar beyligini muhafaza etmisti. Hatta Osmanli hkmdari, "Sah Ana" diye hitab ettigi Yakub Bey'in esini, Candaroglu Isfendiyar Bey'in torununu alacagi zaman gelini getirmeye gndermisti. Erkek evladi bulunmayan Yakub Bey, kiz kardesinin torunu olan Murad'i gn getike sevmeye baslar. Bu sevgi, erkek evladinin olmayisi ve Osmanlilar'in ileride byk bir devlet haline gelecegini sezmesi zerine onun, lkesini Osmanlilar'a vasiyet etmesine sebep oldu. Bu sebepledir ki, ilerlemis yasina ragmen Edirne'de bulunan padisahi ziyaret etmek ister. Bu gaye ile yola ikan Yakub Bey, Bursa'ya gelir. Oradan anakkale Bogazi'na kadar giderek Gelibolu'da Rumeli yakasina ayak basar. Ikinci Murad, Yakub Bey'i karsilamak iin Meri ve

Ergene zerinde insa ettirmekte oldugu kpr sahasina kadar gelir. Bu vesile ile Sirbistan siniri valisi Ishak Bey'in idaresinde orada yaptirmakta oldugu kprnn insaat durumunu grme imknini da elde eder. Yz yetmis kemer zerine kurulan ve hlen Uzunkpr ilesine adini vermis bulunan bu kpr, yapilis tarzindaki zellikten dolayi Ikinci Murad'in sultanlik aginda kurulmus binalar arasinda ilk plnda yer alir. Yakub Bey, getigi btn yollarda oldugu gibi Edirne'de de hrmet ve itibar grr. Padisah, onu yasinin byklgne ve mevkiine lyik bir hrmetle karsilar. Yakub Bey, Edirne'de misafir bulundugu siralarda byk senlikler yapilir. Devrin en byk hekim ve sairlerinden olan Seyh, mihmandar sifati ile onun maiyetine verilir. Seyh, gezmelerinde ona refakat etmeye ve arzularinin en kgne kadar btn isteklerinin yerine getirilmesine memur edilmisti. Bu shretli misafir, grdg misafirperverlikten dolayi minnettar olarak lkesine dner. Sultan Murad'in, emrine verdigi askere karsi o kadar cmerte davranir ki, Gelibolu'ya ulastigi sirada parasi tkenir. O zaman padisaha bir mektup yazarak durum ve ihtiyacini bildirir. Sultan Murad, Germiyan Beyi'nin mektubunu okudugu zaman: "Cenab-i Hak, Germiyan Beyi'ni bize yle bir kardes olmak zere gndermis ki, kendi gelirinden baska bizimkileri de yiyor." diyerek derhal onun sanina lyik olacak sekilde bir miktar para gnderir. Ikinci Murad'i ziyaret ettigi sirada seksenini bulmus olan Yakub Bey, ilk karsilasmada Sultan Murad'in elini pmek istediyse de padisah elini vermez. Karsilikli psp musafaha ederler. Yakub Bey, ziyaretinin sebebini anlatarak iten gelen arzusunu sifah (agizdan) arz ile lmnden sonra memleketini padisaha vasiyet eyler. O, lkesini kizkardeslerinin ocuklarina birakmak istemiyordu. Edirne'de bir ay kadar kalan Yakub Bey, Ktahya'ya dnsnden bir sene sonra 832 Rebilahir (1429 Ocak)'ta vefat ederek Ktahya'da yaptirmis oldugu imret mescidi mihrabinin arkasina defnedilir. Yaninda zevcesi Pasa Kerime Hanim da vardir. Yakub Bey, hastalandigi sirada yazdirip Ikinci Murad'a gnderdigi vasiyetnmesinde lkesini Osmanlilara vasiyet eyleyip terk ettigini tekrarlamisti. Bylece Yakub Bey'in vasiyeti zerine beyligi, Osmanli idaresine girmisti. Buranin sancak beyligine de Kara Timurtas Pasa'nin torunu ve Umur Bey'in oglu Osman Bey tayin edilmistir. Aradaki fasilalar hari olmak zere takriben otuz sene kadar Germiyan hkmdari olan Yakub Bey, ok cmert bir insandi. Bilginleri seven bir kimse olarak Yakub Bey, sarayinda pek ok sair, edip, bilgin ve tabibin bulunmasini saglamistir. Edirne'de kendisine mihmandar olarak tayin edilen Seyhu's-Suara Seyh Sinan da bizzat kendi himayesinde yetisen ve sonradan Osmanlilar'in hizmetine giren bir kimse idi. O, ilim ve fikir adamlarini himaye hususunda babasinin izini takib etmisti. Trke'nin gelismesine hizmet etmis, meshur ilk Trke imret vakfiyesini gzel bir yazi ile hak ettirerek imretin duvarina koydurmustu. ok cmert, eli aik, ihsani bol bir kimse olan Yakub Bey, Bursa'ya geldigi zaman Osman, Orhan, Yildirim Byezid ve elebi Sultan Mehmed'in trbelerini ziyaret eder. Bu esnada henz hayatta bulunan Emir Sultan'i da ziyaret ederek elini per.

SIRBISTAN VE GVERCINLIK KALESI MESELESI


Sirbistan, Birinci Kosova muharebesinden beri Osmanlilar'in nfuzu altinda idi. Ankara muharebesinden sonra Sirbistan himayeden ikmamakla beraber kendi lehine bazi tavizler elde etmisti. Kosova muharebesinde ldrlen Lazar'in yerine Stefan Lazarevi (1389-1427) Sirp despotluguna getirildi. Stefan Lazarevi, Temmuz 1427 senesinde evlad birakmadan lnce onun yerine kiz kardesinin oglu Jorj Brankovi, Sirp despotu oldu. Osmanli tarihlerinde Vilk (babasinin adi Vulk) oglu diye bahs edilen Jorj Brankovi'in Sirp despotu olur olmaz bazi kalelerini Macarlara terk etmesi, Osmanlilar ile Sirp ve Macarlar arasinda bazi atismalarin ikmasina sebep oldu. Bu adam, selefi ve Osmanli dostu olan Lazarevi'in gtmekte oldugu siyaseti terk ederek gerektiginde Osmanlilar'a karsi kendini mdafaa etmek ve Trk taarruzlarini kuzeye yani Macaristan'a geirmemek iin hem Alman Imparatoru hem de Macaristan Krali olan Sigismond'a kendi topraklarindan bazi mhim yerleri vermisti. Bu yerlerden birisi de Sirplarin merkezi olan Semendire ile Orsova arasinda ve Tuna nehri kenarindaki Golumba (Kolomba) idi. Osmanlilar buraya "Gvercinlik" diyorlardi. Halbuki eski despot Stefan Lazarevi, lmeden nce burayi on iki bin duka altin borcuna karsilik "boyar" yani beylerinden birisine rehin olarak vermisti. Belgrad'i isgal eden Sigismond, parayi demeden Kolomba'i da almak isteyince, boyar kaleyi Osmanlilar'a terk etti Sigismond'un, Macaristan'a ailan yollar zerinde nemli ve stratejik bir mevkide bulunan Gvercinligi zorla almak istemesi zerine Sultan Murad, kalenin mdafaasina kosar. Macadar bir basari elde edemedikleri gibi Sigismond da lm tehlikesi geirerek bir fedaisi sayesinde zor kurtulmustu. Sigismond, muvaffak olamayinca Osmanlilarla anlasmak zorunda kalir ve Gvercinlik'in Osmanlilar'a gemesini kabul eder. Belgrad'in Macarlara verilmesi zerine hkmet merkezini daha nce Semendir'e nakl etmis olan Jorj Brankovi, Sigismond'un basarisiz oldugunu grnce ondan midini keserek Osmanlilar'la anlasmaya alisir. Varilan anlasmaya gre o, her sene Osmanli hazinesine elli bin duka altin vermeyi, Macarlarla mnasebetlerini kesmeyi ve padisah istedigi zaman Osmanli ordusuna asker gndermeyi kabul eder. Sultan Murad, Edirne'ye dndg zaman hkmdarlara nmeler gndererek yeni fetihlerini bildirir. Gvercinlik ve Kruseva gibi kalelerin ele geirilmesiyle Osmanli sinirlari, Sirbistan'in kuzeyinde yeni gelismeler kayd etmisti. Gvercinlik, Macaristan'a ailan yollar zerinde oldugu gibi bilhassa Sirbistan'in mdafaa ve elde tutulmasina yarayacak bir mevki isgal ediyordu. Onun iindir ki, zaptindan on alti yil sonra Segedin muahedesi yapilirken Gvercinlik zerinde bir hayli durulacaktir. Macaristan bakimindan ok nemli bir s olarak kabul edildigi iin burasi, her firsatta Macarlar tarafindan gzetlenecektir. Hatta Fatih Sultan Mehmed, 1473 senesinde Uzun Hasan'a karsi sefere giderken Macar elisi Padisahin ve dolayisiyla Osmanlilarin bu mskl durumundan yararlanarak Gvercinlik'in terkini veya kalesinin yikilmasini isteyecektir.

SELNIK VE YANYA'NIN FETHI


Birinci Murad zamaninda kusatilip alinamayan, fakat hicr 791 (M. 1394) yilinda Yildirim Byezid tarafindan zapt edilen Selnik, Ankara Muharebesi'nden sonra Bizans Imparatoru ile uyusmak isteyen Emir Sleyman tarafindan Bizanslilara terk edilmisti. Selnik sehrinin, Osmanlilar tarafindan ilk defa olarak fethi ve bilahare tekrar Rumlarin eline geisine dair bilgiler, Yildirim Byezid dnemi hadiseleri arasinda zikr edilmisti.

Osmanlilar'in saltanat degisikligi ve buna bagli olarak ikan taht kavgalari fitnesi ortadan kalkip tehlikeli durumlarinin dzelmesinden sonra sira daha nce ellerine gemis olan Selnik'in yeniden elde edilmesine gelmisti. Bunun iin Sultan Murad, Evrenoszdelerle Turahan Bey komutasindaki ordusuyla Selnik'i muhasara ettirmisti. Bu sirada Manuel'in oglu Andronikos, Selnik valiliginde bulunuyordu. Muhasara yznden sikintiya dsen halk, Andronikos'un muvafakati olsun olmasin, kendilerine yiyecek vermek ve sehri mamur hale getirmek sartiyla Venediklilere satmaya karar verir. Venedikliler, kendilerine sadik kalmak sartiyle Selnikliler'in tekliflerini kabul ile elli bin duka altin karsiliginda Selnik'i satin alirlar. Bylece Selnik halki, para karsiliginda kendilerini yabanci bir millete satarken, Venedikliler de kan yerine keselerinden para dkerek Ege kiyilarinin en mhim sehirlerinden birine sahip olurlar. Bu esnada zaten hasta olan Andronikos da Venedikliler'ce Mora'ya gnderir (H. 826 / M. 1423). Sultan II. Murad, Selnik'in Venedikliler'in eline gemesini istememisti. Fakat o sirada daha przl ve nemli isler oldugundan ses ikarmamis ve uygun bir zaman gzetlemeyi uygun grmst. Sultan Murad, 1426 yilinda Ayasolug'a giderek orada bulundugu sirada Midilli, Sakiz ve Rodos ile eski antlasmalari yeniledigi zaman Venediklilerin Selnik'i almalarindan dolayi bunlarla olan muahedeyi yenilemeyerek Venedik elisini geri evirmisti. Padisah, buradaki islermi yoluna koyduktan sonra Edirne'ye dner. Venedikliler yeni bir heyet gndererek muahedeleri yenilemek istedilerse de padisah: "Selnik, babamdan kalma mlkmdr. Byk babam Byezid bazusunun kuvvetiyle burasini Rumlardan aldi, eger oranin idaresi Rumlarin elinde bulunsaydi, bunlara haksizlik ettigimi belki iddia edebilirlerdi. Siz ise Italya'dan gelen Latinlersiniz. Buralara sokulmaniza sebep ne? Ya arzunuzla oradan .ekiliniz, ya da hemen gelirim" cevabini verir. Bylece eliler bir is gremeden geriye dnerler. Osmanlilar'in bu sekildeki kesin tutumu zerine Venedikliler, ilk gnlerden itibaren isi diplomatik yollarla ve grltsz atlatmaya alisirlar. Sultan Murad'a defalarca eli gnderirler ama bu abalarin hi birisi Sultan Murad'i bu oldu bitti karsisinda yumusatamaz. Bu arada Venedikliler, sehrin zapti kadar garip ve tuhaf olan bir muameleye bas vurarak bizzat Bizanslilarin tavassutunu temin ederler. Padisah, imparatorun bu tavassutunu ok garip bulmustu. Ioannis'in gndermis oldugu Nikola de Gona ve Frangopulos adlarindaki elilerine, sayet Selnik imparatora ait olsaydi orayi hi bir zaman zapt etmek istemeyecegini, fakat Venediklilerin, imparatorun arazisi ile kendi topraklan arasina yerlesmesine de msaade edemeyecegini syleyerek anlari da geri gnderir. Bu mzakereler esnasinda sefer hazirliklarini da ihmal etmeyen Sultan Murad, 1430 senesi Subatinin ortalarinda Edirne'den Serez'e gelir. Burada Anadolu Beylerbeyi olan Hamza Bey komutasindaki Anadolu kuvvetleri ile Sinan Bey komutasindaki Rumeli kuvvetlerini bir araya getirir. Kendisi Serez'de kalarak Hamza Bey'i ileriye gnderir. Btn kusatma hazirliklari yapildiktan sonra Venedik valisinden sehrin teslimini ister. Fakat Venedik valisi bunu red eder. Bunun zerine Hamza Bey sehri topla dvmeye baslar. Selnikliler, Venedikliler'den donanma ve yardim istedilerse de bu yardim gereklesmedi. Muhasara karargahina gelen Sultan Murad, sehrin bir an nce dsmesini istiyordu. Venedikliler Rumlara itimad edemediklerinden kendi askerlerini Rumlarin arasina dagitmislardi. Bu sekilde sehir mdafaa edilirken Rumlarin gevsekligini ve icabinda karsi tarafla anlasmalarini nlemeyi dsnyorlardi. Umumi hcumla alindigi takdirde sehrin zarar ve tahribata ugrayacagini hesaplayan Hamza Bey, hem buna mani olmak, hem de fazla zahmet ekilmeden fethi mmkn kilmak iin surlardan ieriye adamlar soktu. Sayet Venedikliler, Rumlardan gelebilecek bir hainligin

nn almak zere nceden gerekli tedbirleri almamis olsalardi belki de Hamza Bey'in adamlari gayelerine ulasacaklardi. Buna meydan vermemek dsncesi ile Venedikliler, her Rum askerinin yanina degisik memleketlerden cretle topladiklari adamlardan kurulu yagmaci (Butineur) denilen askerden birini koymuslardi. Ayrica Hamza'nin oklarinin ucuna mektuplar sararak Rumlari sehir kapilarini amaya tesvik etmesi, buna karsilik kendilerine hrriyet ve himaye vaad etmesi de bir sonu vermedi. nk Venediklilerin ok siki tedbirler almalari zerine sehre sokulan adamlarla ieriye firlatilan mektuplarin, Rumlar zerindeki tesirleri nlenmisti. 26 Subat gecesi meydana gelen depremde halk byk bir heyecan yasadi. Fakat Venediklilerin abasi sonucunda bu korku ve heyecan giderilerek mdafaa daha bir g kazandi. Rumlar, Venediklilere mecburen itaat ediyorlardi. Hamza Bey'in tekliflerini kabul etmeyen Venedikliler'e karsi padisah, hcuma karar verir. Bu, sehrin zapt edildigi zaman, det oldugu zere yagmaya ugramasi demekti. Hkmdar byle bir karar almak zorunda kalmisti. nk daha nceki btn baris ve teslim agrilari cevapsiz kalmisti. 28 Subat'i 1 Mart'a baglayan gece, Selnik halki arasinda genel hcumun ertesi gn yapilacagi sylentileri dolasmaya baslar. Bunun zerine halk, kalabalik topluluklar halinde kiliselerde toplanmaya basladi. En fazla kalabalik ise Aziz Dimitrios'un tabutu bulunan ve iinde devamli olarak "kutsal yag" akan kilisede toplanmisti. O gn aksama dogru, Osmanlilar'in, limandaki Venedik kadirgasini yakmasi, Venedikliler arasinda byk bir korkunun meydana gelmesine sebep oldu. Bu yzden btn askerlerini kaleden ekip gemilere bindirdiler. Venediklilerin, sehrin savunmasindan ayrilmalari, Rumlari bsbtn perisan etmisti. Bu yzden onlardan da bulunduklari mevzileri terk edenler oldu. Ertesi gn safakla baslayan genel hcum sonunda Osmanli askeri sehre girmeye basladi. Bu esnada Selnik halkindan bazilari, gruplar halinde Venedik kadirgalarina binmek istedilerse de bunlar, Venedikliler tarafindan gemilere alinmazlar. Selnik sehrini para karsiligi alan Venedikliler, sadece sehrin ticaretini dsnyorlardi. Zira Selnik, Ege Denizi'nde ticar mevkii parlak bir sehirdi. Fakat orada barinamayacaklarini anladiklari zaman dindaslari olan Rumlari, Mslman olan Osmanlilar'a terk etmekten ekinmemislerdi. yle anlasiliyor ki sehrin umum bir hcumla alinacagi sylentileri bosu bosuna ikarilmis bir iddia degildi. Zira Mart ayinin ikinci gn sato tarafindan yapilan siddetli bir hcum ve merdivenlerle zerlerine ikilan surlarin isgali sonunda, kale kapilarinin ailmasi ile sehir zapt edildi (27 Receb 833/2 Mart 1430). Selnik'in dsmesi, Avrupa ve bilhassa Venedik'te byk zntlere sebep olmustu. Selnik zapt edilince Sultan Murad, Vardar Yenicesi ile diger sehirlerden Trk aileler getirterek buraya iskn ettirir. Bu politikasi ile o, sehrin Mslman Trk hviyeti kazanmasina alisiyordu. O, sadece iskn ile yetinmiyerek buraya yerlestirilenler iin bazi imknlar da sagliyordu. Bu sebeple Aya Dimitri (Sen Dimitrios) kilisesi hari olmak zere diger btn kiliseleri camiye tahvil ettirir. Hammer'in ifadesine gre bazi kiliseleri de yiktirip onlarin malzemesinden sehrin ortasinda bir Trk hamami yaptirir. Bylece Mslmanlarin rahat ibadet etmeleri ve diger sosyal tesislerden istifade etmelerini saglamisti. Osmanli kaynaklan, Selnik'in kirk gnlk bir kusatma sonunda zapt edildigini yazarlarsa da yabanci kaynaklarda buranin daha kisa bir srede zaptedildigi bildirilmektedir. Subat

ortalarinda baslayan kusatma, 2 Mart'ta sona erdigine gre bu srenin ok daha az oldugu anlasilmaktadir. Selnik muhasarasi devam ederken, Amiral Andrea Moceniko komutasindaki Venedik donanmasi, Gelibolu'yu zapt etmek iin ugrastiysa da bunda basarili olamadigi gibi gemi bakimindan da zayiata ugradi. Zira henz emekleme durumunda bulunmasina ragmen Osmanli donanmasi, onlarin basarili olmasina ve Gelibolu'yu ele geirmelerine engel olmustu. Amiral Moceniko'nun yerine geen Silvestr Morisini Selnik'in intikamini almak iin 1431 yilinda anakkale bogazinin Anadolu yakasindaki istihkamlara ani bir baskinda bulunarak ele geirdigi muhafizlari ldrms, surlarini da tahrib etmisti. Bundan sonra Sultan Murad ile Venedikliler arasinda Gelibolu'da bir muahede imzalanir. Bu muahede ile Selnik'in Osmanlilar'a terk edildigi belgelendirilip kabul ediliyordu. Dukas'in ifadesine gre Venedikliler, Egriboz adasinin Osmanlilar tarafindan zapt edilmesinden korktuklari iin byle bir baris teklifinde bulunmuslardi. Selnik'in zaptindan takriben bir buuk sene sonra 13 Safer 835 (9 Ekim 1431)'de Yanya Osmanli topraklarina katildi. Yildirim Byezid zamanindan beri Yunanistan'in Epir blgesinde Latin kkenli despotlar vardi. Osmanlilarin yksek hkimiyeti altinda bulunan ve merkezi Yanya olan Epir despotu Karlotoi (Carlo Tocco) lnce ogullari arasinda hkimiyet mcadelesi bas gstermisti. Bunlardan Memnon adindaki ogul, Osmanlilar'dan yardim ister. Bunun zerine Sultan Murad, Karaca Pasa komutasinda gnderdigi kuvvetler ile Memnon'a yardim edip onu arzusuna kavusturur. Bununla beraber yerli Ruro halki, ogullar arasinda meydana gelen bu mcadele ile Latinlerden memnun degildir. Bu yzden aradan fazla bir zaman gemeden Yanya halkinin ileri gelenlerinin meydana getirdigi bir heyet, o siralarda Selnik civarinda bulunan Sultan Murad'i ziyaret eder. Heyet, halkin hrriyetine, rf, det ve ibadetlerine dokunmayacagina dair Sultan Murad'dan bir ferman aldiktan sonra sehrin anahtarlarini kendisine teslim eder. Sultan Murad, Yanya'yi teslim almak iin Karaca Pasa'yi grevlendirir. Karaca Pasa'nin sehri teslim almasindan sonra buraya da Trkler iskn edilir. Yanya'nin baris (sulh) yolu ile alinmasi ve zellikle halkin istegiyle Osmanli idaresinin kabul edilmesi, Osmanli idare ve adaletinin, Balkan halklari zerinde nasil iyi bir tesir meydana getirdiginin gstergesidir. Kendi dindaslari olan Latinlerin zulm ve ekismesinden bikan halk, adalet ve hak sinasliklarina gvendikleri Osmanliya baglanmayi tercih etmisti.

BALKANLAR'DAKI YENI OLAYLAR


Macarlar, eskiden beri Balkanlar'daki milletlerin Osmanlilar'a karsi tavir koymalarini istiyor ve kendilerini blge halklarinin bir esit hmisi kabul ediyorlardi. Bu yzden, Eflk ve Sirbistan'in Osmanlilar'la olan baglantilarini kesmekte kakarli grnyorlardi. Durumun nezaketini bilen Osmanli devlet adamlari da buna karsi tedbir almakta gecikmiyorlardi. Onun iin de zaman zaman atismalar meydana geliyordu. Bu atisma ve anlasmazliklara ilaveten blgede i karisikliklarda srp gidiyordu. Devamli karisikliklara sebep olan blgedeki olaylari Eflk ve Sirbistan hadiseleri olmak zere iki kisma ayirmak mmkndr.

EFLK HDISELERI
Eflk'in shretli voyvodasi Mira'nin lmnden sonra blge, senelerce srecek olan i karisikliklara sahne olacaktir. Bu mcadeleler esnasinda voyvodalarin bazilari Macarlar, bazilari da Osmanlilar'dan yardim greceklerdir. Eflk'taki i mcadele Mira'nin kardesinin

ocuklari olan Dan'lilar ve Mira'nin oglu Vlad Drakula'nin torunlari olan Drakul'lular arasinda cereyan ediyordu. Bu mcadeleler sebebiyle voyvodalar makamlarini yeterince saglama alamadiklari gibi bu dnem Eflk kaynaklari da kifayetsiz olduklari iin voyvodalarin saltanat tarihlerinde karisikliklar bulunmaktadir. Mira'nin lmnden sonra kardesinin oglu Dan, Eflk voyvodasi olmustu. Fakat bu voyvoda, Bogdan prensinin yardimini alan Vlad Drakul tarafindan ldrlr. Dan'in oglu Osmanlilar'dan yardim istedigi iin kendisine yardim edildiyse de bunda iyi bir basari saglanamadi. Bu yzden bu da babasi gibi Vlad tarafindan ldrlr(1431). Vlad, bu cesareti, Macarlarin ve bilhassa Sigismond'un kendisini himaye etmesinden aliyordu. Dukas ve Hammer'in ifadelerine gre Eflk Beyi (voyvodasi) Vlad, ya insafsiz ve zlimliginden veya Sigismond'un kendisine verdigi Dragon nisanindan dolayi Drakul (Efll dilinde hilekr, Seytan) lakabi ile aniliyordu. Vlad, btn bu himayelere ragmen Sigismond'un kendisini Trklerin elinden kurtaramayacagini dsnerek rakiplerine galip gelmekle birlikte Osmanlilar'a da sokularak grnste onlara olan bagliligini gstermek istiyordu. Filhakika Vlad Drakul, Osmanli hkmdarinin, Karaman seferine hareket edecegi esnada bizzat Bursa'ya kadar gelerek bagliligini arz ve Sultan Murad'in Macaristan'a yapacagi seferlerde kendisine her trl kolayligi gsterecegini vaad ettigi gibi byle bir seferde Osmanli ordusuna klavuzluk edecegini de taahhud eder. Bu arz-i ubdiyetten memnun olan Sultan Murad, onu tekrar lkesine gnderir. Byk bir idar ve diplomatik tecrbeye sahip olan Osmanli devlet erkni, Vlad'in iki yzllgn ok iyi biliyordu. Bu sebeple onun Macarlarla olan mnasebetlerini bozmak iin ayni sene (1432), yanina asker vererek onu Transilvanya'ya akin yapmaya memur eder. Bu sekilde, Vlad Drakul vasitasiyle Macarlara byk bir darbe indiren Sultan Murad, bilahare Macarlarla dostlugu yenilemek ister. Zira Sultan Murad, Macaristan ile dosta mnasebetlerin faydali olacagini dsnr. Bu sebeple Imparatorun bulundugu Bl sehrine tantanali bir elilik heyeti gnderir. Sigismond, heyeti Bas kilisede ve btn hkmdarlik alametleri zerinde bulundugu halde kabul eder. Bu elilik erknindan on iki kisi ilerleyerek Imparatora altin sikkelerle dolu on iki altin kupa, bir takimi sirma islemeli, bir takimi da kiymetli taslarla ssl ipekli elbiseler sunar. Bylece mtareke yenilendikten sonra Sigismond, Sultan Murad'in elilerini gayet sahane bir surette taltifederek birok hediyelerle Padisahlarina gnderir (Kasim 1433).

SIRBISTAN HDISELERI
Eflk voyvodasi Vlad Drakul gibi Sirp despotu Jorj Brankovi te Macarlara dayanip onlardan yararlanmak istiyordu. Zaten Macarlar da Sirp despotunu Osmanlilar aleyhine tesvikten geri kalmiyorlardi. Sirbistan'in iki nemli sehrinden Belgrad'in Macarlar, Gvercinlik'in de Osmanlilar elinde bulunmasindan dolayi her iki devletin Sirbistan zerindeki dikkatleri daha fazla hassasiyet kazanmisti. Sirp despotunun Osmanli Devleti'ne sadik grnmesine ragmen el altindan da Osmanlilar'in aleyhindeki bazi hareketleri, skp Sancak Beyi Ishak Bey tarafindan haber alinip merkeze bildirildiginden, onun komutasindaki bir ordu ile Sirbistan ilerine dogru bir akin yapilir. Bu akinla, Sirp despotunun Macarlarla olan alkasini kesmek ve Osmanlilar'a olan bagliligini glendirme hedeflenmisti. Ishak Bey komutasindaki Osmanli ordusunun Sirbistan ortalarina kadar bir akin yapmasi, Sirp despotu Brankovi'i telaslandirir. Bu yzden Macarlarla olan mnasebetlerini kesmeyi ve kizi Marya (Mara)'yi Osmanli hkmdarina zevce olarak vermeyi kabul ederek barisi saglayabildi. Sarica Pasa, Osmanlilara olan baglilik yeminini ettirmek ve padisahin nisanlisini getirmek

zere Jorj Brankovi'in sarayina gider. Bununla beraber yine ayni sene (1433) iinde, Evrenoszde Ali Bey'in Macaristan'a yaptigi bir akinda basarili olamamasi, Brankovi'i yeniden Macarlarla mnasebetlerini gelistirmeye yneltir. Hatta kizini padisaha nisanlamis olmasina ragmen onun henz kk oldugunu ileri srerek dgnn yapilmasini da tehir eder. Iki yzl harekette Eflk voyvodasindan da usta davranan Jorj Brankovi, Macar Krali Sigismond ile birlikte Karamanoglu Ibrahim Bey'le gizlice anlasarak onu, Osmanlilar aleyhine kiskirtmaya ve bir takim faaliyetlerde bulunmaya sevkeder. Bundan cesaret alan Ibrahim Bey, Osmanli lkesine saldiracak ve bazi yerleri ele geirecektir. Fakat ileride de bahs edilecegi gibi Sultan Murad, Karamanoglu Ibrahim Bey'in hakkindan geldikten sonra tekrar Rumeliye dnecektir. Durumun kendi aleyhindeki vehametini grmekte gecikmeyen Brankovi, padisahin hiddetini teskin ile dikkatini baska seyler zerine ekebilmek iin kizi Mara'yi aldirmasi istirhaminda bulunacaktir. Sultan Murad, pasalarini toplayip kendileri ile bu durumu grsnce pasalar "almak gerek sultanim" demislerdi. Bunun zerine sultan da "tedarik neyse edin" diyerek Kizlaragasi Reyhan Aga ve Oru Bey ile Sirp sinirlari zerinde toplanmis olan askerin komutani Ishak Bey'in esini gelini almak zere bir heyetle skp'e, oradan da Semendire'ye gnderir. sikpasazde hadiseyi su ifadelerle nakl eder: "Bir ka gnlk yol kalinca Vilk oglu, kfir beylerinin hatunlarini karsi gnderdi. Acayip konukluklar eyledi. Gayet iyi tazimle Semendire'ye getirdiler. Onda dahi nihayetsiz konukluklar etti. eyizinin hesabini yazmislar. Defterini zbek Aga'ya verdiler. Vilk oglu demis ki: "Ben eyizi kizima vermedim, Hnkra verdim, dilerse bu criyesine versin, dilerse gayri criyesine versin". Elhasil kizi Edirne'ye getirdiler. hnkr kendine dgn etmedi. "Bir sipahi kfirin kizina ne dgn gerek" dedi. Ve her ne kim Vilk oglu dedi, onu Hnkr'a dediler. Hnkr eder "Benim criyelerime verecegim yok mudur ki onun kizinin eyizini vereyin." dedi. Hi nesne kabul etmedi. Geri eyizini ol kiza verdi. Bir sehl zaman durdu, Bursa'ya gnderdi. Isfendiyar kizi dahi Bursa'da idi, onu Edirne'ye getirdi." Jorj Brankovi, mutad merasimle, kizini Osmanli sarayina gtrmek zere gelen heyete teslim eder. Edirne'ye gelen Mara oradan da Bursa'ya gnderilir. Sultan Murad, kizi Mara'yi Edirne'ye gndermis olan Jorj Brankovi'e pek gvenemiyordu. Bu sebeple Sirp despotu ile Eflk voyvodasinin Macarlar'la arasini iyice aarak kendisine baglanmalarini saglamak iin Macaristan harektina katilmalarini emr eder. Padisahin emri geregince Jorj Brankovi ve Vlad Drakul 1438'deki Macaristan akinina katilirlar. Her iki hkmdarin Evrenoszde Ali Bey komutasindaki akinci kuvvetlerine iltihaklarini mteakip Demirkapi zerinden Tuna nehri silir. Birbuuk ay kadar sren akinlar esnasinda, Transilvanya'da bazi sehirler zapt ve kaleler de tahrib edilir. Bu akinlar esnasinda birok ganimet elde edilir. Sultan Murad, 1438 kisinda Brankovi'in kizi Mara ile evlendi. Bununla beraber Sirbistan hududundaki Trk kuvvetlerinin komutani olan Ishak Bey'den aldigi raporlar, kayinpederine itimad edilemeyecegini gsteren delillerle dolu idi. Sultan Murad, mstereken icra edilen Transilvanya akinina ragmen Macarlarla aralarinin ailmadigini grnce, Sirbistan problemine kesin bir zm getirme kararma varir. Buna gre Karamanoglu'nu tahrik edenlerden birisi daha btnyle ortadan kalkacakti. Sultan Murad, Brankovi'in, Semendire'nin anahtarlari ile birlikte Edirne'ye gelmesini emr eder. Brankovi, itaat edecek yerde, byk oglu Greguar'i Semendire'nin tahkim ve

mdafaasina memur eder. Kendisi de diger oglu Lazar'i yanina alarak Sigismond'a halef olan Albert'e siginir. Sultan Murad, Brankovi gibi Eflk Voyvodasini da davet etmisti. Voyvoda Drakul, Jorj Brankovi'i taklid etmeyerek padisahin dvetine icabet eder. Vlad Drakul, ordugha gelince yakalanarak Edirne'ye gnderilir. Edirne'den de Gelibolu'ya yollanarak haps edildiyse de iki oglunu rehin olarak birakmayi kabul ettiginden hapiste uzun sre tutulmayarak serbest birakildi. Vlad Drakul lkesine dnerek yine eski makamina geer. Sultan Murad, Sirbistan isini kesin bir sonuca baglamak iin Semendire zerine kuvvet sevk eder. Brankovi'in oglu tarafindan mdafaa edilen Semendire, ay mddetle kusatilir. Bu esnada, Sirbistan islerini ok iyi bilen Ishak Bey, hacdan dnnce kusatmanin siddeti artirilir. Bu siddetli kusatmaya tahamml edemeyen Semendire, 1439 yilinda teslim olur. Asikpasazde, sehrin fethinden hemen sonra onun Mslman Trk sehri haline getirilmesi iin kadi tayin edildigini, Cuma namazinin kilindigini ve hisarina asker kondugunu yazar. Sehri mdafaa edenlerle birlikte esir dsen Greguar, daha nce rehine olarak Edirne'ye gnderilmis bulunan kardesi Stefan ile birlikte Tokat'a yollanarak hapsedilir. Semendire muhasarasi devam ederken bir Macar ordusu sehrin imdadina geldiyse de Ishak Bey ile Timurtas Pasaoglu Osman elebi tarafindan maglub edildikten baska Macaristan'a da akinlar dzenlendi. Osmanlilar bu sefer esnasinda pek ok esir ve ganimet aldilar. Seferde bizzat bulunmus olan tarihi sikpasazde, "esirlerin sayisinin ok fazla oldugunu, kendisinin bile bes esir satin aldigini, esirlerin fazlaligi sebebiyle fiyatlarinin dstgn, hatta bir askerin, gzel bir cariyeyi bir ift izme ile mbadele (degistirdigini) ettigini" yazar. Sultan Murad, bu sefer esnasinda, eteklerinde kuruldugu dagin madenlerinin oklugundan dolayi "Sehirler anasi" diye adlandirilan Novaberda'yi bizzat kendisi yeniden feth ederek ele geirdi (1439). Bylece Sirbistan'in diger sehir ve yerleri de zapt edilmis oluyordu. Novaberda, daha nce zapt edilmis ise de fetret dneminde tekrar Sirplara iade edilmisti. Maden ocaklari ile meshur olan Novaberda, asirlarca Osmanli ordusunun mermi ihtiyacini kullanmada hizmet grmst. Sirbistan'a karsi yapilan hareket, Bosna Krali Tvartko'yu korkuttugundan, Osmanli hazinesine daha nce vermekte oldugu yirmi bin duka altini yirmi bes bine ikarmisti.

BELGRAD'lN MUHASARASI
Tarih kronoloji itibari ile Karaman seferinden sonra olmasina ragmen, olaylarin akisi iinde Sirbistan hadiseleri ile yakin ilgisinden dolayi bu muhasaradan bahs edildikten sonra, Karaman olaylarina temas edilecektir. Sirbistan'in fethinden sonra Belgrad iin de bir seyler yapmak gerekiyordu. Zira o siralarda Macar hkimiyetinde olmakla beraber Belgrad, gerekte bir Sirp sehri idi. Filhakika o tarihlerde Bohemya'da meydana gelen krallik mcadelesi ile Alman Imparatoru ve Macaristan Krali Albert'in lmnden dolayi meydana gelen ekismeler, Sultan Murad'i dsncesini gereklestirmeye yneltmisti. O, bu sehrin stratejik durumunu ok iyi biliyordu. Bunun iin de "Belgrad, Engrs vilayetinin kapisidir" diyerek onun asker nemini ortaya koyuyordu. Sultan Murad, Belgrad'i muhasara iin nce Evrenosoglu Ali Bey komutasinda bir ordu gnderdi. Arkasindan bizzat kendisi de bu kusatmaya istirak etti. Kusatma hem karadan hem

de nehirden yapiliyordu. Osmanli toplari kaleyi dvmeye baslayinca ondan byk bir parayi yikip bir gedik atilar. Osmanli birlikleri buradan ieri daldilarsa da siddetli bir mukavemetle karsilastilar. Sehri Zovan adinda Raguza'li bir rahip mdafaa ediyordu. Evrenosoglu kusatmayi kaldirmadi. Surun etrafindaki hendek kenarina kadar byk bir siper kazdirdi. Bu arada kale burlarindan, kendisini rahatsiz edenleri de kairdi. Polonya Krali iken ayni zamanda Macaristan kralligina da getirilmis olan Viladislas, Sultan Murad'dan kusatmayi kaldirmasini rica etmis ise de buna pek aldiris edilmedi. Bu siralarda Macaristan ilerine dogru da akinlar devam ediyordu. Fakat alti ay kadar devam eden Belgrad kusatmasi, zamanin uzamasindan dolayi kaldmldi.

KARAMAN SEFERI
Murad Bey'in destegi sayesinde idareyi elde edip is basina gelmis olmasina ragmen, Karamanlilar'in, Osmanlilar'a karsi takib ettikleri tarih ve daim dsmanlik siyasetine devam etmekte mahzur grmeyen Ibrahim Bey, mevkiini ve yerini kuvvetlendirdikten sonra Sirp despotu ve Macarlar'la ittifak ederek Osmanlilar'in aleyhindeki faaliyetlerine baslar. Osmanlilarin, Rumeli'deki sIkIsik durumlarindan devamli olarak istifade etmeyi adeta bir prensip haline getiren Karamanlilar, bu sefer de rollerini Ibrahim Bey vasitasiyle oynuyorlardi. Evrenoszde Ali Bey'in, Macaristan'a yaptigi bir akinda muvaffak olamamasi zerine, Balkanlar'daki Hiristiyanlarla is birligine giren Ibrahim Bey, 1433 senesinde de Sirp ve Macarlar'la birleserek Osmanlilar'in aleyhinde bir ittifak kurmustu. Karsilikli anlasmalar geregince Macarlar ile Sirp despotunun Tuna'yi geip Gvercinlik (Kolambac) kalesine taarruzlari esnasinda Karamanoglu Ibrahim Bey de Beysehir'den sonra Hamideli'ni isgal etmeye baslayarak bu sancagin beyi olan Sarabdar Ilyas'i esir almisti. Rumeli islerinin kritik bir vaziyet arz etmesinden dolayi yerinden ayrilamayan Murad Bey, her iki tarafi da tarassut ediyordu. Bununla beraber Rumeli'ndeki isler yznden Edirne'yi birakip Karamanoglu'nun zerine gidemiyordu. Karamanoglu da bunu bildigi iin isgal sahasini gittike genisletmeye alisiyordu. Sultan Murad, Sinan Pasa komutasinda bir ordu sevk ederek Macarlari maglub eder. Maglub olan Macarlar'dan bir kismi Tuna nehrinde bogulurken krallari da zor kurtulmustu (1433). Sultan Murad, Gvercinlik nnde kazanilan bu zaferden sonra Rumeli'ndeki vaziyetin dzeldigini grnce vezir Saruca Pasa'yi Edirne muhafazasinda birakarak Karamanoglu'nun zerine yrr. Aksehir, Konya ve Beysehri'ni alan Sultan Murad, Bozkir'a kadar gidip Karamanoglu'nu takib eder. Yaninda bulunan Karamanoglu Isa Bey'i de Karaman hkmdari ilan edip, Ibrahim'i sonuna kadar takib edecegini aika ortaya koyar. Buna karsilik Ibrahim Bey, limlerden Mevln Hamza vsitasiyle zr dileyerek barisa talib olur. Padisahi bu konuda ikna etmek iin Mevln Hamza, epey dil dker. Bunun zerine Sultan Murad: "Senin hatirin iin gnahindan vaz geelim, fakat onun bu makama gelmesi bizim yardimimizla olmustur. Simdi onu azl ederek biraderi Isa Bey'i Karaman Bey'i yapmayi uygun grdm" deyince Mevln Hamza, Padisahin ayaklarina kapanarak onu dsncesinden vaz geirir. Sonunda is, Osmanlilar'dan aldigi yerleri iad etmekle tatliya baglanir. Sultan Murad, Skrllah'i (Behcet't-Tevnh adli eserin mellifi) Karamanoglu'na eli olarak gnderir.

Osmanlilar'a karsi giristigi tecavzden dersini aldiktan kisa bir mddet sonra Dulkadirogullan'na ait Kayseri'yi zapt etmesi, Ibrahim zerine yeniden kuvvet gnderilmesine sebep oldu. Bu son gelismeler karsisinda Macarlar'la ayni zamanda hareket eden Sultan Murad, Macarlar'in maglubiyeti zerine 1437 baharinda tabi mttefiki Dulkadirlilarla beraber dogudan ve batidan Karaman lkesine taarruz eder. Tokat'tan yola ikan kuvvetli bir Osmanli ordusu, Maras Bey'i Dulkadirli Sleyman Bey'le birlikte Kayseri'yi kusatirken, Murad Bey de Rumeli ve Anadolu kuvvetleri ile Aksehir'e girer. Bylece Karamanlilari, isgal ettikleri yerlerden ikarir. Ibrahim Bey, Ikinci Murad'in kiz kardesi olan haniminin ricalari zerine bu sefer de af edilir. Daha nce de belirtildigi gibi Sultan Murad, kizkardeslerinden birini de Karamanoglu Ibrahim Bey'in kardesi olan Isa Bey ile evlendirmisti. Isa Bey, Ikinci Murad tarafindan Hamideli sancakbeyligine getirilmisti. Karaman Devleti'nin yanibasindaki bir Osmanli sancaginin basina, Ibrahim Bey'in en byk rakibinin getirilmis olmasi onu rktmst. Bu korku yznden olsa gerek ki, 1437 yili sonlarina dogru Ibrahim Bey, kardesi Isa Bey ile giristigi bir vurusmada onu ldrr. Bu arada, Osmanlilar'in Dulkadirogullari'ni himaye etmesini bir trl hazmedemeyen Memlklular, Karamanoglu'nun Osmanlilar karsisinda ezilmesinden dolayi endiseye kapilirlar. Zira bu, Osmanlilarin tek baslarina Anadolu'nun hkimi durumuna gelmeleri, ve Anadolu'da kendilerine ait olan topraklarin kaybi demekti. Osmanlilar ile Memlklular arasinda Karaman ve Dulkadir gibi tampon devletlerin bulunmasi, Memlk Devleti iin bir garanti olarak grlyordu. Bunlarin, Anadolu'da Osmanlilari ezip ortadan kaldirmalari imknsizdi. Fakat ftuhati olan ve dnyanin en msait jeopolitik mevkiinde yerlesmis bulunan Osmanlilarin Memlklulari ezmesi imkn dahilinde idi. Bu durumu bilen Memlk idarecileri, Osmanlilarla savasmak zere bizzat sultanlarinin sefere ikmasini bile dsnmslerdi. Fakat Sultan Murad'in Anadolu'da kalmayip Rumeli'ye gemek zere oldugu haberinin gelmesi zerine sultan bu tasavvurundan vazgeer. Bununla beraber Suriye valisine Anadolu islerine ok dikkat etmesi emrini verir.

SAHRUH'A KARSI TAKIP EDILEN OSMANLI SIYASETI


Sultan Murad, dedesi Yildirim Byezid zamaninda oldugu gibi bir anda kendisinin de yeni bir tehlike ile karsi karsiya geldigini grr. Btn bati Hiristiyan dnyasini sevince bogan bu tehlike, dogudan geliyordu. Venedik gibi bazi Hiristiyan devletler ise bu tehlikeyi bir silah gibi kullanarak bazi Osmanli sehirlerini istila midine bile kapilmislardi. Timur'un ok dindar oldugu sylenen oglu Sahruh (1404-1447), Anadolu ve Iran'da babasi tarafindan tesis edilen fli durumu yeniden iade etmek arzusunda oldugundan Anadolu'daki olaylari yakindan takib ediyor ve mektuplari ile bazi durumlari tasvib etmedigini bildiriyordu. br taraftan, nce Timur'un sonra da Sahruh'un destegini saglayan Akkoyunlu Bey'i Karaylk Osman Bey, ona bir mektup gndermisti. Mektubunda Anadolu beylerinden Karamanoglu Mehmed Bey, Isfendiyar Bey, Hamidoglu Hseyin, Cneydoglu Hamza ve Dulkadir Bey Sleyman ile Birlikte Bizans ve Trabzon imparatorlari da dahil olmak zere Grc meliklerinin de emrine girmek iin kendisini beklediklerini yazmisti. Timur'un yaptigi tahribati unutmayan Osmanlilar, iislerinin karisik olmasina ragmen, kudretini devam ettiren Sahruh'un lmne kadar (1447) ona aiktan aiga cephe almaktan

uzak durmuslardi. Sultan Ikinci Murad, Memlk ve Karakoyunlular gibi Timurlulara kafa tutmayi dsnmyordu. O, dedesi zamanindaki Timur hadisesinden iyi bir ders almisa benziyordu. Sultan Murad, Memlk Devleti ile de iyi geinmeye dikkat ediyordu. Bu devletin, Anadolu siyasetine karsi kt bir tavir takinmamaya itina ediyor, onlarin ogu zaman Osmanlilar'in tabii olan Karaman ve Dulkadirogullari'nin islerine mdahale etmelerine ses ikarmiyordu. Zira o, Balkanlar'in ve Anadolu'nun mutlak hkimi olmadan, bu lkelerdeki tabi devletleri ortadan kaldirmadan, Timurlular ve Memlklular gibi kudretli Mslman dogu devletleri ile, sonunun nereye varacagi ve nasil bitecegi belli olmayan bir mcadeleye girmenin hi bir faydasi olmayacagini biliyordu. Btn Anadolu topraklari zerinde metbluk iddiasinda bulunan Sahruh, Memlklularin, Anadolu siyasetine karsi aik bir sekilde cephe aliyordu. 1437 yilina kadar Memlk yneticilerinin Osmanlilarla hemen hemen hibir ihtilafi olmadi. Hatta Sahruh, Anadolu'ya girince bunlar, drt elle Osmanli dostluguna sarildilar. Karamanoglu Ibrahim Bey de bu yzden onlara karsi cephe aldi. Zira bir Osmanli Memlk ittifaki demek Karaman Beyligi'nin haritadan silinmesi demekti. Sahruh'un, 17 Eyll 1429'da Selmas Meydan savasinda Karakoyunlularla mttefiklerini perisan etmesi ile Anadolu ve Suriye yollari btn genislikleri ile onun nnde ailmis bulunuyorlardi. O zamana kadar Sahruh'un aleyhinde olabilecek herhangi bir faaliyette bulunmamakla beraber Sultan II. Murad, bu durumdan endise duyuyordu. Sultan Murad'in bu endisesinin farkina varan Venedik, bu tehdidi siyas bir manevra ile kendi lehine evirmeye yeltendi ise de Sultan Murad'dan istedigini elde edemedi. Sahruh'un, adi geen savasi kazanmasi, Misir'da da byk endiselere sebep olmustu. Buna karsilik Osmanli Memlk yakinlasmasi daha bir perinlenmis grnyordu. Sahruh'un Herat'a dnmesi ile bu iki byk devlet rahat nefes aldilar. Sahruh'un nc Azerbaycan seferine ikmasi (1435), Osmanlilarca yeni bir tehlikenin isareti olarak grld. Buna karsilik Avrupa'da ise byk mit ve hayaller uyandi. Zira Yildirim Byezid dneminde oldugu gibi, II. Murad'in da basina bir felketin gelmesi artik an meselesiydi. Bu da onlar iin Osmanlilar'in ortadan kalkmasi ve Avrupa'nin, Mslmanlardan temizlenmesi demekti. Karakoyunlu hkmdari Iskender Bey, Sahruh'un oglu Muhammed Cuki Mirza'nin nnden kaarak Tokat'a gelip siyas mlteci olarak Osmanlilar'a siginir. Ibn Hacer'in ifadesine gre Iskender Bey, ulak gnderip kisi Tokat'ta geirmek zere II. Murad'dan msaade ister. Bunun zerine Sultan Murad, Amasya valisi olan Yrg Pasa'ya Iskender'in lyik oldugu sekilde agirlanmasini emr eder. O, bununla da yetinmeyerek Karakoyunlu beyine on bin altin ile sirmali elbiseler, islemeli silahlar, altin egerli atlar, kle ve criyeler gndermisti. Yine padisahin buyrugu zerine Yrg Pasa da Iskender'in askerleri iin lazim olan bin kepenek, iki bin ul ve torba ile davar vesair hayvan tedarik etmisti. Bu esnada Sahruh, kalabalik ve muazzam ordusu ile Azerbaycan'da bulunuyordu. Bu ordunun tehdid sahalarinin nerelere kadar uzanacagi pek kestirilemiyordu. Iskender Bey'in Osmanlilar'a siginmasi, babasi Kara Yusuf Bey'in Yildirim Byezid'e ilticasina benziyordu. II. Murad, Iskender

Bey'i reddetmeyi hkmdarlik serefi ile mtenasib grmemekle beraber, Timurlulara bagli olan ve ikide bir ayaklanan bu Karakoyunlu hkmdarlarindan da kurtulmak istiyordu. Zira o dnemin en gl ordusuna sahip olan bu Trk Hakanligi ile sonu nereye varacagi belli olmayan bir savasa girmek istemiyordu. Baharin gelmesi, Sultan II. Murad'a bu beyi topraklarindan uzaklastirma firsatini vermisti. nk Iskender Bey'in askerleri, baharla birlikte yredeki halka saldirmaya, onlarin oluk ocuklarini esir etmeye ve mallarini ellerinden almaya baslamislardi. Bunlara engel olamayan Yrg Pasa, durumu Sultan Murad'a bildirir. Byle bir karsiliga cani sikilan Osmanli Padisahi, Anadolu Beylerbeyi olan Timurtas Pasa oglu Umur Bey'i, Iskender'in zerine gnderir. Ona, ilk nce Iskender'e memleketi gzellikle terk etmesinin bildirilmesini, bundan bir netice alinmadigi takdirde zerine varilarak zorla hudud disi edilmesini emr eder. Umur Bey, aldigi emir zerine Iskender Bey'e bir mektup yazarak memleketi terk etmesini ister. Bu mektup zerine Iskender, askerlerini alip Osmanli lkesini terk eder. Zira artik Osmanli lkesinde kalmak tehlikeli bir hal almistir. Buna, 1436 baharinda Sahruh'un btn Anadolu devletlerine onu kabul etmemeleri gerektigine dair gnderdigi mektup da ilave edilirse artik Iskender Bey iin yapilabilecek bir seyin kalmadigi anlasilir. O da Tebriz'e gidip Sahruh'a boyun egmeyi uygun grecektir. Sahruh da isi daha fazla ileri gtrmek istemez. Irkdas ve dindas devletlerle mecbur kalmadika harbe girmenin bir mnsi yoktu. O da Herat'a dner.

OSMANLI ARNAVUTLUK MNASEBETLERI


Osmanlilar, elebi Sultan Mehmed dneminde 1415 yilinda Arnavutluk'taki Kruya (Akahisar)'i yeniden ellerine geirmislerdi. Bir yil sonra da Venedikliler'le ikan anlasmazlik yznden Yuvan Kastriota'ya hcum etmislerdi. 1417'de Avlonya'yi da zapt eden Osmanlilar, ilk defa Akdeniz sahillerine ikiyorlardi. Osmanlilar'in, Arnavutluk faaliyetleri daha sonra da devam etmisti. Bu seferler sonunda Gergi Araniti ile Yuvan Kastriota, Osmanli tabiiyetini kabule mecbur olmuslardi. Bunlardan Yuvan Kastriota, aralarinda en kg Gergi Kastriota olan drt oglunu rehine olarak Sultan Murad'in yanina gndermek zorunda kalmisti. Gergi, bir i oglani olarak padisahin hizmetinde Osmanli terbiyesi grerek byms ve Iskender adini almisti. Arnavutlugun, genellikle gney ve merkez kisimlarinda yeni bir teskilat kuran Osmanlilar, kuzeyde zellikle daglik blgelerdeki kabilelere dayanan Arnavut beylerini kendilerine tabi birer senyr olarak yerlerinde birakmislardi. Bu Arnavut beyleri iinde en kuvvetli olani Ergiri sancaginin kuzeyindeki blgeye hkim olan Yuvan Kastriota idi. O da diger Arnavut beyleri gibi muayyen yillik tahsisat szn alinca Venedik tarafina dnmekten ve onlara hizmet etmekten ekinmeyerek 1428'de Venedik himayesine girer. Zaman zaman Venediklilere mracaatla oglu Iskender Bey'in bir Osmanli Beyi sifati ile Venedik arazisine saldirilan olursa kendisini bundan sorumlu tutmamalarini da rica ediyordu. Fakat Selnik'ten sonra Yuvan Ili'ne gelen Osmanli kuvvetleri, ona tekrar boyun egdirdiler. Bu arada Arnavutluk'ta kylerin timar olarak taksimi esnasinda mukavemetler grld. zellikle Ergiri blgesinde, buranin eski Arnavut senyrleri olan Thopia Zenebissi ile Gergi Araniti tatmin olunmadiklarindan siddetli bir isyan ve ayaklanmaya bas vurdular. Asilere karsi hareket eden Evrenos oglu Ali Bey, bir bogazda pusuya dsrlerek agir kayiplara ugratildi. Osmanlilar, Venedikliler'in bu isyani tahrik ettiklerini dsnyorlardi. Onun iin bu konuda Venedikliler'e ihtarda bulundular. Durumun nezaket kazanmasi zerine bizzat sefere ikan Sultan Murad, Serez'e giderek harekt sahasina yakin bulunmak istedi. Buradan da Manastir'a gelerek Rumeli Beylerbeyi Sinan Pasa ile Uc Beyleri Turhan ve Ishak Beyleri, yanlarina yenieri blkleri de katarak harekt sahasina gnderdi. Isyan bastirilarak buradaki mahsur Trkler,

muhakkak bir katliamdan kurtuldular. Venedik senatosu Osmanlilar'in ihtari zerine asilere yardim edilmemesi iin Arnavutluk'taki makamlara emirler gndermisti. O zaman daglara siginan asi Arnavut senyrleri, Macar Krali ile iliski kurdular. Kral, Balkanlar'da Osmanlilara karsi yeni bir mttefik bulduguna inanarak anlari tesvik etti. Bylece Osmanlilar'i uzun sre mesgul edecek olan Arnavutluk gailesi ortaya ikti. Gerekten de uzun bir sre gemeden Izladi savasi sirasinda (Kasim 1443) Osmanli ordusundan kaacak olan Iskender Bey, Arnavut beylerinin basina gemek suretiyle mukavemet hareketini organize edip; Kuzey Arnavutluga giden Anayol zerindeki Kocacik kalesini zapt ederek babasinin topraklarini elde etmeye ynelik faaliyetlere giristi.

IKINCI MURAD VE HALI ITTIFAKI


Belgrad kusatmasinin basarisiz bir sekilde sonulanmasi zerine baslayan ve maglubiyetlerle geen buhranli bir ka yilin verdigi cesaretle Hiristiyanlar, Osmanlilar'i Avrupa'dan atacaklarina iyice kanaat getirmislerdi. Geri Osmanlilar, dsmanin gcnden dolayi Belgrad muhasarasini kaldirmis degillerdi. Bunun sebebi, kalenin ok mstahkem olmasi, uzun sren muhasaranin sebep oldugu salgin hastaliklarin verdigi zayiatti. Hiristiyan dnyasindaki bu anlayis ve sebep oldugu birlesme, Osmanlilar tarafindan grenilmisti. Gerekten 1439 yilinda Floransa konsilinde Bizans Imparatoru VIII. Ioannis Paleologos'un istirakiyle Sark ve Garp kiliseleri arasinda "Union"un imzalanmasi, Osmanli Devleti'nde byk bir kaygi ile karsilanmisti. Osmanlilar'daki bu kaygiyi grenen Ioannis, Sultan Murad'dan ekindigi iin ona eliler gnderip bu konsilin sadece din bir sebebe dayandigini, siyas bir gayesinin bulunmadigini bildirecektir. Bizans tarihisi Dukas bu olayi syle nakl eder: "Imparator, seyahatten avdeti mnasebetiyle Murad'a eliler gnderdi. Padisaha karsi minnettarligi ile hilesiz dostlugunu arzetti. Zira bazi kimseler, Murad'i imparator aleyhine harekete sevk etmek istemisler ve padisaha "imparator, Frengistan'a gittigi vakit Frenklerle ittifak edip Frenk oldu. Bunlar, denizden ve karadan padisah aleyhine yryecekler ve Trkleri Garp vilayetlerinden ikaracaklar" demislerdi. Eliler ise bu hususta Murad'a izahat vererek imparatorun Italya'ya seyahatinin kendisine arz edildigi gibi olmadigini, kendi dinlerinin akidelerinde (inanlarinda) meydana gelen ihtilaflarin halli iin gittigini sylediler. Bylece Padisah'in fikrini tashih ettiler." Bununla beraber daha o zaman Floransa'da Osmanlilar aleyhine denizden ve karadan bir Hali seferi plni kararlastirilmisti. Imparatorun mabeyincisi J. Torzello, o zaman syle yazmakta idi: "Rumeli'nin bahis mevzuu durumu gz nne alinir ve syledigim gibi hali askeri gelirse, Allah'in inayetiyle bir ay iinde her sey halledilmis olacaktir. Rumeli zapt olunduktan sonra bir ay iinde de Arz-i Mukaddes ele geirilecektir." Gerekten muasir Trk kaynaklari, Gazavat ve Misir sultanina gnderilen Varna fetihnmesi, Floransa toplantisini buhranin baslangici olarak kabul ederler. Bilindigi gibi Sultan Ikinci Murad zamani, Osmanli Macar mcadelesinin baslama dnemidir. Geri Sirbistan, Osmanlilar tarafindan feth edilinceye kadar Macarlarla bazi atismalar olmustu. Fakat genelde Macarlar, Osmanli hareketinin kendi hududlarinin ok uzaginda bulunmasindan dolayi bunu pek nemsemiyorlardi. Fakat Sirbistan'in Osmanlilar'a ilhaki ile Osmanlilar ile Macarlar komsu iki devlet haline gelmislerdi. Bu ana kadar Macar hkimiyetinde bulunan Erdel (Transilvanya) topraklarina yapilan akinlar hari tutulacak olursa, buraya girilmemisti. Akin hareketlerinde birok arpisma olmussa da bunlar, tam anlamiyla bir fetih ve ilhak degil, fethe zemin hazirlayan harplerdi. Halbuki Belgrad zaptina tesebbs edilmekle Osmanlilar, artik Macar topraklan iin de tehlike olmaya baslamislardi.

Bu sebeple iki millet arasinda bir mcadele kainilmaz oluyordu. nk Osmanlilar "lay-i kelimetullah" gayesi ile giristikleri hareketlerini daha ileriye gtrmek, Macarlar da buna mani olmak gayesini gdyorlardi. Macarlar karsisinda, kayda deger ve maglubiyetle biten arpismalarin ilki, Mezid Bey komutasinda Transilvanya'ya yapilan akin hareketidir. 30 Zilkade 845 (18 Mart 1442)'de Mezid Bey komutasindaki bir akinci kuvveti, Transilvanya'ya girmisti. Bu birlik, mutad akinlarda bulundugu gibi Sent Imre mevkiinde de byk bir basari elde ederek Hermanstad kalesini kusatma altina almisti. Bu siralarda tarihlerimizde Yanko denilen Jan Hunyad (Hunyadi Yanos), Macarlarin Osmanlilara karsi olan savaslarinda ilk defa ortaya ikar. Jan Hunyad, Simon de Kemeny ile birlikte muhasara altinda bulunan kalenin imdadina yetisir. Mezid Bey'in, yersiz gururu yznden kaybedildigi anlasilan bu savas hakkinda Hammer su ifadeleri kullanmaktadir: "Mezid Bey, daha nceleri kazandigi basari ile gururlandigindan, anlari karsilamaya yrd. Mezid Bey, yigitlikleri ile taninmis sekin sipahilerine Hunyad'in ati ile tasidigi silahlari tarif ederek onlar hakkinda bilgi vermisti. Sipahiler de Hunyad'i l veya diri yakalayip getireceklerine sz vermisti. Casuslari vasitasiyle bunu grenmis bulunan Hunyad, atini ve silahlarim Simon de Kemeny ile degistirmisti. Simon, degistirilmis bulunan bu kiyafete aldanmis olan Trklerin hcumuna ugradi. Bu karisiklikta Simon de Kemeny en iyi askerlerinden bin kisi ile birlikte yok oldu. Fakat Hunyad'in gc ve Hermanstad muhafizlarinin bir ikisi, savasin teki tarafa (Macarlar) kazanilmasina sebep oldu." Gerekten, kaynaklarin verdigi bilgiye gre muhasarayi kaldiran Mezid Bey, Hunyad'i karsilar. Siddetli arpismada Hunyad'in arkadasi Simon bin kisi ile maktul dser. Bylece Mezid Bey, galip gelmek zere iken Hermanstad'daki kusatilmis kuvvetin bir ikis yapip harbe istirak etmesiyle iki ates arasinda kalan akincilar, yanlarinda bulunan esirleri birakmak zorunda kaldiklari gibi yirmi bin sehid vererek maglub olurlar. Bu arada Mezid Bey ile oglu da sehid olur. Elde edilen Trk esirleri vahsiyne bir iskenceye tabi tutularak ldrlrler. Hiristiyan dnyasinin kendi dininden olmayanlara karsi sergiledikleri bu vahsiyane hareket, kendi eserlerinde syle nakl edilir: "nden ve arkadan hcuma ugrayan Trkler, arkalarinda tasidiklari esirleri dsmana terk ve yirmi bin ly birakarak kamaya basladilar. Mezid Bey ile oglu ldler. Hunyad, dsmanini takipten dnnce, galipler tarafindan getirilmekte olan esirleri kendisi sofrada bulundugu halde vahsiyne bir eglence olmak zere gzleri nnde ldrtt. Macarlarin kayiplari sadece bin kadardi. Hunyad, daglar zerinde Trk baslarindan tepeler yaptirarak Kizil kule geidinden Alpleri geip Eflk'a girdi. Tuna'nin iki yakasindaki memleketleri btnyle yakip yikti. Dnsnde, hemsehrileri kendisini vatan kurtarici olarak karsiladilar. Hunyad, askerleri gibi kendisi de kan iici oldugundan Sirp despotu ve Macaristan'in mttefiki Jorj Brankovi'e ganimet mallari ile savasta almis oldugu silahlar ve baska seylerle dolu bir araba gnderdi ki, bu araba on atla ekilmekte idi. Mezid Bey ile oglunun baslari da, arabanin tepesinde grlmekte idi. Bu dehset verici ganimetlerin ortasina oturtulmus yasli bir Trk, bunlari Brankovi'e bizzat sunmak zorunda birakilmisti." Jan Hunyad'in bu galibiyeti, Avrupa'da byk bir shret kazanmasina sebep oldu. Bu maglubiyetin acisini ikarmak ve cn almak zere Osmanli Devleti, ayni senenin Eyll ayinda ikinci bir kuvvet sevkine karar verir. Rumeli Beylerbeyi Hadim Sehabeddin Pasa (Kula Sahin) Anadolu ve Rumeli askerleri ile yenierilerin de katildigi bir kuvvetle Silistre

zerinden Eflk'a girer. Kuvvetine magrur olarak ihtiyatsiz hareket eden Pasa, tecrbeli akinci beylerinin tavsiyelerine kulak asmadigindan, Vlad Drakul ile birlikte hareket eden Jan Hunyad tarafindan Vazag mevkiinde byk bir bozguna ugrar. Kendi hayatini glkle kurtarabilen Kula Sahin Pasa, kaarak Tuna'yi geer. Ancak onun bu korkakligi kendisinin derhal beylerbeylikten alinmasina ve yerine Kasim Pasa'nin Rumeli beylerbeyi olmasina sebep olur. Hiristiyan lemde, byk bir sevince vesile olan bu iki galibiyet, Trkler aleyhinde bir Hali ittifakinin meydana gelmesine sebep olmustu. Papa IV. Eugenius tesviki ile Trkler aleyhinde derhal bir ittifak meydana getirilmisti. Bu ittifaka Macarlar'dan baska Leh, Ulah (Eflk) ve Sirplarla Alman Imparatorlugu dahilindeki milletler, Fransa ve Belika gnllleri yaninda, Anadolu'da Karamanoglu Ibrahim Bey, dahil olmustu. 22 Temmuz 1443'de Macaristan'in merkezi olan Offen (Budin)'den hareketle Semendire yakininda Tuna'yi geip Sirbistan'a gelen bu orduya bazi Bulgarlar, Bosnalilar ve Arnavudlar da katiliyorlardi. Sultan Murad'a dost grnmesine ragmen Imparator Ioannis de hem Papa'ya hem de Macar kralina eliler gndermek suretiyle onlari Trkler aleyhine kiskirtiyordu. Mttefiklerin basinda Polonya ve Macaristan krali Ladislas ile Jan Hunyad bulunuyorlardi. Macarlara iltica etmis olan Sirp despotu Jorj Brankovi ile Eflk Beyi Drakul ve Papa'nin vekili Kardinal Jlyen Cezzarini de bu mttefik Hali ordusunda yer aliyorlardi. Bu ordu, Sirbistan'i istila ile Krusevac (Alacahisar), Sehirky ve Nis'i tahrib edip atese verir. 1443 Ekim ayinda Osmanli topraklarina giren Halilarla ilk muharebe 3 Kasim 1443'te Morava nehri kenarinda ve Nis civarinda olur. kol halinde muharebeye istirak eden Osmanli ordusu, maglub olarak drt bin esir ve iki bin sehid birakir. Bu harpten nce Halilarla is birligi yapip onlarin mttefiki durumuna gelen Karamanoglu Ibrahim Bey, Halilarla ayni zamanda harekete geince Sultan Murad Anadolu'ya geerek Konya taraflarina gitmis, maglub olan Karamanoglu ile bir anlasma yaptiktan sonra derhal Edirne'ye, oradan da Sofya'ya hareket etmisti. Fakat bu sirada Morava savasi halilarca kazanildigi iin Sultan Murad, Balkanlarin gneyine ekilmek zorunda kalir. Bulgaristan'a giren Halilar, Sofya'yi alirlar. Halilarla birlikte hareket eden Bulgarlar, onlara hem svari kuvveti hem de yiyecek tedariki iin yardimda bulunurlar. Osmanli tebeasi olan Bulgar halkinin, Halilara bu sekilde yardimlari onlarin daha da glenmesine sebep olur. Bylece onlar, Meri vadisine yol veren Balkan geitlerine dayanirlar. Karaman seferinden yeni dnms olan Sultan Murad, bu istilayi Izladi derbendinde glkle durdurabildi. Halilarin bu cr'etli yrys, Osmanli Devleti'ni o kadar agir bir buhran iine srkledi ki, Trklerin pek yakinda Balkanlar'dan tamamiyla atilacagi her tarafta konusulan genel bir kanaat haline gelmisti. Yanko'nun basarilari, Papa IV. Eugnius tarafindan merasimle kutlaniyordu. Gerekten de Eyll 1444 yilinda Hali ordusunun bir kere daha Tuna'yi astigi zaman adi geen Papa, Trklerin artik tamamen Avrupa'dan atilacagindan sphesinin kalmadigini, durumun byle bir hal almasindan dolayi sevincini belirtecek kelime bulamadigini yazmakta idi. agdas Yunan tarihisi Chalkokondyles de, simdi Balkanlar'da yerlerinden atilmis birok yerli senyrn atalarinin topraklarini yeniden elde etmek iin acele harekete getiklerini gryor ve hatta "mttefiklerden her biri, Rumeli'nin isgalinden sonra ganimetin hangi parasini alacagini tasarlamakla mesguldu" der. Biraz nce de grldg gibi Halilarla Morava, Izladi ve Yalva muharebeleri yapilmis olup Osmanli ordusu zor durumda kalmisti. Tam bu siralarda Halilarin mttefiki olan Karamanoglu Ibrahim Bey, uygun zamanin geldigini dsnerek ve firsat bu firsattir diyerek Osmanlilar'la yaptigi antlasmayi bozarak 1444 Ilkbaharinda tekrar Osmanli hududunu geerek

byk lde istila ve tahriplere baslamisti. Bylece Osmanlilar, Rumeli ve Anadolu'da iki ates arasinda kalmislardi. Sultan Murad, gerek devam eden maglubiyetler, gerek bir nceki Karaman seferine katilan ve harbin kazanilmasinda faal bir rol oynayan Amasya Sancak Beyi byk oglu Sehzade Alaeddin'in Amasya'ya dndkten kisa bir mddet sonra vefati, gerekse bu yeni Karaman taarruzu yznden bir hayli sikintili anlar yasadi. Iste bu yzden Sultan Murad, baris yapmayi uygun grmst. Bu karari veren Sultan Murad, Jorj Brankovi vasitasiyle Macaristan kralina mracaat edip baris teklifinde bulunur. Vladislas bu mracaati kabul ederek Edirne'ye bir heyet gnderir. Burada "Edirne-Segedin" diyebilecegimiz bir baris antlasmasi yapilir. 12 Haziran 1444 (25 Safer 848) tarihinde Edirne'de imzalanan bu antlasmaya gre Sirplardan alinan yerler (Semendire, Kolomba, Kruseva, Toplie taraflan, Leskofa ve Zelenigrad) yine Jorj Brankovi'e birakilacak, Sirbistan'in tekrar kurulmasi ve despotun Osmanlilar'in yaninda bulunan iki oglunun iadeleri kabul ediliyordu. Buna karsilik Sirp despotu da Osmanlilar'a vergi vermeyi kabul ediyordu. Bundan baska Eflk, Osmanlilar'a vergi vermekle beraber Macarlarin nfuzu altinda birakilmakta idi. Sultan Murad, muahedeye sadik kalacagina dair Macar elileri nnde yemin eder. Bu antlasmanin Macar krali Vladislas tarafindan da tasdiki iin Macar elilik heyeti ile birlikte bir Osmanli heyeti de Macaristan'a gidecekti. Muahede geregince despotun Osmanlilar yaninda bulunan iki oglu da serbest birakilacak ve Izladi muharebesinde esir dsen padisahin enistesi andarlizde Mahmud elebi de yetmis bin duka altin kurtulus akesi (fidye-i necat) karsiliginda serbest birakilacakti. Bundan sonra Trkler ve Macarlar birbirlerinin topraklarina tecavz etmeyip dosta yasayacaklardi.

BU DIPNOT NEREDE
Edirne'ye gelen Macar heyeti ile birlikte padisahin tasdik ettigi muahedeyi Vladislas'a vermek ve onun tasdik edecegi muahedeyi de alip getirmek zere Kapicibasi Baltaoglu Sleyman Bey baskanliginda bir Osmanli heyeti Macaristan'a gnderildi. Osmanli mrahhas heyeti nce Jan Hunyad'a mracaat ettiyse de o, bu yanlisligi dzelterek, heyeti Segedin'de bulunan milli meclise gnderdi. Yz atli maiyetiyle hareket eden heyet, Segedin'e varir. Segedin'deki havaya gre antlasmanin imzalanip imzalanmamasi hususunda iki farkli grs bulunuyordu. Papa ile Bizans Imparatoru muahedenin imzalanmamasi taraftari idiler. Buna karsilik Edirne muahedesiyle memleketini kurtarmis olan Sirp despotu, muharebenin devaminda bir fayda grmeyecegini ve belki de zarar grecegini dsnerek sulhun akdini istedigi gibi Jan Hunyad da muahedenin muvakkat bir zaman iin kabul edilmesinde israr ediyordu. Nihayet kral, bunlarin grsn kabul ederek 12 Temmuz 1444'de Segedin'de muahedeyi imzalayarak Trk heyetine verir. Kral, barisi bozmayacagina dair kutsal kitaplarina el basarak Osmanli heyeti nnde yemin eder. On yili kapsayan muahede iki dilde yazilip teati edildi.

KARAMAN SEFERI
Halilarin, Balkanlari astigi ve Osmanlilar'in Rumeli'ni kayb etme tehlikesi ile karsi karsiya kaldigi bir dnemde, Karamanoglu Ibrahim Bey, daha nce imzaladigi muahedeyi bozarak 1444 Ilkbaharinda Osmanli hududunu geerek daha genis lde istila ve thriplerde bulunmustu. Bu yzden Anadolu ve Rumeli'nde Osmanlilar iki ates arasinda kalmislardi. Karamanoglu'nun, Halilarla birlesip Osmanli'yi arkadan vurmasi, Islm dnyasinda byk bir tepkiye sebep oldu. Devrin din bilginleri onu mskil durumda birakan vaazlara basladilar.

Karamanoglu'nun aleyhinde baslayan bu cereyan zerine Sultan Murad, Amasya'nin Hanef ulemasindan Abdurrahman el-Muslih tarafindan yazdmis bir mektupla, Islm dnyasinin ulemasina mracaat ederek, bir din dsmaninin taarruzunu def etmek iin ugrasan bir Islm hkmdarinin mlkne, baska bir Islm hkmdarinin taarruzuyla tahribat ve katl yapmasinin mslmanlikla ne derece telif edilecegi hakkinda drt mezheb ulemasindan fetva istemisti. Bylece Sultan Murad'in kendisi, Halilarla ugrasirken, Karamanoglu'nun, kendi lkesini tahrib edip Halilara yardim etmesine karsilik onun zerine yrmek iin din bir destek aradigi anlasilmaktadir. Murad Bey'in bu hakli mracaati zerine, devrin limlerinden Safi Kadi'l-Kudat'i Seyhlislm Sihabu'd-Din Ahmed Ibn Hacer el-Askalan (l. 1449), Hanef Kadi'l-Kudat'i Seyhlislm Saadeddin Deyr (l. 1462) ile Abdusselam el-Bagdad, Malik limlerinden Kadi'l-Kudat Seyhlislm Bedreddin et-Tenes (l. 1449), ve Hanbel limlerinden Seyhlislm Bedreddin el-Bagdad (l. 1453), Karamanoglu zerine yapilacak bir seferin mesru olacagina dair fetva verdiler. Hatta Ibn Hacer el-Askalan, verdigi fetvada, Karamanoglu'na karsi mukateleye gc yetenlerin onunla savasmalarinin vcib oldugunu belirterek kaninin hell oldugunu beyan ediyordu. Saadeddin Deyr ise kaleme aldigi fetvasinda Karamanoglu'nun yapmis oldugu fenaliklardan dolayi tevbe edip Hakk'a rcu' etmesini, bunun gereklesmesi iin de Frenklerle savasan Osmanoglu'na askerleri ile yardim etmesini tavsiye ediyor, aksi takdirde dnyada ve ahirette rezil olup hsran iinde kalacagini belirtiyordu. Keza Bedreddin el-Bagdad el-Hanbel ve Bedreddin et-Tenes de Ibrahim Bey'in katlinin lzim geldigine fetva vermislerdi. Amasya kadisi Abdurrahman el-Muslih de bu fetvalara yaptigi bir serhle fetva sahiplerinin grsne istirak ediyordu. Ibrahim Bey'in, Frenklerle birlikte hareket etmesini Mslmanlikla bagdastiramayan Sultan Murad, Islm dnyasinin taninmis limlerinden alinan bu fetvalar zerine harekete geer. Sultan Murad, oglu ve Manisa sancakbeyi Mehmed'i yerine vekil birakarak Edirne'den ayrilir. Henz tam anlamiyla istikrara kavusmamis Rumeli'nin tehlikeli durumunu da gz nnde bulundurarak yaninda bes alti bini amayan Kapikulu askeri oldugu halde 12 Temmuz'da anakkale Bogazi'ni geip Anadolu askeri ile birlestikten sonra Karamanlilar'a karsi byk ve mthis bir intikam seferine girisir. Osmanlilarin giristikleri bu intikam seferi karsisinda panik iinde Taseli'ne kaabilen Ibrahim Bey, esi olan padisahin kiz kardesi ile veziri Server (Srur) Aga'yi Yenisehir'de bulunan Murad Bey'e gnderip pek ok taviz karsiligi barisa razi olacagini bildirir. Eliler, padisaha ok yalvarirlar. Bunlar, Ibrahim Bey'in ilk tecavznde herhangi bir mdahalesinin bulunmadigini, son defaki tecavz de Turgutogullari'nin tahriki ile oldugunu beyan ederek ycniden barisin saglanmasina muvaffak olurlar. Murad Bey, kizkardesinin ve btn suu Turgutogullari'na ykleyen Server Aga'nin israrlari zerine ileri srecegi sartlari yerine getirmesi sartiyle Karamanoglu ile anlasmayi kabul eder. ok zor durumda kalan Ibrahim Bey, Murad Bey'le yeminle teyid ettigi bir "sevgendnme" (yeminlesme) akdederek ileri srlen agir sartlari kabul etmek zorunda kalir. Trke olarak kaleme alinan bu sevgendnmeye gre Ibrahim Bey, Osmanlilar'a karsi dsmanca hareketlerde bulunmayacagini Kur'an-i Kerim zerine yemin etmek suretiyle belirtiyor, Murad Bey ile oglu Mehmed elebi'nin dsmanlarina dsman, dostlarina da dost olmayi kabul ederek savas sirasinda da oglu emrinde yardimci kuvvetler gndermeyi taahhud ediyordu. Bu anlasmadan anlasilacagi zere, Islm dnyasinin efkr-i umumiyesi karsisinda sulu duruma dsen ve bundan endise duyan Ibrahim Bey, Osmanlilar'in Rumeli'deki mukadderatini tayin edecek olan Varna savasi sirasinda Osinanlilar'a zorluk ikarmadigi gibi Ikinci Kosova savasina da oglunun komutasinda yardimci kuvvetler gndermek suretiyle Osmanlilar'in, dolayisiyle Islm leminin dikkatlerini zerine ekti. Buna paralel olarak

Hiristiyanlar zerine yapacagi bir seferin daha nceki fena intibai silecegini hesaplayarak henz Kibrislilar elinde olup byk babasi Alaeddin Ali Bey'in 1367 yilinda fethine tesebbs ettigi Gorigos kalesini (Kiz kalesi) zapt eder. Daha nce de grldg gibi II. Murad, Karamanoglu zerine gitmeden nce oglu Manisa sancakbeyi Mehmed'i Edirne'ye getirtmis ve Karaman seferi esnasinda da onu yerine vekil olarak birakmisti. Sultan Murad, Karamanoglu ile yaptigi anlasmadan sonra Agustos balarinda Yeniehir'den Mihali ovasina gelmiti. Buradan kapikulu askerleri ve beyleri nnde henz 12 yasinda gen bir sehzade olan oglu Mehmed lehine tahttan feragat eder. Bylece kendisi Bursa'da rahat ve huzurlu bir sekilde ahiret ileri ile mesgul olup ibadet edebilecekti. Sultan Murad'in tahtini bir ocuga terk edis hadisesini mcerred ve sahs bir heves veya hevessizlik olarak degil, hkmdarin byle bir karara gidecek kadar asil ve feragatli bir ruh haletine sahip oldugunu grmck lazimdir. Bu tahttan uzaklasma keyfiyeti belki de Sultan II. Murad'in, devrine kazandirmis oldugu muvaffakiyetlerin anahtaridir. Zira tahti, sahs bir ikbal ve devlet ihtirasi adina degil, ktle menfaati namina stne almis olmanin en kesin ve aik delilidir. Solakzde, Sultan Murad'in ok alismak suretiyle Osmanli memleketinde gven ve emniyet temin ettigini, ileri yoluna koydugunu belirttikten sonra syle der: "Saltanat ilerinden feragat buyurup, bundan sonra halvette ve uzlette oturmayi arzu eyledi. Saltanat tantanasini, miskinlik sermayesine tebdil etmekle sonsuz ugurlar bulmayi ummakta idiler. Sultan Murad, bu karekter ve yaratilista olan bir kimse idi. Fakat ne yazik ki bu arzusu, gereklesmeyecekti. nk henz 12 yasinda olan bir ocugun bainda bulundugu devlet, kolay yutulabilir bir lokma idi. Bu sebeple Hiristiyanlar, on yillik bir muahede yapmis olmalarina ragmen bu antlasma on gn bile srmeyecektir.

VARNA SAVASI
Kutsal kitaplari olan Incil zerine yemin etseler bile kendilerine gre "dinsiz olan Mslmanlar" sz konusu olunca bu yeminin geerli sayilmayacagi anlayisini gelenek haline getiren Hiristiyanlar, Varna Savasi ile bu geleneklerini devam ettirmis grnmektedirler. Zira Osmanlilar ile Hiristiyan mttefikler arasinda imzalanan baris antlasmasi, daha mrekkebi kurumadan bu mttefikler tarafindan bozulmustu. Sultan Ikinci Murad ile Macaristan ve Lehistan Krali Vladislas arasinda 10 yil iin yapilan mtareke, alti hafta gemeden bozuldu. Incil zerine yapilan yeminden henz 10 gn gememisti ki, Papa'nin vekili Kardinal Julien Sezarini, kral ile krallik meclisi yelerine, Osmanlilarla imzalanmis olan antlasmanin bozulmasi ve Eyll'n ilk gn Orsova'nin kusatilmasi iin ekanim-i selse (Teslis, l ilh sistemi) ve Hz. Meryem ile azizlerden Etyen ve Ladislas zerine yemin ettirir. Hiristiyan dnyasini byle bir antlasmayi bozmaya ynelten firsat, Sultan Murad gibi tecrbeli bir hkmdarin hkmdarliktan ekilerek, devletin basina ocuk yasta bir kimsenin getirilmesi idi. Bu saltanat degisikligi, Trklerin, Balkanlar'dan atilmasi iin uygun ve kairilmaz bir firsatti. Bu firsatin degerlendirilmesi gerekiyordu. Bunun iin de, yapilan yeminin hi bir mn ifade etmeyecegi, bizzat din adamlari tarafindan belirtilmeliydi. Nitekim bu da yapildi. Bu arada Karamanoglu Ibrahim Bey fiilen bir sey yapamiyorsa da vaziyetin msaid oldugunu mttefiklere bildirmesi, Bizans Imparatorunun Papa'yi tesvik etmesi ve sarayinda bulunan Osmanli hanedanina mensup sehzade Orhan'i (elebi Sultan Mehmed'in oglu) atalca taraflarina salivererek saltanat iddiasiyla onu ortaya ikarmasi, durumu nazik

bir safhaya sokmustu. nk Osmanli ynetimi byle bir sey beklemiyordu. Zira yapilan antlasma, bagli kalinmasi gereken bir yemindi. Kime karsi ve hangi sartlarla olursa olsun bozulmamasi gerekirdi. Fakat Hali ordusu yeminine bagli kalmadigi iin byle bir savas vuku bulmustu. Dukas'in ifadesine gre antlasmanin bozulmasini anlamakta glk eken Sultan Murad, Hammer'in de belirttigi gibi, savas esnasinda "dsmanlarin hainliklerini kendi askerlerine gstermek istiyormus ve yemininden dnenleri cezalandiran Cenb-i Hakk'in, himayesini bekliyormus gibi, Hiristiyanlarin bozmus olduklari antlasmayi, hendegin kenarina dikilen bir mizragin ucuna astirmisti." Trkleri btnyle Balkanlar'dan uzaklastirmak iin gereken tedbirlere bas vuran Papa, Anadolu'daki Trklerin Rumeli'ye gemelerini nlemek iin anakkale Bogazini kapatmak zere Kardinal Franesco Gondolmieri komutasindaki donanmadan da uygun mektuplar aliyordu. Bu da savasin yeniden baslamasi iin bir firsatti. Papanin, donanma komutani olan Kardinal Franesco Gondolmieri, Anadolu'dan Rumeli'ye kuvvet geirilmeyecegini temin ediyordu. Bu vaziyet karsisinda artik Trklerin isi bitiriliyor ve Balkanlardan ikarilacaklarina kesin gzle bakiliyordu. Halilarin, basarili komutani Jan Hunyad'm, Trklerden alinacak Bulgaristan'a kral olacagi da vaad ediliyordu. Bylece, baslangita antlasmayi bozmanin ve yeniden Osmanlilarla bir harbe girmenin taraftan olmayan Jan Hunyad, fikrinden caydirilmis oluyordu. Edime-Segedin muahedesinin bozulmasi zerine, Macar, Bohemya, Eflk, Hirvat, Polonya ve Alman milletleri ile Papa taraftarlari da dahil olmak zere byk bir ittifak kurulmustu. Gizlice donanma vermek suretiyle Venedikliler de bu ittifaka dahil olmuslardi. Osmanlilar'in st ste maglubiyetleri, Venedikliler'i parsayi toplamak midine kaptirmisti. Sayet Osmanlilar maglub olurlarsa ki buna kesin gz ile bakiliyordu Gelibolu, Selnik ve Karadeniz sahilindeki bazi yerler, bunlara verilecekti. Bununla beraber Venedikliler, Papa'ya verdikleri gemilerine kendi bayraklarini degil, Papalik ve Burgondiya bayraklarini ekmislerdi. Bylece gya Osmanlilar'a karsi tarafsiz kaldiklarini gstereceklerdi. Osmanlilar'a vergi veren Raguza (Dubrovnik) Cumhuriyeti de Macarlarla birlikte hareket ederek harbin sonundaki taksimde Avlonya ile Kanina'yi almak istiyordu. Bizans Imparatoru, mttefiklerin galibiyetinden istifade edecegini mid etmekle beraber, Osmanlilar'dan ekindigi iin sureta pek istekli grnmyordu. Bununla beraber Imparator VIII. Ioannis, Macar Krali ve diger hiristiyanlara bas vurup Karamanoglu'nun isyanindan dolayi mttefiklerin acele sefere ikmalarini istemisti. Bu siralarda akd edilen Edirne muahedesi zerine, 30 Temmuz 1444 tarihli ikinci bir mektupla Trklerin ok zor durumda olduklarini bildirerek bir an nce harbe baslanmasini israrla tavsiye ediyordu. Bu hareketi ile harbe girmeden ve burnu kanamadan bir hisse almak istiyordu. Muahedenin bozulmasindan sonra derhal taarruza geilmedi. Bylece bir aikgzlk veya hile daha yapiliyordu. Zira, muahedenin bozulmus oldugundan haberi olmayan Osmanlilar'in, antlasma geregince Sirplara terk edecekleri yerlerin verilmesi bekleniyordu. Gerekten de muahedeye bagli olan Osmanlilar, antlasma geregi Sirplardan aldiklari yerleri geri verdiler. Ancak bundan sonra Eyll ayinda Birlesik Hali ordusunun taarruzu baslayacakti. Mttefikler, baslarinda Kral Vladislas oldugu halde harbe girmeyen Sirp despotunun (muahededeki yeminini bozmayacagini syleyen Sirp despotu, Osmanli Devleti'ni de durumdan haberdar etmisti) topraklarina girmeyerek Orsova'dan Tuna nehrine geip Vidin'e gelirler. Burayi yaktiktan sonra Nigbolu'da Eflk voyvodasi Vlad Drakul'un kuvvetleri ile birleserek Tuna boyunca yryp Sumnu'ya ulasirlar. Getikleri yerlerde mdafaasiz kyleri ve hatta kiliseleri yagmalayarak Sumnu'yu aldiktan sonra Pravadi yolu ile Vama nnde

belirdiler. Osmanlilarin, Tuna nehrinde isletilmek zere Kamik nehri agzinda yaptiklari yirmi sekiz nehir gemisi de, bu kuvvetler tarafindan yakilir. 18-22 Eyll'de Tuna'yi asip Varna yakinlarina gelen bu gl ordunun meydana geirecegi tehlikeden endiseye dsen Osmanli devlet ricali, durumun vahemetini kavradiklarindan basta vezir-i a'zam andarli Halil Pasa olmak zere diger devlet adamlarinin telkini ile II. Mehmed, babasini baskomutan olmak zere Edirne'ye davet eder. Cebe Ali (Veya Kassaboglu Mahmud Bey), tehlikenin byklgn anlatmak zere Sultan Murad'a gnderilir. Cebe Ali'nin tesirli konusmasi zerine Murad Bey, yaninda kirk bin Anadolu askeri ile Edirne'ye dogru yola ikar. Bu esnada anakkale Bogazi Hali donanmasi tarafindan tutuldugu iin oradan Rumeli'ye geme imkni bulamaz. Sultan Murad, dsmani sasirtmak iin kk bir kuvvet gnderip kendisi sr'atle Istanbul Bogazina gelip Gzelcehisar (Anadolu Hisari)'dan Rumeli'ye geer. Koordineli bir sekilde hareket eden Osmanli birliklerinden biri bogazin Anadolu tarafina geldigi zaman Veziri A'zam Halil Pasa komutasindaki bir diger birlik, toplarla Anadolu Hisari'nin karsisina gelip geis iin gerekli emniyet tedbirleri almisti. Her bir nefer iin bir duka altin verilmek suretiyle Ceneviz gemileri ile karsi sahile geen Osmanli ordusunun geis haberi, dsman birlikleri arasinda telasa sebep olur. Sultan Murad'in, bogaz geisini engellemek isteyen iki Bizans gemisinden biri, topla batirilirken digeri yarali olarak kaip kurtulur. Sr'atle Edirne'ye gelen Murad, oglu Mehmed ve vezir-i a'zami orada birakarak ordu komutani sifatiyla Varna nlerine gelmis olan Halilar zerine gider. Murad Bey, Varna nlerine geldigi sirada dsmanin ileri hareketini yakindan takib eden Rumeli Beylerbeyi Sehabeddin Pasa, esas orduya katilir. Harp dzenine gre Osmanli ordusunun sag kolunda Anadolu Beylerbeyi Karaca, sol kolunda da Rumeli Beylerbeyi Hadim Sehabeddin Pasalar (bazi kayitlarda sol kolunda Turahan Bey bulunmustur) bulunuyorlardi. Merkezde de bas komutan olarak II. Murad vardi. Daha nce de temas edildigi gibi merkez cephesinin nne bir mizrak ucuna takilmis olarak Segedin muahedenhamesi dikilmisti. Ordunun gerisi tahkim edilmediginden sarilma tehlikesi vardi. Merkezde yenierilerin nnde kaziklarla korunmus bir hendek bulunuyordu. Mttefiklerin, Ulahlar ve bes blk Macar'dan meydana gelen sol kanadi, Varna batakliklari ile muhafaza altina alinmisti. Sag kol ise aik ovaya ve sehre dogru dsmst. Burasi aik ve tehdide mamz oldugundan Macar kuvvetleri tamamen burada toplanmislardi. Siyah bayraklari altinda Kardinal Jlyen Sezarini komutasindaki kuvvetler bu kolda idiler. Kral Vladislas, merkezde Sen Jorj sancagi altinda bulunup elli svari ile koruma altina alinmisti. Baskomutan Hunyad ise hemen hemen her tarafta grlyordu. Her iki tarafin sahip oldugu insan gc, kesin olarak belli degilse de dsman kuvvetlerinin Trk kuvvetlerinden daha fazla oldugu bir gerektir. 28 Receb 848 (10 Kasim 1444) Sen Marten yortusuna tesadf eden Sali gn baslayan Varna Savasi, Halilarca ugurlu sayilan bir gnde oldugu iin sevince sebep olmustu. Bununla beraber, Hiristiyanlari byk bir korkuya sevk eden bir hadisenin de cereyan ettigini belirtmek gerekir. O anda patlak veren siddetli bir kasirga, kralinki hari olmak zere Hali ordusundaki btn bayraklari savurup atmisti. Muharebe baslar baslamaz Jan Hunyad, Osmanli ordusunun Karacabey komutasindaki sag koluna hcum ederek pskrtr. Sol kola yklenen Eflk kuvvetleri ise bu kolu bozguna ugratirlar. Hatta yandan padisahin bulundugu ordu merkezine dogru yrdlerse de sonradan pskrtlrler. Ordunun gensinin iyice tahkim edilmemesinden dolayi (burada agirliklar ve

develer bulunuyordu) bu kisim da tehdid altinda idi. Sag ve sol kollar dagilmis olduklarindan ordu merkezinde yalniz hkmdar, maiyeti ve kapikulu askerleri kalmisti. Fakat Sultan Murad telas gstermeyerek yerinde duruyor ve komutayi birakmiyordu. Osmanli ordusunun sag ve sol kanatlarinin bozuldugunu gren Macaristan krali Ladislas, kendini tutamayarak heyecana kapilir ve Polonya kuvvetleri ile birlikte Osmanli ordusu merkezine ve padisahin zerine hcum ederek sancaklarin bulundugu yere kadar gelir. Hkmdarlarinin byk bir tehlikeye maruz kalacagini gren yenieriler, byk bir gayretle savasip merkezden ieriye giren dsman kuvvetlerini evirirler. Tam bu esnada Timurtas adli bir yenieri, kralin atinin ayagina bir balta vurarak onu ati ile birlikte yere dsrr. Kralin dstgn gren Koca Hizir adinda bir yayabasi (Yenieri blk komutani), hemen kosup kralin basini keser. Kesilen basi bir mizragin ucuna takip yksek sesle baginp kralin ldgn syleyince Polonya kuvvetleri dagilip kamaya baglarlar. Byk bir kismi da kaamayarak ldrlr. Bu sirada Osmanlilar'in sol kolunu evirmekte olan Jan Hunyad, sr'atle yetiserek vaziyeti dzeltmeye alisip, "biz, kral iin degil, dinimiz iin vurusmaya geldik" dediyse de basarili olamaz. Kralin ldgn duyan Osmanli birliklerinin daha bir azimle geri dndklerini grnce toplayabildigi kadar askeri ile kamaya balar. Varna muharebesinde Anadolu Beylerbeyi Karaca Pasa ile Kara Timurtas Pasa'nin torunu Umur Bey'in oglu Osman Bey sehid olmuslardi. Dsman ordusunda ise Kral Ladislas ve muahedenin bozulmasinda birinci derecede rol oynayan Kardinal Julyen Sezarini lmslerdi. Bazi kaynaklarda (Sahav, et-Tibru'l-Mesbk f Zeyli's-Sluk, Ayasafya Ktb., nr. 3113, s. 191) Osmanlilarin bu savasta on bin kadar sehid verdikleri belirtilmektedir. Dsmanin telefati ise bundan daha fazla idi. Sultan Murad, kazandigi bu nemli zaferden sonra, gvendigi adamlarindan biri olan Azeb Bey'le savas alanini gezip dsman llerini grnce: Sasilacak sey degil mi? Btn bu delikanlilar arasinda bir tane ihtiyar yok, der. Bu sz zerine Azeb Bey ona su cevabi verir: Eger aralarinda yaslica bir kimse olsaydi, byle delice bir harekette bulunmazlardi." Osmanlilar, bu savata klliyetli miktarda savas ganimeti elde ettiler. Degerli esya ile dolu ikiyz elli araba, galip gelen Osmanlilar'in eline gemisti. Bu da gerekten byk bir ganimet idi. Mslmanlarin, Avrupa'daki varliklarinin devam edip etmemesi bakimindan bir dnm noktasi olan Varna savasindan sonra, zaferi mjdelemek zere belli basli sehirlerin kadilarina ve Islm hkmdarlarina fetihnmeler gnderildi. Sultan Murad, bu savasta esir alinan dsman askerlerinden bir kismini ve nasil demirden adamlari yendigini daha iyi anlatabilmek iin Macar asilzdelerinin giydigi zirhlarla donatilmis yirmi bes esiri, Misir Sultani Melik Zahir akmak'a gnderdi. II. Murad, bozulmasin diye bal iinde muhafaza edilen kralin basini zaferinin bir nisanesi olarak Bursa valisi Cebe Ali'ye gndermisti. Bursa halki, kalabalik bir topluluk halinde bu zafer nisanesini karsilamaya ikar. Nilfer suyunda yikanan bu bas, bir mizrak ucunda sokaklarda dolastirildi. Bylece, daha nceki savaslarda meydana gelen maglubiyetler yznden moralleri bozulmus olan halka moral verilmeye alisilir.

Murad Bey, savasi mteakip Edirne'ye dnnce vezirlerinin de istegi zerine bir mddet daha orada kalir. Zira tehlike henz tam anlamiyla ortadan kalkmis degildi. Bir mddet sonra tehlikenin tamamen kalktigini gren Murad Bey, oglunun mevkiini sarsmamak iin, yaninda Sarabdar Hamza Bey ile Iskender Pasa oldugu halde Manisa'ya ekilir. Manisa'daki ikameti mddetince kendisine Saruhan, Aydin ve Mentese sancaklarinin geliri tahsis olunur. deta, tahttan ikinci bir feragat anlamina gelebilecek bu fedakrliga ragmen Murad Bey'in, Varna galibi olarak byk bir shret kazandigi anlasilmaktadir.

II. MURAD'IN TEKRAR TAHTA GEISI


Murad Bey'in, Manisa'ya ekilmesinden sonra, devamli surette onu padisah olarak kabul edip buna gre muamele eden andarli Halil Pasa ile, gen padisahin etrafinda toplanan rakipleri ikinci vezir ve Rumeli Beylerbeyi Hadim Sehabeddin, gen padisahin lalasi Zaganos ve vezir Saruca Pasa'lar arasinda bir iktidar mcadelesi baslar. Bu arada, gen padisahi yeni fetihler iin tesvik eden Sehabedin ve Zaganos Pasa'lar, onu devletin siyasetine hakim tek hkmdar olarak grmek istiyorlardi. Bu durumdan haberdar olan ve kendilerini tehlikede gren Karamanoglu ile Kastamonu hkimi, Murad Bey'e bas vurarak vaziyeti anlatmak zorunda kalmislardi. Sonradan bunlara Bizans Imparatoru ve Despot da katilacaklardir, Murad Bey, bu bas vurular zerine kk sultan ile, onu bu siyasete iten vezirleri siddetle ikaz etmis olmasina ragmen, oglunun gerek bir padisah gibi hareket etmesinden dolayi da iten ie sevinmisti. Bundan sonra andarli Halil Pasa'nin hazirlayacagi uygun vasati beklemeye baslar. Nitekim ok gemeden yenieriler 1446'da Sehabeddin Pasa'nin aleyhine olmak zere isyan ederler. Halkin da destegi ile glkle bastinlari bu isyan zerine, devletin i ve dis emniyeti iin Murad Bey'in tekrar Edirne'ye gelip is basina gemesi gerekiyordu. Halil Pasa'nin gizli daveti ile Murad Bey, 5 Mayis 1446'da Rumeli'ye gitmek zere 4000 kisilik bir kuvvetle Manisa'dan yola ikar. Fakat sonradan fikrini degistirerek Bursa'ya gider. Ama Mora'da despot Konstantin'in tasarrufunun devam ettigi bir sirada Halil Pasa, Ishak Bey ve Anadolu Beylerbeyi zgroglu Isa Bey, onu tekrar Edirne'ye davet ederler. Bunun zerine Murad Bey, Agustos sonlarinda, oglunun haberi olmadan Edirne'ye gelir. Ertesi gn Halil Pasa, Ishak Bey, Isa Bey ve diger beyler aralarinda anlasip gen padisaha nezaketen tahtini babasi lehine terk etmesini, fakat onun bunu kabul etmeyecegini syleyerek bir emrivaki yaparlar. Murad Bey, yapilan teklifi kabul ederek tahta geer. Tursun Bey, Sultan Mehmed'in babasina olan saygisindan dolayi tahtini gnl rizasi ile teslim ettigini syleyerek syle der: "Amma n atasina nisbet-i keml-i inkiyadi var idi, hsn-i riza ile atasin getrdi, saltanatin teslim etti." O anda da orada hazir bulunan herkes kendisine bey'at etti. Mehmed, veliahd olarak Zaganos ve Nisanci Ibrahim Bey'le birlikte Manisa'ya gnderildi.

BALKANLAR'DA HAKIMIYET VE MORA SEFERI


Yildirim Byezid zamaninda Osmanli nfuzu altina girmis olan Mora, Ankara Muharebesi'nden sonra baglantidan kurtulmustu. Mora'nin byk bir kismi Bizans'a aitti. Eskiden beri imparatorun oglu veya kardesleri bu yarimadada "Despot" adi ile mstakil birer hkmdar gibi hkm srerlerdi. Mora Despotu olan Konstantin (1448'den itibaren Bizans Imparatoru), Segedin muahedesini kabul etmek zorunda kalan Sultan Murad'in, hkmdarliktan ekilmesi zerine durumu kendi lehine msait grerek Teb, Beotya ve Pindos taraflarini ele geirerek Mora'nin mdafaasi iin faaliyetlere girismisti. O, bununla da yetinmeyerek Osmanli taraftan olan Atina prensi II. Nerio Acciajoli'yi de kendisiyle birlesmeye zorlamisti. Kuzeyden gelebilecek bir Osmanli hcumuna karsi, Grdes ile Korent denilen ve karadan Mora'nin kapisi durumunda bulunan dar geidi (berzah) saglamlastirmisti. Bylece Mora, Osmanlilara karsi yeniden tahkim edilmis oluyordu. Mora seferinin sebebi de

Padisahin bu tahkimattan sphelenmesi idi. Osmanlilarin, nfuzlari altindaki Mora'dan vaz gemeleri mmkn degildi. nk Yunanistan ftuhatinin tamamlanmasi, Mora'ya hkim olmakla mmknd. yle anlasiliyor ki Osmanlilar'in gttkleri siyas hedef, Tuna'nin gneyinde, kendi ynetimlerinde olmayan bir toprak parasi birakmamakti. Daha nce de temas edildigi gibi Varna savasindan nce Papa donanmasinin anakkale Bogazini kapatmasi ve Macaristan Krali'nin Varna'ya kadar gelmesi, btn Hiristiyan dnyasina oldugu gibi Kostantin'e de cesaret vermisti. O da digerleri gibi Osmanlilar'in Varna'da tamamen perisan olacaklarini ve artik Balkanlari tamamiyle terk edeceklerine inaniyordu. Bu yzden de Osmanlilar'a ait bazi yerleri almisti. Sultan Murad, Varna zaferini kazandiktan sonra, Kostantin'in isgal ettigi yerleri geri vermesini istemis ise de uygun bir cevap alamamisti. Bu yzden Mora'nin tekrar nfuz altina alinmasi gerekiyordu. Sultan Murad, Mora seferinden nce blgeyi ve insanlarini taniyan akinci komutanlarindan Pasa Yigitoglu Gazi Turahan Bey'den buranin asker, siyas ve etnografik durumu hakkinda tafsilatli bilgi alir. Sultan Murad, gereken bilgiyi aldiktan sonra Turahan Bey'in akinci kuvvetlerini Mora'nin fethi ile grevlendirir. Korent kalelerini elde edebilmek iin ok miktarda top mermisine (glle) ihtiya vardi. Bes kaleyi birden vurabilmek iin develerle buraya bakir nakl edilerek toplar dklr. Serez'de toplanan Osmanli kuvvetleri, sratli bir yrysle 8 Ramazan 850 (27 Kasim 1446)'da Korent (Korintos) berzahini kapayan Hexamilion (Kesmehisar) surlari nne gelirler. Top atesiyle baslayan savasa bizzat Sultan Murad da katilir. Onun basinda bulundugu asil ordunun gayreti ile kale Aralik ayinin onunda zapt edilir. Osmanlilar'daki topulugun ilerlemesi sayesinde on gnde surlar delinmis ve Osmanli ordusu bu deliklerden ieri girip kaleyi zapt etmisti. Korent'in dsmesi ile Mora'nin kapilari yeniden Trklere ailmis oldu. Osmanlilar'ca Balyabadra adi verilen Mora'nin merkezi ve en byk sehri Petras, tekrar feth edildi. Mora'nin kapisi olan bu yerler alininca bir koldan Padisah, diger koldan da Turahan harekete geerler. Bunun zerine Despot Konstantin, tarihi Halkondilas'i eli olarak Sultan Murad'a gnderir. Eli, haber iletmesin diye baslangita tevkif edildiyse de sonunda serbest birakilir. Konstantin de senede belli bir miktar vergi vermeyi kabul eder. Ayrica Korent berzahi (geit) kendisine yiktirilir. Sonu olarak Osmanlilar'a karsi tecavzlerde bulunan Despot Konstantin ile kardesi Thomas, tekrar Osmanli tabiiyetini tanimak zorunda kalirlar. Bu basaridan sonra Edirne'ye dnen Sultan Murad, buradan getirdigi esirleri Anadolu'ya nakl ettirip, oradan da bu blgeye Mslman Trkleri getirtmek suretiyle nfus mbadelesi yapmisti. Eflk Voyvodasi Vlad Drakul, Sultan Murad'in Mora isini basarili bir sekilde sonuca baglayip Edirne'ye dndgn grnce, onunla anlasmak ister. Fakat Yanko tarafindan ldrlr. te yandan daha nce Osmanli ordusundan katigini belirttigimiz Arnavut Iskender Bey, Papa ve Macar Krali ile temaslarda bulunup Arnavutluk yolu zerindeki Kocacik hisarini ele geirmisti. Morava savasi sirasinda ordudan kaip bozgunluga baslamasi, Kroya sancagina tayin edildigine dair sahte bir ferman uydurup Kroya (Akahisar)'ya girip hisardaki Osmanli askerinin tamamini uykuda iken kilitan geirmesi, tekrar Hiristiyanliga dnmesi ve Papadan yardim grmesi gibi hareketleri yznden ortadan kaldirilmasi gerekiyordu. Iskender Bey, aldigi yardimlar sonucunda kazandigi bazi basarilarina gvenerek Venedikliler'le de bozusur. Osmanlilar bunu iyi degerlendirerek 1448 yazinda bir taarruza karar verirler. Gerekten de Sultan Murad, belirtilen yilda yaninda Sehzade Mehmed de olmak zere byk bir ordu ile Arnavutluga girerek Kocacik hisarini zapt eder. Fakat kisa bir mddet sonra Sirp Despotu Jorj Brankovi'ten, Jan Hunyad'in Macar, Eflk, Bohemya ve Almanya'dan topladigi 90.000 kisilik bir ordu ile Tuna'yi geip Sirp topraklarina girmek zere oldugu haberini alinca,

Sofya'ya ekilerek ordusunu yeniden dzene sokar. Buradan gney yolu ile Kosova ovasina gelerek dsmanini savasa mecbur eder.

IKINCI KOSOVA MUHAREBESI


Osmanlilar'a karsi tertiplenen bu yeni Hali seferi, Varna zaferinden drt yil sonra 17-19 Ekim 1448 tarihlerinde olmustur. Takdirin bir tecellisi olacak ki bu ikinci seferde bulunan Osmanli hkmdarinin adi da Murad'dir. Birinci Kosova'da Murad Hdavendigr (Birinci Murad), Ikinci Kosova zaferinde de Ikinci Murad bulunmuslardi. Osmanli Devleti, Iskender Bey'in ayaklandirdigi Arnavutlar'i yola getirmek iin ugrasiyordu. Sultan Murad, Iskender'in merkezi olan Kroya (Akahisar)'yi kusatma altina aldigi zaman Jan Hunyad'in hududu gemek zere oldugunu Sirp Despotu ile Vidin sancak beyinden grenmisti. Bu haberin alinmasi zerine Sultan Murad kusatmayi kaldirip Sofya'ya dnmst. Bu arada Jan Hunyad, Albert'in kk ogluna naib olarak Macaristan'in btn dizginlerini ele geirmisti. Varna muharebesinin kahramanligina srdg lekeyi silmek iin var gc ile alisip kuvvet topluyordu. Bunda muvaffak da oluyordu. nk kisa zamanda etrafinda, Macarlar'dan baska Eflk, Polonya, Erdel ve Almanya gibi devletlerden de kuvvetler toplanmisti. Bylece Jan Hunyad, doksan bin kisilik bir kuvvetin basina geip Sirbistan'i isgal ile yoluna devam eder. Sultan Murad, Hunyad'in Tuna'yi gemek zere oldugunu grenince derhal Arnavutluktan ikarak Sofya'ya gelir. Burada orduyu terhis etmeyerek timarli sipahilere memleketlerinden harlik getirmek zere "harliki"lar tayin edip Sofya'da beklemeye karar verir. Jan Hunyad ise yoluna devamla 1448 senesinin Ekim ayi ortalarinda Kosova'ya gelir. Osmanli hkmdari da 80-100 bin kisilik bir kuvvetle ayni yere gelir. Sultan Ikinci Murad, muharebeden nce baris teklifinde bulunmak zere dsmana eliler gnderdiyse de bunlar, Jan Hunyad tarafindan gerisin geriye gnderilmislerdi. Iki ordu harb etmeksizin karsilikli olarak bir gn beklediler. Muharebe 1448 Ekim ayinin 17, 18 ve 19. gn olmak zere gn srd. Savas, Jan Hunyad'in hcumu ile basladi. Osmanli ordusu klasik bir dzenle sag, sol ve merkez olmak zere blmlere ayrilmisti. Dsmanin sag kolunda Macarlar ile Sicilyalilar, sol kolunda da Alman, Bohemya, Transilvanya ve Eflk (Ulah) kuvvetleri bulunuyordu. Hunyad, Varna'daki hatalan tekrarlamayacagini dsndgnden savasi kazanacagindan emin grnyordu. Hali ordusunda, I. Murad'in oglu olan Savci'nin ldrlmesinden sonra kamayi basaran oglu Davud da vardi. Muharebenin ilk gn, hafif silahlarla baslayan savas, esit sartlar altinda devam ediyordu. Hunyad, Osmanli ordusunun ikinci gn ekileceginden emin grnyordu. Bu sebeple asil hcum ikinci gn gleden sonra baslayip aksama kadar devam etti. Savci Bey'in oglu Davud'un tavsiyesi ile gece yarisi Osmanli ordusuna yapilan baskin da bir ise yaramaz. Muharebe nc gn gnesin dogmasiyla tekrar baslar. Taktik geregi Osmanli ordusunun sag ve sol kanatlan mukavemet edemiyorlarmis gibi yavas yavas geri ekilirler. Bylece merkez, dsmana karsi aik ve korumasiz kaliyordu. Durumu fark eden dsman, btn gc ile merkeze yklenir. Yenieriler btn gleri ile karsi koyarlarsa da onlar da yine pln geregi geri ekiliyormus havasini verirler. Tam bu sirada Osmanli ordusunun sag ve sol kanatlari, merkeze girmis olan dsman kuvvetlerini yandan ve arkadan evirmeye baslarlar. Bu sirada Turahan Bey'in

bulundugu sol kol, Osmanli karsi taarruzunun merkezini teskil ediyordu. nk Osmanlilar'in sol kolu ile harb etmekte olan Jan Hunyad'in sag cenahini, Turahan Bey kuvvetleri evirmekte idi. evrildigini anlayan dsman, mitsizce savasmaya devam ediyordu. Tam bu esnada Vezir-i A'zam andarlizde Halil Pasa'nin delleti ve bazi vaadlerle Eflk prensini harpten ekilmeye ikna etmesi zerine dsman tam bir mitsizlige kapilir. nden ve arkadan hcuma maruz kalan dsman, perisan olmustu. Bununla beraber askerler, geri ekilerek siperlerine ulasabildiler. Hunyad, komutanlari ile grsp durum degerlendirmesi yapar. Ama gece yansi yanina aldigi bazi sekin svarileri ile harp meydanini terk edip kaar. Onun katigini bilmeyen ordusu, sabahleyin Trklerin hcumuna dayanmaya alisirsa da komutanlarinin katigini grenince tamamen dagilir. Bu ordudan pek azi kurtulur. Dsmanin zayiati on yedi bin kadardi. Halkondil'e gre Osmanlilar'in zayiati ise drt bin civarindadir. Bylece Kosova ovasinda Mslman Trkler ikinci defa parlak bir zafer kazanmis oluyorlardi. Ikinci Kosova, Avrupa'nin, Trkleri Balkanlar'dan srmek iin yaptigi sonuncu tesebbstr. Bundan sonra Avrupa tamamen savunma durumuna geecek, elindeki toprak ve menfaatleri kaptirmamak iin mcadele edecektir. Sultan Murad, 1450 yazinda oglu Mehmed'i de yanina alarak ikinci defa Amavutluk seferine ikar. Osmanli kuvvetleri Akahisar'i kusatip toplarla dvmeye basladilarsa da hisarin savunmasini Vrana'ya birakip disarda ani baskinlarda bulunduktan sonra sarp daglara siginan Iskender'in bu neviden baskinlari yznden alinamaz. Tam bu esnada Jan Hunyad'in yeni bir hcuma kalkisacagi sayiasi yayilir. Ekim soguklarinin da baslamasi zerine Sultan Murad, kusatmayi kaldirip Edirne'ye dner. Sultan Murad'in kaleyi feth etmeden Edirne'ye dnmesi, Hiristiyan leminde byk bir sevinle karsilanir. Bu hdiseden sonra Iskender Bey'in shreti birdenbire artar.

SEHZDE MEHMED'IN DGN


Akahisar kusatmasinin kaldirilmasi, Hiristiyan dnyasinda byk bir sevince sebep olmustu. Bununla beraber Osmanlilar zerinde fazla bir etkisinin, olmadigi anlasilmaktadir. Zira bu hadiseden hemen sonra Sultan Murad, sehzadesi Mehmed iin Edirne'de muhtesem bir dgn tertiplemisti. Sultan Murad, daha nce bir sefer evlenmis bulunan oglu Sehzde Mehmed'e Dulkadiroglu'nun kizini almak istedigini, Vezir-i A'zam Halil Pasa'ya sorup fikrini almak ister. O da bu grsn yerinde oldugunu syler. Bu sirada Dulkadir Beyligi'nde Nsirddin Mehmed Bey'in oglu Sleyman Bey bulunuyordu. Bundan ok seneler nce, elebi Sultan Mehmed Bey de Nsirddin Bey'in kizini almis oldugu iin arada bir akrabalik da vardi. Bunun iin derhal Amasya sancakbeyi Hizir Bey'in hanimi, grc olarak Elbistan'a gnderilir. Sleyman Bey'in bes kizindan en kg olan Sitti Hanim'in nikahi kiyildiktan sonra gelin olarak Edirne'ye getirilir. 1450 senesi kisinda (H. 854, Sevval-Zilhicce) gen sehzade Mehmed'in evlenmesi mnasebetiyle dogu ve batidaki dost hkmdarlar ile tbi beyler, Edirne'ye davet edilerek muhtesem bir dgn yapilir. Bu is ve davetlerin organizasyonu iin Saruca Pasa grevlendirilmisti. Dgnden sonra Sehzade Mehmed gen karisiyla birlikte Manisa'ya gider.

SULTAN II. MURAD'IN VEFATI VE SAHSIYETI


Sultan II. Murad, gen evlileri Manisa'ya ugurladiktan kisa bir mddet sonra 1 Muharrem 855 (3 Subat 1451) gn kusluk vakti vefat etti. Kaynaklarin ogu, Sultan Murad'in lmn nzl (fel) isabetine, bazilari da soguk alginligindan ileri gelen kisa bir hastaliga baglarlar.

Dukas ve Hammer gibi bazi tarihiler de asiri yorgunlugun lmne sebep oldugunu bildirliler. ldg zaman henz kirk sekiz yaslarinda idi. lm hadisesinden hemen sonra cesedi tahnit edilir. Vefat haberi Manisa'daki Sehzade Mehmed'e bildirilerek derhal gelmesi istenir. Halil Pasa tarafindan gnderilen bu haber zerine "Beni seven arkamdan gelsin" diyen Sehzade Mehmed, sr'atli bir sekilde Edirne'ye gelip babasinin lmnden 16 gn sonra Osmanli tahtina geer. Ileride "Fatih" nvanini alacak olan gen padisah, babasinin vasiyeti geregi cesedini Bursa'ya gndererek onu bugn hl "Muradiye" diye bilinen semtteki trbesine defn ettirir. Murad Bey, veya halkin dili ile Koca Murad 1446 Agustos'unda tanzim edip Eyll sonlarinda Halil Pasa, Saruca Pasa, Ishak Pasa ve kadiasker Mehmed b. Feramrz tarafindan tescil olunan vasiyetnmesinde nereye ve ne sekilde gmlecegini, stne yapilacak trbenin ne sekilde olacagini ve nihayet vakfinin sartlarini bildirir. O, asli Arapa olan ve oglu tarafindan uyulan vasiyetnmesinde syle diyordu: "... ldgm zaman beni Bursa'ya, caminin yakinindaki oglum Alaeddin'in 3-4 arsin yanina gmn. Mezarimin stne byk hkmdarlar iin yapilan muhtesem trbelerden yapmayiniz. Cesedimi lahde degil, snnet-i seniyye zre topraga koyun. Etrafi duvar fakat st aik bir trbe yapiniz. Hafizlarin Kur'an okuyacaklari yerin zeri kapali, kabrimin stne yagmur yagmasi iin oraya tesadf eden kismin st aik olsun. Azad edilmemis olan klelerimin tamami lmmden kirk gn nce azad edilmistir. Etrafima evlad ve akrabalarimdan kimseyi gmmeyin. Eger Bursa'dan baska bir yerde lrsem nsimi oraya nakl ediniz. Bu nakil, bir persembe gn olsun ki, defin cuma gn gereklessin..." II. Murad hakkinda gerek Osmanli, gerekse diger milletlere mensub tarihilerin ittifaka yakin bir sekilde beyan ettiklerine gre o, ince ruhlu, hassas, ok dil, merhametli, szne ve vaadlerine sdik, cesur, azim ve tedbir sahibi, gler yzl, ahdine riayet edenler hakkinda dost, ahdini bozanlar hakkinda da sedid idi. Hammer'in de ifadesine gre memleketini seref ve hakkaniyetle idare ederek milletinin hatirasinda mtedeyyin (dindar) ltufkr, dil ve metin bir hkmdar adi birakti. Savasta oldugu gibi barista da sznn eri idi. Ancak sznden dnenlerin korkun c alicisi idi. Sultan II. Murad, ince ruhlu ve hassas bir kimse idi. Ilm msahabeleri sever, ulemayi himaye eder ve onlara tahsisatlar ayirirdi. Musik, siir ve edebiyata dsknd. Denebilir ki siir, onunla Osmanli sarayina girmisti. Suara tezkireleri, onun sairliginden bahs ederlerken onun ilim ve sanata olan sevgisinden de uzun uzadiya sz ederler. Gldeste-i Riyaz-i Irfan'a gre bizzat kendi latif tab'i (yaratilisi) siire meyyl ve nkte syleyicilerin dilddesi olup haftada iki gn lim ve sairleri divaninda toplayip ilm mbheseler ederek ve sairlerin mnazara ve mnakasalarini dinleyerek "Ehl-i kemlin cevheri, ancak itibar ile parlayip ailir" derdi. agdas tarihi Ibn Tagriberd, onun sahsiyeti hakkindaki su ifadeleri ile geregi yansitmaya alisir: "Hkmdarligi uzun srms, ykselmis, hasmet kazanmis, saadete ermis ve Rm (Anadolu) hkmdarlarinin en byg olmustur. Cihaddan hi bir vakit geri kalmamakla beraber eglence ve zevke dsknd. Allah yolunda tehlikelere bizzat atilir ve bu ugurda yorulmak bilmez, varini yogunu harcardi. Btn hayati byle gemis denebilir. Bununla beraber halka karsi dil olup isleri ile yakindan ilgilenirdi. Ayni zamanda cmert ve iyi huylu idi. Yalniz su kadar var ki keyfine dsknd. Musik ehlini severdi. Fakat bir cihad haberi gelince derhal kalkar her seyi birakirdi." lkesinde kltr ve ilim hayatini ykseltmek iin her fedakrligi gze alabilen Sultan Murad, ilim adami ve bilginlere karsi son derece cmert davranirdi. Bu sebeple Arabistan, Trkistan

ve Kirim gibi yerlerden pek ok degerli lim, onun lkesine gelmisti. Bu da memlekette kltrn gelismesine ve ilm ilerlemenin sr'atli bir sekilde olmasina sebep olmustu. Gerekten de onun dneminde Arapa ve Farsa'dan bir ok eserin Trke'ye tercme edildigini, bunun da kltrel gelismeye tesir ettigini biliyoruz. Hatta onun adina birok eser telif ve tercme edilmisti. Sultan Murad, Edirne, Bursa, Selnik, Ipsala ve Ergene gibi nemli yerlesim merkezlerinde yaptirdigi hayir ve sosyal tesisler ile de dikkat eker. Yaptirdigi muazzam eserler sebebiyle kendisine "Ebu'l-hayrt" nvani verilmisti. Onun bu neviden faaliyetlerini gren devrinin devlet erkni ile zenginleri de benzer tesisleri kurmakta gecikmediler. Bursa'da Muradiye Camii, imret, medrese ve mstemilti Sultan II. Murad tarafindan yaptirilmistir. Fakat bu hakan asil dev eserlerini Edirne'de insa ettirmisti. Bunlarin en mhimleri, Muradiye (1435), Dru'l-hadis (1435), Yeni Cami (Bugnk adi ile Serefeli, 1447) gibi eserlerdir. " Serefeli" denen minare, Trk minarelerinin en gzellerinden biridir. 1413'te elebi Sultan Mehmed'in, Mimar Konyali Haci Alaeddin'e tamamlattigi Eski Cami'de oldugu gibi Serefeli'de de kisin abdest musluklarindan sicak su akardi. Sultan Murad, Edirne'yi ihya edercesine kalkindirmis ve Balkanlarin en byk sehri haline getirmisti. O, Ergene kprsn yaptirmak suretiyle blgeyi de yerlesime amisti. Dogu ile bati arasinda nemli bir geit vazifesi gren Ergene kprsnn yeri, orman ve bataklikti. Bu yzden burasi, eskiya, kanun kaaklari ve hirsizlar iin mkemmel bir barinak vazifesi gryordu. Sultan Murad, byle bir yerde kpr yaptirmak suretiyle hem ktlklerin barinagini kurutmus oluyor, hem ulasimin kolaylasmasini sagliyor, hem de blgenin mamur hale gelmesine yardim ediyordu. Kprnn insasindan sonra burada cami, hamam, imret ve pazar gibi halkin ihtiyalarina cevap verebilecek sosyal tesisleri kurduktan sonra halki oraya yerlestirir. O, bununla da kalmaz, gelip oraya yerlesen halki birok vergiden de muaf tutar. sikpasazde kpr insaatinin durumunu verdikten sonra syle der: "Kprnn iki basini mamur sehir edp imret ve Cuma mescidi etti. Hamam ve pazarlar yapti. Ve ol vakit kim imretin kapusu aildi. Sultan Murad ulemayi ve fukarayi kendisi aldi ol imrete vardi. Bir nice gn atlar etti. Akalar ve floriler lestirdi. Ol taam pistigi vakit kendi mbarek eli ile fukaraya lestirdi. Ve iragin kendi uyardi. Yapan mimarlara hil'atlar giydirdi. Ol sehrin halkini cemi-i avarizdan muaf ve msellem etti."

YKSELIS DNEMI
Istanbul'un Fethi: II. Mehmet, babasinin lm zerine ikinci kez Osmanli tahtina oturdugunda, devletin ortasinda bir ser adacigi hlinde kalmis khne Bizans'i ortadan kaldirmayi ncelikle hedef olarak belirlemisti. Bylelikle Osmanli devleti tam bir cihan devleti haline gelebilecekti. Hedefini gereklestirmek iin ilkin Sirbistan ve Eflk ile anlasma imzalayan Fatih, Karamanoglu tehlikesini de geici de olsa bertaraf etti. Bizans'a ulasabilecek muhtemel yardimi nlemek iin Bogaz'in Avrupa yakasina Rumeli Hisar'ini yaptirarak kusatma hazirliklarini tamamladi. Nihayet kusatilan Istanbul'a karsi 6 Nisan 1453'te kara ve denizden saldiri baslatildi. II. Mehmet, Edirne'de dktrdg aginin en gl toplariyla Istanbul surlarini karadan sarsarken 18 Nisan'da donanma btn Istanbul adalarini ele geiriyordu. Fakat, Hali'in zincirle kapatilmasi sebebiyle kara ve deniz birlikleri msterek bir harekta geemiyor ve bu durum da kusatmanin basarisina glge dsryordu. Nihayet 22 Nisan'da Osmanli donanmasinin karadan Hali'e indirilmesi gibi mthis bir plnin gereklestirilmesi, kusatmanin seyrini degistirmeye baslamisti. Seksen paralik donanmayi bir anda karsilarinda gren Bizans'in direnme gc artik kirilmisti. 29 Mayis 1453'teki niha harektla Istanbul fethedildiginde, II. Mehmet, Peygamberimizin mjdesine mazhar oluyor ve "feth-i mbin" ile "Fatih"lik serefini elde ediyordu.Bizans'in

ortadan kaldirilmasi hem Trk tarihi hem de dnya tarihi aisindan byk bir neme sahiptir. Bu fetihle Osmanli Devleti, artik tam bir cihan devleti hline gelmis, Islm dnyasi ve Avrupa iinde byk bir prestij ve g kazanmistir. Avrupa iin bu fetih ag aip, ag kapayan bir fetihtir. Katolik Avrupa'nin, Ortadoks dnyasiyla btnlesme abalari, Istanbul'un fethiyle nlenmis, aksine Balkanlari da tamamen ele geirmek suretiyle Fatih, kisa zamanda Ortadokslari himayesi altina almistir. Nitekim Papa V.Nikola'nin Trklere karsi harekete geilmesi fikri pek taraftar bulamamis, aksine, Ege adalarindaki halk, Balkanlardaki bazi despotluklar ve prensler Fatih'i Istanbul'un fethinden dolayi kutlayan mektuplar yazmislardir. Papa'nin istegine sadece Almanya, Napoli ve Venedik olumlu cevap vermis fakat onlar da kendilerinden ziyade Sirp, Macar ve Arnavutlari kiskirtarak sonu almaya alismislardir. Fatih'in Bati Politikalar: Sirbistan Seferleri; Istanbul'un fethinden sonra Osmanlilara bagliligini bildiren ve ele geirdigi bazi kaleleri geri veren Sirplar Macarlar ile is birligi yaparak yeniden dsmanliklarini gstermeye baslamislardi. Bunun zerine 1454-1457 arasinda kez pespese Sirbistan'a sefer dzenlendi. Belgrat disindaki btn Sirp topraklari ele geirildi. Sirp Krali Bronkovi'in lmyle baslayan taht mcadelelerinden faydalanan Osmanlilar, Sirplari vergiye bagladilar. Taht kavgalarinin yeniden alevlenmesi zerine, Mora seferinde bulunan Fatih, Sirp meselesine son verilmesini emretti. Mahmut Pasa, 1459'da baskentleri Semendire'yi ele geirilerek Semendire Sancakbeyligini olusturdu. Bylece Sirbistan'da 350 yil srecek Osmanli hkimiyeti baslamis oluyordu. Arnavutluk Seferleri; Papalik ve Napoli kralliginin destegi ve kiskirtmasiyla harekete geen Arnavutluk hkimi Iskender Bey, vurka taktigi ile Osmanli kuvvetlerine baskinlar dzenlemekteydi. Bunun zerine Fatih, bizzat sefere ikmaya karar verdi. 1465 yilinda gereklesen I.seferde, Ilbasan Kalesi'ni yaptirip, iine asker yerlestiren Fatih, Balaban Pasa'yi blge iin grevlendirerek, geri dnd. Ancak, Papa ve diger devletlerden aldigi kuvvetlerle Trklere saldiran Iskender Bey, Balaban Pasa'yi sehit etti ve Ilbasan kalesi'ni kusatti. Bunun zerine Fatih II. Arnavutluk Seferi'ne ikti (1467). Ele geirilen topraklarda yeni garnizonlar olusturuldu. Bu sirada Iskender Bey lms ve yerine oglu Jean gemisti. Arnavutlukta baslayan kargasa sebebiyle Fatih 3. kez Arnavutluk seferini baslatti. Arnavutlarin elinde kalmis olan Kroya ve Iskodra kusatildi. Nihayet 1479'da Arnavutluk da bir Osmanli vilayeti haline gelmis oluyordu. Mora Seferleri; Istanbul'un fethinden sonra Bizans Imparatoru XII. Konstantin'in ogullari, rakipleri Kantakuzen ailesine karsi Mora'da, Osmanlilarin yardimini istemislerdi. Turahanoglu mer Bey, akincilari ile duruma mdahale etti ve muhalifler bertaraf edildi. Fakat bu sefer iki kardes arasinda mcadele baslamisti. Blge lkelerinin Mora'yi istil niyetlerini bilen Fatih 1458'de harekete geti. Korent'i ele geiren Fatih, Mora'nin bir kismini merkeze baglayarak, burada bir sancak olusturdu. Atina ve diger blgeler ise Osmanli ynetimini kabul etti. Kardesi Dimitrios'a karsi Arnavutlarin destegini alan Tomas'in Osmanlilarla yapilan anlasmayi bozmasi zerine 2.kez Mora'ya sefer dzenlendi. Tomas, Papa'nin yanina kamak zorunda kaldi. Blgeye ok sayida Trk yerlestirildi. Venedikliler blge halkini Osmanlilara karsi ayaklandirmaya alisiyorlardi. Ancak bunda basari kazanamayan Venedik, Osmanli kuvvetleri tarafindan bozguna ugratildi (1465). Eflk ve Bogdan Seferleri; Yildirim zamaninda vergiye baglanan Eflk Prensligi'nin basina Fatih tarafindan Vlad (Kazikli Voyvoda) getirilmisti(1456). Osmanlilara bagli grnen Vlad aslinda gizliden gizliye dsmanlik ediyordu Vlad'in Fatih'in elilerini kaziga oturtarak ldrmesi zerine 1462 yilinda Fatih, Eflk'a bir sefer dzenledi. Bogdan'dan da yardim alan Osmanli kuvvetleri voyvodayi uzun sre takip etti. Neticede, sigindigi Macarlarin, Osmanlilarla yaptigi anlasma zerine Vlad'i esir etmeleri ile mesele zld. Fatih voyvodaliga Radul'u getirdi ve Eflk bir Osmanli eyaleti hline geldi. 1455'ten itibaren Osmanli Hkimiyetini taniyan Bogdan Prensligi'nin Kefe'nin fethinden sonra izledigi dsmanca siyaset zerine Osmanli kuvvetleri 1476'da Bogdan'a girdi. Fatih'in bizzat basinda oldugu Osmanli kuvvetleri Bogdan ordusunu byk bir bozguna ugratti. Bylece Bogdan da yeniden Osmanli hkimiyetini tanimis oluyordu.

Bosna-Hersek Seferleri; Osmanlilara vergi yoluyla bagli olan Bosna Kralinin, anlasmalara riayet etmemesi zerine skp'ten harekete geen Fatih, Sadrazam Mahmut Pasa ve Turahanoglu mer Bey'e Bosna'nin tamamen fethedilmesi emrini vermisti. 1463 yilindaki seferle Bosna Krali Osmanli hkimiyetini yeniden tanidi. Ancak seyhlislamin da fetvasiyla sonra ldrld ve bu topraklarda Bosna Sancakbeyligi olusturuldu. Fakat ordunun Istanbul'a dnmesi zerine ayni yil, Macar krali Bosna'ya girdi. Ikinci kez dzenlenen seferle Osmanlilar, Yaye disindaki btn kale ve sehirleri yeniden ele geirdiler. Bosna seferleri esnasinda Hersek Krali Stefan da lkesinin bir kisim topraginin Osmanlilara dogrudan baglanmasi sartiyla tahtinda birakilmisti. Ancak 1483 yilinda Hersek tamamen Osmanli topragi hline gelecektir.Fatih, Bosna'yi Osmanli topraklarina kattigi zaman "Bogomil" mezhebindeki Bosnalilara ok iyi davranmisti. Hem Katolik hem de Ortadokslarin kendi kiliselerine almak iin baski yaptiklari Bogomiller bu sebeple Osmanli ynetimine sicak bakmislar ve kendilerine saglanan din ve vicdan hrriyetinden etkilenerek zamanla Mslman olmuslardi. Iste bu Mslman Bosnalilara "Bosnak" denilmektedir. Fatih devrinde Osmanlilarin karada en gl komsusu ve rakibi Macarlar, denizde ise Venedik idi. Macarlar bu dnemde tek baslarina Osmanlilarla bas edemeyeceklerini bildiginden, dogrudan bir savasi gze alamamis, Fatih de tabi sinir olan Tuna'yi gemeyi dsnmemistir. Ancak akincilar vasitasiyla, Macaristan'a gvenligin saglanmasina ynelik yzlerce basarili akin dzenlenmistir. Keza Venedik Cumhuriyeti de Osmanlilarla dogrudan karsilasmaktansa Balkanlardaki diger devletleri kiskirtmayi yeg tutmustur. Gl donmasiyla Mora ve Ege'deki adalara sahip olmak isteyen Venedik, Osmanlilar karsisinda istedigi sonucu alamamis, aksine pek ok ada ve kiyi kaleleri Osmanlilarin eline gemistir. Ege Adalarinin Fethi; Istanbul'u ele geiren Fatih, Bizans'a ait btn topraklari hkimiyeti altinda birlestirmek istiyordu. Bylece Bizans'in yeniden dirilmesini nleyecegi gibi, iktisad ve siyas aidan da nfuz alanini genisletebilecekti. ncelikle Anadolu kiyisina yakin adalari hedef alan Fatih, Bizans, Venedik ve Cenevizlilerin elindeki bu adalardan Anadolu'ya yapilan korsan akinlarinin nn kesmis olacakti. Ikinci olarak Orta ve Dogu Akdenizdeki adalar hedef alinmisti ki, bu adalar Fatih'in Italya'ya yani eski Roma'ya geisini kolaylastiracakti.( Nitekim Gedik Ahmet Pasa komutasindaki bir Osmanli donanmasi Napoli Kralliginin elindeki Otranto'yu fethetmis ve buradan Gney Italya'ya akinlar dzenlenmistir.(1480) Fakat Fatih'in lmnden sonra basa geen II. Byezid, Gedik Ahmet Pasa'yi geri agirinca, sehir savunmasiz kalmis ve Italyanlar kaleyi tekrar ele geirmislerdir).1456 yilinda ncelikle anakkale Bogazi'na hkim olan adalardan Gkeada (Imroz), Tasoz Enez ve Semendirek adalari ele geirildi. Ayni tarihlerde Limni ve Midilli halki Trk ynetimine girmek iin Osmanlilara basvurmustu. nce Limni, ardindan, uzun sren kusatmayi mteakip Midilli (1467) ele geirildi. Venedikliler 264 yildir ellerinde tuttuklari Agriboz Adasi'ndan Mora ve Ege adalarindaki Trk birliklerine karsi saldirilarini yogunlastirmaktaydilar. Bunu nlemek maksadiyla Agriboz'un fethine karar veren Osmanlilar neticede 17 gn sren kusatmadan sonra amalarina ulastilar. Epir despotunun elindeki Zanta, Kefalonya ve Ayamavra gibi adalar da Fatih'in saltanatinin son zamanlarinda Osmanli topraklarina dahil edilmistir. Ancak St. Jean sovalyelerinin elindeki Rodos'a karsi girisilen birka muhasara neticesiz kalmistir. Fatih'in Dogu Politikasi: Karadeniz Politikasi; Osmanlilar, Anadolu'nun byk bir kismini hkimiyetleri altina almalarina ragmen kuzeyde, Karadeniz kiyisindaki bazi yerler Trabzon Rumlari, Cenevizliler ve Candarogullarinin elinde bulunuyordu. Anadolu Trk birliginin saglanmasi ve ticaret gvenligi aisindan bu blgelerin ele geirilmesi sartti. Iste bu sebeplerle, Fatih karadan ve denizden kuvvetlerini harekete geirdi. 1461 yilinda Cenevizlilerin elindeki nemli bir s olan Amasra teslim olmak zorunda kaldi. Seferin kendisine karsi yapildigini sanan Candaroglu Ismail Bey, Kastamonu'yu terk ederek Sinop'a ekildi. Bursa'ya dnerek birliklerini takviye eden Fatih, Trabzon seferine ikarken, Sinop da dahil Candarogullarinin topraklarini savasmaksizin ele geirdi. Fatih'in asil amaci 1204 yilinda Ltinlerin Istanbul'u isgal etmesi zerine Bizans hanedanina

mensup Komnenlerin ayri bir devlet olusturduklari Trabzon idi. Osmanlilara vergi vermeyi kabul eden Trabzon Rumlari bir taraftan Fatih'in rakibi olan Uzun Hasan ile ittifak iine girmisti. Nihayet Fatih, karadan birliklerini Trabzon'a gnderirken, bir donanma da Sinop'tan kalkarak blgeye yneldi. Bu sirada Uzun Hasan'in Osmanli ordusunu arkadan evirebilecegi ihtimaline karsi Fatih, ordusunu Sivas'in gneyinden Yassiemen'e evirdi. Uzun Hasan'in annesi Sara Hatun'un ricasi zerine Akkoyunlularla bir anlasma yapildi. Anlasmaya gre Akkoyunlular, Trabzon Rumlarina yardim etmemeyi vaat etmislerdir. Anlasmanin akabinde kara ve denizden Trabzon yeniden kusatildi. aresiz kalan Trabzon Hkimi David Komnen sehri teslim etmeyi kabul etti (26 Ekim 1461). Bylece 258 yil devam eden Trabzon Rum Imparatorlugu da tarihe karismis oldu. Karadeniz'in Anadolu kiyilarini tamamen hkimiyetine alan Fatih'in bundan sonraki hedefi, nemli ticaret limanlari olan Ceneviz kolonilerini ortadan kaldirarak, Karadeniz'i tam bir Trk gl yapmak idi. Gedik Ahmet Pasa komutasindaki donanma 1475 yilinda Kefe, Azak ve Menkup iskele ve kalelerini ele geirdi. Bylece Osmanlilar, Altinorda Hanligi'nin zayiflamasiyla ortaya ikan Kirim Hanligi ile komsu oldu. Azak Kalesi'nin dsrlmesi sonucunda bazi Cenevizliler ile birlikte Kirim hanlarindan Mengli Giray Han da esir edilmisti. Mengli Giray Han'in Istanbul'a getirilmesiyle Kirim Hanligi Osmanli hkimiyetine girmis oldu. (1478). Kirim hanlari 350 yil boyunca Osmanlilarin batiya karsi en gl mttefikleri olarak hizmet vermislerdir.Anadolu'da Trk Birliginin Gereklesmesi; Osmanlilarin kurulus devrinden beri en cidd rakipleri durumundaki Karamanogullari, Fatih'in politikalarina karsi, Akkoyunlu ve Memlklu devletlerinin destegini sagladigi gibi, Venediklilerle de bir ittifak kurmakta sakinca grmemislerdi. Bu dsmanca tavir zerine Fatih 1466 yilinda Karamanogullari zerine yrmeye karar verdi. Beylik topraklarinin byk kismi Osmanlilarin eline gemesine ragmen Fatih, Larende ve Silifke yrelerine ekilen Karamanogullarina karsi mcadeleyi, Otlukbeli Savasi'nin sonrasinda da srdrmstr. Fakat Karaman Beyi Kasim'in lmnden sonra (1483) beylik tamamen oradan kalkmis olacaktir. Akkoyunlu Beyi Uzun Hasan, 1467 yilinda Karakoyunlu topraklarina sahip olunca Osmanlilar aleyhine hkimiyetini genisletmeye baslamisti. Anadolu birligi ynndeki bu tehlike zerine Fatih, 1473'te harekete geti. Otlukbeli mevkiinde yapilan savasta Osmanlilar byk bir zafer kazandilar. Artik Akkoyunlular Osmanlilar iin bir tehlike olmaktan ikmisti. Fatih bundan sonra Hicaz su yolllarinin onarimi hususunu bahane ederek Memlklar'a karsi harekete geti. Fakat bu dnemde Memlklarla byk bir savasa girilmemistir. Fatih'in 1481'de hazirlik yaptigi ve lmyle yarim kalan seferin ya Rodos'a ya da Misir'a ynelik oldugu sylenir. Fatih'in lm zerine Osmanli tahtina byk oglu Byezid gemisti. Ancak diger oglu sehzade Cem, Rodos sovalyelerinin eline dsmesiyle sonulanan,taht mcadelesine girmisti. Byezid'in mtereddit ve ihtiyatli politikalari sebebiyle, Akkoyunlularin yerini alan Safaviler glenerek Anadolu'da Sahkulu Isyani gibi ayaklanmalari kiskirtmis, Memlklara karsi basarisiz seferler dzenlenmistir. Buna ragmen Byezid dneminde Kili ve Akkerman ele geirilerek Bogdan tamamiyla Osmanli hkimiyetine girmis(1484), Venedik ve Halilara karsi denizlerde stnlk kurulmus, Modon, Koron, Inebahti ve Navarin gibi Mora kiyilarindaki kale ve limanlar zapt edilmistir(1502). Barbaros kardeslerin denizlerdeki zaferlerine ragmen zellikle dogudaki olumsuz gelismeler ve Sahkulu Isyani(1511), devlet islerinden elini eken Byezid'in sagliginda sehzadeler arasindaki taht mcadelesinin kizismasina vesile olmustur. Nitekim Sehzade Selim'in mcadeleyi kazanmasi zerine 1512 yilinda II. Byezid tahttan feragat etmistir. Yavuz Sultan Selim Devri; Henz Trabzon'da vali iken Dogu'da Safavilerin nasil glendigini gren ve onlarla basarili bir mcadeleye giren Selim, tahta iktiktan sonra,

Anadolu'daki mezhep mcadelesine bir son vermek iin Safavilerle dogrudan savasa girmeyi kainilmaz grmekteydi. Nihayet ordusunun basinda Dogu seferine ikan Yavuz Selim, aldiran Ovasi'nda Sah Ismail'in ordusuyla byk bir meydan muharebesi yapti. Iki Trk hkmdarinin mcadelesinden Selim stn ikti (23 Agustos 1514). Dogu Anadolu topraklari Osmanlilarin eline geti. Yavuz, Tebriz'e kadar Sah Ismail'i takip etti. Dulkadirogullari beyligi Osmanli ynetimine alindi ve sonra ilhak edildi (1515)Babasi dneminde Memlklara karsi yapilan seferlerin ogu kez basarisizlikla neticelenmesi, Osmanlilarin dogu'da ve Islm dnyasinda stnlk kurmalari nndeki en byk engel idi. Bu sebeple, Safavi tehlikesini bertaraf ettikten sonra Yavuz, Memlklara karsi byk bir ordu hazirladi. Misir Memlk Sultani Kansu Gavri, Osmanli ordusunu Halep'in kuzeyinde karsiladi. Ancak Mercidabik Savasi Osmanlilarin zaferiyle son buldu (24 Agustos 1516). Kansu Gavri savas sirasinda ld. Malatya'dan Sina yarimadasina kadar olan topraklar Osmanlilarin eline geti. Kisi Sam'da geiren Yavuz, tekrar Misir'a yneldi. Yeni Memlk Sultani Tomanbay ile Kahire'nin kuzeyindeki Ridaniye mevkiinde yapilan savasi da Osmanlilar kazandi. (22 Ocak 1517). Bu savas Memlk Devleti'nin sonu oldu. Suriye, Filistin, Misir ve Hicaz Osmanli hkimiyetine girdi. Hlag'nun Bagdat'i isgal etmesiyle Memlk himayesine giren halifelik messesesi de bylece Osmanlilara gemis oluyordu. Nitekim Mekke serifi sehrin anahtarini Yavuz Sultan Selim'e sunarak itaatini bildirmisti. Yavuz dnemi Osmanlilarin dogu'da ve Islm dnyasi'nda en byk g haline geldigi bir dnemdir. Yavuz Sultan Selim'in sekiz yil sren hkimiyet devrinden sonra Osmanli tahtina oglu I.Sleyman geti (1520). I.Sleyman'in 46 yillik saltanatinda Osmanli Devleti siyas, asker ve iktisad ailardan zirveye ulasmistir. Bu sebeple dost dsman ona Kanuni, Muhtesem, Byk Trk gibi lkaplarla hitap etmis ve tarihe de byle gemistir. Avrupa'daki Gelismeler; Kanuni dneminde zellikle Avrupa'da nemli din ve siyas degisiklikler sz konusudur. Gl Macar kralliginin Osmanli hkimiyetine girmesinden sonra, Kutsal Roma-Cermen Imparatoru Sarlken en cidd rakip hline gelmis, onun olusturdugu imparatorlugun uzantisi durumundaki Avusturya Arsidkaligi Osmanlilara sinirdas olmustur. Bu devlet ile Avrupa'nin en gl hanedani olacak olan Habsburglar Avrupa'yi deta parselleyeceklerdir. Bu dnemde glenmeye baslayan Protestanlik, Avrupa'da mezhep atismalarinin siddetlenmesine sebep olmustu. Dogu Avrupa'da da Lehistan ve Ortadoks Rusya glenmeye baslamisti. Kanuni, Avrupa'daki siyas ve din ekismelerden faydalanarak, onlarin birlesmemesine zen gstermis ve bunu bir devlet politikasi hline getirmistir. Yine bu dnemde Akdeniz'de ve Okyanuslarda gl bir ticar ve iktisad filo olusturan Ispanyol ve Portekiz donanmalari Venedik'in yerini almis grnyordu. Belgrat'in Fethi ve Macaristan Seferi; Fatih'in Sirbistan seferinde ele geirilemeyen Belgrat, Avrupa ilerine yapilacak akinlar iin bir sirama noktasi idi. Bu sebeple Kanuni, Macaristan seferine iktiginda ilkin Belgrat'i kusatti ve ele geirdi(1521). Burayi bir s olarak kullanan Osmanlilar artik rahatlikla Avrupa ilerine sefer yapabilecekti. Nitekim Sarlken'e tutsak olan Fransa Krali Fransuva'yi, kendisinden yardim talep etmesi zerine, kurtarmayi amalayan Kanuni, 1526 yilinda karsisindaki ittifaki paralamak amaciyla yeniden Macaristan zerine bir sefer dzenledi. 29 Agustos 1526'da Moha Meydan Muharebesi ile Macar ordularini imha eden Kanuni, Budin'i (Budapeste) ele geirdi. Macaristan'in bir blm ilhak edildi ve kalan kismi Erdel Kralligi olusturularak Osmanli hkimiyetine alindi. Avusturya Seferleri; Macaristan'in ele geirilmesi zerine, len Macar krali ile akrabaligini ne sren Avusturya Arsidk Ferdinand, Macar topraklarinda hak iddia etmis ve Budin'i isgal etmisti. Bunun zerine Kanuni, yeniden Macaristan'a sefer dzenledi. Budin kurtarildi. Ancak Kanuni'nin asil maksadi Viyana idi. Osmanli ordusu sehri kusatti ise de ele geirmeye muvaffak olamadi(1529). I.Viyana Kusatmasi'nin sonusuz kalmasindan cesaretlenen Ferdinand, Budin'i tekrar isgal etti. Kanuni nl "Alman Seferi" ile mukabele ederek isgal edilen yerleri geri aldi. Ferdinand ile Istanbul'da bir anlasma yapildi. Bu

anlasmaya gre Ferdinand, Macaristan zerinde hak talep etmeyecek ve Osmanli hkimiyetini taniyacak ve elinde bulundurdugu Macaristan'a ait topraklar iin de Osmanlilara vergi verecekti.(1533). Ferdinand'in Macar kralinin lmn firsat bilerek anlasmayi bozmasi zerine Kanuni yeniden sefere ikti. 1562'deki bu sefer sonucunda Macaristan'da Erdel Beylerbeyligi olusturuldu. Avusturyalilar firsat bulduka Macar topraklarina tecavz etmisler ve her seferinde de Osmanlilardan gerekli cevabi almislardir. Nitekim Kanuni'nin son seferi de Avusturya'ya karsi olmus ve Zigetvar Kalesi kusatilmistir (1566) Fransa ile Mnasebetler ve Ilk Kapitlsyon; Avrupa birligini saglamak isteyen RomaCermen Imparatoru Sarlken, bu maksatla Fransiz Krali Fransuva'yi esir etmisti. Kendisinden yardim isteyen kral ile iyi iliskiler kuran Kanuni bylece Sarlken'e karsi bir mttefik kazanmis oluyordu. 1535 yilinda iki lke arasinda ticaret ve dostluk anlasmasi imzalandi. Anlasma ile her iki lke serbest ticaret hakki elde edecek ve bu haklar iki hkmdarin yasadigi srece geerli olacakti. Lkin kapitlasyon adiyla tarihe geecek olan bu ticar imtiyazlar srekli hle getirilmis, sonraki devlet adamlarinin basiretsizligi sebebiyle tek tarafli islemeye baslamis ve baska devletlere de imtiyazlarin taninmasiyla Osmanli ekonomisi giderek disa bagimli hle gelmistir. Iranla Mnasebetler; Sah Ismail'in yerine geen oglu I.Sah Tahmasp, babasi gibi, Osmanlilarin dsmani olan Venedik ve Avusturya ile ittifak kurmakta bir beis grmyordu. Osmanli ordusu, Avrupa'ya sefere iktiginda Safaviler, Dogu Anadolu topraklarina karsi saldiriya geiyordu. Bu sebeple, Kanuni, Irakeyn (iki Irak; Irak-i Acem ve Irak-i Arap) seferi diye bilinen bir sefere ikti (1534-35). Tebriz ve Bagdat Osmanli topraklarina katildi. Osmanlinin Avrupa ile ilgilenmesinden yararlanan Safaviler firsat bulduka yeniden harekete getiklerinde, blgeye 1555 yilina kadar Nahcivan ve Tebriz zerine birka kez sefer dzenlenmistir. Osmanlilar karsisinda fazla bir varlik gsteremeyen Sah Tahmasp nihayet baris anlasmasi imzalamayi kabul etmek zorunda kalmis ve Amasya Antlasmasi (1555) ile Osmanli stnlgn kabul ederek Bagdat, Tebriz ve Dogu Anadolu'nun Osmanli hkimiyetinde oldugunu tasdik etmistir. Deniz Seferleri ve Fetihler; Kanuni devri karada oldugu gibi denizlerde de byk bir stnlgn saglandigi bir devirdir. Fatih'in alamadigi, St.Jean svalyelerinin elindeki Rodos ve evresindeki adaciklar, basarili bir kusatma sonunda ele geirilmis(1522), II. Byezid zamanindan beri Akdeniz'de serbeste faaliyet gsteren Barbaros kardeslerin devlet hizmetine alinmasiyla deniz ve kiyilarda pek ok yer Osmanli hkimiyetine dahil olmustur. Cezayir'i ellerinde bulunduran ve Osmanlilar adina, 1492 yilinda Ispanya'da soy kirima ugrayan Musevleri Istanbul'a gemilerle nakleden Barbaros kardesler hakli bir ne sahip olmuslardi. 1533 yilinda Cezayir'i Osmanlilara birakarak kaptan-i deryalik grevini kabul eden Barbaros Hayrettin Pasa (Hizir Reis), 1538 yilinda Andrea Doria komutasindaki Hali donanmasini Preveze'de byk bir bozguna ugratarak, Osmanlilardin Akdeniz'in tek hkimi oldugunu btn dnyaya kabul ettirdi. Barbaros'un lmnden sonra yerine geen Turgut Reis de fetihlere devam etti.Nitekim St. Jean svalyelerinin elinde bulunan Trablusgarp onun tarafindan fethedilmis (1551), Preveze'den sonraki en byk deniz zaferi sayilan Cerbe Savasi sonunda Hali donanmasi bir kez daha hezimeti tatmistir. Sadece Akdeniz'de degil Kizil Deniz ve Hint Okyanusunda da Osmanli donanmasi faaliyette bulunmustur. Uzak denizlerde istenilen sonular elde edilememisse de bu dnemde Yemen ve Arabistan'in gney kiyilari ile Habesistan ele geirilmistir. Kanuni'nin lm ve Sonrasi; Zigetvar Muhasarasi esnasinda hastalanan Kanuni kalenin fethini gremeden 66 yasinda ld (1566). Siyas, asker ve iktisad bakimlardan

Osmanliyi zirveye ikaran bu byk hkmdarin yerine geen ne II. Selim (1566-1574) ne de III. Murat (1574-1595) ayni evsafta kisiler degillerdi. Ancak Kanuni devrinde baslayan fetih rzgrlari o derece siddetliydi ki, bu hkmdarlar devrinde de hizini devam ettirebildi. Sphesiz bu basarilarda sadrazam Sokullu Mehmet Pasa'nin dirayetli siyasetinin de rol byktr. Anadolu'nun Akdeniz'e bakan kiyilarinda bir iban basi gibi duran Venedik'in elindeki Kibris bu fetih rzgriyla kusatildi. Lala Mustafa Pasa komutasindaki Osmanli donanmasi adayi ele geirir geirmez (1571), buraya Anadolu'nun esitli sancaklarindan Trkler yerlestirildi. Artik Kibris da Trk olmustu. Bu durumu hazmedemeyen Venedik, Ispanyol, Malta donanmalari papa ve diger bazi Avrupa devletlerinin de destegi ile harekete geerek byk bir savas filosu olusturdular. Korent Krfezi yakinlarinda, Inebahti nlerinde yapilan deniz savasini Osmanlilar kaybetti (1571). Ancak kendileri de olduka fazla zaiyat verdiginden, Hali donanmasi Osmanli kadirgalarini takip edecek durumda degildi. Sokullu kisa zamanda donanmayi yenileyerek yeniden Akdeniz'e indirdi. Venedik bu durum karsisinda yeni bir savasi gze alamadi ve Osmanlilara vergi vermeyi kabul etti. Kili Ali Pasa komutasindaki donanma Tunus'u yeniden Osmanli topraklarina katti (1574). Bu esnada II.Selim lms ve yerine III. Murat gemisti. Bu padisah devrinde, Sah Tahmasp'in lmyle alkanan Iran'a savas aildi (1576) Grcistan ve Azerbaycan'in byk bir kisminin ele geirilmesiyle neticelenen ilk seferden sonra savas 15 yil srd. Bu uzun savas ile daha fazla yipranmak istemeyen Osmanli Devleti ile Iran arasinda 1590'da bir baris anlasmasi yapildi. Yine bu dnemde baslayan Trk-Macar Savasi I.Ahmet devrine kadar devam etti. Don ve Volga nehirlerini birlestirmeyi amalayan kanal projesi ile Sveys kanali tesebbsnn mimari olan Sokullu'nun 1579'daki lm ile Osmanli Devleti byk bir yara almistir. zellikle III.Murat'in oglu III.Mehmet'in (1595-1604), hkmet islerini annesine birakip, bir kseye ekilmesi Osmanli'yi XVII. yzyilda daha kt yillarin bekleyeceginin deta habercisi idi.

mparatorluun Temelleri Atlyor Dou Roma Fatihi olarak Edirne'ye dnen II. Mehmed, Karaman ve Bizans'tan sonra nc seferde Cenevizlilerden Enez'i ald (1453 sonu) ve Krm'a bir donanma gnderdi (1454 Temmuz'u). 1454'te ilk Srbistan seferine kt. Kuzey Ege adalarn donanma gndererek ele geirdi ve ilk Rodos seferini yaptrd, fakat bu aday alamad. kinci Srbistan onun altnc seferidir (1455, 1456). Bu ikincisinde babasndan sonra tekrar Belgrad' muhasara etti. Kaleyi savunan Hnyadi Yano ld. Fatih yaraland, fakat Belgrad dmedi. 1455'te Bodan Prenslii de Osmanl metbluunu kabul etti. 1458'deki yedinci sefer Fatih'in ilk Mora seferidir. 1459'daki sekizinci sefer ise drdnc Srbistan seferidir ki, Semendire'nin fethi ve Srbistan devletinin sonu olmakla neticelenmitir. 1460 yaznda dokuzuncu seferine kt. kinci Mora seferidir ve Mora prensliklerinin ilgas ve Trkiye'ye katlmas, Paleologoslarn sonu ve Bizans kalntlarnn silinmesi ile sonulanr. Sonra Gney Karedeniz meselelerini ele ald. 1461'de onuncu sefer ile Ceneviz'den Amasra'y ald. Baharda on birinci sefer ile Sinop'a geldi. Himayesinde bulunan Candar (sfendiyar) beyliine dosta son verdi. Yazn Trabzon'a yrd. Denizden donanma kuatlan Trabzon mparatorluu teslim oldu. Komnenos imparatorluk hanedanna son verdi. Bu suretle Batum ve Grcistan kylarna kadar btn Gney Karadeniz kylar Osmanl devletine katld gibi, Trabzon ve Rize gibi Anadolu'nun henz Trklememi olan paralar da Hristiyanlardan alnm oldu.

On ikinci Trabzon seferinden dner dnmez on nc sefer ile Eflak zerine yrd ve ayaklanan Kazkl Voyvoda'nn iini bitirdi.Fatih, ondrdnc seferini 1462'de yapt. Yaye'nin fethi ile neticelenen ilk Bosna seferidir. Onbeinci seferi ayn yln Eyllndedir ve Midilli adasnn fethidir. On altnc sefer 1463'te yaplan ikinci Bosna seferidir. Ertesi yl nc Bosna seferi ve on yedinci seferi yaplmtr. 1466'daki onsekizinci sefer Karaman zerinedir. 1466'daki on dokuzuncu sefer, Fatih'in ilk Arnavutluk seferidir. 1466-167'de de Arnavutluk zerine ikinci seferini yapmtr ki yirminci seferi tekil eder. Bu ard kesilmeyen seferlerde padiahn balca hedefleri yle idi: Tuna'nn gneyinde ve Frat-Toroslar snrnn batsnda Osmanl devletine katlmayan hi bir yer brakmamak, Karadeniz'i ve Ege denizini Trk i denizleri haline getirnek, Venedik donanmasn geerek deniz kuvvetlerini de kara ordusu gibi dnyann birinci silahl gc haline getirmek. Bu ileri tamamen gerekletirdikten sonra talya'y fethetmek. Bu plan artk btn dnyada biliniyordu. Fatih'in kafasndaki bir sr olmaktan kmt. Bu projeye kar yalnz btn Avrupa deil, Trkiye'nin dousundaki Mslman ve Trk komular da ayaklandlar. Bu suretle Osmanl mparatorluu'na kar dehetli bir koalisyon meydana getirildi ve ok uzun srecek sava balad.

mparatorluun Temelleri Atlyor 16 yl sren Byk Sava'ta Trkiye'nin karsnda yeralan byk devtetler ran, (Akkoyunlu Trk mparatorluu), Venedik, Macaristan, Almanya, Polonya, Kastilya, Aragon, Napoli idi. Orta ve kk devletlerin saylar 20 ksrdr. Trkiye mttefiksiz, tek bana idi. Fatih, Trk tarihinde belli baka rnei gsterilemeyecek bir politika dehas ile bu koalisyona kar on alt yl dayand ve dmanlarn teker teker, ikier er, beer onar yenerek byk savatan mutlak bir galip olarak kt. Trk cihan imparatorluunun gerek temeli atlm oldu. Cihann Osmanl devleti karsnda aciz kald ortaya kt. Venedik'in deniz stnl bir daha geri gelmemek zere maziye kart. Byk sava, 3 Nisan 1463'te Fatih tarafndan balatld. 28 Temmuzda Venedik Cumhuriyeti, Trkiye'ye harp ilan etti. 30 Eyllde Macaristan, Venedik'in yannda Trkiye'ye kar savaa girdi. Bir ka ay sonra Trkiye'ye harp aan devletlerin says, amayanlardan ok fazla idi. Her cephede dman ypratan, diplomatik manevralarla bezdiren Fatih, 1470 yaznda ordu ve donanmas ile Eriboz adasna yrd. Venedik'in Bat Ege'deki bu alnmaz ssn fethetti. Avrupa devletlerine "Rumeli sizin, Anadolu benim" diye eli gndererek Osmanl'y haritadan bile silmek isteyen Akkoyunlu Trk imparatoru Uzun Hasan Bey, Avrupallarn Osmanl ile baa kamayaklarn anlayp Tokat'a bir spriz taarruzu ile harbin dou cephesini at. 18 Austos 1470'de ehzade Mustafa, Kreli Meydan Muharebesi'nde Akkoyunlu ordusunu ezerek igal altndaki Osmanl topraklarn kurtard. Uzun Hasan iin kt iaretti. Korkun bir atl Trkmen ordusu ile Osmanl'nun zerine yryp iini bitirmek istedi. Fatih, 11 Nisan 1473'te skdar'dan hareket etti. 190.000 kiilik dnyann en etin harp makinesi saylan ordusu Austosta Erzincan yaknlarnda en byk rakibi ile karlat. Otlukbeli'nde Akkoyunlu Trkmen ordusu mahvoldu. Fatih o zamana kadar yalnz kuatmalarda kullanlan, sesinden atlar rktmek iin sahraya getirilen top silahn, tarihte ilk defa olarak taktik silah olarak kullanmt. Fatih'in aknclar Venedik varolarna ve Almanya ilerine kadar her yl Avrupa'y alt st ettiler. Venedik, Almanya ve Macaristan pes etti. Yirmi nc sefer Bodan, yirmidrdncs Macaristan zerine ald. 1478'de padiah, nc Arnavutluk seferine kt. Krm'a donanma gnderdi. 1475'te Krm Hanl Osmanl birliine girdi. 1480'de nc Rodos kuatmas netice vermedi. yonya adalarn aldktan sonra, donanmay talya'ya gnderdi ve 28 Temmuz 1480'de talya fthatnn balangc olmak zere

Otranto'yu igal ettirdi. talyan devletcikleri, Fatih Sultan Mehmed'i Bat Roma imparatoru olarak selamlamak zere hazrlklara baladlar. Fakat padiah 3 Mays 1481'de Maltepe ile Gebze arasndaki ordughnda, ordusu arasnda zehirlenerek ld. 49 yanda idi. mparatorluun Temelleri Atlyor ki defaki ocukluk saltanat saylmazsa, sonuncu saltanat 30 yldan 2.5 ay fazladr. Brakt imparatorluk 2.214.000 km2 'yi buluyordu. Ancak 511.0000 km2'' si Anadolu'da, gerisi Avrupa'da idi. Kuzeyde Trk snr, Moskova'nn gneyinden balyordu. Karadeniz'i kapal Trk denizi haline getirmi, Ege'de bunu baarmasna ramak kalm, Yunan (yonya) denizine hakim olmutu. Trk donanmasn cihan kudreti haline getirmi, iki Venedik donanmasnn gcnn zerine bir kudrete eritirmiti. Bu donanma ile talya'y fethederek, Katoliklii de hakimiyeti altna alacakt. Tahta getii zaman devletin 30 harp gemisi vard. 1474'te 23 yl alarak donanmay 108 harp ve 400 kadar nakliye gemisine kard. lmne kadar geen son yedi ylda ise donanmay 250 harp ve 500 nakliye gemisine ulatrd. stanbul niversitesi'nin de kurucusudur. Bat ve Dou dillerini ok iyi biliyordu. Edeb ve matematik ilimlerde bilgindi. Osmanl hkmdarlar iinde yetien en byk asker, en iyi diplomat ve devlet adam olduu gibi Osmanoullarnn en bilginidir. Baz tarihilere gre, Trk milletinin 2.500 yl iinde yetitirdii en byk ahsiyettir. Byk bir sanat bilim koruyucusu idi. Bu emsalsiz sava adam, imparatorluunu imar etmeyi de ihmal etmedi, her tarafta Trk bayndrlk eserleri ykseltti. 2 imparatorluk, 4 krallk, 11 prenslii fethetmitir. 3 olu ve bir kz olmutur. lmnde yalnz iki olu hayatta idi. Yerine byk olu II. Bayezid geti. Fakat kardei Sultan Cem bunu kabul etmedi. 1495'e kadar Cem gailesi devam etti. Daha 10 Eyll 1481'de talya fthat terkedildi. talya'nn fethinden vazgeildi. II. Bayezid bu arada 1483'te Macaristan zerine Morova seferine, 1484'te Bodan seferine kt. 1485'te 6 yl srecek olan ilk Memlk sava patlad. Msr-Suriye Trk memlk imparatorluu ile hi bir kazan salamayan bu savatan hemen sonra II. Bayezid, 1492'de nc sefere kt. Bu Macaristan ve Arnavutluk seferidir. Belgrad'n gene netice vermeyen nc kuatmas bu srada yaplmtr. 1493'te Yakup Paa'nn Adbina zaferi, Macaristan' sulha zorlad. Trkiye, Akdeniz'deki stnln bu devirde de muhafaza etti. 187'de Kemal Reis, ilk spanya seferini yapt. Fakat spanya'da son Mslman devletinin, Grnata'nn dmesine (2 Ocak 1492) engel olunamad. Kemal Reis'in ikinci spanya seferi (1510), spanya tebeas haline gelen spanya Mslmanlarna yardm iindir. Ertesi yl Kemal Reis (1511), Gelibolu aklarnda gemisi frtnadan batarak boulmutur. Osmanllarn yetitirdii ilk byk denizci ve Osmanl deniz ekolnn gerek kurucusudur. 25 ubat 1495'te Sultan Cem'in Napoli'de zehirlenerek 35 yanda lmesi, aabeyi II. Bayezid'e geni nefes aldrsa da saltanatn ikinci devresinde de babas ve olununkilere benzer byk hareketlere giriemedi. Bununla beraber talya'da nfuzu bykt. 1498'de Bal Bey'in ikinci Polonya seferi, Trkiye lehine neticelendirdi. Balbey, ikinci seferinde Varova'ya girdi. mparatorluun Temelleri Atlyor Venedikle kan sava, daha byk apta oldu. Padiah drdnc ve beinci seferini (1499. 1500) Venedik'in gney Mora'daki slerini temizlemek gayesiyle yapt. Bu arada Sapienza ak deniz muharebesinde Kemal ve Burak (Barak) reisler, Trklerin tarihteki ilk byk deniz muharebesini kazandlar (28 Temmuz 1499). Bu byk deniz vurumasnda 400 harp gemisi ve on binlerce denizci kar karya geldi. Venedik donanmas, ar hezimete urad.

1502'de Venedik'le sulh yapld. Fakat ayn yl ran mparatorluunda Akkoyunlu Trk hanedan dt ve yerine gene bir Trk hanedanndan olan ah smail Safev geti. ran'dan baka, Irak, Dou Anadolu, Gney Kafkasya gibi lkelere de hakim olan ve Trkiye'den sonra en gl devlet bulunan Safev mparatorluu, Akkayonlular ve Osmanllar gibi Snn deil, i idi. ah smail, kan, ate ve hileyle mezhebini yaymaya alyor ve Anadolu'yu tehdit ediyordu. Anadolu'da yer yer ayaklanmalar kard. Bu durum II. Bayezid'in son yllarn huzursuz kld. Sonunda sekiz olundan hayatta kalan n k olan Yavuz Sultan Selim namna tahttan feragat etti ve az sonra ld. Babas Fatih'tan sonra Osmanoullarnn en bilginidir. Deerli bestekrd. Babas, dedeleri ve olu gibi byk harp adam deilse de orduya ve donanmaya ok dikkat etmi, Trkiye'nin kudretini, titizlikle korumu, yalnz son yllarnda Safev basks altnda bunalmtr. Yavuz Sultan Selim, 42 yanda tahta kt. ok uzun mddet Trabzon sancak beyi olarak bir ok seferde bulunup tecrbe kazanmt. Trkiye'yi Safev bask ve hatta tehdidinden kurtarmak iin ordu tarafndan tahta karlm gibiydi. Bu misyonla, bir takm i meseleleri hallettikten sonra derhal ran meselesini ele ald. 23 Nisan 1514'te skdar'dan hareket etti. 2 Temmuz'da Sivas'a geldi ve ordusundan 40.000 kiiyi burada brakt. 100.000 kii ile yoluna devam etti. 23 Austos'ta gney Azerbaycan'da aldran sahrasnda ah smail'in 100.000 muharipten mteekkil ordusunu yok etti. ah, tesadfen cann kurtard. Yavuz, 16 Eyll'de ran Safev Trk mparatorluunun taht ehrine girdi. Bu suretle dnyann ikinci devletini bir mddet iin olsun Trkiye'yi tehdit edemez hale getirdi.ah smail, daha 10 yl yaad halde aldran'n cn almaya asla girimedi. Gene bu zafer neticesinde Gneydou Anadolu ile Kuzey Irak, ran'dan Trkiye'ye geti. Bu suretle Osmanllar, Anadolu'da Trk birliini gerekletirmi oluyorlard. ran'n elinde Dou Anadolu'da ancak kk paralar kalyordu.O zamana kadar Dulkadir Trkmen beylii (Mara) Osmanl'ya tabi idi. Yavuz, beylii dorudan doruya ilhak edip ortadan kaldrmak isteyince Yavuz'un annesi Aye Hatun'un babas, yani padiahn ana tarafndan dedesi olan Dulkadirolu Alddevle Bozkurt Bey direndi, 12 Haziran 1515'te Turna da muharebesi ile bu direni ortadan kaldrlp beylik Osmanl topraklarna katld. iddetli Safev savunmas krlarak 19 Eyll 1515'te de o zaman Amid denilen Diyarbakr alnd, Diyar- Acem'den sonra sra Diyar- Arab'a gelmiti

mparatorluun Temelleri Atlyor Buras da bir Trk devletinin elinde idi. Msr, Suriye ve evre lkeleri ellerinde tutan Memlkler, Trkiye ve ran Trk imparatorluklarndan sonra dnyann en gl devletleri idiler. slam halifesi de Memlk sultanlarnn himyesinde Kahire'de yaad, Kutsal ehirler (Mekke, Medine, Kuds) ellerinde olduu iin Memlk imparatorluunun manev gc de bykt. Yavuz Sultan Selim Han, 5 Haziran 1516'da ikinci sonuncu sefer-i hmayununa kmak zere Topkap sarayndan skdar ordughndaki ota- hmayununa geti. ukurova'ya geldii zaman merkezi Adana olan ve Memlklere tabi bulunan Ramazanoullar Trkmen beylii, kendiliinden Osmanl devletine katld. Yavuz'u, Halep yaknlarnda Mercdabk'ta Memlk Sultan Kansu bekliyordu. 24 Austos 1516'da, aldran'dan gn gnne 2 yl sonra burada gene ok byk bir meydan muharebesi geti. Memlk ordusu yok edildi. Sultan Kansu ld ve Abbas Halifesi esir dt. Memlkler, Msr'da iktidara geldikleri ve Eyyblerin yerini aldklar 1250 tarihinden beri

asla bu derecede byk bir darbe yememiler ve sultanlarn muharebe meydanlarnda brakmamlard. Yavuz, Haleb'e girdi (28 Austos). Ertesi gn Haleb Ulu Camii'nde kendisini slam halifesi ilan ettiren Cuma hutbesini okuttu. Bu suretle Hazret-i Peygamber'in vefat ettii 632'den beri Araplara ve 750 ylndan beri Abbas hanedanna ait olan hilafet Trklere gemi oldu. Suriye, Lbnan ve Filistin'i yldrm harektyla feth eden ve Kuds' de aldktan sonra am'a gelen Yavuz, burada Msr fethinin son hazrlklarn tamamlad. Trk nc ordusu Filistinle Sina arasnda Han-Yunus'ta bir Memlk ordusunu dattktan sonra (25 Aralk 1516), Yavuz 9-22 Ocak 1517'de lka'dan beri hi bir cihangirin cebren geemedii Sina ln 13 gnde geti. Kahire yaknlarnda 22 Occakta Ridaniye Meydan Muharebesi'nde Memlk Ordusu'nu datt. 24 Ocak'ta Kahire'ye girdi. 13 Nisan'da son Memlk Sultan II. Tumanbay idam edildi. 19 Mays'ta Donanma skenderiye'ye gelip demirledi. Yavuz, donanmay tefti etmek iin skenderiye'ye gelip Kahire'ye dnd. 6 Temmuzda Hicaz, Trkiye'ye katld. Mekke ve Medine, Trk topraklar oldu. Emnt- Mukaddese Mekke, Medine ve Kahire'den stanbul'a gnderildi. 8 aya yakn Kahire'de kalan Yavuz, 10 Eyllde hareket etti ve 25 Temmuz 1518'de stanbul'a dnd.

mparatorluun Temelleri Atlyor Yavuz'un bu Msr sefer-i hmayunu 2 yl 2 ay srmek bakmndan Osmanl tarihinin en uzun seferidir. Dnyann nc devleti olan Memlk imparatorluunun tamamnn Trkiyeye katlmasyla neticelenmi ve Yavuz'u, tarihin kaydettii en byk cihangirlerden biri yapmtr. O tarihte Memlk imparatorluu topraklarnda 19 milyon nfus yaad hesaplanmaktadr (ayn XVI. yzyl balarnda ngiltere nfusu 4.5, Fransa 12, spanya 6 milyon idi). 8 yl iinde ba dndrc iler yapan Yavuz, 50 yanda Edirne yaknlarnda ordughnda, ota- hmaynda, yeni bir seferin hazrlklar iinde iken ld (22 Eyll 1520). Osmanoullar iinde dedesi Fatih'ten sonra en byk kumandan, Fatih ve olu Kanun'den sonra en byk devlet ve siyaset adamdr. Dedesi ve babasndan sonra Osmanoullarnn en bilginidir. Osmanl cihan devletinin temellerini Fatih atm, Hint okyanusu ile Moskova gneyi, Bat Akdeniz ile Kafkasya arasnda Yavuz gerekletirmitir. 1512'de 2.373.000 km2 olarak teslim ald devleti 6.557.000 km2'ye karmtr (Avrupa'da 1.702.000 km2 , Asya'da 1.905.000 km2 , Afrika 2.950.000 km2 ). Yavuz devrinde Cezayir de spanyol tasallutundan kurtularak Trkiye'ye balanmtr. Bu, Barbaros Kardelerin, Oru Reisle Hzr Reis'in (Barbaros Hayreddin Paa) ahs teebbsleriyle gereklemi, fakat Yavuz tarafndan desteklenmi bir teebbstr. Oru Reis'le kardeleri Yavuz'un aabeyi Sultan Korkut'un adamlar olduklar iin Yavuz tahta knca balarna bir bela gelmesin diye Trkiye'yi brakp 1513 yaznda Kuzey Afrika'ya ayak basmlardr. Cezayir ve Tunus'ta bir takm sler elde ettikten sonra amirallerinden Karamanl Pr Reis'i (ki mehur Kemal Reis'in yeeni ve byk corafya ve kartorafya bilginidir) 1516 Maysnda stanbul'da Yavuz'a gndermilerdir. Yavuz bu teebbs desteklemi ve Cezayir'i fethetmeleri iin Oru Reisle kardelerine her trl yardm yapmtr. Barbaros kardelerin mcadele ettikleri, savatklar devlet spanya

olduu iin, misyonlar ok etindi. Zira spanya btn XVI. asr boyunca Avrupa'nn en gl, zengin ve byk Hristiyan devletidir ve bu yllarda Almanya imparatorluu ile birleecek, spanya kral ayn zamanda Almanya imparatoru, btn Amerika smrgelerinin sahibi olacaktr. 1517 balarnda Oru Reis, Cezayir ehrini fethederek ciddi ekilde bir devlete sahip olmu, bu yln 1 Eyllnde de spanya ile savaa balamtr. 1 Ekim 1518'de Fas snrnda Tlemsen kalesinde spanyol ordusu tarafndan kuatlp ehit edilmi, fakat Kuzey Afrika'da Trk hakimiyetini gerekletirmitir. Yerine kardei Hzr Reis "Barbaros Hayreddin Paa" ve Osmanl devletinin Cezayir beylerbeyisi olarak gemi, eserine devam etmitir (15 Mays 1519).

stanbul'un fethi 29 Mays 29 Mays Gregorian Takvimine gre yln 149. gndr. Sonraki sene iin 216 (Artk yllarda 217) gn var ...Detayl bilgi iin linke tklaynz. 1453, ...Detayl bilgi iin linke tklaynz. Sal gn geeklemitir.

nl talyan ressam Zanaro'nun Fatih'in stanbul'a giriini temsil eden bir tablosu.

Sal, Pazartesi ile aramba arasnda haftann ikinci ya da nc gndr. ...Detayl bilgi iin linke tklaynz. Fatih Sultan Mehmed padiah, olduktan sonra ilk i olarak, devaml ayaklanma karan Fatih Sultan Mehmed (1432 - 1481) 29 Mart 1432'de Edirne'de dodu. Babas Sultan kinci Murad, annesi Huma Hatun'dur. Fatih Sultan Mehmed, uzun boylu, dolgun yanakl, kvrk burunlu, adaleli ve kuvvetli bir padiaht. ...Detayl bilgi iin linke tklaynz.

Karamanolu Beyliine kar sefere kt. Karamanolu Beylii 13. yzylda, Konya ve civarnda hakim olup, 1487 senesine kadar devam eden byk Trk beyliine verilen isim. Karaman aireti, Ouzlar'n Avar boyuna mensuptur. Trkiye Seluklu sultan Birinci Alaeddin Keykubad (1219-1237), Trkmen airetlerini Bizans ve Kilikya hudutlarna yerletirmiti. Bu srada, 1228 senesinde Kilikya, Ermenilerden alnnca, Ermenek taraflarna da Karaman aireti yerletirildi. ...Detayl bilgi iin linke tklaynz. Karamanolu brahim Bey af diledi. Fatih stanbul'un fethini dnd iin onu balad. Fatih Sultan Mehmed, byk gayesini gerekletirmek iin, Karamanolu brahim Bey, Karamanoullar Beylii hkmdar. Dedesi Alaeddin Bey, babas Mehmed Bey'dir. Babasna kar gelerek onun zamannda hkmdarla getiyse de, ksa sre sonra babas idareyi tekrar ele ald. Mehmed Bey'in lmnden sonra Karaman Beyi oldu. ...Detayl bilgi iin linke tklaynz. Macarlara, Srplara ve Balkan kavimlerinden. Bir Slav boyu olan Srplar, Slav dillerinin gney grubuna giren SrpHrvat dili konuurlar. Srpaya mahsus sesleri belirtmek iin kabartlm Kiril alfabesi kullanlr. Hristiyan olup, Ortodoks mezhebine mensupturlar. ...Detayl bilgi iin linke tklaynz. Bizansllara kar yumuak davranyordu. Amac Bizans mparatorluu, Roma mparatorluunun S 395te Dou ve Bat olarak ikiye ayrlmasyla ortaya kt. Bakenti Roma olan Bat Roma mparatorluu 5. yzylda Germen kabilelerince ykld. Merkezi Konstantinopolis (bugn stanbul) olan ve Dou Roma mparatorluu da denen Bizans mparatorluu ise, bin yl akn bir sre varln srdrd. Bizansn ortaya k, Roma mparatoru Constantinusun bakenti Romadan bugnk stanbula tamasyla da yakndan ilikilidir. ...Detayl bilgi iin linke tklaynz. Hallarn birlemesini nlemek, onlar tahrik etmemek ve zaman kazanmakt. Bin yllk tarihinin sonuna gelmi olan Hal Seferleri, 1094-1270 arasnda, Avrupal Katolik Hristiyanlarn, Papann da etkisini kullanarak, Mslmanlarn elindeki Ortadou topraklar (Kutsal Topraklar) zerinde askeri ve siyasi kontrol kurmak iin dzenledikleri askeri aknlardr. ...Detayl bilgi iin linke tklaynz. Bizans kle kle sadece stanbul ehrinin snrlar iinde hkm sren bir devlet durumuna dmt. Ancak buna ramen Bizans'n varl, Balkanlardaki Trk hakimiyeti asndan tehlikeli oluyordu. Bizans mparatorlar, Anadolu'daki eitli siyasi gleri de Osmanl aleyhine kkrtmaktan geri kalmyorlard. Hatta zaman zaman Osmanl ehzadeleri arasndaki taht kavgalarna karp devletin i dzenini bozuyorlard. stanbul'un Osmanl Devleti'nin hakimiyeti altnda girmesi, ticari ve kltrel ynden nemli bir avantajn daha ele geirilmesi demekti. Boazlar tam anlamyla kontrol altna alnacak ve bu sayede, Karadeniz ticaret yollar ele geirilmi olacakt. Karamanoullar meselesini zen Fatih Sultan Mehmed, stanbul'un fethi iin gerekli hazrlklara balad. Devrin mhendislerinden Musluhiddin, Saruca Sekban ile Osmanllara snan Macar Urban Edirne'de top dkm iiyle grevlendirildi. "ahi" ad verilen bu toplarn yannda, tekerlekli kuleler ve artma gllelerin retilmesi (havan topu) yaplan hazrlklar arasndayd. Yaptrlan bu byk toplar stanbul'un fethedilmesinde nemli rol oynad. Yldrm Bayezid'in stanbul kuatmas srasnda yaptrd Anadolu Hisarnn

karsna, Rumeli Hisar (Boazkesen) ina edildi. Bu sayede Boazlar'n kontrol salanacak, deniz yoluyla gelebilecek yardmlara kar tedbir alnm olacakt. 400 paradan oluan bir donanma ina edildi. Turhan Bey komutasndaki bir Osmanl donanmas Mora'ya gnderildi ve stanbul'a yardm gelmesi engellendi. Eflak ve Srbistan ile var olan bar antlamalar yenilendi. Macarlarla da yllk bir antlama yapld. Osmanllarn bu hazrlklar karsnda, Bizansllar da bo durmuyordu. Surlar salamlatrlyor ve ehre yiyecek depolanyordu. Ayrca Bizans mparatoru Konstantin, Hali'e bir zincir gerdirerek, buradan gelecek tehlikeyi nlemeye alt. Ayn zamanda Hal dnyasndan yardm isteniyor, Papa ise yapaca yardm karsnda Katolik ve Ortodoks kiliselerinin birletirilmesini istiyordu. Ancak Katoliklerden nefret eden Ortodoks Rumlar, Roma kilisesine balanmak istemiyor, "stanbul'da Kardinal Klah grmektense, Trk sar grmeye razyz" diyorlard. Fatih Sultan Mehmed, hazrlklar tamamlandktan sonra, Bizans mparatoru Konstantin'e bir eli gndererek, kan dklmeden ehrin teslim edilmesini istedi. Fakat mparatordan gelen savaa hazrz mesaj zerine, stanbul'un kara surlar nne gelen Osmanl ordusu, 6 Nisan 1453'de kuatmay balatt. Osmanl donanmas ise Hali'in giriinde ve Sarayburnu nnde demirlemiti. Ordu; merkez, sa ve sol olarak ksma ayrld. 19 Nisan'da yaplan ilk saldrda, tekerlekli kuleler kullanld ve bu saldr ile Topkap surlarndan burlara kadar yanald. Osmanl Ordusundaki er says 150.000 ile 200.000 arasndayd. Bu kuvvetlere Rumeli ve Anadolu beylerine bal eitli kuvvetler de katlmt. ok iddetli arpmalar oluyor, Bizansllar ehri koruyan surlarn zarar gren blmlerini hemen tamir ediyorlard. Venedik ve Cenevizliler de donanmalaryla Bizans'a yardm ediyorlard. Fatih Sultan Mehmed Osmanl donanmasnn kuatma srasnda yeterince kullanlamadn ve bu yzden kuatmann uzadn dnyordu. stanbul'un Hali tarafndaki surlarnn zayf olduu biliniyordu. Bizans bu blgeye zinciri bu nedenle germiti. Yksekten atlan ta glleler Bizans donanmasndan baz gemileri batrmt fakat bir ksm donanmann Hali'e indirilmesi kesin olarak gerekliydi. Fatih Sultan Mehmed, stanbul'un fethedilmesini kolaylatracak nemli kararn verdi. Osmanl donanmasna ait baz gemiler karadan ekilerek Hali'e indirilecekti. Tophane nndeki kydan balayp Kasmpaa'ya kadar ulaan bir gzergah zerine kzaklar yerletirildi. Gemilerin, kzaklarn zerinden kaydrlabilmesi iin, Galata Cenevizlilerinden zeytinya, sade ya ve domuz ya alnarak kzaklar yaland. 21-22 Nisan gecesi 67(yada 72) para gemi dzeltilmi yoldan Hali'e indirildi. Hali'teki Trk donanmasna ait toplar, surlar dvmeye balad. Ciddi arpmalar cereyan etti. Bundan sonraki gnlerde top sava, ok, tfek atlar, lam kazmalar, byk ve hareketli sava kulelerinin surlara saldrlar devam etti. Kuatmann uzun srmesi ve kesin baarya ulalamamas askerler arasnda endie yaratt. Ancak, stanbul'u her ne artta olursa olsun almaya kararl olan Fatih Sultan Mehmed kumandanlarn ve alimlerin de bulunduu bir toplant dzenledi. Cesaretlendirici bir konuma yaptktan sonra, 29 Mays'ta genel saldrnn yaplacana dair kararn aklad. arpmalar srasnda Bizans' koruyan surlar zerinde kapatlmas mmkn olmayan gedikler almaya balamt. Surlar ierisine kk szmalar oluyor, ancak geri pskrtlyordu. lk defa Ulubatl Hasan ve arkadalarnn ehit olmak pahasna tutunmay baardklar stanbul surlar, artk direnemiyordu. 53 gn sren ve 19 Nisan, 6 Mays, 12 Mays ve 29 Mays'ta yaplan drt byk saldrdan sonra Dou Roma mparatorluu'nun 1125 yllk bakenti olan stanbul, 29 Mays 1453 sal gn fethedildi. stanbul'un fethi, ok nemli sonular da beraberinde getirdi. Fatih Sultan Mehmed, stanbul'un fethinden sonra batdaki hakimiyeti pekitirmek, snrlar

geniletmek, slam' en uzak yerlere kadar yaymak ve Hristiyan birliini bozmak amacyla Avrupa zerine bir ok seferler dzenledi. Srbistan (1454,1459), Mora ( 1460), Eflak ( 1462), Bodan ( 1476), Bosna-Hersek, Arnavutluk, Venedik ( 1463- 1479), talya ( 1480) ve Macaristan seferleriyle Osmanl mparatorluu Avrupa'daki hakimiyetini pekitirdi. Srbistan Krall tamamen ortadan kaldrlp Osmanl sanca haline getirildi, Mora tamamen fethedildi, Eflak Osmanl eyaleti yapld, Bosna tekrar Osmanl hakimiyetine alnd, Arnavutluk ele geirildi. 16 yl sren Osmanl-Venedik Deniz Savalar sonunda Venedik bar imzalamay kabul etti. talya'ya yaplan sefer srasnda Roma'nn fethi asndan ok nemli bir merkez olan Otranto, fethedildi ancak Fatih Sultan Mehmed'in lm zerine geri kaybedildi.

stanbul Surlar
stanbul'un o dneme kadar fethedilemeyen efsanevi bir ehir olmasnn en byk sebebi evresini kuatan surlard. O dnemde baka hibir yerde bu kadar salam savunma sistemi bulunmamaktayd. Uzunluk bakmndan eriilmez olmasna ramen in Seddi bile savunma asndan stanbul surlarnn yanna yaklaamyordu. Karada 6.492 m., Marmara ve Hali kylarnda 820 m. uzunluundaki surlar birka kademeden oluurdu. En nde Bizansn mobil kuvvetleri savunur, arkasnda 7 m. genilik ve derinliindeki su ile dolu hendekler bulunurdu. Bunlarn arkasnda mzrakl askerlerin bekledii savunma mazgallar vard. Savunma mazgallar geildii takdirde 5-7 m. yksekliindeki orta surlara gelinirdi. Osmanl ordusu orta surlar nnde ok sayda ehit vermiti. En arkada ise 12-13 m. ykseklikte asl surlar bulunurdu. Asl surlarn zerinde bekleyen askerler hibir canlnn sur dibine yaklamasna izin vermezdi.

stanbul'un Fethi'nin Nedenleri


1. Bizans'n, Osmanl Devleti'nin Rumeli'deki ilerlemesine ve bymesine engel olmas 2. Bizans'n Anadolu beyliklerini Osmanl Devleti'ne kar kkrtarak Anadolu'daki Trk birliini bozmaya almas 3. Bizans'n Osmanl ehzadelerini kkrtarak Osmanl Devleti'nde taht kavgalarna neden olmas 4. Bizans'n, Avrupa-Hristiyan dnyasn kkrtp Hal Seferleri'ne zemin hazrlamas 5. Anadolu ve Rumeli topraklar arasndaki balantnn salanabilmesi iin stanbul'un alnmasnn gerekmesi 6. pek Yolu'nun Avrupa'ya alan koluna hakim olmak 7. Kara ve deniz ticareti bakmndan stanbul'un nemli bir konuma sahip olmas 8. Boazlar yolu ile ekonomik canlln mevcudiyeti 9. Anadolu ve Rumeli arasndaki askeri geiin kolaylatrlmak istenmesi 10. II. Mehmed'in, Hz. Muhammed'in; ''"stanbul elbet fetholunacaktr. Ne gzel kumandandr o kumandan ve ne gzeldir o askerler"'' hadisine layk olabilme dncesi

stanbul'un Fethi in Osmanl Devleti'nin Yapt Hazrlklar


1. II. Mehmet, nce Macarlar ve Venedikliler ile bir bar antlamas yaparak Balkanlarda gven ve istikrar salad. 2. Karamanoullar ile anlaarak Anadolu'daki gvenlii salad. 3. Bizans'a Karadeniz'den gelecek yardmlar engelleyebilmek iin, Anadolu Hisar( Gzelce Hisar)'nn karsna Rumeli Hisar( Boazkesen Hisar)'n yaptrd. 4. stanbul'un gl surlarnda gedikler aabilmek iin, Bizans'n hapisanesinden Macar Usta

Urban karld ve Edirne'de ona, o zamana kadar grlmemi byklkte toplar dktrtld. 5. stanbul surlarna rahat asker karabilmek iin tekerlekli kuleler yapld. 6. Kuatmaya yardm iin bir donanma hazrland.

stanbul'un Fethi in Bizans'n Yapt Hazrlklar


1. Kale surlarn glendirdiler. 2. Osmanl Donanmas'nn Hali'e girmesine engel olmak iin, Hali'in azn zincirle kapattlar. 3. Bizansllar, suda yanabilen barut, neft ya ve kkrt ile yaplan Rum Atei (Gregois) adl silah yaptlar. 4. Osmanl Devleti'nin kuatmaya hazrlandklarn anlaynca depolarn yiyecek, silah, mhimmat vb. eylerle doldurdu.

Byk Kuatma
23 Mart 1453'te Edirne'den hareket etti ve 6 Nisan 1453te stanbulu kuatt. Kuatma, aralkl atmalarla 53 gn srd. II. Mehmet, andarl Halil Paann stanbulun fethine kar bir tutum sergilemesi zerine, son saldr hazrlklarn yapmas iin Zaanos Paay grevlendirdi. Bizansa yardmn gelmesini nlemek iin de Marmara Denizi ile anakkale Boaz'n ablukaya ald. Hibir yerden destek alamayan Bizansn bakenti 29 Mays 1453 gn dt. Bin yllk Bizans mparatorluu'na son veren II. Mehmet, bu olaydan sonra "Fatih" (lke aan, lke alan) nvann ald. Fatih, bir tren alaynn banda ehre girdi. lk i olarak Ayasofyaya giderek buray camiye dntrd. stanbulu Osmanl mparatorluunun bakenti yapt. Kentin ticaret merkezi olan Galatadan kam olan Rumlarn ve Cenevizlilerin dnmesini salad. Rum Patrikliinin yeniden almasna izin verdi; ayrca bir Yahudi hahambal ile bir Ermeni patrikhanesi kurdurdu. II. Mehmet stanbulu, farkl dinlerden insanlarn bir arada yaad, ticaret ve kltr merkezi olan bir bakent yapmay amalad.

stanbul'un Fethi'nin Trk Tarihi Asndan Sonular


1. Osmanl Devleti'nin Kurulu Dnemi bitti, Ykseli Dnemi balad. 2. stanbul'un Fethi ile Osmanl Devleti'nin Anadolu ve Rumeli topraklar arasndaki Bizans'n yaratt tehlike ortadan kalkt. 3. stanbul'un Fethi ile Karadeniz'i Akdeniz'e balayan ticaret yollar ele geirildi. 4. pek Yolu'nun Avrupa'ya giden kolu ele geirildi. 5. stanbul, Osmanl Devleti'nin bakenti yapld ve II. Mehmed lke alan, lke aan anlamna gelen 'Fatih' nvann ald. 6. Osmanl Devleti'nin slm Dnyas'ndaki saygnl artt. 7. Fener Rum Patrikhanesi Osmanl himayesine girdi.

stanbul'un Fethi'nin Dnya Tarihi Asndan Sonular


1. stanbul'un Fethi ile Orta a kapanp, Yeni a ald. 2. stanbul'un Fethi srasnda kullanlan byk toplarn, en gl surlar bile ykabilecei grld. Bu denli gl toplarn yaplmas, Avrupa'daki ' derebeylik'lerin yklmasna ve merkeziyeti krallklarn glenmesine neden oldu. 3. stanbul'un Fethi ile pek Yolu'nun Orta Asya'dan Avrupa'ya giden kolunun Osmanl

Devleti'nin eline gemesi, Avrupallar' yeni ticaret yollar arayna yneltti. Bu olay ' Corafi Keifler'in nedenlerinden birini oluturdu. 4. stanbul'un Fethinden sonra talya'ya giden bilim adamlar, orada eski Yunan ve Roma eserlerini inceleyerek, ' Rnesans'n balamasna katkda bulundular.

FTIH SULTAN MEHMED DEVRI


(II. MEHEMMED) Kaynaklarin, dil, akil, heybetli, cesaretli, idrak sahibi, iyi giyimli, kadirsinas, limlerin dostu, sairlerin hmisi, hakka kail ve maarif erbabina meyilli bir pdisah olarak tavsif ettigi Ftih Sultan Mehemmed Han, tarihin kayd ettigi byk sahsiyetlerin basinda gelir. Bu bakimdan onun, sahsiyet ve karekterini oldugu gibi btnyle ortaya koymak ok zordur. nk o, beser kudretinin ulasabilecegi en yksek noktalara ikmis ve kendinden nce veya sonra gelmis olanlarla mukayese edilemeyecek derecede byk bir hviyet kazanmisti. Onun, Manisa'da geirdigi ikinci sehzadelik devresi, gerek sahsi, gerek Osmanli Devleti iin ok verimli ve faydali olmustu. Zira, 5 yil sren bu dnemde o, sahsiyetini olgunlastiran ciddi bir alisma ve fikr faaliyet iinde bulunmustu.

Bu bes senelik mddet zarfinda o, bir yandan akademik bir faaliyet devresine girerek liyakatli hocalarin refakatinda malumatini genisletmis, felsefe ve riyaziye (matematik) okumustu. Dneminin nemli iki dili olan Arapa ve Farsa'yi ana dili gibi grenmisti. Bu meyanda o, Latince, Yunanca ve Sirpa grenme imknlarini da bulmustu. Tarih, cografya ve askerlik bilgisine de iyice vkifti. Bir yandan da dnya cihangirlerinin biyografilerini dikkatle tedkik ederek her birinin dogru ve yanlis taraflarina parmak koymustu. Bylece, yasanmis tarih maceralarinin muhasebe ve yeknu, onu, plan ve sistem fikrinin lzumuna esasli bir sekilde inandirmisti. Devletin, gelecekteki ihtiyalarini karsilamak yolunda kendini geregi gibi hazirlamak iin gece uyumamis, gndz dinlenmemis, hayatinin bir solugunu dahi bos geirmemis olan gen sehzde, hesapli ve sistemli gelecegin gen ftihi, saltanatinin devaminca, daima baslanacak bir isin plani ve bitecek bir isin endisesi ile yorulacakti. Babasi, II. Murad'in vefati zerine 16 Muharrem 855 (18 Subat 1451) Persembe gn Edirne'de Osmanli tahtina geen II. Mehmed'in dogum tarihi 27 Receb 835 (30 Mart 1432) olarak kabul edilmekle birlikte, buna yakin farkli tarihler de verilmektedir. Dogum tarihi hakkinda farkli grslerin bulunduguna temas edilen Ftih Sultan Mehmed'in annesinin kimligi hakkinda da degisik grsler bulunmaktadir. Bu farkli grsler, Batili yazarlarca ne srlmslerdir ki, kaynaklarimiz bu grslerin tamamini reddedecek sekilde aik ve net bilgiler vermektedirler. Zira kaynaklarimiz, konuyu, II. Murad'in evliliginden itibaren takib ederler. Nitekim kaynaklarimiz, Ftih Sultan Mehmed'in annesinin Mslman Trk oldugu ve Isfendiyar Beyi'nin kizi veya torunu oldugu, isminin de Hma Hatun oldugunu belirtirler. Ayni sekilde Ismail Hami Danismend de Bursa mahkeme (ser'iyye) sicillerine dayanarak konuyu tafsilatli bir sekilde ele alarak syle der:

"Ftih'in annesi olarak gsterilen Trk prensesi, Kastamonu ve Sinop'ta hkm sren Candarogullari hanedanindan Isfendiyar Bey'in kizi veya torunu Halime, veyahut Hatice Hatun'dur. Ikinci Murad'in bu kizla izdivaci hicretin 827 (m. 1424) yilindadir." Mellif, arastirmasinda bu ihtilaflarin sebeplerini de aiklar. Ama konuyu fazla dagitmamak iin biz bunun zerinde fazla durmayacagiz. Bununla beraber yeni arastirmalarin ortaya ikardigi gerek isim ve hviyeti ile ilgili bilgiyi aynen nakletmeden geemiyecegiz. "Daha sonralari Bursa mahkeme sicillerinde yapilan tedkiklere gre Ftih'in muhterem annesi, Hma Hatun'dur. Bu bahtiyar kadinin trbesi Bursa'da Muradiye Cmii'nin sark tarafinda mze idaresince istimlak edilen bir bahe iindedir. Cmiden arsiya dogru gidilirken bu zarif bide, cmiden yz metre kadar ilerdedir. Memduh Turgud Koyunluoglu'nun Bursa Halkevi nesriyati iinde ikan "Iznik ve Bursa Tarihi"nin 152-153. sayfalarinda "Htuniye Knbedi" ismiyle bahsedilen bu trbeyi Ftih, babasi Sultan Ikinci Murad daha hayatta iken len annesi iin hicr (m. 1449) tarihinde, yani Istanbul'un fethinden drt sene evvel yaptirmistir. Kitabesi Arapa'dir. Bu kitbenin en byk kiymeti, Ftih'in annesinin yabanci rivayetlerde iddia edildigi gibi Istanbul'da medfun olmayip trbesinin Bursa'da bulundugunu ve yine ayni yabanci masallarinda iddia edildigi gibi Hiristiyan olarak ldg iin trbesi kapali olmayip, Mslman oldugunun kitbe ile sabit oldugunu artik hi bir tereddde imkn birakmayacak bir kesinlikle ortaya koymasidir. Yalniz kitbede bu Hatun'un ismi yoktur, ancak bu da Bursa mahkeme sicillerinin 31,201 ve 370 sayili defterlerinin 35, 64 ve 40. sayfalarinda bulunmustur. Ftih'in annesinin ismi Hm Htun'dur.

FTIH'IN CLSU VE KARAMAN SEFERI


Ftih diye tarihe geen ve Trklerin yetistirdigi en byk sahsiyetlerin basinda gelen Sultan II. Mehmed, Manisa'da sancak beyi bulundugu sirada, babasi, Edirne'de vefat etmisti. Vezir-i azam andarlizde Halil Pasa, bu lm gizli tutarak durumu Manisa'da bulunan gen sehzdeye bir ulakla bildirir. Edirne'den yola ikan ulak, gn sonra lm haberini Manisa'ya getirir. Bizans tarihisi Dukas, bu haberlesmeyi su ifadelerle dile getirerek o dnemde bile Osmanli Devleti'nde posta vazifesi gren ulak (tatar)larin nasil sr'atli yol aldiklarini ve gizlilige nasil riayet ettiklerini anlatir: "Subatin besinci gn bir ulak, kuvvetli kanatli kartal kusu gibi Manisa'ya geldi ve Mehmed'e iyice mhrlenmis bir mektup verdi. Mehmed, mektubu aip okuyunca, babasinin vefat ettigini grd. Mektup, Halil ve diger vezirler tarafindan imza olunmus bulunuyordu. Mektupta babasinin vefatini

yazdiklari gibi, vakit kaybetmeksizin ve mmkn ise Pigasos (mitolojide kanatli atlara verilen bir isim) cinsinden uar bir ata binip, pdisahin vefati, civar milletlerce duyulmadan evvel, Trakya'ya gelmesini yaziyorlardi. Mehmed, mektupta yazilanlara uygun olarak hemen ok (sr'atli) kosan Arap atlarindan birine atladi ve sarayi erknina: "Beni seven armamdan gelsin" dedi. nnde sarayindaki kullarindan okular ve abuk yryenler, iki yanlarinda kahraman dilverler yaya olarak ve kili takinanlar ile mizrakli svariler arkadan geliyorlardi. Bu suretle tertip olunan alay, iki gnde Manisa'dan Bogaz'a vararak, Gelibolu Bogazi'ni getiler. Mehmed, maiyetinden geride kalanlarin gelebilmeleri iin Gelibolu'da iki gn daha bekledi. Bu arada Edirne'ye bir ulak gndererek, Gelibolu Bogazini getigini bildirdi. Halkin bas kaldirip karisikliklarda bulunmamasi iin, yeni pdisahin Gelibolu'da bulundugu her tarafa yayildi." Gelibolu'dan hareket eden gen pdisah, Edirne'ye ulasmakta pek acele etmedi. Sehrin disinda vezirler, beylerbeyiler, sancakbeyleri, ulema ve ordu tarafindan karsilandi. Lehinde byk tezahratlar yapildi. Ftih Sultan Mehmed'in, babasinin lm haberini almasi ve Manisa'dan hareket etmesi yeni arastirmalarda su sekilde verilmektedir: "Vezir-i a'zm, kimseye duyurmadan acele Manisa'ya lm haberini eristirdi. Yedi gn sonra haberi alan Sultan Mehmed, yaninda atabegi Sehabeddin Pasa oldugu halde, sr'atli bir sekilde hareket ederek iki gnde anakkale Bogazi'na geldi. Bizans'in bogazlari kesmeleri ve Orhan'i 1444 yilinda oldugu gibi Rumeli'de serbest birakmalari uzak bir ihtimal degildi. Gen Sultan, Gelibolu'ya gemeye muvaffak oldu. Bundan sonra onun, o derecede telas ve endise etmedigini gryoruz. Gelibolu'da babasinin lm ve yeni pdisahin geldigi haberi yayildi. Chalkondyles'in szn ettigi Edirne'deki yenieri ayaklanmasi, yeni Sultan'in, Gelibolu'ya varmasindan sonra olmalidir. Buna gre Yenieriler, sur haricinde toplanip sehri yagmaya hazirlanmislardi. Ancak andarli Halil'in byk otoritesi ve enerjisi sayesinde byk bir kargasanin n alindi. Halil, kalan kapikulu askerleri ile alelacele topladigi kuvvetleri, bunlarin zerine sevk ederek, silahlarini birakmazlarsa kilitan geirileceklerini, yeni sultani beklemelerini ve o geldikten sonra kendilerine ihsanda bulunacagini syledi. Asker "andarli'ya olan hrmetleri dolayisiyla" isyandan vazgeti. Bunun akabinde Sultan Mehmed, pyitahta girerek tahta oturdu ve yenierilerden sadakat yemini aldi. Bu rivayetteki unsurlar, olaylarin gelismesi ile tam bir uygunluk halindedir. Halil Pasa'nin, yeneriler zerindeki nfuzu, Sultan Mehmed'in ancak onun mdahalesinden sonra tahta gelip yerlesebilmesi, bilhassa kayda deger. Yeni Sultan adina vaad edilen bahsis ise, yenieriler tarafindan, Karaman seferinde adeta tehdidle alinacaktir.

Babasinin lmnden onbes gn sonra Sultan II. Mehmed, Osmanli lkesinin pdisahi sifatiyla Edirne'de ikinci defa tahta ikti (16 Muharrem 855/18 Subat 1451). Sultan Murad'in zamansiz lm ve oglu Mehmed'in tahta gemesi sonucunda devletin i ve dis siyasetinde bir degisikligin olmasi bekleniyordu. Sultan Ikinci Murad'in lmnden sonra hkmdar olarak Edirne'de grdgmz mstakbel Istanbul Ftihi, inzibatli ve sistemli bir hazirlik ile manev bir olus devresinin suurunu tasiyarak artik is basinda bulunuyordu. Osmanli devlet teskiltinda da, byk ve kkl degisiklikleri yapacak olan gen hkmdarin byk talihi, devlet otoritesinin politika ahlkini kuran ve kontrol altinda tutan limlerden mrekkep msavir kuvvetlerle kendi kendini evrelemis olmasi idi. Zira bu zmre, bagli bulunduklari prensiplerin mdafaasini, imanlarinin geregi bildiklerinden, pdisahlik makamina karsi serdengeti bir pervasizlikla daima meden cesaret gsterirlerdi. Iste hkmdarin karar ve hareketlerinin tosladigi duvar, bu salbet ve meyyideler sistemi idi. Dnyanin hi bir devrinde, hi bir idarenin bas eviremeyecegi bu mcahidler sinifi, kendi prensiplerinin sasmaz lleriyle, hkmdarlik makamina karsi bir tasfiye cihazi vazifesini grmslerdir. Devrandan nimet beklemedikleri ve dnyanin varligindan sd, yoklugundan ise nsd olmadiklari iin, kimseden ekinmemis, kendilerini kimseye borlu ve zebn hissetmemekle de hrriyetlerini kimseye bagislamamislardir. Iste gen hkmdar, ocuk yasindan itibaren byle bir muhit ve bu anlayista bir hoca ve msahib kadrosu tarafindan evrelenmistir. Bunlardan Molla Hsrev, Molla Gran, Hocazde, Hizir Bey elebi, Ali Tus, Molla Zirek, Sinan Pasa, Molla Ltfi, Fahreddin-i Acem, Hoca Hayreddin gibi ilim, irfan ve san'at erbabi, feyzine feyz katarak fikr ve edeb istikllini hazirlamis, bir yandan da baraj vazifesiyle coskun ve taskin kararlarinin demlenip durulmasina hizmet etmislerdir. Su kadar var ki, bu halkanin tam merkez yerinde, hepsinden imtiyazli ve hepsinden cesaretli bir hocasi daha vardi ki, tek basina gzn hkmdara dikmis olan bu meydan erinin adi Ak Semseddin idi. Sultan Mehmed, tahta oturur oturmaz durumun nezaketini kavramis ve bu sebeple babasinin vezirlerini yerinde birakmisti. Inalcik, Mehmed'in clsu ile Vezir-i a'zam Halil Pasa'nin rakiplerinin, iktidara geldiklerini sylemektedir. Bu konuda Bizans tarihisi Dukas asagidaki ifadeleri kullanarak mevzuya bir aiklik getirir: "Mehmed, tahtina oturdugu sirada

btn valiler ve babasinin vezirleri, Halil Pasa ile Ishak Pasa, karsi tarafta uzakta duruyorlardi. Kendi vezirleri ise Hadim Sahin (Sehabeddin) ve Ibrahim, det vechiyle pdisahin yaninda yer almislardi. O zaman Sultan Mehmed, kendi veziri Sahin'e sordu: "Babamin vezirleri neden uzakta duruyorlar? Bunlari agir ve Halil'e eski yerini almasini syle. Ishak da Anadolu ordulari komutanlari ve esrafi ile beraber, babamin cesedini Bursa'ya gmsnler. Sark vilayetlerinin (Anadolu Beylerbeyi) de idaresine nezret etsin" dedi. Vezirler, pdisahin bu szn duyunca hemen kosarak uslleri vechiyle pdisahin elini ptler. Bu suretle Halil basvezir oldu. Ishak da Murad'in cenazesini alarak birok esraf ve yniyle beraber ve byk bir intizam iinde Bursa'ya gitti. Cenazeyi orada kendisinin hazirlatmis oldugu trbeye defnetti. Bu cenaze alayinda fukaraya pek ok paralar verildi." Gen pdisah, tahta ikar ikmaz devletin hududlarinda tehlikeler bas gstermeye basladi. Ilk defa, henz bir ocuk olarak tahta iktigi zamanki buhranli durumlar tekrarlanmak zereydi. Enver (Dstrnme, s. 94) bu durum iin "Fitne ve sb doldu her diyar" diyerek durumun vehametini ortaya koyar. Gerekten de Anadolu ayaklanmisti. Karamanoglu Ibrahim Bey harekete geerek, Ftih'in babasi Murad tarafindan ele geirilmis bulunan yerleri zaptetmis ve Alaiye zerine yrmst. Ibrahim Bey, Bati Anadolu'da, Sultan Ikinci Murad'in son defa ortadan kaldirdigi beylikler iin, Karaman'dan gnderdigi saltanat davasi gden iddiacilar, Aydin, Mentese ve Germiyan'da faaliyete gemislerdi. Bu konularda fazla tafsilata sahip olmamakla beraber, Anadolu Beylerbeyi'nin bunlarla ugrasmak zorunda kaldigina bakilirsa bu hareketler ilk etapta basarili olmuslardi denebilir. yle anlasiliyor ki, Anadolu'da durum endise verecek bir boyuta ulasmisti. Gen hkmdar, bu mskl ve sikintili durumda, ister istemez babasinin baris politikasini srdrmek zorunda kalacagini anlamisti. Bu bakimdan. Anadolu'yu kurtarmak iin, batida birok fedakrliklarda bulunmak zorunda kaldi. Bylece, o tarafi (bati sinirlarini) emniyete alarak barisi saglamaya alisti. Gelen Sirp elisinin istekleri kabul edildi. Despot'un, Sultan Murad'la yaptigi "Yeminle musaddak" muahede ve ittifaklari yenilemeye razi oldu. II. Murad'in resm msaadesiyle 1449 yilinda Bizans tahtina gemis olan eski Mora Despotu Konstantin de, yeni pdisahin durumundan azam sekilde istifadeye alisti. Ftih, tahta geince, Konstantin hem tebrikte bulunmak, hem de eski andlasmalari tastik ettirmek iin bir Bizans elisi gnderdi. Yeni Sultan, barisi teyid ve eski ahidleri tastik ettigi gibi, ayrica, yaninda bulunan Osmanli saltanatinin mddeisi, Orhan'in masraflarina karsilik, Bati Trakya'da Karasu irmagi zerindeki yerlerin hasilatindan yilda, 300 bin aka isteyen imparatorun bu dilegini de kabul etti.

Gelecegin Istanbul Ftihi'nin bu sekildeki hareket ve davranislari, onun iyi bir diplomat oldugunu gstermektedir. Bu bakimdan, Edirne'deki clsu esnasinda, Bizanslilara karsi mltefit davranmasinin elbette bir sebebi ve mnsi vardi. Onun, o zamandaki dsncelerine yaklasmak ve onlari kesfetmek pek g bir is olmakla beraber, muhtemelen Ftih, henz hazirlikli bulunmadigi su siralarda, Bizans'in tesviki ile Hiristiyan milletlerin kendisine bazi engelleri ikarabileceklerini hesaba katarak Bizans'la dost kalmayi uygun grmstr. Ilk defa hkmdar oldugu zaman, ocuklugundan faydalanmak zere Hiristiyan milletlerin nasil harekete gemis olduklarini hi sphesiz unutmamis olan gen pdisah, herhalde yine byle bir durumla karsilasabilir endisesiyle olacak ki, simdilik bu sekilde davranmayi uygun grmst. yle anlasiliyor ki Ftih, Bizans hakkinda baska trl dsnyordu. Ancak henz tahta ikmis olan bu gencin, etrafini rktmemesi gerekiyordu. Byle bir davranis tabii bir hareketti. O da yle yapti. Onun iin Karaman seferi esnasinda kendisine yapilmis bulunan teklifleri suknetle dinlemis ve onlari kabul eder bir tavir takinmisti. Fakat Karamanoglu Ibrahim Bey itaat altina alinir alinmaz is degismis ve bu seferin dnsnde pdisah, Rumeli Hisari'nin yapilmasini emredecektir. Bu hisarin yapilisi, Bizans'a yersiz isteklerinin gzel bir cevabi idi. Bylece Bizans, yakin gelecekte ne gibi bir tehlike ile karsilastigini ancak o zaman idrak etmis ve hemen agiz degistirerek kuvvetli hasimlari karsisinda her zaman yaptigi gibi, bu sefer de yalvarmak, bunu yapamayinca da igfal etmekle durumunu kurtarmaya alismistir. Bu bakimdan, hisarin yapilmak istendigi yerin, Galatalilara ait oldugunu ileri srerek meseleyi diplomata halletmeye alismis ise de, Ftih'in verdigi cevap, hem susturucu hem de oksayici olmustur. Anlasma geregince gen pdisah, Istanbul kusatmasi mddetince Galata Cenevizlileri ile dost kaldi. Hatta Galatalilarin, gizliden gizliye Bizanslilara yardim ettiklerini bildigi halde bunu, aiga vurmayi menfaatlerine uygun bulmadi. Istanbul alinincaya kadar onlarin bu sekildeki dsmanca hareketlerine gz yumarak onlari grmezlikten geldi. Halbuki Istanbul'un fethini mteakip gnlerde, Galatalilar iin, kendi bahs ettiklerinden baska hi bir hukuk tanimayarak, orayi da dogrudan dogruya Trk topraklarina bagladi. lkesinin, iinde bulundugu nazik durum sebebiyle, dsmanlari ile olan eski antlasmalari yenilemeyi uygun gren gen hkmdarin bu davranisi, Avrupa tarafindan yanlis bir sekilde degerlendirilmisti. Bunun iin de Avrupa, onun hakkinda yanlis fikirler beslemekteydi. Onun, devletlerle olan muahedeleri yenilemesi ve onlara karsi yumusak davranmasi byle bir fikrin ortaya ikmasina sebep olmustu. Zira onlara gre, birka defa tahtindan mahrum edilerek Manisa'ya gnderilen Sultan Murad'in bu gen sehzdesi hakkinda Bizans'ta ve btn Avrupa'da acele hkmler verilmis ve o, kabiliyetsiz bir delikanli olarak taninmisti. Bundan dolayi Sultan Murad'in lm ve Ftih'in

tahta ikisi her tarafta byk bir memnuniyet uyandirmisti. nk bu delikanlinin beceriksizligi yznden, Osmanli Devleti'nin kendiliginden sona erecegi hlyasi, Avrupa'da tekrar kk salmaya baslamis ve Hiristiyanlik leminin kuvvetlerini, birlikte ve sr'atle hareket etmeleri lazimgelen bu devrede, tamamiyle felce ugratmisti. Aslinda yeni ve gen hkmdar da Avrupa'da byle bir fikrin yayilmasini istiyordu. Onun yumusak tavri, onlarda byle bir dsncenin meydana gelmesini saglamisti. Bu yzden hi kimse, Osmanlilara karsi harekete gemeyi dsnmyordu. Yalniz Franciccus Phlelphus bu dsnce ve fikirde degildi. O, Sultan Murad'in lmn takib eden gnlerde, Osmanlilar ve onlarin devleti hakkinda fikirlerini kaleme aldigi bir mektupla Fransa krali VII. Charles'a bildirmisti. Avrupadaki mevcud fikirleri, pesin hkmleri ve yanlis dsnceleri aksettiren bu mektubunda Phlelphus, Fransa kralina br Hiristiyan devletlerin basina gemesini ve Osmanlilara karsi yrmesini istiyordu. nk ona gre Osmanlilarin kudreti oktan kirilmisti. Harbe sokabilecekleri kuvvet olsa olsa 60 bin kisi olabilirdi. Baslarinda da harp grmemis, tecrbesiz, sefih, kadinlara dskn ve budala bir delikanli vardi. Phlelphus, bu kadarla da yetinmiyor, Fransa kralinin takib edecegi yolu bile gsteriyordu. Ona gre uygun bir rzgrla Hiristiyan ordusunun bir gnde Tarent'den Peleponez'e geecegini, Mora despotlarinin, btn kuvvetleriyle bu orduya katilacagini, Arnavutlarla Italyanlarin bu orduyu destekleyecegini ileri sryordu. Bylece, ok kisa bir zamanda Trklerin Avrupa'dan kovulacagini, hatta Asya'da Mslman hakimiyetinin kirilacagini iddia ediyordu.

KARAMAN SEFERI
Her firsatta, Osmanlilara karsi hasmne (dsmanca) bir tavir iine giren Karaman Beyligi, yasadigi mddete, Osmanli Devleti'ne karsi mmkn olabilen btn fenaliklari yapmis, "Hiristiyanligi takviye ederek Mslmanligi zaafa gtrmeye" alismisti. Yildirim Byezid'in mthis penesi altinda bir an ezilmeye mahkum olan bu beylik, Yildirim ile Timur (Timur-i b-nr) arasindaki mcadele ve Yildirim'in maglubiyeti ile sonulanan Ankara Savasi'ndan sonra tekrar meydana ikarak, gerek elebi Sultan Mehmed zamaninda, gerekse Ikinci Murad dnemlerinde durmadan Osmanlilar aleyhinde faaliyette bulunmustu. Ftih'in, kk yasta tahta ikmasini firsat bilen bu beylik, Orta Anadolu'da yine bir gaile meydana getirmeye alismis ise de, gen hkmdarin ok sr'atli hareket edisi, buna imkn birakmamisti. Ancak, Ftih biliyordu ki, Karamanlilar, bir firsat vukuunda tekrar ortaya ikacaklardi.

Gerekten, gen hkmdarin ilk gailesi, yine Karamanoglu'nun, Anadolu'daki diger beyliklerle elele vererek bir talih denemesine daha kalkismasi olmustu. karamanoglu Ibrahim Bey, bu defa da saltanat degisikliginden istifade etmek istedi. Bu yoldaki gye ve dsncesini gereklestirebilmek iin de Venedik Cumhuriyeti ile bir anlasma yapti. Alaiye'ye giderek Venediklilerle irtibat kurmak istedigi gibi, Anadolu beylerinin ogullarindan bazilarina da kuvvet vererek onlari, Osmanli hududlari iine gnderdi. Bunlar, Germiyan, Aydin ve Mentese beylikleri idi. Kaynaklarimiz bu konuda su bilgiyi verirler: Karamanoglu, birka haramzde tutup, her birini bir taifeye serdar edp, biri Germiyanogludur diye Ktahya zerine, biri Menteseogludur diye Mentese yresine, biri de Aydinogludur diye Aydin vilayetine gndermisti. Bunlar, o vilayetleri talan edp halka karsi olmadik iskenceler yapip, salginlar saldilar. Kendisi de edepsizlik ve sirrette yardimcilari olan adamlari ile Alaiye zerine yrmst. O gnlerde zgroglu Isa Bey, Anadolu Beylerbeyi idi. Karamanoglu'nun uygunsuz davranislarini ve cezalandirilmasi gereken islerini tahta (Pdisah) arzetmis, Karaman'la savasmak iin izin istemisti. Gen hkmdar, Isa Bey'in byle zor bir hizmeti basaramayacagini dsnerek onu grevinden alir. Bosalan bu greve Vezir Ishak Pasa'yi tayin eder. Anadolu Beylerbeyi olan Ishak Pasa, bas kaldiran bu kalabaligi dagitmak zere nc olarak gnderilir. Pdisahin kendisi de devlet ve ikballe Gelibolu Bogazi'ndan geip Bursa'ya gelir. Gen hkmdar, Karamanoglu Ibrahim Bey'in, bu faaliyetleri ile kendisine bagli olan Aksehir, Beysehir ve Seydisehir gibi yerleri isgal etmesi zerine, ilk seferini Karamanoglu zerine yapmak zorunda kaldi. Bu arada bir taarruza maruz kalmamak iin Rumeli Beylerbeyi olan Dayi Karaca Pasa'yi, Rumeli askeri ile Sofya'da birakti. Sultan Mehmed, Ishak Pasa'yi Karaman'a dogru gnderirken, kendisi de onu takip etmeye basladi. Bursa yolu ile Karaman topraklari zerine hareket ettigi zaman, veraset iddia ederek ayaklanmis olanlarin tamaminin Karaman'a iltica ettiklerini isitmisti. Yasli Ibrahim Bey ise artik her seyden midini kesmisti. Isyan iin kiskirttigi btn elemanlar, hareketten kalmis, Ftih'in geldigi yerlerde de halkin ona tabi oldugunu grmst. Bu durum karsisinda Taseli daglarina ekilmek zorunda kalan Ibrahim Bey, oradan, suunun bagislanmasini istemek ve barisi saglamak zere bir mektupla Molla Veli'yi pdisaha gnderir. Ayrica, sulhun yapilabilmesine tavassutta bulunmalari iin pdisahin vezirlerine ok miktarda hediyeler yollamisti. Filhakika vezirlerin "ve ulema ve eimme ve mesayih"in sefaatiyle pdisah sulha razi oldu. Yapilan anlasmaya gre Aksehir, Beysehir ve Seydisehir tekrar Osmanlilara birakiliyor, seferlerde de bir miktar Karaman askeri bulundurulacagi taahhd ediliyordu. Yine bu anlasmaya gre Ibrahim Bey, kizini da pdisaha verecekti. Fakat Ftih'in

byle bir evliliginin olduguna dair kaynaklarimizda bir bilgiye tesadf edilememektedir. yle anlasiliyor ki, ta Edirne'den kalkarak Anadolu ortalarina kadar gelen pdisahin, Karamanoglu isine bir son vermeden barisa riza gstermesi, vezirlerin sefaatinin bir sonucu olmasa gerekir. nk her firsatta, Osmanliya karsi olan dsmanligini aiga ikaran ve dsmanca hareketlerde bulunan Karamanoglu iin Ftih, hi te iyi dsnmyordu. Onun, Karamanoglu hakkinda: "Bizmle saltanat lafin idermis ol Karaman Huda fursat verirse ger kara yire karam ni" demesi, onun Karamanoglu hakkinda nasil dsndgn gstermektedir. Zaten o, Karaman Beyligi'ni ortadan kaldirmak emeli ile sefere ikmisti. Bu durumda, ele geen bu firsat aninda onu ortadan kaldirmasi gerekirken, birdenbire barisi bir sekilde hareket etmesinin elbette bir sebebi olmalidir. Gerekten de hadiseler, Karaman seferinde zaman kayb etmesine msait grnmyordu. nk en kk firsatlardan bile faydalanmayi ihmal etmeyen Bizans, yine kipirdanmaya baslamisti. Zira, daha nceki anlasmaya gre, kendilerine orlu'dan berisi birakilmis ise de Bizanslilar, bu sefer esnasinda Ftih'i rahat birakmamislar ve ortada bir sebep yokken onu tehdid etmek istemislerdi. Bunu da Osmanli ordusunun Frikya'da bulundugu bir sirada, elilerin ordugaha gelmesi ile aika ortaya koymuslardi. Bu sartlar altinda gen hkmdar, Karamanoglu'nun tekliflerini yeterli bulmak zorunda kaldigi iin barisa riza gstermisti. nk o, hem Bizans'in uygunsuz bir zamanda harekete geip taht ve saltanat mddeisi olan Orhan'i serbest birakmasindan, hem de Hiristiyan dnyayi onun aleyhinde harekete geirmesinden endise ediyordu. Ayrica o, Istanbul'un fethi hakkindaki ulv tasavvurlarini endisesiz bir sekilde tatbikten baska bir sey dsnmyordu. Bunun iin de karada ve denizde btn komsulari ile baris durumunda bulunmak, Sultan Mehmed iin nemli ve gerekli idi. Karaman seferinden dnp Bursa'ya yaklastigi sirada yenieriler hnkari karsilayip ilk seferi oldugu iin tre geregi sefer bahsisi istediler. Pdisah, Sehabeddin Pasa ve Turahan Bey'in tavsiyesiyle on kese aka verilmesini emrettiyse de onlarin bu sekildeki hareket ve cr'etleri, canini sikmisti. Bu yzden birka gn sonra Yenieri Agasi Dogan Bey'i azletti. Yayabasilarini da asker arasinda disiplini saglayamadiklarindan dolayi dvdrterek Yenieri Agaligi'na Mustafa Bey'i tayin etti.

Gen hkmdar, Karaman seferi dnsnde Bursa'ya geldikten sonra Anadolu Beylerbeyi olarak tayin ettigi ishak Pasa'yi, Mentese Beyligi'ne gndermisti. Ishak Pasa, Menteseogullarindan Ahmed Bey'in oglu Ilyas Bey zerine gitmis, onun agir isiten kulagina hi olmazsa grmek suretiyle, onun anlayacagi sekilde szleri okuyup, dilverliginin geregi olarak kendisini, adi geen lkeden atmaya niyetlenmisti. Ishak Pasa'ya karsi tutunamayacagini anlayan Ilyas Bey, Rodos'a kamisti. O ana kadar Ankara'da oturmakta olan Anadolu Beylerbeyileri bundan byle Ktahya'yi merkez edindiler. Solakzde, gerek Bursa'daki olay, gerekse Mentese konusunda su bilgileri vermektedir: "Sulhtan (baris) sonra azimetlerini Bursa ynne evirdiler. Sehre yakin geldiklerinde, Yenieri alay baglayip, saadetli pdisahtan bahsis ricasinda bulundular. Sehabeddin Pasa ile Turahan Bey, yenierinin durmalarinin sebebini beyan eyleyince, ihsan iin on kese aka ferman buyurdular. Lakin bu uygunsuz hareket, pdisahin hatirinda kirginliga yol ati. Birka gn getikten sonra, agalari mesabesinde olan Sekbanbasi Kazanci Dogan Bey, iyi bir sekilde dvldkten sonra azl olundu. Agaliga, Mustafa Bey adinda akilli ve yigit birisi getirildi. Btn yayabasilar ve dabcilar dayaktan geti. Bursa'ya dahil olduklari gn, Anadolu Beylerbeyisi Ishak Pasa'yi Mentese iline gnderdi. Bylece Mentese oglu Ilyas Bey, bu vilayetten ikarildi. Rodos adasina kati. Tasarrufu altinda olan memleketlerini ele geirme yoluna gittiler. O zamana kadar Anadolu Beylerbeyileri, Ankara'da oturmakta idiler. Ishak Pasa'dan sonra bugn de oldugu gibi Ktahya'da sakin olmalari kanun haline geldi.

ISTANBUL'UN FETHINE DOGRU


Istanbul, Schlumberger'in ifadesine gre, babasi Sultan Murad'in vasiyetiyle kendisine tavsiye edilmis ve ecdadi olan btn sultanlarin zihinlerini isgal etmis oldugu bu muazzam tesebbs gereklestirmek isteyen Sultan Mehmed, devamli olarak bu fethi nasil basarabilecegini dsnyordu. Zira bu sehrin fethi, Osmanli Trklerine sadece yeni bir baskent kazandirmayacak, ayni zamanda kurduklari devletin, Avrupa kitasindaki topraklarinin garantisi olacakti. Egemenlikleri altindaki lkelerin merkezinde ve Avrupa-Asya geidi zerinde bulunan bu yeni baskent ellerinde olmadan Trklerin kendilerini gvenlik iinde hissetmeleri imkansizdi. Kendilerini tedirgin eden Rumlar degil, Hiristiyanlarin birleserek Constantinopolis gibi bir sten harekete gemeleri ihtimaliydi. Sultan Mehmed, Konstantiniye'yi ele geirmek suretiyle "mjdeli emr" olmak ve Osmanli Asya'si ile Avrupa'sini birbirine baglayip devletin tabi

sinirlarini, cograf ve siyas birligini saglamak istiyordu. Hammer, hkmdara bu dsnceyi gereklestirme imkanini veren olaylari su ifadelerle dile getirir: "Bizans Imparatoru Kostantin, mevsimsiz olarak ve maharetsizce bir hareketle, pdisahin fetih arzusunu hemen uygulamasini tacil (sr'atlendirecek) edecek davranislarda bulundu. Sultan Ikinci Mehmed, Anadolu'da, Ibrahim Bey tarafindan sailmis olan nifak tohumlarini gidermeye alistigi sirada, Bizans elileri ordugaha gelerek Orhan'a tahsis edilmis olan akanin hemen denmesini istemisler ve belirtilen paranin iki misli olarak verilmeyecek olmasi halinde, sehzdenin serbest birakilacagini tehdid edici bir dille beyan etmislerdi." Bu neviden bir hareket, bir bakima Ftih'i tehdid ediyordu. yle anlasiliyor ki, bu tehdidin sonu da gelmeyecekti. Zira isi santaja kadar gtrmek demek olan bu istek, Osmanlilari devamli surette rahatsiz edecekti. Gerekten, Karaman seferi esnasinda Imparator Konstantin ve senato, bu seferi firsat bilerek gnderdigi elilerle Sehzde Orhan'a verilen tahsisatin arttirilmasini ve sayet bu yapilmazsa sehzdeyi Rumeli'ye saliverecegini de tehdid olarak bildirmekte idi. Gelen elilerin nce vezir-i azami grerek arzularini bildirmeleri, protokol geregi oldugundan eliler, imparatorun tekliflerini Halil Pasa'ya bildirdiler. Bu tekliflere gre imparator, Istanbul'da bulunan Sehzde Orhan'in her sene verilmekte olan tahsisatinin, masraflarini karsilayamamasindan dolayi artirilmasini istemekte, sayet bu teklifi kabul edilmeyecek olursa adi geen sehzadeyi Rumeli'ye saliverecegini tehdidkarne bir sekilde bildirmekte idi. Bunu grenen Halil Pasa, henz imzasi kurumayan ahde muhalif hareketlerinden dolayi agir szler syleyerek elileri tehdid ettikten sonra: "Simdi Anadolu'ya sefer ettigimizi ve Frikya'da bulundugumuzu grdgnzden istifade ederek, detiniz oldugu zre uydurdugunuz szlerle bizi korkutmak istiyorsunuz. biz ocuk degiliz, elinizden ne gelirse yapiniz. Orhan'i Trakya'ya pdisah yapmak istiyorsaniz hi durmayin. Macarlari da getirmek istiyorsaniz dvet ediniz. Yalniz sunu biliniz ki hi bir seye muvaffak olamayacaksiniz. Aksine ellerinizdekini de kayb edeceksiniz. Mamafih sylediklerinizi pdisahima arzedecegim. O, ne der ve nasil arzu ederse o olacaktir". diyerek durumu Sultan Mehmed'e bildirir. Hkmdar, imparator ve senatonun bu istekleri karsisinda hiddetlenecektir. Fakat uygun zamani bekledigi iin elileri gler yzle karsilar. Onlara, yakin zamanda Edirne'ye dnecegini ve orada grserek arzularini yerine getirecegini syledikten sonra onlari tatli dil ve mitli bir sekilde geri gnderdi.

Imparatorun, Sultan Mehmed'i tahrik eden bu istekleri ve elilerin syledikleri, Bizans tarihisi Dukas tarafindan tafsilatli bir sekilde su ifadelerle nakledilir: "Budala Bizanslilar, iyi dsnmeden, bos bir fikir ortaya atarak Mehmed'e eliler gnderdiler. det oldugu zre eliler, syleyeceklerini nce vezire sylerlerdi. Bu eliler vezire dediler ki: "Imparator Konstantinos her sene kendisine verilmekte olan 300 bin akayi almaya razi olmuyor. Sizin pdisahiniz gibi, Osmanogullarindan olan Sehzde Orhan, kemal agina ermis bir gentir. Her gn birok kimse kendisine gelerek, ona "emr" diye hitab ediyor ve kendisini pdisah ilan etmek istiyorlar. Orhan ise bunlara ihsanlarda bulunmak ve kendilerine hediyeler vermek istiyor ise de, parasi olmadigindan ve para istemek iin mracaat edecek baska bir yeri bulunmadigindan imparatora basvuruyor. Ya tahsisati iki misline iblag ediniz veya Orhan'i serbest birakacagiz. Osmanogullarini beslemeye mecbur degiliz. Bunlarin, beytlmaldan infak olunmalari gerekir. Orhan'in, tarafimizdan vaki olan tevkifi ve sehirden disari ikmamasi iin aldigimiz tedbirler yeterlidir." Halil Pasa, bunlari ve daha baska szleri dinledikten ve Pdisah Mehmed'e sylemek zere imparator ve senatonun bu tekliflerini duyduktan sonra, elilere sunlari syledi: Ey akilsiz ve saskin Bizanslilar! Tasavvurlarinizdaki seytanliklari oktan bilirdim. Bu bildiklerinizi unutun... Daha dn denecek derecede yakin bir zamanda sizinle yeminle teyid olunmus ahitnmeyi yaptik ve diyebiliriz ki, mrekkebi henz kurumamistir. Simdi ise Anadolu'ya sefer yaptigimizi ve Frikya'da bulundugumuzu grdgnzden faydalanarak, detiniz oldugu zre uydurdugunuz korkuluklari bize gstermek suretiyle bizi rktmek istiyorsunuz. Biz, fikir ve kudretten mahrum ocuk degiliz. Elinizden ne gelirse yapiniz. Orhan'i Trakya pdisahi yapmak isterseniz hi durmayin. Macarlari Tuna'dan bu tarafa geirtmeyi dsnyorsaniz onlar da gelsinler. Siz de daha nce kayb ettiginiz yerleri geri almak iin taarruza gemek isterseniz bunu da yapiniz. Yalniz sunu biliniz ki, bunlardan hi birine muvaffak olamayacaksiniz. Aksine ellerinizde bulunani da kayb edersiniz. Mamafih, sylediklerinizi pdisahima arzedecegim, o ne arzu ederse o olacak." Mehmed, basvezir ile eliler arasinda konusulan yukaridaki hususlari duyunca ok hiddetlendi. Ancak bunu belli etmedi. Bizans elilerini kabul ederek, bunlara dedi ki: "Az zamanda Edirne'ye dnmek niyetindeyim. Oraya geliniz, imparatoru ve sehre ait btn hususlari orada bana syleyiniz. Istenilen her seyi vermeye hazirim." Mehmed bu szleri ve daha buna benzer tatli szler syleyerek bunlara yol verdi. Birka gn sonra Bogazi geip Edirne'ye gelen Mehmed, Karasu civarinda bulunan kylere,

sdik klelerinden birini gndererek imparator iin tahsis olunan iradin (gelirin) verilmesini yasakladi. Bu gelirin tahsiline memur olanlari ve buna nezaret edenleri oradan kovdu. Bu suretle sadece bir sene bu gelir alinmis oldu."

BOGAZKESEN (RUMELI) HISARI'NIN YAPILMASI


Ikinci Mehmed, gerkek dedelerinin ve gerekse babasinin girismis olduklari byk ve cr'etli tesebbs gereklestirmek istiyordu. Tabiat ve cografya, Istanbul'u, dogu ve batidaki Osmanli lkelerine merkez yapmisti. Kostantiniyye, baska bir devletin elinde kaldika Osmanli lkesi, Hiristiyan istilasina aik bulunacagi gibi, Avrupa ile Asya arasindaki bag ve alaka da emniyete alinamazdi. Bylece devlet, tam ve saglam bir vcud olacak yerde, gvdesi ortasindan ikiye blnms olarak paralanmak tehlikesine maruz kalirdi. Gerekten su ana kadar, Osmanlilar tarafindan Istanbul'un fethi iin yapilan tesebbslerin her birinde bir engel ikarak veya ikarilarak muvafakiyet nlenmisti. Fakat burasi, imparatorun elinde bulunduka Osmanlilarin Rumeli'ye tamamen hakim olmalari mmkn degildi. Nitekim, Varna muharebesine gidilirken, anakkale'nin ve hatta Sarayburnu ile Bogaza dogru olan yerlerin dsman tarafindan tutulmus olmasi, bu arada Istanbul'un da, dsmani tesvik eden imparatorun elinde bulunmasi yznden byk tehlikeler altinda Ceneviz gemilerine 40 bin duka altin verilerek Rumeli sahiline geilebilmisti. Su halde, iki kitadaki Osmanli hakimiyetinin, devamli olarak sinsi bir siyasetle, Osmanlilar aleyhinde alisan Bizanslilar yznden, ne kadar korkun tehlikeler arzettigini hadiseler gstermektedir. Ikinci Mehmed, Karaman seferinden dnerken anakkale Bogazi'nin Frenk gemilerince tutuldugu haberini alinca, Istanbul Bogazi'na gelip babasinin getigi yerden Rumeli sahiline geer. Bu geis esnasinda, Anadolu Hisari'nin karsisina bir kale yapilmasini emreder. Istanbul'un fethinden baska bir sey dsnmeyen Sultan Mehmed, btn planlarini onun zerine koruyordu. Bunun iin atilan ilk adim, Bogazkesen Hisari'nin insasi oldu. Asker ehemmiyeti kadar bidev degeri de yksek olan bu muazzam kalenin insasi, Trk tarihinin varmis oldugu seviyeyi gstermesi bakimindan nemlidir. Drt buuk ay gibi akil almaz derecede kisa bir zamana sigdirilan bu insaat, gerek tuttugunu koparan bir tesebbs, teskilt, idre ve ikmal dehasi olarak hkmdarin; gerek yardimci ve tatbikati olarak fikri, madde

planinda gereklestiren ktlenin yksek bir teknik seviyesine sehdet etmektedir. Osmanlilarin, iki kita arasindaki gidip gelmeleri esnasinda, tehlikelerle karsi karsiya gelmelerinin kazandigi tecrbeleri, henz kuvvetli bir donanmaya sahip olamayan bu devlet iin, Istanbul'a sahip olmaktan baska are olmadigini ortaya koymustu. Zira tehlikeli durumlar, ancak bu sayede atlatilabilirdi. Bylece, pdisahin emri zerine, Karadeniz'den gelecek her trl yardima mani olmak ve iki sahil arasinda karsidan karsiya gemeyi saglayabilmek iin, Bogazkesen Hisari denilen Rumeli Hisari'nin yapilmasiyla ise baslandi. Sultan Mehmed, Karaman seferinden Edirne'ye dner dnmez, Anadolu ve Rumeli'ye fermanlar gndererek bin kisilik bir insaat ustasi kadrosu ile o miktarda amele ve kireci istedigi gibi insaata ait malzemenin ilk bahara kadar hazirlanmasini emir ile bogazda bir hisar yaptirilacagini bildirir. Bizans tarihisi Dukas, bu haber zerine gerek Istanbul, gerekse diger yerlerdeki Hiristiyanlarin nasil byk bir telasa kapildiklarini su cmlelerle belirtir: "Istanbul'da, btn Asya ve Trakya ile adalarda bulunan Hiristiyanlar, bu haberi duyunca ok zldler. Aralarindaki konusmalarda bundan baska bir seyden bahsetmiyorlardi. Ancak "artik Istanbul'un son gn geldi, milletimizin yok olma anlari almaya basladi. Deccal'in gnleri geldi, ne olacagiz? Veya, ne yapalim? Ey Allah'imiz! Canimizi al ki, bu kullarin, sehrin yok olusunu kendi gzleri ile grmesinler. Senin dsmanlarin, bu sehri muhafaza eden azizler nerededirler demesinler." Bu mnacati yalniz Istanbul halki degil, Anadolu'da daginik surette ikamet eden, adalarda ve garp vilayetlerinde bulunan Hiristiyanlar aglayarak bagiriyorlardi." "Kulle-i cedide" diye de isimlendirilen gnmzdeki Rumeli Hisari'nda, Ftih'in vakfiyesinden anlasildigina gre bir de cami vardi. Bu camide vazife gren imam (hitabet vazifesi dahil), bu hizmete karsilik her gn 6 aka, mezzin (temizlik isleri dahil) 4 aka cret aliyordu. Adi geen hisarin yeri tesbite alisilirken bogazin en dar yerindeki (660 m.) bu noktanin seimi, asker sevk ve idare bakimindan nemli idi. Bu yeni hisarin, karsisindaki hisar ile birlikte bogaz geisini kapatabilmesi tasarlanmisti. Geisi, makaslama ates ile nlemek ve akintilar yznden gemilerin burada, yani hisarin bulundugu kiyiya yaklasmak zorunda kalacaklarindan istifade ediliyordu. Hisar, yaklasan hedefleri toplarinin en uzak mesafesinden karsilayarak, gneyde en uzun mesafeye kadar takip edebiliyordu. Sultan Mehmed'in kale yaptirmak istedigi mevki, Bizanslilarin Hermaneum Promontarium dedikleri, bogazin en dar yeri olup, milattan bes asir nce Iran Sahi Dr, muazzam ordusu ile buradan Avrupa kitasina gemisti.

Hisarin yapilmasi ile ilgili hazirliklar zerine telasa dsen imparator, Edirne'ye eliler gnderdi. Bunlar, aldiklari talimat geregi, Sehzade Orhan'in tahsisatindan bahsetmeyeceklerdi. Pdisahla anlasabilmek iin her fedakrliga katlanacaklardi. Imparator, eliler vsitasiyle I. Murad'dan itibaren gelip gemis btn pdisahlarin, Istanbul'un hariminde bir kale yapmak ve hatta bir kulbe bile yapmak istemediklerini, Yildirim Byezid'in, Manuel'in muvafakati zere Trklerle meskun olan Anadolu sahilindeki kaleyi (Anadolu Hisari) yaptirdigini bildirdikten sonra, kale yaptirmak suretiyle Frenklerin gidip gelmelerine mani olmak ve gmrk resimlerini (vergi) hie indirip Istanbul'u a birakmak istedigini beyanla bunu yapmamasi iin ne istiyorsa onu vereceklerini bildirmisti. Sultan Mehmed, imparatorun gnderdigi eliler vsitasiyle sylenilen seyleri dinledikten sonra: "Ben, sehirden bir sey almiyorum. Imparator, sehrin hendeginden disari hi bir seye malik degildir. Sayet Mukaddes Agiz'da (Bogaz'da) bir kale insa etmek istersem, beni men etmeye hakkiniz yoktur. Her yer benim mlkm altinda bulunuyor. Anadolu yakasinda bulunan kaleler benimdir ve bunlarin iinde oturanlar da Trktrler. Garpta meskn olmayan yerler de benimdir. Bizans'in orada oturmaya haklari yoktur. Macar Krali zerimize yrdg zaman o karadan gelirken, Frenklerin kadirgalari Ege Denizi Bogazina gelerek Gelibolu Bogazini kapatarak, babamin Trakya'ya gemesine mani oldular. O zaman babam, Mukaddes Agiz'in yukarisina ikarak babasinin* insa eyledigi kaleye yakin bir yerden Allah'in inayeti sayesinde kayiklar ile bogazi geti. Binaenaleyh, babamin bogazi gemek iin ne zorluklara katlandigini ve ne sikintilara girdigini pekala bilirsiniz. Babamin, Istanbul Bogazi'ni gememesi iin imparatorun kadirgalari kesiflerde bulunuyorlardi. Ben, daha ocuktum. Edirne'de oturuyor, Macarlarin gelmelerini bekliyordum. Macarlar, Varna civarindaki yerleri yagma ediyorlardi. Bunlari gren imparatorunuz seviniyordu. Mslmanlar ise izdirap ekiyorlardi. Kfirler de sevin ve meserret iinde idiler. ok byk tehlikeler ile bogazi geen babam, karsi tarafa geer gemez, Anadolu kiyisinda bulunan kalenin karsisina, garp tarafinda diger bir kale yaptiracagina yemin etti. O, bu yemini yerine getirmeye muvaffak olamadi. Allah'in inayeti ile bunu ben yapmak istiyorum. Neden buna mani olmak istiyosunuz? Memleketimde istedigimi yapmaya gcm yetmiyecek mi? Gidiniz ve imparatora deyiniz ki, simdiki pdisah eski pdisahlara benzemiyor. Onlarin yapamadiklari seyleri bu kolayca yapabilecektir. Onlarin istemedikleri seyleri, bu isteyecek ve yapacaktir. Simdiden sonra bu husus iin gelenlerin derisi yzlecektir." Dukas'in, bu ifadelerinden anlasildigina gre Sultan Mehmed, Rumeli Hisari'nin insasina mani olmak isteyen Bizans Imparatoru'na, tarih

hadiseleri hatirlatmak suretiyle bu tesebbsndeki hakliligini isbat etmeye alisir. Onun iin bu isten vaz gemesinin mmkn olamayacagini tehdid yollu bir tarzda ona bildirir. Rumeli Hisari'nin yapilmasi hazirliklarina 1451-52 kisinda baslanmistir. Ilkbaharin baslangicinda Mart ayinin sonlarina dogru, Rumeli tarafina Anadolu Hisari'nin karsisina bol miktarda insaat malzemesi, usta, amele ve kirei gelmisti. Kereste Izmit ile Karadeniz Ereglisi'nden, taslar ise Anadolu tarafindan getirilmisti. alismak zere klliyetli miktarda insan gelmisti. Sultan Mehmed, bu sirada kara yolu ile bogaza gelerek bilirkisilerle (teknik eleman, mhendis) o havaliyi gezdi. Denizin akintisi hakkinda malumat aldi. Iki sahil arasindaki mesafeyi ltrd. Kalenin yapilacagi sahayi kendisi tayin ile hududunu tesbit ettirdi. Bundan sonra bir rivayete re nce kiyida, hisarin gney-dogu ksesindeki kule insa edilerek malzeme ve alismalarin selameti emniyete alinmistir. Ftih Sultan Mehmed, hisarin duvarlarinin Arapa "Muhammed" kelimesi seklinde olmasini istediginden planini da ona gre tasarlamisti. Buna gre her "Mim" (M) harfinin yerinde bir kule bulunmasini arzuluyordu. Kulelerden ikisi, birbirinin yaninda ve burunun eteginde idi. ncs denize daha yakindi. "H" ve "D" harflerinin bulunduklari yerlerde istihkamlar yapildi. Pdisah, bunlarin yapilmasina zen gsteriyor ve bizzat nezret ediyordu. Gerekten kseli olarak dsnlen hisarin projesi, bizzat Sultan Mehmed tarafindan tasarlanmisti. Eski an'aneye uyularak, hisarin yapilmasinda devletin ileri gelenlerinden de faydalanildigi ve bunlarin, masraflara katildiklari grlr. Bu insanlarin, kule ve surlarin bir kisminin yapilmasina nezret ettikleri anlasilmaktadir. Nitekim hkmdar, kale insasini vezir arasinda taksim eder. ksenin doguda, yani deniz sahilinde olan bir ksesine akropol olarak gayet metin bir bur yaptirma vazifesini Halil Pasa'ya verdi. Yamata, yani gneyde bulunan diger kseye byk bir bur yapilmasini Zaganos Pasa'ya, ve nc kseye, yani kuzeye dsen tarafa yapilacak burcu da Saruca Pasa'ya verdi. Vezir Sehabeddin Pasa da btn insaata nezret etti. Kaynaklar, Rumeli Hisari'nin, bizzat Sultan Mehmed'in idaresinde 1000 kadar usta ve onun iki misli isi alistirilarak drt ay gibi ok kisa bir zamanda (Hammer'e gre aydan daha az) tamamlandigini belirtmektedirler. Bununla birlikte insaatin btn mekan ve safhalarinda alisanlarin sayisinin, yukarida verilenden daha fazla olduguna isaret edilmektedir. Zira Dukas, "insaati arsin zerine ustalara taksim etti. Ustalar bin kisi kadardi. Her ustanin yanina iki yardimci koydu. Kale duvarinin i ve dis taraflarinda da miktari kfi ustalar ve yardimci ustalar alistirdi." demektedir. Buna gre 21 Mart 1452'de insaatina baslanan Bogazkesen

(Rumeli) Hisari, bes-alti bin kisinin alismasi sonucunda Temmuz ayinin sonlarinda tamamlandi.

Fatih zamaninda Osmanli Rumeli Hisari'nin asker nemi zerinde duran ve bu konuda epey bilgi veren Hseyin Dagtekin, adi geen hisarin, insa edildigi yerin aslinda insaata msait olmadigini, buna ragmen Osmanli hkmdarinin, gnmz asker tekniklerine uygun bir sekilde onu nasil mkemmel bir sekilde insa ettirdigini syle anlatir: "Gerekten, Rumeli Hisari tahkimatinin, en gayr-i msait arazi sartlarina ragmen, kiymetinden hi bir sey kaybetmeden, bir benzerine g tesadf eildebilecek kadar byk bir maharet gsterilerek, insa edildigi yere ve evreye intibak ettirilmek suretiyle vcuda getirilmis tipik bir tahkimat rnegi teskil ettigi grlr. Bundan baska, yeni hisarin en mhim bahsi olan bu konuyu islerken kalenin, grlen arazi zerine yerlestirilmesinde hakim olan asker grsn, gnmzn tabiye esaslari hakkindaki grsleri kadar ileri oldugunu msahede ettigimizden, besyz yil nce insa edilmis oldugu halde, modern bilgilerin verdigi grslerle tedkik etmekte herhangi bir tehlike olmadigini szlerimize ilave edebiliriz."

Ilk dnem, Osmanli asker mimarisinin gzel bir rnegi olan bu hisara yerlestirilen silah ve diger mhimmattan bahsetmeden, sadece bu dnemdeki asker mimarnin ne denli saglam olduguna bir iki rnekle isaret etmek isteriz. Bilindigi gibi, Istanbul'un fethinden nce Yildirim Byezid tarafindan, Bogazii'nde yaptirilan Anadolu Hisari ile Ftih Sultan Mehmed tarafindan yaptirilan Rumeli Hisari surlari ve Istanbul'un alinmasindan sonra Theodosius surlarinin stratejik bir noktasinda yapilan Yedikule, Osmanlilarin ilk mstahkem mevkileri hakkinda bize bir fikir vermektedir. Hisarin insaati esnasinda, deniz tarafindan gelebilecek bir saldiriya ugramamak iin, Gelibolu tersanesindeki donanmadan otuz kadar harp ve bir hayli nakliye gemisi bogaza getirilmisti. Bu yeni kaleye top ve topular kondu. Bylece karsi karsiya bulunan iki hisar sayesinde, bogaz geisleri kontrol altina alinmis oldu. Hisarin komutanligina Firuz Aga'yi tayin eden hkmdar, onun maiyetine drt yz yenieri askeri ile silah ve cephane verdi. Bundan sonra, Edirne'ye gitmek zere olan hkmdar, iki gn Istanbul surlarini ve hendeklerini tedkik ettikten sonra buradan ayrilip, Eyll ayinin ilk gn Edirne'ye dner.

ISTANBUL FETHININ HAZIRLIKLARI


Ftih Sultan Mehmed, Rumeli Hisari (Bogazkesen)'nin tamamlanmasindan sonra ordusu ile birlikte Istanbul surlarina iyice yaklasarak sehri yakindan grebilmisti. O, hem arazi hem de surlarla ilgili tedkikler yaptiktan sonra 1 Eyll gn Edirne'ye dnmst. Onun buradaki en nemli dsncesiIstanbul'u almakti. Nitekim Dukas, gen hkmdarin Istanbul'u almak iin ne denli kararli oldugunu verdigi su bilgi ile ortaya koymaktadir: "Harman vakti geti, sonbahar baslamak zere idi. Sultan Mehmed, Edirne'deki sarayinda vakit geiriyor, fakat gzne uyku girmiyordu. Gece gndz Istanbul'u nasil alabilecegini ve nasil bu sehrin sahibi olabilecegini dsnyordu." I dnyasinda, Kostantiniyye'nin fethi mevzuunda kendisini, uzun asirlarin gnlnden ve dilinden yuvarlanagelen bir manev mjdenin son ve gerek temsilcisi olarak gren hkmdar, zihn ve ruh imkanlarini btn hizi ve bereketiyle hep bu nokta zerinde toplamisti. Bununla beraber evresini teskil eden devlet adamlarinin mhim bir kismi, hakli veya haksiz endiselerle onu byle bir maceraya atilmakta desteklemiyorlardi. Hatta daha da ileri giderek, tecrbelerinden, bilgilerinden, hamiyetlerinden ve korkularindan sz aarak nne yiginlarca engeller ikariyorlardi. Bylece, onun kararini tasvib etmediklerini ortaya koyuyorlardi. O devri yasamis bir tarihi olarak

Tursun Bey, bu mcadeleleri zetle syle anlatir: "Her end erkn-i devlet ve mlziman-i hazret, tasrih kinaye birle, nun metnet menatini, ve mlk-i mzinin feth kasdinda hazayn (hazineler) harc idp, cem'-i asakir eyleyb are bulmadiklarin sem'-i serifine ilka ederler idi. Ve na taarruzdan ziyade fitneye sebep olmak tevehhmatin ve ihtimalatin sylerler idi." Fakat pdisah bunlara asla iltifat etmezdi." yle anlasiliyor ki Pdisah, zaman zaman, Vezir-i a'zam Halil Pasa'nin, Rumlari himaye etmekte oldugunu duyuyordu. Buna inanmasa bile pasanin bazi spheli hareketlerini kendisi de grmst. Bu sebeple, devlet erkni ile ulema ve komutanlarin fikirlerini grenmek zere onlari bir toplantiya agirdi. Herhalde bu toplantinin mahiyetini kimse bilmiyordu. Zira toplantiya gelenler agirlanmis, yedirilip iirildikten sonra dualar edilmis ve bundan sonra da vezirler tarafindan devlet isleri ile ilgili olarak hkmdara bilgi verilmisti. Iste bundan sonradir ki Ftih Sultan Mehmed, meclistekilere "mddet-i medid ve ahd-i baiddir ki, yine-i zamir-i mnirimde bir suret mrtesem olmustur. ni sizinle msavere muraddir" diyerek sze baslar. "Insanlar, fikir, anlayis ve zeka bakimindan ne kadar ileride olurlarsa olsunlar, bu meziyetler, kendilerini baskalari ile msavere etmekten alikoymamali." dsncesine sahip olan hkmdar, Hz. Peygamberin dahi bundan mstagni kalmadigini ve byle yapilmasini tavsiye ettigini*, bu tavsiyesinde de onun, Kur'an-i Kerim'in yetini** gznnde bulundurdugunu syleyerek, ortaya atacagi konu zerinde herkesin fikrini aika belirtmesini istemisti. Meclistekiler, pdisahin dsncesi yaninda kendilerininkinin bir sey ifade etmeyecegini, fakat pdisahin emirlerini yerine getirmis olmak iin dsnebildiklerini arzedeceklerini syleyince pdisah tekrar sze baslayarak: "... Dnya devleti mebbed olmaz ve cihan-i fnide kimesne baki ve muhalled kalmaz" der. Bundan sonra yaratilistaki gayenin, Allah Tel'yi bilip onun birligini kabul etmek ve yasandigi mddete onun "derghina takarrub" etmeye gayret etmek oldugunu, bu vesile ile en iyi ve faziletli insanin, kfr ve dalalet iinde bulunanlara karsi cani ve mali ile cihad eden insan oldugunu hadislerle belirtir. Bundan sonra Sultan Mehmed, "Belde-i tayyibe-i Kostantiniyye ki bag-i irem andan bir kse ve sreyya nk bostanindan bir kemterin kse, ismi ve resmi ile illerde meshur ve dillerde mezkr ve ktbi tevrihte mesturdur. Ne vechi vardir ki, nun gibi menzil-i serif ve makami latif benim vast-i memleketimde ve arsa-i vilayetimde olup dahi eyyam-i devletimde kfr ocagi ve bagiler yatagi ve tagiler duragi ola. Elhasil niyetim ve himmetim nun zerine mukarrer ve musammam olmustur." der. Gnmzn Trkesiyle sylemek gerekirse o syle diyordu: Irem baginin kendinden bir kse oldugu Kostantiniyye, adi ve sani ile dillerde sylenmis, illerde n taninmis ve tarih kitaplarinda yazilmistir. Niin byle gzel ve degerli bir yer lkemin ortasinda ve idarem arasinda olup ta saltanatim gnlerinde kfr ocagi, taskinlar yatagi ve siler duragi olsun. Kisacasi

Bizans'in zerine gitmeye niyetliyim. Umarim ki, tedbirimiz Allah'in takdirine uygun dser. Bu arada devletin kurulusundan, Rumeliye geisten, Istanbul'un, lkesinin ortasinda bir kfr beldesi olarak kalisindan, Bizans'in tezvirat ve evirdigi entrikalardan bahseden pdisah, szlerine syle devam eder: "Kendimizi ecdadimiza layik olmayan halefler olarak gstermeyelim, aksine, onlarin en has nesli oldugumuzu, onlarin kahramanlik ve meziyetlerinin benzerini gsterebilecegimizi ortaya koyalim. Zira onlar, nice tehlike ve sikintilarla kisa bir zaman iinde Asya ve Avrupa'daki btn bu yerleri ele geirip oralarin hakimi oldular. Nice byk sehir ve kaleleri fethe kadir oldular. dedikten sonra Bizans isini halletmeden hi bir mhim tesebbse girismeyecegini, bundan dolayi devlet erkninin bu husustaki fikirlerini grenmek istedigini belirtir. Bunun zerine meclis, isi mzakereye baslar. Bir kisim devlet erkni, pdisahin fikrine uyar, bir kismi da muhalif kalir. Muhaliflere gre Istanbul, alinmasi g bir sehirdi. nk iinde bol nfusu ve etrafinda ok kuvvetli bir suru vardi. Sehrin, siddetle mdafaa edilecegine gre, alinamama ihtimali de vardi. Byle bir durumda, devletin prestiji azalacakti. Onun iin byle bir tesebbse girismemek icab ederdi. Geri hkmdar, Bizans'in bol malzemeye ve klliyetli miktarda silaha sahip oldugunu biliyordu. Fakat meseleyi isten anlayan kimselerle msavere etmis ve buranin "akl tedbir"le alinabilecegi sonucuna varmisti. Nisanci Mehmed Pasa, gerek sehrin zaptinin zorlugu, gerekse Ftih'in kararligi hakkinda su bilgiyi verir: "Bu sehri, Rum, Sam ve Trabzon denizlerinin kucakladigi iki kita sarmisti. Kfirlerden byk bir kalabalik bu sehri gece, gndz koruyordu. Dogru ve saglam dsnce sahibi olanlar, buranin fethine imkn bulunmadigina, kfirlerin elinden alinmasinin muhal (imknsiz) olduguna, buraya mlik olmaya alismanin soguk demiri dvmeye, burayi elde etmek istemenin seytandan hayir ummaya benzedigine hkmediyorlardi. Lakin yce hazrete yksek himmet, kutlu kuvvet, saglam ve ktlklerden arinmis nefs verildigi iin, unsurlar kendisine pek aik surette boyun egiyordu. Bu sehrin, savasi kfirlerin eli altinda kalmasini iyi grmyordu.* Tacizde Cafer elebi de (s. 8) Meclisteki bu farkli iki grs syle nakleder: "Vezirlerden degisik grsler geldi. Isabetli grsleri olan zeki, akilli, cesur ve celdet sahibi olanlar, pdisahin bu dsncesini yerinde bulup gerekenin yapilmasi iin hazirliklara baslanmasini istiyorlardi. Bir kismi ise surlarin saglamligi, giris ve ikis noktalarinin zorlugunu ileri srerek Istanbul fethini, Anka kusunu avlamaya benzettiler. Keza onlar, buranin zaptini, gk kubbenin fethine denk sayilacagindan, bundan vazgeilmesinin daha uygun olacagini sylediler. Bu fikirler karsisinda gen sultan: "Allah'in takdiri olunca, alisilagelmis nice imknsizliklar, kolaylasir. Btn kinat onun aksine alissa da fayda vermez. Bunun aksine basit ve elde edilmesi kolay bir isi de, sayet Allah dilemez ise, cmle lem onu yapmaya

ynelse, yine de basaramaz. Bu konudaki midim ne mal ve mlk bolluguna, ne ordu ve kahramanlarin okluguna, ne de savas let ve vasitalarinin fazlaliginadir. Aksine, sadece Hakk'in ltuf ve yardiminadir. Esas gayem de, Islm'in yce prensiplerini ortaya koymaktir. Eger o kalenin benim tarafimdan fethi takdir buyurulmus ise, kale burlari tas ve topraktan degil, saf demirden de olsa fke ve kahr atesi ile onu eritip mum gibi yumusatirim" der. Muhalif grup, andarli Halil Pasa etrafinda toplaniyordu. Pdisahin, bu muhalefetten fena halde cani sikilmis olmalidir ki "eger o kal'anin benim elimde feth olmasi mukadder olmus ola, bur ve barulari tas ve topraktan degil de demirden olmus olsa ates-i hism ve kahrla mum gibi eritip yumusak eylerim." diyecektir. Hkmdarin yakinlarindan bir zmre ise, bu fikrinde kendisini destekliyor, hamleci kararlarina, emekleri, hevesleri ve heyecanlari ile yardim ediyorlardi. Meclis disinda, bu ikinci grubun fikrine katilanlarin basinda Aksemseddin geliyordu. O, bir taraftan gen hkmdarin ruh yapisinda bir cihad aarak onu kendi kendisinin emri kilip ktle emrine kostuktan sonra, bu orta malini "fi-sebilillah" cihada tesvik etmesi pek tabii idi. Meclisten, Istanbul'un feth edilmesine dair karar iktiktan sonra, beylerbeyilerine, sancakbeyleri ile subasilarina ve askerlikle ilgili olanlarin tamamina "ahkm-i serife" yazilarak bahara kadar hazirlanmalari ve savasa katilmak zere toplanmalari emrolundu. Bu sebeple, Rumeli ile Anadolu'daki Osmanli sehir ve kasabalarinda geceli gndzl alismalara baslandi. Fakat Gelibolu ile Edirne'deki faaliyet hepsinden daha fazla idi. Gelibolu'da tezgahlara yeni yeni gemiler konuyordu. Bu arada bakir kapli (zirhli) gemilerin de yapilmasina itina gsteriliyordu. Kritovulos, gen hkmdarin bu neviden faaliyetlerinden bahsederken sunlari sylyor: "Bir taraftan yeni gemilerin insasi, br taraftan da, zaman asimi yznden tamire muhta olanlari da tamir ettiriyordu. Bu gemilerin bir kismi zirhli olarak yapilmisti. Otuz ve elli ift krekle sr'atli bir sekilde hareket eden hafif gemiler de yaptirdi. O, gerek yeni gemi insaati, gerekse tamir konusunda hi bir masraftan kainmamisti. Bundan baska o, lkesinin kiyilarinda bulunan gemileri toplayip onlara komutan, dmenci ve diger grevlileri yerlestirdi. Gerek savas, gerekse kusatma iin kara ordusundan ok, deniz kuvvetlerine nem verdiginden bu ordunun daha iyi ve itinali seilmesine gayret etti. Komutasi Gelibolu valisi olan Baltaoglu Sleyman Bey'e verilmis olan bu donanma, 1453 baharinda Gelibolu'dan Istanbul'a dogru hareket etti." Donanmadaki bu gemilerin sayisinda farkli rakamlar verilmekle birlikte genellikle su rakamlar zerinde durulmaktadir: Donanma, Gelibolu'dan hareket ettigi aman 147 harp gemisinden mrekkepti. Bunlarin 12'si

ektirme, 80 tanesi ifte gverteli krekli, 55 tanesi de kk aptaki gemilerdi. Bu gemilerin iinde krekilerden baska yirmi bin kadar azeb askeri bulunuyordu. Edirne'ye gelince: Buradaki hazirliklarla bizzat padisahin kendisi mesgul oluyor, geceli gndzl durmadan alisiyordu. Uyku zamanlarinda bile fethi dsnen padisah, ok defa yataginin iinde rahatsiz bir gece geiriyordu. Dukas, onun bu andaki halet-i ruhiyesini su szlerle bize nakleder: "Mehmed, gece gndz, gerek yatarken, gerek uyanik bulundugu zamanlarda, ister sarayinda bulunsun, ister sarayin haricinde olsun, ne sekilde harb ederse ve ne gibi vasitalari kullanirsa Istanbul'u zapta muvaffak olacagini dsnp zihnini yoruyordu. ok defalar aksam olunca, ata binerek yalniz basina, bazan yanina iki kisi alarak,bazan yaya yryerek, asker kiyafetinde btn Edirne'yi dolasiyor ve hakkinda sylenen szleri bizzat dinliyordu." Iste yine byle uykusuz geirdigi gecelerin birinde andarli'yi huzuruna getirterek, altin ve gmse aldanmamasini kendisine ihtar ettikten sonra, muharebenin yakinda baslayacagini, Allah'in inayeti ve Peygamberin imdadi ile Istanbul'u alacagini, bu iste kendisine yardim etmesini syledi. Bu gece sohbeti ve olaylari ile ilgili olarak Bizansli tarihi Dukas, ok mhim bilgiler vermektedir. Ona gre: "Bir aksam, gece yarisindan sonra, saray bekilerinden birka tanesini gndererek Halil Pasa (andarli)'yi saraya getirtti. Bu bekiler, pasanin konagina giderek, pdisahin iradesini, pasanin harem agalarina bildirdiler. Bunlar da pasanin yatak odasina giderek, pdisahin kendisini davet ettigini sylediler. Halil Pasa bayilacak derecede korktu. Karisi ile ocuklarini ptkten sonra ikti. Beraberinde altinlar ile dolu bir de altin tepsi aldi. Daha nce de belirttigimiz gibi pasanin kalbinde bir korkusu vardi. Halil Pasa, pdisahin yatak odasina girdigi vakit, pdisahi oturmus ve elbisesini giyinmis bir vaziyette grd. Hemen etek perek altin tepsiyi nne koydu. Pdisah altinlari grnce, "Lala, bunlar nedir?" diye sordu. O da cevaben dedik ki, "Sevketmeb! Devletin byklerini, pdisah fevkalade bir saatte huzuruna davet ettigi vakit, elleri bos girmek det degildir. Ben ise, huzurunuza ikmak iin getirdigim bu altinlar benim degildir. Sana ait olan altinlari sana takdim ediyorum". Pdisah da cevap olarak dedi ki, "Senin altinlarina ihtiyacim yoktur. Hatta sana bunlardan fazla altin ihsan edecegim. Senden yalniz bir sey istiyorum. Bana Istanbul'u ver." Halil Pasa, pdisahin bu son sz ve talebi zerine titredi. Zira teden beri Bizanslilarin hukukunu mdafaa ediyordu. Onlarin sag eli mesabesinde idi. Bizanslilar da,

pasanin bu sag elini hediyelerle doldururlardi. Trkler pasaya "kfir ortagi" adini taktilar ve herkes ona "dinsizlerin ortagi ve yardimcisi" diyordu. Halil, pdisahin son talebine karsi dedi ki: "Sevketmeb! Bizans Imparatorlugu'nun byk bir kismina seni sahip etmis olan Cenab-i Hak, Istanbul'u da sana ihsan edecektir. Ben eminim ki, senin elinden kurtulmayacaktir. Allah'in inayeti ile ben ve btn kullarin, byk iste muvaffak olmak ugrunda birbirimiz ile yarisarak mallarimizi, canlarimizi feda edecegiz ve kanlarimizi dkecegiz. Binaenaleyh bu hususta msterih ol." Halil Pasa'nin bu szleri, bu korkun ejderi biraz teskin etmisti. Halil'e dedi ki: "Yatagimin bu bas yastigini gryor musun? Bu yastagi btn gece yatagimin bir ucundan br ucuna ve diger uctan teki uca nakletmekle mesgul oldum. Yataga yatiyor ve kalkiyordum, gzme uyku girmiyordu. Altin veya gms paralar seni aldatarak, intac etmek istedigim byk isi geri birakmaya sevk etmesin! Bizanslilarla yakinda ciddi bir sekilde harp yapacagiz, Allah'in yardimi ve Peygamberin imdadi ile Istanbul'u alacagiz". Mehmed, bunlari ve buna benzer baska oksayici szleri syledi. Halbuki pdisahin bu oksayici szleri arasinda kalbi burkan, kani kurutan ve isiran ihtarlar da vardi. Bu ihtarlardan sonra pdisah, Halil Pasa'ya ruhsat verdi ve "sulh ve mslemetle" git dedi. Mehmed o gecelerde, sabahlara kadar Istanbul'un fethi isi ile mesgul oluyordu. Eline sehrin haritasi ile mrekkep alarak ve sehrin etrafindaki mevkilerin seklini resm ederek, harp fennine asina olanlara toplarin ve muhasara aletlerinin nerelere konmasi lazim geldigini tesbit ettigi gibi, lagim ailacak yerleri de resim (plan) zerinde isaret ediyor, hendeklerin baslarini ve merdivenlerin surun hangi tarafina konmasi lazim geldigini gsteriyordu. Velhasil btn gece bu hazirliklarla mesgul oluyor, sabahlari, gece verilen kararlarin akillica ve dsmana karsi hilekrane tatbik ve icrasini emrediyordu." Edirne'de bulunan Ftih Sultan Mehmed'in, yakindan ilgilendigi baska bir konu daha vardi. Bu da ordusunu toplarla techiz etme isi idi. Tarihte bir topu parkina sahib olan ilk hkmdarin Ftih oldugu belirtilmektedir. Surasi bir gerektir ki, Istanbul'un fethinde en nemli rol oynayan vsitalardan biri toptur. Geri topun bir harp silahi olarak kullanilmasi Istanbul'un kusatilmasi ile birlikte baslamis degildir. Fakat o tarihe kadar toplar, aplari ve sayilari itibariyle fazla bir sey ifade etmiyorlardi. Ftih Sultan Mehmed, bu silahin tahrib gcnn byklgne inandigi iindir ki, o tarihe kadar grlmeyen sayi ve apta top yapilmasina nem verdi. Byk apta toplarin yapilma isini Orban (Urban) adindaki Macarla Trk mimarlarindan Mslihiddin ve mhendis Sarica zerlerine aldilar. Saruca byk bir top dkmeye muvaffak oldu. Orban da ok byk apta bir top yapabilecegini,

fakat glle yapmasini bilmedigi iin bu ise karismayacagini syledi. Bunun zerine pdisah, mermi isini bizzat zerine aldi. Kaynaklar, gen hkmdar ile Orban arasinda geen muhavereyi su sekilde verirler: Orban: "Byk toplarinizi dkebilirim, ama mermi ve ince hesaplardan anlamam" deyince hkmdar "Benim senden istedigim sadece topu iyi dkmenden ibarettir. Kalani ben dsnrm" demisti. Ikinci Mehmed, Istanbul muhasarasinda ok byk rol oynayacak olan bu essiz toplarin en ince teferruatina kadar btn hesap ve planlarini kendisi yaptigi gibi, resimlerini de bizzat izmisti. Kendi nezreti altinda dktrms oldugu toplardan biri ok bykt. Byk emek ve masraflarla yapilan bu toplara "sah" denmisti. Bu toplarla atilan glleler, Kara Deniz sahillerinden getirilen kara bir tastan veyahut yuvarlak hale getirilen mermerlerden yapiliyordu. Dukas, byk topun Edirne'deki ilk deneme atisindan, uzun uzadiya bahseder. Bu topun, Edirne'den Istanbul'a kadar getirilebilmesi iin iki ay kadar bir zamana ihtiya hasil olmustu. Top, otuz araba ve altmis manda ile ekiliyordu. Onun her iki tarafinda, ikiser yz adam bulundugundan yolda kaymamasi saglaniyordu. Yollarin kt yerlerine tahta dsemek ve kpr yapmak zere ayrica elli usta ile ikiyz amele nden gidiyordu. Istanbul'u kusatmak zere hareket eden Trk ordusunda byk top ile ondrt batarya top vardi. Subat baslarinda Edirne'de baslayan sevkiyat, Mart sonlarina dogru, Istanbul'dan bes mil kadar uzakta bulunan bir yere gelmis oldu. Anadolu ve Rumeli'de beylerbeyiler ile sancakbeyleri gerekli miktarda askeri topluyor, techiz ediyor ve belirlenen zamanlarda yerlerinde bulunmalarini saglamak iin alisiyorlardi. Anadolu askerleri, Bogazin dogu sahilindeki Beykoz kasabasinin stndeki ormanliklarda toplandilar. Ftih, bunlari karsiya geirmek zere Beykoz, Kilyos ve Fenerbahe'de dalyanlari bulunan Rallis Petropulos adindaki Rum'a emir verdi. Petropulos bu emri, iki gemisiyle askerleri ve mhimmati karsiya geirmek suretiyle yerine getirdi. Gen hkmdar, kusatma boyunca Istanbul'a yapilabilecek btn yardimlara mani olmak iin her areyi dsnyor ve her tedbire basvuruyordu. Bu maksatla o, Turhan Bey ile ogullari Ahmed ve mer Beyleri Mora topraklarina akina memur etti. nk Mora'da, Bizans Imparatoru'nun kardesleri Dimitrios ile Thomas hkm srmekte idiler. Ftih, Imparator Constantinos'un, bunlardan yardim istedigini grenmisti. Bu sebeple, Turhan Bey, 1 Ekim'de sefere ikmisti. Osmanli hcumlari, Despotlarin kuvvetlerini yok ederek onlara gz atirmadigi gibi Bizans tarafindan beklenen yardimin gelmesine de engel olmuslardi. Bu arada Subat 1453'te hkmdarin emri ile Dayi Karaca Bey, Istanbul civarindaki Rum kasabalarini teker teker ele geirdi. Bu kasabalar, Karadeniz sahilindeki

Misivri, Ahyolu, Vize ile Ayios Stefanos idi. Bigados da kendiliginden teslim oldu. Hkmdar, savasla ilgili btn tedbirleri aldiktan ve btn hazirliklarini tamamladiktan sonra 23 Mart 1453 (12 Rebiulevvel 857) gn Edirne'den hareket eder. Kesan mevkiinde mola veren hkmdar, anakkale Bogazi'ndan geecek olan Anadolu kuvvetlerinin gelmesini bekler. Kesan'da kendisine iltihak eden bu orduyu alan pdisah, yoluna devam ederek 1453 Nisan'inin besinde Istanbul surlari nne gelir. Ertesi gn, yani 6 Nisan (26 Rebilevvel) Cuma gn de sehri kusatma altina alir. Bizans tarihisi Dukas ve ondan naklen Hammer, Fatih'in gelisini ve otagini kurusunu syle anlatirlar: "Paskalyayi takib eden Cuma gn (6 Nisan) Mehmed, sehir nnde grnerek (Egrikapi) karsisina gelen tepenin arkasinda adirini kurdu. Ordusunun meydana getirdigi izgi, sarayin Tahta kapisindan Yaldizli kapiya kadar uzaniyordu. Yine Tahtakapidan Kosmidi (Eyb civari)'ye kadar cenup tarafta bulunan baglara ve ovalara yaymis idi. Bu yerler, esasen daha evvel Karacia (Karaca Bey) tarafindan tahrib olunmuslardi. Nisanin 6. Cuma gn, sehir muhasara edildi. Byk top, imparatorun yeniden tahkim ettirmis oldugu Egrikapi (Kaligarya) nne konmustu. Pdisah, bu kapinin tahrib edilemeyecegini anlayinca topu Sen-Romen kapisi nne tasitti. Bundan dolayi bu kapi "Topkapi" adini almistir." Takriben iki ay sonra "Ftih" diye anilacak olan Mehmed'in ordulari, Istanbul surlari nnde grndkleri zaman, Katolik Hiristiyan dnyasi, Katolik ve Ortodoks kiliselerinin birlesmesi gerektigini, bu birlesme iin, bundan daha iyi bir zamanin olamayacagini dsnyor ve ancak bu sayede Bizans'a yardim yapilabilecegine inaniyordu. Bu yardimla o, Ortodoks Kilesisi'ni asimile edip tamamen ortadan kaldirmayi hedefliyordu. Dnemin Hiristiyan lemindeki bu ekisme ile, Islm'dan alinan ilhamla, Osmanlinin sahip oldugu din msamahasi (hosgr)ni karsilastirma bakimindan bu mevzuda kisaca ve zet olarak bilgi vermek istiyoruz. Bylece, Ortodoks Mezhebi'ndeki Rumlarin, iinde bulunduklari psikolojik durumu anlama imknini da bulmus olacagiz. Bu karsilastirmayi da bizzat kendi kaynaklarindan yapmakla meseleye daha rahat bir aiklama getirmis olacagiz. "Mehmed'in askerleri tahribat iin Istanbul kapilarina dayanirken, sehir halki Rum ve Latin kiliselerinin birlesmelerini saglamak veya engellemek iin birbirleri ile budalaca ekisiyorlardi. o tarihten bir nceki yilin 12 Araliginda, Ayasofya'da iki firka (mezheb) arasinda sekl bir uzlasma saglanmistir. Fakat bu uzlasma, Avrupa'nin byk devletlerini, kendi sonulari ile ilgilendirip bu yoldan biraz yardim saglamak midi ile yapilmisti. Sizmatizm atesi henz snmemis oldugundan, her gn bir takim irkin ekismeler grlyordu.

Muhaliflerin dsmanligi son dereceyi bulmustu. Bir grup papaz ve ileri gelenler, imparator ile birlikte Katolik yininde hazir bulunurlar iken, baska kesisler ile halkin bir kismi manastirlardan ikmiyorlardi." Hammer, bu konuda daha fazla tafsilat vererek iki kilisenin nasil birbirleri ile atistiklarini anlatir. Fakat biz, dnemin Bizans tarihisi olan Dukas'in verdigi bilgiyi de vermek suretiyle Katolik ve Ortodoks kiliselerinin birbirlerine karsi olan bu hasmne tavirlarini ortaya koymaya alisacagiz. "Gennadios, her gn birlesme taraftarlari aleyhine va'z etmekten ve yazilar yazmaktan geri kalmiyordu. Saint Thomas Akinu'nun sahsi ve eserleri aleyhine yeni mtalaalar ve itirazlar tertip ediyordu. Bir de Dimitri Kidoni aleyhinde bulunuyor ve bunlarin rafiz olduklarini isbat ediyordu. Senatodan bas amiral byk duka (Lukas Notaras), Genadios ile ayni fikri paylasiyor ve onunla is birligi yapiyordu. Istanbul aleyhine toplanmis olan sayisiz Trk askerlerini gren halka hitaben bu byk duka, Latinler aleyhine sunlari sylemeye cesaret etti: "Istanbul'un iinde, Trk sarigini grmek, Latin serpusunu grmekten daha iyidir." Grldg gibi Imparator, Avrupadan yardim alabilmek iin Papa tarafindan sart kosulan Katolik kilisesi ile birlesmeyi kabul etmis, onun gnderdigi Kardinal Izidor vasitasiyle Ayasofya'da yin yapilmisti. Bu hareket, Hiristiyanligin, Ortodoks Mezhebi'ne bagli olan halkta, byk bir nefret uyandirmisti. Latinlere karsi olan bu nefretin kkleri ok eskilere dayaniyordu. Zira 1204'teki Latin istilasinin aci hatiralari, halkin hafizasindan daha silinmemisti. Sehirde yaptiklari yagma ve Rumlara yapilan iskenceler ile onlari her trl haktan mahrum edisleri, henz unutulmamisti. Bu istila esnasinda Istanbul'daki bidelerin ogu tahrib edilmis, mezarlar soyulmus, birok eser mahvolmus ve Trk fethine kadar bu facianin izi silinememisti. Trkler, Istanbul'a girdiklerinde bir kismi ok harab 50'ye yakin kilise, bazi resm binalar, yikilmis messeseler, bozuk yollar ve terk edilmis saraylar bulmuslardi. Bu sekildeki tahribata karsilik, Mslman Trk'n msamahasi biliniyor, Osmanli hkmdarlarinin vicdan hrriyetine, din ve mezheb serbestisine verdikleri mukaddes mn farkediliyordu. Rumlar, her mezhepteki hiristiyanlarin, mal, can ve din hrriyetine sahip olarak Osmanli lkesindeki rahat hayatlarini gipta ile karisik bir hayranlikla msahede ediyorlardi. Bu, Mslman ve byk devletin, gayr-i mslim tebeasina (vatandasina) verdigi byk rahatlik ve kazan imkanlari da bunlara ilave edilince, bazi Bizanslilarca Osmanli idaresi bir nimet ve kurtulus olarak grlyordu. Bu anlayisin bir sonucu olarak, imparatordan sonra, en yksek dereceli devlet adami olan Grandk Notaras: "Konstantinipolis'te kardinal sapkasi grmektense Trk sarigini grmeyi tercih ederim" diyordu. Makamindan uzaklastirilan eski patrik Gennadios (fetihten sonra Ftih tarafindan Rum Patrikligi'ne getirilen kimse) da Ortodoksluk iin en iyi

tercihin bu olduguna inaniyordu. Zira Trk sarigi, dsmanlari olan milletler tarafindan dahi hakkin, dogrulugun, adaletin, din ve vicdan serbestisinin isareti olarak grlyordu. Tazim ve tekrim ediliyor, onun hakim oldugu idare araniyordu. Hatta bir rahibe btn hiristiyanlarin saskin bakislari nnde mezheb degistirmeyi red ederek tamamen Islm olan kiyafeti kabul edip, Hz. Peygamberin nbvvetini tasdik ettigini haykirmisti. nk, Sultan Mehmed'in temsil ettigi idare, insan tabiat ve yaratilisina son derece uygun idi. Devrinde hayal edilen ve arzu edilen esaslara dayanmis bulunuyordu. Bu, onun Islm mmessilligini ne kadar azametle temsil ettigini gsterir.

KUSATMA VE ISTANBULUN FETHI


Bilindigi bi Cuma, iinde Cuma Namazi bulundugundan Mslmanlarcaek olarak kabul edilmektedir. Iste byle bir gnde Edirne'den baslayan hareket, 6 Nisan (26 Rebilevvel) gnne tesadf eden baska bir Cuma gn, gen hkmdarin, ordusu ile birlikte ed ettigi (kildigi) Cuma Namazi'ni mteakip baslayan kusatma ile ilgili yerli ve yabanci bir ok kaynakta bilgi bulunmaktadir. Birbirlerini tamamlar mahiyette olan bu bilgileri kisaca ve ana hatlari ile vermek gerekiyor. Zira tafsilatina girdigimiz zaman sadece bu kusatmanin, hacimli bir eseri dolduracak kadar genis olacagi grlecektir. Bu sebeple biz, konunun detaylarina girmeden vermek ve kaynaklarina dipnotta isaret etmekle yetinmek istiyoruz. Cuma namazindan sonra muhasara hareketine baslanilmasini emreden gen hkmdar, madd kuvvet kadar mnev kuvvetin de tesirine inaniyordu. Bu sebeple sultanin etrafinda, ulema, mesayih ve bunlarin talebelerinden meydana gelen bir halka bulunuyordu. Bunlar, asker arasinda gaz ve cihadin faziletinden bahsederek onlari "Feth-i Mbin"e tesvik ediyorlardi. Onlar, bununla da yetinmeyerek "Feth-i Mbin"in muhakkak oldugunu, Kostantiniyye fethinin Sultan Mehmed tarafindan gereklestirilecegini askere telkin ediyorlardi. limler, seyhler ve seyyidlerden meydana gelen halkadan bahseden Hoca Sa'duddin Efendi bu konuda su bilgileri vermektedir: "Ulema, mesayih ve seyyidler, eski detleri zre ol gazi hkmdarin katinda bulunmak, gaza sevabini elde etmekle yceldiler. Onun otagi yaninda yryp dua etmekten bir an dahi geri kalmadilar. Sultan-i lisan (sani yce sultan)la at basi giderek onun * yet-i kerimesinde belirtildigi gibi "onun verdigi nimetlere skr ederler" derecelerine dogru yneldiler. Her an, fetih ve zaferin nasib olmasi duasina, emel ve dileklerinin gereklesmesi iin yakarista bulundular. Gerekten de rehberi zafer olan bu seferde, temiz ruhlar birlikte, gayb ordulari ise askerin ncs olarak ilerlemekte idi. Ama o tarihlerde hayatta olan ve gizli sirlari bilenlerden ve kerametleri zahir olan

Aksemseddin Hazretleri ile Akbiyik Dede, Islm askerlerine yz akligi olmak iin duaya devam ediyor ve hkmdarin emri geregince otag yaninda yryorlardi. Bylece onlar da, dilekleri gereklestiren Allah'in yardimlarini taleb iin ayni yola dstler." Bizans surlari nnde saf tutan Osmanli ordusunda, piyadeler sagli sollu ayrilmis, arka ve yanlara svariler konmustu. adet byk hcum firkasi teskil edilmis ve 14 bataryalik bir topu parki kurulmustu. Kisa bir zaman iinde muhasara iin mevki alan ordu, hazirliklarini yrtrken Sultan, Bizans Imparatoru'na, Mehmed Pasa'yi, baska bir rivayette de Isfendiyar oglu Ismail Bey'i eli olarak gnderip, sayet teslim olurlarsa, halkin mal ve canlarinin gvenlikte bulunacagini, isteyenlerin btn esyasiyla birlikte arzuladiklari yere gidebilmekte serbest olacaklarini, aksi takdirde harp hukukunun gerektirdigi seylerin yapilacagini bildirdi. Bu teklifin reddedilmesi zerine, kusatma hareketine hiz verildi. Sah denilen byk top, gnmzde Topkapi denilen yerde mevzilendirildi. 12 Nisan'da safakla birlikte topu bataryalari atese baslayarak, surlar bombardimana tutuldu. Bu bombardimanlarin ok ustalikli yapildigi, nokta atislari ile surlardaki muhayyel bir gen dvlerek, zedelenen kenarlarin zerine, ortasina yapilan top darbeleriyle byk gedikler aildigi rivayet edilir. Bu sekildeki bir bombardiman, Trk topusunun harp teknigindeki maharetlerini gstermektedir. Schlumberger, bu konuda asagidaki ifadeleri kullanarak Osmanli topusunun, bu fetihteki rolne isaret eder: "Yine Nisan'in on ikinci gn byk bombardimanin basladigi gnd. Bu elem verici tarihten itibaren muhasaranin son buldugu 29 Mayis tarihine kadar yedi hafta boyunca o korkun toplar, gnn her saatinde sasmaz bir intizam dahilinde dehset saan bir grlt ile agir mermer gllelerini Bizans surlarina firlatmaktan bir an dahi geri kalmadilar. Simdiye kadar hi kimsenin asla isitmemis oldugu bu harikulade top patlamalarini isiten hurafe perest (hurafelere inanan) halkin, duar oldugu canhiras feryad ve dehset, tasavvur edilsin. Tesirin tahribkarligi derhal grld. Asirlar oyunca nice gl milletlerin hcumlarina dayanmis olan bu asirlik duvarlarda, derhal gedikler ailmaya baslandi. Bu glleler, kesif bir toz ve duman bulutu iinde mthis bir grlt ile geliyor, surlara arpip tahribatini yaptiktan sonra bin para oluyorlardi. Kusatilmis olanlar, ok kisa bir mesafeden yapilan bu ilk top atesini mteakip, bin seneden beri bu sevgili beldenin maglup edilemez bir tanriasi makaminda tuttuklari ve varligiyla magrur olduklari bu khne surun kendilerini korumaya yetmeyecegini anladiklari zaman, tarifi imkansiz bir ye's ve kedere kapildilar." Mutlak surette galip gelmek azmiyle btn hazirliklarini tamamlayan Sultan Mehmed, ortaagin en byk kalesini yikmak iin yaptirdigi mthis toplari

ile Istanbul surlari nne gelip muhasaraya baslar. 6 Nisan - 29 Mayis arasinda 54 gn sren kusatmanin tafsilatina girmek istemiyoruz. Ancak, Ftih nvanini alacak olan Sultan Mehmed, Istanbul surlari nnde, kendisini btn mukadderatla karsi karsiya getiren iki etin imtihan daha geirmisti. Durumun nazikligini ortaya koymasi bakimindan kisaca bunlardan sz etmek gerekiyor. 20 Nisan'da bugday ykl bir Bizans gemisiyle drt Ceneviz gemisi, Baltaoglu Sleyman Pasa'nin btn gayretlerine ragmen, Lodos rzgari ve Bogaz'daki akinti sebebiyle Halic'e girmeyi basardilar. Bu basari, Bizans'ta byk bir mit ve sevin uyandirdi. Bu gemilerin, batililar tarafindan gnderilen donanmanin ncleri oldugu sayiasi yayildi. Tursun Bey'in ifadesiyle bu hadise, "ehl-i Islm arasina ftur ve perisan saldi. Amma ma'nide yet-i kerimesinin isaretine uygun olarak bu hadise, alinan tedbirlerle Mslmanlarin lehine tecelli edecektir. Gerekten, muhasarayi basarisizliga ugratacak byk bir tehlike belirmisti. mitsizlik, bozgun dogurabilirdi. O zaman, Aksemseddin tarafindan Pdisaha sunulmus olan bir mektup, bu muvaffakiyetsizligin, umum bir hayal kirikligi dogurdugunu ve zaferi spheye dsrdgn isbat etmektedir. Mektup, alinmasi gereken tedbirleri de tavsiye etmektedir. Dsman gemilerinin Halic'e girmesi zerine, hisimla atini denize dogru sren ve kaftani islanincaya kadar denize girmis olan gen hkmdar, bu durumu hazmedemeyerek Baltaoglu'nu komutanliktan azlip, onun yerine Hamza Bey'i tayin eder. Sultan, btn vezir ve komutanlarin katildigi bir Divan toplar. Orada, andarli ile ona tabi olanlar, ortaya ikan durumdan istifade ile Imparator'la mzakerelere girisilmesi ve muhasaranin kaldirilmasi fikrini tekrar ortaya atarlar. Gen hkmdar iin durumun ne kadar nazik bir hale geldigini tasavvur etmek mmkndr. Vaziyeti, andarli Halil Pasa'nin eski rakibi ve fetih fikrinin kuvvetli mdafii Zaganos Pasa kurtarir. Sehabeddin Pasa ve Koca Turahan Bey'le Aksemseddin'in ve Sultanin hocasi Ahmed Gran (Molla Gran)'nin yardimlari ile bu bedbin grns yenmeye ve savasa devam azmini yenilemeye muvaffak olurlar. Bunlar, tesci' edici szleriyle askerin cesaretini ykselttiler. Hoca Sa'duddin bu konuda sunlari syler: "Ulemanin ileri gelenlerinden Seyh Ahmed Gran, byk seyhlerden Aksemseddin ve makami yce vezirlerden Zaganos Pasa, lkeler hakimi sultan ile ayni grs ve fikirde olup, baris ve anlasma yolunu benimsememislerdi. Fetih almetleri belirdigi sirada isten el ekmek vazife anlayisina sigmaz diyerek zaferleri glge edinen askerlere nasihatlarda bulundular ve tatli bir dille "sonra Rum lkesi size ailacaktir" hkmnde belirtilen gerek vaadi hatirlatarak "byk savas, Kostantiniyyenin fethidir"

gereginden hareketle ortaya konan gayret ve ihtimami bir bir gazilere anlattilar." Bizans'in, Hali tarafindan da tazyiki iin limana girise mani olan zincirin kirilmasi denenmisse de basari saglanamamisti. Bunun zerine ince donanmanin Halic'e karadan geirilmesi gen hkmdar tarafindan dsnlmst. Bizans Rumlari arasinda da "Gemilerin karadan yzdrldg grlnceye kadar Istanbul'un zaptinin kimseye myesser olmayacagi" hususunda bir inan ve anlayis bulundugundan, kusatilanlarin btn mitlerini kirmak iin bu ise tesebbs edilmistir. O sirada, Galata, Cenevizlilerin elinde bulunup ayri bir kalesi vardi. Bura sakinleri, Trklerle dost olmakla beraber geceleri de Bizanslilara yardim etmekteydiler. Halic'e denizden girmenin imkansizligi yznden 50-70 kadem uzunlugundaki 15-22 sira krekli 70 kadar gemi, 22 Nisan gecesi sabaha kadar Halic'e geirildi. Solakzde bunu "Himmet-i merdn ile Besiktas dedikleri yerden Kasim Pasa deresine dogru, dag parasi gibi gemilerin altina rugan (yag) ile terbiye olunmus ktkler dseyip, bir rivayette yelkenler aarak yrttler ve gemileri birbirine baglayarak zerine metrisler koydular" cmleleri ile anlatir. Bu sevkiyat yapilirken Beyoglu tepelerine yerlestirilen bataryalarla Hali'teki Bizans donanmasi taciz edilip hareketsiz birakildigi gibi surlarin etrafinda da bombardimana devam edilip, esas faaliyet, iyi bir sekilde gizlenmisti. Sabahleyin 70 para kadar geminin, Hali'te yelken atigini gren Bizanslilar, hayret ve dehsetle bu manzarayi seyre baslamislardi. Bu sekilde, karadan gemi yrterek denize indirme teknigi byk bir basari idi. Ftih, bununla da kalmadi, ihtiya karsisinda byk dehsinin yeni bir kesfini de ortaya koydu. Havan toplari dktrd. Onlarin, balistik hesaplarini bizzat yaparak tecrbelerinde bulundu. Beyoglu sirtlarindan ve Galata surlarindan asirma atislarla Hali'teki dsman gemilerini batirmaya basladi. Bylece yeni bir cephe ailmasi ve Bizans'in her taraftan sikistirilmasi, Imparator'u, en agir sartlari kabul ederek baris teklifinde bulunmaya zorladi. Fakat Ftih, Imparator'un gnderdigi elilere: "Ya ben Bizans'i alirim, ya Bizans beni" diyecek kadar, fetih isinde azimli oldugunu ve teslimden baska bir teklifi kabul etmeyecegini bildirmisti. Gemilerin Halic'e indirilmesinden sonra Defterdar ile Kumbarahane Iskelesi arasinda bin kadar duba zerine, bes askerin yan yana yrmesine imkn verecek ve top geirilebilecek sekilde muntazam, saglam dsemeli bir kpr kurdurdu. O dnem tekniginin bir harikasi kabul edilen bu kpr, Rumlarin mneviyatlarini yeniden ve esasli bir sekilde sarsti. Ftih Sultan Mehmed'in karsilastigi ve deta imtihan edildigi buhranli ikinci hadiseye gemeden nce, onun dsmani olan ve Ftih'i sahsen taniyan

Bizans imparatorluk prensi meshur tarihi Dukas'in karadan yrtlen gemiler ile pdisahin bu husustaki faaliyetleri hakkindaki dsncelerini buraya almayi faydali buldugumuzu belirtmek isteriz. O, syle diyor: "Pdisah, cesurne ve cr'etkrane bir planin tatbik ve icrasini dsnd. Galata'nin sark tarafinda ve ifte sutun altindaki cihette olan yer ile, Galata'nin diger cihetinde ve Kosmidion denilen yerin karsisindaki Hali sahili arasinda bulunan ve Galata'nin arkasinda olan ormanlik dag yolunun dzeltilmesini emr etti. Bu yolu, mmkn oldugu kadar dzelttiler ve makaralar ile gemileri denizden karaya ikardilar. Bu gemilerin, geidin (Bogaz) mukaddes agzindan ekerek, kara yolu ile,Halic'e nakl olunmalarini emr etti. Bu suretle emir icra olundu. Gemiler ekiliyordu. Her birinin bas tarafinda bir kaptan ve arka tarafinda bir dmenci oturuyordu. Bir digeri de elinde kregi tutarak, yelkeni harekete geiriyordu; biri de davul, baska birisi de borazan aliyor ve denizcilere ait sarkilar okuyordu. Muvafik rzgarin esmekte oldugu sirada, ormanlari ve dereleri asarak, denize varincaya kadar karadan geiyorlardi. Bu gemilerin sayisi seksen idi. Bunlar arasinda iki sira krekli kadirgalar da vardi. Geri kalan gemileri orada biraktilar. Byle bir harikayi kim grd ve kim isitti? Keyahsar (Keyhsrev) denizde kpr insa ederek, karada yrr gibi bu kpr stnden karsiya asker geirdi. Bu yeni Makedonyali ve bana kalirsa neslinin en son pdisahi olan Mehmed, karayi denize tahvil etti (evirdi). Ve gemileri dalgalar yerine, daglarin tepelerinden geirdi. Binaenaleyh bu, Keyahsar'i da geti. Zira Keyahsar, Elispondos (anakkale Bogazi)'u geti ve Atinalilara maglub olarak muhakkar (hakarete ugramis) bir halde geri dnd. Mehmed ise, karayi denizde oldugu gibi geti ve Bizanslilari mahv etti. Ve hakiki altin gibi parlayan Atina'yi (burada kastedilen Istanbul'dur) yani dnyayi tezyin eden (ssleyen) sehirlerin kraliesini feth etti." Istanbul'un, kusatma altina girdigi gnden, dsecegi gnne kadar Hali'te byk bir Venedik gemisinde bulunarak, olup bitenleri yakindan takib etmis olan vak'anvis Nicolas Barbaro, efsanev mes'ale isigi altinda gemilerin, dag ve tepelerden geisinin dehset saici cereyanini, taifelerin sevk ve setaretini, tekbir seslerini, sevin nrlarini ve davul vzelerini uzun uzun anlattiktan sonra "Bu gemilerin, sanki denizde imis gibi karada hareketleri hadisesini gzleriyle takib etmemis bir kimse iin bunun, inanilmayacak kadar garip bir manzara oldugunu tekrar ederim. Ben bunu, Keyhsrev'in Athos dagini yarmasinda gsterdigi cearet ve fedakrligin kat kat stnde bulurum. Bunlari bizzat gzlerimle grdm. Eger bu harikulade olayin meydana gelmesinde hazir bulunmamis olsaydim, buna inanilmaz ve garip masallar gibi grnms olacak olan diger rivayetlere de artik inanirim" der.

Ftih Sultan Mehmed'in, muhasara esnasinda karsilastigi ve deta imtihan edildigi ikinci nemli hadise, Mayis sonlarina dogru kendisini gstermisti. Hemen hemen btn kaynaklarin belirttigine gre o gnlerde Osmanli ordughinda, Bati hkmdarlarinin birlestikleri, Hunyad'in sehri kurtarmak zere kuvvetli bir ordu ile yolda oldugu ve byk bir Hali donanmasinin Agriboz'a veya Sakiz Adasi'na ulastigi sayialari yayilip byk bir endiseye sebep oldu. Tekrar mirildanmalar basladi. Basindan beri kusatmaya karsi gibi grnen andarli, hakli ikacak gibiydi. Gerekten, Venedik, 7 Mayis'ta hazirladigi bir donanmayi G. Loredano komutasinda Ege sularina gndermisti. Papa da kendi hesabina bes kadirga techiz ettirip yola ikarmisti. br tarafta Karamanoglu, Venediklilere verdigi sz zerine Istanbul surlari nnde herhangi bir gevseme halinde harekete gemeye hazir bulunuyordu. Kuvvetli bir casus sebekesine sahip olan Osmanli hkmdarinin, bu faaliyet ve hazirliklardan habersiz kalmasina imkan yoktu. Bir gecikme, sonucu ok tehlikeli ve mes'um neticeler dogurabilirdi. Tczde'nin ifadesiyle: "Te'hir olicak mebada derya yznden dahi kffardan muavin gelip halka zaaf-i kalb tri olmaga sebep ola". Gerekten de Istanbul muhasarasinin sonlarina dogru (25, 26 Mayis) bir Macar heyeti, Osmanli kararghina gelir. Bu heyet vsitasiyle, Jan Hunyad'in, naiplikten ekildigi ve Ladislas'in kral oldugu greniliyordu. Bu yzden Jan Hunyad, Sultan Mehmed'le seneyi kapsayacak sekilde yapmis oldugu mtarekenin, ahidnmesini geri istiyordu. Zira idareyi gen krala devr etmekle imzalamis oldugu ahidnmenin geersiz oldugunu ve bu yzden onu geri isteyerek ve Osmanli hkmdarinin ahidnmesini de iade ediyordu. Macar heyeti, vezir-i azam ve onun yaninda bulunan iki vezirle grsr. Sefir, efendisinden aldigi talimat zerine, pdisahtan Istanbul kusatmasinin kaldirilmasini ister. Aksi takdirde Macarlarin, Bizans'in lehinde hareket edip onlarin yaninda yer alacaklarini bildirir. Macar elilik heyeti, Bati devletlerine ait bir filonun da Bizans'a yardima gelmekte oldugunu bildirir. Macar elisiyle olan grsme, gen hkmdara bildirilir. Macarlarin Rumlara yardim edeceklerine dair olan tehdidi ve bir Bati filosunun yardima gelecegi szleri, Sultan Mehmed'i dsndrr. Bunun zerine, 27 Mayis aksami bir meclis toplayarak vaziyeti grsr. Vezir-i a'zam Halil Pasa, daha nce grms oldugu Hali seferinin tehlikelerini yakindan bildigi ve Bati Hiristiyanlarinin yeni bir Hali seferi dzenlemelerinden korktugu iin, imparatorun agir bir vergiye baglanarak muhasaranin kaldirilmasini teklif eder. zellikle Hiristiyan Bati'nin birleserek Mslman Trkleri Balkanlardan atmak zere harekete geebileceklerini, bunun da daha byk bir felakete sebep olacagini syler. Zira o, Yildirim Byezid'in akibetini, Izladi, Varna ve Ikinci Kosova muharebelerini hatirliyordu. Buna karsilik Zaganos Pasa, Istanbul'a yardim yapilamayacagini, Bati devletleri arasindaki rekabetin bu yardima engel olacagini, yardim yapilsa bile nemli olamayacagini syler.

Onun bu grsne bazi mera ile ulema ve Aksemseddin istirak ediyorlardi. Benimsenen bu grs zerine, genel bir hcuma karar verilir. Geri, Venedik veya Papa'nin donanmasinin Sakiz'a geldigi haberi alinmisti. Son olarak yapilacak hcumun neticesine kadar Macar elisi iade edilmeyerek alikonuldu. Bu arada muhasaranin uzamasi, bazi dedikodulara sebep olmustu. Pdisah da endiseli ve sikintili idi. Ancak Aksemseddin'in sebat ve hcum edilmesi ile ilgili mektubu ve manev tebsirati havi yazisi, herhalde Sultan Mehmed zerinde tesirli olmustur. Fetih esnasinda, Sultan Mehmed ile Aksemseddin arasindaki ilgi, tesvik ve sabri tavsiye hususu, su ifadelerde aiklik kazanir. "Bhusus, fetih tarihinin i yzn idare eden Aksemseddin, cepheden cepheye at oynatan, kafasi ve bedeniyle de en agir ve zorlu yk tasiyan pdisahin bir dinamo gibi zaman zaman bosalir olan mneviyatini besliyor ve takviye ediyordu. Gen hkmdar, sihirbaz kudretiyle kal'alar kurdurmus, toplar dktrms, donanmasina bir gecede daglari asirtmis, gen, din, nizamli ve talimli ordusuyla karalari denizlere evirtmis, denizleri tutusturtmustu. Ama yine de Bizans surlarina arpip pskren ve uzadika uzayan muhasaradan da zaman zaman mitsizlige dser gibi oluyordu. Ne ki gen hkmdarin kulagina durmaksizin "Korkma, sehri alacaksin" diyen ses, ona her zaman deste ve yar olmakta bulunuyordu. Ama bir trl neticelenmeyen kusatma ve Ortodoks kiliseninin son ve tek mid olarak Katolik kilisesine boyun egmesine karsilik, Papa'nin da Avrupa'li kuvvetleri, sehre yardimci olmak zere gnderme ihtimallerinin kizistigi bir gerekti. Iste biagin kemige dayandigi bu ok nazik demde, pdisahin, Veliyddinoglu Ahmed Pasa'yi, Ak Seyh'in adirina niyaz ve sual babinda gndererek seyhinden fethin gnn, hatta saatini ve sehre girilecek noktayi grenmis gryoruz. Fakat, Seyh'in ogullarindan biri, babasinin mustuladigi an gelip attigi halde, fetih haberinin gelmemesi zerine, pdisahin gazabindan korkarak, merakla babasinin adirina geldigi vakit, kapida bulunan nbeti: "Ieri kimseyi komayasuz diye siparis olundu" diyerek delikanliyi Ak Seyh'in yanina almaz. Bu esnada adirin bir yanindan etegini kaldirip ieri bakan gen adam, babasinin basi secdede, gz yaslari ve enin ile aglayip yalvarmakta oldugunu grr. Bu uzun niyaz ve yanik mnacattan sonra, Seyh'in basi secdeden kalkar. Bu esnada da ordu, yatagini asmis sel gibi, tasa kpre sehre girmekte, Ak Seyh de kendi kendine "Elhamdlillah, Elhamdlillah" diye Cenabu Hakk'a skr etmeye, tekbir getirmeye baslamis bulunmakta idi."

Aksemseddin ile Ftih arasindaki mnasebetlere temas etmis olmakla birlikte, daha nce toplanmis bulunan harp meclisinden kisaca sz etmemiz gerekiyor. Zira btn teklif ve abalara ragmen Bizans teslime yanasmadigi gibi, Ftih'i zor durumda birakacak bazi tesebbslerde de bulunuyordu. Bunun iin 27 Mayis'ta, Ftih'in baskanliginda toplanan bir harp surasinda uzun mnakasalar yapilmisti. Vezir-i a'zam Halil Pasa'nin muhasarayi kaldirma taraftari oldugunu bu surada aika syledigine daha nce isaret edilmisti. Buna karsilik Zaganos Pasa ile hem tib hem de manev ilimlerde derin malumata sahip bulunan Aksemseddin, fethin, Mslmanlarin 850 senelik en byk idealleri bulundugunu, Bizans'in mnen tefessh ettigini, maddeten de hi bir gcnn kalmadigini, Rum halkin byk bir kismi ile bazi ileri gelenlerin Osmanli idaresini bir kurtarici olarak kabul ettiklerini, Istanbul'a hakim olan devletin hem Islm, hem de Hiristiyan dnyasinda byk bir manev nfuza sahip olacagini, bu sebeple kat'i neticenin alinmasina kadar muhasaraya devam edilmesini istediklerine temas edilmisti. Hz. Peygamberin ashabindan ve hicret esnasinda kendisini Medine'de evinde misafir etme serefine nail olan Ebu Eyyub el-Ensar'nin kabrini kesf ettigi gibi, Kur'an'da Istanbul'a isaret ettigi kabul edilen * "beldetn tayyibetn" lafzinin "ebced hesabi" ile iinde bulunduklari 857 hicr senesini isaret ettigini syleyen Aksemseddin, bu sebeple "feth-i mbin"in muhakkak bulundugunu, derin bir vecd ile dile getirir. Btn bu grsmelerden sonra meclis muhasaraya devama karar vererek dagilir. Sultan Mehmed, harp hazirliklarini tamamladiktan sonra sehre bir eli gndererek Imparator'a "sehri menkul serveti ve yakinlari ile terk edebilecegini" bildiren bir mesaj gnderdi. Imparator bu talebi reddedince Ftih, btn orduya tellallar ikararak genel hcumun yapilacagi gn tesbit etti. O, yemin ederek askerlere syle dedi: "Bu muharebede kazan olarak yalniz sehrin binalarini ve surlarini istiyorum. Sehrin diger btn menkul servetini ve mahsurlarini ganimet olarak size birakiyorum." Bundan sonra, btn ulema, mesyih ve gazi dervisler, asker iinde zaten coskun bulunan hcum ve kazanma halet-i ruhiyesini, mnev tebsirlerle bir kat daha artirdilar. Bu esnada gen hkmdar da mnadiler vsitasiyle orduya tebligatta bulunarak "ilk defa sura ikacak olan askerlerin rtbelerinin artirilacagini, eline hkm-i serif sadaka olunarak (verilerek) t nesli munkariz oluncaya degin evladinin, kiyamete kadar baki olacak bulunan Devlet-i l-i Osman'de, her zaman muhterem sayilacagini" bildirdi. Bu esnada Osmanli toplari surlari dvmeye devam ediyor, Bizansli muharipler, devamli mesgul edilerek yorgun birakiliyorlardi. Fetih sabahinin gecesi, Trk ordusunda "Mum donanmasi" denilen ates ve isik senliginin icrasi ile geti. Istanbul'u tamamen kusatan Trk deniz ve kara ordusunda

kandiller, fenerler, mes'aleler ve atesler yakilarak Kostantiniyye (Istanbul) bir isik enberi iine alindi. Askerin hep bir agizdan getirdigi tekbir ve tehlil sedlari, ortaligi inletiyordu. Gecenin karanligini yirtan bu isik enberi ile tekbir sesleri, tatli bir ahenk meydana getiriyordu. Isik ve seslerden meydana gelen bu ugultuyu gren Bizans, nce Osmanli ordusunda yangin iktigini zannederek sevinecek, fakat kisa bir mddet sonra, bunun bir donanma oldugunu anlayinca derin bir ye's ve mitsizlige dsecektir. Bu esnada Bizans, Ayasofya'da Imparatorun da hazir bulundugu son bir yine katiliyordu. Bu yin, Bizanslilarin Ayasofya'da icra ettikleri son yindi. 20 Cemaziyelevvel (29 Mayis) Sali sabahi ezan ve namazdan sonra, Trk ordusunun byk ve tarih hareketi basladi. Ordu, hem kara, hem de denizden btn cephelerden harekete geti. Toplar, hep birden sehir zerine evrilerek ateslendi, etrafi kesif bir duman ve barut kokusu kapladi. Ilk hamlede iki bin merdivenle 50 bin yigit ileri atilmis, harbin en siddetli aninda, Aksemseddin ile Molla Gran ates hattina girerek, gaz yolunda sehidlik mertebesine ulasmayi taleb ile askere nderlik edip rnek olmuslardi. Bizzat gen hkmdar dahi, askeri tehyic edici szlerle, elinde kili ile Topkapi gedigine saldirmisti. Bu sirada Ulubatli Hasan adindaki muazzez nefer, tekbirlerle Topkapi suruna sancak dikti. Bylece Islm dilverlerinin ve Oguz kavminin, asirlardan beri hayal ettigi mukaddes bir rya gereklesiyordu. Ulubatli, Hz. Peygamberin mjdesine mazhar olarak 30 kadar arkadasiyla sehdet mertebesine ulasti.* Bu sirada Osmanli sancaginin surlarda dalgalandigini gren ve daha nce yaralanmis bulunan Latin komutani General Giustiniani, gemisine ekilmek ister. Kalmasi hususunda israr eden Imparator'a "Allah'in, Trklere amis oldugu yolu takip edecegim" cevabini verdi. Bu, artik Osmanli'ya mukavemet edilemeyeceginin bir ifadesi idi. Bizans'in, surlardaki bayraginin indirilip yerine Osmanli bayraginin dikilmesinden sonra, ezanlar okunmaya baslandi. Sultan Mehmed Han, surlardaki bu manzarayi grnce, atindan inerek, Hz. Peygamber'in medih ve sensina nail olmanin verdigi bir sevin, ayrica devletini, Islm'in mukaddes serefine mazhar kilan medhiye-i Resulullah'a** kavusmanin verdigi heyecanla skr secdesine kaparak Cenab-i Hakk'a hamd eder. Sonra otag-i hmyununa ekilerek devlet erkninin tebriklerini kabul eder. Bu sirada, sehri koruyan gruplarla birlikte Bizans Imparatoru da ldrlmst. O, ayakkabisindan taninmisti. Ftih, vatanini mdafaa iin len bu serefli askerin cenazesine saygi gstererek onu merasimle defn ettirdi.

Istanbul'un fethi, gen sultan iin ayni zamanda saltanatinin da fethi olmustu. Ftih, sehrin zaptini mteakip Sehzde Orhan'i aratti. l veya diri getirene byk mkfatlar vaadetmisti. Bizanslilarin yaninda kendisine karsi surlar zerinde savasmis olan bu Osmanli sehzdesinin lm ile Yildirim Byezid'in ogullari arasindaki taht kavgasi kesin olarak sona ermisti. Gerekten de sehrin dstgn gren Sehzde Orhan, surlardan atlayarak vefat etmisti. Feth-i mbinin gereklestigi 29 Mayis 1453 Sali sabahini anlatan bir yazar, o gn su ifadelerle tasvir eder: "O gn, her zamankinden daha parlak dogan gnes, gz kamastirici altin sarisi isinlari ile deta Islm'in zaferini kutluyor, cihanin incisi Kostantiniyye'ye sel gibi akan sanli Trk ordusunu sicak bir itenlikle kucaklayip zerine mukaddes nurlar saiyordu. 29 Mayis 1453 sali sabahi, muhakkak ki bir baska sabahti. Bu parlak ve essiz ilkbahar sabahinin cihan tarihindeki yeri ise, apayri bir zellik tasiyordu. Zira o mukaddes Sali sabahi ile bir ag kapaniyor, yeni bir ag ailiyordu. Bu yeni aga, essiz dehasi, rakipsiz kuvvetiyle, Avrupa barbarlari dahil, btn cihana saskinliktan kk dilini yutturup, henz 21 yaslarinda ok gen bir pdisah olarak, Ftih nvanina hak kazanan byk trk, Ftih Sultan Mehmed Han damgasini basmisti. Iste o mukaddes Sali sabahi, byle essiz bir sabahti."* Osmanli ordusunun sehre girip hakim olmasi zerine bileginin gc ile Ftih nvanini almaya hak kazanmis olan gen serdarin da sehre girdigi grlr. Yaninda, emr, vezir, solak, sipah ve yayalardan baska, devlet ricali, limler, hocalari, seyhler, dervisler, kalenderler ve erler bulunuyordu. Btn bunlarin yaninda zellikle saginda ve solunda Aksemseddin ile Akbiyik sultanin bulunmasi dikkat ekiyordu. Ftihne bir ihtisam ve byk tezahratlarla sehre girmis olan pdisah, Hammer'in (II, 302) dedigi gibi, Hiristiyanligin sarktaki merkezini teslim almak zere, Ayasofya'nin nnde atindan inmis ve mbedin esiginde skr secdesine kapanmisti. Tursun Bey'in ifadesiyle haraba yz tutmus olan Ayasofya, fetih hakki olarak cmiye evrilecekti. Rivayete gre Ftih Sultan Mehmed, Ayasofya'da iki rekaat skr namazi ile ikindi namazini kildiktan sonra mbedin gn iinde bu mbedin Cuma namazi iin hazirlanmasini emreder. Cuma gn, Aksemseddin Hazretleri, Sultan Ftih'in koluna girip minbere ikartarak hutbe okumasini istemis. Ftih de Hak Tel Hazretlerine hamd ve sendan sonra hutbeyi okur. Aksemseddin de Cuma namazi kildirmisti.** Ftih Sultan Mehmed, fetihten sonra Bizans ahalisi hakkinda Hiristiyan dnyasinda esine rastlanmayan bir msamaha hareket etmisti. O, askerlerine, mukavemet edenlerden baskasinin ldrlmemesini,

emrederek, sadece esir edilmelerini istemisti. Daha nce de temas edildigi gibi o, Imparator'un cesedini buldurmus, onu Rumlara teslim ederek inanlarina gre defn etmelerini saglamisti. Rumlardan, sehir disina kaanlarin tekrar evlerine dnebileceklerine de msaade etmisti. Fethi takib eden ilk Cuma namazindan sonra meydana gelen ikinci nemli hadise, Ok Meydani'nda yapilan fetih ve zafer alayidir ki, gn gece sren senlik, ziyafet, oyun ve eglencelerden sonra, basardigi byk iste, evresinin yardimlarini unutmayan pdisah, "Shedaya rahmet-i Rahman, gazilere seref san, tebeama fahr skran" dedikten sonra asker ve sivil yzbinlerce kisiye zafer hediyesi olarak mal, mlk ve arazi dagitmistir. Fakat bu noktada da mhim olan yine Aksemseddin'in, orada hazir bulunan gazilere sesini ykseltip "Ey gaziler, bilin ki, cmleniz hakkinda ahir zaman peygamberi " Ne gzel askerdir onlar" diye buyurmustur. Insallah cmleniz magfursunuz. Ama gaz malini israf etmeyip hayir ve hasenatta sarf edin. Pdisahiniza da itaat ve muhabbet eyleyin, diyerek gzilerin tamamini sehrin imarina ve amme messeseleri kurmaya tesvik etmis olmasidir. Istanbul, Osmanlilarin eline getigi zaman perisan ve harab bir vaziyette idi. Fakat bu tahribat ve yoksulluga sebep olan Mslman Trkler degil, Hiristiyan Avrupa idi. Zira Comnene'ler devrinde, taht ekismelerinden ve i idaresizliklerinden faydalanarak sehri basan Hali ordulari, bu zengin ve mamur beldeyi sefil ve yoksul bir harabeye evirmislerdi. Bylece sehir, bir daha belini dogrultamayacak bir hale gelmisti. Bundan sonra ne yikilan saraylar bir daha yapilmis, ne yagmalanan kiliseler bir daha doldurulabilmis, ne kairilan sanat eserleri, ne tahrib edilen bideler bir daha yerlerine getirilebilmisti. Yarim asirdan fazla sren kan kokusu iinde, vahset ve zulm ile ezilen bu sehir, bir yazarin ifadesi ile yeni sahipleri olan Mslman Trkler syesinde "ba's ba'de'l-mevt"e, bir yeni dogusa ugramak talihine ermis bulunuyordu. yle anlasiliyor ki sehir ve mabedlerin yagmalanmasi bir bakima Imparatorun eliyle de oluyordu. Nitekim Istanbul fethine tanik olan Bizansli Yeorgios'un verdigi bilgilere gre, devletin, askerlerin maasini verecek parasi olmadigi iin kral, Allah'a adanmis kutsal esyalarin kiliselerden alinip paraya evrilmesini emretmisti. Bylece gerek Ayasofya, gerekse sehirdeki diger kiliselerde bulunan esya fetihten nce alinip paraya tahvil edilmisti. Ftih, fetihten sonra Galata'daki Ceneviz kolonisini de teslim alarak, onlara hukuk beratlar verdi. Bu arada Sultan Ftih, Latin Kilisesi ile birlesme taraftari olmayan ve bu birlesmeye muhalefet ettigini daha nce grdgmz Gennadius'u Patriklik makamina getirmek suretiyle

Ortodokslari himayesi altina almis oluyordu. Bylece Hiristiyan dnyasindaki iki kilise ayirimini desteklemis oldu. Merasimle bu yeni Patrige mrassa bir as ve at hediye edip iltifatlarda bulundu. Bylece Ftih, Roma'ya hakim oluyordu. Bu sebeple kendisine "Roma Cihan Imparatoru" denebilirdi. Bu anlayistan hareketledir ki, Roma'yi elinde bulunduran ister Mslman, ister Hiristiyan olsun; ister kavuklu, ister sapkali bulunsun, Roma leminin hkmdari idi. Bu lem, hukuken onun lkesi sayilirdi. Bylece, Yildirim'dan beri kullanilan "Sultan-i iklim-i Rm" tabiri, Istanbul'un fethi ile Ortodoks dnyasi tarafindan da kabul edilip tasdik edilmis oluyordu. Bu tasdikin, Avrupa fetihlerinde byk faydasi grldg gibi, kuvvetli oldugumuz devirlerde de Patriklik makaminin bizde bulunusu, yararimiza olmustur. Ftih, bu hareketiyle Dogu Hiristiyanligini Katolik Roma'dan tamamen ayiriyordu. Buna kendi gcn de katarak asirlardan beri dogu dnyasinin Roma'liya karsi gsterdigi reaksiyonu deta yeni bir senteze kavusturuyordu. Gerekten de Istanbul'u fetheden Trkler, Sark, yani Ortodoks kilisesinin, Bizans Imparatorlugu zamanindaki btn haklarini tanimak suretiyle Rumlari memnun etmis ve onlari mteaddid mzakerelere ragmen bir trl yanasmak istemedikleri Garp (Katolik) Kilisesi'nin nfuz ve hakimiyeti altina dsmekten kurtararak eskisi gibi kiliselerinin istikllini emniyet altina almislardi. Nitekim, Osmanli hkmdari, Istanbul fethinden sonra ilim ve faziletle taninmis olan Gennadius'u Rumlara Patrik olarak tayin etmis ve Patrikhne'ye Bizans imparatorlari zamanindakine benzer selhiyetler vermisti. Osmanli Devleti'nin bu ince hesapli siyaseti, bir buuk asirdan beri zaman zaman kileselerin birlesmesi iin Papa'ya yapilan mracaat kapisini tamamen kapatmisti. Is bu kadarla da bitmemis, devlet, Galata'daki Cenevizlilerle Galata halkina da bir fermanla teminat vermisti. Bu hareketiyle Osmanli Devleti, gerek Balkanlar'da kendi idaresi altindaki ve gerek Mora, Sirbistan, Eflk ve Gney Arnavutluk'taki Ortodokslari samimi olarak kendi idaresine baglamisti. Istanbul'un, 29 Mayis 1453 (20 Cemaziyelevvel 857)'de Osmanli Trkleri tarafindan feth edilmesi, Avrupa'yi ve zellikle Papa ile Napoli Kralligini, ayrica Gney Avrupa memleketlerini hayret ve dehsete dsrmst. Bununla beraber, gerek Osmanlilarin byk bir cihad ruhu ile asker gce sahip olmalarinin etrafa verdigi korku, gerekse artik Hiristiyanlik taassubunun yerini, tedricen de olsa akl muhakemenin almis olmasi yznden birok devlet, sesini ikaramaz hle gelmisti. Bu sebepledir ki, Papa V. Nikola'nin, yapmak istedigi ve yeni bir Hali Seferi iin saga sola bas vurmasi sonusuz kalmisti. Nitekim, Papa'nin btn Hiristiyanlari silaha sarilmaya davet eden 30 Eyll 1453 tarihli beyannmesi, fazla bir alaka uyandirmadigi gibi, Papa'nin, Osmanlilar aleyhine harekete getirmek istedigi

Adalar halki ile Balkan yarimadasi'ndaki despotluklar ve bu meyanda Sirp, Eflk, Bosna, Mora, bazi Arnavut kral devlet ve senyrleri, Osmanlilarin Enez zaferinden sonra 1454 senesi ilkbaharinda gndermis olduklari elileri vsitasiyla Istanbul fethinden dolayi Osmanli hkmdarini tebrik ediyorlardi. Hiristiyan Bati dnyasinda beklenmedik bir felket olarak kabul edilen Istanbul fethi, zafernmelerle Islm dnyasina bildirilmisti.Reslullah (s.a.v.)'in hadiseleri ile ta'ziz edilmis olan Ftih Sultan Mehmed ve ordusu, byk bir tebcile layik grlmslerdi. Misir, Sam, Bagdad ve diger Mslman sehirler ile lkelerde merasimler tertiplenip kutlama trenleri yapilmisti. Kahire'de bulunan Abbas halifesinin emriyle camilerde Mslman Trk sehidlerine dua edilmis ve Ftih'in ismi hutbelerde zikredilmisti. Bu andan itibaren btn Islm dnyasi, Peygamberlerinin mjdesine (tebsirt) mazhar olan Osmanli Devleti'ni, Islmiyetin byk bir temsilcisi olarak kabul etmeye baslamisti. Hali srlerine karsi Islm'i, Seluklu ve Osmanli devirlerinde serefle mdafaa etmis olan Trk milleti, bu fetihle, btn Mslman dnyasinin snmez ve eksilmez muhabbetini kazanmisti. Bu sebeple Memlk Sultani, Ftih'e eli gndererek kendisini tebrik etmisti. Keza, Gney Hindistan (Behmen) Sultani Alaeddin II. Ahmed Behmen Sah (1435-1457) da eliler gnderip Ftih'i tebrik edenler arasindaki yerini almisti. Islm dnyasinin, Istanbul'un fethinden dolayi bu kadar sevinmesinin sebeplerini, ok derinlerde aramak gerekir. Zira bu sehrin fethi, Mslmanlar iin nemli bir hedef haline gelmisti. Bu hedefe ulasmak gerekiyordu. nk bu, peygamberlerinin, asirlarca nce haber verdigi bir olayin gereklesmesi demekti. Ayrica, bu olayda basari saglayan, onun mjdesine nail olacakti. Bunun iindir ki, Hz. Peygamberin vefatindan kisa bir mddet sonra, nce Emevler, daha sonra da Abbasler tarafindan defalarca muhasara edilmesine ragmen ele geirilemeyen Istanbul, Ftih'ten nceki Osmanli hkmdarlarinca da kusatma altina alinmisti. Bununla beraber fetih basarisi, henz 21 yaslarinda bulunan gen Osmanli hkmdarina nasib olmustu. Hz. Peygamber, Istanbul Ftihi'ni ve fethi basaracak olan orduyu, tebsir etmisti. Kur'an-i Kerim'deki "beldetn tayyibetn" yeti, "Ebced Hesabi" ile "Feth-i Mbin"in hicr tarihini gsteriyordu. Istanbul'un fethi, bir bakima gen Sultan iin saltanatin da fethi olmustu. Bu sirada Ftih, esitli sebeplerden dolayi kendisine kizdigi andarli Halil Pasa'yi vezir-i azamliktan azl eder. Zira onun hakkinda ortada esitli sylentiler dolasiyordu. Hatta Bizansla isbirligi ettigine dair rivayetler de vardi. Nitekim Bizans Tarihi adli eserinde Dukas, fetihten sonra Ftih ile Duka arasindaki konusmayi verirken sunlari syler: "Byk Duka gelip etek

ptkten sonra Pdisah ona dedi ki: "Sehri teslim etmemekle iyi bir is yapmadiniz. Bak ne kadar zararlar, ne kadar hasarlar yapildi, ne kadar kimse esir oldu". Duka buna cevap olarak "Efendim, sana sehri verecek kadar selhiyetimiz yoktu, hatta imparatorun bile byle bir selhiyeti yoktu. Bundan baska, senin adamlarindan bazilari da szle ve mektuplarla imparatora haberler gndererek, "korkma, pdisah size tahakkm edemiyecektir" diyorlardi. Pdisah, sylenen bu szleri Halil Pasa'ya atfetti." Bu yzden azledilen andarli Halil Pasa, kisa bir mddet sonra idam edilecektir. Pasa, vasiyetnmesinde btn mal varliginin pdisaha ait oldugunu bildirmekle birlikte, mallari mirasilarina birakilmis, sadece nakit paralari hazine adina alikonmustu. Ftih, fetihten sonra Gennadius gibi lim ve mnevver bir Ortodoksu patrik tayin etmekle, feth ettigi lke halkinin geleneksel imanini kurtarmis oldu. Sayet bu makama katoliklige meyyal bir baska ruhanyi getirmis olsaydi, Ortodoksluk yavas yavas snp ortadan kalkacakti. Patrik, gelenege uygun bir merasimle pdisahin huzuruna kabul edilerek kendisine murassa bir as ve at verilmisti. Bu meyanda eski Bizans halkinin evlenme, bosanma, lm ve din ayin gibi sahs meselelerinin de kendi cemaatlerince tedvir edilmesine msaade edildi. Ftih Sultan Mehmed, patrik tayini ve Istanbul'un ticar, iktisad, ictima, adl ve diger hizmetleri grmek iin grevliler tayin ettikten ve 18 Haziran'a kadar Istanbul'da kaldiktan sonra Edirne'ye dner. O, byk bir zafer alayi ile, aylar nce ayrildigi sehre tekrar giriyordu. Gen hkmdar, Istanbul'u bir Mslman Trk sehri haline getirmek iin, Anadolu'dan getirttigi Trk ailelerini vergilerden muaf tutmak suretiyle iskn edip sehrin yeniden senlenmesini sagladi. sik Pasazde'nin bu konuda verdigi bilgiyi, dnemin dil zelliklerine de dokunmadan buraya almak istiyoruz. Bylece o dnemde nasil sade bir Trke'nin kullanilmis oldugunu da grms olacagiz. "Pdisah, Istanbul'u feth etti, subasiligini kulu Sleyman Bey'e verdi. Ve cemii vilayetine kullar gnderdi. "Hatiri olanlar gelsin evler, baglar, baheler, mlkler verelim" dediler. Ve her kim geldiyse verdiler. Bu sehri mamur ettiler. Pdisah yine emr etti kim, ganiden ve fakirden evler srdler. Ve her vilayetin subasilarina ve kadilarina adamlar gnderdiler. Bu gelen halka da evler verdiler. Sehir mamur oldu. Bu verdikleri evleri mukataaya verdiler. yle olunca bu halka g geldi. Dediler ki "Bizi memleketimizden srdnz getirdiniz bu kfir evlerine geri vermek iin mi getirdiniz?" Bazilari avradini ve oglanini (ailesini) koyup kati. "Kula Sahin" derlerdi atasindan kalmis bir vezir-i akil (akilli bir vezir) vardi. Pdisaha der

ki: "Hey devletlu sultanim, atan, deden nice memleketler feth ettiler, hi birine mukataa koymadi. Sultanima da layik olan budur ki bunu yapmaya" dedi. Pdisah da onun szn kabul etti. Yine hkm etti: "Her ev ki verirsiniz mlklge verin (verdiginiz her evi mlk olarak verin)" dedi. Ondan sonra mektuplar (yazili belge, tapu) verdiler ki mlkleri ola. Sehir yine mamur olmaya yz tuttu. Mescidler yapmaya basladilar." Grldg gibi, Istanbul'un Mslman Trk sehri haline getirilebilmesi iin her imkni degerlendiren Ftih, bu yeni gelenlere esitli kolayliklar saglamaya basladi. O, Istanbul'un iskni iin Anadolu'nun muhtelif yerlerinden sanat sahipleri ile muhtelif siniflara mensub Trk nfusunu buraya celb edip iskn ettiriyordu. Ilk nce 5000 aile getirildi. Daha sonra degisik tarihlerde Karadeniz sahilleri ile Karaman, Aksaray, Egirdir, Bursa, Manisa, Tire, arsamba, Kastamonu, Samsun, Sivas ve Izmir gibi yerlerden gelen Trk aileleri ile Istanbul kisa bir zamanda hviyet degistirerek bir Mslman Trk sehri haline geldi. Bu hviyet degisikligi, sadece nfusla degil, semt isimleri ile de olmustu. nk gelenlerin yerlestikleri bu yerlere onlarin geldigi yerlerin ismi verilmisti. Nitekim, gnmzde bile Aksaray, Karaman, arsamba gibi semt isimleri, hl o gnn hatiralarini tasimaktadirlar. Her ne kadar Balkanlar'dan da nfus nakli olmussa da bu, pek fazla bir sey ifade etmiyordu. nk bunlarin sayilari ok azdi. Anadolu'dan getirilen Trklere ev, bag, bahe verilip vergiden muaf tutulmalari, onlarin sehrin iktisad hayatini ellerine geirip bu sahada sz sahibi olmalari iindi. Harap bir sehri devralan Ftih'in, Istanbul'u imar ve iskn etmek gibi byk bir problemle karsi karsiya kaldigi anlasilmaktadir. Bu problemi zmek ve sehre yeni bir ehre vermek iin Osmanlilarin eskiden beri uyguladiklari bir yntemle meseleye yaklastigi grlmektedir. Bu da biraz nce temas edilen g uygulamasidir. Baska bir ifade ile Istanbul, fetihten sonraki byme ve gelismesini buraya yapilan hne nakline borlu grnmektedir. sik Pasazde, Nesr, Tursun Bey, Dukas, Kritovulos gibi agdas kaynaklarin verdigi bilgiler ve gnmzde yapilan arastirmalar, Ftih'in daha ilk gnlerden baslayarak Istanbul'u canlandirmak ve senlendirmek iin gsterdigi abayi ortaya koymaktadirlar. Istanbul'un eski olan ve gnmzde bile varligini koruyan mahalle adlari, bize bu yerlesmenin sehir iindeki dagilimi konusunda nemli ip ulari vermektedir. nk (daha nce de belirtildigi gibi) bu yeni gelenler, yerlestikleri yerlere, geldikleri sehir ya da kasabanin adini vermislerdir. Evliya elebi, Seyahatnmesinde bu yeni gelenlerin kurduklari mahallelerin isimlerini vermektedir. Ftih, bir yandan bu srgnlerle Istanbul'un nfusunu artirirken, bir yandan da fetihten hemen sonra sehirde genis bir insa faaliyetine girer. O, fetih

esnasinda harap olan surlarin onarilmasi ve sehrin yeniden dzenlenmesi isiyle, Istanbul Subasiligina getirdigi Karistiran Sleyman Bey'i grevlendirmisti. Bu arada msellem ve yaya sancakbeylerine, hendeklerin temizlenmesi emredilmisti. Bylece 13 km. karelik bir alani evreleyen surlar onarildi. 1457'den sonra daha genis bir imar faaliyetine girisecek olan Ftih, bir taraftan da esirlerin yevmiye (gnlk) 6 veya daha fazla aka karsiliginda alismalarini emretti. Bylece Rum esirlerinin refah dzeyi yksek bir duruma gelmeleri saglandi. Bu sayede esirler para biriktirip kendileri iin takdir edilen kurtulus akesini deyip hrriyetlerine kavusabileceklerdi. Gerekten Ftih, btn tebeasina (vatandaslarina) zellikle de esirlere karsi ok merhametli idi. O, herkesi ayni standartlara sahip olan esit duruma getirmek istiyordu.

FTIH'IN SIYASETI
Istanbul'u feth etmek suretiyle lkesinin ortasinda bulunan ve bir ada durumuna gelmis bulunan engeli ortadan kaldiran Ftih Sultan Mehmed, artik Balkanlara dogru ynn evirebilirdi. Bu sirada Istanbul gibi Trk topraklari arasinda sikismis bulunan ve Ceneviz'e bagli Enez kalesi ile buna tabi olan Imroz, Limni ve Tasoz adalari da itaat altina alindi. Ikinci Kosova zaferinden sonra Osmanlilarin Bati'da byk bir fetih dnemine girmemeleri ve dirayetli bir hkmdar is basina getigi takdirde Orta Avrupa'ya dogru Trk hakimiyetinin genislememesi iin bir sebep yoktu. Fetihlerinde bir sira ve irtibat grlen Ftih Sultan Mehmed, Istanbul'u aldigi zaman Balkanlarda karisik bir ortam bulunmaktaydi.

FTIH'IN BATI SIYASETI


Ftih'in, gerek Bati, gerek Dogu, gerekse Kuzey siyasetleri geregi, yaptigi mcadelelerinden (Sefer-i Hmayn) kisaca ve ana hatlari ile bahs etmek istiyoruz. Zira btn tarih kaynaklarimiz ve yeni arastirmalarda bu konuda genis ve tafsilatli bilgiler bulunmaktadir. Bu sebeple biz, konuyu btn teferruatiyla anlatip daha fazla uzatmak istemiyoruz.

SIRBISTAN SEFERLERI
Ftih'in, Istanbul'u fethinden sonra Balkanlar'da byk karisikliklarin meydana geldigi bilinmektedir. Ilk bakista bu karisikliklarin Osmanli'ya pek zarari dokunmayacak gibi grnyor olmalari, Osmanlilarin o havaliye bigane kalmalari iin bir sebep degildi. Bunun iin Osmanlilar, Orta Avrupa

ve Kuzeyden gelebilecek bir tecavze karsi lkelerini kolayca mdafaa edebilmek iin tedbirler almak zorunda idiler. Kaynaklarin verdigi bilgiye gre, fethi mteakip her taraftan tebrik iin gelen eli heyetleri arasinda Sirp Kirali Georges Brankovitch'in gnderdigi heyet de vardi. Tarihlerimizde, Vilkoglu diye tanitilan Sirp Kirali Brankovitch, iki yzl bir siyaset takip ediyordu. Bir taraftan tebrik iin gnderdigi eli heyeti ile, vaktiyle Osmanlilardan aldigi kalelerden bir kisminin anahtarlarini geri verirken, te taraftan da Ulah ve Macarlar'la mnasebetlere girisiyordu. Vergisini de zamaninda vermiyordu. Kritovulos, Sirp Krali Brankovitch'in bu iki yzllgn su ifadelerle nakl etmektedir: "O, saltanatinin neye bagli oldugunu iyice anladigindan pdisahin babasina (Sultan Ikinci Murad) ve Ftih Sultan Mehmed'e daima itaat edip vergisini de zamaninda derdi. Fakat bir mddet sonra gizli bazi fikirler besledigi, durumundan anlasilmisti. Zira vergisini zamaninda vermedigi gibi, pdisahla yaptigi anlasmaya riayet etmeyip Macar ve Ulah'larla Osmanlilar aleyhine olacak sekilde mnasebetlerde bulunmaya basladi." Casuslari vsitasiyle bu durumdan haberdar olan Ftih, tebrik iin gelen Sirp elilerine iltifat etmemis ve teslim etmek istedikleri kalelerin kafi olmadigini, vaktiyle Osmanlilardan alinan kalelerin tamaminin iade edilmesi gerektigini sylemisti. Buna razi olmayan Sirp Kirali, Osmanli topraklarina tecavze baslamis, hatta bu yzden skp yolu kapanarak gidis ve gelisler durmustu. Hoca Sa'duddin, btn bu bilgileri verdikten sonra "hatta skp yolu mesdud olup yende ve revende (gelip gidenler, yolcu, ibn sebil) meci' ve zehabtan munkati' oldu" diyerek Sirp Kirali'nin sebep oldugu olaylari anlatir. Bu arada Trk sehir ve kasabalarindan bazilarinin Sirplar tarafindan yagma edildigini, Pristine kadisinin arzindan grenen Pdisah, bir taraftan akincilari Sirbistan zerine gnderirken, te taraftan da Sirp Kirali'na haber yollayarak Sirp topraklarinin Lazar'in oglu Stephan'a ve dolayisiyla kendisine ait oldugunu syleyerek, Sirbistan'i terk etmesini istemisti. Bununla beraber Sofya sehrini kendisine ihsan edebilecegini syleyen Pdisah, bu sekil kabul edilmedigi takdirde, Sirbistan aleyhine harekete geebilecegini bildirmisti. Haberi gtren eli, yirmibes gnde geri dnmek iin emir almisti. Ge kaldigi takdirde ldrlecekti. Halbuki Sirp Kirali bu tarihlerde Tuna'nin br tarafinda bulunuyordu. Bu halden faydalanan Sirp ileri gelenleri, Ftih'in elisini oyalamaya alisiyorlardi. Bylece zaman kazanarak savas iin hazirliklarini tamamlamak istiyorlardi. Eli bunu hissettiginden, zamaninda Pdisahi durumdan haberdar etti. Bunun zerine Ftih Sultan Mehmed, ordusunun toplanmasini bile beklemeden yirmi bin kisilik bir kuvvetle Sirbistan zerine hareket etti. Bylece Sirbistan'a ilk sefer baslamis oldu. Ordunun byk kismi Sivricehisar (Ostrowtz)'da Pdisaha ulasti. Yapilan kusatmalarda bir ok kale zapt edilemesine ragmen bazilari da alinamamisti.

Bununla beraber Trk ordusu, byk basarilar saglamis sayilirdi. Bu basarilarina yenileri eklenebilirdi. Fakat Pdisah, birdenbire sefere nihayet vererek Edirne'ye dner. Kaynaklarimizin tamami bu dnsten bahs etmekle birlikte sebebinin ne oldugunu zikretmezler. Bu arada, Sirp ve Macar birlesik ordusu, Sirbistan'da birakilmis bulunan Firuz Bey oglunu maglub edip bir kisim Osmanli topraklarini elde ederler. Buradaki savas, Macarlarin lehine sonulanmakla birlikte Jan Hunyad, yalniz kendi ordusu ile Ftih Sultan Mehmed'e karsi savasamayacagini idrak ederek 1454 yilinin sonuna dogru Imparator Friedrich'e bir mektup yazarak Sirbistan hadiselerini anlatmis ve Hiristiyanligin kurtulmasinin bir Hali ordusu ile mmkn olacagini bildirmisti. Bunun zerine mesele Frankfurt'ta ve Wienerisch-neustad't'de toplanan meclislerde mzakere edilmis ve Hunyad'a yardimci bir kuvvetin verilmesi kabul olunmustu. 1454-1455 kisini Edirne'de geirmekte olan Ftih'in, harp hazirliklarina basladigi grlmekte, fakat bu hazirliklarin neresi iin oldugu bilinememekteydi. Bu siralarda hudud komutanlarindan Evrenoszde Ishak oglu Isa Bey, Sirplarin, Osmanlilara karsi bir savasa hazirlandiklarini, fakat i durumu iyi olmayan Sirbistan'in kolayca zapt edilebilecegini bildiriyordu. Bir fesat kaynagi olan Sirbistan'in zapt edilmesi, Pdisahin, Bati'daki gayelerinin tahakkuku iin gerekiyordu. Ayrica bu devletin bulundugu cograf ortam da, bunu gerekli kiliyordu. Bu yzden hkmdar, 1455 baharinda Edirne'den hareket ederek Sirbistan zerine yrd. Burada basta madenleri ile meshur olan Novaberda sehrinin alinmasina karar verilir. Geri bu sehir, Sultan Ikinci Murad zamaninda Osmanlilarin eline gemisti. Fakat Segedin antlasmasi ile yine Sirplara terk olunmustu. Bu sehir, Osmanlilarin eline getikten ve birka kale daha feth olduktan sonra Ftih Sultan Mehmed, Karaca Pasa'yi Sirbistan'i yagmaya memur ederek kendisi ceddi (dedesi) Sultan Birinci Murad'in sehid edildigi Kosova'ya gelir. Bu mddet zarfinda isini bitiren Karaca Pasa, burada orduya katilmisti. Buradan da hep birlikte nce Edirne, arkasindan da Istanbul'a dnlmst.

BELGRAD KUSATMASI
Ftih Sultan Mehmed, 1456 yilinda Macarlarin elinde bulunan Belgrad'i almak iin harekete geer. Zira daha nce bazi blgeleri Osmanlilarin idaresine gemis bulunan Sirbistan'i elde tutabilmek ve kuzeyden gelecek istilalari durdurabilmek, ayni zamanda Macaristan'da basarili bir harekta girisebilmek iin Tuna kiyilarinin ve bilhassa Belgrad mstahkem kalesinin elde bulunmasi gerekiyordu. Sehrin bu konudaki degerini daha nce anlamis olan Osmanlilar, Sultan Ikinci Murad devrinde burayi almaya tesebbs etmislerse de Jan Hunyad'in, Osmanli hududlarina tecavz etmesi, kusatmanin kaldirilmasina sebep olmustu. Sava ve Tuna nehirlerinin birlestigi noktada kurulmus olan Belgrad'in zapti ok zordu. nk sehir, su yollari vasitasiyle birok yerden yardim alabildigi gibi mstahkem bir kaleye de sahipti. Etrafinda su ile dolu genis bir hendek vardi. Firsat bulduka civarindaki Mslman Trk topraklarina saldirmaktan da ekinmeyen, bylece Osmanli gvenligini tehdid etmekte olan bu sehir ve sakinlerinin, kesin olarak Osmanli hakimiyetine girmesi gerekiyordu. Kendi topraklari zerinde emniyeti saglamayi birinci derecede nemi haiz bir is telakki eden Ftih Sultan Mehmed, 1456 baharinda Belgrad'i almaya karar verir. Ancak bu sehrin degeri, Sirplar ve Macarlar tarafindan da bilindiginden, her iki devletin burayi kaptirmamak iin btn gayretlerini harcayacaklari tabii idi. Bu sebeple Ftih Sultan Mehmed, esasli bir sekilde hazirlanma ihtiyaci duydu. Bunun iin Morava kenarinda kurdurdugu dkmhnede alistirilan binlerce isi tarafindan toplar dkld. Bunlar arasinda boylari 27 kadem olan 22 byk top vardi. Ayrica o zamana kadar grlmemis byklkte tas glleler atabilen yedi tane havan topu da yapilmisti. Bunlardan baska, daha kk muhasara toplari arasinda muhtelif apta yz kadar top vardi. Btn kisi hazirliklarla geirmis olan Pdisah, baharda byk bir ordunun basinda Sofya zerinden Belgrad'a yrd. Tuna yolu ile hareket etmis olan ve ikiyz paradan ibaret bulunan donanma, Dayi Karaca Bey'in komutasinda idi. Ayrica byk toplar da Dayi Karaca Bey'in nezretinde ayni yoldan sevkedilmislerdi. Bylece Belgrad, hem karadan hem de nehir tarafindan kusatilmak isteniyordu. Yapilan muhasara ve bes yz kadar askerin kaleye girmeyi basarmis olmalarina ragmen, savas kazanilamadigi gibi Dayi Karaca Bey de, bulundugu metrise bir top gllesinin isabetiyle sehid olmustu. Jan Hunyad, byk bir kuvvetle yardima geldigi Belgrad'i, simdilik Osmanli'nin eline gemekten kurtarmisti. Hkmdar, "tedbirlerinin takdire muvafik gelmedigini grnce, geregi gibi sihhat ve selmetle Dru's-saltana'ya avdet buyurdular." yle anlasiliyor ki, bu muhasara esnasinda, Ftih'in kararghina kadar gelmis bulunan dsmandan birka kisiyi, gen hkmdar

bizzat kendisi kilila ldrmst. Bu davranis, bozulmaya yz tutmus olan Osmanli askerine kuvvet ve cesaret asilamis olmalidir ki, yeniden dsmana saldirmislardi. Bununla beraber Sava nehri yolu ile gelen yardima mani olunamadigi iin muhasara kaldirilmisti. Uzunarsili, Ftih'in bu savastaki durumunu su ifadelerle vererek onun nasil bir bozgunu nledigini anlatir: "Ftih Sultan Mehmed'in, karargha hcum eden dsmana karsi gsterdigi sebat ve mukavemet, korkun bir bozgunu nlemis ve sonu belki de byk bir Hali Seferi vcuda getirebilecek olan tehlikeyi bertaraf etmistir. Bu mcadelede dsman da fazlaca yipranmis oldugundan ekilmis, Osmanli kuvvetleri de bu seferden basarisiz dnmslerdir." Bu savasta yaralanmis olan Jan Hunyad da 20 gn sonra 11 Agustos 1456'da lmst.

SEHZDELERIN SNNET DGN


Belgrad seferinden dnen Ftih Sultan Mehmed, Edirne'deki ikameti esnasinda biri (Byezid) Amasya'da, digeri (Mustafa) Manisa'da sancakbeyi olan iki sehzdesinin snnet edilmelerine karar verir. Bunun zerine her iki sehzde de merkeze agrilir. Bu dgn iin Ftih, evre hkmdarlara dvetiyeler gndererek, onlarin da bu mutlu gnlerinde yanlarinda bulunmalarini arzu eder. Ftih'in, ilim adamlari ile halka karsi nasil davrandigini, nasil bir protokol uyguladigini gstermesi bakimindan nemli olan bu dgnden, btn Osmanli kaynaklari bahsederler. Bununla beraber biz, bu dgnde hazir bulundugunu syleyen sik Pasazde'nin msahedelerine dayanarak verdigi malumati zetleyerek buraya almak istiyoruz: O vakit, Sultan Byezid Amasya'da idi. Onu getirtti. Mustafa elebi dahi o vakit Manisa'da idi. Onu dahi getirtti. Bunlar hep Edirne'ye geldiler. Dgne basladilar, Etrafa agirlikla davetiler gnderdiler. Btn sancak beyleri ve her sehrin ululari geldiler. Nice gnlk yollar dgnclerle dolmustu. Edirne'nin evresine konup doldular. Pdisahin otag ve adirlarini Ada'ya kurdular. Pdisah dahi devletle Ada'ya geip oturdu. Her tarafin halki, tayfa tayfa geldi. nce ulem davet olundu. Pdisah dahi gelip tahta oturdu. Sag tarafina fzil kimselerden olan "Mevln Fahreddin" oturdu. Solunda ise "Mevlna Tosyav" oturdu. Pdisahin karsisinda ise "Mevlna Skrullah" oturdu. Onun yanina Hizir Bey elebi oturdu. Emr olundu: Hafizlar, Kelm-i Kadim-i Rabban (Kur'an-i Kerim) okudular. Ulem, okunan bu yetlerin tefsirini yaptilar. Ilm sohbetler olundu. Ondan sonra izin verildi: Edipler, gzel medihler ve gazeller okudular. Pdisaha layik sohbetler yapildi. Ondan sonra izin oldu: Sofralar kuruldu, nimetler yenildi. Yemekten sonra yine edebiyatilar okudular. Ondan sonra tekrar

Kur'an okundu. Ondan sonra sekerli seyler getirdiler. Her ilim ehlinin nne sini koydular. Bu ulemnin hizmetkrlari futalar doldurdular. Fakir (ben) dahi bir futa doldurdum, hizmetkrima verdim. Ondan sonra pdisah, gelen bu hrmete lyik kisilere ihsanlarda bulundu. Niceleri fakir geldi, zengin gitti. Ikinci gn fukara tayfasi davet olundu. Onlara da geregi gibi hrmet olundu. Pdisahin ihsanlari bunlara da yetisti. Bunlar da "Fukar Kanunu" geregince saygilarini gsterdiler. nc gn begler (emr) davet olundu. Bunlara dahi Pdisah kanunu nasilsa ylece yapildi. Bu dgnn tarihi hicretin 861'inde vaki oldu. d- SIRBISTAN'IN ILHAKI: Osmanli kuvvetlerinin Belgrad'dan ekilmelerinden sonra sira tekrar Sirbistan'a gelmisti. Georges Brankovitch ile, Jan Hunyad'in kayinbiraderi olan Belgrad valisi Mihail arasinda eskiden beri bir sogukluk bulundugundan Mihail, bir ara Brankovitch'i yakalayip haps etmisti. Brankvitch 30 bin altin dedikten sonra serbest birakilmisti. Ihtiyar Brakovitch, 1457 senesinde lms, Greguvar, Etyen (Istefan) ve Lazar adinda erkek ile Sultan II. Murad'dan dul kalmis olan Mara (Meryem Sultan) adinda bir kiz evladi birakmisti. Brankovitch'in lm zerine, Sirbistan'in idaresini ele geiren en kk kardes Lazar, ldrme tehdidi ile diger kardeslerini lkesinden kairmisti. Brankovitch'in kizi Mara da Osmanlilara siginmisti. Ftih Sultan Mehmed, onun taht zerindeki hakkini koruyacagini bildirerek kendisine Serez taraflarinda mlk verdi. Bylece Mara, refah iinde bir hayat geirdi. Yeni Sirp despotu Lazar, bir sene sonra 1458'de ld. lkesi, esi Elen ile kk yastaki kizina kaldi. Elen, Sirbistan'in elinden alinma ihtimalini dsnerek burayi malikne olarak Papa'ya peskes ektigi gibi kizini da Bosna kralinin ogluna nikahladi. Elen'in, oynamak istedigi oyundan haberdar olan Osmanli Devleti, Sirbistan isini kesin olarak zp bir sonuca baglanmaya karar verir. Bu sebeple Pdisah, hicr 862 (1458)'de Mora seferine giderken Mahmud Pasa'nin maiyyetine bin kadar yenieri vererek onu Sirbistan zerine gnderir. Mahmud Pasa, Sirplarin baskenti olan Semendire etrafindaki bazi kaleleri aldiktan sonra Semendire'yi kusatir. Pasa, sehrin dis istihkamlarini aldiysa da sehri zapt edemeyerek muhasarayi kaldirir. Bu arada Ostrovi (Sivricehisar), Rodnik ve Saba (Bgrdelen) gibi yerleri alir. Bgrdelen'in alinmasindan sonra Macaristan'a akinlarda bulunur.

Bu esnada Mora seferinden dnms olan Ftih Sultan Mehmed, Mahmud Pasa ile bulusur. Sirbistan isinin tamamen bitmesi iin Mahmud Pasa'yi Semendire zerine tekrar gnderir. Daha nce, evresindeki kaleler Osmanlilarin eline getikleri iin Semendire bir bakima yalniz ve yardimsiz kalmisti. Bu durum karsisinda, direnmenin fayda vermeyecegini anlayan Elen, hazineleri ile birlikte gidebilme sarti ile teslim olur. 8 Kasim 1459'dan itibaren Osmanli idaresine giren Sirbistan, bu devletin, bir sancagi olarak "Semendire Sancakbeyligi" adi ile bir akinci komutana verilir. Burasi, Belgrad'in zaptina kadar Macaristan'a yapilacak akinlar iin ve kuzeyden gelecek tehlikelere karsi iyi bir s oldu.

MORA SEFERLERI
Istanbul'un fethi sirasinda Mora, son Bizans Imparatoru Konstantin'in kardesleri Dimitrios ile Thomas tarafindan idare ediliyordu. Bizans Imparatorlugu'nun en yakin vrisleri olan bu iki sahsin, imparatorluga hak iddia edebilecek durumda olmalari, bir mana ifade etmemekle birlikte, ilerisi iin bir tehlike arzediyordu. Bu mirasilar ortada bulunduka Bizans meselesi, tedavisi mmkn olmayan bir iban gibi srp gidebilirdi. Nitekim Imparator Konstantin'in lm zerine Mora Rumlari, imparatorun kardesi Dimitrios'u imparator yapmak istemisler, fakat kardesi Thomas razi olmadigi iin bunu yapamamislardi. Sonunda Mora, bu iki kardes arasinda taksim olunarak iki Rum devleti ortaya ikmisti. Dimitrios'un devlet merkezi Mistra (Hammer, III, 40, Isparta), Thomas'inki de Patras idi. Her iki kardes, mcadelelerinde, Mora Arnavutlarindan yardim alarak birbirleri ile ugrasiyorlardi. Bu esnada Osmanlilar, bunlara mdahelede bulunmayarak seyirci kalmislardi. Iki kardes arasindaki mcadelede, Dimitrios'a ait bazi yerlerin Thomas'in eline gemesi zerine Dimitrios'un Osmanli Pdisahina eli gndererek yardima istemesi, Thomas'in anlasmalara aykiri hareket ederek vergisini gndermemesi ve Latinlerle ittifak kurmasi gznnde bulundurularak, Mora'ya sefer yapilmasina karar verildi. Ftih, btn gizlilik kaidelerine riayet ederek yapacagi seferin nereye olacagini aiklamadan, bir ihtiyat tedbiri olarak Mahmud Pasa'yi Sirbistan taraflarina yollar. Bu esnada kendisi de Mora zerine hareket eder. 1458 Mayis'inda, ordunun toplanti yeri olan Serez'de btn asker tedbir ve tertibatini aldiktan sonra Mora'ya hareket eder. Osmanli kaynaklari (sik Pasazde, s. 149; Hoca Sa'duddin, I, 463), Mora seferi ile ilgili olarak baska bir sebep daha gstermektedirler. Buna gre, Serez'den bir gen, dstg bir ask sevdasi yznden Mora'daki Ballabadra

sehrine gittigi zaman, orada Mslman kadinlarin ok kt ve berbat bir hayat srdklerini, kfirlerin en bayagi ve agir islerini yapmak zorunda kaldiklarini grr. Tamami gz yasli olan bu kadinlarin, kocalarinin da hapse atilmis olduklarini, bu yzden herkesin canindan bezmis oldugunu grenir. Gen, gizlice bu kadinlarla konusup durumlari hakkinda onlardan bilgi alir. Insani znt ve kedere gark bu vaziyeti grenen gen adam, derhal pdisahin katina gelerek yce divanda zntlerini aiklayarak Mslman kadinlarin, din dsmanlarinin elinden ektikleri eziyet ve grdkleri iskenceleri bizzat grdgn bir bir aiklar. Pdisah, din dsmanlarinin, Mslmanlara yaptiklari iskence ve etkirdikleri eziyetleri grendigi zaman, problemin, kknden halli iin, bu lkenin de idaresi altina girmesinden baska ikar yol olmadigi kanaatine varir. Bu olay, daha kis aylarinin bitmedigi bir zamanda olmustu. Mora'nin elde edilmesi, Osmanlilar bakimindan byk bir nem tasiyordu. Osmanlilar, burayi Italya'ya yapacaklari seferler iin bir s olarak kullanacaklardi. Zira, Balkanlari nfuzu altina alarak bir Akdeniz Imparatorlugu kurmak isteyen Napoli ve Aragon Krali V. Alfons, Arnavutluk Prensi Iskender Bey'i, Osmanlilara karsi destekleyip ona yardim ediyordu. Adi geen kral, daha nce de Mora despotu Dimitrios ile Mora'yi nfuzu altinda bulunduracak sekilde bir anlasma yaparak onu himayesine almisti. Btn bunlar, Osmanlilara karsi onun dsnce ve tavrini ortaya koyuyordu. Bylece V. Alfons, Osmanlilarla mcadele etmek zere Arnavutluk ile Mora'yi s olarak kullanmak istiyordu. Fakat Osmanlilar, daha atik davranarak onlara karsi olan planlarini uyguladilar. Teselya'ya giren Osmanli ordulari, Korent berzahina dogru yryerek yollari zerindeki Filke kalesini aldilar. Sarp bir mevkide bulunan ve kat sur ile evrili olan bu mstahkem kalenin zapti kolay degildi. Bununla beraber sehir ve kalesi, Anadolu kuvvetleri tarafindan muhasara edildi. Gen Ftih, buranin dsmesini beklemeden Mora'ya girer. Burada birok sehir ve kaleyi

feth eden pdisah, drt ay sonra Korent'e dndg zaman burasi henz fethedilememisti. Osmanli hkmdari, Mora'nin anahtari durumunda bulunan Korent'in zaptinin, Mora'nin kolayca ele geirilmesini saglayacagini bildiginden burayi almak istiyordu. Mcadeleler sonunda, Ftih'e karsi koyamayacagini anlayan sehir halki, baris yapmak suretiyle teslim olmaya karar verdigini hkmdara bildirir. Bunun zerine Mora despotlari ile Osmanlilar arasinda asagida belirtilen sartlara gre bu anlasma yapilir: 1. Muahede geregince Korentliler, mallarini muhafaza edebileceklerdir. 2. Osmanlilarin, Mora'da zapt ettikleri sehir ve kaleler, yani Mora'nin te biri dogrudan dogruya Osmanli Devleti idaresinde kalacaktir. 3. Mora'nin diger sehir ve kaleleri, Dimitrios ile Thomas'in idaresinde bulunacak ve bunlar her sene er bin altin vergi vereceklerdir. 4. Hariten bunlara bir taarruz vuku buldugu zaman Osmanli hkmdari despotlari mdafaa etmeyi zerine alir. Bu anlasma ile, Mora'nin, Venediklilere ait kisimlari hari olmak zere bir kismi dogrudan, bir kismi da vergi vermek suretiyle Osmanlilara baglanmis oldu. Ftih, Kuzey Mora sancakbeyligine akinci komutanlarindan Turahan Bey oglu mer Bey'i tayin eder (Temmuz 1458). Mora seferi esnasinda Atina da Trk idaresi altina alinir. Thomas, yeminle saglamlastirilan anlasmayi ve zerinde ittifak saglanan sartlari ay sonra bozar. nk o, Mora'daki Arnavutlara gveniyordu. Bu sebeple hem kardesi Dimitrios, hem de Osmanlilara karsi yeniden mcadeleye baslar. Daha sonra iki kardes, aralarindaki arpismadan ne kadar zarar grdklerini anladiklari iin barisirlar. Aralarinda bir ittifak kurarak Osmanlilara karsi vaziyet alirlar. Bu durumu grenen Ftih Sultan Mehmed, Zaganos Pasa'yi Mora'ya gnderir. Osmanlilara karsi bir sey yapamayacagini anlayan Thomas, baris talebinde bulunur. Doguda bas gsteren Akkoyunlu hkmdari Uzun Hasan gailesi yznden, fazla agir olmayan sartlarla yeniden bir anlasma yapilir. Bununla beraber Thomas, bu sartlari da yerine getirmeyince, Uzun Hasan'in btn tahriklerine ragmen o tarafa hareket edilmeyerek Mora isini temelden bir sonuca baglamak iin, Ftih-'in idaresindeki Osmanli ordusu, Mora'ya hareket eder. Korent'e gelen hkmdar, Thomas'in zerine gitmeden nce birdenbire yn degistirerek Isparta zerine yrr. Dimitrios teslim olur. Ftih'e karsi koymak zere sahildeki Matina kalesine ekilen Thomas ise, btn sehirlerini kaybettikten

sonra Kalamata'ya gider. Orada da tutunamayacagini anlayinca Roma'ya Papa II. Pi'nin yanina siginir. Bylece Mora yeniden ve tamamina yakini Osmanlilarin eline geer. Ftih, Mora halkindan bir kismini Istanbul'a naklettirip onlarin yerine Trk gmenleri yerlestirir (hicr 856/m. 1460). Teslim olup Pdisahin yanina gelen Despot Dimitrios'a, Enez sehri ikametgh olarak gsterilerek oradaki tuz madenlerinden senelik altmis bin aka varidat (gelir) tahsis edilir.

EFLK'IN HAKIMIYET ALTINA ALINMASI:


Tuna nehrini, devleti iin tabii bir sinir kabul ettigini tahmin ettigimiz Fatih Sultan Mehmed ve hatta daha nceki Osmanli hkmdarlari, bu nehrin kuzeyinde bulunan ve bugnk Romanya'yi teskil eden Eflk ile Bogdan prensliklerini himayeleri altinda bulundurmayi kafi gryorlardi. Bununla beraber, bunlarin kendilerini mesgul edecek kadar kuvvetli olmalarini veya bsbtn zayif dsmelerini de istemiyorlardi. Muhtemelen Osmanlilar, tabii sinirlarinin disinda mtalaa ettikleri bu prensliklerin, daha uzakta bulunan Lehistan ve Macarlarla kendi aralarinda tampon bir devlet olarak kalmalarina taraftardilar. Osmanli sinirlarina yakin bulunmasindan dolayi Eflk'ta Osmanli nfuzu gn getike artmaya basladi. Bu sebeple Eflk daha Yildirim Byezid zamaninda senelik bir vergi vermeyi kabul etti. 1456 yilinda Ftih, Wlad'i Eflk prensligine tayin etmisti. Wlad, kardesi Radul ile birlikte Osmanli sarayinda rehine olarak bulunmustu. Hkm srdg memlekete Ftih'in yardimi ile sahip olmasina ve Pdisaha karsi dost kalacagina dair yemin etmis bulunmasina ragmen Wlad, sznde durmayarak Osmanlilar aleyhine Macarlarla anlasma yapacaktir. Ftih'in, Karadeniz ve Trabzon'da bulundugu siralarda, Eflk'ta bazi hadiseler olmaktaydi. Burada Trklerin "Kazikli Voyvoda", Macarlarin "Drakul" (Seytan), Ulahlarin "epelpu" (Cellad) dedikleri Wlad adinda zulm delisi bir adam, halka idarenin en korkuncunu tattirmaktadir. Tarihi Tursun Bey tarafindan "Keferenin Haccac'i" diye vasiflandirilan bu adam, vahsi ve insanlik disi birtakim zevklere sahipti. Hammer, onun yukaridaki sifatlarini verdikten sonra, bunun yaptigi barbarliklara da rnekler verir. Bu sahsin daha iyi taninmasi ve farkli milletler tarafindan aldigi bu lakaplarda ne kadar hakli (!) oldugunu ortaya koymasi bakimindan bir ka rnek vermek yerinde olacaktir. O, kaziklara vurulmus ve iskence iinde can vermekte olan Trklerin meydana getirdigi byk halkanin ortasinda, saray halki ile birlikte yemek yemekten zevk alirdi. Eline Trk esirleri geince

ayaklarindaki derinin yzlmesini ve meydana ikan kirmizi etlere tuz ekilmesini, sonra da bunlari keilere yalatmasini emrederdi. Bylece, diri diri ayaklarinin derisi yzlen esirlerin iskencesi, daha byk olurdu. O, kendisine gnderilen Osmanli elilerinin sariklarini baslarina iviletmistir. Wlad'in yaptigi hareketlerden bazilarini grmezlikten gelen Ftih Sultan Mehmed, onu Istanbul'a davet eder. Ancak Wlad, dsmanlarinin oklugundan ve memlekette bulunmadigi bir sirada tac ve tahtinin Macarlara verileceginden korktugundan, Eflk'i dsmanlarina karsi muhafaza edecek bir kuvvetin gnderilmesini rica eder. Bunun zerine Pdisah, Silistre Beyi Yunus Bey ile akircibasi Hamza Bey'i Eflk'i beklemek zere grevlendirir. Yunus Bey ile akircibasi Hamza Bey, Tuna kenarina geldikleri vakit, nehrin donmus oldugunu grrler. Bununla beraber Tuna'yi gemek hazirliklari yaptiklari ve dostluktan baska bir sey mid etmedikleri, hatta itibar greceklerini sandiklari bir sirada Wlad'in byk bir saldirisina ugrarlar. Bu baskinda Yunus Bey sehid, Hamza Bey de esir edilmisti. Wlad, daha sonra Hamza Bey'i ldrerek basini Macar kralina gnderir. Kan dkc Wlad, aldigi esirlerin tamamini kaziga vurduktan sonra, Osmanlilara ait bazi sehir ve kasabalari tahrip etmekten de ekinmez. Btn bu olanlari haber alan Ftih Sultan Mehmed, hiddetinden ve zntsnden yerinde duramayarak 150 bin kisilik bir ordu ve 25 byk, 150 kk para deniz kuvveti (nehir donanmasi) hazirlayarak, Allah'in kullarina zulm eden bu zlimi ortadan kaldirmak iin Eflk seferine ikar (H. 866/1462 M.) Ftih, Eflk ortalarina kadar gittigi halde, Wlad'in kuvvetleri ortalarda grnmyorlardi. Wlad, Ftih'in, casuslari vasitasiyle nceden haber aldigi bir gece baskini dzenleyerek Pdisahi ldrmek ister. Fakat bunda muvaffak olamadigi gibi, perisan bir halde canini zor kurtarip kaabilir. Osmanli akincilari onu bulmak iin btn bir Eflki tararlar. Pdisah da ordusuyla prensligin baskentine yrr. Sehrin yakininda kaziklanmis 15 bin adamdan kurulu korkun bir orman grnce nefretle "Devlet kuvvetini byle kullanmis, tebeasina ve Allah'a karsi bu denl cinayetler islemis bir adam, asla itibara layik degildir" der. Yarali olarak kaip Macarlara siginan Wlad, onlardan yardim ister. Fakat Macar Krali, hi yoktan Osmanlilarla bir anlasmazliga dsmek istemediginden bu yardimi yapmamis, hatta Wlad'i yakalayarak haps etmisti. te taraftan Osmanlilar, Wlad'in kardesi Radul'u oniki bin duka yillik vergiye baglayarak Eflk prensliginin basina getirdiler. Bylece Eflk, mmtaz bir eylet haline getirilerek, Osmanlilara sikica baglanmis oldu.

Wlad, Radul'un lm zerine zindandan kaip tekrar idareyi ele almak istediyse de ldrlerek kesik basi memleket memleket dolastirilir.

BOSNA-HERSEK'IN ALINMASI
Balkanlari ve hatta Tuna'nin gneyinde kalan btn Avrupa topraklarini kendi devletinin sinirlari iinde grebilecek duruma gelmis olan Ftih Sultan Mehmed iin Bosna, zel neme sahip bir yerdi. Ftih, Papalik ve Venedik'in, diger Avrupa devletleri ile birleserek kendisine doguda sinir komsusu bulunan Trk ve Mslman devletleri de kendisinin aleyhine tahrik ederek, Osmanli Devleti'ni iki taraftan nasil sikistirmak istediklerini, kuvvetli istihbarat teskilti vasitasiyle iyi biliyordu. O, Istanbul'un fethinden sonra, Avrupa'da meydana gelen reaksiyonu da iyi takip ediyordu. Istanbul'un fethi ile ticar menfaatleri sarsilmis olan Venedik Hkmeti, Mora'nin Trklerin eline gemesinden bsbtn mteessir oldu. Ege denizindeki Osmanli faaliyetlerini de yakindan takip eden Venedik, Osmanlilarin aleyhinde olacak sekilde, onlarin etrafinda bir ittifak enberi meydana getirmeye alisiyordu. Bunu bilen Ftih, byk bir deniz kuvvetine sahip olan Venedik'e yardimda bulunabilecek olan Macaristan'la, ikisinin arasina girmenin asker bakimdan gerekli olduguna inaniyordu. Bu sebeple, zaten Katoliklerden nefret eden Bosna Kralligi'ni feth etmeye karar verir. Bylece aleyhindeki ittifak enberini kirip ortadan kaldiracakti. Bosnalilar, Katolik baski ve tazyiklerinden biktiklari, Trklerin izse din ve mezheb serbestisine byk bir saygi gsterdiklerini bildiklerinden, Osmanlilara karsi koymaya pek taraftar degillerdi. Bu sebeple Kral mukavemet edemedi. Bu arada orduyu hmayun koldan Bosna'ya girmis ve btn bir Bosna topragini feth etmisti. Halki, kendine yakin gren Ftih, burayi Minnet Bey idaresinde bir sancak beyligi haline getirerek Osmanli topraklarina ilhak eder. Halkin, Osmanlilara karsi olan sevgisinden dolayi eli silah tutanlarin tamamina yakini orduya alinir. 30 bin Bosnali ise yenieri gibi hizmet etmek zere Pdisahin sancaklari altinda yemin eder. Bosnalilar, bir mddet sonra da Islmiyeti kabul ederek "din-i mbin-i Islm" ile sereflenirler. Bu olaylar, hicr 867 (m. 1463) yilinda olmustu. Bu sefer esnasinda, Hersek Dukasi Stefan Kosari de kk oglunu rehine vererek bagliligini arzetmis bulundugundan, yerinde birakilir. Bu ocuk ihtid edip (Islhamiyeti kabul edip) "Ahmed" ismini aldi ki, daha sonra "Hersekzde Ahmed Pasa" adi ile anilarak damad ve sadrazam olur. Hersek, Duka'nin lmnden bir sre sonra, Osmanli topraklarina katilir.

OSMANLI - VENEDIK MNASEBETLERI


Baslangita, Osmanlilarla dosta geinmeyi iyi bir tedbir olarak kabul eden ve ekonomileri asindan bunu lzumlu gren Venedikliler, daha sonra bu fikirlerini degistireceklerdir. Zira, Trklerin Mora ve Sirbistan'a sahip olmalari, Arnavutluk'ta faaliyet gstermeleri ve Ege denizini ele geirmek istemeleri, Venedik devlet adamlarini Osmanlilara karsi farkli bir sekilde dsnmeye sevk etmistir. Bu yzden onlar, Trkleri bu faaliyetlerinden vazgeirmek ve hatta bunlari durdurmak iin sr'atle bazi tedbirlerin alinmasi gerektigine karar verirler. Onlar, ya harb edecekler veya Yunanistan ile Balkanlar'daki btn mevzilerinden geri ekileceklerdi. Bu durum karsisinda Venedikliler, Fransa, Burgonya, Milano, Papa, Macaristan, Uzun Hasan ve mttefikleri olan Karamanlilara bas vururlar. Bylece Osmanlilari iki cepheli bir savasla tehdid etmek istiyorlardi. Onlar, 1463'te, Arnavutluk Prensi Iskender ile Osmanlilarin aleyhine bir ittifak kurdular. Bu arada Macarlarla da ayri bir ittifaka girerler. Bununla beraber, takriben 16 sene devam edecek savaslar sonucunda Venedik hkmeti, en agir sartlar karsiliginda bile olsa, Osmanlilarla baris yapmayi daha krli grecektir. Bu sebeple Venedik Senatosu'nun 25 Nisan 1479'da tasdik ettigi OsmanliVenedik barisi, 25 Ocak 1479'da imzalanmis olur. 14 maddeden meydana gelen bu baris anlasmasi, Osmanlilarin lehine ve Venediklilerin aleyhine olmustu. Denebilir ki, bu kadar yil devam etmis olan muharebeler, Venedik ve mttefiklerine maglubiyet, Osmanlilara ise dnyanin en byk devleti olma gibi bir glibiyet temin etmistir.

BOGDAN MESELESI:
1455'te Osmanli hakimiyetini tanimak ve yilda 12.000 altin vermeyi kabul etmek zorunda kalan Bogdan, Osmanlilarin, karada ve denizde birok devletle ugrasmak zorunda kaldiklarini grnce bu hakimiyetten kurtulmak isteyecektir. Daha sonra temas edilecegi gibi Osmanlilar, 1473 yilinda Uzun Hasan zerine yrmek zorunda kalmislardi. Sayet bu savasta maglub olsalardi, Bogdanlilar Macarlarla birleserek Osmanlilar aleyhine mstereken harekete geeceklerdi. Ancak Osmanlilarin byk bir galibiyet elde ettiklerini grnce bu dsncelerinden vaz geerler. Bununla beraber, daha sonra Osmanlilar ile Bogdanlilar arasinda savaslar olacak ve Ftih, bizzat Bogdan'a girecek, Bogdan Voyvodasi ise kaacaktir. Bununla beraber bir mddet sonra Bogdan Voyvodasi, Pdisaha mracaat ederek, simdiye kadar vermekte oldugu "bin sikke-i efrenc" yerine alti bin flori verecegini,

Osmanlilarin dostuna dost, dsmanina dsman olacagini bildirir. Pdisah bunu kabul etmis ve Bogdan'i bu sartlarla affetmisti.

FTIH'IN EGE DENIZI SIYASETI


Istanbul'u feth eden Osmanli Pdisahi, anakkale Bogazi'na ve Trk sahillerine yakin olanlardan baslamak zere, Ege'deki adalara nfuz etmeye alisir. Bylece, yabancilara siginacak bir yer birakmamaya, ve kendi sahillerine yapilabilecek korsanlik hareketlerini nlemeye alisiyordu. Gerekte, Anadolu topraklarinin bir devami telakki edilen bu adalarin bir kismi Bizans'a, bir kismi da Venedik ve Cenevizlilere ait bulunuyordu. Yalniz Rodos Adasi bunlarin disinda idi. Istanbul'u fethetmeye muvaffak olan Ftih, Bizans'a ait olan btn topraklarin kendi idaresi altinda tekrar birlesmesini istiyor gibidir. O, kendi topraklarina yakin yerlerde bir yabancinin ticaret yapmasina degil, dolasmasina bile tahamml edemiyordu. Zira byle bir durum, zamanla kendi lkesini tehlikeye sokabilirdi. Korsanlik hareketleri ile kendisine ait sahil kentleri vurulabilirdi. Bu sebeple o, Ege Denizi'nde Bizanslilar ile baska milletlere ait olan adalari almak zere harekete geer. anakkale Bogazi'na yakin adalardan baslayarak yavas yavas Ege Denizi ilerine dogru ilerleyen Ftih, bu deniz zerinde iki istikamet (yn) takib eder. Bunlardan birincisi onu Italya'ya gtrecektir. Gerekten, bu yolun zerindeki adalari teker teker aldiktan sonra Italya topraklarina asker ikarir. Ikinci yol ise Anadolu sahillerinin yakinindan gemekte idi. O, bu yol stndeki adalarin (Midilli, Sakiz, vs.) bir kismini haraca baglayarak bir kismini da ilhak ederek Rodos'a kadar gider. Surasi unutulmamalidir ki Ege adalarinin ilhaki, pek kolay olmamistir. Zira Osmanlilarin bu tesebbslerine karsi gerek Papalik, gerekse Venedikliler ile Napoli Kiralligi, donanmalariyla buna mani olmak istemislerdi. Hatta zapt edilen bazi adalari tekrar geri almislardi. Osmanlilar, buralari yeniden almak iin yeni donanma sevk etmek zorunda kalmislardi. Bylece elden ele geen adalar, nihayet kesin olarak Osmanli idaresinde kalmistir.

ENEZ, IMROZ, SEMADIREK VE TASOZ'UN ALINMALARI:


Sirbistan seferinden sonra Enez, Imroz ve Semadirek Beyi olan Dorya ile hkmet idaresinde ortagi olan yengesi arasinda ikan ihtilaf zerine kadin, yksek hakimiyetini tanidigi Osmanlilara mracaat ile sikyette bulunmustu. Gerek kadinin mracaati, gerekse Enez Beyi'nin devletle yapmis oldugu anlasmayi bozmasi, keza Enez halkinin Ipsala ve Ferecik taraflarindaki

Mslman Trklere ait kle ve cariyeleri kairarak satmalari zerine Enez'in alinmasi kararlastirildi. Bundan sonra Enez, karadan bizzat pdisah ve denizden donanmanin tazyiki ile kisa bir srede alindi.* Bundan sonra diger adalar da alindi. Bu adalarin Osmanli idaresine girmesi 1456 yilinda olmustu.

LIMNI ADASININ ZAPTI


Enez, Imroz ve Tasoz'un alinmasindan sonra yine 1456 senesinde Limni halki ile Midilli Prensi Nikola Gateluziyo'nun kardesi olan Limni Prensi arasinda anlasmazlik ikar. Ada halki, prensi istemeyerek onun yerine bir Trk beyinin gnderilmesini istediginden Osmanlilar da himayelerinde bulunan Limni adasina Gelibolu'nun eski Sancakbeyi ve kaptani olan Hamza Bey'i gnderirler.

MIDILLI ADASININ ZAPTI


Osmanli sahillerinin yakininda bulunup korsan yatagi olan ve Aragon korsanlarinin Trk sahillerini vurup getirdikleri mallardan hisse alan, baska bir ifade ile korsanlarla birlikte hareket eden Midilli Prensi'nin hakkindan gelinmesi kararlastirildi. Bu siralarda Ftih Sultan Mehmed, Edirne'de bulunuyordu. Edirne'ye davet ettigi deniz komutanlari ile grstkten sonra byk bir donanmanin hazirlanmasini emr etti. Btn hazirliklar tamamlandiktan sonra 1462 senesinde Mahmut Pasa komutasindaki donanma irili ufakli ikiyz para gemi ile denizden ada zerine yrd. Mahmut Pasa, adanin merkezi olan Midilli nlerine asker ikararak sehri kusatir. Bursa yolu ile hareket eden hkmdar, adanin karsisindaki Edremit krfezine inmis ve oradan da Ayvalik'in gneyindeki Ayazmend (Altinova)'e gelmisti. Sultan Mehmed, muhasaranin iyice sikistigi bir zamanda bir harp gemisiyle adaya geer. Oradaki durumu inceledikten sonra tekrar Ayazmend'e dner. Midilli halki, daha fazla dayanamayacagini anlayinca teslim olur. Mahmud Pasa, ada idaresinin tanzimi ile grevlendirilmisti. kisma ayrilan ada halkinin bir kismi yerlestirilmek zere Istanbul'a gnderilir.

EGRIBOZ ADASININ FETHI


Venedikliler, Ege Denizinde Osmanlilara ait bazi adalar ile Foa'yi vurmuslardi. Ftih bu harekete karsi, Venedik'in Ege'deki en byk

mstemlekesi olan Egriboz adasini ele geirmeye karar verir. Bylece bu devlete en byk darbeyi vurmus olacakti. Bu sebeple Mahmud Pasa'yi Derya Kaptanligi'na tayin ederek yz para gemi ile denizden gndermis, kendisi de 70 bin kisilik bir ordu ile karadan hareket etmistir. Evripos kanalinin en dar yeri olan Kulkis'ten gemilerden bir kpr yaptirarak ordusunu derhal adaya geirip birka hcumdan sonra kaleyi feth etmisti. (1470) Egriboz Adasi'nin, Osmanlilar tarafindan zapti, Avrupa'da byk bir hayret ve teessr meydana getirmisti. Bu hal, zellikle Venedik ve Italya'nin diger devletleri arasinda derin bir endiseye sebep olmustu. Zira Dogu Roma (Bizans, Istanbul) gibi Bati Roma'nin da elden gidecegi telasina kapilan Papalik, her taraftan yardim taleb etmisti.

FTIH'IN KARADENIZ SIYASETI


Bilindigi gibi Osmanlilar, eskiden beri Anadolu birligini kurmak ve burada gl bir Mslman Trk Devleti meydana getirmek iin ugrasiyorlardi. Bu gayelerine ulasmak iin gsterdileri gayretlerinin bir sonucu olarak onlar, Anadolu'nun byk bir kismini hakimiyetleri altina almaya muvaffak oldular. Bununla beraber, kuzeyde Karadeniz'e kiyisi bulunan kisimlar (Samsun hari), baskalarinin elinde bulunuyorlardi. Bunlar, Trabzon Rum Imparatorlugu, Isfendiyarogullari Beyligi ve Amasra (Amasteri) Cenevizlilerin idaresinde idi. Karadeniz'in bu sahil blgesinde byk ve nemli birok sehir bulunuyordu. Istanbul'u feth etmis bulunan Osmanlilarin, gerek ekonomik, gerek siyas gerekse din bakimdan buralara da hakim olmasi icab ediyordu. Osmanlilarin bu niyetini fark eden Venedik ve Ceneviz gibi deniz ticareti ile geinen devletler, Istanbul'un fethi zerine byk bir telasa kapilmislardi. Dogrusunu sylemek gerekirse bu durum sadece onlari degil, Avrupa'yi da ciddi endiselere sevk etmisti. Dogudaki bazi kk beylik veya emrlikler ise, siranin yavas yavas kendilerine gelecegini dsnyorlardi. Bu sebeple, Osmanlilara karsi bir dogu ve bati ittifaki tehlikesi ufukta grnyordu. Bir taraftan, Bati'nin byle bir hareket iin Anadolu emrliklerini tahrik etmesini nlemek, diger taraftan da Anadolu birligine vcud vermek ve devlet merkezinin hem jeopolitik, hem de asker emniyetini temin iin, Karadeniz sahillerini elde bulundurmak gerekiyordu. Bu sebeple Ftih Sultan Mehmed, buralari elde edebilmek iin bir plan hazirlar. O, hazirladigi planinin geregi olarak ayni mevsimde arka arkaya sefer tertiplemek zorunda kalir.

Ftih, dsnce ve hareketlerini gizli tutmakla meshurdur. Seferin nereye yapilacagini kendisinden baskasi bilmezdi. Karadeniz seferinde de bu gizlilige riayet edilmisti. O, donanmayi, Vezir-i a'zam Mahmud Pasa komutasinda sevk ederken, kendisi de karadan hareket etmisti. Hedefin neresi oldugunu bir mnasebetle soran kadiaskere "Hocam, eger sakalimin tellerinden biri, zihnimden ne getigini bilecek olursa onu bile hemen koparir yakarim" diyerek, asker harekt esasinin gizlilik oldugunu gstermis olur. Ftih Sultan Mehmed bakimindan Karadeniz sahillerinin fethi byk bir nem tasiyordu. Hatta o, simdiye kadar dedeleri tarafindan buralarin (Amasra gibi) fethedilmemis olmasini hayretle karsiliyordu. Gerekten o, Amasya iin Mahmud Pasa'ya: "Mahmud! Ol hisar ne yerdir kim ni benim atam dedem almadi?" diyerek, atalarinin simdiye kadar burayi almamalarini adeta tenkid konusu yapar. Zeki sadrazam, Ftih'in bu sorusunu: "Sultanim bunun alinmadigina sebep ol kim Hak Tel'nin takdirinde bu, feth olunmak sultanim elinden ola" diyerek, bu fethin, Allah tarafindan kendisine nasib olacagini syleyerek cevaplamisti. Bu cevabiyle o, bu ise hemen baslanabilecegini de ima etmis oluyordu. Amasra, Cenevizlilerin nemli bir ticaret merkezi idi. Istanbul'un fethinden sonra mskl bir duruma dsms olmasina ragmen eskiden oldugu gibi hareketlerine devam etti. Geri buradakiler, bir miktar vergi veriyorlardi. Fakat bunu bazan zamaninda bazan da ge veriyorlardi. Bununla beraber etraflarini vurmaktan ve bilhassa denizde soygunculuk yapmaktan da vazgemiyorlardi. Bylece, bir yilda verdikleri vergiyi adeta bir gnde geri aliyorlardi. Bundan baska bu sehir, Anadolu'dan kaan esirlerin sigindigi bir yerdi. "Memlik-i mslimine hayli zarar edp nice kimseleri girift edp diyari efrence gnderip bey'eden" ve Karadenizde sefer yapan Mslman gemilerine bilhassa musallat olan Amasralilar, bu taarruzlarinin sebebi soruldugu vakit inkr ediyor, bunu yapanlarin "levent gemileri" oldugunu ve bunlarin kendilerini de dinlemediklerini sylyorlardi. Aradaki anlasmalari birka defa bozan Amasralilarin, Istanbul'un zaptindan ve Osmanlilarla

Cenevizlilerin arasinin ailmasindan sonra, etraftaki tecavzleri daha ok artmisti. Amasralilarin yaptiklarina son vermek ve problemi temelinden halletmek zere kendisi karadan, Mahmud Pasa da denizden Amasra'ya gidip sehri kusatma altina alirlar. Bu kadar muazzam bir ordu ile basa ikamayacagini anlayan Amasra idarecileri, Mahmud Pasa'nin ikna edici konusmasi karsisinda teslim olmuslardi. Onlar, pdisaha sehrin anahtarini teslim etmekle hayatlarini kurtardilar. Byle bir hareketten dolayi pdisah onlari esir muamelesine tabi tutmamisti. Ftih, basta tekfur olmak zere Amasralilarin ileri gelenlerini Istanbul'a gnderdi. Silah kullanmadan Amasra'yi ele geiren Ftih Sultan Mehmed, Bursa'ya dnmsken tekrar Karadeniz'e ynelir. Burada mstahkem bir kale olan Sinop'ta Isfendiyaroglu Ismail Bey hkm sryordu. Mahmud Pasa'nin teklifi ve idareci zelligi ile olsa gerek ki Mahmud Bey ile Isfendiyaroglu arasindaki konusmalardan sonra Ismail Bey, Ftih Sultan Mehmed'e bey'at edecektir. Halbuki o sirada, Ismail Bey'in idaresinde Sinop'ta 400 top, 2000 topu, limanda demirli birok gemi ve onbin muharip asker vardi. Buna ragmen byle bir kalenin, silah atilmadan teslim olmasini, Ismail Bey'in ne derece byk bir iman sahibi oldugunu ve Anadolu birliginin kurulmasina taraftar bulundugunu, bunun da ancak Istanbul'un Ftihi vasitasiyla mmkn olacagina olan inanci ile izah etmek mmkndr. Ismail Bey, Ftih'e bey'ata karar verirken kendisinin sahib bulundugu yksek din suur ve fazileti ile birlikte, Sultan'in Istanbul'u fethetmek suretiyle Islm leminde kazanmis oldugu prestijin de etkisinin bulundugu sylenebilir. Ismail Bey, vezir-i zamin delletiyle ordugahta Osmanli ricali tarafindan byk bir merasimle karsilanmisti. Hatta Ftih bile adirinda ayaga kalkip birka adim yrmek suretiyle onu karsilamisti. Nitekim Dursun Bey "Erkn-i devlet, Ismail Beg'i izzet ikram ile pye-i serir-i saltanata yitistrdiler. Pdisah dahi visaktan tasra bir ka kadem istikbal edp musafaha ma'nasi oldi." diyerek btn bir devlet erkni ile birlikte pdisahin da onu karsiladigini anlatir. Iskenderoglu'nun, Ftih'in elini pmeye kalkismasi zerine hkmdar: "Ismail Bey, sen benim ulu kardasimsin, reva midir kim elim pesin" diyerek bu hkmdari tahtinda kendi yanina oturtmustu. Dirlik olarak Ismail Bey'e istedigi Yenisehir, Inegl ve Yarhisar kazalari verilmistir. Pdisahin, Koyulhisar seferine ikisini firsat bilen Karamanoglu Ibrahim Bey, Ismail Bey'e haber gndererek, isyan etmek iin zamanin msait oldugunu bildirir Karamanoglu'nun birlikte hareket edebilecekleri teklifine karsilik Ismail Bey, byle bir seye riza gsteremeyecegini sylemisti. Bu durumun Osmanlilarca duyulmasi zerine bir ihtiyat tedbiri olarak, Ismail Bey'e dirlik olarak Filibe verilerek kendisi oraya gnderilmisti.

Bizans Imparatorlugu'nu ortadan kaldiran ve Mora'daki Rum varligina son veren Ftih Sultan Mehmed, Latinleri kendi aleyhine tahrik etmek isteyen Trabzon Rum Imparatorlugu'nu da ortadan kaldirmaya karar vermisti. Tek bir nefes sehid vermeden ve bir ok dahi atma ihtiyaci hasil olmadan Amasra, Kastamonu ve Sinop'u alan Osmanli hkmdari, birbirine bagli kisimdan meydana gelmis olan Trabzon kalesini hem denizden hem de karadan kusatir. Bu durum, Imparator David Komnen'i mitsizlige dsrr. Hamisi olan Uzun Hasan'dan da yardim alamayacagini anlayan imparator, Mahmud Pasa'nin akrabasindan olan bas mabeyincisi Yorgi Amiruki vsitasiyle Mahmud Pasa ile anlasarak sehir ve kaleyi teslime karar verir. Imparator, Pdisah adina Mahmud Pasa tarafindan yapilan teklifi kabul eder. Bylece, 258 sene devam eden Trabzon Imparatorlugu 26 Ekim 1461 (21 Muharrem 866) gn tarihe karisir. Karadan Trabzon zerine varmakta olan Ftih Sultan Mehmed'e elilik heyeti ile birlikte Uzun Hasan'in annesi Sre Hatun da gelmisti. Ftih, Akkoyunlu hkmdari Uzun Hasan'in annesine byk bir saygi gstererek ona "ana" diye hitab etmisti. Ordusuyla Trabzon'u eviren sarp daglari asarken zaman zaman yaya yrmek zorunda kalan pdisaha Sre Hatun: "Hey ogul! Bu Trabzon'a bunca zahmet nedendir?" diye sorunca, Ftih su manidar cevabi vermisti: "Hey ana, bu zahmet din yolundadir. Zira bizim elimizde Islm'in kilici vardir. Eger bu zahmeti ekmezsek bize gzi demek yalan olur. Bugn yahud yarin huzur-i Ilhye ikinca mahcub olurum" diyerek gazilik nvani ile cihd ve bu ugurdaki alismaya nasil ehemmiyet verdigini anlatmak ister. Kurtulus midi grmedigi iin teslim teklifini kabul eden imparator, sekiz oglu ile birlikte Edirne'ye gndermisti. David'in en kk oglu hak dini kabul ederek Islm'la mserref olmustu. Bylece Bizans'in son Anadolu bakiyyesi de Osmanli lkesine katilmis oldu.

FTIH'IN I VE DOGU ANADOLU SIYASETI


Toros daglari ile Anadolu'nun kuzey daglari arasinda uzanip giden ve Uzunyayla'ya kadar devam eden Orta Anadolu ile, bunun tesinde baslayan Anadolu'nun dogu kismi zerinde, bilhassa Firat'a kadar kadar olan sahada, Ftih Sultan Mehmed, Osmanli Devleti'nin bir btn teskil ettigine inanmis gibi idi. Halbuki Orta Anadolu'nun byk bir kismi ile Dogu yaylalarinin btn devletin sinirlari disinda kalmisti. Her iki blgede hkm srmekte olan beylikler, Osmanlilari her bakimdan tehdid eden bir mevkide

bulunmakta idiler. Konya, Karaman, Larende ve civarina, hatta Toroslarin gneyinde denize kadar olan sahalara sahip olan Karaman Beyligi, yasadigi mddete, Osmanli Devleti'ne karsi mmkn olabilen btn fenaliklari yapmis, "Hiristiyanligi takviye ederek Mslmanligi zaafa gtrmeye" alismisti. Yildirim Byezid'in mthis penesi altinda bir an ezilmeye mahkum olan bu devlet, Yildirim-Timur karsilasmasindan sonra tekrar meydana ikarak, elebi Sultan Mehmed zamaninda ve II. Murad devrinde durmadan Osmanlilar aleyhine faaliyette bulunmustu. Ftih'in, kk yasta tahta ikmasini da firsat sayan bu devlet, Orta Anadolu'da yeni bir gaile meydana getirmeye alismis ise de, gen hkmdarin ok sr'atle hareket edisi buna imkan birakmamisti. Ancak Ftih biliyordu ki, Karamanlilar bir firsat vukuunda tekrar ortaya ikacaklardi. Anadolu'nun teki kisimlarinin gvenligi ve nihayet Trk birligi bakimindan buralarinin da Osmanli topraklari ierisinde bulunmasini zaruri sayan Ftih Sultan Mehmed, bu beylige hi bir hak tanimamak suretiyle ortadan kaldirmayi belki daha nceki tarihlerde tasarlamis, fakat hadiselerin seyri, onun gzlerini baska taraflara evirmesine sebep olmustu. Yakin, uzak Osmanlilarin aleyhindeki her tesekkle el uzatan Karaman Beyligi'nin, Ibrahim Bey'in lmesinden biraz sonra, durumu bsbtn naziklesti. Osmanli topraklarinin dogusunda bulunan ve gittike kuvvet kazanan Akkoyunlu Devleti'ne gelince o, Osmanlilar iin gn getike daha ciddi bir tehlike konusu olmaya basladi. Nitekim Karadeniz sahillerine gz dikmis olan bu devletin ynecitileri, Trabzon Rum Imparatorlari ile akrabalik tesis etmis, bu yzden Ftih'in Trabzon'u almak isteyisine mani bile olmaya alismislardi. Bu mani olmak isteyiste, Trabzon Imparatorlugu'nu mdafaa etmekten ziyade bu topraklarin, Ftih'in eline gemesini nlemek gayesi vardir denebilir. Bundan baska Isfendiyar topraklari zerinde hak iddia edebilecek bir mevkide olan Kizil Ahmed Bey'i kabul edip himaye eden ve onu Osmanlilara karsi elinde bir silah gibi tutan Uzun Hasan, OsmanliAkkoyunlu sinirlari zerinde hadiseler ikarmaktan da ekinmiyordu. Ayrica Osmanlilarla Karaman Beyligi arasinda ikan anlasmazligi da firsat bilen Uzun Hasan, Karamanogullarina sadece siyasi yardimda bulunmakla degil, ayni zamanda fiilen asker gndermek suretiyle de yardim ediyordu. Iste btn bu hareketler, Ftih'i ister istemez dogudaki bu tehlike ile mesgul olmaya sevk etti.

KARAMAN MESELESI
Osmanlilarin en byk hasmi olup elebi Sultan Mehmed'in damadi olan Karamanoglu Ibrahim Bey, otuz dokuz sene hkmdarlikta bulunduktan sonra hicr 868 (m. 1463)'de vefat etmisti. Ibrahim Bey, yedi oglundan en

byg olan Ishak Bey'i, Osmanlilarla kan bagi olmadigi iin ok seviyordu. Annesi bir cariye olan Ishak Bey'i veliaht yapmis ve merkezi Silifke olmak zere Iel valiligine tayin etmisti. Daha sonra da btn devlet islerini ona birakinca teki kardesler buna itiraz etmislerdi. Bu hareketin basinda bulunan Pir Ahmet Bey, Konya'nin ileri gelenleri ile anlasarak hkmdarligini ilan etmisti. Bylece Karaman mirasi meselesi ortaya ikti. Uzun Hasan, devam eden bu miras isine karisma sevdasina dst. Anadolu'daki Mslman Trk beyliklerine karsi insafli bir sekilde muamele eden Osmanli hkmdari, sonunda Konya'ya girerek, Taseli taraflari hari olmak zere btn bir Karaman lkesini topraklarina katar. Ftih Sultan Mehmed, Konya'da adina sikke kestirdigi gibi, sehzdesi Mustafa'yi da buraya vali olarak tayin eder. Vezir-i a'zam Mahmud Pasa'yi Toroslara kadar gndererek lkenin ilhakini tamamlar. Mahmud Pasa, Konya'ya dnnce buradaki is ve sanat erbabinin Istanbul'a yollanmasi isi ile grevlendirilir. Pasa'nin bu icrasinda bazi sikyetler meydana gelir. yle anlasiliyor ki Pasa da yaptigi bu isten pek memnun degildir. Hatta bunlara karsi "ihtiyar benim elimde degil, mazuruz" dedigi rivayet edilmektedir. Rum Mehmed Pasa, Mahmud Pasa'nin haksizlik yaptigini, sadece fakirleri hicret ettirdigini syleyerek sikyetlerde bulunur. Bu arada onun, Mevlana'nin torunlarindan birini de bunlarla birlikte yolladigi, fakat Ftih Sultan Mehmed'in bunu grenmesi zerine o zati hediyelerle tekrar geri gnderdigi rivayet edilir. Osmanli idaresine yeni alistirilmakta ve hatta isindirilmakta olan bir memleketin halki hakkinda icra edilen bu neviden muameleler yznden artan sikyetler zerine Mahmud Pasa, vazifeden alinarak yerine Rum Mehmed Pasa tayin edilir. Karaman probleminin tamamen ortadan kalkmasi iin aba sarfeden Osmanlilara karsi Akkoyunlu Devleti de btn gc ile Karamanlilari destekliyordu. Hatta bu maksatla Uzun Hasan, 50 bin kisilik bir kuvveti yardima gndermisti. Yapilan savaslarda galip gelen Osmanlilar, Karamanlilarin elinde kalan son kaleleri de almaya muvaffak olmuslardi. Son olarak Kayseri ile Nigde arasinda bulunan Develihisar, Karamanogullari adina mdafaa edilmekte idi. Kale komutani Atmaca Bey, kaleyi Sehzde Mustafa'ya teslim edecegini bildirince, sehzde kaleyi teslim alarak Karaman gailesinin son kalintisini da ortadan kaldirir. Bu arada hastalanan sehzde, kaleyi teslim alip dnerken 19 Agustos 1474'te Bor'da vefat eder. Sehzde Mustafa'nin lmnden sonra Karaman Valiligi'ne Cem Sultan getirilmisti. Cem Sultan'in iyi meziyetleri, Karaman halkinin Osmanlilara tabi olmasinin nemli sebeplerinden biri olarak kabul edilmektedir.

OSMANLI-AKKOYUNLU REKABETI VE OTLUKBELI ZAFERI


Uzun Hasan, hkmdarlik tahtina oturuncaya kadar Akkoyunlular pek fazla nem tasimiyorlardi. Fakat onun is basina gelmesi ile birlikte durum degisti. nk o, Karakoyunhkmdari Cihansah ile Mverannehr hkmdari Ebu Said Miransah'i ldrmeye ve topraklarini da kendi lkesine katmaya muvaffak olmustu. Daha sonra Horasan hkmdari Hseyin Baykara'yi yenerek topraklarindan bir kismini almis olan Uzun Hasan, bu suretle Firat havalisinden Maverannehr'e kadar uzanan byk ve kuvvetli bir devlet kurmus oldu. Topraklarinin genislemesi nisbetinde, gururunun da arttigini grdgmz Akkoyunlu hkmdarinin ayrica bir "Cihangir" olmak sevdasi da vardi. Iste bu dsncesi ve kendisini ok stn grs, onu Osmanli topraklarini alma sevdasina dsrd. O, Ftih Sultan Mehmed'i de yenebilecegini tahmin ediyordu. Hatta rivayet edildigine gre o, Ebu Said'i maglub ettigi gn, atini meydana srms ve "Bu diyarin serdarlari, secaatin srini grdler, firsat el verirse bu nbet isterim ki, cr'et ve celdetim Hdvendigr'a (Osmanli hkmdari) gsterem," demisti. Galibiyetleri ile magrur olan Uzun Hasan, Osmanlilara stn gelecek durumda oldugunu tahmin ediyordu. Bundan dolayi Osmanlilardan kaan Karaman ve Candarogullarini bir byklk eseri olarak ayni zamanda kabul etti. Bunlar, devamli olarak Hasan Pdisah'i Osmanlilar aleyhine tahrik ediyorlardi. Nihayet bu emellerinde muvaffak oldular. Bu muvaffakiyet de 1472 yilinda Osmanlilara ait olan Tokat sehrinin Uzun Hasan kuvvetleri tarafindan yakilip yikilmasi ile kendisini belli etmisti. Uzun Hasan, Osmanlilarla harp halinde bulunan Venedik Cumhuriyetinin, Osmanlilar aleyhinde kendisine ittifak teklifi zerine daha 1463'te bunlarla anlasmisti. Bundan baska yine Osmanli-Venedik muharebesi esnasinda Hasan Bey, Venediklilerle ittifak etmis olan Halilarla birlikte hareket iin bunlarla grsmek zere Rodos'a eliler gndermisti. O, bu elilik heyeti vasitasiyle Osmanlilara ait Tokat sehri ile daha baska bazi mhim sehirleri isgal ettigini de Halilara bildirmisti. Uzun Hasan, 1472 yilinda Venediklilere yeni ittifak teklifinde bulunmus, bu teklif, Venedik elisi Katerino Zeno vsitasiyle derhal senatoya bildirilerek Akkoyunlu ordusu iin top ve topu ustasi istenmisti. Btn bu hareketlerin tesinde Akkoyunlu hkmdari Uzun Hasan'a bagli kuvvetlerin, Osmanli hududlarini geerek taarruz etmesi, Osmanlilari bu meydan okumaya karsilik vermeye zorladi.

Ftih Sultan Mehmed, Uzun Hasan zerine hareket etmeden nce kis mevsiminde ondan gelen mektuba agir bir cevapla mukabelede bulunmustu. Bu mektupta Ftih Sultan Mehmed, Uzun Hasan'in yaptiklarindan, ehl-i Islm zerine gidip onlara zulmde bulunmasinin dogru olmadigi, eger yapabiliyorsa din dsmanlari ile savasmasi gerektiginden bahs ederek, yapilan haksizligi ortadan kaldirmak iin bizzat kendisinin gelecegini bildirir. Gerekten de Frenklerle ittifak yapmis olan uzun Hasan, Osmanlilarla yapacagi muharebeyi makul gsterebilmek iin onlardan Kapadokya ile Trabzon Imparatoru'nun kizinin kocasi olmasi hasebiyle Trabzon'u istemekte idi. Iste Ftih Sultan Mehmed bu istekler karsisinda agir bircevap yazar. Bu cevabinda o, bundan byle elisinin ok, sznn de kili oldugunu syleyerek Akkoyunlu hkmdarini, kozlarini paylasmak ilkbaharda zere harbe davet eder. Osmanli ordusu, 13 Zilkade 877 (11 Nisan 1473) Pazar gn, Ftih'in komutasinda skdar'dan hareket eder. Iznik yolu ile Yenisehir'e gelini. Beypazari'nda Karaman valisi Sehzde Mustafa, Kazabat'ta da Amasya Valisi Sehzde Beyzit, emirlerindeki kuvvetlerle orduya katilirlar. Farkli rivayetler bulunmasina ragmen bu katilimlarla ordunun yekunu takriben seksen bes bin kisiye ulasir. Tarihte "Otlukbeli Zaferi" diye shret bulan bu savasta, Osmanli ordusu byk bir zafer kazanarak dogudaki bu tehlikeyi bertaraf eder. Btn kaynak eserlerde tafsilatli bir sekilde kendisinden bahsedilen bu zaferden uzun uzadiya bahs etmek istemedik. Ftih, galip gelmisken kendisi gibi Trk ve Mslman olan, ayni zamanda Oguzlarin Bayindir koluna mensub bulunan Akkoyunlu kuvvetlerini takip ettirmedigi gibi Trk ve Mslman olan lkesine de dokunmadi. Kemal Pasazde, bu takip etmeyis hadisesini Sehzde Bayezid'in hizmetinde bulunan Halil Pasa'nin oglu Ibrahim Pasa'nin agzindan nakl etmekte ve onun, bunun sebebini Ftih'e sordugunu, ondan "gyenin saltanat yikmak degil, Uzun Hasan'a ders vermek oldugu, Islm memleketlerini tahrib ile Islm hkmeti yikmanin dogru bulunmadigini, te taraftaki gaza harplerini birakip, burada Mslmanlarla ugrasmanin iyi bir sey teskil etmedigi" cevabini aldigini nakl eder. Bu cevap, hkmdarin, ne denli yksek bir telakki ile hareket ettigini aik bir sekilde ortaya koymaktadir. Nitekim sik Pasazde de Ftih'in bu hareketini "Mrvvetle vilayetin yikmadi, yine kendi vilayetine tevecch etti" diye takdir etmekte ve Osmanli hanedaninin adalet,

insaf ve fazilet ile muttasif bulundugunu aiklar. Osmanli Devleti'nin, Timur'dan beri karsilastigi bu en byk tehlikenin atlatilmasinda ve zaferin kazanilmasinda rol oynayan baslica mil, Osmanli asker kudret ve teskiltiligi ile atesli silahlardaki kiyas kabul etmez stnlgdr. Otlukbeli zaferi, Osmanlilara karsi yapilmis olan sark ve garb ittifakinin bir cephesini tamamen tesirsiz hale getirmisti. Ftih, bundan son derece memnunluk duydugundan ve kendisine bu imkani hazirladigi iin Allah'a skran hislerini ifade etmek zere, ordusunun almis oldugu btn esirlerin zd edilip serbest birakilmasini emreder. Bylece, Osmanli adalet ve msamahasinin en gzel rneklerinden birini daha vermis olur. Bu suretle de o, halka karsi dil olan idaresinin nmnelerini gstermis oluyordu. O, Oguz boylari arasindaki ekismenin btn yan tesirlerini izale ederek ihtilaf sebeplerini silmek istiyordu. Bu da Islm dnyasinda, kendisi ve devleti iin byk bir sempatinin dogmasina vesile oluyordu. Sonu olarak sunu syleyebiliriz ki, Ftih Sultan Mehmed, ok kisa bir zamanda byyp gelismis ve Omanlilar iin korkun bir tehlike haline gelmis olan Akkoyunlu Devleti'ni, Otlukbeli zaferi ile tehlikesiz bir hale getirmisti. 1473'te kazanilan bu zafer, Uzun Hasan Devleti'nin sr'atle kmesine ve nihayet ortadan kalkmasina mil olan sebeplerin basinda gelmektedir. Bu zaferden sonra, Osmanlilar aleyhine harekete gemis olan Halilarin mitleri de kirilmis oluyordu.

FTIH'IN GNEY SIYASETI


Cihan tarihinin grdg en byk hkmdarlardan biri olan Ftih Sultan Mehmed'in, Anadolu birligini saglamak ve hatta bir bakima Islm birligini temin iin byk bir gayret iinde oldugu kabul edilmelidir. Onun, Osmanli devlet sinirlarini Tuna ve Italya'ya dayamak istedigi kesinlik kazanmis grnmektedir. Karadeniz'in btn sahillerini almak ise, onun dsncelerinin basinda gelmekte idi. Bununla beraber, kendi lkesinin gneyinde uzanan topraklar zerinde, verilmis bir kararinin olup olmadigini sylemek pek mmkn degildir. Zira hdiseler, Ftih Sultan Mehmed'in bu blgelerle ilgilenmesine imkn vermemisti. Serbest kalip buralarla mesgul olmaya basladigi siralarda, bu sefer de lm, ona bu yolda yrmeye izin vermemisti. Ftih'in, Hicaz su yollari ile ilgilenmesi, basit bir hadise olmadigi gibi yadirganacak bir hadise de degildir. Zira bu suretle o, btn Mslmanlara ait olabilcek bir ise parmagini koymus oluyordu. Bu hadise su idi: Hicaz'a giden bir Osmanli hacisi, yollardaki su kuyularinin (birke) harab oldugunu ve hacilarin bu yzden sikintiya dstklerini grmst. Hac farizasini eda edip

dndkten sonra, durumu hkmdara bildirmisti. Bunun zerine pdisah, bu kuyulari tamir etmek iin bazi adamlari grevlendirmisti. Misir hakim ve niblerine de bu adamlara yardim etmeleri iin mektuplar gndermisti. sik Pasazde'nin ifadesine gre Karamanoglu da Misir Sultani'na bir eli gndererek, Ftih'in su yollari bahanesi ile Mekke Sultanina yklerle flori gnderdigini ve onu Misir'a karsi isyana tesvik ettigini yazmisti. Karamanoglu'nun bu yalan haberine inanan Misirlilar, "biz cizmiyiz kim birkemizi ol meremmet ide" diyerek Osmanlilari geri evirmislerdi. Meseleyi kendi i isleri olarak kabul eden Memlklerin, Karamanoglu'nun verdigi bu haber zerine Osmanli ustalarini hakaretle geri gndermeleri, iki devletin arasinda serin bir havanin esmesine sebep oldu. Halbuki Pdisahin onlarin i islerine karismak gibi bir niyeti yoktu. Zira sik Pasazde bize bu konuda ok net bilgiler vermektedir. ona gre Ftih, bu kuyular iin vakiflar dzenleyecek ve bu vakiflarin geliri sayesinde blgedeki Araplar, bu kuyulari koruyacaklardir. Bylece vakiflarin geliri ile tamir edilecek olan bu kuyulardan, zellikle kuzeyden Hacca gidecek olanlar istifade edeceklerdi. Isin i yzne bakildigi zaman, Memlklularin, Osmanlilari ok yakindan takip ettikleri anlasilacaktir. Onlar, Anadolu'da Trk birligini kurmaya alisan ve bu konuda kendilerine engel olan kuvvetleri teker teker ortadan kaldiran Osmanogullarinin, Toros'larin gneyine inmelerine pek taraftar degillerdi. Bu yzden Karamanogullarina yardim ediyorlardi. Sonu olarak Misir'dan, Dulkadir topraklarina kadar uzanan zengin Misir Memlkleri Devleti, gelecekte kendisi iin byk bir tehlike olacagi anlasilan Osmanli Devleti'ni, sinirlarina yaklastirmamak ve onunla kendi arasinda zayif ta olsa tampon bazi tesekkller bulundurmak arzusunda idi. Iste bu sekildeki hareket tarzi, Ftih'i, gneye giden yol stnde bulunan Dulkadir isleri ile ilgilenmeye sevketti. Memlk sultanlari ile Osmanlilarin arasinin ailmasina sebep olan daha baska olaylar da vardi. Nitekim Ftih, Trabzon seferinden zaferle dndg vakit, zaferi tebrik iin her taraftan eliler geldigi halde, Misirlilar buna lzum grmemislerdi. Bu durum, aradaki dostluk hislerinin sarsilmasina sebep oldu. Bu yzden, "Hoskadem" Misir sultani oldugu zaman, Fatih de onu tebrik etmemisti. sik Pasazde bu konuyu su ifadelerle dile getirir: "Her tarafin pdisahlarindan eli geldi, Han'a vilayet (Trabzon) mbarek olsun diye, Ancak Misir sultanindan eli gelmedi. det-i muhabbet terk olundu. Adavete (dsmanliga) bir bahane bu oldu... Pdisah dahi buna bir pare (para) mell oldu. Sonra mezkur (adi geen) Hoskadem dahi Misir'a sultan oldu. Pdisah dahi taht mbarek olsun diye eli gndermedi. det bu idi ki gnderileydi. Iki taraftan det terk olundu. Ve muhabbet kesilmeye basladi." Dulkadirogullari mnasebetiyle bozulan iliskilere ragmen Sultan Kayitbay zamaninda Ftih, sik Pasazde'nin ifadesiyle "Taht mbarek olsun

diye eli gnderdi. Iyi hediyelerle avusbasini eli gnderdi. Eli kim Misir'a vardi yine kanun zre hrmet etmediler, eli msteki geldi pdisahina haber verdi. Rum Pdisahi (Anadolu'ya baslangita Rumeli dendigi iin Pdisahina da Rum pdisahi, yani Rum lkesinin pdisahi dendi) buna dahi mell oldu. hir, Misir sultani dahi bu elinin ardinca bir eli gnderdi. Misir'in muhtesibini* gnderdi. Bu muhtesibin gelmesi pdisaha hos gelmedi." Gerekten, Ftih Sultan Mehmed, Misir muhtesibinin eli olarak gnderilmesine kizmistir. Zira byle bir eli, devletler arasindaki protokoln ignenmesi demekti. nk "o, arsi ehlinin bygdr, pdisahlara eli olarak gnderilmez, bu bir hafifliktir." szleri ile ifade edilen anlayis, bunu aika ortaya koymaktadir.

FTIH'IN SAHSIYETI VE LM
1451 yilinda 21 yasinda iken yeniden Osmanli tahtina geen Ftih Sultan Mehmed, Istanbul'u fethedip bin yz yillik Dogu Roma (Bizans) Imparatorlugu'nu ortadan kaldirarak tam anlamiyla "Ftih" nvanini aldigi gibi, yksek kabiliyet ve dehasiyle herkese gcn kabul ettirmis olan byk bir devlet adami idi. Ftih, yaptigini bilen ve ne yapmasi gerektigini hesaplayip dsnen adamdi. Onu, ktle mukadderatini elinde tutan sayili dhiler ve cihangirlerden ayiran stn vasif, icraat ve basarilarinda, firsat ve tesedflerden faydalanmis olmasi degil, yaptigi ve yapacagindan haberli bulunan bir sisteme sahip bulunmasi idi. Halbuki byk shretlerden pekogu, sevki tabiilerini rehber tutan, gafil ve zamanin maglubu kimselerdir. Binaenaleyh Ftih, ihraz ettigi san ve serefe, tesadflerin yardimi ile degil, kendi istihkak ve kudretiyle ulasmistir. Dern metanet ve zihn kemaline, hayat ve icraatinin her safhasinda sahid oldugumuz Sultan Ikinci Mehmed, beser olarak dsebilecegi hatalari asgariye indirmek yolunda, etrafina zengin ve kaliteli bir msahipler ve msavirler kalabaligi toplayan ve bunlardan her birinin karsisinda gerektiginde boyun egen bir adamdir. Bununla beraber o, devlet idaresinde sertti. Hissiyatini gizlemeyi bilir, yapacagi seferleri tatbik sahasina koyuncaya kadar gizli tutardi. Zamani gelince de birdenbire maksadini aiklardi. Bu yzden dsmanlarini sasirtarak bir senede birka ftuhata birden nail olurdu. Harpte cesurdu, maglubiyeti nlemek iin cesurane bir sekilde ne atilip askeri tesci ederdi. Her zaman sogukkanliligini muhafaza ederdi. Adaletle hkmetmeyi siar edinen; cesaretli ve gayretli biri olan Ftih Sultan Mehmed, atalarinin elbiselerini birakarak ulema elbisesi giymeye basladi. limlerle sohbette bulunmayi deta bir vazife telakki ediyordu. Bu yzden

Istanbul, lim ve fazil insanlarin siginagi haline gelmisti. Gerekten o, ulema, sair, tasavvuf erbabi ve sanatkrlari himaye etmisti. Onlara tahsisatlar vermis ve alismalarini temin gayesiyle messeseler kurmustu. Ayni zamanda kendisi de sair olan Ftih, siirde "Avn" mahlasini kullanirdi. Bostanzde Yahya (Tarih-i Saf. I, 52) onun bu zelliklerini su ifadelerle nakleder: "Bni-i mebani-i hayrat ve messis-i esas-i hasenat olup ulema-i ser'-i metin ve fudala-i fedail yin, devrinde revnak bulup cihet-i maaslari iin Tetimme (medrese) ve imret bina buyurup nice evkaf tayin buyurmuslardir. Kendiler dahi ulema zmresinden madud olup (sayilip) fadli bhir ve marifet-i zhir sahibi idiler. Ve siir-i b-nazirleri (benzersiz, essiz) dahi vardir. Mahlas-i serifleri "Avn"dir." Bildigimiz kadari ile Ftih, Trk tarihinin en renkli ve en byk sahsiyetlerinden biridir. Ana dilinden baska sark ve garp dillerini bildigi, genis bir kltr ve bilgi hamulesiyle ykl bulundugu, riyaziye, topuluk ve askerlikte kesif yapacak kadar kudret sahibi oldugu anlasilmaktadir. Serbest fikirli ve herhangi bir saplantisi olmayan hkmdarin, limleri davet ederek ilm mbaheseler yaptirdigi da anlasilmaktadir. Farsa ve Rumca'dan Arapa'ya tercme edilmis felsef eserleri okur ve yanina celb ettigi limler ile mdavele-i efkr ederdi. 1466 senesinde Batlamyus'un haritasini Ivrikios'a yeniden tercme ettirip haritadaki isimleri Arap harfleri ile yazdirmistir. Kritovulos bu konuda sunlari yazar: "Pdisah hazretleri, lisan-i Faris ve Yunan'den Arapaya tercme edilmis olan sr-i felsefiyeyi mutalaa ve nezd-i shnelerinde bulunan fudala ile bu babta mdavele-i efkr eder ve bilhassa Aristo'nun mebahis-i felsefiye ile pek ziyade mesgul olurdu. Bir vakit cografiyundan meshur Batlamyus'un, meslek-i cografye aid levayihine tesadf edip mezkur layihalarda fenn bir surette izah ve tarsim edilen (izilen) sekilleri, nazari dikkate almis ise de bu haritalar daginik olduklarindan, yeniden Filozof Ivrokios'a havale ederek Arapa yazdirir." Tetkik edilip arastirildigi zaman grlecegi gibi hemen hemen btn osmanli Pdisahlarinda ve zellikle Ftih Sultan Mehmed'de ilim ve ilim adamlarina karsi byk bir saygi vardir. O da digerleri gibi daha sehzadeliginde "ulm-i liye ve 'aliye"yi tahsil etmisti. O, "Ilmi taleb ediniz hadisine uygun olarak tahsil ve mzakerelerden geri kalmazdi. Bu sebeple o, Molla Iyas, Molla Gran, Hocazade Muslihiddin Mustafa, Hatipzde Mehmed, Molla Siraceddin ve Abdlkadir gibi hocalardan ders almisti. Ftih, ok gen yasta tahta ikmis, daha ocuklugunda byk sorumluluklar yklenmis, otuz sene kadar kesintisiz sefer ve gazalarla mesgul olmustu. Bizzat yirmi bes seferde bulunan Ftih, 17 devlet ile ikiyz ksur sehir ve kale fethetmisti. O, btn bu alismalarinin sebebini ve dolayisiyle hedefini su misralarla dile getirir:

"Imtisl-i "chid fi'llah"* oluptur niyetim, Din-i Islm'in mcerred gayretidir gayretim" Bu ifadeler onu, sirf ihtiras iin harb eden ve kili sallayan dnya cihangirlerinden ayirmaktadir. O, Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.)'in, insanlik ugrunda katlandigi mesakkat ve mskllere ggs gerdigi gibi, ayni yolun yolcusu bir idealist olarak ggs vermis bir serdar ve fikir adamidir. O, hedefledigi gayeye ulasmak iin, btn imkAnlari degerlendiriyordu. Bu sebeple Istanbul'u aldiktan sonra, Ortodoks ve Ermeni patrikleri ile Yahudi bashahamini bu sehre yerlestirir. nk o, Istanbul'u idealindeki cihan devletinin merkezi yapmak istiyordu. Hatta bir rivayete gre "Dnyada tek bir din, tek bir devlet, tek bir pdisah ve Istanbul da cihanin payitahti olmalidir," seklindeki sz ile bu dsncesini dile getirir. Bu ifadelere bakilirsa, gayesinin bir cihan devleti de olmayip, Islm dinini her tarafa yaymak oldugu anlasilir. Zira Ftih, Islm leminin hmisi sifatiyle kendisini i'l-yi kelimetullah'in en byk temsilcisi olarak grmekte idi. Gerekten, daha sehzdeliginde cihangirlik emelinde oldugu belirtilen Ftih iin, Bosnali Hseyin Efendi, bizzat pdisahin agzindan "Bu hnedanin maksad-i a'lasi, i'l-yi kelimetullah'tir demektedir." Keza onun, nizam-i lem iin, Trabzon zerine varirken, ektigi sikinti ve katlandigi eziyetleri gren uzun Hasan'in annesi Sra Hatun'a "Valide" diye hitap edip sylediklerine, daha nceden biliyoruz. Onun yaptigi fetihler, giristigi gazalar ve tebeasi iin yaptiklarina bakilirsa, riza-yi ilh'yi kazanmaktan ve Reslullah'in yolunda yrmekten baska bir sey dsnmedigi grlr. Vefati dahi yine "i'l-yi kelimetullah" iin iktigi bir sefer-i hmayun esnasinda vuku bulmustu. Bu seferin, nereye mteveccih oldugu kesin olarak bilinememektedir. Hazirliklar, byk bir sefer iin yapilmisti. Ama nereye oldugunu kimse bilmiyordu. Tursun Bey "Ve cihet-i sefer Anadolu oldugu malum olundu, amma Arab mi, Acem mi malum olmadi" diyerek bu byk seferin nereye olacaginin bilinemedigine isaret eder. Ftih Sultan Mehmed, 1481 yili Nisan ayinin 29. gn (27 Safer 886) 50 yasinin iinde iken, byk bir ordunun basinda hasta olmasina ragmen skdar'a gemis ve bir at arabasina binerek, doguya dogru ilerlemeye baslamisti. Ancak, Gebze yakinindaki Hnkr veya Tekfur ayiri denen yere geldigi vakit, hastaligi bsbtn artar. Bu yzden 3 Mayis 1481 Persembe gn (4 Rebilevvel 886) ikindi vakti, 31 yillik hkmdarliktan sonra vefat eder.

Ftih'in lm, gizli tutularak hamam yapmak zere Istanbul'a getigi sylenip askerin yerinde kalip beklemesi emrolundu ise de birka gn sonra kayiklarla Istanbul tarafina geen yenieriler, vefat hadisesini grenince, bazi edepsizliklere basladilar. Ftih'in lm, onbir gn gizli tutulup saklanabilmisti. sik Pasazde, Ftih'in vefatini ve sebebini su ifadelerle gnmze ulastirmaya alisir: "Vefatina sebep, ayaginda zahmet vardi. Tabibler, ilacindan aciz oldular. Ahir, tabibler cem olup ittifak ettiler, ayagindan kan aldilar. Zahmet ziyade oldu. Sarab-i farig (ila) verdiler, Allah rahmetine vardi. yle anlasiliyor ki, Ftih'in hastaligi, genellikle hnedanda rastlanan "Nikris illeti" idi. Tarih rivayetler de bunu desteklemektedirler.

FTIH SULTAN MEHMED VE HOSGR


Gnmzde, "hosgr" diye ifade edilen prensip ve anlayisa eskiden "msamaha" deniyordu. Szlklerde bu kelime, "grmezlige gelme, aldirmama, bir kabahatliya karsi siddet gstermeyip geivermek" seklinde manalandirilmaktadir. Bir beylik olarak ortaya ikisindan itibaren bnyesi ve sartlarin gerektirdigi degisiklikleri yapmaktan ekinmeyen Osmanli Devleti, saglam temeller zerine bina edip gelistirdigi ve kemal mertebesine ulastirdigi messeseleri vsitasiyle uzunca bir hkmranlik dnemi geirme imkanini buldu. Devletin, hayatiyet sirlarini teskil eden ve onu, Anadolu'nun diger beyliklerine gre daha uzun mrl yapan unsurlardan biri de sphesiz ki, hosgr adini verdigimiz anlayisin, devlet nizam ve hakimiyet telakkisinde nemli bir rol oynamasidir. Kurulusundan itibaren Mslman bir topluma istinad eden bnyesi ile, Ser' hukuku hem nazar, hem de amel bir sekilde uygulayan Osmanli Devleti, bu anlayisini devletin btn sistem ve organlarinda da devam ettiriyordu. Zira "bu devlette din asil, devlet ise onun bir fer'i olarak grlmstr". Bu bakimdan, devletin sosyal bnyesindeki anlayisin buna gre organizesi normal karsilanmalidir. Bu anlayis sebebiyledir ki, Osmanlilar, Balkanlar'da idarelerine aldiklari yerli unsurlarin din ve vicdan hrriyetine mdahale etmedikleri gibi, onlari her trl baskidan da kurtarmislardi. Islm'dan aldiklari ilhamla Osmanlilar, idareleri altinda bulunan gayr-i mslimlere karsi hosgrl davranmayi, onlarin din hrriyet ve serbestilerine mdahale etmemeyi devletin temel prensiplerinden biri haline

getirmislerdir. Bu prensibi iyi kullanan ve ona son derece riayet edenlerden biri de sphesiz ki Istanbul'un ftihi olan Sultan II. Mehmed'dir. Onun, Istanbul'un fethinden sonra Ortodoks Patrikligi'ne verdigi serbestiyet ile yinlerini yapma konusundaki rahatligi bilindigi ve daha nce de kismen "Bi avnillahi Taala Hz. Resl-i Ekrem hrmetiyle makami Konstantiniyye feth oldukta etraf u eknafta olan sahlar ve krallar sitne-i saadetime eliler gelp feth-i fthu arz edp bu def'a Kuds-i Serif'te olan Rumlarin Patrigi Atanasyos nm rahib ruhbanlari ile gelp sitane-i saadetime yz srp Hz. Resl-i Ekrem (s.a.v.) hazretlerinin mbarek eliyle ve penesiyle imzali olan hatt-i hmayunlari ve Hz. mer b. Hattab (r.a.) (tarafindan) verilen hatt-i kf ile ve seltin-i maziyeden hatt-i hmayunlari ibraz edip reca eyledi. Kuds-i Serif ire ve tasrasinda namazlari ve ziyaretghlari ke'l-evvel... mucibince zapt ve tasarruf eyleyeler. Ahardan kimesne rencide eylemeye. Eger bundan sonra gelen halifeler, vezirler, ulema, ehl-i rften vesair mmet-i Muhammed'den aka in veya hatir in feshine murad ederlerse Allah'in ve Hz. Reslun hismina ugrasin. Sene 862 (1457). BOA. Ali Emir, Ftih, nr. 22.

SULTAN II. BYEZID


( BYEZID-I VEL )
Modon fetihnmesinde, "Emiru'l-M'minn Sultanu'l-Guzat ve'l-Mcahidn Nsiru's-Seriat ve'l-Milleti ve'd-Din Giysu'l-Islm ve Muinu'l-Mslimn Sultan Byezid diye anilan Sultan II. Byezid, 85l (l447) yilinda Dimetoka'da dogdu. II. Byezid, Ftih Sultan Mehmed'in, Glbahar Hatun'dan dogan byk ogludur. Yedi yasinda iken Amasya sancakbeyligine gnderildi. Sultan II. Byezid'in zamani, gerek Osmanli cografyasi, gerekse ekonomik hayati bakimindan istikrarli ve emniyetli bir devir idi. Gerek bu gerekse ve daha nceki dnemlerde yenilmeye degil, genellikle yenmeye alismis bir ktle psikolojisi iin, hududlardan sadece zafer sesleri degil, refah ve bolluk da beraber girmekte bulunuyordu. Osmanli medeniyetinin ahengini meydana getiren muhtelif unsurlarin her biri, hem federal ve mstakil hviyetleri iinde kendi merkezlerine bagli, hem de msterek ana merkezin mali ve mensubu olarak, hatta XVII. ve

XVIII. asirlarda bile hla, semv bir nkte gibi, latif, ince ve kemalli ehresiyle dnyaya yz gstermekte devam etmekte idi. Ftih Sultan Mehmed vefat ettigi zaman, byg Byezid, kg de Cem olmak zere iki oglu kalmisti. Byezid, o dnemde merkezi Amasya olan Rum Eyleti, Cem de merkezi Konya olan Karaman Eyleti'nin valisi idiler. Daha nce de belirtildigi gibi Ftih'in, Mustafa adinda bir oglu daha vardi. Fakat bu sehzde babasinin sagliginda vefat ettiginden, o sirada Kastamonu Sancakbeyi bulunan Sehzde Cem, len kardesinin yerine Karaman valiligine tayin edilmisti. Kaynaklarin, uzun boylu, beyaz tenli, melek huylu, genis ve aik yzl, el gzl, siyah atik kasli, mutedil sakalli, yznde ben bulunan, genis omuzlu ve yksek gsterisli olarak belirttikleri Byezid-i Veli, 85l (m. l447) yilinda iki bayram (Ramazan - Kurban) arasinda dogmustu. 886 Rebilevvel'inin 13. (12 Mayis 1481) gn 35 aslarinda iken, babasinin yerine tahta geer. Her ne kadar onun dogum tarihi ile ligili farkli yillar veriliyorsa da genellikle yukarida belirtilen tarih kabul edilmektedir. Ftih Sultan Mehmed'in ani lm, tabi bir hdise gibi karsilanmadi. lkede byk bir siyas buhranin ikmasina sebep oldu. Ftih vefat eder etmez, Vezir-i Azam ve Mevln'nin soyundan gelmis olan Karaman Mehmed Pasa, bir taraftan Keklik Mustafa adinda bir avusu, byk sehzde Byezid'i davet iin Amasya'ya gnderirken, br taraftan da kendi adamlarindan birini Cem Sultan'a gnderip yolu uzak bulunan Byezid gelmeden nce onu Istanbul'a davet ile bir emr-i vaki yapmak istemisti. Fakat Cem'e bu mektubu gtren sahsi, Anadolu Beylerbeyi ve Byezid'in damadi olan Sinan Pasa yakalayarak ldrr. Vezir-i Azam'in, Konya'da bulunan Sehzde Cem'e gnderdigi mektup ve bu vesile ile Fti'in lmnden haberdar olan yenieriler, ayaklanarak Pendik nlerine demir atmis bulunan birka gemiyi zapt ederek skdar'a gelirler. Oradan da Istanbul'a geerek Yahudiler ile zengin halkin evlerini yagmalarlar. Yenieriler, Fatih'in, bulunmayacagi siralarda Istanbul'da hkmet islerine bakmak zere Silifke'den agirmis oldugu Ishak Pasa'nin kiskirtmasi ile Vezir-i Azam Karaman Mehmed Pasa'yi da ldrrler. Bu feci hadiseden sonra iktidar, btnyle Ishak Pasa'nin eline gemis demekti. Zira Divan, devletin islerini tedvir etmekle onu grevlendirdi. Ishak Pasa da kendisine verilen bu genis yetkiyi iyi kullanarak asayis ve gvenligi sagladi. Yenieriler, Sehzde Byezid'in tarafini tuttuklari iin, babasi gelinceye kadar, o siralarda Ftih'in yaninda ve henz 11 yaslarinda bulunan Byezid'in oglu Korkut'u, 5 Rebilevvel 886 (4 Mayis l48l) de Saltanat Kaymakami ilan ederler. te yandan devlet byklerinden acele davet mektuplari alan Byezid, maiyetinde 4.000 kisi oldugu halde Amasya'dan yola ikip skdar'a gelir.

Ertesi gn, oglu Korkut'tan saltanati resmen devr alip l2 Mayis l48l de Osmanli tahtina ikar. Yeni padisahi, byk bir tezahratla karsilayan vzera ve asker, Ishak Pasa'nin vezir-i azam olmasini, onun rakibi olup, terakkilerinin artirilmasina muhalefet ettigi sylenen Hamzabeyoglu Kara Mustafa Pasa'nin, azil ve nefy edilmesini ister. Yeni padisah, ilk hamlede mesele ikarmamak iin, bu istekleri kabul eder. O, basinda siyah bir kavuk ve ayni renkte bir elbise giymis oldugu halde Istanbul'a girmisti. Topkapi Sarayi'na girerken, kapi nnde saf tutup, kendisini merasimle karsilayan Yenieriler, subaylari vsitasiyle bir arzuhal takdim ederek, Karaman Mehmed Pasa'nin ldrlmesi sebebiyle vki olan kusurlarinin affini ve cls bahsisi verilmesinin kabul edilmesini taleb ederler. Yenierilerin bu istekleri, yeni sultan tarafindan kabul edilir.Bu, Osmanli tarihinde Yenierilere verilen cls bahsisinin ikincisi olmustu.(Ilki Ftih Sultan Mehmed tarafindan verilmisti.) Cls bahsisinin ikinci rnegi olan bu uygulamadan sonra, her tahta ikista, cls bahsisi tekrarlanmisti. Bu usl, zamanla devlet maliyesi iin deta bir yikim halini alaacaktir. Bu bahsisler, ancak yz yil sonra Sultan Birinci Abdlhamid tarafindan Rusya ile yapilan savas sirasinda ve birdenbire kaldirilabildi. Byezid'in, tahta geisinin ertesi gn, Ftih Sultan Mehmed'in cenaze merasimi icra edilmisti.Namazdan sonra Ftih'in naasi, kendisi tarafindan yaptirilmis olan camiin arkasindaki trbeye defnedilmisti. Tabutun altina nce Sultan Byezid ve vezirler girmislerdi. Cenaze namazini Seyh Ebu'lVefa adiyla shret bulmus olan byk lim Konyali Muslihiddin Mustafa kildirmisti. Gnmz Istanbul'undaki Vefa semti hla bu zatin ismi ile anilmaktadir. Cenaze defn edildikten sonra bey'at merasimi yapilarak Sultan Byezid, resmen Osmanli tahtina oturmus olur. Bundan sonra Ishak Pasa'ya sadaret tevcih olunur. Bu arada yenierilerin btn isteklerinin kabul edilmesi mahzurlu grlerek daha nce Mustafa Pasa hakkinda verilen karardan dnlr. Bylece henz skdar'da bulunan Mustafa Pasa getirtilerek ikinci vezir olarak ilan ve tayin edilir.

II. BYEZID DNEMININ BAZI I OLAYLARI


II. Byezid, babasi Ftih Sultan Mehmed'in lmnden sonra Osmanli tahtina oturur oturmaz ierde, bir kismi siyas, bir kismi da din renge boyanmis gerekte dis kaynakli olan siyas bazi isyan hareketleri ile karsilasir. Bu olaylara temas etmeden ve onun sahsiyet ile karekterinin olusmasinda nemli rol bulunan ve bir bakima onun bu zelliklerini canli birer levha gibi nmze seren faaliyetleri grmeden disariya karsi olan

siyasetini anlayip takdir etmek mmkn olmazdi. Zira onun dis dnya ile olan mnasebetlerinde, i proplemlerin tesiri, sanildigindan daha byk olmustur. Bu sebeple biz de nce i olaylara temas etmeyi faydali bulduk. I KARISIKLIKLAR VE CEM OLAYI Ikinci Byezid tahta iktigi zaman, Konya'da vali olarak bulunan kardesi Giyaseddin Cem elebi'nin muhalefeti ile karsilasir. Zira Cem, "mlk-i mevrs"da hakki bulundugunu iddia ediyordu. O, bu iddiasini da bazi delillerle isbat etmeye alisiyordu. Gerekten, Cem Sultan'in, saltanat makamini elde etmek iin giristigi tesebbs, tedkik edilmesi lazim gelen sebeplere dayaniyordu. Daha Ftih'in sagliginda devlet erkani arasinda her iki sehzdenin taraftarlari bulundugu ve basta Karaman Mehmed Pasa oldugu halde, bunlardan bir kisminin, Byezid'den daha meziyetli, daha cesur ve faal bir zat olan Cem'i saltanata layik grdg anlasilmaktadir. Karaman eyaletinde beraber bulunduklari zamandan beri, Cem'i takdir eden Gedik Ahmed Pasa'nin, hi sevmedigi Byezid'i padisah olarak grmek istememesi gibi, sehzde Mustafa'nin lmnden sonra, Ftih Sultan Mehmed'in de Cem'i Byezid'e tercih ettigini gsteren delillere tesadf edilmektedir. Nitekim Kanunnme-i l-i Osman (Istanbul l330, s. 32 )'da sehzdelere yazilacak hkmlerin elkabi bahsinde yalniz Cem isminin zikredilmesi ve yazilarda ona "...vris-i mlk-i Sleyman...oglum Cem edmellahu bekahu" diye hitab edilerek rnek gsterilmis olmasi, herhalde bir tesadf eseri olmasa gerekir.Geri buna dayanarak Ftih tarafindan Cem'in veliahd ilan edildigini iddia etmek mmkn degilse de, ibreyi bsbtn manasiz saymak da dogru degildir. Byle bir ibrenin isaret olarak kabul edilmesi herhalde daha dogru bir kanaat olacaktir. Btn bunlara ilaveten, Cem Sultan'in bizzat kendisi de babasinin erine geme hakkina sahip olduguna kani idi. Zira kendisine gre o, babasinin padisahligi zamaninda dogmus ve bu yzden Uzun Hasan seferi esnasinda babasina vekalet etmisti. Bu da tahtin asil vrisinin kendisi oldugunu gsteriyordu. Buna dayanarak o, kendisinin tahta gemesi icab ettigini sylyordu. Bu millerin tesirinde kalan Cem, maiyyetindeki msavirlerin, zellikle Karamanoglu Kasim Bey'in telkinleri ile harekete gemeye karar verir. Gedik Nasuh Bey'i, maiyetinde Karaman, Varsak ve Turgutlu boylarina mensub kuvvetler oldugu halde Inegl zerinden Bursa'ya gnderir. Gedik Nasuh Bey, 28 Mayis'ta, Ikinci Byezid tarafindan Ayaz Pasa komutasi altinda gnderilen iki bin yenieriyi maglub etmeye muvaffak olur. Bu basarida Bursa halkinin da byk bir payi oldugu belirtilmektedir. Zira halk, yenierilerin daha nce yaptiklarini unutmamisti. Kaplica savasindan gn sonra ordugha gelip, Haziran'in basinda Bursa'ya giren Cem, saltanat alameti olarak nmina hutbe okutmus ve ismine sikke bastirmistir. l8 gn kadar da hkmdarlik eden Cem, civardaki sehir ve kasabalara saltanatini kabul ettirip, etrafina kalabalik sayida insan

toplamak suretiyle kendisini Anadolu hakimi saymis ve bu son durumu agabeyine kabul ettirmek zere ona halalari ve elebi Sultan Mehmed'in kizi Seluk Hatun ile devrin ulemasindan Mevln Ayas ve Skrllahoglu Ahmed elebi'den meydana gelen bir elilik heyeti gndermisti. Ancak, Seluk Hatun'un iki kardes arasinda kan dklmesine mani olmak zere giristigi tesebbsler, basarisizlikla sonulanir. Zira kendisine Rumeli ile yetinip Anadolu'yu Cem'e birakmasi, bylece daha nceki hkmdarlarin birlestirmeye alistiklari Osmanli Devleti'nin yeniden ikiye blnmesi teklif edilen Byezid, bunu kabul etmez. Bu durum, Osmanlilardaki "Tek lke Tek Sultan" ilkesinin ne kadar kklestigini gstermektedir. Byezid'in, teklifini redetmesi zerine kuvvetlerini ikiye ayirip, Gedik Nasuh Bey emrindekileri Iznik'e gnderen Cem, kendisi de Byezid ile karsilasmak zere Yenisehir'e hareket eder. Ancak, Anadolu Beylerbeyi Sinan Pasa'nin faaliyeti, Otranto seferinden dnen Gedik Ahmed Pasa'nin Byezid kuvvetlerine iltihaki, nihayet yakin dostu Afsinoglu Yakub Bey'in ihaneti sonucu Cem, Yenisehir'de yapilan savasta maglub olur. Sehzde Cem'in maglubiyetini hazirlayan sebeplerin basinda, onun dostu ve lalasi bulunan Yakub Bey'in ihanetinin geldigi anlasilmaktadir. Gerekten Byezid, Bursa zerine yrrken Cem'in lalasi Yakub Bey'e bir mektup yazarak, sehzdenin Karaman'a kamasini nlemesini, kendisine iltihak etmesini, bu takdirde Anadolu Beylerbeyligi'ni uhdesine tevcih edecegini ve bosuna Mslman kaninin dklmemesini bildirecektir. Maglub olan sehzde nce Eskisehir'e, sonra da Konya'ya ekilmek zorunda kalir. Kendisini burada da gvende hissetmeyen Cem, annesi iek Hatun ile ailesini alip Tarsus'a gider. Onun, Konya'dan ayrilisi esnasinda halkin gz yaslari ile kendisini ugurlamasina bakilacak olursa, Konya'lilarin Cem Sultan'i ok sevdiklerini syleyebiliriz. yle anlasiliyor ki, Cem, vali olarak bulundugu bu blgede byle bir sevgiye layik olacak isler yapmisti. Gerekten o, Larende ( Karaman )'de saray, bedesten ve arsi yaptirmak suretiyle imar faaliyetlerinde bulunmus ve "zulm ref' edip adalet" gsterdiginden halk da yurtlarina dnmst. Sehzde Cem, daha sonra Memlk Sultani Kayitbay'in msaadesini alinca Antakya yolu ile l0 Temmuz'da Haleb'e, oradan da Sam (Dimask)'a gider. Merasimle karsilandigi bu sehirde yedi haftalik bir istirahati mteakip l5 Agustos'ta Gazze yolu ile Misir'a gidip hkmdarlara mahsus bir trenle Kahire'ye giren Cem, Kostantiniyye Ftihi'nin oglu olarak halk tarafindan byk bir tezahratla karsilanir. Onu karsilamaya hazirlanan Kahire sokaklari, bastanbasa donanmisti. Memlk Sultani Kayitbay dahi kendisini sarayinda karsilayip kucaklar ve "Sen oglumsun, kederlenme" diyerek onu teselli eder. Divitdr Sarayi, Cem'in emir ve istirahatina verilir. Bu istirahat gnlerinden istifade eden Cem, Mekke'ye giderek hac farizasini ifa eder. Bilindigi kadari ile Osmanli hanedanindan fiilen hacca giden tek

sehzdenin Cem Sultan oldugu rivayet edilir. Burada "fiilen" ifadesini kullandik, nk hanedanin ve sultanlarin byk bir ekseriyeti "Hacc-i bedel" yolu ile haci ifa etmislerdir. Bu sirada Cem'i elinden kairan Sultan Byezid, Konya'ya kadar gelip, oglu Abdullah'i Karaman valiligine tayin eder. Bu arada Italya'dan (Otranto) dnen ve Yenisehir Ovasi'nda kendisine iltihak eden Gedik Ahmet Pasa'yi takibe yollar. Kendisi de Bursa yolu ile Istanbul'a dner. Bursa'dan geildigi esnada yenieriler, Cem'in tarafini tuttugu iin bu sehri yagmalamak isterler. Ancak padisahin bunlara izin vermemesi zerine sehir yagmalanmaktan kurtulmus olur. Cem Sultan'in Kahire'de bulundugu siralarda, Karamanoglu Kasim Bey bos durmuyor, Ankara (Engr) Beyi Trabzonlu Mehmed Bey ile birlikte sehzdeyi Anadolu'da yeni bir maceraya srklemek zere tesvik ediyorlardi. Hatta rivayete gre Karamanoglu, Larende (Karaman)'de bulunan Gedik Ahmed Pasa'nin agzindan mektup yazmak suretiyle Cem'i ikna etmeye alisiyordu. Misir'da bos durmak (til) suretiyle yasamayi nefsine yediremeyen ve byle bir hayata tahamml edemeyen Cem, Anadolu'daki taraftarlarinin yardimi ile saltanati ele geirmeye muvaffak olacagi zannina kapilmisti. Bu sebeple vatanina dnmek iin Sultan Kayitbay'dan msaade istedigi zaman Misir hkmdari, devletin ileri gelenlerini toplayarak Cem'in de hazir bulundugu bir meclis akdeder. Uzun mnakasalar esnasinda, sehzdenin Anadolu'ya gnderilmesini dogru bulmayan Emr zbek ile Cem arasinda sert tartismalar olur. Meclis dagildiktan sonra Sultan Kayitbay, sehzdeye vatanina dnme msaadesi verir. Cem, ailesini Misir'da birakarak 27 Mart l482 Sali gn Kahire'den hareketle, 6 Mayis gn Haleb'e girer. Bu sehirde, yaninda zemadan ve subasilarindan meydana gelen bir topluluk ile Gedik Ahmed Pasa'dan kaan Ankara Beyi, Trabzon'lu Mehmed Bey, sehzdenin yanina gelir. Bunlar, Anadolu hakkinda Cem Sultan'a bilgi verirler. Cem Sultan, Adana'da Karamanoglu Kasim Bey ile bulusarak, ikisi arasinda muvafakat hasil olunca, Karaman lkesinin Kasim Bey'e birakilacagi ve onun da mr olduka Cem Sultan'a itaat zre bulunacagi esasina gre bir anlasma yapilmisti. Sultan Byezid, Cem'in Anadolu'ya gemesini, tedenberi sphelendigi Gedik Ahmed Pasa'ya atf ederek onu yanina agirmis, kendisi de Bursa taraflarina geerek hazirliklara baslamisti. Yapilan mcadeleler sonucunda birlikleri dagilmis olan Sultan Cem, daglara siginmak zorunda kalmisti. Bu arada Sultan Byezid ile Cem arasinda barisi saglamak ve Cem'i bu davadan vazgeirmek iin haberciler gnderilmisse de bir netice alinamamisti. Byezid, Cem'e ailesi ile birlikte Kuds'te oturmasini ve senelik vridatini (l milyon aka) almakta devam etmesini buna karsilik taht ve tacdan feragatini yeminle teyid ve ilan etmesini teklif etmisti. Feridun

Bey'in Mnseti'nda bu konuda syle denilmektedir: " Sen ki, akrabalarin en yakinisin. Seni baska kapilara muhta edip onlardan yardim istemen padisahlik mrvvetine yakismaz. Sayet huzur ve tahttan feragati seersen, sana nakden l0 kerre yzbin bin ( l milyon) aka salyne tayin ettim. Ber vech-i takaud mutasarrif olup iki nimetin skrn eda edesin". Bu teklife karsilik "Kadim resmdir, sehzdeler davay-i taht eyler"diyen Cem Sultan, Byezid'in bu arzusunu reddeder. nk onlar iin kader, ya saltanata gemek veya lmekti. Cem Sultan bu anlayisini agabeyine su siirle bildirmisti: "Sen, bister-i glde yatasun sevk ile handn Ben, kl dsenem klhan-i mihnette sebep ne?" diyen Cem, "mlk-i mevrustan hisse talebinde musirr" olarak Anadolu'da kendisine istikll ve bagimsizlik zere hakim olacagi bir yer ayrilmasini istemek suretiyle, eski iddialarina nazaran daha mtevazi bir saltanata riza gsteriyordu. Kk te olsa bir saltanat hissesi koparamayan ve btn muvaffakiyetsizliklerine ragmen, hala bir kseye ekilmeyi nefsine yediremeyen Cem, gneye ekilmek istediyse de Karamanoglu Kasim Bey, Yildirim Byezid'in oglunu rnek gstererek Rumeli'ye geerse orada muvaffak olabilecegini syler. Cem, Rodos svalyelerinin kendisine yardim edebileceklerini dsnerek, nce reisleri Pierre d'Aubusson (Grand Matre)'a bir eli gnderir. Bundan bir cevap alamayinca Frenk Sleyman ile Dogan'i gnderdikten sonra kendisi de Kasim Bey'in delleti ile sahile Korycos (Kerks) limanina iner. Bir mddet sonra Cem, 30 kadar adami ile Kerks limanindan bir gemiye binerek (l5 Temmuz l482), Anamur'a gider. Bu sirada svalyeler de, onun Rodos'a serbeste girip ikmak zere, istedigi ruhsatnmeyi hazirlamis ve Don Alvaro de Zuniga komutasinda gemiden meydana gelen bir filoyu, Anadolu sahiline gndermislerdi. Cem, Sleyman Bey'in Rodos'a iltica etmemesi tavsiyesine karsilik, Frenklerin "ahidlerinde mstakim" (szlerinde dogru, ahidlerine bagli) olduklarini syleyerek l8 Temmuz'da bir Rodos gemisine biner. Ftih'in oglunun Rodos'a gelisi esnasinda ok parlak bir tren yapilir. Geecegi yollar iekler ve bayraklarla donatilir. Gemiden ati ile inmesi iin tertibat alinir. O, sokaklara dklen halkin arasindan, d'Aubusson ile yan yana at zerinde geerek satoya girer. Cem Sultan, grdg btn bu hrmet ve saygiya ragmen, artik St. Jean svalyelerinin menfaatine alet olarak kullanilacak kiymetli bir esirdi. D'Aubusson, verdigi ruhsatnmeye nem vermiyor ve Cem'i ele geirdigini Papa Sixte IV ile Avrupa hkmdarlarina bildiriyordu. Papa, aiktan aiga memnuniyetini ilan ederken, Macar Krali Corvin Matyas, d'Aubbusson'a her trl yardim vaadinde bulunarak btn Hiristiyan devltelerinin Osmanlilar aleyhine bir sefer amasini istiyordu. Zaten Svalyelerin reisi de papaya yazdigi mektupta, Cem'den istifade edilerek Hiristiyan devletlerinin tamaninin birlikte Islmiyet aleyhine harekete geirilebilecegini ve Trklerin Avrupa'dan atilma zamaninin geldigini belirtiyordu. Cem Sultan, d'Aubusson

ile konusmasinda, Osmanli saltanatinin varisi sifati ile yardim istemis ve onlardan alinan adalar ile diger topraklari iade edecegi vdinde bulunmustu. Cem'in nerede ve hangi memlekette muhafaza edilecegi hususunda tereddde dsen svalyeler, kendi aralarinda uzun mzakerelerden sonra nihayet onu, Fransa'ya nakl etmeye karar verirler. Bu gelismeler karsisinda sehzde, ugradigi felaketin vehametini anlamis bir kimse olarak, Byezid'e yazdigi mektupta kendisinin kffr elinde esir oldugunu, bunun da ( ) diyen bir Mslman iin ok byk bir haksizlik oldugunu, binaenaleyh kendisini "kffar elinde" birakmamasini rica etmisti. Geri Cem, Fransa Krali XI. Louis ve kendisine taraftar oldugu bilinen Macar Krali Matyas Corvin'in yardimlarini temin etmek suretiyle Rumeli'ye geecegini mid ediyordu. Maiyetinde 50 kisi oldugu halde Fransa'ya dogru yola ikarilan Cem Sultan, nce Istanky'e, oradan da Siracuza (Sicilya)'ya ve sonunda Mesina'ya ugrayarak yoluna devam eder. O, l6 Ekimde Fransa'nin gney sahilindeki Villefrache'a varir. Ancak bu sehirde veba hastaliginin bulunmasindan dolayi Savoie Dkaligina ait Nice'e gtrlerek burada uzun mddet alikonur. Byezid, Cem'in, Rodos'a gitmesinden son derece endiselendiginden, Gedik Ahmed Pasa'yi svalyelerle anlasmak zere oraya gnderir. Pierre d'Aubbusson, Gedik Ahmed Pasa'nin talebi ve Papa'nin msaadesiyle Byezid'e iki eli gndererek onunla bir anlasma yapmisti. Anlasma geregince Byezid, svalyelere Cem'i muhafaza etmeleri sartiyla her sene Agustos basinda 45.000 dka vermeyi kabul ediyordu. Bununla beraber Byezid, Venedik'e de mracaat etmis, Cem svalyelerden alinarak muhafaza edildigi takdirde onlara Mora'yi verecegini vaad etmisti. Fakat tecrbeli ve ihtiatkr Venedik siyaseti, olaylarin gelismesini beklemeyi menfaatine daha uygun bulmustu. Sultan Byezid, memleket dahilinde de Cem taraftarligini ortadan kaldirmaya azm etmisti. Kardesine olan sevgi ve bagliligini bildigi Gedik Ahmet Pasa'yi siyaset (ldrme) ettikten sonra, Iskender Pasa'ya gnderdigi mahrem emirde, Cem'in oglu olan Oguz Han'i ldrmesini emretmisti.. Osmanli Devleti'ne karsi bir tehdid vsitasi olarak kullanilan Cem Sultan, hemen hemen btn Avrupa devletlerinin ele geirmek istedikleri bir rehine idi. Papa Innocent VIII, Napoli Krali Ferrand, Macar Krali Corvin Matyas onu d'Aubusson'dan isterlerken, svalyelerin reisi Byezid'den aldigi paradan baska, Cem'in agzindan sahte mektuplar yazdirarak, annesinden de para ekmenin yolunu bulmus ve Rodos'un emniyeti bakimindan sehzdeyi elde tutmayi faydali ve vazgeilmez bir firsat olarak grmst. Sayet Byezid, Rodos'a karsi tesebbse geecek olursa, basta Papa olmak zere diger

Hiristiyan devletlere mracaat edecek, Cem'i bahane ederek onlari, Osmanlilarin aleyhine tesvik edip hucum etmelerini teklif edecekti. Bu arada Byezid, Cem'in, Misir'daki annesi ve zevcesi ile mektuplasmasindan sphelenerek, Kayitbay'dan, Cem'in ailesini ister. Fakat red cevabini alir. Bunun zerine, esasen esitli sebeplerden dolayi ihtilaf halinde bulundugu Misir Devleti'ne savas aar. Bu arada Venedik, bir taraftan Papa'ya Cem'i svalyelerden almasini tavsiye ederken, bir taraftan da, Avrupa'da meydana gelen hadiseleri gn gnne Byezid'e bildiriyordu. Bir mddet sonra bizzat VIII. Charles de bu meseleye karistigindan, Paris byk bir siyas faaliyete sahne olur. Bu diplomatik pazarliklar esnasinda, Macar elisinin Cem'i elde etmek zere tesebbse getigi bir sirada, Venedik elisi bu tesebbs sonusuz birakmak maksadiyle Floransa'yi da ise karistirir. Cem'e gelince o, muhafizlarini aldatmak iin her areye bas vuruyordu. Nitekim, Sofu Hseyin Bey'e Frenk kiyafeti giydirmek (kfir kisvetine koyup) suretiyle onu Anne de Beaujeu'nun aleyhtari olmasindan dolayi satosu muhaliflerin toplanma yerine dnen Duc de Bourbon'un nezdine gnderdigi gibi, Bourg Neuf satosunda kalan Celal Bey'in dnsnde de onunla birlikte firar hazirligina baslar. Ancak svalyeler bunu sezerek, Cem'i adi geen satoda yeniden insa etmis olduklari Tour de Zizim (Cem Kulesi) denilen, yedi katli bir kuleye nakl ederler.Bu arada, bizzat Cem'in adamlarindan Ayas, Celal, Sinan ve Sofu Sadi Bey'lerin, sabah gezintisi esnasinda muhafizlarini ldrp, onu kairmak tesebbsleri de basarisizlikla sonulanir. Bunun zerine Cem, siki bir sekilde gz hapsine alinir. Btn bu gelismelerden sonra Papa'nin, Cem'i Macarlara birakmasindan endise eden VIII. Charles, verilen talimat zerine, Cem'in Italya'ya gitmesine razi olur. Svalyeler de bunu kabul ettiklerinden bu hususta 5 Ekim l488'de bir anlasma yapilir. Bu anlasma geregince ll Ekim l488'de Bourg - Neuf'ten hareket edip Toulon'a varan Cem, Byezid'in, Fransa Krali nezdine gnderdigi elinin vaadleri zerine durdurulmak istenir. Zira tam selahiyetle Fransa'ya gelen Osmanli elisi, Cem Fransa'da kaldigi takdirde, Kamame Kilisesinin Hiristiyanlara birakilacagini, ayrica mukaddes esyalarin krala gnderilecegini bildirmisti. Kralin durdurma emrine ragmen, acele ile Toulon'dan gemiye bindirilen Cem, adeta Fransa'dan kairilir. Bu suretle l3 Mart'ta sahili takib ederek nce Ostinya'ya, Tiber nehri yolu ile de Roma'ya ulasan Cem, Vatikan'da kendisine tahsis edilen yere gelir. l4 Mart'ta VIII. Innocent tarafindan resmen kabul edilir. Papa ile grsmelerinde Avrupa'ya hangi maksatla geldigini anlatarak artik Misir'a gidip ailesine kavusmaktan baska bir dsnce ve arzusunun kalmadigini aiklar. Bu konuda onun yardim ve araciligini ister. Ancak, Cem'in teessrne istirak edip onunla birlikte gz yasi dken Papa, gerekte onu alet ederek, Osmanli zerine bir Hali seferi amak emelinde oldugundan, kendisine Macaristan'a gitme tavsiyesinde bulunur. Onun bu teklifine karsi Cem, byle bir hareketin btn

Islm leminde byk bir nefretle karsilasacagini belirterek cevap vermis olur. Grldg gibi, sehzdenin bir bakima esret hayati diyebilecegimiz Bati'daki serveni, gerek bir felketzedenin hayatidir. Vatandan uzak kalmis ve onun hasretiyle yanip tutusan Cem, ektigi elemleri siirlerinde dile getirir. Bulundugu evrede, sahsiyeti ile ilgili olarak byk menfaat temini ve siyas speklasyonlar icra ediliyordu. Byle kiymetli bir esire sahip olmakla politik kozlar elde edilecegine inaniliyordu. Sehzdeye sahip olmak iin hkmdarlar birbirleri ile yarisiyor ve bunun iin esitli tesebbslerde bulunuyorlardi. Bahtsiz sehzde, Rodos Svalyelerinin dolandiricilik aleti haline gelmis bulunuyordu. Nihayet, yedi sene kadar devam edecek bir esret dneminden sonra Papalik makaminin sikistirmasi sonucunda, svalyeler tarafindan Katolik dnyasinin reisine satilir. Daha nce de grldg gibi bu mddet zarfinda kuleden kuleye ve kaleden kaleye nakl edilerek, sehir sehir dolastirildi. Buralarda "devlet bana yar olmadi ah" misralari ile elem ve izdirabini dile getirdigi gibi, hac farizasini ifa edip din vecibelerini yerine getirdigi iin de "Olsan sehinsah-i Rum, olmazdi hac nasibin Bin skr oldu rzi bu devlet-i muazzam" misralariyla da kendini teselli ediyordu. Cenab u Allah'a ve Reslne olan iman ve muhabbeti o kadar byk idi ki: "Ka'betullah'a varup bir kez tavaf eyledigin Bin Karaman,bin Acem, bin memleket-i Osman'dur" misralari ile de bunu dile getiriyordu. Bylece o, Islm'a olan bagliligi ile kendisini teselli ediyordu. Islm'a olan bagliligi ile taninan Sultan Cem, Papaya satilip Italya'ya getirildikten sonra Vatikan'a yerlestirilir. Tesrifat memurunun btn israrlarina ragmen Papanin huzurunda diz kp ondan bagislama dilememisti. Hatta o: "Onlar, Papa'dan magfiret umarlarmis, ben magfireti Allah u Tala'dan umarim. Bu hususta Papa'ya ihtiyacim yok. lmme razi olurum, dinime zarar olacak is islemezem" diyerek basindaki Osmanli sarigini da ikarmadan Papa ile konusur. Iinde bulundugu durumu, vakarli bir sekilde Papa'ya anlatarak Misir'da bulunan ailesinin yanina gitmek istedigini ve bu konuda kendisine yardimci olmasini istemisti. Papa ise, tahti ele geirebilmesi iin, Rumeli sinirinda bulunmasi gerektigini, Macar Krali'nin kendisini orada bekledigini ve Hiristiyan fakirlere sadaka vermesinden dolayi da Hiristiyanliga olan sevgisini anladigini, sayet

Hiristiyan olursa, byk bir Hali ordusu toplayarak emrine verebilecegini sylemisti. Cem Sultan byle bir teklif karsisinda hngr hngr aglayarak " yle gnlere kaldik ki bizi dine davet ediyorsunuz. Ben sizden Misir yolunu istedim, siz bana btil yol mu gsterirsiz. Itikadimca Muhammed dini hak iken siz hi dininizden dnp Muhammed dinine girebilirmisiz? Herkese kendi dininden baskasi btildidir." diye bu teklifi siddetle reddederek" Ben dinimi, kardinallik ve papalik degil, Osmanli Sultanligi degil, btn bir dnya padisahligina degismem. Byle szler bize ezadir" cevabini vermisti. Bundan sonra o, szlerine syle devam eder: " Eger bu s-i zan, bizim Nasara (Hiristiyan) fukarasina merhametimizden vaki olduysa, bizim dinimizde sadakat-i fukara vardir. Gerek Mslman, gerek kfir olsun" der. Btn bu szler, talihsiz Cem Sultan'in Islm'a ne kadar bagli oldugunu gstermektedir. Cem, sene kadar Papa'nin yaninda kaldi.Bu arada Fransa Krali VIII. Charles, l494 senesi Eyll ayinda byk bir ordu ile Italya'ya yryp Napoli Kralligi'ni elde etme ve yanina Cem Sultan'i aldiktan sonra Kuds'e dogru bir Hali seferi yapma arzusunda idi. Cem'in, kralin eline geegini anlayan Papa, tesiri zamanla grlecek sekilde onu zehirledikten sonra Napoli'ye gnderir. Sehzde, kendisinin btn varligi ile inandigi Islmiyet aleyhinde kullanildigi ihtimali ile titreyerek byle bir durumda Islm ve Mslmanlara zarar vermemek iin Allah'in, onu "Dergah-i izzetine almasi iin" dua ediyordu. Etrafindaki adamlarina da son vasiyetini yaparak "Benim mevtim haberini intisar ediniz (yayiniz) ki, kfirlerin Mslmanlar zerindeki oyunlari dursun. Bundan sonra karindasim Hdvendigr Sultan Byezid Hazretlerine varasiz. Diyesiz ki beni reddetmesin. Ne vechle olursa olsun benim tabutumu kfir memleketinde komasin. Islm memleketine ikarsin ve cemi-i borlarimi eda eylesin. Ve benim anami ve kizimi vesair taallukatimi ve stmde hizmette sabikasi olan (bana hizmeti geen) hddamimi unutmayip hall haline gre riayet eylesin" dedi. Nihayet l3 senelik aci ve elemlerle dolu bir esret hayatindan sonra 36 yasinda iken 25 Subat l495 (25 Cemaziyelevvel 900) arsamba gn sabaha karsi vefat eder. Sultan Byezid, Cem'in vefatini duyunca btn memlekette gn yas ilan ettirdigi gibi onun irdesiyle de btn cmilerde giyab cenaze namazi kildirilmisti. Cem Sultan'in cenazesi, daha sonra Sultan Byezid tarafindan memlekete getirtilerek, Bursa'da, Ftih Sultan Mehmed'in oglu ve Cem'in agabeyi olan Sultan Mustafa'nin trbesine defnedilir. Sultan Byezid, kardesi iin yzbin aka sadaka dagitmis, onun anne ve kizlarina her trl riayeti gstermisti. Byezid, onun hizmetinde bulunanlari da takdir ve iltifatlarla karsilayarak onlari esitli memuriyetlere tayin eder. Bylece o, an'ane geregince hareket ediyor ve kardesi ile aralarindaki ekismenin, memleket adina siyas sebeplerle oldugunu anlatmaya alisiyordu.

Trke ve Farsa siirleri bulunan Sultan Cem, iyi yetismisti. Saltanat hirsi yznden hem kendisini felakete srklemis, hem de svalyeler ile Papa'nin elinde Osmanli Devleti aleyhine bir alet olarak kullanilmisti. O, uzun sre, gerek devletine, gerekse hnedanina karsi, Hiristiyanlarin elinde bir alet oldugunun farkina varamamisti.

BYEZID DNEMININ BAZI ZELLIKLERI


Cem Sultan olayi ve bu olay yznden Avrupa'da Istanbul'u geri alma yolunda dogan umutlar, Byezid'i ok dikkatli ve barisi bir siyaset takip etmeye zorladi. Her ne kadar bazi melliflerce Byezid'in bu tutumu, Cem Sultan korkusuna haml edilirse de, gerekte is sadece bir taht kavgasi degil, bir devlet meselesiydi. Nitekim, devletin durgun ve hareketsiz bir agi olarak nitelendirilen Byezid devrinin siyas ve asker olaylarina baktigimiz zaman, (zelikle Cem Sultan'in vefatindan sonra ) insani sasirtacak bir faaliyetin ortaya iktigi grlr. Zira Byezid, gerektigi zaman faal bir rol alarak savastan da ekinmiyordu. Bylece Osmanli topraklarina yeni yerler katmak suretiyle fetihlerde bile bulunmustu. Dnemin olaylarina baktigimiz zaman bu olaylarin sebep olduklari degisik karekterdeki izgilerle karsilasiriz. Nitekim Batida Fransa Krali VIII. Charles'in, Cem Sultan'i bir koz gibi kullanarak Osmanli Devleti'ni paralayip dagitmak, bu suretle de Bizans'i yeniden kurdurup ihya etme hlyasi ile Kuds' Mslmanlarin elinden alma emeline dayanan gayreti; Doguda ise, Iran Sahi'nin Sligi bir ileri karakol olarak vazifelendirip Osmanli lkesini istila tasavvuru; Gneyde Memlk Devleti ile Dlkadirogullarinin Osmanlilar aleyhindeki msterek faaliyetleri; Ite ise Sah -Kulu isyani gibi genis lde yari siyas, yari ictima hurc olarak gze arpar. Btn bu hareketlerin seyir ve neticesi stnde duruldugu zaman, Byezid devrine menfi bir not verilemez. Zira bu dnemde Osmanli cografyasi Dra, Hersek, Karadag, Kili, Akkirman, Inebahti, Mora, Modon gibi sehir ve kaleleri kazanmis, Macarlara karsi Belgrad seferi ailmis, Osmanli Trk akincilari, Transilvanya, Karinyola, Karintiya ve Polonya'ya akinlarda bulunmuslardir. Bu arada Midilli'ye hcum eden kuvvetli bir Fransiz donanmasinin hcumu pskrtlerek, Venedik ve Fransiz svalyeleri bozguna ugratilmislardir. Burak Reis'in sehdetiyle sonulanan Osmanli Venedik deniz muharebesi, Endls'te son Mslman Devleti olan Girnata Sultanligi'nin Byezid'e mracaati ve Kemal Reis'in komutasinda giden Osmanli donanmasinin Ispanya sahillerinden Mslmanlari alip Afrika kitasina geirmesi de Trk denizcilik tarihinde parlak bir sayfa amisti.

Kaynaklarin verdigi bilgiye gre, Osmanli Rus mnasebetlerinin baslangi tarihi de Ikinci Byezid dnemine rastlamaktadir. Devletin nfuz ve itibari yle bir mertebeye ulasmistir ki, Kirim Hani Mengli Giray'in tavassutu ile Moskova Prensligi'nin gnderdigi eli, protokoldan anlmayan, yol yordam bilmez bir adam oldugu iin geri gnderilmis, bir mddet sonra gelen ikinci eli ise, Rus tacirlerine ticaret msaadesi almisti. Hammer ( IV, 34 ) 'de bu konuya temas edilir. Ona gre Kirim Hani Mengli Giray araciligi ile yapilan grsmelerden sonra ar III. Ivan, 3l Agustos l492'de Byezid'e bir mektup yazarak Azak ve Kefe pasalarinin, Rus tccarlarina zorluk ikarmalarindan yakinmistir. Ticaret serbestilgi saglamak amaciyla l495'te bir Rus elisi daha Istanbul'a gelmis, bunu da l499'da yeni bir elilik heyeti takip etmisti.

SAH - KULU ISYANI


Sultan Ikinci Byezid dneminin nemli ve devleti sarsan olaylarindan biri de Teke Sancagi'nda patlak verip Ktahya'ya kadar yayilan Sah- Kulu vak'asidir. Bu olay, siyas oldugu kadar, i inzibat ve asayisi ilgilendiren tipik bir eskiyalik hareketidir. Smiha Ayverdi, bu ve benzer sakavet (eskiyalik) rneklerini degerlendirdigi ifadesinde gzel ve yerinde noktalara parmak basarak syle der: "Seluklular devrinin Baba isyani, elebi Mehmed devrinin Seyh Bedreddin isyani, nihayet Sah Kulu vak'asi, hatta daha ilerde patlayacak olan Celal hareketleri, Sia menseli muayyen bir mikrobun, huruc iin ictima aksakliklardan faydalanma zemini bulmasi kadar, diger bir yzyle de di sekavet hareketi olarak grlebilir. Baba isyanlari, Seluklularin ictima buhran ve siyas tazyikler ortasinda kalan halkin, bir lm kalim kaygisina dstg devirlere rastlamis, Seyh Bedreddin'in hurucu da yine mes'um Timur macerasinin, devlet ve cemiyet mekanizmasini alt st ettigi devrin mahsl olmustu. Dikkat edilecek olursa, bu bas kaldirma vak'alari, Snnler arasinda degil, daima Si - Btin topluluklar iinde inkisaf zemini bulmustur. Bu Sia menseli ve grnste bir mezhep ve akide mcadelesi damgasini tasiyan hurclarin asil gayesi, komsu Iran'dan gelen siyas tertiplerle, topluluklarin arasina ayirici ve yikici bozgunlar sokmakti. Dikkat edilecek olursa bir Mehdlik motifi etrafinda hareketlenen bu isyanlar, derhal renk degistirerek, bir iktidar davasina evrilmis, tenkil kuvvetlerine galebe alan bu sakilerden bir kisminin, namlarina hutbe okuttuklari, dirlik ve mesned dagittiklari dahi grlmstr." Anadolu'da meydana gelen dzensizlik, Sah Ismail taraftarlarinin serbeste teskilt kurmalarina ve propaganda yapmalarina imkn vermisti. Sah - Kulu

( Osmanli tabiri ile Seytan-Kulu), adi ile anilan Kizilbas Seyhi, Hasan Halife'nin ogludur. Babasi desturunu , Sah Ismail'in babasi Seyh Haydar'dan almisti. Uzun yillar hizmetinde bulunmus, daha sonra Antalya civarinda Yalinlu ky yakininda bir magaraya yerleserek gizli ve sirlarla dolu bir hayat yasamaya baslamisti. "Hasan Halife lnce, onun postuna oglu Sah - Kulu geti. Toroslar blgesi, teden beri Iran ve Horasan'dan gelen gmenlerin yasadigi belli basli yerlerdendi. Bu gmenler, yasayislarina uygun tarikatlara mensubtular. Aralarinda Alev, Tahtaci ve Kizilbaslar oktu. Hasan Halife ve oglu Sah Kulu, bunlari kisa zamanda saflari arasina aldilar. Hkmetten memnun olmayan kyller, asiretler ve iftlikleri ellerinden alinan timar erleri ile sipailer, Sah - Kulu ve babasindan destur alarak Kizilbas'ligin en sadik bendesi oldular. Bilhassa Sehzde Korkud'un Misir'a gidisinden faydalanan Sah - Kulu, faaliyetlerini artirdi. Taraftarlari, Sah - Kulu'nun, Allah, Peygamber ve Mehdi oldugunu iddia ediyorlar, memleketin, dstg felaketten ancak onun sayesinde kurtulacagini ileri sryorlardi. Sah - Kulu, zaman zaman Kapulu Kaya'da Dseme Derbendi'nde toplanti ve yinler yapiyor, Anadolu'yu Iran'la birlestirmek iin btn gayretini sarfediyordu. Garip hayati ve labirente benzeyen meskeni, onu, halk arasinda tanrilastirmis idi. Sah - Kulu isyani, sanildigi kadar basit ve gelisigzel tertiplenmis bir hareket degildir. Sah Kulu, isyanindan nce ve sonra, devlet dahilindeki btn taraftarlarina mektuplar yazmis ve casuslar gndermisti. Bu mektuplarda, hazirlanmalarini emretmisti. Bu suretle Sah - Kulu hareketi planli tertiplenmis, Anadolu'yu Kizilbas yapmak iin esasli surette hazirlanmistir. Si - Btin karekterli bir hareket olan Sah Ismail'in faaliyetleri, Osmanli Devleti iin byk bir tehlikeye isaret ediyordu. Devletin varligina kast eden Sah Ismail'in faaliyetleri, daha nceki iki faaliyetle benzer zellikleri tasimasindan dolayi Uzunarsili tarafindan su ifadelerle degerlendirilir: " Osmanli Devleti'nin Anadolu'da genislemesi, kendisini muhtelif tarihlerde byk tehlike ile karsilastirmisti: l.Timur, 2. Uzun Hasan ve 3. Sah Ismail. Belli bir mezhebin inan sistemi (akidesi) zerine kurulan Safev Devleti'nin kurucusu Sah Ismail tehlikesi, sinsi bir sekilde lkeye sokularak gelmekte idi. Gerekten Sah Ismail, Iran, Azerbaycan ve Irak'i aldiktan sonra bir hayli cretlenmis grnmektedir. Bu dnemde Osmanli lkesinde ona bagli epey taraftari vardi. Sah Ismail, meydana getirdigi askerlerine kirmizi uhadan taclar giydirdiginden dolayi taraftarlarina "Surhser" yani "Kizilbas" denilmis ve bu isim genellik kazanmistir. Sah Ismail, Anadolu'daki Alevleri iyiden iyiye kendine baglamak iin buraya (Anadolu'ya) kendi adamlarini gnderip propaganda yaptiriyor ve el altindan Osmanlilar aleyhine genis bir isyan hazirliyordu. Bu gizli faaliyet, Anadolu'da Osmanli idaresindeki Kizilbaslari, alttan alta ayaklanmaya hazirliyordu. Bunun iin Anadolu'ya, halife ismi

verilen bir takim alevler gnderiliyordu. Byezid'in, Arnavutluk Seferi'nden dns esnasinda Isik adinda bir Kizilbasin, kendisine suikast yapmak zere iken ldrlmesi, Sah Ismail taraftarligi faaliyetinin ne kadar genisledigini gsterir. Byezid, bunlarin Anadolu'daki faaliyetlerine son vermek iin, Iran'a gitmelerine msaade etmedigi gibi yakaladiklarini da Rumeli'ye srmst. Sah Ismail'in, lkedeki tahriklerini ve takip ettigi siyaset ile maksadini iyi anlayan Trabzon Valisi Sehzde Selim, ona ilk silleyi vurmustu. Anadolu'dan, kendisi ile grsmek iin gelen ziyaretilerin men edilmesi, Sah Ismail'i hem taraftarlari ile grsmekten, hem de "nezir" denilen nemli bir gelir kaynagindan mahrum etmisti. Sah Ismail, bu yasagin kaldirilmasi iin Osmanli hkmdari nezdinde tesebbste bulunduysa da bu arzusu kabul edilmedi. Hem yerli hem de yabanci kaynaklara dayanarak Tekeogullari ve Sah-Kulu baba Tekeli Isyani haklarinda makaleler yazan Sehabeddin Tekindag, bu konuda daha detayli bilgi vermektedir. Onun, bu makalelerinde Osmanli Devleti'ne karsi olan isyani aiklayan ve ortaya koyan blmlerini kisaca vermek istiyoruz. Bylece, Sultan Byezid dneminin, grnste din karekterli olan bu isyani hakkinda bilgi saibi olmaya alisacagiz. "Sah Ismail'in, Akkoyunlulari bertaraf edip Safev Devleti'nin temellerini atmasindan sonra, daha nce oldugu gibi bu sefer de On iki Imam'a mtemayil taraftarlar, kisim kisim Iran'a g etmekle yeni kurulan Si Devletin kudretini artirmaya baslamislardi. Bilhassa on iki dilimli kizil ta veya klah (= Tc-i Hayder ) in kabulnden sonra Kirsehir, Tokat, Amasya, Yozgat ve orum evresinde Safev (Si)lere taraftar olanlar, Hata mahlasiyla siirler yazan Sah Ismail'e byk bir baglilik gstererek onu bir kurtarici olarak kabul etmislerdir. Nitekim Egriboz'lu Yemin gibi sairler, Safevleri mdafaa ettikleri gibi, Sah Ismail, sonra da Sah Tahmasb ile siki mnasebetleri bilinen Hoy'lu Pir Sultan Abdal, Osmanli Trklerine karsi mezhebinin zaferini ve sahinin galebesini temenni eden nefesler kaleme almistir. Bu nefeslerde Snnlere karsi byk bir kin gze arpmaktadir: Lnet olsun sana Ey Yezid Pelid Kizilbas mi dersin syle bakalim Biz ol asiklariz ezel gnnden Rafiz mi dersin syle bakalim. Ey Yezid, geersen Sahin eline Zlfikarin alar senin beline

Edeple girdik biz kirklar yoluna Kizilbas mi dersin syle bakalim. Yuf etti erenler e mnkir size Iftira ettiniz sizler de bize Muhammed sizleri tas ile eze Rafiz mi dersin syle bakalim Pir Sultan'im eder lnet Yezid'e Mfteri yalanci Yezidler sizi Iste Er meydani ik meydan yze Rafiz mi dersin syle bakalim. Sah Ismail'e gsterilen bu baglilik, Osmanli Devleti tarafindan daima dikkatle takip edilmis ve Iran'dan gelen Kizilbaslar ile onlara yardim eden Anadolu'daki taraftarlari cezalandirilmistir. Bu arada Sah Ismail, bazi diplomatik tesebbslerle taraftarlarinin takipten kurtulup rahata Iran'a gelmelerini saglamak istemis ve bu maksatla II. Byezid'e mracaat etmisti. Iste bu Teke -eli (sonradan: Tekeli) sipahleri, l500 de, Byezid II. devrinde Sah Ismail'in mridleri olarak Erdebil'i ziyarete gitmislerdir ki, bunlarin gidip dnmediklerini, bu yzden sipah sinifinin gnden gne azalmakta oldugunu gren Byezid, bir tedbir olmak zere Iran'a gideceklere geri dnmek sartiyle izin verilebilecegini aiklamis ve bundan sonra Sf (Sah Ismail) nmina kimsenin hududdan geirilmemesi iin siddetli emirler vermistir. Yine bu Tekeli sipahleri, l5l0'da bazi fena niyetli kimseler yznden timarlarinin (dirlik) ellerinden alinip, layik olmayanlara devredilmesi sebebiyle eski imtiyazlarini kaybetmeleri yznden, devlete isyan ile Sah Ismail'e meyl etmislerdir. Bu yzden, Sah Ismail'in halifesi Karabiyik oglu Sah -Kulu Baba Tekeli (Osmanli tarihlerinde Seytan-Kulu) ile birlesmisler ve ikan isyanin byk bir sr'atle genisleyip btn Anadolu'yu tehdid etmesinde de mhim bir rol oynamislardir. Sah - Kulu Baba Tekeli, II. Byezid'in yasliligi, yumusakligi ve sehzdeler arasindaki anlasmazliklari firsat bilerek artik harekete geme zamaninin geldigine karar verir. Bu sebeple o, devletin her tarafina dagalmis olan taraftarlarini ogaltmak iin babasinin lmnden sonra memleketin hli (bos ) olup firsatin kendisinde oldugunu ileri srerek bilhassa maiyetindeki sipahilerden akir-oglanlari,

Kizil-oglu, Gle-oglu, Dede-Alisi ve Hizir, Kapulu-Kaya'daki Dseme Derbendi'nde devlet aleyhine gizli toplantilar tertip etmis ve mridlerinden Safer'i Siroz'a, Imam oglu'nu Selanik'e, Taceddin'i Zagra yenicesi'ne ve Pir Ahmed'i Filibe'ye gndermek suretiyle genis bir propaganda faaliyetine girisir. Bu arada, Sah-Kulu'nun Dseme Derbendi'nde yaptigi ayinleri ve giristigi propaganda faaliyetlerini dikkatle takip eden Antalya Kadisi, sehrin Subasisi'ni gndererek, bu toplantilari bastirdi ise de Sah Kulu kaip kurtulmayi basarir. Onun bu kurtulusu, mridleri tarafindan baska bir propaganda vasitasi yapilarak bir mnada ilahlastirilmasina sebep olmustur. Nitekim, Antalya Kadisi'nin Sehzde Korkut'a gnderdigi 9l6 Zilhicce (l5l0 Nisan) tarihli belgeden, mridlerinin onun hakkinda: "Allah budur, Peygamber budur, sr-i hesab bunun nnde olsa gerektir, buna itaat etmeyen imansiz gider"dedikleri anlasilmaktadir. Anadolu'nun maruz kaldigi en byk tehlike, sehzdelerin birbirleri ile ugrasmaya basladiklari bir sirada, Antalya'dan Manisa'ya gitmekte olan Sehzde Korkud elebi'nin adamlarina saldirip, Antalya'dan zerine gnderilen kuvvetleri de maglub eden Sah - Kulu Baba Tekeli, Teke-eli'nin sehir,kasaba, karye (ky), dag, yayla ve obalarinda bulunan Si ve Alevlige mtemayil btn Trkmenleri etrafina toplamis, timarlari ellerinden alinmis kizgin sipahlerin de yardimlari ile Teke-eli'nin kendine tabi olmayan btn ky ve kentlerini yagma edip halkini da ldrtmstr. Kaynak ve vesikalardan anlasildigina gre, Istanoz (Korkuteli) kasabasini tahrib edip, Elmali'nin mescid ve zviyelerini yikan Sah - Kulu Baba Tekeli, eline geirdigi Kur'an'lari da atese atip mahvetmistir. Bundan sonra Glhisar'i alarak her tarafi yakip yikmaga eline geen canlilari ise insan ve hayvan ayirmaksizin, acimadan ldrtmeye baslamistir. Onun bu vahsice hareketleri, Sehzde Osman'in Divn'a gnderdigi arza (rapor)da oldugu gibi, Sehzde Korkud elebi tarafindan daha sonra Istanbul'a sevk edilen Sf'nin ikrarlarindan da btn iplakligi ile ortaya ikmistir. (TSMA.Nr.5053). Bundan sonra Baba Ishak-i Horasan gibi, kendisinin Mehd oldugunu iddia edip Burdur'a kadar gelen Sah - Kulu Baba Tekeli'nin etrafina 20.000 kisi toplanmistir ki, bunlarin ekserisini, oluk-ocuk, mal ve hayvanlari ile gelen Tekeli Trkmenleri teskil ediyordu. Yine vesikalardan anlasildigina gre, Teke - eli'nde Sah adina bir Trkmen devleti kurmak isteyen Sah - Kulu Baba Tekeli, bundan sonra Keiborlu, Sandikli, Kiisianlu, Ulusianlu'yu geip Altuntas'i yaktiktan sonra "dagdan bosanmis hanazir-i tir horde gibi deprenb" Ktahya nne geldi.Tekeli sipahlerin tesvikleri ile Ktahya kalesini muhasara ve zaptetmis, Anadolu Beylerbeyi olan Karagz Pasa'yi kaziga vurdurmakla yetinmemis, demire sarilan etlerini de ocakta pisirmistir. Bundan sonra Ktahya Hisarini zapt eden Sah-Kulu'nun askerleri, sehri atese verirler. Adamlari ile msavereden sonra Alasehir Ovasi'nda Sehzde Korkud tarafindan zerine gnderilen Hasan Aga ile maiyetini maglub eden Sah -Kulu'nun bu basarisi, btn Anadolu'ya dehset samaya yetmisti. Onun, Bursa'ya dogru harekete gemesi zerine, Sadrazam Hadim Ali Pasa, Rumeli'den Anadolu'ya geer. Bunun zerine Sah - Kulu, Teke-eli'ni Karaman'a baglayan Kizilkaya

Bogazi'na ekilmek zorunda kalir. Bunun zerine Sadrazam ile Amasya valisi Sehzde Ahmed, Kizilkaya Bogazi'ni 38 gn muhasara ettilerse de Sah - Kulu Baba Tekeli, nce Incirli Derbendi'nden, sonra da Dseme Derbendi'nden kayalar arasindan kendine bir yol aarak Beysehir nlerine gelmeye muvaffak olur. Daha sonra Kayseri yolu zerinden Sivas yakinindaki Gedik Hani mevkiine gelen Sah - Kulu Baba Tekeli zerine az bir kuvvetle yryen Hadim Ali Pasa, Tekeli Trkmenlerinin siddetli mukavemeti ile karsilasmis, girisilen savas sonunda Sah - Kulu ve Hadim Ali Pasa okla vurulmuslardir. Bu savastan sonra sr'atle Iran'a dogru ekilen Tekeli sipahleri ve Trkmenler, Erzincan'da hacca giden bir Iran kervanina saldirdiklari iin Sah Ismail'in hakaretlerine maruz kalmislardir. Anadolu'da 50.000 kisinin lmne sebep olan bu isyan..." diye verdigi bilgi, bizim burada nakl ettigimizden daha uzun olmakla birlikte, bu kadari ile yetinmek istedik. Zira bu kadari bile o dnemde, lkede estirilen Silik havasi ve propagandanin sebep oldugu olalar hakkinda bir fikir vermektedir. Ikinci Byezid, hkmdar oluncaya kadar mrn, silahtan ok ilim ve ilm eserleri mtalaa etmekle geirmisti. Amasya valiligi esnasinda sknet iinde yasamisti. Karekter bakimindan yumusak ve rahata meyilli idi. Siirden hoslanir, dnya olaylarini hayret aynasindan temasayi severdi. O, mecbur kalmadika savasmayi istemezdi. Onun, Amasya valiligi dnemindeki hal ve hareketi ile hkmdarligi dnemindeki hal ve hareketi birbirinden ok farklidir. Vali olarak bulundugu Amasya, Seluklular devrinden beri Anadolu'nun mamur bir sehri, yksek lim ve sairleri ile bir fikir merkezi oldugundan, Byezid burada hem ilim muhitinde, hem de eglence lemleri iinde yasamisti. Bu bakimdan, babasi Ftih Sultan Mehmed tarafindan azarlanmis, kendisini sefahata alistiran Meyyedzde Abdurrahman Efendi'nin ldrlmesi bile emrolunmustu. Fakat Byezid, daha nce bu emirden haberdar olunca yol harligi vererek Abdurrahman Efendi'yi kairabilmisti. Bundan sonra babasina yazdigi arizada zayiflamak iin aldigi bazi "mferrihat" tan vaz getigini bildirerek af edilip bagislanmasini dilemistir. Bylece o, sismanligini gidermek iin byle bir yola bas vurdugunu bildirerek aleyhindeki cereyani durdurmustur. Byezid, Osmanli hkmdarlarinin lim ve sairlerindendir. Siirde "Adl" mahlasini kullanirdi. Yaratilis itibari ile huzur ve skneti severdi. Bu haslet, onun mcadeleden uzak durmasina sebep olmustu. Nitekim, o, kendisine karsi tahti ele geirme davasi ile silaha sarilmis olan kardesi Cem Sultan'a galip gelince, o dnemde Memlk Devleti'nin bir vilayeti olan Kuds'te yasamasi sartiyla ona baris teklifinde bulunmus ve kendisine byk rakamlarla ifade edilebilecek miktarda para yardiminda bulunacagini va'd etmisti. Fakat sonralari, yedi Hiristiyan devletin, Osmanlilar aleyhine bir araya gelip kendisine karsi yapacaklari bir savasta, onu bayrak yapmak istemeleri ve kendisinin basi zerinde srekli bir tehdid gibi tutmak amaci ile

hareket etmeleri zerine Byezid, kardesinin uyusmaz bir dsmani olmustu. Zira o, (Cem Sultan) bahane edilerek Osmanli Devleti yok edilmek isteniyordu. Sultan Byezid'in karekterini ortaya koyan belgelerden biri de l496 senesinde Osmanli lkesine gelen Venedik elisi Sagadino'nun senatoya verdigi rapordur. O, raporunda Byezid'in 56 yasinda, simasinin esmere yakin bir sarilikta oldugunu, uyku, skt ve rahati seven. iyi yeyip ien, zevkine dskn ve harpten kainan bir hkmdar oldugunu belirtir. Keza l503 senesinde Andrea Gritti'nin tasviri daha da dikkat ekicidir. O, Byezid'i syle tasvir eder: "Etli ve dolgun ehresinde hi te zlim ve korkun bir insan belirtileri yoktur. Boyu, ortadan uzun, zihnen mesgul oldugunu belirten karayagiz ehreli ve fitratan magmum ve mahzundur. Az yemek yer, hi sarap kullanmaz, O, makina san'atlarini ok sever, iyi kesilmis kirmizi akiklerden, islenmis gmsten, gzel yapilmis esyadan ok hoslanir. Ata binmekten hoslanir, fakat buna simdi nikris hastaligi manidir. Kimse ondan daha iyi ok kuramaz. Daima ibadet ile mesgul olur, cmiye ok gider, sadaka dagitir, felsefede behre ve malumati olmakla gnr ise de en ok vkif oldugu ilim, ilahiyt ve hey'et ( astroloji)dir." Sonu olarak Sultan Byezid hakkinda sunlari sylemek mmkndr: O, ortadan biraz uzunboylu, yagiz ehreli, ela gzl, genis ggsl bir kimsedir. Yumusak bir yaratilisa sahipti. Genliginde serbest bir hayat srdrdg halde padisahliginda ibdet ve hayir islerine ynelmisti. Bu sebeple de Byezid-i Vel diye anilir olmustu.Mecbur olmadika savastan uzak kalmaya dikkat etmis, "nizm-i memleket" iin Istanbul'dan ayrilmamayi tercih etmisti.

BYEZID DNEMINDE ILIM, ULEMA VE IMAR FAALIYETLERI


Sultan Byezid, sehzdeliginden beri etrafina nl bilginleri toplayip kendisini yetistirmeye gayret etmisti. Ayni zamanda sair olan ve siirlerinde Adl mahlasini kullandigini daha nce grdgmz Byezid'in bu siirlerinin byk bir kismini (l25 kadar) gazellerin meydana getirdigi kk hacimli divani Istanbul'da l308'de basilmistir. O, hat san'atinda da olduka yetenekliydi. Uygur yazisini okumayi grendigi ve biraz da Italyanca bildigi belirtilir. II. Byezid, babasi Ftih Sultan Mehmed'den sonra btn Osmanogullari'nin en bilgini olarak kabul edilmektedir. O, mkemmel bir tahsil grmst. Trke, Farsa ve Arapa'yi edebiyatlari ile grenmis, Islm ilimler, felsefe, matematik ve msiki tahsil etmisti. Trke'nin agatay

lehesi ile Uygur alfabesini grenmisti. Bestekr, hattat ve sairdi. Besteledigi eserlerden yalniz bazilarinin notasi zamanimiza kadar gelebilmistir. Bilginler ve sanatkrlar iin ayrilmis zel bir btesi vardi. Kendisine takdim edilen eserlerden degerli bulduklarini tesvik ederdi. Merhametli, vefakr ve kadirsinasti. Bu meziyetlerinden dolayi lm, Islm leminde byk bir teessrle karsilandi. Dnyanin en byk devletinin faziletli hkmdari olarak, hayatinda byk hrmet grmstr. lm haberi alindigi zaman Kahire'de basta Sultan Kansu Gavri oldugu halde btn halk, onun giyabinda cenaze namazi kildi. Din emirlere bagli bir hkmdardi. Bunun iin o, ilim ve ilim adamlarini seviyor, ilm gelismeye vesile olabilecek btn arelere basvuruyordu. Bu sebeple o, din ve ilm kurumlarin meydana gelmesi iin alisiyordu. Onun bu sekildeki alismasi, dneminin ileri gelen devlet adamlari ile zenginler iin de itici bir g oluyordu. Nitekim, padisahin bu uygulamasini rnek alan birok vezir, imret ve bunlara gerekli olan tahsisatlari temin ediyorlardi. Bu bakimdan Ali ve Mustafa Pasa'larin isimleri zikredilmeye deger. Daha nce de temas edildigi gibi ibdetle oka mesgul oldugundan olsa gerek ki bu sebepten kendisine "Sofu" deniyordu. Saltanati mddetince ilim adamlarini, sair ve sanatkrlari himaye etmisti. O, bu himayenin karsiligini da nmina yazilan birok eserle almisti. Kendisine takdim edilen eserleri okumak onun en byk zelligi idi. Amasya'da maiyyetinde bulunan Meyyedzde Abdurrahman Efendi'nin tavsiyesi ile Ibn Kemal diye shret bulan Ahmed Semseddin'e meshur tarihini yazdirmistir. Daha nce Akkoyunlularin hizmetinde bulunan ve Safevlerin galebesi zerine, Osmanliara iltica etmis olan Idris-i Bitlis'yi de himaye ederek ona meshur "Hest Behist" isimli tarihini kaleme aldirmisti. Saltanati mddetince ilim ve ilim adamlarini himaye eden II. Byezid'in hattatlikta da mahir oldugu bilinmektedir. Nitekim, Amasya'daki valiligi sirasinda, Seyh Hamdullah'tan hat dersleri almisti. Seyh Hamdullah ile aralarinda siki bir mnasebet bulunan II. Byezid, Seyh'in mnev dnyasinda kendini bulurken, ayni zamanda dizinin dibinde hokkasini tutarak yazi mesketmistir. Bylece Sultan II. Byezid'in tesvik ve himayesiyle Amasya'da Seyh'in etrafinda bir hat mektebi (ekol) dogmustu. Ikinci Byezid, saltanata geince Seyh, Istanbul'a davet edilerek , saray-i hmayun'a hat hocasi olarak tayin edilir. Seyh Hamdullah hakkinda ciddi arastirmalarda bulunan ve onun eserlerini arastiran Muhittin Serin, Seyh Hamdullah ile II. Byezid arasindaki hocalik talebelik mnasebetlerini su ifadelerle dile getirir: " II. Byezid, Seyh Hamdullah'i kendisine hat hocasi tyin etmis, mesk almis ve mezun olmustur. Bir zaman sonra Osmanli tahtinin sahibi olacak Byezid-i Veli'nin, i bnyesinin tesekkl, zararli duygulardan arinarak sahsiyetini bulmasi, Seyh ile Sultan arasindaki bu

muhabbet ve teslimiyetin mahsldr. Seyh'e ekseriya "Biraderim" diye hitab eden Byezid-i Veli, yazi yazarken hokkasini tutar, arkasini yastiklarla besleyip rahatini temin ederdi. Annesine dahi selam gnderip duasini ister, hrmet ve muhabbet gsterirdi. Hatta sik sik beraber srek avina da ikarlardi. Bu suretle aralarinda bir manev rbita ve dostluk meydana gelmisti. Byezid'in saltanat tahtina clsundan kisa bir mddet sonra Seyh Hamdullah davet edilmis, o da ailesi ve damadi ile birlikte Istanbul'a gelmisti. Seyh Hamdullah, saraya ktip ve saray hddamina muallim tayin edilir. Kendisine, gnlk 30 akaya ilaveten skdar'da iki kyn btn gelirleri arpalik olarak verilir. Ayrica, bir kyn gelirleri de mhrezenlerine tahsis edilir. Surasi bir gerektir ki, onun dneminde ilim ve ilim adamlarina gsterilen himaye, ilmin ilerlemesinde etkili olmustur. zellikle "Fikih" denilen Islm Hukuk ilmi, sr'atle gelismis ve muhterem Islm hukukulari onun devrinde mstesna bir sekilde itibar grmslerdir. Bunlardan Sari Grz (l. 929/l522), Byezid ile Selim arasinda bir anlasma zemini bulmakla grevlendirilmisti. Imam Ali (l. 927/l520) elilikle Misir Sultani Kayitbay katina, daha sonra da Sehzde Korkut'a gnderilmistir. Niksar ve Yusuf Cneyd ( Sadru's-Seria adli esere esitli hasiyeler yazan Tokatli Ahi Yusuf b. Cneyd), cmilerde tesis olunan ktphanelerin idareleri (hfiz-i ktb) ile grevlendirilmislerdi. Fukahadan bir kismi, isgal ettikleri yksek mevkilerde ok zengin olmuslardi. Bunlar da sahip bulunduklari bu servetleri ile zel ktphaneler tesis etmislerdi. II. Byezid dnemi alimlerinden bahseden sik Pasazde, bize su isimleri vermektedir: "Hocazde, Mevlana Alaeddin Arabi, Seyyidzde Seyyid Hamiduddin, Mevlana Kestelli, Hatipzde, Manisazde. Bunlara benzer azizler dahi ok vaki oldu." Siirleri ile shret kazanmis olan Mihr Hatun ile aralarinda temiz ask iliskileri bulunan Meyyed'd-Din, taninmis bilim adamlarindandir. lmnde biraktigi ktphanede yedi bin cild kitap vardi. Byezid devrinde shreti kadar, hayatinin felaketle sonulanmasi bakimindan Sinan Pasa'nin talebelerinden Molla Ltfi'yi de hatirlamak yerinde olacaktir. Hammer'in ifadesiyle " Byezid asrina seref veren altmis fakih arasinda ikisi diger bir sube-i malumatta yksek shret kazanmislardir." Buna gre Ikinci Byezid aginda tipta Hekimsah, ve matematikte Mirim elebi ok byk shret kazanmislardir.Yine bu zamanlarda, Taci Bey'in iki oglu Cafer ve Sa'di'nin eserleri ile Osmanli yazisma (diplomatik, insa, protokol) modelleri iki iyi rnek olarak taninmistir. Osmanli tarihiligi bakimindan nemli bir dnem olan II. Byezid devrindeki Nesr ile Idris-i Bitlis'yi burada kayd etmek gerekir. Bunlar, hkmdarin buyrugu zerine, kurulusundan kendi zamaninin sonlarina kadar devletin tarihini yazmislardi. Nesr, eserini

Osmanlica ve sade bir uslupla yazdigi halde Bitlis'li Idris, Farsa'yi tercih ederek Arap tarihisi Yemn ile Iran tarihisi Vassaf'in agdali ve tumturakli tarzini semistir. Byezid'in, edebiyat sahasinda gsterdigi koruma ve himaye, yabanci lkelere, hatta Horasan ile Iran'in diger vilayetlerine kadar genislemistir. O, byk sair ve mutasavvif Abdurrahman Cmi ile byk bilgin Fakih Devvan'ye her yil para gnderiyordu ki bu, ilki iin bin, ikincisi iin de besyz altin idi. Bu arada Iran Mfts Mevln Seyfeddin Ahmed ile Hadis limi Cemaleddin Ataullah da Pdisah'in ihsanlarindan pay alip faydalaniyorlardi. Bu dnemin en byk seyhi Iskilip'li Yavus'dir. Byezid, Amasya valisi iken, Hac'tan dndg zaman, onun sultanlik tahtina kavusacagini kesfetmis ve bunu Sehzdeye de aiklamisti. Yavus'nin shreti, kendisine "Seyhu's-Seltin" ve "Sultanu'l-Mesayih" gibi nvanlarin verilmesine sebep olmustu. Onun zviyesi, devletin ileri gelen grevlileri ve taninmis bilginlerle dolup tasardi. Byezid, daha birok seyh ve tasavvuf ileri gelenleri ile sohbetlerde bulunacaktir ki, bu da siirlerine mistik bir hava ve renk katmistir. Sultan Byezid, ilme ve zamanindaki teknik gelismelere nem veren bir hkmdardi. limler iin zel btesi bulunan Byezid Han, onlari, eser vermeye tesvik ederdi. Okuluga ok merakli idi. Hi kimsenin, onun kadar gzel ok ve yay yapamadigi rivayet edilir. Bu sanat iin kitap yazdirdigi gibi, kendi elinden ikmis bir yay da Topkapi Sarayi Mzesi'nde teshir edilmektedir. Byezid, ne ilk pdisahlar gibi skf, ne de Ikinci Murad gibi ulema kisvesi giymistir. O, mahrut ve etrafina tlbent sarili bir kavuk semistir ki, sonralari "Mcevveze" ismiyle tesrifat serpusu olarak kullanilmistir. Sicill-i Osman'de onun kiyafeti ile ilgili olarak su bilgi verilmektedir: " Tenhalarda salih insanlarin elbiselerini giyer, disarda da babasinin elbisesini giyerdi." Byezid Han dnemi, i ve dis gailelerin bulundugu bir dnem olmasina ragmen, yine de devlet gelirleri bir hayli artis kayd etmislerdi. Onun dneminde Anadolu'da 24, Rumeli'de 34 sancak vardi. Kendisi sulha meyyal olmakla birlikte gaz ve cihad sevabini kairmak istemedigi iin, bizzat seferlere ikardi. O, denizcilige de ehemmiyet vermis, Ftih devrinde olmayan ve "Gge" denilen, hem krek, hem de yelkenle hareket eden ve manevra kabiliyeti yksek olan gemiler yaptirdigi gibi kalyonlar da insa ettirmisti. Ayrica Venedik gemileri tarzinda kirk kadar top mavnasi da tezgahlatmistir. Onun devrinde donanmadaki degisiklikler sadece bunlardan ibaret degildir. Bilhassa muharebe gemilerini uzun menzilli toplarla techiz ettirip gelistirmistir. Bunda, Trk bahriyesinin en byk stadlarindan biri olan

Kemal Reis'in emegi byktr. O, kara ordusunu da yeni bir nizam ve disiplin altina almistir. Sultan Byezid dnemi, imar faaliyetleri ile de dikkat eken bir devirdir. O, Istanbul'un yedi tepesinin ncsnde bugn kendi adi ile anilan bir cami, imret, kervansaray, mektep ve medrese yaptirmistir. Medresenin mderrisligini, mft, yani seyhlislm olanlara sart kilmistir. Yaptirdigi bu eserlerle bir klliye (kamps) meydana getirmistir. Cmi, 906 Zilhicce'sinin sonunda baslayip 9ll' (Miladi l50l - l505) de bittigine gre (Hadikatu'lCevami' ve mevcud kitbesi), insaat bes sene srmstr. Bununla beraber btn klliyeyi meydana getiren kompleks (kamps), dokuz senede tamamlanmistir. Edirne'de Tunca Nehri kenarinda 889 - 893 (l484 - l488) yillari arasinda, Istanbul'dakine benzeyen bir cmi, medrese, imret, hamam ve mkemmel bir hastahane (drussifa) yaptirmistir ki bu klliye( II. Byezid Klliyesi) Osmanli klliyelerinin en byk ve nemlilerinden biridir. Mimarinin kimligi tartismali olan bu yapi toplulugunun insa sebebi tarih bir olaya baglanir. Buna gre II. Byezid, Tunca Nehri'nin kenarinda yer alan Kili ve Akkirman kalelerinin fethi iin l484 yili baharinda Istanbul'dan hareket etmis, Ordunun, Rumeli'deki nemli durak ve ikmal merkezi olan Edirne'de bir sre konaklamisti. Bu sirada sehir halki Sultan'dan, yoklugundan dolayi byk sikintisi ekilen bir Drussifa (hastahane) yaptirmasini istemis, hayirseverligi ile taninan Pdisah da, halkin bu istegini kirmayarak basta drussifa olmak zere, esitli ihtiyalara cevap verecek yapilardan olusan klliyesine ilk harci bizzat kendisi koymustur. Bylece Tunca Irmagi'nin sag kenarinda Eski ve Orta Imret adiyla taninan mevkiler ile Yeni Saray'in yer aldigi Sarayii semti arasinda, sehir merkezinden nisbeten uzakta ve daha nce iskn grmemis olan, nemli sayilabilecek bir blgede cmi, tabhne, medrese, drussifa, mutfak, firin, depo, yemek salonu, ahir, kpr, ifte hamam, su degirmeni ve dolaplar, tuvaletler, dkknlar ve meskenlerden olusan byk bir klliyenin temeli atilmis olur. Klliyenin kurulusu ile birlikte, yogun iskn grmemis olan blgenin etrafi hareketlenmisti. Bylece klliyenin kurulus amalarindan biri olan mahalle dokusu kendiliginden tesekkl etmis olur. Yeni kurulan bu mahalle de Yeni Imret adiyla taninmaya baslamistir. Insaat iin sarf edilen paranin miktari simdilik tam olarak bilinemezse de bunun kaynaginin fetihlerden (Basarabya) elde edilen ganimetlerden saglandigi bilinmektedir. O, buradaki hayir eserlerine vakiflar tahsis etmek suretiyle faaiyetlerinin devamini saglamistir. Yine onun emri ile Amasya'da bir cmi, bir tekke, bir mektep, bir imret ve bir medrese yaptirilmak suretiyle sehir adeta sslenmistir. Bu medresenin idaresi ile grevlendirilen sahsa da gnde (yevmiye) seksen aka tahsis etmistir. O, btn bu hayir isleri iin genis vakiflar kurmak suretiyle bu eserlerin kiyamete kadar devam etmesini saglamaya alismistir. O, btn bunlarin yaninda Mekke ve Medine fukarasina dagitilmak zere klliyetli miktarda "Srre" gndermisti. O, saraya alinacak i oglanlarina mahrec olmak zere Galatasarayi'ni bina ile orada ilk defa bir mektep atirmistir. Sultan

Byezid'in, imar ve yapi isleri sadece bunlardan ibaret degildir. Babasinin, Seyh Ebu'l-Vefa iin yaptirdigi gibi kendisi de Seyh Semseddin Buhar iin bir tekke ve bir medrese insa ettirmistir. Keza o, Ergene Nehri zerinde bir kpr yaptirmis olan bykbabasina uyarak Osmancik'ta Kizil Irmak zerinde dokuz, Sakarya zerinde ondrt,Gediz zerinde de ondokuz kemerli birer kpr kurdurmak suretiyle ulasim ve yolculugun daha kolay ve rahat yapilmasini saglamaya alismistir. Hicr 9l5 (m. l509) senesinde Istanbul'da meydana gelen ve "Kk Kiyamet" denilen zelzelede (deprem) Istanbul'un birok evi, kale surlari, cmi, medrese vs. gibi binalari yikildigi iin sehir harabe haline gelmisti.Sultan Byezid, hasarlarin tamamen izalesi iin byk gayretler sarfetmistir. Bu esnada padisah, bir mddet, tahtadan yapilmis bir evde oturmaya mecbur olmustu. Istanbul'da ahsab insaatin bu tarihten sonra yayildigi rivayet edilir. Bu byk harabeyi yeniden sehir haline sokmak iin o, 3000 bina ustasi ve dlgerden baska 77 bin isi alistirmak suretiyle kisa bir mddet iinde Istanbul'u deta yeniden insa etmistir. Onun, yapi isleri ile sadakalara verdigi ve kabarik bir yekun tutan paradan baska, (Hoca Saadeddin'in , II, 2l0) ifadesine gre 909 (m. l503) senesinde bu miktar 86.000 akadir. Her yil, fakihlere, mftlere, mderrislere, kadiasker ve seyhlere klliyetli miktarda paraya balig olan hediyeler verdigi de bilinmektedir. Btn bunlar gsteriyor ki, II. Byezid dnemi, ilim, kltr ve hayir messeselerinin insa edildigi, ilm inkisfin yksek bir gelisme gsterdigi ve Islm hukuku denilen fikhin bir bakima tedvin ve terakki ettigi bir devirdir. O dnem, asker bakimdan deniz ve kara kuvvetlerinin emsalsiz bir kudrete ulastigi, insa ve imar islerinin byk bir hiz kazandigi, gzel sanatlarda da byk bir gelismenin kaydedildigi, bir toparlanma ve ilerleme devridir. Onun dneminde tipta bir Hekimsah, matematikte bir Mirim elebi, insa san'atinda (yazi, diplomatik ilmi, protokol) Tci Beyzde Cafer ve Sdi elebiler, tarihilikte bir Idris-i Bitls ve Nesr, hat san'atinda bir Seyh Hamdullah yetismistir. Bizzat kendisi, astronomi ve ser' ilimlere merakli olup bu konularda genis bir bilgiye sahipti. Ilm messeseleri ogaltip ilim adamlarini etrafina toplamisti. Kendi dneminden itibaren Istanbul, Islm leminin ilim merkezi olmus ve bu serefi uzun mddet muhafaza etmistir. Onun, bazi tarihiler tarafindan snk kabul edilen devri, sadece parlak asker zaferler isteyenlerce belki hakli grlebilir. Bununla beraber asker basarilarin saglanmasi ve devaminin, ilm, iktisad ve idar gelismelerin bir sonucu oldugu dikkate alinirsa, Byezid'in vcud verdigi tekmln, oglu ve torunu zamanindaki fetihlerin meydana gelmesinde nemli ve byk bir rol oynadigi gzden kamayacaktir. Bu yzden onun, Yavuz ve Kanun dnemlerinin hazirlayicisi olarak dsnmek mmkndr.

FETIH HAREKETLERI

Ftih'in, son senelerinde baslayan Italya Seferi, Byezid dneminde ayni enerji ve canlilikta devam ettirilemedi. Kardesi Cem Sultan'in Bati'ya ilticasi, II. Byezid'e babasinin arzusunu gereklestirme firsatini vermiyordu. Zira Bati, Cem Sultani Osmanlilarin aleyhine bir koz olarak kullanmaya devam ediyordu. Bu yzden Italya ve daha baska yerlere seferler sonusuz kalmisti denebilir. Bu yzden, Cem'in Bati'da bulundugu bir sirada yapilan asker hareketler, Bogdan Seferi ile Memlk savaslari istisna edilecek olursa, daha ziyade Osmanli akincilarinin Macaristan, Venedik ve Lehistan'a karsi giristikleri mnferid tesebbslerden ibaret kalmisti. Ancak Cem'in lmnden sonra girisilen Mora Seferi, Byezid devrinin baslica olaylarini teskil eder.

BOGDAN SEFERI
Ftih Sultan Mehmed, l476 yilinda Akdere (Valea Alba) denilen mevkide ok zorlu dgsen Bogdanlilari maglub etmek suretiyle Stephan Cel Mare (l457-l504)'nin faaliyetlerini nlemekle kalmamis ayni zamanda Bogdan'in merkezi olan Sueva'yi da yikmisti. Ancak, ekilirken her tarafi tahrip eden Bogdanlilarin bu hareketi zerine kitlik basgstermisti. Is bu kadarla yani sadece kitlikla da bitmiyordu. Zira orduda veba salgini bas gstermisti. Bunun zerine Ftih, tasavvurlarini gereklestiremeden geri dnmek zorunda kalmisti. Bununla beraber, Tuna sancakbeyleri ile Kirimlilarin, Bogdan'a akinlari devam etmis, fakat Bulgaristan'a yapilan tazyik kalkmamisti. Bulgaristan'in, Bogdan tazyikinden kurtulmasini saglamak maksadiyla, nce Polonyalilar, l483'te de Macarlarla bir anlasma imzalayan Byezid, Balkanlar'da durumu emniyet altina almak ister. Zira, Fti'in vefatindan sonra II. Byezid'in Osmanli tahtinda henz mevkiini saglam grmedigi ve kardesi Cem ile mcadelelerini diplomatik saada da olsa devam ettigi devirlerde, Bati devletlerine karsi yumusak bir siyaset takip ettigi bilinmektedir. Bu sebepledir ki, l483 ( h. 888 ) de Morava blgesindeki kaleleri tahkim etmek zere Filibe'ye, oradan Samakov, amurlu ve Sofya'ya gittigi sirada Macar Krali Korvin Mathias ile mtareke akdetmek zere mzakerelere girismis ve bu arzuya o sirada Bohemya'da harp ile mesgul olan Macar Krali'nca da uyularak bes senelik bir mtareke imzalanmisti. Byezid, byle bir ortami meydana getirdikten sonra Stephan zerine yrmeye karar verir. Bu maksatla l Mayis l484'te Edirne'ye gelen Byezid, muhasara toplari ile levazimati Karadeniz yolu ile Tuna zerine gnderdigi gibi, Edirne'deki ikameti esnasinda, Allah'in rizasini kazanmak iin Tunca kenarinda kendi adina izafe edilen cmiin temelini attirdi (23 Mayis l484). Bu arada Tunca zerinde bir medrese, bir imret ve drssifa ile mstemilatindan meydana gelen bir klliyenin insasina baslanmistir. Karadeniz sahilinin drtte ne sahip bulunan Osmanilarin, hem ticaret, hem de yapacaklari seferler iin Polonya yolu zerinde bulunan ve nemli

birer s durumunda olan bazi sahil sehirlerini almalari gerekiyordu. Zira ancak bu sayede Kirim'la irtibat saglanabilirdi. Bu sebeple Bogdan (Moldavia)'in ticaret iskelelerinin alinmasi, ister istemez bu prensligi, Osmanli nfuzu altina sokacakti. Byezid, Edirne'deki imar faaliyetlerini mteakip, 27 Haziran'da Ishakli (Isaki)'yi geer. Bu esnada Eflak Voyvodasi Rahip Vlad Calugarul (l482l495) komutasinda 20 bin kisilik kuvvetiyle orduya iltihak eder. Sultan Byezid, bu kuvvetlerle Kili (Chilia)'ye gelir.Osmanlilar, 6 Temmuz'da Bogdan'in kapisi sayilan Kili kalesini karadan ve denizden kusatmak suretiyle l5 Temmuz'da zaptederler. Hadid, bu kusatmayi su misralarla nakl eder: Seh emr itdi v cem' oldi eriler Karadan gendiderydan gemiler Kesp menzilseh irdi ol diyara eriler yakin irisdi hisara Erisp seh Kili'ye bir seherden Kusatdurdi hisari bahr berrden Fethin ertesi gn kalenin byk kilisesi cmie tahvil edilir. Sultan, burada Cuma namazini eda eder. Byezid, Kili'nin zaptindan sonra Karadeniz kenarinda bulunan Akkerman zerine yrr.Burada iken Mengli Giray komutasindaki 50 bin kisilik Kirim kuvvetleri de Osmanli ordusuna katilir. Osmanli padisahlarinin maiyetinde harbe istirak eden ilk Kirim Hani'nin bu zat oldugu rivayet edilir. Kirim ve Eflaklilar'in iltihaklari ile daha da kuvvetlenen Osmanli ordusu, l6 gnlk bir muhasaradan sonra sulh yoluyla Akkerman'a girer. Burasi, Kili'ye gre daha mstahkem olup her seyi boldu. Kale, karadan genis ve derin bir hendekle evrilmisti. Padisah, Kirim Hani'na sirmali bir kalpak ve degerli hediyeler vererek kendisini taltif eder. Bilindigi gibi Osmanlilar, alinan yeni yerlerin hemen tahririni yapmak suretiyle blgenin ekonomik, sosyal ve din durumlarina uygun olarak hareket ederlerdi. Bu sebeple, Kili ile Akkerman kalelerinin civarindaki yerler, Bogdan Beyligi'nden ayrilarak Osmanli Trk hkimiyeti altina girdikleri gibi Akkerman halki, istedigi yere gidebilme bakimindan serbest birakildi. Akkerman halkindan bir kismi da Marmara kiyisindaki Eski Biga'ya naklolundu. Bu arada halkin bir kisminin iskan edilmek zere Istanbul'a gnderildigine dair rivayetler de bulunmaktadir.

Bu savaslarda, Osmanlilara yardimci olan Kirim Hani ile Eflak Voyvodasi, harp ganimetlerinden byk paylar aldilar. Sultan Byezid, bu sefer esnasinda almis oldugu ganimet malini Edirne'de baslattirmis oldugu ilm, din ve sosyal messeselerin yapilip tamamlanmasina sarf etti. Bu seferle, Karadeniz, tamamen bir Trk ve Mslman gl haline gelmis bulunuyordu. Bu denizin, Kafkas sahillerindeki ok kk bir blgesinden baska her yeri Osmanli hkimiyetine girmisti. Bu arada, Akkerman'i geri almak maksadiyla birka defa harekete geen Stephan'in btn gayretleri bosa gitti. l485'te Lehistan Krali Kazimierz'den yardim istemesi de ona bir fayda saglamadi. Zira onun hareketlerine mukabele etmek zere Bogdan'a giren Rumeli Beylerbeyi Hadim Ali Pasa, pek ok tahribatta bulundugu gibi ertesi sene Silistre komutani Bali Bey de Trut'u geerek birok esir ve ganimetle dnmst. Bunun zerine Osmanli kudretine boyun egmekten baska are bulamayan Stephan, 4.000 altina ikarilan senelik vergiyi demeye razi oldu.

MORA SAVASLARI
Ftih dneminin siyas olaylarindan bahsederken temas edildigi gibi Mora'da, Osmanliarla Venedikliler arasinda uzun mddet etin savaslar olmustu. Cem'in, Avrupa'daki ikameti sirasinda nemsiz hudud olaylari seklinde cereyan eden mnasebetler, adi geen sehzdenin lm ile byk bir gelisme gstermistir. Nitekim, Italya'daki muhalif devletlerin Venedik Cumhuriyeti ile mcadelelerinden istifade eden Sultan II. Byezid, bu devletlerin de tesvikleri zerine Venedik ile olan anlasmayi bozmustu. Gerekten, Venedik ile Fransa'nin ittifaklari sonucunda elinden Milan sehri alinmis olan Ludvik Sfora ile Floransa ve Napoli devletleri, Papa ve Alman Imparatoru'nun muvafkatalariyla Osmanlilari, Venedikliler aleyhine tahrik etmis ve bunda da muvaffak olmuslardi.Geri, Osmanlilarla byk ticar mnasebetleri bulunan Italya'daki kk devletlerin tesviklerinden baska Venedik'e karsi harbin ailmasinin baslica iki sebebi vardi. Bunlardan biri, Venediklilerin, Arnavutluk'ta bulunan Iskender'in oglu Jan Kastriyota'ya yardim etmeleri, digeri de Memlklularla yapilan harpte, Hersekzde komutasinda Iskenderun'a giderken firtinaya yakalanan ve Kibris'a siginmak isteyen Osmanli donanmasinin adaya kabul edilmemesi idi. yle anlasiliyor ki bu dnemde Italya'nin kk devletleri, Osmanli dostlugunu kazanmak iin byk aba gsteriyorlardi. Hammer'in ifadesiyle o dnemde Italya'nin alti devleti, Papa, Floransa, Piza, Milan, Napoli ve Venedik, Osmanli padisahinin dostlugunu kazanmak iin birbirleri ile yarisa girmislerdi. Osmanli Divan'i, Venedik'e ilan-i harb etmeden nce Mora'daki Venedik mstemlekeleri zerine yapacagi hareketi kolaylastirmak ve Venediklilerin buraya yardima gelememeleri iin Bosna Beyligi'ne tayin edilen Iskender

Pasa vsitasiyle, Kuzey Venedik arazisine siddetli bir akin yaptirtmisti. Sultan Byezid, Iskender Pasa'nin, Bosna Eyleti'ne getirilmesinden sonra, Mora'nin, henz fethedilmemis kisimlarini elde etmek gayesiyle 3l Mayis l499'da bizzat sefere ikar.

INEBAHTI ( LEPANTO )'NIN FETHI


Mora Yarimadasi'nin byk bir kismi daha nce Osmanlilarin idaresine gemis olmakla birlikte Venedikliler, buranin gney kiyilarinda bulunan Navarin, Moton ( Modon, Muton ) ve Koron gibi limanlarinda hala ynetimi ellerinde bulundurup hkm sryorlardi. Bu arada Kuzey Yunanistan'da bulunan Inebahti (Lepanto)'yi da tasarruflarinda bulunduruyorlardi.Osmanlilar, takip ettikleri siyasetleri geregi, stratejik nemleri de bulunan bu ticaret limanlarini elde etmek zorunda idiler. Sultan II. Byezid, buralarin zapti iin donanma hazirlanmasini emreder. Bu gayenin tahakkuku iin Osmanli tezgahlarinda (tersane) yeni ve byk gemilerin yaptirilmasina baslandi. Bu durumu grenen Venedik, baris iin eli gndermis ise de donanma, Hammer'in ifadesiyle "yirmi byk gemi ve altmis yedi kadirgayi havi ve cem'an yz altmis yelkenden mrekkeb olan Osmanli donanmasi, Mora sahillerinden Moton ve Inebahti taraflarina 28 bin Rumeli ve l8 bin Anadolu askeriyle sekiz bin sipahi ve bir o kadar yenieriden mretteb 63 bin kisilik bir ordu gtrmek zere yelken amisti. II. Byezid, denizden donanmayi gnderdikten sonra kendisi de 20 Sevval 904 (Haziran l499)'da Istanbul'dan Edirne'ye, oradan da Mora'ya dogru hareket eder. Rumeli Beylerbeyi olan Koca Mustafa Pasa'yi kara tarafindan Inebahti'nin kusatilmasi ile grevlendirir. Ama Osmanli donanmasi, firtina yznden ay kadar denizde alkalanip duracak ve bu yzden nemli bir gelismesaglayamayacaktir. Osmanli donanmasinin firtinaya tutulmasi, Venediklilerin isine yaradi. nk bunlar, deniz tarafindan Inebahti'yi savunmak iin Amiral Antoniyo Grimani komutasinda l50 veya l60 para gemi ile Inebahti limanini kapattilar. Bu sirada Osmanli donanmasi, Navarin limani ile Brodano adasi arasindaki kanala girmis ve dsman tarafindan yolunun kesildigini grmst. Kara ordusu, Inebahti civarina gelip karadan kaleyi kusattigi halde, donanmadan henz bir haber ikmamisti. Sonunda donanma Moton nne geldiyse de Venediklilerin kuvvetli mdafaalari yznden limana giremedi. Donanmadaki asker alik ve susuzluktan dolayi byk sikintilarla karsilasti. Nihayet donanma Hersekzde Ahmed Pasa kuvvetleri ile takviye edildikten sonra Inebahti limanina dogru yol alabildiler.

br taraftan, Lepanto kalesinin komutani olan Zuano Mori, Mustafa Pasa'nin teklifini reddetmisti. Hoca Saadeddin, onun teslimi kabul etmeyisini, Venedik hakiminin, donanmanin gelmedigini, kendilerinin ise dayanabileceklerini, bu yzden de kaleyi teslim etmemesi gerektigine dair haber gnderdigine baglayarak syle der: "Kale komutani olan kfir haber gnderdi ki, padisahimiz olan Venedik hakimi byle haber gndermistir ki, madem ki Mslman gemileri gelmeye ve muhasara-i hisara yol bulmaya, hisari teslimden imtina edesin ki, donanmalarina yol vermemek iin azim (byk) tedarikler grp felek peyker u guh lenger gemiler ihzar idp rehgzerlerine gndermisim. Derya tarafi mesdud (Deniz tarafi kapali) ve kale muhafizinin esbabi n madud iken hisari teslim edersen sonra zrn makbul degildir" Bu esnada Antonio Grimani komutasindaki Venedik donanmasi da Kemal ve Burak Reis komutasindaki Osmanli donanmasinin Korint krfezine dogru ilerleyisini nlemek zere harekete gemisti. Iinde Yenisehir hkimi Kemal Bey'in kara askerinin bulundugu Burak Reis'in gemisi, Prodano adasi (Burak adasi) civarinda Venedik donanmasinin hcumuna ugradi. Burak Reis'in zerine saldiran gemilerin sayisi yirmi civarinda idi. Her birinde biner kisi olan iki byk karaka ile her birisinde beser yz kisi bulunan diger iki karaka, Burak Reis'in gemisinin zerine atilarak Osmanli gemisini ortaya adilar.Burak Reis'in gemisine iki taraftan kancalar atilarak rampa yapilmisti. ok kalabalik olan dsmana her ne pahasina olursa olsun karsi koymak gerekiyordu. Kiyasiya cereyan eden muharebe devam ederken Burak Reis, Trk denizcileri arasinda asirlarca derin bir ihtiramla snini yceltecek kahramanca bir harekette bulunacaktir. O, kendi kuvvetlerinden ok daha kalabalik olan dsman kuvvetlerine karsi sayilarinin azaldigini grnce, kurtulus aresinin kalmadigini anlar ve sogukkanli bir sekilde son areye bas vurur. Burak Reis, birbirlerine siki sikiya engellenmis olan gemileri neft ile tutusturur. Kisa srede yayilan yangin gemiyi birden sararak batmalarina sebep olur. Bu son deniz savasinda basta Burak reis olmak zere 500'e yakin Trk levendi ( denizcisi ) ile Kara Hasan Reis ve Yenisehir Sancakbeyi Kemal Bey sehdet serbetini imislerdi. Gz kamastiran bu kahramanlik rnegi, din ve devlet iin isteyerek kendini feda edis, asirlardan asirlara, nesillerden nesillere nakledildi. Burak Reis, bu hareketiyle Trkleri, Akdeniz hakimiyetine eristiren bir "Burak" oldu. Bu savasta Venedik kaptanlarindan Loredano ile Armeniyo da lmslerdi. Bes yz mevcudlu Burak Reis'in gemisinden, sadece doksan kadar asker kurtulmustu. Trk gemicileri bu muharebenin cereyan ettigi Prodano adasina Burak Reis adasi ismini vererek bu byk Trk denizcisinin adini unutmadilar. Lepanto civarindaki atalca ovasinda bulunan II. Byezid, bu olayi grenir grenmez, 2000 yenieri ile takviye ettigi Anadolu sipahilerini, Hersekzde Ahmed Pasa komutasinda Mora'ya gnderip siki tedbirler alma lzumunu

duydu. Nitekim, Hersekzde'nin, Hulumi'te askerini bindirdigi Osmanli donanmasi, sr'atle ilerleyerek Lepanto Bogazi'na yaklasmisti. 22 gemiden meydana gelmis olan Fransiz donanmasinin yardimiyla bogazin girisini kapamak zere giristigi tesebbste muvaffak olamayan Grimani, rakibi olan Loredano'nun lmnden memnun olmustu. Grimani, fazla bir sey yapamayacagini anlamis olacak ki, Inebahti yolunu Trk donanmasina aik birakarak Korfo'ya ekilir. Bylece, takviye birliklerle desteklenen Trk donanmasi, sahilden kuzeye dogru seyrederek Inebahti krfezine dogru ilerler. Bu deniz savaslainda firtina yznden byk hasara ugrayan, aylarca yiyecek ve iecek sikintisi eken Trk donanmasinin, Venedik donanmasini yenebilecek dereceye gelmis olmasi, artik Osmanli denizcilerinin Akdeniz hkimiyetini ele almaya namzed olduklarini gstermekteydi. Kara ve deniz kuvvetlerinin ortaklasa hareketi zerine sayisiz yarma (hurc) tesebbslerinde bulunmasina ragmen, her seferinde maglub olan kale komutani Zoano Mori, Venedik donanmasinin yardimlarindan da midini kesmis oldugundan, kalenin anahtarlarini Rumeli Beylerbeyi olan Mustafa Pasa'ya gnderir. Bylece Lepanto ( Inebahti) Agustos (26 veya 28) l499'da Osmanlilarin eline gemis olur.

MOTON ( = MODON )'UN FETHI


Inebahti gibi nemli bir limanin elden ikmasi, Venediklileri, nce karsi koyma, sonra da karsilik verme hareketlerine sevketmis ise de kendi zaaflarini bildiklerinden ve ok byk bir masrafa mal olacak uzun harplere tahamml edemeyiceklerini anladiklarindan Osmanlilarla iyi geinmeyi siyasetleri bakimindan daha uygun grmslerdi. Bu sebeple, Osmanlilarla baris yapmak zere Lui Maventi adinda bir eli vsitasiyle Osmanlilara mracaat etmislerdi. Venedik elisi, Venedik tccarlarinin serbest birakilmasini ve Inebahti'nin iade edilmesini istemisti. Sayet Osmanlilar bu maddeleri kabul etmeyecek olurlarsa hi olmazsa baris yenilenmeliydi. Elinin bu teklifine karsilik Sultan Byezid: "Eger benimle baris yapmak istiyorsaniz, Mora'da elinizde bulunan Mudon, Koron ve Napoli (Napoli di Malvazya) sehirlerini teslim ile senede belli miktarda bir vergi vermelisiniz" demisti. Byle bir seyi beklemeyen eli, byle bir anlasma yapma yetkisinin bulunmadigini syleyerek ayrilir. Padisah, kis ortasinda Yakup Pasa'nin donanma ile birlikte hareket ederek Modon'u muhasara etmesini emreder. Kendisi de ilkbaharda Ramazan 905 ( 7 Nisan l500) da Edirne'den hareket eder. Temmuz ayinin yedisinde donanmasinin Moton nne geldigini haber alinca, drt gnde Gney

Mora'ya iner. Aslinda burasi bir aydan beri Rumeli ve Anadolu kuvvetleri tarafindan sarilmisti. Venedik amirali, Trklerin ilk nce Mora'nin gneyindeki Napoli'ye hcum edeceklerini zannederek buraya bir miktar donanma gndermisti. Gerekten Trkler, Venediklileri sasirtmak iin bir miktar kuvvetle karadan buraya taarruza gemislerdi. Bu taarruz, sadece Venediklileri sasirtmak iin yapilmisti. Venedik amiralinin buraya donanma gndermis olmasi, Osmanlilarin bu tesebbslerinde basarili olduklarini gstermektedir. Davut Pasa'nin komutasinda bulunup Inebahti limaninda yatan donanma, 27 Temmuz l500'de bu limandan ikip Navarin limani nnde Venedik donanmasi ile arpisir. Davut Pasa kendi gemisiyle (Bastarda) dsman amiralinin bastardasina rampa ettiyse de baska bir dsman mavnasi da Davut Pasa gemisine rampa ettiginden Kaptan Pasa tehlikeli bir duruma dsmst. Tam bu esnada Pir Reis kendi gemisiyle yetiserek Kaptan Pasa'yi kurtardigi gibi donanmanin bozulup bir felaketin meydana gelmesini de nlemisti. ok saglam ve mstahkem bir kale olan Modon'un halki, kalenin saglamligina ve kara ynn eviren kat derin hendegin yryse engel olacagina gvenerek teslim olmak istemiyordu. Hatta halk, kendilerini kusatan ordunun kusatmayi kaldirip geri dnmek zorunda kalacagini gzlemekte idi. Bu yzden de savunmayi srdryordu. Topulari ise sanatlarinda pek mahir olmuslardi. Nitekim, bir mil mesafede bulunan hedeflere tam isabet ettiriyorlardi. Bu yzden kale bir trl dsmydrdu. Bu gayretlerinin bir sonucu olarak kale, hafta kadar muhasara altinda kaldi. Son gnlerde Venedik Amirali Melchior Trevisano, donanma ile yardima geldiyse de fazla bir sey yapamadi. Trevisano, sehre yardim etmek iin Trk donanmasini yararak ikindi namazi vaktinde drt kadirgayi limana sokmus ise de bunlar, daha nce limana gerilen zincir yznden pek ileriye gidemediler. Kale muhafizlarindan bir kismi, gemilerin zinciri gemesi iin istihkamlarini birakarak yardima geldikleri sirada Sultan Byezid, hcum emri verdiginden Anadolu Beylerbeyi Damad Sinan Pasa kuvvetleri, atiklari gediklerden ieri girerek Modon'u aldiklari gibi limana girmis olan drt Venedik gemisini de yakmislardi. l3-l4 Muharrem 906 (9-l0 Agustos l500)'de gereklesen fetihten sonra sehre giren Sutan Byezid, Hoca Saadeddin ( ll,l02 )'in ifadesine gre fethin besinci gn sehrin en byk kilisesi olan Saint Jean'i cmie tahvil ederek maiyetiyle birlikte burada Cuma namazini kilmistir. Sultan Byezid, duvarlarin yksekligini ve hendeklerin derinligini grnce "Beylerbeyim Sinan Pasa'nin ve yenierilerimin kahramanliklari syesinde bu kaleyi Tanri verdi" der. Hammer'in dedigi gibi bu yksek duvarlardan ilk tirmanan yenieri, devletin en mamur sancaklarindan birine bey olmustu. Kalenin btnyle onarilmasi

ve yanan yapilarin yeniden yaptirilmasi, Anadolu Beylerbeyi olan Sinan Pasa'ya havale edildi. Modon'un, Trkler tarafindan zaptedildigi haberi, Venedik'te byk ve derin bir matemin meydana gelmesine sebep oldu. Iine dslen midsizlik, Doge Augustinos Barbarigo'nun, 7 Eyll tarihi ile Papa ve diger Hiristiyan hkmdarlara gnderdigi yazidan anlasilmaktadir. Venedikliler, tek teselliyi Venedik donanmasinin Modon'u geri alacagi hususunda besledikleri temelsiz mitte buluyorlardi. Venedik senatosu, Modon'dan kurtulan bir kisim halki Kefalonya adasina yerlestirmekle mesgul oluyordu. Bu arada Pdisah, tahkimatina hayran kaldigi sehrin fethini Allah'in kendisine bir ltfu olarak telakki ediyordu. Byezid, Modon'a girdigi sirada sehrin bir kismi muhafizlar tarafindan yakilmisti.

KORON VE NAVARIN'IN FETIHLERI


Biraz nce grldg sekli ile Osmanlilarca Modon kalesinden sonra Koron ve Navarin de feth edilmislerdi. Sinan Pasa, Modon'un tamiri ile ugrasirken, Hadim Ali Pasa kara ordusu ile, Kaptan Davud Pasa da denizden gitmek suretiyle Koron kalesini almakla grevlendirildiler. Hadim Ali Pasa, Koron'a giderken nce Anavarin (Navarin) veya Zensiyo kalesini de aldi. Gerek Koron, gerekse Navarin halki, Modon'un durumunu grendikleri iin harp yapmadan teslim oldu. Solakzde, sehrin teslimi ile ilgili olarak sunlari syler: " Modon kalesi, Osmanli lkesine ilave edildi. Yakininda vaki olan Koron kal'asinin fethine Ali Pasa tayin olunmustu. Deniz tarafindan da Davud pasa'yi gnderdiler. Her iki taraftan zerine varildiginda, Koron kalesi muhafizlari Modon halkinin ahvalinden ibret almakla ailelerini ve ocuklarini Frengistan'a nakil iin izin, mal ve menallerinin korunmasi iin de emn istediler. Bylece kaleyi kendi rizalariyla teslim eylediler. Pasa da istediklerine msaade gsterdi. Osmanli msamahasinin gzel bir rnegi olan bu anlayistan dolayi b uralarda bulunan Latinler sehri terk edip giderken, yerli halk yani Rumlar, "Cizye" denilen basvergisine baglandi. Sultan Byezid, 20 Agustos l500'de Koron'a girip byk kiliseyi camie tahvil ederek orada namaz kildi. O, Modon'da oldugu gibi bin Azeb ve bin besyz yenieriyi kale muhafazasinda birakarak 23 Agustos'ta sehri terk edip Istanbul'a dnerken bu iki sehrin gelirini Mekke ve Medine (Haremeyn)'e vakf eyledi. Inebahti, Mudon ( = Modon ), Koron ve Navarin'in feth edilip Venedikliler'den alinmalari zerine "Fetihnme"ler yazilip etrafa gnderilmisti. Bu fetihnmeler, beylerbeyiler, Mslman ve Hiristiyan devletlere, bu meyanda Macaristan, Lehistan, Fransa ve Ispanya krallarina, Ceneviz Cumhuriyeti ile Rodos Svalyelerine gnderilmislerdi.

DENIZLERDEKI HALI SEFERI


Venedik, Inebahti, Modon, Koron ve Navarin gibi yerlerin ellerinden alinmasinin yaninda, iki sene st ste inen Osmanli darbesine karsi koyamayacagini anlamisti. Bu sebeple Osmanlilara karsi Alman Impraratoru, Papa, Ingiltere, Fransa, Ispanya, Napoli, Lehistan ve Macaristan'dan yardim talebinde bulunur. Bu yardimla Osmanlilar aleyhine bir "Hali Ittifaki" ortaya ikmis oluyordu. Baslangita, menfaatleri geregi Trkleri, Venedikliler aleyhine harekete geiren Papa, bu sefer de agrisi zerine Osmanlilar aleyhine bir ittifak kurmaya alisiyordu. Papa IV. Aleksandr, Venedik'e verdigi cevapta kendilerine yardim gnderecegine degindikten sonra, Trklerin yaptiklarini, kiliselerin ugradigi hakaretleri ve Hiristiyanligin iine dstg tehlikeleri tasvir ederek Hali Birligini saglayacagini aikliyordu. Hammer'in ifadesine gre Papa'nin bu sekildeki davranisi, kutsallik perdesine brnms olan nefret, gnlnde Padisah II. Byezid'e karsi yakip yikmalardan gelen bir zntden ok, Sehzde Cem'in tahsisatini kaybindan dolayi fkelenen Aleksandr Borciya'nin fkesine benziyordu. Sonunda ortak menfaatler, Venedik, Papa ve Macaristan Krali'ni saldirma ve savunma konusunda bir anlasma ile birlesmeye gtrd.Bunun iin Venedik, Papa ve Macaristan arasinda l500 yilinda bir muahede imzalanir. Bu anlasma, Roma'da l50l yilinda Papa Kilisesi'nde Pantekot Yortusu'nun Pazar gnnde ilan olundu. Bu, Hiristiyan devletlerin, Trkiye aleyhindeki ikinci ittifaklaridir. Bu sekildeki taahhtler, Osmanlilara karsi "Hali Savaslari"nin yerini almisti. Buna gre mttefik kuvvetler denizde Osmanlilari mesgul ederken, Macarlar da karadan taarruz edeceklerdi. l500 senesi sonbaharinda Venedik mirali Pisaro, Osmanlilara ait Egine adasini isgal ederken, Ispanya ve Venedik donanmasi da Kefalonya adasini zaptetmislerdi. Bu arada Fransa Krali'nin yegenini komutan olarak tayin ettigi ve l5 bin kisilik asker gc bulunan Fransiz donanmasi da Zanta adasina gelip demirlemisti. Bundan baska, Aragon ve Sicilya Krali'nin donanmasi da Korfo adasina yanasmisti. Amiral Ravestayn komutasindaki donanma ile birlesen Venedik gemilerinin de dahil bulundugu donanmanin mevcudu 200 kadirgadan ibaretti. Iste "Hali Ittifaki"nin meydana getirdigi bu muazzam donanma, Ege Denizi'ne ailarak Midilli adasini kusatma altina almisti. Midilli'nin kusatilma haberi, Istanbul'a ulasir ulasmaz, bir anda byk bir kargasanin yasanmasina sebep oldu. nk buranin dsman eline gemesi, diger adalar halkinin isyanina ve dolayisiyle onlarin da elden ikmasina sebep olabilirdi. Bunun iin adaya byk bir kuvvetin gnderilmesi gerekiyordu. Asker toplanmasi iin memleket iine seksen "Ulak" gnderildigi gibi Pdisah bizzat bu isle mesgul olarak, sehirliden ve

sanat erbabindan adam yazip Hersekzde Ahmed Pasa komutasinda 300 para gemi ile adaya gnderildi. Bu esnada, mttefik donanmasinin bir kismi, Ege sahillerini tahrib ederken Rodos Svalyelerinin reisi emri altindaki donanma da Akdeniz'deki Osmanli adalarini vuruyordu. Geri Istanbul'dan nce, Midilli'nin Halilar tarafindan kusatilma haberi, buraya en yakin olarak Saruhan Sancakbeyi Sehzde Korkut tarafindan duyulur duyulmaz o, Kethdasi komutasinda 800 kisi ile Karesi Sancakbeyi maiyetindeki timarli sipahi kuvvetlerini derhal adanin yardimina gnderir. Ayazmend'e gelen Sehzde'nin kuvvetleri karanlik bir gecede dsman saflarini yararak hisara girerler. Bununla beraber, askerlerden bir kismi, kaleye girmeye muvaffak olduysa da bir kismi giremedi. Bu esnada Sehzde'nin Kethdasi sehid olur. Kaynaklarimiz, burada geen olaylari tafsilatli bir sekilde verirler. Biz de onlarin dil zelliklerine fazla mdahele etmeden, onlarin ifade ettikleri sekilde olanlari nakl etmeye dikkat edecegiz. Ahmed Pasa, Cemaziyelevvel (Aralik l50l)'de Midilli yakinina geldigi zaman kfirler, Midilli Kalesine dogru yryse getiler. Fransa birliklerinin komutani ve Krali'nin yegeni, kaleye girmek iin kosup ne iktigi zaman, Islm gzilerinden bir yigit, bu gvuru ldrp kellesini kuleye dikti. Bunu gren Fransiz askerleri bozulmaya basladilar. Fransiz Amirali, kendisine yardima gelmekte olan Rodos Svalyelerinin 29 paradan mtesekkil donanmasini beklemeden demir alip kaar. Yolda Cerigo adasi civarinda firtinaya tutulan Fransiz donanmasi, tamamen batar. Artik, Venedik askerlerinin yapabilecekleri bir sey kalmamisti. Mttefiklerinin katiklarini grnce onlar da gemilerine binip memleketlerine dogru yol almaya basladilar. Btn abalarina ragmen, Midilli'yi ele geiremeyen Birlesik Hali ordusunun ekilmesi zerine Midilli kalesi, yeniden tamir edilerek muhafaza iin buraya asker konur. Fransiz donanmasi Midilli'den kaarken, Rodos ile Ispanya donanmalari Ege'ye girip anakkale Bogazi'na kadar sokulmuslardi. Amiral Gonzalvo de Cordova'nin komutasindaki Ispanyollar, Kemal Reis'in yaptiklarinin cn almak iin alisiyorlardi. Fakat Fransiz donanmasi ile birlesemedikleri ve tanimadiklari bu yabanci sulardan rkmslerdi. Bu yzden de umduklarini bulamadan ve hi bir sey yapamadan dnp gitmislerdi. Grldg gibi, Venedik, Ispanya, Macaristan, Lehistan, Fransa, Almanya, Rodos ve daha baska devletlerin, daha dogru bir ifadeyle btn bir Avrupa'nin Osmanli'ya karsi g birligi edip birlesmelerine ragmen, birlikte hareket etme imknina kavusturulmadiklari iin bu Hali Seferi'ni kaybetmislerdi. Byle byk bir orduyu tam anlamiyla maglub etmek, II. Byezid dneminin mhim olaylarindan biridir.

Osmanli iktisat tarihiyle ilgili kaynak ve eserlerin belirttiklerine gre "Avriz", "Kreki Bedeli" ve "Azeb" gibi "rf Vergi"lerin ilk defa tarh ( konmasi) edilmesi, Midilli hadisesinden sonra olmustur. II. Byezid dneminin devam eden ve tehlikeli bir hal alan savaslari, klliyetli miktarda askerin beslenmesini ve donanmanin hazirlanmasini gerektiriyordu. Zira harpler, sikintili gnler yasayan hazineyi, daha da zor durumda birakiyorlardi. Iste bu sebeple devlet, bu dnemde ilk olarak "Imdadiye-i Seferiye" adi verilen yukaridaki vergileri koymustu. Venedikliler, btn ittifak faaliyetlerine ragmen, Osmanlilarla basa ikamayacaklarini anlamis olmalilar ki, harpten ekilmek isterler. Bu konuda, arabuluculuk yapmalari iin Fransa Krali XII. Lui veya Lehistan Krali'na vas vururlar. Venediklilerin bu istekleri, Osmanlilar tarafindan da msbet karsilanir. nk bu dnemde dogu hududunda Akkoyunlu Devleti'nin yerine Si Safev Devleti'ni kurmus olan Sah Ismail tehlikesi bas gstermisti. Osmanli Devleti ile Venedikliler arasindaki mzekere esaslarini, harpten nce Istanbul'da Venedik elisi olarak bulunan ve casuslugundan dolayi tevkif edilen Andre Gritti isminde biri idare ediyordu. Mzakereler sonunda l4 Aralik l502 (Receb 908 )'ta Osmanlilarla Venedikliler arasinda 3l maddeden mtesekkil bir anlasma imzalanir. On gn iinde uygulamaya konacak olan bu muahedenin en nemli maddeleri sunlardi: l. Venedik Cumhuriyeti, Inebahti, Modon ve Koron ile oralardaki diger kk kaleleri Osmanlilara terk ettigi gibi Arnavutluk'ta elinden alinan Drac'in zaptini da taniyordu . 2. Venedikliler, Osmanlilardan zaptettikleri adalardan Kefalonya'yi kendilerine alikoyup Santamavra adasini iade ediyorlardi. 3. Osmanlilar tarafindan harp esnasinda msadere edilen ve halka ait olan esya geri verilecekti. Venediklilerin her sene verecekleri on bin duka altinin ve Santamavra'nin zapti esnasinda Venedik Amirali Pesaro'nun eline gemis olan yirmi drt bin dukanin Osmanlilara iadesi gerekiyordu. 20 Agustos l503 ( Rebilahir 909 ) senesinde Osmanlilarla Macarlar arasinda da bir anlasma imzalandi. Macarlar tarafindan gnderilen Barhabas Belabi adindaki eli ile yapilan anlasma yedi yillik olacakti. Buna gre Osmanli Devleti, Macar Krali'ni, Isklovanya, Moravya, Silezya ve Lozasi hkmdari olarak da tanimaktaydi. Buna karsilik Macaristan Krali, Osmanli akincilarinin Kuzey Bosna'da son olarak aldiklari yerlerin Osmanlilarda kalmasini kabul ediyordu. Bu arada Bogdan, Eflak ve Raguza'lilar da anlasmadan istifade edeckelerdi. Buna karsilik bu devlet, hem Osmanlilara hem de Macarlara vergi vereceklerdi. Iki taraf ticaret

serbestisini ve bu mnasebetle tccarlarin birbirlerinin lkelerine gidip gelmelerine msaade edeceklerdi. Macar Krali drt Incil (Matta, Markos, Luka, Yuhanna) zerine, Osmanli Vezir-i A'zami da Kur'an-i Kerim zerine yemin ederek bu muahedenmeyi tasdik etmislerdi. Gerek Venedik, gerekse Macarlarla yapilan anlasmalardan sonra devletin dis gvenligi emniyet altina alinmis oluyordu.

OSMANLI - MEMLKL MNASEBETLERI


Osmanlilar ile Misir, Suriye, Gney Anadolu ve Hicaz'da hakimiyet sren Memlk sultanlari arasindaki mnasebet, ilk zamanlardan yani XIV. asrin ikinci yarisindan itibaren dostane bir sekilde baslamisti. O dnemlerde, kk bir beylik olan Osmanlilarin Rumeli'deki muvafakiyetleri ve Islm dnyasinin sinirlarini genisletmeleri, Memlk Devleti tarafindan memnunlukla takip ediliyordu. Fakat daha sonra gerek Sultan II. Murad, gerekse onun oglu Ftih Sultan Mehmed zamanindaki bazi olaylar, iki devletin arasinin ailmasina ve bir mddet sonra da birbirlerine karsi hasmne (dsmanca) tavirlarin ortaya ikmasina sebep olmustur. Sultan II. Byezid, kendisine muhalefet edip Osmanli tahtinda hak iddiasinda bulunan kardesi Cem'i, dosta karsilayip himaye eden ve ayni zamanda onu mcadeleye tesvik eden Memlk Sultani Kayitbay'in, ukurova blgesindeki -Oklar ile Maras ve Elbistan'a hakim olan BozOklar'i devamli bir surette baski altinda tutmasi zerine, Dulkadir'li Trkmen Bey'i Alddevle Bozkurd Bey'i himayeye karar verir. Sultan Kayitbay, Cem'in Anadolu'ya gemesine msaade etmesi onun, Osmanli Devleti'nin aleyhine alistigini gsteriyordu.Bununla beraber ihtiyati da elden birakmiyordu. Nitekim Byezid'in culsundan sonra Istanbul'a gelen Memlk elisi, hem Byezid'in saltanatini tebrik etmis hem de biraz sonra bahsedecegimiz ve gaspedilen esyayi getirip teslim ettikten sonra Sultan Kayitbay adina zr dilemisti. Bu hal, aradaki gerginligi bir derece hafifletmisti. Gerekten, Sultan Kayitbay iin baslica siyas mesele Osmanlilar ile olan mnasebet meselesi idi. Arsiv Begelerinden anlasildigina gre (Topkapi Sarayi Mzesi Arsivi, nr. 620l - 6385) Dulkadir Beyi, Sultan II. Byezid'i, Memlk Devleti aleyhine tesvik ediyordu. br taraftan, Hindistan'da Dekkan'da hkm sren Behmenler'den III. Muhammed Sah ( l463-l482)'in , Vezir-i A'zam'i Hce-i Cihan ( Hoca Mahmud Gvn ) ile Osmanli hkmdarina gndermis oldugu hediyeler, Kayitbay tarafindan msadere edilmisti. Bu yzden, Memlk Sultani'na karsi kirginligini izhar eden II. Byezid'in tutumundan endiselenen Memlklular, bazi tedbirler almak zorunda kalmislardi.Nitekim Karaman Beylerbeyi Hadim Ali Pasa tarafindan "Kubbe Vezirleri"ne gnderilen 888 ( l483 ) tarihli

arizadan anlasildigina gre Atabek'l-Asakir Emir zbek ez-Zahir emrinde Halep'te toplanan Memlk kuvvetleri, Ramazanoglu Eflatun Bey ile maiyetindeki boybeylerinin yardimlarini sagladiklari gibi, Turgutoglu Mahmud Bey'i Osmanlilara mskilat ikarmak maksadiyla Ermenek zerine gndermislerdi. Turgutoglu'nun, Sleyman Bey'le savastigi bir sirada Aladdevle harekete geer. Baslangita Osmanlilar'dan himaye gren Aladdevle Bozkurd Bey, Nisan l484'te Memlklular'in Haleb ve Safed naiblerini arka arkaya maglub ettikten sonra Kayseri Valisi Yakub Pasa kuvvetleri ile birleserek, Misirlilarin kurmus oldugu tuzaklardan kurtulmustu. O, Elbistan ovasinda, Osmanli askerinin gayret ve yardimi ile Haleb Naibi'ni ldrp Kal'atu'r-Rum (Rum Kalesi), Bire (Birecik) ve Anteb Naibleri ile Haleb byk hacibi basta olmak zere birok erkez beyini esir etmisti. Bununla beraber Emir zbek es-Seyf, Emir zdemir ve Emir Mogolbay gibi emirlerin ynettigi Memlk ordusu, sr'atle Malatya'ya giderek burasini takviyeye muvaffak olur. Malatya kalesine karsi giristikleri tesebbste muvaffak olamayan Osmanli - Dulkadirli kuvvetleri, Malatya derbendinde kurulan pusuya da dsmslerdi. Bylece, Eyll l484 yilinda Kayseri Valisi Yakub Pasa'nin komutasindaki Osmanli kuvvetleri ile Dulkadiroglunun kuvvetleri maglub olmuslardi. Yakub Pasa, zorlukla kaabilmis, birdenbire Osmanlilarin aleyhine dnp Yakub Pasa'nin odughini yagmalayan Aladdevle ise Trablus-Sam ve Tarsus Naiblerini serbest birakmak suretiyle Memlklulara basvurmustu. Iinde bulundugu mal ve idar sikintilar yznden Osmanlilarla karsilasmayi arzu etmeyen Memlk Sultani, emirleriyle bir grsme yapmisti. Bu grsme esnasinda Atabey zbek ile diger emirler, Osmanli hkmdarina eli ve hediye gnderip aralarinin dzelmesini teklif etmislerdi. Bu teklif kabul edildiginden Emir Cani Bey Habib eli olarak gnderilmisti. Memlk Sultani Kayitbay, II. Byezid'e uygun tekliflerde bulunuyordu. Bu tekliflerden en mhimi de Osmanli Padisahi'nin, elindeki btn yerlerde "Sultan" olarak kabul edilmesiydi. Memlk Sultani'nin emriyle Kahire'deki Abbas Halifesi I. Mtevekkil Alallah tarafindan, buna isaret olmak zere, Byezid'e bir de "Sultanlik Mensru" gnderilmisti. Sultanlik mensrunu gndermekle yetinmeyen halife, iki Mslman hkmdar arasindaki ihtilafin bertaraf edilmesini de tavsiye ediyordu. Btn bu tavsiyelere ragmen aradaki rekabet ve bazi kiskirtmalar sonucu iki taraf arasinda savas kainilmaz hale gelmisti. Bu yzden Osmanlilarla memlklular arasinda l485'de baslayan ve l490 ( hicr 890 - 895 ) senesine kadar bes sene devam eden ve alti seferde biten savaslar grlmektedir. Osmanlilarin, Karamanogullarini tamamen ortadan kaldirmalarindan sonra,

Ramazanogullari ile ayni hududu paylasir olmalari ve Osmanlilardan himaye gren Aladdevle Bozkurd Bey'in, Memlklular tarafindan sikistirilmasi da iki devleti karsi karsiya getirmistir. Bu dnemde, Misir'la son veya altinci sefer diyebilecegimiz seferde, Dulkadiroglu Aladdevle Bey'in, Osmanlilardan yz evirip Memlk tarafina geer. O, bununla da kalmayacak oglunu rehine (kulluk) olarak Misir'a gnderdigi gibi, kizini da Atabek'l-Askir Emir zbek'in ogluna verir. yle anlasiliyor ki bu durum, Osmanlilarin, ukurova'da memlklulara maglub olmalari zerine olmustu. Aladdevle Bey'in Misirlilarla anlasmasi zerine Osmanlilar yeni tedbirler almak zorunda kalmislardi. Iki Mslman devletin birbirleri ile olan mcadeleleri, her ikisinin de yipranmasina sebep olmustu. Zamanla yn degistiren muvaffakiyetlere ragmen devam eden savaslar, zellikle Memlk idaresini zor durumlarda birakiyordu. Bu yzden devlet, yeni tedbirler alma mecburiyetini hissediyordu. Memlk idaresi, iyi teskiltlanmis bir vergi sistemine sahip degildi. Osmanlilarin, savasa devam edebileceklerinin anlasilmasi zerine Kayitbay, halktan zorla yeni vergiler almaya karar verir. Dnemin melliflerince siddetli bir tenkide maruz kalan Kayitbay, Osmanlilara karsi Napoli Krali ile anlasir. Mslman Osmanli Devleti'ne karsi kurulan bu ittifak zerine Kayitbay'a tehdid mektubu gnderen Sultan II. Byezid'in bizzat kendisi sefere ikma niyetindedir. Bunun iin, padisahin otagi, Besiktas'a nakledilmis ve skdar'a geme hazirliklari baslamisti. Kism muharebeler tarzinda uzayan Osmanli - Memlk ekismesi, Dulkadir Beyi Aladdevle'nin, Memlklularin geici zaferlerine kapilip, onlarin tarafina gemesi ile daha da gergin bir hal aldi. Bunun zerine Sultan Byezid, kayinpederi Aladdevle'yi beylikten azlederek, yerine onun kardesi olan ve Vize Sancakbeyi bulunan Sah Budak Bey'i tayin eder. Osmanli sultani, Sah Budak Bey'in yanina Mihaloglu Iskender Bey'in kuvvetlerini de vererek onu Aladdevle zerine gnderir. Fakat Memlk kuvvetlerinden de yardim alan Aladdevle, Sah Budak Bey'i Elbistan yakinlarinda yenip esir alir. Esir alinan Sah Budak, Kahire'ye gnderilerek orada idam edilir. Bu basarilar zerine daha ok cesaretlenen Memlklular, Emr zbek komutasinda Misir ve Dulkadir kuvvetleriyle Kayseri'yi muhasara ile Nigde, Eregli ve Larende'ye kadar akinlarda bulunurlar. zerlerine gnderilen Hersekzde Ahmed Pasa kuvvetlerini yenerek Ahmed Pasa'yi esir alirlar. Iste bu haberi alan II. Byezid, bizzat sefere katilmaya karar verecek ve otaginin Besiktas'a nakledilmesini isteyecektir. Osmanli devlet ricali, Memlklularla olan savaslarda ugranilan basarisizliklarin, gevseklikten ve isin siki tutulmamasindan meydana geldigini biliyor, ayrica sefer iin acele edilmemesi gerektigini dsnyordu.

Ancak bunu hkmdara nasil bildireceklerini bilemedikleri gibi buna cesaret te edemiyorlardi. Nihayet ulemadan Molla Arap demekle shret bulmus olan Mft Alaeddin Ali el-Arab (l. l496) bu hali, yani harb iin acele etmenin muhatarali oldugunu arzederek isi nledi. O, daha nce Ebu Bekir adindaki kadisini Misir'a gndererek basta Atabek'l-Askir Emr zbek oldugu halde Memlk merasini barisa yanastirmis, savasin tehlikelerini arzederek dostluk kapisini amisti. Hoca Saadeddin, Alaeddin Ali el - Arab'nin mektubundan bahsederken, onun gnl alici szler syledigini, "Dinin Nasihat olduguna" temasla bunun geregi olarak barisin yapilmasi icab ettigini syledigini, Misir Sultani'nin da bundan ok memnun oldugunu yazar. Esasen bu siralarda Istanbul'a kadirgalarla gelip bir nsha Kur'an-i Kerim ve bazi Hadis-i Serif kitaplarindan ibaret hediyeleri Byezid'e takdim eden Tunus Emiri el-Mtevekkil Alallah Osman'in elisi, bir sefaatnme ile tavasutta bulunmus ve Tunus'un, Ispanyollar tarafindan hcuma ugradigi su sirada, iki Mslman devlet arasinda sulh yapilmasi iin Emir'in ricasini arzetmisti. Bylece barisa dogru bir adim atilmis oldu. Nihayet, Cemaziyelahir 896 (Nisan l49l)'de daha nce elilik vazifesi ile Osmanlilara gnderilmis olan Mamay Haseki serbest birakilir. Bundan sonra o, Osmanli Devleti'nin murahhaslari ile Kahire'ye dner. Osmanli elisi Bursa Kadisi Seyh Ali elebi adinda bir kimse idi. Memlk Sultani tarafindan huzura kabul edilen eli, Adana ve Tarsus'un Mekke ile Medine evkafina ait yerler olmasindan dolayi, buralarla diger kalelerin anahtarlarini Memlk hkmdarina iadeye memur edilmisti. Memlk Sultani, eliye byk ikramlarda bulundu. Daha nce esir edilip hapsolunan Mihalzde Iskender Bey'le diger esirleri serbest birakir. Bu arada Iskender Bey'i sadece serbest birakmakla kalmaz, ayni zamanda ona hil'at da giydirir. Sultan, Osmanli elisine karsilik, Emr Canbulat b. Yasbek'i elilikle Osmanli padisahina gnderir. Nitekim Istanbul'a gelen mstakbel Memlk Sultani Emr Canbulat, birok siyas tesebbslerde bulunmus, daha sonra, yaninda Seyh Bedreddin b. Cum'a oldugu halde tekrar Istanbul'a gelen Mamay el-Haseki, ayni siyaseti devam ettirmistir. Memlk elileri, Tunus elisinin de yardimlariyla barisin yapilmasina muvaffak olmuslardi. Buna gre Glek Hisari sinir kabul edilerek ukurova eskiden oldugu gibi Sam'a ilhak edilmistir. Cem'in sebep oldugu siyas buhran yznden mskl durumda bulunan Osmanlilar, Halil Bey'in ( l. l5ll) Ramazanogullari'nin basina geip, Memlklularin rizasi ile Adana ve Tarsus'a hakim olmalarini kabul ettikleri gibi, anlasma geregince adlari geen sehirlerin Haremeyn evkafi olan vridatini ( gelirini) da, kendi gemileri ile Iskenderiye'ye tasimislardir. Nitekim sik Pasazade ile Ibn Kemal'den anlasildigina gre meshur Trk denizcisi Kemal Reis, Mekke ve Medine vakif malini l498 ( 903)'de, Iskenderiye'ye gemilerle gtrp, buranin beyine teslim etmistir.

Anlasma ile iki taraf arasindaki baris iade edilmis ise de bu hal, Osmanlilari tatmin etmiyordu. Baris, zaman zaman ikan bazi engeller bertaraf edilmek suretiyle l5 sene kadar devam etmistir.

OSMANLI DEVLETI VE ENDLS MSLMANLARI


II. Byezid'in hkmdar olarak bulundugu dnemin nemli olaylarindan biri de sphesiz ki Islm cografyasinin en bati ucunda, baska bir ifadeyle Endls'teki Mslmanlarin basina gelen felaket idi. Bu felaketin baslangici esnasinda Osmanli donanmasi, uzak denizlerde savasacak kadar gl degildi. Blgenin Osmanlilara olan uzakligi ve o siralarda Cem Sultan'in, Avrupa'da siyas bir alet olarak kullanilmasi bir anlamda Osmanlilarin elini ve kolunu bagliyordu. Bunlardan baska, Akdeniz'in br ucundaki bu blgeye ulasmak iin, Osmanli donanmasinin gerektiginde yardim alabilecegi bir liman veya sehir de mevcud degildi. Btn bu olumsuz sartlar da nazari dikkate alindigi zaman Osmanlilarin bu konuda neden daha faal bir rol oynayamadiklari anlasilir. Hicr 92 (M. 7ll ) tarihinde Kuzey Afrika'yi bastan basa kat eden Mslman mcahidler, Ispanya'ya girdikten sonra orayi terk edinceye kadar Iberik yarimadasini meden eserlerle sslemis, ok sayida kltrel ve sosyal messeseler meydana getirmislerdi. Msmanlar, Ispanya topraklarina ayak basar basmaz, irk, din, dil, mezheb ve soy farki gzetmediler. Got, Vandal, Romali, Hiristiyan ve Yahudi demeyip herkese Mslmanlar gibi haklar tanidilar. Endls ( III. Abdurrahman, II. Hakem gibi) byk hkmdarlar grd. Parlak devirler yasadi.Orada (Kurtuba Camii gibi) bideler, (Medinet'z-zehra gibi) saraylar yapildi. Doguda Bagdad, batida Kurtuba, dnya yznde Islm medeniyetinin gzler kamastiran merkezleri haline geldi. Kurtuba'da kadinlardan alimler, sairler ve muallimler yetisti. Yedi asri askin bir sre btn Ispanya, Portekiz ve hatta Gney Fransa'da hkmranligini kabul ettirmis olan Islm hakimiyeti, btnyle yok edilmek isteniyordu. Halbuki bu medeniyet, btn meden sahalarda Avrupa'nin stadi, hocasi ve mrebbisi olmustu. Bu hkimiyet yle bir medeniyet vcuda getirdi ki, cihanin en yksek meden seviyesine ulasti. Bu medeniyet, Insanligin yz aklarindan olan ilim, fen, edebiyat ve felsefe dahileri yetistirmisti. Medreselerinde okuyan Hiristiyan grenciler, sonradan Avrupa'da kral ve Papa olmuslardi. Endls Mslmanlari, Avrupa'daki Hiristiyanlara sadece madd degil, manev hasletlerde de nclk

yapmislardi. Insanlik, baskalarini da dsnme, msamaha gibi konulari anlayip kavramada onlara hocalik yapmislardi. Bilindigi gibi Endls (Vandelozya veya Andalousie), Ispanya'nin gney eyaletinin adi idi. Mslman ordulari Iberik yarimadasini (gnmzde Ispanya ve Portekiz devetlerinin bulunduklari yarimada) feth etmeye basladiklari zaman bu topraklara "Endls" adini verdiler. Istanbul'un l453 senesinde fethi, diger Islm lkelerinde oldugu gibi Beni Ahmer Devleti'nde de byk bir sevinle karsilanmisti. Zira, Istanbul'un fethi, Endls'teki bu son Islm devleti aisindan, Hiristiyan dnyasinin tehdidlerine karsi yardim taleb edebilecekleri yeni ve byk bir Mslman gcnn dogusu anlamina gelmekteydi. Bylece Endls Mslmanlari ile Osmanlilar arasinda hiss bir alaka tesis edilmis oluyordu. Geri l477 senesinde Girnata halkinin, Hiristiyanlarin baskilari yznden iinde bulunduklari zor sartlardan haberdar etmek ve yardim istemek zere, Ftih Sultan Mehmed'e bir eli gnderdikleri belirtilmektedir. Bununla beraber, Endlsllerle Osmanllar arasindaki bilinen bu ilk dogrudan iliski ve haberlesme hakkinda daha fazla bir bilgiye sahip degiliz. I ekismelerden dolayi klp Hiristiyanlara yem olmaktan kurtulamayan Endls'n (Beni Ahmer Devleti), son sehri olan Girnata da Kral Ferdinand ile Kralie Izabella'nin eline dsmek zereyken Girnata'nin son hkmdari Eb Abdullah es-Sagir, Afrika hkmdarlarindan oldugu gibi Istanbul'dan da yardim ister. Fakat beklenen yardim saglanamaz. Eb Abdullah es-Sagir, 89l ( l486) yilinda Istanbul'a bir eli gndererek Byezid'den yardim istiyordu. Elinin elinde parlak bir de kaside vardi. Ebu'l-Beka Salih b. Serif er-Rund'ye ait olan bu mersiye, Hiristiyanlar tarafindan Endls'teki Mslmanlara yapilan zulm ve iskenceyi anlatiyor, onlarin ektikleri izdirabi dile getiriyordu. Manzum olarak Trke'ye de evrilen bu mersiyenin bir kismi syledir: Hengam-i tamaminda gelir her seye noksan, mrndeki hosluklara aldanmasin insan, Her sey mtehavvil, bu fena sence de meshd, Bir lahza meserret greni, kahreder ezman ...... Siz, Endls'n halini hi duymadiniz mi? Her kafile etmisken onu leme destan, Acizleri, sizden ne kadar istedi imdad,

Hep ld, esir oldu, kimildanmadi insan. ...... Dn, her yere sultan iken onlar, bugn eyvah... Kfr ellerinin hkmne kulluk ile naln, Grseydin eger onlari bikes ve mtehayyir Eylerdi sana zilletin envaini ilan ...... Grseydin o aglasmayi onlar satilirken, Saskin hale getirirdi seni ahval ile ahzn Ya Rabbi! Ayirdilar mder u tifli (ocuk ile annesini) Eylerse teferruk nasil ervah ile ebdn (ruhla bedenin ayrilmasi gibi). Yardimin istendigi sirada II. Byezid, bir taraftan ukurova'da Memlklular'la, diger taraftan kendisine karsi taht mcadelesi veren kardesi Cem Sultan olayi ile mesgul idi. Nitekim, Endls Tarihi adli eserde, bu konuya temasla, elilerin gnderildigine dair eski tarih kitaplarindaki bilginin dogru olmadigi anlatilarak syle denir: Hakan-i msarunileyh (II. Byezid) reis-i mezheb-i ruhan olan Papa'ya iki eli gndermekle, sayet kral Girnata muhasarasinda israr ve Mslmanlari zarara sokarsa, lkesindeki Hiristiyanlar hakkinda da ayni muamelenin yapilacagini bildirerek krala vasiyette bulunmasini istemisti.Cem Sultan meselesi gznne alindigi zaman bu rivayetin (yani eli gndermenin ) dogru olmadigi anlasilir. Osmanlilar, bu dnemde, Memlk gailesi ile mesgul olmalarina ragmen, Girnata heyetini mitsiz ve zntl bir sekilde gndermek istemiyorlardi. Bunun iin bir donanma tertibi ile Akdenize ailmasini saglamis ve Cebel-i Tarik ile Sebte sahillerine taarruz etmek suretiyle Hiristiyanlarin, Mslmanlar zerindeki agirligini hafifletmek istemislerdi. Bununla beraber o dnemde Portekiz deniz kuvvetlerinin diger devletlerle mukayese edilmeyecek kadar byk olmasi ve o siralarda Osmanlilarin ne Misir, ne de Tunus gibi bir Kuzey Afrika devleti ile anlasmasinin bulunmamasi, donanmanin fazla bir sey yapamadan dnmesine sebep olmustur. Bylece bu mracaattan nemli bir sonu alinamadi. Bununla beraber, Girnata'nin mracaatindan bir sene sonra Kemal Reis komutasinda, Ispanya sularina bir Trk donanmasi gnderildi. Ispanya kiyilarini vuran Kemal Reis, buralardaki bir kisim Mslman ve Yahudiyi kurtararak Istanbul'a

getirmisti.Hammer ise, Sultan Byezid'in Endls Mslmanlari ile ilgili faaliyetleri hakkinda su bilgiyi verir: "Davud Pasa, Karaman asi asiretlerini itaat altina aldigi sirada Sultan II. Byezid, Istanbul'da elileri kabul ediyordu. Bunlar iinde gerek itimatnmesinin sekli, gerek maiyetindeki sahislar bakimindan en ok dikkat ekeni, Ispanya'nin son Islm hkmdarinin elisi idi. Beni Ahmer'den Girnata hkmdari olan bu zat, Aragon ve Kastil Krali Ferdinand tarafindan agir bir baski altinda bulunuyordu. Mslman olmayanlarin istilalari karsisinda "Sultanu'l-Berreyn ve Hakanu'l-Bahreyn'den yardim dilemekte idi. Elinin itimadnmesi, Elhamra padisahlarinin romantik ve svalye ruhuna uygun yazilmisti. Bu, Mslmanlarin ugradiklari izdirabi belirten ve Islm'in Ispanya'da iinde irpindigi dss dile getiren ve nihayet 700 yildir bu kitada hkm srdkten sonra yakinda buradan ikarilacaklarini ifade eden Arapa bir kaside idi. En etkili ve dokunakli tarzda Islm milletlerinin ve hkmdarlarinin yardim ve merhametlerini diliyordu. Byezid, dindar ve ayni zamanda sair oldugu iin, Ispanya sahillerini tahrib etmek zere bir donanma gndermekle buna cevap vermis oldu. Donanma komutanligini Kemal Reis adi ile Hiristiyan donanmalarina korku salan amirale tevdi etti." Beni Ahmer Devleti, Osmanlilara bas vurdugu gibi Memlk Devleti'ne de mracaat etmisti. Fakat kuvvetli donanmalarinin bulunmamasi yznden onlar da yardim edemediler. Bununla beraber Memlk hkmdari, Endls Mslmanlarina yapilan mezlimi nlemek iin Papa'yi ve Ferdinand'i tehdid ederek, sayet Ispanyollar Girnata Mslmanlarindan el ekmezlerse btn Filistin Hiristiyanlarini Kamame (Kimame) Kilisesi'nde kestirecegini ve Hiristiyanlara Suriye ile Kuds kapilarini kapatacagini sylemek zere bir heyet gndermisti. Fakat bunun da bir tesiri olmadi. Btn bu olaylardan sonra Beni Ahmer Devleti, Ocak l492 (29 Safer 897)'de 55 maddeden mtesekkil bir muahede ile teslim oldu. Bylece hakimiyetleri sona erdi. Akd edilen muahede ve teslim sartlarina gre Mslmanlara hangi sekilde olursa olsun kt muamelede bulunulmayacagi gibi onlarin cemaat haklari da taninacakti. Fakat bu ahde ancak hafta riayet edildi. Bundan sonra gn getike dozu artirilmak suretiyle orada kalmis olan Mslmanlara yapilmadik eza ve iskence kalmadi. Bu arada kurtulmak iin oradan ikmak isteyenlere de msaade edilmiyordu. nk Mslmanlar, san'atkr ve is sahibi idiler. Fen, ilim, san'at ve ziraat erbabinin ogu Mslmanlardandi. Bunlarin gitmesi halinde memleket bu islerden mahrum kalacakti. Bununla beraber firsat bulanlar kafileler halinde Afrika sahillerine can atiyorlardi. Bunlardan bir kismi da korsanlik yapmak suretiyle Ispanyollari tehdid ediyorlardi. yle anlasiliyor ki Osmanli Devleti, muhtelif sefer ve gaileler sebebiyle Endls Mslmanlarina istenildigi sekilde yardimda bulunamamisti. Ancak

XVI. asrin ortalarindan itibaren bu isi Cezayir beylerine birakmisti. Bunun iin, Kaptan-i Derya ve Cezayir Beylerbeyi olan Kili Ali Pasa'ya gnderilen Zilkade 977 (Nisan - Mayis l570) tarihli bir hkmle Ispanya'daki Mslmanlara yardim etmesi emredilmisti. Bunun sonucu olarak birok Mslman ve Yahudi Afrika sahillerine geirilmisti. Bunlardan bir kismi da Adana, Uzeyr, Tarsus, Sis ve Trablussam sancaklarina yerlestirilmistir. Bu muhacirler, kendilerini toplayip retici bir hale gelineye kadar bes sene mddetle btn vergi ve resimlerden muaf sayilmislardir. Mslmanlarin, Ispanya ve Portekiz'in bulundugu Iber yarimadasindaki hkimiyetleri sekiz asra yakin srmst. Bu hkimiyet, 2 Ocak l492'de Girnata'nin Katolik hkmdarlara teslim olmasi ile son bulmustu. Bylece, tarihin bir devresi kapanmis oluyordu. Zira Ispanyollarin Girnata'yi isgalleri ve bu esnada isledikleri cinayetler, medeniyet tarihi bakimindan silinmez bir leke olarak kalacaktir. Onlar, yaptiklari ile tam bir barbarlik rnegi sergilemislerdir. Kendilerine medeniyet greten ve bu konuda stadlari olan Mslmanlarin seviyesine ulasamadiklarini isbat etmislerdir. Katolik bir Kardinal'in emriyle Girnata sehrinin byk meydaninda 500.000 ksur cild yazma kitap yakilmisti. Mslmanlar, btn Avrupa ktphanelerindeki kitaplarin yeknundan fazla olan bu kitaplari, sekiz asirdan beri dnyanin her tarafindan toplamislardi. Insanlik lemi, bu kitaplarin yakilmasindan dogan boslugu, bugne kadar telafi edememistir. En degerli melliflerin en degerli eserleri, atese atilmisti. Bu tarihlerde Avrupa'da l0.000 cild kitabi bir araya getiren hi bir ktphnenin bulunmadigini belirtmek gerekir. Kral Ferdinand ile Kralie Izabella'nin, Mslmanlara verdikleri szlerini tutmadiklarini, medeniyet ve kltr rn kitaplarin nasil yakildigini, Mslmanlarin nasil iskencelere tabi tutuldugunu Hiristiyan bir arastirmaci su szlerle ifade eder: " Katolik majesteleri Ferdinand ve Isabella, Mslmanlarin tabi tutulduklari teslim sartlarina bagli kalmada basari gsteremediler. Kralienin zel gnah ikarma papazi Kardinal Ximenes de Cisneros'un komutasi altinda tertiplenen ve geride kalan Mslmanlarin kili ve zor kullanilmak suretiyle irtidad (Islm'dan dnme) ettirilip Hiristiyan dinine sokulmalari maksadina matuf bir asker harekat l499 yilinda baslatildi. Bu kardinalin ilk isi, Islm konularda kaleme alinmis el yazmasi kitaplari toplatip yaktirmak suretiyle piyasadaki dolasimini durdurmak olmustur. Simdi artik Girnata sehri, Arapa yazilmis bu kitaplarin yiginlar halinde yakilmasindan olusan "senlik atesleri"ne sahne oluyordu. Engizisyon adi verilen iskence ve zulm hareketleri, messesev bir hale getirilmis ve yogun bir biimde devamli isler halde tutuluyordu." Bu yazar, Mslmanlara karsi yapilan iskence ve yakilan binlerce cild kitabin maruz kaldigi insanlik disi davranisi ne kadar yumusatmaya alissa da yine de dindaslarinin isledigi bu cniyane hareketten bahs etmeden geemiyor.

Girnata, Araplarin her trl din hrriyetlerine, can ve mallarina dokunulmamak sartiyla teslim olmustu. Fakat Katolikler'e gre " Kfir Mslmanlar"a verilmis szn hi bir ehemmiyeti olamazdi. Bylece, Yeniagin esiginde beser tarihinin en byk yzkaralarindan biri irtikb edildi. Insanligin msterek mali olmasi icab eden medeniyetin, o ag iin en zarif olan dallarindan biri sistematik bir sekilde imhaya baslandi. Hele cihanin en byk ktphnesinin merasimle yakilmasi, yakin zamanlarda btn Ispanyollar tarafindan bile lanetlenmis bir hadisedir.

BYEZID'IN SON SENELERI


Genliginde, eglenceli ve tatli bir hayat srms denebilen II. Byezid, devletin basina getikten sonra tamamen farkli bir hayat srmeye baslar. Saltanatinin sonlarina dogru, kendini tamamen ibdete veren II. Byezid, yasinin ilerlemesi zerine, devlet islerinin byk bir kismini vezirlerine birakir. Onun saltanatinin son senelerinde nemli bazi hdiseler meydana gelmisti. Bunlardan biri hemen hemen btn bir Osmanli lkesini ilgilendirecek olan ve "Kk Kiyamet" denilen byk depremdi. Ikincisi de sehzdeler arasindaki rekabet ve tahti ele geirmek iin birbirlerine karsi giristikleri ekisme idi.

KK KIYAMET
Hicr 9l5 senesinin Rebilahir ayinin 25. Sali gecesi (l4 Agustos l509) Memaliki - Rm denilen Amasya, Tokat, Sivas, orum ve havalisinde baslayip 45 gn siddetle devam eden depremde halk, iki ay kadar disarda adir ve rtler altinda kalip hayatini devam ettirmek zorunda kalmisti. Bu deprem, ayni siddette Istanbul ve Edirne'de de oldu. Gerekten, l4 Eyll l509'da Istanbul, Osmanli tarihinin kayd ettigi en siddetli ve hizli depremine maruz kalmisti. Kk kiyamet denilen bu depremde Istanbul'da yz dokuz cami ve mescid ile bin yetmis ev harab olmustu. Halktan da bes bin kadar insan lmst. Istanbul'un, Egrikapi'dan Yedikule'ye kadar olan kat suru yikildigi gibi, Yedikule'den de baslayip deniz kenarindaki Ishak Pasa Semti kapisina kadar harab oldu. Bunlardan baska Ftih Camii'nin kubbesi ve direklerinin baslari atladigi gibi imret, hastahane ve Sahn Medreseleri'nden bazilari ile diger medrselerden bir kisminin kubbeleri yikildi. Ftih civarindaki Karaman Mahallesi, bastan basa harab oldu. Sultan Byezid Camii'nin kubbesi dagildi. Hadim Ali Pasa Camii'nin (Divanyolundaki Atik Ali Pasa Camii) kubbesi dstg gibi Atmeydani'ndaki stunlardan alti tanesi devrildi. Yeni Saray (Topkapi Sarayi )'in deniz tarafi yer yer harab oldu. Bu byk depremde binlerce insan yikintilar altinda gml kalmisti. Sadece Vezir Mustafa Pasa'nin konaginda atlari ile birlikte yz svari hayatlarini kayb etmisti. Kprms ve azgin bir hal almis olan

deniz dalgalari, Istanbul ve Galata surlarini asarak sokaklarda tufan meydana getiriyordu. Bu arada eski su bentleri de yikilmisti. Sultan II. Byezid, sarayinin duvarlarina gvenemediginden bahesinde gayet hafif ve tehlikesiz bir adir kurdurarak orada on gn kadar ikamet eder. Kirkbes gn kadar araliklarla devam eden bu deprem, Istanbul, Rumeli ve Anadolu eyaletlerinin skinlerini srekli bir heyecan iinde yasatti. orum halkinin te ikisi, sehirlerindeki toprak kaymalari yznden yarilip ailan topraklar iinde yok oldular. Yine bu esnada Gelibolu istihkmlari da yikildi. Sultan II. Byezid'in dogdugu sehir olan Dimetoka bir toprak yigini halini almisti. Sultan Byezid, bu deprem (zelzele) mnasebetiyle devletin ikinci payitahti olan Edirne'ye gittiyse de ayni sene Receb ayinin dokuzunda, yani Istanbul zelzelesinden l5 gn sonra Istanbul'dakinin benzeri olan ve ayni siddette bir deprem meydana geldi. Mimar Hayreddin, onbes gn iinde Pdisah iin Edirne'de ahsab bir ev yapti. Pdisah, bu ahsab evde ikamete basladi. Ayni sene Saban'in nde Edirne'de yine benzer siddette bir deprem daha oldu. Tunca Nehri tasarak ve yatagini da asarak depremin yikintilarini kapladi. gn geit vermeyen Tunca'nin tasmasiyla da bir ok insan ld. Rivayete gre Sultan Byezid, bu siddetteki bir depremi, vezir ve komutanlarinin halka yaptigi zulmun bir sonucu olduguna inanarak onlari: "Zulm ve fesadiniz cevr ve bid'atiniz elinden, mazlumlarin ahlarinin atesi, Allah'in gazabina sebep olmustur. Bu, sizin zulmnzn semeresidir ki, iste ortaya ikti." diyerek ilgilileri azarlamis ve bundan sonraki hareketlerinde dikkatli olmalarini, halka zulm etmemelerini, haksizlik yapmamalarini sylemistir. Bundan sonra Istanbul'un tamiri iin neler yapilmasi gerektigi hususunda ilgililerle istisarede bulunur. Istisare sonunda Istanbul'da yikilan yerleri yeniden yapmak veya tamir etmek iin yirmi evden bir kisi ve ev basina yirmi ikiser (yirmi beser oldugu grs de bulunmaktadir) aka takdiriyle "Cerahor", yani cretli amele tedarik edildi. Bu sekilde Anadolu'dan 37 bin, Rumeli'den de 29 bin cerahor ikarilip bin kadar mimar ve marangoz getirildi. Bunlardan baska "Yaya"lardan sekiz bin, "Msellem"lerden de bin kisi kire yakmakla grevlendirildi. Bylece devlet ve millete ait olan yerlerin insaati, 9l5 senesinin l8 Zilhiccesi'nde ( 29 Mart l5l0) baslamis ve altmis bes gnde sona ermisti. Bu insaat ve tamiratta, Istanbul surlarindan baska Galata'daki mahzenler, Galata kulesi, Kiz kulesi, Rumeli ve Anadolu hisarlari fenerlikleri, ekmece kprleri ile Silivri kalesi gibi nemli yerler de vardi. Sutan II. Byezid'in bu abalari zerine Istanbul kisa bir srede adeta yeniden insa edilmis oldu. Bu insaat, btnyle Mimar Hayreddin'in nezreti altinda yapilmisti. Insaatin tamamlanmasindan sonra hkmdarin emri zerine gn ve gece, fakirlere yemek dagitildi.

SEHZDELER MESELESI
Sultan II. Byezid'in, Abdullah, Sehinsah, Alemsah, Mahmud, Mehmed, Ahmed, Korkud ve Selim isimlerinde sekiz oglu olmustu. Bunlardan Abdullah, Sehinsah, Alemsah, Mahmud ve Mehmed, babalarinin sagliginda lmslerdi. Geriye yas sirasina gre Ahmed, Korkud ve Selim kalmislardi. Sehzde Korkud Saruhan (Manisa), Sehzde Ahmed Amasya, Sehzde Selim de Trabzon valiliklerinde bulunuyorlardi. Pdisahin yaslanmasiyle birlikte memleketteki dzensizlikler de artmaya basladi. Hayatta kalan sehzdelerden her biri, iktidari ele geirmek iin gayret ediyordu. Bu gayrete sebep olan saltanat hirsi yaninda, Ftih Sultan Mehmed Kanunnmesi'ndeki "Nizam-i lem iin ldrlme" korkusu da vardi. Bu dsnceler, her sehzdeyi de, hayatinin son gnlerini yasayan babalarinin yerine gemek iin harekete getirdi. Devlet adamlari, Ahmed'in yasa byk, ocuklarinin ok ve babasi gibi uysal olmasi sebebiyle padisah olmasini istiyorlardi. Btn bunlar, o dnem anlayisi bakimindan Ahmed iin birer avantajdi. Ortanca ogul olan Korkud, sessiz, ilim ve musik ile hayatini geiren sair ruhlu bir sehzde idi. Onun bu hali, biroklari tarafindan sevilmesine sebep olmustu. O da itenlikle tahta gemeyi istiyordu. Fakat erkek ocuklarinin olmayisi onun padisah olmasini zorlastiriyordu. Sehzdelerin en kg Yavuz Sultan Selim'di. Onun da Sleyman adinda bir oglu vardi. Sert olusundan ve devlet adamlarini, yaptiklari yanlislarindan dolayi acimasizca tenkid ettiginden, devlet ileri gelenleri tarafindan pek sevilmedigi gibi, padisah olmasi da istenmiyordu. Devlet adamlarinin bu sekildeki grslerine karsilik ordu, Selim'i destekliyor ve onun, babasinin yerine gemesini istiyordu. Bylece lke, asker ve sivil gler arasinda iki farkli ve birbirlerine tamamen zit olan iki anlayisla karsi karsiya kalmisti. Sehzde Korkud Byezid'in, hayatta kalan sehzdesinin ortancasi idi. 872 (M. l467)'de dogan Korkud, dedesi Ftih'in yaninda yetistiginden, tahsiline itina edilmisti. Bu sebeple lim, fzil, sair ve musikisinas bir sahisti. Islm hukukuna dair genis bilgisi olup Arapa'yi hem anlar hem de yazardi. Babasina gnderdigi bazi mektupari Arapa idi. "Harim" mahlasiyle siirleri vardi. Dedesi Ftih'in vefatinda, babasi yetisinceye kadar onun adina saltanata veklet etmisti. Babasi zamaninda 888 ( l483 M. ) senesinde nce Manisa Sancagi'na tayin edilmisken, bilahere agabeyi Ahmed'in tesiriyle Istanbul'a uzak olan Teke ili (Antalya) Sancagi'na naklolunmustu. Ilk sancaginin kendisine tekrar verilmesi hususunda babasina mektup yazip istekte bulunduysa da bu istek, sarayca reddedildi. Babasinin ,Ahmed'e olan meyli de onu kizdiriyordu.

Keza, Vezir-i A'zam Has'larindan olan ve kendisinde bulunan bir Has'sin, Hadim Ali Pasa'ya verilmesi kendisini ok zmst. Bu sebepler ve memleketin fena idaresi onu kizdirir. Bu sebeple Hacca gitmek iin hazirlik yapar. Bylece 8 gemi, 80 kadar asker ve 50 kadar maiyyeti ile l8 yk aka kadar para alir. Durumdan haberdar olan Sultan Byezid, Mevlna Alaeddin (Imam Ali )'yi gnderip Izmir'in, sancagina ekledigini bildirir. Buna karsilik Korkud: "Bana saltanat gerekmez. Ben, Hz. Peygamber'i ryamda grdm. Beni, Hacca davet etti" diyerek babasinin gitmeme teklifini reddeder. Eli dnp durumu babasina anlattiginda Byezid: "Kazaya, rizadan baska are yoktur" diyerek adamlarinin yerinde kalmasini emreder. Misir Sultani, Korkud'u ok gzel bir merasimle karsilar. Ona hediyeler verip ikramlarda bulunur. Hatta ona gnlk 3000 filorilik bir maas baglar. Memlk Sultani ile ilk grsmede Sultan, onu evladi yerinde saydigi iin gzlerinden, o da Memlk Sultani'ni baba makaminda grdg iin gerdanindan per. Grldg gibi Misir'da ok iyi karsilanan Korkud, amcasi Cem Sultan gibi bir maceraya atilmak zeredir. Memlk Sultani, onun tahta ikmak iin kendisinden yardim istemeye veya babasi ile arasini bulmaya geldigini zannetmisti. Fakat onun gerek niyeti, Kuds ve Haremeyn gibi yerleri ziyaret edip hac etmekti. Ancak, Memlk Sultani'nin, Osmanlilarla aralarinin ailmasina sebep olur endisesiyle onun hacca gitmesine izin vermedigi belirtilmektedir. Sehzde Korkud'un, lke ve memleket arzusu ile babasindan izinsiz gelmis olmasi, pisman olmasina sebep olmustu. Misir Sultani, 9l7 (l5ll M. ) yilinda geri dnen Sehzdeyi 20 para gemi ile ugurlar. Sancagina dnen Korkud, babasina pekok hediyeler gndererek yaptiklarindan dolayi zr diler. Bunun zerine bazi ilavelerle Saruhan Sancagi kendisine verilir. Sehzde Ahmed Byezid'in, hayatta kalan en byk oglu olup 870 (M. l465) yilinda dogmustur. Babasi tarafindan ok sevildigi gibi Vezir-i A'zam Hadim Ali Pasa da onun tarafini tutuyordu. Bu bakimdan, her an hkmdar olabilirdi. Sehzde Ahmed, mutedil ve her seyi dsnerek ona gre tedbir alan bir kimse oldugundan, bir kisim devlet erkni da, onun, babasinin yerine gemesine taraftardi. Hatta Sah - Kulu (Seytankulu)'yu ortadan kaldirmakla grevlendirilen Hadim Ali Pasa, Sehzde Ahmed'le grstg zaman kendisinin hkmdar olduguna dair padisah nmina sehzdeye teminat vermisti. Bununla beraber bu isin, Sah -Kulu isyaninin bastirilmasindan sonra gereklesebilecegini sylyordu. Bundan dolayi Sehzde Ahmed, kendisini hkmdar bilerek askere ve komutanlara ihsanlarda bulunuyordu. Bununla berabr kendisine bey'at ettirmek istedigi yenierilerin "Padisahimiz hayatta olduka kimseyi hkmdar tanimayiz" diye onun bu pesin kararina

karsi ikip red cevabi vermeleri, sehzdeyi mteessir etmisti. Ahmed, en ok kardesi Korkud'un hkmdar olacagindan endise ediyordu. Sehzde Ahmed'in en samimi taraftari olan Hadim Ali Pasa'nin, Sah - Kulu olayinda lm, bunun isini biraz bozmus ise de gerek babasi, gerekse diger devlet erkni, bu arada Rumeli'de Mihalogullari ve diger beyler kendisini istiyorlardi. Hatta Rumeli akincilari " Biz, sana tabiyiz ne durursun" diye Ahmed'e haber gndermislerdi. Fakat Hadim Ali Pasa'nin lm zerine onun Sah - Kulu asilerini takip etmeyip Amasya'a gidisi yenierilerin hosnutsuzluguna sebep olmustu. Sehzde Ahmed, en byk taraftari olan Hadim Ali Pasa'yi kaybedince ok zld. Anadolu ve Kapikulu halkina agir szler syledi. Ordu ile arasindaki sogukluk bir kat daha fazlalasti. Hele Yavuz Sultan Selime'e Avrupa'da bir sancagin verildigini isitince hiddeti bir kat daha artmisti. Bu yzden, Sah Kulu isini bir tarafa birakarak, Selim meselesini takib etmeye basladi. Anadolu'yu Kizilbas'tan temizlemeye ugrasacagina Afyon'da oturarak Anadolu'nun yakilip yikilmasina ve halkin soyulmasina, devlet kuvvetlerinin yenilmesine deta seyirci kaldi. Gnlerini, padisahlik hayallerinin tahakkuku iin Edirne'ye ulak ve mektuplar gndermekle geirdi. Sehzdenin bu hali, Anadolu halki ve askerlerinin gznden kamadi. Byle bir tutum ve davranis, onun, halk nazarindaki itibarinin dsmesine sebep oldu. Sehzde Selim ve Hkmdar Olusu Sultan II. Byezid'in hayatta kalan nc oglu idi. Annesi Dulkadiroglu Aluddevle'nin kizi Ayse Hatun'du. Babasinin Sancakbeyi olarak bulundugu Amasya'da dnyaya gelmis olup dogum tarihi 875 ( l470 ) olarak kabul edilmekle birlikte hicr 87l veya 872 seneleri olabilecegi de belirtilmektedir. Selim de Sehzde korkud gibi dedesi Ftih'in yaninda byd. Devrin hocalarindan ders aldi. Sehzde Ahmed ve korkud'un yumusak huyluluguna karsilik Selim, sert, cevval ve hareketli idi. Sairlik yn de bulunan Selim,Trke, Farsa ve Tatarca siirler sylerdi. Sehzde Selim, babasinin, uzun zamandan beri bozulmaya yz tutan devlet islerinden mteessiren saltanati terk edecegini haber aldigi iin, tertibat almayi uygun grms olmalidir. Bilindigi gibi bu dnemde, hanedan iinde henz bir "Verset-i Saltanat Kanunu" bulunmadigindan, Ftih kanunnmesi geregince hkmdar olan sehzde, diger kardeslerini "Nizmi lem" iin ldrebilirdi. Bu sebeple Selim, kardesleri olan Ahmed ve Korkud'un durumlarini gzden irak bulundurmuyordu. Bununla beraber, Istanbul'a uzak olmasindan dolayi saglikli haberler de alamiyordu. Sehzde Ahmed, yumusakligi ve sakin hali ile btn devlet erkninin takdirini kazanmisti. Halbuki Selim, atakligi ve sertligi ile taniniyor, bu yzden de kendisinden ekiniliyordu. Nitekim, bu siralarda Erzincan ve

evresinde faaliyette bulunan Sah Ismail'i o mintikadan uzaklastirdigi gibi, Grcler zerine de sefer yaparak o taraflarda da kendisini gstermis oldugundan onun bu hal ve tavirlari babasina karsi " serkesne vaziyet aldi" seklinde gsterilmisti. Sehzde Selim, saltanati elde etmek isteyen kardeslerine karsi hazirliklar yapmis, kendisine bagli olan kuvvetlerden baska, Kirim Hani kuvvetlerinden de istifade etmisti. Nitekim, Rumeli'ye getigi sirada Kirim Hani'nin kk oglu komutasinda yaninda yz elli kadar Tatar askeri vardi. O, taraftarlari vsitasiyle Yenieri Ocagi'ni da elde etmisti. Sehzde Selim'in, Rumeli'ye getigi haberi Istanbul'a ulastigi zaman devlet erkni, padisahi Edirne'ye gtrmek zere yola ikarmisti. Bu sayede Selim'in zerine asker de sevk edilecekti. Bu durumu grenen Selim, " asi olmadigini ve babasina tazimlerini arz iin geldigini " bildirmisti. Bu arada babasi tarafindan kendisine nasihatta bulunmak zere gnderilen eliye iltifatlarda bulunmustu. Selim'i sevmeyip onun aleyhinde bulunan kimseler, bu durumu kabul etmeyerek Selim'in zerine Rumeli beylerbeyi Hasan Pasa'yi gndermislerdi. Fakat Hasan Pasa, harb etmeden Edirne'ye dnmst. Bunun zerine padisah bizzat kendisi Selim'e karsi harekete gemisti. Byezid, ihtiyar oldugundan araba ile hareket edip ukurayir'da Selim'in ordugahinin karsisina gelmisti. Selim, ordusuna, karsi taraftan bir taarruz vaki olmadika harekete geilmemesi emrini vermisti. Bu esnada, Sultan II. Byezid'e, binmis oldugu arabanin penceresinden, elini pmek zere gelen oglunun kuvvetleri gsterildigi zaman padisah, zntsnden aglamisti. Sehzde Selim'e taraftar olmalari ihtimal dahilinde buluan Rumeli akinci ve sancakbeylerinin istirham ve istekleri zerine muharebeden vaz geilerek iki taraf arasinda bir anlasma saglandi. Buna gre Selim'e bir heyet gnderilip simdilik babasi ile grsmesine imkn bulunmadigi, bununla beraber Sehzde Ahmed'in veliahd olarak tayin edilmeyecegi bildirilmisti. Ayrica, Rumeli'den istedigi Semendire sancaginini kendisine tevcih edildigi bildirildi. Byezid, sehzdelerinden hi birini, digerlerine tercih etmeyecek ve onlardan birini veliahd yapmayacagina dair bir de ahidnme yazdirarak bu olayin ilk safhasini kapatmis oluyordu. Bylece veliahd tayini isini nlmeyi basaran Selim, emri altindaki askerle Semendire'ye gitmeyip, Rumeli beylerinin karari ile Eski Zagra ve Filibe taraflarinda kalarak Semendire'ye bir vekil gndermist. Vezir-i A'zam Hadim Ali Pasa'nin, Sah - Kulu olayinda sehid olmasi ve o siralarda, Karaman Valisi olan oglu Sehinsah'in vefat haberini almasi zerine ok zlen Sultan Byezid, Edirne'den Istanbul'a hareket edip saltanattan ekilmeyi dsnr. Byle bir durumda kimin saltanata gelecegi

meselesi tekrar gndeme gelir. Devlet erkni, Sehzde Ahmed'in, babasinin yerine gemesine taraftardir. Fakat Hadim Ali Pasa'nin yerine Vezir-i A'zamliga gelen Hersekzde Ahmed Pasa, bu grse katilmamaktadir. Bununla beraber yapabilecegi fazla bir sey de yoktur. Daha nce Selim'e hi bir sehzdenin veliahd olmayacagina dair sz verilmis olmasina ragmen Ahmed, tahta gemek zere Istanbul'a davet edilir. Filibe'de bulunan Sehzde Selim, adamlari vsitasiyle btn bu grsme ve gelismelerden haberdar olur. Selim, alinan kararin, kendisine verilen ahidnmeye aykiri oldugunu grnce 40 bin kisilik bir kuvvetle orlu'da babasinin kuvvetlerinin bulundugu Karisdiran Ovasi'na gelir. Sehzde Ahmed taraftarlari, II. Byezid'i, Selim'in aleyhine tahrik iin arabasinin rtsn kaldirarak "Elinizi pmeye gelen oglunuzun kuvvetini grn, mretteb ve msellah (silahli) askerlerle ogul babayi byle mi ziyaret eder?" diyerek padisahi ogluyla savasa tahrik etmislerdi. 9l7 Cemaziyelevvel'inin sekizinci gn (Agustos l5ll )'de iki taraf arasinda meydana gelen muharebe, Selim'in aleyhine sonulanir. Bundan sonra, Sehzde Ahmed'in hkmdarligi kesinlesmis gibi olur. Bu sebeple Ahmed Istanbul'a davet edilir. Bununla beraber Hersekzde Ahmed Pasa, daha nce verilmis ahidnmeye sadik kalinmasini isteyecek ve fakat szn dinletemeyecektir. Sehzde Ahmed, aldigi emir zerine sr'atle Istanbul'a dogru yola ikip Gebze'ye, oradan da Maltepe'ye gelir. Fakat yenierilerin kendisini istememeleri ve Istanbul'da bazi isyan hareketlerine girismeleri zerine tekrar Anadolu'ya dner. Selim'in aleyhtarlari, Ahmed'in muvaffak olamamasi zerine bu defa da Sehzde Korkud'u hkmdar yapmak zere onu Istanbul'a davet ederler. Manisa'da bulunan bu sehzde, sr'atle Mihalic'e, oradan da kayiklarla Davut Pasa iskelesine gelip karaya ikar. nce yenieri ocagina gitmis sonra babasini grp kardesi Ahmed'den katigini syler. Yenieriler, Korkud'a karsi saygida kusur etmezler, ancak Selim'den baskasini hkmdar olarak istemediklerini de mnasib bir sekilde anlatirlar. Btn bu gelismeler karsisinda, idareyi Selim'e terk etmekten baska are bulamayan II. Byezid, oglu Selim'i Istanbul'a davet eder. Sehzde Selim, kara yolu ile Kefe'den Akkirman'a oradan da Rumeli'ye geip Istanbul'a gelir.Devlet erkni tarafindan karsilanip tebrik edilen Selim'in, Divn-i Hmayn'a gelip babasinin elini pmesi istenir. Fakat bir suikast olur endisesiyle Selim, ancak at zerinde babasi ile grsmeyi kabul eder. Ertesi gn Selim, btn devlet ricalinin hazir bulundugu bir sirada babasi ile grsr. Byezid, oglunun hkmdar olmak istedigini ve askerle bir kisim devlet adaminin da bunu destekledigini grnce, diger sehzdelerden herhangi birinin kendisine muhalefet etmedike ldrlmemesi szn de

aldiktan sonra saltanati kendisine terk eder. Byece 8 Safer 9l8 Cumartesi (25 Nisan l5l2) gn vezirler saraydan ikip Selim'in saltanata getigini ilan ederler. Yavuz Sultan Selim'in tahta geis tarihi olarak 7 Safer gnn veren kaynaklar da (M. Sreyya, Sicill-i Osman, I, 38) bulunmaktadir. Bundan sonra Selim gelip babasinin elini per ve onun hayir duasini alir. Bu esnada II, Byezid, ogluna su gd verir: Kfirin katline eyle ihtimam Kim anunla tutar din- mlk nizm Padisah oldunsa adli pise et (nde tut) Zulm- bidad (adaletsizlik) eyleme endise et Merhamet et ciz u bi-areye (aresize) Sefkat eyle bi-kes (kimsesiz) u vareye Tangri in it ehl-i ilme ihtiram Derdmend ( dertli)in hatirin hos gr mdam Mfsidin neslini kes ger sah isen Adle meyl et bende-i Allah (Allah'in kulu) isen. yle anlasiliyor ki Yavuz Sultan Selim, babasina, kardesleri rahat durduklari mddete hayatlarina dokunmayacagina dair sz vermisti. Verdigi bu sz sebebiyle gelisi ve tahta ikisi esnasinda, Istanbul'da bulunan kardesi Korkud'a saygi gsterdi. Onu, Saruhan Sancakbeyligi'nde birakti. Kirim Hani'na bir mektup yazarak padisah oldugunu ve yaninda bulunan Sehzde Sleyman'i gndermesini bildirdi. Yavuzun, padisah olusu, gerek Istanbul, gerekse btn bir devlette byk bir sevin ve cosku ile karsilandi. Hakkinda medhiyeler yazildi. Fakat kardesi Sehzde Ahmed ve ogullari bu haberi hi begenmediler. Bu sebeple Murad (Ahmed'in oglu ) Amasya'da, Ahmed ve Aleddin Konya'da Selim'in hkmdarligini tanimadilar. Onlar da mstakil birer hkmdar gibi yasamaya basladilar. Selim'in tahta geisi, gerek Osmanli, gerekse Snn Islm dnyasi iin hayirli bir hareket olmustu. Zira, bir bakima Iran'in ileri karakolu olarak vazife gren Silik, II. Byezid dneminde Osmanli topraklarinda faaliyet gsterirken, Snn akide ve tarikatlar, bu istilaci hcuma ayni cins silahlarla mukabele edemiyorlardi. Daha nce de temas edildigi gibi bir "Mehdi" hikayesinin arkasina siginan bu sekavet ve saltanat ihtirasinin maskesini dsrmek gerekiyordu. Bu da ancak Selim gibi ileriyi gren, ufuktaki byk

tehlikeyi sezen, sert, cevval ve dirayetli bir idareci ile mmkn olurdu. lkeye sizmaya alisan bu Silik tehlikesi, onu, babasina karsi gelmeye kadar gtrd. Kendisinin ve memleketin halini " pederimle grsp ahval-i devleti sifahen arz etmek muktezay-i maslahattir" diye ayak diredigi halde, kendisini istemeyen devlet adamlari, onun bu talebini yerine getirmekten siddetle ekindiler. Onlar, sadece babasinin elini pmeyi kast eden bir kimse, byle bir ordu ile nasil gelir diyerek babasi ile grsmesine bile msaade etmediler. Onlara gre yasli hkmdar, tahtini ogullarindan birine terk edecekse, bu, herhalde ele avuca sigmaz Selim degil, babasi gibi yavas ve halim Sehzde Ahmed olmaliydi. Anlasildigi kadari ile Selim, her iki kardesini de Osmanli tahti iin kifayetli grmyor ve dedesi Ftih Sultan Mehmed'den sonra devletin maruz kaldigi tehlikeleri ortadan kaldiracak ve bklen belini, sadece kendi abalarinin dogrultabilecegine inaniyordu.

II. BYEZID'IN SAHSIYETI VE VEFATI


O, yaratilisi itibariyle, babasina pek benzemiyordu. Bu yzden onun kadar hareketli, cevval ve atak degildi. Bu sebeple o, daha sakin ve daha rahat bir hayati seviyordu. Bu bakimdan, onun hayatini, iki devreye ayirmak mmkndr. Bunlardan biri, sehzdelik hayati ile saltanatinin ortalarina kadar olan dnem, digeri de belirtilen dnemden itibaren, lmne kadar geen devredir. Yerli ve yabanci kaynaklar onun yasantisi ve zellikleri hakkinda bize tafsilatli bilgiler vermektedirler. Nitekim, Venedik elisi Andre Gritti, onu syle tavsif eder: "Byezid'in boyu ortadan yksek olup rengi zeytunye alar. ehresi, zihnen ciddi ve agir seylerle mesgul bulundugunu gsteriyor. Fitratan magmum ve mahzundur. En mes'ud hadiselerin zuhrunda bile asla sevinip fazla glmez. Hi sarap kullanmaz, az yemek yer, ata binmekten pek zevk duyar, giriftar oldugu nikris illeti men etmezse en sevdigi sey av eglenceleri ve at talimleridir. Din merasimin hi birini ihmal etmez, pek ok sadaka dagitir. Felsefede behre ve malumati olmakla vnr, kozmografa (astronomi) ile fazla mesgul olur." Byezid, gerek faziletli bir hkmdar olusu, gerekse iyi ahlkindan dolayi komsu hkmdarlar ve kendileri ile anlasma aptigi devlet reisleri zerinde bir hrmet hissi uandirmisti. Kendileri ile birok defa muharebe etmis olmasina ragmen Misir'da vefati duyulunca, gerek Memlk hkmdari, gerekse Kahire halki tarafindan giyab cenaze namazi kilinmisti. II. Byezid, saltanati oglu Selim'e devr ettikten sonra, arzusu zerine yirmi yk (2 milyon aka) yillik maas tayiniyle dogum yeri olan Dimetoka'ya

gitmek ister. Byezid Han, yasli ve rahatsiz olmasina ragmen bu yolculuga ikmak ister. Yavuz Sultan Selim, Edirnekapi'ya kadar yaya olarak babasina refakat edip onu tesyi eder. Bu arada baba, ogluna devlet idaresi hakkinda tecrbelerine dayanarak nasihatlarda bulundugu gibi, oglu da onun hayir duasini taleb ederek ellerini per. Babasinin arzusu zerine Edirnekapi'dan geri dner. Yavuz Sultan Selim, babasinin hizmetinde bulunmak zere Rumeli beylerbeyi Hasan Pasa ile Defterdar Kasim elebi'yi ve Tabib Ah elebi denilen Mehmed b. Kemal'i tayin edip gnderir. Byezid, daha Dimetoka'ya varamadan yolda vefat eder. Vefat yeri hakkinda farkli bilgiler bulunmaktadir. Buna gre onun vefat ettigi yer: ekmece, Sazlidere, orlu'nun yakinlari, Edirne yakinindaki Sgtldere veya Hafsa kasabasinin Abalar kynden biridir. l0 Rebilevvel 9l8 (26 Mayis l5l2)'de Nikris illetinden vefat ettigi zaman 67 yasinda bulunuyordu. Babasinin lm haberini alan Yavuz Sultan Selim ok zld. Korkud, Ahmed ve diger sehzdeler de haberi duyunca zldler. Halk da zlms olacak ki, karalar giymeye basladi. Yavuz, Yunus Pasa'nin, na'si Istanbul'a getirmesini emretti. Yunus Pasa da na'si yikatip kefenleyerek Istanbul'a getirir. Basta Yavuz Sultan Selim olmak zere ulema, devlet erkni ve halk tabutu karsiladilar. Bundan sonra cenaze namazini kilip onu, yaptirdigi cmiin nndeki hazir olan kabrine defnettiler. Yavuz, babasinin kabri zerine altigen bir trbe yaptirdi.Trbe iin, trbedr, hafiz ve bakicilar tayin etti. Bunlar, gece gndz onun ruhu iin hatimler indirip dualar ettiler.

YAVUZ SULTAN SELIM


Kaynaklarin, ortaboylu, toparlak ve kirmiziya alan beyaz yzl, atik kasli, beyaz disli, omuzlari ile ggs arasi aik, sakalsiz, pala biyikli, sert bakisli, cesur, gayretli, ok mahir bir avci, harp sanatinda emsalsiz bir komutan olarak bildirdikleri Yavuz Sultan Selim, lim ve edipleri seven, Sark dillerinden Arapa ve bilhassa Farsa'ya tam manasi ile vkif bir hkmdar idi. Kendi el yazisi ile olan Farsa manzumeleri, Topkapi Sarayi Mzesi Arsivi'nde bulunmaktadirlar. Yavuz Sultan Selim, hem Farsa hem de Trke siir syleyebiliyordu. Farsa olan Divn'i l306 yilinda Istanbul'da basilmis olup, l904 tarihinde de Alman Imparatoru Wilhelm II.'nin emri ile Paul Horn tarafindan Berlin'de yeniden nesredilmistir. Trabzon'daki valiliginden itibaren meclisinde sairleri bulundurmayi aliskanlik haline getirmisti. Cfer elebi, Ahi ve Revn, onun meclisinin mdavimleri idiler.

Siyer ve Tarih ilminde epey mtalaasi oldugundan bu konuda mahir bir sahsiyet olarak kendisinden sz edilmektedir. Bos zamanlarini lim ve ediplerin meclislerinde geirmekten hoslanirdi. Ilmi sever ve lemaya hrmet ederdi. Tarih, felsefe ve tasavvuf sahalarinda genis bir bilgisi vardi. zellike edeb bir lisanla ve pek muglak olan "Tarih-i Vassaf"i oka mtalaa ederdi ki bu, onun ilimdeki yksek vukufunu gstermektedir. Hazarda olsun seferde olsun, vakit bulduka ilm mtalaalar ile mesgul olurdu. Nitekim, Misir'dan Istanbul'a gelinceye kadar Ibn Tagriberd'nin "enNcmu'z-Zhire" adli eserini Ibn Keml'e tercme ettirerek menzillerde para para kendisine takdim edilen tercmeleri okurdu. Yine o, Misir'daki ikameti esnasinda, Hind ve in haritalarini yaptirmisti. O, sair, mutasavvif ve filozof bir hkmdardi.Uzunarsili'nin degerlendirmesiyle o, Osmanli hkmdarlari arasinda ilim itibariyle en yksegi idi. Sam'in Slihiyye semtinde cmi ve imret insa ettiren Yavuz Sultan Selim, oradaki Muhyiddin Arab'nin trbesini de bulup yaptirdi. Bylece o, ( ) Sam'daki bu tesisler ile Konya'da Mevlev Tekkesi'ne getirdigi sudan baska bir hayir yapamamisti. Zira benzer hayir isleri iin fazla zaman bulamamisti. Hatta Istanbul'daki kendi cmiinin bile temellerini attirmis fakat ikmline imkn bulamamisti. Osmanli Devleti'nin 9. hkmdari olan Yavuz Sultan Selim, Mslman - Trk leminin ilk halifesi olarak dnyada ilk defa "Hdimu'lHaremeyn es-Serifeyn" nvanini almisti. Babasi II. Byezid, annesi Dulkadiroglu Aladdevle'nin kizi Ayse Hatun'dur. Babasinin sancak beyi olarak bulundugu Amasya'da dnyaya gelen sehzdenin dogum tarihi hakkinda verilen kayitlar, hicr 87l, 872 ve 875 (m. l466, l467 ve l470) yillari seklinde epey farkliliklar gstermektedir. Kaynaklar, Ikinci Byezid'in, hayatta kalan ogullarinin en kg olan Yavuz Sultan Selim'in, sahsiyeti ve ynetimdeki enerjisi hakkinda yeterli bilgi verirler. Kendi ifadesine gre, Trabzon Sancak beyligine 887 (l482) veya 892 (1487) yilinda tayin edilmisti. yle anlasiiyor ki o, diger sehzdelere gre daha cevval ve enerjikti. Ileri grsl bir sehzde olan Selim, sert bir yaratilisa sahipti. Yapacagi islerde karar vermeden nce ok dsnr, etrafindakilerle konusur ve bundan sonra kat'i bir karara varirdi. Istisare ve arastirmadan sonra varilan karardan dnmezdi. Bu konuda nne ikacak btn engelleri ortadan kaldirmak gayesiyle elinden geleni yapardi. Kararlarini uygulayabilmek iin planli bir sekilde alisirdi. Adam semesini iyi bilirdi. Btn bunlar, onun, pdisah olmasinda ve basarili isler yapmasinda birinci derecede rol oynadi. Babasinin yerine geip Osmanli tahtina oturmayi kafasina koydugu zaman, en ok gvendigi adamlarini Istanbul veya sehzdeler yanina gnderdi. Onlardan aldigi raporlar sayesinde gerekli tedbirleri alarak, varmak istegi hedefe emin adimlarla ulasmaya alisti.Zira adamlari nasil hareket etmesi gerektigi hakkinda da kendisine yol gsteriyorlardi. Onun, tahta gemeden nce kullandigi casuslar, Istanbul, Edirne ve Amasya'da esen havayi koklamakla kalmadilar, ayni zamanda Selim hakkinda genis propaganda yapma

imknini da buldular. Istihbarati saglam olan bu adamlari sayesinde dnya siyasetine de vkif bulunuyordu. Bundan dolayi clsundan nce taninmayacak bir sekilde Iran ve Arabistan'i gezdigine dair sylentiler ikmisti. Devlet hazinesini devamli surette dolu tutmak ister, debdebe ve ihtisamdan hoslanmazdi. Sadeligi severdi. Milletleri idare etme hususunda byk bir kabiliyet gstermisti. lkesinin her tarafinda yalniz adaletin hakim olmasini isterdi. Gerek Selimnmelerde, gerekse diger kaynaklarda onun nasil bir hkmdar olduguna, tebeasi (halki) iin nasil alistigina, devletinin daha iyi bir sekilde idare edilip btn Mslmanlari nasil bir birlik altinda toplayacagina ve bizzat kendi zelliklerine dair epey bilgi bulunmaktadir. Kesf'nin Selimnmesi'nde ifade edildigi zere tahta getigi gn, babasi II. Byezid, kendisine bazi tavsiyelerde bulunarak syle demisti: "Ey nur-i didem (ey gzmn nuru) ve ey surr-i sinem, bugn ki emr-i Rabbn ve takdir-i Yezdn birle mlik-i mlk-i diyar ve serr-i saltanata sehr yar oldin, gerekdir ki d u sanimiz ve nm u nisanimiz gzleyip ve bi kiramimiz ve ecdad-i izamimiz izini izleyb shn-i kadim muktezasinca ve padisahn-i azim mddeasinca def'-i mezlim-i esrr (ktlerin zulmn ortadan kaldirip yok etmek) ve ref'-i mekdir-i ahyar kilub nm-i nikle (iyi bir isimle) leme tolasin..." Kesf'nin, devam eden ifadesinde, Yauz Sultan Selim'in, babasinin btn isteklerini yerine getirdigini, iyi ve bilgili insanlarla nasil istisarede bulundugunu, dogruluktan ve devlet ile halkin menfaatlerini kollamaktan ayrilmadigini greniyoruz. Hammer, Cenab'nin, kismen sadelestirdigimiz asagidaki ifadeleri ile ondan su sekilde bahseder: Selim, uzun boylu idi. Giyimine dikkat etmeyi severdi. Ince zevki ve zerafetiyle temayz etmisti. Kaftani kiymetli islemelerle ssl idi. Kendisinden nceki hkmdarlar silindirik biimde ve asagi kisminda tlbent sarili bir kavuk giymislerdi. Sultan Selim ise bunun yerine yuvarlak ve yukarisi tamamiyle sal ile rtlms bir kavuk kabul etti ki, buna "Selim" denilmektedir. Kendisinden ncekiler sakal biraktiklari halde o, sakalini tiras ettirerek biyiklarini birakti. Yuvarlak yzl olan Yavuz Sultan Selim'in gzleri byk ve parlak idi. Siyah ve sik kaslari ile byk biyiklari da onun btn gl ve heybetli niteliklerini belirten sahsiyetini karekterize ediyordu. Fikrinde cr'et ve ziyadesiyle selamet vardi. Siiri sever ve muvaffakiyetle sylerdi. fkeli, sert, baskiya egilimli olarak kendisini btn ile halkin islerine hasretmisti. Yeryznde dzeni koruma azminde idi. Bu yzden savasi ihtirasli denecek sekilde severdi. Onun bu karekteri, yenierilerin kendisini sevmesine sebep olmustu. Benzeri grlmeyecek kadar olaganst bir dinamizme sahipti. Ne yeme - imeye, ne de harem zevklerine dsknd. Gnlerini avlanmak veya silah kullanmakla geirmeyi arzu ederdi. Zamaninin ok azini uykuya ayirdigindan gecelerinin byk bir kismini tarih veya Farsa siirler okumakla geirirdi. Olaganst bir zekya

sahip byk bir padisahti. ogu zaman halk arasinda gezer ve taninmamak iin her defasinda elbisesini degistirirdi. Birok mahremleri vardi ki, her tarafa girip ikar ve olup biten seylerden kendisine haber getirirlerdi. Selim, Iran, Trk ve Arap siirinde temayz etmisti. Misir seferi esnasinda Ravza Adasi'nda bulundugu sirada, emri zerine insa edilmis bir Arap ksknn duvarina kendisine ait olan iki beyit yazdirmistir." Hammer'in, Yavuz Selim'le ilgili olarak gerek Cenab, gerek baska kaynaklardan yaptigi pek ok alinti bulunmaktadir. Bununla berber biz bunlarin zerinde fazla durmaksizin, hemen hemen btn kaynaklarin verdigi bilgilerle onu syle tanitmak istiyoruz: "O, Pdisahlik hasletlerini tamamiyle sahsinda toplayan, sert ve sasmaz bir disipline, tuttugunu koparir bir azim ve iradeye, son derece cevval bir dinamizme sahip oldugu iin Osmanlilarca "Yavuz" adi ile anilan bir sultandi. Babasinin feragati zerine cihanin en byk asker ve siyas kudretine sahip olan Osmanli hakanlik tahtina ikti. Yavuz Sultan Selim de l5l0 senesinde Korkud gibi pdisah olmayi kafasina koymustu. Bununla beraber belirtilen senede Sehzde Ahmed'in padisah olacagi sayiasi yayilmisti. Bu durum karsisinda sehzdeler sancak degistirmek ve Istanbul'a daha yakin olmak iin babalarina basvuruyorlardi. Nitekim bu sebeple Yavuz da babasina bir mektup gndererek Trabzon'dan sikyet ediyordu.O, mektubunda syle diyordu: " Bu vilayette galle cinsinden nesne bitmeyb killeti ve zarureti aleddevam oldugu sebepten sancak beyi olanlar, acz ve furmande kalurlar imis. Tereke tasradan gelr imis. Bende-i fakir geleliden beru hemnan galle gemi ile ve bazi Trkman canibinden gelr. Bu yerin bid'ati ziyade olmagin evvelki zamandan simdi az gelr olmustur. Bizim hod bir gemi yapmaga takatimiz yoktur. Kendu maslahatimiza gre amma tereke bulundugu takdirde dahi bu miktar dirlikle ne verecek ve ne alacak bulunur. Elhasil bu mertebede zaruret ekilir ki, vasf olmak hadd-i imkndan haritir. Hs, Hdvendigr'in eyyam-i devletinde ki, bende-i hakir a'da agzinda bir vechle killet ve zaruret iinde kalub a'da halimize muttali ola. I illerde refahiyette olan sehzde bendelernz bunca li himmetle yaylaklarinda ve b-i revanda ve mrg zarlu sahralarda her nev'iyle huzurda ve refahiyette iken mezid-i merhamet rica ederler. mmizdir, yevmen fe yevmen ziyade rif'atte ve refahiyette olalar. Halbuki bende-i zaif dokuz tmen Grcistan agzinda ve Sark vilayetinin serhaddinde bir girdab iinde kalub sey'-i kalil dirlikle zindegni oluna ki, dosta ve dsmana cevab verub, Hdvendigr sag olsun. Eger bende-i fakirden kat'i nazar olunmadiysa sefkat-i sultan ve inayet-i hakan dirig olunmayub himmet oluna ki, bu yerde zindegniye takat kalmadi..." Yavuz'un, bu ve benzeri mektuplarla babasina bildirdigi istekleri, Sehzde Ahmed'in baskisi yznden yerine getirilemiyordu.

YAVUZ'UN SHRETININ ARTMASI


Daha nce de temas edildigi gibi, Sehzde Ahmed, babasi II. Byezid'in yerine tahta aday gibi grnyordu. Bununla beraber o, Amasya'da hkmdarlara yakismayacak bir takim eglencelere katilip eglenirken Yavuz Sultan Selim, Iran'in da etkisiyle gerek doguda gerekse Anadolu'nun baska blgelerinde bir felket halini almis olan Kizilbas tehlikesini nlemeye alisiyordu. Yavuz, gittike artan Kizilbas propagandasinin korkun ve tehlikeli bir hal aldigini gren ilk sehzde oldu. Tehlikeli bu durumu defalarca babasi ile sadrazama yazdi. Bununla beraber onlardan ciddi ve sonu verici bir tepkinin gelmedigini grd. Bu sebeple doguda ortaya ikan ve devletin siyas varligina kast eden bu yanginin sndrlmesi iin, Anadolu'nun degisik blgelerinden gelen yigitler ile Erzincan ve Iran zerine akinlarda bulundu. Bu hareketiyle o, Silige karsi Snnligin tabi lideri durumuna geldi. Onun bu seferlerini haber alan yigitler Trabzon'a kostular. Bunlar, iten gelen bir arzu ve sevk ile dgsmeye basladilar. Zira bunlarin anlayisina gre bu bir cihd idi. Bu akinlardan sonra memleketlerine dnp vardiklarinda, etraflrinda toplananlara Yavuz'un kahramanlik ve yigitliklerini anlatmaya basladilar. Insanlarin toplu olarak bulunduklari yerlerde "ozanlar trk ikarup " Yr Sultan Selim devrn senindr" kelimatini zikreder oldular... Sehzde Korkud ile Ahmed, i blgelerde yasarken Yavuz sinirda arpisiyor, ilerisi iin lzim olacak bilgi ve tecrbeleri elde etmeye alisiyordu. Bu durum, hem halk hem de Kapikulu askerlerinde Yavuz'un, dedelerinin yolunda yreyebilecek yegne padisah namzedi oldugu kanaatini uyandirmisti. Bilindigi gibi, Mslman bir topluma istinad eden bnyesi ile Osmanli Devleti, Islm Hukukunu, devletin btn organlarinda uygulamaya gayret ediyordu. Bu arada "ily-i kelimetullah" anlayisinin bir sonucu olan "cihd ve gaz" fikri de devlet ile halk iin yerine getirilip yapilmasi geren bir farz olarak telakki ediliyordu. Gerekten devletin siyas, idar ve asker organlari da buna gre dzenlendikleri gibi elemanlari da buna gre yetistirilmislerdi. Muhtemelen, sartlarin zorlamasi sonucu olarak II. Byezid dneminin sonlarinda Kapikulu, Akinci ve Timarli askerler, bir nevi istirahata ekilmislerdi. Onlar, eski sefer ve zaferlerin hikyelerini anlatmakla mrlerini geirir olmuslardi. Nigbolu'lar, Varna'lar ve Kosova'lar deta dillerde dolasan birer masal olmuslardi. Damarlarinin her atisinda kahramanlik ve yigitlik darbeleri bulunan er ve beyler, eski gnlerin hasretini ekiyor, tarihe yeni destanlar yazdiracak byk bir liderin gelmesini sabirsizlikla bekliyorlardi. Iste bu lider, Trabzon'dan seferleri ve

haykirislariyla zaferlere susamis olan btn bir tebeaya nurlu ve parlak gnlerin isaretini vermeye baslamisti. 24 veya 25 Nisan l5l2 (7 veya 8 Safer 9l8)'de padisah oldugu zaman 46 yasinda olan Yavuz Sultan Selim, devlete karsi zararli bir faaliyette bulunmadiklari takdirde kardeslerine dokunmayacagina dair babasina sz vermisti. Padisahligi resmen devr aldiktan sonra, babasi ile ayni sehirde kalmalari mahzurlu grldg iin II. Byezid, Dimetoka'ya gitmek zere yola ikmisti. Yavuz da onu belli bir yere kadar ugurlayip dnerken, yenierilerin tfek ve kililarini attiklarini, yeni padisahi da bunlarin altindan geirmek istedikleri haberi verilir. Bu sekildeki bir hareketten yenieriler, padisahin kendilerine "rm" olacagini ve belki de bol bahsis verecegini umuyorlardi. Fakat umduklarini bulamadilar. nk, onlarin kililari altindan gemeyi bir yenilgi almeti sayan Pdisah, Yedikule'de babasina ait oldugunu syledigi hazineleri almak bahanesiyle yol degistirdi. Bylece yenierilere grnmeden saraya geldi. Ancak onun bu sekilde hareket etmis olmasi, yenierilerin saraya gelerek "Caize" istemelerine engel olamadi. Bunun zerine hkmdar, sayilari takriben 35.000 civarinda olan kapikullarinin mensuplarindan her birine ikiser bin aka cls bahsisi ve ayrica svarilere 5'er, yayalara (piyade) da 3'er aka cihet-i asllerine (maaslarina) terakki vermek (zam yapmak) suretiyle ise baslamis oldu. Yavuz Sultan Selim tahta iktiktan sonra ilim adamlari, devlet erkni ve memleketin ileri gelenleri, gelip kendisini tebrik ederek bey'at ederler. O da babasinin dnemindeki grevlileri yerinde birakarak gerekenleri yaptiktan sonra ellerini kaldirip syle dua eder: " Ya Rabbi, senin kudretin, beni saltanata getirdi. Bana devlet ve saltanat islerini kolaylastir. Ona riayet etmeyi bana nasib eyle."

SEHZDELER MESELESI
Yavuz Sultan Selim, idareyi ele geirdigi zaman, dsmanlari sindirilmis ve hududlari saglama baglanmis bir Rumeli'ye karsilik, devletin gelecegine gz dikmis Sark (Dogu) dsmanlariyla yz yze gelmisti. Fakat i emniyet saglanmadan disari ile ugrasmak mmkn degildi. Her saltanat degisikliginde oldugu gibi, yine taht rakibi birka sehzde ikabilirdi. Bunlar, tahti ele geirmek iin komsu bazi devletlerle anlasmalar da yapabilirlerdi. Byle durumlarda zerinde ittifak edilen konu, genellikle kendileri ile anlasilan devletlere bazi blgelerin terk edilmesi seklinde oluyordu. Bu yzden, bazi sehzdelerin basinin gitmesi gerekiyordu. Ne are ki, onlar gitmeyecek olsa, memleket gidecek veya memlekette kan gvdeyi gtrecekti. Memleketi ve btn bir tebeayi (vatandasi) byle bir duruma

sokmamak iin Osmanli hkmdarlari gzlerinden yaslar aka aka kardeslerini ortadan kaldirmayi adeta bir vazife biliyorlardi. Zira bu, memleketin selmeti iin gerekliydi. Bununla beraber, daha nce de belirtildigi gibi Yavuz Sultan Selim, zararli bir faaliyete girismedikleri takdirde kardeslerine bir fenalik yapmayacagina dair babasina sz vermisti. Bu sze ragmen o, agabeyleri olan Sehzde Ahmed ile Sehzde Korkut'un durumlari ile yakindan ilgileniyordu. Zira elde ettigi devlet idaresinin ve tahtinin temellerinin saglamlasmasi bir bakima bu ilgiye bagliydi. Aksi takdirde tahti ile birlikte devlet de elden ikabilirdi. Devletin elden gitmesi bir tarafa, zarar grmesi dahi btn bir Mslman toplumun yok olmasi veya baska din mensuplarinin idaresine girmesi demekti. Nitekim kisa bir sre iinde cereyan eden hadiseler, Yavuz Sultan Selim'in bu ilgi konusunda ne kadar hakli oldugunu ortaya koyacaktir. Gerekten, Sehzde Ahmed, kardesi Selim'in, babasinin yerine tahta gemesini bir trl kabul edememisti. O, gerek babasinin, gerekse devlet adamlarinin vaadleriyle kendisini Osmanli tahtinin tek varisi olarak biliyordu. Tahti ele geirmek iin de her seyi yapmaya hazirdi. Onun, devletin ynetimini ele geirme faaliyetleri yznden Sultan Selim, Ahmed gailesini bertaraf etmek zere hazirlanmak zorunda kalir. Zira Ahmed, babasi II. Byezid'in sagliginda hkmdar olmak zere harekete gemis, skdar'a kadar gelmis, fakat yenierilerin mdahelesi sonunda geri dnerek Konya'ya ekilmis ve orada hkmdarligini ilan ederek her tarafa hkmler gndermeye baslamisti. Ahmet. Konya'da padisahligini ilan etmekle kalmamis, ayni zamanda oglu Alaeddin'i gndererek l9 Haziran l5l2'de Bursa'yi da ele geirmisti. Alaeddin, Bursa Subasisi'ni ldrterek Hutbe ve Sikkeyi babasi Sultan Ahmed adina evirtmek ister. Fakat Bursa halki buna karsi direnerek Selim'e bagli olduklarini gstermeye ve ona itaat etmeye devam eder. Ltfi Pasa, Alaeddin'in Bursa'da yaptiklarini ok zet bir sekilde su ifadelerle nakleder: "Sultan Alaeddin, Bursa'ya gelp ve Bursa'yi zapt edb subasisini ve Sultan Selim'e tabi olanlarin ekserin (ogunu) kilitan gerp ve mrye mteallik emvli (mallari) zapt edp ve sehirlisinden dahi nice mal ve menal alub ve babasi Sultan Ahmed adina Hutbe okudub" Ltfi Pasa'nin verdigi bu bilgi, Sehzde Alaeddin'in, Bursa'da yaptiklarini ortaya koyup sergiledigi gibi, babasinin, hkmdar olarak vazifeyi deruhte etmesi halinde yapabilecegi isler hakkinda da bir ip ucu vermektedir. Sehzde Ahmed, byle bir hareket karsisinda Selim'in sessiz kalmayacagini kestirmis olmali ki, yaninda bulunan ve kendisini destekleyen devlet adamlarinin tesviki ile yardim talebinde bulunmak zere oglu Murad'i da Sah Ismail'e gndermisti. Sah Ismail'in izniyle etrafinda 20 bin civarinda asker toplanir. O da gelip Tokat taraflarinda halka eziyet etmeye baslar. Ordusunda bulunan Kara Iskender, onun hem komutani hem de akil hocasi idi. br taraftan Sah Ismail'in adami Nur Ali de etrafi yakip yikiyor ve " Il gn Sah Ismail'indir" diye ilan ediyordu.

Sehzde Ahmed ve ogullarinin hareketleri, halk zerinde ok kt tesirler meydana getirmeye baslar. Zira halk, daha nce alismis oldugu suknet, devlete gvenme ve haksiz bir sekilde vergi vermeme prensipleri artik ortadan kaldirilmis, idareyi ele geirmek isteyen bu insanlarin keyfine gre vergi vermek ve onlara hizmet etmekle ykml tutulmustu. br taraftan Yavuz Sultan Selim, Kefe'de bulunan oglu Sleyman'i Istanbul'a agirip onu, yerine Kaim-i makam (Kaymakam) biraktiktan sonra askerini toplayip durumun enine boyuna tartisilmasi iin mzakere aar ve der ki: " Babama sz vermistim, kardeslerim rahat durduklari mddete onlara dokunmayacaktim. Fakat gryorsunuz, memleket ne hale geldi? Benim arzum sonuna kadar bunlarla savasmak ve memleketi bunlardan kurtarmaktir." Bu arada kardesi Ahmed'e de bu durumdan vaz gemesi iin bir mektup yazip ileri gelen devlet adamlarindan biri ile gnderir. Fakat Ahmed, basina toplamis oldugu Turgutlu ve Varsak askeri ile Selim'in bu baris teklifini kabul etmeyip isyana devam eder. Bundan sonra, devlet erkninin tamami, Selim'i destekler. Selim'in arzusu zerine Istanbul'dan Anadolu'ya geilir. l5 Cemaziyelevvel 9l8 (29 Temmuz l5l2 )'de Bursa zerine gidilir. Halk tarafindan sehri terk etmeye mecbur birakilan Alaeddin, ekilmek zorunda kalmisti. Bu esnada Ankara'da bulunan Ahmed, Amasya'ya geri dnms ise de Amasya Sancakbeyi Mustafa Pasa'nin, sehrin kapilarini amamasi ve bu arada Ankara'ya kadar ilerleyen Yavuz Sultan Selim'in kuvvetleri tarafindan takip edildiginden doguya dogru kamaya devam eder. Darende ve Malatya'yi geip oradan Misir Sultani veya Sah Ismail'e siginmak ister. Yavuz Selim'in, takibi iin gnderdigi Malkooglu Tur Ali Bey, pesinden Darende ve Malatya'ya kadar gelir.Tur Ali Bey, buradan Yavuz Selim'e bir mektup yazarak Memlk topraklarina girip girmeme hususunda fikrini sorar. Bunun zerine Yavuz Selim, Memlk topraklarina girmeden geri dnmesini ister. Tur Ali Bey, oradan Sivas'a gelir. Bursa'dan Ankara'ya gelmis olan Yavuz Selim de kisin yaklasmasi zerine Bursa'ya dner. Ahmed, Darende'den Yavuz'a bir mektup gnderir. Mektubunda kendisinin yabanci bir devlete iltica etmesinin Osmanli Devleti iin byk bir utan vesilesi olacagini bildirerek anlasma teklifinde bulunur. Bu mektuba karsilik veren Yavuz Sultan Selim, onun bu teklifini red ederek sadece Mslman bir devlette kalabilecegini bildirerek bu sartla her trl ihtiyacinin karsilanacagini sylemisti. Bu siralarda, Amasya'yi zapteden Ahmed'i ani bir baskin ile ele geirme tesebbs de sonusuz kalmisti. Bununla beraber Yavuz Sultan Selim, Ahmed'e olan meyli yznden Vezir-i Azam Koca Mustafa Pasa'yi Ahmed'le haberlesiyor diye Bursa'da idam ettirerek onun yerine Hersekzde Ahmed Pasa'yi drdnc defa olarak sadarete getirir. Yavuz Sultan Selim, devletin bekasi ve halkinin selmeti iin sehzdeler gailesini btnyle bertaraf etmek zorunda idi. Tarih bilgi ve tecrbeler, hayatta kalan sehzdelerin devamli olarak devlet iin bir proplem

olduklarini, dis glerin, bunlarin saltanat hirsindan devamli surette yararlandiklarini gsteriyordu. Bunun iindir ki, Yavuz Sultan Selim, Sehzde Mahmud'un ogullari Kastamonu Beyi Musa ile Orhan ve Emirhan, lemsah'in oglu ankiri Beyi Osman ve Sehinsah'in oglu Nigde Beyi Mehmed'i de ortadan kaldirdirmak zorunda kalir. Selim, ilmi, irfani ve cmertligi ile her sinif halkin, bu arada yenierilerin sevgisini kazanmis bulunan agabeyi Korkut'un saltanat hakkindaki grslerini grenmek iin, kendisine devlet ricali agzindan mektuplar yazdirir. Bu mektuplara kanan Korkud'un, hla saltanata gelme arzusunda oldugunu "dernunun saltanat havasi ile" gren Yavuz Sultan Selim, Bursa'dan hareketle Saruhan (Manisa) zerine yrr. Maksadi onu kendi sarayinda ansizin bastirmakti. Bu haberi alan Korkut, yanina Pervne (Piyale) adli lalasini alarak Rodos svalyelerine veya Avrupa devletlerinden birine iltica etmek gayesiyle gizlice Antalya'ya dogru kamaya muvaffak olmustu. Bu kais esnasinda onun Teke ili'nde veya Hamid ili'nde bir magaraya gizlendigi bildirilmekle birlikte onun Bergama civarinda bulunan bir magaraya gizlendigi anlasilmaktadir.* Sultan Selim, gelip agabeyi Korkud'u bulamayinca, onun Frenk veya Misir'a gitme ihtimalini dsnerek denizler dahil olmak zere her tarafi kontrol altina alir. Agabeyini yakalayamayan Yavuz Sultan Selim, geri dnerken Anadolu'dan kus uurtmaz olur. Bu esnada Korkud elebi, yerini kesfeden Trkmenlerin ihbari zerine Piyle ile birlikte yakalanir. Bursa'ya getirildigi bir sirada Egrigz'de 9 Mart l5l3'te Kapicibasi Sinan Aga tarafindan uykuda iken yay kirisi ile bogulmak suretiyle ldrlr. Daha nce Muhafizlar tarafindan Korkud'un yanindan uzaklastirilmis bulunan Piyle, dndgnde efendisinin ldrlms oldugunu grerek byk bir teessre kapilir. Artik hi birsey kendisini avutamaz. Onun tek tesellisi, lnceye kadar, Bursa'da Sultan Orhan trbesine defn edilen Korkud'un trbedrligini yapmak olur. Gerekten Sultan Selim, Sehzde Korkud'un nedimi (lala) olan Piyale'yi efendisine sdikane hizmet ettigi iin takdir edip mkafatlandirir. Bol ve klliyetli miktardaki bir tahsisatla onu trbedarliga tayin eder. Korkud elebi'nin lm zerine gnlk genel bir matem ilan eden Yavuz Sultan Selim, biraderinin saklandigi yeri haber veren Trkmenlerden bazilarini ldrtr. Korkud, Osmanogullari'nin kiymetli bir mensubu idi. lim, fzil, sair ve musikisinasti. Bahriye (denizcilik) isleriyle ilgilenmekten byk bir haz duydugu gibi denizcileri de himaye ederdi. Devletin, denizcilikle ilgili gelecekteki hedeflerini derin bir vukufla grp takdir ettigi rivayet edilir. Keza Barbaros biraderlerin onun himayesini gren denizcilerimiz oldugu sylenir. Yavuz'un hkmdar ilan edildigi sirada Istanbul'da bulunan Sehzde Korkud, ona sadik kalacagina ve saltanat dvasina kalkismayacagina dair sz vermisti. Selim de muhalefet edilmedigi mddete rahat ve mreffeh bir hayat geirebilecegini kendisine vaad etmisti. Bununla beraber Korkud'un

byk bir huzursuzluk ve sikinti iinde bulundugu anlasilmaktadir. nk her seyden nce Yavuz'un verdigi sze sadik kalip kalamayacagi belli degildi. Ayrica onun sert ve hasin tabiatini da biliyordu. Belki de bunlari dikkate aldigi iindir ki, Istanbul'dan ayrilip sancagina hareket ettigi zaman Yavuz'dan Midilli Adasi'ni istemisti. Bu talebi yaparken elbette bir dsncesi vardi. Bunu sadece gelir bakimindan mi istemisti, yoksa basina nasil olsa bir felaket gelecegini dsnerek, buradan Misir'a veya amcasi Cem gibi baska bir lkeye kamayi mi dsnmst? Bunu simdilik kesin olarak sylemeye imkn yoktur. Ancak onun bu arzusu, ne padisaha ne de henz o tarihlerde sag olan II. Byezid tarafindan olumlu karsilanmisti. Bununla beraber Yavuz Sultan Selim, istediklerinden daha ogunun verilebilecegini ancak biraz sabirli olmasi lazim gelecegini kendisine bildirir. Bu vaad samimi olmasa bile tam zamaninda yapilmasi bakimindan dikkate sayandi. nk Sehzde Ahmed isyaninin devam ettigi bu siralarda Korkud'un da ayaklanacagina dair sylentiler ogalmisti. yle bir an geldi ki bizzat Sehzde Korkud bir mektupla Yavuz'a "taife-i ehl-i nifakin" bos durmadigini ve aleyhinde birok seyler uydurdugunu, bunlara inanilmamasi gerektigini ve kendisinin tam bir sadakat iinde bulundugunu bildirmek zorunda kalir. Selim'in, bu mektuba verdigi cevapta kisaca "sen sznde durduka bu cnipten asla endise etmemelisin" denilmisti. Korkud'un spheli bir hareketi de, Midilli'yi elde edemeyince Teke ve Alaiye taraflarinin kendisine verilmesini istemesi idi. Halbuki vaktiyle kendisine ait olan bu yerlerden o, sihhatine elverisli olmadigini syleyerek ayrilmis bulunuyordu. Onun, yeniden bu topraklara sahip olmak istemesini, bir tehlike vukuunda, deniz yolu ile baska bir tarafa kolayca kama maksadina baglamak mmkn oldugu gibi idare ettigi topraklarin biraz daha genisletilmesi seklinde yorumlamak da mmkndr. Ancak, sehzdenin bu gibi istekleri, Yavuz'un sphelerini artirmaktan baska bir ise yaramadi. Yavuz Sultan Selim, Ahmed'e karsi kesin sonu almak iin harekete geme zamaninin geldigine karar vererek, devlet ricali agzindan ona da mektuplar gndertmis, geldigi takdirde bu ricalin kendisine iltihak edecekleri bildirilmisti. Bu mektuplardan cesaret alan Ahmed, topladigi kuvvetler ile Bursa zerine yrmst. Iki kardes Yenisehir Ovasi'nda karsilastiklari zaman Ahmed, kendisine gnderilen mektuplarin uydurma oldugunu anlamis ise de artik savasi kabul etmekten baska are bulamamisti. Burada maglub olan Ahmed kaarken atindan dserek yakalanir. Yakalandiktan sonra kardesi Selim'e adam gnderip zr diler ve kendisini affedip kk bir yer vermesini ister. Fakat Selim, Sahkulu olayinda askerinin basinda olup onlarla savasmadigi ve birok Mslmanin lmne sebep oldugu iin kendisini bagislamaz. Bundan sonra Selim, fitnenin ortadan kalkmasi iin, daha nce Korkud'u ldrdgn grdgmz Sinan Agayi gnderip 8 Safer 9l9 (5 Nisan l5l3)'te onu da bogdurur.Tahnid edilen cesedi, Bursa'da II. Murad trbesi dahilinde bulunan Sehinsh'in trbesi yanina defn edilir. Bununla beraber Selim, bu olaydan dolayi ok zlmst. Selim, bu

zntsnn bir nisnesi olmak zere Bursa'da bin koyun kestirecek ve fakirlere de 700.000 aka dagitacaktir. Sehzdelerin sebep oldugu i karisikliklari sona erdiren Yavuz Sultan Selim, yukarida grldg gibi kardeslerini ortadan kaldirmaya muvaffak olur. O, kardesleri arasinda en ok Korkud'u severdi. Kaynaklar, Yavuz Selim'in, Korkud'un idami esnasinda adeta ocuklar gibi agladigini kaydederler. Onun, bu esnada "nesl-i Osman"in bu garip kaderine h-u vah ettigi de nakledilir. Yavuz'un bu sekildeki davranislari, kardesleri ve yegenleri hakkindaki mlahazalari, onun iki ynn aika ortaya koymaktadir. Biraderlerinin lmne karsi derin ve insan bir aci duymakta ve bunun iin aglamakta, onlarin kadin, kiz, ana ve hizmetinde bulunanlara en byk ltfu gsterip elinden gelen iyiligi yapmaktadir. Iste bu, onun kardeslik tarafidir. Bununla beraber, Osmanli mlknn paralanmamasi ve milletin rahat etmesi (nizm-i lem iin ) de kardeslerinin katlini emretmekteydi. Bu, onun devlet reisligi vazifesidir. Bu vazife kendisine, devletin selmetinin, akrabalik, sahs alaka ve muhabbetinden daha stn oldugunu devamli olarak hatirlatip duruyordu. Bunun iin, birbirine zit gibi grnen bu iki hareketi, gelecekteki nesillere ve tarihe, bu isleri isteyerek yapmadigini, kardeslerini isteyerek ortadan kaldirmadigini, bunu yaparken de byk bir izdirap ve aci ektigini, buna ragmen devletin devam ve tekml iin buna mecbur oldugunu anlatan belig ifadelerle doludur. Nesl-i Osman'in msterek izdirabi olan bu aciyi duyanlarin hareketlerini takdirle karsilamak gerekir. Devletin selmeti iin kardeslerini ve onlarin ocuklarini ortadan kaldirmayi bir vazife bilen Sultan Selim, idam ettirdigi kardes ve yegenlerinin servetlerini hazineye mal etmeyerek tamamini lenlerin zevcelerine, kizlarina, analarina, baska bir ifadeyle kanun mirasilarina vermisti. O, bu kadarla da kalmayarak bunlarin tamamina maas baglatmisti. Ayrica o, agabeyi Korkud'un iki kizi hakkinda pek ltufkr davranmisti. Sultan Ahmed'in pek byk olan mal ve servetini, son kurusuna kadar hayatta bulunan yasli anasi Blbl Hatun'a vermis, oglunun sanina layik hayir eserleri yaptirmasini da tavsiye etmisti. Bu durum gznne alindigi zaman, daha nce sz edilen idamlardan, Yavuz'un sorumlu tutulamayacagini, devletin birlik ve beraberligi ile yksek menfaatlerinin bunu gerektirdigini syleyebiliriz. Babasinin son saltanat yillarini ve memleketin Sah Ismail'in propagandasi sonucunda dstg durumu bir sre vali bulundugu Trabzon sehrinden endise ile takib eden Yavuz, sonunda babasini tahttan indirerek devletin islerini ele almisti. II. Byezid devri sona ererken, gevsemis olan idareden trl sekillerde faydalanmak isteyenler, kendi emellerini, ideolojilerini ve ikarlarini gereklestirmek zere harekete geip halkin huzurunu bozmuslardi. Bu hle sebep olanlar arasinda, vezirden devletin en kk

grevlisine kadar olanlar vardi. Tansel, Topkapi Sarayi Mzesi Arsivi'nde 3l92 (ll) numarada kayitli bulunan Ali b. Abdlkerim Halife'nin, Yavuz Sultan Selim'e sundugu rapora dayanarak hemen her zmrenin, memlekette bu neviden kanunsuz hareketlere giristigini aiklar. Gerekten, lim, cesur ve konulara vkif bir kimse olan Ali b. Abdlkerim Halife, anabasliklar halinde raporunda su konulara temas etmektedir: a. Rsvet belasi kadilara kadar inmistir. b.Yer yer lzumsuzca konan vergiler, halki ok zor durumda birakmistir. c. len sahislarin miraslari evladina kalmayip Beylik araziye katilarak, yetimlerin a kalmalari. d. Ulaklarin zulm ve yagmalari. e. Toplumun, gayr-i mesru (iki, zina, riba, afyon vs. gibi) islere dsknlg. f. Kizilbas tehlikesi. Bu bakimdan biz de, burada anahatlari ile bilgi vermek suretiyle bir hatirlatma yaparak konuyu islemeye alisacagiz. Ali b. Abdlkerim, raporunda bu konuya genis bir yer ayirmaktadir. Gerekten, birligini kurup Akkoyunlu Devleti'ni ortadan kaldiran, Iran, Azerbaycan, Horasan ve Irak'i zapt eden Sah Ismail, btn gcn Osmanli topraklarina evirmisti. Kendisi, Trabzon Rum Imparatorlugu'nun akrabasi sifatiyle Osmanli topraklarinda hak iddia ediyordu. Halbuki byle kritik bir dnemde Osmanli topraklari, birbirinden ok farkli, hatta birbirlerine dsman zmre ve siniflarin toplandigi bir saha halinde idi. Asiri Rafiz, Bab ve Btin akidelerini benimseyenlerin yaninda Kalender, Haydar, Abdal ve Seyyadlar vardi. Sah Ismail, btn bunlari kendisine baglamisti. Bu gruplar, sadece onun propagandasini yapmakla kalmiyor, ayni zamanda "Nezir" adindaki vergiyi de muntazaman ona dyorlardi. Rumelideki Seyh Bedreddin taraftarlari da bunlarla birlikte hareket ediyorlardi. Bunlar, Snn Mslman'i ldrmek kfir ldrmek kadar gazdir, sevabtir diyorlardi. Farkli din kimlik tasiyan bu gruplar, her an Sah Ismail'in gelmesini bekliyorlardi. Bunlar, "Sah Sah" diye Osmanli'yi yikmak isterlerdi. g. O, Osmanli idaresinin, II Byezid dneminin sonlarinda nasil bozulup dejenere oldugunu da anlatir. Devlet adamlarinin vergi ve gelirden baska bir sey dsnmediklerini, "halkin bir kisminin yokluktan ldgn" belirterek, halki idare edenlerin "azgun ve bozgun" oldugunu ifade eder.

YAVUZ SULTAN SELIM'IN DOGU SIYASETI


Trabzon'da vali bulundugu siralarda Sah Ismail'in faalietleri sonucu memlekette meydana gelen ve Silige dayanan i isyanin tehlikeli boyutlarini gren Yavuz Sultan Selim, ancak babasinin yerine geip i gvenligi sagladiktan sonra yzn doguya evirebilirdi. Bunun iin o, nce agabeyleri ile olan taht kavgalarina son vermek zere harekete geer. Bundan sonra da ieride huzursuzluga sebep olan kaynagi kurutmayi dsnr. Bu sebeple o, dsncesini gereklestirebilmek iin derhal harekete geer. Her ne kadar Stanford Shaw, onun hakkinda "II. Mehmed (Ftih)'in enerjik fetih politikasini izlemek ve dnya imparatorlugu kurmak hedefini gereklestirmek arzusu ile ikmisti" diyorsa da gerekte onun hedefi imknlari lsnde Islm birligini kurmak ve Snn Islm dnyasi iin tehlike olmaya devam eden Silige bir set ekme idi. Bu sebeple biz, onun dogu siyasetini ilk olarak Sah Ismail, baska bir ifadeyle Safevler'le olan mnasebetleri bakimindan ele alacagiz.

OSMANLI - SAFEV MNASEBETLERI


Erdebil Sufileri neslinden gelen Seyh Haydaroglu Sah Ismail'in, mense itibariyle Anadolu'lu Boy ve Uluslardan Ustaclu, Samlu, Rumlu( Anadolulu), Musullu, Tekel, Bayburdlu, apanlu, Karamanlu, Dulkadirlu, Varsak, Afsar, Kaar ve Karacadag Sufilerini etrafina toplamak suretiyle l500'de Azerbaycan, l507'de Diyarbekir, niayet l508'de de Bagdad'i alip Akkoynul Trkmen Devleti'ne son vermesi, Yakindoguda Anadolu'nun ve Osmanli Devleti'nin aleyhine tecelli etmesi mukadder yeni bir buhranin zuhuruna sebep olmustu. Ehl-i Beyt sevgisi iddiasiyle Iran'da Si bir devlet kuran Sah Ismail'in, dedesi Seyh Cneyd ve babasi Seyh Haydar gibi, halifeler (da = propagandaci) gndermek suretiyle Anadolu'nun, Btin fikirlere sahip halki arasinda giristigi propaganda faalieyetleri gayesine ulasmis grnmektedir. Bu propagandanin sebep oldugu olaylardan, II. Byezid dnemi anlatilirken kismen bahsedilmis ise de Osmanli - Safev mnasebetlerini ve Yavuz'un Iran'a karsi girismek zorunda kaldigi savasin sebeblerini daha iyi anlayabilmek iin az da olsa Anadolu'daki Si faaliyetlerine deginmek gerekiyor. Osmanli lkesinde Si faaliyet ve tesebbslerin ogaldigi devir, sehzdeler arasindaki rekabetin meydana iktigi bir zamana tesadf eder. Nitekim, bu karisiklik anlarinda timarlari ellerinden alinip baskalarina verilen bir kisim Tekeli sipahileri, propagandanin da tesiriyle Sah Ismail'in vaadlerine

aldanarak Iran'a g etmislerdi. Bunlar, daha nce temas edilen Sah Kulu (veya Osmanli deyimi ile Seytan Kulu)'nun isyaninda nemli rol oynamislardi. Byezid'in aldigi tedbirler, Si tehlikesini bertaraf edememisti. Bununla beraber II. Byezid, oglu Selim'e tahti teslim ederken "Kizilbastan ehl-i Islmin intikamini aliviresin" demisti. yle anlasiliyor ki, lke ve Snn Islm dnyasi iin Si tehlikesini nleyebilecek sehzdenin Selim oldugu hususunda herkes ittifak etmisti. Nitekim halkin fikrine tercman olan Celalzde, btn meclislerde ozanlarin: "Yr Sultan Selim devrn senndr" diye trk ikardiklarini belirtir. Filhakika Byezid'in son senelerinde sehzdeler arasindaki vaziyetten istifade etmeyi dsnen Sah Ismail, faaliyetlerini artirmis ve daha sonra yanina kaacak olan Sehzde Ahmed'in, Kizilbasligi kabul eden oglu Murad'i da himayesine almisti. Yavuz'un agabeyi olan Sehzde Ahmed'in en byg Murad adini tasiyan drt oglu vardi. Murad, babasinin Amasya'dan ayrilmasindan sonra bura valiligini yapti. O, Amasya ve orum evresinde bulunan Kizilbaslarin tesiriyle Siligi sevmeye ve benimsemeye basladi. Bu yzden Siler tekrar harekete getiler. Sahkulu, Antalya'dan I Anadolu'ya dogru ilerlerken Amasya ve evresinde bulunan Kizilbaslar, kme kme toplanip sehirleri yakip yiktilar. Sahkulu, Bati ve Gney Anadolu'daki faaliyetleri yrtrken, Orta Anadolu'dakini de Nur Ali Halife idare ediyordu. Rumiye'li olan Nur Ali Halife, Sah Ismail tarafindan Amasya ve evresine gnderilmisti. Nur Ali Halife, devletin ok nazik bir zamaninda, orum, Amasya, Yozgat ve Tokat taraflarinda bulunan Yrk, Trkmen ve Krd alevlerini devletin aleyhine kiskirtmak zere grevlendirilmisti. Hele 3000 Kizilbasla Faik Bey kuvvetlerini yenip Tokat'i zapt edip Sah Ismail adina hutbe okutmasi, daha sonra, Amasya Vaisi Sehzade Ahmed tarafindan zerine gnderilen Yular Kisdi Sinan Pasa'yi magub etmesi, yeni bir buhranin ikmasina sebep olmustu. Nur Ali'nin tesvikiyle harekete geen Kara Iskender ve Isa Halife, orum ile Amasya havalisinde bulunan Kizilbaslari ayaklandirdilar. Bunlardan, Sah adina asker toplayip, baslarina kirmizi tac giydirdiler. Ondan dolayi bunlara Kizilbas (Surhser) denildi. Bu iki halifenin telkinlerine kanan Sehzde Ahmed'in oglu Murad, merasimle kirmizi taci giyerek Kizilbas olur. Murad, etrafinda bulunan halifeleri Geldigelen'de toplantiya agirir. Gelmeyenleri ldrtp mallarini yagma ettirir. Sehzde Ahmed, oglunu yola getirmek iin epey ugrastiysa da muvaffak olamadi. Bundan sonra Sehzade Murad, Nur Ali Halife ile birlestigi gibi Tokat'i atese verip yakacak, arkasindan da Nur Ali ile Sah Ismail'e siginacaktir. Btn bu olaylar, iki devletin arasinin gittike bozulmasina sebep olmustu. Babasini da dinlemeyen Murad'in, Iran'a siginip Sah'tan yardim grmesi,

durumu daha da vahim bir hle getirmisti. Pdisah, Kizilbasligi kabul eden Murad'i Sah Ismail'den istemisti. Sah Ismail ise bunun iin gnderilmis olan Trk elisini Iran sarayinda ldrtmst. br yandan Sah Ismail, Sultan Ikinci Byezid devrinde baslamis oldugu yikici hareketlerini Anadolu'da devam ettiriyordu. Bu hususta onun, Karamanogullari ve onlarla akrabalik kurmus olan Turgutogullari ile gizli mektuplasmalari oluyordu. Nitekim 7 Rebilevvel 9l8 (23 Mayis l5l2) de Musa Turgutoglu'na yazdigi mektup ok dikkate sayandi. nk bu mektubunda o, degerli adamlarindan Ahmed Karamanlu'yu o tarafa gnderdigini, ona tabi olunmasini ve birlikte hareket edilmesini istiyordu. Yavuz'un tahta ikisindan bir ay kadar sonra yazilan bu mektup, Sah Ismail'in Osmanli Devleti'ni paralamak yolundaki abalarinda hl israr ettigini gsteriyordu. Bundan baska Sah Ismail, Osmanli tahtina ikisindan dolayi Yavuz'u tebrik etme ihtiyacini bile duymuyordu. nk Sah Ismail, Akkoyunlu ve Karakoyunlu ailelerini ortadan kaldirarak kuvvetlerini artirmis, Sirvan ile Mazendern topraklarina hkim olmus, Irak- Arab'a ve Horasan'a kadar uzanmis; stratejik mevkii byk olan Diyarbekir'i ele geirmis; zbek Hani Seybek'i yenerek Ceyhun'un beri tarafindaki lkeleri feth etmisti. Hammer'in de ifade ettigi gibi Sah Ismail, ldrlen Seybek'in kafatasini altinla kaplatarak kadeh olarak kullanmisti. O, bu basin derisini baharatla doldurarak zaferinin bir nisanesi olarak Yavuz Sultan Selim'e gndermisti. Bylece Sah Ismail, asker kuvvet ve kabiliyetiyle, hatta bundan daha ziyade propaganda ve nifak ekibi tarzinda teskiltlandirdigi tarikat ve mezheb organizasyonu ile Erzurum, Kars, Diyarbekir, Musul, Bagdad, Horasan, Semerkant ve Buhara'nin gneyini iine alan byk bir devlete sahip olmustu. On drt senelik hkmdarliginda giristigi muharebelerin tamaminda glip gelmisti. On drt kadar hkmdar ve meliki yenmisti. Bu zaferleriyle hakli bir gurur duymakta, dnyanin byk devletleri arasinda sayilan kudretine gvenmekte idi. l00 - l20 binlik bir svari ordusuna sahip bulunmakta idi. Btn bunlar gznne alindigi zaman Sultan Selim'e de glip gelecegini mid ediyordu. Sah Ismail, Iran'da kisa bir zaman iinde fevkalde kuvvetlenen Safev Devleti'ni kurdu. Burada, zaten yaygin bulunan Si mezhebini, devletin resm mezebi haline getirdi. Siyas ve din basbuglugu kendi sahsinda topladi. Bu arada Si telkinleri yaymak hususunda Anadolu'da ok msait bir zemin buldu. yle ki, Safev hnedaninin muvaffakiyetinde Anadolu Kizilbaslarinin da rol oldu. Sahin da ve halifeleri tarafindan halk arasina sokulan emirleri, byk bir kudsiyeti haiz telakki ediliyordu. Bu yzden, Osmanli hnedanina gsip nazari ile bakan bir cereyan gnden gne byyordu. Gerekten kendisine bagli olanlar ile komutan ve askerleri deta kendisine perestis edercesine itaat etmekte idiler. Nitekim sik Pasazde, halkin, askerlerin ve mridlerinin Sah Ismail'e olan bagliligini su ifadelerle dile getirir: " Mridleri ona tabi oldular. yleki memeketteki btn mridleri birbirleri ile bulusunca "Selmn aleykm" diyecekleri yerde "Sah" diyorlardi. Hastalarini ziyarete gittikleri zaman dua yerine de "Sah"

diyorlardi. Anadolu'daki Ehl-i Snnet'e mensb Mslmanlar, onun buradaki mridleine "bunca zahmet ekip Erdebil'e varacaginiza Mekketu'l-Lah (Ka'be)'a gitseniz, Hz. Peygamber'i ziyaret etseniz daha iyi olmaz mi? dediklerinde onlar " Biz, diriye variriz, lye varmayiz" derlerdi. Iran'da bu gelismeler olurken, Ehl-i Snnet efkr-i umumiyesinde byk bir endise hkm srmekte, Kizilbas faaliet ve hareketleri derin bir izdirap ve aciyla izlenmekte idi. Gerek Misir'da, gerekse Osmanli diyarinda Islm efkr-i umumiyesi, bu proplemi zecek bir el ariyordu. Misir'da, daha nceki Ftim tecrbesinin aci ve korkun hatiralari henz hfizalarda tazeligini koruyor, Bagdad'daki Si Bveyhlerin (Bveyhogullari) zulmleri akillara geliyor; Btin beliyyesinin kanli sahneleri tekerrr edecek saniliyordu. Bu zden, Sah ve askerlerinin vahsiyne zulmleri endise ile takib ediliordu. Agabeyleri ile olan proplemleri halleden Sultan Selim, gerek gayesini anladigi Sah Ismail'e byk bir darbe vurmak iin hazirlanmaya baslar. Bu maksatla, Anadolu'da devlet iin tehlikeli grdg Kizilbaslardan bir kismini ya haps etmis veya ldrtmek suretiyle ieride ikabilecek isyanlari nlemeye alismisti. Ibn Iyas (Bedayiu'z-Zuhur , IV, l9l)'in ifadesine bakilacak olursa Sah Ismail, Memlk Devleti iin de byk bir tehlike idi. Zira o, Kahire'de bulunan Snn halifeye karsi Si mezhebini destekleyip orayi da kendi mezhebine sokmak iin aba harciyordu. Bu gayenin tahakkuku iin de her hareketi mbah gryordu. Bu sebeple olacak ki, Frenkleri, Memlkler aleyhine kiskirtip onlarin denizden, kendisinin de karadan Suriye zerine yrmesini teklif etmisti.

IRAN SEFERI
Yavuz Sultan Selim, Sah Ismail'in, lkesine karsi giristigi ve sebep oldugu tahriklere son vermek, bu arada Osmanli hududlarina olan tecavzn nlemek maksadiyle Iran zerine yrmeye karar verir. Bu yzden, daha babasinin sagliginda Silerle mcadeleyi bir grev sayan Selim, sipahilerden bir kisminin Iran'a gitmesini nlemisti. O, siklasan Kizilbas - Safev mnasebetlerini yok etmek ve Anadolu Kizibaslarina siddetli bir darbe indirmek niyetinde idi. Fakat daha nce, Antalya ve evresinde meydana gelen isyan hareketi gibi bir kiym ile karsilasmamak ve ordunun arkadan vurulma ihtimalini nlemek iin, son derece drst ve itimad edilen adamlari vsitasiyle Sah Ismail taraftarlarini defter ettirir. 40 bin kisiyi buldugu sylenen bu Erdebil Tekkesi dilerinin, en serir ve mutaassib olan iki bin kadarini lm, geri kalanlarini da srgn cezasiyle cezalandirdigi rivayet edilir. Bununla beraber, Iran zerine yrmenin gerekliligine sadece

kendisinin degil, devlet erkni ile askerlerin de inanmasi gerekiyordu. nk ailacak seferin birtakim hususiyetleri ve tehlikeleri vardi. Her seyden nce ok uzun srecek yol ve yolculuk messakatine katlanmak gerekiyordu. Ayrica Sah Ismail'e karsi ailacak seferin mesrulugunun mutlaka ortaya konmasi ve bunun itirazsiz kabul edilmesi gerekiyordu. Gerekten de bu mesele nem tasiyordu. Zira mezhebleri ayri da olsa Mslman bir orduyu, baska bir Mslman ordunun zerine sevk etmek sz konusu idi. Keza, birbirleri ile harb edecek olanlarin byk bir kismi, ayni irka mensub olan kimselerdi. Bunlar arasinda birbirleri ile akraba olanlar bile vardi. Bundan baska, Safev halifeleri tarafindan kandirilmis olan Anadolu Kizilbaslarinin durumu kritik grnyordu. Bir arpisma vukuunda beklenmeyen bir durumun meydana gelmesi, yani Iran lehine bir hareketin dogmasi imknsiz bir sey degildi. Ayrica Osmanli Devleti'nin istinad ettigi asker kuvvetin basinda gelen Yenieriler de bir proplem ikarabilirlerdi. Zira Haci Bektas-i Veli'yi pir olarak kabul eden Yenierilerin, Hz. Ali'ye karsi duyduklari kayitsiz, sartsiz ve sonsuz baglilik, zayif bir ihtimal de olsa Iran'daki Kizilbaslara karsi harekete gemelerini glestirebilirdi. Btn bu glkleri bilen ve dsnen Padisah, sefere ikmadan nce nemli bazi kararlarin alinmasi gerektigine inaniyordu. Bunun iin de Divn'in toplanmasini emreder. Yavuz Sultan Selim, Edirne'de toplanan ve devlet erkni ile birlikte ulemanin da katildigi bu toplantida fikirlerini kisaca syle aikladi: "Tevfik-i Rabban, refik-i hnedn-i Osman olub ecdad-i cihad itiyadimiz ashab-i Salib ve Nakus'un perde-i namuslarin hark (yirtmak) ve Znnarlarin hark(yakma) idb dest-i iktidariyle anlarina od tikup ... memlik-i mahrseye el kaldirmaga mecalleri ve mcahidn ile mukabele ve mukatele edecek halleri kalmamistir." Bu ifadelerden anlasildigina gre Yavuz Sultan Selim, Divan'da, Hiristiyanlarin su anda bas kaldiracak durumda olmadiklarini aikladiktan sonra esas tehlikenin dogudan gelebilecegine isaret ederek, Sah Ismail'in, Iran'a hkim olduktan sonra yaptiklarina dikkat eker. Ayrica onun, Gence, Sirvan, Geylan, Mazenderan, Taberistan, Crcan, Krdistan ve Grcistan'i ele geirerek buralarda ndrt nefer sehriyar-i ldrdgn, bunlarin kuvvetlerini dagitip hazinelerini yagmaladigini ve zbek Hani Seybek'i ldrnce onun, kesilmis bulunan kafatasini bir kupa haline getirerek onunla sarap itigini belirttikten sonra, bu zatin cemaat ile namaz kilmayi men edip Ehl-i Snnet'e mensub ulemayi ldrdgn anlatir. Ayrica kendisine bagli olanlarin ona nasil itaat ettiklerine ve ugrunda her seyi yapabileceklerine dikkatleri ekerek bu tesekkln Osmanli topraklari iin byk bir tehlike teskil ettigini, bu sebeple onlarla savasmanin "aklen ve ser'an" lazim oldugunu belirterek ulemdan fetva ister. yle anlasiliyor ki ulem bu fetvayi vermistir. Nitekim, Snn ulemnin bu konuda kaleme aldiklari fetv ve rislelerin oklugu, meselenin nemi hakkinda bize bir fikir vermektedir. Mneccimbasi, Edirne'deki duruma temasla syle der: " Edirne'de iken mulk-i kefereden eliler ve hedya gelp cmlesi tecdid-i sulh eylediler." Ondan sonra ulemadan fetva

alup Acem seferi kararlastirildi. Bu baglamda Kemal Pasazde ile Sari Grz'n, Kizilbaslar hakkinda vermis olduklari fetv ve risleler, Osmanlilarin fikir ve dsncelerini aksettirmesi bakimindan nemlidir. Nitekim, Kemal Pasazade "...ulemay-i millet ve fudalay-i mmet kfr u ilhad ve katl u ifnasina hkm idb heme-i a'day-i din u devletten bunun itfa-i sireri serareti akdem idgne bi-isrihim fetavay-i sahiha virdilerdi." demek suretiyle Ehl-i Snnet'in, Sia'ya bakis aisini ortaya koymus olmaktadir. Grldg gibi, zellikle Kemal Pasazde'nin rislesinde, Sah Ismail ile Ehl-i Sia hakkindaki Snn akideyi grmek mmkndr. Bu rislede kfr ve irtidadina hkmedilen Sah Ismail ile askerlerine karsi ailacak savaslarin, diger din dsmanlari ile yapilacak savaslardan farkli olmadigi, bu sebeple de cihd sayilacagi belirtilir. Iste bu fetv ve rislelerin kaleme alinmalari zerine, Iran'daki Safev Devleti'nin Kizilbas idaresine karsi harekete baslama zamaninin geldigine kanaat getirilerek harekete geilir. Bununla beraber Selim, Iran'a karsi harekete gemeden, daha nce temas edildigi gibi memleket dahilindeki Si ve Kizilbaslarin mfritlerinin tesbiti ile deftere kayd edilmesini emretmisti. Bazi rivayetlerde bu sekilde defter edilip ldrlen Siilerin sayisinin 40 bin civarinda oldugu syleniyorsa da bunun mmkn olmadigi artik anlasilmis bulunmaktadir. Bunlardan sadece 2 bin kadarinin ldrldgne, digerlerinin de srgn edildigine daha nce temas edilmisti. Hammer'in dikkat ektigi bir konuya burada temas etmek istiyoruz. Bylece dnemin gerek dahil, gerekse haric efkr- i umumiyesinin bu hareketinden dolayi Yavuz'u "dil" sifati ile tavsif etmis olmasidir. O syle diyor: "Rfizlik mezhebini cesetler yigini altina defn etmek bu merhametsize nasib oldu. Osmanli tariileri ona kirk bin kisiyi ldrtms oldugu iin dil lakabini vermislerdir. Lakin, daha sayn-i hayret olan cihet surasidir ki, yanina gnderilmis olan Hiristiyan eliler de kendi hkmdarlarina gnderdikleri raporlarin tamaminda onu, bu lakapla andiklari gibi, onun bu adaletini vmekten de ekinmemislerdir. Bylece Selim, kendi devleti dahilinde kilicini gezdirdikten ve topragi Rafizlerden temizledikten sonra onu, harice (disariya, Iran'a) gtrmeye hazirlandi. Kayb edilecek vakti yoktu. nk Sah Ismail, Sehzde Ahmed'in oglu ve Pdisah'in yegeni olan Murad'i Osmanli tahtinin yegane vrisi olarak kabul ettigi gibi Kizilbaslarin intikamini da almak zere byk bir ordu ile ilerliyordu." Osmanli diyarinda yukarida temas edilen gelismeler olurken, Murad elebi'yi, Osmanli tahtinin yegne vrisi olarak ilan eden Sah Ismail, Osmanlilara karsi aacagi savasa istirak etmesi iin Snn olan Memlk Sultani'na hediyelerle birlikte bir sefaret heyeti gnderiyor, Anadolu'da Silere karsi girisilmis ldrme hareketleri zerine birbirini mteakip Anadolu'ya sevk ettigi Halifeler ile de Btin ve Si halki, yeniden devletin aleyine isyana tesvik ediyordu.

Bu son hareket zerine Edirne'de toplanmis bulunan olaganst Divn'da savas kararini aiklayan Selim, Yenisehir ovasini, askerin toplanma yeri olarak tayin eder. Padisah, savasla ilgili szn defa tekrarladigi halde bakislari altinda titremekte olanlardan - hi biri ona cevap vermiyordu. Bunun zerine Abdullah adinda bir yenieri sessizligi bozarak hnkrin ayaklarina kapanir ve arkadaslarinin, padisahin emri altinda, Iran Sahi'na karsi yrme kararindan duyduklari sevinci onlar adina arzeder. Yavuz Sultan Selim, vezirlerin teredddlerini gideren bu yigite davranisindan dolayi mkfat olarak yenieriye Selanik Sancagi'ni tevcih eder. Sultan Selim, gn sonra 22 Muharrem 920 (l9 Mart l5l4) Sali gn Edirne'den hareket edip l0 gnlk bir yrysten sonra 2 Safer (29 Mart)'de Istanbul'a gelir. Burada eski bir an'aneye uyarak adirini Eyb'de Fil ayiri'na kurdurur. nce Hz. Peygamber'in mihmandari Eb Eyyub el-Ensar Hazretlerinin kabrini ziyret ederek seferin basarili gemesi iin onun mnev yardimini diler. Daha sonra Ftih ve babasi Byezid'in kabirlerini de ziyret eden Selim, kurbanlar kestirip fakirlere de pek ok sadaka dagitir. Snn ulemanin verdigi fetvlar zerine bsbtn heyecana kapilan halk, Kizilbaslara karsi sefere ikan Selim'i grmek zere Eyyub'u doldurdugu gibi kayiklar da Halic'i istila etmislerdi. Selim, sefer iin yola ikmadan nce, kendisine vekleten devlet islerini grmek ve Edirne muafazasinda bulunmak zere oglu Sleyman'i Manisa'dan Edirne'ye getirtmisti. Bundan sonra askerini skdar'a dogru hareket ettirdi. Bu siralarda Rumeli Beylerbeyi Hasan Pasa'nin komutasi altinda bulunan yenieriler, Gelibolu'dan gemilerle Anadolu yakasina geip Bursa Yenisehir ovasinda toplandilar. Yavuz Sultan Selim, 24 Safer 920 (20 Nisan l5l4) Persembe gn yola ikip Maltepe'de ordusuna katilir. Burada, Bosna Valisi Hadim Sinan Pasa'yi Anadolu Beylerbeyligi'ne tayin eder. 23 Nisan'da Izmit'e geldigi sirada Si halifelerinden olup, Iran adina casusluk yaparken yakalanip orduda esir olarak tutulmus bulunan Kili adinda birisi vsitasiyle Sah Ismail'e hem tehdid, hem de nasihat dolu Farsa bir mektup (nme) gnderir. Bu mektupla, zerine yrdgn de kendisine bildirmisti. Yavuz Sultan Selim, bu mektupla da yetinmeyerek gnderilen o sahsa " var grdgn syle ve malum olan muradi beyan eyle" diyerek grdklerini sylemesini istemisti. 27 Safer 920 (23 Nisan l5l4) tarihini tasiyan Selim'in bu ilk bu nmesi, Kadiasker ve Nisanci Tcizde Cafer elebi tarafindan yazilmisti. Gerek uslbu, gerekse mahiyeti itibariyle o asrin ruh ve anlayisi ile Selim'in dehsini temsil eden bu mektup dnemin btn kaynaklarinda bulunmaktadir. Besmele ve yetlerle baslayan mektupta Sah Ismail'e syle deniyordu: "Bilesin ve gah olasin ki, ilah hkmlerden yz evirenlerin, dini ve seriati yikmaya alisanlarin bu hareketlerine, btn Mslmanlarin ve bu arada adalet sever hkmdarlarin, kudretleri nisbetinde mani olmalari farzdir. Bunu sylemekten maksadimiz sudur: Tekke ksesinden hkimiyete

ykselen sen, bu yolda yrdn, Mslmanlarin memleketlerine saldirdin, sefkat ve utanmayi bir tarafa atarak zulm kapilarini atin, gnahsiz Mslmanlari incittin, fitne ve fesadi kendin iin temel prensip olarak kabul ettin, "umur-i padisah ve ahkm-i sehinshiyi muktezay-i heva-yi nefs ve ragbet-i tabiiyeye uydurup kuyud-i seriati hakk"ettin. Ibhe-i muharreme ve irakat-i dima-i mkerreme, ve mescidleri yikma, trbe ve mezarlari yakma, ulem ile Peygamber neslinden gelmis olan seyyidlere ihnet "ve ilka-i meshif-i kerime der kazurat ve sebb-i Seyheyn-i Kerimeyn" gibi isler, senin kt hallerinden bir kaidir. Dillerde dolasmakta olan bunlar ve bunlara benzer hareketlerinden dolayi ulem kesin delillere dayanarak senin kfr ve irtidadina, senin ve sana tabi olanlarin ldrlmelerinin vcib olduguna; mal ve riziklarinizin yagma, kadin ve ocuklarinizin esir edilmesinin mbah olduguna ittifakla karar vermislerdir. Bu durum karsisinda ben, Allah'in emirlerini yerine getirmek, zulm grenlere yardim etmek ve "merasim-i nmus-i pdish iin " ipekli elbiselerimi ikardim, zirh giydim, kili kusandim, ata bindim ve Safer ayinin basinda Anadolu yakasina getim. Maksadim, Allah'in inayetiyle senin padisahligini yok etmek ve bylece cizler zerinden zulmn ve fesdini kaldirmaktir. Ancak, kilitan nce sana, Snnet-i Seniyye icbi Islmiyeti teklif ederim. Eger yaptiklarina pisman olup can ve gnlden istigfar eder ve aldigin kaleleri geri verirsen, tarafimizdan dostluktan baska bir sey grmezsin. Fakat kt hallerine devam ettigin takdirde "zulmet-i zulmden" simsiyah yaptigin yerleri nura kavusturmak ve senin elinden almak zere insallah yakinda gelecegim. Takdir ne ise yle olacaktir. Selm, hidyete tabi olanlaradir. (Safer 920)" Osmanli ins (mektup yazma) san'atina nmne olabilecek bir mkemmeliyette kaleme alinmis olan bu nme (mektup), dip notta da grlecegi gibi birok mellif tarafindan asil metinle birlikte alinmis olup, nemi herkes tarafindan kabul edilmistir. Osmanlilarin, Si ve Kizilbaslar hakkindaki dsnceleri yaninda, niyet ve maksatlarini ortaya koyan bu mektupta, din ulemsinin kfr ve irtiddina hkmettikleri Sah Ismail'in, Hlef-i Rsidn'e sebb etmesini kabul etmeyip tenkid eden Yavuz Sultan Selim, bu yzden katline cevaz verildigini aikliyor, kendisinin de dinin takviyesi ile birlikte zulme ugramis ve kalbi kirilmis olanlarin yardimlarina kosacagini syleyerek, padisahlarin bu konuda gerekenleri yapmak zorunda olduklarina isaret ettikten sonra, denizden geip zerine yrmek suretiyle zulmn ciz ve zavallilarin zerinden kaldiracagini aiklar. Bununla beraber savastan nce "Snnet-i Seniyye"geregi kendisine Islm'i teklif ile son pismanligin fayda vermeyecegini de aikliyordu. Selim'in mektubunu Sah Ismail'e gtren Kili adindaki eli, onu Hemedn'da bularak mektubu verir. Mektubu alan Sah Ismail, eli Kilic'i ldrmekle birlikte kendisinin de muharebeye hazir oldugunu Selim'e bildirmisti. Bu haber, Osmanli ordusu Erzincan ovasinda bulundugu sirada gelmisti. Ltfi Pasa, Sah Ismail'in bu haberi aldigi zaman ok korktugunu,

fakat bu korkusunu aiga vurmayip gizledigini syler. Ayrica asker ve ordusuna da su sekilde hitab ettigini aiklar: " Diyar-i Rm'dan (Anadolu'dan) bir krban (kervan) gelrms. Size firvn genc (byk bir hazine) ve mal getrr. senmem, korkmam ki, anlari (onlari) imamlar bize verptr ki simdi on iki imam leskeriyle (askerleriyle) gelp bunda alem (bayrak, sancak) dikmistir, el -n (simdi) bizimledirler. Selim, ayni gn Akkoyunlu Hnedani hkmdarlarindan olan ve o esnada Sah Ismail'e karsi savasa girismis bulunan Ferruhsad Bey'e de bir mektup gndermek suretiyle onu da kendisiyle birlesmeye davet etmisti. Osmanli ordusu Yenisehir'den Konya'ya mteveccihen hareket ederek Seyitgazi'ye gelir. Selim, burada Kapikulu askerlerinden her birine biner aka sefer bahsisi dagitir. 20 bin timarli sipahiden meydana gelen nc ordusuna da komutan olarak Vezir Dukakinzde Ahmed Pasa'yi tayin eder. Sinop Valisi Karaca Ahmed Pasa'yi 500 svari ile Sah tarafindan esir almak ve kesiflerde bulunmak zere akina gnderen Selim, bunlarin arkasindan Mihal oglu Mehmed Bey'i de akincilari ile akina memur eder. Osmanli ordusu bundan sonra, Konya'ya gelerek Filbd ayiri'na yerlesir. Melliferin ve zellikle sefere istirak edenlerin bildirdiklerine gre Konya'daki ikameti esnasinda, Mevln Celleddin-i Rm'nin trbesini ziyret etmis olan Yavuz Sultan Selim, fakirlere de yz bin aka sadaka dagitmis idi. Ayni zamanda timarli sipahilere de l00'er aka terakki ihsan eden Yavuz Sultan Selim, Kayseri'ye geldigi sirada Dulkadir oglu Aladdevle Bozkurt Bey'le mzakerelere giriserek yaninda yer almasini ister. Ancak, ihtiyarligindan bahisle sefere gelemeyecegini bildiren Dulkadir oglunun, hakikatte daha II. Byezid devrinde Osmanlilara iltica ile Selim'in yaninda savasa istirak ettigi bilinen ve Osmanli taraftari Sehsuvar oglu Ali Bey sebebiyle bu teklife pek sicak bakmadigi biliniyordu. O, Memlklulara taraftar bir siyaset takib ederek Osmanlilara karsi cephe almis ve zahire yollarini da vurmak suretiyle orduda bas gsteren erzak buhraninin artmasina sebep olmustu. Dulkadirlilarin, Osmanlilar aleyhinde ikaracaklari muhtemel zorluklari gznnde tutan Selim, Aladdevle ile ugrasmaktan simdilik vaz geerek 26 Haziran'da Sivas'a gelir ve l40 bin asker, 5 bin zahireci 60 bin deveye ykselen ordusunu bir yoklama ve sayima tabi tutma geregini duyar. Yoklamadan sonra muhtemel bir Si ayaklanmasini nlemek maksadiyle Kayseri ile Sivas arasinda, Iskender Pasa komutasinda 40 bin kisilik bir ihtiyat kuvveti birakilmistir. Byk bir kisminin hasta ve yasli oldugu anlasilan bu ihtiyat kuvveti, ordunun ric'at hattini tutacak, ayni zamanda Sah Ismail'in Diyarbekir ve Bati siniri komutani Ustaclu oglu Mehmed Han'in yaptigi tahribat yznden ugranilan zahire ve saman buhranini da nleyecekti. esitli yollarla zahire buhranini nlemeye alisan Selim, Erzincan'dan Sah Ismail'e nc defa Trke bir mektup gnderir. Bu nmede, daha nceki mektuplari hlasa eden Selim, yakinda Azerbaycan'a

ulasacagini da bildirip Sivas ile Kayseri arasinda bir ihtiyat kuvvetini biraktigini aiklamaktan ekinmez. Osmanli ordusu, l8 Temmuz'da Erzincan'a bagli Yassi- emen'deki Hasan Bey ayirina geldigi sirada Sah Ismail'in elisi Sah Kulu Akay Bevey Nuker ordugaha gelip Selim'e bir name ile ii afyon dolu altin bir kutu takdim eder. Sah Ismail, nmesinde, Selim'i savasa zorlayan sebebi arastiriyor, Dulkadirlilarla dsmanlikta bulunmamis oldugundan bahsediyordu. Ayni zamanda Selim'in mektuplardaki ifadesini de bir padisaha yakistirmayan Sah Ismail, bunlarin, afyon ile sarhos olmus ktiplerin kaleminden ikmis oldugunu iddia ettikten sonra mektubunu Isfahan'da bir av esnasinda yazdigini bildiriyordu. Osmanlilarla dostluktan bahsetmekten geri kalmayan Sah Ismail, Timur zamaninda oldugu gibi memlekete karisikligin riz olmasini arzulamadigini bu sebeple savas istemedigini belirttikten sonra, aksi halde kendisinin de savasa hazir oldugunu beyan ediyordu. te yandan, Sah Ismail'in, verdigi sze ragmen henz ortalarda grnmemesi, orak arazide byk bir mzayakaya (sikinti) maruz kalan asker arasinda hosnutsuzluga sebep olmustu. Nitekim Firat Nehri (Karasu) kenarina gelindigi bir sirada isyan belirtileri grlr. Bununla beraber, sancak beyleri gibi vezirler de, baslangita ileri gitmenin aleyhinde olmalarina ragmen, bunu aiklamaktan ekinirler. Ancak askerin hareketini tanzim ile Erzincan'dan Azerbaycan'in merkezi olan Tebriz'e kadar katedilecek yolu 40 merhaleye taksim eden Selim'in, kararinda sebat etmesi zerine, daha ileri gitmenin mahzurlarini arzetmek maksadiyle, Karaman Beylerbeyi Hemdem Pasa'yi, Selim'e gnderirler. Sehzde Ahmed vak'asinda Selim'e hizmet etmek suretiyle onun, kardesine glip gelmesini saglamis bulunan ve ocuklugundan beri Selim ile birlikte Harem-i Humyun'da byms olan Hemdem Pasa, Padisahin, hakkindaki tevecchne itimad ederek bu hususu arzeder. Isaret edilen tehlikeler ve ordunun iinde bulundugu sikintilar gznne alindigi zaman bu fikir makuldu. Fakat hi bir engel tanimayan ve tereddt gstermeyen Selim, bunun askere ok kt bir rnek olacagini dsnerek, Hemdem Pasa'yi feda etmek zorunda kalir. Zeynel Pasa'nin, Karaman Beylerbeyi olarak tayin edilmesi zerine harekete geen ordu, seri bir yrysle ermk'e gelir. Bu mevkide Selim, Bali Bey tarafindan esir edilen iki Kizilbasi, Trke olarak kaleme alinmis bir mektupla Sah Ismail'e gnderir. Osmanli Pdisahi, bu drdnc mektubunda da Sah Ismail'i tahrik ediyor, memleketinde gnlerce yrdg halde kendisinden bir haber alinmadigini belirttikten sonra, onun korktuguna hkm ederek bir tabibe mracaat etmesini tavsiye ediyordu. Mektubunda, "Ey Ismail, lkemin sinirinda grnmekle bana meydan okudun. Iste ben geldim, haftalarca yrdgm halde ne senden ne de askerinden bir eser grmedim. lmsn yoksa sagmisin bilemiyorum, hile ve aldatmaktan

baska bir sey bilmez misin? Sayet korkuyorsan bir tabib getir ki seni tedavi etsin. Seni daha fazla korkutmamak iin gzide askerlerimden kirk bin kisiyi Kayseri yakinlarinda biraktim. Dsman hakkinda ancak bu kadar lutuf gsterilebilir" dedikten sonra, Sah Ismail'in ynetimden vaz geip inzivaya ekilmesini tavsiye eder. Mellifler, Yavuz'un, gizlenmekte devam edecegini tahmin ettigi Sah Ismail'e bir de kadin elbisesi gnderdigini kayd ederler. Buna ragmen kendisini gizlemeye devam ederse erkek sayilmayacagini bildiren Selim, Snn olan zbek Hani Ubeyd gibi Memlk Sultani Kansu Gavriye de birer mektup yazip, dsman memleketinde bulundugunu bildirir. ermk'ten yoluna devam eden Osmanli ordusu, Skmen'e gelir. Daha Tercan'da iken sonradan vezir olan Yanya Beyi Mustafa Bey ile Trabzon Sancak Beyi Mehmed Beyi, Bayburt'un zaptina me'mur etmis olan Selim, Skmen'de Grc Beyi Mirza abuk'un elilerini kabul eder. Eliler, yanlarinda iki bin bas koyun ve bir miktar da zahire getirmislerdi. Grc Beyi bu vesile ile dostlugunu gstermis oluyordu. Bundan sonra Tebriz'e dogru yeniden hareket emri verilmisti. Bunun zerine gnmzde Agri vilayetine bagli Elesgirt kazasi Sakalli Ky (Konagi)'ne gelen ordunun, merdan bazi kimselerin de tesviki ile " Dsman yok, harab memlekette nice seyahat ederiz?" diye mirildanip isyana basladigi grlr. Hatta bir rivayete gre bu ordu tarafindan, Selim'in adirina ileri tehdid dolu mektuplar birakiliyordu. Bunun zerine yigit padisah atina atlayip askerin iine dalmis, heybetle ve gayet vakurne bir sekilde "Ehl iyal kaydinda olarlara destrdur, ger karilarinun yanina gitsnler, biz buraya ger dnmek in gelmedk! Rahat isteyen bu yola yarasmaz. Bizi isteyp fi - sebilillah can ve bas feda edecek yigitler lmden havf itmez (korkmaz). lmden korkanlar ger dnsn! Dsmanla arpisacak merdler benmle gelsn. Eger inzde er yogise ben yalinz giderm" diyerek askerin hamiyet duygularini tahrik etmisti. Asker, bu cesaret ve yigitlik bidesinin bir at oynatisina, bu tarzdaki heybetli hitbetine ve kk bir kili kimildatisina dahi vurgun ve sikti. Sevdikleri hkmdar komutana bylenmis yekpre bir kitle gibi baglandi. Bu szlerinden sonra hareket emri veren Sultan'i, tek bir yenieri bile terk etmedi. Esasen bu sirada nc (pisdar) kuvvetlerin komutani Mihaloglu Memed Bey, Sah'in Diyarbekir emri olan Ustacluoglu'nun Hoy'a geldigini, Sah Ismail'in de yaklasmakta bulundugu haberini vermesi, heyecanin yatismasina sebep olmustu. Bu arada Sah'tan gelen bir mektup ta bunu teyid etmisti. Pdisah, Ismail'in isledigi bu hatadan istifade edip konak mesafelerini kisaltarak Sah'i karsilamak zere harekete geer. Iki gn sonra, gece Mak ile Hoy arasinda Tebriz'e 20 fersah mesafede bulunan aldiran tepelerine ulasir. Selim, bu mevkide yeni tertibatlar almis ve safakla birlikte savasa girismek veya askere 24 saat istiraat vermek cihetlerinden birini tercih etmek zere Divn ( Meclis )'in reyine mracaat eder. Genellikle, yol yorgunlugu mnasebetiyle hemen savasa girisilmesini

tehlikeli bulan devlet bykleri, askere 24 saat istirahat verilmesinin uygun olacagi teklifinde bulunurlar. Buna karsilik, askerin iinde Alev ve Silerin bulunmasindan ve istirahat aninda bunlarin dsmanla anlasabileceklerini gznnde bulunduran Rumeli Defterdari Pr Mehmed elebi, hemen savasa baslanilmasi gerektigini belirterek Yildirim Han devrindeki ubuk ovasi (Timur'la yapilan Ankara Savasi ) zlmesinin bir benzerinin vuku' bulabilecegini, bu sebeple safakla beraber harbe mbaseret edilmesi (baslanilmasi) re'yinde oldugunu bildirir. Bu teklif, Yavuz Sultan Selim tarafindan kabul grr. Bylece devlet bykleri, safakla birlikte savasa baslama grsn kabul etmek zorunda kalirlar. Onlar, Selim'in emri zerine savas nizami alip tepelerden ovaya inen kuvveterinin basina geerler.

ALDIRAN ZAFERI
Savasa, 23 Agustos l5l4 ( 2 Receb 920. ) arsamba gn gnes dogarken Iranlilarin taarruzu ile baslandi. Dogubyezid'in 80 km. gney dogusuyla Van Gl'nn kuzey dogusunda bulunan aldiran Ovasi'nda mevzilenen Osmanli ordusunun sag kolunu, Anadolu Beylerbeyi Sinan Pasa ile Zeynel Pasa'nin emrindeki Anadolu ve Karaman kuvvetleri, sol kolunu ise Rumeli Belerbeyi Hasan Pasa komutasindaki Rumeli askerleri teskil ediyordu. Selim ise, eskiden beri alisageldigi ve uygulandigi sekilde sipahi, silahdr, ulfeci ve gureb blkleri ile evrilmis olup, yaninda Hersekzde Ahmed Pasa, Vezir Dukakinoglu, Vezir Mustafa Pasa ve Ferhad Pasa gibi devlet bykleri, kadiasker vs. gibi din ve hukuk adamlari bulunuyordu. Bu arada, padisahin nnde yer alan tfeki ve yenieriler, araba ve develerden meydana gelen bir siper gerisinde bulunduklari gibi, sag ve sol cenahin nihyetinde olup, biri l0.000, digeri 8.000 kisiden mrekkeb Anadolu ve Rumeli azepleri, birbirlerine zincirlerle baglanmis 500 topun nnde dizilmislerdi. te yandan, nc kuvvetinin ogunlugunu teskil eden Dulkadirli Trkmenleri ile Sahsuvaroglu Ali Bey'in ardi kuvvetleri de Sadi Pasa'nin emrinde idiler. Osmanli ordusunun bu dizilisine karsilik, ekserisi Ustalu, Varsak, Rumlu, Samlu, Kaar, Afsar ve Karamanlu Trkmenleri'nden ibret olup muhtelif hanlarin emrinde bulunan 80.000 kisilik bir svari kuvvetinin basindaki Sah Ismail, ordusunu ikiye ayirmak ve sol kanadin idaresini verdigi Ustaluoglu ile birlikte girisecekleri bir evirme hareketi sonunda azepleri yarmak ve onlarin saflarini gemek suretile yenierileri arkadan vurmak niyetinde idi. Bu gayesini gereklestirmek iin de sag cenahin komutasini zerine almisti. Bylece, mkemmel bir sekilde techiz edilmis 40.000 sekin svarisi ile azeplerin ve zellikle Rumeli kuvvetlerinin zerine hcum eden Sah Ismail, baslangita basarili olur. Bylece, basta Rumeli Beylerbeyi Hasan Pasa olmak zere pek ok sancak beyini sehid edip, bu kismi dagitir. Ancak karsi

taraftan hareket eden Ustaluoglu, Anadolu askerinin mukavemeti ve Sinan Pasa'nin aldigi tedbirler zerine Sah Ismail ile birlesmek zere giristigi tesebbste muvaffak olamaz. Zira Sinan Pasa, askerlerin saflarini muhafaza ederek, intizamli bir sekilde sr'atle toplara dogru ekilmelerini temin etmis, Ustaluoglu ile kardesi Kara Han'i, maiyyetlerindeki Trkmenlerle birlikte, Osmanli topusu ile karsi karsiya getirmisti. Bu savasta Safevler "Sah", Osmanlilar ise "Allah" nidlari ve tekbir sadlariyla muharebe ediyorlardi. Bu arada sunu da belirtmek gerekir ki, Safev ordusunda piyade ve atesli silahlar hemen hemen bilinmiyordu. Her ne kadar Iran'da top kullaniliyor idiyse de bu, kale mdafaalarina hasr ediliyor, meydan muharebelerinde kullanilmasina ehemmiyet verilmiyordu. Bununla beraber Sah Ismail, casuslari vsitasiyle, Sultan Selim'in asker tertibatina vkif oldugu ve toplarin tanziminden haberdar bulundugu iin askerini iki kola ayirmisti. Sah Ismail'in svarileri, sayi olarak Osmanli kuvvetleri ile hemen hemen denk idiler. Bundan baska Iran ordusu, savasi kendi topraklarinda kabul ettigi iin yorgun degildi. Buna karsilik, Yaklasik 2500 kilometrelik uzun bir yoldan gelen l00.000 kisilik Osmanli askerleri ile atlari yorgundu. Ayni zamanda yiyecek sikintisi da vardi. Sayica en az Osmanli kuvvetleri kadar olan Sah'in ordusu ise dinti. Zira bu ordu, Tebriz gibi ok kisa bir mesafeden gelmisti. Asker iyi beslenmis ve sahlari iin her trl fedakrliga hazir, ona taabbd edercesine bagli idi. Topuz, yay ve mizraklarla donatilmis savasilarin atlarina elik eyerler vurulmustu. O zamana kadar, zaferden zafere kosmus bir hkmdara mlik olduklarindan dolayi da mneviyatlari bir hayli yksekti. Osmanli toplarinin ates amalari zerine Si ordusu dagilir. Zira basta Ustaluoglu olmak zere pek ok komutan bu esnada ldrlmst. Bunun zerine savas, Osmanlilarin lehine dnd. br taraftan Yavuz Sultan Selim, Rumeli askerlerine yardim etmek zere bir kisim yenierileri yardima gndermis, siperlerin arkasinda bulunan yenierilerin de tfek ile ates etmelerini emr etmisti. Beklemedikleri byle bir durumla karsilasan Si ordusunda genel bir panik havasi esmeye baslar. Bu arada vaziyeti dzeltmek ve ordusunun moralini takviye etmek maksadiyle her tarafa kosan Sah Ismail, birka defa at degistirmis, bir aralik da atindan dsp yere yuvarlanmisti. Bu hengamede, zerine yryen bir Osmanli svarisinin, Sah zerine yryp ldrmek zere iken, tipki onun gibi giyinmis ve kendisine benzeyen en yakin adami Mirza Sultan Ali'nin esareti gze alarak ne gemesi zerine kurtulur. O, bu kurtulusunu sonradan ateken lakabini alacak olan Hizir ismindeki bir Trkmen korucunun, hayati pahasina ona atini vermesiine borludur. Bylece, esir olmaktan kurtulan Sah Ismail, aksama dogru artik hi bir midin kalmadigini grnce, sr'atle Tebriz'e dogru kamis, ancak kendisini burada da emniyette grmedigi iin

Sultaniye (veya Dergzin)'ye ekilmek zorunda kalmisti. Onun kamasi zerine btn Siler, karsi koymaktan vaz geerler. Bu arada bir kismi esir, bir kismi da maktul dser. Ltfi Pasa, Silerin byk hezimeti ile sonulanan aldiran Savasi'na " Sfi-kiran " adini verir. Sah'in, yaralanip kamasindan sonra Iran ordusu daha fazla direnemeyerek dagilmis ve safakla baslamis olan bu korkun savas, o gn aksam zeri, Osmanlilarin byk bir galibiyetiyle sona ermisti. Bununla beraber Pdisah, yatsi vaktine kadar atindan inmez. Tarihin en bk meydan savaslarindan biri olan aldiran Savasi'nin kazanilmasinda "tertip ve tahkim islerindeki" stnlgn, atesli silahlara sahip olmanin, Osmanli askerinin essiz fedakrliginin ve son olarak Yavuz Sultan Selim'in asker dehasinin byk payi vardir. Bu muzafferiyeti mteakip Si ordugahi, btn hazineleri, Sah'in ve merasinin zevceleri ile birlikte Osmanlilarin eline geer. ok etin getigi anlasilan aldiran Savasi'nda, her iki taraftan da pek ok insan lmst. Savasi mteakip aldiran sahrasinda iki gn divn kurduran Selim, Muhy elebi'nin bildirdigine gre, sehid dsenlerin nmina bir kabir yaptirip stne lm tarihlerini bildiren amd (direk) diktirmistir. aldiran Zaferi, Anadolu birliginin hl devam eden en byk istinadghi olmakla kalmamis, ayni zamanda Gney Anadolu ile Ortadogu'nun anahtarlarini da Yavuz'a takdim etmisti. aldiran Zaferi'nden sonra Hoy Sahrasi'na gelerek Dukakinzde ile Defterdr Pir elebi ve byk bir Osmanli tarihi (Hest Behist) yazmis olan Idris-i Bitlis'yi Tebrize gnderen Sultan Selim, bunlar vsitasile sehirliye emn vermis ve uzun bir yrysten sonra, yerlere serilmis kiymetli halilar zerinden geerek 5 Eyll l5l4'te sehre girmistir. Bir hafta kadar Tebriz'de kalan Sultan Selim, Sah'in hazinelerini ile bazi sanatkrlari Istanbul'a gnderir. Bu sirada Tebriz'de bulunan Timur'un torunu Hseyin Baykara oglu Bedizzaman ile kendisine biri Farsa, digeri agatayca olmak zere kaleme alinmis iki kaside takdim eden Mehmed Hfiz ve oglu Hasan Can ( Hoca Sa'dddin Efendi'nin babasi ) ile birlikte Sultan Selim'e siginmislardi. zellikle, Sultan Selim'in byk hrmet ve saygisina mazhar olmak suretiyle kendisine gnde l.000 aka tayin edilen Bedizzaman, Osmanli ordusu ile birlikte Istanbul'a gelecek ve bir mddet sonra Eyb'de vebadan vefat edecektir. Yavuz Sultan Selim'in, bir haftalik ikameti esnasinda Tebriz'deki faaliyetleri, bize onun hakkinda bilgi vermektedir. O, Tebriz'in Shib - bad mahallesinde bulunan ve mavi altin sarisi inilerle ssl Sultan Hasan Cmii'nde, Hlefa-i Rasidn ile Ashab-i Kirm'in isimlerini hutbede okutmus, Sah Ismail tarafindan gerek Akkoyunlulardan, gerekse Seybek Han'dan

msadere edilmek suretiyle alinmis bulunan hazinelere el konmustu. Bu arada bir kisim fillerle, Sah Ismail'in, Akkoyunlu Trkmen Ulusu Beyleri'nden Yakub ve Timur torunlarindan Eb Said'den gasb etmis oldugu emanetleri Istanbul'a sevk eden Selim'in, Tebriz'in mahir usta ve sanatkrlarindan bir kismini Istanbul'a gnderdigine dair kaynaklarda bilgiler bulunmaktadir. Nitekim Muhyi elebi'nin Selimnmesi'nde, kiliilardan, cebecilerden, okulardan ve yaycilardan l700 hnenin Istanbul'a gnderildigine dair verilen haberler, seferin rznmesini tutan Haydar elebi tarafindan da te'yid edilmektedir. Sah taraftarlari (Kizilbas) ile meskn bu mintikada daha fazla kalmayi tehlikeli bulan Sultan Selim, bir hafta sonra Tebriz'i terk edip Nahivan yoluyla Karabag'a ekilmek zorunda kalmistir. Bununla beraber, onun, kisi bu eski Ilhanli merkezinde geirmek tasavvurunu anlayan devlet byklerinin telasi, bazi karisikliklarin ikmasina sebep olmustur. Nitekim, ordu, Aras Nehri kiyilarina geldigi zaman, bunlarin tesvikiyle harekete geen yenieriler, padisahin etrafini sararak, para para olmus elbiselerini mizraklari nnde gstererek dnmek istediklerini hatirlatmak isterler. Byle bir hareketle karsilasan Selim, Kars ve Bayburt zerinden Istanbul'a dogru hareket eder. Bu arada zaferi bildirmek iin, komsu devletlere fetihnmeler yazilip gnderilir. Yavuz Selim, Amasya'da iken, Sah Ismail tarafindan gnderilen elilik heyetini kabul etmez. Bu arada, Kemah kalesine siginmis olan ve kalelerinin metanetine (saglamligina) gvenen Kizilbaslar, kendilerine yakin olan Osmanli topraklarina durmadan tecavz ettikleri iin, kisi Amasya'da geirmekte olan Yavuz Selim'e tecrbeli bazi kimseler: "Kemah kalesi Kizilbaslar elinde bulunduka, Bayburt ile Erzincan gibi kasaba ve sehirlerde bir gvenlik saglamanin mmkn olmayacagini" bildirirler. Bunun zerine Dogu Anadolu'da esasen hakimiyet kurmayi gerekli gren Pdisah, Yildirim Byezid zamaninda Osmanli topraklarina katilmis, fakat Timur istilasindan sonra kaybedilmis bulunan Kemah kalesinin kusatilmasini Biyikli Mehmed Pasa'ya emreder. l9 Mayis l5l5'te bizzat Pdisah'in istirak ettigi hcumla alinan Kemah kalesinin muhafizligina Karain oglu Ahmed Bey tayin edilir. Bu arada Iran zerine yapilan hareket esnasinda, Osmanli ordusunun yiyecek kollarini vuran Dulkadirogullari'nin lkesi alinarak Maras ve Elbistan Osmanli topraklarina ilhak edilir. Daha sonra Istanbul'a hareket eden Sultan Selim, ll Temmuz'da sehre girer. aldiran Zaferi'nden sonra, basta Diyarbekir olmak zere, Dogu Anadolu'nun birok sehri, Osmanlilarin eline geer. Bylece, Seluklulardan sonra bozulan Anadolu birligi tekrar ve kalici olarak saglanmis olur. Biyikli Mehmed Pasa, Diyarbekir Beylerbeyligi'ne getirilir. Tarihi Idris-i Bitlis de msavir olarak onun yanina verilir. Idris-i Bitlis'nin gayretleriyle Harput, Meyafarikin, Bitlis, Hisnikeyfa, Urfa, Mardin, Cezire ve Rakka'ya kadar

Gney Dogu Anadolu blgesi ile Musul dolaylari Osmanli idaresine geer. Bu sayede Tebriz - Haleb ve Tebriz - Bursa Ipek yolu Osmanlilarin kontroluna girmis olur. Ayrca, Si akidesinin yayilmasi byk lde durdurularak propaganda malzemesi saglayacak imknlara set ekilmis olur. Yine bu zaferle geici de olsa Safev tehlikesi ortadan kalkmis oluyordu.. Bu zaferden sonra Yavuz Sultan Selim "Sah" nvanini kullanmaya baslamis, hatta bu nvan "Sultan Selim Sah" diye sikkelere de islenmistir. Yavuz'dan sonra gelen padisahlar da ayni nvani kullanip kendi dnemlerinde basilan paralara bu nvani yazdirdilar. Bundan dolayi bu nvanla basilan paralara "Sh" adi verilmektedir.

YAVUZ DNEMINDE CELLLER


Yavuz Sultan Selim dneminde, sadece lkenin sinirlari disinda bulunan Kizilbaslar degil, ayni zamanda sinir iinde bulunanlari da devleti ugrastiriyordu. Zira Osmanli sinirlari iinde uzun sreden beri, Safevler adina yapilan propagandalar, kisa zamanda tesirini gstermisti. Bu yzden, sayilari kmsenmeyecek bir insan ktlesinin gnl, Safev Devleti'ne baglanmisti. Osmanlilar aleyhine alisan bu insanlar, ayaklanmak iin uygun bir zaman ve firsat kollamakta idiler. Nitekim bunlar, sehzdeler arasindaki rekabet esnasinda Yavuz'un, babasina karsi olan isyanini, devletin en zayif ani olarak degerlendirip Sah - Kulu'nun idaresi altinda harekete geerler. Bylece memleket adina byk bir tehlikenin meydana gelmesine sebep olurlar. Birok cana mal olan ve glkle bastirilan bu ayaklanmadan sonra sknet saglanamadi. Zira bu sefer de Nur Ali isyani bas gstermisti. Bu da Sah - Kulu isyanindan daha az korkun degildi. Sayet Yavuz Sultan Selim'in aldigi tedbirler olmasaydi, belki de o tarihlerde bunlarin daha korkuncuna sahid olunacakti. Bunlara karsi onun, yerinde ve msamaha gstermeden harekete gemesi, bir an bu isyan alevinin etrafi sarmasina mani olmus, fakat atesin bsbtn sndrlmesine yetmemisti. Bu itibarla Silik, daha dogru bir ifadeyle Safevlik adina, zaman zaman ortaya ikanlar oldu. Iste l5l9'da Cell adindaki Kizilbasin ikardigi isyan da bunlardan biriydi. Bozok'lu ve Kizilbas ileri gelenlerinden biri olan Cell, "kendyi mecnnluga urup ve abdal kisvetine girp vatani ve eskiya encmeni olan Bozok'tan Tokat semtine firar" edip Turhal civarina gidip orada bir magaraya yerlesir. Burada, gizlice onu ziyarete baslayan Kizilbaslar, "MeczbGi ilhidir" diyerek adini etrafa duyurmaya ve shretini artirmaya basladilar. O tarihlerde, bu blge halkinin ogunun Kizilbas ve Kizilbasliga mtemayil oluslari, Cell'in isine ok yaramisti. te taraftan o, derece derece kendisini halka kabul ettirmee alismis ve etrafini aldatmakta byk bir maharet gstermisti. Gerekten nceleri o, "Mehdi bu gardan (magara) asikr olsa gerektir, ve ben intizarla (beklemekle) me'murum" diye ise baslayarak birok insani buna inandirdiktan ve bu bylece yeterince glendigini hissettikten sonra gerek yz ile ortaya ikar. Bu esnada da

kilicin kendisini kesemeyecegini iddia ederek " Halife-i zaman ve Mehdi-i devrn benim" demeye baslamisti. O gnk toplum iinde byle szlere inananlar byk bir yekun tuttuklari iin kisa zamanda Cell'in yaninda ok sayida Kizilbas toplandi. Bir mddet sonra da "lemi men serbeser alsam gerek, cmle mnkir gitse ben kalsam gerek" diye kendisine byk bir pye veren bu adamin etrafinda toplananlardan bir kisminin, onun politik bir gaye ugruna alistigini bilmemeleri mmkndr. Vezir-i A'zam Piri Pasa'nin, Firat kenarindan ayrilarak padisahin yanina gidisini firsat bilen Cell, Sah - Veli nvani altinda ve belki de Sah Ismail'den aldigi emir sonunda harekete geer. Isyan, nce Bozok vilayetinde baslamisti."Ol etrafta bulunan kura (ky) ve kasabatin (kasabalar) skknina (sakinlerine) teaddi ve tecavz" etmek suretiyle baslayan bu hareketin ok abuk gelistigi anlasilmaktadir. nk Bozok'ta, Sehsvaroglu Ali Bey'in oglu veys'in evini bastigi zaman Cell'in yaninda 4000 kisilik bir kuvvet vardi. Bu kuvvetin kisa bir sre iinde ogaldigi ve Rum Beylerbeyi olan Sdi Pasa'nin kuvvetlerini yenecek duruma geldikleri grlmektedir. Gerekten Sdi Pasa, isyanin iktigi ilk anlarda bu isyani bastirmak ve bununla arpismak gayesiyle asker toplamak iin Zile'ye gidip etrafa ulaklar gnderdigi bir sirada onlarin hcumuna ugramisti. Asker sayisi az olmakla birlikte isyancilarin nnden kamayi dsnmeyen Sdi Pasa, onlarla savasa girer. Sabahtan aksama ve ertesi gn gleye kadar devam eden savasta yaralanan Sdi Pasa'nin yaninda bir ok askeri de sehid dsmst. Bununla beraber, yarali olarak Amasya'ya ekilen Sdi Pasa, yeniden asker toplayip tekrar faaliyete geer. Ancak Sah-Veli'nin kuvvetleri, "Keeci ve anagi diye bilinen melhide (mlhid, dinsiz) taifesinden " ve Kizilbaslardan byk yardimlar grdg iin gnden gne sayilari artiyordu. Bu arada, Sdi Pasa'ya karsi kazanmis oldugu zafer de Cell'in shretine shret katiyordu. Hatta bu shret, Sah Ismail'in adini bile unutturmustu. Sdi Pasa'nin mektubundan veya baska bir kaynaktan haber aldigi bu isyani ok nemli ve ciddi telakki eden Sultan Selim, Rumeli Beylerbeyi Ferhad Pasa'ya, vezirlik pyesi vererek isyani bastirmaya me'mur eder. Ferhad Pasa, kapihalkindan ve yenieriden bir miktar askerle yola ikar. Bilahere o, Sehsvaroglu Ali Bey, Karaman Beylerbeyi Hsrev Pasa ve Sivas (Rum) Beylerbeyisi olan Sdi Pasa ile birlikte, isyan eden Cell ve askerleri zerine yrrler. Bunun zerine, burada tafsilatina girmeyi gerekli grmedigimiz byk bir mcadele meydana gelir. Bu mcadelenin sonunda, Ltfi Pasa'nin ifadesiyle "nihayet ol bagilerin (eskiya) ekseri kirilb ve baslari olan habisin basi kesilb Sultan Selim'e gnderdiler" diye verdigi bilgi ile yetinmek istiyoruz. Devletin en kudretli devrinde, byk gayret ve zorluklar sonucunda bastirilan bu isyandan sonra, Anadolu'da her ne sebeple olursa olsun meydana gelen ayaklanmalara, bu Cell'in adina izafeten Cell denecektir.

Celller, zellikle Anadolu'da, zaman zaman harekete geip yurdun tahribinde ve halkin soyulmasinda nemli rol oynayacaklardir. Celllerle ilgili olarak Tosya kadisi ile vilayet halkindan ileri gelenlerin gnderdikleri mektup, bunlarin isledikleri cinayetler ve sebep olduklari ktlkler hakkinda bilgiler vermektedir. Bu mektuptan anlasildigina gre on yildan beri halkin rahatinin kalmadigi, evlerinin yakildigi, yiyeceklerinin ve hatta kadinlarinin zorla ellerinden alindigi, bu yzden, ky halkindan da pek ok kimsenin kaip yurdunu terk ettigi, geri kalanlarin ise gerek mal gerek siyas hi bir seye glerinin yetmedigi belirtilmektedir.

YAVUZ SULTAN SELIM'IN GNEY SIYASETI


Tuttugunu koparan bir padisah olarak bilinen Yavuz Sultan Selim, dnemindeki imknlarla her bakimdan dil ve mazbut din, idar, ekonomik ve sosyal bir nizam kurarak Islm lemini tek elde toplamak gayesini gdyordu. Bu yzden olacak ki, kendisini bu hedefinden uzaklastirmak isteyen her seye karsi mcadele etme kararinda idi. Bu bakimdan, dur durak bilmeyen atesn mizaci ile o, gemisi unutmak istiyordu. Herhalde bunda haksiz da sayimazdi. Zira babasi II. Byezid'in zamani, bir bakima baba mirasi ile yetinen, nisbeten kisir ve durgun bir devir idi. Binaenaleyh, bu yeni ark, muhtesem mazi mirasina yeni bir seyler ilave etmeliydi. Gerekten, tempoyu ykselten Yavuz Sultan Selim'in gayesi belli idi. O, bir Islm birligi kurmak ve Osmanli Devleti'ni de bu birligin merkezi haline getirmek istiyordu. Btn dostane abalarina ragmen, savas olmadan kurulmasini istedigi bu birlik, bir trl saglanamiyordu. Bunun iindir ki, birlik davasinin gereklesmesi ve bu dsnceyi fiile geirip tercme edecek olan vsita da kilitan baskasi degildi. O, bu kilici kimlere alacagini da oktan planlamis bulunuyordu. Zira o, bu birlige engel olmaya alisanlari ok iyi taniyordu. Bu bakimdan onlarla gerektigi sekilde mcadele etmeliydi. nce, byk hayal ve mitlerle, yalniz ordularini degil, akide (inan) ve mezheplerini de seferber etmis olan Iranlilar'i hizaya getirecek, sonra da oynak ve iki yzl bir siyaset takip ederek Suriye ile Misir'in arasina gerilmis olan Dulkadirogullari'ni ortadan kaldirip gney yolunu aacakti. Bylece sira, "Shib-i Haremeyn" nvanini tasiyan Memlk Devleti ile ugrasmaya gelecekti. Fakat bu bahadir ve cesur insanlarla savasmak belki de harp tarihinin ender grdg cenklerden biri olacakti. Bununla beraber hem gzn hem de gnln Sark'a ve Sark'i tek elde toplmaya dikmis olan hkmdar, "Shib-i Haremeyn" nvanini, Memlk Sultani'nin elinde birakmama azminde idi.

Yavuz Sultan Selim'in bu dsncesini degerlendirdigimiz zaman onun, Gney ve kismen Dogu Siyasetini baslik altinda ele almak gerekir. Bunlar: 1. Dulkadirogullari Beyligi'nin Ortadan Kaldirilmasi, 2. Diyarbekir'in Zapti, 3. Memlk Devleti ile Olan Mnasebetler ve Bu Devletin Ortadan Kaldirilmasi.

DULKADIROGLU BEYLIGI'NIN ORTADAN KALDIRILMASI


Iran seferine ikan Yavuz Sultan Selim, Aladdevle'nin, Sah Ismail'e karsi olan husumetinden dolayi, kendi saflarinda harbe katilmasini istemisti. Fakat Aladdevle bu istegi kabul etmedigi gibi kendisine tabi bazi asiret kuvvetlerini, Osmanlilarin zahire kollarini vurmak iin grevlendirmisti. Daha nce, Osmanlilarin yardimi ile Dulkadir Beyi olan Sehsuvar Bey, ugradigi maglubiyet zerine Kahire'ye gtrlp orada idam edilmisti. Osmanlilara siginip iltica etmis olan oglu Ali Bey, devlet hizmetine girmis, gerek aldiran'dan nce, gerekse bizzat aldiran'da byk hizmetler grmst. Bundan dolayi padisah tarafindan, Gedik Ahmed Pasa'ya ait olup hazineye alinmis olan bir altin kili ile taltif edilmisti. Bundan baska, Aladdevle'nin elinden alinacak yerlerin Ali Bey'e verilmesi de padisah tarafindan va'd olunmustu. Nitekim aldiran Seferi'nden dnlrken Kayseri ve Bozok sancaklarinin ikisi de Ali Bey'e verilir. Bylece o, Dulkadir Beyligi'nin sinirlarindaki blgeye tayin edilmis olur. Sehsuvaroglu'nun bu iki sancaga tayininden sphelenen Aladdevle, bu durumu Memlk Sultani'na sikyet eder. O da Sultan'in, Kemah zerine sefere gittigi bir sirada Yavuz'a eli gnderip bu halden sikyet etmis ve Ali Bey'in o sancaklardan alinmasini rica etmisti. Buna karsilik Yavuz Sultan Selim, Aladdevle'nin elinde bulunan Dulkadir lkesinin kendisinden alinip Ali Bey'e verilecegini bildirir. Bu haber, Memlk hkmdarini epey tedirgin eder. Yavuz Sultan Selim, Kemah'i alip Sivas'a geldigi sirada Rumeli Beylerbeyligi'ne tayin ettigi Hadim Sinan Pasa'yi 40.000 kisilik bir kuvvetle Dulkadir zerine gnderir. Bu arada Sehsuvar oglu Ali Bey'i de bu birlige rehber ve nc olarak tayin eder. Kendisi de onlari takiben rgp'le Kayseri arasindaki Incesu'ya gelip bekler.

Sinan Pasa'nin, Dulkadir hududlarini getigi haberini alan Aladdevle Bey, karsi koymak iin muharebeye hazirlanir. Fakat Gksun muharebesinde bozularak sr'atle kaip Elbistan'in gneyindeki Turna Dagi ( Nurhak )'na sigindiysa da takip olunur. Son defa burada yapilan savasta basta kendisi ile drt oglu ve beylerinden otuz kadari maktul dser. Bylece Dulkadir Beyligi, tamamen zapt edildikten sonra basta Maras ve Elbistan olmak zere, bir sancak itibar edilerek, Osmanlilarin yksek hkimiyeti altinda kalmak zere Sehsuvaroglu Ali Bey'e verilir. Dulkadir ailesini bir hamlede ortadan kaldiran Hadim Sinan Pasa, bu hizmetine karsilik olarak, mnhal bulunan vezir-i a'zamliga tayin edilir. Osmanlilar, Dulkadir topraklarini elde etmek suretiyle Memlk Devleti'ne bagli gnmzde Suriye denilen blge ile el-Cezire mintikalarini tehdid edebilecek duruma gelmislerdi. Zira artik onlarla ayni sinirlari paylasmaya baslamis oluyorlardi. Bu da Osmanli - Memlk savaslarini hazirlayan sebeplerden biri olarak kabul edilmektedir. a. Istanbul'da Alinan Bazi Tedbirler

Dulkadir Beyligi'nin, Osmanli mlkne ilhakindan sonra Istanbul'a dnen Yavuz Sultan Selim, devlet ynetiminde grdg birtakim aksakliklari gidermek iin bazi tedbirlere bas vurma ihtiyacini hisseder. Bu tedbirlerden biri yenieriler, digeri de Hali Tersanesi ile ilgiliydi. Bu konularda yeni dzenlemelere gitmek zorunda oldugunu hisseden hkmdar, Misir'a gitmeden nce bu isleri tamamlamaliydi. Bir kere, firsat bulduka ayaklanan, yagmalara, fitnelere ve isyanlara kalkisan ordunun iinde bir islthat yapmak ve bu arada donanmayi da glendirmek gerekiyordu. Zira, Arap ordularinin, bir zamanlar Akdeniz'de bir Mslman hkimiyeti kurmak iin, kara ordusu kadar deniz kuvvetlerine de ihtiya duymus oldugunu, tarihten grendigi gibi tecrbeleri de onun bu fikrini destekliyordu. Plan ve hesaplarini, iyi bir idar kavrayis ve asker anlayisla dzenleyen Pdisah iin, mzinin dogru ve yanlis hareketleri, kulak verilmesi gereken iki nemli shid demekti.

YENIERI AGALIGINDA ISLHAT


Dulkadir Beyligi'nin ilhakindan sonra Istanbul'a dnen Pdisah, gerek aldiran ncesi, gerekse Amasya'da asker tarafindan meydana gelmis olan yagma, serkeslik ve isyan hareketleri zerine bazi tedbirler alip derhal uygulamaya koyma zaruretini duymustu. Bu bakimdan o, askeri tam bir disiplin altina alip ocagi islh etmek arzusunda idi. Bu sebeple, ocak

zerinde an'ane geregince byk bir nfuzu bulunan ocak ihtiyarlarini huzuruna agirarak Amasya'daki itaatsizligin msebbiblerinin kimler oldugunu sorar. Bunlar, yine ocak anlayis ve yardimlasmasi geregi olarak "Cmlemz mcrimz, devletl Hdvendigr'dan afvumuzu reca eylerz" diye cevap verirler. Onlarin bu cevaplari ocak an'anesine uygundu. Pdisahin, devlet ricalini bu yolla sorguya ekmesi, ortaya bir takim isimler ikardi. Bunlardan Iskender Pasa ve Sekbanbasi Balyemez Osman Aga idam edildiler. Kadiasker Tcizde Cfer elebi, "Ilmiye Sinifi"ndan oldugu iin, huzura agirilip, kendisine "Islm askerini itaatsizlige ve isyana tesvik edenin cezasinin ne oldugu" sorulur. O da "sbit ise ser'an siyaset edilmesi gerekir" cevabini verince l8 Agustos l5l5'te siyaset edilir.Adi geen devlet adamlarini siyaset etmekle beraber Yavuz, byk hatip, sair ve Trk insa mektebinin (ekol) byk temsilcilerinden biri olan Tcizde'nin ortadan kaldirilmasina ok zlr. Yavuz, derin bir tahkikat sonucu, isyan tesvikileri olarak grdg sahsiyetleri ortadan kaldirdiktan sonra Yenieri Ocagi'nin islahi iin, ihtiyarlarla anlasip bazi tedbirler alir. Buna gre, bundan byle "Yenieri Agasi", saray tarafindan, ocak erkn-i harbiyesi de, saltanat makaminca tayin edilecekti. Bu suretle, yksek kumanda heyetini, daha siki baglarla saltanat makamina bagladi. Btn bu alismalar, Selim'in, yorulmak bilmeyen gayretlerinin, idaredeki tezahrlerini bize aks ettiren grntlerinden baska bir sey degildir. Benzer gayretleri, devlet kademelerinin her safhasinda grmek mmkndr.

HALI TERSANESININ GENISLETILMESI


Yavuz Sultan Selim, aldigi asker islhat tedbirlerinden sonra, deniz kuvvetlerinin gelistirilmesi ve Venedik ile Ispanya donanmalarindan daha stn bir duruma gelmesini istiyordu. Gl bir donanmaya ship olmak iin de Hali Tersanesi'nin, gnn sartlarina gre genisletilmesini dsnyordu. O, bir taraftan asker zerindeki tesirini artirirken, bir taraftan da devletin durumuna gre kifayetsiz kalan deniz gcnn yeniden kuvvetlenmesine alisiyordu. Iran Sahi zerine ailan sefer esnasinda ordunun yiyecegini Trabzon'a kadar gtrmek iin kullanilan donanma, bu is iin yeterli olmadigi gibi Hiristiyan donanmalarina karsi koyacak gte de degildi. Sehzdelik yillarindan beri ok az bir uyku ile yetinip, kitap mtalaasi ve tefekkrle mesgul olan Pdisah, bir gece yarisi Vezir Pir Pasa'yi agirarak, ona Tersanenin genisletilme fikrini aarak "Bu akreplerin (Hiristiyan devletlerin), denizi gemilerle rttklerini, Rumeli sahillerinde Venedik, Papalik, Fransa ve Ispanya bayraklarinin dalgalandigini, bunun da vezirin tenbelligi ile kendisinin msamahasindan dogdugunu, artik gl ve ok sayida gemiden mtesekkil bir donanma sahibi olmak istedigini" syler.

Pasa, "bunu, kendisinin de dsndgn, yarin Divn'a girdigimizde diger vezirler ile zellikle beni tekdir etmenizi ve hemen tersane insasi ile 500 harp gemisinin techizi iin emir vermenizi, bu hareketin Frenkleri korkuya dar edip, onlari muhedelerini yenilemeye ve vergilerini vermeye zorlayacagini, bu suretle masrafin kffrin altinlariyla karsilanacagini beyan ile en fazla 40 kadirganin denize indirilmesinden sonra Frenklerin, muhedelerini yenilemek ve vergilerini vermek iin birbirleriyle yarisacaklarini" syler. Bylece Hali'te l60 gzl, byk bir tersane vcuda getirilerek gemilerin insaasina baslanir. Byle bir tesebbsn yerinde oldugu anlasiliyor. nk henz gemiler bitmeden Avrupa devletlerinden bazilari muhedeleri yenilemeye ve vergi demeye baslarlar. Pir Pasa'nin grs dogrultusunda Macaristan Osmanlilarla bir senelik mtareke imzalar. Lehistan da anlasmaya dahil olanlardan olur. Eflak Prensi de vergi verecegine dair Pdisah'a arzda bulunur. Btn bu gelismeler, Misir'a el atma arzusunda olan Pdisah'a lzumlu donanma ile Avrupa barisini sagladi. Bu tesebbsler, Yavuz'un siyas ynnn byklgn ve onun azametini gstermeye kfidir. Bu tedbirlerin, grnste Iran'a karsi yapilacak yeni bir seferin hazirliklari oldugu etrafa duyurulmus ise de, gerekte Yavuz Sultan Selim'in, byk bir nem verdigi Sark (Dogu) ticaretini, Kizildeniz'in gney kapisini (Bbu'lMendeb) dahi ele geirip kapayan Portekiz donanmasina karsi koruma hususunda acz gsteren ve elinden bir sey gelmeyen Memlk Devleti aleyhine harekete gemis bulunuyordu. yle anlasiliyor ki, Kizildeniz'i kapatan Portekiz donanmasina karsi bir varlik gsteremeyen Memlk Devleti, Portekiz donanmasinin, Mekke'nin liman sehri olan Cidde'ye gelmesine de mani olamayacakti. Bu da "Haremeyn"in, tehlikeye girmesi demekti. Bylece, Islm leminin kalbi durumundaki blge, btn bir Islm dnyasini mateme bogacak ve onu huzursuz bir hle getirecekti. Geri, l508 yilinda Hindistan'in Saul limanindaki savasta, Memlk donanmasi Portekizlilere ait birlikleri hezimete ugratmisti. Ancak Portekizliler, Misir donanmasina byk bir zayiat verdirerek bunun intikamini aldilar. Onlar sadece bu intikamla kalmadilar, l5l3 yilinda Aden'i de ele geirdiler. Kansu Gavri, onlarla savas iin yeni bir donanma hazirladi. Bu donanma iin gerek gemi malzemesi, gerekse silah olarak Osmanlilardan byk lde yardim aldi. Sveys'te tamamlanan ve Selman Reis komutasina verilen bu donanmaya 2000 Osmanli denizcisi de katilmisti. Memlk idaresinin bu konudaki zayifligini bilen Yavuz Sultan Selim, hem bu yzden, hem de yukarida temas edilen konulardan dolayi byk bir donanmanin insaasini emr etmisti. Nitekim, Misir'in zaptindan hemen sonra kurulan Sveys donanmasi ile Kizildeniz'e ailmasi bunu teyid etmektedir.

DIYARBEKIR VE GNEY DOGU ANADOLU'NUN ZAPTI


Yavuz Sultan Selim'in, aldiran'da Sah Ismail'e karsi kazandigi zafer, bir manada, Gney Dogu Anadolu'yu da Osmanli Trkleri'ne amis ve blgeyi Si tehlikesi ile Iran kltrnn hkimiyetinden kurtarmisti. Bu sirada Dogu Anadolu'da, aldiran zaferinin meyvelerini toplamak iin alismalar yapiliyordu. Zira o blgede yasayan, Sia baski ve nfuzundan nefret eden Snn Krd ve Trkmen ahali, Iran hegemonyasini kirip Osmanlilara baglanmak istiyordu. Ele aldigimiz dnemde, Gney Dogu Anadolu'nun merkezi, o zamanki ismiyle "mid" denen Diyarbakir sehri idi. Bu sehir, hem tarih, hem de stratejik nemi byk bir sehir idi. Sayet Osmanlilar burayi elde edebilirlerse o zaman devamli olarak blgeyi Iran tehdidinden kurtarabilirlerdi. Bu gayenin tahakkuku iin Diyarbakir'in alinmasi kararlastirilinca Osmanli idaresini Si Iran idaresine tercih edip Osmanlilara iltica eden meshur lim ve tarihi Idris-i Bitlis vsitasiyle btn blgenin sulh yoluyla alinmasi iin esitli tesebbslerde bulunulur. Biraz sonra grlecegi gibi bu tesebbslerde basari saglanir. Gerekten, aldiran meydan muharebesinden sonra halkinin byk bir kismi Snn olan Dogu Anadolu beyleri, Yavuz Sultan Selim'in tarafini tutmuslardi. Basta Diyarbekir olmak zere birok sehir kapilarini Osmanlilara amisti. Ancak bazi sehirler, bu arada Mardin, Iran kuvvetlerinin elinde kalmisti. Biyikli Mehmed Pasa, Diyarbekir beylerbiyligine getirilerek bu blgenin idaresi onun ynetimine verilmis ve meshur tarihi Idris-i Bitlis de bu konuda yardim etmek zere bas msavir olarak onun yanina verilmisti. Sah Ismail, Osmanli ordusunun ayrilmasindan sonra kaip gizlendigi yerden ikip tekrar Tebriz'e dnnce Diyarbakir'a, aldiran seferinde maktul dsen Ustacluoglu Mehmed Han'in yerine onun kardesi Karahan'i yollamis, o da Diyarbakir'i muhasara altina almisti. Yavuz, buranin muhasaradan kurtarilmasi iin mirahur iken 92l (m. l5l5)'de Erzincan, Bayburd, Sebinkarahisar ve Trabzon havalisi kendisine verilen Biyikli Mehmed Pasa'yi memur eder. Bu esnada Sivas Beylerbeyi olan Sadi Beyi de Mehmed Pasa'ya yardim iin gndrir. Bu arada Idris-i Bitlis de on bin gnll ile bunlara iltihak eder. Diyarbakir zerine yryen bu kuvvetlere karsi koyamayacagini anlayan Karahan, muhasarayi kaldirip Mardin taraflarina ekilir. Yine Idris-i Bitlis'nin yardim ve tesebbsyle Mardin de alinir. Bu arada Diyarbakir'i geri almak iin Karahan tarafindan yapilan hcumlar sonusuz kalir. Nihayet, H. 923 (M. l5l7)'de Karahan'in, Urfa ile

Nusaybin arasinda bulunan Kohisar mevkiindeki bir muharebede maktul dsmesi zerine Diyarbakir isi tamamen Osmanlilarin istedigi sekilde halledilip bir sonuca baglanir. Kohisar muharebesinden sonra buraya, Osmanli mteferrikalarindan olup aslen Diyarbakirli olan Ahmed Bey isminde biri, vali olarak tayin edilir. Diyarbakir ile dogudaki diger sehirlerin alinmasinda Idris-i Bitlis'nin byk hizmetleri grld. Bu zat, Snn olan Krd beylerini grp anlasarak onlari Osmanlilarin tarafina ekmisti. Bu suretle Urmiye, Itak, Imadiye, Cizre, Egil, Bitlis, Hizan, Garzan, Palu, Siirt, Hasankeyf, Meyyafarikin, Ceziretu'b-n mer gibi takriben 25 mintika beyi devlete itaatini bildirirler. Pdisah da, eskiden oldugu gibi yerlerinde kalmak zere kendilerine beratlar gnderdi. Yavuz, hem bunlardan baglilik yemini almak, hem de Urmiye Gl sahilinden Malatya'ya kadar olan yerleri tesellm iin, ok sevdigi ve hrmet edip saygi gsterdigi Idris-i Bitlis'yi gnderir. Blgeyi btn hususiyetleri ile taniyan, nfuz sahibi ve siyas sahada mmtaz bir kabiliyete sahib olan bu zt, blgenin manev ftihidir. Hest Behist adiyla bir eser yazan ve Osmanlilarin, "il-yi kelimetullah" ugruna verdikleri mcadelelerde oynadiklari nemli rollerini ortaya koymak suretiyle de byk bir Islm limi oldugunu gstermistir. Iran serdari Karahan ile Biyikli Mehmed Pasa ve Karaman Beylerbeyi Hsrev Pasa'nin teskil ettikleri Osmanli kuvvetleri arasinda meydana gelmis olan siddetli muharebede Sah'in maiyyet askerlerini de yanlarinda getiren Iranlilar, perisan olmuslardi. Bu galibiyet sayesinde Ortadogu'daki denge Osmanlilarin lehine degismisti. H. 922 (M.l5l6)'daki bu muharebe sonucunda, Anadolu birligi perinlenmis oluyordu. Blgenin, Osmanli idaresine girmesinde byk rol oynayan lim ve tarihi Idris-i Bitlis'ye karsi Yavuz Sultan Selim'in, saygida kusur etmedigi anlasilmaktadir. Yavuz, Idris'i ok seviyor vekendisine gnderdigi hatt-i hmynda "Umdetu'l-Efdil, kudvet erbbi'l-fezil ..." diye hitab ediyor, "hsn diynet ve emanet ve fart-i sadakat ve istikameti dolayisiyle Diyarbekir vilayetinin feth-i kllisine bis oldugu" anlatildiktan sonra "yznn ak olmasi" temenni ediliyordu. Padisah, bu byk limin hizmet ve ihlasindan o kadar memnun olmus, kendisine o kadar yksek bir gvenle baglanmistir ki, uygun grecegi kimselere beylik tevcihini temin iin, kendisi tarafindan doldurulacak hatt-i hmynlar dahi gndermisti. Mverrihin ise bunu, izinsiz kullanmadigi rivyet edilir ki bu, Pdisahla limin birbirinden baskin licenapliklarinin aik bir ifadesidir. Gerekten Yavuz Sultan Selim, gnderdigi beratta Idris-i Bitlis'ye syle diyordu: "Diyarbekir vilayetinin feth-i kllisine bis oldugun ilam olunmus, yzn ag (ak) olsun. Insaallahu'l-eazz sir vilayetlerin dahi fethine sebeb-i kll olasin. Benim, enva-i inyet-i aliyye-i hsrevnem senin hakkinda mebzl ve

munatiftir. Elhaletu hazihi, ahir-i Sevval-i Mbareke (Sevval ayinin sonuna ) degin vaki olan ulfeniz ile 2000 sikke-i efrenciye fluri ve bir samur ve bir vasak ve iki murabba suf ve iki uka ve bunlardan gayri bir samur ve bir vasak krk kapli suflar dahi ve bir frengi kemha kilifli mzehheb kili in'm ve irsal olundu." Yavuz Sultan Selim, Biyikli Mehmed Pasa'ya blge emirlerinin bagliliklarini te'yid ve kendilerine dagitilmak maksadiyle l7 sancak, sirma islemeli 500 hil'at ve 25 yk (l yk = l000000 akadir) aka gndermisti. Hoca Sa'dddin, bu konuda "Padisah, Diyarbekir Beylerbeyisi Mehmed Pasa'ya surh ve sefidden kise-i emele sigmaz meblig-i kesire gnderdiler ve esbab ve emtia-i nefiseden bi had ve bi kiyas nesne ata buyurup hila-i mtenevvia-i fhire ihsani ile serefraz eylediler. Ve meray-i Diyarbekir'e ve mulk ve hukkm-i ekrda bahs olunmag in 25 yk aka, ve 500 cme-i zerrin ve l7 alem-i pr tezyin irsal buyurdular." diyerek yollanan bu emtianin, Biyikli Mehmed Pasa'ya gnderildigini aiklar. Bundan sonra, Yavuz Sultan Selim'in, Misir seferi esnasinda Haleb'in fethini mteakib, Memlk idar teskiltindaki blgeye bagli sehirlerden Malatya, Urfa, Behisni (Besni), Ergani, Harput, Divrigi ve Siverek ile diger sehirler Osmanli idaresine gemisti.

OSMANLI - MEMLK MNASEBETLERI


Takib ettigi siyaset yznden iki devlet arasinda devam eden iyi mnasebetlerin bozulmasina sebep olan Aalddevle Bozkrt Bey'in, Selim tarafindan bertaraf edilip Dulkadir Beyligi'nin Sehsvaroglu Ali Bey'e verilmesi, Memlk Sultanligi'nda bir endiseye sebep olmustu. Bu yzden, Selim'in Suriye islerine karismasindan ekinen Memlklular, Iran savaslarini dikkatle takib ediyor, ayri mezhebten olmalarina ragmen, Sah Ismail'in sahsinda yeni bir mttefik buluyorlar idi. te yandan, Sah Ismail de Memlk Devleti'ne mracaat etmis, Iran'dan sonra Suriye'nin de Selim tarafindan isitila edilecegine dikkati ekmisti. Iste bunun zerine, Kansu Gavri, Snn lemanin karsi koymasina ragmen, ittifak iin adamlarindan birini Sah Ismail'e yollamis ve Osmanlilarin yeniden Iran zerine yrmelerini nlemistir. Iran ile Memlk Devleti'nin, Osmanlilara karsi, msterek hareketine mani olmak iin tedbirler alinmasi gerekiyordu. Gneydogu'da fethedilen yerlerin elde tutulabilmesi iin, Memlk Devleti'ne bir darbenin indirilmesi gerekiyordu. Misirlilar, Osmanlilara byle bir firsati vermekte gecikmediler. br taraftan, Ortadogu "Ehl-i Snnet" efkr-i umumiyesi, Si belasina byk bir darbe indirip, bunun ilerlemesini durduran ve asirlarca Hiristiyan dnyasinin msterek ve gl kuvvetlerine karsi koyan Osmanlilar'i, Islm

riysetinde grmek istiyordu. Yavuz iin bu, gereklestirilmesi zarur bir vazife idi. Islm riysetinin baslica imtiyazi olan "Hilfet" ve "Haremeyn"e ship olmanin, artik Osmanli Hnedani'nin hakki oldugu dsnlyordu. Islm dnyasindaki "ehl-i hall ve'l-akd"in kanaatinin de byle oldugu anlasiliyor. Zira, dogu denizlerinde dolasmaya baslayan Portekizlilerden byk zararlar grms olan Memlk Devleti, onlara karsi koyacak gc kendinde bulamiyordu. Portekiz, l502 yilinda Hindistan'a yerleserek Hindistan ile Avrupa arasindaki btn ticaretin kendi denetiminde olan Gney Afrika'dan dolasan deniz yolundan yapilmasini istiyordu. l507'de Aden Krfezi'nde Sokotra, l508'de de Hrmz'n ele geirilmesiyle bu abluka, daha siki bir sekilde uygulanir olmustu. Bylece Memlk ekonomisi ile devlet hazinesinde srekli bir bunalim meydana getirmislerdi. Bu arada Sah Ismail, henz yeni eristigi Iran krfezinin, Avrupalilarin tekeline gemesini istemiyorsa da, Osmanlilara karsi kendisine destek olmalari karsiliginda Portekiz gemilerine yardimda bulunmaya hazirdi. Gerekten, Dogu Akdeniz'e tam hkimiyetin temini, Hiristiyan dnyasinin msterek hareketine karsi Islm lemine yaslanma lzumu ve Anadolu emniyetinin srekli olabilmesi iin objektif noktadan bir zaruret olarak grnen Misir seferine karar verilir. Essen Misir Sultani Kansu Gavri, Dlkadir Devleti'nin ortadan kalkmasiyle "Shib-i Haremeyn" olarak hutbenin kendi adina okunmakta devam etmesini Sultan Selim'den istemisti. Bu teklif zerine Pdisah "Koca erkes er ise hutbesini Misir'da okutmaya devam etsn" diyerek Misir'in gelecegi hakkindaki dsnce ve niyetini aika belli etmisti. Hkmdara gre, bir vakitler Avrupa'ya sirayarak muhtesem bir Mslman - Arap medeniyeti kuran, bir taraftan da Irak, Acem, Hind ve in diyarlarina kadar kol atip buyruk yrten o byk Islm devletinden sonra "Shib-i Haremeyn" nvanina sahip olmak, fikir ve medeniyet planinda yerinde sayan su Memlk Sultanligi'na nasil birakilirdi? Bu dsnce ve anlayisla, bir zamanlar Islm dini ve prensipleri adina giristigi cihadlar ile yeryzne baris, adalet, fazilet ve insanlik dagita dagita gretici ve kurtarici olarak kitadan kitaya geerken, dil ve her kesimi memnun eden sosyal bir ahenkle beraber, gittigi yerlere tek Allah fikrinin huzurunu da tasiyarak bir yeni dnya nizaminin mjdelerini vermisti. Iste Yavuz da, dedesi Ftih gibi, Mslman - Trk lemine karsi kendini ayni borcun altina girmis, aktif bir eleman olarak gryordu. Bu ruhla, Islm lemini iine dstg karanliktan kurtarmak iin onu tek bayrak altina almanin lzumuna inaniyordu. Bu planin, mhim bir safhasi olarak da Misir seferi artik bir zaruret haline gelmis demekti. Fakat bu planin aika bilinmeyip tahmin edilen tamamlayici izgileri Hindistan'a ve daha kim bilir nerelere kadar variyordu.

Gerek Hali tersanesinin genisletilmesi, gerekse seyahat maksadiyle Iran ve Arabistan'a gitmenin yasaklanmasi, Memlk Sultani Gavri'nin telaslanmasina ve Yavuz Sultan Selim'e bir mektup gndermesine sebep olmustu. Yavuz'un Misir zerine hareketinden drt ay kadar nce yazilmis olan bu mektupta Gavri, Pdisah'a karsi oksayici bir uslpla hitab ederek "Oglum Hazretleri" ifadesini kullaniyordu. Bu mektubunda Gavri, tacirler hakkinda Osmanlilarca uygulanan hkmlerden sikyet ettikten sonra ayrica denizden ve karadan Misir zerine gelinmek istendigini haber aldigini bildiriyor, ikisinin de Mslman padisahlar olduklarini, hkmleri altinda bulunan insanlarin da m'min ve muvvahidler oldugunu belirtiyordu. Bu mektuptan ve daha sonra Osmanlilar tarafindan gnderilen mektuplardan anlasilacagi zere, herhalde her iki taraf ta, gerek niyetlerini saklamak suretiyle birbirlerini kollama gayreti iindedirler. Evail-i Muharrem 922 (Subat l5l6) tarihini tasiyan ve Edirne'den gnderilen mektupta Yavuz Sultan Selim, yegane gyesinin "mfsid ve mlhid-i b dinin sr-i kfr ve dalaleti bi'l-klliye lemden mahv eylemek niyetine diyarisarka mteveccih olicak det-i slife muktezasinca " babasinin da yaptigi gibi kendilerinin hayir dualarini beklediklerini, kendilerine durumu bildirmek ve sadece mfsid-i b-din zerine gitmek istediklerini, bylece din dsmanlarini ortadan kaldirmayi hedeflediklerini, bunu yapmanin da ser'-i serif geregi oldugunu bildirdikten sonra kendileri ile bir proplemleri bulunmadigini, insa ettirdigi gemilere gelince, kendilerinin de bildigi gibi denizcilik bakimindan kfirlere karsi cihad etmek ve onlara glip gelmek iin bunun gerekli oldugunu bildirir. Mektubun dili ile bu konuda syle diyordu: " Malumunuzdur ki, cnib-i bahrde (denizcilik bakimindan) cenb-i limizin kffr-i haksre daima gaz ve cihadi eksik olmayup hifz-i derya (denizleri korumak) iin merkibimiz cemi-i zamanda mheyyadir ki, (gemilerimiz devamli olarak hazirdirlar) bu halette muhabbete mnafi bir va'd olunmamistir." Btn bunlara ragmen din dsmani olan Safev hkmdarini ortadan kaldirmak iin kendisi onun tarafini tutar ve bu konuda onu desteklerse o zaman, Allah'in muradi ne ise o sekilde olacagini bildirmisti. Gayesinin, Misir'i zapt edip ilhak etmek olmadigini Kansu Gavri'ye bildiren Yavuz Sultan Selim, uzunca mektubunda bu konuda syle der: "Seltin-i Islmiyeden hi birinin kendye veya memleketine tama' veya gezend (zarar) eristirmek kat'a hatira hutr etmemistir (hi birinin hatirina gelmemistir), dahi etmez de. Madem ki emr-i ser'-i serif icb etmeye. Hususan, sizlerle meveddet-i sabika-i mevrus ki derece-i bvvet ve bnvvete yetisb (eskiden beri, aramizda baba ve evlad sevgisine benzer bir sevgi varken), Haremeyn-i Mkerremeyn hrmeti dahi mer' iken makam-i limizden simdiye degin beyne'l-cnibeyn (iki taraf arasinda) tekdire bais bir kaziyye ve adavet (dsmanlik) ve tama-i memleketten mebni bir vaz' sdir olmamistir."

Islm dnyasinin bu iki byk devleti, birbirlerinden emin olmadiklari iin gerek maksatlarini gizliyor ve fakat hazirliklarini da yapmaktan geri kalmiyorlardi. Bu sebepledir ki Selim, yeniden Sah Ismail zerine yrmeden evvel, Osmanli ordusunun arkasina dsmeleri ihtimali bulunan Memlklulari bertaraf etmek zere hazirliklara baslar. Esasen, bu siralarda Kansu Gavri de Selim'i tehdid etmek maksadiyle Haleb'e gelmisti. Yaninda da Sehzde Ahmed'in, kendisine iltica eden ve orada iyi muamele gren oglu Kasim elebi'yi getirerek onu, Osmanli tahtinin yegne vrisi olarak ilan etmisti. Kansu Gavri'nin bu son hareketi zerine Memlk Sultanligi tebeasini teskil eden "Ehl-i Snnet"e mensb Snnleri elde etmek zere tesebbse geen Selim, Memlk emirlerinden birogunu kendi tarafina ekmeye muvaffak olur. Genellikle Osmanlilar gibi Hanef Mezhebi'ne mensb bulunan Antep, Haleb ve Sam valileri, Selim'in dvetine kosmakta gecikmezler. Bylece Hanef ve Safi halkin destegini saglayan Selim, kisi Edirne'de geirdikten sonra l5l6 senesi Ilkbahari'nda, Veziriazam Sinan Pasa'yi 40.000 kisilik bir kuvvetle Maras zerinden Firat taraflarina sevkeder. Seferin, Iran zerine oldugunu ilan eden Sinan Pasa, Diyarbekir'e gitmeye memur oldugunu hududdaki Memlk niblerine bildirmis ve Firat'i gemek zere onlardan msaade istemisti. Selim'in hareketlerini dikkatle takib eden Kansu Gavri, Veziriazam Sinan Pasa'nin Firat'i gemek iin msaade istemesi, Dulkadir Beyligi'nin Osmanli idaresine gemis olmasi, Selim'in byk bir harp iin hazirliklarinin bulundugunu grenmis olmasi gibi sebeplerden dolayi, yaninda, Sehzde Ahmed'in oglu da oldugu halde, Maras'i geri almak ve Sah Ismail'e yardimda bulunmak iin l8 Mayis'ta 50.000 kisilik bir ordu ile Sam'a oradan da Haleb'e gelmisti. Bu gelisini de, memleketi teftis etme bahanesine baglamisti. Kansu Gavri, Sam'a gelirken yerine kardesinin oglu Tomanbay'i "Nibu'l- gayb"i olarak birakmisti. Ltfi Pasa'nin ifadesine gre, Kansu Gavri'nin Haleb'e, gya memleket teftisi bahanesiyle gelmesi zerine Selim, kendisine haber gndererk " Git Misir'da otur, babam yerindesin, beni hayir duadan unutma. Ben, Sah Ismail zerine gidiyorum" deyince, Kansu Gavri "Memleketimdir, gitmem" diyecektir. Bunun zerine Sultan Selim " Senin arzun byle olunca, aiktan dsmanlik yapiyorsun, Sah Ismail ortalikta yok, senin Haleb'de oturman benim askerim ve vilayetim iin hayirli degildir. Senin dsmanligini gz grp dururken ben, grnmeyen dsmana varip seni arkamda birakamam" diyen Sultan Selim, Malatya'dan Haleb'e dogru yrmeye baslar. Selim, Kansu Gavri'nin Haleb'e gelis haberini alir almaz Rumeli Kadiaskeri Zeyrekzde Rkneddin ile merdan Karaca Ahmed Pasa'dan mtesekkil bir elilik heyeti gnderir. Bu heyet nce iyi bir kabul grmez ise de, sonra Sah Ismail'e karsi olan gerginlikte, arabulucu bir rol oynayabilecekleri teklifi ve Yavuz'un harekete gemesi zerine geri dner. Byle bir davranisa karsilik Selim, askerin Kayseri'de toplanmasini emrederek l5l6 Haziran'inda skdar'a gemis, oglu Sleyman'i Edirne'de, Pir Pasa'yi Istanbul'da ve

Zeyrekzde'yi de Bursa'da muhafiz olarak biraktiktan sonra, yeniden teskil olunan Osmanli donanmasini da Suriye sahillerine gndermisti. Elilerine yapilan hakarete tahamml edemeyen Selim, bu hakareti, iki devlet arasinda bir harb sebebi sayar. Misir Sultaninin, 50.000 kisilik byk bir orduyla ve yaninda Abbas Halifesi III. Mtevekkil Alallah oldugu halde Haleb'e gelip mevki almasi, Osmanlilara aradiklari firsati vermis olur. Dnemin Osmanli Seyhlislmi Zenbilli Ali Cemal Efendi, Islm ve seriat dsmanlarina yardim eden Memlk merasi zerine harb iin fetva vermisti. Pdisah, Aksehir, Konya, Kayseri yoluyla Elbistan ovasina gelip Vezir-i a'zam Hadim Sinan Pasa kuvvetlerine iltihak eder. Bylece savas kainilmaz bir hal almis oluyordu. Bu sebeple, Evsit-i Receb (Receb ortalari) 922 (l0 Agustos l5l6) tarihli bir mektupla Kansu Gavri'yi, gerek Sah Ismail'i desteklemek, gerekse elilerine yaptigi hakaretten dolayi savasa davet edip: "Benim, azimet-i lim, ihyay-i seriat-i garra in diyar-i sarka mnsarif kilinmisken senin, ol mlhid-i b-din ve mfsid-i bed yine takviyet kastina bazi evza-i n - syesten zhir olup sen onlardan esedd oldugun haysiyetten tevecch-i hmynum senin zerine mn'atif kilinup..." diyerek, nerede ve nasil isterse kendisi ile karsilasmaya hazir oldugunu bildirir. Bu sirada Mogolbay nmiyle Misir Sultani'ndan gelen ve prsilah huzura giren eliye sinirlenen Yavuz, "Bana, gnderecek, ulemdan bir zt yokmuydu?" diyerek Memlk elisini tahkir ile gnderdikten sonra Ayintab (Gaziantep) istikametine dogru yol alir. Bu hareket esnasinda yol zerinde bulunan sehir ve kasabalar ile Malatya'yi zapt eder. Ayintab'a geldikten sonra burada, Haleb'e kadar Osmanli ordusuna rehberlik edecegini va'd eden sehrin valisi Yunus Bey'in ilticasini kabul eder. Osmanli kuvvetleri kendilerine iltihak edenlerle birlikte, Haleb'e bagli bazi sehirleri de alirlar. Bazi arsiv belgelerinden anlasildigina gre bu siralarda muhtelif sehirlerde oldugu gibi Haleb'in ekbir ve merasi da Osmanlilara mracaat edip kendilerini Memlklularin elinde birakmamak sartiyle Osmanli ordusunu memnuniyetle karsilayacaklarini bildirmislerdir.

MERC-I DBIK VE RIDNIYE SAVASLARI


Memlk Sultani Kansu Gavri, yaninda Abbas Halifesi el-Mtevekkil Alallah oldugu halde takriben 80.000 kisilik ordusuyla Haleb'den ikarak Merc-i Dbik'a gelip kararghini kurar. Bununla beraber Selim'e gnderdigi son mektupta Haleb'e gelmesinin kendi elinde olmayip mersinin israriyle oldugunu bildirip zr diler. Acaba Selim, beyan edilen bu zre gvenebilirmiydi? Zira onun Haleb'e gelisi de kendi ifadesine gre sadece bir teftis iindi. Fakat savastan sonra kararghinda l00 kantar altin ve 200 kantar gmsten ibret olan ordu hazinesinin ele geirilmesi dsnlrse,

bu kadar byk bir hazine ile sadece memleketi teftis degil, Yavuz'u maglub ettikten sonra, Istanbul'u zaptetmek gayesiyle lzumlu olan masraflari karsilamak iin byle bir hazineyi beraberinde getirdigi rivayet edilmektedir.Btn bunlari bir tarafa birakacak olsak dahi, kendisinin Kilis yakilarindaki Merc-i Dbik mevkiine gelmesi artik btn baris midlerini bosa ikarmisti. Merci-i Dbik'a, Memlk ordusundan sonra gelen Osmanli ordusunun sag kolunda, Anadolu Beylerbeyi Zeynel Pasa, Sol kolunda Rumeli Beylerbeyi Kk Sinan Pasa, merkezde de Kapikulu askerleriyle Yavuz Sultan Selim yerlerini almis bulunuyorlardi. n tarafa da zincirler ile birbirlerine baglanmis toplar yerlestirilmisti. Osmanlilar, detleri zerine hill seklindeki harp nizamlarini burada da uyguladilar. Osmanlilarin bu harp dzenine karsilik Memlk ordusunun sag kolunda Haleb Nibu's-saltanasi Hayir Bey, sol kolda Sam Nibu's-saltanasi Sibay, merkezde de Sultan Gavri maiyetiyle cephe almislardi. Iki taraf, 24 Agustos l5l6 (26 Receb 922 )'da Merc-i Dbik'ta karsilasir. Savasin ilk karsilasmasinda Hayirbey kuvvetleriyle birlikte savasi terk edip kaar. Osmanlilar'in teknik stnlklerine dayanamayan Memlklar, kisa bir zamanda maglub olmuslardi. Osmanli topusu bu savasta byk bir rol oynamisti. Ordusu dagilan Kansu Gavri'ye dair verilen haberler, birbirini tutmayan rivyetler seklinde karsimiza iktamaktadirlar. Bununla beraber en dogru gibi kabul edileni, mer Satir'dan rivyet edilen Ibrahim Glsen'nin menakibinda nakledilen rivyettir. Ona gre savastan maglub ikan Kansu Gavri, Satir ve daha birka kisi ile kaarken le dsms, yorgunluk ve bitkinlikten gece yattigi yerde lp kalmistir. Savasin kazanilmasindan iki gn sonra Haleb'e dogru yola ikan Pdisah, iki gnlk bir yolculugu mteakiben Haleb yakinlarina gelir. Sultan Selim, herhangi bir atismaya girmeden burayi teslim alir. Haleb, Selim'i merasimle karsilar. Yavuz Sultan Selim, Haleb'de iken basta Abbas Halifesi elMtevekkil Alallah Eb Abdullah Muhammed ile mezhebin kadilarini kabul ederek onlara karsi iyi muamelede bulunur. Muhtemelen burada, Halife'den, hilfet alamatlerini de alir. l8 gn kadar Haleb yakininda kurdugu ordughinda kalan mzaffer hkmdar, buraya vali olarak Karaca Pasa'yi, kadi olarak da mlekizde Kemal elebi'yi tayin eder. Yavuz Sultan Selim, Haleb Ulu Cmii'nde Cuma namazini eda ederken hatib, Mekke ve Medine'nin hkimi mnasina gelen "Hkimu'l-Haremeyn es-Serifeyn" nvaniyle hitab edince o, yerinden kalkip bu elkabin yerine "Hdimu'l-Haremeyn es-Serifeyn" (Haremeyn'in hizmetkri) kelimelerini telaffzla kendisine bu nvanin verilmesini istemisti. Hatib'in ayni szleri tekrarlamasi zerine ok sevinen Yavuz Sultan Selim, l000 dukadan daha fazla degeri olan kaftanini ikarip hatibe giydirecek ve zerinde namaz

kildigi haliyi kaldirip topraga secde edecektir. Bylece o, Ism tarihinde diynetperverliginin ne kadar stn oldugunu gsterdigi gibi, Hz. Peygamber'in, Sair Ka'b b. Zheyr'in kasidesine (Kaside-i brde) karsi brdesini (hirka) vermesini rnek alarak byle bir harekette bulunmustur. Bu hareket tarzi, Selim'in Islm'a ve Reslullah'a ne kadar bagli oldugunun en belig ve aik nmnesidir ki bu, Osmanogullari'nin en karekteristik vasfini teskil eder. Yavuz iin kullanilan bu nvan, kendisinden sonra gelen btn Osmanli hkmdarlari iin de kullanilan nemli bir elkab olmustur. Yavuz Sultan Selim, Hama ve Humus zerinden Sam (Dimask)'a dogru ilerler. Memlkler tarafindan terk edilip bosaltilan Sam, mesayih ve diger ileri gelenlerce Osmanlilara teslim edilir. Sam'a giren Yavuz Sultan Selim, burada iki gn kadar kalir. Bu sre iinde ordusunu yeniden bir nizam ve dzenlemeye tabi tuttugu gibi memleketin ihtiyalari ile de ilgilenir. Bu arada Muhyiddin el-Arab'nin kabri yanina bir de cmi yaptirir. Sultan Selim, Osmanli idaresine geen Suriye ve Lbnan mintikalarini yeniden teskiltlandirdigi bir sirada, Gney Suriye ve Filistin'deki Safed, Nablus, Kuds Aclun ve Gazze gibi belli basli sehirleri ele geiren Veziri'azam Sinan Pasa, Memlk Devleti'nin Gazze Valisi Canberd Gazal'yi maglub etmek suretiyle Osmanli kuvvetlerine Misir yolunu amis bulunuyordu. Merc-i Dbik hezimetinden sonra, Misir'a kaabilen bazi Memlk emirlerinin gayretleriyle Kahire'de Memlk Devleti'nin basina Tomanbay getirilmisti. Memlklar, Merci-i Dbik muharebesinden sonra, Osmanli hkmdarinin yaninda bulunan Halife el-Mtevekkil yerine de el-Mstemsik'i halife olarak tayin ettiler. Bu haber zerine Yavuz Sultan Selim,Tomanbay'a iki eli gnderir. Bunlar, Tomanbay'in, Sultan Selim'in hkimiyetini tanimak sartiyle Gazze'den teye olan Misir topraklarini Memlklar'a birakmak istedigini, bu ve daha baska sartlarla sulh (baris) teklifinde bulunacaklardi. Mektubun tesirinde kalan Tomanbay, Sultan Selim'in sartlarini kabul edip sulh yapmak istediyse de yaninda bulunan emirler, siddetle karsi koyarak bu teklifleri reddederler. Onlara gre Suriye muvakkat olarak Osmanli idaresine gemisti. Yavuz, daha nce Cengiz ogullarindan Hlagu ile Timur hdiselerinde oldugu gibi Misir zerine gelemeyecek, Suriye ve Filistin'den geri dnecegini zannediyorlardi. nk onlar, Hlagu ile Timur'un yapamadigini, Selim'in yapabilecegine inanmiyorlardi. Bu bakimdan, Pdisah'in, Anadolu'ya dnmesinden sonra zapt edilen yerler, tekrar geri alinacakti. Olaylari bu aidan degerlendiren Misir merasi, Tomanbay'in muhalefetine ragmen Osmanli elilerini ldrmekten de ekinmez. Elilerinin Misirliar tarafindan ldrlmesi, artik buraya (Misir'a) yapilacak seferi kainilmaz hle getirir.

Bu arada, Sultan Selim'in, Hayir Bay vsitasiyle Misir merasindan bazilari ile temasa geip, lehinde propaganda faaliyetlerine giristigi anlasilmaktadir. Ancak btn bu tesebbs ve faaliyetlerden bir sonu alamayan Selim, sr'atle ilerleyecek ve sirasiyle el-Aris, Hn Yunus, Slihiyye ve Belbis'i zaptederek Kahire nnde Matariye ile Cebel Ahmer arasinda bulunan Ridniye'ye ulasacaktir. Seferde hazir bulunan melliflere gre, cndler (svari) yaninda sehir halkindan, Urban, Zenci ve Magriblilerden mrekkeb 20 bin (kaynaklara gre 50 bin) kisilik Memlkler, Iskenderiye'de bulunan Venediklilerden ve diger Batili'lardan top temin etmek, siper ve hendek kazmak suretiyle tahkim ettikleri Ridniye'de Osmanlilarla yeniden savasmak zere tesebbse gemislerdi. Bu maksatla, Kahire'nin kuzeyindeki el-Mukattam dagindan baslayarak Nil Nehri'ne kadar uzanan bir sahada mukavemete alismislardir. Misir zerine yrmek zere Sam'dan ayrilan Sultan Selim, Kuds' ziyaret ettikten sonra Gazze'de bulunan Osmanli ordusuna ulasir. l3 gnde l katederek Kahire'nin kuzey dogusunda ve bu sehrin ok yakininda bulunan Ridniye'ye varir. Burada yapilacak muharebe, Merc-i Dbik muharebesinden daha zor ve tehlikeli idi. Zira Ridniye cephesi, 50 binle 20 bin arasindaki bir kuvvetle ve biraz nce sz edilen Frenklerden temin edilen 200 kit'a topla, siper ve hendeklerle tahkim edilmisti. Tomanbay, ecnebilerden top ve topu tedarik ederek Iskenderiye sahlindeki toplari da buraya getirtmisti. Savas, 22 Ocak l5l7 (29 Zilhicce 922)'de Yavuz Sultan Selim'in bizzat yaptigi plan geregi, Memlk ordusunu sasirtacak bir sekilde baslamisti. Bununla beraber Misir ordusu da siddetle karsi koymustu. O gn bitmeyen harb, ertesi gn ikindi vaktine kadar devam eder. Muvaffakiyetten midini kesen Memlk Sultani Tomanbay, son bir mid ile Osmanli ordusunun merkezine hcum ederek Selim'i yakalamak veya ldrmek istemisti. Fakat Yavuz, o anda merkezde degil, el-Mukattam Dagi'ni dolasan kuvvetlerin basinda bulunuyordu. O sirada merkzde bulunan Vezir-i a'zam Hadim Sinan Pasa ile Ramazan oglu Mahmud ve Yunus Bey'ler maktul dsmslerdi.Yenierilerin mukavemeti zerine geri ekilmek ve bir mddet sonra da muvaffakiyetten midini keserek Said blgesine kamak zorunda kalan Tomanbay'i takib eden Osmanli kuvvetleri, Kahire'nin bir kismini ele geirmeye muvaffak olurlar. Selim, gn sonra yaninda halife ve drt mezebin kadilari oldugu halde Kahire'ye girip Bulak'ta ordugh kurar. yle anlasiliyor ki, Osmanlilar, Ridaniye savasini mteakip Kahire'yi btnyle ele geirmek zere giristikleri tesebbslerde byk zorluklarla karsilasmislar. Nitekim 27 - 28 Ocak gecesi, yatsi namazindan sonra, on bin kisi ile ansizin Selim'in kararghina hcum eden Tomanbay, Osmanlilarla siddetli arpismalara girismis, iki gece sonra yeniden girdigi Kahire'de hendekler kazdirip barikatlar kurdurtmak suretiyle sokak savaslarina baslamistir. Bunun zerine yeni Vezir-i a'zam Yunus Pasa, maiyetindeki

yenieri blkleri ile, o dnemde dnyanin en byk sehri oldugu anlasilan Kahire'ye girerek sokak savaslarina istirak eder. Bu arada Kahire'liler de Osmanlilar'a karsi savasmis ve dar sokaklarda damlardan Osmanli askerlerine tas ve benzer seyler atmislardi. Bununla beraber, gerek Tomanbay'in, gerekse halkin btn abalari, Kahire'nin Osmanlilar'in eline gemesine engel olamadi. Bu abalardan bir sonu alamayacagini anlayan Tomanbay, ele gememek iin kadin kiyafetine girip Kahire'yi terk eder. Tomanbay, yedi kisi ile kaip kurtulmus olmasina ragmen, Misir'in diger mersi, mukavemetten tamamiyle midlerini kestikleri iin gelip teslim oldular ki, bunlarin iinde Canberd Gazal de vardi. Bu son taarruzda Tomanbay, drtbin telefat verdikten baska, bir hayli de esir birakmisti. Said taraflarina katigi anlasilan Tomanbay'dan aff edilmesi iin mektuplar gelir. Bunun zerine kendisine emannme gnderilip iki defa aff edilir. Buna ragmen o, emannme getiren hey'ete itimad edemiyerek, hey'et azalarini ldrtr. Delta blgesinde, basina topladigi bin kisiyle son defa talihini denemeye kalkisan Tomanbay, bu denemesinde de basarili olamaz. Yakalanmasi ile ilgili grslerin farklilik arzetmelerine ragmen onun, mttefiklerinin ihanetine ugrayarak Osmanlilara teslim edildigi belirtilir. Sultan Selim, nceleri kendisine hrmet ederek onu, hkmdarlara yarasir bir sekilde agirlar. Bu arada onu, Misir valisi veya Anadolu'da kendisine kayd-i hayat sartiyla ( lnceye kadar ) bir sancak vermeyi dsndg belirtilir. Bununla beraber, kendisini seven Misir halkinin "Allah, Tomanbay'a yardim etsin" gibi szlerle onun lehinde gsterilerde bulunmalari ve Hayir Bey ile Canberd Gazal'nin israrlari neticesinde l5l7 senesi Nisan ayi baslarinda idamina ferman ikar. Bunun zerine Tomanbay, Sehsvar oglu Ali Bey'e teslim edilir. Ali Bey, 2l Rebilevvel 923 (l3 Nisan l5l7)'de gnmzde de ayni isimle anilan "Bbu Zveyle" denilen yerde onu asarak idam eder. Idam iin adi geen yerin seilmesinin bir sebebi vardi. O da Memlklarin, daha nce Ali Bey'in babasini burada asmis olmalariydi. Sultan Selim, Tomanbay'in cenazesinin, bir hkmdarin cenazesi gibi defn edilmesini ve ona gereken sayginin gsterilmesini emretmisti. Seim, Misir Baskadisi'nin imamlik yaptgi cenaze namazina bizzat istirak eder. Mteveffanin ruhu iin gn fakirlere altin ve yiyecek dagitip in'amlarda bulunur. Tomanbay'in lmnden sonra Suriye gibi Misir da Osmanlilarin bir eyleti haline gelmisti. Sultan Selim, burada itaatlerini arzetmeye gelen hey'etleri kabul etmisti. Bu hey'etler iinde en nemli olani, Haremeyn Serifi Ebu'lBerekt b. Muhammed'in, Sultan Selim'i tebrik iin oglu Eb Nmey'in basinda buundugu hey'et idi. Ebu'l-Berekt, oglu vsitasiyle Ka'be'nin anahtarlari yaninda bazi mukaddes emnetler ve hediyelerle gndermisti. Eb Nmey'e, byk ikramlarda bulunuldu. Eb Nmey, l5l7 senesi Mayis

ayinin sonlarina dogru Pdisah tarafindan kabul edildi. Bu kabul esnasinda o, babasinin Memlk idaresinden ektigi eziyetleri anlatti. Haremeyn Serifi, Memlk Sultanlari'na karsi duydugu memnuniyetsizlik ile Sultan Selim'in, Suriye'de mukaddes mahallere karsi gstermis oldugu byk alaka ve ihtimam sebebiyle, severek Osmanli idaresine girmis, Sultan Selim'in adini hutbede zikretmeye made bulundugunu bildirmisti. Sultan Selim tarafindan iyi karsilanmis olan Eb Nmey, zengin hediyelerle geri dnmst. Bu arada, Haremeyn fukarasina dagitilmak zere gemilerle blgeye zahire ile 200 bin dinar gnderilmisti. Hoca Saadeddin, Haremeyn'e gnderilen yardim iin su ifadeleri kullanir: "Haremeyn-i Serifeyn mcavirlerine meblig-i mevfre gnderp idrar-i mteariflerini mdaaf eylediler. Ve gestilerle (gemilerle) nihayetsiz gallat ve hububat gnderdiler. Ve kudat-i Misir'dan (Misir kadilarindan) mezid-i istikamet ve tedyin birle tayin buyrulan iki kadi ile 200 bin mikdari dinar-i kmilu'l-ayr gnderp ma'rifet-i nzzr ve kttb ile Haremeyn-i Muhteremeyn fukarasina tevzi' ettirdiler." Ilk defa olarak hac kervni ( Srre ), Sultan Selim'in, Sam'dan Ka'be iin gnderdigi bir rty hmilen Hicaz'a hareket etmistir. Bu tarihten (h. 923 / m. l5l7) itibaren Osmanli Sultanlari "Hdimu'l-Haremeyn es-Serifeyn" (Haremeyn'in Hizmetileri) nvanini aldilar. Bu nvan, Osmanli Pdisahlarina hem Islm, hem de Hiristiyan leminde byk bir itibar te'min etmisti. Bu esnada elilik vazifesi ile gelen hey'etlerden biri de Venedik hey'eti idi. Hey'etin vazifesi o ana kadar Kibris iin memlklere vermekte oldugu vergiyi, Memlklerden saglamis oldugu imtiyazlar baki kalmak zere, Osmanlilara vermek hususunda mzakerelerde bulunmak idi. Bu hey'et, ayni zamanda, Venediklilerin Osmanlilara karsi Klemenlere yardimda bulundugu thmetini de redd ederek, devletini bu hususta mdafaa edecekti. Yavuz Sultan Selim, ikamet etmek iin Kahire'de bir ksk insa ettirir. O, burada kaldigi mddet zarfinda bu kskte ikamet eder. Mayis sonlarinda Pr Pasa komutasinda gelen Osmanli donanmasini teftis etmek zere, Iskenderiye'ye bir seyahatta bulunmus olan Selim, l2 Haziran'da Kahire'ye dnerek burada ay kaldiktan sonra l0 Eyll'de Hayirbey'i vali olarak tayin ederek Misir'dan ayrilir. Bylece, Misir'a geldigi ilk gn ile, ayrilis gn olan 23 Saban 923 (l0 Eyll l5l7)'a kadar 8 ay Misir'da ikamet etmis olur. Pdisah'in, Misir'da bu kadar uzun mddet kalmasi, belki de yeni yerlerin ilhaki iindi. Fakat Misir'da fazla kalmaktan dolayi usanmis olan "erkn ve a'yan ve ashab-i divan" Istanbul'a dnmek istiyordu. Bunlar, Yavuz'un ulemaya gsterdigi saygiyi da dikkate alarak o dnemde Anadolu Kadiaskeri olan Kemal Pasazde'ye mracaatla Pdisah'i ikna etmesini rica ederler. Bunun zerine bir gn, gezinti esnasinda Pdisah, etrafta neler konusuluyor dedigi zaman Kemal Pasazde firsati kairmamis ve askerin dnme arzusunda oldugunu syleyerek:

"Sultanim, askerlerin Nil'den davarlarini suluyorlardi. O askerlerden birinin su trky syledigini duydum" der ve askerin isteklerini, trklerle dile getirdigini aiklayarak, trknn metnini su sekilde Pdisah'a arzeder: "Nemiz kaldi bizim mlk-i Arab'da Nice bir dururuz Sam u Haleb'de Cihan halki kamu ays tarabda Gel gel ahi , gidelim Rm illerine" Efkr-i ummiyenin grsne tercman olan bu trk, aslinda o anda bizzat Kemal Pasazde'nin kendi dilinden nakledilmis szleriydi. Geri hkmdar da bunu anlamakta gecikmemisti. Bu sebeple birka gn sonraki bir sohbet esnasinda Pdisah: "Geen gn syledigin trk senin ihtirin miydi?" diye sorunca, Kadiasker Kemal Pasazde ok rahat ve cesrne bir sekilde "evet" der. Byle bir cevab karsisinda belki de hiddetlenecegi tahmin edilecek olan Pdisah, bu itirafa karsilik 500 duka altin ihsan etmekle cevap vermis olur. Kaynaklarda bu olay su ifadelerle nakledilir. Bir gn yine yolda sohbet ederlerken Pdisah, Keml Pasazde'ye sorar : Tokat'li Molla Ltfi hocaniz imis, ilim ve irfani yksek degerli bir ilim adami iken katline sebep ne oldu? Keml Pasazde bu soruya su cevabi verir: " Hased-i akran belsina ugradi. Tam bir lim, kmil, salih ve dindar bir kisi iken dsmani ogalib hased ettiler ve katline sebep oldular. Bu duruma zlen hkmdar, onun sakaci biri oldugunu, zaman zaman yle sakalar yaparmis ki, isitenler gerek zannedermis. Siz de stdiniz gibi yle sakalar yapmazmisiniz ki, gerek zannedilsin? diye sorunca Kemal Pasazde: "Biz, geen gn siramizi savdik, simdi sira Pdisahimiz hazretlerinindir." cevabini verince, Yavuz Sutan Selim dsnr ve der ki: "Yoksa, geen gn, yenieriler agzindan sylenen o kita, yle bir saka miydi? Yani yenieriler agzindan siz mi uydurdunuz?" Bu sz zerine Keml Pasazde: "Evet, dogrusu, Pdisahimizin buyurduklari gibidir" der. Pdisah, hosuna giden bu aik ve cesurne sz karsisinda Kemal Pasazde'ye yukarida belirtilen ihsanlarda bulunur. Yavuz Sultan Selim, Misir'da kaldigi sre iinde mahall bazi islhatlarda bulundu. Bu meyanda o, Suriye ile Misir'in toprak ve vergi islerini bir sisteme baglayarak dzene sokar. Geri Osmanlilar, bir kisim Trk ve Islm devletlerinden zapt ve ilhak ettikleri devletlerin byk bir kisminda bazan eski kanunlari hi degistirmeden ve eski isimleri ile muhafaza ediyorlardi.

Bununla beraber, zellikle vergi konusunda halk iin bir esit zulm niteligini tasiyan vergileri "Fena bid'atlar" addederek ortadan kaldiriyorlardi. Memlk Sultanligi'nin ortadan kalkmasi, Osmanli Devleti'ne Asya Kit'asin'da Suriye, Filistin ve el-Cezire ile Hicaz'i, Afrika'da ise Misir gibi stratejik nemi byk ve mamur bir blgeyi kazandirdi. Bylece, Kizil Deniz'in karsilikli iki sahiline de ship olan Osmanlilar, Hind ve Ak Deniz arasindaki Kizil Deniz ticaret yoluna hkim olmuslardi. Bylece, Arabistan, Haremeyni's-Serifeyn, Zebid, Aden, Yemen, Habesistan, Said, Nubye, Magrib'e kadar, Umman sahilinden Firat ve Bagdad'a kadar olan memleketlerin emir ve sultanlari Yavuz Selim'in emrine girmis oluyorlardi. Bylece Yavuz Sultan Selim, atalarinin kurduklari devlete byk bir katkida bulunmus oluyordu. O, Ftih Sultan Mehmed tarafindan daha iyi bir sekilde gelistirilen orduyu kullanarak, gerek onun ve gerekse II. Byezid'in stratejik ve idar temellerinden yararlanarak Safevleri yenmekle de kalmamis, ayni zamanda Mslman devletlerin nemli bir kismini da kendine baglamisti. Sultan Selim, Istanbul'a hareket etmeden nce idar bir tedbir olmak zere Kahire'deki bazi hkmdar ogullariyla, halife ve akrabalarini, nfuzlu lim, seyh ve beylerden, ileride tehlike arzedebilecek olanlari Istanbul'a gndermisti. Istanbul'a gnderilenler arasinda Misir'daki Abbas Halifesi III. Mtevekkil Alallah ile amcasi Halil'in ogullari ve Sultan Kansu Gavr'nin oglu Mehmed de vardi. Bu arada o, ktphnelerdeki kiymetli bazi eserler ile mimar ve san'atkrlardan bir kismini da Istanbul'a gndermisti. Bu nakillerin tamami, deniz yoluyla yapilmisti. Selim, bilgili bir kimseden Misir pramitleri ile Nil hakkinda bilgi almisti ki, bu zata karsi byk bir saygi besleyip ona ikramlarda bulundu. Daha nce de, biraz temas edildigi gibi, Yavuz Sultan Selim, iyi tahsil grms, msait zamanlarda vaktini okuyup arastirmakla geiren lim bir hkmdardi. Kendisi, tasavvufun "vahdet-i vcud" felsefesini begendiginden, bu felsefenin Anadolu'da yayilmasini temin eden ve "Seyh-i Ekber" nmiyle shret kazanmis olan Muhyiddin ibnu'l-Arabi'ye karsi byk bir hrmeti vardi. Merc-i Dbik zaferinden sonra Sam'a girdigi vakit, "Seyh-i Ekber"in kabrini sormus ve bazilari tarafindan "Seyh-i Ekfer" (en byk kfir) diye tahkir edilen bu byk ztin kabrini buldurmustu. Misir dnsnde drt ay kadar Sam'daki ikameti esnasinda seyhin kabrine trbe ve yanina bir de cmi ile her gn fakirlere yemek dagitmak zere bir de imret yapilmasini emretmisti. Bu insaat yle sr'atli yapilmaliydi ki, kendisi henz buradan hareket etmeden nce bitmeliydi. Filhakika, mimarlarla usta ve ameleden bir kismi, gece alismak suretiyle bunlari tamamlamislardi. Yavuz bu cmide ilk Cuma namazini kilmis ve vakiflarini tertib ettirerek vaaz ile Kur'an okumaya me'mur grevliler de tayin etmisti.

Sam'dan sonra yoluna devam eden Yavuz Sultan Selim, 22 Safer 924 (5 Mart l5l8) tarihinde Haleb'e gelir. Iki ay kadar Haleb'de kalan Selim, iki ayda da Istanbul'a gelir. Merasim ve tantanai karsilamalardan pek hoslanmadigi anlasilan Yavuz Sutan Selim, trenle karsilanmamak iin, gece gizlice Topkapi Sarayi'na gelir. Istanbul'da on (veya yirmi) gn kadar kalan Yavuz Selim, 27 Receb (4 Agustos)'de payitahttan ayrilarak Edirne'ye hareket eder. Pdisah'in Edirne'ye gelmesinden dokuz gn sonra Sehzde Sleyman, gelirine 500 bin aka ilave edilmis oldugu halde babasi ile vedalasarak geldigi Saruhan Sancagi'na tekrar dner. Selim, Edirne'de bulundugu sirada Venedik, Macar ve Ispanya gibi Avrupa devletleriyle muhedeleri yenilemistir. Sultan'in, Avrupa devletlerine karsi sulh siyseti takib edisi, herhalde yeni bir Iran seferine ikmasi ile izah edilebilir.

YAVUZ SULTAN SELIM'IN BATI SIYASETI


Yavuz Sultan Selim'in, Bati devletleri ile olan mnasebetleri, onun hkmdarlik makamina gemesiyle birlikte, clsu tebrik iin gelen komsu devletlerin elileri ile baslamisti. Bu mnasebetlerin baslangici ise onun, babasina karsi giristigi hareket esnasinda, Rumeli'de bir sancak istemesi ve Hiristiyanlarla mcadele edebilmesi iin burada sayilari 25 bine ulasacak bir asker birlik toplamasi ile olmustu denebilir. Zira onun tahta ikisi esnasinda Avrupa'li hkmdarlar, hem clsu tebrik etmek hem de mmkn olursa eski anlasmalari yenilemek zere elilerini gndermislerdi. Fakat, Sehzde Ahmed'in ikardigi isyandan dolayi hemen Anadolu'ya gemek zorunda kaldigi iin gelen veya gelecek olan elilerle fazla ilgilenemiyordu. Bununla beraber, kendisini selamlamak ve himyesini taleb etmek zere gelmis olan Raguza elilerini fazla bekletmemis ve eskiden beri Osmanlilara vergi veren bu cumhuriyetin temsilcilerine Bursa'da eski imtiyazlarini taniyan bir ahidnme vermisti. l5l2'de verilen bu ahidnmede Sultan Selim, Raguza'lilarin verecekleri vergiler iin "buyurdum ki, sbika babam tbe serhu zamaninda verdikleri l2500 filori sl be sl (her sene) det-i kadime zre elileriyle dergh-i muallama gndereler" diyordu. Pdisah, diger devlet elileri ile de gerekli anlasmalari imzalamayi faydali buluyordu. nk Anadolu'da bir mddetten beri Kizilbaslarin ikardiklari karisikliklari ve onlari tahrik eden Safev Devleti'ni dikkate almadan Bati'ya ynelmek akillica ve dogru bir hareket olmazdi. Bu sebepten dolayi btn Bati'li devletlerle dosta mnasebetlerde bulunmayi lzmlu sayan Yavuz Sultan Selim, bu anlayisin bir sonucu olarak onlarin elilerine karsi mltefit davranmis, bu arada Eflk ve Bogdan'in gnderdigi hediyeleri kabul ettigi gibi, babasinin zamaninda, Bogdan Beyi ile imzalanmis olan anlasmayi da

yenilemisti. Bu muahede ile Bogdan kendisini Bb-i Humyun'un tabii ve haragzri saymisti.

OSMANLI - VENEDIK MNASEBETLERI


Olaylarin cereyan tarzindan anlasildigina gre, bu dnemde Osmanlilarin nemli telakki ettikleri devlet, Venedik idi. Zira Yavuz Selim, daha tahta ikar ikmaz, Venedik hkmet reisine bir mektup gndermis, bu mektupta zellikle II. Byezid'in, kendi istegiyle hkmdarliktan ayrildigini belirtmisti. Pdisah'in, mektubunu gtren Semiz avus, kalabalik bir maiyet ile Venedik'e gidip Sark'a (Dogu) yakisir bir debdebe izhar etmisti. Bu zt, on asilzde tarafindan senatoya gtrlmst. Bu durum, Venediklilerin, Osmanli elisine karsi ok samimi davrandiklarini gstermektedir. Buna karsilik, clsu tebrike gelmis olan Venidk elisi Nicolo Giustianiani'ye de Pdisah byk iltifatlarda bulunmus, hatta onu, Sehzde Ahmed'in isyanini bastirmak zere Anadolu'ya giderken, Bursa'ya kadar beraberinde gtrmst. Iste karsilikli dostluk ve itimad belirtileri gibi sayabilecegimiz bu hareketlerin iki taraf iin de bir mnasi olmaliydi. Muhtemelen Osmanlilar, bu tarzdaki hareketleriyle, Dogu'ya yapmayi dsndkleri sefer esnasinda, Venedik'ten gelebilecek olan tehlikeleri nlemek, Adriyatik, Ege ve Akdeniz kiyilarindaki topraklarinin gvenligini saglamak istiyorlardi. Venediklilere gelince onlar da, Osmanlilar ile baris halinde bulunmayi, birok ynden faydali grms olmalilar. nk her seyden nce Santa - Maura nndeki Trk gemileri ile Mustafa Pasa idaresinde Apulya'ya gderilecegi sylenen ve Avlonya'da hazirlanmakta bulunan ll0 hafif ve 30 agir gemiden mrekkeb olan filo, onlar iin bir endise konusu idi. Ayrica Sultan II. Byezid zamaninda Osmanlilara karsi giristigi mcadele, Venedik'i ma'nen ve maddeten o kadar sarsmisti ki, bundan sonra Osmanlilarla dost kalmayi menfaatlarina daha uygun gryordu. Bu yzden Venedik, Antonio Giustiniani adindaki bir elisini Osmanlilara gnderdi. Edirne'ye gelen ve Venedik Cumhuriyeti'nin, Osmanli Devleti hakkindaki saadet temennilerini bildiren bu zat, Pdisah tarafindan iyi karsilanmakla beraber, yapilmasi dsnlen anlasma, kolayca imza edilemedi. Ayrica, Istanbul'da anlasma mzakerelerinin devam ettigi siralarda Osmanli kuvvetleri, Venediklilerin yardimda bulundugu Hirvat Bani J. Johan'in arazisini bastan basa igneyip iki bin Hiristiyani alip gtrrler. Bununla beraber iki devlet arasinda l7 Ekim l5l3 'de imzalanan anlasma ile Venedikliler btn isteklerini elde edememekle birlikte, II. Byezid zamaninda kendileri iin taninmis olan ticar imtiyazlari yeniden elde ederler. Bu durum, Venedik iin ok iyi olmustu. nk devamli savaslardan dolayi bosalmis olan hazinesini ancak bu suretle doldurabilirdi. Bundan baska Osmanlilarin her konuda kendilerine yardim edeceklerini umuyorlardi. Nitekim bundan sonra iki devlet arasinda Napoli aleyhine olmak zere ok ilgi ekici mzakereler cereyan edecektir. Bu arada Venedik de, Sah Ismail'in israrla istedigi yardimi red eder. Hatta,

Papa'nin va'd ettigi byk ve nemli menfaatleri de dikkate alip Osmanlilar aleyhine harekete gemez. Aksine aldiran zaferinden dolayi Yavuz'u tebrik eder. Bylece, Osmanlilar ile Venedik arasinda uzunca bir sre devam edecek olan dostluk mnasebetleri gelistirilmis olur. Bunun zerine iki devlet arasinda l5l7 tarihinde yeni bir anlasma imzalanir.

OSMANLI - MACAR MNASEBETLERI


Osmanli Venedik mnasebetlerinden bahsedilirken temas edildigi gibi, Venedik elisinin Edirne'ye ulastigi siralarda, bir Macar elisi de gelmisti. Bu eli, II. Byezid zamaninda imzalanmis bulunan ve kisa bir zaman nce, Osmanlilarin Sava Nehri kiyilarina yaklasmalarini bahane ile zedelenen mtarekeyi yenilemek iin mzakerelere girisecekti. Halbuki bu elinin yolda bulundugu siralarda Wesprim Piskoposu Peter Berislo, Sava ve Unna arasindaki Trklere hcum ederek 2000 kadar Mslmani ldrmst. Bununla beraber daha sonralari da Macaristan'la olan siyas mnsebetleri ihlal edecek kk bazi hudud ekismeleri devam ettiyse de bunlar, harple sonulanacak bir hdiseye sebep olmadi. Su kadar varki Macaristan, Osmanlilar'a karsi bsbtn hazirliksiz kalmak da istemiyordu. Bu sebeple Papa'dan hem para hem de Osmanlilara karsi btn Avrupa devletlerinin msterek bir harekette bulunmalarini saglamak iin ricada bulundu. ll Mart l5l3'te papalik makamina oturan ve Medici ailesine mensub olan Papa X. Leo, kendinden nce bu makami isgal edenler gibi btn Bati lemini Trklere karsi ayaklandirmaya alisan bir insandi. Papa'nin, Trklere karsi duydugu dsmanligin asil sebebini, Tunus'lu veya Trk denizcilerinin hareketlerinden dolayi degil, Osmanli Devleti'nin kurulusundan beri, gittike glenip kuvvet kazanan ve Bati'yi tehdid eden Mslmanliga karsi duyulan kin, nefret ve bunun sonucu olarak da Osmanlilari Bati topraklarindan srp ikarma teskil ediyordu. Onun iin bu ise gnl verenlerden birisi olarak grlen Papa X. Leo'nun, papalik makamina geer gemez, hemen btn Hiristiyan prenslere, Alman Imparatoru Maximilian'a, Polonya ve Ingiltere krallarina, Rodos stad-i A'zamina ve Liefland'da Alman svalyeleri reisine gnderdigi bir ok mektup, bu konuda yeterli delilleri teskil etmektedirler. Ayrica, rnesans fikirlerini tasiyanlarin ogu da, bir takim gzel yazilarla, eski Yunan topraklarinin, barbar saydiklari Mslman Trklerden, kurtarilmasini istiyorlardi. Papa, zaten btn kuvveti ile bu isin pesinde idi. Kardinallari vasitasiyle yaptigi Hali propagandasi, zellikle Macaristan'da tesirini gsterir. Bunun sonucu olarak binlerce ifti byk gruplar halinde toplanir. Fakat bunlar, ciddi bir sevk ve idareden mahrum olduklarindan, alt seviyedeki rahiplerin tesvik ve tahrikleri ile etrafa lm ve dehset saarak kendi vatanlarinda bile birok sato, ky ve blgeyi harabeye evirirler. Papa'nin, birok Avrupa lkesine agrida bulunarak bir Hali seferi dzenlemek istemesi ve l6 Mart l5l7'de Lateran'da toplanan rhan meclis (concilium) te nemli kararlar aldirarak, Osmanli Devleti'nin istilasi ile ilgili

teferruatli noktalari bile tesbit ettirmis olmasina ragmen, bir netice alinamamisti. Avrupa'nin iinde bulundugu karisik duruma iyice vkif olan Sultan Selim, bundanfaydalanmasini bilmis, komsu devletler ile iyi geinerek Sark'in karisik islerini endisesiz bir sekilde halletmeye muvaffak olmustu. Nitekim bu sebeple Ragusa (Dubrovnik )'ya karsi bile mlayim davranilmis, bir ara gmrk vergisi % 5'e ikarilmis ise de, bilahere eskiden oldugu gibi % 2'ye indirilmisti. Yavuz'dan nce (l499), Kirim Hani Mengli Giray'in tavassutu ile baslamis bulunan Osmanli - Rus ticar mnasebetleri, bazi tesebbslere ragmen bu devirde pek inkisaf edememisti. Bununla beraber, mevcud eski anlasmalara riayet edilecegi yeniden tasdik edilmisti. Yavuz Sultan Selim, karsilikli sinir ihlallerine ragmen Macarlarla savasa girmek istemiyordu. Onun, bazi meseleleri bytmeyerek barisa meyilli olmasi, Macar Krali ile akrabasi olan Polonya Krali'ni memnun etmis olmali ki, l5l9 yilinda Osmanlilarla Poloyalilar arasinda bir baris antlasmasi imzalanmisti. Btn dostlarinin bir yil iinde girebilecegi maddesini de ihtiva eden bu antlasma ile Yavuz, takip etmek istedigi baris politikasini btn bir Bati dnyasina ilan etmis oluyordu. Nitekim bu hkme uyarak l5l9 baharinda Macarlar, Osmanlilarla yillik bir mtareke imzaladilar.

YAVUZ SULTAN SELIM'IN LM


Memlk Devleti'ni ortadan kaldirip gney ve bir manada da gney dogu cephesini emniyet altina alan Yavuz Sultan Selim, artik Avrupa isleri ile yakindan ilgilenebilirdi. Zira, Papa X. Leo'nun, papalik makamina gelisinden sonra Hiristiyanlik leminin fikir, dsnce ve hareketlerinde, Osmanlilar aleyhinde byk bir degisiklik meydana gelmisti. Bu dsmanligin farkinda olan ve aleyhinde meydana geen degisiklik ile ilgili hareketleri ok yakindan takib eden Yavuz Sultan Selim, Papa'nin, kendileri aleyhinde olmak zere birlesik bir Hali ordusu hazirlamak iin Avusturya, Fransa, Ingiltere ve Ispanya devletlerine birer kardinal gnderdigini biliyordu. O, lkesinin genis sahillere sahip olmasindan dolayi yapilacak herhangi bir tecavz nlemek iin donanmaya byk bir ehemmiyet veriyordu. Bununla beraber onun, Hali ordusuna karsi alacagi tedbirleri sadece donanma insasiyle sinirli saymamak gerekir. Zira l5l9'da Kamama Kilisesi ile Hiristiyan ziyaretlerinin vergi muafiyetleri hakkinda grsmek zere Istanbul'a gelen Ispanya elisi ile konusan Pdisah, eliye, sayet Ispanya Krali kendisi ile anlasmak istiyorsa murahhaslarini gndermesini beyan etmek suretiyle Papa'nin gereklestirmek istedigi ittifaktan onu ayirmak istiyordu. O, bununla da yetinmeyerek Macaristan'la olan mtarekeyi uzatmis, Venediklilerin, Kibris

iin vermekte olduklari vergiyi getiren eliyi huzuruna kabul etmis ve alisilagelmis protokolun hilafina eli ile konusarak, Venedik Devleti'nin antlasmalara bagli kalip bunlara riayet ettigi srece kendileri ile baris halinde bulunacagini belirtmisti.
Johann Johansson'un meshur Osmanli haritasi

Siyas abalari ile Hali ordusunu durdurmayi planlayan Yavuz Sultan Selim, teden beri Avrupa'ya karsi girisecegi bir sefer iin byk bir donanmaya ihtiya oldugunu biliyordu. Bu sebeple o, asker faaliyetlerine hiz vermekten geri kalmiyordu. Bu maksatla Hali'te daha nce Bizans tersanesi olarak kullanilan yerde, Ftih'in insa ettirmis oldugu eski tersaneyi Kagithne'ye kadar genisleterek 300 kadar insaat tezghini (Gz) ihtiva edecek bir sekilde bytmst. Byle siki bir alisma sonunda Istanbul ve anakkale'de 250 gemiden mrekkeb bir donanma, savasa hazir hale gelmisti. Anadolu'da ise birok topla takviye edilmis 60 binden fazla asker toplanmisti. Hi kimsenin nereye arpilacagini bilemedigi bu seferin Hiristiyan bir devlet iin oldugu zanni uyanmisti. Bu hazirliklar, belki de Roma'da gereklesilmesine alisilan Hali seferini karsilamak iin yapiliyordu. Bununla beraber hazirliklarin bilhassa Rodos iin oldugu kanaati yaygin bir hal almisti. Byle bir kanaatin yayilmasinin hakli sebepleri de yok degildi. Nitekim Rodos'un, korsanlar ile hirsizlar duragi ve barinagi olmasi, bu sebeplerin basinda geliyordu. Osmanli Devleti, Akdeniz'de ticaret yapan Mslman gemilerine saldiran bu hirsizlarla, Misir'in alinmasindan sonra daha ok ilgilenmek zorunda idi. Zira Rodos, gven altinda bulunmasi icab eden Istanbul - Iskenderiye ticaret yolunun zerinde idi. Vezirler de "Su Akdeniz, sadece Devlet-i Aliyye'ye bir mers (liman) olabilir" demek suretiyle Pdisah'i Rodos'un fethine tesvik ediyorlardi. Bununla beraber o, Ftih Sultan Mehmed zamaninda oldugu gibi kt bir netice ile karsilasmamak iin hazirliklarin daha fazla olmasini vezirlerine ihtar ederek: " Benim muradim bir kisver (memleket, lke) almaktir. Siz beni, bir hirsiz kalesi almaya tergib edersiz" der. Bununla beraber bu sefer iin ka aylik tedarik grdnz diye sordugunda Pir Pasa: "Drt aylik" diye cevap verir. O, bunun kifayet etmeyecegini syleyerek fikrini aiklamak suretiyle kale muhasaralarindan hoslanmadigini , meydan muharebelerinin sonularinin daha byk ve mesakkatlerinin daha az oldugunu syleyerek deta

keramet sahibi gibi " Bizm simden ger sefer-i ahiretten gayri sefermz yoktur" demisti. Bu, birbirinden parlak ve byk zaferler kazanan bir insanin, bunlari asacak bir sefer yapamayacagi ve tarihteki azametinin glgelenecegi ihtimalini dsnmesidir ki, Sultan'in, sorumluluk hususunda dahi sahikaya ulastigini gsteren bir delildir. Gerekten de o, yapilan sefer hazirliklari hakkinda ilgililerden bilgi alip drt aylik barutun bulundugunu grenince bunu yetersiz grms ve Hoca Sa'dddin'in ifadesiyle "bu gna tedbir-i vhiye ile ben sefer itmem ve kimse sz ile yola gitmem ve bi'lcmle bize sefer yok, meger sefer-i hiret" demek suretiyle, artik madd ve dnyev seferler iin degil, manev ve hiret yolculuguna hazirlanip Allah'ina kavusmak zere oldugunu, etrafindakilere bildirmek ister gibiydi. Sultan Selim, Vezir-i A'zam'i Kapikulu askerleriyle Edirne'ye gnderdikten sonra kendisi de Agustos l520'de (2 Saban 926) Edirne'ye dogru yola ikar. Rahatsizdi. Zira iki omuzunun sag tarafina yakin kisminda bir iban ikmisti. Halk arasinda yanikara olarak isimlendirien bu iban, "Sirpene" ismiyle bilinmektedir. Hoca Sa'dddin, Yavuz Sultan Selim'in lmne sebep olan iban hakkinda tafsilatli bilgiler vermekle beraber biz, olayi gnmzn ifadesiyle kisaca nakl etmek istiyoruz: Yavuz Sultan Selim, Edirne'ye harekete karar verdikten sonra bir gn musahibi Hasan Can'la saray bahesine inmis, dnsnde yokusu ikarken Hasan Can'a sirtina bir seyin battigini syleyince Hasan Can, elini hkmdarin sirtina sokmus ve fakat bir sey bulamamis, ancak ikinci sefer yine ayni seyden sikyet edilince o zaman Hasan Can, sultanin dgmelerini zp sirtinda henz bas vermis, etrafi kizarmis ve tam olgunlasmamis sert bir iban grr. Bunu Sultan Selim'e syleyince o, ibani sikmasini istemisse de Hasan Can: "Pdisahim, byk bir ibandir, henz hamdir, zorlamak caiz degildir, bir mnasib merhem koyalim" deyince Sultan Selim "Biz elebi degiliz ki, bir iban iin cerrahlara mracaat edelim" cevabini vermisti. O geceyi izdirab iinde geiren Hnkr, ertesi gn hamama giderek orada ibani siktirip zedeletmis. Fakat bu da izdirabini artirmaktan baska ise yaramamisti. Bunun zerine Hasan Can'a "Seni dinlemedik amma kendimizi helk ettik" deyip ibanin macerasini anlatinca Hasan Can "neredeyse aklim basimdan gidiyordu" diyecektir. Btn bu sikintilara ragmen Pdisah, Edirne seferi daha nce kararlastirildigi iin geri dnmeyerek hasta oldugu halde 2 Saban 926'da adira ikar. Sultan Selim'in hastaligi yznden yollarda agir gidiliyor ve bazi menzillerde fazla kaliniyordu. Yavuz, orlu'da kirk gn Bashekim Ahmed elebi tarafindan tedavi edildi. Yara byyp ailmisti. Pdisah, hareket edemiyecek kadar takatsiz dsmst. Iki aya yakin ( Ltfi Pasa, 284'te 47 gn) devam eden tedaviden ve adeta kendisinden midini kesince Edirne'de bulunan Vezir-i a'zam Pir Mehmed Pasa ile vezir Mustafa Pasa'yi ve Rumeli beylerbeyi Ahmed Pasa (Hain Ahmed Pasa)'yi acele yanina

agirtarak vasiyetini yapar. Daha sonra da Pir Pasa ile yalniz grsr. Son demlerini yasadigini anladigindan acele edip yetismesi iin Manisa Valisi olan oglu Sehzade Sleyman'a haber gnderdi. Oglu gelmeden 2l Eyll l520 (8 Sevval 926) Cuma gn aksami 5l yasinda iken orlu karargahinin bulundugu Sirt kynde vefat etti. Vefatindan nce yaninda bulunan msahibi Hasan Can'a, yatakta bulunusunu kast ederek "Hasan Can ne haldr?" demis, o da "Sultanum! Cenb -i Hakk'a tevech edp Allah'la olacak zamandur" deyince Yavuz: "Ya bizi bunca zamandan ber kimn ile bilrdn? Cenb-i Hakk'a tevecchmzde kusur mu fehm ettn?" cevabini vermisti. Bunun zerine Hasan Can: "Hs ki, bir zaman zikr-i Rahman'dan gufl msahede etmis olam. Lkin bu, gayr-i ezmna benzemedg cihetten ihtiyaten cesret eyledm" demisti. Bunun zerine Sultan: " Sre-i Ysin tilvet eyle" diyerek kendisi de Hasan Can'la birlikte okumus. Ayni sreyi Ikinci defa okuyup "Selmun kavlen..." diye devam eden 58. yeti okuyunca teslim-i ruh eyler. Bylece, Islm tarihinin en byk hkmdarlarindan birinin, gz kamastirici hayati sona ermis oluyordu. Onun lm iin tarihler dsrlp mersiyeler yazildi. Sekiz buuk sene gibi ok kisa bir saltanat dnemine basarili bir sekilde sigdirilan fevkalade byk ve nemli islerden dolayi, Seyhlislm Kemal Pasazde onun hakkinda: "Az mddetde ok is etmis idi. Syesi olmustu lemgr, Sems-i asr idi asirda semsin, Zilli memdd olur, zamani kasr. Girse meydan-i rezme siri delir, iksa eyvan-i bezme mihr-i mnir Hayf, Sultan Selim'e hayf ve dirig, Hem kalem aglasin na hem tig." demek suretiyle onun sekiz buuk senelik saltanat dnemine sigdirdigi islerinin, ok byk ve nemli olduguna isaret etmekteydi. Bilindigi gibi ikindi gnesinin mr kisadir. Fakat bu zamandaki glge ise ok uzundur. Ayni zamanda byk bir sair ve edip olan Kemal Pasazde, bu beyitleri ile Yavuz'un ok kisa bir zamanda byk isler basardigini sylemek istemistir. Bir celdet atespresi olan Yavuz, bu zelligiyle savas meydanlarini ates tufanlarina bogmus, dsmanlarinin kalbine korku ve dehset salmisti. Ne are ki, btn dnyayi dizginine alacak kadar zaman bulamadan sir pene-i ecel, onun vcudunu, lemden almis idi.

Sultan selim'in vefati, tek oglu olan Manisa valisi Sehzde Sleyman gelinceye kadar gizli tutuldu. Ancak yeni hkmdarin, Sevval'in onbirinci gn Istanbul tarafina gelip kadirga ile saraya indigi haber alindiktan sonra, Selim'in vefati ve yeni Pdisah'in Istanbul'a geldigi ilan olundu. Devlet erkni, derhal Istanbul'a gelip yeni Pdisah'i tebrik ettikten sonra Selim'in naasi, btn ilgililer tarafindan Edirnekapi haricinde, baglar ucunda karsilanip, hazirlanmis bulunan tabuta konur. Ftih Sultan Mehmed Cmii'nde cenaze namazi kilindiktan sonra, o tarihlerde, Mirza Sarayi denilen gnmzdeki Sultan Selim Cmii yanindaki mahalle defnolundu. Sultan Selim, vefatindan evvel ara sira gezintilerde bulunarak geldigi ve ok sevdigi bu mevkie cmi temellerini attirip ise baslattiysa da mr vefa etmediginden cmi ve trbesi, oglu Sultan Sleyman tarafindan tamamlattirildi. Selim, Osmanli Devleti'nin hududlarini genisletmis, o zamana kadar sadece iki kit'a zerinde bulunan devleti, Misir'in ilhakiyla nc bir kit'aya da geirmisti. Bylece o, kit'aya hkim muazzam bir devlet kurmus oluyordu. Dogu Akdeniz, boydan boya Osmanli sahili hline gelmisti. Dnyanin yol gzerghlari, deniz ve kara ticaret yollari, Osmanli topraklarindan geer hle gelmisti. Bu durum, devletin ekonomik, sosyal ve asker gcnn artmasina sebep olmus; tebea, bu byk devletin nimetlerinden huzurlu bir sekilde faydalanir olmustu. Yavuz'un, btn aba ve gayretlerini sadece ftht askiyla izah etmeye kalkismak, pek dogru olmasa gerekir. Zira bu seferlerin, din, ictima, iktisad, asker ve jeopolitik noktadan bir zaruretin neticesi oldugu gyet aiktir. Bu seferlerle ipek yolu, kalay yolu, baharat yolu, samur yolu ve kiymetli madenler yolu Osmanli lkesinden gemeye baslamis, devletin Avrupa seferlerinden dolayi gerekli grdg vridati bu syede epey artmisti. O, Sveys tersanesini kurdurmak suretiyle Kizildeniz donanmasini da artirmis, bylece Hindistan ticaret yolu zerinde, Portekiz'le mcdele baslamisti. Bu mcdele sadece ticar sahada degil, ayni zamanda siyas ve asker sahayi da kapsiyordu. Btn bunlar, Yavuz'un ne kadar ileri grsl ve her seyi planlayan biri oldugunu gstermektedir. Sekiz buuk sene gibi devlet hayatinda ok kisa sayilan bir srede, lkesinin hududlarini iki buuk misline ikarmis olan Yavuz Sultan Selim'in, Hindistan, Orta Asya ve Trkistan'a ynelmeyi arzuladigi, Iran niyetiyle ikmak istedigi sefer hedefinin buralar oldugu rivyet edilmektedir. Onun hilfeti aldiktan sonra, btn bir Islm dnyasini birlestirip tek g haline getirmek istedigi de sylenmektedir. Bu syede, Hiristiyan dnyasinin tehlikesini de bertaraf edebilecegi gibi Din-i Muhammed'nin sesini her tarafa ulastirabilecekti. Yahya Kemal'in deyimi ile: "Sultan Selim-i Evvel'i rm etmeyip ecel,

Fethetmeliydi cihani, sn-i Muhammed." Kisa zamanda dnya haritasini degistiren, bu byk Sultan'in vefati, oglu Sleyman'in gelmesinden sonra Ordu-yi Hmyna bildirildi. Arkasinda zaferden zafere, dnyanin bir ucundan br ucuna gitmis olan asker, eski bir Trk an'anesine uyarak, skflerini (klahlarini) atip, adirlarini yikarak aglamaya baslarlar. Harp meydanlarinin en tehlikeli anlarinda sarsilmayan bu gazi ve mcahidler ordusu, kendilerine istedikleri ve tahayyl edebildikleri sekilde sultanlik ve komutanlik yapan bu adamin gp gitmesiyle (uflyle) sarsilmis bulunuyorlardi. Gerekte bu sarsilma, sadece askerde degil, btn bir tebeada da grlmst.

YAVUZ SULTAN SELIM'IN HIZMETI


Yavuz Sultan Selim, dedesi Ftih zamanindaki Akkoyunlu tehlikesi gibi olmayan ve sadece Osmanli Devleti'ni degil, btn bir Snn Islm lemini kknden sarsabilecek olan ve Si'lik zerine kurulmus bulunan Sah Ismail tehlikesini zamaninda fark etmisti. Bu kadar byk bir tehlikeyi ortadan kaldirmak iin ieriden ve disaridan vurdugu kuvvetli darbe ile bu nazik ve nazik oldugu kadar da tehlikeli olan durumu bertaraf etmisti. Bu hareketiyle o, bir zamanlar Si Ftim Devleti'ini ortadan kaldirip Islm dnyasindaki ikilige son vermeyi dsnen Seluklu Sultani Alparslan'a benzemektedir. Gerekten o dnemde de Snn Abbas Hilfeti'ni ortadan kaldirmayi dsnen ve bu sebeple oralara esitli isimlerle da (propagandaci) gnderen Ftim Devleti'ne karsi, Sultan Alparslan harekete gemis, bunun iin, Haleb'e kadar gelmis ve fakat basgsteren Romen Diojen tehlikesi yznden buradan geri dnp Malazgirt Savasi'na katilmak zorunda kalmisti. Dogu Anadolu'yu idaresi altina alan Yavuz Sultan Selim, bu taraflarda emniyeti temin etmisti. Onun asil hedefi Si akide zerine kurulmus bulunan Safev Devleti'ni ortadan kaldirmak ve Orta Asya'ya kadar gidip oralardaki Snnleri nfuzu altina almakti. Byle bir dsnceye sahip oldugu iin, Sah Ismail'in, baris iin gnderdigi elilerle hi bir sekilde anlasmayip isi askida birakiyordu. Fakat bu arzusunun gereklesmesine mr vefa etmemisti. Dogu Anadolu'dan baska, Gney Anadolu'da da devletine ilhak ettigi yerler ve Ramazanogullarina ait Adana, Tarsus ve havalisi , Memlk Devleti'nden aldigi el-Cezire, Suriye, Filistin , Misir ve Hicaz ile Osmanli lkesine bir misli daha ilavelerde bulunmustur. Bundan baska, o asirlara gre en byk Islm Devleti olmasi hasebiyle halifeligi de almis olmasi, gerek kendisinin, gerekse kendisinden sonra gelecek olan btn Osmanli hkmdarlarinin mevki ve nfuzlarini ykseltmisti. Bu arada, Islm'in zuhr ettigi Hicaz Blgesi'nin Osmanli idaresine girmesi ve Yavuz'un, bu blgeye olan

saygisini gstermesi bakimindan, mtevazi bir tabir olarak kullandigi "Hdimu'l-Haremeyn es-Serifeyn" nvani, btn bir Islm dnyasinda bu devlete karsi bir saygi ve itibarin dogmasina sebep olmustu. Yavuz Sultan Selim, Avrupa'daki durumu oldugu gibi muhafaza ederek asil tehlikenin Asya'dan gelecegini grmst. Bu sebeple, saltanati mddetince, btn gayret ve enerjisini bu tehlikeyi ortadan kaldirmaya hasr etmisti. Bylece, kendisinden sonra gelecek olan oglunun, Avrupa ve Akdeniz'de daha emniyetli bir sekilde faaliyette bulunmasini saglamisti. Yavuz Sultan Selim, bir bakima vatan ve iman borcu bildigi prensiplerinin tehlikeye dsmesine riza gstermezdi. Bunun iin, bu prensipleri tehlikeye sokan kimselerin canlarina kiymayi veya onlari aninda cezalandirmaktan ekinmezdi. Hkmdar olarak verdigi lm kararlari iin, insan olarak da gzyasi dkp kahirlanmaktan geri kalmamistir. Gerekten o, devlet ve milletin menfaatlerini tehlikeye sokmayan konularda ok daha rahat ve insan kararlar veren bir hkmdardir. Nitekim Misir'in zaptindan sonra, muazzam bir servet terk ederek len bir tcirin metrktindan bir kismina el konulmasi, defterdarlika uygun grlmst. Pdisah'a gnderilen takrire Yavuz, kendi kalemiyle sunlari yazmisti: " Mteveffaya rahmet, malina bereket, evldina afiyet, gammaza lanet." Defterdarlik teklifinin, bu sekilde sert bir cevapla redd edilmis olmasi, onun muhtesem adaletini anlamayan, anlamadigi iin de gerek prensipte, gerek tatbikatta srp onun hakkinda su veya bu sekilde konusanlara ok siddetli bir ihtar idi. Ayverdi, onun verdigi kararlara gzel bir yorum getirerek syle der: "Dikkat edecek olursak, vazife ve mes'uliyet sinirlarini tayin etmis olmasina ragmen, verdigi idam kararlari onda bir lm soku yaratarak bzan hzn, bzan gzyasi, bzan siir ve ok defa da derin bir izdirap olarak mr boyunca arkasini kovalamistir. Fakat ktle selmeti iin kabullenilmis bu sahs elemleri de yine ayni toplum adina metnetle sineye ekmesini bilmistir."

YAVUZ SULTAN SELIM VE OSMANLILARDA HILFET


Islm dnyasinda, Hz. Peygamberin vefatindan hemen sonra ortaya ikan halifelik, asirlarca Islm cemaatinin din, fikr, idar, sosyal ve siyas gelismesinde rol oynayan nemli bir messese olmustur. Islm tarihinde, siyas bazi mezheblerin dogmasina sebep olan bu messese, ayni zamanda Mslmanlarin bir bayrak altinda toplanmalarina ve daha isin basinda siyas bir birlik kurmalarina da sebep olmustu. Bu bakimdan hilfet, 3 Mart l924 tarihinde Trkiye Byk Millet Meclisi (TBMM) tarafindan ilga

edilinceye kadar devamli olarak btn bir Islm toplumunun gndeminde kalmaya devam etmistir. Anlasildigi kadari ile hilfet, Islmiyete has bir idare seklidir. Bu, hem dnya, hem de ahiret (din) islerinin halk tarafindan uygulanip bir dzene sokulmasini saglayan bir idaredir. Halife ise bu idarenin basinda bulunan kimsedir. O, Hiristiyan dnyasinda oldugu gibi din bir reis olmamakla birlikte her trl hareket ve davranisinin kaynagini dinden alir. Binaenaleyh onun idaresi, din emir ve yasaklarla sinirlandirilmistir. Bu bakimdan o, dnyanin diger hkmdar, sultan, sah, padisah, kral ve imparatorlarina benzemez. O, btn bunlardan daha farkli bir zellik tasir. Bunun iin, hilfetle diger hkmdarliklar arasinda byk bir fark vardir. Gerekten hilfet, ne kralliklara, ne sultanliklara, ne imparatorluklara, ne de tam anlamiyle cumhuriyetlere benzer. O, nev'-i sahsina mnhasir bir zellige sahiptir. Bu bakimdan halifeleri de yukarida belirtilen messeselerin basinda bulunan birer idareci olarak kabul etmek mmkn degildir. Uzun tarih gemisi iinde, degisik merhaleler geiren hilfetin btn bu merhalelerinden bahs etmek mmkn degildir. Bunun iin biz, messesenin Osmanlilara geisi ve Osmanlilarin bu messeseyi nasil kullandiklarina kisaca temas etmek istiyoruz. Daha nce temas edildigi gibi degisik siyas sebepler yznden, zaman zaman pek dosta olmayan iliskileri de bulunan Osmanlilar ile Memlk-lerin bu mnasebetleri, Osmanli Pdisahi Yavuz Sultan Selim ile Memlk Sultani Kansu Gavri dnemlerinde byk bir muharebe ile sonulanir. 25 Receb 922 (24 Agustos l5l6) gn Mercidabik denen yerde baslayan Meydan Muharebesi, Osmanlilarin kesin zaferi ile sonuslanmisti. l olarak muharebe meydaninda bulunan Kansu Gavri'nin ordusu perisan olmustu. Kansu Gavri'nin lmnden sonra Kahire'de Memlk Devleti'nin basina, Sultan Tomanbay getirilmisti. Memlk idarecileri, Mercidabik Muharebesi'nden sonra Osmanli Pdisahi Yavuz Sultan Selim'in yaninda bulunan Abbas Halifesi el-Mtevekkil yerine de el-Mstemsik'i halife olarak tayin ederler. Bu durumdan haberdar olan Osmanli hkmdari, Tomanbay'a iki eli gnderir. Bunlar, Tomanbay'in, Sultan Selim'in hkimiyetini tanimak sartiyle baris teklifinde bulunacaklardi. Fakat her iki eli de Tomanbay'in arzusu hilfina diger yneticilerin baskisi ile ldrlr. Elilerin ldrlmesi, harbi kainilmaz bir hle getirmisti. Bylece, Osmanlilarin zaferi ile sonulanacak olan Ridniye Savasi olmustu. Bu savastan sonra Misir da Suriye gibi bir Osmanli eyleti haline getirildi. Yavuz Sultan Selim, burada kaldigi mddet iinde Islm dnyasindan pek ok hkmdar ve idareci, hey'etler gndermek suretiyle bagliligini arzeder. Bunlar iinde en nemli olani Haremeyn Serifi Ebu'l-Berekt b. Muhammed'in, Sultan Selim'i tebrik iin oglu Eb Nmey'i gndermesidir.O, oglu vsitasiyle Ka'be'nin

anahtarlari ile mukaddes emnetlerden bazisini gndermisti. Bylece, Osmanli Memlk savaslari neticesinde Arabistan, Haremeyn-i Serifeyn, Zebid, Aden, Yemen, Habesistan, Said, Nbye'den Magrib'e kadar, Umman Sahili'nden Firat ve Bagdad'a kadar olan memleketlerin emir ve sultanlari Sultan Selim'in emrine girmis oluyorlardi. Hilfetin, Misir'daki son durumu karisik bir hal almisti. Abbas Halifesi elMstemsik billah 905 (l509) da bu makamdan ekilerek yerine oglu el Mtevekkil getirilmisti. Kansu Gavri ile Mercidabik Savasi'na katilan halife, Sultan Selim'e teslim olmustu. Yavuz'la birlikte Kahire'ye gelen elMtevekkil, tekrar makamina getirildi. Daha sonra Sultan Selim ile birlikte Istanbul'a gelen el-Mtevekkil, Yavuz'un lmnden sonra 927 (l52l)'de tekrar Kahire'ye dnecek ve orada vefat edecektir. Osmanli sultanlarina hangi tarihte ve ne suretle halife denildigi kesin olarak bilinememektedir. Bununla beraber, "muhakkak olan bir nokta var ki o da Yavuz'un Misir fethi zerine hilfet makamini deruhte etmis olmasidir" Islm dnyasi, Yavuz Sultan Selim'in, Si Iran'i dize getirmesi, Memlk Devleti'ni ortadan kaldirmasi, Hiristian Avrupa'ya karsi basari kazanmasi ve o dnemlerde Memlk idaresinde olmakla birlikte Kizil Deniz'deki Portekiz donanmasinin tehdidi altinda bulunan Haremeyn'i bu tehlikeden kurtarmasi sebebiyle Osmanlilarin gcnn farkina varmisti. Burada suna da isaret etmek gerekir ki, Islm dnyasi, Haremeyn ile hilfet arasinda byk bir bagin bulundugunu kabul ediyordu. Binaenaleyh, gerek mnada halife olabilmek iin, Haremeyn blgesine hakim olmak gerekiyordu. Bu blgeye hakim olamayana halife denilemezdi. Bu sebepledir ki, Yezid b. Muaviye ile Abdlmelik b. Mervan zamanlarinda Abdullah b. Zbeyr'in Mekke'de hilfetini ilan etmesi, Abbasler zamaninda da 3l8, 338 (m. 930, 950) yillarinda Haremeyn'in Karamita'nin eline dsmesi esnasinda meydana gelen olaylar, bu anlayisin o dnem mslmanlarinca da kabul edildigini gstermektedir. Osmanlilarin, "halife" sifati zerinde pek fazla durmadiklari anlasilmaktadir. Zira tarih kayitlar, hem Misir'in ilhakindan nce, hem de sonra zaman zaman Osmanli hkmdarlarina halife nvani ile hitab edildigini gstermektedirler. Bununla beraber, Misir'in ilhakindan sonra dahi Yavuz Sultan Selim iin "Hadimu'l-Haremeyn", "Sultan" ve "Hakan" gibi nvanlar kullanildigi halde "Halife" tabiri pek kullanilmamistir. yle anlasiliyor ki, buna pek fazla gerek te bulunmuyordu. Zira Osmanli Padisahi, artik tek basina Islm leminin en gl hkmdari olarak idareyi eline almisti. agdas bir arastirici da hilfetin Osmanlilara geisi ile ilgili bilgileri verdikten sonra syle der: " Yavuz Sultan Selim'in, Misir'a yaptigi seferi sirasinda din ve siyas ehemmiyeti haiz byk bir hadise, Hilfetin Osmanli hnedanina intikali cereyan etti. Yavuz Sultan Selim zamaninda Imparatorlugun kazandigi byk shret ve seref itibariyle, Osmanlilar hilfetin asil ve hakli

iddiacilari oldugunu isbat etmislerdi. Ayrica el-Mtevekkil'in vefatindan sonra halefleri halifelikten feragat ettiler. Bylece, bu boslugu doldurmak Osmanlilara dsmst. Fakat ne var ki, hilfet nvani o zamana kadar btn zelliklerini kaybetmis ve sadece szde kalmis bir nvandan ibaretti. Osmanlilarin kudreti, byle bos bir nvana muhtac degildi. Bu sebepten onlarin, o zamanda bu mesele ile pek ugrasmadigi anlasiliyor. Fakat her seye ragmen hilfet Islm leminde yine saygi ve hrmete deger bir mevkii idi. Osmanli Pdisahlari da arada sirada bu durumdan istifade etmeye alismislardir." Gerekten, Hiristiyan Dnyaya karsi tek basina koyabilen, Islm lemini dsmanlarindan koruyup ona karsi bir kalkan vazifesi gren bu devletin, byle bir sifat ve nvani kullanmaya ihtiyaci yoktu. Zira o, zaten fiilen bu nvana hak kazanmisti. Binaenaleyh, Osmanlilardan baska bu sifatla Islm dnyasinin bayraktarligini yapabilecek gte kimse mevcud degildi. Bu sebepledir ki Yavuz'a halife diyenler sadece Osmanlilar degildi. nk Ehl-i Snnet akidesine bagli Snn Mslmanlar ve zellikle Iran ile Orta Asya'dakiler, Selim'in sahsinda Iran'da gerek Mslmanligi ihya etmekle mkellef bir Islm Halifeligi gryorlardi. Bundan dolayidir ki, aldiran zaferinden sonra Tebriz'e girmis olan Yavuz Sultan Selim'e, Mverannehr ulemasinin ayni fikirleri tasidigi haberi gelir. l5l6'da Muhammed Isfahan ona "Hilfet tahtnin Sultani" demekle de yetinmiyor ve "simdiki halde sen kendine has asil vasiflarla Allah'in ve Muhammed (s.a.v.)'in halifesisin" diyordu. Arablar ise, Halife Mtevekkil'in, kendi yetkilerini ve bu yetkilerden dogan hukukunu Yavuz'a terk edip etmedigini arastirmak lzmunu bile duymadan Yavuz'a "Halife" demeye basladilar. Gerekten, Ibn Snbl, Yavuz Sultan Selim iin, dnyada Allah'in Halifesi, Mekke'li Kutbeddin ise "Halifeturrahmanlarin en iyi Halifesi" diyordu. Btn bunlar, Yavuz'un, Misir'i almasiyle hilfetin Osmanlilara getigini gstermektedirler. Osmanli hkmdarlarinin, halife nvanini resm bir kayit olarak ilk defa Silistre'nin gneyinde bulunan Kk Kaynarca'da 8 Cemaziyelevvel ll88 (l7 Temmuz l774) tarihinde Ruslarla yapilan antlasmada kullandiklari grlmektedir. II. Katerina, Osmanli lkesindeki Ortodoks Hiristiyanlarin himye hakkini istedigi zaman, Osmanli murahhasi da muahedeye (antlasmaya) Halife nvanina istinaden Sultanin tabiiyetinden ikan Trk ve Mslmanlar zerinde, din hkm ve nfuzuna dair bir bend koydurdu. Antlasmanin, nc maddesindeki fikra syledir: "Ve Cenb-i Brden gayri kimesneye tabi olmamak zere tife-i merkume itiraf ve kabul velakin mezhebleri ehl-i Islm'dan olup zt-i ma'delet simt-i sehriyaranem immu'l-m'minn ve halifetu'l-muvahhidn olduguna binaen..." Sultan II. Abdlhamid ( 1876 -1909 ), 31 Agustos 1876'da, V. Murad'in yerine Osmanli tahtina getigi zaman, Osmanli Devleti, Kuzey komsusu Rusya, Balkan lkeleri ve diger Hiristiyan devletlerle i aici bir mnasebette degildi. Zira tahta geisten bir sene sonra Rusya savas amis,

Sirbistan ve Karabag bagimsizliklarini kazanmis, Bulgaristan, Osmanlilara bagli grnmekle birlikte bagimsiz bir devlet durumuna gelmisti. Balkanlarda birka eylet, kan, ates, isyan ve huzursuzluk iindeydi. Tabir caizse bu dnem, azginlasmis Avrupa emperyalizminin Osmanli Devleti iin kt ve byk emellerinin bulundugu bir dnemdir. Iste bu sebepledir ki Sultan II. Abdlhamid, Halife sifati ile haiz bulundugu mevkie ehemmiyet vermis ve saltanatinin baslangicinda ilan edilen "Kanun-i Esas"de bu cihet aika ortaya konularak: "Zt-i Hazret-i Padisah hasbe'l-hilfe din-i Islm'in hmisi" kaydi konulmustur. Sultan Abdlhamid, halife sifati ile Islm birligini saglamak iin Islm dnyasinin muhtelif blgelerine adamlar gndermisti. Avrupa devletlerinin, Islm lemine olan hcumlari, oralarda bulunan Mslmanlarin durumlari ve yegane mstakil Islm devletinin Osmanli Devleti olmasi gibi sebeplerden Sultan Abdlhamid'in bu siyaseti, basarili olmus grnmektedir. nk akli basinda olan btn Mslmanlar, Avrupa emperyalizminin eline geirdigi blgelerde, yerli halka nasil muamele ettiklerini gryorlardi. Bu da, onlarin, Islm halifesi etrafinda toplanip kenetlenmelerine sebep oluyordu. Sultan II. Abdlhamid'den sonra Osmanli Devleti'ndeki siyas kriz, bunun arkasindan gelen Birinci Dnya Harbi ve nihayet Istikll Savasi'ndan sonraki olaylar, son Osmanli Sultani Vahdeddin (VI. Mehemd )'in vazifeden alinmasina ve saltanata son verilmesine sebep olmustu. Osmanli saltanatinin 1922 yilindaki ilgasindan sonra, Trkiye Byk Millet Meclisi, Sultan Abdlaziz'in ogullarindan Veliahd Abdlmecid Efendi'yi halife ilan eder. Fakat bir mddet sonra, Meclis'teki bazi mnakasalar (bk. Trkiye Byk Millet Meclisi Zabit Ceridesi, VII, 44 - 70.) ve zellikle Ismet Pasa (Inn)'nin, hilfetin kaldirilmasi, Trkiye Cumhuriyeti Hkmeti'nin dahil ve haric siyaseti zerine fena hi bir tesiri grlmez demesi ve bu konuda ektigi nutuktan sonra kabul edilen kanun geregi, 3 Mart 1924 tarihinden itibaren hilfet, tarihe mal olan bir messese haline geldi. Konu ile ilgili kanun maddesi: "Halife hal' edilmistir. Hilfet, hkmet ve cumuriyet mna ve mefhumunda esasen mndemic oldugundan makam-i hilfet mlgadir" demektedir. Bylece, Islm dnyasinin l0l., Osmanlilarin 29. halifesi olan Abdlmecid Efendi'nin hilfeti, 1 yil, 3 ay 14 gn srdkten sonra nihayete erdi. 3 Mart l924 tarihinde hilfetin ortadan kaldirilmasindan sonra, Islm dnyasinda bir bosluk dogmustu. Bu boslugun doldurulmasi ve imkn dahilinde ise yeni bir halifenin seilme alismalari yapilmisti. Bu sebeple kongreler tertiplenmisti. Fakat btn bunlar, bir sonuca ulasamamisti. Zira kongrelerde ileri srlen grsler, herkes tarafindan ittifakla kabul edilemiyordu.

KANUN SULTAN SLEYMAN DNEMI

Osmanli Devleti'nin onuncu pdisahi olup, Yavuz Sultan Selim'in ogludur. Osmanli hnedanindaki resm ve mesr silsileye gre onuncu hkmdar ve bu isimdeki pdisahlarin ilki sayilmaktadir. Osmanli kaynaklari ve umum efkri onu, kanun koyucu (vzii) vasfidan dolayi genellikle "Kanun Sultan Sleyman" diye isimlendirirken, bati kaynaklari ile batililar, byk ve kudretli vasfindan dolayi kendisini "Muhtesem ve Byk" (Magnificent, Magnifique, Der Practige, ogu zaman da sadece Grand Turc) gibi isimlerle anmislardir. Batili bir tarihi, onun dnemi ve sahsiyetinin byklg hakkinda bilgi verirken su ifadeleri kullanir: "Kanun, "Muhtesem" ve "Byk" gibi nvanlarla anilan Sleyman'in sultanlik agi, Osmanli tarihinin en nemli devresidir. Devlet, kudret, yeni fetihler, medeniyetinin, kanun ve mimarlik anitlarinin en gzel varligini bu pdisaha borludur. Osmanlilarin sadece "Kanun" nvanini verdikleri, fakat Avrupa tarihilerinin "Byk" sifati ile adlandirdiklari Osmanli Pdisahi sadece Sultan Sleyman'dir. Sultan Sleyman devri, btn dnyada gelisen byk olaylar dolayisiyle Yeni ag tarihinin en dikkate deger safhalarindan birini teskil eder. XVI. yzyilin baslarinda, Amerika'nin kesfinden sonra, Avrupa politikasinin denge sistemi kurulmus ve kuvvetlenmis; Hiristiyanlikta ortaya ikan Reform, insan esprisine bir yeni yol amistir. Bundan daha hasmetli alisma ve byk sonulu zaman, insan tarihinde g bulunur. Fransa'da I. Franois ve Ingiltere'de VIII. Henri'nin kurduklari hkmetler; Papa X. Leo'nun kltr, bilim ve sanayinin gelismesine n ayak olmasi, Sarlken'nin yeni mezhebe karsi bas kaldirisi, Andreas Gritti'nin Venedik Dou makamini isgal etmesi gibi tarihin nemli olaylarini bnyesinde toplayan bir asra az rastlanir. Iste Kanun, shret sahibi btn bu hkmdarlarla hakkiyle rekabet edebilecek bir hkmdardir. Kanun, Osmanli Pdisahlari'nin onuncusudur. Bu rakam, ugurlu telakki edilmistir. Ayrica, Padisahin onuncu hicret asrinin basinda (H. 900 / M.l495 ) dogmus olmasi da mnali sayilmistir." Muazzam ve dil bir devletin vatandasi olmakla vnen byk bir halk kitlesi, tebeasi olmak ve devrinde yasamakla iftihar ettigi Sultan Selim'in vefatina ne kadar mteessir olduysa, meziyetlerini yakindan bildigi Sultan Sleyman'in clsuna da o derecede sevindi. Bu cls, Kur'an-i Kerim'in en-Neml Sresi'nde Hz. Sleyman'in Belkis'a gnderdigi mektuptan bahs edilirken temas edilen: " O, Sleyman'dandir. Rahman ve Rahim olan Allah'in adiyla (baslamakta) dir. "Bana bas kaldirmayin, teslimiyet gsterip bana gelin, diye (yazmaktadir)" yetleri bir fal-i hayr olarak kabul edildi. Gerekten de Kanun Sultan Sleyman, saltanati boyunca bu yetlerin sirrina mazhar oldugundan onun dneminde Mslman Trkler ile birlikte btn bir Islm dnyasi en bahtiyar yillarini yasadi. Fiilen l3 sefer harbe katilan ve dneminde 300'den ziyade kalenin fethedildigi Kanun ile birlikte dnyaya parmak isirtan Osmanli Devleti, fthatta olsun, idare, siyaset ve medeniyette olsun, yeryznn daha nce benzerini tanimadigi, belki bir daha da taniyip bilemeyecegi bir kemli zirvelestirmis bulunuyordu. Asya'da Kafkas daglarindan, Acemistan ilerine, Yemen'e, Aden'e, usuz bucaksiz Arabistan llerine uzarken, Afrika'da Habes, Misir, Tunus, Fas ve Cezayir'i almis, Hind denizlerinde grnms, Akdenizde ise kasirga gibi eserek Venedik ve Ceneviz denizciliginin itibariyle beraber, byk

kk btn adalari iek devsirircesine koparip derleyerek vatanina ilhak etmisti. Avrupa'da ise Egri ve Estergon kalelerine kadar Macaristan'i itaati altina almis, Erdel Kralligi, Eflk, Bogdan Beylikleri, Kirim Hanligi ile Lehistan arasindaki genis stepleri ele geirmis, Avusturya Devleti ve Venedik Cumhuriyeti muayyen vergiler ve peskesler demeye mecbur edilmis, Fransa, Italya, Lehistan dize gelmis, Ispanya yedigi bir ka kuvvetli sille ile hizaya getirilmisti. Kanun Sultan Sleyman'in, l520'deki clsu esnasinda Osmanli Devleti, Trk tarihinde esine kolay kolay rastlanmayan bir kuvvet ve kudrete sahip bulunuyordu. Babasi Yavuz Sultan Selim'in, dogu ve gneye dogru iki byk hamlesi, Osmanli Devleti'nin seklini temelden degistirip hakimiyetindeki topraklarini neredeyse iki misline ikarmisti. Bu arada Silik, adeta Anadolu'dan atilmis, Iran Safev Devleti, yle agir bir darbe yemisti ki, hla ondan kurtulma abasi iindeydi. Buna karsilik heybetli Memlk Devleti artik yeryznde mevcud degildi. Bu devletin btn topraklari ile birlikte Kuds, Haremeyn, Sam ve Kahire gibi nemli merkezleri Osmanli hkimiyetine girmisti. Mslman Trkler, Afrika'nin byk bir kismina el uzatmislardi. Bu gidisle de pek yakinda neredeyse btn meden Afrika'yi ele geireceklerdi. Cezayir'in, Osmanlilara itaat etmesi ve Barbaros kardeslerin mcadeleleri, Osmanlilari, Bati Akdeniz'in en gl kuvveti haline getirmisti. Mslman Trk nfuzu, gneyde Mozambik'e kadar uzaniyordu. Tunus, olgun bir meyve gibi Osmanlilarin eline dsmeye hazirdi. Kisaca Osmanli Devleti, kita zerinde hkimiyetini tesis etmisti. Bylece bir "Cihan Devleti" haline gelmisti. Bu durum, siyas, iktisad ve asker bakimdan kendisini rakipsiz bir hale getirmisti. Bylece, Dogu ve Bati'daki devletlerden hi biri, btn bu sahalarda kendisi ile rekabete girisip boy lsecek durumda degildi. Yavuz Sultan Selim'in takib ettigi Dogu ve Gney siyaseti vasitasiyle byk bir gelisme ve ilerleme gsteren Osmanli Devleti, her bakimdan rakipsiz bir duruma geldiginden son derece zengin gelir kaynaklarina da sahip olmustu. Gl Osmanli deniz armadasinin temelleri de yine bu devirde atilmisti. Btn bu msait sartlar, Yavuz'un vefatindan sonra, onun yerine geen oglu Sleyman devrinin, son derece parlak geecegini mjdeler nitelikteydi. Nitekim tarihi li, onu "amd-i neseb-i saltanat" itibariyle ve on rakaminin sayi basi olmasindan dolayi ugurlu saydigi onuncu pdisah olarak, bununla beraber Emir Sleyman ile Emr Musa'nin da "Fetret Dnemi"nde bir mddet Osmanli tahtinda bulunmalarindan dolayi ayni zamanda on iki remzinin hikmetlerini sahsinda toplayan bir hkmdar telakki etmekte ve bu mes'ud tesadfleri, onun byklgne bir isaret gibi gstermektedir. yle anlasiliyor ki li, bu tesbitlerinde pek de yanilmisa benzememektedir. Zira, Kanun'nin shane talihi, tahtiniYavuz gibi ender yetisen bir harp dehsindan ve bir islahatidan devr almis olmasiyla baslar. yle ki bir tarafta idare ve askerlik isleri, kili kirk yararcasina inzibat altina alinmis, diger taraftan Trk - Islm birligine kasteden Si bozguna ugratilarak lkede istikrar saglanmis, br tarafta ise Iran ve Misir seferleri yznden dolup tasan bir hazine sebebiyle mal ve iktisad refah son haddini bulmustu. Ve nihayet, bu medeniyet cihazini el ve gnl birligi ile isleten kahraman ve celdetli byk adamlar, yeni Pdisah'in mkemmel ve mcessem talii idiler. Nitekim, Ibrahim Pasalar, Rstem Pasalar, Sokollular,

Iskender elebiler, Kara Ahmedler, Turgut Reisler, Molla Cemller, Ibn Kemaller, Ebu's-Sud Efendiler, Cellzdeler, Ramazanzdeler, Bkiler, Sinanlar... Btn bu ve daha nceki idare, siyset, askerlik, ilim ve irfan ordusu syesinde baslangita Edirne'de dnya tarihinin en byk medeniyetini mihraklandiran Osmanli mucizesi, artik bu muazzam yapicilar kadrosunun msterek sevki ve imani ile en shane ve muhtesem izgilerini verip, arkasindan da Istanbul medeniyetini gereklestirmis bulunuyordu. Osmanlilar, Islm'dan aldiklari ilhamla btn tebeasi iin "saadet ve mutlulugun kapisi" anlamina gelen Dersaadet, yani Istanbul'un temsil ettigi medeniyetlerini yle emsalsiz bir hle getirmislerdi ki, bir yazarimiz bunu asagidaki ifadelerle gzel ve o medeniyete yakisir bir ahenkle ifade etmektedir: Osmanlilarca sadece "Kanun" nvani ile anilan Sultan Sleyman, yeni bir hukuk devleti anlayisinin da mjdecisi oldu. Nitekim babasi Yavuz Sultan Selim'in cihan apindaki icraati sirasinda gereklestirdigi bazi uygulamalar, onun dneminde derhal uygulamadan kaldirildi. Kanun Sultan Sleyman dneminde devlet grevlilerinden her birinin yetki ve sorumluluklari tesbit edilmisti. Bu bakimdan herkes kendi yetkisini rahatlikla kullanabiliyordu. Baska birisinin buna mdahele etmesi pek dsnlmezdi. zellikle hukuk ve idare gibi halk ile devleti yakindan ligilendiren sahalarda bunu grmek mmknd. Mesela sadrazamin otoritesi yksek ve kesindi. Makaminda kaldigi mddete pdisah, sadrazaminin islerine mdahele etmezdi. Nitekim, Kanun'nin yetistirmesi olan Damad Ibrahim Pasa, Alman elisine, pdisahin hkmet islerine karismadigini, hatta kendisi hkmet baskani oldugundan, reyi olmaksizin pdisahin emirlerinin icra edilmeyecegini aika sylemekten ekinmemistir. Bu szleri, kismen Ibrahim Pasa'nin gururu ile tefsir etsek dahi, devrin hukuk anlayisi ve devlet baskani ile hkmetin selhiyet ayriliklari, meydana ikmaktadir. Avrupa, Osmanli'nin bir hukuk devleti oldugunu biliyordu. Bunun iindir ki, Ingiltere Krali VIII. Henry, bu siralarda Osmanli Devleti'ne bir hey'et gndererek onlarin adl sistemini tedkik ettirmisti. Bu hey'etin raporu mvacehesinde Ingiltere adliyesinde islahatlar yaptirmisti. "Istanbul medeniyeti... Hangi ynden, hangi ucdan, hangi kenar ve ksesinden tutulacak olsa, sanki bir rya gibi, bir murkabe, bir tilsim, bir tefekkr, bir ask, bir vecd gibi insani kavrayan, rperten, derinden derine hkmeden, tasarruf eyleyen bir sihirdi. Bir macera, bir kivam, bir terkip ve essiz bir sahlanisti. Bu, nasil dengeli ve islenmis bir ruhun yarattigi dnya idi ki, madde ile yekvcud olup ondan konusan imn, deta madde denen kesif varligi billurlastirmis, elle tutulan, gzle grlen her surette kendi syleyici olmustu. Devletilikte bu ruh, idrecilikte bu ruh, barista, savasta, cemiyette, ailede, alista veriste, hnerde ve san'atta hulasa, hayatta, lmde seyreden, hkmeyleyen hep bu ruh idi. Insafla kahramanligin, adletle merhametin, merdlikle cengverligin, takv ile ibdetin ll bir nizm, barisik bir kaynasma, ahenkli bir is birligi hlinde tozu dumana katarak zamanin tesine getigini, olmazlari oldurdugunu, trih ilk ve belki de son defa gryordu."

KANUN SULTAN SLEYMAN'IN CLUSU VE ILK ICRAATLARI


Yavuz Sultan Selim'in vefatindan sonra akd edilen divanda, Manisa Valisi olan Sehzde Sleyman'a derhal haber gnderilmesine ve o gelinceye kadar da lm haberinin gizli tutulmasina karar verilmisti. Zira Yavuz Sultan Selim'in lmnn duyulmasi halinde meydana gelecek fitneden korkuluyordu. Bu sebeple Sehzde'ye yazilmis olan mektup derhal yola ikarilmis, bundan sonra da hi bir sey olmamis gibi gnlk islerin yrtlmesine devam edilmisti. Babasinin lm haberi Sehzdeyi olduka sarsmisti. Bununla beraber Sleyman "kazaya riza" gstermesini bilmis ve haberi aldiginin ertesi gn Manisa'dan Istanbul istikametine dogru yola ikmistir. Sultan Selim'in, Sleyman adinda bir oglu ile alti kizi vardi. Sultan Sleyman Istanbul'a gelerek l7 Sevval 926 (30 Eyll l520)'da hilafet merkezinde saltanat tahtina oturup hkmdar oldugu zaman saltanatta kendisine rakib olacak kardesleri bulunmuyordu. Ltfi Pasa, Sehzde Sleyman'in, Osmanli tahtina geisinden bahs ederken su ifadeleri kullanir: " Sleyman, cenk ve cidal olmadan geip tahta oturdu. Selim, bu dnyanin zahmetini ekip dikenlerini temizleyip ortaligi glistanlik bir hale getirdikten sonra gp gitti. Sleyman da zahmet ekmeden o bag, bostan ve glistanin meyve ile gllerini zahmetsiz bir sekilde devsirdi." Bylece Osmanli Devleti'nin en muhtesem agi baslamis oluyordu. Onun, 30 Eyll l520 tarihinde Osmanli tahtina clsunun duyurulmasi iin her tarafa ulaklarla hkmler gnderilmisti. Clsunun ertesi gn Selim'in cenazesi de Istanbul'a gelmis bulunuyordu. Ftih Camii'nde cenaze namazi kilinarak Mirza Sarayi denilen yerde defn edildi. Daha sonra Sultan Sleyman, babasinin temellerini attirdigi ve fakat tamamlamasina imkan bulamadigi bu yerde, onun adina bir cmi ve imret ile mezarin zerine bir trbe yaptirdi. Babasinin defin islerini bitiren Sleyman, bundan sonra vzera, mera, derghi li kullari, yenieriler vesair sipaha ihsanlarda bulunmus, her birinin dirliklerini artirmistir. Bu arada hemen her gn akd edilen divanlarla memleket islerinin yrtlmesine alisilmisti. Divanda alinan kararlar mucibince liyakatli kimselerin mansiplari ykseltildigi gibi mahll bulunan mansiblara da yeni tayinler yapilmistir. br taraftan, Yavuz Sultan Selim'in Iran ile olan ipek ticaretinin men'i hakkindaki kararina aykiri hareket etmis olan tccarin zaptedilmis bulunan mallarinin tazmini cihetine gidilmis ve bunun iin hazineden klliyetli miktarda mal ikarilarak herkesin hakki kendisine teslim edilmistir. br taraftan, kaynaklarimizin verdigi bilgiye gre Yavuz Sultan Selim zamaninda, Misir'dan Istanbul'a gnderilen 600 kadar hnenin (Kemal Pasazade'ye gre 800) memleketlerine dnmelerine msaade edilmistir. Bylece, daha tahta geer gemez, degisen sartlara gre yeni faaliyetlerde bulunan ve babasinin dnemine gre bazi degisiklikler yapan hkmdar, halkina karsi adlet ve merhametle hkm edeceginin ip ularini vermis oluyordu. Nitekim bazi sayialar zerine "Kanli" lakabi ile meshur Gelibolu Beyi olan Kaptan Cafer Bey'i kethdasi vsitasiyle teftis ettiren Kanun, bu teftis sonunda Cafer Bey'in gerek bazi haksizliklari, gerekse halka karsi yapmis oldugu zalimne muameleleri tesbit edildiginden ilk nce, halka karsi yapmis

oldugu haksizliklari kendi "rizkindan" (malindan) demeye mecbur birakilmis, daha sonra da Kasim l520 (Zilhicce 926) tarihinde hayatina son verilmistir. Kemal Pasazde, Kanun'nin tebeasina karsi gsterdigi adlet rnegi ile Cafer Bey hakkinda su bilgileri verir: "Mimar- rsen -ara-yi himmet-i l-sni bin-yi sara-yi cihan ara-yi insaf u intisafa bnyad urub icra-yi ahkm-i vcibu'l-ihkm-i adl u dd ile kura vu bildi mamur (adaletle ky ve lkeleri imar) ve esnaf-i ben dem'i pr - huzur ve etraf-i lemi bd eyledi. Hima-yi himyetinde olan vilayetlerden nur-i adl ile deycur-i cevri dr idb keff-i kifayetinde olan memleketlerden zalm-i zulm-i eyymi ref' itdi."(ynetiminde bulunan yerlerde adalet nuru ile zulm karanligini ve haksizligi kaldirip uzaklastirdi. " Raiyyete ve leskere, nkere ve beylere ayn-i adl ile yeryznden nazar eyleyp merayi ve fukarayi insaf u intisafda beraber grdi. Mirliva-yi Gelibolu olan Kapudan Cafer Aga'yi ki, seffk-i b - bakidi, zulm ile halkin mal menalin alub n - hak yere kan dker kattal fettak idi." Hammer de Kanun'nin adaleti ile ilgili bu ilk icraati hakkinda su bilgileri vermektedir: " Zulmleri yznden "Kanli" lakabi almis olan donanma kaptani Cafer Bey'in, tersane kethdasi tarafindan su-i istimal (grevini ktye kullanma)'i ortaya ikarildi. Bu haberler zerine Pdisah, Cafer Bey'i nce azl ettirir. Yapilan muhakeme sonunda suu sabit grldg iin de astirir. Bu sekildeki adletli hareketleri ve yceligi Pdisaha byk bir sevgi kazandirdi. Btn Osmanli lkesinde hududun son noktasina varincaya kadar Asya ve Avrupa'da bulunan eylet valilerine, Misir'da Hayri Bey'e, Mekke Serifi'ne ve Kirim Hani'na clstan birka gn sonra gnderilen ilannmeler kadar yeni Pdisahin gzel hareketleri de sr'atle her tarafa yayiliyordu."

KANUN DNEMINDEKI OLAYLAR


Osmanli Devleti'nde Kanun dnemi, idare, kaza, askerlik, kltr ve san'at muhitini teskil eden, son derece degerli aktif unsurlarin is ve el birligi yapip bir araya geldikleri bir devirdir. Bununla beraber bu dnemin daha baslangicinda bazi proplemler ikmis ve saltanatinin ilk yillarinda Avrupa'ya ynelmek isteyen gen hkmdar, tahta clsundan hemen sonra, doguda beliren gailelerle ugrasmak zorunda kalmasi, Osmanli tarihi bakimindan fevkalade nemli olan bu dnemi bir manada kronolojik siraya gre takib etmek yerinde bir hareket olacaktir. l. Canberdi Gazal Hadisesi :Memlk Sultani Melik Esref Kayitbay'in azadli klelerinden ve Sultan Gavri ile Sultan Tomanbay'in nfuzlu beylerinden olan Canberdi Gazal, Misir'in ilhaki esnasinda Hayir Bey vsitasiyle af edilmis ve Yavuz Sultan Selim'in, Sam'dan Istanbul'a hareketi esnasinda Sam Beylerbeyligine tayin edilmisti. Yavuz'un lm ve yerine Sleyman'in gemesi zerine Melik Esref nvaniyle hkmdarligini ilan ederek isyan etmis, adina hutbe okutup para bastirmisti. O, bununula da yetinmeyerek kendisi ile birlikte hareket etmeleri iin Sah Ismail ile Misir Beylerbeyi Hayir Bey'e eli ve mektup gndererek onlari da yanina ekmeye alismisti. Zira ona gre ok uygun bir firsat dogmustu. Osmanli tahtina geen bu gen ve tecrbesiz hkmdarin, kendilerine bir sey yapamayacagina inanmisti. Hatta ona gre devir "eyyam-i fetret ve hengm-i firsat" devri idi.

Halbuki, byle bir dsnceye kapilip isyan bayragini amis olan Canberdi Gazal, daha nce af edilmis ve kendisine itibar gsterilmisti. Sadece kendisinin degil, arkadaslarinin da rahat ve huzur iinde yasamasi temin edilmisti. yle anlasiliyor ki o, Selimin'in lmnden nce dahi isyan iin uygun bir firsat kolluyordu. Zira Yavuz Sultan Selim'in lmnden nce o, evreye dagilmak suretiyle hayatlarni kurtarmis olan silah arkadaslarini etrafina toplayarak, ynetimine verilmis bulunan Sam vilayeti dahilinde onlara mevkiler vermisti. Canberdi Gazal, Suriye ve Filistin'i ele geirmek, sonra da Misir'i zapt edip hilfeti elde etmek gibi byk emeller pesinde kosuyordu. Bu sebeple Hayir Bey'den de istifadeyi dsnerek ona mektuplar gndermisti. Byle bir tekliften telasa dsen Hayir Bey, bir taraftan onu oyalarken diger taraftan da deniz yoluyla devleti keyfiyetten haberdar ederek, Gazal'nin kendisine yolladigi mektuplari Istanbul'a gnderir. Bu arada, 20.000'e ulasan kuvvetleriyle harekete geip Beyrut'u zaptetmis olan Gazal, Cebel-i Lbnan'daki Drzleri de isyana tesvik etmisti. Daha sonra Haleb'i kusatip muhasara altina alan Canberdi Gazal, byk bir mukavemetle karsilasmisti. Hayir Bey, Gazal zerine asker sevki hususunda Istanbul'un fikrini sormus, merkezin verdigi ok isabetli bir cevapla buna lzum olmadigi ve icab eden kuvvetlerin Anadolu'dan sevkedilecegi bildirilmisti. Nitekim nc vezir Ferhad Pasa ile Anadolu, Karaman ve Sivas eyaletlerinin timarli sipahileriyle kapikulu efradindan drt bin yenieri gnderildigi gibi Dulkadiroglu Sehsuvarzde Ali Bey de isyani bastirmak zere yardima memur edilmisti. Ferhad Pasa kuvvetleri henz yetismeden Sehsuvaroglu Ali Bey maiyyetindeki kuvvetlerle Haleb zerine yrr. Ali Bey'in gelisini haber alan Gazal, buradaki kusatmayi kaldirarak Sam'a ekilir. Bu arada, Ferhad Pasa'nin kuvvetleri ile birlesen Haleb Beylerbeyi Karaca Ahmed Pasa'nin birlikleri ile Sehsuvaroglu Ali Bey'in kuvvetleri, iki kol halinde Sam yakinlarina gelirler. 27 Ocak l52l'de Mastaba mevkiinde vuku bulan arpismalar sonucunda Gazal yenilerek yakalanir. Devletin, gerek kendisine, gerekse arkadaslarina sagladigi btn imknlari bir tarafa birakip halife olma sevdasina dsen Canberdi Gazal'nin bu nankrlg, ibret-i lem olmak iin basinin kesilip Istanbul'a gnderilmesi ile son bulur. Canberdi Gazal isyaninin sr'atle bastirilmasi, bu hadiseden istifade ve Gazal ile birlikte hareket etmek isteyen Sah Ismail'in isini bozmustu. Gazal'nin maglubiyetini duyan Sah Ismail, yaylak bahanesiyle Tebriz'den kalkarak Kazvin taraflarina gitmisti. Elindeki kuvveterle Kayseri dolaylarinda bir mddet Iran taraflarini tarassut eden Ferhad Pasa, vaziyetten emin oluncaya kadar o yrelerde kalmisti. Bu hdiseden hemen sonra Sam Beylerbeyligi'ne Ayas Pasa, Kuds, Gazze ve Safed sancaklarina da birer sancakbeyi tayin edilmisti. 2. Belgrad'in Fethi Canberdi Gazal'nin isyani esnasinda Macaristan'a karsi yeni bir seferin ailmasina karar verilir. nk stratejik nemi haiz olan Belgrad, Avrupa'ya karsi girisilecek seferler iin bir s olarak kullanilabilecek durumda idi. Nitekim, bu stratejisinden dolayi Ftih de daha nce, burayi almak iin tesebbslerde bulunmustu. Ayrica asker glerine gvenen Macarlar, yeni Pdisahi tebrik iin bir heyet gndermedikleri gibi clsu haber vermek, iki devlet arasindaki barisi yenilemek ve daha nce taahhd edilen haraci (vergi)

istemek zere Macaristan'a gnderilen Osmanli elisini de ldrmslerdi. Onlar, eliyi ldrmekleyetinmemis olacaklar ki, onun kulaklari ile burnunu da keserek cevap diye Sleyman'a gndermislerdi. Bylece, insanlik tarihi iin yz karasi olabilecek bir vahset rnegi de sergilemislerdi. Btn bu olumsuz gelismeler zerine harp kainilmaz hale gelmisti.Downey, byle bir hareketin karsiliginda Kanun'nin yaptigi hazirliklari, bu hazirliklar esnasindaki geit resmini , gen hkmdarin bunlari seyr ederken duydugu memnuniyeti ve ordunun maneviyatinin ne kadar yksek oldugunu canli birer levha gibi tasvir edip gzler nne serer. Gerekten Kanun, kendisine ve devletine yapilan bu hakaretin cezasinin verilmesi gerektigine inandigi iin harp hazirliklarina baslanilmasi iin emirler gndermisti. Iran hududunun gvenligi saglanip savas karari alindiktan sonra babasi ve dedeleri II. Byezid ile II. Mehmed (Ftih)'in trbelerini ziyaret ettikten sonra l8 Mayis l52l'de bizzat kendisinin basinda bulundugu Osmanli ordusu, Belgrad zerine hareket eder. Yol boyunca yapilan mzakerelerde Osmanli kuvvetlerinin, Veziriazam Pr Mehmed Pasa'nin grs dogrultusunda, dogrudan Belgrad zerine yrmesi ve Rumeli Beylerbeyi olan Ahmed Pasa'nin nceden hareketle Bgrdelen (Sabacz, Czabacz) hisarini almasi kararlastirilmisti. Sabacz'i kusatma altina alan Ahmed Pasa, muhasarayi daraltip sikistirmakla birlikte, kaledeki garnizon, kendisini savunuyordu. Sonunda muhafizlar yok edildiler. Bu kusatma esnasinda Osmanlilardan da epeyce sehid verilir. Ahmed Pasa, byk bir mcadele sonucu (2 Saban) 7 Temmuz'da Sabacz (Bgrdelen)i zapteder. Bylece Kanun ilk fethini gereklestirmis oluyordu. Sultan Sleyman, ertesi gn Ahmed Pasa ile sancakbeylerini huzuruna kabul ettikten sonra kaleye gelir. Pdisah, sehrin istihkmlarinin arttirilmasini emr ettikten sonra askerinin Sirmi'ye gemesi iin Sava zerine kpr yaptirir. Insaatin srdg dokuz gn iinde Sultan Sleyman, isilerin gayretlerini artirmak iin nehir kenarinda bir ardak altinda kalip insaatin tamamlanmasini bekler. Byle manev bir destek ve etki altinda kalan ordu ve saray agalari can ve basla alisarak kpr yapim isini abucak tamamlatmak hususunda elden geleni esirgemezler. Bu sirada daha baska kalelerin feth edildigi haberi gelir. Insaata baslandiginin onuncu gn kpr tamamlanmisti. Ancak nehir birden tastigindan kpr kismen harab olmussa da kisa bir sre iinde yeniden onarilmis ve asker buradan gemisti. Bu sirada Belgrad'in kusatilmasi ile ugrasan Pr Pasa ise buranin karsisindaki Zemin Kalesi (Zemun, Zemlin)'ni ele geirmisti. Bu esnada Pr Pasa'yi ekemeyen Ahmed Pasa'nin tesiriyle Belgrad muhasarasinin kaldirilip Budin zerine yrnmesi kararini alan Sultan Sleyman, daha sonra bu karardan vaz geerek l Agustos'ta Zemin civarinda yksek bir mevkie otag kurup, kusatmanin bir an evvel sonulandirilmasi emrini verir. Siddetle kusatilan Belgrad'in kale muhafizi dayanamayacagini anlayinca eman dileyerek 30 Agustos'ta kaleyi teslim eder. Kale halkindan bir kismi Macaristan'a giderken, aslen Sirpli olan bir kismi da evlad, aile ve mallariyla Istanbul'a nakl olunarak Yedikule civarinda iskan edilirler. Belgrad'dan getirilenlerin yerlestirildikleri mahalleye Belgrad Mahallesi denilmeye baslanir. Fetihten sonra 200 top ile tahkim edilen Belgrad Kalesi, Semendire ile birlikte muhafazasina 900 bin aka has ile Bosna Sancakbeyi Yahya Pasa oglu Bli Bey muhafazasina tayin edilirken Bosna da Sultanzde Hsrev Bey'e verilir.

Belgrad seferi esnasinda Osmanli ordusunda filler de bulunuyordu ki, Ltfi Pasa bunlarin iki tane oldugunu belirtir. Kanun'nin bu ilk seferine Edirne, Filibe ve Sofya medreseleri talebeleri de istirak etmislerdi. Belgrad, ele geirildigi tarihten itibaren Avrupa seferlerinde Osmanli ordusunun en mhim slerinden biri olmus ve "Dru'l-cihd" adini almistir. Kanun Sultan Sleyman, Belgrad'dan Istanbul'a dnerken l9 Ekim'de iki yasindaki oglu Murad'in, gelisinden iki gn nce de bir kizinin lm haberini almisti. Istanbul'a girdikten on gn sonra da dokuz yasindaki oglu Mahmud iek hastaligindan ld (29 Ekim). Vezirler, Pdisah'in ocuklarinin cenazelerine yaya olarak refakat ettiler. Bunlar, Yavuz Sultan Selim trbesinin yanina defn edildiler.3. Rodos'un Fethi Bilindigi gibi, Kanun Sultan Sleyman'in Akdeniz'de Osmanli hakimiyetini kurmak iin giristigi byk mcadelede, Rodos seferi ilk, Malta seferi ise son dnemi ifade eder. Dnya tarihinin esine ender rastladigi nl Pdisahin saltanatinin ikinci yilinda Rodos'u ve ona bagli bulunan adalari ele geirmesi, Dogu Akdeniz'de Osmanli hkimiyetinin yerlesmesini sagladigi gibi, mcadelenin bundan byle Orta ve Bati Akdeniz'e intikal ettirilmesi imkanini da saglamisti. 1309'dan beri Saint Jean d'Hospitaliers veya Saint Jean de Jerusalem denilen svalye tarikatinin elinde bulunan Rodos adasi ile civarindaki adalar, eskiden beri Osmanlilarin ele geirmek istedikleri nemli yerlerdi. Sultan Sleyman, Belgrad'i almayi basardiktan sonra Osmanli siyasetinin bu ikinci mes'elesini de halletmek istiyordu. Zira fethi zarur kilan bazi sebepler vardi. Buranin fethi, Osmanli lkesine yeni ilhak edilmis bulunan Misir, Suriye ve Dogu Akdeniz sahillerinin emniyeti bakimindan nemliydi. Bunun iin de Rodos ve ona bagli olan diger adalarin Osmanlilarin elinde bulunmasi gerekiyordu. Nitekim bu zorunlugu takdir eden Yavuz Sultan Selim, saltanatinin son yillarinda, Svalyeler zerine yrmek iin byk apta bir donanma hazirlamaya koyulmus, ancak bu tasavvurunu gereklestiremeden hayata gzlerini kapamisti. Hiristiyanligin, Osmanli hac, ticaret ve ulasim yolu zerinde, bu emniyeti tehlikeye sokabilecek tehlikeli kalesi durumundaki Rodos'ta bulunan svalyeler, Osmanli ticaret ve hac gemilerine saldirmakla kalmamislar, ayni zamanda Canberdi Gazali'ye de yardimda bulunmuslardi. Bundan baska onlar, Rodos'ta bulunan Cem Sultan'in oglu Murad'i da taht vrisi olarak ortaya srmslerdi. Ayrica kalelerinin saglamligina gvenmekte olan Rodos svalyeleri, korsanlik faaliyetlerine devamla, bir taraftan Mslmanlarin yollarini kesip gemilerini aliyor, br taraftan da Osmanli sahillerinde ardi arasi kesilmeksizin bazi fesatliklarda bulunuyorlardi. Bundan baska bes alti bin civarinda Mslman'i esir alip adalarinda onlara trl iskenceler yaptiklari da biliniyordu. Iste Kanun, bu siyas ve stratejik sebeplerden dolayi Rodos proplemini halletmek istiyordu. Bylece, bir bakima babasindan miras olarak devr aldigi bir siyaseti devam ettirmek ve babasinin yarida birakmak zorunda kaldigi nemli bir meseleyi halletmek niyetinde idi. Ayni zamanda o, Rodos'u feth etmek suretiyle dedesi Ftih Sultan Mehmed'in gereklestiremedigi bir seyi de yapmis olacakti. Eserimizin, Ftih'le ilgii blmnde de grlecegi zere o, birbirlerini kovalayan zaferleri arasinda sadece iki yerde istedigini ele geirememisti. Bunlardan biri Belgrad, digeri de Rodos'tu. Tahta henz gemis

olan gen Sleyman, saltanatinin ilk yilinda Belgrad'i zapt etmek suretiyle Ftih'in dsncesini gereklestirmis oluyordu. Onun, Belgrad'in hemen arkasindan Rodos zerine ynelmesinde, nisbeti az da olsa ayni psikolojinin etkili oldugunu sylemek mmkn olsa gerekir. Rodos'un fethi hususunda Divan-i Hmayn'da yapilan mzakerelerde ekseriyet, Rodos seferine taraftar grnmyordu. Zira bunlar, Svalyelerin shreti, adanin mstahkem olup uzun sre muhasaraya dayanabilmesi ve bir sefer vukuunda Avrupa'nin derhal buraya yardimda bulunabilecegini dsnyorlardi. Bunlara gre sonu tehlikeli bir macera ile bitecek sefere girismek dogru degildi. Bu dsnceye karsilik Vezir-i A'zam Pir Mehmed Pasa ile ikinci vezir oban Mustafa Pasa ve denizci Kurdoglu Mslihiddin Reis, Rodos seferine taraftar olup Avrupa tarafindan endise edilmemesi gerektigini ileri sryorlardi. Bu arada casuslari vsitasiyle Rodos hakkinda bilgi toplayan Kanun, sefere karar verir. Bununla beraber sefere ikmadan nce, Hammer'in ifadesiyle " Kur'an-i Kerim'in emrini yerine getirmek iin stad-i A'zam'a bir mektup gnderir. Bu mektupta stad-i A'zam teslim olmasi isteniyor ve arzusu ile itaati kabul ettigi takdirde svalyelerin hrriyetleri ile mallarina dokunulmayacagina dair, yerlerin ve gklerin yaraticisi olan Allah, O'nun elisi olan Hz. Muhammed ve diger Peygamberler adina yemin ediyordu." Fakat bu teklif, stad-i A'zam tarafindan red edilir. Bu sirada Avrupa devletleri de birbirleri ile mcadele halinde bulunduklarindan, Rodos ile ilgilenebilecek durumda degillerdi. Rodos ile ilgilenebilecek tek devlet olan Venedikliler de yapilan ticaret antlasmasi ile pasif hale getirilmislerdi. Divan'da alinan sefer kararindan sonra hazirliklarina baslayan Osmanli ordusunun basina serdar olarak ikinci vezir oban Mustafa Pasa getirilir. te yandan bu seferi haber alan Rodos stad-i A'zami Philippe Villiers de l'Isle Adam, bazi tedbirler alarak kaleyi tahkim ettirmis, yiyecek depolatmis, sehrin nndeki limana zincir ektirmis, ayrica Papa ve Fransa'dan da yardim istemisti. Osmanli donanmasi, 5 Haziran l522'de 300 gemi ile oban Mustafa Pasa komutasinda harekete geer. Donanmada pek ok mhimmattan baska onbin deniz ve itfaiye neferi bulunuyordu. Sultan Sleyman da 2l Receb 928 (l6 Haziran l522) tarihinde Istanbul'dan hareketle skdar'a gemis, buradan Kapikulu askerleri ve sefere memur olan diger eyletlerin timarli sipahileriyle birlikte karadan yola ikmisti. Bu sefere nadir bir istisna olmak zere, Sadrazam Pr Mehmed Pasa'nin amcasi olan Seyhlislm Zenbilli Ali Cemal Efendi (l503 - l525) de katilmistir. Osmanli donanmasi, Rodos yakinlarindaki Gnido adasina varmisti. 24 Haziran'da Rodos nlerine gelen Osmanli donanmasi, Rodos kalesinin drt mil kadar dogusundaki bir limana demir atar. Kaleyi abluka altina alan ordu, Pdisahin karadan gelmesini bekler. Nihayet Ktahya - Aydin yolu ile Marmaris'e, oradan da 28 Temmuz'da Rodos adasina geen yzbin kisilik ordu, surlar boyunca mevzilenir. Bu esnada Ingiliz, Fransiz, Italyan, Ispanyol, Alman ve Portekiz milletlerine mensub svalyeerden mtesekkil Rodos mdafileri ise kalenin bes ana burcunu mdafaaya basamislardi.

arpismalar, l Agustos'ta Alman burcuna top atisi ile baslar. Kanun, Kiziltepe denen yerde otagini kurdurarak kusatmayi buradan idare eder. Siddetle ve birbiri ardinca sre gelen Osmanli hcumlari, bes ay kadar devam eder. Bu arada zaman zaman kism basarilar da kazanilmisti. Sonunda dayanamayacaklarini anlayan svalyeler, kaleyi teslim edeceklerini Kanun'ye bildirmek zorunda kalirlar. Yapilan mzakereler neticesi 21 Aralik 1522'de bir teslim antlasmasi imzalanir. Buna gre 2l3 yillik sonuncu Hali Devleti de tarihe karisir. Buna gre Katolik Hiristiyanlarin Yakin Dogu'dan tamaman uzaklastirilmalari da saglanmis olur. Antlasma geregi svalyelerin adadan ekilmelerine msaade edildigi gibi, sehirdeki Hiristiyanlarin din yin ve inanlarinda serbest olmalari, ada sakinlerine bes yil kadar vergi vermemeleri ve kendilerinden devsirme alinmamasi gibi imtiyazlar da bahsedilmistir. Bu arada tanassur etmis olan (Hiristiyanligi kabul eden) Sultan Cem'in oglu Murad da yakalanarak iki oglu ile birlikte ortadan kaldirilir. Svalyelerin Rodos'u terkinden sonra Pdisah, 20 Ocak 1523'te Cmie evrilen Saint Jean Kilisesinde Cuma namazi kilmisti. Bu namazda imamligi, sefere istirak etmis olan Seyhlislm Zenbilli Ali Cemal Efendi yapmisti. Rodos, Midilli sancagina baglanarak Dizdarzde Mehmed Bey'in idaresine verilmistir. Osmanlilar, ayrica bu sefer sonrasi Anadolu sahillernde Bodrum, Aydos, Tahtali kalelerini, Leros, Smbeki, Kalimnos, Limonsa adalarini ele geirmislerdir. Bylece Rodos kalesi ve adasiyle birlikte Oniki adanin tamami ve Bodrum da teslim olmustu. Bodrum'un fethi, Anadolu tarihi bakimindan da nemlidir. Zira burasi, Anadolu'da Hiristiyanlarin elinde bulunan tek toprak parasi idi. 29 Aralikta Kanun, Rodos sehrine girip kaleyi gezer. Bu gnlerde Hiristiyanlik leminde Noel kutlaniyordu Papa Ikinci Hadrianus, Roma'da Saint Pierre'de Noel yinini icra ederken, kilisenin saagindan bir tas dsp Papanin ayagina dogru yuvarlanir. Kardinaller bu hdiseyi muhasarasi aylardan beri devam eden Rodos'un dsmesine isaret saydilar. Rodos'un fethi, Trk topulugunun Avrupa topulugu karsisindaki stnlgn gsterdigi gibi, o agda alinmasi adeta mmkn grlmeyen ve Hiristiyanligin Islm lemine dogru bir kalesi sayilan adanin zapti, Avrupa'da byk bir hayret ve teessr uyandirmistir. Bu arada Rodos'un fethini mteakib Rodos hapishanelerinde bulunan alti bin kadar Mslman esir de kurtarilmistir. Rodos'a derhal Trk gmenleri yerlesmeye basladilar. Birok cmi, imret, mektep, medrese, esme ve yol yapilip ada imar edilir. Rodos, bir sancak merkezi olur. Buraya devamli olarak bahriye sancakbeyleri (Tmamiral) vali tayin edildi. 2 Ocak gn aksam zeri Kanun Yesil Melek kadirgasina binip Rodos'tan ayrilir. Anadolu'da Marmaris'e geer. 3 Ocak'ta da Marmaris'te idi. Aydin, Midilli, Karasi, Mentese ve Saruhan sancakbeylerine, Anadolu beylerbeyisi Kasim Pasa'nin nezaretinde Rodos'taki insaat , imar ve iskn isleri bitinceye kadar adada kalmalarini emr ettikten sonra Istanbul'a dogru yola ikan Kanun 26 gnde Istanbul'a varir. 29 Ocak l523'te yedi ay on iki gn sren bu ikinci sefer-i hmaynunu bitirerek Istanbul'a gelmis olur. Bu arada Osmanli donanmasi da Istanbul'a dner. Rodos'un fethi edilmesi ile ilgili olarak gnderilen zafernmelere Venedik mukabelede bulundugu gibi Sah Ismail de clstan beri ilk defa olarak taziyet

ve tebrik vecibesini yerine getirmis, Rodos fethinden dolayi da memnunlugunu bildiren bir mektup ile bir eli gndermisti. Rodos'un fethi ile Avrupa'da Kanun'nin shreti biraz daha artmis oluyordu. Belgrad ve Rodos'un, Hiristiyan dnyasinin bu iki kilit noktasi sayilan mstahkem kalelerinin Kanun tarafindan dsrlmesi, Osmanlilarin ileride basaracaklari daha byk fetihleri iin bir isaret sayildi. 5. Ibrahim Pasa'nin Misir'daki IslhatlariMisir'da, sosyal dzenin saglanmasina nem verdigi anlasilan Kanun, burada, sarsilan devlet otoritesi ile dzenini yeniden tesis, Osmanli kanunlarni vaz' ve bozulan idareyi islh etmek istiyordu. Bu maksatla Vezir-i A'zam Ibrahim Pasa'yi Misir'a gnderir. l Zilhicce 930 (30 Eyll l524)'da donanma ile ugurlanan Ibrahim Pasa'ya, bizzat Pdisah, Marmara adalarina kadar refakat ederek orada kendisine pek dostane bir sekilde veda eder. Uhdesine Misir Beylerbeyligi de havale olunan Ibrahim Pasa'nin maiyetine Rumeli Defterdari Iskender elebi, Ulfeciler Agasi Hayreddin Aga, avusbasi Sofuoglu Mehmed ile 30 nefer avus, Divan ktibi olarak Cellzade Mustafa elebi ile bazi hazine ktipleri ve 500 kadar yenieri memur edilip on kadirga ile yola ikmisti. Ibrahim Pasa, Sakiz Adasi'na ugrayarak orada Ceneviz idarecileri tarafindan selamlandiktan ve kendisine takdim edilen hediyeleri aldiktan sonra l0 Muharrem ( 7 Kasim )'da Rodos'a yanasir. Osmanli donanmasi Iskenderiye'ye yelken atigi halde, sonbahar rzgarlari yznden Anadolu sahiline dserek Rodos'tan hareketinden hafta sonra Marmaris krfezine girmek zorunda kalir. Yilin bu mevsiminde deniz yolculuguna gvenilemedigi iin Ibrahim Pasa karadan gitmeye karar verir. Getigi btn yollarda halka karsi iyi davranan, idarecileri kontrol eden ve onlarin tebeaya karsi daha msamahali davranmasini saglayan Ibrahim Pasa, bu iyi niyeti ve tarafsizligi sebebiyle halkin duasini alir. Bu uzun ve yorucu yolculuktan sonra 2 Nisan l525'te Kahire'ye giren Ibrahim Pasa, eyletin ahvalini teftis, islh ve tanzim etmek zere maiyetindeki idarecilerle, Misir'daki Memlkl idarecilerden mrekkeb bir hey'et teskil edip Kal'at'l-Cebel'de devamli divan akdine baslar. halkin esitli sikyetlerini dinler. Kayitbay zamanindaki kanunlari gzden geirir. O, halkin iinde bulundugu ekonomik ve sosyal durumu ile hazineyi esas alarak kanunlar tasarlar. Fetihten beri sdir olan fermanlar ve Misir idaresinin geirdigi safhalari gznne alarak tasarladigi bu kanunlar, Misir'in eski kanununu ta'dilen mutedil ve mufassal bir kanunnme sekline brnr. Hazirlanan bu tasari, Istanbul'a gnderilir. Pdisah tarafindan tasvibi alindiktan sonra kanun haline getirilen bu tasari, "dstru'l - amel olmak zere" Misir hazinesine teslim edilir. Ibrahim Pasa'nin, Misir'da geirdigi ayin her gn, bir baska adaletli ve ltufkr icraatla dikkati zerinde topluyordu. Srekli olarak memleketin ihtiyalarina uygun kanunlar koyuyor ve eskilerini dzeltiyordu. Eski idarenin atigi yaralari onarmaya alisiyordu. Bu arada Beni Havare ve Beni Bakar adiyla anilan ve hainlikle itham olunan asiretlerin reislerini astirmakla cezalandirdi. Bu cezalar, digerleri iin de bir manada ibret oldu. Bylece vahalara ve Habesistan'a kadar Asagi ve Yukari Misir'daki br Arap asiretleri seyhlerine, Pdisah'a itaatla bagli kalacaklarina yemin etmeleri ihtar olundu. Sehirlerde tellllar dolasarak idareden sikyeti olanlarin grdkleri zulmleri bildirmeleri ilan olundu. Memlkl zamanindan beri borlu oldukarindan dolayi

haps edilen fakirlerin borlari denerek saliverilmeleri saglanir. Egitim ve kszlerin yiyeceklerinin saglanmasi iin zel ynetmelikler konularak bunlara maas baglanir. Ibrahim Pasa, kalede vali konaginin karsisinda, hkmet hazinesini muhafaza iin iki kule yaptirir. Ibrahim Pasa, Beylerbeyi sifati ile Misir'da bulundugu sirada teden beri Kahire'nin ugradigi gaileler sebebiyle yikilmis veya harab olmus cmi, medrese ve diger hayrat eserleri kendi hesabindan ve kendi masrafi ile tamir ettirmisti ki, mer Cmii bunlardan biridir. Vergi defterleri Sultan Kayitbay ve Kansu Gavri zamanlarindaki hallerine konuldu. Gerekten o, tatbik edilen mevzu ve muhdes nizami, zellikle sikyet konusu olan vergi hususunu, mil, mbasir, urban seyhi ve sair a'yndan istisfar etmis (sorusturup grenmis), Memlkl devrine ait eski defterleri buldurup Kayitbay devri nizami ile Gavri ve Hayirbey zamanindaki muamelati inceletip, bu sonuncularla, Hain Ahmed Pasa'nin ihdas ettigi haksizlik, zulm ve bid'atleri ortadan kaldirmistir. Pdisah, Mal ve idar islhatlar iin ay kadar Misir'da kalan Ibrahim Pasa'nin eylette yaptigi islh ve dzenlemesine kani olunca istedigi kimseyi Beylerbeyi olarak tayin etmesi hususunda kendisine selhiyet vermisti. O da, Defterdar Iskender elebi'nin tavsiyesine uyarak eyaleti, Sam Beylerbeyi olan Sleyman Pasa'ya verip Misir Beylerbeyligi'ne, Hamzav'yi de defterdarliga tayin ederek 22 Saban 93l (l4 Haziran l525)'de Kahire'den ayrilir. Sam yolu ile Anadolu'ya hareket eder. Maras'tan Kayseri'ye gitmekte iken bazi Trkmen boylarinin agirliklarini vuracaklari haberini alir. Bunlarin ileri gelenlerini agirtarak, Sehsuvaroglu Ali Bey'in, Ferhad Pasa'nin tesiriyle ldrlmesi sonucu Dulkadir lkesinde timari hazineye aktarilan Trkmen sipahlerinin timarlarini iade ettirir. Daha sonra da l525 senesi Eyll'u basinda Istanbul'a varip Pdisahin huzuruna ikan Ibrahim Pasa, Misir'daki icraati hakkinda ona bilgi verir. Pdisah, onun Misir'daki icraatindan memnun olarak kendisine ihsanlarda bulunur.

MACARISTAN SEFERLERI
Osmanlilarin Rumeli'ye ayak bastiklari gnden itibaren bir buuk asirdan daha fazla bir srede karsilarinda ya hasma yardimci veya hasim olarak Macarlari grdkleri bilinmektedir. Bundan dolayi Trkler'in Macarlar'a, Macarlar'in da Trkler'e karsi olan dsmanliklari, Macaristan'in zaptina kadar devam etmistir. Belgrad ile birlikte bir ka kalenin Osmanlilar'ca alinmis olmasi, Macarlar iin byk bir darbe olmustu. Gerekten Belgrad'in zapti, Avrupa fetihlerine yol aan nemli bir mil olmustu. Nitekim Belgrad'in alinmasindan sonra Macaristan, Hirvatistan, Transilvanya ve Dalmaya gibi yerler, daha rahat ve gvenli bir sekilde Osmanli akinlarina hedef oldular. Bu arada Gazi Hsrev, Sinan ve Bli Beyler'in akinlari Moha savasina kadar devam edecektir. Macarlar'in, Eflk islerine karismalari, Osmanlilar aleyhine Bogdan'la ittifak yapmalari, Sarlken'in bir Avrupa Imparatorlugu kurma tehlikesi ve Safevler'le anlasma yapmasi gibi hadiseler zerine ngrs seferine karar verilir.l. Moha Meydan Muharebesi Belgrad'in fethi, Osmanlilar'in tabii yayilma sahasi olarak grdkleri Orta Avrupa zerine yrmek yolunda nemli bir adim olmustu. Bu arada hudud blgelerinde de bazi karisikliklar ikmis, Tuna boylarinda Macarlar'la kk apli arpismalar olmustu. Bununla beraber, Kanun'nin sefere karar vermesi, Papalik, Macaristan ve Lehistan mnasebetlerinin

neticesi olarak ortaya ikan birok mile dayanmakta ise de, bu kararda Fransizlar'in da nemli sayilabilecek bir rol oynadiklari belirtilmektedir. Kanun Sultan Sleyman'in saltanat yillarinin basinda Fransa ile Almanya birbirlerine karsi hasim duruma geldikleri gibi birbirleriyle mcadeleye de baslamislardi. Fransa Krali I. Franois'nin, Alman imparatorluk seiminde Sarlken (Charles Quint)'e rakip olarak adayligini koymus olmasi, iki devletin siddetli bir mcadeleye girmesine sebep olmustu. I. Franois'nin, l5l9'da imparator seilen Habsburg hnedanina mensub Sarlken ile yaptigi mcadelede esir dsmesi zerine, I. Franois'nin annesi ve saltanat nibesi Angouleme dsesi Louise de Savoie, Kanun Sultan Sleyman'a bir mektup gndererek kendisinden yardim talebinde bulunmus, Pdisah da Macaristan zerine yrmek suretiyle fiil bir yardimda bulunacagini va'd etmisti. Kanun, Sarlken'in kurmak istedigi Avrupa Imparatorlugu'nu, Osmanlilar iin byk bir tehlike olarak gryordu. Bu tehlike sadece Bati'dan degil, l524 Mayis'i sonlarinda vefat etmis olan Sah Ismail'in yerine geen Tahmasb vesilesiyle Dogu'dan da kendini gsteriyordu. Zira Sarlken ile Tahmasb, Osmanlilarin aleyhindeki bir ittifak iinde idiler. Iran, aldiran'i bir trl unutmamisti. Buna ragmen tek basina Osmalilar'la basa ikmalari da mmkn grnmyordu. Bu sebeple Avrupa'nin en byk gc haline gelmis ve btn bir Bati tarafindan desteklenen yeni Imparator Sarlken ile Osmanlilar aleyhine bir ittifak kurma gayretinde idi. Hem Iran'in hedeflerini, hem de Sarlken'in kendisine karsi meydana srecegi byk kuvvetin farkinda olan Kanun, bu sebeple Fransa'yi himaye etmek istiyordu. Bylece Bati'yi siyaseten blmeyi hedefliyordu. yle anlasiliyor ki, bu siralarda Macaristan'in i durumu da pek iyi degildi. Macar Krali'nin kt ynetimi devam ettiginden, Erdel Beyi Zapolyai hem krala, hem de krallik zerindeki Habsburg nfuzuna karsi ikiyordu. Kt bir ynetimin altinda deta ezilen Macar kylleri, memnuniyetsizliklerini belirtmek gayesiyle Protestanlik hareketlerine katildiklari gibi, paralarini alamayan birok Macar askeri de Osmanli Akinci Beyi Bali Bey'e siginiyordu. Kanun'nin, gerek akinci, gerekse diger kaynaklardan istihbarat ettigi bu durum, onun sefer kararini abuklastirmisti. Ayrica Macaristan'in ele geirilmesi ile Osmanlilar, Habsburglarla aralarindaki engeli kaldirmis olacaklar ve bylece Viyana kapilarina varilmasi iin byk bir mania asilmis bulunacakti. Macaristan seferinin hazirliklari tamamlandiginda Kanun, bir yil nce vefat etmis olan Seyhlislm Zenbilli Ali Cemali Efendi'nin yerine, Osmanli dnyasinda hukuk, edebiyat, dil ve tarih alanlarinda hakli bir shrete sahip olan Kemal Pasazde'yi tayin ederken, kendisinin bulunamayacagi sirada Pyitaht (baskent) in idaresi iin de Misir'in eski valisi olan Kasim Pasa'yi Kaymakam (Kaim-i makam) olarak grevlendirir. Sefer hazirliklarini tamamlayan Pdisah, ll Receb 932 (23 Nisan l526)'de yz bin kisilik bir ordu ile yeni dklms ve Avrupa'nin hayalinden geiremeyecegi derecede mkemmel 300 top ile birlikte Istanbul'dan hareket eder. Bu nc "Sefer-i Hmyunu"na ikmadan nce hkmdar, Eyyub Sultan, Ebu'l-Vefa ile babasi Yavuz, dedesi II. Byezid ve Ftih'in trbelerini ziyaret ederek dua eder. Btn bu meknlarda, Allah'in kendisine yardim etmesini diler.

Gerekten Islm anlayisa gre savasin gerek mahiyeti, kr krne bir kirma ve kirilma hdisesi degildir. O, presipler adina yapilan bir cihaddir. Cihad iin de her seyden evvel ordulara mnev g gerektir. Iste Kanun de Moha Meydan Muharebesi'ne girismeden evvel gzlerinden yaslar akitip, yzn yerlere srerek mnev kuvvetlerden istimdad ediyordu. yle ki, nne dstg ordulari, gittiklere yerlere tevhidi de beraber tasiyacaklari iin devleti dinin, dini de devletin yardimcisi ve tamamlayicisi grerek, ecdadi gibi madd kuvvetlerinin ikmali kadar, mnev kuvvetlerinin yardimini da ihmal etmiyordu. 23 Nisan'da Istanbul'dan hareket edip Halkali Pinar denen menzile varan ordunun, byk bir dzen ve disiplin iinde bulundugu anlasilmaktadir. Zira Kanun'nin emrine gre ekilmis tarlalara girmek, hayvan otlatmak ve toprak sahiplerinin hayvanlarini almak, lm cezasini gerektiriyordu. Pdisahin emri hilafina hareket eden birka kisinin ya basi kesildi veya asildilar. Hammer'in ifadesine gre, Pdisahin emrine uymayan bir ka kadi bile cezanin siddetinden kurtulamadi. Pdisahin, reysinin menfaatlerini korumak ve onlara her ne sekilde olursa olsun bir zararin gelmemesi iin gsterdigi bu aba, onun tebeasini ne kadar dsndgnn bir isaretidir. Iyi bir Mslman hkmdar olan Kanun'nin anlayisina gre, kendisinin idare ettigi halkindan yine kendisi sorumludur. Gerek Kur'an-i Kerim, gerekse Hz. Peygamber'in hadislerinde bu konuda pek ok emir bulunmaktadir. Btn bunlari bilen Pdisah, elbetteki bu emirlere riayet etmekle kendini vazifeli biliyordu. Iste bunun iindir ki o, halkinin malina en ufak bir zararin gelmesini istemiyordu. Harp iinde dahi olsa, byle bir zarara tahamml edemiyen hkmdar, aksine davranislarin, en byk ceza olan idamla sonulanacagini ilan etmekten ekinmiyordu. Onun, kanunsuz davranislari affetmeyisi, orduda byk bir disiplinin meydana gelmesine sebep olmustu. Geri bu disiplin sadece Kanun dneminde degil, hem daha nce, hem de daha sonra vardir. Zira btn Osmanli hkmdarlari, ynetme bakimindan kendilerini Allah'a karsi sorumlu tutuyorlardi. Bu sorumluluk anlayisi onlarda, baska dinden olan hkmdarlara benzemeyen hasletler meydana getirmisti. Bunun iindir ki Kanun dnemi Osmanli dnyasinin sosyal hayati ile birlikte ordusundan da bahs eden ve Osmanli lkesinde senelerce kalmis olan Avusturya elisi Busbecq, kendi arzusu zerine aya yakin bir sre karargaha yakin bir kyde kalarak Mslman Trk ordusunu yakindan grmek ve takib etmek firsatini bulduktan sonra grg ve msahedelerine dayanarak asagida zetleyecegimiz su bilgileri verir. "Yanimda bir iki arkadas oldugu halde kendimi belli etmeden her tarafta dolastim. Dikkatimi eken ilk nokta, muhtelif teskiltlara mensub askerlerin kendi karargahlarindan disariya ikmamalari oldu. Bizim karargahlarimizda meydana gelen olaylari bilenler, buna inanmakta zorluk ekerler. Fakat hakikat su ki, her tarafta tam bir skt ve sknet hkm sryordu. Asla kavga ve mnakasaya rastlanmiyor, herhangi bir cebir ve siddet hareketi grlmyordu. Sarhosluk, fke veya hiddetten ileri gelen yksek sesler bile yoktu. Bundan baska her taraf ylesine temizdi ki, ne sprnt, ne gbre yiginlari, ne de gze ve buruna fena gelen bir seye tesadf imkani vardi." Busbecq, Mslman Trk dnyasina dis biledigi halde su ifadeleri kullanmaktan da kendini alamaz. " Simdi benimle beraber geliniz ve sarikli baslardan meydana gelen bu byk kalabaliga gzlerinizi eviriniz. Trl trl, renk renk parlak esvablar

(elbiseler)... Her tarafta altin, gms, lal, ipek ve atlas piriltisi... Bu manzarayi dil ile anlatmak imkan disi bir is. Yalniz sunu syleyelim ki, gzlerim simdiye kadar bundan gzel bir manzara grmemistir. Mmafih, btn bu servet ve ihtisam iinde yine de byk bir sadelik ve iktisad gze arpiyor. Herkesin elbisesi ve mevkii ne olursa olsun, ayni biimde. lzumsuz islemeler ve kenar ssleri yok. Halbuki bizde bu dettir. Pek ok masrafa mal olur ve gnde de bozulup gider." Eli bunlari anlattiktan sonra, kumar ve sarhosluk bilmeyen askerin algi ve trklerle eglendigine, agirip syledikleri havalarin da gaz ve sehdet (sehidlik) temlerini isleyen hamset destanlari bulunduguna isaret ettikten sonra, ordunun, hayvan gidalardan ziyade nebat, basit ve sihh gidalarla beslendigini, Ramazan ayini karsilamak iin ise mutad yiyeceklerini daha da sadelestirdiklerini, fakat Ramazan arefesinde yalniz yiyip imede degil, haram ve yasak zevklere karsi da, oldugundan daha ekingen davranarak oruca kendilerini hazirladiklarini syler. O, Hiristiyanlarin perhize girmeden nce sanki bu imsakin acisini pesin olarak ikarmak ister gibi, kendilerini ilginca eglenceye, dans ve sarhosluga verdiklerini, senenin bu gnlerinde memleketlerini ziyaret eden yabancilarin, Hiristiyanlarin ildirmis olduklarini sylemelerine sasilmamasi gerektigini uzun uzun anlatip, sonunda Trkler'de stnlgn ve basarinin sirrina temas ederek: "Trkler'de seref ve makam, idar mevkiler, sadece liyakat ve bilginin mkafatidir.Tenbel ve agir olanlar, hi bir zaman ykselemezler. Iste Trkler'in, her neye tesebbs ederlerse muvaffak olmalari, hkim bir irk haline gelmeleri ve her gn devletlerinin hududlarini biraz daha genisletmelerinin hikmetini liyakat, kabiliyet ve aliskanliga verdikleri bu ehemmiyette aramalidir." "Bizim asker sistemimizle Trk sistemini karsilastirinca gelecegin bize neler hazirladigini dsnp korkudan titriyorum. Karsilasan iki ordudan biri galip gelecek -ki bu herhalde Trk ordusu olacak- digeri ise mahv olacaktir. nk Trk ordusu sirtini kuvvetli bir imparatorlugun genis kaynaklarina dayamis, zinde, tecrbeli ve sarslmamis bir kuvvet. Askerleri zafere alismis, zor sartlara dayanma kabiliyetine sahip, intizam ve disipline riayetkr, uyanik ve kanaat ehlidirler. Bizimkilerde ise umumi bir fakirlige mukabil hususi israf, yipranmis kuvvet, mneviyat bozuklugu, tahamml yoklugu ve idmansizlik var. Serkes askerler, aza kanaat etmeyen subaylar. Disiplin kavramiyla alay ederiz. Basibosluk, sarhosluk, serkeslik ve zevke dsknlk bizde alabildigine vardir. Bu durumda neticenin ne olacagi gn gibi asikrdir. Herhalde simdilik Iran lehimize bir durum yaratmakla beraber, Trkler Iran'la bir anlasmaya vardiklari zaman onlardan ve diger Sark devletlerinden de yardim grerek btn gleriyle bogazimiza sarilacaklardir. Bu byk tehlikeye karsi ne kadar gevsek ve hazirliksiz oldugumuzu dsndke iim rperiyor." Avusturya elisi Ogier Ghiselin de Busbecq'in dedigi gibi, gerekten de Osmanli medeniyeti bidesi rlrken bu bideyi ykselten her tas, mutlaka kendi mevziine ve kendi mevkiine konmus bulunuyordu. Son derece titiz bir inzibat fikri ile yapilan vazife ve selahiyet taksimi ise, devlet dzeninin aksamadan dnmesinde en byk rol oynamakta idi.

Devletin bu mevzuda en gze deger rnegi olan ordusu, Belgrad'in fetinden bes sene sonra Moha ovasina konarak Macaristan'in karsisina iktigi zaman , ezici kuvveti, essiz intizami ve ibdet derecesine varmis cengaverligi ile sanki bir ordu degil, efsanev bir heybet ve azamet rnegi idi. Daha nce, sefer hazirliklarini tamamlayan Pdisah'in, 23 Nisan l526'da yz bin kisilik ordu ve 300 top ile birlikte Istanbul'dan hareket ettigine temas edilmisti. Yol boyunca orduya yeni yeni kuvvetler katilmis, Istanbul'dan hareket edildikten iki buuk ay sonra Belgrad'a varilmisti. Ibrahim Pasa'nin basinda bulundugu nc kuvvetler, Tuna Nehri zerinde bulunan Petro Varadin (Petervaradin)'i karadan ve nehirden sikistirarak alir. Bundan baska, Bosna beyleri tarafindan Sirem mintikasindaki kaleler zapt edilir. Son derece muntazam yryen ve etrafa hi bir hasar vermeyen asil kuvvetler de Ilok (Illok, Ulak) ve sek (siyek, Eszek)'i almisti. Osmanlilar'in, Macaristan zerine yryecekleri haberini alan Macar Krali II. Layos (Lui) bir taraftan harbe hazirlanirken, diger taraftan da Avrupa kral ve prenslerine mracaat ederek yardim istemisti. Bu arada Macar meclisi, kiralin bizzat savasta hazir bulunmasina karar vermisti. sek kalesinin alinmasindan sonra Tuna'yi takib iin iki gn iinde gemiler zerine kurulan kprden Drava Nehri geilecegi sirada Macarlar karsi koymak istedilerse de muvaffak olamazlar. Nihayet Macar ordusunun Moha ovasinda bulundugu da grenilmisti. Osmanli ordusu hem agir yryor, hem de harp tertibati aliyordu. Sag kolda Vezir-i A'zam ve Rumeli beylerbeyi Ibrahim Pasa, sol kolda Anadolu Beylerbeyi Behram Pasa, merkezde de Pdisah, yenieri agasi ve kapikulu askerleri mutad olan yerlerini alacaklardi. Macar Krali II. Layos, Osmanli kuvvetlerini Moha ovasinda beklemeye baslamisti. 26 Agustos'ta Moha'a gelen Osmanli ordusu muharebe dzeni alir. Osmanlilar, byk hcuma baslanacagi gece, muhtesem bir mum donanmasi yaparak, yedi ggn yildizini bir yere toplamis sanilan byk bir gaz senligi tertib ettiler. Mes'alelerin meydana getirdigi aydinlik ile kizil bir sevk ve heyecan kiyameti yasayan ovada ksler vuruluyor, davullar, zurnalar aliniyor, atlar kisniyor, sancaklar dalgalanip kililar sakirdiyordu. Aylardan beri siddetle yagan ve araziyi yer yer bataklik haline getiren yagmur, hizini kesmekle birlikte iselemeye devam ediyordu. Moha ovasinin bir tarafi zaten Trklerin "Karasu" dedikleri bataklika evrilmisti. Kanun, sabah namazini kildiktan sonra askere belig bir hitbede bulunmustu. Bundan sonra Pdisah, gzleri yasli oldugu halde ellerini gge dogru kaldirarak: "Ilah, kudret ve kuvvet senden, imdad ve himaye senden. mmet-i Muhammed'e yardim et. Mslmani yerindirme, kfiri sevindirme " diye dua eder. Bu gzel davranisi gren Osmanli saflarindaki btn askerlerde cesaret ve din sevki artar. Birlesik bir duyguya kapilan svariler, atlarinin zerinden sirayip yapraklarin agatan dstg yere atladilar. Yzlerini topraga srp secde ettiler ve Allah'tan kendilerine zafer nasib etmesini dilediler. Sonra yeni bir sevk ile atlarina bindiler.Ve Pdisahlarinin ugrunda canlarini vereceklerine and itiler.

Bu dzenin bir geregi olarak Pdisah, cenk elbisesi, yani zirhli harp elbisesi giymis ve beyaz bir ata binmis olarak merkezdeki yerini almisti. Sabah namazi zerinden saatler getigi halde iki taraf da taarruza gemiyordu. Kanun, dsmanin iyice yaklasmasini bekliyordu. Nihayet Kanun'nin bekledigi an gelir. Ikindi vaktiine dogru, Osmanlilarin yerlerinden kimildamadigini gren Macarlar taarruza geerler. Bylece savas, 29 Agustos l526 (20 Zilkade 932) arbamba gn ikindi zamani Macar hcumuyla baslamis olur. Osmanlilar'in son savas planina vkif olmayan Macarlar, altmis bin kisilik zirhli svarileriyle eski Osmanli plani zanniyle asil merkeze hcum ile isi halledeceklerini mit etmislerdi. Buna karsilik Osmanlilar da planin geregi olarak Macarlar'i merkeze ekip enbere almak suretiyle imha etmek istiyorlardi. Macar komutanlarindan Piyer Pereney ile Papas Pol Tomori, btn kuvvetleriyle Vezir-i A'zam komutasindaki Rumeli askeri zerine hcum ettiler. Osmanli kuvvetleri plan geregi olarak geri ekilip dsmani ieriye aldilar. Bunun zerine yandan Anadolu kuvvetlerinin sikistirmasi ile Macar kuvvetleri daha ieri alinip toplarin nne getiriliyordu. Bli Bey kuvvetleri, sr'atle dsmanin arkasini evirerek Macar svarilerini ikiye ayirdilar. Bundan baska Macarlarin bizzat Kral Layos komutasindaki ikinci kolu, Anadolu kuvvetlerinin zerine yklendi. Bu kuvvetler de mukavemet edememis gibi hareket ettiginden bunlar da merkez zerine yani Pdisah'in bulundugu ordunun kalbine dogru hcum ettiler. Kendisini muvaffak olmus gren dsman iyice ieri girdi. Bu siralarda 35 (veya 32) Macar svalyesi Kanun'ye sokulmaya alisiyordu. Bunlar, Pdisah'i esir veya ldrmeye yemin etmislerdi. Bunlar, Marczali ismindeki birinin komutasinda bulunuyorlardi. Yenierilerin siddetle arpistigi ve Pdisahin etrafinda kk bir maiyyet kuvvetinin kaldigi bir anda Marczali ile iki arkadasi, Kanun ile bizzat karsi karsiya gelirler. Diger arkadaslari, Pdisaha sokuluncaya kadar imha edilmislerdi. Kanun, tek basina bu svalye ile dgsr. Bu esnada bir ka ok yediyse de bu oklar, zirhi delip vcuduna nfuz edemedi. Sonunda Kanun, svalyeyi de bizzat kendi kiliciyla ldrr. Macar kuvvetleri ieriye alinip toplarin nne getirildikten ve daha nce de belirtildigi gibi gerileri de "akinci" ve "deli" kuvvetleri tarafindan evrildikten sonra 300 topa birden ates verilir. Macar ordusu bu atesin dehsetiyle neye ugradigini sasirir. Bu saskinlik zerine panige kapilip darmadagin olurlar. Bu atesten sonra savasta komutan olan kral bir daha grnmez. Ordunun dnsnden sonra bataklikta ls bulunmustu. Osmanlilarin kilicindan kurtulan askerler de gece karanliginda bilmeyerek batakliga dsp bogulmuslardi. Moha Muharebesi iki saat srmst. Bu muharebede Osmanli ordusunun mevcudu 300 bin, Macarlarinki ise l50 binden fazla idi. yle anlasiliyor ki, sayi itibariyle Macar kuvvetleri Osmanli kuvvetlerinden pek az degildi. Nitekim, Moha olayini birok kimseden dinleyip geregi grendigini anlatan tarihi Peev, "Moha gazsinda ikiyz bin kfir katl ve esir olundu denilse belki noksani var, mubalagasi yoktur" derken, iki tarafin kuvvetlerinin denk oldugunu belirtmek ister. Keza Ltfi pasa da Macar askerlerinin sayi ve durumunu su ifadelerle dile getirir: "Ve 200 bin atli ve otuz bin piyade tfenk endz her nereye ki atalar, hata etmezlerdi." Bu ifadelerden anlasildigina gre Macar Krali'nin kuvvetleri 230 bin civarinda idi. Ltfi Pasa, Macar askerlerinin sayilarini verdigi gibi savasin, Osmanli planina uygun bir sekilde nasil cereyan ettigini de anlatir. Ona gre Kral Layos, askerini kola ayirmis, bizzat kendisi merkezden Pdisah zerine yrmsse de, yenierilerin nnde bulunan ve

zincirlerle birbirlerine bagli olan toplara karsi, gemek zere bir gedik bulamamistir. Bununla beraber Rumeli kolunu geri ekilmeye mecbur etmisler, sonra plana gre Anadolu kolu da geri ekilerek Macarlar'in enbere alinmasi saglanmistir. Bylece Osmanlilar, Allah Taala'nin: yet-i kerimesi'nin isaret ettigi gibi galip gelmislerdi. Macar Kralinin komutasi altinda Macarlar'dan baska Alman, Leh, ek, Italyan ve Ispanyollar'dan meydana gelen byk bir ordu bulunmakta idi. Moha zaferinin ertesi gn akincilar, dsman lkelerinin ilerine dogru akinlara gnderilmisti. Macar ordusu ise tamamen imha olunmustu. Bylece Osmanlilarin nnde bir engel kalmamisti. Moha ovasindaki gnlk istirahattan sonra Osmanli ordusu Macaristan'in baskenti olan Budin zerine yrr. l0 Eyll l526'da sehir teslim olur. Ordu sehre gelmeden nce Hiristiyan olan yerli halkin bir kismi kamisti. Bu yzden, buradaki Yahudiler ogunlugu meydana getiriyorlardi. Bunlarin reisi olan Salamon oglu Yasef, Budin kalesinin anahtarlarini Sultan Sleyman'a teslim etmisti. Bylece sehir, herhangi bir mukavemetle karsilasilmadan Osmanli hkmdarina teslim edilmis olur. Pdisah, sehir halkinin can ve malina karsi yapilacak bir tecavz en byk cezalarla tecziye edecegini bildirir. Pdisah, burada on drt gn kadar kalip Kurban Bayramini burada geirir. Osmanli ordusunun Budin'den Istanbul'a dns esnasinda Segedin ve Ba (Bacs) sehirleri de ele geirilir. Ayrica Bene mevkiinde direnis gsteren Macar kuvvetleri de bozguna ugratilarak dagitilir. yle ki, asil orduyla vurusacak hi bir dsman kuvveti kalmamisti. Moha'tan sonra Macarlarin elinde, Erdel voyvodasi, yani Transilvanya genel valisi Zapolyai'nin 30 bin kisilik askerinden baska hi bir kuvvet kalmamisti. Yaka yakaya ve bogaz bogaza cenk edilen Moha Meydan Muharebesi, Kral Layos ile beraber btn bir Macar ordusunun imhasina mal olmus ve mstakil (bagimsiz) Macar Devleti'nin hayatina son vermisti. Bundan sonra tarih, Osmanli himayesinde bir Macaristan taniyacakti. Osmanlilar tarafindan Macar tahtina Zapolyai Janos'un seilmesi, Alman Imparatoru Sarlken'in kardesi ve len Macar Kirali'nin hem enistesi hem de kayinbiraderi olan Avusturya Arsidk' Ferdinand'i harekete geirir. Macar Kiralligi zerinde hak iddia eden Ferdinand'a, Istoni Belgrad'da bulunan Macar kirallik tacinin giydirilmesi ile Macaristan'da iki krallik ortaya ikmis oluyordu. Buna gre Macaristan'in bati ve kuzey batisi Ferdinand'in idaresinde, Orta Macaristan ile Erdel ise Zapolyai'nin hkimiyetin-de bulunuyordu. 2. Ikinci Macaristan Seferi ve Viyana KusatmasiOsmanlilar sayesinde Macar krali seilen Zapolyai, Osmanlilar'in kendisine hazirladigi bu imkani geregi gibi degerlendiremez. O, Osmanlilar'a yaklasmak syle dursun, l527 baharinda toplanan Regensburg Imparatorluk meclisinde Osmanlilar'a karsi yardim dahi istemisti. br yandan Macar beylerinin ogunlugu tarafindan kralliga seilmis bulunan Ferdinand'in, Osmanli ordusunun geri dnmesini firsat bilip byk bir ordu ile Budin zerine yryp onun kuvvetlerini Tokaj'da maglup etmesi zerine kayinpederi olan Lehistan Krali'nin yanina siginmak zorunda kalan Zapolyai, Osmanlilar'dan tekrar yardim istemeye mecbur olur. Bu yardim iin de Istanbul'a bir eli gnderir. Geri Zapolyai byle bir yardim talebinde bulunmasa dahi Osmanlilar'in bu duruma msaade edecegi dsnlemezdi. Bununla beraber onun yardim talebi, Osmanlilar'in daha sr'atli bir sekilde

harekete gemesine sebep olmustu. Bylece durum, Zapolyai'nin mdafaasi seklini almisti. 29 Subat l528 tarihli antlasmaya gre Osmanli Devleti, Zapolyai'yi tbi bir hkmdar olarak tanimaktaydi. br taraftan, Osmanli Devleti'nin kendisini burada birakmayacagini anlayan Ferdinand da eli gndererek vergi vermek sartiyla Macar Krali olarak taninmasini teklif ettiyse de bu teklif kabul edilmeyerek Budin'in Zapolyai'ye iade edilmesi istenir. Bylece, 29 Mayis l528'de Istanbul'a gelen bu ilk Avusturya elilik heyeti, herhangi bir sonu alamadan geri dnmek zorunda kalir. Kanun, Vezir-i a'zam Ibrahim Pasa'ya II. Macaristan seferinin serdarligini tevcih ederek byk yetkiler vermisti. Aslinda Macaristan'in ynetimi iin asker ve kaynak kullanmak yerine, simdilik Zapolyai'nin idaresinde yari bagimli bir Macar Devleti'ni Habsburglar'a karsi tampon bir devlet olarak birakmayi tercih eden Kanun Sultan Sleyman, l0 Mayis l529'da iki yz bin kisilik bir ordu ile sefere ikar. Macar topraklarina girildigi sirada, Zapolyai, Istanbul'a gelen elisi Lasczky ve Macar asilzdeleri itaatlerini arzedip huzura kabul olunurlar. Ltfi Pasa, Zapolyai'nin Kanun tarafindan nasil karsilandigini ve tercman vsitasiye ikisi arasinda geen konusmalari da verir. Buna gre Zapolyai, diger kullari gibi kendisinin de Pdisah'in kulu olmak istedigini bildirerek syle der: " Ey Pdisah-i lem penah, Mslmanlardan ve kfirlerden (gayr-i mslim) kullarinin nihayeti yoktur. Ben dahi ol kullarinin silkine mnselik olmaga geldim (onlarin meslegine, yani senin tebean olmaya geldim). Ve hem Pdisahtan bir muradim vardir, emr olunursa hizmet-i seriflerine diyelim." Tercmanin anlattigi bu szleri begenen Kanun: "Muradin desin, elimizden geldike bitirmesine sa'y edelim (alisalim) der. 3 Eyll'de Budin nlerine gelen ordu, kusatma hazirliklarina basladigi sirada, sehirdekiler teslim olurlar. Bylece sehir, yarim gnlk bir mukavemetten sonra tekrar ele geirilmis olur. 7 Eyll'de sehre giren Kanun, senelik belli bir vergi karsiliginda burayi Zapolyai'ye vererek merasimle ona Macar Kralligi tacini giydirir. Hammer'in ifadesine gre onu, merasimle krallik tahtina oturtan ne pdisah, ne vezir-i a'zam, ne diger vezirler, ne beylerbeyiler, ne de yenieri agalarindan biri degil, "aganin ikincisi demek olan Sekban basi marifetiyle" olmustur. Bununla beraber, Kanun, Zapolyai'yi ayakta karsilamis, elini ptrms, altin tahtinin karsisina iki altin sandalye koydurmus, birine Ibrahim Pasa'yi, digerine de Zapolyai'yi oturtmustur. Byle bir uygulama, Osmanli protokolona gre Macar Kralligi'nin durumunu gstermektedir. Gerekten, Kk Bali Bey'in, Ferdinand iin kairilirken ele geirdigi tac, Yenieri Sekbanbasisi tarafindan Zapolyai'nin basina konmustu. Gnmzn ifadesiyle bir Yenieri generalinin, Osmanli protokolunda ancak sancakbeyi (Tmgeneral) derecesinde olan bir sahsin Macaristan Krali'na tac giydirmesi, Trk tarihinin unutulmaz hadiselerinden biri olarak kalacaktir. Bu siralarda Macar krallik taci, Ferdinand'in casuslari tarafindan alinip Viyana'ya kairiliyordu. Bunu haber alan Osmanli istihbarati, derhal harekete geer. Bosna eyaletinin Izvornik sancakbeyi Kk Bali Bey, 20 Agustos'ta Viyana yolunda tarih taci ele geirip 4 Eyll'de Kanun'ye gnderir. Kanun ise taci Zapolyai'ye gnderir. Bu meshur tac, Macarlar tarafindan kutsal sayiliyordu. Bu sebeple onlar, bu taci giymeyen hkmdara mesru krallari nazari ile bakmiyorlardi. Ferdinand da Macaristan Krali olma iddiasinda oldugu iin bu tarih taci ele geirmek istiyordu. "Korona" denilen bu tarih tac, st

ste gemis iki tactan mtesekkildir. Asil taci l000 yilinda Papa, sonradan aziz mertebesine ikarilan ve Arpadlar'dan ilk defa Samanligi birakip Hiristiyanligin Katolik Mezhebi'ne giren Byk Istvan'a gndermisti. Sonradan Bizans Imparatoru olan VII. Mikhail Dukas'in, Malazgirt Savasi'indan iki yil sonra (l073), gnderdigi altin elenk, iste bu Papa'nin yolladigi tacin zerine geirilmek suretiyle tarih Korona son seklini almistir. 7 Eyll'de Budin'e giren Kanun, burada alti gn kadar kaldiktan sonra, Ferdinand ile karsilasmak niyetiyle Viyana'ya dogru harekete geme karari alir. Yoluna devam eden ordu, Avusturya - Macar sinirindaki Ovar kasabasini ele geirdikten sonra Viyana nlerinde toplanmaya baslar. Bu arada Ferdinand'in Viyana'da olmadigi anlasilir. Zira o, kuvvet toplamak iin Avusturya ilerine dogru ekilmisti. ok iyi tahkim edilmis olan Viyana sehrinin muhasarasi ise 27 Eyll'de baslar. Fakat Osmanli ordusu muhasara iin gerekli byk toplar ile malzeme getirmedigi iin hazirliksiz sayilirdi. Filhakika, Belgrad, Moha ve Budin'de birakilan agir toplar olmaksizin, orta ve hafif toplarla kalede istenilen byklkte gedikler ailamadi. Almanlar, kaleyi byk bir fedakrlikla savnuyorlardi. Surlarin nnde iki taraf da agir zayiatlar veriyordu. Surlar altindan lagim ama tesebbsleri de basarili olamiyordu. Yine de araliksiz sren alismalar sonucunda surlarda yeni gedikler ailip buralardan hcumlarda bulunuldu ise de, havalarin sogumaya baslamasi, kisin yaklasmasi ve erzak sikintisinin had safhaya ulasmasi, askerin gc ile dayanikliligini etkiliyordu. Kanun, l7 gnlk muhasarayi kfi grms olmali ki, bu kadar kisa bir mddet iinde byle mstahkem bir mevkiin dsrlmesi, kusatan ordu ne kadar kuvvetli olursa olsun imknsizdi. l4 Ekim l529'da yapilan umumi hcum da basariya ulasmayinca, muhasaranin kaldirilmasina karar verilir. Halbuki bu son hcum sirasinda birok gedik ailmis ve mdafilerin dayanma gleri de tkenmek zere idi. Ltfi Pasa ile Peev'nin ifadelerine gre kisin vakitsiz gelip kar ve yagmurun yagmasi zerine "Pdisah-i Islm emriyle leskere (askere) zarar ve ziyan mretteb olmasin diye "bir adami on bunun gibi hisara vermezen" deyip ndan dis varosu yaktirip ve yiktirip ve etraflarini yagma ve talan ettikten sonra Muharremu'l-Haram'in yirmi ikisinde Beten (Viyana) gp Budim'e gelb". Benzer ifadeleri yabanci kaynaklarda da grdgmz iin, bu konuda Kanun'nin ne denli hakli oldugunu ve yerinde bir karar aldigini anlamak mmkn olmaktadir. Kis ve soguklarin erken bastirmasi zerine Osmanli hakani, kusatmayi kaldirma karari alir ki, bu kararda kendi askerini dsnme payi byktr. Kusatmaya son verme kararinin alinmasi zerine l5 Ekim'de orta byklkte toplar, gemilere bindirilerek Tuna zerinden Belgrad'a dogru yola ikarilir. Gerekten, blgede kar yagisi basladigindan siddetli kis soguklari bir felaket getirebilirdi. Bu arada Sarlken (Charles Quint) btn Avrupa'dan topladigi kuvvetleri Linz'e yigiyordu. Bununla beraber Viyana ancak iki hafta daha dayanabilirdi. Ancak kale feth edilse bile sonra ne olacakti ? Kanun ekilir ekilmez, Linz'deki Alman ordusu gelip sehri muhasara edecekti. Bu muhasaraya dayanabilmek iin Viyana'da ok byk bir asker g birakmak icab ediyordu. Sehirde, Trk topu atesinden yikilmadik bir yer kalmamisti. Bylece Charles Quint, imparatorluk taht sehrinin tahribi ile cezalandirilmisti.

Kanun, bu kadarini kfi grd. Bu seferde l4 bin kadar Osmanli askeri ya sehid olmus veya yaralanmisti. Buna karsilik Almanya ise tamamen perisan olmustu. Bu seferden sonra Istanbul'a dogru yola ikan Pdisah, Ordu-yu Hmayn ile l6 Aralik'ta Istanbul'a gelir. Bylece bu sefer-i hmayn 7 ay, 7 gn devam etmisti. Bu sefer sayesinde Macaristan'daki Osmanli hakimiyeti saglamlasmis, Avusturya ve Kuzey Macaristan tahrib edildigi iin karsi saldiri ihtimali ortadan kalkmisti. 3. nc Macaristan Seferi (Alaman Seferi) Kanun, Istanbul'a dndkten sonra, Macaristan'da yeniden bazi olaylar cereyan etti. Ferdinand, Budin'i tazyike baslar. Bununla beraber Istanbul'a bir elilik heyeti gndermekten geri kalmayarak Macaristan'in kendisine verilmesini ister. Bu arada Budin, Ferdinand kuvvetleri tarafindan kusatilmis olmakla birlikte alinamaz. Peev'nin (veya Peuylu) ifadesine gre basta Ferdinand olmak zere blgedeki diger bazi kral, kont ve dk gibi nvanlari tasiyan kimseler, bizzat Kanun Sultan Sleyman'in emri zerine Macaristan tahtina getirilmis olan Yanos'u (Jan Zapolyai')yi tanimak istemiyorlardi. Onu kralliktan dsrmek iin esitli bahaneler ariyorlardi. Kanun, Budin'in kusatildigindan haberdar olunca krala verdigi sz zerine sefere ikmaya karar verir. Bylece Osmanli hkmdari l9 Ramazan 938 (25 Nisan l532)'da sefere ikar. Bu arada o, Alman Imparatoru Sarlken ile de hesaplasmak istiyordu. l00 bin kisiyi asan bir kuvvetle sefere ikan Kanun, Nis'e vardigi zaman Ferdinand'in elileri ordugha gelerek nceki tekliflerini tekrarladilar. Buna gre Macaristan Ferdinand'a verildigi takdirde her sene 25.000 - l00.000 duka kadar vergi verecegini kabul ediyordu. Byle bir teklifi reddeden Kanun, Ferdinand'in topraklarinda ilerlemeye devam eder. Bu blgedeki pek ok kasaba, Yahya Pasa oglu Bali Bey ile onun oglu Mehmed Bey ve Bosna Beyi Hsrev Bey tarafindan zapt edilir. Osmanli ordusu zorlu bir muharebeden sonra Kseg (Guns, Kszeg)'i ele geirir. Bu sirada Ferdinand'in elileri bir daha gelirler. Bunlara, Ferdinand'i harbe davet eden mektuplar verilir. Ancak Ferdinand ile Sarlken, Osmanlilarla bir meydan muharebesi yapmaktan ekindikleri iin oyalama ve yipratma taktigi kullaniyorlardi. Fakat onlarin bu taktikleri pek fazla ise yaramamis olmali ki Osmanli ordusu ileri harekta devamla bazi sehirleri zapteder. Bu arada Gratz gibi bazi sehirlerin etrafi yakilip yikilmakla yetinildi. Osmanli ordulari, Macaristan'da Ferdinand'a ait topraklar zerinde bir mddet ilerleyip, birok sehir ve kasabayi ele geirmisti. Kanun'nin btn abalarina ragmen Sarlken ile Ferdinand ortaya ikamiyorlardi. Mevsimin gemis olmasindan dolayi gney yolu ile geri dnld. Bununla beraber bu sefer sonunda Ferdinand, Pdisah'in arzularina uygun bir antlasma istemeye mecbur olmustu. Bu sefer esnasinda yine sulh veya mtareke talebiyle gelen Alman elilerine, Charles - Quint'e hitab eden hakaretmiz bir mektup verilerek teklifleri reddedilip geri gnderilirler. Bu mektubunda Kanun, bu kadar zamandir erlik ve imparatorluk dvasi ettigi halde ka kere zerine geldigini, mlkn diledigi gibi tasarruf ettigini, buna ragmen ne kendisinden, ne de kardesinden nm ve nisan gremedigini, Hak Tel'nin takdiri ne ise yerine gelmesi iin Be sahrasinda meselelerini halletmelerini, kendisinin tabiiyeti altinda bulunan rey fukarasina yazik oldugunu, aksi halde avretler gibi ig ve ikrik alip pdisahlik tci giymemesini bildiriyordu.

Alman veya Alaman seferi denilen bu seferde ordu mevcudu ikiyz binden fazla olup "ekaloz" denilen ve kaz yumurtasi seklinde glle atan 300 kadar kk top da vardi. Akinci ve deli kuvvetleri 80 bin kadardi. Bu sefer yedi ay kadar srmst. Pdisah, l532 senesi Kasim ( 939 Rebilahir ) ayi sonlarina dogru Istanbul'a gelmisti. Bu son seferin basarili bir sekilde sonulanmasi zerine bes gn st ste senlik yapildi. Istanbul, skdar, Eyyub ve Galata bes gece kandiller ile donatildi. Bu arada pazarlar, dkkanlar, bezazistan ve arsilar geceleri dahi aik tutuldu. Halk, hemen her gn birbirlerine ziyafetler ekerek eglendi. Bu arada, daha nce II. Byezid dneminde feth edilmis olan Mora yarimadasindaki Koron kalesi, Osmanli hkmdarinin Alman seferiyle Sarlken'i aradigi sirada ona intisab etmis olan Andrea Doria komutasindaki filo tarafindan bir hile ile alinmisti. Kalenin alinmasindan sonra I kaleye Frenkler, dis kaleye de yerli Rumlar yerlestirilmislerdi. Bu durumda, burasi birlikte mdafaa edilecekti. Koron'dan sonra Patras ve Inebahti da ele geirilmisti. Alman seferi sonunda Istanbul'a gelen Avusturya elisi Cornelius, bu yerleri koz olarak ne srecek ve sayet Macaristan kralligi Ferdinand'a verilirse Koron kalesi ile Afrika sahilinde Barbaros'a ait olan Arcel adasinin iade olunacagini bildirmisti. Bu teklife Vezir-i A'zam Ibrahim Pasa'nin cevabi " Biz, harple almayi tercih ederiz" olmustu. Nitekim, Semendire Sancakbeyi olan Bli Beyzde Mehmed Bey'in Mora Sancakbeyligine atanmasi ile 940 Ramazan (l534 Mart) tarihinde burasi yeniden ele geirilmistir. Peev, Mehmed Bey'in Koron kalesini ele geirisini su ifadelerle gnmze ulastirir: " Kalenin iinde, biri Frenk, ikincisi o blgenin si Rumlari, digeri de inati Arnavutlar olmak zere kisim kfir vardi. Sancakbeyi, her birine ayri ayri va'dlerde bulunup kolaylik gstermek suretiyle (istimlet) aralarina anlasmazlik soktu. Bylece, bir kismi, kyleri talan etmek zere disari ikan kfirleri kirar. Bundan sonra kfirler iki gruba ayrilirlar. Dis kaleyi ellerinde tutan Rum ve Arnavutlar, burayi Mehmed Bey'e teslim ederler. I kaledeki Frnekler de canlarina emn verilmek sartiyla savas yapilmadan teslim olurlar."4. Osmanli - Avusturya Barisi ve Sonulari Osmanli seferleri karsisinda bunalan ve kardesi Sarlken'in yardimi sayesinde ayakta kalabilen Ferdinand'in, Macaristan Krali olabilmek iin giristigi btn tesebbsler, hep bosa gidiyordu. Osmanli Devleti'nin Jan Zapolyai'yi tutmasi, onun bu emeline ulasmasina engel oluyordu. Bati Avrupa'da grlecek bir takim isleri bulunan Alman Imparatoru'nun tavsiyesi zerine Ferdinand, Osmanlilarla anlasmaktan baska are bulamamisti. Bu sebeple o, Istanbul'a eli gndermisti. Ferdinand'in mracaati, Osmanlilarin da isine gelmisti. Zira Macaristan zerine yapilan seferler byk masraflara sebep oldugu gibi sadece bu tarafla ugrasilmasi, memleketin dogu hududlarinin ihmal edilmesine sebep oluyordu. Bu durum, doguda bazi olaylarin ikmasina da sebep oluyordu. Nitekim Sah Ismail'in l524 yilinda meydana gelen vefati zerine yerine geen oglu Tahmasb Han, Dogu Aanadolu'da yikici bazi faaliyetlerde bulundugundan iki devlet arasinda bazi hdiseler cereyan etmisti. Bu sebeple Osmanli Devleti Ferdinand ile bir barisa sicak bakiyordu. l4 Ocak l533'te Pdisah tarafindan kabul edilen Avusturya elilik heyetinden, kesin bir baris iin Ferdinand'in itaat almeti olarak Estergon kalesinin anahtarlari istenmistir. Kanun, ancak bundan sonra barisa riza gsterebilecegini ima etmisti. Bundan baska 5 veya 7 senelik bir sulha hazir

oldugunu da bildiren Kanun, Estergon (Esztergom Gran) kalesine karsilik Macaristan'daki bazi kaleleri de verebilecegini belirtmisti. yle anlasiliyor ki, iki taraf arasinda geen grsmeler, epey ekismeli olmaktaydi. Nitekim Kanun'nin bu sartlarini bildiren mektubu ile Avusturya elisinin yanina katilan bir Osmanli elisi, l Subat l533'te Ferdinand'a gnderilmisti. Hammer'in ifadesine gre Viyana sehrinin grdg bu ilk Osmanli elisi, byk bir tantana (merasim) ile kabul edildi. Ferdinand, eliyi sirmali kumasla sslenmis bir taht zerinde oturmus oldugu ve basinda kiymetli bir tac bulundugu halde kabul etti. Mtareke sartlari, Bohemya'lilari epey korkuttu. Fakat Ferdinand, Gran anahtarlarinin istenilmesinin sadece bir baglilik isareti oldugunu belirtmeye alisti. 29 Mayis'ta Estergon (Gran )'un anahtarlari ile Ferdinand'in iki mektubunu getirecek olan eli Cornelius, Osmanli elisi ile Istanbul'a hareket eder. Bylece avus (Osmanli elisi) elverisli bir cevapla geri gnderilmis oluyordu. Istanbul'da yapilan grsmeler ise 22 Haziran l533'te antlasma ile sonulanmisti. Bu antlasmaya gre Ferdinand, Macaristan zerindeki veraset iddialarindan vaz geecekti. Sadece Macaristan'da fiilen hakim oldugu topraklar kendisine ait sayilacakti. Elindeki bu topraklar iin de her yil 30.000 altin verecekti. Ayrica protokol geregi Ferdinand, Osmanli Vezir-i A'zami Ibrahim Pasa ile msavi (esit, denk) sayilacakti. Kaynaklar, elilerin Pdisah'in huzurunda yaptiklari konusma hakkinda dikkat eken bilgiler vermektedirler. Buna gre Pdisah'in huzuruna kabul edilen eliler, Ibrahim Pasa'nin kendilerine verdigi tlimat dairesinde konusarak, Sultan'a "Oglun Kral Ferdinand, senin mlik oldugun seyleri kendi mali ve kendisinin sahip oldugu memleketleri senin mlkn addeder, nk o, senin oglundur" dediler. Buna karsilik Pdisah, oglu Ferdinand'in dostlarinin dostu ve dsmanlarinin dsmani olacagini bildirir. Bu antlasmadan sonra Ferdinand ile Zapolyai'nin hkim olduklari yerler, bir sinir hatti ile Osmanli temsilcileri nezretinde belirlenecekti. Bu antlasma geregince biri dogrudan dogruya Osmanli Devleti'nin himayesi altinda Jan Zapolyai'ye, digeri de vergi vermek sartiyla Ferdinand'a ait iki Macaristan ortaya ikiyordu. Bu antlasma, Macaristan meselesini bir mddet iin halletmis ve Osmanlilarin dogu proplemi ile ilgilenmelerine firsat vermisti. Grldg gibi Osmanli kilicindan gz yilan Ferdinand, Macar tahti zerindeki hakkini da kayb ederek baris istemek zorunda kalinca, Orta macaristan'da kendisine birakilan bir kalenin idaresine razi olarak protokol geregince Pdisah'a "Pederim", Vezir-i A'zam'a da "Birderim" diye hitab etmek zorunda kalir. Fakat yillarca sonra Zapolya'nin lmyle taht vrisi kk Sigismund'u tanimak istemeyerek tekrar ayaklanacak ve ana Kralie Isabella'nin yine Osmanlilari yardima agirmasiyle, Macaristan'in durumu yeniden gzden geirilerek Budin tamamen Osmanli idaresine geecektir. Jan Zapolyai'nin l540 yilindaki lm zerine Macaristan isleri yeniden karismaya baslar. Zapolyai'nin esi kocasinin lmnden nce bir erkek ocuk dnyaya getirmisti. Kralie Isabella (veya Elizabet), Istanbul'a bir elilik heyeti gndererek oglu Sigismund'un Macar Krali olmasi istirhaminda bulunmustu. Bu istirham zerine Osmanli Devleti, kendisine teminat vermisti. Fakat, Zapolyai'nin ldgn duyan Ferdinand ile Sarlken'in kuvvetleri, Budin'i muhasara ederler. Bununla beraber herhangi bir basari elde edemezler. Bu durum karsisinda Macaristan'a yeni bir sefer yapilma mecburiyeti dogar.

Osmanli hkmdari, l54l senesinin Ilkbahar'indaki hareketinden evvel, Budin'in Ferdinand'in eline gememesi iin derhal Rumeli Beylerbeyi, arkasindan da nc vezir Sokullu Mehmed Pasa'yi 3 bin yenieri ve svari kuvvetleriyle gnderir. Bundan sonra da bizzat kendisi sefere ikar. Budin'i kurtarmaya giden kuvvetler, bir aydan fazla ugrastiklari halde dsmani tarda (kovmaya) muvaffak olamamislardi. Bu arada Budin'i almaktan midini kesen ve asil ordunun yaklasmakta oldugunu duyan Ferdinand kuvvetleri, bir gece gizlice kamak istedilerse de muvaffak olamayarak tamamina yakin bir kismi imha edillir. Ordughlari da Trklerin eline geer. Baskomutanlari olan Rokendorf yakalanarak Komaran mevkiinde ldrlr. Pdisah'in komutasindaki ordu Budin'e yaklastigi sirada byle basarili bir haber alinir. Bu savas esnasinda Avusturyalilar, ordugahlarinin etrafina hendekler kazip manialar koyduklari ve "Istabur - Tabur" adi verilen istihkmlari yapmislardi. Macarlarca bu tahkimata verilen "Tabur" adi, tarihlerimizde "Istabur" seklinde ifade edildiginden, Kanun'nin bu drdnc Macaristan seferine "Istabur seferi" adi verilmistir. Budin'e gelindikten sonra kk kral, Pdisah'in sehir disindaki kararghina getirilir. Daha nce verilen karar geregi piyade kuvvetleri Budin'e girerler. Kralieye kk Kral Sigismund byynceye kadar Budin'in Trk idaresinde kalacagi sylenir. Sigismund, altin ve lciverd damgali ahidnme ile kendisine nib olan annesiyle birlikte Zapolyai'nin eski beylik mahalli olan Erdel (Transilvanya )'e gnderilir. Bu ugulama ile daha nce Zapolyai'nin idaresinde bulunan Macaristan dogrudan dogruya Osmanli topraklarina ilhak olunup on iki sancaklik Budin Beylerbeyligi tesekkl ettirilmis oldu. Bu Beylerbeylige de Bagdad Valisi olup aslen Macar olan Sleyman Pasa tayin olunur. Bundan sonra Macaristan'da derhal arazi tahriri yaptirilmistir. Bylece Macaristan, Osmanlilara, Ferdinand'a ve bir de Erdel'de Sigismund'a ait olmak zere kisma blnms olur. Bylece, bir buuk asir Trk hkmiyetinde kalacak olan Macar topraklarinin ynetimi hususunda son derece akillica hareket eden Osmanlilar, Budin'e tayin edilecek Pasalari devamli olarak birinci derecede degerli kimseler arasindan seiyorlardi. Onlar, bu insanlarin hem muktedir bir serdar, hem siyas kuvveti olan bir diplomat, hem de ahlka son derece mazbut, mert, drst ve faziletli kimseler olmasina bilhassa dikkat ediyorlardi. Artik Osmanli idaresinde gelisme imkni bulan bir Macar medeniyeti ve bu medeniyet ile yaris ve baris halinde olan bir Mslman Trk dnyasi, ayni cografya stnde yasiyorlardi. Bir taraftan Macarlar'dan devr alinan kltr ve medeniyet mirasi diyebilecegimiz eserler muhafaza edilirken, bir taraftan da sehrin bir Mslman Trk lkesi haline gelmesi iin garet sarfedilmistir. Bu gayret hareketi, sr'atle inkisaf etmistir. Byece Budin, yz yila varmadan saraylar, cmiler, mescidler, medreseler, sebiller, trbeler, tekkeler, imretler, kprler, hanlar, arsilar, pazarlar, ziyret ve mesirelerle tipik bir Mslman Trk beldesi oluvermisti. yle ki, Macar topraklarindan fiskirircasina bu kltr ve medeniyet messeselerinin yalniz isimleri zerinde durup dsnmek bile idar, asker, ictima, hukuk ve kltrel mnada sbit olmus Trk kasesini

gstermeye kfidir. yle anlasiliyor ki Osmanlilar, Budin'i nemli bir merkez olarak kabul ediyorlardi. Bilhassa Ila-yi kelimetullah iin burayi hem madd grnt olarak hem de mnev bakimdan bir Islm sehri haline getirmeyi nemli ve vazgeilmez bir hedef olarak gryorlardi. Bu sebepledir ki, l54l'de Osmanli Devleti'ne ilhak olunan Macaristan topraklari, vaktiyle pyitahtlik etmis sehirler gibi (Bagdad, Misir), devletin en mhim beldelerinden biri sayilan Budin merkez olmak zere, yeni bir eylet teskil edilmis ve btn diger eyletler gibi bir beylerbeyinin idaresi altina konulmustur. Bu sebeple Budin beylerbeyi olan pasanin protokol bakimindan nemli bir yeri bulunmakta idi. Koulu kayiga binmek, rikbta peyk ve solak yrtmek ve bazi tevcihatlarda bulunabilmek selhiyetine sahip olmak ilk akla gelenler olarak belirtilebilir. Nitekim Budin Beylerbeyligi uhdesinde kalmak zere 1574 yilinda vezir olan Sokullu Mustafa Pasa'ya gnderilen hkmde kendisinin, eskiden oldugu gibi mahll timar tevcihi, hisar mstahfizlari ve kethda yeri tayini haklarina sahib oldugu aik bir ifade ile belirtilmistir.(BOA. MD. nr. 26, s. 97.) Budin beylerbeyileri, meydana gelecek nemli hudud muharebelerinde toplanan kuvvetlere komutan olarak tayin edilir. Bu arada civar eyletlerin komsu devletle olan ihtilaflari, diger mahall makamlar tarafindan bir zme baglanamazsa o zaman Budin beylerbeyinin hakemligine mracaat olunurdu. Bundan baska, Budin'deki Pasa Sancagi haslarinin miktari, buradaki cebeller ile diger grevlilerin sayisi da bize Osmanlilar tarafindan bu eylete ne denli nemin verildigini gstermektedir. Btn bu gelismelerden sonra Kanun'nin Macaristan fthati ile ilgili siyasetine baktigimiz zaman, onun bir tek hedefinin oldugunu grrz. O da ilyi kelimetullah iin buralara gitmek ve bu vasita ile Islmiyeti daha uzaklara gtrmektir. Geri zellikle gnmzde, zaman zaman, Kanu-n'nin Macaristan ve Bati seferlerine sarf ettigi kudreti, emek, gayret ve masrafi tenkid edilerek bu gcn, Iran ile Trkistan taraflarina, baska bir ifade ile Trk ve Mslmanlarla meskn sahalara harcanmasi ve bu sayede bunlarin nemli bir kisminin tek bir bayrak altinda toplanmasina alismasi daha iyi olmazmiydi? denilmektedir. Muhtemelen Mustafa Nuri Pasa da ayni sorulara muhatab olmus olmali ki, bu konuda ok gzel ve detayli bilgiler vermektedir. M. Tayyib Gkbilgin de kaynak belirtmeden byk lde bu grsleri aynen kullanarak bu tenkidlere syle cevap verir: a) O dnem, gnmzden olduka uzaktir. Binaenaleyh o devrin zihniyeti ile deger llerini tamamen ve dogru bir sekilde kavramak mmkn olmayabilir. Bunun iindir ki, tarih ilmi ile ugrasanlar, ilgilendikleri dnemin olaylarini incelerken mmkn mertebe o gnn sartlarini, anlayislarini, fikir ve dsnce akimlarini hesaba katmak zorundadirlar. Ancak bu syede dogruya yakin bir sonuca ulasabilirler. b) Gerek Arap, gerekse diger Mslman devletlerden zapt edilen topraklari, uzun zaman idaresi altinda tutmayi basaran Osmanli Devleti, bir mnada bu basarisini muazzam bir disiplin altinda yetistirdigi asker gcne borludur. Halbuki bu ordunun kaynak ve ekirdegini "devsirme" dedigimiz sistemle gayri mslim tebeanin ocuklari teskil ediyordu. Devlet, Avrupa seferlerinde kayb ettigi nfusun ok daha fazlasini bu yolla almak ve onlari mslmanlastirmak suretiyle kendi nfusuna katarak kazanli ikiyordu. Bu sistem syesinde hem

Kur'an'a muhalefet edilmiyor, hem de savaslarda len veya yaralanmak suretiyle savasamayacak duruma gelen kendi asil Mslman nfusunu korumus oluyordu. Bylece Osmanli Devleti, Islm'in intisarini (yayilmasini) saglamis oluyordu. Halbuki elde edilen Mslman lkelerin ocuklari iin byle bir sey sz konusu olamazdi. Bu bakimdan Osmanli, Bati Hiristiyan dnyasi ile savasmakla din mnada daha krli ikmis oluyordu. c) Cihdin faziletlerini de burada zikr etmek gerekir. Mslman olmayan bir devletle cihd yapmanin, diger yerlerdeki gibi olmayip ok hayirli ve sevapli bir mcadele olmasi. Gerekten, il-yi kelimetullah iin yapilan bir mcadele, baska bir ifade ile Islm'in sesini, bundan haberdar olmayan yerlere ulastirmanin ne kadar hayirli bir is oldugu gerek Kur'an-i Kerim'de, gerekse Hz. Peygamber'in hadislerinde aika belirtilmistir. Bu sebeple Mslmanlar, cihdla ilgili mjdelere nail olmak iin devamli olarak Mslman olmayanlarla mcadeleye nem vermislerdir. d) Ganimet elde etme arzusu. Fethedilen memleketlerin madd imknlarindan istifade etmenin de bu konuda etkisi dsnlebilir. Bu dsnce bir bakima dogrudur. nk savasmak isteyen bir devlet veya ordunun paraya ihtiyaci olacaktir. Bu da nisbeten zengin yerlerden elde edilebilir. Orta Avrupa ve Macaristan iin sefer yolu hem kisa, hem de ulasilmasi bakimindan kolaydir. Btn bunlara ilaveten sunlari da sylemek mmkndr: XVI ve hatta daha sonraki asirlarda gnmzde oldugu gibi milliyet mefhumundan sz edilemez. Bu bakimdan Trklk diye bir sey de pek dsnlmyordu. Binaenaleyh Trkmenistan'daki Trklerle bir birligin saglanmak istenmesi, milliyet bakimindan degil, onlarin da Mslman ve zellikle Snn olmalarindan dolayi olabilirdi. O zamanki Safevler Iran'inda Si Mezhebi hkimdi. Etnik bakimindan bunlarin byk bir ekseriyeti Trk ve Trkmen kabilelerinden (Kaarlar, Afsarlar, Trkmenler vs.) olmakla beraber, mezheblerinin farkli (Si) olmasi onlari, Osmanli Trklerinden derin bir uurum ile ayiriyordu. Nitekim hem Sah Ismail, hem de oglu Sah Tahmasb Trk idiler. Bununla beraber Iranlilik adina, Si Mezhebi savunuculari olarak Snn Osmanlilarla kiyasiya mcadele ediyorlardi. Binaenaleyh bir birlik sz konusu olamazdi. Safevler, Keyhsrev'lerin, Dr'larin tahtinda deta eski Iranliligi temsil ediyorlardi.Btn bu ifadelerden anlasildigina gre Kanun Sultan Sleyman, Islm birligine zarari dokunacak ve onu tehlikeye sokacak bir harekette bulunmadiklari mddete, Mslman devletlerle ugrasmayi pek istemiyordu. Zira byle bir ugrasma, ayni dine mensub insanlari birbirlerine dsrecek, bu da Islm mmetinin zayiflamasina sebep olacakti. Keza byle bir savasta cihd da sz konusu olmayacakti. Zira cihd, gayr-i mslim devletlere karsi yapilan bir mcadele idi. Bu sebeple Kanun, Mslman Dogu ile ugrasmak yerine, Hiristiyan Bati ile ugrasmayi yeglemisti. Bununla beraber Islm birligini tehhlikeye dsrecek veya kendi topraklarinda Snn Islm akidesi yerine, Si akideyi yerlestirmeye alisanlara karsi harekete gemekten de ekinmemistir. Nitekim Si Mezebi akidesini yerlestirmeye alisan Safev Iran'la yapilan muharebeler ve bu muharebelerin basariya ulasip zaferle sonulanmasi iin

bas vurulan areler bunu gstermektedir.5. l543 Macaristan SeferiBudin'den dnen ve kisi Edirne'de geiren Kanun, Istanbul'a geldiginde Ferdinand'in elileri gelerek eski isteklerini tekrarladilar. Buna gre Avusturya elisi, Macaristan'in terk edilip kendilerine verilme karsiliginda senede l00.000 duka altin vergi vermeyi taahud ediyordu. Fakat Osmanli Pdisahi Kanun byle bir teklife sicak bakmadigindan eli, 9 Ekim l542'de geri dnmst. Bu arada Ferdinand, degisik milletlerden mtesekkil ve takriben 80.000 kisilik bir ordu topamis bulunuyordu. Ferdinand'in bu byk hareketini Fransiz elisi vasitasiyle haber alan Osmanlilar, Budin'e yardim gndermek iin derhal hazirliklara baslarlar. Tuna'yi takiben Peste nlerine gelen bu byk ordu, 8.000 kisilik bir kuvvet tarafindan mdafaa edilen kaleyi muhasara altina alir. Osmanli kuvvetlerine gre sayica kat kat stn olan bu ordu, yedi gnlk bir kusatmadan sonra Kanuni'nin byk bir ordu ile gelmekte oldugu haberini alinca bozguna ugrayip geri ekilmek zorunda kalir. Peste muhasarasinin duyulmasi zerine gerekli hazirliklarini tamamlayan Kanun Sultan Sleyman, yaninda oglu Sehzde Byezid oldugu halde 18 Muharrem 950 (23 Nisan 1543)'de Istanbul'dan Macaristan zerine hareket eder. Bu sirada nden gnderilen Osmanli kuvvetleri ile hudud beyleri, Pojega civarindaki bazi kaleleri , Nana ve Valpo gibi nemli iki kaleyi zaptettikten sonra Siklos'u kusatirlar. Bu siralarda sek'e gelmis bulunan Kanun, Siklos'un kusatilmasina yardima gider. Bylece kale 8 Temmuz l543'te alinir. Bu arada Pecs (Peuy) sehri de teslim olmustu. Bundan sonra Kanun Budin'e gelir. Gerekli malzemelerin yetismesi zerine daha nce Osmanlilar tarafindan feth edilen ve bilahere tekrar Avusturyalilar tarafindan zaptedilen Estergon zerine varilir. Kusatma altindaki kalenin mdafileri teslim teklifini kabul etmediklerinden siddetli bir muharebe baslar. Dayanamayacaklarini anlayan kaledekiler, bir heyet gndererek l0 Agustos l543'te teslim olurlar. Estergon'un fethi ile sonulanan bu seferde Ferdinand'in elinden eski Macar kirallarinin merkezi olan Gran (Estergon) ve Budin'in gney - batisinda Macar kirallarinin kabirlerinin bulundugu Istoni Belgrad (Stulvaysenburg) ile Drava nehri zerindeki Valpo, Siklos ve Tata gibi yerler alinir. Bylece bu harekt sonucunda Budin'in emniyeti iin civardaki kalelerin zapti ve eyalete ilhaki gereklesmis olur. Kanun, Istanbul'a dns sirasinda Saruhan sancakbeyi olan oglu Mehmed'in Manisa'da vefat ettigi haberini alarak byk bir znt ile sarsilir. Bu yzden mateme brnr. Istanbul'a gedikten sonra da oglunun nsinin Manisa'dan Istanbul'a getirilmesini emrederek l8 Saban'da Byezid Camii'nde btn Istanbul halki ile birlikte cenaze namazini eda eder. Yine Pdisah'in emir ve arzusu zerine cenaze, Sehzade Camii yanindaki hazireye defn olunur. Kanun'nin zafer sevincini yasayamamasinin sebebi olan Sehzde'nin lm ile ilgili belge, onun lmn su ifadelerle nakleder: "Sehzde-i saidu'l-baht Sultan Mehmed, Estergon Belgrad ve nice kal'alar fethi iin mjdegneye gelen aga ki, sene 950 ve Saban'in gurresinde (ilk gn) vaki olan arsamba gn gelp donanma oldugu gn hasta olup alti gn sahibfiras (yatakta yatip) yedinci slesa (Sali) gecesi fevt olup azim matem olup mah-i mezburun (belirtilen ay) dokuzuncu arsambasi gn Lala Pasa, Defterdar Ibrahim elebi ve nice agalar Islambol'a maiyyetin alip gittiler. " Btn abalarina ragmen Osmanlilarla basa ikamayacaklarini anlayan ve her seferde ellerindeki mhim sehir ve kalelerin bir kismini kayb eden Ferdinand ile

Sarlken, baslangita bir mtareke, daha sonra da bes yillik bir baris antlasmasi yaparlar. Haziran l547'de bes yil iin imzalanan bu muahede (antlasma), bir mtareke mahiyetinde kalir. Zira meydana ikan Erdel hdisesi, harbin yeniden baslamasina sebep olur. Daha nce de temas edildigi gibi Erdel Kiraliesi yani eski Macar Kirali Jan Zapolyai'nin zevcesi Izabella, Osmanlilarin himayesinde idi. Kiralienin maiyetindeki msavirlerden birisi Ferdinand taraftari olup Erdel'in buna verilmesine alisiyordu. Bu duruma vkif olan Osmanli Devleti, Ferdinand'i tehdid ettiyse de Ferdinand buna aldiris etmez. Zira bu siralarda Osmanli ordusunun Iran seferinde oldugunu bildiginden kendisine bir sey yapamayacagindan emindi. Kanun, Avusturya kuvvetlerinin Erdel'e girdigine kani olunca Avusturya elisinden durumu sordurtarak onu haps ettirdigi gibi Rumeli Beylerbeyi Sokullu Mehmed Pasa'yi Erdel zerine yrmekle grevlendirmisti. 10 Temmuz l55l'de Sofya'dan areket eden Sokullu, bir mddet sonra 7 Eyll'de Slankamen'den ayrilarak Bee nlerine gelip burayi ele geirir. Ayrica, Bekerek ve anad'dan baska oniki kaleyi daha zaptederek Osmanli hkimiyetine katar. Lipva'yi da kolaylikla ele geirdikten sonra Timisvar'i kusatir. Fakat iklim sartlarinin msait olmamasi zerine Belgrad'a dner. Sokullu Mehmed Pasa'nin ekilmesi zerine Avusturya ordusu Erdel'e girerek lipva'yi geri aldigi gibi Segedin'i de muhasara eder. Bu sirada Segedin sancakbeyi olan Mihal oglu Hizir Bey'in i kaleye kapanip, Budin Beylerbeyi olan Hadim Ali Pasa'yi keyfiyetten haberdar etmesi zerine Segedin nlerine gelen Ali Pasa, Avusturya ordusunu imha etmisti. Iki taraf arasindaki savas 970 ( 1562 ) yilina kadar srer. Bu tarihte Ferdinand, Busbecq adindaki elisini anlasmak zere Istanbul'a gnderir. Yine bu sirada Sarlken'in ekilmesinden dolayi Ferdinand bes seneden beri Alman Imparatoru bulunuyordu. Bylece en son olarak Ferdinand, Erdel (Transilvanya)'den vaz gemis ve eskisi gibi elinde bulunan Macaristan iin 30.000 duka altini kabul ile sekiz senelik bir muahede imzalamisti(l562).6. Bogdan SeferiBogdan, II. Byezid dneminden beri Osmanlilar'a bagli bir voyvodalik haline getirilmisti. Bogdan voyvodaligi, Kili ve Akkirman kaleleri alindiktan sonra siki bir sekilde devletin nfuzu altina girmislerdi. Bunlar, yarim asirdan daha fazla bir sre devleti ugrastiracak hareketlerde bulunmamislardi. Her ne kadar voyvodalik zaman zaman vergisini vermekte ihmal gstermisse de buna Iran, Misir ve Macaristan seferleri mnasebetiyle gz yumulmus ve sadece ikaz ile iktifa edilmisti. Kanun, Macaristan seferi sirasinda Voyvoda Petru Rares'e bir berat gndererek, burayi onun idaresine birakmisti. Voyvodalik, her yil Osmanli Devleti'ne 4000 duka altin, 40 kisrak ve 20 tay gndermekle ykml tutulmustu. Bunun iindir ki Voyvoda Petru Rares, Viyana seferi esnasinda orduya elisini gndererek sadakatini te'yid ile bu seferinden avdette de vergisi olan 4000 duka altin ile 40 kisrak ve 20 taydan ibaret olan vergisini bizzat takdim etmisti. Hammer, Rares'in Osmanlilar'a getirdigi vergiler konusu ile

onun, Kanun tarafindan karsilanisi ve kendisine yapilan muameleyi su ifadelerle nakletmektedir: "Sultan Sleyman, Viyana'dan dnsnde kararlistirilan hediyeleri bizzat Rares'ten alarak karsiliginda bir samur krk (vezirlere mahsus elbise), iki tug (sancakbeyi almeti), bir kuka (yenieri ortabasilarinin serpusu) hediye eder." Petru Rares, Kanun'nin tevecchne mazhar olmakla birlikte hariten yapilan tesirlerle gizlice Osmanli Devleti'nin aleyhine alismaya baslamisti. Nitekim gizlice Ferdinand ile muhabere ve mzakerelere baslamis bulunan Petru Rares, o siralarda karisikliklar iinde bulunan Erdel'e tecavz ettigi gibi, Zapolyai'ye karsi Ferdinand ile gizlice temasa gemisti. Bundan baska gndermekle ykml oldugu vergileri de gndermemeye baslamisti. Keza, Osmanli Devleti'nin o taraflardaki mutemed adami olup Osmanlilar'a bagli bir hkmet kurmak zere Erdel'e gnderilmis bulunan Venedikli Gritti'yi de ldrtmst. Iste Rares'in bu neviden faaliyeteri ve Lehlilerle iyi geinmeyip onlar tarafindan voyvodanin azledilmesi hususunda vaki olan mracaatlar sonrasi Kanun l538 Mayis'inda Bogdan zerine yrmeyi kararlastirir. Ancak bu kararini gizli tutar. Barbaros'un donanma ile denize aildigi (7 Temmuz)'nin ertesi gn Istanbul'dan hareket eden Osmanli ordusu, Edirne'ye ulasip oradan hareket ettigi zaman Kanun "Seferimiz Bogdan zerinedir" diyecektir. Ordu, Sultanayiri denen mevkide iken Rares'ten gelen bir eli, emre itaat edilecegini bildirmis, ancak Kanun, ona verdigi mektupta, Rares'in hirirlik ve azginliga son vermesi ve gelip itaat arzetmesi halinde ona karsi merhametli davranacagini bildirmisti. Bununla beraber alinan haberlerden Rares'in samimi olmadigi anlasilmis oldugundan sefere devam edilmistir. Osmanli ordusunun harekti karsisinda dehsete dsen Rares, Transilvanya ilerine dogru kamaktan baska bir are bulamamisti. Osmanli ordusu ise Yas sehrini yakip yiktigi gibi l6 Eyll l538'de Voyvodanin merkezi olan Suceva sehrini de alir. Bu sehrin fevkalade mstahkem bir kalesi olmasina ragmen sehir halki, mukavemet edemiyecegini anladigindan, kale anahtarilarini getirip Osmanli kuvvetlerine teslim eder. Bunun zerine Kanun, sehirde umumi af ilan ederek beylerin kendi aralarindan bir voyvoda semelerini ister. Seilen voyvoda ise Kanun tarafindan intihab olunur ki bu, muhtemelen Petru Rares'in kardesi olan Stefan Lacusta'dir. Kanun, bu yeni voyvodaya bir de berat verir. Bu seferin sonunda Osmanlilar, Prut ile Diniester nehirleri arasinda kalan yerleri ellerine geirmislerdi. Elde edilen bu yerler, bir sancak haline getirilmisti. Bundan baska yiktirilan Kili kalesi yeniden insa edilmis, Akkirman ise mstahkem bir hle getirilmisti. Yine bu esnada Bender sehri de ele geirilmisti. Bogdan meselesinin hallinden sonra Osmanli ordusu geri dnms, sefere katilmis bulunan Kirim Hani Sahib Giray'a da geri dnme izni verilmisti. Osmanli ordusunun dnsnden sonra, beylerin setigi ve Kanun'nin greve getirdigi yeni voyvoda ile yeni idareciler, vaziyete hkim olamazlar. Bunun zerine Kanun Sultan Sleyman, Rares'i Istanbul'a davet ederek ikinci defa voyvodaligi ona verir.

ANADOLU'DAKI I ISYANLAR

Kanun dneminin nemli i olaylarindan biri de Bozok blgesinde ortaya ikan Si karekterli i isyanlardir. Bu isyanlardan biri, Kanun'nin, Moha seferine ikip Budin'e dogru ilerlemekte oldugu bir sirada patlak vermisti. Genel olarak bu isyanlar, Safevlerin, II. Byezid ile Yavuz Sultan Selim devirlerinden beri Anadolu'daki tahrikleri sonucunda Si temayll Trkmen gruplarinin ikardiklari isyanlarin devami mahiyetinde idiler. Yavuz Sultan Selim devrinde siddet ve glkle teskin edilebilen Safev propagandasi, Sah Ismail'in oglu Tahmasb'in tahta gemesi ile yeniden hiz kazanir. Olduka genis cephelerde cereyan eden bu isyanin baslica kiskirticisi ve msebbibi, Safevlerin mezheb organizasyonuna bagli olarak yrttkleri, sistemli propaganda ile gizli ve isyankr faaliyetleri idi. Bunlar tek merkezden idare ediliyor ve her tarafta, hemen hemen her zaman grlebilecek mahall bazi haksizlik ve uygulamalar bytlerek , trl sekillerle muayyen zmreler tahrik ediliyordu. Bir ok yerde birden patlak veren ve bir plan dahilinde oldugu, msterek hareketlerinden anlasilan bu isyan tesebbslerinin Safevler tarafindan idare edildigini gsterecek pek ok sebep vardir. Osmanli Devleti'nin, Budin'deki harple mesgul olmasi, Iran'i harekete sevketmisti. Bylece Iran, Sarlken ile Ferdinand'a yardim etmis oluyordu. Isyan hareketini byten islerin basinda, yapilan Iran propagandasi ile birlikte timar ve tahrir sebebiyle gayr-i memnun bir sinifin ortaya ikmasiydi. Nitekim Bozok sancagi tahriri esnasinda tahrir memurlarinin yaptiklari haksizlik, kisa zamanda blgede bir ayaklanmaninin baslamasina sebep olmustur. Bu ayaklanma, Sgln Koca ve oglu Sah Veli ile Safev halifesi (ajani) Znnn adli kimselerin birlesmek suretiyle etraflarina Bozok Trkmenlerini toplayarak harekete gemeleri ile baslamisti. Onlar, blgede bulunan Mslihiddin adindaki kadi, onun katibi Mehmed ve Hersekzde Ahmed Pasa'nin oglu olan Sancakbeyi Mustafa Bey'i ldrrler. Beyleri Sehsuvar oglu Ali Bey'in lmnden dolayi kirgin olan Dulkadir Trkmenleri'nin katilmasiyle isyan daha da byms, Kayseri civarinda Karaman Beylerbeyi Hurrem Pasa'yi yenen siler, Tokat taraflarina hkim olmuslardi. Nihayet Hykl mevkiinde sikistirilan silerle yapilan mcadelede (26 Eyll l526) silerin ele basilari ldrlmst. Bununla beraber dagilan si guruhu yeniden toparlanarak ani bir saldiri ile Rum (Sivas) Beylerbeyi olan Hseyin Pasa'yi agir yaralayip, lmne sebep olurar. Fakat gsz siler, Diyarbekir Beylerbeyisi Hsrev Pasa'nin kuvvetleri karsisinda dagilmaktan baska are bulamazlar. 1527'de Adana taraflarinda ikan isyan ise Adana Beyi Pr Bey tarafindan bastirilmistir. Ancak bu iki isyanin hemen akabinde, Karaman'dan Maras'a kadar uzanan blgede byk bir isyan daha ikar. Bu isyan hareketinin liderligini, Haci Bektas Veli slalesinden oldugunu iddia eden ve Haci Bektas Zviyesi Post-nisini Kalender elebi yapmaktaydi. Sah nvani da verilen Kalender'in, mevkii sebebiyle kisa zamanda yaninda 30 bin kisi toplanmisti. Bunlar, Siligin iyice nfuz ettigi, siki kayitlar yerine nisbeten serbest yasamaya alismis, devletin birtakim mkellefiyetlerinden gayr-i memnun konar ger Trkmen gruplari idi. Kalender'in isyani haberi, Moha'tan dnmekte olan Kanun'ye ulasinca derhal tedbir alinmasi iin emirler gndermis, Istanbul'a vardiginda da Vezir-i A'zam Ibrahim Pasa'yi isyani bastirmakla grevlendirmisti. Ibrahim Pasa, bin yenieri ve iki bin sipahiden mrekkeb bir kuvvetle tenkil iin sevk olunmustu.

Anadolu Beylerbeyi Behram Pasa ve Karaman Beylerbeyi Mahmud Pasa'nin eylet askerleri ile Cincife mevkiinde silere maglub olmalari zerine Ibrahim Pasa, birtakim n tedbirler alma geregini duyar. Bu cmleden olarak o, daha isin basinda, Kalender'in nnde maglub olan askeri, henz harbe girmemis olan kendi kuvvetleri ile temas ettirmez. Bundan sonra sadece Kapikulu askerlerini yaninda tutar. Yenilgi haberini Dulkadir Eyleti'nde alan Ibrahim Pasa, sr'atle Elbistan'a gider. Pasa, bu isyan kuvvetlerinin zerine yryp bosu bosuna Mslman kani dkmektense, siyas tedbirlerle hareketin sebebini ortadan kaldirmak yolunu tutarak adlet uygulamaya baslar. Zulm ve gadrleri grlen meryi cezalandirir. Haksiz olarak zaptedildigi grlen timarlari sahiplerine iade edip, bunlarin merkez hkmetin rizasi olmadan yapildigini gstermeye alisir. Kalender Sah'in etrafindaki kimseleri, kaak olarak giden casuslari vsitasiyle bundan haberdar edip, dehlet edeceklerin affedilerek eski vazifelerine iade edileceklerini ilan ettirir. Gelenlere iltifat gstererek sinin etrafindaki Trkmen asiretlerini kendi tarafina eker. Sadrazamin bu sekildeki dil davranisi, Kalender Sah'in etrafindaki kuvvetlerin derhal zlmelerine sebep olur. Bylece o, Dulkadir Trkmenleri'ni kazanarak onlarin, Kalender'in yanindan ayrilmasini saglar. Bunun sonucu olarak kuvvetleri byk lde azalan siler zerine ok itimad ettigi adamlarinin komutasinda kk birer mfreze gndererek 22 Ramazan 933 (2l Haziran l527)'de Bas Sariz (veya Bassaz mevkii) Yaylagi'ndaki Kalender'i Iran'a kamadan yakalatip basini kestirir. Ibrahim Pasa, bu isyanin bastirilmasindan sonra Istanbul'a dner. Bu isyan hdiseleri merkez hkmeti ciddi tedbirler almaya sevkeder. Bunun iin her tarafa tahkik heyetleri gnderilir. Bu heyetler syesinde halkin sikyet ettigi konular dzeltilir. Bylece gayr-i memnunluk zorla degil, hsn-i tedbirle giderildi ki, bu, Osmanli idaresinin karekteristik vasiflarindan birini teskil eder. Herhalde asirlarca Devlet'in varligini devam ettirmesini saglayan prensiplerin mahiyeti bu neviden davranislar sayesinde mmkn olmustur. Yukarida zikredilen isyanlardan iki sene sonra yani H. 935 (M.l529)'de Adana civarinda basina 5 bin kisi toplayan Seydi ve sonradan ona iltihak eden Inciryemez adli Kizilbas silerinin ikardiklari isyan da, Ramazan ogullarindan Adana Beyi Pr Bey tarafindan siddetle bastirilarak ele basilari ele geirilip ldrlmslerdi. Anadolu'da cereyan eden bu isyanlar sirasinda Istanbul'da Molla Kabiz adinda birisi, cmilerde, Hz. Isa'nin Hz. Muhammed'den daha stn oldugu seklindeki grslerini, yet ile hadisleri kendine gre te'vil ederek halka yaymaya baslamisti. agdas tarihi ve devlet adami Cellzde Mustafa'nin "erbab-i ilimden" oldugunu syledigi Molla Kabiz, Kanun devrinin ilk yillarinda bir zindiklik yoluna sapmis grnmektedir. Cellzde'nin ifadesine gre, Molla Kabiz'in itikadina fesad gelmis, dalalet yoluna saparak harabat bir hayat yasamaya baslamistir. Hdiseyi sadece din mnakasa degil, ayni zamanda milli bir emniyet meselesi olarak gren Osmanli hkmeti, fikir ve grsleri, Seyhlislm Kemal Pasazde tarafindan ilm delillerle bu fikirleri rtlmesine

ragmen, yine de iddiasindan vaz gemeyen Molla Kabiz'i lm cezasina arptiracaktir. Dnemin fikir, dsnce ve anlayisini ortaya koymasi; gerek devlet adamlarinin, gerekse hkmdarin benzer olaylara bakisi aisindan nemli bir hdise olan Molla Kabiz olayina ana hatlariyla temas etmek gerekir. Biraz nce belirtildigi gibi Hz. Peygamber aleyhinde konusan Molla Kabiz, 8 Safer 934 gn bazi kimseler tarafindan Divan-i Humayn'a getirilir. nk o, "daire-i ser' ve edebten hurucuna ulemadan bazi sahib-i gayret kimesneler tahamml etmeyp bi'l-fiil Server-i kinat zerine (s.a.s.) Hz. Isa'yi tafdil edp mezkuru Divan-i Humayna getirirler." Divan'da bulunan pasalar, bu meselenin bir "ser'-i serif" isi oldugunu dsnerek olayi Divan yesi olarak orada hazir bulunan kadiaskerlere havale ederler. Bu sirada Fenarzde Muhyiddin elebi Rumeli, Kadir elebi de Anadolu kadiaskeri bulunmakta idiler. Dvasini aiklamasi istenilen Molla Kabiz, inandigi seyleri oldugu gibi anlatinca, her iki kadiasker de gazaba gelerek katlini emrederler. Gerek Kabiz'in, gerekse kadiaskerlerin buradaki davranislari ilgi ekici bir mhiyet arzediyor. Kabiz, iddiasini ortaya koyduktan sonra bunu destekleyen bazi yet ve hadisleri nakledip bunlarin aiklamalarini yapiyordu. Bu yolla delillerini ortaya koyduktan sonra, israrla dvasinin dogru oldugunu sylyordu. Halbuki, Molla Kabiz'in aiklamalari ile ilgili bazi ser' meselelerin kadiaskerlerin hatirinda bulunmadigi anlasiliyordu. Bu sebeple her ikisinin de ser' icaplara gre cevap vermekten ciz bulunduklari grlyordu. Bundan dolayi itidal yolunu terk edip gurur ve gafletin istilasina ugramislardi. Bylece bu iki kadiaskerin, isgal etmekte olduklari mevkilerin tam mnasiyle ehli olmadiklari meydana ikiyordu. Cellzde'nin ifadesine gre Molla Kabiz'in iddialarina makul cevaplar veremeyen bu iki kadiasker, derhal katlini isterler. Buna karsilik Vezir-i A'zam Ibrahim Pasa "...bu sahsin mddeasi, ser'-i serife muhalif olup hata ise ol hatayi gsterb..." bu konudaki spheleri gidermek gerekir, "ser' ile cevabini verin..." kizmak ve gazaba gelmek suretiyle edeb hududlarini asan bir durum meydana getirmek ilim ve akil erbabina lyik degildir" seklinde konustugu halde onlar Molla Kabiz'i inandigi fikirlerden dndrecek bir sey syleyememislerdi. Bylece Molla Kabiz'in kadiaskerler karsisindaki ilm stnlgn dikkate alan pasalar, Divan'i tatil edip Molla Kabiz'i da serbest birakirlar. Ancak bu durumu, pasalarin oturdugu "tasra divanhne zerinde" kafes arkasindan takib etmekte olan devrin hkmdari Kanun Sultan Sleyman, vezirler huzuruna girer girmez, onlara hitab ile "...bir mlhid, Divnimiza gelp Peygamberimiz iki cihan fahrina tafdil-i Hz. Isa eyleyp mddeasi isbatinda ekavil-i btili tezyil eyleye, sphesi zil olmayup ve cevabi verilmeyb, niin hakkindan gelinmedi...?" demistir. Bunun zerine tekrar Divn'a getirtilen Molla Kabiz'in iddialarini rtmek zere dnemin mmtaz bir simasi olan Seyhlislm Kemal Pasazde ile Istanbul kadisi Mevlna Sa'deddin Divna dvet edilirler. Mfti'l-mslimn olan Kemal Pasazde Hazretleri byk bir "hilm" ve "edeb" zre Kabiz'in iddiasini sorup grenir. Kabiz, okudugu bzi yet ve hadislere dayanarak eski iddiasini tekrarlar. Bunun zerine Seyhlislm onun okudugu yet ve hadislerin mnalarini aiklayip geregi ortaya koyar.

Cellzde Mustafa burada su ifadeleri kullanir: " Tamam itikadini beyan ve ayn edicek kaide-i ilmiye zre kendisinin su-i fehm ve idrakini gsterp sphelerini tamam izle eylediler. Bylece hak (gerek) zhir ve bhir oldu. Bu aiklamalar karsisinda Molla Kabiz, dili tutulurcasina susmak zorunda kalir. Kaynagimizin dili ile "Kabiz'a sukt riz olup tekellm ve nutka mecali kalmayup melzm ve mebht oldu." Kabiz susunca Kemal Pasazde ayni yumusaklikla ona hitab ederek "...iste hak ne idg zhir olup malum oldu, dahi szn varmidir..." btil inancindan vazgeerek "hakki kabul edermisin?" dedi. Molla Kabiz iddiasinda israr ederek bu teklifi kabul etmez. Bundan sonra Mft (Seyhlislm) Istanbul Kadisi'na dnerek "fetva emri tamam oldu. Ser' ile lzim geleni siz hkm idn..." teklifinde bulunur. Istanbul Kadisi da, Kabiz'a hitab ile Ehl-i snnet mezhebi zerine, temiz inan yoluna dnp dnmedigini tekrar sorar. Fakat Kabiz inancinda israr etmekte idi. Bunun zerine katline hkm verilir.

IRAN SEFERLERI
Yavuz Sultan Selim'in vefati zerine yeni umutlara kapilan Sah Ismail, Anadolu'daki propaganda faaliyetlerini artirdigi gibi Kanun'nin tahta ikisini da tebrik etmemisti. Bununla beraber Osmanlilar'in Avrupa'daki basarilari ve kendisinin Iran'daki mesguliyeti, onu zahir bir dostuk gsterisine itmisti. Sah Ismail'in lm ve ocuk yastaki (onbir yasinda) I. Sah Tahmasb'in tahta gemesi, Iran'da karisikliklara sebebiyet vermis, bu arada Gilan hkmdari ve Iran'daki Snn ulema Osmanlilar'dan yardim istemisti. Kanun'nin niyeti ise Trkistan'a varincaya kadar btn Trk illerini bir bayrak altinda toplamak ve Kizilbas-Safev tehlikesinin kkn kazimakti. Bu maksatla daha Moha seferine ikmadan nce Dogu'ya bir sefer yapmayi dsnmst. Nitekim o, Giln Hkimi'ne mektup yollarken, Sah Tahmasb'a da bir "Tehdidnme" gndererek syle diyordu: "Niin dergh-i cihanpenh ve bargah-i felek istibahimiza adam gnderub arz-i ubdiyet ve can sipari ve izhar-i rikkiyet ve hksar etmedin? Bu noksan akilla tamam gururun ve daire-i dalaletten adem-i udlun (sapiklik yolundan dnmeyisin) olmagin "insaalluhu'l-eazz ve'l-ekrem" benim dahi an karb diyar-i sarka tevecch-i humayn ve azimet-i meymunuma mcib ve bais oldu. Otag-i gerdn nitak, arazi-i Tebriz ve Azerbaycan ve belki Memlik-i Iran ve turan vesair vilyet-i Semerkand Horasan sahralarinda kurulmak mukarrer oldu." Avusturyalilar'la yapilan antlasma zerine Bati'dan nisbeten emin olan Kanun , Dogu ile ciddi bir sekilde ilgilenmeye karar verir. Nihayet meydana gelen iki nemli hdise, Iran'a harbin ailmasina sebep olur. Bunlardan birisi , Bagdad'i ele geiren Zlfikar Bey'in, Osmanlilar'a mracaatla sehrin anahtarlarini Istanbul'a gndermesi idi. Bu siralarda Osmanlilar, Viyana kusatmasi ile mesgul olduklarindan Tahmasb, yeniden Bagdad'i ele geirmisti. Blgede cereyan eden bu hdiseler, agdas bir arastirmada teferruatli bir sekilde anlatilir. Bununla beraber biz, fazla teferruata girmeden olaylari kisaca vermek istiyoruz. yle anlasiliyor ki, Kanun'nin ikacagi I. Dogu seferinden nce, Bagdad ile Bitlis'te meydana gelen hdiseler, ilk firsatta byle bir seferin yapilmasini gerektiriyordu. Trkmen Musullu oymagina mensub Nohud Ali Sultan'in oglu olan Zlfikar Han, 934 ( l528 ) yilinda Kelhur Hkimi idi. Bu sirada

Bagdad Beylerbeyisi olan amcasi Ibrahim Hn'in, yaninda asker bulundurmadan yaylaga ikmasini firsat bilerek l0 Ramazan 934 ( 29 Mayis l528 ) gn bir baskinla onu ldren Zlfikar Han, 40 gn kusattigi Bagdad sehrini ldrdg amcasinin ogullarinin elinden alarak kendisini Bagdad Beylerbeyi ilan etmisti. Tebriz'in byle bir oldu bittiyi tanimayacagini ve kendisini cezalandiracagini kestiren bu Trkmen Beyi, Snn sehir halki ile de anlasarak Bagdad'in anahtarlarini Kanun'ye gnderdigi gibi onun adina Bagdad darphnesinde sikke kestirip hutbe okutmustu. Bylece buranin Osmanlilar'a bagliligini ilana baslamisti. Pdisah, meshur Viyana seferi ile ugrastigindan, Irak'a yardimci gnderemedi. Sonradan Sah Tahmasb, bir ordu ile gelerek Bagdad'i gnlerce kusatmis ve sonunda 3 Sevval 935 (l0 Haziran l529) gn, yine Muslu boyundan Ali Bey'in, Zlfikar Han ile kardesi Ahmed Bey'i uyurken ldrmesi ile, Bagdad kalesini ele geirir. Bylece, Irak merkezinin kendiliginden Osmanlilar'a tabi olusuna Istanbul'dan zamaninda yardim gelememesi, Pdisahi manev bir bor altina sokmus oldu. Iran'a karsi harbin ailmasina sebep olan ikinci hdise ise Iran beylerinden Ulama Han'in Osmanlilar'a, Osmanli mersindan olan Bitlis Hkimi Seref Han'in ise Safevler'e siginmalaridir. Esasen, Osmanlilar'in Teke (Antalya) Trkmenlerinden olan ve l5ll "Sah - Kulu isyani"na katildiktan sonra Sah Ismail'in yanina kaarak Safevler'e iltica edip mansib alan Ulama Han, Azerbaycan Beylerbeyi olarak nemli bir siyas mevkie sahipti. Bu sirada, Sah Ismail'in basveziri bulunan ve kendisi gibi Tekeli boyundan olan uha Sultan'in, Isafahan'in Kendiman yaylaginda Samlu Hseyin Han tarafindan ldrlmesini firsat bilerek kendisini vezir tayin ettirmek istemisti. Bu maksatla Sah'in yanina gitmek isterken, rakipleri onu si gstererek gzden dsrdler. Samlu ve teki Trkmen beylerinden ve bu arada Tekellerin ezilmesinden rken Ulama Han, kendi eyletindeki sancaklardan Van'a gelerek, buradan, Osmanlilar'in hizmetine girecegini, Diyarbekir Beylerbeyisi araciligi ile Istanbul'a bildirir. Istanbul'dan gelen buyrukta, Bitlis Ocakli Beyi (IV.) Seref Bey'in "Ulama'nin aile fertleriyle birlikte Pdisah derghina gnderilmesi "ne gayret etmesi bildirilmisti. Bitlis Hkimi Seref Han vsitasiyle Istanbul'a gelen Ulama, kendisine dellet eden Seref Han aleyhine birtakim szler sarfederek, onun Sah'a meyli oldugunu sylemisti. Kszeg muhasarasindan nce huzura kabul edilen Ulama Han'a, ocaklik stats kaldirilarak beylerbeyilik haline getirilen Bitlis tevcih olunmustu. Byle bir haberi alan Seref Han, Snn olmasina ragmen Bitlis'in Iran topragi oldugunu ilan etmis ve Sah Tahmasb'dan Osmanlilar'a karsi yardim istemistir. O, Osmanlilar'in, birok Anadolu hnedanina yaptiklari gibi, kendisini de atalarindan kalma topraklarindan mahrum edeceklerini saniyordu. Bunun zerine Dulkadir ve Diyarbekir vilyetleri askeri ile Diyarbekir Beylerbeyi olan Fil - Yakup Pasa yardimiyla Bitlis'i kusatan Ulama, Safev ordusunun yardima geldigini duyunca Diyarbekir'e ekilmistir. Bu arada Ahlat'ta Sah'a byk bir ziyafet eken Seref Bey, ona agir armaganlar sunarak, kendisi de murassa kili kemeri ve altin sirmali kaftanla taltif edilir. Tahmasb, 20 Safer 939 (2l Eyll l532)'da ona bir ferman vererek kendisine "Eylet penh" diye hitab eder. Bu davranisi ile Tahmasb, Osmanlilar'a bagli bir u beyligini kendi himayesine almis oluyordu. Bu hdise, Iran'a savas ailmasina sebep olmustu. Bu, bir Osmanli toprak parasinin baska bir devlete gemesi demekti ki, byle bir sey,

Osmanli siyasetinin kabul edemeyicegi bir keyfiyetti. Iste bunun zerinedir ki, Iran'a karsi bir sefer amak elzem hle gelmisti. Almanya'ya bas egdirilmis olmasi, byle bir sefere imkn veriyordu. nk Iran gibi bir devletin zerine bizzat hkmdarin gitmesi icb ediyordu. Yukarida belirtilen bu iki nemli hdise karsisinda Surhser (Kizilbas) Iran'a sefer amayi dsnen Kanun, daha l525 Temmuz'unda Sah Tahmasb'a gnderdigi "tehdidnmesi"nde byle bir fikri tasidigini ima ediyor, ancak Bati'daki isleri yznden buna imkn bulamiyordu. O, Iran beliyesini ortadan kaldirip, Snn Trkistan'la birleserek, kendisini arkadan vuran ve Avrupa'daki, yani diyar-i kfrdeki Islm ve insan hamlesini yavaslatan kstegi kaldirmak arzusunda idi. Gerek dedesi, gerekse babasinin zamaninda meydana gelen ve Anadolu'yu isyanlarla karistiran Silige karsi onun dsnce ve tutumunu gsteren bir gazelini burada zikretmek istiyoruz. Bu gazel, Sultan II. Mahmud'un kizi dile Sultan tarafindan h.l308 (m. l890) yilinda Istanbul'da bastirilmis ve drt tertip Trke divanindan birisi olan 236 sahifelik"Divan-i Muhibb", s. l20'de bulunmaktadir. "Allah, Allah diyelm, Sancak-i Sh ekelm, Yryp her yanadan Sark'a sipah ekelm, Iki yerden kusanalum yine gayret kusagin, Bulasup toz ile topraga, bu rhi ekelm. Pyimal eyleyelm Kisveri'ni Surhser'n, Gzne, srme dey dd-i siyahi ekelm. Bize farz olmus iken : olmamiz Islm'a zahr, Nice bir oturalum, bunca gnahi ekelm, Umarum rehber ola bize Ebbekr mer, Ey Muhibb, yryp Sark'a sipah ekelm. l. Irakayn SeferiSinir blgelerinde cereyan eden bu hdiseler zerine zaten Iran'a sefer amaya kararli olan Kanun, hem Osmanli Pdisah'i hem de Islm Halifesi adina hutbe okunan ve kale anahtarlari da gnderilmis bulunan Bagdad'i "Kizilbas zulmnden" kurtarmak ve Irak'i almak zere harp hazirliklarini baslatmisti. Bu maksatla 2 Rebilahir 940 (2l Ekim l533) tarihinde Vezir-i A'zam Damad Ibrahim Pasa'yi nden gnderir. Ibrahim Pasa, Kasim ayi sonlarina dogru Konya'ya varmak zereyken Ulama Han (Pasa)'nin Bitlis'e girdigi ve IV. Seref Han'in basinin kesildigi haberi gelir. Zira bu sirada Ulama Han ile Diyarbekir Beylerbeyi olan Fil Yakup Pasa birlikte, Seref Han'in Hizan'i kusattigi sirada ikinci defa onun stne yryerek maglub etmislerdi. Bunun zerine Seref Han'in oglu III. Semseddin, basina topladigi kuvvetlerle mukabele ettiyse de karsi duramayacagini anladigindan Ibrahim Pasa'ya mracaat eder.

Bunun zerine Ibrahim Pasa, Bitlis'i yeniden ocaklik hline getirip Seref Han'in oglu III. Semseddin'e verir. Byle siyas bir manevrada bulunmakla Ibrahim Pasa, yerinde bir hareket sergilemis oluyordu. Zira bu blgede Seref Hanlar'in nfuzu bykt. Nitekim bu zat, Osmanlilar'in Bitlis Valisi olarak l574'e kadar 4l yil idarede bulunmustu. 27 Aralik l533'te Haleb'e gelen Ibrahim Pasa, burada kislamisti. Kisin Van taraflarinda bulunan Ulama Han "istimlet" tarikiyla Ahlat, Adilcevaz, Ercis ve Van'i Osmanlilar'a itaat ettirmisti. Btn bu faaliyetleri haber alan Sah Tahmasb da harb hazirliklarina baslar. Bu esnada ncelikle Bagdad'a yryp orayi ele geirmek isteyen Ibrahim Pasa, daha sonra Ulama'nin tesiriyle Tebriz zerine yrmeyi kararlastirir. Bunun iin Birecik zerinden Firat geilerek l4 Mayis l534'te Diyarbekir'e varilir. Burada bir mddet kalinarak yeni siyas tesebbslere girisilir. Byle bir niyetle Van nlerine gelen Ibrahim Pasa, Bingl zerinden Tebriz'e hareket eder. Sadrazam'in ordusu Sa'dabad civarinda konakladigi zaman, Tebriz halkinin ileri gelenleri, Safev pyitahtinin bagliligini arzederler. Bylece Ibrahim Pasa, l Muharrem 94l (l3 Temmuz l534)'te savasmaksizin Tebriz'i ele geirir. Pasa, burada mstahkem bir ordugh insa ettirerek buraya l000 kisilik bir kuvvet koyar. Sehre bir kadi tayin eder. Bylece her trl yagma ve kanunsuz hareketleri yasaklayip nlemis olur. O, kimseyi incitmemeye ve halki memnun etmeye son derece dikkat ediyordu. Ibrahim Pasa'nin bu sekildeki hareketi kisa zamanda meyvesini verip tesirini gsterecekti. Bununla beraber daha nce Sah Tahmasb'in muhtemel bir harektina karsi Ibrahim Pasa tarafindan acele yetismesi arzulanan Kanun, ll Zilhicce 940 (23 Haziran l534)'te skdar'dan hareketle Iran sinirlarina dogru yola ikar. Ibrahim Pasa'nin bu istegine Sah Tahmasb'in muhtemel bir harektinin sebep olabilecegi endisesi ile birlikte asker arasinda meydana gelen huzursuzluk ta vardi. Nitekim Peev'nin ifadesine gre dsman topraklarina girildigi zaman "asker iine gna gn fisiltilar dsp Sah'a Sah gerek imis, mahall-i zarrette askere penh gerek imis, Sah gelrse mukabelesine kim gelr ve asker-i Islm'in hali ne olur dey bir havf ve hasyet (korku) tri oldu. Tedbir sahibi vezir bu hle vkif oldugu gibi bil te'hir musta'cel ulaklar ile ahvali tekrar cnib-i Pdisah'ye yazar" Iznik, Ktahya, Aksehir ve Konya'dan geilir. Pdisah, Konya'da bulundugu sirada Van ile birlikte elde edilen diger sehirlerin anahtarlari gelir. Ordusunun zaferlerine ok sevinen Pdisah, Allah'a hamd ve sen ile byk sair ve mutasavvif Mevlana Celleddin-i Rm'nin trbesini ziyret edip bir sem yininde bulunur. Burada Kur'an-i Kerim tilveti ve Mesnev'den paralar okunduktan sonra, dervislerin kudm ve ney sesleri arasinda sema baslamalari onu pek memnun etmisti. Sultan Sleyman, 27 Eyll'de Tebriz'e girerken hemen hemen btn sehir halki tarafindan tezahratla karsilanmisti. Ertesi gn Pdisah'la seraskerinin ordulari Ucan'da birlestiler. 29 Eyll'de Pdisah tarafindan byk bir divan toplanarak bunda seraskere, beylerbeyilerine, agalara, Defterdar Iskender elebi'ye, Nisanci Seydi Bey'e ve Reis'l-Kttb Cellzde Mustafa elebi'ye tesrif hil'atleri giydirildi. Ordunun degisik siniflari da durumlarina gre ihsanlara kavustular. Ordu, Sultaniye'ye dogru yoluna devam eder. Buraya gelindigi zaman, Sah Tahmasb'in memleketinin ilerine dogru geri ekildigi grenilir. Bu esnada,

daha nce Sah tarafinda bulunan bazi beylerin Osmanli bayragi altina kostuklari grlr. Dulkadir Hnedanindan Mehmed Bey, Sahruh Bey'in oglu ve Iran'in bes taninmis sahsiyeti burada zikredilebilir. Gerekten, Sah Tahmasb, Osmanli ordusunun nne ikmaktan ekindigi iin yipratma taktiklerini kullaniyordu. Bu maksatla Osmanli ordusunun geecegi yerleri tahrib ettiriyordu. Irak-i Acem'e giren Osmanli ordusu da halki grlms, issiz ve harab bir arazide ok g sartlar altinda Sultaniye'ye gelebilmisti. Havalarin sogumasi, kar yagisinin baslamasi ve erzak darliginin basgstermesi yznden ordunun Bagdad'a yrmesi karari alinmisti. Zira bu tabiat sartlarina gre gneye inmek ve orada kislamak gerekiyordu. Bu sebeple Hemedan'a tevecch edildi. Binbir zorlukla yapilan bu yrys, dnya tarihinde esine ender rastlanan bir vak'aydi. Zira birok yk hayvani yolda telef olmus, toplar ise yagmurdan byk zarar grmslerdi. Bu arada yollarda birok esya kayip ve zayi' oldu. Bazi toplar da nakledilme imkansizligi sebebiyle yolda birakilip topraga gmld. Bu isler, serasker kethdasi olarak, Basdefterdr Iskender elebi'yi alakadar ediyordu. Basdefterdrla Serasker olan Ibrahim Pasa arasinda bir anlasmazlik vardi. Bu intizamsizliga ve yollardaki telefata ok kizan Pdisah'a, isin sorumlusu olarak Iskender elebi gsterildi. Bunun zerine Basdefterdar azledilerek uhdesindeki zemetler geri alinir. Bununla beraber birok glkler yenilerek ordu Bagdad nlerine varir. Bagdad nlerine varildiginda kale muhafizi Tekel Mehmed Han'in maiyetindeki askeri alip sehri terk ettigi grlr. Aslen Tekeli olan Mehmed Han, Siraz'a katigi iin Bagdad, mukavemetsiz olarak 2l Camaziyelevvel 94l (28 Kasim l534) teslim olur. Bundan iki gn sonra da Pdisah sehre girerek drt ay kadar burada kalir. Bylece Bagdad, Osmanli lkesine ilhak edilmis olur. Kanun Sltan Sleyman, btn bu basarilarindan dolayi Ibrahim Pasa'yi ihsanlara bogar. Diger devlet erknina da derecelerine gre terakkiler verir. Cellzde ise nisancilik mevkiine terfi ettirilir. Bylece Bati'da "Dru'l-cihad" adi ile anilan Belgrad'a karsilik, Dogu'da da "Dru's-selm" denilen Bagdad, Osmanli lkesine katilmis olur. Birok evliya trbesini koynunda bulundurdugu iin "Burc-i evliy", Abbas halifelerinin baskenti oldugundan "Dru'l-hilfe", kapilari dis kapilarla rtl oldugundan da "Zevr" isimleriyle aniliyordu. Kanun, Bagdad'da bulundugu mddet iinde birok mbarek yeri ziyret ile insa ve tamir ettirmisti. Bu arada, Imam A'zam Eb Hanife Numan b. Sbit'in, Gulat-i Si tarafindan yagmalanan kabrini buldurup ziyret ederek burayi temizletir ve zerine ini ile mzeyyen trbe ve cmi yapilmasini emreder. Sonra Imam Musa Kzim'in ve diger Islm byklerinin trbelerini de ziyret eder.Bylece hem Snn, hem de Sileri memnun eder. Bundan baska, Seyh Abdlkadir Geylan'nin kabri zerinde bir trbe yaptirdigi gibi, yanina da bir imret yaptirir. Asil hedefinin Kanun degil, Ulama oldugunu syleyen Sah Tahmasb, bu arada Tebriz zerine hareket ile Ulama'yi takibe baslamis ve onun Van kalesine

kapanmasi zerine de burayi muhasara etmisti. Bu hdiseeri haber alan Kanun, 3l Mart l535'te Bagdad'dan ayrilarak 30 Haziran'da Tebriz'e varir. O sirada Tahmasb'in Sultaniye'de oldugu haberinin alinmasi zerine Derguzin'e kadar gelen Kanun Sultan Sleyman, Tahmasb'in izine rastlamayinca ordu tekrar Tebriz'e dner. Kanun daha sonra Tebriz'den Ahlat'a, oradan da Diyarbekir'e gelir. Osmanli ordusunun ekilmesiyle yeniden harekete geen Tahmasb, bosaltilan yerleri alarak tekrar Ulama'nin zerine yrr. Van'i ele geiren Tahmasb, oradan Tebriz'e dner. Osmanli ordusu ise 8 Ocak l536'da Istanbul'a ulasir. Irak-i Arab ve Irak-i Acem'e girilmesi sebebiyle "Irakayn Seferi" olarak anilan bu harektin, Osmanlilar bakimindan gzle grlr faydasi, Bagdad ve evresinde, hkimiyetlerinin kurulmus olunmasidir. Bu sefer sonucu, Osmanlilarin karsisina ikamayan Safevler'in tamamen ortadan kaldirilamayacagi anlasildigindan, bundan sonraki Osmanli seferlerinin asil gyesi, Safevleri belirli bir sinir blgesinin disinda tutmak olmustu. Asker nokta-i nazardan ve Ceziretu'l-Arab'in elde bulunmasi iin elzemdi. Bylece Osmanli Halifeleri, Haremeyn-i Serifeyn, Sam ve Bagdad'a ship olmakla Emev ve Abbas hilfetlerinin taht sehirlerini de memleketlerine katmis oluyorlardi. Bu sefer sonrasinda byk bir san ve shret kazanmis olan Vezir-i A'zam Ibrahim Pasa, l5 Mart l536'da idam edilecektir. Irakayn seferi sirasinda yaptigi hatalar, gurura kapilip kendisine verilen yetkileri sinirsiz bir sekilde kullanmasi ve Defterdar Iskender elebi'nin ldrlmesinde rol oynamasi gibi sebepler, Kanun'nin bu ok sevdigi vezirini devletin selmeti iin gzden ikarmasina yol amisti. Pdisah, Bagdad'da bulundugu drt ay iinde btn blgenin kadastrosu mhiyetinde tahririni yaptirarak, timar ve zemet sistemini buraya da tesmil ettirir. Bu arada kadilar nasb ettirerek adlet ve dogruluk prensibine bagli bir adl sistem gelistirir. Bu arada Basra Emri Rsid itaatini arzettiginden buraya dokunulmadi. Keza o, din bide ve trbeleri ziyret edip Kerbel ve Necef'e dahi giderek buralari da ziyaret eder.2. Ikinci Iran SeferiKanun'nin, Irakayn seferinden sonra on iki yil gibi uzun bir sre Avrupa ve Akdeniz hkimiyeti ile mesguliyeti, Sah Tahmasb'in Grcistan ve Snn Sirvan'a hakim olmasina sebep olmustu. Bu bosluk ona zbekleri geri pskrtme imkni da saglamisti. Bu arada, Azerbeycan ve Irak-i Acem'de gl bir sekilde Silik tesis edilmisti. Sah Tahmasb, bununla da yetinmeyerek Anadolu'ya ajanlar (halife, da) gndermek suretiyle Trkmen asiretlerini Erdebil ocagina bagli tutmaya alismisti. Bununla beraber Safev hanedan yeleri arasindaki tefrika ve Safevler'in dayandigi Trkmen gruplarinin birbirleriyle olan irtibatsizliklari, Iran'i iten ie sarsmaktaydi. Nitekim Sah'in kardesi Elkas Mirza, Safevler'in Sirvan hkimi iken bagimsizlik davsina kalkistigi iin kardesi tarafindan takibata ugramisti. Elkas Mirza, bu takibattan kurtulmak iin nce Derbend ve Kipak taraflarina kaacak, daha sonra Azak ve Kefe'ye geerek oradan bir gemi ile Istanbul'a gelip Osmanli Pdisahina siginacaktir. Mnasebetlerin, Iran'la ii olmamasindan dolayi Elkas Mirza iyi karsilandigi gibi kendisine fevkalade ikramda da bulunulur. Zaten Elkas gelir gelmez Pdisah'i Sark seferi iin tahrik ediyordu. Gerek bunun tesviki, gerekse Sah'in eline

geen yerlerin tekrar alinmasi bakimindan byle bir sefer gerekliydi. Bu esnada Avusturyalilar ile bir antlasma imzalandigindan Iran zerine bir sefer ailmasina karar verilir. Bylece Tahmasb'in Snnler'e tasallutu, Rstem Pasa'nin Grcistan stne gidilmesi yolundaki telkini ve zbeklerin yardim istemeleri sebebiyle kainilmaz hle gelen Dogu seferi, Elkas Mirza'nin da ilticasiyle kesinlesmis bulunuyordu. Bu seferin gereklesmesi iin l547 - l548 kisi hazirliklarla geirildi. Bu esnada Bosna valisi olan Ulama Han (Pasa), Iran halkinin durumnu iyi bildigi iin Erzurum Beylerlebligine getirilerek Elkas'a lala tayin edilir. Elkas, maiyetindeki kuvvetlerle 2l Mart l548'de, Pdisah ise 29 Mart'ta Istanbul'dan hareket eder. Bu gelismelerden haberdar olan ve kardesi Elkas'in, Osmanlilar tarafindan tahta geirileceginden korkan Tahmasb da ordusunu toplamaya baslamisti. yle anlasiliyor ki, Tebriz'den Senb-i Gazan'a gelerek burada bir ay konaklayan ve btn ordusunu eli altinda toplayan Sah'in, deti oldugu zere Osmanlilar'in karsisina ikmak gibi bir niyeti yoktu. O, Osmanli ordusu ugraginda (menzil) ve evresindeki btn yiyecek ve yemlikleri, hatta ime sularini yok etmek, Anadolu ilerine Kizilbas ajanlarini gndererek oradaki mezhebdaslarini ayaklandirmak suretiyle karisikliklar ikarmak siyasetini gdyordu. Bylece Osmanlilar, kuvvetlerinin bir kismini kendi tebealari ile ugrasmak zere geride birakmak zorunda kalacaklardi. Bununla beraber olaylar, Sah'in arzuladigi sekilde gelisme gstermiyorlardi. Zira, Osmanli Pdisahi'nin Erzurum'a ulastigi siralarda, propaganda iin Anadolu'ya gnderilmis olan drt Safev casusu, ellerindeki mektuplarla birlikte yakalanmislardi. nce Van'i Safevler'in elinden kurtarmak isteyen Kanun Sultan Sleyman, Ulama ve Pr Pasalar'i burayi zapta memur ettikten sonra kendisi Tebriz zerine hareket eder. Pdisah'in komutasindaki Osmanli ordusu nc defa olarak tebriz'e girer. l5 Agustos'ta Van'a gelen Pdisah, dokuz gnlk bir arpismadan sonra (24 Agustos l548)'de Van'i Iranlilarin elinden tekrar almaya muvaffak olur. Defterdar Sari Ilyas elebi'yi Van Beylerbeyligine tayin eden hkmdar, geri dnmek zere harekete geer. Sah Tahmasb, Van'in kaybedildigini ve Osmanlilar'in, kisi geirmek zere Diyarbekir'e gittigini grenince Ercis, Ahlat ve dilcevaz taraflarina tahripkr akinlarda bulunur. Bu arada Kars kalesini tamir ve insa ile grevli isileri koruyan Pasin mirlivasi muhafizlarini kilitan geirip ldrtr. Kaleyi de yerle bir eder. Bu arada Tercan ve Erzincan taraflarina sarkan Sah, Erzincan'i atese vermekten de ekinmez. Bu haberler, Diyarbekir'de bulunan Kanun'ye ulasinca, vezir Ahmed Pasa'yi byk bir kuvvetle Sah'in zerine gnderir. Bu arada, kendi arzusu zerine Elkas Mirza'yi da Ksan, Kum ve Isfahan taraflarini vurup yagmalamak zere gnderir. Kuvvetlerinin mhim bir kismi imha edilen Sah Tahmasb, sr'atle geri ekilerek Karabag'a gider. Kanun ise Haleb'e gelip kisi orada geirir. Sah Tahmasb'in, yeniden harekete gemesi zerine Kanun l549'da ordu ile tekrar Diyarbekir'e gelir. Bu arada iki devlet arasinda bulunan Grcistan'in bazan Osmanlilara, bazan da Iranlilar'a yanasmak suretiyle iki yzl hareketleri ve Osmanilarin, Avrupa ile Akdeniz'deki mesguliyetleri esnasindaki tecavzleri sebebiyle bu isin saglam bir sonuca baglanmasi gerekiyordu. Zira Grcler, Livane (Artvin) sancagina girip Ispir'e kadar dayanmislardi. Bu sebeple

Pdisah, Diyarbekir'de kalip III. Vezir Ahmed Pasa basbuglugunda Erzurum, Karaman, Dulkadir (Maras) ve Rum (Sivas) Beylerbeyileri ile Sancakbeyleri ve bir miktar tfeki yenieri kendi Kethdalariyla, ayrica Pdisah'in otagina hizmet eden Garipler blg de Agalari ile bu seferle grevlendirilirler. Grc Atabegi II. Keyhsrev'in merkez ittihaz ettigi Tortum zerine yryen Ahmed Pasa, l8 Saban 956 ( ll Eyll l549 )'da burayi kusatir. Kalede mahsur bulunan Corci Aga teslim teklifini reddettigi iin savasa girisilir. Toplarla dvlen kale surlari yikildigi iin burasi 20 Saban'da feth olunur. Ahmed Pasa, burayi zapt ettigi gibi btn Tortum ayi boyunu da ele geirir. Fethedilen bu yerler, drt sancak itibar edilmislerdi. Bu arada Kanun, Adana - Konya yolu ile 2l Aralik l549'da Istanbul'a dner. Iran'a yapilan bu ikinci sefer sonucunda Hakkari'yi de iine alan Van eyleti kuruldugu gibi, Atabeglerin yurdu da drt sancak haline getirilmisti. Sirvan lkesi ise, Osmanlilar'in yardimi ile bir mddet iin bagimsizligini kazanmisti.3. Nahcivan Seferi Osmanli ordulari ekildikten sonra Sah Tahmasb, l550 yili baslarinda Sirvan'i yeniden ele geirmisti. Ayni yilin Mayis'inda zbek hkmdari Abdllatif Han ile Sehzde Barak Han'in Amuderya'yi geip Horasan'a akin etmeleri zerine Tahmasb, Kazvin'den Sultaniye yaylaklarina vararak hazirliklara baslamisti. Bu arada Ubeyd Han oglu Abdlaziz Han'in lm haberini alan zbek Hanlari, onun lkesi Buhara'yi ele geirmek zere geri dnmslerdi. Bu yzden zbekler'den yana ferahlayan Sah, Tebriz'e ve oradan kislamak zere Karabag'a gelir. 958 (M. l55l) yazinda Sirvansahlardan Hasan Bey'in oglu Dervis Mehmed Han'in lkesi olan Seki'yi de istila eder.Bu siralarda Erzurum Beylerbeyligine getirilen eski Van Beylerbeyi Iskender Pasa, Grc Atabeylerinin elinde kalan son yerlere akinlar dzenleyerek l55l Mayis'inda Ardanu'u almis ve burayi bir sancak merkezi haline getirmistir. Iskender Pasa, Ardanu'ta Akkoyunlulardan kalma eski bir cmiin kalintilarini onarttirarak, buraya bir boyahane ile 6l dkkni vakfeylemistir. Bylece sancak merkezi haline getirilen bu kasabanin kisa zamanda Islmlasmasini da saglamisti. Iskender Pasa'nin Ardanu'u fethettigini duyan II. Keyhsrev, Sah Tahmasb'dan yardim isteyince o da Iskender Pasa zerine yrr. Bununla beraber kisin yaklasmasi zerine bir sonu alamadan Karabag'a dner. Tahmasb, daha sonra ordusunu drt kola ayirarak Osmanli topraklarini isgale baslar. Erzurum'da Iskender Pasa'yi sikistiran Tahmasb, Ahlat ve Van civarini yakip yikar. Bu arada Ahlat'i ele geiren Sah, burada byk bir katliam yaptirir. Ercis ve Bargiri (Muradiye) de zapteden Safevler, l553 baharina kadar Dogu Anadolu'da tahrip ve ldrme faaliyetlerine devam ederler. Bu hdiseler Kanun'yi, Erdel harektini durdurup, yeniden dogu seferine ikma zorunda birakir. Bu sebeple derhal sefer hazirliklarina baslayan Kanun, Rumeli askerini Sokollu Mehmed Pasa komutasinda Anadolu'ya gnderir. Vezir-i A'zam Rstem Pasa da yenieri ve blk halkiyla Istanbul'dan hareket eder. Rstem Pasa, Ankara'ya geldiginde Kanun'nin byk oglu ve tahtin en kuvvetli adayi olan Amasya Sancakbeyi Sehzde Mustafa hakkinda bazi haberler gnderme ihtiyacini duyar. O siralarda 38 yasinda bulunan Sehzde Mustafa, Kanun'nin byk oglu olmasi hasebiyle taht vrisi olabilecek durumdaydi. Halbuki ogullarindan birinin veliahd olarak tahta gemesini arzu eden Hurrem Sultan, ona karsi pek iyi dsnmyordu. Bu yzden Sehzde Mustafa gzden ve tevcchten uzak tutuluyordu. Ilim ve marifette de kudretli olan Sehzde

Mustafa diger sehzdeler tarafindan da kiskanilmakta idi. Buna karsilik asker de kendisini ok seviyordu. Sehzde Mustafa da, artik babasinin yaslandigini, sefere iktidarinin bulunmadigini, bu sebeple Rstem Pasa'yi Dogu seferi ile grevlendirdigini, bunun da kendisine dsman oldugunu, syet bunu yok ederse kendisine taht yolunun ailacagi gibi telkinlere kapilarak saltanat davasina srklenmisti. Rstem Pasa ise sevmedigi ve muhalif oldugu Mustafa hakkinda Kanun'ye mektuplar gndermisti. Bunun zerine Rstem Pasa'yi geri agirtan Kanun, bizzat sefere ikmaya karar verir. l2 bin civarindaki yenieri, l8 Ramazan 960 (28 Agustos l553) 'ta Istanbul'dan skdar'a geen Kanun'yi, byk bir merasimle karsilar. Kanun, yaninda oglu Cihangir bulundugu halde 22 Eyll'de Bolvadin'e gelir. O, kendisine si rakip olacak diye tanitilan byk oglu Amasya Sancakbeyi Sehzde Mustafa'yi da sefere katilmak zere yanina agirtir. 26 Sevval 960 (5 Ekim l553) gn Konya Ereglisi civarinda babasina yetisen Mustafa, sairlerin tarih ibresinde belirttikleri "mekr-i Rstem" ( = 960 yili) yznden o gn Pdisah'in emriyle adirinda bogdurularak cenazesi Bursa'ya gnderilir. Rstem Pasa da sadaretten azledilerek yerine Kara lakapli II. Vezir Ahmed Pasa getirilir. Hurrem Sultan ve Rstem Pasa'nin isbirligi ve hileleri ile 6 Ekimde meydana gelen bu elim hdise, halk arasinda byk bir infiale sebep olmustu. Bunun iin Kanun, sefer arifesinde nahos bir olaya sebebiyet vermemek iin Rstem Pasa'yi azletmek zorunda kalmisti. Sehzdenin lm, kendisini candan seven Anadolu halkini yaraladigi gibi, nimetleriyle perverde olan yzlerce bilgin, sair, san'atkr ve seyh de bu beklenmedik lme agliyorlardi. Bu arada Kanun'nin st kardesi olan Mehmed elebi, olaydan iki sene sonra Pdisah Iran seferinden Istanbul'a dnnce, Sehzde Mustafa'ya kiydigi iin yzne karsi agir szler sylemisti. Sehzde'nin, iftiraya kurban gittigi kanaati, devletin tamaminda ve hatta btn dnyada hkim olmustu. Burada suna dikkat ekmeliyiz ki, Nahcivan seferinden nceki 2. Iran sefer-i hmaynunda Kanun ile Sehzde, karsilikli grsp dertlesmislerdi. Bu mlakatta Kanun, oglunun yzne karsi hakkindaki ithamlari siralamis, fakat Sehzde'nin cevaplari karsisinda kendisine hak vermisti. Ama bu sefer, yani lmnden nce meydana gelecek olan son karsilasmada Sehzde, daha babasiyle grsme imkni bulamadan ldrlmst. Geri Sehzde Mustafa, aleyhindeki havanin agirligini biliyordu. Hatta ikinci vezir Ahmed ile nc vezir Haydar Pasalar, bir bahane uydurup Amasya'dan gelmemesi iin kendisine haber gndermislerdi. Fakat Sehzde byle bir yolu tutmaya tenezzl etmedi. Zira babasi ile yz yze geldiklerinde onu ikna edecegine kani idi. Halk ve asker tarafindan sevilen Sehzde Mustafa'nin katli, halkin zntsne sebep olmustu. Bu bakimdan birok sair Rstem Pasa, Hurrem Sultan ve hatta Kanun'yi yeren siirler kaleme almislardir. Bu mersiyelerden en ok bilinen ve yaygin olani sancakbeyi rtbesinde bir asker olan byk mesnevi sairi Taslicali Yahya Bey'indir. Yahya Bey, 7 bend ve 42 beyit tutan ve klasik Trk siirinin mersiye vdisindeki saheserlerinden biri olan bu ok cesurca yazilmis olan manzumesinde Rstem Pasa'ya siddetle atmaktadir. Esasen "Mekr-i Rstem = Rstem'in hilesi" terkibi de Sehzde'nin katline tarih (H. 960 = M. l553) olarak dsrlmst. Bu eserinde Yahya Bey, btn ordunun hislerine tercman

olarak Rstem Pasa'nin idamini aiktan aiga istemisti. Byk tarihi l (Gelibolulu Mustafa l) Yahya Bey'e: "Gazab-i pdisahden havf etmedin (korkmadin mi) mi ki, byle nazma cr'et ettin?" diye sorunca o da: "Sehzde'nin firaki beni mecnun ve mecbur etmis idi" der. Yahya Bey, Trk fikir hrriyetinin bidelerinden olan bu eserinde Pdisahi da tenkid etmekle beraber "nizm-i lem"i muhafaza etmek iin hkmdarin aleyhinde daha fazla ileri gitmemistir. Bununla beraber Rstem Pasa, gerek kendisine, gerekse Kanun'ye atildigi iin sikyette bulunarak Yahya Bey'in cezalandirilmasini istemisti. Fakat Kanun "Bu makulelere kulak tutma ve intikam kasdin etme" diyerek kendisini dahi tenkid etmis olan Yahya Bey'i, himaye etmis ve makul tenkid hrriyetine saygisini gstermistir. Bundan baska, birok sair, halkin bu konudaki hislerine tercman olacak sekilde siirler kaleme almislardir. 8 Kasim'da Haleb'e ulasan Kanun, burada ikinci bir aci ile sarsilir. Bu aci, agabeyinin ldrlmesinden mteessir olan Cihangir'in hastaliginin iyice ilerlemesinden sonra 20 Zilhicce (27 Kasim)'da vefat etmesiydi. Peev'nin ifadesine gre Cihangir, sehzdelerin en kg oldugundan dolayi Pdisah tarafindan ok seviliyordu. Doktorlarin btn gayret ve abalari, Sehzdenin hastaligina ve sonunda da lmne mani olamadi. Cenaze Namazi Haleb'de kilindiktan sonra na'si Istanbul'a gnderilir. Kanun, iki oglunun verdigi aciyi hafifletmek ve biraz olsun avunabilmek iin, Haleb, Sam ve Kuds'te bozulan dzeni yeniden tanzim edip yerine getirmek ve vakiflari gelistirmekle ugrasir. Kisi Haleb'de geiren Kanun, 6 Cemaziyelevvel 96l (9 Nisan l554) gn Haleb'ten ikip sehrin nndeki Gkmeydan'da ordugaha geen Kapikulu erisi ile ilerleyen Kanun, 23 Cemaziyelevvel (26 Nisan)'da daha nceden gnderilen usta ve isiler tarafindan kurulmus bulunan Birecik kprsnden geerek Urfa'ya, oradan da Diyarbekir'e gider. Burada yapilan divanda askerin Erzurum'da toplanmasi kararlastirilir. Kendisi de Erzurum'a dogru yola ikar. Tahmasb ise, daha nce yaptiklarini bir bakima tekrarlayarak pasif savunmasini srdrr. Ayrica, daha Kanun ve ordusu yetismeden Hakkari, Gevas, Van ve Adilcevaz taraflarini yagmalattigi gibi yollarin stndeki her seyi de yakip yiktirir. 5 Temmuz'da Kars ovasina gelen Kanun, Tahmasb'a bir mektup gndererek onu savasa davet eder. Mektubunda, Rafizlik'ten ve halkin mallarini yagmalamaktan vazgemesini, sayet btn korkusu top ve tfek ise bunlari birakabilecegini, savasmak iin sadece kilicin da yeterli olacagini bildirmisti. Bu siralarda Tahmasb, Nahcivan blgesinde bulunuyordu. Kanun'nin mektubunu aldigi zaman lkesi yer yer Osmanli kuvvetleri tarafindan tahrib ediliyordu. Kanun, mektubunda Osmanli ulemasinin verdigi fetvalari nakl ederek onu Hz. Peygamberin seriatina davet ediyordu. Bu arada Kanun, l7 Saban 96l (l8 Temmuz l554)'da Revan'a, daha sonra Nahcivan'a ulasir. Ancak evrenin deta le dnms oldugunu grr. evredeki saray ve konaklar da Osmanli ordusu tarafindan yagma edilir. Bylece Safev tahribinin c alinmis oluyordu. Tahmasb ise yine Osmanli ordusunun nne ikmaktan ekiniyordu. Kanun daha ileri gitmeyerek geri dnme karari alir. Hazirliklar basladigi sirada Osmanlilarin bazi kuvvetleri ile Safev kuvvetleri arasinda arpismalar meydana gelir. Bu arpismalar sonunda Safev kuvvetleri dagitilir. Bundan sonra Osmanli ordusu geri dnerek 6 Agustos'ta Beyazit'a gelir. Bu esnada Sah'in

mektubunu tasiyan bir eli gelir. Tahmasb'in, Vezir-i A'zam Ahmed Pasa'ya hitaben yazdirdigi bu mektupta Pdisah, Sark'a on defa gelse bile karsisina ikilmayacagi belirtiliyordu. Bundan sonra gelen mektuplarda da baris isteniyordu. Osmanlilar'in karsi cevabi, kendi lkesinde rahat oturup, fitne ve fesada karismamasi seklinde idi. Bundan baska Kanun, Safevler'in kutsal sayilan yerlerinden olan Erdebil ve Tebriz'i tahrib tehdidinde bulunmustu ki bu, Safevler'i byk bir telasa dsrmst. Gerekten, Osmanli hkmdarinin kuvvetlerini dagitmadan serhadde kislayip ertesi sene Safevler'in mukaddes sehri ve aile ocagi olan Erdebil zerine yryp tahrib edecegi yolundaki tehdidi, Tahmasb'i barisi saglayip sulh yahmak zere kesif bir siyas faaliyet gstermeye zorlamisti. Nitekim Osmanli ordusu, Elesgirt'e vardigi zaman Tahmasb'in elisi ile yeni bir mektubu gelir. Aradaki dsmanligin kaldirilmasi ve barisin gereklesmesini saglayacak olan bir mtarekenin kabuln uygun karsilayan Kanun, Sah'in elisine ayrica cevab bir mektup verir. Kanun'nin kisi geirmek zere Amasya'ya hareketi ve burada beklemesi, baharda Osmanli ordusunun tkrar harekete geecegini ve Erdebil ile Tebriz'in tahribi yolundaki tehdidin ciddi oldugunu isbatlamis; Tahmasb'i baris hususunda yeniden harekete gemeye mecbur birakmistir.4. Amasya Antlasmasi Kanun Sultan Sleyman'in kisi Amasya'da geirdigi siralarda, Sah Tahmasb'in esik agasi (saray nziri) Ferruhzd Bey, 9 Cemaziyelahir 962 (l0 Mayis l555)'de esitli hediyeler ve sahin mektubu ile Amasya'ya gelir. Eli ve maiyeti, Osmanli vzerasi ile grstkten sonra 2l Mayis'ta divana kabul edilir. "Eliler Divn-i Hmayna gelb" vezirlerin karsisinda iskemlelerde oturdular. Sah, bu mektubunda, Pdisah'in gnderdigi mektubu sanki "Sleyman Nebi"den geliyormusasina aldigini, kendisine byk saygi duydugunu, haberlesme kapisinin devamli surette aik bulundurulmasi gerektigini ifade ederek halk arasinda da iyi mnasebetlerin kurulmasina temas ediyordu. Peev'nin aynen naklettigi bu mektubunda (Peev, I, 329 - 336) Sah, dostluk teminati verdigi gibi Silerden Ka'be ve diger mukaddes yerleri ziyaret etmek isteyenlere izin verilmesini de taleb etmekteydi. Byk iltifatlara nail olan Ferruh Bey'e, 8 Receb 962 (l Haziran l555) gn, Kanun tarafindan, Sah Tahmasb'a hitaben yazilmis bir mektup verilir. Osmanli - Iran devletleri arasindaki barisi tasdik eden bu muhtasar mektupta, arzu edilen baris " sulh u salh-i umr ki, mutazammin-i syis-i halk ve mstelzim-i intizm-i ahvl-i cumhurdur" ifadeleri ile hsn-i kabul grdg belirtildigi gibi, arada dostluk kurulup, asagidaki su maddenin de mvafik grldg belirtilmekteydi: a) Iran'da ashab-i gzin ve hulefa-yi mehdiyyine sebb etmek (svmek, kfr etmek) olan Teberriligin men'i, yani taskin Siler'in, halife (Hz. Ebu Bekr, mer ve Osman) ile Hz. Aise'ye sgp saymalarinin ve bunu bir merasim haline getirmelerinin yasaklanmasi hususunda elinin verdigi teminatin gereklesmesinin umuldugu; b) O taraftan herhangi bir fitne (kiskirtma) ve taarruz olmadika Osmanli hudud merasinin tecavz ve taarruzunun men edilecegi; c) Hacilarin refah ve itminanla hacci ed etmelerine izin verlimesi ki bu madde mektupta su ifadelerle yer almaktadir: "Huccac-i Beytu'l-Haram ve zvvar-i

merkad-i Hazret-i seyyidu'l-enm aleyhi's-saltu ve's-selm refahiyet ve itminan ile ol saadete faiz olmalaridir." Amasya antlasmasi ile Basra, Bagdad, Sehrizor, Van, Bitlis, Erzurum, Kars ve Atabegler yurdu zerindeki Osmanli hkimiyeti Safevlerce taninmis oluyordu. Bylece Grcistan'da iki taraf arasinda nisb de olsa nfuz blgeleri tesis edilmistir. Bu antlasmadan sonra, Tahmasb'in l576'da vefatina ve Iran'da karisikliklarin iktigi zamana kadar Osmanli - Safev mnasebetleri dostne bir sekilde devam etmistir. Bylece, Osmanlilarla Safevler arasinda otuz yedi seneden beri araliklarla devam eden harblere son verilir. Bunun sonucu olarak taraflar, her vesile ile aradaki sulhun te'yidine gayret sarfetmeye baslarlar. Bu sebeple olsa gerek ki, Tahmasb, Sleymaniye klliyesinin ailisi (l5 Agustos l556) mnasebetiyle tebrikte bulundugu gibi kiymetli hediyeler de gndermisti. Bundan baska bu antlasma sartari, ileride yapilacak olan Osmanli - Safev antlasmasinin temel unsurlarini teskil edecektir.

I OLAYLAR VE SEHZDELER ARASINDAKI MCADELE


Kanun dnemi, Osmanli Devleti'nin asker, siyas, kltrel ve meden faaliyetler gibi hemen her sahada zirveye ulastigi bir devirdir. Bununla beraber bu dnemde de bazi i karisikliklar oldugu gibi taht kavgasi iin sehzdeler arasinda da mcadeleler olmustu. Hatta yine bu dnemde baba ile ogul arasinda da byle olaylara rastlandigi iin bizzat Kanun kendi oglu Mustafa'yi feda etmek zorunda kalmisti. Bu sebeple biz de dnemin bu neviden olaylarina kisaca deginmeye gayret edecegiz. l. Kirim HdiseleriKanun dneminde Osmanli Devleti'ne bagli Kirim'da aile kavgalari ve kardesler arasindaki mcadeleler artmisti. Osmanlilar, bu mcadeleyi dikkatle takip ediyorlardi. Islm Giray'in yerine hanliga tayin edilen Sahib Giray, Istanbul'dan Kirim'a gidince kendini ister istemez mcadelenin iinde bulmustur. Zira eski han Islm Giray, Sahib Giray'in Osmanlilar'in destegi ile hanlik makamina oturmasini ve otoritesini kuvvetle tesise alismasini hos karsilamamisti. Sahib Giray ise muhaliflerini yok etmek ve otoritesini saglamlastirabilmek iin alismalara baslamisti. Bu sebeple nce Nogaylar'a yaklasarak onlari kendi taraffina ekmis ve Islm Giray'in, Mangitlar'in basi olan, Kirim asilzdeleri arasinda sahs cesaret ve cr'etiyle sivrilen Baki Bey tarafindan ldrlmesinden sonra da bu defa Nogaylar'a karsi cephe almistir. Sahib Giray, siyas bir manevra ile ayni zamanda yegeni olan ve kendisine karsi muhalefette bulunan Baki'yi kendi saflarina ekmisti. Birlikte giristikleri Moskova seferi sonrasi onu da ortadan kaldirmaya muvaffak olmustur. Daha sonra basi bos ve otorite tanimayan Nogaylar'a karsi Sirinler'le birleserek l546 - l547'de Kirim tarihinde "Nogay Kirimi" adi verilen olay cereyan etmistir. Han'in, atesli silahlari nnde Nogaylar, byk bir bozguna ugramislardi. Kabile aristokrasisine karsi Kirim'da, Osmanli modeline gre bir hkimiyet tesisine alisan Sahib Giray'in, Kanun'nin tevecchne mazhar olmasi, Osmanli vezirleri arasinda aleyhine bir faaliyetin baslamasina sebep oldu.

Sahib Giray da bu faaliyeteri tahrik edici bazi hareketlerde bulunmaktan ekinmiyordu. Nitekim Kanun'nin Iran'a yaptigi sefere yardimci kuvvet gndermemesi, gzden dsmesine yol amis ve onun mstakil bir hanlik kurmak iin alistigi yolundaki sylentileri kuvvetlendirmistir. Bu arada Sahib Giray, Kazan Hanligi'nda vefat eden Saf Giray'in yerine Istanbul'da yetismis ve bir ara Saadet Giray zamaninda "kalgay" olmus olan Mbarek Giray'in oglu Devlet Giray'in intihab ve tayinini Pdisah ve Divan'dan istemis, muhtemelen bu suretle bir rakipten kurtulmayi mid etmisti. Fakat aleyhinde kurulan bir tertiple kendisi azlolunur. Bundan sonra Osmanli Devleti tarafindan Kirim'a gnderien Devlet Giray, askerleri yanindan ayrilan Sahib Giray'i yakalayarak oglu ile birlikte ldrr. Ruslarin byk bir dsmani olan Sahib Giray ortadan kalktiktan sonra Ivan Vasili, Kazan ile Ejderhan'i zaptederek ar nvanini almisti. Bununla beraber, Devlet Giray'in hanligi zamaninda Ruslarin eline dsen Ejderhan H. 96l (M. l554)'de geri alindigi gibi Moskova'ya akinlar yapilarak Ruslar vergiye baglanmisti. Devlet Giray, Zigetvar seferinde Mirzalar komutasinda Tatar askeri gndermisti. Bu kuvvetler, Erdel Beyi Sigismund Zapolyai ile birlikte bir sene nce Avusturyalilar'in eline gemis bulunan bazi yerlerin geri alinmasinda byk hizmetler grmslerdi.2. Dzme Mustafa OlayiDevleti bir mddet mesgul eden bu olay, Osmanli tarihinde ayni isimle ortaya ikan ikinci vak'adir. Kanun, 2l Haziran'da Amasya'dan hareket edip Istanbul'a dogru ilerlerken, Rumeli'nin muhafazasi iin biraktigi Sehzde Byezid'den bir haber alir. Bu habere gre, Sehzde Mustafa'ya ok benzeyen bir adam, genis kapsamli bir isyan hareketinde bulunmaktadir. Kimligi ve nesebi pek bilinemeyen bu adam, seklen maktul Sehzde'ye benzediginin birok kimse tarafindan sylenmesinden cesaret alarak saltanat sevdasina dser. Bu sebeple kendisinin Sehzde Mustafa oldugunu syleyerek Selanik ve Yenisehir taraflarinda ortaya ikar. O, Silistre ve Nigbolu sancaklarinda Simavna softa ve dervislerinden de bir hayli taraftar toplamisti. Bu isyanin, zellikle Dobruca evresindeki Seyh Bedreddin taraftarlari arasinda gelismesi dikkat ekicidir. Saltanatini ilan eden ve kendisine bir vezir ile Simavna softalarindan iki kadiasker tayin eden Dzme Mustafa, etraftaki zenginlerin iftliklerini basmaya ve vergi toplamaya baslar. Bu yolla gasb ettigi mal ve parayi fakirlere dagitarak etrafina l0.000'e yakin adam toplamaya muvaffak olur. Peev, bu anarsik olayi tafsilatli bir sekilde gnmze aktarmaktadir. Bununla beraber biz, konuyu fazla uzatmadan kisaca zetlemek istiyoruz: "962 ( M. l555 ) senesi, Yenisehir ve Selanik dolaylarinda nesebi mehul kt yaratilisli biri ortaya ikar. Bazi serseri ve asagilik kimseler, kendisine rahmetli Sehzde Mustafa'ya benziyorsun diye onun fesad dolu kafasina bir saltanat sevdasi soktular. Byle diyenlere o : " Aman, Allah rizasi iin sirrimi ifsa etmeyin, celladin penesinden kurtulan basima kast etmeyin" diye fesad ve ktlklerle dolu isini srdrr. Bu is o kadar ileri vardi ki, birok serseri ve hatta akli basinda kimseler, onun gerekten Sehzde Mustafa olduguna kandilar. Gya rahmetli Sehzde Mustafa katlolunacagi sirada, celladin elinde Mustafa'ya benzer baska bir sulu bulunuyormus, o ldrlms ve Sultan Mustafa serbest birakilmisti."

Durumun, gittike nezket kazanip ehemmiyet arz etmesi zerine Rumeli'nin asayisi ile grevli Sehzde Byezid, gerekli tedbirleri almaya alismisti. Bu cmleden olarak Nigbolu Beyi olan Dulkadirli Mehmed Han, sileri te'diple vazifelendirilmisti. Mehmed Han, esiti vaadlerle Dzme Mustafa'nin vezirini elde etmisti. Bunun zerine bu adam da Dzme Mustafa'yi yakalayip Nigbolu Beyi'ne teslim eder. Dzme Mustafa, daha sonra Istanbul'a gnderilerek idam edilmis ve cesedi, Sehzde Mustafa olmadiginin isareti olarak halka teshir edilmistir.3. Sehzde Byezid Olayi Kanun dneminin nemli olaylarindan biri de, sphesiz ki sehzdeler arasinda saltanata geip tahti elde etme mcadelesi idi. Bilindigi gibi Kanun Sultan Sleyman'in ogullarindan Sehzde Mustafa ve Cihangir'in vefatlari zerine taht vrisi olarak iki sehzde kalmisti. Bunlar, Selim ile Byezid idi. Saray, gayr-i memnun sinif ve diger bazi insanlarin tesvikleri ile bu iki kardes deta rakip duruma gelmislerdi. Kanun'nin, yaslanmaya baslamasi, kendisinden sonra tahta kimin geecegi konusunu gndeme getirmisti. Kendi ogullarindan birini tahta geirmek isteyen Hurrem Sultan, tahtin kuvvetli vrisi Sehzde Mustafa'nin katlinde messir oldugu gibi, kendi ogullari arasinda dahi bir tercih yapma durumuna gelmisti. Hurrem Sultan, iki oglundan Byezid'i tercih etmekle birlikte z ve byk oglu Selim'e karsi cephe aldigi da sylenemez. Sehzde Selim'in Nahivan seferinde babasinin yaninda bulunmasi ve yumusak huylulugu ile babasinin zerinde msbet bir tesir birakmasina karsilik, Hurrem Sultan da Byezid zerine kanat germis, hakkinda duyulan ufak tefek itimatsizliklari gidermis, hatta onu, Konya'dan daha iyi bir mevki gibi telakki edilen Ktahya sancagina naklettirmisti. Bu esnada (l558) Byezid, Ktahya'da Mekke emri tarafindan elilikle Istanbul'a gnderilen Kutbeddin el-Mekk'yi kabul etmis ve ona, kendisine saltanat myesser oldugu takdirde her sene kanun geregi Haremeyni Serifeyn'e gnderilmekte olan "Srre -i Hmayn" vesilesiyle, gereklestirmek istedigi bazi arzularindan bile bahs etmisti. Gerekten Byezid, sahsiyeti, kltr ve yasayisi bakimindan tahta en yakin aday olarak grlyordu. Selim'in, Manisa'da nedimeri ile eglenceye dalmasina karsilik Byezid, Ktahya'da bir ilim ve irfan muhiti kurabilmisti. Fakat Hurrem Sultan'in ayni sene vefati zerine Byezid, byk bir hmisini kaybetmis oluyordu. Bundan sonra Selim ile Byezid arasinda birok anlasmazliklar ikar. Her iki sehzdenin taraftarlarinin tutumlari gittike aradaki soguklugu artiriyordu. Bu arada her iki sehzdenin de hizmetinde bulunan Lala Mustafa Pasa'nin evirdigi entrikalar, taraflari tam anlamiyla birbirine dsrd. Kardesler arasindaki mnaferet ve ekismenin artmasi zerine vaziyeti dikkat ve titizlikle takip eden Kanun, duruma mdahele eder. Sehzdelerden her birine 300.000'er aka terakki vermek suretiyle onlarin sancaklarini degistirir. Selim'i Manisa'dan Konya'ya, Byezid'i de Ktahya'dan Amasya'ya tayin eder. O, bununla da kalmayarak Selim'in sehzdesi Murad'a Aksehir, Byezid'in byk oglu Orhan'a da orum sancaklarini tevcih eder. Fakat bu tahvil, Sehzde Byezid'i memnun etmemisti. Zira o, pyitahttan uzak bir yere yapilan bu tayini, bir hakaret olarak kabul ediyordu. Nitekim Byezid, bir mektubunda, bu tayin isinde Selim'in parmaginin bulundugunu, bunun da Selim'in kendisine tercih edildigi anlamina geldigini yazarak "bu hakaretten lmek yeg idi" diyerek hissiyatini belirtmisti. Bu sebeple Amasya'ya gitmek istemiyordu. Byezid'in, Ktahya'dan ayrilmamak iin ileri srdg mzeretleri kabul etmeyen Kanun, bu sehrin imari hususunda pek ok para sarf ettigini, bu

bakimdan nakil iin paraya ihtiyaci oldugunu bildirmesine karsilik hkmdar, onun, Ktahya'dan hareketini bildirir bildirmez kendisine para gnderilecegi cevabini vermisti. Byezid, bundan sonra da bazi bahaneler ileri srdyse de nihayet l5 Muharrem 966 (28 Ekim l558)'de Ktahya'dan ayrilmak zorunda kalmisti. Bununla beraber ok yavas yol aliyor ve konaklarda gerekenden fazla kalarak babasinin vaadlerini yerine getirmesini bekliyordu. Esasen ok kalabalik bir kafile ile hareket edip yola ikan Sehzde Byezid'e, yol boyunca birok kimse iltihak ettigi iin gittike kuvveti de artiyordu. Bu vaziyet karsisinda endiseye kapian Kanun, Byezid'e szn geirebilecek ve onu yatistirarak bir an nce Amasya'ya gitmesini saglayacak bir nasihatiyi gnderme zaruretini duymustu. Bununla birlikte tarafsiz hareket etmis olmak iin ayni anda Sehzde Selim'e de bir baskasini gndermeye karar verir. Su kadar var ki kendi emirlerine itaat eden Selim'e gnderilen sahis bir nasihatidan ziyade bir msavir gibi vazife grecektir ki bu, nc vezir Sokollu Mehmed Pasa'dir. Byezid'in yanina gnderilen drdnc vezir Pertev Pasa ise sehzdeyi yatistirmaya alismis, fakat yatismis gibi grnen Byezid, babasina ve Selim'e karsi olan tutumunda bir degisiklik yapmamistir. Bu arada Byezid, babasina karsi tehdid unsurlari ihtiva eden mektuplar gndermekten de ekinmemistir. Nitekim bir mektubunda o, "Bendenizi sorarsaniz rz-u seb (gndz - gece = her zaman) hayir duaniza mesgul bilesz, amma ki gam ve gussadan ve gayretten helk bilesz. Ah bilmem ne idem bana karindasimin hatiri in acb zulm eylednz, beni yermden yurdumdan ayirdiniz" diordu. Gerek davranislari, gerekse gnderdigi mektuplar yznden Kanun, tamamen Selim'e meyletmistir. Tarihilerin bildirdigine gre Byezid, yevml adiyla birok eskiyayi yanina toplayip onlari kapikulu, sekbn ve tfekiyan yazdirip 20.000 civarinda bir kuvvete sahip odugu haberinin gelmesi zerine iki taraf artik yavas yavas geri dnlmesi mmkn olmayan bir yolun esigine gelmisti. Byezid'in, ister silah zoru ile saltanat tahtini ele geirmek, ister nefsini mdafaa gayesiyle etrafina kuvvet toplayarak bir ordu meydana getirmesi, Selim'i de harekete geirmisti. Bu sebeple o da asker hazirliga koyulmustu. Byezid'in asker toplayip kendi basina hareket etmesine karsilik Selim, babasinin direktifleri dogrultusunda asker hazirliga baslamisti. Byezid, Selim'in, merkezden gnderilen emirler uyarinca Anadolu Beylerbeyi, Dulkadir, Karaman Beylerbeyleri ve Adana Sancakbeyleri ile mstereken hareket ettikleri haberini alinca, takriben l5.000 kisilik bir kuvvetle Ankara istikametine dogru harekete geer. Bu haberin Istanbul'a ulasmasi zerine bizzat Kanun tedbirlerin alinmasi gerektigine karar verir. Bu kararin bir sonucu olarak o, Sokollu Mehmed Pasa ile Rumeli Beylerbeyisini Konya'ya gnderir. Bu arada Kanun, Selim'e mdafaa muharebesini Konya'da kabul etmesini emretmisti. Ayni zamanda Seyhlislm Ebu's-Sud Efendi'den, dil bir sultanin evlatlarindan birinin itaattan ayrilip bazi kalelere saldirmasi, zorla halktan para alip asker toplamasi halinde ve onu bu hareketlerinden baska bir sekilde evirmeye imkn olmadigi takdirde "cemiyetleri dagilincaya kadar kitle" cevaz oldugu hakkinda bir fetva alir. Kanun, bundan sonraki olaylari daha yakindan takib edebilmek iin 28 Saban 966 (5 Haziran l959) 'da otagini skrdar'da kurdurarak Selim'e de savunma savasini Konya'da yapmasina dair emirler gndermisti. Byezid, babasinin hareketini grenince Konya zerine yrms, bylece iki kardes arasinda Konya yakinlarinda 22 Saban 966 (30 Mayis l559) gn arpismalar vuku bulmustu. Ilk gn sabahtan aksama kadar devam eden

arpismalar sonucunda taraflar birbirlrine stnlk saglayamadilar. Savasin ikinci gn Lala Mustafa Pasa'nin tedbiri ile Byezid'in kuvvetleri bozguna ugratilmisti. Bunun zerine Amasya'ya ekilen Byezid, af isteginde bulunduysa da bu istegi, sz ile hareket ve davranislari birbirlerine uymadigi gerekesiyle Kanun tarafindan red edilmisti. Bunun zerine areyi Iran'a iltica etmekte bulan Byezid, ocuklari ile birlikte Iran'a siginmisti. Onun ilticasi, iki devlet arasinda karsilikli mzakerelere sebep olmus ve nihayet Sah Tahmasb, para karsiligi onu, gelen Osmanli heyetine teslim etmisti. 23 Temmuz l562'de bu talihsiz sehzde, ogullari ile birlikte hemen orada bogdurulmak suretiyle hayatlarina son verilmisti. Tahnit edilen cesetleri, Sivas'a getirilip orada defnedilmistir. Sehzde Byezid hdisesi, Anadolu'da bazi i karisikliklarin ikmasina sebep oldu. Bu bakimdan devlet, bir mddet onun taraftarlarina karsi mcadele etmek zorunda kaldi. Bundan sonra benzer olaylarla karsilasmamak iin umumi bir teftis yapildi. Bu arada birtakim idar degisikliklere lzum grld. Bundan sonra yenieriler muhafiz olarak Anadou'ya yayildilar. Sehzdelerin sancaga ikarilmalari uslnde de degisiklikler yapildi. Bu esnada, Kanun zerinde msbet ve menfi derin tesirler birakan Rstem Pasa l2 Temmuz l56l'de vefat etti. O, sahsiyeti ve icraati ile gerek Pdisah, gerekse bu devir zerinde msbt veya menfi olarak derin bir te'sir birakmis olan iki vezir-i a'zamdan biri sayilabilir. Hatta Kanun'nin saltanatini, Ibrahim ve Rstem Pasalar'in birbirlerini tamamlayan basica iki byk sadaret devri olarak mtalaa etmek mmkndr. Bunlardan ilki nasil devletin byklk, zindelik ve ihtisam devrini temsil etmisse, ikincisi de devlet hazinesinin en zengin, asker kudretinin en parlak bulundugu zamanin mmessilidir. Bu devir icraatinda, Pdisah'in karar ve hareketleri zerinde en tesirli rol oynayan sahsiyet, her trl hdisenin seyir ve gelismesinde damgasi grlen adam Rstem Pasa'dir. Busbecq'in msahedesine gre, keskin ve uzagi gren zeksiyle Pdisah'in san ve shretini te'siste onun byk hizmeti vardi. Bununla beraber Rstem Pasa'nin, Pdisah zerindeki nfuzu ve kayin validesi ile zevcesi Mihrimah Sultan syesinde hkmdara bazi yolsuz tutumlari da kabul ettirmis olmasi, Kanun dneminin sosyal yapisinda olumsuz sonular da dogurmustu. Hakkindaki bir sikyetten anlasidigina gre, Eflk voyvodalarindan biri, sadrzama rsvet vermek suretiyle voyvodaligi kendisine temin etmis, fakat bu yzden devlet hazinesi byk bir zarara ugramisti. Iste byle bir sadrzamin yerine, karekter bakimindan onun tam ziddi olan ikinci vezir Semiz veya Kalin lakaplari ile taninan cmert, iyi kalpli, halk adami, nktedan ve baris sever bir insan olan Semiz Ali Pasa getirilmisti.

KANUN DNEMI DENIZCILIGI VE DENIZ SEFERLERI


Kanun Sultan Sleyman dneminde, ordunun karadaki basarilarina parelel olarak Osmanli armadasi da Akdeniz, Kizildeniz ve Hind Okyanusu'nda faaliyet gstermekteydi. Geri, Kanun dneminden nce ve bilhassa Sultan II. Byezid ile Yavuz Sultan Selim zamanlarinda da Osmanli donanmasi, teknik ve yetismis insan gc bakimindan byk bir gelisme gstermis ve Avrupa'li denizci devletlerin filolari ile mcadele edebilecek gce ulasmisti. Bilindigi gibi, Kanun devrinin savas ve zafer meydani, sadece karalar degil, belki onlar kadar nemli

olan denizlerdi de. O denizler ki, aslan gibi kkreyen dalgalarin stnde yelken aan levendler ile sehbazlarin olmazlari oldurdugu, erlik, yigitlik meydani, ugras ve savas mahalli idi. Nitekim Kanun'nin ilk hkmdarlik yillarinda, Belgrad'in fethi esnasinda Osmanli donanmasi, Tuna nehrinin agzindan girerek byk isler basardigi gibi, Rodos'un zaptinda da byk rol oynamisti. Bundan sonra teknik ve asker g bakimindan daha da glendirilen donanma, o dnemde yetisen yrekli, tecrbeli ve stn yetenekli denizcilerin elinde zaferden zafere kosmaya baslayacakti. Bu zaferlerde en byk pay sahibi olan kisi ise Osmanli denizciligine yeni bir ruh ve anlayis kazandiran Barbaros Hayreddin Pasa olacaktir. Dneminin en byk ve muhtesem hkmdari olan Kanun'nin bahti, Zenbilli Ali Cemal Efendi, Ibn-i Kemal ve Ebu's-Sud Efendi ile Sinan ve Baki gibi fikir ve san'at kahramanlarinin kanunlari, fetvalari, Sleymaniye'leri, gazelleri, kasideleri ve te'lifleri yaninda kili ve cenk erlerinin gzle grlebilen bidelesmis eserleri yoksa da, tarihin dnya durduka zihinlere ve hfizalara haykiran sesi vardir. Iste bu ses, naklettigi nice hikayenin arasinda memleketler zaptedip devletlere omuz silken asl ve feragatli bir sehbaz levendin kissasini syler. Savas ve mcadeleyi karadan denizlere tasiyan Kanun dneminin deniz savaslarinin meydana geldigi sahalari, Akdeniz ve Hint Okyanusu sulari olmak zere genellikle iki grupta toplamak mmkndr.

AKDENIZ SULARI
Bulundugu cografya itibariyle bir Akdeniz lkesi olan Osmanli Devleti, daha kurulus yillarindan itibaren Akdeniz'le ilgilenmek zorunda kalmisti. Nitekim, Orhan Gazi dnemi siyas ve asker faaliyetlerine bakildigi zaman, Akdeniz'in burada nemli bir sahne oldugunu gryoruz. Gerek Trakya'daki yerlesimi saglamlastirip vatan edinme, gerek Istanbul'un fethi ve gerekse Hac yolu zerinde bulunan bazi adalardaki korsanlarin Mslman hacilara karsi giristikleri faaliyetlere son vermek iin bu deniz ve kollarinda harekete gemek zorunlugu bulunmaktaydi. Buradaki faaliyetlerin basarili olabilmeleri iin de icab eden btn tedbirlere bas vurmak gerekiyordu. Kanun dnemi ise bu tedbirlein en iyi sekilde alindigi bir dnemdir. Biz, Kanun dneminde Osmanli Devleti'nin bu faaliyetlerinden ana hatlariyla bahs etmek istiyoruz. l. Barbaros Hayreddin'in Ilk Faaliyetleri Asil adi Hizir olan Barbaros Hayreddin, Vardar Yenicesi'nden gelip Midilli Adasi'nin fethinden sonra buraya yerlesen Yakub adli bir sipahinin ogludur. l478 yili civarinda dogdugu tahmin edilmektedir. Batililar, havu rengine alan kirmizi sakalindan dolayi agabeyi Oru'a verdikleri "Barbarossa" adini daha sonra Hizir iin de kullandiklarindan Barbaros diye taninmisti. Hayreddin lakabini ise kendisine Yavuz Sultan Selim takmistir. Drt kardesin en kg olan Hizir, genliginde yaptirdigi bir gemiyle Midilli, Selanik ve Egriboz arasinda ticarete baslar. Rodos svalyelerine esir dsen agabeyi Oru'un kurtarilmasindan sonra iki kardes, Sehzde Korkud'un himayesine girerler. Bu siralarda Ispanyollar'in Bati Akdeniz'e hkim olma

gayretleriyle Endls'te yaptiklari zulmler yznden buradan ayrilmak zorunda kalan Mslmanlarin gleri, blgedeki eski dengeyi bozar. Bunun zerine Oru ve Hizir kardesler, Bati Akdeniz'e ynelerek l504'ten sonra Kuzey Afrika sahillerinde grnmeye baslarlar. Iki gemilik kk filolari iin emin bir liman arayan iki kardes, Tunus Hafs Sultani Eb Abdullah Muhammed b. Hasan ( l493 - l526 ) ile anlasarak Halkulvdi'ye yerlesirler. Gemilerinin sayisi artinca da Cerbe adasina geip orayi s edinirler. Buradan srdrdkleri akinlarini Italya kiyilarina kadar uzatirlar. l5l3 yilinda bir yarimada zerinde bulunan Cicelli ( Djidjelli)'yi ele geirirler. Kendi baslarina bir sehir ynetimi kurmus bulunan Cicelli halki, Oru'u sultan ilan eder. Bylece Barbaros kardeslerin Kuzey Afrika'da kuracaklari devletin temelleri atilmis olur. Kisa zamanda byk shret kazanan iki kardesin etrafinda Kurdoglu Muslihiddin ve Kemal Reis'in yegeni Muhyiddin gibi pek ok Trk denizcisi toplanir. Dnemin Osmanli Pdisahi Yavuz Sultan Selim ile de temasa geen Oru ve Hizir Reisler, Cezayir kiyilarinda tutunmaya muvaffak olmuslardi. Kaynaklarin ifadesine gre Barbaros kardesler, Katolik Ferdinand'in lmnden (l5l6) faydalanarak Ispanyol isgalinden kurtulmak isteyen Cezayir sehrinin yardimina kosarlar. Bylece Cezayir ve onun batisindaki Sersel'in ele geirilmesinden sonra Oru Reis Sersel ve Cezayir sultani ilan edilir. Bunu l5l7'de Tenes ve Telemsen sehirlerinin zapti takib eder. Ancak yerlilerle anlasan Ispanyollar'in l5l8'de Telemsen'i geri aldiklari savasta Oru Reis sehid olur. Agabeyinin sehdetinden sonra yalniz kalan Hizir, artik onun desteginden de mahrum kalir. Ispanyollar ile Telemsen emrinin birleserek kendisini Cezayir'den atmak istedikleri Hizir Reis, Avrupalilar'in verdikleri "Barbaros" adi ile shret kazanmaya baslamis ve bunlara karsi basarili savaslar vermisti. Ancak siddetli tazyik karsisinda Osmanli Deveti'ne bas vurmayi uygun grms olacak ki, l5l9 yilinda drt gemiyi hediyeler ile Istanbul'a gndererek Yavuz'a bagliligini arzettiginden Yavuz Sultan Selim de kendisine asker yardimda bulunarak beylerbiyilik hil'ati yollamisti. Nitekim, Osmanli destegini glendirmek zere adamlarindan Haci Hseyn'i, Cezayir halkinin Ekim l5l9 tarihli "arza"si ve kirk esirle birlikte Osmanli Pdisahi'na gnderir. Bylece Afrika'da olup bitenleri grenen Yavuz Sultan Selim, "Hizir Reis nasruddindir, hayrddindir" diye memnuniyetini ifade ederek onun Cezayir hkimi olarak tanindigini belirten bir hatt-i serif gnderir. Ayrica kendisine Anadolu'da gnll asker toplama imtiyazi taninarak yenierilerle topulardan olusan 2000 kisilik bir yardimci birlik gnderilmesi kararastirilir. Bylece hutbenin Pdisah adina okundugu Cezayir, Osmanli topraklarina katilmis oldugu gibi Hizir da bundan sonra Hayreddin diye anilmaya baslanir. Bundan sonra Cezayir'e iyice yerlesmek iin mcadele veren Barbaros, bir ara oradan ekilmek zorunda kalmis, ancak senelik bir aradan sonra yeniden Cezayir'e hkim olmustu. Barbaros'un, Akdeniz'deki faaliyetleri ile kazandigi basarilar, Imparator Sarlken'i olduka rahatsiz etmekteydi. Sarlken, Akdeniz'deki bu proplemin bertaraf edilmesi iin dnemin meshur kaptanlarindan Ceneviz'li Andrea Doria'yi grevlendirmisti. Bu tecrbeli amiral, altmis gemilik bir donanma ile Barbaros'u aramaya baslar. Ancak daha nce dsman sahillerini vurmus bulunan Barbaros, byk bir ganimet ile Cezayir'e dner. Barbaros, bu hareketi esnasinda elde ettigi esirlerden, Andrea Doria'nin hazirliklari hakkinda bilgi alir. Bunun zerine haziriklarini tamamayan Barbaros, Cerbe adasindaki Sinan Reisi de yardima agirir. Bu esnada Ispanya adina hareket eden Andrea Doria, erel

adasina hcum eder. Ancak siddetli bir mukavemetle karsilasir. Bu sirada da Barbaros'un geldigini duyunca geri ekilip kamak zorunda kalir. Bylece, iki taraf birbirlerine tesadf edemediginden bir arpisma meydana gelmez. Kanun, tahta iktigi andan itibaren Barbaros'un faaliyetlerini dikkatle takip eder. Buna karsilik Barbaros da yaptigi isler ve kazandigi zaferler yaninda Avrupa'da gelisen olaylar hakkinda ona bilgiler veriyordu. Kanun, l532 yilinda Alaman seferine iktigi zaman Sarlken, Andrea Doria'yi Mora zerine gndermisti. Doria'nin yoklugundan istifade eden Barbaros, onbes gemi hazirlayarak Ispanyol sahillerindeki Endls Mslmanlarini Afrika yakasina geirmek zere gnderir. O, bu Mslmanlari gerek bu gemilere, gerekse Ispanyol sahilerinden elde etmis oldugu ve bylece toplam sayilari otuzalti paraya ykselen gemilere bindirerek yetmis bin Endls Mslmanini Cezayir taraflarina tasir. Bu kadar Mslman'in zorla din degistirip Hiristiyanlastirilmasina mani olmak suretiyle onlari byk bir zulmden kurtarir. Din ve insanlik tarihi bakimindan fevkalade nemli bu isi basarmasi, yedi sefer sonunda mmkn olmustu. 2. Barbaros'un Osmanli Hizmetine Girmesi Kanun Sultan Sleyman, Andrea Doria komutasindaki dsman donanmasinin kazandigi basarilar zerine, bir memleketin glenmesi ve dsmanlariyla basa ikabilmesi iin deniz kuvvetlerinin ne denli nemli oldugunu daha iyi kavrar Her ne kadar iyi yetismis insan gc ve mkemmel tersaneleri bulunan bir imkna sahipse de Kanun, devletinin bulundugu cografya ve stratejik konumu itibariyle en az kara kuvvetleri kadar basarili bir deniz gcne olan ihtiyaci farketmisti. Bunun iin donanmaya yn verecek, tecrbeli ve kabiliyetli bir denizciye ihtiyaci oldugunu dsnyordu. Karadaki basarilarin, denizde de srdrlmedike tam bir hkimiyetin kurulamayacagi inancinda olan Kanun, basindan beri faaliyet ve basarilarini dikkatle takib ettigi Barbaros'u bu vazifeye layik gryor ve onun Sarlken'in donanmasina karsi ikabilecek yegne kisi olduguna inaniyordu. Bu sebeple Barbaros'a bir hatt-i humyn gndererek onu Istanbul'a agirir. Kanun'nin davetini alan Barbaros, yanindaki shretli denizcilerle birlikte (Agustos l533) Istanbul'a dogru yelken aar. l533 senesinin Aralik ayinda Istanbul'a gelen Barbaros, byk bir senlik ve merasimle karsilanir. Istanbul'a gelisinden bir gn sonra yani ll Cemaziyelahir 940 (28 Aralik l533) gn on sekiz arkadasiyla birlikte Pdisahin huzuruna ikmis olan Barbaros'a Kanun, Akdenizdeki faaliyetlerinden endise ettigi Andrea Dodia hakkinda bazi sorular sormus, Barbaros'un endise etmeden ve bir bakima pervasizca verdigi cevaplar Kanun'nin hosuna gitmisti. Bunun zerine Kanun, beylerbeyilik rtbesiyle btn tersane islerini tam bir yetki ve selhiyete sahip olarak bu yeni amirale verir. Bundan sonra onu, Irakayn seferine ikmis bulunan Vezir-i A'zam Ibrahim Pasa'nin (Makbul) yanina gnderir. Haleb'te bulunan Vezir-i A'zam, Hayreddin Pasa'yi kabul edip Gelibolu Kaptanligi ile Cezayir-i Bahr-i Sefid Beylerbeyligi pyesini tevcih ederek hil'at giydirir ve kendisini Kemankes Ahmed Pasa'nin yerine "Kaptan-i Derya"liga tayin eder (6 Nisan l534). Bylece o zamana kadar Gelibolu Sancakbeyligi pyesiyle verilen Kaptan-i Deryalik, Beylerbeyilik derecesine ykseltilmis olur. Bir Italyan yazar, onun Kanun tarafindan karsilanisi ve kendisine yapilan ihsanlar hakkinda epey bilgi verir. Buna gre Kanun, sadece onun Cezayir hkimi olmasini tasdikle kalmaz, ayni zamanda kendisini devetinin drdnc derecedeki pasasi ve donanmanin bas komutani olarak tayin eder. Daha sonra

da amiral gemisine ekmesi iin devlet sancagini, Kaptanpasa kilicini ve elbisesini, diger masraflari iin de 80.000 sultan ve nihayet sahs muhafizlari olarak da yeter sayida yenieri verir. Filhakika Barbaros, sifah olarak kendisine genis yetki verilen bir divan toplantisinda, Osmanli donanmasinin zayif noktalarini ciddi bir sekilde tenkid etmisti. Ona gre Ispanyol donanmasina yetismek, hatta onu gemek iin, Osmanlilarin sahip olduklari az sayidaki fakat agir gemilere ilaveten kk ve kolayca hareket edebilen gemiler insa etmek gerekiyordu. Deniz savaslarindaki yeni teknik karsisinda bu eski kadirgalar ve bu agir krekler, gemilerin hareketi aninda hafif kadirgalarin glkle manevra yapmalarina sebep olduktan baska, sr'atli dsman gemilerine karsi kolay bir hedef teskil ediyorlardi. Geri ates kudreti olan kadirgalar ihmal edilemezdi, fakat onlari himaye etmek iin kalyon ve fustalar lazimdi. Ibrahim Pasa, Haleb'de icra edilen bu merasimden sonra onu tekrar Istanbul'a gnderir. Pdisahin, Hayreddin Pasa'yi Haleb'e gndermesi, serasker olmasi itibariyle btn azil ve tayinlerin vezir-i a'zamin selhiyeti dahilinde olmasindan ileri gelmistir. Bu olay, Osmanli idare sisteminde vazife ve selhiyetlerin taksimi ile bunlara nasil riayet edildigini gstermektedir. Devletin basi olmasi hasebiyle sinirsiz yetkilere sahip oldugu zannedilen hkmdar, baskalarina ait olan yetkileri kullanmayi aklindan bile geirmemektedir. Bu sebeple beylerbeyilik tayin ve hil'atini almak iin Barbaros'u, Istanbul'dan Haleb'e gndermektedir. Kanun'nin, kendisini Istanbul'a davet eden hatt-i humynunu alan Barbaros, Cezayir'de gereken tertibati aldiktan sonra yerine evlatligi Kara Hasan Aga'yi vekil ve Ramazan elebi ile Haci isminde birini ona msavir birakarak on (veya 20) ektiriden mrekkeb bir filo ile yola ikar. Deniz yolunda rastladigi Deli Yusuf komutasindaki on alti ektiriyi de beraberine alip Sardunya ile Korsika adalari arasindaki Bonifayo Bogazindan geip Sicilya adasina bugday gtren on sekiz gemiyi zapt ile ykn ve mrettebatini aldiktan sonra gemileri atese verir. Bu muharebe esnasinda Deli Yusuf sehid olmustu. Ele geen esirlerden Andrea Doria'nin elli para gemi ile Koron'a gittigi grenilince sr'atle hareket edilerek Preveze'ye gelindiginde Andrea Doria'nin alti gn nce Italya'ya katigi haberi alinir. Onun gerek byklg ve fedakrligi ile Istanbul'a dogru yelken aisi ve yoldaki faaliyetleri zetle su ifadelerle nakedilir: " O zamanlar bir zamandi ki, Barbaros denen bu namli yigit, ocuk yasinda adim attigi kalyonundan, "Daldi Rahmet Denizine Kaptan" tarihinin dsrldg ecel gnne kadar hemen hemen altmis sene, ikmadan yasadi. Gece demeden, gndz demeden evsanev bir su kusu gibi karalara vurdu, dalgalar ile gresti. Ufuktan ufka yelken aip, yre de agyre de karsisinda el baglatti. Onun byk kudreti, byk shreti ve insan gcnn stndeki kahramanlik hikyelerinin en asl ve en hrmete sayan olani, sphe yok ki, Cezayir gibi bir lkeyi ele geirip mstakil bir devlet reisi olmusken, tahtini da, bahtini da bir Trk - Mslman birliginin agirlik merkezi olan Osmanli Imparatorlugu emrine verip, lnceye kadar kendini bu birligin hizmetine adamis olmasidir.

Ama, bir lke teslim etmek zere taht sehrine gelen Barbaros'un Pdisah'a hediyesi, sadece Cezayir degildi. nne katip getirdigi iki bin esirin ellerinde bir devlet hazinesi tutarinda hediyeler de bulunmakta idi. Essen muzaffer ve hamiyetli kaptanin Istanbul'a gelisi, devlet tarafindan paha biilmez sanina ve insanligina lyik olan bir senlik ve zafer alayi ile kutlanacakti. Cezayir'den kirk kadirga ile hareket ederek yol boyunca, kahramanliginin tomarina yeni yeni zaferler ilave ede ede gelmek isteyen Barbaros, Italya sahillerini hizalayarak, Elbe ve Sardunya adalarini vurduktan sonra Cenova'ya da ihrac yaparak kiyilari yagmalayip Sicilya'ya geti. Sanki daracik Mesina Bogazi, sarayinin bir dehlizi imis gibi tasasizca ilerlerken, bu arada karsilastigi bir Ispanyol kalyonunu da imha etmis bulunuyordu." Barbaros, Kaptanpasaliga getirildikten sonra Ispanyollar'in nclk ettigi Avrupa ittifakini yenip, Akdeniz'de Osmanli stnlgn kurabilmek iin bir yandan gl ve dzenli bir donanmanin kurulmasina alisirken, te yandan da V. Charles'a karsi Fransa ile isbirligi yapilmasina nem vermistir. Barbaros, Istanbul'a dndkten sonra tersanede gemi insasiyle mesgul olur. Bundan sonra l534 senesinin Agustos ayinda 80 (veya 84) paralik bir donanmanin basinda Istanbul'dan ayrilip denize ailan Hayreddin Pasa, Italya'nin gney sahillerindeki Reggio, Sperlonga ve Fondi gibi sehirlere baskinlar dzenler. Onun bu hareketi, Andrea Doria'yi kendi zerine ekmek iindi. Ancak Doria'dan bir ses ikmayinca Tunus zerine ynelir. Bu esnada Tunus'u elinde bulunduran Beni Hafs Hnedani'na mensub Mevlay Hasan kamak zorunda kalir. Osmanlilarin Tunus'a hakim olmalari, Akdeniz hkimiyeti iin nemli bir adim idi. Akdeniz'in Trk hkimiyetinde olmasi, Avrupa deniz ticareti iin byk bir darbe idi. Bu sebeple Akdeniz'deki denizci devletler Sarlken'e mracaatla onu Osmanlilar'a karsi kiskirtmaktaydilar. Bunlara, Rodos Adasi'ndan kovulan Saint Jean svalyeleri de katilmisti. br taraftan Mevlay Hasan da Sarlken'e mracaatta bulunmustu. Bunun zerine bizzat Sarlken'in de bulundugu ve Doria komutasindaki byk Hali donanmasi Halkulvad'i ele geirmeyi basarir. Ltfi Pasa (Tarih, 356), Tunus Hkimi'nin Sarlken'e mracaatini anlatirken "Memleket senin, ben dahi senin, iste Rumiler gelp hile ile memlekete mstevli oldular. Ve sizin komsulugunuza geldiler, bugn bize ittiler, irte size iderler" diye sekva idicek Ispanya dahi nice yz pre gemiler donadup ve binefsihi kendisi binp gelp" ifadelerini kullanir. Halkulvad'dan sonra Tunus alinir. Bu esnada her taraf yagmalandigi gibi byk bir katliam yapilir. Bu harpte Mevlay Hasan Sarlken ile birlikte bulunmustu. Onun, Tunus halkina gnderdigi mektuplar, kalenin dsmesinde byk rol oynamisti. Sarlken sayesinde Tunus sultanligini tekrar elde eden Hasan, bes sene daha Ispanyollar'in himayesinde kalmis, bes sene sonra oglu tarafindan hal'edilmistir. Bu sirada Barbaros sehri terkederek Cezayir taraflarina ekilmis bulunuyordu. Bu olayin akabinde Barbaros karsi taarruza geerek Balear adalarini basar. Bundan hemen sonra da Irakayn seferinden dnms olan Kanun, kendisini Istanbul'a agirir. Daha sonra donanmanin basinda Kaptanpasalik ile Pulya sahillerine gnderilir. Zira bu dnemde Venedik ile olan mnasebetler bozulmaya baslamisti.3. Korfu SeferiVenedik Cumhuriyeti, devamli olarak iki tarafli bir siyaset takib ediyor, firsat bulduka da Osmanlilarin aleyhine ittifaklara girmekte bir sakinca grmyordu. Bilhassa

deniz savaslarinda Sarlken ile ittifak ediyor ve zaman zaman da Trk ticaret gemilerini vuruyordu. Bu arada, ahidnme hkmlerinin yerine getirilmesi iin eli olarak Venedik'e gnderilen Tercman Yunus Bey, Sarlken'e karsi I. Franois ile ittifak yapmalari tavsiyesinde bulunmus, ancak bu teklif Venediklilerce kabul edilmemisti. Onlar, Kanun'nin teklifini kabul etmemekle kalmadiklari gibi gemileri ile geri dnmek zere yola ikan Yunus Bey'e tecavze yeltenirler. Bu hareket , Venedik'in dsmanca olan tavrini aika ortaya koymustu. Aradaki dostluk antlasmasina ragmen Venedik'i Osmanlilar'a karsi hasmne bir tavir takinmasina, Papa III. Pol'un faaliyetleri sebep olmustu. Zira Papa, Trkler'e karsi Hiristianlari bir araya topamak isteyerek Sarlken ile Fransa Krali I. Franois'in arasini bulup on senelik bir mtareke yaptirmisti. Venedik te l537 yilinda bu ittifaka dahil olmustu. Kanun'nin, Irakayn seferinden dnsnden sonra Istanbul'daki tersanelerde yeni gemilerin insasina baslanir. Bu arada gerekli asker ve malzeme temin edilir. Nihayet l Zilhicce 943 (ll Mayis l537)'de Vezir Ltfi Pasa ile Barbaros Hayreddin Pasa idaresindeki donanma denize ailir. Bir hafta sonra da Kanun, yaninda iki oglu Selim ve Mehmed bulundugu halde ordu ile karadan hareket eder. Donanma Otranto civarina ikarma yapmakla mesgul iken Andrea Doria'nin Osmanli bandirali on ticaret gemisinden mtesekkil bir filoya hcum ettigi haberi alinir. Barbaros derhal onun zerine hareket ettiyse de Doria'yi yakalayamaz. Zira Ispanya emrindeki bu Cenevizli Amiral, Barbaros'un karsisina ikmaktansa kamayi tercih ederek kurtulabilecektir. Doria'yi yakalamakatna midini kesen Barbaros idaresindeki Osmanli donanmasi, Pulya sahillerinden dnms olan Ltfi Pasa ile birleserek Preveze'ye gelir. Beri taraftan kara ordusu Avlonya'ya varmis, ardindan da sefer Venedik zerine evrilmisti. Kanun, Ltfi Pasa'ya Venedikliler'e ait Korfu'nun muhasara edilmesini emr eder. Bunun zerine Ltfi Pasa, Korfu adasi stndeki mstahkem San Angelo kalesini kusatmakla mesgulken, Kanun de Korfu adasi karsisindaki Bastia'da karargh kurmustu. Mcadele btn siddetiyle srerken Pdisah, Ayas Pasa'yi gndererek kusatmanin kaldirilmasini emreder. Ltfi Pasa ve Barbaros'un, kalenin her an dsebilecegi ve kusatmasinin kaldirilmamasi yolundaki itirazlari kabul edilmez. Kaynaklar, Pdisahin bu ani kararinin sebebini havalarin sogumasi ve kusatma zamanin gemis olmasi ile izah etmeye alisirlar. Ancak burada baska bir noktaya da temas ederler . Buna gre kusatma esnasinda bir top mermisi askerin iine dser. Bu yzden drt gazi sehid olur. Bunun zerine Pdisah: " Bir mcahid kulumu byle bin kaleye vermem" diyerek kusatmayi kaldirir. Kusatmanin kaldirilmasindan sonra ordu 22 Kasim l537'de Istanbul'a dner. Bununla beraber Barbaros, Akdeniz'de Venedikliler'e karsi harekta devam ederek bazi adalari vurdugu gibi bazilarini da zapt eder. 4. Preveze Zaferi Barbaros Hayreddin Pasa'nin, Adalar seferinden dndkten sonra tersanedeki gemi insasina hiz verdigi bir sirada Kanun de Bogdan seferine ikmak zere hazirliklara baslar. Preveze zaferinin kazanildigi l538 senesinde Osmanlilar, karada ve denizde ciddi harekti birden baslatmislardi. Bir taraftan Kaptan-i Derya Hayreddin Pasa ikinci adalar seferine hareket ediyor, br taraftan Misir valisi Hadim Sleyman Pasa Hind seferine ikiyor, beri taraftan da Kanun, ordu-yu humyunla Bogdan'a yryordu. Ayri ve birbirinden ok uzak sahalarda icr edilen bu byk

tesebbsler, Osmanli Devleti'nin iktisad ve asker gcnn ne kadar byk oldugunu gsterir. l538 senesi kisinin sonlarina dogru Kanun, vezirlere kendi masraflari ile hazirlayip techiz etmelerini emreyledigi l50 gemi henz hazir degilken, Barbaros Hayreddin Pasa'ya denize ailmasini emreder. Bu arada Andrea Doria'nin Girit'e geldigi haberini alan Barbaros, 40 gemi ile 9 Muharrem 945 (7 Haziran l538) gn Istanbul'dan hareket edip Akdeniz'e ailir. Kendisine 3.000 yenieri ile deniz mersindan olan bazi sancakbeyleri (Kocaeli Beyi Ali Bey, Teke sancagi Beyi Hurrem Bey, Sayda sancak Beyi Ali Bey ve Alaiye Beyi Mustafa Bey) katilmislardi. Bilindigi gibi, Ege Denizi'nin kontrol bakimindan olduka nemli olan Girit, o dnemlerde Venediklilerin elinde bulunuyordu. Barbaros komutasindaki Osmanli donanmasi, Ege'de bazi hareket ve fetihlerde bulunduktan ve Istanbul'dan bekledigi 90 gemi ile Salih Reis'in Misir'dan getirdikleri de kendisine iltihak ettikten sonra Girid'e ugrayarak adanin bazi mevkilerine asker ikarir. Donanma daha sonra Preveze'ye ynelmek iin buradan ayrilir. Bu esnada Rodos civarindaki bazi adalara da ugrar. Donanma Modon aiklarinda iken Andrea Doria'nin Preveze'yi zapta alistigi, fakat sonradan kusatmayi kaldirarak mttefik Hali donanmasinin harekat ss olarak kararlastirdigi Korfu'ya ekildigi haberi gelir. Gerekten, Barbaros'un Ege ve Akdeniz'deki faaliyetleri, Sarlken'i harekete geirmisti. Papa da Osmanlilar'in aleyhinde ittifak yapilmasi hususundaki alismalarina hiz vermisti. Osmanlilar'in, Ege'deki bu harekti zerine Korfu'da toplanan Venedik donanmasina, Alman, Ispanyol, Portekiz, Malta, Ceneviz ve Papalik gemileri de yardima gelecekti. Bu ittifaktan dolayi yle bir donanma toplanmisti ki, tarih, o zamana kadar bu byklkte bir donanmaya shid olmamisti. Bu durumu haber alan Barbaros, bir kesif kolu gndererek dsmanin durumunu grenir. O, bu kadarla da etinmeyecek gnderdigi bir iki gnll gemisi ile "kfir yakasina gnderip dil (esir)" aldirmis ve bunlari Bogdan seferinde bulunan Pdisah'a gndermisti. Mttefik bir donanma meydana getiren dsmanin durumunu grenen Barbaros, Preveze'ye dogru hareket eder. Emrinde l22 kadar gemi vardi. Andrea Doria'nin idaresindeki Hali donanmasinin savas yapabilen (savas gemisi) gemi mevcudu ise 302 idi. Bunlardan l62'si kadirga idi. Bu gemilerde 2500 top ve 60.000 asker vardi. Su halde sayi itibariyle Osmanli donanmasi dsmana nazaran te bir oldugu gibi top itibariyle de onaltida birdi. Bundan baska Barbaros idaresinde bulunan Osmanli donanmasinda 8.000 cenki askere karsi mttefiklerin gemilerinde forsalar hari altmis bin asker bulunuyordu. Asker, silah ve gemi stnlklerine magrur olan Hali reisleri, kudretlerinin azameti karsisinda zaferden o kadar emindiler ki, kisa bir mddet sonra gereklesecek olan galibiyet ve basarilarinin meyvelerini pesin olarak yani daha savas baslamadan nce paylasmislardi. 24 Eyll l538'de Preveze nlerine gelen Barbaros, harp vaziyeti alir. Bir gn sonra Preveze nlerine gelen Doria da Barbaros'un bulundugu yerin iki mil aigina demir atar. Andrea Doria, Barbaros'u Preveze'den ikarip savasa girmeye mecbur etmek iin 27 Eyll'de Inebahti'ya hcumda bulunmak zere

harekete geer. Ayni gnn sabahi Osmanli donanmasi da Korfu istikametinde harekete gemisti. Gnes ykseldiginde mttefik Hali donanmasinin komutani olan Doria, Osmanli donanmasini arkasinda grp sasirir. Bu saskinligi ile savasa girip girmeme hususunda teredddler geirir. Bu saskinligindan biraz kurtulduktan sonra harp vaziyeti alir. Iki taraf Ayamavra Adasi'nin bati kiyisinda drt mil aikta karsi karsyia gelirler. Bunun zerine Barbaros, alinacak tedbirleri kararlastirmak zere harp meclisini toplar. Sonra da donanmaya harp nizami aldirir. Bu muharebede Osmanli donanmasi hill seklinde tertibat alir. Arkada Turgut Reis idaresinde ihtiyat kuvvetleri bulunuyordu. Osmanlilar'in hill nizamina karsilik Hali donanmasi, borda nizami almis ve birbiri arkasinda saf teskil etmisti. Bu sirada rzgrin gneyden esmesi, Osmanlilar iin byk bir tehlike meydana getiriyordu. Bunun zerine Barbaros Hayreddin Pasa, Ktib elebi'nin ifadesine gre Kur'an-i Kerim'den yetleri yazdirdigi varaklari (sayfalari) derya yzne serptirip Cenab-i Hakk'a tazarru ve niyazda bulunur. Duasi ind-i Ilh'de kabul olunmus oacak ki, rzgr hafifleyip yn degistirir. Ktib elebi, Tuhfetu'l-Kibr fi Esfari'l-Bihar adli eserinde yukaridaki ifadelerine sunlari da ilve eder: " Bu kissadan hisse sudur ki, serdar olanlar, yalniz esbab-i cismaniye itibar etmeyp, kadir olduklari kadar ruhan sebeplere de riyet etmelidirler." diyerek muharebelerde mnev kuvvetin ihmal edilmemesi gerektigine isret eder. Rzgrin bu sekilde yn degistirisi, manevra kabiliyeti az olan dsman gemilerinin hareketlerini yavaslatir. Barbaros, gemilerini kivrik bir haner (hill) seklinde yan yana dizerek savas dzeni alir. Sag kanat komutanligini Turgut Reis'e, sol kanadinkini de Slih Reis'e vererek kendisi ortada yer alir. Dsmanin sayica stnlg karsisinda bir yarma harektina girisen Barbaros, mttefik Hali filosunun gerilerine kadar ilerler. Byk bir hayret ve saskinlikla Osmanli donanmasinin kendisini evirdigini gren Doria, ancak ertesi gn (28 Eyll) donanmasini harekete geirebilir. Bylece, byk bir bozguna ugratilan mttefik donanmasinin otuz alti teknesi ele geirildigi gibi 2l75 de esir alinir. Bu savasta Trk donanmasinin kayiplari ise olduka azdi. Doria'nin her trl savas taktigine, ayni sekilde karsilik veren Barbaros, kk bir kuvvetle byk bir zafer kazanir. Gece karanliginin basmak zere oldugu bir sirada Doria, bir donanma iin hem serefsizlik, hem de ugursuzluk almeti olan fener sndrme emrini vermisti. Bylece o, gecenin karanligindan istifade ederek kamayi basarir. Barbaros'un bu muharebede cesaretle tatbik ettigi yarma harekti, daha sonra pek ok meshur amirale rnek olur. Gerekten, Hiristiyan Avrupa'nin ikarabilecegi en byk deniz gc, bes saat iinde tamamen tahrib edildigi gibi, Akdeniz hkimiyeti de Osmanlilarin lehine olarak kesin bir sonuca baglanmisti. Preveze zaferiyle Dogu Akdeniz'den sonra Orta Akdeniz blgesinde de Osmanli hkimiyeti saglanmis olur. Anlasildigi kadari ile Avrupa'li bazi yazarlar, bu savasi kmsemeyi bir det hline getirmislerdir. Bylece, Doria'i dstg durumdan kurtarmaya gayret ederler. Bununla beraber Osmanlilarin bu zaferle denizlerde nasil bir prestij kazandiklarini da sylemeden edemezler. Nitekim, "Muhtesem Sleyman" diye bir eser yazmis bulunan Renzo Sertoli Salis, Osmanlilarin denizlerdeki

basarisindan bahs ederken: "Trklerin stratejik ve taktik zaferi, onlarin denizlerdeki prestijini bir para artirmisti. Sleyman, adam seme hususundaki kabiliyeti syesinde, o zamana kadar Osmanli sultanlarinin ihmal etmis olduklari bu prestiji kazanmasini bilmisti" der. Bogdan seferinden dnmekte olan Kanun, Barbaros'un gnderdigi zafer haberini Yanbolu konaginda iken almisti. Bu haberi mteakip Kanun, Divan-i Humynu fevkalade bir toplantiya agirarak zafernmeyi okutturmustu. Sultan, bu zaferi, bir kita byklgnde olan lkesinin her tarafina duyurarak senlik ve dualarla kutlanmasini emretmistir. Barbaros Istanbul'a dnnce halkin coskun tezhratiyle karsilanmisti. Bizzat kendisi Sultan'a btn detaylari ile muharebeyi anlatmisti. Bilhassa yabanci kaynaklarin dili ve bakis ailariyla bize Preveze Zaferi hakkinda bigi veren ve onun, Akdeniz tarihinde ailan yeni bir dnemin baslangici olduguna isaret eden A. Byktugrul, bu konuda sunlari sylemektedir: "Muharebenin uzak sonularina bakacak oursak; Preveze'den kamak, Ispanyollara otuz yillik mahcubiyet, agir zararlar ve deniz yenilgilerine mal olmustu. Tam da Akdeniz egemenligini kazanacagi bir anda V. Charl, Andrea Doria vsitasiyle pek rezil bir halde bunu kaybedip Trklere birakmisti. Bu davranisin zc tepkileri Cezayir'de bizzat grldg gibi ayni rezilligi halefi de Cerbe muharebesinde grmst. Preveze gn Ispanyol armadasi iin, yz serefli yenilgiden baska mes'um bir gn oldu. Dsnlerek yapilan bu kaisin tepkileri Lepanto muharebesine kadar pek ok yillar ve hatta daha sonralari da grld. Kendi konularina byk bir askla bagli bulunan ve bu askin etkisinde olaylari byk mbalagalarla anlatan Kardinal Guglielmotti, olaylar arasindaki baglantilari da aik biimde grerek, Preveze muharebesini syle zetlemisti: O ana kadar denizlerde belirli bir noktaya kadar korkak ve asagi yukari mitsiz bulunan Trkler, bu kadar byk olan basarinin kusurlu taraflarini baskalarina yklemeyi asla dsnmediler. Fakat sadece kendi muazzam stnlklerinden sz ederek sonradan, asla byklg grlmemis biimde haddini bilmemezlik ederek kstahlasmislar ve Hiristiyan adina karsi muazzam istihfaflar srdrmslerdir. Bundan sonra biz, Hiristiyan filolarinin Trklerin nnden daima katiklarini fazlasiye grecektik." dedikten sonra Cerbe'deki yenilginin sebebini de byle bir korkakliga baglar. Preveze zaferinden sonra, Hersek'e bagli olan ve daha nce Doria tarafindan ele geirilen Adriyatik kiyisindaki Nova (Castelnuova) l0 (veya 24) Agustos l539'da kolaylikla ele geirilir. Bu zaferden sonra Hali ittifakindan ayrilmak isteyen Venedikliler, Osmanlilar'la bir baris antlasmasi yapma zemini aramaya basladilar. Zira ittifaka dahil olduklarindan beri pek ok zarara ugramislardi. Bu durumdan kurtulmak ve Osmanlilar ile yeniden bir antlasma yapmanin mmkn olup olmadigini grenmek iin gizlice Istanbul'a bir ajan gnderirler. Ajanlarinin, msbet bir cevapla Venedik'e dnmesi zerine Kanun nezdine evvela Pietro Zen, onun yolda lmesi zerine yerine Tomaso Contarini

Istanbul'a gnderilir. Ancak Kanun tarafindan kabul edilmekle birlikte iyi muamele grmeyen bu eliye Vezir-i A'zam Ltfi Pasa, bir antlasma yapilmasinin genis selhiyet ve mezuniyete sahip olmakla mmkn olabilecegini anlatmak isteyerek, simdi Venedik'e dnmesini, fakat sehzdelerin snnet ve sultanin izdivaci dgnlerinde bulunmak zere Eyll'de yeniden Istanbul'a gelmesini tavsiye etmisti. Bu sirada Venedik, Avrupa'nin siyas durumu ve Imparator (Sarlken)'la Fransa Krali arasinda bir konferansin akdi karari sebebiyle Osmanlilar'la barismanin akillica bir hareket olacagini anladigindan, birok fedakrliklarla barisi kazanmak istemekteydi. Bu gaye ile Istanbul'a gelen Venedik elisi ile 20 Ekim l540'da imzalanan antlasma sonucunda Mora'daki Malvasia (Monemvasia) ile Anabolu (Napoli di Roma) Osmanlilar'a terkedildi. Dalmaya ve Ege'de ele geirilmis yerlerde Osmanli hkimiyeti tanindi. Bu antlasmaya gre Venedikliler, 300.000 altin vermeyi de kabul ettiler. Buna karsilik kendilerine yeniden ticar bazi imtiyazlar tanindi.5. Barbaros'un Fransa'ya yardim SeferiKanun Sultan Sleyman, l54l yilinda Macaristan seferine ikarken Barbaros'u da yetmis gemiden mtesekkil bir donanma ile Adriyatik sahillerinin muhafazasi ile grevlendirmisti. Bu siralarda Sarlken, Cezayir zerine yrmek niyetinde idi. Daha nce de temas edildigi gibi Barbaros Hayreddin Pasa, Osmanli donanmasi kaptan-i deryasi olmakla birlikte ayni zamanda Cezayir Beylerbeyligini de uhdesinde bulundurmaktaydi. Istanbul'da bulundugu siralarda yerine evlatligi Hasan'i vekil olarak birakmisti. Hasan, Sicilya'dan Cebelitarik'a kadar Avrupa sahillerini tehdid ediyor ve yeni dnyadan tasinan kiymetli mallari ele geiriyordu. Bu tehdid ve tehlikeye bir son vermek isteyen Sarlken, bizzat kendisinin basinda bulundugu ordusu ile Cezayir zerine yrme karari alir. 65 para kadirga, 400'e yakin nakliye ve yelkensiz gemi ile Cezayir zerine hareket eder. Imparatorun da yer aldigi Doria idaresindeki donanma, 20 Ekim l54l'de Cezayir sahillerine gelir. Bylece yirmi bes bin kisilik bir kuvvetle Cezayir kusatilir. Ancak Cezayir kalesindeki Hasan Aga'nin, az sayidaki kuvvetinin byk direnisi ve hava sartlarinin elverissizligi yznden Sarlken, Cezayir nlerinde byk bir hezimete ugrar. Imparator, firtina yznden ogu batmis bulunan donanmasini glkle toparlayarak Ispanya'ya dnebilir. Ltfi Pasa'nin, "Mel'un Ispanya Krali" diye isimlendirdigi Sarlken'in bu seferinde 80 pre kadirga ile 200 para karavele, kalyete ve kayiklarla toplam 500 kadar gemi ile Cezayir'e gelip Hasan Aga'ya teslim olmalari iin bir mektup gnderdigini ve fakat bunun reddedildigini nakleder. Cezayir'de basina gelen bu bozgundan sonra Sarlken, Fransa Krali I. Franois ile yeniden mcadeleye girisir. Zaten tek basina Sarlken ile basa ikamayacagini anlamis bulunan Franois, Preveze Zaferi'nden sonra yeniden Osmanlilar'a yaklasmak istiyordu. Bu sebeple Osmanlilar'dan yardim talebinde bulunur. Basindan beri Fransizlar'la is birliginden yana olan ve l532'de I. Franois ile iliski kurmus bulunan Barbaros'un da uygun grmesiyle Akdeniz'de Sarlken'e bagli bulunan yerlere karsi ortak bir harekete karar verilir. Bylece, Fransa'ya yardim karari alinir. Bu karardan sonra Barabors, Fransiz donanmasi ile birlikte mstakil bir harekta memur edilir. 28 Mayis l543'te yaninda Fransiz elisi oldugu halde Istanbul'dan hareket eden Barbaros, ll0 gemilik filosuyla Messina, Reggio ve Ostia gibi Italyan sahillerini vurduktan

sonra 20 Temmuz'da Marsilya nlerine geldiginde burada trenlerle karsilanir. Burada, Fransiz donanmasinin hazirliklarinin tamamlanmasindan sonra 30 gemilik Fransiz donanmasi ile mstereken Sarlken'in mttefiki ve Savoi Dk olan Charles'in elinde bulunan Nice'i muhasara eder. Sehir, 20 Agustos'ta ele geirildigi halde, Fransizlarin gevsekligi ve iki yzl davranmalarindan dolayi i kaleyi fethe lzum grmedigi ve Fransizlarin bu tavrina ok kizdigi iin Barbaros, kusatmaya son verir. Bundan sonra Trk donanmasinin kisi Toulon'da geirmesi uygun grlr. Fakat alti ay kadar Gney Fransa'da kalan Barbaros, Franois'in, Sarlken ile anlasmasi karsisinda Istanbul'a dnmek zorunda kalir. Dns sirasinda da Cenova'da esir bulunan Turgut Reis'le birlikte orada esret hayati yasayan birok Mslman ve Trk esiri de kurtarir. O, Cenova'daki Mslman esirleri kurtardiktan baska, oradan da birok esir ve ganimet alip l544 senesinin yaz aylarinda Istanbul'a dner. Kanun tarafindan byk deniz gazasinin kahramani sifatiyle kabul edilerek iltifatlara mazhar olur.

NICE SEFERI
Barbaros'un son byk seferidir. Bundan sonra daha ok tersane isleriyle mesgul olan Barbaros, 6 Cemaziyelevvel 953 (5 Temmuz l546 )'da kisa bir hastaliktan sonra vefat eder. Cenazesi, sagliginda Besiktas'ta yaptirdigi medresenin yanindaki trbesine defnedilir sz lmne tarih olarak dsrlmstr. Tabir yerinde ise ekirdekten yetisme diyebilecegimiz bir denizci olan Barbaros Hayreddin Pasa zamaninda Osmanli denizciligi, gcnn zirvesine ulasmisti. Onun mektebinde (ekol) yetisen degerli denizciler ve teskiltli tersane syesinde bu g varligini bir sre daha devam ettirmistir. Nitekim Piyale Pasa'nin kaptan-i deryaliga getirilmesi ile Turgud, Ulu Ali, Hasan ve Salih Reis'lerin de bulundugu Osmanli donanmasi Akdeniz'de g ve varligini devam ettirdi. 6. Fransa'ya Ikinci Yardim Seferi l55l senesi baharinda hazirlanan 90 kadirgalik bir Osmanli donanmasi, Sinan Pasa idaresinde Egriboz'da bulunan Turgud Reis ile birleserek l4 Temmuz'da Malta nlerine gelip oradan da Trablusgarb'a hareket eder. Buranin, l530'da Malta'ya yerlesmis bulunan Saint Jean svalyelerinin elinde bulunmasi, evredeki Mslman halkin mcadelesine sebep olmus, hatta bunlar, Kanun'ye mracaatla yardim bile istemislerdi. Bunun zerine Kanun, Endern agalarindan Murad'i buraya gndermisti. Sinan Pasa, Trablusgarb nlerine gelince Murat Aga ile irtibat kurarak sehri kusatir. Nihayet l3 Agustos'ta sehir teslim olarak idaresi Murad'a verilmisti. Turgut Reis ise Karlieli Sancakbeyligine getirilmisti. Osmanli donanmasi l552 senesi ilkbaharinda Kaptan-i Derya Sinan Pasa komutasinda Bati Akdeniz seferine ikar. Donanma, Fransa Krali II. Henri'nin, Sarlken ile aralarinda meydana gelen dsmanlik yznden Osmanlilar'dan yardim istemesi zerine ikinci defa olarak Fransa'ya yardima gidiyordu. Bu sefere Karlieli sancakbeyi Turgud Reis de katilmisti. Fransa elisi Daramon da gemi ile Osmanli donanmasi ile beraberdi. Baslangita Fransa'nin yardim talebini kabul etmeyen Kanun, daha sonra Avusturya ile aralarindaki nazik durum karsisinda Fransa'ya yardima karar verir. Karlieli Beyi Turgud Reis, Sicilya kiyilarini vurmaya memur edilmisti. Donanma Italya sahillerini dolasarak Napoli'ye gelir. Orada Fransiz donanmasi beklenir. Fakat beklenilen donanma

gelmeyince yolda rastlanilir diye bir mddet kuzeye dogru seyredilir. Bu sirada Andrea Doria'nin Napoli tarafina geecegi haber alinarak Turgud Reis'in tavsiyesiyle Ponza adalari tarafinda pusu kurulur. Pusuya dsrlen Andrea Doria yenilerek Sardunya adasina dogru kaar. 5 Agustos l552'de cereyan eden bu hadisede Doria'nin 7 gemisi zaptedilir. Bundan sonra gerek Sinan Pasa'nin, gerekse onun vefati zerine yerine gelen Piyale Pasa'nin deniz seferleri vardir. Bunlardan biri, 966 (M. l558 )'de Ispanya sularinda dolasan Kaptan Piyale Pasa'nin, Minorka adasinin nemli sehirerinden olan Sidadela'yi zaptetmesidir. Bundan baska yine Piyale Pasa maiyetinde Turgud ve Salih Pasalar bulundugu halde Italya sahillerini vurup Reyo sehrini zapt etmis ve Afrika sahilindeki Oran'i, Ispanyollar'in elinden alip basarili bir sekilde geri dnmst. Bu olaydan sonra Ispanya ve Papa basta omak zere Italya yarimadasindaki devletlerin tamaminin Osmanlilar aleyhine meydana getirdikleri ittifak, l559'daki Cerbe muharebesini dogurmustur.7. Cerbe Muharebesi Preveze'den l3 yil gibi kisa bir mddet sonra Trablusgarb'i zapteden Osmanlilar, Orta Akdaniz havzasina kesin olarak yerlesmislerdi. Kanun Sultan Sleyman'in, Kuzey Afrika sahillerini takib ederek Cebelitarik'a kadar tirmanmasi ve dolayisiyle Trk hkimiyetinin Bati Akdeniz'de de hissedilmeye baslanmasi, bu defa da babasindan Akdeniz siyasetini devr amis olan Ispanya Krali II. Philippe ( l556 - l598 )'i harekete geirmisti. Fakat Trkleri Bati Akdeniz kiyilarindan uzaklastirmak gayesini gden bu tesebbs, Ispanyol ve mttefiklerinin l560'da Cerbe'de agir bir yenilgiye ugramalari ile sonulanmisti. Fernand Braudel'in deyimi ile Ispanyol askerleri Trkler karsisinda "boylarinin lsn" almislar ve Akdeniz'de "Trk deniz stnlg" kurulmustu. Biraz nce ifade edildigi gibi, Trablugarb'in alinmasi ile Osmanlilar Dogu Akdeniz'den sonra Orta Akdeniz'e de kesin olarak yerlesmislerdi. Trablusgarb'in, Osmanli idaresine gemesi ve hkimiyet mcadelesinin Bati Akdeniz'e kaymasi, Malta'daki Saint Jean svalyelerini olduka rahatsiz ediyordu. Zira burasi onlar iin stratejik ve ekonomik degeri hiz nemli bir mevki idi. Bundan baska yavas yavas siranin kendilerine geleceginden de korkuyorlardi. Bu svalyelerin gayretleri ve babasinin siyasetini srdrmek isteyen Ispanya Krali II. Philippe ile Papa'nin tesvikleri sonucu Ispanya, Papalik, Cenova, Floransa, Sicilya, Malta, Napoli ve Monaco gibi Akdeniz'deki Hiristiyan devletler, bir ittifak kurmuslardi. Basi sikistika Osmanlilar'dan yardim isteyen Fransizlar ve Osmanlilar ile bir baris antlasmasi imzalamis bulunan Venedikliler, fiilen bu ittifaka girmemekle birlikte, gizlice mttefikleri desteklemeye devam ediyorlardi. Akdeniz'deki Hiristiyanlar tarafindan meydana getirilen bu ittifakin duyulmasi zerine Piyale Pasa Istanbul'a agrilir. Hazirliklarini tamamlayan Piyale Pasa, 20 para gemi ile baslangita mttefik donanmayi Malta istikametinde aradiysa da onlarin Cerbe sularinda oldugunu grenince Turgud Reis kuvvetleriyle birlesmek zere buraya gelir. Bu arada 200 gemiden mtesekkil mttefik donanmasi, 2 Mart l560'da Cerbe'ye asker ikarmisti. Bu esnada Trabusgarp'ta bulunan Turgud Reis adina adayi idare eden yerli bir seyh, adayi mttefik donanmaya teslim eder.

l3 Mayis l560'da Cerbe nlerine gelen Osmanli donanmasini gren dsman, bir hayli telaslanir. Bununla beraber Cerbe adasindan 7 - 8 mil uzakta bulunan birlesik dsman donanmasi ile Osmanli donanmasi arasinda l6 Mayis l560'da byk bir deniz savasi meydana gelir. Bizzat Piyale Pasa'nin bildirdigine gre 3 gn 3 gece devam eden savas sonunda dsmanin 20 kadirgasi alinmis, bunlardan biri yakilmis, 26 gemisi ele geirilmis, bir kismi da kaip kurtulmustu. Osmanli donanmasinin top atesine baslamasi zerine heyecanlanan Giovanni Doria, gemilerine demir aldirtarak derhal denize ailir. Denize ailan mttefik donanmasi, Osmanli gemilerince bir hayli yipratilir. Bu hengamede gen amiral Giovanni Doria, karaya srnmekle birlikte canini kurtararak Sicilya'ya dogru kaabildi. 60 kadar gemisini kaybeden mttefik donanma mthis bir bozguna ugramisti. Bu bozgun haberi Ispanya ve Italya'da derin bir teessre yol ati. Gen Doria'nin kamasi zerine Don Alvaro, saglam surlari bulunan Cerbe kalesine siginmak zorunda kalir. Bu deniz zaferinden sonra Osmanli kuvvetleri kaleyi kusatirlar. Turgud Reis'in de katildigi ve Trablus Eyleti'nin, Trablus, Kayrevan, Sfeks gibi sehirlerin piyade ve svari kuvvetlerini de beraberinde getirerek yaptigi kusatma 80 gn srer. Bylece aya yakin bir kusatmanin sonunda 3l Temmuz l560'da Don Alvaro bir gemiye atlayarak kamak istediyse de Turgud Reis tarafindan takib edilir. Kurtulus imkni bulamayan Don Alvaro, esir olarak teslim alinir. Byk bir zaferle sonulanan bu savas, mttefiklere 20.000 kadar l ve 5000 kadar da esire mal olur. Bu zafer sonunda ada Turgud Reis'e verilir. Piyale Pasa ise Trablus'a ugradiktan sonra tekrar Istanbul'a dner. Trk denizcilik tarihinin sanli muharebelerinden biri olan Cerbe Zaferi, Akdeniz'deki Osmanli hkimiyetini perinleyip kuvvetlendirmistir. Filhakika, XVI. asirda Osmanli donanmasinin kazandigi byk ve kesin zaferlerin basinda gelen Cerbe Savasi, Osmanlilarin, Bati Akdeniz'den ikarilamayacagini isbatlamis grnmektedir. Bunun iindir ki II. Philippe, ugradigi yenilginin intikamini almak yerine, aradaki anlasmazligi ortadan kaldirmak ve barisa kavusabilmek iin Istanbul'a eliler gndermeyi tercih edecektir. Cerbe'de glib gelen Osmanli donanmasi, Avusturya elisi Busbecq'in msahedelerine dayanarak belirttigi gibi esirler, ganimetler ve yedeginde dsmandan zaptolunan gemilerle Piyle ve Turgut Pasalarin emrinde Dersadet (Istanbul)'e gelmis ve burada merasimle karsilanmisti. Ilk Osmanli kadirgasi, Salb ( Hali ) donanmasinin, Hz. Isa'nin armiha gerilmis tasvirini tasiyan byk bayragini denizde sryerek ilerliyor ve bunlari diger Hiristiyan bayraklarini ayni tarzda srkleyen gemiler takip ediyordu. Dsmandan zaptolunan kadirgalarin direk ve kpesteleri alinarak basit birer tekne haline sokulduklarindan Trk gemilerinin yaninda kk ve adi seyler gibi grnyorlardi. Kaptan Pasa gemisinin arkasinda esir alinan dsman komutanlari ve asilzdeleri grnyordu. Toplarini atesleyerek alay kskndeki Pdisah'i selmlayan donanma-yi hmynun hasmeti ve kazanilan zaferin byklg, Sultan'in zerinde en ufak bir gurur isareti dogurmamisti. Bu duruma hayret eden Avusturya elisi Busbecq, Kanun'nin vezirlere " Iste insan bunlari grp te tekebbre kapilmamali, her seyin Cenb-i Hakk'in inyetiyle oldugunu fikredip , Allah'a skrler etmelidir" dedigini nakleder. Yine Busbecq,

Kanun'yi din vazifelerini ifya ve cmiye namaza giderken grdgn, hlinde ayni hus ve hzn isretini msahede ettigini yazmaktadir. Bu ifadeler, Kanun'nin, ne derece yksek bir Islm ve manev olgunluga ship oldugunu gstermektedir. Gerekten bu hal, degil hkmdarlarda velilerde de ok az rastlanilan manev bir keml tezahrdr.8. Malta KusatmasiOsmanlilarin zaferi ile sonulanan ve onlarin Bati Akdeniz'den ikarilamayacagini bir kere daha ortaya koyan Cerbe muharebesinden sonra dikkatler Malta'ya evrilir. Zira Misir, Trablusgarb, Cezayir ve diger bazi mhim yerlerin idare ve emniyeti, Malta'nin Osmanli idaresinde bulunmasini gerektiriyordu. Daha nce temas edildigi gibi Rodos Adasi'nin Osmanlilar tarafindan fethini (l522) muteakip Malta Adasi, Sarlken tarafindan buradan ikarilan Saint Jean svalyelerine verilmisti. Ada, kisa bir zaman iinde svalyeler tarafindan pek mustahkem bir hale getirilmisti. Cezayir yolu zerinde bulunan adadaki svalyeler, korsanlik faaliyetlerini srdryor, Trk ticaret gemilerini vurmak suretiyle Osmanli ticaretine zarar veriyor ve nihayet Osmanliar aleyhine olan savaslara (Preveze ve Cerbe gibi) istirak ediyorlardi. Ayrica Hiristiyan korsan gemileri de burada kendileri iin ok gvenli bir siginak buluyorlardi. Iste btn bu sebepler gznne alindigi zaman Osmanlilar bakimindan Malta'nin fethi kainilmaz bir gereklilik olarak ortaya ikiyordu. Ispanyollar ise Malta'nin fethinin sonunda Osmanli donanmasinin Sicilya, Napoli ve havalisine gelecegini bildiklerinden, Malta'nin savunmasina byk bir nem veriyorlardi. Btn bu diplomatik ve stratejik dsncelere ragmen Osmanlilar, Malta seferi konusunda pek istekli grnmyor veya en azindan acele etmiyorlardi. Fakat bu siralarda saray iin alinan esyayi getiren bir Trk gemisinin Zanta ve Kefalonya adalari arasinda 7 (yedi) Malta korsan gemisi tarafindan zaptedilmesi, adanin, Osmanlilar tarafindan zapti hakkindaki tasavvur ve dsnceyi meydana ikardi. Yillardan beri "ahali-i Islm-i nsret encma zarar ve hasaretten hli olmayan" Malta svalyelerine ait "kila' ve buka'in kal' ve kam'ina" karar verilince yani Malta'ya sefer karari alininca, byk bir hazirliga girisilir. Hali, Gelibolu ve Sinop tersanelerinde yeni gemiler insa ve mevcudlar tamir edilip kalafatlanirken, bazi gnll reisler iin Rodos'ta l8 oturakli kalitalar yaptirilmasi yoluna da gidilir. Malta zerine gnderilecek kuvvetlere Besinci Vezir Kizilahmedl Mustafa Pasa serdar tayin edilerek seferin btn selhiyeti kendisine verilmisti. Donanma ise Cerbe glibi Cezayir Beylerbeyi Kaptan-i derya Piyle Pasa'nin emrine verilmisti. Ayrica Beylerbeyi Turgud Pasa (Reis)'ya da emirler gnderilerek Piyle Pasa'ya yardimda bulunmasi istenmisti. Mhimme Defterlerindeki kayitlardan anlasildigina gre bu konuda Turgud Reis'e biri 25 Rebilevvel 972 (3l Ekim l564), digeri de bundan drt gn sonra 29 Rebilevvel 972 (4 Kasim l564)'de gnderilmistir. Osmanli donanmasi, 29 Mart l565'te 300'e yakin irili ufakli gemi ve 40-50 bin kisiden mtesekkil muazzam bir ordu ile Malta'ya hareket eder. l9 Mayis'ta adaya varilarak karaya asker ikartilir. Kanun'nin emir ve tavsiyelerine ragmen ok tecrbeli bir denizci olan Turgud Reis gelmeden kusatmaya baslanarak yanlis mevkilere hcuma geilir. Bununla beraber Turgud Reis'in aldigi nlemlerle bu hatalar dzeltilir. Ancak Turgud Reis, hcum yapildigi sirada (l8 Haziran) Sant Elmo burlari nnde, atilan bir top gllesinin arptigi kayadan

firlayan bir tasin basina isabet etmesiyle yaralanir. Drt gn ve gece kendini bilmeden (koma hali) yatar. Burlarin feth edildigi besinci gn (23 Haziran) vefat eder. Cesedi bes para kadirgasiyle Trablus'a gnderilip orada yaptirdigi cmi ve medresesinin yanindaki trbesine defnedilir. Saint Helen kalesi on yedi gnde (24 Haziran l565) alinmakla beraber asil maksat olan Malta muhasara edilir. Bundan sonra siddetlenen arpismalar, Osmanli ordusunda byk zayiatlara yol aar. Sicilya genel valisinin Ispanya, Fransa ve Papa'nin destegiyle 72 kadirga ve on bin askerle yardima gelmesi ve deniz mevsiminin gemekte oldugunun grlmesi zerine kalenin alinamayacagi anlasilarak kusatmaya son verilir. Serdar Mustafa Pasa, Turgut gibi byk bir denizci ile takriben 20.000 askerin sehdetine mal olan bu kusatmayi kaldirarak ll Eyll'de asker ve malzemeyi gemilere ykleyerek denize ailir. Bu muvaffakiyetsizlik zerine Malta seferi iin Serdar tayin edilen Mustafa Pasa vezirlikten azl olunur. Fethi iin byk hazirliklar yapilan ve maalesef byk zayiatlara sebebiyet veren bu kusatmanin kaldirilmasina, kalenin hem mstahkem bir mevkide bulunmasi, hem de saglam surlarla evrili olmasinin yaninda ada, geregi gibi abluka altina alinamiyordu. Bu da kaleyi mdafaa edenlere disardan devamli yardimlarin gelmesine sebep oluyordu. Bu arada kusatma planinda yapilan byk hatalar, kusatmanin uzamasindan dolayi donanmanin maruz kaldigi erzak ve malzeme sikintisi ile orduda hastaligin bas gstermesi gibi durumlar, adanin fethine imkn vermemisti. Kanun Sultan Sleyman, bu basarisizligi hazmedemeyecek ve yeni bir seferin ailmasi iin hazirliklara baslanmasini emredecektir. Ancak Avrupa'ya yeni bir kara harektinin yapilma mecburiyeti, bu seferi ikinci plana itmistir. Bununla beraber Kanun, son seferi olan Sigetvar'a ikmadan nce donanmaya denize ailma emrini vermisti. Bu sefer sonunda Sakiz Adasi btnyle Osmanli hkimiyetine geecektir.9. Sakiz Adasi'nin Alinmasi Donanma, Kanun'nin emri zerine harekete geip denize ailmisti. Geri Sakiz Adasi, daha Ftih Sultan Mehmed zamaninda vergiye baglanmisti. Ancak bura sakinleri, firsat bulduka Osmanlilarin asker harektlari ile donanmanin durumu hakkinda disariya bilgi sizdirmaktan geri kalmiyorlardi. Zaman zaman da vergilerini aksatiyorlardi. Bundan baska Malta kusatmasi sirasinda da bazi Sakizlilar, Osmanlilar'a karsi savasmislardi. te yandan, tamamen Osmanli hkimiyetindeki Ege Denizi'nde byle bir adanin bulunmasi, Osmanli menfaatlerine zarar verebilirdi. Ktib elebi'nin ifadesiyle Kanun, btn bu durum ve sebepleri su szlerle ifade ediyordu: "Misir diyarina giden hacilarin yol zerinde kiyiya yakin Sakiz Adasi hisarinda oturan kfirler grnste haraca bagli iseler de savasi kfirlerle iyi dostluk zere olup her daim devlet kapisinda olan isleri yazip bildirmektedirler. Ve donanma-yi humyn gemileri iktika ka gemidir ve ne yana gidecektir hep bildirip ufak Islm gemilerine zarar eristirmekten geri durmadiklarini biliyorum. Ne yoldan olursa bu adayi tutup almaya drisesin. diye buyurmuslardi." Bunun zerine 973 baharinda ( Mart - Nisan 1566 ) Kaptan Piyle Pasa 70 para kadirga ile denize ailip, adanin karsisindaki esme'ye gelir. Donanmanin esme'ye geldigini gren Sakizlilar, bazi hediye ve armaganlarla Kaptan

Pasa'ya geldilerse de bu, kalenin zaptina mani olamadi. Zira Pdisah'in bu konudaki emri kesindi. Bu sebeple 24 Ramazan 973 (14 Nisan 1566 )'da Sakiz'a gelen Piyle Pasa, kan dkmeden adayi zapt edip onu btnyle Osmanli hkimiyetine alir. Buraya muhafizlar koyan Piyle Pasa, byk kiliseyi de cmi haline getirmisti. Bylece Ceneviz, Ege'deki son kolonisini de kaybetmis oluyordu. Trklerin adayi ele geirmesi, Katolik Cenevizlilerin tazyiklerinden sikyeti olan yerli Rumlar tarafindan sevinle karsilanmisti. Bylece Sakiz Adasi da diger komsu adalar gibi Osmanli himiyetinin sagladigi msamaha havasindan faydalanmistir. Sakiz Adasi'nin artik btnyle Osmanli hkimiyetine girdigi haberini alan Kanun, "ey tedark olunmus" diyerek memnuniyetini izhar etmisti. Piyle Pasa'ya gnderilen hkmde ise, Sakiz'in bir sancak halinde Kaptanpasa eyletine ilhaki uygun grlms ve buranin sancakbeyligi Kirsehir Beyi Gazanfer Bey'e 50.000 aka terakki ile tevcih olunmustu. Ayrica Sakiz'in tahriri yapilarak buranin gelirleri ile nfusu tesbit edilmisti. Bu esnada Sakiz'in ileri gelenleri Istanbul'a gnderilmisti.

HIND OKYANUSU SULARI


Bilindigi gibi Kanun dnemindeki deniz harekti, sadece Akdeniz'le sinirli kalmamis, ayni zamanda Hint Okyanusu ve kollarinda da devam etmistir. Bu dnemde, Ism dnyasinin mmessili olarak bir cihan devleti haline gelmis bulunan Osmanli Devleti'nin, o gnn ulasim ve teknik imknlarina gre ok uzak olan bu sularda bulunmasinin bazi nemli sebepleri vardi. Bunun iin burada hem bu sebepleri, hem gelismeleri, hem de bu seferlerin sonularini gzler nne sermeye alisacagiz. Bylece Osmanlilarin o kadar uzak olan blgelere niin ve hangi gye ile gittiklerini daha iyi kavramis olacagiz. XV. asrin meshur denizcileri olarak bilinen Ispanyol ve Portekiz gibi iki Hiristiyan devletin, dayanikli gemiler insa ettikleri ve cograf kesiflerde nemli adimlar attiklari bilinmektedir. Bu kesifler, Osmanli Deveti'ni yakindan ilgilendiriyordu. Gerekten, Portekiz'in Hind Okyanusu'na ailmasi bir tesadf eseri olmayip, Rahib John'un lkelerini ve baharat memleketlerini kesfetmek gyesiyle 7 Mayis l487'de bu blgelere seyahata ikan Portekizli maceraperest Joo Peres de Covilho'nun raporlarinin bir sonucudur. Bu bakimdan Portekizlier'in Hind denizine ailmalarini basit tesadflere baglamamiz mmkn degildir. Onlarin bu hareketleri, Mslmanlara karsi "Hali Ruhu", Afrika'daki "Guinea" altinina erisme ve Dogu'da Hiristiyanligi temsil eden efsanev Joo Peres de Covilho ile Dogu'daki baharatin menseini bulma gibi sebeplere dayaniyordu. Bu dnemde Hindistan sularina gelen Portekizliler, Gao'yu ele geirerek Kizildeniz'de faaliyete getikleri gibi Mekke'nin limani durumundaki Cidde'yi de tehdid etmeye baslamislardi. Bu esnada onlar, Dogu mallarinin Akdeniz'e ulasma merkezlerine hkim olmuslardi. Hatta, ticaret gelirlerinin azalmasi yznden Memlk Devleti ile Portkizliler arasinda mcadeleler baslamisti. Bu mcadelede esnasinda Memlk Deveti'nin, Osmanlilar'dan yardim talebinde bulundugu ve Sultan II. Byezid'in yardim iin buraya Selman Reis'i gnderdigine daha nce temas edilmisti.

Memlk Devleti'nin merkezi durumundaki Misir'in, Osmanli hkimiyetine girmesi zerine Portekizliler ile Osmanliar, bu uzak denizlerde karsi karsiya gemis oluyorlardi. Osmanlilarin hedefi, hem Cidde'yi Portekiz tehdidinden kurtarmak hem de neredeyse tamamen kapanma durumuna gelen klasik baharat yolunu yeniden eski durumuna getirmekti. Bu hedefe ulasabilmek iin de Portekiz nfuzunun kirilmasi gerekiyordu. Bu da ancak Sveys'te gl bir donanmanin kurulmasi ile mmknd. Iste bunun iindir ki, Ahmed Pasa'nin isyani zerine Misir'a gelen Ibrahim Pasa, Sveys limani merkez olmak zere l525'te bir Misir kapudanligi kurmustu. Daha nce Yemen'e gidip burada Osmanli hkimiyetinin yerlesmesinde mhim bir rol oynamis bulunan Selman Reis, Misir'a gelen Ibrahim Pasa'ya, Yemen'in ahvali hakkinda tafsilatli bilgiler verir. Bundan sonra l525'te Sveys'te yeni Cidde Beyi Hseyin er-Rum ( = Anadolu'lu ) tarafindan hazirlanan 20 kadirgadan ibaret bir Trk filosuyla Yemen ve Aden taraflarina gider. Ayni zamanda iyi bir gzlemci olan Selman Reis, l0 Saban 93l (l0 Haziran l525) de Kizildeniz'deki limanlar ile Portekizlilerin Hindistan'da sahip olduklari kalelerin, -Sumatra ve Malaka dahil- btn bu blgenin ticar durumunu belirten bir layiha da kaleme alir. l. Hadim Sleyman Pasa'nin Hind Seferi Peev (Peuylu) tarihinde buunan bir kayda gre Sleyman Pasa, Misir'daki ilk valiligi esnasinda Yemen ve Aden'e sefer yapmayi tasarliyor ve bunun iin hkmeti iknaya alisiyordu. 937 ( l530 )'de kendisine bu msaade verilerek malzemesi, Misir haricinden getirilmek suretiyle Sveys'te 80 kitalik bir donanma hazirlanir. Fakat Bagdad seferi sirasinda baska greve tayin edilerek yerine Hseyin Pasa getirildiginden sefer akamete ugrayip basarisiz olur. Geri Ibrahim Pasa, Portekizlilerin faaliyetlerine engel olmak iin daha nce Yemen ve Hind denizlerine kuvvet gnderme karari alarak Selman Reis'in idaresine verdigi l9 gemilik bir Osmanli filosunu Hind denizine gndermisti ki bu, Osmanlilarin ilk fiili Hind seferi oluyordu. Kanun'nin, Irakayn seferinden sonra ikinci defa Misir valiligine getirilen Sleyman Pasa, Kizildeniz ve Hind ticareti ile yakindan ilgilenmekte idi. Bu esnada Hindistan'da bulunan Gcerat ve Kalkta gibi Mslman hkmetler, Portekizliler'e karsi Osmanlilar'dan yardim istemislerdi. Bunun zerine Hind denizinde rol oynamaya namzed bulunan Osmanlilar, bu talebi bir vesile saydilar. Bunun iindir ki, Hadim Sleyman Pasa ikinci sefer Misir valisi olunca, Sveys tersanesinde Cenovali deniz insaiye mhendisleri nezaretinde insa edilmis olan 74 gemiden ibaret bulunan donanma, Gcerat zerine hareket etmek zere 22 Haziran l538'de Kizildeniz'e ailir. nemli bir ticaret merkezi oldugu kadar stratejik konumu itibariyle de mhim bir sehir olan Aden, 27 Temmuz'da ele geirilip Osmanli hkimiyetine idhal edilir. Aden'den hareket eden ve Akdeniz sartlarina gre hazirlanmis yelkenli gemilerden ziyade krekli "galley"'lere dayanan Osmanli donanmasi, l9 gnlk bir yolculuktan sonra Hindistan sahillerine varir. Gokala ve Kat kalelerine hcum edilerek buralar kolayca zaptedilir. Portekizlilerin bu kitadaki en byk ve mstahkem kalelerinden biri olan Diu (Dev) kalesi nne gelinerek karaya asker ve toplar ikarilarak kale muhasara edilir. Bu esnada Sleyman Pasa, yerlilerin kendisini destekleyecegini mid ediyor ve kaleyi onlarin da yardimiyla kolayca zaptedebilecegini dsnyordu. Halbuki hkmdar Bahadir'in halefi

olan Gcerat'in yeni hkimi Mahmud Sah, byle dsnmedigi gibi Osmanlilara karsi samimi hisler de beslememekteydi. Bununla beraber karadan ve denizden sikistirilan Diu, toplarla dvlmeye baslanir. Diu'yu savunanlar i kaleye siginmak zorunda kalirlar. Tam bu sirada Sleyman Pasa, gerekli yardimi grmedigi ve Portekiz donanmasinin gelmekte oldugu haberini alinca kusatmayi kaldirir. Bunda Mahmud Sah'in da byk rol olmustu. Bu arada geri dnen Sleyman Pasa, Yemen taraflarinin asayisi ile mesgul olur. Misir'in ilhaki zerine Osmanli hkimiyetini kabul eden Zebid hkimi Barsbay'in lmnden sonra yerine geen Iskender Bey ve onu ldren Nhuda Ahmed, Osmanli hkimiyetini tanimamislardi. Hadim Sleyman Pasa, Muha nlerine gelir gemez Nhuda Ahmed'i yanina agirir. Fakat o, yapilan bu dveti bazi bahaneler ileri srerek nazike reddeder ve " Biz bu memleketi kilicimizla feth ettik. Elimizden almak isteyen varsa gelsin kilici ile alsin" der. Bununla beraber Sleyman Pasa'nin Nhuda Ahmed'e gndermis oldugu kethdasi Seyman Aga, onunla bir anlasma yapar. Buna gre Nhuda Ahmed her yil l.000.000 aka vergi vermek sartiyla Zebid Beyligi'nde kalacaktir. Bylece Hadim Sleyman Pasa'nin direktifi geregince Nhuda'yi gzellike Osmani hkimiyeti altina sokan Sleyman Aga, ona hil'at, sancak ve berat vererek geri dnp Muha'ya gelir. Fakat ok gemeden Nhuda Ahmed, Sleyman Pasa kuvvetlerinin Yemen'den ayrilir arilmaz anlasmayi bozacagini syler. O, bununla da kalmayacak Aden kalesini bile alacagini syleyecektir. Bunu haber alan Sleyman Pasa, donanma ile Kamaran adasina gelip Salif iskelesine asker ikarir. Bu esnada Nhuda Ahmed, Trk, Arab ve Habeslilerden meydana gelen ordusunu Sleyman Pasa zerine sevk ettiyse de bir sey yapamayarak Zebid'e ekilir. Hadim Sleyman Pasa 5 Sevval 945 (24 Subat l539)'da msait sartlar altinda kolayca Zebid'e girer. Nhuda'yi Divan-i l'de muhakeme ettikten sonra idam ettirir. Bylece l9 Sevval 945 (6 Mart l539) Cuma gn Pdisah adina hutbe okutturarak Zebid vilayetini ve btn mlhakatini Osmanli topraklarina kattigini ilan eder. Osmanli donanmasinin kudretini gstermesi bakimindan bu ilk Hind seferi, Portekizliler'e byk bir korku salmisti. Hadim Sleyman Pasa, zdemir Bey'i Habesistan'a gndermis, bylece buraya (Habesistan) ait olan kisim hari, Bbu'l-mendeb'e kadar olan denizin iki tarafina hkim olunarak, Dogu ticareti iin Portekizliler'le yeni bir mcadele sahasi ailmis oluyordu. 2. Habesistan Seferi Osmanlilar, Aden ve Zebid'in zaptindan sonra Yemen'deki hkimiyet sahalarini genisletmeye alisirlar. 952 senesinin Zilkade ( Ocak l546) ayi ortalarinda Mustafa Nessar Pasa'nin yerine Yemen'e tayin olunan veys Pasa, Zeydiyye ailesi arasindaki ihtilaftan istifade ile Taiz'i zapteder. Sehrin muhafazasi iin adamlarindan birini burada birakip kuvvetleriyle San'a zerine yrr. Bu esnada yolu zerinde bulunan kale, iskele ve geitleri de ele geirir. Bu basarili harekt esnasinda Mutahhar'dan da yardim grr. Bylece blgeyi kontrol, halki da hkimiyeti altina alir. Ancak yerliler bu disiplinden sikilirlar. Bu yzden ondan kurtulmayi dsnrler. Pehlivan Hasan adindaki levendin tahrikleriyle ve ulfelerini istemek bahanesiyle meydana gelen isyan esnasinda, San'ay'i almaya giden Pasa, Habban vadisinde konakladigi ve gece yatip uykuya daldigi zaman katledilir. Bu olaydan sonra veys Pasa'nin yerine tayin edilen Ferhad Pasa, Aden ve evresindeki isyanlari bastirip skneti tesis edecektir. Bu arada Yemen'e gelen zdemir Pasa da l547'de San'a'yi ele

geirerek Ferhad Pasa'nin yerine Yemen Beylerbeyi olur. zdemir Pasa, Yemen'de nemli isler basarmis, veys Pasa'nin katillerini bulup cezalandirmistir. l554 yilinda azledilince Istanbul'a gelen Pasa, Pdisah ile grstkten sonra Habesistan'a gnderilmistir. Misir'a gelir gelmez asker toplayan zdemir Pasa, l555'te harekete geerek Nil nehrinden gneye dogru ilerler. Bu hareketinde o, Said blgesindeki Sallal mevkiine kadar gelir. Bu arada tekrar Istanbul'a dnerek Habes beylerbeyligi'nin kurulmasini saglar. Bunun zerine Resmen Habes Beylerbeyi olan zdemir Pasa, Misir'da toplanan kuvvetlerle nce Sevakin'e oradan da Massava'ya hareket eder. Burasi l557 yilinda alinmis, bunu takiben Habes Kralligi'nin nemli limanlarindan biri olan Arkiko da ele geirilmistir. Bundan sonra i kesimlerde nemli bir merkez olan Tigre l558'de zaptedilmistir. Debrava adli mevkii s yapan zdemir Pasa, l560 yilinda burada vefat eder. Bylece, zdemir Pasa'nin abalari sonucunda bugnk Eritre ile Habesistan'in kuzeybati blgesi Osmanli hkimiyetine girmis oluyordu.>3. Umman Denizi'nde Osmanli - Portekiz Mcadelesi ve Pr Reis Hadim Sleyman Pasa'nin Hind seferinden sonra Portekizlilerle olan mcadele devam etmisti. Bu arada, Haci Mehmed adinda birinin oglu olan Pr Reis, Kemal Reis'in yegenidir. Denizcilige nasil basladigi kesin ve tam olarak bilinemeyen Pr Reis, l547 yilinda Hind kaptanligina getirilir. Pr Reis, amcasi (veya dayisi) Kemal Reis'in vefatini muteakip bir mddet Barbaros'un yaninda bulunduktan sonra, Ibrahim Pasa ile birlikte Misir'a gider. Kaptanliga getirildigi sirada yasi bir hayli ilerlemisti. Bu siralarda Portekizliler Cidde'yi isgal etmek istedilerse de buna muvaffak olamazlar. Bununla beraber Aden'i ele geirip Kizildeniz'in ikisini kontrol altinda bulundurmak istiyorlardi. Fakat Pr Reis komutasindaki Osmanli donanmasi 3 Subat l549'da Aden'i tekrar geri alacaktir. Geri Portekizliler, Yemen'deki Osmanli tahkimatindan ve Basra ile Lahsa blgelerinin Osmanli hkimiyetine girmesinden de endise ediyorlardi. Keza onlar, Basra krfezine giris ve ikisi kontrol eden Hrmz'n de Osmanli idaresine girmesinden korkuyorlardi. Bu arada Katif'in Osmanli idaresine gemesi,Portekizliler'i harekete geirir. Bunun zerine l550'de Katif'i sikistirip aldilarsa da Basra zerine tertipledikeri sefer tam bir hezimetle sonulanir. l552 senesi Nisan'inda 24 kadirga (veya 30 kadirga ), 4 kalyon (bara) ve 850 askerden mtesekkil donanma ile Sveys'ten hareket eden Pr Reis, nce Cidde'ye ve Babu'l-mendeb'ten Aden'e, oradan da Maskat limanina gelir. O esnada Portekizlilerin elinde bulunan Maskat, alti gnlk bir kusatma sonucunda ele geirilir. Maskat'in alinmasindan sonra l9 Eyll l552'de Hrmz kalesi kusatilir. Bununla beraber, Portekiz Genel Valisi'nin byk bir donanma ile geldigini grenen Pr Reis, muhasarayi kaldirip Basra krfezine ekilir. Portekiz donanmasi, Basra krfezinin agzini kapatarak onun ikmasina engel olmaya alisir. Pr Reis, elindeki askerlerin dagilmasi zerine emrindeki gemi ile Portekiz ablukasini yarmaya alisir. Bu yarma hareketini basarili bir sekilde gereklestiren Pr Reis, iki gemi ile Misir'a ulasir. Ancak aralarinda anlasmazlik bulunan Basra Beylerbeyi Kubad Pasa'nin, onun hakkinda ikan sylentileri Istanbul'a bildirmesi zerine basarisizligi bahane edilerek Kahire'de idam edilir. Bazi kaynaklar onun lm tarihini 962 (l554 - l555) yili olarak kabul ederlerse de, bu tarihin 960 (l552 - l553) olmasi daha byk bir ihtimaldir. lmnden sonra Pr Reis'in pek ok serveti ikmisti. Btn serveti devlet

hazinesi adina alinmisti. Onun lmnden sonra Hrmz'den bir hey'et, Istanbul (veya Misir)'a gelerek, Pr Reis'in bura halkina eziyet edip mal ve servetlerini msadere ettigini, bu yzden onun malini almalari gerektigini ileri srms ise de hey'etin bu iddialari kabul edilmemistir. Pr Reis, byk bir deniz komutani oldugu kadar, devrinin mhim haritacisi ve denizci melliflerinden biridir. Aik fikirli ve grenme arzusuna sahip bir kimse oldugundan, daha ilk dnemlerinden itibaren grdklerini kaydetmis, deniz haritaciligi ve cografyasina dair eline geen eser ve haritalardan da istifade etmekten geri kalmamistir. Bylece topladigi bilgilerin nemli bir kismi ve bunlara dayanarak yazdigi eser (Kitab-i Bahriye) ile yaptigi haritalar, ilim tarihinde mhim bir yer isgal eder. 4. Seydi Ali Reis'in Hind Kaptanligi Mcerali Hindistan seyahati ve deniz cografyasina ait eserleriyle shret kazanmis bir Osmanli denizcisi olan Seydi Ali Reis, Galata'daki "Dru sina-i mire" kethdasi olan Hseyin'in oglu olup XVI. asrin baslarinda dogmustur. Aslen Sinop'lu olan byk babasi da Ftih Sultan Mehmed zamaninda Galata tersanesi kethdaligi yapmisti. Seydi Ali, bu aile meslegini devam ettirerek kk yasta tersane hizmetine girmis, Rodos'un zaptindan (l522) baslayarak, donanmanin Akdeniz'deki btn faaliyetlerine katildigi gibi, Barbaros Hayreddin'in maiyetinde savaslara da istirak etmisti. Murad Reis'in kaptanligindan sonra Basra'da mahsur kalan Sveys donanmasini getirmek iin kaptan olarak tayin edilen Seydi Ali Reis, 960 (l553)'da Haleb yolu ile Basra'ya gelir. Tecrbeli bir denizci olan Seydi Ali Reis, burada l5 gemiden mrekkeb donanmanin hazirlik ve ikmali ile mesgul olur. Portekiz donanmasinin durumunu arastirdiktan sonra 2 Temmuz l554'te Basra'dan hareket ederek Katif (Bahreyn)'e gelir. Donanma Basra'dan hareketinin kirkinci gn Umman sahillerinde yirmi bes veya yirmi sekiz mevcudlu bir Portekiz donanmasi ile karsilasir. Meydana gelen muharebede Portekizliler bir gemilerini kaybederler. Bunun zerine gecenin karanligindan istifade ile kaan Portekiz donanmasi Hrmz'e ekilir. Yoluna devam eden Trk donanmasi, Maskat limanina yaklastigi sirada otuz iki (veya otuz drt) gemiden mrekkeb baska bir Portekiz filosu ile karsilasir. Iki taraf arasinda meydana gelen siddetli arpismalara ragmen kesin bir sonu alinamaz. Iki ordu savastan sonra birbirlerinden ayrilirlar. Bu esnada Seydi Ali Reis'in donanmasi firtina yznden rotasindan ikarak Iran ve Belcistan sahillerine dogru srklenir. Firtina yznden srklenen donanma, Mslman bir levend gemisinin kilavuzlugunda Gvader limanina gelir. Buranin hkmdari olan Celleddin b. Dinar bunlara ikramda bulunup ihtiyalarini karsilar. Kendilerine eki dzen veren Seydi Ali Reis'in donanmasi batiya dogru hareket etmek zere buradan ayrilir. Bu sefer de kuvvetli bir firtina ikarak donanmayi Hindistan sahillerine dogru srkler. Gnlerce deniz zerindeki tehlikelerden sonra Diyu, Gcerat ve Surat taraflarina gelinir. Donanmada artik harb edecek kudret kalmamisti. Seydi Ali Reis, karaya ikip harp gemileri ile techizatindan kalmis olanlari ve birka topu Surat limaninda Gcerat Sultani'nin valisi bulunan Receb Han'a biraktiktan sonra arzu eden askerleri de onun hizmetine vererek kendisi elli kadar arkadasiyla Istanbul'a gelmek zere karadan yola ikar. Sind, Hind, Zabulistan, Bedahsan, Maverannehr, Harezm, Horasan ve Iran'dan geerek Anadolu zerinden senede Istanbul'a ulasir. O

sirada Pdisah'in Edirne'de bulunmasindan dolayi oraya giderek Kanun'nin katina ikan Seydi Ali Reis, Kanun ile Rstem Pasa'nin iltifat ve ihsanlarina mazhar olur. Seksen aka yevmiye ile hnkr mteferrikasi oldugu gibi arkadaslarina da ikramlarda bulunulur. O, bu seyahattan bahs ile kaleme aldigi "Mir'atu'l-Memlik "isimli eserini Kanun Sultan Sleyman'a takdim eder. Bir denizci olarak hakli bir shret kazanmis olan Seydi Ali Reis, telif ettigi eserlerle de bir ilim adami oldugunu gstermistir. Nitekim, gemilerin sevk ve idaresi, deniz cografyasi ve astronomiye dair olan eserleri kendisine bu sahada hakli bir shret kazandirmislardir. Grldg gibi Seydi Ali Reis de donanmayi geri getirememis, bir taraftan Portekizliler'le diger taraftan da Hind Okyanusu'nun firtinalariyla mcadele etmek zorunda kalmisti. Seydi Ali Reis'ten sonra Sveys kaptanligi Kurdoglu Hizir Reis'e verilmisti. Bu siralarda Portekizliler, Hind denizindeki adalari ele geiriyor ve zellikle dogudan gelecek telikelere karsi Hind Okyanusu'ndaki adalari zapt ediyorlardi. Bu adalardaki devletler iinde en gls Ae Islm Devleti olup Sumatra adasiyle Malaka yarimadasinda hkm sryordu. Ae hkmdari Sultan Alaeddin, Portekizliler'in, buralari almak istemeleri zerine, o siralarda donanmalari Hind sularina kadar gelmis olan Osmanli Devleti'nden yardim istemek zere 972 ( l565 )'de Istanbul'a eli gndermisti. Sultan Alaeddin, Osmanli hkmdarindan top, tfek ve askerle kendisine yardim edilmesini diliyordu. Elinin gelisi, Sultan Sleyman'in Sigetvar seferine ve lmne tesadf etmisti. Elilik heyeti iki sene kadar Istanbul'da kalir. Osmanli Devleti, bu Mslman devletin mracaatini kabul edip Sveys'teki donanma ile yardima karar verir. Bylece yirmiden fazla gemi ile Sveys kaptani Kurdoglu Hizir Reis bu ise memur edilir. Istenilen malzeme ile gemi yapan ve top dken ustalar da gemilere bindirilerek denize ailmak zere iken Yemen'de bir ayaklanma olur. Zeyd Mezhebi'nin imami Mutahhar isyan ederek San'a ile birlikte Yemen'in nemli bir blmn ele geirdiginden Kurdoglu Hizir Bey, Yemen serdari Sinan Pasa'nin maiyetinde Yemen'deki isyani bastirmakla grevlendirildiginden Ae seferi geri kalmis olur. Bununla beraber Ae Devleti'ne gnderilmesi gereken harp levazimi ve gemi insa edip top dkebilen san'atkrlar iki gemi ile sevkedildiler. Bunlar, Ae Islm Devleti'nin hizmetine girip orada yerlestiler. Osmanlilarin, XVI asrin ikinci yarisinda bu uzak denizlerdeki faaliyetleri, Portekizlilerin blgedeki hkimiyetlerine karsi byk bir engel teskil etmistir. Hatta bu faaliyetler sonucunda baharat ticaretinde bir canlanma oldugu gibi Kizildeniz ile limanlari, Portekiz hegemonyasindan da kurtulmuslardi. Bu da Osmanlilarin Kizildeniz ve Basra krfezinde nemli noktalara hkim olmaya basadiklari l540 tarilerinden itibaren baslamisti. Basra ve Kizildeniz'e gelen sayisiz kervanlar, Akdeniz ticaretini canlandirmis, Haleb, Trablussam, Iskenderiye ile Kahire gibi liman ve sehirler gittike gelisme gstermislerdir. Portekiz baharat ticareti ise ok gerilemis, buna karsilik Osmanli gmrk gelirlerinde byk artislar meydana gelmistir. Bu esnada Sumatra'daki Ae Sultanligi'ndan bol miktarda baharat Kizildeniz'e akmis, Portekizlilerin buna

mani olmak iin l554 - l559 yillarinda Kizildeniz'de faaliyet gstermeleri onlar aisindan nemli bir sonucun saglanmasina yetmemistir.

KANUN'NIN SON DNEMLERI


Saltanat hususunda kendisi ile rekabet edecek kardesleri bulunmayan Kanun Sultan Sleyman, hkmdarigini yarim asra yakin bir srede zaferlerle sslemis, ordusunun basinda hem batiya hem de doguya seferlerde bulunmus ve son seferinde ordusunun komutani olarak muharebe sahasinda vefat etmistir. O, shretini sadece seferleri ve bunlarin sonucu olarak kazandigi zaferleriyle degil, ayni zamanda tedvin ettirip vaz' ettirdigi kanunlarinin, devlet teskiltini ve ordusunu zamanin ihtiyalarina gre tanzim etmesiyle de kazanmisti. Bu blmde biz, onun son seferi, vefati ve sahsiyeti hakkinda kisaca bilgi vermeye alisacagiz.l. Kanun'nin Son Seferi ve lm 970 (l562) Osmanli - Avusturya muahedesinden hemen sonra iki devlet arasindaki hudud boylarinda yeni karisikliklar ikar. Avusturyalilar'in Seen'e karsi hcuma gemeleri zerine Budin ve Timasvar beylerbeyleri de Samos nehri civarindaki bazi sehirlere karsi harekete geerler. Bu esnada Avusturyalilar l563'te Kostanovi'e kadar ilerlerler. l564 'te Imparator Ferdinand lnce yerine oglu II. Maximilien geince Osmanlilar anlasmanin yenilenip yenilenmeyecegini anlamak ve clusu tebrik etmek iin Bali avus'u gnderirler. Bu esnada Erdel'de yine karisikliklar bas gsterir. Avusturyalilar Erdel'e asker gnderirler. Buna karsilik Budin Beylerbeyi Yahya Pasazde Arslan Pasa, Erdel'e 6.000 kisilik bir yardim kuvveti gnderir. Harp taraftari olmayan Semiz Ali Pasa'nin vefati zerine 27 Haziran l565'te Sokullu Mehmed Pasa'nin vezir-i a'zam olmasi, Avusturya'ya karsi harp ilani fikrini kuvvetlendirir. Sokullu, Avusturya elisine, Tokaj ile Szerencz'in iade edilmesini ve verginin denmesini, barisin yenilenmesinin bunlara bagli oldugunu bildirir. Btn bu grsmeler bir sonu vermediginden 9 Sevval 973 ( Nisan sonu l566 )'da Avusturya'ya karsi harp ilan edilir.

SIGETVAR SEFERI
Bu sefer, artik iyice yaslanmis bulunan Kanun Sultan Sleyman'in baskomutan olarak ordusunun basinda istirak ettigi on nc ve sonuncu seferidir. Pdisah, Sigetvar ve Egri kalelerinin fethi ile Macaristan'daki mukavemet yuvalarini dagitmak istiyordu. Ayrica yeni vezir Sokullu'nun tesiriyle bu sefere bizzat ikmak ve bylece l0 yildir sefere ikmamasini tenkid edenleri de susturmak niyetinde idi. Bu siralarda Sultan Sleyman'in yasi yetmis (73) bulmustu. Hem yasli, hem bazi hastaliklara duar olmus, hem de ayaginda aileden gelen bir hastalik olan "Nikris" vardi. Bu sebeple yrmekte zorluk ektigi iin bazi yerlerde araba, bazi yerlerde de tahtirevan ile gidiyordu. Fakat kasabalara girilecegi sirada dinlik ve zindelik gsterip halk zerinde iyi bir tesir birakmasi iin ata biniyordu. Hkmdar bizzat sefere ikmadan iki ay evvel Ikinci vezir Pertev Pasa'yi Timisvar hududunda bulunan Gyula (Gle)'yi zaptetmek zere gnderir. Harp planina gre, Erdel ve Hirvatistan taraflarina taarruzla btn bir Tuna blgesi

zaptedilerek, Komarom zerine yrnecek ve Avusturyalilar Viyana'ya dogru ekilmeye zorlanacakti. l Mayis l566'da son seferi iin Istanbul'dan hareket eden Kanun, biraz nce temas edilen yrys sekli ile l9 Haziran'da Belgrad'a, oradan da Zemlin (Zemin, Zemun)'e geldigi sirada Janos Zsigmond, kuvvetleriyle birlikte orduya katilir. Bu arada Budin Beylerbeyi, Palota kalesi zerine basarisiz bir harektta bulunurken Avusturya kuvvetleri de Tata ve Vesprim'i alarak byk bir katliam yapmislardi. Osmanli ordusu dogru Sigetvar zerine yrr. Kale muhasara edilerek toplarla dvlr. Kaleyi savunan Kont Zirinyi Miklos, btn gc ile mdafaada bulunur. Arka arkaya yapilan ve bir sonu alinamayan basarisiz hcumlar karsisinda yasli hkmdar zlmekte ve "... bu kal'e benm yregm yakmisdur, dilerm Hakk'dan ateslere yana..." diye hislerini izhar etmekteydi. Nihayet 2l Safer 974 ( 7 Eyll l566 )'de kale alinmis, Kont Zirinyi de yakalanarak idam edilmisti. Bu arada Vezir Pertev Pasa komutasinda Erdel beyi'ne yardim etmek zere gnderilen kuvvetler de bazi kaleleri feth etmislerdi.b) Kanun'nin Vefati Sigetvar kalesi hcumlari devam ederken yetmis yasinda ordusunun basinda on nc seferini yapmis olan Gazi Sultan Sleyman, 6 Eyll' 7 Eyll'e baglayan gece (20 Safer 974) sabaha drt saat kala vefat eder. Sigetvar'in fethini byk bir sabirsizlikla bekleyen Hnkra bu fethi grmek nasib olmayacakti. Bununla beraber onun vefatinin ertesi gn kale feth olunmustu. Sokullu Mehmed Pasa, henz dsman karsisinda bulunulan bir zamanda lm haberinin aiklanmasini tehlikeli bulmustu. Sokullu, Pdisa'in lm haberini alir almaz, diger vezir ve yetkilileri haberdar etmeden sadece kendi ktibi olan Feridun Bey'e (Mnsetu's-Seltin mellifi) haber vermis ve derhal Ktahya Valisi Sehzde Selim'e, Hasan avus adinda bir divan avusu ile mektup gnderip acele ordugha yetismelerini bildirmisti. Hasan avus giderken gerekte asil meselenin ne odugunu bilmiyordu. Sadece Haleb beylerbeyligine tayin olunan bir pasaya mjdeci olarak gnderildigini ve geerken de bu mektubu Sehzde Selim'e vermeye memur oldugunu zannediyordu. Bu esnada Selim, Sianli sahrasinda yaylada bulunuyordu. Hasan avus buradan geerken vezir-i a'zamin mektubunu sehzdeye verip agizdan da Sigetvar fethi haberini ile Pdisah'in sihhat ve afiyette oldugunu syleyip geecekti. Vezir-i A'zam bir taraftan Otag-i Humyunda, yazisi Pdisah'in yazisina benzeyen Silahtar Cafer Aga'yi oturtup onun yazisiyla degisik islerle ilgili Hatt-i Humaynlar gnderterek Pdisah hayatta imis gibi hareket ederken, diger taraftan merhum Pdisah'in na'sini Otag-i Humayn'da yikatip vefat haberine vkif olan tabip Keysnzde, Pdisah imami Dervis ve rikabdar Mustafa, Musa ve Hasan Aga'lar ile tamami l2 kisiden mrekkeb bir cemaatla namazini kildirir. Bundan sonra i organlarini ikartip orada gmdrms, cesedi de ilalatir. Bu ameliyeden sonra, cesedi kokulu bez ve musambalara sarip bir tabuta koyar. Bu tabutu da Otag-i Humayn'daki tahtin altina gizler. Sokollu Mehmed Pasa, Sigetvar'in fethinden sonra vezirleri Kanun'nin vefatindan haberdar eder. Bylece Pdisah'in vefat haberinden belli ve muayyen bir zmrenin haberi olur. Vezir-i A'zam, bu tehlikeli durumun

yayilmasini nlemek iin elde edilen zaferden dolayi etrafa fetihnmeler gnderiyor, kaleyi tamir ettirip iine asker ve silah koydurtuyor, fetih mnasebetiyle ilk gn Otag-i Humayn'da ikinci gn de kendi adirinda mevlidler okutturuyor, senlikler tertipliyor ve Sigetvar kilisesini tamir ettirerek cmie evirdikten sonra Pdisah'in Cuma namazina ikacagini ilan ettiriyordu. Birka gn sonra da nikris illetinden fazla rahatsiz olan Gzi Hnkr'in namaza ikamayacagini yaydiriyordu. Bu arada asker arasinda henz fisilti halinde dolasan sylentileri de bertaraf etmek iin sanki hi bir seyden haberi yokmus gibi orduda dellallar gezdirip Divan-i Humayn toplantisinin yapilacagini ilan ettirirmek suretiyle dedikodulara son verdirir. Bu konuda da Yenieri Agasi ile grsen Vezir-i A'zam, o ve diger yelerle sz birligi ederek sanki gerek divan toplanmis gibi askere verilecek terakkilerden ve Pdisah'in onlara yaptigi hayir dualardan onun agzindan sylyormus gibi tekrarlar. Sokollu, ordunun Belgrad'a hareketi esnasinda da Kanun'nin lmn gizlemis, hatta arabaya ona ok benzeyen birini bindirerek, pdisahmis gibi saga sola selam verdirerek askerin spelerini gidermeye alismisti. Nihayet, hafizlarin arabanin etrafinda Kur'an okumaya baslamalari zerine hkmdarin vefat ettigi anlasilarak feryadlar baslamistir. Sokollu, askeri yatistirmaya muvaffak olmustu. Ordu, Belgrad'a ulastiktan sonra babasinin yerine Osmanli tahtina gemis bulunan II. Selim'in otagi nnde cenaze namazi kilindiktan sonra tabut Istanbul'a gnderilmis ve buradan da 28 Kasim l566'da cenaze namazi tekrarlanmistir.2. Kanun Sultan Sleyman'in Sahsiyeti ve Yaptigi Hayir Eserleri 26 Yasinda tahta geip 46 yil hkm sren Kanun Sultan Sleyman'in bu uzun saltanati sirasinda Osmanli Devleti, kitada hkimiyet tesis eden bir cihan devleti haline gelmisti. Onun dneminde Osmanli ordulari Asya, Avrupa ve Afrika kitalarinda birok muharebeler yapmis, kazanilan zaferlerle devlet arazisi kita zerinde byk bir genisleme kaydetmistir. Bizzat kendisi birok sefere istirak ederek ordunun yksek komutasini zerine aldigi gibi devletin genisleme ve ykselmesinde de byk bir hisseye sahiptir. Onun dneminde kazanilan siyas basarilar, ekonomik ve sosyal yapiyi belirlemis, hukuk ve adalet prensipleri n plana ikmistir. Ordunun intizami, teknik gc ve disiplini gibi btn messeseleriyle devlet, aginin en byk devleti haline gelmistir. Hak ve adlete verdigi nemden dolayi halk tarafindan sevilen Kanun, ordusu tarafindan da ayni nisbette sevilmekte idi. Nitekim, ordusunun intizamina ve askerin terakkisine dair mhim ve esasli kanunlar koymus olmasi da onun ordu tarafindan sevilmesine sebep olmustu. Eyyb, onun tebeasi olan btn insanlar iin sergiledigi adleti su ifadelerlerle nazmen gnmze ulastirmaya alismistir: "Adletle grr lemde ddi Cihan halkina hem oldur muradi Cihan halkina adlidur sifa-bahs Cemli lemde oldi safa-bahs

Sadet tacinun shib kemli Adlet mihri sen gster cemli Geelden tahta ol shib saadet Rey hayli grdiler riyet

Deminde yokdurur hi kibr u kine Meger Mslimle kfir birbirine Rey adln ile bagladi ns Cemlin cilve-gh-i gl-sen-i kuds." Hareket ve davranislarinda vakar sahibi olan Kanun, uzun boylu, uzunca boyunlu, yuvarlak yzl, ela gzl, siyah kirpikli, kaslarinin arasi biraz aik, dogan burunlu, seyrek disli, genis omuzlu, mevzun ve yakisikli, sz ve hareketleri ll, aheste yrysl, arslan heybetli ve mert szl idi. lim, sair ve hakimlerle bulunmaktan hoslanir, hos sohbet, madd ve manev btn iyi hasletleri sahsinda toplamis bir pdisah idi. Kanun Sultan Sleyman, greve getirdigi insanlarin kabiliyet ve derecelerini iyi bilip takdir ederdi. Bundan dolayi kendisine gelisi gzel adam tavsiye edilemezdi. O, adam yetistirmesini de bilirdi. Nitekim oglu Selim ve torunu III. Murad dnemlerinde ileriyi gren devlet adamlari onun zamaninda yetismis olanlardir. O, vakur, azim ve irade sahibi, yaratilis itibariyle ok konusmadigi gibi, verecegi kararlarda da acele etmezdi. Bir konuda karar vermek istedigi zaman ok dsnr, gerekenlerle istisarelerde bulunur, ikan sonuca gre verdigi karardan geri dnmezdi. Devlet nfuz ve haysiyetine halel getirecek konularda msamaha gstermezdi. Kendisiyle grsenlerin kapali mtalaalarindan ne demek istediklerini anlar ve ona gre cevap verirdi. Sultan Sleyman'in, fevr bir yaratilisa sahip olmamasi, kararlarini dsnp tasinarak ve ekseriya vezirlerine de danisarak vermesi, temkin ve itidali elden birakmamasi, onun basari yolunu aan ve kendisini byklge gtren hasletlerden sayilmaktadir. Devlet kudret ve nfuzunu her seyin stnde tuttugu, devletin yksek menfaatlerine aykiri saydigi hareketlere tevessl eden kimseleri, en sevdikleri bile olsa, feda etmekten ekinmedigi bir vkiadir. O, son seferi olan Sigetvar'a giderken adeta lm seferine ikiyordu. Baska bir ifade ile lecegini bile bile bu sefere ikmistir. Bunun btn emre ve delilleri bilinmekteydi. Bununla beraber atalari gibi harp meydaninda ve ordusunun iinde otag-i humaynunda lmek istemisti. Bu davranisiyla o, son nefesine kadar devletinin selmetini ve yceligini dsnmst. Gerekten de o, gittigi

bu seferinde ordusu iinde iken otag-i humaynda vefat etmis ve bu olay, dnemin dirayetli veziri Sadrazam Sokollu Mehmed Pasa tarafindan 48 gn gizli tutulmustu. Bki, Kanun iin yazdigi "Mersiye-i Hazret-i Sleyman Han" adli terkib-i bend seklindeki siirinde bunu su misra ile belirtir:"Halk-i cihana kirk sekiz gn duyurmadi" O, memleketin birok yerine oldugu gibi Istanbul'un imarina da ehemmiyet verip hizmet eden bir hkmdardir. Memleketin kltr ve maarifine hizmet eden Sleymaniye klliyesinden baska, babasinin adina yaptirdigi Sultan Selim Cmii ile mstemilati, ogullari Sehzde Mehmed ve Cihangir namina yaptirdigi Sehzde (Sehzdebasi Cmii) ve Cihangir cmileri ile tesisleri, kizi Mihrimah Sultan nmina yaptirdigi Edirnekapi ve skdar Cmileri, zevcesi Hrrem Sultan adina insa ettirdigi Haseki sultan Cmii, medrese ve Drussifa, Istanbul'un grtsn ok degistirmislerdir. Sonu olarak o, hayir eserlerine byk bir nem vererek eserlerinin birogunu Mimar Sinan'a insa ettirdi ki, Sleymaniye Cmii bunlarin basinda gelmektedir. Ayrica Istanbul'a su getirtilmesi yolunda da byk abalar sarf etti. Nitekim Istanbul'daki kirk esme denilen su yollari da Kanun'nin byk ve nemli eserlerindendir. Keza 0, Byk ekmece Kprs'n de yaptirmistir. Onun hayir eserleri sadece Istanbul'da degil, lkenin pek ok yerinde vardir. Nitekim Bagdad'da Silerin uzun bir sre nce yikmis olduklari Imam A'zam Eb Hanife trbesini imar ve bunun yaninda bir cmi ile bir imret insa ettirdigi gibi , yine Bagdad'da Kadirye Tarikati'nin kurucusu Seyh Abdlkadir el-Geylan trbe ve camisini tamir ile bunlara yeteri kadar vakiflar tahsis etmisti. Konya'da Mevlana Celleddin Rum trbesi yaninda iki minaleri bir cami ile bir semahne, bir imret ve dervisler iin hcreler yaptirmisti. Kefe ve Iznik'te nceleri kilise iken, sonradan cmie tahvil edilen mabedleri harab olmaktan kurtarmis, Sam'da (Dimask) cmi, medrese, imret ve mektep yaptirmistir. Kuds'teki Kubbetu'ssahra denilen mukaddes meknin duvarlarinin iini ve disini nakisli inilerle sslettirmistir. Ka'beyi, daha nceki halifeler gibi tamir ve tezyine alisan ilk Osmanli Pdisahidir. Bu tezyinatin cevazi hakkinda Seyhlislm Ebu's-Sud Efendi'den fetva almis ve insaatin Mekke fukahasi ile Hanef, Safi, Malik ve Hanbel mezheblerinin imamlari huzurunda yapilmasini emretmistir. Bu drt mezheb iin 4 medrese yaptirip bunlara Osmanli medreseleri uslne gre talebe ve muid tayin ettirmistir. Mderrislere yevmiye olarak 50, muidlere 4, talebeye de 2'ser aka tahsis etmistir. Bu arada Mekke'nin en byk ihtiyaci olan su yollari iin tahsisat ayirmistir. Kanun Sultan Sleyman'in Istanbul, Haremeyn ( Mekke - Medine), Bagdad ve diger sehir ile blgelerde yaptirdigi hayir eserlerini tafsilatli bir sekilde veren Eyyb de, bu konuya su beyit ile baslar: "Gel imdi gs-i cni eyle hazir Diyem hayrat-i shi sana bir bir" Islm'dan alinan ilhamla meydana getirilen Osmanli medeniyeti, bir dis medeniyeti oldugu kadar ayni zamanda bir i ve ruh medeniyeti idi. Iste bu msterek faaliyetin verimleri, taht sehri olan Istanbul'u, yeryznn efsaneler ile boy lsen cenneti hline getirmisti. Kanun tarafindan imar edilip genisletilen sehir, baglar, bostanlar ve tarlalardan gayri Galatasaray'daki

Acemioglanlar kislasi ile Venedik ve Lehistan elilikleri saraylarindan baska bina bulunmayan Beyoglu'na ve Galata'ya dogru tasarak, Kasimpasa, Piyle Pasa, Ayaz Pasa ve Prpasa mahallelerini kazanmisti. Bununla beraber Istanbul'a bir Mslman Trk sehri karekterini kazandiran baslica hususiyetler, sehri byk - kk din ve milli merkezler etrafinda toplayan site fikri idi. yle ki, cmii, mescidi, sebili, imreti, hani, hamami, tekkesi, trbesi, medresesi, ktphnesi, esmesi, meydanlari ve inarlari, kestaneli, asmali, salkimli baheler iindeki evleri,konaklari ve saraylari ile her semt, her mahalle, msterek bir kltr ve medeniyetten sagilip akan mill ruhun t kendisi idi. Hele medreseler, yesilliklerle yazilmis siirler gibi idi. Bahe zevkini o kadar agirbasli, zarif ve asl izgilerle halletmis bahe mimarligi, san'at ile tabiati birbirinin emrine vermis bir tarz ve tanzim saheseri sayilabilirdi. Bu dnem yle bir dnemdi ki, toplum neyi isteyecegini tayin edebilecek kivamli seviyeyi yakaadigi iin ne yaptigini da biliyordu. Bu sebeple yapici olan hareketlerinde yanilmiyordu. Gzn grdg, elin degdigi, kulagin duyup dudagin syledigi her sey, mill ve din bir zellik tasiyordu. Sehrin gbeginde hesaba gelmez saraylar, cmiler, hanlar ve hamamlar vardi. Ami kiyilarda kselerde, bir sebili, bir mescidi, bir trbesi, hatta bir inari ortasina almis yle sokaklar, mahalleler bulunuyordu ki, bu kurulus ve istifteki vakar, iffet, hicab ve edep motiflerinin kaynasmasindan ikar siirli terkib, lm tehdidi karsisinda dahi dogruyu syleyen bir dudak gibi yerliye de yabanciya da kendisinin Mslman Trk oldugunu sylerdi. Bylece sehrin yk , asla bir semte yigilmamisti. Zevk ve san'at, her tarafa birden dagilmisti. Bu cemiyet, iegi, agaci ve hayvani det ailesinin birer ferdi imis gibi derecelendirdigi bir muhabbetle seviyor, onlara, hayati iinde yer ve kiymet veriyordu. O devrin Istanbul'unda, bahesiz bir ev, agasiz bir bahe dsnlemezdi. Bogazii ormanlarini teskil eden inarlar, meseler, ardilar, erguvanlar, itlenbikler, sehrin iine girince ismi degisir ve koru adini alarak saltanatina devam ederdi. An'ane, nebatin da hayvanin da gnl hmisi idi. Hayatinin iinde yeri olan bu masum yoldaslara saygisizligi, ictima sulardan daa da agir kabul ederek kestirmece "gnah" der ve zarurete ona el vuran tahribiye kt gzle bakar ve umumi bir nefret agi iine dsrerek kendinden uzaklastirirdi. Bugn dahi baltasinin yzn aputla rterek odun kesmeye giden kyl ve kurban edecegi hayvanin evvela gzlerini baglayan adam, o devirlerin saygi mirasindan duygu dagarciginda artiklar kalabilmis bahtiyarlardandir. Emrinde ve hizmetinde olan yaratilmislara zam sefkat ve nezketi imaninin geregi kabul eden an'ane, aga sevgisi ile hayvan sevgisini at basi takib eder. Bunlara karsi saygisizlik ve lubaliliklere cephe almayi da yine o imanin icabi sayarlardi. Kanun devrinde bir Venedik'li kuyumcunun, tuttugu kusa eziyet ettigini grenler tarafindan srklenerek kadi'nin uzuruna gtrlmesi,toplumun bu konuda gsterdigi bitmez tkenmez hassasiyetten alinmis basit bir rnektir. Sultan Sleyman, Osmanli hkmdarlari iinde "Kanun" lakabini tasiyan tek pdisahtir. Bilindigi gibi Osmanli devleti'nin kurulusu ile birlikte lkede

mdevven olsun veya olmasin "Ser'" ve "rf" kanunlar uygulanmakta idi. Ancak "Kanun-nme" seklinde bir codification ameliyesini ilk defa kk ve eksik olmasina ragmen Ftih Sultan Mehmed zamaninda ve esasli olarak da Sultan Sleyman zamaninda gryoruz. Onun, Kanun sifatini almasina sebep olan bu kanun-nme, sphesiz ki o zamana kadar yavas yavas tekevvn eden huhuk, idar, mal, asker ve diger mevzuatin islh edilerek en mtekmil sekline kavusmasi bu pdisah zamaninda olmustur. Bu kanun-nme ana blm ve bunlarin tali kisimlarindan mtesekkildir. Burada, ceza kanununu, vergi kanunlarini, bir de rey ve bazi asker siniflarla ilgili kanunlari grmek mmkndr. Kanun-nmedeki maddeler, Ebu's-Sud Efendi'nin fetvalari ile kanuniyet kesbederek "Sultan Sleyman Kanun-nmeleri" adi ile asirlarca mer'iyette kalmistir. Bu kanun-nme, Kanun'yi dnya tarihinin byk hukukulari arasina sokmaktadir. Gerekten, Kanun-nme'nin l. bbinin birinci faslinda, ceza hukuku bakimindan devletin btn tebeasinin (vatandaslarinin) birbirlerine esit oldugu , hepsinin ayni crmden ayni cezayi grecegi, su ifadelerle nakledilir: " Cinayat mukabelesinde olan crm siyaset bbinda vaz' oundu ki, sipah ve raiyyet ve serif ve vazi' ve deni ve refi' arasinda msterektir. Syle ki: Her kim bu cerimden birisi ile mcrim ola, mukabelesinde ta'yin olunan ukubetle mukab ola." Kanun-nme'nin bu maddesini degerlendiren I. Hami Danismend, hakli olarak syle der: "Herhalde bu vaziyet XVIII. asrin sonlarindaki Fransiz inkilbindan ikan msavat esasinin Trkiye'ye ancak XIX. asirdaki Tanzimat-i Hayriye'den itibaren girebilmis oldugunu iddia edenlerin yzlerini kizartmak lazim gelecek bir vaziyettir. Sahs hukuk itibariyle sinif ve mevki farki gzetmeyen bu msavat (esitlik) prensibi, siyas hukuk bakimindan da Osmanli Imparatorlugu'nun tesekklnden beri tatbik edilmis en eski mahiyetindedir." Burada sunu da belirtelim ki, gerek Kanun, gerek kendisinden nceki Osmanli hkmdarlari, gerekse daha sonrakiler, adlet konusunda son derece titiz davranmak zorunda idiler. Zira bu konuda titizlik gstermek, mensubu bulunduklari dinin (Islm) emri idi. Bu din, adlet sahs ceza konusunda insanlar arasinda bir ayirim yapmaz. Insan olarak herkesi esit ve ayni haklara sahip kabul eder. Keza bu din, insanlarin zorla Mslman yapilmalarina da msaade etmez. Geri gerek Islm'in, gerekse Osmanli'nin bu anlayisini kavrayamayan dnemin Avrupali bazi yazar, eli ve seyyahari birtakim yanlis degerlendirmelerde bulunurlar. Bununla beraber sonunda onlar da gerekleri sylemekten kendilerini alamazlar. Nitekim o dnemden (l530) zamanimiza kadar gelen bir eserde Bosna ve halki ile ilgili bazi bilgiler verildikten sonra " Bununla birlikte Pdisah, Hiristiyanlarin papazlarina, kiliselerine ve esitli mezheplerine bagli kalmalarina da izin vermistir" Osmanlilarin bu byk pdisahi zamaninda, nfus ve arazi tahrirlerine byk bir nem verildiginden, Kanun de bir hkmnde, memleketin gerek vaziyetinin btn teferratiyle bilinmesinin, zamanla meydana ikmasi muhtemel olan bazi yolsuzluk ve haksizliklarin ortadan kaldirilabilecegine isaret etmistir. Kanun Sultan Sleyman ilim ve kltr adamlarini himaye ettigi gibi onlari esitli sekillerde taltif edip desteklerdi. Kendisi de sair olan ve Muhibb mahlasiyla siirleri bulunan Kanun Sultan Sleyman'in, matbu bir de divani

vardir. Topkapi Sarayi Mzesi Arsivinde kendi el yazisiyla manzumelerini hvi perakende msveddeleri mevcuddur. Gnmz Trkiye'sinin hemen hemen btn saglik kuruluslarinda bir levha seklinde duvarlarda asili bulunan ve: "lem ire muteber bir nesne yok devlet gibi Olmaya devlet cihanda bir nefes sihat gibi Saltanat dedikleri ancak cihan gavgasidir Olmaya baht-u saadet dnyada vahdet gibi" misralari da ona aittir. O, sadece kendisi siir sylemekle kalmamis ayni zamanda sair ve ediplerin elinden tutup onlarin yetismelerine de yardimci olmustur. Nitekim o, siirdeki kudretini anladigi meshur sair Bki'nin elinden tutup yetismesine himmet etmistir. Nimet ve kadirsinas olan Bki'nin, Sultan Sleyman'in vefatina dair kaleme aldigi mersiye edebiyatimizin saheserlerindendir. Onun, ilim ve marifet erbabina karsi gsterdigi itibar ve onlara olan riayeti pek ziyade idi. Zamaninda yetistirdigi ulema ve suranin (sairler) eserlerini ktphanesinde saklardi. Onun, edeb eserlere verdigi degeri gstermesi bakimindan Kelile ve Dimne'nin mtercimi Alaeddin Ali elebi'ye olan iltifati rnek olarak gsterilebilir. Ali elebi, "Hmayun-nme" adi ile yaptigi tercmeyi takdim ettigi zaman, o, bu eseri bir gecede okuyarak, mtercimini Bursa kadiligina tayin eder. Kanun'nin byk bir hkmdar oldugunda ittifak eden tarihilerden bir kismi, onun devrinin on byk sadrazami oldugunu ve on mmtaz vasifli defterdar ve nisancisi yaninda, on tane byk lim ile on byk sair bulundugunu da bildirmektedirler. Kanun Sultan Sleyman'in, toplumdaki insanlari nasil degerlendirdigini ortaya komasi ve onlara nasil bir kiymet atfettigini gstermesi bakimindan nakledecegimiz su olay byk bir deger tasimaktadir. Buna gre bir gn o, mahremleri ile grsrken onlara dnyanin velinimetinin kim oldugunu sorar. Onlarin, "Pdisah hazretleridir" demeleri zerine "Hayir, velinimeti-i lem rey yani kyldr ki, ziraat ve hirset (iftilik ile ugrasmak) emrinde huzur ve rahati terk ile iktisb ettikleri (kazandiklari) nimetle bizleri it'am ederler" demisti.
Avrupa Siyaseti Yavuz'un yerine tek olu 25.5 yandaki Kanun Sultan Sleyman geti. Babasnn ran ve Turan siyasetini durdurmak mecburiyetinde kald. Zira Avrupa'da Charles-Quint devi zuhur etmiti. Avrupa'nn byk ksmn spanya kral ve Almanya imparatoru sfatyla ele geirmi, dier ksmlarn nfuzu altna almt. Fransa'y tehdit ediyordu ve kuzey Afrika'da Barbaros Hayreddin Paa ile savayordu. Trkiye bu devi alt edemedii ve makul snrlara itemedii takdirde Osmanl cihan devletinin geleceinin kararaca ikr idi. Akrabalk yoluyla ok geni snrl Macaristan kralln da nfuzu altna alan Charles-Quint devini, Orta Avrupa ve Bat Akdeniz'de mutlaka ezmek icap ediyordu. Sultan Sleyman, Orta Avrupa'nn kilidi saylan daha nce 3 ayr padiahn 3 defa kuatp alamad, Trkiye'nin kuzey snr zerinde Macaristan'n en mstahkem kalesine, Belgrad'a yrd ve fethetti (1521). Mevcudiyet gayeleri Trklerle savamak olan ve Rodos'ta stlenen Saint-Jean tarikat zerine ikinci seferi at. Fatih'in 3 defa kuattrp dremedii dnyann en mstahkem

kalesini de fethetti (1522-1523). Dou Avrupa'da durum iyi idi. Krm, Kazan ve Astrhan Trk hanlklar Osmanl'ya tabi idi. 1524'te Sahip Giray Han, Nijeniy Novgorod'u (bugnk Gorky) feth etti ve 3 yl nce 1521'de Moskova ehrini yakan aabeyi I. Mehmed Giray Han'n yolunu takip etti. Moskova prenslii Krm'a yllk vergi veren bir tabi devletti. Mehmed Giray 1522'de Astrhan' ald ve 1524'te Kazan Han stanbul'a gelerek metbu Kanun Sultan Sleyman tarafndan kabul edildi. Sultan Sleyman'a gre Dou Avrupa ileri nc derecede idi. Almanyaspanya'nn Macaristan'a el atmasndan ve Tuna'nn dou kesimine inmesinden endie ediyordu. Fransa'y savunmaya karar verdi. Zira Fransa'ya ba edirdii takdirde CharlesQuint Orta Avrupa'da Osmanl ile hesaplaacakt. Fransa kral I. Franois, Madrid'de Charles-Quint'in esiri idi. Annesi, cihan padiah Kanun Sultan Sleyman'a mracaat ederek olunu kurtarmasn istirham etti. Kanun'nin arad frsatt. Bu mark CharlesQuint'in kzkardei Macaristan kraliesi idi. Macaristan kral II. Layo'un kzkardei de Charles-Quint'in kardei Avusturya aridkas Ferdinand ile evli idi. Kann Orta Avrupa'ya, Macaristan'a yrd. Bu nc sefer (1526), Kann'nin 13 seferinin en nlsdr ve ikinci Macaristan seferidir. Moha'ta Macar ordusunu yakalad ve krallar dahil olmak zere 2 saatte imha etti (29 Austos 1526). Tarihin en kesin neticeli ve rnek meydan muharebelerinden biridir. 11 Eyllde Trklerin Budin dedikleri Budapete'ye, Macar taht ehrine girdi. Macaristan krall tarihe kart. Macaristan, Transilvanya ve baz lkeler Trkiye'ye baland. ekoslovakya ise Almanya'ya geti. Avrupa Siyaseti Charles-Quint ve kardei Avusturya Kral Ferdinand, Macaristan' almak iin pek ok teebbs yaptlar. Kann 1529'da Almanya seferine kt. 19 gn Viyana'y kuatt, fakat dremedi. Bu sefer srasnda Osmanl Trk tarihinin en byk akn hareketi yapld. Btn Avusturya ve Gney Almanya Trk aknclar tarafndan inendi. Charles-Quint meydan muharebesi kabul etmedi. 3 yl sonra padiah ikinci Almanya seferine kt (1532). Avusturya'y igal etti ve Graz' ald (11 Eyll). Almanya pes etti. stanbul Andlamas (22 Haziran 1533) ile Trkiye'nin ve padiahn stnln resmen kabul etti. Kann, yedinci seferinde (1537) Venedik'e tevecch etti. Korfu adasna kt ve talya'da Otranto'yu ikinci defa igal ettirdi. Seferi denizden donanma ile Barbaros Hayreddin Paa destekledi. Sekizinci sefer (1538) asi Bodan prensine kar ald. Venedikle sulh yapld (20 Ekim 1540). Ve Kanun Budin seferine kt (1541). Alman ordusu bozuldu ve Macaristan, Budin Beylerbeyilii adyla dorudan doruya ilhak edildi. Kral Ferdinand, son bir gayretle Budin'i almak istedi. Fakat 100.000 kiilik ordusu Budin nlerinde mahvoldu (24 Kasm 1542). Macaristan'da Almanlarn elinde bulunan en mhim kaleyi, Estergon'u geri almak zere Kann, onuncu seferine kt (1543). Estergon'u (10 Austos) ve stolni Belgrad' (4 Eyll) fethetti. Almanya ba edi. 8 Ekim 1547 sulhu ile Kral Ferdinand protokolde vezir-i azam (babakan) ile eit olduundan stanbul'a yllk vergi vermeyi ve daha bir sr ar art kabul etti. CharlesQuint devi yklmt. Bu ie yalnz Orta Avrupa savalar ile deil, Akdeniz savalar ile de gerekletirilebilirdi ki ileride greceiz. Charles-Quint mitsizlik iinde tahttan feragat edip manastra ekildi (16 ocak 1556). Almanya mparatorluu ve ona bal lkeleri kardei mparator Ferdinand'a, spanya Krall ve ona bal lkelerde Amerika'y olu II. Felipe'ye brakt. Almanya ile spanya tekrar ayrld. Dnya rahat nefes ald. Kann'nin hreti zirvesine kt. Kann tahta ktktan az sonra zuhur eden Protestan mezhebini, Katolik mezhebine

kar savundu. Trk basks olmasayd Charles-Quint'in Protestan mezhebini ezecei, belki sndrecei, olaylarn incelenmesinden aka anlalr.spanya ile hi bir zaman sulh yaplmad ve sava kesilmedi. Almanya sulhu ise 1556'ya kadar devam etti. Bu tarihte Kann Sultan Sleyman, Almanya zerine on nc vce sonuncu seferini at ki, Sigetvar Seferi diye nldr. htiyar padiah bu kalenin nnde ota- hmayununda top ve tfek sesleri arasnda son nefesini verdi (7 Eyll 1556). Trk Asr denen XVI. asr, II. Sultan Sleyman, Trklerin yalnz kanun yapt iin deil, kanunlar tatbik ettii iin ancak Kanun unvanna layk grdkleri fakat Avrupallarn Byk dedikleri hkmdar sembolletirir. 2.500 yllk Trk tarihinin en muhteem hkmdar saylr ve devri, Trklerin tarih boyunca eritikleri en ihtiaml ve bahtiyar a olarak bilinir. Saltanat 46 yldr ve Erturul Gazi'nin beylik mddeti saylmazsa, Osmanoullar iinde en uzunudur. Diplomasi ve devlet idaresinde gsterdii deh bakmndan Fatih'ten sonra ikinci, asker olarak Fatih ve Yavuz'dan sonra ncdr. Bilgen, hukuku ve airdir. 6.5 milyon km2 olarak ald imparatorluu 14.893.000 km2 olarak brakmtr (1.998.000 km2 Avrupa, 4.169.000 km2 Asya, 8.726.000 km2 Afrika).

Dou Siyaseti 1514 darbesi 1533'e kadar 19 yl, dnyann Trkiye'den sonra gelen 2. devleti durumundaki ran Trk Safev imparatorluunu hareketsiz kld. Ama stratejik ekimeyi ortadan kaldrmak mmkn deildi. Kann devrinde btn Arap lkelerini, Basra Krfezi ve Hint Okyanusu'ndan Atlas Okyanusu'na kadar ele geirmek siyaseti gdld. Behemehl Basra Krfezi'ne inmek, Kafkasya'ya trmanmak icap ediyordu. Kafkasya ve Basra Krfezi ise ran Trk imparatorluunun elinde idi. Bu devirde ran olmasa, Trkler Almanya'y geer ve soluu Ren kylarnda alrlard. Bir ka tarihi bu noktaya ehemmiyetle iaret etmilerdir. ran savalar ok etindi. Mesafe uzundu. ran ordusu tamamen Trkmenlerden mteekkil yiit bir atl ordu idi. Ancak Osmanl Aknc, piyade, bilhassa topu stnl Trkiye'yi galip klyordu. Bununla beraber ran, aldran' asla unutmamt. Osmanl'ya kar meydan muharebesi kabul etmiyor, geni sahalar boaltp Osmanl ordusunun nnden ekiliyordu. Safev stratejisi bu idi. Tebriz, Osmanl snrna ok yakn olduu iin ah smail'in olu ve halefi devrinde ran, taht ehrini daha ieriye, Kazvin'e almt. Kann Sultan Sleyman Han, 11 Haziran 1534'te ordusu ile stanbul'dan ayrld. Padiah'n 4 ran seferinin ilki ve en mehuru olan bu altnc sefere Irakeyn denmektedir. Zira hem Arap Irak' (Badat), hem Acem Irak' (Hmedn) fethedilmitir. Daha nce Vezir- Azam Makbul brahim Paa, baka bir ordu ile ran'n zerine gitmiti, padiah bekliyordu. O zaman dnyann en byk ehirlerinden biri olan Tebriz, Osmanllarca ikinci defa igal edildi (13 Temmuz 1534). Az sonra Knn de Tebriz'e geldi (28 Eyll). ran'n Trk ve Krdlerle meskn Bat eyaletleri igal edildi. Fakat asl gaye, Badat', Irak- Arab' alp Basra Krfezi'ne inmekti. 28 Kasm'da (1534) Badat fethedildi. 5 asr mddetle Abbas halifeliinin merkez olmak bakmndan ok nl bir ehir idi. Bu srada Safevler Tebriz'i geri aldlarsa da Osmanllar nc defa ehre girdiler (30 Haziran 1535).Bu sefer neticesinde Orta ve Gney Irak (Badat, Basra) Osmanl eyaletleri oldu ve netice bakmndan Basra Krfezi'nin kylar boyunca Arap airetleri de Osmanl nfuzu altna dt. Bat ran eyaletleri, Safevlerce geri alnd. 1536-48 arasnd 12 yl, Osmanl-Safev mnasebetleri nisb bir durgunluk devresine girdi. Irak' kaybeden Safevler, kendilerini toplamaya alyorlard. Kann 1548-49'da

ikinci ran seferine kt. Tebrz drdnc defa igal edildi (27 Temmuz 1548). Bu seferde Van, kesin ekilde Safevlerden alnd. Almanya snrna ve Atlas Okyasunu'na varm bir Trkiye'nin ancak Van' alabilmesi, Dou'da Safev Trk imparatorluunun gc hakknda bir fikir verir. 7 ay Halep'te, 2.5 ay Diyarbakr'da kalan Kann, Dou ilerini iyice dzenledi. Dou Siyaseti 5 yl boyunca nc ve sonuncu Dou seferi iin stanbul'dan ayrld (28 Austos 1553). Buna Nahvan Seferi denmektedir. 5 ay Halep'te kald. Nahvan'dan dndkten sonra da 8 ay Amasya'da geirdi. ran ile kesin sulh yapmadan ordusunun bandan ayrlmak istemedi. Amasya'da ordusunun banda geirdii 8 ay, dehetli bir diplomatik faaliyetle geti. Hem Almanya, hem ran ile etin sulh mzakereleri oldu. Nihayet Safev ve Osmanl imparatorluklar arasnda ilk sulh anlamas, Amasya Anlamas imza edildi (29 Mart 1555). Bu sulh, epey uzun srd. 5 Nisan 1578'e kadar 23 yl. Bu tarihte ran'a sava ald. 1578'de balayan, btn Kafkasya'nn ve Bat ran'n fethi ile neticelenen eti savata Lala Mustafa Paa, zdemirolu Osman Paa, Ferhad Paa gibi sadrazamlar, serdar- ekrem sfatyla byk baarlar elde ettiler. Bilhassa zdemirolu Osman Paa ok parlad. ldr meydan muharebesinde (9 Austos 1578) Safev ordusunu ezdikten sonra Tiflis (24 Austos 1578), Koyungeidi meydan muharebesini (9 Eyll 1578) kazandktan sonra irvan (Kuzey Azerbaycan) fethedildi. zdemirolu sonra birinci amah (27 Kasm), Mealeler (11 Mays 1583) zaferiyle Safevleri ezip ftht sahasn geniletti. Revan alnd (15 Austos 1583). Daistan' fetheden ve uzun zaman burada slenen zdemirolu, Krm'da bir mddet kalarak sadrazam olmak zere stanbul'a geldi (28 Haziran 584). Tebriz fethedildi (22 Eyll 1585). Ancak zdemirolu'nun Tebriz yaknlarnda lmesi (29/30 ekim), ran'a kar Osmanl durumunu az ok sarst. Bundan sonra ran cephesinde ileri Ferhad Paa ele ald. Bu 12 yllk ypratc savaa 21 Mart 1590 stanbul Anlamas nihayet verdi. En byk ksm zdemirolu Osman Paa tarafndan alnan 590.000 km2 byklnde lkeler Osmanl devletine geti. Ancak sulh 13.5 yl srd. Safevlerin Tebriz'e taarruzu ile yeni Trkiye-ran sava balad (26 Eyll 1603). Tebriz, ardndan Revan dt. Osmanl ordusu Urmiye'de bozuldu (9 eyll 1605). Bu sava 9 yl srd ve yeni bir stanbul Anlamas ile sonra erdi (20 Kasm 1612). Ancak 2.5 yl sonra yeniden balad (22 Mays 1615). Pl-i ikeste'de Osmanl ordusu bozuldu (10 eyll 1618). Erdebil Anlamas (26 Eyll 1618), bu defa 3 yldan fazla sren Osmanl-Safev savana son verdi. Bu sulh da 5 yl srd ve 1624 ylnda Safevlerin Barat' ele geirmesiyle eskileriyle mukayese edilemeyecek bir iddette yeniden balad. Bu suretle zdemirolu'nun byk ftuhatnn mhim ksm, 1603'te ranca geri alnm oldu. Trkiye, ran' Kafkasya'dan atamad. Kafkasya, iki imparatorluk arasnda paylald. Bat ran eyaletleri de Osmanllarca elde tutulamad. Deniz Siyaseti Kann Sultan Sleyman'n Cezayir Beylerbeyisi Barbaros Hayrettin Paa' stanbul'a armas ile Akdeniz politikasnda yeni bir safha balar. 18 amirali ve kudretli donanmas ile Cezayir'den stanbul'a gelen (27 Aralk 1533) Barbaros, kaptan- derya tayin edildi (16 Nisan 1534).Barbaros Tunus'u fethetti (22 Austos 1534) ise de mparator-Kral Charles-Quint bizzat gelerek Tunus'u Trklerden ald (21 Temmuz 1535). lkenin kuzey kesimi, spanyol nfuzunda Araplar'da, orta ve gney kesimi ise Osmanl'da kald. Ancak Barbaros ve amiralleri, spanya ve bu devlete ait Gney talya topraklarn devaml ekilde vurmaya ara vermediler. Bu arada Barbaros'un Balear Adalar seferi (Austos 1535), talya seferi (1537), byk akisler yapt.

Venedik'ten Kiklad Adalar'n ald. Akdeniz'de Trk gcn kramad iin hi olmazsa makul izgiye itemedii takdirde partiyi kaybedeceini anlayan Charles-Quint, o zamana kadar cihan tarihinde grlmemi byklkte bir armada hazrlayarak Andrea Doria idaresinde Donanma-y Hmayun zerine gnderdi.ki donanma en azndan Akdeniz hakimiyetini kazanmak iin Preveze aklarnda karlat (28 Eyll 1538). En azndan 120.000 insann deniz zerinde kar karya geldii bu ok byk ak deniz vurumasnda Barbaros taktik manevralarla birleik Avrupa donanmasn perian etti. Charles-Quint, intikam almak zere Andrea Doria idaresindeki armadas ile Cezayir ehrine karma yapt. Barbaroszade Hasan Bey, mparatorun ordusunu mahvetti ve Andrea Doria'nn armadas, Preveze'deki kadar ar bir zayiat verdi. Charles-Quint'in hayat en byk fedkrlkla kurtarld (24 Ekim 1541).Barbaros, 1543 yaznda mparatorun elindeki Nice kalesini fethetti ve 1543-1544 kn Toulon'da geirdi. CharlesQuint, Avrupa'da balca rakibiydi, Fransa'y ezmekten midini kesti. Barbaros an ve eref iinde stanbul'da ld (4 Temmuz 1546). Fakat pek kabiliyetli renciler yetitirmiti. Barbaros'un olu Hasan Paa ve evlatl dier Hasan Paa ile arkada Salih Paa, Cezayir Beylerbeyisi olarak Kuzey Afrika'da mhim faaliyetlerde bulundular. Bu amiraller kendileri bal ok kudretli Cezayir Beylerbeilii donanmas ile Bat Akdeniz'e hkim oldular ve ok defa Atlantik'e ktlar. Bu arada anakkaleli Salih Paa, Fas Arap imparatorluunu geici olarak Trkiye'ye balad (22 Eyll 1551-Haziran 1556). Bylece Osmanl hakimiyeti Atlantik'e ulat ve Cebelitark Boaz'nn gneyine yerleti. spanya'nn Kuzey Afrika'da bir iki ss kalmt. Bunlar, ok byk fedkrlklarla elinde tutuyordu. Bu arada Barbaroszade Hasan Paa, Cezayir'deki ikinci beylerbeyilii srasnda Mostaganem'de spanyollar ok ar bir hezimete uratt (5 Eyll 1558). Barbaros'un en kabiliyetli ve deha sahibi talebesi Turgut Reis ise, Gney ve Orta Tunus'u fethettikten ve Andrea Doria'ya Cerbe'de kt bir oyun oynadktan sonra Malta'ya kartma yapt (Temmuz 1551). Sonra Saint-Jean valyelerinin elindeki Trablusgarb' fethetti (15 Austos 1551). Ponza'da da dman donanmasn vurduktan sonra (5 Austos 1552), Korsika adasn batan baa fethetti (17 austos 1153). Deniz Siyaseti Trk korsan (aknc) filosu ile Turgut bu ileri yaparken kapdan- derya olan Piyale Paa da Elbe adasn fethetti. talya'ya kt (1555), Balear adalarn vurdu ve Bat Akdeniz'i alt st etti. Bu deniz basksndan kurtulmak isteyen spanya, mttefikleri ile byk bir donanma hazrlayp Cerbe adasna gnderdi. Piyale Paa, Donanma ile dman armadasn burada karlad. Trklerin Preveze'den sonra tarihleri boyunca kazandklar en byk ak deniz muharebesi olan zaferi bu sularda elde etti (14 Mays 1560).Dman armadas ve ordusu mahvoldu, sulara gmld veya esir dt. 1564 yaznda Piyale Paa Fas seferine kt. Trablusgarb beylerbeyisi olan Turgut Paa da ileri yana ramen devaml deniz seferleri yapyordu. 1565 Malta seferi ok byk lde bir sava olmasna ramen kartal yuvasna benzeyen ada alnamad. Turgut Paa, Malta kuatmasnda ehid oldu (17 Haziran).Hind Okyanusu'ndaki Trk deniz politikasna da Kann Sultan Sleyman byk ehemmiyet verdi. Hind Okyanusu'na bal Kzldeniz, Aden Krfezi, Umman Denizi, Basra Krfezi ve ak okyanusta Trk filolar XVI. asrn balarndan itibaren grnmeye baladlar. Selman Reis'in Umman Denizi seferinden (1525) sonra yeeni olan Mustafa Bey, Hindistan'da Gucarat'a sefer yapt ve Aden'i fethetti. Dier taraftan zdemir Paa da Sudan ve Habeistan'da byk fthatta bulunarak Kzldeniz'in bat sahillerini elde etti ve bu deniz de kapal Trk gl haline getirildi. Afla

meydan muharebesi (Austos 1542) Habeistan' Trk hakimiyetine soktu. Abdurrahman Bey, Aden aklarnda Portekiz donanmasn bozdu (Ekim 1544). Sonra Pr Reis Hint sularna geldi (1552). Umman' (Maskat) fethetti. Murat reis'in Hint kaptanl bunu takip etti (1552-1553). Byk bilgin Seydi Ali Reis, Hrmz (9 Austos 1554) ve Maskat (25 Austos) ak deniz muharebelerinde Portekiz donanmas ile ekiti ve Hindistan'a gitti. Asrn sonlarnda Ali Bey'in Dou Afrika seferleri (1584-1589), Trk hakimiyetini Kenya, Tanganika ve Mozambik'e kadar gtrerek Ekvator'un gneyine atlatt. zdemir Paa'nn Habe Beylerbeylii'nden (1555-1562) sonra olu Osman Paa'da Habeistan ve Yemen'de byk fthat yapt. Kann'nin olu ve halefi II. Selim zamannda (1666-1574) bu deniz seyahati devam etti. Kurdolu Hzr Hayreddin Reis'in bir filo ile Sumatra'ya yapt sefer (1568-1569), Osmanllarn ilk ve son Endonezya-Malezya seferleri deildir. Fakat en mehurlardr. Bu suretle Osmanl hakimiyeti, Hind Okyanusu'ndan sonra byk Okyanus'a da erimitir. Gene II. Selim zamannda Svey kanaln amak, Akdenizle Kzldeniz ve Hint denizlerini birletirmek dnld. Fakat, tatbike geilmedi. Kanal kazlma teebbs de yarda kald. Bu Don-Volga kanal idi ki, Karadenizle Hazar denizi birletirilecekti. Bu suretle ran engeli alarak Trkistan'la ilgi kurulacakt. Bu arada Astrhan seferi (1569) yapld. Fakat Volga deltas elde tutulamad. Kbrs'n fethi (1 Temmuz 1570-1 Austos 1571) de daha ok bir deniz harekt mahiyetindedir. Venedik'in elindeki ada, Piyale Paa'nn kumandasndaki donanma tarafndan abluka edildikten sonra Lala Mustafa Paa aday almtr. Kbrs fethi yeni bir Hal armadann teekklne zemin hazrlamtr. Bu armada baz Trk devlet adamlarnn gafleti yznden nebaht'nda, Donanma-y Hmayun'u bozmutur (7 Ekim 1571). Deniz Siyaseti Ancak ertesi yaza donanma daha gl olarak ina edilmek iin imparatorluk btn imknlarn seferber etmitir. Bu bozgun toprak kaybna sebep olmusa da Trklerin yenilmez olduklar hakkndaki inan ykmtr. Bu devrede Kaptan- Derya Kl Ali Paa, Akdeniz'de Trk hakimiyet ve stnln muhafaza etmitir.Krm Han Taht-Alan Devlet Giray Han'n Moskova'y fethi (24 Mays 1571), II. Selim devrinin dier bir dikkate deer olaydr. Tunus ehrinin spanyollardan alnmas, bu padiahn saltanatn kapayan sonuncu byk baardr. Tunus seferinde (15 Mays-30 Kasm 1574), donanmaya Kl Ali Paa kumanda etmitir. Denizar politika, II. Selim'in olu ve halife III. Murad devrinde (1574-1595) de devam etmitir. Fas imparatorluunun Trkiye'nin himayesine girmesi (9 Mart 1576), bu politikann neticesidir. Kuzey-Bat Afrika'da byk lkeleri iine alan bu mnim Arap devletinin XVII. asrn ortalarna kadar tamamen veya ksmen Osmanlya tabi olmas Vdi's-Seyl zaferinin (4 Austos 1578) eseridir. Bu meydan muharebesinde Ramazan Paa, byk Portekiz ordusunu yok etmi, Portekiz-spanyol armadasn da byk lde hrpalamt. Vadi's-Seyl asrn byk devletlerinden olan Portekiz'i ykmtr. Trkiye, spanyol emperyalizmine kar ngiltere'yi de savunmutur. Fransa gibi ngiltere'nin de spanya karsnda kmemesi iin byk aba harcamtr. 1575'ten 1592'ye kadar Polonya (Lehistan) krall ve Litvanya byk-dkal da Trkiye'ye tabi olmu, Polonya krallarn padiah tayin etmi, bu suretle Trk nfuzu Baltk kylarna varmtr. 1566'da Kann Sultan Sleyman'n brakt cihan devleti, btn hamet ve evketine ramen, ktlk filizlerinden temizlenmi deildi. Bu filizler eyrek asr sonra yeermeye balad. II. Selim devrinde devlet, geni lde diktatr-vezir Sokullu Mehmed Paa'nn elinde kald. Vezirlii 14 yldan fazla srd ve ldrlmesiyle sona erebildi (12

Ekim 1579). III. Murad ld zaman (15/16 Ocak 1595) Almanya ile byk bir sava balam ve mparatorluun zaaflar ortaya kmt. III. Murad'n son gnleri cihan devletinin snrlarnn azamiye eritii devirdir. mparatorluk, himaye altndaki lkelerle beraber 20. 000.000 km2 'ye erimiti (Polonya-Litvanya ile beraber Avrupa'da 2.848.940, Asya'da 4.815.832, Fasla beraber Afrika'da 12.237.419, toplam 19.902.191 km2 ). Bu topraklardaki nfus 100 milyondan az deildi. Dnya nfusunun 540 milyon civarnda olduu o yllarda her 5.4 insandan birinin, padiahn tebaas bulunduu ortaya kar. stelik daha 4 Trk imparatorluu bu yllarda ok gl idiler. ran Safev Trk mparatorluu (taht ehri 1587'den sonra Isfahan, 1.621.000 km2 , 15 milyon nfus), Timuroullarnn Hindistan Trk mparatorluu (taht ehri Akra, 3.674.000 km2 , 120.000.0000 nfus), Adilahlarn Gney Hindistan Trk imparatorluu (taht ehri Bicapur, 453.000 km2 , 22.000.000 nfus). Byk devlet mahiyetinde olmayan baka Trk devletleri de vard: Gney Hindistan'da Kutbahlar (taht ehri Glkendi, 295.000 km2 , 10 milyon nfus), Sibir Hanl vs.

Deniz Siyaseti Bu ksa tablo XVI. asrn son yllarnda 540 milyon kadar tahmin edilen dnya nfusunun 270 milyon kadarnn Trk ynetiminde bulunduunu gsterir ki, bu da insanln tam yars demektir. Dier byk devletlerin durumu yle idi: in mparatorluu (taht ehri Pekin, 12.268.000 km2 , 80 milyon nfus), spanya krall (taht ehri Madrit, 24.575.000 km2 , 33 milyon nfus), Almanya mparatorluu (taht ehri Viyana, 659. 000 km2 , 17.5 milyon nfus), Fransa krall (taht ehri Paris, 1.142.000 km2 , 15 milyon nfus), ngiltere krall (taht ehri Londra, 347.000 km2 , 5.9 milyon nfus), Venedik Cumhuriyeti (55.000 km2 , 3.8 milyon nfus), Rusya mparatorluu (taht ehri Moskova, 5. 000.000 km2 , 7 milyon nfus). Byk devletlerden saylmayan bir ka ehemmiyetli devlet: sve krall (1.058.000 km2 , 2.6 milyon nfus), Papalk (45.000 km2 , 1.9 milyon nfus), Habeistan krall (1.000.000 km2 , 3 milyon nfus), Japonya imparatorluu (374.000 km2 , 14 milyon nfus), Gney Hindistan'da iki Mslman devlet, Nizan ahlar ve Berid ahlar, 200.000 km2 , 7 milyon nfus). Dnya nfusu ktalara gre yle idi: Asya 350 milyon (%63.6), Avrupa 122 milyon (%22.4), Afrika 60 milyon (%10.9), Kuzey Amerika 9.5 milyon (%1.8), Gney Amerika 5 milyon (%0.9), Okyanusya 2 milyon (%0.4) (1600 yl tahminleri).Osmanl cihan devletinin zaaf, Almanya ile uzun ve etin srecek bir sava srasnda ortaya kar ve i bnyedeki kntler kendisini belli eder. Lzumsuz yere Almanya'ya harp ilan etmesinden sonra (4 Temmuz 1593) Viyana'nn yanbandaki Yankkale'nin (Gyr/Raab) fethi (27 Eyll 1594) ve burasnn yeni bir beylerbeyilik (eyalet) merkezi yaplmasyla parlak baarlar grlrse de harp, imparatorluun daha ok i bnyesindeki zaaflar, eski byk ve deha sahibi kumandanlarnn hemen hemen kesilmesi, orduda anari ve liyakatsiz kumandanlar gibi sebeplerle, bir denge ve ypranma sava haline girer. III. Murad'n yerine geen III. Mehmed (1595-1603) zamanna sava, bu artlarla intikal eder. Bu padiahn son yllarnda Anadolu'da Celal ihtilallerinin balayp yaylmas, devletin Rumeli ile beraber iki kanadndan olan Anadolu'da durumun kart ve felaket tohumlarnn yeerdiini gsterir. Estergon'un Almanlarn eline dmesi (2 Eyll 1595), Tuna zerinde bir kprnn tedbirsizlik yznden aknclar geerken yklmas ve aknclarn Tuna'ya dklp boulmas (27 Ekim 1595) gibi facialardan sonra iin serdar- ekremler vastasyla yrtlemeyecei anlalr. III. Mehmed, babas ve bykbabasnn hi sefere

kmamasna ramen sefere kmaya karar verir. 1576'da Kann'nin Sigetvar seferinden beri 30 yldr ilk seferdir. III. Mehmed, Eri'yi alarak (12 Ekim 1596) Almanlar KuzeyDou Macaristan'dan atar. Alman imparatorluk ordusu Haova meydan muharebesinde (26 Ekim 1596) imha edilir ki, baz tarihilere gre Osmanl Trklerinin kazandklar cihan apnda ehemmiyet tayan son byk meydan muharebesidir. Ayn apta bir meydan muharebesinden (Moha) sonra 70 yl nce Kann bir hamlede btn Macaristan' fethetmiti. Osmanl teebbs gc o kadar tavsamtr ki, Haova'da dman ordusu imha edilmekle kalnr. Deniz Siyaseti Avusturya ak ve savunmasz kald halde bu lkeye girmek bile dnlmez. Nitekim Yankkale der (29 Mart 1598). Ancak Vezir-i Azam ve Serdar- Ekrem Damad brahim Paa, Kanije'yi alarak (22 Ekim 1600), Gney-Bat Macaristan'dan Almanlar atar. Bu kaleyi almak iin gelen ok byk bir Alman ordusunu Tiryaki Hasan Paa, mucizev bir ekilde korkun bir bozguna uratr (18 Kasm 1601). stolni-Belgrad' da geri alan (6 Austos 1602) Trkler, Budin (Budapete) aklarnda Alman ordusunu bozduktan sonra (18 Kasm 16027), Vezir-i Azam ve Serdar- Ekrem Sokulluzade Lala Mehmed Paa, parlak ekilde Estergon'u Almanlardan geri alr (3 Ekim 1605). Tiryaki Hasan Paa da Uyvar kalesini teslim alr. Ancak devlet, 132 yl sren bu savatan bkmtr. Bu baarlar glgelenmeden sulh grmelerine girmeyi kabul eder. Zitvatorok sulhu imzalanr (11 Kasm 1606). u bakmdan manal bir anlamadr: Almanya imparatorunun Trkiye'ye verdii vergi kesilir, O zamana kadar Trkiye, Avrupa'da padiahtan baka imparator olmad iddiasndadr ve bu iddiasn Almanya imparatoruna da kabul ettirmitir; o tarihe kadar Trkler de Almanya hkmdarnn imparator olduunu kabul eder. Trkiye'nin toprak kayb yoktur ama bir iki kale dnda kazanc da yoktur. Halbuki imdiye kadar Divan- Hmayun, devlete radikal kazan kazandrmayan hi bir anlamay kabul etmemitir. Demek ki Trk cihan devleti hala cihan devletidir, fakat byme gcn, srama enerjisini kaybetmi, durgunluk devresine girmitir. Bu anlama III. Mehmed'in olu ve halefi I. Ahmed devrinde (1603-1617) imzaland. Bu devirde Cell ihtilalleri devam eder. Vezir-i azam ve Serdar- Ekrem Kuyucu Murad Paa, 5 yla yakn alarak lmne kadar (5 Austos 1611) bu ihtilallerle urar. Fakat anarinin kk derinde ve sebepleri eitlidir. iddetle davranmasna ramen ancak geici baarlar kazanr. Zira isyan edenler dmanlar deil, evrelerine Anadolu Trk toplayan eski beylerbeyiler, sancakbeyleri, sipahi subaylardr. Akdeniz'de hakimiyet deilse bile, stnlk devam ettirilir. Kaptan- Derya Damat Halil Paa'nn Akdeniz seferi ve Malta'ya asker karmas (13 Mays-28 Kasm 1614), ok baarl olur. I. Ahmed'in gen yanda zamansz lm zerine byk olu Sultan Osman, bu saray entrikas ile bertaraf edilerek yerine Sultan Ahmed'in kardei I. Mustafa (1617-1618) tahta karld. Fakat deli olduu anlald iin 3 ay sonra tahttan indirildi. II. Osman (1618-1622) padiah oldu. Onun devrinde Polonya ile mnasebetler bozuldu. Ya ve Turla meydan muharebelerinde (20 Eyll ve 7 Ekim 1620) Leh ordular bozuldu. II. Osman, bizzat sefere kt. Hotin nlerine kadar geldi (3 Eyll 1621). Hotin Anlamas (6 Ekim 1621), Polonya kralln yeniden Trkiye himayesine sokacak maddeler ihtiva etmesine ramen Trk devletinin i meseleri yznden istifade edilemedi. Deniz Siyaseti Ordunun, bilhassa kapkulu ocaklarnn ve umumiyetle devlet dzeninin bozulduu kanaatinde olan II. Osman, o a toplumunun asla kaldramayaca derecde radikal

reformlara karar verdi. Dehasna ramen genlii ve tecrbesizlii yznden, bunlar tatbik edemedi. ldrld (20 Mays 1622 akam) ve bu yzden mparatorluk kart. Kutsal saylan padiahn ldrlmesi bir eit Kerbela facias olarak Trk tarihine geti. Teessr asrlarca devam etti. Sultan Osman'n intikamn almak iin ordunun bir ksm ve eitli blgelerde halk ayakland. ok kan dkld. Neticede yalnz anai byd, geniledi ve artk adi asayisizlik halini ald. Tekrar I. Mustafa tahta geirildi (1622-1623). Fakat tahttan indirildi. II. Osman'n kardei ve veliahdi ocuk IV. Murad padiah oldu (1623-1640). I. Mustafa'ya nasl annesi niybet etmise, ocuk IV. Murad'a da annesi Ksem Mehpeyker Valide Sultan, saltanat naibesi oldu. Anari ve yolsuzluklar arttka artt. htilaller birbirini takip etti. Bu iklimde yetien IV. Murad, 8 Haziran 1632'de sert bir darbe ile iktidar ahsen eline ald. Zulme kat rahata iddia edilebilecek, Osmanl tarihinde ne kendisinden nce, ne de kendisinden sonra asla grlmemi bir sertlikle devleti idare etti ve ahsndan baka hi bir otoriteye msamaha etmedi. ok geni lde huzuru, syii salad, anariyi ezdi ise de sonraki olaylar bu iin padiahn ahsyla kaim olduunu gsterdi. Bununla beraber baz tarihiler IV. Murad'n devletin mrn yarm asr uzattn sylerler. Kann ile II. Mahmud arasnda gelen padiahlarn en by, XVII. asr Trk tarihinin ok sekin bir simasdr. Dahi olarak domu, hadiselerle olgunlam, fakat gene iinde yaad ortam ve grdkleri, kendisini zulme itmitir. Byk bestekrd. Asker domu, en byk ordular sevk u idare edebilecek kabiliyetlerle mcehhez bir ahsiyetti. 27.5 yanda lm, devleti ok sarst. IV. Murad devrinde ran savalar hi bir zaman grlmemi ve grlmeyecek boyutlar kazand. Sava, Badad'n, bir sprizle Safevlerin eline dmesiyle balad (11/12 Ocak 1624 gecesi). Hafz Ahmed Paa Badat' geri alamaynca (1625-1626) vezir-i azam olan Hsrev Paa, ran' altst etti. Hamedan' (9 Haziran 1630) ve Bat ran'da ok yerleri fethetti, fakat Badat' geri alamad. IV. Murad, Revan Seferi denen ilk seferine kt (28 Mart-27 Aralk 1635). Kuzey'de ran' ezdikten sonra ok byk hazrlklarla Badat Seferi denen ikinci sefere giriti. 15 Kasmda Badad'a geldi ve ok kanl muharebelerden sonra ehri ald (24 Aralk 1638). Badat Fatihi nvann hak etti. Kasr- irin anlamas (17 Mays 1639), 15 yldan fazla devam eden bu byk, kanl ve neticeleri pheli savaa son verdi. Bu anlama, bu gnk Trkiye-ran ve Trkiye-Irak snrlarn -Irak' Osmanl devletinde brakmak zereiziyor ve Kafkasya'y Osmanl ve Safev imparatorluklar arasnda paylatryordu.

kselme (1453 - 1579) [deitir]


Ana madde: Osmanl Devleti Ykselme Dnemi

Fatih Sultan Mehmet [deitir]

Fatih Sultan Mehmet'in Bellini tarafndan yaplm portresi II. Mehmet, [[ ] 1453'te kuatt stanbul'u 29 Mays 1453'te zaptetti ve artk bir imparatorluk durumuna gelen devletine bakent yapt. Ardndan, Bizans taht zerinde hak iddia edebilecek hnedanlara kar harekete geti. Mora Despotluu (1460), Trabzon Rum mpratorluu (1461) ve Palailogoslar ile akrabal bulunan Galtulusi ailesinin ortadan kaldrd. Srbistan, Bosna ve Hersek'i ilhk etti (1459). Balkanlar'da genileme Osmanl Devleti'ni Tuna zerinde Macaristan'la; Arnavutluk, Yunanistan kylar ve Ege Denizi'nde Venedik'le kar karya getirdi. Uzun bir sava (1463 - 1478) sonunda Venedik, kodra, Akahisar kentleriyle Limni ve Eriboz adalarn Osmanllar'a brakmay ve elde ettii ticaret serbestlii karlnda her yl 10.000 altn demeyi kabul etti. Bu sava srerken II. Mehmet, Karamanoullar Beylii'ni ortadan kaldrd (1468); Karamanoullar'n koruyan ve Venedik'le bir antlama yapan Akkoyunlu hkmdr Uzun Hasan' Otlukbeli'nde ar bir yenilgiye uratt. Bu zaferle Osmanl Devleti Frat'n batsndaki Anadolu topraklarna yerleti; Gedik Ahmet Paa'nn Toroslar' ve Akdeniz kylarn zaptetmesiyle de Msr Memlklar ile snrda oldu. Gedik Ahmet Paa'nn 1475'te kuzey Karadeniz'e yapt sefer, Ceneviz kolonileri Kefe ve Sudak'n fethi ve Krm Hanl'nn Osmanl himayesine girmesiyle sonuland. Bylece Osmanl Devleti bir i deniz durumuna gelen Karadeniz zerinde siysi ve iktisdi tam bir egemenlik kurdu. II. Mehmet'in gney talya'nn fethiyle grevlendirdii Gedik Ahmet Paa, denizar bir seferle Napoli Krall'nn elinde bulunan Otranto'yu ald ve talya ilerinde harekta balad. Ama II.Mehmet'in 49 yandaki lm (1481) bu seferin yarm kalmasna neden oldu. Ana madde: stanbul'un Fethi II. Bayezit (1481 - 1512), taht kavgasna girien kardei Cem'i yenierilere dayanan shak ve Gedik Ahmet paalarn desteiyle yendi; Cem, Rodos valyeleri'ne snmak zorunda kald. 1484'teki Bodan seferi ile kuzey ticaretinin zengin limanlar Kili ve Akkerman Osmanl Devleti'ne katld. Cem'i ve Karamanoullar'nn kalntlarn destekleyen Memlklar'la sava (1485 - 1491) ise genellikle Osmanllar'n yenilgisiyle sonuland. Venedik'le sava (1499 1503), imparatorlua Modon, Koron, Navarin, nebaht limanlarn kazandrd.

Osmanl Devleti'nin bymesi (1481-1683)

Osmanl Devleti Himayesine Girmi Topraklar Yavuz Sultan Selim, ah smail'in Anadolu'daki mritlerine kar iddetli bir mcadeleye giriti. ah smail'e kar aldran'da kazand zaferden (1514) sonra Tebriz'e kadar ilerledi. Bundan sonra I. Selim, Memlkler'a kar harekete geti. Ateli silahlardaki stnl sayesinde kazand Mercidbk (1516) ve Ridniye (1517) savalar, Osmanl Devleti'ne Suriye, Filistin ve Msr' kazandrd. Hicaz, Osmanl egemenliine girdi. Bylece Osmanl Devleti, Hint Okyanusu'na alma olanana kavutu ve slm dnyasnn nderliine tartmasz biimde ele geirdi. Bu arada I. Selim, halife nvn ald ve bu unvan kendisinden sonra gelen Osmanl padiahlar tarafndan da kullanld.

Kanuni Sultan Sleyman [deitir]


Kanuni Sultan Sleyman zamannda Belgrad'n zapt (1521) Orta Avrupa'da; Rodos'un zapt (1522) ise Akdeniz'deki etkinlikleri iin Osmanl Devleti'ne elverili bir konum kazandrd. Macar ordusunu Moha'ta yok eden (1526) Kanuni, Macaristan'n bakenti Buda'ya (Budin) girdi ve Macaristan' Zapolya'nn krallnda himyesine ald. Bu, Osmanl Devleti'ni Macaristan egemenlii iin Habsburglar'la kar karya getirdi. Kanuni, Zapolya'y korumak iin 1529'da Viyana'nn kuatlmasyla sonulanan seferi, 1532'de de Alman Seferi'ni yapt. 1541'de ise Osmanl egemenliindeki Macaristan topraklarn bir Osmanl eyaleti (Budin Eyaleti) yaparak ilhk etti; len Zapolya'nn oluna, kendisine bal olmas kouluyla Erdel Prenslii'ni verdi. 1543'teki Macaristan seferi srasda ise Estergon Kalesi'ni zapt etti. 1547'de Avusturya ve Almanya ile imzalanan bar antlamas ile Kanuni, ellerinde tuttuklar Macaristan topraklarn ylda 30.000 altn hara denmesi kouluyla Habsburglar'a brakt. Ancak sava, 1551'de yeniden balad.

Baavuu Sadaret Alaynda nzibata Memur avuba Divan avular Amiri (Adalet Bakan) Beyliki Fermanlarn Yazld Kalemin Amiri Amedi D leri zel Kalemi Amiri Byk Tezkereci Bakanlk zel Kalemi Amiri Kanuni dneminde Osmanl Devleti'nin batya kar bir sava cephesi de Akdeniz'di. Akdeniz'de meydana gelen ilk nemli olay, Saint Jean valyeleri'nin elinde bulunan Rodos'un alnmas oldu (1522). nl denizci Hzr Reis de, Barbaros Hayrettin Paa ad ile Osmanl kaptan- deryalna getirildi. Bu dnemin en nemli olay, Preveze Deniz Sava'nda Barbaros Hayrettin Paa'nn, kendisinden gemi, top ve asker says bakmndan stn olan ve Andrea Dorya komutasndaki birleik Hristiyan donanmasna kar kazand parlak zafer oldu (28 Eyll 1538). Akdeniz'de Osmanllar'la Hristiyan Akdeniz devletleri arasnda her iki taraf iin de ypratc deniz savalar yaplrken, Osmanl Devleti 1538'den balayarak Hint Okyanusu'nda Portekizliler ile mcadeleye giriti Osmanl Devleti'nin Hint Okyanusu iin mcadelesi 1669'a kadar srd. Bu sre iinde birka kez Hindistan'a, bir kez de Sumatra Adas'na donanma gnderildi; Yemen, Habeistan ve baz Afrika lkeleri Osmanl Devleti'ne katld, Hint Okyanusu'nda Portekizlilere kar baz deniz baarlar elde edildi ise de, Osmanllar Hint Okyanusu'nda kesin bir stnlk salayamadlar. Osmanllar'n Hint Okyanusu'ndaki baarszl daha sonra hem Osmanl devleti hem de tm dou uluslar iin son derece olumsuz sonular douracaktr. Kanuni dneminin nemli mcadele alanlarndan biri de ran oldu. 1533'te Sadrazam brahim Paa, ran seferiyle grevlendirildi, arkasndan da padiah ran seferine kt (1534). "Irakeyn Seferi" denilen bu seferin en nemli ve kalc etkisi Badat dahil olmak zere Irak topraklarnn Osmanllar'n eline gemesi oldu (1535). ran savalar 1555'teki Amasya Antlamas ile sona erdi; antlama sonucu Azerbaycan ile merkezi Tebriz, bir ksm Dou Anadolu topraklar ve Irak Osmanllar'n eline geti. Bu bar 1576 ylna kadar srd. DURAKLAMA DNEMI

III. Mehmet zamaninda Avusturya'ya karsi devam ettirilen savaslarda Egri, Kanije ve Haova zaferleri elde edilmisse de I. Ahmet (1604-1617), Zitvatorok Antlasmasini imzalayarak (1606), Osmanlinin, Avrupa'daki stnlgnn sona erdigini bir anlamda kabul ediyordu. Her ne kadar ele geen topraklar bu anlasmayla Osmanlida kaliyorsa da, artik iki devletin "esit" sayildigi hkme baglanmisti. XVI.yzyil baslarindan itibaren Avusturya ve Iran'la girilen uzun savaslar, ehliyetsiz idareciler, liyakatin yerini iltimas ve rsvetin almasi, buna bagli olarak devletin asker ve iktisad dzeninin temelini olusturan timar sisteminin bozulmaya baslamasi, devletin g ve otoritesini, halkin huzur ve asayisini gvenligini sarsmistir. XVII. yzyila girilirken bu olumsuz sartlar, anarsinin artmasina sebep olmustur. Merkez ve tasra teskiltinda grlen bozulmalar, pek ok isyanin ikmasini ve dolayisiyla devlet nizaminin sarsilmasini beraberinde getirmistir. Bu isyanlari grupta toplamak mmkndr; Tasrada ikan Celal Isyanlari, Eyalet isyanlari ve Istanbul merkezli kapikulu isyanlari. Celal isyanlarinin en nemli sebepleri, yukarida da belirttigimiz gibi, devletin uzayan savaslara bagli olarak azalan gelirlerini karsilayabilmek iin vergileri artirmasi, timar sistemindeki bozulmalar ve kylnn artan vergilere karsi huzursuzluklari idi. Halkin devlete olan gveninin sarsilmasi, isyancilarin gcn daha da artiriyordu. Kalenderoglu, Karayazici, Deli Hasan gibi Celllerin isyanlarina, medrese grencisi suhteler ve basibos leventlerin isyanlari da eklenince, devlet isyanlari bastirmada olduka zorlandi. Bu isyanlar yznden zellikle Anadolu'da dirlik ve dzenlik kalmadigi gibi, iktisad durum da olduka bozulmustur. Yine bu otorite boslugu nedeniyle Erzurum ve Sivas gibi yerlerin valileri ile Yemen, Bagdat, Eflk, Bogdan gibi bagli eyaletlerin yerli yneticileri de isyan etmislerdi. Istanbul'daki yenierilerin ulfelerini zamaninda alamamalarini bahane ederek ikardiklari isyanlar dogrudan sarayi hedef almistir. Fesat yuvasi hline gelen Yenieri Ocagi'ni dzenlemek isteyen II. Osman (1618-1622) yenierilerin hismina ugramis, isyancilar sarayi basmistir. Yenieriler, Gen Osman'i tahttan indirerek yerine, III. Mehmet'in kardesi I.Mustafa'yi getirmisler ve bununla da kalmayarak, Gen Osman'i Yedikule Zindanlarinda katletmislerdir. Bu olay yenierilerin bir padisahi tahttan dsrp, katletmelerinin ilk rnegi olmasi aisindan dikkat ekicidir. Yenierilerin basa geirdigi I.Mustafa'nin bir yil sonra lmesiyle, Osmanli tahtina IV. Murat geer (1623-1640), gen padisah, hkimiyetinin ilk on yilinda devlet idaresindeki inisiyatifi valide Ksem Sultan'a birakmis ve glenene kadar fesat ikaranlara karsi tedbirli davranmistir. Ancak saraydaki huzursuzluk ve Anadolu'da yeniden patlak veren isyanlarin tehlikeli boyutlara ulasmasi zerine 1632'de duruma mdahale eden IV. Murat, kisa zamanda otoriteyi tesis etmistir. Sert tedbirlerle nifak ikaranlari, seyhlislm ve kardesleri de dahil, ldrtmekten ekinmemis, bosalan devlet hazinesini yeniden eki dzene koymustur. Toparlanan Osmanli Devleti, Bagdat'i ele geiren Iran'a savas ati. IV. Murat, nl seferiyle Bagdat'i geri aldi (1638). Iran ile yapilan Kasr-i Sirin Antlasmasiyla (1639), bugnk sinirlara yakin olan Trk-Iran siniri yeniden izildi. 1640'ta, IV. Murat'in lmesi zerine yerine kardesi I. Ibrahim geti(1640-1648). Fakat onun sekiz yillik saltanatinda devlet her aidan ktlemeye baslamisti. Sonunda 1648 yilinda o da ldrld ve ocuk yastaki IV. Mehmet Osmanli tahtina ikarildi (1648-1687). Harem ve Yenieri Ocagi devlet islerine istedikleri gibi mdahale eder olmuslardi. Bu kt gidis 1656'da Kprl Mehmed Pasa'nin sadrazamlik vazifesine getirilmesine kadar devam etti.Kprl Mehmet Pasa ve onun ailesinden olan diger sadrazamlar XVIII. yzyil baslarina kadar Osmanli Devleti'nin idaresinde belirleyici bir rol oynamislardir. Kprller Devri olarak bilinen bu dnemde geici de olsa bir istikrar saglanmis ve Osmanlilar son fetihlerini bu devirde gereklestirebilmislerdir. Kprl Mehmet Pasa, ierde

GEN OSMAN'IN YAPMAK ISTEDIKLERI...


Ikinci Osman, Sultan Birinci Ahmed'in byk ogludur. 3 Kasim 1604 arsamba gn Istanbul'da dogmus ve Osmanogullari'nin on altincisi olarak on drt yasinda taht'da ikmis, byle kk yasta clsu dolayisiyle Gen Osmani diye anilagelmistir. Ikinci Osman'in annesi Mhfirze Sultan'dir. Birinci Ahmed'in ogullarindan Murad (Drdnc Murad) iIe, Ibrahim (yanlis olarak deli diye anilan) ise, Mhpeyker Ksem Sultan'dan dogmuslardir. Birinci Ahmed'ln lm zerine byk oglu ikinci Osman'in taht'da ikmasi gerekirken, ni bir degisiklikle, Osman Gazi'den beri devam edegelen verset kanunu bir tarafa itilivermis saltanat, ve bu babadan nda ogula intikal eden Ekberiyyet kaidesine

baglanarak, Ikinci Osman'in yerine, taht'da amcasi Birinci Mustafa ikivermis veya daha dogru bir tbirle. ikartilivermistirl.. Bu is, Ksem Sultan'in mel'anetidir!.. Kendi ocuklarina taht yolunu aabilmek iin, muvazenesi bozuk olan ve ser'an Hilfet caiz olmayan Birinci Mustafa'nin taht'da ikarmasini Ksem Suttan temin etmis ve bu mvazenesi bozuk pdisah, nasil olsa ilerde hal' edileceginden. zaman kazanip oglu Murad'i taht'da ikarmak gayesiyle Ocak Agalarini ve bzi devlet erknini elde ederek verset usuln el abukluguyla degistirmis, bylece Ikinci Osman'i saltanattan mahrum etmek, istemisse de, muvaffak olamamistir!.. Geri, Birinci Ahmed'den sonra Birinci Mustafa pdisah olmustur ama, saltanati ancak doksan alti gn srms ve muvazenesizligi dolayisiyle hal' edilen bu on besinci Osmanli pdisah yerine, 26 subat 1618 Pazartesi gn Gen Osman taht'da ikmistir. Buna ragmen. Ksem Sultan mel'anetin de devam etmis ve Hile-i Osmaniyye ile Gen Osman'i alasagi etmesini bilmlstir!.. Osmanli pdisahlari iinde zeksi, kuvvetli tahsil ve terbiyesi yanisira, fizik g ve irde saglamligiyle de temayz eden Gen Osman, yasindan umulmayacak derecede byk ve mhim islere tesebbs edip, ni bir hamle ile bunlari tatbike koyulmustur !.. Sayalim, bu byk ve mhim islerden bazilarini:

1.

Tereddi ve tefessh edip kozmopolit bir cemiyet haline gelen Yenieri ve Sipahi Ocaklarini tamamiyle ilga ve imha ederek, onlarin yerine, Anadolu. Suriye ve Misir Trkleriyle Trkmenlerinden milli bir ordu kurmak.

2. 3.

Payitahti Istanbul'dan Anadolu'ya nakledip, kozmopolit bir muhitten mill bir muhite gemek. Ilmiyye sinifinin siyas ve mal kudret ve nfuzunu kirarak, bozulmaya baslayan bu zmreyi islah etmek

4.

Kozmopolit saray an'anelerini degistirerek Harem-i Hmynu tasfiye etmek ve hnedanin Trk ailelerinden nikahla kiz almasina yol amak.

5.

Ftih ve Kanun'nin eskiyen mevzuati yerine yeni kanunlar tedvin etmek.

Ikinci Osman, yapmak istedigi bu reformlar dolayisiyle karsilastigi muhalefet zerine su beyti sylemistir: Niyyetm hidmet idi saltanat-u devtetime alisur hsid bedbh, aceb nekbetime. (Niyyetim, saltanat ve devletime hizmet etmekti amma, ne istir ki, kiskan ve kt dilekliler hep felketime alisir.)

erkezi Ynetimin Bozulmas [deitir]


Osmanl merkezi ynetiminin bozulmasnda;

17. yzyldan itibaren tahta kan padiahlarn devlet ilerine ilgisiz kalmalar ve ordunun banda seferlere kmamalar ehzadelerin sancaklara gnderilmemesinden dolay, devlet ilerinde yeterli bilgi ve tecrbeye sahip olmadan devletin bana gemeleri Padiahlarn tecrbesizliinden yararlanan saray kadnlarnn ve aalarnn devlet ynetiminde etkili olmalar Kk yata tahta kmalar (4. Mehmed 12 yanda tahta kmtr). nemli makamlarn liyakata baklmadan rvet ve iltimas yoluyla datlmas gibi nedenler etkili olmutur.

Devlet ynetiminde otoritenin sarslmas, halkn devlete olan gveninin azalmasna ve i isyanlarn kmasna neden olmutur. Deneyimsiz kiiler tahta gemi, bu nedenle merkezi ynetim bozulmutur.

Ekonominin Bozulmas [deitir]


16. yzyln sonlarndan itibaren Osmanl ekonomisinin bozulmasnda;

Corafi Keiflerin etkisiyle ticaret yollarnn yn deitirmesi ve gmrk gelirlerinin byk lde azalmas 17. yzylda Avusturya ve ran ile yaplan savalarn ykl harcamalara yol amas hracatn azalmas, ithalatn artmas ve kapitlasyonlarn giderek Avrupal devletlerin smr arac haline gelmesi Smrgelerden Avrupaya ykl miktarda altn ve gmn gelmesi, bu madenlerin bir miktarnn Osmanl lkesine girmesi ve parann deerini drerek enflasyonu artrmas Vergilerin ykseltilmesi zerine kylerde yaayan insanlarn vergilerini deyemeyerek tarmsal retimi brakmalar Saray masraflarnn artmas

gibi nedenler etkili olmutur. Kyden ehre gler sonucu retim azalmtr fazladan asker alm ile askeri masraflarn artmas

Askeri Sistemin Bozulmas [deitir]


III. Murat dneminden itibaren kapkulu ocaklarna kanunlara aykr asker alnarak saylarnn artrlmas Yenierilerin geim skntsn ileri srerek askerlik dnda ilerle uramalar ltizam sisteminin yaygnlamas zerine tmar sisteminin nemini kaybetmesi ve eyaletlerde asker yetitirilmemesi Denizcilikle ilgisi olmayan kiilerin donanmann bana getirilmesi Avrupada meydana gelen harp teknolojisindeki gelimelerin takip edilmemesi

gibi etkenler Osmanl askeri sisteminin bozulmasna neden olmutur.

Sosyal Alandaki Bozulmalar [deitir]


Tmar sisteminin bozulmas, nfusun artmas ve Anadoluda kan Celali isyanlar halkn devlete olan gvenini sarsmtr. 17. yzylda bata stanbul olmak zere byk ehirlerin nfuslar hzla artm, bu durum ehirlerde isizlie ve gvenliin bozulmasna neden olmutur. Sonu olarak, devlet bu isyanlar glkle bastrd ve halkn devlete gveni azald.

Eitim Sisteminin Bozulmas [deitir]


Ahmetli eitim sisteminin temelini oluturan medreselerin an gerisinde kalmas ve Avrupada eitim alannda meydana gelen yeniliklerin takip edilmemesi Pozitif bilimlerin medreselerin mfredatndan karlmas Medrese renimi grmemi pek ok kiiye ilmi rtbeler verilmesi Yeni domu ocuklara mderrislik unvannn verilmesi ve beik ulemas diye adlandrlan bir snfn ortaya kmas

D Etkenler [deitir]

Corafi Keiflerle zenginleen ve ekonomilerini glendiren Avrupa devletleri, Rnesans ve Reform hareketleriyle dnce ve bilim hayatnda nemli atlmlar yapmtr. Osmanl mparatorluu Avrupadaki teknolojik ve bilimsel gelimelere ayak uyduramam, Avrupann gerisinde kalmtr.

Avrupallarn Hal anlayyla Osmanl mparatorluuna hep birlikte saldrmalar duraklamaya neden olmutur.

17. yzylda OsmanlAvusturya likileri u ekilde gelimitir:

15931606 Devlet-i Aliye(osmanl)Avusturya Savalar [deitir]


Sokullu Mehmet Paa dneminde imzalanan antlama taraflarn karlkl saldrlaryla bozulmu ve iki devlet arasnda savalar balamtr. ki devlet arasndaki sava Avusturyann isteiyle Zitvatorok Antlamas imzalanarak sona erdirilmitir (1606). Zitvatorok Antlamas ile Osmanl Devleti;

Kanije, Eri ve Estergon kaleleri Osmanlya braklacak. Avusturya vergi demeyecek ama sava tazminat deyecek. Avrupadaki stnln kaybetmitir. Avusturya kral Osmanl padiahna denk hale gelmitir. Bylece, Osmanl Devletinin Avrupa devletleriyle hukuki eitlik dnemi balamtr.[stanbul Antlamas ile balayan siyasi stnlk bu antlama ile son bulmutur]

II. Viyana Kuatmas ve Osmanl-Avusturya Sava [deitir]


Ana madde: II. Viyana Kuatmas Avusturya, Orta Avrupada gcn artrmak iin Macaristana egemen olma politikas izlemitir. Macarlara yardm etmeyi kabul eden Sadrazam Merzifonlu Kara Mustafa Paa sefere karak Viyanay ikinci defa kuatmtr (1683). Osmanl ordular Viyana nlerinde bozguna urayarak geri ekilmitir. Osmanllarn Viyana nlerinde bozguna uramas, Avrupada byk bir sevin meydana getirmi ve Papann gayretleriyle Trkleri Avrupadan atmak amacyla Kutsal ttifak kurulmutur (1684). Bu ittifaka; Avusturya, Lehistan, Venedik, Malta valyeleri ve sonradan Rusya katlmtr. 16 yl devam eden savalarda Osmanl Ordusu yenilmi, kutsal ttifak devletleriyle Osmanl Devleti arasnda Karlofa Antlamas imzalanmtr (1699). Karlofa Antlamas'yla;

Osmanl Devleti batda ilk kez toprak kaybetmitir. Osmanl Devleti Orta Avrupa'daki egemenliini kaybetmitir Avrupa devletleri savunmadan saldrya gemi ve askeri bakmdan stnlkleri ortaya kmtr. Daha ok bilgi iin: Osmanl-Kutsal ttifak Savalar

stanbul Antlamas [deitir]


Karlofa Antlamasndan sonra Rusya ile Osmanl Devleti arasnda stanbul Antlamas imzalanmtr (1700). Osmanl Devleti, Karlofa ve stanbul Antlamalaryla kaybettii topraklar geri alabilmek amacyla 18. yzylda Avusturya, Venedik ve Rusya ile savalar yapmtr.

syanlar ve Sonular [deitir]


stanbul syanlar [deitir]
stanbul isyanlar kapkulu askerlerinden yenieriler ve sipahiler tarafndan karlmtr. stanbul isyanlarnn kmasnda;

Devlet ynetimindeki otorite boluundan yararlanan yenieri aalar ve saray kadnlarnn ynetimi olumsuz ynde etkilemeleri Kapkulu sisteminin deimesi ve ocaa askerlikle ilgisi olmayan kiilerin alnmas Kapkulu askerlerinin maalarnn zamannda denmemesi veya ayar dk paralarla denmesi Yenierilerin clus bahii almak iin sk sk padiah deitirmek istemeleri Devlet ynetiminde etkin olmak isteyen devlet adamlarnn yenierileri kkrtmas Yenieri ve sipahilerin karlar dorultusunda hareket etmeyen padiah ve devlet adamlarn grevden uzaklatrmak istemeleri Kapkulu askerlerinin disiplin altnda tutulamamas

gibi nedenler etkili olmutur. stanbul isyanlar devlet dzeni deitirmeye olmayp, ynetimi ahslara kar yaplmtr.stanbul isyanlar sonucunda;

syanlarn zayflamas Kad ve sancak beylerinin kanunlara aykr davranarak halk zor duruma drmeleri Osmanlran ve OsmanlAvusturya savalar

gibi nedenler etkianclar, daima isteklerini yaptrmay baarmlar ve Osmanl merkezi idaresi zerinde kapkulu (zellikle yenieriler) askerlerinin etkisi artmtr.

syanclar, padiah ve devlet adamlarn grevden almlar, hatta ldrmlerdir. syanlar stanbulda asayiin bozulmasna, halkn zor durumda kalmasna, ehirde yangnlarn kmasna ve yamalamalarn yaplmasna neden olmutur.

Celali syanlar [deitir]


Ana madde: Celali isyanlar 17. yzylda Anadoluda kan isyanlara Celali syanlar denilmitir. Celali isyanlarnn sebepleri;

Eyaletlerde devlet ynetiminin bozulmas ve vergi toplamada adaletsiz davranlmas Dirlik sisteminin bozulmas ve dirliklerin datmnda hakszlklarn yaplmas 17. yzylda savalarn uzun srmesi ve yenilgiyle sonulanmasndan dolay askerden kaanlarn Anadoluda ekiyala balamas Devirme asll devlet adamlarnn Anadolu halkyla kaynaamamalar Merkezi otoriteli olmutur. Celali isyanlarnn sonucunda; Anadoluda devlet otoritesi sarslmtr. Anadoluda huzur ve gvenlik bozulmu, birok ehir ve kasaba harap olmutur. retim faaliyetleri azalm, ekonomi bozulmutur. Vergiler toplanamam ve devletin gelirleri azalmtr.

Osmanl Devleti duraklama dnemi ve nedenleri

OSMANLI DEVLET'NN DURAKLAMA DNEM


OSMANLI DEVLET'NN GENEL DURUMU DURAKLAMA DNEM (1579-1699 ):1579 Sokullunun lmnden, 1699 Karlofa Antlamas'nn imzalanmasna kadar geen srede devletin ilerlemesinin yavalad ve g kaybna urad dnemdir. Osmanl Devleti'nin Genel Durumu Kanun dneminde Osmanl Devleti, snrlarn byk lde geniletmi ve dnyann en gl devletlerinden biri durumuna gelmiti. Osmanl Devleti, bu durumunu II. Selim ve IV. Murat zamanlarnda da devam ettirdi. Bununla beraber, egemenlik altna alnan lkelerin srekli denetim altnda bulundurulmas zorunluluu; batda Avusturya, douda ran ile yaplan savalar ve i sorunlar, Osmanl Devleti'ni giderek zor durumda brakmaya balad. 16. yzyln sonunda ve 17. yzylda, giderek Osmanl Devleti'nin ilerleme gcnn azald, baz fetihlere (Podolya ve Girit'in alnmas) ramen bir duraklamann balad ak olarak grlr. Sokullu Mehmet Paann 1579'da lmnden sonra, lke yne timinde, asker alanda ve ilim kurulularnda k balad, uzun sren savalar nedeniyle, lkenin sosyal ve ekonomik dengesi bozuldu. Bu dnemde fetih hareketlerine devam edilmekle beraber, asker zaferler, l uzun sren savalar sonunda kazanlabildi. Devleti glendirmek amacyla baz yenilikler yaplmaya alld. Ancak, yaplan yeniliklerin kkl deiiklikler olmamas, i ve d sorunlarn giderek artmas nedeniyle istenilen sonu alnamad. DURAKLAMANIN NEDENLER 16. yzyln ikinci yars ve 17. yzyllarda Osmanl Devleti'nin durumuna ksaca bakldnda devletin sorunlarnn i ve d nedenlerden kaynaklanmakta olduu grlr. A- NEDENLER 1) Devlet idaresinin Merkezi ynetimin bozulmas 2) Askeri tekilatn bozulmas 3) lmiyenin(eitimin) bozulmas 4) Maliyenin(Ekonomi) bozulmas 5) Toplum yapsnn bozulmas 6) Corafi keifler sonucu Osmanl ticaret gelirlerinin azalmas,Avrupaki altnn oalmasyla Akenin deer kaybetmesi 7) Toprak sisteminin bozulmas 8) Eyalet ynetiminin bozulmas 9) Toplum yapsnn bozulmas 10) Osmanl toplumunun kozmopolit yaps B- DI NEDENLER 1) Devletin doal snrlarna ulamas(Douda ran, Kuzeyde Rusya,Batda Avusturya) 2) Avrupa da merkezi krallklarn kurulmas(Topun kullanlmas,Feodalitenin zlmesi) 3) Avrupada Rnesans ve Reform sonucu bilim ve tekniin gelimesi 4) Avrupann corafi keifle zenginlemesi(Altn ve gm Avrupay zenginletirdi)

DURAKLAMANIN NEDENLER 16. yzyln ikinci yars ve 17. yzyllarda Osmanl Devleti'nin durumuna ksaca bakldnda devletin sorunlarnn i ve d nedenlerden kaynaklanmakta olduu grlr. A- NEDENLER 1.Osmanl mparatorluunun ok Uluslu Bir Karaktere Sahip Olmas mparatorluun Karakteri : a) Osmanl mparatorluu deiik rk, dil, din ve kltrde olan milletlerden meydana gelmiti. Mslman halk imparatorluu ynetiyor ve yeni topraklar fethediyordu. b) Fakat zamanla yeni fethedilen yerlerde dzenli bir sistem kurulamad. c) Merkezden uzak yerlerin ynetiminde problemler ortaya kt. d) Snrlarn genilemesi de ayn hzla devam etmedi. e) Devletin kuvvetli ve adaletli ynetimi devam ettii srece eitli milletler bir arada huzur iinde yayordu. Fakat devlet dzeninin bozulmas ve kanunlarn tam olarak uygulanmamas honutsuzluklara neden oldu.

Padiahlarn Durumu :

Osmanl mparatorluunda btn g padiahlarda toplanmt. Dolaysyla onlarn durumu lkeyi dorudan etkiliyordu. Osmanl padiahlar genellikle lkeyi kendileri ynetir ve sefere ordunun banda giderlerdi Duraklama Devrin'de bu durum ortadan kalkt. a) Tahta geen baz padiahlarn kk yata ve tecrbesiz olmalar b) Bu devrin Osmanl padiahlar devlet ynetimini kendi ellerinde tutmuyorlar ve ordunun banda sefere gitmiyorlard. Kanun'den sonra yerine geen II. Selim ve onun olu III. Murat, devlet ileriyle yeterince ilgilenmedikleri gibi, savalara da gitmediler. c) 17. yzylda, devletin bana geen padiahlarn bir ksm, ocuk yata tahta kmlard. d) Padiahlarn iyi yetimemi olmas e) Padiahlarn tecrbesizliinden yararlanan saray kadnlarnn ve aalarnn devlet ynetiminde etkili olmalar f) ehzadelerin sancaklara gnderilmemesinden dolay, devlet ilerinde yeterli bilgi ve tecrbeye sahip olmadan devletin bana gemeleri Sokullu Mehmet Paa ldnde padiah III. Murat idi (1574-1595). Bu hkmdar zayf iradeli birisiydi. III. Murat devrinde devlet ynetimine saray kadnlar karmaya balad. Ahmet (1603-1617) ocuk yata, 14 yanda, hkmdar oldu. Bu zamana kadar ehzadeler sancaa kp tecrbe kazanrken I.Ahmet bundan mahrum kalmt. I.Mustafa (1617-1618) ve (1622-1623) yllarnda iki defa padiah olmasna karlk hkmdarlk yapacak durumda deildi. I.Osman (1618-1622) iyi niyetli olmasna karlk devlet ynetimi konusunda tecrbesizdi. II. Osman'da 14 yanda hkmdar olmutu. IV.Murat (1623-1640) XVII. yzyln en deerli padiah olmasna karlk yeterli devlet adamlarna sahip deildi. I.brahim (1640-1648) uzun yllar sarayda kafes hayat yaadndan hkmdarlk konusunda ok eksikti.

IV. Mehmet (1648-1687) yedi yanda padiah oldu. Devlet ilerini tamamen Kprllere brakt.

Veraset Uslnn Deimesi : Osmanl Devleti'nin veraset ynetimi Duraklama Devrinde deiiklie urad. Osmanl klasik devrinde farkl olarak, l. Ahmet zamannda (1603-1317) padiahln babadan oula deil, Osmanl hanedan iinde "ekber ve erad" yani en byk ve en akllsna gemesi esas benimsenmitir.

Bu sistemin kabulnden sonra ehzadelerin sancaa kma usl kaldrlm, onun yerine kafes usul getirilmitir. Sancaa kma usulnn kaldrlmasyla ehzadeler saraya hapsedilmi, ynetim konusunda tecrbe kazanmadan padiah olmulardr. Sancaa ktktan sonra hkmdar olan son padiah III.Mehmettir. Kafesten tahta kan ilk hkmdar da I.Ahmettir. Osmanl Veraset Sistemindeki Deimeler: 1- Osman ve Orhan Beyler zamannda lke hkmdar ailesinin ortak mal idi. 2- I.Murat'tan itibaren lke sadece padiah ve oullarnn sayld. 3- Fatih Sultan Mehmet en g olann tahta geme anlayn getirdi. lke padiahn mal sayld. (Karde katliyle ama lkenin birliini salayarak blnmesini nlemek ve en gl olann baa gemesi salamakt.) 4- I. Ahmet (Duraklama Devri) dneminde yaplan deiiklikle Osmanl Hanedan iinde en yal ve akll olann (EKBER ve ERED) padiah olmas esas benimsendi.

Devlet Adamlarnn Yetersizlii :

a) Devlet adamlarnn pek az makamlarnn gerektirdii tecrbe ve bilgiye sahip olmas b) nceki devirlerdeki gibi devlet adamlarnda tecrbe ve bilgiye baklmadan rvet ve iltimasla devlet makamlar datlmas c) Rvetle greve gelenler, verdiklerini geri almak iin halka ar vergiler yklyorlard ve bu tutumlaryla, lkede honutsuzlua neden olmaktaydlar. d) Dier yandan, grevin gerektirdii yeterlikte olmadklarndan, ilerin aksamasna neden oluyorlard. e) Sadrazamlar grevlerinde fazla kalamyorlar ve azlediliyorlard. XVII. Yzylda bu greve 61 kii gelmitir. Bunlar iinde sadrazamlk grevinde drt saat kalanlar bile vard. Halbuki bu zamana kadar geen yzylda Osmanl Devleti'nde 55 sadrazam grev yapmtr. 17. yzylda greve getirilen sadrazamlar ve dier devlet adamlar, getirildikleri grevlere uygun nitelikte deildiler. f) nceden ilmiye zmresi (ulema, ilim adamlar) geleceklerinden emin olduklar iin, kendilerini ilme verirler, adaletten ayrlmazlard. Duraklama Dneminde kadlk, mezzinlik, mderrislik de satlmaya veya etkili kiilerin akraba ve ocuklarna verilmeye baland.

Saray Kadnlarnn Ynetimde Etkili Olmalar: Padiahlarn ocuk denilecek yata hkmdar olmalar anneleri yani Valide Sultanlarn devlet ynetiminde etkili olmalarna neden olmutur. Valide Ksem Sultan ve Turhan Sultan bu dnemin mehur ahsiyetleridir. Ayrca padiah hanmlarnn ve cariyelerin de ynetimde etkileri grlmtr. Eyalet Ynetiminin Bozulmas:

a) Eyaletlere iltimas (kayrma) ya da rvetle tayin edilen valiler, kadlar ve dier grevliler bilgi ve tecrbe bakmndan yeterli deillerdi. b) Bunlar gittikleri yerlerde halk soyuyorlar, merkeze iyi grnmek iin de bol bol hediyeler gnderiyorlard. c) Her tarafta ekiyalar tredi. Geni lde ayaklanmalar meydana geldi. d) Halkn can, mal ve namus gvenliinin kalmamas Osmanl ynetiminde yeni problemlere neden oluyordu. XVII. yzyln banda I. Ahmet tarafndan karlan "Adaletnme" de bu durumun nlenmesi iin gerekli tedbirler belirtilmitir.

Ordu ve Donanmann Bozulmas :

III. Murat dneminden itibaren kapkulu ocaklarna kanunlara aykr asker alnarak saylarnn artrlmas Yenierilerin geim skntsn ileri srerek askerlik dnda ilerle uramalar ltizam sisteminin yaygnlamas zerine tmar sisteminin nemini kaybetmesi ve eyaletlerde asker yetitirilmemesi Denizcilikle ilgisi olmayan kiilerin donanmann bana getirilmesi Avrupada meydana gelen harp teknolojisindeki gelimelerin takip edilmemesi a) Devirme Sisteminin Bozulmas : Bu dnemde Kanun-u Kadim'e aykr olarak Yenieri Oca'na rastgele kiiler alnd. Yenierilerin says artarken deerleri azald. III. Murat oullarnn snnet dnnde halk elendiren baz Hristiyan hokkabaz ve canbazlar Yenieri Aas Ferhat Aa'nn kar kmasna ramen ocaa ald. Bylece o zamana kadar uygulanan devirme sistemi bozuldu. Devirme sisteminin uygulanmamas sonucunda askerlikle ilgisi olmayan kiiler ocaa girmi ve ocan disiplini bozulmutu. b) Yenieri syanlarnn Artmas : zellikle XVII. yzylda yenieriler sk sk ayaklanarak lkede askeri diktatrlk kurdular. kardklar isyanlarla istediklerini yaptrmaya baladlar. II. Osman'n ldrlmesinden sonra etkilerini gittike artrdlar. Bu dnemden itibaren "Ocak devlet iindir" anlaynn yerine "Devlet ocak iindir" anlay ald. Bu durum II. Mahmut devrinde Yenieri Oca'nn kaldrlmasna kadar devam etti. c) Eyalet Askerlerinin neminin Azalmas :Kapkulu askerlerinin bozulduu srada eyalet askerleri de tmarlarnn datlmasndaki adaletsizlik ve hakszlk yznden eski glerini kaybettiler. Dirlikler beylerine, sancak beylerine ve sava eyalet sipahilerine verilmesi gerekirken askerlikle ilgisi olmayan saray mensuplarna ya da para bulmak amacyla mltezimlere veriliyordu. Dirlik sahipleri dirliklerinin bulunduu sancaklarda oturmuyorlard.XVI. yzylda tmarl sipahilerin says 140 bin kii iken XVII. yzylda bu say yetmi bine dmt. Btn bunlar Osmanl Devlet'nin hem askeri kuvvetten mahrum kalmasna, hem de imparatorluk ekonomisinin temeli olan tarm ve hayvancln gerilemesine neden olmutur. d) Osmanl Donanmasnn Bozulmas : Osmanl donanmas Barbaros Hayreddin Paa'nn vefatndan sonra yerine denizci olmayan Sokullu Mehmet Paa'nn tayin edilmesiyle XVI. yzyln ikinci yarsnda bozulmaya balad. Bundan sonra da denizcilikle ilgili olmayan kiiler donanmann bana getirildi. Girit'in fethinden sonra da donanmaya nem verilmeli. e) Askerlik Konusunda Avrupa'daki Gelimelerin Takip Edilmemesi : Avrupa'da XV. ve XVI. yzyllarda ordu ve donanma konusunda nemli gelimeler meydana geldi. Bu gelimeler sonraki dnemlerde de devam etti. Osmanl Devleti ise XVIII. yzyla kadar bu gelimelerden habersiz kald. f) Yenieri tekilatnda "OCAK DEVLET NDR" ilkesi yerini "DEVLET OCAK NDR" ilkesine brakmaya balamtr. g) Siyasallaan Yenierilerin kanunlarn dna kmalar, grevlerini yapmamalar, devlet

ynetimine mdahale etmeleri ve devletin olanaklarn kendi karlar dorultusunda kullanmaya almalar h) Eyalet askerleri de tmarlarn datlmasnda gsterilen adaletsizlik ve hakszlk yznden eski nemlerini yitirdiler. Bu durum da tmarl sipahilerin bozulmasna,imparatorluun ekonomik temeli olan tarm ve hayvancln gerilemesine yol at. i) Padiahlarn ordunun banda sefere kmamalar. Not: Ordunun banda ilk kez sefere kmayan padiah II. Selim'dir.

(lmiye Tekilatnn) Eitim Sisteminin Bozulmas :

Osmanl eitim sisteminin temelini oluturan medreselerin an gerisinde kalmas ve Avrupada eitim alannda meydana gelen yeniliklerin takip edilmemesi Pozitif bilimlerin medreselerin mfredatndan karlmas Medrese renimi grmemi pek ok kiiye ilmi rtbeler verilmesi Yeni domu ocuklara mderrislik nvannn verilmesi ve beik ulemas diye adlandrlan bir snfn ortaya kmas a) Osmanl eitim sisteminin duraklama devrinde, nceki devirlerdeki stnl devam etmedi. Avrupa Corafya Keifleri, Rnesans ve Reform hareketleri ile byk bir gelime gstermiti. Osmanl ulemas ise bu gelimelere ayak uyduramad. b) Tp, felsefe, matematik, gibi bilimlerde ders okutabilecek mderris yetimedi. c) Pozitif bilimler tamamen ihmale urad.Medreselerde okutulan pozitif bilimlerin ihmal edilmesi bilim ve teknik alannda Avrupa'nn gerisinde kalnmasna sebep olmutur. d) Medrese retimi yapmayan birok kiiye ilmi rtbe verilmeye balad. Rvet ve iltimas ulema arasnda da grld. Baz kiilerin yeni domu ocuklarna "mderrislik" payesi verildi. Bylece "beik ulemas" denilen yeni bir snf ortaya kt. Rvet ve iltimas o derece yaygnlat ki III. Murat'n ve daha sonra olu III. Mehmet'in hocasnn olu henz kk yata Mekke kads, arkasndan stanbul kads tayn edildi. Bu ocuk iki ay sonra Anadolu Kazaskeri olduunda henz yrmidokuz yandayd. Dier olu ise yirmibe yanda stanbul kads oldu. e) Bu devirde ulema nfusunu kendi karlar iin kullanmaya balad. Bazen askerlere kar, bazen de askerlerle beraber saraya hcum ettiler f) lmiye snfnn bozulmas, bu snfn denetimindeki adalet, eitim ve belediye ilerinin de bozulmasna yol amtr.

Toprak Ynetiminin Bozulmas

a) 16. yzylda devletin en ok nem verdii konularn banda, toprak ynetimi geliyordu. Toprak konusunda en kk bir dzeltme dahi sadrazamn onayn gerektiriyordu. Dirlikler, hak edenlere veriliyordu, bylece bu kiiler, gayret ve fedakrlk hissi ile daha ok altklarndan retim dmyordu. 17. yzylda dirliklerin, hak edenlere verilmeyip satlmaya balanmas sonucu toprak gelirlerinde azalmalar grld.Bu durum sadece ordunun bozulmasna deil, ekonomik, sosyal ve idari alanda bir ok problemin domasna sebep olmutur. b) Tmar sisteminin bozulmasyla retim azalmas, askerden kama ve i gn artmas NOT:Tmarl Sipahilerin zayflamas, devletteki askeri dengeyi bozdu. Yenierilerin dahada glenmesine neden oldu.

Ekonomik Durumun Bozulmas:

Duraklama devrinde maliye bozuldu ve gelir kaynaklar azald. Masraflar ise giderek artt. Bu durumun ortaya kmasnda unlar etkili oldu a) Savalarda elde edilen ganimetlerin, yabanc devletlerin verdiklerj vergilerin ve hediyelerin azalmas. b) XVII. yzylda savalarn uzun srmesi ve genellikle yenilgiyle sonulanmasnn sava masraflarn arttrmas. c) Saray masraflarnn artmas (rnein Kanuni zamannda be milyon ake olan sarayn mutfak masraf III. Murat devrinde yirmi bir milyon akeyi bulmutur.) d) Sk sk padiah deiiklii yznden, denen clus bahilerinin artmas. e) Kapitlasyonlar yznden gmrk gelirlerinin azalmas. f) Savalarn uzun srmesi, gvenliin bozulmas, tmarlarn iyi ynetilememesi yznden toprak gelirlerinin azalmas. g) Corafi Keiflerin etkisiyle ticaret yollarnn yn deitirmesi ve gmrk gelirlerinin byk lde azalmas h) Corafi Keiflerle Avrupaya gelen altn ve gmn eitli yollarla gmrksz olarak Osmanl lkesine girmesi ve Osmanl parasnn deer kaybetmesi i) Avrupallarn smrge yoluyla elde ettikleri gelirler altn ve gm miktarn arttrd. Bu durum Osmanl parasnn deerinin dmesine neden olmutur. j) Osmanl Devletinin ihtiamna paralel olarak lkede lks ve israfn artmas k) Venedik ve Fransa'ya verilen kapitlasyonlardan sonra ngiltere ve Hollanda'ya kapitlasyon verilmesi l) XVII. yzylda Avusturya ve ran ile yaplan savalarn ykl harcamalara yol amas m) hracatn azalmas, ithalatn artmas ve kapitlasyonlarn giderek Avrupal devletlerin smr arac haline gelmesi n) Smrgelerden Avrupaya ykl miktarda altn ve gmn gelmesi, bu madenlerin bir miktarnn Osmanl lkesine girmesi ve parann deerini drerek enflasyonu artrmas o) Vergilerin ykseltilmesi zerine kylerde yaayan insanlarn vergilerini deyemeyerek tarmsal retimi brakmalar p) Rvet ve iltimasn yaygnlamas

Toplum Yapsnn Bozulmas:

a) Ynetim, ekonomi adaletteki bozulmalar Anadolu, Rumeli ve dier eyaletlerde i isyanlarn kmasna neden olmutur. b) XVII yzylda doruk noktasna ulaan Celli isyanlardr. kan isyanlar sonunda halk byk zararlara uram, isyanlarn younlat yerlerde hayat ekilmez bir hal almtr. c) Tarm ve hayvanclk zarara uraynca nemli bir geim kayna gelir getirmez olmutur. d) Nfusun hzla artmas ile de Anadolu ve Rumeli topraklarnda babo dolaan binlerce insan ortaya kmtr. e) isyanlarn bastrlmasnda kullanlan yntemler de halkla devlet arasndaki gveni sarst. f) Btn bunlarla ahlak kltrel ve ekonomik adan bozukluklar giderek yaygnlat. g) Nfusun art ile iiz ve topraksz insanlarn ortaya kmtr. h) Osmanl toplumunun deiik din, mezhep ve uluslardan olumas nedeniyle bu unsurlar merkezi otoritenin bozulmasyla dalma eilimi iine girmilerdir. i) Tmar sisteminin bozulmas, j) Nfusun artmas k) Devletin ok uluslu ve ok dinli bir yapda olmas

DI NEDENLER 1. mparatorluun Doal Snrlara Ulamas: Doal snr, coraf engeller ve gl devletler anlamna gelir. a) Devlet l, da ve deniz gibi doal engellerle karlat. 16. yzyl sonlarnda imparatorluun snrlar douda ran dalarna, Azerbaycan ve Hazar Denizi'ne kadar genilemiti. Gneyde Byk Sahra'ya ve Hint Okyanusuna kadar uzanmt. Batda ise snr Adriyatik'e dayanmt. Bu nedenle mevcut snrlarn daha fazla genilemesi artk olanaksz duruma gelmiti. b) Bunun yan sra, zellikle Avrupa'da gl devletlerle komu durumuna gelinmiti. Devletin ilerleme gcnn tkendii bir dnemde, merkezden uzak snrlarn tesinde yeni fetih hareketlerine girimek son derece sakncalyd, ancak bu durum yneticilerce dikkate alnmamtr. Osmanl mparatorluu XVI. yzyln sonunda 20 milyon kilometre kareye ulaan genilie ve 100 milyona yaklaan bir nfsa sahip olmutu. Osmanl imparatorluu bu dnemde ok kuvvetli devletlerle snr olmu, byk denizlere ve llere kadar olan lkeleri ele geirmitir. Bu durum devletin ilerleme imknlarn sona erdirmitir. Osmanl mparatorluunun snrlar douda ran dalar, Azerbaycan ve Hazar Denizi'ne, Umman Denizinden Habeistan'a ve oradan da byk Sahra ve Fas'a uzanmtr. Kuzeyde btn Karadeniz kylar, Krm yarmadas, Ukrayna stepleri ve Macaristan'n byk ksm ele geirilmi, batda ise snr Adriyatik ve Yunan Denizi'ne ulamt.Osmanl imparatorluu gneyde Byk Sahra ve Hint Okyanusu'nu aamam, douda ran Dalar doal snr oluturmu ve Safevi Devleti Osmanl ilerlemesini durdurmutur. Batda Osmanl'nn karsna Avusturya, Lehistan, Venedik ve Roma Germen imparatorluu kmtr. Duraklama Devrinde douda ve batda uzun sren savalara girilmi ve bu savalarda doru drst kazan elde edilmemitir. Kuzeyde gittike glenen Rusyada nemli bir problem oluturmutur. 2. Avrupallarn Osmanl Devleti'ne Kar Olan Durumlar : (Hal ruhunun yeniden canlanmas) Osmanllar Rumeli'ye ayak bastklar andan itibaren Avrupa Hristiyan dnyasnn tepkisiyle karlatlar. Zaman zaman ittifaklar kurarak Osmanllarn karsna kan Avrupa ordular ilerleyii durdurmak istedilerse de baarl olamadlar. Balkanlarda bulunan krallklar Osmanl ilerlemesini durduracak gte olmamalarna karlk XVI. yzyl Avrupa'nn gl devletleriyle mcadeleler balad. Osmanl ilerleyiinin hz kesilince Avrupallar byk saldrlara baladlar. 3. Avrupallarn Bilim ve Teknikte ilerlemeleri :Avrupallar Rnesans ve Reform hareketleri sonunda gelimelerini engelleyen faktrleri ortadan kaldrdlar. Bilim ve teknik sahasnda nemli gelimeler gsterdiler. Avrupa bu gelimelerle ekonomi ve teknik sahasnda ok glendi, fikir hayat geliti. Askeri bakmdan byk ordular kuruldu, yeni silahlar yapld. Denizcilik sahasnda nemli ilerlemeler meydana geldi.Buna karlk Osmanl Devlet tekilat bozulmu, ordunun gc ortadan kalkm, bilim ve teknik alanlarnda ise nemli bir ilerleme meydana gelmemitir. 4. Avrupallarn Corafya Keiflerini Gerekletirmeleri : Avrupallar XV. yzyl sonlarnda ve XVI. yzylda corafya keiflerini yaptlar. Kefettikleri yerlerin deerli madenlerini Avrupa'ya tayarak smrgecilie baladlar. Bu durum Avrupa'nn zenginlemesine ve sanayi iin gerekli sermayeyi elde etmelerine neden oldu. Yeni ticaret yollarnn bulunmasyla da Avrupallar kendilerine gerekli mallan dorudan almaya baladlar, slm lkelerinin araclna ihtiya duymadlar. Bu durum bata Osmanl mparatorluu olmak zere slm Dnyasnn gmrk gelirlerinden mahrum kalmasna,

dolaysyla fakirlemesine neden oldu. Btn bu nedenlerle Osmanl Devleti "Duraklama Devri" ne girdi.
Anarinin Hortlamas Ve Kprller IV. Murad'n yerine kardei brahim Han (1640-1648) geti. Onun saltanat yllarna Samur Devri denmektedir. Saltanatnn ilk yars, aabeyinin devrinin devam gibidir. kinci yarsnda huzur bozulur ve anari hortlar. Bu hkmdar zamannda byk ve uzun bir Venedik sava balar. Donanma-y Hmayun stanbul'dan hareket eder (30 Nisan 1645). Byk bir Trk ordusunu Girit adasna kartmaya balar (24 Haziran sabah). Hanya fethedilir (22 Austos). Resmo alnr ve Kandiye muhasaras balar (7 Temmuz 1647). psara'da Venedik donanmas ezilir (9 Mart 1648). Ancak Kandiye bir trl drlemez. Btn Avrupa'dan ok byk lde yardm alan Venedik Cumhuriyeti Girit'te tutunmak iin byk azim gsterir ve Kandiye kalesini vermez. ki tarafn akl almaz kayplar iinde sava uzayp gider. Venedik, Ege ve Dou Akdeniz'de son ssn kaybetmemek iin azimli gibidir. Sultan brahim, bir ihtilalle tahttan indirilip aabeyi II. Osman gibi katledilir. Yerine byk olu IV. Mehmed'in (1648-1687) saltanat balar. Ancak yeni padiah 6.5 yanda olduu iin iktidar eitli ellerde dolar. nce Ksem Mahpeyker Byk Valide Sultan saltanat naibesi olur. IV. Murad'la brahim Han'n annesi ve IV. Mehmed'in babaannesidir. Trk tarihinin en mehur kadndr. Fakat bu iyi bir hret deildir. Zeks derecesinde muhteristir. Onun 3 yllk (1648-1651) saltanat naibelii devrine Aalar Saltanat denir. Zira gerek iktidar "aalar" denen Yenieri aalarndadr. Ksem Sultan iktidar onlarla paylar. Devir yolsuzluk, rvet ve anari devridir. Ksem Sultan ldrlr. Yerine gelini IV. Mehmed'in annesi Hadice Tarhan Valide Sultan, saltanat naibesi olur. O, kaynvalidesi gibi nefsi iin her eyi yapabilen, yalnz ahsn dnen bir kadn deildir. ok yksek ahlkl, akll, devletin zerine titreyen bir gen kadndr. Cihan devletinin naibesi olduu zaman ancak 24 yandadr. Devletin uuruma gittiini gren devlet adamlarnca desteklenir. Ksem ortadan kalkar kalkmaz onunla ibirlii yapp devleti soyan 38 aa idam edilir. Tarhan Sultan, tam 5 yl ok akll denge hesaplaryla devletin yksek menfaatlerini savunur ve adam arar. 10 sadrazam deitirir. Hi birisi beklenen liyakat gsteremez. Nihayet mavirlerinin tavsiyesiyle bir hayli korka korka, pek de mitli olmayarak, ihtiyar, hretsiz bir vezire, Kprl Mehmed Paa'ya mhr-i hmayunu verir (15 Eyll 1656). Kprl'y istedii selahiyetlerle donatr ve naibelikten an ve eref iinde ekilir. 29 yandadr ve olu IV. Mehmed artk 15 yana gelmitir. Fakat II. Selim tipinde, devlet ilerine karmak istemeyen bir hkmdardr. Btn selahiyet Kprl Mehmed Paa'da toplanr. Bylece 1683'e kadar 27 yl srecek Kprller devri balar ki, baz tarihilerce hatta Kanun devri ile mukayese edilmeye lyk grlen bir an ve evket devridir. Anarinin Hortlamas Ve Kprller htiyar Kprl'nn stad IV. Murad'dr. O padiah taklid etmeye alr ve zulmuyle beraber taklid eder. Epey kan dker. Fakat anarinin kkn kazr. Erdel'e giderek buradaki anariyi bertaraf eder. Sonra Anadolu'da Celaller zerine yrr. Krm Han Mehmed Giray, Pripet bataklklarnn dousunda ernigov'un 150 km. batsnda Konotop zaferini kazanr (12 Temmuz 1659). 120.000 Rus askeri muharebe meydannda kalr ve 50.000'i Trklere esir der. Bakumandan Prens Trubekoy ve btn maiyyeti ller arasndadr. Kprl'nn 5 yllk iktidarnn son gnlerinde tarihin en byk stanbul yangn olur

(25 Temmuz 1660). ehirde 8.000 ev, 300 saray, 360 cami ve mescid, 100 ticaret han, 40 hamam ve daha pek ok bina yanar. 4.000 kii yanarak lr veya yaralanr. Kprl'nn yerine 27 yandaki olu Kprlzde Fazl Ahmed Paa, ayn geni selahiyetlerle sadrazam olur (30 Ekim 1661). 56.5 yllk bir sulhtan sonra Almanya'ya harp ilan edilir (12 Nisan 1663). Uyvar fethedilir (24 Eyll). kinci defa Alman seferine kan Kprlzade, Serinvar'da Almanlar' ezer (5 Haziran 1664). Fakat Sen-Gotar'da Almanlarla yeniemez (1 Austos). Trkiye'ye ok byk avantajlar salayan Vasvar anlamas (10 Austos 1664), Trk-Alman Harbi'ne son verir. Kprlzde Girit iini bitirmeye karar vererek adaya geer. 3 yl Girit'te kalr. Nihayet Kandiye fethedilir (27 Eyll 1669). Venedik sava biter, Polonya sava balar. IV. Mehmed, 2 Polonya seferi yapar (1672-1673). lkinde Kamanie fethedilir, Polonya ve Galiya alnarak snrlar kuzeye doru fevkalade ileriye gtrlr. Buca anlamas (18 Ekim 1672) ile Polonya bu Trk ftuhatn kabul eder. Fakat artlarna riayet etmedii iin ertesi yl tekrarlanr. Zorawno anlamas (27 Ekim 1676), 4.5 yllk Trk-Leh savana son veriri ve Buca anlamasn teyid eder. Polonya, lzumsuz artlarla ok ar artlarla ezilmi olur ve bu lkede jeopolitik sebeplere oturmayan geici bir Trk dmanl balar.Kprlzade Fazl Ahmed Paa, 41 yanda lr (2/3 Kasm 1676 gecesi). Hayatnn byk bir ksm cephede getii iin yerine uzun yllar kaymakamlk (sadrazam vekillii) yapan enitesi ve akran Merzifonlu Kara Mustafa Paa sadrazam olur (1676-1683). Kprlzade'nin 15.5 yllk sadareti hem Trkiye tarihinin en uzun sren iktidar devirlerindendir, hem de eitli bakmlardan en bahtiyar yllardandr. Merzifonlu devrinde bu parlaklk zirvesini bulur. lk byk Osmanl-Rus sava 1677'de balar. O zamana kadar Rusya Trkiye iin tamamen ikinci snf bir devlettir. Krm Han'nn basit bir tabiidir. IV. Mehmed, Rusya zerine ikinci seferi yapar (1678-1680). Edirne anlamas (11 ubat 1681), bu savaa son verir. Osmanl devleti yeni avantajlar salar. Mesele, Osmanl himayesinde bulunan Ukrayna'ya Ruslar'n mdahalesinden domutur.19 yla yakn sren Almanya ile sulh, imdi ekoslovakya'da kalan Osmanl topraklarna Alman imparatorluunun mdahalesi ile bozulur. IV. Mehmed, Edirne'den Almanya'ya hareket eder (1 Nisan 1683). Fakat Belgrad'da kalr. Anarinin Hortlamas Ve Kprller Ordu yoluna Sadrazam ve Serdar- Ekram Merzifonlu Kara Mustafa Paa'nn kumandasnda devam eder. Mustafa Paa, Kann'den 154 yl sonra Viyana'y, Almanya imparatorluunun bakentini kuatmaya balar (14 Temmuz 1683). Kendisinden ok emindir ve bir ka stratejik ve teknik hata yapar. Btn Avrupa ayaklanm ve Almanlarn yannda yeralmtr. Byk bir Hal ordusu Viyana'ya yaklarken Sadrazam'dan hakaret grd iin ona di bileyen Krm Han Murad Giray Han, dman ordusuna yol verir ve tek kurun atmaz. Viyana aklarnda Trklerin Alamanda dedikleri Kahlenberg'de geen byk meydan muharebesinde (12 Eyll 1683), Trk sa kanadna kumanda eden Vezir Damad brahim Paa'nn ihaneti yznden byk bozgun olur. Akam saat 7' de Viyana kurtulur ve btn Avrupa kiliselerinde kran anlar alar. Serdar- Ekrem, Budin'e (Budapete) geldikten (22 Eyll) sonra, Vezir Kara Mehmed Paa, mttefik ordunun bakumandan Polonya Kral Sobiesky'yi Cierdelen meydan muharebesinde -bugnk ekoslovakya topraklarnda- bozar (7 Ekim). Fakat ok az kuvveti vardr. kinci Cierdelen muharebesini kaybeder (9 Ekim) ve Estergon der (1 Kasm). Dmanlarnn propagandasna kanan IV. Mehmed sadrazam azletti (15 Aralk). Merzifonlu, Belgrad'da idam edildi. (25 Aralk 1683). Bu da felaket oldu. 1656'da

Merzifonlu'nun kaynbabas ve manev babas Kprl Mehmed Paa'nn iktidara gelmesinden nceki devir balad. Bir trl muktedir vezir bulunamad. Bir sr liyakatsiz adam birbirini takip etti. Bu srada Tarhan Valide Sultan'n lm bulunmas, IV. Mehmed'i, dalkavuk olmayan, gerekleri syleyen, devlet dostu, tarafsz bir mavirden mahrum etmiti. 1683 Sonbaharnda Trkiye, iki buuk asr srecek bir ekilme, gerileme ve kme devresine girmiti. Viyana kuatmas vesilesiyle Avrupa'y bir defa daha karsnda birlemi buldu. Ancak bu kerre tarihinde ilk defa olarak birlemi bir Avrupa'y yenmeyecek, yenilecektir. Buna ramen daha 90 yl kadar bir duraklama devri yaayacak gtedir. spanya'nn Hristiyan aleminin Osmanl imparatorluu olan bu devletin nasl zirveden ba dndrc bir ekilde yuvarland hatrlanrsa, Osmanl-Trk inhitatnn olduka yava tecelli ettii ortaya kar. Bu, phesiz Trk cihan imparatorluunun temellerinin pek salam atlm olmasndandr. Bu stnlk, bir asra yakn bir zaman gemeden gereklemeyecektitr. Ancak Bat, stnlnn btn sebeplerini hazrlamtr. Btn imknlar ele geirmitir veya geirmek zeredir. Bata Okyanuslar zerinde hakimiyet kurmas gelmek zere Dou'nun henz farkna varamad bir ok deerlere sahip olmutur. Dou pek azametli olan mirasn yemektedir. Bu miras, az zamanda tkenecektir.

Felaket Seneleri 1683-1699 byk savana Felaket Seneleri denir. Bu yllarda Trkiye, tek bana kudretli bir koalisyonla savamtr. Almanya mparatorluu, Rusya imparatorluu, Polonya krall ve Venedik Cumhuriyeti, bu koalisyonun byk devletleridir. Bunlara, Trkiye'nin hemen daim denecek ekilde harp halinde bulunduu spanya krall ile bir sr orta ve kk boyda devlet de eklenebilir. En byk cephe Alman-Trk harbinini cereyan ettii Macaristan idi. 1684 kuatmasn savuturan Budin, 18 Haziran 1686'da Mttefiklerce yeniden kuatld ve ok iddetli bir savunmadan sonra 2 Eyllde dt. ehirdeki (Budapete) btn Trkler kltan geirildi. Bir ksm Tuna yoluyla kaabildi. Budin Beylerbeyisi Vezir Abdurrahman Abdi Paa, ehitler arasnda idi. ehirdeki 81 cami ve bu adede uygun binlerce Trk bayndrlk eseri temellerine kadar tahrip edildi. 161 yl nce Kann'nin Macaristan' kazand Moha sahrasnda geen meydan muharebesinde (12 Austos 1687) Trk ordusu bozuldu. Macaristan'n byk ksm Almanlarca igal edildi. Dier cephelerde de durum iyi deildi. Venedikliler, Atina'y (25 Eyll 1687) ve Mora'y aldlar. Yalnz Polonya ordusu Kamanie'de bozuldu (3 Eyll 1687). IV. Mehmed tahttan indirildi. 46 yanda idi ve 39 yldan fazla bir zamandan beri tahtta bulunuyordu. Yerine srasyla kardeleri III. Sleyman (1687-1691) ve II. Ahmed (1691-1696) geti. Almanya cephesinden kt haberler gelmekte ve stanbul'u alt st etmekte devam etti. Eri (14 Aralk 1687), stolni-Belgrad (6 Eyll 1688) dt. 1688'de bugnk Macaristan'n hemen hemen tamam kaybedilmi bulunuyordu. Bozgun devam etti. Belgrad (8 Eyll 1688), Banyaluka (4 Eyll), Zvornik (4 Ekim) birbiri ard sra Almanlarn eline geti. III. Sleyman sefer-i hmayuna kmaya karar verdi. Edirne'den Sofya'ya geldi (6 Haziran-25 Haziran 1689). Fakat ileri gitmedi. Batucina ve Ni'te Trk ordular Almanlarca bozuldu (30 Austos ve 24 Eyll 1689). are olarak Kprlzade Fazl Ahmed Paa, sadarete getirildi (25 Ekim 1689). Kprl Mehmed Paa'nn ortanca olu ve Kprlzade Fazl Ahmed Paa'nn kardei idi. Sert tedbirler ald, sefere kt (13 Temmuz 1690) ve Belgrad' geri ald. Bu srada Almanlar Erdel'i de igal ettiler (4 Aralk 1691).

Kprlzade Almanlar zerine ikinci seferine hareket etti (14 Haziran 1691). Fakat Salankamen'de ehit olmas zerine Ordu-y Hmayun bozuldu (19 Austos). Venedikliler Girit'e asker karmak istediler. Fakat defedildiler (28 Austos 1692). Ama Sakz adasn igal edebildiler (21 Eyll 1694). Bu gnlerde IV. Mehmed'in byk olu II. Mustafa amcasnn lm zerine tahta kt (6 ubat 1695). Vesir Mezomorta Hseyin Paa Venedik donanmasn Sakz Boaz ve Koyun Adalar ak deniz muharebelerinde ard arda iki defa bozdu (9 ve 18 ubat 1695) ve Sakz' geri ald (22 ubat). Yera'da Venedik donanmasn bir defa daha bozdu (19 Eyll). Felaket Seneleri II. Mustafa ilk seferine kt. Transilvanya'da Lugo meydan muharebesinde Alman ordusunu yendi (22 Eyll 1695). ar Byk Petro ise Azak (Rostov Hanlklar) nnde bozuldu (13 Ekim 1695). Fakat ikinci teebbsnde Azak' ald (6 Austos 1696). II. Mustafa, Almanlar zerine ikinci sefer-i hmayuna kp Ola'ta Alman ordusunu bozdu (27 Austos 1696). Ertesi yl nc seferini yapt. Ancak Senta'da (11 Eyll 1697) Tuna kprsnn kmesi zerine iki yakada kalan Trk ordusu bozuldu. Bu suretle Macaristan' geri almak iin alan sonuncu sefer netice vermedi. II. Mustafa bir yl iinde ok byk hazrlklar yapp Macaristan' almak istiyordu. Fakat herkes harpten bkmt. Dehetli bir sulh istei vard. Padiah boyun edi. Sulh mzakereleri uzun srd, etin geti. Trk ba murahhas Reislkttab Mehmed Rami Efendi tarafndan byk dirayetle idare edildi. Bu suretle Karlofa Bar Anlamas imzaland (26 Ocak 1699). Osmanl devletinin toprak verdii ilk anlamadr. Bu suretle 16 yl devam eden ve Osmanl tarihinde Felaket Seneleri diye anlan byk sava bitti. Trk kayb ok mhimdi: Almanya'ya 249.000, Venedik'e 42.000, Polonya'ya 45.000, Rusya'ya 20.000, toplam 356.000 km2 toprak veriliyordu ki, en mhimleri Macaristan, Hrvatistan, Slovenya, Slovakya, Transilvanya (Almanya'ya), Mora (Venedik'e), Podolya, Trk Galiyas (Venedik'e), Azak (Rostov) evresi (Rusya'ya) idi. II. Mustafa Edirne Vakas (22 Austos 1703) denen uursuz bir ihtilalle tahttan indirildi ve bir ka ay sonra kederinden ld. Yerine kardei III. Ahmed (1703-1730) padiah oldu. 40 yla yakn bir zamandan beri padiahlarn daa ok Edirne'de oturmak adetlerine de son verildi. II. Mustafa, ehzadeliinde seferlerde bulunarak yetimi son harp adam padiahtr ve ondan sonra padiahlarn bizzat orduya kumanda etmeleri, sefere kmalar adeti kalkmtr. XVIII. asrn einde Trkiye devleti, Viyana Bozgunu ile patlak veren byk ve derin zaaflarn ortaya koymu durumdadr. Eski gcnden ok ey kaybetmitir. Ancak temelleri o derece salam atlmtr ki, gerilemesi ve kmesi iin daha asrlar gerekecektir. kinci cihan harbinden sonra ngiliz ve Fransz imparatorluklarnn bir ka yl iinde ve Trkiye'nin karlat d bask ve tecavzler olmakszn nasl yklverdii hatrlanrsa, Osmanl devletinin yaama gc anlalr. Osmanl gcnn, dnyann geri kalan glerinin zerinde veya onlara eit olduu XVI. asr ok geridedir. Fakat hala devlet, kendisinden sonra gelen en kudretli iki devletin toplam gc zerindedir. Ancak Avrupa, mspet bilgi ve tenkid gr, teebbslerindeki azim ve devamllk, alkanlk ve ileriyi gr, hrs ve istekle, oktan Dou'yu ve Dou'nun en byk ve ileri temsilcisi Trkiye'yi gemiti veya gemek zereydi. XVIII. asr iinde hemen btn messeseleriyle Avrupa'nn Trklere stnl aa kacaktr. Felaket Seneleri stelik Okyanuslar ele geirmesi, Bat'ya byk bir madd g ve zenginlik

kazandracak, sermaye birikmesi yoluyla dnyann en byk ksmn ele geirmeye hazrlanacaktr. XVIII. asrn ortalarndan itibaren Hindistan'daki pek kudretli Trk imparatorluu birden kvermitir. 1700'de dnya nfusu 684 milyon kadardr. Asya'da 454.9 milyon, (%67.5), Avrupa'da 134.4 milyon (%19), Afrika'da 71.1 milyon (%10.4), Kuzey Amerika'da 10.8 milyon (%1.6), Gney Amerika'da 10.6 milyon (%1.5), Okyanusya'da 3.1 milyon (%0.5). Byk devletlerin yzlm ve nfuslar yledir: Trk imparatorluu (15.914.606 km2 , 77.985.000 nfus), Hindistan Trk imparatorluu (Timuroullar) (4.622.885 km2 , 170.000.000 nfus), ran Trk Safev mparatorluu (1.956.791 km2 , 18.000.000 nfus), in mparatorluu (12.268.208 km2 , 120.000.000 nfus), Fransa krall (4. 494.364 km2 , 21.406.000 nfus), Byk Britanya krall (1.833.478 km2 , 9.011.000 nfus), (ilaveten ayn kraln hkm srd Hollanda: 1.021.274 km2 , 7.530.000 nfus), Almanya imparatorluu (803.821 km2 , 22.479.000 nfus), spanya krall (15. 086.003 km2 , 30.405.000 nfus), sve krall (1.278.023 km2 , 4.500.000 nfus), Venedik Cumhuriyeti (72.683 km2 , 4.800.000 nfus), Rusya mparatorluu (14. 568.540 km2 , 12.000.000 nfus), Polonya krall (760.407 km2 , 12.000.000 nfus), Fas imparatorluu (3. 051.699 km2 , 8.000.000 nfus). III. Ahmed devrinde d siyasetin esas Karlofa ile verilenlerin geri alnmasdr. Bu siyaset silahla yrtlm, Rusya ve Venedik'e Karlofa'da verilenler geri alnm, Almanya'ya verilen topraklar ise byk gayretlere ramen geri alnamam, Polonya'ya verilenler ise alnmak istenmemitir. Zira Bbal'nin siyaseti Polonya'y var gcyle Almanya ve Rusya'ya kar desteklemek ve bu iki devlet arasnda ezilmesini salayabilmektir. Prut seferi (1711) ile Rusya'ya ba edirilmitir. Bu sefere kumanda eden Sadrazam ve Serdar- Ekrem Baltac Mehmet Paa, bugn tamamen masal olduu kesin ekilde anlalan ithamlarla lekelenerek drlmtr. Bu yllarda sve kral XII. Karl'n yllarca Trkiye'de kalmas, Avrupa diplomasisinin en mhim davalarndan biri haline gelmitir. Sonra Sadrazam ve Serdar- Ekrem Damad znikli edid ehid Silahdar Ali Paa, Mora'y Venedik'ten geri almtr (1715). Macaristan' Almanya'dan geri almak zere ertesi yl kt seferde ise Petervaradin meydan muharebesinde (5 Austos 1716) ehid dm ve ordu bozulmutur. Almanya ve Venedik ile sava, Pasarofa anlamas (21 Temmuz 1718) ile sona ermitir. Bu anlama ile Venedik Karlofa ile aldklarn (Mora vs.) geri veriyor ve bu suretle byk devletler arasndan kyordu. Almanya'dan ise verilenlerin istirdad yle dursun Banat (Tamevar), Belgrad ve Semendire gibi mhim topraklar ve ehirler braklyordu. Bu anlama ile III. Ahmed saltanatnn ilk devri kapanr. Felaket Seneleri III. Ahmet'in ikinci saltanat devrine "Lale Devri" denir (1718 - 1730). Sadrazam Damat Nevehirli brahim Paa'nn iktidar yllardr. brahim Paa, i huzur salanlmadka ve Avrupa'nn teknik bakmndan baz stnlkleri alnmadka, ftuhat, hatta istirdad siyasetinin mmkn olmad inancndayd. Lale Devri, parlak bir devredir. Savalardan, ihtilallerden bunalan stanbul'un ve onu taklit eden Trk ehirlerinin, hayatn maddi zevklerinden faydalanmak istemesidir. Trk sanatlar ve kltr iin bir canlantr. Sulh siyasetine ramen brahim Paa, 1722'den itibaren Dou'da ftuhata balad. ran'da Safevi hanedannn kmesinden doan byk buhran, bu ftuhat mmkn klyordu. Bat ran ve Kafkasya'nn ran'n elinde bulunan lkeler, toplam olarak 290 000 km2 byklnde ok deerli topraklar, Trkiye'ye geti. Yeniden Hazar'a dayanan Osmanl devleti, XVI. Asr sonlarndaki dou snrn buldu. Hemedan Anlamas (4 Ekim 1727) ile ran, bu ftuhat tand. Fakat bu srada ortaya kan, Trklk'n son cihangiri Nadir han (sonra ah), Tebriz'i geri ald. Bu ortamda,

uzayan brahim Paa iktidarn kskananlar, ok aalk bir ihtilal kartarak, Paa'y idam ettirdiler. III. Ahmed, tahttan indirildi (1 Ekim 1730). Tahta, III. Ahmet'in yeeni (II. Mustafa'nn olu) I. Mahmud (1730 - 1754) geti. "Patrona htilali'ni karanlar az zamanda temizledikten sonra, daha mtedil ekilde Lale Devri'nin hemen btn geleneklerini devam ettirdi. Onun eyrek asr bulan saltanat, Trkiye'nin son evket ve bahtiyarlk alarndan biridir. Almanya ve Rusya imparatorluklarna kar Trkiye'nin tek bana yapt sava (1736 -1739), Osmanl devletinin zaferiyle kapand. Bylece Trkiye henz, ok gl iki imparatorluu birden tek bana yenebileceini aka ortaya koydu. Belgrad Anlamas (18 Eyll 1739), Pasarofa ile Almanya'ya verilmi topraklar Trkiye'ye iade etti. 22 yl sonra Belgrad, Trkiye'ye dnm oldu. ran ile sava, 1746'ya kadar srd. ran'dan yaplan ftuhatn terki ve Kasr- irin (1639) esaslarna dnlmesi ile son buldu. XVIII. asrn ortasnda, 1750'de, dnya nfusu 700,4 milyona erimiti: Asya 447,1 milyon (% 64), Avrupa 152,3 milyon (% 21,7), Afrika 75,1 milyon (% 10,7), Kuzey Amerika 11,7 (% 1,7), Gney Amerika 11,1 milyon (% 1,6), Okyanusya 3,1 milyon (% 0,3), Byk Devletlerin durumu - ehemmiyet srasyla - yledir: Trkiye mparatorluu (15,538,000 km2, 76,2 milyon nfus), Fransa Krall (1,871,962 km2, 22,7 milyon), Byk Britanya Krall (5,396,262 km2, 13 milyon), in mparatorluu (10,797,408 km2, 180 milyon), ran Trk mparatorluu (1,751,791 km2, 16,5 milyon), Almanya mparatorluu ( 834,009 km2, 26,3 milyon), Hindistan Trk mparatorluu (3,103,243 km2, 140 milyon), Rusya mparatorluu (16,517,455 km2, 15 milyon), Afganistan mparatorluu (1,652,042 km2, 15 milyon), Polonya Krall (790,400 km2, 15,6 milyon), Prusya Krall (121,224 km2, 2,4 milyon). I. Mahmut'un yerine kardei III. Osman (1754-1757), sonra amca oullar - III. Ahmet'in olu - III. Mustafa (1757-1774) ile kardei I. Abdlhamit (1774-1789) geti.

XVIII. YZYILDA OSMANLI DEVLET

Avrupa Cephesinde Karlofa Antlamas (1699) on alt yl nce (1683)de balam seferlere bir son verirken ciddi bir geri ekiliin de iareti oldu. Bu olay ayn zaman-da Osmanllarn genel politikalar ve amalar zerinde uzun vadeli deiikler yaratrken ( Osmanl Devleti Karlofa'dan sonra kaybedilen topraklar geri almak amacn yaklak bir yzyl srdrrken, ayn zamanda Avrupaya bak asn deitirdi. Avrupann teknik stnl kabul edilerek bu yolda slahatlar yapld.) Osmanl Devletinde padiah deiikliine kadar gidecek ani etkileri de yaand Barn imzalanmasndan 4 yl sonra 1703te padiah II. Mustafann bir kapkulu-ulema darbesiyle tahttan indirilmesi, dnemin gl eyhlislam Feyzullah Efendi-nin ayaklanan askerler tarafndan ldrlmesi olaylar yaand. Osmanl tarihinde Edirne Vakas diye bilinen bu olay grnte Karlofa ile ilgili deil gibidir. Fakat olayn genel niteliine baktmzda 1703te Edirne Vakas 1683ten beri sregelen 20 yllk sarsntnn noktalanmas olarak grebiliriz. Basit bir maa davas gibi grnen, bir avu cebecinin kazan kaldrmas ile balayan olay neden bu kadar byyverdi? Neden eyhlislam isyanclarn hedefi oldu birden?

stanbul ynetimi daha sava sonulanmadan Anadoluda Yrk airet halkn, Trkmenleri yeni bir Celali dnemi yaanmasn diye yerleik kyl hayatna geme-ye zorlad. Karlofadan sonra da genel olarak durumunu dzeltici tedbirleri ihmal etmedi devlet. Sava yllarnn arlaan vergi yk indirildi. denmemi baz vergi-ler silindi. Sava alanlarna yakn Hristiyan blgelerde bile bir yl iin affedildi. Osmanl devleti savan at yaralar sarmaya alt bu ekilde. Ancak sava sra-snda kapkulunun says durmadan arttrlm, bazlar yenieri ailelerinden, binlerce kii padiah ulufesine balanmt. Bar dneminde bu kiiler defterden silindii gibi, geri kalan kapkulunun ulufesi de hala aksamaktayd. Kapkulu zaten genel ola-rak Karlofaya kar kan, sava srdrmek isteyenlerden yanayd. Barn beinci ylnda kapkulu kendini ezilmi, padiahn gznde nemini kaybetmi hissediyor-du. Padiah askerinden yz evirmi gibiydi. Bu durumda kapkulunun tmden isyanc cebecilerle birlemesi g olmad. II. Mustafann tahttan indirilmesindeki ikinci faktr stanbul Edirne rekabetiydi. Yarm yzyldr, Kprl Mehmet Paann vezirlii dneminden beri Edirne adeta payitaht olmu, stanbul ikinci plana dmt. 1657den sonra hem IV. Mehmet, hem de kendisinden sonraki sultanlar Edirneyi yelemeye baladlar. Padiahlar adeta stanbulda, kapkulu basksndan, karc paa ve efendilerin siyasal entrikalarndan kaarcasna Edirneye yerleir olmulard. II. Mustafa dneminde de padiah Edirnede yeni saraylar yaptrmaya balaynca stanbuldaki kapkulunun, ulema ve merann tela bsbtn artt. Devlet memurlar padiahn Edirneye yerlemesiyle siyasal arlklarn kaybetmekten korkarken, stanbul halk da, sarayn tccardan, esnaftan yapt almlarn azalacandan, bylece ehrin ekonomik hayatnn sneceinden ekiniyordu. te hem siyasal hem ekonomik nedenlerle ayakland stanbul halk. Edirne vakasnda ldrlen eyhlislam Feyzullah Efendinin durumu da o dnemdeki Osmanl ynetimi ile ilgili sonular karabilmemiz asndan nemlidir. Feyzullah Efendi II. Mustafann hocas olmas sebebiyle ulema rtbesinin en st kademelerine ve eyhlislamlk makamna getirilmitir. Bu sre iinde padiahla kiisel ilikisi dolaysyla siyasi arl o kadar artt ki, yalnzca ulemay ynetmekle kalmad, btn siyasal ynetimi ele geirdi neredeyse. En nemli ulema rtbelerini teker teker kendi ocuklarna, ailesine kona mensuplarna dattktan sonra, kendi lmnde yerine gemek zere eyhlislam aday olarak byk olunu padiaha onaylatt. Vezirler ve paalar ise bizzat padiahn emriyle eyhlislamn btn siyasal kararlarna karmasna, hatta yn vermesine katlanmak zorundayd. Osmanl siyasal dzenini tmyle ele geirmek hrs Feyzullah Efendinin korkun bir ekilde ld-rlmesinin nedenidir. Bunun dnda Feyzullah Efendinin Karlofa Anlamasn des-tekleyen bar yanls grubun temel direi olmas, yeni bir rasathane yapmak iin Avrupal bilginlerle ilikisi de ona olan kin ve nefreti arttrmtr. Edirne Vakas sonunda padiahn eyhlislam isyanclara teslimi onu kurtaramam II. Mustafa da tahttan indirilerek yerine kardei III. Ahmet geirilmitir.

YUKARI

III. AHMET DNEM (1703 1730)


OSMANLI DEVLETNN BARII SYASETNN TEMELLER (1703-1739) Edirne Vakasndan sonra derhal stanbula gelen padiahn en nemli sorunu tahtn salama almak ve payitahtta genel durumu yattrmakt. Padiahn derdi sadece ken-di durumunu kurtarmak deildi. IV. Mehmetin tahttan indirilmesinden beri ciddi olarak zedelenmi olan hkmdarlk otoritesini yeniden kurabilmekti. nk Edirne vakas srasnda kapkulu ve ulema arasnda kimin padiah olaca tartlm, bazlar ehzade Ahmet yerine 11 yandaki ehzade brahimin seilerek ocuk yataki padiah daha kolay etki altna alabileceklerine inanmlard. Hatta baz isyanclar arasnda Slalenin tlsm yoktur, baka kiiler baka aileler de tahta geebilirdi dncesi vard. Asl istedikleri Cezayir ve Tunus ocaklarnda olduu gibi askerin nermesiyle baa geirilen bir nder bulmakt. Diyor Naima. Osmanl devlet geleneini kknden deitirecek bu dnceler daha ok ulemann etkisiyle trplendi ve kanuna, eriata, gelenee uygun grdkleri III. Ahmet padiah oldu. Bu neden III. Ahmet btn dikkat ve gayretini, i siyasi yapy yattrmaya yneltmiti. Yeni d atmalar Kapkulunun saysnn artmasna ve tehdit olmasna neden olabilirdi. Bu nedenle de d siyasetteki deiiklikler Osmanl lehine dndnde Osmanl bu frsatlardan yararlanmaya yanamad.

YUKARI

Karlofadan birka yl sonra Osmanl bir dizi savalarda Osmanl Devleti Rusya ile savata Bu frsatlardan ilki Macaristann durumu idi. Karlofa ile Habsburg devletinin Macaristan egemenlii kesinlemiti. Osmanl dneminde bamsz davranabilen Macar asilzadeleri yeni ynetimden memnun deillerdi ve direnie getiler. Ancak Osmanl ynetimi Macar direniine seyirci kald. kinci frsat Dou Avrupadaki sve-Rus atmasyla ilgiliydi. Baltk denizi kylarnda Rus-sve rekabeti kzmaktayd. sve, Rusyaya kar Osmanllara ibirlii nermi ancak Osmanl devleti Rusya ile savaa girmek istememitir. Ancak Osmanl devleti neredeyse zoraki bir ekilde Rusyayla savaacaktr. Ruslara yenilen sve kral ve Kazak babuu Osmanllara snnca Rusyann bunlarn kendisine verilmesi konusunda

basklar balam stelik ar Petro Balkanlardaki Ortodoks Reayay Osmanllara kar kkrtmaya balamtr. Ancak ar Petro beklediinden ok gl bir Osmanl ordusu ile karlat. Bu Osmanl ordusu Krmdaki Prut kysnda Krm, Polonya ve sve birliklerinin yardmyla Rus ordusunu sktrmtr. Osmanl ordusunun bu stn durumuna karn Prut barnn Azak kalesinin geri alnmas, Ukraynada Dinyeper boyunun gvenliinin salanmas, sve kralnn serbeste lkesine dnmesinden baka bir kazan getirmemesi Osmanlnn mttefiklerinin tepkisine neden olduu gibi padiahn bu bar yapan vezir-i azam Baltac Mehmet Paay azletmesine neden olmutur. 1711 Prut seferinin ve barnn asl anlam, bu ada Osmanl devlet adamlarnn siyasal askeri ekingenliini ortaya koymasdr. Gerek u ki Baltac Mehmet Paa askeri bakmdan ordusunun stn durumunu kavrayamamt. Bar nerisini reddederse kacak atmann kt bir sonuca varabile-ceinden korkuyordu. Dahas sefer srasnda Avusturyann tutumunu ekingen bir dikkatle izliyordu. Osmanllar bu seferin Osmanl topraklarn koruma amal oldu-unun gvencesini Avusturyaya vermilerdir. Ksacas Osmanllar Prut baarsndan Karlofa'nn yaratt eziklik yznden gerektii gibi yararlanamadlar. Ancak Prut'ta byk bir frsatn karld inanc 12 yldr sregelen bezginliin kaybolmasna yol amtr. Rusyaya kar kazanlan zafer Osmanlnn kendine gvenini geri getirdi Venedike kar da baar gelebilecei inancn glendirdi. Osmanl Venedik ile savaa girdi ..... arkasndan Avusturya ile savamaya balad. Nitekim Rusya karsnda elde edilen baarlar yani Karlofa barndaki kayplarn geri alnmas dier cephelerde de ayn baarlarn elde edilebilecei inancn glen-dirdi. Osmanl lkesi iinde olan Karadada kan ayaklanmalarda parma olduu gerekesiyle Venedik'e sava ald. Bu gereke Avusturyaya da bildirildi ki Karlofa genel barnn bozulduu havas uyanmasn. 1715de balayan seferde Osmanl ordusu ve donanmas st ste baarlarla Mora'y ele geirince balangta sessiz kalan Avusturya ie kart. Anlalan stanbulda olduu gibi Viyanada da Osmanllarn Avrupallar tek tek yenebilecei kans glenmiti. Avusturya srann kendisine gelmesini beklemektense Venedik'in yannda savaa katlmaya karar verdi. Avusturyann ltimatom havas tayan notas zerine Osmanl devleti Avusturya zerine sefer at. Ancak bu sefer Osmanl iin yeni bir felaketle sonland. Bu dnem savalar sonunda Avusturyayla yaplan 1718 Pasarofa Antlamasna gre Temevar, Belgrat ve Eflakn bat blm elden kyordu. Pasarofa ile Osmanlnn d siyaseti deiiyor Pasarofa Antlamasnn Osmanl d politikasna etkisine baktmzda ise u durumla karlarz: Osmanllar Karlofa'nn kayplarn geri alma giriiminde Rusya ve Venedik'e kar baarl olmutu ama Avusturyaya kar yaanan baarszlk Karlofann kayplarn sava yoluyla alma giriimlerinin bir sre iin unutulmasna neden oldu. Tam tersine Osmanl d siyasetinde bar taraftarlar hakim oldu. Oysa Osmanl devleti genileme siyasetine dayanarak kurulmu bir devletti. Yzyllarca genileme siyaseti devlet kurumlarnn gelimesini etkilemi, Osmanl devlet yaps-nn ve i dzenin niteliine de ekil vermiti. Karlofa ve Pasarofa Antlamalar ise Osmanl devletinin bat snrnda yeni bir dengenin habercisi oldu. Artk Osmanl devleti hi olmazsa Avrupa cephelerinde genileme siyasetini brakm, Avusturyann aleyhine genilemesini durduracak savunma tedbirlerine bavurmaya bala-mt.

YUKARI

Pasarofa Antlamasndan sonra Osmanl Devleti baty tanmaya alyor Laleye ve Avrupaya Olan Merak Artyor Lale Devri Pasarofa Antlamasnn imzaland 1718 ylna kadar son 20-25 yldr Osmanllar tarihlerinde ilk defa savatan ok bar kurmak ve korumak amacn gdyorlard. Bu durum genel Avrupa siyaseti ile ok yakndan ilgilenmek ihtiyacn duyurmutu. Diplomatik ilikilerin nem kazanmas, hasmlarla arabulucularla olan ilikiler Os-manllara snan devlet adamlarnn etkileri, 18. YYnin balarnda Osmanllarn Avrupallar ok daha yakndan tanmasnn nedenleri oldu. Osmanl devlet adamlarnn yeni bir gzle izlemeye balad Avrupa ise, gittike hzlanan bir deiim iindeydi. Aydnlanma ann Avrupal dnrleri iin ana sorun btn dnya toplumlar ve tarihin her dneminde geerli, yani evrensel denebilecek toplumsal ve siyasal kurallar saptayabilmekti. Doa bilimlerindeki gelimeler de Avrupal dnrleri etkilemekteydi. Doada evrensel, her zaman ve her yerde geerli olan kurallar olduuna gre, sosyal bilimleri iin de bu tr kurallar olmalyd. Bu dnce Avrupal aydnlar ve bilim adamlarn tarihe, Avrupa d toplumlara daha bir dikkatle bakmaya yneltti. 18. yy Avrupasndaki Osmanl, in, ran modalar bu yeni merak ve ilginin sonucuydu. 18 yy.nin banda Avrupada, Asya toplumlarna kar ilgi artt srada Osmanl yneticileri de Avrupaya kar tepeden bakmay brakp Avrupal diplomatlar yeni bir dikkatle izlemeye baladlar. Pasarofa Antlamasndan sonra Viyanaya ve Pa-rise eliler gnderilerek Avrupa diplomasi sahnesine adm atld. Hatta Parise gnderilen Yirmisekiz Mehmet Efendiye verilen talimatta sadece siyaset ve diplomasiyle deil toplumsal ve kltrel hayatla da ilgilenmesi, grd iittii ilgi ekici gelenekleri, yenilikleri bildirmesi istenmiti. III. Ahmed'in saltanatnn Pasarofadan sonraki 12 ylnda ince bir zevkin ve kltrel giriimleri simgesi olarak Lale Devri denir. Bu iee kar Osmanl yksek tabakasndaki tutkuyu vurgulayan bu ad, ayn zamanda Osmanl payitahtnda Avrupaya kar uyanan merak da belirler. Osmanl ssleme sanatlarnda hatta mimarisinde Avrupal motiflerin ilk kez grlmeye balad bu dnemde Avrupa rneinde yenilikler ortaya kmaya balar. rnein Osmanl lkesinde eitli dillerde kitap basld halde devletin asl dili olan Trke basm grlmemiti. Trke basm yapan ilk basmevi Lale Devrinde kurulur. Lale devrinde Yalovada kat, stanbulda kuma ve ini imalathanelerinin kurulduunu gryoruz. Yenierilerden oluan bir itfaiye bl ortaya karken, stanbulda sivil mimari gelimi ve

dou klasikleri Trkeye evrilmitir. Ancak btn bu deiikliklere ramen Avrupadaki Asya merak ile Osmanl lkesindeki Avrupa merak arasndaki benzerlii bytmemek gerekir. nk Avrupal dnrlerin dnya toplumlarna ilgisi, tarihiliin ve toplum bilimlerinin nemli bir gelimeye girmesine, Avrupa bilim kurumlarnda dnya kltrlerinin incelenmesi geleneinin glenmesine yol at. Osmanllarda ise Avrupa siyaseti ve kltrne kar beliren ilgi ok kk bir ynetici grubu iin geerliydi. Bu ynetici grup da kendi iinde bar yanllar ve sava yanllar olarak ikiye blnmt. Bu nedenle de yaplan deiimin kitleler zerindeki etkisi ok zayft, hatta yoktu. Sanki deiim, bar yanllarnn deiimiymi gibi algland ve sava yanllar rakip olduklar grupla beraber onlarn sahiplendikleri deiime de dman oldular. Lale devri gelimelerinin ne kadar snrl kaldnn en iyi gstergesi matbaann durumudur. Matbaa resmi izin alnd 1727 ylndan, brahim Mteferrikann lm yl olan 1745 ylna kadar ancak 16 eser yaynlad. Ylda bir kitap bile deil. Mteferrikann lmnden sonra ise uzun yllar kitap yaynlanmad. Ancak belirttiimiz gibi ok snrl bir evreye ve snrl bir etkiye sahip bu gelimeler bile siyasi ekimenin konusu haline geldiinden Nevehirlinin rakipleri, Nevehirliyle birlikte yaplan deiimin de dman oldular ve bu deiimi ve mimarn yok etmek iin frsat kollamaya baladlar. Onlara bu frsat Lale Dev-rinde tekrar balayan ran (Safevi) savalar verdi. Bar yanllar gidiyor, Lale Devri bitiyor Avrupa cephelerinde bar yanls yneticilerin yani padiah III. Ahmet ve Sadrazam Nevehirlinin saltanat, ran cephelerinde sava almas ve bu savan yaratt skn-tlar dolaysyla kan bir ayaklanmayla son buldu. rann i karklklarndan yararlanmak isteyen Osmanl devleti, randan toprak koparmak amal bir sefer balatt. Ancak randaki durumdan yararlanmak isteyen Ruslarla kar karya geldiler. Rusyayla yaptklar stanbul Antlamas ile ran kendi aralarnda paylatlarsa da, Osmanllar ran'dan tarihten gelen sorunu tekrar yaamaya baladlar. Blge halk Osmanllar istemiyordu ve direniyordu. Nadir Han komutasnda btnleen ran askeri karsndaki gerileyi, padiah ve vezir-i azamn sefere kacaklarn ilan etmelerine ramen sefer gitmemeleri, Lale Devrinde yaanan zevk ve msriflie tepki, halkn sava dolaysyla ektii ekonomik skntlar, ran savalarnn deil ama Lale Devrinin sonunu getirdi. Bir ksm yenierinin stanbulda balatt ayaklanma uzun zamandr kart siyasal tutumda olan baz ulemann ve yneticilerin de katlmasyla byyverdi. nce vezir-i azam hedef alan hareket onun idamndan sonra da yatmad ve III. Ahmet tahtn, yeeni ehzade Mahmuta brakmak zorunda kald. Ancak daha nce akladmz nedenlerden dolay, ayaklanmaclar sadece kiilere deil, onlarn yapt deiime de dmand. Bu nedenle de Lale Devrinin izi kalmasn diye o dneme ait her eye saldrld. lgintir ki matbaaya dokunulmad. Bu da o dnemde matbaann ilevsizliinin ve kitleler zerindeki etkisizliinin en gzel gstergesidir.

YUKARI

I. MAHMUT DNEM (1730- 1754)


Lale devrini ortadan kaldranlar da yeni padiah ortadan kaldryor Ayaklanmaya balatan yenierilerden Patrona Halil ve dier elebalar isyan baarl olsa bile yeni padiahn ilk frsatta kendilerini ezeceinden korkuyorlard. Bu nedenle glerini mmkn olduu kadar srdrmek umuduyla btn nemli devlet makamlarna, gvendikleri kiilere verilmesi iin urayorlard. Bunu da gelenei grenei bir tarafa brakarak, saygszca ve kaba kuvvete gvenerek yapyorlard. Fakat korktuklar balarna geldi ve Osmanl tarihinde saysz rneklerini grdmz bir durum tekrar sahnelendi. Saltanata saygszlk eden, padiah deitiren ve ayak iken ba olmaya alan zorbalar yok edildi. Saray entrikalar bir kez daha galip gelmi ve yeni padiah, Patrona Halil'in istedii yneticiler olarak ynetime gelmi olanlar kendi yanna ekerek Patrona Halil ve zorbalarn yok etmitir. Sava taraftarlar iktidarda... 1730da balayan Osmanl ran Savalar 1746da sona eriyor. 1730dan sonra tekrar balayan ran savalarnda, daha Kanuni dneminde kesinlikle ortaya kan temel jeopolitik denge deimedi. Buna gre Zaros dalar doal bir snrd, Dou Anadolu ve Irak Osmanl ynetimini benimserken Azerbaycan ve ran halk Osmanl ynetiminden nefret ediyordu. Osmanl-ran atmas 1722den itibaren aralklarla srm, 1746da jeopolitik dengeyi gz nnde bulunduran 1639 Kasr- irin Antlamasnn bir benzeri olan ve Osmanl-ran savalarn temelli sona erdiren bir antlama yaplmtr. Osmanllar 1747den sonra randa tekrar balayan i karklklar srasnda aradaki snrn kkl bir siyasal gerei belirtmi olduunu anladklarndan rann skntlarndan yararlanmay dnmediler. Ancak zellikle 1722de balayan Osmanl-ran savalar, her iki devlete de daha fazla ypranmaktan baka bir ey vermemi ve durumlarnn daha da ktye gitmesinden baka bir etki yapmamtr. Osmanl Avusturya ve Rusya ile savata Bat Cephesinde Zoraki Zafer Neden zoraki zafer? nk Osmanl Devleti 1736-1739 Rus-Avusturya savalarna balangta hi taraftar deildi ve bar korumaya alyordu. Ancak zellikle Ruslarn saldrgan tutumu, Prut'ta kaybettiklerini geri alma istei ve Avusturya ile yapt ibirlii Osmanllarn korunma amal bir savaa girmelerine neden oldu. Savan ilk dneminde yenilen Osmanl kar tarafn ar artlar ve istekleri karsnda savaa devam etmek zorunda kald. Bu zorunluluk Osmanllara kendi ordu glerine dayal olarak yani dardan bir yardm almadan ve zveride bulunmadan kazandklar son sava ve kazanl antlamalar getirecektir. Osmanllarn bu artc gc ve kararll karsnda Avusturya 1739 sonbaharnda yaplan Belgrat antlamas ile Pasarofa'da elde ettii topraklar geri verecektir. Yalnz kalan Rusyada Osmanl ile bara raz olacak onunla yaplan Belgrat antlamas ile de Rusya savata kazand topraklar geri verirken, tarihsel hedeflerine de bir sre daha uzak kalacaktr. Yaplan yenilikler zaferin kazanlmasnda etken oldu. Bu zaferin kazanlmasnda I. Mahmut dneminde yaplan slahatlarn da pay byktr.

Fransz asll Humbarac Ahmet Paann (Kont De Bonnaval) topu ve humbarac ocaklarnda yapt dzenlemeler ve organizasyon ordunun kendine gelmesini salad. Ortaya kan subay ihtiyacn karlamak iin Kara Mhendishanesi kuruldu. Bu slahatlardan da anlayacamz gibi 18. YY. ortalarnda Osmanllarda bir eyler deimekteydi. Bu deiimin ierii neydi ve nasl etkilemekteydi klasik Osmanl dzenini? imdi de biraz bunlar zerinde duralm. Batllamann eiinde Osmanl dzeni (1739-1789) Osmanl siyasal tarihinde birbirleriyle ilikili 2 ana temel vardr; i siyasal dzende hkmdar ve merkezin gc, d siyasal ilikilerde devletin askeri gcne dayanan genileme gelenei. Buna kar, Osmanl devletinin ve toplumunun daha 1600 yl civarndaki sarsntlardan sonra oluan deiimi, 18. YY. ye varldnda ok daha deiik bir yap karmt ortaya. Bu deiimin belli bal unsurlarn sralayalm. Diplomasi askeri vezirlerden kalem efendi vezirlerine Niancnn nemi azalrken defterdar ve reislkttap nem kazand. Ayanlarn etkinlii artarken ulemann deeri artyor. Artk ne lke iin padiahn mutlak gcnden sz etmek mmknd, ne de da dnk genileme siyasetinden Ba edemedii Avrupann karsnda tutunabilmek iin gittike Avrupallardan daha ok ey renmeye, Avrupa kurumlarn kendine mal etmeye, ksacas Avrupallamaya, batllamaya balad. Burada vurgulamamz gereken Osmanl devletinin 16. YY.deki devlet yapsndan ok uzak olduu, hatta bir bakma eski gl gnlerine ve dzenine dnme aray iinde batllama yoluna girdiidir. Osmanl genileme siyasetini zorunlu olarak terk ederken ve bar koruma abasna girerken bir eyi iyice anlamt. Osmanl devleti iin artk zm sava deil diplomasi olmalyd. Osmanl devletinin d dnyaya bakndaki bu deiiklik Osmanl i dzeninde de deiime, stanbul ynetiminde sivillemeye yol at. Askerlikten, askeri yneticilikten vezirliklere gelme alkanl 18. YY.nin bar siyaseti glendike kayboldu. syanlar gibi istisnai durumlar dnda genellikle katiplikten yetime kalem efendileri vezirlie getiriliyordu. Sivil brokrasi iinde eitli grevlerin birbirine gre neminde de bir deiiklik sz konusu oldu. Tmar sisteminin nemini kaybetmesiyle nianc ikinci plana dmt. 1600den beri merkezi ynetimin parasal gerekleri ne kmaya balayal defterdarlk makam gittike glenmekteydi. Bir zamanlar niancnn em-rinde olan katiplerin ba reis-l kttap bar dneminin diplomatik almalar n plana ktka ve bu dorultuda d yazmalar nem kazandka n plana kt. Karlofa barndan sonra vezir-i azamla ykseltilen reis-l kttaplar devri balad. Bar dnemi sresince kapkulunun says azaltlp, payitahtta kapkulu komutanlarnn arl kstlanrken stanbulun siyasal dengesinde saray grevlileri yeniden ne geti. Silahtarlar vezir-i azam olmaya balarken zenci hadm dar-s saade aalar ok nemli ekonomik ve siyasi gce eritiler. Merkezi ynetimin sivillemesinde dier bir etken ulemann 1600den sonra gittike nem kazanmasdr. Osmanl ulemas sadece stanbulun siyasi hayatnda deil, il ynetiminde de nem kazand. Tmar-dirlik sistemi ikinci plana dtk-ten sonra il ynetiminde sancak beylerinin de nemi azalmt. Tarada nce beylerbeyilerin, 18. YY.de yresel ayann

arl arttka il kadlar gnlk hayatn ileyiinde merkezi ynetimin en etkili temsilcisi durumuna geldi. lkenin eitli kelerinde ayan yresel gc eline geirmeye baladnda valilerin iyice gszletii hatta ayann elinde oyuncak olduu zamanlarda bile stanbuldan atanan kadlar dzenli bir ekilde greve devam ettiler, ynetim btnlnn korunmasnda nemli rol oynadlar. Osmanl devletinin ilk alarndan beri toplum iinde nemli ayrm Mslmanlar ve Mslman olmayanlar arasnda deil, askeri ve reaya arasnda idi. Devlet ideolojisinde Snnislam tutum ar basmaya baladktan sonra bu durum yava yava deimeye balad. Dini ayrm giderek askeri-reaya ayrmnn nne geti. Devlet kendini slami ideolojiye gre nitelediinde gayri-Mslim halk dlanmaya, iin iin yabanclamaya balad. Mslman olmayan reaya kii olarak deil, belli bir dini topluluun iinde grlr oldu. Tmar-dirlik sistemin zlmesi, ayn deil parasal vergilerin nem kazanmas, Mslman olsun olmasn btn halkn devlet gznde kiiler olarak deil, topluluklar olarak grlmesine yol ayordu. eitli ykmllklerin kiilere deil kylere, cemaatlere, ehirlere toptan yklenir olmas 18. YY.ye gelindiinde Osmanl dneminde eskisinden ok daha fazla yer etmiti. Kanuna gre eriatn nem kazanmas, doal olarak gayri Mslim cemaatler iinde de dini kurullarn ne kmas sonucunu dourdu. Devlet ykmllkleri asndan da cemaatin nem kazanmas giderek dini cemaatlerin kendi hukuk ve eitim sorunlarn da kendilerinin zmesini gayri Mslim halkn gnlk hayatnda devlet kurumlarnn yerini dini cemaatlerin almasn salad. 18. YY.deki bir gayri Mslim iin kendi cemaati (milleti) en nemli siyasal-toplumsal rgt haline gelmiti. 18. YY.ye geldiimizde askeri-reaya ayrm gittike belirsizleiyordu. Bunun nedenleri olarak sekbanln (cretli askerlik) yer etmesi, yresel savunmada halktan asker alnmas, ancak en nemlisi yresel ayann gittike nem kazanmas belirtilebilir. (1768-1774) Osmanl - Rus Sava Felaket Batllamay Hzlandryor Osmanl devleti 1739 Belgrat Antlamasndan sonra zenle savatan kanmaya alt. 1768de ise Rusya ile Polonya yznden yeni bir gerginlik ktnda Osmanl padiah III. Mustafa sava yanls bir tutum izledi. Osmanlnn verdii sert notay Rusya reddetti. ki devlet arasndaki sava Osmanllar iin bir felaketle sonuland. III. Mustafa dnemin sadrazam Koca Ragp Paay dinlememi ve devleti savaa sokmutu. O orduda yaplan yeniliklere gveniyordu. III. Mustafa da bir yalancy, Baron D Tot adl bir Macar ordunun slahna memur etmi ve bundan bir sonu beklemiti. Osmanllar bu yenilgiden sonra Avrupal eitmenlerle sonu alnamayacan anlayacaklar, Avrupa bilgisi ve tekniine dayal yenilikler konusunda daha radikal davranacaklardr. Orduyu ve donanmay Avrupa tarznda yeniden dzenlemek gerekiyordu. Bu sava srasnda Osmanlnn kard bir dier sonu deniz g-cnn durumuydu. Baltk denizinden kalkp Atlas Okyanusundan Akdenize gelen Rus donanmas Ege adalarna ve kylarna saldrp emede Osmanl donanmasn bozguna uratt. Bunun zerine tersane slah edilip, yeni gemiler yaplrken deniz mhendishanesi de ald. Kk Kaynarca bar ile noktalanan sava Osmanl lke-sinde daha nce szn ettiimiz dzen deiikliklerinin de Osmanldaki etkilerini gsterdi. Rusya bu sava srasnda Osmanl gayri Mslim reayasn ayaklandrmaya alm, Mora'da baarl olmutu. Ayrca Rus donanmas Suriye ve Msra da ya-nam ve Osmanl hkmn pek tanmayan gruplara, Osmanl egemenliine kar ibirlii nermiti. Osmanl devleti ise asker ve vergi toplamak iin ayanlara yeni dnler vermek zorunda kalmt. 1774de tahta kan I. Abdlhamit, sadrazam Halil Hamit Paann etkisiyle ordunun

yenilenmesine karar vermiti, ama bunun uygulanmas kolay deildi. Kapkulu ordu-da yaplan btn yeniliklere kukuyla bakyor, kendi durumlarn sarsabilecek yeniliklere tepkiyle yaklayorlard. Buna ramen I. Abdlhamit dneminde de yine topu ve humbarac ocaklarnda dzenlemeler yapld ve yenieriler dzene sokulmaya alld ancak ulufe alm satm gibi byk karlar elde edilen bir uygulamay yasaklatmas Halil Hamit Paann saray entrikalar sonucu idamn getirdi. Yine bekle-nen ey olmu, yetersiz padiahlarn yetersizliklerini ortadan kaldrmaya alan bir sadrazam kendisinden nceki birok sadrazam gibi dzenin deimesini istemeyen, bozuk dzenden kar olan gruplar tarafndan harcanmt. Ancak Osmanllar iin asl byk felaket (1774) Kk Kaynarca Antlamasdr. Kk Kaynarca Antlamasyla Rus ordularnn Osmanl topraklarndan ekilmesi saland ama, bunun bedeli ar oldu. Belgrat Antlamasndan sonra kendine gvenen ve diplomas yoluyla bar koruyabileceine inanan Osmanl devleti'nin bu umudu Kk Kaynarcada kesinlikle ortadan kalkt. Krm Osmanl egemenliinden kp bamsz oluyordu. Krmn bamszl aslnda gz boyamadan baka bir ey deildi. Rusya Karadeniz kylarn elinde tutmak istiyordu. Nitekim 1779daki giriimi Aynal Kavak Tenkihnamesi ile engellenirken, 1783de Rusya Krmdaki i karkl bahane edip Krm igal etti ve bir Rus vilayeti haline soktu. Rusya Karadenizde donanma bulundurabiliyor ve bylece Osmanl devleti Karadenizdeki tek egemen g olmaktan kyordu. Osmanl Rusyaya kapitlasyon haklarn tanrken, Karadenizdeki Rus ticaretini de kabullenmi oluyordu. Rusya, Balkanlardaki Ortodokslarn haklarn, koruyucu sfatyla korumas altna alyor. Bylece Osmanl devletinin iilerine karma imkann yakalyordu. Rusyann stanbulda eli bulundurma hakkn elde etmesi de Ruslara Osmanl i siyasetini yakndan izlemede byk kolaylk salyordu. Osmanl devleti bu ar hkmleri kabullenmekle birlikte Rusyaya ilk kez sava tazminat vermeyi de kabulleniyordu. Osmanl devleti bu yeni durumdan eskiden beri sregelen yntemlerle kurtaramayacakt kendini. Yeni bir hz ve yeni bir soluk gerekiyordu. Bu yeni anlay 1789da geldi. I. Abdlhamit aresizlik ve bezginlikle geen saltanatnn sonunda 1787de yeni bir OsmanlRus atmas ktktan az sonra lnce III. Selim 1789 ylnda Osmanl padiah oldu. Bu ana kadar ar aksak yrtlen Avrupa tarz eitim ve kurumlama 1789 ylndan sonra yeni bir hz kazand. Hem d dmanlara kar direnebilmek, hem lke iinde merkezin hkmn geirebilmek iin Osmanl devleti nemli bir deiim srecine girdi. Bu yzden dnya tarihinde olduu gibi Osmanl tarihinde de 1789 yl nemli bir dnm noktasdr. Osmanlnn zayflamas Rusya ve Avusturyann tekrar Osmanlnn zerine gelmesine neden oldu. Osmanly kurtaran ise Fransz htilali oldu. Ancak biz 1789a gemeden nce (1787-1792) Osmanl-Rus-Avusturya savandan sz edelim. Osmanl devletinin Rusyann Krm ele geirmesine kar bir ey yapamamas, Rusya ve Avusturyay Osmanl devletini kendi aralarnda paylamak hedefine y-neltmiti. Rusya ve Avusturyann bu antlamasnn renilmesi zellikle ngiltereyi telalandrd. ngilizler

antlamadan Osmanly haberdar edip savaa kkrtrken, Prusya da bu iki devlete kar Osmanl tarafn tuttu. Osmanl devleti Avusturya snrnda baarl olurken, Rusya balkanlarda hzla ilerlemeye balad. Bu baarszln I. Abdlhamitin lmne neden olduu sylenir. Ancak Osmanly kurtaran 1787deki padiah deiiklii deil, 1789daki Fransz htilalidir. htilalin kendi lkesinde etkili olabileceinden korkan Avusturya bar istemitir. 1791 Zitovi Antlamas ile Avusturyayla bar salanmtr. Yalnz kalan Rusya da balangta anlamadan yana deilse de istedii sonucu alamayacan anlaynca 1792de bara raz olmu ve Ya Antlamas yaplmtr. Bu antlama ile Osmanl Krmn Rusyaya ait olduunu kabul ederken iki lke arasnda Dinyester rma snr kabul edilmitir. Bu iki antlamay Osmanl devletinin dnemleri asndan deerlendirirsek u sonuca ulaabiliriz. Osmanl devleti 18. YY.de Karlofa'da kaybettii topraklar geri alma konusunda baarsz olmutur.

YUKARI

III. SELM DNEM (1787- 1808)


1789da Osmanl tahtnda yeniliki bir padiah III. Selim (1789- 1807) Trk Modernlemesinde Bir Dnm Noktas III. Selim, III. Mustafann oluydu. Nezaketi ve merhametiyle tannr. Tarihler onun bu niteliklerinin onu slahat iinde nce baarszla gtrdn, sonra da kendisini tahtndan ve canndan ettiinden sz ederler. Selim ayn zamanda air ve bestekardr. Klasik Trk mziinde nemli bir yeri vardr. Selim 18. YY.nin slahat gelenei iinde yetimi ve daha veliaht iken, ihtilal ncesinin Fransa kral olan 16. Louis ile yaplabilecek slahat konusunda gizlice mektuplam, ondan tavsiyeler almtr. Bu davran bile Selimin slahat yolunda seleflerinden daha ileri gitmek niyetinde olduunu gsterir ancak III. Selim ok kt artlarda iktidar devralmtr. Osmanl devleti 1787 Rusya ertesi ylda Avusturya ile balam bir savan iindedir. III. Selim baty tanmak, devletin durumunu renmek iin devlet adamlarn seferber ediyor Sava sona ermeden padiah slahat sorununa el att ve 1791 Zitovi barnn ardndan da Ebu Bekir Ratip Efendiyi Viyanaya eli gnderdi. Ratipin grevi Avusturya hakknda bilgi toplamakt. Bu bilgi 500 sayfalk bir sefaretname olarak III. Selime ulat. Bunun dnda Selim kamu hayatnn eitli kesimlerinden 22 kiiden (biri yabanc biri de yerli hristiyand) devletin zaaf nedenlerini ve alnmas gereken sla-hat tedbirleri hakknda gr istedi. Sonu

olarak layiha adn tayan 22 rapor kt. Baarsz geen sava daha yeni bitmi ya da bitmek zere olduu iin, en ok zerinde durulan askeri slahat konusuydu. Herkes durumdan ikayeti olmakla birlikte kimisi Kanuni devri dzenine dnmeyi, kimi yepyeni kurumlarn tekil edilmesini, kimileri de yenieri ocann adalatrlmas gibi ortalama zmleri sunuyordu. Selim slahat kendi kadrosuyla yapmak istiyordu. Kendisine kar oluan tepki ve dedikoduya aldrmadan arkada ve kafadarlarna mevkiler verip etrafna toplad. Hareketine de Nizam- Cedit (Yeni Dzen) ad verildi. Selimin kendi slahat iin kulland bu deyimin ilham kayna Fransa idi. Fransz ihtilalinin getirdii dzene Franszlar yeni dzen demilerdi. Selimin kendi slahat iin ayn ad benimsemi olmas onun slahatlarnn ilham kaynan, cesaretini gstermekle birlikte Selim ve arkadalarnn baty ne kadar bilinsizce taklit ettiklerinin gstergesidir nk Selim ve adamlar dou istibdadnn adamlardr. nsanlk tarihinin byk bir zgrleme ve demokratikleme hamlesi olan Fransz ihtilalini benimsemeleri mmkn deildir. Osmanllarn ihtilalin zgrleme ve demokratikleme ynn idrak etmeleri biraz vakit alacak, idrak ettiklerinde de bu kavramlar iddetle ve nefretle reddedeceklerdi. Selim dneminde grdkleri ise bu ihtilalin onlar iyi kt Avusturya ve Rusyann elinden kurtardyd. stelik bu hareket Hristiyanl dlad iin de zararsz grnyor ve batnn maddi yeniliklerini benimsemeyi kolaylatryordu. Nizam- Cedit slahatlarnn etkisi en ok askeri alanda grld. Nelerdi bu slahatlar? Mevcut ocaklarn slah (Aalarn yetkilerinin snrlanmas, askerin ayklanmas, talim yapma art, dirliklerin dzenlenmesi, yenieri saysnn azaltlmas, Baron de Totun yenieri teknik snflarnda yapt deiim) Eski ocaklarda alnabilecek mesafenin snrl olduu dnld iindir ki (bunda hakldrlar. nk yenieriler ve tmarl sipahiler iin alnan nlemler kat zerinde kalm ya da bir sre sonra rndan karak eski durumuna gelmitir. Yenieriler, ancak birka ay talim yaptktan sonra Bu talim gavur iidir diyerek tepkilerini gstermeye balamlardr.) 1793de Nizam- Cedit olarak tannan yeni bir ocak kuruldu. Yenierilerin itirazlarn karlamak iin de bu yeni birlik Bostanc ocana baland ve resmi ad Bostanc Tfenkisi Oca oldu. Nizam- Cedidin ayr klalar, ayr kyafetleri olduu gibi masraflarn karlamak iin de md-i Cedit Defterdarl kuruldu. Bu ayrlklarn nedeni Nizam- Cedidin mmkn olduu kadar bozuk dzenle temasn, etkilenmesini nlemek-ti. 1795te Mhendishane-i Berri Hmayun (Kara Mhendishanesi) kuruldu. Buradan yetienler, Nizam- Cedit, topu, toparabac, humbarac, lamc ocaklarna subay oldular. Donanmada tayin ve terfiler dzene sokuldu, tefti sistemi ve disiplin getirildi. Tersane geniletildi. Mhendishane-i Bahri Hmayunun program daha kapsaml hale getirildi. Bahriye iin bir salk rgt, bir top okulu kuruldu. Avrupadan tp aletleri, kitaplar getirtildi, kimileri Trkeye evrildi. lk kez bulac hastalklar iin karantina uygulamas balatld. Nizam- Cedit hareketini deerlendiren iki farkl gr vardr. Bunlardan birincisi Nizam- Cedidin hayatn pek ok alann iine alan kapsaml bir hareket olduu

grdr. kincisi ise kapsaml bir hareket olmakla birlikte esas arln yine askeri slahatta olduu grdr. III. Selimin hatt- hmayunlarna bakldnda geleneksel bir Osmanl padiah portresi aka ortaya kar, o nedenle de baz tarihiler III. Selimi geleneki slahat izgisinin bir devamcs sayarlar. III. Selimle ilgili bu tanmlamay kabul et-sek dahi, onun slahat izgisinin en ileri noktasna ulatn da belirtmek gerekir. Ayr bir piyade ocann kurulmas, Avrupa ile olan temaslarn sklamas (Avrupadan gelen uzmanlarn okluu, Avrupada daimi eliliklerin almas, Osmanl devletinin Avrupaya almas) ulalan noktann kantlardr. Bunun dnda III. Selim dneminin slahatlarnn en nemli sonucu da Osmanl d politikasnda hissedilecektir. III. Selim dneminde darya gnderilen yan ban alm yabanc dil bilmeyen paalar baty anlamak, da almak anlamnda pek bir ie yaramadlarsa da bunlarn maiyetindeki genlerin bir blm bata Franszca olmak zere bat dillerini rendiler. Avrupay anlamaya ve renmeye hazr bir tavrlar oldu. Avrupann eitli toplum kesimleri ile temas ve dostluklar oldu. 1821 Yunan ihtilalinden sonra tercmanlk ii Mslmanlara geince temaslar daha da younlaacakt. III. SELM DNEM SYAS GELMELER Selimin gvendii dalara karlar yayor, Franszlar Msr igal ediyor. Fransann ykselen yldz General Napolyonun Avrupadaki baarlar Fransa ile Osmanl Devletini Rumelide komu durumuna getirmiti. Bu durum Osmanl H-kmetini kukulandrsa da bu kukularn Rumeli snrlar iin deil Kuzey Afrika iin doruluu Napolyonun Msr igali doruland. Fransann amac Osmanl lkesinden pay almak ve ngilterenin Hindistan yolunu tehdit edebilmektir. Osmanllarn Msrda Fransann karsna karabilecekleri doru drst kuvvetleri yoktur. e karlar zedelenen ngiltere karr. Ancak Napolyon ngiliz donanmasn atlatarak Msr igal etmitir. Osmanllarn gvendikleri Klemen beyleri kamtr. ngiltere daha sonra Fransz donanmasn Abukrda yakalayp tahrip eder. Napolyonun Fransa ile olan balantsn keser. ngiltere Msr iin Fransa ile savaa girerken ilgin olan Osmanl Devletinin iki ay sonra Fransaya sava ilannda bulunabilmesidir. Kendi topran korumaktan aciz Osmanl en gvendii yabanc dostunun yaptna inanamamaktadr. Belki de ngiltere, Avusturya, Rusyann yardm ve nerilerinin en iyi biimde deerlendirilebilmesi istei byle bir gecikmeyi yaratmt. Osmanl Fransann Msr igalini ngiltere ve Rusyann yardm ile sona erdiriyor Osmanl ngiltere yardm ile birlikte Rus yardmn da kabul edecektir. Rus gemileri ilk kez boazlardan geecek ve Fransann karsnda ngiliz donanmasyla birlikte savaacaktr.Osmanl 18.yydaki en nemli rakibinin yardmn almaya muhtatr. Ancak Msrdaki Napolyonun durumu da zorlamtr. Donanmasn yitirmi Napolyon bir kara harekatyla Msrdan kmak ister. Ancak Akka kalesi nnde durdurulur. Akka zaferi Nizam- Cedit askerinin yararn ortaya koyar bu yzden de saysnn arttrlmasna neden olur. Franszlar iin iler Avrupada da iyi gitmiyordu. Fransz ordular Avusturyaya yenilmi, Direktuvar idaresi sallanmaktayd. Bunun zerine Napolyon komutay yardmcsna devredip Fransaya dnd. Gelimeler onu bir sre sonra Fransada imparator durumuna getirecektir. Msrda ise gnbegn eriyen Fransz kuvvetleri sonuta bara raz olmutur. (1802) El Ari

Antlamasyla Msr terk etmilerdir. Msrn Franszlardan temizlenmesi, yeni sorunlar dourdu. ngilizlerin Msrdan ayrlmaya pek istekli grnmemesi Osmanl devlet adamlar arasnda ngiliz ittifak m? Fransz ittifak m? Tartmalarn balatt. Bu tartmalar ve ittifak araylarn Osmanl ynetimi 19. yy boyunca sk sk yaayacaktr. Osmanl ynetimi tekrar Fransaya yaknlat. Fransa ile bir anlama yapld, Karadenizde ticaret hakk verildi. Ayn hak ngiltere'ye de verildi. Bir sre sonra ngilizler Msrdan ekildiler. Msrda 4 yla yakn kalan Franszlar Msr ynetimine Osmanl veya Memluk yneticileri yerine Msrllar sokmulardr. Ayrca Osmanl vergilendirme usulleri yerine Fransz uygulamalarn getirmilerdir. Bylece Msr baka yrelere gre adalamaya daha hazr hale gelmi oldu. Bu durum (1805) ylndan sonra ayaklanarak Msr valisi olan Kavalal Mehmet Ali Paann baarsna ve Franszlarla ibirliine zemin hazrlayacaktr.

DURAKLAMA DNEMI VE SON BASARILAR


III. Mehmet zamaninda Avusturya'ya karsi devam ettirilen savaslarda Egri, Kanije ve Haova zaferleri elde edilmisse de I. Ahmet (1604-1617), Zitvatorok Antlasmasini imzalayarak (1606), Osmanlinin, Avrupa'daki stnlgnn sona erdigini bir anlamda kabul ediyordu. Her ne kadar ele geen topraklar bu anlasmayla Osmanlida kaliyorsa da, artik iki devletin "esit" sayildigi hkme baglanmisti. XVI.yzyil baslarindan itibaren Avusturya ve Iran'la girilen uzun savaslar, ehliyetsiz idareciler, liyakatin yerini iltimas ve rsvetin almasi, buna bagli olarak devletin asker ve iktisad dzeninin temelini olusturan timar sisteminin bozulmaya baslamasi, devletin g ve otoritesini, halkin huzur ve asayisini gvenligini sarsmistir. XVII. yzyila girilirken bu olumsuz sartlar, anarsinin artmasina sebep olmustur. Merkez ve tasra teskiltinda grlen bozulmalar, pek ok isyanin ikmasini ve dolayisiyla devlet nizaminin sarsilmasini beraberinde getirmistir. Bu isyanlari grupta toplamak mmkndr; Tasrada ikan Celal Isyanlari, Eyalet isyanlari ve Istanbul merkezli kapikulu isyanlari. Celal isyanlarinin en nemli sebepleri, yukarida da belirttigimiz gibi, devletin uzayan savaslara bagli olarak azalan gelirlerini karsilayabilmek iin vergileri artirmasi, timar sistemindeki bozulmalar ve kylnn artan vergilere karsi huzursuzluklari idi. Halkin devlete olan gveninin sarsilmasi, isyancilarin gcn daha da artiriyordu. Kalenderoglu, Karayazici, Deli Hasan gibi Celllerin isyanlarina, medrese grencisi suhteler ve basibos leventlerin isyanlari da eklenince, devlet isyanlari bastirmada olduka zorlandi. Bu isyanlar yznden zellikle Anadolu'da dirlik ve dzenlik kalmadigi gibi, iktisad durum da olduka bozulmustur. Yine bu otorite boslugu nedeniyle Erzurum ve Sivas gibi

yerlerin valileri ile Yemen, Bagdat, Eflk, Bogdan gibi bagli eyaletlerin yerli yneticileri de isyan etmislerdi. Istanbul'daki yenierilerin ulfelerini zamaninda alamamalarini bahane ederek ikardiklari isyanlar dogrudan sarayi hedef almistir. Fesat yuvasi hline gelen Yenieri Ocagi'ni dzenlemek isteyen II. Osman (1618-1622) yenierilerin hismina ugramis, isyancilar sarayi basmistir. Yenieriler, Gen Osman'i tahttan indirerek yerine, III. Mehmet'in kardesi I.Mustafa'yi getirmisler ve bununla da kalmayarak, Gen Osman'i Yedikule Zindanlarinda katletmislerdir. Bu olay yenierilerin bir padisahi tahttan dsrp, katletmelerinin ilk rnegi olmasi aisindan dikkat ekicidir. Yenierilerin basa geirdigi I.Mustafa'nin bir yil sonra lmesiyle, Osmanli tahtina IV. Murat geer (1623-1640), gen padisah, hkimiyetinin ilk on yilinda devlet idaresindeki inisiyatifi valide Ksem Sultan'a birakmis ve glenene kadar fesat ikaranlara karsi tedbirli davranmistir. Ancak saraydaki huzursuzluk ve Anadolu'da yeniden patlak veren isyanlarin tehlikeli boyutlara ulasmasi zerine 1632'de duruma mdahale eden IV. Murat, kisa zamanda otoriteyi tesis etmistir. Sert tedbirlerle nifak ikaranlari, seyhlislm ve kardesleri de dahil, ldrtmekten ekinmemis, bosalan devlet hazinesini yeniden eki dzene koymustur. Toparlanan Osmanli Devleti, Bagdat'i ele geiren Iran'a savas ati. IV. Murat, nl seferiyle Bagdat'i geri aldi (1638). Iran ile yapilan Kasr-i Sirin Antlasmasiyla (1639), bugnk sinirlara yakin olan Trk-Iran siniri yeniden izildi. 1640'ta, IV. Murat'in lmesi zerine yerine kardesi I. Ibrahim geti(1640-1648). Fakat onun sekiz yillik saltanatinda devlet her aidan ktlemeye baslamisti. Sonunda 1648 yilinda o da ldrld ve ocuk yastaki IV. Mehmet Osmanli tahtina ikarildi (1648-1687). Harem ve Yenieri Ocagi devlet islerine istedikleri gibi mdahale eder olmuslardi. Bu kt gidis 1656'da Kprl Mehmed Pasa'nin sadrazamlik vazifesine getirilmesine kadar devam etti.Kprl Mehmet Pasa ve onun ailesinden olan diger sadrazamlar XVIII. yzyil baslarina kadar Osmanli Devleti'nin idaresinde belirleyici bir rol oynamislardir. Kprller Devri olarak bilinen bu dnemde geici de olsa bir istikrar saglanmis ve Osmanlilar son fetihlerini bu devirde gereklestirebilmislerdir. Kprl Mehmet Pasa, ierde skneti sagladigi gibi, Venediklilerin eline gemis olan Bozcaada ve Limni'yi geri alip, anakkale Bogazi'ni ablukadan kurtardi. Kprl Mehmet Pasa ldgnde, padisah yine genis yetkilerle oglu Kprl Fazil Ahmet Pasa'yi sadarete getirdi(1661). Erdel islerine karisan Avusturya'ya karsi baslatilan savasta Fazil Ahmet Pasa, Uyvar'i fethetti. Avusturya yapilan anlasmayla, Erdel ile Uyvar ve Neograt kalelerinin Osmanli hkimiyetinde oldugunu kabul etti. Uzun sredir kusatilan, Venedik'in elindeki Girit, Kandiye Kalesi'nin

dsmesiyle Osmanli hkimiyetine girdi(1669). Lehistan'a yapilan sefer sonucunda Podolya da Osmanli topraklarina katildi (1676). Byk basarilara imza atan Fazil Ahmet Pasa'nin gen yasta lmesi zerine, IV. Mehmet, Kprl'nn damadi Kara Mustafa Pasa'yi sadrazamliga getirdi(1676). Kara Mustafa Pasa, ehrin'i ele geirdi (1678). Bu zaferden sonra, Ruslar, Dinyeper nehrinin saginda kalan topraklari Osmanlilara birakmak zorunda kaldiklari ilk anlasmayi Trklerle yapmistir (1681). Zaferlerin devami getirerek Osmanli'yi yeniden Avrupa'daki en genis sinirlara ulastirmak isteyen Kara Mustafa Pasa, Orta Macaristan'da, Katolik Avusturya'ya karsi isyan eden Protestan Macarlari himayesine aldi. Imre Tkli Osmanlilar tarafindan Orta Macaristan krali olarak tanindi. Mustafa Pasa, byk bir orduyla Viyana'ya sefer dzenledi. Kanuni'nin ele geiremedigi Avusturya'nin merkezi Viyana'ya karsi baslatilan bu ikinci sefer boyunca Osmanlilar hibir direnmeyle karsilasmadilar. 1683'te kusatma basladiginda, Avusturya imparatoru oktan sehri terketmisti. Ancak kusatmanin uzun srmesi, Lehistan ve Alman askerlerinin, sehrin imdadina yetismesiyle neticelendi. Iki ates arasinda sikisan Kara Mustafa Pasa, byk bir bozguna ugradi. (12 Eyll 1683). Osmanlilar Belgrat'a kadar geri ekilmek zorunda kaldi. Viyana bozgunu, sadrazamin Belgrat'ta hayatina mal olmustu. Osmanli devletine karsi Avusturya, Lehistan, Malta, Venedik ve son olarak Ruslarin katildigi(1696) byk bir ittifak olusturuldu. Osmanlilar drt cephede bu ittifaka karsi mcadele verdigi sirada, ite de huzursuzluk artmaktaydi. IV. Mehmet tahttan indirilmesiyle yerine II. Sleyman (1687-1691) , II.Ahmet (1691-1695) devirlerinde huzursuzluk devam etti. Bu dnemde yine bir Kprlzade olan Fazil Mustafa Pasa, ordu ve maliyeyi dzene koymaya ynelik basarili icraatlerde bulunmus ise de ayni aileden Hseyin ve Nu'man Pasalar, sadaret makaminda basari saglayamamislardi. II. Mustafa (1695-1703), Viyana bozgunu ve ardindan gelen toprak kayiplarini nlemek amaciyla kez Avusturya'ya sefer dzenledi, ilk iki seferde kismen basari saglandiysa da son seferde Osmanli ordusu Zenta denilen yerde bozguna ugradi. Bunun zerine Ingiltere'nin araya girmesiyle Osmanlilar, ittifak gleriyle Karlofa Antlasmasi'ni imzalamak zorunda kaldi (26 Ocak 1699). 25 yil iin geerli olacak bu anlasma sonunda, Avusturya'ya Macaristan'in byk bir blm ve Erdel, Venediklilere Dalmaya kiyilari ve Mora, Lehistan'a ise Podolya ve Ukrayna birakiliyordu. Rusya ile yapilan yillik ayri bir anlasma ile de Azak Kalesi Ruslara terk ediliyor ve onlarin Istanbul'da daim bir eli bulundurmalari kabul ediliyordu. Karlofa Antlasmasi, Osmanlilarin toprak kaybiyla neticelenen simdiye kadar imzaladiklari en agir anlasma idi.

I.Edirne Vakasi adi verilen bir ayaklanma ile Osmanli tahtina III. Ahmet geirildi (1703-1730). Rusya bu dnemde hem Dogu Avrupa hem de Karadeniz istikametinde topraklarini genisletme gayesini gtmekteydi. Poltova yenilgisinden sonra Osmanlilara siginan Isve Krali XII. Sarl, iki lke arasinda yeniden bir savasin baslamasi iin bir vesile oldu. Bu savas ile Osmanlilar, Karlofa'da kaybettikleri topraklari tekrar kazanma firsatini bulacakti. Nitekim Prut'ta sikistirilan Ruslar (1711), anlasma yaparak, Azak'i terk etmek zorunda kaldilar. Karadag'da isyan ikartan Venedik'e karsi ailan savaslarda ise isgal altindaki Mora kurtarildi. (1715). Bu basarilar zerine, siranin kendisine geldigini dsnerek harekete geen Avusturya, Osmanlilari yenilgiye ugrattilar. Temesvar ve Belgrat dst. Osmanlilar Pasarofa Antlasmasini imzalayarak (1718), Temesvar ve Belgrad ile birlikte Kk Eflk ve Kuzey Sirbistan'i Avusturya'ya birakti. Dalmaya kiyilarindaki bazi kalelerin Venedik'e terki mukabilinde Mora muhafaza edildi. Osmanlilardin Balkanlar ve Orta Avrupa seferleri iin staratejik bir mevkiide olan Belgrat'in dsmesi, agir sonular dogurmustur. Avusturya, Belgrat'tan Balkan ilerine sarkmakta daha basarili olacaktir.

LLE DEVRI
Pasarofa Antlasmasi neticesinde ortaya ikan barisi iyi kullanmak isteyen Osmanlilar, artik Avrupa karsisinda savunma durumunda kalacagini anladigindan, Balkanlardaki sinir kalelerini tahkim etme, blge halkini yaninda tutmak iin vergileri azaltma siyaseti uygulamaya agirlik vermekteydi. Damat Ibrahim Pasa, Osmanlilara stnlk kurmus olan Avrupa'yi her ynyle tanimak iin Avrupa baskentlerine eliler gndertti. 1718-1730 yillari arasindaki bu dnem, sanatta lle motifinin islenmesi sebebiyle "Lle Devri" adiyla anilmaktadir. Bu dnemde matbaa ailmasi, ini ve kumas fabrikasi kurulmasi gibi bazi mspet yenilikler yapilmissa da, III. Ahmet ve saray evresinin sasali eglenceleri ve harcamalari huzursuzlugu artirmaktaydi. Damat Ibrahim Pasa'nin, Iran'a karsi baslatilan savasta (1722) kesin netice alamamasi ve uzayan savas esnasinda Tebriz'in sadrazamin gizli emriyle Iran'a terk edildigi haberi, muhalefetin harekete gemesine yetti. Patrona Halil Ayaklanmasi'nin patlak vermesiyle bu dnem sona eriyordu. Damat Ibrahim Pasa ve yakinlariyla Sultan III. Ahmet asiler tarafindan katledildiler (1730)Bu olayin ardindan III. Ahmet'in yegeni I.Mustafa hkmdarliga getirildi. (1730-1754). Kafkaslardaki sinir olaylarini bahane eden Rusya, Kirim Tatarlarina karsi byk bir saldiri baslatti. Azak ve Bahesaray Ruslarin eline geti (1739). Fransa'nin da tesvikiyle Osmanlilar,

Rusya'ya karsi savas iln etti. Rusya'nin yaninda savasa katilan Avusturya da, Eflk ve Bogdan'a girmisti. Osmanlilar iki cephede de byk basarilar kazandilar. Prusya, Fransa ve Isve'in Osmanlilara yakinlasmasi, Osmanlilar karsisinda ummadiklari bir yenilgi tadan Rusya ve Avusturya'yi baris yapmaya zorladi. Bu savas sirasinda tekrar Osmanlilarin eline geen Belgrat'ta bir anlasma imzalandi (18 Eyll 1739). Belgrat Anlasmasiyla, Avusturya, Pasarofa barisiyla elde ettikleri tm topraklardan geri ekildiler. Ruslar da Azak'i terkederek blgedeki kiyi ve deniz ticaretinin Osmanli gemileriyle yapilmasini kabul etti. Bu anlasma geici de olsa Osmanlilarin toparlanmasini saglamistir. Savasta Trklerin tarafini tutan Fransa'yla, Kanuni dneminde taninan imtiyazlari genisleten ve sre tahdidi koymayan yeni bir kapitlsyon antlasmasi imzalanmistir (1740). Damat Ibrahim Pasa zamaninda baslayan Iran savaslari Lle Devri'nden sonra da devam etmekteydi. Ruslar, ks dnemine giren Safavilerin elindeki Azerbaycan ve Dagistan'i isgal etmislerdi. Sirvan halkinin talebi zerine Osmanlilar duruma mdahale etmis, iki lke arasinda ikabilecek savas Fransa'nin araya girmesiyle nlenmisti. Rusya'nin kuzeydeki isgaline karsin Osmanlilar da Gney Azerbaycan'i topraklarina kattilar. Sah Tahmasp 1732'de Osmanlilar ile baris yapti. Bu durumu kabullenemeyen Afsar Nadir Bey, Sah Tahmasp'i devirerek kendi hkimiyetini ilan etti (1736). Osmanlilar bazi topraklari Nadir Han'a birakmaya razi oldu. Her iki taraf iin de yipratici olan bu uzun savaslar, Kasr-i Sirin antlasmasiyla izilen sinirlarin aynen kabul edildigi 1746 anlasmasiyla son bulmustur. I.Mahmut dneminde, basarili savaslarin yani sira, ordu iinde de yeni dzenlemelere gidilmistir. Aslen Fransiz olup Osmanli hizmetine girerek beylerbeyi olan Ahmet Pasa, Humbaraci Ocagi'ni kurarak (1734), bati savas tekniklerini burada hayata geirmis idi. I.Mahmut'un vey kardesi III.Osman'in (1754-1757) yerine geen, amcaoglu III. Mustafa (1757-1773) zamaninda da ordu ierisinde bazi islahatlar devam ettirilmistir. Nitekim onun dneminde Tophane islah edilerek yeni ve gl toplar dklms, donanma yenilenmistir. Ancak, Rusya ile baslayan harpler bu yeniliklerin yeterli olmadigini gsterecektir.
GERILEME DNEMI

1764 yilinda Rusya, Osmanlilarin toprak btnlgn garanti ettigi Lehistan'i isgal etmis ve kaan mlteciler Osmanli sinirini geen Ruslar tarafindan katledilmistir. Bu olay zerine Osmanli Devleti Rusya'ya savas iln etmistir(1768). Ruslar, Baserabya ve Kirim'i isgal ettikleri gibi, Ingilizlerin de yardimiyla, Baltik filosonu Akdeniz'e gndererek, Mora Rumlarini isyana tesvik etmisler ve esme'de demirli Osmanli donanmasini gafil avlayarak, gemileri yakmislardir. Bu arada Misir'da da bir isyan hareketi baslamistir. Ruscuk ve Silistre nlerinde Osmanli kuvvetlerinin mevzii basarilar kazanmasinin ardindan II. Katerina, Lehistan isini halletmeyi plnladigindan Osmanlilarla anlasma yapmayi kabul etmistir. I.Abdulhamit'in (1773-1789) basa gemesinden sonra imzalanan Kk Kaynarca Antlasmasi ile (21 Temmuz 1774) Kirim Hanligi Osmanlidan kopartilarak szde bagimsiz bir devlet olmus, Baserabya, Eflk, Bogdan Osmanlilarda kalmis, ancak Azak ve Kabartay blgesi Rus hkimiyetine gemistir. Ruslar bu anlasmayla Ingiltere ve Fransa'ya taninan kapitlsyonlari da kazanmis ve her yerde konsolosluk ama hakkini elde ederek, Osmanlinin i islerine karisabilecegi bir ortami kendine hazirlamistir. Nitekim 1783'te Kirim'i isgal ve ilhak eden Rusya, Karadeniz'e hkim olarak, sicak denizlere inme politikasini gereklestirme ynnde byk bir adim atmis, Ortadokslari himaye bahanesiyle de Balkanlardaki nfuzunu kuvvetlendirmistir. Rusya'nin niha amaci, Istanbul'u ele geirerek Bizans'i yeniden diriltmek idi. Iste bu maksatla, Osmanli Devleti'ni taksim etmek zere Avusturya ile gizli bir anlasma yapildi. Bu anlasmayi haber alan Osmanli Devleti, Prusya ve Ingiltere'nin de tahrikiyle Rusya'ya karsi savas ati. Halkin infialine neden olan Kirim'i geri almak Osmanlinin en byk arzusuydu. Ancak bu savasa Rusya'nin mttefiki olan Avusturya'nin da katilmasiyla, Osmanlilar iki cephede birden mcadele etmek zorunda kaldilar(1788). Avusturya'ya karsi iki kez savas kazanildi. Belgrat ve Banat ele geirildi. Ancak Rusya'ya karsi dogu cephesinde basari saglanamadi. Bu tarihlerde Osmanli tahtina III. Selim ikmisti (1789-1807). III. Selim Isve ile bir anlasma yaparak Rusya'ya karsi bir mttefik kazanmisti. Ancak Rusya Bkres ile Kk Eflk'i almis, ardindan da Belgrat ve Bender dsmst. 1790'da Avusturya Imparatoru II.Joseph lnce i ayaklanmalar bas gstermis ve Fransiz ihtilalinin etkileri bu lkede de hissedilmeye baslanmisti. Bunun zerine yeni Imparator II.Leopold, Zistovi anlasmasini imzalayarak Osmanlilarla olan savasi sona erdirdi (1791). Bu anlasma mevcut statkoyu muhafaza eden maddelerden ibaretti. Rusya ile de, Ispanya'nin araciligiyla Yas Baris Antlasmasi imzalandi (1792). Rusya'nin savas sirasinda isgal ettigi yerlerden sadece zi, anlasmayla verilmis oluyordu. Hem Avusturya hem de Rusya bu anlasmalarla, Fransa ve Lehistan'daki gelismelere dikkatlerini verirken, Osmanli Devleti de gerekli islahatlari yapmak iin bir soluklanma zamani bulabilecekti. Iyi bir egitim grms olan III. Selim bu baris dneminden faydalanarak, devlet iinde, zellikle asker alanda, islahatlar yapmak istiyordu. Bu maksatla, Nizm-i Cedit adi verilen ilk islahat hareketiyle, yeni bir ordu kurdu(1793). Yenieri Ocagi'ni kaldiramayacagini bildiginden, ncelikle Nizm-i Cedid denilen bu orduyu batili tarzda dzenleyip, basarisini kanitlamak gerekliydi. Ancak bundan sonra Yenieri Ocagi lagvedilebilirdi. Fakat kendileri aleyhine ortaya ikan gelismelerden endise duyan Yenieriler, bazi devlet adamlarini da yanlarina ekerek yeniliklere karsi iktilar ve isyan ettiler. stelik bu arada Napolyon Bonapart, bir orduyla Misir'i isgale baslamisti (1798). Osmanlilar, Rusya, Ingiltere ve Sicilya'nin da menfaatlerine dokunan Fransiz isgaline karsi harekete geti. Ehramlar savasiyla, Misir'i ele geirip, kuzeye ynelen Bonapart, Akka'da Osmanli savunmasini geemedi (1799). Kusatmayi kaldiran Napolyon geri dnerken, yerine biraktigi ordu komutanlari da maglp edildiler. Neticede Fransizlar Misir'i terk etmek zorunda kaldi(1801). Fransa'yi barisa zorlayan nemli bir sebeplerden birisi de, Akdeniz'de Rus ve Trk donanmalarinin is birligi yapmalari, Ingiltere'nin Fransiz savas ve ticaret gemilerini taciz etmesiydi.

XIX. YZYILDA OSMANLI DEVLET

mparatorluk bir hasta adamdr Avrupa iin ve Avrupa dikkatle onun can ekimesini izlemektedir. Aslnda bir dnya sava ap ve niteliinde olan Fransz htilali ve Napolyon savalar srasnda Osmanl kendisini ykp paralayacak olan iki kasrgaya tutuldu. Biri Fransz ihtilali ile yaylan demokrasi ve milliyet retisiydi. Dieri de Ruslarn bu ihtilale panzehir ve emperyalizmlerinin silah olarak kullandklar Ortodoksluk ve Slavclk propagandasyd(Panslavizm). Buna karn stanbuldaki ynetim alabildiine geni topraklar zerinde yaayan onca eitli halklar ynetecek aralardan yoksundu. Padiahn dinsel otoritesi snrl, siyasi otoritesi ise ann gereklerine ve gereklerine uygun olmayan bir sistem zerinde kuruludur. Bu ad iktidar anlay ile mlkiyet arasndaki ilikiden ynla yolsuzluk doar. Orduyu ayakta tutmak iin halk ezilir ve disiplinsizliin ezdii ordu modern aralardan da yoksun olduu iin sava niteliklerinden ounu da yitirmitir. lkenin byk blm gerek bir itaat altnda deildir. Osmanllarn ayanlk ve yenieri meseleleri ile urayor olmas d etkileri daha da arttrmaktayd. Merkeze kar balarna buyrukluk davasnda olan ayanlar her eit d destei kabule hazrdrlar. Son olarak kimi zmrelerin ve devletlerin yararland ayrcalkl durumdan da sz etmek gerekir. Bakentte Fenerli Rumlarla, Ermeni ve Yahudi cemaatlerinin yeleri ile kapitlasyonlarn uygun koullarda ticaret yapma olana tand yabanclar ayrcalkldr. Buna karn gsz hkmetlerin bavurduu geici areler, az ok utan verici uzlamalardan, zor kullanmalara kadar gider. Ancak btn bunlar Osmanllarn eitli vesilelerle i ilerine karlan, da baml ve kendine olan gvenini yitirmi bir devlet olmasn engelleyemez.

YUKARI

Dou Sorunu

Osmanlnn gszlemesi ile elindeki jeopolitik nemi olan topraklar kontrol edememesi, bu topraklar kontrol edecek gleri ortaya karacaktr. Bylece Dou Sorunu denilen kavram yeni bir boyut kazanr. Avrupallar iin her zaman dounun bir paras olarak grdkleri Osmanl Devleti Avrupaya ayak bastnda onu Avrupadan karmak Avrupallar iin bir dou sorunu idi. Ancak 19.yy gelindiinde ise dnyadaki hammadde ve pazar kavgasnn (Emperyalizmin) atma alanlarndan biridir. Ancak uluslararas ilikilerdeki bu nemli jeopolitik konumuna ramen bu topraklar elinde tutan Osmanl bu topraklar kontrol edememektedir. Peki kim kontrol edecektir bu topraklar? Artk 19.yyda Dou Sorunu bu soruda dmlenmektedir. Bu sorunda kaypak bir zemin vardr. Devletler karlar neyi gerektiriyorsa o tarafta yer almaya hazrdr. Balangta Osmanl paralanndan yarar uman tek devlet Rusya iken sonradan bu cepheye ngiltere ve Fransada katlacaktr. Oysa 19.yyn ilk dnemlerinde ngiltere ve Fransa, Osmanl toprak btnlnn srme-sinden yanalar. nk onlara gre bu btnlk sayesinde ynla sorun nlenmi olacak ve kaynaklarn bir btn halinde denetimi de en iyi sonucu salayacaktr Peki ne olmutur da ngiltere ve Fransa kar cepheye gemilerdir? Olan Almanya ve talyann zellikle de Almanyann 1870lerden sonra gl bir emperyalist olarak ortaya kmas ve emperyalist aabeyleri ngiltere ve Fransaya kafa tutmasdr. Bu dnya genelinde yaanan rekabet Osmanl topraklarnda Osmanl- Almanya yaknlamas ile daha da kzgn hale gelir. Sonuta ngiltere ve Fransa emperyalistler aras bir hesaplama olacak savata Rusya ve talyay kendi taraflarna ekebilmek iin Osmanl topraklarnn paylamna bu devletleri de katarlar ve aralarnda yaptklar gizli anlamalar ve Sevr anlamasyla Dou Sorununu kat zerinde zerler. te yandan Osmanllarn kendileri de hastann salna kavuturulmasnn, izlenecek tedavi biimine bal olduunu gizleyemezler. En olmadk eriata dn tedavisi bir yana braklrsa bat usulnde bir yenilemenin olmas hem de nceki yzyllara gre ok daha kktenci olmas gerei kabul edilmitir. Ancak Osmanl bu yenileme anlayna ramen, ne iilerine karlan bir devlet olmay engelleyebilir, ne milliyetler sorununu halledebilir ne de yozlam bozulmu a d yapsn dzeltebilir. Osmanl imparatorluu hem eski biiminde varln srdremez haldedir, hem de radikal bir deiim mmkn grnmemektedir. Osmanl Devleti artk bu deiimi engelleyen i ve d frtnalar dindirebilecek gten uzaktr. Bununla beraber ark Meselesi sayesinde Osmanlnn aclar iindeki varl 20. yzyl grecektir.

19.yyn Banda III. Selimin kmazlar Fransann Msr igali gstermitir ki bundan sonra Osmanllarn ii zordu. Geleneksel siyaset anlamn yitirmiti. Deien artlarda, deien politikalar takip etmek gerekiyordu. Selim nce Franszlara yz evirmi, Napolyonun imparatorluunu tanmam, ancak sonuta

Franszlara, Avusturyallardan, Ruslardan, ngilizlerden daha fazla gvendii iin 1806da Napolyonun imparatorluunu tanyarak Fransz dostluu politikasna dn yapt. Bu durum Ruslarn tepkisine ve (1806-1812) Osmanl-Rus savana yol aacakt. Bylece Osmanl yeniden bir sava dnemine giriyordu. Oysa durum sava iin hi de uygun deildi.(1804) de Srp syan patlak vermi, bir yandan da ayanlarla mcadele kzmtr. Burada Osmanlnn karlat sorunlarn ne denli karmakark olduunu gstermek iin ksaca Srp syanndan sz etmek gerekir.

YUKARI

Srp syan Osmanl Devletini milliyetilik hareketleri etkilemeye balyor Osmanl tahterevallisinde hassas dengeler- Srp isyan 1804 de Kara Yorgi nderliinde nce Avusturya sonra da Rus destei ile gelien Srp ulusal hareketi nce karsnda yenieri yamaklar ve bir Osmanl ayann bul-du(Pazvandolu). Osmanl Devleti iin olumas istenmeyen iki hareket bir tahterevalli ilikisi iinde bulunuyordu. Birinin stne yrmek, tekinin gelimesine yol ayordu. Devletin gc her ikisini birden bastrmaya yetmiyordu. Bir de bu dengeyi bozmak iin d devletlerin abalar vard. Bunun bir benzeri daha sonra 1820 Mora(Rum) isyannda yaanacaktr. II. Mahmutun ayan Tepedelenliyi yok etmesi ve d devletlerin destei ile Mora syan Yunanistan devletinin kuruluuna neden olacaktr(1829) Ancak Srp syan bu kadar ksa srede baarya ulaamad. Srp syannda balangta Srp asilerle ibirlii iinde olan Osmanl ynetimi o blgedeki yenieri ve ayan glerini yok ederken, istemeden Srplara yardm etti, dengeyi bozdu. Osmanlnn kt ynetici ve yenieri davranlar yznden ktn sand isyan sonradan ger-ek yzn gsterdi. Srplar milliyetilik deerleri dorultusunda ayaklanan ilk aznlk topluluuydu. Aznlk ayaklanmalarnn oluumundaki balca etkenler Bunlardan birincisi bir aznlk burjuvazisinin douudur ki bu burjuvazinin gc ve nitelii ayaklanmann baarsnda da nemli etkendir. rnein tarma dayal Srp burjuvazisi maddi ve manevi birikimi dorultusunda Srbistan ancak 1878 de bamszla tarken, ekonomik gc ticarete dayanan ve entelektel birikimi ok daha gl olan Yunan burjuvazisi lkelerinin bamszln ksa sre sonra greceklerdir. Ayaklanmalardaki ikinci etken yozlam Osmanl ynetiminin hakszlklar ve keyfilikleridir. ncs ise Avusturya, Rus(Panslvizm), Fransa kkrtmalardr. Aznlk ayak-lanmalarna

d etkiyi Osmanl Devleti yapt savalarda ve bar anlamalarnda fazlasyla hissetti. Srp syan da (1806-1812) Osmanl-Rus Sava sonucunda yaplan Bkre Antlamas ile etkisiz hale getirildiyse de (1827-1829) Osmanl-Rus Sava sonucunda yaplan Edirne Antlamas ile Srbistan zerk bir prenslik haline geldi. Bu anlamadan sonra da yllar iinde yava yava Osmanl ynetiminden haklar kopararak bamszlk hazrland. Ancak bamsz bir devlet oluu (1878) Berlin Anlamasnda gerek-leti. (1806-1812) Rus Harbi Ve Kabak syan III. Selimin slahatlarn istemeyenler sava frsat bilip Onu ortadan kaldrdlar Daha ncede szn ettiimiz gibi Selimin d politikada tekrar Fransa dostluunu aramas, Rusyann tepkisine ve yeni bir Osmanl- Rus savana asl neden oluturdu. III. Selim Rusya ve ngiltere tarafndan politika deiikliine zorlanmtr. Bu giriimler baarszlkla sonulansa da oluan sava ortam III. Selim kartlarna byk frsat yaratacak, ayaklanmaclara kar III. Selimin yumuak siyaset izlemesi ayaklanmann bymesine ve sonuta III Selimin haline neden olacaktr. Yerine ayaklanmaclarla ibirlii yapan ehzade Mustafa, IV. Mustafa olarak padiah oldu.

YUKARI

IV. MUSTAFA 1807 -1808


IV. Mustafa padiah oluyor, slahat duruyor Padiahlnn ksa srmesi yznden olumsuz bir gericilik timsali olmasnn dnda tarih bilincimizde fazla bir yeri yoktur. Tahta getii srada yenilikiler katlediliyordu. IV Mustafa ayaklanmaclara her trl kolayl salad. Onlarn btn isteklerini yerine getirmeye alt. Ne var ki Osmanl mutlakiyeti padiahn mevkiini birilerine borlu olmasn hi bir zaman hazmedememi ve en ksa zamanda padiah deitirenlerin ban yemekte kusur etmemitir. Ancak burada Osmanl mutlakiyetini kurtaran yeni padiah olmamtr. Aslnda bu kurtarcnn kimlii o dnem Osmanl y-netiminin ne halde olduunun en arpc rneidir. Bu kurtarc Alemdar Mustafa Paadr ve Alemdar bir ayandr. Tarihin ne garip bir cilvesidir ki bir ayan Rumelideki blgesinden kalkp geliyor ve stanbulda bir taht deiiklii

yapabiliyordu. Alemdar kuvvetleriyle stanbula gelir. Kabaknn kafasn kestirir, muhalif ulemay srgne yollar, zorbalar sindirir. Ancak tahta karmak istedii III. Selim, IV. Mustafa tarafndan ldrtlr ve Alemdar Osmanl Hanedannn tek ehzadesi olarak kalan Mahmutu tahta karr.

YUKARI

II. MAHMUT DNEM (1808- 1839)


Islahat yeniden canlanyor II. Mahmut 23 yanda padiah oldu. Sk sk bavurulan bir benzetmeyle O Osmanllarn Byk Petro'sudur. Islahat alannda yeni bir r at sylenir. Selimin olsa olsa niyetlendii fakat uygulamaya koyamad askerlik d alanlarda da slahatla girimitir. Islahatlk konusunda Selimin telkinlerinden ve rneinden etkilendii anlalyor. Bu arada onun hatalarndan da ders almtr. Alemdarn yeni padiahn ilk sadrazam olmas kanlmazd. Mahmut taht ona borlu olduu gibi o anda gerek askeri gc de o temsil ediyordu. Alemdarn sadareti Osmanl geleneinden byk bir sapmay temsil ediyordu. Alemdar kul statsnde deildi. Kul olmamann tesinde tarada yerel g sahibi bir feodaldi. Btn bunlar Osmanl mutlakiyeti iin tahamml edilemez eylerdi. Olaylar bu tahammlszl ortaya koyacak ve Osmanl mutlakiyeti bir sre sonra Alemdarn da ban yiyecektir. Ancak biz ncelikle Alemdarn lmne kadar olan ve Alemdarn etkisi altnda geen dnemi ele alalm.

YUKARI

Sened- ttifak (1808)

Alemdar sradan bir sadrazam olmadn ayanlk sorununa kurumsal bir zm getirmek istemesiyle gsterdi. Sened-i ttifak denilen belge ortaya kt. Trk tarihinin Magna Charta's m? Anadolu ve Rumeli ayanlarn stanbula ard. Hkmetle ayanlar arasnda cereyan eden ve uzun srd anlalan grmelerden sonra, Sened-i ttifak imzaland Bilinen nshann imzaclar olarak sadece drt ayann isimleri vardr. Kimilerine gre belge Trk tarihinin Magna Cartasdr. Magna Carta, inde halk dorudan ilgilendiren fazla bir ey olmamakla birlikte, ngiliz anayasa hukukunun hatta demokrasinin balang belgesi olarak kabul edilir. Feodal kavram isim olarak belirli bir yrede kyl nfusu zerinde demokrasi d yollardan nfuz sahibi olan kimse anlamn ieriyorsa, ayanlar da feodaldir. O zaman Sened-i ttifakn mahiyet bakmndan bir fark yoktur. Yalnz u nemli farkla ki Magna Carta belirli bir gelenein balatcs iken Sened-i ttifak pek ksa srede tarihin p tenekesine atlmak talihsizliine uram hukuki bir belgedir. Bunun birinci nedeni senedi imzalayanlarn says senedin balayclnn zayfln gsterir. kincisi de senedi imzalayan her iki tarafn da bu belgenin balaycl al-tnda kalmak istememeleridir. Bu yzden lke ynetiminde kimin hakim olaca konusu klla zlmek istenmi ve bu da ayanlarla padiah arasndaki geleneksel mcadeleye dnlmesini getirmitir. Alemdarn Islahat abalar, Padiah gcne glge istemiyor ve Alemdarn sonu Alemdar esasl bir icraatyd.(14 Ekim1808)de eski bir kapkulu oca olan Sekbanlarn ad benimsenerek Sekban- Cedit Oca kuruldu. Eski ocaklara talim ve disiplin getirilmeye alld. Yenierileri talimden kamamalar iin stanbuldaki esnafa bile talim art kondu. Mevki ve ulufe satmn engellemeye alt. Sonunda da beklenen oldu. Alemdara kar bir isyan hareketi balad. Mahmutun isyan srasndaki davranlarndan, sarayn Alemdarn ban yedii lde isyandan memnun kald, yine bu lde isyanclarla dolayl ibirlii halinde bulunduu bir ihtimal olarak isyan kkrtmakta dahi pay bulunduu dnlebilir. Mahmut isyandan yararlanp daha nce kendisini bodurtmak isteyen IV. Mustafay bodurturken, Alemdarn ve adamlarnn ldrlmesi ile ynetim kademelerine kendi adamlarn getirmitir. Bylece Alemdarn ynetimdeki etkisi son buluyor ve Osmanl mutlakiyetine saygszlk eden biri daha tarihe karyordu.

YUKARI

II. Mahmut Dnemi Siyasal Olaylar Fransa kendi karlar iin Osmanlya kar Rusya ile anlayor II. Mahmut padiah olduunda Rus sava devam etmekteydi. Ruslar bir yandan Napolyon Fransas ile savataydlar. Ancak Napolyon bir kez daha Trk dostluu poli-tikasn terk ederek Rusya ile anlat. Bu iki devletin arasnda Tilsit ve Erfurt anlamalar yapld. Bu durumda Osmanl hkmeti aresiz ngiltereye dnd. Osmanl ile ngiltere arasnda anakkale Anlamasyla ittifak saland.

YUKARI

Yunan syan: Osmanlya kar yaplan ikinci bamszlk hareketi balyor Morada Yunanlar isyan ediyor Mora syan Osmanlda ayanln etkisini, bu etkinin kaldrlmasnn sonularn, Osmanl ordusunun acizliini, Osmanllarn topraklarn korumadaki zafiyetini, devletin valisi durumundakilerin bile artl olarak Osmanl ynetimine yardmn, Osmanl i siyasetinin devaml dardan etkilenen ve karlan bir yapda olduunu gstermektedir. Bunlar daha sonra yaanacaklarn bir n gstergesi sayabiliriz. Yunan ihtilali bizim tarihlerimizde Mora syan olarak bilinir. Srp syanndan sz ederken bu isyana neden olarak sylediklerimiz Mora syan iin de geerlidir. Ancak Mora syannn, Srp syanna gre iki byk farkll vardr. Bunlardan birincisi Yunan burjuvazisinin Srp burjuvazisine gre uluslararas alanda ok daha etkili ola-bilecek konumda olmas (Ticaret ve Denizcilie dayal olmas) kincisi ise Rnesansla birlikte Avrupada eski Yunan uygarlna kar balayan ilgi ve hayranlk. Yunan htilalinin baarya ulamasnda, Yunan Devletinin yaatlmasnda Rumlar bu d destekten fazlas ile yararlanacaklardr. syan rgtleyen Filiki Eteryadr (Bizde Etniki Eterya olarak bilinir) Yunan syan bize o dnem Osmanl i ve d siyasetini anlayabilmemiz asndan ok arpc rnekler sunar. Bunlardan birincisi bir ayann yerel ynetimde ne kadar etkili olabildiinin gstergesidir. Osmanl Devletinin lke topraklarnda salayamad otoriteyi ayanlar yerel bazda salamaktadrlar. Bu ayanlardan biri de Tepedelenli Ali Paadr. Tepedelenli Rum topraklarnda hakimiyet salamtr. Belki de Osmanl ayanlarnn en zenginidir. Ancak

ayanlara kar sava aan II Mahmutun Tepedelenli ile de uramas ve sonuta ortadan kaldrmas, Yunan syannn bymesi iin gerekli ortam salayacaktr. kinci olarak isyan bir trl bastrlamad. Osmanl ordusu ortadan kaldrlan Tepedelenli kuvvetlerinin yerini tutamyordu. Bu durum yenierinin yozlamlnn ve ie yaramazlnn son rneiydi. Bu yzden byk tepki ekmekteydiler. Aslnda bu durum Mahmutun Yenieri Ocan ortadan kaldrmasnda ona yardm edecektir. nc olarak Mahmut bir ayann boluunu bir baka ayanla doldurmak zorunda kald. syann bastrlamamas zerine Mahmut byk bir isteksizlikle de olsa kudret-li Msr valisi Mehmet Aliden yardm istedi. Vahabilerin hakkndan gelmi olan Kavalal, Girit ve Mora valiliklerinin kendisine verilmesi artyla ie giriti. Osmanllar 4 yldr bastramad isyan Msr ordu ve donanmas ksa srede bastrd. Drdnc rnek d politika ile ilgili; Avrupa kamuoyunun Yunan davas karsnda duyduu yaknlk zaman getike hkmetleri de etkilemeye balad. ngiltere, Fransa ve Rusya Yunan zerkliini diplomasi yoluyla Osmanllara kabul ettiremeyince zorla gerekletirebilmek iin harekete getiler. Mora, anakkale ve Navarin'deki Osmanl-Msr donanmalar abluka altna alnd. Bir bahane ile de Navarin'deki Osmanl-Msr donanmas tahrip edildi. Ardndan da Rusyann sava ilanyla Osmanl Devleti daha da zor duruma dyordu. Yunan syanna bal olarak gelien olaylarn izini srmeye devam edelim. Yunan bamszlk hareketi baarl oluyor Morada Yunanistan kuruluyor Rusya Osmanlnn bana dertler sarmaya devam ediyor Yunan zerklii Yunan bamszlna dnyor. Yenieri Ocan kaldran, Navarinde de donanmasn kay-beden Osmanl Devleti pek zayf bir annda Rusya ile savaa giriyordu. stelik ayanlarla mcadele sonunda ayanlardan gelebilecek yardm da artk yoktu. Mahmut yardm karl bu sefer de Suriye valiliini isteyen M. Alinin teklifini kabul etmedi. Sonuta da Ruslar Edirneyi dahi zorlanmadan alarak stanbul yaknlarnda grndler. Sonuta Edirne Antlamas yaplr. Buna gre Yunanistann bamszln, Srbistann zerkliini Osmanl onaylyordu. Ruslar byk lde aldklar topraklardan ekilmekle birlikte Balkanlarda da Kafkaslarda da baz topraklar alyordu. Ruslara yeni ticari haklar ve sava tazminat veriliyordu. ngilizler, zerk bir Yunanistann Memleketyn gibi Rusyann istismarna yol aabileceinden(Rus mdahalelerine) Yunanistann bamszlndan yana olmulardr. Morada kurulan Yunan Devleti daha sonra yine byk lde ngilizlerin yardm ile topraklarn Osmanl aleyhine geniletecektir. Osmanl Devleti, Mora syannda sadece Moray vererek kurtulabilseydi, bunu ktnn iyisi sayabilirdik. Ancak Osmanl Mora syanna bal olarak devam eden sorunlarla karlayor 1830da Fransa, Yunanistann bamszln kazanmas ile Akdenizde dengelerini bozulduunu ileri srerek Cezayiri igal etti. Ancak asl byk tehdit Msrdan geldi. Kavalal Mehmet Ali Paa btn gc, kuvveti, ihtirasyla Osmanl ynetiminin karsna

kt.

YUKARI

Msr syan Osmanl ynetimi Msr valisi karsnda sarslyor Osmanlnn i sorunu d sorun haline geliyor Mahmutla M. Alinin arasnn bozulmas bir takm aamalarla geliti. M. Ali hkmete danmadan ngilizlerle anlap Moray boaltt. Osmanllardan Moraya karlk Suriye valiliini istedi. Kendisine Giritle yetinmesi gerektii sylendi. Tabii ki bu cevapta Mahmutun gl ayanlara kar tahammlszlnn rol ok byktr. Artk bu iki kii arasndaki sorunu sava zecekti. Sava M. Alinin stnln getirdi. Olu brahim komutasndaki Msr ordusu Anadolu ilerine kadar geldi. Bu arada da Osmanlnn kaldrd Yenieri Ocan yeniden kurma, Bektailie byk sayg gsterme, ayanlara ynelik kkrtmalarda bulunma ve isyanlar destekleme gibi faaliyetlerle de Osmanl ynetimine kar unsurlar yanna ekme politikas izleniyordu. Anadoludan byk destek alan Msr ynetiminin bir ara Mahmutu da tahttan indirmeyi dnd anlalyor. Bu durumda Mahmut iin iki yol vard. Ya imparatorluun dayand slamlk temellerine sadk kalarak M. Ali ile anlamak ya da ona kar bir Hristiyan devletle anlaarak bir hanedan politikas izlemek. Mahmut ikinci yolu seti. Ancak Mahmutun anlamak zorunda kald devlet anlamak istedii devletler deildi. Fransa ve ngiltere Fransa htilalinin yansmalaryla uratndan duruma kaytsz kalmlar ve M. Ali ile sadece arabuluculuk konusunda anlamlardr. Bu iki devletin tavr, aciz durumda kalan Mahmutu Rusyaya yneltmitir. brahimin Ktahyaya kadar gelmesi, Osmanllarn Rus yardmn hayata geirmesine, bu durumunda ngiltere ve Fransada telaa yol atn gryoruz. Neticede ngiltere ve Fransann arabuluculuklar ile Osmanl ilk kez bir valisi ile anlama imzalad. Ktahya Antlamas(8. 4. 1833). Buna gre brahim Toroslarn gerisine ekilirken, buna karlk kendisine Cidde, am, Halep valiliklerinin dnda Adana valiliini de elde etti. Ktahya Antlamasna ramen Mahmut ne ngiltereye ne Fransaya ne de M. Aliye gveniyordu. Bu nedenle kendisini daha fazla gvende hissedebilmek amacyla Rusya ile Hnkar skelesi Antlamasn yapt (8.7.1833) Bu 8 yl sreli bir antlamayd ve gizli bir maddesine gre Osmanl Devleti, Rusyaya bir saldr olursa boazlar kapatacakt. ngiltere ve Fransa, Rusyann Osmanl Devletini kendi uydusu haline getirdii bir anlama olarak yorumladklar bu anlamay imzaland gnden itibaren deitirmeye altlar. Zaman onlarn istediklerini gerekletirmelerini salayacaktr. Antlamalar yaplm, bar salanmt. Ancak bartan her iki taraf da memnun deildir. Mehmet Ali bamszlk, Mahmut ise verdiklerini geri almak peindedir. Diplomatik abalar,

ngilterenin ve Fransann arabuluculuklar bir sonu getirmedi. Mahmut tekrar harekete geti. Bu ikinci Msr harbi Osmanl iin byk bir felaketle sonulanacaktr. zellikle de bu savata 1839 ylnn byk bir nemi vardr. nk 1839'da Osmanllarn kara ordusu Nizipte Msr glerine yenilmi, II. Mahmut Nizip yenilgisinin haberini almadan veremden lmtr. stne stlk saray entrikalar sonucunda Kaptan- Derya Osmanl donanmasn gtrp Msra teslim etmitir. Devlet geirdii bu l felakete ramen bu kaosu baaryla atlatmtr denilebilir. Bunun nedeni bir lde II. Mahmutun ngilizler nezdinde yapm olduu bir sigortadr. Bu sigorta ngiltereyle yaplan Balta Liman Ticaret Antlamasdr. Antlama ngiltereye ve ksa sre sonra dier bat lkelerine o gne dein kapitlasyon hukukunun saladnn ok tesinde olanaklar tanyordu. Mahmut Suriyeyi, Msr kendine daha sk balayabilmek urunda iktisadi karlarn feda etmekteydi. Bir gre gre 1838 antlamas Osmanl ekonomik yapsnn kapitalizme, lonca sanayiinin ada sanayiine dnmesi ihtimalini ortadan kaldran bir idam fermandr. Fakat Osmanl arazisini geni tutmak amac uruna iktisadi karlar feda etme davran Osmanl saraynn 1740, 1838, 1919 yllarnda da gsterdii tipik bir davrandr. II. Mahmut dnemine balarken, II. Mahmut'un Osmanl devletinin byk Petro'su sayld, slahat alannda yeni bir r at grnn hakim olduunu sylemi-tik. imdi de II. Mahmut dneminde slahat alannda yaplmak istenenlere bir bakalm.

YUKARI

II. Mahmut Islahatlar II. Mahmut Islahatlara Hz Veriyor Askeri Islahatta Yenieri Engeli Ortadan Kalkyor Yenieri ocann kaldrlmas (Vaka-i Hayriye) ile birlikte yeni bir ordunun kurulmas kendiliinden gndeme geldi. Yeni ordunun yeni bir ismi vard. Muhammet'in Eitimli Muzaffer Askerleri. Bu birlik yenierilerin yerini alan bir kurulutur. Dier ocaklar devam ediyordu. Yeni ordu iki tertip halinde grev yapacak, stanbulun asayii ve itfaiyesiyle megul olacaklard. 1828'de tulumbac tekilat kuruldu. 1845'de Zaptiye Mirlii kuruldu. Bu gelimeyle birlikte asayi ileri askeri rgtten ayrlm oldu. Ordu yaplanmasnda deiiklie gidildi. Blm ve rtbe adlar deitirildi. Mahmut saray korumakla grevli bostanc ocan da Muallem Bostaniyan- Hassa ocana dntrd. Bir svari alay oluturuldu. Eitiminde yabanc subaylar grevlendiril-di. Topu, top arabac, lamc ve humbarac ocaklar eskisi gibi devam etti. Cebeci oca datlp yerine yeni bir cephane oca kuruldu. Grnte devam eden ancak amalarndan uzaklam tmar sistemi,

1831'de kaldrld. Hazine dirliklere el koyup, iltizama verdi. e yarar sipahilerden drt svari taburu oluturuldu. Gerisine emekli maa baland. Donanmada maalar arttrld. Mhendishane-i Bahr-i Hmayun geniletildi. Program adalatrld. Tersaneye eki dzen verildi, Rum denizcilerin yerine Karadenizli ve Suriyeli denizcilerin gelmesi iin tedbirler alnd. Askeri Islahat stenilen Sonular Vermiyor nk.... Yenieriliin ortadan kaldrlmas ve yeni ordunun kurulmasyla olumlu sonular hemen alnmad. Rus savandaki ve Msr harbindeki ar yenilgilerin en nemli sebebi orduda ve donanmadaki uzman kadronun yani subay kadrosunun yetersizliiydi. Bir subay kadrosunun olumas beklenmeden kurulmu btn birliklere ister istemez oradan buradan subaylar bulundu. Subay yetitirmek iin Nizam- Cedid'den subaylardan sarayda bir Enderun-u Hmayun Aavat Oca kuruldu fakat istenilen sonu alnamaynca 1830'da bu uygulamadan vazgeildi. 1831'de subay yetitirmek iin seilmi erlerden sbyan blkleri oluturuldu. Bundan sonraki aamada ise Harbiye kurulacakt. Oysa ki Msrdaki M. Ali ordusunu kurmadan nce bir Fransz subay sayesinde ynetiminde 500 subay yetitirmi, kendisi de bir er gibi alarak askerlik sanatn renmitir. Salam bir yol tutan M. Ali bu nedenle de Osmanllara kar baarl olmutur. Nihayet Islahatlar Askeri Alann Dna Tayor XIX. yya gelinceye kadar kltrl bir Osmanl efendisi Arapa ve Farsa renmeye alr, bat dillerini kmserdi ancak bat ile temaslarn toplum ve devlet haya-tnda belirleyici olmas nedeniyle Mslmanlar da bat dillerini renmeye balayacaklard. Bugn tp bayram olan 14 Mart 1827 gnnde tbhane adl askeri okul Msrda alan tp okulundan 1 ay sonra ald. Tbhane'de retim dili Franszcayd dolaysyla retmenler ve kitaplar da Fransz kkenliydi. Mahmut bunun geici bir durum olmasn istemi ve bir an nce Trkeye geilmesi dileinde bulunmutur. Ancak Tbhane'de Trke, 1870'de retim dili olacaktr. Yine M. Alinin bir uygulamasna kout olarak 1826'da ilk kez bir hayli eletiriye gs gerilerek Avrupaya 4 renci gnderildi. Sonraki yllarda tbhane ve Harbiyeye renci yetitirilmek zere Enderun aalarndan Avrupaya gnderilenlerin says 150'yi buldu. M. Ali bu ie 1816'da balad 1826-1848 yllar arasnda 300 civarnda renci gnderdi. Mahmut padiahlarn yaam tarznda da esasl deiiklikler yapt. Sakaln ksaltt ve Msr tarznda setre pantolon giymeye, Avrupa hkmdarlar gibi doum gnlerini kutlamaya, resimlerini devlet dairelerine astrmaya, eliliklerde davetlere gitmeye, tebdil-i kyafet etmeden ehir ii hatta yurt ii inceleme gezilerine kmaya balad. Hkmet toplantlarna katld, hkmet adamlarnn huzurunda oturmalarna msaade etti. 1828'de Mansureye ubara denilen balk yerine fes giydirilmesi kabul edildi. Eypte feshane kuruldu. Bu arada kyafet nizamnamesi kt. Fes, setre pantolon, ulema dnda siviller iin zorunlu hale getirildi (1829). Avrupa tarznda giyim kuam ve tra zellikle padiaha yakn evrelerde salgn halini ald. Burada iki noktay belirtmek gerekir. Birincisi halkn muhtemelen byk bir blm II. Mahmutu gavur padiah olarak mimledi ama yenieriler olmad iin honutsuzluunu ortaya karamad. Dier nokta ise kyafetle, sakalla, vs.. ile uramak ok yzeysel grnse de Rus ve Japon adalama tarihinde de

nemli bir yer tutar. lk gazete Takvim-i Vekayi kmaya balad (1831). Msrda 1829'da Vekayi-i Msrrye adl resmi gazete kurulmutu. Mahmut herhalde bu rnei dnerek yap-t ileri tantmak zere haftalk ve 5000 tirajl bir gazetenin karlmasn salad. II. Mahmut slahatn slahatlarn younluuna gre dnemlere ayrrsak bu dnemlemede iki olayn etkisini grebiliriz. Birinci dnem yukarda da anlattmz gibi, yenieri ocann kaldrlmasyla hz kazanan slahatlar dnemidir. kinci dnem ise Msr meselesinin ortaya kmas ve M. Ali'nin Osmanl lkesinden lkeler koparmas sonucu balar. Mahmut, M. Alinin stnln kabul etmek niyetinde deildir. Yapaca slahatlarn devleti glendireceini ve Msr meselesinde yardmna muhta olduu Avrupa kamuoyunda Osmanly sevimli gstereceini bunun da diplomatik ilikilere yansyacan ummaktadr. imdi bu amalarla balam olan slahatlar dnemini ele alalm. Merkezi ynetimdeki yenilikler Hkmetin rgtlenmesinde ada bir yaplanmaya gidilerek uzmanlam nezaretler (bakanlklar) kurulmaya baland. Sadrazamn durumu da deiti. Padiahn mut-lak vekili olmaktan kt. Nazrlarn her biri mhr sahibi oldular. stelik bunlar padiah atayacakt. Sadrazamlk bavekillik haline geldi. Nazrlar ve bavekile evkaf nazr, serasker, kaptan- derya ve eyhlislam katlarak Meclis-i Hass- Vkela veya Meclis-i Vkelay yani bakanlar kurulunu oluturdular. Bu yaplanma ile sarayn ve padiahn daha gl hale geldiini syleyebiliriz. Sarayda toplanacak bir Meclis-i Valay- Ahkam- Adliye lkenin temel mevzuatyla (Tanzimat- Hayriye) ve yksek mahkeme olarak alacaktr. Dar-u uray Bab- ali, Dar-u uray Askeri askeri mevzuatla uraacakt. Ynetenler yeni bir sisteme baland. Topraa bal gelirler tahsis etmek ya da i sahiplerinden alnacak paralarla (bahile) geinmelerini beklemek yerine hepsi maa sahibi klndlar. Her yneten zmresi iin ortak bir rtbe aama sras saptand. Bunlar zerindeki msadere basks kaldrld ve bylece ilmiye dndaki ynetenlerin de mallarn miraslarna devredebilme hakk dodu. Ynetenlerin, yneten statsn belgeleyen beratlarnn her yl yenilenmesi usulne son verilmesi de ayn ekilde kamu grevlilerine gven ve istikrar veren bir tedbir oldu. Buraya kadar grdmz merkezi yapdaki slahatn genel bir deerlendirmesini yaparsak balca u unsurlara deinebiliriz. * Merkezi yapda adalama amacyla uzmanlamaya nem verilmektedir (Nazrlklarn, meclislerin kurulmas). * Padiah merkezi yapda uzmanlamay isterken bir yandan da merkezi daha fazla kendine bal klmaya almakta, otoritesini arttracak bir deiimi oluturmaktadr. * Merkezde yenieri etkisinin ortadan kaldrlmas slahatlarn nn am, Mahmut'u o gne dein en ileri giden padiah yapmtr ancak yenieriliin yerini giderek nemi artan brokrasi snf almaktadr. Yzlerce yldr padiah karsnda boynu kldan ince olan kalem

efendileri kendilerini padiah karsnda daha gl klabilecek haklara kavumulardr (Maa sahibi klnmalar, msadere usulnn kaldrlmas, yneten statsn belgeleyen beratlarn her yl yenilenme usulnn kaldrlmas). Tara ynetimindeki yenilikler Tara ynetiminde de zellikle merkezin denetimini gcn artracak yenilikler oldu. Arabistan ve Msr hari Osmanl lkesinde askerlik ve vergilendirme amacna ynelik bir nfus ve emlak yazm yapld (1831). Mltezimleri aradan karp vergilerin devlete dorudan memurlar tarafndan toplanmas isteniyordu. Pilot blgelerde uygulamalar yapldysa da yaygnlatrlmad. Valiler de maaa balanarak vilayetten geinme usullerine son verildi. Halkla hkmet arasnda araclk etmek zere kylerde muhtarlklar kuruldu. Tara zerinde denetimi arttrc bir tedbir de posta rgtnn kurulmasyd. Posta rgt iin posta yollar yaplmaya baland. lke iindeki seyahatleri denetlemek zere de yerinden ayrlanlarn "mrur" tezkeresi adnda bir belge almalar art getirildi. Eitim alanndaki yenilikler Eitim alanna gelince gndelik ihtiyalar ve devletin ihtiyalarn karlayabilecek insana gereksinim vard. Mahmut stanbula snrl olmak zere ilkretim zorunluluu getirdi. Camilerdeki mahalle mekteplerinde Arapa ve Trkeyi hi retmeden Kuran okunmas retilirdi. Bu gndelik ihtiyalar karlamak bakmndan faydasz bir eitimdi. Devlet memurlarna Arapa ve Trke okutmak zere Mekteb-i Maarif-i Adliye ve Mekteb-i Ulum-u Edebiye adl iki okul kuruldu. O gne dek usta-rak usul yetien yani okuma-yazma renen memurlar bylece renimlerinin nemli bir blmn bu okullarda yapabileceklerdi. 1833'de Hariciye Nezaretinde bir tercme odas kuruldu. Zamanla baka devlet dairelerinde de tercme odalar kuruldu. Bu devletin batyla younlaan diplomatik ili-kilerinin bir sonucuydu ve diplomatik ilikiler nem kazandka, yabanc dil bilmek de nem kazanacak ve Osmanl daha sonraki yllarda tercme odalarndan yetimi sadrazamlarla tanacaktr. Hem ordu hem eitim asndan nemli bir olay Mekteb-i Ulum-u Harbiyenin almasdr. Ancak burada Osmanldaki yksek eitim kurumu saylan okullarla ilgili bir parantez amak gerekiyor. Harbiyeden balamak gerekirse dokuz ksmdan oluan Harbiye'de snf usul yoktu (medresede olduu gibi). Bitirilmesi gereken kitaplar vard yani renim sresi renciye kalm bir iti. lk sekiz ksmda Trke okuma yazma, din bilgisi, askeri mevzuat biraz Arapa retiliyordu. Dokuzuncu ksmda matematik, topografya, harita retiliyordu. lk sekiz ksm ilkokul dzeyinde dokuzuncu ksm ortaokul belki ksmen lise dzeyinde saylabilirdi. Daha nce alm tbhane iinde de ayn sorunlar vard. Orada da uzun sre hasr zerinde diz ken rencilere ilkokul tahsili vermek gerekiyordu. Tbbiye ve harbiye byle olduktan sonra 18. YY. de alan ve ok ssl isimler tayan mhendis hanelerin de esas itibariyle derme atma bir eitim verdiini dnmek ok zor olmasa gerek. Harbiye ilk

mezunlarn alndan ancak 14 yl sonra 1848'de verebildi. II. Mahmut dnemini ksaca deerlendirelim Islahat olarak II. Mahmut'un o gne kadar en ileri gitmi padiah olduu phesizdir. Yenieriliin kaldrlmas bu yndeki en byk engeli ortadan kaldrmtr. Osmanl devletinin aa ayak uydurmas ynnde aba gstermesini mmkn klmtr. Pek ok alanda yeniliki admlar atlmtr. Bunlar Mahmutun slahatlnn olumlu ynleridir. Bir de olumsuzluklara bakalm. Islahat yolunda atlan admlarn balang admlar olarak kaldn gryoruz. Yine sylemek gerekir ki bu slahatlk M. Ali slahatlarnn bir kopyasdr ve ona yetimek, ondan geri kalmamak arzusunun bir ifadesidir. Gerek Mahmut gerekse M. Ali otoriter bir tavr iinde olmular ancak M. Ali kesin zmlere ularken Mahmut mcadelesi iinde srklenip gitmi ve devletin bana byk dertler almasn engelleyememi hatta bazen neden olmutur. Mahmut'un teslim ald devletle, teslim ettii devlet arasnda nemli bir klme sz konusudur. Msrla mcadele urunda nce Rusya uyduluu kabul edilmi daha sonra ve belki ok daha tehlikeli olarak lkenin hayati ekonomik faaliyetleri batya peke ekilmitir. 1838 Osmanl-ngiltere ticaret szlemesi Osmanl lkesini ak pazar haline dntrecektir. Tepedelenli'nin yok edilmesi Yunan bamszln getirirken Msra kar ordunun ve donanmann iflas yar smrge olma durumuna doru atlm byk admlardr. Oysa III. Selim'in uzlamac ayan siyaseti ya da Sened-i ttifak ynnde bir kurumlamann devlet iin daha hayrl olabilecei dnlebilir.

YUKARI

ABDLMECD DNEM (1839- 1861)


II. Mahmut'un lmyle onun sorunlarla dolu 1839 yln devralan byk olu Abdlmecid tahta geti. Abdlmecid 17 yanda bir delikanl olarak tahta kt. Bir bat dilini (Franszca) bilen ilk padiaht. Islahat yolunda kararl grnyorsa da zamannda Osmanl devleti bamszln byk lde yitirdii iin, bu slahat severliin ne lde iten olduu ne lde ngiltereFransa basksna boyun emekten ibaret olduunu kestirmek zordur.

YUKARI

Abdlmecid Dnemi Siyasal Gelimeleri Bu dnemde Osmanl devletini daha fazla da baml klan siyasi gelimeler yaand Msr Meselesi zmsz ya da zor zlebilecekmi gibi grnen bu sorunu Avrupa devletleri zdler. Zira Msr sorunu artk Avrupa dengesini, Avrupa barn tepe taklak edecek bir hale gelmi bulunuyordu. M. Ali'nin baars Avrupada Fransann baars ve ar glenmesi ve ngilterenin Hindistanla balantsna kar bir tehdit olarak grlyordu. Hnkar skelesi Antlamas ile de Rusya bu meselede ar bir ekilde glenebilirdi. 19. YY. de dnyann en gl devleti ngilterenin denge siyaseti gtmekteki srar Msr meselesinde arln Osmanldan yana koymasna neden oldu. ngilterenin koyduu bu tavrda 1838 Balta liman Szlemesinin etkisi de unutulmamaldr. Sonu olarak ngiltere, Avusturya, Fransa, Rusya temsilcileri Osmanl devletiyle Msr arasndaki sava bitirdiler. Bar artlarna uymak istemeyen Msr yenilgiye urad. Osmanl devleti ve Msr ngilizlerin dayatt artlar kabul etmek zorunda kaldlar. 1840 ve 1841'de yaplan Londra antlamalar ile ngiltere hem Msr meselesini hem de boazlar sorununu istedii ekilde zmledi. Tabii bu antlamalarn yaplmasnda 1839'da ilan edilen Tanzimat fermannn da etkisi vardr. Bu belge ngiltere ve Avrupa kamuoyu gznde Trkiyenin kayrlmasn kolaylatryordu. Londra antlamalar ile Msrda M. Aliye irsi valilik veriliyor, Msr i ilerinde bamsz, d ilerinde Osmanllara baml, imtiyazl bir eyalet haline geliyordu. 1841'deki antlama ile de boazlarn Osmanl devleti bar halindeyken btn sava gemilerine kapal tutulmas kabul edildi. Bu Rusyann Hnkar skelesi Ant. ile kazand egemenliin sonunu ifade ediyordu. zellikle 1839-40 yllarnda yaananlarla dou sorunu esas anlamn ald. Osmanl iktisadi ve askeri iflastayd ve ancak byk devletlerin kendi aralarndaki ekimeler nedeniyle varln koruyabiliyordu. Osmanl Devleti Msr sorununun zmnde Avrupa devletlerinin desteini almak ve kt durumdan kurtulabilmek amacyla Tanzimat Fermann ilan etti.

YUKARI

TANZMAT FERMANI (GLHANE HATT-I HMAYUNU) 1839 Bu belgeye Glhanede okunduu iin Glhane Hatt- Hmayunu da denir. Tanzimat Ferman devletin ktye gidii ile ilgili ilgin bir saptama yapar. Bu saptamaya gre yzyllardr yaanan sorunlardan Osmanl Devletinin bir ders almadn syleyebiliriz. Oysa gerek bu deildir. Osmanl yaad sorunlardan dersler karmtr ve Tanzimat Ferman ve dneminin Osmanllar zerinde uygarlatrc, toplumu gelitirici ynleri olacaktr. Tanzimat dnemi devlet adamlarnn grne gre Osmanl Devleti kuruluundan itibaren eriata uymu, devlet kudretli ve halk refah iinde olmutur. Son 150 yldr ise eriata ve faydal kanunlara uyulmamak yznden zaaf ve fakirlik gelmitir. Oysa lkenin corafi mevkii, verimli arazisi ve halknn yetenekleri dolaysyla, doru tedbirlerle 5-10 sene zarfnda kalknabilinirdi. Tanzimat Ferman Maddeleri: yle ise Osmanlnn bu kt durumdan kurtulmas iin yaplmas gerekenler vard. 1- Can, rz, mal gvenlii salanmaldr. Canndan, malndan gvenli olan kimse kendisini iine verir( Ancak bu maddeden en ok yararlanan ynetenler snfnn ulema dnda kalan brokrat snf oldu Reit ve yandalar kendilerini gvenceye aldlar.) 2- Vergi herkesin kudretine gre belirlenmeli ve bundan fazlas alnmamalyd.(Yedd-i Vahit ve ltizam usulnn sakncalarna dikkat ekiliyordu.) 3- Askerlik sresinin snrlandrlmas(Tarm ve ticaret ilerinin aksamas, nfusun oalmasn engellemesi sorunlarn ortadan kaldrmaya yneliktir.) Her erkein askerlii vatan hizmeti olarak 4-5 yl yapmas karar alnyordu. 4- Bu dzenlemelerden Mslmanlar kadar Mslman olmayanlar da yararlanacaktr( Bu cmlecikle Mslmanla Mslman olmayana yasalar nnde eitlik getiriliyordu. 5- Btn bu ilkeler erevesinde Meclis-i Ahkam- Adliyece kanunlar yaplacak ve bunlara uygun davranlacana dair bata padiah, ulema ve vekiller Hrka-i erif odasnda yemin edeceklerdir( Bylece padiah kanun gcnn stnln kabul etmi oluyordu.) 6- eriat kanunlarna aykr davrananlarn, rtbeye ve hatr gnle baklmakszn cezalarn vermek zere bir ceza kanunnamesi hazrlanacaktr( Burada ncelikli ama rvetin engellenmesiydi.) Ferman yeni bir dnemin almakta olduunu zellikle vurguluyordu. Ancak fermann sonunda normal bir zamanda ok garip kaacak bir ifade yer alyordu. Dost devletler Tanzimat Fermannn tank olsunlar diye ferman stanbuldaki btn eliliklere resmen bildirilecekti. Yani devletin bu slahat d devletlere noterlik hatta belki garantrlk ilevi yklyordu. Baka bir deyile Tanzimatn yaptrm Avrupa Devletlerinin arl oluyordu. Dier bir yaptrm da Allaht. Ferman, aykr davranta bulunanlara Allah Teala hazretlerinin lanetine mahzar olsunlar ve ilelebet felah bulamasnlar diye beddua ediyordu. Ancak her eye ramen ( Belge Osmanl bamszlna olumsuz etki yapsa da, M. Reit Paa ngiliz destei ve istei ile ferman hazrlasa da ) Tanzimat ve onun getirdiklerini reddetmemiz pek mmkn grlmyor. nk Tanzimatn uygarlatrc, toplumu gelitirici

ynlerini grmemek, bunlar takdir etmemek banazlk olur.

YUKARI

Krm Sava Rusya Osmanl topraklar zerindeki emellerini gerekletirmek iin htilallerin getirdii ortamdan yararlanarak harekete geiyor. Avrupada 1848 ihtilallerinin yaanmas Fransa-Prusya-Avusturyann bu ihtilallerden etkilenmesi Rusyay Osmanl topraklar zerindeki amalar dorultusunda tekrar harekete geirdi. Rusyann amac Osmanl devletini 1833 Hnkar skelesi dnemindeki gibi uydulatrmakt. Bu dnemde ar ngiltereyle uyutuu taktirde amacna ulaabileceini dlyordu. ngiltere elisiyle yapt bir grmeden sonra da nl olacak o deyimi ilk kez kulland. Osmanl devleti bir hasta adamd ve miras grltszce paylalmalyd. ngiltere bu teklifleri olumlu karlamad ancak ar Nikola yolundan dnmedi ve bir takm bahanelerle sava yaratt. Oysa ngiltere ve Fransa 1848-49'da yaanan mlteciler meselesinde de Osmanl devletinden yana tavr koymulard. Aslnda Rusyann bu meseleden de kuyruk acs vard. Rusya nce kutsal yerler sorununu gndeme getirdi. Daha sonra da bahriye nazr Prens Menikof'u stanbula olaanst eli olarak gnderdi. Bu zamanlamada ngiltere ve Fransa elilerinin stanbulda olmamasnn etkili olduu sylenebilir. Protokol kurallarna uymadan ziyaretler yapan Menikof Osmanl Ortodoks uyruklarnn Rus hi-mayesine girmesi teklifini yapt. Osmanllar ngilizlere gvenerek bu teklifi reddetti. Ruslar Eflak ve Bodan' igal ettiler. ngiliz ve Fransz donanmalar stanbul nlerine gelmelerine ramen Sinoptaki Osmanl donanmasn tahrip ettiler ve Sinopu topa tuttular. Osmanl Rus Savana dier Avrupa devletleri de katlyor ngiltere ve Fransa bunu kendilerine bir hakaret kabul ettiler ve Rusyaya sava ilan ettiler fakat asl mesele phesiz emperyalistler aras rekabetti. Bunu yaplan sava ve sava sonras yaplan antlama kantlayacakt. Sava srasnda Osmanl, ngiliz ve Fransz ittifakna blgedeki gelimelerde sz sahibi olmak isteyen Piyemonte devleti ve Avusturya da katlacakt. Avusturyann ltimatomu ile Rusya bara raz olacaktr, Viyanada bar n artlar yaplacak bu n artlara gre de Osmanl devleti slahat fermann yaynlayacaktr.

Krm Sava Sonular ve Etkileri Osmanl devleti yaplacak olan asl bar ant. iin Parise giderken byk umutlar tamaktadr. Galip taraftr ve istenen ferman da yaynlamtr. Ancak Paris ant gerekleri bir kez daha Osmanl devletine gsterecektir ve Osmanl devleti yine byk bir hayal krkl yaayacaktr. Paris Antlamas - Galiptir Malup Bu Yolda (1856) Krm savan bara dndren bu ant. ile Osmanl devletini ilgilendiren ok nemli kararlar alnmtr. Osmanl dnda Fransa, Avusturya, Prusya, Rusya ve Sardunyann katld antlama ile bu lkelere Osmanl lke btnlne uymay ykmlenmilerdir. Ayrca Osmanl devletinin Avrupa camiasna girmesi ve Avrupa genel hukukundan yani devletler umumi hukukundan yararlanmas kabul edildi. Demek ki o zaman dein Osmanl devleti u ya da bu lde hukuk d saylmaktayd. Bunlar Osmanl devlet adamlar iin son derece mutlu gelimelerdi. Avrupallarca adam yerine konmak, onlarla mttefik olmak, can dman Moskofa kar silah arkadal etmek, Tanzimat paalar iin baarnn ve mutluluun zirvesiyken Paris ant ile bu saygnlk resmilemi, perinlenmi oluyordu. Oysa aslnda deien fazla bir ey yoktu. Paris geciktirse de Osmanllarn dalma sreci devam edecekti. Eitlik ve Avrupallk tamamen lafta kalacakt. Daha Paris kongresi srasnda yaananlar bunun gstergesidir. Osmanl Pariste yaanan gelimeleri ciddiye alp kapitlasyon dzenine son verilmesini istediinde donuk baklarla karlatlar. Aslnda Osmanl devleti Pariste ilk iaretini 1841 Boazlar szlemesinde grdmz Avrupa byk devletlerinin bir eit ortak yar smrgesi durumuna geliyordu. Bu ortalk Osmanl devletinin paylalmasn, paralanmasn zorlatrsa da Osmanl devleti Paris ant. ile daha fazla da baml, daha fazla i ilerine karlan bir devlet konumuna getirilecektir. Paris ant. maddelerinde bu ortam hazrlanmtr. Osmanl devleti bu ant.ta malup devlet Rusya ile ayn yaptrma uram ve Karadenizde donanma ve tersane bulundurma hakk elinden alnmtr. Osmanl bakmndan nemli bir hkm Islahat Fermanyla ilgilidir. Buna gre Islahat Fermannn padiah tarafndan kendiliinden karlm olduu, antlamay imzalayanlarn bunun deerini takdir ettikleri, fermann devletlere tebli edilmesinin (ant. maddesi olmasnn) bunlarn Osmanl iilerine mdahalesi iin yetki vermeyecei kaydediliyordu. Gerek ise bunun tam tersiydi. Ferman Avrupa zoruyla hazrlanm ve Avrupa mdahalesi iin yeni vesileler yaratm bulunuyordu. Paris kongresi dnya siyasetinde yeni bir dengenin kuruluunu simgelemekteydi. Rusya Avrupa siyasetinde ikinci plana derken, Fransa Napolyon savalarndan beri itilmi olduu ikinci plandan kurtuldu. Fransa dier Avrupa devletleriyle birlikte ba hasm Rusyann zerine yrd ve bar konferans da Pariste yapld. Artk Fransa uluslararas ilikilerde daha arlkl ve etkin bir rol oynamaya balad bu da Osmanl i siyasetine yansmakta gecikmedi. Burada biraz 19. YY. Osmanl i siyaset yapsndan sz etmek gerekir. Osmanl devleti 19. YY. de daha fazla da baml ve d ilikileri n planda tutan bir devlet

konumuna geldi. Kukusuz bu durumun lke iinde de etkileri grld. Yabanc devletler lke iindeki iktidar mcadelelerinde taraf oldular ve istedikleri devlet adamlarnn iktidara gelmesini veya iktidarn devam ettirmesini salamaya altlar. Paris Ant. kadar iktidar ve iktidar mcadelesi ngilizlerce desteklenen Mustafa Reit Paa ve yandalar Paris Ant.tan sonra blndler. ktidar mcadeleleri Franszlarca desteklenen Ali ve Fuat Paalarn gruplar olutu ve iktidar mcadelesi bunlar arasnda younlat. Krm Savanda Bor Kaps Alyor Her savata olduu gibi Krm savanda da Osmanl maliyesi altst oldu. Bu savatan sonra ilk defa olarak Avrupadan bor alnd (1854). ngiltere ve Fransadan baz Osmanl gelirleri karlk gsterilerek faizle bor para alnd fakat bu i Osmanl padiah ve devlet adamlarna pek tatl grnd. Ardndan 1855, 1858, 1860 borlanmalar geldi. in daha kt olan yn ise bu borlanmalarn sava, isyan, silah, saray inaat masraflar ya da maa deme gibi ekonomik gelimeyle ilgisiz yerlerde kullanlyor olmasyd. te yandan alacakllar bunu bildiklerinden borlar ok ar artlarda veriyorlard. Muhakkak ki bir iflasa doru gidiliyordu. Buna karn bu iflas srecini daha da hzlandran bir sre balad. Osmanlda israf ve sefahat yaygnlat, padiah ve Tanzimat paalar, hepsi bor iinde yzyor hale geldi. srafn nemli nedenlerinden biri de alafranga giyim kuam, deme ve mimarinin yaylmasyd. Tanzimat paalar zaman zaman saray tasarruf yoluna sokmay denediler ancak iktidarda kalabilmek iin padiahn israf ve sefahatine alet olmak gerektiini de biliyorlard. stanbula yerleen baz zengin Msrllarn da rnek alnmas israf kamlayan nedenlerdendi.

YUKARI

ISLAHAT FERMANI: 1856


Tanzimat Fermannn devam olan Islahat Ferman, Krm Savann son gnlerinde Avrupa devletlerinin istei ile hazrland. Osmanl devleti bu ferman ile; Krm Sava sonras imzalanacak olan antlamada aleyhlerine karar kmasn engel-lemek ve Avrupa devletlerinin i ilerine karmasn, aznlk eylemlerini ve ayrlma isteklerini ortadan kaldrmak amacn tayordu. Islahat Ferman maddeleri: 1. Gayri Mslimlere tam bir din ve mezhep hrriyeti tannmas 2. Mslman olmayanlar kk drc szlerin yasaklanmas

3. Her eit devlet memurluuna, okullara, askeri hizmetlere Mslman olama-yanlarn da alnmas 4. Aznlklarn il meclisine ye olabilmeleri 5. Aznlklarn mal mlk edinme banka ve irket kurma hakkna sahip olmas 6. Aznlklarn askerlik hizmetlerini bedelli yapabilmeleri 7. Cizye, hara ve iltizamn kaldrlmas 8. Aznlk ve Mslmanlarn kanun nnde eit olmas, ikencenin yasaklanmas, dayan kaldrlmas ve hapishanelerin slah edilmesi. Islahat Ferman, Tanzimat ile balayan Mslman ve Hristiyan eitliini salamaya yneliktir. Aznlklar Mslmanlardan daha ok hak elde etmi, Osmanllarn egemenlik haklar zedelenmitir. Ferman aznlklar memnun etmemi ayrlma isteklerinden vazgememilerdir. Aznlk haklar Mslmanlarn tepkilerine neden olmu Avrupa devletleri sz vermelerine ramen Osmanlnn i ilerine karmaktan geri kalmamlardr. 1839- 1876 dnemi Osmanl tarihinde Tanzimat (Dzenleme) dnemi olarak adlandrlr.

YUKARI

Tanzimat Dnemi Islahatlar Osmanllarda slahat derinlere iniyor Mali alanda: Mali alanda yaplan slahat bir ihtilal boyutunu buluyordu. Nitekim bu yzden de yrmedi. Tanzimattan ay sonra karlan bir kanunla vergi toplama ilerinin valilerin ve mltezimlerin elinden alnarak sancaa gnderilecek maal maliye memurlarna verilecei akland. Valiler yalnzca askerlik ve asayi ileri ile megul olacaklard. Halk, soyup soana eviren iltizamn kalkmas adeta bir ihtilaldi. ltizamn kalkmasyla birlikte vali, ayan, memurlarn kanun d gelir kaynaklar kesilmitir. M. Reit bu uygulamay dikkatle izliyor, eski alkanlklar yok etmeye alyordu. Ancak baarl olamad ve eski usullerin devamndan kar olanlar vergilerin toplanmasn engellediler. M. Reitin buna kar kard bir eit kat para olan devlet bonolar da bir ie yaramaynca M. Reit azledildi. Onun yerine saray-ordu-ilmiye ittifakndan g alan devlet adamlar duruma egemen oldular. Vergi memurluklar kaldrld. Eski dzene dnld. ltizam, zaman zaman kaldrlma sylemlerine ramen Cumhuriyete kadar srdrld. Ynetim alannda: Mahalli meclisler kuruluyordu. Seim yoluyla olmasa da halktan kiilerin ynetime girmesi, Osmanllarda demokratik sre ve kurumlama asndan nemlidir. Reit paa slahatna gsterilen tepkiye ramen, mahalli meclisler zaman zaman zayflamakla birlikte varln

korudu. (1858) Kanunnamesi ile de biraz daha nem kazand. Devlet grevlilerinin i sahiplerinden para, bahi veya rvet yerine devletten maa almalar ilkesinde baz dnler olduysa da ilke yaylmaya devam etti. Bu aslnda M. Reite duyulan tepkiye ramen Avrupa kamuoyunun gznden dmek korkusuyla herkesin Tanzimat slahatln benimser grnmesinin bir sonucuydu. Hukuk alannda: Hukuk alannda yaplanlara 1840da Ceza Kanunnamesi kt. Fransz hukukundan esinlenilen bu kanunnamede btn Osmanl uyruklarnn yasa nnde eitlii vurgulanyordu. 1850de Ticaret Kanunnamesi yrrle girdi ve karma ticaret mahkemeleri kuruldu.Yabanclar mahkeme heyetine katlabiliyordu. Bu durum tepkilere neden olmutur. Anlalan Avrupa ile ticaretin yrmesi iin bu tedbirler gerekli gzkmekteydi. Askerlik alannda: Askerlik alannda, ordunun ad deitirildi. Asakir-i Nizamiye-i ahane oldu. Valilerin ordu ile dorudan ilikisine son verildi. 1843te kartlan bir kanunla askerlik sresi 5 yl oldu. 7 yl redif (yedeklik) sresi belirlendi. Askerlik gnll ya da kurayla oldu. Her aileden en ok bir kii askere alnacak, tek ocuklu ailelerden asker alnmayacakt. Askeri ve sivil eitim alannda: Harbiye 1834te kurulmasna ramen 1845ten sonra Harbiye ve dadi diye ikiye ayrlmasndan sonra ciddi bir eitime kavuturulabilmiti. 1845te ordu merkezlerinde birer Askeri dadi ald. 1849da Askeri Baytar Mektebi ald. Sivil alanda ise eitimle ilgili meclisler alrken rtiyelerdeki eitim gelitirilerek daha fazla Rtiye Mektebi ald. 1848de rtiyelere daha fazla retmen yetitirmek zere Darl muallimin kuruldu. 1858de stanbulda ilk kez bir kz rtiyesi ald. 1859da lkeye idareci yetitirmek zere Mekteb-i Mlkiye kuruldu. una da iaret edelim ki, eitimdeki bu slahatn motoru nemli lde gayrimslimlerin ya da Mehmet Ali Paann eitimde kaydettii ilerlemelerdi.

YUKARI

ABDLAZZ DNEM (1861- 1876)


Abdlaziz Garplkta Aabeyinden Geri Kalmyor: Ynetim alannda: Abdlaziz dneminde idari alandaki slahatn devam ettirildiini ve gelitirildiini gryoruz. Bu dnemde idarede merkeziyetiliin hafifletilerek, yerel halka (aslnda uygulamada ayan ve

erafa ) idarede snrl da olsa bir sz hakk veriliyordu. Burada Avrupann Osmanl idaresini modernletirme basks etkili olsa da Osmanl toplumuna getirdii demokratikleme grmezlikten gelinemez. Bunu salayan 1864 Vilayet Nizamnamesi olmutu. Bylece yerel meclisler idarede daha fazla sz geer duruma gelmilerdir. Bugnkne benzer bir idari blmlemeyi Trkler bu nizamname ile gerekletirdiler. Bu nizamname dorultusunda Mithat Paann Tuna Valiliinde harikalar yaratmas lkeye ve ynetimine rnek oldu. Eitim alannda: Rtiyelerin says artar. 1869da karlan Maarif-i Umumiye Nizamnamesi retim dzeylerini yle saptar: Sbyan(bugnk ilkokullarn ilk yllar dzeyinde), Rtiye (ilkokulun sonraki yllar), dadi (ortaokul), Sultani (lise), Darlfnun (niversite) Franszlarn srar ile 1868de Franszca retim yapan Galatasaray Sultaniyesi almtr. 1872de Mslman yetimler iin Darafaka Lisesi ald. 1875de ilk askeri rtiyeler ald. 1870te eitime balayan Darlfnun yobazlarn hmna urayarak ertesi yl kapattrld. 1870de kz okullarna retmen yetitirecek olan Darlmuallimat kuruldu. Hukuk alannda: Toprak hukukunda veraset hakk tannrken, yabanclara Hicaz dndaki kent ve kylerden gayrimenkul edinme hakk tannd. 1867de Avrupallarn ve Yeni Osmanllarn basks, Abdlazizin Avrupa seyahati sonunda oluan batllama etkisi neticesinde uray Devlet (Dantay) ve Divan- Ahkam- Adliye (Temyiz Mahkemesi) ortaya kt. 1869da Ahmet Cevdet Paa eriat ve ticaret mahkemelerinin konular dnda kalan hukuk ve ceza davalarna bakacak Nizamiye Mahkemeleri sistemini kurdu. Belediyecilik alannda 1855te stanbul ehir Eminlii kuruldu.

YUKARI

Abdlaziz Dnemi Siyasal Olaylar Bunalmlar Devri Mali Bunalm Hkmet gerek ierde, gerek darda bor iindeydi ve bu borlar deyecek gten yoksundu. En kolay dardan borlanmak ya da 1840da karlan kaimeleri (kat para) arttrmakt. Bu da enflasyonu krklyor ve fakirlii daha da bytyordu. Buna karn bata padiah ve devlet adamlar lks ve israftan vazgemiyorlar ve devlet hzla mali iflasa doru srkleniyordu. Beklenen iflas 1875te gereklemi ve Osmanllar iin daha felaketli bir yolun balangc olmutur. Balkan Bunalm

Karada, Hersek, Romen Ulusuluu (Eflak ve Bodan), Srbistan (Trklerle son balarn koparmaya alyor) gibi meselelerle urarken bir yandan da Dvel-i Muazzamay burada yapaca hareketler konusunda ikna etmek durumundayd. Girit syan (1866) syan bastrlarak Giritin Yunanistana katlmas engellendi, bu durum Avrupaya da onaylatld. Ancak Yunanistann zellikle ngiliz desteine bal giriimleri yeni bunalmlar yaratmaya devam edecektir Svey Kanalnn Almas (1869) Svey Kanalnn almas ile birlikte ngiltere ve Fransa arasnda Msr kontrol etme mcadelesi balayacak, bu da Osmanl i politikasna yeni mdahaleleri getirecektir. Yeni Osmanllar Hareketi ve Abdlazizin Tahttan ndirilii Osmanlda sivil muhalefet hareketi balyor Yeni Osmanllar Hareketi Osmanl tarihindeki ilk batl anlamdaki zgrlk hareketidir. Hareketin ikinci zellii ise gazetecilerden olumas ve mcadelesini basn yoluyla yapmasdr Yeni Osmanllarn amalar merutiyeti bir ynetim tarzn Osmanlya getirmektir. Abdlazizin msrifliine ve idaresine, Bab- Ali paalarnn(Ali Paann) diktatrce tutumlarna kardrlar. Yeni Osmanllar hareketi dorudan iktidara ynelik olmaktan ok, bir dnce ve propaganda hareketi olarak nemlidir. Onlar merutiyeti birok derde deva olarak grmlerdir. Abdlaziz ve ona bal devlet adamlarnn bozuk ynetimleri ve bildiklerini okumalar muhalefeti onlara kar birletirmi devreye ordunun girmesi ile de muhalefet yaptrm gc kazanmtr. Abdlaziz tahttan indirilerek yerine merutiyeti ilan etmesi beklenen V. Murat padiah yaplmtr.

SORU: Osmanl Devleti, Avusturya ile savan durdurmasnda etkili olan Fransaya 1740 kapitlasyonlarn, Msr syan srasnda, Rusya ile 1833 Hnkar skelesi Antlamasn, ngiltere ile 1838 Balta Liman Ticaret Antlamasn yapt. Bu bilgilerden yola karak Osmanlnn i ve d durumu hakknda neler sylenebilir. Osmanl devletinde XIX. Yzyln ilk yarsnda Mslman nfus ile Mslman olmayanlarn oranlar XVI. Yzyldaki oranlar ile ayn iken XX. yzyln balarnda Mslmanlarn orannda byk art olmutur. Bu artta etkili olan faktrleri yazn. Osmanl mparatorluunun sonu bir srpriz deildir. Asl artc olan XX. Yzyl grebilmi olmasdr.Osmanl mparatorluu daha 1774 de duraan ve eski idi. Hayatta kalma ans ok az grnyordu. Buna ramen imparatorluun, yaklak bir buuk yzyl daha yaamasnn en nemli nedenini yaznz.

KAZANILMASI GEREKEN DAVRANILAR Dou (ark) Sorununu aklayabilmeli Byk devletlerin Osmanlya kar izledikleri siyasetleri aklayabilmeli. XIX. Yy isyanlarnn neden ve sonularn anlatabilmeli. Osmanlnn kendi i sorunlarn zemeyip, d sorun haline gelmesinin nedenlerini belirtebilmeli. Devletleraras rekabetin Osmanlya etkilerini aklayabilmeli. Osmanlnn devletler aras rekabet ortamnda varln devam ettirebilmek iin izledii denge siyasetini aklayabilmeli. Osmanlnn bu dnemde varln devam ettirebilmek iin yapt yenilikleri aklayabilmeli. Osmanl Devleti'nin dalma dneminde ortaya kan siyasi akmlar kavrayabilmeli.

DEV VE ARATIRMALAR Osmanl Devleti ile Avrupay XIX. Yzylda karlatrarak, farkllklar ortaya koyan bir aratrma yapn. XIX. yzyl devletleraras ilikileri ekillendiren faktrleri aratrn.

YUKARI

GEM YILLARDA SSDE IKAN OSMANLI TARH YIKILI DNEM LE LGL SORULAR

1. XIX ve XX. Yzyllarda gerekleen aadaki olaylardan hangilerinin milliyetilik yanstmad savunulabilir? 2000 / SS A) Birinci Dnya Savanda Araplarn Osmanl Devletine kar ngilizlerle ibirlii yapmas B) Yunanistann Osmanl Devletinden ayrlarak bamszln ilan etmesi C) Osmanl Devletinin bir Avrupal devlet saylmas

D) Avusturya-Macaristan veliahdnn bir Srp renci tarafndan ldrlmesi E) Bosna-Hersek ve Srbistanda bamszlk hareketlerinin balamas 2. Tanzimat dneminde, Osmanl Devletinde Avrupa ile ilikiler artm, lkede gazeteler karlm, bu gazetelerde siyasi ve kltrel yazlar yazlmaya balanmtr. Aadakilerden hangisinin bu durumun sonularndan biri olduu savunulamaz? 2000/ SS A) Halkn aydnlanmas B) Halkn yenilik hareketlerine nclk etmesi C) Halkn evrede olup bitenlere ilgi duymas D) Okuma ve yazmann nem kazanmas E) Kltrel etkileimin artmas 3. Sovyet Rusya , arlk Rusyasnn Berlin anlamasyla Osmanl Devletinden ald yerleri, I. Dnya Savandan ekildiini belirten Brest-Litovsk Anlamasyla Osmanl Devletine iade etmi; ancak Anlaama Devletleri bu karar geersiz saymtr 2002/ SS A) Bamsz devlet saysnn artt B) Sovyet Rusyann dier devletlerle ilikilerinin arlk Rusyasndan farkl olduu C) Anlama Devletleri arasnda gr ayrlklarnn olduunun D) Osmanl Devletinin Avrupa devletler hukukundan yararlandnn E) I. Dnya sava ncesinde kurulan ittifaklarn aynen kabul edildii 4. Napolyon savalarndan sonra Avrupann geleceini belirlemek amacyla Viyana kongresi toplanmtr. Bu kongrede Avrupa devletlerinin snrlar milliyet,din ve dil etkenleri dikkate alndnda Rusya, ngiltere ve Prusyann istekleri dorultusunda yeniden izilmitir Bu durum aadakilerden hangisine ortam hazrlamtr? 20003/ SS A) Yalnz A B) yalnz II C) I ve II D) II ve III E) I II ve III 5. XIX. yzyln balarnda Rusya Balkanlarda Panislavist politikasyla buradaki isyanlar krklerken, Fransa ile Tilsit anlamasn yaparak Osmanly paylamay dnm, ;ngiltere ise Osmanl ile anakkale Antlamasn yaparak boazlarn bar zamannda sava gemisinin geemeyeceini kabul etmitir. XIX. yzylda devletlerin bu politikasn gz nne alndnda ; I.ngiltere ve Osmanlnn dayanma iinde olduu, II. Fransa-Osmanl ,ilikilerinin dzeldii III. Balkanlarda Slav rknn ounlukta olduu IV.Rusyann Osmanl zerindeki karlarnn sona erdii V. Osmanlnn ok uluslu bir devlet yapsna sahip olduu Yarglardan hangileri dorudur?

A) I-II ve III B) II-III ve IV C) yalnz V D) IV ve V E) I- III ve V 6. XIX. yzyl sonlarnda Osmanl Devletinin Avrupal devletlerin basks altnda devaml toprak kaybettii grlr. Bunun zerine Osmanl mparatorluunda eitli adlar altnda ve deiik fikirlerde ( ttihat ve Terakki, Vatan ve Hrriyet ....) cemiyetlerin kurularak , faaliyet gsterdikleri grlmtr. Byle bir durumda kurtulu aresi olarak ortaya atlan fikir akmlarnn oluumunda ve cemiyetlerin kurulmasnda aadakilerden hangisi etkili olmamtr? A) Osmanl mparatorluunun zayf dmesi B) Aznlklarn devlete kar isyan karmas C) Avrupallarn Osmanl Devletinin i ilerine karmas D) Avrupal byk devletlerin Cemiyetleri desteklemesi E) Trk aydnlarnn Osmanl Devletinin kn nlemek istemesi 7. Tanzimat Ferman halk iradesiyle deil, padiahn tek tarafl iradesiyle ortaya kmtr. eklindeki bir bilgi aadaki yarglardan hangisi ile elimez? A) Halk, devlete bask uygulamtr. B) Yenilikler ynetici snflar, halka doru yaylama gstermitir. C) Halk yaplan dzeltmeleri ksa srede benimsemitir. D) Islahatlar demokratik bir yntem ile gerekletirilmitir. E) Dzenlemeler halkn ihtiyalarndan domutur. 8. XIX. yzyl balarnda, Osmanl toprak btnln korumaya alan ngiltere ve Fransa, yzyln sonlarnda Kbrs, Msr ve Tunusu igal etmilerdi. Bu durum aadakilerden hangisinin bir gstergesi olamaz? A) Avrupa devletlerinin grlerinin deitiinin B) Akdeniz gvenliklerini korumaya altklarnn C) ngiltere ve Fransann blgede karlarnn olduunun D) Ulusuluktan etkilenen blge halklarnn Osmanly istediklerinin E) Osmanl toprak btnlnn korunmadnn 9. Berlin Antlamasnn Osmanl Devletinin dalma srecinde nemli bir aamadr. Bu antlama ile ngiltere de Osmanl topraklarnn paralamaya katlnca devlet Almanya ile yaknlamaya balam, bu durum ngilterenin Fransa ve Rusya ile ittifak kurmasna yol amtr. Bu bilgiye gre Osmanl-Alman yaknlamasnn en nemli nedeni aadakilerden hangisinde verilmitir.? A) Osmanlnn Avrupa siyasetini ynlendirmesi B) Fransa ve Rusyann birleik oluturmas C) Berlin Antlamasnn imzalanmas D) Almanyann kar gzetmeyen tutumu E) ngilterenin Osmanl ile ilgili politikasn deitirmesi 10. Krm Savann nedenlerinden bazlar unlardr: -Yaplan yeniliklerle glenmeye balayan Osmanly Rusyann ekememesi

-Osmanly destekleyen Batl devletlerin 1848 ihtilalleriyle uramas - Osmanlnn Avusturya ve Rusyaya kar Macar mltecilerinin korunmas Bu bilgiye gre aadaki yarglardan hangisine ulalamaz? A) Rusyann Osmanl iilerine kart grlr B) Rusya, gl bir Osmanly kendi karlar iin uygun grmemektedir C) Avrupada i karklklar yaanmaktadr. D) Osmanlda hogrl bir ynetim anlay sz konusudur. E) Avrupa devletlerinin Osmanlya destei sz konusudur.
Bozgunlar Ve Nizam Cedit Rusya ile 1768-1774 sava, Osmanl Devleti'nin hayatnda bir dnm noktasdr. Zira ilk defa olarak bir devlete yenilecektir. Birinci sebep, ordunun tamamen bozulmas, yenieri ocaklarnn kaldrm kabadaylar haline gelmeleri, bu disiplinsiz srnn savata hibir ie yaramamasdr. Mora'ya kan dman bertaraf eden Trkler( 1770 bahar), Kartal Muharebesi'nde (1 Austos 1770) bozulduklar gibi, eme'de Trk Donanmas'da ar zayiata urad (6/7 Temmuz 1771). III. Mustafa kahrolarak ld. 1770 yl ortalarndan itibaren artk Trkiye, dnyann birinci devleti deildi. ngiltere, Fransa ve Rusya'nn Trkiye'den gl olduklar ortaya kmt. Kaynarca Anlamas (21 Temmuz 1774) harbe son verdi. Krm'a gy istiklal verildi. Baz balarla Trkiye'ye bal olmakta devam ediyor, gerekte Rus nfuzuna dyordu. Karadeniz artk Trk gl deil, Rusya ile ortaklaa kullanlacak bir denizdi. Krm dnda Osmanl Devleti mhim bir toprak kaybna uramyordu. Fakat prestij kayb ok bykt. ran'la 4 yllk neticesiz bir sava yapld (1775-1779). 9 Temmuz 1783'te Rusya'nn Krm' ilhak etmesi, ok byk kriz ve Trkler'de Ruslara kar snmez bir milli kin uyandrd. Zira Krm, 1500 yllk Trk yurdu idi. Yz binlerce Krml Trk, Ruslarca kltan geirilmi, topraklarndan srlm, alk ve sefaletle lme terk edilmi, canlarn kurtarabilenler Osmanl topraklarna snmlard. Trkiye'nin Polonya'nn ezilmemesi ve Dou Avrupa'da dengenin bozulmamas iin gze ald 1768-1774 savann sonucu Trk-Rus ekimesi olmayaca aikard. Yeni bir Rus sava balad (13 Austos 1787). Almanya (Avusturya), Rusya'nn yannda Trkiye'ye kar bu savaa girince (9 ubat 1788) denge, Osmanllarn aleyhine iyice bozuldu. Fakat Sadrazam Koca Yusuf Paa, ebe'te Alman ordusunu ezdi; mparator II. Joseph, zorlukla cann kurtard. Trkler, derinlemesine Alman topraklarn tahrip ettiler (21 Eyll 1788). Almanlar durduran Trkler, Ruslara dndler. Fakat Ruslar karsnda devaml yenildiler. Odesa yaknlarnda z Kalesi dt (17 Aralk 1788); 80,000 kiilik ordusuyla kaleye geren Prens Potemkin, 25000 Trk asker, sivil, kadn ve ocuunu boazlad. Bu tafsilat anlatan sadaret arzasn okuyan I. Abdlhamit'e teessrnden elinde kat olduu halde inme indi ve birka gn sonra ld. III. Mustafa'nn olu, I. Abdlhamit'in yeeni gen III. Selim (1789-1807) tahta geti. Zitovi Sulhu (4 Austos 1791) ile Almanya, Ya Sulhu ile (9 Ocak 1792) Rusya savana son verildi. Btn gayretlerine ramen bu iki dman zerinde baar elde edemeyen, Fransz htilali kargaal iinde fazla toprak da kaybetmeyen III. Selim, bu dzensiz ordu ile hibir ey yaplamayacann anlayarak savatan kyordu, Hotin'i muhafaza ediyor, Odesa ve evresini Rusya'ya terk ediyordu. Bu andan itibaren btn gayesi, devlet messeselerini, bata imparatorluun teminat olan ordu ve donanma bulunmak zere yeniden dzenleme noktasnda toplad. III. Selim'in bu reformlarnn topuna birden "Nizam- Cedit = Yeni Dzen" denmektedir. 24 ubat 1793'te resmen balamtr. 1807'ye kadar 14 yl devam eder.

Bozgunlar Ve Nizam Cedit General Bonaparte, Msr' igal eder. Beklemedii bu darbe ile sarslan Babali, 1798'den 1802'ye kadar Fransa ile savar. Sonunda Franszlar, Msr eyaletini boaltrlar, fakat Arabistan'da isyanlar vardr. Anadolu ve Rumeli'nde derebeyleri tremitir. Babali'nin, hatta padiahn, eyaletler zerindeki otoritesi byk darbeler yer. 1806'da Srp htilali patlar ve Rusya ile yeniden sava balar. Bu ortamda gene ok aalk bir ihtilal kendini gsterir. Kabak htilali (25 Mays 1807) ile III. Selim tahtndan indirilir. Nizam- Cedid ordusunu, karde kan dklmesin diye kapkulu ocaklarna kar kullanmaktan kanan reformcu byk hkmdarn eseri mahvolur. Nizam- Cedid ortadan kaldrlr. III. Selim'in amca olu (I. Abdlhamit'in byk olu) IV. Mustafa, tahta karlr. Fransa'nn, Napoleon'un Avrupa'ya hatta dnyaya hkmetmek istedii yllardr. XIX. Asrn eiinde, 1800'de dnya nfusu 839,2 milyon kadardr: Asya 541,5 milyon (% 65), Avrupa 189 milyon (%22,2), Afrika 76,9 milyon (%9), Kuzey Amerika 16 milyon (%2), Gney Amerika 13 milyon (% 1,5), Okyanusya 3 milyon (% 0,3) Byk Devletler'in yzlmleri ve nfuslar yledir: Fransa Cumhuriyeti (3 318 849 km2, 31,1 milyon), ngiltere Krall (13 242 866 km2, 78,6 milyon), Rusya mparatorluu (17 850 091 km2, 22 milyon), Trkiye mparatorluu '12 187 705 km2, 63,7 milyon), in mparatorluu (11 765 119 km2, 280 milyon), Almanya mparatorluu (980 236 km2, 41,5 milyon), spanya Krall (14 887 048 km2, 32,2 milyon), Prusya Krall (280 000 km2, 9,5 milyon), ran Trk mparatorluu (1 735 654 km2, 12,5 milyon). Nizam- Cedid taraftarlar kendilerine vezirlerden Alemdar Mustafa paa'y lider semilerdir. Alemdar, ordusu ile stanbul'a gelir. IV. Mustafa, III. Selim'i ehit ettirir (28 Temmuz 1808). Fakat tahttan indirilir ve kardei II. Mahmud (1808-1839) padiah olur. Nizam- Cedid, "Sekban- Cedid" ad altnda ihya edilir. asiler temizlenir. III. Selim'in ehit edilmesi vak'asyla en uzaktan ilgili olanlar dahil (bin kiiye yakn) tamamen idam edilir. 23 yandaki II. Mahmut, ocuu olmayan III. Selim tarafndan olu gibi en byk ihtimam ve sevgiyle bytlmtr; "amca" dedii (gerekte ok ya farklar olmakla beraber amca olu) III. Selim'in btn fikirlerinin varisidir. Fakat yenieriler fevkalade azmlardr ve gen padiah nfuzsuzdur. Sadrazam Alemdar Mustafa Paa da hatalar yapar, sevgi kazanamaz; padiah bile kendisine souk davranr. Yenieriler ayaklanr, Alemdar' ehit ederler (15 Kasm 1808). Sonra II. Mahmud'u ldrmek iin Saray'a taarruz ederler. Donanma da bu i savaa katlr. stanbul, tarihinde asla grmedii ve bir daha grmeyecei bir i muharebeye ahit olur. Padiah, ok iyi yetitirilmi sekban- cedid birlikleri ile, kapkulu ocaklarna kar savamaktadr. Padiaha sadk donanma, Marmara'dan Sleymaniye'yi top ateine tutar (Sleymaniye'de yenieri aasnn makam saray vardr); Sleymaniye perian olur. Mimar Sinan'n byk eseri mucize kabilinden isabet almaz. Byk kan dklr. ki taraf, padiah ve kapkullar, yeniemez. II. Mahmud, reformlardan ve modern ordu kurmaktan vazgetiini ilan eder; yenieriler de ona biat ederler. Trkiye, en deerli 18 yln kaybeder. Bu mddet iinde II. Mahmut, kl kadar ince bir denge zerinde hkmdarlk eder. Yenieri ocana bkp usanmadan safha safha adamlarn yerletirir. Bir taraftan da ok byk d gailelerle urar. Bozgunlar Ve Nizam Cedit 1809 - 1812 Rus sava, Bkre Anlamas (28 Mays 1812) ile son bulur. Trkiye, Besarabya'y kaybeder (70 000 km2). Belgrad ve evresinden mteekkil kk bir Srbistan prensliine, muhtariyet verilir. Tepedenli Ali Paa'nn asi ilan edildii bu gnlerde, Yunan ihtilali balar (12 ubat 1821). Romanya'da ihtilal kartan Yunanllar derhal ezilir. Fakat mora, baz Ege adalar ve

Attika'da ihtilal geniler ve btn Avrupa'dan yardm grr. Rusya'nn Trkiye ve ran' yutmak iin her eyi yapt bu devirde, bu iki Trk mparatorluu, tarihlerinde sonuncu olmak zere, son savalarn yaparlar (1821 - 1823). 1825 - 1826'da Yunan ihtilali sndrlr. Ancak byk Avrupa devletleri bu defa resmen Yunan iine mdahale edecekler ve ihtilal ateini yeniden canlandracaklardr. Bu ortam iinde II. Mahmut, durumu iyice olgunlatrdktan sonra, yenieri ve dier kapkulu ocaklarn ilga ederek modern Trk ordusunu kurduunu ilan eder. Bu inklap, bir i savala mmkn olur. "Vak'a-i Hayriyye" (15 Haziran 1826) denilen bu olayla II. Mahmut, kurduu modern birliklerle, ulema ve halkn desteiyle, yenierileri ortadan kaldrr. Bu suretle II. Mahmut'un ikinci saltanat devresi balar ki, bu devrede, zerinde yenierilerin basks kalkan ve byk devletlerin Trkiye'yi yemeye kararl olduklarn gren padiah, ok radikal davranr. Btn salahiyetlerini kullanarak harekete geer. Trkiye'de modern devir, Vak'a-i Hayriyye'nin neticeleri eklinde mtalaa edilebilir. Trkiye'de Bat medeniyeti, bu tarihle balar. Dou medeniyetinde en stn seviyeye kan Trkler, Bat medeniyetinde neler yapabileceklerini, Vak'a-i Hayriyye'den bu yana bir buuk asrdan beri tecrbe etmektedirler. Ancak devir devir, teknik medeniyetle milli kltr kartrld iin, Trk toplumu byk tehlikelerle kar karya gelir ve byk zararlara urar. Yenileme Hareketleri Ve Tanzimat Trkiye'nin yenileme tarihini Tanzimat (1839) ile balatmak tamamen yanltr. Bu tarihi 13 yl ncesine, Vak'a-i Hayriyye'ye (1826) almak ok daha dorudur. Zira radikal inklaplar II. Mahmut, 1826-1839 arasnda yapmtr. Tanzimat, bu inklaplarn neticesidir ve esasen II. Mahmut tarafndan dnlm, onun lm zerine, onun adam olan Reit Paa tarafndan tatbik mevkiine konulmutur. Btn messeselerde asrlardan beri sregelen dzenin deitirildii bu 1826-1839 devresinde II. Mahmut, ayn zamanda ok byk d zorluluklar iindeydi. Hatta Trkler, btn tarihleri boyunca maruz kaldklar en kritik birka devreden birinde idiler. Yunan ihtilalini yeniden balatmak iin ngiliz, Fransz, Rus mttefik donanmalar, Trk donanmasn, Navarin limannda basp yakarlar (20 Ekim 1827). Rusya, resmen harp ilan eder ve Prut'u aarak Trk topraklarna girer (8 Mays 1828). II. Mahmut'un donanmas yaklmtr. Kapkulu ocaklarn ilga ettii iin ordusu da yoktur. Avrupa usulnde yeni ordusunu yetitirmek iin bir k Rami klasnda ta odada yatp kalkar; basit bir albay gibi amur iinde yeni birliklerin yetimesine nezaret eder ve talimlere kar. Bir buuk yldan az sren Rusya harbine Edirne Anlamas (15 Eyll 1829) son verilir. Trkiye'nin dostu yoktur. ngiltere ve Fransa'ca da tazyik edilmektedir. Mesela Fransa, Yunan asilerini desteklemek zere Mora'ya bir ordu gnderir. Edirne Anlamas'nn artlar ar olur ve Trk mparatorluu ar kayplara urar: Kafkasya'da Kuban rmandan Batum'a kadar olan btn Dou Karadeniz ky eridi (Batum hari), Rusya'ya braklr. Bu suretle Rusya, Karadeniz'in kuzey kylarndan sonra dou kylarn da elde etmi olur. Trkiye ancak gney ve bat kylarn da elde etmi olur. Trkiye ancak gney ve bat kylarn elde tutabilir. Babali, Grcistan'n Rusya'ya ait bulunduunu kabul ederek bu lke zerindeki haklarndan vazgeer. Eflak (Gney Romanya), Bodan (Moldovya), Srbistan prensliklerinin i muhtariyetleri yeni imtiyazlarla geniletilir ve adeta Rusya'nn kefilliine verilir. Trkiye, ok byk bir sava tazminat der (11,500,000 altn). Bunun karlnda Ruslar, ordusuz ve donanmasz Trkiye'den ilk defa igal ettikleri Romanya, Bulgaristan, Edirne, Kars, Erzurum gibi yerleri boaltp iade ederler. Bu ar tazminatla Trkiye sarslr. Bu suretle ar, ok mutaassp bir Trk dman olan I.

Nikolay, ahsiyetini ok kskand Sultan Mahmud'u birok reform projesini maddi ekilde gerekletirebilmek imkanlarndan mahrum eder. Bir Yunanistan kurulmas da bu anlama ile temin edilir ve 24 Nisan 1830'da II. Mahmut, btn varlyla kar koyduu Yunan istiklalini tanmak zorunda kalr. Kurulan Yunanistan, Balkanlar'n ilk mstakil devletidir. Bu gnk Yunanistan'n te biri kadar byklkte (49,424 km2), 1,000,000 nfuslu fakir bir krallk olarak ortaya kar. Kendisini yaratan Rusya, ngiltere ve Fransa'ya snp onlar kkrtarak bymek idealini, kurulduu andan beri yrtmeye balar. nce Mora ve Kiklad adalarndan mteekkil ve Srbistan gibi Trkiye'ye tabi bir Yunanistan yapmak isteyen Byk Devletler, sonradan Babali'yi Attika yarmadas ile Eriboz adasn da bu devlete vermeye ve yeni devletin tamamen mstakil olmasna zorlarlar. Yenileme Hareketleri Ve Tanzimat Sultan Mahmut, ok merkeziyeti bir idare kurar. Eyaletlerde, sancaklarda, urada burada, nfuz kazanm aile ve ahslarn, feodallerin, amansz dmandr. Haklarnda merhametsiz davranr. Zira onlar, uzunca bir mddetten beri devleti smrmekte ve merkezi dinlememektedirler. Modern ordusunu ve donanmasn kurar. Harbiye ve Tbbiye bata olmak zere, Franszca tedrisat yapan ve Bat medeniyetine ilk defa iinden bakabilen ilk modern byk okullar kurar. Byk bayndrlk ilerine giriir. Saray ve hkmet tekilatn temelinden deitirir; btn gelenekleri ykarak Avrupa tarznda tekilatlandrr. Bunlar, ok byk muhalefetler iinde gerekletirir. Halk kendisine "gavur padiah" der. Fransa, Trkiye'nin gszln hesaplayarak Cezayir ehrini (5 Temmuz 1830) igal eder ve birka yl iinde Osmanllar btn Cezayir'den kovar. Son yllarnda II. Mahmut, yeni bir talihsizlikle, Msr valisi Kavalal Mehmet Ali Paa'nn isyan ile karlar. Bu, Osmanl mparatorluu'nun, btn tarihi boyunca, grd en byk isyandr. syan, 1831-1833 arasnda geer. Bir denge devresi geirir ve 1839'da ikinci safhas balar. Msr valisinin tamamen Trklerden mteekkil ordusu, Ktahya'ya kadar ilerler (2 ubat 1833). Osmanl birlikleri bozulur. Nihayet Nizip'te Osmanl ordusu, 2 saat iinde bozulur (24 Haziran 1839). Bu byk felaket, lm deinde yatan ve 7 gn sonra lecek olan byk hkmdardan saklanr. Kanuni'den (1566) sonra gelen padiahlarn en by olan II. Mahmud, modern Trkiye'nin kurucusudur. 31 yl saltanat srm, 54 yanda, daha ok Rus belasnn verdii sknt ile kahrolarak lmtr. Kendisinden sonra gelen btn Osmanoullar, II. Mahmut'un izinden gitmilerdir. Tanzimat'n eiinde, 1839'da Trkiye, tarihinin en kritik anlarndan birini yayordu. Vak'a-i Hayriyye ile Tanzimat- Hayriyye arasnda geen 13 yl (1826-1839), Trkiye mparatorluu'nun bnyesini byk lde deitirmiti. Fatih devri messeseleri ile II. Mahmut'un devrald messeseler arasnda, ekil bakmndan byk fark yoktu. Yalnz vaktiyle devrinin en yksek ve iyi messeseleri, gittike bozularak, II. Mahmut zamannda, kntnn eiine gelmiti. II. Mahmut, imparatorluu ada messeselerle donatt. Eski orduyu ortadan kaldrp modern ordu ve donanmay kurdu. Bat medeniyeti ile sk temasa geldi. Bu medeniyetten birok eyi almak suretiyle, ilk defa olarak aka, Bat'nn Trkiye'den stn olduunu ilan etti. Trkiye, pek azametli bir gemiin miras idi. Bir yerde bu miras, devletin kalknmasnda bir yk, hatta bir engel oluyordu. II. Mahmut, Mehmet Ali hari, btn serke valiler ve "ayan" denen bir eit derebeylerinin ounu merkeze balad yahut ortadan kaldrd. 1789-1826 arasnda gittike zayflayan devletin eyaletler zerindeki otoritesini yeniden kurdu. ld zaman

Mehmet Ali meselesi, imparatorluun istikbalini tehdit edecek bir ehemmiyet kazanmt. Fakat Mustafa Reit Paa'nn dehas, bu tehdidi bertaraf edecektir. Gerekte Tanzimat, II. Mahmut'un eseri saylabilir. Ancak yeni rejimin nasl yrtlecei, gelecee II. Mahmut'un yerine devlet idaresini ellerine alanlarn tutumuna bal kalacakt. Trkiye'nin coraf konuu, bir Japonya'ya benzemiyordu. Her taraf azl, hzl emperyalist, zalim dmanlarla sarlmt. Geni imparatorluu askerlik ve diplomas bakmlarndan savunmak, gittike zorlayordu. Devlet yeni hamleler yapmaya hazrlanrken, daimi bir ekil alan d mdahale ve taarruzlar, bu hamleleri kryordu. 1839'da, Trkiye'nin eski itibarn bykln kazanabilmesi, Bat ile arasndaki mesafeyi kapatmas, bir hayal deildi. Bu i, XIX. Asrn sonlarna doru bir hayal olacaktr. Yenileme Hareketleri Ve Tanzimat II. Mahmut'u takip eden hkmdarlar, 2 ouldur: I. Abdlmecit (1839-1861) ve Abdlaziz Han (1861-1867). Bunlar, Tanzimat padiahlardr. 16 yandaki I. Abdlmecit, ilk modern hkmdar tipidir. Franszca konumaktadr. Reit Paa'ya Tanzimat' ilana izin verir (2 Kasm 1839). Mahkeme karar olmakszn ve kanuna dayanmadka, idam, hapis, srgn, vergi ve askere alma artk mmkn deildir. Demokrasiye bir admdr. 1839 yl iin basit bir adm deildir. Yalnz Dou iin deil, Bat iin de basit bir adm deildir. Reit Paa, hariciye nazr sfatyla, Msr meselesini de halleder (1840-1841). Akl almayacak derecede girift diplomatik kombinozonlarla, Mehmet Ali Paa'y, igal ettii btn Osmanl eyaletlerinden kartr. Bundan byle Msr ve Sudan valilii, Mehmet Ali ve onun ailesinde kalacaktr. Fakat bu lkeler, Osmanl mparatorluu'nun birer eyaleti olmakta devam edeceklerdir. 28 Eyll 1848'de Reit paa, ilk defa sadrazam olur ve geleneki muhafazakarlara kar Tanzimat ekip, devlet idaresini iyice eline almaya balar. Reit Paa, bazlar deha sahibi, fevkalade bir devlet adamlar ekibi yetitirir (l Paa, Fuat Paa, Cevdet Paa, Vefik Paa, Safvet Paa, Mehmed Paa v.s.). Trkiye tarihinin en byk babakan saylabilecek bir diplomas dehas ile imparatorluu muhafaza eder ve d prestijini fevkalade arttrr. 1848 htilalleri, Avrupa'y sarsarken, Trkiye, an ve erefle atlatr. XIX. Asrn 2, yarsnn eiinde Byk Devletlerin durumu yledir: Dnyann 1825'te 955 milyon tahmin edilen nfusu, 1850'de 1137 milyona ykselmitir. 1825'te Byk Devletler dnya nfusunun 654 milyonunu ellerinde tutarlarken 1850'de bu 902 milyona ykselir. 1825'te 235 milyona der. Emperyalizm a balam, ngiltere, dnyann byk paralarn eline geirerek, Roma ve Osmanl imparatorluklarndan sonra, tarihin 3. en byk imparatorluunu kurmutur. Byk devletlerin durumlar yledir: eyrek asr iinde (1825-1850) ngiltere 119 milyondan 259 milyona, Fransa 32 milyondan 39 milyona, Rusya 48 milyondan 68 milyona, Trkiye 58 milyondan 54 milyona, in 320 milyondan 380 milyona, Avusturya 30 milyondan 39 milyona, Prusya 11 milyondan 17 milyona, Birleik Amerika 5 milyondan 23 milyona, spanya 19 milyondan 23 milyona gemitir. 1850'de Birleik Amerika'da 3,2 milyon esir vard ve Rusya'da on milyonlarca serf (topraa bal esir) yayordu. Trkiye'de klelik ilga edilmiti. XIX. Asr balarnda ilk defa olarak bir ehrin, Londra'nn nfusu, stanbul'u gemi, sanayie dayal ehirleme balamtr. 1825'te dnyada 50,000'den fazla nfuslu 227 ehir varken 1850'de bu say 291'e, 100,0007i geenler 106'dan 115'e ykselmitir. 1850'de Osmanl mparatorluu'nun byk ehirlerinin takribi nfuslar yledir: stanbul 1,400,000, Kahire 355,000, am 215,000, Edirne 200,000, Badat 160,000, Halep 150,000, 100-150 bin arasnda 8 ve 50-100 bin arasnda ayrca 22 ehir, 50,000'den fazla nfuslu ehir says Trkiye'de 40 ngiltere'de (smrgeler dahil) 63, Fransa'da 17, Rusya'da 15, Avusturya'da 12, ran'da 10, Japonya'da 10, spanya'da 11,

Birleik Amerika'da 6, in'de 33, Prusya'da 7, Hollanda'da 5 idi. Londra en byk ehirdi (2,237,000). Paris 1,398,000'i, Newyork 991,000'i, Manchester 569,000'i Pekin 1,000,000'u, Kanton 1,000,000'u Tiein 800,000'i Petersburg (Leningrad) 432,000'i, Berlin 412,000'i, Philadephia 409,000'i Napoli 408,000'i Viyana 400,000'i bulmutur. Yenileme Hareketleri Ve Tanzimat Reit Paa, Rusya'ya byk darbe indirmeden Trkiye'nin nefes alamyaca kanaatindedir. Bu darbeyi Trkiye'nin tek bana indirmesi de 1850'lerde artk mmkn deildir. Trk kara ordusu Fransa ve Rusya'dan, donanmas ngiltere ve Fransa'dan sonra geliyorsa da, gene de Rusya'ya kar taarruz bir sava artk Trk mparatorluunun iktidar dndadr. Ancak tedaf bir savata kendine gvenmektedir. Reit Paa, Rusya'y bu devletin ok ge farkna varabilecei ekilde savaa kkrtr. Diplomatik ortam hazrlanmtr. Rusya ile sava fiilen (3 Temmuz) ve hukuken (4 Ekim 1853) balar. Bu, mehur Krm Harbi'dir. mer Paa, Romanya'da Ruslar birka defa bozar. Silistre'yi almak isteyen Ruslar, ok ar ekilde bozulurlar (25 Haziran 1854). Sava Trkler lehine cereyan ederken, Reit Paa, ngiltere, Fransa, hatta talyan birliini gerekletirmek isteyen Sardunya, Rusya'ya kar Trkiye ile ittifak muahedeleri imzalayarak harbe katlrlar. Mttefikler, Krm'a kar (14 Eyll 1854). ok mstahkem Sivastopol'un dmesi (9 Eyll 1855) ile, pek ar zayiat veren Rusya pes eder. Paris Antlamas (30 Mart 1856), savaa son verir. Rusya'nn Karadeniz'de sava gemisi ve tersane bulundurmamas gibi son derece ar bir madde, Trkiye'ye nefes aldrr. Bu arada l Paa, 1272 Islahat Hatt- Hmayunu (18 ubat 1856) ile, kat zerinde de kalsa gayrimslim tebeaya her trl hakk baheder. Hristiyanlardan Osmanl tarihinde ilk defa olarak en yksek devlet grevlerine, eyalet valiliklerine, bykeliliklere, vezirlie, hatta nazrla ykselenler grlr. Reit Paa'nn lmnden (7 Ocak 1858) sonra Tanzimat'n lideri l Paa ve onun yardmcs Keecizade Mehmet Fuat Paa'dr. Bunlar da stadlar gibi daha ok diplomasi dehalar ile imparatorluu ayakta tutmak, bir yandan da ii bnyesini kuvvetlendirmek politikasn takip ederler. Msr eyaletine giden (Nisan 1863) Sultan Abdlaziz'i, tarihte ilk ve son defa bir padiahn d seyahati olmak zere, Avrupa'ya gtrlrler. Bu seyahat ok parlak ve baarl geer (21 Haziran - 7 Austos 1867). Svey Kanal alr (19 Kasm 1869). Fuat Paa bu arada lr (12 ubat 1869). Prusya - Fransa sava sonunda Fransa'da imparatorluun kmesi ve Prusya Krall'nn Germen birliini gerekletirerek Almanya mparatorluu'nu ilan etmesi, Avrupa'da dengeyi temelinden deitirir. Almanya, ngiltere'den sonra dnyann 2. devleti hviyetiyle ortaya kt gibi, cihann en kudretli kara ordusuna da sahiptir. Bundan faydalanan Rusya, artk Karadeniz'de sava gemisi ve tersane bulunduracan ilan ederek Paris Anlamasn bozar. Trkiye bunu Londra Anlamas (13 Mart 1871) ile kabule mecbur kalr. Bu srada li Paa'nn (7 Eyll 1871) lm, Tanzimat'n esaslarn da bozar. Tanzimat sadece katta kalr. Deersiz devlet adamlar, istikrarszlk iinde birbirini takip eder. Zaten Sultan Abdlaziz, otoriter, idareye mtemayildir. Trk mparatorluu'nda kaos balar. Tanzimat Baz hatalar olmakla beraber ok milliyeti, olduka muhafazakar bir hkmdar olan Abdlaziz Han, modern bir ordu ve stn bir donanma iin byk para harcar. Bu arada muazzam saraylar da yaptrr. ngiltere ve Fransa'dan sonra dnyann 3. byk, modern, zrhl donanmasna sahip olur ve Trk tersanelerini modern zrhl yapacak ekilde dzenletir. Bu donanma ile Krm' geri almak istedii sylenir. ngiltere ve Fransa'dan alnan d borlarla Trk maliyesi, iflasn eiine gelir. Rusya'nn kkrtt Panslavist

ajanlar, Balkanlar'daki Trk topraklarn kartrr. Bu ortamda, padiaha ahsen dman olan birka aklsz devlet adam, Sultan Aziz'i tahtan indirirler (30 Mays 1876). Yeeni (I. Abdlmecit'in byk olu) V. Murat tahta geer. Trk devleti, son derece byk bir kargaala der. 5 gn sonra Sultan Aziz bilekleri kesilmi halde l bulunur. Darbeyi yapanlar, intihar olduunu savunurlar. ntihara delalet eden emareler ok azdr. Padiahn saray ve serveti yamalanr. Darbeyi merutiyet ilan etmek iin yaptklarn iddia edenlerin yalnz ikisi gerekten merutiyetidir. Dierleri bu rejimin o zamanki imparatorlua tatbik edilmeyeceini bilenler veya koyu mstebid tabiatta bulunanlardr. Amcasnn tahttan indirilmesi ve lm, erkes Hasan Vak'as, V. Murat'n dengesini bozdu. 93 gnlk Osmanl tarihinin en ksa saltanatndan sonra mecburen tahttan indirildi. 36 yanda idi ve daha 28 yl raan Saray'nda yaacak, zaten ksa mddet sonra iyileecektir. Kardei II. Abdlhamit (1876-1909) tahta geti.1876, Trkiye tarihinin gerek dnm noktalarndan biridir. Sultan Aziz'in tahtan indirilmesi ve birka gn sonra, mnakaas asla bitmeyecek karanlk bir tarzda lm btn mitlerin baland gen V. Murat'n 3 ay iinde tahttan alnmak mecburiyetinde kalmas, Merutiyet mnakaalar, dnlen yeni rejimin, milliyetler mozaii halindeki Osmanl mparatorluu'nda tatbik kabiliyeti olup olmad, Trk devleti iin hayati problemlerdi. Darda, Rusya ile kanlmaz sava yaklayordu. Balkanlar'da birka eyalet, kan, ate, isyan ve huzursuzluk iindeydi. Byle bir savata ezilecek olan Trkiye'nin artk tamamyla azgnlaan bir Avrupa emperyalizmi ile kar karya, birok mill menfaatini kaybedecei muhakkakt. Avrupa medeniyeti ile olan mesafe, artk kapatlmas fazla mit edilmeyecek derecede almt. Geri 1876'da Japonya henz byk inklabnn yapmamt ve 1876 Trkiyesi ile uzaktan bile mukayese edilemeyecek derecede geri bir devletti. Ancak byle bir inklab gerekletirecek coraf pozisyona, milli birlie sahip bulunuyordu. Trk mparatorluunun coraf pozisyonu ise, btn istilalara, yabanc mdahalelere akt. Milli birlik yoktu. Gayri Trk eyaletler, Avrupa devletlerinde olduu gibi smrge muamelesi grmyor, ana vatann birer paras saylyordu. Devaml d basklar ve bitip tkenmek bilmez savalar, Trkiye'nin kalknmasn, mitsiz bir ortama itiyordu. 1871'de Ali Paa'nn lmyle, Tanzimat'n gzel esaslar bozulmutu. Bu durumda btn yollar, ahsi bir diktatrle ak bulunuyordu. Bu diktatrlk, bizzat devletin sahibi saylan padiahn ahsnda tecelli edecektir. II. Abdlhamid'in, devlet idaresini Babali'den Saray'a alan 30 yllk ahsi idaresi iin artlar, 93 Bozgunu ile bsbtn olgunlaacaktr. 1876'y hemen takip eden yllarda dalacak ve Avrupa emperyalizminin zirvesine eritii anda paralanacak bir Trk imparatorluunun hayatnn 30 yl uzatlmas, palyatif bir tedbir mahiyetinde olsa bile, sonsuz milli menfaatler salyordu. Bu menfaatlerden ve zamann Avrupa emperyalizmi aleyhine ilemesinden faydalanlabildii takdirde, imparatorluk, belki daha dar bir ereve ve daha yeni messeselerle devam edebilirdi. Bu faydalanma imkan kullanlamad takdirde tarihin son Trk imparatorluu, dalmaya mahkumdu. Tanzimat II. Abdlhamit, hi inanmad halde, Mithat Paa'nn zoruyla I. Merutiyet'i ilan etti (23 Aralk 1876). Ancak, gemi azy almaz hale gelen ve bir eit merutiyet diktatrlne kalkan Mithat Paa'ya tahamml etmeyerek onu Trkiye'den kard (5 ubat 1877). Az sonra ilk Meclis-i Mebusan ald (19 Mart 1877). Bu sralarda Rus sava her gn daha yaklayordu. II. Abdlhamit, kafi nfuz elde edemedii iin, tamamen muhalif olduu bir sava engelliyemedi. Mithat Paa ve avenesi, kendilerini Reit Paa ve ekibi sanmak lgnlna kaplarak, byle bir savata, Krm Harbi'nde olduu gibi ngiltere'nin Trkiye'nin yannda yer alacana inanmlard. Halbuki bu inanc destekleyen ve hazrlayan hibir ey mevcut deildi. eyrek asrdan beri dnya konjktr ve byk Devletler dengesi de ok deimiti.

1850 ile 1875 arasnda dnya nfusu 1.137 milyondan 1.326 milyona, bu nfus iinde Byk Devletlerin pay 898 milyondan 1,108 milyona ve dier devletlerin pay 219 milyondan 189 milyona gemiti. Byk devletlerin durumu smrgeleriyle beraber yleydi: ngiltere 259 milyondan 303 milyona, Almanya 17 milyondan (yalnz Prusya) 42 milyona, Rusya 68 milyondan 89 milyona, Fransa 39 milyondan 45 milyona, Trkiye 54 milyondan 64 milyona, Avusturya 39 milyondan 38 milyona, in 380 milyondan 430 milyona, Birleik Amerika 23 milyondan 45 milyona, talya 27 milyona, spanya 19 milyondan 25 milyona. 1580'de saylar 5 olan bir milyondan fazla nfuslu ehirler 8'e, yarm milyonla bir milyon arasndakiler 6'dan 14'e, yz binle yarm milyon arasndakiler 187'den 192'ye, elli bini geen btn ehirler ise 291'den 375'e ykselmiti. 1875'te ngiltere'de elli binden fazla nfuslu 86, Trkiye'de 39, in'de 34, Almanya'da 28, Fransa'da 26, Birleik Amerika'da 23, Rusya'da 16, spanya'da 15, talya'da 14, Japonya'da 13, Avusturya'da 11, Hollanda'da 10, ran'da 9, dier btn devletlerde 51 ehir bulunuyordu. 1875'te stanbul, dnya ehirleri iinde 5. dereceye dmt: Londra 4,000,000, Pekin 1,650,000, stanbul 1,200,000, Berlin 1,120,000, Viyana 1,000,000, Kanton 1,000,000. bu tarihte cihan tarihinde ilk defa olarak bir ehir (Londra) nfusu 4 milyona erimitir. 1875'e doru ngiltere, kara ordusu hari, hemen btn belli bal sahalarda (donanma, deniz ticareti, iktisat, maliye, d ticaret, sanayi, smrgeler, ehirleme, eitim, siyas istikrar, gerek parlamenter demokrasi vs.) mnakaasz ekilde dnyann en ileri devleti idi. Almanya ise, dnyann birinci kara ordusuna sahipti. Trk ordusu dnyada 4. ve donanmas 3. idi. Bu durum, 93 darbesi ile alt st olacaktr. Srbistan, Romanya ve Karada prenslikleri, metblar Trkiye'ye isyan ederek, savata, Rusya'nn yannda yer aldlar. Yunanistan da ayn eyi yapt. Ruslarn Tuna'y gemesi ile (22 Haziran 1877) bu cephede sava balamt. Serdar- Ekrem Abdlkerim Nadir (Abdi) Paa'nn dmann Tuna'y gemesine seyirci kalmasyla harp, yar yarya kaybedildi. Mir Gazi Osman Paa'nn Plevne'de dmana kar defa ard arda kazand parlak zaferlere (20 Temmuz, 30 Temmuz, 11 Eyll 1877) ve savunma savana yeni prensler (10 Aralk ). Mir Sleyman Paa'nn 7 gn, 7 gece zorland pka'y geemeyip (20-26 Austos 1877) Trk ordusunun Balkan dalarnn kuzey ve gneyinde blnmesi esasen Plevne iin mitleri sndrmt. Sofya (3 Ocak 1878), Ni (10 Ocak), Vidin (24 ubat) dt ve artk Ruslar, Edirne'yi de alp Yeilky'e kadar geldiler. Dou cephesinde Mir Gazi Ahmet Muhtar Paa'nn Ruslar ard arda birka bozguna uratmas da devaml ve byk takviyeler alan dman durduramad. Kars dt (18 Kasm 1877). Fakat dman Erzurum nlerinde akld. Bu ehir halknn da katld destan bir savunma karsnda Ruslar, Erzurum'u dremeyip ekildiler. 31 Ocak 1878'de Edirne mzakeresi imzaland.

Tanzimat Bu sava ar'n ve padiahn arzu etmemelerine ramen, bir taraftan panslavistelerin, dier taraftan Mithat Paa takmnn kkrtmalar ile kmtr. yi bir savunma verecei umulan Trk kuvvetleri geri yer yer byk baarlar gsterdiler ve dmana ok ar kayplar verdirip Ruslar ok kritik durumlara getirebildiler. Fakat Trk mirleri arasnda, muharebe meydanlarna kadar akseden ok irkin rekabet kavgalar vard. Bu yzden dman, stanbul kaplarna kadar geldi. Sultan Aziz'in en byk fedakarlklarla kurduu muazzam ve modern silahl kuvvetler, liyakatle kullanlamad. Mirlerin irkin post kavgalarna karan II. Abdlhamit "harbi Yldz'dan ynetmekle" suland. Meclis-i Mebusan sresiz tatile sevkedildi (13 ubat 1878). Fakat Kanun- Esas (1877

Anayasas) ilga edilmedi. Bu ekilde I. Merutiyet, 1 yl 1 ay, 25 gn, Meclis-i Mebusan ise sadece 10 ay, 25 gn devam etti. Bu tarihte, II. Abdlhamit'in ahsi idaresi balad ki bu 30,5 yllk devreye (Devr-i stibdat = stibdat Devri" denmektedir. Milletvekillerinin yarsndan fazlasnn Trk olmamas, bunlarn ar istekleri, parlamentoyu imparatorluun gelecei iin tehlikeli klmt. Zira Osmanl Devleti'nde anavatan - smrgeler ayrm yoktu. ngiltere, Fransa gibi Avrupa devletleri parlamenter demokrasiyi rahatlkla tatbik edebiliyordu. Zira ngiltere'de parlamento, sadece Byk Britanya milletvekillerinden kurulu idi. ngiltere'nin yzlerce milyon insan yaayan smrgeleri bu parlamentoya tek milletvekili bile sokamyorlard. Osmanl mparatorluu'nun anavatan - smrge ayrm yapmamas, bu imparatorluun hem abuk dalmasna sebep olmutur, hem de demokrasiyi imkansz veya ok g uygulanr hale getirmitir. Ruslarn el abukluu ile Trkiye'ye imzalattklar Ayastafanos Anlamas (3 Mart 1878), Trk Devleti iin son derece zararl idi. Avrupa devletlerinde tepki yaratt. II. Abdlhamit'in ahsi diplomasisi, bu tepkileri ok iyi deerlendirdi, kkrtt. Berlin'de bir kongre topland. Berlin Anlamas (13 Temmuz 1878), malup Trkiye'nin 1699 Karlofa'dan beri imza koyduu en ar anlama olmakla beraber, Ayastafanos'un feci artlarn hayli hafifletiyor, Trkiye'yi Balkanlar'dan tasfiye etmiyor, hatta Trkler'in Balkanlar'daki hayatn bir kuak uzatyordu. Bu anlamay II. Abdlhamit, Kbrs' ngiltere'ye kiralamakla salayabildi. Bu byk kargaalkta, Rus dman ngiliz babakan Lord Disraeli, Kralie Victoria'y "Hindistan mparatoriesi" ilan etti ve birbirine dm Byk Devletler, bu nvan kabul ettiler. ngiltere, 1857 Sipahi ihtilali zerine Hindistan'daki Timur oullarnn artk tamamen unvandan ibaret kalan imparatorluunu ilga etmi, Hindistan'n son Trk imparatoru II. Bahadr ah' Birmanya'ya srm, fakat ngiltere hkmdarna - 9 asrdr Trkler'de bulunan - "Hindistan mparatoru" titrini vermeye cesaret edememiti. Berlin Anlamasna gre Trkiye, Yunanistan'dan yarm asr sonra, kendisine tabi 3 Balkan devletinin istiklal kazanmasn kabul ediyordu; bu suretle Romanya, Srbistan ve Karada prenslikleri, Trkiye'den ayrlyordu. Balkan Dalar'nn kuzeyinde Trkiye'ye bal i ilerinde otonom bir Bulgaristan Prenslii, gneyinde de imtiyazl bir Dou Rumeli eyaleti kuruluyor, merkezleri Sofya ve Filibe oluyordu. Bu suretle imparatorluun Tuna vilayeti (ki snrlar bugnk Bulgaristan'dan ok geniti) tarihe karyordu. BosnaHersek'in idaresi Avusturya-Macaristan'a braklyordu. Kars ve Artvin ile Batum, Rusya'ya veriliyordu. Ayrca Rusya'ya 802,500,000 altn frank harb tazminat yllk taksitler halinde denecekti. Avrupa'da kesin kayplar 237,298 km2 toprak ve 8,184,000 nfustu (bu gnk nfus 25 milyondan fazla). mtiyaz verilmi Bulgaristan, Dou Rumeli, BosnaHersek, bu sava dolaysyla elden kan Kars, Artvin, Tunus gibi yerler bu rakamlarn dndayd. Bunlar da ilave edilince imparatorluun kayb korkun oluyor, bugn zerinde 50 milyon insann yaad topraklar braklyordu. Padiahn muhalefetine ramen, Karada'a bir kaza brakmamak iin kabul edilen savan, Mithat Paa ve avanesinin at belann bilanosu bu idi. Tanzimat Devlet, ok byk bir bozgundan kmtr. Bir milyon gmen, Balkanlardan stanbul'a ve Anadolu'ya akmtr. Esasen iflas halinde olan maliyeye, bir de Rus tazminat binmi, bu tazminat padiah, saltanatnn sonuna kadar her yl muntazam demitir. Sultan Aziz'in brakt dnyann 4. ordusu ve 3. donanmasn o seviyede ayakta tutacak mali g kalmamtr. Bu durumda byk yatrmlar yaplamad iin, Avrupa ile olan mesafe ok almtr. Padiah buna ramen bayndrlk eserlerine, bilhassa eitime ok ehemmiyet vermitir. Bu devirde o kadar eitli dmanlara yeni bir unsur, Ermeniler de eklenmitir. Osmanl Ermenileri'ni, ngiltere ve Rusya ile d Ermeniler kkrtmlardr. Bu kkrtma

ok sistemli ve byk lde olmu. Anadolu'da yer yer ayaklanmalar karlm, Trk ve Krt kyleri baslarak binlerce Mslman ikenceyle ehit edilmitir. Patrd, byk ehirlere, hatta stanbul'a bile sratlmtr. Padiah, bunlara sert ekilde cevap vermi, Ermeni patrtlarn derhal ezmitir. Zira Berlin muahedesi'nin 61. maddesi, bugn zerinde 19 il bulunan 6 Osmanl vilayetinde (eyalet), Ermeniler lehinde slahat emrediyordu. Padiah, bu maddeye imza koymaya mecbur kalmakla beraber, saltanat boyunca asla tatbik etmemi ve byk devletlerin en feci basklar bile II. Abdlhamit'e 61. maddeyi tatbik ettirememitir. Bugn Dou Anadolu'nun Trkiye'ye dahil olmas, bu politikann neticesidir. II. Abdlhamit'in Ermenilere sert tedbirler almaya mecbur kalmas neticesinde Avrupa'da kendisine "Kzl Sultan" unvan verilmi, bu unvan sonra Trkiye'de bu padiahn muhaliflerince de - zamanmza kadar - kullanlmtr. XX. asrn eiinde Sultan Abdlhamit rejimi prestijinin zirvesinde iken, yeni asrn ilk yllarndan itibaren bu prestij byk kayplara uramaya ve sonunda yklmaya balad. Makedonya meselesi, bunda birinci derecede rol oynad. Makedonya'nn tamam, Trkiye'nin elindeydi. 96.400 km2 olan bu lkede o devirde 4 milyona yakn nfus yayordu. Bunun yars kadar Mslman (Trk ve Arnavut), yars kadar da Hristiyan'd (Bulgar, Yunan, Srp vs.). lkede 3 Trk eyaleti bulunuyordu (Selanik, Manastr, Kosova=skp). Makedonya'da Bulgar faaliyetleri ok geniti, byk eteler tekil edilmilerdi ve Trkler'den fazla, Yunan ve Srplar' ezip tek balarna kalmak istiyorlard. Byk Devletleri'in eli, Makedonya'dan eksik olmuyordu. Btn bu kargaala merkezi Selanik'te bulunan II. Ordu nezaret ediyordu. En gen subaylar bu orduya gnderiliyor ve devaml ete (gerilla) savalaryla, ruhen eteci haline geliyorlard. 1902 - 1903 Makedonya ihtilali bastrlmakla beraber, Bulgar gerillalarna silah braktrmak mmkn olmad. Bu devirdeki balca d meseleler ise yledir: Franszlar, Tunus'u igal ettiler (12 Mays 1881). Tunus, Berlin Konferans kulislerinde Fransa'ya braklmt. II. Abdlhamit, ok iddetli protesto etmekle beraber, Tunus'u kurtaracak durumda deildi. Berlin Anlamas, Tesalya sancan Yunanistan'a brakyordu (13.488 km2). Padiah, anlamann bu maddesini 3 yl savsaklamaya muvaffak olduysa da, sonunda basklara kar koymak mmkn olmad. Tesalya, Yunanistan'a geti (2 Temmuz 1881). Msr'a ngilizlerin mdahalesi (15 Eyll 1882), Bulgaristan prenslii ile Dou Rumeli eyaletinin birlemesi (18 Eyll 1885), Avrupa siyasetinin mhim meseleleri olarak yllarca Byk Devletleri ve Babali'yi igal etti. Byk Devletler'e arkasn dayayan Yunanistan, Girit ve Yanya vilayetlerine de gz dikmiti. Babali, Yunanistan'a harp ilan etti. Bu ksa savata (18 Nisan 20 Mays 1897) Trkler, Yunan ordusuna yldrm harbiyle ezdiler. Atina yolu Trk ordusuna tamamen almken Byk Devletler mdahale ettiler. Trkiye, kazand savatan hemen hi bir kar etmeksizin kt gibi, Girit'e Yunanllar lehine imtiyazlar vermeye de mecbur kald. Tanzimat XX. asr balarken, Byk Devletler, ehemmiyet sralarna gre ngiltere, Almanya, Fransa, Rusya, Birleik Amerika, Avusturya, Trkiye, Japonya, talya ve in'den ibaretti. spanya, 1898'de byk devletler arasndan kmt. 1875 ile 1900 arasnda ngiltere 303 milyondan 366 milyona, Fransa 45 milyondan 76 milyona, Trkiye 64 milyondan 57 milyona, Japonya 33 milyondan 56 milyona, talya 27 milyondan 33 milyona, in 430 milyondan 348 milyona, spanya 25 milyondan 19 milyona gemiti. 1875'te aa yukar 1.326.000.000 olan dnya nfusu 1900'de 1.491.000.000'a ykselmiti. Bu nfus iinde Byk Devletler 1.108.000.000'dan 1.282.000.000'a, dier devletler ise 189 milyondan 209 milyona gemiti. 1900'de ngiltere'de 100.000'in zerinde nfuslu ehir says 69, Birleik Amerika'da 37, Almanya'da 29, in'de 24, Rusya'da 23, Fransa'da 18, Trkiye'de 11, talya'da 11,

Japonya'da 9, Avusturya'da 8, spanya'da 8, dier devletlerde 41 idi. 1875'te dnya nfusu milyonu geen ehir says 8 iken 1900'de 17, yarm milyon bir milyon arasndakiler 14 iken 30, yz binle yarm milyon arasndakiler 169 iken 241 idi. 1875'te 100.000'den fazla nfuslu btn byk ehirlerin says 191 iken bu rakam 1900'de 288'i bulmutu. Bu eyrek asr iinde bilhassa Avrupa ehirlerindeki - sanayilemeden doannfus art, grlmemi derecede yksek olmu, 1900'de bu art artk eski hzn kaybetmeye balamtr. 1900'de dnyann en nfuslu ehirleri yle idi : Londra 6,1; New York 4,5; Paris 4,1; Berlin 2,4; Chicago 1,7; Viyana 1,7; Philadelphia 1,5; Tokyo 1,4; Petersburg (Leningrad) 1,4; Essen 1,3; Kalkta 1,3; Moskova 1,1; Manchester 1,1; Glavgow, 1; Pekin 1; Hamburg 1 milyon. Trkiye'nin stanbul'dan sonra gelen ehirleri unlard : Kahire 684.000, skenderiye 352.000, zmir 221.000, Badat 160.000, am 154.000, Halep 140.000, Beyrut 131.000, Selanik 116.000, Edirne 100.000. stibdat Devri denen II. Abdlhamit'in ahsi idaresi 30 yl, 5 ay, 6 gndr: Bir irade-i seniyye ile Meclis-i Meb'usan' sresiz tatili ile Merutiyet'i 2. defa ilan etmesi arasndaki mddet. Bilhassa son yllarda istibdad rejimi, dejenere olmutu. Padiahn "hafiyye" denen ajanlarnn faaliyetleri, imparatorluu tam bir polis devleti haline getirmi vicdanlar szlatan, ok deva da gln olaylara zemin hazrlayan bir mahiyet kazandrmt. Rejime kar olanlarn - bol maala olmakla beraber - imparatorluun yakn uzak yerlerine kk bir emirle srlvermesi de byk ikayetler yaratyordu. Bu srgn yerlerinden en dehetlisi Gney Libya'daki Fizan idi. Basna ve kitaplara konan sansr, rndan kmt. XX asr artlar iinde - Avrupa'nn ok byk bir ksm iin bile - tabii olan byle bir rejim, XX. Asrda devam mmkn olmayan bir idare idi. 1905'te Rusya'da, 1907'de ran'da merutiyetin ihtilal yoluyla ilanndan sonra Trkiye'nin durumu da sarsld. Geri Trkiye'de o lkelerdeki ihtilallere sebep olan unsurlar yoktu. Fakat padiahn merutiyeti ilanda ge kalmas, karkla sebep oldu. II. Merutiyet gerekte, III. Ordu'nun gen subaylar ile hkmdarn kan dkmeden ekinmesinin neticesidir. stibdad rejimi Trkiye'de kanszd. Hayat fevkalade ucuzdu. Fakat maalarn iki ayda bir verilmesi, memur, bilhassa subay zmresinde byk nefret uyandrmt. Sarayn her ie karmas, hkmetin nfuzunun gittike kslmas, orta derecede saray adamlarnn nazrlardan fazla nfuz edinmeleri, rejimin iyice dejenere olduunu herkese gsteriyordu. Geri bu yllarda demokrasi, yalnz birka devletin tatbik ettii bir rejimdi (Birleik Amerika, ngiltere, Fransa, talya, svire, Hollanda, Belika, sve, Norve, Danimarka). Dier devletlerde meclisler varsa da, ynetim, gerekte parlamenter deildi. Mesela 1918'e kadar Almanya'da meclislerin btn yeleri aleyhte rey verseler, hkmeti dremezlerdi; devleti kayzer (imparator) ile onun setii anslye (federal babakan) ortaklaa ynetirlerdi. Bu durumu bilmeden veya bilmezlikten gelerek Sultan Hamid rejimi hakknda mfrit tenkitlerde bulunmak, tarihi gereklere aykr olur. Tanzimat stibdad rejibini ykmak iin birok gizli Trk, aznlk ve yabanc kurulular teekkl etmiti. Avrupa'da bir muhalif basn vard. Fakat rejimi devirmeye alanlarn ve sonunda buna muvaffak olanlarn banda ttihad ve Terakki Cemiyeti gelir; sonradan siyasi parti olmutur. 23 Temmuz 1908'de bu suretle II. Merutiyet ilan edilmitir. "Merutiyet" "tal demokrasi" demektir. Bugn ngiltere, Belika, Hollanda, sve, Norve, Danimarka, Lksemburg, Japonya vs.'de olduu gibi. Ancak rejimin deimesi, imparatorluu kurtaramayacak, bilakis batracaktr. II. Abdlhamit'in d politikada mstesna bir deha olmas, devletlerin dengesiyle 30 yl boyunca en mahir ekilde oynayabilmesi ve kl pay denge farklaryla imparatorluu byk tehlikelerden koruyabilmesi, yeni rejimin

beceremeyecei iler arasndadr. II. Merutiyet'in ilan edildii Trkiye, devlet idaresi irazesinden km bir imparatorluktu. Btn d ve i ihtiraslar, gemiin bu muhteem imparatorluu zerinde birleiyordu. ktidara el atan, fakat tamamen ele almaya da cesaret edemeyen ttihat ve Terakki partisi, "ttihad- anasr" propagandas yapyordu. Bu siyasetin iflasn, her taraftan ihanetlere uramak suretiyle grecek olan tecrbesiz parti, birka yl sonra slamc, Trk ve Turanc politikaya ynelecektir. Trk olmayan kavimlerin ayrlma istekleri karsnda, Trk kavimleriyle meskun lkeler zerinde kendinde tabii bir hak grmeye balayacaktr. Yabanc kavimlerin ihaneti, Trk milliyetilii uurunu uyandracaktr. Mustafa Kemal, bu uurun temsilcisi olarak milli mcadelenin bana geecek ve kazanacaktr. Ancak ttihat ve Terakki, II. Abdlhamit'in ar dman olmakla beraber, tamamen monaristtir. lerinde tek cumhuriyeti yoktur. Hepsi Osmanoullar'na baldr ve imparatorluu, meruti bir monariden ayr dnememektedirler. Ancak bu meruti monari (tal demokrasi), l domutur ve kat zerinde kalmaya mahkumdur. Bir tek kiiden, sonradan ttihatlarn bile hak verdikleri II. Abdlhamit'ten boalan iktidar, birka yl gemeden ttihat ve Terakki'ce doldurulmu, sonunda sadece Enver - Talat Cemal lsnn eline gemitir. Sultan Hamit'in karanlk, fakat kansz istibdadndan sonra Trkiye, birka ay rahat nefes almtr. Ama daha 1908 yl dolmadan karanlk bulutlar km, imparatorluk bir siyasi idamlar, srgnler, siyasi suikastlar lkesi haline gelmitir. ok byk milli felaketler, beceriksizlikler, cehaletler ve sabit fikirler imparatorluun zerine kmekte gecikmeyecektir.

1.Merutiyet Btn eletirilere ramen Tanzimat dneminin, mparatorluun kurtarlmas iin yeni esaslar benimseyen, slam devlet esaslar yerine, batda demokratik mcadelelerden geerek kurulmu olan meruti sistemi amalayan bir neslin yetimesini hazrlamas da yadsnamaz. Osmanl mparatorluu'nun kurtuluunu merut sistemde gren "Gen Osmanllar" cemiyeti 1865'de kuruldu. Amalan Abdlaziz'e merut sistemi kabul ettirmekti. Bu tarihe kadar Padiahlardan gelen, mparatorluu kurtarma abalar olan slhat hareketlerinin yerine imdi halkn iinden ve bat dnceleriyle yetien aydnlarn imparatorluu kurtarma giriimleri alyordu. Dolaysyla devletten gelen slhat hareketlerine kar gerici evrelerin tepkilerinin yerini, imdi halktan gelenlerin isteklerine kar devletin tepkisi ald. Gen Osmanllarn abalan sonucu 1876'da "Kanun-u Esas (Anayasa) iln edilerek merut sistem kuruldu. Kanun-u Esas ulusal bir ihtill sonucu iln edilmemi olmakla beraber, tm halkn siyas haklan ynnden eitlii, devlet ynetimine katlmas ve denetlemesiyle parlamenter bir sisteme dayandrlmak isteniyordu. Fakat devletin monarik ve teokratik nitelii deitirilmiyordu. Hatt, Saltanatn Osmanl Hanedanna ait olduu, Pdiah'n kutsal ve sorumsuz bulunduu, Kanun-u Esasde yer alyordu. Kanun-u Esas'nin 7. maddesinin Pdiha tand geni yetkiler ve zellikle 113. maddeye gre, bir Osmanl vatandan basit bir polis raporuna dayanarak yurt dna srgn edebilme yetkisi, I. Mertiyet'in zayf bir yn idi. Mithat Paa ile anlaan Abdlhamid, tahta knca vaat ettii gibi Kanun-u Esas'yi iln etti. Fakat, Osmanl-Rus Sava'ndaki yenilgiden ahsna ynelik eletiriler gelince, Meclis-i Mebusn' datt ve bir daha toplamad, Kanun-u Esasfyi uygulamad.

lk i olarak ekindii Mithat Paa'y 113. maddeye dayanarak yurtdna srgn etti. Ksa bir sre sonra da O'nu Abdlaziz'i ldrmekle itham edip Yldz'da kurdurduu mahkemede yarglatt. dama mahkm edilen Mithat Paa'nn cezasn mebbet srgne evirip Taife srgn etti ve Mithat Paa 1884' de orada ldrtld. Valilikleriyle lkede byk hizmetleri olan, Ziraat Bankas'nn kurucusu, lkeye hrriyet yolunda hizmet veren "Hrriyet ehidi" Mithat Paa'nn ldrtlmesi stibdat rejiminin bir uygulamas idi. lkeyi nasl bir gelecein beklediini gsteriyordu. stibdat rejimi" ile yenileme hareketleri sona erdi ve bask rejimi kuruldu. Bat uygarl dorultusunda yanm yzyl sren abalar durdu. Din-devlet ayrm ynndeki gidi, yeni bir din-devlet bileimi rejimiyle sonuland. knt ve toprak kayb devam ediyordu. "Avrupa'nn Hasta Adam" yaayabilmek iin Avrupa'nn denge politikasn srdrd. ngiltere, bir ynden Kafkaslar'dan skenderun Krfezi'ne, dier ynden Boazlara ynelik Rus tehlikesini Osmanl mparatorluu'nun durduramyacan grerek, 1878 ylnda Kbns' ele geirdi, 1882'de Msr'a yerleti. Dier yandan Ermeni sorununa sahip karak, Dou Anadolu'da kurulacak bir Ermeni devletini himayesi altna alarak Rus ilerlemesini durdurmay plnlad. Bu arada Fransa'da 1881'de Tunus'u ald. Osmanl mparatorluu bir yandan toprak kaybederken, dier yandan ekonomik knt srmekteydi. Hzla borlanmann sonucu Osmanl Devleti borlarnn faizini bile deyemeyecek duruma geldi. 1881 mal iflsn iln, "Dyn-u Umumiye" nin kurulmasna yol at. Kelime anlam genel borlar olan "Dyn-u Umumiye", alacakl devletlerin alacaklarn toplamak amacyla Osmanl maliyesine ve kaynaklarna el koyup, toplanan vergileri alacaklara pay eden bir kurulutu. Tuz, ttn, pul, mskirat (iki), balk resimleri (vergileri) ve baz illerin ipek rleri, daha baka vergiler Dyn-u Umumiye'ye brakld. Bylece devlet iinde devlet olan bir kurulu haline geldi. Bu kurumda alan 5 binden ok personelin masraflar da bu kaynaklardan salanyordu. Trkiye'ye giren yabanc sermaye de Dyn-u Umumiye ile tam bir garantiye kavutu. Osmanl Devleti'nin mal tutsakl demek olan Dyn-u Umumiye'nin koruyuculuu altnda yabanc sermaye, zellikle madenleri ve dier hammadde kaynaklarn smrmeye balad. 1838 Ticaret Antlamas ile balam olan demiryolu yapm imdi daha da nem kazanyordu. 1856 ylnda Londra'da ngiliz Bankerleri tarafndan kurulan ve 1863fde Fransz bankerlerinin de katlmasyla glenen Osmanl Bankas 1862'de Osmanl Devleti'yle yapt anlama ile 30 yl sreli olarak: "Talep olduunda altn karl banknot kartabilecektir. Piyasadaki banknotun te biri orannda nakd ihtiyat bulunduracaktr. Bankann imtiyaz srd srece devlet "evrk- nakdiye" karmayacaktr. Bu imtiyaz baka bir bankaya verilmeyecektir. Banka, ubesi bulunan yerlerde devlet gelirlerini toplayacak ve devlet adna deme yapacaktr. Devlet adna toplad gelirlerden vadesi gelen hazine bonolarn mahsup etmeye yetkilidir. ve d bor taksitlerinin deme ilemlerini, yzde yarm komisyon karlnda yrtecektir. Banka ite ve dta devletin resm mal ajan olacaktr ve bir ticaret bankas gibi faaliyet gsterebilecektir". Geni yetkilerle devletin Merkez Bankas niteliini kazanan Osmanl Bankas'mn karsna 1888'den sonra en byk rakibi olarak Deutsche Bank kt. ngiltere'nin himaye

politikasndan uzaklamas zerine, denge politikasn srdren Osmanl Devleti Almanya'ya yaklat. 1890'dan sonra smrge ve yaylma iin kendine yaam alan arayan Almanya "Douya doru" slogan ile Osmanl mparatorluu'na yneldi. Bu yneliin bir rn olan "Badat Demiryolu Projesi"ni kabul ettirdi. imdi Osmanl Devleti Almanya'nn himayesi altna giriyordu. Fakat, knt de bir yandan sryordu. II.Abdlhamid'in istibdadna kar "Jn Trk" hareketi ve ttihat ve Terakki Cemiyeti'nin kuruluu siyas direnmeye dnerek, Makedonya'da balayan asker ayaklanmalar ve Reval'de ngiltere ve Rusya'nn Balkanlardaki Makedonya topraklarnn Trkler'den alnmas yolundaki anlamalar, Abdlhamid'e kar direnmeyi kuvvetlendirdi. 1908 ylnda Kanun-u Esas'yi yrrle koydugn iln etmek zorunda brakt. Bylece "1908 nklb" veya "2. Mertiyet" denen olay gerekleti. Osmanl mparatorluu'nu kurtarmak iin 19.y.y'dan beri srdrlen abalarn baarszlklarn sebeplerini ksaca ana noktada toplayabiliriz. Birincisi: lkede bu deimeye kar direnen gerici glerdir. Bunlar, ou kez stn geldi. Bunun sebebi, ilerici glerin toplum iinde, orduda ve ynetimde kksz olular, buna karlk gerici glerin toplum derinliklerine kadar kk salm olmalar, Yenieri ve ulemya dayanmas, dini ve gelenekleri bir ara olarak kullanmalardr. kincisi, Avrupa'nn gelien ekonomik yaps sebebiyle, Avrupa Devletleri arasnda balayan stnlk savalanndan uzak kalamayan ve devaml Rus saldrlarna urayan ve ite de paralanmaya ynelik ayaklanmalar ve buna bal d mdahalelerle uraan Osmanl mparatorluu, giderek Avrupa'nn ayr smrgesi oldu. Bu sebepten dolay da yenileme programlarm uygulama olana bulamad. Savalarn byk madd skntlara sebep olmas ekonomiyi de ok olumsuz etkilemekteydi. Bir yandan d, bir yandan i atmalar yznden bar ortam salanamyordu. nc olarak, yenileme giriimlerini dourduu ekime ve savalarn yol at ekonomik sknt ve sefaletin halk zerindeki etkisiydi. Olaylar fanatik ve fatalist bir dnceyle yorumlayan halk, btn bu skntlarn sebebi olarak yenileme hareketlerini ve onlarn uygulayclarn gryordu. Bu durum, her yeniliki harekete kar kan ayaklanmann da gerekesi oldu.
kinci Merutiyet Ve Balkan Sava Byk Trk yamasnda Balkanl mttefikler birbirleriyle anlaamadlar. ttifakn en byk gcn tekil eden Bulgaristan zerine yrdler. lk savaa katlmayan Romanya Krall da Bulgaristan'a taarruz edince, bu devlet pes etti. Bu ekilde yamadan arslan payn, tahminlerin aksine, Bulgaristan deil Yunanistan ve Srbistan ald. Buna "ikinci Balkan sava" denmektedir. Bulgarlarn boaltt Edirne'yi Trkler, bu srada geri almlard. 5 asrdan fazladr Trk yurdu olan Rumeli'nin kayb ile ve Trk'n Adriyatik'ten Meri'e ekilmesiyle neticelenen Balkan harbi, btn Trk tarihinin en byk facialarndan biridir. Milyonlarca ehit verilerek, milyonlarca altn harcanarak yurt edinilen byk bir lke elden km, Trkiye artk - taht ehri stanbul'un bu ktada bulunmasn dnda hemen hemen Avrupa devleti olma sfatn kaybetmitir. Savatan, galip Balkan devletikleri, u kazanlarla ktlar: Bulgaristan 25,257 km2 toprak ve 984,000 nfus ( o zamanki nfus), Yunanistan 55,919 km2 ve 161,000 nfus. Ayrca 25,734 km2 geniliinde, 800,000 nfuslu bir Arnavutluk, Trkiye'den ayrld. Balkan harbinden evvel ve sonra Balkanllarn durumu yleydi: Bulgaristan 96,345 km2'den 121,602 km2'ye ve

4,388,000 nfustan 5,322,000 nfusa, Yunanistan 64,895 km2'den 120,060 km2'ye ve 3,041,000'den 4,900,000'e, Srbistan 45,427 km27den 87,300 km2'ye ve 3,000,000'dan 4,492,000'e. Savatan nce 4 Balkanl mttefikin toplam 216,058 km2 ve 10,854,000 nfustu; gene savatan nce Trkiye'nin yalnz Avrupa topraklar (Girit hari) 176,300 km2 ve 7,828,000 idi ve btn Osmanl mparatorluu 7,231,239 km2 ve 55,189,000 nfuslu idi (Msr, Sudan ve dier tabi lkeler dnda 38,019,000). Savatan Trkiye 167,312 km2 toprak ve 6,582,000 nfus kaybyla kt. O zamanki mlki tekilata gre 7 vilayet (eyalet) ve ayrca Edirne vilayetinden 2 sancak ve Sisam adas kaybedildi. Kaybedilen eyaletler Selanik, Manastr, Kosova (skp), kodra, Yanya, Cezayir-i Bahr- Sefit (Akdeniz Adalar, yani Asya Ege adalar), Girit idi. Bu eyaletlerde 33 sancak (il) ve 158 kaza (ile) bulunuyordu. Sadrazam ve Harbiye Nazr Mahmut evket Paa, bir suikastla ldrld (11 Haziran 1913). Suikasti ttihatlar yapmamlar, fakat yaplmasna gz yummulard. Bu suretle dorudan doruya iktidara geldikleri gibi, suikasti bahane edip belli bal muhaliflerini idam ettiler veya srdler. 33 yan doldurmam bir kurmay yarbay, Enver Bey, harbiye nazr oldu. Damat Enver Paa, orduyu dzenlemek iin byk tedbirler ald. ttihat olmayan binlerce subay ordudan kardysa da bir yl iinde kudretli bir ordu meydana getirmeye muvaffak oldu. Ancak byle bir orduyu bir yl bile ayakta tutamayacak, anakkale ve Sarkam'ta daha 1915 yl sona ermeden harcayacakt. Kapitlasyonlar ilga edildi (9 Eyll 1914). Bu srada Cihan Sava balam, fakat Trk mparatorluu henz girmemiti. Cihan Sava'nn banda dnya siyasi dengesi yleydi: Ehemmiyet srasyla Byk devletleri ngiltere, Almanya, Birleik Amerika, Fransa, Rusya, Japonya, Avusturya, talya, Trkiye ve in tekil ediyordu. - Btn smrgelerle beraber - ngiltere'de nfus 1900 ile 1915 arasnda 382 milyondan 461 milyona, Almanya 66 milyondan 79 milyona, Birleik Amerika 86 milyondan 111 milyona, Fransa 76 milyondan 84 milyona, Rusya 133 milyondan 181 milyona, Japonya 56 milyondan 78 milyona, Avusturya-Macaristan 45 milyondan 52 milyona, talya 33 milyondan 38 milyona, Trkiye 57 milyondan 29 milyona (ikinci rakamda Msr hari), in 238 milyondan 398 milyona, dnya nfusu ise 1,491,000'den 1,782,000,000'a gemiti. Byk devletlerin toplam nfuslar bu 15 yl arasnda 1,282,000,000'dan 1,411,000,000'a dier devletlerinki ise 209,000,000'dan 371,000,0007a ykselmiti. Dnyada yz binin zerine nfuslu ehir says bu 15 ylda 288'den 402'ye, bunlarn iinde milyonu geenler 17'den 25'e, yarm milyonla bir milyon arasndakiler 30'dan 50'ye, yz binle yarm milyon arasndakiler 241'den 377'ye gemiti. 1915'te ngiltere'de (btn smrgelerle) yz binin zerinde ehir says 90, Birleik Amerika'da 59, Rusya'da 39, Almanya'da 37, in'de 26, Fransa'da 22, Japonya'da 16, talya'da 15, Trkiye'de 13, Avusturya'da, 11, spanya'da 10, Hollanda'da 10, Brezilya'da 6, geri kalan dier btn devletlerde ise 48 idi. Byk ehirlerin durumlar yleydi: Londra 7,3 milyon, New York 7,1, Paris 4,6, Berlin 3,8, Essen (Byk Essen) 3,3, Chicago 2,5, Viyana 2,2, Petrograd (Leningrad, eski Petersburg) 2,1, Tokyo 2,1, Philadelphia 2, Buenos Aires 1,8, Glasgow 1,5, stanbul 1,4, Hamburg 1,4, Osaka 1,4, Birmingham 1,4, Manchester 1,4, Liverpol 1,4, Boston 1,3, Hankeu 1,3, Kalkta 1,3, Rio 1,1, Bombay 1, anghay 1 milyon. Trkiye'nin stanbul'dan sonra gelen byk ehirlerinin 1915 nfuslar: zmir 400,000, am 300,000, Halep 240,000, Beyrut 168,000, Badat 156,000, Erzurum 144,000, Edirne 135,000, Afyon 114,000, Manisa 108,000, Kuds 101,000, Bursa 100,000, Musul 100,000. Ayrca Trk mparatorluu'nda 50-100 bin nfuslu 23 ehir vard. kinci Merutiyet Ve Balkan Sava

nce ttihatlar, aka iktidar ele almadlar. Nazrlar, Sultan Hamit rejimi vezirlerinden seildi. mparatorlukta sevin bykt. Trkler, hrriyet iin, imparatorlukta ekseriyet olan aznlklar ise, baka manada hrriyet iin seviniyorlard. Ancak ttihatlar'n hatas yznden Bulgaristan Prenslii (96,345 km2, 4,338,000 nfus ) istiklalini, Trkiye'den ayrldn, hkmdarnn bundan byle "kral" sann tayacan ilan etti. Ayn gn (5 Ekim 1908), Bosna-Hersek eyaleti (51 564 km2, 1,932,000 nfus), Avusturya-Macaristan mparatorluk - krallnda ilhak edildi ve Trkiye'den ayrld. Yunanistan da furyaya katlp Girit eyaletini (8,379 km2, 344,000 nfus) ilhak etmek istediyse de muvaffak olamad. Babali, 7,5 milyon altn tazminat karlnda bu ilhaklar tand ama, artk herkesin aznn tad da kam oldu. Bu hava iinde eitli ilkellik ve yolsuzluklarla seimler yapld. Meclis-i Mebusan, II. Abdlhamit tarafndan ald (17 Aralk 1908) 275 milletvekili seilmiti. Bunlarn 140' Trk, 60' Arap, 25'i Arnavut, 2'si Krt, 48'i gayrimslim (23 Rum, 12 Ermeni, 5 Yahudi, 4 Bulgar, 3 Srp, bir Romen) idi. "31 Mart Vakas" denen 13 Nisan 1909 olaynda, ttihatlarn stanbul'daki, 1. Orduya padiaha ok sadk diye - itimat etmeyerek Selanik'ten III. Ordu'dan getirttikleri nianc taburlar, "eriat istemek" slogan ile ayakland. Subaylardan bir lideri bile olmayan bu ayaklanmann tertipileri eitlidir. Padiahn hibir ilgisi yoktur. Fakat, II. Abdlhamit tahttan indirilmi (27 nisan) ve maksatlarn en byklerinden biri hasl olmutur. II. Abdlhamit'in yerine kardei Sultan Reat, "V. Mehmet" unvanyla tahta geirildi. 1911 sonuna kadar -baz isyanlara ve birok tatsz olaya ramen - olduka iyi gidine durum, birden kararmaya balad. Libya iin Trkiye - talya sava kt (29 Eyll 1911-15 Ekim 1912). Bu gnk Trkiye'den iki defadan fazla byk bir lke olan Libya'ya talyanlarn ani taarruzu, Trk mparatorluunu artk 1922 sonuna kadar bitmeyecek on bir yllk felaketli bir savalar devresine soktu. Balkanlar'n karmas Babali'yi Libya'y talya'ya brakmak mecburiyetine drd. 8 Ekim 1912'de Balkan Sava patlad. Bulgaristan, Srbistan, Yunanistan krallklar ile Karada prenslii, Rusya'nn destei ile Trkiye'ye taarruza getiler. Sava, hi beklenmedik ekilde Osmanl mparatorluu aleyhine seyretti. Subaylarn ttihat ve Halaskar diye ikiye ayrld, feci asker ve diplomatik hatalarn yapld sava Trkler kaybetti. En byk hata, birbirlerine Trk'e dmanlklarndan fazla dman olan Balkan devletiinin, imparatorluun dnk vilayetlerinin birlemesine hkmetin mani olmay idi. Bu birleme olduu taktirde bile Trk ordusunun dman kolayca ezmesi icab ediyordu. Dman, yldrm harbiyle atalca'ya kadar geldi. Adriyatik sahillerinden Meri'e ekilen Trkler orada bile tutunamadlar. Yanya, kodra ve Edirne kaleleri kendini destan ekilde savundu. kr Paa, 5 ay 5 gn kuatmaya dayandktan sonra, Edirne'yi alktan Bulgarlar'a teslim etti. (26 Mart 1913). Sava patlaynca kim kazanrsa kazansn toprak deiikliine rza gstermeyeceklerini ilan eden Byk devletler, beklenmeyen Trk hezimeti karsnda, igal edilen topraklarn Balkanllara terki iin Babali'ye her trl basky yaptlar. Bu suretle imparatorluun iki kanadndan biri, Bat Trk'nn iki anayurdunun ikincisi, Rumeli, 550 yl sonra terk edildi. Milyonlarca gmen gene yollar doldurdu ve yz binlercesi harcand. Savan en ateli demlerinde ttihat ve Terakki "Babali Baskn" (23 Ocak 1913) denen darbeyle hkmete el koydu. Fakat partiden birini hkmetin bana geirmekten ekinerek, tarafsz saylan Mahmut evket Paa'y sadrazam yapt.

GERILEME DNEMI

1764 yilinda Rusya, Osmanlilarin toprak btnlgn garanti ettigi Lehistan'i isgal etmis ve kaan mlteciler Osmanli sinirini geen Ruslar tarafindan katledilmistir. Bu olay zerine Osmanli Devleti Rusya'ya savas iln etmistir(1768). Ruslar, Baserabya ve Kirim'i isgal ettikleri gibi, Ingilizlerin de yardimiyla, Baltik filosonu Akdeniz'e gndererek, Mora Rumlarini isyana tesvik etmisler ve esme'de demirli Osmanli donanmasini gafil avlayarak, gemileri yakmislardir. Bu arada Misir'da da bir isyan hareketi baslamistir. Ruscuk ve Silistre nlerinde Osmanli kuvvetlerinin mevzii basarilar kazanmasinin ardindan II. Katerina, Lehistan isini halletmeyi plnladigindan Osmanlilarla anlasma yapmayi kabul etmistir. I.Abdulhamit'in (1773-1789) basa gemesinden sonra imzalanan Kk Kaynarca Antlasmasi ile (21 Temmuz 1774) Kirim Hanligi Osmanlidan kopartilarak szde bagimsiz bir devlet olmus, Baserabya, Eflk, Bogdan Osmanlilarda kalmis, ancak Azak ve Kabartay blgesi Rus hkimiyetine gemistir. Ruslar bu anlasmayla Ingiltere ve Fransa'ya taninan kapitlsyonlari da kazanmis ve her yerde konsolosluk ama hakkini elde ederek, Osmanlinin i islerine karisabilecegi bir ortami kendine hazirlamistir. Nitekim 1783'te Kirim'i isgal ve ilhak eden Rusya, Karadeniz'e hkim olarak, sicak denizlere inme politikasini gereklestirme ynnde byk bir adim atmis, Ortadokslari himaye bahanesiyle de Balkanlardaki nfuzunu kuvvetlendirmistir. Rusya'nin niha amaci, Istanbul'u ele geirerek Bizans'i yeniden diriltmek idi. Iste bu maksatla, Osmanli Devleti'ni taksim etmek zere Avusturya ile gizli bir anlasma yapildi. Bu anlasmayi haber alan Osmanli Devleti, Prusya ve Ingiltere'nin de tahrikiyle Rusya'ya karsi savas ati. Halkin infialine neden olan Kirim'i geri almak Osmanlinin en byk arzusuydu. Ancak bu savasa Rusya'nin mttefiki olan Avusturya'nin da katilmasiyla, Osmanlilar iki cephede birden mcadele etmek zorunda kaldilar(1788). Avusturya'ya karsi iki kez savas kazanildi. Belgrat ve Banat ele geirildi. Ancak Rusya'ya karsi dogu cephesinde basari saglanamadi. Bu tarihlerde Osmanli tahtina III. Selim ikmisti (1789-1807). III. Selim Isve ile bir anlasma yaparak Rusya'ya karsi bir mttefik kazanmisti. Ancak Rusya Bkres ile Kk Eflk'i almis, ardindan da Belgrat ve Bender dsmst. 1790'da Avusturya Imparatoru II.Joseph lnce i ayaklanmalar bas gstermis ve Fransiz ihtilalinin etkileri bu lkede de hissedilmeye baslanmisti. Bunun zerine yeni Imparator II.Leopold, Zistovi anlasmasini imzalayarak Osmanlilarla olan savasi sona erdirdi (1791). Bu anlasma mevcut statkoyu muhafaza eden maddelerden ibaretti. Rusya ile de, Ispanya'nin araciligiyla Yas Baris Antlasmasi imzalandi (1792). Rusya'nin savas sirasinda isgal ettigi yerlerden sadece zi, anlasmayla verilmis oluyordu. Hem Avusturya hem de Rusya bu anlasmalarla, Fransa ve Lehistan'daki gelismelere dikkatlerini verirken, Osmanli Devleti de gerekli islahatlari yapmak iin bir soluklanma zamani bulabilecekti. Iyi bir egitim grms olan III. Selim bu baris dneminden faydalanarak, devlet iinde, zellikle asker alanda, islahatlar yapmak istiyordu. Bu maksatla, Nizm-i Cedit adi verilen ilk islahat hareketiyle, yeni bir ordu kurdu(1793). Yenieri Ocagi'ni kaldiramayacagini bildiginden, ncelikle Nizm-i Cedid denilen bu orduyu batili tarzda dzenleyip, basarisini kanitlamak gerekliydi. Ancak bundan sonra Yenieri Ocagi lagvedilebilirdi. Fakat kendileri aleyhine ortaya ikan gelismelerden endise duyan Yenieriler, bazi devlet adamlarini da yanlarina ekerek yeniliklere karsi iktilar ve isyan ettiler. stelik bu arada Napolyon Bonapart, bir orduyla Misir'i isgale baslamisti (1798). Osmanlilar, Rusya, Ingiltere ve Sicilya'nin da menfaatlerine dokunan Fransiz isgaline karsi harekete geti. Ehramlar savasiyla, Misir'i ele geirip, kuzeye ynelen Bonapart, Akka'da Osmanli savunmasini geemedi (1799). Kusatmayi kaldiran Napolyon geri dnerken, yerine biraktigi ordu komutanlari da maglp edildiler. Neticede Fransizlar Misir'i terk etmek zorunda kaldi(1801). Fransa'yi barisa zorlayan nemli bir sebeplerden birisi de, Akdeniz'de Rus ve Trk donanmalarinin is birligi yapmalari, Ingiltere'nin Fransiz savas ve ticaret gemilerini taciz etmesiydi.

31 Mart Hadisesinin Iyz


etti. nk kurulan Divan-i Harb-i rf ok masumlari idam sehpalarinda sallandirdi. Din dsmani kesimlerin eline de tam bir irtica sermayesi verilmis oldu. Bedizzaman gibi allmeler bile, 31 Mart Olayi ile sulandilar; ama beraat ettiler.1

Ana Sayfa Merhaba, Ziyareti. Ltfen giri yapn veya ye olun.

Yardm

Ara

Giri Yap

Kayt

Eyll 22, 2007, 20:20:09 S

Kullanc adnz, parolanz ve aktif kalma sresini giriniz

Cinsiyet:

Sehir:

renciLerin OnLine Kamps > Lise Konular-SS > Tarih devleri > Konu: 19. XIX. Yzylda Osmanl mparatorluu

Sayfa: 1

nceki sonraki Yazdr

Gnderen Konu: 19. XIX. Yzylda Osmanl mparatorluu (Okunma Says 113 defa)

mparatorluuna kar kkrtt. 1876da Bulgarlar, arkasndan Karadallar ve Srplar ayaklandlar. Osmanl tarihinde bu gelimelere Balkan Bunalm denilmitir. 1877 1878 Osmanl Rus Sava Avrupal Devletler stanbulda konferans dzenleyerek uluslarna zerklik verilmesini istemiler, bu teklifleri Osmanl Devleti kabul etmemitir. Bunun zerine Osmanl Devletine sava aan Ruslar Osmanl ordular karsnda byk baarlar kazanmlar ve Edirneyi alarak stanbul yaknlarndaki atalcaya kadar ilerlemilerdir. stanbulun Ruslarn eline gemesinden ekinen Osmanl Devleti bar istedi. Bar grmeleri Ayastefanosta (Yeilky) yapld (Mart 1878). Rusyann ok glenmesi menfaatlerine ters den ngiltereyi harekete geirdi. Avusturya, Balkanlara yaylmay amaladndan antlamaya tepki gsterdi. Almanya da bu devletlere katlnca Ayastefanos Antlamas uygulanmamtr. Rusya, yeni bir sava gze alamadndan Berlinde bir kongre toplanmasn kabul etti. Berlin Kongresine Osmanl Devleti, Rusya, ngiltere, Avusturya, Fransa, talya ve Almanya katld. Grmeler sonunda Berlin Antlamas yapld (1878). Bu antlamaya gre; Osmanl Devletinin tek kr Dou Beyazt olmu, ancak Kbrs ngilizlere s olarak vermitir. Ermeni sorunu, Berlin Antlamasyla uluslararas politika konusu haline gelmitir. Bulgaristann paralanmasyla Rusyann Balkan egemenlii ve Ege Denizine inmesi engellenmitir. Osmanl Devleti, Berlin Kongresinde Avrupal devletlerin hedefi haline gelmitir. Bunun sonucunda kongre Osmanl Devletinin paylam pazarl haline gelmi, Osmanl Devletinin dalmas hzlanmtr. Bu dnemde ngiltere de Osmanl Devletinin paralanmas giriimlerine katlmtr. Osmanl Devletinin denge politikasnda ngilterenin yerini Almanya almtr. Osmanl Devleti Anadoluda ve Balkanlarda geni toprak kaybna uramtr. Rumelideki Trkler gvenli yerlere g etmiler ve Rumelide Trk nfusu azalmtr. Dalmay nleme abalar Osmanl Devletinin dalmasn nlemek ve siyasal varln srdrmek amacyla baz dnce akmlar ortaya kmtr. Osmanlclk

ANAKKALE SAVALARI 1915


ngiliz diplomasisindeki hatalar 2 Austos 1914te Boazlarn kontroln Almanlara salayan Trk-Alman anlamasnn imzalanmas ile sonulanmt. Boazlar Marmara Denzi araclyla Ege Denizinden Karadenize ulaan dar ve uzun su yollaryd. Trkler anakkale Boazna 3 Austostan itibaren mayn demeye baladlar, henz iin bandayken ngilizler tarafndan kovalanan ve 13 Austosta stanbula ulaan Goeben ve Breslau adl Alman Sava Gemilerinin komutan Tmamiral Wilhelm Souchon 15 Austos 1914te Trk Deniz Kuvvetleri Komutanlna atand. 27 Eyllde anakkale savunmasndan sorumlu Trk Komutan mayn tarlalarnn tamamlanmas amacyla Boaz kapatt. Trkler boazn iki yannda d, orta ve i ksmlardaki kalelerden oluan kendi savunmalarn tanmlamak amacyla kale kelimesini kullanyorlard. Gerek ise biraz farklyd, Tmamiral Souchon eksik eitimli Trk topularn eitli ap ve tipte, menzil tayini, ate gzetleme ve kontrolu kt modas gemi ekipmanlarn banda buldu. stei zerine emrine, Koramiral Guido von Usedom komutasndaki drtyz Alman deniz topusu ve mayn uzmanndan oluan bir destek ulat. Bu personel Trkiyenin grnrdeki tarafszlnn bozulmamas iin Kayzer II. Wilhelmin onayyla Trk ordusu emrine girdiler. Von Usedom'un Trk askeri nvan Ky stihkam ve Mayn Tarlalar Genel Mfettii idi. anakkale boaznn aktif komutas Von Usedoma elik eden ve Trk askeri nvan Sahil Topusu Mfettii olan bir baka Alman Koramiraline verildi. lk bakta grdkleri ey, Von Usedomun Ekim 1914te raporlad gibi, bir tek esasl arpmaya yetecek miktarda byk apl mermilerin eksikliiydi. Von Usedom Boazn savunmasnda esas gvenilecek hususun mayntarlalar olduuna karar verdi. Trklerin balad maynlama hareketini geniletti ve 343 adet mayndan oluan 10 hatlk bir savunma hatt kurdurdu. Mayn hatlar boazn en dar yerine kadar eit mesafede 9 kilometrelik bir alana yaylmt. Maynlar aralardaki kalelerdeki sabit ve hareketli toplarla korunmaktayd. ngilterede ise, Sava Hkmeti Aralk aynda anakkale Boazn aacak bir harekata sadece deniz harekat olmas kaydyla onay verdi. Bu karar etkileyen bir ok faktr vard. lki, ilerinde Deniz Bakan Winston Churchillin de bulunduu Hkmet yeleri arasnda halka kar bir gvensizlik duygusu hakimdi, halk Fransadaki siper savalarna katlmakta yeteri kadar atlm gstermemiti. kincisi, Bat cephesindeki dm zecek insan stnlne sahip Rusyada savataki aksiliklere ilaveten sava malzemesi eksiklii vard. Dier tarafta ise Rus budayna ihtiya duyan, alk snrna gelmi ngiltere vard. Son olarak ta, denizcilik faaliyetlerinde byk skntya yol aan, 120 adet Mttefik ticaret gemisi Karadenizde kapana kslmas hususu vard. Sava Bakan Feld Mareal Horatio Kitchener, Boazlara yaplacak baarl bir deniz harekatnn cephede bir sava kazanmakla edeer olacan ve eer gidiat istenildii gibi olmazsa istenildii an geri ekilinebileceini ifade etti. Babakan Herbert Asquith ise : Birileri savan risklerini almalBoazlar zorlamak tehlikeye attmz eylerden daha fazlasn elimizden karmama imkan sunmaktadr. 3 Ocak 1915te Churchill Amiral Sackville Cardene Akdenizdeki ngiliz-Fransz ortak sava gcne komuta edip etmeyeceini sordu. Plan, Donanmay dosdoru boaza srp, mayntarlalarn koruyan kaleleri temizleyip Trk savunmasn imha etmekti. Amiral Carden sahil bombardman iin ilave savagemileri ald ancak toplam olarak eline verilen kaynaklar(gemi ve lojistik) azd. Bu srada Q44 borda numaral Fransz Saphir denizalts 15/1/1915te boazda batt. ngiliz donanmas 19 ubat 1915te harekata balad. Ancak kt hava sebebiyle 5 gnlk bir gecikmeden sonra 25 ubatta d kaleler susturuldu Ardndan hava yedi gnlk bir araya daha sebeb oldu. 1 ve 2 Martta ngiliz donanmas orta kaleleri mayn hatlarna

girmeden uzak mesafeden bombalamaya alt. Kt hava harekat tekrar durdurmadan nce 3 Martta Amiral Carden muhimmatn beklenenden fazla harcanmasndan ve deniz uaklarnn hedefleri tespitteki yetersizliklerinden olduka ikayet etmekteydi. 9 Martta Churchille harekatn maynlar temizlemeye younlamak olduunu bildirdi. Maynlar tamamen temizlenmeden savagemileri ierideki kaleleri imha edecek mesafeye sokulmadan, uzun mesafeli atlar etkisiz kalmaktayd. Mttefik donanman mayn tarama gemileri sivil balklarn kulland ngiliz Trol teknelerinden ibaretti. Troller ift halinde birbirinden beyz yarda mesafede, 2.5 inlik bir tel ile tarama yapmaktalard, telin derinliini dzenlemek iin bir tonluk, 3,5 metrelik bir uurtma kullanyorlard. Personelin korumas iin gemilere elik kaplama taklmt. Hareketli bataryalardan alan ate sebebiyle hafif hasara urayp srekli ekilmek zorunda kalan ngiliz mayntaramas 1 ila 14 Mart tarihleri arasndaki sekiz gece etkisiz kald. ngiltere civarndaki maynlarn temizlenmesinde baarl olmu bu balklar, ate altnda, geceleri anakkalede iyi alamaz olmulard. Mayntaramadaki baarszlk Amiral Cardeni orta ve i kaleleri susturmak ve mayn hatlarn temizlemek amacyla gndz hareketn balatmaya sevketti. Emir, 17 Martta Amiral Cardenin hastal sebebiyle Filonun kinci Komutan Amiral De Robeck tarafndan uygulamaya konuldu. Harekat 18 Mart 1915 saat 11.30da balad. Savagemileri kaleleri susturdu ve saat 16.00 civar Troller mayn taramaya balamak zere ileri yneldiler, sadece susturulmam hareketli bataryalarn atei tekrar balaynca ekildiler. Akamst ngiliz ve Franszlar drd mayna ikisi top mermisi tarafndan olmak zere alt sava gemisi kaybettiler. ngilizler mayn hasarnn hazrlksz olduklar yzen maynlar tarafndan meydana geldiini dndler, ancak gerekte yeni ve tespit edemedikleri bir mayn hattna girmilerdi. Bir Trk Yarbay Mayn uzman bu alan nceki bombardmanlarda sava gemilerinin manevra alan olarak kullandklarn tespit etmi ve ufak Nusret ilebiyle 8 Mart gecesi ngiliz karakol gemisinin kt hava sebebiyle yerini terketmesini frsat bilip yirmi adet mayn demiti. Amiral de Robeck'in harekat sonras hazrlad rapor, mayn taram gcnn yeniden yaplanmasn takiben ya da drt gn iinde harekatn yenilenmesi ynndeydi. Yaveri Roger Keyes idaresinde, sivil personel sava gemilerinden kurtarlan gnlllerle deitirildi ve sekiz muhribe mayn tarama ekipman yerletirilmesi ilemine baland. Sava Hkmeti bu abalar onaylad, nk Alman telsiz konumalarnda kalelerdeki muhimmatn ciddi ekilde azald bilgisini almlard. Amiral John Fisher iki ilave sava gemisini blgeye takviye kuvvet olarak gnderdi ve de Robecke "Kalelerin onarlmasna imkan tanmamak ve dmann harekatn iptal edildiini dnmemesi nemlidir. " mesajn iletti. 23 Martta Amiral de Robeck harekat plann tamamyla tersine evirdi. Karac komutanlarla bir grmenin ardndan, de Robeck Denzi gc boaz gemeye almadan nce Kara ordusunun kaleleri ele geirecei bir ortak harekata karar verdi. Lord Fisher popler olan komutanlarla ztlamamak iin kararnn deitirdi. Babakan Asquith, Lord Kitchener ve Churchill bile hkmete de Robecke saldry yenilemesini emretmesini salayamad. Bu karar da Gelibolu savalar olarak bilinen faciaya yol at. anakkaleyi savunan Trk ve Alman kuvvetleri zamann profesyonle subaylarnca gerekli saylabilecek kaynaklardan yoksundular. Trkiyedeki Alman Misyonu bakan ubat 1915te Trk Genelkurmaynn Boazlara bir saldr olacana inandn bildirmekteydi. 18 Mart yaklatka Trk ve Almanlarn ounluu Entente (ngiltere ve Fransa)in Boazlar sadece deniz yoluyla zorlayacana inanyordu. Bir Alman gazeteci 18 Mart harekatndan hemen sonra takip eden harekatlarn dzenlenmemesinin Trk ve Alman savunmaclar ok arttn bildiriyordu. "Filonun kazanacan zannediyorlard, kendilerinin ise fazla dayanamayacan"

Mayn tarlalar krunmaktayd. anakkaledeki Trk ve Alman savunmaclarn etkinlii krtik faktrlerden olumaktayd, beton ve nemsiz tahkimatlar ve kuvvetlerinin azl. laveten gler dengesizdi ve savunmaclarn yetersiz kaynaklar vard, savunmann baarsndaki etkenler doktrin, liderlik, sava azmi ve azimdi. Trklerin imkanlarndaki yetersizlik sebebiyle mayn tarlalar anakkale savunmasnda Alman taktik doktrininde ba element olmutu. ngiliz donanmasnn Kasm 1914te d kaleleri bombalamas Trk ve Almanlarn kafalarndaki daha ierideki savunmann arttrlmas ve zellikle mayn hatlarnn korunmasnn hayatiyeti dncesini dorulam oldu. 21 adet byk apl sabit topa ilaveten 44 mayn tarlas anakkale Boazn korumaktayd. Hareketli bataryalar ise arama klar yardmyla nceden belirlenmi alanlar mayn tarama trollerine kar bombalamaktayd. ngilizlerin isabetli kar at yapmalarn engellemek iin bataryalar geceleri sahile getiriliyor, gndoumuyla ierilere ekiliyordu. 3 Marttan itibaren savunucular ngilizlerin kafasn daha da kartrmak iin ounlukla eski su borularndan oluan sahte bataryalar yerletirmeye baladlar. Savunucular hedef belirlemeyi zorlatrmak iin bataryalar siyaha ve apraz desenli boyal kamuflajlad ve toprak setler yaparak sahte tesisler ina etti. Almanyadan yeni mayn tederii imkansz olduunudan, Trk sanayisince de retilemediinden savunucular ilave maynlar stanbul Boaz aklarna Ruslarn dkt yzer maynlar toplayarak mayn hatlarn takviye ediyorlard. Mayn tarayclar dzenli olarak geziyorlar ve ngilizlerin toplad maynlarn yerini Ruslardan ele geenlerle dolduruyorlard. Savunmaclarn gl taraflar Amiral de Robecki ok etkilemiti. Grevden ayrlma belgesinde Sanrm, Trkler kolay vazgemeyeceklerdi, sonuna kadar savaacaklard (18 Marttaki direniten sonra) demitir. Kalelerdeki muhimmatn azald yolundaki ngiliz istihbaratnn bilgilerinin aksine hareketli bataryalardan alan atein gc de Robecki ok artmt. Savunmann kalitesi onun Gelibolu Yarmadasn ele geirmeyi hedefleyen kara harekatna karar vermesine yol amt. Amirallie ektii bir telgrafta kararn sabit ve hareketli toplarn ok az bir ksmnn imha edilmi olmasnn ve maynlarn beklenenden daha ok hasara yol amasnn kararn etkilediini aklamtr. anakkale Boazndaki Trk ve Alman savunmas eldeki imkanlarn kararl bir ynetimle bir ky harekatn durdurabileceini gstermitir. Mayn tarama harekatndaki baarszlk stratejik bir etkiye yol amtr. ngiliz donanmasnn baarszl ngiliz ordusunun Geliboluda bir harekata girimesine yol amtr. Ordu ise kendi sras geldiinde iki baarsz karma harekat ile harekat uzun bir kmaza oturtmutur. Ocak 1916da ngiliz, Avustralyal ve Yeni Zelandal birlikler ekilirken 200 binden fazla kayp geride brakmlardr. Trk savunucular ise 250 binden fazla kayp vermiler ancak Gelibolu Kurtarc olarak adlandrdklar ve 1922de Trk Cumhuriyetinin ilk Cumhurbakan olacak Mustafa Kemali bulmulardr. laveten Trk ve Alman kuvvetlerinin Gelibolu Yarmadasnn savunmasndaki baars Bulgaristann Merkez Devlerlere katlmasn salamtr. 1916da bir Alman ve Bulgar ordusu Romanyay yenerek tm Balkan devletlerinin kontrolnn Merkez Devletlere gemesini salamtr. Almanyada Denizcilik Bakan Amiral Tirpitz 8 Austos 1915te yle uyarmaktayd; anakkale Boazn kaybetseydik sava kesinlikle bizim aleyhimize biterdi. General Erich von Ludendorff sonralar hatralarnda yle diyecekti; Boazlar alarak Karadenize alabilseydi, Rusya ihtiyac olan sava malzemelerine ulabilecekti. Doudaki sava ok ciddi bir duruma gelecekti. Bu durum Boazlarn ve dolaysyla Trkiyenin Dou Cephesi ve tm genel durum iin nemini aka ortaya koymaktadr. Amiral de Robeck harekatn ilk dnemlerinde kesinlikle fiziksel cesaret gstermiti; 18 Marttan sonra, moral kntden rahatszlk duyar grnmdeydi. De Robeck, Trklerin muhimmattaki ciddi skntsna ramen Yunanistan, Bulgaristan ve Romanyaya Mttefiklerin g ve dayanklln gsterme gereklilii iin deniz harekatn durdurmay

seti. Bunda kendi komuta hatas yznden maynlarca gemilerinin hasara uram olmasnn yansmasn grebiliriz.
Birinci Cihan Sava Ve mparatorluun Sonu 1908-1914 arasnda 6 ylda Trkiye mparatorluu, yar yarya denilebilecek ekilde dalmt. Son olarak 1914 sonunda Trkiye, Cihan Sava'na girince, ngiltere de Msr, Sudan ve Kbrs' ilhak etti. Bu ekilde imparatorluun elinde sava srasnda bu gnk Trkiye, Irak, Suriye, Lbnan, rdn, srail, Yemen, Suudi Arabistan (Necid ksm hari) devletlerini tekil eden lkeler kalmt. O devir Trk basnnda " Harb-i Umumi" denen Birinci Dnya Sava, o ana kadar cihan tarihinin benzerini grmedii genilikte bir savatr. Savan sebep ve meneleri pek eski ve pek girifttir. Almanya'nn denizlerde ve smrgelerde ngiltere ile rekabete kalkmas, byle bir eye tahamml edemeyecek yapda olan ananev Biritanya siyasetinin ne pahasna olursa olsun Almanya'y ezmek istemesi, birinci Cihan Sava'nn balca sebeplerinden biridir. Fransz-Alman rekabeti, Fransa'nn Alsace-Lorraine'i 40 yldr unutamamas, gittike devleen Almanya karsnda kara Avrupas'nda ikinci dereceye dmesi de, mhim sebepler arasndadr. Rusya'nn Uzak Dou'da Japonya tarafndan durdurulmasndan sonra yeniden Balkan siyasetine sarlmas, Boazlar ele geirmek iin zemin hazrlamak istemesi, durmadan kk Balkan devletlerini Trkiye ve Avusturya-Macaristan imparatorluklarna kar kkrtmas, meselenin dou cephesini aklar. Nitekim Avrupa siyas evrelerinde Balkan Sava, dnya savann gerek ncs olarak telakki edilmitir. Bir yandan Almanya-Avusturya - talya'nn, br yandan ngiltere - FransaRusya'nn birbirlerine kar gruplamalar, zaten dnyay pheli bir gelecee doru itiyordu. Avusturya-Macaristan Veliaht'nn Bosnasaray'nda bir Srp tedhiisi tarafndan ldrlmesi bu imparatorluun Srbistan'a, onu koruyan Rusya'nn da AvusturyaMacaristan'a sava amasyla sonuland. Bylece bir cihan sava iin ortam teekkl etti. Avusturya'nn mttefiki olan ve Slav'ln Cermen'lii ezmesine msaade etmemesi tabii bulunan Almanya, Rusya'ya; Rusya'nn mttefiki olan ve bu devleti yenen bir Almanya'nn Avrupa'da hakimiyet kuracandan korkan Fransa, Almanya'ya sava at. Belika'nn tarafszln ve btnln garantilemi, esasen Fransa ile Rusya'nn mttefiki ve Almanya'nn dman ngiltere'nin kta savandaki roln kmseyen Almanya, yllardan beri sava plann Rusya ve Fransa'y yldrm harbiyle ezmek zere hazrlamt. Bunun iin kuzeyden Belika'y ineyerek Fransa'ya girmek icab ediyordu. Bylece Belika ve Lksemburg da, daha savan ilk gnlerinde merkez imparatorluklarn karsnda ve Mttefiklerin yannda yer ald. Karada da, soyda Srbistan' yalnz brakmad. Btn bunlara ramen Almanya ve Avusturya, Birleik Amerika savaa katlmasayd yenilmezlerdi. Hele ngiltere ie karmasayd, yahut talya, mttefikleri Almanya ve Avusturya'ya ihanet edip mttefikler yannda savaa girmeseydi, Almanya ve Avusturya'nn zaferi kesin olurdu. Ancak ngiltere savaa girdikten ve talya, Almanya-Avusturya yannda savaa katlacana tarafszln ilan edip niyetini belli ettikten sonra, Almanya-Avusturya iin zafer ans kalmamt. Ancak zararsz veya az zararl bir netice tahmin edilebilirdi. Fakat aada anlacak Marne baarszlndan sonra, bu netice bile tehlikeye girmi ve Mttefiklerin harbi kazanaca aa yukar, daha savan balangcnda anlalmt. Birinci Cihan Sava Ve mparatorluun Sonu Hibir devlet, bu apta bir savan yllarca sreceine ihtimal vermedi. Birka ayda

biteceini hesaplayan asker ve siyas mtehassslar az deildi. Trkiye'nin savaa girip Rusya'nn boulmasna ve sonunda yklmasna sebep olmas, ngiliz Babakan Lloyd George'un dedii gibi, sava bal bana iki yl uzatt. Dnya tarihinde ilk defa olarak bu sava boyunca akl almaz asker kuvvetler kar karya geldi. ttifak Devletleri (Merkez mparatorluklar): Almanya 40 kolordu (109 tmen + 11 svari tmeni), Avusturya-Macaristan 16 kolordu, Trkiye 63 tmen (9 ordu), Bulgaristan 15 tmen kard. Bu kuvvetlerin karsna, dengesiz ekilde u tilaf Devletleri (Mttefikler) kt: Fransa 21 kolordu (33 tmen+10 svari tmeni), Rusya 37 kolordu ve ayrca 19 svari tmeni, ngiltere ve smrgeleri 50 tmen, Birleik Amerika 42 tmen, talya 45 tmen, Belika 6 tmen, Srbistan 19 tmen,, Romanya 25 tmen, Karada 3 tmen, Yunanistan 10 tmen, Portekiz 5 tmen. Bu suretle aa yukar ttifak Devletleri'nin 246 tmeni, tilaf'n 441 tmeni karsnda kald. Daha anlalabilir bir hesapla bu savata tilaf Devletleri'nin 42,7 milyon askeri silah altna aldklarn, bunun karsnda ttifak Devletleri'nin 22,9 milyondan fazla asker karamadklarn sylemek yeter. Aa yukar her ttifak asker, iki tilaf askeriyle vurumaya mecbur kalmtr. Japonya, Avrupa kara savana katlmam, ancak byk donanmas ile deniz harekatna girmitir.Savaa giren iki taraf devletlerinin nfus toplam 1,170,735,000'i bulmaktadr. Merkez imparatorluklara harp ilan eden, fakat fiilen savaa katlmayan sryle devlet, bu tablolarda bahis mevzuu edilmemitir. Kanada, Avustralya, Yeni Zelanda, Hindistan ve daha birok lke, ngiltere'nin; Fas, Cezayir ve daha bir ok smrge de, Fransa'nn nfuslarna dahildir. Yalnz sivil halktan - bata alk ve salgn hastalk olmak zere - eitli sebeplerden lenlerin 10 milyonu getii hesaplanmaktadr. V. Fransz Ordusu'nun tamamen bozan Almanlar, Paris yolunun tutmakta gecikmediler. Lksemburg, Belika ve Kuzey Fransa igal edildi. Bu yldrm sava, Fransz ve ngilizlerin yllardan beri hazrladklar sava planlarn tatbike frsat vermedi. stnlk Almanlarn eline geti. Fransz-ngiliz-Belika kuvvetleri, panik halinde kayorlard. 6-12 Eyll (1914) Marne rma zerinde yaplan kanl arpmalar, Paris'e 30-40 km. kala Almanlar durdurdu. Bu da, Fransa'nn yldrm savayla bertaraf edilmesi plann suya drd. Bylece 43 yllk Alman genelkurmay planlar, milyonu geen mttefik ordular tarafndan akim brakld. "Hatasz kurmay" vasfn kaybeden von Moltke (Byk Moltke'nin yeenidir), Kayzer tarafndan deitirildi. te Trkiye'nin savaa katlmas bu tarih dnm noktasndan, Marne muharebelerinden sonra oldu. O zamana kadar Almanya, muhtemel bir savata, yldrm harbiyle Fransa'y tasfiye ettikten sonra btn gcyle Rusya'ya ykleneceine btn dnyay inandrmt. Fakat Marne muharebelerinden sonra, byle bir eyin olamayaca, savan belirsiz bir sre iine ve Almanya'nn aleyhine olarak uzayaca, kesin ekilde anlald. Bunu anlayamayan, yalnz Enver Paa oldu. Cihan denizlerine, btn iktisadi imkanlara sahip byk devletlerle Trkiye'yi hi de lzumu yokken savaa atan Enver Paa, Meclislere, hkmdara haber vermeden, donanmaya Rus limanlarn bombardman emrini veren Enver Paa. Birinci Cihan Sava Ve mparatorluun Sonu Tarafsz kalmas, Trkiye'ye sonsuz nimetler temin edecekti. Bir defa Boazlar tarafsz da olsa kapatacandan, Rusya gene boulacakt. Dnyann savatan bitkin kt 1918'de Trkiye, zihinde, hi ypranmam bir ordu ile, Yakndou ve Balkanlarn mnakaasz ekilde en gl devleti olacakt. Akl almaz insan ve servet harcamayacakt. 1922'ye kadar sren ve dman srlerini Ankara yaknlarna getiren, yzlerce Trk ehir ve kasabasnn mahvolmasyla neticelenen facialar olmayacakt. mparatorluk cebren tasfiye edilmeyecekti. 1945'ten sonra ngiltere ve Fransa nasl imparatorluklarn kendi iradeleriyle tasfiye ettilerse, Trkiye de yle yapacakt. Bu tarihlere kadar Irak, Suudi Arabistan petrollerinden faydalanacakt. Birok Trk lkesi de

phesiz bu tasfiyede yabanclara gemeyecekti. Birinci Dnya Sava, btn cihan tarihinin en mhim hadisesidir. Geri ate kudreti ve tahribat bakmndan kinci Cihan Sava, ilkini geride brakmtr. Fakat dnya dzenine getirdii deiiklikler, birincisinden fazal deildir. Bu sava, o zamana kadar tahmin ve tahayyl dahi edilemeyecek byklkte askeri kuvvetleri kar karya getirdi. Byk insan kitleleri, bir cephede yld. Kuvvetler iki tarafta denge halinde olduu iin, yllarca siperlere kaklp kald. Bu ekilde byk ordularn tahkimat iine yerleip birka km. hatta m.lik yerler iin milyonlarca cephane sarfetmeleri, o zamana kadar grlmemi bir eydi. Daha nceki her hangi bir savata, Birinci Dnya Harbi'nin kzgn bir ekilde geen birka gn iindeki kadar cephane harcan deildi. Uak, tank, zrhl, motorlu vastalar, dev toplar, zehirli gaz, amansz denizalt sava, havadan ehirlerin (bu arada stanbul'un) bombardman, bu harbin getirdii yeniliklerdir. Savatan sonra dnyann siyasi haritas deitii gibi, ondan ok daha fazla, toplumlarn bnyeleri tahavvl etti. Savan felaketlerinden faydalanan komnizm gibi, her trl insan haklarn inkar eden kanl bir rejim, Rusya'ya yerleti. Baka birka lkede yerlemesine de ramak kald. Milletler, adeta kolektif bir lgnla kapldlar. Yzlerce yllk monariler ykld. Osmanoullar, Habsburglar, Hohenzollernler, Romanoflar gibi ebed sanlan hanedanlar, iktidardan dt. Savatan memnun kmayan devletlerde, byk llerde tekilatlanm faist diktatrler tredi. Almanya, talya, spanya, Macaristan gibi devletlerde grlen bu diktatrlkler, hem komnizme, hem de liberal demokrasilere kar, amansz bir dmanlk gsterdiler. ktidar, cihan tarihinde asla grlmemi bir ekil ve kudrette tek ahsta toplanabildi. Komnist olsun, faist olsun bu diktatrler, tarihin akla gelebilecek en byk mstebitlerine, mesela firavunlara rahmet okutacak bir zulm gc iktisap edebildiler. Buna ramen, insanln demokrasiye gveni eksilmedi, artt. Demokrasi, daha iyi uygulandktan, sosyal adalete daha arlk verdikten baka, dnyann en byk ve kudretli devleti halini, eskisinden daha ok elde etti. Bugn saylar 160 kadar olan mstakil devletin tam te biri, ngiltere'ye bal idi. I. asrda Roma, XVI. Asrda Osmanl mparatorluklar neyse, o hale geldi. Dnya nfusunun en byk ksmn, u veya bu ekilde, idare veya nfuzuna tabi klt. Ancak ayn yllarda, Britanya mparatorluu'nda, 6 ktaya yaylan, Roma ve Osmanl imparatorluklarndan sonra tarihin grd bu nc devaml cihan devletinde, ilk gerileme, hatta zlme alametleri belirdi. ngiliz emperyalizmine kar umum bir nefret uyand. Afrika ve Asya devletlerinin ou smrge haline getirilmiti. Afrika'da yalnz Liberya, Asya'da ise sadece Trkiye, Japonya, ran, Siyam, ve ksmen in smrge olmaktan yakalarn kurtarabildiler. ki sava aras (1918-1939), smrgeciliin altn a olmasa bile, en byk sahalara yayld devir olarak tarihe geti. Birinci Cihan Sava Ve mparatorluun Sonu Yzlerce yllk rejimlerin bir anda iskambil kad gibi yklmas, toplumlarn ruh durumunu deitirdi. Gelenek ve adetlerin mhim bir ksm brakld, hatta inkar edildi. nsanlar nezaket ve terbiyelerini kaybedecek duruma geldiler. Bu buhrandan kinci Cihan Sava kt. Taraflar, milyonlarca zayiat verdiler. Dnya, mhim bir aydn tabakadan yoksun kald. Bu arada Trkiye'nin zayiat korkun oldu. 1911'den 1922'ye kadar devam eden savalarda, yz binlerce Trk ld; en iyi yetimi, Dou ve Bat kltrlerini nefsinde birletirmi bir gen nesil yok oldu. Bilhassa anakkale, bir yedek subay sava halinde, on binlerce Trk aydnn yok etti. Trkiye bu gerek aydnlarn kaybndan ok ar bir darbe yemi oldu. tima sarsnt, uzun zaman halledilemeyecek derecede mhimdi.

Trkler, 2200 yllk tarihlerinin en byk topyekn felaketine maruz kaldlar. Bu sava sonunda, Trkiye'nin hibir zaman istila yz grmemi en deerli topraklar, Anadolu'nun ierilerine kadar, tahrip edildi. Esasen yeter derecede kt olan Trk ekonomisi, savatan tam bir ykm halinde kt. Asrn balarnda 50-100 bin nfusa ermi Anadolu ehirlerinde nfus yarnn ok aalarna dt. Nitekim 1927'de yaplan saym, ancak 13,648,000 nfus gsterdi. Birinci Cihan Sava, Trk milletinin askerlik deerini ve manev gcn bir defa daha ortaya karmaktan da geri kalmad. Bu savata kazanlan baz baarlar, bata anakkale olmak zere, askerlik tarihinin mhim olaylar iinde yer alr. Trk ordular anakkale'de, Kafkasya'da, Galiya'da (Polonya), Makedonya'da, Dobruca'da, Yemen'de, Hicaz'da, Libya'da, Sina ve Filistin'de, Irak'ta, ran'da vurutular. Bata Mustafa Kemal Paa olmak zere, Cevad Paa, Mersinli Cemal Paa, Ali hsan Paa, Esad Paa, ehzade Osman Fuad Efendi (Paa) gibi stn deerde birka kumandan dnda, Trk ordusunun ancak bir ikisi muktedir ellerdeydi. Kumanda heyeti bazen, tamamen aciz subaylardan mteekkildi. Tehizat ok eksikti. Mahrumiyetler bykt. Eer Alman ve AvusturyaMacar ordular derecesinde mkemmel tehiz edilebilseydi, Trk silahl kuvvetlerinin baars byk olurdu. Trkiye'nin savaa germesi zerine ngiltere, Msr-Sudan ve Kbrs zerindeki Trk hakimiyetinin son bulduunu ilan etti. Lozan muahedesi ile bu lkeleri Trkiye, kesin ekilde braktn kabul etti. Dnyada sanayi, ziraat ve ticarette byk bir gerilik, baz lkelerde geici bir yokluk hasl oldu. Baz blgeler, nfustan adeta boald. ehirlerin hepsinin nfusunda dklk grld. Yalnz Birleik Amerika, savatan byk bir zenginlik ve refahla kt. Fakat dnyann en byk ksm, ilerleme hzndan ok ey kaybetti. Savatan yenik kan drt devletin urad hakaret amiz ve son derece haksz muamele, kinci Cihan Sava'nn gerek sebebini tekil etti. Bu haksz muameleye kar yalnz Trkler ba kaldrd. Almanlar, Avusturyallar, Macarlar ve Bulgarlar ba edi. Bu devletlerin en deerli topraklar ellerinden alnd. Birinci Cihan Sava Ve mparatorluun Sonu Harbin son gnlerinde "Hakan- sabk" denilen II. Abdlhamit (10 ubat 1918) ve 4 ay 23 gn sonra da kardei V. Sultan Mehmed Reat Han (4 Temmuz 1918) ldler. II. Abdlhamit'in cenaze merasimi muhteem oldu. Artk kendisini takdir etmeye ve anlamaya balayan ttihat liderler katld gibi, halk, harbin en a gnlerinde, devrinde huzur, refah ve sulh iindeki yaad eski hkmdarn ardndan samimi gzyalar dkt. 10 ylda ortam, bu derece deimiti. 30 Ekim 1918 Mondros Mtarekesi harbe son verdi. Artk Trkiye tarihinde yeni bir safha balad. 16 Mart 1920'de Mttefiklerin stanbul'u igal etmesi, Meclis-i Mebusan' cebren datmas ve birok milletvekilini Malta'ya srmesi, Trk mparatorluu'nun taht ehrini fiilen ngiliz nfuzuna geirdi. 23 Nisan 1920'de stanbul'dan kaabilen milletvekillerinin itirakiyle Ankara'da Mustafa Kemal Paa'nn bakanlnda, Trkiye Byk Millet Meclisi ald ve Milli Mcadele'yi ynetmeye balad. 1920, hatta 1918 sonundan itibaren, imparatorluk ve cumhuriyet dnemleri tarihi, birbirinin iine girer. 1 Kasn 1922'de Trkiye Byk Millet Meclisi, saltanat ilga etti. Aabeyi Sultan Reat'n yerine geen sonuncu padiah VI. Mehmet Vahdettin, yalnz halife sfatyla kald ve 16 kasm gecesi stanbul'u terk etti. Yerine son veliaht- saltanat Abdlmecit Efendi, halife oldu. 3 Mart 1924'te Trkiye Byk Millet Meclisi, halifelii de kaldrd. II. Abdlmecit, 101. ve sonuncu slam halifesi olarak btn hanedanla beraber Trkiye dna karld. Bu arada 29 Ekim 1923'te yeni rejime ad konularak cumhuriyet ilan edilmiti. Osmanoullar'ndan gelen hkmdarlar, Erturul Gazi'den VI. Mehmet'e kadar (I. Sleyman ve Sultan Musa da dahil edilmek zere) 39, yalnz halife olan II. Abdlmecit ile

40 kiidir. Bu suretle saltanatlar 1231'den 1924'e kadar 639 yldr (son 1 yl, 3 ay 14 gn sadece hilafet). "Halife" sfatyla slam'n ba titrini ise 407 yl, 6 ay, 5 gn yalnz 30 kii tamtr. 632 ylndan balayan halifelik messesesi 1924'te son bulmu, Osmanoullar'ndan sonra messese devam edememi, byle bir sfat tayacak manevi ve maddi gc haiz hibir ahs ve hanedan bulunamamtr. Saltanatn dmesi ile, Trkiye tarihinin ikinci devresi kapanr ve iinde bulunduumuz nc devre, Cumhuriyet devri balar.

SEVR BARI ANTLAMASI


. Ana hatlar 24 Nisan 1920'de San Remo Kanferans'nda kararlatrlan Sevr Antlamas, 11 Mays 1920'de incelenmek zere Osmanl Hkmeti'ne verilmiti. Antlamas'nn kabuln kolaylatrmak ve Sevr hkmlerini uygulamak zere, tilaf Devletleri'nin tevik ve destei ile Yunan ordusu da 23 Haziran 1920'de Anadolu'da ve Trakya'da saldrya geti. Bursa'nn, Balkesir'in, Uak'n ve Nazilli'nin ardarda igali ile Sevr'in uygulanmasn salamak ve Antlama maddelerinde herhangi bir deiiklie meydan vermemek bu saldrda esas ama olmutu. Sultan Vahidettin'in bakanlnda toplanan ra-y Saltanat 22 Temmuz 1920'de "zayf bir mevcudiyeti, mahva tercih edilmee deer" grerek Antlama'nn onanmasna karar vermitir. Tevfik Paa'nn, Trk topraklarn paralayan, milli eref ve haysiyetle badamayan bu antlamay imzalamamas zerine Damat Ferit Paa tarafndan grevlendirilen Reat Halis Bey, Hadi Paa ve Rza Tevfik (Blkba) Bey Sevr Antlamas'n 10 Austos 1920'de imzaladlar. Sevr Antlamas'na gre, Osmanl mparatorluu paralanyor, Trk Milleti de yasama hakkndan yoksun braklyordu. Rumeli snrmz aada yukar stanbul vilayetinin snr olarak tayin olunuyordu. Bat Anadolu ( zmir ve havalisi) Yunanllar verilecekti. Gney snr ise, Mardin, Urfa, Gaziantep, Amanos dalar ve Osmaniye'nin kuzeyinden gemekte ve bu snrn gneyini Fransa'ya brakmakta idi. Douda Bayazt, Van, Mu, Bitlis ve Erzincan' iine alan bir Ermenistan, Irak ve Suriye arasnda bir Krdistan kurulacakt. Bunun dnda, Trkiye'ye braklan topraklar nfus mntkalarna ayrlmakta; talyanlar Antalya ve Konya, Franszlar Adana, Sivas ve Malatya blgesi zerinde, ngilizler de Irak'n kuzey ksmnda nfus blgeleri tesis ediyorlard. stanbul'da ise hkmet ve padiah oturacak fakat, stanbul milletleraras bir ehir olacak, Boazlar'da ordusu, donanmas, btesi ve organize kurulular ile bir komisyon bulunacakt, Trklere braklan blge, hakimiyet hakk en ar ekilde snrlanm, Ankara ve Kastamonu vilayetleri ve dolaylar idi. Sevr'e gre, memleket dahilinde bulunan aznlk, Trklerden daha fazla haklara sahip oluyor, vergi vermeyerek, askeri hizmet yapmayarak imtiyazl (ayrcalkl) bir

durumda bulunuyordu. Trk tabiyetinden kanlar birok ykmllklerden kurtulduu gibi, yeniden hi kimse Trk tabiyetine de giremeyecekti. Devletin askeri kuvveti, her bakmdan snrlanarak azami miktar 50.700 kii olacak; Tank, ar top, uak bulunmayacakt. Askerlik de gnll olacak, donanma ise 7 gambot ve 6 torpidodan ibaret olup, donanmada denizalt da bulunmayacakt. Dier taraftan mali ve iktisadi hkmler, Osmanl Hkmeti ile Meclisin yetkilerini hie saydracak ekilde snrlayc ve klfet tekil eder mahiyette olup, Osmanl Devleti'ni tilaf Devletleri'nin mterek smrgesi haline, getiriyordu. ngiliz, Fransz ve talyan devletlerinin temsilcilerinden kurulu Mali Komisyon, Osmanl Devleti'nin gelir ve giderlerini dzenlemekte ve devletin yetkilerini devletlik sfat ile badatrlmayacak ekilde balamakta idi. Sevr Antlamas'nn Osmanl Hkmeti'nce imzalanmas, Anadolu'daki milli mcadele azmini kuvvetlendirmi, halkn stanbul Hkmeti'nden mitlerini kesmesine neden olmutur. Byk Millet Meclisi 19 Austos 1920 tarihli toplantsnda, Sevr Antlamas'n imzalayan ve bunu onaylayan ra-y Saltanat'ta bulunanlarn vatan hiyanetiyle itham olunarak vatansz saylmalar kararn ald. Ayn zamanda Byk Millet Meclisi Hkmeti bu antlama ile kendini hi bir surette bal grmediini de ilan etti. OSMANLILAR'DA DEVLET TESKILATI
Osmanlilar'da Devlet Teskilti, Kltr ve Medeniyet: Devlet teskilti, merkez ve eylet olmak zere ikiye ayrilirdi. Merkez Teskilti: Merkeziyeti idareye sahip Osmanli Devleti'nin basi, (Padisah), (Sultan), (Hnkr), (Hn), (Hakan) da denilen hkmdardi. Padisah, btn lkenin hkimi, idarecisi ve Osmanli hanedaninin temsilcisidir. Osmanli padisahlari Sultan Birinci Selim Hn (1512-1520) zamaninda 1516 tarihinden itibaren Halfe sifatini kazanmalariyla, Mslmanlarin da lideri oldular. Padisah, lkede mutlak hkim, dnyada da Mslmanlarin temsilcisi olmasina ragmen; salhiyetleri, vazifeleri kanunnmedeki ser', rf hukuka gredir (Bkz. Padisah). Vazife ve salhiyetleri, devlet teskiltinda messeseler ve yksek kademeli memurlar tarafindan da paylasilirdi. Divn-i Hmyn ve Sadr-i zam padisahin en byk yardimcilariydi. Divn-i Hmyn (Bakanlar Kurulu) Sadr-i zam da (Basbakan) mahiyetindeydi. Divn-i Hmyn da devletin birinci derecede nemli mlk, idar, ser', ml, siys, asker mes'eleleri grslp, karara baglanirdi. Divn-i Hmyn; padisah adina Sadr-i zam, Kubbe vezirleri, Kadiaskerler, Nisanci ve Defterdarlardan meydana gelirdi. Ondokuzuncu yzyilda Osmanli kabinesi; Sadr-i zam (Basbakan), Sadret Kethdhgi (Iisleri Bakanligi), Reis'l-kttaplik (Disisleri Bakanligi), Defterdarlik (Mliye Bakanligi), avusbaslilik (Adalet Bakanligi) Yenieri Agaligi-1826'da Seraskerlik (Mill Savunma Bakanligi), Kapudan-i deryalik (Deniz Kuvvetleri Komutanligi) makami sahiplerinden meydana gelirdi. Divn-i Hmayn'da Amedi, Beyliki (Divn),Tahvil, Ruus, Tesrifatilik, Vakanvislik, Mhimme kalemleriyle; Mhimme, Rikab Mhimmesi, Ahkm, Tahvil, Ruus defterleri vardi. (Divn-i Hmyn). Defterler, arsiv mahiyetindeki Defterhne'de muhafaza edilirdi. Eylet Teskilti: Devlet teskiltinda en byk idar blmd. Eyletler sancak, kaza ve nahiyelere blnmst. Eyleti beylerbeyi, sancagi sancakbeyi idare

ederdi. Eyletler gelir bakimindan yillik ve yilliksiz olmak zere ikiye ayrilirdi. Eyletlerin merkez teskiltina benzer idare tarzi vardi .Sehirler kadi tarafindan idare edilip, belediye hizmetlerini ve emniyetini saglamakla subasi vazifeliydi. Siys ve Hukuk Idare: Osmanli Devleti siys ve hukuk idaresi bakimindan tam mnsi ile bir Islm devleti idi. Osmanli hukuku iinde (rfi Hukuk) adi verilen sistem Islm hukukunun iinde bir mevzudur. Islm hukukunda aika belli olmiyan hususlar. Islm prensiplerine aykiri olmamak sarti ile, Seyhlislmlarin fetvalari ve kanun ve kanunnmeler seklinde dzenlenirdi. Yasama yetkisi padisahindi ve padisah adina yapilirdi. Meden hukukta Hanef Mezhebi'nin hukuk sistemi tatbik ediliyordu. Ceza hukuku ve diger sahalarda (Sultan hukuk) da denilen rf hukuk tatbik edilmekte idi. Osmanli hukuk dzeni ierisinde idare, mliye, ceza ve benzeri konularla ilgili alanlarda padisahin emir ve fermanlarinda bulunan degisik mes'eleler ile ilgili kanunnmeler vardi. Osmanli Devletinde ilk kanun-nme Fatih Sultan Mehmed Hn (1451-1481) tarafindan ikarildi. Ikinci kanunnme Sultan Sleyman Hn (1520-1566) Kanun-nmesi'dir. Bu' kanunnmelerde saltanatla ilgili konular yaninda reaya ve Mslman halkin devlet dzeni iindeki davranislarini belirleyen hkmler vardir. Onaltinci yzyilda konularda Zenbilli li Efendi ve Ebussuud Efendi'nin seyhlislmliklari zamaninda kanunnmeler ortaya kondu. Byk ve uzun mrl devletler stn adaletle kimdir. Zulm zerine kurulmus devlet ve imparatorluklarda olmus ise de mrleri kisa srmstr. Kendisine mahsus hususiyetleri, bilhassa kendi disindaki dinlere tanidigi ok genis haklar, daha dogru bir ifade ile diger dinlerin islerine, ibdetlerine ve detlerine hi karismamakla zellik gsteren Trk adaleti ok yksek meziyetlere sahip bir adalettir. Onaltinci yzyil iin F. Dowey syle demektedir; "Birok Hiristiyan, adaleti agir ve kararsiz olan Hiristiyan lkelerindeki yurdlarini birakarak, Osmanli lkelerine gelip yerlesiyorlardi. Onbesinci yzyil iin F. Babinger ise; "Osmanli padisahinin lkesinde herkes kendi hlinde.bahtiyr olabilirdi. Mutlak bir dn hrriyet hkm srerdi ve kimse su veya bu inanca sahip oldugundan dolayi bir glkle karsilasmazdi." demektedir. Bizzat padisah adalete itaat ederdi. nc Sultan Mustafa Hn (1757-1774) beylerbeyi sarayini genisletmek istemisti. Bunun iin civardaki bir dul kadinin arsasini almak lzimdi. Kadin arsasini satmak istemeyince, padisah zorla arsayi almayi aklindan geirmedi. Fakat sarayin eskiyen bir kismini yiktirdi ve halka mahsus bir bahe hline getirdi. Osmanlilar'da bir hizmet karsiligi vazife gren devlet memurlari vardi. Yaptiklari is karsiliginda kendilerine bir demede bulunulurdu. Bir de sehirlerde oturan esnaf ve tccarlar, nihayet devletin temelini teskil eden ogu retici kyl vardi. Bunlara reaya denirdi. Vergi vermesi nfusun byk kismini meydana getirmesi bakimindan kyl, devlet iin halkin ve tebeanin esas kesimi sayiliyordu. Sultan Birinci Sleyman Hn reayanin, yani kylnn, devletin efendisi oldugunu sylemistir. retici g, byk lde kyllerin elindedir. Bu g olmaksizin ordu ve devlet mmkn degildir. Sehirlerin disinda kalan ve kylerde yasayan kalabalik halk toplulugu daha ok tarim, hayvancilik ve degisik toprak isilikleriyle ugrasirdi. Mslman halk, devletin Islm Dni esaslarina dayanan umm kaidelere gre ynetilir, asker alinir, kabiliyetli olanlar ise daha baska devlet grevlerine ykselirlerdi. Kylerde yasayan halk toplulugundan zanaat sahibi olan veya olmak isteyenler sehir ve kasabalara gidip kendileri iin elverisli olan islere girerdi. Gayr-i mslm halk genellikle Hiristiyan ve Yahudi topluluklarindan meydana geliyordu ve bu topluluklarin hepsine de reaya deni yordu. Sonradan gayr-i mslimlere ekalliyet,

yani azinlik denilmeye baslandi. Osmanli Devleti'nde kurulusundan itibaren devlet idaresinde yrtme ve yargilama gc ayri olarak dsnlp ve tatbik edildi. Eylet yneticileri padisahin yrtme yetkisini, kadilar da yargilama yetkisini temsil etmektedir. 'Osmanlilar bu iki kuvvet ayirimini adil bir devlet idaresi iin esas kabul etmektedir. Osmanlilar btn messeselerini kendinden nceki Islm ve Trk devletlerinden alip ve devrin sartlarina gre gelistirdiler. Esasen ilk Osmanli yneticilerinin Anadolu Seluklulari, Karaman, Germiyan gibi esas itibariyle Islm ve Trk sisteminden gelmis kimseler oldugu, Osmanli Devleti'nin bu sistemin, meydana getirdigi bir siys ve hukuk dzene sahip bulundugu ortadadir. Osmanli Devleti'nin gerileme devresiyle birlikte, Batinin siys ve hukuk messeselerinin devlet sistemine byk apta etki yaptigi ve bu dnem iinde eskinin yaninda, yeninin de ortaya iktigi grlmektedir. Osmanli Devleti'nin siys ve hukuk rejiminin belli basli unsuru btn gelismelere ragmen, Islm Din esaslari oldu. Bu esaslara gre, temel; adalettir, slmiyyet bu bakimdan devletin temelini meydana getirir. Padisah dnin koruyucusu, halk onun tebeasidir. Padisah'a btn yetkilerin verilmesinin sebebi, onun adaleti gereklestirmesi iindir. Osmanlilar'da meden hukukla evlenme ve bosanmada tamamen Islm Hukukuna gre Hanefi mezhebi hkm tatbik edilmektedir. Birden fazla ve drt kadina kadar evlenmek sanildigi kadar kolay ve yaygin degildi. Miras hukukunda, islm hkmler tatbik edildi. Esasi Hanefi Hukuku olup, bunu sonradan Cevdet Pasa, (Mecelle) adi verilen eserde toplamistir. Osmanlilar Ilh Kelimetullah ugruna mcdele edip, fetihlerde bulunup, Nizm-i lem iin alisilarak, idare etmislerdir.

Osmanli da devlet ynetimi


OSMANLI PADISAHLARI Osmanli hnedani, Oguzlarin Kayi boyuna mensuptu. Bu boy, Avsar, Beydili ve Yiva gibi hkmdar ikaran boylardandi. Bir u beyligi olarak tarih sahnesine ikisindan itibaren bnyesinin gerektirdigi dini, sosyal ve ekonomik degisIklikleri yapmaktan ekinmeyen Osmanli Beyligi, kisa bir mddet ierisinde kkl bir devlet haline geldi. Dneminin sartlarina gre ok kisa

denilebilecek zamanda, tarihin akisini degistirecek kadar byyen bu devletin gelismesini, basit ve bazi tesadflerle izah etmeye alismak mmkn degildir. Gerekten, ok genis topraklar zerinde hakimiyetini tesis eden Osmanli Devleti, esitli din, dil, irk, rf ve detlere sahip topluluklari asirlarca dil bir sekilde idare etmisti. Ulasim teknolojisi bakimindan gnmzle mukayese edilemeyecek derecede imkansizliklar iinde bulunan o asirlarin dnyasinda, bunca farkli yapidaki topluluklari cebir ve tazyik kullanmadan idare etmek basit bir hakimiyet anlayisinin sonucu olmasa gerekir. M. Fuad Kprl'nn n bir madde halinde siraladigi ve Rasonyi'ye gre batili tarihilerce de kabul edilen basarinin bu sebepleri de pek tatmin edici grnmemektedir. Zira onun isaret ettigi bu on bir maddenin birogunda diger Anadolu beylikleri de ortakti. Osmanlilarin din, irk ve cografi ortam bakimindan Anadolu beyliklerinden pek farki yoktu. Hal byle olunca Osmanli basarisinin sebeplerini baska sahalarda da aramak gerekir. yle anlasiliyor ki Osmanlilar, diger beyliklerin sahip olmadiklari veya yapamadiklari bazi seyleri basarmislardi. Bu konuyu arastiran pek ok tarihi gibi Mustafa Nuri Pasa da baslangita kk bir u beyligi olan bu devletin basarisini, madd ve manev sebeplere baglar. Ona gre bu sebepler sunlardir: 1-Kurulus dnemindeki hkmdarlarin tamami, Islm dinine ve bu dinin prensiplerine bagli olan kimselerdi. Onlar, hukuk ve ser' meseleleri btnyle kadilara havale etmislerdi. Bu mevzuda kendilerini halktan ayri grmezlerdi. Dolayisiyla halktan herhangi birine yapilan muamele, kendileri iin de geerli idi. Keza onlar, hukuk adamlarina baski yapmadiklari gibi, tamamen Islm hukukunun ruhuna uygun olarak verilen kararlarina da mdahalede bulunmazlardi. Bu da lke iinde saglam bir adl mekanizmanin alismasina ve adaletin gereklesmesine sebep oluyordu. Iste bu adalet anlayisi sayesindedir ki, devletleri byyp gelisti. 2- Osmanlilar, kuruluslarindan itibaren Anadolu Seluklu Devleti'ne bagli kaldilar. Bu baglilik, adi geen devletin varligina son verildigi ana kadar devam etti. Onlarin bu baglilik ve vefalarindan dolayi Allah, kendilerini mkfatlandirdi. Zaman zaman ortaya ikan isyan ve bas kaldirmalarda hep onlara yardimci oldu. 3- Seluklu Devleti'nin ortadan kalkmasi ve Bizans'in iinde bulundugu sIkIntili durumlar yznden evresinde kuvvetli bir devletin bulunmamasi.

4- Osmanlilar, Islm dnyasinin hudud boylarinda kurulmuslardi. Cihad ve ilay-i kelimetullah iin devamli harp edip ganimet elde ettiklerinden san ve shretleri de artiyordu. Onlarin bu durumunu grenen ve baska lkeler ile topraklarda yasayan Mslmanlar, gelip kendilerine iltihak ediyorlardi. Bu da onlarin kuvvetlenmesine sebep oluyordu. 5- Osmanli hkmdarlari, ilim adami ile fazilet ehli kimselere karsi son derece hrmetkr davranip onlari gzetiyorlardi. Devlet iin hizmet edip yardimci olanlara timar arazisi vermek suretiyle onlari devlete ortak ediyorlardi. Ayrica topraklarini genisletip Mslman nfusunu artirmak iin byk bir gayret sarf ediyorlardi. ikardiklari kanunlara da sIkI sIkIya bagli kaliyorlardi. Mustafa Nuri Pasa'ya gre, Osmanli Devleti'nin kisa bir zamanda byyerek messeselerinin kemal mertebesine ulasmasina ve emsllerine gre daha uzun mrl olmasina sebep olan miller, onlarin bu anlayis ve davranislaridir. Seluklu-Bizans hududlarinda tesekkl eden bir u beyliginin, yeni bir din ve kltrn tasiyicisi olarak eski Bizans Imparatorlugu'nun enkazi zerinde kurulan bu yeni devlete bir Trk ve Islm damgasi vurmasi hadisesi, agdas tarihiler arasinda henz tam anlamiyla izah edilemeyen bir mesele olarak mnakasa edilmektedir. yle anlasiliyor ki bu mnakasa daha uzun sre devam edecege benzemektedir. Nitekim Leopold Von Ranke gibi bazi kimseler de bu gelismeyi padisah sahsiyetlerine, asker sisteme ve toprak uygulamasi gibi madd manev bazi unsurlara baglarlar. Tarihin uzak dnemlerinden itibaren kurulmus bulunan btn Trk devletlerindeki treye gre, Osmanlilarda da lke, ailenin msterek mali olarak kabul ediliyordu. Osmanlilarda saltanatin intikalinde yerlesmis bazi merasimler nemli yer tutmaktadir. Bunlarin basinda bey'at, cls ve kili kusanma merasimleri gelmektedir. Saltanatin intikali, baslangitan 1617 tarihine kadar ilk on drt padisahta "amd-i neseb" denilen babadan ogula gemek suretiyle olmustur. Eski Trklerdeki devletin, hnedanin ortak mlk olma telakkisi Osmanlilarda zellikle Ftih dneminde degisIk bir anlayisa brnmstr. Kanunnmenin meshur olan maddesi ile saltanatin babadan ogula intikalinde kolaylik saglanmistir. 1617'de I. Ahmed'in lm zerine "ekberiyet" usl benimsenmis. Daha sonraki dnemde bir iki istisna disinda "ekberiyet ve ersediyet" uslne gre hnedanin en yasli erkek yesi padisah olmustur. Hkmdarlik ailesinin reisi olan ve "Ulu Bey" adini tasiyan kisi, ayni zamanda devletin de reisi olurdu. Osmanli Beyligi'nin ilk zamanlarinda da grlen bu det, I. Murad zamanindan itibaren sadece hkmdarin ocuklari iin geerli hale gelmisti. Buna gre belirtilen dnemden itibaren saltanat, hkmdar olan kimsenin ocuklarinin hakki olarak telakki

edilmeye baslandi. Bununla beraber bir veliahd tayini sz konusu degildir. Devlet adamlari ve askerlerce sevilip takdir edilen sehzade, len babasinin yerine hkmdar ilan olunurdu. Osmanli padisahlari clslan mnasebetiyle ikardiklari fermanda Allah'in ltfu ile "bi'l-irs ve'l-istihkak" saltanatin kendilerine myesser oldugunu ifade ederler. yle anlasiliyor ki ilk dnemlerde devletin kurulus hamurunda mayasi bulunan ahi teskilatinin da bu seimde byk bir payi bulunmaktadir. ok nadir de olsa, zaman zaman padisahlarin, yerlerine geecek sehzadeyi devlet ileri gelenlerine vasiyet ettikleri grlmektedir. Mesela elebi Mehmed, Bizanslilarin yaninda bulunan kardesi Mustafa elebi'nin tekrar hkmdarlik iddiasiyle ortaya ikma ihtimalini gz nne alarak hayatindan midini kestigi sirada yanindaki vezir ve beylerine oglu Murad'in hkmdar yapilmasini ve o yetisinceye kadar lmnn gizli tutulmasini vasiyet etmisti. Bylece elebi Mehmed, kardes kavgasinin sebep olacagi politik ve ekonomik huzursuzluklar iin tedbir almis oluyordu. Biraz nce temas edildigi gibi, Osmanlilarda hkmdarin ocuklarindan kimin padisah olacagina dair kesin bir saltanat kanunu yoktu. Hkmdarlar, bir isyan hareketinin nne gemek iin kardeslerini ldrrlerdi. Kardes katli, Yildirim Byezid zamanindan beri tatbik edilmekle beraber Ftih kanunnmesiyle yazili hale getirilmistir. Bu kanunnmede "Ve her kim esneye evladimdan saltanat myesser ola, karindaslarini nizm-i lem in katl etmek mnasibtir. Ekser ulem dahi tecviz etmistir. Aninla mil olalar" denilerek memleketin selameti iin kardeslerin katline bir nevi izin verilmistir. Treye gre Osmanli padisahi, memleketin sahibi sayilirdi. Bu sebeple tebeasinin mali ve cani zerinde tasarruf hakki vardi. Vasitali vasitasiz bunu kullanirdi. Her trl kuvvet padisahin elindeydi. Fakat o bunu keyf olarak degil, kanun, nizam ve ananenelere dayanarak muamelatin icaplarina gre yrtrd. Ftih Kanunnmesi (s. 16)'nde, padisahin yetkilerini nasil kullandigina isaretle syle denilmektedir: "Ve tugrayi serifim ile ahkam buyrulmak canibe mufazzdir. Umur-i leme mteallik ahkm vezir-i azam buyruldusu ile yazila ve malima mteallik olan ahkmi defterdarlarim buyruldusu ile yazalar. Ve ser'-i serf zre deavi hkmn kadiaskerlerim buyruldusu ile yazalar." Bu ifadelerden anlasildigina gre btn dnyev ve din idare padisah adina yapilmaktadir. Buna dayanilarak padisahin, dnyev yetkilerinin idaresinde sadrazamlari, din yetkilerinin idaresinde ise nceleri kadiaskerleri, daha sonra da seyhlislmlari vekil tayin ettigi sylenebilir. Nitekim bu iki makama yapilacak tayin ve azillerde padisahin mutlak selhiyet sahibi oldugu bilinmektedir. Bundan baska divan toplantilarinda alinan her trl kararin "arz"

yolu ile onun tasdikine sunulmasi da padisahin niha karar mercii oldugunu teyid etmektedir. Islm hukukuna gre devletin basinda bulunan hkmdarin, hakkinda nass bulunmayan mevzularda tebeasinin maslahatini gzeterek ikardigi kanunlarina uymak dinin emridir. Islm hukukuna gre hkmdar her istedigini yapan ve her trl arzusuna uyulmasi gereken bir kisi degildir. O da ser' hukukun gerektirdigi emirlere uymak zorundadir. Aksi takdirde Hz. Peygamber'in "Allah'in emirlerine uymayana itaat yoktur" Hadis-i Serifi ile Hz. Ebu Bekir'in halife seildigi zaman yaptigi ilk konusmasinda dedigi gibi emirlerine itaat mecburiyeti kalkar. Mslman bir topluma istinad eden bnyesi ile Osmanli devlet adamlari, bundan baska trl hareket de edemezlerdi. Zira bu devletin geleneginde hkim bulunan anlayisa gre "devlette din asil, devlet ise onun bir fer'idir" Kanun, hkm, ferman ve uygulamada din anlayisin disina ikmamak iin Osmanlilar, kuruluslarindan itibaren Islm fikhina (hukuk) yakindan sina olan ulemya devlet idaresinde yer veriyorlardi. Nitekim Orhan Gazi'nin vezirlerinden Sinan Pasa ile andarli Halil ulemdandi. Esasen, XIV. asir Trk dnyasini gezip onlar hakkinda canli levhalar gibi saglam bilgiler veren Ibn Batuta'nin msahede ettigi gibi, Anadolu Trkmen beyliklerinin hemen hepsinde fakihler, beylerin yaninda en serefli mevkide yer almakta idiler. Bernard Lewis'in dedigi gibi; "Kurulusundan dssne kadar Osmanli Devleti, Islm gcnn ve inananin ilerlemesine veya savunmasina adanmis bir devlet idi. Osmanlilar, alti yzyil, ilk nce esas itibariyla basarili olarak, Avrupa'nin genis bir kisminda Islm egemenligi kurma abasiyla, daha sonra da Bati'nin amansiz karsi saldirisini durdurmak ya da geciktirmek iin uzun sreli hareketleriyle hemen hemen devamli olarak Hiristiyan Bati ile savas halinde idiler. Yzyillar boyu sren bu mcadele, Trk Islmliginin t kklerindeki kaynaklari ile Trk toplumunun ve kurumlarinin btn yapisini etkilememezlik edemezdi. Osmanli hkmdarinin halki, her seyden nce kendini Mslman sayardi. Daha nce grdgmz gibi Osmanli ve Trk, nisbeten yeni kullanilan deyimlerdir. Osmanli Trkleri, kendilerini Islm ile zdes grmslerdir. Diger herhangi bir Islm ulusundan ok daha byk lde hviyetlerini Islmiyet iinde eritmislerdi. Trk kelimesi, Trkiye'de hemen hemen kullanilmaz iken, Bati'da Mslmanin es anlami haline gelmesi ve Mslman olmus bir Batiliya, olay Isfahan veya Fas'ta olsa bile "Trk olmus" denmesi ilgintir." Osmanli pdisahlarinin, kanun ve nizamlara gre hareket etme mecburiyetini hissetmeleri, onlarin keyf bir sekilde hareket

etmelerine mani oluyordu. Hatta yle ki, bazan devlet gvenligi iin tehlike teskil edenlerin durumu bile hkmdarlarin fevr hareketlerine terk edilmiyordu. Nitekim II. Murad dnemi olaylarindan bahs edilirken grldg gibi Halilarla birlik olup Osmanli vatandasi olan Mslmanlari arkadan vurup ldrmekten ekinmeyen Karamanoglu Ibrahim Bey'in bu tecavzn, Islmla bagdastiramayan hkmdar, dneminin Ehl-i Snnet limlerine mracaatla Karamanoglunu yola getirmek zere onlardan fetva istemisti. Ibn Hacer el-Askalan, Saadeddin Deyr, Abdu's-Selm el-Bagdad, Bedreddin Tenes ve Bedreddin el-Bagdad gibi drt mezheb otoritesi, onun, Karamanoglu ile mcadele etmesi iin fetva vermislerdi. Sultan Murad, bu fetvalara dayanarak Karamanoglu zerine yrmst. Keza elebi Sultan Mehmed dneminde etrafina topladigi bazi apulcularla birlikte isyan baslatarak halk ve devlet iin byk bir tehlike haline gelen Seyh Bedreddin Mahmud, yakalandigi zaman hemen ldrlmedi. Hareketinin Islm'a uygunluk derecesinin arastirilmasi ve cezanin, limler tarafindan kurulacak bir heyet tarafindan takdir edilmesini bizzat padisah istemisti. Padisahlar, her zaman bir kurulun danisma niteligindeki kararlarini almazlarsa bile hi olmazsa en az seyhlislm veya mftden fetva aldiktan sonra hkm verirlerdi. Onlarin bu emir ve iradeleri, hatt-i hmyun, biti, ferman, berat, irde, ahidnme ve emannme gibi belgelerle ifade edilirdi. Bunlardan hatt-i hmyunun bizzat padisahin kendi el yazisi oldugu, digerlerinin onun adina Divan-i Hmyundan iktigi bilinmektedir. Osmanlilarda, devlet islerinde kesin bir karar verilmeden nce, isler, Divan'da grslrd. Bu grsmelerden sonra son karar hkmdarin olurdu. Hkmdarin herhangi bir mesele hakkinda verdigi karar ve kesin olarak beyan ettigi fikir, kanundu. Bununla beraber pdisah, devlet isleri ile ilgili meselelerde ser' ve hukuk konularda gerekli grdg kimselerle grsp onlarin fikirlerini alirdi. Bu durumdan anlasilacagi zere zhiren genis ve hudutsuz selhiyeti oldugu grlen padisah, gerekte bir takim kanunlarla bagli di. Bu da bir devletin devam ve bekasi iin sartti. Osmanli hkmdarlarinin ilk ve en kudretli zamanlarinda bile divan kararlarina tamamen riayet ettikleri ve alinan kararlarin disina ikmadiklari grlmektedir. Osmanli padisahlari, XVI. yzyil sonlarina kadar sehzadeliklerinde hizmet ve muharebelerde ordunun kollarinda komutanlik yaparak memleket idaresinde ve muharebe usllerinde tecrbe kazaniyorlardi. Hkmdar olduklari zaman bu bilgi ve tecrbe birikiminden istifade ediyorlardi. Osmanli hkmdarlari, ordularinin baskomutani idiler. Byk ve nemli savaslara bizzat kendileri istirak edip komutanlik yapiyorlardi. Kk savaslara ise selahiyetli bir komutan tayin ediyorlardi.

Ftih Sultan Mehmed dneminin ortalarina kadar Osmanli padisahlari, Divan-i Hmyuna baskanlik ederlerdi. Divan'da halki ve devleti ilgilendiren isleri grp gereken hkmleri verirlerdi. Hastalik veya baska bir sebepten dolayi padisahin istirak etmemesi halinde onun yerine vezir-i azam baskanlik ederdi. Solakzde'nin bir ifadesine dayanilarak Ftih'in, Divan baskanligini terk edisi syle bir hadiseye baglanir: Bir gn Ftih'in baskanliginda Divan toplantisi yapildigi sirada isini takip etmek zere payitahta gelmis olan bir Trk kyls, Divan avuslarinin ellerinden kurtularak toplanti yerine girer ve "Devletl Hnkr kanginizdir, sIkayetim var" demis. Bir suikast tehlikesini de beraberinde getiren bu hareket, padisahin canini sIkmis. Vezir-i A'zam Gedik Ahmed Pasa'nin tavsiyesiyle hkmdarin Divan mzakerelerini bir perde arkasindan dinlemesi ve vezret mhrnn yani mhr-i hmayunun vezir-i a'zama verilmesi sistemi kabul edilmisti. Bundan sonra adi geen vezir-i a'zamin teklifi zerine padisahlar iin toplanti mahallinin arkasinda biraz ykseke ve n kafesli bir yer yapilmisti. Bundan sonra padisahlar, divan mzakerelerini oradan dinleyip takip etmeye baslamislardi. Bu hadiseden sonra Fatih Sultan Mehmed, divan mzakerelerine baskanlik etmeyip bir perde veya kafes arkasindan dinlerdi. Meshur kanunnmesinde de "Cenab-i serifim pes-i perdede oturup" demek suretiyle bunu bir kanun hkm haline getirmisti. Grldg gibi II. Murad da dahil olmak zere Osmanli hkmdarlari devamli olarak halkla temasta bulunuyor, bizzat davalari dinleyip devlet islerini gryorlardi. yle anlasiliyor ki, Osmanlilarin ilk dnemlerinden itibaren hkmdarlar, halk ile temas ediyor, her firsatta halka yardimci olmaya alisiyorlardi. Bunu bilen halk, sIkyet, taleb ve arzularini esitli vesilelerle hkmdarlara ulastiriyordu. Bu anlayis, kkleri mazide olan eski bir an'anenin yerlesmesine sebep oluyordu. Bu an'anelerden biri, Hz. Peygamber'den beri devam edegelmekte idi. Buna gre Medine sehir devletinde, olduka sade bir yapi ierisinde halk, klfetsizce Hz. Peygamber ile grsyordu. Sphesiz ki bu davranis, daha sonraki Mslman hkmdarlar iin ideal bir rnek teskil ediyordu. Hulafa-i Rasidn dneminde gelisen fetihlerle byyen idar yapida, ok farkli inan ve dsncede olan kimselerin mevcud olmasi, bazi suikast ve cinayet ihtimallerini de akla getiriyordu. Bu yzden halifelerin halk ile temaslarinda bazi tedbirlerin alinmasi ihtiyaci dogdu. Halk ile Osmanli hkmdarlari arasindaki mnasebeti saglayan esitli vesileler vardi. Cuma ve bayram namazlari, ava ikma, Istanbul'un ii ve evresindeki mesire yerlerine, saray ve kasirlara

yapilan ziyaretler, halka hkmdara ulasma imkani veren firsatlardi. Osmanli hkmdarlari, daha Osman Bey'den itibaren mesru mazeretlerinin disinda Cuma namazini sarayin disinda ve halka aik bir camide kilmaya byk bir itina gsteriyorlardi. Bu durum, vekayinme, hatirat ve seyahatnmelerden aika anlasilmaktadir. Cuma selamligi sirasinda zerinde durulmasi gereken en nemli husus, halkin dilek ve bilhassa sIkayetlerini bizzat hkmdara ulastirmis olmasidir. Osmanli tarihi boyunca bunun pek ok rnegini grmek mmkndr. Aslinda Osmanli Devleti'nde tebeanin padisaha ulasmasi yerlesmis bir gelenekti. Padisahlarin zaman zaman kiyafet degistirerek halk arasinda dolasip kamuoyunu yoklamalari (tebdil gezmeleri), gnlk hayatlari, yemekleri, Istanbul ve civarinda esitli gezintiler' saltanat kurumu aisindan nemli hususlardir. Gerek gnmzde gerekse tarihteki devletlerde oldugu gibi Osmanlilarda da hkmdarin hakimiyet (egemenligini)'ini temsil eden ve adina "Hkmdarlik alametleri" denilen isaret ve semboller vardi. Kaynaklar, yeri geldike bu sembollerden sz ederler. Buna gre kurulus dneminde Osmanli padisahlarinin hakimiyet sembol olan hkmdarlik alametleri sunlardir: Payitaht, saray, adir (otag), taht, tac, hutbe, sIkke, nvan ve lakaplar, nevbet, kili, bayrak, tiraz, tug. Padisahlarin kullandiklari unvanlar, bunlarin kullanildigi yerler Osmanli hkimiyet anlayisi aisindan nemlidir. Halil Inalcik ("Padisah", A, IX) bunlari, ser' ve rf nvanlar olarak iki kisimda degerlendirmekte ve resm belgelerde bunlarin itina ile kullanildigina isaret etmektedir. Bunlar: bey, han, hkan, Hdavendigr, gazi, kayzer, sultan, emr, halife ve padisah gibi nvanlardir. Bundan baska Yavuz Sultan Selim, Mercidabik zaferinden hemen sonra Haleb'de "Hadimu'l-Haremeyn esSerifeyn" nvanini kullandi. Bu nvan daha sonraki padisahlarca da kullanildi. OSMANLI SEHZDELERI XIV. asrin sonlari ile XV. asirda, diger Anadolu beyliklerinde de grldg gibi "elebi" nvani ile de anilan Osmanli hkmdar ocuklarina, sehzde ismi verilmekte idi. Mense' ve mnsi tam olarak tesbit edilemeyen ve Trke bir kelime olan "elebi" kelimesinin ilk defa Anadolu'daki Trkler tarafindan kullanildigi ifade edilmektedir.

Osmanli sehzdeleri babalarinin sagliginda yksek haslarla bir sancagin idaresine (sancaga ikma) tayin ediliyorlardi. Bylece, asker ve idar islerde tecrbe kazanip yetistiriliyorlardi. Sehzdeler, tkriben on-onbes yaslarinda tayin edildikleri sancaga gnderilirlerdi. Devlet islerinde kendilerini yetistirmek zere, "lala" denilen tecrbeli bir devlet adami ile esitli hizmetler iin kalabalik bir maiyet verilirdi. Sehzdeler, gidecekleri sancaga validelerini de beraberlerinde gtrrlerdi. Sancakta bulunan sehzdelere "elebi Sultan" denirdi. Osmanli sehzdelerinden, sancak beyi olanlarin maiyetlerinde nisanci, defterdar, reis'l-kttab gibi kalem heyetiyle miralem, mirahur, kapi agasi ve diger bazi saray erkni vardi. elebi sultanlarin yaslan msaitse bizzat kendileri divan kurup sancaklarina ait isleri grrlerdi. Yaslari kk olanlarin bu islerine de lalalari bakardi. Sancagin btn islerinde sz sahibi olan lalalar, devlete itimad edilen sahislardan (vezirlerden) tayin edilirdi. Sehzdeler, kendi sancaklarinda zemet ve timar tevcih edebildikleri gibi berat ve hkm verip bunlara kendi isimlerini hvi tugra ekebilirlerdi. Ancak yapacaklari bu tayin ve tevcihlerde devlet merkezine bilgi vermek ve asil deftere kaydettirmek mecburiyeti vardi. XV. yzyil ortalarina kadar duruma gre Izmit, Bursa, Eskisehir, Aydin, Ktahya, Balikesir, Isparta, Antalya, Amasya, Manisa ve Sivas gibi sehirler, baslica sehzde sancak merkezleri olmustur. Sehzdelere Rumeli'de sancak verilmesi kanun degildi. Sehzdelerin bulunduklari sancak merkezlerinde evrelerinde bir fikir ve kltr hlesi meydana gelirdi. Kurulus dnemindeki Osmanli sehzdeleri, ya babalari ile beraber veya yalniz olarak sefere giderlerdi. Babalariyla sefere katildiklari zamanlarda ordunun yanlarinda, bazan da gerisindeki (ihtiyat) kuvvetlere komuta ederlerdi. Her Osmanli sehzdesi, veliahd tayini usl olmadigindan dolayi hkmdar olma hakkina sahipti. Bu sebeple hkmdar olana karsi zaman zaman diger kardeslerin saltanat iddiasiyle ortaya iktiklari grlr. Bu arada Savci Bey gibi, babasi I. Murad'a karsi hkmdarlik iddiasiyle ortaya ikanlar da olmustur. III. Mehmed'in clsundan (1595) itibaren sehzdelerin fiilen sancaga gnderilmeleri usl tamamen terk edilerek, onun adina bir vekil sancaga gnderilmistir. Sehzdeler ise deta Harem'e hapsedilmislerdi. Bu gelenegin terk edilmesi, Osmanli saltanat kurumu iin tam bir felaket olmustu. XVII-XVIII. asirlarda Topkapi Sarayi'nin Harem kisminda "Simsirlik" denilen dairede hayatini geiren sehzdelerin sahsiyetleri, tam gelisememis, ilim ve kltr bakimindan zayif kalmislardi. Bununla beraber XVIII. asrin

sonlarinda sehzdeler, tekrar serbest hareket eder olmus ve devlet isleri ile ilgilenir olmuslardir. OSMANLI MERKEZ TESKILTI Kurulus dnemi Osmanli Devleti'nde ynetim, eski Trk tresindeki asiret usllerine gre tatbik ediliyordu. Bu mnda memleket, ailenin msterek mali sayiliyordu. Bununla beraber hkmdar, nemli konularda tek basina karar vermeyerek bir kisim devlet adaminin fikrine de mracaat ediyordu. Bu fonksiyon, daha sonra adina "Divan" denecek meclis (bir esit bakanlar kurulu) tarafindan yerine getiriliyordu. Baslangita vezir-i azam ve vezirler, hkmdarin birinci derecede yardimcilari idi. Her sey belli kanun ve nizamlar erevesinde yrtlyordu. Ftih dnemine kadar rfe dayali olan bu sistem, Ftih'le birlikte yazili kanun haline getirilmistir. Bununla beraber, devletin genel kanunlari disinda, her kaza ve sancagin ekonomik ve sosyal durumuna gre zel kanunlari vardi. darede btn yetki padisahin ve onu temsilen divanin elinde toplanmisti. Bu durum, mutlak bir merkez otoriteyi n plna ikarmis oluyordu. Bu da devlete merkeziyeti bir karekter kazandiriyordu. nk daha kurulustan itibaren hkmdarlar, merkeziyetilige giden bir yol tutmuslardi. Bu bakimdan btn tayin ve aziller, merkezin bilgisi altinda yapiliyordu. Merkezin en nemli karar organi da "Divan-i Hmayn" denilen messese idi. DIVAN-I HMYUN Islm dnyasinda, Hz. mer ile baslayan divan teskilati, daha sonra degisIk sekil ve isimlerle gelisip devam etti. Osmanli dneminde bizzat padisahin baskanliginda nemli devlet islerini grsmek zere toplanan Divan'a, "Divan-i Humyun" denirdi. Bu messesenin, devletin ilk yillarinda nasil gelistigine dair kesin bir bilgiye sahip degiliz. Ancak Ibn Keml, (Defter I, s. 28, 106) bu messesenin daha Osman Gazi zamaninda ortaya iktigini kayd eder. Herhalde bu, Anadolu beyliklerinde ortaya ikan divanin bir benzeri olmalidir ki, pek fazla bir gelisme gstermemistir. Babasinin yerine geip Bey nvanini alan Orhan dneminde, divanin varligi artik kesinlik kazanmis grnmektedir. Hatta sIkpasazde'nin, bu bey zamaninda, divana gelmek zorunda olan devlet adamlarinin (divan yeleri) burmali tlbent, yani bir esit sarik sarmalarini emr ettigini sylemesi, onun divan erkni iin bir kiyafet tesbit ettigini gstermektedir. Osmanli divani, daha sonra gelen hkmdarlar vsitasiyle bir hayli gelistirilerek devletin en nemli organlari arasinda yer alacaktir.

Ilk dnem Osmanli divaninin ok sade ve basit oldugu tahmin edilebilir. yle anlasiliyor ki bu ilk divan, u beyligi zamanindaki seklini az ok muhafaza etmisti. Divan heyetinde, Osmanli beyinin kendisinden baska bir veziri, muhtemelen hkmet merkezi olan sehrin kadisi, beyligin mal islerini idare eden nib veya defterdar gibi az sayida ye vardi. Zaman zaman, bey yerine icabinda orduya kumanda eden sahis olarak sahnede Osmanli beyinin oglu grlmektedir ki, bu vaziyet, divan kurulusunun u beyligi divaninin modeline gre oldugu hakkinda bir kanaat vermektedir. Fakat Seluklu Devleti tamamen yikilip Mogol nfuzu da sarsilmaya baslayinca mstakil bir devlet olma yolunu tutan Osmanli Beyligi'nde, divanin gittike Seluklu divani modeline benzer bir mahiyet kazandigi grlr. Orhan Bey zamaninda messeselestigi grlen divanin yeleri iin, artik resm bir kiyafetin tesbit edildigi grlr. Divan toplantilari, Sultan I. Murad, Yildirim Byezid, elebi Sultan Mehmed ve II. Murad devirlerinde de devam etmisti. Yildirim Byezid, halkin sIkyetlerini dinlemek zere her sabah yksek bir yere ikardi. Herhangi bir derdi ve sIkIntisi olanlar orada kendisine sIkayette bulunurlardi. O da bunlarin problemlerini derhal zerdi. Divan, Orhan Bey zamanindan, Ftih'in ilk devirlerine kadar her gn toplanirdi. Toplantilar sabah namazindan sonra baslar ve gleye kadar devam ederdi. XV. asrin ortalarindan sonra (Ftih dnemi) toplantilar haftada drt gne (Cumartesi, Pazar, Pazartesi, Sali) inmis, Pazar ve Sali gnleri de arz gnleri olarak tesbit edilmisti. Divan, hangi din ve millete mensub olursa olsun, hangi sinif ve tabakadan bulunursa bulunsun, kadin erkek herkese aikti. Idar, siyas ve rf isler re'sen, digerleri de mracaat, sIkyet veya grlen lzum zerine veya itiraz sebebiyle temyiz suretiyle tedkik edilirdi. Memleketin herhangi bir yerinde haksizliga ugrayan, zulm gren veya mahalli kadilarca haklarinda yanlis hkm verilmis olanlar, vali ve asker siniftan sIkyeti bulunanlar, vakif mtevellilerinin haksiz muamelelerine ugrayanlar vs. gibi davacilar iin divan kapisi daima aikti. Divanda nce halkin dilek ve sIkyetleri dinlenir, ondan sonra devlet isleri grslp karara baglanirdi. Divanda idar ve rf isler vezir-i azam, ser' ve hukuki isler kadiasker, mal isler defterdar, arazi isleri de nisanci tarafindan grlrd. Divan mzakereleri o gnk rznmeye (gndem) gre yapilirdi. Toplanti bittikten ve Maliye hazinesi ile Defterhane, vezir-i a'zamin mhr ile mhrlenip kapandiktan sonra avusbasi, elindeki asasini yere vurarak divanin sona erdigini bildirirdi. Divandan sonra Yenieri agasi padisah tarafindan kabul

olunarak ocak hakkinda bilgi alinirdi. Ondan sonra kadiaskerler huzura girip kendileri ile ilgili isleri arzederlerdi. Bundan sonra da vezir-i a'zam ile vezirler ve defterdar kabul olunurdu. Btn bunlardan sonra da padisahlar, vezir-i a'zam ve vezirlerle beraber yemek yerlerdi. Ancak bu usl, Ftih Sultan Mehmed dneminde kaldirilmisti. Divan erknindan baska o gn isleri iin divana gelmis bulunan halka da din ve milliyet farki gzetilmeksizin yemek verilirdi. yle anlasiliyor ki Osmanli Devleti divani, devletin en yksek organi zelligini tasimaktaydi. Devlet baskani olarak hkmdar, sIk sIk divan yelerinin fikirlerini almak ihtiyacini hissediyordu. Bu durum, devlet idaresinin bir kisinin degil, bir kurulu teskil eden yelerinin fikirlerinden yararlanilarak en mkemmel sekilde yapilabileceginin aik bir gstergesidir. Divanda, halk ile devletin btn problemleri, zellikle timar tevcihleri ve nemli mevkilere yapilacak atamalar da grslmekteydi. Bu, yksek memuriyetlere, hkmeti teskil eden yelerin fikirlerinin alinarak atamalar yapildigina isarettir. Bir kurulun yapacagi atamalarin ise bir tek kisinin yapacagi atamalardan daha isabetli olacagi bir gerektir. Divanda son sz sphesiz ki sultanindir. Ancak grdgmz gibi hkmdarin, vezirlerin mtalaalarini almasi, daha dogrusu byle bir ihtiyaci hissetmesi, devlet idaresinde is birligi ve koordinasyonun n planda tutuldugunu gstermektedir. DIVAN YELERI Kurulus dnemi Osmanli divani, her gn sabah namazindan sonra padisahin huzuru ile toplanarak grevinin gerektirdigi isleri yapardi. Divan toplantilarinda yelerden her birinin kendisini ilgilendiren vazifeleri vardi. Her ye kendini ilgilendiren vazifeleri ile mesgul olurdu. Padisahi bir tarafa birakacak olursak kurulus dneminde divanda vezir-i a'zam, kadiasker, defterdar ve nisanci gibi asil yeler bulunuyordu. VEZIR-I A'ZAM VE VEZIRLER Osmanlilarin ilk dnemlerinde divanda sadece bir vezir bulunuyordu. O da ilmiye sinifina mensuptu. Daha sonra vezir sayisi artinca birinci vezire "Vezir-i a'zam" denildi. Bundan baska "Sadr-i l", "Shib-i devlet", "Zt-i asef" ve "Vekil-i mutlak" gibi tabirler de kullanilmis ise de bunlar asil el-kabtan degillerdir. Osmanli Devleti'nde ilk vezir, Haci Kemaleddin oglu Alaeddin Pasa'dir. Bu zat, ilmiye sinifina mensup oldugu gibi ayni zamanda taninmis ahi reislerindendi. Osmanli tarihilerinin byk bir kismi, bu zat ile Sehzde Alaeddin'i birbirine karistirir. Alaeddin Pasa'dan sonra bu makama sira ile Ahmed Pasa, Haci Pasa ve Sinaneddin

Yusuf Pasa gelmislerdi. andarli Halil Hayreddin Pasa ise Sinaneddin Yusuf Pasa'dan sonra vezirlige getirilmisti. Onun lm zerine vezir olan ve bu makamda onbir yil kadar kalan andarlizde Ali Pasa zamaninda, Timurtas Pasa'ya da vezirlik verilince andarlizde Ali Pasa vezir-i a'zam diye anilmaya baslandi. andarli Halil Hayreddin Pasa'dan nceki vezirler orduya komuta etmiyorlardi. Bu grevi, asker sinifa mensub olanlar yrtyordu. Fakat Hayreddin Pasa'nin Rumeli fetihlerinde komutanligi vezirlikle birlestirip mhim muvaffakiyetler kazanmasi, idar ve asker islerin bir elde toplanmasina sebep olmustu. Bundan sonra gelen birinci vezirler hep ayni sekilde hareket etmislerdi. Daha sonraki tarihlerde vezirlerin sayisi artmis ve XVI. asir ortalarina yakin zamana kadar vezirlik, sadece Istanbul'da bulunan mahdud kimselere mnhasir iken Kanun devri vezirlerinden oban Mustafa Pasa ile Hain Ahmed Pasa, nemine binaen vezirlikle Misir valiligine tayin edilmislerdi. Daha sonraki tarihlerde Budin, Yemen ve Bagdad eyaletlerine de vali olarak vezirler gnderilmisti. Vezir-i azam, padisahtan sonra devletin en byk reisi ve hkmdarin mutlak vekili oldugundan, sz ve yazisi padisahin iradesi ve fermani demekti. andarli hanedaninin dssne kadar btn islerde birinci merci vezir-i azamdi. elebi Mehmed zamanindaki Amasyali Bayezid Pasa'nin vezir-i azamligi bir tarafa birakilacak olursa andarli ailesinin bir silsile halinde kadiaskerlikten gelmek suretiyle yetmis seneden fazla bir mddet kesintisiz o mevkii isgal etmeleri ve hkmdarlarin itimadlarini kazanmalari btn Trk devlet adamlarinin bir ailenin etrafinda toplanmalarina sebep olmustu. Hatta Segedin muahedesinin akdi zerine saltanati oglu Mehmed'e birakan Ikinci Murad, karsi tarafin bu firsati ganimet bilip antlasmayi bozmasi zerine, anormal bir hal alan olaylar karsisinda tekrar hkmdar olup idareyi eline almak istedigi zaman, Vezir-i azam andarlizde Halil Pasa'nin tesebbsyle ikinci defa hkmdarlik makamina getirilmisti. Icabinda padisah adina divana riyaset (baskanlik) eden vezir veya vezir-i azamlar, hkmdarin mutlak vekili idiler. Pdisahin elips seklindeki altin bir mhr, bunun alameti olarak yanlarinda bulunurdu. Vezir, devlet islerinde btn selahiyet ve mesuliyetlere sahip oldugu gibi btn azil ve tayin isleri de onun reyi ile olurdu. Bu dnemlerde, hkmdarlarca hi bir taleplerinin reddedilmemesi adet haline gelmisti.

Kendisinden nceki tre, rf ve gelenekleri yazili bir metin haline getiren Ftih Sultan Mehmed'in kanunnmesinde vezir-i zamla ilgili olarak syle denilmektedir: "Bilgil ki vzer ve mernin vezir-i azam basidir, cmlenin ulusudur. Cmle umurun vekil-i mutlakidir. Ve malimin vekili defterdarindir ve ol, vezir-i azam nziridir. Ve oturmada ve durmada ve mertebede vezir-i azam cmleden mukaddemdir." Tevki Abdurrahman Pasa kanunnmesinde de vezir-i azam hakkinda su ifadeler kullanilmaktadir: "Evvela sadr-i azam olanlar cmleyi tasaddur edp amme-i mesalih-i din ve devlet ve kffe-i nizm-i ahval-i saltanat ve tenfizi hudud ve kisas ve haps ve nefy ve enva-i ta'zir ve siyset ve istimai da'va ve icray-i ahkm-i seriat ve def-i mezlim ve tedbir-i memleket ve tevcih-i eylet ve emret ve ulfe ve zeamet ve timar ve tevliyet ve hitabet ve immet ve kitbet ve cem'i cihet ve taklid-i kaza ve nasb-i mvella ve tefviz ve tevkil ve tayin ve tahsil ve umur-i cumhur ve tevcihat-i gayr-i mahsur ve'l-hasil cemi-i mensib-i seyfiyye ve ilmiyenin tevcih ve azli ve cemi-i kadaya-i ser'iyye ve rfiyenin istima ve icrasi iin bizzat cenab-i padisahden vekil-i mutlak ve memlik-i mahruse-i Osman ve taht-i hkmet-i sultande olan cemi-i nsin zerine hakim-i sahibi ferman oldugu muhakkaktir. Sair vzera ve vlat ve amme-i ulem ve kudat ve mesayih ve sdat ve a'yan ve ekbir ve tavaif-i askir ve reya ve berya ve ehl-i ciht ve ashab-i ticarat kebir ve sagir ve gani ve fakir ve kavi ve zayif ve vadi" ve serif ve muhassalan havas ve avam kffe-i enm cemian sadr-i a'zam olanlarin kelamini bizzat sevketl ve mehbetl ve seadetl padisah zillullah hazretlerinin mbarek lisan-i seriflerinden sadir olmus ferman-i vcibu'l-iz'an bilp emrine imtisl ve kendye ta'zim ve tavkir ve icll etmeye me'murlerdir." Kanunnme metinlerinde grldg gibi vezir-i a'zamlar, vekil-i mutlak olarak byk ve genis yetkilere sahip olan kimselerdi. Herkes onun emirlerine itaat etmekle ykml grnmektedir. nk o, padisahi temsil etmekteydi. Vezir-i a'zam (Kanun dneminden itibaren) sadr-i a'zamlar, padisahin yzk seklindeki tugrali altin mhrn tasirlardi. Vezir-i a'zamlarin, diger vezirlerden farklari "mhr-i hmyun" denilen bu mhr ile olup hkmdarlik selhiyetinin icrasina ve padisahin kendisini vekil ettigine dair bir delil oldugu iin onlar bu mhr rlms bir kese iinde koyunlarinda tasirlardi. Vezir-i azamin azlinde veya lm halinde "mhr-i hmyun" ikinci veya nc vezire verilirdi.

Mhr-i hmyun ya divana gnderilmek veya vezir-i a'zam olacak kimsenin huzura kabul edilmesi suretiyle verilirdi. Osmanli Devleti'nde XVI. asrin ilk yarilarina kadar yalniz devlet merkezinde bulunup divan-i hmyuna memur "kubbe veziri" veya "kubbenisn" denilen vezirler vardi. Bunlarin sayilari pek fazla degildi. Kubbe vezirleri divanda kidem sirasina gre otururlardi. Ftih Sultan Mehmed'den itibaren hkmdarlar Divan-i Hmyun toplantilarina katilmayi terk edip, riyaseti sadrazama biraktiktan ve XVI. asrin ikinci yansinda bu toplantilar haftada drt gne inhisar edildikten sonra hkmdarlar, arz odasinda sadrazamin verdigi izahati dinleyerek mzakerelerden haberdar olurdu. Bir mddet sonra devlet isleri Pasakapisi'nda grlmeye baslanmis ve Divan-i Hmyun XVIII. asirdan sonra eli kabul ve ulfe tevziine tahsis edilmisti. Sadrazamlarin hkmdarlarla grsmeleri ise XVI. asirdan itibaren gittike azalmisti. Bunlar, devlet islerini "telhs" veya "takrr" adli vesIkalarla ve ekleri ile birlikte hkmdara arz ederlerdi. Bylelikle telhsler, kanun, nizam, tevcih, usl ve det ile tayin edilmis olan ve hkmdarin tasdikine ihtiya gsteren hususlara ait sadrazamin arzi mahiyetinde idiler. Sadrazam kendi fikrini de beyan ettikten sonra ilgili konu hakkinda padisahin fikrini sorardi. Telhislerin hazirlanmasi Reis'l-kttabin grevi olup, hazirlandiktan sonra genellikle padisahi yormamak ve merami aika ifade etmek zere sade bir ifade ve iri nesihle yazilarak saraya gnderilirdi. Padisahin "manzurum oldu", "verilsin", "verdim", "tedarik edesin", "zamani degildir", "berhdar olasin", "olmaz" gibi hatt-i hmyunu ile isaret etmesinden sonra sadrazam onu isleme koyardi. Sadrazamlarin diger devlet ricaline ve idarecilere olan tahriratina ise "buyruldu" denirdi. Osmanli Devleti'nin ilgasina kadar sadrazamlarin ya re'sen veya bir muamele dolayisiyle mektub kaleminden yazilan kagitlara "buyruldi-i smi" ismi verilmektedir. Bu buyruldunun divan yazi ile yazilmasi ve bas tarafina da sadrazamin ismini havi sadaret mhrnn basilmasi usldendi. KADIASKER Osmanli Devleti'nde asker ve hukuk islerden sorumlu olan kadiaskerlik teskilti, gerek kelime gerekse meslek olarak uzun bir gemise sahiptir. Hz. mer tarafindan ordugh sehirlerine tayin edilen kadilar, sivil olmaktan ziyade asker bir hviyet tasiyorlardi. Bu sebeple, kadiaskerligin Hz. mer tarafindan kuruldugu belirtilmektedir. Abbasler'de de grlen bu mansib, Harzemsahlar'da, Anadolu Seluklulari'nda Eyybler'de, Memlklerde ve hatta Karamanlilar'da da vardi.

Osmanli Devleti'nde ilk kadiaskerin Bursa Kadisi andarli Kara Halil Hayreddin Pasa oldugu belirtilmektedir. Kaynaklar, ilk kadiaskerin adi geen zat oldugunda mttefik olmalarina ragmen, tayin tarihi iin farkli rakamlar vermektedirler. sIkpasazde ve Oru Bey, bu makamin 761 (M 1359), Hoca Saadeddin, Solakzde ve Mneccimbasi 763 (M. 1361)'de ihdas edildigini belirtmektedirler. Bundan baska kadiaskerlik hakkindaki arastirmasinda M. Ipsirli ,baska kaynaklarda bu tarihin 762 (M. 1360) olarak verildigini syler. Kelime olarak lgat mnsi "asker kadist" demek olan kadiaskerlik, Osmanli ilmiye teskilti iinde nemli bir mevki idi. Kadiasker terkibindeki "asker" kelimesi, messesenin zelligi aisindan nem tasir. Zira, Seyhulislmliktan takriben bir asir kadar nce (80 sene) kurulmus olan messesenin kurulusunda devletin, asker ve onlarin ihtiyalarini karsilamada titizlikle hareket ettigini gstermektedir. Bununla beraber, Divan-i Hmyun azasi olan kadiaskerin vazifeleri sadece asker saha ile sinirli degildi. Kadiaskerler ayni zamanda btn sivil adl islere de bakiyorlardi. Onlar, belli seviyedeki bazi kadi ve niblerin tayinlerini de yapiyorlardi. Divan toplantilarinda vezir-i a'zamin saginda vezirler, solunda da kadiaskerler yer alirdi. Ftih Sultan Mehmed'in son senelerine kadar yalniz bir kadiaskerlik vardi. Hududlarin genislemesi ve islerin ogalmasi yznden 885 (M. 1481) yilinda biri Rumeli, digeri Anadolu olmak zere ikiye ayrildi. Belirtilen tarihte, Muslihiddin el-Kastalan daha stn kabul edilen Rumeli kadiaskerligine, o dnemde Istanbul kadisi olan Balikesirli Haci Hasanzde Mehmed b. Mustafa da Anadolu kadiaskerligine getirildiler. Dogu ve Gneydogu Anadolu'nun Osmanli lkesine ilhakindan sonra Yavuz Sultan Selim (1512-1520) tarafindan 922'de yani XVI. asrin ilk eyreginde (1516) merkezi Diyarbekir (Diyarbakir) olan Arap ve Acem kadiaskerligi adi altinda nc bir kadiaskerlik kuruldu. Devlet merkezine olan uzakligi sebebiyle olsa gerek ki divn yeligi bulunmayan bu kadiaskerligin basina meshur tarihi ve bilgin Idris Bitlis getirildi. Bilahare merkezi, payitahta (Istanbul) nakledilen bu kadiaskerlige Fenarzde Mehmed Sah Efendi tayin edildi. 924 (M. 1518) de adi geen sahsin bu grevden ayrilmasindan sonra bir mddet vekaletle idareye baslanan bu kadiaskerlik lagv edilerek vazife ve selahiyetleri Anadolu kadiaskerligine birakildi. Bylece Rumeli ve Anadolu kadiaskerlikleri diye tekrar ikiye indirilen bu messese, Osmanli saltanatinin sonuna kadar devam etti. Protokola gre daha stn addedilen Rumeli kadiaskerleri ile daha asagi bir mevkide bulunan Anadolu kadiaskerinin vazifeleri kanunnmelerde syle belirtilir:

"Bilfl Rumeli kadiaskeri olan efendi, Rumeli ve adalarda vaki kazalari ve kismet-i askeriyeleri tevcih eder. Ve bilfl Anadolu kadiaskeri olan efendi, Anadolu'da ve Arabistan'da vaki kazalari ve kismet-i askeriyeleri tevcih eder. Ve bu efendiler, divn gnlerinde elbette Divan-i Hmyuna mdavemet edp Cuma gnlerinde vezir-i a'zam hazretlerinin hnesine varirlar. Amma dva istimai lzim gelse Rumeli kadiaskeri istima edp Anadolu kadiaskeri kendi halinde oturur. Meger vekil-i saltanat tarafindan me'zn ve me'mr ola, ol zaman istimai ser'an caiz olur. Ve yirmi, yirmibes ve otuz ve kirk medreselerin ve kendi taraflarina mteallik olan bazi mahallin cihet ve tevliyet makulesin tevcih edegelmislerdir." Bylece Anadolu'da bulunan mderris ve kadilarin tayini, Anadolu kadiaskerinin, Rumeli'de bulunan mderris ve kadilarin tayini de Rumeli kadiaskeri tarafindan yapilmaktaydi. Grldg gibi messesenin grevleri, egitim ve yargi teskilatinin idaresi, ordu ve asker zmrenin gerek baris, gerekse savas sirasinda hukuk ihtilaflarinin giderilmesi ve davalarinin grlmesi seklinde iki ana grupta toplanabilir. Kadiaskerler, XVI. yzyilin ikinci yansini mteakip, Seyhlislmligin n plna iktigi tarihe kadar btn kadi ve mderrisleri aday (namzet) gsterip tayinleri sadr-i a'zama ait olan kirktan yukari mderrisler ile mevliyi vezir-i a'zama arz ile tayinlerine dellet ederlerdi. Daha sonra bu gibilerin arzlari kendilerinden alinarak, kirk akaya kadar olan mderrislerle kaza kadilarinin tayinleri eskisi gibi bunlara birakildi. Kirktan yukari yevmiyeli mderrisler ile mevlinin tayinleri ise seyhlislmlara verilmistir. Tayin olunacak mderris veya kadi Anadolu'da ise Anadolu kadiaskeri, Rumelide ise Rumeli kadiaskeri tarafindan arz gnlerinde, bizzat kendisi tarafindan, padisah huzurunda okunan "Defter-i akdiye" de okunup inha olunan kadilarin tayinleri iin padisahin muvafakati alinirdi. Bir kimsenin kadiasker olabilmesi iin "mevleviyet" denilen 500 aka yevmiyeli byk kadilik mansibinda bulunmasi gerekirdi. XVI. asrin ikinci yarisina kadar kadiasker olmak iin muayyen bir usl yoktu. Fakat bu tarihten sonra Istanbul ve Edirne kadilarindan veya Anadolu kadiaskeri pyesi olan Istanbul kadisi mazullerinden birinin fiilen Anadolu kadiaskeri olmasi kanun haline gelmisti. Bu kadiaskerlikten sonra da Rumeli kadiaskerligi gelirdi. Kurulustan sonraki dnemlerde kadiaskerlik mddeti, diger mevleviyetlerde oldugu gibi bir yildi. Bu mddeti dolduran kadiasker, mazl

sayilarak yerine sirada olan bir baskasi tayin edilirdi. XVI. asrin ikinci yarisindan itibaren Rumeli kadiaskerleri Seyhlislm olurlardi. Zamanla maaslarinda farklilik grlen kadiaskerler, Fatih kanunnmesine gre devlet hazinesinden yevmiye 500 aka aliyorlardi. XVI. yzyilin ortalarindan sonra Rumeli kadiaskeri 572, Anadolu kadiaskeri ise 563 aka yevmiye aliyorlardi. Bunlarin maaslarindan baska asker siniftan olup vefat edenlerin "resm-i kismet"lerinden, binde onbes aka olarak gelirleri vardi. Bu para, kadiasker kassamlari vasitasiyle tahsil edilirdi. li'nin kaydina gre Rumeli kadiaskerine resm-i kismetten gnde sekiz bin aka hasil olurdu. Anadolu kadiaskerinin resm-i kismeti ise daha fazla idi. Irak, Suriye ve Misir'in bu kadiaskerlige bagli olmasi, bu artisa sebep oluyordu. Mazuliyet veya tekadlerinde de kendilerine maas tahsis edilen kadiaskerlere, daha sonra birer arpalik verilerek iaselerinin temin edilmesi saglanirdi. Divn'daki davalari dinleyen kadiaskerler, Sali ve arsamba hari olmak zere hergn kendi konaklarinda divn akdedip kendilerini ilgilendiren ser' ve hukuk islere bakarlardi. Kadiaskerlerden her birinin tezkireci, rznameci, matlabi, tatbiki, mektupu ve kethda olmak zere yardimcilari bulunurdu. Ayrica her birinin davali ve davaciyi divna getiren yirmiser muhziri bulunmaktaydi. Padisah, sefere iktigi zaman kadiaskerler de onunla birlikte giderlerdi. Padisah sefere gitmedigi takdirde onlar da gitmezlerdi. Bu durumda ser' muameleleri grmek zere onlarin yerine "ordu kadisi" tayin edilip gnderilirdi. Ayni sekilde padisahlar Edirne'ye gittikleri zaman onlar da padisahla birlikte gider ve akd edilen divn oturumlarina istirak ederlerdi. Bu messese, Osmanli Devleti'nin sonuna kadar devam etmis, Osmanli hkmeti ile birlikte o da tarihe mal olmustur. DEFTERDR Defter ile dr kelimelerinden meydana gelen bir terkib olan "defterdr" "defter tutan" demektir. Dogudaki Mslman devletlerin "mstevfi" dedikleri grevliye Osmanlilar, defterdr diyorlardi. Bir bakima gnmzdeki Maliye bakanligi mnsini ifade eder. Osmanlilar, XIV. asrin son yarisinda ve Sultan I. Murad zamaninda maliye teskiltinin temelini atip onu tedricen gelistirmislerdir. Buna bakarak Osmanlilarin daha kurulus yillarindan itibaren maliye isleri zerinde nemle durduklari sylenebilir. Hatta Abdurrahman Vefik, Osman Gazi'nin lm esnasinda oglu Orhan'a yaptigi vasiyetinden bahs ederken onun "beyt'l-mal-i mslimn"i korumasi gerektigini syleyerek devletin

servetini muhafaza etmesi ve gereksiz yere para harcamamasi gerektigine isaretle bunun nemini belirttigine temas eder. Ftih Sultan Mehmed tarafindan tedvin ettirilmis olan kanunnmei l-i Osman ile diger kanunnmelere gre defterdr, padisah malinin (Devlet hazinesi) vekili olarak gsterilmektedir. Dis hazine ile maliye kayitlarini ihtiva eden devlet hazinesinin ailip kapanmasi defterdrin huzurunda olurdu. Baska bir ifade ile hazinenin ailmasinda hazir bulunmak, defterdrin vazifeleri arasinda bulunuyordu. Divn'in asl yelerinden olan defterdr, sadece sali gnk divan sonunda arza girer ve kendi dairesi ile ilgili bilgiler verirdi. Bununla beraber, padisahin huzurunda okuyacagi telhs hakkinda daha nce vezir-i a'zamla grsr ve onun muvafakatini alirdi. Bayram tebriklerinde padisah vezirlere oldugu gibi defterdarlara da ayaga kalkardi. Genel olarak devlet gelirlerini ogaltmak, gerekli yerlere sarf etmek ve fazla olani da muhafaza altinda bulundurmak vazifesi ile ykml bulunan defterdr, Osmanli Devleti'nin kurulus yillarinda bu grevleri yerine getiriyordu. Devletin kurulus yillarinda bir defterdr varken, daha sonra, yeni yeni yerlerin feth edilmesi ve ihtiyalarin ogalmasi yznden sayilan artirildi. Bunlar, II. Byezid dnemine kadar Rumeli'de hazineye ait islere bakan Rumeli defterdri veya bas defterdr ile Anadolu'nun mal islerine bakan Anadolu defterdri olmak zere iki kisi idi. Tevki Abdurrahman Pasa kanunnmesine gre daha sonraki dnemlerde bas defterdrdan baska Anadolu defterdri ile "sIkk-i sn" denilen defterdrlar vardir. Bunlar da bas defterdr ile divana devam ederler. Sefer esnasinda bas defterdr ordu ile gittigi zaman, Anadolu defterdri onun yerine vekleten bakardi. Defterdrlar, kendilerini ilgilendiren mal islerdeki sIkyetleri, Defterdr Kapisi'nda akd edilen divanda dinler ve gerek grlrse "tugrali ahkm" verirlerdi. Zaten kanunnmeye gre kendilerine bu selahiyet verilmistir. Her defterdr, kendi dairesinden ikan evrakin arkasini imzalardi. On yedinci asrin ortalarindan itibaren btn maliye hkmlerinin (tugrali ahkm) arkalarina kuyruklu imza koyma hakki, bas defterdra verildi. Bundan baska bas defterdr, divan karari ile mal tayinlere ait kuyruklu imzasi ile "buyruldu" yazmakla birlikte bunun st kenari sadr-i a'zamin buyruldusuyla tasdik olunurdu. Defterdr, sadr-i a'zama re'sen yazdigi veya havale edilmis bir muameleli kagit zerine cevap verdigi zaman, kuyruklu imza koymaz, topluca bir imza koyardi. Kanunnmede bas defterdr ve vazifeleri hakkinda su bilgiler verilmektedir:

"Bas defterdr pye ve itibarda "nisanci" gibidir. Bas defterdr olan mal vekilidir. Ve kendi evinde divn eder. Ve maliyeye mteallik davalari dinler. Maliye tarafindan ahkm verir. Ve ahkmin zahrina (tugrali ahkmin arkasina) kuyruklu imza eker. Ve tahsil-i mal-i mir iin mltezimleri haps eder. Ve mahallinde mukataati tevcih edp buyurur. Ama "pene" ekmez. Ve bi'lcmle mal-i beyt'l-mali tahsil ve hazineyi tekmil ile memur olup beyt'l-mala mteallik olan umur-i cumhuru onlar grr. Ve mltezimleri zulm ve taaddiden tahzir ve reaya fukarasini himaye babinda sa'y-i kesir etmek ve sz tutmayip fukaraya zulm eden mltezimleri vekil-i devlete arz ve ta'zir ettirmek, defterdrlarin lazime-i zimmetleri ve zahri ahiretleridir (ahiret aziklari). Hususan emval-i yetamadan (yetim mallarindan) hazine-i mireyi siynet (korumak) ve beyt'l-mal-i mslmni mal-i haramdan himayet etmek. Kanunnme metninden anlasilacagi zere devlet gelir ve giderleri ile ilgilenen defterdrlarin vazifeleri, sadece devlet hazinesini zenginlestirmek degildir. Onlar, devlet hazinesine haram malin girmesine engel olmak zorunda olduklari gibi yetim mali dahi sokmayacaklardir. Onsekizinci asir baslarindan itibaren Rumeli defterdrlarina veya bas defterdra "sIkk-i evvel", Anadolu defterdrina "sIkk-i sn", nc defterdra da "sIkk-i slis" adi verildi. Icraat ve tahsilatta defterdrin icra memuru olarak maiyetinde farkli vazifeleri bulunan bes grevli bulunurdu. Bunlardan ilki, bas bakikulu denilen devlet gelirlerinin birinci tahsil memurudur. Defterdrlikta bunun bir dairesi olup emri altinda bakikulu ismiyle altmis kadar mbasir vardir. Bunlar, hazineye borcu olup vermiyenleri hapis ve sIkIstirma ile tahsilat yaparlardi. Bu yzden maliyeye borcu olanlar bas bakikulu hapishanesinde tutuklanirlardi. kinci icra memuru, cizye bas bakikuludur. Bu da cizye sebebiyle hazineye borcu olanlari takip eder. Iltizama verilen cizyelerin, mltezimlerinden henz borcunu dememis veya yatirmamis olanlari takib ederdi. Adi geen dairenin nc icra memuru, tahsilat ve demelere nezret eden veznedar basidir. Bunun da maiyetinde drt veznedar vardi. Bas defterdrin icra memurlarindan drdncs sergi nziri, besincisi de sergi halifesi olup her ikisi de hazine muamelatinin defterini tutuyorlardi. Defterdr tabiri, 1253 (1838) senesinin Zilhicce ayinda sadir olan Hatt-i hmyun mucibince terk edilerek yerine "Maliye Nezreti" tabiri kullanilmistir.

NISANCI Osmanli devlet teskiltinda Divan-i Hmyunun nemli vazifelerinden birini yerine getiren grevli iin kullanilan bir tabirdir. Nisan kelimesinden tretilmis olan "Nisanci", ferman, berat, mensr, nme, mektup, ahidnme, hkm ve biti gibi devlet resm evrakinin bas tarafina padisahin imzasi demek olan nisani koyardi. Bu grevliye nisanci, muvakk, tevki ve tugra gibi isimler de verilirdi. Osmanli devlet teskiltinda XVIII. asir baslarina kadar nemli bir makam olan nisancilik, daha nceki Mslman ve Mslman Trk devletlerinde de vardi. Nisancilik messesesinin basinda bulunan grevliye Osmanlilar'da nisanci denirken, Abbasler'de buna "Reisu Divani'l-Insa" deniyordu. Bu teskilat, sadece Mslman Dogu'da degil, Bati Mslman devletlerinde de vardi. Nitekim batida devlet kurmus ve zaman zaman Endls'e de gemis bulunan Merinler (592-956 = 1196-1458)'de "Divanu'l-insa" adi ile ayni grevi yerine getiren bir messese vardi. Byk Seluklular'da da ayni vazifeyi gren bir divan vardi ki, bu divanin basindaki grevliye "Sahib-i Divan-i Tugra ve Insa" adi veriliyordu. Bazan da sadece "Tugra" deniyordu. Bu zat, hkmdarin mensr, ferman vs. gibi isimler altinda ikardigi emirnmelere, onun isaret ve tugrasini koymakla grevliydi. Anadolu Seluklu Devleti'nin merkez teskilati iinde de ayni grevleri yerine getiren ve adina "Tugra" denilen bir grevlinin bulundugunu belirtmek gerekir. Kalkasand, Misir'daki bu hizmeti bes merhalede ele alir ve Memlklerde bu grevi stlenen kisiye "Ktibu's-Sir" veya "Sahibu Divani'l-nsa" adinin verildigini bildirir. Grldg gibi messeselesmis hali ile Abbaslerde grlen nisancilik, daha sonraki btn Mslman devletlerde oldugu gibi Osmanlilarda da olacakti. Bunun iin Osmanli Devleti'nin merkez teskilti iinde nemli bir yeri bulunan divanin azalarindan biri de "Nisanci" adini tasiyan grevli idi. nemli hizmeti bulunmasina ragmen, nisanciligin Osmanlilar'da hangi tarihlerde kuruldugu kesin olarak tesbit edilebilmis degildir. Bununla beraber, bazi arastiricilar bu kurulusu Osmanli Devleti'nin ikinci hkmdari olan Orhan Gazi dnemine kadar ikarirlar. nk bu dneme ait fermanlarda tugra bulunmaktadir. Bu da nisanciligin basit sekli ile de olsa Orhan Gazi dneminde var oldugunun bir isareti olarak kabul edilebilir. Keza, bu tabirin devletin ilk zamanlarinda kullanildigini gsteren kayitlar da vardir. Nitekim, Sultan Ikinci Murad'in emri ile Trke'ye tercme edilen Ibn Kesir tarihinin Arapa metnindeki "Muvakk" tabirinin "Nisanci" olarak tercme edilmesi de bunu gstermektedir. Ibn Kesir'in el-Bidye ve'n-Nihye adli tarihinin mtercimi olan zat, nisanci kelimesini kullandigina gre, bu tabir, o dnem Osmanli toplumu arasinda biliniyordu demektir.

Ftih Sultan Mehmed'in tedvin ettirdigi kanunnmede bu memuriyetin isim ve selhiyetleri ile zikr edilmis olmasi, bunun Ftih'ten nce mevcud oldugunu, fakat onun zamaninda tam anlamiyla gelistigini gstermektedir. Divan-i Hmyunda vezir-i a'zamin saginda ve vezirlerin alt tarafinda oturan nisanci, nemli bir hizmeti yerine getiriyordu. Nisancilar, grevleri icabi bazi zellikleri tasiyan kimseler arasindan seiliyorlardi. Nisanci olacak kimselerin insa konusunda maharetli bulunmalari gerekirdi. Nitekim kiraat ilminin byk isimlerinden Seyh Muhammed Cezer'nin kk oglu Ebu'l-Hayr Muhammed (Muhammed-i Asgar), Misir'dan, Osmanli hizmetine geldigi zaman insadaki kudretinden dolayi kendisine nisancilik verilmisti. Grevleri icabi olarak insa konusunda maharetli olmalari, devlet kanunlarini iyi bilerek yeni kanunlar ile eskiler arasinda bag kurup anlari telif etme kabiliyetine sahip bulunmalari gereken nisancilarin, ilmiye sinifi arasindan dahil ve sahn-i semn mderrislerinden seilmesi kanundu. Nisancilar, XVI. asrin baslarindan itibaren Divan-i Hmyunun kalem heyeti arasinda, bu vazifeyi yerine getirebilecek olan reis'lkttblardan seilmeye baslanmistir. Eger reis'l-kttb bu vazifeyi yerine getirebilecek kabiliyete sahib degilse yine mderrisler arasindan uygun grlen bir kisi bu vazifeye tayin edilirdi. Ftih dneminde messeseleserek kuruldugunu grdgmz nisancilik, Osmanli Divan-i Hmyunun drt temel rknnden birini teskil ediyordu. Ftih kanunnmesinde de belirtildigi gibi bu dnemde vezirlik, kadiaskerlik ve defterdarliktan sonra en nemli vazife nisancilikti. Ftih zamaninda bu grevi byk bir basari ile yrten Karaman Mehmed Pasa ile nisanciligin itibari daha da artmisti. Ftih'ten sonra gelen II. Byezid ve onun oglu Yavuz Sultan Selim dnemlerinde nisancilik yapan Tacizde Cafer elebi de byk bir itibar kazanarak tesrifatta defterdrin stne ykseltilmis ve vezirler gibi otag kurmasina msaade edilmistir. Niancilik mansibinin stnlg, Kanun Sultan Sleyman dneminde de devam etmis, "Koca Nisanci" lakabi ile taninan Celalzde, meslegindeki kidemi ve vukufiyeti sebebiyle defterdrin nne geirilmisti. Nisancilarin nfuzlari ve grdkleri nemli hizmetler, bundan sonra da devam etti. Bunlardan byk bir kismi beylerbeyi ve vezir rtbesini ihraz etti. Bununla beraber, XVI. asrin sonuna kadar nisancilar vezir olmayip sadece beylerbeyi rtbesinde idiler. Bu rtbe ile nisanci olan Boyali Mehmed Pasa (l. 1001) vezirlige nakl

edilince nisanciligi birakmis fakat sonradan tekrar nisanci olunca tayini beylerbeyi rtbesi ile yapilmisti. Daha sonra bazan kubbe vezirligi ile nisanciligin birlestirilerek bir kisiye verildigi (tevcih) de oldu. Nisanci, Divan-i Hmyun azasi olmasina ragmen, vezir rtbesini haiz degilse kanun geregi arz gnlerinde padisahin huzuruna kabul edilmezdi. Sadece nisanciliga tayin edildigi zaman bir defa padisahin huzuruna girip tayinlerinden dolayi tesekkr ederdi. XVI ve XVII. asrin baslarinda serdar veya padisah seferde bulundugu zaman, Istanbul muhafazasinda birakilan vezire nisanci tarafindan tugralari ekilmis bos ahkm kagitlari gnderilir ve bunlar, icab ettike kaim-i makam tarafindan doldurularak kullanilirdi. XVII. asrin sonlarinda (1087) tedvin edilmis nemli bir Osmanli kanunnmesi olan Tevki Abdurrahman Pasa kanunnmesinde "Kanun-i Nisanci" basligi altinda ayri ve zel bir fasil bulunmaktadir. Bu fasilda, o dnem nisancilarinin nizamlari tafsilatli bir sekilde verilmekte, onlarin resm ve hukuk durumlari belirtilmektedir. Buna gre nisanci, "tugra-i serif hizmeti ile me'murdur. Kendi dairesinde kanuna mteallik ahkm yazilir. Mmeyyizi tashih ettikten sonra tugralarini eker ve defteri tashih etmek lazim gelse, kendisine hitaben vrid olan ferman mucibince defterhaneden getirtip kendi kalemi ile tashih eder. Bu ferman gelince defter emini ile defter kesedarini, dzeltilmesi lazim gelen defter hakkinda vazifeli kilar. Sonra tashihi yapar, fermani da kendisi saklar, Kadiaskerlerden mhrl kese ile gelen ehl-i cihat beratlarinin tugralarini ektikten sonra ehl-i cihatin isimlerini defterlerine "sahh" ekip ve yine kesesine koyup mhrleyerek kendi kesedari ile kagit eminine gnderir. Divan tarafindan verilen sIkyet ahkmini reis efendi (reisu'l-kttb) resid ettikten sonra kesedari toplayip kendisine getirir, tugralarini ekerdi." Kanunnmede aynen su ifadeler yer almaktadir: "Ve kavanin-i Osmaniye ve merasim-i sultaniye, nisancilardan sual olunagelmistir. Sbikta (eskiden) bunlara mft-i kanun itlak olunmustur. Kanunnme, nisancilar hakkinda daha tafsilatli bilgiler vermektedir. Buna gre, nisancinin vezirligi varsa vzeray-i izam silkine dahil hkmn verir. Eger Rumeli beylerbeyilik pyesi var ise beylerbeyi merasimini icra edip kendisinden kidemli Rumeli pyesinde olan beylerbeylerden baska btn beylerbeylere ve kadiaskerlere tasaddur eder. Bu pye ile Divan-i Hmyuna girip iktika vezirler ile birlikte girip ikar. Fakat arza girmezdi. Kanunnme, arz esnasinda nisancinin disarida nerede ve nasil selama ikacagini da belirtmistir. Nisancinin beylerbeyilik pyesi

yok ise sadece mer pyesindedir. Kendisine nisanci bey denilmektedir. Bu takdirde Divan-i Hmyuna mer. tariki zere gider. Ancak taht kadilarina tasaddur eder. Diger divan hacegni gibi mcevveze, sof st, lokmali kutn ve i kaftani giyer. Ata orta abayi ve orta raht vururdu. Haslari da drt ykten (400.000 aka) fazla olurdu. Nisancilarin vezir-i a'zama gitmeleri iin belli ve muayyen bir zaman yoktu. Sadece isti'zan (izin isteme) det idi. Nisancilik, XVI. asrin sonlarindan itibaren yavas yavas nemini kayb etmeye basladi. Bunun iindir ki, nceleri miri durumunda bulundugu reis'l-kttbla esit duruma getirilmisti. XVII... asnn ortalarinda nisancilik adeta kuru bir nvan haline geldi. XIX. yzyilin baslarina kadar ismen de olsa varliklarini devam ettiren nisancilar, eski nemlerini tamamen kayb ettiler. Bu sebeple nisancilik 1836 yilinda tamamen lagv edilerek vazifeleri "Defter eminine" verilmistir. Mhim islere dair fermanlarin zerlerine Bbil, digerlerine de defter eminleri tarafindan tayin edilen ve tugranvis denilen memurlar tarafindan tugra ekilirdi. 1838'de tugra-nvislik grevi de kaldirilip Bbil ile defter eminligi tugraciligi birlestirildi. Bylece bu hizmetin Bbil'de grlmesi kararlastirildi. SARAY TESKILTI Bursa feth edilip merkez haline getirilmeden nce, Osmanogullari'na ait zel bir saray yoktu. Osmanli Beyi, diger emirler gibi kendi ailesi halki ile birlikte bir evde oturur, beyligin ileri gelenlerini ve tebeasini burada kabul ederdi. Isler, bu mtevazi evde grslrd. Bu sekildeki bir ikametghin, muhafiz vs. gibi fazla sayida yardimci kimselere de ihtiyaci yoktu. Nitekim bir katip, birka avus, haberci ve az sayida bir muhafiz grubu, btn isleri grmeye yetiyordu. Yaz aylarinda, genellikle bey evinin karsisindaki ulu inarlarin serin glgelikleri, toplanti yeri olurdu. Yaz mevsimindeki bu toplantilar, Osmanlilarin Sgt blgesine yerlesmeden nceki gebelik dnemini hatirlatiyordu. Zira bu dnemlerde, asiretin ileri gelenleri aik havada, beyin adirinin nnde toplanip isleri grsyor ve bir karara variyorlardi. Bununla beraber zaman zaman sefer veya herhangi bir sebeple hareket halinde bulunan beyler, eski Trk detlerine gre at sirtinda da toplantilar yaparlardi. Byle toplantilarda sadece sifah kararlar verilirdi. Bey, Cuma gnleri Cuma namazinda hazir bulunurdu. Bu, beyin tebeasiyla grsmeye, onlarin dert ve sIkyetlerini dinlemeye vesile olurdu. Bu dnemdeki btn det ve merasimler, Oguz tresince icra olunurdu. Orhan Bey, Bursa'yi feth edip is basina getikten sonra beyligi her sahada teskiltlandirmaya gayret etmisti. Bunun iindir ki bazi

arastiricilar, Osmanli Devleti iin onun dneminden itibaren bugnk mnda "devlet" denebilecegini kayd ederler. Gerekten, Osmanli Devleti, gelisip bydke, hkmdarlarinin oturduklari saraylar da bu gelismeye paralel olarak byms ve ihtisamlari artmisti. Ilk Osmanli sarayi, mtevazi bir sekilde Bursa'da yapilmisti. Bundan sonra Edirne'de saraylar insa edilmisti. Istanbul'un fethinden sonra Ftih Sultan Mehmed tarafindan bugnk Byezid'de Istanbul niversitesi'nin bulundugu sahada bir saray yaptirilmisti. Fakat daha sonra begenilmeyen bu sarayin (Eski saray) yerine Marmara ile Hali arasinda bulunan ikintili tepe (Sarayburnu) zerinde yeni bir saray insa edilmisti. Yeni saray adi verilen bu saray (Topkapi Sarayi), padisahin ailesine mahsus daireler (harem), Endern ve dis hizmetlerle alkali Birn adi verilen kisimdan tesekkl etmekteydi. Ftih'ten sonra gelen Osmanli padisahlari, 1400 metre uzunlugunda "Sr-i Sultn" denilen yksek ihata duvan ile evrili olan bu sarayda ikamet ettiler. Ftih Sultan Mehmed tarafindan insasina baslanilan ve XIX. yzyil ortalarinda Dolmabahe Sarayi'na tasinincaya kadar yaklasIk drt asra yakin Osmanli padisahlarina hizmet eden Topkapi Sarayi'na, hemen her Osmanli padisahi bir ilavede bulunmustu. Bu saray, 3 Nisan 1924 tarihinde ikanlari Bakanlar Kurulu karan ile mze haline getirilmistir. Orhan Bey'in, Bursa'nin i kalesinde bir sarayi vardi. Fatih devrine kadar gelen Osmanli hkmdarlari tarafindan kullanilan Bursa sarayindan Evliya elebi de bahs etmekte, ancak sarayin bu hkmdardan sonra ragbet grmedigini, sadece muhafiz bostancilarinin burada bulundugunu kayd etmektedir. Mamafih, Bursa byk bir yangin ve depreme maruz kaldigi iin Evliya elebi'nin bahs ettigi sarayin, Orhan Bey devrinden kalan bina olmadigi sylenebilir. Ayrica 1402'deki Ankara Muharebesi'nden sonra Bursa'nin maruz kaldigi Mogol istilasi esnasindaki yangin ve yagmalamalar da dsnlecek olursa Orhan dneminden XVII. asra pek fazla bir seyin kalmayacagi kanaatine varilabilir. Bursa sarayi hakkinda bilinenler pek fazla degildir. Teskilat ve i taksimati ise hemen hemen hi bilinmemektedir. Sadece, muhafazasi iin kapicilarinin, muhtelif hizmetler iin i halkinin ve harem kisminin bulundugu sylenebilir. Edirne'nin fethinden sonra da Bursa bir mddet daha devlet merkezi olmakta devam etmisti. Bilindigi gibi Rumeli fetihlerinin basladigi siralarda Osmanli Devleti'nin merkezi Bursa idi. Edirne'nin fethinden sonra da burasi hemen terk edilmedi. Bununla beraber Edirne'de ilk sarayin Murad Hdavendigr (I. Murad) tarafindan h. 767 (m. 1365) yilinda

yaptirildigi ve yerinin de bugnk Selimiye Camii'nin bulundugu yksek yerde veya yakininda oldugu ileri srlmektedir. Evliya elebi, kendi zamaninda bu sarayin bulundugunu ve Musa elebi tarafindan etrafinin bir duvarla evrilmis oldugunu bildirir. Yine onun yazdigina gre, Kanun Sultan Sleyman da bu sarayi tamir ettirmis ve acemi oglanlarina tahsis etmistir. Bu eski saraydan gnmze kadar bir iz kalmamakla beraber, Selimiye Camii'nin st tarafindaki Saray Hamami denilen ifte Hamam harabesinin bu saraya ait hamamin kalintisi oldugu kabul edilmektedir. Edirne saraylarinin en meshuru, Hnkrbahesi Sarayi denilen Yeni Saray olup burada harem daireleri ile diger teskiltlar vardi. Yine Evliya elebi'nin kaydina gre nceleri koru halinde bulunan bu yer, Sultan Birinci Murad tarafindan imar edilmis, fakat Sultan II. Murad, Tunca nehrinin kenarinda bulunan bu mevkii ksklerle sslemisti. Kendisinden sonra gelenler de buraya ilaveler yaparak Kanun zamaninda mkellef bir hale getirmislerdi. Istanbul'un fethinden yil sonra, yani 1457 senesinde Edirne sehri byk bir yangin sonunda tamamen yok olmus gibiydi. Bu arada saray da yangindan zarar grmst. Bunun iin sehrin yeniden imari sirasinda Ftih'in emri ile yeniden Hnkrbahesi Sarayi diye anilan yerde insa edilen sarayda alti bin i oglani ile besyz civarinda bostanci vazife gryordu. I oglanlari, Topkapi Sarayi'nda oldugu gibi muhtelif koguslar halindeydiler. Bostancilar hem Edirne sarayi bahelerine hem de Edirne'de bulunan Mamak, mlek ve Mesihpasa bahelerine bakiyorlardi. Aynca Edirne Bostancibasisinin idaresinde sehrin inzibat isleri ile de mesgul oluyorlardi. Hkmdarlar, Istanbul'da ikamete baslamadan nce Edirne sarayinda, muhafiz kapicilar ve kapicibasilar vardi. Bunlar sonradan kaldirilmislardi. Onlarin yerine bostancilar bakmaya baslamislardi. Edirne sarayindaki i oglanlarin kidemlileri, senede bir Istanbul'daki yeni sarayin Endern kismina veya kapi kulu svari ocaklarina verilirlerdi. Keza Bostancilar da zamani gelince kidemlerine gre Yenieri, Sipahi veya Mteferrika olurlardi. Edirne sarayi da Istanbul'daki yeni sarayda oldugu gibi Endern, Birn ve Harem kisimlarindan meydana geliyordu. ENDERN Osmanli Devletinde XV. asir ortalarindan itibaren medrese disinda en kkl ve saglam ikinci egitim kurumu, Enderndu. Sarayin, Endern halkini, devsirme denilen bazi hiristiyan tebea ocuklari veya harplerde esir alinip yetistirilen genler meydana getiriyordu. Bunlar, devsirme kanununa gre sekiz ila on sekiz yaslari arasinda toplanip nce Endern disindaki Edirne Sarayi, Galatasarayi ve

Ibrahim Pasa Sarayi gibi saraylarda terbiye ve tahsil grp TrkIslm det ve geleneklerini grendikten sonra Endern'daki ihtiya ve kidemlerine gre yeni saraydaki kk ve byk odalara verilirlerdi. Bunlar, burada da tahsile devam edip saray dap ve erknini grendikten sonra yeteneklerine gre Seferli, Kiler ve Hazine odalarindan birisine ikarilirlardi. Bundan sonra da en mmtaz oda olan Has oda gelirdi. Kiler ve Hazine odasindaki eskiler, yani kidemlilerin semeleri mnhal vukuunda (bosaldiginda) buraya verilirlerdi. Veya zamanlari gelince kapikulu svarisi olarak disari ikarilirlardi. Bu odalarin en ilerisi ve mmtazi olan Has oda idi ki, asil Endern agalan bunlardi. Gerek devsirme sistemi, gerekse I oglanlari hakkinda asagidaki bilgiler konuya daha bir aiklik getirecektir. Devsirme olarak alinip sarayda uzun mddet hizmet ve terbiyeden sonra devletin muhtelif makamlarina namzet olarak yetistirilen ocuklara, I oglani denirdi. Rivayete gre Osmanli sarayinda I oglani istihdami Yildirim Byezid zamanindan itibaren baslamistir. I oglanlarinin beden egitimlerine de nem verilirdi. Ok atmak, mizrak kullanmak, cirit ve omak oynamak, binicilik gibi hareketler, o dnem iin baslica beden hareketler olarak kabul ediliyordu. Bundan dolayi bunlar kuvvetli, evik ve dayanikli olurlardi. Bazan odalar arasinda msabakalar yapilirdi. Bunlar, mensup olduklari odalara gre hizmet ve sanat grenirlerdi. yle anlasiliyor ki, I oglanlari II. Murad zamanina kadar silah egitiminden baska egitim grmyorlardi. Bu dnemde saray, Osmanli Devleti'nin kltrel, siyas ve asker gelisiminin ana ynlerini belirleyen nemli bir faktr olmustur. Bu bakimdan saray, en parlak ilim merkezlerinden biri haline gelmistir. HAREM Topkapi Sarayi'nda ikinci avlunun solunda Divn-i Hmyunun arka kisminda yer alan Harem-i Hmyun, genellikle Hali'e nzir esitli sofalar, koridorlar, daireler, odalar, esmeler ve hizmet binalarindan meydana gelmekte idi. Buralarin zerleri kubbeler ve tonozlarla rtlyd. Duvarlari en degerli ini ve mermerlerle kapli oldugu gibi en gzel kitbe ve yazilarla da ssl idi. Gerek mimar form, gerekse bezemeleri aisindan yzyillari burada i ie ve yan yana grmek mmkndr. Harem, Osmanli padisahlarinin hususi evi konumunda olan binalar manzmesidir. Islm dnyasinda eskiden beri yaygin olarak bilinen bir terim olarak harem, saraylarin ve byke evlerin sadece hanimlara tahsis edilen blm ve selamligin mukabili olarak kullanilmistir. Topkapi Sarayi da Osmanli padisahlarinin sarayi oldugundan, padisahin aile efradi ve onlara hizmet eden kadinlara tahsis edilmis blmne Harem-i Hmyun denilmistir. Haremin (aile) reisi ve efendisi padisah olduguna gre buradaki hiyerarsi ile mevcud binalarin

konumu, tefrisi, mesafeleri hep hnkr dairesi esas alinarak belirleniyordu. Bylece vlide sultan, hasekiler (kadin efendiler), sehzdeler, padisah kizlari (sultanlar), ustalar, kalfalar ve criyelerin daireleri belirli bir tertip ierisinde yer aliyorlardi. Harem halkini, padisah, vlide sultan, padisah hanimlari, sultanlar ve sehzdeler gibi haremde hizmet edilenler ile ustalar, kalfalar, criyeler seklinde hizmet edenler olmak zere iki grupta degerlendirmek mmkndr. AK VE KARA HADIM AGALARI "Aga-i Bbu's-Sade" denilen kapi agasi, hadim ak agalarindan olup yeni sarayin bas nziri, ve "Bbu's-Sade"nin miri idi. Baska bir ifade ile bunlar, Osmanli sarayinin "Bbu's-Sade" denilen kapisini muhafaza ile vazifeliydiler. XVI. asrin sonlarina kadar sarayin en nfuzlu agasi Bbu's-Sade veya Kapi agasi idi. At tarihinde belirtildigine gre Kapi agaligi ile Hazinedar basilik, Saray agaligi ve kilerci basilik, Sultan Ikinci Murad zamaninda ihdas edilmislerdi. Kapi agasi, Harem'in en byk zbiti durumunda idi. Kapi agasinin emrindeki Ak hadimlar, sarayin kapisini muhafaza etmekte olup sayilari otuz civarinda idi. Kara hadim agalari ise kadinlarin bulundugu harem kisminda vazife gryorlardi. Kara hadimlarin en byk mirine "Dru'sSade Agasi" veya "Kizlar Agasi" denirdi. Bunlar harem kisminda bulunduklari iin kendilerine "Harem Agasi" da deniyordu. BIRN ERKNI Osmanli sarayinin dis hizmetlerine bakan ve sarayda yatip kalkma mecburiyetinde olmayip disarida evleri bulunan kimselerdir. Bunlar, padisah hocasi, hekimbasi, cerrahbasi, gz hekimi, hnkr imami gibi ulem sinifindan olanlarla sehremini, matbah-i mire emini, darphne emini ve arpa emini gibi mlkiyeden olan sivil vazife sahipleri idi. Bunlardan baska sarayin Endern disindaki hizmet erbabindan olup emir-i alem, kapicilar kethdasi, avusbasi, mirahur, bostanci ve bunlarin maiyetinde bulunan memurlar da "Brn" erkni iinde yer aliyorlardi. Brn'da hizmet eden ilmiye sinifi ile "Agayan-i Brn" yani dis agalari denilen agalar, sarayin Harem ile Endern kisminin haricindeki yer ve dairelerde oturup islerini grrlerdi. Aksam olunca da evlerine giderlerdi. Bunlar, Endern agalari gibi sIkI bir disipline tabi olmadiklari gibi sarayda yatip kalkma mecburiyetleri de yoktu. Bunlardan isteyenler sakal da birakabilirlerdi. Brn teskiltinin btn tayinleri, sadr-i azam tarafindan yaptirdi.

OSMANLILARDA SARAY TESKILATI


Osmanli Devletinin kurulusundan sonra, saray teskilti da diger messeseler gibi gelisme gsterdi. Bursa ve Edirne saraylarindan sonra, Istanbul'un fethi zerine bugnk Istanbul niversitesi merkez binsinin oldugu yerde, Ftih Sultan Mehmed Han tarafindan Saray-i Atk denilen eski saray kuruldu. Daha sonra yine Ftih tarafindan Saray-i Cedid adi verilen Topkapi Sarayi yaptirildi. Bu saraylar pdishlarin hem ikmet ettikleri yer ve hem de btn devlet islerinin grslp karar verildigi en yksek devlet diresiydi. Osmanli Devletinde saray teskilti kisimdan meydana gelmekteydi: 1) Brn adi verilen dis kisim, 2) Endern adi verilen i kisim, 3) Harem-i hmyn. Sarayin Birn adi verilen kismi sarayin disi, yni Babs'sade hricindeki teskiltidir. Sarayin Birn teskiltinin isleri esitli oldugundan, her birinin memurlari da ayri ayri siniflardandi. Burada grevli olan ilmiye sinifi ile Birn agalari denen agalar, sarayin hem harem ve hem de endern kisminin hricindeki yerlerde ve direlerde bulunup, vazifelerini yaparlar ve aksamlari evlerine giderlerdi. Birn teskiltina it btn tyinler sadr-i zam tarafindan yapilirdi. Endern: Sarayin bu kismi yksek dereceli devlet memuru yetistiren bir mektep ve terbiye yeriydi. Pdishlar bir kismi sarayda ve bir kismi da orduda olmak zere Mslman Trk terbiye ve kltr ile yogrulmus, kendilerine sdik bir sinif yetistirdikten sonra, Osmanli devlet idresini bunlarin eline vermistir. Kk yastaki devsirme denilen ocuklar, saraya alinmadan sivil Mslman Trk ilelerin yaninda byk bir tin ile yetistirilerek, Mslman Trk terbiyesi grrlerdi. Dn bilgileri ve Trkeyi grenirler daha sonra saraya alinirlar, burada da mkemmel bir tahsil grdkten sonra, siralari gelince liykat ve kbiliyetlerine gre saray hricindeki esitli devlet hizmetlerine tyin edilirlerdi. Sarayda her kogusun ve sinifin fertlerinin kaydina mahsus defterler olup, bunlarin saray terbiyesi zere yetismeleri iin her kogusta lala tbir edilen hocalar vardi. Osmanli Sarayi, hem devletin en yksek idre organi ve hem de en yksek idrecilerini yetistiren bir messese idi. Sarayin kendine mahsus usl ve erkni vardi. Islm ahlkinin ve insanlik seciyesinin en gzel rnekleri burada yasanir ve buradan Osmanli lkesine ve dnyya yayilirdi. Harem-i Hmyn: Pdishin ile efrdinin; pdish kadinlarinin, pdishin kiz ve erkek ocuklari ile harem agalarinin ve muhsiplerinin oturdugu yerdi. Yerlesim olarak vlide sultanin diresi, sehzdeler mektebi, pdishlarin yatak odalari, criyelerin yetistigi yerler gibi blmleri vardi. Haremde; vlide sultan, baskadin efendi, pdish kizlari, gedikli kadin, hizmeti (criye)ler bulunurdu. Osmanli sarayinin harem blm, hnedan mensuplarinin huss ile hayatlarini yasadiklari yerdi. Devletin btn messeseleri ve cemiyet hayatinda oldugu gibi, buradaki gnlk hayat da, Islmiyetin esaslarina Trk rf ve an'anesine titizlikle riyet edilerek yrtlrd. Harem-i Hmynda bulunanlar, kk yaslarindan tibren ok titiz ve cidd bir egitimden geirilerek yetistirilir, sarayin mstesn

db ve terbiyesine uymasina tin gsterilirdi. Asirlar boyunca cihan-sml Osmanli Devletini idre etmis, lkeler fethetmis, ilim ve irfnin ilerlemesine, medeniyetin ykselmesine ve yayilmasina hizmet etmis pdishlarla, mmtaz ahlk, iffet, sefkat, merhamet ve hamiyet nmnesi hanim sultanlar, hep bu Harem-i Hmynda terbiye edilerek yetismislerdir. Haremde, hnedan ilesinin yasayisini dzenleyen ok muazzam bir tesrift, (protokol) vardi. Harem teskilti ve messesesini anlatan esitli trih vesikalar mevcuttur. Harem-i Hmynda bulunan criyeler, Islm ordularinin dsmanlarla yaptigi harplerde esir edilen kadin ve kizlarla, pdisha hediye edilenlerden hizmeti olarak sarayda bulunanlardi. Bunlarin ogu hizmeti olarak hanim sultanlarin ve haremde vazifeli kadin grevlilerin emrinde hizmet ederek yetisirlerdi. Criyelerin hepsi, uzun sre ok ciddi bir terbiyeden geirilir, Islm ahlki ve Trk rfne gre yetistirilir, esitli hizmetlerle vazifelendirilirlerdi. Temayz edenlerinden pek azi, pdishin zel hizmetlerini grmekle de vazifelendirilirdi. Bu dereceye ykselmek, criyeler iin pek byk bir meziyet ve mazhariyetti ve uzun terbiyelerden sonra ulasilirdi. Gerek pdishin ve gerekse Harem-i Hmynda bulunan diger hnedan mensuplarinin hizmetlerindeki criyelerle olan mumeleleri, Islm hukkuna uygundu. Keyfilikten, zevk ve safya zebunluktan uzak olup, Islmiyetin trif ettigi mesru ile haytinin bir nmnesiydi. Criyelerden ogu kendiliklerinden Mslman olur, ya sarayda serefli bir mr srerler veya mnsip kimselere zengin eyizlerle gelin edilirler, yuva kurarlardi. Eski ve ortaaglardaki krallik ve imparatorluk saraylarinda yasanan zevk ve safhat lemleriyle, bilhassa saraya mensup kadinlarin karistigi entrikalarin sehvetleri kamilayan hikyelerini dinleyip yazmaga alismis bzi Avrupali muharrirlerle, onlari taklit eden yerli isimler, hibir yabancinin girmemis, hibir uygunsuz haber duyulmamis olan Osmanli sarayinda da bu kbil olaylari ok arastirmislar, yazacak hibir sey bulamamislardir. Asirlar boyunca devam etmis bir hnedan ilesinden spheli rivyetler hlindeki tek tk olayi ise, genis hayalleriyle ssleyip bire bin katarak anlatmislardir. Bilhassa Bati insaninin ulasmayi gye edindigi zevk ve safhat haytinin Avrupa saraylarinda grlen nmneleri; onlarin trihte emsalsiz bir ihtisam shibi Osmanli sarayinda da benzeri bir hayat hayl etmelerine sebep olmustur. nk Avrupali iin iktidar ve maddiyatin zevki ve safyi teminden baska nih bir maksadi yok gibidir. Harem kelimesiyse, zellikle son zamanlarda esitli bahnelerle istismar edilmis, Mslman-Trk ahlkinin besigi ile yuvasi, esitli bozuk dsnce shiplerinin uydurma szleriyle lekelenmek istenmistir. Bu maksatli iftiralarla dolu yazilarin hedefi; trihteki, Trk ahlk ve devletini asagi dsrmektir. Bu tip maksatli yazilarin hibir vesikasi ve degeri de yoktur. Harem kadinlarinin hibiri, devrinde kendi haytini ve haremi anlatan kitap yazmamistir.

<script language="javascript" type="text/javascript"> document.write('<a vices/general/L19/152491033/TopRight/ISP/MWS_Monster_BUT_84_9487/120x60_Monstercom_Sep07.html.html/575057 blank"><img src="http://view.atdmt.com/MON/view/ntdnlmon0810000349mon/direct/01152491033" /></a>' vices/general/L19/152491033/TopRight/ISP/MWS_Monster_BUT_84_9487/120x60_Monstercom_Sep07.html.html/575057 t="_blank"><img src="http://view.atdmt.com/MON/view/ntdnlmon0810000349mon/direct/01152491033" border="0"

Search the Web

Osmanl mparatorluu'nda Askeri Tekilat Osmanl Devletinde kurulan ilk dzenli kara kuvveti yaya ve msellemlerdir.Bu kuvvet Orhan Gazi'nin veziri Aleaddin Paa ve andarl Kara Halil'in nayak olmalaryla kurulmutur.Piyade (yaya) ve svari (msellem) olmak zere iki ksmdan oluur.Ancak fetihlerle genileyen Osmanl Devletine bu kuvvetler yetersiz kalmaya balad.Ve yeni bir askeri tekilata ihtiya dodu.Bunun zerine Kapkulu oca meydana getirildi. Kapkulu Ocaklar Piyadeler: 1.Acemi Oca: lk Acemi Oca Gelibolu'da andarl Kara Halil ve Rstem Paalarn nayak olmalaryla Murad I. zamannda kuruldu.Acemi Ocana sava esirlerinin bete biri (Penik) ve Osmanl tebasnda bulunn Hristiyanlarn ocuklar (Devirme) alnrd.Bu esirlerle ocuklar nce Anadolu'da Trk ailelerin yanna Trkeyi ve Trk gelenek ve greneklerini renmeleri iin verilirdi. Kkler oda hizmetinde bykler ise devlet ileri gelenlerinin hizmetine veriliyorlard.Sonra bunlar, yer aldka Yenieri Ocana ya da Bostanc Ocana girerlerdi. 2.Yenieri Oca: Kapkulu Ocaklarnn en nemlisidir.Mevcudu devaml deimekle beraber orta says hi deimemitir.Bu ortalar ksma ayrlmtr. a)Yaya Ortalar: En eski yenieri ortalaryd.Bunlarn her biri Deveci,Tekke,Katranclar,mam,Haseki,Solak,Zaaraclar,Turnaclar,Seksoncu, Zembereki,Tfenki ortalar gibi adlar alrlard. Ortabalarna yayaba ad verilirdi.Bu ortalar dier (Aa ve Sekban) ortalarna gre imtiyazl idiler. En nemli hudut kalelerine muhafz olarak bu ortalar gnderilirdi. b)Sekban Blkleri: Yaya ve atl olmak zere iki ksmd.33. blne Avc balarna ise sekbanba denirdi.1451 ylna kadar yenieriocandan ayr bir blmd bu tarihten sonra Yenieri aalarnn sekbanba olmas kural getirildi.Piyade ve svari sekbanlar padiahla birlikte ava karlard. c)Aa Blkleri: Bayezd II. zamannda kuruldu.Padiahn clsu srasnda baz Yenierilerin isyankar hareketleri sonucu sekbanbalarn Yenieri Aas olma usl kaldrld.Bunun yerine sarayda padiaha bal birinin aa olmas getirildi. Yenieri Ocann en byk kumandan yenieri aasdr.Padiahlarn tahta geebilmeleri bu yenieri aalarnn onlara olan itaatine bal olduu iin padiahlar ounlukla bunlar en gvendikleri kiilerden seerlerdi.Yenieriler padiahn hassa askerlerinde olduu iin padiahla beraber sefere karlar padiah kmazsa onlar kmazlard.Seferlerde adrlarn

Ota- Hmayunun etrafna kurup Otaa yabanc birinin girmesini engellerlerdi.Savalarda da ordunun merkezinde bulunurlard. 4.Cebeci Oca: Yenierilerin tm silah ara ve gerelerinin bakm onarm ve muhafazasnla grevli teknik bir snftr.Ayca tm bunlarn harp alanna nakilleriyle de grevliydiler.Bu ocaktan olanlar yenieriler gibi Acemi ocandan yetimeydi.Tm Kapkulu ocaklar gibi bu ocak da 1826 da kaldrld. 5.Topu Oca: Osmanl ordusunda top Murad I. devrinden beri kullanlyordu.Fakat topu ocann kesin olarak ne zaman kurulduu bilinmemektedir.Osmanl topuluk Fatih devriyle gelimeye balam 16.yy'da ise en mkemmel haline gelmitir.Bu zarfta Osmanllarn kazand zaferlerde toplarn byk paylar vard.Bu ocan klalar ve dkmhaneleri bugnk Tophane denilen semtteydi.Burada top dkmcleri tarafndan (Rihtegn top ) tarafndan dkmler yaplrd. mparatorluun gelimesiyle beraber buradaki dkmhaneler yetersiz hale geldi bunun zerine Anadolu ve Rumeli'de yeni dkmhaneler yapld ayrca 18.yy'da srat topular oca kuruldu. Bylece topu oca hem yeterli kapasiteye ulat hemde teknoljik gelimelere ayak uydurabildi. 6.Lamc Oca: Lamclar kale kuatmalarnda yeraltndan yollar yaparak fitil ve barutla kale duvarlarn ykmakla grevli bir teknik snft.Bir ksm Cebeci ocana bal bir ksm ise tmar ve zeamet sahibi idi.Lamclarn bana Lamcba denirdi.Tmar sahibi olanlar Cebecibana balyd. 7.Humbarac Oca: Humbaraclar sava srasnda humbara ( Demirden veya tuntan ii patlayc madde dolu top veya elle atlan bir sava aleti.) kullanmakla grevliydi.Humbaraclar Cebeci ve topu ocana bal olmakla birlikte kale muhafazasnda grevli humbaraclarda vard.Cebeci ocana bal humbaraclar daha ok humbara yapmyla urayorlard.Topu ocana bal humbaraclar ise savata bu sava aracn kullanmaka grevliydi. Svariler: Kapkulu Svari Ocann temeli Murad I. zamannda sipahi ve silahtar birliklerinin kurulmasyla atld.Sonra sa ve sol ulufeciler ve sa ve sol garipler blklerinin kurulmasyla tamamland.Kapkulu svarileri de yenieriler gibi padiahn atl askerleriydi..Derece ve maa olarak stn olmalarna ramen devletteki nfuz ve savalardaki rol bakmndan yenieriler daha stnd. Yenieriler acemi ocandan gelirdi.svariler ise yenieriler,cebeciler ve saraydaki hizmetlilerin baar gsterenleri ve terfiye hak kazananlar arasndan seilirdi. 1.Sipahi Bl: Fatih Sultan Mehmet zamannda kurulmutu.Bu blk bar zamannda eitli vergileri toplamakla grevliydi.Bunlarn savataki grevleri padiahn adrn korumak Sancak tepesi denilen yerleri yaparak orduya yol gstermek,siper kazdrmak ve kuatlan kalelere toprak srdrtmekti. 2.Silahtar Bl: Bu ble Harem-i Hmayundan kan i olanlarla Galatasaray ve brahimpaa sarayndan kanlar alnrd.

3-4. Ulufeciler: Ulufecyan- Yesar (Sol ulufeciler),Ulufecyan Yemin (Sa ulufeciler) blkleri mensuplar da savata ve barta padiahn hizmetinde bulunurlar ;savata hazineyi ve padiahn sancan korurlard. 5-6. Garipler: Gurebay Yemin (Sa garipler) Gurebay Yesar ( Sol Garipler ) blklerinin en nemli grevleri padiahn sancan korumakt.Bu blklere Galata,brahimpaa ve Edirne saraylarndan kanlara ve savalarda byk kahramanlk gsterenler alnrd.Atlar iin byk otlaklara gereksinim olduundan bu svariler dorudan stanbul'a deil Anadolu ve Rumeli'de muhtelif yerlere gelirlerdi.Ok,yay,balta,pala,mzrak,haner,kalkan ve bozdoan (grz) kullanrlard. Eyalet Askerleri Osmanl ordusunun asl byk ksmyd.Tmarl sipahiler ve Yerlikulu tekilat olmak zere ikiye ayrlrd: a)Tmarl Sipahiler: Eyalet askerlerinin dolaysyla Osmanl ordusunun en nemli kesimiydi.Tmarl sipahiler tmar sahiplerinden ve bunlarn beslemekle ykml olduklar askerlerden meydana gelirdi.Bir seferden 2-3 ay nce tmarl sipahilere hazr olmalar emredilirdi.Btn sipahilerin sefere katlmas zorunluydu.Sipahilerin subaylarna Alaybeyi denirdi.Her alaybeyi 1000 sipahiye kumanda ederdi.Silahlar kl,ok,kalkan,mzrak idi.Balarnda mifer stlerinde zrh bulunurdu. b)Yerlikulu Tekilat: Yerlikulu tekilat blme ayrlr:

Yurtii tekilat: Voynuklar,cerahorlar,martalozlar,derbentiler,belderanlar ve menzilciler gibi gruplardan meydana gelirlerdi. Geri Hizmet Tekilat: Yaya ve msellemler Yenieri Oca kurulduktan sonra yol amak, kpr yapmak,kale tamir etmek,zahire nakli vb. geri hizmetler ve kalelerin muhafazalaryla grevlendirildi. Kale Kuvvetleri Tekilat: Snrda ve stratejik blgelerde muhafzlkla grevli askerler,azablar gnll ve belilerden oluan kuvvetlerdir.Azablar kale muhafzl dnda kprclk ve lamclk gibi ilerde de kullanlrd.Gnll ve beliler snr blgelerindeki kasabalar,ehir ve kalelerin muhafazalaryla grevliydiler.Bunlar ounlukla yerli halktan ve mslmanl kabul etmi olanlardan seilirdi.Gnlller svari ve maal olurdu.Bunlarn maalarn blgenin maliyesi karlard.Beliler blgedeki kylerden bir mkellefiyet (be evden bir kii=Penik) eklinde toplanrd. Aknclar: Hafif svari birlii idi.Rumeli'de hudutlara yakn yerlerde bulunurlard.Devaml dman memleketlere aknlar yapp para,mal ve esirler elde ederlerdi.Bu arada elde ettikleri bilgileri merkeze bildirirlerdi.Sava zamannda ordunu 3-4 gnlk mesafe ile nnde giderler keifte bulunurlar,yol ve kprleri emniyete alrlard.Silahlar pala,mzrak,kl,kalkan ve "bozdoan" denen grzd.

Osmanl Ordusu'nun Sava Dzeni: Osmanl ordusu sava durumunda ve yrlerde merkez sa kol ve sol kol dzenini alrd.Ordu yry halindeyken baskn tehlikesini nlemek iin nde aknclar ilerlerdi. Aknclarn gerisinde ise yol aan kprleri tamir eden yol gstermek iin kazk akan kazmaclar yrrd.Onlarn gerisinden azablar ve karakol kuvvetleri gelirdi.Osmanl ordusu genellikle geceyars yrye kar ertesi gn leye kadar yry devam ederdi.Geceleyin yolu ve ordugh aydnlatmak iin mealeler kullanlrd.Sava meydannda da hilal ya da at nal eklinde pozisyon alnrd.Merkezde yenieriler onlarn nnde toplar,toplarn nnde ise azablar bulunurdu.Sa ve sol kollarda ise eyalet askerleri bulunurdu.Savata dman hilalin merkezine ekilir sonra evresi sarlp yok edilirdi. Osmanl'da Toprak daresi Arazinin Blnmesi: Osmanli'da topran blnmesine ilikin meseleleri dzenleyen kurallar ancak belirli olaylara zm ekli getiren fetvalarda ortaya konuluyordu.Bunlarn en tannmlar eyhlslam Ebussuud Efendi tarafndan hazrlanan Maruzat Ebussud'da yer alr. 1858 tarihli arazi kanunu Osmanl Devletinde daha nce uygulanmakta olan toprak trlerini bir sistem halinde dzenlemiti.Buna gre topraklar bal olduu hukuki rejim ve statsne gre 5 ksma ayrlrd. Genellikle Osmanl Tarihiyle ilgili eserlerde bu topraklarn 3'e ayrld grlr.(ri,Haraci ve miri) Mali,iktisadi, ve sosyal ilikiler ynnden elverili saylabilecek bu snflandrma mlkiyet tasarruf ve topraktan yararlanma ekilleri bakmndan eksik kalmaktadr.Arazinin hukuki yn bakmndan topraklar u blmlere ayrlyordu. -Mlk Topraklar -Metruk Topraklar -l Topraklar -Vakf Topraklar -Miri Topraklar -Mlk Topraklar: Mlkiyet suretiyle tasarruf edilirdi.Arazi sahipleri topraklarn hibir izne bal olmadan diledikleri gibi kullanabilirdi.Mlk topraklar drt eittir: *-Arazii riyye: Yeni fethedilen bir lkenin halk mslmansa ya da bu yere mslmanlar yerletirilirse byle yerler ri arazi olarak kabul edilirdi. *-Arazii Haraciyye: Harac- Muvazzaf ve Harac- Mukasseme adyla k ceit verg toplanrd. ri ve haraci arazi sahibi olanlar eer vasiyet vermeden lrlerse araziye devlet el koyard. *- Daha nce devlet mal olan topraklarn hazine ihtiyac ya da gelirlerinin giderlerini karlayamamas durumunda mlkiyet ve tasarrufunun ahslara devredildigi araziler. *- Ky ve kasaba snrlar iinde bulunan arsalara,oturulan yerlerin tamamlaycs saylan yarm dnm kadar olan arsalar. -Metruk Topraklar: Kullanma ve yararlanma hakk kamuya braklan topraklar.Bu tr araziler ikiye ayrlrd.

*-Genel yollar,pazarlar,panayrlar,namazgah,iskele *-Bir veya birka kyle kasaba halknn yararlanmasna ayrlan mera,yaylak ve klaklar. -l Topraklar: Kasaba ve kylerden yarm saat uzaklkta zraata elverisiz topraklard.Osmanl hukukuna gre l topraklarn tarma elverili hale getirilmesi izne balyd.Kanunlar bu imkan herkese tanyordu. -Vakf Topraklar: Vakf mahiyetindeydi ve tarm ynnden byk nem tayordu.Yollarn kprlerin meydanlarn okullarn ve emelerin yapm ve narm grevlerinin maddi klfetini slenirlerdi.Vakflar ikiye ayrlrd: *-Dorudan doruya "ayn"larndan yararlanlan vakflar *-Yanlz saladklar gelirlerden faydalanlanlar. Vakf idaresi sadece vakfn mlkiyetine sahipti.Bu tr vakflar kiralayanlar lnce yararlanma hakk miraslarna geebiliyordu. -Miri Topraklar: Osmanl'da ziraat yaplan topran byk bir ksmn kapsyordu.Bu topraklarda mlkiyet devlette kalr, geni lde yararlanma hakk ve tasarruf haklar da kiilere ait olurdu. Osmanllar ele geirdikleri yerleri dzenli bir ekilde kayda alrlard.Bu kaytlar nianc adl grevli yapard.Bu tespiti yaplan araziler bir ok blme ayrlyordu.Bunlarn byk paralar halinde olanlar unlard: *-Havas Hmayun:Devlet hissesi olarak ayrlan ve geliri direk hazineye ait olan araziler. *-Has: Devletin yksek memurlar iin ayrlrd.Bunlarn gelirleri 100 000 akenin stndeydi. *-Pamaklk: Geliri padiahn annesi kz kardei ve zevcelerine ayrlan araziydi. *-Malikhane Arazi: Kiiye hayat byunca iletmek iin verilirdi.Fakat satamaz ve miras brakamazd. *-Vakf Arazi: Geliri kamu yararna olan arazidir *-Arpalk Arazi: Yksek rtbeli grevlilere alrken ek gelir emekli olduktan sonra da emekli aylna benzer bir gelir oluturmas iin verilen araziler. *-Yurtluk ve Ocaklk: Bir lkenin fethi srasnda baz meyraya yararllklar karlgnda verilirdi.

*-Zeamet : Hizmet karl tasarrufu verilen arazilerdi.Yllk gelirleri 20 000 ila 100 000 arasnda olana denilirdi. *-Tmar: Bir toprak parasnn gelirinin belirli bir grev karl belirli artlarla bir kiiye tahsisinin genel addr.Tmar sahibi kendisine verilen topraneri ve rfi vergilerini alr buna karlk sava zamanlarnda tmarn gelirlerine gre yannda silahl svariler gtrrd.zrsz olarak savaa katlmayan tmarllarn ellerinden arazileri alnrd.Tmar sahibi lnce topran bir ksm varislere kalrd dier ksm ise datlrd.Tmar eitleri ise yle zetlenebilir: -leri Hizmetlilere mahsus tmarlar:

Tezkireli Tmar:Datm merkez tarafndan yaplrd. Tezkiresiz tmar:Vilayet valisi vezir veya beylerbeyi tarndan datlan tmarlar. Benevbet Tmar:Bir tmara birden fazla kiinin sahip olmas ve savaa nbetlee gitmesine denirdi. Mlk Tmar:Sahibinin elinden arazisi alnmas mmkn olmayan tmarlardr.Kayd hayat artylla verilmitir. Merkezde bulunan humbarac ve lamclara verilmi olan tmarlar.

-Geri Hizmetlilere mahsus tmarlar:


Ekinci Tmar:Savaa katlan demektir.Kapkullar iin kullanlmazd. Msellem ve Kzlca Msellemler:Ordu hizmetinde yol ve kpr yapm kale onarm gibi ilerde altrlr bir tmara ocak eklinde birka kii sahip bulunurdu. Piyadeler:Sefer zamanlarnda 2 ake gndelikle alrlar savatan sonra memleketlerine dnp zraatle urarlard.Buna karlk her trl vergiden muaftlar.Yayalara piyade svarilere msellem denirdi. Yrkler ve Cambazlar:Ocak eklinde tmara sahiptiler.Orduda geri hizmetlerde grevlilerdi.Toprak vergilerinin bir ksmndan muaftlar.Cambazlarn seferlerdeki grevlerivezir ve devlet adamlarnn atlarna bakmakt.teki zamanlarda ise has ahr ve ayrlarda hizmet ederlerdi.Ayn hizmeti gren voynuklar hristiyan cambazlar ise mslmanlard.

-Sefere gitme art olmayanlara mahsus tmarlar:

Kale muhafzlarna verilen tmarlar:Osmanl Devletinin snrlar geniledike yeni askeri ihtiyalar ortaya kt.Korunmas nemli kaleler iin yeni birlikler oluturuldu.Bunlara da tmarlar verildi.Bu kuvvetler azablar,gnlller ve beli gibi birlikler meydana getiriyordu.

-ahinci,yuvac,oku gibi belirli hizmetlere verilen tmarlar. -Devlet merkezinde grevli Divan- Hmayun katibi,mteferrika gibi hizmetlilere verilen tmarlar -Makam hizmette tmar,genellikle dou illerinde bulunan krt beyzadelerine devlete daha sadakatle balanmalarn salamak iin hizmet beklemeden verilen tmarlardr.

Tmar sistemi 17.yy.balarnda niteliini kaybetmeye balad,ayn yzyln ortalarnda tamamen bozuldu.Kprller devrinde gsterilen abalar sistemi dzeltmeye yetmedi.Bu sistem 18.yy. da deerini kaybetti.Tanzimattan sonra Tmarlar,kurulan svari aialylarna tahsis edildi.Bir sre sonra ise kaldrld.

ASKER TESKILAT
Bir toplumun "devlet" haline gelebilmesi, onun varligina vcud veren halk ve idarecilerin "bagimsizlik" (istikll) kavramini tanimalari ile mmkndr. Bu tanima, sadece fikir ve dsncede kalmayip fiilen tatbik edilmelidir. Bu da belli sinirlari koruyacak olan "asker g" denilen bir sinifin mevcudiyeti ile gereklesir. Disiplinli ve sistemli hareket eden bir asker gcn ifade ettigi mna ok iyi bilindiginden, tarihte ne kavusmus btn byk devletler, bu konu ve teskilt zerinde hassasiyetle durarak onu muhafazaya alismislardir. Disiplinli ve devamli bir ordunun teskili fikrinden hareketle sarf edilen abalar, milletlerin kendi bnyeleri, bulunduklari cograf ortam ve zamanlarina gre degisik olagelmistir. Bu sebepledir ki, hayatlarini zira rnlerle kazanan milletler gibi topraga siki sikiya bagli olmayan gebe Trklerin hayatlarinda hayvanlarinin byk rol vardi. Bu, onlarin daha disiplinli hareket etmesini sagliyordu. Keza bu, onlarin harp disiplin, oyun ve usllerine alismalarina da yardimci oluyordu. Nitekim sonbaharda yapilan byk srek avlarinin sebepleri, bu nemli gerek iinde yatiyordu. Uygurlarin birok aile ve boylarinin bir araya gelerek yaptiklari bu srek avlari, Gktrkler'de oldugu gibi bir esit savas egitimi idi. Ekonomi, devlet ve ordu idaresi, asker bilgi ve eglence bu bahanelerle tatbikat sahasina konuyor, yasaniyor ve deneniyordu. Ortaasya'li atli kavimlerin hayatlarinin en nde gelen zelligi, hareket halinde olma idi. Fertlerin bu hareketli hayati, topluma da bir dinamizm veriyordu. Bu hareket ve canliligin sonucu olsa gerek ki, Islm ncesi

Trklerinde hakim bulunan anlayisa gre "kendileri bir kurt, dsmanlari da bir koyun srs idi." Trklerdeki bu dinamizm, Mslaman olduktan sonra daha bir kuvvetle devam etmis grnmektedir. Zira onlar, tarih kltrlerinin bir mirasi olarak devam ettiregeldikleri bu anlayisi, Islm'in "cihd" ve "sehidlik" motifleri ile birlestirmislerdi. Dsmanlarina karsi yaniltma, ani hcum ve sizma gibi taktikleri ile taninan Trklerin, Mslman Arap ordulari iinde yer almalarindan sonradir ki, Islm ordulari genis bir cograf meknda yayilma imknini buldular. Miislman Trk askerlerinin Islm ordusundaki durumundan bahs eden bir arastirici sunlari sylemektedir: "Bazen uygulanan usl de yrys halinde olan dsman hatlarini tuzaga dsrmek veya hemen girisilen muharebe ile anlari, nceden hazirlanmis tuzak blgelerine ekmek idi. Bu taktikteki byk avantaj, saf nizaminda hcuma alismis Arap svarileri iin pek sz konusu degilse de, ni hcum, yaniltici ekilme, kanatlara sizma, her taraftan ok yagdirma ve hcumu sr'atle tekrarlamada mhir Trkler iindi." Tarih sahnesinde grnen birok millet, asker g olarak ifade ettigimiz devamli ve disiplinli orduyu ayakta tutup kendisinden istifade edebilmek iin esitli arelere bas vurmustur. Bu meyanda, harplerin sebep oldugu nfus azalmasini bir dereceye kadar ortadan kaldirmak iin galiplerin, maglup olan toplumlarin ocuklarindan yararlandigi da grlmektedir. Osmanlilarin da bas vurdugu bu sistem, onlarin basarili sonular almalarina sebep olmustur. zellikle kurulus ve daha sonraki dnemlerde kullanilan sistemler ile ordunun sahip oldugu disiplin, Osmanli ordusunu basarili bir hale getiriyordu. Batida bulunan Hiristiyan devletlerce de farkina varilan bu duruma isaret eden bir seyyahin su szlerine dikkat eken Gibbons, o seyyahin ifadesini syle nakleder: "Osmanlilar, daha nceden Hiristiyan ordularinin ne vakit geleceklerini ve kendileri ile atisma iin msait yerin neresi oldugunu bilirler. nk bunlar, daima seferber bir halde idiler. avuslari ve casuslari, kuvvetleri nasil ve nereye sevk etmek lazim geldigini biliyorlardi. Bunlar, birdenbire harekete geebilirlerdi. Yz Hiristiyan askeri, on bin Osmanlidan daha fazla grlt yapiyordu. Trampet bir defa vurdu mu, derhal yryse baslarlar, adimlarini kat'iyyen yavaslatmaz ve yeni bir komut verilinceye kadar kat'iyyen durmazlardi. Hafif techizatli olduklari iin Hiristiyan

mhasimlarinin gnde kat edemedikleri mesafeyi bir gece iinde kat ederlerdi." Pek ok messesede oldugu gibi, kendinden nceki Mslman ve MslmanTrk devletlerinin teskilatlarindan yararlanmis bulunan Osmanlilar, bu uygulamayi asker sahada da gsteriyorlardi. Gerekten, Osmanli asker teskiltinin, Byk Seluklu, Anadolu Seluklu, Ilhanli ve Memlk asker teskiltlan ile benzerlik arz etmesi, bu ifadelerin dogrulugunu ortaya koymaktadir. Bununla beraber biz, daha aik bir fikir vermesi bakimindan B. Seluklu asker teskiltindan kisaca ve ana hatlari ile bahs etmek istiyoruz. zellikle Alp Arslan ve oglu Meliksah dnemlerinde devrinin en byk asker gc haline gelen Seluklu ordusu, gnmzn Milli Savunma Bakanligi durumundaki "Divan-i Arizu'l-Ceys" denilen bir teskilt tarafindan idare ediliyordu. Byk Seluklu ordusu, esitli kavimlerden alinarak hususi saray terbiyesi ile yetistirilmis, tren, usl ve protokol bilen ve dogrudan dogruya Sultana bagli bulunan "Gulaman-i saray", en sekin komutanlarin egitimi altinda her an emre hazir bekleyen "Hassa ordu" su ile melik, vali, vezir gibi ileri gelen devlet byklerinin askerleri ve tabi hkmetlerin askerlerinden kurulu idi. Isimleri "Divan defteri"nde yazili bulunan "Gulaman-i saray" efradi, yilda drt maas (bistgni) alirdi. Devletin esas asker gcn teskil eden, harplere katilan ve dsmana agir darbeler indiren "Hassa ordu"su askeri de maasliydi. Ayrica vezir Nizamlmlk (l. 485/1092) vsitasiyle daha kk paralara blnen asker iktalarda, geimini arazi gelirlerinden temin eden ve her zaman harbe hazir kalabalik bir svari kuvveti (sipahiyan) de vardi. Bu syede Seluklu Devleti, byk bir asker kuvvet bulundurma imknina sahip olmustu. Buna karsilik Gazneliler ile Bveyhler dneminde askere ikta degil maas veriliyordu. Sikisik durum ve zamanlarda, devletin bu maaslari deyemedigi oluyordu. Byle durumlarda komutanlar, vilayetlerin vergilerini kendi nm ve hesaplarina topluyorlardi. Halkla aralarinda bir menfaat birligi olmadigindan askerin faaliyetleri, zaman zaman vilayetlerin harab olmasina kadar variyordu. Halbuki asker iktalar sayesinde Byk Seluklu Devleti 400 bin, Trkiye Seluklulari da 100 bin kisilik bir orduya sahip bulunuyorlardi.

OSMANLILARIN ILK ASKER TESKILTI

Bizans Imparatolugu'nun hududlarinda bulunan ve Osman Gazi'ye bagli olan Trk asiretleri atli idiler. O dnemin iklim, harp, teknoloji ve siyasi sartlarina gre bu gerekliydi. Bu sebeple Osman Bey zamaninda harplere istirak edip fetih yapanlar bu asiret kuvvetleri idi. Asiret kuvvetleri, baslarinda serdarlari olmak zere Osman Bey'in hizmetine giriyor, fetihlerin sonunda ganimetlerden pay aliyor ve zapt edilen topraklardan yerlesme hakki elde ediyorlardi. Topraga yerlesen Trkmenler, tasarruf ettikleri (kullandiklar) yer karsiliginda Osman Gazi'ye tabi oluyorlardi. Timarlarinin gerektirdigi sayida atli askeri de savasa gnderiyorlardi. Osman Bey, u beyi olduktan sonra kendisi ile yakin evresini koruyan ve yevmiye hesabi ile cret alan askerlerin sayisini artirdi. Bunlar, Seluklular'da oldugu gibi "Kul" veya "Nker" adi ile aniliyorlardi. Ulfeli askerlerin sayisi, beyligin gc ile orantili olarak artiyordu. Bu bakimdan beyligin sinirlari genisledike Osman Bey'in kapisindaki kul sayisi da artiyordu. Osman Bey zamaninda, beyligin kuvvetleri, hizmetleri karsiligi ganimetten hisse alan ve feth edilen yerlere atli asker vermek sartiyla yerlesen Trkmen kuvvetleri ile cretleri gndelik olarak denen Osman Bey'in sahs askerlerinden ibaretti. Nker veya Kul adini tasiyan bu askerler, fetih hareketlerinde henz etkin rol oynayacak sayiya ulasmamislardi. Asiret kuvvetleri ile ulfeli askerler, ilk zamanlarda yeterli oldularsa da fetihler ogaldika sayi olarak kifayet etmemeye basladilar. Bu bakimdan Osman Bey, fetihlere devam edebilmek iin dinamik eleman arayisina baslama ihtiyacini duydu. Bundan sonra ihtiya hasil oldugu zaman Sgt, Karacasehir, Eskisehir ve Bilecik dolaylarindaki kylerde oturan ve tarimla ugrasan Trk kyllerinden yararlanmaya karar verdi. Atli olan asiret birlikleri, zellikle kale muhasaralarinda fazla tesirli olamiyorlardi. Bundan baska fetihler sonucu arazi genisleyip birok gayr-i mslimin, devletin vatandasi durumuna gelmesi ve muhasaralarin uzamasi zerine asiret kuvvetleri, istenilen zamanda istenilen yere ulasamiyorlardi. Bu sebeple Orhan Bey dneminde yeni ve devamli bir asker birlige ihtiya duyuldu.

YAYA VE MSELLEMLER
Osman Bey'in lmnden kisa bir sre sonra, beyligin sinirlarinin genislemesi ve kisa bir gelecekte, daha bir genislemeye namzed olmasi, Orhan Bey'i asker, mal ve idar dzenlemeler yapmak zorunda birakti.

Gerekten de beylik erevesinden ikip gl bir devlet haline gelmek iin, dzenli bir orduya ihtiya vardi. Orhan Bey de bu grsten hareketle nce orduyu ele aldi. Orhan Bey'in saltanatinin ilk yillarinda asker kuvvetler, Osman Bey zamanindan pek farkli degildi. Fetihler arttika topraga yerlesen Trkmenlerin sayisi artmis, buna bagli olarak timarli sipah sayisi da ogalmisti. Kul veya Nker denilen sinif, Osman Bey zamaninda oldugu gibi yine ulfe aliyordu. Fetihlerin devami iin zarur olan ordunun organizasyonu, yani, ilk dzenli birlikler, Bursa'nin fethinden sonra ve Iznik'in fethinden nce Vezir Alaeddin Pasa ile Bursa Kadisi andarli Kara Halil'in (l. 1387) teklifleri dogrultusunda yapilmisti. Buna gre devamli surette savasa hazir yaya ve atli bir kuvvetin bulundurulmasi gerekiyordu. Bu maksatla Trk genlerinden meydana getirilen bu ordunun atsiz askerine "Yaya", atli askerine de "Msellem" adi verildi. Alaeddin Pasa'ya gre asker sinifa mensub olan kimseler ile vezirler, zel bir kiyafet giyerek halktan ayird edilmeliydi. Bu sebeple, bunlarin giyecekleri elbise ve baslarinda tasiyacaklari sarigin renk ve biimi tesbit edildi. Buna gre bunlar "Ak brk" giyeceklerdi. Bylece tasradaki timarli sipahilerden de ayrilacaklardi. Trk genlerinden kurulan ve her biri bin kisi olan bu asker birligin efradi. andarli Kara Halil tarafindan seilmisti. Asikpasazde'nin ifadesine gre birok kisi "Yaya" yazilmak iin andarli Kara Halil'e mracaat etmisti. Savas zamaninda bu genlere nce birer, daha sonra da ikiser aka gndelik verilmesi kararlastirildi. Savas olmadigi zamanlarda da ziraat yapmak zere kendilerine toprak tahsis edildi. Bunlar, vergilerden muaf tutuldular. Orhan Bey zamaninda hassa ordusu sayilan yaya ve msellemler, ka sancak varsa o kadar yaya ve atli sancaga blnerek basina sancakbeyi tayin edildi. Yaya denilen piyade sinifinin her on kisisi iin bir bas (onbasi), her yz kisiye de daha byk bir bas (yzbasi) tayin edilmisti. Msellem adi verilen atli birligin her otuz kisisi bir "Ocak" meydana getiriyordu. XV. yzyil ortalarina kadar fiilen silahli hizmette bulunmus olan bu Yaya ve Msellemler, Kapikulu ocaklarinin kurulup gelismesiyle yerlerini onlara terk ettiler. Daha sonra Rumeli'deki Yrkler, Canbazlar ve Tatarlarin katilmasiyla Osmanli asker teskiltinin geri hizmet sinifini meydana getirdiler. Bu sinif, kpr yapimi, yol insaati, kale tamir ve yapimi ile hendek kazimi gibi islerde kullanildi. Grldg gibi Osmanli Devleti'nin ilk dneminde, yani Osman Bey zamaninda beyligin kuvvetleri iki kisimdan ibaret bulunuyordu. Bunlardan

biri, Trkmen asiretlerinden saglanan ve kendilerine hizmetleri karsiliginda elde ettikleri ganimetler disinda timar da verilen atli kuvvetler, digeri de Osman Bey'in, cretlerini gndelik olarak verdigi sahs askerlerdi. Bunlara Nker deniyordu ki tamami hr insanlardan meydana gelmisti. Orhan Gazi dneminde ise Yaya ve Msellem adi ile yeni ve devamli bir asker birlik kurulmustu. Bu bilgilerin isigi altinda konuya bakildigi zaman Osman ve Orhan Bey'ler zamaninda Osmanli ordusu, gruptan tesekkl ediyordu. Bunlardan biri asiret kuvvetleri, ikincisi Nker adi verilen ve sonradan "azab" adini alan sahs askerler ki bir esit hassa orduyu meydana getiriyorlardi. ncs de biraz nce kuruluslarindan bahs ettigimiz Yaya ve Mselle ordusu idi. Kurulus dneminden baslamak zere Osmanli ordusu "Kara" ve "Deniz" olmak zere iki kisimdan ibaretti.

OSMANLI KARA ORDUSU


Ordu-u Hmyun denilen Osmanli Kara Ordusu, genel olarak iki blme ayrilmakta idi. Bunlardan biri "Kapikulu Askerleri" digeri de "Eylet Askerleri" adini tasiyordu. Bu asker birliklerin her biri, grdkleri hizmetlere gre kendi iinde daha kk kisimlara ayrilip ona gre isimler aliyor. Bu isimler, ocak kelimesi ile bir terkip olusturduklarindan ayrica bunlara "ocak" deniyordu. Ocag'in en byk subayina da "Ocak Agasi" adi veriliyordu.

KAPIKULU ASKERLERI
Kapikulu denilen bu asker birlik, Seluklular ve diger bazi devletlerde oldugu gibi "Hassa Ordu"yu meydana getirmekteydi. Bu sinifa dhil olan askerler, devletten "Ulfe" adiyla maas alirlardi. Burada "kapi" kelimesinin kullanilmasi ve devletten maas alan askerlere de "Kapikulu" askeri denmesinin sebebi, Kapi kelimesinden bizzat devletin anlasilmasiydi. Zira eskiden beri dogu lkelerinde isler, hkmdar saraylarinin kapisinda grlrd. Bu tabir, Kapi mdafaasinda bulunan askerler iin de kullanilmakla beraber sadece onlara hasr edilmeyen bir kelimedir. Askerler iin de bu kelime kullaniliyordu. Iste bu sebepten dolayi devletten maas alan askerlere "Kapikulu askerleri" deniyordu.

Kapikulu askerleri baslangita devlet merkezinde bulunuyorlardi. Fakat lke genisleyip muhafazasi iin hudud boylarinda kaleler insa edilince oralarda da ikamet etmek mecburiyetinde kaldilar. Osmanli Devleti, Rumeli taraflarinda fetihler yapip genislemeye baslayinca devamli bir orduya ve daha fazla askere ihtiya hasil olmustu. Bu da savaslarda esir alinan ve asker sartlara uygun hiristiyan ocuklarinin kisa bir mddet Trk terbiyesi ile yetistirilerek yeni bir asker sinifin meydana getirilmesiyle karsilanmisti. Iste bu teskilt, Kapikulu ocaginin ekirdegini teskil etmisti. Kapikulu askerleri iki gruba ayrilmaktadirlar. Bunlar: 1. Kapikulu Piyadesi 2. Kapikulu Svarisi.

KAPIKULU PIYADESI
Osmanli Devleti'nin, merkez asker teskilt, iinde yer alan Kapikulu askerleri, Osmanli asker teskiltinin nemli bir blmn meydana getiriyorlardi. Kapikulu piyadesi de kendi arasinda ayri gruplara ayrilmisti.

ACEMI OCAGI
Osmanli asker tarihinde, nemli yeri bulunan ve Kapikulu piyadesinin mhim bir blmn teskil eden yenierilere mense' olan "Acemi ocagi", Sultan Birinci Murad zamaninda Kadiasker andarli Kara Halil ile Karaman'li Kara Rstem'in tavsiyeleri sonucu ortaya ikmisti. Hoca Saadeddin Efendi'nin bildirdigine gre bu uygulama, Sultan Birinci Murad'in devr-i saltanatinda 763 (1361-62) tarihindeki Zagra'nin fethi ile baslamistir. Devlet adina ve "Pencik" kanununa gre alinan esirler", Yenieri ocagina asker yetistirmek iin Gelibolu'da kurulmus bulunan Acemi ocagina gnderiliyor ve yevmiye bir aka cretle Gelibolu ile ardak arasinda isleyen at gemilerinde hizmet gryorlardi. Bir mddet sonra bunlar, Yenieri ocagina aliniyorlardi. Fakat bu esirler, firsat bulduka kaip memleketlerine gittikleri iin bu sistem degistirildi. Savaslarda esir edilen kk yastaki Hiristiyan ocuklari, evvela Anadolu'daki Trk kyllerinin yanina verilerek (Trk'e vermek) az bir cretle hizmet ettirilmeye baslandi. Geri bu ocagin, Rumeli fatihi Sleyman Pasa zamaninda, bizzat kendisi tarafindan savasta esir alinan Hiristiyan ocuklari ile basladigi belirtilmekte

ise de ocagin gerek manada messeselesmesi, yukarida belirtilen sekilde olmustur. Szlk manasiyle beste bir demek olan "pencik" harplerde ele geirilen esirlerden, askerlikte kullanilmak zere beste birinin alinmasi demektir. Islm hukukunun ganimetlerle ilgili vaz' etmis oldugu prensiplerinden dogmus olan "pencik", Osmanli Devleti'nin ilk kurulus yillarinda uygulanmiyordu. Harpler sonunda ele geen diger ganimetler gibi esirler de gazilere taksim ediliyordu. Gaziler, hisselerine dsen esirleri, Islm hukuku geregince istedikleri sekilde istihdam edebiliyor, istihdam yeri olmayan da onlari satabiliyordu. Osmanlilarda Acemi oglani iki sekilde alinirdi. Bunlardan biri savaslarda elde edilen erkek esirlerin beste birinden (pencik), digeri de Osmanli vatandasi olan Hiristiyan ocuklardandi. Savaslarda elde edilen esirlerin asker olarak alinmasiyle ilgili "Pencik Kanunu" tertib edilmisti. Buna gre alinan esir oglanlara "Pencik Oglani" adi verilmisti. Elde edilen bu esirler, "Penciki" denilen memur tarafindan tesbit edilir, bunlardan on ila on yedi yaslari arasinda olan erkek esirlerden vcuta kusursuz ve saglam olanlar devlete yz aka karsiligi satin alinirdi. Bylece Acemi ocagina ilk efrad, Pencik kanunu ile toplanmistir. Bu sistemin gelismesinde byk lde rol bulunan Kara Rstem de Gelibolu'da Pencik vergisini (Resm-i Pencik) toplamakla grevlendirilmisti. Pencik oglanlarinin, Anadolu'daki Trk iftilerinin yanina verilmesi, aradaki deniz sebebiyle kamalarina engel olmak iindi. Bununla beraber, zaman zaman bazi esir ocuklarin Avrupa'ya katigi grlyordu. Esirlerin, Trk iftilerinin yanina verilmesi ile ilgili kanun hakkinda kaynaklarda farkli tarih ve zamanlar verilmektedir. Bu cmleden olarak Sirpsindigi savasi, Edirne'nin fethi ve Bilecik tarafina yapilan ilk akinlarda olduguna dair rivayetler bulunmaktadir. Cz'i bir cretle Trk iftisinin yanina verilen Acemi oglanlarina ok az bir cretin verilmesi, onlarin "ben padisah kuluyum" deyip iftlik sahibine kafa tutmamasi iindi. Acemi oglanlar, ziraat islerinde alistirildiklari gibi kisa zamanda Trke ile birlikte Islm-Trk rf ve detlerini de greniyorlardi. Bylece yeni hayata intibak ettikten sonra bir aka gndelikle "Acemi Ocagi"na kayit ettiriliyorlardi. Burada bir mddet hizmet grdkten sonra yevmiye iki aka karsiligi "Yenieri Ocagi"na gnderiliyorlardi. Yildirim Byezid

dneminin sonlarina kadar belirtilen sekilde devam eden bu usl, Ankara Savasi'ndan (1402) sonra fetihlerin durmasi ve i karisikliklarin bas gstermesi yznden byk lde tatbik edilemez olmustu. Kapikulu ocaklarindaki kadro eksikligini gidermek iin baska bir areye bas vurmak gerekiyordu. Bu sebeple Rumeli'ndeki Hiristiyan tebeadan muayyen bir kanunla ve "Devsirme" ismiyle mnasib sayida Hiristiyan ocugu alinmasina karar verildi. Daha nce de temas edildigi gibi Ankara Savasi'ndan sonra Osmanli fetihleri durmus, bazi yerler Bizans ve Sirplara terk edilmislerdi. Gerek elebi Mehmed zamaninda, gerekse oglu Sultan Ikinci Murad'in ilk devirlerinde Rumeli'de ftuhat yapilamadigi iin esirlerden istifade edilememisti. Bunun zerine Osmanlilardan nceki Trk ve Islm devletlerinde uygulanmamis olan yeni bir usl ile devletin, Hiristiyan tebeasi olan ve yaslan uygun ocuklarindan sadece bir tanesinin Osmanli ordusuna alinmasi kararlastirildi. Bylece Hiristiyan vatandaslarin ocuklarindan asker devsirmek iin bir "Devsirme Kanunu" yrrlge konuldu. Bu yeni kanunla, bastan basa gayr-i mslim olan Rumeli halki, tedrici surette mslmanlastirilacakti. Mslmanlastirilan bu insanlarla da Osmanli ordusu kuvvetlenecekti. Bylece devlet, bu sayede Mslman nfusunu koruma gibi bir hedefe de ulasmis oluyordu. Gerek Mslman nfusu ogaltma, gerekse harplerde kendisinden istifade etme bakimindan iki ynden faydali olan bu Devsirme kanunu , Pencik kanunu ile asker almanin yerine gemisti. Zaten Pencik kanunu da eski nemini kaybetmeye baslamisti. Devsirme kanunu geregi ihtiyaca gre bes senede ve bazan daha da uzun bir srede Hiristiyanlardan sekiz ila on sekiz ve bazan yirmi yas arasindaki sihhatli ve kuvvetli ocuklardan Acemi Oglani alinmaya basladi. Bununla beraber 14-18 yas arasindakiler tercih ediliyordu. nceleri Rumeli'de Arnavutluk, Yunanistan, Adalar ve Bulgaristan'dan, daha sonra ise Sirbistan, Bosna-Hersek ve Macaristan'dan ocuk toplandi. Bu durum, XV. Muhtelif hizmetlerde bulunan Acemilerin, Yenieri Ocagina kayit ve kabullerine "ikma" veya "Kapiya ikma (bedergh) denirdi. Devsirme usl, kendi dnem ve zamanina gre iyi bir sonu vermisti. Bu sonu hem Osmanlilar, hem de ocugu devsirilen aileler iin faydali olmustu. Osmanlilar aisindan faydali olmustu, zira o dnemin bitip tkenmek bilmeyen harpleri, devamli surette insanlari yutan birer makine haline gelmislerdi. Iste bu makinalarin zararlarini en aza indirebilmek ve kendi Mslman Trk nfusunu koruyabilmek iin devlet, gayri mslim vatandaslarindan istifadeyi dsnmst. Bylece hem Islm Trk

mefkresinin daha genis sahalarda yayilmasini saglamak, hem de kendi asil nfusuna dokunmamak suretiyle azinliga dsmeyecekti. Devsirme sistemi, ocugu devsirilenler bakimindan da faydali bir seydi, nk onlar da ocuklarinin iinde bulunduklari mali sikintidan kurtulacagini biliyorlardi. Muhtemelen ocuklari devlet kademelerinde vazife alir ve yksek bir mevkiye gelebilirdi. Bunun da kendileri iin faydali olacagi bir gerekti. Bu sebepledir ki kaynaklar, pek ok Hiristiyan ailenin, ocugunu devsirmeye verebilmek iin adeta birbirleri ile yaristiklarini kayd ederler. Hatta sadece Hiristiyan ocuklarinin devsirilmesi kanun iken feth edildikten sonra halki Mslman olan Bosna'dan da devsirilmek suretiyle acemi oglani alinirdi. Zira bunu bizzat kendileri arzuluyordu. Bilindigi zere her saha ve konuda oldugu gibi devsirme sisteminde de arzu edilmeyen bazi suistimallerin oldugu sylenebilir. Buna karsilik devlet, gnderdigi memurlarinin kanunsuz hareketlerini nlemeye gayret ediyordu. 9. Cemaziyelahir 973 (10 Ocak 1566) tarihinde Semendire Beyi ile Ivraca Kadisina yazilan bir hkmde Acemi oglani devsirmeye giden bir memurun hne (ev) basina onar aka nal parasi vesair kanunsuz paralar alip 5-10 yasindaki ocuklari nce alip sonra bin ve daha ziyade akaya tekrar babalarina sattigi bildirilmekle Yayabasilarindan Ferhad gnderilip hakkiyla teftis olunmasi ve memurun esyasi arasinda bulunan para, kumas vesair mhrlenip defterle merkeze gnderilmesi emr edilmistir. Bylece devlet, bu ve benzeri haksizliklarin nne gemeyi, adaletsizligi ortadan kaldirmayi istiyordu. II. Yenieri Ocagi Avrupa'da kurulan devamli ordudan bir asir nce vcuda getirilmis olan Yenieri ordusu, Osmanli Devleti'nin ilk dnemlerinde dnyanin en mkmmel ordusu haline getirilmisti. Bu ordu, teskilt ve disiplini ile bu sifati tasimaya hak kazanmisti. Osmanli Devleti'ni kuran ve kisa bir zamanda hududlari Rusya, Lehistan, Macar ovalan ile Viyana, Venedik nlerine; Iran, Arabistan ve Misir llerine kadar gtren hkmdarlarin en byk dayanaklarindan biri bu ordu olmustur. Piyade birligi olan Yenieri ocaginin, hangi tarihte ihdas edildigi kesin olarak tesbit edilememekle birlikte bunun, Murad Hdavendigr zamaninda yani on drdnc asrin son yarisi iinde bir ocak halinde kuruldugu sylenebilir. Bazi kaynaklarda bu kurulusun 1365 yili oldugu syleniyorsa da byk bir ihtimalle bunun 1362 yilinda oldugudur. Trke

asker demek olan "eri" ile "yeni" kelimelerinin bir araya gelmesiyle meydana gelen bu terim, Osmanli Devleti'nin merkezinde ve hkmdara bagli bulunan yaya askeri iin zel bir isim haline gelmistir. Haci Bektas-i Veli ile hi bir ilgisi olmamakla birlikte (sikpasazde, 204-206) zamanla bu tarikata izafe edilerek Yenierilere "Taife-i Bektasiye", ocaga da Bektas ocagi denmistir. Bu ocagin kurulus sebebi, mevcud askerin azligina ragmen, fetihlerin ogalip sinirlarin genislemesi ve eldeki askerin de bu sinirlari koruyamaz duruma gelme endisesi idi. Halbuki hem Rumeli'yi elde tutabilmek hem de yeni fetihlerde bulunabilmek iin devamli ve hkmdarin emir komutasi altinda bir asker birlige ihtiya vardi. Benzer teskiltlar, yani esirlerden istifade etme sistemi, daha nceki Mslman ve Mslman Trk devletlerinde de vardi. Bu mnada Osmanlilarin, Seluklular ile Memluklulari rnek aldiklari anlasilmaktadir. Yenieriligin ilk kurulusunda, orduya bin kadar yenieri alinmisti. Bunlarin her yz kisisine komutan olarak daha nce Trklerden meydana getirilen yaya askeri uslne uygun olarak bir "Yayabasi" tayin edilmistir. Ocak, XV. yzyil ortalarina kadar yaya blkleri veya daha sonra cemaat adi verilen bir siniftan ibaret iken Ftih Sultan Mehmed zamanindan itibaren (1451 senesi), "Sekban" blgnn de iltihakiyla iki sinif haline gelmis. XVI. asir baslarinda ise "Aga" blg denilen nc bir kisim daha teskil edilmistir. Yaya blkleri peyderpey artarak 101 blge kadar ikmistir. Aga blkleri 61, Sekban blkleri ise 34 rakamina kadar ykselmistir. Yenieriler, baslarina brk ismi verilen beyaz keeden bir baslik giyerlerdi. Bunun arkasinda ise yatirtma denilen ve omuza kadar inen bir para yer almaktaydi. Yenieriler brklerini egri, subaylari da dz giyerlerdi. Ftih kanunnmesinde belirtildigine gre yenieri taifesine her yil beser zira' laciverd uka ve otuz iki aka "yaka akasi" ile her birine basina sarmasi iin altisar zir'a astar verilmesi hkm konmustu. Her yenieri blgne "Orta" denirdi. Her ortanin da komutani olan ve "orbaci" denilen bir subayi bulunurdu. Sekban ve Aga blklerinde bu komutana "Blkbasi" denirdi. Yenieri ocaginin en byk komutani "Yenieri Agasi" idi. Yenieri Agasi, ocagin kurulusundan 1451 senesine kadar .ocaktan tayin edilirken bu tarihten sonra Sekbanbasilardan tayin edilmeye baslandi. Bununla beraber bu kanun daha sonra degistirilerek ocagin disindan olan kimseler de tayin edilmistir. Yenieri Agasi, Yenieri

Ocagi ile Acemi Ocagi islerinden sorumlu idi. Bundan baska Istanbul'un asayisi ile de ilgilenir ve yaninda bulunan bir heyetle kol dolasip gvenligi saglardi. Bu sebeple hkmdarlar, bunlarin gvenilir ve sadik kimselerden olmasina dikkat ederlerdi. Yenieri Agalarinin azil ve tayini 1593'e kadar dogrudan padisah tarafindan gereklestirilirken, bu tarihten itibaren veziriazamlara intikal etmistir. Yenieri Ocagi'nin en byk komutani olan Yenieri Agasi'ndan baska Sekbanbasi, Ocak Kethdasi veya Kul Kethdasi, Zagarcibasi, Turnacibasi, Muhzir Aga ve Bas avus ta ocagin byklerindendi. Bunlardan baska bir de "Yenieri Efendisi" denilen ocak ktibi vardi. Yenieriler, maaslarini (ulfe) ayda bir alirlardi. Bu konuda ocagin en byk miri olan Yenieri Agasi ile herhangi bir nefer arasinda fark yoktu. Onun iin Yenieri Agasi da bu ulfe isine dahil edilirdi. Ulfe, pdisahin nezretinde byk bir merasimle her ortaya torbalar halinde tevzi edilirdi. Hicr kamer takvime gre dagitilan ulfenin Sali gn verilmesi kanundu. XVI. asra kadar devsirmeden toplananlardan baskasi katilamazken 990 (1582) senesinde Sultan III. Murad (1574-1595)'in, sehzadesi Mehmed iin tertiplenen snnet dgnne katilan bir sr canbaz, hokkabaz ve oyuncunun mkafat olarak bu ocaga kayd olmalari, ocagin yavas yavas bozulmasina sebep olmustu. Devletin kurulusundan kisa bir mddet sonra teskil edilen Yenieri Ocagi, belirtilen olaydan sonra hariten insanlarin ocaga girmesiyle bozulmaya yz tutmustu. nk, egitimsiz ve basibos kimselerin ocaga girmeleriyle bu asker teskilt, dogrudan siyasete katilan, devlet adamlarini tayin veya azlettiren, padisahlari tahttan indiren veya tahta ikaran bir kuvvet halini almisti. Gerekten de onlarin zorbaliklarini ve yaptiklari ktlklere isaret eden (1826) tarihli bir hkm Istanbul Kadisina gnderilmistir. Bu hkmde syle denilmektedir: "Allah'a, Peygambere ve sizden olan lu'l-emre itaatediniz" yet-i kerimesi muktezasinca kaffe-i m'min ve muvahhid olanlar, emr-i ulu'l-emre itaat ve inkiyad ile me'mur olup bir mddetten beri Yenieri nmina olan eskiya makulesi, hilf-i ser'-i serif, daire-i itattan huruc ederek frce bulmasi cihetiyle gerek memlik-i mahrsede ve gerek dri's-saltanat-i seniyede her bir sey igirindan ikmis ve ol makule esrar-i nsin garazlari olan mel'aneti icra zimninda her bir seye mdahele daiyesine dsmelerinden nasi, mmet-i Muhammed'in mal ve canlarindan emniyetleri kalmayip rahatlarina halel gelerek bayagi alis verislerine varinca fesada varmis..." Bu hkmde de aika grldg ve yukarida belirtildigi gibi Yenieri askeri her seye mdahele eder olmus. Buna karsilik gerek vazifesi olan askerligi tamamiyle unutur olmustu. Zira onlar, askerlik yerine esnaflikla

ugrasiyorlardi. XVII ve XVIII. asirlarda sik sik ayaklanmislardi. Bunun zerine ocak, "Vak'a-i Hayriye" diye isimlendirilecek olan bir karar ve hareketle 15 Haziran 1826'da Sultan Ikinci Mahmud tarafindan lagv edilerek ortadan kaldirildi.

CEBECI OCAGI
Kapikulu askerinin piyade ocaklarindan biri de "Cebeci Ocagi"dir. Kelime olarak "cebe" zirh demektir. Osmanlilar, bir nevi istilah olarak bu kelimenin mana ve kapsamini genisletmis grnmektedirler. Bunun iindir ki "cebeci" dendigi zaman belli hizmetleri olan bir asker sinif akla gelmektedir. Buna gre devletin yaya muharib askeri olan yenierilerin ok, yay, kalkan, kili, tfek, balta, kazma, krek, kursun, barut, zirh, tolga, harbe vesaire gibi ihtiyalari olan savas alet ve esyasi yapan veya tedarik eden ocaga "Cebeci Ocagi" denirdi. Bu ocak, yenierilere lazim olan harp levazimatini deve ve katirlarla nakl ederek, cephede bulunan yenierilere dagitirdi. Savas sonunda da bunlari tekrar toplardi. Bu arada tamire muhta olanlari da tamir ederek silah depolarinda muhafaza ederdi. Sefer esnasinda ordu komutanlari refakatina mnasib bir miktar cebeci verilirdi. Bunlarin, kuvvetli, becerikli ve silahtan anlayanlardan olmasi gerekirdi. Bu maksatla Cebecibasiya bu yolda emirler verilirdi. Baris zamaninda bunlar, kendilerine tahsis edilen Ayasofya taraflarinda ve Tophane civarinda bulunan kislalarinda ikamet ederlerdi. Bu ocagin kurulus tarihi kesin olarak tesbit edilmekle birlikte, Yenieri ocagi ile birlikte veya ondan ok kisa bir mddet sonra oldugu tahmin edilmektedir. Bu ocaga girecek olanlar, "Pencik" ve "Devsirme Kanunu" devam ettigi mddete Acemi oglanlari arasindan seilirdi. Sonralari Yenieriler gibi bunlarin da evlenmelerine msaade edildiginden yetisen ocuklari da cebeci olurdu. Ocaga alinacak kimseler, nceleri "sakird" ismiyle alinir, daha sonra fiilen cebeci olurlardi. Ocak mevcudu, aralarindaki mnasebet dolayisiyla Yenieri askerinin azalip ogalmasina bagli olarak artar veya eksilirdi. XVI. asir ortalarinda yenieriler 12 bin nefer iken bunlarin sayilan 500 kadardi. XVII. asirda (1675) te cebecilerin sayilari 4180 civarindadir. XVIII. yzyilda cebecilerin sayisi 2500-5000 arasinda degismekteydi. Yenieri Ocagi'nin lagv edilmesi ile ortadan kalkan Cebeci Ocagi, Asakir-i Mansre ile yeniden tesis edilmisti.

Diger Kapikulu ocaklari gibi "orta" denilen ve 38 blge ayrilmis bulunan cebecilerin en byk komutani "Cebecibasi" idi. Ortalar, kendi aralarinda silah yapan, silahlan tamir eden, barutlari islh eyleyen, harp levazimatini tedarik edip hazirlayan ve humbara yapanlar gibi ayri ayri kisimlara ayriliyorlardi.

TOPU OCAGI
Top dkmek, top atmak ve top mermisi yapmak gayesiyle teskil edilen bu ocak da, Kapikulu ocaklarinin yaya kismindandi. Efradi, Acemi Ocagi'ndan saglanirdi. Osmanli ordusunda ilk top, Sultan I. Murad zamaninda 1389 yilinda Kosova Meydan Muharebesinde kullanilmistir. Yildirim Beyzid tarafindan da gerek Istanbul muhasaralarinda gerekse Nigbolu kusatmasinda topun bir silah olarak kullanildigi, Asikpasazde tarafindan anlatilmaktadir. Grldg gibi Osmanli Devleti'nin daha baslangi yillarinda top, ordunun ayrilmaz bir parasi haline gelmistir. Bununla beraber topun silahli kuvvetlerin agir ve nemli bir silahi olarak ordu ve donanmaya yerlesmesini saglayan, Ftih Sultan Mehmet olmustur. Kale yikan byk toplar ile havan topunun mucidinin de Ftih Sultan Mehmed oldugu belirtilmektedir. Bu silahin, askeriyedeki nemi o kadar byms ve devlet ona o kadar ehemmiyet vermistir ki, patlatilamayan bir topun patlamasini temin eden kimseleri bile her trl vergi ve rsmdan muaf saymistir. Topu ocaginin top dken kismi ile top kullanan blkleri ayri ayri idiler. Toplar, her zaman devlet merkezinde veya fabrikalarinda dktrlmezlerdi. Bazen kale muhasaralarinda kalelerin nnde de top imal edildigi grlmektedir. Nitekim Sultan II. Murad zamanindaki Mora ve Arnavutluk seferlerinde, daha sonra da Istanbul kusatmasinda develerle getirilen malzeme ile buralarda toplar dktrlmst. Osmanlilar, gelecekteki ihtiyalarini karsilamak ve devamli bir sekilde hazirlikli bulunmak gayesiyle Istanbul'un disinda da top fabrikalari kurmuslardi. Bu fabrikalar, hudud veya hududa yakin yerlerde idi. Bu yerler: Belgrad, Semendire sancaginin Ba (Be) madeni, Budin, Ikodra, Praviste, Timasvar ile Asya'da Iran sinirina yakin Kerkk'n Glanber kalesi idi. Bu toplarin mermilerini yapan fabrikalar da Bilecik, Van, Kigi, Kamengrad, Novaberda ve Ba'da idi. Bu mermiler (yuvarlak=glle) iin de ayri ayri yerlerde depolar yaptirilmisti. Her yil ne kadar mermi ve glle dklecegi,

Divan tarafindan planlanip Topubasina bildirilirdi. Dkmhanelere de buna gre emir giderdi. Bir glle dkmhanesinin yillik ortalama kapasitesi 20-24 bin aded arasinda degisiyordu. Bu mermilerin en kkleri 320 gram agirliginda idi. Bunlar, "Sah" denilen toplarin glleleri idi. Sahler, katir sirtinda tasinabilen ve yalniz iki topu eri tarafindan kullanilabilen kk, pratik, atesi seri ve messir toplardi. "nce Donanma"yi meydana getiren nehir gemilerinde de bunlar kullanilirdi. Kale muhasaralarinda surlari yikmak iin kullanilan toplar daha bykt. Bu toplarin glleleri 70 kg. agirliginda idi. Top mermisi dken madenlerde dkc ustalari ve yeterince isi vardi Dkcler, Istanbul'daki Tophaneden gnderilirlerdi. Osmanlilar, sadece maden degil, tas glle de kullanmislardi. Bu glleleri demir olanlardan ayirmak iin "Tas glle" tabirini kullaniyorlardi. Topu ocaginin en byk zbitine (subayina) "Sertop" veya "Topubasi" denirdi. Bundan baska Dkmcbasi, Ocak kethdasi ve avusu gibi yksek rtbeli subaylari ile "orbaci" veya "Blkbasi", Dkc halifeleri" gibi subaylari ile Ocak katibi vardi. Tophanede sivil memurlar da istihdam ediliyordu. Bunlar, Tophane Nzin ile Tophane Emini idi. Tophane Emini, tophaneye alinan ve sarf edilen esyanin defterini tutar ve her sene hesabini verirdi. Tophane levazimi, bunun eli ile tedarik edildiginden vazifesi ok nemli idi. Btn bunlardan anlasildigina gre Topubasi, Dkmcbasi, Tophane naziri, top dkmcleri kethdasi, Tophane emini ve Topu avusu Tophane ocaginin yksek rtbeli subaylarindandi. Topular, sayica "Cebeciler"e yakin idiler. XVI. asirda ocagin mevcudu 1204 nefer iken, XVII. asirda bu sayi 2026'ya kadar ykselmistir. Onyedinci asrin sonlarinda muharebelerin devami yznden sayilari 5084'e kadar ikmistir. Olduka islah edilmesine ragmen Sultan III. Selim'in tahttan indirilmesi (hal') esnasinda Kabaki Mustafa'ya iltihak eden Topu ocagi, isyana istirak etmisti. Halbuki Sultan Selim, bu ocagin, zamanin sartlarina gre islh edilmesine ehemmiyet vermis, derece ve itibarlarini artirmisti. Vak'a-i hayriye esnasinda topular, devlete sadik kalarak Humbaraci ve Lagimci ocaklari ile birlikte "Sancag-i Serif altina gelmislerdi. Yenieri ocaginin ilgasindan sonra Topu ocagi yeni sekle gre tertip edilmisti. Topu ocagi ile ok yakindan ilgisi bulunan bir ocak daha vardir ki, bu da "Top Arabacilari Ocagi"dir. Osmanlilarin ilk dnemlerinde kullanilan

toplar, deve, katir ve beygirlerle naklolunan kk ve hafif toplardi. XV. asirdan sonra topulugun byk lde gelismesi zerine ve byk toplarin dklmesinden sonra, yenilik yapan Osmanlilar, bunlari araba ile savasa gtrmeye basladilar. Demek oluyor ki bu ocak, toplarin daha ziyade tekemml ederek arabalarla tasinmasindan sonra dogmustur. Arabacibasi adinda bir subayin komutasinda bulunan bu ocak da esitli ortalara ayrilmisti.

HUMBARACI OCAGI
Farsa asilli bir kelime olan humbara, iine patlayici maddeler doldurulmak suretiyle demirden yapilmis bulunan mermi demektir. Humbaraci da bu mermiyi havan topu ile kullanan topu (havan topusu) demektir. Humbaranin el ile atilani (el bombasi) oldugu gibi havan topu ile atilani da vardir. Ayrica tas da atilabilirdi. Daha ok kale kusatmalarinda ve grlmesi mmkn olmayan hedeflere karsi kullanilan havanlar sayesinde Mslman Trkler, dikkate deger basarilar saglamislardi. Topular gibi Kapikulu ocagina mensub bulunan humbaraci ortalarinin XVXVI. asirlar arasinda ihdas edildigi tahmin edilmektedir. Humbaracibasi adi verilen bir subayin komutasinda bulunan bu ocak mensuplari, baslangita biri topulara, digeri cebecilere bagli olmak zere iki kisimdan ibaretti. Bu ocagin esas kisminin Kapikulu gibi maasli degil, timarli oldugu bilinmektedir. Nitekim 1126 yili Safer ayinin sonlarinda Humbaracibasi tarafindan Payitahta gnderilen bir arizadan, Hotin Kalesi muhafazasinda bulunan timarli humbaraci neferatinin bulundugu anlasilmaktadir. Buna gre humbaracilari topcu, cebeci, ve timarli olmak zere kisma ayirabiliriz. Bulunmasi gereken birok vesikada isimleri zikredilmeyen humbaracilarin mstakil bir ocak haline gelmesi XVII. asirdan sonra olmalidir. XVIII. yzyil baslarinda bsbtn ihmale ugrayan humbaracilik mesleginin, gnn sartlan ve Avrupa'daki gelismesi de gz nne alinarak yeniden tesisi dsnld. Bir mddet Avusturya'da kaldiktan sonra Osmanli lkesine iltica edip Mslman olan Fransiz asilzdesi Copmte de Bonneval (Ahmet Pasa), Birinci Mahmud devrinde Mirimirn rtbesi ile humbaracibasiligina tayin edildi. Humbaraci ocagi, "fenn-i humbara ve sanayi-i atesbazde maharet-i tammesi" olan bu zat tarafindan Avrupa'daki usl ve sistemlere uygun bir sekilde teskilatlandirilmaya tabi tutuldu. Ahmed Pasa'nin bu konudaki abalari sonucunda Bosna'dan 301 nefer alinarak her 100 kisi bir "oda" teskil etmek zere bir ocak vcuda getiriliyor,

her blge bir yzbasi, iki ellibasi, on onbasi, tabib, cerrah ve yazicilar tayin olunduktan ve ulfeler tesbit edildikten sonra teskilt, humbaracibasinin emri ve sadrazamin nezareti altina aliniyordu. Siki bir talim ve egitim ile yetisecek olan humbaracilardan tahsillerini bitirip olgun bir hale gelenler, Vidin, Nis, Hotin, Azak ve Bosna"nin serhad kalelerine "Humbaracibasi" olarak tayin edileceklerdi. Fabrika ve kislalari skdar'da bulunan humbaracilarin, devlet asker teskilti bakimindan nemli bir yeri bulunduklari anlasilmaktadir. Yenieriligin ilgasi esnasinda meydana gelen olaylarda, devletin yaninda yer almis olan Humbaraci Ocagi, Asakir-i Mansre ordusu iinde topulara baglanarak ayri bir ocak olmaktan ikmis oldu.

LAGIMCI OCAGI
Kusatma altindaki surlarinin altindan tnel (lagim) kazmak suretiyle yikan veya dsmanin atigi tnelleri kapatan bir ocaktir. Osmanli ordusunda mhendislik bilgisine dayali olan bu ocak, XVII. asrin ortalarindan itibaren bozulmaya yz tutmustu. Biri, Cebecibasinin komutasinda ve maasli, digeri de Lagimcibasi denilen komutanin emri altinda ve timarli olan iki kisma ayriliyorlardi. Yer altinda yollar aarak fitil ve barutla kale bedenlerini yikan veya lagim aarak berheva eden lagimcilik, Osmanli ordusunda ok gelismisti. Gerekten, gnmzn istihkm sinifi diye adlandirabilecegimiz bu ocak hakkinda su ifadeler kullanilmaktadir: "XVIII. asra kadar Trk istihkamcisi, gerek teknik ve gerekse tabya bakimindan dnyanin mukayese edilemeyecek kadar en stn istihkm sinifi idi. Bunu, o dnemin btn Avrupali yazarlari ve taninmis generalleri teyid etmektedirler. Modem Avrupa istihkamciliginin kurucusu da Trklerdir. Trk istihkm teknigini ilk defa Fransizlar grenmis ve XIV. Louis devrinde tatbik etmislerdir. Daha sonra bu teknik bilgi, Avrupa ordulari tarafindan aynen iktibas edilmistir. (Lavisse-Rambaud, VI, 96) Avrupa istihkamciliginin babasi sayilan mhendis general Vauban, ilk defa Trkler'den grendigi tabya teknigini, 1673 senesinde Hollanda'nin Maestricht kalesi kusatmasinda kullanmis, basarili olmasi zerine ayni asrin sonlarinda bu teknik, btn Avrupa'ya yayilmistir. Vauban, Trk istihkam tabyasini Kandiye'de grenmisti." Vazifesi, sadece tnel amakla bitmeyen bu ocak, hem ordunun hem de agirliklarinin geirilmesi iin kpr yapmak ve gerekiyorsa mevcudlari

tamir etmek gibi vazifelerle de ykml idi. Kale muhasaralarinda bunlarin bilgi, teknik ve faaliyetlerinden epey istifade edilmistir. Bu sayede zapti kabil olmayan pek ok kale, bu ocak mensuplarinin atiklari tneller sayesinde kolayca ele geirilmisti. Nitekim Serdar-i Ekrem Kprlzde Ahmed Pasa'nin 1078 (1667) senesindeki Kandiye kusatma ve fethinden bahs edilirken lagimcilarin burada ne denli hizmet ve yararliliklar gsterdigine temas edilir. Bu tarihten sonra da Osmanlilarin lagimciligi yavas yavas gerilemeye baslamisti. Bu sebeple olsa gerek ki, 1207 (1792) de "Nizam-i Cedid" denilen yeni bir sistemle dnemine gre modern bir hale getirilmeye alisildi. Bu maksatla ocak, biri lagim baglamak, digeri kpr, tabya ve kale yapmak gibi mimar bilgi gerektiren iki kisma ayrildi.

KAPIKULU SVARISI
Osmanli kapikulu ordusunu teskil eden ikinci sinif asker g, Kapikulu svarisidir. Osmanlilarin muvaffakiyetli hamlelerinde bu sinifin da byk bir hissesi vardir. Osmanli topraklan genisledike timarlar ogaliyor, timarlar ogaldika da timarli svari (sipahi)nin sayisi da artiyordu. Fakat bunlar, kendi timarlarinda ikamet ettiklerinden, basarilari mahdud kiliyordu. Bu bakimdan daha kurulus yillarindan itibaren devlet merkezinde, yenieriler gibi devamli ve maas alan bir svari birliginin bulundurulmasi ihtiyaci hissediliyordu. Bu sebeple Sultan I. Murad dneminde, Rumeli Beylerbeyi olan Timurtas Pasa'nin yardim ve tavsiyesiyle ilk adim atilmis oluyordu. nce "Sipah" ve "Silahdar" adi ile iki blk olarak teskil edilen Kapikulu svarisine daha sonra "Sag Ulfeci" ve "Sol Ulfeci" (Ulfeciyan-i yemin ve yesr) ile "Sag ve Sol Garipler" (Gureba-i yemin ve yesr) ismi verilen drt blk daha ilave edilerek Kapikulu svari ocagi alti blge ykseltilmis oldu. Kapikulu svari sinifini meydana getiren efrad da devsirme ocuklari ile harplerde esir alinan ocuklardan meydana geliyordu. Bunlar da yenieriler gibi hkmdarin sahsina mahsus olan atli kuvvetler idi. Bunlardan vcuta uygun ve kabiliyetli olanlar, Istanbul, Edirne ve Gelibolu saraylarinda terbiye olunduktan sonra yedi senede bir "Blge ikmak" tabir edilen blklere verme islemi yapilirdi. Derece ve maas itibariyle yenierilerden daha yksek olmalarina ragmen, idare zerindeki nfuzlari ve harplerdeki nemleri itibariyla onlar kadar ilerde degillerdi. Kapikulu svari birliklerinden ilk ikisine "Bas", br ikisine "Orta", son ikisine de "Asagi blkler" adi verilmisti. Bunlardan sipah blgne

"Kirmizi bayrak", silahtar blgne "San bayrak", orta ve asagi blkler iin de Alaca bayrak" tabiri kullanilirdi. Kapikulu svarileri, hkmdarla birlikte sefere gittikleri zaman onun sag ve solunda yrrlerdi. Sipah sagda, silahtar da solda bulunurdu. Sipahin saginda sag ulfeciler, silahtarlarin solunda da sol ulfeceler yrrlerdi. Bunlarin sag ve solunda da sag ve sol garipler yryorlardi. Sipah ve silahtarlar, muharebe meydaninda padisahin adirini (Otag-i hmyun), ulfeciler gerek muharebe esnasinda, gerekse konaklama yerlerinde saltanat sancaklarini, garipler ise ordu agirliklari ile hazineyi muhafaza ederlerdi. Adi geen "Alti Blk" efradi, hayvan besledikleri iin devlet merkezinden fazla uzak olmayan ve mer'asi bol yerlerde ikamet ediyorlardi. Bu yzden bunlardan bir kismi Bursa ile Edirne, bir kismi da Istanbul ve civarinda ikamet etmek zorunda idiler. Kanun Sultan Sleyman zamanindan baslamak zere, bunlardan 300 kisi, sefer zamanlarinda devlet merkezinde bir esit yaverlik yapmak vazifesi ile grevlendirilmislerdi. Mlazim adi verilen bu 300 kisi, baris zamanlarinda mir mukataalarin idaresi ile cizye cibyeti (toplanmasi) gibi islerle grevlendirilmislerdi. Kapikulu svarilerini meydana getiren her blgn miri olarak ayri ayri agalari vardi. Bunlar, Sipah agasi, Silahtar agasi, Sag ulfeciler agasi gibi isimler aliyorlardi. Belge ve kanunnmelerde bu isimler aynen kullaniliyordu. Nitekim 18 Muharrem 973 (15 Agustos 1565) tarihli Semendire ve Belgrad'a kadar yol zerinde bulunan kadilara gnderilen hkmde bu isimlerden ayni lafizlarla sz edilmesi bunun rneklerinden biridir. Protokol bakimindan bunlarin en ileride olani Sipah agasi oldugu gibi, bunun komutasinda bulunan blk de en itibarli blk idi. Agalardan baska her blgn blkbasilari, kethdalari, kethda yeri, katip ve kalfa isimlerini tasiyan bir komuta heyeti ile basavus ve avus adlarinda kk rtbeli zbitleri vardi. Kapikulu svarilerinin kullandiklari silahlar, genellikle o dnemde her kavim ve millet tarafindan kullanilan silahlardi. Bunlarin orijinalligi, silahlarin imal ve kullanilmasinda idi. Trk silahlarinin daha hafif, yani tasinma ve kullanilmasinin kolay olmasi bir stnlk sagliyordu. Hafif silahlar grubuna giren bu silahlar, ok, yay, kalkan, harbe veya mizrak ile bele takilan balta, pala veya hanerle atlarin eger kasina asilmis olan gaddare denilen genis yzl kisa bir kili ve bozdogan ismi verilen yuvarlak basli bir aga topuzdu. Kapikulu svarilerinin bellerindeki ok

keselerinde (sadak) oklari vardi. Muharebelerde, bu silahlardan duruma gre uygun olanini kullanirlardi. Bu svarilerin zerlerinde elik zirhli gmlekler vardi. Kalkanlari ise elbise ve basliklarinin renginde boyanmisti. Muharebelerde yanlarinda yedek hayvanlari da bulunurdu. Sultan III. Murad dneminden nce hariten bir kimsenin giremedigi bu ocaga, adi geen hkmdar zamaninda, disardan iltihaklar basladi. Ocak teskilti bozulduktan sonra "veledes" denilen svari ogullari da ocaga alinmaya baslamisti. Kanun Sultan Sleyman zamaninda sayilan yedi bin kisi civarinda iken, hariten ocaga girenler yznden bu sayi yirmi bini bulmustu. Bilahere Kaptan-i Derya Kara Murad Pasa'nin, ocaklari, Ibsir Pasa aleyhine kiskirtmasi sonucunda svari mevcudu, ocaktan tard edilmis olanlari da tekrar almak suretiyle elli bine ulasmisti XVII. asrin ortalarinda, vezir olarak Osmanli Devleti'ne hizmet etmis bir aile olan Kprller iktidara geince, devletin inhitatini uzunca bir sre yavaslatmaya ve hatta durdurmaya basladiklari gibi bazi islahat hareketlerinde de bulunmaya tesebbs etmislerdi. Iste bu dnemde, svari blklerinde yapilan tenkisatla sayilan on bes bin civarina indirilebilmisti. Bunlarin, yaptiklari bazi isyanlari da bastirilinca takibata ugradilar. Bunun zerine nemleri kalmayan bir sinif haline geldiler. Zaman zaman zorbaliklar yapan ve isyan eden bu asker birliklerin, Drdnc Murad ile Kprl Mehmed Pasa'dan yedikleri iki byk darbe, bunlari nemsiz bir hale getirmisti. Hezarfen Hseyin Efendi, bunlarin, bu dnemdeki sayilarini su rakamlarla bize aktarmaktadir. Ona gre Sipah blg 7203, Silahtar blg 6254, lfeciyan-i yemin 488, Ulfeciyan-i yesr 488, Gureba-i yemin 410, Grubai yesr 312 olmak zere toplam 15155 kisiye kadar ykselmektedir. XVIII. asirdan itibaren sayi ve gleri giderek zayiflayan Kapikulu svarisi de "Vak'a-i Hayriye" diye adlandirilan ve yenieriligin ortadan kalkmasiyla sonulanan olayda lagv edildiler. Yenierilerin bu siralardaki serkeslik ve isyanlarina katilmayan bu ocak mensuplarindan, isteyenlerin yeni kurulan modem svaride vazife almalarina msaade edilmisti.

EYLET ASKERLERI
Osmanli kara ordusunun ikinci kismini meydana getiren, devletin bymesinde, gelismesinde ve sinirlarini genisletmesinde nemli derecede rol bulunan asker kuvvet, eyalet askerleridir. Bunlan : Yerli Kulu, Serhad Kulu, ve Timarli Sipahiler olmak zere 3 grup halinde ele alabiliriz.

YERLIKULU
Yerli Kulu piyadesi, eyalet pasalari ile sancak beylerinin komuta ve idaresinde bulunan, komutanlari da bunlar tarafindan tayin olunan muntazam ve disiplinli bir asker siniftir. Rikab-i Hmayndaki askere Kapikulu dendigi gibi, devlet merkezinin disinda bulunan bu askere de Yerli Kulu denmekteydi. Hizmet grdkleri mddete maas alabilen bu asker sinifin iasesi, eyalet veya sancak beyi vasitasiyle veyahutta devlet hazinesinden verilirdi. Bu sinifa dahil askerleri de grdkleri hizmetlere gre: 1 Azepler, 2 Sekban ve tfekiler, 3 Icareliler, 4 Lagimcilar, 5 Msellem'ler olmak zere bes gruba ayirmak mmkndr.

AZEPLER
Yerlikulu askerinin ilk sinifini meydana getiren azepler, harplerde byk hizmetler gryorlardi. Ordunun n saflarinda yer almalarindan dolayi dsman taarruzuna en ok onlar maruz kaliyorlardi. Kelime olarak "bekr" demek olan azep tabiri, Osmanli asker teskiltinda: bekr, gl ve kuvvetli olan genlerden meydana getirilmis bir asker sinif iin kullanilmaktaydi. Klasik Osmanli ordusunda azepler, Anadolu'daki Mslman Trklerden kurulu hafif piyade asker birligidir. Bununla beraber yine ayni adi tasiyan ve 1450'den sonra Ftih Sultan Mehmed tarafindan teskil olunan kale azepleri de vardir. Osmanlilarin ilk dnemlerinden itibaren XVI. asrin yarisina kadar meydana gelen harplerde hafif oku kuvvetlerine ihtiya vardi. Bu bakimdan, harp esnasinda ne kadar azebe ihtiya varsa tesbit edilirdi. Tesbit edilen miktar, sancaklara taksim edilirdi. Bylece ihtiyaca gre 20 veya 30 hne (ev)den bir azep istenirdi. Istenilen azebin bekr, gl ve kuvvetli olmasi lazimdi. Sancaga bagli kazalardan seilen her azebin cret ve masrafi onu seen yere ait olup bu, XV. asrin sonu ile XVI. asirda her azeb iin 300 aka tutmakta idi. Her azebin, askerden kamamasi iin bir kefili vardi. Katigi takdirde masraf bu kefilinden alinirdi. Azeplere verilecek para, azeb alinan yer ile halkinin servetine gre tahsil edilirdi. Sefer hazirligi esnasinda azeplerin toplanmasina "Azep agirtmak" denirdi. Bunlarin maaslari olmadigindan harp zamanlarinda btn vergilerden muaf sayilirlardi.

Ok, yay ve pala gibi hafif silahlarla donatilmis olan azepler, ordunun n saflarinda bulunduklarindan ilk olarak onlar dsman hcumuna maruz kalirlardi. Bunlarin gerisinde toplar, onlarin arkasinda da yenieriler yer alirdi. Savas basladigi zaman azepler saga sola ailmak suretiyle topunun rahat ates etmesine imkan saglarlardi. Bahsimize konu teskil eden ve iki asirdan fazla byk hizmetler ifa eden hafif piyade azepleri, XVI. asir ortalarinda, Kanun Sultan Sleyman saltanatinin sonlarina dogru ilga edildiler. Kale azepleri ise 1826 senesine kadar hizmetlerine devam ettiler.

SEKBAN VE TFEKILER
Yerlikulu piyadelerinden olan sekbanlar, askere ihtiya hasil oldugu zaman, gnll olarak toplanan ky halkindan olduklari iin, diger birlikler gibi saglam bir asker egitime sahip degillerdi. "Salyne"den kurtulmak iin zaman zaman Hiristiyanlar bile bu birlige istirak edebiliyorlardi. Bunlar, bulunduklari blgenin pasasindan baskasini tanimazlardi. Hizmet grdkleri mddete ulfe alirlardi. Sekbanlar, "Bayrak" ismi ile siniflara ayrilirlardi. Sekban blkbasisi ve Bayraktar adinda subaylari vardi. Bunlar, silah olarak kili kullanirlardi. Zamanla sekbanlarin nemleri azalinca bunlarin yerini "Tfeki" adi ile yeni bir piyade sinifi aldi. Her elli-altmis tfeki bir bayrak kabul edilerek, "Gnll zabiti" adi verilen bir subayin komutasi altinda bulunurdu. Her sancak veya eyaletteki tfeki bayraklari, "Tfeki basi" adi verilen bir subayin komutasina verilirdi. nemli eyaletlerden er veya beser tfeki basi varsa, bunlardan biri bas seilerek adina "Seresme" denirdi.

ICRELILER
Hudud boylarinda bulunan sehir ve kalelerde istihdam edilen yerli topulardan meydana getirilen bir siniftir. cretle vazife grdklerinden dolayi kendilerine bu isim verilmistir. Komutanlari, topulugu iyi bilen ve "Topu agasi" adi verilen bir kimsedir. Topu agasi, eyalet pasalarinin komutasinda bulunmak zere payitahttan gnderilirdi.

LAGIMCILAR

Yerlikulu askerinin bir blmn teskil eden bu sinif, hududa yakin bulunan nemli bazi kalelerin aniden muhasara edilmesi dsnlerek kurulmus bir siniftir. Ayrica dsman tarafindan kazilacak hendek ve tnellere mukabil hendek ve tnel kazmak suretiyle harbi kazanmak gayesi gdlmst. Kapikulu ocaklarindan olan Lagimcilarla ayni vazifeyi grmelerine ragmen bunlarin durumlari daha farkli idi. Zira bunlar, baris zamanlarinda da bagli bulunduklari kalelerde bulunuyor ve genellikle Hiristiyan tebeadan meydana getiriliyorlardi. Bunlar, devlet merkezinden gnderilen ve "Lagimcibasi" denilen bir subayin komutasina verilmislerdi.

MSELLEMLER
Osmanli Devleti'nde, pek ok grevi yerine getiren msellemler, harp zamanlarinda ordunun geecegi yollan temizlemek, kprleri tamir etmek ve yol amak gibi hizmetlerle de mkellef idiler: Buna karsilik baris zamanlarinda btn vergilerden muaf sayiliyorlardi. Zaten bu ismi bu yzden almislardi. Rumeli'de genellikle Hiristiyan tebeadan olan msellemlere karsilik, Anadolu'da Mslman tebea istihdam olunurdu. Bunlara "Yrk" ismi verilirdi.

SERHAD KULU
Osmanli kara ordusunun, nemli bir blmn meydana getiren eylet askerlerinin bu ikinci sinifi olan Serhad kulu da, hizmet ve durumlarina gre ayri kategorilerde mutalaa edilmistir. Bu sinif: Akincilar, Deliler, Gnlller ve Besliler olmak zere daha kk birliklere ayrilmislardir.

AKINCILAR
Serhad kulu grubunun en nemli birligini akincilar teskil ederdi. Mslman Trklerden meydana getirilen hafif svari kuvvetlerine verilen bu isim, 500 sene sonra Avrupa'da "komando" olarak ortaya ikacaktir. Serhad denilen hudud boylarinda bulunan akincilar, fevkalade disiplinli bir teskilta sahiptiler. Bunlar, atlarla dsman ilerine kadar sokulur, gerek bizzat grdkleri, gerekse dsmandan elde edilen esirler vsitasiyla grendikleri bilgileri degerlendirerek nemli bir istihbarat agi kurmuslardi. nc kuvvetler olduklari iin, ordunun kesif hizmetlerini gryorlardi. Bundan baska onlar, dsman topraklarindaki araziyi tedkik ederek orduya yol aiyorlardi. ok seri hareket ettikleri iin, dsmanin pusu kurmasina

imkan vermiyorlardi. Ayrica ordunun geecegi yerlerdeki mahsl korumak suretiyle ekonomik bir fayda da sagliyorlardi. Akincilar, esir almak suretiyle blgede bulunan nehirlerin geit yerlerini de greniyordu. Bunun iindir ki akincilar, esas ordudan drt bes gn daha ileride bulunurlardi. Gnmzn motorize birlikleri gibi pek seri ve sr'atli hareket ettikleri iin, dsmana karsi dehset saar ve onlarin maneviyati zerinde ok etkin psikolojik tesirde bulunurlardi. Islm suurdan kaynaklanan bir ruha sahip olan akincilarin, ordunun basarisi iin yaptiklari akinlarda, pekok esir aldiklari bir gerektir. Akinci anlayisina gre savasmak (cihad yapmak) hem din hem de mill bir vazifedir. Hafif svari birlikleri olduklarindan, dsman kale ve ordusu zerine varmayan akincilar, ordu iin yollan aiyorlardi. Bu yollarin birka ynden ailmasi gerekiyordu. Ordunun hedefi olan lke, hem madd hem de manev bir sekilde yipratilmali idi. Dsmanin, madd g kaynaklari yok edilmeli, ekonomisi ile ordusu hirpalanmali idi. Halka korku salip onlarin manev glerini kirmak gerekiyordu. Elde edilmesi mmkn olan her trl gizli bilgi elde edilmeliydi. Akincilarin atiklari bu yol ve verdikleri hizmetten sonra, Padisah veya Serdar-i Ekrem asil ordu ile gelip harp ederlerdi. Akincilar iinde devsirme yoktur. Bu sinifa, Arnavut ve Bosnak gibi, Osmanlilar vasitasiyle Mslman olanlar da alinmazdi. Akinci olabilmek iin Osmanli Trk olmak gerekiyordu. akinci beylerinin ogu, Osman Gazi'nin arkadaslari olan maruf komutanlarin ocuklaridir. Akinci beyleri, istediklerini ocaga alir, istemediklerini de almazlardi. Bu konuda Divan anlari tamamiyla serbest birakmisti. Bu yzden Divan, onlarin bu tasarruflarina karismazdi. Akinci ocagi beyleri, genis bir yetkiye sahip ve dogrudan dogruya padisahtan emir alan kimselerdi. Byk bir kismi, Avrupa ve Balkan halklarinin dillerini ok iyi biliyordu. Bu sebeple sinirlarin tesinde kendilerine bagli birok ajanlari vardi. Bu ajanlar sayesinde akincilar, Orta Avrupa ve tesi hakkinda gnlk bilgileri elde edebiliyorlardi. Bu sekilde hareket etmek, onlar iin bir zorunluluktu. Aksi takdirde girisecekleri akin bir felaketle sonulanabilirdi. Her biri ayri bir komutana bagli bulunan akinci birlikleri, ayri ayri yerlerde ikamet ediyorlardi. On kisilik akinci birliginin komutanina onbasi, yz kisilik birlik komutanina yzbasi, bin kisilik birligin komutanina da binbasi

deniyordu. Btn bunlarin stnde de "Akinci beyi" denilen akinci komutani vardi ki, buna akinci sancakbeyi denirdi. Dsman lkesine yapilan bir akinin, akin adim alabilmesi iin o taarruzun akinci komutanlarinin emrinde olmasi lazimdi. Akinci komutani kendisi sefere istirak etmez, gnderdigi birlik te 100 veya daha fazla kisiden meydana geliyorsa buna "Haramlik", 100 kisiden daha az ise buna da "ete" denirdi. Hazar zamaninda (harb olmadigi zaman) akincilar, kendi is ve talimleri ile mesgul olurlardi. Dsman lkesine yapilan akinlar, gelisigzel degil, bir plan ve program dahilinde olurdu. Rumeli'de ayri ayri ocaklar halinde bulunan akincilar, komutanlarinin isimleri ile anilirlardi. Osmanlilar'in ilk fetihleri zamaninda Evrenos Bey akincilari vardi. Daha sonra Mihalogullari, Turhan ve Malko Bey akincilari meydana ikti. XVI. asir sonlarina kadar shretlerini muhafaza eden akincilar, Osmanli fetihlerinde nemli rol oynamislardi. Genelde Akincilar, Rumeli sinir boylarinda kullanilmakla birlikte zaman zaman Anadolunun dogusunda da istihdam edilmislerdir. Savaslarda basarili olan akincilara dirlik tahsis edilince timarli akincilar ortaya ikti. Bylece akincilar, timarli ve vergiden muaf olanlar diye iki gruba ayrilmis oldular. XVII. asir baslarindan itibaren vergiden muaf olanlar, bazi kadilar tarafindan vergi vermeye zorlanmis grnmektedirler. Merkezden gnderilen emirlerle kadilarin bu neviden davranislarindan vaz gemeleri istenmektedir. Nitekim 1014 (1605) senesine ait bir hkmde syle denilmektedir: "Akinci taifesinin sakin olduklari yerin kadilarina hkm ki, kadimu'leyyamdan olan sefer-i hmayunuma eser akinci taifesi sefere estikleri (sene) ummen avanz-i divniye ve teklif-i rfiyeden muaf ve msellem olmak babinda emr-i serifim vrid olmus iken, haliya taife-i mezbureye kudat tarafindan teklif ektirilmekle, sefere ihra olunmak lazim geldikte taife-i mezbre sair reaya gibi hem teklif ekeriz ve hem sefere teklif idersiz dey sefere gitmekte taallul ettikleri ilam olundu. Imdi taife-i mezbre memur olduklari sefere gelp hizmet ettiklerinden sonra teklif ile rencide olunmamak ferman olunmustur." Akincilarin silahlan, bir zirhli ggslk ve yaka ile mizrak, kalkan ve atlarinin egerine takili basi topuzlu bir bozdogandi. Akincilarin tamami zirh kullanmazdi. Bunlarin yiyecekleri ve kaplari da kendileri gibi hafifti. Atlarinin egerine asili birer kk kushne ile yemek islerini grrlerdi.

ogu zaman bu tencerede pirin, kavurma veya koyun pastirmasini pisirirlerdi. XVI. asir sonlarina kadar Bati'da nemli hizmetlerde bulunan akincilarin sayisi, zaman ve sartlara bagli olarak azalip ogaliyordu. Nitekim 1530 Budin ve 1532 Alman seferinde sadece Mihaloglu Mehmed Bey'in komutasinda 50 binden fazla akinci vardi. Eflak Beyi Mihal'in isyanindaki harektta (1595), Vezir-i A'zam Sinan Pasa'nin tedbirsiz hareketi sonucu adeta mahv olurcasina zayiat veren akincilar, bundan sonra pek fazla is yapamadilar. Geri XVII. yzyilin ilk yarisi iinde cz' bir kuvvetle bazi muharebelerde grnmslerse de eski kuvvet ve kudretlerine ulasamadilar. Bundan sonra akincilarin vazifesi, Tatar ve Kirim Hani kuvvetleri tarafindan grlr olmustu. Varligini ismen de olsa uzun sre devam ettiren akincilik, 1826 yilinda resmen ortadan kaldirilmisti.

DELILER
Serhad kulu askerinin bir blmn de "Deliler" teskil ediyordu. Bunlarin byk bir kismi Trk't. nc birliklerden olan ve deli denilen bu atlilar da akincilar gibi gzn budaktan sakinmiyorlardi. Gerekten bu sinifa mensub olanlar, yle bir cesarete sahip idiler ki, asir "delil" demek olan bu tabir, cesaretlerinden dolayi halk arasinda "deli" olarak meshur olmustu. Iri yan ve cesaretli kimselerden meydana gelen bu hafif svari birligi, ocaklarini Hz. mer'e kadar dayandirirlar. Fevkalade cesaret, atilganlik ve korkun kiyafetleri ile dsmana dehset veren Deliler, hep galip gelirlerdi. Bu sinif asker birligin parolasi "yazilan gelir basa" seklinde idi. Byle bir anlayis ve suura sahip olduklari iin hi bir tehlikeden ekinmezlerdi. Sancak beyi veya beylerbeyi maiyetinde olan delilerde, akincilarin btn silahlan vardi. Bunlarin her ellialtmis kisisi "bayrak" adi ile bir birlik meydana getiriyordu. Bu birliklerin birka tanesi "Delibasi" adinda bir subayin komutasinda idi. Birka delibasinin askerleri de "Alaybeyi" veya "Seresme" denilen daha yksek rtbeli bir subayin komutasina havale edilmislerdi. XVI. asirlardan nce pek grlmeyen bu asker birlik, Trklerden baska Bosnak, Sirp ve Hirvat gibi Mslman olmus cengaverlerden meydana gelmisti. Bunlar, tamamiyle Rumeli halkindan olduklari iin orada bulunurlardi.

Baslarinda, benekli sirtlan derisinden yapilmis ve zerine kartal kanatlari takilmis bir baslik bulunurdu. Salvarlari kurt veya ayi derisinden olup tyleri disarda idi. Bu kiyafetleri ile deliler, dsmana byk bir korku verirlerdi. Devlette, zaaf belirtilerinin grldg XVIII. asirdan itibaren bu asker birlik de nemini kayb etti. Yenierilerin ortadan kaldirilmasi ile bunlar da lagv edildi. Serhad kulu askerini teskil eden "Gnll" ve "Besliler" diye iki ayri birlik daha vardir. Hafif svari birlikleri olan bu birlikler, zamanlarina gre nemli hizmetler ifa etmislerdi. Bunlar, hududlardaki sehir ve kasabalarin muhafazasina memur edilmislerdi. Bu birlikler, ulfelerini bulunduklari yerin maliyesinden aliyorlardi. Atli ve tfekli olan gnll sinifi sag ve sol gnlller diye ikiye ayriliyorlardi. Besliler de sag ve sol besliler diye ayrildiklari gibi "Cemaat-i besluyan-i evvel", "Besluyan-i sani", "Besluyan-i salis" ve "Besluyan-i rabi" gibi isimler alirlardi.

TIMARLI SIPAHILER
Osmanli eylet kuvvetlerinin en kalabalik ve nemli sinifini timarli sipahi denilen atli birlikler meydana getiriyordu. Devletin byyp gelismesinde baslica rol oynayan toprakli ve timarli svari teskilti, daha nceki Mslman Trk devletlerinde de vardi. Osmanlilar, bu sistemi daha da gelistirmislerdi. Bu sayede Osmanlilar, bir taraftan topragin islenmesini saglarken, br taraftan devletin atli ihtiyacini gideriyorlardi. Bu mnda kendilerine dirlik verilmis olan toprak sahipleri, buna mukabil devletin muhafazasini zerlerine almislardi. Kurulus dneminden itibaren devam edegelen bu sistem, uzun mddet devam etmisti. Bylece devletin asker ihtiyaci, kendilerine timar vermek suretiyle halk tarafindan karsilaniyordu. Dirlik verilen timar sahibi, elindeki imknlardan istifade ile "Cebel" veya "Cebel" denilen bir asker g bulundurmak zorunda idi. Timarli sipahilerin besleyecekleri asker (cebel) sayisi, timarin gelirine gre degisiyordu. Sefer esnasinda timar sahibi olan sipahi, cebelleri ile birlikte harbe istirak etmek zorunda idi. Aksi takdirde geri verilmemek zere timari elinden alinirdi. Mesru bir mazeretinden dolayi gelemeyen veya beylerbeyinin emri ile gvenlik mlahazasiyla yerinde kalip sefere istirak etmeyenler iin byle bir ceza uygulanmazdi. Atli olan bu asker sinif, binicilikte ve kili kullanmada son derece maharet sahibi idi. Piyadelerin korunmasi bunlarin sayesinde mmkn oluyordu.

Cebeller, genellikle Anadolu genlerinden teskil ediliyorlardi. Bununla beraber bazan sipahinin para ile satin aldigi veya savaslarda esir etmis oldugu kimselerden de olabilirdi. Cebelnun btn masrafi "sahib-i arz" da denen timar sahibine aitti. Sipahi, kendi blgesinde veya bagli bulundugu sancak dahilinde oturmak zorunda idi. Timarli sipahiler her sancakta bir kisim blklere ayrilmislardi. Her blgn "Subasi" denilen eribaslari ile bayraktar ve avuslari vardi. Timarli sipahilerden her on blk (bin kisi) bir alaybeyinin komutasi altinda bulunurdu. Alaybeyleri ise sipahileri ile birlikte bagli bulunduklari sancakbeylerinin, onlar da eyalet valisi olan beylerbeyinin komutasi altinda sefere giderlerdi. Timarli sipahilerin iyi atlari, kili, kargi, kalkan ve oklari ile baslarinda migfer, stlerinde de zirh bulunurdu. Savas esnasinda ordunun sag ve solundaki kanatlari teskil ederek hilal seklini almak suretiyle yandan gelecek saldirilara karsi merkezi muhafaza ediyorlardi. Savasta len sipahinin ocuklari devlet tarafindan himaye edilir ve ocuklarindan birine drt bin, ikincisine bin akalik timar baglanirdi. Bilindigi gibi mir arazi rejiminin bir sonucu olarak ortaya ikan dirlik sisteminde sipah, topragin gerek sahibi degildir. Bu sebeple o, tasarruf hakkini elinde bulundurdugu araziyi herhangi bir sekilde satamayacagi gibi varislerine miras da birakamazdi. O, devlet tarafindan belli hizmetler karsiliginda kendisine verilen araziyi kullanma (tasarruf) yetkisine sahiptir. Kanunnmelerle belirlenen kaidelerin disina ikamaz. Bu bakimdan, vazifesini ktye kullandigi veya timarinda alisanlara (reya) zulm ve teaddi ettigi kesin olarak belirlenen sipahinin topragi elinden alinirdi. Kendisi ayrica cezaya da arptirilirdi. Bununla beraber sipahinin seferde lmesi halinde timari ocuklarina kalirdi. Nitekim daha Osman Gazi zamaninda, sipahi, ocuklari ve timarla ilgili bazi kanunlarin yrrlge girdigi bilinmektedir. Asikpasazde'nin ifadesine gre len dirlik sahibinin timari, ogluna verilecektir. Sayet len kimsenin oglu kk ve sefere gidemeyecek yasta ise, o zaman onun yerine hizmetileri sefere gideceklerdir. Byle bir uygulama, seferdeki sipahiye daha bir kuvvet kazandiriyordu. Insan ruh dnyasinin karmasik isteklerinden biri de kendinden sonra evlatlarina bir seyler birakma arzusudur. Binaenaleyh, tam anlamiyla maliki olmasa bile ldkten sonra topraginin kendi ocuklarina intikal edecegini bilen bir sipahi, sefer esnasinda cephe gerisinden emin demekti. Bu da ona ayri bir g veriyordu. nk lse bile, devletin kendi ocuklarini koruyacagini biliyordu. Bu bilgi, ona bir dinamizm veriyordu.

Kanun Sultan Sleyman'in son zamanlarina kadar Trk ordusunun en gl askeri olan timarli sipahi, bilhassa XVI. yzyilin sonlarindan itibaren bu sinifin arasina da yabancilarin girmesiyle yavas yavas bozulmaya yz tutmustu. Bunlarin, disiplinli ve muntazam olmalari, Kapikulu ocaklari ile bir denge sagliyordu. Timarlarin nemlerini kayb etmesi, timarlarin muharib olmayan siniflara verilmesi ve bazi timar gelirlerinin mukataa-i miriye adi ile hazineye aktarilmasi, bunlarin nfuzlarinin azalmasina sebep oldu. Keza, XVII. yzyilin ortalarindan itibaren hizmet blklerinin kaldirilmasi zerine timarli svariler, adeta yaya, msellem ve yrkler gibi top, cephane ve diger harp levazimatini, nakl etmek, kalelere zahire gtrmek, tamir islerinde hizmet grmek ve benzer daha nice geri hizmetleri ile vazifelendirildiler. Bu uygulama, teskilat iin ikinci bir darbe oldu. XVII. asir baslarina kadar Anadolu ve Rumeli'deki timarli sipahlerle, bunlarin kanunen beraberlerinde harbe gtrmeye mecbur olduklari "Cebel" sayisi 90 binden fazla iken bu miktar, sonralari te bire inmisti. Timarli sipahi askerinin azalmasi sonucunda valiler, kapilarinda besledikleri derme atma levend, sarica, sekban gibi kuvvetlerle bunlarin yerlerini doldurmaya alistilar.

ASKER TESKILAT
Bir toplumun "devlet" haline gelebilmesi, onun varligina vcud veren halk ve idarecilerin "bagimsizlik" (istikll) kavramini tanimalari ile mmkndr. Bu tanima, sadece fikir ve dsncede kalmayip fiilen tatbik edilmelidir. Bu da belli sinirlari koruyacak olan "asker g" denilen bir sinifin mevcudiyeti ile gereklesir. Disiplinli ve sistemli hareket eden bir asker gcn ifade ettigi mna ok iyi bilindiginden, tarihte ne kavusmus btn byk devletler, bu konu ve teskilt zerinde hassasiyetle durarak onu muhafazaya alismislardir. Disiplinli ve devamli bir ordunun teskili fikrinden hareketle sarf edilen abalar, milletlerin kendi bnyeleri, bulunduklari cograf ortam ve zamanlarina gre degisik olagelmistir. Bu sebepledir ki, hayatlarini zira rnlerle kazanan milletler gibi topraga siki sikiya bagli olmayan gebe Trklerin hayatlarinda hayvanlarinin byk rol vardi. Bu, onlarin daha disiplinli hareket etmesini sagliyordu. Keza bu, onlarin harp disiplin, oyun ve usllerine alismalarina da yardimci oluyordu. Nitekim sonbaharda yapilan byk srek avlarinin sebepleri, bu nemli gerek iinde yatiyordu. Uygurlarin birok aile ve boylarinin bir araya gelerek yaptiklari bu srek avlari, Gktrkler'de oldugu gibi bir esit savas egitimi idi. Ekonomi, devlet ve ordu idaresi, asker bilgi ve eglence bu bahanelerle tatbikat sahasina konuyor, yasaniyor ve deneniyordu. Ortaasya'li atli kavimlerin hayatlarinin en nde gelen zelligi, hareket halinde olma idi. Fertlerin bu hareketli hayati, topluma da bir dinamizm veriyordu. Bu hareket ve canliligin sonucu olsa gerek ki, Islm ncesi Trklerinde hakim bulunan anlayisa gre "kendileri bir kurt, dsmanlari da bir koyun srs idi." Trklerdeki bu dinamizm, Mslaman olduktan sonra daha bir kuvvetle devam

etmis grnmektedir. Zira onlar, tarih kltrlerinin bir mirasi olarak devam ettiregeldikleri bu anlayisi, Islm'in "cihd" ve "sehidlik" motifleri ile birlestirmislerdi. Dsmanlarina karsi yaniltma, ani hcum ve sizma gibi taktikleri ile taninan Trklerin, Mslman Arap ordulari iinde yer almalarindan sonradir ki, Islm ordulari genis bir cograf meknda yayilma imknini buldular. Miislman Trk askerlerinin Islm ordusundaki durumundan bahs eden bir arastirici sunlari sylemektedir: "Bazen uygulanan usl de yrys halinde olan dsman hatlarini tuzaga dsrmek veya hemen girisilen muharebe ile anlari, nceden hazirlanmis tuzak blgelerine ekmek idi. Bu taktikteki byk avantaj, saf nizaminda hcuma alismis Arap svarileri iin pek sz konusu degilse de, ni hcum, yaniltici ekilme, kanatlara sizma, her taraftan ok yagdirma ve hcumu sr'atle tekrarlamada mhir Trkler iindi." Tarih sahnesinde grnen birok millet, asker g olarak ifade ettigimiz devamli ve disiplinli orduyu ayakta tutup kendisinden istifade edebilmek iin esitli arelere bas vurmustur. Bu meyanda, harplerin sebep oldugu nfus azalmasini bir dereceye kadar ortadan kaldirmak iin galiplerin, maglup olan toplumlarin ocuklarindan yararlandigi da grlmektedir. Osmanlilarin da bas vurdugu bu sistem, onlarin basarili sonular almalarina sebep olmustur. zellikle kurulus ve daha sonraki dnemlerde kullanilan sistemler ile ordunun sahip oldugu disiplin, Osmanli ordusunu basarili bir hale getiriyordu. Batida bulunan Hiristiyan devletlerce de farkina varilan bu duruma isaret eden bir seyyahin su szlerine dikkat eken Gibbons, o seyyahin ifadesini syle nakleder: "Osmanlilar, daha nceden Hiristiyan ordularinin ne vakit geleceklerini ve kendileri ile atisma iin msait yerin neresi oldugunu bilirler. nk bunlar, daima seferber bir halde idiler. avuslari ve casuslari, kuvvetleri nasil ve nereye sevk etmek lazim geldigini biliyorlardi. Bunlar, birdenbire harekete geebilirlerdi. Yz Hiristiyan askeri, on bin Osmanlidan daha fazla grlt yapiyordu. Trampet bir defa vurdu mu, derhal yryse baslarlar, adimlarini kat'iyyen yavaslatmaz ve yeni bir komut verilinceye kadar kat'iyyen durmazlardi. Hafif techizatli olduklari iin Hiristiyan mhasimlarinin gnde kat edemedikleri mesafeyi bir gece iinde kat ederlerdi." Pek ok messesede oldugu gibi, kendinden nceki Mslman ve MslmanTrk devletlerinin teskilatlarindan yararlanmis bulunan Osmanlilar, bu uygulamayi asker sahada da gsteriyorlardi. Gerekten, Osmanli asker teskiltinin, Byk Seluklu, Anadolu Seluklu, Ilhanli ve Memlk asker teskiltlan ile benzerlik arz etmesi, bu ifadelerin dogrulugunu ortaya koymaktadir. Bununla beraber biz, daha aik bir fikir vermesi bakimindan B. Seluklu asker teskiltindan kisaca ve ana hatlari ile bahs etmek istiyoruz. zellikle Alp Arslan ve oglu Meliksah dnemlerinde devrinin en byk asker gc haline gelen Seluklu ordusu, gnmzn Milli Savunma Bakanligi durumundaki "Divan-i Arizu'l-Ceys" denilen bir teskilt tarafindan idare ediliyordu. Byk Seluklu ordusu, esitli kavimlerden alinarak hususi saray terbiyesi ile yetistirilmis, tren, usl ve protokol bilen ve dogrudan dogruya Sultana bagli bulunan "Gulaman-i saray", en sekin komutanlarin egitimi altinda her an emre hazir bekleyen "Hassa ordu" su ile melik, vali, vezir gibi ileri gelen devlet byklerinin askerleri ve tabi hkmetlerin askerlerinden kurulu idi. Isimleri

"Divan defteri"nde yazili bulunan "Gulaman-i saray" efradi, yilda drt maas (bistgni) alirdi. Devletin esas asker gcn teskil eden, harplere katilan ve dsmana agir darbeler indiren "Hassa ordu"su askeri de maasliydi. Ayrica vezir Nizamlmlk (l. 485/1092) vsitasiyle daha kk paralara blnen asker iktalarda, geimini arazi gelirlerinden temin eden ve her zaman harbe hazir kalabalik bir svari kuvveti (sipahiyan) de vardi. Bu syede Seluklu Devleti, byk bir asker kuvvet bulundurma imknina sahip olmustu. Buna karsilik Gazneliler ile Bveyhler dneminde askere ikta degil maas veriliyordu. Sikisik durum ve zamanlarda, devletin bu maaslari deyemedigi oluyordu. Byle durumlarda komutanlar, vilayetlerin vergilerini kendi nm ve hesaplarina topluyorlardi. Halkla aralarinda bir menfaat birligi olmadigindan askerin faaliyetleri, zaman zaman vilayetlerin harab olmasina kadar variyordu. Halbuki asker iktalar sayesinde Byk Seluklu Devleti 400 bin, Trkiye Seluklulari da 100 bin kisilik bir orduya sahip bulunuyorlardi.

OSMANLILARIN ILK ASKERI TESKILTI


Bizans Imparatolugu'nun hududlarinda bulunan ve Osman Gazi'ye bagli olan Trk asiretleri atli idiler. O dnemin iklim, harp, teknoloji ve siyasi sartlarina gre bu gerekliydi. Bu sebeple Osman Bey zamaninda harplere istirak edip fetih yapanlar bu asiret kuvvetleri idi. Asiret kuvvetleri, baslarinda serdarlari olmak zere Osman Bey'in hizmetine giriyor, fetihlerin sonunda ganimetlerden pay aliyor ve zapt edilen topraklardan yerlesme hakki elde ediyorlardi. Topraga yerlesen Trkmenler, tasarruf ettikleri (kullandiklar) yer karsiliginda Osman Gazi'ye tabi oluyorlardi. Timarlarinin gerektirdigi sayida atli askeri de savasa gnderiyorlardi. Osman Bey, u beyi olduktan sonra kendisi ile yakin evresini koruyan ve yevmiye hesabi ile cret alan askerlerin sayisini artirdi. Bunlar, Seluklular'da oldugu gibi "Kul" veya "Nker" adi ile aniliyorlardi. Ulfeli askerlerin sayisi, beyligin gc ile orantili olarak artiyordu. Bu bakimdan beyligin sinirlari genisledike Osman Bey'in kapisindaki kul sayisi da artiyordu. Osman Bey zamaninda, beyligin kuvvetleri, hizmetleri karsiligi ganimetten hisse alan ve feth edilen yerlere atli asker vermek sartiyla yerlesen Trkmen kuvvetleri ile cretleri gndelik olarak denen Osman Bey'in sahs askerlerinden ibaretti. Nker veya Kul adini tasiyan bu askerler, fetih hareketlerinde henz etkin rol oynayacak sayiya ulasmamislardi. Asiret kuvvetleri ile ulfeli askerler, ilk zamanlarda yeterli oldularsa da fetihler ogaldika sayi olarak kifayet etmemeye basladilar. Bu bakimdan Osman Bey, fetihlere devam edebilmek iin dinamik eleman arayisina baslama ihtiyacini duydu. Bundan sonra ihtiya hasil oldugu zaman Sgt, Karacasehir, Eskisehir ve Bilecik dolaylarindaki kylerde oturan ve tarimla ugrasan Trk kyllerinden yararlanmaya karar verdi. Atli olan asiret birlikleri, zellikle kale muhasaralarinda fazla tesirli olamiyorlardi. Bundan baska fetihler sonucu arazi genisleyip birok gayr-i mslimin, devletin vatandasi durumuna gelmesi ve muhasaralarin uzamasi zerine asiret kuvvetleri, istenilen zamanda istenilen yere ulasamiyorlardi. Bu sebeple Orhan Bey dneminde yeni ve devamli bir asker birlige ihtiya duyuldu.

YAYA VE MSELLEMLER

Osman Bey'in lmnden kisa bir sre sonra, beyligin sinirlarinin genislemesi ve kisa bir gelecekte, daha bir genislemeye namzed olmasi, Orhan Bey'i asker, mal ve idar dzenlemeler yapmak zorunda birakti. Gerekten de beylik erevesinden ikip gl bir devlet haline gelmek iin, dzenli bir orduya ihtiya vardi. Orhan Bey de bu grsten hareketle nce orduyu ele aldi. Orhan Bey'in saltanatinin ilk yillarinda asker kuvvetler, Osman Bey zamanindan pek farkli degildi. Fetihler arttika topraga yerlesen Trkmenlerin sayisi artmis, buna bagli olarak timarli sipah sayisi da ogalmisti. Kul veya Nker denilen sinif, Osman Bey zamaninda oldugu gibi yine ulfe aliyordu. Fetihlerin devami iin zarur olan ordunun organizasyonu, yani, ilk dzenli birlikler, Bursa'nin fethinden sonra ve Iznik'in fethinden nce Vezir Alaeddin Pasa ile Bursa Kadisi andarli Kara Halil'in (l. 1387) teklifleri dogrultusunda yapilmisti. Buna gre devamli surette savasa hazir yaya ve atli bir kuvvetin bulundurulmasi gerekiyordu. Bu maksatla Trk genlerinden meydana getirilen bu ordunun atsiz askerine "Yaya", atli askerine de "Msellem" adi verildi. Alaeddin Pasa'ya gre asker sinifa mensub olan kimseler ile vezirler, zel bir kiyafet giyerek halktan ayird edilmeliydi. Bu sebeple, bunlarin giyecekleri elbise ve baslarinda tasiyacaklari sarigin renk ve biimi tesbit edildi. Buna gre bunlar "Ak brk" giyeceklerdi. Bylece tasradaki timarli sipahilerden de ayrilacaklardi. Trk genlerinden kurulan ve her biri bin kisi olan bu asker birligin efradi. andarli Kara Halil tarafindan seilmisti. Asikpasazde'nin ifadesine gre birok kisi "Yaya" yazilmak iin andarli Kara Halil'e mracaat etmisti. Savas zamaninda bu genlere nce birer, daha sonra da ikiser aka gndelik verilmesi kararlastirildi. Savas olmadigi zamanlarda da ziraat yapmak zere kendilerine toprak tahsis edildi. Bunlar, vergilerden muaf tutuldular. Orhan Bey zamaninda hassa ordusu sayilan yaya ve msellemler, ka sancak varsa o kadar yaya ve atli sancaga blnerek basina sancakbeyi tayin edildi. Yaya denilen piyade sinifinin her on kisisi iin bir bas (onbasi), her yz kisiye de daha byk bir bas (yzbasi) tayin edilmisti. Msellem adi verilen atli birligin her otuz kisisi bir "Ocak" meydana getiriyordu. XV. yzyil ortalarina kadar fiilen silahli hizmette bulunmus olan bu Yaya ve Msellemler, Kapikulu ocaklarinin kurulup gelismesiyle yerlerini onlara terk ettiler. Daha sonra Rumeli'deki Yrkler, Canbazlar ve Tatarlarin katilmasiyla Osmanli asker teskiltinin geri hizmet sinifini meydana getirdiler. Bu sinif, kpr yapimi, yol insaati, kale tamir ve yapimi ile hendek kazimi gibi islerde kullanildi. Grldg gibi Osmanli Devleti'nin ilk dneminde, yani Osman Bey zamaninda beyligin kuvvetleri iki kisimdan ibaret bulunuyordu. Bunlardan biri, Trkmen asiretlerinden saglanan ve kendilerine hizmetleri karsiliginda elde ettikleri ganimetler disinda timar da verilen atli kuvvetler, digeri de Osman Bey'in, cretlerini gndelik olarak verdigi sahs askerlerdi. Bunlara Nker deniyordu ki tamami hr insanlardan meydana gelmisti. Orhan Gazi dneminde ise Yaya ve Msellem adi ile yeni ve devamli bir asker birlik kurulmustu. Bu bilgilerin isigi altinda konuya bakildigi zaman Osman ve Orhan Bey'ler zamaninda Osmanli ordusu, gruptan tesekkl ediyordu. Bunlardan biri asiret kuvvetleri, ikincisi Nker adi verilen ve sonradan "azab" adini alan sahs askerler ki bir esit hassa orduyu meydana getiriyorlardi. ncs de biraz nce kuruluslarindan bahs ettigimiz Yaya ve Mselle ordusu idi. Kurulus dneminden baslamak zere Osmanli ordusu "Kara" ve "Deniz" olmak zere iki kisimdan ibaretti.

OSMANLI KARA ORDUSU

Ordu-u Hmyun denilen Osmanli Kara Ordusu, genel olarak iki blme ayrilmakta idi. Bunlardan biri "Kapikulu Askerleri" digeri de "Eylet Askerleri" adini tasiyordu. Bu asker birliklerin her biri, grdkleri hizmetlere gre kendi iinde daha kk kisimlara ayrilip ona gre isimler aliyor. Bu isimler, ocak kelimesi ile bir terkip olusturduklarindan ayrica bunlara "ocak" deniyordu. Ocag'in en byk subayina da "Ocak Agasi" adi veriliyordu. KAPIKULU ASKERLERI Kapikulu denilen bu asker birlik, Seluklular ve diger bazi devletlerde oldugu gibi "Hassa Ordu"yu meydana getirmekteydi. Bu sinifa dhil olan askerler, devletten "Ulfe" adiyla maas alirlardi. Burada "kapi" kelimesinin kullanilmasi ve devletten maas alan askerlere de "Kapikulu" askeri denmesinin sebebi, Kapi kelimesinden bizzat devletin anlasilmasiydi. Zira eskiden beri dogu lkelerinde isler, hkmdar saraylarinin kapisinda grlrd. Bu tabir, Kapi mdafaasinda bulunan askerler iin de kullanilmakla beraber sadece onlara hasr edilmeyen bir kelimedir. Askerler iin de bu kelime kullaniliyordu. Iste bu sebepten dolayi devletten maas alan askerlere "Kapikulu askerleri" deniyordu. Kapikulu askerleri baslangita devlet merkezinde bulunuyorlardi. Fakat lke genisleyip muhafazasi iin hudud boylarinda kaleler insa edilince oralarda da ikamet etmek mecburiyetinde kaldilar. Osmanli Devleti, Rumeli taraflarinda fetihler yapip genislemeye baslayinca devamli bir orduya ve daha fazla askere ihtiya hasil olmustu. Bu da savaslarda esir alinan ve asker sartlara uygun hiristiyan ocuklarinin kisa bir mddet Trk terbiyesi ile yetistirilerek yeni bir asker sinifin meydana getirilmesiyle karsilanmisti. Iste bu teskilt, Kapikulu ocaginin ekirdegini teskil etmisti. Kapikulu askerleri iki gruba ayrilmaktadirlar. Bunlar: 1. Kapikulu Piyadesi 2. Kapikulu Svarisi. KAPIKULU PIYADESI Osmanli Devleti'nin, merkez asker teskilt, iinde yer alan Kapikulu askerleri, Osmanli asker teskiltinin nemli bir blmn meydana getiriyorlardi. Kapikulu piyadesi de kendi arasinda ayri gruplara ayrilmisti. ACEMI OCAGI Osmanli asker tarihinde, nemli yeri bulunan ve Kapikulu piyadesinin mhim bir blmn teskil eden yenierilere mense' olan "Acemi ocagi", Sultan Birinci Murad zamaninda Kadiasker andarli Kara Halil ile Karaman'li Kara Rstem'in tavsiyeleri sonucu ortaya ikmisti. Hoca Saadeddin Efendi'nin bildirdigine gre bu uygulama, Sultan Birinci Murad'in devr-i saltanatinda 763 (1361-62) tarihindeki Zagra'nin fethi ile baslamistir. Devlet adina ve "Pencik" kanununa gre alinan esirler", Yenieri ocagina asker yetistirmek iin Gelibolu'da kurulmus bulunan Acemi ocagina gnderiliyor ve yevmiye bir aka cretle Gelibolu ile ardak arasinda isleyen at gemilerinde hizmet gryorlardi. Bir mddet sonra bunlar, Yenieri ocagina aliniyorlardi. Fakat bu esirler, firsat bulduka kaip memleketlerine gittikleri iin bu sistem degistirildi. Savaslarda esir edilen kk yastaki Hiristiyan ocuklari, evvela Anadolu'daki Trk kyllerinin yanina

verilerek (Trk'e vermek) az bir cretle hizmet ettirilmeye baslandi. Geri bu ocagin, Rumeli fatihi Sleyman Pasa zamaninda, bizzat kendisi tarafindan savasta esir alinan Hiristiyan ocuklari ile basladigi belirtilmekte ise de ocagin gerek manada messeselesmesi, yukarida belirtilen sekilde olmustur. Szlk manasiyle beste bir demek olan "pencik" harplerde ele geirilen esirlerden, askerlikte kullanilmak zere beste birinin alinmasi demektir. Islm hukukunun ganimetlerle ilgili vaz' etmis oldugu prensiplerinden dogmus olan "pencik", Osmanli Devleti'nin ilk kurulus yillarinda uygulanmiyordu. Harpler sonunda ele geen diger ganimetler gibi esirler de gazilere taksim ediliyordu. Gaziler, hisselerine dsen esirleri, Islm hukuku geregince istedikleri sekilde istihdam edebiliyor, istihdam yeri olmayan da onlari satabiliyordu. Osmanlilarda Acemi oglani iki sekilde alinirdi. Bunlardan biri savaslarda elde edilen erkek esirlerin beste birinden (pencik), digeri de Osmanli vatandasi olan Hiristiyan ocuklardandi. Savaslarda elde edilen esirlerin asker olarak alinmasiyle ilgili "Pencik Kanunu" tertib edilmisti. Buna gre alinan esir oglanlara "Pencik Oglani" adi verilmisti. Elde edilen bu esirler, "Penciki" denilen memur tarafindan tesbit edilir, bunlardan on ila on yedi yaslari arasinda olan erkek esirlerden vcuta kusursuz ve saglam olanlar devlete yz aka karsiligi satin alinirdi. Bylece Acemi ocagina ilk efrad, Pencik kanunu ile toplanmistir. Bu sistemin gelismesinde byk lde rol bulunan Kara Rstem de Gelibolu'da Pencik vergisini (Resm-i Pencik) toplamakla grevlendirilmisti. Pencik oglanlarinin, Anadolu'daki Trk iftilerinin yanina verilmesi, aradaki deniz sebebiyle kamalarina engel olmak iindi. Bununla beraber, zaman zaman bazi esir ocuklarin Avrupa'ya katigi grlyordu. Esirlerin, Trk iftilerinin yanina verilmesi ile ilgili kanun hakkinda kaynaklarda farkli tarih ve zamanlar verilmektedir. Bu cmleden olarak Sirpsindigi savasi, Edirne'nin fethi ve Bilecik tarafina yapilan ilk akinlarda olduguna dair rivayetler bulunmaktadir. Cz'i bir cretle Trk iftisinin yanina verilen Acemi oglanlarina ok az bir cretin verilmesi, onlarin "ben padisah kuluyum" deyip iftlik sahibine kafa tutmamasi iindi. Acemi oglanlar, ziraat islerinde alistirildiklari gibi kisa zamanda Trke ile birlikte Islm-Trk rf ve detlerini de greniyorlardi. Bylece yeni hayata intibak ettikten sonra bir aka gndelikle "Acemi Ocagi"na kayit ettiriliyorlardi. Burada bir mddet hizmet grdkten sonra yevmiye iki aka karsiligi "Yenieri Ocagi"na gnderiliyorlardi. Yildirim Byezid dneminin sonlarina kadar belirtilen sekilde devam eden bu usl, Ankara Savasi'ndan (1402) sonra fetihlerin durmasi ve i karisikliklarin bas gstermesi yznden byk lde tatbik edilemez olmustu. Kapikulu ocaklarindaki kadro eksikligini gidermek iin baska bir areye bas vurmak gerekiyordu. Bu sebeple Rumeli'ndeki Hiristiyan tebeadan muayyen bir kanunla ve "Devsirme" ismiyle mnasib sayida Hiristiyan ocugu alinmasina karar verildi. Daha nce de temas edildigi gibi Ankara Savasi'ndan sonra Osmanli fetihleri durmus, bazi yerler Bizans ve Sirplara terk edilmislerdi. Gerek elebi Mehmed zamaninda, gerekse oglu Sultan Ikinci Murad'in ilk devirlerinde Rumeli'de ftuhat yapilamadigi iin esirlerden istifade edilememisti. Bunun zerine Osmanlilardan nceki Trk ve Islm devletlerinde uygulanmamis olan yeni bir usl ile devletin, Hiristiyan tebeasi olan ve yaslan uygun ocuklarindan sadece bir tanesinin

Osmanli ordusuna alinmasi kararlastirildi. Bylece Hiristiyan vatandaslarin ocuklarindan asker devsirmek iin bir "Devsirme Kanunu" yrrlge konuldu. Bu yeni kanunla, bastan basa gayr-i mslim olan Rumeli halki, tedrici surette mslmanlastirilacakti. Mslmanlastirilan bu insanlarla da Osmanli ordusu kuvvetlenecekti. Bylece devlet, bu sayede Mslman nfusunu koruma gibi bir hedefe de ulasmis oluyordu. Gerek Mslman nfusu ogaltma, gerekse harplerde kendisinden istifade etme bakimindan iki ynden faydali olan bu Devsirme kanunu , Pencik kanunu ile asker almanin yerine gemisti. Zaten Pencik kanunu da eski nemini kaybetmeye baslamisti. Devsirme kanunu geregi ihtiyaca gre bes senede ve bazan daha da uzun bir srede Hiristiyanlardan sekiz ila on sekiz ve bazan yirmi yas arasindaki sihhatli ve kuvvetli ocuklardan Acemi Oglani alinmaya basladi. Bununla beraber 14-18 yas arasindakiler tercih ediliyordu. nceleri Rumeli'de Arnavutluk, Yunanistan, Adalar ve Bulgaristan'dan, daha sonra ise Sirbistan, Bosna-Hersek ve Macaristan'dan ocuk toplandi. Bu durum, XV. Muhtelif hizmetlerde bulunan Acemilerin, Yenieri Ocagina kayit ve kabullerine "ikma" veya "Kapiya ikma (bedergh) denirdi. Devsirme usl, kendi dnem ve zamanina gre iyi bir sonu vermisti. Bu sonu hem Osmanlilar, hem de ocugu devsirilen aileler iin faydali olmustu. Osmanlilar aisindan faydali olmustu, zira o dnemin bitip tkenmek bilmeyen harpleri, devamli surette insanlari yutan birer makine haline gelmislerdi. Iste bu makinalarin zararlarini en aza indirebilmek ve kendi Mslman Trk nfusunu koruyabilmek iin devlet, gayri mslim vatandaslarindan istifadeyi dsnmst. Bylece hem Islm Trk mefkresinin daha genis sahalarda yayilmasini saglamak, hem de kendi asil nfusuna dokunmamak suretiyle azinliga dsmeyecekti. Devsirme sistemi, ocugu devsirilenler bakimindan da faydali bir seydi, nk onlar da ocuklarinin iinde bulunduklari mali sikintidan kurtulacagini biliyorlardi. Muhtemelen ocuklari devlet kademelerinde vazife alir ve yksek bir mevkiye gelebilirdi. Bunun da kendileri iin faydali olacagi bir gerekti. Bu sebepledir ki kaynaklar, pek ok Hiristiyan ailenin, ocugunu devsirmeye verebilmek iin adeta birbirleri ile yaristiklarini kayd ederler. Hatta sadece Hiristiyan ocuklarinin devsirilmesi kanun iken feth edildikten sonra halki Mslman olan Bosna'dan da devsirilmek suretiyle acemi oglani alinirdi. Zira bunu bizzat kendileri arzuluyordu. Bilindigi zere her saha ve konuda oldugu gibi devsirme sisteminde de arzu edilmeyen bazi suistimallerin oldugu sylenebilir. Buna karsilik devlet, gnderdigi memurlarinin kanunsuz hareketlerini nlemeye gayret ediyordu. 9. Cemaziyelahir 973 (10 Ocak 1566) tarihinde Semendire Beyi ile Ivraca Kadisina yazilan bir hkmde Acemi oglani devsirmeye giden bir memurun hne (ev) basina onar aka nal parasi vesair kanunsuz paralar alip 5-10 yasindaki ocuklari nce alip sonra bin ve daha ziyade akaya tekrar babalarina sattigi bildirilmekle Yayabasilarindan Ferhad gnderilip hakkiyla teftis olunmasi ve memurun esyasi arasinda bulunan para, kumas vesair mhrlenip defterle merkeze gnderilmesi emr edilmistir. Bylece devlet, bu ve benzeri haksizliklarin nne gemeyi, adaletsizligi ortadan kaldirmayi istiyordu. II. Yenieri Ocagi Avrupa'da kurulan devamli ordudan bir asir nce vcuda getirilmis olan Yenieri ordusu, Osmanli Devleti'nin ilk dnemlerinde dnyanin en mkmmel ordusu haline getirilmisti. Bu ordu, teskilt ve disiplini ile bu sifati tasimaya hak kazanmisti. Osmanli Devleti'ni kuran ve kisa bir zamanda hududlari Rusya,

Lehistan, Macar ovalan ile Viyana, Venedik nlerine; Iran, Arabistan ve Misir llerine kadar gtren hkmdarlarin en byk dayanaklarindan biri bu ordu olmustur. Piyade birligi olan Yenieri ocaginin, hangi tarihte ihdas edildigi kesin olarak tesbit edilememekle birlikte bunun, Murad Hdavendigr zamaninda yani on drdnc asrin son yarisi iinde bir ocak halinde kuruldugu sylenebilir. Bazi kaynaklarda bu kurulusun 1365 yili oldugu syleniyorsa da byk bir ihtimalle bunun 1362 yilinda oldugudur. Trke asker demek olan "eri" ile "yeni" kelimelerinin bir araya gelmesiyle meydana gelen bu terim, Osmanli Devleti'nin merkezinde ve hkmdara bagli bulunan yaya askeri iin zel bir isim haline gelmistir. Haci Bektas-i Veli ile hi bir ilgisi olmamakla birlikte (sikpasazde, 204-206) zamanla bu tarikata izafe edilerek Yenierilere "Taife-i Bektasiye", ocaga da Bektas ocagi denmistir. Bu ocagin kurulus sebebi, mevcud askerin azligina ragmen, fetihlerin ogalip sinirlarin genislemesi ve eldeki askerin de bu sinirlari koruyamaz duruma gelme endisesi idi. Halbuki hem Rumeli'yi elde tutabilmek hem de yeni fetihlerde bulunabilmek iin devamli ve hkmdarin emir komutasi altinda bir asker birlige ihtiya vardi. Benzer teskiltlar, yani esirlerden istifade etme sistemi, daha nceki Mslman ve Mslman Trk devletlerinde de vardi. Bu mnada Osmanlilarin, Seluklular ile Memluklulari rnek aldiklari anlasilmaktadir. Yenieriligin ilk kurulusunda, orduya bin kadar yenieri alinmisti. Bunlarin her yz kisisine komutan olarak daha nce Trklerden meydana getirilen yaya askeri uslne uygun olarak bir "Yayabasi" tayin edilmistir. Ocak, XV. yzyil ortalarina kadar yaya blkleri veya daha sonra cemaat adi verilen bir siniftan ibaret iken Ftih Sultan Mehmed zamanindan itibaren (1451 senesi), "Sekban" blgnn de iltihakiyla iki sinif haline gelmis. XVI. asir baslarinda ise "Aga" blg denilen nc bir kisim daha teskil edilmistir. Yaya blkleri peyderpey artarak 101 blge kadar ikmistir. Aga blkleri 61, Sekban blkleri ise 34 rakamina kadar ykselmistir. Yenieriler, baslarina brk ismi verilen beyaz keeden bir baslik giyerlerdi. Bunun arkasinda ise yatirtma denilen ve omuza kadar inen bir para yer almaktaydi. Yenieriler brklerini egri, subaylari da dz giyerlerdi. Ftih kanunnmesinde belirtildigine gre yenieri taifesine her yil beser zira' laciverd uka ve otuz iki aka "yaka akasi" ile her birine basina sarmasi iin altisar zir'a astar verilmesi hkm konmustu. Her yenieri blgne "Orta" denirdi. Her ortanin da komutani olan ve "orbaci" denilen bir subayi bulunurdu. Sekban ve Aga blklerinde bu komutana "Blkbasi" denirdi. Yenieri ocaginin en byk komutani "Yenieri Agasi" idi. Yenieri Agasi, ocagin kurulusundan 1451 senesine kadar .ocaktan tayin edilirken bu tarihten sonra Sekbanbasilardan tayin edilmeye baslandi. Bununla beraber bu kanun daha sonra degistirilerek ocagin disindan olan kimseler de tayin edilmistir. Yenieri Agasi, Yenieri Ocagi ile Acemi Ocagi islerinden sorumlu idi. Bundan baska Istanbul'un asayisi ile de ilgilenir ve yaninda bulunan bir heyetle kol dolasip gvenligi saglardi. Bu sebeple hkmdarlar, bunlarin gvenilir ve sadik kimselerden olmasina dikkat ederlerdi. Yenieri Agalarinin azil ve tayini 1593'e kadar dogrudan padisah tarafindan gereklestirilirken, bu tarihten itibaren veziriazamlara intikal etmistir.

Yenieri Ocagi'nin en byk komutani olan Yenieri Agasi'ndan baska Sekbanbasi, Ocak Kethdasi veya Kul Kethdasi, Zagarcibasi, Turnacibasi, Muhzir Aga ve Bas avus ta ocagin byklerindendi. Bunlardan baska bir de "Yenieri Efendisi" denilen ocak ktibi vardi. Yenieriler, maaslarini (ulfe) ayda bir alirlardi. Bu konuda ocagin en byk miri olan Yenieri Agasi ile herhangi bir nefer arasinda fark yoktu. Onun iin Yenieri Agasi da bu ulfe isine dahil edilirdi. Ulfe, pdisahin nezretinde byk bir merasimle her ortaya torbalar halinde tevzi edilirdi. Hicr kamer takvime gre dagitilan ulfenin Sali gn verilmesi kanundu. XVI. asra kadar devsirmeden toplananlardan baskasi katilamazken 990 (1582) senesinde Sultan III. Murad (1574-1595)'in, sehzadesi Mehmed iin tertiplenen snnet dgnne katilan bir sr canbaz, hokkabaz ve oyuncunun mkafat olarak bu ocaga kayd olmalari, ocagin yavas yavas bozulmasina sebep olmustu. Devletin kurulusundan kisa bir mddet sonra teskil edilen Yenieri Ocagi, belirtilen olaydan sonra hariten insanlarin ocaga girmesiyle bozulmaya yz tutmustu. nk, egitimsiz ve basibos kimselerin ocaga girmeleriyle bu asker teskilt, dogrudan siyasete katilan, devlet adamlarini tayin veya azlettiren, padisahlari tahttan indiren veya tahta ikaran bir kuvvet halini almisti. Gerekten de onlarin zorbaliklarini ve yaptiklari ktlklere isaret eden (1826) tarihli bir hkm Istanbul Kadisina gnderilmistir. Bu hkmde syle denilmektedir: "Allah'a, Peygambere ve sizden olan lu'l-emre itaatediniz" yet-i kerimesi muktezasinca kaffe-i m'min ve muvahhid olanlar, emr-i ulu'l-emre itaat ve inkiyad ile me'mur olup bir mddetten beri Yenieri nmina olan eskiya makulesi, hilf-i ser'-i serif, daire-i itattan huruc ederek frce bulmasi cihetiyle gerek memlik-i mahrsede ve gerek dri's-saltanat-i seniyede her bir sey igirindan ikmis ve ol makule esrar-i nsin garazlari olan mel'aneti icra zimninda her bir seye mdahele daiyesine dsmelerinden nasi, mmet-i Muhammed'in mal ve canlarindan emniyetleri kalmayip rahatlarina halel gelerek bayagi alis verislerine varinca fesada varmis..." Bu hkmde de aika grldg ve yukarida belirtildigi gibi Yenieri askeri her seye mdahele eder olmus. Buna karsilik gerek vazifesi olan askerligi tamamiyle unutur olmustu. Zira onlar, askerlik yerine esnaflikla ugrasiyorlardi. XVII ve XVIII. asirlarda sik sik ayaklanmislardi. Bunun zerine ocak, "Vak'a-i Hayriye" diye isimlendirilecek olan bir karar ve hareketle 15 Haziran 1826'da Sultan Ikinci Mahmud tarafindan lagv edilerek ortadan kaldirildi. CEBECI OCAGI Kapikulu askerinin piyade ocaklarindan biri de "Cebeci Ocagi"dir. Kelime olarak "cebe" zirh demektir. Osmanlilar, bir nevi istilah olarak bu kelimenin mana ve kapsamini genisletmis grnmektedirler. Bunun iindir ki "cebeci" dendigi zaman belli hizmetleri olan bir asker sinif akla gelmektedir. Buna gre devletin yaya muharib askeri olan yenierilerin ok, yay, kalkan, kili, tfek, balta, kazma, krek, kursun, barut, zirh, tolga, harbe vesaire gibi ihtiyalari olan savas alet ve esyasi yapan veya tedarik eden ocaga "Cebeci Ocagi" denirdi. Bu ocak, yenierilere lazim olan harp levazimatini deve ve katirlarla nakl ederek, cephede bulunan yenierilere dagitirdi. Savas sonunda da bunlari tekrar toplardi. Bu arada tamire muhta olanlari da tamir ederek silah depolarinda muhafaza ederdi. Sefer esnasinda ordu komutanlari refakatina mnasib bir miktar cebeci verilirdi. Bunlarin, kuvvetli, becerikli ve silahtan anlayanlardan olmasi gerekirdi. Bu maksatla Cebecibasiya bu yolda emirler verilirdi. Baris zamaninda bunlar, kendilerine tahsis edilen Ayasofya taraflarinda ve Tophane civarinda bulunan

kislalarinda ikamet ederlerdi. Bu ocagin kurulus tarihi kesin olarak tesbit edilmekle birlikte, Yenieri ocagi ile birlikte veya ondan ok kisa bir mddet sonra oldugu tahmin edilmektedir. Bu ocaga girecek olanlar, "Pencik" ve "Devsirme Kanunu" devam ettigi mddete Acemi oglanlari arasindan seilirdi. Sonralari Yenieriler gibi bunlarin da evlenmelerine msaade edildiginden yetisen ocuklari da cebeci olurdu. Ocaga alinacak kimseler, nceleri "sakird" ismiyle alinir, daha sonra fiilen cebeci olurlardi. Ocak mevcudu, aralarindaki mnasebet dolayisiyla Yenieri askerinin azalip ogalmasina bagli olarak artar veya eksilirdi. XVI. asir ortalarinda yenieriler 12 bin nefer iken bunlarin sayilan 500 kadardi. XVII. asirda (1675) te cebecilerin sayilari 4180 civarindadir. XVIII. yzyilda cebecilerin sayisi 2500-5000 arasinda degismekteydi. Yenieri Ocagi'nin lagv edilmesi ile ortadan kalkan Cebeci Ocagi, Asakir-i Mansre ile yeniden tesis edilmisti. Diger Kapikulu ocaklari gibi "orta" denilen ve 38 blge ayrilmis bulunan cebecilerin en byk komutani "Cebecibasi" idi. Ortalar, kendi aralarinda silah yapan, silahlan tamir eden, barutlari islh eyleyen, harp levazimatini tedarik edip hazirlayan ve humbara yapanlar gibi ayri ayri kisimlara ayriliyorlardi. TOPU OCAGI Top dkmek, top atmak ve top mermisi yapmak gayesiyle teskil edilen bu ocak da, Kapikulu ocaklarinin yaya kismindandi. Efradi, Acemi Ocagi'ndan saglanirdi. Osmanli ordusunda ilk top, Sultan I. Murad zamaninda 1389 yilinda Kosova Meydan Muharebesinde kullanilmistir. Yildirim Beyzid tarafindan da gerek Istanbul muhasaralarinda gerekse Nigbolu kusatmasinda topun bir silah olarak kullanildigi, Asikpasazde tarafindan anlatilmaktadir. Grldg gibi Osmanli Devleti'nin daha baslangi yillarinda top, ordunun ayrilmaz bir parasi haline gelmistir. Bununla beraber topun silahli kuvvetlerin agir ve nemli bir silahi olarak ordu ve donanmaya yerlesmesini saglayan, Ftih Sultan Mehmet olmustur. Kale yikan byk toplar ile havan topunun mucidinin de Ftih Sultan Mehmed oldugu belirtilmektedir. Bu silahin, askeriyedeki nemi o kadar byms ve devlet ona o kadar ehemmiyet vermistir ki, patlatilamayan bir topun patlamasini temin eden kimseleri bile her trl vergi ve rsmdan muaf saymistir. Topu ocaginin top dken kismi ile top kullanan blkleri ayri ayri idiler. Toplar, her zaman devlet merkezinde veya fabrikalarinda dktrlmezlerdi. Bazen kale muhasaralarinda kalelerin nnde de top imal edildigi grlmektedir. Nitekim Sultan II. Murad zamanindaki Mora ve Arnavutluk seferlerinde, daha sonra da Istanbul kusatmasinda develerle getirilen malzeme ile buralarda toplar dktrlmst. Osmanlilar, gelecekteki ihtiyalarini karsilamak ve devamli bir sekilde hazirlikli bulunmak gayesiyle Istanbul'un disinda da top fabrikalari kurmuslardi. Bu fabrikalar, hudud veya hududa yakin yerlerde idi. Bu yerler: Belgrad, Semendire sancaginin Ba (Be) madeni, Budin, Ikodra, Praviste, Timasvar ile Asya'da Iran sinirina yakin Kerkk'n Glanber kalesi idi. Bu toplarin mermilerini yapan fabrikalar da Bilecik, Van, Kigi, Kamengrad, Novaberda ve Ba'da idi. Bu mermiler (yuvarlak=glle) iin de ayri ayri yerlerde depolar yaptirilmisti. Her yil ne kadar mermi ve glle dklecegi, Divan tarafindan

planlanip Topubasina bildirilirdi. Dkmhanelere de buna gre emir giderdi. Bir glle dkmhanesinin yillik ortalama kapasitesi 20-24 bin aded arasinda degisiyordu. Bu mermilerin en kkleri 320 gram agirliginda idi. Bunlar, "Sah" denilen toplarin glleleri idi. Sahler, katir sirtinda tasinabilen ve yalniz iki topu eri tarafindan kullanilabilen kk, pratik, atesi seri ve messir toplardi. "nce Donanma"yi meydana getiren nehir gemilerinde de bunlar kullanilirdi. Kale muhasaralarinda surlari yikmak iin kullanilan toplar daha bykt. Bu toplarin glleleri 70 kg. agirliginda idi. Top mermisi dken madenlerde dkc ustalari ve yeterince isi vardi Dkcler, Istanbul'daki Tophaneden gnderilirlerdi. Osmanlilar, sadece maden degil, tas glle de kullanmislardi. Bu glleleri demir olanlardan ayirmak iin "Tas glle" tabirini kullaniyorlardi. Topu ocaginin en byk zbitine (subayina) "Sertop" veya "Topubasi" denirdi. Bundan baska Dkmcbasi, Ocak kethdasi ve avusu gibi yksek rtbeli subaylari ile "orbaci" veya "Blkbasi", Dkc halifeleri" gibi subaylari ile Ocak katibi vardi. Tophanede sivil memurlar da istihdam ediliyordu. Bunlar, Tophane Nzin ile Tophane Emini idi. Tophane Emini, tophaneye alinan ve sarf edilen esyanin defterini tutar ve her sene hesabini verirdi. Tophane levazimi, bunun eli ile tedarik edildiginden vazifesi ok nemli idi. Btn bunlardan anlasildigina gre Topubasi, Dkmcbasi, Tophane naziri, top dkmcleri kethdasi, Tophane emini ve Topu avusu Tophane ocaginin yksek rtbeli subaylarindandi. Topular, sayica "Cebeciler"e yakin idiler. XVI. asirda ocagin mevcudu 1204 nefer iken, XVII. asirda bu sayi 2026'ya kadar ykselmistir. Onyedinci asrin sonlarinda muharebelerin devami yznden sayilari 5084'e kadar ikmistir. Olduka islah edilmesine ragmen Sultan III. Selim'in tahttan indirilmesi (hal') esnasinda Kabaki Mustafa'ya iltihak eden Topu ocagi, isyana istirak etmisti. Halbuki Sultan Selim, bu ocagin, zamanin sartlarina gre islh edilmesine ehemmiyet vermis, derece ve itibarlarini artirmisti. Vak'a-i hayriye esnasinda topular, devlete sadik kalarak Humbaraci ve Lagimci ocaklari ile birlikte "Sancag-i Serif altina gelmislerdi. Yenieri ocaginin ilgasindan sonra Topu ocagi yeni sekle gre tertip edilmisti. Topu ocagi ile ok yakindan ilgisi bulunan bir ocak daha vardir ki, bu da "Top Arabacilari Ocagi"dir. Osmanlilarin ilk dnemlerinde kullanilan toplar, deve, katir ve beygirlerle naklolunan kk ve hafif toplardi. XV. asirdan sonra topulugun byk lde gelismesi zerine ve byk toplarin dklmesinden sonra, yenilik yapan Osmanlilar, bunlari araba ile savasa gtrmeye basladilar. Demek oluyor ki bu ocak, toplarin daha ziyade tekemml ederek arabalarla tasinmasindan sonra dogmustur. Arabacibasi adinda bir subayin komutasinda bulunan bu ocak da esitli ortalara ayrilmisti. HUMBARACI OCAGI Farsa asilli bir kelime olan humbara, iine patlayici maddeler doldurulmak suretiyle demirden yapilmis bulunan mermi demektir. Humbaraci da bu mermiyi havan topu ile kullanan topu (havan topusu) demektir. Humbaranin el ile atilani (el bombasi) oldugu gibi havan topu ile atilani da vardir. Ayrica tas da atilabilirdi.

Daha ok kale kusatmalarinda ve grlmesi mmkn olmayan hedeflere karsi kullanilan havanlar sayesinde Mslman Trkler, dikkate deger basarilar saglamislardi. Topular gibi Kapikulu ocagina mensub bulunan humbaraci ortalarinin XVXVI. asirlar arasinda ihdas edildigi tahmin edilmektedir. Humbaracibasi adi verilen bir subayin komutasinda bulunan bu ocak mensuplari, baslangita biri topulara, digeri cebecilere bagli olmak zere iki kisimdan ibaretti. Bu ocagin esas kisminin Kapikulu gibi maasli degil, timarli oldugu bilinmektedir. Nitekim 1126 yili Safer ayinin sonlarinda Humbaracibasi tarafindan Payitahta gnderilen bir arizadan, Hotin Kalesi muhafazasinda bulunan timarli humbaraci neferatinin bulundugu anlasilmaktadir. Buna gre humbaracilari topcu, cebeci, ve timarli olmak zere kisma ayirabiliriz. Bulunmasi gereken birok vesikada isimleri zikredilmeyen humbaracilarin mstakil bir ocak haline gelmesi XVII. asirdan sonra olmalidir. XVIII. yzyil baslarinda bsbtn ihmale ugrayan humbaracilik mesleginin, gnn sartlan ve Avrupa'daki gelismesi de gz nne alinarak yeniden tesisi dsnld. Bir mddet Avusturya'da kaldiktan sonra Osmanli lkesine iltica edip Mslman olan Fransiz asilzdesi Copmte de Bonneval (Ahmet Pasa), Birinci Mahmud devrinde Mirimirn rtbesi ile humbaracibasiligina tayin edildi. Humbaraci ocagi, "fenn-i humbara ve sanayi-i atesbazde maharet-i tammesi" olan bu zat tarafindan Avrupa'daki usl ve sistemlere uygun bir sekilde teskilatlandirilmaya tabi tutuldu. Ahmed Pasa'nin bu konudaki abalari sonucunda Bosna'dan 301 nefer alinarak her 100 kisi bir "oda" teskil etmek zere bir ocak vcuda getiriliyor, her blge bir yzbasi, iki ellibasi, on onbasi, tabib, cerrah ve yazicilar tayin olunduktan ve ulfeler tesbit edildikten sonra teskilt, humbaracibasinin emri ve sadrazamin nezareti altina aliniyordu. Siki bir talim ve egitim ile yetisecek olan humbaracilardan tahsillerini bitirip olgun bir hale gelenler, Vidin, Nis, Hotin, Azak ve Bosna"nin serhad kalelerine "Humbaracibasi" olarak tayin edileceklerdi. Fabrika ve kislalari skdar'da bulunan humbaracilarin, devlet asker teskilti bakimindan nemli bir yeri bulunduklari anlasilmaktadir. Yenieriligin ilgasi esnasinda meydana gelen olaylarda, devletin yaninda yer almis olan Humbaraci Ocagi, Asakir-i Mansre ordusu iinde topulara baglanarak ayri bir ocak olmaktan ikmis oldu. LAGIMCI OCAGI Kusatma altindaki surlarinin altindan tnel (lagim) kazmak suretiyle yikan veya dsmanin atigi tnelleri kapatan bir ocaktir. Osmanli ordusunda mhendislik bilgisine dayali olan bu ocak, XVII. asrin ortalarindan itibaren bozulmaya yz tutmustu. Biri, Cebecibasinin komutasinda ve maasli, digeri de Lagimcibasi denilen komutanin emri altinda ve timarli olan iki kisma ayriliyorlardi. Yer altinda yollar aarak fitil ve barutla kale bedenlerini yikan veya lagim aarak berheva eden lagimcilik, Osmanli ordusunda ok gelismisti. Gerekten, gnmzn istihkm sinifi diye adlandirabilecegimiz bu ocak hakkinda su ifadeler kullanilmaktadir: "XVIII. asra kadar Trk istihkamcisi, gerek teknik ve gerekse tabya bakimindan dnyanin mukayese edilemeyecek kadar en stn istihkm sinifi idi. Bunu, o dnemin btn Avrupali yazarlari ve taninmis generalleri teyid etmektedirler. Modem Avrupa istihkamciliginin kurucusu da Trklerdir. Trk istihkm teknigini ilk defa Fransizlar grenmis ve XIV. Louis devrinde tatbik etmislerdir. Daha sonra bu teknik bilgi, Avrupa ordulari tarafindan aynen iktibas edilmistir. (Lavisse-Rambaud, VI, 96) Avrupa istihkamciliginin babasi sayilan mhendis general Vauban, ilk defa Trkler'den grendigi tabya teknigini, 1673 senesinde Hollanda'nin Maestricht kalesi kusatmasinda kullanmis, basarili olmasi

zerine ayni asrin sonlarinda bu teknik, btn Avrupa'ya yayilmistir. Vauban, Trk istihkam tabyasini Kandiye'de grenmisti." Vazifesi, sadece tnel amakla bitmeyen bu ocak, hem ordunun hem de agirliklarinin geirilmesi iin kpr yapmak ve gerekiyorsa mevcudlari tamir etmek gibi vazifelerle de ykml idi. Kale muhasaralarinda bunlarin bilgi, teknik ve faaliyetlerinden epey istifade edilmistir. Bu sayede zapti kabil olmayan pek ok kale, bu ocak mensuplarinin atiklari tneller sayesinde kolayca ele geirilmisti. Nitekim Serdar-i Ekrem Kprlzde Ahmed Pasa'nin 1078 (1667) senesindeki Kandiye kusatma ve fethinden bahs edilirken lagimcilarin burada ne denli hizmet ve yararliliklar gsterdigine temas edilir. Bu tarihten sonra da Osmanlilarin lagimciligi yavas yavas gerilemeye baslamisti. Bu sebeple olsa gerek ki, 1207 (1792) de "Nizam-i Cedid" denilen yeni bir sistemle dnemine gre modern bir hale getirilmeye alisildi. Bu maksatla ocak, biri lagim baglamak, digeri kpr, tabya ve kale yapmak gibi mimar bilgi gerektiren iki kisma ayrildi. KAPIKULU SVARISI Osmanli kapikulu ordusunu teskil eden ikinci sinif asker g, Kapikulu svarisidir. Osmanlilarin muvaffakiyetli hamlelerinde bu sinifin da byk bir hissesi vardir. Osmanli topraklan genisledike timarlar ogaliyor, timarlar ogaldika da timarli svari (sipahi)nin sayisi da artiyordu. Fakat bunlar, kendi timarlarinda ikamet ettiklerinden, basarilari mahdud kiliyordu. Bu bakimdan daha kurulus yillarindan itibaren devlet merkezinde, yenieriler gibi devamli ve maas alan bir svari birliginin bulundurulmasi ihtiyaci hissediliyordu. Bu sebeple Sultan I. Murad dneminde, Rumeli Beylerbeyi olan Timurtas Pasa'nin yardim ve tavsiyesiyle ilk adim atilmis oluyordu. nce "Sipah" ve "Silahdar" adi ile iki blk olarak teskil edilen Kapikulu svarisine daha sonra "Sag Ulfeci" ve "Sol Ulfeci" (Ulfeciyan-i yemin ve yesr) ile "Sag ve Sol Garipler" (Gureba-i yemin ve yesr) ismi verilen drt blk daha ilave edilerek Kapikulu svari ocagi alti blge ykseltilmis oldu. Kapikulu svari sinifini meydana getiren efrad da devsirme ocuklari ile harplerde esir alinan ocuklardan meydana geliyordu. Bunlar da yenieriler gibi hkmdarin sahsina mahsus olan atli kuvvetler idi. Bunlardan vcuta uygun ve kabiliyetli olanlar, Istanbul, Edirne ve Gelibolu saraylarinda terbiye olunduktan sonra yedi senede bir "Blge ikmak" tabir edilen blklere verme islemi yapilirdi. Derece ve maas itibariyle yenierilerden daha yksek olmalarina ragmen, idare zerindeki nfuzlari ve harplerdeki nemleri itibariyla onlar kadar ilerde degillerdi. Kapikulu svari birliklerinden ilk ikisine "Bas", br ikisine "Orta", son ikisine de "Asagi blkler" adi verilmisti. Bunlardan sipah blgne "Kirmizi bayrak", silahtar blgne "San bayrak", orta ve asagi blkler iin de Alaca bayrak" tabiri kullanilirdi. Kapikulu svarileri, hkmdarla birlikte sefere gittikleri zaman onun sag ve solunda yrrlerdi. Sipah sagda, silahtar da solda bulunurdu. Sipahin saginda sag ulfeciler, silahtarlarin solunda da sol ulfeceler yrrlerdi. Bunlarin sag ve solunda da sag ve sol garipler yryorlardi. Sipah ve silahtarlar, muharebe meydaninda padisahin adirini (Otag-i hmyun), ulfeciler gerek muharebe esnasinda, gerekse konaklama yerlerinde saltanat sancaklarini, garipler ise ordu agirliklari ile hazineyi muhafaza ederlerdi.

Adi geen "Alti Blk" efradi, hayvan besledikleri iin devlet merkezinden fazla uzak olmayan ve mer'asi bol yerlerde ikamet ediyorlardi. Bu yzden bunlardan bir kismi Bursa ile Edirne, bir kismi da Istanbul ve civarinda ikamet etmek zorunda idiler. Kanun Sultan Sleyman zamanindan baslamak zere, bunlardan 300 kisi, sefer zamanlarinda devlet merkezinde bir esit yaverlik yapmak vazifesi ile grevlendirilmislerdi. Mlazim adi verilen bu 300 kisi, baris zamanlarinda mir mukataalarin idaresi ile cizye cibyeti (toplanmasi) gibi islerle grevlendirilmislerdi. Kapikulu svarilerini meydana getiren her blgn miri olarak ayri ayri agalari vardi. Bunlar, Sipah agasi, Silahtar agasi, Sag ulfeciler agasi gibi isimler aliyorlardi. Belge ve kanunnmelerde bu isimler aynen kullaniliyordu. Nitekim 18 Muharrem 973 (15 Agustos 1565) tarihli Semendire ve Belgrad'a kadar yol zerinde bulunan kadilara gnderilen hkmde bu isimlerden ayni lafizlarla sz edilmesi bunun rneklerinden biridir. Protokol bakimindan bunlarin en ileride olani Sipah agasi oldugu gibi, bunun komutasinda bulunan blk de en itibarli blk idi. Agalardan baska her blgn blkbasilari, kethdalari, kethda yeri, katip ve kalfa isimlerini tasiyan bir komuta heyeti ile basavus ve avus adlarinda kk rtbeli zbitleri vardi. Kapikulu svarilerinin kullandiklari silahlar, genellikle o dnemde her kavim ve millet tarafindan kullanilan silahlardi. Bunlarin orijinalligi, silahlarin imal ve kullanilmasinda idi. Trk silahlarinin daha hafif, yani tasinma ve kullanilmasinin kolay olmasi bir stnlk sagliyordu. Hafif silahlar grubuna giren bu silahlar, ok, yay, kalkan, harbe veya mizrak ile bele takilan balta, pala veya hanerle atlarin eger kasina asilmis olan gaddare denilen genis yzl kisa bir kili ve bozdogan ismi verilen yuvarlak basli bir aga topuzdu. Kapikulu svarilerinin bellerindeki ok keselerinde (sadak) oklari vardi. Muharebelerde, bu silahlardan duruma gre uygun olanini kullanirlardi. Bu svarilerin zerlerinde elik zirhli gmlekler vardi. Kalkanlari ise elbise ve basliklarinin renginde boyanmisti. Muharebelerde yanlarinda yedek hayvanlari da bulunurdu. Sultan III. Murad dneminden nce hariten bir kimsenin giremedigi bu ocaga, adi geen hkmdar zamaninda, disardan iltihaklar basladi. Ocak teskilti bozulduktan sonra "veledes" denilen svari ogullari da ocaga alinmaya baslamisti. Kanun Sultan Sleyman zamaninda sayilan yedi bin kisi civarinda iken, hariten ocaga girenler yznden bu sayi yirmi bini bulmustu. Bilahere Kaptan-i Derya Kara Murad Pasa'nin, ocaklari, Ibsir Pasa aleyhine kiskirtmasi sonucunda svari mevcudu, ocaktan tard edilmis olanlari da tekrar almak suretiyle elli bine ulasmisti XVII. asrin ortalarinda, vezir olarak Osmanli Devleti'ne hizmet etmis bir aile olan Kprller iktidara geince, devletin inhitatini uzunca bir sre yavaslatmaya ve hatta durdurmaya basladiklari gibi bazi islahat hareketlerinde de bulunmaya tesebbs etmislerdi. Iste bu dnemde, svari blklerinde yapilan tenkisatla sayilan on bes bin civarina indirilebilmisti. Bunlarin, yaptiklari bazi isyanlari da bastirilinca takibata ugradilar. Bunun zerine nemleri kalmayan bir sinif haline geldiler. Zaman zaman zorbaliklar yapan ve isyan eden bu asker birliklerin, Drdnc Murad ile Kprl Mehmed Pasa'dan yedikleri iki byk darbe, bunlari nemsiz bir hale getirmisti. Hezarfen Hseyin Efendi, bunlarin, bu dnemdeki sayilarini su rakamlarla bize aktarmaktadir. Ona gre Sipah blg 7203, Silahtar blg 6254, lfeciyan-i yemin 488, Ulfeciyan-i yesr 488, Gureba-i yemin 410, Gruba-i yesr 312 olmak zere toplam 15155 kisiye kadar ykselmektedir. XVIII. asirdan itibaren sayi ve gleri giderek zayiflayan Kapikulu svarisi de "Vak'a-i Hayriye" diye adlandirilan ve yenieriligin ortadan kalkmasiyla

sonulanan olayda lagv edildiler. Yenierilerin bu siralardaki serkeslik ve isyanlarina katilmayan bu ocak mensuplarindan, isteyenlerin yeni kurulan modem svaride vazife almalarina msaade edilmisti. EYLET ASKERLERI Osmanli kara ordusunun ikinci kismini meydana getiren, devletin bymesinde, gelismesinde ve sinirlarini genisletmesinde nemli derecede rol bulunan asker kuvvet, eyalet askerleridir. Bunlan : Yerli Kulu, Serhad Kulu, ve Timarli Sipahiler olmak zere 3 grup halinde ele alabiliriz. YERLIKULU Yerli Kulu piyadesi, eyalet pasalari ile sancak beylerinin komuta ve idaresinde bulunan, komutanlari da bunlar tarafindan tayin olunan muntazam ve disiplinli bir asker siniftir. Rikab-i Hmayndaki askere Kapikulu dendigi gibi, devlet merkezinin disinda bulunan bu askere de Yerli Kulu denmekteydi. Hizmet grdkleri mddete maas alabilen bu asker sinifin iasesi, eyalet veya sancak beyi vasitasiyle veyahutta devlet hazinesinden verilirdi. Bu sinifa dahil askerleri de grdkleri hizmetlere gre: 1 Azepler, 2 Sekban ve tfekiler, 3 Icareliler, 4 Lagimcilar, 5 Msellem'ler olmak zere bes gruba ayirmak mmkndr. AZEPLER Yerlikulu askerinin ilk sinifini meydana getiren azepler, harplerde byk hizmetler gryorlardi. Ordunun n saflarinda yer almalarindan dolayi dsman taarruzuna en ok onlar maruz kaliyorlardi. Kelime olarak "bekr" demek olan azep tabiri, Osmanli asker teskiltinda: bekr, gl ve kuvvetli olan genlerden meydana getirilmis bir asker sinif iin kullanilmaktaydi. Klasik Osmanli ordusunda azepler, Anadolu'daki Mslman Trklerden kurulu hafif piyade asker birligidir. Bununla beraber yine ayni adi tasiyan ve 1450'den sonra Ftih Sultan Mehmed tarafindan teskil olunan kale azepleri de vardir. Osmanlilarin ilk dnemlerinden itibaren XVI. asrin yarisina kadar meydana gelen harplerde hafif oku kuvvetlerine ihtiya vardi. Bu bakimdan, harp esnasinda ne kadar azebe ihtiya varsa tesbit edilirdi. Tesbit edilen miktar, sancaklara taksim edilirdi. Bylece ihtiyaca gre 20 veya 30 hne (ev)den bir azep istenirdi. Istenilen azebin bekr, gl ve kuvvetli olmasi lazimdi. Sancaga bagli kazalardan seilen her azebin cret ve masrafi onu seen yere ait olup bu, XV. asrin sonu ile XVI. asirda her azeb iin 300 aka tutmakta idi. Her azebin, askerden kamamasi iin bir kefili vardi. Katigi takdirde masraf bu kefilinden alinirdi. Azeplere verilecek para, azeb alinan yer ile halkinin servetine gre tahsil edilirdi. Sefer hazirligi esnasinda azeplerin toplanmasina "Azep agirtmak" denirdi. Bunlarin maaslari olmadigindan harp zamanlarinda btn vergilerden muaf sayilirlardi. Ok, yay ve pala gibi hafif silahlarla donatilmis olan azepler, ordunun n saflarinda bulunduklarindan ilk olarak onlar dsman hcumuna maruz kalirlardi. Bunlarin gerisinde toplar, onlarin arkasinda da yenieriler yer alirdi. Savas basladigi zaman azepler saga sola ailmak suretiyle topunun rahat ates etmesine imkan saglarlardi.

Bahsimize konu teskil eden ve iki asirdan fazla byk hizmetler ifa eden hafif piyade azepleri, XVI. asir ortalarinda, Kanun Sultan Sleyman saltanatinin sonlarina dogru ilga edildiler. Kale azepleri ise 1826 senesine kadar hizmetlerine devam ettiler. SEKBAN VE TFEKILER Yerlikulu piyadelerinden olan sekbanlar, askere ihtiya hasil oldugu zaman, gnll olarak toplanan ky halkindan olduklari iin, diger birlikler gibi saglam bir asker egitime sahip degillerdi. "Salyne"den kurtulmak iin zaman zaman Hiristiyanlar bile bu birlige istirak edebiliyorlardi. Bunlar, bulunduklari blgenin pasasindan baskasini tanimazlardi. Hizmet grdkleri mddete ulfe alirlardi. Sekbanlar, "Bayrak" ismi ile siniflara ayrilirlardi. Sekban blkbasisi ve Bayraktar adinda subaylari vardi. Bunlar, silah olarak kili kullanirlardi. Zamanla sekbanlarin nemleri azalinca bunlarin yerini "Tfeki" adi ile yeni bir piyade sinifi aldi. Her elli-altmis tfeki bir bayrak kabul edilerek, "Gnll zabiti" adi verilen bir subayin komutasi altinda bulunurdu. Her sancak veya eyaletteki tfeki bayraklari, "Tfeki basi" adi verilen bir subayin komutasina verilirdi. nemli eyaletlerden er veya beser tfeki basi varsa, bunlardan biri bas seilerek adina "Seresme" denirdi. ICRELILER Hudud boylarinda bulunan sehir ve kalelerde istihdam edilen yerli topulardan meydana getirilen bir siniftir. cretle vazife grdklerinden dolayi kendilerine bu isim verilmistir. Komutanlari, topulugu iyi bilen ve "Topu agasi" adi verilen bir kimsedir. Topu agasi, eyalet pasalarinin komutasinda bulunmak zere payitahttan gnderilirdi. LAGIMCILAR Yerlikulu askerinin bir blmn teskil eden bu sinif, hududa yakin bulunan nemli bazi kalelerin aniden muhasara edilmesi dsnlerek kurulmus bir siniftir. Ayrica dsman tarafindan kazilacak hendek ve tnellere mukabil hendek ve tnel kazmak suretiyle harbi kazanmak gayesi gdlmst. Kapikulu ocaklarindan olan Lagimcilarla ayni vazifeyi grmelerine ragmen bunlarin durumlari daha farkli idi. Zira bunlar, baris zamanlarinda da bagli bulunduklari kalelerde bulunuyor ve genellikle Hiristiyan tebeadan meydana getiriliyorlardi. Bunlar, devlet merkezinden gnderilen ve "Lagimcibasi" denilen bir subayin komutasina verilmislerdi. MSELLEMLER Osmanli Devleti'nde, pek ok grevi yerine getiren msellemler, harp zamanlarinda ordunun geecegi yollan temizlemek, kprleri tamir etmek ve yol amak gibi hizmetlerle de mkellef idiler: Buna karsilik baris zamanlarinda btn vergilerden muaf sayiliyorlardi. Zaten bu ismi bu yzden almislardi. Rumeli'de genellikle Hiristiyan tebeadan olan msellemlere karsilik, Anadolu'da Mslman tebea istihdam olunurdu. Bunlara "Yrk" ismi verilirdi. SERHAD KULU

Osmanli kara ordusunun, nemli bir blmn meydana getiren eylet askerlerinin bu ikinci sinifi olan Serhad kulu da, hizmet ve durumlarina gre ayri kategorilerde mutalaa edilmistir. Bu sinif: Akincilar, Deliler, Gnlller ve Besliler olmak zere daha kk birliklere ayrilmislardir. AKINCILAR Serhad kulu grubunun en nemli birligini akincilar teskil ederdi. Mslman Trklerden meydana getirilen hafif svari kuvvetlerine verilen bu isim, 500 sene sonra Avrupa'da "komando" olarak ortaya ikacaktir. Serhad denilen hudud boylarinda bulunan akincilar, fevkalade disiplinli bir teskilta sahiptiler. Bunlar, atlarla dsman ilerine kadar sokulur, gerek bizzat grdkleri, gerekse dsmandan elde edilen esirler vsitasiyla grendikleri bilgileri degerlendirerek nemli bir istihbarat agi kurmuslardi. nc kuvvetler olduklari iin, ordunun kesif hizmetlerini gryorlardi. Bundan baska onlar, dsman topraklarindaki araziyi tedkik ederek orduya yol aiyorlardi. ok seri hareket ettikleri iin, dsmanin pusu kurmasina imkan vermiyorlardi. Ayrica ordunun geecegi yerlerdeki mahsl korumak suretiyle ekonomik bir fayda da sagliyorlardi. Akincilar, esir almak suretiyle blgede bulunan nehirlerin geit yerlerini de greniyordu. Bunun iindir ki akincilar, esas ordudan drt bes gn daha ileride bulunurlardi. Gnmzn motorize birlikleri gibi pek seri ve sr'atli hareket ettikleri iin, dsmana karsi dehset saar ve onlarin maneviyati zerinde ok etkin psikolojik tesirde bulunurlardi. Islm suurdan kaynaklanan bir ruha sahip olan akincilarin, ordunun basarisi iin yaptiklari akinlarda, pekok esir aldiklari bir gerektir. Akinci anlayisina gre savasmak (cihad yapmak) hem din hem de mill bir vazifedir. Hafif svari birlikleri olduklarindan, dsman kale ve ordusu zerine varmayan akincilar, ordu iin yollan aiyorlardi. Bu yollarin birka ynden ailmasi gerekiyordu. Ordunun hedefi olan lke, hem madd hem de manev bir sekilde yipratilmali idi. Dsmanin, madd g kaynaklari yok edilmeli, ekonomisi ile ordusu hirpalanmali idi. Halka korku salip onlarin manev glerini kirmak gerekiyordu. Elde edilmesi mmkn olan her trl gizli bilgi elde edilmeliydi. Akincilarin atiklari bu yol ve verdikleri hizmetten sonra, Padisah veya Serdar-i Ekrem asil ordu ile gelip harp ederlerdi. Akincilar iinde devsirme yoktur. Bu sinifa, Arnavut ve Bosnak gibi, Osmanlilar vasitasiyle Mslman olanlar da alinmazdi. Akinci olabilmek iin Osmanli Trk olmak gerekiyordu. akinci beylerinin ogu, Osman Gazi'nin arkadaslari olan maruf komutanlarin ocuklaridir. Akinci beyleri, istediklerini ocaga alir, istemediklerini de almazlardi. Bu konuda Divan anlari tamamiyla serbest birakmisti. Bu yzden Divan, onlarin bu tasarruflarina karismazdi. Akinci ocagi beyleri, genis bir yetkiye sahip ve dogrudan dogruya padisahtan emir alan kimselerdi. Byk bir kismi, Avrupa ve Balkan halklarinin dillerini ok iyi biliyordu. Bu sebeple sinirlarin tesinde kendilerine bagli birok ajanlari vardi. Bu ajanlar sayesinde akincilar, Orta Avrupa ve tesi hakkinda gnlk bilgileri elde edebiliyorlardi. Bu sekilde hareket etmek, onlar iin bir zorunluluktu. Aksi takdirde girisecekleri akin bir felaketle sonulanabilirdi. Her biri ayri bir komutana bagli bulunan akinci birlikleri, ayri ayri yerlerde ikamet ediyorlardi. On kisilik akinci birliginin komutanina onbasi, yz kisilik birlik

komutanina yzbasi, bin kisilik birligin komutanina da binbasi deniyordu. Btn bunlarin stnde de "Akinci beyi" denilen akinci komutani vardi ki, buna akinci sancakbeyi denirdi. Dsman lkesine yapilan bir akinin, akin adim alabilmesi iin o taarruzun akinci komutanlarinin emrinde olmasi lazimdi. Akinci komutani kendisi sefere istirak etmez, gnderdigi birlik te 100 veya daha fazla kisiden meydana geliyorsa buna "Haramlik", 100 kisiden daha az ise buna da "ete" denirdi. Hazar zamaninda (harb olmadigi zaman) akincilar, kendi is ve talimleri ile mesgul olurlardi. Dsman lkesine yapilan akinlar, gelisigzel degil, bir plan ve program dahilinde olurdu. Rumeli'de ayri ayri ocaklar halinde bulunan akincilar, komutanlarinin isimleri ile anilirlardi. Osmanlilar'in ilk fetihleri zamaninda Evrenos Bey akincilari vardi. Daha sonra Mihalogullari, Turhan ve Malko Bey akincilari meydana ikti. XVI. asir sonlarina kadar shretlerini muhafaza eden akincilar, Osmanli fetihlerinde nemli rol oynamislardi. Genelde Akincilar, Rumeli sinir boylarinda kullanilmakla birlikte zaman zaman Anadolunun dogusunda da istihdam edilmislerdir. Savaslarda basarili olan akincilara dirlik tahsis edilince timarli akincilar ortaya ikti. Bylece akincilar, timarli ve vergiden muaf olanlar diye iki gruba ayrilmis oldular. XVII. asir baslarindan itibaren vergiden muaf olanlar, bazi kadilar tarafindan vergi vermeye zorlanmis grnmektedirler. Merkezden gnderilen emirlerle kadilarin bu neviden davranislarindan vaz gemeleri istenmektedir. Nitekim 1014 (1605) senesine ait bir hkmde syle denilmektedir: "Akinci taifesinin sakin olduklari yerin kadilarina hkm ki, kadimu'l-eyyamdan olan sefer-i hmayunuma eser akinci taifesi sefere estikleri (sene) ummen avanz-i divniye ve teklif-i rfiyeden muaf ve msellem olmak babinda emr-i serifim vrid olmus iken, haliya taife-i mezbureye kudat tarafindan teklif ektirilmekle, sefere ihra olunmak lazim geldikte taife-i mezbre sair reaya gibi hem teklif ekeriz ve hem sefere teklif idersiz dey sefere gitmekte taallul ettikleri ilam olundu. Imdi taife-i mezbre memur olduklari sefere gelp hizmet ettiklerinden sonra teklif ile rencide olunmamak ferman olunmustur." Akincilarin silahlan, bir zirhli ggslk ve yaka ile mizrak, kalkan ve atlarinin egerine takili basi topuzlu bir bozdogandi. Akincilarin tamami zirh kullanmazdi. Bunlarin yiyecekleri ve kaplari da kendileri gibi hafifti. Atlarinin egerine asili birer kk kushne ile yemek islerini grrlerdi. ogu zaman bu tencerede pirin, kavurma veya koyun pastirmasini pisirirlerdi. XVI. asir sonlarina kadar Bati'da nemli hizmetlerde bulunan akincilarin sayisi, zaman ve sartlara bagli olarak azalip ogaliyordu. Nitekim 1530 Budin ve 1532 Alman seferinde sadece Mihaloglu Mehmed Bey'in komutasinda 50 binden fazla akinci vardi. Eflak Beyi Mihal'in isyanindaki harektta (1595), Vezir-i A'zam Sinan Pasa'nin tedbirsiz hareketi sonucu adeta mahv olurcasina zayiat veren akincilar, bundan sonra pek fazla is yapamadilar. Geri XVII. yzyilin ilk yarisi iinde cz' bir kuvvetle bazi muharebelerde grnmslerse de eski kuvvet ve kudretlerine ulasamadilar. Bundan sonra akincilarin vazifesi, Tatar ve Kirim Hani kuvvetleri tarafindan grlr olmustu. Varligini ismen de olsa uzun sre devam ettiren akincilik, 1826 yilinda resmen ortadan kaldirilmisti. DELILER

Serhad kulu askerinin bir blmn de "Deliler" teskil ediyordu. Bunlarin byk bir kismi Trk't. nc birliklerden olan ve deli denilen bu atlilar da akincilar gibi gzn budaktan sakinmiyorlardi. Gerekten bu sinifa mensub olanlar, yle bir cesarete sahip idiler ki, asir "delil" demek olan bu tabir, cesaretlerinden dolayi halk arasinda "deli" olarak meshur olmustu. Iri yan ve cesaretli kimselerden meydana gelen bu hafif svari birligi, ocaklarini Hz. mer'e kadar dayandirirlar. Fevkalade cesaret, atilganlik ve korkun kiyafetleri ile dsmana dehset veren Deliler, hep galip gelirlerdi. Bu sinif asker birligin parolasi "yazilan gelir basa" seklinde idi. Byle bir anlayis ve suura sahip olduklari iin hi bir tehlikeden ekinmezlerdi. Sancak beyi veya beylerbeyi maiyetinde olan delilerde, akincilarin btn silahlan vardi. Bunlarin her ellialtmis kisisi "bayrak" adi ile bir birlik meydana getiriyordu. Bu birliklerin birka tanesi "Delibasi" adinda bir subayin komutasinda idi. Birka delibasinin askerleri de "Alaybeyi" veya "Seresme" denilen daha yksek rtbeli bir subayin komutasina havale edilmislerdi. XVI. asirlardan nce pek grlmeyen bu asker birlik, Trklerden baska Bosnak, Sirp ve Hirvat gibi Mslman olmus cengaverlerden meydana gelmisti. Bunlar, tamamiyle Rumeli halkindan olduklari iin orada bulunurlardi. Baslarinda, benekli sirtlan derisinden yapilmis ve zerine kartal kanatlari takilmis bir baslik bulunurdu. Salvarlari kurt veya ayi derisinden olup tyleri disarda idi. Bu kiyafetleri ile deliler, dsmana byk bir korku verirlerdi. Devlette, zaaf belirtilerinin grldg XVIII. asirdan itibaren bu asker birlik de nemini kayb etti. Yenierilerin ortadan kaldirilmasi ile bunlar da lagv edildi. Serhad kulu askerini teskil eden "Gnll" ve "Besliler" diye iki ayri birlik daha vardir. Hafif svari birlikleri olan bu birlikler, zamanlarina gre nemli hizmetler ifa etmislerdi. Bunlar, hududlardaki sehir ve kasabalarin muhafazasina memur edilmislerdi. Bu birlikler, ulfelerini bulunduklari yerin maliyesinden aliyorlardi. Atli ve tfekli olan gnll sinifi sag ve sol gnlller diye ikiye ayriliyorlardi. Besliler de sag ve sol besliler diye ayrildiklari gibi "Cemaat-i besluyan-i evvel", "Besluyan-i sani", "Besluyan-i salis" ve "Besluyan-i rabi" gibi isimler alirlardi. TIMARLI SIPAHILER Osmanli eylet kuvvetlerinin en kalabalik ve nemli sinifini timarli sipahi denilen atli birlikler meydana getiriyordu. Devletin byyp gelismesinde baslica rol oynayan toprakli ve timarli svari teskilti, daha nceki Mslman Trk devletlerinde de vardi. Osmanlilar, bu sistemi daha da gelistirmislerdi. Bu sayede Osmanlilar, bir taraftan topragin islenmesini saglarken, br taraftan devletin atli ihtiyacini gideriyorlardi. Bu mnda kendilerine dirlik verilmis olan toprak sahipleri, buna mukabil devletin muhafazasini zerlerine almislardi. Kurulus dneminden itibaren devam edegelen bu sistem, uzun mddet devam etmisti. Bylece devletin asker ihtiyaci, kendilerine timar vermek suretiyle halk tarafindan karsilaniyordu. Dirlik verilen timar sahibi, elindeki imknlardan istifade ile "Cebel" veya "Cebel" denilen bir asker g bulundurmak zorunda idi. Timarli sipahilerin besleyecekleri asker (cebel) sayisi, timarin gelirine gre degisiyordu. Sefer esnasinda timar sahibi olan sipahi, cebelleri ile birlikte harbe istirak etmek zorunda idi. Aksi takdirde geri verilmemek zere timari elinden alinirdi. Mesru bir mazeretinden dolayi gelemeyen veya beylerbeyinin emri ile gvenlik mlahazasiyla yerinde

kalip sefere istirak etmeyenler iin byle bir ceza uygulanmazdi. Atli olan bu asker sinif, binicilikte ve kili kullanmada son derece maharet sahibi idi. Piyadelerin korunmasi bunlarin sayesinde mmkn oluyordu. Cebeller, genellikle Anadolu genlerinden teskil ediliyorlardi. Bununla beraber bazan sipahinin para ile satin aldigi veya savaslarda esir etmis oldugu kimselerden de olabilirdi. Cebelnun btn masrafi "sahib-i arz" da denen timar sahibine aitti. Sipahi, kendi blgesinde veya bagli bulundugu sancak dahilinde oturmak zorunda idi. Timarli sipahiler her sancakta bir kisim blklere ayrilmislardi. Her blgn "Subasi" denilen eribaslari ile bayraktar ve avuslari vardi. Timarli sipahilerden her on blk (bin kisi) bir alaybeyinin komutasi altinda bulunurdu. Alaybeyleri ise sipahileri ile birlikte bagli bulunduklari sancakbeylerinin, onlar da eyalet valisi olan beylerbeyinin komutasi altinda sefere giderlerdi. Timarli sipahilerin iyi atlari, kili, kargi, kalkan ve oklari ile baslarinda migfer, stlerinde de zirh bulunurdu. Savas esnasinda ordunun sag ve solundaki kanatlari teskil ederek hilal seklini almak suretiyle yandan gelecek saldirilara karsi merkezi muhafaza ediyorlardi. Savasta len sipahinin ocuklari devlet tarafindan himaye edilir ve ocuklarindan birine drt bin, ikincisine bin akalik timar baglanirdi.

0SMANLIDA ORDU TESKILATI


Osmanli ordusu, kurulusundan 20. yzyilin basina kadar kara ve deniz kuvvetleri olmak zere teskiltlanmisti. 1909-1910 yillarinda Avrupa ordu teskiltina giren Hava kuvvetleri, 1912'de de Osmanli Devletinde kuruldu. Osmanlilarin kurulusunda ordu, asiret kuvvetlerinden meydana geliyordu. Fetihlerin genislemesiyle, gnlllerin, feth edilen yerlere isknla da Trkmen bey ve kuvvetlerinin katilmasiyla asker miktari artip, teskiltlanmaya gidildi. Beylik, akinci ve gnll kuvvetlerine ilveten 1361 yilinda yaya (piyde) ve msellem (svri) olmak zere muntazam ve dim ordu teskilti kuruldu. Osmanli kara kuvvetleri piyde, svri eylet askerleri, teknik ve yardimci siniflardan meydana gelirdi. Piydeler; acemi, yenieri, cebeci, topu, top arabacilari, lagimci, humbaraci ocaklari olmak zere yedi ocaga ayrilirdi. Svriler de; siphi, silhtar, sag ulfeciler, sol ulfeciler, sag garipler, sol garipler blkleri olmak zere alti blge ayrilirdi. Eylet askerleri timarli siphiler ve yerli kulu teskilti olmak zere ikiye ayrilirdi. Timarli siphiler, Osmanli ordusunun en nemli kismi olup; timar shipleriyle, bunlarin beslemek ve yetistirmekle ykml olduklari cebellerden meydana gelirdi. Yerli kulu teskilti; yurtii, geri hizmet, kale kuvvetleri teskilti olmak zere blmd. Yurtii teskilti; belderanlar, cerahorlar, derbendciler, martalozlar, menzilciler, voynuklar gruplarindan; geri hizmet teskilti, yaya ve msellemler ile yrklerden; kale kuvvetleri teskilti, azaplar, gnll ve beslilerden meydana gelirdi. Akincilar, Osmanli ordusunun nc kuvvetleri olup, kurulusuna, gelismesine ve genislemesine ok hizmetleri geti. Akincilar onlu sisteme gre teskiltlanmislardi. Deniz kuvvetleri (Donanma): Osmanli Deniz Kuvvetleri, Karesi, Mentese, Aydin gibi denizci beyliklerin hkimiyet altina alinmasiyla ship olunan gemi ve personeliyle kuruldu. Ilk zamanlarda Karamrsel, Edincik ve Izmit'teki gemi ins tezghlari, Sultan Birinci Byezd Han (1386-1402) zamninda Gelibolu, Sultan Birinci Selim Han (1512-1520) zamaninda Hali, Sultan Birinci Sleyman Han (1520-1566) zamninda Sveys ve zamanla Ruscuk, Birecik tersneleri kuruldu. Bu tersnelerde krekli ve yelkenli gemiler ml ediliyordu. Buharli gemilerin

kesfiyle 1827'de donanma, Bugu denilen bu gemilerle de donatildi. Krekli gemi esitleri olarak; uurma, karamrsel, aktarma, staik, ete kayigi, brolik, celiyye, amlica, sayka, firkate, mavna, kalite, girab, sahtur, ekelve, kirlangi, bastarde ve kadirga kullanildi. Yelkenli gemi esitlerinden de; ates, agripar, bara, brik, uskuna, korvet, kalyon, firkateyn, kapak ve ambarli kullanildi. Donanma-i Hmynun basi 1867 yilina kadar kaptan-i derya, bu trihten sonra da bahriye nziri nvnini tasidi. Osmanli donanmasi, muazzam teskilti, kuvvetli harp filosu, cesur, stn kbiliyetli kaptan ve leventleriyle Karadeniz, Ege Denizi, Akdeniz ve Kizildeniz'e hkim olup, Hind ve Atlas Okyanuslarinda Osmanli sancagi ile armasini dalgalandirip temsil ediyorlardi. Osmanli donanmasinin 27 Eyll 1538 trihinde mttefik Avrupa devlet ve kavimlerinden meydana gelen Hali donanmasina karsi kazandigi Preveze Deniz Zaferi, bugn de Deniz Kuvvetleri gn olarak kabul edilmektedir. Osmanli ordusunda atessiz, atesli, koruyucu silhlar kullanilmaktaydi. Atessiz silhlar; kili, ok, sapan, bozdogan, topuz da denilen grz, kami, dgen, balta, me, simsir, gaddara, yatagan, haner, kama, mizrak, cirit, kantariye, kastanie, sng, zipkin, tirpan, atal, halbart, mancinik, mteharrik kule; Atesli Silhlar; sayka, zarbazen, miyane zarbazen, sah zarbazen, sakloz, dranki, bedoluska, marten, ejderhan, kolonborna, miyane, balyemez adlarindaki toplar sishaneli karabina, akmakli, fitilli esitleriyle tfek, tabanca kullanilirdi. Zirh, karakal, migfer, kalkan da dsman silhindan muhfaza iin kullanilirdi. 1839 Tanzimat ilnina kadar ordu-yu hmynda mlk vazifeleri de olan asker rtbeler sunlardir: Sadret, vezir, beylerbeyi, l, sancak beyi, alaybeyi, kaymakam, binbasi, sagkolagasi, yzbasi, mlzim-i evvel, mlzim-i sn, zbit vekili, basavus, onbasi, nefer. Son devir asker rtbeler ve Ikinci Abdlhamd Han (1876-1909) zamninda, 1900'de subay maaslari: msr (maresal) iki yz elli altin, ferik (korgeneneral) yz altin, mirliva (tmgeneral) altmis altin, miralay (albay) yirmi bes altin, kaymakam (yarbay) on sekiz altin, binbasi on iki altin, kolagasi (kidemli yzbasi) on altin, yzbasi bes altin, mlzim-i evvel (stegmen) iki buuk altin, mlzim-i sni (tegmen) iki altin, nefer (er) bir mecidiye (bir altinin beste biri). Bu maaslar net ve kesintisiz olup, her ay da ihsn-i sahne (pdish hediyesi) alan pekok subay vardi.

KAPIKULU OCAKLARI
. Osmanl Devleti'nin srekli ordusunu oluturan ve dorudan padiaha bal olan yaya, atl ve teknik snftan asker ocaklarna verilen ad. Kapkulu ocaklarnn kurulmasndan nceki dnemde Osmanl Devleti'nin askeri gcn yayalar ve msellemler oluturuyordu. Bu birlikler tmarl sipahiler, aknclar, azaplar, voynuklar, martoloslar ve cerahorlarla destekleniyordu. I. Murad dneminde (1360-89) rgtsel kuruluu tamamlanan kapkulu ocaklar, 16. yzylda yeniden dzenlendi. Bu yapda, yaya ve atl olarak iki ana snf vard. Acemi olanlar, yenieriler, cebeciler, topular, top arabaclar yay snfn, sipahiler, silahdarlar, sa ulufeciler, sol ulufeciler, sa garipler, sol garipler de atl snf oluturuyordu. Kapkulu ocaklar, Bektailiin gl biimde rgtlendii Osmanl kurumlarndand ve bu nedenle ocaa

Oca- Bektaiyan, askerlerine taife-i Bektaiye, ocak subaylarna sanadid-i Bektaiyan, ykselme yoluna da ilsile-i Bektaiyan deniliyordu. Bektailikteki alegorik simgeler de (rn. brk, kazan) aynen kapkulu ocaklarna alnmt ve Bektai dervileri ocak ortalarnn yesi saylyordu. Osmanl Devleti'nin snrlar geniledike kapkulu ocaklarnda da yeni dzenlemelere gidildi. stanbul'un alnndan sonra, Gelibolu'daki Acemi Oca dnda stanbul'da ikinci bir Acemi Oca kuruldu. Aa blkleri de kapkulu ksmna alnd; ocak subaylarnn rtbeleri ve yetkileri belirlendi. Snr boylarndaki kalelerin korunmas iin, kapkulu kapsamnda yerlikulu yenierisi (gnll yenieri), cebeci, topu, lamc, humbarac ortalar kuruldu. Kapkulu ocaklarnda, devirme ve penik yasalrna gre asker yetitirilirdi. Adaylar (devirmeler ve penik olanlar) acemi ocaklarndaki eitimden sonra "kapya kma" denen ilemle mr boyu asker olarak kapkulu snflarna alnrlard. Baka bir meslek edinmeleri ve evlenmeleri yasakt. Btn kapkulu askerleri oda denen klalarda cemaatler oluturur, her cemaat de kendi iinde blklere ayrlrd. Sava bir snf olan kapkulularn grevleri kat ve dnsz kurallara balanmt. Bu kurallara kavanin-i yenieriyan denirdi. Kapkullar kent gvenliinden ve snrlarn korunmasndan sorumluydu. Silah olarak genellikle tfek, kl, ok ve yayi kalkan, mzrak kullanrlard. Osmanl padiahnn kapkulu ocaklarnn Birinci Ortas'nn yoldalarndan saylmas, ulufe gn yenieri aas giysisi ile klaya gelmesi ve ulufesini almas, at stnde bir kase erbet imesi gelenekti. Ulufeleri ayda bir galebe divannda datlan kapkullar padiahlarn tahta klar (clus) ve sefere gidilerinde de bahi allard. Kapkulu klalarnn bir blm Atmeydan'nda, bir blm ehzadeba'ndayd. Kapkullarnn disiplini 17. yzylda bozuldu. Devirme ve penik sistemleri ilemez duruma geli ve ocaa rasgele asker alnmaya baland. stanbul'da sk sk kan ayaklanmalar, genellikle kapkullarnca ynlendiriliyordu. 1632'de IV. Murad'n reform giriimi geici bir iyileme salad. Kprller dneminde de ocaklardaki disiplin yeniden kuruldu. II. Mustafa'nn, III. Ahmed'in, III. Mustafa'nn ve III. Selim'in bu konudaki reform abalarnn ou byk ayaklanmalar karsnda baarszlkla sonuland. II. Mahmud 1826'da ocan humbarac, barutu, lamc gibi teknik snflarn kkl reformlarla yeniden rgtlerken, br kapkulu ocaklarn kaldrd.

YAYA (Askeri Ordu) .


Yenieri Oca kurulmadan nce Osmanllarn daimi ordusunu tekil eden ve andarl Kara Halil Paa tarafndan kurulan askeri tekilattr.

ASAKR- MANSUR MUHAMMEDYE .


Yenieri Oca'nn kaldrlmas zerine, Sultan II. Mahmut' un emriyle kuruldu. Yeni eitim kurallaryla yetitirilen, askerlik kurumuna verilen addr. Bu yapnn bana ilk

olarak "Serasker" unvanyla eski Yenieri aalarndan Aa Hseyin Paa getirildi. Asakir-i Mansure-i Muhammediye Tertip ad verilen sekizer birlikten meydana gelir. Her tertibin banda "binba" adnda bir komutan bulunurdu. Bu binbalar "ba binba" ya balyd. Her tertip on alt "saf" t. Her saf bir yzbann komutasndayd. Her yzbann ikier "mlazim" yardmcs vard. Her tertipte bir top bulunurdu. Toplara "topuba" denilen bir subay komuta ederdi. On alt saftan oluan tertiplerin sekizi sa ve sekizi sol olmak zere ikiye ayrlmt. Bunlara "sa kolaalar" ve "sol kolaalar" atanmt. ki yl sonra bu rgt yeniden dzenlenerek "tertip" lere "alay" ve komutanlarna "miralay" dedindi. "Saf" deyimi "blk" olarak deitirildi. Her alay binba komutasndaki taburdan meydana getirilmiti. Sol ve sa kolaas adn alan iki subay, bir katip, bir sancaktar, her ble "yzba" ve "mlazim" lerden ayr olarak bir "baavu" ve bir "blk emini" atanmtr. Her alayda "miralay" yardmcs bir "kaymakam" bulunurdu. ki alay bir "mirliva" nn ve alay bir "ferik" in komutas altndayd. Miralayn st subaylara "paa" denirdi. Asakir-i Mansure-i Muhammediye' nin en byk komutan "mir" di.

SEKBAN-I CEDD .
v Nizam- Cedid ordusu yerine kurulan askeri ordu. 1808 ylnda Bayraktar Mustafa Paa tarafndan kurulmutur. Avrupa standartlarna gre kurulan bu ordu skdar'daki klalarda askeri eitim ve retime balad. Sekizinci ocak olarak tanmland ve tu ve sancak verilerek bamsz bir ocak haline getirildi. 1808 ylnda Yenierilerin isyan ve Mustafa Paa'nn ldrlmesiyle Sekban- Cedit oca ortadan kaldrld.

NZAM-I CEDD .
Geni anlamda, Sultan III. Selim'in Osmanl mparatorluu'nu Batl usllerle yeniden dzenlemek amacyla giritii reform (slahat) hareketlerine verilen (yeni dzen) addr. Dar anlamda ise, bu hareketin bir blm olarak yenieri ocann yan sra ve ileride onun yerine gemek zere Avrupa usulne gre kurulan yeni ordu anlamndadr.

KARA MHENDSHANES (Mhendishane-i Berri Hmayun) .


Osmanl ordusuna topu ve istihkam subay yetitirmek zere 1795'te Hasky'deki Humbarahane'nin yerine, stanbul'da kurulan okul. retime Lamc ve Humbarac ocaklarndan 80 yetenekli gen alnarak balanm, 1834'te okuldan 10 renci uzmanl renimi iin ngiltere'ye gnderilmitir. Topu ve Mimar Mektebi olarak da anlan okul, 1847'de bir kanunla ad stihkam Mektebi olarak deitirilmitir. ki aamal retimde idadi snflarn harbiye ve mimar snflar izler, drdnc snf bitirenler, "erkan- harb" san alrd. dadi snflar, 1865'de Galata Saray'na tanm, harbiye snflar ise 1871'de Mekteb-i Harbiye (bugnki Kara Harp Okulu) bnyesine alnmtr. Mektep, 1878'de eski binasna tanm, II. Merutiyet'in ilanndan sonra Mekteb-i Harbiye ile birletirilmitir. Hasky'deki binas topu subaylar iin uygulama okuluna dntrlmtr.

AZEB (Askeri Ordu) .


Osmanl askeri tekilatnda kara ve deniz hafif piyadeleri iin kullanlan bir tabirdir. Arapa'da bekar manasna gelir. XIV-XVI. yzyllarda Bizans, Latin ve talyan kaynaklarnda "korsan, deniz haydudu" karl kullanlmtr. Msr'da ehir muhafazasnda grev alan askeri bir grup da bu adla anlmtr. Osmanl' da azebler yenieri tekilatndan nce kurulmu ve hafif oku olarak orduya katlmtr. Azebler deniz ve kara azebleri olmak zere ikiye ayrlyorlard. Kara azebleri XVI. yzyln ortalarna doru kale muhafazasnda kullanlmaya balanm ve bylece maal bir snf haline gelmitir. Kale azeblerinin mevcudu kalelerin nemine gre deiiyordu. Deniz azebleri ise grev yaptklar yerlere gre Tersane-i Amire ve donanma azebleri olmak zere ikiye ayrlyordu. Deniz azebleri kadrgalarda, paa gemilerinde, mavnalarda, kalitelerde, top, ta, ve at gemilerinde azeb neferi ve reisi olarak bulunduklar gibi yelkenci, nbeti ve kreki olarak da bulunuyorlard. Azebler ihtiya durumunda baka grevlerde de kullanlmaktaydlar. Azeb alnacak kimselerin gl kuvvetli ve savaabilecek kabiliyete sahip olmalar gerekmekteydi. Azeb tekilat Sultan II. Mahmud dnemindeki askeri yenilikler srasnda kaldrlmtr. .

TOPU OCAI .
Osmanl Devleti'nde Kapkulu ocaklarna bal, top yapmak ve savalarda top kullanmakla grevli ocak. Osmanllarda top, ilk defa I. Kosova Sava srasnda I. Murad tarafndan dktrlmtr. Fatih Sultan Mehmed'den sonra gelimeye balayan topuluk, XVII. yzyldan itibaren Avrupa'daki gelimeleri takip edemeyerek gerilemeye balamtr. Osmanl topuluundaki gerilemeyi farkeden Sultan III. Mustafa, topu ocana hi dokunmakszn, 1774'te kard Hatt Hmayun ile topu ocanda askeri bir reform yaparak srat topular (Sahra Topusu) snfn kurdu. 37 takm halinde kurulmutur. .

HUMBARACI OCAI .
Osmanl Devleti'nde orduda humbara yapan ve kullanan snfn bal bulunduu ocaktr. Kumbarac oca da denilmektedir. Merkezde bulunan kale humbaraclar tmarl, Topu ve Cebeci ocaklarna bal humabarclara ise ulufeli denilirdi. Humbaraclk, Osmanl Devleti'nde 16. yzylda Mustafa ismindaki bir topu blkbasnn ilk tun humbara dkmhanesini kurmasyla ortaya kmtr. Humbarac Oca'nn slah ilk olarak 18. yzylda, Humbarac Ahmed Paa ve Sadrazam Osman Paa'nn istei zerine gndeme gelmitir. 1731'de slah projesi hazrland ve iki yl sonra da skdar'da Humbarac Oca kuruldu. Bylece Bosna'dan 300 ulufeli humbarac aday ile eitli kalelerden seilen 300 tmarl

humbarac eitime balayarak humbara imalathanesi kurulmas yolunda admlar atld. Bir yasa ile tmarllar 25'er kiilik gruplar halinde stanbul'a giderek eitim almalar saland. 1783'te Sadrazam Halil Hamid Paa humbaraclar iin yeni dzenlemeler getirdi ve 1792'de karlan bir nizamnameyle humabaraclarn yetkileri arttrld. Humbaraclar, Ahmed Paa'nn abalaryla ordunun en disiplinli ve dzenli snf durumuna gelmiti. Kapkulu Oca'ndaki bozukluklar ve dzensizlik zamanla Humbarac Oca'n da etkilemeye balad. 1826 ylnda Vaka-i Hayriye srasnda Humbaraclarn devletin tarafnda olarak topu ve cebecilere destek olmutur. Humbarac Oca, Sultan II. Mahmud zamannda Asakir-i Muhammediye'nin kurulmasyla kaldrlm fakat varln Sultan II. Abdlhamid dnemine kadar srdrmtr.

OSMANLI DONANMASI
Osmanli denizciliginin temelinde, Anadolu Seluklu Devleti, Aydinogullari ve Karesi Beyligi gibi komsu devlet ve beyliklerin teknik ve tesirleri bulunmaktadir. Gerekten, Osmanli Beyligi gelisip denizlere ulastigi ve kiyi sahibi oldugu zaman, komsu Trk beyliklerinin gemilerinden istifade etmisti. Nitekim Rumeli'ye de bu beyliklerin gemileri ile gemisti. Bununla beraber Osmanlilarin ilk zamanlarda kk de olsa Karamrsel, Edincik ve Izmit'te tersane kurduklari bilinmektedir. Gelibolu'nun fethinden sonra burada bir tersane kurularak denizcilik yolunda ilk nemli adim atilmis oluyordu. Bundan baska Saruhan, Aydin ve Mentese beylikleri gibi denizde kiyisi olan beylikler, Osmanli Devleti'nin idaresine girince, onlarin tersanelerinden de istifade edilmisti. Bylece daha ilk dnemlerden itibaren tarih sahnesinde nemli rol alip hizmet yapacak olan muazzam bir devletin donanmasinin temelleri atilmis oluyordu. Gibbons'un ifadesine gre, Osmanlilardan nce Ege sahillerine yerlesmis bulunan Trklerden de Latinler gibi Akdeniz'de korsanlik ypanlar vardi. Bunlar, Venedik ve Cenevizlilerin ticareti ile Yunanistan ve adalarda kalmis olan Latin prenslerinin hakimiyetleri iin tehlike teskil etmeye baslamisti. Bu korsanlar daha sonra Osmanli

donanmasinin hizmetine alinmislardi. Osmanli donanmasi, zellikle Yildirim Byezid zamaninda byk bir gelisme gstermisti. Bu arada Sakiz ve Egriboz adalari ile Yunanistan'in dogusuna akinlarda bulunulmustu. Bu yzden Venedikliler, Ceneviz gemileri ile birleserek anakkale Bogazindan ieri girmislerdi. Fakat Saruca Pasa komutasindaki on sekiz paradan meydana gelmis olan Osmanli donanmasina yenilmislerdi. Buna karsilik Rodos svalyeleri ve yeni gemilerle takviye edilen Venedikliler, Osmanli donanmasini maglup ettikleri gibi onu yakmislardi. Osmanli donanmasinin ikinci ciddi atismasi elebi Sultan Mehmed zamaninda meydana gelmisti. ali Bey komutasindaki Osmanli donanmasi, Ege'de Naksos dkaligina ait adalari vurduktan sonra 1415'te Venediklilerle savasti. Bu savasta ali Bey sehid olmus, donanma da yok olurcasina zayiat verip maglub olmustu. Bu maglubiyetler, Osmanli denizciliginin gelismesini yavaslatmissa da, devletin byyp gelismesinde, donanmaya olan ihtiyaci aika ortaya koymustur. Bu anlayis, iyi bir donanmaya sahib olmak iin gerekli alismalarin hizlandirilmasina sebep olmustur. Nitekim Sultan II. Murad dneminde donanma, Karadeniz'de Trabzon Rum Imparatorlugu'nu tehdid edecek bir gce ulasmisti. Ayni donanma, Ftih Sultan Mehmed zamaninda ve Istanbul'un fethi sirasinda Baltaoglu Sleyman Bey komutasinda nemli roller oynamisti. Bununla beraber henz Venedik donanmasiyla boy lsecek bir gce ulasamamisti. Bu sebeple Istanbul'un fethini mteakip, donanmanin daha da gelismesi iin alismalar yapildigi ve hatta Ftih'in Trabzon seferi sirasinda Osmanli ordusuna denizden byk destek sagladigi grlmektedir. Osmanli harp gemileri, Gelibolu ile Istanbul tersanelerinden baska Karadeniz, Marmara ve Akdeniz sahillerindeki birok iskele ve mevkide yapilirdi. Donanmaya olan ihtiya sebebiyle bu hari tersanelerde yapilacak gemilerin sayi ve esitleri, hkmet tarafindan o mahallin kadilarina bildirildigi gibi bunlarin insa mddeti de tayin edilirdi. Bunlarin insasi iin icab eden malzeme ile mhendis ve ustalar, ya mahallinden tayin olunur veya gnderilirdi. Onyedinci asrin ortalarina kadar her sene kirk tane kadirga yapilmasi kanundu. Daha sonraki tarihlerde bu kanun terk edilerek yavas yavas kalyon tipi gemilerin insasi ehemmiyet kazanmisti.

Osmanlilarin, kurulustan itibaren XVI. asir sonlarina kadar kullandiklari gemilerin esasini ekdiri sinifindan gemiler teskil etmekteydi. Krekle hareket eden gemiler, genellikle ekdiri sinifindandi. Bununla beraber yelkenli gemiler de vardi. Buna gre Osmanli donanmasinda biri krekli ve yelkenli, digeri de sadece yelkenli olmak zere iki esit gemi bulunuyordu. ekdirilerin en kk gemisine Karamrsel, en bygne de Bastarde denirdi. Bastarde, kaptanin bindigi otuz alti oturakli en byk savas gemisi idi ki, her oturaginda bes ila yedi kreki bulunurdu. Gemi mevcudu kreki, savasi, topu vs. ile birlikte sekiz yz kadardi. Bunlardan baska gerek ince donanmada, gerekse byk donanmada kullanilan gemilerden bazilari sunlardir: Uurma, Varna bes ifteleri, Aktarma, ete kayigi, Celiye, Ktk, Kancabas, Sayka, Sahtur, ekelve, Kirlangi, Firkate, Mavna, Kadirga. Yelkenlerle hareket eden gemilere gelince bunlar da iki ve direkli olarak iki kisimdi. Salope, Brik ve Uskuna iki direkli; Kalyon, Firkateyn ve Korvet direkli idiler.

OSMANLILARDA SOSYAL HAYAT


Osmanlilarda sinifsiz toplum hayti vardi. Kle vardi, fakat; Osmanli lkesinden alinmazdi. Klelik devamli degildi; zd edilip, hrriyete kavusarak, devlet kademesinde vazife alabilirdi. Klelikten yetisme ve kle ocugu pekok devlet adami yksek memuriyetlerde bulunurdu. Klelikten yetisme sadr-i zamlar da vardi. Bunlardan Koca Yusuf Pasa, Yusuf Ziyeddin Pasa, Ibrhim Edhem Pasa, Resid Mehmed Pasa, Hursid Ahmed Pasa, Shin Ali Pasa, Silhtar Sleyman Pasa, Siyavus Pasa gibi sadr-i zamlar klelikten yetiserek devlet kademesinde ykselen sahsiyetlerdir. Kyl hr olup, serflik yoktu. Kyller ve kasabada oturan halk retici durumundaydi. Sehirlerde esnaf, mlti, sanatkr, idreci ve ilmiye teskilti mensuplari otururlardi. Askerligi Mslman halk yapardi. Btn lke halki Osmanlilik suuru tasirdi. Milliyet ayirimi yapilmayip, mmet essi aranirdi. Gayr-i mslimler askerlik yapmayip, erkekleri cizye vermekle mkellefti. Mslmanlar ogunlukta olup, drt hak mezhep (Hanef, Sfi, Hanbel, Mlik) ve bimezhep firka mensuplari da olmasina ragmen resm mezhep Hanefiliktir. Mslmanlarin temsilcisi Halfe olup, 1516 trihinden tibren Osmanli pdishlari bu mnev makamin da temsilcileridir. Hiristiyanlardan Ortodoks mezhebinin merkezi Istanbul'dadir. Ermeni patrikligi de Istanbul'da olup, merkezleri de Osmanli hkimiyetindeki Revan'di. Osmanli topraklarinda Katolikler de bulunmasina ragmen merkezleri Vatikan'di. Yahdlerde olan Filistin, Osmanli tebeasindandi. Msevligin dogus yeri ve merkezi Osmanli topragi idi. Avrupalilarin zulmnden kaan Yahdleri de Osmanlilar himye ediyordu. Osmanli vatandasi olan Mslman ve gayri mslim topluluklar Rum, Ermeni, Yahd, Grc, Sirp, Bulgar, Macar, Rumen, kendi din ve dillerinde mbet, okul aip, ibdetlerini yapabilme hrriyetine shiptiler. Bu hosgr, gnmzn hibir liberal, kapitalist, komnist ve dikta rejiminin imkn tanimadigi lde serbestti. Gayri Trk Mslmanlar devlet kadrosunda ve orduda vazife alirdi, fakat gayri mslimler, Tanzimatin lnina kadar bu hakka ship degildi. Gayri mslimler, Tanzimat ve Mesrutiyet ile devlet memuru ve orduya girme hakki kazanmislarsa da, askerlik yapmak istemediklerinden silh altina alinmamislardir. Serbest

meslekle ugrasirlardi. Gayri mslimler tarafindan islenen hirsizlik, yol kesme, gasp, soygun, adam ldrme, devlet makmina zarar verme, Islm dnine karsi hareketler, devlet tarafindan yasaklara uymama, csusluk ve bunlara benzer sular devlete ve disindakiler de, kendi kilise ve havralarinda bakilirdi. Pdishin, lkedeki gayri mslim ve Trkler zerinde tvizsiz hkimiyeti olup, din adamlari ve kavm liderleri, Avrupalilarin ve Prusya'nin tahrikine kapilmadan nce merkeze hrmetkrdilar. Osmanli tebeasi olup da, propaganda ve tahriklerine kapilarak Osmanliya ihnet eden kavimlerin hibiri bugne kadar huzur yz grmemislerdir.

OSMANLI DA SOSYAL MESSESELER


Osmanli Devleti, feth edip ele geirdigi yerlerde derhal sosyal messeseler kurup halkin hizmetine sunuyordu. Devlet sinirlari genisledike bu messeseler de o nisbette artis kayd ediyordu. Bu sosyal tesisler sayesinde sehirlere Mslman Trk damgasi vurulmus oluyordu. Bu neviden messeseler kurulmakla yetinilmemis, bunlarin idareleri, korunmalari ve devamliliklarinin saglanmasi iin genis imknlara sahip vakiflar tesis edilmistir. Bylece devlet, bu messeseler iin, kendi hazinesinden ayrica bir bte hazirlama ihtiyacini duymuyordu. Sosyal messeselerin kurulup gelismesinde nemli derecede rol oynayan ve sadece genis halk kitleleri degil, evre ve hayvanlara da hizmet gtren vakiflar hakkinda bilgi vermeden, onlarin kurulusunu saglayan prensip ve anlayislara temas etmeden sadece sosyal messeselerden sz etmek, konuyu eksik birakmak olurdu. Bu bakimdan vakiflar, onlarin kurulusunu saglayan miller ve hizmet sahalarina isaret etmek zorundayiz. Bunu da: 1. Osmanlilarda Vakiflar, 2. Vakiflarin Hizmet Sahalari, Basliklari altinda ele alacagiz.

1. VAKIFLAR
Mslman bir topluma istinad eden bnyesi ile Osmanli Devleti'nin, tarih ve messeselerini, kendinden nceki Mslman ve Mslman Trk devletlerinin messeselerinden tamamen mstakil olarak dsnemeyiz. nk Osmanlilar, kendilerinden nce Anadolu'ya gelip yerlesmis bulunan Mslman Trklerin yasayis tarzlarini, ahlk, iktisat, rf, det ve diger zelliklerini almaktan ekinmiyorlardi. Bylece Osmanlilar, Anadolu Seluklu Devleti'nin mirasi zerinde ve onun bir devami olarak inkisaf etme imknina sahip oldular. Bu vesile ile onlar, kendilerinden nce diger Islm ve Trk Islm devletlerinin ok zengin teskilt ve messeselerinden de genis lde faydalanma imknini buldular. Nitekim Abbasler devrinde, hukuk esaslari tesbit edilen vakif messesesi, Islm dnyasinin her ksesine sr'atle yayildi. Islm cemiyetinin siyas ve iktisad gelismesiyle paralel olan bu ogalmayi, Mverannehr'den Atlantik kiyilarina kadar her tarafta grmek mmkndr. Mescidler, trbeler, ribatlar, tekkeler, medrese ve mektepler, kprler, sulama kanallari, su yollari, kervansaraylar, hastahaneler, hamamlar, imretler gibi birok din ve hayr tesis hep bu vakiflar sayesinde vcuda getirildi. Madd bir karsilik beklemeden baskalarina yardim etmek gibi ulv ve fevkalde bir dsncenin mahsul olan vakif messesesi, yzyillardan beri Islm lkelerinde byk bir nem kazanmis, sosyal ve ekonomik hayat zerinde derin tesirler icra etmis olan din ve hukuk bir messesedir. Insan fitratinda mevcud olan yardimlasma hissi, sphesiz ki insanlik tarihi kadar eskidir. Bu his, din emir ve hkmlerle birlesince daha bir kuvvet kazanir. Islm lkelerinde vakiflarin,

asirlarca byk bir fonksiyon icra etmesinin sebebini burada (din his) aramak lazimdir. nk "insanlarin en hayirlisi, insanlara faydali olan, malin en hayirlisi, Allah yolunda harcanan (baska bir ifade ile vakf edilen), vakfin en hayirlisi da insanlarin en ok duyduklari ihtiyaci karsilayandir" prensibinin anlamini ok iyi bilen mslmanlar, bu yolda birbirleri ile deta yaris edercesine vakif tesisler kurmuslardir. Osmanli sosyal messeselerinin kurulup gelismesinde byk ve nemli hizmeti bulunan vakiflarin kurulus sebebini yukarida temas edilen anlayisa baglamak gerekir. Ayrica, Eb Hreyre'den nakl edilen bir Hadis-i Serifte Hz. Peygamber'in syle buyurdugu belirtilmektedir: "nsanoglu ldg zaman btn amelleri kesilir. Ancak devam eden sadaka (sadaka-i cariye), faydalanilan ilim ve kendisine dua eden bir evlad birakanlarinki kesilmez." Hadisiler, "sadaka-i criyeyi" vakf ile tefsir etmis ve sadaka devam ettigi mddete sevabinin da devam edecegine kani olmuslardir. Hz. Peygamberin bizzat kendisinin de vakif yapmis olmasi, ashabinin onu takiben byle eserler meydana getirmesine sebep olmustur. Nitekim Cbir (r.a.) "Ben, Muhacir ve Ensar'dan mal ve kudret sahibi bir kimse bilmem ki vakif ve tasaddukta bulunmus olmasin." diyerek daha o dnemde bu gelismenin hangi seviyeye ulastigini belirtmek ister. Lugat olarak pek ok mnsi bulunan "vakif kelimesine farkli istilah mnlar verilmistir. Bununla beraber bu mnlarin tamami birbirlerine ok benzemekte ve ihtiva ettikleri anlamin, hemen hemen birbirinin ayni oldugu grlmektedir. Islm yardimlasma prensibinin bir sonucu olarak ortaya iktigini grdgmz vakiflar, Islm lkelerinin tamaminda sayilamayacak kadar ok ve nemli hizmetler ifa ediyorlardi. Hemen hemen btn messese ve teskilatlarinin nvesini kendilerinden nceki Mslman devletlerden alan Osmanlilar, vakif konusunda da bu yolu takib ettiler. Nitekim Osmanli Devleti'nde daha ilk beyler zamaninda baslayan, devletin siyas ve mal kudretinin inkisafina paralel olarak gelisip artan vakiflarin, Osmanlilar dnemindeki ilk messisi (kurucusu) Orhan Gazi olmustur. Onun 724 Rebilevvel (1324 Mart basi) tarihi ile azadli klelerinden Tavas Serafeddin'e Mekece'de vakf ettigi hankahin tevliyetini verdigine dair vakfiye ile vakfin sartlarini gsteren Farsa yazilmis tugrali belgesi, elimizde bulunmaktadir. Keza o, Iznik'te ilk Osmanli medresesini kurarken, onun idaresi iin yeterince gelir getirecek gayr-i menkul vakf etti. Kisa bir mddet sonra bu medreseden kudretli ilim ve devlet adamlari yetisti. Sultan Orhan'in yaptirdigi ilim ve hayir messeseleri sadece isimleri verilenler degildir. Adapazari'nda halen "Orhan Bey Camii", Kandira'da "Orhan Camii" adi ile anilan camiler ile yine Adapazari'nda medrese, Bursa'da bir cami, zviye, misafirhane ve imret insa ederek bunlara vakiflar tahsis etti. O, topluma yararli olan bu sosyal eserlerin grevlileri olarak mderris, imam, hafiz, nakib, tabbah, hdim ve bevvab gibi kimseleri de tayin ederek onlara maas bagladi. Orhan Gazi'den baslayarak Osmanli padisahlari, sultanlari, vezirleri, emirleri, zengin tebea ve hatta gleri nisbetinde fakirler de pek ok vakif tesisler meydana getirdiler. Nigbolu'dan zaferle Bursa'ya dnen Yildirim Byezid, burada bir Drulhayr, bir hastahane, bir Eb Ishakhane (tekke), iki medrese ve bir cami yaptirdi. Btn bu messeselerin ihtiyacini giderebilecek genislikte vakiflari da tayin etmeyi ihmal etmedi. Nitekim, Drulhaynn evkafindan olmak zere as ve yemden baska her yil bilginlere, yerli ve yabanci yoksullara 600 mdd bugday verilmek, her gn konuga ve yerliye et ile birlikte 300 anak as eristirilmek zere vakiflarini tayin buyurdu. Hastahane, Eb Ishakhane ve caminin her biri iin

ayrica vakiflar tayin etti. Bunlara seyh, tabib, imam, mezzin ve mderris dikip akalarini tayin ettirdi. Keza o, Bolu'da cami, medrese, ifte hamam ve bir ktphne yaptirip vakif etmisti. Bunlar iin de 30 kadar dkkn vakf ederk onlara gelir tahsis etmisti. Istanbul'u, fizik grnts ile Bizans Devleti'nin merkezi olmaktan ikarip Osmanli Devleti'nin merkezi haline getiren Ftih Sultan Mehmed, bu fetih esnasinda mer, devlet adami ve askerlere ganimetten kendilerine dsen hisselerini verdikten sonra, kendi hissesine dsen emlktan hi birini almayarak tamamini toplum ve milletin hayrina olmak zere vakf etti. O, Bizanstan kalan bu harab sehri, devletin merkezi olmaya yarasir bir hle getirirken yaptigi vakiflardan epey istifade etti. Osmanli hkmdarlari sadece kendi adlarina vakif yapmakla yetinmediler. Onlar, baskalari tarafindan daha nce yapilmis bulunan vakiflara da yardimda bulundular. Nitekim, meshur vakiflar arasinda padisahin madd yardimlari ile senelik btelerini denklestirenler az degildi. Bu yardim, nakd oldugu gibi bazan da ayn oluyordu. Konya'daki Sadreddin Konev zaviyesi gibi orta byklkte bir vakif, XVI. asrin son senelerinde Karaman gelirlerinden yilda 3600 aka aliyordu. Bununla da yetinilmiyor, mal olarak da pirin vs. gibi yardimlar da yapiliyordu. Barinli kazasinda bulunan Uryan Baba zviyesi, 8 Zilkade 975 (5 Mayis 1568) tarihli bir hkme gre Beypazari enhalarindan pirin aliyordu. orum civarindaki Abdal Ata zviyesi ise padisahin salynesi olarak Boyabat eminlerinden pirin temin ediyordu. Osmanlilar, zapt ettikleri yerlerdeki vakiflara dokunmadan, eskiden beri devam eden sekli ile vkifin sartlarina riayet ediyorlardi. Konu ile ilgili pek ok vakfiye ve vesika, Osmanlilar tarafindan, ilhak edilmeden nce Mslman hkmdarlarin idaresinde bulunan vilayetlerdeki Osmanli ncesi vakiflarinin sartlarina bu yeni idarecilerce aynen riayet edildigini gstermektedir. Vakiflar, her trl dis mdahaleye kapali olduklarindan hi kimse ve hatta hkmdarlar bile bunlarin statlerini degistirmeye yeltenmezlerdi. Bu yzden Osmanlilar, vakiflarin vkifin (vakfi kuran, tesis eden) sartlarina gre idare prensibine titizlikle riayet ediyorlardi. Bununla beraber Osmanlilar, vakiflara nemli yenilikler getirdiler. Evkaf idaresinin merkezlestirilmesini bu yeniliklere bir rnek olarak gsterebiliriz. Misir Kanunnmesi, bu yolda bize isik tutmaktadir. Nitekim her sene pasanin huzurunda tedkik ve tasdik edilecek gelir ve gider makbuzlarindan, her birisinden birer suretin Istanbul'a gnderilmesi prensip ittihaz edildi. Bir vakfin idaresinde mnhal (bos) olursa kadi, pasaya resm bir yazi yazarak lim ve faziletli filan oglu filan fakir sahsin o yere tayinini arz ediyordu. Vakifta mnhal oldugu Defterdar tarafindan da tasdik edilecek ve mnhal yere aday gsterilen kimse ancak Istanbul'daki selahiyetli makamdan berat gelince vazifesine resmen tayin edilmis sayilacakti. Osmanli toplumunda vakif o kadar nemli ve itibarli bir messesedir ki, mal imkn bakimindan toplumun en alt seviyesinde bulunanlar ile en st seviyesinde bulunanlar arasinda anlayis bakimindan bir farklilik gze arpmaz. Bu bakimdan iki veya gz (oda) evi bulunan yasli ve kimsesiz bir kadin bile evinin bir veya iki odasini vakf etmek suretiyle bu anlayisa istirak eder. Nitekim Ortaky (Istanbul)'de bab evi olan Hakime Hanim'in vakfi bize bu konuda ne kadar ileriye gidildigini gstermektedir. Gerekten, Mslman Osmanli dnyasinda byk tesisleri yaptirmaya gleri yetmiyenler, btn bir toplum tarafindan benimsenmis olan hayir messeselerine katilmaktan geri kalmiyorlardi. Yzlerce kadin, geliri azalmis bir vakif tesisine ufak ve ok mtevazi de olsa bir kaynak saglamak iin evlerini, meyveli bahelerini, tarla ve ziynet esyasi gibi mal

varliklarini bagisliyorlardi. O gnn imknlari iinde vakiflari, bitip tkenmek bilmeyen, uzun ve mesakkatli yollarda, farkli isimler altinda kervan ve yolcularin hizmetinde olduklarini gryoruz. Hatta bu hizmeti geregi gibi yerine getirmeyen ve vakiflara bagli bazi tekkelerin sorumlulari hakkinda sorusturma yapildigi anlasilmaktadir. Nitekim 14 Muharrem 986 (24 Mart 1578) tarihini tasiyan bir hkmde belirtildigine gre Ankara evresindeki yollar zerinde bulunan tekke ve zviyelerin, vakiflari msait olduklari halde bunlari, sadece tekkenisn ve zaviyedrlar "kendileri ekl ve bel' edp yende ve revendeye* sart-i vkif mucibince taam verlmeyp ebnay-i sebil ziyade mzayaka ektikleri bildirmegin ser'i serif muktezasinca evkaf teftis olunup" vakfiyeye gre hareket etmeleri istenmektedir. Vakiflar, degisik maksatlarla tesis edilmekte ve her vkif, vakfi zerinde arzu ve iradesinin devam etmesini istemektedir. Bu durum normal karsilanmalidir. Zira, senelerin aba ve emegi ile kazanilmis mal ve mlk zerinde o kadar zahmet ekmis olan bir kimsenin, tescil ettirdigi sartlan ile lmnden sonra da tasarruf sahibi olmak istemesi hakkidir. Sayet biz, onlar iin byle bir yetkiyi ok grr ve bu hakki ellerinden alsaydik, o zaman byk bir ihtimalle vakiflar istenilen sekilde devam etmeyecekti. Kisi, kendisinden sonra toplumun hayir ve menfaatina vesile olmayacak bir mali, daha hayatta iken israf suretiyle yok etme derecesine getirebilirdi. Bunun da bir cemiyet iin ne denli kt ve olumsuz sartlar doguracagini sylemeye gerek yoktur. nk byle bir durumda vakiflarin yklendigi nice hizmetler, yerine getirilmeyecekti. Ne egitim, ne ibdet, ne iktisad, ne ulasim, ne de saglik bakimindan hi bir hizmet yeterince yapilmayacakti. Hukuk bir messese olmasindan dolayi vakfin kurulabilmesi iin bazi sartlarin bulunmasi gerekir. Her seyden nce vakfi yapmak isteyen kimsenin o vakfi yaptigina dair "malimi vakf ettim, haps ettim, tasadduk ettim" veya "sadaka-i mebbede ile sadaka ettim" gibi ifadeler kullanmasi gerekir. Bu neviden sz ve isaretler, vakfin rknnden sayilir. Bundan baska vakfin tesisi iin gerek vakfi yapan kisi, gerekse vakf edilen malda da bazi zelliklerin bulunmasi icab eder. Bununla beraber bunlari kesin izgilerle birbirinden ayirmak pek mmkn degildir. a- Vakfi Yapan Kimsede Bulunmasi Gereken Sartlar: 1- Vkifin, temlik ve teberrua ehil olmasi gerekir. Baska bir ifade ile akil, balig, resid ve hr olmalidir. Binaenaleyh, kgn, mecnun (deli) ve matuhun yapacagi vakiflar, sahih vakif muamelesi grmezler. 2- Vkif, bortan dolayi mahcur bulunmamalidir. 3- Vkifin, vakfa rizasi bulunmalidir. 4- Vkif, vakf ettigi seyi, hayir ve sevab kazanma inanci ile yapmalidir. Burada gzetilen gye, Allah'in rizasi ve toplumun menfaatidir. b- Vakf edilen Malda Bulunmasi Gereken Sartlar: 1- Vakfedilen mal, vakif aninda vkifin mlk olmalidir. Su halde baskasina ait olan bir sey vakfedilemez.

2- Vakf edilen mal deyn (bor) veya menfaat olmamalidir. 3- Vakfolunacak malin akaar (ev, dkkan, tarla gibi gelir getiren mlk) olmasi gerekir. 4- Vakifta muhayyerlik sarti bulunmamalidir. 5- Vakf edilecek bina ve agalar, mstahikkul-kal' (yikilmaya veya sklmeye mahkum) olmamalidir. 6- Vakfin mesrutun lehi (vakiftan istifade edecek olanlar) belli olmalidir. c- Vakiflarin Kurulus Sekilleri: Vakiflar, sartlari haiz olan kimseler tarafindan asagidaki sekillerden biri ile kurulabilir. Bunlar: 1- Tescil suretiyle: Vkif, hkime (kadiya) mracaatla vakif kurmak istedigini bildirir. Bunun zerine hkim, yukarida bir kismindan bahs edilen sartlarin bulunup bulunmadigini arastirir. Sayet bu arastirma msbet bir sekilde sonulanirsa o zaman sahidlerin (suhdu'l-hal) huzurunda ve onlarin da karara istiraki ile vakfi karara baglayip tescil eder. Mslman olmayanlar tarafindan tesis edilenler dahil btn vakiflarin ser' mahkemelerde tescili sart oldugundan, muhtelif vilayet mahkemeleri arsivlerinin incelenmesi suretiyle Osmanli dneminde tesis edilmis vakiflarin tam sayisi, gayesi ve karakteri hakkinda saglam bir bilgi edinmek mmkn olabilir. 2- Vasiyet yolu ile: Vakfi yapacak olan kimsenin lmeden nce vasiyet etmesi suretiyle kurulan vakiftir. Eger vkifin mirasilari yoksa mmelekinin tamamini, varsa te birini vasiyet suretiyle vakf edebilir. lm halinde vasiyeti geregince mlk vakif olur. 3- Fiil ve Hareketle: Bir kimse mlk olan bir arsa zerinde cami insa ettirip, ezan okutturup, cemaatin camide namaz kilmasina msaade etse ve kendisi de bu cami iinde cemaatla birlikte namaz kilsa o mekn vakf-i lzim suretiyle vakif olur. Artik burasi cami olmustur.

VAKIFLARIN IDARESI
Allah'in rizasini kazanmak ve ahirette karsiligini sadece O'ndan beklemek gayesiyle yapilan vakiflar, Islm dnyasinin hemen her blgesinde vardir. Din, iktisad ve ictima hayatin vazgeilmez unsuru olan vakiflar, Islm leminde byk bir yekn teskil ediyorlardi. Bunca byklkteki bir messesenin belli bir sisteme baglanmasi, iyi idare edilmesi ile mmkndr. Bu bakimdan, daha isin basinda siki tedbirlere bas vuruldugu grlr. Nitekim her vakfin bir vakfiyesinin bulunmasi, vakfiyedeki (vakif senedi) sartlarin "nass" gibi kabul edilmesi, vakfiyelerin tescil edilmeleri ve ayrica bunlari ynetmek iin mstakil idarelerin kurulmus olmasi bunu gstermektedir. Vakiflara idareci (nzir) tayini Hz. Peygamberle baslamis ve gnmze kadar devam edegelmistir. Tabiatiyle Osmanlilar da vakiflarini idare etmek, onlarin devamliligini saglamak ve istenilmeyen sekilde harcamalarina mani olmak iin yneticiler tayin etmislerdi. Nitekim Orhan Gazi, Bursa'da yaptirdigi cmi ve zviyenin idaresini Sinan Pasa'ya vermisti. Bylece Sinan Pasa'yi Osmanli dneminin ilk Evkaf Nziri sayabiliriz. Daha sonra hkmdar vakiflari, vezir, kadiasker, sadrazam, seyhlislm, bbussaade ve drussaade agalari gibi devlet

adamlari tarafindan idare edilir oldu. Yildirim Bayezid, her vilayete "Mfettis-i Ahkmi's-Ser'iyye" tayin ederek vakif islerini teftis ettiriyordu. elebi Sultan Mehmed devrinde ise Cemaleddin Mehmed elebi, "Hkimu'l-Hkkmi'l-Osmaniyye" nvaniyla evkaf islerinin umum nzirligina tayin edilmisti. Sultan II. Murad dneminde bu is, kadiaskere, Ftih Sultan Mehmed de bunu Mahmud ve Ishak Pasalara havale etmisti. Bu dnemde evkaf idaresinden sadrazamlar sorumlu oldugundan, "Sadr-i li Nezreti" teskil olunmustu. Ftih'ten sonra Sultan II. Byezid, evkaf islerini Seyhlislm Alaeddin Ali Efendi'ye tevcih etti. Yavuz Sultan Selim ve Kanun Sultan Sleyman zamanlarinda evkaf nezreti ile tekrar sadrazamlar grevlendirildiler. Sultan I. Ahmad Han devrinde, Seyhlislm idaresinde olan vakiflar, II. Mahmud Han zamaninda Kadiaskerin emir ve idaresi altinda idi. Yine bu dnemde her vilayette, "Mfettis-i Evkaf adinda bir idareci vardir. Osmanlilar dneminde sahislar tarafindan kurulan vakiflarla mtevelliler mesgul oluyor, bunlar kadilar vsitasiyle teftis ve murakabe ediliyorlardi. Her kadi, kendi mintikasindaki vakiflari, emrindeki mfettislerce teftis ettirdigi gibi, bazan bizzat kendisi de bunlari teftis ederdi. Istanbul kadisi ise btn vakiflari teftis yetkisine sahipti. Misir, Suriye, Arabistan ve Kuzey Afrika'nin ilhakindan sonra buralarda bulunan vakiflar 995 (M. 1587) senesinde kurulan "Haremeyn Evkaf Nezareti"ne baglandi. Daha sonra gelisen vaziyet geregi, Anadolu ve Rumeli vakiflarinin idaresi de 12 Rebilevvel 1242 tarihinde teskil olunan "Evkaf-i Hmayn Nezreti"ne baglandi. Bu nezretin teskilinden sonra messesenin basina getirilen ilk nzir el-Hac Yusuf Efendi olmustu. Haremeyn Evkaf Nezreti, 1254 (1838) yilinda Evkaf-i Hmayn Nezreti'ne ilhak olundu. Osmanlilar dneminde 1242 (M. 1826) yilinda kurulan Evkaf Nezreti'nden nce vakiflar, vkiflarinin sartlarina gre idare ediliyorlardi. Genel olarak bu idare biimlerini asagidaki sekilde gruplara ayirmak mmkndr: a-Haremeyn Nezreti: Haremeyn (Mekke-Medine)'e bagli vakiflarla, Ayasofya, Sultan Ahmed, Nuruosmaniye, Yenicami, skdar'da ise inili ve Atik Valide Camileri vakiflarinin idareleri "Drussaade Agalan"nin elinde idi. 995 (1587) senesi Muharrem'inde Habes Mehmed Aga'nin basina getirilmesi ile kurulan Haremeyn Nezreti, mesrutun lehi "Haremeyni's-Serifeyn" halki olan vakiflarin idaresine bakardi. Kurulusundan kisa bir mddet sonra Osmanli Padisahlari, hanimlari ve Drussaade Agalari gibi nemli sahsiyetlerin vakiflari, buna ilave edildigi iin bu nezret nem kazanmisti. Bu nezret drt daire tarafindan idare edilirdi. Bunlar: I- Evkaf-i Haremeyn Mfettisligi: Diger vakif mfettislerinden ayri olarak nezretin kurulus tarihi ile birlikte kurulmus hukuk bir memuriyetti. Haremeyn vakiflari ile birlikte diger btn vakiflarin hukuk problemlerini ve isleyis tarzlarini da teftis ederdi. Bu messesenin basina ilk defa sekin limlerden biri olan Amasyali Mehmed Efendi getirilmisti. II- Evkaf-i Haremeyn Muhasebeciligi: Drussaade agalarinin nezreti altinda bulunan btn vakiflarin vakfiye ve kurulus gayelerini tescil eden, vakiflari, vakfiyelerinin sartlarina gre idare eden ve muhasebelerini tutan nemli bir memuriyet idi.

II Evkaf-i Haremeyn Mukataaciligi: Haremeyn vakiflarindan mukataaya baglanan, btn vakif arazi ve binalarin kayitlarinin tutulmasi bu daireye aitti. Ayni sekilde vakiflara ait vergi ve diger gelirlerin toplanmasi (cibyet), ferag ve intikallerin saglanmasi bu daire tarafindan yrtlrd. IV- Drussaade Yaziciligi: Drussaade Agalari'nin btn yazismalari bu bro tarafindan yrtlyordu. Burada alisan grevliler, Drussaade Agalari'nin btn sirlarini bildikleri iin genis bir nfuza sahiptiler. Bu drt daire tarafindan tutulan defterler, siyakat hatti ile yazildiklari gibi muhteva bakimindan da tarih belgelerin en mkemmeli durumunda idiler. Haremeyn Nezreti'nin idare merkezi, saray mstemilatindan olan Darphnenin st tarafi idi. b- Vezir Nezreti: Sadrazamlarin nezreti ile idare olunan vakiflardir. Ftih Sultan Mehmed'in Istanbul'da yaptirdigi bina ve diger ha yir eserlerinin idaresini hicr 868 (1463)'de vezir Mahmud Pasa'ya, 872 (1467)'de de veziriazam Ishak Pasa'ya tevcihiyle basladi. Bunlara daha sonra Yavuz Sultan Selim ve Kanun Sultan Sleyman vakiflan da ilve edilirdi. "Ser mfettis" adi ile ulemadan biri bu vazife ile grevlendirildi. c- Seyhlislm Nezreti: Sultan II. Byezid Han'in Istanbul ve diger sehirlerde meydana getirip tesis ettigi hayratinin idaresini, hicr 912 (1506) senesinde Seyhlislm Alaeddin Ali Efendi'ye tevcihi ile basladi. Idare merkezi Byezid imret dairesi idi. d- Tophne mersi Nezreti: Sultan Byezid, Hamidiye, Laleli, Selimiye, Mihrisah Valide ile II. Mahmud vakiflarinin mulhakat ve mukataatindan ibaret idi. Darphne tarafindan ynetilirdi. e- Istanbul Kadilari Nezreti: Kadilara mesruta olan bu vakiflarin tamamina Istanbul kadilari nezret ederlerdi. Daha sonra bu nezretlere Galata, skdar, Eyyub kadiliklari ile Kaptan Pasa, Yenieri Agasi, Sekbanbasi, Bostancibasi gibi nezretler de ilave edilmek suretiyle bu rakam 12 sayisina kadar ikmisti. Sultan II. Mahmud Han, yenieriligi "Vak'a-i Hayriye" ile ortadan kaldirdiktan sonra, vakiflar arasindaki irtibatsizligi yok etmek ve zamanla ortaya ikan bazi yolsuzluklari nlemek gayesiyle btn vakiflarin tek bir nezret altinda toplanmasinin daha dogru olacagi kanaatine varmis olacak ki, btn din binalarin bakim ve onarimi, personelinin ayliklari ve diger hayr maksatlar iin tesis edilen vakiflarin bir ati altinda toplanmasini kararlastirdi. Vakiflarin tek elden idaresi iin 12 Rebilevvel 1242'de ikarilan bir fermanla "Evkaf-i Hmayn Nezreti"nin kuruldugu ve Darphne nziri ve mtevelli kaimi makami el-Hac Yusuf Efendi'nin yeni kurulan bu nezretin basina getirildigini biliyoruz. Bylece adi geen nezret resmen kurulmus oluyordu. Bununla beraber, Sultan I. Abdlhamid Han'in kendi vakiflari ile ilgili olarak tesis ettigi teskilt, Evkaf-i Hmyun Nezareti'nin kurulusuna bir baslangi sayilmaktadir. Bu bakimdan, nezretin ilk kurucusu olarak adi geen padisahi kabul edenler de bulunmaktadir. Evkaf-i Hmyn Nezreti kuruldugu zaman, "kesedarlik", "zimmet halifeligi" ile "sergi halifeligi" adinda daireden meydana gelmisti. Bunlarin miri

durumundaki nzira maas olarak 10.000 kurus baglanmisti. Kesedarlik idaresi: Nezrete bagli vakiflarin ilamlarina, takrirlerine ve inhalarina ait btn isleri yrtmekle grevli idi. Bu memuriyete ilk defa hcegandan Kk Kal'a tezkirecisi Egin'li es-Seyyid Mehmed Sevki Efendi tayin edilmisti. Zimmet Halifeligi: Vakiflarin mukataalarini, zabitlarim ve sarraflardan alinacak kefalete bagli bor tahvilleri ile ilgili islemleri yrtrd. Keza, kira mukavelerini dzenlemek, tahsilati yapmak ve muhasebe kayitlarini kontrol etmekle grevli idi. Bu hizmetin basina da ilk defa Mehmed Arif Efendi getirildi. Serg Halifeligi: Evkaf-i Hmayn Nezreti hazinesine gelen paralan almak, vakfiyeye gre gider btesini hazirlamak ve vakif btesine gre gnlk harcamalari yapmakla vazifeli idi. Ilk defa sergi halifeligine tayin edilen kisi, Zimmet halifesi olan zatin kardesi Ahmed Izzet Efendi'dir. Btn bu islerin yrtlmesinde adi geen dairelere yardim etmek zere ktipler, maiyyet ve hizmetliler tayin edilmisti. Bilahare nezrete yapilan ilhaklarla isler ogaldigindan ve adi geen dairenin btn bu isleri geregi gibi ve zamaninda grmesinin mmkn olamayacaginin anlasilmasindan sonra Zilkade 1246 (Nisan 1831)'de Tahrirat Baskatipligi, Mlhakat Gedikler Ktipligi ve Rznmecilik adi ile yeni memuriyet daha ihdas edildi. alisan personel sayisinin artmasi zerine, nezret iin byk bir idare binasina ihtiya duyulmustu. Bu sebeple, eski Darphne civarinda hasirci ve dogramaci koguslari yikilarak bunlarin yerine 17 odali bir daire insasina baslanmisti. Bu yeni binanin insaati, Cemaziyelevvel 1248 (Ekim 1832)'de bitirilerek bina dsenmis, nezret de Receb (Kasim-Aralik 1832) ayinda yeni binasina tasinmisti. Vakfiyelerin tahlilinden anlasildigina gre, baslangita Osmanli dnemi vakiflarinda hizmet gren mtevellilerin mstakil bir idare binasina sahip olmadiklari, bu is iin kendi evlerini kullandiklari grlr. Ancak XVIII. asnn ikinci yarisindan itibaren Sultan III. Osman, Sultan III. Mustafa ve Sultan I. Abdlhamid Han kendi vakiflari iin idare binalari ihsa ettirmeye basladilar. Onlar, bu binalar iin kapicilar (bevvb) ve bekiler (mustahfiz) tayin ettiler. Bylece bu vakiflarin her biri, gerek mnda birer idar merkeze kavustu. Sz konusu idare binalarinin ihdas edilmesi, Osmanlilardaki vakif idaresinin merkezlestirilmesi iin atilmis bir ilk adim olarak kabul edilebilir. Osmanli Devleti'nin ortadan kaldirilisina kadar devam eden Evkaf Nezreti, 3 Mart 1924 tarihinde ikarilan 429 sayili kanunla ilga edilerek Basbakanliga bagli bir Umum Mdrlge havale edildi. 429 sayili kanunla Vakiflar Umum Mdrlg de kurulmus oldu. Bununla beraber bu kanun, vakiflarda fazla bir degisiklige sebep olmuyordu. Cumhuriyetten sonra vakif mevzuatinda ilk mhim degisiklik, 5 Haziran 1935 tarih ve 2762 sayili kanunla yapildi. Bu kanun 5 Aralik 1935 tarihinde yrrlge girdi. Vakiflarin kurulusu, kurulus sartlari ve idaresi gibi hukuk zelliklerine isaret ettikten sonra bir vakfin resmen tesis edilmis oldugunu gsteren belgeden (vakfiye) bahs etmemek, konu iin bir eksiklik olarak kalacakti. Onun iin biz de fazla teferruata girmeden bu hukuk belgeden sz etmek istiyoruz.

VAKFIYE

Vakfiye, vakfin vkifi (vakf eden, vakfi tesis eden) tarafindan hazirlanmis nizamnmesine verilen bir isimdir. Vakfiyeler, kadilik siciline kayd edilip islendikten sonra kesinlesirlerdi. Islm tarihinde ilk vakfiyenin Hz. mer tarafindan yazildigi sylenmekle birlikte bunun, Hz. Peygamber devrinde mi, yoksa Hz. mer'in halifeligi zamaninda mi olduguna dair kesin bir bilgiye sahip degiliz. Byk bir ihtimalle bu, Hz. mer'in halifeligi dneminde olmustur. Tarih boyunca vakfiyeler, tas, deri ve kagit gibi yazi iin elverisli bulunan malzeme zerine yazilarak gnmze kadar gelmislerdir. Sayet vakfin mevzuu bir bina ise, bazan vakfiyenin zeti binanin duvarlarindan birine kazilirdi. Nitekim Trke ile vakfiye olan Germiyanoglu II. Yakub Bey (. 1428) vakfiyesinin tas zerine yazildigini biliyoruz. Tarih ve medeniyet aisindan bakildigi zaman vakfiyeler, byk bir nem tasirlar. nk bunlar, bize milletin muayyen bir zamanindaki hayat ve kltrne ait muhtelif olaylari ile sekilleri grme imkni verirler. Keza vakfiyeler, Mslmanlarin ekonomik ve sosyal hayatlarinda nemli rol oynamis olan vakif tesisinin nasil alistigim, kimlerin bunlari idare ettigini, kimlerin vakif gelirinden istifade ettigini vs. gibi hususlari grenmemize yardimci olurlar. Bunlardan (vakfiyelerden) vakfin byklgne gre hacimli olup defter gibi olanlar bulundugu gibi, muhtasar ve tek sayfa seklinde olanlar da vardir. Bu arada rulo seklinde uzun ve kalin varaklar halinde olanlar da bulunmaktadir. Mufassal olanlar uslb bakimindan edeb degeri yksek olan eserlerdir. Vakfiyelerde, Allah'a hamd ve sen, Reslne salt ve selmdan sonra hayir yapmaya tesvik edici, sadakanin sevabindan bahs edici yet ve hadisler verilir. Bazan konuyu daha cazip hale getirmek, insani tesvik etmek ve edeb san'at yapmak bakimindan yet ve hadisler, siirlerle de desteklenir. Btn bunlar vakfiyenin mukaddimesi kabilinden olduklari iin hukuk bnyeden sayilmazlar. Bu mukaddimeden sonra vakfiyelerde genellikle su hususlar yer alir: 1- Vakf olunan mallarin neler oldugu. 2- Vakf olunan bu mallarin nasil idare edilecegi. 3- Vakif gelirlerinin, nerelere ve kimlere hangi sekillerde verilip sarf edilecegi. 4- Vakfin kimler tarafindan idare edilecegi, messesede ka kisinin alisacagi, bunlara ne miktarda cret denecegi, bu cretlerin hangi gelirlerden elde edilecegi, esyanin fiyati vs. gibi konular, teferruatli bir sekilde aiklanir. 5- Hakimin (kadi), vakfin sihhat ve lzumuna dair olan hkm. 6- Sonunda da tarih ile kadinin mhr bulunur. Vakfiye, eb'ad, bakimindan ister byk, ister kk olsun, mahiyet itibari ile iindekiler ana blmden meydana gelir. Bunlar: a. Dbce (Giris): Vkifin, vakfi kurma sebep ve gayesinden bahs eden bu blm, yet ve hadislerle kuvvetlendirilir. b. Vakfin Hizmet Sartlan: Gelir kaynaklan ve masraf yerlerini gsteren bu blm,

vakfiyenin en uzun kismidir. c. Sonu: Bu kisimda messesenin seriata uygunlugu belirtilerek, hi bir kimsenin bu vakfa mdahale edemiyecegi anlatilir. Bundan sonra da tarih ve sahidlerin imzalari bulunur. Farkli dnemlerde kurulan vakiflarin vakfiyelerinde, gerek basta ve gerekse sonda pek ok dua bulunur. Vakfiye metninde geen dualari iki kisma ayirmak mmkndr. Bunlardan biri hayir dua, digeri de beddua seklindedir. Vakfiyelerde bu neviden dualarin bulunmasi normaldir. Zira vakif hizmetlerinin yrtlmesinde, dogru ve drst alisan, hizmetin grlmesine yardimci olan ynetici ile grevlilere, bu hizmetlerinden dolayi vkifin hayir duada bulunmasi bir esit skran ve minnet borcu olarak kabul edildigi iin tabii bir harekettir. Bundan baska, vakfiyede belirtilen hizmetleri yerine getirmeyen, ona ihanet eden, onu gayesinin disinda kullanan idareci ve grevlilere de beddua edilmektedir. Vakfiyenin sonunda bulunan beddua kismi, dsnen ve basiretli kimseler iin tyler rpertecek sekildedir. Bu bedduada vakfi ktye kullanan, onu degistiren, bilerek ona zarar veren, gelirinin azalmasina sebep olan, haksiz olarak onun malindan yiyen vs. gibi, vakfa ktlg dokunacak olanlar hedef alinmislardir. Gerekten, ebediyet (devamlilik) sarti zerine kurulan vakiflarda, vkifin seneler sonra (lmden sonra) ona mdahale edenlere baska trl karsi koymasi mmkn degildir. Bunun iindir ki o: "Allah'in, Peygamberlerin, meleklerin, insanlarin ve btn mahlukatin lneti"nin, vakfi degistirenin zerine olmasini dilemekten baska bir sey yapamaz. Bu sebeple vakfiyelerin sonuna bakildigi zaman, byle bir beddua kismi grlr ki bu, insanlar iin manev bir tehdid olmaktadir. Gerekten inanan ve muvahhid (Allah'in birligine iman eden) olanlar, byle bir bedduaya maruz kalmak istemezler. Osmanlilarda vkif, vakfiyesini Istanbul'da Defterhne'nin bu islerle ilgili brolarindan birine kayd ettirirdi. Defterhanede sicillere geirilmis olan bu vakfiyeler, bugn Ankara'da Vakiflar Genel Mdrlg Arsivinde bulunmaktadirlar. Bu arsivde 26300 kadar vakfiye oldugu belirtilmektedir. Bununla beraber bunlar, vakfiyelerin tamamini temsil etmekten ok uzaktirlar. Ancak muhtelif vilayet mahkemelerine ait btn ser'iyye secilleri ve tahrir defterleri tarandiktan sonradir ki, Osmanlilar dneminde kurulmus bulunan vakiflarin sayisi yaklasik olarak tesbit edilebilir. Belli blge veya belli zamanlardaki vakiflarin sayisi konusunda ancak iki rnek zikr edilebilir. Bunlardan biri 927-1005 (1519-1596) yillari arasinda Istanbul'da tesis edilen vakiflarin sayisidir ki, bunlarin yeknu 2868'dir. Bu konuda baska bir rnek te 1718-1800 yillari arasinda Haleb'te kurulmus vakiflarin sayisidir. Buna gre belirtilen tarihte Haleb'te 485 vakif kurulmustur. Vakfiyelerin en eski tarihi tasiyanlarindan, en yenilerine kadar tedkik edilecek olursa bunlarin kltr ve medeniyet tarihimizin bir ok zelliklerine isik tuttuklari grlecektir. Nitekim, bunarin; tarih, kltrel gelismeler, folklorik zellikler, sanat tarihi ve sosyolojik ynleri ile toplumun bilgilendirilmesine de yardimci olduklari grlr. Vakfiyelerin bu zelliklerine kisaca temas ederek, bu vesikalar zerinde uzmanlarin hangi ynleri ile arastirma yapabileceklerine isik tutmaya gayret edecegiz. Vakfiyeler, dzenlendikleri dnemin tarihine isik tutan nemli belgelerdir. Bilhassa hkmdar, bey, zengin ve bunlarin yakinlarinin dzenledikleri vakfiyeler, bu sahislarin hem hayatlari, hem de sahsiyetleri hakkinda bilgi sahibi

olmamizi saglarlar. Vakfiyeler, birer messese olan vakiflarin, ilk elden incelenmesi gereken kaynaklaridir. Gerek din, gerek sosyal, gerekse ilm messeselerde alisan insanlarin hangi isleri yaptiklari, alisma sartlarinin nasil olduklari ve hatta yetisme ortami bakimindan bize bilgi veren yegane kaynak o messesenin vakfiyesidir. Vakfiyeler, birok zellikleri yaninda dneminin iktisad hayati hakkinda da faydah bilgiler verirler. Gerek fiyat hareketleri, gerekse insanlarin geim standartlarini tesbit etmemize yardim edecek bilgiler, vakfiye metinlerinde mevcut bulunmaktadir. Bu bakimdan, dnemin iktisad tarihini yazacaklar iin vakfiyeler, basta gelen kaynaklar arasinda zikredilebilir. Keza vakfiyeler, sehir tarihiligi ile ugrasanlar iin de birer kaynaktirlar. Zira vakif messesesi, kuruldugu sehrin bir parasidir. Dolayisiyle vakif messesesinin tarihi, o sehrin tarihi ile i iedir. zellikle sehrin yerlesim durumu ile halkinin dagilimi hakkinda bilgilerin yer aldigi vakfiyeler, bize, blgenin cografyasi, siyas ve fizik haritasi, hatta iklimi bakimindan da bilgi sahibi olma imkani veren yardimci vesikalar hviyetindedirler. Vakfiyeler, kltrel zellikleri bakimindan da nemli birer vesika olarak karsimiza ikmaktadirlar. Nitekim vakfiyelerde kullanilan dil ve uslb, gelisi gzel degil, belli bir sistem ve usle bagli olarak kullanilmaktadir. Bu sebeple vakfiyelerin kendilerine ait zel bir dili bulunmaktadir. Vakfiyeler, halkin gnlk yasayislari hakkinda bilgiler vermekle, toplumun folklorik zelliklerine de isik tutarlar. Kara Ahmed Pasa vakfiyesinde Ramazan ve Kurban bayrami ile mbarek gn ve gecelerde halkin yasayisi hakkinda bilgiler bulunmaktadir. Giyecek ve yiyecek satin alinabilmesi iin kayitlar konulan vakfiyede bu gnlere mahsus yemeklerin pisirilmesi iin gerekli malzemenin alinmasi gayesiyle vakif gelirlerinden tahsisatlar ayrildigi grlmektedir. Keza vakfiyelerde devrin isinma kltr bakimindan da bilgilerin bulunduguna tesadf edilmektedir. Kisin odun ve kmrn yakildigini gsteren metinler, bunun aik birer delilidir. Misafir karsilama ve ugurlama detleri ile bineklerin kullanimi hakkinda bilgiler buldugumuz vakfiyelerde, snnet geleneginin Anadolu'da nasil oldugunu gsteren ifadeler de bulunmaktadir.

2. VAKIFLARIN HIZMET SAHALARI

Allah'in rizasini kazanmak gayesiyle, baskalarina karsiliksiz yardim etmek gibi bir prensipten dogan vakiflar, toplumun hayir ve iyiligine olan her yerde saglam birer sigorta teskilti gibi vazife gryorlardi. Gnmz sigorta sirketlerinden daha stn olduklarini syleyebilecegimiz bu messeseler, "sadaka-i criye" denilen hayir esitlerinin basinda gelmektedirler. Bu bakimdan, Islm leminin hemen her yerinde rastladigimiz vakiflarin yardim elini uzatmadigi bir saha grmek mmkn degildir. Dnyanin, her dnem ve blgesinde grlebilen yoksullarin elem ve izdirabini gidermek, yollar, kprler, esmeler, su bentleri, okul, cami, hamam, hastahane, tekke, zviye vs. gibi daha nice hizmetleri yerine getiren bu messeselerin pek ok esidi bulunmaktadir. Bu bakimdan, "toplumda birer sigorta vazifeleri gryorlardi" derken bir gerege isaret ediyorduk. Hatta bir mnda sigortalardan daha ileri seviyede bir hizmet ifa ediyorlardi denebilir. nk sigortalar belli bir sre aidat yatiranlara bu katkilarindan dolayi hizmet verirler. Fakat vakiflar iin byle bir sey sz konusu degildir. Onlar, tamamen karsiliksiz hizmet ediyorlardi. Asagida verecegimiz birka rnek, btn bu sylediklerimizde ne kadar hakli oldugumuzu gsterecektir. Fakir, dul, ksz ve borlulara para yardimi yapmak; grencilere elbise ve yemek vermek; evlenecek gen kizlara eyiz hazirlamak; her gnn ihtiyalari yanisira efendileri azarlamasin diye kse ve bardak gibi kapkacak kiran hizmetilere verilmek zere para vakiflarinin yapildigini biliyoruz. Bu vakiflari kuran hayirsever insanlar, sadece bununla da yetinmiyorlardi. Onlar, divitinde mrekkeb kalmayanlarin divitlerine mrekkeb koymalari iin "Mrekkeb Vakfi"ni da kuruyorlardi. Halka meyve ve sebze verilmesi, alisamayacak derecede yaslanan kayiki ve hamallarin bakimi iin vakif tesis edilmesi, ocuklarin emzirilmesi gayesiyle kurulan vakiflar, sehirlerdeki cadde ve sokaklarin temiz tutulmasi iin ecdad tarafindan yapilan vakiflari btn bu sylediklerimiz iin sahit gsterebiliriz. Bilhassa temizlik bakimindan gnmz insaninin dsnemeyecegi ve fakat anlatildigi zaman da hayrette kalacagi bir vakiftan sz etmek yerinde olacaktir. Buna gre sokaklara atilan tkrk ve balgamlar ile insani tiksindiren diger maddeler, zerine kl dktrlmek suretiyle irkin manzaralarini ve zararlarini gidermek iin para tahsis edip adamlar tayin eden hayir sahipleri (vkif) de vardir. Osman Nuri Ergin bu konuda su rnegi verir: "Ser' mahkeme sicillerinde syle vakif ve vakfiyelere rastlamak mmkndr. Sz gelimi Serez'deki vakfiyeye gre her gn iki adam bir kaba kl koyarak sirtlarina alip arsi ve pazari geziyor, nerede bir tkrk veya balgam grrlerse zerlerine bir miktar kl serpip geiyorlarmis. Kln antiseptik bir madde oldugu dsnlrse atalarimizin tatbik ettikleri usl daha dogru ve daha iyi degil midir?" Keza, oyuncagi bulunmadigi iin arkadaslari ile oynayamayan ocuklara oyuncak alinmasi ile ilgili vakiflari tesis edip meydana getiren hayirseverlerin yaptiklari, bu kadar da degildir. Seluk Hatun gibi, biraktigi vakif bahe ve tarlaya her yil muhtelif cinsten 100 meyve agacinin dikilmesini sart kosanlar da vardi. Abdullah oglu Haci Ibrahim, Yeni Cami'de duran leylekler iin yilda 100 kurus yem parasi vakf etmisti. Yorganci Ismail elebi, Beykoz'daki tekkeye vakf ettigi mandirada alisan esirlerin (kle ve cariye) mnasipleri ile evlendirilmesini sart kosar ve "gence kari, kariya gen tezvic olunmaya ve evladlari dahi uslb-i mezkr zre tezvic oluna" diyerek yaslari birbirine yakin olmayan genlerle yaslilarin birbirleri ile evlendirilmemesini ister. Bunlardan, vakfa 10 yil hizmet edenlerin de azad edilmesi, vakfiyenin sartlari arasinda yer almaktadir. Sonu olarak sunu diyebiliriz ki Osmanli toplumunda vakiflarin hizmet gtrmedigi bir sahayi grmek hemen hemen mmkn degildir. Bununla beraber biz, vakiflarin hizmet sahalarini asagida grlecegi sekilde bir tasnife tabi tutabiliriz: a) Din hizmetinm ifasi iin yapilmis bulunan vakiflar: Cami, mescid, tekke, namazgh vs. b) Egitim ve kltrle ilgili vakiflar: Mektep, medrese, ktphne, dru'l-hadis,

dru'l-kurra vs. c) Sivil ve asker sahada hizmet eden vakiflar: Evler, saraylar, kislalar, tophaneler, silah saraylari, baheler. d) Ekonomik sahada hizmet veren vakiflar: arsilar, bedestenler, arastalar, hanlar, kapanlar, dkknlar vs. e) Sosyal hizmetler iin kurulmus bulunan vakiflar: Hastahaneler, dru's-sifalar, kervansaraylar, imretler, dru'l-acezeler, kr evleri, ocuk emzirme yurdu, czzamlilar yurdu vs. f) Su hizmetleri ile ilgili vakiflar: esme, sebil, sadirvan, su kemerleri, bentler, hamamlar, kaplicalar vs. g) Spor hizmetleri iin yapilmis bulunan vakiflar: Pehlivan ve kemankes (okuluk) tekkeleri, ok meydanlari, spor bideleri. Bundan baska vakiflarca kurulan tesislerde vazife yapan ve bundan dolayi cret alip geimini saglayan nisanlarin meydana getirdigi yekn, byk rakamlarla ifade edilmektedir. Bunlara denen meblagin byklg dsnlrse vakiflarin ne denli birer hizmet unsuru olduklari anlasilir. Osmanli toplumunun sosyal hayatinda nemli rol oynayan bu messeselerin tamamindan bahs etmek mmkn degildir. Zira Osmanli toplum hayatinda dogum ile lm arasindaki hayat izgisinin btn kse baslarinda vakiflari grmek mmkndr. Bunun iin "Kisi vakif bir evde dogar, vakif bir besikte byr, vakif bir messeseden beslenir, vakif bir evde ikamet eder, vakif bir messesede alisir, vakif bir evde lr, vakif bir tabuta konur ve vakif bir mezarliga defn edilir" denilmistir. Gerekten, Osmanli toplum hayatinin btn sinif ve safhalarinda tesirleri grlen bu messeselerin tamamindan ve yeterince teferruatli bir sekilde bahs etmek mmkn degildir. Bununla beraber biz, bu eserlerin esitlerine gre bazi rneklerinden ana hatlari ile sz etmek istiyoruz.

CAMI

Osmanli toplumunun sosyal ve kltrel bakimdan gelismesinde nemli rol bulunan messeselerden biri de cmidir. Tamamen vakiflara bagli olan cmiler, mimar yapi olarak din eserlerin bainda gelirler. Ibdet, egitim, kaza (yargi), ve sura gibi toplantilarin yeri olarak insa edilen cmilerin ifa ettigi hizmetler, kmsenmeyecek kadar byktr. Hz. Peygamberin, Medine'ye hicreti ile baslayan cmi insaati, Hz. mer'in halifeligi dneminden itibaren nemli merkezler basta olmak zere Islm dnyasinin hemen her tarafinda grlmeye baslar. Daha o zamandan itibaren insa edilen cmi binalari, kuru bir yapi olarak birakilmadigi gibi bunlar, evrelerinde esitli hayir kurumlarinin yapilmasina da vesile oluyordu. Yapi olarak din mimar grubunun basinda gelen cmi, zellikle Osmanlilarda mahallenin idare merkezi ve imamlarin karargahi idi. Kendisine verilen Arapa isimden de anlasilacagi gibi cmi, halki toplayan veya halkin toplanti yeri mnlarina gelmektedir. Bu sebeple sosyal messeselerin basinda zikredilen cmiler, hem ibdet yeri, hem de cemaatin toplu bulunmasi sebebiyle memleket, muhit ve mahalleye ait islerin grslp karara baglandigi yerlerdi. Bu yzden, sosyal bir yapi olarak byk bir nemi haizdi. Bunun iindir ki Osmanlilarda cmi, mahallenin odak noktasini teskil ediyordu. Cmilerin etrafinda bazan geometrik bir dzen iinde, bazan da yerin zelligine gre ok defa belli bir estetik dikkate alinarak evler serpistirilirdi. Bu evlerden baska en nemli bina medrese idi. Medreseler, zel mimar tarzi bulunan zarif ve agir basli eserlerdi. Bu binalardan bir kai bir cmi etrafinda siralaninca bunlara ktphane gibi yardimci tesisler de ekleniyordu. Bundan baska zellikle byk cmilerin yanina sebil, imret, dru'ssifa vs. gibi sivil ve sosyal vazifelerin grldg binalar yapilirdi. Bu haliyle bunlar, bir klliye meydana getirir ve deta yeni bir mahallenin kurulmasina yardim ederlerdi. nk bir cmi yaptirmak isteyen hayir sahibi (vkif), topraga aga diker gibi binasini tek basina yalniz ve garip birakmazdi. yle ki yaptirdigi ibdethaneye sosyal ihtiyalari karsilayacak canli bir organ karakteri vererek onu, medresesi, imreti, mektebi, hamami ve diger mstemilati ile btnlerdi. Bunun iin Osmanli sehirlerinde vakif tesisleri ehemmiyetli kuruluslardi. Feth edilen sehirlerin yenilestirilmesi ve bir Trk sehri haline getirilmesinde en ok bu neviden vakif binalarin hizmeti olmustur. Yeniden kurulan sehirlerde ise bu rol daha byktr. Vakif, hem kurulan binalarin saldirici kuvvetlere karsi koruyucusu ve sigortasi grevini grms, hem de kurucularin millet gznde "gsib" gibi grlmelerine engel olmustur. Hl bugn bile cmi yakininda namaz vaktinin girmesini bekleme iin oturulan kahvelerin varligi, cmiler sayesinde olmustur. Nitekim Istanbul'daki kahve ve kiraathnelerin ailis sebebini cmilere baglayan O. Nuri Ergin, bu konuda syle der: "Istanbul'da kahveler ve kiraathneler de cmi teskilti ve ibdet yznden ailmistir. Namaz vakitlerinden evvel cmiye gelen ve fakat kapisini kapali bulanlar, yahut iki namaz arasindaki vakti geirmek isteyenlerin bir mddet oturmasi ve beklemesi iin ilk nce her cminin yaninda birer yer tahsis edilmis ve hicretin X. (M. XVI) asrinda Yemen'den kahve gelince, buralarda kahve iilmesi det haline gelmisti. Bundan dolayidir ki adina kahvehne denmistir. Kahvelerde namaz vaktine kadar halki oyalamak iin bilhassa aksamla yatsi arasinda "Hamzanme", "Battalgazi" vs. gibi halk kitaplari okunurdu." Klasik Trk cmileri, baslica su kisimlardan meydana gelirler. Dis avlu, i avlu, son cemaat mahalli, sahn, yan sofalar ve mihrab. I avlunun etrafi revakli olup orta yerde abdest almak iin ok sayida musluklu bir sadirvan bulunur. Cminin bu avlu tarafinda ve orta yerdeki kapisindan ekseriya son cemaat mahalline girilir. Bu kisim, namaz vaktinden sonra gelen veyahut cmi dolu oldugu zaman cemaat tarafindan doldurularak ayri bir imamla namaz kilinan ve hususi bir

mihrabi olan yerdir. Buradan bir kapi ile cminin iine girilir. Cemaatla namaz kilindigi vakit bu sahnda cemaat, mihrabta duran imama uyarak namaz kilar. Mihrabin saginda hutbe iin bir minber vardir. Cminin uygun bir yerinde mezzin mahfili oldugu gibi zeminden ykseke sofalari ve byk cmilerin st katlarinda hnkr mahfilleri bulunur. Cmilerin binalarina bitisik bir veya daha fazla minare bulunur. Bunlar, ezan okunmaya mahsus tek veya mteaddid serefeli olurlar. Bazi seltin cmilerinde minarelerin er serefesi bulunur. Byk cmilerin etrafinda daima byk bir avlu vardir. Buraya ogu zaman agalar da dikilir. Byle byk cmilerin yaninda trbe ve mezarliklardan baska sebil, imret, mektep, medrese, ktphne gibi binalar da bulunur. Bunlarin tamami, bir klliye meydana getirir. Ve deta mstakil bir mahalle olustururlar. Gnmzde, esitli ynleri ile kendilerinden yararlandigimiz cmiler, tarihte de ayni zellige sahip olduklari iin grntleri ile yabancilari cezb etmekten ve onlari kendilerine hayran birakmaktan geri kalmazlardi. Bunu, seyyahlarin eserlerinden takib etmek mmkndr. Nitekim XIX. asrin ilk yarisinda Osmanli lkesine gelen Gerard de Nerval "Voyage en Orient" adli seyahatnmesinde bu hayranligini syle dile getirir: "Ayni anda Istanbul bidelerinin ykseldigi geri plnda sihirli bir manzara belirmeye basladi. Karanlik ktke kubbeler zerinde ve minare aralarinda mahyalar yaniyor, sehir isil isil parliyordu. Sphesiz, mahya denilen isikli harflerle, bir seyler anlatiliyordu. Binlerce geminin diregi gibi gge uzanan minarelere isiktan halkalar takilmisti. Bunlar, o narin serefeleri aydinlatiyor ve gkyzne resm ediyordu. Baska gnlerde pek tatli ve agir olan mezzinlerin her taraftan ykselen sesleri o gn bir zafer sarkisini andiriyordu. Osmanlilarda cmi mimarisi, bu sahada yeni uslb ve ekollerin dogmasina da sebep olmustu. Bu bakimdan, kisaca bunlardan bahs etmek, mimarlik tarihimiz aisindan faydali olacaktir. Bunlar: 1. Bursa Uslbu (1325-1501): Bursa'nin fethinden Istanbul'da Byezid Camii'nin yapilmasina kadar olan devre. Bursa'daki Ulu ve Yesil Cmi'ler bu uslbun ilk rnekleridir. Osmanli mimarisinin bu ilk devresine ait rneklerine Edirne'de de rastlanir. Bu tarz mimar, Istanbul'un fethinden sonra da bir mddet devam etti. Edirne ve Istanbul'un ilk anitlari asagi yukari hep bu uslba uyularak yapilmistir. 2. Klasik slb (1501-1616): Byezid Cmii'nden Sultan Ahmed Cmii'nin yapilisina kadar olan devre. Osmanli mimarsinin bu klasik devresi, 1501-1506 yillari arasinda Istanbul'da insa edilen Byezid Cmii ile baslar. Bu cmi ile birlikte yeni bir mimar tarz ortaya ikti. Cminin plani, Bursa'daki Yesil Cmi'nin ilkel seklini korumakla beraber kubbeyi bytms; bunu, binanin kalin duvarlarina dayandiracak yerde drt byk ve kalin sutna istinad ettirmistir. Bu dzen, mimara yan sahnlar elde etme imkni vermistir. Bu yan sahnlar, ya baska kk kubbelerle ya da kk yarim kubbelerle rtlmstr. Bu andan itibaren mimar artik yeni bir safhaya girmektedir. Ilk devrin cmileri ve bideleri bu devrin binalari yaninda agir ve kaba kalmaktadir. Mimar Hayreddin, cmiin tamamina, o zamana kadar bilinmeyen bir ahenk ve karekter vermistir. Bu uslbun rneklerinden bir kai syledir: Sultan Selim I Cmii, Sleymaniye Cmii, Sehzde Cmii, Edirne Selimiye Cmii. 3. Yenilestirilen Klasik Uslb (1616-1703): Bu tarz mimarinin ilk rnegi Sultan Ahmed Cmiidir. Bu dnemde mimar gelismede ani bir degisiklik oldu. Mimar Sinan tarafindan tesbit edilen plan modeline gre yapilan Sultan Ahmed Cmii'nin, klasik uslbla yapilmis binalardan farkli bir karakteri ve yz vardir.

Cmiinin mimari olan Mehmed Aga, Mimar Sinan'dan daha ileri gitmek ve kendi orijinalligini gstermek hevesine kapilmisti. Klasik dnemin byk cmilerini taklid eder grnmek istemeyen Mehmed Aga, yasadigi devrin mimar geleneklerini terk etti. Mehmet Aga, klasik Camiin planina ve dis sekline sadik kalmakla beraber i grnsn tamamen degistirdi. Bu dnem, Sultan III. Ahmed devrine kadar devam etti. 4. Lle Devri (1703-1730): Sultan III. Ahmed devri. Bu devrin nemli bazi mimar eserleri sunlardir: III. Ahmed esmesi. Bu esme, Ayasofya Camii ile Topkapi Sarayi yaninda 1729 yilinda yapilmis olan esmedir. Lle devrinin en karekteristik bidelerinden biridir. esmenin krokisi bizzat padisah tarafindan yapilmistir. Bundan baska Azapkapi esmesi, skdar ve Tophane esmeleri de bu dnemin baslica eserleri arasinda zikredilirler. 5. Barok Uslbu (1730-1808): I. Mahmud ve III. Selim devirleri. Bu dnemde Avrupa'dan getirilen esya ile gelen turistler (seyyah), Trklerin zevklerinde byk bir degisikligin meydana gelmesine sebep oldular. Artik Osmanli sanatisi da rnesanstan etkilenmeye baslamisti. Eski motifleri birakan sanatilar, rnesans eserlerinde yeni bir takim fikirler buldular. Onun iin yavas yavas klasik sekillerden uzaklasildi. Mimar Sinan ekolunun alisilmis sekilleri ve lle motifleri terk edildi. Bununla beraber Trk sanatilari bu uslbu kendilerine gre yorumladilar. Bylece, Batx barokundan farkli bir uslb meydana gelmis oldu. Bu tarz, XIX. yzyil balarina kadar srd. Bu tarzin rnekleri arasinda Nuru Osmaniye Camii (1757), Lleli Camii (1763), Hamidiye Imreti, Harem'de Selimiye Camii ve kislasini sayabiliriz. 6. Ampir Uslbu (1808-1874); Sultan II. Mahmud ve Abdlmecid ile baslayip Abdlaziz'in saltanatina kadar srmstr. Fransa'da barok uslbundan sonra gelen ampir uslbu, o dnem Osmanli lkesini de etkiledi. Sultan II. Mahmud zamaninda 30 yillik sre ierisinde yapilan binalarda hep bu uslb kullanildi. Bununla beraber Osmanli lkesinde bu uslba yeni bir karekter kazandirildi. Burada hayvan figrleri kullanilmadi. II. Mahmud trbesi bunun rneklerinden biridir. Ortaky Camii ile, Ermeni Karabet Balyan tarafindan yapilan Dolmabahe Sarayi, ampir ve barok karisimi bir uslbla insa edilmistir. 7. Yeni Klasik Uslb (1874-1930): 1861 yilinda padisah olan Sultan Abdulaziz zamaninda mimar sanatinda bir knt dnemi yasaniyordu. O zamanlar, Rum ve Ermen mimarlari, Trk sanat ve zevkine uymayan tuhaf bir takim binalar yapiyorlardi. Avrupa mimar eserlerinden kopya suretiyle alinmis motifler bu uslpta aika grlyorlardi. Konya'da, Sultan Abdulaziz'in annesi Pertev Nihal Sultan tarafindan yaptirilan Aziziye Camii, Trk sanati ile ilgisi bulunmayan bu sanatin tipik rneklerinden biridir. Istanbul Aksaray'da yaptirilan Valide Camii de bu tarzda bir eserdir. Osmanli dneminde daha kurulus yillarindan itibaren baslayan vakif gelenegi, cmi ve grevlileri iin gelir getiren birok tesisin meydana gelmesine sebep olmustur. Bylece vakiflar, gnmzde devlet btesinden maas almak suretiyle geimlerini saglayan pek ok kimseyi, devlet btesine yklenmeden besleyebiliyorlardi. Bundan baska cmi ve diger din messeselere vakf edilen emlkin, mtevelli, cbi, muarrif vs. gibi grevlileri de hizmetlerine karsilik devlete daha fazla yk olmadan geimlerini sagliyorlardi. Maaslari vakif tarafindan karsilanan grevliler ile bunlarin tayinlerine isaret eden pek ok belge bulunmaktadir. XVIII. asir Osmanli cemiyetinde camilerdeki grevlilerin isim, sayi ve maaslarini belirten bir cetveli buraya almakla cmilerde vazife grenlerin

sayilarini grenme imknini bulacagimiz gibi devlet hazinesine yk olmadan ne denli bir masrafin yapildigini da grenmis olacagiz. Baska bir cetvel ile de resm vazifeli olmadiklari halde yine camilerde dua etmek, Kur'an okumak gibi hizmetlerinden dolayi vakiftan cret alanlarin miktar ve cretlerini greniyoruz. Yedi mescid ve altmis camide grevlendirilmis kisilerin sayilari ve ake olarak gnlk cretleri cret Kategoriler Grevli cret Grevliler 1-4 5-9 10-19 20-29 30-3940-49 50-120 Toplami Toplami Imam 29 17 26 11 10 3 9 105 1736 Eczhn 49 68 47 20 184 1338 V'iz 6 28 27 3 10 2 5 81 1305 Mezzin 81 51 47 179 1117,5 Hatib 28 13 17 6 4 2 1 72 791 Kayyim 32 29 25 5 1 92 715,5 Devirhn 56 35 27 118 686 Desi'm 4 11 11 4 2 3 35 525 Ferras 49 35 8 92 416 Seyh'l-kurr 4 15 3 6 2 31 407 Mderris 1 4 1 2 8 277 Bevvb 6 25 1 32 170 Talebe, sibyan 60 60 160 Na'athn 7 9 5 21 154 Muvakkit, sa't 1 1 3 1 1 6 129 Mu'allim-i sibyan 3 2 1 1 1 8 80 Muhaddis 1 1 1 1 4 60 Hfiz-i ktb 5 2 2 9 45 Kandilci, sirc 23 36 4 63 326 Buhr 4 1 1 6 27

Muhammediyehn 3 1 4 15 Hfiz-i seccde 9 9 16 Mahyaci 1 1 2 20 Hatm-i hcegnhn 1 1 1 2 14 Delil-i hayrt kr 7 7 14 Sif-i serif hocasi 1 1 4 Digerleri 20 11 3 2 36 194,5 Toplam 486 393 261 60 33 10 21 1264 10743 Du'gyn'in sayisi ve ake olarak gnlk cretleri Grevli cret Grevliler 1-4 5-9 10-19 20-29 30-39 40-49 150 Toplami Toplami Du'gyn 34 41 11 2 1 1 90 841 Eczhn 449 8 49 9 1 516 2267 Du'ciyi hatm-i serf 1 1 10 Ysinhn 6 3 9 47 Tebrekehn 1 1 10 Mlkhn 7 7 13 hlshn 8 1 9 36 Hatimhn 3 1 7 11 120 Fethhn 1 1 5 En'mhn 14 14 42 Ammehn 1 1 1 Delil-i serifhn l 1 5 Nzir-i czhn l 1 1 Mvezzi', sandk 13 1 14 26 Hafiziecz' 6 1 7 13

Noktaci 13 2 15 30 Sermahfil 3 1 4 9 Buhurcu 2 2 2 Ed'iyye-i me'srehn l 1 5 Toplam 561 58 72 2 10 1 1 705 3478 Osmanli toplumunun ekonomik, sosyal ve kltrel bakimlardan gelismesine yardimci olan cmilerde grev yapan ve adina kisaca "imam" dedigimiz grevlinin vazifelerinden de biraz sz etmek yerinde olacaktir. Mahallenin din, idar ve beled yneticisi durumunda bulunan imamin vazifesi, gnmzdeki gibi mihrab ile minber arasina sikisip kalmamisti. Osmanlilarda imamlik, sorumluluk alani genis ve nemli bir vazife idi. Bundan dolayi bazi zbita ve beled isler de yine mahalle imamlari tarafindan takip edilirdi. Mesela ahlak ynden zabitayi ilgilendiren olaylardan imam sorumlu idi. Nfus kayitlari, dogum, lm, evlenme, bosanma gibi islemler de imamlar vsitasiyle yerine getirilirdi. Mahalleye gelip gidenler, mahalle halkini rahatsiz edecek sekilde uygunsuz davrananlar, iki iip sarhos olanlar ile benzer kimseler, imamlar tarafindan gzetilirdi. Tabir caiz ise onlar, mahallenin gren gz isiten kulagi idiler. Vazifeye tayinleri padisah berati ile olan imamlarin bu zelliklerini belirten pek ok arsiv belgesi bulunmaktadir. Bu bakimdan bunlara rnek vermeye bile ihtiya hissetmiyoruz. Ancak baska hukuk bir durumu ortaya koymasindan dolayi bir belgeden sz etmemiz gerekir. 2 Receb 972 (3 Subat 1564) tarihini tasiyan ve Edirne Kadisi'na gnderilen bir hkmde, imam ve hatiplerin, vazifelerine dair ikan beratlarini alti aya kadar almalari gerektigi bildirilmektedir. Bu mddet iinde beratlarini almayanlarin vazifeye tayin edilemeyeceklerini de yine adi geen belgeden greniyoruz. Herhalde bu yzden olsa gerek ki, baska bir vesikaya gre resmen imamlik vazifesi ile tayin edilmeyen kimseler iin adi geen tabirin (imam) kullanilmasi bile mmkn grlmemektedir. Bir baska belgeden grendigimize gre sadece mahalle veya ky halkinin istegi ile grev yapanlar iin "imam" tabiri yerine "Namazci" ifadesi kullanilmaktadir. Osmanli Devleti'nde, imamlik vazifesine getirilen kimse, zellikle sosyal faaliyetleri bakimindan basi bos birakilmazdi. Kadilar, her zaman imamlari teftis edebilirlerdi. Bu teftislerde onlar sadece din grevleri degil, mahalledeki diger hizmetlerin yapilip yapilmadigini da arastirirlardi. Bu bakimdan isinin ehli olmayan kimseler vazifeden uzaklastirilirlardi. Memleketimizde 1245 (1829) senesinde muhtarlik teskilati kurulana kadar mahalle yneticisi olan imamlar, kadi'nin bir nevi temsilciligini yapiyorlardi. Kadilarin, yerine getirmeleri gereken pek ok iste imamlardan yardim grdklerine sahid olunmaktadir. Bu meyanda onlar, mahallenin dzeninden, halk arasindaki ahenk ve baristan sorumlu idiler. Arsivlerimizdeki birok belge, imamlarin bu konudaki yetkilerine isik tutmaktadir. Nitekim Muharrem 1130 (Aralik 1717) tarihini tasiyan asagidaki su hkm dikkat ekicidir. Biz bu hkmn bir kismini aynen buraya almayi faydali gryoruz: "sitane kaymakamina ve Istanbul Kadisi'na ve Sekbanbasiya ve Hassa Bostancibasiya hkm ki: Mahrse-i Istanbul'da bazi mahallatta fevahis taifesi tavattun ve det-i mazmmeleri zre bazi erazil ve mdmin-i hamr olan

eskiya ile ihtilat ve irtikab-i fisk u fcr ve baise-i fitne ve fesad olduklari mesami-i liye-i malkneme ilka olunup emr bi'l-maruf ve nehy ani'l-mnker'in meviza-i kerime muktezasinca uhde-i cenab-i hilafetmeabimi vacib ve zimmet-i mehin vrid-i thmet-i cihanyanima lazim vrid olmagla sen ki vezir-i msarun ileyh ve siz ki muma ileyhimsiz insaallahu taala is bu emr-i serif-i vcibu'limtislim vusluna mahruse-i Istanbul ve tevab mahallati imamlarina mahallelerine fevahis sakin olmamak zere ve ahalisi dahi evkat-i hamsede cemaat ile eday-i salti mefruza in hazir olup ve ilerinden tarik-i salt ve siirb-i hamr ve sair menhiyi mrtekib olanlar, mahallelerinden ihra olmak zere..." diye devam eden emre gre mahalle imamlari kendi mahallelerinden sorumlu tutulmaktadirlar. Vesikanin metnini verdigimiz iin burada fazla bir aiklama yapma geregini duymuyoruz. Keza,Haslar Kadisi'na selh-i Safer 975 (7 Agustos 1567) tarihinde yazilan bir hkmde de Eyyub ve civarindaki mahallelerde bulunan fisk ve fcr ehlinin mahallelerden ikarilmasi, kahve ve sair oyun yerleri ile fuhsiyatla istigal eden kadinlarin bulundugu yerlerin kapatilmasi iin de imamlardan yardim istenmektedir. Bu emirlere itaat etmeyenlerin haps edilmesi isinde de kadiya yardim etmek zere mahalle imamlari ile kethdalarin grevlendirildigi adi geen belgeden anlasilmaktadir. Gazete, radyo, televizyon vs. gibi nesir aralarinin bulunmadigi bir dnemde devlet, her trl emir ve yasaklarini imam ile cmi vsitasiyle halka bildiriyordu. Bu sayede devlet, memleketin her yerinde ayni anda (yatsi namazi vakti) emir veya yasaklarini bildiriyordu. Zira o asirlarin toplum suuru geregi, mahallede ergenlik agina gelmis bulunan erkeklerin byk bir kisminin yatsi namazi vaktinde camide toplanacaklarini bilirdi. Bildirilmesi istenen bir emrin mevcudiyeti halinde imam, gnn son ibadeti olan yatsi namazini mteakip: "Ey cemaat, dagilmayiniz, hkmetin emri vardir, simdi syleyecegim" der ve kendisine verilen emri iln ederdi. Gnmzle mukayese edildigi zaman gerekten byk bir farklilik gsterdigine sahid oldugumuz Osmanli devri mahalle imamlarinin bu grevleri, o kadar nemli ve devamli bir hal almisti ki, sehir merkezinde kadilik messesesi byk bir sarsintiya ugrayip fonksiyonunu yitirdigi halde, o messesenin alt kademedeki temsilcisi olan mahalle imamlarinin durumu o kadar sarsilmamistir. Bununla beraber, memlekette bu derece nemli hizmetler ifa etmis olan imamlarin yetkileri, degisen dnya sartlarina gre zamanla daraltilmistir. Bu durum, Tanzimat (1839)'a takaddm eden senelere kadar uzanmaktadir. Tanzimat'a dogru mahalle yneticisi statsndeki imamlarin, din isleri disinda ynetim ve diger dnya isleri ile mesgul olmalarini nlemek iin, danismalari gereken ve halk tarafindan seilen birka muhtar, imamlarin yanina verilmistir. Bylece 1829'da baslayan bu muhtar seme isi, asirlarca mahalle islerinin ynetimini stlenen imamlarin ynetimdeki vazifelerine son vermek iin atilmis bir adim oldu. Trkiye Cumhuriyeti'nin kurulmasi ile de imamlarin vazifesi sadece cmiye hasr edilmistir.

TEKKE
Islm dnyasi kltr ve sosyal hayatinda nemli yeri bulunan messeselerden biri de tekkedir. Tasavvuf dsncesinin, anlayis ve terbiyesinin islendigi, derinlestirildigi ve halka takdim edildigi tekkeye (tekye), zviye, hankah ve dergh gibi isimler de verilmektedir. Ilk tekkenin Remle'de Hce Abdullah Ensar tarafindan kurulmasindan kisa bir mddet sonra her tarafta yayilan ve dolayisiyla daha sonra kurulan Mslman devletlerin kurulus faaliyetlerinde bulunan tekkeler, Trklerin Anadolu'ya gelip yerlesmesinde de byk lde rol oynadilar. Anadolu'nun Islmlastirilmasinda da tekkelerin oynadigi rol, inkr edilemeyecek kadar byktr. Nitekim Mentese Beyligi adli arastirmasinda Paul Wittek, adi geen blgede dervislerin Islmlastirma hareketlerinde nasil faal bir rol

oynadiklarini anlatir. Tekke ve zviyelerin, Osmanli fthatim kolaylastirmada byk bir ehemmiyeti haiz olduklarini biliyoruz. Zira Osmanogullari ile birlikte birok seyh, gelip Anadolu'nun bati taraflarina yerlesir. Bu yeni gelen dervis muhacirlerin bir kismi, gazilerle birlikte memleket amak ve ftuhat yapmakla mesgul oluyor, bir kismi da o civardaki kylere veya tamamen bos ve tenha yerlere yerlesiyorlardi. Ky veya bos araziye yerlesenler, bu yerlerde mridleri ile birlikte ziraat ve hayvan yetistirmekle mesgul oldular. Bunlar, zellikle bos topraklar zerinde zviye kuruyordu. Bu sayede buralar kisa bir zamanda din,kltr ve imar merkezleri haline geliyordu. Bu zviyelerin, ordulardan nce gelip hudud boylarina yerlesmeleri, onlarin (ordularin) harektini kolaylastiriyordu. Bundan baska Osmanlilar, fetihlerden nce istedikleri yerlere dervis gnderiyorlardi. Bylece yerli halkin psikolojik olarak hazirlanmasi saglaniyordu. Evliya elebi'deki bir kayit bunu teyid etmektedir. Tekke seyhleri, maddi olarak da orduya yardim ediyorlardi. Nitekim gerek sikpasazde, gerekse Nesr'de bulunan asagidaki ifadeler, bu yardimlarin, ordularin sevk ve idaresi iin ne denli kiymetli oldugunu gstermektedir. Buna gre Gynk ve Taraklu'ya hazirlanan bir akinda Osman Gazi, Kse Mihal'in tedbirlerini sevab (dogru) bilip gzati cem' edp gelp Bes tas (Besiktas) zviyesine konup seyhine Sakari (Sakarya) suyunun geidini sorarlar. Seyh de kendilerine geidi gsterir. Bundan baska tekkelerin, kylerin gelismesinde ve ky halkinin ilerlemesinde de byk hizmetler yerine getirdikleri bilinmektedir. Gerekten, ky ictima toplulugu iinde bir imam ile bir de zviye seyhinden (varsa) bahs etmek gerekir. Zviye seyhleri, XIII. asirdan itibaren "Ky Genlik Ocaklari"ni nfuzlari altina alarak buraya tarikat usl ve detlerini sokmuslardir. Bylece bunlar da sehirlerdeki ah teskiltlari gibi kuvvetli bir manev birlik kazanmislardi. Osmanli toplum hayatinin ekonomik ve sosyal gelismesinde har vazifesi gren tekkelerin son zamanlarindaki durumlarina bakip bunlarin devamli byle olduklarini zannetmek, byk bir haksizlik olur. Nitekim M. Cevdet de bu mevzuya temasla "son zamanlardaki tereddisine bakip ta tekkelerin daim yle olduguna hkm etmemelidir. Drt mevsimden sonbahara bakarak ilkbaharda da ortaligi yapraksiz ve yesilliksiz sanmak dogru olmadigi gibi, keml zamanlarinda tekkeler, ruhlari ok terbiye etmistir. Eskiden tekkeler, edebiyat, musik ve tarih ocaklari idi. Hayatin izdirabini dindirmek ihtiyacinda olanlar, oralara kosar, nefis bir ahengin sellesi altinda ruhlarini yikar, tesellikr sz ve tarih menkibelerle yeniden canlanirlardi. Hsili tekkeler, ye's ve mahrumiyet ile canina kiyacak insanlarin, yeniden tamir grdg yerlerdir" diyerek tarih bir geregi dile getirmeye alisir. Bu ifadeler, tekkelerin insan hayatinda, zellikle psikolojik rahatsizligi bulunan ve esitli sebeplere bagli olarak bunalima giren insanlar iin nasil bir mn ifade ettigini gstermektedirler. Osmanlilar, tekke dsncesini sistemlestirmek, messeselestirmek ve bu dsnceyi esitli yol ve teskilatlarla cemiyete aktarmak hususunda nemli hizmetler ifa ettiler. Bu anlayistan hareketledir ki, daha nceki Mslman devletlerin tekke ve zviye seyhlerini korumalari an'anesi, Osmanlilarda da aynen devam etti. Grldg gibi, psikolojik, pedagojik ve tibb problemlere varincaya kadar genis bir hizmet sahasina sahip olan tekke, o devrin mektebidir, hastahanesidir, spor yurdudur, moral kaynagidir, dinlenme kampidir, beldenin gzel sanatlar akademisidir, edebiyat ve fikir ocagidir. Velhasil tekke, insanlarin hayrina olan her seydir. Tekke'nin, tarih boyunca icra ettigi fonksiyonlarini kisaca syle

zetleyebiliriz: a. Tekkeler, zellikle kurulus yillarinda kendi seyhleri tarafindan seilen blgelerde kuruluyorlardi. Bundan dolayi onlar, etraflarindaki insanlarin manev ihtiyalarini temin ederek blgelerinin insanlarina sahip ikiyorlardi. Bylece, Kur'an'in tavsiye ettigi bir metod olan hikmet ve gzel gtle insanlari dine ve hakikata agiriyorlardi. b. Tekke ve zviyelerin bir kismi, devlet tarafindan, bilhassa yolculuk iin tehlikeli olan yerlerde tesis ediliyorlardi. Bu bakimdan, daglarda korkun bogaz ve geitlerde tesis edilen tekkeler, asker sevk ve idareyi kolaylastirmak, ticarete engel olabilecek eskiya vs. gibi kimselere mani olmak iin birer jandarma karakolu vazifesi de gryorlardi. Bylece tekkeler, kar ve yagmurlu gnlerde de ticar sevkiyatta bulunanlara birer siginak oluyorlardi. c. ok genis topraklara sahip olan Osmanli Devleti'nin, merkeze olan uzakliklari dolayisiyle, otoritenin zaaf gsterdigi yerlerde bazi isyanlarin ikmasi normaldi. Devlet, byle yerlere maas vermek suretiyle devamli bir zbita kuvveti yerlestirecegine, orada bir zviyenin kurulmasini daha uygun ve netice itibari ile daha faydali gryordu. Devlet, tekke vasitasiyle bu neviden dert ve sikintilari ortadan kaldiriyordu. d. Oturma merkezlerinde (meskn mahallerde) kurulan dergahlarin grdg nemli hizmetlerden biri de temel inan ve kltrn, halk arasindaki birlik ve saglikli bir haberlesmenin saglanmasi idi. Gnmz yayin organlari tarafindan verilen hizmet, o dnemde cmi ve tekkeler vsitasiyla yerine getiriliyordu. Tamamen vakiflara bagli olan bu messeseleri hemen her yerlesim biriminde grmek mmkndr. Sz gelimi, Urfa'da Seyh Yalincik, Seyh Tahir, Cbir elEnsar, Halil Rahman; Erzurum'da Ibrahim Hakki; Maras'ta Ereglice, Seyyid Mazlum; Sam'da Zeyne'l-bidin; Mustafa Pasa tekkesi gibi tekkeler ilk akla gelenler olarak zikr edilebilir. e. Nihayet tekke ve zviyelerin zaman zaman ruh ve sinir hastaliklari iin tedavi merkezi olarak kullanildigini da biliyoruz. Daha ok telkin ve irsad yolu ile hizmetlerini srdren bu sifa yurtlari, ogu zaman bir seyhin nderliginde toplumun bu sahadaki yaralarina areler ariyordu. Bu seyhlerden bir kisminin da gerek mnda doktor (tabib) olduklarini dsndgmz zaman, tekkelerin bu konudaki hizmetlerinin ne kadar nemli olduklari anlasilir. Tamamiyle vakiflara bagli olan tekkeler, insanlara yardimi hedeflemislerdi. Devlet, esitli yollarla bunlara yardimda bulunuyordu. Hatta bu yardimlarin yaygin sekli, kendilerine bagli olan vakif arazilerden vergi almamakti. Tekkeler, insanlara sunduklari hizmetleri yanisira, dervislerin devamli olarak ikamet ettikleri ve tarikata intisab edenlerin, zikir ve merasimi toplu olarak yaptiklari yerlerdir. Bu sebeple tekkeler mimar yapi olarak su kisimlardan meydana geliyordu: 1. Semhne: Semhneler, zikir ve ibadet etmek iin hazirlanmis zel sofalardir. Bunlarin sekli tarikatlara gre degisir. Mevlevilerde dnmeyi kolaylastiracak sekilde ortasi yuvarlak bir meydan seklinde yapilir. Semhneler ayni zamanda birer mescid vazifesi de grrler. Bu sebeple mihraplari da bulunur. Buralarda cemaatla namaz kilinir. Bazi byk semhnelerde kadin ve itibarli insanlar iin zel mahfiller de bulunur. Kadinlar, zikri kafes arkasindan seyrederler ki buraya haremden girilir.

2. Trbe: Genellikle tekkelerin iinde bir veya bir ka kisinin trbesi bulunur ki, bunlar, tekke seyhleri ile yakinlarina aittirler. 3. ilehne: Bazi tekkelerde ilehne denilen los isikli bir blm vardir. Dervisler burada ile ekip derece kazanirlar. Mevlev ilehaneleri ise aydinliktir. 4. Dervis odalari: Tekkelerin de camiler gibi birer avlusu vardir. Oraya bir kapidan girilir. Avlunun etrafinda, medreselerde oldugu gibi sira ile dizilmis odalar bulunur. nlerinde revak bulunan bu odalara hcre denir. Dervisler ayri ayri bu odalarda yatip kalkarlar. 5. Selamlik: Seyh efendinin dairesidir. Buna meydan evi de denir. Misafirler burada kabul edilir. Burasi ayni zamanda yemek yenen yerdir. 6. Harem: Seyhin ailesi ile birlikte oturdugu ikametghidir. Buranin disardan da bir kapisi vardir. 7. Mutfak ve Kiler: Dervislerin, yemeklerini yapmak ve erzaklarim saklamak iin avlunun uygun bir yerine yapilmistir. 8. Kahve Ocagi: Kahve pisirilen ve seyhin hizmetinde olanlarin bulunduklari yerdir.

IMRET

Osmanli toplum hayatinin sosyal gelismesinde nemli rol bulunan messeselerden biri de imrettir. Temeli vakif sistemine dayanan imretin, memleketin kltr ve ekonomik hayatinin gelismesinde de byk hizmetleri olmustur. Dar mnsiyla "asevi" demek olan imret, genis ve daha kapsamli bir sekilde tarif edilmektedir. Buna gre neredeyse bir sehir veya kasabanin nvesini teskil eden bir klliye hviyetini tasimaktadir. Bu aidan bakildigi zaman messesenin kapsamina cmi, medrese, bimarhne, kervansaray, ktphne, hamam gibi insanlara faydali olan tesisler girmektedir. Imret klliyesinin kapsamina giren tesislerin azligi veya oklugu, vakfin imknlarina gre degisir. Sosyal birer hayir kurumu olan imretlerdeki yemeklerin kaliteli olmasina dikkat edilirdi. Bu konu gerek Ftih, gerekse Kanun Sultan Sleyman'in vakfiyelerindeki imret ile ilgili blmlerde ifade edildigi gibi bizzat imret mtevellisi, bazan da onun imknlarindan istifade edenler tarafindan dikkatle izlenirdi. Uygun olmayan ve hijyen sartlarini tasimayan gidalar imrete sokulmazdi. Aksi takdirde gerekli mercilere sikyetlerde bulunulurdu. Bu sikayetler zerine gerekli tedbirler alinirdi. Nitekim Zilkade 1177 (Nisan 1764) tarihini tasiyan bir belge Istanbul ve tevabndeki imretlerde "talebe-i ulm ve fukuray-i mstahakkn" iin daha nce her gn firinlarinda pisirilen ekmegin (nan-i aziz) unu beyaz ve has oldugundan yenmesi de gzel oluyordu. Fakat bir mddetten beri Degirmenderesi uncularinin verdikleri un karisik oldugundan yenmesi gzel olmadigindan bu firinlarin degistirilmesi ve daha kaliteli un veren firinlardan un alinmasi gerektigi bildirilmektedir. Keza, Bursa Kadisi'na yazilan bir hkmde imrette pisen yemeklerin kaliteli olmasi, kasaplarin en iyi etten imrete vermesi ve mtevellinin bizzat bunu kontrol etmesi gerektigi istenmektedir. Imretlerde saglik ve temizlik kaidelerine de siki bir sekilde riayet edilirdi. Nitekim XVI. asir ortalarinda Istanbul'a gelip Ftih klliyesi misafirhanesinde kalan Radiyddin elGazz, burada karsilanisini syle anlatir: "mrethneye bakan zat yanimiza gelerek hal ve hatirimizi sorduktan sonra ihtiyalarimizin iyi bir sekilde temin edilecegini vaad etti. Dogrusu her seyleri gibi yatak ve yorganlari da temizdi". Bu szler, misafirhanenin kurulusundan bir asir sonra dahi yatak ve yorganlarinin ne denli temiz oldugunu ve bu temizlige nasil riayet edildigini gstermektedir. kimsesiz ve yoksullarin da imknlarindan istifade ettigi imretler, sadece yemek vermekle yetinmiyor, ayni zamanda adam basina gnde 3-5, hatta bazan 10 akaya kadar para da veriyordu. Btn imretlerde her seyden nce mektep ve medrese talebesinin ihtiyalari temin ediliyordu. Bu da imretlerin kltr hayatimizda nasil bir fonksiyon icra ettiklerini gstermektedir. Her imretin, vkifin sartlarina uygun olarak hazirlanan bir nizamnmesi (ynetmeligi) bulunur. Bu bakimdan, grencilerin imretlere nasil girecekleri, ne kadar yemek alacaklari, nerede ve nasil oturmalari gerektigine varincaya kadar her trl hareketleri bir nizama baglanmistir. Istanbul'da talebelerden sonra yemek yiyen fakirlerin en ok bulundugu imretler, Lleli, Sehzde; skdar'da Valide-i Atik ile Mihrimah; Eyyub'te de Mihrisah imretleri idi. Cemiyetin daha saglikli olmasi iin, grenci, fakir ve kimsesizlere yardimda bulunmak gerektigini bilen Osmanli toplumu, bu neviden kurumlan gelistirmek iin btn imknlarini efer etmisti denebilir. Gerekten, Orhan Bey'den baslamak zere Osmanli Devleti'nde pek ok hayir tesisi kuruldugu grlr. Nitekim Orhan Bey, daha isin basinda eski kiliseleri mescid ve medreselere evirir. Bursa'da

yoksullar evi yaptirir ve onlari doyurmak iin mallar vakf eder. Yoksullar evindeki bilgin ve hafizlara da maas baglar. Daha nceki mslman devletlerde de varligina sahid oldugumuz bu messesenin (imret) Osmanlilardaki ilk messisi (kurucusu), Orhan Bey oldu. O, Iznik'in Yenisehir kapisinda bir imret kurdu. Bu imretin seyhligini de, dedesi Edebali'nin mridi olan Haci Hasan'a verdi. Orhan Gazi, bu ilk imretin ailis merasiminde bizzat kendisi hizmet etmis, fakirlere orba dagitmis, aksam olunca da imretin kandillerini bizzat kendisi yakmistir. Sultan Orhan'dan sonra oglu Murad da pek ok hayir ve hasenatta bulundu. Bunlar iinde Kaplica nahiyesinde tesis ettigi imreti ve imretle ilgili bilgiyi onun 787 (1385) tarihli vakfiyesinden greniyoruz. O, ahiret azigi olarak insa ettigi imretine pek ok arazi vakf etmisti. Vakfiyeye gre hi kimse imrete inmekten men olunmaz. Hizmetiler, gelenlere en gzel sekilde hizmet etmek zorundadirlar. Hele fakirlere bu hizmeti daha iyi yapmalilar. nk onlar, kalbi kirik kimselerdir. Imrete inen kimse orada gn kalabilir. Bundan sonrasi mtevellinin kararina baglidir. Artik byle bir baslangitan sonra feth edilen her yerde imret sitelerinin kuruldugu grlr. Kisa bir mddet sonra imretler, yle bir artis gsterdi ki, XVIII. asrin sonlarinda, sadece Istanbul imretleri her gn 30.000'den fazla insani doyurma imknina sahib olmuslardi. Ayni sekilde 937 (1530) tarihinde yalniz Ftih imreti, gnde bin kisiden fazla insani doyuruyordu. Hadid, "Tarih-i l-i Osman" adli eserinde, hem kimlerin imretten istifade ettigini, hem de bunlarin sayisini su ifadelerle dile getirmektedir: "Yine emr etti bir li imret Imarindan kala sonra emret Ki bin kisiye her gn iki nevbet Verilir as u et ekmek ziyafet Yaya, atli, misafir u hassu mi. Konukluk eyleyp gn tamami. Nefaisten niam-i vfir ulfeler Gece gndz ziyafetler ederler." Meshur seyyahimiz Evliya elebi (1611-1682) de Istanbul'da bulunan imretlerin isimlerini verdikten sonra: "Ben, elli yilda on sekiz padisahlik ve krallik yer seyahat ettim. Hi bir yerde bu kadar hayrat grmedim" diyerek, memleketteki hayir messeselerinin oklugundan iftiharla bahs eder. Dar mnsiyla "asevi" veya "ashane" demek olan imretin imknlarindan istifade edecek olanlar medrese talebesi, cmi veya hayrat hademesi, fakirler ve misafirlerdir. Bundan baska gerekten dikkat eken ve baska bir yerde rnegine rastlanamayacak bir istifadeci sinif daha vardir. Bu, kuslar sinifi idi. Geri zel olarak hayvanlar iin pek ok vakfin kuruldugunu biliyoruz. Fakat bu vakiflarin disinda kalan ve hem kuslarin beslenmesini saglayan hem de evrenin temizlenmesine katkida bulunan imretler, bu imknlarin saglanmasi bakimindan bas vurulan baska bir aredir. Bylece imretten kuslar da (yirtici, vahsi kuslar) istifade ediyordu. Nitekim Sultan Ahmed Camii Imreti'nde, bunlar iin, kule gibi bir yer yapilmisti ki, vakfiyesinde yenmeyecek yemeklerin vuhus-i tuyura (vahsi kuslara) burada verilmesi yazilidir. Grldg gibi bu, hem artik yemeklerin bosa

gitmemesi, hem de ortaligin kirlenmemesi iin bas vurulan gzel bir aredir. Bu vesile ile kuslar da imretin yemeklerinden nasiplerini almis oluyorlardi. Biraz nce imretlerde bir i nizamin bulundugunu ve herkesin buna gre hareket etmesi gerektigine isaret etmistik. Imretlerde pisen yemekler ve onlardan istifade edenlerin nasil hareket edeceklerine dair olan hkmler, hemen hemen btn imretlerde ayni olmakla beraber biz, kltr tarihimiz bakimindan nem arz eden bu konuyu Mftzde Es'ad Bey'den kisaca zetlemek istiyoruz: "Talebe efendilere "fodla", orba, pilav, zerde, bazen de zirve (incir, zm, hurma ile pirin ve sekerden yapilir) gibi esitli yemekler tevzi olunurdu. Bir fodla 90 dirhem-i atik miktarinda ekmektir. Bazi imretlerde 45'lik fodlalar da yapilirdi. Bir medreseye yeni kayd olan bir talebeye mlazim istihkaki olan bir tam fodla verilirdi. Bilhere sahib-i hcre olunca bir misli zam alir. Imretler, sabah namazi vakti ailir, sabah derslerinden evvel fodlalar dagitilarak talebeye bugday ve arpa unundan veya kirmasindan mamul orba dagitilir. Bu orba, imret iinde "me'kel" denilen yerde her talebeye byk bir kepe olarak verilerek taslarla iilirdi. Dersten iktiktan sonra yagli pirin orbasi alinir. Buna bazen de nohut katilirdi... Persembe gnleri her imrette zerde, pilav ve Hamidiye ile Lleli imaretlerinde Pazartesi ile Persembe gnleri zerde ve etli pilav yapilarak bolca dagitilir." Imretlerde yemek konusuna byk bir titizlikle dikkat edilirdi. Yukarida genel olarak verdigimiz bilgiden baska bir de daha aik bir rnek olmasi bakimindan imret vakfiyesinde bizi ilgilendiren sartlara deginmek yerinde olacaktir: "Msarun ileyh vkif hazretleri, bina olunacak imrette Ramazan geceleri iin her gn kirk vukiyye (okka = 1282 gr.) taze et pisirilmesini, sair gnlerde sabahlari 15 vukiyyesinin ve aksamlari mtebaki yirmi bes vukiyyesinin pisirilmesini sart etmistir. Her bayramda dahi krpe ve gzel etten kirk vukiyye pisirilmesini sart ve tayin etmistir. Cuma ve Regaib ve berat gecelerinde... devam zre tane pirin ve zerde pirin... ve Ramazan gecelerinde devam zre tane pirin ve mnavebe ile arpa orbasi ve icasiye pisirilecektir. Bayram gnlerinde tane pirin ve zerde ve zirve pisirilecektir. Bu mbarek gnler ve gecelerin gayrinda sabahlari pirin orbasi ve aksamlari arpa orbasi pisirilecektir... Medrese odalarina her gn pisirilen yemeklerden sabah ve aksam ekmekle beraber birer anak verilecektir. Her gn, hususiyle aksamlari misafirlere ziyafet olmak zere mbarek gnlerden maada gnlerde tane, pirin pisirilecek ve beher kimsenin hakki elli dirhem pirin ve on bes dirhem hlis yag olacaktir... Mutfak ve diger mahallerde kullanilan bakir kaplarin kalayi iin gnde birbuuk dirhem tayin etmistir... Vkif, (Allah, hayratini kabul ve ecr mkfatin mebzul eylesin). Imret iin emanet ve diynet ve ahlk-i hamde sahibi bir de seyh tayin etmistir ki bu zt yemeklerin iyi ve ktsn bilecek ve her gn iki defa muayyen saatlerde imrete gelip me'klat ve metbuhata nezret edecek ve yemeklerin harlarinda

veya pisirilislerinde veya lezzet ve rayihalarinda bir kusur ve noksan grecek olursa bunlari islah ve ikml kilacak ve tenbihatta bulunacaktir. Bu seyh, ulema ve sulehadan ve fukaha ve zuafadan gelen misafirlere taam tevzi edecek ve her kim olursa olsun bunlari gn ve gece agirlayacak ve her birinin hal ve snina mnasip yatak ihzar ile bunlari mnasip mahallere yerlestirecek ve hepsine gler yz gsterecektir. Buna gnde sekiz dirhem verilecektir..." Grldg gibi vakfiyenin imretle ilgili kismindan nakl ettigimiz bu ifdeler, imretin nasil olmasi, gelenlerin ka gn misafir edilmesi ve bunlarin idaresi iin hangi sifatlari haiz kimselerin bulunup seilmesi gerektigini anlatmaktadir. Bundan baska imrette alisacak kimse ve vazifelileri de burada tafsilatli bir sekilde anlatilmaktadir. Sadece grenci ve memleket fukarasinin ihtiyalarinin giderildigi yer olmayan imretler, ayni zamanda birok kimseye is imkni saglayan yerlerdi. Bylece, mtevazi bir sekilde de olsa imretler, memleketteki issizligin ortadan kalkmasina sebep oluyorlardi. Nitekim sadece Ftih imretinde 44 kisiye is imkni saglanmistir. Bunlar, alismak suretiyle imretten maas alan kimselerdi. Kez, Isa Bey vakfiyesinden anlasildigina burada da 17 kisiye is imkni saglanmistir. Halbuki bu imret pek fazla geliri olmayan ve sultanlarin imretleri ile mukayese edildigi zaman ok kk kalan bir kurulustur. Burada zellikle sunu da belirtmek isteriz ki verilen bu rakamlar btn vakiflarin veya klliyelerin kadrosu degil, sadece imrette alisanlarin ve bu yolla geimlerini saglayan kimselerin kadrosudur. Memleketin iktisad ve ictima hayatinda, irfan, imar ve kltrnn gelismesinde byk bir hizmet ifa eden imret messesesi, ne yazik ki son zamanlarda, memleketin umum sartlarina bagli olarak vazifesini hakkiyle icra edemez oldu. Bunun zerine 19 rebilevvel 1329 tarihinde (20 Mart 1911) ikarilan bir kanunla Istanbul'daki yirmi imretin onsekizi kapatiliyor, sadece fakirlere bakmak zere iki tanesi ibka ediliyordu. Nihayet farkina varilan bu hata dzeltilerek, 10 Zilkade 1332 (30 Eyll 1913) de nesredilen baska bir nizamnme ile (madde 12) yine talebeye mahsus olmak zere Ftih, Sehzde, Nur u Osmaniye ve Valide-i Atik imretleri tekrar ihya edildiler.

KERVANSARAY

Asirlar boyunca, vakiflarin medeniyet tarihimize kazandirmis oldugu, devrinin mimar zelligi ve sosyal seviyesini gsteren muhtesem bideler arasinda kervansaraylarin zel bir yeri bulunmaktadir. Gerekten, Mslman toplumlarin ulasim bakimindan meydana getirdigi hayir ve sosyal kurumlarin basinda gelen messeselerden biri de kervansaraylardir. Din, dil, irk, renk ve mezhep farki gzetmeden herkese hizmet veren bu messeseler, tarih boyunca nemli fonksiyonlar icra etmislerdir. Uzaktan bakilinca bir kaleyi andiran kervansaraylar, Islm dnyasinda daha nce kurulan "Ribat"larin bir devamidir. Bundan dolayi, Seluklu devrine ait vakfiye, kitbe ve kronik gibi kaynaklarda bunlara, ribat da denilmektedir. Asli, Farsa "krbn" olan kervan, gnmz nakil vsitalarinin sagladigi imkndan yoksun bulunuldugu bir devirde, at, katir ve develerle bir memleketten digerine ticaret esyasi tasiyan kafilelere denir. Gerek byle ticaret kafileleri ve gerekse bunlara iltihak eden veya kendi basina seyahat eden yolcular, her gnk seyahatin aksaminda, hayvanlarini dinlendirmek, yemleyip, sulamak ve ertesi gnk yola hazirlanmak zere menzillerde geceyi geirmek zorunda idiler. Takriben 40 km. araliklarla ve yukarida belirtilen hizmetleri grmek iin insa edilen bu neviden binalara kervansaray denir. Iyi ve liykatli bir hkmdarin zelliklerinden bahsederken Nizmlmlk, onun yol baslarina ribatlar kurmasi gerektigine de temas eder. Demek oluyor ki kervansaraylar, daha baslangitan itibaren, sultan ve padisahlarin himayesi altina alinmislardi. Bylece bir sosyal sigorta messesesi de dogmus oluyordu. Derbent, bogaz vs. gibi menzillerde yapilan kervansaraylar syesinde insanlar, rahata ve emniyet iinde seyahat edebiliyorlardi. Biraz nce de belirtildigi gibi Yol emniyet ve huzurunun saglanmasi sadece mslmanlar iin degildi. Nitekim, Trkiye'ye gelen yabanci tccarlara taninan imtiyazlardan bahsederken Osman Turan: "Yollarda herhangi bir sekilde zarar gren, soyguna ugrayan veya emtiasi denizde batan tccarlarin mallari, devlet hazinesinden tazmin edilmekteydi ki, bu, Seluklu Devleti'nin bir devlet sigortasi takib ettigini gsterir. Bu keyfiyet, dnya ticareti tarihi iinde ok ehemmiyetlidir. Zira ticaret tarihi ile ugrasanlar, sigorta messesesinin zuhurunu XIV. asra Ceneviz ve Venediklilere kadar ikarmaktadirlar." der. Gerekten, Seluklularda sadece malin tazmin edilmesiyle kalinmiyor, ayni zamanda kervan soyucular iin de en agir cezalar uygulaniyordu. Demek oluyor ki, ticaret erbabinin mal ve can gvenligi, tamamen devletin himayesi altinda bulunuyordu. Ekserisi, Islm yardimlasma anlayisi neticesi ortaya ikan ve vakiflara bagli bulunan kervansaraylar, iki mhim gaye iin insa ediliyorlardi. Bunlar: a. Zengin ticar emtia nakleden kervanlara, hudud boylarindan baslamak zere, tehlikeli btn blgelerde gerek dsman apullarindan, gerek eskiyadan ve gerekse diger baskinlardan korumak iin emniyetli ve mstahkem yerler insa etmek. Bu gayenin tahakkuku iin, bunlarin etrafi kalin ve mustahkem surlarla evriliyordu. Surlar zerinde kule ve burlar insa edildigi gibi kapilan da demirden yapiliyordu. Bylece kervansaraylar, her trl tehlikeye karsi koyacak bir mdafaa tertibine sahip oluyorlardi. b. Kervansaraylarin hedef tuttugu ikinci mhim gye de, yolcularin konduklari veya geceledikleri yerlerde, onlarin her trl ihtiyalarini temin etmekti. Gerekten bu maksatla kervansaraylarda vcuda getirilen tesisler dikkate sayandir. Ilerinde yatakhaneleri, ashaneleri, erzak anbarlari, ticar esyayi koyacak depolar, yolcularin hayvanlarini barindiracak ahirlari, samanliklari, mescidleri, hamamlari, sadirvanlari, hastahaneleri, eczaneleri, yolcularin ayakkabilarini tamir ve fakir yolculara yenisini yapmak iin ayakkabicilari,

nalbantlari ve btn bunlarin gelir ve masraflarini idare edecek divan (bro) ve memurlari vardi. Bu muazzam yapilar, btnyle vakiftilar. Bu kervansaraylara inen yolcu, zengin olsun fakir olsun btn ihtiyalari, Parasiz olarak karsilanirdi. Kervansaraylarda hizmet eden kimselerin tavirlarmi da vakfiyelerinden grenmek mmkndr. Buna gre hizmetliler, tatli szl, gler yzl olacaklardir. Gelenlere yorgunluklarini unutturacak derecede nazik davranacaklardir. Onlara karsi yle hareket edecekler ki, yolcular kendilerini evlerinde hissedeceklerdir. Asker gayeler disinda, sadece yolcularin yemek, yatmak ve istirahat etmeleri iin kervansaray (Ribat) insasi an'anesi, Islm leminde daha ziyade Trkistan'da inkisaf etmisti. Seluklular bir ok an'ane ile birlikte bunu da Trkistan'dap getirmislerdi. Bu yzden Anadolu'daki ilk kervansaraylara Ikinci Kiliarslan (1115-1192) zamaninda raslanmaktadir. Artik bu baslangitan sonra zellikle Konya-Kayseri yolu zerinde pek ok sayida kervansaray insa edildi. Bylece kervansaray insa gelenegi, Ortaasya'da dogmus, Iran'da gelismis ve Anadolu Seluklulari zamaninda niha seklini alarak zirveye ulasmistir. Trkiye'deki han ve kervansaraylari bir katalog halinde veren bir esere gre Trkiye sinirlari iinde 112 Seluklu, 221 de Osmanli kervansarayi bulunmaktadir. Kervansaraylarin Ifa ettigi nemli hizmetlerden biri de kisa bir mddet sonra evrelerinde bir ticaret merkezi meydana getirmis olmalariydi. XIII. Asirda Suriye, Irak, Dogu Anadolu, Kayseri ve Sivas istikametinde ilerleyen yollarin kavsaginda bulunan Karatay Kervansarayi civari, byle bir merkezdi. Kervansarayin insasindan sekiz sene sonra orada 15 dkkn ve kira getiren evlerin bulunmasi, bu ticar faaliyet hakkinda bize bir fikir vermektedir. Bati'nin, para kazanmak gayesiyle ancak XVIII. asrin ortalarinda (1750, Ingiltere) yaptirabildigi otele karsilik mslmanlar, birer ictima hayir kurulusu olan kervansaraylari vasitasiyle din farki gzetmeden herkese hizmet edebiliyorlardi. Kervansaraylarin bu hizmetine rnek olmasi bakimindan Evliya elebi'nin, Lleburgaz'daki Sokullu Mehmed Pasa Kervansarayi hakkinda verdigi bilgiyi buraya aliyoruz: "Bir bb-i azm ire kal'a misl karsu karsuya yz elli ocak han-i kebirdir. Haremli, develekli, ahirli olup sadece ahuru 3000'den ziyde hayvan alir. Kapida daima dbebanlari nigehbnlik ederler. Ba'de'l-as kapuda mehterhne alinup kapu sedd olunur. Ddebanlar, vakiftan kandiller yakup dibinde yatarlar. Eger nisfu'l-leylde tasradan misafir gelirse kapuyu aip ieri alirlar. Ma hazar taam getirirler. Amma cihan yikilsa ierden tasra bir dem birakmazlar. Sart-i vkif byledir. T cmle misafirn kalktikta yine mehterhne dvlp herkes malindan haberdar olur. Hancilar, dellallar gibi: "Ey mmet-i Muhammed! maliniz, caniniz, atiniz, donunuz tamammidir?" diye rica edp nid ederler. Msafirin cmlesi "tamamdir Hak sahib-i hayrata rahmet eyleye" dediklerinde bevvablar, vakt-i saf iki dervazeleri ksde eyleyp yine kapu dibinde "Gfil gitmen, bist gaib etmen, herkesi refik etmen, yrn, Allah san getire" dey du ve nasihat ederler." Kervansaraylarin kklerine han denir. Vakia eski byk kervansaraylara da han dendigi grlmekte ise de umumiyetle bu tabir kk kervansaraylar iin kullanilir. Osmanlilar, Iran ve Seluklu Trklerinde oldugu gibi hanlarim ok byk yapmamislardir. Onlar, daha ziyade medrese ve hamamlari da dahil olmak zere

bunlarin kullanisli olmasi iin plni kk tutmuslardir. Hanlar, ekseriyetle bir byk avlu etrafinda iki katli olarak yapilmis bulunan binalardir. Hanin sokak tarafindaki cephesinde byk bir kapisi bulunur. Bu kapinin iki tarafinda genellikle bir kahvehane, bir nalbant ve araba tamircisi bulunur. Kapidan, st aik genis bir avluya girilir. Bu avlunun karsi tarafinda ahirlar ve nnde arabalari koymak iin bir sundurma ile denkleri ve esyayi koymaya mahsus odalar vardir. Bir taraftan tas bir merdivenle yukaridaki gezinti yerine ikilir. Burasi bir revakla rtlmstr. Bu gezinti yerine kapilari ailan odalar vardir ki, yolcu orada yatar. Her odanin bir ocagi vardir. Bazi hanlarin ortasinda bir sadirvan ve hayvanlari sulamak iin yalaklar oldugu gibi byk kervansaraylarda kk bir mescid de bulunur. Yol gzerghlarinda yapilan hanlardan baska sehirlerde yapilan hanlar da vardir. nk, kervanlarin esas hedefi olan sehirlerde, bunlara daha ok ihtiyalari vardir. Bunun iin de sehirlerde ihtiyaca gre irili ufakli pek ok han insa edilirdi. Buralarda yolcular kaldigi gibi herhangi bir is iin sehre gelmis olanlarla bekrlar da birer oda tutmak suretiyle kalabilirlerdi. Hanlara ne gece ne de gndz kadinlar yalniz baslarina giremezlerdi. Ya han kahyasi veya odabasisi, onlara refakat ederek istedikleri ile grstrrlerdi. dare bakimindan kervansaraylar iki kisma ayrilirdi. Byk bir kismi vakifli idi ki, yolcular buralara parasiz alinirdi. Bunlar, Bati'da hi bir zaman esine rastlanmayan birer sefkat ve yardim messeseleriydi. Kervansaraylardan bir kisminin vakfi yoktu. Oralarda yatip kalkan cz' bir miktar cret derdi. Anadolu'yu bideler lkesi haline getiren bu kervansaraylar, son asirlarda klmeye ve sanat degerini kaybetmeye basladilar. O heybetli tas yapilarin yerine kire sivali, kerpi hanlar geti, Yollar eminlesip sehirler bydke onlar da degerini kaybettiler.

HASTAHANE

Temeli, vakiflara dayanan sosyal messeleremizden biri de hastahanelerdir. Islm dnyasinda dru's-sifa, dru's-sihha, dru'l-fiye, bmaristan, bmarhne, maristan, dru't-tib, sifiyye gibi isimlerle anilirlar. Islm tarihinde tipla ilgilenmeyi Hz. Peygamber devrine kadar gtrmek mmkndr. Bilindigi gibi Hz. Peygamber, vahye dayali anlayisi ile insanlari her konuda ilim sahibi olmaya tesvik ediyordu. Islm ,madd oldugu kadar manev alanda, baska bir ifade ile hayatin btn safhalarinda uygulanan bir sistem olduguna gre Hz. Peygamber'in gayretini sadece ruhan ve manev saha ile sinirlandirmak mmkn degildir. nk o, hastalanan kimseleri, dinlerine bakmadan doktorlara gnderiyordu. Nitekim Veda Hacci esnasinda hastalanan Sa'd b. Ebi Vakkas'in tedavi edilmesini, zamanin Arap tabibi ve henz Mslman olmayan Hris b. Kelde es-Sakaf'den istemisti. Keza hastahne kurulma isi de Hz. Peygamber dnemine kadar uzanmaktadir. Nitekim Hendek Muharebesi esnasinda yaralilarin "Rfeyde adiri" denilen bir adira kaldirilip orada tedavi edilmelerini istemesi de buna isaret etmektedir. Bu baslangitan sonra tam teskiltli ilk hastahnenin Hicr 88 (M 707) tarihinde Sam'da Emev halifesi Velid b. Abdlmelik tarafindan tesis edildigi bilinmektedir. Bununla beraber, Islm hastahnelerinin en parlak devri daha sonraki Abbasler dneminde gereklesmistir. Nitekim, Harun Resid'in yapilan her caminin yaninda bir hastahnenin ailmasi iin emir verdigi rivyet edilmektedir. Islm, insan sagligina nem veren, insanin hastalanmamasi iin gereken tedbirlere basvurmasini ve hastalandigi zaman da tedavi edilmesini emreden bir dindir. Bu bakimdan Mslmanlar, hastalara yardim etmek ve onlarin sikintilarini gidermek iin elinden gelen abayi sarf etmekten geri durmadilar. Bu anlayistan hareketle kurulan hastahnelere gelenlerin din, dil ve irklarina bakmadan onlara tibb yardimda bulunmayi bir vazife telakk ettiler. Hastalar iin byle dsnen Mslmanlar, tabibler iin de ayni seyi uygulamaktan geri kalmadilar. Nitekim XIII. asirda yasayan Ibn Eb Usaybia (1203-1270) yazdigi "Uynu'l-Enba f Tabakati'l-Etibba" adli eserinde Mslman hkmdarlari, grevlendirip istihdam ettikleri pek ok Hiristiyan tabibin ismini verir. Islm tip tarihinde hastahanelerin egitim bakimindan da nemi byktr. Zira buralar, hem tedavi, hem de egitim yeri vazifesi gryorlardi. Nitekim dru't-tib denilen tip medreseleri ayni zamanda hastalara sifa dagitan ve hastahne vazifesi gren birer messese idiler. Islm dnyasinda hastahneler sadece beden rahatsizliklarla ilgilenmiyor, ayni zamanda ruh ve psikolojik hastaliklarla da ilgileniyorlardi. Yakub ile Mes'ud, eserlerinde Bagdad yakininda bulunan bir tekkenin psikiatrik bir messese olarak akil hastalarinin tedavisine tahsis edildigini belirtirler. Mes'ud'nin ifadesine gre Dayr (Dair) Hizkil akil hastahanesi, Abbas halifesi el-Mtevekkil (847-861) dneminde, el-Mberred tarafindan ziyaret edilmistir. Demek oluyor ki, adi geen akil hastahanesi, simdilik belgelerle isbat edilebilen ve sadece akil hastalarinin tedavisine tahsis edilmis en eski psikiatrik hastahne olmak serefine daha lyiktir. nk bu messese, Bati'da ancak XV. asirda ve ok zor sartlarda ortaya ikan hastahnelerle mukayase edilmeyecek kadar bir ncelige sahiptir. Abbasler dneminde gelisen hastahaneler, daha sonra hemen hemen her tarafta vakif olarak ortaya iktilar. Seluklular zamaninda da gelismesini devam ettiren bu hastahnelerden Sam, Bagdad, Musul ve Mardin'de insa edilenleri pek meshurdur. Anadolu'da gerek Seluklular ve gerekse Osmanlilar tarafindan da birok hastahene insa edilmistir. Bu cmleden olmak zere Kayseri'de Gevher Nesibe (1205), Sivas'ta Izeddin Keykvus (1217), Divrigi'de Turan Melik (1228), ankiri'da Cemaleddin Ferahlla (1238), Konya'da Kemleddin Karatay (1255), Bursa'da Yildrim Byezid (1339), Istanbul'da Fatih (1470), Edirne'de, Byezid

(1488), Istanbul'da Haseki Hrrem Sultan (1550), Manisa'da Sultan III. Murad (1591), yine Istanbul'da Sultan Ahmed (1671) hastahaneler' zikredilebilir. Hastahneler o kadar ogalmis ve faaliyet sahalari o kadar genis tutulmustur ki, A. Sheyl nver bunlarin isimlerini tek tek vermekte ve bunlarin vakfiyelerine gre faaliyetlerini anlatip ortaya koymaktadir. Osmanli devlet ricalinin, diger ilm ve sosyal messelerde oldugu gibi sihh messelerle de yakindan ilgilendikleri, bu sahanin adamlarini destekleyip koruduklari anlasilmaktadir. Nitekim, daha devletin kurulus yillarinda ilk Osmanli hastahnesinin Sultan Orhan tarafindan Bursa'da aildigi bilinmektedir. Bylece devletin tipla olan ilgisi daha o zamanlarda ortaya ikmis olmaktadir. Bununla beraber, Osmanlilarin, tam teskiltli diyebilecegimiz ilk hastahnesi, Bursa'da Hicr 801 (M. 1399) tarihinde Yildirim Byezid tarafindan sehrin dogusunda ve Uludagin eteginde kurulmustur. 1400 senesi Mayisinda, Bursa kadisi Molla Fenar Mehmed b. Hamza tarafindan vakfiyesi tertip edilmis olan bu hastahnede, vazife grmek zere, Sultan Byezid, Memlk hkmdari Zhir Berkuk'tan stad bir tabib gndermesini rica etmis, o da Semseddin Sagr isminde bir tabib yollarinsti. Ftih Sultan Mehmed, Istanbul'da Sahn-i semn ve Tetimme medreseleri ile Cmi ve imreti yaptirdiktan sonra bir de hastahne yaptirir. Hastahne Hicr 875 (M. 1470) yilinda hizmete girer. Vakfiyedeki kayitlara gre burasi, hastahne ile hastalara yemek pisirecek imreti hvi olmak zere iki kisimdi. Hangi din, mezheb ve irka mensub olursa olsun, hastahaneye hazakat sahibi iki tabib ve yardimcilari ile, hastalarin ilalarini hazirlayan bir eczaci, bir gz hekimi ve bir cerrah tayin edilmesi vkifin sartlan arasinda yer almaktadir. Yine vakfiyeye gre tabiplerin her birine gnde yirmi, eczaciya alti,, gz hekimi ile cerraha sekizer aka verilecektir. Bundan baska, hastalara bakacak hizmetiler, ktipler, asilar, vekilharlar vs. gibi hizmetliler sinifinin durumu da en ince teferruatina varincaya kadar vakfiyede aiklanmistir. Bu hastahnede, mevcud hastalardan baska, hariten ayakta tedavi iin gelen fakir hastalar, haftada bir gn muayene edilerek ihtiyalari olan ilalar, karsiliksiz olarak kendilerine verilirdi. Gnmzde oldugu gibi asilar, tabiblerin isteklerine gre yemek pisiriyorlardi. Osmanli diyarinda kurulan nemli hastahnelerden biri de Kanun Sultan Sleyman tarafindan tesis edileni idi. 965 (M. 1557) tarihinde tertip edilen vakfiyeye gre, Sleymaniye dru's-sifsi kadrosunda birisi otuz aka yevmiyeli bashekim olmak zere digerleri yirmi ve on aka yevmiyeli hekim; biri alti digeri aka yevmiyeli iki cerrah ile ayni yevmiyeli iki gz hekimi ve bir eczaci ile iki eczaci kalfasi, bir vekilhar, bir ktip, drt serbeti (surup yapan) bir kilerci, hastalara hizmet eden ve akil hastalarini zapteden drt kayyum, iki amasirci, bir berber ve bir tellk vardi. Her gn kullanilacak il iin, bashekimin emrine yz aka gibi klliyetli miktarda bir para verilmisti. Sleymaniye hastahnesinde akil hastalan iin ayri bir kogus bulunmaktaydi. Her sabah erken saatlerde ailan hastahnede hariten gelen hastalar da gle vaktine kadar muayene edilirlerdi. Sleymaniye hastahanesinden baska tip medresesine yirmi aka yevmiyeli bir mderris (profesr) tayin edilmisti ki, bunun vazifesi, nazar tip bilgisini grenecek olan talebeye ders vermekti." Islm dnyasinda ilim ve ibadet birbirinden ayrilmayan iki unsur olarak kabul

edildigi iin tip ilmi ve hastahnelerle ilgilenmek bir emir olarak telkk ediliyordu. Hatt, Emev halifesi Velid tarafindan Sam'da kurulan tam teskiltli ilk hastahaneden nce de tip ilmi cmilerde tedris ediliyordu. Islm egitim tarihi ile ugrasanlar, bunu yakindan bilirler. Keza yine Emevler dneminde Fustat'ta Zukaku'l-Kanadil adi verilen ve czzamlilara bakan bir hastahne ailmisti. Bu gelismeler, Islm dnyasinda tibb bazi kesiflere de sebep olmustu. Nitekim kan dolasiminin kesfi, mikrop ve diger bazi hastaliklara ait illarin bulunmasi, ilk akla gelenler arasinda zikredilebilir. Buna karsilik Bati dnyasinda herhangi bir ilala tedavi olmak, taniya gvensizlik olarak kabul ediliyordu. Dinden baska il aramak, mnev ilalardan baskasini kullanmak, hele hekim olarak, eliyle bir seyler yapmak, cerrah aralari kullanmak byk bir serefsizlikti. Hastalanan veya yaralanan bir hiristiyan, nce btn gnahlarini itiraf edecek, daha sonra Isa'nin eti diye kutsal ekmegi yiyecek ve sonra da Allah'a gvenecektir. Batida, hastalarin alindigi yurtlar XII. asirdan sonra kuruldu. Bu da Hali seferleri vsitasiyle taninan Araplar rnek alinmak suretiyle gereklesti. Bununla beraber buralarda hekim bulunmazdi. Kilisenin anlayisina gre hasta bakimi, iyi etmek iin degil, sadece izdiraplari hafifletmek iindir. Bu hastahnelerin ilklerinden biri ve zamanindakilerin dediklerine gre en iyisi Paris'teki Hotel-Dieu (Allah'in hani) idi. Bu hastahnede tugla dseli zeminin zerine saman yigilmisti. Hastalar bu samanlarin zerinde birbirine sokulup yatiyorlardi. Birinin basi, tekinin ayaklarina gelecek sekilde siralanmislardi. Ihtiyarlarin yaninda ocuklar, hatt kadin ve erkek karmakarisik yatmaktaydi. Bulasici hastaliklari olanlar ile sadece hafif bir rahatsizligi bulunanlar yan yana yatmaktaydilar. Tifo hastaligina yakalanmis olan atesler iinde sayiklarken, veremli biri ksryor, deri hastaligi olan da derilerini yirta yirta kasiyip kanatiyordu. Bati dnyasindaki hastahneler bu durumda iken, Islm dnyasindaki hastahneler insani masallar diyarindaki saraylarda yasatiyormus gibi huzur veriyordu. Sigrid Hunke, Islm dnyasinin hastahnelerinden birinde yatan bir hastanin mektubundan bahseder. Gerekten, bu mektup okundugu zaman, yukaridaki szlerimizin gnmz insani iin bile bir hikyeye benzedigini sylemek pek yanlis olmayacaktir. Ama btn bunlar, Islm hastahneleri iin tabi olan bir seydi. Bu mektuptan bazi pasajlari almak suretiyle, Islm dnyasinin, hastahnelere ne denli ehemmiyet verdigini anlayabiliriz: "Babacigim, benden para getirmenin lzim olup olmadigini soruyorsun. Taburcu edilirsem hastahneden bana bir kat yeni elbise ve hemen alismaya baslamak zorunda kalmayayim diye bes altin verecekler. Onun iin srnden davar satmana gerek yok. Ama beni burada grmek istiyorsan hemen gel. Ben, operasyon salonunun yanindaki ortopedi servisinde yatiyorum. Eger byk kapidan girersen, gneydeki revak boyunca yr. Dstkten sonra beni getirdikleri poliklinik oradadir. Orada her hastayi nce asistan hekimler ve grenciler muayene eder. Birinin yatmasi gerekmiyorsa reetesini verirler, o da hemen yandaki hastahne eczanesinde ilacini yaptirir. Muayeneden sonra beni orada kaydettiler. Sonra bashekime gtrdler. Daha sonra da bir hademe beni erkekler kismina tasidi. Hamama da girdikten sonra tan-i bir hastahne elbisesi giydirdiler. "Sonra ktphaneyi sag tarafta birakir ve bas hekimin grencilere ders verdigi byk konferans salonunu geersin. Avlunun solundaki koridor, kadinlar tarafina gider, onun iin sag tarafi tutmalisin, i hastaliklari blm ile cerrah kisminin nnden gemelisin. Eger bir yerden musik ya da sarki sesi duyarsan, ieriye bir bak. Belki de ben, iyilesmis olanlarin toplanti salonundayimdir. Biz orada msik ve kitaplarla oyalaniriz.

"Bas hekim bu sabah, asistan ve bakicilarla viziteye iktiginda beni muayene etti, servis hekimine anlamadigim bir seyler not ettirdi. O da sonradan bana, bir gn sonra ayaga kalkabilecegimi ve ok gemeden taburcu olabilecegimi syledi. Ama canim buradan ikmak istemiyor. Yataklar yumusak, arsaflar bembeyaz, battaniyeler yumusak ve kadife gibi. Her odada akar su var, soguk gecelerde her oda isitiliyor. Hemen her gn midesi kaldiranlara kmes hayvanlari ve koyun kizartmalari veriliyor... Sen de sonuncu tavugum kizartilmadan nce gel." Kitabin mellifi, bu konuda daha fazla bilgi vermekte ve "bu mektupta anlatilan sartlari hi tereddtsz o kadar vndgmz yirminci yzyilimiza koyabiliriz" demektedir.

OSMANLI DA SOSYAL MESSESELER


Osmanli Devleti, feth edip ele geirdigi yerlerde derhal sosyal messeseler kurup halkin hizmetine sunuyordu. Devlet sinirlari genisledike bu messeseler de o nisbette artis kayd ediyordu. Bu sosyal tesisler sayesinde sehirlere Mslman Trk damgasi vurulmus oluyordu. Bu neviden messeseler kurulmakla yetinilmemis, bunlarin idareleri, korunmalari ve devamliliklarinin saglanmasi iin genis imknlara sahip vakiflar tesis edilmistir. Bylece devlet, bu messeseler iin, kendi hazinesinden ayrica bir bte hazirlama ihtiyacini duymuyordu. Sosyal messeselerin kurulup gelismesinde nemli derecede rol oynayan ve sadece genis halk kitleleri degil, evre ve hayvanlara da hizmet gtren vakiflar hakkinda bilgi vermeden, onlarin kurulusunu saglayan prensip ve anlayislara temas etmeden sadece sosyal messeselerden sz etmek, konuyu eksik birakmak olurdu. Bu bakimdan vakiflar, onlarin kurulusunu

saglayan miller ve hizmet sahalarina isaret etmek zorundayiz. Bunu da: 1. Osmanlilarda Vakiflar, 2. Vakiflarin Hizmet Sahalari, Basliklari altinda ele alacagiz.

1. VAKIFLAR
Mslman bir topluma istinad eden bnyesi ile Osmanli Devleti'nin, tarih ve messeselerini, kendinden nceki Mslman ve Mslman Trk devletlerinin messeselerinden tamamen mstakil olarak dsnemeyiz. nk Osmanlilar, kendilerinden nce Anadolu'ya gelip yerlesmis bulunan Mslman Trklerin yasayis tarzlarini, ahlk, iktisat, rf, det ve diger zelliklerini almaktan ekinmiyorlardi. Bylece Osmanlilar, Anadolu Seluklu Devleti'nin mirasi zerinde ve onun bir devami olarak inkisaf etme imknina sahip oldular. Bu vesile ile onlar, kendilerinden nce diger Islm ve Trk Islm devletlerinin ok zengin teskilt ve messeselerinden de genis lde faydalanma imknini buldular. Nitekim Abbasler devrinde, hukuk esaslari tesbit edilen vakif messesesi, Islm dnyasinin her ksesine sr'atle yayildi. Islm cemiyetinin siyas ve iktisad gelismesiyle paralel olan bu ogalmayi, Mverannehr'den Atlantik kiyilarina kadar her tarafta grmek mmkndr. Mescidler, trbeler, ribatlar, tekkeler, medrese ve mektepler, kprler, sulama kanallari, su yollari, kervansaraylar, hastahaneler, hamamlar, imretler gibi birok din ve hayr tesis hep bu vakiflar sayesinde vcuda getirildi. Madd bir karsilik beklemeden baskalarina yardim etmek gibi ulv ve fevkalde bir dsncenin mahsul olan vakif messesesi, yzyillardan beri Islm lkelerinde byk bir nem kazanmis, sosyal ve ekonomik hayat zerinde derin tesirler icra etmis olan din ve hukuk bir messesedir. Insan fitratinda mevcud olan yardimlasma hissi, sphesiz ki insanlik tarihi kadar eskidir. Bu his,

din emir ve hkmlerle birlesince daha bir kuvvet kazanir. Islm lkelerinde vakiflarin, asirlarca byk bir fonksiyon icra etmesinin sebebini burada (din his) aramak lazimdir. nk "insanlarin en hayirlisi, insanlara faydali olan, malin en hayirlisi, Allah yolunda harcanan (baska bir ifade ile vakf edilen), vakfin en hayirlisi da insanlarin en ok duyduklari ihtiyaci karsilayandir" prensibinin anlamini ok iyi bilen mslmanlar, bu yolda birbirleri ile deta yaris edercesine vakif tesisler kurmuslardir. Osmanli sosyal messeselerinin kurulup gelismesinde byk ve nemli hizmeti bulunan vakiflarin kurulus sebebini yukarida temas edilen anlayisa baglamak gerekir. Ayrica, Eb Hreyre'den nakl edilen bir Hadis-i Serifte Hz. Peygamber'in syle buyurdugu belirtilmektedir: "nsanoglu ldg zaman btn amelleri kesilir. Ancak devam eden sadaka (sadaka-i cariye), faydalanilan ilim ve kendisine dua eden bir evlad birakanlarinki kesilmez." Hadisiler, "sadaka-i criyeyi" vakf ile tefsir etmis ve sadaka devam ettigi mddete sevabinin da devam edecegine kani olmuslardir. Hz. Peygamberin bizzat kendisinin de vakif yapmis olmasi, ashabinin onu takiben byle eserler meydana getirmesine sebep olmustur. Nitekim Cbir (r.a.) "Ben, Muhacir ve Ensar'dan mal ve kudret sahibi bir kimse bilmem ki vakif ve tasaddukta bulunmus olmasin." diyerek daha o dnemde bu gelismenin hangi seviyeye ulastigini belirtmek ister. Lugat olarak pek ok mnsi bulunan "vakif kelimesine farkli istilah mnlar verilmistir. Bununla beraber bu mnlarin tamami birbirlerine ok benzemekte ve ihtiva ettikleri anlamin, hemen hemen birbirinin ayni oldugu grlmektedir. Islm yardimlasma prensibinin bir sonucu olarak ortaya iktigini grdgmz vakiflar, Islm lkelerinin tamaminda sayilamayacak kadar ok ve nemli hizmetler ifa ediyorlardi. Hemen hemen btn messese ve teskilatlarinin

nvesini kendilerinden nceki Mslman devletlerden alan Osmanlilar, vakif konusunda da bu yolu takib ettiler. Nitekim Osmanli Devleti'nde daha ilk beyler zamaninda baslayan, devletin siyas ve mal kudretinin inkisafina paralel olarak gelisip artan vakiflarin, Osmanlilar dnemindeki ilk messisi (kurucusu) Orhan Gazi olmustur. Onun 724 Rebilevvel (1324 Mart basi) tarihi ile azadli klelerinden Tavas Serafeddin'e Mekece'de vakf ettigi hankahin tevliyetini verdigine dair vakfiye ile vakfin sartlarini gsteren Farsa yazilmis tugrali belgesi, elimizde bulunmaktadir. Keza o, Iznik'te ilk Osmanli medresesini kurarken, onun idaresi iin yeterince gelir getirecek gayr-i menkul vakf etti. Kisa bir mddet sonra bu medreseden kudretli ilim ve devlet adamlari yetisti. Sultan Orhan'in yaptirdigi ilim ve hayir messeseleri sadece isimleri verilenler degildir. Adapazari'nda halen "Orhan Bey Camii", Kandira'da "Orhan Camii" adi ile anilan camiler ile yine Adapazari'nda medrese, Bursa'da bir cami, zviye, misafirhane ve imret insa ederek bunlara vakiflar tahsis etti. O, topluma yararli olan bu sosyal eserlerin grevlileri olarak mderris, imam, hafiz, nakib, tabbah, hdim ve bevvab gibi kimseleri de tayin ederek onlara maas bagladi. Orhan Gazi'den baslayarak Osmanli padisahlari, sultanlari, vezirleri, emirleri, zengin tebea ve hatta gleri nisbetinde fakirler de pek ok vakif tesisler meydana getirdiler. Nigbolu'dan zaferle Bursa'ya dnen Yildirim Byezid, burada bir Drulhayr, bir hastahane, bir Eb Ishakhane (tekke), iki medrese ve bir cami yaptirdi. Btn bu messeselerin ihtiyacini giderebilecek genislikte vakiflari da tayin etmeyi ihmal etmedi. Nitekim, Drulhaynn evkafindan olmak zere as ve yemden baska her yil bilginlere, yerli ve yabanci yoksullara 600 mdd bugday verilmek, her gn konuga ve yerliye et ile birlikte 300 anak as eristirilmek zere vakiflarini tayin buyurdu. Hastahane, Eb Ishakhane ve caminin her biri iin ayrica vakiflar tayin etti. Bunlara seyh, tabib, imam, mezzin ve mderris dikip akalarini tayin ettirdi. Keza o, Bolu'da cami, medrese, ifte hamam ve bir ktphne yaptirip vakif etmisti. Bunlar

iin de 30 kadar dkkn vakf ederk onlara gelir tahsis etmisti. Istanbul'u, fizik grnts ile Bizans Devleti'nin merkezi olmaktan ikarip Osmanli Devleti'nin merkezi haline getiren Ftih Sultan Mehmed, bu fetih esnasinda mer, devlet adami ve askerlere ganimetten kendilerine dsen hisselerini verdikten sonra, kendi hissesine dsen emlktan hi birini almayarak tamamini toplum ve milletin hayrina olmak zere vakf etti. O, Bizanstan kalan bu harab sehri, devletin merkezi olmaya yarasir bir hle getirirken yaptigi vakiflardan epey istifade etti. Osmanli hkmdarlari sadece kendi adlarina vakif yapmakla yetinmediler. Onlar, baskalari tarafindan daha nce yapilmis bulunan vakiflara da yardimda bulundular. Nitekim, meshur vakiflar arasinda padisahin madd yardimlari ile senelik btelerini denklestirenler az degildi. Bu yardim, nakd oldugu gibi bazan da ayn oluyordu. Konya'daki Sadreddin Konev zaviyesi gibi orta byklkte bir vakif, XVI. asrin son senelerinde Karaman gelirlerinden yilda 3600 aka aliyordu. Bununla da yetinilmiyor, mal olarak da pirin vs. gibi yardimlar da yapiliyordu. Barinli kazasinda bulunan Uryan Baba zviyesi, 8 Zilkade 975 (5 Mayis 1568) tarihli bir hkme gre Beypazari enhalarindan pirin aliyordu. orum civarindaki Abdal Ata zviyesi ise padisahin salynesi olarak Boyabat eminlerinden pirin temin ediyordu. Osmanlilar, zapt ettikleri yerlerdeki vakiflara dokunmadan, eskiden beri devam eden sekli ile vkifin sartlarina riayet ediyorlardi. Konu ile ilgili pek ok vakfiye ve vesika, Osmanlilar tarafindan, ilhak edilmeden nce Mslman hkmdarlarin idaresinde bulunan vilayetlerdeki Osmanli ncesi vakiflarinin sartlarina bu yeni idarecilerce aynen riayet edildigini gstermektedir. Vakiflar, her trl dis mdahaleye kapali olduklarindan hi kimse ve hatta hkmdarlar bile bunlarin statlerini degistirmeye yeltenmezlerdi. Bu yzden Osmanlilar, vakiflarin vkifin (vakfi kuran, tesis

eden) sartlarina gre idare prensibine titizlikle riayet ediyorlardi. Bununla beraber Osmanlilar, vakiflara nemli yenilikler getirdiler. Evkaf idaresinin merkezlestirilmesini bu yeniliklere bir rnek olarak gsterebiliriz. Misir Kanunnmesi, bu yolda bize isik tutmaktadir. Nitekim her sene pasanin huzurunda tedkik ve tasdik edilecek gelir ve gider makbuzlarindan, her birisinden birer suretin Istanbul'a gnderilmesi prensip ittihaz edildi. Bir vakfin idaresinde mnhal (bos) olursa kadi, pasaya resm bir yazi yazarak lim ve faziletli filan oglu filan fakir sahsin o yere tayinini arz ediyordu. Vakifta mnhal oldugu Defterdar tarafindan da tasdik edilecek ve mnhal yere aday gsterilen kimse ancak Istanbul'daki selahiyetli makamdan berat gelince vazifesine resmen tayin edilmis sayilacakti. Osmanli toplumunda vakif o kadar nemli ve itibarli bir messesedir ki, mal imkn bakimindan toplumun en alt seviyesinde bulunanlar ile en st seviyesinde bulunanlar arasinda anlayis bakimindan bir farklilik gze arpmaz. Bu bakimdan iki veya gz (oda) evi bulunan yasli ve kimsesiz bir kadin bile evinin bir veya iki odasini vakf etmek suretiyle bu anlayisa istirak eder. Nitekim Ortaky (Istanbul)'de bab evi olan Hakime Hanim'in vakfi bize bu konuda ne kadar ileriye gidildigini gstermektedir. Gerekten, Mslman Osmanli dnyasinda byk tesisleri yaptirmaya gleri yetmiyenler, btn bir toplum tarafindan benimsenmis olan hayir messeselerine katilmaktan geri kalmiyorlardi. Yzlerce kadin, geliri azalmis bir vakif tesisine ufak ve ok mtevazi de olsa bir kaynak saglamak iin evlerini, meyveli bahelerini, tarla ve ziynet esyasi gibi mal varliklarini bagisliyorlardi. O gnn imknlari iinde vakiflari, bitip tkenmek bilmeyen, uzun ve mesakkatli yollarda, farkli isimler altinda kervan ve yolcularin hizmetinde olduklarini gryoruz. Hatta bu hizmeti geregi gibi yerine getirmeyen ve vakiflara bagli bazi tekkelerin sorumlulari hakkinda sorusturma yapildigi anlasilmaktadir. Nitekim 14 Muharrem 986 (24 Mart 1578) tarihini tasiyan bir hkmde belirtildigine gre Ankara evresindeki yollar

zerinde bulunan tekke ve zviyelerin, vakiflari msait olduklari halde bunlari, sadece tekkenisn ve zaviyedrlar "kendileri ekl ve bel' edp yende ve revendeye* sart-i vkif mucibince taam verlmeyp ebnay-i sebil ziyade mzayaka ektikleri bildirmegin ser'i serif muktezasinca evkaf teftis olunup" vakfiyeye gre hareket etmeleri istenmektedir. Vakiflar, degisik maksatlarla tesis edilmekte ve her vkif, vakfi zerinde arzu ve iradesinin devam etmesini istemektedir. Bu durum normal karsilanmalidir. Zira, senelerin aba ve emegi ile kazanilmis mal ve mlk zerinde o kadar zahmet ekmis olan bir kimsenin, tescil ettirdigi sartlan ile lmnden sonra da tasarruf sahibi olmak istemesi hakkidir. Sayet biz, onlar iin byle bir yetkiyi ok grr ve bu hakki ellerinden alsaydik, o zaman byk bir ihtimalle vakiflar istenilen sekilde devam etmeyecekti. Kisi, kendisinden sonra toplumun hayir ve menfaatina vesile olmayacak bir mali, daha hayatta iken israf suretiyle yok etme derecesine getirebilirdi. Bunun da bir cemiyet iin ne denli kt ve olumsuz sartlar doguracagini sylemeye gerek yoktur. nk byle bir durumda vakiflarin yklendigi nice hizmetler, yerine getirilmeyecekti. Ne egitim, ne ibdet, ne iktisad, ne ulasim, ne de saglik bakimindan hi bir hizmet yeterince yapilmayacakti. Hukuk bir messese olmasindan dolayi vakfin kurulabilmesi iin bazi sartlarin bulunmasi gerekir. Her seyden nce vakfi yapmak isteyen kimsenin o vakfi yaptigina dair "malimi vakf ettim, haps ettim, tasadduk ettim" veya "sadaka-i mebbede ile sadaka ettim" gibi ifadeler kullanmasi gerekir. Bu neviden sz ve isaretler, vakfin rknnden sayilir. Bundan baska vakfin tesisi iin gerek vakfi yapan kisi, gerekse vakf edilen malda da bazi zelliklerin bulunmasi icab eder. Bununla beraber bunlari kesin izgilerle birbirinden ayirmak pek mmkn degildir. a- Vakfi Yapan Kimsede Bulunmasi Gereken Sartlar: 1- Vkifin, temlik ve teberrua ehil olmasi gerekir. Baska

bir ifade ile akil, balig, resid ve hr olmalidir. Binaenaleyh, kgn, mecnun (deli) ve matuhun yapacagi vakiflar, sahih vakif muamelesi grmezler. 2- Vkif, bortan dolayi mahcur bulunmamalidir. 3- Vkifin, vakfa rizasi bulunmalidir. 4- Vkif, vakf ettigi seyi, hayir ve sevab kazanma inanci ile yapmalidir. Burada gzetilen gye, Allah'in rizasi ve toplumun menfaatidir. b- Vakf edilen Malda Bulunmasi Gereken Sartlar: 1- Vakfedilen mal, vakif aninda vkifin mlk olmalidir. Su halde baskasina ait olan bir sey vakfedilemez. 2- Vakf edilen mal deyn (bor) veya menfaat olmamalidir. 3- Vakfolunacak malin akaar (ev, dkkan, tarla gibi gelir getiren mlk) olmasi gerekir. 4- Vakifta muhayyerlik sarti bulunmamalidir. 5- Vakf edilecek bina ve agalar, mstahikkulkal' (yikilmaya veya sklmeye mahkum) olmamalidir. 6- Vakfin mesrutun lehi (vakiftan istifade edecek olanlar) belli olmalidir. c- Vakiflarin Kurulus Sekilleri: Vakiflar, sartlari haiz olan kimseler tarafindan asagidaki sekillerden biri ile kurulabilir. Bunlar: 1- Tescil suretiyle: Vkif, hkime (kadiya) mracaatla vakif kurmak istedigini bildirir. Bunun zerine hkim, yukarida bir kismindan bahs edilen sartlarin bulunup bulunmadigini arastirir. Sayet bu arastirma msbet bir sekilde sonulanirsa o zaman sahidlerin (suhdu'l-hal) huzurunda ve onlarin da karara istiraki ile vakfi karara baglayip tescil eder. Mslman olmayanlar tarafindan

tesis edilenler dahil btn vakiflarin ser' mahkemelerde tescili sart oldugundan, muhtelif vilayet mahkemeleri arsivlerinin incelenmesi suretiyle Osmanli dneminde tesis edilmis vakiflarin tam sayisi, gayesi ve karakteri hakkinda saglam bir bilgi edinmek mmkn olabilir. 2- Vasiyet yolu ile: Vakfi yapacak olan kimsenin lmeden nce vasiyet etmesi suretiyle kurulan vakiftir. Eger vkifin mirasilari yoksa mmelekinin tamamini, varsa te birini vasiyet suretiyle vakf edebilir. lm halinde vasiyeti geregince mlk vakif olur. 3- Fiil ve Hareketle: Bir kimse mlk olan bir arsa zerinde cami insa ettirip, ezan okutturup, cemaatin camide namaz kilmasina msaade etse ve kendisi de bu cami iinde cemaatla birlikte namaz kilsa o mekn vakf-i lzim suretiyle vakif olur. Artik burasi cami olmustur.

VAKIFLARIN IDARESI
Allah'in rizasini kazanmak ve ahirette karsiligini sadece O'ndan beklemek gayesiyle yapilan vakiflar, Islm dnyasinin hemen her blgesinde vardir. Din, iktisad ve ictima hayatin vazgeilmez unsuru olan vakiflar, Islm leminde byk bir yekn teskil ediyorlardi. Bunca byklkteki bir messesenin belli bir sisteme baglanmasi, iyi idare edilmesi ile mmkndr. Bu bakimdan, daha isin basinda siki tedbirlere bas vuruldugu grlr. Nitekim her vakfin bir vakfiyesinin bulunmasi, vakfiyedeki (vakif senedi) sartlarin "nass" gibi kabul edilmesi, vakfiyelerin tescil edilmeleri ve ayrica bunlari ynetmek iin mstakil idarelerin kurulmus olmasi bunu gstermektedir. Vakiflara idareci (nzir) tayini Hz. Peygamberle baslamis ve gnmze kadar devam edegelmistir. Tabiatiyle Osmanlilar da vakiflarini idare etmek, onlarin devamliligini saglamak ve istenilmeyen sekilde harcamalarina mani olmak iin yneticiler tayin etmislerdi. Nitekim Orhan Gazi, Bursa'da yaptirdigi cmi ve zviyenin idaresini Sinan Pasa'ya vermisti. Bylece

Sinan Pasa'yi Osmanli dneminin ilk Evkaf Nziri sayabiliriz. Daha sonra hkmdar vakiflari, vezir, kadiasker, sadrazam, seyhlislm, bbussaade ve drussaade agalari gibi devlet adamlari tarafindan idare edilir oldu. Yildirim Bayezid, her vilayete "Mfettis-i Ahkmi'sSer'iyye" tayin ederek vakif islerini teftis ettiriyordu. elebi Sultan Mehmed devrinde ise Cemaleddin Mehmed elebi, "Hkimu'l-Hkkmi'l-Osmaniyye" nvaniyla evkaf islerinin umum nzirligina tayin edilmisti. Sultan II. Murad dneminde bu is, kadiaskere, Ftih Sultan Mehmed de bunu Mahmud ve Ishak Pasalara havale etmisti. Bu dnemde evkaf idaresinden sadrazamlar sorumlu oldugundan, "Sadr-i li Nezreti" teskil olunmustu. Ftih'ten sonra Sultan II. Byezid, evkaf islerini Seyhlislm Alaeddin Ali Efendi'ye tevcih etti. Yavuz Sultan Selim ve Kanun Sultan Sleyman zamanlarinda evkaf nezreti ile tekrar sadrazamlar grevlendirildiler. Sultan I. Ahmad Han devrinde, Seyhlislm idaresinde olan vakiflar, II. Mahmud Han zamaninda Kadiaskerin emir ve idaresi altinda idi. Yine bu dnemde her vilayette, "Mfettis-i Evkaf adinda bir idareci vardir. Osmanlilar dneminde sahislar tarafindan kurulan vakiflarla mtevelliler mesgul oluyor, bunlar kadilar vsitasiyle teftis ve murakabe ediliyorlardi. Her kadi, kendi mintikasindaki vakiflari, emrindeki mfettislerce teftis ettirdigi gibi, bazan bizzat kendisi de bunlari teftis ederdi. Istanbul kadisi ise btn vakiflari teftis yetkisine sahipti. Misir, Suriye, Arabistan ve Kuzey Afrika'nin ilhakindan sonra buralarda bulunan vakiflar 995 (M. 1587) senesinde kurulan "Haremeyn Evkaf Nezareti"ne baglandi. Daha sonra gelisen vaziyet geregi, Anadolu ve Rumeli vakiflarinin idaresi de 12 Rebilevvel 1242 tarihinde teskil olunan "Evkaf-i Hmayn Nezreti"ne baglandi. Bu nezretin teskilinden sonra messesenin basina getirilen ilk nzir el-Hac Yusuf Efendi olmustu.

Haremeyn Evkaf Nezreti, 1254 (1838) yilinda Evkaf-i Hmayn Nezreti'ne ilhak olundu. Osmanlilar dneminde 1242 (M. 1826) yilinda kurulan Evkaf Nezreti'nden nce vakiflar, vkiflarinin sartlarina gre idare ediliyorlardi. Genel olarak bu idare biimlerini asagidaki sekilde gruplara ayirmak mmkndr: a-Haremeyn Nezreti: Haremeyn (Mekke-Medine)'e bagli vakiflarla, Ayasofya, Sultan Ahmed, Nuruosmaniye, Yenicami, skdar'da ise inili ve Atik Valide Camileri vakiflarinin idareleri "Drussaade Agalan"nin elinde idi. 995 (1587) senesi Muharrem'inde Habes Mehmed Aga'nin basina getirilmesi ile kurulan Haremeyn Nezreti, mesrutun lehi "Haremeyni'sSerifeyn" halki olan vakiflarin idaresine bakardi. Kurulusundan kisa bir mddet sonra Osmanli Padisahlari, hanimlari ve Drussaade Agalari gibi nemli sahsiyetlerin vakiflari, buna ilave edildigi iin bu nezret nem kazanmisti. Bu nezret drt daire tarafindan idare edilirdi. Bunlar: I- Evkaf-i Haremeyn Mfettisligi: Diger vakif mfettislerinden ayri olarak nezretin kurulus tarihi ile birlikte kurulmus hukuk bir memuriyetti. Haremeyn vakiflari ile birlikte diger btn vakiflarin hukuk problemlerini ve isleyis tarzlarini da teftis ederdi. Bu messesenin basina ilk defa sekin limlerden biri olan Amasyali Mehmed Efendi getirilmisti. II- Evkaf-i Haremeyn Muhasebeciligi: Drussaade agalarinin nezreti altinda bulunan btn vakiflarin vakfiye ve kurulus gayelerini tescil eden, vakiflari, vakfiyelerinin sartlarina gre idare eden ve muhasebelerini tutan nemli bir memuriyet idi. II Evkaf-i Haremeyn Mukataaciligi: Haremeyn vakiflarindan mukataaya baglanan, btn vakif arazi ve binalarin kayitlarinin tutulmasi bu daireye aitti. Ayni sekilde vakiflara ait vergi ve diger gelirlerin toplanmasi (cibyet), ferag ve intikallerin saglanmasi bu daire tarafindan yrtlrd.

IV- Drussaade Yaziciligi: Drussaade Agalari'nin btn yazismalari bu bro tarafindan yrtlyordu. Burada alisan grevliler, Drussaade Agalari'nin btn sirlarini bildikleri iin genis bir nfuza sahiptiler. Bu drt daire tarafindan tutulan defterler, siyakat hatti ile yazildiklari gibi muhteva bakimindan da tarih belgelerin en mkemmeli durumunda idiler. Haremeyn Nezreti'nin idare merkezi, saray mstemilatindan olan Darphnenin st tarafi idi. b- Vezir Nezreti: Sadrazamlarin nezreti ile idare olunan vakiflardir. Ftih Sultan Mehmed'in Istanbul'da yaptirdigi bina ve diger ha yir eserlerinin idaresini hicr 868 (1463)'de vezir Mahmud Pasa'ya, 872 (1467)'de de veziriazam Ishak Pasa'ya tevcihiyle basladi. Bunlara daha sonra Yavuz Sultan Selim ve Kanun Sultan Sleyman vakiflan da ilve edilirdi. "Ser mfettis" adi ile ulemadan biri bu vazife ile grevlendirildi. c- Seyhlislm Nezreti: Sultan II. Byezid Han'in Istanbul ve diger sehirlerde meydana getirip tesis ettigi hayratinin idaresini, hicr 912 (1506) senesinde Seyhlislm Alaeddin Ali Efendi'ye tevcihi ile basladi. Idare merkezi Byezid imret dairesi idi. d- Tophne mersi Nezreti: Sultan Byezid, Hamidiye, Laleli, Selimiye, Mihrisah Valide ile II. Mahmud vakiflarinin mulhakat ve mukataatindan ibaret idi. Darphne tarafindan ynetilirdi. e- Istanbul Kadilari Nezreti: Kadilara mesruta olan bu vakiflarin tamamina Istanbul kadilari nezret ederlerdi. Daha sonra bu nezretlere Galata, skdar, Eyyub kadiliklari ile Kaptan Pasa, Yenieri Agasi, Sekbanbasi, Bostancibasi gibi nezretler de ilave edilmek suretiyle bu rakam 12 sayisina kadar ikmisti. Sultan II. Mahmud Han, yenieriligi "Vak'a-i Hayriye" ile ortadan kaldirdiktan sonra, vakiflar arasindaki irtibatsizligi yok etmek ve zamanla ortaya ikan bazi

yolsuzluklari nlemek gayesiyle btn vakiflarin tek bir nezret altinda toplanmasinin daha dogru olacagi kanaatine varmis olacak ki, btn din binalarin bakim ve onarimi, personelinin ayliklari ve diger hayr maksatlar iin tesis edilen vakiflarin bir ati altinda toplanmasini kararlastirdi. Vakiflarin tek elden idaresi iin 12 Rebilevvel 1242'de ikarilan bir fermanla "Evkaf-i Hmayn Nezreti"nin kuruldugu ve Darphne nziri ve mtevelli kaimi makami el-Hac Yusuf Efendi'nin yeni kurulan bu nezretin basina getirildigini biliyoruz. Bylece adi geen nezret resmen kurulmus oluyordu. Bununla beraber, Sultan I. Abdlhamid Han'in kendi vakiflari ile ilgili olarak tesis ettigi teskilt, Evkaf-i Hmyun Nezareti'nin kurulusuna bir baslangi sayilmaktadir. Bu bakimdan, nezretin ilk kurucusu olarak adi geen padisahi kabul edenler de bulunmaktadir. Evkaf-i Hmyn Nezreti kuruldugu zaman, "kesedarlik", "zimmet halifeligi" ile "sergi halifeligi" adinda daireden meydana gelmisti. Bunlarin miri durumundaki nzira maas olarak 10.000 kurus baglanmisti. Kesedarlik idaresi: Nezrete bagli vakiflarin ilamlarina, takrirlerine ve inhalarina ait btn isleri yrtmekle grevli idi. Bu memuriyete ilk defa hcegandan Kk Kal'a tezkirecisi Egin'li es-Seyyid Mehmed Sevki Efendi tayin edilmisti. Zimmet Halifeligi: Vakiflarin mukataalarini, zabitlarim ve sarraflardan alinacak kefalete bagli bor tahvilleri ile ilgili islemleri yrtrd. Keza, kira mukavelerini dzenlemek, tahsilati yapmak ve muhasebe kayitlarini kontrol etmekle grevli idi. Bu hizmetin basina da ilk defa Mehmed Arif Efendi getirildi. Serg Halifeligi: Evkaf-i Hmayn Nezreti hazinesine gelen paralan almak, vakfiyeye gre gider btesini hazirlamak ve vakif btesine gre gnlk harcamalari yapmakla vazifeli idi. Ilk defa sergi halifeligine tayin

edilen kisi, Zimmet halifesi olan zatin kardesi Ahmed Izzet Efendi'dir. Btn bu islerin yrtlmesinde adi geen dairelere yardim etmek zere ktipler, maiyyet ve hizmetliler tayin edilmisti. Bilahare nezrete yapilan ilhaklarla isler ogaldigindan ve adi geen dairenin btn bu isleri geregi gibi ve zamaninda grmesinin mmkn olamayacaginin anlasilmasindan sonra Zilkade 1246 (Nisan 1831)'de Tahrirat Baskatipligi, Mlhakat Gedikler Ktipligi ve Rznmecilik adi ile yeni memuriyet daha ihdas edildi. alisan personel sayisinin artmasi zerine, nezret iin byk bir idare binasina ihtiya duyulmustu. Bu sebeple, eski Darphne civarinda hasirci ve dogramaci koguslari yikilarak bunlarin yerine 17 odali bir daire insasina baslanmisti. Bu yeni binanin insaati, Cemaziyelevvel 1248 (Ekim 1832)'de bitirilerek bina dsenmis, nezret de Receb (Kasim-Aralik 1832) ayinda yeni binasina tasinmisti. Vakfiyelerin tahlilinden anlasildigina gre, baslangita Osmanli dnemi vakiflarinda hizmet gren mtevellilerin mstakil bir idare binasina sahip olmadiklari, bu is iin kendi evlerini kullandiklari grlr. Ancak XVIII. asnn ikinci yarisindan itibaren Sultan III. Osman, Sultan III. Mustafa ve Sultan I. Abdlhamid Han kendi vakiflari iin idare binalari ihsa ettirmeye basladilar. Onlar, bu binalar iin kapicilar (bevvb) ve bekiler (mustahfiz) tayin ettiler. Bylece bu vakiflarin her biri, gerek mnda birer idar merkeze kavustu. Sz konusu idare binalarinin ihdas edilmesi, Osmanlilardaki vakif idaresinin merkezlestirilmesi iin atilmis bir ilk adim olarak kabul edilebilir. Osmanli Devleti'nin ortadan kaldirilisina kadar devam eden Evkaf Nezreti, 3 Mart 1924 tarihinde ikarilan 429 sayili kanunla ilga edilerek Basbakanliga bagli bir Umum Mdrlge havale edildi. 429 sayili kanunla

Vakiflar Umum Mdrlg de kurulmus oldu. Bununla beraber bu kanun, vakiflarda fazla bir degisiklige sebep olmuyordu. Cumhuriyetten sonra vakif mevzuatinda ilk mhim degisiklik, 5 Haziran 1935 tarih ve 2762 sayili kanunla yapildi. Bu kanun 5 Aralik 1935 tarihinde yrrlge girdi. Vakiflarin kurulusu, kurulus sartlari ve idaresi gibi hukuk zelliklerine isaret ettikten sonra bir vakfin resmen tesis edilmis oldugunu gsteren belgeden (vakfiye) bahs etmemek, konu iin bir eksiklik olarak kalacakti. Onun iin biz de fazla teferruata girmeden bu hukuk belgeden sz etmek istiyoruz.

VAKFIYE
Vakfiye, vakfin vkifi (vakf eden, vakfi tesis eden) tarafindan hazirlanmis nizamnmesine verilen bir isimdir. Vakfiyeler, kadilik siciline kayd edilip islendikten sonra kesinlesirlerdi. Islm tarihinde ilk vakfiyenin Hz. mer tarafindan yazildigi sylenmekle birlikte bunun, Hz. Peygamber devrinde mi, yoksa Hz. mer'in halifeligi zamaninda mi olduguna dair kesin bir bilgiye sahip degiliz. Byk bir ihtimalle bu, Hz. mer'in halifeligi dneminde olmustur. Tarih boyunca vakfiyeler, tas, deri ve kagit gibi yazi iin elverisli bulunan malzeme zerine yazilarak gnmze kadar gelmislerdir. Sayet vakfin mevzuu bir bina ise, bazan vakfiyenin zeti binanin duvarlarindan birine kazilirdi. Nitekim Trke ile vakfiye olan Germiyanoglu II. Yakub Bey (. 1428) vakfiyesinin tas zerine yazildigini biliyoruz. Tarih ve medeniyet aisindan bakildigi zaman vakfiyeler, byk bir nem tasirlar. nk bunlar, bize milletin muayyen bir zamanindaki hayat ve kltrne ait muhtelif olaylari ile sekilleri grme imkni verirler. Keza vakfiyeler, Mslmanlarin ekonomik ve sosyal hayatlarinda nemli rol oynamis olan vakif tesisinin nasil alistigim, kimlerin bunlari idare ettigini, kimlerin vakif

gelirinden istifade ettigini vs. gibi hususlari grenmemize yardimci olurlar. Bunlardan (vakfiyelerden) vakfin byklgne gre hacimli olup defter gibi olanlar bulundugu gibi, muhtasar ve tek sayfa seklinde olanlar da vardir. Bu arada rulo seklinde uzun ve kalin varaklar halinde olanlar da bulunmaktadir. Mufassal olanlar uslb bakimindan edeb degeri yksek olan eserlerdir. Vakfiyelerde, Allah'a hamd ve sen, Reslne salt ve selmdan sonra hayir yapmaya tesvik edici, sadakanin sevabindan bahs edici yet ve hadisler verilir. Bazan konuyu daha cazip hale getirmek, insani tesvik etmek ve edeb san'at yapmak bakimindan yet ve hadisler, siirlerle de desteklenir. Btn bunlar vakfiyenin mukaddimesi kabilinden olduklari iin hukuk bnyeden sayilmazlar. Bu mukaddimeden sonra vakfiyelerde genellikle su hususlar yer alir: 1- Vakf olunan mallarin neler oldugu. 2- Vakf olunan bu mallarin nasil idare edilecegi. 3- Vakif gelirlerinin, nerelere ve kimlere hangi sekillerde verilip sarf edilecegi. 4- Vakfin kimler tarafindan idare edilecegi, messesede ka kisinin alisacagi, bunlara ne miktarda cret denecegi, bu cretlerin hangi gelirlerden elde edilecegi, esyanin fiyati vs. gibi konular, teferruatli bir sekilde aiklanir. 5- Hakimin (kadi), vakfin sihhat ve lzumuna dair olan hkm. 6- Sonunda da tarih ile kadinin mhr bulunur. Vakfiye, eb'ad, bakimindan ister byk, ister kk olsun, mahiyet itibari ile iindekiler ana blmden meydana gelir. Bunlar: a. Dbce (Giris): Vkifin, vakfi kurma sebep ve gayesinden bahs eden bu blm, yet ve hadislerle

kuvvetlendirilir. b. Vakfin Hizmet Sartlan: Gelir kaynaklan ve masraf yerlerini gsteren bu blm, vakfiyenin en uzun kismidir. c. Sonu: Bu kisimda messesenin seriata uygunlugu belirtilerek, hi bir kimsenin bu vakfa mdahale edemiyecegi anlatilir. Bundan sonra da tarih ve sahidlerin imzalari bulunur. Farkli dnemlerde kurulan vakiflarin vakfiyelerinde, gerek basta ve gerekse sonda pek ok dua bulunur. Vakfiye metninde geen dualari iki kisma ayirmak mmkndr. Bunlardan biri hayir dua, digeri de beddua seklindedir. Vakfiyelerde bu neviden dualarin bulunmasi normaldir. Zira vakif hizmetlerinin yrtlmesinde, dogru ve drst alisan, hizmetin grlmesine yardimci olan ynetici ile grevlilere, bu hizmetlerinden dolayi vkifin hayir duada bulunmasi bir esit skran ve minnet borcu olarak kabul edildigi iin tabii bir harekettir. Bundan baska, vakfiyede belirtilen hizmetleri yerine getirmeyen, ona ihanet eden, onu gayesinin disinda kullanan idareci ve grevlilere de beddua edilmektedir. Vakfiyenin sonunda bulunan beddua kismi, dsnen ve basiretli kimseler iin tyler rpertecek sekildedir. Bu bedduada vakfi ktye kullanan, onu degistiren, bilerek ona zarar veren, gelirinin azalmasina sebep olan, haksiz olarak onun malindan yiyen vs. gibi, vakfa ktlg dokunacak olanlar hedef alinmislardir. Gerekten, ebediyet (devamlilik) sarti zerine kurulan vakiflarda, vkifin seneler sonra (lmden sonra) ona mdahale edenlere baska trl karsi koymasi mmkn degildir. Bunun iindir ki o: "Allah'in, Peygamberlerin, meleklerin, insanlarin ve btn mahlukatin lneti"nin, vakfi degistirenin zerine olmasini dilemekten baska bir sey yapamaz. Bu sebeple vakfiyelerin sonuna bakildigi zaman, byle bir beddua kismi grlr ki bu, insanlar iin manev bir tehdid olmaktadir. Gerekten inanan ve muvahhid (Allah'in birligine iman eden) olanlar, byle

bir bedduaya maruz kalmak istemezler. Osmanlilarda vkif, vakfiyesini Istanbul'da Defterhne'nin bu islerle ilgili brolarindan birine kayd ettirirdi. Defterhanede sicillere geirilmis olan bu vakfiyeler, bugn Ankara'da Vakiflar Genel Mdrlg Arsivinde bulunmaktadirlar. Bu arsivde 26300 kadar vakfiye oldugu belirtilmektedir. Bununla beraber bunlar, vakfiyelerin tamamini temsil etmekten ok uzaktirlar. Ancak muhtelif vilayet mahkemelerine ait btn ser'iyye secilleri ve tahrir defterleri tarandiktan sonradir ki, Osmanlilar dneminde kurulmus bulunan vakiflarin sayisi yaklasik olarak tesbit edilebilir. Belli blge veya belli zamanlardaki vakiflarin sayisi konusunda ancak iki rnek zikr edilebilir. Bunlardan biri 927-1005 (1519-1596) yillari arasinda Istanbul'da tesis edilen vakiflarin sayisidir ki, bunlarin yeknu 2868'dir. Bu konuda baska bir rnek te 1718-1800 yillari arasinda Haleb'te kurulmus vakiflarin sayisidir. Buna gre belirtilen tarihte Haleb'te 485 vakif kurulmustur. Vakfiyelerin en eski tarihi tasiyanlarindan, en yenilerine kadar tedkik edilecek olursa bunlarin kltr ve medeniyet tarihimizin bir ok zelliklerine isik tuttuklari grlecektir. Nitekim, bunarin; tarih, kltrel gelismeler, folklorik zellikler, sanat tarihi ve sosyolojik ynleri ile toplumun bilgilendirilmesine de yardimci olduklari grlr. Vakfiyelerin bu zelliklerine kisaca temas ederek, bu vesikalar zerinde uzmanlarin hangi ynleri ile arastirma yapabileceklerine isik tutmaya gayret edecegiz. Vakfiyeler, dzenlendikleri dnemin tarihine isik tutan nemli belgelerdir. Bilhassa hkmdar, bey, zengin ve bunlarin yakinlarinin dzenledikleri vakfiyeler, bu sahislarin hem hayatlari, hem de sahsiyetleri hakkinda bilgi sahibi olmamizi saglarlar. Vakfiyeler, birer messese olan vakiflarin, ilk elden incelenmesi gereken kaynaklaridir. Gerek din, gerek sosyal, gerekse ilm messeselerde alisan insanlarin hangi isleri yaptiklari, alisma sartlarinin nasil olduklari

ve hatta yetisme ortami bakimindan bize bilgi veren yegane kaynak o messesenin vakfiyesidir. Vakfiyeler, birok zellikleri yaninda dneminin iktisad hayati hakkinda da faydah bilgiler verirler. Gerek fiyat hareketleri, gerekse insanlarin geim standartlarini tesbit etmemize yardim edecek bilgiler, vakfiye metinlerinde mevcut bulunmaktadir. Bu bakimdan, dnemin iktisad tarihini yazacaklar iin vakfiyeler, basta gelen kaynaklar arasinda zikredilebilir. Keza vakfiyeler, sehir tarihiligi ile ugrasanlar iin de birer kaynaktirlar. Zira vakif messesesi, kuruldugu sehrin bir parasidir. Dolayisiyle vakif messesesinin tarihi, o sehrin tarihi ile i iedir. zellikle sehrin yerlesim durumu ile halkinin dagilimi hakkinda bilgilerin yer aldigi vakfiyeler, bize, blgenin cografyasi, siyas ve fizik haritasi, hatta iklimi bakimindan da bilgi sahibi olma imkani veren yardimci vesikalar hviyetindedirler. Vakfiyeler, kltrel zellikleri bakimindan da nemli birer vesika olarak karsimiza ikmaktadirlar. Nitekim vakfiyelerde kullanilan dil ve uslb, gelisi gzel degil, belli bir sistem ve usle bagli olarak kullanilmaktadir. Bu sebeple vakfiyelerin kendilerine ait zel bir dili bulunmaktadir. Vakfiyeler, halkin gnlk yasayislari hakkinda bilgiler vermekle, toplumun folklorik zelliklerine de isik tutarlar. Kara Ahmed Pasa vakfiyesinde Ramazan ve Kurban bayrami ile mbarek gn ve gecelerde halkin yasayisi hakkinda bilgiler bulunmaktadir. Giyecek ve yiyecek satin alinabilmesi iin kayitlar konulan vakfiyede bu gnlere mahsus yemeklerin pisirilmesi iin gerekli malzemenin alinmasi gayesiyle vakif gelirlerinden tahsisatlar ayrildigi grlmektedir. Keza vakfiyelerde devrin isinma kltr bakimindan da bilgilerin bulunduguna tesadf edilmektedir. Kisin odun ve kmrn yakildigini gsteren metinler, bunun aik birer delilidir. Misafir karsilama ve ugurlama detleri ile bineklerin kullanimi hakkinda bilgiler buldugumuz vakfiyelerde,

snnet geleneginin Anadolu'da nasil oldugunu gsteren ifadeler de bulunmaktadir.

2. VAKIFLARIN HIZMET SAHALARI


Allah'in rizasini kazanmak gayesiyle, baskalarina karsiliksiz yardim etmek gibi bir prensipten dogan vakiflar, toplumun hayir ve iyiligine olan her yerde saglam birer sigorta teskilti gibi vazife gryorlardi. Gnmz sigorta sirketlerinden daha stn olduklarini syleyebilecegimiz bu messeseler, "sadaka-i criye" denilen hayir esitlerinin basinda gelmektedirler. Bu bakimdan, Islm leminin hemen her yerinde rastladigimiz vakiflarin yardim elini uzatmadigi bir saha grmek mmkn degildir. Dnyanin, her dnem ve blgesinde grlebilen yoksullarin elem ve izdirabini gidermek, yollar, kprler, esmeler, su bentleri, okul, cami, hamam, hastahane, tekke, zviye vs. gibi daha nice hizmetleri yerine getiren bu messeselerin pek ok esidi bulunmaktadir. Bu bakimdan, "toplumda birer sigorta vazifeleri gryorlardi" derken bir gerege isaret ediyorduk. Hatta bir mnda sigortalardan daha ileri seviyede bir hizmet ifa ediyorlardi denebilir. nk sigortalar belli bir sre aidat yatiranlara bu katkilarindan dolayi hizmet verirler. Fakat vakiflar iin byle bir sey sz konusu degildir. Onlar, tamamen karsiliksiz hizmet ediyorlardi. Asagida verecegimiz birka rnek, btn bu sylediklerimizde ne kadar hakli oldugumuzu gsterecektir. Fakir, dul, ksz ve borlulara para yardimi yapmak; grencilere elbise ve yemek vermek; evlenecek gen kizlara eyiz hazirlamak; her gnn ihtiyalari yanisira efendileri azarlamasin diye kse ve bardak gibi kapkacak kiran hizmetilere verilmek zere para vakiflarinin yapildigini biliyoruz. Bu vakiflari kuran hayirsever insanlar, sadece bununla da yetinmiyorlardi. Onlar, divitinde mrekkeb kalmayanlarin divitlerine mrekkeb koymalari iin "Mrekkeb Vakfi"ni da

kuruyorlardi. Halka meyve ve sebze verilmesi, alisamayacak derecede yaslanan kayiki ve hamallarin bakimi iin vakif tesis edilmesi, ocuklarin emzirilmesi gayesiyle kurulan vakiflar, sehirlerdeki cadde ve sokaklarin temiz tutulmasi iin ecdad tarafindan yapilan vakiflari btn bu sylediklerimiz iin sahit gsterebiliriz. Bilhassa temizlik bakimindan gnmz insaninin dsnemeyecegi ve fakat anlatildigi zaman da hayrette kalacagi bir vakiftan sz etmek yerinde olacaktir. Buna gre sokaklara atilan tkrk ve balgamlar ile insani tiksindiren diger maddeler, zerine kl dktrlmek suretiyle irkin manzaralarini ve zararlarini gidermek iin para tahsis edip adamlar tayin eden hayir sahipleri (vkif) de vardir. Osman Nuri Ergin bu konuda su rnegi verir: "Ser' mahkeme sicillerinde syle vakif ve vakfiyelere rastlamak mmkndr. Sz gelimi Serez'deki vakfiyeye gre her gn iki adam bir kaba kl koyarak sirtlarina alip arsi ve pazari geziyor, nerede bir tkrk veya balgam grrlerse zerlerine bir miktar kl serpip geiyorlarmis. Kln antiseptik bir madde oldugu dsnlrse atalarimizin tatbik ettikleri usl daha dogru ve daha iyi degil midir?" Keza, oyuncagi bulunmadigi iin arkadaslari ile oynayamayan ocuklara oyuncak alinmasi ile ilgili vakiflari tesis edip meydana getiren hayirseverlerin yaptiklari, bu kadar da degildir. Seluk Hatun gibi, biraktigi vakif bahe ve tarlaya her yil muhtelif cinsten 100 meyve agacinin dikilmesini sart kosanlar da vardi. Abdullah oglu Haci Ibrahim, Yeni Cami'de duran leylekler iin yilda 100 kurus yem parasi vakf etmisti. Yorganci Ismail elebi, Beykoz'daki tekkeye vakf ettigi mandirada alisan esirlerin (kle ve cariye) mnasipleri ile evlendirilmesini sart kosar ve "gence kari, kariya gen tezvic olunmaya ve evladlari dahi uslb-i mezkr zre tezvic oluna" diyerek yaslari birbirine yakin olmayan genlerle yaslilarin birbirleri ile evlendirilmemesini ister. Bunlardan, vakfa 10 yil hizmet edenlerin de azad edilmesi, vakfiyenin sartlari arasinda yer almaktadir. Sonu olarak sunu diyebiliriz ki Osmanli toplumunda vakiflarin hizmet gtrmedigi bir sahayi grmek hemen hemen mmkn degildir. Bununla beraber biz, vakiflarin hizmet sahalarini asagida grlecegi sekilde bir tasnife tabi tutabiliriz:

a) Din hizmetinm ifasi iin yapilmis bulunan vakiflar: Cami, mescid, tekke, namazgh vs. b) Egitim ve kltrle ilgili vakiflar: Mektep, medrese, ktphne, dru'l-hadis, dru'l-kurra vs. c) Sivil ve asker sahada hizmet eden vakiflar: Evler, saraylar, kislalar, tophaneler, silah saraylari, baheler. d) Ekonomik sahada hizmet veren vakiflar: arsilar, bedestenler, arastalar, hanlar, kapanlar, dkknlar vs. e) Sosyal hizmetler iin kurulmus bulunan vakiflar: Hastahaneler, dru's-sifalar, kervansaraylar, imretler, dru'l-acezeler, kr evleri, ocuk emzirme yurdu, czzamlilar yurdu vs. f) Su hizmetleri ile ilgili vakiflar: esme, sebil, sadirvan, su kemerleri, bentler, hamamlar, kaplicalar vs. g) Spor hizmetleri iin yapilmis bulunan vakiflar: Pehlivan ve kemankes (okuluk) tekkeleri, ok meydanlari, spor bideleri. Bundan baska vakiflarca kurulan tesislerde vazife yapan ve bundan dolayi cret alip geimini saglayan nisanlarin meydana getirdigi yekn, byk rakamlarla ifade edilmektedir. Bunlara denen meblagin byklg dsnlrse vakiflarin ne denli birer hizmet unsuru olduklari anlasilir. Osmanli toplumunun sosyal hayatinda nemli rol oynayan bu messeselerin tamamindan bahs etmek mmkn degildir. Zira Osmanli toplum hayatinda dogum ile lm arasindaki hayat izgisinin btn kse baslarinda vakiflari grmek mmkndr. Bunun iin "Kisi vakif bir evde dogar, vakif bir besikte byr, vakif bir messeseden beslenir, vakif bir evde ikamet eder, vakif bir messesede alisir, vakif bir evde lr, vakif bir tabuta konur ve vakif bir mezarliga defn edilir" denilmistir. Gerekten, Osmanli toplum hayatinin btn sinif ve safhalarinda tesirleri grlen bu messeselerin tamamindan ve yeterince teferruatli bir sekilde bahs

etmek mmkn degildir. Bununla beraber biz, bu eserlerin esitlerine gre bazi rneklerinden ana hatlari ile sz etmek istiyoruz.

CAMI
Osmanli toplumunun sosyal ve kltrel bakimdan gelismesinde nemli rol bulunan messeselerden biri de cmidir. Tamamen vakiflara bagli olan cmiler, mimar yapi olarak din eserlerin bainda gelirler. Ibdet, egitim, kaza (yargi), ve sura gibi toplantilarin yeri olarak insa edilen cmilerin ifa ettigi hizmetler, kmsenmeyecek kadar byktr. Hz. Peygamberin, Medine'ye hicreti ile baslayan cmi insaati, Hz. mer'in halifeligi dneminden itibaren nemli merkezler basta olmak zere Islm dnyasinin hemen her tarafinda grlmeye baslar. Daha o zamandan itibaren insa edilen cmi binalari, kuru bir yapi olarak birakilmadigi gibi bunlar, evrelerinde esitli hayir kurumlarinin yapilmasina da vesile oluyordu. Yapi olarak din mimar grubunun basinda gelen cmi, zellikle Osmanlilarda mahallenin idare merkezi ve imamlarin karargahi idi. Kendisine verilen Arapa isimden de anlasilacagi gibi cmi, halki toplayan veya halkin toplanti yeri mnlarina gelmektedir. Bu sebeple sosyal messeselerin basinda zikredilen cmiler, hem ibdet yeri, hem de cemaatin toplu bulunmasi sebebiyle memleket, muhit ve mahalleye ait islerin grslp karara baglandigi yerlerdi. Bu yzden, sosyal bir yapi olarak byk bir nemi haizdi. Bunun iindir ki Osmanlilarda cmi, mahallenin odak noktasini teskil ediyordu. Cmilerin etrafinda bazan geometrik bir dzen iinde, bazan da yerin zelligine gre ok defa belli bir estetik dikkate alinarak evler serpistirilirdi. Bu evlerden baska en nemli bina medrese idi. Medreseler, zel mimar tarzi bulunan zarif ve agir basli eserlerdi. Bu binalardan bir kai bir cmi etrafinda siralaninca bunlara ktphane gibi yardimci tesisler de ekleniyordu. Bundan baska zellikle byk cmilerin yanina sebil, imret,

dru's-sifa vs. gibi sivil ve sosyal vazifelerin grldg binalar yapilirdi. Bu haliyle bunlar, bir klliye meydana getirir ve deta yeni bir mahallenin kurulmasina yardim ederlerdi. nk bir cmi yaptirmak isteyen hayir sahibi (vkif), topraga aga diker gibi binasini tek basina yalniz ve garip birakmazdi. yle ki yaptirdigi ibdethaneye sosyal ihtiyalari karsilayacak canli bir organ karakteri vererek onu, medresesi, imreti, mektebi, hamami ve diger mstemilati ile btnlerdi. Bunun iin Osmanli sehirlerinde vakif tesisleri ehemmiyetli kuruluslardi. Feth edilen sehirlerin yenilestirilmesi ve bir Trk sehri haline getirilmesinde en ok bu neviden vakif binalarin hizmeti olmustur. Yeniden kurulan sehirlerde ise bu rol daha byktr. Vakif, hem kurulan binalarin saldirici kuvvetlere karsi koruyucusu ve sigortasi grevini grms, hem de kurucularin millet gznde "gsib" gibi grlmelerine engel olmustur. Hl bugn bile cmi yakininda namaz vaktinin girmesini bekleme iin oturulan kahvelerin varligi, cmiler sayesinde olmustur. Nitekim Istanbul'daki kahve ve kiraathnelerin ailis sebebini cmilere baglayan O. Nuri Ergin, bu konuda syle der: "Istanbul'da kahveler ve kiraathneler de cmi teskilti ve ibdet yznden ailmistir. Namaz vakitlerinden evvel cmiye gelen ve fakat kapisini kapali bulanlar, yahut iki namaz arasindaki vakti geirmek isteyenlerin bir mddet oturmasi ve beklemesi iin ilk nce her cminin yaninda birer yer tahsis edilmis ve hicretin X. (M. XVI) asrinda Yemen'den kahve gelince, buralarda kahve iilmesi det haline gelmisti. Bundan dolayidir ki adina kahvehne denmistir. Kahvelerde namaz vaktine kadar halki oyalamak iin bilhassa aksamla yatsi arasinda "Hamzanme", "Battalgazi" vs. gibi halk kitaplari okunurdu." Klasik Trk cmileri, baslica su kisimlardan meydana gelirler. Dis avlu, i avlu, son cemaat mahalli, sahn, yan sofalar ve mihrab. I avlunun etrafi revakli olup orta yerde abdest almak iin ok sayida musluklu bir sadirvan bulunur. Cminin bu avlu tarafinda ve orta

yerdeki kapisindan ekseriya son cemaat mahalline girilir. Bu kisim, namaz vaktinden sonra gelen veyahut cmi dolu oldugu zaman cemaat tarafindan doldurularak ayri bir imamla namaz kilinan ve hususi bir mihrabi olan yerdir. Buradan bir kapi ile cminin iine girilir. Cemaatla namaz kilindigi vakit bu sahnda cemaat, mihrabta duran imama uyarak namaz kilar. Mihrabin saginda hutbe iin bir minber vardir. Cminin uygun bir yerinde mezzin mahfili oldugu gibi zeminden ykseke sofalari ve byk cmilerin st katlarinda hnkr mahfilleri bulunur. Cmilerin binalarina bitisik bir veya daha fazla minare bulunur. Bunlar, ezan okunmaya mahsus tek veya mteaddid serefeli olurlar. Bazi seltin cmilerinde minarelerin er serefesi bulunur. Byk cmilerin etrafinda daima byk bir avlu vardir. Buraya ogu zaman agalar da dikilir. Byle byk cmilerin yaninda trbe ve mezarliklardan baska sebil, imret, mektep, medrese, ktphne gibi binalar da bulunur. Bunlarin tamami, bir klliye meydana getirir. Ve deta mstakil bir mahalle olustururlar. Gnmzde, esitli ynleri ile kendilerinden yararlandigimiz cmiler, tarihte de ayni zellige sahip olduklari iin grntleri ile yabancilari cezb etmekten ve onlari kendilerine hayran birakmaktan geri kalmazlardi. Bunu, seyyahlarin eserlerinden takib etmek mmkndr. Nitekim XIX. asrin ilk yarisinda Osmanli lkesine gelen Gerard de Nerval "Voyage en Orient" adli seyahatnmesinde bu hayranligini syle dile getirir: "Ayni anda Istanbul bidelerinin ykseldigi geri plnda sihirli bir manzara belirmeye basladi. Karanlik ktke kubbeler zerinde ve minare aralarinda mahyalar yaniyor, sehir isil isil parliyordu. Sphesiz, mahya denilen isikli harflerle, bir seyler anlatiliyordu. Binlerce geminin diregi gibi gge uzanan minarelere isiktan halkalar takilmisti. Bunlar, o narin serefeleri aydinlatiyor ve gkyzne resm ediyordu. Baska gnlerde pek tatli ve agir olan mezzinlerin her taraftan ykselen sesleri o gn bir zafer sarkisini andiriyordu. Osmanlilarda cmi mimarisi, bu sahada yeni uslb ve ekollerin dogmasina da sebep olmustu. Bu bakimdan,

kisaca bunlardan bahs etmek, mimarlik tarihimiz aisindan faydali olacaktir. Bunlar: 1. Bursa Uslbu (1325-1501): Bursa'nin fethinden Istanbul'da Byezid Camii'nin yapilmasina kadar olan devre. Bursa'daki Ulu ve Yesil Cmi'ler bu uslbun ilk rnekleridir. Osmanli mimarisinin bu ilk devresine ait rneklerine Edirne'de de rastlanir. Bu tarz mimar, Istanbul'un fethinden sonra da bir mddet devam etti. Edirne ve Istanbul'un ilk anitlari asagi yukari hep bu uslba uyularak yapilmistir. 2. Klasik slb (1501-1616): Byezid Cmii'nden Sultan Ahmed Cmii'nin yapilisina kadar olan devre. Osmanli mimarsinin bu klasik devresi, 1501-1506 yillari arasinda Istanbul'da insa edilen Byezid Cmii ile baslar. Bu cmi ile birlikte yeni bir mimar tarz ortaya ikti. Cminin plani, Bursa'daki Yesil Cmi'nin ilkel seklini korumakla beraber kubbeyi bytms; bunu, binanin kalin duvarlarina dayandiracak yerde drt byk ve kalin sutna istinad ettirmistir. Bu dzen, mimara yan sahnlar elde etme imkni vermistir. Bu yan sahnlar, ya baska kk kubbelerle ya da kk yarim kubbelerle rtlmstr. Bu andan itibaren mimar artik yeni bir safhaya girmektedir. Ilk devrin cmileri ve bideleri bu devrin binalari yaninda agir ve kaba kalmaktadir. Mimar Hayreddin, cmiin tamamina, o zamana kadar bilinmeyen bir ahenk ve karekter vermistir. Bu uslbun rneklerinden bir kai syledir: Sultan Selim I Cmii, Sleymaniye Cmii, Sehzde Cmii, Edirne Selimiye Cmii. 3. Yenilestirilen Klasik Uslb (1616-1703): Bu tarz mimarinin ilk rnegi Sultan Ahmed Cmiidir. Bu dnemde mimar gelismede ani bir degisiklik oldu. Mimar Sinan tarafindan tesbit edilen plan modeline gre yapilan Sultan Ahmed Cmii'nin, klasik uslbla yapilmis binalardan farkli bir karakteri ve yz vardir. Cmiinin mimari olan Mehmed Aga, Mimar Sinan'dan daha ileri gitmek ve kendi orijinalligini gstermek

hevesine kapilmisti. Klasik dnemin byk cmilerini taklid eder grnmek istemeyen Mehmed Aga, yasadigi devrin mimar geleneklerini terk etti. Mehmet Aga, klasik Camiin planina ve dis sekline sadik kalmakla beraber i grnsn tamamen degistirdi. Bu dnem, Sultan III. Ahmed devrine kadar devam etti. 4. Lle Devri (1703-1730): Sultan III. Ahmed devri. Bu devrin nemli bazi mimar eserleri sunlardir: III. Ahmed esmesi. Bu esme, Ayasofya Camii ile Topkapi Sarayi yaninda 1729 yilinda yapilmis olan esmedir. Lle devrinin en karekteristik bidelerinden biridir. esmenin krokisi bizzat padisah tarafindan yapilmistir. Bundan baska Azapkapi esmesi, skdar ve Tophane esmeleri de bu dnemin baslica eserleri arasinda zikredilirler. 5. Barok Uslbu (1730-1808): I. Mahmud ve III. Selim devirleri. Bu dnemde Avrupa'dan getirilen esya ile gelen turistler (seyyah), Trklerin zevklerinde byk bir degisikligin meydana gelmesine sebep oldular. Artik Osmanli sanatisi da rnesanstan etkilenmeye baslamisti. Eski motifleri birakan sanatilar, rnesans eserlerinde yeni bir takim fikirler buldular. Onun iin yavas yavas klasik sekillerden uzaklasildi. Mimar Sinan ekolunun alisilmis sekilleri ve lle motifleri terk edildi. Bununla beraber Trk sanatilari bu uslbu kendilerine gre yorumladilar. Bylece, Batx barokundan farkli bir uslb meydana gelmis oldu. Bu tarz, XIX. yzyil balarina kadar srd. Bu tarzin rnekleri arasinda Nuru Osmaniye Camii (1757), Lleli Camii (1763), Hamidiye Imreti, Harem'de Selimiye Camii ve kislasini sayabiliriz. 6. Ampir Uslbu (1808-1874); Sultan II. Mahmud ve Abdlmecid ile baslayip Abdlaziz'in saltanatina kadar srmstr. Fransa'da barok uslbundan sonra gelen ampir uslbu, o dnem Osmanli lkesini de etkiledi. Sultan II. Mahmud zamaninda 30 yillik sre ierisinde yapilan binalarda hep bu uslb kullanildi. Bununla beraber Osmanli lkesinde bu uslba yeni bir karekter kazandirildi. Burada hayvan figrleri kullanilmadi. II.

Mahmud trbesi bunun rneklerinden biridir. Ortaky Camii ile, Ermeni Karabet Balyan tarafindan yapilan Dolmabahe Sarayi, ampir ve barok karisimi bir uslbla insa edilmistir. 7. Yeni Klasik Uslb (1874-1930): 1861 yilinda padisah olan Sultan Abdulaziz zamaninda mimar sanatinda bir knt dnemi yasaniyordu. O zamanlar, Rum ve Ermen mimarlari, Trk sanat ve zevkine uymayan tuhaf bir takim binalar yapiyorlardi. Avrupa mimar eserlerinden kopya suretiyle alinmis motifler bu uslpta aika grlyorlardi. Konya'da, Sultan Abdulaziz'in annesi Pertev Nihal Sultan tarafindan yaptirilan Aziziye Camii, Trk sanati ile ilgisi bulunmayan bu sanatin tipik rneklerinden biridir. Istanbul Aksaray'da yaptirilan Valide Camii de bu tarzda bir eserdir. Osmanli dneminde daha kurulus yillarindan itibaren baslayan vakif gelenegi, cmi ve grevlileri iin gelir getiren birok tesisin meydana gelmesine sebep olmustur. Bylece vakiflar, gnmzde devlet btesinden maas almak suretiyle geimlerini saglayan pek ok kimseyi, devlet btesine yklenmeden besleyebiliyorlardi. Bundan baska cmi ve diger din messeselere vakf edilen emlkin, mtevelli, cbi, muarrif vs. gibi grevlileri de hizmetlerine karsilik devlete daha fazla yk olmadan geimlerini sagliyorlardi. Maaslari vakif tarafindan karsilanan grevliler ile bunlarin tayinlerine isaret eden pek ok belge bulunmaktadir. XVIII. asir Osmanli cemiyetinde camilerdeki grevlilerin isim, sayi ve maaslarini belirten bir cetveli buraya almakla cmilerde vazife grenlerin sayilarini grenme imknini bulacagimiz gibi devlet hazinesine yk olmadan ne denli bir masrafin yapildigini da grenmis olacagiz. Baska bir cetvel ile de resm vazifeli olmadiklari halde yine camilerde dua etmek, Kur'an okumak gibi hizmetlerinden dolayi vakiftan cret alanlarin miktar ve cretlerini greniyoruz. Yedi mescid ve altmis camide grevlendirilmis kisilerin sayilari ve ake olarak gnlk cretleri

cret Kategoriler Grevli cret Grevliler 1-4 5-9 10-19 20-29 30-3940-49 50-120 Toplami Toplami Imam 29 17 26 11 10 3 9 105 1736 Eczhn 49 68 47 20 184 1338 V'iz 6 28 27 3 10 2 5 81 1305 Mezzin 81 51 47 179 1117,5 Hatib 28 13 17 6 4 2 1 72 791 Kayyim 32 29 25 5 1 92 715,5 Devirhn 56 35 27 118 686 Desi'm 4 11 11 4 2 3 35 525 Ferras 49 35 8 92 416 Seyh'l-kurr 4 15 3 6 2 31 407 Mderris 1 4 1 2 8 277 Bevvb 6 25 1 32 170 Talebe, sibyan 60 60 160 Na'athn 7 9 5 21 154 Muvakkit, sa't 1 1 3 1 1 6 129 Mu'allim-i sibyan 3 2 1 1 1 8 80 Muhaddis 1 1 1 1 4 60 Hfiz-i ktb 5 2 2 9 45 Kandilci, sirc 23 36 4 63 326 Buhr 4 1 1 6 27

Muhammediyehn 3 1 4 15 Hfiz-i seccde 9 9 16 Mahyaci 1 1 2 20 Hatm-i hcegnhn 1 1 1 2 14 Delil-i hayrt kr 7 7 14 Sif-i serif hocasi 1 1 4 Digerleri 20 11 3 2 36 194,5 Toplam 486 393 261 60 33 10 21 1264 10743 Du'gyn'in sayisi ve ake olarak gnlk cretleri Grevli cret Grevliler 1-4 5-9 10-19 20-29 30-39 40-49 150 Toplami Toplami Du'gyn 34 41 11 2 1 1 90 841 Eczhn 449 8 49 9 1 516 2267 Du'ciyi hatm-i serf 1 1 10 Ysinhn 6 3 9 47 Tebrekehn 1 1 10 Mlkhn 7 7 13 hlshn 8 1 9 36 Hatimhn 3 1 7 11 120 Fethhn 1 1 5 En'mhn 14 14 42 Ammehn 1 1 1

Delil-i serifhn l 1 5 Nzir-i czhn l 1 1 Mvezzi', sandk 13 1 14 26 Hafiziecz' 6 1 7 13 Noktaci 13 2 15 30 Sermahfil 3 1 4 9 Buhurcu 2 2 2 Ed'iyye-i me'srehn l 1 5 Toplam 561 58 72 2 10 1 1 705 3478 Osmanli toplumunun ekonomik, sosyal ve kltrel bakimlardan gelismesine yardimci olan cmilerde grev yapan ve adina kisaca "imam" dedigimiz grevlinin vazifelerinden de biraz sz etmek yerinde olacaktir. Mahallenin din, idar ve beled yneticisi durumunda bulunan imamin vazifesi, gnmzdeki gibi mihrab ile minber arasina sikisip kalmamisti. Osmanlilarda imamlik, sorumluluk alani genis ve nemli bir vazife idi. Bundan dolayi bazi zbita ve beled isler de yine mahalle imamlari tarafindan takip edilirdi. Mesela ahlak ynden zabitayi ilgilendiren olaylardan imam sorumlu idi. Nfus kayitlari, dogum, lm, evlenme, bosanma gibi islemler de imamlar vsitasiyle yerine getirilirdi. Mahalleye gelip gidenler, mahalle halkini rahatsiz edecek sekilde uygunsuz davrananlar, iki iip sarhos olanlar ile benzer kimseler, imamlar tarafindan gzetilirdi. Tabir caiz ise onlar, mahallenin gren gz isiten kulagi idiler. Vazifeye tayinleri padisah berati ile olan imamlarin bu zelliklerini belirten pek ok arsiv belgesi bulunmaktadir. Bu bakimdan bunlara rnek vermeye bile ihtiya hissetmiyoruz. Ancak baska hukuk bir durumu ortaya koymasindan dolayi bir belgeden sz etmemiz gerekir. 2 Receb 972 (3 Subat 1564) tarihini tasiyan ve Edirne Kadisi'na gnderilen bir hkmde, imam ve hatiplerin, vazifelerine dair ikan beratlarini alti

aya kadar almalari gerektigi bildirilmektedir. Bu mddet iinde beratlarini almayanlarin vazifeye tayin edilemeyeceklerini de yine adi geen belgeden greniyoruz. Herhalde bu yzden olsa gerek ki, baska bir vesikaya gre resmen imamlik vazifesi ile tayin edilmeyen kimseler iin adi geen tabirin (imam) kullanilmasi bile mmkn grlmemektedir. Bir baska belgeden grendigimize gre sadece mahalle veya ky halkinin istegi ile grev yapanlar iin "imam" tabiri yerine "Namazci" ifadesi kullanilmaktadir. Osmanli Devleti'nde, imamlik vazifesine getirilen kimse, zellikle sosyal faaliyetleri bakimindan basi bos birakilmazdi. Kadilar, her zaman imamlari teftis edebilirlerdi. Bu teftislerde onlar sadece din grevleri degil, mahalledeki diger hizmetlerin yapilip yapilmadigini da arastirirlardi. Bu bakimdan isinin ehli olmayan kimseler vazifeden uzaklastirilirlardi. Memleketimizde 1245 (1829) senesinde muhtarlik teskilati kurulana kadar mahalle yneticisi olan imamlar, kadi'nin bir nevi temsilciligini yapiyorlardi. Kadilarin, yerine getirmeleri gereken pek ok iste imamlardan yardim grdklerine sahid olunmaktadir. Bu meyanda onlar, mahallenin dzeninden, halk arasindaki ahenk ve baristan sorumlu idiler. Arsivlerimizdeki birok belge, imamlarin bu konudaki yetkilerine isik tutmaktadir. Nitekim Muharrem 1130 (Aralik 1717) tarihini tasiyan asagidaki su hkm dikkat ekicidir. Biz bu hkmn bir kismini aynen buraya almayi faydali gryoruz: "sitane kaymakamina ve Istanbul Kadisi'na ve Sekbanbasiya ve Hassa Bostancibasiya hkm ki: Mahrse-i Istanbul'da bazi mahallatta fevahis taifesi tavattun ve det-i mazmmeleri zre bazi erazil ve mdmin-i hamr olan eskiya ile ihtilat ve irtikab-i fisk u fcr ve baise-i fitne ve fesad olduklari mesami-i liye-i malkneme ilka olunup emr bi'l-maruf ve nehy ani'l-mnker'in meviza-i kerime muktezasinca uhde-i cenab-i hilafetmeabimi vacib ve zimmet-i mehin vrid-i thmet-i cihanyanima

lazim vrid olmagla sen ki vezir-i msarun ileyh ve siz ki muma ileyhimsiz insaallahu taala is bu emr-i serif-i vcibu'l-imtislim vusluna mahruse-i Istanbul ve tevab mahallati imamlarina mahallelerine fevahis sakin olmamak zere ve ahalisi dahi evkat-i hamsede cemaat ile eday-i salti mefruza in hazir olup ve ilerinden tarik-i salt ve siirb-i hamr ve sair menhiyi mrtekib olanlar, mahallelerinden ihra olmak zere..." diye devam eden emre gre mahalle imamlari kendi mahallelerinden sorumlu tutulmaktadirlar. Vesikanin metnini verdigimiz iin burada fazla bir aiklama yapma geregini duymuyoruz. Keza,Haslar Kadisi'na selh-i Safer 975 (7 Agustos 1567) tarihinde yazilan bir hkmde de Eyyub ve civarindaki mahallelerde bulunan fisk ve fcr ehlinin mahallelerden ikarilmasi, kahve ve sair oyun yerleri ile fuhsiyatla istigal eden kadinlarin bulundugu yerlerin kapatilmasi iin de imamlardan yardim istenmektedir. Bu emirlere itaat etmeyenlerin haps edilmesi isinde de kadiya yardim etmek zere mahalle imamlari ile kethdalarin grevlendirildigi adi geen belgeden anlasilmaktadir. Gazete, radyo, televizyon vs. gibi nesir aralarinin bulunmadigi bir dnemde devlet, her trl emir ve yasaklarini imam ile cmi vsitasiyle halka bildiriyordu. Bu sayede devlet, memleketin her yerinde ayni anda (yatsi namazi vakti) emir veya yasaklarini bildiriyordu. Zira o asirlarin toplum suuru geregi, mahallede ergenlik agina gelmis bulunan erkeklerin byk bir kisminin yatsi namazi vaktinde camide toplanacaklarini bilirdi. Bildirilmesi istenen bir emrin mevcudiyeti halinde imam, gnn son ibadeti olan yatsi namazini mteakip: "Ey cemaat, dagilmayiniz, hkmetin emri vardir, simdi syleyecegim" der ve kendisine verilen emri iln ederdi. Gnmzle mukayese edildigi zaman gerekten byk bir farklilik gsterdigine sahid oldugumuz Osmanli devri mahalle imamlarinin bu grevleri, o kadar nemli ve devamli bir hal almisti ki, sehir merkezinde kadilik messesesi byk bir sarsintiya ugrayip fonksiyonunu yitirdigi halde, o messesenin alt kademedeki temsilcisi olan mahalle imamlarinin durumu o kadar

sarsilmamistir. Bununla beraber, memlekette bu derece nemli hizmetler ifa etmis olan imamlarin yetkileri, degisen dnya sartlarina gre zamanla daraltilmistir. Bu durum, Tanzimat (1839)'a takaddm eden senelere kadar uzanmaktadir. Tanzimat'a dogru mahalle yneticisi statsndeki imamlarin, din isleri disinda ynetim ve diger dnya isleri ile mesgul olmalarini nlemek iin, danismalari gereken ve halk tarafindan seilen birka muhtar, imamlarin yanina verilmistir. Bylece 1829'da baslayan bu muhtar seme isi, asirlarca mahalle islerinin ynetimini stlenen imamlarin ynetimdeki vazifelerine son vermek iin atilmis bir adim oldu. Trkiye Cumhuriyeti'nin kurulmasi ile de imamlarin vazifesi sadece cmiye hasr edilmistir.

TEKKE
Islm dnyasi kltr ve sosyal hayatinda nemli yeri bulunan messeselerden biri de tekkedir. Tasavvuf dsncesinin, anlayis ve terbiyesinin islendigi, derinlestirildigi ve halka takdim edildigi tekkeye (tekye), zviye, hankah ve dergh gibi isimler de verilmektedir. Ilk tekkenin Remle'de Hce Abdullah Ensar tarafindan kurulmasindan kisa bir mddet sonra her tarafta yayilan ve dolayisiyla daha sonra kurulan Mslman devletlerin kurulus faaliyetlerinde bulunan tekkeler, Trklerin Anadolu'ya gelip yerlesmesinde de byk lde rol oynadilar. Anadolu'nun Islmlastirilmasinda da tekkelerin oynadigi rol, inkr edilemeyecek kadar byktr. Nitekim Mentese Beyligi adli arastirmasinda Paul Wittek, adi geen blgede dervislerin Islmlastirma hareketlerinde nasil faal bir rol oynadiklarini anlatir. Tekke ve zviyelerin, Osmanli fthatim kolaylastirmada byk bir ehemmiyeti haiz olduklarini biliyoruz. Zira Osmanogullari ile birlikte birok seyh, gelip Anadolu'nun bati taraflarina yerlesir. Bu yeni gelen dervis muhacirlerin bir kismi, gazilerle birlikte memleket amak ve ftuhat yapmakla mesgul oluyor, bir kismi da o civardaki kylere veya tamamen bos ve tenha yerlere yerlesiyorlardi. Ky veya bos araziye yerlesenler, bu

yerlerde mridleri ile birlikte ziraat ve hayvan yetistirmekle mesgul oldular. Bunlar, zellikle bos topraklar zerinde zviye kuruyordu. Bu sayede buralar kisa bir zamanda din,kltr ve imar merkezleri haline geliyordu. Bu zviyelerin, ordulardan nce gelip hudud boylarina yerlesmeleri, onlarin (ordularin) harektini kolaylastiriyordu. Bundan baska Osmanlilar, fetihlerden nce istedikleri yerlere dervis gnderiyorlardi. Bylece yerli halkin psikolojik olarak hazirlanmasi saglaniyordu. Evliya elebi'deki bir kayit bunu teyid etmektedir. Tekke seyhleri, maddi olarak da orduya yardim ediyorlardi. Nitekim gerek sikpasazde, gerekse Nesr'de bulunan asagidaki ifadeler, bu yardimlarin, ordularin sevk ve idaresi iin ne denli kiymetli oldugunu gstermektedir. Buna gre Gynk ve Taraklu'ya hazirlanan bir akinda Osman Gazi, Kse Mihal'in tedbirlerini sevab (dogru) bilip gzati cem' edp gelp Bes tas (Besiktas) zviyesine konup seyhine Sakari (Sakarya) suyunun geidini sorarlar. Seyh de kendilerine geidi gsterir. Bundan baska tekkelerin, kylerin gelismesinde ve ky halkinin ilerlemesinde de byk hizmetler yerine getirdikleri bilinmektedir. Gerekten, ky ictima toplulugu iinde bir imam ile bir de zviye seyhinden (varsa) bahs etmek gerekir. Zviye seyhleri, XIII. asirdan itibaren "Ky Genlik Ocaklari"ni nfuzlari altina alarak buraya tarikat usl ve detlerini sokmuslardir. Bylece bunlar da sehirlerdeki ah teskiltlari gibi kuvvetli bir manev birlik kazanmislardi. Osmanli toplum hayatinin ekonomik ve sosyal gelismesinde har vazifesi gren tekkelerin son zamanlarindaki durumlarina bakip bunlarin devamli byle olduklarini zannetmek, byk bir haksizlik olur. Nitekim M. Cevdet de bu mevzuya temasla "son zamanlardaki tereddisine bakip ta tekkelerin daim yle olduguna hkm etmemelidir. Drt mevsimden sonbahara bakarak ilkbaharda da ortaligi yapraksiz ve yesilliksiz sanmak dogru olmadigi gibi, keml zamanlarinda tekkeler, ruhlari ok terbiye etmistir. Eskiden tekkeler, edebiyat, musik ve tarih ocaklari idi. Hayatin izdirabini dindirmek ihtiyacinda olanlar, oralara

kosar, nefis bir ahengin sellesi altinda ruhlarini yikar, tesellikr sz ve tarih menkibelerle yeniden canlanirlardi. Hsili tekkeler, ye's ve mahrumiyet ile canina kiyacak insanlarin, yeniden tamir grdg yerlerdir" diyerek tarih bir geregi dile getirmeye alisir. Bu ifadeler, tekkelerin insan hayatinda, zellikle psikolojik rahatsizligi bulunan ve esitli sebeplere bagli olarak bunalima giren insanlar iin nasil bir mn ifade ettigini gstermektedirler. Osmanlilar, tekke dsncesini sistemlestirmek, messeselestirmek ve bu dsnceyi esitli yol ve teskilatlarla cemiyete aktarmak hususunda nemli hizmetler ifa ettiler. Bu anlayistan hareketledir ki, daha nceki Mslman devletlerin tekke ve zviye seyhlerini korumalari an'anesi, Osmanlilarda da aynen devam etti. Grldg gibi, psikolojik, pedagojik ve tibb problemlere varincaya kadar genis bir hizmet sahasina sahip olan tekke, o devrin mektebidir, hastahanesidir, spor yurdudur, moral kaynagidir, dinlenme kampidir, beldenin gzel sanatlar akademisidir, edebiyat ve fikir ocagidir. Velhasil tekke, insanlarin hayrina olan her seydir. Tekke'nin, tarih boyunca icra ettigi fonksiyonlarini kisaca syle zetleyebiliriz: a. Tekkeler, zellikle kurulus yillarinda kendi seyhleri tarafindan seilen blgelerde kuruluyorlardi. Bundan dolayi onlar, etraflarindaki insanlarin manev ihtiyalarini temin ederek blgelerinin insanlarina sahip ikiyorlardi. Bylece, Kur'an'in tavsiye ettigi bir metod olan hikmet ve gzel gtle insanlari dine ve hakikata agiriyorlardi. b. Tekke ve zviyelerin bir kismi, devlet tarafindan, bilhassa yolculuk iin tehlikeli olan yerlerde tesis ediliyorlardi. Bu bakimdan, daglarda korkun bogaz ve geitlerde tesis edilen tekkeler, asker sevk ve idareyi kolaylastirmak, ticarete engel olabilecek eskiya vs. gibi kimselere mani olmak iin birer jandarma karakolu vazifesi de gryorlardi. Bylece tekkeler, kar ve yagmurlu gnlerde de ticar sevkiyatta bulunanlara birer siginak oluyorlardi.

c. ok genis topraklara sahip olan Osmanli Devleti'nin, merkeze olan uzakliklari dolayisiyle, otoritenin zaaf gsterdigi yerlerde bazi isyanlarin ikmasi normaldi. Devlet, byle yerlere maas vermek suretiyle devamli bir zbita kuvveti yerlestirecegine, orada bir zviyenin kurulmasini daha uygun ve netice itibari ile daha faydali gryordu. Devlet, tekke vasitasiyle bu neviden dert ve sikintilari ortadan kaldiriyordu. d. Oturma merkezlerinde (meskn mahallerde) kurulan dergahlarin grdg nemli hizmetlerden biri de temel inan ve kltrn, halk arasindaki birlik ve saglikli bir haberlesmenin saglanmasi idi. Gnmz yayin organlari tarafindan verilen hizmet, o dnemde cmi ve tekkeler vsitasiyla yerine getiriliyordu. Tamamen vakiflara bagli olan bu messeseleri hemen her yerlesim biriminde grmek mmkndr. Sz gelimi, Urfa'da Seyh Yalincik, Seyh Tahir, Cbir el-Ensar, Halil Rahman; Erzurum'da Ibrahim Hakki; Maras'ta Ereglice, Seyyid Mazlum; Sam'da Zeyne'l-bidin; Mustafa Pasa tekkesi gibi tekkeler ilk akla gelenler olarak zikr edilebilir. e. Nihayet tekke ve zviyelerin zaman zaman ruh ve sinir hastaliklari iin tedavi merkezi olarak kullanildigini da biliyoruz. Daha ok telkin ve irsad yolu ile hizmetlerini srdren bu sifa yurtlari, ogu zaman bir seyhin nderliginde toplumun bu sahadaki yaralarina areler ariyordu. Bu seyhlerden bir kisminin da gerek mnda doktor (tabib) olduklarini dsndgmz zaman, tekkelerin bu konudaki hizmetlerinin ne kadar nemli olduklari anlasilir. Tamamiyle vakiflara bagli olan tekkeler, insanlara yardimi hedeflemislerdi. Devlet, esitli yollarla bunlara yardimda bulunuyordu. Hatta bu yardimlarin yaygin sekli, kendilerine bagli olan vakif arazilerden vergi almamakti. Tekkeler, insanlara sunduklari hizmetleri yanisira, dervislerin devamli olarak ikamet ettikleri ve tarikata intisab edenlerin, zikir ve merasimi toplu olarak yaptiklari yerlerdir. Bu sebeple tekkeler mimar yapi

olarak su kisimlardan meydana geliyordu: 1. Semhne: Semhneler, zikir ve ibadet etmek iin hazirlanmis zel sofalardir. Bunlarin sekli tarikatlara gre degisir. Mevlevilerde dnmeyi kolaylastiracak sekilde ortasi yuvarlak bir meydan seklinde yapilir. Semhneler ayni zamanda birer mescid vazifesi de grrler. Bu sebeple mihraplari da bulunur. Buralarda cemaatla namaz kilinir. Bazi byk semhnelerde kadin ve itibarli insanlar iin zel mahfiller de bulunur. Kadinlar, zikri kafes arkasindan seyrederler ki buraya haremden girilir. 2. Trbe: Genellikle tekkelerin iinde bir veya bir ka kisinin trbesi bulunur ki, bunlar, tekke seyhleri ile yakinlarina aittirler. 3. ilehne: Bazi tekkelerde ilehne denilen los isikli bir blm vardir. Dervisler burada ile ekip derece kazanirlar. Mevlev ilehaneleri ise aydinliktir. 4. Dervis odalari: Tekkelerin de camiler gibi birer avlusu vardir. Oraya bir kapidan girilir. Avlunun etrafinda, medreselerde oldugu gibi sira ile dizilmis odalar bulunur. nlerinde revak bulunan bu odalara hcre denir. Dervisler ayri ayri bu odalarda yatip kalkarlar. 5. Selamlik: Seyh efendinin dairesidir. Buna meydan evi de denir. Misafirler burada kabul edilir. Burasi ayni zamanda yemek yenen yerdir. 6. Harem: Seyhin ailesi ile birlikte oturdugu ikametghidir. Buranin disardan da bir kapisi vardir. 7. Mutfak ve Kiler: Dervislerin, yemeklerini yapmak ve erzaklarim saklamak iin avlunun uygun bir yerine yapilmistir. 8. Kahve Ocagi: Kahve pisirilen ve seyhin hizmetinde olanlarin bulunduklari yerdir.

IMRET

Osmanli toplum hayatinin sosyal gelismesinde nemli rol bulunan messeselerden biri de imrettir. Temeli vakif sistemine dayanan imretin, memleketin kltr ve ekonomik hayatinin gelismesinde de byk hizmetleri olmustur. Dar mnsiyla "asevi" demek olan imret, genis ve daha kapsamli bir sekilde tarif edilmektedir. Buna gre neredeyse bir sehir veya kasabanin nvesini teskil eden bir klliye hviyetini tasimaktadir. Bu aidan bakildigi zaman messesenin kapsamina cmi, medrese, bimarhne, kervansaray, ktphne, hamam gibi insanlara faydali olan tesisler girmektedir. Imret klliyesinin kapsamina giren tesislerin azligi veya oklugu, vakfin imknlarina gre degisir. Sosyal birer hayir kurumu olan imretlerdeki yemeklerin kaliteli olmasina dikkat edilirdi. Bu konu gerek Ftih, gerekse Kanun Sultan Sleyman'in vakfiyelerindeki imret ile ilgili blmlerde ifade edildigi gibi bizzat imret mtevellisi, bazan da onun imknlarindan istifade edenler tarafindan dikkatle izlenirdi. Uygun olmayan ve hijyen sartlarini tasimayan gidalar imrete sokulmazdi. Aksi takdirde gerekli mercilere sikyetlerde bulunulurdu. Bu sikayetler zerine gerekli tedbirler alinirdi. Nitekim Zilkade 1177 (Nisan 1764) tarihini tasiyan bir belge Istanbul ve tevabndeki imretlerde "talebe-i ulm ve fukuray-i mstahakkn" iin daha nce her gn firinlarinda pisirilen ekmegin (nan-i aziz) unu beyaz ve has oldugundan yenmesi de gzel oluyordu. Fakat bir mddetten beri Degirmenderesi uncularinin verdikleri un karisik oldugundan yenmesi gzel olmadigindan bu firinlarin degistirilmesi ve daha kaliteli un veren firinlardan un alinmasi gerektigi bildirilmektedir. Keza, Bursa Kadisi'na yazilan bir hkmde imrette pisen yemeklerin kaliteli olmasi, kasaplarin en iyi etten imrete vermesi ve mtevellinin bizzat bunu kontrol etmesi gerektigi istenmektedir. Imretlerde saglik ve temizlik kaidelerine de siki bir sekilde riayet edilirdi. Nitekim XVI. asir ortalarinda Istanbul'a gelip Ftih klliyesi misafirhanesinde kalan Radiyddin el-Gazz, burada karsilanisini syle anlatir:

"mrethneye bakan zat yanimiza gelerek hal ve hatirimizi sorduktan sonra ihtiyalarimizin iyi bir sekilde temin edilecegini vaad etti. Dogrusu her seyleri gibi yatak ve yorganlari da temizdi". Bu szler, misafirhanenin kurulusundan bir asir sonra dahi yatak ve yorganlarinin ne denli temiz oldugunu ve bu temizlige nasil riayet edildigini gstermektedir. kimsesiz ve yoksullarin da imknlarindan istifade ettigi imretler, sadece yemek vermekle yetinmiyor, ayni zamanda adam basina gnde 3-5, hatta bazan 10 akaya kadar para da veriyordu. Btn imretlerde her seyden nce mektep ve medrese talebesinin ihtiyalari temin ediliyordu. Bu da imretlerin kltr hayatimizda nasil bir fonksiyon icra ettiklerini gstermektedir. Her imretin, vkifin sartlarina uygun olarak hazirlanan bir nizamnmesi (ynetmeligi) bulunur. Bu bakimdan, grencilerin imretlere nasil girecekleri, ne kadar yemek alacaklari, nerede ve nasil oturmalari gerektigine varincaya kadar her trl hareketleri bir nizama baglanmistir. Istanbul'da talebelerden sonra yemek yiyen fakirlerin en ok bulundugu imretler, Lleli, Sehzde; skdar'da Valide-i Atik ile Mihrimah; Eyyub'te de Mihrisah imretleri idi. Cemiyetin daha saglikli olmasi iin, grenci, fakir ve kimsesizlere yardimda bulunmak gerektigini bilen Osmanli toplumu, bu neviden kurumlan gelistirmek iin btn imknlarini efer etmisti denebilir. Gerekten, Orhan Bey'den baslamak zere Osmanli Devleti'nde pek ok hayir tesisi kuruldugu grlr. Nitekim Orhan Bey, daha isin basinda eski kiliseleri mescid ve medreselere evirir. Bursa'da yoksullar evi yaptirir ve onlari doyurmak iin mallar vakf eder. Yoksullar evindeki bilgin ve hafizlara da maas baglar. Daha nceki mslman devletlerde de varligina sahid oldugumuz bu messesenin (imret) Osmanlilardaki ilk messisi (kurucusu), Orhan Bey oldu. O, Iznik'in Yenisehir kapisinda bir imret kurdu. Bu imretin seyhligini de, dedesi Edebali'nin mridi olan Haci Hasan'a verdi.

Orhan Gazi, bu ilk imretin ailis merasiminde bizzat kendisi hizmet etmis, fakirlere orba dagitmis, aksam olunca da imretin kandillerini bizzat kendisi yakmistir. Sultan Orhan'dan sonra oglu Murad da pek ok hayir ve hasenatta bulundu. Bunlar iinde Kaplica nahiyesinde tesis ettigi imreti ve imretle ilgili bilgiyi onun 787 (1385) tarihli vakfiyesinden greniyoruz. O, ahiret azigi olarak insa ettigi imretine pek ok arazi vakf etmisti. Vakfiyeye gre hi kimse imrete inmekten men olunmaz. Hizmetiler, gelenlere en gzel sekilde hizmet etmek zorundadirlar. Hele fakirlere bu hizmeti daha iyi yapmalilar. nk onlar, kalbi kirik kimselerdir. Imrete inen kimse orada gn kalabilir. Bundan sonrasi mtevellinin kararina baglidir. Artik byle bir baslangitan sonra feth edilen her yerde imret sitelerinin kuruldugu grlr. Kisa bir mddet sonra imretler, yle bir artis gsterdi ki, XVIII. asrin sonlarinda, sadece Istanbul imretleri her gn 30.000'den fazla insani doyurma imknina sahib olmuslardi. Ayni sekilde 937 (1530) tarihinde yalniz Ftih imreti, gnde bin kisiden fazla insani doyuruyordu. Hadid, "Tarih-i l-i Osman" adli eserinde, hem kimlerin imretten istifade ettigini, hem de bunlarin sayisini su ifadelerle dile getirmektedir: "Yine emr etti bir li imret Imarindan kala sonra emret Ki bin kisiye her gn iki nevbet Verilir as u et ekmek ziyafet Yaya, atli, misafir u hassu mi. Konukluk eyleyp gn tamami. Nefaisten niam-i vfir ulfeler Gece gndz ziyafetler ederler." Meshur seyyahimiz Evliya elebi (1611-1682) de Istanbul'da bulunan imretlerin isimlerini verdikten

sonra: "Ben, elli yilda on sekiz padisahlik ve krallik yer seyahat ettim. Hi bir yerde bu kadar hayrat grmedim" diyerek, memleketteki hayir messeselerinin oklugundan iftiharla bahs eder. Dar mnsiyla "asevi" veya "ashane" demek olan imretin imknlarindan istifade edecek olanlar medrese talebesi, cmi veya hayrat hademesi, fakirler ve misafirlerdir. Bundan baska gerekten dikkat eken ve baska bir yerde rnegine rastlanamayacak bir istifadeci sinif daha vardir. Bu, kuslar sinifi idi. Geri zel olarak hayvanlar iin pek ok vakfin kuruldugunu biliyoruz. Fakat bu vakiflarin disinda kalan ve hem kuslarin beslenmesini saglayan hem de evrenin temizlenmesine katkida bulunan imretler, bu imknlarin saglanmasi bakimindan bas vurulan baska bir aredir. Bylece imretten kuslar da (yirtici, vahsi kuslar) istifade ediyordu. Nitekim Sultan Ahmed Camii Imreti'nde, bunlar iin, kule gibi bir yer yapilmisti ki, vakfiyesinde yenmeyecek yemeklerin vuhus-i tuyura (vahsi kuslara) burada verilmesi yazilidir. Grldg gibi bu, hem artik yemeklerin bosa gitmemesi, hem de ortaligin kirlenmemesi iin bas vurulan gzel bir aredir. Bu vesile ile kuslar da imretin yemeklerinden nasiplerini almis oluyorlardi. Biraz nce imretlerde bir i nizamin bulundugunu ve herkesin buna gre hareket etmesi gerektigine isaret etmistik. Imretlerde pisen yemekler ve onlardan istifade edenlerin nasil hareket edeceklerine dair olan hkmler, hemen hemen btn imretlerde ayni olmakla beraber biz, kltr tarihimiz bakimindan nem arz eden bu konuyu Mftzde Es'ad Bey'den kisaca zetlemek istiyoruz: "Talebe efendilere "fodla", orba, pilav, zerde, bazen de zirve (incir, zm, hurma ile pirin ve sekerden yapilir) gibi esitli yemekler tevzi olunurdu. Bir fodla 90 dirhemi atik miktarinda ekmektir. Bazi imretlerde 45'lik fodlalar da yapilirdi. Bir medreseye yeni kayd olan bir talebeye mlazim istihkaki olan bir tam fodla verilirdi. Bilhere sahib-i hcre olunca bir misli zam alir.

Imretler, sabah namazi vakti ailir, sabah derslerinden evvel fodlalar dagitilarak talebeye bugday ve arpa unundan veya kirmasindan mamul orba dagitilir. Bu orba, imret iinde "me'kel" denilen yerde her talebeye byk bir kepe olarak verilerek taslarla iilirdi. Dersten iktiktan sonra yagli pirin orbasi alinir. Buna bazen de nohut katilirdi... Persembe gnleri her imrette zerde, pilav ve Hamidiye ile Lleli imaretlerinde Pazartesi ile Persembe gnleri zerde ve etli pilav yapilarak bolca dagitilir." Imretlerde yemek konusuna byk bir titizlikle dikkat edilirdi. Yukarida genel olarak verdigimiz bilgiden baska bir de daha aik bir rnek olmasi bakimindan imret vakfiyesinde bizi ilgilendiren sartlara deginmek yerinde olacaktir: "Msarun ileyh vkif hazretleri, bina olunacak imrette Ramazan geceleri iin her gn kirk vukiyye (okka = 1282 gr.) taze et pisirilmesini, sair gnlerde sabahlari 15 vukiyyesinin ve aksamlari mtebaki yirmi bes vukiyyesinin pisirilmesini sart etmistir. Her bayramda dahi krpe ve gzel etten kirk vukiyye pisirilmesini sart ve tayin etmistir. Cuma ve Regaib ve berat gecelerinde... devam zre tane pirin ve zerde pirin... ve Ramazan gecelerinde devam zre tane pirin ve mnavebe ile arpa orbasi ve icasiye pisirilecektir. Bayram gnlerinde tane pirin ve zerde ve zirve pisirilecektir. Bu mbarek gnler ve gecelerin gayrinda sabahlari pirin orbasi ve aksamlari arpa orbasi pisirilecektir... Medrese odalarina her gn pisirilen yemeklerden sabah ve aksam ekmekle beraber birer anak verilecektir. Her gn, hususiyle aksamlari misafirlere ziyafet olmak zere mbarek gnlerden maada gnlerde tane, pirin pisirilecek ve beher kimsenin hakki elli dirhem pirin ve on bes dirhem hlis yag olacaktir...

Mutfak ve diger mahallerde kullanilan bakir kaplarin kalayi iin gnde birbuuk dirhem tayin etmistir... Vkif, (Allah, hayratini kabul ve ecr mkfatin mebzul eylesin). Imret iin emanet ve diynet ve ahlk-i hamde sahibi bir de seyh tayin etmistir ki bu zt yemeklerin iyi ve ktsn bilecek ve her gn iki defa muayyen saatlerde imrete gelip me'klat ve metbuhata nezret edecek ve yemeklerin harlarinda veya pisirilislerinde veya lezzet ve rayihalarinda bir kusur ve noksan grecek olursa bunlari islah ve ikml kilacak ve tenbihatta bulunacaktir. Bu seyh, ulema ve sulehadan ve fukaha ve zuafadan gelen misafirlere taam tevzi edecek ve her kim olursa olsun bunlari gn ve gece agirlayacak ve her birinin hal ve snina mnasip yatak ihzar ile bunlari mnasip mahallere yerlestirecek ve hepsine gler yz gsterecektir. Buna gnde sekiz dirhem verilecektir..." Grldg gibi vakfiyenin imretle ilgili kismindan nakl ettigimiz bu ifdeler, imretin nasil olmasi, gelenlerin ka gn misafir edilmesi ve bunlarin idaresi iin hangi sifatlari haiz kimselerin bulunup seilmesi gerektigini anlatmaktadir. Bundan baska imrette alisacak kimse ve vazifelileri de burada tafsilatli bir sekilde anlatilmaktadir. Sadece grenci ve memleket fukarasinin ihtiyalarinin giderildigi yer olmayan imretler, ayni zamanda birok kimseye is imkni saglayan yerlerdi. Bylece, mtevazi bir sekilde de olsa imretler, memleketteki issizligin ortadan kalkmasina sebep oluyorlardi. Nitekim sadece Ftih imretinde 44 kisiye is imkni saglanmistir. Bunlar, alismak suretiyle imretten maas alan kimselerdi. Kez, Isa Bey vakfiyesinden anlasildigina burada da 17 kisiye is imkni saglanmistir. Halbuki bu imret pek fazla geliri olmayan ve sultanlarin imretleri ile mukayese edildigi zaman ok kk kalan bir kurulustur. Burada zellikle sunu da belirtmek isteriz ki verilen bu rakamlar btn vakiflarin veya klliyelerin kadrosu degil, sadece imrette alisanlarin ve bu yolla

geimlerini saglayan kimselerin kadrosudur. Memleketin iktisad ve ictima hayatinda, irfan, imar ve kltrnn gelismesinde byk bir hizmet ifa eden imret messesesi, ne yazik ki son zamanlarda, memleketin umum sartlarina bagli olarak vazifesini hakkiyle icra edemez oldu. Bunun zerine 19 rebilevvel 1329 tarihinde (20 Mart 1911) ikarilan bir kanunla Istanbul'daki yirmi imretin onsekizi kapatiliyor, sadece fakirlere bakmak zere iki tanesi ibka ediliyordu. Nihayet farkina varilan bu hata dzeltilerek, 10 Zilkade 1332 (30 Eyll 1913) de nesredilen baska bir nizamnme ile (madde 12) yine talebeye mahsus olmak zere Ftih, Sehzde, Nur u Osmaniye ve Valide-i Atik imretleri tekrar ihya edildiler.

KERVANSARAY
Asirlar boyunca, vakiflarin medeniyet tarihimize kazandirmis oldugu, devrinin mimar zelligi ve sosyal seviyesini gsteren muhtesem bideler arasinda kervansaraylarin zel bir yeri bulunmaktadir. Gerekten, Mslman toplumlarin ulasim bakimindan meydana getirdigi hayir ve sosyal kurumlarin basinda gelen messeselerden biri de kervansaraylardir. Din, dil, irk, renk ve mezhep farki gzetmeden herkese hizmet veren bu messeseler, tarih boyunca nemli fonksiyonlar icra etmislerdir. Uzaktan bakilinca bir kaleyi andiran kervansaraylar, Islm dnyasinda daha nce kurulan "Ribat"larin bir devamidir. Bundan dolayi, Seluklu devrine ait vakfiye, kitbe ve kronik gibi kaynaklarda bunlara, ribat da denilmektedir. Asli, Farsa "krbn" olan kervan, gnmz nakil vsitalarinin sagladigi imkndan yoksun bulunuldugu bir devirde, at, katir ve develerle bir memleketten digerine ticaret esyasi tasiyan kafilelere denir. Gerek byle ticaret kafileleri ve gerekse bunlara iltihak eden veya kendi basina seyahat eden yolcular, her gnk seyahatin aksaminda, hayvanlarini dinlendirmek, yemleyip, sulamak ve ertesi gnk yola hazirlanmak

zere menzillerde geceyi geirmek zorunda idiler. Takriben 40 km. araliklarla ve yukarida belirtilen hizmetleri grmek iin insa edilen bu neviden binalara kervansaray denir. Iyi ve liykatli bir hkmdarin zelliklerinden bahsederken Nizmlmlk, onun yol baslarina ribatlar kurmasi gerektigine de temas eder. Demek oluyor ki kervansaraylar, daha baslangitan itibaren, sultan ve padisahlarin himayesi altina alinmislardi. Bylece bir sosyal sigorta messesesi de dogmus oluyordu. Derbent, bogaz vs. gibi menzillerde yapilan kervansaraylar syesinde insanlar, rahata ve emniyet iinde seyahat edebiliyorlardi. Biraz nce de belirtildigi gibi Yol emniyet ve huzurunun saglanmasi sadece mslmanlar iin degildi. Nitekim, Trkiye'ye gelen yabanci tccarlara taninan imtiyazlardan bahsederken Osman Turan: "Yollarda herhangi bir sekilde zarar gren, soyguna ugrayan veya emtiasi denizde batan tccarlarin mallari, devlet hazinesinden tazmin edilmekteydi ki, bu, Seluklu Devleti'nin bir devlet sigortasi takib ettigini gsterir. Bu keyfiyet, dnya ticareti tarihi iinde ok ehemmiyetlidir. Zira ticaret tarihi ile ugrasanlar, sigorta messesesinin zuhurunu XIV. asra Ceneviz ve Venediklilere kadar ikarmaktadirlar." der. Gerekten, Seluklularda sadece malin tazmin edilmesiyle kalinmiyor, ayni zamanda kervan soyucular iin de en agir cezalar uygulaniyordu. Demek oluyor ki, ticaret erbabinin mal ve can gvenligi, tamamen devletin himayesi altinda bulunuyordu. Ekserisi, Islm yardimlasma anlayisi neticesi ortaya ikan ve vakiflara bagli bulunan kervansaraylar, iki mhim gaye iin insa ediliyorlardi. Bunlar: a. Zengin ticar emtia nakleden kervanlara, hudud boylarindan baslamak zere, tehlikeli btn blgelerde gerek dsman apullarindan, gerek eskiyadan ve gerekse diger baskinlardan korumak iin emniyetli ve mstahkem yerler insa etmek. Bu gayenin tahakkuku iin, bunlarin etrafi kalin ve mustahkem surlarla evriliyordu. Surlar zerinde kule ve burlar insa edildigi

gibi kapilan da demirden yapiliyordu. Bylece kervansaraylar, her trl tehlikeye karsi koyacak bir mdafaa tertibine sahip oluyorlardi. b. Kervansaraylarin hedef tuttugu ikinci mhim gye de, yolcularin konduklari veya geceledikleri yerlerde, onlarin her trl ihtiyalarini temin etmekti. Gerekten bu maksatla kervansaraylarda vcuda getirilen tesisler dikkate sayandir. Ilerinde yatakhaneleri, ashaneleri, erzak anbarlari, ticar esyayi koyacak depolar, yolcularin hayvanlarini barindiracak ahirlari, samanliklari, mescidleri, hamamlari, sadirvanlari, hastahaneleri, eczaneleri, yolcularin ayakkabilarini tamir ve fakir yolculara yenisini yapmak iin ayakkabicilari, nalbantlari ve btn bunlarin gelir ve masraflarini idare edecek divan (bro) ve memurlari vardi. Bu muazzam yapilar, btnyle vakiftilar. Bu kervansaraylara inen yolcu, zengin olsun fakir olsun btn ihtiyalari, Parasiz olarak karsilanirdi. Kervansaraylarda hizmet eden kimselerin tavirlarmi da vakfiyelerinden grenmek mmkndr. Buna gre hizmetliler, tatli szl, gler yzl olacaklardir. Gelenlere yorgunluklarini unutturacak derecede nazik davranacaklardir. Onlara karsi yle hareket edecekler ki, yolcular kendilerini evlerinde hissedeceklerdir. Asker gayeler disinda, sadece yolcularin yemek, yatmak ve istirahat etmeleri iin kervansaray (Ribat) insasi an'anesi, Islm leminde daha ziyade Trkistan'da inkisaf etmisti. Seluklular bir ok an'ane ile birlikte bunu da Trkistan'dap getirmislerdi. Bu yzden Anadolu'daki ilk kervansaraylara Ikinci Kiliarslan (1115-1192) zamaninda raslanmaktadir. Artik bu baslangitan sonra zellikle Konya-Kayseri yolu zerinde pek ok sayida kervansaray insa edildi. Bylece kervansaray insa gelenegi, Ortaasya'da dogmus, Iran'da gelismis ve Anadolu Seluklulari zamaninda niha seklini alarak zirveye ulasmistir. Trkiye'deki han ve kervansaraylari bir katalog halinde veren bir esere gre Trkiye sinirlari iinde 112

Seluklu, 221 de Osmanli kervansarayi bulunmaktadir. Kervansaraylarin Ifa ettigi nemli hizmetlerden biri de kisa bir mddet sonra evrelerinde bir ticaret merkezi meydana getirmis olmalariydi. XIII. Asirda Suriye, Irak, Dogu Anadolu, Kayseri ve Sivas istikametinde ilerleyen yollarin kavsaginda bulunan Karatay Kervansarayi civari, byle bir merkezdi. Kervansarayin insasindan sekiz sene sonra orada 15 dkkn ve kira getiren evlerin bulunmasi, bu ticar faaliyet hakkinda bize bir fikir vermektedir. Bati'nin, para kazanmak gayesiyle ancak XVIII. asrin ortalarinda (1750, Ingiltere) yaptirabildigi otele karsilik mslmanlar, birer ictima hayir kurulusu olan kervansaraylari vasitasiyle din farki gzetmeden herkese hizmet edebiliyorlardi. Kervansaraylarin bu hizmetine rnek olmasi bakimindan Evliya elebi'nin, Lleburgaz'daki Sokullu Mehmed Pasa Kervansarayi hakkinda verdigi bilgiyi buraya aliyoruz: "Bir bb-i azm ire kal'a misl karsu karsuya yz elli ocak han-i kebirdir. Haremli, develekli, ahirli olup sadece ahuru 3000'den ziyde hayvan alir. Kapida daima dbebanlari nigehbnlik ederler. Ba'de'l-as kapuda mehterhne alinup kapu sedd olunur. Ddebanlar, vakiftan kandiller yakup dibinde yatarlar. Eger nisfu'l-leylde tasradan misafir gelirse kapuyu aip ieri alirlar. Ma hazar taam getirirler. Amma cihan yikilsa ierden tasra bir dem birakmazlar. Sart-i vkif byledir. T cmle misafirn kalktikta yine mehterhne dvlp herkes malindan haberdar olur. Hancilar, dellallar gibi: "Ey mmet-i Muhammed! maliniz, caniniz, atiniz, donunuz tamammidir?" diye rica edp nid ederler. Msafirin cmlesi "tamamdir Hak sahib-i hayrata rahmet eyleye" dediklerinde bevvablar, vakt-i saf iki dervazeleri ksde eyleyp yine kapu dibinde "Gfil gitmen, bist gaib etmen, herkesi refik etmen, yrn, Allah san getire" dey du ve nasihat ederler."

Kervansaraylarin kklerine han denir. Vakia eski byk kervansaraylara da han dendigi grlmekte ise de umumiyetle bu tabir kk kervansaraylar iin kullanilir. Osmanlilar, Iran ve Seluklu Trklerinde oldugu gibi hanlarim ok byk yapmamislardir. Onlar, daha ziyade medrese ve hamamlari da dahil olmak zere bunlarin kullanisli olmasi iin plni kk tutmuslardir. Hanlar, ekseriyetle bir byk avlu etrafinda iki katli olarak yapilmis bulunan binalardir. Hanin sokak tarafindaki cephesinde byk bir kapisi bulunur. Bu kapinin iki tarafinda genellikle bir kahvehane, bir nalbant ve araba tamircisi bulunur. Kapidan, st aik genis bir avluya girilir. Bu avlunun karsi tarafinda ahirlar ve nnde arabalari koymak iin bir sundurma ile denkleri ve esyayi koymaya mahsus odalar vardir. Bir taraftan tas bir merdivenle yukaridaki gezinti yerine ikilir. Burasi bir revakla rtlmstr. Bu gezinti yerine kapilari ailan odalar vardir ki, yolcu orada yatar. Her odanin bir ocagi vardir. Bazi hanlarin ortasinda bir sadirvan ve hayvanlari sulamak iin yalaklar oldugu gibi byk kervansaraylarda kk bir mescid de bulunur. Yol gzerghlarinda yapilan hanlardan baska sehirlerde yapilan hanlar da vardir. nk, kervanlarin esas hedefi olan sehirlerde, bunlara daha ok ihtiyalari vardir. Bunun iin de sehirlerde ihtiyaca gre irili ufakli pek ok han insa edilirdi. Buralarda yolcular kaldigi gibi herhangi bir is iin sehre gelmis olanlarla bekrlar da birer oda tutmak suretiyle kalabilirlerdi. Hanlara ne gece ne de gndz kadinlar yalniz baslarina giremezlerdi. Ya han kahyasi veya odabasisi, onlara refakat ederek istedikleri ile grstrrlerdi. dare bakimindan kervansaraylar iki kisma ayrilirdi. Byk bir kismi vakifli idi ki, yolcular buralara parasiz alinirdi. Bunlar, Bati'da hi bir zaman esine rastlanmayan birer sefkat ve yardim messeseleriydi. Kervansaraylardan bir kisminin vakfi yoktu. Oralarda

yatip kalkan cz' bir miktar cret derdi. Anadolu'yu bideler lkesi haline getiren bu kervansaraylar, son asirlarda klmeye ve sanat degerini kaybetmeye basladilar. O heybetli tas yapilarin yerine kire sivali, kerpi hanlar geti, Yollar eminlesip sehirler bydke onlar da degerini kaybettiler.

HASTAHANE
Temeli, vakiflara dayanan sosyal messeleremizden biri de hastahanelerdir. Islm dnyasinda dru's-sifa, dru's-sihha, dru'l-fiye, bmaristan, bmarhne, maristan, dru't-tib, sifiyye gibi isimlerle anilirlar. Islm tarihinde tipla ilgilenmeyi Hz. Peygamber devrine kadar gtrmek mmkndr. Bilindigi gibi Hz. Peygamber, vahye dayali anlayisi ile insanlari her konuda ilim sahibi olmaya tesvik ediyordu. Islm ,madd oldugu kadar manev alanda, baska bir ifade ile hayatin btn safhalarinda uygulanan bir sistem olduguna gre Hz. Peygamber'in gayretini sadece ruhan ve manev saha ile sinirlandirmak mmkn degildir. nk o, hastalanan kimseleri, dinlerine bakmadan doktorlara gnderiyordu. Nitekim Veda Hacci esnasinda hastalanan Sa'd b. Ebi Vakkas'in tedavi edilmesini, zamanin Arap tabibi ve henz Mslman olmayan Hris b. Kelde es-Sakaf'den istemisti. Keza hastahne kurulma isi de Hz. Peygamber dnemine kadar uzanmaktadir. Nitekim Hendek Muharebesi esnasinda yaralilarin "Rfeyde adiri" denilen bir adira kaldirilip orada tedavi edilmelerini istemesi de buna isaret etmektedir. Bu baslangitan sonra tam teskiltli ilk hastahnenin Hicr 88 (M 707) tarihinde Sam'da Emev halifesi Velid b. Abdlmelik tarafindan tesis edildigi bilinmektedir. Bununla beraber, Islm hastahnelerinin en parlak devri daha sonraki Abbasler dneminde gereklesmistir. Nitekim, Harun Resid'in yapilan her caminin yaninda bir hastahnenin ailmasi iin emir verdigi rivyet edilmektedir. Islm, insan sagligina nem veren, insanin hastalanmamasi iin gereken tedbirlere basvurmasini ve

hastalandigi zaman da tedavi edilmesini emreden bir dindir. Bu bakimdan Mslmanlar, hastalara yardim etmek ve onlarin sikintilarini gidermek iin elinden gelen abayi sarf etmekten geri durmadilar. Bu anlayistan hareketle kurulan hastahnelere gelenlerin din, dil ve irklarina bakmadan onlara tibb yardimda bulunmayi bir vazife telakk ettiler. Hastalar iin byle dsnen Mslmanlar, tabibler iin de ayni seyi uygulamaktan geri kalmadilar. Nitekim XIII. asirda yasayan Ibn Eb Usaybia (1203-1270) yazdigi "Uynu'l-Enba f Tabakati'l-Etibba" adli eserinde Mslman hkmdarlari, grevlendirip istihdam ettikleri pek ok Hiristiyan tabibin ismini verir. Islm tip tarihinde hastahanelerin egitim bakimindan da nemi byktr. Zira buralar, hem tedavi, hem de egitim yeri vazifesi gryorlardi. Nitekim dru't-tib denilen tip medreseleri ayni zamanda hastalara sifa dagitan ve hastahne vazifesi gren birer messese idiler. Islm dnyasinda hastahneler sadece beden rahatsizliklarla ilgilenmiyor, ayni zamanda ruh ve psikolojik hastaliklarla da ilgileniyorlardi. Yakub ile Mes'ud, eserlerinde Bagdad yakininda bulunan bir tekkenin psikiatrik bir messese olarak akil hastalarinin tedavisine tahsis edildigini belirtirler. Mes'ud'nin ifadesine gre Dayr (Dair) Hizkil akil hastahanesi, Abbas halifesi el-Mtevekkil (847-861) dneminde, elMberred tarafindan ziyaret edilmistir. Demek oluyor ki, adi geen akil hastahanesi, simdilik belgelerle isbat edilebilen ve sadece akil hastalarinin tedavisine tahsis edilmis en eski psikiatrik hastahne olmak serefine daha lyiktir. nk bu messese, Bati'da ancak XV. asirda ve ok zor sartlarda ortaya ikan hastahnelerle mukayase edilmeyecek kadar bir ncelige sahiptir. Abbasler dneminde gelisen hastahaneler, daha sonra hemen hemen her tarafta vakif olarak ortaya iktilar. Seluklular zamaninda da gelismesini devam ettiren bu hastahnelerden Sam, Bagdad, Musul ve Mardin'de insa edilenleri pek meshurdur. Anadolu'da gerek Seluklular

ve gerekse Osmanlilar tarafindan da birok hastahene insa edilmistir. Bu cmleden olmak zere Kayseri'de Gevher Nesibe (1205), Sivas'ta Izeddin Keykvus (1217), Divrigi'de Turan Melik (1228), ankiri'da Cemaleddin Ferahlla (1238), Konya'da Kemleddin Karatay (1255), Bursa'da Yildrim Byezid (1339), Istanbul'da Fatih (1470), Edirne'de, Byezid (1488), Istanbul'da Haseki Hrrem Sultan (1550), Manisa'da Sultan III. Murad (1591), yine Istanbul'da Sultan Ahmed (1671) hastahaneler' zikredilebilir. Hastahneler o kadar ogalmis ve faaliyet sahalari o kadar genis tutulmustur ki, A. Sheyl nver bunlarin isimlerini tek tek vermekte ve bunlarin vakfiyelerine gre faaliyetlerini anlatip ortaya koymaktadir. Osmanli devlet ricalinin, diger ilm ve sosyal messelerde oldugu gibi sihh messelerle de yakindan ilgilendikleri, bu sahanin adamlarini destekleyip koruduklari anlasilmaktadir. Nitekim, daha devletin kurulus yillarinda ilk Osmanli hastahnesinin Sultan Orhan tarafindan Bursa'da aildigi bilinmektedir. Bylece devletin tipla olan ilgisi daha o zamanlarda ortaya ikmis olmaktadir. Bununla beraber, Osmanlilarin, tam teskiltli diyebilecegimiz ilk hastahnesi, Bursa'da Hicr 801 (M. 1399) tarihinde Yildirim Byezid tarafindan sehrin dogusunda ve Uludagin eteginde kurulmustur. 1400 senesi Mayisinda, Bursa kadisi Molla Fenar Mehmed b. Hamza tarafindan vakfiyesi tertip edilmis olan bu hastahnede, vazife grmek zere, Sultan Byezid, Memlk hkmdari Zhir Berkuk'tan stad bir tabib gndermesini rica etmis, o da Semseddin Sagr isminde bir tabib yollarinsti. Ftih Sultan Mehmed, Istanbul'da Sahn-i semn ve Tetimme medreseleri ile Cmi ve imreti yaptirdiktan sonra bir de hastahne yaptirir. Hastahne Hicr 875 (M. 1470) yilinda hizmete girer. Vakfiyedeki kayitlara gre burasi, hastahne ile hastalara yemek pisirecek imreti hvi olmak zere iki kisimdi. Hangi din, mezheb ve irka mensub olursa olsun, hastahaneye hazakat sahibi iki tabib ve yardimcilari ile, hastalarin ilalarini hazirlayan bir eczaci, bir gz hekimi ve bir cerrah tayin

edilmesi vkifin sartlan arasinda yer almaktadir. Yine vakfiyeye gre tabiplerin her birine gnde yirmi, eczaciya alti,, gz hekimi ile cerraha sekizer aka verilecektir. Bundan baska, hastalara bakacak hizmetiler, ktipler, asilar, vekilharlar vs. gibi hizmetliler sinifinin durumu da en ince teferruatina varincaya kadar vakfiyede aiklanmistir. Bu hastahnede, mevcud hastalardan baska, hariten ayakta tedavi iin gelen fakir hastalar, haftada bir gn muayene edilerek ihtiyalari olan ilalar, karsiliksiz olarak kendilerine verilirdi. Gnmzde oldugu gibi asilar, tabiblerin isteklerine gre yemek pisiriyorlardi. Osmanli diyarinda kurulan nemli hastahnelerden biri de Kanun Sultan Sleyman tarafindan tesis edileni idi. 965 (M. 1557) tarihinde tertip edilen vakfiyeye gre, Sleymaniye dru's-sifsi kadrosunda birisi otuz aka yevmiyeli bashekim olmak zere digerleri yirmi ve on aka yevmiyeli hekim; biri alti digeri aka yevmiyeli iki cerrah ile ayni yevmiyeli iki gz hekimi ve bir eczaci ile iki eczaci kalfasi, bir vekilhar, bir ktip, drt serbeti (surup yapan) bir kilerci, hastalara hizmet eden ve akil hastalarini zapteden drt kayyum, iki amasirci, bir berber ve bir tellk vardi. Her gn kullanilacak il iin, bashekimin emrine yz aka gibi klliyetli miktarda bir para verilmisti. Sleymaniye hastahnesinde akil hastalan iin ayri bir kogus bulunmaktaydi. Her sabah erken saatlerde ailan hastahnede hariten gelen hastalar da gle vaktine kadar muayene edilirlerdi. Sleymaniye hastahanesinden baska tip medresesine yirmi aka yevmiyeli bir mderris (profesr) tayin edilmisti ki, bunun vazifesi, nazar tip bilgisini grenecek olan talebeye ders vermekti." Islm dnyasinda ilim ve ibadet birbirinden ayrilmayan iki unsur olarak kabul edildigi iin tip ilmi ve hastahnelerle ilgilenmek bir emir olarak telkk ediliyordu. Hatt, Emev halifesi Velid tarafindan Sam'da

kurulan tam teskiltli ilk hastahaneden nce de tip ilmi cmilerde tedris ediliyordu. Islm egitim tarihi ile ugrasanlar, bunu yakindan bilirler. Keza yine Emevler dneminde Fustat'ta Zukaku'l-Kanadil adi verilen ve czzamlilara bakan bir hastahne ailmisti. Bu gelismeler, Islm dnyasinda tibb bazi kesiflere de sebep olmustu. Nitekim kan dolasiminin kesfi, mikrop ve diger bazi hastaliklara ait illarin bulunmasi, ilk akla gelenler arasinda zikredilebilir. Buna karsilik Bati dnyasinda herhangi bir ilala tedavi olmak, taniya gvensizlik olarak kabul ediliyordu. Dinden baska il aramak, mnev ilalardan baskasini kullanmak, hele hekim olarak, eliyle bir seyler yapmak, cerrah aralari kullanmak byk bir serefsizlikti. Hastalanan veya yaralanan bir hiristiyan, nce btn gnahlarini itiraf edecek, daha sonra Isa'nin eti diye kutsal ekmegi yiyecek ve sonra da Allah'a gvenecektir. Batida, hastalarin alindigi yurtlar XII. asirdan sonra kuruldu. Bu da Hali seferleri vsitasiyle taninan Araplar rnek alinmak suretiyle gereklesti. Bununla beraber buralarda hekim bulunmazdi. Kilisenin anlayisina gre hasta bakimi, iyi etmek iin degil, sadece izdiraplari hafifletmek iindir. Bu hastahnelerin ilklerinden biri ve zamanindakilerin dediklerine gre en iyisi Paris'teki Hotel-Dieu (Allah'in hani) idi. Bu hastahnede tugla dseli zeminin zerine saman yigilmisti. Hastalar bu samanlarin zerinde birbirine sokulup yatiyorlardi. Birinin basi, tekinin ayaklarina gelecek sekilde siralanmislardi. Ihtiyarlarin yaninda ocuklar, hatt kadin ve erkek karmakarisik yatmaktaydi. Bulasici hastaliklari olanlar ile sadece hafif bir rahatsizligi bulunanlar yan yana yatmaktaydilar. Tifo hastaligina yakalanmis olan atesler iinde sayiklarken, veremli biri ksryor, deri hastaligi olan da derilerini yirta yirta kasiyip kanatiyordu. Bati dnyasindaki hastahneler bu durumda iken, Islm dnyasindaki hastahneler insani masallar diyarindaki saraylarda yasatiyormus gibi huzur veriyordu. Sigrid Hunke, Islm dnyasinin hastahnelerinden birinde yatan bir hastanin mektubundan bahseder. Gerekten, bu mektup okundugu zaman, yukaridaki szlerimizin

gnmz insani iin bile bir hikyeye benzedigini sylemek pek yanlis olmayacaktir. Ama btn bunlar, Islm hastahneleri iin tabi olan bir seydi. Bu mektuptan bazi pasajlari almak suretiyle, Islm dnyasinin, hastahnelere ne denli ehemmiyet verdigini anlayabiliriz: "Babacigim, benden para getirmenin lzim olup olmadigini soruyorsun. Taburcu edilirsem hastahneden bana bir kat yeni elbise ve hemen alismaya baslamak zorunda kalmayayim diye bes altin verecekler. Onun iin srnden davar satmana gerek yok. Ama beni burada grmek istiyorsan hemen gel. Ben, operasyon salonunun yanindaki ortopedi servisinde yatiyorum. Eger byk kapidan girersen, gneydeki revak boyunca yr. Dstkten sonra beni getirdikleri poliklinik oradadir. Orada her hastayi nce asistan hekimler ve grenciler muayene eder. Birinin yatmasi gerekmiyorsa reetesini verirler, o da hemen yandaki hastahne eczanesinde ilacini yaptirir. Muayeneden sonra beni orada kaydettiler. Sonra bashekime gtrdler. Daha sonra da bir hademe beni erkekler kismina tasidi. Hamama da girdikten sonra tan-i bir hastahne elbisesi giydirdiler. "Sonra ktphaneyi sag tarafta birakir ve bas hekimin grencilere ders verdigi byk konferans salonunu geersin. Avlunun solundaki koridor, kadinlar tarafina gider, onun iin sag tarafi tutmalisin, i hastaliklari blm ile cerrah kisminin nnden gemelisin. Eger bir yerden musik ya da sarki sesi duyarsan, ieriye bir bak. Belki de ben, iyilesmis olanlarin toplanti salonundayimdir. Biz orada msik ve kitaplarla oyalaniriz. "Bas hekim bu sabah, asistan ve bakicilarla viziteye iktiginda beni muayene etti, servis hekimine anlamadigim bir seyler not ettirdi. O da sonradan bana, bir gn sonra ayaga kalkabilecegimi ve ok gemeden taburcu olabilecegimi syledi. Ama canim buradan ikmak istemiyor. Yataklar yumusak, arsaflar bembeyaz, battaniyeler yumusak ve kadife gibi. Her

odada akar su var, soguk gecelerde her oda isitiliyor. Hemen her gn midesi kaldiranlara kmes hayvanlari ve koyun kizartmalari veriliyor... Sen de sonuncu tavugum kizartilmadan nce gel." Kitabin mellifi, bu konuda daha fazla bilgi vermekte ve "bu mektupta anlatilan sartlari hi tereddtsz o kadar vndgmz yirminci yzyilimiza koyabiliriz" demektedir.

OSMANLILARDA DINI TESKILAT


Osmanli Devleti, Islm dninin en yksek makmi olan halfelik messesesine de ship oldugundan, btn dn teskiltlar mevcuttu. Halfe, seyh-l-islm, kadiasker, kadi, mderris, nib, kassam, seyh, imm, hatip, mezzin gibi dn vazifeliler, bunlara ilveten tekke ve zviyelerde de pr, dede, baba, postnisin vardi. Halfelik makmi, 1517'de Misir'in fethi zerine Osmanli Devletine gemisti. Seyh-l-islm, ulemanin yni limlerin basiydi. Fetv da verirlerdi. Fetv ve kiymetli eserleriyle taninan meshur seyh-l-islmlar yetisti. En meshurlari Molla Hsrev, Molla Grn, Ebss'd, Ibni Keml Pasa, li Ceml efendilerdir. Kadiasker; ilmiye mesleginin en yksek makamlarindandi. Ordunun ser' ve hukk meselelerine bakardi. Dvn-i hmyn yni hkmet yesiydi. Kdi; dn ahkma gre hkm veren ve tatbik eden, hkmetin idr tasarruflarina it emirlerini yerine getiren makam, hkim olup, sehrin de idrecisiydi. Mderris; medrese gretim yesi, profesr karsiligi kullanilirdi. Dn teskilt mensubu olmalarina ragmen, mderrisler, dn bilgilerde oldugu gibi, fen bilgilerinde de limdiler. Sleymniye Medreseside mderrisler fenn ders okuturlardi. Mderrislerin dereceleri olup, yardimcilari da vardi. Nib; ser' mahkemelerde kadi adina esitli kararlar verebilir ve onun vekilidir. Kadi'nin vazife aldigi yerin byklgne gre naibleri olurdu. Kaza, kadi, bab, mevali, ayak ve arpalik naibleri olmak zere esitleri vardi. Kassam; veft edenlerin ve sehidin mirsini varislere Islm-feriz ahkmina gre taksim etmekle vazifeliydi. Seyh; tekke, dergh, zviye, hankh basinda bulunurdu. Seyh'e pr, mrsit de denirdi. Imm; cmilerde ve mescitlerde veya baska yerlerde cemate namaz kildiran vazifeliydi. Hatip; vaaz vermekle vazifeliydi. Her cminin bir, byklerinin birka hatibi oldugu gibi, gezici olanlari da vardi. Mezzin; cmilerde ezn okumakla vazifeliydi. Tekkelerde seyh, pr, dede, baba, postnisin bulunur, tasavvuf kidelerine gre derece alirlardi. Osmanlilarda dn teskilt mensuplarinin hepsi imtihanla vazifeye alinip, iczetnmeleri vardi. Dn teskilt mensuplari basta pdish olmak zere, herkesten hrmet ve saygi grrlerdi. Peygamber efendimize (sallallah aleyhi ve sellem) ve Ehl-i beyte ok hrmetkr olan Osmanli sultanlari, Reslullah efendimizin neslinden gelenler iin Nakib-lesraflik messesesini kurdular. Peygamberimizin kizi Ftimt'z-Zehra ile amcaoglu ve dmdi hazret-i Ali'nin ogullarindan hazret-i Hseyin'in soyundan olana Seyyid, hazret-i Hasan'in soyundan olana Serif denir. Nakibl-esrflar, bu mbrek insanlarin haklarini korumak, adlarini, ilelerini, evldlarini ve bulunduklari yerleri, islerini kaydetmek ve dvlarina bakip, sicillerini tutmakla vazifeliydi. Nakib-l-esrafin vekili olan Nakib-l-esraf kaymakami ve alemdar adinda yardimcilari vardi.

NANCI
Osmanli devlet teskilatinda, divan-i hmayunda bulunan nemli vazifelilerden biri. Padisahin imzasi demek olan "tugra"yi ekmekle grevli olan Nisanci, bazi tarihi' kaynaklarda ve vesikalarda "muvakk, tevki ve tugra" isimleriyle de anilir. Padisahin emrini havi olan ve bastarafina tugra ekilmis vesikalar, Osmanli teskilat dilinde "nisan-i serifi sultani, nisan-i hmyn, tugra-i garr-i hakani, tevhi-i hmyun, tevhi-i ref" gibi isimlerle anilir, ancak yaygin olarak bu evraklar kisaca nisan olarak isimlendirilirdi. Ayrica Nisancilar, devletin kanunlarini iyi bilen, eski ile yeni kanunlari ve ser' hukuk kanunlari birlikte telif edebilmesi hasebiyle divanda yeri geldike grs alinir ve "turakes-i ahkm, tugra-i serif hizmetlisi, mft-i kanun" olarak isimlendirilirlerdi. Islmiyetin ilk devirlerinde, halifelere verilen istidalara, devlet reisi tarafindan verilen cevaba, "tevhi" denilirdi. Osmanli devletindeki hatt-i hmayun demek olan bu serhleri, divandaki katiplerin basi yazardi. Hz. mer (r.a.) istidalari (dilekeleri) bizzat kendisi cevaplandirirdi. Amr bn As'a verdigi bir cevap da ise syle yazmislardi: "Emirin senin hakkinda nasil olmasini istiyorsan sen de halk hakkinda yle ol". Tevhler ayni zamanda devlet baskaninin imzasini tasidigindan, geen zaman iinde zel sekiller almislardir. Abbasilerden itibaren, tevhi yazilma isi iin "divan'i-insa" denilen daire kurulmustur. Bu daire, Byk Seluklu Devleti'nde Trke olan tugra kelimesi kullanilarak "divan't-tugra" ismini almistir. Anadolu Seluklu Devleti'nde, Byk Divan'da bulunan ve arazi defterlerine bakan ve dirlik tevcih beratlarini hazirlayan dairenin baskanina "Pervaneci" denilmistir. Bu memur, Osmanli teskilatindaki Nisanciya tekabl etmekteydi. Uygur ve Karahanli Devletlerindeki "ulug bitigci" de ayni islerle vazifeli memur idi. Osmanli devletinde, nisancilarin Orhan Gazi zamanindan itibaren, bu padisaha ve haliflerine ait berat ve tugralarin mevcudiyeti ile anlasilmaktadir. Nisanci kelimesi, Sultan Ikinci Murad devrinde, arabca mvekki' nin yerine kullanilmaya baslanmistir. Nisanci'ya ait ilk topluca bilgiye Fatih Kanunnmesi'nde rastlanir. Kanunnmeye gre, merkezde vezirlik, kadiaskerlik ve bas defterdarliktan sonra en yksek memuriyet nisancilik idi. Devletin disari ile yazismasini temin ve tugra ekmek,'en basta gelen vazifesi idi. Divan toplantilari esnasinda diger yksek memurlarla beraber adirda oturur, Divan'dan sonra verilen yemekte vezirler ve defterdarlarla,ayni sofrada otururdu. Nisancilik vazifesine, edeb sahsiyetlerden ve limlerden tayin yapilmasi usldendi ve bu sebeble nisanciliga en ok mderrisler getirilirdi. Tesbit edilebilen ilk, nisanci olan Muhammed Asgar'l-cezer'den itibaren, bu memuriyette vazife yapan btn nisancilar, devletin nizamlarina, teskilatina ve messeselerine dair kanunlarin toplanmasinda, nesredilmesinde baslica rol oynadilar. Gerekten, Leyszde Mehmed b. Mustafa, Fatih Kanunnmesi diye bilinen Kanunnme-i li Osman'in bir araya getirilmesinde ve yazilmasinda en byk pay sahiplerindendir. Nisancilik vazifesinde bulunanlarin teskilatfri isleyisine diger bir katkilari da, divandan ikan ferman'larin tertip, imla ve insa tarzlarinda koyduklari kaidelerdir. Konulan bu kaideler, bu nisancilarin haleflerince de aynen tatbik edilmistir. Mesel, Taczde Cafer elebi, Koca Nisanci Cellzde Mustafa elebi, Ramazanzde, Okuzde, Hamza Pasa'nin kendilerine mahsus ferman ve mensur yazis tarzlari vardir. Onyedinci asir sonlarinda kaleme alinmis Tevhi Abdurrahman Pasa Kanunnmesinde, Nisancilara mahsus olan kiyafe't syle tarif edilmektedir. Mcevveze sarik sarar, sof stlk, lokmali kutn, i kaftani ve orta abayi giyer, orta raht vururdu. Ayrica bu kanunnamede Nisancilarin 400 akelik haslari

oldugu ye Sadr-i 'zamla her vakit grsebildikleri kayitlidir. Bundan baska Eflak-Bogdan voyvodaliklari ile Erdel Kralinin tevcihinden dolayi muayyen bir gelirleri mevcuttur. Osmanli merkez teskilatindaki bu mhim memuriyet, 1836'da kaldirildi. Yerine getirildigi grevler de defter eminligine devredildi. nemli fermanlara Bab-i l, diger fermanlara ise defter eminliginde Tugra-nvis denilen memurlar tarafindan tugra ekilmeye baslandi. 1838'de ise tugra-nvislik de kaldirildi ve Bb-i li ile birlestirilerek tugra ekme isi, Bb-i li dairelerinde yapilmaya baslanildi. Daha sonra, nisancilik sadece paye olarak verildi. Tazminattan sonra ise, nisanciligin vazifeleri birka memuriyete dagitildi. Asli vazifeleri Mabeyn baskatipligi ile Hariciye nazirligina, diger nemsiz vazifeler ise maliye ve defteri hakan dairelerinde yerine getirilmege baslandi.

CLUS BAH .
Clus, Osmanl mparatorluu'nda, padiahla seilen ehzadenin padiahlnn ilan edilmesi iin yaplan trene verilen addr. Osmanl mparatorluu'nda trenler arasnda nemli bir yeri olan Clus-i Hmayun'un kk, Trk trelerine ve slam kltrne dayanmakta ve Ouz tresinin izlerini tamaktadr. Clus Ba VAKA-I HAYRIYE
Sultan II. Mahmud tahta iktigi gnden beri yenieri ocagini ortadan kaldirmak, yerine modern bir ordu teskilati kurmak iin uygun ortam bekliyor ve engel ikarmasi muhtemel kurum veya kisileri denetim altinda tutarak hazirlaniyordu. Amcasi III. Selim'in kurdugu Nizam-i Cedid, hep ayni engele, yenieri ocagi engeline arpmis ve tam bir reform saglanamamisti. Kapikulu ocaginin, yani maasli askerlerin asil kitlesini olusturan yenierilerin saltanat dnemi sirasinda gsterdikleri disiplinsizlik, alaklik ve kstahlik yznden Kirim, Basarabya, Bogdan ve Eflak Ruslar'a kaptirilmisti. Ayaklanan Rumlar'i da onlar degil ancak Misir'dan gelen Ibrahim Pasa'nin modern asker birligi sindirmisti. Ama Rumlar btn Avrupa'dan destek grerek mcadeleyi srdryordu. Yenierilerle isyani bastirmak mmkn olamayacakti. Sultan II. Mahmud ordudaki yeniligi bu defa bir "Eskinci Ocagi" kurarak baslatti. Eskinci ocagi genel anlami ile savasa katilan vurucu sipahi gcn olusturuyordu. Yeni ocakta bunlar modern egitim grecek ve zaman iinde btn ordu yeni sisteme baglanacakti. 25 Mayis 1825'te ve yenieri ocagi disinda kurulan bu muallem (talimli) eskinci sinifina ilk safhada 7.650 asker alindi. Yenieri ocagini kuskulandirmamak ve tepkilerini yatistirmak iin, bunlarin yenieri ortalarindaki gnlllerden olusturulacagi sylendi. Padisah, yenieri ocaginin basina, gvendigi ve samimi olarak yenilik taraftari kumandanlarini getirmisti. Zaten, basta seyhlislam olmak zere ulema da yenilik taraftariydi ve onlarla birlikte

yenierilerden yaka silkiyordu. Eskinci ocagi modern sekliyle yeniden kurulduktan sonra 11 Haziran 1826'da Sadrazam Mehmed Pasa ile diger erknin ve ocagin ileri gelenlerinin katildigi bir kurulda, 46 maddelik bir lyiha okunup kabul edildi. Bununla, yeni ocagin kurulus sebepleri ve stats aiklanmis oluyordu. Yenierilerin ayaklanmasi gecikmedi. 14 Haziran 1826 gecesi Etmeydani'nda toplanmaya basladilar. Sabaha kadar binlercesi bir araya gelmisti, nce, yenilik taraftari ve padisahin gvendigi bir kumandan olan agalari Celaleddin Aga'yi ldrmek iin onun sarayini bastilar. Celaleddin Aga o gn onu epeyce yoran islerden sonra uyumak iin rahatsiz edilmeyecegi gizli bir odaya ekilmisti. Asiler onu bulamadilar. Camlari, kapilari ve esyalari kirip dkerek oradan ayrildilar. Celaleddin Aga kurtulmustu. Kimseye grnmeden sultanin huzuruna ikti ve isyanin basladigini bildirdi. Kisa zamanda devlet bykleri de duydu ayaklanmayi. Padisah Besiktas'taki sarayindan saltanat kayigina binerek Topkapi'ya hareket etti. Sadrazama ve seyhlislama haber gndererek onlari saraya agirmisti. Sadrazam da, kuvvetleriyle sehrin disinda bekleyen Anadolu ve Rumeli muhafizlarina sehre girmelerini emretti. Devlet erkni sarayin genis bir salonunda padisahi bekliyordu. ok beklemediler. Padisah kilicini kusanmis bir halde kapida grnnce heyecanla ayaga firlayip el bagladilar. Sultan Mahmud hemen konuya geerek onlara syle hitap etti: "- Tahta iktigim gnden beri kanun, seriat ve ananeden ayrilmadim. Byle hareket etmek benim vazifemdi. Bana Cenab-i Hakk'in emaneti olan milletimi ve tebami siyanet zimninda ne kadar gayret eyledigim herkesin malmudur. Yine bilirsiniz ki onsekiz yillik saltanatimda yenieriler defalarca isyan ve tugyan ettiler. En uysal sabirlari bile asan hareketlerine, eskiyaliklarina tahamml gsterdimse, bu, kan dklmesinden ekindigim iindi. Onlara bu kadar ihsan ettim, msamaha gsterdim, Ihsanlarima garkolan ocak, yeni askerin yazilmasina riza gsterdigi halde yine ayaklandi. Devletin bekasi iin sart olan bu yeni orduya karsi harekete geti. Szlerini yine tutmadilar, yeminlerini bozdular. Bu yaptiktan huru alessultan (sultana karsi ayaklanma) degil midir? Mesru hkmdarlarina karsi ihtill eden bu taifeye ne yapmak gerektir? Bu hainlerin cezalandirilmasi iin gze alamayacagim tedbir yoktur. Kitalden de katliamdan da ekinmem. Siz ne dersiniz?.." Ulema cevp verdi: "- Seriat silere karsi savasilmasini ister. Kur'an-i Kerim syle den Eger adaletsiz ve merhametsiz insanlar kardeslerine saldirirlarsa, bunlara karsi mcadele edin ve onlari ilh Kadi'ya gnderin!". Bir iki kisi de ihtiyatli hareket edilmesini tavsiye etmisti. O zaman mderrislerden Abdurrahman Efendi hiddet ve heyecanla syle dedi: ''- BU devletin devam ve bekasi takdir-i ilh ise, isyan eden habisleri vurur, mahvederiz, degilse, biz de bu devletle beraber gideriz. Baska bir ihtimal kaldi

mi?". Abdurrahman Efendi szn bitirirken elindeki tespihi masanin zerine siddetle vurmus, tespih kopmus ve kehribar taneleri mermer zemin zerine dagilmisti. Herkes heyecan, rikkat ve kararlilik iindeydi. Aglayanlar da vardi. Padisahin gzleri de yasarmisti. Salondakiler padisahtan Sancak-i Serifi ikarmasini rica ettikten sonra, silerin zerine yrmeye baslayacaklari sirada, padisah: "Ben de gerek mminlerle birlikte savasmaya ve bana isyan eden hainleri cezalandirmaya gidecegim" dedi Fakat yanindakiler yalvardilar: "Padisahimizin bir avu serseri sinin nne ikarak yce varligini tehlikeye sokmasi dogru degildir. Sancak-i Serif ikarilsin, devletin selameti iin dualarini esirgemesin, bu bize yeter" dediler. Padisah israrlar karsisinda kararindan caydi. Yanindakilerle birlikte Hirka-i Serif dairesine giderek Sancak-i Serifi kendi eliyle ikarip seyhlislam ve sadrazama vererek: ''Iste Sancak-i Serif, Sultanahmet meydanina dikilsin!" dedi. Tellallar ve mbasirler, kendilerini silere belli etmeden karari halka duyurdular. Kisa zamanda sarayin nnde byk bir kalabalik toplanmisti Mderris Ahiskali Ahmed Efendi sancak altinda toplananlari costuran bir konusma yapti Silahi olmayanlara sarayin cephaneliginden ikarilan kililar, barut ve kursunlar dagitildi. 3500 kadar Enderun grencisi de oradaydi ve bunlar "yenmek veya lmek!" diye bagiriyorlardi. Hemen hemen btn Istanbullular Sancak-i Serif altinda yenierilere karsi toplanmisti. Aralarinda kadinlar da vardi ve bu Osmanli tarihinde ilk defa grlyordu. Yenieri ocagi disinda btn ocaklar padisaha bagliliklarini bildirdiler. Bu askerlere (Yenieri ocagindan olmayan askerlere) padisahin sadik pasalari kumanda ediyordu. Tophaneden ikarilan bataryalarin basinda topu yzbasisi Karacehennem Ibrahim Aga vardi Izzet Pasa ile Aga Hseyin Pasa da, muazzam sivil kalabaligi peslerine takarak Etmeydani'na girdiler. Yenieriler Etmeydani'ndaki kislalarinin kapisini kapamis, byk ve gl bir kale haline dnstrdkleri binanin i kismina ekilmislerdi. Buradan disariya kursun yagdiriyor ve agiza alinmayacak kfrler savuruyorlardi. Simdiye kadar o ocaga, o kislaya yenierilerin izni olmadan kimse girememis, girenler sag ikmamis ve yenieriler her zaman isteklerini kabul ettirmislerdi. Hseyin Pasa kapiya iyice yaklasarak yenierilere teslim olmalarini, padisahin nedamet getirecek olanlari bagislayacagini bildirdi. Byle bir anlasma teklifini belki halk da isterdi. Fakat ieriden cevap olarak kfrden baska bir sey duyulmadi. Bunun zerine top atislariyla kapilar paralandi. Bundan sonra Hseyin Pasa. ierdekiler duyacak kadar sesini ykselterek topulara: "Ates etmeyin, bekledigimiz barut gelmedi" dedi. Bunu duyan yenieriler kapinin arkasinda korkusuzca toplanarak kfrlerine devam ettiler.Fakat bu bir savas hilesiydi. Hseyin Pasa hemen topulara dnd ve 'ates!' emrini verdi Az sonra da Karacehennem Ibrahim Aga, topugundan Kursunla yaralanmis olmasina ragmen askerlerinin basinda kisladan ieri daldi.

Aksama dogru yenieri direnisi tamamen kirilmis, 6000'i ldrlmst. Ertesi gn istanbul'un esitli semtlerine dagilan 20 bin kadar yenieri ve onlarla birlik olan kabadayi yakalandi, hapis ve srgn cezalarina arptirildi. Artik yenieriler ve yenieri ocagi yoktu (15 Haziran 1826). Yenieri ocaginin kaldirilmasi Osmanli tarihinin dnm noktalarindan biridir. Yenilesme hareketinin en nemli adimi sayilir. Bu olay tarihimizde "Vak'a-i Hayriye=Hayirli olay" diye anilir.

EMANET- MUKADDES .
Kutsal emanetler anlamna gelen Emanat- Mukaddes, Topkap Saray'nn hazine dairesinde saklanmakta olan, kutsal olarak bilinen kiilere ait eyalar iin kullanlr. Bu eyalar; zerinde Hz. Muhammed'in ayak izinin bulunduu bir ta, Hz. Muhammed'in bir dii, Hrka-i erif, ya da Hrka-i saadet denilen Hz. Muhammed'in hrkas, Hz. Muhammed'e ait bir ift naln; bir seccade, sancaki yay, biri Hz. uayb'n iki asa, Hz. brahim'im kazan, Hz. Davud'un klc, Hz. Nuh'un tenceresi, Hz. Yusuf'un gmlei, 4 Halifenin sarklar, mam Hseyin'in gmlei, Hz. Ebubekir'in seccadesi, Halife Osman'n elyazsyle bir Kur'an- Kerim, Cafer Tayyar'n klc, Halit bin Zeyd'in klc, Kabe'nin anahtar ve bunlarn dnda kutsal olduu bilinen kiilere ait baz altn eya ve silah.

ENOSS .
Birleme anlamna gelmektedir. Kbrs Adas'nn Yunanistan ile birlemesi dileini belirtmekte kullanlan bir deyimdir. Yunanistan ve Kbrs Rumlar arasnda benimsenen Enosis, Megalo dea dncesinin bir sonucu olarak ortaya kmtr. 1960 ylnda yaplan bir anlama ile Trkiye, ngiltere ve Yunanistan'n garantisi altnda bamsz Kbrs Cumhuriyeti kuruldu. Enosis genel olarak bu duruma gre uluslararas hukuka aykr bir siyasi tutum olarak deerlendirilmektedir.

ETNK- ETERYA .
Emanual Ksantos tarafndan, 1814 ylnda, Yunan Kurtulu Sava ve bamszlk hareketini gerekletirmek iin kurulmutur. zellikle Osmanl topraklarnda yaayan Rumlar kkrtmak amal bir toplant dzenleyen cemiyet, daha sonra u karalar almtr : 1- Merkezi Atina'da bulunan Filomos Cemiyeti, Etnik-i Eterya'ya balanarak, bu cemiyetin bat kltr alm Yunan genlerinden yaralanlacak 2- rgtlenebilmek iin gerekli maddi olanaklarn salanmas yolunda yeni ticaret

irketleri alacak 3- Rum tccarlarnn, nl ve etkili ailelerin, kilisenin tannm din adamlarnn rgte katlmas salanacak. Bu kararlarda birleen cemiyetin bana 12 Nisan 1820 tarihinde yaplan toplantda, ar Aleksandr'n yaveri Aleksandr spilanti getirildi. Eflak, Bodan hareketlerinde, Mora (1821) ve Girit ihtilallerinde (1897) etkin rol oynayan Etnik-i Etery, Osmanl mparatorluu'nun yklma dneminde asl amalarndan saparak "Megalo Idea" (Byk Yunanistan) fikrini savunarak emperyalist bir nitelik kazanmlardr.

FETRET DEVR .
Fasla-i Saltanat olarak da bilinir. Yldrm Bayezid'in Ankara Sava'nda (28 Temmuz 1402) yenilmesiyle balayan bu dneme, kardeleriyle girdii mcadelede baarl olarak ynetimi yeniden ele geiren Mehmed elebi son vermitir. Ankara Ovas'nda yaplan savan ktye gittiini gren Yldrm bayezid'in oullarndan Sleyman elebi, yanna Sadrazam andarl Ali Paa, Murad Paa ve yenieri aas Hasan Aa ile birlikte kendine bal olan birlikleri de yanna alarak Edirne'de saltanatn ilan etti. Savaa katlan dier ehzadelerden sa elebi Balkesir'de, elebi Mehmed ise Amasya'da kendi hkmdarlklarn ilan ettiler. Yldrm Bayezid ile birlikte Musa elebi ve Mustafa elebi (Dzmece Mustafa) Timur'a tutsak dtler. Timur, zaferden sonra sekiz ay kadar Anadolu'da kalarak Osmanl topraklarn yamalad. Anadolu'da daha nceden bulunan ancak Osmanl topraklarna katlan eski Anadolu Beyliklerini yeniden canlandrd. Osmanl topraklarn ise 4 ehzade arasnda paylatrarak Anadolu'dan ekildi. Bylece Osmanl Topraklar blnm oldu. ehzadelerden ilk olarak Mehmed elebi harekete geti. Orta Anadolu'daki Trkmen beylerini safd brakarak gl bir Trkmen ordusu kurdu. lk arpma ise Musa elebi ile sa elebi arasnda Bursa'da meydan geldi. Musa elebi Bursa'y alarak hkmdarln ilan ettiyse de ksa bir sre sonra sa elebi Bursa'y yeniden ele geirdi. Bu olay ehzadeler arasndaki mcadelenin kzmasna yol at. elebi Mehmed, dier kardelerini safd brakarak Osmanl mparatorluunu yeniden bir birlik altnda toplamtr. .

HLAFET .
Birinin yerine geme anlamna gelmektedir. Hilafet ayn zamanda Hz. Muhammed'in lmnden sonra btn mslman milletlere nderlik etme ve islam eriatnn koruyuculuu grevidir. Hz. Muhammed devlet ynetimiyle din ynetimini elinde bulundurduundan dolay imam nvann da tayordu. mamlk grevine "imamet" denilmekteydi. Zaman ierisinde imamet ile hilafet kelimeleri ayn anlamda kullanlmaya balanmtr.

HILAFETIN KALDIRILMASI 1 Kasim 1922'de saltanatin kaldirilmasi ile, SultanHalife gibi, ifte grevi olan Osmanli hkmdarinin elinden egemenlik haklari, devlet yetkileri alinmisti. Eski Osmanli hkmdarina sadece, dini baskanlik yetkiler taninmisti. Hkmet, TBMM'nin setigi Halife Abdlmecid Efendi'den, sadece Mslmanlarin Halifesi nvanini kullanmasini, gsterisli hareketlerde bulunmamasini istemisti. Abdlmecid, halife seildikten sonra kendisine verilen talimata aykiri olarak, "Halife-i Mslimin" nvanindan baska sifat ve nvanlar tasiyarak, Cumhuriyet hkmetinin talimati disina ikmistir. Bazi politikacilar ise; "Hilafet ayni hkmettir, hilafetin hukuk ve grevini iptal etmek hi kimsenin hi bir meclisin elinde degildir" diyerek, Halife'yi, Padisah gibi yasatmak istiyorlardi. Bu durum halifelik kurumu hakkinda bir an nce nlem alinmasini gerektiriyordu. Fakat Gazi Mustafa Kemal Pasa'yi halifeligin kaldirilmasi iin zorlayan nemli sebep, Halife mevcut olduka Trkiye'de yapilmasi zorunlu olan sosyal ve laik karakterdeki devrimlerin yapilamayacagi idi. 3 Mart 1924 tarihli, "Hilafetin ilgasina ve Hanedan-i Osmaniye'nin Trkiye Cumhuriyeti memalik-i hariciyesine ikarilmasina dair kanun"la hilafet kaldirilmistir. Bylece, yeni Trkiye nemli bir adim daha atmistir. Hilafetin kaldirilmasinin Trkiye'de ve dnyada genis yankilari olmustur. Hilafetin kaldirildigi 3 Mart 1924 gn, bir diger kanunla da Ser'iye ve Evkaf Vekaleti (Bakanligi) kaldirilmistir. Ser'iye ve Evkaf Vekaleti'nin kaldirilmasi sonucu, bu vekalet tarafindan ynetilen okullar ve medreseler de kaldirilmistir. Ayrica ayni gn, Erkan-i Harbiye-i Umumiye vekaleti de kaldirildi. Bylece ordu siyaset atismasinin da nne geilmis oldu. Tevhid-i Tedrisat kanunu da o gn kabul edilmisti.

KADILIK KURUMU .
Kad, slam hukukunda yargca verilen ad. er-i esaslara gre davalar ve uyumazlklar zmekle grevli olan kii. Kadlar veliy-l-emr tarafndan tayin edilirdi. Batllama yolundaki deimelerden sonra, laik yarg organlar kurulmutur. Bunu sonucunda yarg, slami ve laik olmak zere ikiye ayrlmtr. Kadlk, Cumhuriyetten sonra tamamen laik hukuk sistemine geilerek yrrlkten kaldrlmtr.

SURRE- HUMAYUN .
Osmanl Devleti'nde her yl Surre denilen para ve armaanlarn stanbul'dan Haremeyn'e (Medine ve Mekke) gtrlmesi iin dzenlenen alay. Surre'nin gnderilmesinden sorumlu kiiye dar's-saade aas denirdi. Surre-i Humayun her yl Recep aynn girmeisiyle balar, 12 recep gn surrenin yola karlmasyla sona ererdi. O gn padiahn da trenlere katrlmasyla surre-i humayun skdar'dan uurlanrd. Surre-i Humayun'a, getikleri yerden Hacca gitmek isteyen kiilerde katlrd. Surre-i Humayun'un am'a ulamasndan sonra surrenin gtrlmesinden sorumlu surre emini, grevi am beylerbeyine devreder, beylerbeyi de surreyi Mekke'ye ulatrarak

datmn salard. Surre'nin datm yapldktan sonra Mekke erifinin teekkr ve dua mektubu, mjdeciba aracl ile padiaha iletilirdi. Surre Tanzimat dneminden sonra Dolmabahe ve Yldz Saray'ndan yola kmtr. Daha sonralar Hicaz Demiryolu'nun yaplmasyla bu yol kullanlmtr. I. Dnya Sava srasnda am'a gnderilen surre, yenilgiyle sonulanan sava sonrasnda stanbul'a geri gelmi ve bu gelenek bylece sona ermitir.

URA-YI DEVLET .
Osmanl Devleti'nde Tanzimat Dnemi'nde yasa ve tzk tasarlarn hazrlayan, idari yarg grevi gren danma kurulu. Bugnk Dantay'n temelini oluturur. Bir tr ulusal meclis konumunda olan ura-y Devlet, resmi olarak 10 Mays 1869'da alarak, 28'i mslman, 13' dier dinlerden olmak zere 41 yesi ve Mithat Paa bakanlnda greve balamtr. ura-y Devlet'in grevleri unlardr : 1- Her trden yasa ve tzk tasarlarnnhazrlanmas ve incelenmesi 2- Hkmetin ilettii idari sorunlarn grlmesi ve karar balanmas 3- dare ile yarg makamlar arasnda kan uyumazlklarn zm yerinin belirlenmesi 4- Yrlkte olan yasa ve tzklerdeki sorunlarn yorumlanp aklanmas 5- Padiah ya da hkmet tarafndan yarglanmas istenen devlet memurlarnn yarglanmas 6- Padiah ve nazrlarn ynetime ilikin sorularnn incelenip yantlarnn hazrlanmas. ura-y Devlet reisi, daire reisleri ve ura bakatipi padiah tarafndan atanrd. Genel kurul ylda bir kez toplanarak meclis btesini hazrlar, yllk almalar planlard. Genel kurulda alnan kararla gizli oyla alnrd. ura-y Devlet, 15 ubat 1872'de yaplan deiiklikle Tanzimat, Muhakemat ve Dahiliye daireleri olmak zere 3'e ayrld. Bylece ura-y Devlet bakan "nazr" nvanalarak Meclisi Vkela yesi oldu. ura-y Devlet 1876'da Kanun- Esasi ile yarg ile ilgili grevleri kaldrlm, Cumhuriyet'in ilabn ile de "Dantay" san ile greve devam etmitir.

TAKVM- VEKAY .
stanbul'da nceleri haftalk, daha sonra dzensiz aralklarla yaymlanan ilk Trke resmi gazetedir. Umur-u dahiliye, umur-u hariciye, mevad- askeriye, fnun, tevcihat- ilmiye, ticaret ve es'ar olarak alt blmden oluan gazete Franszca, Arapa, Rumca ve Ermanice dillerine evriliyordu. Halk eitmek ve devlet kararlarn duyurmak amacyla karlmtr (1 Kasm 1831 - 4 Kasm 1922). 1808 ylnda Sultan II. Mahmud'un emriyle, Beyazt'ta bugnk stanbul niversitesi'nin merkez binasnda (Bab- Seraskeri) askasndaki bir konakta kurulan Takvim-i Amire'de

baslmaya baland. Gazete, Vakanvis Esad Efendi'nin ynetiminde, Babali'den eitli kamu grevlilerinin yazar kadrosunu oluturmasyla almalarna balad. 26 Ekim 1831'de gazeteyi tanmak amacyla yaymlanan iki sayfalk bir brore gre Takvim-i Vekayi habercilik yapacak, halk eitecek ve devletin uygulalamalrn duyurarak bunlara uyulmasn salayacakt. nceleri haftada bir yaynlanmas ngrlen Takvim-i Vekayi ilk aylarda dzenli olarak, daha sonralar ise uzun bir sre dzensiz olarak kt. Osmanl Devleti'nin okuluslu olmas nedeniyle Franszca, Arapa, Farsa, Rumca ve Ermenice olarak kan gazete Umur- Dahiliye (i haberler), umur- hariciye (d haberler), mevad- askeriye (askeri iler), fnun (bilimler), tevcihat- ilmiye (din adamlarnn atanmalar) ile ticaret ve es'ar (ticaret ve fiyatlar) olmak zere alt blmden olumaktayd. 1860'dan sonra yalnzca resmi belge, tzk ve duyurular yaymlanan, 1878'de 2119. saysndan sonra yaymna ara veren gazete, 1891-92'de yeniden yaymlanmaya balad. Ama padiahn nian vermesini konu alan bir resmi bildirimde "nian itas" ifadesi yerine "nian hatas" olarak dizilince, II. Abdlhamid'in buyruuyla kapatlmtr. II. Merutiyet'in ilanndan (1908) ksa bir sre sonra yeniden yaymlanmaya balad ve Kurtulu Sava (1919-1922) sonuna kadar stanbul hkmetinin varl sona erinceye kadar yaymn srdrd.

Osmanli vezirleri

Darendeli Cebecizade Mehmed Paa Kalafat Mehmed Paa Seyyid Mehmed Paa zzet Mehmed Paa Hac Yeen Mehmet Paa Halil Hamid Paa ahin Ali Paa Koca Yusuf Paa III. Selim Koca Yusuf Paa Meyyit Hasan Paa Gazi Hasan Paa elebizade erif Hasan Paa Koca Yusuf Paa Damat Melek Mehmed Paa zzet Mehmed Paa Yusuf Ziyaddin Paa Hafz smail Paa brahim Hilmi Paa

IV. Mustafa brahim Hilmi Paa elebi Mustafa Paa II. Mahmud Alemdar Mustafa Paa Memi Paa Yusuf Ziyaddin Paa Laz Ahmed Paa Hurid Ahmed Paa Mehmed Emin Rauf Paa Dervi Mehmed Paa Seyyid Ali Paa Benderli Ali Paa Hac Salih Paa Hamdullah Paa Ali Paa Mehmed Said Galip Paa Benderli Selim Srr Paa zzet Mehmed Paa Reid Mehmed Paa Mehmed Emin Rauf Paa I. Koca Hsrev Mehmed Paa Abdlmecid Mehmed Emin Rauf Paa zzet Mehmed Paa brahim Sarm Paa Mustafa Reid Paa Mehmed Emin Rauf Paa

BB-I LI BASKINI
Ittihd ve Terakk cemiyetinin, hkmeti ele geirmek iin 23 Ocak 1913'de tertipledigi kanli baskin, ikinci Mesrtiyet'in lninda ve 31 Mart Vak'asi'nda orduya dayanarak is basina gelen ittihd ve Terakk komitesi, asker ocagini siysete karistirarak bozmaya alisti ve memleketi keyf olarak idare ettiler. 16 Temmuz 1912 Sali gnne kadar bu keyf idare devam etti. Sadrzam Sad Pasa, bu trihte halaskar zbitn grubunun baskisiyla istifa edince, ittihd ve Terakk iktidardan dst. Gazi Ahmed Muhtar Pasa baskanligindaki yeni hkmet is basina geldi. Balkan harbinin birbirini tkib eden aci gnlerinde, ancak ay sekiz gn kadar iktidarda kalabilen bu hkmetten sonra sadret makamina Kmil Pasa getirildi. Ittihd ve Terakk komitesi, hem Gazi Ahmed Muhtar Pasa hem de Kmil Pasa'nin iktidarlari zamaninda ihanete varan gizli faaliyetler yrterek yeniden is basina gelmeye alisti. Maksadina kavusabilmek iin aklin alamiyacagi trl hle ve tuzaklara basvurdu, iktidarda bulunan hkmetlerin iyi niyet veya gafletinden istifdeye alisiyorlardi. Balkan harbinin aci gnlerinde dsman ordularinin istanbul kapilarina dayandigi bir sirada, memleketin iinde bulundugu vahim duruma bakmaksizin, Kmil Pasa hkmetini devirmek iin esitli entrikalar evirerek, memleketi yeni badirelere srklediler. Asker iinde bozgunculuk yapip, Anadolulu askerlere, Rumeli'nin kendi vatanlari olmadigindan bahisle hkmetin kendilerini bos yere kirdirdigi fikrini yaydilar. te yandan Balkan savasinin neticeleri ne olursa olsun, byk devletlerce sinir degisikligine msde edilemiyecegi, ordunun maglb olmasindan dolayi devlete hi bir zarar olmiyacagi propagandasini yaydilar. Halaskrn grubuna mensb olmayan zabitlerden bir oklarini elde ederek, ordudaki eski mensblarini da siysi faaliyete sevk ettiler. Halaskrn grubunun reisi durumunda bulunan ve Kmil Pasa kabinesinin harbiye naziri ve baskumandan vekili olan Nzim Pasa'yi esitli vdlerle saflarina ektiler. Hatt isbasina geldikleri takdirde kendisini sadrzam yapacaklarina bile inandirdilar. Hkmetin yapmak istedigi icrti zamaninda haber alabilmek iin istanbul'daki polis kadrosunun mhim bir kismina ittihd ve Terakk komitesinin adamlari yerlestirildi. Harbiye nzin Nzim Pasa, Pingzi'den davet ederek getirttigi ittihd ve Terakki komitesi yeleri Enver Pasa'yi kolordu erkn-i harb reisligine (kolordu kurmay baskanligina) ve Ceml Pasa'yi da menzil mfettisi umumligine tyin etti. Bylece istanbul'daki askeri kuvvetin mhim bir kismi ittihd ve Terakki'nin kontrolne girdi. Nzim Pasa'nin bu faaliyetleri kabine iinde huzursuzluklara sebeb oldu. Sadrzam Kmil Pasa, Nzim Pasa'nin bu faaliyetleri sebebiyle sadretten istifa etmeyi ve kuracagi ikinci hkmete Nzim Pasa'yi almamayi

dsnd. Fakat Nzim Pasa'dan ekindigi iin bunu yapamadi. Her gn yeni bir maceranin pesinde olan ittihd ve Terakk komitesi; Kmil Pasa hkmetinin Edirne'yi Bulgarlara biraktigi seklinde dehsetli ve yikici bir propagandaya giristi. Orduyu ve halki mevcut hkmete karsi ayaklandirmaya diger taraftan da kirli emellerini gizlemeye alisti. Konunun asli ise syleydi: Balkan savasi sonrasinda Balkan devletleriyle Londra sulh mzkerelerinin neticelen mesine mni olan Edirne ve adalar mes' elesinden dolayi, dvel-i muazzama veya dvel-i sitte denilen alti devletin istanbul elileri Bb-i l'ye msterek bir nota vererek Edirne'nin Bulgaristan'a terk edilip MidyeEnez hattinin hudd olarak kabul edilmesini ve adalarin geleceginin de Anadolu'nun emniyeti gz nnde bulundurulmak suretiyle kendilerine birakilmasini istediler. Bu iki sart kabul edilmedigi takdirde harbe devam edilecegini bildirdiler. Kanli Bb-i l baskinindan bir gn nce 22 Ocak 1913 gn, Dolmabahe Sarayi'nin st katindaki byk salonda vkel (bakanlar), ayan meclisi, asker ve mlk erkndan meydna gelen Sr-yi umm toplandi. Mes'ele uzun uzadiya mzkere edildikten sonra, devletin artik harbe devam edemiyecegini, Edirne'nin de Bulgaristan'a birakilmayip, tarafsiz ve serbest olmasini, ilgili devletlerin tasdikiyle Bb-i li'ce bir mutasarrif ve mesihat makamina bir kadi tyin etmesini Meclis-i idare azasinin ahli tarafindan yapilip, mahalli jandarma ve polis kuvvetleri teskil edilerek, maaslarin mahall bteden karsilanmasini, bte aiklarinin Osmanli haznesinden kapatilmasini, dn ve mill gnlerin eskiden oldugu gibi kutlanmasi kararlastirildi. Cevab bir nota yazilmak zere emir verildi. Hazirlanacak nota metnini tedkk iin Meclis-i vkel 23 Ocak 1913 Persembe gn gleden evvel toplandi. Bu toplantidan sonra ittihd ve Terakk komitesi, kamuoyuna karsi Kmil Pasa kabnesinin Edirne'yi Bulgaristan'a terk ettigini yayip, bu iddia ve iftiraya dayanarak da Bb-i l baskinina bir halk hareketi grnm vermek iin tesebbse geti. Hlbuki hkmet Edirne'nin Bulgaristan'a terkini kabul etmedigi gibi, notayi da henz gndermemisti. Bb-i li'ye baskin dzenleyerek hkmeti ele geirmeyi plnlayan ittihd ve Terakki komitesi gnlerce sren hazirligini gizlice tamamladi. Dhiliye nazirinin haberi olmadan, Bb-i li'yi korumakla vazifeli muhafiz blg Ceml Bey (Pasa) tarafindan yerinden alinarak baska yere gtrld ve yerine acemi askerlerden derme atma bir mfreze getirildi. Bu mfrezenin basmada bir Itihdci zabit vazifelendirildi. Bildirilen gn ve saatte, Ittihdci-larin fedaler grubuna mensb bzi gen subaylarla, siviller, Bb-i l civarinda yerlerini aldilar. Meclis-i vkelnin (bakanlar kurulu) Bb-i l'de toplanti hlinde bulundugu sirada, o yillarda Ittihdcilarin umm merkezi durumunda olan ve simdiki Cumhuriyet gazetesinin bulundugu meshur kirmizi konak ve bu binanin hemen karsisindaki Menzil mfettisliginde toplanan Itti-hdcilar, Talat Bey'in emriyle Sapancali Hakki'nin gtrdg, "Her sey hazir" haberinden sonra harekete geerek, en nde Enver Bey bir ata binmis, onun etrafinda da iki yze yakin fedaisi olmak zere yola dstler. Ellerinde kk bayraklar olan baskincilar Cagaloglu tarafindan, "Yasasin Enver Bey, Yasasin Millet" bagirtilariyla Bb-i ali'ye yrdler. Talat Bey, daha nce gelerek bir ka zabit ile beraber ieri girmisti. Enver'le birlikte olan eteciler gruhu binek tasina geldigi zaman, Ittihdcilar tarafindan degistirilen, szde koruma grevlisi mfreze, basindaki zabitle birlikte ortaya iktiysa da Enver atindan inip merdivenlerden ikmaya basladi ve zabiti agirarak kisa bir emir verdi. Zabit, askerlerini alip Bb-i l'nin arka tarafindaki Naili Mescid nnde

silh attirdi ve hi bir seye karismadi. Bu bosluktan istifde eden Enver'le adamlari ieri daldilar. Baskinin kanli safhalari dis sofada cereyan etti. Hepsi silhli olan baskincilar, grltyle sofaya girdikleri sirada kendilerine silh eken sadret yaveri Nafiz Bey'le, harbiye nezreti yaverlerinden Kibrisli Tevfik Bey'i, sadret diresi kapisinda duran iki nbeti neferi ve isimleri bilinmeyen diger alti kisiyi vurup ldrdler. Kendilerinden de cemiyet murahhaslarindan ve eski mlzimlardan Mustafa Necip Bey isminde biri ldrld. Dis sofada on kisiyi ldren eteciler, baslarinda Talat ve Enver oldugu hlde i sofaya daldilar. Baskin hdisesinin basladigi sirada pdishin bzi irdelerini teblig iin saraydan gelen mbeyn basktibi Ali Fuad Bey'le grsmek zere, sadrzam Kmil Pasa Meclis-i vkelnin bulundugu salondan kalkip sadret odasina gemisti. Bu sirada grltleri duyan gafil ve magrur harbiye nzin ve baskumandan vekili Nzim Pasa yerinden firlayip ne oldugunu anlamak iin sofaya ikti. Bu sirada kendilerini engellemek isteyen sivil polis komiseri Cell Efendi'yi de ldren eteciler sofada harbiyenzin Nzim Pasa ile karsilastilar. Kendisini sadret vadiyle aldatan komitacilari ellerinde tabancalarla gren Nzim Pasa, kendisine siysetle ugrasmayacagi hakkinda sahs ve asker namusu zerine sz vermis olan Enver'le yanindakilere; "Siz beni aldattiniz. Bana verdiginiz sz bu muydu?" diyerek karsi ikmak istedi. Tam o sirada isabet eden bir kursunla devrilip az sonra ld. Silh seslerini duyan seyhlislm Cemleddn Efendi, odunluga saklanmis, Vkelnin ogu da Anadolu ve Bagdd demiryollari mdr-i ummisi Huguenin'le diger bir-iki ecnebinin bulundugu odalara siginmislardi. Yalniz dhiliye nzin Resd Bey'le, evkaf naziri Ziya ve bahriye nazir vekili Ferik Rstem pasalar Meclis-i vkel salonunda kalmislardi. Talat ve Enver beyler sadret odasina dalip 83-84 yaslarinda bulunan ihtiyar sadrzam Kmil Pasa'ya istifa etmesini sylediler. Kmil Pasa harp vaziyetinin vehmetinden ve devletin mruz kaldigi tehlikelerden bahs ederek nashat vermek istediyse de, mtemadiyen szn kesen Talat'in sert bir sesle; "istifa istifa..." diye bagirip agirmasi zerine kalemi aldi ve; "Cihet-i askeriyyeden vuku bulan teklif zerine" kaydiyla bir istifaname yazdi. Zorbalarin israr ve tehdidi zerine bu ibarenin basina; "Ahli ve" kelimelerini de ilve etmek zorunda kaldi. O sirada disari ikan bir ka tabancali eteci Bb-i l'nin nnde biriken 40-50 kisilik meraklilar toplulugunun arasindan geip karsi ksede bulunan eski Ma'zln kiraathanesine giderek ieridekileri; "Ulan tu! Ne duruyorsunuz! Vatan gidiyor, din gidiyor, alaklar" diye zorla disari ikardilar. Sonra da tekbir getirmeye basladilar. Tam o sirada Enver Bey istifa kagidi elinde oldugu hlde binek tasinda grnd. Halka skt isareti verdikten sonra, kabnenin istifa ettigini kendisinin simdi saraya gidip, pdisha durumu arz edecegini ve yeni kabnenin Mahmd Sevket veya izzet pasalardan biri tarafindan kurulmasinin muhtemel oldugunu syledi. Seyhlislm Cemleddn Efendi' nin otomobiline binerek Dolmabahe'ye hareket etti. Bu sirada ittihd ve Terakk komitesinin meshur hatbi mer Naci sag elindeki kocaman tabancayi sallayarak, sol eliyle de dizlerini yumruklayarak binek tasinin zerinde belirdi; "Edirne gidiyor, din gidiyor, vatan gidiyor" diye bagirarak halkin isyani ssn verebilmek iin etrafina kalabalik toplamaya alisti. O sirada binek tasinin stndeki cmle kapisinin sag tarafinda Ziya Gkalp ve Talat Bey grndler. Ziya Gkalp; "Edirne'yi dsmana veren kabineyi millet devirdi" diyerek Talat Bey'le karsilikli konusup glstler. Bu arada gzden kaybolan Talat Bey, bir mddet sonra gelip btn vilyetlere dhiliye nazir vekili imzasiyla; "Kmil Pasa kabinesinin Edirne ile adalari dsmana verdigi iin millet tarafindan iskat yni dsrldgn" belirten bir telgraf ektigini bildirdi. Bir mddet sonra Enver ve basmbeynci Hlid Hursd Bey saraydan dnerek; Mahmd Sevket

Pasa'nin sadrazamliga, Erkn-i harbiye-i ummiye reisi izzet Pasa'nin da baskumandan vekilligine tyin edildigini binek tasindan halka iln etti ve; "Pdishim ok yasa!" dedi. Oraya toplanan kalabalik da ayni sz tekrarlayip; "Ah Mahmd Sevket Pasa, Edirne'mizi kurtar!" diye bagirdilar. Tutuklu olarak bulunan sadrzam Kmil Pasa ve seyhlislm Cemleddn Efendi haricindeki diger vkel (bakanlar) serbest birakildilar. Kmil Pasa ve Cemleddn Efendi de geceleyin serbest birakilip evlerine gnderildiler. Bb-i l baskinindan sonra, devletin gelecegi tekrar ittihd ve Terakk etesinin eline geti, rf idare (siki ynetim) iln edilip ittihd ve Terakkiye muhalif olan kimseler Bekir Aga blg denilen asker tevkifhaneye (tutuk evine) gnderildiler. Sultan ikinci Abdlhamd Han'a mstebid hkmdar, kizil sultn diyen ve onun basina sansr uyguladigini iddia eden ittihd ve Terakki mensuplari, muhaliflerini tutuklamakla kalmayip, basina sansr koydular, kurduklari daragalarinda, nice vatanperver ve masum kimseyi bir bahaneyle dm ettiler. Hafiye teskilti ve istanbul muhafizligi denilen asker ve siys emniyet teskiltiyla, bir tedhis ve terr idaresi ve mdhis bir komite hkimiyeti kurdular. Kmil Pasa ile seyhlislm Cemleddn Efendi, dhiliye nzin Resd, mliye naziri Abdurrahmn, muharrir Ali Keml ve Doktor Riz Nur beyler yurt disina srldler. Ittihd ve Terakk etesi tarafindan iktidara getirilen Mahmd Sevket Pasa hkmeti, Kmil Pasa hkmetinin kabul etmedigi sartlari kabul ederek, btn Rumeli kit'asiyla beraber Edirne'yi dsmana terk etti ve adalarin gelecegini de ilgili devletlere birakti.

AKABE MES'ELESI
Ingiltere'nin Osmanli Devleti' ne karsi ikardigi siyas bir anlasmazlik. Akabe, Kizildeniz'in kuzeydogusunda ve Akabe krfezi ucunda bir kasabadir. Akabe meselesi ikinci Abdlhamd Han zamaninda 1906'da ortaya ikti. Padisah'in Islam lkelerindeki nfuzu, mslmanlarin en byk ve en sins dsmani olan ingiltere'yi ok endiselendiriyordu. nk, smrdg topraklarda yasayan insanlarin eksersi mslman idi. Bu bakimdan smrgeleri ne ve diger zulmlerine son verilmesinden endiseli idi. Tek are Osmanli sultaninin nfzunu sarsmak ve Osmanli Devleti'ne bagli blgelerde isyan ikarmayi planlamakti. Bu is iin en msait blge olarak Arab yarimadasi ve burada yasayan halki gryordu. nk bir kisim Arablari bazi hainlerin yardimiyla ifsad etmisti. Burayi Osmanli hakimiyetinden ayirmak. Arab atemini Osmanliya karsi ayaklandirmak. halfe-i mslimne karsi nemli bir darbe olacakti. Casuslarini ve diger glerini bu ugurda sefer-ber etti. Bu ilgin mcadelenin en can alici noktalari Arab yarimadasinin iki tarafinda bulunuyordu. Biri Basra Krfezinin kuzeyindeki Kuveyt limani, digeri de Kizildeniz'in kuzey-dogusundaki Akabe krfezinin yukari uunda bulunan Akabe kalesi idi Abdlhamd Han. bu iki noktadan birincisinde Islam alemini Hindistan'a kadar birbirine baglayan Bagdad demiryolunu, ikincisinde de Hicaz demiryolunu yaptirdi. Hicaz demiryolu da Akabe krfezi vasitasiyla Kizildeniz'e dogru bir kapi durumunda idi Bu iki mhim noktadan birincisinde ingilizlerin Osmanli'ya karsi mcadelesi mahall idarecileri desteklemek suretiyle, ikincisinde ise dogrudan dogruya oldu, Abdlhamd Han, Hicaz demiryolunu yaptirirken, emniyeti bakimindan yolun denizle temas eden noktasini kontrol altinda tutmak iin Akabe kalesine Rsd

Pasa komutasinda iki tabur asker gnderdi (15 Subat 1906). Hindistan yolunu ve oradaki smrgelerini emniyet altina almak iin 1882 yilinda Misiri isgal eden ingilizler ise, Akabe kalesinin Osmanli kontrolnde olmasini protesto ederek, harp tehddine bas vurup bosalttirmak istediler. Hatta ltimatomun pesinden Akabe krfezine bir de savas gemisi gnderdiler. ingiltere, verdigi ltimatomda, on gn iinde Sina yarimadasinin bosaltilmasini istiyordu. Abdlhamd Han ise, bu ltimatoma karsi ingiltere'nin Misir zerinde bir hakki bulunmadigini, isgalinin kanunsuz oldugunu belirterek, yeni sinirin sadece Trk ve Misir subaylarindan meydana gelen bir komisyon tarafindan tesbit edilebilecegini bildirdi. Abdlhamd Han'in bu cesurane hareketi, islam aleminde byk te'sir uyandirdi. ingilizler de halfe-i mslimnin zerine daha fazla varmayi menfeatlerine ters buldular. Neticede Misir ve Osmanli subaylarindan kurulan komisyon sekiz maddelik bir protokol tesbit etti. Buna gre, sinir. Akabe krfezinin batisindaki Tabe'den baslayip Akdeniz sahilindeki el-Aris'e kadar uzaniyordu. Bylece Akabe, Osmanli Devleti'ne kaldi. Menfaat sebebiyle devamli karsi karsiyagelen Avrupa devletleri arasinda, yirminci asrin basinda bir gruplasma baslamisti. ingiltere, Fransa ve Rusya l bir ittifak kurmuslar; bunlara karsi da Almanya, Avusturya ve italya birleserek l bir ittifak iine girmislerdi. Btn bunlar yakinda bir cihan harbinin yapilacagini hissettiriyordu. Abdlhamd Han ise, devletini bu gruplasmalarin disinda tutuyor sadece ingilizlere karsi Almanlara biraz gler yz gsteriyordu. Sultan ikinci Abdlhamd Han'in stn siyaseti karsisinda, ingilizlerin islam memleketlerinde srdrmek istedikleri emperyalizm, Akabe Mes'elesinde basariya ulasamadi. Ancak Ingilizlerin faaliyetleri ile asrin en siyasi padisahi i ve dis dsmanlarinin her trl hcmlarina maruz kaldi ve tahttan indirildi. Abdlhamd Han'in is basindan uzaklastirilmasi ile Osmanli Devleti'nin basina geen idareciler, memleketi hizla paralanmaya srklediler. Balkan harbinin pesinden Birinci dnya harbine girdiler, ingilizler de, Osmanli'nin savasa girmesini firsat bilip, 3 Kasim 1914'de Akabe kale ve limanini topa tutarak sehri isgal etti.

HALI SEFERLERi
Papaligin tesvikiyle hiristiyan Avrupalilarin Mslmanlara karsi tertip ettikleri seferlerin umumi adi. En nemlisi dni olmak zere, siyas, sosyal ve iktisad sebeplere dayanan Hali Seferleri'ni Papa ikinci Urbanus, 1095 yilinda toplanan Clermont Konsili'nde yaptigi konusmayla baslatmistir. Asirlarca devam edip, milyonlarca insanin can kaybina, devletlerin yikilip lkelerin tahrip olunmasina sebep olmustur. Osmanli Devleti'ne ve diger Mslman Devletlere karsi, 1364 Sirpsindigi, 1389 Birinci Kosova, 1396 Nigbolu, 1444 Varna, 1448 Ikinci Kosova, 1453 Istanbul, 1538 Preveze Deniz, 1571 Kibris, 1683 Viyana kusatmasi ve 1919-1922 Istiklal mcadelemizde Halilar ittifak iine girip, mslmanlara karsi cephe almislardir. Halen soguk harp, kltr harbi seklinde devam etmektedir. Asirlarca devam eden Hali Seferleri sonucu, milyonlarca insan can verip, kan dkld. lkeler harap oldu. Dni, siyas, sosyal, kltrel, iktisad birok hadiselere sebep olan Hali Seferleri'nin getirip gtrdg birok neticeler oldu. Mslmanlara karsi savasa katilmaya tesvik iin Avrupa'da birok hiristiyan tarikatlar kuruldu. Sefere katilanlara esitli vaadler de bulunuldu. Seferlere istirak iin Avrupalilarin dindarina, maceraperestine, issz gszne ayri ayri vaadlerle propoganda yapilip, Mslmanlarin karsisinda btn bunlarin bos

ikmasi, neticesinde Papaligin ve kilisenin otoritesi sarsildi. Bu seferler sonunda Hiristiyanlar, Mslmanlari yakindan tanidilar. Savas meydanlarinda arslanlar gibi cesurne dgsen Mslmanlarin aslinda ok merhametli, iyilik sever, misafirperver olduklarina bizzat sahit oldular. Hiristiyan tarikatilarinin bahsettikleri gibi olmamasi, daha nceki dsncelerini degistirdi. Papalik, Hali Seferlerinin masraflarini karsilamak gerekesiyle, Hiristiyanlarin ruhani isleri iin vergi almak adetini ikardi. Bulundugu evrenin kilisesine vergisini vermiyenler, Hiristiyanliktan tecrid edildi. Misyonerler faaliyetlerini artirip, Asya ve Afrika'da Hiristiyanligi yaymaya alistilar. Hali seferlerine katilan svalyelerin mslmanlar karsisinda gszlg anlasilinca, derebeylik idaresi zaafa ugradi. Merkezi otoritenin hakimiyeti artip, Avrupa'da krallik rejimi kuvvetlendi. Serf durumundaki kyl, toprak sahibi efendilerinden arazi alarak, mal mlk sahibi oldular. Avrupa'da aralarinda byk esitsizlik ve adaletsiz uurumu bulunan siniflar arasi fark kismen azaldi. Dogu san'at ve medeniyetini taniyip, Islmi eserlere hayran olan Halilar, Mslmanlardan san'at ve teknik alanda birok yenilikleri ve kesifleri grendiler. Bu ise Avrupa'da ilim ve teknigin gelismesine sebep oldu. Mslmanlardan kgit ve pusula'yi da grenen Halilar da gemicilik ok gelisti.Venedik, Cenova Marsilya, Pisa gibi Akdeniz limanlarinin nemi artip, ticari faaliyetler hiz kazandi. Bu sehirler serbest blgeler mahiyetini alip, Bati ile Dogu'nun ticareti gelisti. Hali Seferleri neticesinde Mslmanlar, Bizanslilar ve Yahudiler ok zarar grd. Islm lkeleri ve devletleri harap olup, yzbinlerce Mslman Anadolu, Misir, Orta Dogu ve zellikle Kuds'te kilitan geirilip, yerlesim alanlari yagmalanip, yakilip, yikildi. Kadinlar ve ocuklar bile hunharca ldrld. Halilarin kilicindan sadece Mslmanlar degil Yahudiler ve zellikle Ortodoks Bizans da ok zarar grd. Istanbul'un zenginligine hayran kalan Latin Katolikler sehrin san'at eserlerini zengin olmak hirsiyla yagmaladilar. Ortodoks ahaliye saldirip mal, can ve irzlarina ok zarar verdiler. Istanbullular sehri terk etmek zorunda kaldi. Hali zulm o kadar artti ki, asirlardir Istanbul'da bulunan Bizans Imparatorluk tahti sehirden ikarilip, nceden Anadolu Seluklu Devleti baskenti olan znik'e tasindi. Bizanslilar 1261 yilinda tekrar Istanbul'u Latin Halilardan geri aldilar. Hali Seferleri neticesinde, Islm Medeniyetini taniyan Avrupa'da ilim ve teknikte gelismeler olup, merkezi otoritenin kuvvetlenmesi yaninda, Mslmanlar'a karsi asirlarca devam edecek olan askeri, siyasi iktisat ve kltrel politikanin da tesbit edilip, safha safha tatbikine sebep olmustur. Batililarin Islm lkelerine karsi tatbik ettikleri yayilmacilik, smrgecilik, Islm dini'ne saldirmalari ve mslmanlari Dinlerinden uzaklastirmak iin yaptiklari btn dejenerasyon faaliyetleri hep Hali Seferler'inin bir sonucudur.

HALI SEFERLERi

Papaligin tesvikiyle hiristiyan Avrupalilarin Mslmanlara karsi tertip ettikleri seferlerin umumi adi. En nemlisi dni olmak zere, siyas, sosyal ve iktisad sebeplere dayanan Hali Seferleri'ni Papa ikinci Urbanus, 1095 yilinda toplanan Clermont Konsili'nde yaptigi konusmayla baslatmistir. Asirlarca devam edip, milyonlarca insanin can kaybina, devletlerin yikilip lkelerin tahrip olunmasina sebep olmustur. Osmanli Devleti'ne ve diger Mslman Devletlere karsi, 1364 Sirpsindigi, 1389 Birinci Kosova, 1396 Nigbolu, 1444 Varna, 1448 Ikinci Kosova, 1453 Istanbul, 1538 Preveze Deniz, 1571 Kibris, 1683 Viyana kusatmasi ve 1919-1922 Istiklal mcadelemizde Halilar ittifak iine girip, mslmanlara karsi cephe almislardir. Halen soguk harp, kltr harbi seklinde devam etmektedir. Asirlarca devam eden Hali Seferleri sonucu, milyonlarca insan can verip, kan dkld. lkeler harap oldu. Dni, siyas, sosyal, kltrel, iktisad birok hadiselere sebep olan Hali Seferleri'nin getirip gtrdg birok neticeler oldu. Mslmanlara karsi savasa katilmaya tesvik iin Avrupa'da birok hiristiyan tarikatlar kuruldu. Sefere katilanlara esitli vaadler de bulunuldu. Seferlere istirak iin Avrupalilarin dindarina, maceraperestine, issz gszne ayri ayri vaadlerle propoganda yapilip, Mslmanlarin karsisinda btn bunlarin bos ikmasi, neticesinde Papaligin ve kilisenin otoritesi sarsildi. Bu seferler sonunda Hiristiyanlar, Mslmanlari yakindan tanidilar. Savas meydanlarinda arslanlar gibi cesurne dgsen Mslmanlarin aslinda ok merhametli, iyilik sever, misafirperver olduklarina bizzat sahit oldular. Hiristiyan tarikatilarinin bahsettikleri gibi olmamasi, daha nceki dsncelerini degistirdi. Papalik, Hali Seferlerinin masraflarini karsilamak gerekesiyle, Hiristiyanlarin ruhani isleri iin vergi almak adetini ikardi. Bulundugu evrenin kilisesine vergisini vermiyenler, Hiristiyanliktan tecrid edildi. Misyonerler faaliyetlerini artirip, Asya ve Afrika'da Hiristiyanligi yaymaya alistilar. Hali seferlerine katilan svalyelerin mslmanlar karsisinda gszlg anlasilinca, derebeylik idaresi zaafa ugradi. Merkezi otoritenin hakimiyeti artip, Avrupa'da krallik rejimi kuvvetlendi. Serf durumundaki kyl, toprak sahibi efendilerinden arazi alarak, mal mlk sahibi oldular. Avrupa'da aralarinda byk esitsizlik ve adaletsiz uurumu bulunan siniflar arasi fark kismen azaldi. Dogu san'at ve medeniyetini taniyip, Islmi eserlere hayran olan Halilar, Mslmanlardan san'at ve teknik alanda birok yenilikleri ve kesifleri grendiler. Bu ise Avrupa'da ilim ve teknigin gelismesine sebep oldu. Mslmanlardan kgit ve pusula'yi da grenen Halilar da gemicilik ok gelisti.Venedik, Cenova Marsilya, Pisa gibi Akdeniz limanlarinin nemi artip, ticari faaliyetler hiz kazandi. Bu sehirler serbest blgeler mahiyetini alip, Bati ile Dogu'nun ticareti gelisti. Hali Seferleri neticesinde Mslmanlar, Bizanslilar ve Yahudiler ok zarar grd. Islm lkeleri ve devletleri harap olup, yzbinlerce Mslman Anadolu, Misir, Orta Dogu ve zellikle Kuds'te kilitan geirilip, yerlesim alanlari yagmalanip, yakilip, yikildi. Kadinlar ve ocuklar bile hunharca ldrld. Halilarin kilicindan sadece Mslmanlar degil Yahudiler ve zellikle Ortodoks Bizans da ok zarar grd. Istanbul'un zenginligine hayran kalan Latin Katolikler sehrin san'at eserlerini zengin olmak hirsiyla yagmaladilar. Ortodoks ahaliye saldirip mal, can ve irzlarina ok zarar verdiler. Istanbullular sehri terk etmek zorunda kaldi. Hali zulm o kadar artti ki, asirlardir Istanbul'da bulunan Bizans Imparatorluk tahti sehirden ikarilip, nceden Anadolu Seluklu Devleti baskenti olan znik'e tasindi. Bizanslilar 1261 yilinda tekrar Istanbul'u Latin Halilardan geri aldilar.

Hali Seferleri neticesinde, Islm Medeniyetini taniyan Avrupa'da ilim ve teknikte gelismeler olup, merkezi otoritenin kuvvetlenmesi yaninda, Mslmanlar'a karsi asirlarca devam edecek olan askeri, siyasi iktisat ve kltrel politikanin da tesbit edilip, safha safha tatbikine sebep olmustur. Batililarin Islm lkelerine karsi tatbik ettikleri yayilmacilik, smrgecilik, Islm dini'ne saldirmalari ve mslmanlari Dinlerinden uzaklastirmak iin yaptiklari btn dejenerasyon faaliyetleri hep Hali Seferler'inin bir sonucudur.

PATRONA ISYANI
Trihte Lle devri olarak bilinen dneme son veren isyan hareketi. Patrona ihtillini hazirlayan esitli; siys, ekonomik, sosyal ve idri sebepler vardir. Merkezde sadrzam Nevsehirli Dmd ibrahim Pasa'ya karsi olan devlet adamlari, bilhassa devlet ierisinde yapilan idar ve sosyal islhatlarin asker tesklt ierisinde de yapilacagini ne srerek, yenieri ocagini isyana tesvik ediyorlardi. Bu arada uzun sren ve Lle devri denilen sulh devresinde istanbul'u gzellestirmek amaci ile girisilen saray, konak, yali ve bahe gibi insatlari da, lks ve israftan sayarak halki kiskirtmaktan geri durmuyorlardi. Son olarak 1723 iran seferinin baslangita muvaffakiyetli neticeler alinmasina ragmen, sonradan Osmanli Devleti aleyhine dnmesi ve bozgun haberlerinin istanbul'a gelmesi zerine, yenieriler ile birlikte istanbul halki ve esnafinin da ibrahim Pasa idaresine karsi hosnutsuzluk belirtmeleri, isyan iin firsat kollayanlari harekete geirdi. Bunlarin basinda. Patrona lakabiyla taninan ve o trihe kadar ufak tefek disiplinsizlikleri yaninda, Nis ve Vidin'de meydana gelen yenieri ayaklanmalarina katilarak dima menf davranislarda bulunan ve kapdn-i derya Abdi Pasa'nin tavassutuyla idamdan kurtulan, Halil adinda bir serseri gelmekteydi. Patrona Halil, etrafinda topladigi istanbul'daki gayr-i Trk serseri takimindan meydana gelen avnesi ile isyan hazirliklarina basladi. Bu arada sultan nc Ahmed Han, bizzat iran seferine ikmak zere skdar'a gemis bulunuyordu. Nitekim Pdish'in istanbul' dan ayrilmasini firsat bilen Patrona Halil, Muslu Pasa, Ali Usta, Kara Yilan, Emir Ali, inar Ahmed, Oduncu Mehmed, Laz Mustafa, Tursucu ismail. Gavur Ali, Cigerci Ramazan gibi slerle 28 Eyll 1730 Persembe gn isyan etti. isyani Byezd'de baslatan sler, esnafdan, dkknlarini kapayip kendilerine katilmalarini istediler. Patrona Halil, daha sonra bir mikdr siyle Aga kapisina gitti. Yenieri agasi Hasan Aga, yz kisi ile karsi koydu ise de tutunamayip geri ekildi. Yenieri agasinin geri ekilmesi, sleri cesaretlendirdi ve Aga kapisindaki ve baska hapishanelerdeki mahkmlari serbest birakip, kendilerine kattilar. Siph arsisi ve Bit pazarinda bulduklari silhlari yagma ederek, Sarahne'yi kapattilar. Istanbul kaymakami Mustafa Pasa, isyani haber alir almaz, hdiselerden Pdish'i haberdr etti. Sultan Ahmed Han ve devlet adamlari istanbul'a geldiler ise de, Lle devrinin sulh, skn ve huzuruna alisan devlet adamlarinin isyani

bastirmak iin uzun mzkereler ile vakit geirmeleri, slerin iyice kuvvetlenmesine sebeb oldu. Asler ikinci gn bir liste yapip kirk bir kisinin kendilerine teslim edilmesini istediler. Listede; sadrzam Dmd ibrahim Pasa, kapdn-i derya ve istanbul kaymakami Mustafa Pasa, sadret kethdasi Mehmed Pasa, seyhlislm Abdullah Efendi ile otuz yedi kisinin isimleri vardir. Sultan Ahmed Han, slerin istedigi sahislari vazifeden alip, istanbul'dan uzaklastirarak, hdiselerin nne gemek istedi. Vezirlige silhdr Mehmed Pasa tyin edildi. Seyhlislmin ldrlmesi dnen caiz olmadigina dir ulemnin fetva vermesi zerine, sler seyhlislmin ldrlmesinden vazgetiler. Ancak diger vezrin basini istemede ayak direttiler. Pdish, slerin istegine bas egmek mecburiyetinde kaldi. Dmd ibrahim Pasa, slerin eline geince, Kaymakam Mustafa ve Mehmed pasalarla beraber hunharca ldrld. Pek ok hayir ve hasenat, saheser mmr ve ilm eserlerin bnsi Nevsehirli Dmd ibrahim Pasa'nin ldrlmesiyle, sler daha da simararak kendilerince tyinler yaptirip gittike cesaretlendiler, ilk nce sadkatle bagliliklarini ve Pdish'dan hosnd olduklarini bildiren sler, asil niyetlerini ortaya koyarak sultan nc Ahmed Han'in hal'ini istemeye basladilar. Sultan nc Ahmed Han, tahttan ekilmedike silerin isteklerinin tkenmeyecegini anlayinca, isyanin nne gemek midiyle, kardesinin oglu sehzade Mahmd adina saltanattan feragat etti. 1/2 Ekim 1730 gecesi velahd sehzde Mahmd, Osmanli sultni oldu. Birinci Mahmd Han, nc Ahmed Han'in feragati ve slerin arzulariyla Osmanli sultni oldugu zaman, hkimiyet tamamen silerin elinde idi. silerin reisi Patrona Halil ve avnesi devletin nemli mevkilerine kendi tarafdrlarini getirtmisti. Asler, istediklerini yapiyorlardi. Sultan Mahmd, buna mni olmak iin Patrona Hall ve adamlarini ortadan kaldirmaya karar verdi. silerin devlet kadrosuna tyin ettiklerini vazifeden alip, onlari istanbul'dan uzaklastirma relerini arastirdi. Birinci Mahmd Han, sileri ortadan kaldirabilecek devlet adamlarini dikkat ekmeden nemli yerlere getirdi. Sonra Patrona Halil'e Rumeli beylerbeyligi rtbesini verdi ve hil'at giymek iin geldigi Revn ksknde, on yedinci blk agasi Hall Aga'ya bogdurttu. Disarida bekleyen s elebaslari da; "Hil'at giydirilecektir" denilerek birer birer ieri alindi ve hepsi ldrld (15 Kasim 1730). Bylece istanbul'da asayisi yeniden te' min eden sultan birinci Mahmd, devlet otoritesini kuvvetlendirdi.

ARABSTAN CEPHES .
Halk arasnda Yemen cephesi adyla da anlr. I. Dnya Sava boyunca Osmanl Devleti 4 Tmenlik bir kuvvetle Arabistan'daki kutsal slam ehirlerini korumaya alt. 7. Kolordu'nun birer tmeni Hicaz, Asir, San'a ve Hudeybe'de konulandrlmt. Uzaklk sebebiyle bu tmenlere yeni asker, malzeme ve silah destei salanamyordu. 1916 ylnda ngilizlerin kkrtmasyla, Araplar kendilerini koruyan Osmanl kuvvetlerine kar ayakland. Mekke erif'i Hseyin, bamszln ilan etti. Yemen'de mam Yahya Osmanllara bal kalrken Asir'de Seyyid dris de ayaklanmaya katld. 1917 ubat'nda Hicaz Seferi Kuvvetler Komutanl'na atanmak zere, am'a gelen Mustafa Kemal Paa, Hicaz'n bouna savunulmayp boaltlmasn istedi. Manevi

sebeplerden dolay bu istek uygulanmad. Komutanlk atamas da yaplmad. Bin bir glkle Medine'yi, Yemen'i, Asir'in kuzeyini I. Dnya Sava sonuna kadar savunan 7. Kolordu, Mondros Mtarekesi'nden bir mddet sonra, 23 Ocak 1919'da teslim oldu.

AYNALI KAVAK TENKHNAMES .


Osmanl Devleti ile Rusya arasnda 21 Mart 1779 ylnda imzalanan antlama. 21 Temmuz 1774'de imzalanan Kk Kaynarca Antlamas ile Rusya, Krm'n bamszln kabul etmiti. Avrupa lkelerinin Kuzey Amerika'daki savalarla ilgilenmesi, II. Katerina'ya Krm' igal etme frsat vermi, bunun zerine Krm Han' IV. Devlet Giray Osmanllara snd. Yerine Rus yanls ahin Giray'n gemesiyle Tatarlar ayakland. Ayaklanmay detekleyen Osmanllar,Selim Giray ve taraftarlarn Krm'a gnderdiler.Ruslarn ayaklanmay bastrmas zerine Osmanllar Rusya'nn Krm'dan ekilmesini istemi, bylece ngiltere ve Fransa'nn arabuluculuu ile Osmanl ve Rus delegelerinin biraraya gelmesiyle stanbul'daki Aynalkavak Kasr'nda yeni bir antlama imzaland. Bu antlamaya gre ; Osmanl Devleti, ahin Giray'n hanln tanyacak fakat sonraki hanlarn seimi iin padiahn halife olarak onay alnacakt. Akdeniz ve Karadeniz'de Franszlarla ngilizlere tannan ticari haklar Rusya'ya da tannacak, Krm'daki Rus kuvvetleri geri ekilecekti. Bu antlama ile Krm'n bamszl yeniden onaylanm oldu.

BAR KONFEDERASYONU .
1768-1772 yllar arasnda Polonya'nn bamszln Rus saldrlarna kar korumak amacyla, Polonyal soylular ve aydnlar tarafndan ayn zamanda Katolik kilisesi'nin ayrlacalklarn koruma amacyla kurulan birlik. Birlik, Polonya'nn ieriden ve dardan gelen mdahalelere kar zayf kalmasn ve ilk kez lkenin blnmesini hzlandrmtr. .
KONULAR
Savan Nedenleri Savata Osmanl Devleti anakkale Cephesi Irak Cephesi Sarkam Harekat Kanal Harekat Ermeni Sorunu ve Tehcir Wilson lkeleri Mondros Atekes Antlamas

1 . D N Y A S A V A I

Savan Sonu

|Ana Sayfa | 1. Dnya Sava | Kongreler | Savalar ve Antlamalar | Biz Kimiz |

ANAKKALE CEPHES(*)

Birinci Dnya Sava'nda Osmanl Devleti'ni Almanya'nn yanna iten ngiltere, Balkan Sava'nda perian olmu Osmanl Devleti ordusunu kk gryor ve anakkale Boaz'nn ngiliz donanmasnca kolayca geilebileceini, hatta ngiliz zrhllarnn byk toplarnn karsnda, Balkan malubu Trk askerlerinin kaacan sanyordu. Bahriye Bakan W. Churchill, ngiliz donanmasnn Marmara'ya girip, stanbul'u teslim alacan ve Osmanl Devleti'nin iinin biteceini hesaplyordu. Hatta Yunanistan' savaa sokup, Gelibolu Yarmadas'n Yunan ordusuna igal ettirip, ngiliz donanmasn tehlikesizce Marmara Denizi'ne geirmeyi planlyordu. Lord Kitchener de bu iin ok kolay olaca grnde idi. Kald ki Osmanl Devleti ordusunun elindeki silahlar eski ve eksikti. Henz Almanya'dan yeterli silah, zellikle byk toplar getirilmemiti. Btn artlar ngilizlere anakkale'yi kolayca geebilecekleri umudunu veriyordu. anakkale kolayca geilince hem Osmanl Devleti'nin ii bitecek ve "Dou Sorunu" nu zmlenecek, hem de boazlar zerinden Rusya'ya gereksinimi olan silah, cephane, malzeme gnderilecek, Almanya iki ate arasna alnacak ve sava ksa zamanda tilaf Devletleri'nin galibiyetiyle sonulanacakt. Gerekirse Ruslarn da Karadeniz kylarna asker karmas salanarak stanbul teslim alnacakt. Bu bakmdan anakkale Sava, Birinci Dnya Sava'na gelimeleri ve sonucunu etkilemesi ynnden ok byk nem tayordu. Irak, Suriye ve Kafkas cepheleri gibi ksmi bir cephe deil, savan sonucunu etkileyecek byk bir cephe idi. ngiltere Sava Bakan Lord Kitchener ngiliz Donanmas'nn kara ordusuna gereksinim duymadan anakkale'yi geeceini dnyordu. Bu nedenle, mttefik ngiliz-Fransz filosu ubat 1915'te Limni Adas'nn Mondros (Mudros) Liman'nda topland. 19 ubat'tan itibaren de anakkale Boaz azna ngiliz-Fransz donanmas

tarafndan youn bir bombardman balad. 17 Mart'ta kadar bombardman srd. 18 Mart 1915'te ngiliz-Fransz filolar iki hat halinde, Boaz gemek iin saldrya baladlar. Bu saldrya u gemiler katld: A Hatt Queen Elizabeth Agamemnon Lord Nelson Inflexible Triumph Prince George B Hatt Suffen Bouvet Charlemagne Gaulois Cornwallis Canopus Vengeance Irresistible Albion Oceon Swiftsure Majestic

Bir gece nce, Trk mayn gemisi "Nusret" in Boaz'a mayn dktnden habersiz olan bu muhteem donanma, youn bir top ateiyle Boaz'a girdi. Yeterince byk toplar bulunmayan Osmanl Devleti 6 saat 45 dakika sreyle, dmann bu stn kuvvetine kar amansz bir direnme gsterdi. Mttefik donanmas akama doru, Boaz' geemiyeceklerini ac bir ekilde anlam oldu. Fransz Bove bir mayna arparak, btn personeli ile sulara gmld ve iki ngiliz zrhls da ayn ekilde batt. Dier zrhllar ise ar veya hafif yaralar aldlar. Donanmalarnn yarsnn ie yaramaz duruma geldiini gren mttefikler, akam st sava alann terk ettiler. Yedi gemi kaybeden tilaf Devletleri anakkale Boaz'n geemiyeceklerini anladlar ve Gelibolu Yarmadas'n igal etmeye karar verdiler. Msr'dan getirdikleri Tmenlerini Limni ve mroz Adas'na ydlar. Nisan 1915 banda 40.000 Fransz, 50.000 ngiliz askeri topland. 25 Nisan'da Boaz'n Anadolu yakasndaki kesine karma denemesi yapan tilaf askerleri baarszla urad. Fakat asl karmay Seddlbahir kylarna yaptlar. 28 Nisan'daki 1.Kitre Sava'nda ar kayplar verdiler. 1 Mays'tan itibaren ngilizler, asker karmaya devam ettiler ve 6 Mays'ta balayan byk saldrya (11. Kitre) 50.000 kiilik ngiliz-Fransz askeri katld. Trk askeri bu byk kuvveti durdurdu ve bu saldr da tilaf kuvvetleri iin d krkl ile sonuland. Bunun zerine tilaf Devletleri Gelibolu Yarmadas'na srekli asker kartt. Tarihin en kanl savalarndan birisi, bu kk yarmada zerinde amansz bir ekilde srd. tilaf kuvvetleri zellikle Anafartalar Savalar'nda Yarbay Mustafa Kemal'i karlarnda buldular. 1908'den sonra ttihat Terakki liderleriyle anlaamad iin yalnzca askerlik mesleine kendisini veren Mustafa Kemal, son olarak atand Sofya Askeri Ataelii'nden gnll olarak cepheye atanmasn istedi. Tekirda'da bulunan 19. Tmen Komutanl'na atand. Yeni kurulan bu kuvvet bir aylk bir eitimden sonra savaa katld. te ngilizFransz ordusu bu gen subayn askeri baarlar karsnda aresiz kaldlar. Cephanesiz kaldklar iin dman nnden kaan askeri, sng saldrsna kaldrarak

dman saldrsn engelleyen Mustafa Kemal, 57. Alay'n da gelmesinden sonra, ok stn dman ordusuna, kar saldrya kalkt ve emrindeki birliklere "Size ben saldry emretmiyorum, lmeyi emrediyorum... Biz lnceye kadar geecek zaman iinde, yerimizi baka kuvvetler ve baka komutanlar alabilir..." emrini veren Mustafa Kemal'in, bu emrini yerine getiren 57. Alay tamamen ehit oldu. Fakat dman kartmas da Anafartalar'da baarsz oldu. ok kanl savalar sonunda ngiliz-Fransz ordusu, Anafartalar-Conkbayr gibi Trk direnileri karsnda yenilgiyi kabullendiler. 19-20 Aralk 1915'te askerlerinin bir blmn eken dman, 3-9 Ocak 1916'da da dier kuvvetlerini ekerek yarmaday boalttlar. Bu savata Osmanl Devleti ordusu 55.000 ehit, 100.000 yaral, 21.500 hastalktan len, 10.000 kayp olmak zere yaklak 200.000 kayp verdi. Kar tarafn kayplar daha oktu. 55.000'i l olmak zere, yaral ve esirler dahil, yaklak 330.000 kayp verdiler. Daha balangtan beri Osmanl Devleti ordusunun Alman subaylarn emrine verilmesine kar km olan Mustafa Kemal, hemen her frsatta bu durumu Sava Bakanl'na yazmt.anakkale Cephesi'nde Liman von Sanders'in yapt sava plann beenmemiti. Enver Paa'ya yollad yazda, dmann karaya asker karrken, zayf bulunduu bir srada saldrarak karaya kmasnn engellenebileceini, oysa Sanders'in plannn dmann karaya ktktan sonra durdurulmasna dayandn, bunun da bizim aleyhimize sonulanacan belirtti ve orduya Enver Paa'nn kendisinin komuta etmesini istedi. Sanders'in plan, tilaf Devletleri'nin byk bir kuvvetini anakkale'de uzun bir sre oyalamak temeline gre yaplmt. Bylece tilaf Devletleri 8,5 ay bu cephede savatklarna gre, Alman plan baarl oldu. Trk askerleri Almanya'nn ykn hafifletmek iin savatrld. Dmann yenildiini ve ekilmek zere olduunu anlayan Mustafa Kemal, ekilme annda dmana yaplacak bir saldr ile byk kayplar verdirileceini bildirdiyse de istei Sava Bakanl tarafndan uygun bulunmad. Bunun zerine istifa etti ise de Liman von Sanders Paa'nn istei zerine istifasn geri ald. stanbul ve Osmanl Devleti'ni kurtarm olan Mustafa Kemal ad Enver Paa'nn engellemesiyle stanbul'da duyurulmad. Sarkam baarszln sansr ile engelleyen Enver Paa, Mustafa Kemal adn da duyurmad. Mustafa Kemal, bu sava srasnda Albay'la terfi etti ve bir sre sonra Diyarbakr'a atand. Generallie terfi ettii de oraya ulanca bildirildi. anakkale yenilgisi Lord Kitchener'in siyasi yaantsn sona erdirirken, Churchill'inkini de 20 yl geriye att. anakkale'de tilaf Devletleri yenilirken, Almanya ve Avusturya, Bulgaristan'n yardmyla Srbistan' ezdiler ve Almanya'dan stanbul'a demiryolu balants kuruldu. Almanya'dan salanan ar silahlar nedeniyle artk anakkale'yi gemek olanakszd. anakkale baarszl tilaf Devletleri'ne ok pahalya mal oldu. Bu harekatn baarlmas ile sava ksa srede kazanacaklarn uman tilaf Devletleri yanldlar. Balkan Sava'nda yenilen Osmanl Devleti ordusu gen subaylar ynetiminde yeni bir dinamizm kazanmt. Dnyann yenilmez sanlan donanma ve ordularnn yenilebileceini gsterdi. anakkale Sava'n Osmanl Devleti'nin kazanmas nedeniyle Rusya'ya gereken yardm gnderilemedi ve Osmanl Devleti sava d braklamad. Bu nedenle sava iki yl daha uzad. Kut-l Amara ve Seddlbahir yenilgileri, ngilizlerin prestijini ok sarst ve zellikle smrgelerindeki ngiliz itibarna darbe indi. Savaa katlmakta duraksayan Bulgaristan'n, Almanya yannda savaa katlmasna neden

oldu. Savan iki yl uzamas, Rusya'da sefalet ve yokluu arttrarak, Ekim 1917 Bolevik Devrimi'nin kmasna neden oldu. Franszlarn bu iki yl ierisinde 1.766.000 ve ngilizlerin 1.607.651 daha insan kaybetmesine neden oldu. Bylece ngiliz ve Fransz ekonomileri nemli lde zarar uradlar ve bu lkelerde hkmet bunalmlar ortaya kt. ngiliz ekonomisinin zarara uramas en ok A.B.D.'nin iine yarad. * Prof. Dr. Ergn AYBARS, Trkiye Cumhuriyeti Tarihi, Cilt I, Ege n. Basmevi zmir,1986,ss 73-76

DVAN-I MUHASEBAT .
29 Nisan 1865 ylnda devlet harcamalarn denetlemek amacyla Tanzimat dneminde kurulan organ. Bugnk Saytay'n temelini oluturmaktadr.

GALYA CEPHES .
1914 ylnda sava balaynca Ruslar Galiya'y igal ettiler. 1915 ylnda Almanlarca takviye edilen mttefik gler, Ruslar malup ederek tekrar Galiya'y ele geirdiler. 1917 yl Temmuzunda Ruslar Galiya'da tekrar taarruza getiler. Balangta hzla ilerleyen Rus birlikleri, on gn sonra duraklayarak geri ekildiler. I. Dnya Sava'nda Macaristan'n kuzeydousuna den Galiya (Lehistan) blgesinde bir Osmanl Kolordusu Alman, Macar ve Avusturya kuvvetleriyle birlikte Ruslara kar savat. .

HE BEHT .
Sekiz Cennet anlamna da gelir. Akkoyunlu Trkmenleri'nin sultan dris-i Bitlisi'nin tarih kitab. Osman Gazi'den itibaren Yavuz Sultan Selim'e kadar olan Osmanl padiahlarnn hayatn anlatan 80.000 beyitlik manzum eserdir.

HIDV .
Sultan Abdlazizi zamannda Msr valilerine verilen nvan. Hdiv nvan ilk olarak 8 Haziran 1867 ylnda Sultan Abdlaziz tarafndan, Byk Fuad Paa'nn istei zerine Kavalal Mehmed Ali Paa'nn torunu smail Paa'ya verilmitir. Msr Hidivleri protokolde eyhlislam ve sadrazam ile ayn derecede idi. Ayn toplantda bulunduklar zaman sadrazam ve eyhlislamdan sonra hdiv yer alrd. Hdiv nvan ngilizler tarafndan, 19 Aralk 1914 ylnda Osmanllar'dan Msr' almalar sonucunda kaldrlmtr.

IRAK CEPHES .
Bu cephe, ngilizlerin petrol sahalarn ele geirmek amacyla, 15 Ekim 1914'te Bahreyn'i ve 23 Kasm 1914'te Basra'y igali zerine ald. Yerli askerlerle kark Osmanl kuvvetleri igale kar koyamad. ngilizler, ran'da Ahvaz' da ele geerdiler. 20 Aralk 1914'te, Basra'y geri almak amacyla cephe komutanlna atanan, Yzb. Sleyman Bey askeri airetlerden ve gnlllerden yararlanarak toplad kuvvetle, 12 Nisan 1915'te taarruz etti. uaybiye Savanda baarl olamad ve Kutlamare'ye ekildi. ntihar etti. ngilizler buray da ele geirip Badat' almak iin, General Townshend komutasnda saldrdlar. Trk Kuvvetleri, ngilizleri Selmanpak'ta durdurdu. Kanl arpmalardan sonra ngilizler, 26 Kasm 1915'te ekildiler. Kutlamare'de 8 aralk 1915'te kuatlan ngiliz birlikleri, be ay sren bir direniten sonra 28 Nisan 1916'da teslim oldu. General Townshend dahil 13.399 esir alnd. 1916 yl banda bir ksm ngiliz birlikleri General Townshend'in yardmna geldiyse de ran'da Hamedan'a kadar srldler. ngiliz birlikleri 1917 yl banda bekledikleri gce ulatlar. Taarruza getiler. 11 Mart 1917'de General Maude ynetimindeki ngiliz birlikleri Badat girerken Halil Paa'nn komutasndaki Osmanl askerleri Badat' boaltt. Trk kuvvetlerinin Badat' geri alma teebbs baarl olamad. Samerra'y da ele geiren ngiliz Ordusu, Musul'a doru ilerlemeye balad. Badat' geri almak iin 6. Ordu'yla Halep'te kurulan 7. Ordu birletirilerek General Falkenhayn komutasnda Yldrm Ordular Grubu kuruldu. Halep'te hazrlklar srerken, ngilizler Tikrit'e kadar ilerlediler. 1918 ylnda aldklar takviyelerle iyice glenen ngiliz birlikleri, petrol yataklarnn bulunduu Musul'a giremediler. Ancak, ne yazk ki, Mondros Mtarekesi'nin imzalanmasndan gn sonra 3 Kasm 1918'de, mtarekeye aykr ekilde buray igal ettiler.

RAD-I CEDD .
Nizam- Cedid hazinesi olarak bilinmektedir. III. Selim'in emri ile 1793'te Nizam- Cedid ordusunun giderlerini karlamak amacyla oluturulan bte.

Padiahn bakanlk ettii toplant sonucunda olaan bte gelirlerinin dnda bir bte oluturularak, gelir kaynaklarnn hazineden ve genel bteden ayrlmas kararna varld. Bu kararla oluturulan yeni hazineye de rad- Cedid ad verildi. rad- Cedid kanunlarna gre rad- Cedid nazrna ve badefterdara verilen gnlk gelir ve gider pusulalar ay sonunda incelenerek nsha olarak aylk defter dzenleniyor ve bu nshalar; Babali'ye, Bamuhasebe'ye ve Ruzname Kalemi'ne veriliyor ve yl sonunda bilano karlyordu. Gelir fazlas olan para Darphane-i Amire'deki zel rad- Cedid hazinesine aktarlrd. Kabak Mustafa Paa isyan sonucunda Sultan III. Selim'in tahttan indirilmesiyle bu hazine kaldrlm, biriken paralar da Darphane-i Amire hazinesine devredilmitir.

SAKI KALES .
Tuna Nehri'nin sa kysnda bulunmakla birlikte blgenin stratejik stnl sebebiyle yaptrlmtr. Osmanl-Rus ve Osmanl-Avusturya savalar arasnda bir ok kez el deitirmi, Sultan III Selim zamannda Ruslar'n eline gemitir. Ya Antlamas ile tekrar Osmanllara verildi. Edirne Antlamas ile yeniden elden kt. .

YASANMIS ILGINC OLAYLAR ABDLHAMD HAN'A GRE JN TRKLER ALLAH YOLUNU AIK ETSlN BELGRAD'DA IKI SEHID! BIR SALKIM ZM DEVLET YIKILDIKTAN SONRA!.. OSMAN GZI'NlN, OGLU ORHAN GZl'YE NASIHATI HOCA NASIHATI GAYRET-I ISLMA NE OLDU? IKI CIHNDA YZN AK OLSUN!.. YAVUZ, SINA LNDE!.. AKILLILARIN DURAGI BIR SEHDN SON SZLERI!.. MISIR'IN SHIBI!.. M'MlNLERE YAKISAN PDISH'DA NEFERDIR GZEL AHLKLI OLMAK!.. HIZMETI GEENLERI TAKDR EDERDI ILMIN KIYMETI!..

AYDOS KALESININ FETHI NAMAZIMI, AKSEMSEDDN KILDIRSIN!.. KAN LEKELERI!.. YARASINA BR AVU OT TIKAMISTI.. SDECE EMREDILENI YAPTIK KANLI ZARF!.. ABDLHAMD HAN'A GRE JN TRKLER

"... Ve daha garib bir tecelliye bakiniz ki, "Gen Osmanhlar"i da "Jn Trkler"i de Osmanli Imparatorlugu'nu paralamak isteyen byk devletlerin hepsi arkaliyorlardi! Bu devletlerin gznde mit bu genlerdeydi!.. Bunlarin dedigi yapilirsa, Osmanli imparatorlugu kurtulacak, dediklerine kulak asilmazsa, batacakti! Iki kere istemeyerek de olsa, dediklerini yaptik ve iste battik!... Bari son kalan bir avu vatan topraginda yasayanlarin gzleri aildi mi?., Insaallah!.. Evldim sayilan bu vatan ocuklari, benim, bir sarayin drt duvari arasinda grdgm hakikati, koskoca yeryzn gezip tozduklari hlde nasil grmediler; nasil grmediler de ecdd kani ile sulanmis koskoca bir lkeyi kendi elleriyle hatirdilar! Sulamaya dilim varmiyor; fakat gryorlardi ki, ingilizler, Fransizlar, Ruslar, hatt Almanlar ve Avusturyalilar yni btn byk Avrupa devletleri, menfaatlerini Osmanli mlknn paralanmasinda bulmuslardir. Gryorlardi ki bu devletler birbirleriyle dalasiyorlar, ama Osmanlilari blsmekte anlasiyorlardi. Anlasamadiklari, kimin daha byk parayi yutacagi idi. yle oldugu hlde, bu dsncede olan devletlerin kendilerini arkalamalarindan da mi bir mn ikaramiyorlardi ? Syledim, yine syleyecegim, anlattim, yine anlatacagim, dsnmyorlarmiydi ki, Osmanli lkesi bir ok milletlerin bir araya gelmesinden meydana gelmistir. Byle bir lkede mesrtiyet, lkenin unsur-i aslsi iin (temel unsur) lmdr, ingiliz Parlamentosunda bir Hindli, Afrikali, Misirli; Fransiz Parlamentosunda bir Cezayirli meb's varmiydi ki, Osmanli Parlamentosunda Rum, Ermeni, Bulgar, Sirp ve Arap meb'su bulunmasini istemeye kalkiyorlar!.. Hayir, bunca okumus, dsnms, kendisini dvasina vermis vatan evldinin cibilliyetsiz ikacagini kabul edemem! Sdece aldandilar, derim. Aldandilar ama, cezalarini kendilerinden ok, aldanmayan milyonlarca masum vatan evldi ekti! Hem ldler, hem de vatandan oldular! Kendilerine "Jn Trkler" denilen kimseler aslinda -bes kisidir. Bunlar yillarca Avrupa'da benim aleyhimde alismislar, benim aleyhimde alismanin vatanin da aleyhinde alismak demek oldugunu dsnmeden yazmislar, izmisler, sylemislerdir. ikardiklari gazeteleri gizlice memlekete sokmanin yolunu byk devletlere arkalarini dayayarak buluyorlar, yabanci posta-hnelerden de yabanci uyruklu kimseler araciligi ile ekip suna buna dagitiyorlardi. Yillar yili, cidd sayilabilecek bir te'sirleri olmamistir; ciddi sayilacak bir fikirleri olmadigi gibi... Fakat ben buna ragmen, kendileriyle ilgilendim. Yabanci memleketlerde parasizlik yznden bzi seylere katlanmamalari iin, gazetelerini satin almak

bahanesiyle byk yardimlarda bulundum, bazi kimselerin memleketten para gndermelerine gz yumdum. Tek yabancilarin masasi olmasinlar, muhalefetleri yanlis da olsa namuslu kalsin diye!.. Ahmed Celleddn Pasa'nin Misir'da Ali Keml Bey'den aldigi mektubu grmstm. Bu mektup her hlde Yildiz evraki arasinda saklidir. Kimin nereden para aldigini isim isim yaziyordu. Bu mektupta, Dr. Abdullah Cevdet, Dr. Ishak Skuti, Dr. Bahaddin Skir, Dr. Nzim, Dr. Ibrahim Temo'nun Fransiz ve italyan localarina bagli olduklarini ve bu localarin yardimiyla yasadiklarini, hatt memleketteki ailelerine dahi bu localar eliyle para gnderildigini yaziyor ve bunlarin vesikalarini gsteriyordu. Avrupa'da, Misir'da esitli namlar altinda ikan gazeteler ve buralarda gezinen gizli cemiyetin adamlari, daha nce de syledigim gibi, memlekete cidd bir zarar vermediler. Fakat mason localari, btn takiblerimize ragmen, "Ittihd ve Terakki'ye bagli subaylari harekete geirince, bu vre insanlar birer bayrak hline geldiler. Iste Jn Trkler ve Ittihd ve Terakki cemiyetinin hikyesi de budur."

Abdlhamd'in Htira Defteri; sh. 60

ALLAH YOLUNU AIK ETSlN


Sene 1915. Sonbaharin serin yagisli gnlerinden biri. Birinci Dny harbi btn cephelerde devam, ediyor. Vatanin her tarafinda barut ve kan kokusu. Yigitlerin biri lyor, bini yetisiyor, ihtiyari, genci savasiyor, didiniyor ve yurdumuza dsman izmeleri basmasin diye, el aip Allah'a dua ediyor. Cepheye durmadan takviye kuvvetleri gidiyor, iste o kuvvetleri gtren tren, Bilecik istasyonunda beklemektedir. Askerlerin hepsi sakin, belki bir daha geri dnmeyecekler. Ama sehd olmak inanci gnlerine huzur veriyor. Sevkiyat subaylarindan biri vagonlarin arasinda sessiz, hareketsiz bir glge grr. Merakla, spheyle yaklasir. O anda akan simsegin aydinliginda sunlara shid olmustur: Ak sali, beli bklms, soluk benizli, basi yasmakli, ihtiyar bir Trk anasi akilmis gibi orada duruyor. Yagmurdan sirilsiklam olmasina ragmen husu iinde beklemektedir. Anadolu'nun cefakr vefa timsli ve sabirli anasi ile yaklasan subay arasinda su konusma geer: "Valide! Yagmurun altinda niye byle bekliyorsun?" "Trende oglum var. Onu selmetlemeye geldim." "Oglun kimdir, nerelidir?" "Sgt'n Akgnl kynden Mehmedoglu Hseyin." "Onu grmek ister misin, agirayim mi?" "Sana dua ederim. Ona syleyecek tek bir szm var." Hseyin kisa zamanda bulunur. Elini pen oglunu bagrina basan ana son olarak; "Hseyin' im, yigit oglum benim!.. Dayin Sipka'da, baban Dmeke'de, agalarin

anakkale'de sehd dstler. Bak son yongam sensin. Eger, minareden ezan sesi kesilecekse, caminin kandilleri snecekse stm sana haram olsun. l de kye dnme. Yolun Sipka'ya ugrarsa dayinin ruhuna bir Fatiha okumayi unutma. Haydi ogul! Allah yolunu aik etsin" demistir. Hseyin, son defa anaciginin elini pmst. Yasli gzlerle ogluna bakan Trk anasi son evldini da dualarla bu sekilde cepheye ugurlamistir.

ALLAH YOLUNU AIK ETSlN


Sene 1915. Sonbaharin serin yagisli gnlerinden biri. Birinci Dny harbi btn cephelerde devam, ediyor. Vatanin her tarafinda barut ve kan kokusu. Yigitlerin biri lyor, bini yetisiyor, ihtiyari, genci savasiyor, didiniyor ve yurdumuza dsman izmeleri basmasin diye, el aip Allah'a dua ediyor. Cepheye durmadan takviye kuvvetleri gidiyor, iste o kuvvetleri gtren tren, Bilecik istasyonunda beklemektedir. Askerlerin hepsi sakin, belki bir daha geri dnmeyecekler. Ama sehd olmak inanci gnlerine huzur veriyor. Sevkiyat subaylarindan biri vagonlarin arasinda sessiz, hareketsiz bir glge grr. Merakla, spheyle yaklasir. O anda akan simsegin aydinliginda sunlara shid olmustur: Ak sali, beli bklms, soluk benizli, basi yasmakli, ihtiyar bir Trk anasi akilmis gibi orada duruyor. Yagmurdan sirilsiklam olmasina ragmen husu iinde beklemektedir. Anadolu'nun cefakr vefa timsli ve sabirli anasi ile yaklasan subay arasinda su konusma geer: "Valide! Yagmurun altinda niye byle bekliyorsun?" "Trende oglum var. Onu selmetlemeye geldim." "Oglun kimdir, nerelidir?" "Sgt'n Akgnl kynden Mehmedoglu Hseyin." "Onu grmek ister misin, agirayim mi?" "Sana dua ederim. Ona syleyecek tek bir szm var." Hseyin kisa zamanda bulunur. Elini pen oglunu bagrina basan ana son olarak; "Hseyin' im, yigit oglum benim!.. Dayin Sipka'da, baban Dmeke'de, agalarin anakkale'de sehd dstler. Bak son yongam sensin. Eger, minareden ezan sesi kesilecekse, caminin kandilleri snecekse stm sana haram olsun. l de kye dnme. Yolun Sipka'ya ugrarsa dayinin ruhuna bir Fatiha okumayi unutma. Haydi ogul! Allah yolunu aik etsin" demistir. Hseyin, son defa anaciginin elini pmst. Yasli gzlerle ogluna bakan Trk anasi son evldini da dualarla bu sekilde cepheye ugurlamistir.

ALLAH YOLUNU AIK ETSlN


Sene 1915. Sonbaharin serin yagisli gnlerinden biri. Birinci Dny harbi btn cephelerde devam, ediyor. Vatanin her tarafinda barut ve kan kokusu. Yigitlerin biri lyor, bini yetisiyor, ihtiyari, genci savasiyor, didiniyor ve yurdumuza dsman izmeleri basmasin diye, el aip Allah'a dua ediyor. Cepheye durmadan takviye kuvvetleri gidiyor, iste o kuvvetleri gtren tren, Bilecik istasyonunda beklemektedir. Askerlerin hepsi sakin, belki bir daha geri dnmeyecekler. Ama sehd olmak inanci gnlerine huzur veriyor. Sevkiyat subaylarindan biri vagonlarin arasinda sessiz, hareketsiz bir glge grr. Merakla, spheyle yaklasir. O anda akan simsegin aydinliginda sunlara shid olmustur: Ak sali, beli bklms, soluk benizli, basi yasmakli, ihtiyar bir Trk anasi akilmis gibi orada duruyor. Yagmurdan sirilsiklam olmasina ragmen husu iinde beklemektedir. Anadolu'nun cefakr vefa timsli ve sabirli anasi ile yaklasan subay arasinda su konusma geer: "Valide! Yagmurun altinda niye byle bekliyorsun?" "Trende oglum var. Onu selmetlemeye geldim." "Oglun kimdir, nerelidir?" "Sgt'n Akgnl kynden Mehmedoglu Hseyin." "Onu grmek ister misin, agirayim mi?" "Sana dua ederim. Ona syleyecek tek bir szm var." Hseyin kisa zamanda bulunur. Elini pen oglunu bagrina basan ana son olarak; "Hseyin' im, yigit oglum benim!.. Dayin Sipka'da, baban Dmeke'de, agalarin anakkale'de sehd dstler. Bak son yongam sensin. Eger, minareden ezan sesi kesilecekse, caminin kandilleri snecekse stm sana haram olsun. l de kye dnme. Yolun Sipka'ya ugrarsa dayinin ruhuna bir Fatiha okumayi unutma. Haydi ogul! Allah yolunu aik etsin" demistir. Hseyin, son defa anaciginin elini pmst. Yasli gzlerle ogluna bakan Trk anasi son evldini da dualarla bu sekilde cepheye ugurlamistir.

BIR SALKIM ZM
Avrupa hiristiyanlari, Papa'nin kiskirtmasi ile bir araya gelip Osmanli topraklarina saldirmaya tesebbs edince, yeryznn sultni Kanun Sultan Sleyman Han, ordusu ile sefere ikti. Trihlere san veren ordu agir agir ilerliyor, hedefine bir an nce ulasmak iin gayret sarf ediyordu. Havalar da iyice isinmisti. Bir Hiristiyan beldesinden geerken, yolun dar olmasi sebebiyle, askerlerden kimisi zm baglarindan yrmek mecburiyetinde kaldi. Olgunlasan zmler susuzluktan dudagi atlamis askerlere; "Al beni, ye beni" dercesine duruyordu. Askerlerden biri dayanamayip, sahibinin haberi olmadan bir salkim zm kopardi. Yerine de bir keseye koydugu parayi bagladi. zm de yedi. ok gemeden mola verildi. Ordunun arkasindan, kanter iinde hiristiyan bir kylnn geldigi grld.

Kyly komutana gtrdler. ok heyecanli olan kyl, komutanin eline mi, ayagina mi kapanacagini bilemedi. Bir asker, kendi bagindan kopardigi zmn yerine para birakmisti. Baginda baska bir zarar yoktu. Byle bir askere ve komutanina, elbette tesekkr etmeliydi. Ama komutan bu habere hi sevinmedi. Bir askerinin baskasinin malini izinsiz almasini bir trl kabul edemiyordu. Tellllar agirtilip, o asker bulundu. Bu arada Sultan da hdiseyi grenmisti. Hemen o askerin ordudan atilmasini emretti ve; "Kursaginda haram lokma bulunan bir askerin bulundugu ordu ile zafer ve nusret myesser olmaz" demekten kendini alamadi. Hiristiyan kyl, zm alan askeri taltif ettirmek iin geldigini, hlbuki isin tersine dndgn arz edince, komutan; "Eger o asker parayi baglamamis olsaydi, bu ordunun adi zlimler ordusu olurdu. Iste o zaman, kellesi de giderdi. Parayi asmaya baglamakla kellesini kurtardi. Ama sahibinden izinsiz mal almakla da, seferden men cezasina arptirildi" dedi ve kahraman ordu yoluna devam etti. Orduya Belgrad yakinlarinda bir yerde konaklama emri verildi. Askerler, evredeki su ve esmelerden istifde edip, abdest tazelemeye, susuzluklarini gidermeye alisiyorlardi. esmelerden birinin yakinlarinda bir manastir vardi. Manastirin rahibi, Osmanli askerinin durumunu grenip, hali askerlerini haberdr etmek iin, manastirdaki rahibelerden birkaini ssleyip, ellerine verdigi testilerle esmeye gnderdi. Rahibelerin geldigini gren Osmanli askerleri, hemen esme basindan ayrilip, rahibelere sirtlarini dndler. Rahibeler testilerini doldurup gidinceye kadar kimse dnp bakmadi. Rahibeler gelip durumu anlatinca;koparilan zmlerin yerlerine para birakildigini duy an Rahip, bu kadarini beklemiyordu. Bunlar ne biim insanlardi. Maldamlkte gzleri yoktu, kadinakiza iltifat etmiyorlar, memleketlerinden gnlerce uzak yerlere kadar geliyorlar, korkmadan ve endise etmeden canlarini veriyorlardi.Hemen kgit kalem istedi. Osmanli askerlerinin karsisina ikmak iin hazirlanan hali ordulari komutanina sunlari yazdi; "Ey hali kumandanlari!.. Siz bu ordu ile nasil basa ikabilirsiniz? Bu insanlar canlarini dsnmeden Allah yolunda komutanlari emrinde ekinmeden can veriyorlar. Biliyorlar ki, gidecekleri yer Cennet'tir. Kadinakiza ehemmiyet vermiyorlar, yanlarina gnderdigim rahibelere sirtini dndler. Malamlke de nem vermiyorlar. Btn mal ve mlklerini terkederek cihda ikiyorlar. Herkese karsi iyi davranip, kimseye zulmetmiyorlar. Ey hali kumandanlari!.. Siz, onlardaki bu hasletleri ortadan kaldirmadan karsilarina ikip savasmaya kalkisirsaniz elinize binlerce askerinizin canina mal olacak aci bir tecrbeden baska bir sey gemez. Buna ragmen hali kumandanlari, kahraman Trk askerlerinin kililarina yem olmak iin adet birbirleriyle yaris ettiler. Trk askerine yeni yeni zaferler kazandirdilar. Avrupalilar, kendi kt hasletlerini Osmanlilara asiladiklari zaman, onlari yenebileceklerini yillar sonra anladilar ve faaliyetlerini bu ynde yogunlastirdilar.

DEVLET YIKILDIKTAN SONRA!..


Birinci Dny harbinin basladigi gnlerdi!.. Dhiliye nziri Talat Pasa ile harbiye naziri Enver Pasa ne dsndlerse, sabik pdish ikinci Abdlhamd Han'in mes'ele hakkindaki malmatina, bilgi ve tecrbesine basvurmayi uygun buldular. Bu maksadla Ishak Pasa'yi Beylerbeyi Sarayi'na gnderdiler. Otuz sene gibi uzun bir mddet Avrupa siysetine hkim olmus sultan ikinci Abdlhamd Han, cevbinda; "Bu vaziyette artik benim verebilecegim bir fikir, tavsiye edebilecegim bir tedbir kalmamistir. Zr bu zavalli devlet, harbi ummye srklendigi gn mnkariz olmustur. Sizi bana gnderenler harbe girmeden nce

gndermeli idiler. Dnynin karalarina ve denizlerine hkim olan devletlerine karsi Almanya ve Avusturya ile birlesip atese atilmak, trihin ender kaydettigi hatlardandir" demistir. Her hlde bu konusmasindan tatmin olmayan Enver Pasa'yi da Beylerbeyi Sarayi'na davet ederek nasihatlerde bulunmus ve syle demistir: "33 senelik saltanatimda, ferdin hrriyetine tarafdrdim. Lkin gelisi gzel bir hrriyet ve serbestiyi hi bir zaman istemedim. Mesrtiyeti ben ln ettim. Ama meb'slarimizin kifayetsizligini grerek kapattim. Meclisi meb'snin Doksan harbinde verdigi karrin bize neye mloldugunu bilirsiniz. Balkanlari kaybettik, istanbul'a gelen Ruslar ile serefsiz bir andlasma imzalamaya mecbur olduk. Andlasma imza ederken Safvet Pasa'nin agladigini isitince ben de agladim. Ama gz yasi dertlere deva olmuyor. Simdi siz de acele ile bir harbe girmis bulunuyorsunuz. Insallah hayirli ve serefli olur. Fakat Allah gstermesin ya felketle biterse... ister misin bu da Anadolu' nun kaybina mlolsun. Her devirde devletin dsmani olmustur. Siz de bu dsmanlarla isin i yzn bilmeden birlestiniz. Hareket ordusu ile Istanbul'a geldiniz. Iktidari ele aldiniz. Istediginiz makama getiniz. Yapmak istediklerinizi niye yapmiyorsunuz. Bunlara gvenme oglum, insani bugn alkislayanlar, yarin onun aleyhine dnp paralamasini da bilirler. Dikkatli ol!.." Ne var ki byk hayller pesinde kosan Enver Pasa ve Ittihd ve Terakki ileri gelenleri bu mhim nasihatlere de kulak asmayarak bildikleri yolda yrdler. Bylece devletin yikilmasina sebeb olduklari gibi, millete kan ve gz yasindan baska bir sey birakmadilar. Ayrica trihe ktlkleriyle yd edilen kimseler olarak getiler.

OSMAN GZI'NlN, OGLU ORHAN GZl'YE NASIHATI


"Ogul! Din islerini her seyden evvel ele alip, yrtmek gayret ve essini dima gznnde bulundur ve bu essi sakin gevseklige ugratma. nk bir farzin yerine getirilmesini saglamak, din ve devletin kuvvetlenmesine sebeb olur. Din gayretine shib olmayan, sefhete dskn olan, tecrbe edilmemis kimselere devlet islerini verme! Zr, yaradanindan korkmayan bir kimse, yarattiklarindan da ekinmez. Zulmden ve hangisi olursa olsun bid'atden, yni Islmiyet'e aykiri seylerden son derece uzak dur! Seni zulm ve bid'ate tesvik edip srkleyenleri, devletinden uzaklastir ki, bunlar seni yikilisa srklemesinler. Allah telnin rizsi iin, devlet hizmetinde mrn tketen sdik devlet adamlarini dima gzet. Byle kiymetli kimselerin vefatindan sonra, aile efradini koru, ihtiyci olanlarin da ihtiylarini karsila, tebeandan hi kimsenin malina mlkne dokunma. Hak sahiplerine haklarini ver, lyik olanlara ihsan ve ikramlarda bulun ve ailelerini de gzet. zellikle, devletin ruhu mesabesinde olan ve en byk dayanagi bulunan asker taifesini gzelce idare edip rahatlarini te'min eyle. Devletin bedeninde kuvvet mesabesinde olan hakki limleri ve fazilet sahiplerini, edip ve yazarlari, san'at erbabini gzetip koru. Onlara hrmet, ikram ve ihsanda bulun. Bir lkede, olgun bir limin, bir arifin, bir velnin bulundugunu duyarsan, uygun ve lyik bir usl ve ifde ile onu memlekete getirt. Onlara her trl imkni taniyarak lkene yerlestir ki, hkmetin sresince lim ve arifler, bilginler, memleketinde ogalsin. Din ve devlet isleri nizma oturup ilerlesin.

Sakin, orduya ve zenginlige magrur olma. Hakk lim ve ariflere, bilginlere hrmet edip, sarayinda onlara yer ver. Benim hlimden ibret al ki, zayif, gsz bir karinca misli, hi lyik olmadigim hlde buraya geldim veAllah telmn nice nice ihsanlarina ve inayetlerine kavustum. Seni de benim uydugum ve uyguladigim nizmi uygula. Muhammed aleyhisselmin dnini, bu yce dnin mensuplarini ve itaat eden diger tebeani himaye eyle! Allah telnin hakkini ve kullarinin hakkini gzet. Dnimizin tyin ettigi beytlmldeki gelirin ile kanat eyle! Devletin zarur ihtiylari disinda sarfiyatta bulunmaktan son derece sakin! Senden sonra geleceklere de ayni nasihatlerde bulun ve iyice tenbih eyle. Dima adalet ve insaf zerine bulun. Zulme meydan verme. Herhangi bir ise basliyacagin zaman Allah telnin yardimina sigin! Tebeani, dsmanlarin ve zlimlerin saldirilarindan koru. Haksiz olarak hi kimseye muamelede bulunma. Dima halkini hosnud edecek seyleri arayip, yapilmasini sagla. Onlarin gnln kazanmagi, bunun devamini ve artmasini byk nimet bil! Tebeanin sana olan gveninin sarsilmamasina son derece dikkat eyle."

HOCA NASIHATI
Seyyid Ahmed Merami, Osman Bedreddn' den ayrilirken son nasihatlerini syle yapti: "Canim yavrum Hafiz! En basta gzel ahlk ve' drstlk gelir. Bundan zerre kadar ayrilma, Ilminle amel et. Ilmi yaymakta cmert ol. Erzurum ulemsina selm syle, ilim meclisini terketme. Bilirsiniz ki, ilim, usuz bucaksiz bir saray gibidir. Siz gittike o da gider, neticede Allah telya kavusturur. Molla Hafiz! Ilim, koyu glgeli bir agaca benzer, glgesinde oturanlar, glgelenir. Meyvesi bol ve lezzetlidir. Tadanlar bilir. Bu agacin kk bir, dallari atalli budaklidir. Binbir tomurcugu vardir. Her budagin ve her tomurcugun istidd ve kabiliyetlerine gre yapragi vardir. Bakarsiniz yapragin biri hastadir. Sararir dser. Meyvesinin biri yaralidir, olgunlasmadan yere dser. Ona bakan bulunmaz. Insanlar da byledir. Kimisi grns ile dili ile herkesi memnun eder. Fakat onun ii, kalbi hastadir. Bu, elinde lmba tutan bir sahis gibidir. Baskalarini aydinlatir, fakat kendisi karanliktadir. Bu misl ilmiyle amel etmeyenlerin hlini gsterir. Bir baskasi grns ile hos grnmez amma, sakin ona suizan etme, haramdir... Ayrilacaklari sirada elini pnce de; "Hafiz! Bizi Unutma! ilmini sarfet, artirirsin. Hakk'i zikret, bulursun. Ahlk beline kemerdir. Bir insan halki sevmekle Hakk'a erer. Huzurla keml bulunur. Mrsidsiz kemlin zevali vardir. Mrsid ara, irsada er. Gazaya karis, gazi ol. Gz apagi abdest bozmaz. Gz agrisi Hak vergisidir. Sabretmek kadar gzel il bulunmaz. Her isinde Allah tel sana yardim ihsan etsin. Sana emegim hell ve faydali olsun oglum!" Sonra gzlerinden perek ayrildi. Bu son szlerinde karsilasacagi nemli hdiselere isaret etti.

GAYRET-I ISLMA NE OLDU?


Sultan nc Selim Han'in 1787-Rus savasinda orduyi hmyna gnderdigi ferman syledir: "Sizin tereddt gstermeden ve dsmana mukavemet etmeden terk ettiginiz topraklari, ecdadimiz ggsn dsmanin top ve tfegine siper ederek, dsman karsisinda demir yumruk gibi durarak, arslan gibi kkreyerek zaptetmisti. Size ne oldu? Siz onlarin evldlari degil misiniz? Bu hl ne hldir ki, yz geri edip memleketi dsmana terk edersiniz. Moskof askeri kralieleri olan bir avretin gayreti iin, aliga, susuzluga soguga, sicaga, yaraya, bereye, kan ve lme katlanip bes yz senedir cihani titreten devletimize galebe eder. Fethedp,

ele geirdigi Trk ve mslman memleketlerinde akla gelmez facialar yapar. Dsman istil ettigi yerlerde, eteginin ucunu gstermemis ve niceleri Peygamber evladindan olan mslman kiz ve gelinlerini esir edip kocalarinin, baba ve kardeslerinin nnde irzlarina saldirdilar. Yazik, ok yazik! Sizde hi millet, vatan sevgisi, irz, namus kaygisi yok mu? Gayret-i islm'a ne oldu? Ben sehzade iken, bunlari isitip kan aglardim. Simdi kalbim paralaniyor. Dny abuk geer ne kadar yasasak sonunda lmn penesinden kurtulus mmkn degildir. Simdi dsman elinde esir dsms olan kadinlar ve kizlar, ana ve babalarindan ayrilmis ocuklar, mahser gnnde yakamiza yapisacaklardir. Ben, kudretim dhilinde sizlerden hi bir sey esirgemedim. Bakalim bundan sonra gazi dilver kullarim, hepinizden istirhamim gayret kemerini belinize birka yerden baglayip korkaklik ve alaklik edenleri kabul etmeyip, islm gayretinin tamamlanmasina ve Allah telnin fazli ile dsmandan intikam almaya ihtimam edesiniz. Benim duam sizinle beraberdir. Bygnz ve kgnz berhudar olasiniz. Allah tel sizlere yardim ve sizleri muzaffer eylesin."

IKI CIHNDA YZN AK OLSUN!..


Kafkasya'yi fethederken su Safevi ordulariyla yaptigi meydan muharebeleri, savunma savaslari sonunda kazandigi muvaffakiyetleriyle dillere destan olan kahraman Osmanli pasasi zdemiroglu, Istanbul'a geldiginde byk bir coskuyla karsilandi. nc Murd Han bu kahramani bizzat grsmek zere Yali Ksk'ne davet etti. Pasa, huzura girdiginde Sultan, saray adetlerini bozarak; "Hos geldin Osman, otur!" dedi. Osman Pasa oturmadi. Ayakta durdu. Pdish tekrar; "Otur Osman!" dedi. Osman Pasa oturdu. Fakat haya edip tekrar ayaga kalkti. Murd Han, drdnc defa, oturmasini ve Kafkasya'daki muharebelerini anlatmasini emredince, oturdu ve anlatmaya basladi. Kafkas harplerini anlatmasi drt saat srd. Osman Pasa, Urus Han'i nasil maglb ettigini anlattigi sirada Sultan, heyecanlanip szn keserek: "Gzel hareket etmissin Osman!" dedikten sonra zerinde murassa bir igne bulunan sorgucunu ikarip Osman Pasa'nin basina takti. Osman Pasa anlatmaya devam etti. Hamz Mirz'ya karsi kazandigi zaferi anlattigi sirada Sultan yine szn kesip; "Bunlarin semeresini toplayacaksin!" diyerek belindeki murassa haneri ikarip Osman Pasa'nin beline takti. Osman Pasa, Imamkulu Han'in Gence nndeki hezimetini anlatirken, Murd Han, ilk nce verdiginden daha kiymetli murassa bir igne bulunan sorgucunu ikarip Pasa'nin basina takti. Nihayet zdemiroglu Osman Pasa, Kirim hnina karsi, Kefe'de bir ka bin kisi ile nasil mcdele ettigini ve hanin yakalanarak cezalandirilmasini anlatip szne son verince, memnuniyetinden gzleri yasaran Murd Han, kendini tutamayip ellerini aarak; "Iki cihanda yzn ak olsun! Allah tel senden razi olsun! Her nereye gidersen muzafferiyet arkadasin olsun! Cennet'te, nmdasin hazret-i Osman ile bir kskte

ve bir sofrada beraber bulun! Bu dnyda uzun mddet seref ve iktidar ile yasa!" diyerek dua etti

YAVUZ, SINA LNDE!..


Mchid Serdar, Karaduman'in zengilerinin stnde dogruldu ve askerlerine son defa hitabetti: "Ey Cennet yolculari! Ey can kardeslerim!.. Bilirsiniz ki, mslman Trkler muharebe meydaninda ve btn mrlerince yalniz ve sdece Allah teldan korkarlar, nne ikan hi bir engel, onu Allah yolunda cihddan alikoyamaz. Sizler cenb-i Hakk'in emirlerine uyduka, O'nun yardimiyla bu l gemek de sizlere nasb olur insallah." Sonra ati Karaduman'i kizgin Sina lne srd. Arkasindan koca Osmanli ordusu dgne gider gibi alevli Sina lne daldi. Kum firtinalari etrafi kasip kavuruyordu. Gndzleri dayanilmayacak kadar sicak, geceleri ise dondurucu soguktu. Ordu bu sekilde yol almaya devam ederek l yariladi. Suyu herkes idareli kullaniyor, teyemmm yapilarak namaz kiliniyordu. Bir ara Yavuz Sultan Selim Han hazretleri, birden bire Karaduman'dan yere atladi. Onu gren basta vezrzam Sinan Pasa olmak zere Anadolu ve Rumeli beylerbeyi de atlarindan indiler. Rtbe rtbe btn komutanlar, sipahiler, svariler de yaya yrmege basladilar. Koca Osmanli ordusu, piyade (yaya) bir ordu hline dnvermisti. stelik Pdish, ok saygili bir sekilde ve nne bakarak yryordu. Btn vezirler, kumandanlar ve asker merak iinde kalmislardi. Her zamanki gibi, Hasan Can'a mracaat ettiler. O da ne oldugunu anliyamamisti. Fakat grenmek iin Selim Han'in yanina yaklasti; "Hayirdir insallah Sultnim! Btn ordu merak eyler; "Devletl Pdishimiz, acep niin yaya yrrler? diye tels ederler" dedi. Bu dnyyi iki cihangire fazla gren byk Sultan syle fisildadi: "iki cihan sultni Peygamber efendimiz sallallah aleyhi ve sellem nmzde yaya yrrlerken, biz nasil at zerinde olabiliriz Hasan Can?.." Bir mddet bu sekilde giden Selim Han, tekrar atina binince digerleri de atlarina bindiler.

AKILLILARIN DURAGI
Ftih Sultan Mehmed Han'in vezirlerinden Mahmd Pasa'ya yakinligi Ile taninan Molla, Vildn anlatir: "Bir gn Mahmd Pasa, sz arasinda beni ok sevdiginden bahsetti. Ben de, onun Molla Abdlkerim Efendi'ye olan ilgisinden bahisle; "Siz, benden ok Abdlkerim Efendi'yi seversiniz" dedim. Bunun zerine; "Evet, dogru syledin" dedi. Ben; "Molla Abdlkerm sizin Cennet'e girmenize sebeb mi olacak ki, bu kadar ok seviyorsunuz?" deyince, Mahmd Pasa; "Cennet'e sokacak desem de olur. nk o, benim gnahlardan tvbe etmeme vesile oldu. Ftih Sultan Mehmed Han'in kapicibasisi iken, bir gnha mbtel olmustum. Bir sabah Abdlkerm Efendi, evimizi sereflendirdi. Bir mddet sohbetten sonra, ayaga kalkti. Hrmet ve tazimle kapiya kadar yolcu ederken, bana dnd ve; "Dny ve hiretine yarar bir szm var ki, iyi dinleyip ktlklerden sakinasin" dedi. Ben de; "Buyurun" dedim. Szne devamla; "Elhamdlillah, ilim sahibisin ve pdishin da yakinlarindansin. ok gemeden vezirlik makamina ykselecegin asikrdir. Ne yazik ki, iini ve disini gnh pisliklerinden temizlemeye gayret etmezsin. Vezirlik makami, akilli kimselerin duragidir. Osmanli Devleti'nin yce

dvni, temiz insanlarin toplandigi bir yerdir. Gel kerem eyle, iini o gnh pisliklerine bulama ve dallet ukurlarina dsp abalama!" dedi. Bana bu nasihatleri verirken, hava soguk olmasina ragmen boncuk boncuk ter dktm ve o nda tvbe ederek bildirdigi yoldan ayrilmadim" dedi. Bunun zerine; "Gerekten onu sevmek yalniz size degil, bize de vcib oldu demekten kendimi alamadim."

BIR SEHDN SON SZLERI!..


Abdlezel Pasa, sehd oldugu son savasinda askerlerine syle hitb etmistir. "Askerlerim! Yigitlerim! Kahraman evltlarim? Dnimize, namusumuza ve vatanimiza gz diken" dsmana haddini bildirmenin tam zamanidir! Bilirsiniz ki hinler korkak olur. Biz dsman zerine yrrsek onlar kaarlar. Hep beraber Allah, Allah! diyerek hcum edelim!..." Sonra da Papalivata, Tirpan ve Misfaki tepelerini gstererek syle dedi: "Aslanlarim! Su grdgnz tepenin zapti bizim iin ok mhim ve pek sanli bir muzafferiyet kazandiracaktir. Siz ki Milona geidi gibi en zor geidi asip, en etin yerlere hcum ederek Osmanli'nin kahramanligini btn cihna gsterdiniz. Siz kahramanlarin evltlarisiniz. Allah telnin yardimi ile, su tepenin zerinde vuku bulacak kahramanca bir hcumla zten gz yilmis olan dsmani tamamen perisan edeceginizi, sancagimizi oraya dikerek Osmanlinin snini ycelteceginizi md ediyorum. Eger bu tepeyi zaptederseniz nmzde ieklerle sslenmis genis bir zafer sahrasi ailacak. Btn islm lemi ve Osmanlilar, sizin bu kahraman muzafferiyetinizden dolayi iln-i skran ve iftihar edeceklerdir. Analariniz sizi bugn iin dogurdu, bugn iin bytt! Yeryznde bulunan btn mslmanlarin kiymetli halfesi sevketli pdishimiz Abdlhamd Han hazretleri sizi bugn iin yetistirdi. Vatan bugn sizden fedkrlik bekliyor! Hlsa bugn san ve namus, devlet ve millet sizin snglerinizle ayakta duracaktir... Eger arslanlar gibi bir hcumla su tepeyi zaptedecek olursaniz, namusu korumus ve vatani yceltmis olursunuz. Devletimizin gelecekteki zaferlerine de nclk etmis olacaksiniz. Asker evltlarim! Size son bir vasiyetim vardir ki, bu vasiyetimin yerine getirilmesini rica ederim! Eger ben su tepeyi zaptettiginizi ve oraya hkim oldugunuzu grmeden sehdet serbetini iersem, benim cesedimi sehd oldugum yere defn etmeyin. Bu tepeyi mutlaka ele geirin ve benim iin o tepe zerinde bir kabir kazarak oraya defn edin! Sayet bu tepeyi ele geiremeyecekseniz, birakin cesedim bu topraklar zerinde kurtlara kuslara yem olsun! Evltlarim! Sizin daglari asan hcumunuza byle tepeler elbette dayanamaz. Bu bakimdan mutlaka bu tepeyi zaptetmenizi istiyorum!. Tevfik-i ilh rehberimiz, imdd-i peygamberi yaverimiz, teveccht-i celile-i hazret-i hilfet-penh, fark-i iftiharimiz da efserimiz (tacimiz) dir. Haydi arslanlar! Ars ileri dima ileri..."

MISIR'IN SHIBI!..
Emir Muhammed Defterdar anlatir: "Her gece yatsi namazindan sonra, arkadaslarla bir yerde toplanir, sohbet ederdik. limlerin ilminden, vellerin kerametlerinden anlatirdik. Bir gn yine byle toplanmistik. Sohbet ninda sz, hlen haytta olan mm-i Sa'rn'ye geldi. Onun byklgn anlayamayan bzilari, aleyhinde dedikodu etmeye basladilar. Ben de, onlarla birlikte, aleyhinde konustum. O gece ryamda, kalabalik bir ordunun Misir'a bir i karisikligi dzeltmek iin geldigini grdm. Ordu kumandani, Misir'in Bbnnasr denilen kapisinda durdu ve; "Misir'in sahibi ile grsp, Misir'in anahtarini vermedike ieri girmeyiz" dedi. "Misir'in sahibi kimdir?" dediler. O da; "Abdlvehhb-i Sa'rn'dir" dedi. Kumandan, adamlarindan birini gnderdi, mm-i Sa'rn'yi evinde bulamadilar. Oglu Abdurrahmn'a durumu anlattilar. Abdurrahmn, babasinin msde edecegini syleyerek anahtari verdi. Ryadan uyandigimda, yaptigim hatyi anladim. Demek ki, bu zamanda Misir'in hakk sultni Abdlvehhb-i Sa'rn idi. Sabah oldugunda, tmm-i Sa'rn hazretlerine gidip, talebesi olmakla sereflenmek istedigimi bildirince; "Talebe olmaniz iin ille anahtar mi vermek lzimdir?" buyurarak, gece ryada grdklerimi bildigini isaret etti. Onun bu kerametini grnce, kendisine daha ziyde baglandim.

M'MlNLERE YAKISAN
Abdlkdir Cezyir'nin kumandan ve yardimcilarina gnderdigi mektuplar dikkate syn olup, bunlardan Muhammed Hasnv'ye yazdigi 1847 (H.1263) tarihli mektubu syledir: "... Secaat, kahramanlik ve cmerdlik sifatlariyla mevsf olan ve Hak telya tevekkl eden mchid kardesimiz Seyyid Muhammed Hasnv, Allah tel sizin ve bizim hlimizi yceltsin. Dny ve hiretteki emellerimize kavusdursun! Kiymetli, sabirli mchid kardesim! Allah tel anlayisini arttirsin! Hayirlar ihsan eylesin! Ltf ile hayirlar zerinde muhafaza eylesin. Muhakkak ki cihd, peygamberlerin (aleyhimsselm) siari, m'minlerin meslegi ve asil san'atidir. Seni bu himmete kavusturan Allah telya hamdederim. Gayret ve alismalarina sevblar ihsan buyurup, bu yolda sana yardim eylesin! Allah tel Kur'n-i kermde, sevgili Peygamberine hitaben cihdin faziletini, kendi yolunda sehd olmanin yksek derecesini beyn ve ifde buyurmustur. Bunlar zerinde iyice dsnp, buna kavusmak iin Allah teldan yardim dilemelidir. Bylece, Allah yolunda sehd olmanin ne demek oldugu iyi anlasilir. Cihdin ve sehd olmanin fazileti ve yksek derecesi Tevrat ve incil'de de bildirilmistir. Karsiliginda Allah tel Cennet'i vd buyurmustur. Serefini buradan anlamalidir. Kendi yolunda cihd edenlerin, cihda katilmayanlara nisbetle pek byk bir ecre kavusacaklarini da mjdelemistir. Kiymetli kardesim, szn kisasi sudur ki, Allah tel bir kimseye din ve dnynin hayrini dilemedike ona cihd nasb etmez. Kime din ve dnynin hayrini dilerse, onu cihda kavusturur. Su hlde, kavustugun nimetin kadrini iyi bilmelisin. Dima sizin islerinizi ve hllerinizi tkib etmekteyiz ve sizinle grsp kucaklasmayi ok arzu ediyoruz. Size dua ediyoruz. Allah teldan md ederiz ki, en hayirli, bereketli bir zamanda bizi bulusturup grstrsn. min..." Muhammed bin Hasan Bay'a gnderdigi pek feshatli ve edeb mektubunda da Allah telya hamd ve Resulne sallallah aleyhi ve sellem salt- selamdan sonra syle demektedir:

"... Sizi tebrik etmek ve aramizdaki muhabbeti tazelemek dsncesiyle vekilimizi gnderiyoruz. Muhakkak ki, m'minler tek bir beden gibidir. Biri incinirse hepsi incinmis olur. Hepsi ayni izdirbi duyar. Hakiki m'min, din kardesi iin saglam bir destek ve yardimcidir. Dima birbirlerini destekler ve kuvvetlendirirler. Yardimlasma ise, ancak A llah telnin razi oldugu seylerde ve takva hususunda olmalidir. Bu, Allah telnin size emridir..."

PDISH'DA NEFERDIR
Altini Ksk muhafiz kumandani kolagasi Rasim Celleddin Bey, sultan Abdlhamd Han' la konusmak iin izin isteyerek huzuruna gelip; "Zt-i hmynunuzu rahatsiz ettim, beni mazur grnz, drt dvelle harp hlinde oldugumuzu sylemem gerekiyor!.." deyince, Sultan hayretle; "Drt dvelle mi?.. Kim bunlar Rsim Bey? Hemen Allah ordu-yi hmyna nusret, kuvvet versin, insallah zafer bizimdir?" diye sordu. Rsim Bey basini yere egmis, aglayacak gibi konusuyordu: "Yunanistan, Bulgaristan, Karadag ve Sirbistan'la hakanim., ve maalesef yenilmek zereyiz!.." Sultan; "Drt dvel birlesir de haberimiz olmaz mi Rsim Bey? Bu nasil bir gaflettir! Bu devletler birlesemezler ki!.. Aralarinda kilise kavgasi var...Yillar yili sren Makedonya bogusmasini hatirlamiyor musunuz?.." diye sordu. Rsim Bey; "Kiliseler knununu ikararak, Meclis-i meb'san ve ayan bu ihtilfi hl etti. Basimiza bu islerin ailacagini kim bilebilirdi ki? Selanik bugn yarin dsmek zere... Sizi Istanbul'a gtrecekler. Bunu hemen size haber vermek iin emir aldim" dedi. Buna ok zlen Sultan Abdlhamd Han byk bir fke ile; "Rsim Bey! Rsim Bey!.. Selanik demek, Istanbul'un anahtari demektir! Ordumuz nerede, askerimiz nerede? Nasil birakilip da gidilir?.. Birakip gidersek trih ve ecdd bizim yzmze tkrmez mi?.. Biraderim hazretleri buranin tahliyesine razi mi oldu?.. Hayir, ben razi degilim! Yetmis yasimda olduguma bakmayin... Bana bir tfek verin, asker evldlarimla beraber Selnik'i ben son nefesime kadar mdfaa edecegim!" dedi. Fakat Sultan Resd'in selmi ve ricasi iletilince, bir Osmanli hanedani mensubu olarak Pdish'in irdesine boyun egmek durumunda olan sultan Abdlhamd Han, istanbul'a nakledilmeyi kabul etti.

GZEL AHLKLI OLMAK!..


Beyzade Mustafa Efendi'nin, Geyve mftisine yazdigi nasihat dolu mektubu syledir: "Mektubuma besmele ile basliyorum. Allah tealaya hamd, Resulne salt selm eylerim. Bol bol istigfar etmenizi tavsiye ederim. Bes vakit namazdan ve ders okuttuktan sonra ve seher vakitlerinde bizim iin de dua ediniz. Dima takva zere olunuz. Her nerede olursaniz Allah telnin dnine uygun yasayin. Malmunuzdur ki, takvanin mertebesi vardir. A'l, evsat ve edn, yni en yksek, orta ve asagi mertebedir. Akil sahibi edn mertebede olmak istemez. En azindan orta mertebede bulunmaya alisir. Hatt, a'l mertebesine ulasmayi gaye edinir ve ulasir. Zten kiymetli ve lezzetli olani da bu mertebedir. Bu mertebeye ulasmak da, ancak kalbi kt huy ve islerden tamamen arindirip siyirmak, ilim, irfan ve gzel ahlkli olmak, dima 'Allah telnin rizsini gzetmekle elde edilebilir. Bu kiymetli isleri yapabilmek ise kalbden Allah telnin zikri, muhabbeti ve rizsi disindaki seyleri ikarmakla myesser olabilir.

Bunun iin de Allah telyi zikre ihls ile devam etmek, gecegndz her hlde O'nun zikri ile mesgul olmak lzimdir. Bunun usln size gretmistik. Ayrica, zahir ve btinda Reslullah efendimize sallallah aleyhi ve sellem ve Eshbi kirmina ve selefi slihne uymak, yni Ehli snnet velcemat yoluna; tikd, ibdet, ahlk ve her hususta sarilmak lzimdir. Bu nasihatim, muteber kitablardaki nasihatlerin z ve hlsasidir. Tarkati Muhammediyye kitabinda ve Immi Gazali hazretlerinin eserlerinde uzun yazili olup, hakk tasavvuf ehlinin, Allah adamlarinin mbarek eser ve risalelerinde de ifde ve beyn buyrulmustur. Cenbi Hak bereketini bizlere ihsan eylesin. Nurlari ile kalbimizi mnevver eylesin. Bu nasihatim e sizleri, ahbabimi ve sir mslmanlari nasblendirip, faydalandirsin. Habbi ekremi hrmetine bu duami kabul buyursun. min! Gnderdiginiz hediyeleri aldim, Lutfeylemissiniz. Muhabbetimizin artmasina vesile oldu, Hadisi serfde; "Hediyelesniz, sevisiniz" buyruldu. Vesselam..."

HIZMETI GEENLERI TAKDR EDERDI


Sultan birinci Mahmd Han, hemen hemen btn saltanati boyunca devam eden Iran, Rus ve Avusturya muharebelerini; Hekimoghi Ali Pasa, Topal Osman Pasa, Ahmed Pasa, Yegen ve Ivaz Mehmed pasalar gibi degerli kumandanlariyla idare etti. Bilhassa hayti muvaffakiyetlerle dolu Hekimoglu gibi cidden yetiskin ve tecrbeli vezirleri, sadrette ve ordu seraskerliklerinde kullanarak muvaffak oldu. Sultan Mahmd Han hizmet edenleri takdir edip, kiymetli vezirlerini ufak tefek kusur ve hatlari ve hatt maglbiyetleri dolayisiyla, derhl azl ve sir suretle cezalandirmayip, hatsini tashih iin kendilerine msid davranirdi. Bagdd valisi meshur Ahmed Pasa ki, Sultan'in toleransi ile Irak'in hkmdari gibi idi. Iran seferleri dolayisiyla selhiyeti hricinde devlet tevcih-tini istedigi gibi yapmasi sebebiyle azl olunarak Rakka eyletine tyin edilmisti. Ahmed Pasa kat'iyyen ayrilmayacagini md ettigi Bagdd'dan uzaklastirilinca, korkup katledilecegi vehmine kapildi. Bu hususta veziriazam Hekimoglu Ali Pasa'ya bir mektup yazarak korkusunu beyn ile yardimini istedi. Ali Pasa bu mektubu pdisha arz eyleyince, sultan Mahmd kendisine sunlari yazmistir: "Sadrzam tarafina gnderdigin kaimen (mektubun) manzr-i hmynum olup, kaimende bzi fikirler oldugun anlasilmistir. Sen bu kadar zamandan beri seraskerlik ve tevchat (tyinler), ile kmrev (istedigine kavusmus) olub, bundan dahi senden hidemt-i seniyye (yksek hizmetler) zuhuru me'ml olmakla (mid edilmekle) tahrrtina (raporuna) gre hilf-i melhuz (istenilene muhalif) hareketin vuku bulmus olsa dahi affolunmustur." Bu ferman ile sultan Mahmd, Ahmed Pasa' nin hizmetlerini takdir ettigini ve ufak bir kusur ile en agir cezanin yapilmayacagini beyn ile kendisini rahatlatmistir.

ILMIN KIYMETI!..
Ibn-i Keml Pasa, ilimde yetismesini bizzat kendisi syle anlatir: "Sultan ikinci Bayezd Han ile bir sefere ikmistik. O zaman vezir, Halil Pasa'nin oglu ibrahim Pasa idi. Sanli, degerli bir vezir idi. Ahmed ibni Evrenos adinda bir de kumandan vardi. Kumandanlardan hi biri onun nne geemez, bir mecliste ondan ileri

oturamazdi. Ben ise vezirin ve bu kumandanin huz -runda ayakta, esas vaziyette dururdum. Birdefsinda, eski elbiseler giyinmis bir lim geldi. Bu kumandanlardan da yksek yerde oturdu ve kimse ona mni olmadi. Buna hayret ettim. Arkadaslarimdan birine, kumandandan da yksek yere oturan bu ztin kim oldugunu sordum. "Filibe Medresesi mderrisi, lim bir zttir, smi Molla Ltfl'dir" dedi. "Ne kadar maas alir" dedim. "Otuz dirhem" dedi. "Makami bu kadar yksek olan bu kumandanlardan yukari nasil oturur?" dedim. "limler, ilimlerinden dolayi tazim ve takdir olunur, hrmet grrler. Geri birakilirsa, bu kumandan ve vezir buna razi olmazlar" dedi. Dsndm; "Ben bu kumandan derecesine ikamam, ama alisir gayret edersem, su lim gibi olurum" dedim ve ilim tahsil etmeye niyet ettim. Sefer dns, o meshur lim Molla Ltf'nin huzuruna gittim. Sonra Edirne'deki Drlhads mderrisligi bu zta verildi. Ondan Metali Serhi' nin hasiyelerini (aiklama ve ilvelerini) okudum.

AYDOS KALESININ FETHI


1328 (H. 728) trihinde Orhan Gazi, Abdurrahmn Gazi ile Konur Alb'den Aydos kalesinin fethedilmesini istedi. Ancak kalenin ok saglam istihkmlari, isin uzunca bir zaman alacagini gstermekteydi. Bu sebeble mchid gaziler bir firsat zuhur edecegi ve zaferi byle saglayacaklari midini beslemekte ve sebeblere yapisip Allah telya tevekkl ederek hazirliklarini srdrmekte idiler. Nitekim hadis-i serfde; "Allah tel bir seyin olmasini murd ettiginde onun sebeblerini de hazirlar" buyruldugu zere, burada da hdiseler ylece gelisti. Aydos kalesi tekfurunun gzel bir kizi vardi. Bir gece ryasinda dar ve derin bir kuyuya dstgn grd. Kendisini kurtarmak iin tutunacak bir sey, bir ikis yolu da bulamadi. Yakinlarindan kimse feryadina cevap vermedi. En sonunda bu korkun kuyunun lmne sebeb olacagi korkusuyla midi kirildi. irpinmaktan vazgetigi sirada nur gibi parlayan bir gen, karanlik kuyunun kenarina gelip, onu bu tehlikeli ukurdan ikardi ve ipekten elbiseler verdi. Uyandiginda grdg ryadan hayretler iinde kaldi. Gece gndz ryada grdg yigidin hayli gznn nnden gitmez oldu. Kendi kendine; "Benim hlim ne oldu ki, beni bu ukurdan ikardi. Giyecekler verdi ve hem durdugum yerden gitti. yle anlasiliyor ki, benim hlim baska trlye dnse gerek" diye dsnrken, ansizin Trkler kale nnde grnd ve muhasara basladi. Muhasara bir mddet devam etti. Kale ok saglam ve burlari yksek oldugundan fethedilemedi. Tekfurun kizi, gnl alici, piril piril bir gnde iini karartan kederleri ve meraki bir para olsun dagitmak iin kale burlarinda savasmaya ikti. Birden asagida Trk askeri nnde dimdik duran Abdurrahmn Gzi'yi grd. Ryasinda kendisini kuyudan ikaran kisi oldugunu anladi. Grdg ryanin tbirini kendisi yapti ve mslmanlar arasina katilmanin lzumunu duydu. Odasina gidip rumca bir mektup yazdi. Bu mektupta, ryasini anlatip mslman olmak istedigini belirtip; "Dileginiz bu kaleyi almak ise, simdi kaarcasina kale nnden ekiliniz ve filn gece, bir ka yigitle gizlice duvarlarin altina geliniz, o vakit kaleyi kolaylikla ele geirmis olursunuz" diye yazmisti. Yalvarislarla dolu olan mektubu bir tasa sardi. Savasir gibi yaparak kaleden o tasi Trk askerlerinin arasina atti.Tas yuvarlanip Abdurrahmn Gzi'nin nne dst. Abdurrahmn Gazi, sarili tasi grnce hemen mektubu aldi ve dogruca Akakoca'nin yanina gitti. Mektup, yazidan anlayanlara gsterildi, iindekiler anlasilinca Konur Alb'in de istirakiyle durum mzkere edildi. Sonunda geri ekilis plnlari dzenlendi. Kaleye son bir taarruz yapildiktan sonra kendi oturduklari Samandra hisarini da atese vererek dsmana blgeden Trklerin ekildikleri zannini vermeyi uygun grdler, is bundan sonra kararlastirildigi sekilde yapildi. Aydos hisari halki, Trklerin korku ve yilginliktan ekildiklerini zannederek sevinten kendilerinden geip, yiyip imeye basladilar, isin nereye varacagindan habersiz, sarhos oldular. Abdurrahmn Gazi mektupta

belirtilen gece, yaninda seksen yigitle kizin dedigi yere geldi. Kiz, GziAbdurrahmn'i bekliyordu. Onun geldigini grnce, hisar bedenine ip baglayarak asagiya sarkitti. Abdurrahmn Gazi bir rmcek misli ipe tirmanarak kaleye ikti. Arkasindan bir avu bahadiri da kaleye ikardi. Kizin tavsiyesine uyarak kale kapilarini bekleyen askeri zararsiz hle getirmek zere hisarin kapisina vardilar. Sizmis, uyuyan kapicinin yataginda bulduklari kale anahtarlari ile hisar kapisini atilar. Pln geregince disarda hazir olan Aka Koca ve gaziler ieri girerek kaleyi ele geirdiler. Bylece Aydos kalesi fethedildi. Kalenin fethinden sonra Abdurrahmn Gazi, tekfur ile kizini ve pekok ganimeti Yenisehir'de bulunan Orhan Gzi'ye gtrp teslim etti. Keremli pdish Orhan Gazi, lemin tek sahibi yce Allah'a skrler ettikten sonra Aydos kalesi tekfurunun gnller alan gzel kizini Abdurrahmn Gazi ile nikahladi ve sayisiz ganimetlerle mkfatlandirdi. Evliliklerinden Karaca Abdurrahmn adiyla taninan bir ogullari oldu. Bu delikanli yle bir mchid oldu ki, Istanbul'da yasayan kfirler rahat ve huzuru unuttular ve gzlerine uyku girmez oldu. Bizans kadinlari ocuklarini; "Karaca Abdurrahmn geliyor, aglama!" diye korkuturlardi.

NAMAZIMI, AKSEMSEDDN KILDIRSIN!..


Seyh Misirlioglu Abdrrahm syle anlatir: "Istanbul fetholunmadan nce, hocam Aksemseddin ile Edirne'ye gitmistik. Sultan Murd Han'in kazaskeri Sleyman elebi hasta idi. Bizi saraya davet ettiler. Sultn'in tabibleri, Sleyman elebi'nin etrafinda, ona il vermekle mesgul idiler. Hocam tabiblere; "Bunun hastaligi nedir?" diye sordu. Onlar; "Su hastaliktir" diye cevap verdiler. Hocam; "Buna "Sersam" ilci yapmak lzimdir" buyurdu. Tabibler; "Bunun hastaligi o degildir. Sen yine de ilcini ver" dediler. Ben tabiblerin yle demelerine hayret ettim. nk, ben hocamin, hastanin hline tam vkif olmadigini zannetmistim. Hocam, divitle kalem istedi. Onlari getirince, reete yazdi. Istediklerini getirdiler. Onlardan bir il yapti ve Sleyman elebi'ye verdi. Aradan kisa bir zaman gemisti ki, Sleyman elebi'de sihhat almetleri belirdi, iyi oldu." Aksemseddn'in hocasi Haci Bayram-i Vel' nin vefati yaklastigi sirada, talebelerine; "Benim namazimi Aksemseddin kildirsin ve cenazemi yikasin. Benim bu vasiyetimi ona iletirsiniz" dedi. Haci Bayram-i Veli vefat ettigi zaman, Aksemseddn orada degildi. Nerede oldugunu da kimse bilmiyordu. Talebeler ve Haci Bayram-i Veli'nin yakinlari, merak ve hayret iinde kaldilar. Bzi kimseler; "Haci Bayram-i Veli'nin bu sz, lm hlinde sylenen szlerdendir. Buna pek itibr edilmez" dediler. Kararsiz bir hlde idiler. O esnada; "Aksemseddn geliyor" diye bir ses isittiler. Halk, Aksemseddn'i karsilamaya ikti. Durumu anlattilar. O da vasiyyet zerine namazi kildirdiktan sonra, Haci Bayram-i Vel' nin cenazesini defnetti, isler bittikten sonra da Haci Bayram-i Vel'nin borcunu sordu. Doksan bin ake oldugu ortaya ikti. Aksemseddn hazretleri, bu borcun otuz bin akesini kendi zerine aldi. Kalan borcu da Haci Bayram-i Vel'nin diger yakinlari ve dostlari zerlerine aldilar. Aksemseddn, zerine aldigi otuz bin akenin yirmi dokuz binini dedi. Geriye bin ake kaldi. Alacakli, Aksemseddn'e gelerek borcunu vermesini istedi. Aksemseddn ona; "Birka gn msde et" dediyse de, bir faydasi olmadi. O kimse sert bir lisanla alacagini istedi. Aksemseddin, o kimseyi ieri davet etti. Evin nnde bir bahe vardi. O kimseye; "Baheye gir, alacagin bin akeyi al Fazlasini alma" dedi. O kimse, bundan sonraki durumunu syle anlatiyor: "Baheye girdim. Bahenin

iinde yassi yaprakli bir ot vardi. Her yapragin zerinde bir ake vardi. O otta o kadar ok yaprak vardi ki, sayisini ancak Allah tel bilir. Onun yapraklarindan bin ake topladim. Fakat yapraklarin zerinden hi bir akenin eksilmemis oldugunu grdm. O bahenin ii ake ile doluydu. Bu hli grnce, hayret iinde kaldim. Disari ikip, o bin akeyi Aksemseddn'in nne koydum. "Bu akeleri size bagisladim" dedim, yalvardim ve zr diledim. Fakat Seyh, o bin akeyi kabl etmedi. "

KAN LEKELERI!..
Seyyid Abdurrahmn, ok cmert ve ihsan sahibiydi. Mal ve canini Allah telnin dnini yaymak iin ortaya koyar, uzak yerlerde Allah yolunda cihd edenlerin yardimina kosardi. Hanimi syle anlatti: "Efendim, arada-sirada silhlarini kusanir, evden ikar, sabahtan nce yine eve gelirdi. Geldiginde stnde-basinda kan lekeleri olurdu. Elbiselerini yikar sesimi ikarmazdim. Yine elbiseleri kan iinde geldigi bir gn kendisine; "Efendi! Sik sik gidip, sabaha bu vaziyette geliyorsun. Nereye gidiyorsun ve elbisen niin kan iinde dnyorsun?" diye sordum. O da; "Hanim, sagligimda iken kimseye sylemez isen, bu sirri sana sylerim" dedi. Ben de; "Sylemem" dedim. Bunun zerine; "Biz vazifemiz icbi, zaman zaman dnynin neresinde mslmanlarla kfirlerin harbi varsa oraya gideriz. Mslmanlara yardim eder, kffr ile harbederiz. Ayrica darda kalmis mslmanlarin da yardimina yetisiriz" buyurdu. Ben de, o yasadika bu sirri hi kimseye sylemeyip sakladim."

YARASINA BR AVU OT TIKAMISTI..


Osmanli Devleti adet bir macera ugruna Birinci Dny Savasi'na katilinca, itilf devletleri iin bogazlar mes'elesi birinci plnda nem kazandi. Bogazlari kolaylikla asacaklarini sanan devletler, Trklerin stn savas gc ve inancini hesaba katmamislardi. Geldikleri gibi geri dndler. Ama Ingilizler ikiyz bes bin, Fransizlar kirk yedi bin zayiat verdiler. Trklerin zayiati ise, sehid yarali ve hasta olmak zere iki yz elli iki bine ulasti. Kahramanca savasan Trk askeri dsmanlarini bile kendine hayran birakti. Bu savasta bir kolu ile ayagim kaybeden Fransiz generalinin anlattiklari bunun en gzel rneklerindendir. General yurduna dndgnde savas anilarini anlatmasini taleb ettiler. Sze; "Fransizlar byle mert bir milletle savastiklari iin dima iftihar edebilirler!.." cmlesiyle baslamasi zerine, bir gazetecinin daha ziyde milliyetilik etkisi altinda sordugu: "Neden iftihar edebilirmisiz?" sorusuna, o, dny savas ve insanlik trihine altin harflerle yazilacak vasifda manidar bir menkibeyle cevap vermisti: "nk, Trkler tam bir erkek gibi dgsyor ve savas sartlarina riyet ediyorlar. Hi unutmam, savas sahasinda dogus bitmisti. Yarali ve llerin arasinda dolasiyorduk. Az evvel ayni topraklar zerinde Fransizlarla Trkler sng sngye gelip, her iki taraf da agir zayiat vermisti. Bu sirada grdgm bir sahneyi mrm boyunca unutamayacagim. Yerde bir Fransiz askeri yatiyordu, onun yani basinda da bir Trk askeri vardi. Dikkat ettik, Trk askeri kendi gmlegini yirtmis, Fransiz askerinin yaralarini sariyor, kanlarini temizliyordu! Tercman vasitasiyla aramizda su konusma geti:

"Niin, ldrmek istedigin dsmanina yardim ediyorsun?" Mecalsiz bir hlde bulunan Trk askeri cevap verdi: "Bu yaralaninca cebinden yasli bir kadin resmi ikardi. Bir seyler syledi. Dilinden anlamiyorum ama, her hlde annesi olacak. Demek ki, onun bekleyeni vardi. Benim ise kimsem yok. lsem ne ikar? Onun iin istedim ki, o kurtulup anasinin yanina gitsin!.." Bu asil duygu zerine hngr hngr aglamaya basladigimda, emir subayim Trk askerinin ceketinin yakasini ati. O anda grdgm manzaranin yanaklarimdan sizan yaslarimi dondurdugunu hissettim. Trk askerinin ggsnde, bizimkinden ok agir bir sng yarasi vardi ve bu yaraya bir avu ot tikamis. Kanamasina mni olmak istemisti. Az sonra ikisi birden ldler. Iste, kendi temiz gmleginden yirttigi bezlerle, kendi yarasindan vazgeip dsmanin yarasini saran byle kahraman bir milletle dgstgmz iin dima iftihar edebiliriz efendiler..."

SDECE EMREDILENI YAPTIK


Birinci Dny Savasi'nda Sina cephesinde grevli bir batarya komutani htiralarinda syle demektedir: "Harbin son seneleri idi. Bagdd cephesinde stn Ingiliz birlikleri ordumuzu geri ekilmeye mecbur etmis, Firat nehri boyunca kuzeye dogru ilerliyordu. ekilmemiz bozgun seklinde olmayip, harbin geregiydi. Bir aralik ordumuzun arti birlikleri dsman kuvvetleri ile Satt-l-edhem denilen yerde muharebeye tutustu. Sabahtan gleye kadar btn silhlarin atesleriyle ln kizginliklarinda her taraf alev alev yaniyordu. Btn hin ve gleriyle saldiran dsman kuvvetleri, bir an nce mukavemeti kirmak istiyordu. Mdf eden askerlerimizin sayisi dsmanla nisbet kabul edilmeyecek derecede azdi. Yalniz bu kahramanlar ok itaatli ve ok imrdi idiler. Hakiki birer asker olan bu bir avu kahraman, mn kalesi gibi duruyordu. Dsman hcumlari bu mert ve cesur yavrularin imanli ggsleri karsisinda ve snglerinin ucunda eriyordu. Harbin en kizgin yerinde kolordu komutani, dsmani yandan vurmak iin yedek bir piyade alayi ile drt toplu olan benim bataryama grev verdi. Araz iriliplak idi. Alay ile beraber hareket ettik. Dsmandan tarafa gidiyorduk. Topunun harekti piyade gibi degildi. Sartlar gt ama ne olursa olsun alinan emir muhakkak yerine getirilecekti. Aik bir sahada olan hareketimizi gren dsman, btn topu atislarini zerimize topladi. Bir yanardagin iine dsms gibi idik. Sr'atle ilerliyor, subay, erat ve hayvanlardan lenlere hi bakmiyorduk. Bir kisi de kalsak emredilen yere ulasacaktik. Btn mesakkat, eziyet ve sikintilara ragmen hedefe vardik. Skrler olsun ki bir ka sehd ve yaralidan baska zayiatimiz yoktu. Derhl toplari mevzie sokup atese basladim. Dsman btn gc ile bizi hedef semisti. Toplar, glleler zerimize yagmur gibi yagiyordu. Bu saldirilar karsisinda bataryanin imanli, itaatli subay ve erati vazifelerini hakkiyla yapmakta, dsmana ok zayiat verdirmekteydi. Bizim atesimiz karsisinda mn ve itaat duvarini geemiyecegini anliyan dsman, kahraman piyademizin sngleri nnde kamaya basladi. Bu heyecanli zamanda pasamizi karsimizda

grdm. Elimi sikip tebrik etti; "Aferin batarya komutani! Basarili atesleriniz bize bu muharebeyi ve zaferi kazandirdi. Sizi ve mert, kahraman batarya 'subaylarinizi ve eratinizi tebrik ederim" dedi. Cevaben; "Sag olunuz! Vazifemizden ve emirlerinize itaatten baska bir sey yapmadik" dedim.

KANLI ZARF!..
27 Mart 1916 tarihinde Irak Cephesi Felahiye muharebesinde bogazindan agir yaralanan; 18' inci Kolordu, 51 'inci Tmen, 9'uncuAlay emir subayi olup, adi geen muharebede kendi alayindan bir blge komuta eden Istanbullu stegmen Muzaffer, hayatinin son dakikalarina geldigini grnce sknetle son grevini yapmaya baslamis ve konusamadigindan cebinden ikardigi bir mektup zarfinin zerine kursun kalemle nce; "Kible ne yndedir?" diye yazarak sormustur. Mill seref ve fazileti bulunan ak yzn ve pak alnini, grevini basaranlara mahsus gzellikle huzr-i peygamberye evirmis ve kalbindeki sehdeti dille anlatmaya takati olmadigindan, kana boyanan o zarfin ortasina okunakli bir sekilde kelime-i sehdeti yazmis, sonra bu byk asker, blgne son szn sylemek isteyerek ayni zarfin yerine; "Blk intikamimi alsin" cmlesini yazarak, ikisini imzalamis, ncsn ise imzlayamadan son nefesini vermis, silah arkadaslarinin saflari nnde umak, blgne kanat gererek glgesine sigindirmak iin ykselmistir. Bu sehidin ruhunu fatihalarla selmlayalim, Allah telnin, sehidlerin yardimi ve himayesinden herkesi nasiplendirmesini dima dileyelim. Muzaffer Efendi'nin bu yce davranisi yni bir Trk subayinin rnek maneviyti olan o kanli beyaz zarf, Asker Mze'ye gnderilmis, Trk ocuklarina ve gelecek nesillere cevher degerinde bir miras olmustur. Yasayan llerin miraslari iinde bu zarf da yasayacak, dima ykselmeye tesvik ve milletin iftihar etmesi iin bir belge olarak kalacaktir. Byk meydanlarin byk imtihanlarinda kazanilan bu sehdetnmeler; her genci imrendirip, rnek olacak bir etki yapacagi gibi, her babanin kalbinde byle evlda shib olma duygusunu ykseltecek, sonunda millet bu yzden kendi fedkrligina gvenecektir. Bylece, dni ve vatani iin lmek askiyla yetisen genler ogalacak ve vatan sevgisi mill terbiyemize esas olduka yasama hakki bizim olacaktir... Bu husustaki zel grevini yerine getiren 6'nci Ordu, sonucu milletin takdirine birakmistir. Umarim ki, her edip, her yazar bu yce gayeye hizmete ve merhumu btn millete tanitmaya alisacaktir. Ve yine umarim ki Mdfaa-i Millye Cemiyeti bu Gzi'nin fotografiyla zarfini birlestirip byk levhalar hline getirecek, yz binlerce duvar levhasi seklinde basarak, her evin iftiharla duvarina asacagi birer ibret levhasi yapacak, bylece; vatan, millet nmina bir hizmette bulunacaktir. 28 Haziran 1332 (l l Temmuz 1916)

KAFKAS CEPHES .

1914 ylnda sava balaynca Ruslar Galiya'y igal ettiler. 1915 ylnda Almanlarca takviye edilen mttefik gler, Ruslar malup ederek tekrar Galiya'y ele geirdiler. 1917 yl Temmuzunda Ruslar Galiya'da tekrar taarruza getiler. Balangta hzla ilerleyen Rus birlikleri, on gn sonra duraklayarak geri ekildiler. I. Dnya Sava'nda Macaristan'n kuzeydousuna den Galiya (Lehistan) blgesinde bir Osmanl Kolordusu Alman, Macar ve Avusturya kuvvetleriyle birlikte Ruslara kar savat.

Kafkasya Cephesi
Vikipedi, zgr ansiklopedi
Git ve: kullan, ara Kafkasya Cephesi Paras olduu Osmanl Cephesi Tarih: Yer: Ba Ermenistan Sonu: Sevr Antlamas Sava Osmanl Imparatorluunun nedeni: paylalamas Taraflar arlk Rusyas, Osmanl Demokratik Ermeni mparatorluu Cumhuriyeti Kumandanlar Mustafa Kemal, Kazm karabekir, Vehip Paa Gler nc Ordu ->Mart 1917: Kafkas Ordular Gurubu ? -> Haziran 1918: Dou Ordular Gurubu Kayplar erzurum ? </noinclude> Kafkasya
Ardahan Sarkam Malazgirt 1. Karakilise Van Kprky Erzurum Trabzon Erzincan Mu Bitlis Onut 2. Karakilise Sardarapat Bash Abaran

Kafkasya Cephesi, Birinci Dnya Sava'nda Osmanl ve Rus ordularnn Kafkasya'da kar karya geldikleri cepheyi belirten tarih terimi.

1914 sonunda Osmanl Devleti, Almanya ve Avusturya-Macaristan imparatorluklar yannda, Rusya, ngiltere, Fransa ve mttefiklerine kar harbe katlmt. 93 Harbinden beri Kars ve Artvin, Rusyann elinde idi. Trklerle meskun bu illeri geri almak Almanlarn Dou Avrupadaki Rus cephesindeki hareketlerini hafifletmek, bir muharebe kazanmak, Kafkasya ve dier Trk illerine yaklamak gibi gayelerle, Harbiye Nazr ve Bakumandan Vekili Enver Paa, bu cephede taarruza karar verdi. sarkam burkay 1 Kasm 1914 sabah Rus gleri Trk snrna girdiler. Yavuz ve Midillinin Rus limanlarn bombalamasndan sonra gelien olaylar Rus saldrs ile yeni bir dneme giriyordu. Sava balad anda Rus'larn Kafkasya mntkasnda toplam 160.000. kiilik birlikleri vard. Batum, Alexanrpol, Erivan ile snr arasnda 1. Kafkas Kolordusu , 66. Yedek Tmeni, 1.2.3. Plaston Tugaylar, 1.2. Kazak Tmenleri ve bir Sibirya Svari Tugay bulunuyordu. Bu glerin gerisinde de Tiflis'te 2. Tkistan Kolordusu vard. Bu gler saldr iin getirilmiti. stanbul'dan gelen telkinlere uyarak Ordu snrndan savaa sebebiyet vermemek iin dikkatli idi. Ama ne var ki Karadeniz'deki Rus donanmasnn bombalanmas ardndan snrmzda Rus silahlar patlad. Artk kara harbi balamt. Yalnz u halde anlalyor ki savatan nce Kafkasya'da bir taarruz harbi planlanm deildi. Ortada bir dzenli orduda yoktu. Fakat belirtmeliyiz ki bu arada Enver Paa orduyu 22 Temmuz 1333'te (4 Austos 1914) Ordulara bir ferman yaynlayarak mutlak bir itaat ve vazifeyi ifaya gece gndz gayret istemitir. Fakat yle grlyor ki daha Avrupa'da Harp balar balamaz, Enver Paa'nn evresinde Alman'lardan gelen bir bask balamtr. Rus ar Nikolann yllarca yenemedii ve kaarak cann zor kurtard cephe de bir dram bayra dalgalanyordu. ngilizleri arayp Trkleri yenmenin yolunu soran Nikola'ya cevap anakkale Cephesini amakt. Bylece ordular anakkaleye sevk edilecek ve Dou cephesi gszleecekti. Enver Paa bu durumda bir plan yaparak topik dlerini de yanna almay unutmadan, Oltudan, Allahuekber Dalarn aarak Sarkam' kurtaracak ve tesine geecekti. Enver Paann amac Kafkasyadan sonra Hindistan ve Afganistan'a yrmekti. Karadeniz olayndan sonra Rus ordusu 1 Kasm 1914 sabahndan itibaren Sarkam'tan Pasin'e hareketle Trk hudutunu geti. 1. Rus Kolordusu Sarkamtan ilerleyerek Kprky istikametinde Horosan Yzvereni tutacakt. IV. Kolordusu Erivan'dan hareketle Karakse gneyinde Murat suyu geitlerini igal edecekti. Birinci kolordunun karargah Trk snrna yakn Karaurgan kynde bulunacak Oltu-Karaboaz, Oltu-Narman zerinden Erzuruma doru 10 piyade taburu; 6 svari 24 topluk oltu mfrezesini srecekti. Nitekim ilk Rus saldrs zerine 3. Kolordu Kumandan Hasan zzettin Paa Erzurum blgesinde mdafaaya karar verdi. Merkezi Samsunda bulunan X. Kolordu da 3. Ordu emrine verildi. 1 Kasm 1914'ten 2 Ocak 1915'e kadar olan haraketler Sarkam Harektnda anlatlmaktadr. Ana madde: Sarkam Harekt

Gerek Hafz Hakk beyde gerek Enver Paada tecrbe temeli yoktu. i alemlerinde ki ihtiraslarn yaratt gen ve dumanl hayaller ruhlarna hakim olduundan, Hafz smail Hakk Bey stanbuldaki Genel Kurmay ikinci Bakanln brakp en iddetli k aynda Enver Paann arzusuyla Kafkasyaya fetih iin 3. Orduya komutu. Bana getii X. Kolorduyu son nefesine kadar kar ve ate iinde eritmitir. Bu sonutan az zaman sonrada ilasz hastanesiz bir orduyu krp geiren Tifs, yklendii ordu komutanlndan onu da bulmu lsz ve dengesiz bir atln bedelini hayat ile demitir. Enver Paaya gelince o bu dramn bandadr. Rus Ordusu'nun durumu [deitir]
Gleri yleydi; 86 Piyade tabur, 96 svari bl, 258 top olarak toplam 90.000. asker idi. Ayrca Piyade tmenlerinde ikier piyade ve birer topu Tugay bulunuyordu. Topu Taburlar 18 Toplu 3 Bataryadan mteekkildi. Bylece Tmenlerde 16 Piyade Taburu ve 48 Top bulunuyor demekti. Kolordudaki Obsc ve stikam Taburlar, Alayl ikier Tugayl svari tmenleri vard. bunlara 16 Tonluk 3er bataryada verilmiti. Toplarn menzilleri 5-6 bir metre idi ki bizim topu birliklerimizin mesafesini ayordu. Rus Kafkas ordusu ayrca Trkistan birliklerinden takviye edilmek imkanna sahipti. Nitekim Sarkam harbinde bu takviyeler yetitirilmitir.

KAPTLASYONLAR
. Szlk anlamyla; bir lkenin, vatandalarnn zararna olacak ekilde yabanclara verilen ayrcalklar. Osmanl Devleti'nde Kanuni Sultan Sleyman dneminde 1535'de ilk kez padiah fermanyla Franszlara tannan haklarn tm. Fransa Kral I. Franois 1525'de Cermen mapartoru V. Carlos tarafndan esir alnm bunun zerine Kraln annesi Kanuni'ye bir mektup yazarak yardm istemitir. Bu srada Moha Seferi'ne kacak olan Kanuni, bu yardmla Habsburglarla yaknlama salanabilir dncesiyle, yardm etmeyi kabul etmitir. Fakat herey Sultan Sleyman'n planlad gibi olmam, Fransz dostluu zamanla resmi bir kimlik kazanmtr. 1535'te Franszlarla Osmanl Devleti arasnda imzalanan antlamayla Franszlara birtakm haklar verilmitir. Kapitlasyonlar, bu dostluk antlamasnn yaratt yaknlama ortamnda verilmi olan haklardr. Buna gre; Fransz bayra tayan gemiler Osmanl egemenliinde bulunan btn limanlarda serbeste ticaret yapabileceklerdi. Dier yabanc devletler gemilerini, Osmanl egemenliinde bulunan denizlerde ancak Fransz bayra altnda ticaret yapabileceklerdi. Bu sayede Franszlar kapitlasyonlar gerei Osmanl denizlerinde serbeste ticaret yapma zgrlne kavumutu. Ayrca Osmanl mparatorluu snrlar iinde yaayan Katoliklere ibadet zgrl verilmesi, Fransz konsoloslarna kendi vatandalaryla ilgili sorunlarn zmlenmesinde yarg yetkisi tannmas gibi hkmler, daha sonraki yllarda mparatorluun zayflamasyla, devletin bamszln yok edecek kurallar haline getirilmitir.

1569, 1581, 1597, 1614, 1673 ve 1740 yllarnda yeni kapitlasyonlar verilmitir. 1740 kapitlasyonlaryla, Fransa'ya tannan haklar daha da geniletilmi, dier batl lkelere de ayn haklarn tannmas kabul edilmitir. 1740 kapitlasyonlarndan sonra Osmanl snrlar ierisindeki yabanc devletlere ok geni ticaret yapma olanaklar salanm, hatta bu haklar sayesinde stanbul'da yanac postaneler almt. Sevr Antlamas'nn imzalanmasyla kapitlasyonlardan yararlanma hakk Yunanistan ve Ermenistan'a verilmi, yabanc gemilere, Trk gemilerine tannan btn haklarn tannmas kararlatrlmtr. 22 Mart 1922'deki Sakarya Zaferi'nden sonra Paris'te toplanan tilaf Devletleri Dileri bakanlar konferansnda ise ngiltere, Fransa, talya, Japonya, Trkiye ve kapitlasyonlardan yararlanan br devletlerin katlmasyla kurulacak bir komisyonca kapitlasyon hkmlerinin gzden geirilmesi konusunda karara varlmtr. Kapitlasyonlar Lozan Bar Antlamasyla yrrlkten kalkmtr.

KAYI BOYU .
Ouzlarn 24 boyundan biridir. Gn Han Oullar koluna bal olup, Ongunu (kutsal hayvan) ahindir. Ouz boylaryla ilgili ilk bilgiler Kagarl Mahmud'un Divan Lugati't-Trk adl eserinde derlenmitir. Reideddin'in Cami't-Tevarih ve Yazcolu Ali'nin Seluknamesi (Tarih-i Al-i Seluk) sinde Kay boyu ile ilgili bilgilere yer verilmektedir. Reideddin'in verdii bilgiler Ouzlarn slamiyet dinini benimsemelerinden nceki dnemi kapsadndan dolay byk nem tar. Bu kaynakta ve dier kaynaklarda boylar listesinin en banda yazlmas, Kay boyunun Ozular arasndaki toplumsal ve siyasal konumunun yansmasdr.

KUVAY- MLLYE DRENLER .


Kuvay-i Milliye, Yunanllarn zmir'i igal etmeleri ve Anadolu'da ilerlemeleri zerine kurulan ve dmana kar savaan kurululard. Kuvay-i Milliye birlikleri, dzenli ordu kurulana dek, Kurtulu Sava'nda ete ve silahl savunma kurulular olarak byk yararllklar gsterdi. Kuvay-i Milliye ad, nceleri zmir blgesinde bulunan ve silahl direniilere verildii halde sonralar btn milli hareketi kapsayacak ekilde kullanld. Kuvay- Milliye igalcilere kar halkn tepkisi sonucu kurulmutu. Kuvay-i Milliyenin amac hibir devletin ve milletin egemenliini kabul etmeyen, milletin kendi bayra altnda zgr ve bamsz yaamasyd. Blgesel mahiyeti yan sra sivil bir ynetim altnda savaan kiilerden oluuyordu. zmir Blgesinin efeleri, gneydou blgesinin eteleri Kuvay-i Milliyeciler idi. Milli mcadelenin banda millete bir direnme hareketi olarak ortaya km olan bu blgesel kurulular, daha sonra TBMM'nin kurulmas ile birletirilmi ve I. nn Sava srasnda da btn ile birlikte dzenli orduya dnmtr. .

Kuva-i Milliye
Kuva-i Milliye; Yurdun igali karsnda eitli yrelerde ortaya kan milli direni rgtlerine Kuva-i Milliye (Ulusal Kuvvetler) denir. Kuvayi Milliye, Kurtulu Sava'nn ilk savunma kuruluudur. lk Kuva-i Milliye kvlcm(ilk silahl direni) Gney Cephesi'nde Drtyol'da 19 Aralk 1918de Franszlara kar balamtr. Bunun en nemli nedeni, Franszlarn igallerine Ermenileri ortak etmeleridir. kinci etkili silahl direni hareketi(rgtl ilk Kuva-i Milliye hareketi) zmir'in igalinden sonra; Kuva-i Milliye hareketini, yurtsever baz subaylar halk rgtleyerek Ege Blgesi'nde resmen balatmlardr. Bat Anadolu'daki Kuvayi Milliye birlikleri dzenli ordu kuruluncaya kadar geen srede Yunan birliklerine kar vur ka taktii ile savamtr. Gney Cephesinde (Adana, Mara, Antep ve Urfa) Kurtulu Savan dzenli ve disiplinli Kuvai Milliye birlikleri yapmtr.

Kuva-i Milliye'nin Ortaya kmasnn Nedenleri


Osmanl Devletinin Birinci Dnya Savandan yenik kmas Mondros Atekes Anlamas uyarnca Trk ordusunun terhis edilmesi tilaf Devletlerinin Mondros Atekes Anlamasnn hkmlerini tek tarafl uygulayarak savunmasz kalan Anadoluyu yer yer igal etmeleri galcilerin halka zulmetmesi Osmanl hkmetlerinin Trk halknn can ve mal gvenliini koruyamamas ve bir eyler yapmay, Halkn milliyeti bilince sahip olmas.

Kuva-i Milliye'nin Salad Faydalar ve zellikleri


Milli Mcadelenin ilk silahl direni gc olmulardr. Mondros Atekes antlamasndan sonra Anadolunun igali zerine balayan blgesel hareketlerdir. Kuvay- Milliye birlikleri arasnda iliki az olup, kendi blgelerini kurtarmaya almlardr. Tek bir merkeze bal deillerdir. Mondros Atekes Antlamas ile terhis edilen askerler de bu harekete katlmlardr. galci glere ve aznlklara byk zararlar vermitir. Dmann ilerlemesi yavalatmtr. Yunan ordularnn Anadoluda rahata ilerlemelerini engellemilerdir. Trk kylerini Rum ve Ermeni etelerin

sz saldrlarna kar korumulardr.


Halka moral vermi ve ulusal bilincin gelimesine katk salamtr. Dzenli ordu kuruluncaya kadar halk korumutur. TBMM'ye kar balayan i ayaklanmalarn bastrlmasnda ok nemli fayda salamtr. Kurtulu Sava'nn rgtlenmesi iin zaman kazandrmtr. Dzenli ordunun kurulmas ve tekilatlanmas ortam oluturmutur. Kuvay- Milliye, dzenli ordular kuruluncaya kadar TBMM'ye zaman kazandrm ve lkede TBMM'nin hkim ve tek g haline gelmesine ortam hazrlamtr. Kuva-y Milliye daha sonra kaldrlarak Dzenli Ordu kurulmutur (8 Ekim 1920).

Kuva-i Milliye'nin Dalmasnn Nedenleri


Askerlik tekniini yeteri kadar iyi bilmemeleri, dank, dzensiz olarak mcadele etmeleri. Dzenli dman ordularn durduracak gten yoksun olmalar. TBMM'nin ald baz kararlara kar gelmeleri. galleri kesin olarak durduramamalar Hukuk devleti anlayna ters davranarak sulu grdkleri yelerini kendileri cezalandrmalar htiyalarnn karlanmasnda zaman zaman halka bask yapmalar Anadolunun kesin olarak igallerden kurtarlmak istenmesi

Dzenli orduya geildii srada baz Kuvayi Milliyeciler isyan etmitir. Demirci Mehmet Efe syan I.nn Sava'ndan nce, erkez Ethem syan ise I.nn Sava'ndan sonra bastrlmtr.
gd

Trk Kurtulu Sava Osmanl Devleti Dalma Dnemi - Trk Kurtulu Sava'nn Dzenlenmesi Kavramlar Kuvyi Milliye - Milli Cemiyetler Amasya Genelgesi - Erzurum Kongresi - Balkesir Kongresi - Alaehir Kongreler Kongresi - Sivas Kongresi - Amasya Protokol Muharebeler ngiliz: stanbul'un gali Cephe: Kuva-i nzibatiye - Anzavur Ayaklanmas - erkez Ethem Ayaklanmas - opur Musa Ayaklanmas - Demirci Mehmet Efe Ayaklanmas Milli Airet Ayaklanmas - Pontus Ayaklanmas Fransz : Mara Savunmas - Antep Savunmas - Urfa Savunmas Yunan : zmir'in gali - Aydn Savunmas - Birinci nn Muharebesi - kinci nn Muharebesi - Ktahya-Eskiehir Muharebeleri - Sakarya Meydan Muharebesi - Bakomutanlk Meydan Muharebesi Ermeni : Oltu Muharebesi Sarkam Muharebesi Kars Muharebesi Gmr Muharebesi Anlamalar Kronoloji tilaf Devletleri: Londra Konferans - Osmanl: Paris Bar Konferans Sanremo Konferans - (Meclis-i Mebusan:) Misak- Milli - Sevr Antlamas Trkiye: Gmr Antlamas - Moskova Antlamas - Londra Konferans Ankara Antlamas - Kars Antlamas - Mudanya Mtarekesi - Lozan Konferans - Lozan Antlamas

LALE DEVRI

Trkiye Tarihinde 1718-1730 yillari arasindaki dneme, Mesrutiyetten sonra verilen ad. Bu devirde Istanbul'da Lle zevki artip, yetistirilmesi yayginlasmistir. Devlet adamlari dahil, istanbullularin bahelerinde lle yetistirip zevk edinmelerinden dolayi sair ve tarihiler tarafindan bu yillara "Lle Devri" denilmistir. Lle Devri, Osmanli Sultani nc Ahmed Hn (1703-1730) ve Vezir-i zam Nevsehirli Damad ibrahim Pasa zamaninda Osmanhli-Rus-Avusturya-Venedik harplerinden sonra imzalanan Prut ve Pasorofca Andlasmasi ardindan basladi. Yillarca sren harpler ve isyanlardan bikmis olan ahali, andlasmalardan sonra korku ve endiseden uzak bir hayat srmeye basladi. Istanbul'da snnet ve dgn merasimleri artarak, mevsimine gre kir, deniz seyahatlari ve helva sohbetleri tertiplendi. Padisah dahil, devlet adamlari, baharda, Lle mevsiminde Sa'dbd, Serefbd Bag-i Ferah, Emnbd, Hsrevbd, Hmayunbd. Kasr-i Sreyya, Vezirbahesi ksklerinde, Tersane bahesi, iragan bahesi, Besiktas Yalilarina giderlerdi. Devlet adamlari, ahali ve ieki esnafi, ikiyzden fazla lle esidi yetistirip, bu bitkiye karsi alka artmistir. "Mahbud", devrin en meshur ve pahali lle esididir. Istanbul basta olmak zere btn memleket sathinda park, bahe tanzimi, ksk, saray, esme, sebil, imaret, medrese, ktphane ve camiler dahil pek ok san'at eseri yapildi. Insa ve tamir edilen san'at eserlerinin sslenip, tezyini iin Istanbul'a ini fabrikasi kuruldu. Bugnk Nevsehir, bu devrin eseridir. Yine bu devirde, onaltinci yzyildan beri Istanbul'da ve diger Osmanli sehirlerinde Arapa, Ermenice, Ibranice, Rumca kitap basan matbaalarin ardindan, Seyh'l-Islm Abdullah Efendi'nin fetvasi ile Osmanlica kitap basimi da serbest oldu. Matbaada basilacak kitaplarin kontrol iin de limler vazifelendirildi. Istanbul'da bulunan ve btn dnyada kiymetli eserlerin yazilmasini sagliyan doksanbin kadar hattatin durumlari dikkte alinarak ilk zamanlar din kitap basilmadi. Hattatlikla ugrasan kalem ehlinin bir kismi matbaada tab islerinde musahhilik yaparak zamanla denge saglandigindan din kitaplarin da basimina geildi. Matbaanin ve hattatlarin ihtiyacini karsilamak iin kgit fabrikasi kuruldu. Avrupa ile mnasebetler arttirilip, Viyana'ya konsolos tayin edilerek, esitli bassehirlere dostluk nameleri gnderildi. Sonradan Lle Devri diye adlandirilan 1718-1730 tarihleri arasindaki yillar sulh, skun ve huzurla getiginden Osmanli kltr, san'at ve ilim leminde kiymetli sahsiyetler yetisti. Hattatlar vasitasiyla eski eserler ogaltilarak, her tarafa dagitildi. Damad Ibrahim Pasa tarihe merakli oldugundan bir ok tarih kitaplarinin yazmalari kontrol edilip, karsilastirmali olarak hattatlara yazdirilarak, ogaltildi. Ilmi encmen, hey'et ve brolari kurularak, Arapa, Farsa, Yunanca kitaplar tercme edildi. Bu devirde yapilan saray ve ksklerdeki ilim meclislerine, sohbetlere kiymetli limler, san'atkrlar, sirler ve edipler katilirdi. Sohbetlere dogu dillerini iyi bilen ve ilim erbabindan sir Nedim ayri bir renk katardi. Nedim, Lle Devri'nin gnlk hayatini ve Istanbul'un tasvirini, "Bu sehri Stanbul k, b msl bahdir; Bir sengine yekpare Acem mlk fedadir. Bazari hner madeni ilm ulemadir." misralariyla yapmistir. Lle Devri'ndeki huzur ahengini; Iran mes'elesi, devlet adamlarinin imr faaliyetlerini, ordudaki dzenlemeleri ve meclis toplantilarini istemeyen yabancilar ile yazilan eserlerin yanlis aiklanip, anlasilmasi bozdu. Patrona Halil adinda devsirme bir tellak Yenieri ihtill hazirligini tamamladiktan sonra, Sultan nc Ahmed Hn'in sefer hazirliklari iindeyken ve tatil gn devlet adamlarinin yazliklarda bulunduklari esnada isyan basladi. 28 Eyll 1730 tarihinde meydana gelen Patrona Halil isyaniyla Damat Ibrahim Pasa ve yakinlari, aslerin arzusuyla vazifeden alinip, ldrld. Asilerin arzusu bitmeyerek, nihayet seksensekizinci Islm Halifesi ve Yirminc Osmanli

Sultani nc Ahmed Hn'in da hallini istediler. Istanbul'da yapilan yalilar yagma edilip, yikilarak Lle baheleri tahrip edildi. Birok gzide san'at eserleri de asilerin yagmacilarin tahribine ugradigi gibi, san'atkrlar, sirler, edipler ilim ve devlet adamlari da ldrlp, her hususta vahsice hareket edildi. Damat Pasa'nin ldrlmesi ve Sultan nc Ahmed Hn'in tahtan indirilmesi ile Trkiye tarihinin sonradan Lle Devri denilen 1718-1730 dnemi de sona erdi. Bu devir; sulh, skn, huzur, imar faaliyetleri, gzide san'at eserleri yapilmasi, ilmi eserlerin ogaltilarak dagitilmasi, ihtiya duyulan maddelerin lkede imalati iin fabrika tesisi, askeri yenilikler, dnyada olup biten yenilik ve olaylarin takip edilmesi, ' Istanbul'da itfaiye teskilatinin kurulmasi; lim, edip sair ve san'atkrlarin korunmasina ayri bir itina gsterilmesi bakimindan Trkiye tarihinde baskalik arz ettiginden nemlidir.

KNC MERUTYET .
Dnemin en gl devleti ngiltere, Osmanl Devleti'nin paralanmasn onaylyordu. Alman gizli servisleri bu haberi gen subaylara ulatrdlar. II. Abdulhamid'in siyasetini yersiz bulan ve ancak yeniden anayasal bir monariye dnlmekle yurdun kurtarlacana inanan ttihat ve Terakki Cemiyeti'nin asker yeleri, 1908 ylnn Temmuz ay iinde saraya bakaldrdlar. Padiahn bu hareketi bastrma giriimleri ie yaramad. Sonunda, II. Abdlhamid kapal bulunan parlamentoyu yeniden toplama karar ald. Mebus seimlerinin yeniden yaplmas kararlatrld. Seimler yapld ve Parlamento 17 Aralk 1908'de ald. 31 Mart Olay zerine II.Abdlhamit tahttan indirildi. Anayasada nemli deiiklikler yaplarak parlamenter sisteme ynelindi. Hkmet meclise kar sorumlu klnd. MISIR CEPHES . ngilizler 1914 yl Aralk aynda Trk dostu saydklar Hidiv Abbas Hilmi Paa'y ynetimden uzaklatrarak, Msr ve Svey Kanal'na tamamen egemen oldular. Bahriye Nazr ve 4. Ordu Komutan Cemal Paa'nn, 14 Ocak 1915'te 14.000 deveyle iki koldan Svey Kanal'na yapt harekat (1.Kanal Sava) baarl olamad. 4 ubat 1915'te Birsseba-Gazze'ye geri dnld. 1916 ylnda Svey Kanal'n almak iin 2. Kanal Harekat yaplrken, Mekke erifi Hseyin ngilizlerin kkrtmasyla Osmanl Devleti'ne kar ayakland. Ayaklanmann bastrlmas iin 4. Ordu'dan bir ksm birlikler Hicaz'a gnderildi. Ordunun geri kalan ksmysa, Gazze - eria - Birsseba hattnda savunmaya ekildi. 1917 baharnda ngilizler, Gazze'ye saldrd. 1. ve 2.

Gazze Savalar yapld. ngilizler Trklerin kahramanca savunmas karsnda ekilmek zorunda kaldlar. Takviyelerini artrmaya balayan ngilizlerin Filistin Cephesinde toplanmalar zerine, Cemal Paa'nn uyarsyla Yldrm Ordularnn Irak cephesinde kullanlmasndan vazgeilerek Filistin ve Suriye'de kullanlmas kararlatrld. Ayn yl 7. Ordu Komutanl'na atanan Mustafa Kemal Paa, Yldrm Ordular Komutan General Falkenhayn ile anlaamad. Harbin ynetimini tenkit eden iki rapor yazarak 6 Ekim 1917'de komutanlktan istifa etti. Sava hazrlklarn tamamlayan ngilizler, 24 Ekim 1917'de 138.000 askerle taarruza baladlar. Birsseba-Gazze Sava'n kazandlar. 9 Kasm 1917'de Kuds dt. General Allenby komutasndaki ngiliz kuvvetlerinin Mart 1918 ba ile 18 Mays arasndaki Telazur, 1. ve 2. Salt-Amman taarruzlar baaryla durduruldu. Ynaklarn artran ve mevcudu 460.000'e ykselen ngiliz ordusunun 19 Eyll 1918'de Filistin'de balatt taarruz hzla geliti ve Filistin tamamen ngilizlerin eline geti.

kinci Merutiyet
kinci Merutiyet Devri (Osmanl Trkesi ) Osmanl Anayasasnn, 29 yl askda kaldktan sonra, 24 Temmuz 1908'de yeniden ilan edilmesiyle balayan ve 5 Kasm 1922'de Osmanl Devleti'nin tasfiyesiyle sona eren dnem. Birinci Merutiyet resmen hi sona ermemi ve anayasa deimemi olduu iin, baz tarihiler tarafndan, bir tek Merutiyet dneminin ikinci fasl olarak da deerlendirilir. Toplam 14 yl sren bu dnemde Trkiye parlamenter demokrasi, seim, siyasi parti, askeri darbe ve diktatrlk olgularyla tanm, iki byk sava (Balkan Sava ve Birinci Dnya Sava) yaam ve 600 yllk imparatorluun dalmasna tank olmutur.

1908 Devrimi
II. Abdlhamit'in baskc ynetimine kar rgtl muhalefet, zellikle Rusya'daki 1905 Devrimi'nden sonra yaygnlk kazand. nceleri sadece Avrupa'daki muhalif aydnlar arasnda gelien devrimci rgtler, imparatorluk apnda zellikle yksek okul rencileri ve askeri birlikler iinde taraftar buldu. En gl muhalefet odaklar Rumeli vilayetinde ve bu vilayetin bakenti olan Selanik'teki askeri birlikler idi. Bu birlikler 1903'ten beri Makedonya syan'n bastrma mcadelesi iinde yer alm, Bulgar ve Makedon devrim rgtlerinin rgtlenme ve mcadele biimlerinden etkilenmilerdi. Ortaya kan eitli devrim rgtleri 1907'de yurt dndaki devrimcilerle irtibat kurarak Osmanl ttihat ve Terakki Cemiyeti ad altnda birletiler. Devrim hareketi 1908 Temmuz balarnda hz kazand. 3 Temmuz'da Binba Resneli Niyazi Bey, ardndan Binba Enver Bey isyan ederek, birlikleriyle beraber daa ktlar. 7 Temmuz'da blgedeki durumu tefti etmek iin stanbul'dan gnderilen Birinci Ferik (Korgeneral) emsi Paa Manastr'da bir ttihat ve Terakki fedaisi tarafndan vurularak ldrld. 20 Temmuz'da Firzovik'te toplanan byk Arnavut kurultay, merutiyet derhal ilan edilmezse isyan ederek stanbul'a yrme karar ald. 22 Temmuz'da II. Abdlhamit sadrazam Avlonyal Ferit Paa'y azlederek yerine daha liberal bir isim olan Sait Paa'y getirdi. 23 Temmuz'da Selanik ve Manastr hkmet konaklarn ele geiren isyanclar merutiyetin ilann talep ettiler. 24 Temmuz'da padiahn isteiyle stanbul'da Kanun-

Esasi'yi yeniden yrrle sokan kararname ilan edildi. "Hrriyetin lan" olarak adlandrlan bu olay, btn yurtta olaanst sevin gsterileriyle karland. 23 Temmuz gn Trkiye'de 1935 ylna dek Hrriyet Bayram olarak kutlanmtr.

31 Mart Olay ve Abdlhamit'in Tahttan ndirilmesi


Seimlerin ardndan oluan yeni Meclis-i Mebusan 17 Aralk 1908'de almalarna balad. Bunu izleyen dnemde, lkeyi perde arkasndan yneten ttihat ve Terakki ynetimine kar baz evrelerde gitgide artan bir honutsuzluk grld. 6 Nisan 1909 gn muhalif gazeteci Hasan Fehmi Bey'in bir ttihat ve Terakki fedaisi tarafndan ldrlmesi, stanbul'da byk bir protesto gsterisine yol at. Nihayet 13 Nisan'da baz askeri birliklerin ve medrese rencilerinin katld bir ayaklanma balad; baz milletvekilleri lin edildi ve ttihat olarak bilinen gazeteler yamaland. Eski takvimle yeni takvim arasndaki 13 gnlk farktan dolay 31 Mart Olay olarak anlan bu ayaklanma, Selanik'ten gelen Hareket Ordusu tarafndan 24 Nisan'da bastrld. 27 Nisan'da yeniden toplanan meclis, II. Abdlhamit'i bu ayaklanmadan sorumlu tutarak tahttan indirilmesine ve yal ehzade Reat Efendi'nin V. Mehmet Reat adyla yerine geirilmesine karar verdi. 8 Austos 1909'da Kanun-i Esasi zerinde yaplan bir dizi radikal deiiklikle padiahn yetkileri "sembolik" bir dzeye indirildi. Artk vekiller heyeti (bakanlar kurulu) meclise kar sorumluydu. Meclisten gvenoyu alamayan vekillerin ve hkmetin grevi sona eriyordu. Meclis bakann padiah deil, meclis kendisi seiyordu. Padiaha meclisi kapatma yetkisi tannmakla birlikte, bu yetki koullara balam ve ay iinde yeni seimlerin yaplmas zorunlu hale getirilmiti.

Balkan Sava ve Halskr Zabitan Hareketi


Hseyin Hilmi Paa (Mays 1909 - Ocak 1910), brahim Hakk Paa (Ocak - Eyll 1910) ve Sait Paa (Eyll 1910 - Temmuz 1912) kabineleri dneminde ttihat ve Terakki Cemiyeti, resmen grev almamakla birlikte, fiilen lke siyasetinin ynlendirici gc oldu. Cemiyet bu dnemde "gizli rgt" yapsn korudu. Cemiyet st ynetiminde bulunan kiilerin ad kamuoyuna aklanmad. Cemiyete kar yayn yapan gazeteciler ldrld. 1912 seimleri ttihat ve Terakki'nin iddetli basks altnda gerekleti. Temmuz aynda Arnavut isyannn balamas ve Balkanlardaki siyasi durumun ktlemesi zerine ortaya kan Halaskr Zabitan ("Kurtarc Subaylar") Hareketi, 16 Temmuz'da bir muhtra ile ttihat ve Terakki yanls Sait Paa hkmetini istifaya zorlad. Ahmet Muhtar Paa bakanlnda partilerst hkmet kuruldu. Milletvekili seimleri geersiz saylarak seim yenilendi. Bir sre sonra Muhtar Paa'nn istifasyla, aka ttihat-kart olan Kmil Paa hkmeti kuruldu. 8 Ekim 1912'de balayan Balkan Sava ksa srede bir felakete dnt. Birbiri ardndan Arnavutluk, Manastr, Selanik, Bat Trakya kaybedildi.

Babali Baskn ve ttihat-Terakki Diktatrl


23 Ocak 1913'te "Hrriyet Kahraman" Enver Bey nderliinde bir grup ttihat ve Terakki fedaisi, Babali'de bulunan Bakanlar Kurulu'nu toplant halindeyken bast. Tarihte Babali

Baskn adyla anlan bu olayda Harbiye Nazr Nazm Paa kan arbedede ldrld, babakan Kmil Paa silah tehdidi altnda istifa etti. Erkn- Harbiye Reisi (genelkurmay bakan) Mahmut evket Paa sadrazam ilan edildi. Babali Basknnn kamuoyuna sunulan gerekesi, Bulgar kuatmas altnda bulunan Edirne'nin kurtarlmas idi. Buna ramen 30 Mays'ta imzalanan Londra Antlamas ile Edirne Bulgaristan'a brakld. 11 Haziran'da Sadrazam Mahmut evket Paa makam arabasnn iinde urad bir suikast sonunda hayatn kaybetti. Bu olay zerine alnan bask tedbirleriyle ttihat ve Terakki ynetimi bir Tek Parti Diktatrlne dnt. evket Paa cinayetiyle balantlandrlan 15 muhalif idam edildi. Muhalif basn susturuldu; ok sayda yazar ve aydn Sinop Kalesine srgn edildi. Sait Halim Paa'nn sadrazaml altnda, lke Talat, Enver ve Cemal Paa'lardan oluan bir l tarafndan ynetildi.

Son Meclis
Birinci Dnya Sava'ndaki yenilgiden sonra, kinci Merutiyet'in alt yl srm olan nc Meclis-i Mebusan' 21 Aralk 1918'de feshedildi. Ancak lkenin iinde bulunduu igal koullarndan tr Anayasa'nn emrettii yeni seim yaklak bir yl sreyle yaplamad. Seimlerin ertelenmesinin iki nedeni vard. Birincisi, galip devletler ve saray, yaplacak seimlerin ttihat ve Terakki rgt tarafndan kontrol edilmesinden kayglyd. kinci sorun, sava srasnda dman igaline giren fakat henz bar antlamas yaplmad iin durumu belirsiz olan Arap lkeleri idi. Arap vilayetlerinin katlmad bir seim, toprak kaybnn resmen kabul anlamna gelecekti. Sivas Kongresi'nin seim yaplmasnda srar zerine istifa eden Damat Ferit Paa kabinesi yerine 2 Ekim 1919'da kurulan Ali Rza Paa hkmeti ayn gn seim karar ald. Aralk aynda yaplan seimlere stanbul dnda her yerden sadece Mdafaa-y Hukuk yanls mebuslar seildi. Mustafa Kemal Paa iki ayr ilden seildii halde, stanbul'da toplanan meclise katlmad. 12 Ocak 1920'de toplanan Meclis, Anadolu hareketinden yana tavr ald. 16 ubat'ta Misak- Milli beyannamesini oybirlii ile kabul etti. 16 Mart'ta mttefik devletler stanbul'u geici askeri igal altna alarak Meclis bakan Rauf Bey'i ve baz mebuslar tutuklad. 18 Mart'ta toplanan Meclis kendini sresiz olarak tatil etti. Mebuslarn birou Ankara'ya geerek, 23 Nisan'da toplanan Byk Millet Meclisi'ne katldlar. 11 Nisan'da padiah Meclisi resmen feshetti. Bu tarihten Osmanl Devleti'nin fiilen tarihe kart 5 Kasm 1922'ye kadar Osmanl hkmeti kt stnde varolmaya devam etti. Gerek i gerek d politikada gerek bir varlk gsteremedi.

MISIR CEPHES .
ngilizler 1914 yl Aralk aynda Trk dostu saydklar Hidiv Abbas Hilmi Paa'y ynetimden uzaklatrarak, Msr ve Svey Kanal'na tamamen egemen oldular. Bahriye Nazr ve 4. Ordu Komutan Cemal Paa'nn, 14 Ocak 1915'te 14.000 deveyle iki koldan Svey Kanal'na yapt harekat (1.Kanal Sava) baarl olamad. 4 ubat 1915'te Birsseba-Gazze'ye geri dnld. 1916 ylnda Svey Kanal'n almak iin 2. Kanal Harekat yaplrken, Mekke erifi Hseyin ngilizlerin kkrtmasyla Osmanl Devleti'ne kar ayakland. Ayaklanmann bastrlmas iin 4. Ordu'dan bir ksm birlikler Hicaz'a gnderildi. Ordunun geri kalan ksmysa, Gazze - eria - Birsseba hattnda savunmaya ekildi. 1917 baharnda ngilizler, Gazze'ye saldrd. 1. ve 2. Gazze Savalar yapld. ngilizler Trklerin kahramanca savunmas karsnda ekilmek zorunda kaldlar. Takviyelerini artrmaya balayan ngilizlerin Filistin Cephesinde toplanmalar zerine, Cemal Paa'nn uyarsyla Yldrm Ordularnn Irak cephesinde kullanlmasndan vazgeilerek Filistin ve Suriye'de kullanlmas kararlatrld. Ayn yl 7. Ordu Komutanl'na atanan Mustafa Kemal Paa, Yldrm Ordular Komutan General Falkenhayn ile anlaamad. Harbin ynetimini tenkit eden iki rapor yazarak 6 Ekim 1917'de komutanlktan istifa etti. Sava hazrlklarn tamamlayan ngilizler, 24 Ekim 1917'de 138.000 askerle taarruza baladlar. Birsseba-Gazze Sava'n kazandlar. 9 Kasm 1917'de Kuds dt. General Allenby komutasndaki ngiliz kuvvetlerinin Mart 1918 ba ile 18 Mays arasndaki Telazur, 1. ve 2. Salt-Amman taarruzlar baaryla durduruldu. Ynaklarn artran ve mevcudu 460.000'e ykselen ngiliz ordusunun 19 Eyll 1918'de Filistin'de balatt taarruz hzla geliti ve Filistin tamamen ngilizlerin eline geti.

MRUR TESKERES .
Osmanl Devleti'nde, lke iinde seyahat etmek ve stanbul'a gitmek iin yerel ynetimden alnan izin ve gei belgesi. Bir yl iin geerli olan mzir tezkiresine kiinin tm kimlik bilgileri, nereye ve niin gittii yazlrd. Geliigzel yerleimleri engellemek, vergi ykmllnden ka, kaak ii ve isiz aknn nlemeye ynelik olan bu uygulama 1908'de II. Merutiyet'in ilan edilmesinden sonra kiisel zgrle aykr olduu gerekesiyle kaldrlmtr. stanbul'a yaplan akraba ziyaretlerinde bile bu durumu kantlayarak ksa bir sre iinde olsa mrur tezkiresi alnmas gerekmekteydi. Baz iskelelere urayan gemiler, kpr ve geitlerden geerken ve hayvan srleri iin alnan mruriye resmini belgelemek iin de ilgili kiilere mrur tezkiresi verilirdi.

MSADERE USUL .
slam hukukuna gre, halkn mal varlnn bir blmne ya da tmne devlet tarafndan el konulmas. slam devletlerinde, devlet adna alrken kazanlan mallarn kamuya ait saylmas kuralna dayanlarak uygulanan msadere, 1451'de Fatih Sultan Mehmed dneminde benimsenmi, ilk defa da 1453'de Candarl ailesinin mallar msadere edilmitir. Msadere usulnn temel

amac, nemli rtbelere ykselen kiilerin, lmlerinden sorna varislerine birey brakamayacaklarn dnerek drst davrankmalarn salamakt. 16.Yzylda mal varlnn bir ksmnn alnmasn ierirdi. len yada idam edilen vezir ve beylerbeylerinin nakit servetleri, deerli eyalari silahlar, hayvanlar ve askeri ara gereleri kamu adna msadere edilirken, emlak ve akar niteliindeki mirasnn byk bir blm varislerine braklrd. nemli bir varlk brakamadan lenlerin varislerine devlet tarafndan maa balanrd. 17. yzylda Tara yneticileri, giderlerini karlamak ve padiaha byk hediyeler sunabilmek iin yre zenginlerine msadere yntemini uygulamaya balamlard. Bunun iin sudan bahaneler gsterilerek zenginler sulanp ldrlmtr. II. Mahmud msaderenin ancak kamu mal olduu mahkeme kararyla saptanan servetlere uygulanmas kuraln getirmi, Tanzimat'n ilanndan sonra bu uygulama kaldrlmtr.

NlZAM-l CEDID
Osmanli Devletinde onsekizinci asir sonunda, asker ve idar sahalardaki dzensizliklere are bulmak iin yapilan tesebbslerin tamami. Ayrica, Avrupa usulleriyle meydana getirilen talimli orduya verilen isim. Bu terim, ilk defa Fazil Mustafa Pasa tarafindan, sadr-i azamligi esnasinda, maliyede yapilan bazi yenilikler iin kullanilmistir. Daha sonra Sultan nc Selim Han (1789-1807) devrinde de, simdi anlasilan manda kullanilmaga baslanmistir. Ancak, Nizm-i Cedid, genis ve dar manda olmak zere iki sekilde tarif edilmistir. Dar manda; Sultan nc Selim Hn devrinde, Avrupai tarzda yetistirilmek istenen askeri; genis manda ise; yine ayni padisah devrinde devlet teskiltinin btnnde yapilmak istenilen yenilikler olarak bilinmektedir. Bu tariflerden ikincisi daha dogru olarak kabul edilir. Onsekizinci asir boyunca devam eden askeri basarisizliklar, bunlari takib eden gnlerde islahat layihalarinin verilmeleriyle neticelenirdi. Bunlarin iinde, Halil Hamid Pasa'nin askerlik sahasindaki nizmnmesi en nemlisidir. Sultan nc Selim'in tahta ikisina kadar asagi yukari yz sene kadar devam eden islahat hareketlerinin bir merhalesini teskil eden Nizm-i Cedid fikri, tamamen bu padisahin sahsina baglanir. Gerektep sehzadeligi ve veliahtligi esnasinda devletin iinde bulundugu durum iin yapilan islahat tesebbslerini yakindan takip etmistir. Nizm-i Cedid hareketi, Sultan nc Selim'in tahta ikisiyla beraber belli bir tertib iinde uygulanmaga baslandi. Byle yeni bir sistemin konulmasi iin, ncelikle bazi ynlerden rnek alinacak Avrupalilarin ilerlemesinin sebeblerinin incelenmesi ve devlet adamlariyla limlerden tesekkl edilecek bir danisma meclisinin kurulmasi icab ediyordu. Padisah, mesveret (danisma) meclisi teskiliyle, yeni fikrin, bir sahsin degil, devletin mali olmasi gayesini gdyordu. Islahat iin yirmiiki devlet adamindan, bu konudaki dsncelerini aiklayan birer rapor hazirlamalarini istedi. Yirmiiki kisinin ikisi Avrupali idi. Bunlardan Bertrauf Osmanli Ordusu'nda alisan'bir subay, digeri ise Isve konsoloslugunda alisan D'Ohosson idi. Trk devlet adamlarinin belli baslilari ise, Sadriazam Koca Yusuf Pasa, Veli Efendizde Emin, Defterdar Serif Efendi, Tatarcik Abdullah Efendi, Cavusbasi Efendi ve tarihi Enver Efendi idi. Diger taraftan Ebu Bekir Rtib Efendi, o devir iin Avrupanin gl devletlerinden olan Avusturya'nin bassehri Viyana'ya sefaret vazifesiyle gnderildi. Gnderilen

bu eliden, Avusturya'nin btn messeselerini incelemesi ve rapor etmesi istendi. Sekiz aylik bir seyahat neticesinde yazilan bu sefaretnmede, alinmasi gereken baslica tedbirler su maddeler iinde zetlenebilir: l. Hazinenin dolu ve dzenli olmasi, 2. Askerin itaatli olmasi, 3. Devlet adamlarinin dogru ve sadik kimseler olmasi, 4. Halkin refah ve himayesinin temini, 5. Bazi devletlerle ittifak anlasmalarinin yapilmasi. Ebu Bekir Rtib Efendi'ye gre, rnek seilecek bir devletin asker kanunlari ve nizamlari iktibas edilerek, kendi bnyemize uydurup, ihtiyacimiza cevap verecek bir Nizm'i Ccdid ordusunun kurulmasi gerekiyordu. Padisahin dsncelerine tesir eden bu sefaretnme, Nizm-i Cedid programinin hazirlanmasinin bir safhasini teskil ediyordu. Kendisinden nceki padisahlarin, islahat hareketlerindeki dsncelerinden faydalanmasini bilen Sultan nc Selim Hn, Sultan nc Ahmed Hn devrinde yapilmak istenilen islahatin, devlet adamlarindan gizli olmasinin zararlarini grdgnden, devlet adamlari ve limleri yanina agirarak, onlarin dsncelerinden faydalanma ve memleketlerin durumunu daha iyi tahlil etme imknini ele geirmek istedi. Ancak layihalari kaleme alan kimselerin askerlik sahasinda tecrbe sahibi kisiler olmamasi, kkl tekliflerin gelmesine mni oldu. Verilen layihalar, baslica grs zerinde toplaniyordu: 1. Ordunun, Kanun Sultan Sleyman Kanunlari'na gre islah edilmesi. 2. Sultan Sleyman Kanunlari'na, Avrupa nizamlarini tatbik ederek yeniden ordu teskili, 3. Yenieri Ocagi tamamen kaldirilarak, Avrupa usllerine gre yeni bir ordunun kurulmasi, nc dsncede olanlara gre, devletin eski kanunlari ihtiyaca cevap veremez hle gelmis, Yenieri'ye fesad karismasi da ordunun bozulmasina sebep olmustu. ifti, esnaf gibi meslek sahiblerinin, bir yolunu bularak birer Esam ele geirmeleri de bunlari esnaflikla Ugrasan kisiler hline getirmisti. Bu sebeblerden dolayi Yenieri Ocagi'ni bir tarafa birakarak, tamamen Avrupa usulleriyle yeni bir ordu kurulmaliydi. Sultan nc Selim Hn, bu fikirlerden ncy seti. Programin uygulanmasi iin tertib edilen hey'etin basina, Ibrahim Ismet Beg gibi dirayetli bir sahsi getirdi. Bu zat, isin baslangicinda olabilecek tehlikeleri dile getirmisti. Islahat hey'etinin hazirladigi program, yet-misiki maddeden meydana geliyordu. ncelikle askerlikle ilgili maddelerin tatbikatina geildi. Yenieri Ocagi'nin birdenbire kaldirilmasinin devlete verecegi zararin ortada oldugundan, bu ocagin islah edilmesi sirasinda yeni ordunun kurulmasi alismalarina baslandi. Yenieri Ocagi'na haftada birka gn mecbur talim konuldu. Humbaraci, Topu lagimci ve Toparabaci ocaklarinin yeni kanunnmeleri hazirlandi. Bunlar ordunun teknik siniflarini teskil edeceklerdi. Yeni ordunun teskili ise, Sadr-i 'zm Koca Yusuf Pasa'nin Zistovi ve Yas ndlasmalarindan sonra cepheden Istanbul'a dnmesi ile baslar. Sadr-i 'zmin Avrupa'dan subay da getirmesi, talimli piyade askerinin teskilini hizlandirdi. Padisah bu ordunun Yenieriler' den bagimsiz ve gen Yenieriler'in buraya alinmasini istiyordu. Ancak bunun mahzurlarinin olmasi, yeni ordunun Bostanci Ocagi'na bagli, onikibin mevcudlu ve rnek bir ordu gibi teskili yoluna gidildi. Levend iftligi Kanunnmesi ile yeni ordunun kadrolari ve diger mes' eleleri aiklanmis oluyordu. Nizm-i Cedid ordusunun kurulusunda ortaya' ikan diger bir problem de, halkin, zellikle Yenieri Ocagi'ni benimsemesi, bylelikle meydana gelecek zarari nlemekti. Zarari nlemek iinde halk arasinda muteber olarak bilinen devlet adamlarindan faydalanma yoluna gidildi. Yapilan propaganda da, yeni ordunun

Istanbul'da Rus tehlikesine karsi muhafaza iin kuruldugunu, Istanbul'a karsi bir tehlike esnasinda Anadolu ve Rumeline dagilmis olan, iftilikle ugrasan askerin ge gelmesinin doguracagi tehlikeler anlatildi. Pek tesirli olmamakla beraber yapilan propaganda neticesi, ilk andaki tepkiler nlenmis oldu. Sessizlikten istifade etmek isteyen devlet, Anadolu'da asker yetistirme hareketine giristi. Bu harekette, Karaman Valisi Kadi Abdurrahman Pasa ile Amasya Sancakbeyi Cabbarzade Sleyman beg'in gayretleri semeresini verdi. Ancak Yenieri Ocagi'na talim mecburiyeti konmasi, hariden Esam satin alarak ulufeye kaydolanlarin isine gelmemesi ve ocak iinde usulsz aidat topliyanlarin, kanunnme ile engellenmesi, ikarcilari zor duruma soktu. Yapilan karsi propaganda neticesi nce Yenieriler talime ikmamaya basladi, sonra da Nizmi Cedid' e kaydolanlarin dagilmalari, devlet adamlarina Nizm-i Cedid'in sadece orduda uygulandigini anlatmis oldu. Bu esnada Levend'den baska skdar'da Kadi Abdurrahman Pasa'nm askerlerinden tesekkl eden yeni bir ordu tesis edildi. Nizam-i Cedid ordusunun kurulmasinin yani sira Tophane, Tersane ve Mhendishane'nin de yeniden organizasyonuna baslandi. Tophane mensuplari elenerek yenilendi, Avrupa'dan top dkm ustalari getirilerek yeni ve kuvvetli top imaltina baslanildi. ok ihml edilmis olan donanma ve tersanenin islahatina girisildi ve bu konu, Kk Hseyin Pasa'ya verildi. Alinan tedbirler neticesinde donanma her ynden glendi. Fenn egitimde tahsil ve terbiyenin ilerlemesi iin, 1773' de ailan Mhendishne-i Bahri-i Hmyn genisletilerek, Teknik niversite mahiyetindeki Mhendishne-i Bahri-i Hmyn, 1794'de kuruldu. Bu okullarda, genis lde yabanci gretmenlerden faydalanildi. Okullarin kitap ihtiyacini karsilamak iin de skdar matbaasi yeniden tesis edildi. Yapilan degisiklikler, devlet btesine agir yk getiriyordu. Ykn kaldirilmasi iin, sadece Nizm-i Cedid'in giderlerini karsilayacak Irad-i Cedid denilen yeni bir hazine kuruldu. Ayrica Irad-i Cedid, ileride meydana gelebilecek harplerin giderlerini de karsilayacakti, kiyzbin kese degerinde olacak bu hazinenin gelir kaynaklarini, Rsum-i Zecriye denilen ttn, iki ve kahveden alinan vergilerle, mahll mukataalardan alinan vergi ve her sene yenilenen beratlardan alinan vergiler teskil ediyordu. Hazinenin hesaplarini grmek iin de talimli asker nzin, Irad-i Cedid Defterdari tayin edildi. Nizm-i Cedid hareketi, askeri sahadaki yeniliklerin yani sira idar, siyas ve ticar sahalarda ayni istikamette bir takim tesebbsleri beraberinde getirdi. Idar sahada, Anadolu ve Rumeli, yirmisekiz vilayete blnd ve vezir sayisi buna uygun hle getirildi. Idareciligi menf olan ve ehliyetsiz kisilere vezirlik verilmemesine dair Kanunnme ikarildi ve tayinlerin yapilmasi hakki Padisah ve Sadrazama verildi. Vezirlerin memuriyet sresi, en az , en ok bes yil arasinda sinirlandirildi. Kadilarin durumu, timar nizmnmesi dzenlenerek, yapilacak muamelelerin kanunnameye uygun olmasina dikkt edildi. Osmanli Devleti'nin iktisad, idar, siyas sahalarinda yapilan yenilik ve Islhatlar, yapilan menfi propaganda, iteki ve distaki basarisizliklar sebebiyle istenilen neticeyi veremedi. Islahatlari tatbik edenler arasinda, padisaha tam olarak itaat edenlerin sayisinin az olmasi da basarisizliklari getirdi. Harici dsmanlar yapilan savaslar, Arabistan'da Vehhab, Mora'da Rum, Balkanlar'da Sirp isyanlari ile diger kk aptaki isyanlari bastirmakta glkle karsilanilmasinin suu, devamli Nizm-i Cedid askerine yklendi. Yenieri Ocagi mensublarinin da Nizm-i Cedid askerinin ogalmasiyla kendi maaslarinin ellerinden gidecegi korkusu, cephe almalarina sebeb oldu. Fransa'nin Osmanli Devleti aleyhine cephe alip, Istanbul'daki Fransiz sefirinin el altindan Yenierileri, "maaslariniz alinip, devlet ileri gelenlerine dagitilacaktir" seklindeki tahrikleri de etkili oldu. Bu hareketin basarisizliginda bazi kt tesadflerin, korkak ve msrif devlet adamlarinin da

tesiri oldu. Devlet btesinden yapilan masraflarin artmasi, hileli sikke kesilmesi veya yeni yeni vergilerin konulmasina bagli olarak, esya fiyatlari artti. Tasrada vergi tahsildarlarinin suistimalleri, halka byk sikinti getirdi. Bu sebeblerden, yenilige karsi olan unsurlar, Nizm-i Cedid'i yikmak iin firsat arar hle geldiler. Napolyon'un Misir seferi sirasinda Akka Kalesi'nin nndeki savasta basari kazanan Nizm-i Cedid ordusundan, Sirp isyanlarina ve Rusya ile savas tehlikesine karsi faydalanilmak istendi ve ordu Rumeline geirildi. Ancak bu durumdan sphelenen Rumeli ayanina, ordunun Sirp isyanini bastirmakla vazifeli oldugu iln edildi. Fakat, Sadr-i 'zm Ismail Pasa'nin ve yenilige muhalif olanlarin Rumeli ayani ve Yenierileri tahriki, olaylarin baslangici oldu. Ilk hadise Tekirdag'da meydana geldi. Burada kurulacak Nizm-i Cedid ordusuna dair fermani okuyan kisiyi yenieriler ldrdler. Askeri Edirne'ye gtren Kadi Abdurrahman Pasa'ya mukavemet edilmesi, i harp tehlikesi derecesine ulasti. Ingiliz donanmasinin Istanbul'u yakmakla tehdit ettigi ve dsmanin sinirlara asker yigdigi sirada byle bir isyanin baslamasi, devletin selmeti aisindan kt neticeler doguracagi asikardi. Bu sebeble nc Sultan Selim Hn, Abdurrahman Pasa'yi geri agirdi. Arzu edilen neticenin aksine, muhaliflerin taskinliklarini artirmaktan baska bir ise yaramadi. Zira yenilik dsmanlarinin simarmalarina sebebiyet verilmisti. Istanbul'da Bogaz yamaklari isyan etti. Edirne'deki hadiseden sonra merkezde yapilan degisiklikler, fayda yerine zarar getirdi. Tayinlerle, grnsde Nizm-i Cedid taraftari olanlar, makam sahibi oldular. Ordunun da Istanbul'da bulunmayisini firsat bilen Yenieri ve yenilik muhalifleri, Nizm-i Cedid'i ortadan kaldirmaga karar verdiler. Bu karardan habersiz. olan padisah. Bogaz yamaklarini Nizm-i Cedid'e dahil etmege alisiyordu. Kse Musa Pasa ise el altindan haber gndererek, bu askerleri; "Eger, Nizm-i Cedid elbisesi giyerseniz dinden ikarsiniz, giymezseniz ocaktan atilirsiniz. Belki de Nizm-i Cedid sizi ldrecek" diye tahrik ediyordu. Tahrikler sonucu 26 Mayis 1807 tarihinde Bykdere ayirinda toplanan Yenieriler isyani baslattilar. Baslarina reis olarak setikleri, Kabaki Mustafa denilen serkes de Istanbul halkina, yaptiklari isin mukaddes bir hareket oldugu yolunda propaganda yapti. Bu esnada Kaymakam Kse Murad Pasa, bir taraftan Padisah'a isyani nemsiz gibi gsterirken diger taraftan, isyancilari bastirmaga hazirlanan Topu ocagi'na, karsi gelmemelerini emreden haberi gnderiyordu. Bylelikle isyan programi dzenli olarak tatbik edilmege baslandi. Isyancilar Et Meydani'nda (Aksaray semti) toplandiktan sonra, devlet adamlarinin iinde bulunan Nizm-i Cedid muhalifleriyle anlastilar. Padisah durumdan haberdar oldugunda is isten gemisti. Isyanin bastirilmasi iin Nizm-i Cedid'in kaldirildigina dair bir ferman yayinladiysa da, asiler bu defa da, padisahtan on bir kisinin kendilerine teslimini istediler. Kendisine onbir kisinin isimlerinin listesi verildiginde ok zlen padisah, btn bunlara sebeb, kendi yumusak huylulugu oldugunu sylemistir. Kan dklmemesi iin asilerin istekleri kabul edildi. Asiler verdikleri listede olan kisileri birer yolunu bulup katlettikten sonra is bununla bitmeyerek, yeni bir istekle ortaya iktilar. Sira nihayet Nizm-i Cedid'in mimari olan Sultan nc Selim'e geldi ve bu padisah iyi huylulugu, sefkati ve temiz ahlki yznden sehit edildi. Isyanin neticesinde de memleket, Avrupa'ya yetismek yolunda uzun bir sre geri birakilmis oldu.

SON OSMANLI MEBUSAN MECLS .


Gerek kongrelerin ilgili kararlar, gerekse Mustafa Kemal ile yakn arkadalarnn abalar sonunda, Osmanl Parlamentosu (Ayan Meclisi,senato) ve Meclis-i Mebusan (Millet Meclisi) 12 Ocak 1920 gn stanbul'da ald. Anadolu ve Rumeli Mdafaa-i Hukuk Cemiyetleri'nin seip gnderdikleri yeler, ksa zamanda stanbul Meclisi'nde her bakmdan stnlk salayp sz sahibi oldular. Ne var ki, bir yandan Padiah, dier yandan igal kuvvetleri bu meclislerin varln kendi politika ve amalarna uygun bulmuyorlard. Mustafa Kemal de bu meclislerin srdrlemeyecei inancndayd. Ancak, o gnk koullar altnda mutlaka almalar gerekiyordu. Milli iradeye dayanarak kurulan meclis ne yazk ki uzun sre yaayamad. 16 Mart 1920'de stanbul'un igali ve baz mebuslarn toplanmas zerine meclis yeleri 18 Mart 1920'de almalarna ara verdiler. Padah 11 Nisan 1920'de yaynlad bir irade ile bu meclisi kapatt. Son Osmanl Meclis-i Mebusan 12 Ocak 1920'da ilk toplantsn, 18 Mart 1920'de son toplantsn yapm, yelerinin bazlar stanbul'daki igal gleri tarafndan tutuklanarak srgne gnderilmi, nemli bir ksm ise Ankara'ya geerek kurulacak Byk Millet Meclisi'nin 1. Dnemi'nin nvesini oluturmu, resmen kapatl ise yine igal glerinin basksyla tarihinde padiah VI. Mehmet Vahideddin'in 11 Nisan 1920 tarihli kararyla gereklemitir. Aralk 1919 seimlerine Rumlarn ve Ermenilerin ounluu kacak sonucu gayrimeru ilan ettirmek amacyla girmemilerdi. Bu arada, Anadolu'da Mustafa Kemal Paa Aralk 1919da Ankaraya gelmesinden ksa bir sre sonra Meclisin almalaryla ilgili son hazrlklarn bitirmiti. Alnan karar gre; Meclisi Mebusan'daki tm almalar yrtecek bir Anadolu ve Rumeli Mdafaa-i Hukuk Cemiyeti oluturulacak, Meclis bakanlna Mustafa Kemal seilecek, Sivas Kongresi kararlar onaylanacak ve Misak Milli iin Mecliste yemin edilecekti. stanbula giden milletvekillerine bunlarla ilgili gerekli emirler iletildi. Ancak, 12 Ocak 1920de stanbulda toplanan son Osmanl Meclisi Mebusan'nda Mustafa Kemal Meclis Bakanlna seilmedi. Hatta Mdafaa-i Hukuk grubu yerine de Felah- Vatan adl bir grup ortaya kt. Milli Mcadele iin tehlike yaratacak bu duruma sinirlenen Mustafa Kemal, Ankara toplantsnda sz verip yerine getirmeyen milletvekilleri iin; "Szlerinde durmayan bu efendiler imanszdrlar. Korkaktrlar, cahildirler." dedi. Ancak, bu olumsuzluk iinde beklenmese de bir olumlu gelime yaand. Sivas Kongresi kararlarnn grlmesi srasnda Mustafa Kemale inanla bal gen milletvekillerinin basksyla Kongre kararlar onayland. 17 ubat 1920de oybirlii ile alt maddelik Misak Milliyi, "Hatt- Mtareke dahil ve haricinde"ki Trklerle meskun topraklar blnmez bir btn olarak kabul etmi, Arap topraklarndan, bamsz bir Trkiye iin feragat edeceini dnyaya ilan ederek Misak Milli de kabul edildi. Ulusal hedefe bir adm daha yaklalm oldu. tilaf Devletleri bu gelime karsnda tedirgin oldular ve Sevr Anlamasn Osmanl hkmetine kabul ettirmek amacyla 16 Mart 1920de stanbulu resmen igal ettiler. Meclis buna ramen 18 Martta son bir kez daha topland. Bu son oturumda da almalara ara verildi. Meclis sonunda padiah tarafndan 11 Nisanda datld. Osmanl Meclis-i Mebusan' aadaki yelerden olumaktayd.

Mebus

Siyasi mensubiyeti ve notlar Meclis-i Mebusan'n igal gleri basksyla Karahisar- Sahib Ali etinkaya kapatlmasyla Ankara'ya geerek TBMM 1. (Afyonkarahisar) Dnem'e alnda katlmtr. Meclis-i Mebusan'n igal gleri basksyla Karahisar- Sahib mer Ltfi Argeo kapatlmasyla Ankara'ya geerek TBMM 1. (Afyonkarahisar) Dnem'e alnda katlmtr. Meclis-i Mebusan'n igal gleri basksyla Mustafa Hulusi Karahisar- Sahib kapatlmasyla Ankara'ya geerek TBMM 1. algner (Afyonkarahisar) Dnem'e alnda katlmtr. Meclis-i Mebusan'n igal gleri basksyla Bekir Sami Kunduh Amasya kapatlmasyla Ankara'ya geerek TBMM 1. Dnem'e alnda katlmtr. Meclis-i Mebusan'n igal gleri basksyla mer Ltfi Yasin Amasya kapatlmasyla Ankara'ya geerek TBMM 1. Dnem'e alnda katlmtr. Meclis-i Mebusan'n igal gleri basksyla ayrlolu Hilmi Ankara kapatlmasyla Ankara'ya geerek TBMM 1. Bey Dnem'e alnda katlmtr. Meclis-i Mebusan'n igal gleri basksyla Tapnarl Hac Atf Ankara kapatlmasyla Ankara'ya geerek TBMM 1. Dnem'e alnda katlmtr. Meclis-i Mebusan'n igal gleri basksyla mer Mmtaz Ankara kapatlmasyla Ankara'ya geerek TBMM 1. Tambi Dnem'e alnda katlmtr. Meclis-i Mebusan'n igal gleri basksyla Ahmet Rstem Ankara kapatlmasyla Ankara'ya geerek TBMM 1. (Alfred Bilinsky) Dnem'e alnda katlmtr. Meclis-i Mebusan'n igal gleri basksyla Hamdullah Suphi Antalya kapatlmasyla Ankara'ya geerek TBMM 1. Tanrver Dnem'e alnda katlmtr. Meclis-i Mebusan'n igal gleri basksyla Ali Cenani Antep kapatlmasyla Ankara'ya geerek TBMM 1. Dnem'e alnda katlmtr. Meclis-i Mebusan'n igal gleri basksyla Cami Baykurt Aydn kapatlmasyla Ankara'ya geerek TBMM 1. Dnem'e alnda katlmtr. Meclis-i Mebusan'n igal gleri basksyla Mehmet Emin Arkut Aydn kapatlmasyla Ankara'ya geerek TBMM 1. Dnem'e alnda katlmtr. Meclis-i Mebusan'n igal gleri basksyla Hacim Muhittin Karesi (Balkesir) kapatlmasyla Ankara'ya geerek TBMM 1. arkl Dnem'e alnda katlmtr. Meclis-i Mebusan'n igal gleri basksyla Bayazt (Doubeyazt, At Bayazt kapatlmasyla Ankara'ya geerek TBMM 1. Ar) Dnem'e alnda katlmtr. Sofrasur Asizade Bitlis Meclis-i Mebusan'n igal gleri basksyla Resul Bey kapatlmasyla Ankara'ya geerek TBMM 1.

Seim blgesi

Sadullah Eren Tunal Hilmi Bey Prof. Ahmet Selahattin Taner

Bitlis Bolu Bolu

Dnem'e alnda katlmtr. Meclis-i Mebusan'n igal gleri basksyla kapatlmasyla Ankara'ya geerek TBMM 1. Dnem'e alnda katlmtr. Meclis-i Mebusan'n igal gleri basksyla kapatlmasyla Ankara'ya geerek TBMM 1. Dnem'e alnda katlmtr. Haldun Taner'in babasdr Meclis-i Mebusan'n igal gleri basksyla kapatlmasyla Ankara'ya geerek TBMM 1. Dnem'e alnda katlmtr. Meclis-i Mebusan'n igal gleri basksyla kapatlmasyla Ankara'ya geerek TBMM 1. Dnem'e alnda katlmtr. Meclis-i Mebusan'n igal gleri basksyla kapatlmasyla Ankara'ya geerek TBMM 1. Dnem'e alnda katlmtr.

Cevat Abbas Grer Bolu Hasan Fehmi Kolay Bursa Osman Nuri zpay Bursa lyas Bey Bursa Bursa Canik Kangr (ankr) Kangr (ankr) orum Denizli

Emin Geveliolu Behet Kutlu Hac Tevfik Durlank smet Eker Hakk Behi Bayi

Meclis-i Mebusan'n igal gleri basksyla kapatlmasyla Ankara'ya geerek TBMM 1. Dnem'e alnda katlmtr. Meclis-i Mebusan'n igal gleri basksyla kapatlmasyla Ankara'ya geerek TBMM 1. Dnem'e alnda katlmtr. Meclis-i Mebusan'n igal gleri basksyla kapatlmasyla Ankara'ya geerek TBMM 1. Dnem'e alnda katlmtr. Meclis-i Mebusan'n igal gleri basksyla kapatlmasyla Ankara'ya geerek TBMM 1. Dnem'e alnda katlmtr. Meclis-i Mebusan'n igal gleri basksyla kapatlmasyla Ankara'ya geerek TBMM 1. Dnem'e alnda katlmtr. Meclis-i Mebusan'n igal gleri basksyla kapatlmasyla Ankara'ya geerek TBMM 1. Dnem'e alnda katlmtr. Meclis-i Mebusan'n igal gleri basksyla kapatlmasyla Ankara'ya geerek TBMM 1. Dnem'e alnda katlmtr. Meclis-i Mebusan'n igal gleri basksyla kapatlmasyla Ankara'ya geerek TBMM 1. Dnem'e alnda katlmtr. Meclis-i Mebusan'n igal gleri basksyla kapatlmasyla Ankara'ya geerek TBMM 1. Dnem'e alnda katlmtr.

Mutasarrf Faik Bey Denizli Zlf Tiren Feyzi Piriniolu Faik Kaltakkran Diyarbekir (Diyarbakr) Diyarbekir (Diyarbakr) Edirne

Mehmet eref Aykut Edirne

Muhittin teli Mustafa kr alayan Hzeyin Avni Bey Kadri Bey Rt Bulduk Halil Bey Celalettin Arif Bey Hseyin Avni Ula Sleyman Necati Gneri Zihni Orhan Abdullah Azmi Torun

Mamuret-l Aziz (Elaz) Mamuret-l Aziz (Elaz) Mamuret-l Aziz (Elaz) Ergani Ergani Erzincan Erzurum Erzurum Erzurum Erzurum Eskiehir

Meclis-i Mebusan'n igal gleri basksyla kapatlmasyla Ankara'ya geerek TBMM 1. Dnem'e alnda katlmtr. Meclis-i Mebusan'n igal gleri basksyla kapatlmasyla Ankara'ya geerek TBMM 1. Dnem'e alnda katlmtr.

Meclis-i Mebusan'n igal gleri basksyla kapatlmasyla Ankara'ya geerek TBMM 1. Dnem'e alnda katlmtr. Meclis-i Mebusan'n igal gleri basksyla kapatlmasyla Ankara'ya geerek TBMM 1. Dnem'e alnda katlmtr. Meclis-i Mebusan'n igal gleri basksyla kapatlmasyla Ankara'ya geerek TBMM 1. Dnem'e alnda katlmtr. Meclis-i Mebusan'n igal gleri basksyla kapatlmasyla Ankara'ya geerek TBMM 1. Dnem'e alnda katlmtr. Meclis-i Mebusan'n igal gleri basksyla kapatlmasyla Ankara'ya geerek TBMM 1. Dnem'e alnda katlmtr. Meclis-i Mebusan'n igal gleri basksyla kapatlmasyla Ankara'ya geerek TBMM 1. Dnem'e alnda katlmtr. Meclis-i Mebusan'n igal gleri basksyla kapatlmasyla Ankara'ya geerek TBMM 1. Dnem'e alnda katlmtr. Meclis-i Mebusan'n igal gleri basksyla kapatlmasyla Ankara'ya geerek TBMM 1. Dnem'e alnda katlmtr. Meclis-i Mebusan'n igal gleri basksyla kapatlmasyla Ankara'ya geerek TBMM 1. Dnem'e alnda katlmtr. Meclis-i Mebusan'n igal gleri basksyla kapatlmasyla Ankara'ya geerek TBMM 1. Dnem'e alnda katlmtr. Meclis-i Mebusan'n igal gleri basksyla kapatlmasyla Ankara'ya geerek TBMM 1. Dnem'e alnda katlmtr. Meclis-i Mebusan'n igal gleri basksyla kapatlmasyla Ankara'ya geerek TBMM 1.

Hac Veli Bayraktar Eskiehir Eskiehir Celal Nuri leri akir Kesebir Mehmet Celal Zeki Bey Gelibolu Gelibolu Gen Gmhane

Mazhar Mfit Kansu Hakkari Mnip Boya Hakkari Cemal Mersinli Paa Isparta

Dnem'e alnda katlmtr. Seyfullah Efendi Ali Rza Atak Dr. Adnan Advar Ahmet Muhtar Mollaolu Ahmet Ferit Tek Kstenceli Numan Usta Kami Bey Refet Bele Hasan Tahsin Uzer Yunus Nadi Abalolu kr Saracolu Ali Bey Srr Belliolu Yusuf Kemal Tengirenk Mehmet Besim Fazlolu Dr. Suat Soyer Isparta el (Silifke) stanbul stanbul stanbul stanbul stanbul zmir zmir zmir zmir zmir zmit Kastamonu Kastamonu Kastamonu Meclis-i Mebusan'n igal gleri basksyla kapatlmasyla Ankara'ya geerek TBMM 1. Dnem'e alnda katlmtr. Meclis-i Mebusan'n igal gleri basksyla kapatlmasyla Ankara'ya geerek TBMM 1. Dnem'e alnda katlmtr. Meclis-i Mebusan'n igal gleri basksyla kapatlmasyla Ankara'ya geerek TBMM 1. Dnem'e alnda katlmtr. seildi, fakat Meclis'e katlmad Meclis-i Mebusan'n igal gleri basksyla kapatlmasyla Ankara'ya geerek TBMM 1. Dnem'e alnda katlmtr. Meclis-i Mebusan'n igal gleri basksyla kapatlmasyla Ankara'ya geerek TBMM 1. Dnem'e alnda katlmtr. Meclis-i Mebusan'n igal gleri basksyla kapatlmasyla Ankara'ya geerek TBMM 1. Dnem'e alnda katlmtr. Meclis-i Mebusan'n igal gleri basksyla kapatlmasyla Ankara'ya geerek TBMM 1. Dnem'e alnda katlmtr. Meclis-i Mebusan'n igal gleri basksyla kapatlmasyla Ankara'ya geerek TBMM 1. Dnem'e alnda katlmtr. Meclis-i Mebusan'n igal gleri basksyla kapatlmasyla Ankara'ya geerek TBMM 1. Dnem'e alnda katlmtr. Meclis-i Mebusan'n igal gleri basksyla Meclis-i Mebusan'n igal gleri basksyla kapatlmasyla Ankara'ya geerek TBMM 1. Dnem'e alnda katlmtr. Meclis-i Mebusan'n igal gleri basksyla kapatlmasyla Ankara'ya geerek TBMM 1. Dnem'e alnda katlmtr. Meclis-i Mebusan'n igal gleri basksyla kapatlmasyla Ankara'ya geerek TBMM 1. Dnem'e alnda katlmtr. Meclis-i Mebusan'n igal gleri basksyla kapatlmasyla Ankara'ya geerek TBMM 1. Dnem'e alnda katlmtr. Meclis-i Mebusan'n igal gleri basksyla kapatlmasyla Ankara'ya geerek TBMM 1. Dnem'e alnda katlmtr.

Ahmet Hilmi Kala Kayseri Ahmet Rifat alk Rza Silspr Kayseri Krehir

kapatlmasyla Ankara'ya geerek TBMM 1. Dnem'e alnda katlmtr. Ali Rza Baba Hac Bekir Smer Kazm Hsn Krehir Konya Konya Meclis-i Mebusan'n igal gleri basksyla kapatlmasyla Ankara'ya geerek TBMM 1. Dnem'e alnda katlmtr. Meclis-i Mebusan'n igal gleri basksyla kapatlmasyla Ankara'ya geerek TBMM 1. Dnem'e alnda katlmtr. Meclis-i Mebusan'n igal gleri basksyla kapatlmasyla Ankara'ya geerek TBMM 1. Dnem'e alnda katlmtr. Meclis-i Mebusan'n igal gleri basksyla kapatlmasyla Ankara'ya geerek TBMM 1. Dnem'e alnda katlmtr. Meclis-i Mebusan'n igal gleri basksyla kapatlmasyla Ankara'ya geerek TBMM 1. Dnem'e alnda katlmtr. Meclis-i Mebusan'n igal gleri basksyla kapatlmasyla Ankara'ya geerek TBMM 1. Dnem'e alnda katlmtr. Meclis-i Mebusan'n igal gleri basksyla kapatlmasyla Ankara'ya geerek TBMM 1. Dnem'e alnda katlmtr. Meclis-i Mebusan'n igal gleri basksyla kapatlmasyla Ankara'ya geerek TBMM 1. Dnem'e alnda katlmtr. Meclis-i Mebusan'a seilmi, ancak katlmam, igal gleri basksyla kapatlmasyla Ankara'da TBMM 1. Dnem'e alnda katlmtr. Meclis-i Mebusan'n igal gleri basksyla kapatlmasyla Ankara'ya geerek TBMM 1. Dnem'e alnda katlmtr. Meclis-i Mebusan'n igal gleri basksyla kapatlmasyla Ankara'ya geerek TBMM 1. Dnem'e alnda katlmtr. Meclis-i Mebusan'n igal gleri basksyla kapatlmasyla Ankara'ya geerek TBMM 1. Dnem'e alnda katlmtr. Meclis-i Mebusan'n igal gleri basksyla kapatlmasyla Ankara'ya geerek TBMM 1. Dnem'e alnda katlmtr. Meclis-i Mebusan'n igal gleri basksyla kapatlmasyla Ankara'ya geerek TBMM 1. Dnem'e alnda katlmtr. Meclis-i Mebusan'n igal gleri basksyla kapatlmasyla Ankara'ya geerek TBMM 1. Dnem'e alnda katlmtr.

Mehmet Vehbi elik Konya Musa Kazm Gksu Konya mer Vehbi Bykyalva Haydar Bey Hocazade Ragp Soysal Osman zgen Konya Ktahya Ktahya Lazistan

Mustafa Fevzi Bilgili Malatya Mahmut Celal Bayar Saruhan (Manisa) brahim Sreyya Yiit Reit Kayal Hamdullah Suphi Tanrver Tahsin Hdaiolu Mithat Ulusal Saruhan (Manisa) Saruhan (Manisa) Saruhan (Manisa) Mara Mardin

Hilmi Uran

Mentee (Mula) Mentee (Mula) Meclis-i Mebusan'n igal gleri basksyla kapatlmasyla Ankara'ya geerek TBMM 1. Dnem'e alnda katlmtr. Meclis-i Mebusan'n igal gleri basksyla kapatlmasyla Ankara'ya geerek TBMM 1. Dnem'e alnda katlmtr. Meclis-i Mebusan'n igal gleri basksyla kapatlmasyla Ankara'ya geerek TBMM 1. Dnem'e alnda katlmtr. Meclis-i Mebusan'n igal gleri basksyla kapatlmasyla Ankara'ya geerek TBMM 1. Dnem'e alnda katlmtr. Meclis-i Mebusan'n igal gleri basksyla kapatlmasyla Ankara'ya geerek TBMM 1. Dnem'e alnda katlmtr. Meclis-i Mebusan'n igal gleri basksyla kapatlmasyla Ankara'ya geerek TBMM 1. Dnem'e alnda katlmtr. Meclis-i Mebusan'n igal gleri basksyla kapatlmasyla Ankara'ya geerek TBMM 1. Dnem'e alnda katlmtr. Meclis-i Mebusan'n igal gleri basksyla kapatlmasyla Ankara'ya geerek TBMM 1. Dnem'e alnda katlmtr.

Osman Kadri Bingl Mu Ata Bey Halil Hulki Ayrm Dr. Rza Nur Zeki Bey Nide Siirt Sinop Sinop

Hseyin Rauf Orbay Sivas Vasf Karakol Bacanakzade Ziya Bey Bekir Stk Ocak Fazl Bey Ahmet Bey evki Bey Hsrev Gerede Ali kr Bey Sivas Sivas Siverek Karahisar- arki (ebinkarahisar) Tokat Tokat Trabzon Trabzon

Meclis-i Mebusan'n igal gleri basksyla kapatlmasyla Ankara'ya geerek TBMM 1. Dnem'e alnda katlmtr. Meclis-i Mebusan'n igal gleri basksyla kapatlmasyla Ankara'ya geerek TBMM 1. Dnem'e alnda katlmtr. Meclis-i Mebusan'n igal gleri basksyla kapatlmasyla Ankara'ya geerek TBMM 1. Dnem'e alnda katlmtr. Meclis-i Mebusan'n igal gleri basksyla kapatlmasyla Ankara'ya geerek TBMM 1. Dnem'e alnda katlmtr. Meclis-i Mebusan'n igal gleri basksyla kapatlmasyla Ankara'ya geerek TBMM 1. Dnem'e alnda katlmtr. Meclis-i Mebusan'n igal gleri basksyla

Ahmet Muhtar Cilli Trabzon Hasan Hayri Kanyo Dersim (Tunceli) Hakk Bey Haydar Bey smail Fazl Paa Van Van Yozgat

(smail Fazl Cebesoy) Yusuf Bahri Tatlolu Reat Hikmet Yozgat

kapatlmasyla Ankara'ya geerek TBMM 1. Dnem'e alnda katlmtr. Meclis-i Mebusan'n igal gleri basksyla kapatlmasyla Ankara'ya geerek TBMM 1. Dnem'e alnda katlmtr. Meclis Bakan Yardmcs

PANSLAVZM .
Dou Avrupa ile Orta Avrupa'nn orta kesimindeki eitli slav halklar arasnda ortak kltrel ve siyasal hedefler dorultusunda birlik salamaya alan hareket. 19. yzyln ilk yarsnda Bat ve Gney Slav halklarnn ulusal kimlik aray, bilim adamlar, aydnlar ve airler arasnda balad. lk Panslavistler, Slav halklar arasnda arklarn, trklerini, iirlerini inceleyerek Slav birliini salamak istiyorlard. Bu tr almalarn yapld Prag Slav tarihi ve filoloji aratrmalarnda ilk panslav merkezi oldu. Panslavizm hareketi ok gemeden siyasal ierik kazand. 1848'de Avusturya-Macaristan'n ayaklanmalarla sardld bir srada ek tarihi Frantisek Palacky Prag'da bir kongre toplad. Avusturya ynetimindeki tm Slav milliyetlerinden oluan temsilcilerin katld kongrede; Merkezi monarik yapya son vermek ve Habsburg hanedan altnda eit haklardan oluan demokratik bir federasyon yaratmak iin egdm saglanmaldr eklinde karar alnd. Kongreden bir pratik bir sonu kmamasna karn canlln koruyan hareket 1860'larda zellikle Rusya'da yaygnlat. SALTANATIN KALDIRILMASI
Mudanya Mtarekesi'nden sonra, Lozan Baris Konferansi iin hazirliklar baslayinca, Osmanli Hkmeti, Trkiye Byk Millet Meclisi Hkmeti yaninda konferansa katilmak arzusunda oldugunu bildirdi. Itilaf Devletleri'nin, hala Istanbul'da bir hkmet tanimak ve onu da Trkiye ile birlikte konferansa agirmak istemeleri ve bu hkmetin de, delegeleri beraberce semek iin Byk Millet Meclisi'ne basvurmasi, Mustafa Kemal Pasa'yi harekete geirdi. Sadrazami Tevfik Pasa'nin baris konferansinda grs ve szbirligi, Byk Millet Meclisi Baskanligi'na ektigi telgraf, Mecliste tepkiyle karsilandi. Gerek Mustafa Kemal Pasa'nin, 24 Nisan 1920 tarihli nergesinde ve gerekse 20 Ocak 1921 tarihli Anayasada egemenligin millette oldugu ilan edilmisti. Baskomutan Mustafa Kemal Pasa ve pek ok milletvekilinin ortak teklifi 30 Ekim 1922 gn TBMM'de grslmeye baslandi. nergede Saltanatin kaldirildigi belirtiliyordu. Saltanatla birlesmis olan "halifelik" ise ondan ayrilacakti. Atesli grsmeler sirasinda su dsncelerin Meclis Genel Kuruluna hakim oldugu grld: Saltanat, Halifelikten ayrilsin ve kaldirilsin. Halifeyi biz seelim; -Saltanat ve Halifelik birbirinden ayrilamaz. Bu nedenle, eger Saltanat kaldirilirsa Halifelik de kalkmis olur ki, byle bir durum dsnlemez. Grlen suydu: Basta Hseyin Rauf (Orbay) Bey ve Refet (Bele) Pasa gibi, Gazi Mustafa Kemal Pasa'nin yakin arkadaslarinin bulundugu bir grup, Halifeligin Saltanattan ayrilamayacagini ileri sryorlardi. Saltanatin kaldirilmasi hakkinda

kanun tasarisi, Trkiye Byk Millet Meclisi Karma Komisyonunda grslrken, hilafetle saltanatin ayrilamayacagi dsncesi ileri srld. Ilk grubun iinde bulunanlar ise byle bir ayrimin mmkn oldugunu belirtiyorlardi. Mustafa Kemal Pasa sz alarak, tarihsel ve bilimsel aiklamalarda bulunarak, yksek sesle sunlari syledi: "Hakimiyet ve saltanat hi kimse tarafindan hi kimseye, ilim icabidir diye mzakereyle, mnakasa ile verilemez. Hakimiyet, saltanat kuvvetle, kudretle ve zorla alinir. Osmanogullari zorla Trk Milletinin hakimiyet ve saltanatina vazilyed olmuslardi (zorla el koymuslardi). Bu tasallutlarini alti asirdan beri idame eylemislerdir. Simdi de, Trk milleti bu mtecavizlerin hadlerini ihtar ederek, hakimiyet ve saltanatini isyan ederek kendi eline bilfiil almis bulunuyor. Bu bir emrivakidir. Mevzubahis olan, millete saltanatini, hakimiyetini birakacak miyiz, birakmayacak miyiz meselesi degildir. Mesele zaten emrivaki olmus bir hakikati ifadeden ibarettir. Bu behemehal olacaktir. Burada itima edenler (toplananlar) Meclis ve herkes meseleyi tabii grrse, fikrimce muvafik olur. Aksi takdirde, yine hakikat usul dairesinde ifade olunacaktir. Fakat ihtimal bazi kafalar kesilecektir. " Mustafa Kemal Pasa'nin bu ok nemli ve tarihi konusmasi sonunda, Karma Komisyon'da, grslen teklif hemen kabul edilmis ve ivedilikle Genel Kurulda grslerek, 1 Kasim 1922'de 308 Numarali karar olarak benimsenmistir. Yeni Trkiye'nin yeni temellerinin de bir ifadesi olan bu karar ile, hilafet ve saltanat birbirinden ayrilmis, saltanat kaldirilmistir. Ertesi gn, TBMM, Osmanli veliahdi Abdlmecid Efendi'yi halife semistir. Bylece, ok nemli bir gelisme saglanmistir. TBMM'nin Saltanati kaldirma karari, Istanbul Hkmeti tarafindan da benimsenmistir. Hkmet istifa etmistir. Devir ve teslim islerine derhal baslanmistir. Bu tutum, Saltanatin kaldirilmasinin beklendigini de gsterir. Saltanatin kaldirilma karari zerine, 17 Kasim 1922'de Sultan Vahidettin, Ingiltere himayesine siginarak Malaya zirhlisi ile yurdu terketmis ve Malta'ya gitmistir. Oysa Osmanli tarihinde hibir padisahin dsmana siginmak gibi bir tutum iine girdigi grlmemistir.

SENED-I ITTIFAK
Ikinci Mahmd Han devrinde 1808'de ayan ile hkmet arasinda yapilan szlesme. On sekizinci asra girerken asker teskiltin bozulmasi neticesinde, devletin merkez otoritesi zayiflamisti. Devlet, mltezimlerin reayayi ezmeleri sonunda, vergi toplama isini mahall esrafa devretme siysetini gtms, bu da ayanlarin ortaya ikmasina sebeb olmustu. Yerli halk arasindan veya disardan gelip halka sz geirebilecek durumdaki kimselerden meydana gelen ayanlarin nfuzlari zamanla artti. Yenieri ve timar sisteminin bozulmasi sebebiyle, ihtiy duydugu askeri te'min edemeyen devlet de, ayanlarin nfuzundan istifde yoluna gitti. 1768-1774 Osmanli-Rus savasi sirasinda hkmet, kaza merkezlerinde idareyi ele geirmis olan ayan ve mtegallibeye bas vurarak para ve asker te'minine alisti. Bu durum, ayanlar zerindeki hkmet kontrolnn kalkmasina sebeb oldu ve tasrada idareye tamamen hkim oldular. Sultan nc Selm Han, Rusuk ayani Alemdar Mustafa Pasa gibi devlete faydali olanlara rtbeler verdi. Nizm-i cedidi tasvb etmeyen yenierilerin, sultan nc Selm Han'i tahttan indirmeleri zerine, Alemdar Mustafa Pasa, onu tekrar tahta geirmek

iin hazirliklara basladi. 28 Temmuz 1808'de Bb-i l'yi basip sadret mhrn ele geirdi. Fakat bu arada sultan nc Selm Han sehd edildi Alemdar Mustafa Pasa da, sehzade Mahmd'u sultan ln etti. Yenieri ocaginin kaldirilmasi ve devlete ekidzen verilmesi iin alismalara basladi. Rumeli ve Anadolu'daki ayanlar agrilarak mesveret-i mme adi verilen byk bir toplanti yapildi. Yenieri ocaginin dzeltilmesi ve dzenli sekilde egitilmesi iin karar alindi. Alemdar Mustafa Pasa, kalabalik sayida askeri ile istanbul'a gelmis olan ayanlarla, devlet arasindaki ihtilf ve mcdelenin kaldirilarak, devletin zafiyetinin nlenebilecegini dsnyordu. Yapilan grsmeler sonunda asagidaki hususlari ihtiva eden sened-i ittifak imzalandi. 1 ve 4. maddede, ayan ve eylet valileri pdisha bagliliklarini belirtiyor, sadrzami onun mutlak temsilcisi olarak kabul etmeye devam ediyordu. 3. maddeye gre; Osmanli vergi dzeni lkenin tamminda, btn eyletlerde uygulanacak, pdisha ait gelirlere ayanlar el koyamayacaklardi. 7. maddeye gre; vergi miktarlari ayan ve hkmetin grsmeleri sonunda belirlenecekti. 2. maddeye gre; devletin gelecegi ordunun gcne bagli oldugu iin, ayanlar eyletlerde asker toplanmasina yardimci olacaklar, ordu, nizm-i cedd sistemine gre teskiltlanacakti. 5. maddeye gre; ayanlar, kendi eyletlerinde dil bir idare kuracaklardi. Birbirlerinin topraklarina ve haklarina taarruz etmeyecekler, birbirlerine kefl olacaklardi. 6. maddeye gre; devlet merkezinde ikacak herhangi bir kargasalik ninda, pdishdan izin almak iin vakit harcamadan istanbul'a yryeceklerdi. Bu vesikanin altindaki ekte ise, zetle syle deniliyordu: Yapilacak islerde bu sartlarin esas tutulmasi gerektiginden, zamanla degismesini nlemek zere, bundan sonra sadrzam ve seyhlislm olacaklar, bu makama getikleri zaman bu senedi imzalayacaklar ve harfi harfine uygulanmasina alisacaklardir. Bu senedin bir sureti beyliki kaleminde, bir sureti pdishin yaninda bulunacak ve gereken kimselere oradan kopyeleri verilecek, pdish, kendisi bu sartlarin uygulanmasina nezret edecekti. Devletin ayana ipotek edildigi, pdishin yetkilerinin kisitlandigi bu senedi imza edenler arasinda, bir taraftan en yksek derecedeki ulem (seyhlislm, nakblesrf ve kazaskerler), devlet ricali (generaller, yenieri agasi, sipahiler agasi) br taraftan o zaman payitahtta hzir bulunan belli basli ayanlar (Cebbrzde, Karaosmanoglu, Sirozlu Ismail Bey ve irmen mutasarrifi) vardi. Pdishin tugrasi konulan bu sened, pdishin ayanlara taahhdleri seklinde idi. Is. basina gelen her sadrzamin bu senede yeminle bagli olmasi, yalniz pdisha karsi degil, ayanlara karsi da sorumlu olmasi durumunu ikariyordu. Vergiler bile, vkel ile ayanlar arasinda kararlastirilacakti. Btn bu sebepler, pdish ve saray evresinin sened-i ittifaka muhalefetini cb ettiriyordu, idareye tam hkim olan Alemdr'in korkusundan kimse ses ikaramiyordu. Alemdar Mustafa Pasa, birka aylik iktidarinda sekbn-i cedd adiyla bir asker tesklt kurdu. Yenieri ocaginin hosuna gitmeyecek bzi islhatlara giristi. Kendisinin bzi hareketleri ve yenierilerin hosuna gitmeyen isleri isyana sebeb oldu. Isyanda Alemdar ld. Islhatlari neticesiz kaldi. Ayanlar arasinda birlik kalmayip kisa zamanda dagilmalari zerine sened-i ittifak hkmsz kaldi.

Ayanlarin ileri gelenleri zamanla ortadan kaldirildi. Sultan ikinci Mahmd Han'nin dirayetli idaresi neticesinde merkez otorite saglandi. Sened-i ittifakla, 1839'da Mustafa Resd Pasa tarafindan iln edilen Tanzmt fermani arasinda bzi benzerlikler vardir. Bunlarin en barizi, her ikisinin de devleti ipotek altina almasidir. Sened-i ittifak, devleti ayanlara ipotek ederken, Tanzmt fermani yabanci devletlere ipotek etmistir.

TBMM
12 Ocak 1920'de toplanan Meclis-i Mebusan, 28 Ocak 1920 tarihindeki gizli oturumunda "Ahd-i Milli" olarak Misak-i Milli kararlarini almis ve kararlar btn mebuslar tarafindan imzalanmisti. 17 Subat 1920 tarihli oturumunda da basinda yayinlanmasi ve btn yabanci parlamentolara bildirilmesi kararlastirildi. 15 Mart'ta, Istanbul'daki Itilaf kuvvetleri 150 Trk aydinini yakalatmis ve ertesi gn de sehir fiilen ve resmen askeri isgale maruz kalmisti. 18 Mart 1920'de Ingilizler, meclisin etrafini makineli tfeklerle sararak, toplanti halinde bulunan milletvekillerinden bazilarini tutuklayarak ve srkleyerek gtrdler. Bunun zerine milletvekilleri meclisin alisma sresini ertelediler. Bylece, son Osmanli Meclis-i Mebusani dsman sngs altinda zorla kapatildi. Bu isgali, fedakar bir telgraf memuru Manastirli Hamdi Efendi vasitasiyla grenen Mustafa Kemal Pasa, derhal bu hareketi protesto ederek, bu isgalin haksiz ve hkmsz oldugunu btn dnyaya beyan etti. Bu arada, Eskisehir ve Afyonkarahisar'daki yabanci birlikler, silahlari ellerinden alinarak, bulunduklari yerlerden uzaklastirildi. Geyve-Ulukisla yakinlarindaki demiryollari isgal kuvvetlerinin ilerlemelerini zorlastirmak iin bozuldu. Anadolu'da bulunan yabanci subaylar tutuklandi. Ankara'da olaganst yetkilere sahip bir meclisin ailmasi belirlendi. Kurucu Meclis olarak alismasi dsnlen bu meclisi, Mustafa Kemal, halkin yadirgamamasi iin "olaganst yetkilere sahip bir meclis" olarak takdim etti. Kurucu Meclis ve seimlerle ilgili 19 Mart 1920'de bir bildiri yayinladi. Seimlerin yapilmasi iin yayinlanan bu bildiri uyarinca, yurdun her yerinde seimler yapildi. Bolu Dzce, Hendek blgesinde baslayan ve Nallihan, Beypazari evresine sirayan bazi ayaklanma olaylari oldu. Bu olaylardan dolayi, seilen milletvekillerinin tmnn gelmesi beklenilmeden, Millet Meclisi'nin ailma hazirliklari yapildi. 22 Nisan 1920'de yapilan agri ile Millet Meclisi, 23 Nisan 1920 gn toplandi. O gn, Haci Bayram Camii'nde kilinan Cuma namazindan sonra topluca Meclis binasina gelindi. Trkiye tarihinde ilk kez padisah olmaksizin, 23 Nisan 1920, saat 14'de merasimle ve dualarla Meclis aildi. Baskanliga ilk olarak en yasli ye olan Sinop Milletvekili Serif Bey getirildi. Ilk Meclis, Istanbul'dan gelen 90'in zerindeki mebusa ilave olarak, 125 devlet memuru, 53 asker, 53 din adami ve esitli sayida tccar, ifti ve hukukudan olusan kadrosuyla alismalarina basladi. Mustafa Kemal, 24 Nisan 1920'de Meclis Baskani seildikten sonra, meclise tesekkrlerini ifade ederek ilk meclis konusmasini yapti.

23 Nisan 1920'de kurulan yeni Meclis, 1 numarali karari ile kendi kurulusunu dzenlemistir. Erzurum Kongresi ve Sivas Kongresi kararlarina uygun olarak milli iradeye dayanan bir meclisin seimi yapilmistir. Kapatilan Istanbul Meclis-i Mebusan'in bir kisim yeleri, yeni kurulan Meclis'e katilma yetkisini 1 numarali karar ile kazandilar. Meclisin ailisini izleyen gn, Mustafa Kemal'in teklifi ile asagidaki esaslar kabul edildi. 1) Mecliste beliren milli iradenin vatanin gelecegine dogrudan dogruya el koymasini kabul etmek temel ilkedir. Trkiye Byk Millet Meclisi'nin stnde bir g yoktur. 2) Trkiye Byk Millet Meclisi, yasama ve yrtme yetkilerini kendinde toplamistir. 3) Hkmet kurmak gereklidir. Meclisten seilecek ve vekil olarak grevlendirilecek bir kurul hkmet islerine bakar. Meclis baskani bu kurulun da baskanidir. 4) Geici bir hkmet baskani veya padisah vekili tayin edilmesi uygun degildir. Padisah ve halife, baski ve zordan kurtuldugu zaman, Meclis'in dzenleyecegi kanuni esaslara uygun olan durumunu alir. 23 Nisan 1920'de kurulan Byk Millet Meclisi yasama ve yrtme, zaman zaman da yargi yetkisini elinde topluyordu. Milletin tek temsilcisi sifatiyla da kuvvetler birligi sistemini benimsedi. Dnemin sartlari geregi bir Meclis Hkmeti sistemi kuruldu. Meclis Baskani ayni zamanda Hkmet Baskani idi. Devlet Baskanligi diye bir makam yoktu. Hkmeti teskil eden yeler vekil diye adlandiriliyordu. Meclis olaganst yetkilerle donatilmis oldugundan, kuvvet ve yetki birligini de bu niteligi ile temsil ediyordu. .

ULU CAMI

Dz atili Seluklu Camilerinin kubbeli dzene evrimis ilk rnegidir


Bursa'nin bu en byk camisinin yapimina 1. Murat zamaninda baslanmis, Yildirim Bayazit zamaninda devam edilmis ve elebi Mehmet zamaninda bitirilmistir. Ulucami, dz atili Seluklu camilerinin kubbeli dzene evrilmis ilk rnegidir. Boyutlari 56x88 m. olan Ulucami 20 kubbelidir iinde 12 byk ayak vardir. Bu ayaklar caminin iin bes sahina evirir. Bes sahindan her biri drt kubbe ile rtldr. Tel kafesli orta kubbeden bol isik girer. Ulucani'nin ok kubbeli olugundan baska zellikleri de vardir: Iindeki sadirvan ve havuzu, abanozdan ivisiz olarak yapilan ve Trk dogramaciliginn birsaheseri olan minberi, duvarlarini ssleyen nl hattatlarin birbirinden, gzel yazilari.. Ortadaki kubbenin altinda bulunan sadirvan 18 kselidir. Fiskiyeden akan sular 3 katli ve 8 delikli yalaklarin birinden obrne geerek, caminin sessizligi Iinde kulaga ok hos gelen bir sirilti Ile havuza dklr. Havuzun evresinde abdest almak iin 16 musluk varditr Bursa'nin en byk camii olan Ulu cami iki minarelidir.

YESIL CAMI

Bursa'nin en gzel anitlarindan olanYesil Cami, Sultan II. Murat zamaninda, 1422'de tamamlandi. llerinin ahenk ve asaleti, kabartma ve sslemelerinin zerafeti ve bollugu, inilerinin piril piril isildamasiyla nl olan Yesil Cami ve onunla birlikte Yesil Trbe, ortaagin dogudaki en gzel sanat eserlerindendir. Giris kapisinin zerinde butlunan kitabede, Ahi Bayazit oglu Vezir Haci Ivaz Pasa'nin, elebi Sultan Mehmed'in emriyle bu. caminin planini izip llerini tespit ettigini ve sslerini ismarladigini okuyoruz. Demekki bu saheserin yapilmasini emreden Sultan etebi Mehmet, emri uygulayarak eseri meydana getiren de Haci Ivaz Pasa'dir.

Caminin iinde, zerleri 12.5 metre apinda birer kubbe ile rtl iki sahin

vardir. Sahinlarin biri ortada biri mihrab ve minberin bulundugu kisimdadir. Orta sahinda bir sadirvan bulunuyor. Caminin btn duvarlari metre yksekligine kadar koyu yesil, aik ve koyu mavi inilerle kaplidir. Byk mihrabi bastan basa inilerle rtldr. Mihrabin ortasi bes kseli beyaz, aik ve koyu mavi, siyah ve altin renkli ini kabartmalardan meydana gelmistir. Bu caminin essiz gzellikteki inilerini Mehmet Mecnun, tahta oymaciligini ve dogramaciligini Mehmet Tebrizi, sslemelerini ise Ilyas Ali ustalar yapmislardir.

YESIL TURBE

Bu trbenin minari da Haci Ivac Pasa'dir. Sekiz kseli bir yapi olan trbenin kubbesi adira benzer. Dis duvarlar yesile alan inilerle kaplidir. Trbenin ii, sandukalar, mihrab, duvarlar, cmle kapisi ile cephe kaplamalari da iniden yapilmistir. Kibleye bakan mihrabi bir sanat hazinesidir. Buradaki iniler Iznik iniciliginin saheser rnekleridir. Sehrin hemen hemen her tatafindan grlebilecek bir tepeye yapilan trbede elebi Sultan Mehmet ile ogullari Sehzade Mustafa, Mahmut ve Yusuf ile kizlari Hafize, Alise ve Daya hatunlar yatmaktadir. Yesil Trbe de Yesil Cami gibi Trkiyi'de ortaagin en mkemmel eseri sayilmaktadir. Bursa'da, tarih ve sanat hazinesi bunlardan ibaret degildir. Muradiye. Emir Sultan gibi daha baska ok gzel camiiler, hanlar, hamamlar de vardir.

RUMELI HISARI
Istanbul, surlari, ka!eleri ve kuleleri ile de meshurdur. Bunlarin bazilari Istanbul'un fethinden sonra savunma disi amalarla kullanilmis, yzyillarin tesir ile de harabeye dnmekten kurtulamamistir. Fakat, fetihten bir yil nce yapilan Rumelihisari, btn heybetiyle ayaktadir. Turklerin bogaz kryisina vurduklari sahip!ik mhr, silinmez damgasi olarak

sapasaglam durmaktadir.

Rumelihisarin genel gorunusu


Bu eser, kale mimarisi bakimindan bir harika, Trk tarihi iin kalebelgelerden biridir. Bu muazzam eser sadece 4 ay 16 gnde tamamlanmistir ve bu bir rekordur. Bu kadar kisa surede yapilan hisarin byk kulesi dunyanin en byk kale burlarina sahiptir ve bu da bugne kadar asilamayan ikinci rekordur.

NICIN YAPILDI
Rumelihisari'nin bulundugu yer, Anadoluhsari'nin tam karsisidir. ki hisar arasi bogazin en dar yeridir. Yunan istlsina ikan Pers krali Dar, M.: besinci yiizyilda, 700 bin kisilik rdusunu, Anadolu'dan Avrupa yaka sina, bogazin o mevkiine kurulan yzer kprden geirmisti. Gemiste oldugu gibi gelecekte de burasi ordularin kitadan kitaya geis yolu olabilirdi. Iki kitaya hkmetmek iin bu geidin gven altinda tutulmasi gerekiyordu. Yildirim Bayezid 1393 yilmda Anadoluhisarini (Gzelcehisari) bunun iin yaptirmisti. Fakat Tmurla yaptigi savas yznden bu hisari yaptirmaktaki amacina ulasamamisti. Fatih Sultan Mehmed'in babasi Murad Han'in Rumeli'ye gemesini engel lemek iin Bizans imparatoru kadirgalari ile bu mevkii tutmustu. Iki kitaya hkmeden Trkler iin bogaz geidinin tam olarak gven altina alinmasi kainilmaz olmustu. Ayrica, Istanbul'u fethetmeye karar veren Sultan II. Mehmed, Bizans'in yardimina gelecek yabanci gemilere Bodaz geidini kapamak gerektigini dusunuryordu. Istanbul kusatmasindan bir yil nce Fatih Sultan Mehmed, Bogazii kiyilarinda bir kesif yaptirdi. Bogaz,in en dar yerini tespi t ettirdikten sonra hisarin yapilacagi yeri bizzat isaret etti. Hassa rnimarlariyla birlikte yapinin ana plnlarini bizzat hazirladi. Fatih, bin duvarci ve dlger ile ok sayida amele ve har ustasi, ayrica hi sarin yapim icin gerekecek malzemelerin ternini lin lkenin her yanina emir gnderdi.

BIZANS IMPARATORUNUN KORKUSU


Bizans lmparatoru Konstantin Dragazes, FatIh'in kararini grenince korkuya kapildi. nk Fatihin asil amacini anlamisti. Derhal, en zeki ve i kna kabiliyeti olan eliierini toplayarak Fatihe gnderdi. Bu elllerle sehzade Orhan'a vermesi gereken ama bir sredir demedigi vergiyi de yollamisti.

Rumelihisari'nin plani
Bzans elileri uzun uzun diI dkerek, pek ok sebep sayarak, bu hisarin yapilmasina gerek olmadigini Sultana kabul ettirmeye, onu kararindan caydirmaya alistilar. Bunun, iki devlet arasindaki anlasmalara aykiri ve tecavz sayilacak bir hareket oldugunu da sylediler. Uslplarinda hem rica ve gerekirse teminat vermek, vergiyi arttirmak gibi tavizler, hem de tehdit vardi. Fakat Fatihin cevabi kesin oldu.

BENIM KILICIMIN HUKMETTIGI YERLERE SIZIN IMPARATORUNUZUN HAYALLERI BILE ULASAMAZ


Bizans elcilerini dinleyen Fatih onlara su cevabi verdi: "Ey Rum elebileri, ben size karsi bir tecavuzde ve anlasma hukumlerine aykiri bir davranista bulunmuyorum. Maksadim, size zarar vermeyecek sekilde kendi menfaatlerimi korumaktir.Taahhudune sadik kalmak, karsi tarafa zarar vermemek sartiyle, insanlarin kendi menfaatlerini gzetmeleri herhalde hakli ve herkese musaade olunan bir seydir. Biliyorsunuz ki Avrupa ve Asya gibi iki ayri kitada hukmediyorum ve her iki kitada muhaliflerim, muarizlarim coktur. Kendi memleketimizi kendi istegimizle hasimlarimiza birakmak istemiyorsak, her yerde hazir ve nazir olmak, her iki kitanin ihtiyaclarini karsilamak, savunmalarini temin etmek zorundayiz. '' mparatorunuzla Macarlar ittifak edip babamin Rumeli'ye geisine mani olmak istedikleri zaman g durumda kaldigimizi unuttunuz mu? Kadirgalariniz Bogaz'i kapadi.Babam Murad Han Cenevizlilerden yardim istemeye mecbur oldu. Ben o vakit pek gentim ve Edirne'de bulunuyordum.Trkler ve btn Mslmanlar bu tavriniz karsisinda dehsete kapildilar. Siz ise o durumda bizleri tahkire kalktiniz Babam Rumeli'nde bir hisar yapmaya daha o zaman yemin etmisti. Iste o yemini ben yerine getiriyorurn'' ''Denizlerine ve topraklarina sahip olamayan bir hkmdar utanilacakdurumlara dser. Sikyet ettiginiz buhisari insa edecegim. Zaten yer bizimyerimizdir. Orasi, eskiden beri Asyadan Avrupa'ya geis yolumuzdur. Barisin devamini istiyorsaniz bu meseleye karismazsiniz Sayet bizi geis hakkindan mahrum etmek istiyorsaniz o zaman is degisir. Ama haddinizi bilir ve bizim islerimize karismazsaniz ben de barisi bozmam.. Sunu da iyice bilesiniz ki, benim kilicimin hkmettigi yerlere sizin imparatorunuzun hayalleri bile ulasamaz!''

FATIHIN MHR

15 Nisan 1452 gn-hisarin insaatina baslandi. Gzel bir organizasyon ve is blm ypilmisti. Her blmn insaasi bi r pasanin denetimine veriImis, Fatih, deniz tarafina dsen blmn insaatini bizzat zerine almisti. Denizden bakildigi zaman sag tarafta kalan kulenin yapimina Saruca Papa, sol taraftakinin yapimina Zagnos Papa, kiyidaki kulenin yapilmina ise Halil Pasa nezaret etmisti. Bugn bu kuleler bu pasalarin adlarini tasiyor. Hisarin yapimi iiri gereken keresteler iznik'ten, Karadeniz Ereglisi'nden; tas ve kire yine Anadolu'dan ve civardan temin edilmisti. Fatih, insaatta grev alan isi, usta, memur ve pasalar arasinda bir rekabet, bir yaris havasi estirmis, hibir masraftan kainmamis, bylece, i Ikbaharda insaatina baslanan hisar, yaz bitmeden, 31 Agustos gn, yani 4 ay 16 gnde tammlanmisti. Bu kadar kisa bir surede meydana gelen byk eser karsisinda dost dusman hayranligini gizleyememis, Bizans ise basina nelerin gelecegini yice anlamisti. Zemin katlari ile birlikte Saruca Papa ve Halil Pasa kuleleri dokuzar kat, Zagnos Pasa kulesi sekiz kat di. Saruca Pasa kulesinin api 23,30 m. duvar'kalinligi 7 m. yksekligi 28 metredir. Zagnos Pasa kulesinin api 26,70 m. duvar kalinligi 5,70 m. yiiksekligi 21 metredir. Halil Pasa kulesinin api da.23,30 m. duvar kalinligi 6,5 m. ve yksekligi 22 metredir. Buyk kuleler birlestiren evirme duvarlarinin kuzeyden gneye uzunlugu 250, dogudan batiya uzunlugu ise 125 metredir. Gneye bakan kulenin yakininda, cephane ve erzak mahzenlerine giden yollarin ucunda, iki gizli kaprsi vardir. Hisar, yukaridan btn ile seyredildigi zaman eski yazi ile `Mehmed' ism okunur. Fatih Sultan Mehmed, istanbul'a ilk mhrn, ismini kale ile yazmak suretiyle vurmustur.

BARIS ANTLASMASI BOZULUYOR


Bizansla baris anlasmasi daha hisarirn yapimi sirasinda bozuldu. Hisar civarindaki tarlalarda alisan Rumlar askerlere geis izni vermek stemedikleri iin anlasmazlik ikmis, anlasmazIik atismaya dnsms ve birka Rum lmst. Bunun zerine Bizans imparatoru stanbul kapilarini kapadi ve sehirdeki btun Trkleri hapsettird. Sultan Mehmed, bunu, baris anlasmasinin bozulmasi ve harp ilni iin hakli bir sebep saydi. Insaati biten hsara, Firuzaga kumandasinda 400 yenieri, denize en yakin olan Halil Pasa kulesine byk toplar Yerlestirdi. Firuzaga, Bogaz'dan geecek gemileri kontrol etmekle, vergi almakla, emrini dinlemeyen gemileri top atesiyle batirmakla greviendirildi. Firuzaga grevi aldiktan bir suresonra, Karadeniz'den gelen ve ticaret esyasi ykl bir Venedik gemisi, hisardan verilen 'dur' emrini dinlemeden geip gitmek istedi. Morosini adini tasiyan gemi kaptani, isabet almadan hizla uzaklasabilecegini sanmisti. nk rzgr uygun ynden ve olduka siddetli esiyordu. Ama, zerine yagan gllelerle kisa bir zamanda sulara gmlmekten kurtulamadi. Bogaz geisini kestigi iin Fatih tarafindan BOGAZKESEN adi verilen hisara, daha sonra Rumelihisari dendi. Anadolu yakasindaki GZELCEHSAR da Anadoluhisari adini aldi.

Rumelihisari'nin eski gorunusu


Hisarin yapimindan sonra Bogazkesenden ayrilan Fatih, Istanbul surlarini evreleyen hendeklerin kesfini yaparak Edirne'ye ulasti. Artik fetih plnini hazirlayacak ve gecikmeden uygulayacakti. Fetihten sonra Rumelhisari bir sure daha Bogaz'dan geen gemilerin kontrol iin kullanildi. Daha sonra egitli hizmetler iin, 17. yilzyilda da hapishane olarak degeriendirildi. 1746 da ikan bir yanginla ahsap kismi harap oldu. I. Mahmud tarafindan tamir edilen hisarin kulelerini rten ahsap klhlar yikilinca, kale ii kk ahsap evlerle doldu. Hisarin yalniz ahsap kisimlari harap olmustu. Istanbul'un fethi iin emniyet kalesi olarak yapilan ve beklenen hizmeti lyikiyle saglayan hisar harap halde birakilamazdi. 1953 yilinda I hkmet tarafindan kurulan ve alti kisiden olusan bir heyet, hisarin onarimi iin gereken alismalari baslatti. Kale iinde bulunan evler kamulastirildi ve yikildi. Rumelihisari bugn mze ve tarihi piyeslerin oynandigi bir aik hava tiyatrosu haline getirilmistir. Bogaz kiyisinda, yalniz Trkiye'nin degil btn dnyanin en gzel hisari olarak hayranlik uyandirmakta, gurur ve gven vermektedir.

SLEYMANIYE CAMII

En byk hkmdarin en byk mimara yaptirdigi

muhtesem eser
Sleymaniye, onu yaptiran hkmdar kadar muhtesem! Istanbul'un yedi tepesinden birinin yamacinda, o tepeyi asan bir dag gibi heybetli. Yalniz evresine degil, btn Istanbul'a hkmediyor. Btn Istanbul'u kucakliyor. Bugn Istanbul'da ykseklikleri Sleymaniye'yi asan binalar var. Hanlar, apartmanlar var. Ama btn bunlar Sleymaniye'ye nispetle ne kadar silik. Ne kadar kk! nk Sleymaniye'nin ihtisami yalniz boyutlarinda degildir. Dnyanin en kudretli hkmdarinin emriyle, dnyanin en byk mimari tarafindan, dnyanin en gzel sehrine yaptirilan anit, elbette bylesine muhtesem olacakti. Kanuni Sultan Sleyman byle olmasini istemisti. Yaptiracagi caminin dnyanin herhangi bir yerinde daha evvel yapilan camilerle ve teki mabedlerle llemeyecek kadar muhtesem olmasini arzu etmisti. Mimarbasi Koca Sinan bu emri alinca Ayasofya'dan daha gzel bir mabed yapma firsati buldugu, bu imkana kavustugu iin, kivanla, sevk ve heyecanla ise koyuldu. nce, bu bugnk niversitenin bulundugu yerdeki sarayin kuzeyinde, Istanbul'un nc tepesinin yamaci idi. Sonra, hayal ettigi mebedin resmini izip padisaha gsterdi ve boyutlari hakkinda yaklasak bilgiler verdi. Kanuni tasariya begenmisti.

TEMEL ATILIYOR
En usta sanatkarlar ve mimarlar Istanbul'da Mimarbasi Koca Sinan'in emrine verildi. Bir yandan da, imparatorlugun her tarafindan eserin insasina yarayacak malzemenin toplanmasina baslandi. 1549'da temel kazisina baslandi. Kaya zemine ulasma ve temelleri tutturma isi u yil srd. yil da temel hizasindaki insaat iin alisildi. Bundan sonra insaata bir yil ara verildi. Bu, temelin iyice oturmasi, btn agirlik binince hibir yerinde en ufak bir knt olmamasi iindi. Insaata bu maksatla ara verilmasi dnyanin bazi lkelerinde, Islam aleminin en byk mabedi olacak binanin yapilmasindan vezgeildigi seklinde yorumlandi, Byle dsnenler arasinda Iran Sahi da vardi. Muhtesem eser, temellerin atilmasindan sonra bir yillik bekletme sresi de dahil olmak zere sekiz yilda tamamlanmisti. Sekiz yil sonra, daha ailis merasimi yapilmadan, en byk Islam mebedinin yapildigi heberi btn dnyada duyulmustu. Gerekten, Istanbul'un en muhtesem abidesi olan Sleymaniye, kubbesinin api ve yksekligi disinda birok bakimdan Ayasofya'yi asiyordu. Ayasofya'nin kubbesi, yanlardaki drder apraz tonozla desteklenmisti. Sinan ise Sleymaniye'de asil kubbenin iki tarafinda ayni byklkte olmayan drder kubbe oturtmustu. Bu, yapiya harikulade bir zerafet veriyordu.

SLEYMANIYE'NIN BOYUTLARI
I ve dis avlular olarak genis bir alani kaplayan caminin esas binasi 57 metre genislikte ve 60 metre uzunlukta, yani kareye yakin bir alan isgal eder. Kunnesinin api 25.5 m., yerden yksekligi ise 53 metredir. Kubbe drt filayagina dayanan drt byk kemere ve bu kemerler arasindaki drt askiya oturtulmustur. Sinan'in deyimi ile bu drt somaki stun Muhammed dinini sembolize eden kubbeyi tutuyordu. Bu stunlarin nereden nasil getirilidigini asagida okuyacagaz. I avluya kapidan girilir. Ortadaki byk kapinin zerindeki mermer isiligi,

Seluk sanatinin devamini ve gelismis ince ustaligini yansitir. Sleymaniye'nin drt minaresi ve bu minarelerin toplam 10 serefesi VARDIR. Bu, Kanuni Sultan Sleyman'in 10. Osmanli hkmdari olusunu sembolize eder. Byk minarelerin yksekligi 74 metredir. Minare sayisinin drt olusunu da Kanuni'nin fetihten sonra 4. Padisah olusunu baglaya tarihiler vardir. Bu grse ilk defa, iinde bulundugumuz yzyilda, E.Mamboury tarafindan yer verilmistir. Galatasaray Lisesi'nde uzun yillar matematik gretmenligi yapan Mamboury ayni zamanda bir mimarlik tarihisidir. Yabancilar iin ilk byk Istanbul rehberini de o yazmistir.

HARIKA BIR AKUSTIK


Mimar Sinan, cami iinde sesin iyi yayilmasi ve duyulmasi iin harika bir teknik kullanmistir. Bunun iin btn kubbeleri ift kubbe seklinde yapmistir. Ayrica, ortadaki byk kubbeye, ieriye dogru aik durumda, derinlikleri 50 metreye ulasan, agizlaru 5 metre olan 64 kb yerlestirmistir. Bu kplerden, kk kubbelerin kselerine ve sarkitlarin altina da koymustur. Bundan baska, zeminde, sesi yansitmak iin tuglalardan bosluk birakmistir. Iste bu sayede Sleymeniye harika bir akustige sahip olmustur.

KARINCA KAPTAN'IN ARMAGANI


Caminin insaatina yarayacak malzemenin Istanbil'dan ve imparatorlugun diger eyaletlerinden de toplandigini sylemistik. Byk kubbeyi tutan drt somaki stundan biri Baalbek harabeleinden, biri Iskenderiye'den getirilmis. Ikisi de Istanbul'daki yikik Bizans eserlerinden alinmistir. (Evliya elebi'ye gre Misir'dan getirilen stunlarin sayisi drt idi. Bunlardan ikisi revaklarda kullanilmis olabilir.) Beyaz mermerler Marmara Adaasi'ndan, yesil mermerler Arabistan'dan getirilmisti. Evliya elebi drt byk stunun Istanbul'a getirilisini syle anlatiyor:

''..Caminin saginda ve solunda drt adet somaik mermer stun vardir ki herbiri onar Misir hazinesi degerindedir. Misir diyarinda eski bir sehirden Nil yoluyla Iskenderiye'ye getirilmis. Karinca Kaptan bunlari orada sallara ykleyip, uygun rzgar kollayarak Istanbul'da Unkapani'na ulastirmis. Unkapani'ndan Vefa Maydani'na, oradana da Sleymaniye'ye getirerek, Sultan Sleyman'a, ''size layik nemiz var ki, bu fakirane hediyeyi kabul eyle'' diye sunmustur. Bundan memnun kalan Sleyman Han da, Karinca Kaptan'a Yilanla Ceziresi sancagini hediye etmistir.''

SLEYMANIYE'NIN HARCINA KARISTIRILAN MCEVHERLER


Sleymaniye'nin temelleri atildiktan sonra, iyice oturmasi iin yapiya ara verince, yukarida da syledigimiz gibi, agir masraflar yznden insaata ara verildigini sananlar olmustu. Byle zannedenlerden biri de Iran sahi Tahmasp Han idi. Ona adamlari byle haber vermisti. Oysa o bu haberi aldigi zaman, Mimar Sinan'in temelin oturmasi iin hesapladigi sre dolmus, insaata baslanmisti. Yzlerce amele, usta ve ssleme isini yapan sanatkarlar, haril haril alisiyordu. Bundan habersiz olan Sah Tahmasp, insaatin devami iin mali yardimda bulunmak istedi. Istanbul sefiri ile, kiymetli mal ykl bir kervani ve ii degerli taslarla, mcevherlerle dolu bir kutuyu Kanuni Sleyman'a gnderdi. Grnste dosta bir yardim olan bu davranisi ile. Kendi kudret ve zenginligini gstermek, sonunda byk eserin ancak kendi yardimi ile meydana geldigini sylemek, vnmek istiyordu. Kanuni'ye bu hediyeleri gnderme senebini aiklayan mektubunda da sunlari yaziyordu ''Haber aldik ki camiyi tamamlamaya kudretiniz yetmeyip, yapilmasindan feragat etmissiniz. Size, dostlugumuza dayanarak bu kadar mal ve hazine ve bu kadar cezahir gnderdik. Bu mcevherleri insaatini bitirmeye alisan ki bizim dahi hayratinizda hissemiz ola.'' Bu mektuba, mektuptaki usluba snrlenen Kanuni. Getirilen mallari elinin gzleri nnde bahsis olarak dagittiktan sonra, mcevher dolu kutuyu da Mimar Sinan'a vererek syle dedi: ''..Bu gnderdigi taslar benim camiimin taslari yaninda pek kiymetsizdir. Tez bunlari el, teki taslara karistirip bina eyle!'' Iran sefiri grdklerine ve duyduklarina sasip kalmisti (Akil dairedinden mephut ve mtehayyir kaldi). Getirdigi mektubunun cevabini bylece alarak Revan'a dnd. te yandan Mimar Sinan, padisahin emrini yerine getirmis, degerli mcevherleri mimarelerden birinin taslari arasina maharetle yerlestirmisti. Gnes isiginda elmaslar piril piril patladigi iin bu minareye ''Cevahir minaresi'' adi verildi. Evliya elebi bu taslarin zamanla ''Hararet siddetinden bozuldugunu ve piriltilarinin kayboldugonu'' yaziyor.

RUHLARI AYDINLATAN SSLER


Sleymaniye elbette sadece bir heybet, sadece bir mimarlik saheseri degildir. Ierideki ssleri ile de bir harikadir. Minber ve mihrap mermer oymaciliginin; vaiz krss ve abonoz kapilar tahta oymaciliginin en gzel rnekleridir. Askilar, billur kandiller, tun samdanlar essiz gzelliktedir. caminin 138 penceresimden giren isik, ''Sarhos Ibrahim'' adiyla anilan nl sanatkarin dktg renkli camlardan ieriye szlyor ve anlatilmiz bir sekilde insanlari bylyor. Mihrabin iki yanini ssleyen Ktahya inileri de ol gzeldir. Hele katahisarli Semseddin Ahmet Efendi'nin kubbeyi isildata hatti ruhlari da aydinlatiyor. Bu har, ''Allah gkleri aydinlatmistir'' mealindeki ayetin yazisidir. Bu yazilara gz nuru dken byk sanarkar, ayetin anlamaindan ve kubbeye verdigi ihtisamdan gzleri kamasmis gibi, isinin sonlarina dogru iyi gremez oldu. Yazilari, onun grencisi olan Hasan elebi tamamladi.

SULTAN ''BITSIN'' EMRINI VERIYOR


Artik, Sultan Sleyman'i da, Koca Sinan'i da lmszlestirecek, Trk mimarlik sanatinin stnlgn gsterecek eser bitmis sayilirdi. Halk gibi hkmdar da ailisi sabirsizlikla beklemekteydi. Fakat Mimar Sinan titizlik gsteriyor, yapinin hibir ksesinde en ufak bir ihmal grlmemesi, hibir seyin unutulmamasi iin alisiyordu. Sinan'i ekemeyen bazi kisiler de Sultan'a, onun isini ihmal ettigini, kubbesin durmasindan da sphe ettiklerini sylemek kklgn gsterdiler. Ailisin gecikmesine, isin bir an nce bitirilmemesine gerekten cani sikilan Sultan Sleyman bir gn camie gitmis, Mimar Sinan'i minber ve mihrapta bazi rtuslar yaparken grms ne ona syle demisti: ''-Niin benim camiim ile mesgul olmayip mhim olmayan islerlee vakit geirirsin? Ceddim Sultan Mehmet Han'in mimari sana yeter bir numune olsun, bana, bu bina ne zaman biter, tez haber ver!'' Mimar Sinan, Sultan'in bu hitabi karsisinda sasirmis amaskunetle su cevabi vermisti: ''-Saadetlu padisahimin devletinde insallah iki ayda tamam olacaktir.''

TAMAMLADI YAPISINI KIM AACAK KAPISINI


Gerekten iki ay sonra muhtesem yapi tamam oldu. Fakat eserin bir an nce tamamlanmasini isteyen Sulta Sleyman, caminin kapisini bizzat amak iin axele etmedi. Ayasofya'yi aan Justinianus gibi, Hz. Sleyman'I ve onu yenmis olmak gururuna da kapilmadi. Cami kapisini kendisinin mi yoksa daha layik olduguna Osabasisina sormaktan da ekinmedi. O da, '' Bunu en layik kulunuz emektar Mimar Agadir'' cevabini verdi. 16 Agustos 1557 gn, yeni ve muhtesem caminin kapisina gelen Kanuni Sultan Sleyman, orada toplanan byk kalabaligin huzurunda, Koca Mimar Sinan'i yanina agirdi ne ona syle dedi: ''-Bina eyledigin beytullahi, sidk-u safa ve dua ile senin aman evladir!'' Ve, Koca Sinan, dua ile anahtara evirdi. Bylece, gelecek aglara bir devrin san ve shterini, sanat kudretini ulastiracak olan mabedin kapilari aildi.

SULTANAHMET CAMII

Birinciler iinde birinci

Istanbul'un en gzel, en muhtesem camii hengisidir? Bu soruya genellikle 'Sleymaniye' diye cevap verilir. Gerekten, boyutlariyla, uzaktan yakindan heybetli grns ile, Koca Sinan'in bu eseri Istanbul'da essizdir. Bir tanedir. Fakat bu genel hkm, bende her zaman Sultanahmet'e haksizlik edildigi dsncesini uyanditmistir. Iimdeki ses her zaman Istanbul'da en gzel camenin Sultanahmet oldugunu sylemistir Genel hkmlerin aksine, en gzel caminin Sultanahmet oldugunu slyorsam, bunun sebeplerini de aiklamam gerekir. Kusursuz iki eserden birinin, dgerine olan stnlg nedir? Sleymaniye'yi stn gsteren mimar ve mhendislere bu hkm verdiren nedir? Ben, mimar ve mhendis olmadigim iin mi bu hkm paylasmiyorum? Hkmmn, mimar ve mhendia olmayisimla izah edilebilecegini sanmiyorum. Yillar ne, her iki camii ayni gn ve ard arda ziyaret ederek syle bir kanaate varmistim: Ikisi de en gzel! Fransiz yazar Gentille Arditty-Puller ''Plaisir d'Istanbul'' adli kitabinda, romantik agin en byk iki piyanisti Liszt ve Thalberg'le ilgili bir fikra hatirlatiyor bunlar iin sylenenlerin Sleymaniye ve Sultanahmet iin de geerli olacagini ifade ederek sunlarin yaziyor: ''-Istanbul'un en gzel camii hangisidir?'' ''-Sleymaniye.'' ''-Ya Sultanahmet?'' ''-Aai o mu, o essizdir, en gzelidir.'' Bu hkme katilmakla beraber, iimdeki ses ''Birinci Sultanahmet'tir'' demekten vazgemedi.

ONU YAPAN USTA YALNIZ MIMAR DEGILDI


En gzel resimle en gzel heykeli, en gzel sarayla en gzel ksk, en gzel cami ile en gzel trbeyi birbirleriyle karsilastirmak dogru olmayabilir. Ayni amalarla ama ayri zamanlarda yapilan eserleri karsilastirmak da dogru olmayabilir. Ama, Istanbul'da, sadece 50 yil ara ile yapilan Sleymaniye ve Sultanahmet'i, Trk mimarisinin dorukta oldugu cagda ve ayni amalarla yaratilan bu saheserleri karsilastirmak sanirim mmkndr diye dsnmekten kandimi alamadim. Bugn, Istanbul'un en gzel camiinin Sultanahmet oldugunu syleyerek, bana bu hkm verdiren hususlari syle aikliyorum: Sultanahmet'in stnlg, onun mimari olan Sedefker Mehmed Aga'nin ok ynl bir sanatkar olusundan ,ileri geliyor. O, yalniz dahi bir mimar degil, ayniz zamanda byk mzeisyen, byk sair idi. Bu byk sanatkar mimarligini, ressamligini, mzisyenligini, sairligini, sedefkarligini ayni eserde ve doruk noktada gstermek istemisti. Sultanahmet'i emsalleriden ayiran, ''birinciler arasinda birinci'' yapan farkliliklar, Mahmed Aga'nin bu zelliginden ileri geliyor olmali.

DAG GIBI YCE, KUS GIBI HAFIF


Dnyada, ok ynl olan sanatkarlarin hibiri ok ynlgn, ayni eserde gsterememis, ama Mehmed Aga, bunu basarmistir. Baska mabedlerde, hafif hzn veren losluk yerine, Sultanahmet'de oskulu i aydinliginin huzur gagitarak disa vurusunu gryoruz. Sedefler, iniler bahar gzelligi yansitiyor ve yasatiyor. 260 pencerenin renkli camlarindan szlen isik ieriye siir gibi, beste gibi doluyor. Essiz gzellikte inilere yansiyarak, insani akvaryum renginde bir rya alemine sokuyur, en tatli seslerle anlamli misralara cagrisim yaptiriyorInsan orada hem dnyalara sigmayacak kadar byyr, hem de bir kus gibi hafifliyor. Zaten Sultanahmet, byk boyutlarina ragmen, umaya hazir bir sln gibi durmaktadir. Sanirsiniz az sonra, fze gibi, uzay kanatlari gibi, slti minaresiyle, Marmara'nin mavisinden ggn mavisine dogru szlecek, szlecek Hej byk sanat eseri insani etkiler. Ama Sultanahmet hepsinden daha ok, daha costurucu, btn hznleri giderici bir tesir yapiyor. Saygi ve vnme duygusu da veriyor. Iste bunlardan dolayi Sultanahmer bana gre, ''birinciler arasinda birincidir.''

BIR BENZERI YOK


Ya Mimar Sinan?.. Sedefkar Mehmed Aga, Koca Sinan'dan stn mdr? Bunu syleyemiyoruz. Sedefkar Mehmed Aga'nin, eserinde, gzel sanatlarin her dalindaki ustaligini gsterdigini sylyoruz. Rnesanstan nce, Rnesansta ve daha sonra, ok ynl olmakta taninan hibir sanatkar bunu yapamamistir. Mesela, Rnesans'in ok ynl iki sanatkari Mikelanj ve Leonardo da Vinci, hibir eserde sanatlarinin bir ynnden tazlasini gstermemislerdir. Bir mimar, ressam, heykeltiras, edib olan Leonardo da Vinci, bu sanatlarin hepsini yansitacak bir byk eser birakmamistir. Baska mimarlarin yaptigi kiliselerin duvarlarini, resimleriyle sslemis, uygulama alani bulamayan ama yine de onun dehasini gsteren mhendislik buluslari yapmis, gzel heykeller yontmus, Mona Lisa (yahut La Joconde) fakat btn bu ustaliklarini tek eserde toplayamamistir. Mehmed Aga ise, eserinin planini kendisi izmis, kendisi yapmis. Duvarlarini kendisi sslemis, kapilari kendi begenmis. Bu eserine siir, renk ve ses gzelligini kendisi vermistir. Bir tek eserde sanatkarliginin her ynn gstermistir.

NASIL BIR ESER


Ayasofya'yi yaptiran Justinianus onunla Hz. Sleyman'in Kuds'te yaptirdigi mebedi asmak istemisti ve asmisti. Sleymaniye'yi yaptiran Sultan II. Selim, Ayasofya'yi asmak istemislerdi ve asmislardi. Simdi de Sultan I. Ahmet onlari asacak bir cami yaptirmak istiyor, fakat atalarina saygisizlik etmemek iin, sadece Ayasofya'yi asacak bir cami yaptirmak istedigini sylyordu. Sultan Ahmed, yeni bir cami yaptirmaya karar verdikten sonra, uygun bir yer aranmasina basladi. Teklif edilen birok yer arasinda padisah bugnk yerini begendi. Fakat o yillarda burada Sokollu Mehmet Pasa sarayi vardi ve sarayin satin alinmasi, yiktirilmasi, evresinin iyice ailmasi gerekiyordu. Padisah, Ayse Sultan'a, ''Otuz yk dinar halis ayar altin'' gndererek sarayi satin aldi. Yeni camiyi gereklestirme isi, mimarligi gibi sedefkatligi ve musikisinasligi ile de byk n yapmis olan mimarbasi Mehmet Aga'ya verildi. Sedefkar Mehmed Aga, karsisinda Sleymaniye, yanibasinda Ayasofya gibi iki essiz anitin arasinda, onlarla yarisacak bir eser yapacakti. Bu eser nasil olmaliydi? Bir eserin byk olmasi iin boyutlarinin byk olmasi yetmezdi. Gzel olmasi iin de yalniz disindan veya yalniz iinden gzel olmasi yetmezdi. Hatta, sadece 'gzel' olmasi da yetmezdi. Onun yapacagi eserde gzellik nasil yasanirdi? Siir gibi seyredilerek, huzur gibi duyularak.. Mehmed Aga, uzun alismalardan sonra planini izdi ve padisaha sundu. Basmimarin aiklamalarini da dinleyen padisah plani begendi ve onayladi.

PADISAH TOPRAK TASIDI


Artik temel atma zamani gelmisti. 1609 yilinin gnesli bir gnnde, basta padisah olmak zere, devlet erkani insaatin yapilacagi yere geldi. Ayni yzyilda yasayan Evliya elebi, temel atma merasimini syle anlatiyor: ''Cmle stad mimar ve mhendisler toplanip, skdarli Mahmut Efendi'nin ve stadimiz Evliya Efendi'nin dualari ile esasinin kazilmasina bsladi. Evvela Sultan Ahmed Han, etegine toprak dodurup, ''Ya Rab! Ahmed kulunun hizmetidir, kabul eyle'' deyp, amelelerle birlikte temelden toprak tasidi'' Padisahtan sonra Seyhlislam Mevlana Mehmed Efendi, Seyh Mehmud Efendi, Vezirlazam Murad Pasa ve diger veziler, ulema, kadiaskerler ellerine krkler alarak toprak tasimis, har koymuslardi. Bu sirada kurbanlar da kesilmisti. Issaat alismalarina sembolik olarak ordu da katilmis, birgn sipahiler, birgn

yenieriler toprak tasimada alismislardi. Vezirler, devler erkani kendi adamlarini gndermis, halktan birok gnll alismalara katilmis, blece Istanbullular, caglar boyu vnecegimiz bir eserin meydana gelmesi iin hizmet etmislerdi.

YEDI YILDA TAMAMLANDI


Insaat yedi yilda tamamlandi. Nihayet 1616 yili 2 Haziran Cuma gn, basta padisah olmak zere, devlet erkani bu defa ailis merasimi iin ayni yere geldi. Cami yanina kurulan otaglarda davetlilere byk bir ziyafet verildi. Ailis dualarla yapildi. Sultan I. Ahmet meydana gelen saheserden memnundu. Cami kapladigi alan bakiminda Ayasofya ve Sleymaniye'yi geiyordu. Ana yapinin kapladigi alan 64x74 m. Boyutlarindadir. Yksekligi ise 43 metredir. Iinin renkli aydinligi, duvarlari ssleyen essiz inileri, kapilari ssleyen sedef kakmalari, o gne kadar yapilanlardan ok daha gzel olan alti minaresi, Istanbul'un panoramik gzelligini arttiran genel grns ile Sultanahmet herkesi bylemisti. Ama o zaman bu caminin adi Sultanahmet Camii degildi. Halk ona 'Yeni Cami' demisti. Eminn'nde Yen Cami adiyla anilan cami yapilincaya kadar bu adi tasidi. Eminn'ndeki eser 'Yeni Cami' adini alinca, Mehmed Aga'nin yaptigi camiye de Sultanahmet Camii denildi.

CAMIDEKI I AYDINLIK
Sultanahmet Camii'nin mimari tarzi teki camilere gre, birok bakimdan farklidir. Mesela Sleymaniye'de kubbeyi esit ve paralel kenarli dayanaklar tuttugu halde, Sultanahmet Camii'nin kubbesi yuvarlak ve iri stunlar halindeki filayaklarina oturmaktadir. Orta kubbe drt sivri kemer zerine oturtulmus, kseleri pandantifle doldurulmustur. Yarim kubbelerin kenarlari da sivridir. Isik szlmesini kolaylastirmak iin pencere ve kemerler de degisik bir stilde yapilmistir. Isigin cami duvarlarini ssleyen renkli inilere degisik sekillerde yansimasi dsnlms, pencere camlarina buna gre renkler verilmistir. Sultanshmet'in asil zelliklerinden biri. Bol isikli, diger inilerinin essiz birer sanat eseri olusudur. Yzyillar iinde eskiyen veya kitilan bazi camlari degistirilirken, ayni renkler turrurulamamis. Bu yzden cami yapilisindaki zamana gre isikrenklerinden kayba ugramistir. Buna ragmen Sultanahmet'in i aydinligi bugn hibir mabedde yoktur. Sultanahmet Camii'nin maliyeti, sebilleri, mektebi, Hmayun kasri, dkkanlari, dkkanlarin zerindeki odalari ve padisahin trbsi de dahil olmak zere 1811 yk 2944 akedir. 1 yk 100 bin ake, 120 ake de 1 altin oldugunua gre, bu saheserin yaklasik olarak 1.510.000 altina mal oldugunu syleyebiliriz. Cami 21.043 ini ile sslenmistir ve bu inilerin herbirine 18 ake denmistir.

NIIN ALTI MINARE


Istanbul'da meydana gelen her byk olay, her byk eser, Islam dnyasini yakindan ilgilendiriyor ve baslica konu ediliyordu. Sultanahmet Camii'nin yapilmasi da hayranliklar, genis yankilar uyandirdi. Fakat Imparatorlugun bazi eyaletlerinden itirazlar da geldi. Itiraz da geldi. Itiraz edenler, ''camiye alti minare yapilmasi kabe'ye saygisizlik olur'' diyorlardi. nk o zamanlar alti minaresi olan tek mebed Mekke'de idi. Padisah bu meseleyi btn Islam alemini memnun edecek bir sekilde halletti: Mekke'ye yedinci minareyi yaptirdi. Sultanshmet minarelerinin drd er, ikisi de ikiser serefelidir.

AVIZELER BIRER HAZINE IDI


Evliya elebi, Sultanahmet'teki avizelerin, yapildigi yillarda, oradaki iniler kadar gzel ve degerli oldugunu syle anlatiyor: ''Bu camide asili avizeler yz Misir hazinesi degerindedir. nk Sultan Ahmed Han, ecdadindan beri toplanankiymetli essiz cevahirleri, drt diyardan gelen ok degerli hediyeler buraya koymustur..Mesela, Habes veziri Cafer Pasa camiye alti adet zmrt kandil gndermistir ki, herbir kandil altisar okka agirlikta idi. Altisi da mcevherli altin zincirlerle asilmistir.. Ayrica bu camide yle ok ve degerli kitaplar verdir ki,Islam diyarindaki teki padisah camilerinin hibirinde bu kadar ok gzel ve degerli kitag grlmemistir..''

SULTANAHMET'IN DIS AVLUSUNDA, BIRINCI KAPININ ALTINDA BULUNAN SEBIL KITABESI

Ien abdan dari-naim ire mesrur ola, Yazilub amali-hsn deftere medtur ola Camii Han Ahmed'in banii ala mesrebi, Hazreti Mimarbasi ahreti mamur ola. Kim Muhammed anin nam-u ali himmeti, Itti bu rana binayi hasredek mashur ola Olmamistir dahi olmaz byle ali bina, Bir eser konmustur ki, kim dembedem Mezkur Ola

GNMZ TRKESIYLE: Bu sudan ien, nimetler yurdu olan Cennete kavussun mutlu olsun. Yaptigi gzel isler deftere satir satir yazilsin. Yksek ahlaki kendisine huy edenin, Han Ahmed'in camiini yapan, Yce mimarbasinin sonu da iyi olsun. Bu ulu mimarbasinin kutlu adi Mehmed'dir. Dnya durduka n her tarafa yayilsin diye, bu gzel, gzalici yapan odur. Bu byk eserin benzeri yoktur ve olmayacaktir. Be eser, her zaman vgyle konusulsun, dillerden dsmesin diye yapilmistir.

SULTANAHMET Nurlu elleri Sedefkar Mehmed Aga'nin Indirmis yeryzne isik-cismi. Eli plesi o dehanin Mehyalatla yazilsin ismi. Bir eser vermis ki o sanat gnesi, Orda mevsim yil boyunca bahar Bulunmaz dnyada bir esi Maya'lardan Misir'a in'e kadar Kubbeleri bir tomurcuk bahesi, kat kat, Her sabah aar.. Duvarlari tas degil, sanki kanat, Her gece uar Alti fzesiyle gkyznde Dolasir Sultanahmet. Gkkusagini o toplar, o dagitir Dnyaya demet demet. Sonsuz mevilerde ak gvercin, Akveryum renginde bir rya.. Byle bir gzellik grdg iin Mutludur dnya..

AYASOFYA

Essiz gzellikte, muhtesem bir mabed yaptirmaya karar veren Imparator Justinianus emeline kavusmis, idealini gereklestirmistir. Dnyaya bir mimarlik harikasi kazandirmistir. Fakat, insanlik bugn bu saheserle vnyorsa, bu, Trklerin sayesindedir. Onu bugnlere sapasaglam ulastiranlar, sanat harikalarinin koruyucusu olan Trklerdir. Amerika kitasinda, Mayalar'in, Aztekler'in, Inka'larin eserleri bugn harabe halindedir. nk bu kitayi 15. Ve 16. Yzyilda fetheden Avrupalilar, o saheserleri korumak syle dursun, yagmaladilar, yakip yiktilar. Yikilmadan kalabilenler, balta girmemis gr ormanlarda bulunanlardir. Roma imparatoru Jl Sexar Kleopatra devrinde Misir'a saldirdigi zaman muhtesem Iskenderiye ktphanesini yakip yikmisti. Bu ktphanede bulunan 700 bin kitabin klleri, gnlerce bir matem bulutu gibi sehrin zerinden ayrilmadi. Bazi tarihiler buna ''Rnesansi en az asir geciktiren olay'' diyorlar. Piramitler, herbiri tonlarca agirlikta blok taslardan rl olduklari iin yikilamadi ama sakladiklari hazineler yine yagma edildi Yzlerce yil sonra blgeye hakim olan baska kuvvetler de, Gize'deki nl sfenksi nisan tasi olarak kullandilar, top atesine tutarak bu saheserin burnunu, sakalini kopardilar. 1204 yilinda Istanbul'u zapteden Halilar, bu sehri misli grlmemis sekilde yagmaladi, sanat eserlerini tahrip ettiler. Olayin grg tanigi olan Bizamsli ve Avrupali tarihiler ''Tarihte bylesine vahsi, bylesine barbar bir yikim grlmemistir'' diyorlar. Bunlarin Ayasofya'yi ne hale getirdiklerini, diger harika eserlere neler yaptiklarini nceki blmlerde bir nebze yaptiklarini nceki blmlerde bir nebze anlatmistik. Daha baska neler yaptiklarini da asagida grecegiz.

FATIH'IN ILK EMRI


1453'te Trkler Istanbul'u fethedince, Fatih Sultan Mehmed'in ilk emirlerinden biri, acinacak sekilde harap ve bakimsiz birakilan Ayasofya'nin onarilmasi olmustur. Trklerin Ayasofya'yi nasil bulduklarini, sonra ne hale getirdiklerini, onu nasil koruduklarini asagida okuyacagiz. Fakat daha nce bu eserin nasil meydana getirdigini ve mimari zelliklerini anlatacagiz. Bu zellikleri anlatmadan nce sunu da belirtelim ki, dnyayin yadi harikasini tespit edildigi yillarda Ayasofya henz yapilmamisti. Yapilmis olsaydi, bu yedi harikadan biri mutlaka Ayasofya olurdu.

Ayasofyanin Plani ESKI MABEDLERIN STUNLARI ISTANBUL'A GETIRILIYOR


Bugnk Ayasofya'nin bulundugu alanda, ilk kilise 12 Mayis 360 yilinda yapilmisti. O zamanki Bizans'in en byk mabedi olan bu yapi 44 yil sonra bir yangimla harap oldu. 415 yilinda onun yerine yapilan yeni kilise de 532 yilinda baska bir yanginla yok oldu. Iste bu ikinci yangindan sonra Imparator Justinianus, Hazreti Adem'den bu yana grlmemis ihtisamda, yanginlara, depremlere karsi koyabilecek, gelecek aglara ulasabilecek saglamlikta bir eser yaptirmaya karar verdi. Justinianus bu byk yapinin insaasina Aydinli Antonius ile Miletli Isodoros adli mimarlari memur etti. Mimarlar hemen ise koyuldular. nce kilisenin yapilacagi alan iyice aildi. Bu maksatla orada bulunan saraylar, evler yikildi. Sonra, Imparatorlugun, harabe halinde bulunan eski mebedlerin, evlerin en gzel malzemeleri toplatilarak Istanbul'a getirildi. Mesela sekiz stun Efes'teki Diana mebedinden alindi. Ayni stunlar daha nce Efes'e Heliopolis'teki Gnes mebedinden getirilmisti. Atina, Roma, Delf ve teki mebedlerden de bazi stunlar toplandi. Bylece, herbiri ayri bir mebede ycelik kazandirmis olan mermer stunlar, simdi bir araya gelecek, en byk mebedde bulusarak gelecek aglara ulasacaklardi. Ayrica dnyayin en meshur mermer ocaklari de Ayasofya iin alistirilyordu. Prokonez beyaz mermerlerini, Egriboz adasi aik yesil mermerlerini, Karia'daki ocak beyaz-kirmizi mermerlerini, Misir meshur porfirlerini, Teselya ve Lakonya eski yesil mermerlerini, Siga damarli pembe taslarini istanbul'a yolladi.

EY SLEYMAN SENI ASTIM!


Bu ok degerli malzemeden essiz bir anit meydana getitmek mimarlar da en byk gle desteklenmeliydi ve desteklendi. Insaat araliksiz bes sene devam etti. Bu sre iinde hergn bin isi aliiti. Imparator sik sik alismalari denetliyor, alisanlari yreklendiriyordu. Nihayet insaat bitince, 27 Aralik 537'de, byk bir ailis treni yapildi. Justinianus 14 atil ektigi tren arabasi ile Ayasofya!nin, o zaman Kram Kapisi denilen byk kapisinin nne gelince, byk eseri gururlu seyrederken syle dedi: ''Tanrim, sana skrler olsun ki byle essiz bir eserin basarisini bana ltfettin, beni buna layik grdn!''

Sonra heyecanla mihraba dogru atilarak syle demekten de kendini alamadi: ''Ey Sleyman, bu eserle seni asmis, seni yenmis bulunuyorum!'' o zamana kadar en byk mabedi yaptiranin kadar en byk mabedi yaptiranin Hz. Sleyman oldugu kabul ediliyoudu.

AYASOFYA'NIN BOYUTLARI
Ayasofya'nin bina olarak kapladigi alan 77 metre uzunlukta ve 7170 metre genislikte bir yerdir. Bu alanda ykselen binanin ik genis bir avlusu vardi. Avlunun etrafinda revaklar, ortasinda ise auyu aslan agzindan akan bir esme bulunuyordu. Mabede 9 byk kapidan giriliyordu. Ayasofya'nin kubbesi 33 metre apinda ve 55.60 m. Yksekligindedir. Kubbenin kendi yksekligi 81 metreyi bulur. Kubbe. ok hafif tuglalardan, birbirine takip eden tabaklarla meydana getirilmistir. Kubbe kasnagi 40 pencerelidir. Bunlardan drd kapali durur. Yapiyi 107 stun ayakta tutar. Bunlarin 40 tanesi alt. 67'si de st kisimdadir. Bina zemeninin altina genis sarnilar yapilmis, bunlarin iine byk fil ayaklari dikilmistir. Bylece yapiya, seglemlere karsi esneklik ve dayanliklilik verilmistir. Buna ragmenAyasofya Bizans devrinde birka defa depremden hasar grd ve tamir edildi.

20 BIN KILO GMS


Ayasofya'nin ihtisami yaniz boyutlarinda degildir. I sslemeleri bakimindan da essiz bir eserdir. Daha dogrusu Hali yikimina ugrayincaya kadar yle idi. Daha sonra Trklerin onarimi ile ve bu defa Trk sanatinin inceligiyle, yine essiz bir anit oldu. Ayasofya'nin ii, Latinlerin isgalinden nce, mozaikler, renkli mermerler, fildisi levhalar, altin, gms ve diger kiymetli taslarla, agir islemeli kumaslarla sslyd. Tavanlarinda altin zemin zerinde dekoratif gbekler, rozetler, gms mozaikler vardi. Insan resmi tasiyan mozaikler de bulubuyordu. Halen yerinde duran byk kapinin zerindeki mozaik taht zerinde oturan Meryem'i, kucagindaki ocuk ise Hz. Isa'yi temsil ediyor. Meryem'in sagindaki Imparator Konstantin Meryem'e Istanbul sehrini. Justinianus isa Ayasofya'yi sunarken

grlyor. Kubbenin altinda ve orta yerde duran, fildisinden yapilmis ve degerli taslarla sslenmis bir krs vardi. Mihrabin nnde de zeri altin yaldizli gms bir blme bulunuyordu. Gms kaplamalar ve mozaikler gnn her saatinde bir baska ynden szlen isikla piril piril olurdu. Tarihiler Ayasofya'da bulunan gms kaplamalarin ve sslerin 20 bin kilo civarinda oldugunu yaziyorlar. O devirde Bizans'ta eli olarak bulunan yabancilar, yeryznde byle muhtesem ve isikli bir mabed olmadigini yazmislardi. Mesela Rus elileri hkmdarlarina Ayasofya'yi syle anlatmislardi: ''Acaba gkte miyiz? Diye dsndk, cnk yeryznde byle bir ihtisami insan tasavvur edemez. Grdklerimizi size tarif etmekten aciziz.'' Istanbul'u isgal eden Halilar ordusunda bulunan Robert de Clari ise grdklerini syle anlatiyordu: ''Bu mabedin btn kapilarin kilit ve srgleri som gmsten idi. Paha biilemeyecek degerde olan mihrabin zerinde ondrt ayak uzunlugunda som altindan bir ayin masasi vardi ve bunun zeri degerli taslarla sslyd. Mihrabin etrafindaki stunlar da gmstendi. Kilisedeki on kadar avizenin herbiri insan kolundan kalin gms zincirlerle asiliydi''

RMCEKLER AG KURMUS
Trkler Istanbul'u aldiklari zaman Ayasofya'yi iril iplak buldular. Anlatilmakla bitmeyen gzel mozaiklerinin ogu; altin. Gms ve degerli taslarla ssl olan her seyi, Halilar tarafindan yagma edilmisti. Mabed bakimsizdi. Bu durumu, onu fetih gnnde gren Dursun Bey syle anlatiyor: ''Onun rahnesine tas koyacak bir mimar kalmamis, mamur olarak sedece bir kubbesi kalmis.. Padisah-i Cihan bu binayi harab ve yebab (yikik) grnce, ahir harap olmasin deyp tamirini ve bakimini emretti. Sonra'da, su beyti sylemekten kendini alamadi: Perdedari mikned der taki kisra ankebut Bum nevbet mizenet der kale-i Efrasiyab.. (Kisra'nin takina rmcekler ag kurmus, perdedarlik yapiyor, Kayserin kalesinde ise baykus nbet tutuyor) Fatih Sultan Mehmed'in emriyle camiye evrilen eser, bu suretle gelecek yzyillara yikilmadan, ihtisamini arttirarak ulasma sansina kavusmus oluyordu. Kilise camiye evrilince. Resimlerden bazilari ve halar. Bozulmayacak sekilde badana ile rtld. Diger sslere ve melek resimlerine hi dokunulmadi. Mebedin gneydogu tarafi grlen lzum zerine iki payanda ile takviye edildi. Bu kseye tugladan bir minare ve camiye bir medrese ilave olunda. Ikinci minareyi II. Beyazid yaptirdi.

KOCA SINAN DA ONARIYOR.


Kanuni Sleyman devrinde yikilma tehlikmesi gsteren bina, Kanuni'nin emriyle ve dahi mimar Koca Sinan'in maharetiyle destek duvarlara kuvvetlendirildi. Koca Sinan Ayasofya'ya iki minare daha ekledi. Caminin yaninda II. Selim iin de bir trbe yapildi. Sokollu Mehmet Pasa kubbeye byk bir alem koydurdu. Caminin iini Trk eserleriyle en ok ssleyen hkmdarlardan biri III. Murat'dir. Bergama'dan getirtilen ve helenistik devirde kalma iki byk mermer kp camiye koyduran da odur. Bu kplerin her biri 1250 litre su almaktadir. IV. Murat'in yaptirdigi mermer mahfiller. Minber ve tas kts bir sanat harikasidir. Yine bu hkmdar mebedin duvarlarina ve bos kalan yerlere Biakizade Mustafa elebi'nin n'fis hatti ile ayetler yazdirdi. Bugn byk kubbede asili duran kandili ise III. Ahmet yaptirdi.

AYASOFYA MZE OLUYOR


Padisahlar arasinda Ayasofya'yi Trk eserleriyle en ok ssleyen hkmdar I. Mahmut'tur. I. Mahmut'un cami iin yaptirdigi ok gzel bir ktphane vardir ki devrin saheseri sayilir. Bu ktphanede 7 binden fazla el yazmasi ve basma kitap bulunmaktadir. Ktphane duvarlarini da oik gzel Trk inileri sslemektedir. Trklerin gsterdigi ihtimamla Ayasofya korunmus, gzellestirilmis, saglamlastirilmistir. 918 yil kilise, 482 yil cami olarak kullanildiktan sonra, 1 Subat 1935 tarihinde mze haline getirilen Ayasofya'yi bugn ziyaretiler hayranlikla seyredebiliyorsa, bu, Trklerin bu sanat harikasina sahip olarak onu korumalari sayesindedir. Ayasofya'nin ve civarindaki eserlerin yzlerce yil nce bugnknden ok daha heybetli grndklerini de sylemeliyiz. nk, eskiden Istanbul'un yedi tepesinden biri olan Ayasofya ve evresinde zemin, yzyillarin birikimi olan dolgularla onbes metre kadar ykselmis bulunmaktadir. Bunu anlamak iin eski gravrlere balmak yeter. Bir eski gravrde, Sultanahmet Meydani'ndaki hiyeroglif yazili dikilitas. Meydanin dolup ykselmedigi zamanki haliyle grlmektedir. Bu tasin kaidesini olusturan kabartma heykellere bakmak iin, resime gre insanin basini yukari kaldirmasi gerekir. Oysa bugn ayni kaide ukur iinde kalmistir ve ancak egilerek grebiliyoruz.

TOPKAPI SARAYI

Anitlar hazinesi, dnyanin en zengin mzes


Topkapi Sarayi harikalar saklayan bir harikadir.Topkapi'da saray degil saraylar var.Her sarayda essiz bir hazine, bir sanat harikasi var. Orada yalniz okunan degil, grlen/ hissedilen, ziyaretinin de yasadigi bir tarih var. Bugn mze olan Topkapi Saraylari bir btn olarak ele alindigi zaman, yeryznde ondan daha muhtesem,daha zengin daha ince ve gzel eser az grlr. Avrupa'nin en nl saraylari Top-kapi Sarayi yaninda snk kalir. Fakat Topkapi Saraylari'nin niin btn Avrupa Saraylarindan daha gzel ve stn oldugunu anlayabilmek Iin Trk yapi zevkini, Trk'n tabiata, tabiat gzelligine askini, aikliga genislige,sonsuzluga egilimini bilmek gerek.Ayrica onun hem yapi, hem muhteva olarak zelligini, neleri muha-faza ettigini grmek gerek. Trk iin heybetli olan ayni zamanda sade, zarif ve tabiata uygun olmalidir. Canli gibi durmalidir. Aksi halde o heybet kusurludur. Onun iindir ki Sultanahmet, Selimiye, Sleymaniye camileri hem dag kadar heybetli, hem sln kadar zarif ve hafiftir, ilerindeki iniler tabiatin yesilini,suyun ve ggn mavisini, ieklerin rengini yansitir. Eski Trkler "Dnya bizim adirimiz, gkyz de bu adirin kubbesidir" derlerdi. Yzyillar, binyillar sonra vatan topraklama sinir izlip zerinde ulu yapilar, mabedler kurulmaya baslandigi zaman, engin tabiati ve onun gzelligi ni disarida birakip, heybetle saglam ama tas kurulugunda bir yapiya kapanmaya razi olmadilar. Yapilarnin iine tabiati da soktular.

OTURULACAK YER BURASIDIR


Tabiat gzelliginden,genis ufuktan ayrilmamak duygusu Osmanlilarda da hakimdi. Fatih Sultan Mehmet 1453'de istanbul'u fethettigi zaman bir sre,Beyazit'ta bugnk istanbul niversitesi'nin bulundugu yerdeki sarayda kaldi. Fakat Istanbul'u gezip dolastika, bugn Sarayburnu adini tasiyan ve zeytin agalariyla kapli yarimadayi gryor, "oturulacak yer Iste burasidir" diyordu. Burnun nnde kivrim,kivrim Bogaz,saginda mavi Marmara,solunda altin bir boynuz gibi Hali vardi,Kapanmayacak mavi ve yesil bir ufuk evreliyordu bu yarimadayi. Fatih, yeni sarayini Iste buraya yaptirdi. Ayri ayri ksklerden, dairelerden,su setleri nin havuz ve fiskiyelerin, rengarenk iekli bahelerin olusturdugu bir saray.

DNYA BURADAN IDARE EDILiRDi


Zamanla Fatih'ten sonraki hkmdarlar bu saraya ilaveler yaptilar.Yzlerce dnmlk Sarayburnu yalniz padisahlarin Ikametgahi degil, devletin ynetim merkezi haline de geldi. Devlet Islerinin grldg kubbe altinda, tavana asili duran kre biimindeki avize, dnyayi sembolize ediyor ve oradan dnyaya hkmediliyordu. Imparatorluk bydke Topkapi Saraylari da ogaldi, sarayda bulunanlarin sayisi artti.Fatih devrinde saray mevcudu 750 kisi iken, Kanun devrinde saraylilar sayisi 5000'i geti. Bugn mze halinde bulunan Topkapi saray ve ksklerinde yzlerce yillik sanli, ihtisamli gemisin belgeleri muhafaza edilmektedir.

INILI KSK

Dairelerden, byk sofalardan, kubbealtlarindan ve ksklerden olusan Topkapi Sarayi'nin ilk yapilarindan biri, Fatih Sultan Mehmet'in 1472'de yaptirdigi Cinili Ksk'tr. inili Ksk, Seluk ini sanatini Osmanlilarda devamini gsterir. Ayni zamanda mimaride Trk sanatini bir atilimidir. Iki asir sonra yapilacak saheserlerin mjdecisidir. Mimar Atik Sinan tarafindan yapilan ksk, iki katlidir. Ortada tonozlar zerine oturtulmus bir ana kubbenden, kselerde ise yine kubbeli blmelerden meydana gelmistir. n tarafta tek para beyaz mermerden ondrt stuna dayanmis bir revak vardir.

Kskn zelligi ve gzelligi inilerindedir.. Yukarida da syledigimiz gibi, Seluk inilerinden ilham alinarak yapilmistir. Binanin ii bozdan boya beyaz, kahverengi, lacivert, firuze inilerle sslenmistir. Firuze iniler alti kseli, bunlarin arasina serpistirilen lacivert iniler ise cgen seklindedir. Bugn de sanatseverlerin hayranlikla seyrettigi inilerin gzelligi yznden adina inili Ksk denmistir. inili Ksk 1875'de mze haline getirilmistir. Burada Fatih ile ilgili esyalarin bir kismi sergileniyor.

MEVLANA TRBESI

Seluk mimarisinin ve 'trk adiri' trnn en gzel rneklerinden biri de Konya'daki Mevlana Trbesi'dir. Mimar Tebrizli Bedretten tarafindan 1274 yilinda yapilan bu trbenin kubbesi 16 dilimden olusan bir huni seklindedir. Ii disi ini dseli, duvarlari ok degerli yazilarla ssldr. Trbe Seluklular devrinde yapildi, 16 dilimli yivli klahi Karamanogullari zamaninda eklendi. Daha sonra Osmanlilar trbeyi bir mescit, semahane ve sadirvanla zenginlestirdiler. Cumhuriyet devrinde trbe onarildi ve etrafi aildi. Her devirde ihtimam grd. nk burada byk Trk mutasavvifi ve sairi Mevlana Celaleddin Rumi yatiyor. Aslinda onun asil yeri ariflerin gnlleridir. Bir beyitinde syle diyor: lmmzden sonra mezarimizi yerde arama Ariflerin gnllerindedir mazarimiz bizim

Yedi asirdan fazla bir zamandan beri gnllerde yasayan, eserleri hemen hemen btn dillere tercme edilen Mavlana'nin trbesi, Anadolu'nun silinmez tapu senetlerinden biridir. Trbenin harika anitlarimizdan biri olusu yalniz mimari zelliginden ileri gelmiyor. Bir mze haline getirilen bu yerde Seluk sanatinin hali, kilim, kumas rnekleri: mavlevi sanatinin ok degerli eserleri, neyler, kudmler sergilenir. Trbedeki ceviz sanduka Seluk oymaciliginin bir saheseridir. Bu sandukanin bas tarafinin yksekligi 2,65, ayak tarafinin yksekligi 2,13, uzunlugu da 2,91 metredir.

KONYA SULTAN HANI

Herbiri bir harika olan yzlerce Seluk kervansarayindan biri de konya Sultan Hani'dir. Konya.Aksaray arasinda olan bu hani, 1229 yilinda, Seluklu Sultani Alaaddin Keykubat I yaptirmistir. Bir yangin geiren bu han, Giyasettin Keyhsrev zamaninda (1278'de) onarildi ve genisletildi. Bu han, birbirine bitisik uzunlamasina iki bloktan olusuyor. ndeki blokun dogu tarafindaki duvarinda, ince sslerle bezeli mermer bir kapidan byk dehlize, oradan da hanin avlusuna geilir. Avlunun sag tarafinda revakli blmeler, ortasinda bir mescit, solunda da youcularin kaldigi odalar vardir. Daha dar olan arka taraftaki ikinci blok hayvanlara ve esyaya ayrilmistir. Yolcu odalarindan ve hayvanlara ait ahirlardan baska handa, firin, hamam ve erzek depolari da vardir. Hanin oturtuldugu alan, toplam olarak 4866 metrekareyi bulur. Byk blok 'yazlik', kk blok 'kislik' olarak ga adlandirilir. Hanin distan boyu 116,90 metredir. Yazlik kismimin eni 49.35 m, boyu 67.75 m. Dir. Kislik kisminin boyutlari ise 3290 m x 55.15 m. Dir. Hanin dogu cephesindeki muhtesem mermer kapisinin genisligi 10.70 metredir. Bu kapida bulunan kitabeye gre hanin mimari Muhammed bin Havlan- elDimaski!dir.

BAGDAT KSK

Topkapi Sarayi'nin ksklerinden en gzeli Bagdat Ksk'dr. 1639'da Sultan 4.Murat tarafindan, Bagdat'in zaptindan sonra, bu zaferin hatirasina yaptirilmistir. Mimari Kasim Aga'dir. Ksk sekiz cephelidir. Drt girinti grt ikinti ve kubbe saagi ile orijinal bir mimariye sahiptir. epevre saagin tavani drtkse italarla yapilmistir ve mermer stunlar tarafindan tutulkaplama bir kre sarkar.

Kskn kapisi ve yirmiiki penceresi vardir. Kapilar, pencereler ve dolaplar fildisi ve sedeflerle, duvarlar ve kemerler inilerle sslenmistir. Kskn bakir ocagi, bu ocagin yanlarindaki gmme gzler, gzlerin evresindeki iniler essiz bir sanat eseridir. Bagdat Ksk'nn gzelligini arttiran zelliklerinden biri de, balkonunun, Istanbul'un en genis ve en gzel manzarasini kucaklamasidir.

ISHAK PASA SARAYI

Trkistan, Seluk ve Osmanli minari zelliklerini birlestiren bir Bey kalesi.


Agri daginin ve Dogu Bayazit'in yakininda, yalin daglar arasinda tek basina duran bir saray vardir: Ishakpasa Sarayi Bu yapi, sadece bir saray degildir. Trbesi, camii, surlari, i ve dis avlulari, divanhaneleri, divan ve harem salonlari, esitli koguslari, tavlalari ile bir Bey Kalesidir. Bir satodur. Uzaktan bakildigi zaman, evresinin tabii zellikleriyle tam bir uyum iinde olan muhtesem bir anit olarak gz alir, hayranlik uyandirir. Trkistan, Seluk ve Osmanli minari zelliklerini birlestiren bir yapidir. Camiinin kubbeleri Trkistan kubbeleri gibidir. Sarayi Topkapi Sarayini andirir; kapilari Seluk sitilindedir.

BUGNK DURUMU
Trk minarisinin en gzel rneklerinden olan Sshakpasa Sarayi 1784'de yapilmistir. O tarihlerde Ishakpasa Sancak Beyi idi. Beyligin merkezi olan sarayin harem dairesi iki katli, diger blmeler tek katliydi. Bugn ikinci kat tamamen yikilmis durumdadir. Bu muhtesem yapinin kalintilari, duvar, kapi ve tavanlarin son derece ssl oldugunu gsteriyor. Yapi, avlulari saymazsak, 50 metre genislikte ve 115 metre uzunlukta bir alani kapliyor. Eskiden bu sarayin oldugu yer bir yerlesim merkezi idi. Saray sehrin ortasinda kaliyordu. Ova tarafinda Dogu Bayazit kasabasinin evleri, diger ynlerde camiler, baska yapilar ve mezarlik vardi. Btn bulnar yikilmis durumda. Ama arastiricilar, ayrintilardan soyutlanarak kendi sadeligi iinde kalan sarayin daha iyi ortaya iktigini ve gl mimari etkisini daha iyi gsterdigini sylyorlar.

Yine arastiricilarin ifadesine gre, bugnk sarayin yerinde daha nce, dogu sinirlarinin sancak beyi olan olak Apti Pasa'nin kendisini ve askerini emniyete almak iin yaptiridigi kalesaray'i varmis. Ishakpasa, sarayini o yapinin temelleri zerine yaptirmis.

TRK MHR
Ishakpasa Sarayi'na ancak dogundaki tepeden ailan bir kapidan girilir. Diger taraflari yirmi.otuz metre ykseklikte saglam duvarlarla evrilidir. Kapidan, nce dis avluya girilir. Bu avlunun atrafinda usaklar, seyis odalari, tavlalar vardi. Dis avludan i avluya kemerli tak gibi byk bir kapidan geilerek girilir. I avluda da esitli odalar ve koguslar vardi. Orta yerde bulunan harem dairesinin duvarlarinda Ishakpasa'yi ven beyitler bulunuyor. Kapinin iki yanina iki arslan heykeli konmus. Beylik divan odasi, yani toplanti salonu, eni 20, genisligi 30 meter olan dikdrtgen bir alani kapliyor. Genel teskilati Topkapi Sarayi'na, kemerleri Seluklu kemerlerine benzeyen bu anit, Anadolu'ya vurulmus silinmez Trk mhrlerinden biridir.

REVAN KSK

Topkapi'daki gzel ksklerden biridir. Sultan 4. Murat tarafindan 1635 yilinda, Revan seferinden sonra yaptirilmistir. Bunu da Mimar Kasim Aga yapmistir. Bu ksk ''Sarik Odasi'' adiyla da anilir. Sultanlarin sariklari burada dururdu. Bagdat Ksk gibi Revan Ksk de sekiz cepheli veya sekiz ikintilidir. Kubbesi altin ve boya ile nakislandirilmistir. U ikintilarinin tavani ise deri zerine islenistir. Drdnc ikintida gzel bir ocak bulunuyor. Aydinligin artmasi iin st ste pencerelerden baska kubbede de drt penceresi vardir. ikintilardan ikisi ktphanedir. Kskn iinde ilehaneyi andiran basik ve kk bir oda daha grlr. Tavaninda bazi beyitler bulunmaktadir. ift kanatli pencereleri sedef ve kaplumbaga sirti seklinde sslenmistir. Bugn kskn ortasinda duran mangal,Fransa Krali XV. Louis'nin 1.Mahmut'a hediyesidir.

ISKENDER LAHDI

Topkapi Mzesi gibi, onun hemen yaninda bulunan Arkeoloji Mzesi de sanat harikalari en gzel rnekleri buradadir. Eski agin en gzel eserlerinden biri olan Byk Iskender'in lahdi de burada bulunuyor. 1887'de, Lbnan'in Sayda Sehri yakinlarinda Trk mzelerinin kurucusu Osman Hamdi Bey tarafindan ortaya ikarilarak Istanbul'a getirilen bu lahid, en iyi korunmus bir eserdir. Beyaz ve temiz bir mermerden yapilan lahdin, ev atisi gibi gen bir kapagi vardir. Lahdin dageri, zerindeki kabartmak heykellerden ileri geliyor. M..4. yzyilda hkm sren Makedonya Krali Iskender iin yapilan bu lahdin uzun yanlarindan birinde Iskender'in Perslerle yaptigi savas tasvir postu basligi ile ve saha kalkmis atinin zerinde gsteren bir kabartma var. Sag uta ise savasan askerler yeraliyor. Lahdin br yaninda bir av sahnesi gryoruz. Iskender burada atini drtnal srerken grlyor. l. Ahenk, gzellil ve anlam bakimindan. Eski ag heykelciliginin saheserlerinden sayilan lahid, seyredenleri hayran birakmaktadir.

AGLAYAN KADINLAR LAHDI

M..4. yzyilda Saydali bir zengin iin yapilan bu lahid de Iskender lahid ile birlikte Osman Hamdi Bey tarafindan bulunarak 1887'de Istanbul'a getirilmistir. Dis grns ile eski Yunan tapinaklarini andirmasina ve Yunan uslbunu gstermesine ragmen, anlam bakimindan doguludur. Lahdin evresinde kabartma olarak 18 aglayan kadin grlyor. Bunlarin herbiri ayri durusta ve degisik hareketlerde gsterilmistir. Bazisi ayakta, bazisi oturan bu kadinlarin yslerindeki hzz ifadesi bunu yapan mehul heykeltirasin ustaligini kabul ettiriyor. Bu lahdin kapagi, Iskender'in lahdindeki gibi gen prizma seklinde olmayip, dz bir tavan gibidir. Kapagin iki yaninda cenaze alayi, kaidenin etrafinda ise av sahneleri yer alir. Aglayan kadinlar ve Iskender lahidleri Sstanbul Arkeoloji Mzesi'nin en degerli eserleridir ve dnyanin hibir mzesinde bunlardan daha gzel ve iyi korunmus lahid yoktur.

SIDAMARA LAHDI

Topkapi Arkeloji Mzesi'nde bulunan lahidlerin en gzellerinden biri de Sidarama lahidir. Konya Ereglisi ile Karaman yolu zerinde, Sidamara denilen mevkide bulundugu i in bu isimle anilmaktadir. M.S.3. yzyila ait bu lahdin sahibinin heykeli kapaktadir, fakat kim oldugu bilinemiyor. Lahdin kapaginda ve drt yaninda bulunan kabartma heykeller ok esitlidir ve bir sanat harikasi sayilmaktadir. Sahibi gibi heykeltirasi da bilinmeyen bu heykel ok iyi korunmustur ve ziyaretileri hayran birakmaktadir.

III. AHMED ESMESI

Sultan III. Ahmed, tarihimizde ''Lale Devri'' diye anilan dnemin padisahidir. Bir isyan sonunda Taht'a ciktigi iin 27 yillik saltanatinin ilk onbes yilinda sert davranmak zorunda kaldi. Bu yillarda Rusya, Venedik, Avusturya ve Iran'la savasildi. Prut ve Pasarofa andlasmalari imzaladi. Fakat, 1728'den, yani Lale devrinin baslamasindan tahttan indirilisine kadar geen 12 yillik dnem tam bir refah, yenilik ve baris dnemi oldu. Sair. Mzisyen ve hattat olan III. Ahmed, sanati ve sanatilari korurdu. Bu devirde gzel sanatlarin her dalinda byk ustalar, sekin sahsiyetler yetisti. Trkiye'de ilk matbaa onun hkmdarligi sirasinda kuruldu. Lale devrinde, zellikle Kagithane sirtlarinda yapilan ksk ve saraylar, isyanlar ve yanginlar sonucu mahvoldu, sairlerin, bestecilerin lmsz ve asilamayan eserleri zamanimiza ulasti, Trk sanatina byk bir saheser disinda, mimari eserlerin izi bile kalmadi. Topkapi Sarayi'nin ana kapisi karsisindaki III. Ahmed esmesi bir istisnadir. O, Lale devrinin solmayan bir iegidir. Btn ihtisami ve gzelligi ile sapasaglam dutmaktadir. Basmimar Mehmed Aga'nin eseri olan bu sebilli esme yalniz Lale devri sanatinin degil, btn Osmanli mimarisinin en gzel rneklerinden biridir, essiz bir saheserdir. esmenin planini bizzat III. Ahmed'in izdigi, basmimar Mehmed Aga'nin bu plani uyguladigi sylenir. esenin drt ksesinde yuvarlak birer sebil, sebillerin arasinda kalan kisimlarda da esme bulunur. esmelerin yanlarinda ssl gzler vardir. Sebillerin zerine kk birer kubbe oturtulmustur. esmenin Ayasofya'ya bakan yznde su misra yer alir: A Besmeleye i suyu Han Ahmed'e eyle dua. Ebced hesabina gre bu kitabe Hicri 1141 (Miladi 1728) tarihini, yani eserin yapildigi yili gstermektedir. Kitabenin kendisi oldugu gibi, el yazmasi da Sultan III. Ahmed'e aittir. esmeyi epevre kaplayan yazi ise devrin nl sairlerinden Seyyit Vehbi'nin bir kasidesidir. Yapinin st ahsap, genis saakli bir atiyla rtldr. atinin st de kursuh kaplidir. Halk arasinda Sultanahmet esesi diye anilan bu saheseri yerli yabanci btn ziyaretiler hayranlikla seyretmektedir.

SELUK KMBETLERI

Anadolu'nun Trklgn belgeleyen ata mezarlari, Trk adir sanatinin tasa ve mermere yansiyan rnekleridir.
Anadolu'da Seluk Trklerine alt kmbetler Trk mimarisinin en orijinal rnekleridir. Kmbetlere, Dogu Trkistan'dan Anadolu'ya kadar Trklerin getigi ve oturdugu her yerde rastlanir. "Trk adiri" adini tasiyan bu mimari tr. gerekten, Trklere ait adir sanatinin mimariye gemis rneklerini yansitir. Kmbet, Seluk Trklerinde nemli kisiler iin yapilan mezarlar, yani trbelerdir. Gvdeleri yuvarlak veya ok kseli, kaideleri ise kare seklindedir. ok kseden kareye geis iin kullanilan esitli sekillerle, mesela gen veya prizmatik sekillerle ssldr. Kmbetin tepe rts huni veya piramit klah seklindedir. Fakat iten kubbe olarak grlr. Genel olarak iki katli olan kmbetlerin alt katina merdivenle inilir. Asil mezar burasidir. l burada mumyalanmis olarak bir lahit veya topraga gmlr. st katta sembolik olarak bir sanduka bulunur. Burasi daha ok bir mescittir. Byk Seluklulara ait en nemli kmbetler bugn iran sinirlari iinde kalmis bulunuyor. Eski Trk adir sanatini yansitan kmbetler de daha ok bu kmbetlerdir. Anadolu Seluklulari mimaride adir sanatini devam ettirdiler. Erzurum, Ahlat. Kayseri, Sivas, Tokat, Konya, Nigde, Kirsehir, Divrigi... de ok gzel kmbetler vardir. Nigde'deki Hdavend Hatun, Tokat'taki Ali Tus.Kayseri'deki Dner Kmbet ve Sirali Kmbet, Ahlaftaki Ulu Kmbet en gzel rneklerdir. Kmbetler, mimari ahenkleri, adir sanatini tasa veya mermere yansitarak gemise agrisim yapmalari, kendi eksenlerinde dnyor ve yukari dogru

szlyor gibi durmalariyla insani ok etkileyen birer harikadirlar.

KERVANSARAYLAR

Seluklular yol aginin her 40 kilometresine bir han yaptilar ve Anadolu'yu kervanlar iin en gvenli lke haline getirdiler
Seluk Trkleri pek ok kervansaray yapmistir. Bunun sebebi, kolay anlasilir: Anadolu'yu yurt edindikten sonra ilk is olarak iyi bir karayolu agi meydana getirdiler. Bu yol aginin her 30-40 kilometresinde bir han yaptilar. Kervanlar ve yolcular bu hanlarda bariniyordu. Hanlar birer yolcu barinagi olmaktan baska, yol gvenligim saglayan birer karakol vazifesi de gryordu. Uzak lkelerden gelen ticaret kervanlari, yine uzak lkelere gvenle giderlerdi.

Hanlar, eskiya baskinina karsi koyabilecek bir sekilde yapilmis kaleler gibiydi. Devrin seyyahlari ve tarihiler, Anadolu'nun en sakin, dzenli ve faal devrini

Seluklular zamaninda yasadigini anlatirlar. Bunda, yol boyunca dizilen hanlarin, yani kervansaraylarin rol oldugunu sylerler.

OSMANLI MALIYESI
Osmanli Devleti, beylik dneminden itibaren sistemli bir mal teskilta sahip olmustu. Kaynaklarin verdigi bilgiye gre Osmanlilardaki ilk maliye teskiltinin Murad Hdavendigr (I. Murad) zamaninda andarli Kara Halil ile Karamanli Kara Rstem tarafindan yapildigi belirtilmektedir. Bu bilgiler isiginda meseleye bakildigi zaman Osmanli maliyesinin daha ilk kurulus dnemlerinde ortaya iktigi ve devletin buna byk bir itina gsterdigi anlasilmaktadir. Gerekten Ftih zamaninda tedvin edilmis olan kanunnmede "Bu kanunnme atam ve dedem

kanunudur ve benim dahi kanunumdur" ifadesi ile tarih bilgilere gre ilk Osmanli hkmdarlarinin, bir araya getirilip tedvin edilmemis kanunnme hkmleri ile mil olduklari anlasilmaktadir. Ftih kanunnmesinde yer alan "Ve yilda bir kerre rikb-i Hmyunuma defterdarlarim irad ve masrafim okuyalar hil'at-i fahire giysinler." ve "Ve hazineme dahil ve hari olan aka, defterdarlarim emri ile dahil-hari olsun" ifadeleri, Osmanlilarin maliye teskiltina ne denli nem verdiklerini, bu anlayisa daha ilk zamanlardan beri nasil sahip iktiklari grlmektedir. Aslinda bu gerekli idi. nk gelir ve gider hesaplari olmayan, neyin nereden ve ne zaman gelecegi bilinmeyen ve bu konuda matematik bir bilgiye sahip olmayan bir devlet dsnlemez. Grldg gibi Osmanli maliye teskiltinin basinda "Defterdr" adi verilen bir grevli bulunmaktadir. Bu grevli, gnmzdeki Maliye Bakanlarinin yerine getirmekle ykml olduklari grevleri yapiyordu. nceleri teskilatin basinda bir defterdarla, onun maiyeti vardi. Btn mal islerden bu Bas defterdar sorumlu idi. Ancak zamanla Osmanli lkesinin genislemesi zerine defterdar sayisi ikiye ikarildi. Kanunnmede de belirtildigi gibi defterdar padisah malinin vekili idi. Kurulus dneminde gelirler, daha fazla bir yekn tutuyordu. Buna karsilik masraflar pek o kadar fazla degildi. Zira bu dnemde Osmanli askerinin byk bir kismi timarli sipahi idi. Ayrica devlet erknindan ogunun has ve timarlarinin geliri kendilerine yetiyordu. Devletin masrafi ise sadece Kapikulu askerlerine verilen para (maas) idi. Gelirlerin fazlasi ise cami, medrese, kpr, han, hamam vs. gibi imar islerinde kullaniliyordu. Osmanli maliyesi, "Miri hazine" (veya dis hazine) ile Endern (veya i hazine) hazinesi olmak zere iki kisimdi. Dis hazinenin grev ve yetkisi, devletin genel gelirlerini toplamak ve gerekli masraflari yerli yerinde kullanmak seklinde belirlenmisti. I hazine ise padisaha aitti. Padisahlar, bu hazineyi istedikleri sekilde kullaniyorlardi. Sayet dis hazinenin parasi yetismez ise i hazineden borlanmak suretiyle dn para alinirdi. Dis hazine, vezirde bulunan hkmdar mhr ile ailip kapanirdi. Bu hazine, defterdarin sorumlulugu ve vezirin denetimi altinda idi. Bundan bir mddet ncesine kadar ilk Osmanli sikkesinin Orhan Bey'e ait oldugu biliniyordu. Fakat Osman Bey'e ait sikkenin bulunmasiyla eski bilgi, geerliligini kayb etti. Buna gre ilk Osmanli parasinin Osman Gazi dneminde tedavle iktigi anlasilmaktadir. Gmsten mamul Osmanli parasina "aka" deniyordu. Her padisah, hkmdarlik alameti olarak kendi adina para bastirirdi. Osmanli hkmdarlari Ftih Sultan Mehmed dnemine kadar gms ve bakir para bastirdilar. Kurulus dneminde ve daha sonraki dnemlerde paranin ayarina ve saf gms olmasina zen gsteriliyordu.

VERGILER
Osmanli maliyesinin farkli gelir kaynaklari vardi. Bunlarin basinda da halktan toplanan vergiler geliyordu. Tarih bir vakia olan vergi,amme hizmetlerinin muntazam bir sekilde devamliligini temin iin bas vurulan bir aredir. Bu yzden verginin, devletlerin ekonomik ve sosyal hayatlarinda nemli bir yeri bulunmaktadir. Siyas bir evre iinde ortaya ikan Islm, kendisinden nceki din ve toplumlarda mevcud olup tatbik edilen vergilerle karsilasti. Vergi, amme menfaat ve islerinin tanzimi sz konusu oldugu zamanlarda, fertlere yklenen bir mkellefiyet olduguna gre Islm, kendisinden mstagni kalamazdi. Bununla beraber Islm vergi sistemi, birdenbire ve topyekn vaz' edilip uygulama sahasina konmamistir. O, Islm'in yayilisina ve ihtiyalarin ortaya ikisina gre yirmi senelik tesri bir tekml sonunda messeselesmistir. Osmanli devlet rejiminin, kendinden ncekilerden devr alip tatbik ve inkisaf ettirdigi vergi sistemi, amme idaresi ve devletin iktisad tarihi bakimindan nemli bir yer tutar. Bunun iin, iktisad tarihin nemli bir blmn meydana getiren vergi sistemini iyi degerlendirmek gerekir. Kurulusundan itibaren Mslman bir toplumu ifade eden Osmanli Devleti, inkisf ettirip keml mertebesine ulastirdigi messeseleri ile, tebeasindan tahsil ettigi verginin temeli, Islm hukukunun kaynaklarina dayaniyordu. Siyas bir birlik olarak tarih sahnesinde grnmesinden itibaren birok vergi kalemi tarh etmek zorunda kalan Osmanli Devleti'nin bu uygulamasi, yzlerce vergi ismi gsteren cetvellerle tasvir edildigi kadar karmasik ve anlasilmaz degildir. Gerekten mintika ve zamanlara gre farkli isimlerle toplanan bunca vergi kalemi, saglam kaidelere dayanan bir sistemin esas hatlarini izmek suretiyle, bize lzumlu bilgiyi verecek sekilde basitlestirilebilir. Bilindigi gibi Osmanli devlet sisteminin nemli messeselerinden biri olan mliyenin, temel dayanagini teskil eden vergi, genel mnda iki ana blme ayrilir. Bunlardan biri tamamiyle seriata dayanan ve esas itibari ile Kitab (Kur'an) ile Snnet'ten kaynaklanan "Ser' Vergiler"dir ki buna "Teklif-i Ser'iyye" denmektedir. Ikincisi de bas gsteren mal sikintilar yznden devlet tarafindan bir zorunluluk sonucunda konan "rf Vergiler"dir ki buna da "Teklif-i rfiye" denir. Mslman bir cemiyete istinad eden bnyesi ile ser' hukuku hem nazar hem de amel bir sekilde ve her sahada uygulamaya koyan Osmanli Devleti, diger

Mslman devletlerin bu konudaki tatbikatlarini gzden irak tutmuyordu. Bu bakimdan, Osmanli tarih ve teskiltlarini basli basina ve kendinden ncekilerden tamamen ayri dsnemeyiz. nk Osmanlilar, kendilerinden nce Anadolu'ya gelip yerlesmis bulunan Mslman Trklerin yasayis tarzlarini, ahlk, iktisat, det, rf ve diger zelliklerini almaktan ekinmiyorlardi. Bunun iindir ki, bir sehir veya kasaba Karamanlilardan, Seluklulardan, Germiyandan veya baska bir beylikten Osmanlilara gemekle fazla bir degisiklige ugramiyordu. nk Osmanli Devleti teskilt ve messeseleri ile Anadolu beylikleri teskilt ve messeseleri arasinda pek byk farklar bulunmuyordu. Osmanli vergi sisteminin zelliklerinden biri de tebeadan alinan verginin kendisini (tebea) ne mal, ne de hukuk ynden rencide etmemis olmasidir. Hatta bu, sadece devletin bizzat kendisinin aldigi vergilerde degil, onun adina timar sahibinin aldigi vergilerde de geerli idi. yle ki, dirlik sahibi, reyadan cins ve miktarlari kanunlarla tayin edilmis olan bir kisim vergiden fazlasini tahsile selahiyetli degildi. Yetkisini asip onu ktye kullanandan dirligi, bir daha geri verilmemek zere alinirdi. Ana hatlari ile Osmanli vergi sisteminden bahs ettikten sonra artik vergi esitlerini grebiliriz. Daha nce de temas edildigi gibi Osmanli vergisi iki ana blmde inceleniyordu. Bunlardan biri Ser' Vergiler, digeri de rf vergilerdir.

SER' VERGILER (TEKLIFI SER'IYYE)


Osmanli Devleti'nde "Teklif-i Ser'iyye"nin temelini teskil eden vergilerin tarh, cibyet vs. gibi hkmleri, fikih kitaplarinda tafsiltli bir sekilde anlatildiklari gibiydi. Bununla beraber farkli din, dil ve milliyetlere mensup kimseleri sinirlari iinde barindirdigi iin, teklif-i ser'iyye blmne dahil vergilerin isim ve esitleri de farkli olagelmislerdir. Bu bakimdan Zekt, sr, Cizye ve Harac gibi temel vergilerden baska bunlarin kisimlari olarak seksen kadar vergi kalemi bulunmaktaydi.

ZEKAT
Bilindigi gibi zekt, Islm'in zerine bina kilindigi bes esas rknden birini teskil etmektedir. Islm hukukuna gre zekt, bir ihsan veya basit bir sadaka degildir. O, devlet ve toplumun fert zerindeki hakkidir. Binaenaleyh devlet, zekt verip vermeme hususunda mkellefi serbest birakmaz. Onu, milleri vsitasiyla toplamak ve yerine sarf etmek zorundadir. Nisaba mlik bulunan ve belli sartlari tasiyan her mslmanin vermekle mkellef oldugu zekt, Osmanli Devleti'nde

diger Mslman devletlerde oldugu gibi uygulaniyordu. Bu sebeple biz, konunun detaylarina girmek istemiyoruz.

HARAC
Osmanlilarda daha ziyade gayr-i mslim tebeayi ilgilendiren vergilerden biri, Harac adini tasimaktadir. Islm vergi hukukunda oldugu gibi Osmanlilarda da Harac iki kisma ayrilmaktadir. Bunlar Harac-i Muvazzaf ve Harac-i Mukasem adini tasimaktadirlar. Harac'in bu iki kismi da ser' vergilerden oldugu iin gerek ilk tarhi, gerekse ilk tahsili ile ilgili bir baslangi tesbit etmek mmkn degildir. Bununla beraber 11 Cemaziyelahir 860 (17 Mayis 1456) tarihli bir fermanda belirtildigine gre Ftih Sultan Mehmed, babasi II. Murad'in Kostandin'de derbent bekleyen yirmi kadar kefereyi haractan muaf saydigi, kendisinin de buna aynen uydugu grlmektedir. Bu belge, harac uygulamasinin kurulus dneminde mevcud oldugunu gstermektedir. Harac-i Muvazzaf, arazi zerine maktu bir sekilde konmus bulunan aka olup zaman ve mintikalara gre farkli isimler aliyordu. Bunlarin bir kismi adeta topragin creti olarak alinmaktaydi. Bu gruba girenlerden bir kismim syle isimlendirmek mmkn olacaktir: Resm-i ift, Resm-i Zemin, Resm-i Asiyb, Resm-i Tapu, Bir kismi da bir esit sahs vergilere girmekteydi ki bunlar da: Resm-i Ars, Resm-i Mcerred, Ispen ve Dhan gibi isimler aliyordu. Biraz asagida grlecegi gibi Harac-i Mukasem, Osmanlilar dneminde "sr" kelimesi ile ifade ediliyordu. Bu bakimdan biz de sr bahsinde ona temas edecegiz.

SR
Bilindigi gibi Islm vergi hukukuna gre, zira mahsullerden belli nisbetler sartlar dahilinde Mslman tebeadan alinan vergiye sr denir. Osmanli Devleti'nin kurulus yillarinda diger Mslman devletlerde oldugu gibi, mlk olan "arazi-i sriyye"den sadece sr alinmaktaydi. Bu dnemde Osmanlilarda arazi biri "sriyye" digeri de "Haraciyye" olmak zere ikiye ayriliyordu. Fakat XIV. asrin son eyreginden itibaren bazi sebeplerden dolayi birtakim degisiklikler yapilarak, arazinin bir kismi "Emiriyye" olarak kabul edildi. Bu durum, daha sonralari Hicaz mintikasi hari kalmak zere "Osmanlilarda arazi sultaniyyedir" seklinde ifadesini bulacak olan bir vaziyete getirilmis oldu. Binaenaleyh, Osmanli Devleti'nde sr denince biri kurulus dnemindeki mlk arazi mahsulatindan alinan vergi ve sonralari sadece Hicaz blgesinde alinan sr ile, digeri de arazi-i emiriyyeye mahsus olmak zere alinan ve "amme-i ns tarafindan galat-i fhis" olarak kendisine sr denen "harac-i mukasem" anlasilmaktadir. Zira Osmanlilarda haracin mukasem kismina sr adi verilmekteydi.

Osmanli Devleti'nde, sr kelimesi yerine baska tabirler de kullaniliyordu ki bunlar, son dnemlerde ortaya ikmisti. Dimus, Ikta ve Slariye bu neviden kelimelerdi. Dimus, Suriye'ye ait defterlerde, Ikta, Irak mintikasina ait defterlerde Slariye ise Anadolu ve Rumeli defterlerinde zikr edilmekteydi. Osmanli Devleti'nde sr, su asagidaki maddalerden de alinmaktaydi: Bag, sira, bahe, bostan, fevakih, kovan, harir, pamuk, giyah, odun ve ag (balik).

CIZYE
Islm hukukuna gre cizye, devletin, mslman olmayan vatandasini (tebeasini) yakindan ilgilendiren bir vergidir. Bir mnda buna, devletin mslman tebeadan aldigi zekt karsiligidir denebilir. Zira mslman olmayan tebeayi cizyeye baglamakla, devlette bir denge saglanmis bulunuyordu. Islm nazarinda mslmanlarla zimmler (devletin mslman olmayan tebeasi = ehl-i zimmet) devletin vatandaslaridir. Ayni haklardan faydalanmakta ve ayni llerde devletin imkanlarindan yararlanmaktadirlar. Bu sebeple, Mslmanlarin dedigi zekta karsilik, ehl-i zimmette cizye vermekteydi. Gerekten Islm Devleti, bu vergiyi koyarken yukarida belirtilen dengeyi saglamaktan baska bir sey dsnmyordu. Nitekim ilk Islm fetihleri ve bu fetihlerin sonucunda Islm devletinin idaresine giren Gayr-i mslimlerin durumundan bahs edilirken "zimmler bazan eski idarecilerinin topladiklari vergiden daha az bir vergi yk ile mkellef tutuluyorlardi. Bu hal, Islm'in onlari hakkiyle himaye ettigini gstermesi bakimindan Islm devleti iin bir serefti" denilmektedir. Osmanli vergi hukukunun "Teklif-i Ser'iyye" blmne dahil olan cizye, maliyenin en nemli gelir kaynaklarindan birini teskil ediyordu. Mslman bir devlet olmasi hasebiyle bu devlete, cizye uygulamasinin ilk kurulus yillarindan itibaren basladigi sylenebilir. Devletin, idaresinde bulunan gayr-i mslimlerin haklarim korumak, onlara gelebilecek zararlari ortadan kaldirmak ve askerlik hizmeti karsiliginda aldigi bu vergi, nemsiz denebilecek kadar az bir seydir. O kadar ki bunu, mslman vatandas ile mslman olmayan vatandas arasinda mhim ve farkli bir muamele olarak grmek mmkn degildir. Gerekten devlet, tebeasi olan zimmlerin btn haklarini korudugu gibi onlara gelebilecek zararlari da ortadan kaldirmaya alisiyordu. Hatta, onlara yapilan bir haksizlik veya onlara karsi islenen bir su, aninda en agir bir sekilde cezalandirilirdi. Nitekim 24 Cemaziyelevvel 975 (26 Kasim 1567) tarihli ve Alacahisar Beyi'ne gnderilen bir hkmde, dagda nefer zimmyi katl eden drt sipahinin sularinin sabit grlmesi zerine idam edilmeleri gerektigi bildirilmektedir. Bu belge, su isleyenlerin din, irk ve milliyetlerine bakilmaksizin, sularinin gerektirdigi cezalarin verildigini

gstermektedir. Gnmzde ok normal grnen bu olay, o asirlarin dnyasinda bu kadar rahatlikla uygulanamazdi. Osmanlilarda, padisahlarin cizye ile ilgili btn resm tahrirleri seriatin cizyeye ait kararlarina dayaniyordu. Nitekim daha Sultan I. Murad Han zamaninda bu verginin Islm hukukuna uygun olarak iki sekilde cibayet edildigi (toplandigi) grlmektedir. Bu sekillerden biri, Kstendil Tekfuru Konstantin ile anlasilarak alinan "Maktu Cizey", digeri de Bosna ve Hersek ile sair tebeadan alinan "Ale'rRus Cizye"dir. Osmanli Devleti'nde bu vergiyi vermekle ykml tutulan kimseler, sadece ergenlik (bulg) agina gelmis akil ve vcuta saglam olan erkeklerdir. Binaenaleyh sadaka ile geinen rahipler, alisamayacak derecede bir rahatsizligi olup fakir dsenler, 14-75 yaslarindan kk veya byk olanlar ile kadinlar cizyeden muaf idiler. Bundan da anlasilacagi zere Osmanlilarda cizye, tamamen Islm hukukunun esaslarina gre uygulaniyordu. Baslangita, devletin btn blgelerinde ayni miktarda cizye alinmiyordu. Zira bu dnemde, tedavlde bulunan paranin kiymet ve degeri de ayni degildi. Bu sebeple cizye miktari, verilen fetvalara ve blgelere gre azalip ogalabiliyordu. Bu konuda dikkatimizi eken en nemli fetva Seyhlislm Eb Sud Efendi (1545-1574)'nin fetvasidir. Bu fetvaya gre biz, o dnemin fakirlik ve zenginlik lleri gibi toplumun sosyal yapisi hakkinda da bilgi sahibi oluyoruz. Nitekim o, "amele kadir olan kfir ki, ikiyz dirhem-i ser'iyeye kadir olmaya, ol makule edndir, on iki dirhem-i ser' alinir. Ikiyz dirhem-i ser'iyyeye kadir olup amele kadir olan evsat makulesidir, yirmi dirhem-i ser' alinir. On bin dirhem-i ser'iyyeye malik olan 'a'la makulesidir, onlarin cizye-i ser'iyeleri kirk dirhem-i ser'idir" demektedir. Kismen toplumun sosyoekonomik durumundan kaynaklansa bile byk lde devlet msamahasinin bir neticesi olarak cizye mkellefinin tabi bulundugu siniflamada en az cizye verenler (edn sinifi), her zaman br siniflardan daha fazla olmuslardir. rnek olmasi bakimindan 1103 (1691) senesinin Brud (Brod) kazasi ve tevabiinde cizye verenlerin siniflarina gre sayisina baktigimiz zaman karsimiza asagidaki tablo ikmaktadir: A'la: 27 Evsat: 147 Edn: 166. Daha nce de belirtildigi gibi, Mslman devletlerde cizye mkellefi, btn insan hak ve vecibelerden rahatlikla istifade edebilmekteydi. C.H. Becker'in Islm Ansiklopedisi'ndeki "Cizye" maddesinde belirttigi gibi cizye deyen mkellefler, Islm devleti ile yalniz iman ve yinlerine msamaha degil, hatta himaye isteme

hakkini da kendilerine bahs eden bir mukavele akd etmis olurlar ki, benzer rnekleri Osmanli Devleti'nde oka grmek mmkndr. Nitekim Edirne'de meydana gelen bir yanginda, dkknlari yanan Yahudilere, devlet tarafindan verilen atiyye ile yardimin taksim seklini gsteren bir belgeye sahip bulunuyoruz. Osmanli Devleti'nde hazine iin tahsil edilen cizye, her senenin Muharrem ayinda degisik messeselerce toplaniyordu. Birligi ortadan kaldiran bu uygulama, bazen devlet hazinesini byk sikintilara sokuyordu. Bu durumu dzeltmek iin 1101 (1689) senesinde Sadrazam Kprlzde Fzil Mustafa Pasa, devrin ilgilileri ile yaptigi istisareden sonra, cizyenin toplanmasini belli kaide ve sistemlere baglayarak toplama isinin tek elden yapilmasini sagladi. Bundan sonra her sinif zimm iin ayri birer mhr kazdirdi. Bunlara "a'la", "evsat" ve "edna fakir" gibi kayitlar koydurttu. Her sene iin tarihleri degisen bu mhrlerin ve dolayisiyle cizye mkelleflerinin, birbirinden aik ve kesin izgilerle ayrilabilmesi iin bunlarin gerek sekillerinde ve gerekse yazi karakterlerinde farkli uygulamalara gidildi. Bu uygulama o kadar yayginlasti ki, asagida fotokopilerini greceginiz mhrler 1269 (1852) senesine aittir. Demek oluyor ki cizyenin kaldirilisina kadar bu uygulama devam etmistir. Bu uygulamada cizye mhrleri ile birlikte cizye kagitlarinin renkleri de degisiyordu. Kagitlarin zerinde de cizyenin hangi seneye ait oldugu, sinifi, cizye muhasebesi, bas hazinedar ve cizye umum mlteziminin isimleri vardi. Osmanlilarda cizye uygulamasi, 1272 (1855) senesinde cizyenin, "Bedel-i askeriye"ye tebdili zamanina kadar devam etti.

RF VERGILER (TEKALIFI RFIYYE)


Osmanlilarda ser' vergilerin yaninda, temeli ihtiyalardan dogan ve rfe dayanan bir verginin daha bulunduguna temas edilmisti. Bu, rf vergiler veya teklif-i rfiyye denilen ayri bir kategoride mtalaa edilir. Osmanli Devleti, kendisinden nceki diger devletlerde oldugu gibi, rf vergileri belirleyip koymak zorunda idi. Zira devrin zelligi diyebilecegimiz harpler, durmaksizin devam ediyor ve ser' vergiler de bu durumun ykledigi masraflari karsilamaktan uzak bulunuyordu. Klliyetli miktarda askerin beslenmesi, donatilmasi ve harbe hazir bir duruma getirilebilmesi ile donanmanin hazir halde bulundurulmasi gibi mecburiyetler, devleti byle bir vergiyi koyma zorunda birakiyordu. Iste bunun iin devlet, II. Byezid (1481-1512)'in son senelerine tesadf eden gnlerde "Imdadiye-i seferiye" adi ile bir rf vergi koymak suretiyle bu sikintiyi ortadan kaldirip gidermeye alisiyordu.

Grldg gibi, devlet iin ser' vergilerden ayri olarak rf vergi tarh etmek, bir zaruret halini almisti. Bu mecburiyet, devleti, vaz' ettigi (koydugu) bu rf vergileri devam ettirmek ve miktarinin azalmamasi iin gerekli tedbirlere bas vurmak zorunda birakiyordu. Yine bu zaruretin bir sonucu olarak rf vergilerin sayi ve kalemleri, belirten ihtiyalara gre ogaltiliyordu. Byle bir uygulamaya msaade edildigine daha nce de temas edilmisti. Zaten Osmanli sultanlarinin bu hususta ser' hukuka gre hareket ettikleri, emir ve fermanlari ile, eski uygulamalari bir araya toplayan kanunnme mecmualarinin basinda bulunan "ser'-i serife muvafakati mukarrer olup hlen muteber kavann ve mesli-i ser'iyyedir" ifadesinden de aika anlasilmaktadir. Normal olarak geici olmasi gereken ve fakat bir biri ardi sira gelen muharebe ve ekonomik sikintilar neticesinde devamlilik kazanan rf vergileri de iki kisma ayirmak mmkndr: 1- Teklifidiye 2- Teklif-i sakka 1- Teklif-i diye: Ser' hukuka gre mal bir terim olarak "ca'l" adi da verilen bu vergi tr, araliksiz devam eden harp ve mal krizlerin bir sonucu olarak ortaya ikmisti. Byle bir zaruretin, rf vergilerin konmasina cevaz ve imkn sagladigi daha nce anlatilmisti. Binaenaleyh, Islm hukukunun msaade ettigi bu nevi vergilerin Osmanli Devleti'nde bulunmasinda bir sakinca yok demektir. Bu yzden "teklif-i rfiyye" diye zikr edilen vergilere ser'an ruhsatin verildigini syleyebiliriz. 2- Teklif-i Sakka: Bu, harp, mal kriz ve tabii fet gibi bir zarurete bagli olmadan teklif kaideleri disina ikilarak konmus bulunan vergilerdir. Belli bir kaide ve sistemi olmadigindan bu tip vergilerde hak ve adlete pek riayet edilmeyeceginden, byle vergilere ser'an msaade edilmemistir. Nitekim Kanun Sultan Sleyman (1520-1566) devrinin sadrazami Ltfi Pasa (H. 942-947) bu konuya temasla syle der: "Cenk iinde askere hilaf-i kanun vergi vermemek gerektir." Osmanlilarda, Tanzimat'a kadar devam eden rf vergilerin bu ikinci kismi olan "sakka"nin olmadigini, tebea zerine byle bir verginin tarh edilmedigi, ancak bazi vergilerin buna benzemelerinden dolayi "sakka" zannedildikleri belirtilmektedir. Bununla beraber, bilhassa XVII. asirdan itibaren bu tip vergilerin zaman zaman ortaya iktigi bilinmektedir. Fakat padisahlar, bununla mcadele ediyor ve byle bir yola bas vurulmamasi iin "adletnmeler" gnderiyorlardi.

rf vergilerin tahsili, ser' vergilerin tahsilinden farkli idi. Ser' teklif, umumiyetle zira mahsul sahibi reyya, daha dogru bir ifade ile kylye hasr edilmis grnmektedir. Geri zekt ve cizye gibi ser' vergiler, bu kaidenin disinda bulunmaktadir. Fakat zira mahsl ile daha ok hasir nesir olan kyl, sr ve harac gibi zira vergilerin mkellefi bulunmaktadir. Buna karsilik rf vergiler, daha ok sehirliyi bilhassa ticaret erbabini ve pazarlarla alakali kimseleri kapsamaktaydi. Sehirlerde tatbik olunan rf teklif sekli, bilhassa ticaret ve sanayi faaliyetine dayanmakta oldugundan birok vergi bu kisma dahil bulunuyordu. Keza byk bir kisminin devlet adina sipahler tarafindan alindigini bildigimiz ser' vergilerin aksine bu, her sene vali, mtesellim ve voyvodalar tarafindan, mintika ileri gelenleri ve kadi marifetiyle memleketin nfusu veya evi (hne) zerine tarh olunuyordu. "Rz-i Hizir" ve "Rz-i Kasim" hesabina gre senede iki taksitle alinmak zere tevzi defterleri tanzim ediliyordu. Tanzim edilen bu defterler, ser'iye mahkemelerinin siciline kayd edilirdi. Bu defterlere bir memleket halkindan, toplanmasi kararlastirilmis ne kadar rf vergi varsa tamami yazilirdi. Yazilan bu miktar, esit sekilde fertlere taksim edilerek alinirdi. Bu defterlerin tasdikli bir sureti, tahsil iin kethda, emin veya zel memurlara verilirdi. Vergi mkellefleri de bu defterlerin kapsadigi sekil ve miktarda vergilerini vererek, kendilerine dsen vatandaslik grevlerini yerine getirmis olurlardi. Zaman ve mintikalara gre isimleri ile birlikte esitleri de degisen rf vergiler, hazinenin vaz geemiyecegi bir mal yardim halini almisti. Bu vergilerin basinda "mdadiye" diye isimlendirilen vergi gelmektedir. "mdadiye-i seferiye" ve "mdadiye-i hazariye" olmak zere iki kisma ayrilan bu vergi, isminden de anlasilacagi zere sefer ve harplere bagli olarak tarh ve cibyet edilen bir vergi kalemidir. Muharebe masraflarini karsilamak zere vatandaslardan alinan bir vergidir. Bu vergi, Osmanli Devleti'nin, durmak bilmeyen harplerle karsilasmasi yznden hazinenin, mal klfeti kaldiramamasi sebebiyle konulmustu. Muharebeler esnasinda, bosalan devlet hazinesinin (beyt'l-mal) ihtiyaci olan parayi tedarik etmek ve askerin donatilmasini saglamak iin konulan imdadiye vergisi, bazan hazineye gnderilir, bazan da dogrudan dogruya orduya memur olan serdarlara verilirdi. Miktari, durum ve ihtiyaca bagli olarak fermanlarla artip eksilen bu vergi kalemi, tevzi defterlerine yazilip toplanirdi. Bu vergi, sadece esnaf, tccar vs. gibi halk tabakalarindan alinmiyordu. Duruma gre devlet adamlari da bu vergiye istirak ediyorlardi. Osmanli Devleti'nde, rf vergiler kismina giren vergi kalemlerinden biri de "Avnz" adini tasiyan vergidir. Bu vergi, olaganst hallerde, tebeaya yklenen beden, mal ve ayn bir vergidir. Avriz-i divniye adi ile de anilan bu vergi, devlet masraflarinin memleket nfusuna tevzi ve taksimi sonucu ortaya ikmistir.

ok eski bir vergi olmakla beraber, ne zaman ihdas olundugu kesin olarak bilinememektedir. Bununla beraber bu verginin Osmanlilardan nce Anadolu beyliklerindeki mevcudiyetinden bazi vesikalar sayesinde haberdar olmaktayiz. Vergi muafiyetini ilgilendiren bu belgeleri nesr eden Uzunarsili, benzerinin Osmanlilarda da aynen uygulandigini bildirerek syle der: "Anadolu beyliklerindeki vergi ve rsmdan yani "avriz-i divaniye" ve "rsm-i rfiyye"den muafiyet muameleleri, birbirlerinin aynidir. Bu hususa dair asagida vesikalar kisminda Karamanogullarina ait kayitlarla Osmanli tahrir kayitlan karsilastirilacak olursa grsmz kesinlik kazanir." Bu verginin 4-5 yilda bir defa alindigini belirten Ltfi Pasa, bunun Yavuz Sultan Selim (1512-1520) dneminde sadece bir defa alindigini kaydeder. Devlet, fevkalade bir vaziyetin icab ettirdigi masraflar ile muayyen vasiflan haiz yiyecek maddelerini, harp levazim ve masraflarini, belir vergi kaynaklarindan karsilayamayacagini anladigi zaman, zel bazi tedbirler ile memleketin btn imknlarini seferber etmeye karar verirdi. Bu karar geregince vaziyetin icabina gre, kendisine lazim olan para, hizmet, esya ve mahsl miktari tesbit edilerek muhtelif blge ve mahallere tevzi edilirdi. Halk arasinda "salgun" diye de adlandirilan bu vergi XIX. asirda tamamen paraya evrildi. Tanzimat fermani ile de ortadan kaldirildi. "Avriz" vergisi, degisik isimlerle zikr ediliyordu. Menzil mali, bedel-i nzl, zahire baha, han, resm-i srsat, kreki bedeli, kmr ve kereste bedeli, beldaran, hne, ayir kirasi gibi isimler bunlardan birkaidir." Diger btn vergilerde oldugu gibi, bazi sinif ve zmreler avrizdan muaf tutulmuslardir. Asker sinifa mensub olanlarla ilm ve din bazi mansiblarin sahipleri, derbenti, tuzcu, eltiki, ortaki, katranci ve dogancilar ile bazi vakiflarin reyasi ve bazi hizmet erbabini burada zikredebiliriz. Osmanli rf vergilerinden bir kalem de "Harlar" adi altinda zikredilmektedir. Bu vergi, daha ziyade resm dairelere isi dsenlerden alinmaktaydi. Degisik isimlerle alinan bu harlar, mahkemelerde hakim, kadi ve naiblerin verdikleri hccetlerden, sicillere geirilen hkmlerden, mesihat makamindan yazili olarak ikan fetvalardan, len bir kimsenin mirasilari arasinda yapilan miras taksiminden, nikah vs. gibi muamelelerin karsiligi olarak alinmaktaydi.

OSMANLI MALIYESI
Osmanli Devleti, beylik dneminden itibaren sistemli bir mal teskilta sahip olmustu. Kaynaklarin verdigi bilgiye gre Osmanlilardaki ilk maliye teskiltinin Murad Hdavendigr (I. Murad) zamaninda andarli Kara Halil ile Karamanli Kara Rstem tarafindan yapildigi belirtilmektedir. Bu bilgiler isiginda meseleye bakildigi zaman Osmanli maliyesinin daha ilk kurulus dnemlerinde ortaya iktigi ve devletin buna byk bir itina gsterdigi anlasilmaktadir. Gerekten Ftih zamaninda tedvin edilmis olan kanunnmede "Bu kanunnme atam ve dedem kanunudur ve benim dahi kanunumdur" ifadesi ile tarih bilgilere gre ilk Osmanli hkmdarlarinin, bir araya getirilip tedvin edilmemis kanunnme hkmleri ile mil olduklari anlasilmaktadir. Ftih kanunnmesinde yer alan "Ve yilda bir kerre rikb-i Hmyunuma defterdarlarim irad ve masrafim okuyalar hil'at-i fahire giysinler." ve "Ve hazineme dahil ve hari olan aka, defterdarlarim emri ile dahil-hari olsun" ifadeleri, Osmanlilarin maliye teskiltina ne denli nem verdiklerini, bu anlayisa daha ilk zamanlardan beri nasil sahip iktiklari grlmektedir. Aslinda bu gerekli idi. nk gelir ve gider hesaplari olmayan, neyin nereden ve ne zaman gelecegi bilinmeyen ve bu konuda matematik bir bilgiye sahip olmayan bir devlet dsnlemez. Grldg gibi Osmanli maliye teskiltinin basinda "Defterdr" adi verilen bir grevli bulunmaktadir. Bu grevli, gnmzdeki Maliye Bakanlarinin yerine getirmekle ykml olduklari grevleri yapiyordu. nceleri teskilatin basinda bir defterdarla, onun maiyeti vardi. Btn mal islerden bu Bas defterdar sorumlu idi. Ancak zamanla Osmanli lkesinin genislemesi zerine defterdar sayisi ikiye ikarildi. Kanunnmede de belirtildigi gibi defterdar padisah malinin vekili idi. Kurulus dneminde gelirler, daha fazla bir yekn tutuyordu. Buna karsilik masraflar pek o kadar fazla degildi. Zira bu dnemde Osmanli askerinin byk bir kismi timarli sipahi idi. Ayrica devlet erknindan ogunun has ve timarlarinin geliri kendilerine yetiyordu. Devletin masrafi ise sadece Kapikulu askerlerine verilen para (maas) idi. Gelirlerin fazlasi ise cami, medrese, kpr, han, hamam vs. gibi imar islerinde kullaniliyordu. Osmanli maliyesi, "Miri hazine" (veya dis hazine) ile Endern (veya i hazine) hazinesi olmak zere iki kisimdi. Dis hazinenin grev ve yetkisi, devletin genel gelirlerini toplamak ve gerekli masraflari yerli yerinde kullanmak seklinde belirlenmisti. I hazine ise padisaha aitti. Padisahlar, bu hazineyi istedikleri sekilde kullaniyorlardi. Sayet dis hazinenin parasi yetismez ise i hazineden borlanmak suretiyle dn para alinirdi. Dis hazine, vezirde bulunan hkmdar mhr ile ailip kapanirdi. Bu hazine, defterdarin sorumlulugu ve vezirin denetimi altinda idi. Bundan bir mddet ncesine kadar ilk Osmanli sikkesinin Orhan Bey'e ait oldugu biliniyordu. Fakat Osman Bey'e ait sikkenin bulunmasiyla eski bilgi, geerliligini kayb etti. Buna gre ilk Osmanli parasinin Osman Gazi dneminde tedavle iktigi anlasilmaktadir. Gmsten mamul Osmanli parasina "aka" deniyordu. Her padisah, hkmdarlik alameti olarak kendi adina para bastirirdi. Osmanli hkmdarlari Ftih Sultan Mehmed dnemine kadar gms ve bakir para bastirdilar. Kurulus dneminde ve daha sonraki dnemlerde paranin ayarina ve saf gms olmasina zen gsteriliyordu.

VERGILER
Osmanli maliyesinin farkli gelir kaynaklari vardi. Bunlarin basinda da halktan toplanan vergiler geliyordu. Tarih bir vakia olan vergi,amme hizmetlerinin muntazam bir sekilde devamliligini temin iin bas vurulan bir aredir. Bu yzden

verginin, devletlerin ekonomik ve sosyal hayatlarinda nemli bir yeri bulunmaktadir. Siyas bir evre iinde ortaya ikan Islm, kendisinden nceki din ve toplumlarda mevcud olup tatbik edilen vergilerle karsilasti. Vergi, amme menfaat ve islerinin tanzimi sz konusu oldugu zamanlarda, fertlere yklenen bir mkellefiyet olduguna gre Islm, kendisinden mstagni kalamazdi. Bununla beraber Islm vergi sistemi, birdenbire ve topyekn vaz' edilip uygulama sahasina konmamistir. O, Islm'in yayilisina ve ihtiyalarin ortaya ikisina gre yirmi senelik tesri bir tekml sonunda messeselesmistir. Osmanli devlet rejiminin, kendinden ncekilerden devr alip tatbik ve inkisaf ettirdigi vergi sistemi, amme idaresi ve devletin iktisad tarihi bakimindan nemli bir yer tutar. Bunun iin, iktisad tarihin nemli bir blmn meydana getiren vergi sistemini iyi degerlendirmek gerekir. Kurulusundan itibaren Mslman bir toplumu ifade eden Osmanli Devleti, inkisf ettirip keml mertebesine ulastirdigi messeseleri ile, tebeasindan tahsil ettigi verginin temeli, Islm hukukunun kaynaklarina dayaniyordu. Siyas bir birlik olarak tarih sahnesinde grnmesinden itibaren birok vergi kalemi tarh etmek zorunda kalan Osmanli Devleti'nin bu uygulamasi, yzlerce vergi ismi gsteren cetvellerle tasvir edildigi kadar karmasik ve anlasilmaz degildir. Gerekten mintika ve zamanlara gre farkli isimlerle toplanan bunca vergi kalemi, saglam kaidelere dayanan bir sistemin esas hatlarini izmek suretiyle, bize lzumlu bilgiyi verecek sekilde basitlestirilebilir. Bilindigi gibi Osmanli devlet sisteminin nemli messeselerinden biri olan mliyenin, temel dayanagini teskil eden vergi, genel mnda iki ana blme ayrilir. Bunlardan biri tamamiyle seriata dayanan ve esas itibari ile Kitab (Kur'an) ile Snnet'ten kaynaklanan "Ser' Vergiler"dir ki buna "Teklif-i Ser'iyye" denmektedir. Ikincisi de bas gsteren mal sikintilar yznden devlet tarafindan bir zorunluluk sonucunda konan "rf Vergiler"dir ki buna da "Teklif-i rfiye" denir. Mslman bir cemiyete istinad eden bnyesi ile ser' hukuku hem nazar hem de amel bir sekilde ve her sahada uygulamaya koyan Osmanli Devleti, diger Mslman devletlerin bu konudaki tatbikatlarini gzden irak tutmuyordu. Bu bakimdan, Osmanli tarih ve teskiltlarini basli basina ve kendinden ncekilerden tamamen ayri dsnemeyiz. nk Osmanlilar, kendilerinden nce Anadolu'ya gelip yerlesmis bulunan Mslman Trklerin yasayis tarzlarini, ahlk, iktisat, det, rf ve diger zelliklerini almaktan ekinmiyorlardi. Bunun iindir ki, bir sehir veya kasaba Karamanlilardan, Seluklulardan, Germiyandan veya baska bir beylikten Osmanlilara gemekle fazla bir degisiklige ugramiyordu. nk Osmanli Devleti teskilt ve messeseleri ile Anadolu beylikleri teskilt ve messeseleri arasinda pek byk farklar bulunmuyordu. Osmanli vergi sisteminin zelliklerinden biri de tebeadan alinan verginin kendisini (tebea) ne mal, ne de hukuk ynden rencide etmemis olmasidir. Hatta bu, sadece devletin bizzat kendisinin aldigi vergilerde degil, onun adina timar sahibinin aldigi vergilerde de geerli idi. yle ki, dirlik sahibi, reyadan cins ve miktarlari kanunlarla tayin edilmis olan bir kisim vergiden fazlasini tahsile selahiyetli degildi. Yetkisini asip onu ktye kullanandan dirligi, bir daha geri verilmemek zere alinirdi.

Ana hatlari ile Osmanli vergi sisteminden bahs ettikten sonra artik vergi esitlerini grebiliriz. Daha nce de temas edildigi gibi Osmanli vergisi iki ana blmde inceleniyordu. Bunlardan biri Ser' Vergiler, digeri de rf vergilerdir.

SER' VERGILER (TEKLIFI SER'IYYE)


Osmanli Devleti'nde "Teklif-i Ser'iyye"nin temelini teskil eden vergilerin tarh, cibyet vs. gibi hkmleri, fikih kitaplarinda tafsiltli bir sekilde anlatildiklari gibiydi. Bununla beraber farkli din, dil ve milliyetlere mensup kimseleri sinirlari iinde barindirdigi iin, teklif-i ser'iyye blmne dahil vergilerin isim ve esitleri de farkli olagelmislerdir. Bu bakimdan Zekt, sr, Cizye ve Harac gibi temel vergilerden baska bunlarin kisimlari olarak seksen kadar vergi kalemi bulunmaktaydi.

ZEKAT
Bilindigi gibi zekt, Islm'in zerine bina kilindigi bes esas rknden birini teskil etmektedir. Islm hukukuna gre zekt, bir ihsan veya basit bir sadaka degildir. O, devlet ve toplumun fert zerindeki hakkidir. Binaenaleyh devlet, zekt verip vermeme hususunda mkellefi serbest birakmaz. Onu, milleri vsitasiyla toplamak ve yerine sarf etmek zorundadir. Nisaba mlik bulunan ve belli sartlari tasiyan her mslmanin vermekle mkellef oldugu zekt, Osmanli Devleti'nde diger Mslman devletlerde oldugu gibi uygulaniyordu. Bu sebeple biz, konunun detaylarina girmek istemiyoruz.

HARAC
Osmanlilarda daha ziyade gayr-i mslim tebeayi ilgilendiren vergilerden biri, Harac adini tasimaktadir. Islm vergi hukukunda oldugu gibi Osmanlilarda da Harac iki kisma ayrilmaktadir. Bunlar Harac-i Muvazzaf ve Harac-i Mukasem adini tasimaktadirlar. Harac'in bu iki kismi da ser' vergilerden oldugu iin gerek ilk tarhi, gerekse ilk tahsili ile ilgili bir baslangi tesbit etmek mmkn degildir. Bununla beraber 11 Cemaziyelahir 860 (17 Mayis 1456) tarihli bir fermanda belirtildigine gre Ftih Sultan Mehmed, babasi II. Murad'in Kostandin'de derbent bekleyen yirmi kadar kefereyi haractan muaf saydigi, kendisinin de buna aynen uydugu grlmektedir. Bu belge, harac uygulamasinin kurulus dneminde mevcud oldugunu gstermektedir. Harac-i Muvazzaf, arazi zerine maktu bir sekilde konmus bulunan aka olup zaman ve mintikalara gre farkli isimler aliyordu. Bunlarin bir kismi adeta topragin creti olarak alinmaktaydi. Bu gruba girenlerden bir kismim syle isimlendirmek mmkn olacaktir: Resm-i ift, Resm-i Zemin, Resm-i Asiyb, Resm-i Tapu, Bir kismi da bir esit sahs vergilere girmekteydi ki bunlar da: Resm-i Ars, Resm-i Mcerred, Ispen ve Dhan gibi isimler aliyordu. Biraz asagida grlecegi gibi Harac-i Mukasem, Osmanlilar dneminde "sr" kelimesi ile ifade ediliyordu. Bu bakimdan biz de sr bahsinde ona temas edecegiz.

SR
Bilindigi gibi Islm vergi hukukuna gre, zira mahsullerden belli nisbetler sartlar dahilinde Mslman tebeadan alinan vergiye sr denir. Osmanli Devleti'nin kurulus yillarinda diger Mslman devletlerde oldugu gibi, mlk olan "arazi-i sriyye"den sadece sr alinmaktaydi. Bu dnemde Osmanlilarda arazi biri "sriyye" digeri de "Haraciyye" olmak zere ikiye ayriliyordu. Fakat XIV. asrin

son eyreginden itibaren bazi sebeplerden dolayi birtakim degisiklikler yapilarak, arazinin bir kismi "Emiriyye" olarak kabul edildi. Bu durum, daha sonralari Hicaz mintikasi hari kalmak zere "Osmanlilarda arazi sultaniyyedir" seklinde ifadesini bulacak olan bir vaziyete getirilmis oldu. Binaenaleyh, Osmanli Devleti'nde sr denince biri kurulus dnemindeki mlk arazi mahsulatindan alinan vergi ve sonralari sadece Hicaz blgesinde alinan sr ile, digeri de arazi-i emiriyyeye mahsus olmak zere alinan ve "amme-i ns tarafindan galat-i fhis" olarak kendisine sr denen "harac-i mukasem" anlasilmaktadir. Zira Osmanlilarda haracin mukasem kismina sr adi verilmekteydi. Osmanli Devleti'nde, sr kelimesi yerine baska tabirler de kullaniliyordu ki bunlar, son dnemlerde ortaya ikmisti. Dimus, Ikta ve Slariye bu neviden kelimelerdi. Dimus, Suriye'ye ait defterlerde, Ikta, Irak mintikasina ait defterlerde Slariye ise Anadolu ve Rumeli defterlerinde zikr edilmekteydi. Osmanli Devleti'nde sr, su asagidaki maddalerden de alinmaktaydi: Bag, sira, bahe, bostan, fevakih, kovan, harir, pamuk, giyah, odun ve ag (balik).

CIZYE
Islm hukukuna gre cizye, devletin, mslman olmayan vatandasini (tebeasini) yakindan ilgilendiren bir vergidir. Bir mnda buna, devletin mslman tebeadan aldigi zekt karsiligidir denebilir. Zira mslman olmayan tebeayi cizyeye baglamakla, devlette bir denge saglanmis bulunuyordu. Islm nazarinda mslmanlarla zimmler (devletin mslman olmayan tebeasi = ehl-i zimmet) devletin vatandaslaridir. Ayni haklardan faydalanmakta ve ayni llerde devletin imkanlarindan yararlanmaktadirlar. Bu sebeple, Mslmanlarin dedigi zekta karsilik, ehl-i zimmette cizye vermekteydi. Gerekten Islm Devleti, bu vergiyi koyarken yukarida belirtilen dengeyi saglamaktan baska bir sey dsnmyordu. Nitekim ilk Islm fetihleri ve bu fetihlerin sonucunda Islm devletinin idaresine giren Gayr-i mslimlerin durumundan bahs edilirken "zimmler bazan eski idarecilerinin topladiklari vergiden daha az bir vergi yk ile mkellef tutuluyorlardi. Bu hal, Islm'in onlari hakkiyle himaye ettigini gstermesi bakimindan Islm devleti iin bir serefti" denilmektedir. Osmanli vergi hukukunun "Teklif-i Ser'iyye" blmne dahil olan cizye, maliyenin en nemli gelir kaynaklarindan birini teskil ediyordu. Mslman bir devlet olmasi hasebiyle bu devlete, cizye uygulamasinin ilk kurulus yillarindan itibaren basladigi sylenebilir. Devletin, idaresinde bulunan gayr-i mslimlerin haklarim korumak, onlara gelebilecek zararlari ortadan kaldirmak ve askerlik hizmeti karsiliginda aldigi bu vergi, nemsiz denebilecek kadar az bir seydir. O kadar ki bunu, mslman vatandas ile mslman olmayan vatandas arasinda mhim ve farkli bir muamele olarak grmek mmkn degildir. Gerekten devlet, tebeasi olan zimmlerin btn haklarini korudugu gibi onlara gelebilecek zararlari da ortadan kaldirmaya alisiyordu. Hatta, onlara yapilan bir haksizlik veya onlara karsi islenen bir su, aninda en agir bir sekilde cezalandirilirdi. Nitekim 24 Cemaziyelevvel 975 (26 Kasim 1567) tarihli ve Alacahisar Beyi'ne gnderilen bir hkmde, dagda nefer zimmyi katl eden drt sipahinin sularinin sabit grlmesi zerine idam edilmeleri gerektigi bildirilmektedir. Bu belge, su isleyenlerin din, irk ve milliyetlerine bakilmaksizin, sularinin gerektirdigi cezalarin verildigini gstermektedir. Gnmzde ok normal grnen bu olay, o asirlarin dnyasinda bu kadar rahatlikla uygulanamazdi. Osmanlilarda, padisahlarin cizye ile ilgili btn resm tahrirleri seriatin cizyeye ait

kararlarina dayaniyordu. Nitekim daha Sultan I. Murad Han zamaninda bu verginin Islm hukukuna uygun olarak iki sekilde cibayet edildigi (toplandigi) grlmektedir. Bu sekillerden biri, Kstendil Tekfuru Konstantin ile anlasilarak alinan "Maktu Cizey", digeri de Bosna ve Hersek ile sair tebeadan alinan "Ale'rRus Cizye"dir. Osmanli Devleti'nde bu vergiyi vermekle ykml tutulan kimseler, sadece ergenlik (bulg) agina gelmis akil ve vcuta saglam olan erkeklerdir. Binaenaleyh sadaka ile geinen rahipler, alisamayacak derecede bir rahatsizligi olup fakir dsenler, 14-75 yaslarindan kk veya byk olanlar ile kadinlar cizyeden muaf idiler. Bundan da anlasilacagi zere Osmanlilarda cizye, tamamen Islm hukukunun esaslarina gre uygulaniyordu. Baslangita, devletin btn blgelerinde ayni miktarda cizye alinmiyordu. Zira bu dnemde, tedavlde bulunan paranin kiymet ve degeri de ayni degildi. Bu sebeple cizye miktari, verilen fetvalara ve blgelere gre azalip ogalabiliyordu. Bu konuda dikkatimizi eken en nemli fetva Seyhlislm Eb Sud Efendi (1545-1574)'nin fetvasidir. Bu fetvaya gre biz, o dnemin fakirlik ve zenginlik lleri gibi toplumun sosyal yapisi hakkinda da bilgi sahibi oluyoruz. Nitekim o, "amele kadir olan kfir ki, ikiyz dirhem-i ser'iyeye kadir olmaya, ol makule edndir, on iki dirhem-i ser' alinir. Ikiyz dirhem-i ser'iyyeye kadir olup amele kadir olan evsat makulesidir, yirmi dirhem-i ser' alinir. On bin dirhem-i ser'iyyeye malik olan 'a'la makulesidir, onlarin cizye-i ser'iyeleri kirk dirhem-i ser'idir" demektedir. Kismen toplumun sosyoekonomik durumundan kaynaklansa bile byk lde devlet msamahasinin bir neticesi olarak cizye mkellefinin tabi bulundugu siniflamada en az cizye verenler (edn sinifi), her zaman br siniflardan daha fazla olmuslardir. rnek olmasi bakimindan 1103 (1691) senesinin Brud (Brod) kazasi ve tevabiinde cizye verenlerin siniflarina gre sayisina baktigimiz zaman karsimiza asagidaki tablo ikmaktadir: A'la: 27 Evsat: 147 Edn: 166. Daha nce de belirtildigi gibi, Mslman devletlerde cizye mkellefi, btn insan hak ve vecibelerden rahatlikla istifade edebilmekteydi. C.H. Becker'in Islm Ansiklopedisi'ndeki "Cizye" maddesinde belirttigi gibi cizye deyen mkellefler, Islm devleti ile yalniz iman ve yinlerine msamaha degil, hatta himaye isteme hakkini da kendilerine bahs eden bir mukavele akd etmis olurlar ki, benzer rnekleri Osmanli Devleti'nde oka grmek mmkndr. Nitekim Edirne'de meydana gelen bir yanginda, dkknlari yanan Yahudilere, devlet tarafindan verilen atiyye ile yardimin taksim seklini gsteren bir belgeye sahip bulunuyoruz. Osmanli Devleti'nde hazine iin tahsil edilen cizye, her senenin Muharrem ayinda degisik messeselerce toplaniyordu. Birligi ortadan kaldiran bu uygulama, bazen devlet hazinesini byk sikintilara sokuyordu. Bu durumu dzeltmek iin 1101 (1689) senesinde Sadrazam Kprlzde Fzil Mustafa Pasa, devrin ilgilileri ile yaptigi istisareden sonra, cizyenin toplanmasini belli kaide ve sistemlere baglayarak toplama isinin tek elden yapilmasini sagladi. Bundan sonra her sinif zimm iin ayri birer mhr kazdirdi. Bunlara "a'la", "evsat" ve "edna fakir" gibi kayitlar koydurttu. Her sene iin tarihleri degisen bu mhrlerin ve dolayisiyle cizye mkelleflerinin, birbirinden aik ve kesin izgilerle ayrilabilmesi iin bunlarin gerek sekillerinde ve gerekse yazi karakterlerinde farkli uygulamalara gidildi. Bu uygulama o kadar yayginlasti ki, asagida fotokopilerini greceginiz mhrler 1269 (1852) senesine aittir. Demek oluyor ki cizyenin

kaldirilisina kadar bu uygulama devam etmistir. Bu uygulamada cizye mhrleri ile birlikte cizye kagitlarinin renkleri de degisiyordu. Kagitlarin zerinde de cizyenin hangi seneye ait oldugu, sinifi, cizye muhasebesi, bas hazinedar ve cizye umum mlteziminin isimleri vardi. Osmanlilarda cizye uygulamasi, 1272 (1855) senesinde cizyenin, "Bedel-i askeriye"ye tebdili zamanina kadar devam etti.

RF VERGILER (TEKALIFI RFIYYE)


Osmanlilarda ser' vergilerin yaninda, temeli ihtiyalardan dogan ve rfe dayanan bir verginin daha bulunduguna temas edilmisti. Bu, rf vergiler veya teklif-i rfiyye denilen ayri bir kategoride mtalaa edilir. Osmanli Devleti, kendisinden nceki diger devletlerde oldugu gibi, rf vergileri belirleyip koymak zorunda idi. Zira devrin zelligi diyebilecegimiz harpler, durmaksizin devam ediyor ve ser' vergiler de bu durumun ykledigi masraflari karsilamaktan uzak bulunuyordu. Klliyetli miktarda askerin beslenmesi, donatilmasi ve harbe hazir bir duruma getirilebilmesi ile donanmanin hazir halde bulundurulmasi gibi mecburiyetler, devleti byle bir vergiyi koyma zorunda birakiyordu. Iste bunun iin devlet, II. Byezid (1481-1512)'in son senelerine tesadf eden gnlerde "Imdadiye-i seferiye" adi ile bir rf vergi koymak suretiyle bu sikintiyi ortadan kaldirip gidermeye alisiyordu. Grldg gibi, devlet iin ser' vergilerden ayri olarak rf vergi tarh etmek, bir zaruret halini almisti. Bu mecburiyet, devleti, vaz' ettigi (koydugu) bu rf vergileri devam ettirmek ve miktarinin azalmamasi iin gerekli tedbirlere bas vurmak zorunda birakiyordu. Yine bu zaruretin bir sonucu olarak rf vergilerin sayi ve kalemleri, belirten ihtiyalara gre ogaltiliyordu. Byle bir uygulamaya msaade edildigine daha nce de temas edilmisti. Zaten Osmanli sultanlarinin bu hususta ser' hukuka gre hareket ettikleri, emir ve fermanlari ile, eski uygulamalari bir araya toplayan kanunnme mecmualarinin basinda bulunan "ser'-i serife muvafakati mukarrer olup hlen muteber kavann ve mesli-i ser'iyyedir" ifadesinden de aika anlasilmaktadir. Normal olarak geici olmasi gereken ve fakat bir biri ardi sira gelen muharebe ve ekonomik sikintilar neticesinde devamlilik kazanan rf vergileri de iki kisma ayirmak mmkndr: 1- Teklifidiye 2- Teklif-i sakka 1- Teklif-i diye: Ser' hukuka gre mal bir terim olarak "ca'l" adi da verilen bu vergi tr, araliksiz devam eden harp ve mal krizlerin bir sonucu olarak ortaya ikmisti. Byle bir zaruretin, rf vergilerin konmasina cevaz ve imkn sagladigi daha nce anlatilmisti. Binaenaleyh, Islm hukukunun msaade ettigi bu nevi vergilerin Osmanli Devleti'nde bulunmasinda bir sakinca yok demektir. Bu yzden "teklif-i rfiyye" diye zikr edilen vergilere ser'an ruhsatin verildigini syleyebiliriz. 2- Teklif-i Sakka: Bu, harp, mal kriz ve tabii fet gibi bir zarurete bagli olmadan teklif kaideleri disina ikilarak konmus bulunan vergilerdir. Belli bir kaide ve sistemi olmadigindan bu tip vergilerde hak ve adlete pek riayet

edilmeyeceginden, byle vergilere ser'an msaade edilmemistir. Nitekim Kanun Sultan Sleyman (1520-1566) devrinin sadrazami Ltfi Pasa (H. 942-947) bu konuya temasla syle der: "Cenk iinde askere hilaf-i kanun vergi vermemek gerektir." Osmanlilarda, Tanzimat'a kadar devam eden rf vergilerin bu ikinci kismi olan "sakka"nin olmadigini, tebea zerine byle bir verginin tarh edilmedigi, ancak bazi vergilerin buna benzemelerinden dolayi "sakka" zannedildikleri belirtilmektedir. Bununla beraber, bilhassa XVII. asirdan itibaren bu tip vergilerin zaman zaman ortaya iktigi bilinmektedir. Fakat padisahlar, bununla mcadele ediyor ve byle bir yola bas vurulmamasi iin "adletnmeler" gnderiyorlardi. rf vergilerin tahsili, ser' vergilerin tahsilinden farkli idi. Ser' teklif, umumiyetle zira mahsul sahibi reyya, daha dogru bir ifade ile kylye hasr edilmis grnmektedir. Geri zekt ve cizye gibi ser' vergiler, bu kaidenin disinda bulunmaktadir. Fakat zira mahsl ile daha ok hasir nesir olan kyl, sr ve harac gibi zira vergilerin mkellefi bulunmaktadir. Buna karsilik rf vergiler, daha ok sehirliyi bilhassa ticaret erbabini ve pazarlarla alakali kimseleri kapsamaktaydi. Sehirlerde tatbik olunan rf teklif sekli, bilhassa ticaret ve sanayi faaliyetine dayanmakta oldugundan birok vergi bu kisma dahil bulunuyordu. Keza byk bir kisminin devlet adina sipahler tarafindan alindigini bildigimiz ser' vergilerin aksine bu, her sene vali, mtesellim ve voyvodalar tarafindan, mintika ileri gelenleri ve kadi marifetiyle memleketin nfusu veya evi (hne) zerine tarh olunuyordu. "Rz-i Hizir" ve "Rz-i Kasim" hesabina gre senede iki taksitle alinmak zere tevzi defterleri tanzim ediliyordu. Tanzim edilen bu defterler, ser'iye mahkemelerinin siciline kayd edilirdi. Bu defterlere bir memleket halkindan, toplanmasi kararlastirilmis ne kadar rf vergi varsa tamami yazilirdi. Yazilan bu miktar, esit sekilde fertlere taksim edilerek alinirdi. Bu defterlerin tasdikli bir sureti, tahsil iin kethda, emin veya zel memurlara verilirdi. Vergi mkellefleri de bu defterlerin kapsadigi sekil ve miktarda vergilerini vererek, kendilerine dsen vatandaslik grevlerini yerine getirmis olurlardi. Zaman ve mintikalara gre isimleri ile birlikte esitleri de degisen rf vergiler, hazinenin vaz geemiyecegi bir mal yardim halini almisti. Bu vergilerin basinda "mdadiye" diye isimlendirilen vergi gelmektedir. "mdadiye-i seferiye" ve "mdadiye-i hazariye" olmak zere iki kisma ayrilan bu vergi, isminden de anlasilacagi zere sefer ve harplere bagli olarak tarh ve cibyet edilen bir vergi kalemidir. Muharebe masraflarini karsilamak zere vatandaslardan alinan bir vergidir. Bu vergi, Osmanli Devleti'nin, durmak bilmeyen harplerle karsilasmasi yznden hazinenin, mal klfeti kaldiramamasi sebebiyle konulmustu. Muharebeler esnasinda, bosalan devlet hazinesinin (beyt'l-mal) ihtiyaci olan parayi tedarik etmek ve askerin donatilmasini saglamak iin konulan imdadiye vergisi, bazan hazineye gnderilir, bazan da dogrudan dogruya orduya memur olan serdarlara verilirdi. Miktari, durum ve ihtiyaca bagli olarak fermanlarla artip eksilen bu vergi kalemi, tevzi defterlerine yazilip toplanirdi. Bu vergi, sadece esnaf, tccar vs. gibi halk tabakalarindan alinmiyordu. Duruma gre devlet adamlari da bu vergiye istirak ediyorlardi. Osmanli Devleti'nde, rf vergiler kismina giren vergi kalemlerinden biri de "Avnz" adini tasiyan vergidir. Bu vergi, olaganst hallerde, tebeaya yklenen beden, mal ve ayn bir vergidir. Avriz-i divniye adi ile de anilan bu vergi, devlet masraflarinin memleket nfusuna tevzi ve taksimi sonucu ortaya ikmistir. ok eski bir vergi olmakla beraber, ne zaman ihdas olundugu kesin olarak

bilinememektedir. Bununla beraber bu verginin Osmanlilardan nce Anadolu beyliklerindeki mevcudiyetinden bazi vesikalar sayesinde haberdar olmaktayiz. Vergi muafiyetini ilgilendiren bu belgeleri nesr eden Uzunarsili, benzerinin Osmanlilarda da aynen uygulandigini bildirerek syle der: "Anadolu beyliklerindeki vergi ve rsmdan yani "avriz-i divaniye" ve "rsm-i rfiyye"den muafiyet muameleleri, birbirlerinin aynidir. Bu hususa dair asagida vesikalar kisminda Karamanogullarina ait kayitlarla Osmanli tahrir kayitlan karsilastirilacak olursa grsmz kesinlik kazanir." Bu verginin 4-5 yilda bir defa alindigini belirten Ltfi Pasa, bunun Yavuz Sultan Selim (1512-1520) dneminde sadece bir defa alindigini kaydeder. Devlet, fevkalade bir vaziyetin icab ettirdigi masraflar ile muayyen vasiflan haiz yiyecek maddelerini, harp levazim ve masraflarini, belir vergi kaynaklarindan karsilayamayacagini anladigi zaman, zel bazi tedbirler ile memleketin btn imknlarini seferber etmeye karar verirdi. Bu karar geregince vaziyetin icabina gre, kendisine lazim olan para, hizmet, esya ve mahsl miktari tesbit edilerek muhtelif blge ve mahallere tevzi edilirdi. Halk arasinda "salgun" diye de adlandirilan bu vergi XIX. asirda tamamen paraya evrildi. Tanzimat fermani ile de ortadan kaldirildi. "Avriz" vergisi, degisik isimlerle zikr ediliyordu. Menzil mali, bedel-i nzl, zahire baha, han, resm-i srsat, kreki bedeli, kmr ve kereste bedeli, beldaran, hne, ayir kirasi gibi isimler bunlardan birkaidir." Diger btn vergilerde oldugu gibi, bazi sinif ve zmreler avrizdan muaf tutulmuslardir. Asker sinifa mensub olanlarla ilm ve din bazi mansiblarin sahipleri, derbenti, tuzcu, eltiki, ortaki, katranci ve dogancilar ile bazi vakiflarin reyasi ve bazi hizmet erbabini burada zikredebiliriz. Osmanli rf vergilerinden bir kalem de "Harlar" adi altinda zikredilmektedir. Bu vergi, daha ziyade resm dairelere isi dsenlerden alinmaktaydi. Degisik isimlerle alinan bu harlar, mahkemelerde hakim, kadi ve naiblerin verdikleri hccetlerden, sicillere geirilen hkmlerden, mesihat makamindan yazili olarak ikan fetvalardan, len bir kimsenin mirasilari arasinda yapilan miras taksiminden, nikah vs. gibi muamelelerin karsiligi olarak alinmaktaydi.

TOPRAK IDARESI
Osmanli Devleti'nin kurulus dneminde ve bu devletin ekonomik, sosyal ve asker gelismesinde nemli derecede rol oynayan

etkenlerden biri de sphesiz ki toprak sistemidir. Bu sistemin gelismesi ile ilgili messeseler, devlete bir dinamizm veriyordu. Bu sebepledir ki ortadan kalkip tarihe mal olusuna kadar toprak, bu devletin hayatinda nemli bir rol oynamisti. Bir toplumun, devlet olabilmesi iin, bazi hususiyetleri tasimasi gerekir. Toprak (lke) bu hususiyetlerin basinda gelmektedir. nk her bagimsiz devletin, hak ve selahiyetlerini, mutlak surette kullanabildigi, belirli sinirlarla tesbit ve tayin edilmis bulunan cograf bir toprak parasi diye tarif edilen "lke" kavrami, ancak belli bir topraga sahip olmakla mmkn olabilir. Islm ncesi Trklerinde toprak, biri fertlerin digeri de cemaatin olmak zere iki kisma ayriliyordu. Islm ncesi Trk devletlerinin, kismen yerlesik de olsa, gebe hayat tarzi ve an'anelerine gre bir mlkiyet telakkisine sahip olduklari bilinmektedir. Hayvanlarina otlak vazifesi grmesinden dolayi gebeler iin topragin ehemmiyeti bykt. Eski Trklerde otlaklar, fertlerin degil, kabile veya cemaatlerin mlkiyetinde bulunuyorlardi. Yedisu havalisinde oturan Kazak-Kirgizlarin isledikleri topraklarda, zel mlkiyet ve cemaat mlkiyeti olmak zere iki tip mlkiyet vardi. zel mlkiyete dahil bulunan arazi, kabilenin msterek mlkiyetinde bulunan topraklarin paylasilmasi ve sahis ile kabileye ait olmayan bos yerlerin benimsenmesi suretiyle meydana gelmisti. Hususi mlkiyette sahibi, tam anlamiyla toragi temellk eder. ldg zaman arazi, ogullarina miras kalir. Ancak vris bulunmadigi zaman sz konusu olan toprak cemaata kalir. Cemaat ierisinde yeni bir aile kurulunca, cemaat ona idaresindeki araziden bir hisse verir. Sayet verilebilecek yeni bir arazi yoksa, cemaat tarafindan onun iin, bir arazinin tedarik edilmesine alisilirdi. Cemaat mlkiyetine ait olan arazi, muayyen paralara ayrilarak bir kira karsiliginda geici olarak fertlerin istifadesine terk edilirdi. Bu arazinin kiracilar elinde birakilma mddeti, muhtelif yerlerde toprak, su ve ekim sartlarina gre degisiyordu. Trklerin Islm'i kabul edip Islm medeniyeti iindeki yerlerini almalarindan sonra, din, iktisad ve ictima hayatlarinda degisiklikler meydana geldi. Bu sebeple Mslman Trkler, her konuda oldugu gibi toprak hukuku ve idaresi bakimindan da Islm prensiplere bagli kaldilar. Bunun iindir ki, Islm toprak hukuku ile ilgilenenler tarih aidan bu sistemi drt ana devreye ayirirlar. Bunlar:

a) Islmiyetin baslangicindan Hz. mer'in halifeligi dnemine kadar olan devre, b) Hz. mer devri, c) Abbasi ve Seluklu devri, d) Osmanli devre. Islm medeniyeti ierisinde basli basina bir devreye konu olabilecek olan Osmanli toprak uygulamasi, gerekten toprak hukuku bakimindan byk bir nem arz eder. Filhakika Osmanlilar, birok messesede oldugu gibi toprak mevzuunda da kendisinden nceki mslman devletlerin tatbikatindan istifade etmislerdi. Zaten onlara bigne kalmalari da mmkn degildi. Bu sebepledir ki devlet, henz bir beylik durumunda oldugu zaman bile, Islm bir sistemin yerlesmesi iin alisiyordu. Bunun iindir ki bu Mslman unsurlar (glerle gelen ve ularda yasayan gebe Mslman Trkler) Osmanli Beyligi'ni siyas ve kltrel bakimlardan, klasik Islm geleneklerinin ihyasini hedef tutan bir devlet olmaya dogru gelistirdiler. Osman Gazi'nin halefleri, tedricen "sultan"lar haline geldiler. Onlarin etrafinda karakterini dil ve irktan ziyade din ve medeniyetin tayin ettigi bir "Osmanlilar cemiyeti" tesekkl etti. Islm leminde bir gelenek olarak, Osmanlilardan nceki mslman devletlerde ve zellikle Byk Seluklularda grlen ikta sistemi, Byk Seluklulardan sonra gelen btn Trk Islm devletlerinde uygulanmistir. Seluklularin, asker mukataalar ihdas etmeleri, hanedanin, kendi baslica dayanagi olan Trk unsuruna mensup ktleleri yabanci sahalarda yerlestirmek, onlara hem toprak vermek hem de lzumunda asker bir kuvvet olarak faydalanmak fikrinden dogmustur. Bu suretle yavas yavas topraga baglanan gebeler, hem bir karisiklik mili olmaktan ikiyor, hem de devlete kuvvetli bir asker dayanak teskil ediyorlardi. Bu usuln ehemmiyet ve faydasi, bilhassa Bizans'tan zapt edilen yeni sahalarda daha aik bir sekilde grnyordu. Kismen harplerde ve fetihlerde imha veya esir edilen ve kismen de yerlerinde birakilan yerli ahaliden kalmis genis Anadolu topraklari, Seluklularin takib ettikleri ikta sistemi sayesinde yavas yavas Trklesti.

Osmanlilarin, kendilerinden nceki Mslman Trk devletlerinden mhirne bir usul ile alip tatbik ettikleri timar sistemi, Osman Gazi ile baslar. O, zapt ettigi btn yerleri timar olarak silah arkadaslari ile askerlerine veriyordu. Itaat eden yerli halki da yerinde birakiyordu. Hatta o, arkadaslarindan bazilarinin uysal ve itaat eden ahaliyi herhangi bir sebeple yerlerinden kairmalarina engel oluyordu. sikpasazde'ye gre o: "Her kime kim bir timar virem ni sebepsiz elinden almayalar ve hem ol ldg vakitte ogluna ve eger kck dahi olsa vireler. Hizmetkrlari sefer vakti olicak sefere varalar, t ol sefere yarayinca. Ve her kim kanun dzse Allah andan rzi olsun. Ve eger neslimden bir kisi bu kanundan gayri bir kanun koyacak olursa edenden ve ettirenlerden Allah Tela rzi olmasin" demistir. Seluklu uygulamasi ile ayni zellikleri tasiyan bu szlerden su sonular ikmaktadir: 1- Sebepsiz yere hi kimsenin timari elinden alinamaz. 2- Timar sahibinin lm halinde timari ogluna intikal eder. 3- Ogul sefere gidemeyecek kadar kkse, harbe gidecek yasa gelinceye kadar onun yerine hizmetkrlari sefere gideceklerdir. Anadolu'da, Osman Gazi ile baslayan timar sistemi, ondan sonra gelen torunlari tarafindan devam ettirildi. Gerekten de Orhan zamaninda timar tevcihlerine dair bir ok tarih kayit bulunmaktadir. Ayrica gazilerin yani timar erlerinin yeni zaptedilen uslara yerlestirildigi hakkindaki rivayetler de timarlarin asker zellik ve mahiyetlerini daha iyi anlamamiza vesile olmaktadir. Hatta timarlarda bulunan yerli halk da zaman zaman sipahilerle birlikte kendi din kardeslerine karsi harplere katiliyorlardi. Rumeli fetihleri baslayinca timar sistemi oralarda da uygulanmaya basladi. Gelibolu havalisinin Yakub Ece ile Gazi Fazil'a timar olarak verildigi ilk tarih kaynaklarda belirtilmektedir. Sultan I. Murad devrinde Rumeli ftuhati ehemmiyet kazaninca Anadolu'dan pekok halk ve bazi Trk asiretleri oradan alinip Rumeli'ye iskan ettirildiler. Bu yeni gelenlerin geimlerini saglamak iin onlara toprak tahsis edilmesi gerekiyordu. Bu durum sebebiyle, timar sistemi daha da yayginlik kazanmaya basladi.

Baslangita "Has" ile "Timar" seklinde ikiye ayrilmis olan birlikler, I. Murad dneminde yeni bir kategorinin katilmasi ile kisma ayrildilar. Rumeli Beylerbeyi Lala Sahin Pasa lnce, onun yerine Kara Ali oglu Kara Timurtas Pasa beylerbeyi olmustu. Dirlikleri yeniden dzenlemek isteyen Kara Timurtas Pasa, "Has" ile "Timar" arasinda "Zemet" adi ile yeni bir derece ihdas etti. Tedric bir tekml takib ettigi muhakkak olan bu toprak sistemi, topragin mlkiyet haklari ile ilgili degildir. Bylece rakabesi (possesio) devlet elinde alikonulmus topraklar rejimi, Osmanli Devleti'nde en genis lde ve en serbest bir sekilde tatbik edilebilmistir. Bu rejimde, topragin menfaati kendisine birakilan sinif, topragi fiilen isleyen reydir. Burada sunu da hemen belirtelim ki, Osmanli reyasinin sahip bulundugu haklar, Avrupa'daki "Serf'lerin sahip oldugu haklar ile kiyas edilemeyecek kadar daha meden, daha insan ve daha mtekmildir. Konuyu daha netlestirmek ve bir fikir vermek zere Osmanli reyasinin muasiri olan Avrupa'daki serflikten ve onlarin durumundan kisaca sz etmek gerekir. Avrupa'da topraga yerlestirilmis olan kle (serf, ifti) bazi isleri hr insanlar gibi yapamaz. O, birok haktan mahrumdur. Derebeylik sisteminin getirdigi feodalizme gre serfler, hukuk bakimdan diger insanlardan tamamen farkli bir hviyete sahiptirler. Asagidaki maddeler, onlarin nasil bir statye sahip olduklarini ortaya koyacaktir: a- Istedikleri ile evlenemezler, baska senyrlerin serfleri veya hrlerle evlenemez. b- Serflerin mirasi hr olan insanlarinki gibi vrislerine intikal etmez, sahipleri istedikleri gibi mirasa mdahale edebilirler.

c- Istedikleri meslegi seme, alisip alismamada serbestlikleri yoktur. d- Efendilerinin angarya islerinde alismak ve belli zamanlarda onlara hediye takdim mecburiyetleri var. e- Serfleri cezalandirmak efendilerine aittir. f- Serfler, ruhban sinifi ve manastirlara giremezler, mahkemelerde hr bir insana karsi sahidlikleri kabul edilmez. Serflerin iinde bulundugu bu duruma karsilik Osmanli reysi hr insanlardi. Onlar ,her trl hukuk statye sahiptirler. Serf veya ortaki kullarla bir ilgileri yoktur. Bu sebepledir ki, Avrupa feodal toplum yapisinda grlen kyl isyan ve ihtilallerine, son derece karisik din ve sosyal gruplari bnyesinde toplayan Osmanli Devleti'nde tarihin hi bir dneminde rastlanmaz. Sinif tesekkl ve kavgasina zemin hazirlamayan Osmanli toplum yapisi, baska toplumlarla kiyasi mmkn olmayan sosyal bir zellik arzeder. Bati insaninin yzyillar boyu srdrdg sinif mcadelesini ve klelikten kurtulma savasinin izlerini Trk ictima hayatinda grmek mmkn degildir. Osmanli Devleti kuruldugu ve daha sonra feth ettigi memleketlerde, bir esit toprak kleliginin mevcud oldugu dzensiz bir derebeylik nizami ile karsilasmistir. Bu nizamin, toprak mnasebetlerinde sebep olacagi dzensizlikleri nlemek iin mevcud toprak dzenine sr'atle mdahale etmis, topraga dayanan asalete son vermek suretiyle, topragi isleyenleri serf olmaktan ikarmis, derebeylik yerine timar sistemini, serf yerine timar sahibi olan sipah ile aralarinda sadece akd bir mnasebet bulunan, bir esit ayn hak sahibi kiraciya benzer toprak mutasarriflarini ikame etmistir. Byle bir toprak dzeni ise topragin mlkiyetinin devlette olmasiyla mmkndr. Iste bunun iindir ki Osmanli hkmdarlari, Islm fetihlerinin baslangicinda oldugu gibi, fethedilen topraklarin bir kisminin mlkiyetini halka birakirken, bir kisminin rakabesini hazine iin alikoymus ve sadece tasarruf hakkini halka tefviz etmistir. Baslangita, arazinin mlk ve mir olarak ikiye ayrildigi Osmanli Devleti'nde, bilahare arazinin tamamina yakin bir kismi mir rejime tabi tutulmustur. skp ve Selnik kanununun basina koydugu mukaddimesinde Ebu Suud Efendi

(898-982/1490-1574), arazinin mir olus sebeplerine temas ederken ayni zamanda, Islm hukukuna gre arazinin mahiyetinden de sz eder. Ona gre: "Bild-i Islmiyede olan arazi, muktezay-i seriat-i serife zre kisimdir: Bir kismi arz-i sriyyedir ki hin-i fetihte (fetih esnasinda) ehl-i Islm'a temlik olunmustur. Sahih mlkleridir (gerek mlkleridir). Sir mallari gibi nice dilerlerse tasarruf ederler. Ehl-i Islm zerine ibtiden harac vaz'i, na mesr olmagin (mesru olmadigi iin) sr vaz' olunmustur. Ekerler, bierler, hsil olan gallenin srnden gayri asla bir habbe alinmaz. ni dahi kendiler fukara ve meskine virrler. Sipahdan ve gayridan asla bir ferde hell degldr. Arz-i Hicaz ve arz-i Basra byledir. Bir kismi dahi arz-i haraciyedir ki, hin-i fetihte keferenin ellerinde mukarrer kilinup kendilerine temlik olunub zerlerine hasillarindan sr yahut smn yahud subu', yahud sds, nisfa degin (1/10, 1/8, 1/7, 1/6, 1/2) arzin tahammlne gre harac-i mukaseme vaz' olunup yilda bir miktar aka dahi harac-i muvazzaf vaz' olunmustur. Bu kisim dahi sahiplerinin mlk-i sahihleridir. Bey'a ve siraya (satma, satin alma) vesair enva-i tasarrufata kadirdirler. Istira edenler dahi vech-i mezbur zerine ekerler bierler, harac-i mukasemin ve harac-i muvazzafin verirler. Ehl-i Islm istira etseler dahi kefereden alinagelen haraclari skit olmaz (haralari dsmez). Bi kusur ed ederler. Egeri ehl-i Islm'a ibtiden harac vaz' olunmak mesru degildir. Amma bekaen alinmak mesrudur. Mutasarrif olanlar eger ehl-i zimmettir eger ehl-i islmdir madem ki ellerinde olan yerleri ziraat ve hiraset edp ta'dil eylemeyeler asla dahl ve taarruz olunmaz nice dilerler ise tasarruf ederler. Fevt oldukta sair emvl ve emlakleri gibi vereselerine intikal eder. Sevad-i Irak arazisi byledir. Ktb-i ser'iyyede mestr ve meshur olan arazi bu iki kisimdir. Bir kisim dahi vardir ki, ne sriyyedir ne de vech-i mezbr zerine haraciyyedir. na arz-i memleket derler. Asli haraciyedir. Lakin sahiplerine temlik olundugu takdirde fevt olup verese-i kesire mabeynlerinde taksim olunup her birine bir cz' kit'a degp her birinin hissesine mabeynlerinde taksim olunup her birine bir cz' kit'a degiip her birinin hissesine gre haraclari tevzi ve tayin olunmakta kemal-i subet ve iskl olup belki deten muhal olmagin rakabe-i arazi, beyt'l-mal-i mslimn in alikonulup

reyaya ariyet tarikiyla virlp ziraat ve hiraset idp, bag, baha ve bostan idp hsil olandan harac-i mukasemin ve harac-i muvazzafin vermek emr olunmustur. Sevad-i Irak'in arazisi eimme-i din mezheblerinde bu kabildendir. Bu diyar-i bereket siarin arazisi dahi bu uslb zerine arz-i memlekettir ki, arz-i mr demekle mruftur. Reynin mlkleri degldr. Ariyet tarikiyla tasarruf idp ziraat ve hiraset idp sr adina harac-i mukasemesin ve ift akasi adina harac-i muvazzafin virp madem ki, ta'til itmeyp vcuh-i merkume zerine tamir idp hukukun eda ederler kimesne dahl ve taarruz eylemeyp fevt oluncaya degin nice dilerler ise tasarruf ederler. Fevt oldukta ogullari kendilerin makamlarina kayimlar tafsil-i mezbur zerine tasarruf ederler. Ogullan kalmaz ise hariten tamire kadir kimesnelere cret-i muaccele alinip tapuya verilip anlar dahi tafsil-i sbik zere tasarruf ederler." Grldg gibi devlet, reynin elindeki topragin miras yolu ile paralanmasi, serbest alisveris usl ile gelisigzel sahip degistirmesi ve bor iin hacz edilmesi gibi sebeplerie mstakil kk kyl isletmelerinin mevcudiyetini tehlikeye dsren muameleleri nleyici hkmler koymustu. Bu yzden kanunnmelerde "yer beyliktir", yerde bey'u sira ve hibe ve miras vesair tasarrufat ser'an ve rfen memnudur denilmektedir. Mslman Devletlerde arazinin mr olus sekillerini syle siralayabiliriz: a) Fethedilen arazi, gliplere (ftihlere) tevzi, veya mahall halk elinde birakilmayarak devlete (beyt'l-mal) mal edilmek suretiyle. Islm hukukuna gre devlet baskani bu arazi ile ilgili olarak istedigi gibi tasarrufta bulunabilir. b) Fetih esnasinda nasil muamele grdg belli olmayan arazi. c) Mlk araziden olan topragin, mlikinin mirasi birakmadan lmesi ve vasiyette bulunmamasi halinde arazinin hazineye intikal etmesi ile. d) Topragin, mururu zaman (zaman asimi) ile sahibi bilinememek yznden hazineye intikali suretiyle.

e) Rakabesi devlete ait olmak zere ihya edilen l (mevat) toprak. Osmanli toprak sisteminde "emriyye" denilen arazi de iki kisma ayrilmaktadir. Bunlar: 1- Arazi-i emirye-i sirfa (beyt'l-male ait) 2- Arazi-i emirye-i mevkufa (vakfa ait) Tafsilatina girmeden,sadece ka kisim olduguna isaret ettigimiz arazi-i emirye, 1274/1858 tarihli arazi kanunnmesinin 3. maddesinde syle tarif edilmektedir: "Arazi-i emiryye, beyt'l-male ait olarak ihale ve tefvizi, taraf-i Devlet-i Aliyye'den icra olunagelen tarla ve ayir ve yaylak ve kislak ve korular ve emsali yerlerdir ki, mukaddema ferag ve mahlulat vukuunda sahib-i arz itibar olunan timar ve zeamet ashabinin ve bir aralik mltezim ve muhassillarin izin ve tefviziyle tasarruf olunur iken, muahharan bunlarin ilgasi hasebiyle elhaletu hazihi taraf-i Devlet-i Aliyye'den bu hususa memur olan zatin izin ve tefviziyle tasarruf olunup mutasarriflari yedlerine blsi tugrali tapu senetleri verilir." 1858 tarihli arazi kanununa gre Osmanlilarda arazi: a- Arazi-i Memlke, b- Arazi-i Emrye, c- Arazi-i Mevkufa, dArazi-i Metrke, e- Arzi-i Mevt olmak zere bes gruba ayrilmaktadir: a- Arazi-i Memlke: Mlkiyet yolu ile tasarruf edilen topraklar olup drt kisimdan ibarettir: 1- Kasaba ve kylerdeki arsalar olup yarim dnmlk yerlerdir. 2- Emrye topraklardan mlkiyete dnstrlen yerlerdir. 3- sr topraklardir. 4- Harac topraklardir. Arazi-i Memlkeye mlik olanlar, mallarini diledikleri gibi kullanir, isler, satar, hibe veya vakf edebilir. Btn bu muamelat iin fikh hkmler tatbik edilir.

b- Arazi-i Emirye: Devlete ait olup fertlere, tarla, otlak, yaylak, kislak vs. olarak tahsis edilen yerlerdir. Eskiden timar ve zeamet sahipleri tarafindan kullanilan bu topraklar, arazi kanunnmesi hkmlerine gre tapu ile tasarruf edilir hale getirilmistir. c- Arazi-i Mevkufa: Toplumun menfaati gz nnde bulundurularak vakf edilmis olan topraklardir. Vakfi yapan (vkif) tarafindan tesbit edilen sartlara gre kullanilir. d- Arazi-i Metrke: Toplumun menfaati iin yapilan yollar, kprler ile ky ve kasaba halkinin birlikte istifade edebilmesi iin birakilan mera, koru vs. gibi yerlerdir. e- Arazi-i Mevt: Ky, kasaba ve fertlere tahsis edilmemis bulunan ve imar blgeleri disinda birakilmis olan topraklardir.

TIMAR (DIRLIK)
Bu sistem, devlete ait mr arazinin, savaslarda yararliligi grlen, kale yapim ve tamirinde bulunan, devlete hizmet eden mcahidlere, askerlere ve diger bazi hizmet erbabina dagitilarak, bu kimselerin, kendilerine verilen araziye ait rf ve ser' vergileri toplamasi seklinde belirlenebilir. Topragin "rakabe" denilen iplak mlkiyeti devlete, kullanma ve yararlanma hakki timar sahibine aittir. Daha nce de temas edildigi gibi toprak zerindeki bu hak, babadan ogula intikal etmekte, ancak timar sahibinin topragi satmasi, hibe etmesi, bagislamasi, rehine koymasi veya miras olarak intikal ettirmesi mmkn degildir. Osmanli Devleti'nde, mir arazi rejiminin sonucu olarak timar (dirlik) adi verilen bir sistem ortaya ikti. Bu, daha nceki Mslman devletlerdeki "Ikta" sistemi ile ayni olmakla birlikte ona gre biraz daha gelismisti. Osman Gazi'nin fetihleri ile ortaya iktigini daha nce grdgmz bu uygulama, I. Murad dneminde teskiltli ve sistemli bir kurum haline geldi. nceleri timar ve has diye ikiye ayrilan dirliklere bu devirde Kara Timurtas Pasa yardimiyla "zemet" diye mal ynde ikinci derecede bulunan bir kisim daha ilave edildi. Devlette, byk bir fonksiyonu bulunan timar sistemi, Osmanli toprak rejiminin temelini teskil ediyordu. Zira bu toplumda iktisad, ictima, asker ve idar teskiltlarin tamami byk lde

toprak ekonomisine dayanmaktaydi. Toplum hayatinda en kk vazife sahibinden, devletin en st kademesinde bulunan hkmdara varincaya kadar hemen hemen btn sosyal gruplar, geimlerini toprak rnleri ile sagliyorlardi. Toprak taksimatinin en kk blm olan timar, geliri 3 bin ila 20 bin aka arasinda degisen asker dirliklere verilen bir isimdir. Devrin imknlari gz nnde bulundurularak bir kisim asker ve memurlara geimlerini temin hususunda byle bir kaynak saglanmistir. Nitekim bu mnda "zemet ve timar ki defi a'da iin tyin olunan mal-i mukateledir ve asker dahi bunlari tasarruf edenlerdir denilmektedir. Keza, Islm Ansiklopedisindeki genis makalesinde Barkan da bu mevzuda sunlari sylemektedir: "Osmanli Imparatorlugunda geimlerini veya hizmetlerine ait masraflari karsilamak zere bir kisim asker ve memurlara, muayyen blgelerden kendi nm ve hesaplarina tahsil selhiyeti ile birlikte tahsis edilmis olan vergi kaynaklarina ve bu arada bilhassa defter yazilarindaki senelik geliri 20 bin akaya kadar olan asker dirliklere verilen isimdir." Kendisine byle bir imkn taninan kisi (timar sahibi, sipah), buna karsilik bzi vazifelerle mkellef tutulmaktadir. O, batidaki toprak sahiplerinin, serflerine karsi takindiklari tavir gibi bir pozisyonda bulunamaz. Keza, timari iinde meydana gelen olaylara, toprak sahibi sifatiyle mdahalede bulunamaz. Zira "Osmanli Imparatorlugunun adl dzeni icabi, herhangi bir cezanin tatbiki iin btn sularin kadi mahkemeleri nnde usl vechiyle tesbit edilerek hkme baglanmis bulunmasi lzimdir. Ne kadar kudretli kisiler olurlarsa olsunlar, timar sahipleri reyanin hukuk ve ceza dvalarina bakmak ve onlara ceza tyin etmek yetkisine sahip degildi. Hatta diger asker sinif mensuplari gibi, timar sahiplerinin de kendi reyasi ile beraber ayni mahkemeler nnde, ayni kanunlara gre muhakeme edilerek hkm giymeleri icabediyordu. Mahkeme karari olmaksizin, kimsenin hapsedilmesi, zincire vurulmasi, iskenceye tbi tutulmasi veya para cezasi demesi ciz degildi." Osmanlilarda topragin rakabesi devlete aittir. Bununla beraber, iftinin vermekle mkellef tutuldugu vergiyi dogrudan dogruya devlet degil ve fakat onun adina bir maas karsiligi olarak herhangi bir memur alir ki, byle bir memuriyeti bulunana sipah, bu tatbikata da, "timar sistemi" adi verilmektedir. Sipah, timari iinde alisanlara haksiz bir ceza veremiyecegi gibi, onlara angarya da ykleyemez. Zira Osmanlilarda, timari iinde,

sipahinin bir kisim topraklari kendi nm ve hesabina isleten ve bu maksatla idaresi altinda bulunan reynin isgcn angarya mkellefiyetleri ile kullanmak mecburiyetinde olan byk bir iftlik shibi durumunda olmadigi anlasilmaktadir. Ayni sekilde, mr arazi tasarruf eden bir rey ile sipah arasinda, byk lde ekonomik bir farklilasma grlmez. Birisi, idarasker vazifeler karsiligi toprak gelirinden istifade ederken, digeri sadece emek karsiligi bu rnlerden faydalanmaktadir. Osmanli cemiyetindeki bu iki sinif insanin emeklerini toprak geliri ile karsilamasi, madd farklilasmayi ortadan kaldiran nemli bir mil olmustur. Sipah, reydan miktar ve cinsleri kanunlarla tesbit ve tyin edilmis olan bir kisim vergiden fazlasini tahsile selhiyetli degildi. Selhiyetini tecavz edenden de dirligi, bir daha geri verilmemek sartiyle alinirdi. Nitekim, 14 Muharrem 973 (12 Agustos 1565) de Sivas Beylerbeyi, Sivas ve Arapkir kadilarina yazilan bir hkmde, Divrigi Beyi Kasim'in seriat ve kanuna aykiri olarak reyya haksizlik ettiginin mahkeme tarafindan tesbit edilmis olmasi cihetiyle, sancaginin tebdiline karar verildigi bildirilmektedir. Ayni seneye 973 (1565) ait baska bir belgeye gre Avlonya Kadisina yazilan bir hkmde de mezkr kazaya bagli Aspurokilise adindaki kyde timar tasarruf eden Burhan oglu Ahmed Sipah, ehl-i senaattan olmak, esitli ktlk ve haksizliklari bulunmakla hapsedilmesi ve timarinin elinden alinmasina dair tafsiltli bilgi verilmektedir. Ekonomik ve sosyal durumlari ile din inanlari tamamen farkli, esitli kavimlere mensup kimseleri sinirlan iinde barindirarak onlari tebea edinen Osmanli Devleti, bylece timar sahibinin yapabilecegi herhangi bir haksizligin nn almis oluyordu. Sipah, mr arazinin halka tefvizinde, devletin bir temsilcisi olarak vazife grmektedir. O, arazinin gerek sahibi degildir. Bunun iindir ki devlet, timarlarin kapali bir sistem halinde alismasini engellemek, onlari devamli kontrol etmek ve gerektiginde mdahalede bulunmak iin devamli surette buralara esitli memurlarini gnderir. "Timar sahiplerinin kendilerine tahsis edilmis olan arazi ve reyya ait ser' veya rf bir takim hak ve resimleri (vergi) kendi nm ve hesaplarina toplayip onlarin gelirleri ile birtakim vazifelerin ifsini temin ettiklerini biliyoruz. Bununla beraber, sipah timarlarini, mal bakimdan hrice karsi tamamiyle kapali ve mstakil bir btn, bir mafiyet (imnunite) sahasi olarak kabul etmek de mmkn degildir. nk vergilerin

toplanma sekli ile aidiyyeti hususlari, siki bir sekilde merkeziyeti bir devlet teskilti tarafindan mrakebe edilmekte ve sipah timarina, muhtelif hak ve vazifeler dolayisiyle birok devlet memuru girip ikmaktadir."

TIMAR SISTEMININ TEKML


Osmanlilarda, Osman Gazi ile baslayan timar sistemi, Yildirim Byezid zamaninda Timur'la yapilan savastan dolayi bir duraklama devresine girmisti. Bu hl, Ftih devrine kadar tesirini gstermistir. Ftih Sultan Mehmed, devletin artan ihtiyalarina uygun olarak, devlet teskiltini tanzim etmek ve bu arada timar sistemini gelistirmek iin yeni kanunlar ikarmistir. Nitekim o, timar sisteminin dzenlenmesi, timar topraklarinin arttirilmasi ve aksakliklarin giderilmesi konusunda nemli yeniliklerde bulunmustu. Onun, aslinda devlete ait olup esitli yollarla devletin elinden ikarak mlk veya vakif haline gelmis olan topraklan tekrar mr haline getirmesi operasyonu meshurdur. Bu dnemde btn vakif ve mlkler gzden geirilerek 20.000'den fazla ky ve mezra vakif veya mlk olmaktan ikarilip sipahilere dagitilmistir. II. Byezid (1481-1512) zamaninda timar teskiltinda pek byk bir degisiklik yapilmadi. Yavuz Sultan Selim (1512-1520) devrinde timar sistemi mkemmel bir sekilde islenmis, sipah ve "cebel"lerin miktari 1514 yilinda 140 bin kisiyi bulmustu. Timar teskilti, Kanun Sultan Sleyman devrinde tekmlnn zirvesine ulasmistir. Kanun'nin timarlarla ilgili fermanlari bu hususta ok aik birer delil teskil etmektedirler. Keza bu dnemdeki timar sayisindan ve "cebel" miktarindan da haberdar bulunmaktayiz. Nitekim, Kanun zamaninda irili ufakli 37521 timar vardi. Bunlardan 6620 Rumeli, 2614 Anadolu, 419 Haleb ve Sam vilyetlerinde bulunuyordu. Bunlardan 9653' kale muhafiz timari, geriye kalan 27868'i ise tamamiyle eskinci timari idi. Bahis mevzu 27868 eskinci timari sahiplerinin, harbe beraber gtrmek mecburiyetinde olduklari "cebel" (veya cebel) denilen silhli ve zirhli askerlerle 70-80 bin kisilik atli bir timarli sipah ordusu teskil ettikleri tahmin edilmektedir. Padisahin hassa ordusu demek olan Istanbul'daki KapiKulu Ocaklarinin bu devirdeki mevcudu ise henz 27 bin civarinda idi. Kanun zamaninda btn messeseler gibi dirlik (timar) sistemi de tekmlnn zirvesine ulasmistir. Bu

dnemdeki timarli asker sayisinin yukanda verilenden daha fazla oldugu ve bunun 200 bin civarinda bulundugu da sylenmektedir. Osmanli toprak dzeninde dirlikler, kisma ayriliyordu. Bunlar: a) Has: Padisah, vezir ve ileri gelen devlet adamlarina tahsis edilip, senelik hsilati 100 bin akadan fazla olan yerlere (dirliklere) denirdi. Her has sahibi, gelirinin her bes bin akasi iin btn masraflari kendisine ait olmak zere bir "cebel" yetistirmek ve beraberinde harbe gtrmek mecburiyetindeydi. Haslar irs degildir. b) Zemet: Senelik hsilati 20-100 bin aka arasinda degisen dirliklerdir. Bu gelirin 20 bin akasi kili hakki oldugundan, zemet sahibi bunun disinda kalan her bes bin aka iin bir "cebel"yi yetistirmek ve harbe gtrmek zorundaydi. Zemetler, devlet merkezinde bulunan hazine ve timar defterdarlarina, zemet kethdalarina, sancaklardaki alay-beyine kale dizdarlarina, kapicibasilara, hcegan-i divan-i hmyuna ve mteferrikalara tevcih olunurdu. Bunlarin byk bir suu grlmedike zemetleri ellerinden alinmazdi. c) Timar: En kk kategoriyi teskil eden ve senelik geliri 3.000-20.000 aka arasinda olan dirliklerdir. Bu dirlikte, cinslerine gre kili hakki degismektedir. Nitekim, Rumeli'de bulunan Budin, Bosna, Timasvar beylerbeyliklerindeki 6000'lik tezkireli timarlarin kililari 3'er bindir. Anadolu, Karaman, Maras, Rum, Diyarbekir, Erzurum, Haleb, Sam, Bagdad ve Kibris eyletlerindeki tezkireli timarlarin kililan ise 2 bindir. Kili hakkinin disinda kalan her bin aka iin timar shibi bir "cebel" yetistirmek zorundadir. Osmanli toprak rejiminde her dirligin ekirdegini teskil eden ve "kili" adi verilen bir kisim vardir. Timarlar, kili tbir edilen ve hi degismeyen bir ekirdek kismi ile bu kisma zamanla ilve edilmis olan hisselerden tesekkl eder. Timarlarin bulundugu yer ve durumuna gre farklilik arz eden her "kili"a bir timar sahibinin tayin edilmis olmasi lzimdir. Bir kili yerine iki kisi tayin edilemez. Bu, her sancaktaki zemet ve timarlarin byklkkl dagilis seklinin ve kadro mevcutlarinin ayni kalmasini temin iin bas vurulmus bir aredir.

TIMAR ESITLERI

Osmanli toprak dzeninde, timarlari siniflandirmak g ve ince bir is olmakla birlikte onlari tiplerine gre birka kisma ayirabiliriz. Bunlar: 1. Timar arazisinin mlk olarak verilip verilmemesine gre: aa) Mlk timarlar: Anadolu'nun bazi vilyetlerinde mevcud olan bu tip timar shipleri, sefer aninda yerlerine "cebel"lerini gnderebiliyor, kendileri ise sefere istirak etmeyebiliyorlardi. Bu mkellefiyetini yerine getirmeyen timar sahibinin bir yillik geliri hazine tarafindan alinirdi. Fakat timar baskasina verilmezdi. lm halinde ogluna, yoksa diger mirasilarina kalirdi. bb) Mlk olmayan timarlar: Bunlar, hizmet mukabili vridatinin bir kisminin tahsisi suretiyle verilen timarlardir ki, Osmanli timarlarinin ogu bu nevi'dendir. 2. Timar sahiplerinin grdg islere gre: aa) Eskinci timarlari: Bunlarin sahipleri alay beyinin sancagi altinda sefere eserler (giderler). "Cebel"leri ile birlikte sefere gitmek zorunda olan bu tip timarlarin mutasarriflari, sefere esmedikleri zaman timarlan ellerinden alinirdi. Osmanli toprak sisteminde bu nevi'den olan timarlar ogunlukta idi. bb) Mustahfiz timarlari: Bu timarlarin sahipleri, mensubu bulunduklari kale muhafazasinda bulunurlardi. cc) Hizmet timarlari: Bzi serhadlerde bulunan cmilerin immet ve hitbetinde bulunanlar ile saraya hizmet edenlere verilen timarlardir. 3. Verilis sekillerine gre: Timarlarin, beylerbeyi tarafindan veya Istanbul'dan verilmesine gre siniflandirilmasi ile ilgilidir. Buna gre timarlar ikiye ayrilmaktadir: aa) Tezkireli: Beylerbeyilerin, bir tezkire ile devlet merkezine teklif ettikleri timarlara bu isim verilirdi. bb) Tezkiresiz: Beylerbeyilerin, kendi beratlari ile verdikleri timarlara da tezkiresiz adi verilir.

Kk timarlarin dagitilmasinda beylerbeyilerin selhiyetleri bykt. Muhtelif eyletlerde degisik baremlerde olmak zere defter yazilari belirli bir rakamin altinda olan timarlarin sahiplerini beylerbeyiler kendi tugralarini tasiyan beratlarla dogrudan dogruya tyin edebiliyorlardi. Daha byk bir gelir saglayan timarlarda ise beylerbeyi, o timara hak kazanmis olan sipahinin eline bir "tezkire" vererek tyinini devlet merkezine teklif eder. Bu sipahinin berati, devlet merkezinden verilirdi. Beylerbeyinden byle bir tezkire alan sipah, Istanbul'a giderek 6 ay iinde beratini almak zorunda idi. Aksi takdirde timarinin gelirinden faydalanamazdi. Dogrudan dogruya beylerbeyi tarafindan verilen tezkiresiz timarlarin defter geliri dsktr. Bunlarin en byg Rumeli'deki eyletlerle (Budin, Bosna, Timasvar vs.) Sam, Haleb, Diyarbekir, Erzurum ve Bagdad blgelerinde 6000, Anadolu ve Kibris eyletlerinde 5000, Karaman, Zlkadiriye ve Rum eyletlerinde de 3000 akalik geliri olan timarlardir. Osmanli timar sisteminde dikkat edilen hususlardan biri de tezkireli timarlarin bozulup tezkiresiz hle getirilemeyisidir. 4. Mal durumlarina gre: aa) Serbest timarlar: Timar sahibinin "resm-i ars", "resm-i tapu", "kislak", "yaylak", "crm, cinayet" vs. gibi vergileri, alma hakkina sahip bulundugu timarlardir, (dirliklerdir). Bunlar, vezir, beylerbeyi, sancakbeyi, nisanci, defterdar, divan ktipleri, avuslar eribasilari, sbasilar ve dizdarlar gibi yksek rtbeli idare mirleri ile memur ve askerlerin has ve zemetleridir. Bunlar, bazi imtiyazlara sahiptirler. bb) Serbest olmayan timarlar: Byle bir timari tasarruf eden sipahnin, serbest timar tasarruf eden gibi bir yetkisi yoktur. Onun iin yukarida adi geen vergileri kendi nm ve hesabina alamaz. esitli ynleri ile tedkik ettigimiz timar sisteminin geirmis oldugu merhaleler ile farkli sebeblere bagli olarak aldiklari degisik isimleri grdk. Beldiceanu, kendine gre ve zellikle timar tasarruf eden kimselere gre ayri bir siniflandirma yapmaktadir.

TIMAR SISTEMININ BOZULMASI VE ORTADAN KALKMASI


Kanun Sultan Sleyman devrinde, tekmlnn zirvesine erisen timar sistemi, bu pdisahin lmnden sonra bozulma temyl gstermeye baslamis olacaktir. Koi Bey (? 1640), 992 (1584) tarihine kadar timarlarin kili ehli elinde ve ocakzdelerde bulundugunu, bu sinifa yabanci ve kt kisilerin girmedigini keza timarlarin bykler ile ynin sepetine de girmedigini belirterek o ana kadar bir bozulma belirtisi grlmedigine isaret eder. Fakat XVI. asrin sonlarina dogru timarlarin iltizam usl ile verilmesi, bunun neticesinde mltezimlerin fazla kr saglayabilmeleri iin reyya haksizliklarda bulunmalari, bozulmanin baslangici sayilmaktadir. III. Murad (1574-1595) devrinde bozulma emreleri, daha belirgin bir sekil almisti. Zira bu devrede eski kanunlara riayet edilmeyerek esitli yollardan timar sahibi olan kimseler tredi. Bununla ilgili olarak Koi Bey, "bosalan timar ve zemetler de eski kanunlara aykiri olarak Istanbul tarafindan verilmeye baslandi. Ileri gelenler ve vkel, bosalan yerleri adamlarina ve akrabalarina verip, Islm memleketinde olan timar ve zemetin semelerini ser'-i serife ve yksek kanuna aykiri olarak kimini mlk olarak, kimini vakif olarak, kimini vcudu sihhatta olan kimselere emeklilik olarak verip btn zemet ve timar, ileri gelenlerin yemligi oldu. Bu bozukluklar, devletin en secaatli, gl, san ve sevkete sebep olan askerinin harap olmasina sebep oldu. Halbuki parali asker, asagi tabaka halkindan devsirilirse hi bir yararligi olmaz. Aksine bunlar, baris gnlerinde azginlik ve isyana sebep olup ser aleti olduklarindan epeyce zamandan beri taskinligin ardi arkasi kesilmemektedir. Bu beylerbeyliklerinde ve sancakbeyliklerinde, vezirlerin agalarin, mteferrika, avus ve ktipler zmresinde, dilsiz, cce taifesinde, padisah nedimlerinde blk halkinin ileri gelenlerinde bir ok timar ve zeametler olup, kimi hizmetkrlari zerine, kimi azadsiz kullan zerine berat ikarmislardir. Nm adamlarinin olup, mahsl kendileri yerler. Ilerinde yleleri vardir ki, yirmiotuz belki, kirkelli kadar zemet ve timari bu yoldan alip, rnn kendileri yeyip, sefer-i hmyun olunca, cebe ve cevsen yerine aba ve kebe giydirip birer semerli beygir ile sefere gnderirler. Kendileri evlerinde zevk ve saf, seyir ve sohbette olurlar" diyerek bozulmanin sebep ve sekillerini gstermeye alismistir.

Iltizam uslnn dogmasi, timarlarin akraba ile yakinlara dagitilmasi ve rsvetin ortaya ikmasi sonucu, timar sahiplerinin askere gitmemesi zerine bas gsteren bozulmanin sebeplerini syle siralayabiliriz: a) Merkez devlet brolarinda timar kayitlarinin son derece karisik bir hle dsmesi. Timar sahiplerinin seferlerde yapilmasi gerekli yoklamalarinin trl tesirler altinda iyi bir sekilde yapilamamasi ve bu yoklamalarin daha sonraki timar dagitimi iin iyice muhafaza edilmemesi. b) Bos kalan timarlarin, istihkak sahiplerine verilmesi yerine bir kenara ayrilarak (sepete konarak) esitli hileli yollarla bazi nfzlu kisilerin adamlarina verilmesi. c) Is adami vasfindaki yeni timar sahipleri, sefer zahmetinden, ba ve can korkusundan halas olup saf ve huzur iinde kr ve kazanlari ile mesgul olabilmek iin, harp zamanlarinda timarlarini bir takim aracilara, seferden dnste bu timarlardan eski sahipleri lehine feragat etmek sartiyle, devir ve tahvil ettirmenin yolunu bulmakta idiler. Grldg gibi timar sisteminde, rey, sipahi ve devlet olmak zere temel taraf bulunmaktadir. Bunlarin, birbirlerine karsi nasil davranmalari gerektigi, kanunnme, adaletnme ve zaman zaman isdar edilen fermanlarla tesbit edilmisti. Bununla beraber bu lnn bazan birbirlerine karsi olan yanlis davranislari, Osmanli sosyoekonomik tarihinin en nemli konusu olmustur. Bilindigi gibi dirlik sisteminde devlet, arazinin rakabesine yani iplak mlkiyetine sahiptir. Shib-i arz veya timar sahibi adiyla da anilan sipahi ise devlete ait araziyi isleten, devletin reydan alacagi vergileri toplayan kimsedir. Sipahi, topladigi bu paralarin bir kismini kendine ayirmakta, kalan kismi ile asker besleyip bu askerlerle birlikte seferlere istirak etmektedir. Bu durumu ile sipahi, mr topragi isleyen bir devlet memurudur. Bu bakimdan, rey zerinde herhangi bir tasarruf yetkisi bulunmamaktadir. O, sorumlulugu altinda bulunan topraklarda devletin otoritesini temsil etmektedir. Rey ise zerinde yasadigi topraklan isleyip bunlarin vergisini devlet adina sipahiye vermek zorundadir. O asirlarda halkin elinde nakit para pek fazla bulunmadigindan vergileri ayn (mahsl) olarak derlerdi. Rey bu mahsul teslim etmek zere kendisine

en yakin pazara gtrmek zorunda idi. Sipahi, reynin bunu daha uzaktaki pazara gtrmesini isteyemezdi. Bundan baska reyya eziyet edilmesine, madd ve manev klfet yklenmesine (angarya) izin verilmezdi. Devlet, sipahi, rey lsnn statleri ve karsilikli mkellefiyetleri "Tahrir Defterleri"nin basinda yer alan sancak kanunnmelerinde genis ve etrafli bir sekilde belirlenmistir. Ayrica siyasetnme nevinden olan eserlerde devletin bekasinin rey ile mmkn oldugu ifade edilmektedir. Nitekim Ktib elebi (Dsturu'l-Amel li Islahi'l-Halel, Istanbul 1280, s. 124) syle demektedir: "Evvela rey ve bery seltin ve merya vediat-i ilhiye oldugundan gayri La mlke ill bi'rricl, vel ricle ill bi's-seyf vel seyfe ill bi'l-mal, vel mle ill bi'rraiyye, vel raiyye ill bi'l-adl." Farkli sebeplere bagli olarak bozulmaya yz tutan timar sisteminin islahi iin, esitli tedbirlere bas vurulmus olmakla beraber, bu gidisin n bir trl alinamamistir. Kurulusundan beri, Osmanli Devleti'nin ekonomik, sosyal ve asker tarihinde byk bir rol oynayarak nemli bir hizmet ifa etmis olan timar rejimi, birka asirdan beri buhranlar iinde geen hayatinin son safhasinda sessiz sedasiz bir sekilde ve herhangi bir sarsintiya sebep olmadan ortadan kalkti. Tarihe mal olmasi esitli safhalar geiren bu sistemin ilk tatbikati, 1703 senesinde Girit adasinda basladi. lkenin diger mintikalarindaki timarlar ise 1812 yilindan itibaren mahlul olduka (bosaldika) baskasina verilmemeye baslandi. Bu uygulama ile timar sahiplerinin sayisi gittike azalmaya yz tuttu. Nihayet, Yenieri Ocagi'nin lagv edilmesi ile muntazam ve disiplinli bir asker sinif vcuda getirildikten sonra, intizamlarini bsbtn kaybetmis olan timar sahiplerinin de eskiden oldugu gibi kendi hallerine birakilmasi uygun grlmedi. Bu sebeple H. 1263 (M. 1848) senesinde btn timar sahipleri kaydi hayat sartiyla ve yarim timar bedeli ile emekliye sevk edilerek timar sistemine son verildi.

TOPRAK IDARESI

Osmanli Devleti'nin kurulus dneminde ve bu devletin ekonomik, sosyal ve asker gelismesinde nemli derecede rol oynayan etkenlerden biri de sphesiz ki toprak sistemidir. Bu sistemin gelismesi ile ilgili messeseler, devlete bir dinamizm veriyordu. Bu sebepledir ki ortadan kalkip tarihe mal olusuna kadar toprak, bu devletin hayatinda nemli bir rol oynamisti. Bir toplumun, devlet olabilmesi iin, bazi hususiyetleri tasimasi gerekir. Toprak (lke) bu hususiyetlerin basinda gelmektedir. nk her bagimsiz devletin, hak ve selahiyetlerini, mutlak surette kullanabildigi, belirli sinirlarla tesbit ve tayin edilmis bulunan cograf bir toprak parasi diye tarif edilen "lke" kavrami, ancak belli bir topraga sahip olmakla mmkn olabilir. Islm ncesi Trklerinde toprak, biri fertlerin digeri de cemaatin olmak zere iki kisma ayriliyordu. Islm ncesi Trk devletlerinin, kismen yerlesik de olsa, gebe hayat tarzi ve an'anelerine gre bir mlkiyet telakkisine sahip olduklari bilinmektedir. Hayvanlarina otlak vazifesi grmesinden dolayi gebeler iin topragin ehemmiyeti bykt. Eski Trklerde otlaklar, fertlerin degil, kabile veya cemaatlerin mlkiyetinde bulunuyorlardi. Yedisu havalisinde oturan KazakKirgizlarin isledikleri topraklarda, zel mlkiyet ve cemaat mlkiyeti olmak zere iki tip mlkiyet vardi. zel mlkiyete dahil bulunan arazi, kabilenin msterek mlkiyetinde bulunan topraklarin paylasilmasi ve sahis ile kabileye ait olmayan bos yerlerin benimsenmesi suretiyle meydana gelmisti. Hususi mlkiyette sahibi, tam anlamiyla toragi temellk eder. ldg zaman arazi, ogullarina miras kalir. Ancak vris bulunmadigi zaman sz konusu olan toprak cemaata kalir. Cemaat ierisinde yeni bir aile kurulunca, cemaat ona idaresindeki araziden bir hisse verir. Sayet verilebilecek yeni bir arazi yoksa, cemaat tarafindan onun iin, bir arazinin tedarik edilmesine alisilirdi. Cemaat mlkiyetine ait olan arazi, muayyen paralara ayrilarak bir kira karsiliginda geici olarak fertlerin istifadesine terk edilirdi. Bu arazinin kiracilar elinde birakilma mddeti, muhtelif yerlerde toprak, su ve ekim sartlarina gre degisiyordu. Trklerin Islm'i kabul edip Islm medeniyeti iindeki yerlerini almalarindan sonra, din, iktisad ve ictima hayatlarinda degisiklikler meydana geldi. Bu sebeple Mslman Trkler, her konuda oldugu gibi toprak hukuku ve idaresi bakimindan da Islm prensiplere bagli kaldilar. Bunun iindir ki, Islm toprak hukuku ile ilgilenenler tarih aidan bu sistemi drt ana devreye ayirirlar. Bunlar: a)Islmiyetin baslangicindan Hz. mer'in halifeligi dnemine kadar olan devre, b)Hz. mer devri, c)Abbasi ve Seluklu devri, d)Osmanli devri. Islm medeniyeti ierisinde basli basina bir devreye konu olabilecek olan Osmanli toprak uygulamasi, gerekten toprak hukuku bakimindan byk bir nem arz eder. Filhakika Osmanlilar, birok messesede oldugu gibi toprak mevzuunda da kendisinden nceki mslman devletlerin tatbikatindan istifade etmislerdi. Zaten onlara bigne kalmalari da mmkn degildi. Bu sebepledir ki devlet, henz bir beylik durumunda oldugu zaman bile, Islm bir sistemin yerlesmesi iin alisiyordu. Bunun iindir ki bu Mslman unsurlar (glerle gelen ve ularda yasayan gebe Mslman Trkler) Osmanli Beyligi'ni siyas ve kltrel bakimlardan, klasik Islm geleneklerinin ihyasini hedef tutan bir devlet olmaya dogru gelistirdiler. Osman Gazi'nin halefleri, tedricen "sultan"lar haline geldiler. Onlarin etrafinda karakterini dil ve irktan ziyade din ve medeniyetin tayin ettigi

TIMAR (DIRLIK)
Bu sistem, devlete ait mr arazinin, savaslarda yararliligi grlen, kale yapim ve tamirinde bulunan, devlete hizmet eden mcahidlere, askerlere ve diger bazi hizmet erbabina dagitilarak, bu kimselerin, kendilerine verilen araziye ait rf ve ser' vergileri toplamasi seklinde belirlenebilir. Topragin "rakabe" denilen iplak mlkiyeti devlete, kullanma ve yararlanma hakki timar sahibine aittir. Daha nce de temas edildigi gibi toprak zerindeki bu hak, babadan ogula intikal etmekte, ancak timar sahibinin topragi satmasi, hibe etmesi, bagislamasi, rehine koymasi veya miras olarak intikal ettirmesi mmkn degildir. Osmanli Devleti'nde, mir arazi rejiminin sonucu olarak timar (dirlik) adi verilen bir sistem ortaya ikti. Bu, daha nceki Mslman devletlerdeki "Ikta" sistemi ile ayni olmakla birlikte ona gre biraz daha gelismisti. Osman Gazi'nin fetihleri ile ortaya iktigini daha nce grdgmz bu uygulama, I. Murad dneminde teskiltli ve sistemli bir kurum haline geldi. nceleri timar ve has diye ikiye ayrilan dirliklere bu devirde Kara Timurtas Pasa yardimiyla "zemet" diye mal ynde ikinci derecede bulunan bir kisim daha ilave edildi. Devlette, byk bir fonksiyonu bulunan timar sistemi, Osmanli toprak rejiminin temelini teskil ediyordu. Zira bu toplumda iktisad, ictima, asker ve idar teskiltlarin tamami byk lde toprak ekonomisine dayanmaktaydi. Toplum hayatinda en kk vazife sahibinden, devletin en st kademesinde bulunan hkmdara varincaya kadar hemen hemen btn sosyal gruplar, geimlerini toprak rnleri ile sagliyorlardi. Toprak taksimatinin en kk blm olan timar, geliri 3 bin ila 20 bin aka arasinda degisen asker dirliklere verilen bir isimdir. Devrin imknlari gz nnde bulundurularak bir kisim asker ve memurlara geimlerini temin hususunda byle bir kaynak saglanmistir. Nitekim bu mnda "zemet ve timar ki defi a'da iin tyin olunan mal-i mukateledir ve asker dahi bunlari tasarruf edenlerdir denilmektedir. Keza, Islm Ansiklopedisindeki genis makalesinde Barkan da bu mevzuda sunlari sylemektedir: "Osmanli Imparatorlugunda geimlerini veya hizmetlerine ait masraflari karsilamak zere bir kisim asker ve memurlara, muayyen blgelerden kendi nm ve hesaplarina tahsil selhiyeti ile birlikte tahsis edilmis olan vergi kaynaklarina ve bu arada bilhassa defter yazilarindaki senelik geliri 20 bin akaya kadar olan asker dirliklere verilen isimdir." Kendisine byle bir imkn taninan kisi (timar sahibi, sipah), buna karsilik bzi vazifelerle mkellef tutulmaktadir. O, batidaki toprak sahiplerinin, serflerine karsi takindiklari tavir gibi bir pozisyonda bulunamaz. Keza, timari iinde meydana gelen olaylara, toprak sahibi sifatiyle mdahalede bulunamaz. Zira "Osmanli Imparatorlugunun adl dzeni icabi, herhangi bir cezanin tatbiki iin btn sularin kadi mahkemeleri nnde usl vechiyle tesbit edilerek hkme baglanmis bulunmasi lzimdir. Ne kadar kudretli kisiler olurlarsa olsunlar, timar sahipleri reyanin hukuk ve ceza dvalarina bakmak ve onlara ceza tyin etmek yetkisine sahip degildi. Hatta diger asker sinif mensuplari gibi, timar sahiplerinin de kendi reyasi ile beraber ayni mahkemeler nnde, ayni kanunlara gre muhakeme edilerek hkm giymeleri icabediyordu. Mahkeme karari olmaksizin, kimsenin hapsedilmesi, zincire vurulmasi, iskenceye tbi tutulmasi veya para cezasi demesi ciz degildi." Osmanlilarda topragin rakabesi devlete aittir. Bununla beraber, iftinin vermekle mkellef tutuldugu vergiyi dogrudan dogruya devlet degil ve fakat onun adina bir maas karsiligi olarak herhangi bir memur alir ki, byle bir memuriyeti bulunana sipah, bu tatbikata da, "timar sistemi" adi verilmektedir. Sipah, timari iinde alisanlara haksiz bir ceza veremiyecegi gibi, onlara angarya da ykleyemez. Zira Osmanlilarda, timari iinde, sipahinin bir kisim topraklari kendi nm ve

hesabina isleten ve bu maksatla idaresi altinda bulunan reynin isgcn angarya mkellefiyetleri ile kullanmak mecburiyetinde olan byk bir iftlik shibi durumunda olmadigi anlasilmaktadir. Ayni sekilde, mr arazi tasarruf eden bir rey ile sipah arasinda, byk lde ekonomik bir farklilasma grlmez. Birisi, idarasker vazifeler karsiligi toprak gelirinden istifade ederken, digeri sadece emek karsiligi bu rnlerden faydalanmaktadir. Osmanli cemiyetindeki bu iki sinif insanin emeklerini toprak geliri ile karsilamasi, madd farklilasmayi ortadan kaldiran nemli bir mil olmustur. Sipah, reydan miktar ve cinsleri kanunlarla tesbit ve tyin edilmis olan bir kisim vergiden fazlasini tahsile selhiyetli degildi. Selhiyetini tecavz edenden de dirligi, bir daha geri verilmemek sartiyle alinirdi. Nitekim, 14 Muharrem 973 (12 Agustos 1565) de Sivas Beylerbeyi, Sivas ve Arapkir kadilarina yazilan bir hkmde, Divrigi Beyi Kasim'in seriat ve kanuna aykiri olarak reyya haksizlik ettiginin mahkeme tarafindan tesbit edilmis olmasi cihetiyle, sancaginin tebdiline karar verildigi bildirilmektedir. Ayni seneye 973 (1565) ait baska bir belgeye gre Avlonya Kadisina yazilan bir hkmde de mezkr kazaya bagli Aspurokilise adindaki kyde timar tasarruf eden Burhan oglu Ahmed Sipah, ehl-i senaattan olmak, esitli ktlk ve haksizliklari bulunmakla hapsedilmesi ve timarinin elinden alinmasina dair tafsiltli bilgi verilmektedir. Ekonomik ve sosyal durumlari ile din inanlari tamamen farkli, esitli kavimlere mensup kimseleri sinirlan iinde barindirarak onlari tebea edinen Osmanli Devleti, bylece timar sahibinin yapabilecegi herhangi bir haksizligin nn almis oluyordu. Sipah, mr arazinin halka tefvizinde, devletin bir temsilcisi olarak vazife grmektedir. O, arazinin gerek sahibi degildir. Bunun iindir ki devlet, timarlarin kapali bir sistem halinde alismasini engellemek, onlari devamli kontrol etmek ve gerektiginde mdahalede bulunmak iin devamli surette buralara esitli memurlarini gnderir. "Timar sahiplerinin kendilerine tahsis edilmis olan arazi ve reyya ait ser' veya rf bir takim hak ve resimleri (vergi) kendi nm ve hesaplarina toplayip onlarin gelirleri ile birtakim vazifelerin ifsini temin ettiklerini biliyoruz. Bununla beraber, sipah timarlarini, mal bakimdan hrice karsi tamamiyle kapali ve mstakil bir btn, bir mafiyet (imnunite) sahasi olarak kabul etmek de mmkn degildir. nk vergilerin toplanma sekli ile aidiyyeti hususlari, siki bir sekilde merkeziyeti bir devlet teskilti tarafindan mrakebe edilmekte ve sipah timarina, muhtelif hak ve vazifeler dolayisiyle birok devlet memuru girip ikmaktadir."

TIMAR SISTEMININ TEKML

Osmanlilarda, Osman Gazi ile baslayan timar sistemi, Yildirim Byezid zamaninda Timur'la yapilan savastan dolayi bir duraklama devresine girmisti. Bu hl, Ftih devrine kadar tesirini gstermistir. Ftih Sultan Mehmed, devletin artan ihtiyalarina uygun olarak, devlet teskiltini tanzim etmek ve bu arada timar sistemini gelistirmek iin yeni kanunlar ikarmistir. Nitekim o, timar sisteminin dzenlenmesi, timar topraklarinin arttirilmasi ve aksakliklarin giderilmesi konusunda nemli yeniliklerde bulunmustu. Onun, aslinda devlete ait olup esitli yollarla devletin elinden ikarak mlk veya vakif haline gelmis olan topraklan tekrar mr haline getirmesi operasyonu meshurdur. Bu dnemde btn vakif ve mlkler gzden geirilerek 20.000'den fazla ky ve mezra vakif veya mlk olmaktan ikarilip sipahilere dagitilmistir. II. Byezid (1481-1512) zamaninda timar teskiltinda pek byk bir degisiklik yapilmadi. Yavuz Sultan Selim (1512-1520) devrinde timar sistemi mkemmel bir sekilde islenmis, sipah ve "cebel"lerin miktari 1514 yilinda 140 bin kisiyi bulmustu. Timar teskilti, Kanun Sultan Sleyman devrinde tekmlnn zirvesine ulasmistir. Kanun'nin timarlarla ilgili fermanlari bu hususta ok aik birer delil teskil etmektedirler. Keza bu dnemdeki timar sayisindan ve "cebel" miktarindan da haberdar bulunmaktayiz. Nitekim, Kanun zamaninda irili ufakli 37521 timar vardi. Bunlardan 6620 Rumeli, 2614 Anadolu, 419 Haleb ve Sam vilyetlerinde bulunuyordu. Bunlardan 9653' kale muhafiz timari, geriye kalan 27868'i ise tamamiyle eskinci timari idi. Bahis mevzu 27868 eskinci timari sahiplerinin, harbe beraber gtrmek mecburiyetinde olduklari "cebel" (veya cebel) denilen silhli ve zirhli askerlerle 70-80 bin kisilik atli bir timarli sipah ordusu teskil ettikleri tahmin edilmektedir. Padisahin hassa ordusu demek olan Istanbul'daki KapiKulu Ocaklarinin bu devirdeki mevcudu ise henz 27 bin civarinda idi. Kanun zamaninda btn messeseler gibi dirlik (timar) sistemi de tekmlnn zirvesine ulasmistir. Bu dnemdeki timarli asker sayisinin yukanda verilenden daha fazla oldugu ve bunun 200 bin civarinda bulundugu da sylenmektedir. Osmanli toprak dzeninde dirlikler, kisma ayriliyordu. Bunlar: a) Has: Padisah, vezir ve ileri gelen devlet adamlarina tahsis edilip, senelik hsilati 100 bin akadan fazla olan yerlere (dirliklere) denirdi. Her has sahibi, gelirinin her bes bin akasi iin btn masraflari kendisine ait olmak zere bir "cebel" yetistirmek ve beraberinde harbe gtrmek mecburiyetindeydi. Haslar irs degildir. b) Zemet: Senelik hsilati 20-100 bin aka arasinda degisen dirliklerdir. Bu gelirin 20 bin akasi kili hakki oldugundan, zemet sahibi bunun disinda kalan her bes bin aka iin bir "cebel"yi yetistirmek ve harbe gtrmek zorundaydi. Zemetler, devlet merkezinde bulunan hazine ve timar defterdarlarina, zemet kethdalarina, sancaklardaki alay-beyine kale dizdarlarina, kapicibasilara, hcegan-i divan-i hmyuna ve mteferrikalara tevcih olunurdu. Bunlarin byk bir suu grlmedike zemetleri ellerinden alinmazdi. c) Timar: En kk kategoriyi teskil eden ve senelik geliri 3.000-20.000 aka arasinda olan dirliklerdir. Bu dirlikte, cinslerine gre kili hakki degismektedir. Nitekim, Rumeli'de bulunan Budin, Bosna, Timasvar beylerbeyliklerindeki 6000'lik tezkireli timarlarin kililari 3'er bindir. Anadolu, Karaman, Maras, Rum, Diyarbekir, Erzurum, Haleb, Sam, Bagdad ve Kibris eyletlerindeki tezkireli timarlarin kililan ise 2 bindir. Kili hakkinin disinda kalan her bin aka iin timar shibi bir "cebel" yetistirmek zorundadir.

Osmanli toprak rejiminde her dirligin ekirdegini teskil eden ve "kili" adi verilen bir kisim vardir. Timarlar, kili tbir edilen ve hi degismeyen bir ekirdek kismi ile bu kisma zamanla ilve edilmis olan hisselerden tesekkl eder. Timarlarin bulundugu yer ve durumuna gre farklilik arz eden her "kili"a bir timar sahibinin tayin edilmis olmasi lzimdir. Bir kili yerine iki kisi tayin edilemez. Bu, her sancaktaki zemet ve timarlarin bykl-kkl dagilis seklinin ve kadro mevcutlarinin ayni kalmasini temin iin bas vurulmus bir aredir.

TIMAR ESITLERI

Osmanli toprak dzeninde, timarlari siniflandirmak g ve ince bir is olmakla birlikte onlari tiplerine gre birka kisma ayirabiliriz. Bunlar: 1. Timar arazisinin mlk olarak verilip verilmemesine gre: a) Mlk timarlar: Anadolu'nun bazi vilyetlerinde mevcud olan bu tip timar shipleri, sefer aninda yerlerine "cebel"lerini gnderebiliyor, kendileri ise sefere istirak etmeyebiliyorlardi. Bu mkellefiyetini yerine getirmeyen timar sahibinin bir yillik geliri hazine tarafindan alinirdi. Fakat timar baskasina verilmezdi. lm halinde ogluna, yoksa diger mirasilarina kalirdi. b) Mlk olmayan timarlar: Bunlar, hizmet mukabili vridatinin bir kisminin tahsisi suretiyle verilen timarlardir ki, Osmanli timarlarinin ogu bu nevi'dendir. 2. Timar sahiplerinin grdg islere gre: a) Eskinci timarlari: Bunlarin sahipleri alay beyinin sancagi altinda sefere eserler (giderler). "Cebel"leri ile birlikte sefere gitmek zorunda olan bu tip timarlarin mutasarriflari, sefere esmedikleri zaman timarlan ellerinden alinirdi. Osmanli toprak sisteminde bu nevi'den olan timarlar ogunlukta idi. b) Mustahfiz timarlari: Bu timarlarin sahipleri, mensubu bulunduklari kale muhafazasinda bulunurlardi. c) Hizmet timarlari: Bzi serhadlerde bulunan cmilerin immet ve hitbetinde bulunanlar ile saraya hizmet edenlere verilen timarlardir. 3. Verilis sekillerine gre: Timarlarin, beylerbeyi tarafindan veya Istanbul'dan verilmesine gre siniflandirilmasi ile ilgilidir. Buna gre timarlar ikiye ayrilmaktadir: a) Tezkireli: Beylerbeyilerin, bir tezkire ile devlet merkezine teklif ettikleri timarlara bu isim verilirdi. b) Tezkiresiz: Beylerbeyilerin, kendi beratlari ile verdikleri timarlara da tezkiresiz adi verilir. Kk timarlarin dagitilmasinda beylerbeyilerin selhiyetleri bykt. Muhtelif eyletlerde degisik baremlerde olmak zere defter yazilari belirli bir rakamin altinda olan timarlarin sahiplerini beylerbeyiler kendi tugralarini tasiyan beratlarla dogrudan dogruya tyin edebiliyorlardi. Daha byk bir gelir saglayan timarlarda ise beylerbeyi, o timara hak kazanmis olan sipahinin eline bir "tezkire" vererek tyinini devlet merkezine teklif eder. Bu sipahinin berati, devlet merkezinden verilirdi. Beylerbeyinden byle bir tezkire alan sipah, Istanbul'a giderek 6 ay iinde beratini almak zorunda idi. Aksi takdirde timarinin gelirinden faydalanamazdi. Dogrudan dogruya beylerbeyi tarafindan verilen tezkiresiz timarlarin defter geliri dsktr. Bunlarin en byg Rumeli'deki eyletlerle (Budin, Bosna, Timasvar vs.) Sam, Haleb, Diyarbekir, Erzurum ve Bagdad blgelerinde 6000, Anadolu ve Kibris eyletlerinde 5000, Karaman, Zlkadiriye ve Rum eyletlerinde de 3000 akalik geliri olan timarlardir. Osmanli timar sisteminde dikkat edilen hususlardan biri de tezkireli timarlarin bozulup tezkiresiz hle getirilemeyisidir.

4. Mal durumlarina gre: a) Serbest timarlar: Timar sahibinin "resm-i ars", "resm-i tapu", "kislak", "yaylak", "crm, cinayet" vs. gibi vergileri, alma hakkina sahip bulundugu timarlardir, (dirliklerdir). Bunlar, vezir, beylerbeyi, sancakbeyi, nisanci, defterdar, divan ktipleri, avuslar eribasilari, sbasilar ve dizdarlar gibi yksek rtbeli idare mirleri ile memur ve askerlerin has ve zemetleridir. Bunlar, bazi imtiyazlara sahiptirler. b) Serbest olmayan timarlar: Byle bir timari tasarruf eden sipahnin, serbest timar tasarruf eden gibi bir yetkisi yoktur. Onun iin yukarida adi geen vergileri kendi nm ve hesabina alamaz. esitli ynleri ile tedkik ettigimiz timar sisteminin geirmis oldugu merhaleler ile farkli sebeblere bagli olarak aldiklari degisik isimleri grdk. Beldiceanu, kendine gre ve zellikle timar tasarruf eden kimselere gre ayri bir siniflandirma yapmaktadir.

TIMAR SISTEMININ BOZULMASI VE ORTADAN KALKMASI

Kanun Sultan Sleyman devrinde, tekmlnn zirvesine erisen timar sistemi, bu pdisahin lmnden sonra bozulma temyl gstermeye baslamis olacaktir. Koi Bey (? 1640), 992 (1584) tarihine kadar timarlarin kili ehli elinde ve ocakzdelerde bulundugunu, bu sinifa yabanci ve kt kisilerin girmedigini keza timarlarin bykler ile ynin sepetine de girmedigini belirterek o ana kadar bir bozulma belirtisi grlmedigine isaret eder. Fakat XVI. asrin sonlarina dogru timarlarin iltizam usl ile verilmesi, bunun neticesinde mltezimlerin fazla kr saglayabilmeleri iin reyya haksizliklarda bulunmalari, bozulmanin baslangici sayilmaktadir. III. Murad (1574-1595) devrinde bozulma emreleri, daha belirgin bir sekil almisti. Zira bu devrede eski kanunlara riayet edilmeyerek esitli yollardan timar sahibi olan kimseler tredi. Bununla ilgili olarak Koi Bey, "bosalan timar ve zemetler de eski kanunlara aykiri olarak Istanbul tarafindan verilmeye baslandi. Ileri gelenler ve vkel, bosalan yerleri adamlarina ve akrabalarina verip, Islm memleketinde olan timar ve zemetin semelerini ser'-i serife ve yksek kanuna aykiri olarak kimini mlk olarak, kimini vakif olarak, kimini vcudu sihhatta olan kimselere emeklilik olarak verip btn zemet ve timar, ileri gelenlerin yemligi oldu. Bu bozukluklar, devletin en secaatli, gl, san ve sevkete sebep olan askerinin harap olmasina sebep oldu. Halbuki parali asker, asagi tabaka halkindan devsirilirse hi bir yararligi olmaz. Aksine bunlar, baris gnlerinde azginlik ve isyana sebep olup ser aleti olduklarindan epeyce zamandan beri taskinligin ardi arkasi kesilmemektedir. Bu beylerbeyliklerinde ve sancakbeyliklerinde, vezirlerin agalarin, mteferrika, avus ve ktipler zmresinde, dilsiz, cce taifesinde, padisah nedimlerinde blk halkinin ileri gelenlerinde bir ok timar ve zeametler olup, kimi hizmetkrlari zerine, kimi azadsiz kullan zerine berat ikarmislardir. Nm adamlarinin olup, mahsl kendileri yerler. Ilerinde yleleri vardir ki, yirmiotuz belki, kirkelli kadar zemet ve timari bu yoldan alip, rnn kendileri yeyip, sefer-i hmyun olunca, cebe ve cevsen yerine aba ve kebe giydirip birer semerli beygir ile sefere gnderirler. Kendileri evlerinde zevk ve saf, seyir ve sohbette olurlar" diyerek bozulmanin sebep ve sekillerini gstermeye alismistir. Iltizam uslnn dogmasi, timarlarin akraba ile yakinlara dagitilmasi ve rsvetin ortaya ikmasi sonucu, timar sahiplerinin askere gitmemesi zerine bas gsteren bozulmanin sebeplerini syle siralayabiliriz: a) Merkez devlet brolarinda timar kayitlarinin son derece karisik bir hle dsmesi. Timar sahiplerinin seferlerde yapilmasi gerekli yoklamalarinin trl tesirler altinda iyi bir sekilde yapilamamasi ve bu yoklamalarin daha sonraki timar dagitimi iin iyice muhafaza edilmemesi. b) Bos kalan timarlarin, istihkak sahiplerine verilmesi yerine bir kenara ayrilarak (sepete konarak) esitli hileli yollarla bazi nfzlu kisilerin adamlarina verilmesi. c) Is adami vasfindaki yeni timar sahipleri, sefer zahmetinden, ba ve can korkusundan halas olup saf ve huzur iinde kr ve kazanlari ile mesgul olabilmek iin, harp zamanlarinda timarlarini bir takim aracilara, seferden dnste bu timarlardan eski sahipleri lehine feragat etmek sartiyle, devir ve tahvil ettirmenin yolunu bulmakta idiler. Grldg gibi timar sisteminde, rey, sipahi ve devlet olmak zere temel taraf bulunmaktadir. Bunlarin, birbirlerine karsi nasil davranmalari gerektigi, kanunnme, adaletnme ve zaman zaman isdar edilen fermanlarla tesbit edilmisti. Bununla beraber bu lnn bazan birbirlerine karsi olan yanlis davranislari, Osmanli sosyoekonomik tarihinin en nemli konusu olmustur. Bilindigi gibi dirlik sisteminde devlet, arazinin rakabesine yani iplak mlkiyetine sahiptir. Shib-i arz veya timar sahibi adiyla da anilan sipahi ise devlete ait araziyi isleten, devletin reydan alacagi vergileri toplayan kimsedir. Sipahi, topladigi bu paralarin bir kismini kendine ayirmakta, kalan kismi ile asker

IKTISADI HAYAT, SANAYI VE TICARET


Iktisad Hayat, Sanayi ve Ticaret; Devlet ve zel sektrce yapilirdi. Umumiyetle nemli ve byk sektrler devlete, kk ve daha ok piyasa ihtiyaci olan isletmeler, zel sektrce karsilanirdi. Devlet sektr, mill savunma, devlet ve saray ihtiyalarini karsilardi. Silh, sanayi ve harb malzeme ve levzimati devlete yapilirdi. Harb gemileri devlet tersanelerinde yapilmasina ragmen, zel sektrce de isletilen tersaneler vardi. Ihracat mallari zel sektrce iml edilirdi. Osmanli silh sanayii ok ileri olmasina ragmen ihracati yasakti. stn teknik, ates gc ve kaliteli malzemeden iml edilen Osmanli silhlarina sahip olmak, Avrupalilar'in meraklarindan olup, esitli yollardan saglananlar da ok fahis fiatlarla alinirdi. Ticaret kara ve deniz yoluyla yapilirdi. Kara ticareti kervan ve kafilelerle, deniz ticareti de ticaret filolariyla yapilirdi. Osmanli karayollari dnyanin en bakimli yollari olup,granit tas dseliydi. Granit yollar ordu, kervan ve yayalarin gemesi iindi. Srler granit yolun iki tarafinda tesviye edilmis iki toprak seritten geerdi. Tesviye edilmis toprak yollar da vardi. Ondokuzuncu yzyildan itibaren de memleket demiryolu agi ile rld. Tccar devletin himayesinde olup, serbest, huzur ve emniyet iinde hareket ederdi. Trk armatrlere ait ticaret filolari olup, bu armatrle rin gemileri, ticaret hanlari ve ok byk servetleri vardi. Sehirlerde byk ticaret merkezi mahiyetinde Kapali arsilar vardi. Bunlarin en meshuru hl kullanilan Istanbul Kapali arsisi'dir. Ticaret hanlari, toptanci tccarin hem yazihane, hem depo olarak kullandigi is hanlariydi. Istanbul, dnyanin en byk is ve ticaret merkeziydi. Esnaf loncalar hlinde teskiltlanmisti. Esnaflarin is kollari ok esitli olup, kalite ve temizlik esasti. Ipek, pamuk, kil ve ynden esitli kumaslar dokunurdu. Ak alemli, Ankara Sofu, Malatya Sofu, aby, nefsi Halep, muhayyir, seranik, berek, bogasi, kutn, mukaddem, menevseli, nakisli, sali, atma, binislik, aksirlik astar, kadife ve ibrisim dokumalari meshurdu. Sap, demir, kursun, gms, madenleri isletilirdi. Osmanli ihra mallan; ipek, ipekli kumaslar, yn ve ynl kumaslar, pamuk ve pamuklu dokumalar, yapagi, tiftik yn, mazi, hali, sapti. Ihraci yasak olanlar; zahire, bakliyat, at, silh, barut, kursun, bakir, kkrt, sahtiyan, gn olup disariya ikarilmazdi. Yalniz zahire ender olarak, memleket sikintiya dsmiyecek derecede ihtiya fazlasinin ikmasina msaade edilirdi. Sulh zamaninda ihtiya fazlasi; balmumu, donyagi, koyunderisi, adirbezi, pamuk, pamuk ipligi, mesin yapragi, ipek, ipekli dokumalarin ihracina da msaade edilirdi. uha, slyen, zeybak, bakir tel, sari teneke, stbac, kgit, cam, sirca, boya, igne, boncuk, makas, ayna, krk, balik disi, ithl edilirdi. Osmanli Devleti'nin ticar muamele yaptigi mhim ticaret ve iskele merkez lerinden, Istanbul, Izmir, Selanik, Avlonya. Dra, Payas, Trablussam, Sayda, Iskenderiye, Basra, Kalas, Kefe, Sinop, Trabzon limanlari ile Istanbul. F.dirne. Gmlcine, Filibe, Sofya, skp. Manastir, Yanya, BosnaSaray, Budin, Bursa, Ankara, Izmir, Konya, Diyarbekir, Mardin, Erzurum, Halep, Sam, Kahire, Iskenderiye, Bagdad, Musul baslica ticaret merkezleriydi. Yabancilarin haberlesmesini sagliyan (si) denilen postaci teskilti ve bunlarin basinda (Sibasilik) adiyla posta mdrlg teskilti vardi. Ihracat ve ithalt uzun zaman Osmanli hkimiyetinde devirlere gre, mevcut devletlerle yapilirdi. Bunlara zamana gre; Ceneviz, Venedik, Dubrovnik, Floransa, Bizans, Milono, Napoli, Katalon (Ispanya), Lehistan, Roma, Rusya, Ingiltere, Prusya, Avusturya, Almanya, Iran, Misir Memlkleri idi. Devlet tccara ve mstahsile her bakimdan destek ve yardimci olurdu. Son devirlerde yerli ve yabanci bankalar kuruldu. Osmanli iktisad ve ticar sisteminde faiz yoktu. Son devir amatr arastirmacilar ve mes'elenin esasini bilmeyen ve kasitli olarak faiz oldugu yaziliyorsa da aslinda izin verilip, fakat o da ok az tatbik edilen (lyne) yolu ile dn verme, faiz zan edilmektedir.

SANAY NKILABI
. 23 Nisan 1920 de Ankara'da toplanan Trkiye Byk Millet Meclisi, 2 Mays 1920'de 11 bakandan oluacak hkmetin kurulmas ile ilgili 3 numaral kanunu kabul etmiti. Bu hkmette bir de ktisat Bakanl bulunmaktayd. Hkmetin programnda mali ve ekonomik meseleler zerinde nemle durulaca da belirtilmiti. Ancak 1920-1922 yllarnda Trkiye, Kurtulu Sava iinde bulunduundan, Trkiye Byk Millet Meclisi Hkmeti'nin bu dnemdeki balca amac yurdu istiladan kurtarmakt. Savan gerektirdii nedenlerle de, hkmet o sralarda retim ve endstriye yatrm yapacak durumda deildi. Ancak ynetici kadro zaferden sonra prensip olarak siyasi ve ekonomik bamszl ngrmt. Lozan Konferans'na ara verildii srada, zmir ktisat Kongresi 1135 delege ile 17 ubat - 4 Mart 1923'de topland. zmir ktisat Kongresinde, Yeni Trkiye'nin ekonomik sorunlar tartld. Ayrca, Lozan'da devam istenen kapitlasyonlar ve dier imtiyazlarn kabul edilmeyecei ifade ediliyordu. Bu kritik devrede, ekonomik sorunlar dzenlemek iin kararlar alan zmir ktisat Kongresinde savalardan yorgun kan halka, ekonomik yn vermek ve harap olan yurdu kalkndrmak iin yaplmas gerekenleri tespit etmek amalanyordu. zmir ktisat Kongresi sonunda; kongreye katlanlar oybirlii ile Misak- ktisad kabul ederek, modern ve mreffeh Trkiye iin canla bala almaya and iti. Kongerede ; -- Hammaddesi yurt iinde olan endstri kollarnn kurulmasna, zel Giriimcilerin Desteklenmesine, -- Yatrmclara kredi salayacak bankalarn kurulmasna, -- Gnlk tketim mallarna ncelik verilmesine, -- nemli kurulularn milliletirilmesine, -- Sanayii tevik edici yasalarn karlmas, zellikle gmrk tarifelerinin milli sanayiin kalknma ihtiyalarna gre deitirilmesi, -- Yerli mallarn karada ve denizde ucuz tarife ile tanmas, -- Sanayi bankalarnn kurulmas, -- Teknik eitimin gelitirilmesine, karar verilmiti. -- Devlet ekonomide zendirici, koruyucu ve dzenleyecei bir rol stlenecekti.

Tarm Byk zaferin kazanlmasndan nce, Mustafa Kemal Paa, 1 Mart 1922 tarihinde TBMM'yi a konumasnda kyl ve tarm sorunlarna eilmitir. "Trkiye'nin gerek sahibi ve efendisi, gerek retici olan kyldr. O halde, herkesten daha ok refah, mutluluk ve servete hak kazanm ve layk olan kyldr." Atatrk, zmir ktisat Kongresi'nde yapt konumada tarmn nemi zerinde durmu; "Kl kullanan kol yorulur, fakat saban kullanan kol, her gn kuvvetlenir." deerlendirmesini yapmtr. Kylnn en byk sknts, aar veya r denilen mahsulnn onda birini vergi olarak demesiydi. Byk bir mali fedakarl gze alan hkmet, 1925 ubatnda Aar Vergisini kaldrd. Bylece kyl ar ve skntl bir vergi sisteminden kurtulmu oldu. 1925'te karlan baka bir kanunla Hkmet, kyly topraklandrmak amac ile bedelini yirmi ylda demek zere toprak datt. Ziraat Bankas, kk iftilere kredi kolaylklar tanmakla ve faiz haddini drmekle yararl hizmetler yapt. Kooperatifilie nem verildi. Tarm Kredi Kooperatifleri, Ziraat Okullar ve Yksek Ziraat Enstits ald. Kylye yararl olmak ve yardm salamak amac ile tohum slah istasyonlar, numune iftlikleri ald. Traktr kullanm tevik edilerek, ucuz alet ve makina datm yapld. Atatrk iftlikler kurarak ve modern yntemler uygulayarak iftilere rnek oldu. Trkiye Sanayi Kredi Bankas kaldrlarak bunlarn yerine Smerbank kurulmutur. Smerbank'n faaliyetlerinin ana amac, zel sektr sanayiinin kredi ihtiyalarn karlamak olmakla beraber, esas grevini sanayi plannn uygulanmas tekil etmitir. Smerbank, ayn zamanda daha sonra kurulan dier devlet kurulularna da rnek olmutur. 1935 ylnda yeralt kaynaklarnn aratrlmas iin Maden Tetkik Arama Enstits (MTA), elektrik enerji kaynaklarnn deerlendirilmesi iin Elektrik leri Etd daresi (EE), maden ve elektrik iletmelerini kurmak ve iletmek amacyla Etibank kurulmutur. 1. Be Yllk Sanayi Plan'nda tekstil sanayii, kendir-kesen sanayii, demir-elik sanayii, smikok fabrikas, porselen-ini sanayii, sudkostik, klor, suni ipek, selloz ve kat tesisleri, eker sanayii, sngercilik ve gl sanayileri yer almtr. Plann uygulanmasna 1934 ylnda balanm, planda ngrlen tesisler be yl iinde tamamlanarak iletmeye almtr. Yine bu devrede planda yer almayan askeri fabrikalarn modernizasyon ve geniletilmesine de devam edilmitir. 1933-1938 yllar, Trk sanayiinin ilk ve planl kurulu safhasdr. Planl kalknma, teknik alanda i gc yaratm ve toplum yaantsna byk lde etki yapmtr. zellikle topran verimini artracak olan tekniin tarma uygulanmasnn, btn bir endstri hayatnn gelimesi ile mmkn olabileceini de ortaya koymutur.

Ulatrma Bir lkenin ekonomik kaynaklarnn iyi bir ekilde iletilmesi, verimlendirilmesi, d ticaretinin gelitirilmesi ancak, dzenli bir ulatrma ebekesi ile mmkndr. Ulatrma, bir lkenin siyasi, sosyal, kltrel hayatna etki yapt gibi, o lkenin milli birlik ve btnlnn salanmasnda da balca rol oynar. Yeni devletin kuruluundan 1938 yl sonuna kadar, ekonomik kalknmay salamada altyapya nem verilmi, bu amala demiryolu, karayolu ve denizyollar ncelikle ele alnmtr. Demiryollar Yabanc irketlerin elinde bulunan demiryollarn satn almak, devletletirmek, demiryollar politikasnn ilk admn tekil etmitir. kinci adm ise, yeni demiryollar yapmak olmutur. Yurdu demiryolu alaryla rmek, bir hkmet politikas olarak, srarla ve baar ile uygulanmtr. 1927 ylnda, Mnakalat (Ulatrma) Bakanl'na bal olarak Devlet Demiryollar ve Limanlar Umum (Genel) Mdrl'nn kurulmas ile devlet fiilen demiryolu ve deniz yolu iletmeciliine balamtr. 1929 ylnda 5144 km. uzunluunda olan demiryollarnn 2766 km.si devlete, 2378 km.si de yabanc irketlere ait bulunmakta idi. Yeni kurulan Genel Mdrlk, bir taraftan yeni demiryolu yaparken, dier taraftan da yabanc irketlerin elinde bulunan hatlarn devletletirilmesini yklenmitir. Cumhuriyetin ilanndan 1938 yl sonuna kadar, olduka kt kaynaklarla, her yl ortalama 200 km. toplan 3360 km. demiryolu yeniden yaplmtr. Herhangi bir d yardm salanmadan dar ve kt imkanlarla demiryollarnn yaplmas gerekten baarl bir olaydr. Karayollar Cumhuriyet Trkiye'sine Osmanl mparatorluu'ndan intikal eden karayolu uzunluu 18.335 km.'ye varmakta idi. Bu yollarn 13.885 km.'lik ksm harap ve tamire muhtat. Toprak dzeltilmesi sonucu geie msait yollarn uzunluu ise 4.450 km'ye yaklayordu zerinden yaz ve k motorlu nakil vastalarnn geiini salayan kasaba ve ehir yollarnn yapm, Cumhuriyet dneminde mmkn olmutur. Denizyollar Denizyollarnda gelime ok ynl olmutur. Lozan Bar Antlamas ile Trk karasularnda gemi iletme hakk (Kabotaj hakk) Trklere braklm, bylece yabanc uyruklu gemilerin yerine Trk yk ve yolcu gemileri almtr. 1 Temmuz 1926'da Trk Kabotaj Kanunu yrrle girmitir. 1911'de Trk limanlar arasnda ulamn ancak % 10'unu salayan ve 1909'da kurulan Osmanl Seyrisefain daresi Trkiye Cumhuriyeti'ne devredildikten sonra, Trkiye Seyrisefain idaresi ad altnda bir devlet hizmeti grmeye balamtr. Sahillerimizde yk ve yolcu tanmas devlet ve zel teebbs eliyle yrtlrken, devletin bu alan bir kamu hizmeti sayarak mdahalesi ile, yolcu tama ii devlet tekeline braklm, yk tamada devlet ve zel teebbs bir arada faaliyette bulunabilme imkanna kavumutur. nce Deniz Bank (1938),

daha sonra Devlet Deniz Yollar Genel Mdrl (1939) ve daha sonra Denizcilik Bankas (1952) ad ile anlan kurulular deniz ulatrmasnn gelimesinde byk rol oynamlardr. Havayollar 1936 ylnda Ankara-stanbul arasnda dzenli uak seferleriyle Devlet Hava Yollar'nn almalar balamtr. Sonralar Trk Hava Yollar adn alacak Devlet Hava Yollar, ksa srede yurt d seferlerine de balayarak byk gelime gstermitir.

TIMAR KANUNU
. Tmar, Osmanl mparatorluu'nda belirli grev ve hizmet karl olarak kiilere verilen ve yllk geliri 1.000 ake ile 20.000 ake arasnda deien araziye denir. Tmarn kullanlmas ile ilgili kanuna da Tmar Kanunu denir. Tmar Sistemi'nin, Osmanl mparatorluu'nda topran ilenerek, devletin masrafsz bir ekilde girmeden byk bir askeri kuvvet salamas ve iktisadi hayatn gelimesinde byk yarar olmutur. Fakat zamanla bu sistem ierisinde yolsuzluk ve rvet olaylarnn ba gstermesi, bu sistemin bozulmasna ve imparatorluun kmesine sebep olan nedenlerden biri olmutur. Tmar Kanununa gre ; 1- Tmar sahipleri devletin birer memurudur ve merkezin emri altnda almak zorundadr. 2- Grevini yerine getiremeyen tmar sahipleri grevlerinden azledilirler. 3- Tmar, hizmet karl topran gelirinden yararlanldndan dolay elde ettikleri haklar veraset yoluyla bir bakasna verilemez. 4- Tmar sahipleri, devletin verdii ileri yapmak ve verilen yetkileri kullanmakla sorumludurlar. 5- Tmar sahibi zr olmadan sefere katlmazsa tmar elinden alnr. 6- Ortak tmarlarda nbeti geldii halde gelmeyenlerin tmarna el konur. 7- Tmar ve zeamet sahiplerinin lm halinde, tmarlarn kl ksm oullarna verilir. 8- ehit denin oluna kltan fazlas verilir. Savalarda elde edilen topraklar gelirine gre ksmlara ayrlr ve savata yer

alan sipahilere verilirdi. Tmarlarn gelir ve giderleri defterhanede bulunurdu. Tmar sahibi, her 300 ake iin cebeli getirmekle ykmlyd. Tmar sahibi, devlete ait miri topraklar devlet adna kullanr, kyl onu efendisi olarak tanrd. Tmar sahibi kyly korumak ve ona daha iyi artlar salamak, kyly topraa balamak, ziraat gelitirmekle grevlidir. Tmar sahibi, tmarn olduu topraklarda otururdu.

KAPTLASYONLAR
. Szlk anlamyla; bir lkenin, vatandalarnn zararna olacak ekilde yabanclara verilen ayrcalklar. Osmanl Devleti'nde Kanuni Sultan Sleyman dneminde 1535'de ilk kez padiah fermanyla Franszlara tannan haklarn tm. Fransa Kral I. Franois 1525'de Cermen mapartoru V. Carlos tarafndan esir alnm bunun zerine Kraln annesi Kanuni'ye bir mektup yazarak yardm istemitir. Bu srada Moha Seferi'ne kacak olan Kanuni, bu yardmla Habsburglarla yaknlama salanabilir dncesiyle, yardm etmeyi kabul etmitir. Fakat herey Sultan Sleyman'n planlad gibi olmam, Fransz dostluu zamanla resmi bir kimlik kazanmtr. 1535'te Franszlarla Osmanl Devleti arasnda imzalanan antlamayla Franszlara birtakm haklar verilmitir. Kapitlasyonlar, bu dostluk antlamasnn yaratt yaknlama ortamnda verilmi olan haklardr. Buna gre; Fransz bayra tayan gemiler Osmanl egemenliinde bulunan btn limanlarda serbeste ticaret yapabileceklerdi. Dier yabanc devletler gemilerini, Osmanl egemenliinde bulunan denizlerde ancak Fransz bayra altnda ticaret yapabileceklerdi. Bu sayede Franszlar kapitlasyonlar gerei Osmanl denizlerinde serbeste ticaret yapma zgrlne kavumutu. Ayrca Osmanl mparatorluu snrlar iinde yaayan Katoliklere ibadet zgrl verilmesi, Fransz konsoloslarna kendi vatandalaryla ilgili sorunlarn zmlenmesinde yarg yetkisi tannmas gibi hkmler, daha sonraki yllarda mparatorluun zayflamasyla, devletin bamszln yok edecek kurallar haline getirilmitir. 1569, 1581, 1597, 1614, 1673 ve 1740 yllarnda yeni kapitlasyonlar verilmitir. 1740 kapitlasyonlaryla, Fransa'ya tannan haklar daha da geniletilmi, dier batl lkelere de ayn haklarn tannmas kabul edilmitir. 1740 kapitlasyonlarndan sonra Osmanl snrlar ierisindeki yabanc devletlere ok geni ticaret yapma olanaklar salanm, hatta bu haklar sayesinde stanbul'da yanac postaneler almt. Sevr Antlamas'nn imzalanmasyla kapitlasyonlardan yararlanma hakk Yunanistan ve Ermenistan'a verilmi, yabanc gemilere, Trk gemilerine

tannan btn haklarn tannmas kararlatrlmtr. 22 Mart 1922'deki Sakarya Zaferi'nden sonra Paris'te toplanan tilaf Devletleri Dileri bakanlar konferansnda ise ngiltere, Fransa, talya, Japonya, Trkiye ve kapitlasyonlardan yararlanan br devletlerin katlmasyla kurulacak bir komisyonca kapitlasyon hkmlerinin gzden geirilmesi konusunda karara varlmtr. Kapitlasyonlar Lozan Bar Antlamasyla yrrlkten kalkmtr.

OSMANLI'DA PARA ( AKCE )


Osmanli Devletinin ilk zamanlarindan itbaren bastirilan ve kullanilan gms para birimi. Ilk sikkede gmsten imal edildigi iin Ak (beyaz, temiz, parlak) para manasinda ake denilmistir. Ayrica Ak kelimesi msbet ynde bir manaya sahiptir. 'Alni ak' gibi. Nitekim renginden dolayi altina kizil ve sari denildigi bilinmektedir. 'Ak ake kara gn iindir' atasz de bu paranin beyaz gmsten imal edildigini ifade ettigi gibi, geerliligini de belirtmektedir. Ilk zamanlar gms para manasinda kullanilan ake on besinci yzyildan sonra umm mnda Osmanli parasi karsiligi olarak kullanilmistir. Osmanli para birimi olan Ake-i Osman! adiyla kullanildigi gibi, pdishlarin zamanlarina gre degisik isimler almistir. Bu para Osmanlilara mahsus olup, Seluklu ve diger islm devletlerinin paralariyla ilgisi yoktur, ilk ake, doksan ayar gmsten olup, alti kirat 1,154 gram agirliginda idi. Zamanla ayari dsk ve degisik agirlikta akeler de basilmistir. Umm olarak bir yznde "La ilahe illallah Muhammedn reslullah" ibaresiyle bu ibarenin drt tarafinda Peygamber efendimizin drt halfesinin ismi, diger yznde de parayi bastiran pdishin ismi, basilis yeri, trihi ve Osmanlilarin mensb olduklari Kayi boyunun damgasi bulunurdu. Onbesinci asirdan itibaren para mnsinda kullanilan akeye; Lala Yrg akesi, avariz akesi, geer ake, kalp ake gibi esitli adlar verilmistir. Ayrica deger dss neticesinde; zilyf ake, kirpik ake, kizil ake, il ake adlarini da almistir. rk ake deyimi ile kullanilan para ise bakir sikkeyi ifde etmektedir. Osmanli Devleti'nin kurulus yillarinda Seluklular veya diger devletler tarafindan bastirilan esitli paralar kullaniliyordu, ilk Osmanli sikkesini Osman Gazi bastirdi. Bu gms para, 15 mm. apinda ve 0,68 gr. agirligindaydi. Basildigi yer ve trih belli olmayan bu paranin yznde "Darebe Osman bin Ertugrul" ibaresi yaziliydi. Elde mevcd en eski Osmanli akesi, ikinci Osmanli pdishi Orhan Gazi tarafindan bastirilmistir. Orhan Gazi devrine ait en eski ake 1327 (H.727) trihinde Bursa'da bastirildi. Bu Osmanli akesinin bir tarafinda "La ilahe illallah Muhammedn reslullah" ibaresiyle, etrafinda; Eb Bekr, mer, Osman, Ali'nin (r.anhm) isimleri; diger tarafinda ise, Orhan bin Osman ve basildigi yeri gsteren Bursa ismi, altinda ise Orhan Gzi'nin beylige geisinin nc senesini isaret eden siykat rakami ile sayisi ve kenarlarinda da paranin basildigi yil 727 ile Osmanlilarin mensb olduklari Kayi boyunun damgasi vardi. Orhan Bey zamaninda, tarihsiz ve zerindeki yazilar geometrik motiflerden mtesekkil bir ereve iine alinmis ilhanli paralarina benzer paralar da basilmistir. erevesiz olup zerinde, "Orhan halledallah mlkeh" ibaresi yazili bulunan akeler daha sde idi. Basildigi yer ve trih belli olmayan bu akelerin Orhan Gzi'nin beyligin idaresini ele aldigi ilk senelere id oldugu kuvvetle muhtemeldir. Orhan Gzi'den sonra pdish olan Murd Hdvendigr zamaninda gms akeler bastirildigi gibi, zerlerinde basilis yeri bulunmayan pul, fels ve mangir zelliginde bakir paralarda basildi. Yildirim Byezd zamaninda basilan gms ve bakir paralar zerinde darb yeri yok ise de, trih mevcuddu. Basilan bu gms paralarin ayari %90 idi. Bu

pdish zamaninda devletin altin parasi bulunmadigi iin, Venedik lilerin altin dukasi kullaniliyordu. Bir Venedik dkasi, kirk ake degerinde idi. Fetret devrinde Musa elebi, Edirne'de kendi adina para bastirdi. Yildirim Byezd'in byk oglu Sleyman elebi de kendi adina bastirdigi paranin zerine tugra koydurdu. elebi Mehmed Han zamaninda Amasya, Ayaslug (Seluk), Bursa, Edirne ve Serez sehirlerinde basilmis akeler vardi.Timur Han'in Osmanlilar zerinde hkimiyet kurmasindan sonra, elebi Mehmed Han 1404 (H.806)'da Bursa'da bastirdigi paralara kendi adiyla birlikte Timur Han'in da adini bastirmis ve hkimiyetini tanimisti. Vezin ve ayar ynnden diger Osmanli paralariyla ayni olan bu paranin bir yznde "La ilahe illallah Muhammedn reslullah, Duribe Bursa 806", diger yznde ise; "Demr (Timur) Han Grgn, Muhammed ibni Byezd Hn halledallah mlkeh" yaziliydi. On sene sonra Osmanli birligini yeniden kurup, istikllini kazaninca paralardan Tmr Han'in ismini kaldirdi. elebi Mehmed Han'in zamanina kadar Osmanli paralarinda hi bir lakab ve unvan yazilmadigi hlde o, ilk defa "Sultan" ve "Han" unvanlarini kullandi. Bastirdigi akelerin zerine "Sultn ibni Sultn Muhammed ibni Byezd Han" ibaresini yazdirdi. Ayrica "Halledallah mlkeh" ibaresini kaldirip, son Osmanli paralarina kadar devam eden "Azze nasruh" ibaresini koydu. Ikinci Murd Han zamaninda da Edirne, Bursa, Ayaslug, Bolu, Engriye (Ankara), Karahisar, Serez, Tire ve Amasya sehirlerinde ake bastirildi. Bursa'da bastirilan ve mangir adi verilen paranin zerinde ikinci Murd Han'in isminin altinda Osmanlilarin Kayi boyundan geldigini gsteren bir damga vardi. Bu damga sdece Bursa ve Edirne'de basilan paralar zerinde idi. Sultan ikinci Murd Han'in sagliginda pdish olan sultan ikinci Mehmed Han (Ftih) tarafindan bastirilan akenin ls 6 kirattan 5,25 kirata indirildi, ikinci Murd Han, ikinci def tahta gemek mecburiyetinde kalinca kendi adina 100 dirhem gmsten 375,5 ake kestirdi. Ftih Sultan Mehmed Han babasinin vefatindan sonra 1451 (H.855)'de tekrar Osmanli pdishi olunca, babasi zamaninda basilan akeleri tedavlden kaldirarak; Edirne, Ayaslug, Bursa, Serez, istanbul, skp, Amasya, Tire ve Novar gibi sehirlerde 5,25 kirat agirliginda yeni akeler kestirdi. 1460 (H.865)'de 4,75 kirat, 1470 (H.875)'de 4,25 kirat, 1481 (H.886)'da ise 3,25 kirat agirliginda akeler bastirdi. Btn bu akelerin ayari % 90 idi. istanbul ve Novar'da on akelik paralar bastirdi. Bu akelerin nyznde "Sultn'-lBerreyn ve Hkn-l-Bahreyn es-Sultn Ibn-is-Sultn" ibaresi, diger yznde ise "Muhammed ibni Murd Han halledallah mlkeh duribe f Kostantiniyye sene 875" yaziliydi. Ayrica Ftih Sultan Mehmed Han zamanina kadar hi altin para bsilmamisti. 1478 (H.883)'de sultni adi verilen altin paralar bastirildi. Basilan ilk altin paranin bir adedi 3,510 gram agirliginda olup, 23,5 ayar idi. Ftih Sultan Mehmed Han zamaninda, Osmanli akesinin ksurati olarak mangir veya pul denilen bakir paralar da basilmisti. Bir dirhem bakirdan bir mangir kesilerek sekizi bir ake kabul ediliyordu. Bu mangirlardan yarim dirhem agirliginda olanlara yarim mangir; rub'iye (1/4) dirhem agirliginda olanlara cirik mangir deniliyordu. Ftih Sultan Mehmed'in vefatindan sonra oglu sultan Cem, 1481 (H.886)'da Bursa'ya girdigi zaman, 18 gnlk hkimiyeti sirasinda kendi adina para bastirdi, ikinci Byezd Han devrinde, babasinin zamnindakilerden daha noksan olarak 4 kirat, hatt 3,5 kirat agirliginda akeler bastirildi. Bu zamana kadar akelerin ayari 90 oldugu hlde, onun zamaninda 85 ayara dsrld. Bu paralar; istanbul, Amasya, Bursa, Edirne, Gelibolu, Kratova, Kastamonu, Konya, Novar, Serez, Tire, Trabzon ve skp'de bastirildi, ikinci Byezd Han zamaninda ikarilan bir emirle has altinin miskalinin 57 ake, sultan ve frengi florisinin 47

ake, esref (Misir altini) ve engrsn (Macar parasi) ise 45 ake zerinden muamele grmesi kararlastirildi. Saltanatinin son senelerine dogru ise, akenin degeri dsrlp, bir altini 60 ake degerinde muamele grdrld. Ayni devirde on akelikler de bastirildi. Yavuz Sultan Selm zamaninda da istanbul, Amasya, Edirne, Amid, Bursa, Cezre, Dimask, Harput, Mardin, Musul, Misir, Urfa, Serez, Siirt ve Tire'de para bastirildi. Yavuz Sultan Selm'in bastirdigi akelerin en agiri 3,5 kirat olup, bir dirhem gms 4,5 ake ve bir altin da 13 ake degerinde idi. Yavuz Sultan Selm, Misir'da altin ve gms paralardan baska bakir paralarda bastirdi. Yavuz Sultan Selm'in, Misir'da bastirdigi paralar zerinde sdece Sultan unvani olup, bu paralara sultan veya esref adi verilirdi. Bylece Osmanli altinlari da esrefi, serifi adlariyla anilmaya baslandi. Kanun Sultan Sleyman zamaninda, Yavuz Sultan Selm zamanindaki yerlere ilveten Bagdd, Belgrad, Canca, Cezayir, Haleb, Koaniye, Maras, Modova, Ruha (Urfa), Serbornice, Siroz, Trablus, Zebit gibi yerlerde para basildi. Bu devirde basilan akeler 3,75, 3,50, 2,75, 2,50 kirata kadar dsd. Sonunda yz dirhem gmsten bes yz ake kesilerek degismez bir hle sokuldu. Sultan ikinci Selm Han zamaninda ilk nce 85 ayarinda 100 dirhem gmsten 525 ake kesildi. Daha sonra gmsn ayari giderek dsrld. Her tarafta basilan akelerin resim ve nakislari aynen korunmus olup, lleri noksanlastirilmistir. Bu devirde hemen hemen evvelkilerin ayni veya Iki- habbe eksik agirlikta altin paralar da bastirildi. Ayrica Misir' da Medni adli bir altin para da bastirildi. Bir Sultan altini, 41 Medn altini degerindeydi, ikinci Selm Han zamaninda ticaretle ugrasan bzi yahdler, akeleri kirparak paralarin bozulmasina sebeb oldular. Neticede Sokullu Mehmed Pasa, bunun nne gemek iin, bzi tedbirler aldi. Ayni devirde Selmi adiyla yeni paralar basildi, ikinci Selm Han zamaninda bir altin, 60 ake ve bes ake bir dirhem gms degerindeydi. Altinlarin ayari ise, milim hesabi ile binde 993 idi. nc Murd Han zamaninda hat ve nakislari ikinci Selim, zamnindakilerin aynisi olmakla birlikte, agirligi daha dsk akeler bastirildi. Para dzenindeki ve ekonomik durumdaki bozulmalar, sebebiyle daha nce yz dirhem, i gmsten 500 ake basilirken 800 ake kesildi. Bylece bir, ake, 3 veya 2,5 kirata kadar dst ve bir dirhem gms, sekiz-on ake karsiligi muamele grd. nc Murd Han'dan itibaren magsus akelerin ortaya ikmasi, devletin para sisteminde deger ls olan akenin kiyimetini iyice kararsiz hle getirdi. Hatt yz dirhemden 2000 zyf ake kesildi. Bir dirhem gms 12 ake, bir altin 120 ake, 45 ake olan kurus 80 akeye ikti. Bu devirde Haleb ve Bagdd 'da ilk defa olarak tugrali dirhemler basildi. Paranin degerinin kararsiz hale gelmesi sebebiyle daha sonra bzi tedbirler alinip, bir dirhem gmsten 8 ake kesilmesi kararlastirildi. Bu akeler ilk ikan akelerin yarisi kadardi. nc Mehmed Han zamaninda bir dirhem gmsten 8 ake kesilmesine devam edildi. Bozuk ve zyf akeler toplatilip, ake degerinin ykseltilmesine alisildi. Bu sayede bir altin, 220 ake degerinden muamele grrken 180 ake degerinden muamele grmeye basladi. 1600 (H.1009)'da para sisteminde yapilan bazi dzenlemelerle bir altin 120 akeye indirildi. Bu devirde altin paralarin agirlik ve ayarinda bir degisiklik olmadigi gibi, resim ve nakislarina da dokunulmadi. Birinci Ahmed Han devrinde 1,5 kirat agirliginda ve ayari 80 olan akeler bastirildi. Birinci Mustafa Han zamaninda mid, Haleb ve Misir'da para basildi. Sultan Gen Osman zamaninda da esitli yerlerde para bastirildi. Bu zamanda basilan akenin agirligi 1,5 kirat olup ayari 80 idi. Birinci Mustafa Han'in tahttan indirilip yerine ikinci sultan Osman'in (Gen Osman) getirildigi sirada noksan ve

ayari dsk zyf paralar ogaldigindan akenin degeri dsmst. Sultan ikinci Osman'in clusunu mtekib basili paralarin islhina ihtiya duyuldugundan, noksan ll ve dsk ayarli paralar toplatilip, yeni 1,5 kiratlik akeler basildi. Hatt byk alisverislerde kolaylik olmak zere mevcd akelerin on adedine msv olarak bir dirhem agirliginda onluk Osmni paralar bastirildi. Birinci Mustafa Han' ikinci defa tahta gemesinden sonra sultan ikinci Osman'in bastirdigi onluklar, agirligi noksan olarak bastirildi. Bu sirada bir altin 150 akeye ykseldi. Drdnc Murd Han zamaninda istanbul, Bagdd, Bursa, Misir, San'a, Trablus ve Yenisehir gibi yerlerde esitli paralar basildi. Bu devirde basilan akelerin agirligi 1,25 kirat, ayarlari 75 idi. Yine istanbul'da basilan altinlar da ncekilerden bir kirat eksik idi. Drdnc Murd Han zamaninda zuhur eden harpler ve drt defa clus bahsisi denmesi yznden akenin degeri kalmadigi iin, altin 250 ake degerinden muamele grd. Buna bir re olmak zere, sadrzam Merzifonlu Kara Mustafa Pasa'nm tedbir ve tesebbsyle bes kirattan biraz daha agir olan gerek ayarli para isimli yeni bir sikke kestirildi. Bylece altinin degerinin 120, kurusun da 80 akeye dsrlmesi saglandi. Bu devirde akenin agirligi 1,5 kirat ve on tanesi bir dirhem itibr olunan yeni kesilen paranin agirligi ise iki akeye esit sekilde ayarlandi. Sultan ibrahim zamaninda da esitli merkezlerde para bastirildi. Ayari iyi olan 1,5 veya 2 kirat noksan altin paralar bastirildi. Bu devirden itibaren paralarin zerine basilan tugralarda "EIMuzaffer dima" ibaresi konulmaya baslandi. Bu devirde basilan akeler, zyf ve magsus oldugu iin, kurus 125, altin 250 akeye ikti. Bu yzden piyasada byk sikintilar basgsterdi. Sadrzam Merzifonlu Kara Mustafa Pasa tarafindan basili paralarin yeniden islhi iin bzi tedbirler alindi. 1,25 kirat agirliginda ake, bir dirhem agirliginda onluk ve yarim dirhem agirliginda 5 akelik ve para denilen akelik sikkeler basilmak suretiyle kurus 80, altin 160 akeye indi. Esedl denilen ecneb kuruslar 60 akeye, evvelce 4 akeye geen Misir parasi da 2 akeye dsrld. Drdnc Mehmed Han devrinde de istanbul, Cezayir, Haleb, Misir, Trablusgarb ve Tunus gibi sehirlerde paralar bastirildi. Bu devirde de ml sikintilar devam ettigi iin kurus 120, esed 110 akeye ykseltildi. Piyasadaki mevcd paralar bzi menfati ve hlekr kisilerce kirpilarak eksiltildi. Bu paralar esnaf ve sarraflar tarafindan tartilarak alinmaya baslandi. Sadrzam Merzifonlu Kara Mustafa Pasa, kurusu 120 ake, esedyi 110, parayi 3 ake degerlerinde sabit tutup diger kizil ve kirpik paralari tedavlden kaldirdi. Akelerin agirligi bir kirata ve ayari da yzde 50'ye dsrld, ikinci Sleyman Han zamaninda da ml sikintilarin giderilmesi iin bzi tedbirlerin alinmasi dsnld. Piyasada ibrahim elebi diye anilan ayari dsk yaldiz altini vardi. Bunlar arasinda ayari yksek olanlar da grld. Ayari yksek. olanlara ift; dsklere ise tek damga vuruldu. Damgasiz paralarin geerli olmayacagi ln edildi. 1687 (H.1099)'da Osmanli para sistemindeki ake birimi kaldirilip paralar, kurus uslne gre basildi. Bu trihten sonra ake adiyla para basilmayip, sadece hesaplarda kullanilan bir birim haline geldi. Bu kurusun ksrati olarak da mangir denilen bakir para bastirildi. Iki mangir bir akeye zere, bir kiyye halis bakirdan 800 mangir para basildi. Bu devirde byk para olarak altin para da bastirildi. Kurus 120, serf altini 270, yaldiz altini da 300 ake deger zerinden muamele grd. Daha sonra harp hlinin zuhur etmesi sebebiyle savas masraflarini karsilamak iin kurus 160, serf altin 360, yaldiz altini 400 ve paranin da 4 ake degerinde muamele grmesi emr edildi. Ikinci Ahmed Han, 1691 (H.1102)'de pdish olunca, istanbul, Hanca, Misir gibi yerlerde para bastirdi. Bu sirada mangir denilen bakir paralar gemez oldu ve piyasadan kaldirildi. Bu sene iinde esed 150, altin 335, frengi altini 375

mangira ikti.' Yine altin ve kurusa yeni deger konuldu. Ikinci Ahmed Han zamaninda basilan kurus ve altinlarin agirligi ve ayari, kardesi ikinci Sleyman Han zamnindakinin ayni idi. Ikinci Mustafa Han, 1695 (H.1106)'da pdish olunca istanbul, Edirne, Erzurum, izmir, Misir, Trablusgarb gibi yerlerde para bastirdi. 1696 (H.1107)'de ' sefer masraflarinin oklugu ve sefer mddetinin uzamasi sebebiyle, o zamana kadar 3 akeye geen paranin 4 akeye gemesi kararlastirildi. Ayrica piyasadaki yabanci devlet paralarini ortadan kaldirmak iin ecneb kurus ve zoltalar toplatilip zerlerindeki latin harf ve ibareler silinerek, bir yzlerine "Sultn-l-Berreyn" ve diger yzne de kesim yeri ve trihi yazildi. nc Ahmed Han zamaninda da istanbul'da 70, Misir'da 60 ayarinda ve agirligi eksik gms parslar bastirildi. Bzilari bu farkli durumdan istifde ederek Misir parasiyla istanbul parasini degistirmeye basladilar. Bunun zerine hkmet, halkin elinde bulunan paralari toplatti. 1715 (H.1128)'de Cedd Zeri Istanbul adli para basildi. Bunlarin yz tanesi 110 dirhem olup, kenari zincirli ve diresinin etrafi nakisli idi. Bir yzne tugra, diger yzne de "Duribe f Islmbol" yazili idi. kurusa rayi olan bu paralar, Misir'da fonduk diye anildi. nc Ahmed Han zamaninda istanbul ve Misirca basilan tugrah esref altinlari, ikinci Mustafa Han devrindeki altinlarin tarzinda idi. Ayrica bu devirde ikinci Mustafa Han devrinde iki altinlik esref altinlarina ilveten lk, drtlk, beslik, onluk altinlar da basildi. 1725 (H.1138)'de Tebriz, Tiflis ve Revan gibi sehirlerde darbhaneler ailarak para basildi. Birinci Mahmd Han tarafindan esitli merkezlerde 970 ayarinda cedd istanbuli veya funduk ve 952 ayarinda zeri mahbb denilen sekil ve agirliklari eskileriyle ayni olan altin paralarin yaninda cedd Istanbul altinlarinin yarisi olan nufye ve 1,5, 2, 3 ve 5 altinlik sikkeler de basilmistir. nc Osman Han devrinde, birinci Mahmd Han'in zamanindaki gibi paralar basildi. zerinde istanbul, Cezayir, Misir v.s. sehir adlari bulunan bu paralardan byk besibirlikler ikarildi. nc Mustafa Han devrinde basilan altin ve gms paralar ayri bir hususiyet tasir. Bu paralarda basildigi seneler yazilidir. Ayrica 1760 (H.1174)'de bu paralarin zerinden Kostantiniyye ibaresi kaldirilip Islmbol yazildi. 1770 (H. 1184) senesinde altin piyasadan ekilince, fiyatlarda bir ykselme grld. Altinlarin piyasaya ikarilmasi gayesi ile diger paralara zam yapildi. Bylece daha nce 110 para degerinden muamele gren zeri mahbb 120 paraya, 155 para kiymetindeki zeri funduk 165 paraya ykseltildi. Yine bu devirde ilk olarak 60 para degerinde ifte zolta basitti. Birinci Abdlhamd Han zamaninda da zerinde; islmbol, Dr-s-saltanat el-liyye, Cezayir, Misir, Trablusgarb, Tunus gibi yer adlari bulunan altin paralar basildi. Bu devirde 9 dirhem agirliginda 60'lik yni ifte zolta ve 30 paralik tek zolta, bir kurusluk, ikilikler (ifte kurus) 20,10 ve 1 paralik sikkeler, ayrica 36 mm. apinda byk bakir paralar basildi. nc Selim Han devrinde de belli merkezlerde esitli paralar basildi. Drdnc Mustafa Han'in kisa sren saltanati sirasinda istanbul, Cezayir ve Misir gibi yerlerde ayarlari dsk ve agirliklari noksan olan esitli paralar basildi, ikinci Mahmd-i Adl Han devrinde de zerlerinde; tekrar Kostantiniyye, Dr-l-hilfet l-liyye, Dr-l-hilfet-is-sniye, Edirne, Bagdd, Cezayir, Misir, Trablusgarb, Tunus gibi yer adlari bulunan paralar bastirildi. 1809 (H.1224)'de piyasada altinin kiymeti diger paralara gre biraz arttigi iin, darbhnede altin eski fiyattan muamele grnce, devlet zarara ugradi. Bu sebeple, mevcd paralara yeni kiymetler konuldu. Ayrica altin fiyatlari esitli rayilere gre degerlendi, ikinci Mahmd Han'in clusunun on yedinci senesinde 60 paralik yeni sikkeler bastirildi. 1833 (H.1249)' da 240 para kiymetinde 6'lik yni 6 kurus ve kisimlari

ikarildi. Birinci Abdlmecd Han zamaninda da esitli merkezlerde sikke kesildi. Bu pdish zamaninda para sisteminde islhat yapilip, altinda, ingilizlerin 22 ayari esas kabul edildi. Sikke ayarlarinda yeni degisiklikler yapildi ve ilk defa kgit para ikarildi ise de sonra vazgeildi. 1843 (H.1259)'da 100 kurusluk yeni bir liraliklar basildi. 1844 (H.1260)'da on kurus kiymetindeki mecidiye ve 5 kurus kiymetinde yarim mecidiye bastirildi. 1845 (H.1261)'de 1 kurus, 1847 (H. 1264)'de gms 20 paralik basilarak piyasaya ikarildi ve 50 kurus kiymetinde yarim liraliklar bastirildi. 1851 (H.1268)'de ikinci defa kgit para ikarildi, ilk zamanlar 50 kurusluklardan kk altin para bastirilmamaya karar verildiyse de, 1854(H.1271)' de 25 kurusluk eyrek altin liralar basildi. 1855 (H. 1272)'de 500 kurusluklar (besibirlik) ile 250 kurusluklar yni 2,5'luk altin basildi. Ayrica bakirdan 40, 20, 10, 5 paraliklar ikarildi. Sultan Abdlazz Han zamaninda esitli merkezlerde 500, 250'lik 100, 50, 25 kurusluk altin, ayrica gms paralar basilirken, 1862 (H.1279) senesinde Osmanli trihinde nc defa kgit paralar bastirildi. Ayrica kime denilen 10,20 50 ve 100 kurusluk paralar bastirildi. Bu durum kgit paranin byk lde deger kaybetmesine sebeb oldu. Altin fiyatlari ykseldi. Bir mddet sonra kgit para kullanimindan vaz geildi. Para istikrarinin te'mini iin ingiltere'den 8 milyon sterlin bor alindi. Besinci Murd Han'in kisa sren saltanati dneminde de esitli merkezlerde para bastirildi, istanbul'da basilan altinlarda tugranin biraz yukarisinda ayyildiz, Misir'da basilan altinlarin tugrasinin yaninda ise bir iek dali vardi. Onun zamaninda 100, 50,25 kurusluk altin paralar bastirildi. Ayni zamanda 20, 5 ve 1 kurusluk gms paralar da bastirildi. Sultan ikinci Abdlhamd Han devrinde de, mecidiye, 10, 5, 2, 1 kurusluk ve 20'lik basildi. 1877 (H. 1294)'de Osmanli Bankasi hesabina drdnc defa kgit para bastirildi. 1879 (H. 1296) senesinden sonra ise, mecdiye bastirilmadi. 22 ayarda 500, 250, 100,50 ve 25'lik altin paralar bastirildi. Ayrica 500,250,100,50,25 ve 12,5 'tuk ziynet altinlari ikarildi 1898 (H. 1316) senesinde, terkibinde %-10 gms ve bakirla karisik 10 ve 5 paralik ile halk arasinda metelik denilen magsus paralar basildi. Sultan Besinci Mehmed Resad zamaninda istanbul, Bursa, Edirne, Kosova, Manastir, Selanik gibi sehirlerde esitli paralar basildi. Osmanli parasinin islhi iin bzi alismalar yapildi 1913 (H. 26 Mart 1332) trihinde Tevhd-i meskukt knunu ikarildi. Bu knuna gre btn paralarin temel lsnn altin olmasi ve para biriminin kurus olmasi kararlastirildi. Para birimi olan ve altin makamina geen ve 40 para tibr olunan kime denilen nikel kuruslar basildi. Kurusun paralari olan 20, 10 ve 5 paraliklar nikelden; 2, 5, 10 ve 20 kurusluk paralar gmsten; 25, 50, 250, 500 kurusluk paralar altindan bastirildi. Bu devirde basilan gms paralar zerine de, altin paralar zerinde oldugu gibi pdishin tugrasinin sag tarafinda clusunun yedinci senesine kadar Resad ve ondan sonrakilerde El-Gz unvani vardi. Bu devirde 10, 40, 5 para olmak zere nikel meskukt bastirildi. Sultan altinci Mehmed Vahideddn zamaninda 22 ayar altindan, Sultan Resad devrinde basilan paralara benzeyen, tugranin sag tarafinda herhangi bir yazi veya iek bulunmayan paralar basildi. Bu uygulama, gms paralar iin de ayni idi. Bu devirde 500, 250, 50, 25 kurusluk altin paralar basildi. 500,250,100, 50, 25 ve 12,5'luk znet altinlari; ayrica yine bu devirde 20,10,5, 2 kurusluklar da basildi. % 75 bakir ve % 25 nikel karisimindan 40 paraliklar basildi. Osmanli Devleti zamaninda basilan altin ve gms paralar, cumhuriyet dneminde bir mddet yeni ikan paralarla birlikte kullanildi. Altin paralar ise, hlen tedavlde bulunmaktadir. Ake ile ilgili bzi tbir ve deyimler sunlardir:

Ake-l Osmni Kurustan evvel Osmanli para birimi olarak kullanilan para. Osmanli Devleti trihinde ilk defa basilan akelere bu devletin kurucusunun adina izafeten Osmani ismi verilirdi. Bu paranin mill ve huss bir unvanla anilmasi ayni zamanda saltanat hukmetinin tesekkl ettigine dir bir isaretti. Yavuz Selm Han'in saltanatinin sonuna kadar Osmn adi kullanildi. Fakat devlet me' mrlarina verilecek maaslarin tyin ve tahsisinde ake tbiri kullanilinca, bu isim kullanilmaz oldu. Fakat Ake-i Osmani tbiri ok yaygin kullanildi. Bir mddet sdece ake tbiri kullanildiysa da, ikinci Osman Han devrinde yeniden on akelik Osmn paralar bastirildigi iin tekrar kullanilmaya baslandi. Eski ake, dirhemin drtte biri oldugu hlde, on akelik para bir dirhem idi. Bundan sonraki devirlerde de, Osmanli altinina huss olarak Osmn denildi. Ake tahtasi Sarraflarin ve resm dairelerdeki veznedarlarin zerinde para saydiklari tahta. Bu tahta ucu aik, kenarli ve ucuna dogru darlasip oluk hlinde uzun bir tahtadir. Genis tarafinda sayilan para oluk kismindan dklrd. Bzi ake tahtalari zerinde sayilan paralarin, sayilmayan paralarla karismamasi iin ayri bir kisim bulunurdu. Ake farki esitli devletlerin paralarini veya bir devletin esitli paralarini degistiren sarraflarin, iki paranin degisimi neticesinde hsil olan farka verilen isim. Ayrica, devlet tarafindan iki paranin degisimi netcesinde hazneye gelir kayd edilmek zere alinan farka da bu ad verilirdi. Devlet haznesi vaktiyle bir altin, yz; mecdiye, on dokuz kurustan alinir; altin, yz iki buuk; mecdiye de yirmi kurusa satilirdi. Alisla satis arasinda grlen fark, devlet kayitlarinda ake farki adiyla gelir olarak gsterilirdi. Ake basi Tanzmttan evvel belli vergi ve resimlerden baska sulh zamaninda devlet harcamalarindaki aiklan kapatmak iin, imdiyye-i hazriyye ve harp zamaninda harbin cb ettirdigi paralari bulmak iin imdiyye-i seferiyye ve inei cihdiyye adi altinda umm olarak teklif-i rfiyye denilen bir takim vergiler alinirdi. Bzan da bunlarin yetmeyecegi dikkate alinarak i borlanma yoluna gidilirdi. Bu sekildeki borlanma karsiligi olarak re'slml, gzeste ve ake basi adiyla ake farkina benzer bir fark denirdi. Buna ake basi adi verilirdi. Ake trihiyle yakindan ilgili oldugu iin; sikke tecdidi, sikke tagsisi, sikke tashihi tbirlerini de yazmak faydali olacaktir. Sikke tecdidi Osmanli pdishlari tahta geer gemez ilk is olarak kendi adlarina hutbe okuturlar ve para bastirirlardi. Sultan, kendi adina bastirdigi yeni akeleri tedavle ikardiginda, selefine ait paralarin tedavln yasaklardi. Bunun zerine tedavlde bulunan eski paralar ya hurda gms olarak veya devlete tesbit edilen bir nisbette yeni akeyle degistirilirdi. Ancak yasak uygulamasi bzan pek kati olmazdi. Eski ake sahiplerine degeri kadar yeni ake verilirdi. Sikke tecdidi ve eski ake yasagi hazneye darb hakki ve darb cretinden ileri gelen bir gelir saglardi. Darbhneler ne kadar fazla gms islerse, bu gelir o kadar artardi. Bzan sikke tecddiyle birlikte paranin agirligi da dsrlerek tagsis ediliyor, bylece kk apta bir devalasyon yapiliyordu. Bzan sikke tecddi sebebiyle yenieriler ayaklanirlardi. Sikke tagsisi Akenin ayar ve agirligini dsrmek demektir. Hkmetin karariyla yapilan sikke tagsisi, sikke tecdidinin bir kismidir. Bzan darbhnelerin emirsiz ve izinsiz olarak da sikke tagsisine gittikleri ve paralarin agirliklarindan aldiklari grlrd. Bu

yzden pdishin emriyle pek ok darbhne kapatilirdi. Sikke tashihi Resm veya gayri resm ake tagsisleri, piyasada sikintiya sebeb oldugu, savas veya baska bir sebeple acele tedbir alinmadigi zamanlarda ake kirpiciligi zuhur ederdi. Bunu ogu zaman sarraflikla ugrasan gayri mslimler, zellikle yahdler paralarin kenarini kirparak gmsn alarlardi. Bu kargasaliga son vermek iin pdishlar, sikke tecdidinde yaptiklarini sikke tashihi adiyla yaparlardi. Sikke tashihinde yeni akeler ya eski ayar ve agirlikta veya bir mikdr agirligi dsrlerek tedavle ikarilirdi. Gerek sikke tecddi, gerek sikke tagssi ve gerekse sikke tashihi suretiyle yapilan ake ayarlamalari netcesinde esya fiyatlari arttigi gibi, altin paralarin rayileri de ykselirdi. Bu sebeble nemli para ayarlamalari yapildiginda esya fiyatlari yeniden tesbit edilir ve umm narh cetvelleri yayinlanirdi. 1584 ayarlamasindan sonra Koca Sinan Pasa, byle bir narh listesi ikartmisti. 1600'de bu liste zerinde degisiklik yapilmis, 1641 sikke tashihinde yeni bir narh listesi dzenlenmisti.

DARBHANE
Osmanli Devleti'nde para basan dire, maden para basilan yer. Darbhnenin trihi eskilere dayanmaktadir. Osmanli Devleti' nde ilk para Osman Bey zamaninda basildigi biliniyorsa da nerede basildigi bilinmiyor. Bilinen ilk Osmanli darbhnesi, Orhan Bey zamanindaki paralarin basildigi Bursa darbhnesidir. Sonralari, Seluklular dneminde oldugu gibi Osmanli Trkleri de, bir ok yerlerde zellikle altin, gms ve bakir mdenlerinin bulundugu civarlarda darbhneler kurdular. 1453 yilinda istanbul'un fethi ile birlikte Ftih Sultan Mehmed Han, para ve pul iin ayri ayri darbhneler kurdurdu. Pul basilan yere pul darbhnesi denirdi. Osmanli Devleti'nin; basta istanbul olmak zere; Bursa, Edirne, Amasya Ayasulug, skp, Belgrad, Serez, Diyribekr, Haleb, Bagdd, Trablus, Cezayir, Tunus, Misir, Bosnasarayi ve Tiflis sehirlerinde darbhneleri vardi. Sultan nc Mustafa Han devrinden itibaren; Misir, Trablus, Tunus ve Cezayir haricindeki darbhneler kaldirildi. Darbhne, evvelce saray hricinde Byezd ile Koska arasinda Simkeshne Han'da iken, sonradan sarayin birinci avlusuna ve simdiki mahalline nakledildi. 1789'da, darbhne tamir edilerek makinalari yenilendi. Tanzimat'tan sonra darbhne, mdrlk olarak Mliye nazirligina baglandi. 1842 trihine kadar ekile dvme suretiyle yapilan para basim islemi, ikartilan bir.kararname ile sarka uslne, 1853'de pres, 1911'den sonra ise makina presi uslne geildi. Sultan Abdlaziz Han devrinde yapilan darbhne binasi, Cumhuriyet dneminde de kullanilmaya devam edildi. Meskukt darbi yni para basilmasi, defterdara bagli darbhne emininin idaresinde idi. Buraya hcegn-i dvn-i hm-yndan darbhne emni bakardi. Darbhne eminligi senelik me' muriyetlerden olup, her sene yapilan Sevval tevcihtinda vazifesinde birakilir veya degistirile^ rek yerine baskasi gelirdi. Darbhne emininin emrinde bir kethda (yardimci), sikkezanbasi adli baski miri, seresme unvaniyla agirlik ve ayar kontrol me'muru (shib-i ayar), bir esnici ve hesaplari tutan bir ktib vardi. Darbhneye esitli ocaklardan gelen mdenlerin te'min ve teslim islerine simsar bakardi. Darbhne emininin muamelti mliyenin

ikinci kalemi olan bas muhasebenin kontrol altinda bulunup, isler hakkinda yevmiye defteri tutulurdu, istanbul disindaki darbhneler ogunlukla mden bulunan yerlerde kurulurdu. Osmanli Devleti'nin mden ve darbhneleri civarinda, kalp sikke basacak kalpazanlarin bulunmamasina dikkat edilir, hatt bu hususta civar kadilara sik sik emirler verilirdi. Kalp sikke basildigi haberi alinir alinmaz derhl bunlarin evleri aranir, imalthaneleri basilir, basim let ve kaliplari msadere edilerek sulular hakkinda takibata geilirdi. Nitekim Bagdd'da bir kisi bu su ile yakalanmis, dayaktan baska, bir deve zerinde sehrin etrafinda dolastirilarak halka teshir edilmisti. Sonralari, darbhne eminlerinin tyinleri defterdarliktan alinarak sadret makamina verildi. Emnlik adi, sultan birinci Mahmd zamaninda Darbhne nazirligi olarak degistirildi ve Tanzimat'a kadar bu adla anildi. 1835'de Mliye hazinesiyle Darbhne nazirligi birlestirildi. Yeni teskilta Darbhne-i mire defterdarligi adi verildi. Bu teskilt 1838'de Umr-i mliye nezreti oldu. Osmanli Devleti'nin sonuna kadar byle devam etti.

TANZIMAT FERMANI 3 Kasim 1839'da Sultan Abdlmecid'in sadrazami Mustafa


Resid tarafindan Glhane Parki'nda yabanci devletlerin elileri ve byk bir halk toplulugunun huzurunda okunan, kisilerle devlet arasindaki iliskilere hukuki ynden yenilikler getiren, seriata dayanan eski yasalari tamamen degistirmeyi ngren, Tanzimat-i Hayriye adi verilen islahat hareketinin siyasal ve hukuki ynden teminat altina alan belge. Yenieri Ocagi'nin bozulmaya baslamasi nedeniyle Sultan II. Mahmud dneminde baslayan yenilik hareketleri ve Sultan Abdlmecid'in tahta ikar ikmaz islahat hareketine devam etmek amacinda oldugunu gstermesi Osmanli Devlet yapisindaki degismin baslangiciydi. Sadrazam Mustafa Resid Pasa, Glhane Hatt-i Hmayununu Padisah adina kaleme almis; devlet ve birey arasindaki iliskilerde devletin modernlestirilmesi amacina dayanan temel ilkeler kabul ve ilan edilmistir. Tanzimat Fermani'nin tam metni syledir ; Herkesin bildigi gibi, devletimizde, kurulusundan beri Kuran'in yce hkmlerine ve seriat yasalarina tam uyuldugundan, lkemizin gc ve btn tab'asinin refah ve mutlulugu en yksek noktaya ikmisti. Ancak, yz elli yil var ki, birbirlerini izleyen karisikliklar ve esitli nedenlerle seriata ve yce yasalara uyulmadigindan evvelki kuvvet ve refah, tam tersine zayiflik ve fakirlige dnst. Oysa, seriat yasalari iel ynetilmeyen bir lkenin varligini srdrebilmesinin imkansizligi aik seik ortadadir. Tahta getigimiz mutlu gnden bu yana btn abalarimiz, hep lkenin kalkinmasi, ahalimiz ve fakirlemizin refahi amacina ynelik oldu. Eger, yce devletimize dahil lkelerin cografi konumu, verimli topraklari ve halkinin yetenekleri gznnde tutularak gerekli girisimler yapilirsa, yce Tanri'nin yardimi ile, bes-on yilda kalkinabilecegimiz sz gtrmez. Ulu Tanri'nin yardimina ve Peygamberimiz hazretlerinin ruhaniyetine siginarak, yce devletimizin ve lkemizin iyi bir biimde ynetilmesi iin bundan byle bazi yeni yasalar ikarilmasi gerekli grld. Sz konusu yasalarin basinda can gvenligi; irk, namus ve malin korunmasi; vergi

toplanmasi; halkin askere alinip silah altinda tutulma sresi gibi hususlar gelmektedir. Syle ki; Dnyada can, irz ve namustan daha kiymetli birsey yoktur. Bir insan bunlari tehlikede grnce, yaradilistan kt olmasa bile, canini ve namusunu korumak iin olmadik arelere basvurur. Bunun devlet ve memlekete zarar verecegi aiktir. Buna karsilik, can ve namustan emin olan bir kimse sadakat ve dogruluktan ayrilmaz, isi ve gc ile devletine ve milletine yararli olur. Mal gvenliginin olmadigi yerde ise kimse devlet ve ulusuna isinamaz, lkesinin ykselmesi ile ilgilenmez, hep korku ve znt iinde yasar. Buna karsilik, malindan, mlknden emin olmadigi zaman hep kendi isi ve isinin genisletilmesi ile ugrasir. Devlet ve millet gayreti, vatan sevgisi kendisinde her gn artar. Vergi konusuna gelince: Bir devlet, lkesini korumak iin askere ve gerekli br masraflara muhtatir. Bu, para ile olur. Para, tab'adan toplanacak vergiler ile olustugundan bunun en iyi sekilde toplanmasi gerekir. Evvelce gelir sanilmis olan "yed'i vahit" belasindan lkemiz hamdolsun, kurtulmussa da yikici bir yntem olup hibir zaman yararli sonu dogurmamis olan iltizam usl hala sryor. Bu, lkenin siyasi islerini ve mali konularini bir adamin keyfine, hatta cebir ve zulmne teslim etmek demektir. Bu adam iyi bir insan degilse hep kendi ikarina bakar, btn davranislarinda ktlge, zulme ynelir. Bu nedenle, lkemiz insanlarinin her biri iin, malina ve gelirine gre bir verginin saptanmasi ve kimseden bundan fazla birsey alinmamasi gerekir. Yce devletimizin karada ve denizdeki askeri masraflari ile br masraflari yasalarla belirlenip sinirlandirilmali ve uygulama ona gre yapilmalidir. Askerlik de, yukarida belirtildigi gibi, nemli konulardan biridir. lkenin korunmasi iin asker vermek halkin baslica borcudur. Fakat, bir memleketin mevcut nfusuna bakilmaksizin, simdiye kadar yapildigi gibi, kiminden tahammlnden ok, kiminden az asker alinmasi hem dzesizlige; hem tarim, ticaret ve bayindirlik iserinin kt gitmesine; hem mr boyu askerlik bikkinliga; hem de nfusun azalmasina yol aar. Bu nedenle, her memlektten alinacak asker miktari iin uygun yntem konulmali ve drt veya bes yil hizmet iin sira ussul getirilmelidir. Bunlar yapilmadika devletin kuvvetlenip gelismesi, huzur ve asayisin saglanmasi mmkn olmaz. Btn bunlarin dayanagi yukarida aiklanan hususlardir. Bu nedenle, bundan byle su isleyenlerin durumlari seriat yasalari geregince aikca incelenip bir karara baglanmadika kimse hakkinda, aik veya gizli, idam ve zehirleme islemi uygulanmayacaktir. Hi kimse, baskasinin irz ve namusuna saldirmayacaktir. Herkes malina, mlkne tam sahip olacak, bunlari diledigi gibi kullanacak, bunu yaparken de devlet byklerinin mdahalesine ugramayacaktir. Birinin sululugunun saptanmasi halinde mirasilarin o isle ilgileri bulunmayacagindan sulunun mallari elinden alinip varisleri miras hakkindan yoksun birakilmayacaklardir. Yce devletimizin tab'asi Mslmanlarla br uluslar bu haklardan tam yararlanacaklardir. Can, irz, namus ve mal konularinda, lkemizin tm halkina seriat yasalari geregince garanti verilmistir. br konularda da oybirligi ile karar verilmesi iin, Meclisi Ahkam-i Adliye yeleri gerektike artirilacaktir. Yce devletimizin bakanlari ile ileri gelenleri belirli gnlerde orada toplanarak, grslerini ekinmeden aika syleyeceklerdir. Can, mal gvenligine ve vergilerin belirlenmesine ait yasalar byle hazirlanacaktir. Askerlikle ilgili konular Bab-i Seraskeri Dar-i Surasi'nda grslp karara baglandiktan sonra sonsuza dek uygulanmalari iin tasdik edilmek zere tarafima gnderilecektir. Sz konusu yasalar sirf din, devlet, lke ve ulusu kalkindirmak amaci ile ikarilacaklardindan bunlara tam uyacagimiza yemin ederiz. Bu konuda, Hirka-i Serife odasinda, tm din adamlari ile bakanlarin hazir bulunacaklari bir sirada yemin edecektir.

Din adami ve vezirlerden yasalara aykiri hareket edenlerin, kanitlanacak sularina gre, rtbelerine ve hatir ve gnle bakilmaksizin cezalandirilmalari iin zel ceza yasasi ikarilacaktir. Memurlara yeterli maas baglanmis olup, henz baglanmis olanlarinkiler de belirlenecektir. Bu yolla da, seriata aykiri olan ve lkenin gerilemesinde basrol oynayan rsvet belasi gl bir yasa ile ortadan kaldirilmis olacaktir. Btn bu sayilan hususlar eski hkmlerin tmden degistirilmesi demek olacagindan isbu fermanimiz Istanbul halkina ve lkemiz halkina duyurulacaktir. Bundan baska, dost devletlerin de bu ynetimin sonsuza dek uygulanmasina tanik olmalari iin fermanimiz, Istanbul'daki tm bykelilere resmen bildirilecektir. Tanri hepimizi basarili kilsin; yasalara uymayanlar Tanri'nin lanetine ugrasin ve mrleri boyunca rahat yz grmesin. Amin.

ISLAHAT FERMANI
Tanzimat fermani yeterli bulunmayarak, gayr-i mslimlere daha fazla haklarin verilmesi iin 1856'da yayinlanan ferman. Gl hne Hatt-i hmynu gibi, imparatorlukta yapilmasi kararlastirilan yeni bir dzenin program ve prensiplerini iine alir. Bu ferman ess olarak Tanzmt hkmlerini tekrarlayan, onlari aiklayan ve genisleten bir fermandir. Rusya, Avrupa siysetinde te' sirli bir rol oynamaya basladiktan sonra, Osmanli Devleti'ni tasfiye ederek sicak denizlere inmegi ana siyseti kabul etmisti. Bu gayesine erisebilmek iin devletlerarasi mnsebetlerin ortaya ikardigi imknlara gre; ya Osmanli topraklarini Rus imparatorluguna katacak, bu olmazsa ayni topraklari alkali Avrupa devletleriyle paylasacak, bu da olmazsa, Osmanli arazisi zerinde muhtar veya mstakil devletler kurulmasini saglayip, bunlari yeri geldike kontrol altina alacakti. Ilk iki yol imknsiz grndg iin Rusya bilhassa nc yolu seip, faaliyetlerini yogunlastirdi. Bu gayenin tahakkuku iin Osmanli Devleti ierisindeki Ortodoks tebeayi himaye etme ve imtiyazlarini ogaltmak isteklerinde bulundu. Diger taraftan, Rusya'nin sicak denizlere inmesini, bilhassa Akdeniz'e inerek Hindistan yolunda tehlike teskil etmesini istemeyen Ingiltere de Ruslara karsi ikiyor ve Osmanli Devleti'ni destekler grnyordu. Bylece bir taraftan Ruslara mni olurken, diger taraftan Osmanli Devleti'ni Ruslarla mesgul ederek Hindistan'da serbeste hareket ediyordu. Fransa ise; Avrupa siysetinde Rusya ve ingiltere'den geri kalmak istemiyor, Rusya'nin Akdeniz'e inmesinin Fransizlarin buradaki ticretine sekte vuracagini dsnyordu. Bu maksatla Osmanli Devleti'ni Ruslara karsi destekliyordu. Diger taraftan da Osmanli Devleti iindeki Katoliklerin hmiligine tlib oluyordu. Iste bu siys atmosferde 1854 senesinde ikan Osmanli Rus harbinde, Avrupa devletleri Osmanli kuvvetlerinin yaninda yer aldilar. Ingiltere, Fransa ve Avusturya daha Nisan 1855'de Viyana'da Kirim savasi sonrasinda yapilacak andlasmanin esaslarini grserek bzi kararlar almislar ve 16 Aralik 1855'de bir andlasmaya varmislardi. Bu kararlar drt madde olup, Avusturya imparatorunun ltimatomuyla ara bildirildi. Bu kararlarin drdnc maddesi; "Osmanli memleketlerinde bulunan hiristiyan tebeanin haklari, pdishin istikll ve hkimiyetine asla dokunulmamak sartiyla tasdk olunacak, pdish bu hususta Rusya'nin muvafakatini cb ettiren bir taahhtte bulunacak" idi. Bu maddede de grldg zere Osmanli ordusunun kazandigi zafer bile, gayr-i mslimlere imtiyaz sebebi oluyordu. Rusya, kurulacak Avusturya, Fransa, ingiltere ittifaki tehlikesi karsisinda bu kararlari kabul etti. Osmanli hkmeti,

kendi hiristiyan tebeasi ile ilgili maddenin devletin i islerine karisma anlamina gelecegini bildirerek, 16 Aralik tarihli kararlar arasinda yer almamasina alisti ise de basarili olamadi. Neticede bu maddenin programlastirilmasi iin su tezler ortaya atildi. Rus tezi: "Osmanli Devleti sinirlari iinde yasayan hiristiyanlarin hak ve imtiyazlari Avrupa devletlerinin msterek garantileri altina alinmalidir." ingiliz tezi: "Tam lde bir din serbestligi ve hukuk esitligi saglanmalidir." Fransiz tezi: "Mslman tebea ile hiristiyan tebea arasinda cemiyet, haklar, vergiler, mill egitim ve devlet me' murluklarina geme bakimindan srp gelen farklar, bir ferman ile kaldirilarak Glhne hattinda isaret edilen tebea esitligi tam mansiyla gelistirilmelidir." Bb-i l, Rusya'nin teklifini, hkmranlik haklarina mdhale, ingiliz teklifini de islmiyet'i kltc grdg iin, Fransiz teklifini kabul etti. Ayrica yapilacak Paris konferansinda Ruslarin gayr-i mslimler konusunda bir istekleri ile karsilasmak istemiyordu. Fransiz tezinin kabul zerine, bunun bir ferman hline getirilmesi Bb-i li'ye birakildi. Al Pasa hkmeti tarafindan ln edilen bu fermanin hazirlanmasinda Ingiliz ve Fransiz elileri de bulunmustu. Bu sekilde hazirlanan ferman, Paris konferansindan nce, 28 Subat 1856'da Bb-i li'de Islhat hatt-i hmynu adiyla devlet erkni, seyhlislm, patrikler, hamambasi ve cematlerin ileri gelenleri nnde okunarak ln edildi. Otuz bes maddeden meydana gelen fermanin getirdigi nemli hususlar zetle sunlardi: 1- Tanzimat fermani ile degisik din ve mezheplerdeki btn tebeaya verilen te'mint, bu fermanla yenilendiginden, bunlarin uygulamasi iin gerekli tedbirler alinacaktir. 2- Mslmanlar ile mslman olmayanlar knun nnde esit olacaklardir. 3- Patrikhanelerde yeni meclisler kurulacak ve bu meclislerin verecekleri kararlar Bb-i l tarafindan onaylandiktan sonra yrrlge girecektir. 4- Patrikler kayd-i hayat sartiyla bu makama seileceklerdir. 5- Cematlerin ruhan reislerine verdikleri ceviz ve avidt tammiyle kaldirilarak hepsi maasa baglanacaktir. 6- Sehir ve kasabalarda bulunan azinliklara ait kilise, manastir, mezarlik, okul ve hastahne gibi yerlerin tamir veya yeniden yapilmasina izin verilecektir. 7- Hi kimse din degistirmeye zorlanmayacaktir. 8- Devlet hizmetlerine, askerlik grevine ve okullara btn tebea esit olarak kabul edilecektir. 9- Irk, din, dil, farki gzetilmeyecek ve hi bir mezheb digerine stn sayilmayacaktir. 10- Btn toplumlar okul aabilecektir. 11- Hangi uyruktan olursa olsun her vatandasin esit ve serbest sekilde ticret ve ekonomik girisimlerde bulunmasi saglanacaktir. 12- Mslmanlar ile gayr-i mslimler arasindaki dvalari grmek zere, karisik mahkemeler kurulacaktir. 13- Yabanci devlet ile yapilacak andlasmalar geregince yabancilar da Osmanli Devleti sinirlan ierisinde mlk sahibi olabileceklerdir.

14- Her cematin ruhan reisiyle, devlet tarafindan bir sene mddetle tyin edilecek birer me' muru, btn tebeayi ilgilendiren mes'elelerde Meclis-i vlyi ah km-i adliye mzkerelerine istirak ettirilecektir. Islhat fermani da, maddelerinden anlasilacagi zere Tanzimat fermani gibi Osmanli imparatorlugu ierisindeki gayr-i mslimleri, zellikle hiristiyanlari mslmanlarla ayni haklara kavusturmayi esas almistir. Bu iki fermanin grnrdeki gayeleri, btn Osmanli toplumunu; irk, din ve dil ayrimi gzetmeden kaynastirmayi saglamak idiyse de tatbiki aksi oldu. Bu ferman, gayr-i mslimlerle mslmanlari kaynastirmak syle dursun, esitli gayr-i mslim unsurlarin hatt ayni mezhepten olan esitli irklarin bile birbirleriyle bir arada yasamalarini saglayamadi. Bu ferman, konu olarak, sdece mslman olmayan uyrugun ayricaliklarini genisletmistir. Nitekim Tanzimat'in ve arkasindan 1856 Islhat fermaninin getirdigi yeni haklarla, Osmanli tebeasi iindeki gayr-i mslimlerin durumu mslmanlara nazaran ok daha iyi bir duruma geldi. Avrupa'nin himaye siyseti sayesinde byk ekonomik gce shib olan azinliklar, yavas yavas siys haklara da kavusuyorlardi. Artik resmen millet terimiyle tanimlanan dn cematlerin gelisme ve genisleme imknlari artmis bulunuyordu. te yandan Avrupa devletlerinin, Osmanli hkmetini byle bir fermani lna mecbur birakmasi, kendilerine siys, ekonomik, hukuk ve kltr alanlarinda yeni ikarlar saglamayi hedef aliyordu. Ingiltere, Kirim savasi ile Ruslarin sicak denizlere inmesini nlemis, Fransa da Akdeniz ticretini emniyete almis, ayrica Katoliklerin hmiligini zerine almisti. Rusya ise savasta kaybettigini bu fermanla masa basinda kazanmisti. Ayrica Al Pasa'nin bu fermani Pris and lasmasi maddeleri iinde yer almasini istemesi, batili devletlerin i islerimize mdhalesine imkn verdi. Islhat fermani, Glhne Hatt-i hmynu gibi sessizlikle karsilanmamis ve esitli ynlerden elestirilmistir. En byk elestiriyi Fransiz elisi; "Devlet-i liyyenin bu kadar fedkrlik edecegini me' ml etmez idik (ummazdik). Can ning (Ingiliz elisi) ne dediyse vkelyi devlet-i liyye (Osmanli devlet adamlari) kabul etti. Eger biraz dayanilmis olsaydi, ben bzi mertebe kendilerine yardim ederdim" diyerek olmamasi gereken bir gafleti dile getirmistir. Cevdet Pasa da; "Bu Islhat fermanindan dolayi rnillet-i islmiyye dilgr (gnl kirik) olarak vkelyi hzirayi fasi ve mezemmet (ktler) oldular" diyerek fermanin nasil karsilandigini ifde etmektedir. Hriciye nzin Fud Pasa ise aksine bu belgenin andlasmaya konulmasi ile yabanci mdhalenin nlenecegini savunmustur. Islhat fermaninda gayr-i mslim vatandaslarin lehine oldugu kadar, onlari tedirgin eden hkmler de bulunmakta idi. Askerlik mkellefiyeti, Ftih devrinden beri bahsedilen dn imtiyazlarla muafiyetlerin yeni sartlar dhilinde tedkki, papazlarin teden beri cematlerinden almakta olduklari hara ve keyf aidatin ilgsiyla ayliga baglanmalari ve btn ruhan reislerin sadkat yeminiyle mkellef tutulmasi gibi esaslar, onlara ok agir gelen hkmler idi. Bu yzden mslmanlar kadar gayr-i mslimlerde (Tanzimat fermaninda oldugu gibi) Islhat fermaninin aleyhinde bulunmuslardir. Devlet ierisinde bu sekilde karsilanan Islhat fermani, uygulamada da bir ok glklerle karsilasti. Bunlar, Osmanli Devleti'nin yapisi, Avrupa'nin siyset, cemiyet ve ekonomi alaninda geirdigi gelisme ve Paris andlasmasina imza koyan devletlerin islerine karismalarindan doguyordu. Bu sebeble de bzi hkmleri kagit zerinde kaldi. Mustafa Resd Pasa tarafindan hazirlanan Tanzmt fermani ile onun yetistirmesi Al Pasa tarafindan hazirlanan Islhat fermani arasindaki fark, hazirlik safhasinda kendisini gsterir. Tanzmt fermani hazirlanirken aik bir yabanci te'siri

grlmezken, Islhat fermani Al Pasa ile istanbul'daki Fransiz ve Ingiliz elileri arasinda kararlastirilmistir. Glhne hatt-i hmynu, yayinlandiktan sonra yabanci elilere sdece bilgi edinmeleri iin bildirildigi hlde, Islhat fermani Paris konferansina katilan devletlere, Paris andlasmasinin bir maddesinde isaret edilmek iin gnderilmisti. Bu durum, Osmanli Devleti'nin i ve dis siysetinde bir yabanci mdhalesine yer vermisti. Bzi bati tarzi kuruluslarin lkeye girmesi ile cemiyetteki kurulus ve anlayis farklilasmasi, islmi messeselerin yaninda bati taklitisi bir anlayis ve bati taklidi kuruluslarin te'sisine sebeb olmustur. Tanzimat ve Islhat fermanlari devletin ksn engellemesinde hi bir msbet te'siri olmamis, aksine lkedeki tebea ve cemiyetler arasinda yeni ve daha byk problemlerin ikmasina zemin hazirlamistir. Mesel Suriye'de byk bir galeyan basladi. Arkasindan 1858'de Cidde'de mslmanlar ile hiristiyanlar arasinda atisma ikti. Fransiz ve ingiliz konsolostan ldrld. Bunun zerine ingiliz ve Fransiz donanmalari Osmanli Devleti'ne sormadan sehri bombaladilar. Faillerden on kisiyi yakalayarak idam ettiler. Cidde bir Osmanli topragi idi. Bagimsiz bir devletin topraklarinda islenen bir suun failini ancak o devletin cezalandirmasi milletlerarasi bir kaide, teaml oldugu hlde, batili devletlerin buna aldirdiklari bile yoktu. Nihayet, Lbnan'da dabyk bir isyan patlak verdi. Uzun mcdelelerden sonra 9 Haziran 1861'de "Lbnan Nizmnmesi" imzalandi. Buna gre; hiristiyan bir valinin baskanliginda Lbnan muhtar eylet hline getirildi. Bylece Islhat fermani batili devletlerin istedigi, meyveleri vermeye basladi.

KANUN- ESAS
. Osmanl Devleti'nde mutlak monariden anayasal monariye geii belirleyen ve merutiyet reiminin temellerini atan anayasadr. Osmanl Devleti'nin Rusya ile sava hazrlklar iine girdii srada Sultan II. Abdlhamid tahta geti (31 Austos 1876). ve d sorunlarn giderek arlat bir srada Mehmed Rt Paa'nn sadrazamlktan ekilmesi zerine II. Abdlhamid, Mithad Paa'y bu makama getirmek zorunda kalmt. Mithad Paa, Avrupa devletlerine verdii sz yerine getirerek anayasal dzene geilmesini savunuyor, uluslararas konferans ve benzeri mdahalelerin ancak bu yolla nlenebileceini ileri sryordu. Padiah, Mithad Paa'nn hazrlad "Kann- Cedid" adl anayasa tasla yerine, Fransz Anayasas'n evirtip nazrlarna inceleterek ikinci bir taslak hazrlatt. Anayasay hazrlamakla grevli 28 kiilik Cemiyet-i Mahsusa'nn dzenledii son taslak Heyet-i Vkela'da (Bakanlar Kurulu) kesin biimini aldktan sonra padiahn bir hatt- hmayunuyla kabul edildi (23 Aralk 1876). Temsili bir organdan yada meclisten deil, padiahn tek yanl iradesinden kaynaklanan Kanun-i Esasi bu bakmdan bir ferman anayasasdr. Meruti bir rejim ngrmekle birlikte, teokratik Osmanl monarisinin geleneksel ilke ve

kurumlarn anayasa hkm haline getirmeye ncelik verir. Saltanat hakk Osmanoullar soyuna aittir ve umumun kefaleti altndadr. Geleneksel yetkilerinin byk blmn srdren padiah hukuken sorumsuzdur. Devletin dini slam'dr; padiah ayn zamanda halifedir ve eriat kurallarn uygulatr, yasalar din kurallarna aykr olamaz, eyhlislamlk makam ve eriye mahkemeleri anayasada ngrlmektedir. Yasama ve yrtme organ ve yetkilerini birbirinden aka ayrmayan Kanun- Esasi sistemi yrtmenin, zellikle de padiahn stnl ilkesine dayaldr. Sadrazam, nazrlar ve eyhlislam padiah seerek atar; vekiller meclise deil padiaha kar sorumludur. Yaama organ saylan Meclis-i Umumi'nin toplant dneminin ksaltlmasna, uzatlmasna ya da seimlerin yenilenmesi kaydyla feshine karar vermeye padiah yetkilidir. Meclis-i Umumi'nin senato kanad durumundaki Heyet-i Ayan'n yelerini de padiah atar. Padiahn kiilii kutsaldr; ilem ve eylemlerinden tr hukuki ya da cezai sorumluluk altnda deildir; anayasaya ballk yemini etmesi bile ngrlmemeitir. Heyet-i Ayan ve seimle gelen Heyet-i Mebusan yeleri anayasaya deil, padiaha sadakat yemini ederek greve balarlar. Heyet-i Vkela'nn, kendi gndemini belirlemesi ve ald kararlar uygulatabilmesi iin de padiahn izni ve onay gerekir. Meclisler de ancak kendi alanlarna giren snrl konularda ve padiahn izniyle yasa nerilebilir. Padiahn yasalar veto etme yetkisi de vardr. Ayrca Heyet-i Ayan padiahn haklarn korumakla ykmldr. Heyet-i Vkela ile Heyet-i Mebusan arasnda uyumazlk kmas ve Heyet-i Mebusan'n grnde iki kez direnmesi durumunda da padiah alt ay iinde yeniden toplanmas kouluyla meclisi feshedebilir. Meclislerin toplantda olmad dnemlerde lke, yasa hkmnde zel kararlarla ynetilebilirdi. Kanun- Esasi sistemi gerek bir merutiyet ya da anayasal dzen saylmaz. Anayasa dncesinin somutlamas, yasama meclislerinin ve temsili sistemin olumas, btn kstlamalara kar (rn:113. maddeyle padiaha tannan srgn yetkisi) baz hak ve zgrlklerin bir anayasal metinde yer almas, yarg bamszln ve gvencelerini salamaya ynelik ilkelerin dzenlenmesi vb. noktalar Kanun- Esasi'nin Osmanl devlet dzenine nemli katklar olmutur. Kanun- Esasi'nin ngrd yasama organ 19 Mart 1877-16 ubat 1878 arasnda baz aralklarla toplam be ay grev yapt. Ama zellikle eletirici davranlaryla tutucu evrelerin ve padiahn tepkisini ekti. Bunun zerine Rusya ile yaplan sava bahane eden II: Abdlhaid, Meclis-i Umumi'yi tatil etti ve bir daha toplantya armad ve Kanun- Esasi 1908'e kadar hukuken yrrlkte kalmakla birlikte uygulamadan dt. 1908'de II. Merutiyet'in ilan ile yeniden yrrle girdi ve 31 Mart Olay'ndan sonra yeni deiiklikler yapld (22 Asutos 1909). Buna gre 21 madde deitirildi ve yeni madde eklenerek gerekten meruti ve parlementer bir sistem oluturuldu. Yaplan deiikliklerle; padiah anayasaya ballk ykmll altna girdi. Hkmet padiaha deil meclise kar sorumlu olacakt. Hkmet ve Heyet-i Mebusan bamsz kiilik kazand, yasama ve

yrtme ilikileri dengeli duruma getirildi, kuvvetler ayrl ilkesi benimsendi, padiahn mutlak veto yetkisi kaldrld. Ayrca dernek kurma, toplant vb. zgrlkler tannd, 113. madde kaldrld. II. Merutiyet'in alkantl siyasal srelerinde baka deiikliklere de urayan Kanun- Esasi, zellikle I. Dnya Sava'nn balamasndan sonra fiilen tek parti durumuna gelen ttihat ve Terakki'nin ynetim sresince uygulanmad. Ama Kurtulu Sava dneminde, hatta 1921 tarihli Tekilat- Esasiye Kanunu'nun karlmasndan sonra bile Kanun- Esasi'nin yeni anayasaya aykr dmeyen hkmlerinin yrrlkte kalaca dncesi benimsendi. 1924 tarihli Tekilat- Esasiye Kanunu 1921 Anayasas'yla birlikte Kanun- Esasi'yi de kesin olarak yrrlkten kaldrd.

KANUNNAME- AL OSMAN .
Kanunname-i Osmani veya Kanun- Kadim olarak da bilinmektedir. Osmanl Devleti'nde cezalandrma, ynetim ve maliye alanlarnda er'i hukuka uygun olmak kouluyla padiahn koyduu yasadr. Kanunlar geni bir ekilde inceleyen Osmanl hukukular, kavanin-i eriyeyle (dinsel yasalar) kavanin-i rfiyeyi (tresel yasalar) birbirinden ayrmlardr. Kamu ve zel hukuku ilgilendiren tresel kaynakl yasalarn en nemli rnekleri Fatih Kanunamesi ve Sultan Sleyman Kanunnamesi'dir. Bu dzenlemeler hkmdarn mutlak tresel yetkilerinden kaynaklanan hkmleri ierdikleri iin, yasay karan hkmdarn adyla anlmtr. Fatih Kanunnamesi'nden sonra Sultan II. Bayezid dneminde (1481-1512) er-i vergilendirme ilkeleri ile tmar ilemlerinin yasallatrld Kanunname-i Sultani Ber Muceb-i rf-i Osmani adl kapsaml bir yasa derlemeleri yapld. Kanuni Sultan Sleyman dneminde ise kanunname almalar kapsaml ve sistemli bir hale getirildi. Bylece Divan- Hmayun'un ve eyaletlerin yrrlkte olan sistemlerinde ayrntl dzenlemeler yapld. Bu dzenlemeler, Tmarl sipahilerin hak ve sorumluluklarndan pazar dzenine, klk kyafet zorunluluklarna kadar bir ok alandaki deiiklikleri kapsyordu. Yeni fethedilen lkeler ve blgeler iin de o blgeye ait yeni kanunnameler hazrlanyordu. Blge kanunnameleri birbirinde olduka farklyd. Bu nedenle kle iinde yer deitiren ykml, yerletii yerin kanunnamesinin ykmllne girer, eski ykmllnden kurtulurdu. Ayrca Mslmanlar ve gayri mslimler iin de kanunnamelerde farkl dzenlemeler vard. 17. yzylda Osmanl Kanunnameleriyle ilgili ilk nemli alma Hazerfen Hseyin Efendi tarafndan hazrlanan Osmanl kanunnamelerinin zet ve yorumlarnn yer ald Telhis'lBeyan fi Kananin-i Al-i Osman'dr. OSMANLILARDA EGITIM VE GRETIM
Islm lkelerindeki ilm hayatin gelismesinde XI. asrin mstesna bir yeri vardir. Zira bu asirdan itibren sistemli bir egitim ve gretim mahalli olarak medreseler, halkin kltrel ve din anlayis bakimindan yetisip gelismesinde faal bir rol oynamaya basladilar. Osmanlilar dneminde ise medreseler, hem program,hem de mimar sahada byk bir yenilik ve ilerleme kayd ettiler. Bu bakimdan, Osmanli sehirlerinin fizik gelismesinde de medreselerin nemli bir yeri oldugu

sylenebilir. Osmanlilar, medrese egitimi ve dolayisiyla ilim ve bu sahanin adamlarina deger verdiklerinden, bunlarin tahsil ve egitim konusunda karsilasabilecekleri her trl sikintiyi ortadan kaldirmaya alismislardi. Bu devlette ilim ve mensuplarina itibar edilip saygi gsterildigi iin Iran, Turan, Horasan, Dagistan, Hindistan, Buhara, Haleb, Sam, Misir ve Karaman gibi birok Islm lkesinden bilginler Istanbul'a akin etmisti. Bu akin sebebiyle devletin merkezi olan Istanbul, yavas yavas Islm dnyasinin ilim merkezi haline gelir. Osmanlilar, medreselerdeki egitim ve gretim faaliyetlerini vakiflar vasitasiyla devam ettirdiler. Fatih Sultan Mehmed'in, Istanbul'u feth eder etmez "Sahn-i Semn" medreselerini tesis ettirmesi ve bunlarin giderlerini saglamak iin vakif kurmasindan sonra, devlet merkezi oldugu gibi ilim merkezi haline de gelen Istanbul'da basta hkmdarlar olmak zere sultanlar, vezirler, ilim adamlari, bazi saray mensuplari ve madd durumu iyi olan halk tarafindan pekok medrese insa olunmustu. Yalniz Mimar Sinan'in bas mimarligi sirasinda Istanbul'da insa edilen medreselerin sayisi, 6'si Sleymaniye medreseleri olmak zere 55'i bulmaktadir. XVII. asrin son eyregi basinda ise Istanbul'daki medrese sayisinin 126'ya ulastigi grlmektedir. Fetihten XIX. asra kadar Istanbul'da insa edilen medrese sayisi 500' asmaktadir. Ancak bunlarin byk bir kismi yangin ve deprem gibi tabi fetlere maruz kalarak yikilip yok olmus veya terk edilmistir. Orta ve yksek gretimi gereklestiren Osmanli medreselerinin ilki, Orhan Gazi tarafindan 731 (1330) tarihinde Iznik'te ailmisti. Orhan Gazi, bu medrese iin vakiflar kurmustu. Geliri, medrese, mderris ve talebeye tahsis edilen vakif kyler, her trl "Teklif-i rfiyye"den (rf vergiler) muaf idiler. Nitekim Orhan Gazi'den ok daha sonraki tarihlere uzanan 27 Cemayizelevvel 1136 (23 Subat 1724) tarihli bir "arz" (arsiv belgesi), Iznik'e bagli Kozluca Ky'nn, adi geen medreseye vakfedildigini gstermektedir. Ilk dnem Osmanli ilim hayati hakkinda bilgi veren D'Ohsson'a gre Osmanli Devleti'ndeki ilm faaliyetler, daha Osman Gazi dneminde baslamisti. O, bu konuda su bilgileri vermektedir: "Osman Gazi, Sgt'te yeni imparatorlugun temelini atarken hazine ve silah ile beraber ilm ve kltrel faaliyetlere karsi da gayet mtesebbis idi. Ilm ynden ilerlemeyi ve en azindan eski medreseleri olduklari gibi muhafaza etmeyi arzu ederdi. Veliahdi ve oglu Orhan Gazi, Iznik'te imparatorluk camiini ykseltirken orada bir de, bir asri mtecaviz bir zaman boyunca Osmanli medreselerinin en yksegi olarak bakilacak olan bir medrese yaptirdi. Yeni kurulmus (731/1330) ve kendi ismi ile adlandirilmis olan bu medresenin idaresi, Islm lemindeki diger btn medreseler gibi mderris titri altinda Seyh Davud-i Kayser'ye verildi." Iznik, bir ilim merkezi olarak nemini XV. yzyilda da korumus ve bu yzden sehre "limler yuvasi" nvani verilmisti. Iznik Medresesinin yetistirdigi nl limlerden biri de Osmanlilarin ilk Seyhlislmi Molla Fenar'dir. Osmanlilarin, ilk birbuuk asir iinde yaptirmis olduklari medreselerin derece ve sinif itibariyle en mhimleri Iznik, Bursa ve Edirne'de idi. Devletin kurulusu esnasinda Iznik Medresesi, beyligin birinci sinif medresesi idi. Bu medresede yapilan egitim ve grlen gretimin derecesi hakkinda kesin bir bilgiye sahip olmamakla beraber, mderrisligine (gretim yeligi'ne) tayin edilmis olan sahislar, bunlarin hayatlari ve eserleri, dolayisiyla ilm kapasiteleri tedkik edilecek olursa bu medresenin olduka yksek seviyede bir egitim ve gretim kurumu oldugu dsnlebilir. Gerekten Kahire'de ihtisasini yapip memleketine dnen ve orada birok talebe yetistiren Davud-i Kayser (l. H. 751/M. 1350)'nin shretini duyan Orhan Gazi, onu Kayseri'den getirterek Iznik'te yaptirdigi medreseye mderris olarak tayin

eder. Iznik medresesinin ilk mderrisi olan Davud-i Kayser, Muhyiddin Arab'nin vey oglu Sadreddin Konev'nin halifelerinden tefsir sahibi ve Muhyiddin Arab'nin "Fussu'l-Hikem" adli eserini serheden Kemaleddin Abdurrezzak el-Ks (l. 1329)'nin halifesi olup yksek tahsilini Misir'da yapmisti. Davud'un halefleri olan Taceddin el-Krd ve Alaeddin el-Esved de devrin byk bilginleri arasinda sayiliyorlardi. Bu nokta gz nnde tutulursa Iznik Orhaniye medresesini yksek seviyeli egitim ve gretim veren bir messese olarak kabul etmek gerekir. Bursa'nin fethinden sonra orada da medreseler kurulur. Bundan dolayi Iznik ikinci dereceye inerek Bursa'daki Sultan Medresesi birinci dereceyi alir. Orhan Gazi'den sonra oglu Murad (Murad Hdvendigr), Bursa ekirge'de eski Kaplica civarinda bir cmi, medrese ve imret yaptirarak, bu konuda babasindan asagi olmadigini gstermisti. Yildirim Bayezid, Hisar disinda bir cmi ve medrese yaptirmakla Bursa'nin bir ilim ve irfan merkezi haline gelmesini ve sehrin hisar disina tasmasi ile genislemesini sagladi. elebi Sultan Mehmed'in Bursa'da kurdugu medrese, digerlerine nazaran ayri bir hususiyete sahiptir. "Sultaniye Medresesi" denilen bu tahsil kurumunda ilk mderris Mehmed Sah Efendi (l. 839/1435)'dir. Molla Semseddin Fenar'nin oglu olan bu zatin ilk dersinde grencilerden baska Bursa'nin belli basli limleri de hazir bulunmus, yeni mderris Mehmed Sah Efendi de medreselerde okutulan ilimlere dair sorulan suallere cevap vermisti. Sultaniye mderrislerinin, byle umum sekilde ders vermeleri bir gelenek haline gelmistir. Bilhassa Bursa Sultaniyesi kurulduktan sonra Iznik medresesi, ikinci dereceye dsmst. Buna karsilik bir ilim merkezi olarak Bursa ilk siraya ykselmisti. Bu durum, Sultan II. Murad'in Edirne'de Serefeli Cmii yanindaki Saatli medresesini kurana kadar devam eder. Edirne devlet merkezi olduktan sonra II. Murad zamaninda 841 (1437) yilinda baslanarak bazi rizalar sebebiyle 851 (1447) senesinde tamamlanan Serefeli Cmii yanindaki medrese ile Dru'l-Hadis, o tarihte Osmanli lkesindeki medreselerin stnde yer aldi. Bylece, Bursa'daki Sultaniye Medresesi, gerek egitim ve gretim, gerekse tahsisati bakimindan ikinci dereceye dst. Serefeli medrese mderrisine o tarihe kadar hi bir medrese gretim yesine verilmeyen yz aka yevmiye verildi. Halbuki bundan nce Iznik medresesi mderrisinin yevmiyesi otuz, Bursa'daki Sultan Medresesi mderrisinin ise gnde (yevmiye) elli aka idi. Grldg gibi Bursa'nin fethinden hemen sonra orada da esitli medreseler kuruldu. Suurlu ve ne yaptigini bilen bir politika sonucu sinirlari yavas yavas genisleyen Osmanli Devleti'nde, pekok devlet ricali, mektep, medrese, imret ve cmi gibi farkli sahalara hizmet veren kurumlari amakta adeta birbirleri ile yarisiyorlardi. rnek olmasi bakimindan sadece Istanbul'un 1453 yilindaki fethinden sonra Fatih'in yaptiklarini vermek istiyoruz. Buna gre otuz yillik hkmdarligi dneminde basta Istanbul, Bursa ve Edirne olmak zere devletin esitli sehirlerinde 85'i kubbeli olarak 300 kadar cmi 57 medrese, 59 hamam, 29 bedesten, esitli saraylar, hisar, kale, sur ve kprler yaptirdigi grlmektedir. Bunlarin ogunun zamanla yikildigina da isaret etmek gerekir.* 764 (1363) tarihinde Edirne'nin fethinden sonra, Rumeli'deki fetihlerin daha saglikli ve basarili olabilmesi iin devlet merkezi buraya nakledilir. Edirne'nin devlet merkezi olmasi, burada da medreselerin hizla ailip ogalmasina sebep olur. Zira biraz nce de grldg gibi herkesten nce devletin basinda bulunanlar, bulunduklari yerlerde egitim kurumu amayi bir gelenek haline getirmislerdi. Byle bir anlayistan dolayidir ki, hemen her zaman devlet merkezinin bulundugu yer, ilm faaliyetlerin en ok yogunlastigi merkez oluyordu. Nitekim Istanbul'un fethi ve devletin merkezi haline gelmesinden sonra

Fatih Sultan Mehmed tarafindan yaptirilan "Sahn-i Semn" medreseleri n plana getiler. Fatih Kanunnmesinde "Sahn-i Semn" diye meshur olan medreselere vakfiyesinde "Medris-i Semniye" denilmektedir. Fatih klliyesi kurulunca sekiz byk medreseye "sahn" adi verilmisti. Bu tabiri her ne kadar ilk tomar Arapa vakfiyede bulamiyorsak da Fatih'in tashihinden ve klliye mderrislerinin tedkikinden geen meshur kanunnmede bu tabiri gryoruz. O halde bu tabir, Fatih'ten gnmze kadar gelmektedir. Fatih klliyesi byk medreselerinden her birini mna itibariyle birer faklte sayabiliriz. Vakfiyelerinde buralara akl ve nakl ilimlerde mtehassis mderrislerin (profesr) tayin olunacagi aika belirtildigine gre buralarda tip, fikih (Islm hukuku), hey'et (astronomi) ve ilhiyat okutuluyordu. Bu byk medreselerin odalarinda birer yksek ilim talebesi (danismend) oturuyordu. Bunlar, seviyesi yksek dersleri okuyunca branslarina gre daha sonra hekim (doktor), fakih, fen adami, maliye ve devlet memuru oluyorlardi. Bu sahn medreselerine musila-i sahn olan Tetimmeler de, adeta bugnk lise tahsilini bitirerek geldiklerine gre Semaniye Medreselerine alem olan sahn tabiri yksek bir tahsil derecesini gsteriyordu. Osmanli medreselerindeki egitim ve gretim usul, diger Islm devletlerinde oldugu gibi bir metod takip etmis olup, medreselerin sayilari arttika bunlar da derece ve siniflarina gre bir dzene tabi tutulmuslardi. Bunun iindir ki ilk defa Sultan II. Murad, daha sonra da Ftih Sultan Mehmed tarafindan medreselerin bir siniflandirilmaya tabi tutuldugu grlr. Fatih medreselerinin (Sahn-i Semn) yapilmasi, Osmanli lkesindeki medrese teskilti iin bir yenilik sayilmaktadir. Onun iin kisa ve zet bir sekilde de olsa bu medreselerden bahsetmek istiyoruz. Fatih'in kanunnmesinde "Sahn-i Semn" diye adlandirilan medreselere "Semniye medreseleri" de denilmektedir. Fatih Sultan Mehmed, Istanbul'u feth ettikten sonra, Imparator Jstinyen'in esi Teodora tarafindan yaptirilan Havariyn kilisesi yerine cmi yaptirir. Daha sonra cminin dogu ve bati kismina "Sahn-i Semn" denilen sekiz medrese yapti ki, bunlar yksek tahsil iindi. Bunlarin arkalarinda da "Tetimme" adi verilen ve sahn medreselerine grenci yetistiren sekiz medrese daha yaptirir. Vakfiyedeki bilgi ve li'nin kaydina gre burasi Istanbul'un ortasina denk geldigi iin buraya sahn denmistir. Tarih rivayetlere gre bu medresenin programini Vezir Mahmud Pasa ile matematik ve astronomi limi Ali Kusu tertip etmislerdir. Drd cmiin dogu kisminda, drd de bati tarafinda bulunan bu medreselerden her birinin ondokuz odasi vardi. Sekiz mderristen her birinin birer odasi ve elli aka yevmiyesi vardi. Ayrica, beser aka yevmiye ile bir oda, ekmek ve orba verilmek zere sekiz medreseden her birine birer "muid" (asistan) verildi. Her medresenin onbes odasina ikiser aka yevmiye (burs, kredi), imretten ekmek ve orba (yemek) verilmek zere birer "danismend" konuldu. Geri kalan iki oda da kapicilarla ferras denilen temizlik isilerine tahsis olundu. Sahn medreselerinin arka taraflarinda yksek tahsile, yani Sahn-i Semn medreselerine danismend yetistirmek zere "Tetimme" veya "Musila-i Sahn' ismiyle sahn medreselerinden kk olarak sekiz medrese daha insa edilmisti. Bu medrese, derece itibariyle orta tahsil seviyesinde idi. Sahn medresesi talebelerine danismend, Tetimme talebesine de Suhte (galat olarak softa) deniyordu. Tetimmelerden her hcreye grenci konmustu. Bu odalardan her birisine ihtiyalarina sarf edilmek ve mum parasi olmak zere 5'er aka tahsis edildigi gibi yemekleri de imretten veriliyordu.

Bilindigi gibi egitim ve gretim, hi bir devletin vazgeemeyecegi bir mecburiyettir. Bununla beraber her devlet, vatandasini, kendi sartlari, ihtiyalari ve ileriye dnk hedeflerini gznnde bulundurarak yetistirmeye alisir. Osmanli Devleti de vatandasini kendi durum ve sartlarina uygun bir sekilde yetistirmeye gayret etmistir. Bu gayenin tahakkuku iin de egitim ve gretim messeseleri kurmustur. Devletin kurulusu ile baslayip, yikilisina kadar esitlenerek gelisen bu messeseler, devlet ve ogunlukla vakiflar vasitasiyla kuruluyorlardi. Bu messeseleri, klasik ve yeni diye iki gruba ayirabilecegimiz gibi, rgn ve yaygin egitim messeseleri diye de ayirmak mmkndr.

RGN EGITIM MESSESELERI


Bu messeseler, belirli yas ve bilgi seviyesindeki insanlari, yine belirli zaman ve disiplinlere gre yetistirmek zere kurulmus bulunan messeselerdir. Bu kuruluslarin, sivil ve asker olmak zere iki sahada sekillendiklerini gryoruz. Bir bakima, zel egitim ve ihtisas konusuna girdigi iin asker messeseleri daha sonraya birakip sivil egitim kurumlarindan bahsetmek istiyoruz. Bu arada, yaygin egitim messeseleri diyebilecegimiz, cmi ve tekke gibi kurumlardan bir nceki ciltte bahsedildigi iin burada bunlara temas edilmeyecektir.

OSMANLILARDA EGITIM VE GRETIM


Islm lkelerindeki ilm hayatin gelismesinde XI. asrin mstesna bir yeri vardir. Zira bu asirdan itibren sistemli bir egitim ve gretim mahalli olarak medreseler, halkin kltrel ve din anlayis bakimindan yetisip gelismesinde faal bir rol oynamaya basladilar. Osmanlilar dneminde ise medreseler, hem program,hem de mimar sahada byk bir yenilik ve ilerleme kayd ettiler. Bu bakimdan, Osmanli sehirlerinin fizik gelismesinde de medreselerin nemli bir yeri oldugu sylenebilir. Osmanlilar, medrese egitimi ve dolayisiyla ilim ve bu sahanin adamlarina deger verdiklerinden, bunlarin tahsil ve egitim konusunda karsilasabilecekleri her trl sikintiyi ortadan kaldirmaya alismislardi. Bu devlette ilim ve mensuplarina itibar edilip saygi gsterildigi iin Iran, Turan, Horasan, Dagistan, Hindistan, Buhara, Haleb, Sam, Misir ve Karaman gibi birok Islm lkesinden bilginler Istanbul'a akin etmisti. Bu akin sebebiyle

devletin merkezi olan Istanbul, yavas yavas Islm dnyasinin ilim merkezi haline gelir. Osmanlilar, medreselerdeki egitim ve gretim faaliyetlerini vakiflar vasitasiyla devam ettirdiler. Fatih Sultan Mehmed'in, Istanbul'u feth eder etmez "Sahn-i Semn" medreselerini tesis ettirmesi ve bunlarin giderlerini saglamak iin vakif kurmasindan sonra, devlet merkezi oldugu gibi ilim merkezi haline de gelen Istanbul'da basta hkmdarlar olmak zere sultanlar, vezirler, ilim adamlari, bazi saray mensuplari ve madd durumu iyi olan halk tarafindan pekok medrese insa olunmustu. Yalniz Mimar Sinan'in bas mimarligi sirasinda Istanbul'da insa edilen medreselerin sayisi, 6'si Sleymaniye medreseleri olmak zere 55'i bulmaktadir. XVII. asrin son eyregi basinda ise Istanbul'daki medrese sayisinin 126'ya ulastigi grlmektedir. Fetihten XIX. asra kadar Istanbul'da insa edilen medrese sayisi 500' asmaktadir. Ancak bunlarin byk bir kismi yangin ve deprem gibi tabi fetlere maruz kalarak yikilip yok olmus veya terk edilmistir. Orta ve yksek gretimi gereklestiren Osmanli medreselerinin ilki, Orhan Gazi tarafindan 731 (1330) tarihinde Iznik'te ailmisti. Orhan Gazi, bu medrese iin vakiflar kurmustu. Geliri, medrese, mderris ve talebeye tahsis edilen vakif kyler, her trl "Teklif-i rfiyye"den (rf vergiler) muaf idiler. Nitekim Orhan Gazi'den ok daha sonraki tarihlere uzanan 27 Cemayizelevvel 1136 (23 Subat 1724) tarihli bir "arz" (arsiv belgesi), Iznik'e bagli Kozluca Ky'nn, adi geen medreseye vakfedildigini gstermektedir. Ilk dnem Osmanli ilim hayati hakkinda bilgi veren D'Ohsson'a gre Osmanli Devleti'ndeki ilm faaliyetler, daha Osman Gazi dneminde baslamisti. O, bu konuda su bilgileri vermektedir: "Osman Gazi, Sgt'te yeni imparatorlugun temelini atarken hazine ve silah ile beraber ilm ve kltrel faaliyetlere karsi da gayet mtesebbis idi. Ilm ynden ilerlemeyi ve en azindan eski medreseleri olduklari gibi muhafaza etmeyi arzu ederdi. Veliahdi ve oglu Orhan Gazi, Iznik'te imparatorluk camiini ykseltirken orada bir de, bir asri mtecaviz bir zaman boyunca Osmanli medreselerinin en yksegi olarak bakilacak olan bir medrese yaptirdi. Yeni kurulmus (731/1330) ve kendi ismi ile adlandirilmis olan bu medresenin idaresi, Islm lemindeki diger btn medreseler gibi mderris titri altinda Seyh Davud-i Kayser'ye verildi." Iznik, bir ilim merkezi olarak nemini XV. yzyilda da korumus ve bu yzden sehre "limler yuvasi" nvani verilmisti. Iznik Medresesinin yetistirdigi nl limlerden biri de Osmanlilarin ilk Seyhlislmi Molla Fenar'dir. Osmanlilarin, ilk birbuuk asir iinde yaptirmis olduklari medreselerin derece ve sinif itibariyle en mhimleri Iznik, Bursa ve Edirne'de idi. Devletin kurulusu esnasinda Iznik Medresesi, beyligin birinci sinif medresesi idi. Bu

medresede yapilan egitim ve grlen gretimin derecesi hakkinda kesin bir bilgiye sahip olmamakla beraber, mderrisligine (gretim yeligi'ne) tayin edilmis olan sahislar, bunlarin hayatlari ve eserleri, dolayisiyla ilm kapasiteleri tedkik edilecek olursa bu medresenin olduka yksek seviyede bir egitim ve gretim kurumu oldugu dsnlebilir. Gerekten Kahire'de ihtisasini yapip memleketine dnen ve orada birok talebe yetistiren Davudi Kayser (l. H. 751/M. 1350)'nin shretini duyan Orhan Gazi, onu Kayseri'den getirterek Iznik'te yaptirdigi medreseye mderris olarak tayin eder. Iznik medresesinin ilk mderrisi olan Davud-i Kayser, Muhyiddin Arab'nin vey oglu Sadreddin Konev'nin halifelerinden tefsir sahibi ve Muhyiddin Arab'nin "Fussu'l-Hikem" adli eserini serheden Kemaleddin Abdurrezzak el-Ks (l. 1329)'nin halifesi olup yksek tahsilini Misir'da yapmisti. Davud'un halefleri olan Taceddin el-Krd ve Alaeddin el-Esved de devrin byk bilginleri arasinda sayiliyorlardi. Bu nokta gz nnde tutulursa Iznik Orhaniye medresesini yksek seviyeli egitim ve gretim veren bir messese olarak kabul etmek gerekir. Bursa'nin fethinden sonra orada da medreseler kurulur. Bundan dolayi Iznik ikinci dereceye inerek Bursa'daki Sultan Medresesi birinci dereceyi alir. Orhan Gazi'den sonra oglu Murad (Murad Hdvendigr), Bursa ekirge'de eski Kaplica civarinda bir cmi, medrese ve imret yaptirarak, bu konuda babasindan asagi olmadigini gstermisti. Yildirim Bayezid, Hisar disinda bir cmi ve medrese yaptirmakla Bursa'nin bir ilim ve irfan merkezi haline gelmesini ve sehrin hisar disina tasmasi ile genislemesini sagladi. elebi Sultan Mehmed'in Bursa'da kurdugu medrese, digerlerine nazaran ayri bir hususiyete sahiptir. "Sultaniye Medresesi" denilen bu tahsil kurumunda ilk mderris Mehmed Sah Efendi (l. 839/1435)'dir. Molla Semseddin Fenar'nin oglu olan bu zatin ilk dersinde grencilerden baska Bursa'nin belli basli limleri de hazir bulunmus, yeni mderris Mehmed Sah Efendi de medreselerde okutulan ilimlere dair sorulan suallere cevap vermisti. Sultaniye mderrislerinin, byle umum sekilde ders vermeleri bir gelenek haline gelmistir. Bilhassa Bursa Sultaniyesi kurulduktan sonra Iznik medresesi, ikinci dereceye dsmst. Buna karsilik bir ilim merkezi olarak Bursa ilk siraya ykselmisti. Bu durum, Sultan II. Murad'in Edirne'de Serefeli Cmii yanindaki Saatli medresesini kurana kadar devam eder. Edirne devlet merkezi olduktan sonra II. Murad zamaninda 841 (1437) yilinda baslanarak bazi rizalar sebebiyle 851 (1447) senesinde tamamlanan Serefeli Cmii yanindaki medrese ile Dru'lHadis, o tarihte Osmanli lkesindeki medreselerin stnde yer aldi. Bylece, Bursa'daki Sultaniye Medresesi, gerek egitim ve gretim, gerekse tahsisati bakimindan ikinci dereceye dst. Serefeli medrese mderrisine o tarihe kadar hi bir medrese gretim yesine verilmeyen yz aka yevmiye verildi. Halbuki bundan nce Iznik medresesi mderrisinin

yevmiyesi otuz, Bursa'daki Sultan Medresesi mderrisinin ise gnde (yevmiye) elli aka idi. Grldg gibi Bursa'nin fethinden hemen sonra orada da esitli medreseler kuruldu. Suurlu ve ne yaptigini bilen bir politika sonucu sinirlari yavas yavas genisleyen Osmanli Devleti'nde, pekok devlet ricali, mektep, medrese, imret ve cmi gibi farkli sahalara hizmet veren kurumlari amakta adeta birbirleri ile yarisiyorlardi. rnek olmasi bakimindan sadece Istanbul'un 1453 yilindaki fethinden sonra Fatih'in yaptiklarini vermek istiyoruz. Buna gre otuz yillik hkmdarligi dneminde basta Istanbul, Bursa ve Edirne olmak zere devletin esitli sehirlerinde 85'i kubbeli olarak 300 kadar cmi 57 medrese, 59 hamam, 29 bedesten, esitli saraylar, hisar, kale, sur ve kprler yaptirdigi grlmektedir. Bunlarin ogunun zamanla yikildigina da isaret etmek gerekir.* 764 (1363) tarihinde Edirne'nin fethinden sonra, Rumeli'deki fetihlerin daha saglikli ve basarili olabilmesi iin devlet merkezi buraya nakledilir. Edirne'nin devlet merkezi olmasi, burada da medreselerin hizla ailip ogalmasina sebep olur. Zira biraz nce de grldg gibi herkesten nce devletin basinda bulunanlar, bulunduklari yerlerde egitim kurumu amayi bir gelenek haline getirmislerdi. Byle bir anlayistan dolayidir ki, hemen her zaman devlet merkezinin bulundugu yer, ilm faaliyetlerin en ok yogunlastigi merkez oluyordu. Nitekim Istanbul'un fethi ve devletin merkezi haline gelmesinden sonra Fatih Sultan Mehmed tarafindan yaptirilan "Sahn-i Semn" medreseleri n plana getiler. Fatih Kanunnmesinde "Sahn-i Semn" diye meshur olan medreselere vakfiyesinde "Medris-i Semniye" denilmektedir. Fatih klliyesi kurulunca sekiz byk medreseye "sahn" adi verilmisti. Bu tabiri her ne kadar ilk tomar Arapa vakfiyede bulamiyorsak da Fatih'in tashihinden ve klliye mderrislerinin tedkikinden geen meshur kanunnmede bu tabiri gryoruz. O halde bu tabir, Fatih'ten gnmze kadar gelmektedir. Fatih klliyesi byk medreselerinden her birini mna itibariyle birer faklte sayabiliriz. Vakfiyelerinde buralara akl ve nakl ilimlerde mtehassis mderrislerin (profesr) tayin olunacagi aika belirtildigine gre buralarda tip, fikih (Islm hukuku), hey'et (astronomi) ve ilhiyat okutuluyordu. Bu byk medreselerin odalarinda birer yksek ilim talebesi (danismend) oturuyordu. Bunlar, seviyesi yksek dersleri okuyunca branslarina gre daha sonra hekim (doktor), fakih, fen adami, maliye ve devlet memuru oluyorlardi. Bu sahn medreselerine musila-i sahn olan Tetimmeler de, adeta bugnk lise tahsilini bitirerek geldiklerine gre Semaniye Medreselerine alem olan sahn tabiri yksek bir tahsil derecesini gsteriyordu.

Osmanli medreselerindeki egitim ve gretim usul, diger Islm devletlerinde oldugu gibi bir metod takip etmis olup, medreselerin sayilari arttika bunlar da derece ve siniflarina gre bir dzene tabi tutulmuslardi. Bunun iindir ki ilk defa Sultan II. Murad, daha sonra da Ftih Sultan Mehmed tarafindan medreselerin bir siniflandirilmaya tabi tutuldugu grlr. Fatih medreselerinin (Sahn-i Semn) yapilmasi, Osmanli lkesindeki medrese teskilti iin bir yenilik sayilmaktadir. Onun iin kisa ve zet bir sekilde de olsa bu medreselerden bahsetmek istiyoruz. Fatih'in kanunnmesinde "Sahn-i Semn" diye adlandirilan medreselere "Semniye medreseleri" de denilmektedir. Fatih Sultan Mehmed, Istanbul'u feth ettikten sonra, Imparator Jstinyen'in esi Teodora tarafindan yaptirilan Havariyn kilisesi yerine cmi yaptirir. Daha sonra cminin dogu ve bati kismina "Sahn-i Semn" denilen sekiz medrese yapti ki, bunlar yksek tahsil iindi. Bunlarin arkalarinda da "Tetimme" adi verilen ve sahn medreselerine grenci yetistiren sekiz medrese daha yaptirir. Vakfiyedeki bilgi ve li'nin kaydina gre burasi Istanbul'un ortasina denk geldigi iin buraya sahn denmistir. Tarih rivayetlere gre bu medresenin programini Vezir Mahmud Pasa ile matematik ve astronomi limi Ali Kusu tertip etmislerdir. Drd cmiin dogu kisminda, drd de bati tarafinda bulunan bu medreselerden her birinin ondokuz odasi vardi. Sekiz mderristen her birinin birer odasi ve elli aka yevmiyesi vardi. Ayrica, beser aka yevmiye ile bir oda, ekmek ve orba verilmek zere sekiz medreseden her birine birer "muid" (asistan) verildi. Her medresenin onbes odasina ikiser aka yevmiye (burs, kredi), imretten ekmek ve orba (yemek) verilmek zere birer "danismend" konuldu. Geri kalan iki oda da kapicilarla ferras denilen temizlik isilerine tahsis olundu. Sahn medreselerinin arka taraflarinda yksek tahsile, yani Sahn-i Semn medreselerine danismend yetistirmek zere "Tetimme" veya "Musila-i Sahn' ismiyle sahn medreselerinden kk olarak sekiz medrese daha insa edilmisti. Bu medrese, derece itibariyle orta tahsil seviyesinde idi. Sahn medresesi talebelerine danismend, Tetimme talebesine de Suhte (galat olarak softa) deniyordu. Tetimmelerden her hcreye grenci konmustu. Bu odalardan her birisine ihtiyalarina sarf edilmek ve mum parasi olmak zere 5'er aka tahsis edildigi gibi yemekleri de imretten veriliyordu. Bilindigi gibi egitim ve gretim, hi bir devletin vazgeemeyecegi bir mecburiyettir. Bununla beraber her devlet, vatandasini, kendi sartlari, ihtiyalari ve ileriye dnk hedeflerini gznnde bulundurarak yetistirmeye alisir. Osmanli Devleti de vatandasini kendi durum ve sartlarina uygun bir sekilde yetistirmeye gayret etmistir. Bu gayenin tahakkuku iin de egitim ve gretim messeseleri kurmustur. Devletin kurulusu ile baslayip, yikilisina

kadar esitlenerek gelisen bu messeseler, devlet ve ogunlukla vakiflar vasitasiyla kuruluyorlardi. Bu messeseleri, klasik ve yeni diye iki gruba ayirabilecegimiz gibi, rgn ve yaygin egitim messeseleri diye de ayirmak mmkndr.

RGN EGITIM MESSESELERI


Bu messeseler, belirli yas ve bilgi seviyesindeki insanlari, yine belirli zaman ve disiplinlere gre yetistirmek zere kurulmus bulunan messeselerdir. Bu kuruluslarin, sivil ve asker olmak zere iki sahada sekillendiklerini gryoruz. Bir bakima, zel egitim ve ihtisas konusuna girdigi iin asker messeseleri daha sonraya birakip sivil egitim kurumlarindan bahsetmek istiyoruz. Bu arada, yaygin egitim messeseleri diyebilecegimiz, cmi ve tekke gibi kurumlardan bir nceki ciltte bahsedildigi iin burada bunlara temas edilmeyecektir.

SIBYAN MEKTEPLERI

Ilk tahsil veren bu mektepler, 5-6 yaslarindaki ocuklara okuyup yazma, bazi din bilgiler ve drt islemden ibaret olan matematik derslerini verirdi. Islm dnyasinin ilk asirlarinda "Kttb" adiyla tanidigimiz bu okula, Mslman Trk devletlerinden Karahanli ve Seluklularda "Sibyan Mektebi" deniyordu. Osmanlilar'da ayni okula bu isimle birlikte "Dru'ttlim", "Mektep", "Tas Mektep", "Mahalle Mektebi", "Mektephne" ve "Mekteb-i Ibtidiye" gibi isimler veriliyordu. Osmanlilar'da bu mektebin hocasina "Muallim", yardimcisina da "Kalfa" veya "Halife" denilmekteydi. Sleymaniye Vakfiyesi'nde bu mekteplere tayin edilecek hoca ile yardimcisinin zellikleri su ifadelerle tesbit edilmis bulunmaktadir: "Ve mekteb-i mezbrda bir ehl-i tecvid, hfiz-i Kelm-i Mecid (Kur'an), ilm-i kiratta ferd ve salh u siynette resd, sevyib-i maayib-i thmetten (saibe ve ayiplar thmetinden) ma'sm ve zhd felh ile mevsm ilm-i fikha vkif ve vcibt-i snen-i salta rif kimesne muallim olup, sibyn-i fukara (fakirlerin ocuklari) ve fukara-i sibyna ta'lim-i Kur'an-i Azm ve salta mteallik mesaili tefhim edp sibyan otuz adetten eksik olmaya ve cret almaya ve vazife-i yevmiyesi sekiz aka ola. "Ve bir slih u mtedeyyin, salh u zhd ile ma'ruf u mteayyin, ehl-i Kur'an kimesne dahi mekteb-i mezburda halife olup atfal u sibyna ta'lim-i heca ve Kur'an eyleye ve muallime halef olup huzur u magibinde ikamet-i hizmet edicek vazife-i yevmiyesi aka ola." Sibyan okullarinin mfredatinda zaman iinde degisiklik ve gelismeler oldugu grlr. Btn bu degisiklik ve gelismeler, gerek Fatih, gerek II. Bayezid, gerekse daha sonraki dnemlerde oka olmustur. Nitekim Sultan I. Mahmud'un annesi tarafindan Galata'da yaptirilan mektebin vakfiyesinde "Fenn-i kitabette mahareti msellem ve ta'lim-i mesk-i hatta a'lem bir kimesne hce-i mesk olup" denilmektedir. Keza Sultan I. Abdlhamid'in vakfiyesinde de "bir hattat stad ta'lim-i hatta sahib-i itiyad kim ise mektebi serife mdavemet eden sibyna hce-i mesk olup edet ve sinaat-i hat ile eday-i hizmet eyleye" denilmektedir. Btn bunlardan baska Sultan I. Mahmud'un 15 Sevval 1152 (4 Aralik 1739) tarihli vakfiyesinde buraya bir de hat hocasi tayin ettirdigi ve ocuklara gzel yazi gretilmesini emrettigi anlasilmaktadir.* Sultan II. Mahmud tarafindan 1824'te isdar edilen "Talim-i sibyn hakkinda ferman" da ise ncelikle zrurat-i diniyyenin gretilmesi sart kosulmus ve muallimlerden ocuklara Kur'an talimi, tecvid ve ilmihal okutmasi istmistir. Tanzimatin ilanindan bir mddet nce (1838)'de Umur-i Nafia Meclisi'nde

mektepler iin hazirlanan bir layihada mektepler kk ve byk olmak zere ikiye ayrildigindan programlari da ona gre tertip edilmisti. grencilerin, Smerlerde siralara, Yunan'da iskemlelere oturmalarina karsilik, Islm mekteplerinde hocanin etrafinda halkalar meydana getirip yere oturduklari grlmektedir. Misir, Yahudi ve Japon mekteplerinde de grencilerin yere oturduklari bilinmektedir. Osmanlilarda ocuklarin 4-5-6 yaslarinda okula basladiklari; Anadolu'da daha ok drt, Istanbul'da bes-alti yaslarinda mektebe gittikleri grlmektedir. Tanzimattan nce ocuklarin bir san'ata verilmeden nce mektebe gitmeleri, buna riayet etmeyen ebeveynin cezalandirilacagina dair olan Sultan II. Mahmud'un fermanina gre byle ocuklari yaninda irak olarak bulunduran kimselerin de ayni cezaya arptirilacagi nazar-i dikkate alindiginda, bu dnemden itibaren ilk gretimin mecburi hale getirildigi sylenebilir. Sibyan mekteplerinin tahsil sreleri hakkinda kuruluslarinin baslangicinda kesin bir mddet sylemek mmkn degildir. Herhalde bu, grencinin zeka, aliskanlik ve okunmasi gereken kitaplarin bitirilmesi ile ilgilidir. Bununla beraber 1846 tarihli bir tezkireden, sibyan mekteplerinin tahsil mddetinin 4 yil oldugu anlasilmaktadir. 1869 tarihli Maarif-i Umumiye Nizamnmesi'nde de bu mddet muhafaza edilmekte ve mektebe devam mecburiyet yasi erkekler iin 7, kiz ocuklari iin 6 olarak tesbit edilmektedir. Osmanli toplumunda bir ok messesede oldugu gibi sibyan mektepleri de hayir sahipleri tarafindan vakif seklinde kurulmaktaydi. Binaenaleyh Osmanli lkesinin her tarafinda bu maksatla kurulmus vakiflari grmek mmkndr. Bu bakimdan bu mekteplerin sayilari, gnmzn ilkokullariyla kiyaslanamayacak kadar bykt. Evliya elebi kendi devrinde sadece o gnn Istanbul'unda 1933 sibyan mektebi bulundugunu kaydetmektedir. Sibyan mektepleri, Osmanli'nin klasik devrine aid birer messese olmalarina ragmen isim ve mfredattaki degisiklikleri ile beraber Cumhuriyet dnemine kadar gelmislerdir.

TASRA TESKILTI
Osmanli fetih geleneginin en nemli zelliklerinden biri, fethedilen yerlere hukuku temsilen bir kadi'nin, idareyi temsilen bir beyin (subasi)tayin edilmesidir. Orhan, I. Murad ve Yildirim Byezid zamanlarinda gereklestirilen fetih hareketleri ile devletin sinirlari bir hayli genisledigi gibi, teskilatlanma da o lde hizlanmistir.

Zamanla sinirlari genisleyip byyen Osmanli Devleti'nin merkezden idare edilmesi zorlasiyordu. Bu glg gidermek ve halkinin ihtiyalarina cevap verebilmek iin, yabancilarin hl hayran olduklari ve adina "Osmanli Dzeni" dedikleri devlet nizami gelistirildi. Iste bu nizam sayesinde Osmanlilar, alti asirdan daha fazla bir sre idarede kalmayi basardilar. Osmanli Devleti'nde tasra idaresi, asagidan yukariya ky, kaza, sancak ve beylerbeyilik olmak zere idar ve asker taksimata tabi tutulmustu. Reya denilen ky halki da "dirlik", "vakif ve "mlk" reyasi olmak zere sinifa ayrilmisti. Kylerin birlesmesiyle kazalar, kazalarin birlesmesinden sancaklar, sancaklarin birlesmesinden de eyaletler ortaya ikmisti. Bununla beraber Osmanli Devleti'nin ilk dnemlerinde eylet, vilayet, liva, kaza ve nahiye gibi tabirlerin, birbirlerinin yerine kullanildigi da olmustur. Nitekim Eylet-i Rm (Sivas-Amasya) yerine "Nahiye-i Rm" tabiri kullanildigi gibi eyalet tabiri de o zamanlar iin pek aik ve belli bir mnyi ifade etmiyordu. XV. asir ortalarinda eylet kelimesi, beylerbeyilikten ziyade, kk mintikalari gsteriyordu. Idar teskilatta en fazla neme sahip birimler, kaza ve sancaklardi. Kazalarda ynetici sinif olarak kadi, alaybeyi ve subasilar bulunurdu. Bunlardan kadilar, asker olmayan ser' ve hukuk hususlardan sorumlu olduklari gibi kazanin iasesinin temini, belediye, adliye, devlet tarafindan merkezden istenilen seylerin temin ve tedariki ile de sorumlu idiler. Subasilar, kazanin genel gvenligini (asayisini) saglamakla vazifeliydiler. Asker meseleler de alaybeyinin yetkisinde idi. Beylerbeyine bagli kazalarda ise inzibat ve asker idare, timar subasisina aitti. Osmanli tasra teskilti, uzun ve esitli merhalelerden getikten sonra XVI. asirda Rumeli, Anadolu, Arabistan ve Kuzey Afrika'da en gelismis sekline ulasmisti. Osmanli eylet idaresi, kendinden nceki Trk ve Mslman devletlerine ait idarelerden bir ok temel unsuru almis olmakla birlikte bu teskilati hayli gelistirmistir. Tasra teskilti bakimindan ynetici

olarak dikkatleri eken iki grevli bulunmaktadir. Bunlar: Beylerbeyi ile Sancakbeyi isimlerini tasiyan kimselerdir.

BEYLERBEYI
Osmanli Devleti'nde mrimran, emirlmera ve XVIII. yzyildan itibaren de vali gibi kelimelerle ifade edilen beylerbeyi, ok byk ve itibari yksek bir grevli idi. Osmanlilarin ilk dnemlerinde sadece bir beylerbeyi bulunur ve btn ordu islerinden sorumlu olurdu. Hkmdardan sonra sz en fazla geerli olan o idi. Bu devlette ilk beylerbeyi olarak bilinen kimse Orhan Gazi'nin oglu Sleyman Pasa idi. Onun vefatindan sonra bu vazife, Lala Sahin Pasa'ya verilmisti. Fakat Sultan I. Murad zamaninda andarli Halil Hayreddin Pasa'nin ordu komutanligini da eline almasi zerine beylerbeyilerin nemleri bir dereceye kadar azalmis gibi grnse de nfuzlari yine de devam ediyordu. XIV. asir boyunca beylerbeyi, tasra kuvvetlerin komutani ve esitli sancaklara dagilmis beylerin miri durumunda idi. Bu dnemde beylerbeyiler, belli bir blgenin idarecisi olmak yerine btn ordu islerinden sorumlu idiler. Rumeli'de fetihlerin devam ettigi ve hkmdarin da Anadolu'da bulundugu siralarda Rumeli'deki beylerin amiri olan kisi, Rumeli Beylerbeyi haline gelmisti. Nitekim Orhan Bey'in ordu komutani olan oglu Sleyman Pasa'nin beylerbeyi olmasi bu sekilde olmustu. Rumeli'de fetihlerin artmasi ile Anadolu ve Rumeli'nin tek komutan ile idaresi mahzurlu grlerek beylerbeyilik Rumeli ve Anadolu olmak zere ikiye ayrildi. XV. yzyilda bu iki beylerbeyilige Rum (Sivas-Amasya) ve Karaman beylerbeyilikleri de ilave edildi. Bylece beylerbeyilik sayisi drde ykseldi. Yavuz devrinde Diyarbekir, Haleb ve Sam eyletleri teskil edildi. Kanun'nin uzun sren saltanati dneminde Dulkadir, Cezayir-i Bahr-i Sefid, Cezayir-i Garb, Erzurum, Musul, Bagdad, Yemen, Budin, Basra, Van, Timasvar, Lahsa, Trablusgarb ve Habes olmak zere on drt yeni eyletin teskil edildigi, II. Selim devrinde Kefe, K.ibns, Tunus ve Trablussam olmak zere drt eyletin daha kuruldugu, bylece III. Murad devrine gelindiginde 25 eyletin teskil edilmis oldugu grlmektedir. Daha sonraki tarihlerde beylerbeyilerin sayilari artmakla birlikte selhiyetleri tahdid edildi. Nitekim blgelerindeki sancakbeylerinin tayinlerinin dogrudan dogruya merkezden yapilmasi ve sancakbeylerinin hem ynetimde hem de seferlerde sultanin emri ile ayri olarak grevlendirilebilmeleri, beylerbeyilerin otoritelerini smirlandinyordu.

Beylerbeyiler, kendi blgelerinde btn "umur-i siyasette" sultanin temsilcisi olmak, beylerbeyi divaninda asker hususlara dair meseleleri halletmek, gvenligi saglamak, timar tevcihi ve terakkilerini yrtmek gibi vazifelerle ykml idiler. Beylerbeyiler, kendi blgelerindeki sancakbeyleri ile timarli sipahileri maiyetine alarak emr edilen yerde orduya katilmak zorunda idiler. Beylerbeyi seferle grevlendirildigi zaman yerine vekil olarak "mtesellim" denilen birisini birakirdi. XVI. yzyildaki yetkileri her ne kadar btn sancakbeyleri, kadilar ve diger grevlilerle halk nazarinda "hakim ve vali" olarak tayin edilmisse de zellikle sancakbeyleri zerinde sadece bir teftisten teye gitmemistir. Eylet iinde sadece kendi sancagi (merkez sancak)nin idaresinden sorumlu tutulmustu. Iki tug ve haslari bulunan beylerbeyiler, vilayet merkezinde otururlardi. Anadolu beylerbeyiligin merkezi Ktahya, Rumeli beylerbeyilerinki ise Manastir sehri idi. Bunlarin kalabalik bir maiyetleri bulunurdu. Merkezdeki adl ve hukuk isler, kadi tarafindan grlrd. Blgesi ile ilgili isler, kendi baskanliginda toplanan bir divanda grslrd. Hazineye ait isler mal defterdarinca, zeamet isleri timar kethdasi, timar isleri ise timar defterdarinca yerine getirilirdi. Derece itibariyle en byk beylerbeyi Rumeli beylerbeyi idi. Ondan sonra Anadolu beylerbeyi gelirdi. Kanunnmelerde belirtildigine gre beylerbeyi olabilmek iin Mal defterdari, beylik ile nisanci olanlar, besyz akalik kadilar ve drtyz bin aka hassi olan sancakbeyleri beylerbeyi olabilirlerdi. Rumeli beylerbeyi terfi ettigi zaman "Kk vezir" yani Divani Hmyun'da sonuncu vezir olurdu. Anadolu beylerbeyi terfi ettigi zaman da Rumeli Beylerbeyi olurdu. XVI. yzyil ortalarina dogru istikrarli bir sekil alan Osmanli eyletleri, slyneli (= yillikli) ve slynesiz (= yilliksiz) olmak zere iki kisma ayrilmisti. Slynesiz eyaletler daha oktu. Bunlar: Rumeli, Budin, Anadolu, Karaman, Dulkadir, Sivas, Erzurum, Diyarbekir, Haleb, Sam ve Trablussam eyaletleri idi. Bunlarin mahsulati, has, zeamet ve timara ayrilmis olup, hazine ve defterhaneden idare edilmekteydiler. Slyneli eyletler ise Misir, Habes, Bagdad, Basra, Yemen ve Kaptanpasa eyletlerindeki bazi sancaklar ile Trablusgarb, Tunus ve Cezayir eyletleri idi. Bunlarin mahsulati has, zeamet ve timara ayrilmayarak dogrudan dogruya hazine tarafindan yillik olarak beylerbeyi, sancakbeyi, asker vesairenin maaslari ayrildiktan sonra kalani devlet hazinesine gnderilirdi. Osmanli Devleti'nde eyletler, 40-50 senelik uzun bir arastirma ve tekemml dneminden sonra asker, siyas ve idar gelismeler ile zaruretler sonucunda kuruluyorlardi. Nitekim Cezayir-i Bahr-i Sefid, Kibns, Budin, zi gibi eyaletlerin kurulusu, bu ifadelerin musahhas rnekleridir.

SANCAKBEYI
Kelime olarak birok mnya gelen "Sancak", Osmanli tasra teskilatinda kazalarin birlesmesiyle tesekkl eden ve sancakbeyi denilen grevli tarafindan ynetilen idar birimin adidir. XV. yzyilda yaygin bir sekilde kullanilan sancak terimi, zellikle XVI. asirda idar bir birim olarak Osmanli kanunnmelerinde yer aldigi ve hazirlanan "Tahrir Defterleri"nde her birinin, kendine has ayri ayri kanunnmelerinin bulundugu grlmektedir. Bir tug sahibi olan sancakbeylerinin haslari vardi. Bunlar, bir harp vukuunda sancagi dahilindeki timarli sipahilerin toplanma mahalli olan yerlerde (Rumeli'de Isaki ovasi) toplanmasini saglayip beylerbeyinin komutasi altinda harbe gtrmekle mkelleftiler. Ayrica bunlar, mintikalarindaki serbest timar yerlerinden baska, idareleri altindaki sancaklarin hem idar, hem asker, hem de asayis islerinden sorumlu idiler. Keza bunlar, kalpazanlikla mcadele etmek, zel grev iin gelen devlet memurlarina yardimci olmak ve grevlerinde kendilerine kolaylik saglamak gibi vazifelerle de ykml idiler. Sancaktaki sulularin cezalandirilmasi da sancakbeylerine verilmisti. Nitekim kanunnmede "tutulan kimesneyi sancakbeyi suuna gre hakkindan gele" denilmektedir. Buna karsilik sancakbeyleri idarelerinde bulunan sancakta islenen crmlerin vergilerinin tamamini veya bir kismini alirlardi. Bazi sancaklarda da "ift resmi" ve "Resm-i arsne" gibi vergilerden paylari vardi. Sancakbeylerinin dereceleri, sahip olduklan has gelirine gre tayin edilirdi. Kanunnmelerde belirtildigi gibi bunlara drtyz bin akaya kadar has verilmekteydi. Ogullarina ise otuz bin akalik zeamet baglanirdi. Sancakbeyleri protokolda btn agalarin stnde bir yere sahiptiler. Devlet merkezindeki yenieri agasi, nisanci, mir-i alem gibi hizmet sahipleri, sancak beyi olurlarsa besyz veya drtyz bin ile tayin edilirlerdi.

MEDRESELER
Islm egitim tarihi iinde mstesna bir yeri bulunan Osmanli medreseleri, orta ve yksek tahsili gereklestiren messeselerdi. Medrese, memleketin ihtiya duydugu kltr veren ve elemanlari yetistiren bir egitim ve gretim kurulusudur. Daha nceki devirlerde oldugu Osmanli'da da sahislar tarafindan tesis edilen ve yasamasi iin vakiflar kurulan medreselerin hocalarina "mderris" (profesr), yardimcilarina da "mud" (asistan, arastirma grevlisi) denirdi. Medrese talebesi ise "danismend", "suhte" veya "talebe" adlariyla anilirdi. "Sibyan Mektebi" veya o seviyede zel egitim grms olan kimseler, medreselere giderek muayyen hocalardan bir program dahilinde belirlenmis dersleri okurlardi. Osmanli Devleti, mkemmel bir egitim, asker ve idar teskilta sahip bulunuyordu. Bu teskilt, XVI. asirda, gnmzdeki modern devletlerin teskiltlari derecesinde muntazam ve mrekkeb bir manzara arzetmektedir. Gerek egitim ve gretim, gerekse diger teskiltlarla ilgili durumu daha iyi kavrayabilmek iin, binlerce defter ve milyonlarca vesikanin bulundugu Osmanli arsivini grmek gerekir. Kendinden nceki Mslman devletlerde oldugu gibi Osmanlilarda da medreseleri genel anlamda iki grupta mtalaa etmek gerekir. Bunlar: genel egitim veren medreseler ile zel egitim ve gretim veren ihtisas medreseleridir.

GENEL EGITIM VEREN MEDRESELER

Osmanlilar medreseyi, Seluklu ve Anadolu beyliklerini rnek alarak kurdular. Bununla beraber Osmanli medreseleri, nakl ilimlerde Sam-Misir, akl ilimlerde de Bagdat-Semerkant blgelerinde yetismis ulemadan istifade etmisti. Daha nce de belirtildigi gibi Orhan Gazi, Iznik'te ilk Osmanli medresesini kurdugu zaman Kayseri ve Kahire'de tahsil grms olan Davud-i Kayser'yi ilk mderris olarak tayin etmisti. Bilindigi zere Osmanlilar'da medrese egitimi hemen hemen devletin kurulusu ile baslamistir denebilir. Umum bilgi veren medreselerde "ulm-i liye" denilen kelam, mantik, belagat, lugat, nahiv, matematik, astronomi, felsefe, tarih ve cografya gibi "let ilimleri" denilen ilimlerin yaninda "ulm-i liye" denilen Kur'an ilimleri ile hadis ve Islm hukuku (fikih) gibi ilimler okutulurdu.* Osmanli 'Devleti'nin, meden gelismeye imkn veren birok konuda oldugu gibi, egitim ve gretimdeki aik politikasini sonuna kadar devam ettirdigini, lkeye davet ettigi hocalar ile ilim adamlari sayesinde grenmistik. Bu bakimdan, ilk dnemlerde Osmanli medrese sisteminin Anadolu Seluklu ve yine Anadolu Beyliklerinin medrese sistemi seklinde olacagini kestirmek kolaydir. Bununla beraber daha Yildirim Byezid devrinde bir dzenlemeye gidildigi, II. Murad dneminde Edirne'deki Halebiye Medresesi'ndeki* Tetimme ve yine burada Dru'l-hadis Medresesinin ailmasiyla gelistigi ve nihayet kkl degisikligin Fatih Sultan Mehmed devrinde ortaya iktigi bilinmektedir. Fatih zamanindaki medrese sistemi, Kanun Sultan Sleyman'in Sleymaniye Medresesi'ni amasina kadar devam eder. Ister klasik dnemde olsun, ister Tanzimat'tan sonraki yeni dnemde olsun genel egitim medreseleri devirlerindeki ilimlerin birlikte okutuldugu medreselerdir. Istanbul'da Sahn-i semn ve Tetimmeler yapildiktan sonra, Osmanli Devleti hududlari iindeki medreselerde yeni bir dzenlemeye gidildigine daha nce temas edilmisti. Buna gre asagidan yukariya dogru her derecede hangi ders ve kitaplarin ne lde okutulduklarini kesin olarak sylemek pek mmkn grlmemekte ise de bazi vakfiye, kanunnme ve biyografi sayesinde bunlari tesbit etmek kolaylasmaktadir. Genellikle mderrislerinin aldiklari yevmiye (gnlk) miktarina gre de isimlendirilen Osmanli medreseleri, asagidan yukariya dogru syle bir sira takib ederler:

HASIYE-I TECRID (YIRMILI) MEDRESELERI


Bu sinifa giren medreseler, Seyyid Serif Crcan'nin Hasiye-i Tecrid adli eserinin adini tasimaktadirlar. Ilm-i Kelm'a aid olan bu eser, Nsiruddin Tus'nin Tecridu'l-Itikad veya Tecridu'l-Kelm adli eserinin hasiyesidir. yle anlasiliyor ki Hasiye-i Tecrid, bu medresede okutulan en nemli ders kitabidir. Belirtilen medresede, bu eserden baska yine Seyyid Serif'in fikha dair olan Serh-i Feraiz'i ve Sa'dddin Teftazan'nin belagata dair Mutavvel'i okutulmakta idi.br taraftan, bu medresede okutulan eserleri anlayabilmek iin "ilm-i Sarf"tan Emsile, Bina, Maksud, Izz, Merah, "Ilm-i

Nahiv"den Avamil, Izhr, Kfiye gibi eserleri, Serh-i Isagoci gibi Arapa, Tevali gibi fikih uslne dair eserlerin de okunmus olmasi gerekir.

MIFTAH (OTUZLU) MEDRESELERI


Bu medreseler de, belagat ilminden Sa'dddin Teftazan'nin belagata dair eseri olan "Serh-i Miftah"in adini tasimaktadirlar. Bu medreselerde, Serh-i Miftah'tan baska fikihtan Tenkih ve Tavzih, kelmdan Hasiye-i Tecrid'in devami ve hadisten Mesbih okutuluyordu. Bununla beraber Hasiye-i Tecrid medreselerinde oldugu gibi bu medreselerde de baska eserlerin okutulmasi gerekir. Nitekim Ktib elebi, Fatih Sultan Mehmed'in otuzlu medreselerde Miftah-i Men ve Sadru's-Seria'nin okutulmasini tayin buyurdugunu syler.

TELVIH (KIRKLI) MEDRESELERI


Mderrisine gnlk olarak 40 aka verildigi iin kirkli medrese diye anilan bu medreselerde belagattan Miftahu'l-Ulm, usl-i fikihtan Tavzih, fikihtan Radiyuddin Hasan Sagan'nin Mesariku Envari'n-Nebeviyye'si, Sadrusseria Ubeydullah b. Ishak'nin Mesarik'i, hadisten de Begav'nin Mesabih adli eseri okutuluyordu. Btn bunlardan baska daha farkli eserler de ders kitabi olarak takib edilmislerdir.

ELLILI MEDRESELER
Mderrislerine gnlk (yevmiye) 50 aka verilen bu medreseler "Hric" ve "Dhil" olmak zere ikiye ayrilirlar. Kirkli ve Hric Ellili medreseler, Osmanlilar'dan daha nceki devirlerde Anadolu'da hkmran olan Anadolu Seluklulari ile Beyliklerin hkmdar, hkmdar aileleri ve vezirlerinin yaptirdiklari medreselerdir. Dhil medreseleri ise Osmanli padisahlari ile sehzade valideleri, sehzadeler ve padisah kizlarinin yaptirdiklari medreselerdir. Ellili medreselerin Hric blmnde: Fikihtan Hidye, Kelm'dan Serh-i Mevakif, Hadis'ten Mesbih okutuluyordu. Dhil blmnde ise: Fikih'tan Hidye, Usl-i Fikih'tan Telvih, Hadis'ten Buhar, Tefsir'den Kessaf ve Beyzav okutuluyordu.

SAHN-I SEMN MEDRESELERI


Daha nce de belirtildigi gibi Sahn-i Semn Medreseleri, Fatih Sultan Mehmed'in Istanbul'da kurdugu klliyede bulunan 8 medresedir. Bu medreseler, Kanun Sultan Sleyman tarafindan Sleymaniye Medreseleri kuruluncaya kadar en yksek tahsil veren egitim kurumlari idi. Fatih vakfiyesinde mderrislerine yevmiye 50 aka tayin edilmisse de bazi mderrislerin burada kalarak terakki ettikleri, yani baska medreselere gitmeden yevmiyelerinin, bulunduklari yerde ykseltildigi ve bylece 60, 70, 80, 90 akaya kadar ikarildiklari grlmektedir. Burada okutulan derslere gelince bunlar, daha ncekilerin bir devami mahiyetinde olmak zere sunlardir: Fikih'tan Hidye, Usl-i Fikih'tan Telvih ve Serh-i Add, Hadis'ten Buhar, Tefsir'den Kessaf ve Beyzav. Biraz sonra temas edilecegi gibi btn bunlar, nakl ilimler denilen ilimlerdir. Bunlarin yaninda tip, hendese, hey'et, cografya, mantik gibi akl ilimlerin de okutuldugunu

syleyebiliriz. Hele Sahn-i Semn iinde bir de Dru's-sifa denilen bir tip fakltesinin mevcudiyetini gznnde bulundurarak burada hem teori hem de pratik olarak tibbin tahsil edildigini syleyebiliriz.

ALTMISLI MEDRESELER
Mderrisine yevmiye 60 aka verilen medreselerdir. Bu medreselerde okutulan dersleri syle siralamak mmkndr: Fikih: Hidye ve Serh-i Feraiz Usl-i Fikih: Telvih Kelm: Serh-i Mevakif Hadis: Buhar Tefsir: Kessaf Zaman zaman degisiklikler olmakla birlikte medreselerde okutulan bu derslerin yaninda "Cuz'iyt" adi verilen Hikmet (Felsefe), Hesap, Hendese (geometri) Hey'et (astronomi), Cografya, ilm-i zic (astronomi, cetveller), Ilm-i Ncm (Yildizlar ilmi), tip ve Tesrih de vardir. Son asirlarda bunlara "Koltuk Dersleri" veya "let ilimleri" de denmistir. Asil ilim subesini bitirenler yukarida isimleri verilen msbet ilimleri tahsil edebilirlerdi. Nitekim bu branslara giren ilimleri Fatih medreselerinde bulunan fazil ve zu'l-cenaheyn (iki kanatli, iki bransta da sz sahibi) denilen limlerden ya genel mahiyette veya zel olarak tahsil ederlerdi. Her ne kadar isim olarak bunlara cz'iyat deniyorsa da bunlar medreselerde bulunan esas derslerdir. Osmanli dnemi genel egitim ve gretim veren medreselerinde gerek akl, gerekse nakl ilimlerde okutulan dersler zaman zaman degisik olagelmislerdir. Hatta bazi kaynaklarda bu derslerin isimleri manzum olarak verilmislerdir. rnek olmasi bakimindan bunlardan, Fatih ktphanesinde 4985 numarali eserin bos bir yerine ilave edilmis ve medreselerde okunan dersleri sira ile manzum olarak bildiren satirlari buraya aliyoruz. Sarf okusan bir muhterem kisiden Eline kitabin alsam olmaz mi? alissan aferin dese isiten Dsmanin bagrini delsen olmaz mi? Emsile'yi ezber edp sre gr Maksud ile muradina ire gr Izz bilb kaideye gire gr

Merah'i bir hosa bilsen olmaz mi? Avamil ne derse mil ol sen de Misbah ile nur-i ilmi bul sen de. Kfiye'yi Cmi ile bilsen de Kendini l eylesen olmaz mi? Mantik'in ok olur kiyl ile kali Hacegni hb yazmistir akvali Kutbeddin'den bilmek iin eskli Seyyid-i Hasiye'yi bulsan olmaz mi? Telhis'in dersine gark olup yanup Muhtasar szne Mtavvel katup Miftah'in stne Seyyid'i tutup Ilim deryasina dalsam olmaz mi? Menr'in stne tut Ibn-i Melek Tavzih u Telvih'e eris giderek Pezdev'de hsil eylesen gerek Usl mahlln alsan olmaz mi? Bunlardan baska, Cz'iyt denilen msbet ilimler ile ilgili olarak da siirler kaleme alinmistir: Hikmetten oku hem cz'iyati Fehm et cihani seyreder cihati Hendese ilmin okursan evvel Eskl-i tesis serhin bil eshel Ilm-i hesaptan oku hlasa Ibn-i celi bul ersin havasa Bil ilm-i hey'et bul Serh-i agmin

Berend'yi kil halline tayin Ilm-i amelden bil usturlabi bist bbi seyret dolabi Rub'u Mceyyeb dogru ameldir Oku amel kil kim b-bedeldir. Rub'u mukantar bil eyle seyran Cografiya bil Takvim-i Bldan Bil ilm-i ziycten fasl-i Tus Takvimin ol drr ziba arusi Ilm-i Ncum'dan ahkmi bulma Olacak olursan bos yorulma Ahkm-i necmi bilmek haterdir Ahkm-i ser' bil muteberdir. Okut ulumu cz ile bile Tesrih ilmin Tibb-i Nebiyle Tesrihi seyret grsen de san'at Tib ilmini bil, bul tende sihhat

SLEYMANIYE MEDRESELERI
Osmanli medrese sistemindeki en byk gelismelerden biri de sphesiz ki, Kanun Sultan Sleyman dneminde meydana gelmisti. Kanun devri, her sahada oldugu gibi medrese teskiltinda da zirveyi ifade eder. Fatih Sultan Mehmed'in Sahn-i Semn medreselerinde Dru's-sifa olmakla beraber henz tip ve matematik faklteleri yoktu. Bu medreselerde tefsir, hadis, kelm ve edebiyat gibi dersler okutuluyordu. Bununla beraber buraya gelecek olan grenciler, gnmzn ifadesiyle ilk ve orta tahsillerinde matematik, geometri, astronomi gibi dersleri daha nce grdklerinden bu neviden fen bilimlerine vkif idiler. Gnn sartlari ve ihtiyalari gznne alinarak Sleymaniye medreselerine Tib, Riyaziye (matematik) ve Dru'l-hadis ilave edildi. Sleymaniye Vakfiyesi'nden anlasildigina gre, Sleymaniye Cmii'nin kuzey tarafina dsen kisimda medrese-i evvel ve sni denilen birinci ve ikinci medreselerle, kuzey doguda bir hamam, kible

tarafinda bir dru'l-hadis, caminin tam gneyine tesadf eden kisminda medrese-i rabi' (4. medrese), bunun dogusunda da medrese-i slis (3. medrese), cminin gney batisinda tip medresesi ve eczahne, cminin bati kismina dsen tarafinda ise imret, tabhne ve dru's-sifa denilen hastahne yapilmisti. Demek oluyor ki, Kanun Sultan Sleyman tarafindan vcuda getirilen medreseler manzmesi (niversite), Dru'l-hadis, Tib, Riyaziye, Tabiiyye, Din, Hukuk ve Edeb tedrisat yapilan fakltelerden tesekkl ediyordu. Ayrica hastahne, imret, hamam, tabhne vesair mstemilat btn bu siteyi (klliyeyi) meydana getirmisti. Cmi, medrese ve diger tesislerin temeli 7 Cemaziyelevvel 957 (24 Mayis 1550) senesi Persembe gn atilmis, Seyhlislm Ebu's-Sud Efendi tarafindan mihrabin temel tasi konmustu. Cmi, Sevval 963 (Agustos 1556) da bitmis ise de diger tesislerin bitis tarihi daha sonralari olmustur. Sleymaniye medreseleri iinde en yksek olan Dru'l-hadis idi. Mderrisi yevmiye 100 aka aliyordu. Diger mderrislerin yevmiyesi ise 60 aka idi. Hri ve Dhil derslerini gren bir grenci Hukuk, Ilhiyat ve Edebiyat Fakltesi durumunda bulunan Sahn-i Semn medreselerine girmeyerek Riyaziyt ve Tip Fakltesi derslerini takib edecekse Musila-i Sleymaniye denilen medreselere devam eder. Buradan mezun olduktan sonra Sleymaniye Medresesi'ne devam edip yksek tahsil yapabilirdi. Byle bir sistemle Kanun, bir tarafdan Sahn-i Semn medreselerinin stnde medreseler kurmayi gereklestirirken, bir taraftan da Osmanli medreselerinin pyelerini yeni bir sisteme gre tanzim etmis oluyordu. Buna gre Osmanli medreselerinin asagidan yukariya dogru su sekli aldigi grlr: 1. Ibtida-i Hric Medreseleri 2. Hareket-i Hric Medreseleri 3. Ibtida-i Dhil Medreseleri 4. Hareket-i Dhil Medreseleri 5. Musila-i Sahn Medreseleri 6. Sahn-i Seman Medreseleri 7. Ibtida-i Altmisli Medreseleri 8. Hareket-i Altmisli Medreseleri 9. Musila-i Sleymaniye Medreseleri 10. Sleymaniye Medreseleri 11. Dru'l-Hadis Medreseleri.

Grldg gibi Kanun Sultan Sleyman devrinin en yksek pyeli medresesi, Sleymaniye Dru'l-Hadisi idi. Daha sonraki dnemlerde Osmanlilarda birok Dru'lHadis ailmakla beraber Sleymaniye Dru'l- Hadisi, devletin son dnemlerine kadar bu pyesini muhafaza etmistir. Btn bunlardan anlasildigina gre Sleymaniye ile birlikte en yksek mderrislik derecesi de Sleymaniye mderrisligi oluyordu. Sleymaniye mderrisligi iin syle bir sira takib ediliyordu. Buna gre sira ile ibtida-i altmisli, yani altmis akali yevmiyeden baslayarak Hareket-i altmisli, Musila-i Sleymaniye, Hamise-i Sleymaniye,* Sleymaniye ve nihayet Dru'l-Hadis-i Sleymaniye gelirdi. Bu medreselerde ka mderrisin olacagi belli idi. Sayilarinda artis olmazdi. Ibtida-i Altmisli denilen ve altmis aka yevmiye alan mderrislerin sayisi 48 rakaminda dondurulmustu. Bu derecede bulunan bir mderris, terfi ettigi zaman daha yksek bir dereceye hareket ettigi iin buna Hareket-i Altmisli denilmisti. Yevmiyesi daha ncekinin ayni idi. Buna karsilik mderrislik derecesi daha yksekti. Bunlarin sayilari da otuz iki idi. Buradan terfi eden birisi Musila-i Sleymaniye denilen ve kendisini Sleymaniye mderrisligine gtrecek olan dereceye ykselirdi. Musila-i Sleymaniye mderrisligi, "kibar-i mderrisn" denilen mderrisliklerin ilk kademesi idi. Bundan sonra Hamise-i Sleymaniye, daha sonra da Sleymaniye'nin drt mderrisinden birinin mderrisligi ve en sonunda da Dru'l-Hadis mderrisligi gelirdi. Osmanli Devleti'nde, pye itibariyle Dru'l-Hadis medresesinin stnde bir medrese olmadigi gibi, mderrisliginin stnde de bir mderrislik bulunmuyordu. Bu bakimdan buranin mderrisi arzu ettigi takdirde "Mahrec Mevleviyetleri"ne dahil Kuds, Haleb, Eyb, Selanik, Tirhala, Yenisehir, Galata, Izmir, Sofya, Trabzon ve Girit kadiliklarindan birine tayin edilebilirdi. Osmanli ilmiye teskiltinda mderrislerin, protokol ve pye bakimindan gerek birbirleri ile gerekse kadilarla olan durumlari kanunnmelerde dzenlenmis bulunmaktadir. Nitekim degerli bir devlet adami olan Tevki Abdurrahman Pasa (l. 1692)'nin 1677-78 siralarinda hazirladigi ve medeniyet tarihimiz iin ok degerli olan Kanunnmesinde bu konuda syle denilmektedir: "... Ve mderrislerden Sleymaniye mderrisleri Musila-i Sleymaniye mderrislerine tasaddur eder. Ve Musila-i Sleymaniye mderrisleri altmisli mderrislere tasaddur eder. Ve altmisli mderrisler Sahn mderrislerine tasaddur eder. Ve Musila-i sahn mderrisleri dhil mderrislerine tasaddur eder. Ve dhil mderrisleri hric mderrislerine tasaddur eder. Ve hric mderrisleri kudat-i kasabata (kaza ve kasaba kadilari) tasaddur eder. Lkin bu tasaddur itlk zere degildir. Hri mderrisleri ile kudat-i kasabat m-beynlerinde (aralarinda) ilim irfan ve zat ve zaman itibar olunur. Ve bilcmle kasaba kadisi bir z san (san, shret sahibi) kimse olsa elbette hric mderrislerine tasaddur ettirilir. Ve medrisin (medreselerin) her sinifinda olan mderrisler, kendi hempyelerine tasaddurlari zat ve zaman itibariyledir." Fatih Kanunn-mesinde de belirtildigine gre Sahn mderrisi 500 aka yevmiyeli mevleviyetlerden birine geebilirdi. Hri ve Dhil

medreselerinde yevmiye 50 akaya mderrislik yapanlar, yevmiyesi 300 aka olan kadiliga geebilirlerdi. Ayni sekilde bunlar, Nisanci veya Defterdarlik gibi nemli memuriyetlere de geibilirlerdi. Ayrica Sahn-i Semn mderrisleri protokol (tesrifat)da sancakbeylerinden nce gelirlerdi. Btn bunlardan baska I-il denilen Istanbul, Edirne ve Bursa sehirleriyle bunlarin etraf ve mlhakatindaki medrese mderrislerinden yevmiye yirmi aka alan bir mderris, kadi olmak istedigi zaman yevmiye 45 akali bir yere kadi olarak tayin edilirdi. Osmanlilar dneminde ilk defa tedris (egitim-gretim) hayatina baslayacak olan bir grenci, "muhtasarat" denilen dersleri grdkten sonra "Hasiye-i Tecrid" medresesine devam eder. Orada muvaffak olursa mderristen bir belge (iczet, diploma) almak suretiyle bir yukari derecedeki "Miftah" medresesine devam eder. Ondan sonra Kirkli, Hric ve Dhil medreselerinin derslerini grdkten sonra baslangita Sahn medreselerine, Sleymaniye'nin kurulusundan sonra da dilerse Sahn-i Semn'a veya Sleymaniye medreselerine devam edebilir. Buralari da tamamladiktan sonra "iczet" alir. Yani, kendisine mderrislik yapabilecegine dair diploma verilirdi. Cevdet Pasa, Sahn medreselerine gelinceye kadar Osmanli dnemindeki talebenin getigi merhaleleri su ifadelerle anlatir: "Ve talebeden biri danismend olmak murad eylese, ibtida ulemadan bir zata varup Hric derslerini yani mukaddemat-i ulmi taallum ve tahsil ettikten sonra ol zatin tavassut ve delletiyle mderrisnden birine varup ve "Dhil" derslerini grp Sahn derslerine kesb-i liyakat eylerdi. Ve Sahn medreselerine dhil olabilmek iin onlarin "iddiye"si hkmnde bulunan medreselerde ikmal-i ulm-i mrettebe etmek lzim gelirdi ki, bunlara "Musila-i Sahn" denilirdi. Ve Sahn medreseleri Fatih Camii Serifi'nin iki tarafindaki kargir ve kursunlu sekiz medresedir ki, Sahn-i Semn denir. Bunlarda sahib-i hcre olan talebe, ulema ve fuzeldan zatlar olup nicesinin telifat-i makbulesi vardir. Ve bunlarin eskilerine "Muid" denilir ki, medreselerinde mzakereci olup bu medreselerin arkalarinda ve idadiyeleri makaminda sekiz Tetimme medreselerindeki talebeye dahi tedris-i ulm ederlerdi." Osmanli medreselerinde icazet alan mderris adayi "nevbet" denilen sirayi beklerdi. Anadolu'da mderrislik yapmak isteyenler Anadolu, Rumeli'de mderrislik yapmak isteyenler de Rumeli kadiaskerinin belli gnlerdeki meclislerine devam edip "Matlab" denilen deftere (Ruznme) isimlerini kaydettirirlerdi. Ebu's-Sud Efendi'nin Rumeli kadiaskerligine kadar muntazam bir mlzemet defteri olmayip herhangi bir sekilde yolunu bulanlar sira beklemeden mlzemete geerken, bundan sonra yedi senede bir mlzemet usl kanun oldu ki, ulemadan her pyede olanlarin ne kadar mlzim verecekleri de bu dnemde tesbit edildi. Bununla beraber zaman zaman bu kanuna aykiri olarak degisik zamanlarda mlzemetler verilir oldu. Ayrica padisah clslarinda, padisahin ilk seferinde, savaslardan mzafferiyetlerle dnsnde veya sehzde dogumlarinda da mlzemetler verilir oldu. Medresedeki dersleri sirasiyla grp icazet alan ve danismend olan kimse, bundan sonra mlzemet ve kadiasker defterine kayd olunarak sira beklerdi. Sirasi gelen mderris adayi en alt seviyedeki "Hasiye-i Tecrid" medresesi mderrisligine atanirdi. Bu medrese yirmi ve yirmi besli medresedir. Buradan terfi edince bir derece yksek olan otuz, daha sonra otuz bes aka yevmiyeli "Miftah" medreselerinden birinin

mderrisligine tayin edilirdi. Bylece en st kademeye kadar ikabilirdi. Medreseyi bitiren asker sinifa gemek isterse o zaman kendisine yirmi bin aka ile zemetin ilk derecesi verilirdi. Baslangita btn mderrislerin tayinleri kadiaskerlerin Pdisaha arz etmeleriyle yapilirken, XVI. asir ortalarindan itibaren Hasiye-i Tecrid, Miftah ve Kirkli medreselerin mderrislerinin kadiasker, daha st seviyedeki medreselerin mderrislerinin tayinleri ise Seyhlislm'in sadrazam vasitasiyla inhasi zerine olmustur. Osmanli medreselerinde mderrislik yapmak isteyenler ayrica bir imtihana tabi tutulurlardi. Sayet bir medresede mnhal yer varsa (bos kadro) ve buraya da birden fazla tlib bulunuyorsa o zaman imtihan yapilirdi. Bu imtihan iin adaylara bir mesele (problem, tez) verilir, takrirleri dinlenir ve bir de risle yazdirilirdi. Jri tarafindan dinlenen ve sorulara dogru cevab vermekle birlikte rislesi kabul edilen aday, mderrislige atanirdi. Mderrislerin imtihaninda kadiaskerler de hazir bulunurlardi. Imtihan, herkese aik olarak bir camide yapilirdi. Sorular, mderrislerin seviyesine gre olurdu. Osmanlilarda, ilk medresenin kurulusundan ve bilhassa Fatih'in Semniye medreselerinden sonra belli bir nizam ve kanuna baglanan medrese egitimi ile mderrislik, ufak tefek bazi olaylar bir tarafa birakilacak olursa gzel ve sistemli bir sekilde isliyordu. Fakat XVI. asrin son eyreginde degisik sebeplerden dolayi egitim ve gretim messesesinde bazi aksakliklar grlmeye baslanir. Bunlar, medresenin gerilemesine ve hatta ileride kmesine sebep olmuslardir. Bu ks durdurmak iin zaman zaman basvurulan islh alismalari ve bu ugurda harcanan abalar ile yapilan teklifler fazla tesirli olmamis grnmektedir. Bununla beraber biz, genis bir aiklamada bulunmadan Osmanli medrese ve ilmiye teskilatinin bozulma sebeplerini asagidaki sekilde ismen zikretmekle iktifa ediyoruz. Bunlar: Nfus kesfeti, Devletin diger messeselerindeki bozukluklar, Ulem-zdegn sinifinin dogmasi, Ilmiyeye id kanun ve geleneklerin ignenmesi, Merkezcilik, Saltanat kavgalari, talebe isyanlari, bencillik, ilm hrriyetin olmamasi gibi her biri basli basina ks sebebi olabilecek maddelerdir. Biraz nce, bozulmaya tesir eden sebebler olarak grdgmz hususlarin ortadan kaldirilmasi iin degisik zamanlarda fermanlar isdar edilmisti. Fakat bir trl medreselerin islhi veya kendini dzeltmesi gibi arzu edilen seyler yapilamiyordu. Zamanimizin teknik medeniyetini meydana getiren yenilesme aginin gerektirdigi sartlara uymak, degil sadece Osmanli Devleti'nde btn bir Islm dnyasinda mmkn grlemiyordu. Halbuki baslangita ilm gelismeye ok msait olan ve gnmz niversitelerinin egitimi seviyesinde egitim ve gretim veren medreselerin bu durumu, pek ok kimseyi zmekteydi. Zira medrese, artik kendisini, degisen dnya sartlarina uyduramiyor, ilim, teknik ve sanatta takib edilen metodlara yabanci kaliyordu. Bu arada, kurulus dnemindeki kanun ve tzkleri de hakkiyla tatbik edemiyordu. Iste bunun iindir ki medreselerin disinda yeni bazi okullarin ailmasina ihtiya hasil oldu. zellikle 1770'deki esme savasindan sonra Osmanli Devleti artik kendisini yenilemek ihtiyacini hissediyordu. Bu yzden 18 Kasim 1773 senesinde Mhendishne-i Bahri-i Hmayn adi ile denizcilikle ilgili bir okul, Kaptan-i Derya Cezayirli Gazi Hasan Pasa'nin teklifi zerine ailmis oldu. Ilk hocasi da ayni zat olan bu mekteb, tarih boyunca Osmanli egitim sisteminde bir yenilik olarak kabul edilir. 10 Mayis 1796 senesinde de (III. Selim devri) kara kuvvetleri subayi yetistirmek zere

Mhendishne-i Berri-i Hmyun ailmisti. Burada zamanin gerektirdigi hesap ve geometri konulari ile tarih, cografya, astronomi gibi ilimler de okutulurdu. 1826'da Tibhne-i mire ve Cerrah-hne-i Ma'mre ailmis olmakla, eskiden beri medrese kisimlari arasinda sayilan Dru't-tiblar da medrese disina ikmis oldu. Daha sonralari degisik isimlerle anilmalarina ve farkli program tatbik etmelerine ragmen baska mektepler de kuruldu. Bunlardan birkaini tarih sirasina gre vermekle yetinmek istiyoruz. 1838 senesinde ailan Mekteb-i Maarif-i Adliye, 1839 senesinde ailan Mekteb-i Ulm-i Edebiye, 1847 senesinde ailan Dru'l-Muallim Rsd. 1867 senesinde ailan Mekteb-i Sultan'ler vs. Bylece medreselerin egitiminden farkli egitim ve gretim veren ve degisik programlar uygulayan bu mektepler, bozulmaya ve gittike ortadan kalkmaya dogru hizla giden medreselerin, zerinde oturdugu araziyi, yavas yavas ellerinden almaya basladilar. Geri ilk bakista bunlar, medreselerin disinda gibi grnmekte iseler de II. Mesrutiyetin ilanini takib eden sene (1909), medreselerde de islhat tesebbslerine girisilmis, din tedrisat yaninda Trke, tarih ve cografya gibi sosyal derslerle, riyaziye, fizik, kimya gibi fen derslerinin okutulmasi iin yapilan tesebbsten de tam bir netice alinamamisti. Medreselerde asil islahat, Padisah Sultan Mehmed Resd (1909-1918) devrinde, Seyhlislm rgpl Mustafa Hayri Efendi'nin seyhlislmligi sirasinda ve drt sene sren alismalar sonunda yapildi. Bu sirada medreselerde yeni bir sistemin tatbikine geildi. Bu sistemle ilgili layiha, 10 Zilkade 1332 (Ekim 1914) tarihli Ceride-i Ilmiye, nsha-i fevkalde de yayinlandi. "Islh-i Medris Nizmnmesinin Esbb-i Mcibe Layihasi" adi ile Istanbul'daki btn medreseler tek isim altinda toplanacaklardir. Btn Istanbul medreselerindeki talebeler ayni usl ve kaideler iinde yetistirileceklerdir. Bunun temini iin de btn medreselerin tek bir isim altinda toplanmasi kararlastirilmistir. Islm hilafetinin merkezinde bulunmasindan dolayi da bunlara "Dru'l-Hilfeti'l-Aliyye Medresesi" adi verilmistir. Nizamnmenin ikinci maddesinde bu medresenin "tli kism-i evvel", "tli kism-i sni" ve "l" olmak zere kisma ayrildiklari grlr. Her kisimda drt sene egitim grlecektir. Her kisim drder sinif ve her sinif da drder subeyi muhtevi olacaktir. Besinci maddede de medresenin idare sekline yer verilmektedir. Buna gre bu medresenin her kisminda birer mdir-i umm (genel mdr), sinif ve subelerinde de birer mdr bulunur. Sube mdrleri sinif mdrlerine, sinif mdrleri, mdir-i ummlere, mdir-i umumler ise ders vekletine baglanmisti. Dru'l-Hilfe Medresesine alinacak talebenin sayisi tesbit edilirke de o gnk medrese talebesinin sayisi gz nnde bulundurulmustu. Buna gre Tl siniflara 260, l siniflara ise 200 talebe alinmasi, tedrisatin daha iyi yrtlebilmesi iin de her sinifin drt subeye blnmesi kararlastirilmisti. Dru'l-Hilafe'nin li kismini bitirenler veya disaridan btn siniflara id imtihani verenlerden ser' ilimlerde ihtisas yapmak isteyenler iin Sultan Selim Cami iindeki Yeni Medrese "Medrese-i Cedde"nin tahsisi ve buna "Medresetu'l-Mutehassisn" adi

verilerek bir genel mdr tarafindan ve zel bir ynetmelikle idaresi uygun grlmst. Bu medresenin siniflari kirkar kisilik olacakti. Dru'l-Hilfe medresesinde okuyacak talebenin haftada 24 saat ders grmesi gerekiyordu. Bu derslerin isim ve saatleri, Ceride-i Ilmiye'deki programlara dayanilarak Mbahat S. Ktkoglu tarafindan tesbit edilmis ve semasi ikarilmistir. Bir senelik gretimden sonra mfredat programinda bazi degisiklikler yapilmis ve Ingilizce, Fransizca, Almanca veya Rusadan birini geen talebe bu dili grenmek zorunda birakilmisti. Ayrica hergn "mnasib bir zamanda" gsterilecek olan beden terbiyesi (egitimi) dersi de bu programa ilave edilmisti. Dru'l-Hilfe medreselerinde din ilimler yaninda msbet ilimlerin de tedris edilmesi, 1923 senesinde Ismail Hakki Baltacioglu'nun "Bugnk medrese kimyayi camilerde mihraba kadar sokmustur" szlerine gre modern bir egitim messesesi haline gelmisti. Yeni bir sistem ve asrin icablarina gre kurulan bu medreseler, akademik bir hviyet kazanmislardi. Medresetu'l-Mtehassisinin her subesinde 500, Dru'lHilfe medreselerinde ise 7000'e yaklasan bir grenci mevcudu vardi. Ayrica, Trkiye Byk Millet Meclisi hkmeti tarafindan ikarilan bir nizamnme ile Anadolu'nun pekok yerinde hatta byk kylerde bile imam ve hatip ihtiyacini karsilamak iin ailan medreselerin sayisi 465, talebesi de 16.000 civarinda idi. Cumhuriyetin ilnindan drt ay sonra 3 Mart 1924 tarihinde Siirt mebusu Halil Hulki Efendi ve 50 arkadasinin teklifi zerine Ser'iyye ve ve Evkaf Vekleti'nin lagvedilir. Ayni tarihte Saruhan mebusu Vsif Bey ile 50 arkadaiin takriri zerine grsmesiz kabul edilen Tevhid-i Tedrisat Kanunu ile btn medreseler Maarif Vekletine devredilmisti. O zamana kadar bu medreselerde egitimine devam eden grenciler Dru'l-fnn bnyesinde ailan Ilahiyat Fakltesine naklolunmuslardi. Osmanli Devleti'nde kurulusundan beri itina ile zerinde durulan egitim ve gretim sistemi, daha sonralari degisik sebeblerden dolayi geregi gibi uygulanamamis ve hatta eski kanunlar bile tatbik edilemez olmustu. Bilhassa Fatih ve Kanun devirlerindeki medreselerin, devirlerine gre bir irfan yuvasi olmalari artik mazide kalmisti. Ne talebe ne de hoca kadrosunda yeni metodlarin tatbiki dsnlmemisti. Bu yzden bozulmaya yz tutan medreselerin islhi iin alismalar yapilmisti. Bu sebeple farkli isimlerle degisik tarihlerde esitli okullarin aildigina daha nce temas edilmisti. Bilindigi gibi Osmanli Devleti'nde kkl degisiklikler Sultan II. Mahmud zamaninda yapildi. Onun iin biz de nemine binaen bu dnemde ilk egitimi mecburi kilan II. Mahmud'un fermanini buraya aynen almak istiyoruz. Istanbul ve bild-i selse kadilarina hitaben yazilan fermanin metni syledir: "Cmleye ma'lumdur ki, mmet-i Muhammed'denim diyen kffe-i ehl-i Islm'a gre ibtida serit-i islmiyeyi ve akaid-i diniyesini grenip bilmek ba'deh iktisb-i maiset iin kangi dirlige sulk edecek ise etmek. Ve'l-hasil her bir seyden evvel zaruriyat-i diniyyeyi grenmekligi umur-i dnyeviyenin cmlesine takdim eylemek lzim iken bir zamandan beri ekser-i ns analarinin ve babalarinin seyyiesi olarak kendileri kaldiklari misill evladlarinin cahil kalmasini dsnmeyerek ve Rezzak-i lem olan Hak Sbhanehu ve Taala Hazretlerine adem-i tevekkl ile hemen aka kazanmak daiyesine dserek ocuklari bes alti yasina vardigi gibi mektepten alip ehl-i hiref

(sanatkr) yanina skirdlige verdiklerinden o makle sabiler kkten cehaletle byyp sonra dahi okuyup grenmeye heves etmediklerine binaen vizr ve veballeri analirinin ve babalarinin boynuna olup yevm-i kiyamette bir taraftan bunlar giriftar-i mes'uliyet ve bir taraftan kendileri duar-i hiyz u nedmet olacaklarindan baska maazallahi Taala zamaneyi cehlet istiabiyle ekser halk diyanetten bi haber olduklarindan bu keyfiyet nusretsizlige sebeb-i mustakil olup Aseman-Allahu Tel byle giderse min kibeli'r-Rahman terbiye-i sedideyi mstelzim olacagi erbab-i basirete zhir ve hveyda olmaktan nsi ibd-i mslimini o misill dnya ve ahiret ukubatindan tahlis ve siynet lzim gelmekle imdi emr-i dinde serm ve istihya ciz olmadigina binaen simdiye kadar chil kalmis olan gen ve ihtiyar bi'l-cmle mmet-i Muhammed, cahilligin DAREYN'de (dnya ve ahiret) vehametini dsnp ve bu babta birbirinden utanmayarak hemen Hak'dan utanip kendileri bulunduklari kr, kisb ve san'at ve hizmetleri arasinda bilmedikleri mesil-i diniyye ve akad-i islmiyelerini dahi grenip bilmekle hasbe'l-imkn sa'y ve gayret ve ol vechle kendilerini Dreyn selmetligine irgrmekle sarf ve sa'y ve makderet eylemeleri fariza-i uhde-i diynetleri oldugundan baska f m ba'd, herkes evladlarini mrahik derecesine varmadika ve ilmihal ve serait-i islmiyesini lyikiyle taallum etmedike mektepten alip ustaya vermemek ve murahik olup ustaya vermek derecesine geldikte babasi, babasi yok ise sir velisi olan kimesne murahik derecesinde oldugunu eger Istanbul sekenesinden ise Istanbul kadisi olan efendi tarafina ve Eyyb ve skdar ve Galata skknindan iseler kadilari efendiler taraflarina, mektep hocasiyle beraber varup ve ocugu dahi getrp gsterip taraf-i ser'den yedlerine memhur (mhrl) izin tezkiresi almak ve izin tezkiresi almadika esnaf taifesi sakirdlige almamak; ve sakirdlige alinmakla esnaf kethdalarinin dahi re'y ve marifetleri munzam olmak lzimeden olduguna binaen syet esnaftan biri o makule tezkiresiz ocugu skirdlige alur ve babasi ve validesi verir ise okudugu mektebin hocasi veyahut mahallesinin imami dogru kadi efendilere haber vermek ve kadi efendiler dahi bu keyfiyeti ihyay-i din-i mbin kaziyesine mebni oldugundan taraflarindan taharri olunarak (arastirilarak) izin tezkiresi almaksizin san'ata verilmis sabi bulunur ise alani ve vereni ve ol esnafin kethdasini ve haber vermedigi iin mektep hocasini li ecli't-te'dib Bb-i liye inha eylemek. Anasiz-babasiz yetim ocuklar olup da kimesnesizligi sebebiyle zarur (olarak) bir usta yaninda veyahud bir kimesnenin terbiyesinde bulunur ise ustasi ve gerek mrebbisi olan adam sirf san'at grenmeklige ve hizmete hasr etmeyerek gnde iki defa mektebe gnderip mrahik oluncaya kadar okutturmak ve kezalik elhalet hazih, ustalarda bulunan ocuklar dahi bi tipkiha bu nizama dhil olarak anasi, babasi veya sir velisi olanlar ustadan alup mektebe vermek ve kimsesiz olanlari dahi ustalari mektebe verip chil kalmamasina dikkat etmek ve mektep hocalari dahi mekteplerde bulunan ocuklari gzelce okutup Kur'an-i Azim's-sni ta'lim akabinde her bir ocugun haysiyet ve istidadina gre tecvid ve ilmihal misill risleler okutarak serit-i Islmiye ve akaid-i diniyelerini grenmeklige sa'y ve ikdam eylemek zere ale'l-umm tenbih ve ikaz olunmasina irde-i seniye suduriyle keyfiyet bild-i selse kadilari efendilere baska baska b fermn-i l tenbih kilinmis olmagla siz dahi sitanede kin bi'l-cmle mahallat imamlarini ve mektep hocalarini ve esnaf kethdalarini tarafiniza celb ederek tenbihat-i mezkreyi gs-i hslarina telkin ve tefhm ve is bu fermn-i lnin birer mamz (imzali) suretlerini dahi yedlerine ita birle imamlar mahalleleri ahalilerine ve kethdalar dahi esnaflarina okuyup anlatmak ve mektep hocalari bilip mcibiyle amel etmek zere cmlesine geregi gibi tenbih ve te'kide mbaderet ve bi-tevfikihi isbu nizam ve tenbihatin ale'd-devam icra ve istikrari vesilini istihsle tarafinizdan dahi bizzat ihtimam ve dikkat eyliyesiz dey buyruldu.

IHTISAS MEDRESELERI
Grldg gibi simdiye kadar genel egitim ve gretime tahsis edilen medreselerin egitim ve gretim faaliyetleri zerinde durduk. Halbuki bunlarin disinda da bazi medreseler bulunmaktadir. Bunlar, daha ziyade ihtisasi gerektiren bir dalda agirlikli egitim ve gretim yapilan medreselerdir. Belli branslarda faaliyet gsteren bu medreseler, Osmanlilardan nceki Islm dnyasinda olduklari gibi Osmanlilarda da ayni isimle varliklarini devam ettirmislerdir. Klasik dnemde bunlari: Dru'l-kurra, Dru'l-hadis ve Dru't-tib olmak zere kisma ayirabiliriz. Osmanli dnemi ihtisas medreseleri ile bunlarin fonksiyonlarini daha iyi anlayabilmek iin biraz gerilere, yani Osmanli ncesine gitmemizde fayda mlahaza ettigimiz iin, Osmanlilarin rnek aldigi bu medreselerin ilk kurulus yillarindan da kisaca bahs etmek icab etmektedir.

DRU'L-KURRA
"Yer, mekn, ev" gibi anlamlara gelen "dar" ile "okuyan" anlamindaki "kari" kelimesinin ogulu olan "kurra" kelimelerinden meydana gelen "Dru'l-Kurra", Kur'an-i Kerim'in gretildigi, bir blmnn veya tamaminin ezberletildigi ve kiraat vecihlerinin talim ettirildigi mektepler iin kullanilmistir. Bazi Mslman devletlerde bu messeselere "Dru'l-Kur'an" ve "Dru'l-Huffaz" gibi isimler de verilmistir. Bilindigi gibi Hz. Peygamber, daha bi'setin (Peygamberlik ve vahyin gelisi) drdnc senesinde kendi evinden baska gizlice egitim ve gretim fayetlerinde bulunmak zere, Saf tepesinin eteklerinde bulunan ve Beni Mahzm kabilesinden olan Erkam'in evini kullanmaya baslar. Hz. Peygamber burada hem Mslmanlara, hem de kendisini dinlemek ve buna gre karar vermek isteyenlere Kur'an okuyup gretiyordu. Bylece burada zellikle Mslmanlara hem Kur'an gretiyor, hem de inan ve sabir konusunda onlari egitiyordu. Bunlari nazar-i itibara aldigimiz zaman vahyin baslangicinda kendi evindeki ilk gretimi bir tarafa birakacak olursak, Islm dnyasindaki ilk "dru'l-kurra"nin Erkam b. Ebu'l-Erkam'in evindeki bu dru'l-kurra, ilk hocanin da bizzat Resulullah oldugu sylenebilir. Islm yayilis tarihinde bir dnm noktasi olarak kabul edilen Akabe bey'atlarindan sonra Hz. Peygamber, Yesriblilere (Medine) Kur'an muallimi (greticisi) olarak Mus'ab b. Umeyr'i gndermisti. Bylece, daha kendisi ve ashabi oraya varmadan, oradaki Mslmanlarin gerek Kur'an, gerekse bu sayede Islm'i grenmelerine imkn saglamisti. Mekke'nin fethinden sonra vilayetlere tayin ettigi valilerden bir kismi, ayni zamanda Kur'an muallimi idi. Bugn, "Mescidu'n-Nebev" dedigimiz mescidinde esitli vesilelerle bizzat kendisi Kur'an gretirken, Suffa'da da hem kendisi hem de Ubde b. Smit gibi kimseler bu konuda ona yardimci oluyorlardi. Bu sayede Suffa ashabi da Kur'an grenmis oluyordu. Keza o, mescidlerde Kur'an derslerini tesvik ediyordu. Nitekim, Sahih-i Mslim'de belirtildigine gre Yahya b. Yahya et-Temim'nin Eb Hreyre'den nakledilen uzunca bir hadisinde Resulullah: "Allah'in evlerinden birinde, Allah'in kitabini okumak ve kendi aralarinda mtalaa etmek (tedrs) zere toplanan her topluluga Allah, sekinet (i huzuru, rahatlik) verir, onlari rahmet kaplar, evrelerinde melekler toplanir ve Allah, onlari meleklerin yaninda anar." Gerek bu

hadis, gerekse daha baska birok hadiste Kur'an ve onunla ilgili ilmin grenilmesinin nemi zerinde durulur. Hz. Peygamber'in, Kur'an grenmenin nemli vasitalarindan biri olan okuma yazmaya karsi olan ilgisini ortaya koyan olaylardan biri sudur: Bedir savasinda harp esiri olarak karsi taraftan ele geen her bir esir iin drt bin dirheme kadar fiyd-i nect (kurtulus akasi) takdir edilmis iken, bunlarin okuma yazma bilenlerinden her biri, Medine'li on Mslman ocuga bunu gretmek karsiliginda hrriyetlerine kavusabileceklerdi. Zeyd b. Sbit, bunlardan okuma yazma grenen Ensar ocuklarindan biridir. Dokuz mescidde egitim ve gretimin devam ettigi Medine'den baska, fethedilen veya yeni kurulan merkezlerde ashabin kiraatta mahir olanlari dersler veriyordu. Dimask (Sam)'da meyye Cmii'ndeki ders halkalarinin bir ogu kiraatla ilgiliydi. Ebu'd-Derd burada Kur'an tlim ettigi iin "Muallimu's-Sam" veya "Kriu's-Sam" nvaniyla anilmisti. grenci sayisinin zaman zaman 1500 sayisinin stne ikmasi,onun derslerine olan ragbeti gsterir. Ebu'd-Derda vefat etmeden nce, kiraatini takdir ettigi Fedle b. Ubeyd el-Ensr'yi yerine hoca olarak grevlendirmesi iin Sam Valisi Muaviye b. Ebi Sfyan'a tavsiyede bulunmustu. yle anlasiliyor ki bu durum (kiraat ilmi ile ilgilenme) burada uzun sre devam etmisti. Nitekim seyahatlari sirasinda Dimask'a da ugrayan Ibn Cbeyr (539-614/1144-1217), bu sehirdeki meyye Camii'nde btn gn devam eden Kur'an dersleri hakkinda tafsilatli bilgi verir. Buna gre sabah namazindan sonra "Sub'" denilen meclisle baslayan kiraat dersleri, ikindiden sonra "Kevseriye" adi verilen derslerle devam ederdi. Burada kendilerine "Kevser" denilen ve Kur'an'i ezberlemede glk eken yzlerce kisiye el-Kevser sresinden itibaren namaz sreleri gretilirdi. Birok merkezde Kur'an dersleri veren ashabtan itibaren, tabin ve tebeu't-tabin dnemlerinde degisik lehelere gre okuyus tarzlari sekillenmeye baslar. Kur'an-i Kerim'in yedi harf zerine indirilmesi, onun yedi lehe ile okunmasina ve buna bagli olarak kiraat ilminin dogmasina sebep olmustur. Bizzat Hz. Peygamber, Kur'an'i yedi kiraatla okumus ve bunu ashabina da gretmisti. Mslmanlar, hicr ikinci asrin baslarinda, ashabtan nakledilen bu yedi kiraati temsil eden "Kurra"lar etrafinda toplanarak onlari grenmeye basladilar. Bylece cmilerde veya zel yerlerde kurralar etrafinda tesekkl eden halakalarla kiraat ilmi tahsil edilmeye baslandi. Mekke'de Abdullah b. Kesir (l. 120/737), Medine'de Nfi b. Abdurrahman (l. 169/785), Sam'da Ibn mir (l. 118/736), Basra'da Eb Amr b. Al (l. 154/770) ve Yakub (l. 205/820), Kfe'de Hamza b. Habib (l. 188/803) ile sim b. Behdele (l. 127/744) gibi kimselerin etrafinda ilk kiraat halakalari meydana geldi. Daha sonra bu mevzudaki alismalara ilaveten saz kiraatlarla ondrt kiraat (Kiraat-i erbaa asere) dogdu ki bu konuda birok eser telif edilmistir. Bu mahsuller, "Kurra halakalari", "Dru'l-Kur'anlar", "Dru'l-huffaz"lar ve "Dru'l-kurralar"in mfredatini meydana getirmisti. Buralarda, Kur'an'daki kelime ve ibrelerin telaffuzu ile okunustaki ihtilaflari, nakledenlere isnad ederek bildiren "Ilm-i Kiraat" tahsil edilmistir. Anadolu Seluklulari ile Karamanogullari dnemlerinde bu messeseler "Dru'lhuffaz" adini almis olup baslica Seluklular devrinde Konya'da Shib At, Ferhniye (700/1300), Sa'duddin mer, Nasuh Bey (715/1315); Karamanogullari dneminde Haci Yahya Bey,Hoca Salman, Has Yusuf Aga, Kadi Imaduddin ve Haci Semseddin Dru'l-huffazlari tesis olunmustur.

Bilindigi gibi Islm dnyasinda camiler, uzun sre birok fonksiyonu birden icra eden mekan olma zelligini koruyorlardi. Bununla beraber egitim ve gretim faaliyetleri bakimindan da Kur'an ve hadis tahsilinin merkezi zelligini muhafaza ettiler. Buralarda ileri seviyede Kur'an grenimi iin olusturulan ders halakalari "sub" ve "tasdir" diye anildi. Kiraat hocasina "seyhu'l-kiraa", grevine de "mesihatu'l-kiraa" denildi. Sehir cmilerinde yrtlen Kur'an okutma faaliyeti "mesihatu'l-mescid", ordughlarda yrtlen faaliyetler "mesihatu'l-cnd" ismini aldi. Bu sonuncunun hocalarina "kriu'l-cnd" de denirdi. yle anlasiliyor ki, Kur'an egitimi iin ailan bu messeselere Islm dnyasinin hemen her yer ve blgesinde byk bir nem verilmistir. Zira burada hem Kur'an'in okunmasi, hem ezberlenmesi, hem de bazi grevlerin yapilmasi bakimindan byle bir mekna ihtiya vardi. Kaldi ki bu ilim sayesinde Allah kelmi greniliyor ve bunun karsiliginda da sevab kazaniliyordu. Iste bu sebeple her dnemde oldugu gibi Osmanli dneminde de bu isimle ve zel bir ihtimamla ailan adi geen messeseyi grmek mmkn olmaktadir. Osmanli egitim ve gretim sistemi iinde yer alan ihtisas medreselerinden biri de dru'l-kurralardir. Osmanlilardan nce oldugu gibi Osmanlilarda da "kari"ler ile cmi hizmetlileri genellikle bu messeselerden yetisirlerdi. Sibyan mektebini bitiren veya o seviyede zel bir grenim grms olan bir talebe, bu messeselerde okumak istedigi zaman, nce en alt seviyedeki bir dru'l-kurraya girer ve orada hifzini tamamladiktan sonra yksek seviyedeki bir dru'l-kurraya devam ederdi. Buralarda "ilm-i kiraat" ve "ilm-i maharic-i hurf"u grenirdi. Osmanlilar'in, dru'l-kurralara byk bir nem verdikleri anlasilmaktadir. Zira gezdigi yerlerdeki dru'l-kurralarin bazi zellikleri hakkinda bilgi veren Evliya elebi (1611-1682), kendi asrinda olduka fazla sayida dru'l-kurradan sz etmektedir. Nitekim onun verdigi bilgiye gre Amasya'da dokuz dru'l-kurra vardi. Bunlardan sadece Sultan Byezid dru'l-kurrasinda 300'den fazla hafiz bulunmakta idi. Bunlarin arasinda kiraat-i seb'a, asere ve takribi bilenler de vardi. Ilk bakista abartili gibi grnen bu bilgi, Amasya Tarihi yazari Hseyin Hsameddin'in buradaki mevcud sekiz dru'l-kurra hakkinda ayrintili bilgi vermesi, Seyahatnmedeki sayinin abartilmamis oldugunu gstermektedir. Gerekten, Evliya elebi, gezdigi btn Osmanli sehirlerindeki dru'l-kurralar hakkinda tafsilatli bilgiler vermektedir. Nitekim Istanbul, Edirne, Bursa, Erzurum gibi hemen her yerde bir veya daha fazla dru'l-kurra oldugu anlasilmaktadir. Nitekim Basbakanlik Osmanli Arsivi'nin sadece Cevdet Tasnifinin "Evkaf" ve "Maarif" blmlerine bakildigi zaman bile karsimiza sayisiz dru'l-kurra ikacaktir ki, bunlarin byk bir kismi halk tarafindan vakif suretiyle yapilmis olanlardir. Halkin, dru'lkurralara olan bu ilgisi son zamanlara kadar devam etmis grnmektedir. Biz, rnek olmasi bakimindan sadece iki dru'l-kurra ile ilgili iki arzdan (dileke) bir iki cmle nakletmekle yetinmek istiyoruz: a. "Der-i devlet mekine arz-i di-i kemine oldur ki, medine-i Izmir'de Hasan Hoca Mahallesi'nde Keeciler skunda vaki Haci Emine Hatun binti Mustafa Efendi medrese-i dru'l-kurrasi vakfindan almak zere b bert-i li vazife-i muayene ile seyhu'l-kurra ve mderris olan..."

b. "Der-i devlet mekine arz-i di kemine oldur ki, nezret-i dilerinde sde evkaftan Istanbul'da merhum veys Bey'in dru'l-kurra vakfindan almak zere..." diye devam eden belgelerdeki bilgiler, bize dru'l-kurralarin diger Osmanli medreseleri gibi vakiflara bagli oldugunu da gstermektedir. Dru'l-kurralar, oralarda gretilen ilimlerle alakasi bakimindan daha ok cmiler iinde veya evresinde tesis edilmislerdir. Bugnk bilgilerimize gre Osmanlilarin ilk dru'l-kurrasi Bursa'daki Yildirim Byezid dru'l-kurrasidir. Bu dru'l-kurra, Imam Cezer'nin gelisiyle Ulu Cami'de ailmisti. Evliya elebi, Istanbul dru'l-kurralarindan bahsederken "evvela ne kadar seltin camileri, vzera ve gayri ayn-i kibar camileri varsa her birisinde mutlaka birer dru'l-kurra bulunur" dedikten sonra mstakil dru'lkurralarin isimlerini vermektedir. Bylece Osmanlilarda da, Anadolu Seluklulari ile Karamanogullari'nin "dru'l-huffazlari" gibi mstakil binalari bulunan dru'l-kurralarin mevcudiyetine sahid olmaktayiz. Osmanli dru'l-kurralarinda ders kitabi olarak Semseddin Muhammed b. Muhammed el-Cezer (l. 833/1429)'nin bizde "Cezer" diye shret bulan eseri, ayrica Eb Muhammed es-Stib'nin "Stib" diye meshur olan "Kaside-i Lmiye"si okutulurdu. Bundan baska Cezer'nin Stib'ye yaptigi "Fethu'l-Vahid" adli serhi, Osmanli dru'lkurralarinda okutulurdu. yle anlasiliyor ki, Osmanli dru'l-kurralari, Yildirim Byezid devrinde 798 (1395)'de Bursa'ya gelen Imam Cezer vasitasiyla Stib ve Cezer tesirinde gelisme gstermislerdir. XVI. asirda Kanun Sultan Sleyman'in emriyle Sokullu Mehmed Pasa, Misir'da Kur'an gretimiyle shret bulan Seyh Ahmedu'l-Misr'yi Istanbul'a celb ederek Eyyub Camii imamligina tayin etmis ve bu zat, 1006 (1597) tarihine kadar bu cmide "Teysir Tariki" ile kiraat okutmustu. Bu zatin yetistirmis oldugu talebeleri, Osmanli Devleti'nin muhtelif sehirlerine dagilarak kiraat ilmini okutmuslardir. Hicr 1000 (M. 1591) tarihinden sonra "Teysir Tariki", "Islmbol Tariki" adiyla meshur olmaya baslamisti. Gerek ezberletilmek istenilen Kur'an-i Kerim'in, gerekse gretilmek istenilen diger ilimlerin zellikleri bakimindan dru'l-kurralarda sik sik tekrar ve uygulamaya dayanan bir gretim metodunun takib edildigi anlasilmaktadir. Bu uygulamada cmiler, deta birer labaratuar olarak kullanilmislardir. Bununla beraber dru'l-kurra mezunlarinin immet ve mezzinlik gibi cmi hizmetleri de yapabilecekleri gz nne alinarak itikad ve amele mteallik yeterli ilm-i hal bilgilerinin, diger medreselerde takib edilen metodlarla tedris olunmalari gerekir. Trkiye'deki dru'l-kurralar, 3 Mart 1924 tarih ve 430 sayili Tevhid-i Tedrist Kanunu'nun 2. maddesi geregince btn diger okullar gibi Maarif Vekleti'ne baglanmak istenmisse de zamanin Diyanet Isleri Baskani Rifat Breki'nin, bu kurumlarin birer ihtisas okulu olduklari iin baskanliga bagli olarak gretime devam etmesi gerektigi yolundaki israrlari sonucu, Kur'an kurslarina dnserek varliklarini devam ettirme imkni bulmuslardir.

DRU'L-HADIS
"Yer, mekn, ev" gibi anlamlara gelen "dr" ile "hadis" kelimelerinden meydana gelen "Dru'l-hadis", Hz. Peygamber'in sz fiil ve takrirlerinden ibaret olan hadis tedris ve

tedkiklerinin yapildigi yer demektir. Bunun iindir ki bu messeselere "dru's-snne", "dru's-snneti'n-nebeviye" veya "dru's-snneti'l-Muhammediye" gibi isimler de verilmistir. Hz. Peygamber'in, vahyin ilk yillarinda Mekke'de ilk dersleri verdigi Erkam b. Ebu'lErkam'in evi, "ilk dru'l-kurra" olarak kabul edilebilecegi gibi, ilk "dru'l-hadis" olarak da kabul edilebilir. Islm tarihi boyunca mescidlerde degisik ilimlerin okutuldugu meclislerin kuruldugu bilinmektedir.Fakat zamanla bilhassa hadis grenimi iin mescidler ok nemli grevler yklendiler. Genel olarak hadislerin mzakere edilip yazdirildigi meclislere "meclis'l-ilm" veya "meclis'l-iml" denirdi. Bu meclislere, talebenin hocanin etrafinda toplanmasindan dolayi Hz. Peygamber dneminden itibaren "halaka" da denilmistir. Dru'l-hadis adi ile ilk defa mstakil bir gretim messesesi, Haleb Atabeklerinden Nureddin Mahmud b. Zengi (541-569 / 1146-1174) tarafindan Sam (Dimask)'da ailmistir. Bu dru'l-hadis, kurucusuna nisbetle "en-Nuriye" diye adlandirilmistir. Bu messese, byk muhaddis ve tarihi Ibn Asakir (l. 571 / 1175) adina yaptirilmistir. Bunlarin ikincisi Musul'da ailmis olup, bunlari takiben Eyyubler'den el-Melik'lKmil, "el-Medresetu'l-Kmiliyye" (622/1225)'yi, el-Melik'l-Esref de Sam'da "elMedresetu'l-Esrefiyye'yi tesis ettiler. Yine bu siralarda Seyfeddin Mahmud b. Urve (l. 620/1223) adina "Dru'l-Hadis-i Urviyye"nin Sam'da (Dimask) meyye Cmii dhilinde aildigini grenmekteyiz. Bu ilk dnemden sonra pek ok yerde benzer isimle gretim messeselerinin aildigi grlmektedir. Nitekim Osmanli ncesi Anadolu sehirlerinde de bu gaye ile kurulmus ihtisas medreselerine tesadf edilmektedir. Anadolu Seluklu Devleti'nin meshur veziri Shib At, Konya'da Ince Minare Dru'l-hadisi'ni, Ilhanli veziri Semseddin Cveyn, Sivas'ta ifte Minare Dru'lHadisi (670/1271-72)'ni kurmuslardi. yle anlasiliyor ki, Osmanli ncesinde de Dru'l-hadis hocaliginin payesi en yksek payelerden biridir. Burada hocalik yapabilecek olanlarin hadis ilminde en st seviyede bir bilgiye sahip olmasi gerektigi gibi rivayet ve dirayet ilmini en iyi bilenlerden olmalidir. Dru'l-hadis gelenegini devam ettiren Osmanlilar da hadis ilminin egitim ve gretimi iin ayni isimle mstakil eserler kurdular. Osmanlilar dneminde ilk dru'l-hadisin Sultan I. Murad dneminde andarli Hayreddin Pasa tarafindan iznik'te yaptirildigi bilinmektedir. Ancak bu eserden gnmze hi bir iz kalmamistir. Bundan baska Bursa'da Kale iinde Yerkapi yakinindaki dru'l-hadis sahasindan bahsedilmis olmasi, bu blgede de daha devletin kurulus dneminde bir dru'l-hadis yapildigini dsnmemize imkn vermektedir. Bununla beraber ilk devir Osmanli dru'lhadislerinin en meshuru, Sultan II. Murad tarafindan Edirne'de Tunca nehrinin kenarinda 1435 senesi Nisan'inda yaptirilan dru'l-hadistir. Bu dru'l-hadis, Osmanli medrese teskiltinda bir dnm noktasi olarak grlmektedir. Bugn, binasindan hibir iz kalmayan bu dru'l-hadisin ilk mderrisi Fahreddin-i Acem'dir. Tabakat kitaplarinin verdigi bilgiler isiginda bu medresenin baslangicindan XVIII. yzyila kadar olan mderris kadrosunu tesbit etmek mmkndr.

Ftih Sultan Mehmed'in Istanbul'u fethinden sonra burada yaptirilan Fatih klliyesi bnyesinde dru'l-hadis bulunmadigina daha nce temas edilmisti. Muhtemelen Ftih, babasi Sultan II. Murad'in Edirne'de yaptirip ve yksek bir pye verdigi Dru'lHadis Medresesi'ni ikinci plana dsrmemek iin Istanbul'da kurdugu klliyesinde dru'l-hadise yer vermemistir. Nitekim bu devirde Edirne Dru'l-hadisi ile Fatih Semniye Medreseleri'nin mderrisleri ayni pyeye sahip olup her ikisi de gnde (yevmiye) 50 aka aliyordu. Gerekten Ftih Sultan Mehmed, daha sonra kendisine hoca ve vezir edinecegi Sinan Pasa'yi Edirne Dru'l-hadisi'ne mderris tayin etmisti. Bundan sonra gerek bizzat Ftih, gerekse ondan sonra gelen Osmanli Padisahlari'nin zamanlarinda birok Dru'l-hadis yaptirilmistir. Bylece sayilarinda byk bir artis grlen dru'l-hadisler, bnilerinin isimleri ile zikredilmeye baslanir. Nitekim Istanbul'daki ilk dru'l-hadisin Kanun tarafindan ailmis olmasindan dolayi "Sleymaniye Dru'l-hadisi" adini aldigini biliyoruz. Dru'l-hadislerin bu artisi, Osmanli lkesinin her tarafina yayilmis bulunuyordu. Sadece Istanbul'da hicr 1300 (milad 1882) senesinde yapilan nfus sayimi iin bastirilan istatistige gre Istanbul'da bulunan dru'l-hadislerin isim ve sayilarini grenebiliyoruz. Buna gre belirtilen senede Istanbul'da mevcud olan ve faaliyetlerine devam eden dru'l-hadisler sunlardir: Haci Besir Aga (Eyyup'te Baba Haydar), Izzet Efendi (Sultan Selim'de iragi Hamza), Misli Ali Efendi (Otluku Yokusu), Hulusi Efendi (Otluku Yokusu), Bosnev (Horhor), Baba Mahmud Bekir Aga (Sehzdebasi), Papaz-zde (Koska), Damad Ibrahim Pasa (Sehzdebasi), Hasan Aga (Kalender-hne), Sleymaniye (Tiryaki arsisi) ve Sleymaniye (Dkmeciler). Burada hemen sunu de belirtelim ki, Istanbul medreseleri arasinda, baslangita dru'l-hadis iken sonradan terk edilenler bulundugu gibi, baslangita dru'l-hadis olmayip sonradan dru'l-hadis haline getirilenler de vardir. Osmanli dru'l-hadislerinde hadis ve ilimlerinden baska tefsir gibi diger Islm ilimlerin de okutuldugu anlasilmaktadir. Hadisten Buhar, Mslim, Mesarik gibi muteber eser ve serhleri okutulurdu. Bu medreselerde ders okutan mderrislere "Muhaddis" denirdi. Buralara grenci olarak girebilmek iin genel egitim veren medreseleri ikml etmek gerekirdi. Dru'l-hadisler de kendi aralarinda esitli seviye ve kademelere ayrilirlardi. Burada sunu da belirtmek gerekir ki Osmanli dru'l-hadislerinde okutulan hadis, baska bir ifadeyle ders kitaplari meselesi kesin olarak aikliga kavusturulmus degildir. Biraz nce ders kitaplarindan bahs ederken, okutulduklarini syledigimiz kitaplar, daha ziyade Sleymaniye Klliyesi Vakfiyesi'nin dru'l-hadisle ilgili blmnde mderrisin vasiflari sayilirken bazi kelimelerin birer sifat mi, yoksa bu isimleri tasiyan Mesabih ve Mesarik gibi hadis kitaplarinin isimlerini tasiyan eserlere mi ait oldugu kesin olarak anlasilamamaktadir. Biraz nce temas edilen Buhar ve Mslim bir tarafa birakilacak olursa herhalde hadisten okunacak kitaplar vakif sahibi tarafindan degil, mderrisin kendi arzusu istikametinde olmustur. Mimar ynden genel medreselerden farkli olmayan dru'l-hadisler, halkin egitilmesinde, birlik ve beraberligin saglanmasinda hizmet veren egitim messeselerinden biri olmuslardir. Gerek kurulus dneminde, gerekse duraklama ve gerileme dnemlerinde byk hizmetler grmslerdi.

DRU'T-TIB

Islm dnyasinda tib egitim ve gretimi ile tedavinin birlikte yrtldg messeseler, "Dru't-tib", "Dru's-sifa", "Dru's-sihha", "Dru'l-merza", "Sifahne", "Mristan","Bimaristan", "Dru'l-afiye" ve "Bimarhane" gibi isimlerle anilmaktadir. Islm'dan nce Arap tibbi, genellikle tecrbeye dayaniyordu. Bununla beraber onlar, daha ziyade bitki ve zellikle l bitkilerini ila olarak kullaniyorlardi. Islm'in gelisi ile tib iin yeni ufuk ve kapilar ailmaya baslandi. nk bizzat Hz. Peygamber, doktorlarla istisare ve grsmeyi tesvik ediyor, onlarin bilgilerinden istifade etmeyi gerekli gryordu. Hatta bu konuda o, doktorlarin Mslman olup olmamasina da bakmiyordu. Nitekim Veda Hacci esnasinda hastalanan Sa'd b. Ebi Vakkas'in tedavi edilmesini, zamanin Arap tabibi ve henz Mslman olmamis bulunan Hris b. Kelde es-Sakaf'den istemisti. Islm tarihinde tip ilmi ile mesgul olma ve tedavi iin hastahne kurulmasinin gerektigi anlayisi, Hz. Peygamber dnemine kadar uzanmaktadir. Nitekim Hendek Gazvesi (Savasi) esnasinda yaralanan Sa'd b. Muaz ile diger yaralilar iin seyyar savas hastahnesi diyebilecegimiz bir hastahnenin (Rfeyde adiri), mescidin yanina kurulmasini emreden ve yaralilarin buraya kaldirilip tedavi edilmesini isteyen Hz. Peygamber, Eslem kabilesinden olan Rfeyde el-Ensariye adindaki kadinin, bu adirda yaralilari tedavi etmesini de istemisti. Byle bir uygulama sayesinde biz, Hz. Peygamber'in, Islm leminde ilk defa hastahne kurulmasini emreden kimse oldugunu syleyebiliriz. Bununla beraber, ilk defa tam teskilatli dru's-sifa (hastahne)nin Emev Halifesi Velid b. Abdlmelik tarafindan Sam'da hicr 88 (milad 706) tarihinde kuruldugu bilinmektedir. Yine Emevler dneminde Fustat'ta Kanadil sokagindaki Eb Zbeyd'in evi bimaristan haline getirilerek burada da bir bimaristan yapilmisti. Velid, burayi bazi doktorlarin nezaretinde czzama yakalananlarin tedavisi iin amisti. O, doktorlara cret tayin eden ve czzamlilar ile krlerin sokaklara ikip sikinti ekmemelerini isteyen, bu sebeple onlara maas baglayan birisi idi. Ayrica o, bunlara yardimci olacak bedenen saglam insanlari da grevlendirmisti. Emevler dneminde tip egitim ve gretiminde byk bir gelisme olmustu. Emev Halifesi mer b. Abdlaziz (99-101/717-720) dneminde tip ilminin byk bir merhale katettigi grlr. nk o, Iskenderiye'deki bu meslegi Antakya ve Harran'a tasidi. Bu da Abdlmelik b. Ebcer el-Kinan'yi Antakya'ya getirmekle olmustu. Btn bir Islm dnyasina ve dolayisiyle Osmanlilar zerinde de tesiri olmasi bakimindan kisaca Abbas dnemi tibbina bir gz atmak istiyoruz. Bylece Osmanli dnemindeki gelismelerin kklerini grms olacagiz. Abbas halifelerinden Harun Resid (170-197/786-809) Bagdad'da bir hastahne tesis etmisti. O, Cndisapur hastahnesinin doktorlarindan kendi sarayina gelenlerin tabibligini begendigi iin onlara ayni sistemle Bagdad'da bir hastahane kurdurur. Bagdad'da kurulan bu hastahanenin shreti her tarafa yayilir. Bu durumdan haberdar olan imkn sahibi herkes benzer bir hastahane yapma gayretine dser. Bylece Islm dnyasinin birok yerinde ayri ayri hastahaneler kurulur. Buralarda din ve mezheb farki gzetilmeksizin her hasta en iyi sekilde bakilip tedavi edilirdi. Her hastalik iin de ayri salonlar tahsis edilmisti. Ayrica buralarda hocalar, asistanlar ve grenciler bulunmak suretiyle amel dersler de grlrd. Bu dnemde Hiristiyan Avrupa, ok kati bir din taassubu iinde bulunuyordu. Zira bunlarin anlayisina gre eski dnemlere ait ne kadar ilim varsa ya "yalanci" veya "zararli" idi. Hele tip konusunda Kitab-i Mukaddes'ten baska bir sey aramak dinsizlik belirtisi idi. Zira

beden rahatsizliklarin sebebi, Allah'in kula olan gazabi idi. Onun iin doktor eli ile tedavi olmaya alismak inansizlik sebebi sayiliyordu. Kilise babalari, hastaliktan kurtulmak gayesiyle seytani bedenden uzaklastirmaya gayret ediyorlardi. Bu da ancak lm ile mmknd. Trk emirlerinden Emir Ebu'l-Hasan Yahkem (l. 329/941) Bagdad'da bimaristan tesis etmisti. Trk hkmdarlari tarafindan kurulan ve sonradan "Bimaristan el-atik" adiyla anilan ilk bimaristan, Ahmed b. Tolun tarafindan h. 259 (m. 872) tarihinde Kahire'de tesis edilmisti. Bundan baska Nureddin Mahmud b. Zengi'nin Haleb ve Sam'da, Suriye Atabeklerinden Emr Alemddin Sencer Kerek'te, Tutus'un oglu Dukak da yine Sam'da dru's-sifalar kurmuslardi. Daha sonra Eyyub ve Memlklular'in da birok bimaristan yaptirdiklarini kaynaklardan grenmekteyiz. Osmanlilar'dan nce Anadolu'da kurulan birok dru's-sifa bulunmaktadir. Kayseri Gevher Nesibe Dru's-Sifasi (602/1205), Sivas I. Keykvus Dru's-Sifasi (614/1217), Mengcekler'den Fahreddin Behram Sah'in kizi Turan Melike Hanim'in Divrigi'de (626/1228) yilinda yaptirdigi Divrigi Dru's-Sifasi, Ilhanlilar devrinde Amasya'da yaptirilan (708/1308) dru's-sifa, ayrica Diyarbakir ve Mardin gibi yerlerde Artuklular tarafindan yaptirilan dru's-sifalar, belirtilen dnem iin rnek olarak gsterilecek dru's-sifalardan sadece birkaidir. Islm dnyasinda hastahneler sadece beden rahatsizliklarla degil, ayni zamanda ruh ve psikolojik hastaliklarla da ilgileniyorlardi. Yakub ile Mes'ud eserlerinde Bagdad yakinlarinda bulunan bir tekkenin psikiatrik bir messese olarak akil hastalarinin tedavisine tahsis edildigini belirtirler. Mes'ud'nin ifadesine gre Deyr Hizkil akil hastahnesi Abbas Halifesi Mtevekkil Alallah zamaninda (847-861) nl dilci el-Mberred tarafindan Bagdad ile Vsit arasindaki hastahne hakkinda IX ve X. yzyil mellifleri tarafindan genis bilgi verildigine gre (Ya'kub, s. 321; Mes'ud, IV, 89; Yakut, II, 540-541) hi sphesiz burasi, sadece akil hastalarinin tedavisine tahsis edildigi belgelerle isbat edilebilen en eski psikiyatrik hastahane olma serefine daha layiktir. nk bu messese, Bati'da ancak XV. asirda ve ok zor sartlarda ortaya ikan hastahnelerle mukayese edilemeyecek kadar bir ncelige sahiptir. Seluklular'in, Dogu Islm dnyasinin koruyucusu olarak in ve Hindistan'dan Akdeniz'e kadar yayilmalarinin sadece Trk-Islm tarihi iin degil, Avrupa tarihi iin de bir dnm noktasi teskil ettigi, son zamanlarda yapilan arastirmalarin isigi altinda anlasilmaya baslanmistir. Avrupa'da Rnesans devrinin dogmasinda Mslman Trklerin oynadigi rol etraflica incelendiginde Seluklular'in Avrupa kltrn, zellikle Avrupa tibbini, hastahanelerini ve niversite kuruluslarini ne kadar ok etkiledikleri daha belirli bir sekilde ortaya ikacaktir. Bununla beraber, Seluklular'in daha Sultan Alparslan zamanindan baslayarak Nisabur, Bagdad, Siraz, Berdesir, Ksn, Ebher, Zencan, Gence, Harran ve Mardin gibi merkezlerde kurduklari bimaristanlar ne yazik ki bugn ortadan kalkmis bulunmaktadirlar. Seluklular dneminde genel bimaristanlardan baska sadece akil hastalarinin tedavisi ile ugrasan Bagdad yakinindaki Deyrihizkil Tekkesi gibi messeselerle, czzamlilarin tecrid edilerek bakildigi miskinler tekkesi veya czzamhne denilen hastahaneler de kurulmus ve bunlardan Anadolu'da bulunanlar Osmanlilar tarafindan yakin zamana kadar isletilmistir. Mesela Afyon dolaylarindaki Karacaahmet Tekkesi ile Burdur yakinlarinda Onacak'taki Melek Dede Trbesi bunlardandir. Erzurum

civarinda simdiki adi Deli Baba olan kyde akil hastalarinin tedavisiyle ugrasan Seluklu dnemineit byle bir tekkenin XV. yzyilin baslarinda faal oldugu, Ispanya Krali'nin Timur'a gnderdigi eli Klavijo'nun seyahatnamesinden grenilmektedir. Semerkant'a giderken buradan geen Klavijo'nun yazdigina gre Deli Baba kynde akil hastalarinin tedavisiyle mesgul olan dervisler yasiyor ve buraya getirilen hastalar, onlarin telkin ve mesguliyet tedavileriyle sifa buluyorlardi. Diger medreselerde oldugu gibi Osmanli tip medreseleri de Islm dnyasinda daha nce kurulmus olan dru's-sifa ve zellikle Anadolu Seluklulari dru's-sifalari rnek alinarak kurulmuslardir. Osmanlilarda ilk dru's-sifa Yildirim Bayezid tarafindan Bursa'da kurulmustu. Bundan sonra Istanbul'da Fatih Sultan Mehmed, Edirne'de II. Bayezid, Istanbul'da Haseki Sultan ve Atik Valide gibi tesisler kurulmustu. Gnmze ulasabilen Islm hastahanelerinin ogu, Osmanlilara ait olanlardir. zellikle XVI ve XVII. yzyillarda dnya tarihinin en byk devletlerinden biri olan Osmanli Devleti'nin genis topraklarinda halk, ordu ve saray mensuplari iin bimaristan, bimarhne, sifahne, timarhne veya dru's-sifa denilen hastahaneler tesis edilmisti. Yildirim Bayezid dneminde asker islere verilen nem kadar ilim, irfan ve kltrel gelismelere de nem veriliyordu. Bu sebeple, daha nce kendi imknlari ile tibbin gelismesine yardimci olanlar iin XV. yzyilin ilk senesinde (15 Ramazan/12 Mayis 1400) Yildirim Bayezid tarafindan Bursa'da "dru't-tib" adiyla bir hastahane ailmisti. Baslangita en gzel tibb messeseler ve hastahaneler Iran'da, Cndisapur'da idi. Araplar da bunu rnek alarak en gzellerini Bagdad'da yapmislardi. Osmanli lkesinde yapilacak olan da bunlara benzeyecekti. Islm medeniyet tarihinde bimaristanlar hem hastahne hem de tip ilminin tedris edildigi birer tip faklteleri idi. Daha nce de belirtildigi gibi Trkler bazi farklarla bu messeseleri Araplardan almislardi. Bursa'da kurulan bu ilk tip medresesi, o zamanlar Trkiye'de insa edilen hanlarin mimar zelliklerine gre yapilmisti. Bu medrese iki katli olup ortada genis bir bahe vardi. Hcre ve salonlarin kapilari bu baheye ailirdi. Yildirim Bayezid tarafindan insa ettirilen bu ilk Dru't-tib, kisa zamanda byk bir shrete ulasti. Genis vakiflari ile herkese hizmet eden bu messesenin egitim sisteminin, Cndisapur ve Seluklu dnemi Sivas Darussifasina benzemesi normal karsilanmalidir. Bu devrin (XV. asir) sonunda da Mukbilzde M'min adinda bir hekim yazar, II. Murad zamaninda yetismisti. "Zahire-i Mudariye" adiyla padisaha ithaf edilen eserin en dikkate deger tarafi, Arapa terimler arasinda Trke terimlerin serbeste kullanilmis olmasidir. Ftih Sultan Mehmed tarafindan tesis edilen sahn medreselerinin yaninda bir de Dru's-sifa yapilmisti. Bu messesenin mkemmel bir sekilde vazife icra etmesi iin hi bir masraftan kainilmamisti. Ftih hastahnesi (bimarhne)nin yetmis hcre ve seksen kubbesi oldugu belirtilmektedir. Buraya Ftih tarafindan dersiam ve hekim basi tayin edilmisti. Osmanli hastahnelerinin en bariz mimar zelligi cmi, medrese, imaret, tabhne, kervansaray, hamam, arsi, esme, ktphne ve benzerlerinden meydana gelen klliyelerin bir parasi olarak planlanmalaridir. Bu klliyeler sehir iinde adeta yeni birer kk mahalle olusturarak bir sosyal merkez gibi halkin her trl sosyo-kltrel

ve saglikla ilgili ihtiyalarini da karsiliyorlardi. Osmanli hastahnelerinde Seluklu geleneklerinin devam ettirildigi, ancak bu dnem hastahnelerinde yeni mimar fikirlerin de uygulandigi grlmektedir. Nitekim Bursa'daki Yildirim Bayezid ve Manisa'daki Hafsa Sultan dru's-sifalarinda Seluklu hastahanelerinin mimar zellikleri yasatilirken, Edirne'deki II. Bayezid Dru's-sifasinda ve Mimar Sinan'in Istanbul'da yaptigi hastahanelerde yeni mimar dsncelere yer verilmistir. Mimar Hayreddin'in Edirne'de insa ettigi II. Byezid Dru's-Sifasi, hastahne tarihinde esi bulunmayan bir bidedir. Bu hastahnenin klliyeye dahil medrese, cmi, tabhne, firin ve imretle birlikte Tunca nehrinin kenarinda yesil ibr sahaya insa edilisi, sehircilik bakimindan da bugnn modern Isve hastahanelerindeki en ileri planlama ynteminin Trkler tarafindan 500 yil nce uygulandigini gstermektedir. Osmanli dneminde hastalar, bimarhnede kendilerini sagliga kavusturacak msfik eller buluyorlardi. Kadinlar ve hiristiyanlar iin zel daireler ayrilmisti. Tedavide en kk teferruat bile gzden kairilmiyordu. Tedavi mkemmeldi. Hastalara uygun devalar (ilalar)dan baska ruh tedavi de uygulaniyordu. Icra edilen musik ahengi karsisinda hastalar madd izdiraplarini unutuyorlardi. Vakfiyelerde kimlerin hangi vazife ile buralarda hizmet grecekleri, ne kadar cret alacaklari ve nasil hizmet etmeleri gerektigine dair bilgilerin yaninda hastalara hangi ila ve yemeklerin verilecegine dair bilgi de bulunmaktadir. XV. yzyilda Bursa'da kurulan dru't-tibbi, bir tip okulu sayanlar vardir. Her ne kadar vakfiyede gretime dair bir blme tesadf edilememekte ise de, eskiden beri devam edegelen dete gre usta hekimler irak yetistirirlerdi. Hastahnelerde tip ve eczaciliga dair dersler verilir ve her iki sanatin tatbikati gsterilirdi. Elimizde bulunan birok belge, buralarda "Muidlik" esasina dayali ve grencilere mmkn mertebe faydali olma anlayisinin bulundugunu gstermektedir. Binaenaleyh,herhangi bir sebeple vazifesinden ayrilan muidlerin yerine derhal yenisi geliyordu. Nitekim 12 Zilhicce 1167 (30 Eyll 1754) tarihli bir belgeye gre Sivas'taki Sifaiyye medresesine Mehmed Halife adinda bir muidin tayini istenmektedir. nk daha nce muidlik yapan Abdullah adindaki sahsin ldg anlasilmaktadir. Doktorlar her esit tib bilgilerini grendikleri gibi, gnmzdekine benzer, cerrah, kan alici, kehhal (gz doktoru), disi, akil hastalari tabibi gibi ihtisas siniflarina da ayriliyorlardi. Osmanli dnemi Dru't-tiblarindaki egitim hakkinda kesin bir bilgiye sahip olmamakla beraber, buralarda umumi medreselerde ve dru'l-hadislerde uygulanan sistemden farkli bir uygulamanin oldugunu syleyebiliriz. nk tabiblik, daha ziyade uygulama gerektirmektedir.Bu bakimdan, bazi tabiplerin zel dersler vermek, bazisinin da zel dershaneler amak suretiyle sakird (irak) yetistirdikleri grlmektedir. Osmanli tip hayatinda muhtesib ile tabiplerin birbirleri ile siki bir iliskileri bulunmaktadir. Zira grevi geregi muhtesib (veya ihtisb Agasi) zaman zaman tabipleri kontrol etmekte, onlardan sanatini ktye kullananlar veya gerekte tabip olmadigi halde tabiblik yapanlari bu isten uzaklastirabilmektedir. Osmanli Devleti'ndeki ihtisas medreselerinden bahsederken, degisen dnya sartlarinin geregi olarak, klasik dnemde bulunmayan yeni ihtisas medreselerinin kurulduguna da temas etmek gerekir. Bu bakimdan bunlardan bazilarina kisaca isaret etmek istiyoruz.

MEDRESET'L-KUDT
Kadi yetistirmek maksadiyla 1270 (1854)'te Seyhlislm Mesreb Efendi hafidi Mehmed Arif Efendi zamaninda ailmistir. Ilk ailisinda "Muallimhane-i Nuvvab" adini tasiyan medrese, 1302 (1884)'ten sonra "Mekteb-i Nuvvab", 1329 (1910) ise Mekteb-i Kudt adi ile anilmistir. Iki yil tahsil mddeti olan medrese ilk mezunlarini 1272 (1856) tarihinde vermistir. Ilk sene bir tek mezun veren bu medreseden ikanlar, hukuk mektebi talebe yetistirinceye kadar mahkemelere tayin ediliyorlardi.

MEDRESET'L-VIZN
Bu medrese, 6 Subat 1912 tarihli bir nizamnmeye gre "Ahkm-i liye-i Kur'aniyye ve Snnet-i seniyye-i Nebeviyye dairesinde mevizi, hasene-i ictimaiyye icrasiyla dini mbin-i Islm'in, messis-i medeniyet ve fazilet oldugunu cihan-i insaniyete nesr edebilecek erbb-i keml-iyetistirmek maksadiyla" ailmisti. Kurulus gayesinden de anlasilacagi gibi medrese, adeta Islm tebligcilerini (misyoner) yetistirmek iin kurulmustur. siniftan meydana gelen medresenin her sinifinda okutulacak olan dersler, grencilerin hem din hem de kltrel seviyelerinin yksek olmasina yardimci olacak derslerdi. nemine binaen, siniflara gre ders dagitim cetvelini buraya aliyoruz. Birinci Sinif: Hadis, Kelm, Fikih, Siyer-i Nebi, Trih-i Islm, Hitabet ve Mev'iza, Edebiyat-i Osmaniye, Edebiyat-i Farisiyye, Edebiyat-i Arabiyye, Tarih-i Umumi, Tarihi Osman, Cografya-yi Osman ve Islm, Cografya-yi Umumi, Hesap, Hendese, Terbiye-i Bedeniyye (Beden Egitimi). Ikinci Sinif: Tefsir, Hadis, Kelm, Fikih, Usl-i Fikih, Hitabet ve Mev'iza, Edebiyat-i Arabiyye, Edebiyat-i Farisiyye, Edebiyat-i Osmaniyye, Tarih-i Umumi, Tarih-i Osmaniyye, Siyer-i Nebi ve Tarih-i Islm, Cebir, Hikmet-i Tabiiyye, Malumat-i Hukukiyye, Terbiye-i Bedeniyye. nc Sinif: Tefsir, Hadis, Kelm, Fikih, Usl-i Fikih, Felsefe, Hitabet ve Mev'iza, Edebiyat-i Arabiyye, Edebiyat-i Farisiyye, Edebiyat-i Osmaniyye, Tarih-i Edyan (Dinler Tarihi), Hey'et (Astronomi), Hifzissihha (Saglik bilgisi), Kimya, Hikmet-i Tabiiyye, Terbiye-i Bedeniyye.

MEDRESET'L-EIMME VE'L-HUTEB
Gnmzde, vazifesi hemen hemen mihrab ile minber arasina sikisip kalan mahalle imamlarinin selhiyetleri, baslangita bu kadar kisitli degildi. Osmanlilar'da imamlik, sorumluluk alani genis ve nemli bir vazife idi. Bunun iin, bu greve atanacaklarin belli seviyede bir bilgi ve kltr birikimine sahip olmalari gerekiyordu. Vazifeye tayinleri, Padisah berti ile olan imamlar, 1245 (1829) senesinde muhtarlik teskilti kurulana kadar mahallenin yneticisi durumunda idiler. Onlar, kadilarin temsilcileri olduklarindan, mahallenin dzeninden, halk arasindaki ahenk ve baristan sorumlu idiler. Tabir caizse belirtilen dnemde mahalleyi onlar ynetiyor diyebiliriz. Bu sebeple olacak ki bir arsiv belgesine gre resmen imamlik vazifesi ile grevlendirilmeyen kimselere imam degil, "Namazci" adi verilmektedir.

Baslangita daha ziyade dru'l-kurra mezunlari arasindan seilen imamlar iin sonralari yeni bir medrese ailir. Iste bu medrese Imam ve Hatip yetistirmek iin 1329 (1913) yilinda ailmisti. Medrese iki blmden olusmaktaydi. Bunlardan biri Imam ve Hatip'lik blm, digeri de Ezan ve Ilh blm idi ki bir mnada mezzinlik blm diye isimlendirebiliriz.

MEDRESET'L-IRSD
Medreset'l-Vizn ile Medreset'l-Eimme ve'l-Hutebnin birlestirilmesi ile meydana gelmis bir medresedir. Bu medrese talebesinin yedirilip iirilmesi isi, Dru'l-Hilfe talebesininki gibidir. Bu medreseyi bitirenler, zeyil mesihatlarina, kara ve deniz asker kitalari imamliklarina, vilayet, liva ve kaza merkezlerindeki vaizliklere tayin olunurlardi. Bundan byle imam ve hatiplik sadece bu medrese mezunlarina verilirdi. Bu medrese, Tevhid-i Tedrisat Kanunu'nun nesrine kadar devam etti. Adi geen kanunla medreseler kapatildigi zaman bu medrese Imam-Hatip Okulu'na evrildi.

MEDRESET'L-MTEHASSISN
Medreselerin ilk teskilt ve taksimatinda onlarin stnde ihtisas medresesi olarak Dru'l-Hadis, Dru't-Tib gibi messeseler vardi. Fakat Fikih (Islm Hukuku), Kelm, Felsefe ve zellikle Kur'an'in tefsiri gibi konularda ihtisas veren bir medrese yoktu. Nihayet 1908'deki medrese islahatinda bir de "Medreset'l-Mtehassisn" adiyla yeni bir medrese kurulmasina ihtiya hsil olmustu. Nihayet 1333 (1917) yilina gelindiginde Dru'l-Hilafeti'l-Aliyye Medresesi programini tanzim ve islah etmek zere toplanmis olan 38 kisilik komisyon, blm ihtiva eden Medreset'l-Mtehassisn'i kurmustu. Btn bu medreselerden baska gerek saray erkninin ocuklarini okutup egitmek, gerekse asker egitimle ilgili medreseler de kurulmustu. Biz, bilgi vermek bakimindan bunlardan da kisaca bahs etmek istiyoruz. Bunlar: Saray ve Asker mekteplerdir. Grldg gibi simdiye kadar genel egitim ve gretime tahsis edilen medreselerin egitim ve gretim faaliyetleri zerinde durduk. Halbuki bunlarin disinda da bazi medreseler bulunmaktadir. Bunlar, daha ziyade ihtisasi gerektiren bir dalda agirlikli egitim ve gretim yapilan medreselerdir. Belli branslarda faaliyet gsteren bu medreseler, Osmanlilardan nceki Islm dnyasinda olduklari gibi Osmanlilarda da ayni isimle varliklarini devam ettirmislerdir. Klasik dnemde bunlari: Dru'l-kurra, Dru'l-hadis ve Dru't-tib olmak zere kisma ayirabiliriz. Osmanli dnemi ihtisas medreseleri ile bunlarin fonksiyonlarini daha iyi anlayabilmek iin biraz gerilere, yani Osmanli ncesine gitmemizde fayda mlahaza ettigimiz iin, Osmanlilarin rnek aldigi bu medreselerin ilk kurulus yillarindan da kisaca bahs etmek icab etmektedir.

SARAY MEKTEPLERI
Bu mektepler, saraydaki ocuklari okutmak, hnkrin hizmetinde bulunacak memur ve mstahdemleri yetistirmek zere saray iinde ailan mekteplerdir. Bunlar da: 1. Sehzdegn Mektebi

Osmanli sehzdelerinin okuduklari mekteptir. Bu mektep, Topkapi Sarayi'nin Harem dairesinde Dru's-saade Agasi'nin bulundugu binanin st katindadir. Mektebin miri, adi geen agadir. Tahsil derecesi, halka aik olan ve halk ocuklarinin devam ettikleri "Sibyn Mektebi" seviyesindedir. Osmanli hanedanina mensub olanlarin bir kisminin ilimde ileri merhalede bulunmalari, onlarin shretli ve devrin en bilgili hocalarinin nezaretinde yetismis olmalarindandir. Sibyan mekteplerinde oldugu gibi burada da okuma-yazma, Kur'an-i Kerim, drt islem gibi basit bilgiler verilirdi. Sehzdelerin ilk defa derse basladiklari zaman ve onlar iin yapilan tren Trk maarif tarihi bakimindan nemlidir. Bu tren, sehirde halk tabakasi ocuklarinin mektebe ilk baslama zamaninda yapilan ve "Bed'-i Besmele" denilen trenden daha parlak ve muhtesem olurdu. 2. Endern Mektebi Ilk defa I. Murad tarafindan tesis edildigi, II. Murad dneminde mfredat programinin gelistirildigi veya Ftih tarafindan kuruldugu belirtilen Endern mektebinin, devletin kudretini korumaya kabiliyetli bir (kapi-kulu) sinifi yetistirmek iin esitli odalarda, muhtelif kademelerde egitim ve gretim faaliyeti yrttg ve Acem oglanlar arasinda seilen talebelerin (Gilmn) buralarda 7-8 yil tahsil grdg anlasilmaktadir. Osmanli Devleti'nde Endern, zellikel XV. yzyil ortalarindan itibaren medrese disinda en nemli resm egitim kurumu nvanini tasimaktadir. Daha ok mlk ve asker idarecilerin yetistirildigi bu mektep, Osmanli merkez ve tasra brokrasisinde gerekli insan gc kaynagini olusturmak iin kurulmustur. Bu vasfi ile resm Osmanli ideolojisi veya zihniyetinin gretilip gelistirildigi temel egitim birimini teskil ettigi gibi idar ve siyas hedeflerin tayininde, devletin ana kurumlarinin isleyisinde nemli bir yere sahip olmustur. Biraz nce belirtildigi gibi kurulus tarihi hakkinda farkli grsler bulunmakla beraber bunun II. Murad zamaninda Edirne Sarayi'nda teskil edildigi, ancak gerek ve olgun teskilatina Ftih dneminde kavustugu sylenebilir. Byle bir kurumun teskilinde esas hedef, asker temele dayanan Osmanli Devleti'ne yetenekli komutan yetistirmek ve devamli byyen lkenin farkli din, dil ve kltrlere mensub kitleleri idare edecek saglam ynetici kadrolari temin etmekti. Enderun Mektebi, Topkapi Sarayi iinde idi. Enderun tabiri de bunu gstermektedir. Buraya devsirmeden gelen ocuklar alinirdi. Bununla beraber bazan rehine olarak Istanbul'a getirilmis olan baska devlet hkmdarlarinin ocuklari da alinirdi. Mektebin teskilti zamanla bir hayli degisiklige ugrayarak XVII. asirda bilhassa acemi oglanlar mektebine son sekilleri verildigi sirada kat' seklini almis ve yedi odaya, yani sinifa ayrilmisti. Her odanin basinda bir aga bulunurdu. Bu odalar sunlardir: a. Kk oda: (Hne-i sagir) b. Byk oda: (Hne-i kebir) Bu iki odadakiler yalniz okuyup yazarlardi. Bunlar Endern mektebinin ibtidai yahut hazirlik sinifi durumunda idiler. "Dolama" denilen elbiseyi giydikleri iin bunlara

"Dolamali" da denirdi. Bunlarin sayilari digerlerinden daha fazla idi. Kapi agasinin maiyetinde bulunurlardi. Anahtar, serbet ve peskir isleri byk odalilara aitti. c. Dogancilar odasi (Hne-i bazban) Hnkrin avda kullandigi doganlara bakan 40 kisilik bir sinifti. Agalarina "dogancibasi" denirdi. d. Seferli odasi Bu odadakiler, hnkrin amasirlarina bakar, sarik, seccade hizmeti gibi seyler bunlara aitti. Cmide, hnkrin zerinde namaz kilacagi seccadeyi bunlarin agasi serer ve padisahi tatmin etmek iin evvela kendisi bu seccade zerinde secde ederdi. Sarayin mefrusat isi de bunlarin hizmet alanina girmekteydi. e. Kiler odasi Bunlar, sarayin yiyecek ve iecegi ile ugrasir, onlara bakarlardi. Agalari kilerci-basi idi. Bilhassa hnkrin yiyecegi yemegin tadina bakmak, onlarda zehirleyici bir maddenin olmadigina inandirmak iin mutfakta hazirlanan yemek tablasini padisahin yemek odasina kadar gtrp bizzat sofraya koymak bunlarin baslica vazifelerindendi. f. Hazine odasi Agalari, hazinenin muhafazasi ile mesgul olurlardi. g. Has oda Bunlar, "zlfl" denilen 40 agadan mtesekkildi. Gece-gndz hnkrin hizmetinde bulunurlardi. Hirka-i serifte devamli olarak dua ederlerdi. Bunlarin agasina "Odabasi" denirdi. Hnkri giydirip kusatmak bunlarin vazifeleri arasindadir. Has odabasi, kapi agasindan sonra en yksek rtbeli idi. Bunun iin mhr hmyunlardan birini tasirdi. Endernlularin yalniz kk ve byk odadakiler degil, digerleri de bir san'at ve hner sahibi olmaktan geri durmazlardi. Din tahsil ve Kur'an-i Kerim tilaveti, en ok mesgul olduklari saha idi. 1045 (1635) senesinde Evliya elebi'nin 20 yaslarinda iken Ayasofya'da mezzin mahfilinde okudugu Kur'an, Sultan IV. Murad'in hosuna gittigi iin saraya alinmasini istemistir. Sarayda kendisine verilen kitaplardan anlasildigina gre buradaki tahsil, medreselerde oldugu gibi din egitime dayali ve hatta seviye itibari ile medreselerden daha yksek bir mevkide grnmektedir. At tarihinde Endern'da okutulan ders ve takip edilen sistem hakkinda genis bilgi bulunmaktadir. H. XIII. asra kadar bu mektepten pek ok devlet adami yetismistir. Nitekim 79 sadrazam, 36 kaptan-i derya, 3 seyhlislm isminin At tarihinin ikinci cildinde verilmesi bunu gstermektedir. 3. Meskhne

Musik, refah, servet ve medeniyetle birlikte yryen bir san'at olduguna gre Osmanlilar'da da ayni sekilde kendisini kabul ettirmistir. Gerekten, Osmanlilarin ykselislerine paralel olarak pek ok musik letinin bu dnemde meydana iktigi bilinmektedir. Kaynaklarimiz, II. Murad'dan itibaren konu ile ilgili eserlerin Osmanli sultanlarina sunuldugunu kaydederler. 1045 (1635) senesinde saraya alindigi zaman oradaki musik hayatini anlatan E. elebi, "Meskhanenin" has hamam yaninda bulundugunu nakleder. O, burada gece-gndz saz ve fasillar dinlendigini de anlatir (E. elebi, I, 245). Burada musik tahsil edildigi, devrin en iyi ustalarindan ders alindigi da kaynaklarda belirtilir. Bugn, hl msikimizin en ziyade muteber olan ilah, sema, beste, pesrev gibi eserleri, meskhaneden ikan stadlarin eserleridir.

ASKERI MEKTEPLER
Istanbul'u fethetmekle dnyanin en byk ve egitilmis ordusuna sahip oldugunu gsteren Osmanli Devleti'nin, dnemine gre modern asker mektepler aacagi kainilmaz bir sonutu. Geri daha nce de ocaga hizmet etmek isteyen ve bunlarin yetismesini saglayan mektep seklinde olmasa bile esitli messeseler vardi. Bu sinifa giren mektepleri e ayirabiliriz. Bunlar, daha ziyade asker teskilati ilgilendirdigi iin zerinde fazla durmuyor, sadece isimlerini vermekle iktifa ediyoruz. Bu mektepler, Acemioglanlar mektebi, Mehterhne ve Canbazhnedir. Mehterhne, Osmanli Devleti'nin kurulusu ile birlikte ortaya iktigi sanilan bir messesedir. Seluklu hkmdari Alaeddin Keykbad'in bagimsizlik nisnesi olarak Osman Gazi'ye gnderdigi hediyeler iinde bulunan davulun, bu messesenin temelini teskil ettigi kaynaklarda belirtilmektedir. Canbazhneye gelince bunun asil vazifesinin ne oldugu kesin olarak bilinememektedir. Bunlarin XV. asrin ilk yarisinda ortaya iktiklari kabul edilmektedir. Asker teskiltin genislemesi ve bu teskiltin ayri ayri siniflara ayrilmasindan sonra, her sinifin egitimi iin uygun olan mekteplerin aildigi bilinmektedir. Tophane, Kilihne, Tfekhne, Humbarahne gibi mektepleri sayabiliriz. Bu arada, ismi mektep olan daha bazi kuruluslarin da bulundugunu belirtmekle yetiniyoruz.

MEDRESELERDEKI EGITIM VE GRETIM METODU


Islm egitim tarihi iinde mstesna bir yeri bulunan Osmanli medreseleri, yksek tahsili gereklestiren messeselerdi. Bununla beraber Osmanli medreselerindeki egitim ve gretim sistemi, hi sphesiz diger Islm devletlerinde oldugu gibi bir usl takip etmis olup, medreselerin adedi arttika bunlar da derece ve siniflarina gre bir tertibe tabi tutulmuslardi. Osmanlilar'da Ftih Sultan Mehmed'le medrese gretimi belli bir kanuna baglandi. Dersler kahvaltidan sonra baslar ve gle namazina kadar devam ederdi. grenci gleden sonra ktphane veya cmide alisirdi. XV. asirda gnde drt, XVI. asirda ise bes ders okutuldugu anlasilmaktadir. Nitekim Ftih devri mderrislerinden Hamiduddin b. Efdaluddin haftada drt gn medreseye gelmekte ve her gn drt saat ders vermektedir. Bu zatin biyografisini veren Mecdi Mehmed Efendi bu konuda sunlari sylemektedir:

"Haftada drt gn medrese-i mezkreye geldikten maada her gnde det-i kadime-i mstedimesi zre bin trl ihtimamla drt dersin edasina mdavemet ve mlzemet eyledi." XV. asirdaki drt ders, XVI. asirda bese ikarilmistir. Nitekim hem Kanun, Sleymaniye'de hem de oglu II. Selim Edirne'deki Selimiye'de gnde bes ders okutulmasini sart kosmuslardi. Osmanli medreselerinde Sali gn hafta tatilidir. Bundan baska din bayram ve kandillerde ders yapilmazdi. Bununla beraber medreselerde bazan Sali, Persembe ve Cuma gnlerinin de tatil oldugu belirtilmektedir. Herhalde bu en uzun tatil olsa gerekir. Bundan baska senelik tatiller daima Ramazan ayina tesadf eder. Ramazan'da talebeler, dogduklari veya bydkleri yerlere, bazan da davetli veya davetsiz ky ve kasabalara gidip hem halka bilgi birikimlerini aktarir (bu nemli bir stajdir), hem de bu hizmetlerine karsilik kendilerine bir sene yetecek miktarda madd imkn saglarlardi. Her gnn belli dinlenme zamanlari da genellikle gle ve ikindi aralaridir. Medreselerde en nemli olan sabah dersleridir. Bu dersleri sadece talebe degil, disardan dinleyip takip edenler de oktur. Bu gelenek asirlarca Istanbul'da devam edegelmistir. Medreselerde ok defa zihnin hafiza ve muhakeme fonksiyonu dikkate alinarak nakl bilgiler yaninda dsnceyi gelistiren akl ve felsef ilimlere de yer veriliyordu. Bununla beraber zaman zaman bu ideal programin, ikinciler aleyhine bozuldugu da olmustur.

MEDRESE GRETIM KADROSU


Islm dnyasinda medreselerin ortaya ikmasi ile baslayan medrese dnemi egitim ve gretimi, bir veya birka kisinin grencilere bilgi vermesi ve belli bir sistem erevesinde onlari egitmesi sonucunda gretim kadrosu tesekkl etti. Kendisinden nceki Islm devletlerinin uygulamalarindan bir hayli istifade eden Osmanli dnemi medreselerinin, gretim kadrosuna dahil olan elemanlar ile grenciler hakkinda fazla teferruata girmeden bilgi vermek istiyoruz. Bu arada Osmanli ncesine de kisaca temas edecegiz. 1. MDERRIS (PROFESR) Bilindigi gibi Nizmiye medreseleri, yksek seviyede gretim ve egitim faaliyetlerinde bulunan kurumlardi. Bu sebeple, bu ve daha sonra kurulan btn medreselerde ders veren kimseler iin "mderris" nvani kullanildi. Bu tabir, Arapa bir kelime olup "tedris" mastarindan ism-i faildir. Buna gre mnasi medreselerde ders okutan kimse olmaktadir. Islm'in ilk devirlerinden itibaren zellikle bazi ilimlerin tahsilinde bir greticiye (muallim, mderris, gretmen) ihtiya duyulmus oldugundan kendi basina kitapla ugrasmak pek hos karsilanmamistir. Ayrica, insanlarin bildiklerini baskasina gretmek iin gayret sarf etmesi de tesvik edilmistir. Btn bunlar, Islm dnyasinda medreselerin yayginlasmasi ile birlikte her tarafta saygi ve itibar gren mderrislerin yetismesine sebep oldu. Ilmin yayilmasi iin gayret sarf eden bu zmrenin, gerek fikir

ve alisma hrriyeti, gerekse byk bir mal imkna sahip olmasi, bu sahanin ragbet grmesine sebep oldugu gibi, bu zmre mensuplarinin daha iyi bir sekilde ilm faaliyetlerde bulunmasina da sebep olmustu. Baslangita hkmdar, emr veya vakfi tesis eden herhangi bir kimse tarafindan tayin edilen mderris, devrin en bilgili ve kabiliyetli limleri arasindan seilirdi. O, hemen hemen din ilimlerin tamaminda bilgi sahibidir. zellikle kendi mezhebi hakkinda usl ve fru' ilimlerine iyice vkif olmak zorundadir. Osmanli dnemi medreselerinde, belirli bir tahsilden sonra icazet, mlzemet ve beratla medreselerde ders veren kimselere mderris (gnmzde profesr) denir. Vakfiyelerde mderrislerin nasil sekin kimseler arasinda seilmesi gerektigi ve zelliklerinin neler olmasi hakkinda bilgiler verilmektedir. Bu konuda Ftih ve Kanun vakfiyeleri ile kanunnmelerde genis bilgi bulunmaktadir. Osmanli medrese teskiltinda "Hric" ve "Dhil" derslerini gren talebe, "Sahn-i Semn" veya "Sleymaniye" seviyelerindeki egitim ve gretimden sonra mezun olur. Yani, icazet alir. Bu, onun mderrislik yapabilecegini gsteren bir diplomadir. Sayet Anadolu'da vazife almak istiyorsa Anadolu, Rumeli'de vazife alacaksa Rumeli Kadiaskeri'ne mracaat ederek onun, muayyen gnlerdeki meclislerine devam edip "Matlab" denilen deftere (Rznme) mlzim kayd edilir. Bundan sonra sirasi gelinceye kadar beklerdi ki, buna nevbet (nbet) denirdi. Sirasi geldiginde en asagi derecedeki "Hasiye-i Tecrid" medreselerinden birine yevmiye (gnlk) 20 aka ile mderris tayin edilirdi. Bundan sonra sira ile ykselerek en st seviyedeki bir medreseye kadar ikabilirdi. 2. MUID (ASISTAN, ARASTIRMA GREVLISI) Arapa bir kelime olan "Mud" birok mnaya dellet etmektedir. Teknik yani istilh olarak mzakereci, mderrisin derslerini tekrarlayip izah eden mderris yardimcisi. Gerekten mud, mderrisin dersten ayrilmasindan sonra onun dersini talebeye tekrarlayan bir kimsedir. Talebe bazan konuyu anlamadigindan, bazan mderrise sormaktan utandigindan her seyi tam olarak kavrayamaz. Iste bu durumda mud onlara yardimci olur. Demek oluyor ki, mudin mderris ile talebe arasinda bir derecesi vardir. Bugnk asistan veya arastirma grevlisi pozisyonundadir. Mudler, talebelerle ayni yerde otururlar. Vazifesi, dersi grencilerle tekrarlamak olan mude mzakereci de denebilir. Bu vazife medreselerin kurulmasiyla birlikte ortaya ikmistir. Eyyubler dneminde mudlik, aranan bir grev haline gelmistir. Hemen her medresede bir mud vardir. Hatta, bazi medreselere tayin edilen her mderris iin iki mud tayin edilmistir. Nitekim Melik Necmeddin Eyyub tarafindan yaptirilan Selhiyye Medresesi'ne drt mderris, her mderrise de ikiser muid verilmistir. Mudler, ayni zamanda talebenin disiplini ile de mesgul olurlardi. Hatta bazan (Misir'da grldg gibi) bir medresede mderris, digerinde de mud olanlara rastlanmaktadir. Osmanli egitim ve gretim tarihinde mudlerin nemli bir yeri bulunmaktadir. Ftih vakfiyesinde mudlerle ilgili olarak syle denilmektedir: "Hadid ve fikr-i sedid ve re'y-i resid ile akrani beyninde ferid ve ta'lim-i muhtasarat-i ktbde mhir ve teallm ve iktisb-i mtavvelata kadir kimesne olur. Her mderrisin medresesinde mudi olup vazife-i yevmiyesi hsil-i vakf-i seriften bes aka ola." Grldg gibi Osmanli dnemi mudi, akranlari arasinda en iyi bilgiye sahip, zeki,

saglam ve isabetli grslere sahip bir kimse olarak tavsif edilmektedir. Mud, yaptigi is ve grdg hizmet karsiliginda da gnde bes aka gibi bir cret almaktadir. Sleymaniye vakfiyesinde de mudlikle ilgili su bilgilere yer verilmektedir: "Ve tullab-i ilimden birer maarif u fezil ile mmtaz, rtbe-i istifadeden derece-i ifadeye vsle isti'dad ile ser-efrazini mud eyleyeler. Ve vazife-i yevmiyyeleri beser aka ola." Vakfiyenin bu metninden anlasildigi zere Sleymaniye medreselerinde mudlik yapacak olanlarin talebenin en iyilerinden olmasi, bilgili ve arkadaslari arasinda her bakimdan stnlg kabul edilen bir kimse olmasi gerektigi belirtilmektedir. Mudlerin, Ellili medreselerden asagi seviyedeki medreselerde de bulundugu ve bunlarin da mderrisler gibi tayin edildikleri anlasilmaktadir. 5 Saban 1247 (9 Ocak 1832) tarihini tasiyan bir belge, Sivas Dru's-sifa medresesinde mudlik yapan Musa adindaki sahsin vefati zerine yeri ve hizmetin hli oldugu, bu sebeple islerin grlemez oldugu anlasildigindan yerine beratla, bu ise lyik olan oglunun gemesi Sivas Kadisi Mftzde Abdullah tarafindan istenmektedir. yle anlasiliyor ki bu medresede mudlik hizmeti eskiden beri uygulanmaktadir. Zira adi geen sehrin kadisi tarafindan Istanbul'a gnderilen 12 Zilhicce 1167 (30 Kasim 1754) tarihli baska bir arzda mudlik hizmetinin bir baskasina verilmesi istenmektedir. Danismendler arasinda mud olabilecek evsafta bulunanlarin seimi ise mderrisler tarafindan yapilmis olmalidir. Mudlerin, ka yil bu grevde kaldiklari henz kesin olarak tesbit edilebilmis olmamakla beraber, (Dru't-tiblar disinda) bunun iki sene devam ettigi belirtilmektedir. Osmanlilar dneminde bu grev, 1908 inkilbindan sonra da Sultan-ler'de devam etmek zere yeniden ihdas edilmisse de sonradan kaldirilmistir. 3. TALEBE Islm dnyasinin egitim ve gretim tarihinde medreselerin esas unsurlarindan biri de sphesiz ki grencilerdir. Talebelerin gerek zek gerekse beden yapi bakimindan saglam olmalarina dikkat edilirdi. Bu bakimdan hocalar tarafindan bazi zek testlerinin yapildigi da belirtilmektedir. Bu testler neticesinde hocalar talebe olarak seecekleri kimseleri belirlerlerdi. Bylece zeki veya daha az zeki olan insanlarin ayni yerde bulunmamalari saglanmis oluyordu. Zira farkli zek seviyesine sahip olan grencilerin ayni sinifta bulunmalari hos karsilanmamistir. nk byle bir uygulama, zeki ocuklari geri birakacagi gibi, zek bakimindan fazla gelismemis olanlara da byk bir azap ektirir. Her ne kadar gretim iin belli bir yas szkonusu degilse de bazi mderrislerin, belli ilimlerde grenme kabiliyetini nazar-i dikkate alarak belli bir yas grubundan grenci setikleri de olmustur. Gerekten, Ktib elebi'nin de ifade ettigi gibi ilim yolcusunun fedakr olmasi, dnya ile iliskisinin fazla bulunmamasi, oluk ocuk kaygisinin olmamasi gerekir. Btn bunlar da ilim tahsil etmek isteyen kimsenin bir lde gen olmasini gerektirmektedir. Hatta bazi mellifler, talebenin mmkn mertebe bekr olmasini da isterler. nk evli bir kimse, evlilik hukuku ve geim derdi gibi islerle

mesgul olacagindan kendisini rahat ve huzurlu bir sekilde ilme veremez. Bu da ilm tedkik ve arastirmaya bir engel teskil eder. Talebe sayisi genellikle vakfi tesis edenlerin isteklerine bagli kalmissa da, bazan bu sayilar degisebilmektedir. Misir medreselerindeki grenci sayisi 3-100 arasindadir. Bazan sayi ogaldigi zaman bunlarin iki kisma ayrildigi, hocalarin byle bir taksim yaptiklari da belirtilmektedir. Osmanli dneminde talebelerin yetismesi zerinde ehemmiyetle durulmus olmasi onlara byk bir degerin verildigini gstermektedir. Osmanlilarin ilk medreseleri ile birlikte btn talebeye vakiflarca bakilmis, onlara imretler vasitasiyla da yeme, ime, yatma ve para temin etme gibi imknlar saglanmistir. Islm ve Osmanli dnyasinda talebeler iin degisik kelime ve istilahlar kullanilmistir. Araplarin "tlib" dedikleri medrese talebesine Seluklular "fakih" ve "mlazim" derlerdi. Osmanlilarda ise "tlib"in ogulu "talebe" ve "tllb" kelimeleri kullanildigi gibi, Farsa'da lim ve akilli mnasina gelen "danismend" ve yine Farsa'dan yanmis mnasina "suhte" kelimesinin bozulmus sekli olan "softa" kelimeleri ile Arapa'da istidadli ve kabiliyetli mnasina gelen "msteid" kelimesi kullanilmistir. Bu kelimelerden her birinin digerinin yerine kullanilabildigi anlasilmakla birlikte, Sibyan mektebi talebelerine sadece "talebe", asagi seviyedeki medrese talebelerine "suhte" yksek seviyedeki medrese talebesine de "danismend" denildigi anlasilmaktadir. Osmanli medreselerindeki talebe sayisi, medresenin byklk veya kklgne gre degismekle beraber, medreselerin en byklerinde bile bir mderrisin okuttugu grenci sayisi 20 rakamini gemez. yle anlasiliyor ki Osmanli Devleti'nde daha kurulus yillarindan itibaren tahsilini belirli seviyeye getiren talebeler, hocalarinin da tavsiyesi ile Islm dnyasinin o dnemlerde taninmis ilim merkezleri olan Kahire, Semerkant, Buhara, Mverannehr, Bagdad ve Sam (Dimask) gibi merkezlerine giderek tahsillerini tamamliyorlardi. Bylece birka yil sonra Islm dini, kltr ve medeniyeti konusunda yetismis birer lim olarak dnerlerdi. Hangi sehrin hangi sahalarda meshur oldugu, buralardaki ilm gelisme ve ilim mahfilleri, daha nce gidip dnenler veya oralardan gelen misafir hocalar tarafindan bilinir ve akademik seyahata ikan grenciye tavsiye edilirdi.

HUZUR DERSLERI
Osmanli Devleti'nde, zel zamanlarda ve yine zel insanlara ynelik yapilan egitimlerden biri de huzur dersleridir. Bu sebeple ilmiye teskiltindan bahsetmeden nce bu konuya yer vermek gerekiyordu Osmanli devlet teskilatinda bulunan drt tarikten biri olan "ilmiyye sinifi", bu devletin kltr tarihinde nemli ve faal bir rol oynamistir. Cemiyet hayatinin belli bir noktaya kanalize edilmesi, zellikle "Ramazan" gibi hususiyet arzeden gnlerde daha belirgin bir sekil almakta idi. Bu da "Huzur Dersleri" adi verilen ve devrin padisahi ile saray erkni tarafindan takib edilen dersler vasitasiyla olmakta idi. Bunun iindir ki daha kk yasta bulunmalarina ragmen sehzdeler, pek ok ilm meselelere bu vesile ile vkif oluyorlardi. Devlet adamlari ile diger davetlilerin bu mecliste kazandiklari malumat, ileride kendilerine isik tutacagindan dolayi son derece ehemmiyetli idi.

Ilmiye sinifi mensuplarinin, Osmanli lkesinde grdkleri saygi ve itibari, baska hi bir lkede grmedikleri bilinmektedir. Bu lkede bilginler devlet memurlarina tatbik edilen birok cezadan da muaf idiler. "Vebi'l-cmle lemaya bu devlet-i aliyyede olan ikram ve i'zaz bu devlet-i Islmiyyede olmustur. Kendi kesbleri olan zilletten gayri devlet canibinden amme in tertib olunan siyaset ve ukubt havfindan emin irz (ve) mallari dest-i taaddi-i avamdan masun ve mahfuzdur." Ilim adamlarina gsterilen bu saygi, onlarin fikir ve grslerini hi ekinmeden ortaya koymalarina sebep oluyordu. Hele Ramazan'a mahsus huzur derslerinde bu serbestiye, daha ok dikkat ve riayet edilirdi. Hatta III. Selim (1789-1807) devrinde bu derse istirak eden mukarrir ve muhataplarin istediklerini sylemekte tamamen serbest olacaklari, dersten nce bizzat padisah tarafindan bir irade-i kat'iyye olarak adi geen zevata bildirilirdi. Osmanli devletinde, Ramazan ayinin ilk gn baslamak ve umumiyetle sekiz derste sona ermek zere sarayda padisah huzurunda "mukarrir" adi verilen zamanin taninmis limleri tarafindan takrir olunan derslere "Huzur Dersleri" deniliyordu. Zamanla sayilarinda degisiklik olan ve muhatab adi verilen, yine devrin limlerinden mtesekkil bir heyetin de mnazarasinda bulundugu bu derslere, padisah huzurunda icra edilmelerinden dolayi "Huzur-i Hmayun Dersleri" de deniliyordu. Birok Mslman devlet baskanlarinda oldugu gibi, Osmanli Sultanlari da herhangi bir konuda bilgi edinmek istedikleri zaman, devrin limlerin-den birini saraya davet eder ve ondan istedikleri mevzuda bilgi alirlardi. Bunun, Ramazan ayinda olmayisi ve ayni zamanda mukarrir ile muhataplar aasinda mnakasali bir sekilde cereyan etmemis olmasindan dolayi bunlara "Huzur Dersi" denmez. Tarihiler, Tefsirden ibaret olan bu dersin baslangicini, Osman Gazi (1299-1326)'ye kadar ikarmaktadirlar. Nitekim, Tayyarzde Ahmed Ata; "Osman Han Gazi asr-i fezil hasr-i lisinden bed' ile, Orhan Han Gazi ahdinda daimi surette icraya baslanilarak ol zamanlardan ve hususiyle Murad Han-i evvel vaktinden beru Ramazan-i serifte vakit bulunduka her gn ve eyym-i sirede irade buyrulduka fhulin-i lemadan olan zevat-i fezail-simtin ekserisi huzur-i hmayunda ictima ile yt-i celile-i frkaniyeden bazi sver-i serife tefsir olunmasi kaide hkmne girmisken Mustafa Han-i salis hazretlerinin (1172/1758) eyym-i rzesinden bed' ile sehr-i ramazan-i serifin evvelki gnnden onuncu gnne kadar birer mukarrir ile end nefer muhataptan ibaret olmak zere bir hey'et-i lema celb ederek tefsir-i serifi Beyzav'den birka yet-i kerime tefsir ettirmek ve bu cihetle istifaza-i feyz ve bereket etmek ve onuncu gn ktphne hocasi pisva oldugu halde mukarrir olan zatlardan mrekkeb bir meclis-i mtemayiz dahi akdolunarak kezalik tefsir-i seriften mbahasat-i hasene icrasiyle tenvir-i mbalt edilmek usul vaz' buyurulmustur." demek suretiyle, bu derslerin tarihi ve geirdigi merhaleleri hakkinda bir bilgi vermektedir. Sultan III. Mustafa (1757-1774) tarafindan belli bir kanuna baglanarak devami saglanan Huzur Derslerinin baslangici hakkinda Ahmet Cevdet Pasa da sunlari syler: "... evail-i ramazan-i serifte her gn huzur-i hmayunda huzur dersi nvaniyle bir meclis tertib olunarak her mecliste efahim-i lemdan birer mukarrir ile mderrisinden yediser-sekizer muhatap bulunup tefsir-i Kad-i Beyzav kiraat edilir."

Bu ifadelerden de anlasilacagi zere huzur derslerinin takriri Osmanli devleti iin, eskiden beri riayet edilen gzel bir det olarak kabul edilmektedir. Ramazan'a mahsus bu gzel gelenek, padisah, sehzde ve devlet erkninin, zellikle din konularda birok seyi grenmelerine sebep oluyordu. Bu derslerde Kur'an-i Kerim'den zamana mnasip bir yet okunarak "mukarrir" tarafindan tefsiri yapilirdi. Bundan sonra "Muhatap"lar tarafindan vaki itiraz ve suellere cevap verilirdi. Bylece ilm bir mbahese ailmis olurdu. Mukarirr ve muhataplar bu ilm mbahasede fikirlerini aika belirtmekte tamamen serbest idiler. Hatta bu yzden ilminin derecesini gstermek isteyen bazi muhataplarin, bulunduklari mahalli unutarak mnazaralarda terbiye ve edep haricine iktiklari grlmstr. Mesel 1176 senesi Ramazaninda muhataplardan Tatar Hoca, mukarrir Abdlm'min Efendi ile olan mbaheseyi asarak M'min Efendiye terbiye disi agir szler sarfettiginden Bozcaada'ya srgn edilmistir. Biraz nce belirtildigi gibi H. 1200 senesinden nce Kur'an-i Kerimden degisik yetler ve zellikle Fetih sresinden seilen blmler tefsir edilirken, mezkur senenin Ramazaninda, Fatiha sresinden baslamak zere sira ile Kur'an'in tefsiri cihetine gidilmistir. Saray Ramazan'inin baslica hususiyetlerinden biri olan Huzur Dersleri, her gn degisen bir mukarrir ile muhataplardan mtesekkil ulemadan bir zmre tarafindan icra edilirdi. Her ders iin, nceden Mesihat makaminca tesbit ve tayin edilmis olan bir mukarrir ile, (7-15) muhataplarin icra ettikleri bu derslerin kadrosuna girebilmek bazi sartlar ve vasiflari tasimakla mmknd. Binaenaleyh, belli birtakim vasiflari tasimayanlar huzur dersleri iin mukarrir ve muhatap olamazlardi. Aranan bu zellikleri syle maddelendirmemiz mmkndr: a. Istanbul rusunu hiz mderris olmak, b. Talebesi ziyade, mretteb tahsile nazaran dersi ileri bulunmak, c. Meleke, ihtisas ve zti kemaliyle muhitte shret bulmus olmak. Huzur derslerinin takrir ve icrasinda riayet edilen bazi usul ve kaideler de vardir. Biz bunlari Ebl-l Mardin'den zetleyerek nakletmekle iktifa ediyoruz: 1. Huzur Dersleri, Istanbul rsunu haiz olup uhdesinde herhangi resm bir vazife bulunmayan ve Istanbul sehrinde ikamet eden "zevat-i fzila"dan tesekkl eder. Binaenaleyh, mevleviyetle terfi edenler veya tasrada mderrislik ve naiplik gibi vazifeleri kabul edenler ile Istanbul haricinde ikamet edenler bu derse istirak edemezlerdi. 2. Meclisleri teskilde ve sirayi tayinde rustaki kidem nazara alinir. Bu kaidenin bir sonucu olarak ilk meclisi teskil eden zevatin rus dereceleri "kibar-i mderrisin" mertebeleri olan Dru'l-hadis, Hamise-i Sleymaniye, Musila-i Sleymaniye olarak grlmektedir. 3. Hacc ve sila-i rahm gibi sebeblerle muvakkaten Istanbul'dan ayrilan meclis yeleri, ayrilislari Ramazan'a tesadf etmese bile seyhlislmdan izin almak zorundadirlar.

4. Huzur Dersi mukarrir ve muhatapligina yapilacak tayinler, seyhlislamin inhasiyle, irade-i seniyye zerine olur. 5. Mukarrirlikte bosalma olunca muahhar meclis mukarrirleri sirasiyla st meclis mukarrirligine ikarlar. 6. Mukarrir, herhangi bir sebeble Ramazanda dersini takrir edemeyecek bir durumda ise kendisine vekalet hususunda meclisinin basmuhatabi mihaniki olarak yerine geemeyip yine seyhlislmin inhasi zerine vekalet edecek olan zat, irade-i seniyye ile belirlenir. 7. Her mukarrir ve muhatabin rtbesi ve ders sirasi mesihata bilindiginden derslerin esasini teskil edecek olan srelerin metni iki ay evvel mukarrirlere teblig edilir. Saban'in 15 inde de her bir mukarrire dersinde bulunacak muhataplarin isimleri bildirilirdi. 8. Mukarrir ve muhataplar, meclisin toplanmasindan nce kendi aralarinda ders mevzuu zerinde fikir beyaninda bulunamazlar. Zira dersin takririnden evvel gizlilik, ders esnasinda ise aleniyet (aiklik ve serbestlik) asildir. 9. Meclisin ictima yerini padisah tayin eder. Mukarrir ders ve duasini oturarak takrir eder. Keza muhataplar da oturmus olduklari halde sorularini sorarlar. Mukarrir padisahin sag tarafina oturur. Muhataplar da mukarririn yanindan baslamak zere yarim daire meydana getirirler. 10. Mukarrir ve muhataplarin nlerinde rahleler bulunur. 11. Ders aik ve aleni olmakla beraber, erkek-kadin ders dinleyecek zevat hakkinda padisaha malumat verilir. 12. Misafir ve dinleyiciler de mukarrir ile muhataplar gibi minderler zerine diz kp otururlar. Herhangi bir mazeret bulunmadika, padisahlar da bu sekilde otururlar. 13. Mukarririn ders sonunda yapacagi duada ihtisar (kisaltma, zet) kaidedir. Dua kisa olur. Sayet dua uzarsa bu durum kendisine nazikane ve kimsenin anlayamayacagi bir sekilde ihsas ettirilir. 14. Ders, Kadi Beyzav tefsirinden takib edilir. 15. Dersler, Ramazan'in ilk gnlerinde, her meclis ayri bir gn toplanmak zere, 8 meclis halinde verilir. 16. Meclis ictimalarinin mtetabi (birbiri ardinca) olmasi kaidedir. 17. Cuma gnleri ders takrir olunmaz. Sultan III. Mustafa tarafindan 1172 (1758) senesi Ramazan'inda icra edilen ilk derste Fetva emini Ebubekir Efendi mukarrir; Nebil Muhammed Efendi, saray hocasi Hamid Muhammed Efendi, Seyhlislm mfettisi Idris Efendi, Mzellef Muhammed Efendi ve Konev Ismail Efendi muhatap olarak intihab olunmuslardir. Icra edilen bu ilk

derste "Ey inananlar! Kendiniz, ana babaniz ve yakinlariniz aleyhlerine de olsa, Allah iin sahit olarak adaleti gzetin; ister zengin ister fakir olsun, Allah onlara daha yakindir. Adaletinizde heveslere uymayin. Eger egreltirseniz veya yz evirirseniz, bilin ki Allah islediklerinizden sphesiz haberdardir." yet-i kerimesi takrir olunmustur. Huzur dersleri, Ramazan'in ilk on gnnde icra edilirdi. Ilk on gndeki cuma gnleri ders okutulmamak ve diger gnlerde okutulmak adetti. mukarirler, rtbelerine gre ders okuturlardi. Bu yzden rtbesi byk olanin takaddum hakki vardi. Keza muhataplar da rtbelerine gre taksim edilir. Mecliste buna gre otururlardi. Mukarirrler, seyhlislamlik makami tarafindan muhataplar arasindan seilirlerdi. Bu intihapta ehliyet ve liyakat esasti. Dersler saray salonlarindan birinde ve gle ile ikindi arasinda takrir olunurdu. Salona biri mukarrir efendiye, on besi de muhataplara mahsus olmak zere on alti rahle ve her bir rahleye birer de minder konulurdu. Mukarrir efendinin rahlesi sedef islemeli, muhataplarinkiler ise ceviz boyali idi. Mukarrir efendinin minderi de muhatap efendininkinden bir para byke idi. Salonda bu suretle tertibat alindiktan ve davetli olan zevat da birer birer geldikten sonra Hnkr, salonu tesrif buyururdu. Verilen malumat zerine ulema-i kirm da mteakiben birer ihtiram selmi vererek salona girerlerdi. Padisahla maiyetindekiler o sirada ayakta bulunurlar ve hnkrin oturmasi zerine digerleri ile birlikte mukarrir ve muhatap efendiler de yerlerini alirlardi. Salon bu sirada tam alatrka bir hal alirdi. Bir ihtiram mevkiine konulmus olan ve hnkrin oturmasina mahsus bulunan koltuktan baska sandalye ve kanape gibi seyler mevcut degildir. Sair erkanin oturmasi iin hep silteler konulmus bulunuyordu. Muhatap efendilerin rahleleri mukarrir efendinin rahlesinin sag ve sol tarafinda ve bir daire teskil edecek surette konurdu. Mukarrir efendinin takriri, umum tarafindan kemal-i husu ile dinlenirdi. Mukarrir efendi derse ait tefsirden bir eserle buna mteallik notlarini, muhataplar da kitaplarini rahle zerine koyarlardi. Ders bir iki saat srerdi. Dersin sonunda mukarrir muhataplara sorulacak sualleri bulunup bulunmadigini sorardi. Rtbe itibariyle yer almis olan muhatap efendilerden rtbesi en yksek olan ve basta oturan zattan baslanarak her biri sirasiyla sualini sorar ve mukarrir efendi de lzim gelen cevabi verirdi. Sorular dersle ilgili olurdu. Dersin sonunda mukarrir efendi dua ederdi. Dersin sona ermesinden sonra padisah tarafindan mukarrirlere birer miktar atiyye ile birer boha, muhataplara da yalniz birer atiyye verilirdi. Atiyyenin miktari zamana gre degisirdi. Bohanin muhteviyati ise her vakit bir top uha, iki top kumas ve bir tane Lahor saldan ibaret bulunurdu. Osmanli Devleti'nin basinda bulunan hkmdar ile sehzde, hkmet erkani vs. gibi ileri gelen zevatin kendisinden istifade ettigi bu dersler, padisahligin nihayete ermesinden sonra da devam etmisti. Halife Abdlmecid Efendi'nin huzurunda devam eden bu derslerde en son okunan ve tefsiri yapilan yet sudur: "Kendilerinden ncekiler de tuzaklar kurmuslardir. Nihayet Allah, onlarin binalarini ta temellerinden (yikmayi) diledi de stlerindeki tavan tepelerine gt (onlari helk etti). Hem bu azab onlara akil erdiremeyecekleri taraftan gelmistir." Sultan III. Mustafa tarafindan bir kanuna baglanan Huzur Dersleri, belirtilen tarihten itibaren 169 sene araliksiz devam etmisti. Buna gre 1172 senesi Ramazan'inda baslayan resm uygulama 1341 senesi Ramazan ayinda sona ermisti.

ILMIYE TESKILATI
Osmanli ilmiye sinifi, klasik Islm egitim kurumu olarak bilinen medresede, uslne uygun tahsilden sonra iczet almak suretiyle mezun olup, Osmanli Devleti'nde hukuk, egitim, din hizmetler ve nihayet merkez brokrasinin kendi sahalari ile ilgili nemli bazi makamlarini dolduran Mslman ve ogunlukla da Trkler'den olusan bir meslek grubudur. Bu meslegin, tarih seyri iinde kendine has zellikleri ile tesekkl, olgunluk, karisiklik ve toparlanip klme dnemleri olmak zere baslica drt devresinden bahsedilebilir. Trk-Islm dnyasindan devraldigi temel kavram ve unsurlar ile Istanbul'un fethine kadar uzanan bu dnemde ok basarili gelismeler olmustur. XV. yzyil ortalarindan XVII. yzyil baslarina kadar devam eden bu dnemde, saglam bir meslek anlayisi olusmus, egitim ve yargi alaninda belirlenen dereceler, ulemnin gv alanlari, yetki ve sorumluluklarinin kesinlik kazanmasi gibi nemli gelismeler olmustur. XVI. asirdan itibaren ilmiye, seyfiye ve kalemiye mesleklerinin (tarik) ayri ayri formasyonlar gerektiren branslar haline gelmesiyle, ilmiye mensuplari egitim ve yargi (adalet) alanlarini tekellerine almislardir. Bylece bu sahalarda yegane sz sahibi olan kimseler durumuna gelmislerdir. XIX. yzyil ortalarina kadar devam eden bu uygulama 1820'lerden itibaren daralmaya baslamistir. Burada sunu da belirtelim ki olgunluk dneminin asil zelligi, ulemnin msbet, yapici ve yipranmamis agirliginin devlet ve toplumun her kesiminde hissedilmis olmasidir. XVII. yzyil, ilmiye teskilti ve ulem iin bir yipranma dnemi olup, siyasetin ierisine deta zorla ekilmislerdir. Bu durum, byk lde ulemnin disinda olusmus bir gelismedir. Bunun en nemli sebebi, Osmanli hkmdar geleneginin sarsilmasidir. Gerekten, Sultan I. Ahmed'le baslayan ve pespese ocuk yasta denecek hkmdarlarin hkm srdg bu dnemde dizginler, askerin, saraydaki nfuz odaklarinin ve tabii olarak ulemnin eline gemistir. Her zmre kendi g ve nfuzunu kuvvetlendirmek iin ulemyi yanina ekmek istemistir. Bunun sonucunda siyas fetvalar, ilmiye ricalinin blnerek farkli taraflarda yer almasi, onlari hem ilim yolundan alikoymus, hem de siyas mcadele iinde yipratmistir. Yenilik tesebbsleriyle girilen XVIII. yzyilda ulem yeniliklere taraftar, hatta yer yer nc grnmektedir. Devletin toparlanmasinda agir sorumluluk stlendigi bir dnemdir. XIX. yzyildan itibaren ulemnin istihdam alaninda devamli bir daralma baslamistir. Ilmiye teskilti ile ilgili bu zet bilgilerden sonra teskiltin kendi iindeki siniflandirmasina geebiliriz.

SEYHLISLMLIK
H. IV. (M. X.) asrin ikinci yarisinda ortaya ikan "Seyhlislm" tabiri, fukaha arasindaki ihtilafli meseleleri halledebilen limler iin, bir seref nvani olarak kullanilmistir. "Fukaha-yi izm ve fdel-yi fehmdan sol sahib-i sadr-i iftya istilhat-i rfiyyede seyhlislm denilirdi ki, aralarinda tahadds eden mnazaa ve mhsemeden dolayi hall-i mskilt-i enm eyleye." ifadesi, yukarida temas edilen grsn dogrulugunu ortaya koymaktadir.

Bu asirdan itibaren, "Islm" kelimesi, pek ok kelimeye izafe edilerek kullanilmaya baslanmistir. Fakat btn bu tabirler arasinda sadece "seyhlislm" terkibi devamliligini muhafaza edebildi, digerleri ise unutulup gitti. Seyhlislm tabiri ile birlikte kullanilan br deyimlerden bir kismi, dnyev iktidar sahipleri (bilhassa Ftim vezirleri) tarafindan da kullaniliyordu. Ama "seyhlislm" nvani, daima ulem ve sfilere has olarak istimal ediliyordu. Hicr IV. asrin ikinci yarisindan itibaren, ortaya iktigini belirttigimiz bu seref nvanini almaya hak kazananlari kategoride toplamak mmkndr. Bunlar: 1. Sadece, kendi zamanlarindaki bir sehir halki tarafindan kendisine bu nvan verilenler, 2. "Seyhlislm" nvani ile her tarafta shret bulmus olanlar, 3. Fetva ile icazetnmeyi birlikte verebilen ve bu isimle shret bulmus olanlar. Grldg zere, Osmanlilardan nce de varligindan haberdar oldugumuz bu makam ve messese, Osmanlilarda oldugu gibi resm degildi. Keza bu messese, "ilmiye sinifi"nin en st makami olma gibi bir hviyet de tasimiyordu. Osmanlilarin, alti sari askin hkmranlik dneminde "seyhlislm" nvaninin ne zaman kullanilmaya baslandigi kesin olarak bilinemedigi gibi, ilk defa bu nvani alan ztin kimligi dahi kesin ve net olarak tesbit edilememektedir. Bununla beraber, Ftih kanunnmesinde seyhlislmin ulemanin reisi oldugu aikca belirtilmektedir. Ftih Sultan Mehmed'in (1451-1481) tedvin ettirdigi kanunnmede seyhlislm tabiri, aik ve sarih bir sekilde zikredilmektedir ki, bu da Ftih ve babasi II. Murad (1421-1451) devirlerinde mezkur nvanla adlandirilan kimselerin varligini ortaya koymaktadir. Osmanli Devleti'nde, kendisine sorulan din ve ser' meseleleri cevaplandiran kimseye "mft", verilen karara da "fetva" dendigini biliyoruz. Nitekim mesihat makami, ilk nce, "mesned-i fetva" veya "mansib-i ifta" gibi isimlerle basmftilik tarzinda tesekkl etmisti. Bu durumu ile o, bir mddet "kadiasker" ve "muallim-i sultan" vazifelerine nisbetle ikinci derecede kalmisti. Bunun iin mftilik makami, Divan-i hmayun zaligina dahil bulunan kadiaskerlik makamina gre daha husus bir vaziyet arzediyordu. Ancak fetva vermek yetkisi Ibn Kemal (1525-1533) ile Ebu'sSud (1545-1574) Efendi gibi zevata havale edilince, bu makam daha ok ehemmiyet kazanmaya basladi. nk bu iki kisi, kadiaskerlikte bulunduktan sonra bu vazifeye getirilmislerdi. Bundan byle "seyhlislmlik makami", "sadreyn efendiler"in stnde tutularak "ilmiyye tarikinin reisi ve ser' mahkemelerin nziri olmustur. Yukarida adi geen kudretli zevatin yetismesi,btn ilm tevcihatin seyhlislmlara verilmesine sebep olmustur. Muhtemelen bunun da tesiriyle olsa gerek ki, makam ve mevki itibariyle seyhlislmlar sadrazamla denk bir seviyede tutulur olmuslardir. Osmanlilarda, ileri gelen zevat iin kullanilan nvanlarin bir ogu, daha nceki mslman devletlerde de kullanilmistir. Nitekim, takva sahibi olarak kemal mertebesine ulasan sahsiyeti ve melleftinin oklugu sebebiyle byk bir n kazanmis olan Ibn-i Kemal'e, bu zelliklerinden dolayi, Necmeddin Ebu Hafs mer

en-Nesef'nin nvani olan "mfti's-sakaleyn..." lakabi verilmistir. Osmanli dneminde bu tabir, sadece adi geen seyhlislm iin kullanilmistir. Ilmiyye sinifinin en yksek mevkii olan ve "Mesihat-i Islmiyye" diye adlandirilan bu makamin Osmanlilarda ortaya ikis gayesine ynelik degisik bazi grsler bulunmaktadir. Bu mevzuda farkli grslerin ortaya atilmasina sebep ve bu grslere kaynaklik eden kimsenin J.H. Kramers oldugu ileri srlmektedir. Filhakika Islm Ansiklopedisindeki makalesinde bu mevzua temas eden Kramers, GaudefroyDemombyn'e dayanarak bazi fikirler ileri srmektedir. Bunlari, su sekilde siralayabiliriz: a) Osmanli padisahlari, Misir'da Memlk sultanlari yaninda bulunan Abbas halifesinin hiz oldugu mevkii taklid etmek suretiyle byle bir messeseyi kurmus olabilirler. b) Osmanli ulemsinin bir din reisin baskanliginda teskiltlanmasi, devletin tebeasi olan gayr-i mslimlerin basinda bulunan patrikligi taklit etmek suretiyle olmustur. c) Bu messese, devlette mevcut dnyev iktidar yaninda, kaza selhiyetlerle tehiz edilmis sf-din bir an'anenin neticesi olarak da dogmus olabilir. Zuhurunu, tek ve belli bir sebebe baglama imkni bulunmayan bu messesenin kurulusunu, baska dinlerdeki ruhan riyasetin taklid edilmesi ile izha kalkismak, tamamen ind bir mtala olur. nk Islmin din ve devlet anlayisi ile Hiristiyanligin din ve devlet anlayisi arasinda byk farklar vardir. Biri, mntesiblerinden hem dnyev, hem de uhrev vazifeler beklerken, digeri sadece uhrev hizmetler beklemektedir. Bunun iin, bu iki messeseyi birbiri ile mukayese etmek ve hele, seyhlislmligin, patrikligin bir taklidi olarak ortaya iktigini sylemek, dogru olmasa gerektir. Nitekim, I. Hmi Danismend de, bu meseleye temasla syle der: "Dikkat edilecek noktalardan biri de mesihat makaminin baska dinlerdeki ruhan reisliklerle mukayesesinin dogru olmadigidir." Seyhlislmligin dogus ve ortaya ikis sebebini tek bir vak'aya baglamak yerine, tarih olaylari incelemek ve bu yolla bir neticeye varmak daha dogru gibi grnmektedir. Bunun iin de meseleye tarih olaylar aisindan bakmak gerekir. II. Murad devrinde yasayan ve umumiyetle ilk seyhlislm olarak kabul edilen Molla Fenari (1424-1431)'nin, byle bir makama getirilmesi ve kendisine byle bir nvan verilmesi, dikkat ekicidir. Devletin, din ve siyas bir kargasalik iinde bulundugu bir sirada tahta geen II. Murad, byle bir ortamda, ahlk, ilm ve din otoritesi btn memlekete kabul edilen byk bir lime ihtiya bulundugunu dsnms olmalidir. Keza bu ztin, tebeayi btn sapik cereyanlardan koruyabilecek bir otoriteye sahip olmasi ve halk ile devletin din meselelerini zmesi gerektigine inanmis olmalidir. Yine bu esnada, devlet sinirlarinin dahilindeki gayr-i resm mftlerin, din meseleler hakkinda kendi dnya grsleri ve kabiliyetlerine gre ayri ayri fetva vermelerinin, devlet iin bir tehlike arzettigini de sezmis olmalidir. Gerekten byle durumlar, hos olmayan bir takim tenakuzlarin ortaya ikmasina yol aabilir. Bu yzden de hem devletin otoritesi, hem de m'minlerin seriata olan bagliliklari zedelenebilirdi. Bu sebeple fetvalarin, tek kanaldan ve resm sifati bulunan bir kimse tarafindan verilmesi ihtiyaci hissediliyordu. Ayni zamanda, durmadan yayilma istidadi gsteren BtinRafiz grslere karsi sed ekecek kuvvetli ve dirayetli snn bir sese de ihtiya vardi.

Iste btn bu hususlar nazar-i dikkate alinmis olacak ki, ilk defa bu makama getirilen Molla Fenar'nin sahsinda adi geen nvanla bir makam ve messese kurulmus oldu. Ilk Seyhlislm: Osmanli devlet teskilatinda, "mfti'l-enm" nvani ile de anilan seyhlislmlarin, ihraz ettikleri bu resm makama ilk defa kimin getirildiginin kesin olarak bilinemediginden sz etmistik. Bu hususta farkli grsler bulunmaktadir. Osmanlilardan nceki mslman devletlerde, varligindan haberdar oldugumuz seyhlislmlik, bu devlette eristigi din ve siyas ehemmiyeti hi bir lkede bulamamistir. Ftih kanunnmesinde kendisinden sz edilen seyhlislmin bu devirdeki durumu da tartisilabilir nitelikte grnmektedir. Mezkr kanunnmeye gre ulemnin reisi olmakla birlikte ilmiyenin basi sayilmasi XVI. asrin ortalarina ve belki az daha sonraya rastlar. Bu durumu gz nne almis olacak ki, M. Tayyib Gkbilgin bu nvanin (seyhlislmligin) ilk nce Ibn Keml'e verildigine kani grnmektedir. Bu konuda o, "fetva hizmeti vazifesi, Ibn Kemal ve Ebu's-Sud Efendi gibi kimselerin bu vazifeye getirilmesinden sonra ehemmiyet kazanmis ve artik bunlara seyhlislm denilmistir. Bu iki kisi kadiaskerlikte bulunduktan sonra bu vazifeye getirilmislerdi." diyerek bu konudaki grsn belirtir. Bununla beraber, Fatih Sultan Mehmed'in tedvn ettirdig ikanunn-mede, aika isminden ve ulemanin reisi olma gibi bir sifati bulundugundan sz edilen seyhlislmlik makaminin daha nce mevcut olmasi gerekir. II. Murad devrinin din, siyas ve ictima kargasaliklari sucunda meydana gelen hadiseler, byle bir makamin kurulmasini mecbur hale getirmisti. Bylece kurulup teesss eden bu messesenin basina da -daha nce belirtildigi gibi- devrin bilgini ve otoritesi herkese kabul edilen Molla Fenar getirilmistir. Gnmzn, Adalet ve Mill Egitim Bakanligi ile Diyanet Isleri Baskanliginin grev ve yetkilerini kendisinde toplayan bu makamin, Osmanli devlet teskilati iindeki mevkii ve durumu, Ftih kanunnmesinde aika belirtilmektedir. Bundan anlasildigina gre seyhlislm, diger devlet erkni zerinde byk bir nfuza sahiptir. Buna dayanarak, Brockelmann: "Ftih Sultan Mehmed ve Kanun Sultan Sleyman, seyhlislmin btn memurlar sinifinin en stnde bulunan mstesna mevkiini teyid ettiler." diyerek bu ehemmiyeti belirtmek ister. Ftih kanunnmesinde mevkii belirtilmis olmakla beraber, esas ehemmiyet, Zenbilli Ali Cemal Efendi (1503-1525) ile baslamis, Ibni Kemal ve Ebu's-Sud Efendi gibi dirayetli zevatin yetismesi ile keml mertebesine ulasmistir. Ilm dirayet ve temiz sahsiyetleriyle mesihat makamina ikan bu ok kiymetli limler, en heybetli padisahlar zerinde bile nfuz ve tesir sahibi olduklari iin, icb-i halda onlara bile dogru yolu gstermekten ve sert szler sylemekten ekinmiyorlardi. Mevzun daha iyi kavranabilmesi iin birka tarih olaydan sz etmek gerekecektir. a. Daha kadiligi zamaninda, Yildirim Bayezid (1389-1403)'in cematla namaza devam etmesinden dolayi sahidligini kabul etmeyen Molla Fenari, ibadetlerinde kusur eden kimsenin, insan hukukunun gzetilmesi gereken yerlerde de dikkatsiz olabilecegini dsnerek, mahkeme salonunda, bizzat Yildirim Bayezid'e sehadetini kabul etmiyecegini sylemek suretiyle byk bir cesarete sahip oldugunu gstermistir.

b. Yavuz Sultan Selim, Hazine-i mire muhafizlarindan 150 kisinin katline karar verir. Bu iradeyi dogru bulmayan Seyhlislm Zenbilli Ali Cemal Efendi, agirilmadigi halde ve hi kimseye bildirmeden Divn'a girerek, byle bir cezanin seriat ve adalete aykiri oldugunu sylemek suretiyle byk bir cesaret rnegi verir. Bunun zerine padisah, 150 kisinin katli kararindan rc' eder. c. Birgn divan'da, Sadrizam Dervis Pasa'nin kabahatsiz bir adamin katline hkm vermesi zerine, onu muahaza eden ve bu yzden Divan-i terkeden Seyhlislm Yahya Efendi (1553-1644)'nin bu davranisi, devrin padisahi I. Ahmed (1603-1617)'in dikkatini eker. Pdisah, davranisinin sebebini sordugunda o da "kaza emnettir. Pdisah, kadiaskerleri istimai dev, ihkak-i hak, mazlumlari siynet iin nasbeyler. Icb-i ser' yogiken bugn bir adam katlolundu. Artik benim iin icray-i kazaya imkn kalmadigindan terk-i mansiba mecbur oldum" der. I. Ahmed, Yahya Efendi'nin bu cevabi zerine sadrzami cellda teslim etmekle isi bitirir. XVI. asirdan itibaren ehemmiyeti daha da artan seyhlislamlik makami, manen sadrazamliktan daha yksek telkki ediliyordu. nk, Osmanli devletinde din asil, devlet ise onun bir fer'i olarak grlyordu. Bu anlayisin bir sonucudur ki, sadrizamlarin seyhlislhamlari ziyaretleri III. Murad (1574-1595) devrinde 922 (1584) tarihinde kanun haline getirilmisti. Tyini, bizzat padisah tarafindan yapilmakla beraber, bilhassa idarenin zayif zamanlarinda veya herhangi bir isyan esnasinda padisah aleyhine fetva verebilir endisesiyle daima seyhlis-lmdan ekinilmistir. nk Osmanli padisahlari, tebea zerinde keyf bir tasarruf hakkina sahip degillerdi. Onlar da birtakim kanun ve nizamlarla bagli idiler. Zahiren, hudutsuz bir selahiyete sahip grnseler bile, hakikatte bazi kanunlarla mukayyettiler. Idar mekanizmada dini asil, devleti de onun bir fer'i olarak kabul eden bir devlette bu durum normal karsilanmalidir. Bu anlayisin bir neticesi olacak ki, yrrlge girmesi istenilen her trl kanun ve nizam hakkinda, nce seyhlislmdan, bunun seriata uygun olup olmadigina dair fetva alinirdi. Ancak bundan sonra, istenilen kanun yrrlge girerdi. 1686 yilinda Amsterdam'da basilan ve Trke tercemesi yayinlanan bir eserde bu mevzu ile ilgili olarak syle denilmektedir: "Seyhlislm, sahip oldugu genis yetkisi ile herhangi bir mesele hakkinda hkm verince padisah bile bunun aksini iddia edip karsi ikamaz." Seyhlislmligin haiz oldugu nemi belirten hususlardan biri de, seyhlislm olarak tayin edilecek olan zatin saraya daveti esnasinda, protokol geregi sadrizamla birlikte huzura girerlerken padisahin onlara karsi adim atmasi ve onlari ayakta istikbal etmesidir. Keza, seyhlislm adayinin, padisahin elini ptkten sonra oturmasi, buna karsi sadrizamin ayakta beklemesi de bu hususu aika ortaya koymaktadir. Bu tatbikat, IV. Mehmed devrinde (1648-1687), sadrizam Melek Ahmed Pasa'dan itibaren devam edegelmistir. Seyhlislmligin Sona Ermesi: Osmanli Devleti'nde, ilmiye sinifinin en yksek mevkii olan ve mesihat-i islmiyye diye adlandirilan bu nemli makamin uzunca bir tarihesi vardir. Ilk seyhlislm Molla Fenar'nin tayin tarihi olan 1424/25 senesinden, Meden Mehmed Nuri Efendi (1920-1922 = 1339-1341)'nin istifa tarihi olan 26 Eyll 1922 yilina kadar mesihat-i islmiyye messesesi, kesintisiz olarak tam 498 sene devam etmistir. Bes asra yaklasan ve zellikle kayd-i hayat sarti ile bu makama gelen diryetli zevatin yeri, daha sonra gelenlerle ayni sekilde doldurulamamistir.

Btn Osmanli messeselerinde oldugu gibi, bu messese de, XVI. asrin son senelerinden ve bilhassa XVII. asirdan itibaren yavas yavas inhitata (gerileme) yz tutmustur. Nitekim Kanun Sultan Sleyman saltanatinin ortalarinda 948 (1541/42) baslayan seyhlislm azli, daha nce benzeri grlmediginden byk bir hadise olarak karsilanmistir. Devrin seyhlislmi, ivizde Muhyiddin Seyh Mehmed Efendi (1539-1542)'nin, Mevlna Celaleddin-i Rum ve Muhyiddin-i Arab gibi mtavassiflar hakkinda vazife ve selahiyetini asan bir dil kullanmasi, vazifesinden azledilmesine sebep olmustu. ivizde Muhyiddin Seyh Mehmed Efendinin, yukarida belirtilen sebepten dolayi azli, bu makama ykselenlerin artik "azledilemez = l yen'azil" olan zelliklerini ortadan kaldirmis oldu. Bundan byle sadrizamla aralarinin iyi olmamasi veya maiyetinin esitli islere mdahalesi neticesinde, dedikodularin ortaya ikmasi gibi nahos olaylar, seyhlislm azilerinin sebepleri arasinda idi. Seyhlislmlarin "azledilemez" zelligi ortadan kalktiktan ve eskiye nisbetle bir gerileme basladiktan sonra, azledilmis olan bir seyhlislmin, ayni vazifeye tekrar getirilmesi ile karsilasiyoruz. Byle bir adim da Bostanzde Mehmed Efendi ile atilmistir. Ilk mesihat-i 997-1000 (1589-1592) yillari arasinda olan mezkr ztin ikinci mesihati da 1001-1006 (1593-1598) seneleri arasindadir. Osmanli Devleti idar kadrosunda bulunan hemen herkese en byk ceza olan idmin verilebildigi ve sadrizamlarin bile byle bir cezadan kendilerini kurtaramadigi bir gerektir. Hal byleyken seyhlislmlar, bu kaidenin disinda tutulmuslardi. Din reis olmalari, onlari byle bir cezadan uzak tutuyordu. Bununla beraber, bes asra yaklasan tarihi iinde sadece seyhlislm lm cezasina arptirilmisti. Byle bir cezaya arptirilmakla beraber bunlara "sehid" denilmektedir. Bu, "inhitat devrinde, ilmiyye masniyyetinin ihlline karsi, meslegin protesto tezahrleri mahiyetindedir." Efkr-i umumiyece bunlar, yanlis anlasilmanin kurbani olarak idam edilmislerdi. Byle bir ceza ile hayata vada eden seyhlislmlar sunlardir: 1. Ahzde sehid Hseyin Efendi (1041-1043/1632-1634). 2. Hocazde sehid Mes'ud Efendi (1066/1656) 4 ay 12 gn. 3. Erzurumlu Seyyid Feyzullah Efendi (1088/1688) ikinci mesihati (1106-1115/1695-1703). Osmanli devlet teskilatinda, herhangi bir kimseye seyhlislm nvaninin verilebilmesi, o kimsenin mesihat makamina getirilmesiyle mmkn oluyordu. Bu makamin, eskiye nisbetle bir gerileme gsterdigi, resmen ve fiilen bu makama gelmedigi halde bazi kimselere bu makam pyesinin verilmesiyle de ortaya ikmaktadir. Geri asirlarca sren bir tarih iinde ancak iki kisiye bu pye verilmistir ama bu da, ok yksek bir makam olan seyhlislmlik iin, bir gerileme sayilabilmektedir. Bu makama gelmedigi halde pyesi ile taltif edilen iki kisiden birincisi Karaelebizde Abdlaziz Efendidir. Bu zat, 1059 (1649) tarihinde "Ravzatu'l-Ebrar" adli eserini devrin padisahi IV. Mehmed'e takdim edince kendisine bu pye verildi. Bundan iki sene sonra da 1061 (1651) tarihinde Karaelebizde fiilen bu makama getirilmistir.

Bilfiil seyhlislmlik makamina gelmedigi halde bu pyeyi alanlardan ikincisi de Erzurumlu Feyzullah Efendi'nin byk oglu Fethullah Efendi'dir. Fethullah Efendi, Nakibu'l-Esraf olarak Rumeli kadiaskeri bulunurken, Seyhlislm olanbabasi Feyzullah Efendi'den sonra bu makama gelmek zere bu pyeyi almistir. Fakat 1115 (1703) senesinde babasi ile birlikte azledilir. Bundan kisa bir mddet sonra da vefat etti. Bylece tarih seyri iinde geirdigi esitli merhalelerden sonra nihayet, Seyhlislm Meden Mehmed Nuri Efendi (1920-1922)'nin, dahil bulundugu son Osmanli kabinesiyle birlikte istifasi neticesinde, seyhlislmlik makami, Osmanlilar'la birlikte Islm leminden de kalkarak tarihe mal olur. Sehlislmin Tayin ve Azli: Osmanli Devleti messeselerinden biri olan ilmiyye'nin reisi durumundaki seyhlislmin bu makama gelebilmesi, basit bir tayin veya formalite isi degildi. Bununla beraber, seyhlislm Ebu's-Sud Efendi'den nce, bu makama gelebilmek iin kesin ve tayin edilmis bir kanun yoktu. Kadiaskerlik, byk kadilik veya mderrislik yapmis olanlardan mnasipleri, bu makama getirilebiliyordu. Fakat Ebu's-Sud Efendi'den itibaren seyhlislmlik, Rumeli kadiaskeri olanlara verilir oldu. Bu tarihten sonra ndiren, Anadolu kadiaskeri veya bunun pyelilerinin getirildigi grlr. Ebu's-Sud Efendi'den itibaren bu makama gelebilmek iin bazi merhalelerden gemek gerekiyordu. Bunun iin, mderrislik mertebesini ihraz eden bir kimsenin en az 15-20 sene talebeye ders vermesi, belli mevlevyet-lerden* sonra Istanbul kadiligi, Anadolu kadiaskerligi ve sonunda da Rumeli kadiaskerligine getirilmis olmasi gerekiyordu. Ancak bu siranin takibinden sonra mesihat makamina gelinebilirdi. Ilmiye sinifinin reisi ve din lider olmakla beraber, seyhlislmin tayini, bizzat devletin basinda bulunan padisah tarafindan yapilirdi. Bu tayinde ogu zaman sadrizamin da messir oldugu bilinmektedir. Ayni sekilde vezirizamin azlinde, bazan seyhlislmin messir oldugu da bir gerektir. Sadrizam, kadiasker veya mzulleri arasinda, kendisiyle anlasabilecegi birisini padisaha empoze edebilirdi. Maamafih, padisah, bazen hi kimseye sormadan ve hi kimsenin fikrini almadan da seyhlislm tayini yapabiliyordu. Seyhlislmin kim olacagi kararlastirildiktan sonra, vezirizam, o zat hakkinda telhis denilen arzayi padisaha takdim eder; bundan sonra, seyhlislm olacak zat,saraya veya icabina gre Pasakapisina dvet olunup sadrizamla beraber saraya giderlerdi. Sayet, seyhlislm namzedi, dogrudan dogruya saraya dvet edilmis ise, vezirizam da agirilirdi. Teaml geregi, seyhlislm tyin edilenler "Arz odasi"nda padisahin elini perlerdi. Fakat, Zekeriyezde Yahya Efendi'nin seyhlislmligindan sonra bu det terk edilerek sadece bahede el pmekle iktifa edilmisti. Seyhlislmin tayini ile yakindan ilgili bulundugundan, bu makamda en ok kalmis olanlardan da kisaca bahsetmemiz gerekir. Araliksiz, 498 sene devam eden bu makamda, en fazla kalan kisi, Kanun ve II. Selim devri seyhlislmi Ebu's-Sud Efendi'dir. Mesihat mddeti toplam olarak 28 sene 11 ay srmstr. Ebu's-Suud Efendi'den sonra gelenler artik onun kadar kalamamis ve 3-4 senelik bir vazifeden

sonra bu makami baskalarina terk etmek zorunda kalmislardir. Seyhlislm Ebu'sSud Efendi'den sonra ikinci sirayi, 24 sene ile II. Murad ve Ftih devri seyhlislmi, Molla Fahreddin Acem (1436-1460) almaktadir. Bu makamda uzun sre kalma imknini elde eden ve nc sirada bulunan Zenbilli Ali Cemal Efendi'dir. II. Byezid, Yavuz ve Kanun devirlerinde "mesned-i mesihatta" bulunan bu ztin hizmeti, toplam olarak 23 seneyi bulmaktadir. Bazi kimselerin bu makamda uzun sre kalmalarina karsi, bir kismi da ok az denebilecek kadar kisa bir sre bu vazifede kalabilmistir. Memikzde Mustafa Efendi'nin mesihat mddeti, Osmanli mesihat tarihinde en kisa olani olarak bilinir. Bu mddet, 13 saatlik bir zamani kapsamaktadir. Hizmetin azligi ve mddetin kisaligi ile ikinci sirada bulunan, IV. Mustafa (1807-1808) devrindeki Smanzde mer Hulusi Efendi (l. 1812)'nin ikinci mesihatidir. Bu mddet de bir gnlk bir zamani kapsamaktadir. Daha nce de belirtildigi gibi mkerrer seyhlislmlik, h. 1000 (1591) yilindan itibaren Bostanzde Mehmed Efendi ile baslamistir. Bu zattan sonra mkerrer vazifeler devam edegelmistir. Bu tatbikatin neticesi bazi kimseler, birka defa bu makama getirilmislerdi. Bu makama en fazla yani drder defa gelenleri syle siralayabiliriz: 1. Cafer Efendizde Haci Mustafa Sun'ullah Efendi. 2. Yusufzde Cemaleddin Efendi. 3. Musa Kzim Efendi. 4. Haydarzde Ibrahim Efendi. 5. Mustafa Sabri Efendi. Isimleri zikredilen bu zevatin son drd, Ikinci Mesrutiyet'in kabine degisikligi sonucu tekraren bu makama getirilmislerdi. Zira artik II. Mesrutiyetten itibaren seyhlislmlar da kabine yesi olarak onunla birlikte atanir ve yine onunla birlikte vazifeden alinir oldular. Seyhlislmin vazife ve selahiyeti: Kurulus dneminde vazifesi, sadece ser' meseleler zerindeki talepler hakkinda fetva vermekten ibaret olan seyhlislmin, bu hkmler hakkinda hi bir icra selhiyeti yoktu. Bununla beraber, hi bir kadi, onun verdigi fetvayi reddetmeye cr'et edemezdi. Kurulus dneminden sonra ise Seyhlislmin fetvalari, sadece ammeyi ilgilendiren siyas sahalara inhisar etmistir diyebiliriz. Bunun iin, devlette, ammeyi ilgilendiren hususlarda mutlaka seyhlislmin fetvasi gerekiyordu. Bylece seyhlislm, fetvalari ile devlette kanunlarin vazi'ligi vazifesini de stlenmis denebilir. Nitekim, Seyhlislm Ebu's-Sud Efendi'nin tasvibinden geen kanunnmenin bas tarafinda aynen syle denilmektedir: "Merhum ve magfurun leh Sultan Sleyman Han aleyhi'r-rahme ve'r-ridvan hazretlerinin zamn-i bemanlarinda merhum Seyhlislm Ebu's-Sud Efendi

hazretlerinin asrinda olan kanunnme-i sultandir ki, ser-i serife muvafakati mukarrer olup hl muteber olan kavanin ve mesildir." Kanunlasmasi iin fetva istenilen mevzularda, seyhlislmlarin gzettigi esaslar, Islm cemaatinin hayri ve adalet prensibidir. Nitekim, Seyhlislm Prizade Mehmed Efendi (l. 1748) "Raiyyet, babasinin katigi topraga geri getirilir mi?" sualine karsi su fetvayi vermistir: "Geri ser' maslahat degildir, lakin koyun kimin ise kuzu dahi onundur, dey sayi, Ancak bu maklede lu'l-emre mracaat olunur. Nizm-i memleket iin olan emr-i liye itaat vacibtir" der. Kararlarini tatbik edebilme imknina sahip bulunmayan ve ayni zamanda, Divn'in zasi da olmayan seyhlislma, nemli meselelerin grslme ve mzakeresi esnasinda mracaat edilirdi. Hatt bazen, seyhlislm-lar, hi kimseye haber vermeden Divan'a girip istedikleri konu hakkinda mtalada bulunabilirlerdi. Devlet teskilti iindeki vazifesi, nceleri sadece fetva vermek gibi bir sahaya inhisar eden seyhlislmlarin bu makami, Ibni Kemal ve Ebu's-Sud Efendi gibi dirayetli zevatin yetismesi ile daha da nem kazanmaya basladigindan yetki alani da buna paralel olarak genislemistir. Bu yzden, bilhassa XVI. asrin ikinci yarisindan itibaren ilm tevcihatin seyhlislmlara verildigi grlmektedir. Nitekim, 982 (1574) tarihine kadar mderris ve mevali ile mftlerin tertip ve telhisleri hususu, vezirizamlara ait iken, bu tarihten sonraki bazi vezirizamlarin cahil olmalari, bu islerin seyhlislmlara birakilmasina sebep olmustur. Byle bir ykten kurtulmak iin Ebu's-Sud Efendi, Vezirizam Ibrahim Pasa'ya bir tezkire yazarak "Fetva istigli vaktimizi istib ederken bir bri dahi zerimize tahmil bize evirdir." diyerek bu vazifeyi kabul etmek istememisse de bundan byle vazife ve selhiyet alani daha da genisletilerek, kirk akadan yukari" hri" ve "dhil" mderrislikleri ile, orduya tyin edilecek kadilar; vilyet, sancak ve kaza mftleri; imam, hatip ve mezzinlerin; Konya'da post-nisn olan elebi Efendi'nin inhasi zerine mevlev seyhlerinin ve mevl denilen byk kadilar ile kadiaskerlerin tyinleri seyhlislmlara verildi. Bu, seyhlislmligin en yksek makam oldugunun bilinmesi ve kadiaskerlerle vezirizamlarin haksizlik yapmalarini nlemek iindi. Seyhlislm, yapacagi tyin hususunda kanun geregi, vezirizam ile grstkten ve anlastiktan sonra tayin edileceklerin listesini bir telhis ile vezirizama bildirir, bylece, onun vasitasiyla padisahin iradesini almis olurdu. XVII. asir sonlari ile XVIII. asirda vezirizamin muvafakatinin alinmasi sadece kadiasker ve mevl tayinlerine tahsis edilmistir. Digerleri iin byle bir muvafakata ihtiya yoktu. Bylece seyhlislm, gnmzn hem Adliye, hem de Mill Egitim Bakanliklari vazifesini stlendigi gibi, Diyanet Isleri Baskanligi vazifesini de stlenmisti. Btn bu vazifelerle ykml tutulan seyhlislm, sadece belli bazi tyin ve fetva islerinin tedvini ile yetinmiyordu. O, medreselerin idare ve kontrolundan da mes'ul tutuluyordu. nceleri, Divan-i hmayn zasi olmayan seyhlislmlarin meclise girmesi, II. Mahmud (1808-1839) devrine rastlar. Bu devirde, kadiaskerler meclisten ikarilmis, onlarin yerine seyhlislm gelmistir. Tanzimat'in ilnindan 1908 senesine kadar nzirlar gibi degistirilebilen seyhlislmlar, bu tarihten sonra, kabine ile degistirilir olmuslardi. Tanzimat'la birlikte nzirlik derecesine inen seyhlislmlik makami, 1876'da Mithat Pasa tarafindan ilan edilen Kanun-i ess'nin 27. maddesine gre kendisine taninan

hak mucibince derece bakimindan br nzirlara olan stnlg muhafaza edildi. Mezkr maddede: "Sultan, sadrizami ve seyhlislmi kendisi seer, diger nzirlar ise sadrizam tarafindan tyin olunurlar" denilmektedir. Seyhlislmlik makaminin devlet teskilati iindeki ehemmiyeti, bir hayli yksekti. Bu ehemmiyet, ifadesini tesrifatta bulurdu. Bu mnda seyhlislm, zamaninin Imam Ebu Hanife (H. 80-150)'si gibi tesrifat st kabul edilirdi. Onun, sadrizam ve sultan huzurundaki tesrifat kaideleri ile din bayramlarda, sultanlarin cenaze merasiminde, yeni hkmdara beyat ve kili kusatma (Kili Alayi) esnasindaki vazife ve selhiyetleri btn teferratiyle tesbit edilmistir. Seyhlislmin maiyyeti: Osmanli devlet teskilti iinde nemli bir yeri bulunan seyhlislmlarin, XVIII. asra kadar belli ve herkese bilinen bir daireleri yoktu. Seyhlislm olarak tayin edilen zatin konagi msaitse kendi konaginda, degilse mnasip bir konaga tasinarak orada vazifesini icra ederdi. Nitekim, Ali Cemal Efendi'nin kendisinden istenen fetvalarin cevaplarini, konaginin penceresinden, iple sarkittigi bir zenbile koymak gibi bir detinin bulundugunu ve bundan dolayi da "Zenbilli" adini aldigini biliyoruz. Bu bilgi, bize onun kendi konaginda vazifesini icra ettigini gstermektedir. Osmanlilarda XVIII. asir sonlarina dogru baslayan idar yenilesme hareketlerinin sonucu olarak, zamanla reisi seyhlislm olan idar bir kisim meydana geldi. Daha nce, belli bir dairesi bulunmayan seyhlislma, Tanzimat dneminde Yenieri Agasi'nin dairesi tahsis edildi. Artik bundan sonra buraya "Seyhlislm Kapisi" veya "Bab-i Fetva" denmeye baslandi. Devlet teskilti iindeki durum, yetki ve vazifesine uygun olarak seyhlislmin maiyetinde de hayli kabarik bir memurlar kadrosu tesekkl ediyordu. Birok memuru yaninda, baslarinda "Fetva Emini" bulunan ve pek mhim bir daire olan fetva kalemi vardi. Bu dairede msevvid, mbeyyiz, mukabeleci, ktip, mhrdar ve mvezziler bulunurdu. Dairenin basinda bulunan Fetva emini, fikih, yani Islm hukukunu ok iyi bilen bir kimse olurdu. Istenilen fetvayi bulmakla ykmlyd. Bu zatin maiyetinde de yirmi kadar ktip olup bunlar, verilen fetvalari yazarlardi. ILMIYE TESKILATI
Ilmiye Teskilti; Osmanli Devletindeki btn ilm faaliyetler, Islm Dni esaslarina gre messeseleserek teskiltlar kuruldu. Btn teskiltlar Hanef mezhebi' ne gre teskil ettirildi. Ilmiye Teskilti'nda; medrese, mderrislik, kadilik, padisah hocalari, kadiaskerler, nakib-l-esraf, mftlk veya seyh-lislmlik messe seleri vardi. Ilmiye teskiltinin rtbeleri, dereceleri de vardi. Ilmiye mensuplari, basta padisah olmak zere, devlet adamlari dahil herkesten hrmet grrd. 23

OSMANLILARDA ILIM
Osmanlilarda btn dn, fenn, sosyal ilimler ve teknik bilgiler kurulusundan sonuna kadar her seviyede gretilip, tatbik edilerek, yayildi. Osmanli Devletinin kurulusunda, kurucularin etrafinda Anadolu Seluklulari devrinde yetisen lim ve veller vardi. Osman Gzi dhi, devrin seyhlerinden olan ve blgede byk tibar grp, hrmet edilen Seyh Edebl'nin talebesi ve dmdiydi. Osman Gziden

sonra pdish olan Sultan Orhan Handan Vahideddn Hana kadar btn Osmanli sultanlari ilme hizmet edip, mesgul olan limlere hrmet gstererek onlarin tevecchn kazanmislardi. Memleketin her tarafi ilim yuvasi messeselerle donatilarak, isik ve feyz kaynagi olmustur. Osmanlilar devrinde yapilan mektep ve medreselerden, yazilan kitap ve diger eserlerin bzilarindan hl faydalanilmaktadir. Osmanlilar devrinde dn ilimlerden; ilm-i tefsir, ilm-i usl-i hadis, ilm-i hadis, ilm-i sl-i kelm ilm-i kelm, ilm-i usl-i fikih, ilm-i ahlk da denilen ilm-i tasavvuf, ilm-i kiraat, akid, belgat, ilm-i Kur'n, ilm-i feriz, fenn ve sosyal ilimlerden de; riyziye (matematik), hendese (geometri), heyet (astronomi) ilm-i nebtat (botanik), hikmet-i tabi'iyye (fizik), ilm-i kimy (kimy), ilm-i tip, mantik, felsefe, itimiyet (sosyoloji), Dogu ve Bati dilleri ve edebiyati, Slav dilleri, cografya, trih, lgat dhil btn ilimler tahsil edilirdi. Bu ilim sahalarinda her devirde pekok lim yetisip, kiymetli eserler birakarak, ilme hizmet ettiler. Osmanlilarin kurulusundan tibren dn ve hukk sahada yetisen meshur ilim adamlari ve eserlerinden bzilari: Serefddn Dvd-i Kayser (vefti 1350), Iznik Medresesi mderrislerindendi, on kadar eser yazdi. Seyh-l ekber Muhyiddn-i Arab hazretlerinin Fusus'l-Hikem adli meshur eserini Matlau Hususil-Kilem f Menii Fusus-il-Hikem adiyla serh etti, yni aikladi. Molla Fenr (vefti 1431) yzden fazla eser yazdi. En meshur eseri Fusus-l-Bedyi li Uslis-Serayi. Ibn Melek Izzuddn Abdllatif (vefti 1394), mderris olup, fikihtan Mecmau'l-Bahreyn ve Mlteka'n-Nehreyn, Menzill Envr, hadisten Mesrik-lEnvr. Hizir Bey (vefti 1459) ilim dagarcigi lakbiyla taninir. Istanbul'un ilk kdisidir. Yetistirdigi talebelerinden Muslihuddn-i Kastaln, Hocazde, Tcizde, Hatipzde, Muarrifzde, Kdizde-i Rm, Ms Pasa ve Tazarruat shibi Sinan Pasa meshurdur. Molla Hsrev (vefti 1480) Drer, Gurer, Mirkat, Mir'at eserlerinin shibidir. Hocazde Muslihddn Mustafa (vefti 1488), Tehft shibidir. Sinan Pasa (vefti 1486) Tazarrut, Tezkiret-l-Evliy eserlerinin shibidir. Ali Kusu (1397-1474), dn ve fenn ilimlerde eser shibidir. Zc-i Gurgni'yi tamamladi. Mderristi, Risle-i Muhammediye ve Risle-i Fethiyye eserlerinin shibidir. Molla Ltfi (vefti 1495), mderristi. Hendeseden Trif-l Mezbah, Mevzuat ve daha birok kitabi vardir. Meyyedzde Abdurrahman (vefti, 1516), Mecma-l-Fetve, Cz' Lyetecezza eserlerinin shibidir. li Cemal Efendi (vefti 1520). Zenbilli li Efendi adiyla da taninan meshur seyhlislmdi. Muhtarat fetvlarinin toplandigi eseridir. Ibn-i Keml Ahmed Semseddn Pasa (vefti 1536), (Mftis-sekaleyn yni insan ve cinin mfts nvni shibidir. Seyhlislmdi. yz kadar eseri vardir. Atuf Hayreddn Hizir (vefti 1541) Arap edebiyatinda, tefsir, hadis ve kelmda ihtisas shibiydi. Ravzul-Esnan f Tedbir-i Sihhat-i Lebdan adli tibb eserinin yaninda daha on bes kiymetli telifi vardir. Kinalizde Ali (vefti 1565), mderristi. Ahlk-i Al, Tabakt-i Hanefiyye, Durer ve Gurer Hsiyesi ve daha on kadar eseri vardir. Taskprlzde Ahmed smddn (vefti 1561), Sakayik-i Nu'mniye, Mevzuatl-Ulm adli telifleriyle taninir. Cellzde Slih Efendi (vefti 1565), mderristi. On drt kadar eseri vardir. Cmi-l-Hikyat Tercmesi, Trih-i Misr-i Cedid, Trih-i Budin, Fetihnme-i Rodos, Mohanme eseriyle taninir. Ahmed Cevdet Pasa (1823-1894) Mecelle'yi hazirlayan heyetin baskani olup Kisas-i Enbiy ve Malmat-i Nafi'a eserleri meshurdur. Diger ilim ve teknik sahalarda da pekok lim yetisip, kiymetli eserler vermislerdir. Edebiyat; yedi yz yila yakin iktidarda kalan ve dnynin en byk devleti olan Osmanli Devleti; basta pdishlar olmak zere pekok sir ve edib yetistirdi. Dnynin en verimli lisanlarindan olan Osmanlica yazi ve dilini gelistirdi. Yazma ve basma pekogu Trkiye ktphne ve arsivlerinde olmak zere, dnynin her tarafinda pekok Osmanlica eser vardir. Osmanlica; devlet lisaniydi. Osmanli sultanlari halfe nvnini da tasidiklarindan Osmanli Trkesiyle yazilip basilmis eserler dnynin drt bir tarafina yayilmistir.

XV ve XVI. ASIRLARDA OSMANLILARDA ILMI HAYAT


Toplumlarin, dsnce, anlayis ve davranislari zerinde byk lde etkisi oldugunu bildigimiz dinler, onlarin, daha nce bagli bulunduklari sistem, anlayis ve hareketlerini de degistirirler. Nitekim, Mslman olmadan nceki anlayis, davranis ve hareketleri ile Islm dinini kabulden sonraki hareket ve anlayislari arasinda byk farkliliklar bulunan Trkler'deki bu degisikligi, ancak din faktr ile izah edebiliriz. Islm medeniyeti iindeki yerlerini aldiklari andan itiaren, hareket ve messeselerini bu dinin emir ve prensiplerine uydurmaya alisan Mslman Trkler, bu syede ilmin gelismesine hizmet etme imknina kavustular. Gerek Osmanli ncesi, gerekse Osmanli dneminde byle bir gelismeye hizmet etmek, Islm'in ilme verdigi degeri anlamakla mmkn olmustur. Bu bakimdan, Osmanlilari, XV ve XVI. asirlarda ilim ve bunun sonucu olarak ortaya ikan gelismelere ynelten faktrden, baska bir ifadeyle Islm'in ilme verdigi degerden biraz bahsetmek istiyoruz. Bylece, Osmanli dnyasinin her bakimdan gelisme gsterdigi bu asirlardaki uygulamalarinin ilm hayata yansimasini ve sebeplerini grms olacagiz. Bilindigi gibi Kur'an, ilk yeti ile grenmeyi emreden bir dinin kitabidir. Bu Kitab'in gnderildigi peygamber de mmetine bu yolda talimat veriyordu. Kitab ve Snnet'in okuma ve grenme ile ilgili emirlerini gznnde bulunduran Mslmanlar, daha Islm'in ilk yillarindan itibaren grenmek iin btn imknlarini seferber ediyorlardi. Baslangita bu imknlar, daha ziyade din alanda kullaniliyordu. Zira bu bilgilerin bir kismi gnlk, bir kismi haftalik, bir kismi aylik, bir kismi da senelik ibdetleri iin gerekliydi. Bu bilgiler olmadan ibdet yapilamazdi. Bununla beraber, ibdetler iin gerekli olan bilgilerin sadece din bilgiler olmadigini da belirtmek gerekir. Zira namaz kilmak veya oru tutmak isteyen bir Mslman, basini yerden kaldirip gkleri arastirmak ve ay ile gnesin hareketlerini takip etmek zorundadir. Bylece basit bir sekilde de olsa bir astronomi bilgisine; Zekt vermek isteyen bir baskasi matematik bilgisine; Hacca gitmek veya namaz iin kible ynn tayin etmek isteyen bir digeri de en azindan cografya bilgisine sahip olma zaruretini duyar.

Islm leminde, astronomi ve matematik gibi ilimlerin gelismesi iin en byk tesvik, ibdetlerin yerine getirilme zamanlarinin tayini ile ilgilidir. Bu bakimdan matematik, astronomi ve zellikle kresel geometriye ihtiya vardi. Nitekim, Ramazan ayi ve bayraminin baslangicinda Hilal'i grme alismalari, Mslman matematiki ve astronomlarin en nemli islerinden biri olmustu. Ayrica bu tr zel problemleri zmek iin ok daha kompleks bir kresel geometrinin kurulmasi, bu arada ibdetlerle ilgili iki problemin zm iin bu geometrinin tatbiki gerekiyordu. Bunlardan biri, Dnya'nin herhangi bir yerinden Mekke'nin bulundugu (kible tayini iin) ynnn belirlenmesi, digeri de gnde bes defa kilinan namazin, vakitlerinin Gnes'in hareketine gre tesbit edilmesiydi. Bu konularda kesin hesaplamalar yapabilme iin gkkre zerindeki genlerin bilinen ai ve kenarlarindan hareketle, bilinmeyenlerini bulmak gerekiyordu. Batlamyus'un metodunun kullanilisli olmamasi yznden, Mslman matematiki ve astronomlar, daha basit trigonometrik metodlara ihtiya duyuyorlardi. Bunun bir sonucu olarak IX. asirda bugn de kullanilan alti trigonometrik fonksiyon tarif edilmisti. Bunlar, sins, kosins, tanjant, kotanjant, sekant ve kosekant fonksiyonlari idi. Batlamyus zamaninda bunlarin hi biri bilinmiyordu. Bu alti fonksiyondan besi kesinlikle Islm kkenli olup, sadece sins fonksiyonunun Hintlilerden alindigi sylenebilir. yle zannediyorum ki Osmanli dneminde bu ilim dalinin (astronomi) gelisme seyrini takib edebilmek iin iki limin ismini zikretmek kfi gelecektir. Bunlardan biri, Ftih Sultan Mehmed dnemindeki Ali Kusu, digeri de Sultan III. Murad dneminin byk astronomu Takiyddin b. Mehmed b. Maruf'tur. Gerek Kur'an, gerekse hadislerden bir kisminin aiklanabilmesi, tarih ve metodolojisini bilmeye baglidir. Zira yetlerin "sebeb-i nzl" ve hadislerin "sebeb-i vrdu"nun bilinmesi, yet ve hadislerin yorumlanmasinda byk faydalar saglar. Bu da tarih ilmine olan ihtiyaci ortaya ikarir. Ayrica Kur'an'in 1/3 (te biri) ne yakin bir kisminin ibret alinmasi iin tarihle ilgili olmasi, Mslmanlarin tarihle ilgilenmeleine sebep olmustur. Nihayet bazi hadislerin genel anlamda ilmi tesvik etmeleri, Mslmanlarin asirlar boyu her trl ilm faaliyet ve arastirmalarda bulunmalarina vesile oluyordu. esitli arastirmalarimizda konu ile ilgili yet ve hadislere temas edildigi iin burada bunlara deginmek istemiyoruz. Gerekten Islm, fark gzetmeden, insan ve insanliga faydali olacak egitim ve gretim faaliyetlerinin devam edip gelistirilmesini emreden bir dindir. Bu mnda ona gre ilimler arasinda fazla bir fark yoktur. Zira Islm, hayatin btn safhalarini kapsayan ve insani btn ynleri ile ele alan bir dindir. Bu bakimdan, bazi din ve felsef sistemlerde oldugu gibi belli bazi ilimlerle ugrasip digerlerini bir kenara atmaz. Nitekim, Bati dnyasinda asirlarca horlanan ve Allah ile Kilise'nin gazabina sebep olarak gsterilen tip ilmi,

bizzat Hz. Peygamber tarafindan tasvib grmstr. Bilindigi gibi, onun, daha sonra "Tibbu'n-Nebev" diye basli basina eserlerin yazilmasina konu olacak hadisleri, kmsenmeyecek bir yekn teskil ederler. Keza onun, Hendek Savasi esnasinda yaralilar iin kurulan "Rfeyde adiri"na tedavi maksadiyla kaldirilmalarini emretmesi, Islm Hastahane tarihinin, onun zamanina kadar ikarilmasina sebep olmustur. Bunun iindir ki, Islm dnyasinin daha ilk asirlarindan beri hastahane kurma ve tipla mesgul olma, deta bir gelenek haline gelerek devam etmistir. Bu gelenek, gerek Mslman Arap dnyasinda, gerekse Mslman Trk dnyasinda uzun sre devam etmistir. Zira bu messeseleri kurup gelistirenler, insanlarin izdirabini hafifletmeye ve onlara sifa dagitmaya alisiyorlardi. Bu gaye iin onlar, zel tip medreseleri kurup adina da "Dru't-Tib" diyorlardi. Islm dnyasinda ilim ve ibdet, birbirlerinden ayrilmayan iki unsur olarak kabul edildigi iin, tib ilmi ve hastahanelerle ilgilenmek bir emir gibi telakki ediliyordu. Bu sebeple Islm leminde tibb nemli bazi kesiflerin yapildigi grlr. Kan dolasiminin kesfi ile bazi mikrop ve ilalarin bulunmasi bu konuda akla ilk gelenler olarak zikredilebilir. Benzer gelismelerin, Osmanlilarin daha ilk zamanlarinda basladigini gryoruz. Nitekim Osmanli medreseleri iinde zel ihtisas gerektiren mstakil "Dru't-Tib"larin kurulmus olmasi, ifade etmeye alistigimiz bu gerekleri dogrulamaktadir. Islm leminde, tercmeler devri (IX. asir, Me'mun devri) diyebilecegimiz dnemden hemen sonra, bilimlere karsi byk bir istiha uyanmisti. Bu istihanin bir sonucu olarak msbet ilimler alaninda nemli gelismeler meydana gelmisti. Bu sebeple, dnemi izleyen aglarda bilim ve bilgi retmede Mslmanlar nc olmuslardi. Mslmanlarin bilimlere yaptiklari katkilar ile gerek Ortadogu'da, gerek Ispanya'da kurduklari bilim akademileri, semsiyyeler (rasathaneler) ve medreseler (niversiteler) Avrupa'da Rnesans denilen dnemi hazirlamislardir. Sz konusu messeseler, Avrupa iin daha sonraki yzyillarda taklid edilip gelistirilen prototipleri olusturmustur. Byk bilim tarihisi George Sarton'a gre M.S. 750 - 1100 yillari arasinda her 50 yil o dneme bilimsel katkilari ile hakim olmus veya damgasini basmis olan bir ya da birka byk Mslman bilim adaminin ismiyle anilmaya layiktir. Sarton'a gre: 750 - 800 arasina "Cbir agi", 800- 850 arasina "Harizm agi", 850 - 900 arasina "Rzi agi", 900 - 950 arasina "Mes'ud agi", 950 - 1000 arasina "Ebu'l-Vefa agi", 1000 - 1050 arasina "Beyrn ve Ibn-i Sina agi" ve 1050 - 1100 arasina da "Ibn'l-Heysem ve mer Hayyam agi" demek gerekir. 1300'e kadarki dnemde ise, Sarton'a gre elliser yillik bilim aglarina artik Avrupa kkenli bilim adamlarinin da isimleri izafe edilmektedir. Ama bu arada da onlarla birlikte Ibn Rsd, Nsirddin Ts ve Ibn'n-Nefis de zikredilmektedir.

Briffault'a Making of Hummanity isimli eserinde: "... Ilim diye isimlendirdigimiz olay, Avrupa'ya Araplarca getirilen deney, gzlem ve lm metodlarinin sonucu olarak dogmustur. Ilim, Islm medeniyetinin dnyaya en nemli armaganidir" ve George Sarton'a da "Orta agin temel fakat bir o kadar da az bilinen basarisi, deney ruhunun uyandirilmasidir ki bu, herseyden nce, XII. yzyila kadar Mslmanlarin sayesinde olmustur" dedirten Islmin gelistirip ycelttigi ilim, acaba Islm lkelerinde XII. yzyildan baslayarak niin gerilemistir? Bunun, btn Islm lemi gznnde tutuldugunda, zahir iki ve batin olarak da bir sebebi vardir. Ayrica Osmanlilari ilgilendiren bir nc sebep daha bulunmaktadir. Bunlar: 1. Bagdad'in Mogollarca talan edilip Abbas halifeliginin kmesidir. Mogol istilasi, bilim adamlarini koruyan pek ok hamiyetli emrin mlkn tarumar etmisti. 2. VIII. Yzyildan itibaren mezheplerin ortaya ikmasi ve artik her seyin mezheplere gre dsnlp tenbellige alisilmasidir. Osmanlilarda ise ilmiye sinifi ile bu sinifin disinda kalan limler arasindaki ekismedir.* Daha nce de belirtildigi gibi Trkler, Islmiyet'i kabul edip bu dinin medeniyet hlesi iine girdikten sonra, yasantilarini bu dinin emirlerine gre dzenlemeye alistilar. Ilm dsnce ve ahlak mevzularda dinin emirlerini rehber edindiler. Baska trl davranmalari da mmkn degildi. Zira Kur'an ve Snnet'in bu konudaki emirleri kesindi. Bu sebeple Mslman Trk dnyasinda, dnemlerine gre bilinen ilimlerin her bransinda sz sahibi olan, eser yazan ve birok grenci yetistiren limler ortaya ikti. Devletin en st kademesinde bulunan hkmdarlar tarafindan da her trl iltifata mazhar olan bu bilginler, yazdiklari eser ve yetistirdikleri talebeler vsitasiyle asirlarca dnyaya isik tuttular. Osmanli dneminin XV ve XVI. asirlarinda gerek gnmzde msbet denilen gerekse din ilimlerin her subesi ile mesgul olan bilginler, belirtilen sahalarda fikir, dsnce, eser ve talebeleri ile zamanimiza kadar tesir etmeye devam etmektedirler. Bunlarin sayilari o kadar oktur ki, insan bunlarin hangisinden bahsedecegini deta sasirmaktadir. Eskilerin tabiri ile byle bir seim, denizdeki baliklari saymaya kalkismaya benzer. Keza bu, rengarenk ieklerle dolu ve adeta sslenmis bir baheden alinacak iekler hakkinda bir seim yapmaya benzer. Buna gre biz, simdi Ftih dneminin din, hukuk, tip, matematik ve edebiyatilarindan mi bahsedecegiz, yoksa onun, Akkoyunlu Hkmdari Uzan Hasan'in elisi olarak Istanbul'a gelen ve kendisi ile tanisan astronomi ve matematik limi olan Ali Kusu (l. 1474)'yu Istanbul'a davetinden mi sz edecegiz? Istanbul'a gelmek zere yz kisilik maiyeti ile birlikte Osmanli topraklarina girdigi andan itibaren her konak yeri (menzil) iin bin aka gibi o gnn ekonomik ve sosyal sartlarina gre gayet yksek bir meblagin tahsis edildigi Ali Kusu, Osmanli lkesinde matematik ve astronomi ilimlerinin yayilmasini saglamisti. Onun atigi matematik okulundan Mirim elebi (l. 1525) gibi bir

matematiki yetismisti. Yoksa btn bunlari bir kenara birakip II. Byezid dneminin, Hammer'in ifadesi ile altmis (60) byk hukukunun yaninda, tipta Hekim Sah, matematikte deyine Mirim elebi'den mi sz etsek? Veya bu dnemin tarihilerinden olan Nesr ile Idris-i Bitlis'den mi bahsedecegiz? Yoksa gzel sanatlar subesinin, ismine layik nefasette eserler veren ve yeni bir igir aip bu sahada ekol sahibi olan Seyh Hamdullah'tan mi sz edecegiz? limler denizi diyebilecegimiz Osmanli dneminin XV ve XVI. asirlari iinde bir seim yapmak pek kolay olmayacaga benzer. Bununla beraber, sz edilen asirlari "Trk asirlari" haline getiren ve ilm gelismelerde hizmeti geenleri, Taskprlzde Ismeddin Ahmed Efendi'nin Sakaik-i Numanye ile daha sonra yapilan zeyilleri, Sleyman Sa'deddin Efendi'nin Devhatu'lMesayih'i, Bursa'li Mehmed Tahir'in Osmanli Mellifleri, Mahmud Karakas'in Msbet Ilimde Mslman limler (Ankara 1991), Osman Sevki'nin Bes Buuk Asirlik Trk Tababeti Tarihi, Franz Babinger'in Osmanli Tarih Yazarlari ve Eserleri ile Nuri aliskan'in henz basilmamis epey hacimli eseri olan Osmanli Imparatorlugu'nda Fen Ilimleri ve Yetisen Bilginler (Kurulustan m. 1700'e kadar) gibi eserlerinde grmek mmkndr. Bu eserler, Osmanli dneminin esitli ilimler sahasinda shret olan ve eserleri ile zaman zaman niversitelerimizde okutulan limlerin ne kadar ok oldugunu gstermek bakimindan rnek olarak gsterilebilirler. XV. Yzyilin ikinci yarisi, Osmanlilardaki kltr hayatinin en yksek oldugu devirlerden biridir. Tahsilleri yksek olan Ftih Sultan Mehmed ile oglu II. Byezid, devlet erknindan Mahmud, Karaman Mehmed, Fenarzde Ahmed, andarlizde Ibrahim ve Veliyddin oglu Ahmed, Tazarruat sahibi Sinan, Cezer Kasim Pasa'lar, gibi kiymetli lim vezirler, gerek Osmanlilardaki ve gerekse disardan gelmis olan muhtelif lim ve sairleri himaye eylemislerdir. Bunlardan baska, devrine gre iyi yetistirilmis olan Osmanli sehzdeleri, bulunduklari sancaklarda etraflarina lim ve edipleri toplamislardi. Edeb hayat, Istanbul, Edirne ve Bursa'dan baska, sehzde sancaklarinda, Bagdad, Diyarbakir, Konya ve Rumeli'de, bir ilim merkezi haline gelmis olan skp ile Yenice-i Vardar'da da inkisaf ediyordu. Bunun en nemli sebebi buralarda sair ve edipleri himaye eden sahsiyetlerin bulunmalari idi. Uzunarsili, bu dnemin edip ve sairleri hakkinda daha fazla tafsilat vermek suretiyle, belirtilen dnemdeki eserlerden uzun uzadiya bahseder. Bu dnemde benzer bir gelisme de riyaziye denilen matematik sahasinda olmustur. Nitekim Osmanli medreselerinin en alt seviyesi olarak kabul edilen Hsiye-i Tecrid medreselerinde hesap ve eskl-i tesis denilen hendese (geometri) ile kozmografya okutulmaktaydi. Ali Kusu Istanbul'a geldigi zaman bu medrese derslerinden baska ayri bir kurs aarak riyaziye (matematik) okutmustu. Hatta Sinan Pasa, Ali Kusu'dan riyaziye grenmek

iin talebelerinden Tokatli Molla Ltfi'yi gndermis, o da grendiklerini hocasi Sinan Pasa'ya gretmisti. Nitekim Sakaik-i Numanye'de bu konu anlatildiktan sonra "Mevlana Sinan Pasa, bu tarikle ulm-i riyaziyeyi itmam ve ikmal eyleyp" denilerek Sinan Pasa'nin bu sayede matematik ilmini grendigini, ayrica bununla da yetinmeyip Kadizde-i Rum'nin agmn'ye yazdigi serhe de hasiye yazdigina isaret eder. Bilindigi gibi, Bursa'li Kadizde-i Rm denilen Musa Pasa, byk bir Trk matematikisi ise de ilm tahsilinin bir blm ile, ders okutmasi Osmanli diyarinda olmayip Semerkant'ta olmustur. Yalniz XV. yzyilin son yarisinda Osmanli medreselerinde okutulan riyaziye (matematik) dersleri Kadizde-i Rm ekolnn Ali Kusu vsitasiyle devamindan baska bir sey degildir. Osmanlilar, btn ilm messeselerde oldugu gibi sihh ve tibb messeseler de amislardir. Onlar bununla kalmamis, ayni zamanda bu islerle mesgul olanlari da himaye etmislerdi. Bylece onlar, saglik hizmetlerine de ehemmiyet verdiklerini gstermislerdi. Bu maksatla lkelerinin disindan gelen limleri de tesvik etmislerdi. Ileride bu konuda biraz daha teferruatli bilgi verilecegi iin burada zerinde fazla durmadigimizi belirtmekle yetinmek istiyoruz. yle anlasiliyor ki Osmanlilar, ilim tahsiline byk bir nem veriyorlardi. Bu sebeple daha devletin ilk yillarindan itibaren medrese ile egitim ve gretim faaliyetlerinin devami iin vakiflar kurmuslardi. Bu syede gerek hoca, gerek grenci ve gerekse diger hizmetliler, mal bakimdan sikinti ekmiyorlardi. onlarin karsilasabilecekleri sikintilari, dnemin imknlarinin elverdigi lde ortadan kaldirmaya alisiyorlardi. Osmanlilarin, ilim adamlarina olan ragbetleri ve onlari himayeleri, daha kurulus yillarindan itibaren bilindigi iin disardan da pek ok kimse buraya gelmeye basladi. Bu dnemlerde "limler Yuvasi" diye isimlendirilen Iznik sehri, medreseleri ile bir ilim merkezi haline gelmisti. Bu merkezin yetistirdigi ve Osmanlilarin ilk Seyhlislmi nvanini alan Molla Fenar, "Cmiu Husuli'l-Bedayi f Usli's-Serayi"adli muazzam eserini tam otuz yilda tamamladi. Basilmis olan bu eser, fikih uslne dairdir. aliskanligi, bilgisi ve takvasiyle Osmanli Devleti'nin en buhranli devrinde halki etrafina toplayabilmis olan Molla Fenar, devrin hkmdarlarinin iltifatlarina mazhar olmustu. Osmanli Devleti'nde, ilim adamlarina gsterilen itibar, birok bilginin (lim) Iran, Turan, Horasan, Dagistan, Hindistan, Buhara, Haleb, Sam, Misir ve Karaman gibi yerlerden kalkip Istanbul'a gelmelerine sebep oluyordu. Bylece Istanbul, limlerin akinina ugrayan bir merkez haline geldi. Ftih Sultan Mehmed'in, Istanbul'u feth eder etmez "Sahn-i Semn Medreseleri"ni tesis ettirmesi ve bunlar iin genis vakiflar tahsis etmesinden

sonra, devlet merkezi oldugu gibi ilim merkezi haline de gelen Istanbul'da, pdisahlar basta olmak zere sultanlar, vezirler, ilim adamlari, bazi saray mensublari ve zengin halk tarafindan pek ok medrese insa olunmustu. Sadece, Mimar Sinan'in bas mimarligi sirasinda Istanbul'da yapilan medreselerin sayisi, 6'si Sleymaniye Medreseleri olmak zere 55'i bulmaktadir. XVII. asrin son eyregi basinda ise Istanbul'daki medrese sayisinin 126'ya ulastigi grlmektedir. Gerekten, Osmanlilarda Orhan Gazi'nin kurdugu Iznik Medresesi ile mtevazi bir baslangi yapilmisti. Bunlara (medreselere) tahsis edilen ve nemli bir gelirin elde edilmesine vesile olan vakif sistemi, bir devlet politikasi olarak tesvik edilmisti. Bu sebeple kisa srede Osmanli lkesinde birok medrese kurulmustu. Bununla beraber XV. asir ortalarinda Ftih'in insa ettirdigi Sahn-i Semn medreseleri (insasi 1463-1471) ile bundan bir asir sonra Kann'nin insa ettirdigi Sleymaniye Medreseleri (insasi 1550-1557), Osmanli ilim hayatinda iki nemli dnm noktasini teskil etmislerdir. Bunlar, fizik grnmleri, sahip olduklari madd imknlari ve nihayet egitim programlari ile ktphnelerinin zenginligi bakimindan en st seviyeyi temsil etmislerdir. XV ve XVI. asirlarda Osmanli anlayisina gre problem, sadece medrese binasi insa edip ona gelir getiren vakiflar tahsis etmekle de bitmiyordu. Zira buralarda okutulacak dersler, mfredat programlari ve takib edilecek egitimgretim metodu da nemliydi. Osmanli'nin o asirlardaki anlayisini ve gelismisligini ortaya koyabilmek iin basite Sibyan Mektepleri'ne bakmak yeterli olacaktir. Ftih Sultan Mehmed, medrese teskiltini kurarken Eyp ve Ayasofya'da atigi iki medresede Sibyn Mektepleri'nde gretmenlik yapacaklar iin ayri dersler koydurmus ve bu dersleri grmeyenleri adi geen mekteplerde gretmenlik yapmaktan men etmistir. Bu dersler, Arapa Sarf ve Nahiv, Edebiyat (meni, beyn, bedi) Mantik, Muhasebe dabi ve Tedris usl, Mnakasali Akaid (Kelm ilmi), Riyaziyat (Hendese ve Heyet)tir. Ftih'in, bu programinin ne kadar ileri oldugu aika grlmektedir. Matematigin, Avrupa'da ders programlarina giris tarihinin 1890 oldugunu dsnrsek, Osmanli egitim ve gretim programlarinin ne kadar ileride oldugunu daha iyi degerlendiririz. Gerek medrese, gerekse diger messeseler bakimindan meydana gelen bu gelismeler, sadece Istanbul'da degildi. Halki tamamen gayr-i mslim olan Rumeli'de bile benzer messeseler o kadar sr'atle kuruldu ki, fetihten 15 sene sonra buralari grenler, Osmanli idaresine gemis olan yerlerin hemen tamaminin Mslman Trk sehri haline geldigini grp hayret etmislerdir. Nitekim XVI. asrin sonlarina dogru Sofya'da 53 cmi ve mescid, 40 mektep; Filibe'de 53 cmi, 70 mektep, 9 medrese, 11 tekke, 9 Dru'l-kurra; Eski Zagra'da 17 cmi, 42 mektep; Vidin'de 24 cmi, 7 medrese, 11 mektep, 7 tekke; Lofa'da 30 cmi, 6 mektep; Sumnu'da 50 cmi; Varna'da 41 cmi; Silistre'de 40 cmi, 40 mektep, 8 medrese; Tirnova'da 26 cmi, 20 mektep, 10 tekke; Mostar'da 47 cmi, 11 mescid, 40 mektep ve 7 medresenin tesbit

edilebilmesi, vakiflarla Islm ve Trklestirme faaliyetlerinin nasil bir hizla yrtldg konusunda kesin bir fikir vermektedir. XV ve XVI. asir Osmanli dnyasina bakildigi zaman bu dnyada, dneminin bilinen her messesesinin gelisip tekaml ettigi grlr. Bu gelisme, sadece madd messeselerde degil, onlara ruh ve hayat veren anlayislarda da grlr. Adalet, gnmzde hosgr denilen msamaha, baskalarina yardim, fazilet ve hayirli seylerde yarisma (vakiflar gibi) gibi manev hasletleri burada zikredebiliriz. Bu anlayisin sebep oldugu hayat tarzinda, sosyal hayat, ekonomik gelisme, asker, idar, adl, siyas, mimar, edeb, musik, tip ve egitim sahalarinda da byk bir gelismeye sahid olunmaktadir. Arsivlerimizde bulunan belgeler, mahkeme kararlarinin yazildiklari ser'iyye sicilleri, vakfiyelerdeki bilgiler ve hl ayakta duran canli birer sahid olan mimar eserler, Osmanli dneminin XV ve XVI. asirlarinin niin "Trk Asirlari" ismine layik olduklarini ortaya koymakla kalmiyor, ayni zamanda gnmzde gelismis veya gelismekte olan birok devlete rnek olarak modellik yapmaya da devam ediyorlar. Biz burada,Yavuz Sultan Selim'in, Misir seferindeki ikmal ve lojistik uygulamasinin asker bakimdan nasil rnek oldugunu, Ser'iyye Sicillerindeki kayitlarda bulunan mahkemelerdeki "Suhdu'l-hal"in, nasil jri olarak karsimiza iktigina ve XVI. asirda Istanbul'daki et ihtiyacinin giderilebilmesi ile ilgili belgelerden elde edilen bilgilerden nasil istifade edildiginden bahsetmeyecegiz. Ancak, vakfiyelerde de rastladigimiz ve gnmzn modern tibbini ilgilendiren bir gazete haberinden rnek vermek istiyoruz. 26 Mayis 1996 tarihli Milliyet Gazetesi'nin drdnc sayfasindaki haberde, hastaliklarin musik ile tedavisi hakkinda syle deniyor: "Trk mzigi ile tedavi ynteminde Almanya'da 25 denek zerindeki alismalarin olumlu sonu verdigi belirtildi. Uzmanlar, Trk mzigi dinletilen ve beyin dalgalari filme alinan deneklerin, tedaviye olumlu reaksiyon gsterdigini aikladi. M.. Trkiyat Arastirmalari Enstits g. yesi ve Etnomzikoloji Merkezi Baskani Y. Do. Dr. Rahmi Oru Gven, Viyana niversitesi Mzik Psikolojisi Blm ve Kln Spor ve Sanat Akademisinde Trk mzigi ile tedavi alismalari yapildigini kaydetti. Gven "Trakya niversitesi'nde bir blmn aildigini 4 yabanci grencinin buradan mezun oldugunu, Avrupa'da endokrik sistemle Trk mziginin iliskisi de arastirilmaya baslandigini aikladi. Bu arastirma ile mzigin i salgi bezlerini ne gibi degisiklige ugrattigi ortaya ikacak dedi. Gazete haberini su sekilde devam ettirmektedir: "Dinle iyiles: Rast :Felc, bas ve gz agrilarina Buselik: Kulun ve bel agrilarina

Ussak: Uykusuzluk Rehav: Sirt agrisi Hseyn: Kalp, karaciger, mide ve sitma Hicaz: Bbrekler Zirefkent: Mafsal agrilari Isfahan: Atesli hastaliklar Nev: Kadin hastaliklarina." Gnmz niversitelerinde arastirmaya konu olan mzikle tedavi, XV. asir Osmanli dnyasinda uygulaniyordu. Nitekim Sultan II. Byezid, Kili ve Akkirman fethine giderken Edirne'de bir sre konaklar. Tunca Nehri'nin kenarinda 23 Mayis 1484 Cuma gn Cmi, Hastahane, Medrese, Imret, Tophane, Hamam, Degirmen ve Kprden ibret byk bir klliyenin temelini atar. O, bu klliye iin de vakiflar tahsis eder. Messesenin isleyisi iin de bazi sartlar koyar. Buna gre: "Merhum ve magfur Byezid-i Veli, vakifnmesinde hastalara deva, dertlilere sifa, divnelerin ruhuna gida ve def-i sevda olmak zere on aded hnende (okuyucu) gulam tahsis etmistir ki, hnende, biri nezyen, biri keman, biri musikar, biri santur, biri ud, olup haftada kerre gelerek hastalara ve delilere musik fasli verirlermis. Yce Tanri emriyle nicesi sarkidan ve sazdan yararlanir, hos hal olurlar. Hakka ki ilm-i musikde Nev, Rast, Dgh, Segh, argh ve Suzinak makamlari onlara mahsustur. Ama makam-i Zengle ile makam-i Bselikte Rast karar kilsa deme hayat verir. Cmle saz ve makamlarda ruha gida vardir." Bes Buuk Asirlik Trk Tabbeti Tarihi adli eserinde Osman Sevki musik ile tedavi konusunda sunlari sylemektedir: "Trk tabbeti, genislik ve kapsam itibariyle ok ileri idi. Trkler, tabbet ve saglikla ilgili bulduklari bilgilerden uygun grdklerini hemen alip uyguluyorlardi. Mzikle tedavi, Trk tabiblerinin icadi degildi. Bununla beraber bu tedavi tarzi, Trk tabiblerinin elinde gelisme gsterdi." Osman Sevki, Trk musik letleri hakkinda bilgi verdikten sonra haftanin belli gn ve saatlerinde hastahanelerde mehterhne-i hakan'nin alindigini, ayrica hastahnelerin musik takimlarinin bulundugunu ve buralarda alin enstrmanlari da vererek Rast'in felce, Irak'in atesli hastaliklara, Isfahan'in zihin aikligi, zekyi gelistirme, dsnce ve gnl baglarinin yenilenmesi arzu olunan hastalara, Rehv'nin bas agrisi ve hafakani olanlara uygundu. der.

Osmanlilarda, sz edilen dnemlerde zellikle akil hastalari musik, su sesi ve ieklerle tedavi edilmeye alisilirken XVIII. yzyila kadar Avrupa'da, benzer hastaliklarin seytanla isbirligi yaptigina inanilarak ldrlmeleri ve hatta diri diri yakilmalari bilgisizlik ve din taassubun bir rnegi olarak zikredilebilir. Osmanlilarin, yukarida kismen temas edilen sahalardaki gelismislik ve dnemlerindeki dnya devletlerine gre olan stnlklerinin tamamindan bahsetmek elbetteki mmkn degildir. Ancak biz, ilm gelisme ve ilerleme bakimindan Osmanlilarin XV ve XVI. asirlarindan, gnmzn deyimiyle klip sahneler halinde ve bir nebze bahsetmek suretiyle canli anektodlari gzler nne sermeye alisacagiz. Bir nebze diyoruz nk, belirtilen asirlarda yasamis ve ilm gelismelerde katkisi bulunmus olan sahsiyetin hayatindan bahsetmek bile, basli basina bir eseri dolduracak kadar yer kaplar. Bu sebeple sadece birka kisiden kisaca bahsedecek, daha sonra da belli sahalardaki bazi isimleri vermekle yetinecegiz. Bahsedecegimiz bu sahsiyetlerden biri, babasindan sonra Osmanogullari'nin en bilgini olarak kabul edilen II. Byezid'dir. Onun hayat hikyesi, dneminin ilm anlayis ve gelismeleri hakkinda bize bir fikir verecektir. Sultan Byezid, sehzdeliginden beri etrafina nl bilginleri toplayip kendisini yetistirmeye gayret etmisti. Ayni zamanda sair olan ve siirlerinde "Adl" mahlasini kullanan Byezid'in bu siirlerinin byk bir kismini (1256 kadar) gazellerin meydana getirdigi kk hacimli divani Istanbul'da 1308'de basilmistir. Hat san'atinda da olduka yetenekli olan II. Byezid'in, Uygur yazisini okumayi grendigi, biraz da Italyanca bildigi kabul edilmektedir. O, mkemmel bir tahsil grmst. Trke, Farsa ve Arapa'yi edebiyatlari ile grenmis, Islm Ilimler, Felsefe, Matematik ve Musik tahsil etmisti. Trke'nin agatay lehesi ile Uygur alfabesini grenmisti. Bestekr, hattat ve sairdi. Onun, bilginler ve san'atkrlar iin ayrilmis zel bir btesi vardi. Kendisine takdim edilen eserlerden degerli bulduklarinin melliflerini tesvik ederdi. Din emirlere bagli bir hkmdardi. Bu sebeple ilim ve ilim adamlarini seviyor, ilm gelismelere vesile olabilecek her areye basvuruyordu. Bu arelerin basinda da sphesiz ki din ve ilm kurumlarin tesisi ile fizik mekanlarinin saglanmasi geliyordu. Onun bu sekilde alismasi, dneminin ileri gelen devlet adamlari ile zenginler iin de itici bir g oluyordu. Nitekim, hkmdarlarinin bu uygulamasini gren birok vezir, imret ve bunlara gerekli olan tahsisatlari temin etmislerdi. Bu mnasebetle Ali ve Mustafa Pasa'larin isimleri zikredilmeye deger. O, saltanati mddetince ilim adamlarini, sair ve sanatkrlari himye etmisti. II. Byezid, bu himyenin karsiligini da nmina yazilan birok eserle almisti. Kendisine takdim edilen

eserleri okumak, onun en byk zelligi idi. Amasya'da maiyetinde bulunan Meyyedzde Abdurrahman Efendi'nin tavsiyesi ile Ibn Keml diye shret bulan Ahmed Semseddin'e meshur tarihini yazdirmistir. Daha nce Akkoyunlularin hizmetinde bulunan ve Safevlerin galebesi zerine, Osmanlilara iltica etmis olan Idris-i Bitlis'yi de himaye ederek ona meshur "Hest Behist" isimli tarihini kaleme aldirmisti. II. Byezid, gzel sanatlarin bir kolu olan hattatlikta da mahirdi. Amasya'daki valiligi sirasinda, Seyh Hamdullah'tan hat dersleri almisti. Nitekim, Seyh Hamdullah ile aralarinda siki bir mnasebet bulunan II. Byezid, Seyh'in mnev dnyasinda kendini bulurken, ayni zamanda dizinin dibinde hokkasini tutarak yazi mesk etmistir. Sultan Byezid'in, hatta olan meyli syesinde Amasya'da, Seyh'in etrafinda bir hat mektebi (ekol) dogmustu. II. Byezid, saltanata geince Seyh, Istanbul'a davet edilerek, saray-i hmayuna hat hocasi olarak tayin edilir. Surasi bir gerektir ki, onun dneminde ilim ve ilim adamlarina gsterilen himye, ilm gelismelerde etkili olmustur. zellikle "Fikih" denilen Islm Hukuk Ilmi, sr'atle gelismistir. Bu ilimle shret bulmus birok muhterem insan yetismistir ki, bunlardan bir kismi, elilik dahil pekok grevde bulunmuslardir. II. Byezid dnemi limlerinden bahseden sik Pasazde, bize su rnek isimleri vermektedir: "Hocazde, Mevlana Alaeddin Arabi, Seyyidzde Seyyid Hamiduddin, Mevlana Kestelli, Hatipzde, Manisazde. Bunlara benzer azizler dahi ok vaki oldu." Siirleri ile shret kazanmis olan Mihr Hatun ile Meyyed'd-Din, taninmis bilim adamlarindandir. Bu sonuncu zatin, lmnde biraktigi ktphnede yedi bin cild kitap vardi. Hammer'in ifadesiyle "Byezid asrina seref veren altmis fakih arasinda ikisi diger bir sube-i malumatta yksek shret kazanmislardir. Buna gre II. Byezid aginda tipta Hekimsah, matematikte ise Mirim elebi ok byk shret kazanmislardir. Yine bu zamanlarda, Tac Bey'in iki oglu Cafer ve Sa'di'nin eserleri ile Osmanli yazisma (diplomatik, insa, protokol) modelleri iki iyi rnek olarak taninmistir. II. Byezid devrindeki Nesr ile Idris-i Bitlis'yi de burada tekrar hatirlamak gerekir. Byezid'in, edebiyat sahasindaki himayesi, yabanci lkelere, hatta Horasan ile Iran'in diger vilayetlerine kadar genislemisti. Byk sair ve mutasavvif Abdurrahman Cmi ile byk bilgin Fakih Devvn'ye her yil para gnderiyordu ki bu, ilki iin bin,ikincisi iin de besyz altin idi. Bu arada Iran Mfts Mevln Seyfeddin ahmed ile Hadis limi Cemaleddin Ataullah da padisahin ihsanlarindan pay alip faydalaniyorlardi.

Kaynaklarimiz, Ibn Keml veya Keml Pasazde diye byk bir sahsiyetten bahsederler. 16 Nisan 1534'te vefat ettigi zaman ebced hesabiyle "Ilimler Keml ile g etti"ifadesiyle tarih dslmst. Bu ifadelerle dsrlen tarih, onun ilimlerdeki maharetini gstermeye yetmektedir. Gerekten de, onun ilm sahsiyeti hakkinda syle denilmektedir: "Kemal Pasaoglu, eserleri ve fikir savaslari bakimindan Osmanli tarihinin mhim sahsiyetlerinden biridir. Din, edeb, lisan konularda byk eserleri, byk ve mhim bir Osmanli tarihi, siirleri, yzlerce risle ve makalesi vardir. Savasi, Safevlerin, Anadolu Trklerini blecek bir siddetle yaptiklari propagandaya karsi olmus. O, sonu siyas paralanmalara kadar varacak olan din ayriliklari nlemistir. Bu bakimdan hizmeti ok byktr. Birok eseri vardir. Bunlardan Kur'an, Hadis ve Islm Hukuku ile ilgili olanlarin sayisi 63 rakami ile ifade edilmektedir." Son derece vakur, sade giyinen, bid ve zhid bir insan olan Seyhu'l-Islm Ebu's-Sud Efendi, bir hukuku olarak fikih ve fetva alaninda Islm Hukuku'nun Osmanlilardaki uygulamasina byk katkilarda bulunmustu. Tarihteki Islm devletleri ierisinde, en fazla gayr-i mslim tebea (zimm) barindiran Osmanli Devleti'nin, idar kadrosunda da bulunan Ebu's-Sud Efendi, fetvalarinda rf ve detleri de hesaba katarak uygulanabiliri tercih etmistir. Bu yzden onun fetvalari, kanun hkmnde sayilmistir. 30 yila yakin (28 sene 11 ay) Seyhlislmlik makaminda bulunan Ebu's-Sud Efendi, basta padisah olmak zere, saray ve divn erkni tarafindan sevilip sayilan bir kimse olmustur. O, durmaksizin alismis, kitaplar yazmis, hergn fetvalar vermis, fethedilerek devletin sinirlarina yeni katilmis olan eylet, blge ve sehirlere ait kanunlastirma hareketlerinin iinde, ogu zaman da basinda olmustur. Nitekim skp ve Selanik kanununun basina koydugu mukaddimesinde arazinin mir olus sebeplerinden bahsederek, Osmanli arazisinin byk bir kisminin, mir arazi sekline dnstrlmesini saglamistir. Bilindigi gibi gerek ilim adami, toplumun kltrel varliklarini koruyan, yayan ve onlari yasatan kimselerin basinda gelir. Ilim adami, engin bilgisi ve kltr ile ister halk, ister belli bilgi birikimine sahip kesimlere sesini duyurabilmeli, verecegi mesaj, toplum ve devlet idaresinin ana ilkelerini belirleyebilmelidir. Bu anlayisin meydana getirdigi hareket sayesindedir ki, asirlar boyu, Mslman Trk devlet geleneginde lime byk bir deger verilmis, fikir ve dsncelerine saygi gsterilmistir. Tarihimizde ve zellikle XV - XVI. asirlardaki Osmanli dnyasinda, ilim-idare isbirligi, baska bir ifade ile kltr devlet btnlesmesini son derece belirgin ve arpici rnekleriyle grmekteyiz. yle ki, lim, bilgisini byk ve mamur lke ynnde gelistirirken, idareci de kltrel suura sahip gl devlet idealini, ynetici olmanin temel sarti bilmistir. Iste bu karsilikli ortak anlayis, bir yanda gl devlet adamlari ikarirken, bir yandan da kuvvetli ilim

adamlarini fikir ve kltr hayatimiza kazandirmistir. Fikir hayatimiza damgasini vuran birok ilim ve din adami arasinda en nls, kuskusuz XVI. asra madd ve manev damgasini vuran Ebu's-Sud Efendi'dir. Kaynaklara gre, dneminde kalemle kilici birlestirmis, servet ve makamin imknlarini en iyi sekilde ve ilmin hizmetinde kullanarak lmez eserler ortaya koymustur. Tefsiri, kendisine hakli bir shret kazandirmis ve kendisine "Hatibu'l-Mfessirn" nvanini verdirmistir. Padisahlardan, Kanun Sultan Sleyman'in Ebu's-Sud Efendi'ye gsterdigi hrmet anilmaya deger. O, Kanun dneminin en ok sz geen sahsiyetlerinden biri oldugu halde, politik islere karismaktan uzak durmustu. Kanun, zaman zaman onun grslerine basvurmus ve ugurlu olacagi dsncesiyle Sleymaniye Cmii'nin temel atma trenlerinde, mihrabin temel tasini ona koydurmustur. Kanun'nin, Nis'ten yazip kendisine gnderdigi ve "Halde haldasim, sinde sindasim, ahiret karindasim, Tarik-i Hak'da yoldasim Molla Ebu's-Sud Efendi Hazretlerine..." diye baslayan mektubu, Ebu's-Sud Efendi'nin hkmdar tarafindan ne kadar sevilip sayildigina isaret etmektedir. Kendisine gsterilen bu saygi herhalde onun ilminden ileri geliyordu. Bu saygi ve hrmet sadece hkmdar tarafindan degil, btn devlet erkni tarafindan gsteriliyordu. Bu arada Devlet, onun ilm faaliyetlerine yardimci olmak iin her trl kolayligi gsteriyordu. Nitekim 972 (1564-65) tarihli bir hkmden anlasildigina gre Rodos Medresesi Mderrisi olan Bedreddin'in, Ebu's-Sud Efendi'nin talebi zerine onun yaninda tefsir kitabetinde bulunmak zere Istanbul'a gelmesi gerektigi bildirilmektedir. Ebu's-Sud Efendi'den bahsederken, Osmanli dnemi ilmiye sistemindeki mlazemetten sz etmemek mmkn degildir. Zira, medrese ile egitim ve gretimi yakindan ilgilendiren bu sistem bilinmeden, ilmiye tariki denilen bu meslek, pek kolay anlasilmaz. Baslangita Osmanlilarda medrese mezunu az oldugundan mezunlarin beklemesi sz konusu degildi. Mezun sayisi, ihtiyatan fazla olunca yigilmalar meydana gelmis,bu ise bir sre beklemeyi ve bu arada staji gerektirmistir. Bylece mlazemet sistemine zellikle XVI. asirdan itibaren ihtiya duyulmustur. Mlazemet sistemi ile ilgili kaideler, eskiden beri mevcud olmakla birlikte, aday sayisinin azligi sebebiyle titizlikle tatbikine lzum grlmemisti. 1540'larda medrese mezunlarinin izdihami yznden mezunlar, ugradiklari bazi haksizliklar zerine sikyetlerini Kanun'ye iletmisler, hkmdar bu ok nemli konunun yeniden nizama konulmasi isiyle devrin Rumeli Kadiaskeri Ebu's-Sud Efendi'yi grevlendirmisti. Ebu's-Sud Efendi, temel prensipleri belirleyerek ulemanin bulunduklari makamlara gre hangi vesileler ile ne kadar medrese mezununu mlazim olarak verebileceklerini bir sisteme baglamisti. Kanun de bu yeni dzenlemeye hakkiyle riayet edilmesini israrla emretmistir. Daha sonraki

Osmanli padisahlari da ilmiye mesleginin temelini olusturan mlazemet sistemine uyulmasini, tekrar tekrar ilgililere fermanlarla duyurmuslardi. Ebu's-Sud Efendi'nin yeniden nizama koydugu bu sisteme gre, Mevli'nin yani yksek ilmiye mansiblarinda bulunan ricalin her biri iin, kontenjanlar belirlenmistir. bylece Seyhlislm, Padisah Hocalari, Kadiaskerler, Nakibu'l-Esraf, byk sehirlerin kadilari, byk sehir mftleri, nemli medreselerin mderrisleri, esitli vesileler ile her biri kendileri iin belirlenen kontenjan nisbetinde medrese mezunu talebeyi mlazim yaparlardi. Yani mderrislik ve kadilik meslegine baslamak zere staja baslatmis olurlardi. Mlazemet esitli vesileler ile verilirdi. Bunlarin baslicalari mutad olarak belirli araliklarla mlazemet, padisah cls, ulemadan birinin nemli bir greve tayini, meshur ulemadan birinin lm ve baska mnasebetlerle mlazemet verilmesi idi. Bir defada verilen mlazemet miktari farkli olabilmekte idi. Nitekim XVI. asra ait mlazemet kayitlarinda bir defada ortalama 150-200 civarinda danismende mlazemet imkni dogdugu grlmektedir. Bu uygulama sayesinde Osmanli egitim ve gretim sisteminde bir gelismenin oldugu ve gnmzn tabiri ile lisans sonrasi yksek lisans veya doktora diyebilecegimiz bir gretimin mevcud bulundugu grlmektedir. Bu sistemin gelistirilmesi de Ebu's-Sud Efendi vasitasiyla olmustu. Ebu's-Sud Efendi, Seyhlislmligi dnemindeki ilm ve din faaliyetleri yaninda Tefsir, Hadis ve Islm Hukuku sahalarindaki alismalari ile de dikkat ekmektedir. Onun, "Irsdu'l-Akli's-Selim il Mezya'l-Kitbi'l-Kerm" adini tasiyan tefsiri, btn bir Islm dnyasinca bilinmektedir. Ebu's-Sud Efendi'nin adini ebedlestiren ve nn dnyaya duyuran bu tefsiridir. Bazi bilginlere gre kaynaklarini da asan bu tefsir, gnmz niversitelerinde hl byk bir kaynak ve mracaat kitabi olarak mtalaa edilmektedir. Osmanli medreseleri ile hususi yerlerde, dnemin bilinen ilimlerinin tahsil edildigini ve bunun bir ibdet sevki ile yapildigini sylemeye gerek duymuyoruz. Zira Hz. Peygamber'in ilim hakkindaki genel ifadeleri, Mslman Osmanli dnyasini bu yne kanalize etmisti. Gerekten, gerek mahlukat, gerekse Allah'a karsi vazifelerin yerine getirilebilmesi, bazi ilimlerin bilinmesine baglidir. Din, tip, astronomi, matematik, tarih ve cografya gibi ilimler bunlardan sadece bir kismidir. Dnemindeki dnya devletleri ile mukayese edildigi zaman XV ve XVI. asirlardaki Osmanli ilm hayati, digerlerine gre ok gelismis ve fevkalde ileride grlr. Biraz nce, Osmanli dnyasinda din ve hukuk alaninda shret kazanmis birka limden sz ettik. Halbuki XV ve XVI. asirlardaki Osmanli Seyhlislmlari'na bakildigi zaman, tamaminin dnemlerine gre byk birer kiymet olduklari grlr. Din sahada byle degerleri yetistiren Osmanli, baska sahalarda da nl isimler ikarmistir. Biz, bunlardan -din

ilimler hari- sahalarina gre birkainin isim ve eserlerini vermekle o asirlardaki gelismenin derecesi hakkinda bir fikir vermeye alisacagiz. Tarih: Bilindigi gibi tarih ilmi, Islm'in ilk dnemlerinden itibaren zerinde durulan nemli bir koldur. yle anlasiliyor ki, Islm'in zuhurundan sonra Mslman milletlerin, tarihle ugrastiklari kadar hi bir millet ugrasmamistir. Ibret alinmasi ve bazi Kur'an yetleri ile Hadis'lerin yorumlanabilmesi bu ilim syesinde mmkn olmustur. Bu sebeple tarih ilmi gerek Osmanlilarda, gerekse diger Mslman devletlerde byk bir gelismeye mazhar olmustu. Bu bakimdan Osmanli dnyasinda tarih ilmi bir hayli mesafe katetmisti. Bununla beraber, sunu da belirtmek zorundayiz ki Osmanli tarihiligi XV. yzyilin ortalarina dogru baslamisti denebilir. Bu tarihten nce yazilan vekayi, hem az, hem de bir mbhemlik arzeder. Bu bakimdan Ahmed'yi bir kenara birakacak olursak, derli toplu yazilmis olani sik Pasazde'nin Tevrih-i l-i Osman isimli eseridir diyebiliriz. Bu eser, mhim bir tarihtir. sik Pasazde, ilk Osmanli vekayiini babasindan naklen Bursa'da Orhan Gazi Camii Imami Yahsi Fakih'ten nakletmistir. Ftih Sultan Mehmed zamaninda yasayan Ksif'nin Gazanme-i Rum isimli bir tarihi ile iinde Osmanli vekayii bulunan Abdurrahman Bistam'nin, II. Murad zamaninda yazdigi eser, Osmanli tarihine ait bazi kisimlari ihtiva etmektedir. Bundan baska, Mevln Skrullah'in (l. 868/1464'den sonra) Farsa yazdigi Behcet't-Tevrih isimli eserin sonunda Ftih Sultan Mehmed'in clsuna kadar gelen muhtasar bir Osmanli tarihi vardir. XV. yzyilin son yarisi iinde Enver tarafindan yazilarak kismen Osmanli tarihinden bahseden ve Vezir-i A'zam Mahmud Pasa'ya ithaf olunan Dstrnme, Tcizde Cafer elebi'nin Istanbul Fetihnmesi, Dursun Bey'in Trih-i Ebu'l-Feth isimli tarihi ile Ftih'in son Vezir-i A'zami olan Karaman Mehmed Pasa'nin Nisanci iken yazdigi Araba Osmanli Tarihi'ni grmekteyiz. Son iki eser Ftih devrine aittir. XV. asir ortalarinda Rum beylerinden Imroz'lu Kritovulos, Ftih Sultan Mehmed devrinin bir kisim vekayiini Rumca olarak "Trih-i Sultan Mehmed Han-i Sni" ismiyle kaleme alarak padisaha takdim etmisti. Ftih Sultan Mehmed'in emriyle Sehd isminde bir sair, l-i Osman tarihini Sehnme tarzinda yazmaya baslamis ve on bin beyitten daha fazla nazmetmisken vefati zerine eseri yarim kalmistir. XV. yzyilin sonlariyla XVI. yzyil baslarinda -bilhassa Sultan II. Byezid devri- Osmanli tarihi yazanlar ogalmis, gerek nazmen gerekse nesren mellifleri malum ve mehul bir hayli tarih eser kaleme alinmistir. Bunlar iinde sik Pasazde, Nesr Mehmed Efendi, Katip Ruh, Behist ve Oru

Bey gibi isimleri zikredebiliriz. Osmanli tarihiligi hakkinda daha fazla teferruata girmeden sadece XV ve XVI. asirlarda yetisen bazi tarihi ve tarihle ilgili eserlerinin isimlerini vermekle yetinmek istiyoruz. Bylece ilmin bu dalinda yetisen nl isimleri ve eserlerini grms olacagiz: Tarihi Eseri 1. Enver Dstrnme 2. Skrllah Behcetu't-Tevrih 3. Dursun Bey Trih-i Ebu'l-Feth Sultan Mehemmed Han 4. Oru Bey Tevrih-i l-i Osman 5. sik Pasazde Tevrih-i l-i Osman 6. Nesr Mehmed Cihannma 7. Idris-i Bitlis Hest Behist (Sekiz Cennet) 8. Kemal Pasazde Tevrih-i l-i Osman 9. Scd Selimnme 10. Cellzde Mustafa Selimnme 11. Hoca Sa'dddin Efendi Tc't-Tevrih 12. Bostan elebi Sleymannme 13. Matraki Nasuh Sleymannme 14. Gelibolu Mustafa li Knhu'l-Ahbar 15. Selanik Mustafa Efendi Trih-i Selanik. Cografya: Osmanlilar, cografya ilminde de nemli mesafeler katedip bu ilmin gelismesine hizmet etmislerdi. Bu devlette cografya ile ilgili eserlerin yazilmasi XV. asrin ortalarindan itibaren, fetihlerin artmasina paralel olarak artis gstermistir. XVI. asirda ise nemli ve mkemmel eserler meydana ikmistir. Bu mkemmeliyet XVII. asrin son yarisina kadar devam etmistir. Ftih Sultan Mehmed, Batlamyus'un cografyaya ait levhalarini tedkik ederek, bunlarin aslina uygun ve anlasilir bir sekilde tertip ve

dzenlenmesini emretmistir. Bu hususta hi bir fedakarliktan da kainmamistir. Bilindigi kadari ile en eski Trke cografya kitabi Yazicizde Ahmed Bican Efendi tarafindan 857 (m. 1453)'de Gelibolu'da tercme suretiyle kaleme alinanidir. Ahmed Bican Efendi, bunu Kazvin'nin "Acaibu'l-mahlukat" adli eserinden tercme etmistir. Ancak XVI. yzyilin ortalarinda Osmanli lkesinde nl bir denizci ve haritaci ile karsilasiyoruz. Pir Reis adini tasiyan bu nl denizci ve haritacinin tamamen orijinal olan dnya atlasinin sadece birka parasina sahip bulunmaktayiz. 1515'te ceylan derisi zerine izilmis bulunan dnya haritasi, 1517'de Yavuz Sultan Selim Han'a sunulmustur. Burada Pir Reis'in "Kitab-i Bahriye'sini de zikretmek gerekir. Kitab-i Bahriye, orijinal bir cografya kitabi olup, haritacilik bakimindan da nemli bir gelismislik rnegini teskil etmektedir. Mtehassislar tarafindan o tarihlerde Avrupa'daki haritalarin en mkemmeli olduguna isaret edilmektedir. Kitabu'l-Bahriye, Trke'deki ilk deniz atlasi ve portulani (rehber)dir. Ak Deniz evresini, hem kendisinin genis tecrbesi ve hem de simdi ogu kaybolmus eski haritalara dayanarak kiyi, kse, liman, sahil, sehir ve kasaba tanitir. Ilkin 1521'de telif edilmis, daha sonra yeniden genisletilip 1525'de Damad Ibrahim Pasa araciligi ile Kanun Sultan Sleyman Han'a takdim edilmistir. Kitab-i Bahriye'nin tibki basimi 1935 yilinda Istanbul'da yapilmistir. Kitab, manzum bir nszle baslayip yine manzum bir sonula biter. nsz dikkatli bir sekilde okunursa, yazarin kuvvetli bir arastirma ve ince bir gzlem kudretiyle zamaninin cografya eserlerini ve gezdigi her yerin durumunu inceleyerek eserini yazdigi anlasilir. XVI. yzyilin denizcilerinden Seydi Ali Reis'in vcuda getirdigi Atlas'i (Muhit) pek degerlidir. Pir Reis'ten sonra Sveys kaptani olan Galatali Seydi Ali Reis (l. 970 = 1562) Umman ve Hind denizlerindeki seferleri sonucunda bas tarafi kozmografya ve bunun kaidelerinden, diger kisimlari da Kizildeniz, Aden ve Basra krfezleri ile Umman denizi ahvalinden bahseden mkemmel bir eser vcuda getirmistir. Bu eser, Hammer tarafindan Almanca'ya tercme edilmistir. XV ve XVI. yzyil Osmanli cografyacilari ve eserleri hakkinda bilgi veren pek ok kaynaga sahip bulunmaktayiz. Ancak konuyu daha fazlauzatmamak iin bunlardan bir kisminin sadece isim ve eserlerini vermekle yetinmek istiyoruz: Cografyaci Eseri 1. Ahmed Bican Acaibu'l-Mahlukat 2. Muslihiddin Mustafa b. Vefa Mlheme-i Seyh Vefa

3. Kemal Reis Tuhfetu's-Seltin 4. Ali Ekber Hita Hitaynme (in'e seyahati anlatir) 5. Pir Reis a. Dnya Haritasi b. Kitab-i Bahriye 6) Seydi Ali Reis a. Mir'atu'l-Memlik b. Muhit 7. Mneccim Ahmed b. Ali Kanun fi'd-Dnya 8. Ali Macar Reis 7 haritali bir kolleksiyon 9. Sipahizde Ahmed b. Ali a. Esmau'l-Buldan b. Evzau'l-Meslik il Marifeti'l-Buldan 10. Kadi Abdurrahman Acaibu'l-Uzma (genisletilmis tercme) Astronomi: Tarihimizde "Hey'et" veya "Ilm-i Hey'et" ismi ile anilan astronomi, riyaz ilimler cmlesinden oldugundan Osmanli medreselerinde matematik ve geometri ile birlikte okutulmaktaydi. Osmanlilarda astronomi, esasli olarak Ali Kusu'nun lkeye gelmesiyle baslar. Ali Kusu'dan sonra Osmanli lkesinde astronomi ve matematik ilimlerinin ilerlemesi iin en ok alisanlardan biri de Mirim elebi diye shret bulan Mahmud b. Mehmed'dir. Kadizde-i Rum ile Ali Kusu'nun torunudur. Hocazde ile Sinan Pasa'dan ders grmstr. Matematik, astronomi ve usturlaba dair eserler yazan bu bilgin astronom, Sultan II. Byezid'in emriyle Ulug Bey Zic'ine "Dstru'l-Amel ve Tashihu'l-Cedvel" adiyla Farsa bir serh yazmistir. Yazar, eserde didaktik bir yol takip etmistir. Nitekim bir derecelik bir yayin sinsn hesab etmek iin ok aik misallerle bes sistem gstermistir.

Mirim elebi, kendisini ok seven ve takdir eden Yavuz Sultan Selim (bu dnemde Anadolu kadiaskerligine kadar ykselmisti.) adina Ali Kusu'nun Fethiye'sine bir serh yazmistir. Ali Kusu ve yetistirmis oldugu astronomlardan sonra bu ilimde ilk ciddi gelisme hamlesine 1577 senesinde tesadf edilmektedir. Zira bu yilda Takiyddin Mehmed b. Maruf'un gayretiyle Osmanli Devleti'nde ilk rasathane kurulmustur. Takiyddin'in bu rasathnesi, Tycho Brahe'nin Uranniborg (XVI. yzyil),Ulug Bey'in Semerkand (XV. yzyil) ve Nsiruddin Ts'nin Meraga (XIII. yzyil) rasathneleriyle karsilastirilabilecek nitelikte mhim bir rasathnedir. Osmanlilarin ilk rasathnesinin bilimsel seviyesinin ortaya konulmasi, bilim tarihimiz bakimindan ayri bir nem tasimaktadir. Bu sebeple, o dnemin agdas bir rasathnesiyle Takiyuddin'in kurdugu rasathnenin mukayesesi degerlendirmeye katkida bulunacaktir. Gerekten, Avrupa'nin ilk ortaag rasathanesi Tycho Brahe'ninkidir. Ayrica, byk bir tesadf eseri olarak her iki rasathne de hemen hemen ayni yillarda kurulmustur. Dnemin, bu ilimdeki gelismisligini ortaya koyabilmek iin iki rasathneyi mukayese etmek gerekir. Takiyddin'in rasathnesi ile ilgili bilgi, III. Sultan Murad'in Sehnmesi'nde ve "lat-i Rasadiye li zic-i Sehinsahiye"de bulunmaktadir. Tycho Brahe ise 1598'de yayinladigi "Astronomiae Instauratae Mecanicae" adli eserinde aletlerini, gzlemlerini ve astronomiye katkisini ayrintilari ile aiklar. Bir rasathnenin bilimsel seviyesi, orada insa edilen ve kullanilan letlerin mkemmelligine, yapilan gzlemlerin niteligine ve ayrica mevcud astronomlarin evrensel alismalarina baglidir. Sehnmedeki resimden anlasildigina gre 16 astronom veya grevlinin alistigi rasathnedeki btn aletler, bizzat Takiyddin tarafindan imal edilmislerdi. Osmanli dnemindeki astronomi ile ilgili bu kisa malumattan sonra, XV ve XVI. asirlarda yetisip eser yazmis olan astronomlarindan birkaini buraya alabiliriz: Astronom Eseri 1. Abdlvacib b. Mehmed a. Manzume fi'l-Usturlb b. Melimu'l-Evkat 2. Hsameddin Tokad Kavs-i Kuzeh (Gkkusagi hakkinda) 3. Ali Kusu a. Hallu Eskli'l-Kamer

b. Meserretu'l-Kulb c. Risletu'l-Fethiyye 4. Sinan Pasa a. Fethu'l-Fethiyye b. Risle f halli Eskl-i Muaddili Utarid. 5. Hseyin b. Hasan el-Konev Ravzatu'l-Mneccimn 6. Bedreddin Mehmed Mardin a. ed-Drr'l-Mensr b. el-Fethiyye f Ameli'l-Ceybiyye 7. Hoca Ataullah Acem a. Risle f Ilmi'l-Evzn b. Usturlab 8. Mehmed b. Ktib Sinan a. Hediyetu'l-Mlk (II. Byezid iin kaleme alinmistir.) b. Miznu'l-Kevkib (Kanun'ye takdim) c. Muvazzihu'l-Evkat f Marifeti'l-Mukantarat 9. Sinaneddin Yusuf Serhu'l-Fethiyye 10. Meyyedzde Abdurrahman Ef. Risle f Kreti'l-Mdahrece 11. Sinaneddin Yusuf Acem Risle fi'l-Hey'e 12. Mirim elebi a. Dstru'l-Amel b. Risletu'l-Ceyb c. Risle fi'l-Kible d. Risle fi'l-Usturlb

13. Mirim Ksesi Mehmed Ef. Kitab f Ilmi'l-Hey'e 14. Muslihiddin Lar a. Serhu Risle fi'l-Hey'e b. Tezkire f Ilmi'l-Hey'e 15. Muvakkit Mustafa b. Ali a. A'lamu'l-Ibd f Ahbari'l-Bild b. A'mal-i Usturlb c. Risletu'l-Mikat f Ilmi'l-Evkat 16. Perviz Efendi Mirkau's-Sem 17. Takiyuddin Mehmed a. ltu'r-Rasadiye li Zic-i Sehinsahiye b. Behcetu'l-Fikr f Haleti's-Sems ve'l-Kamer c. Cedavilu Rasadiye d. Gurubu Semsin Sebebi ve Teahhuru e. Hlasetu'l-A'mal f Mevakiti'l-Eyyam ve'l-Leyl Tip: Osmanli lkesinde gerek sivil, gerekse asker hayatta byk ragbet grerek gelisen ilim subelerinden biri de tiptir. Osmanli padisah ve idarecilerinin baska lkelerden gelen hekimlere olan iltifatlari ile onlara sagladiklari imkhanlar ve Mslman hekimlerin yetisip ogalmasina hasredilmis hastahnelerin kurulmasi (vakfiye sartlarina gre gayr-i mslim hekim tayin edilemez) tabbetin inkisafina sebep olmustur. Osmanli tabbetine hem hastahne, hem de tip medresesi olarak hizmet eden Bursa Dru't-Tibbi, Osmanli Devleti'nin ilk saglik tesisidir. Uludag eteklerinde, havadar ve genis bir arazide iki katli olarak insa edilen hastahnenin genis bir bahesi vardi. Hcre ve salonlarin kapilari bu baheye ailirdi. Bu ilk Trk tip messesesi, kisa zamanda yle bir shret kazandi ki, meshur tabiblerden bir ogu buranin kadrosuna dahil olabilmek iin gayret sarf ediyordu.

Bilinen kadari ile Anadolu'da Trke yazilmis en eski tip kitaplari ancak XIV. yzyila kadar ikabilmektedir. Eski Anadolu trkesi dneminde XIII. yzyildan baslayarak din ve edeb rnlerin yazilmis oldugu gznne alindiginda tipla ilgili eserlerin olduka ge bir tarihte yazilmaya baslandigi grlr. Bunun en nemli sebebi Anadolu Seluklu Devleti zamaninda bilim dilinin Arapa olmasidir. Anadolu Beylikleri dneminde Trke'ye verilen nem artinca din ve edeb sahalarda oldugu gibi tip konusunda da Trke eserlerin yazildigi grlr. Bu bakimdan burada Aydinoglu Beyligi'nin adini zikretmek gerekir. Osmanli dneminin ilk Trke telif tib kitabi olarak kabul edilen "Havsu'lEdviye"yi te'lif eden Ishak b. Murad ile Amasya Hastahnesi bashekimi Sabuncuoglu Serafeddin ve Sultan II. Murad adina 841 (m. 1437)'de "Zahire-i Muradiye" adli byk tip kitabini yazan Sinoplu M'min b. Mukbil, sonradan Osmanli Devleti'ne gelip hizmet eden tabiblerdir. Ftih Sultan Mehmed devri, tibb faaliyet ve gelismeler bakimindan nemli bir devirdir. Ftih, saglik islerini organize eden ve o gnn sartlarina gre ok ileri bir zihniyetin anlayisi oldugu anlasilan Hekimbasilik (Reisu'l-Etibba) messesesini kurarak, basina Kutbeddin Ahmed'i getirmisti. Musik, su sesi ve ieklerle de tedavi sistemini gelistiren Osmanli tip dnyasinda yeni metodlarla bazi hastaliklara tedavi uygulandigi grlmektedir. Arastirma alanimizin disinda kalan bu konuda daha fazla teferruata girmeden sadece bazi tabiblerimizin hangi eserleri nasil meydana getirdikleri ve hangi hastaliklara are bulduklarina kisaca temas edecegiz. 873 (m. 1468)'de Amasya'li Sabuncu oglu Serafeddin b. Haci Ilyas'in, okudugu kitaplarla tecrbelerine dayanarak onyedi bb zerine te'lif ettigi tib kitabi dahil ve haric tedavi yollarini gstermektedir. Ahmed'nin "Tervihu'l-Ervah" adli manzum tib kitabi XV. yzyilin ortalarina dogru yazilmistir. Bu eserde, anatomiye ait kisa bilgiler verildikten sonra birer birer hastaliklarin tedavisinden bahsedilmektedir. XV. asir sonlari ve XVI. asir baslarinda yazildigi tahmin edilen "Yadigr-i Ibn Serif" adli tibb eser, havadan, sudan, yiyecek, iecek, spor ve hastaliklarin arzindan bahseder. Halka gre yazildigi iin pek ok nshasi bulunan bu eserde, zellikle Gelibolu'dan bahsedilmektedir. Bu da mellifin Gelibolu'lu veya oraya yerlesmis bir kimse oldugunu gstermektedir. Eserde, hastaliklarin belirti ve ilalarindan bahsedilmektedir. Eser, Ibn Sina'nin Kanunu ile Ibn Baytar'in Mfredat'indan da istifade edilerek kaleme alinmistir. Daha nce kisaca temas edildigi gibi Osmanli Devleti, dis lkelerden kendisine iltica eden veya herhangi bir sekilde gelen tabiblere fazlasiyla ragbet gsteriyordu. Nitekim Timurlulardan, Ebu Said'in tabibi Kutbeddin Ahmed (l. 903 H. = 1497 M.), efendisinin, Uzun Hasan'a esir dsp

ldrlmesinden sonra Osmanlilara iltica etmisti. Osmanlilar, kendisine byk bir ilgi gstererek yevm (gnlk) besyz aka zerinden maas baglamislardi. Bunun disinda ayrica her ayda 20 bin aka gibi gayet yksek bir meblag vermislerdi. Byle bir ragbet, disaridan bir hayli tabibin gelmesine vesile olmustu. Nitekim, Sirvan'li Hekim Skrullah, Hoca Ataullah, Hekim Lri, Hekim Arap, Tebriz'li Kemal gibi isimler, burada ilk akla gelenler olarak zikredilebilir. Bylece Osmanli bir mnda disardaki beyin gn lkesine dogru hizlandirmak suretiyle bu bransin kendi topraklarinda inkisaf edip gelismesini sagliyordu. Bu tabiblerden baska, nebat tipla mesgul olan Altunzde (l. XV. yzyil sonlari) ayni zamanda operatrlk yapabilecek bilgi ve beceriye sahipti. Bunun, idrar darligi ekenlere sonda ameliyati yaparak muvaffak oldugunu Sakaik-i Numaniye'den grenmekteyiz. Bu arada, XVI. asir baslarinda Necmeddin Mahmud'un "el-Hd f ilmi'z-Zd"adli eseri, "Mecmau'lMcerrebt" adiyla ve ilavelerle Trke'ye evrilmistir. Izmitli Muhyiddin Mehmed (l. 910 H. = 1504 M.), Amasya'li Tabib Mehmed b. Ltfullah ile Haci Hekim (l. 913 H. = 1507 M.), lugat ilminde Bahru'l,Garaib ve tiptan Kasimiyye mellifi Amasya'li Halim (l. 882 H. = 1478 M.'den sonra), tip, matematik ve edebiyatta shret sahibi olup teshil adli eserini yazan Perviz b. Abdullah (l. 978 H. = 1570 M.) ve Tabib Tebriz'li Kemal'in oglu olup mesanedeki taslara dair Trke bir eser yazmis olan Ahi Ahmed elebi (l. 930 H. = 1523 M.) bu tarihlerde yetismis olan belli basli tabiblerdendi. Bunlardan Muhyiddin Mehmed, Haci Hekim, Kaysunzde, Sinaneddin Yusuf ve Ahi elebi hekimbasilikta da bulunmuslardi. Ibn Kemal'in, "Rcu's-Seyh ile's-Sab fi'l-Kuvveti ale'l-B" isimli eseri, Arapa olup Yavuz Sultan Selim'in emri ile kaleme alinmistir. Ihtiyarlarin kuvve-i bahiyyesinin artirilmasina dairdir. li elebi tarafindan tercme edilmistir. yukarida adi geen Mehmed b. Ltfullah'in, II. Byezid'in oglu ve Amasya Valisi Sehzde Ahmed adina "Mfredt-i Tip" tarzinda Arapa bir eseriyle, kendisini himaye eden Meyyedzde Abdurrahman Efendi nmina yine Arapa onyedi fasil zerine mafsal hastaliklarina dair diger bir eseri vardir. 911 H. (1505 M.)'de Cerrah Ibrahim b. Abdullah tarafindan Yunanca aslindan tercme edilmis olan "Alaim-i Cerrahn" ve 967 H. (1559 M.)'de vefat eden Ilyas b. Isa'nin "Mfredt" isimli eserleri de XVI. yzyilin ilk yarisina aittirler. Bu arada Atf Hayreddin'in (l. 948 H. = 1541 M.)de "Hifzu'l-Ebdn" isimli bir eseri oldugunu belirtmek gerekir. Bu dnemin tibb eserlerinden birisi de Yahudi Dotor adinda bir tabibin olup takriben 951 H. (1544 M.)'de ve Hekimbasi Kaysunzde zamaninda Kitab-i Asy-i Pirn isimli eseridir. Hekim Dotor'un dede ve babasinin Ispanya'da doktor olduklari belirtilmektedir.

Ele aldigimiz asirlarda, Osmanli dnyasinda tip, eczacilik ve hastahnelerle ilgili byk bir gelisme grlmektedir. Ser'iyye Sicili kayitlarinda da mesane ve ameliyatlarla ilgili bilgiler bulunmakla beraber biz, konuyu daha fazla uzatmamak iin zerinde fazla durmadik. Bununla beraber Osmanli dnemi Dru's-Sifalari ve buralarda alisanlar hakkinda kisaca bilgi vermek ihtiyacini duydugumuzu belirtmek isteriz. Bylece, nazar tibbin yaninda amel tibbin gereklestirildigi hastahaneler hakkinda da bilgi sahibi olmus olacagiz. Klasik Osmanli hastahaneleri olan Dru's-Sifalarin mimar zellikleri birok arastirici tarafindan incelenmis olmakla birlikte buralarda yrtlen faaliyetler zerinde yeterince alisma yapilmadigi anlasilmaktadir. Osmanli Dru's-Sifalarinin vakfiyeleri dikkatle incelendiginde bu vakfiyelerde klasik Osmanli hastahanelerinin ynetiminin yanisira hekim ve diger saglik mensuplari ile ilgili degerli bilgiler bulundugu grlr. Vakfiyelerde Dru'sSifadaki grev dagilimi, grevlilerde aranan nitelikler, sorumluluklari ve beklenen bilgi ve beceri seviyesi ile ilgili olarak btn hizmetliler iin ayri ayri teferruatli sartlar kosulmasinin, zellikle XV ve XVI. yzyillarda bir Osmanli gelenegi oldugu anlasilmaktadir. Gerekten Bursa Yildirim Dru'sSifasi (802/1400), Ftih Dru's-Sifasi (875/1470), Edirne II. Byezid Dru'sSifasi (889-893 / M. 1484-1488), Manisa Hafsa Sultan Dru's-Sifasi (H. 946/ M. 1539), Haseki Sultan Dru's-Sifasi (H. 957/M. 1550), Sleymaniye Dru's-Sifasi (H. 961/M. 1553-1559), Atik Valide Dru's-Sifasi (H. 990/M. 1582) ve Sultanahmet Dru's-Sifasi (H. 1018-1026/M. 1609-1617) gibi Dru's-Sifalarin vakfiyeleri zerinde yapilan bir arastirmaya gre Dru'sSifalarda hizmet etmek zere tayin edileceklerde aranan nitelikler, sorumluluklari ve grevlileri tesbit edilmistir. Buna gre Dru's-Sifa grevlileri, tabib, kehhal, cerrah ve yardimci saglik mensuplari, assab, edviye-kb, tabbah, kayyum, kse-kes ile ferras, b-rz, cme-suy, dellak gibi temizlik hizmetlileri ve nzir, vekilhar, ktip gibi idar yetkililer ile mahzenci, bevvb, gassal ve imamdan olusurdu.* Mellif (tabib, doktor) Eseri Ahmed a. Tervihu'l-Ervah b. Mntehab-i Sifa 2. Haci Pasa a. Kitabu'l-Feride b. Kitabu's-Saade ve'l-Ikbal

c. Kitabu't-Ta'lim d. Sifau'l-Eskam ve Devau'l-lm e. Mntehab-i Sifa 3.Seyh Kenzu'l-Menafi' 4. M'min b. Mukbil a. Kitabu't-Tib b. Miftahu'n-Nur ve Hazainu's-Surr c. Zahire-i Muradiye 5. Aksemseddin a. Kitabu't-Tib b. Maddetu'l-Hayat 6. Serafeddin Sabuncuoglu a. Cerrahiye-i Ilhaniye b. Mcerrebnme 7. Bedr-i Dilsad a. Kehhalnme b. Kemalnme c. Muhtasaru't-Tib 8. Ibn-i Serif Yhadigr-i Ibn-i Serif 9. Mehmed b. Ltfuullah a. Mfredat-i Tib b. Mafsal Hastaliklari 10. Skrullah Sirvan Ilyasiye fi't-Tib

11. Kaysunzde Mehmed Tib Mecmuasi 12. Halim Ltfullah Efendi Kasimiyye 13. Hekimsah Mehmed Kazvin a. Asbabu Sitteti'z-Zaruriyye b. Mucez Serhi c. Nasihatnme 14. Ahi elebi a. Risle-i Hassatu'l-Kilye ve'l-Mesne b. Mucez Tercmesi 15. Kaysunzde Mehmed b. Mehmed a. ed-Drretu'l-Muntahab b. Dsturu'l-Bimristan c. Dsturu't,Tibbi'l-Misbah d. Zdu'l-Mesir f Ilaci'l-Bevsir 16. Atuf a. Hifzu'l-Ebdn b. Ravzu'l-Insan f Tedabir-i Sihhati'l-Ebdn 17. Ilyas b. Isa Mfredt 18. Nida a. Baytarnme b. Manzume-i Tib c. Menafi'n-Ns d. Tababet-i Beseriye ve Baytariyye 19. Hekim Dotor Asay-i Pirn

20. Takiyddin Siraz Enisu'l-Etibba fi't-Tib 21. Mehmed Efendi Menbau'l-Hayat 22. Davud Antak a. Bugyetu'l-Muhtac b. ed-Durretu'l-Muntahab c. Elfiye fi't-Tib d. Letaifu'l-Minhac e. Mecmau'l-Menafii'l-Bedeniyye Riyziye:

Ktip elebi'ye gre "Riyziye" hendese (geometri), hey'et (astronomi), hesab (matematik) ve musik dallarina verilen msterek bir tabirdir. Gnmzde, bu ilimlerin her biri mstakil birer brans olarak varliklarini srdrmektedirler. Bu bakimdan biz riyziye bahsinde sadece aritmatik, geometri ve cebir gibi sayi ve l temeline dayanarak niceliklerin zelliklerini inceleyen matematik ilminden bahsetmek istiyoruz. Osmanli Devleti'nin kurulusu ile beraber, ahenkli bir sekilde tesis edilen ilm messeseler arasinda Iznik ve Bursa medreseleri ilk sirayi alirlar. Bu ilk Osmanli medreselerinde fikih denilen Islm hukuku ile kelm yaninda akl ilimlerden mantik ve riyazatin da ihmal edilmedigi anlasilmaktadir. Adivar, su ifadelerle konuya bir aiklik getirmek ister: "Bu ilk medreselerde ne okutuldugunu aik bir sekilde bilmek pek faydali olabilirdi. Fakat bu hususta kesin bilgilere sahip olmamakla birlikte, o vakitler hemen btn ilim kitaplari Arapa yazilmis oldugundan, medreseler programinda bu dilin nemli bir yer tuttugu muhakkak olup, fikih ve kelm yaninda akl ilimlerden mantik ve

matematigin de tamamiyle ihmal edilmedigi kestirilebilir." Muhtemelen, Adivar'in bu grsn oldugu gibi benimseyen ve buna ilavelerde de bulunan Sehabettin Tekindag da konu ile ilgili olarak sunlari yazar: "Bununla beraber diger Anadolu medreselerinde oldugu gibi fikih ve kelm yaninda, akl ilimlerden mantik ve riyazatin da ihmal edilmedigi kestirilebilir. Nitekim Bursa'da dogan Trk riyazeci ve astronomu Kadizde-i Rum, Semerkand'a giderek Semerkand Rasathanesi mdrlgne ve Semerkand Medresesi reisligine getirildi." O, Iznik'teki Orhan Gazi Medresesi'nden bahsederken de asagidaki bilgileri vermek suretiyle bu dnemde akl ilimlerin ileri bir seviyede olduguna isaret eder: "Ilk Osmanli Medresesi, Iznik'te Orhan gazi tarafindan kurulan ve Iznik Orhaniyesi adini alan medresedir. Orhan Gazi, gerekli vakiflarini yaptigi Iznik Orhaniyesi'nin mderrisligine nakl (ulm-i ser'iyye) ve akl (hikmet-i ameliye - hikmet-i nazariye) ilimlerde mtehassis bir bilgin olan Kayseri'li Serafeddin Davud (l. 1350)'u getirdi." Daha nce de kisaca temas edildigi gibi, gerek Osmanli, gerekse daha nceki medreselerde riyziye dersleri okutuluyordu. Hele dnemimiz itibariyle bizi ilgilendiren XV ve XVI. asirlarda riyziyat denilen ilimlerde epey mesafe katedilmisti. Nitekim Ftih Sultan Mehmed'in kurdugu "Semniye Medreseleri"nin en alt seviyesi olan "Hasiye-i Tecrid" blmnde muhtasarat denilen Sarf, Nahiv, Hesap, Hendese ve Hey'et gibi ilimlerin tahsili, Osmanlilarda msbet ilme verilen degeri gstermektedir. Devrinin niversitesi sayilan Sahn-i Semn'in muhtelif siniflarinda kelm, fikih, hadis ve tefsir gibi din ilimlerin yaninda, matematik, astronomi ve geometri derslerinin de okutuldugu ve buradan kadi, mderris ve tabiblerin yanisira mhendislerin de yetistigi, okutulan derslerden anlasilmaktadir. Kanun Sultan Sleyman dneminde gerek okutulan dersler, gerekse mstakil faklte diyebilecegimiz tip ve riyziye medreselerinin aildigi grlr. Konuyu daha fazla uzatmamak iin Osmanli diyarinda XV ve XVI. asirlarda yetiserek gnmze eser birakmis olan bazi riyziyecilerin isim ve eserlerini vermekle yetinmek istiyoruz. Bylece bu dnemde adi geen sahada da Osmanli dnyasinin nasil bir gayret iinde oldugunu grms olacagiz. Riyzeci Eseri 1. Ali b. Hibetullah (l. 1402) Hulsat'l-Minhac f Ilmi'l-Hisb Kadizde-i Rm a. Muhtasar fi'l-Hisb b. Risle f Istihraci'l-Ceyb

c. Serhu Eskli't-Tesis 3. Ibrahim b. Mehmed el-Haleb Umdetu't-Tullb f Ilmi'l-Hisb 4. Mahmud b. Kadi Manyas A'cabu'l-Uccab (son kisim matematik) 5. Fethullah Sirvan Serhu Eskli't-Te'sis 6. Molla Ltfi Tez'ifu'l-Mezbh 7. Haci Atmaca Mecmau'l-Kavaid 8. Alaeddin Ali Fenar Serhu Tecnis fi'l-Hisb 9. Hayat el-Hseyn Tuhfetu'l-Hisb 10. Mslihiddin b. Sinan Risle-i Eflatuniyye (Arapa matematik) 11. Muzafferuddin Ali Siraz Hasiye li Halli Mskilt-i klides 12. Matraki Nasuh a. Cmiu'l-Kitb ve Kemlu'l-Hisb b. el-Ken'aniyye fi'l-Hisb. 13. Mehmed b. Ibrahim Haleb a. Adetu'l-Hsib ve Umdetu'l-Muhsib b. Ref'ul-Hicb an Kavidi'l-Hisb c.Tezkire (geometri ile ilgili) 14. Yusuf b. Kemal Cmiu'l-Hisb 15. Sa'd b. Halil Mifthu'l-Mskilt. Grldg gibi sadece XV ve XVI. asirlarda yetisen ve her biri sahalari ile ilgili eser yazanlardan sadece birkaina isaret edildi. Bu melliflerin, eserleri sadece bizim siaret ettiklerimiz degildir. Fakat konu itibariyle biz sadece alanlari ile ilgili eserleri verdik. Sonu olarak sunu syleyebiliriz ki, XV ve XVI. asirlar, Osmanli dnyasinda, hemen her sahada ilerlemenin kayd edildigi asirlardir. Bununla beraber sunu da belirtmemiz gerekir ki, esitli sebeplerden dolayi (burada buna girmeye gerek duymuyoruz) bu asirlardan sonraki dnemlerde ayni

dinamizm devam ettirilememistir. Bu da lkeyi yavas yavas bir inhitata dogru gtrmstr.
ASIK EDEBIYATI
ASIK EDEBIYATI, Anadolu'da XVI. yzyildan sonra, sehirlerde, esnaf tesekkllerinde, asker ocaklarinda, kervansaraylarda, konaklarda gelisen halk edebiyatindan farkli orta tabaka edebiyati. Bu edebiyatin temsilcilerine halk siri denir. Halk sirleri, ky, kasaba, gebe gibi topluluklarda g hayat sartlan ierisinde yetismislerdir. Byk sehirlerde yasayan halk siklari ise Divan edebiyatindan etkilenerek zelliklerini byk lde kaybetmislerdir. siklar eserlerini sazlariyla beraber, hem alarak hem de syleyerek meydana getirirlerdi. Her sik bir ustanin yaninda yetisir, yetisme esnasinda ustasindan grendiklerini etrafa yayarlardi. Geimlerini ya zengin olanlarin yardimlariyla, veya toplulukta sanatini icra ettikten sonra toplanan paralardan temin ederlerdi. siklar esitli tasniflere tabii tutulmuslardir. Kisaca asagidaki sekilde gsterilebilirler: Kasaba Sairleri: Bunlar Divan siirinin etkisinde kalmis ve belli bir sre tahsil grmslerdir. Ky Sairleri: Byk sehirlerden uzak kalmis sirlerdir. Sanatlarini ky dgn ve meclslerde icra ederlerdi. Gebe evrelerinin Sirleri: Gneydogu Anadolu' da bulunan asiret beylerinin hizmetinde bulunan sirlerdir. Mezhep ve Tarikat Sirleri: Daha ziyade kizilbas sirleri ile Haci Bekts-i Vel'nin yolundan ayrilmis olan Bektas sirleridir. Yunus Emre, Haci Bayram Vel ve Esrefoglu gibi mutasavvuflarin siirlerindeki zellikleri zamanla sonradan gelenler degistirmisler ve kaynagini Sah Ismail'in Si inanlari ve kltrnden alan yari politik bir sik edebiyati meydana getirmislerdir. Sah Ismail'in ve Tahmasb'in Osmanli padisahlariyla yaptigi savaslar esnasinda Pir Sultan Abdal, Kul Himmet gibi bazi sairler bu edebiyatin Anadolu'da temsilciligini yapmislardir. sik edebiyatinin szl ve yazili olmak zere iki kaynagi vardir. Szl kaynak, sik edebiyatini grenenlerin hafizalaridir. Bunlar sik edebiyatinin bir yerden bir yere, kusaktan kusaga yaymayi vazife kabul ederler. Yazili kaynaklar ise, okumayazma bilen siklarin, veya herhangi bir meraklinin begendigi siirleri yazdiklari defterlerdir. Bu esit defterlerin eskilerine "Cnk" denirdi. siklarin meydana getirdikleri eserler hikye ve siir olmak zere iki kisma ayrilirlar. a)- Hikyeler: Asiklarin anlattiklari, nesir ve nazim karisimi hikyelere, Trk Edebiyat tarihinde "halk hikyesi" adi verilir. Bu hikyelerin son devirdekiler hari mellifleri belli degildir. Hikyelerde kahramanlik, ask ve halk sairlerinin hayatlari anlatilir. b)- Siirler: sik edebiyatinda siir, hem siklar tarafindan meydana getirilir, hem de baskalarinin ki nakledilirdi. Siir, sik edebiyatinda konulan bakimindan su esitlere ayrilir: 1)- Destan 2)- Gzelleme

3)- Koaklama 4)- Taslama 5)- Agit 6)- Muamma 7)- Tenkit, iyilik telkini, nasihat ve sikayet gibi ahlk konulari isleyen manzumeler. sik Edebiyati, dil, slup ve vezin bakimindan Divan Edebiyatindan ayrilir. siklar halkin konustugu dil ile yazmislar ve sylemislerdir. Eserlerinde ok az Arapa ve Farsa kelimeler kullanmislardir. Hakim olan vein, hece veznidir. Ancak aruz vezni de yer yer kul lanilmistir. sik Edebiyati aslinda szl bir edebiyattir; zira, asiklar, siirlerini yazmazlar, sylerlerdi.

AYAK DIVANI
Osmanli Devleti'nde acil ve fevkalade haller karsisinda, padisahinda katildigi divan, toplanti. Padisah hari, divanda bulunanlarin hepsinin ayakta durarak karar almalari sebebiyle bu tr toplantilara ayak divani denilmistir. Bu divanda zerinde durulan is derhal bir karara baglanirdi. Eger bu divanin padisahin bulun madigi bir yerde, mesela seferde toplanmasi gerekirse; o zaman sadrazam ve serdar-i ekrem dvana baskanlik yapardi. Saray daki ayak dvanlarinda padisahin oturmasina mahsus taht, sarayin babsseade denilen kapisinin nnde, mermer stunlara dayali revak veya eyvanin altinda bulunurdu. Padisahlarin yapmak mecbriyetinde kaldiklari ayak divani; ya mhim grdkleri ve sphe ettikleri bir yolsuzlugun halledilmesi mnasebetiyle veya askerin isyani, yahud da halkin bir sikayeti zerine yapilirdi. Sad razamlarin yaptiklari ayak divani ise ekseriyetle savas zamaninda ordugahda olurdu. Ordu erkani ve ocak zabitlerinin katildiklari divanda serbest mzakere yapilarak mes'ele sr'atle karara baglanirdi. Bunlardan baska, pa disahlarin herhangi bir isin tah kkine gittikleri yerlerde de ayak divanlari kurduklari olurdu. Ayak dvanlarinin kurulmasina sebeb teskil eden pek ok tarih hadiseler vuku bulmustur. Mesela Kanun Sultan Sleyman Han'in Istanbul'daki nfus artisin dan dolayi su ihtiyacinin karsilan masi hussunda bir rum mimar ile grsmesi bunlardandir. Bir baska misalde syledir:Tccarlar ve hacilarla dolu bir Osmanli gemisine Malta svalye leri tarafindan el konmasi sebe biyle derhal bir ayak divani toplanmistir. Bu divanda Malta mes'elesi grslms, vezirler ile devlet erkaninin hazir bulundugu bu divanda sefere karar verilmistir. Bu ayak divanlari padisahin arzsu ve acele karar alinmasi sebebiyle yapilan divanlardir. Bir de padisahin yapmak mecbriyetinde kaldiklari ayak divanlari vardir. Bu tip ayak divanlari da vuku bulmustur. Mesela 1602 (H.1011) senesinde, kapikulu svarileri Anadolu isyanlari sebebiyle nc Mehmed Han'i ayak dva nina davet etmislerdi. Bunun zerine Padisah, Akagalar kapisi denilen harem-i hmayun kapisina ikip, istekleri dinlemisti. Drdnc Murad Han zama ninda kapikulu askerlerinin isyanlari sebebiyle iki defa ayak divani kurulmustur. 1651 (H.1061) de, noksan kestirilen ayari dsk bir para mes'elesi sebebiyle

esnaf ayaklandi ve padisah ayak dvanina davet edildi. Babsseade'ye kadar gelen esnaf ve halk, kurulan ayak dvaninda dertlerini drdnc Mehmed Han'a sylediler. Mft Kara elebizade de esnafin sika yetinin mahiyetini padisaha zah etti. Bunun zerine Padisah; "Byle zulme rizam yoktur" diyerek hatt-i hmayun verip mes'elenin halli iin sz verdi. 1658 (H.1069) senesinde drdnc Mehmed Han zamaninda, Anadolu'daki vezirlerin Kprl Mehmed Pasa'ya karsi muhale fetleri zerine sadrazam Erdel isleriyle mesgul iken, acele Padisahin yanina Edirne'ye davet edildi. Otag-i hmayunda bizzat Padisahin huzrunda vezirler, seyhlislam, kazaskerler, yeni eri agasi, blk agalari ve diger btn ocak agalarinin davet edilmesiyle bir ayak dvani kuruldu. Bu, Osmanli devletinde son ayak dvani oldu.

BAYRAK
Devletleri temsil eden renk ve sekli zellestirilmis mill alamet. Arapa raye ve liva kelimelerinin karsiligi olan bayrak ve sancak, umumiyetle dikdrtgen biiminde ve kumastan yapilir. Bayrak bir milletin varliginin ve bagimsizliginin sembol, tarihinin hatirasidir. Degeri; pamuk, atlas ve ipekten yapilmasina bagli olmayip, temsil ettigi milletin kiymeti ile llr. Devletin hakimiyetini, bagimsizligini ve serefini temsil ettigi iin bayraga saygi gsterilir. ok eski zamanlarda kurulan devletler ve kavimler, bayrak veya bayraga benzeyen semboller kullandilar. Islam tarihinde ise hicretin birinci yilindan itibaren bayrak kullanilmaya baslandi. Peygamber efendimiz sallallah aleyhi ve sellem hicretin birinci senesinde Sam'dan dnmekte olan Kureys kervanina karsi gnderdigi hazret-i Hamza komutasindaki otuz kisilik kuvvete bayrak seklindeki sembol ilk defa kendi elleriyle bir mizragin ucuna beyaz bir bez baglayarak askerlerden Eb Mersed'in eline verdi. Liva-l-Beyda ismiyle anilan bu bayrak, Hayber gazasina kadar kullanildi. Hayber'den sonra Raye denilen siyah bir bayrak kullanildi. Drt halfe devri, Emevler, Abbasler, Endls Emevleri zamanlarinda da esitli renk ve sekilde bayraklar kullanildi. Trklerin ilk kullandiklari bayragin rengi ve sekli hakkinda kesin bir malumat yoktur. Ancak Orta Asya tarihi hakkindaki bilgilere dayanarak Islamiyet'ten nceki Trklerde Tug adi verilen bayrak veya sembollerin kullanildigi bir gerektir. Siyahtan kirmiziya kadar; mavi, sari, yesit, beyaz gibi esitli renklerde semboller kullanmis olan eski Trkler, bir mizragin ucuna bagladiklari, umumiyetle ipekten yapilmis bu alametlere batrak, badruk, bayrak gibi isimler verdiler. Dokuzuncu asirdan Itibaren kitleler halinde mslmanligi kabul eden Trkler de esitli bayraklar kullandilar. Bu bayraktaki en byk zellik, Islam motif ve unsurlarin n plana gemesiyle birlikte, mill motif ve sembollere de yer verilmesi idi. Ilk mslman Trk devletlerinden olan Gaznelilerin bayraklarinda, yesil zemin zerinde beyaz hilal ve kus resimleri vardi. Karahanlilarin bayraklarinda al renk zerinde dokuz tug resmi bulunuyordu. Diger mslman Trk devletleri de esitli renk ve sekilde bayraklar kullandilar. Byk Seluklu Devleti'nin ilk yillarinda mavi zemin stne beyaz ift kartal sembol ve siyah izgili gerilmis yay ve ok resimleri varken, daha sonra siyah renkli bayrak kullandilar. Bu bayrak Anadolu Seluklulari tarafindan da benimsenmisti. Seluklularda hanedan rengi olarak kabul edilen al renkti bayraklar da vardi. Hali seferlerine kahramanca ggs geren Selahaddn-I Eyyb'nin bayragi san renkli olup, zerinde hilal bulunuyordu. Bu sekil hem bu devletin bayragi, hem de Avrupalilar tarafindan Islamiyetin sembol olarak kabul edilmistir. Osmanlilar zamaninda da esitli renk ve sekillerde bayraklar kullanildi. Osmanlilarda bayrak; padisahi, dolayisiyle devleti temsil ederdi. Zira padisah,

devleti temsil etmekteydi Padisah bayrak ve sancaklarim, Emr-i Alem denilen pasa Ile bunun maiyyetindeki saltanat sancaklanyla mehterhane takimim ihtiva eden blkler tasirdi. Ayrica her ocagin, her birligin hatta her ortanin (taburun) ayri sancagi vardi. Sancaklar da esitli renklerde kullanilmistir. Yesil ve kirmizi renklerin hakim oldugu bayrak ve sancaklarda, Osmanogullarinin hanedan rengi kirmizi daha dogrusu al idi. Al renk, dogrudan dogruya Osmanogullarini Isaret ederdi. Sultanlar yani padisah kizlari bile beyaz renkte degil al renkte gelinlik giyerlerdi. Padisahin yorgani, arsafi, yastigi al renkteydi. Al renk esasinda Seluklularda da hanedan rengi olarak kabul ediliyordu. Osmanogullari, Selukogullarinin mesru varisleri olarak bu rengi devralmislardir. Bu husus al renge tamamen bir mill karakter vermistir ki, bugn de devam etmektedir. Seluklular da bu rengi selefleri olan Karahanlilardan almislardi. Kirmiziyi ssleyen ayin mensei ise destanlar dnemine kadar dayanir. Yildiz ise daha sonraki devirlerde konulmustur. Osmanlilarin ilk bayragi, Anadolu Seluklu hkmdari Giyaseddn Mes'd tarafindan Osman Bey'e gnderilen hediyeler arasindaki beyaz renkli bayrak idi. On drdnc asirdan itibaren esitli renk ve sekilde bayraklar kullanildi. Kamsl-a'lam'da bildirildigine gre, Osmanli sancaginin rengini ve (bugnk ayyildizli Trk bayraginin) seklini tayin eden, sultan birinci Murad ve Yildirim Bayezd Handevirlerinde yasayan Tmrtas Pasa'dir. Bu asirda Osmanli donanmasinda ve azap Kit'alarinda kirmizi; yenieri kit'alarinda beyaz bayraklar kullanildigi, Fatih Sultan Mehmed Han' in muasiri olan tarihi Trsn Bey'in ifadelerinden anlasilmaktadir. On besinci asirda Osmanlilarin kirmizi bayraklar kullandiklari, Asikpasazade'nin Alasehir'de dokunan bir nev al kumastan bayrak ve hil'at yapildigi hakkindaki kaydinda yer almaktadir. Muhtelif kaynaklarin incelenmesinden anlasildigina gre, Osmanlilar kurulustan Itibaren diger islam ve Trk devletlerinde oldugu gibi, esitli bayraklar kullandilar. On besinci asirda padisaha aid sancaklardan baska esitli asker birliklere ve byk devlet adamlarina, beylerbeyi, sancakbeyi, donanma kumandani ve reisleriyle azap ocaklari na ve ticaret gemilerine mahsus trl renklerde bayrak ve sancaklar vardi. Bu bayraklarin ve sancaklarin zerinde muhtelif sekil ve yazilar bulunurdu. Yenieri ocaginin muhtelif ortalarinin (tabur) kendileri ne mahsus nisanlari vardi. Kislalarin kapilarina asilan ortalarin bayraklarina bu alametler naksedilirdi. Bu asirda yenierilere ak, sipahlere kirmizi, silahdar blgne san, orta ve asagi blklere alaca renkli olarak verilen bayraklar bu birliklere verilen sancak mahiyetinde idi. nk Osman Gazi'den Itibaren Kanun devri de dahil olmak zere padisahlara mahsus olan bayrak beyaz renkli idi. Yavuz Sultan Selm Han'in aldiran ve Misir seferlerinde, otaginin nne hakimiyet alameti olan beyaz ve kirmizi renkli bayraklar dikilmisdi. Ayrica Yavuz Sultan Selim Han zamaninda, bugn Topkapi Sarayi mukaddes emanetler dairesinde bulunan, Peygamber efendimize satlallah aleyhi ve sellem aid olan Sancak-i serf Osmanlilara geti. ok byk hrmet ve ihtimam gsterilerek asirlardir muhafaza edilen Sancak-i serif kilif iinde bulundurulur, asla ailmazdi. Sefer-i hmayunlarda padisahlar beraberlerinde gtrrlerdi. Halifelik alametlerinden biri olan Sancak-i serif, devleti son derece tehdd eden hallerde ve isyanlarda padisahin emriyle ikarilir, millet, asilere karsi Sancak-i serifin altinda toplanmaya agrilirdi. Bu suretle millet birlik iinde hareket ederek isyani bastirirdi. Yavuz Sultan Selim zamaninda aldiran seferinde ilk defa olarak kullanilan yesil renkli bayrak, bu devirden sonra da hemen her zaman sik sik kutlanilmistir. Osmanlilarin, hilafeti de haiz olduklarini gstermek ve Peygamber efendimizin mesru halefleri olduklarini belli etmek iin kullandiklari yesil renkli sancak, Barbaros Hayreddn Pasa ve Utu Ali Reis'in donanmalarinda da kullanildi. Peygamber efendimizin sallallah aleyhi ve sellem mensb oldugu Hasimlere aid olan yesil renkli sancak, sultan birinci Mahmd Han devrinde donanmanin

bayragi kabul edildi. Kanun Sultan Sleyman Han devrinde de beyaz, alaca, kirmizi ve san bayraklara siyah ve yesil renkliler de ilave edildi. Dogrudan dogruya padisahin hassa kuvvetini teskil eden kapikulu ocaklarinin tasidiklari bayraklar, umumiyetle saltanat sancaklari sayilirdi. Macaristan seferine ikan ve orduya kumandan tayin edilen sadrazam Ibrahim Pasa' ya; beyaz, yesil ve sari renkte sancakla iki kirmizi, iki de alaca bayrak verilmesi bu hususu isbat etmektedir. Toprakli svarinin yukansi yesil, asagisi kirmizi renkte olmak zere iki renkli bayragi vardi. Osmanli ordusunda oldugu gibi, donanmasinda da trl renk ve sekillerde bayraklar kullanildi. On besinci asirda genellikle kirmizi renkli bayraklar kullanildigi halde on altinci asirda kumandana mahsus bayragin yesil, derya beylerinin ise beyaz, kirmizi, sari, sarikirmizi, ufk izgili alaca bayraklar kullandiklari grlmektedir. Bu asirda ticaret gemilerinin beyaz bayraklar tasidiklari da bazi kaynaklardan anlasilmaktadir. Daha sonraki asirlarda da kapdan pasalara mahsus olan bayrak yesil idi. Gemi sancaklarinda en ziyade kirmizi (al) renk kullanilmakla beraber, yesil bayraklar da kt. Bunlarin kimlere aid oldugu zerlerindeki sekillerden anlasilirdi. Sultan birinci Mahmd Han devrinden sonra donanmada daha ok yesil sancaklar kullanilmaya baslandi. Kalyonlarin ki sancaklari yesil oldugu gibi, amirallere mahsus forslar da yesil zemin zerinde zlfikar ve hilal sekillerini ihtiva ederdi. Sultan nc Selm Han zamaninda ordu ve donanmada yapilan yeni dzenlemeler esnasinda bayraklar zerindeki hilal sekline, sekiz kseli yildiz ilave edildi. Bayrak mes'elesinin muayyen esaslara baglandigi bu devirde, byk gemilerin muhtelif direklerine ekilecek bayraklar tesbit edildi. Padisaha mahsus gemiye (taht gemisi) ekilecek kirmizi sancagin stnde sultan nc Selim Han'in tugrasi vardi. Ticaret gemilerinin tasidigi bayraklarin renk ve sekillerinin tesbit edildigi bu dnemde, Cezayir beylerbey inin, st ksesinde beyaz renkte sarikli bir insan basi bulunan kirmizi bayragi vardi. Bu dnemde kumandan forslari yesit olup, beylerbeylige aid ticaret gemilerinin bayragi; yesil, beyaz, kirmizi ufk paradan meydana gelmisdi. Tunus ve Cezayir ticaret gemileri ortasi yesil olmak zere iki mavi, iki kirmizi, bes ufk paradan meydana gelen bayraklar tasiyordu, Trablus beylerbeyi le istanbul limanina mahsus sancak, hilalli olup yesildi. Sultan nc Selm Han devrinde kurulan Nizam-i cedd ordusu kit'alari iin ihdas edilen, ortasina sari. sirma ile bir hilal, yahut ortadaki hilalden baska drt ksesine de hilaller islenmis kirmizi veya fes rengi bayraklar kullanildi. Sultan ikinci Mahmod Han zamaninda da bayrak sekilleri hemen hemen ayniyle devam etti. Ancak bu devirde kalelere ve hkmet binalarina ayyildizli al sancak ekildigi grlmektedir. Yenieri ocaginin kaldirlmasi zerine bunlara aid husus bayraklarin kullanilmasina son verildi. Yenieriler arasinda ok yayilmis olan yenieriligi ve bektasiligi hatirlatan bir takim kelimelerle birlikte bayrak kelimesinin kullanilmasi da yasak edildi. Bunun yerine sancak kelimesinin kullanilmasi iin her tarafa emirler verildi. Yenierilerin son zamanlarinda daha ziyade kirmizi renkte, zerinde beyaz bir pene, bir zlfikar ve bir daire sekli bulunan atal ulu bayraktar kullanildi. Sultan ikinci Mahmd Han tarafindan kurulan Asakir-i Mansre-i Muhammediyye'ye mahsus olarak zerinde kelime-i sehadet veya fetih ayetleri bulunan siyah bayraklar yapildi. Siyah rengin tercihi Peygamber efendimizin Ukab adli meshur siyah sancaginin rengini taklid etmek maksadiyladir. Ikinci mesrutiyetin lanina kadar orduda zerinde ayetler yazili ve hkmdarlarin

ortasi tugrali armalarini tasiyan sirma saakli esitli alay sancaktan kullanildi ve ondan sonra da bu adet devam etti. Bu sancaklarin rengi umumiyetle kirmizi idi. Kirmizi zemin zerine hilal ve yildiz bulunan bayrak, Osmanlilarda Ilk defa 1793'de devletin resm bayragi olarak kabul edildi. Ancak bu bayraktaki yildiz, sekiz kseli idi. Bu bayrak Osmanli Devleti'nin resmi ve umum sembol olarak kullanildi Sultan birinci Abdlmecd Han zamaninda 1842'de yildizin bes kseli olmasi kararlastirildi ve Osmanli bayraginin sekli kesinlesti. Bu devirde padisaha aid tugrali sancaktan baska hkmdarin gemileri ziyaretinde kullanilan, ortasinda gnes ve drt ksesinde de sualar bulunan bir sancak daha vardi. Kapdan pasaya mahsus sancakta; bir hilal ile sekiz kseli yildiz mevcutlu. Osmanli hakimiyetinde bulunan, Tunus, Eflak, Bogdan beyleri le Sirp prensliginin zet bayraklarinda, Osmanli bayraginin kirmizi rengiyle birlikte mavi, beyaz, san gibi mahall renkler de kullanilirdi. Tunus beyinin sancaginin, ortasinda kirmizi zemin zerindeki bir beyaz daire iinde kirmizi hilal ve yildiz sekli mevcuddu. Sirp, Eflak ve Bogdan beylerbeyleriyle Sisam adasina aid husus bayraklarin st kselerinde, Osmanli hakimiyetinin sembol olmak zere, kirmizi zemin zerinde beyaz yildiz bulunan sari Eflak bayragi Ile mavi Bogdan bayraginda, birincisinde ifte kartal, ikincisinde de bir kz baci mevcuddu. Sultan Abdlazz Han zamanindan baslayarak, padisahlara mahsus kirmizi renkli bayraklarin ortasindaki tugralarin beyaz renkte sekiz suali bir gnes iinde alinmasi adet oldu. Sonradan bu bayragin rengi visne rg olarak degistirildi ve saltanat sancagi kabul edilen bu bayrak, saltanatin kaldinmasina kadar devam etti. Sultan ikinci Abdlhamd Han zamaninda Cuma namazi mnasebetiyle yapilan selamlik resminde hilafete mahsus bir bayrak kullanilirdi. Bu, kirmizi atlas zemin zerine etrafi beyaz kitapdan ile islenmis drt kse bir ereve iinde; bir tarafinda Fetih sresi, diger tarafta ise gnes resmi bulunan sirma saakli ve ucu hilalli bir sancakli. 1922'de Trkiye Byk Millet Meclisi hkmeti tarafindan saltanatin kaldirilarak, hilafet makami ihdas edilmesi zerine halfeye mahsus olarak, yesil zemin ortasinda sekiz suali beyaz bir gnes iindeki kirmizi zeminde beyaz ay yildizi ihtiva eden bir sancak kabul edildi ve saltanata mahsus bayrak kaldirildi. Lakin daha nceki mill bayrak muhafaza edildi. Cumhuriyet idaresinin kurulmasindan ve halifeligin kaldirilmasindan sonra 25 Tesrin-i Evvel 1925'de bir sancak talimatnamesi ikari larak, harb ve ticaret gemileri hakkinda muayyen esaslar kabul olundu. Bu talimatname mill bayragin seklini tesbit etmekle beraber, daha ziyade donanmanin ihtiyalarina gre yapildigindan, az ok husus bir mahiyet arz ediyordu Bunun zerine 29 Mayis 1936 tarih ve 2994 sayili kanunla Trk bayraginin sekli ve lleri kesin bir sekilde tesbit edildi. 28 Temmuz 1937 tarih ve 2/7175 sayili kararnameye ilisik 45 maddelik bir tzk (Trk bayragi nizamnamesi) ile de Trk bayraginin kullanilisi nizam altina alindi. Osmanlilar dneminde, devleti, hanedani, milletin hkmranligim temsil eden bayrak kesin olarak kutsal sayilirdi. Yere dsrmemek, dsmana birakmamak, manevi haysiyetine dokunacak bir duruma sokmamak iin lm dahil her trl fedakarlik gze alinirdi. Bayrak ve sancagina hakaret ettirmek en byk milli serefsizlik olarak kabul edilirdi. Bayraga hakaret, padisaha hakaret suu ile ayni derecede tutulurdu. Bayragin kutsalligi muharebe meydaninda en yksek mertebesini bulur, bayragi dsrmemek iin nice vezirlerin en kk bir tereddd gstermeden sehdligi gze aldiklari ve ard arda sehd olduklari grlrd. Zra bayragin dsmesi hezmete ugrama ve maglb olma alameti idi.

DARULACEZE
Kadin-erkek, yoksul, sakat ve kimsesiz ocuklari korumak iin sultan Ikinci Abdulhamid Han devrinde yaptiralarak hizmete giren acizler yani dsknler yurdu. Sultan Abdulhamid Han, yoksul ve sakat kimseler yaninda, Istanbul'da basibos gezen ocuklarin da bir araya toplanarak, san'at sahibi olmalarini saglamak, ihtihar ve kimsesizlerin son yillarini huzur iinde geirmelerini te'min etmek maksadiyla, sadrazam Halil Rifat Pasa'ya bir darlaceze (dsknlar evi) kurulmasi emrini verdi. Halil Rifat Pasa, Okmeydani semtinde byle bir messesenin kurulmasinin muvafik olaagina bildirdi ve 7 kasim 1892 tarihinde Darlacezenin temeli atildi. Insaat masraflarinin ogunu Abdulhamid Han karsiladi. Hayir sahibleri de ianelerde (yardimlarda) bulundular. Bizzat Halil Rifat Pasa, evindeki degerli esyayi ve gms takimlarini satarak bu tesebbse istirak etti. Darlaceze 28.500 metre karelik bir alan zerinde kuruldu. Bir erkek bir kadin hamami, alti aceze pavyonu, mutfak, amasirhane, ocuk yuvasi, yetimhane, cami ve kiliseden ibaret olup, mimari Agop adinda bir ermenidir. Yapildigi devirde ikarilan kararnameye gre; ''Darlaceze'nin idaresi Dahiliye nezaretine baglandi. Ayrica kurumun ynetim kurulu baskanliginin belediye tarafindan seilen ve padisaha tasdik edilen bir me'mur tarafindan yapilmasi kararlastirildi. yelikleri ise; Vakiflar idaresi, mftilik ve Zaptiye nezareti tarafindan gsterilecek bir me'mur verilecakti. Bundan baska ayrica Darlaceze'de; ermeni, rum, katolik ve yahudi azinliklari da birer temsilci bulunduracak ve kurul cretsiz vazife yapacakti.'' Gnmzde Darlaceze, Istanbul belediyesine bagli olup, dner sermaye ile alismaktadir.

DARLBEDAYl
Istanbul Sehir Tiyatrosu'nun ilk sekli ve adi. Trk tiyatro tarihinde, tiyatronun kurulus ve gelismesinde Drlbedayi toplulugu nclk etmistir. Teskilatin ilk adi Drlbedayii Osmani'dir. Trkiye'de ilk dzenli bir tiyatro kurulmasi ve sahne sanatilarinin yetistirilmesi fikri 1914 yilinda Sehremini, Operatr Cemil Topuzlu tarafindan ortaya atilmistir. Bu fikrin gayesi, Trk halkina tiyatroyu sevdirmekti. Mesrutiyet devri ncesi yurdumuzda, sahne hayati ve sanati, Ermeni ve Rumlarin paylastigi faaliyetlerle devam ediyordu. Bunlardan Rumlar zellikle pandomim ve kanto'da, Ermeniler de meledram ve komedi oyunlarinda temayz etmis topluluklari olusturuyordu. Trklere gelince bunlar, tuluati ve orta oyunculariydi. Baslicalai; Kavuklu Hamdi, Kk Ismail, Kel Hasan, Abdrrezzak, Sevki, Nsit gibi sanatilardi. Bu sanatilar kk kumpanyalar halinde temsilsiz oyun verirler, oyundan nce kanto ve algi alarak seyircilerini kendilerine benzetmeye alisirlardi. 1908'de mesrutiyetten sonra, temsilden nce verilen kanto ve algi fasillari kaldirilmis bunun yerine yurt konulan isleyen, cemiyetin problemlerine ve dilimize evrilmis eserleri (tiyatro eserleri) sahnelere konmaga baslamistir. Bu

tr telif eserleri o zaman en ok oynayan sanati da Ahmet Fehim Efendidir. Cemil Topuzlu Bey, Sehremini olarak Istanbul'da bir belediye konservetuari kurmak istiyordu. Belediye meclisinde kendisine taraftar bulunca alinan kararla bu is iin o zamanin parasi ile 3000 lira ayrildi. Akabinde meshur tiyatrocu Parisli (Paris tiyatro mdr) Andre Antoine'la Paris eliligimiz araciligi ile anlasti. Antoine, anlasma geregi Istanbul'a geldi ve konservatuar iin Sehzadebasi'nda Letafet apartmani tahsis olundu. Konservatuar ailis trenleri hazirliklari srerken bu arada Birinci Dnya Savasi koptu. Bu durum karsisinda Andre Antoine, memleketine dnmek zorunda kalinca, bu is de bylece yarim kalmistir. Savas sirasinda, Drlbedayi sanatilari, asker ailelerine yardim cemiyeti yararina Hseyin Suat'in adapte ettigi "rk Temel" adli oyunu sahneleyerek halka sunmuslardir. Bundan sonra, Halit Fahri Ozansoy'un "Baykus" adli manzum oyunu, arkasindan Halit Ziya Usakligil'in Aleksandr Dumas Fils'den dilimize evirdigi "Fruzan" oyunu ile Manir Nigar'in uygulamasi "Kayseri Glleri" oyunlari sahneye konmustur. Savas sonrasinda oyunlara devam edilmistir. 1927 yilinda Drlbedayi adinda bir dergi ikarilmistir. Bu dergi 1935 yilindan sonra Trk Tiyatrosu adini almistir. Gnmzde de Sehir Tiyatrosu organi olarak yayini srdrmektedir. Drlbedayi 1931-1932 mevsim dneminde Belediye Meclisinin genel karariyla Sehir Tiyatrosu olarak adini degistirmis ve yeni bir tzkle Sehir Tiyatrosu, Istanbul Belediyesine baglanmistir. Bu gnn sehir tiyatrolari, Darlbedayi'nin teskilat temelleri zerine kurulmustur.

DR'L-HADlS
Hadis ilminin gretildigi medreselere verilen isim. Ilk dar'l-hadis medresesi, Seluklu Atabegi Nureddin tarafindan Sam'da ailmistir. Bylelikle hadis grenimi camilerden medreselere gemeye basladi. Sonradan dar'l-hadis medreselerinde Kur'an-i Kerim'e ait ilimler de okutulmaga baslandigindan, bu medreselere Dar'l-Kur'n ve'l-hadis ismi verilmistir. Anadolu'da ilk dar'l-hadis, Ilhanli veziri Semseddin Cneyn'nin Sivas'ta kurdugu medresedir. Osmanli Devletinde ilk Dar'l-hadis Bursa'da, 1447'de ise Sultan Ikinci Murad tarafindan Edirne serefeli Camii Klliyesi iinde gretime ailmistir. Istanbul'da ilk dar'l-hadis Sleymaniye Camii Klliyesi dahilinde ailmistir. Daha sonra mevcutlari artan dar'l-hadislerin sayisi Onyedinci asirda 135'e kadar ikmistir. Diger medreselere gre daha yksek seviyeli olan dar'l-hadislerin mderrisleri de rtbe olarak daha yksek idi. Mesel, Dar'l-hadis mderrislerinin yz ake yevmiyeli olduklari devirde diger mderrisler altmis ake yevmiye alirlardi. "Kibr-i mderrisin" olarak isimlendirilen bu mderrisler, merasimlerde digerlerine baskanlik ederlerdi.

DARLFNUN
Fen ilimleri evi, niversite. Osmanli Devleti'nde medrese disinda bir darlfnun ailmasi fikri, ilk defa Abdlmecd Han zamaninda 1845'de Geici egitim meclisi (Meclis-i muvakkat-i ma-rif) tarafindan tanzim edilen egitim programinda yer aldi.

Byle messesenin alismaya baslamasi iin; bina, grenci, gretmen ve kitap gibi drt ana unsurun saglanmasi gerekliydi. Bina iin taninmis italyan mmr Fossati getirilip projeler yaptirildi. 1846 yili Ekim ayinda Ayasofya Camii yakinindaki bir arsada temel atildi. Darlfnun gretimini tkib edebilecek seviyede grenci yetistirmek maksdiyle lise seviyesinde drlmarif adiyla bir okul kuruldu (1849). Bundan baska darlfnuna gretim yesi yetistirmek maksadiyla Avrupa'ya grenciler gnderildi. Okutulacak derslerin kitaplarinin seimi, tercme ve te'lif suretiyle hazirlanmasi iin de Encmen-i dnis kuruldu. Bu hazirliklar srdrlrken, memleketin taninmis bilim adamlari tarafindan umma aik konferans seklinde serbest hlde gretime baslanmasina karar verildi. 12 Ocak 1863'de Dervis Pasa'nin verdigi fizik dersiyle baslayan ser konferanslar, Hekimbasi Salih Efendi'nin biyoloji, Ahmed Vefik Efendi'nin trih ve muhtelif hocalarin cografya, astronomi ve deneysel fizik dersleriyle devam etti. 1864'den sonra Dvnyolu'nda kiralanan bir konakta devam eden bu alismalar, 1865'de Avrupa'dan getirilmis teknik edevat, laboratuvar gereleri ve ktphaneyle beraber konagin yanip kl olmasiyla sona erdi. Bu yangindan sonra bir sre duran alismalar, 1 Eyll 1869'da yayinlanan Marif-i ummiye nizmnmesiyle tekrar basladi. Bu nizmnmenin yksek okullara ayrilmis blmnde belirtildigine gre, Drlfnn-i Osmn adiyla kurulacak niversite, Hikmet-i edebiyat, ilm-i hukuk ve Ulm-i tabiiyye ve riyziyye adlariyla faklteden meydana gelecekti. niversitenin basinda nazir unvanli bir emn bulunacakti. Yine bu blmde, kurulacak niversitenin, muhtariyete (zerklige) shib oldugu belirtilmis, darlfnun kurulusuna ve organlarina, programlarinin ana izgilerine, gretim ye ve yardimcilarinin hak ve grevleriyle tyin ve terf sartlarina, grencilerin kayit islerinden baslayarak devamin siki kontrol dhil olmak zere doktora imtihanlarina kadar btn esaslari dsnlms ve tesbit edilmistir. Sultan Mahmd trbesi yaninda yaptirilan binada gretime baslayan okulun mdrlgne, Avrupa'ya evvelce darlfnun hocasi olarak yetistirilmek zere gnderilmis ve tahsilini tamamlayip dnms bulunan Yanyali Hoca Tahsin Efendi tyin edildi. Okul, 20 Subat 1870'de byk bir trenle ailarak derslere baslandi. Fakat daha okulun ailisinda, hocalardan Cemleddn-i Efgn'nin sapik fikirlerini yaymaya alismasi, nizmnmedeki bir ok hkmlerin tatbikatinin istenilen sekilde uygulamaya konulamamasi sebebiyle 1871 ortalarinda kapatildi. 1874'de Galatasaray mekteb-i sultansi iinde, bu okulun adet bir st okulu seklinde Drlfnn-i sultan adiyla nc darlfnun aildi. Hukuk, Mhendislik ve Edebiyat fakltelerinden meydana gelen bu okulun mdrlgne de Sava Pasa getirildi. Bu okula sdece Galatasaray mekteb-i sultansinden me' zun olanlar alinabilecek, bu seviyede agitim iin henz yeterince Trke eser hazirlanmamis oldugundan, bir kisim 'dersler Fransizca olacak ve Fransa'dan getirilecek profesrlerle gretim kadrosu tamamlanacakti. Pakat bu okul da uzun sre grenime devam edemedi ve 1882'de kapandi. Bugnk istanbul niversitesi'nin ekirdegini meydana getiren Drlfnn-i sahane, drdnc darlfnun olarak 15 Agustos 1900'de ikinci Abdlhamd Han zamaninda kuruldu. Ulm-i liye-i diniye, Ulm-i riyaziye ve tab-iyye ve Edebiyat fakltelerinden meydana gelecekti. 15 Agustos 1900'de ikarilan yirmi yedi maddelik darlfnun nizmnmesine gre; drlfnn-i sahanenin, Ulm-i liye-i diniye (ilahiyat) fakltesinin her sinifina en fazla otuz kisi alinabilecek ve gretim sresi drt yil olacakti. Ulm-i

riyaziye ve tabiyye (matematik ve fen bilimleri) fakltesi ile Edebiyat fakltelerinin siniflarina ise yirmi beser kisi alinabilecek ve gretim sreleri yil olacakti. Bunlara ek olarak yine darlfnun idaresine bagli olarak Trke, Araba ve Farsa'dan baska, Fransiz, ingiliz, Alman ve Rus dillerinin okutulacagi filolojiler kurulacakti. grenci sayisi sinirlandirilan ve parali olan bu okula girebilmek iin, bir orta gretim kurumunu bitirmek veya bu dzeyde bilgi sahibi oldugunu isbatlamak gerekiyordu. O trihlerde ayri bir bina ve idare kurulmasina lzum grlmediginden, Cagaloglu'ndaki Mekteb-i mlkiyenin bir blm bu okul iin ayrildi ve iki okul ortak mdrlkle ynetildi. 1909' da Vezneciler'deki Zeynep Hanim Konagi'na tasinarak kendi binasina shib oldu. grenci sayisindaki kisitlamalar kaldirilip, cretsiz hle getirildi. Okulun ismi Drlfnn-i Osmn olarak degistirilip, programlarinda bzi degisiklikler yapildi. Okul idaresi, Mlkiye mektebinden ayrildi. Emrullah Efendi'nin marif nazirligi zamaninda ikarilan 21 Nisan 1912 tarihli nizmnmeyle yeni dzenlemelere gidildi. Byk ktphaneler, laboratuvarlar kurulmaya baslandi. Sinif usl terk edilerek, yerine smestr usl getirildi. Zeyneb Hanim Konagi'nin yeterli olmamaya baslamasi zerine, Yerebatan'da kimya, Feyzullah Efendi Konagi'nda jeoloji, ibrahim Pasa Konagi'nda dogu dilleri ve Safvet Pasa Konagi'nda cografya enstitleri te'sis edildi. Birinci Dny Savasi esnasinda Almanya ve Avusturya-Macaristan'dan Edebiyat, Fen ve Hukuk faklteleri iin davet edilen profesrler ile gretim kadrosu glendirildi. Savastan sonra yeni bir ynetmelik hazirlandi. Buna gre darlfnunu, her yil seilen bir eminin (rektr) baskanligi altinda faklte temsilcilerinden meydana gelen bir dvn (senato) idare edecekti.

OSMANLICA (OSMANLI TRKCESI)


OSMANLICA (OSMANLI TRKESI), Kasgarli Mahmud'un Dvn'inda bahsettigi Oguz ve Hkniye diye adlandirdigi iki edebi siveden bir olan Oguz Trklerinin kullandigi dilin devami olan ve Tklgn slmi devlet iinde gelisen, Osmanli hanedanina nisbetle, devlete ve resm yazisma diline smil olarak Osmanlica adini alan, Seluklularin son zamanlarindan Cumhuriyet Devrine kadar yedi yzyil kullanilan^ ve kesintisiz eserlerini veren Osmanli Trklg'nn dilidir. Bu itibarla Osmanli Trkesi olarak adlandirmak gerekir. Osmanlica deyimi daha ok mstesrikler tarafindan verilmistir. Eski Trke Devresi'nden sonra, Trk kltr trihi iinde eserlerimiz Trklgn gleri ve yeni yeni kltr merkezlerinin ortaya ikmasi zerine; iinde KuzeyDogu (Kipak, agatay) ve Bati Trkesini alan onnc asra kadar "Msterek Orta Asya Yazi Dili" verilmistir. Bati Trkesi adini verdigimiz Oguz Trkesi; Osmanli Trkesi, Azeri agzi ile birlikte olan msterek devrelerini, hemen hemen onbesinci yzyilin ortalarina kadar srdrrler. Ancak bu zamandan sonradir ki, Seluklular Devri'nin sonunda yer alan ve Eski Anadolu Trkesi adi ile andigimiz her iki agizin msterek olduklari zaman grlen bzi ayriliklarin bir kismi Osmanli, bir kismi da Azer Trkesi'nde ummleserek onaltinci yzyildan baslamak zere iki agizin kesin izgilerle ayrilmasina sebeb olur. Bunun yaninda her iki sivenin komsularindan alinan kelimeler, Arapa ve Farsa olanlar hri, Azer ve Osmanli Trkelerinde anlasmada ikacak ikinci bir ayriligi ortaya ikarirlar. Azer Trkesi daha ok Rusa ve Mogolca ile onlara yakin yerlilerin ve

Hinte'nin kollarindan kelimeler alirken, Osmanli Trkesi de komsu Avrupa milletlerinin dillerinden kelimeler almistir. Gerekte, kurulan byk bir imparatorlugun sinirlan iine aldigi pek ok milletin dilinden Osmanli Trkesi, topraklarla birlikte yeni kelimeler de fethederek onlari millilestirmistir. Bu durum az ok Trke'nin karekteri icbi da byledir. Bu kelimeler daha ok, Italyan, Yunan, Arnavut, Sirp, Romen, Bulgar vs. gibi milletlerin dillerinden girmistir. Ancak bu milletlerin dillerinden alinan kelimeler, Trke'nin iinde yogurulurlar. Arapa ve Farsa'dan gelen kelimeler ise yadirganmazlar. nki Osmanlilarda bu iki dile hi bir zaman yabanci diller gz ile bakilmaz. Bu sebepledir ki Trke basta olmak zere Arapa ve Farsa gramer unsurlari Osmanli Trkesine girmis yabanci kelimelerde herhangi bir ayrilik gzetilmediginden, galat da olsalar, Trk zek ve kabiliyetinin rn olan kelimeler ortaya ikmistir. Bu durum tamlamalara da sirayet etmistir. Islmi devre ierisinde Bati Trklgnn dili olan Osmanli Trkesi, devre itibariyle Trk Dili Tarihinin Orta ve Yeni Trke Devreleri iine girmektedir. Tarih Trkiye Trkesi adini da verdigimiz Osmanli Trkesi ilk devir eserlerinde; Trk, Lisn-i Trk ve Trkmence olarak adlandirilir. Cevdet Pasa ve Fuat Pasa tarafindan yazilan gramerin adi da Kavid-i Osmaniye'dir. Cevdet Pasa daha sonra Osmanli lafzini birakmadan eserini tekrar yazmistir. Bu isim daha bzi gramer kitaplarinda Lisn-i Osmn, Osmanlica, Osmanli Sarfi, Nahv-i Osmn, Osmanlica Dersleri gibi gnmze kadar gelmektedir. Ancak Sleyman Pasa ve Semseddin Sm gibi zevatin yazdigi gramerlerde ilm-i sarf-i Trk ve Nev usl Sarf-i Trk gibi yine Trk lafzina yer verilir. Deny ve Redhouse gibi batililar ise, eserlerinde her iki kelimeye de yer vermislerdir. Onnc yzyildan yirminci yzyila kadar devam eden.alfbe olarak Arap menseyli slmi Trk alfabesine yer veren Osmanlica'yi; 1. Eski Osmanlica, 2. Klasik Osmanlica, 3. Yeni Osmanlica olarak devreye ayirmak gerekir. Birinci devre, yukarida da belirtildigi gibi Osmanli Azeri Trkelerinin birlestigi on-onbesinci yzyillari iine alan, yabanci dillerden gelen kelimelerin az oldugu anlasilir ve aik Trke devresidir. Bu devreye Eski Anadolu Trkesi veya Ilk Osmanli Trkesi de denmektedir. Ikinci devre Klsik Osmanlica Devri'dir ki onalti-ondokuzuncu asirlari iine almaktadir. Trke bu devrede Arapa ve Farsa'dan gelen kelime ve gramer kaidelerine ziyadesi ile ailmistir. Ancak bu durum, yazilan eserlerin mevzuuna ve islenisine'gre, dilin aik ve anlasilir veya kapali olmasi sekli, degismektedir. Mesel Bk'nin Dvn'ini anlamak g olabilir. Fakat Melim'l-Yakn adli siyer kitabi gayet aiktir ve anlamada zorluk ekilmez. Ancak belirli kltr seviyesine ulasmamis bir insan, hangi devirde olursa olsun gnlk kelimelerin disinda hi bir sey anlamaz ve cehaletini ortaya konan eserlere yklemekten kendini alamaz. Bu durum gz nne alindigi takdirde elbette obanin ve pdishin dili bir olmayacaktir. nki dnyalari baskadir. Fakat umumiyetle onaltinci yzyildan itibaren Arapa ve Farsa'dan meydana gelen kelimeler agirlik kazanmaya baslar, onyedinci ve on sekizinci yzyillarda gittike koyulasir, anlasilmaz bir hl alir. Trke kelimelerin cmlenin sdece fiilinde kaldigi grlr. Nesir dilinde pek fazla anlasmazlik ortaya ikar. Nazim dili ise, bir noktada ll bir cmle yapisina sahib oldugu iin, kendini pek kaybetmez. Bu devre Klsik Osmanlica olarak adlandirilan devirdir. Ancak bunda byyen ve gelisen bir devletin, her sahada, dilindeki ihtisam ve ifda kabiliyetinin bulunmasi ve kltr seviyesi hayatinin ykselmesi de byk rol oynamistir. Devrenin sonunda bu durum halk siirinde de kendini gstermistir. Fakat bu iki yzyilda halk siirinin dili 1908'den sonra gereklestirilecek olan ikiligi ortadan kaldirmis ve halk dili ile yksek zmre dili birbirine yaklasmistir.

Yeni Osmanlica Devresi ise, ondokuz-yirminci asirlari Cumhuriyet devrine kadar iine almaktadir. Osmanlica'nin bu sonuncu devresi, gazeteci lisninin basladigi, Arapa ve Farsa tertiplerin zldg Trke'nin kendi kaidelerine sahip ikmaya basladigi devirdir. Fakat bu devrede de Arap ve Fars dillerinden gelen kelimelerin yaninda bati dillerinden pek fazla kelime gelmistir. Hatt bu durum Cumhuriyet devrinden sonra gnmze kadar uzanmistir. Her ne sekilde olursa olsun Osmanli Trkesi'ne, kltr dili olmasi hasebiyle, bir yksek zuma dili olarak bakmak mmkndr. Ancak "Arapa, Farsa ve Trke'nin karisimi bir dildir" demek yanlistir. Eger yle olsa idi geride kalan kltr hazinesine Araplarin ve Parslarin da sahip ikmasi gerekirdi. Halbuki bu hazine, sdece Trk Milleti'nindir. Yalniz bu dil zeki selim sahibi yksek tabakanin dili olmus ve halk dilinden ayrilmis olarak zuhur etmistir. Yazi dili, aradigi aik ve anlasilir sekle ancak yirminci asrin baslarinda kavusmustur. Bylece bu devirden sonra yazi ve halk dili birbirine yaklasmis ve zamanla aradaki aigi kapatmistir. Osmanlica iinde ele aldigimiz ilk devre ise sonda yer alan her iki devreden daha aik ve anlasilir bir durum gsterir. Bu devrenin eserleri bugn bile anlasilir durumdadir. Fakat son devre nisbete ilk devrede, sonradan kullanistan dsen arkaik kelimeler yer almaktadir. Bugn milletimizin zevkle okudugu Yunus Divni ve Mevlid gibi eserler bu devrin mahsldr. Her ne sekilde olursa olsun Osmanlica, yedi yzyil sren uzun mr ile Trklg'n en byk yazi dili olmustur.

TRK HAMAMI
Trkler, tarihi asaletleri ile temiz bir millettir. Islmiyet'i kabul etmeleri ve islmiyetin temizlige ait hkmlerini byk bir titizlikle uygulamalari neticesinde bilhassa, Istanbul'un fethinden sonra bu sehirde ve Devletin drt bir yaninda binlerce hamam yaptilar.Trkler'de slmiyyet'in emirlerinin geregi olarak her evde zel olarak hamam bulundugu gibi, mesel onyedinci, yzyilda, yalniz Istanbul'da 168 adet byk arsi hamami vardi. Trk hamamlari ve zellikleri: Trk hamamlari baslica kisma ayrilir. 1-Soyunma yerleri. 2- Yikanma yerleri. Yikanma yerleri de a) Sogukluk b) Hamam 3- Isitma yeri: Klhan. Soyunma Yerleri: Genis bir sofa ve bunun evresinde blmeli sekiler bulunur. Yikanan kimseler, bu sekilerde uzanip dinlenirler. Yikanma yerleri: Sogukluktan geirilerek girilen hamam kismina denir. Burasi da bazi; blmlere ayrilir. "Kurna basi denilen herkesin teker teker yikandigi yer, "halvet" adi verilen kapali ve yalniz basina yikanma hcreleri. Bir de zerine uzanip ter dklen "gbek tasi". Burasi, hamamin mermer kapli zemininden daha yksek yapilmis ve esitli geometrik sekillerde olabilen yerdir. Isitma yeriKlhan: Burasi hamamin altindadir. Orada ates yanar. Atesten ikan alev ve duman, mermer zeminin altindaki zel yollardan, duvar ilerinden geer, "tteklik" adi verilen bacadan ikar. Klhandaki ocagin zerinde sicak su kazani, onun da zerinde soguk su deposu bulunur. Ocagin dip kismindaki birka kanal, hamamin yikanma yerinin ortasindaki gbek tasinin altina kadar uzanir. Ocakta yanan odunlarin tesirli alev

ve dumanlari, bu kanallardan gbek tasinin altina gider. Bu tasin altindaki karanlik yer ok isindigindan buraya "cehennem" denir. arsi hamamlari, haftanin belli gnlerinde kadinlara, baska gnlerde erkeklere aiktir. "ifte hamam" olanlar ise birbirine bitisik iki hamam olup, biri kadinlara, digeri erkeklere ayrilmistir. Bu hamamlar hergn aiktir. Trk hamamlarinin bir degisik tarafi da, buhar banyosu esasina dayanan "Fin hamami" oluslaridir. Finler, aslen Trk asillidirlar. Bugn dnya spor aleminde, abuk terleyerek, ok kilo vermek iin bu hamamlar biilmis kaftandir. Bu bakimdan Trk hamamlarindan btn sporcular faydalanmaktadirlar. Hamamlarin saglik bakimindan faydalari: Hamamlar, ok uzun mddet kalmamak sartiyla, sicak su ve sabunla yapilacak vcut temizligi iin en iyi yikanma ve temizlenme yerleridir. Hamamda terleyen vcudun, yumusak bir bez, veya sngerle ovularak yikanmasi, vcutta kan dolasimini kolaylastirarak insana rahatlik verir. Vcudu sert keselerle ovmak, deride yara aabilir. Bundan sakinmak gerekir. Bir de hamamlarda yikananlarin adabi muaseret kaidelerine uymasi lzimdir. Ayrica hamamlarda fazla kalmak, sicaktan soguga, soguktan sicaga zaman zaman ikmak ta vcuda zararli olabilir. Kalp ve dolasim sistemi bozuk olan tansiyonu ykselen kimselerin, bir de akciger veremine tutulmus olanlarin ok sicak suda yikanmalari tehlikelidir. Zira ok sicak suda uzun sre kalmak, beyne kan hcum etmesine, veremlilerde de akciger kanamasina sebep olur. Ayrica hamamdan sonra kendisini kollayamayip stenler de zatrre hastaligina yakalanirlar. Dikkat edene hamamlarin bir zarari olmadigi gibi faydasi oktur.

OSMANLILARDA GUZEL SANAT


Gzel San'atlar, mmr, inicilik, minyatr sahalarinda muhtesem, ndide eserler verildi. Mmarlik sahasinda, kendine has, estetik mhiyette sanat eserleri yapildi. Bunu sivil, asker, dn, mlk, adl, sosyal ve kltrel eserlerde en gzel sekilde basta Istanbul olmak zere, memleketin her tarafinda grmek mmkndr. Topkapi, Yildiz, iragan, Gksu Kasri, Dolmabahe, Beylerbeyi saraylari, Selimiye Kislasi, Kuleli Asker Lisesi, Anadolu ve Rumeli Hisarlari, Bursa Yesil, Ulu cmileri, Edirne'deki Selimiye Cmii, Istanbul'daki Ftih, Mahmd Pasa, Sleymniye, Sehzdebasi, Sultanahmed, Nruosmniye, Vlide Sultan; Manisa'da Murdiye, Htuniye cmileri; Mahmdpasa, Sultan Sleyman, Sultanahmed, Fuadpasa, Mahmud Sevket Pasa, Hrrem Sultan, Naksidil Sultan trbeleri; Nilfer Htun Imreti, Kapaliarsi, Sultanahmed esmesi, Mmar Sinn Sebili, Ftih, Sleymniye medreseleri, Haseki, Gureba Hastneleri Osmanli mmr eserlerinin nmneleridir. inicilik; dekoratif sekiller olup yaygin olarak cmilerde, saraylarda ve diger eserlerde kullanildi. Minyatr; nakkaslar tarafindan kgit, duvar, tahta ve tasa zarif sekilde islenirdi. Kat'i denilen kgit oymaciligi sanati da vardi. Hat; gzel yazi sanati olup, yazarlarina hattat denir: Kf, Sls, Nesih, Muhakkak, Reyhn, Tevk', Icze, Ta'lik, Divn, Celi, Rik'a, Ma'kili dhil, bin kadar esidi vardi. Halicilik, kumasilik, dericilik, ciltilik, kitapilik, tezhipilik,

porselencilik, kehribarcilik, mrekkepilik, mobilya, sandalcilik da ayri birer sanat dali olarak, her sahada eserler verildi. Ahlk; Osmanli idresinde Islm ahlki hkimdi. Pdishin sarayinda Islm ahlki en gzel sekliyle yasanir, buradan halka yayilirdi. Enderunda yetistirilerek tasra ikarilan beyler ve askerler bir taraftan haremde yetistirilerek stn ahlk shibi kimselerle evlendirilen criyeler, gzel ahlkin evreye yayilmasinda baslica mil oldular. Memlekette umm kideler dhil gayri mslimler hri herkes Islm ahlkina ve rfe uymak mecburiyetindeydi. Vatanseverlik, Osmanlilik suuru, vakr, byge hrmet, kge sefkt, vef ve sadkat, hayirseverlik, cmertlik, merhamet ve msmaha, tevekkl, nmus, temizlik, hayvan ve bitki sevgisi, his, kiymet ve idealleri basligi altinda toplanabilen ahlk llerine riyet edilirdi. Gzel ahlk, kiymet lleri syesinde memleket emniyet ve huzur iinde olup, tam bir kardeslik havasi hkimdi. Osmanli ahlkini gren devrin sefir ve seyyahlari yazdiklari eserlerde gibtayla bahsetmekte ve okuyanlari imrendirmektedirler. Sultan Ikinci Abdlhamd Han (1876-1909) zamninda Osmanli lkesinde bulunan Edmondo da Amicis, Constantinople (Istanbul) 1883 adli eserinde syle yazmaktadir: "Pasasindan sokak saticisina kadar istisnsiz her Trkte vakr, agirbaslilik ve asillik ihtisami vardir. Hepsi derece farklari ile, ayni terbiyeyle yetistirilmislerdir. Kiyfetleri farkli olmasa, Istanbul'da bir baska tabakanin oldugu belli degildir... Istanbul'un Trk halki, Avrupa'nin en nzik ve kibar cematidir. En issiz sokaklarda bile bir yabanci iin kk bir hakrete ugrama tehlikesi yoktur. Namaz kilinirken bile bir Hiristiyan cmiye girip Mslman ibdetini seyredebilir. Size bakmazlar bile, kstaha bir bakis degil, sizinle ilgilenen mtecessis bir nazar dahi gremezsiniz. Kahkaha ve kadin sesi duyamazsiniz. Fuhusla ilgili en kk bir tezhre shit olmak imkn disidir. Sokaklarda bir yerde birikmek, yolu tikamak, yksek sesle konusmak, arsida bir dkkni lzmundan fazla isgl etmek, ayip sayilir."

IHTlSB
Islm cemiyetinde iyilikleri emretmek ve ktlklerden vazgeirmek suretiyle, sosyal huzuru saglamak iin yapilan is; Emr-i bil ma'rf ve nehy-i anil mnker. Bu vazife, muslmanlarin bir kisminin yapmasiyla digerleri zerinden sakit oldugu iin islm devletlerinde hkmdarlar bu isle vazifeli me'murlar tyin etmislerdir. Osmanlilardan nceki islm devletlerinde bu vazifeye hisbe ve bunu yapan me'mura da muhtesib; Osmanlilarda ise bu ise ihtisb, vazifelisine de ihti sb agasi ve muhtesib denilmistir. Iyilikleri emretmek ve ktlklerden vaz geirmek gayesiyle kurulan bu messeselerin basinda bulunan muhtesib, dnin hos karsilamayip irkin grdg her trl ktlg (mnkeri) ortadan kaldirmaya alisirdi. islm lkesinde mslmanlarin Cuma namazinda camiye gitmelerine dikkat eder, sayilari kirki asan topluluklarda cemat teskiltinin kurulmasini saglardi. Ramazan ayinda alenen oru yiyenler, iki iip sarhos olanlar, iddet beklemeden evlenen kadinlar, yasak msik leti alip lem yapanlar, velhsil islm'a muhalif hareket edenler hep muhtesibe hesap vermek mecbriyetindeydiler. Muhtesib, devleti temslen bu vazifeye getirildigi iin genis bir tzir (cezalandirma) salhiyetine de shibdi. Okullari teftis eder, dsmanin eline getigi zaman isine yarayabilecek her trl harb malzemesinin satisini yasaklardi. arsilarin nizm ve intizmini saglamaya, l ve tartilari kontrol etmeye, dinle alay edenleri takibe, komsu hakkina tecvz nlemeye,

zimmlere id binalarin mslmanlarinkinden daha yksek yapilmamasina dikkat etmeye kadar varan yetkilere shibdi. Muhtesip, herhangi bir sikyet beklemeden kendi yetkisini kullanarak bizzat halk iinde dolasip grdg uygunsuz hllere ninda mdhale ederdi. Bir muhtesibin uygunsuz hareket eden bir kimse hakkinda islem yapabilmesi iin her seyden nce, yapilan kt isten haberdr olmasi gerekirdi. "Falanca bu suu islemis olabilir" gibi bir dsnce veya tecesssle (kisilerin gizli hllerini arastirmakla), rastgele kimselerin laflari ile bir kimse hakkinda islem yapamazdi. Kendisi veya kendisine yardimci me'murlarin shid olmalariyla mnkerin islendigine bizzat kanat getirmesi veya iki dil mslmanin sehdet etmesi lzimdi. Mnkerin islendigi sabit olduktan sonra, hatyi bilmeden islemis olma ihtimli oldugu iin ilk nce mnsib bir sekilde, o isin ktlgn mnkeri isleyene anlatirdi. Allah teldan korkmak lzim oldugunu syler, nasihat ederdi. Tatli szden anlamaz, verilen nashatla alay etmeye kalkisan olursa, dil ile ta'zr eder, "Gnahkr, ahmak, chil, Allah' tan korkmaz" gibi szler syleyerek azarlardi. Azarlamak da fayda vermezse, elle mdhale ederdi. Ikiyi dker, ipek elbiseyi ikarir, oyun letini kirar, gasb edilmis araziden ikarir, bunlari yapmak iin de herhangi bir yerden izin almasi gerekmezdi. Duruma gre dvmekle veya baska bir ceza ile tehdd eder, btn bunlar fayda vermez ve kisi hl mnkerde (ktlkte) israr ederse dverdi. Mnkeri isleyen; muhtesibe karsi koyar, onu ta'zr eder, saldirirsa; son re olarak silh kullandigi da olurdu. Muhtesibde bzi sartlar aranirdi. Her seyden nce ihtisb isini stlenecek kisi yni muhtesib; mslman ve m'min olmaliydi. Zra emr-i bil ma'rf ve nehy-i anil mnker, dn bir hizmettir. Muhtesiblik kisilere bir yetki ve hkimiyet tanidigindan dnin aslini inkr eden ve mslman olmayan kisiler bu vazifeye tyin edilmez, bylece mslmanlarin serefi gzetilirdi. Vazifelerinden bir kismi, ninda mdhaleyi gerektirecek cinsten olan muhtesibin, btn bu isleri yaparken bilgi ve kudret gibi iki melekeye shib olmasi lzimdi, insanlarin baska mdhaleye lzum kalmadan, kendiliklerinden mnkeri (ktlg) terk etmeleri iin, muhtesib tyin edilecek kisilerin akilli, zek, ilim sahibi, yz nurlu, heybetli ve vakar sahibi kimselerden seilmeleri gerekirdi. Erkek ve mkellef olmalidir. Bulug agina gelmemis, kil-blig olmamis bir ocugun emir ve yasaklara riyet etmesi, 'gerekli ikazlarda bulunmasi caiz olmakla beraber henz bunlardan sorumlu degildir. stelik bilfiil men etmek ve mesru olmayan bir seyi ortadan kaldirmak, devlet otoritesini temsil eden me'murun yapabilecegi bir is oldugundan bu vazfe ocuga verilemezdi. Muhtesibin sdece dn emir ve yasaklarin yaninda me' muriyetini ilgilendiren iktisad konulari da bilmesi sartti, ilmiyle mil olan muhtesibin bildigi seyleri ncelikle kendi nefsine tatbik etmesi ok nemliydi. Aksi hlde yni kendi bildigi ile amel etmeden baskasinin amel etmesini istemesi, cemiyet zerinde menf te'sirlerin meydana gelmesine sebeb olurdu. Her fiil ve sznde Allah telnin rizsini gzetmeli, riya ve gsteris gibi baskasina yaranmaya sebeb olacak kt huylardan uzak bulunmaliydi. Muhtesib, ver ve takva sahibi olmaliydi. nk bildikleri ile amel etme nemli lde buna baglidir. Ancak byle bir zellige shib olan kimseler vazfelerini ktye kullanmazlar. Bzi kisilerin ktlklerinden men edilmesine ilim ve takva kf gelmeye bileceginden, byle durumlarda yavas ve yumusak davranmak gerekir, bunun iin gzel ahlka da shib olmasi lzimdi.

Osmanli Devleti'nde muhtesiblik yksek bir makam kabul ediliyordu. Her ne kadar bu makam, devlet teskiltinda uygulanan iltizm uslnden dolayi bir esit satin alinan bir hizmet grnmnde ise de, mli imkn bakimindan bu makami satin alabilecek kudrete shib herkese verilmiyordu. Zr bu muhtesiblik (ihtisb agaligi) bir kisiye verilirken; "ihtisb agasi olan kimesne mechl'l-hl (huyu, yasayisi, inanci bilinmeyen) kimesne olmayip, hsn-i hl ile ma'rf (iyi zellikler, iyi halleriyle taninmis) ve istikmet ile mevsf (dogrulukla vasiflanmis) bir kimesne ola" perensibinden hareket ediliyordu. Bu sebeple de ancak istenilen vasiflara hiz olanlara bu grev veriliyordu. Osmanli idar teskiltinda pek ok me'mriyet hizmetinde oldugu gibi ihtisbda da vazfe sresi prensip olarak bir seneydi. Bu sekilde bir kisi ayni isde uzun sre tutulmayarak suistimallerin nne geilirdi. Iltizm usl ve bir sene mddetle ihale olunan bu vazife karsiliginda, tlib olandan bedel-i muktaa adiyla bir meblag alinarak eline bir bert verilirdi. Osmanli devlet teskiltinin genis kadrosu iinde yer alan ve hemen hemen btn mslman devletlerde muhtesib diye isimlendirilen bu grevliyi Osmanlilar da genellikle ayni sekilde isimlendirdiler. Bununla beraber bzan ihtisb emini bzan da ihtisb agasi diye isimlendirildigi oldu. 1826 senesinde ihtisb nezretinin kurulmasindan sonra ise unvan olarak, ihtisb nzin kullanildi. Osmanlilarda ihtisb vazifesini yapmakla ilk defa kimin ve ne zaman tyin edildigi bilinmemekle beraber, sikpasa Trihi'nde bildirildigine gre; ilk uygulama Osman Gzi'nin; "Her kim pazara bir yk getire, sata iki ake virsn ve satmazsa hi bir sey virmesn" emriyle baslamistir. Kenz-l-Kber'daki kayda gre ise Germiyan ve Osmanogullarinda muhtesibe mhim yer verilmistir. Ftih Sultan Mehmed Han'in Istanbul'u fethinden sonra ise sehrin, ticar, iktisdi ve buna paralel olarak itimi nizmini saglamak ve diger hizmetleri grmek zere tyin ettigi hkimlerden sekizincisi ihtisb agasiydi iktisdi hayattaki vazifeleri ise bir kanunnme ile syle belirtilmisti: "Btn san'at ehline hkmedip ta' zr ve cezalandirma, alisverisde hile edenleri tekdir ve tenbihe me' mr..." Bu sekilde kadisi bulunan sehir ve kasabaya, kadiya bagli olarak bir de muhtesib tyin edilmis, Osmanli cemiyet haytinda sehir yasayisini saglam temellere oturtmak ve kurulu sosyal dzeni korumak iin tedbirler alinmisti. Bunun yaninda zarur gnlk ihtiy maddelerinin halkin eline uygun ve ucuz bir sekilde gemesini saglamak iin esnaf ve diger ticret erbabi kontrol altinda tutulmustu. Genis yetki ve selhiyetlere sahip bulunan muhtesib, btn bu vazifeleri tek basina yerine getiremezdi. Onun iin muhte sibler ilk zamanlardan itibaren kendilerine bagli olarak alisan bir takim yardimcilar kullandilar. Degisik mesleklere mensup kimseler arasindan seilen bu yardimcilara arif, emin, gulm, avn ve haberci gibi isimler veriliyordu.Bunlarin seimi de bizzat muhtesib tarafindan yapiliyordu. Yardimcilarin vazifelerini ifda titizlik gstermeleri, hareket ve davranislarinda ll davranmalari gerekiyordu. Aksi hlde; muhtesib tarafindan derhl vazifelerine son verilirdi. Sehirler byyp, iktisad hayt gelistike hddm-i ihtisb denilen muhtesib yardimcilari da ogaldi. Bundan dolayi daha nceleri bir veya bir ka kisi olan yardimci sayisi sehrin byklg lsnde gittike artti. zellikle yeni yeni ortaya ikan san'at ve meslekler, bu artislarda mhim rol oynadilar. 1480'lerde Bursa muhtesibi tarafindan bezzzistanda sdece kumas lclg yapmak iin ilyasoglu Pri adinda birinin emin tyin edildigi grlmektedir. Osmanli devlet teskiltinda kkl degisikliklerin yapildigi sultan ikinci Mahmd

Han zamaninda 1826 yilinda yenieriligin kaldirilmasindan sonra sehir idaresinde bir bosluk dogdu. Bunu gidermek iin de daha genis sel hiyetlerle kontrol saglayacak yeni bir idri sistemin kurulmasi gerektiginden, ihtisb nazirligi kurularak, baslangita muhtesb, ihtisb agasi veya ihtisb emini unvani ile ihtisb isine bakan kimse de ihtisb nzin unvanini aldi. Her trl inzibat grevi stlenen bu teskilta, bostancibasi, mimarbasi, hamam ve hamallar yazicisi gibi vazifelilerle, mahallelerin nfs kayit ve yoklamasini yapan mahalle mukayyidleri, bzan da mahalle imamlari yardimci grevli kabul edildi. 1845'de surta (polis) ve 1846' da zaptiye msirligi kuruldugundan, ihtisb nezretinin bir kisim vazfe ve selhiyetleri yeni kurulan bu messeselere devredildi. Nezret ise, sdece narh ve esnaf isine bakar oldu. Nezretin yetkilerinin sinirlanarak baska messeselere devredilmesi ve memleketin iinde bulundugu durum, bir ok aksakliklarin meydana gelmesine sebeb olunca, bzi tedbirler alindi. 1854'deyapilan bir resm teblig ile istanbul Sehremaneti (Belediye) idaresi kuruldu ve ihtisb nezreti lagvedildi. Muhtesibin Grevleri: Osmanlilarda muhtesibin vazifelerini genel olarak grupta toplamak mmkndr. l- Muhtesibin iktisdi ve itima hayatla ilgili vazifeleri: Muhtesib zellikle esnaf teskiltlarini kontrol eder, mahall pazarlarin organizasyonu ile mesgul olurdu. Kadi veya dvn tarafindan tesbit edilmis bulunan fiyatlarin uygulanip uygulanmadigini kontrol, satis mahallerini teftis eder, lonca zalarinin tbi oldugu ve ihtisb rsumu denilen vergilerin satici ve san'atkrlardan toplanip toplanmadigini da kontrol edip esnafa nezret ederdi. Herhangi bir meslege intisb edip dkkan amak, ncelikle muhtesibin iznine bagliydi, ihtisb agasi, her trl esnaf ve san' atkarin, kethda ve yigitbasilari vasitasiyla kefillerini tesbit ederek isim ve eskllerini deftere yazar, ondan sonra alisma izni verirdi. Istanbul'a disardan gelip esnaflik yapmak isteyenlere ise izin vermezdi. Emrindeki kol oglanlari vasitasiyla vergi toplardi. Bu vergilerin bir kismi san'atkr ve tccarlardan bir kismi da tketilen ve ihra edilen btn mallar zerinden alinmaktaydi. Bunlar; gnlk ihtiy maddesi satan dkkan sahiplerinden alinan yevmiye-i dek kn vergisi, retimi yapilan kumas, nal, bakir, tepsi, mcevherat vb. emtiadan kalite kontrol yapilip damgalandiktan sonra alinan damga vergisi; sehir pazarlarindaki alimsatimlardan alinan bc-i bzr vergisi, gida maddesi, saman, odun, odun kmr, insat kerestesi, tugla, kp, hasir, yem, tas, demir vb. emtiayi getirip limanlara bosaltan ve liman hizmetlerinden faydalanan gemilerden alinan gemi ihtisbiyesi vergisi; lonca azalari ile sebze, peynir, yogurt, tursu, pasta, sekerleme, pastirmacilardan vb. senede bir veya iki defa kabala olarak alinan resm-i bitirme vergisi ve cerime, byiiyye (pazar yerlerine gnderilen madde ve esyadan gmrk ihtisb resminden baska olarak alinan resim), evlenme, kapi hakki, hakk-i kapan, kislak, hakk-i dmen ve mizan gibi vergiler alinirdi. Muhtesib ayni zamanda degisik isimler altinda topladigi bu vergilerin byk bir kismini; hazne adina hak sahibi kimselere (savasta yaralanmis asker, sehd yetimlerine vb.) bir nevi emekli maasi olarak veriyor, bir kismini da emrinde alisanlar ile diger masraflara harciyordu. istanbul'dan kara ve deniz yoluyla tasraya gidenler nvvbdan olursa, kazasker tezkirecile rinden, esnafdan iseler kethdalarindan, digerleri mahalle

imamlarindan, gayr-i mslim ler de patrikhanelerinden; isim, shret ve eskllerini belirten, ayrica kefaleti bildiren mhrl bir ilmhaber alip, istanbul mahkemesine ibraz edip, oradan tezkire almak zorundaydilar. Tasradan Istanbul'a yhud baska bir yere gideceklerin mahall niblerden tezkire almalari gerekiyordu. Muhtesibler bylece sehirlere gelip gidenleri bu tezkireler vasitasiyla siki bir tkib altinda tutarak, hem asayisin korunmasini sagliyorlar, hem de isteyen herkesin kyleri terkedip sehre, sehri terkedip, kylere yerlesmelerini nleyerek, vergi ve ziratin aksamamasini sagliyorlardi, zellikle, gzelligi dillere destan olan Istanbul'a, Anadolu ve Rumeli'den esas mesleklerini ve zirati birakip gelenlerin ve issiz gsz takiminin gelip yerlesmemesi iin mahallelerde arada sirada yoklamalar yapilir, muntazam tutulan nfus defterlerinde olmayanlar geldikleri yere gnderilirlerdi. Osmanli Devleti'nde cemiyetin sosyal siniflarini tesbite ve onlari tanimaya yarayan bir kiyafetler knunu vardi. Bu sistem sayesinde toplumda disiplin saglandigi gibi, fiyatlarin basibos bir sekilde ykselmesi de nleniyordu. Bu yzden herkes kendi sinifi iin tahsis edilip belirlenen kiyafetlerinden baskasini giyemezdi. Bilhassa farkli dinlerden olanlarin kendileri iin tesbit edilen zel kiyafetlerden baska bir sekilde giyinmemeleri, kolaylikla taninmalarina sebeb oldugu iin nem tasiyordu. zellikle yahd ve hiristiyanlarin mslmanlara id kiyafetlerle dolasmalari yasak oldugundan, muhtesiblerin bu uygulamayi devamli kontrol etmeleri gerekiyordu. Bunlarin yaninda inhisarlari (tekelleri) kirmak, herkesin reticiden mal alip fahis fiyatlarla satmamalari iin, reticiden mal almaya izin belgesi olan ruhsat tezkiresini vermek, disaridan askere yazilmak iin gelen, fakat yaslari kk oldugundan mmkn olmayan ocuklari esnaf yanina irakliga yerlestirmek, ihtiy duyulan yerlere blgesinden zahre gndermek, posta hizmetlerini grmek, hekim ve hastalarin durumlari ile yakindan ilgilenerek yol ve sokak kaldirimlarini tamir etmek, evlenen gayr-i mslimlerden resm-i ruhsatiyye vergisi almak, bahe-i mire mahslnn satilmasi iin yapilan dkkanlarin kirasini almak gibi grevleri vardi. 2- Muhtesibin dn hayatla ilgili vazifeleri: Byk le iktisdi hayatla ilgili bulunmasina ragmen, muh tesib, ayni zamanda dn vazifeleri de olan bir yetkiliydi. Bu ynyle o, mesru olmayan, dnin kt ve irkin kabul ettigi her trl davranisa karsi derhl harekete gemek zorundaydi. Ahlkin bozulmamasini saglamak, umm yerlerde din ve geleneklere uygun olmayan davranislara meydan vermemek gibi vazifelerle mkellefti. Muhtesibler, namazin sartlarini yerine getirmeyen imamlari kontrol edip vazifeden alir ve cemate devam etmeyenleri uyarirlardi. Iki kullananlari, talih oyunlari ile ugrasanlari, fuhsiyatla istigl edenleri hesaba ekerlerdi. Bilhassa dn ynde mslmanlari rencide edebilecek davranislara mni olmak muhtesibin vazifeleri arasindaydi. Hatt standartlara uygun mezar kazmayanlar ile mezarliklarda hayvan otlatanlar bile muhtesib tarafindan sorguya ekilip cezalandirilirlardi. 3- Adl vazifeleri: Muhtesib, Osmanli adaleti mekanizmasinda kadinin yetkisi dhilinde is gren bir grevliydi. Kapali veya aik btn pazarlari devamli kontrol eder, ihtisb nizmina aykiri hareketini grdg kisileri kusurlarinin agirligi derecesinde cezalandirirdi. Bu cezalar falakaya yatirip dvmek, degnek ve falakadan ziyde terbiye edilmesi gerekenleri habse gndermek, srgne gnderilmesi gerekli ise bb-i ali,ye bildirmek seklinde zetlenebilir. zellikle falakaya yatirip dgme cezasi suun islendiginin tesbit edildigi anda, sicagi sicagina halkin iinde gereklestirilir, dvlenin nefsine ok agir geldigi iin ok te'sirli olurdu. Muhtesib

bundan baska, bilhassa yalanci shidlik edenleri cezalandirir, borlarini zamaninda demeyenlerden icra yoluyla borcun tahsilini bizzat uygulardi. Muhtesib cezalari uygularken, kendi veya me'murlari tarafindan grlms ve aik ve sarh dvalara baktigindan shid ve delile gerek duymaz, rahat hareket edebilirdi.

IMARET
Osmanli Devleti'nde yer alan hayir kurumlarindan biri. Fakir ve muhtalara yemek yedirilen ve yemek dagitilan yerlere imaret denilmistir, imaret; mmur etmek, senlendirmek, mmurluk, hayir iin fakirlere yemek verilen yer manasinadir. Imr edilen her trl yapi veya klliye iin de bu tbirin kullanildigi grlmektedir. Sonradan asevi,ashne denilen imaretler; umumiyetle bir klliye meydana getiren cami, medrese, drssif gibi blmlerden biri olmustur. Bir imaretten, medrese talebeleri, cami ve hayratta vaz feli olanlar,fakir ve misafirler istifde ederler ve gnde drtbes bin kisiye gle ve aksam yemegi verilirdi. Imret, ilk defa asr-i saadette kurulmustur. Medneli Ensr ile Muhacirlerin fakirleri Mescid-i Neb yanindaki Suffa denilen byk ardak altinda yasarlar, ilim grenmek ve gretmekle ugrasirlardi, mrlerinin ogu, Reslullah ile birlikte ilim grenmekle, cihd etmekle geerdi. Bunlara Eshb-i suffa denirdi. Sayilari degisirdi. ok zaman yetmis kisi olup, arttigi da olurdu. Bunlardan baska diger eshbin ogu zengindi, Imaret messesesi, Eshb-i kiram tarafindan baslatilan daha sonralari da ok parlak devirler geiren bir hayir kurulusudur. Bu messeseler drt halfe, Emevler, Abbasler, Seluklular devirlerinde devam ederek Osmanlilara geen messeselerdendir. Cami, hastahne, kervansaray, kpr, han, hamam ve esme gibi itima messeselerden biri de imaretler olup, bunlarin cemiyete ne kadar hayirli olduklari yakin zamanlara kadar grlmstr. Kuslari himaye ve onlarin kisin kar yagdigi zamanlarda bile yiyeceklerini ve yaz sicaklarinda iecekleri suyu te'mine kadar sefkat gsteren ecdadimizin, medreselerde okuyan talebelerle yolculara, muhta ve kimsesizlere ne kadar merhametli ve msfik davrandiklari belli olmaktadir. Nitekim bugn eski vakif ve arazi tahrir defterlerinden Osmanli Devleti dhilinde binlerce imaretin faaliyet hlinde oldugu grlmektedir. Osmanli Devleti, hkimiyeti altinda bulunan yerlerde ilm messeselerin yanisira sosyal messeselerin yapimina da byk nem vermekteydi. Bu sosyal messeseler (imretler)'in muhafaza ve devamini saglamak iin de evrelerinde han, hamam ve dkkan gibi yerler yaptirilarak, gelirleri bunlara birakilirdi. Yine yeni fethedilen yerlerde yapilan imaretlere bir ok kyn malikne hisseleri vakif olarak veriliyordu. Diger btn sosyal messeselerde oldugu gibi, imaretlere verilen vakif gelirleri de evkaf defterlerinde kaydedilmistir. Mesel istanbul'da Byezd imaretinin yillik geliri 9 milyon ake idi. Yine Ftih Camii ve imaretini

yasatmak iin Ftih Sultan Mehmed,istanbul'un esitli semtlerinde; 1130 ev, 2466 dkkan, 3 han, 54 degirmen, 14 Hamam, 9 bahe gelirini vakf etmisti. Osmanlilarda ilk imareti 1336' da kuran Orhan Gazi, messesesinin ailisini yaparak fakirlere bizzat, yemek dagitti. Osmanlilarin son zamanlarina kadar devam eden bu messeselerin yerine sonradan asevleri kuruldu. Iznik ve Bursa'da pdishlar ile hayirsever zengin kimselerin kurdugu imaretler yirmi drde ulasmisti. Anadolu ve Rumeli gibi bir ok yer ile; istanbul, Ankara, Edirne, Manisa, Amasya, Kayseri, Erzurum, Filibe, Selanik, Bolayir, Gelibolu ve daha bunun gibi bir ok yerde imaretler vardi. Bunlar misafirlere, medreselerde okuyan talebelere ve fakir halka en byk destekdi. Imaretlerde verilen yemeklerin derecesi, onu besleyen vakfin veya sahsin zenginligine gre degisirdi. Gnde iki gn yemek verilecegi, mbarek gecelerde helva yapilip dagitilacagi ve vakif sahibinin ruhuna Kur'n-i kerm okunacagi vakfiyelere sart olarak konurdu. Mtevell hey'eti bu hkmlere uymaya mecburdu, imaretlerin yaptiklari hayirli isler arasinda bir kisim kimsesiz ocuklarin yetistirilmesi isini zerine alarak hayatlarini kazanacak bir aga gelinceye kadar yetimlere maas baglanmasi da vardi. Nitekim Ayasofya vakfindan 200, Edirne' deki sultan ikinci Murd vakfindan 40 ve Ftih imareti vakfindan 250 yetime maas baglanmisti. Bu yetimlerin seilmesi isi ile istanbul kadisi mesgul olmakta ve her trl isler kadi siciline geirilmekteydi. Imaretlerin vakfiyelerinde vakfin idresinin kimler elinde ve nasil olacagi da belirtiliyordu. Buna gre vakifla alkali btn vazifeliler sene sonunda adet bir umm hey'et hlinde toplanarak vakfiyeyi beraberce okumakta ve sene iinde her sartin yerine getirilip getirilmedigini mzkere etmekteydiler. Imaretler bir tek yapi olabildigi gibi, klliye hlinde teskil edilenleri de vardi. On altinci asra kadar tek yapi hlinde olanlar meshurdu. Bu asirdan sonra daha ok klliye hlinde olanlara rastlaniyordu. Imarethane binlan, Trk mmr geleneklerine uygun plnlara shib olarak yapilir, iki yaninda bitisik birer misafirhane ile ortada namaz kilacak yeri bulunurdu. Misafirhane odalarinin iinde birer ocak ile disariya ailan kapilari vardi. Ortada bulunan namaz kilma yerinin genellikle yksek bir kulesi bulunur, kule zerindeki aydinlatma feneri ile sadirvan ve i blmeler aydinlatilirdi. Ftih Sultan Mehmed Han'in cami, medrese ve drssif ile beraber yaptirdigi imarette, gnde iki defa yemek piser ve medrese talebeleriyle hastahne ve ktphane me'murlari ile klliyenin btn hizmetlileri, misafirler ve fakirler olmak zere, her gnde bin kisi yemek yerdi. Btn istanbul'daki imaretlerde bu sirada otuz binin zerinde kisiye yemek verilirdi. Imarette hizmetlerin muntazam yrtlmesi iin kfi derecede idareci, me'mur ve hizmeti vazfelendirilmisti. Ftih drssifsinin da ayri bir imareti vardi. Imaretler Osmanlilarin hayirseverliligini, adalet ve insafini, insanlik anlayisini, kltr ve medeniyet seviyesini gsteren yzlerce messeselerden biri idi. "Hner, bir sehir bnyd eylemektir. Reaya kalbin bd eylemektir" beytindeki anlayis ve davranisla bayindirlik ve sosyal yardim mes' eleleriyle mesgul olan Osmanli sultanlari, gnmzde hastalik hlini almis dilencilik, kt yola dsme ve intihar gibi fiillerin nn kesmislerdi.

BEDESTEN .
Bedestenler zamanlarnda nemli birer iktisadi kurulutu. O devirde gnmzdeki banka ve borsalarn grevini grrd. Her bedesten de onu korumakla ykml 12 kiilik bir koruyucu ekibi vard. Bunlara blk ba denirdi. Bedesten her sabah duac ba denilen blk balarndan biri tarafndan alr, akamlar da gene trenle kapanrd. ok deerli mallar, Perembe gnleri le namazndan nce satlr, bu srada nemli kiiler de gelir ve halk her yan doldururdu. Bedestenlerde al veri yapan esnafa tacir anlamna da kullanlan Hacegan denilirdi. stanbul'da ikisi byk ar iinde, biri de Galata'da olmak zere bedesten vardr. Byk ar iindekilerden eskisine Eski veya Kk Bedesten, Fatih Sultan Mehmed'in yaptrdna ise dierine ise Yeni Bedesten, Sandal Bedesteni veya Byk Bedesten denirdi. 1. DUNYA SAVASI
1914-1918 senelerinde Ingiltere, Rusya ve Fransa'nin yer aldigi tilf devletleriyle, aralarinda Osmanli Devleti'nin de bulundugu Almanya, AvusturyaMacaristan ve Bulgaristan'dan meydana gelen ittifak devletleri arasinda meydana gelen ve Harb-i ummi diye de bilinen savas. 1789'd meydana gelen Fransiz ihtilli ve eyrek yzyil sren ihtill savaslari; on dokuzuncu yzyil iinde bir takim siys, ekonomik ve sosyal gelismelere sebeb oldu. Ihtillin ortaya ikardigi fikirler ve itima messeseler, devletlere oldugu kadar milletlerin davranislarina da yeni bir istikmet verdi. Bu gelismeler devletler arasi mnsebetlerin de yeni bir ereve iinde olmasina yol ati. Liberalizm ve milliyetilik hareketlerinin ikmasi, Italya ve Almanya'nin birliklerini kurmasini sagladi. Almanya ve Italya, devletler arasi mnsebetlerde byk devlet olarak yeralmak istediler. Bu hareketler, Avrupa' da yeni bloklarin ortaya ikmasina ve bunlarin birbirleriyle atismasina yol ati. Bloklar arasindaki gerginlik, karsilikli silahlanmalara sebeb oldu. Bu gelismeler, Balkanlarda milliyetilik akimlarinin gelismesine ve Osmanli Devleti himayesindeki Balkan milletlerinin kaynasmasina sebeb oldu. Alman basbakani Bismark'in, Alman Imparatorlugu'nu kurmak iin uyguladigi baris siyseti,devletler arasindaki rekabeti arttirdi. On dokuzuncu asirda meydana gelen sanayilesme ve smrgecilik faaliyetleri, diplomatik mnsebetlerin alaninin Avrupa'dan Afrika ve Uzakdogu Asya'ya kaymasini sagladi. Almanya'nin denizlerde ve smrgelerde Ingiltere ile rekabete ynelmesi, dny pazarlarini ele geirmeye alismasi ve asker ynden glenmesi; diger devletler gibi Ingiltere'yi de endiseye sevk etti. Nitekim Almanya, 1890'dan sonra tkib ettigi politika ile Gney dogu Avrupa ve n Asya'yi etkisi altina aldi. Afrika ve Uzakdogu'da girisimlerde bulunmaya basladi. Bylece Almanya, Ingiltere iin denizlerde gl bir rkib, Avrupa'da da dengeyi bozan bir g hline geldi. Bu da Ingiltere' nin gvenligi, Hindistan yolu ve deniz asiri ikarlari ynnden ok tehlikeliydi. Almanya'nin gcnn ve etkinliginin azaltilmasini isteyen ingiltere, Almanya'yi ezmek iin esitli tedbirlere basvurdu. Fransa da, yni basinda gl bir Almanya'nin bulunmasindan endise ediyordu. 1870'deh beri Almanya'dan Alsace-Loren'i ele geirmek ve intikam almak istiyordu. ikabilecek bir savasta mttefikleri ile birlikte Almanya'yi paralamanin

hesabini yapiyordu. Rusya ise, bati sinirlarinda birg olarak beliren Almanya'nin,, Dogu Avrupa'daki panislavist emellerine set ekmesinden endise ediyordu. Bu sebeble Almanya'yi yikarak ve ona dayanan Avusturya-Macaristan Imparatorlugunu paralayarak bu tehlikeyi ortadan kaldirmak, btn Slavlari Rus hkimiyeti altina alabilmek gayesini gdyordu. Ayrica, Ingiltere'nin karsi ikmasindan dolayi bir trl alamadigi Istanbul ve bogazlari, Ingiltere ve Fransa'nin mttefiki olmasindan faydalanarak ele geirmek ve sicak denizlere ailmak emelindeydi. Btn bu gelismelerin hedefi olan Almanya ise, ekonomik ve siys ynden dnyda daha etkin hle gelmek istiyordu, zellikle doguya dogru genislemek ve yeni pazarlar ele geirmek emelindeydi. Avrupa'nin gittike gten dsen devleti Avusturya-Macaristan Imparatorlugu ise, kendisine en byk zararin panislavizmden gelecegini biliyordu. Rusya'nin destegi ve kiskirtmasiyla harekete gecen, byk iddialar pesinde kosan Sirbistan'i ortadan kaldirarak, doguya dogru genislemek ve Rus etkisini Balkanlardan uzaklastirmak istiyordu. Italya ise, Almanya ile ittifak iinde bulunmasina ragmen gizlice Fransa ile anlasmisti. Gayesi, Avusturya'nin hkimiyeti altinda kalan Italya topraklarini kurtararak, Akdeniz ve evresinde yeni smrgeler elde etmekti. Byk devletlerin hepsi bir harbin ikmasinda kendi ikar ve emelleri aisindan fayda grmekte ve harbin ikmasi iin zahir sebebler aramaktaydilar. Avrupa'da Almanya, Avusturya-Macaristan ve Italya'dan meydana gelen l ittifak ve Ingiltere, Fransa ve Rusya'dan meydana gelen l tilaf bloklarinin kurulmasi ve savas hazirliklarinin devam ettigi sirada Osmanli Devleti; ittihdcilarin tesvik ve tahrikiyle girdigi Balkan harbinden maglb ikmis, pek ok vatan topragini kaybetmis, dzenli ve disiplinli ordulari daginik, bitkin ve tehztsiz olup, perisan bir hldeydi. ikacak bir harbe girmeye madd gc ve tahamml olmadigi gibi, byle bir harbe girmeyi gerekli kilacak birsebeb de yoktu. 28 Temmuz 1914 gn Avusturya-Macaristan veliahdi Arsidk Fransuva Ferdinand'in Saraybosna'da bir Sirpli tarafindan ldrlmesi zerine, Avusturya, Sirbistan'a agir bir ltimatom verdi ve harb iln ettigini bildirdi. Rusya Sirbistan'in, Almanya da Avusturya'nin yaninda harbe girdi. Bylece bir hafta iinde Avrupa, dny apinda bir harbe srklendi. Almanya Rusya'ya, Rusya'nin mttefiki olan Fransa da Almanya' ya savas iln etti. Fransa'yi ezmek ve ardindan Rusya zerine yrmek zere hazirlanan Almanya' nin Belika'dan gemesi gerekiyordu. Belika geis izni vermeyince, Almanya Belika'ya savas ln etti. Fransa ve Rusya' nin mttefiki olan Ingiltere de bu sirada Almanya ve Avusturya'ya savas iln etti. Belika'ya giren Almanlar hizla Fransa zerine yrdler, ilk anda geri ekilen Fransizlar, Marne nehri zerinde kuvvetli bir savunma hatti kurdular. Bu hatti yaramayan Almanlar, dogu cephesine dnp, Ruslari iki defa maglb ettiler. Avusturya ise hi bir basari saglayamadigi gibi Ruslara da yenildi. Galiya, Ruslar tarafindan isgal edildi. Denizlerde Ingiltere ile Almanya arasinda meydana gelen iki savasin ilkini Almanlar, digerini ise Ingilizler kazandi. Bu arada Almanya'nin Uzakdogu'da yayilmasini istemeyen Japonya, 23 Agustos 1914'de Almanya'ya savas ln ederek itilf devletlerinin yaninda yer aldi. Trablusgarb ve Balkan savaslarindan yenik ikan Osmanli Devleti, ordu ve

donanmasini islha alismasi yaninda, bloklara ayrilmis Avrupa'da kendisini siys yalnizliktan kurtarma tesebbslerine giristi. 23 Ocak 1913'de dzenledikleri Bb-i l baskiniyla iktidari ele geiren Ittihd ve Terakk firkasinin ileri gelenlerinden olan Ceml Pasa, Fransiz dostlugundan faydalanarak Osmanli Devleti'ni tilf devletleri safina sokmak istediyse de netice alamadi. nk Osmanli Devleti'nin, itilaf devletleri yaninda yer almasi, Fransa ve Ingiltere'nin mttefiki olan Rusya' nin isine gelmiyordu, itilf devletleri arasinda yer alma tesebbsleri neticesiz' kalan Ittihad ve Terkki ileri gelenleri, Enver Pasa'nin Alman hayranligi sebebiyle Almanya'nin yaninda yer almak iin tesebbse getiler. Harbin baslamasindan bes gn sonra, 2 Agustos 1914'de sadrzam Sad Halim Pasa, harbiye nziri Enver Pasa, dhiliye naziri Talat Pasa ve Meclis-i meb'sn reisi Halil beylerden meydana gelen drtl grup; Fransa tarafdri olan Ceml Pasa ile diger vkel ve Meclis-i meb'snin haberi olmadan OsmanliAlman ittifakini imzaladilar. Daha nceki btn harbler, Meclis-i meb'sn ve hey'et-i vkeldan baska sarayda toplanan fevkalde harb meclisinin karariyla iln edilirdi. Birinci dny harbine girisin ilk basamagi olan bu ittifak andlasmasi, pdishtan, btn meclislerden ve yetkililerden gizli olarak imzalanmak suretiyle Osmanli Devleti' 'nin yikilisi hazirlandi. Hibir mill menfeat saglamayan, fakat pek ok ykmllkler getiren bu ittifak andlasmasinin imzalanmasindan sonra, ihtiyat tedbiri olarak ertesi gnden baslamak zere seferberlik ilan edildi. Harb hazirliklarina vakit bulabilmek iin zahiri olarak tarafsizligini iln eden Ittihd ve Terakki, 11 Agustos Sali gn Goeben ve Breslau isimli Alman zirhlilarinin ingiliz takibinden kurtulmak zere anakkale bogazindan girmelerine msde etti. Bu Alman zirhlilarinin anakkale bogazindan ieri girmesinden ise, sadrazamin, kabinenin, Meclis-i meb'snin, hey'et-i vkelnin ve Enver Pasa haricindeki diger Ittihd ve Terakki ileri gelenlerinin de haberi olmadi. O gnn aksami Sad Halim Pasa' nin yalisinda toplanan Encmen-i vekleya biraz ge gelen harbiye nziri Enver Pasa, ieri girerken glerek; "Bir oglumuz dnyya geldi" dedi. Hemen zh ederek, Alman gemilerinin Ingiliz takibinden kurtarmak iin ieri alinmalarini kendisinin emrettigini syledi. Bu suretle Enver Pasa, Almanya'nin Trkiye'yi istedigi zaman harbe sokacak bir vaziyete gelmesini te'min etmek gibi trihin hi bir zaman affetmiyecegi bir cinayeti tek basina isledigi gibi, faciaya ses ikarmayan arkadaslari da su ortakligini kabul etmis oldular. Btn bu gelismelere ragmen Osmanli Devleti'nin tarafsiz oldugunu kabul eden itilf devletleri, Osmanli Devleti'nin tarafsiz kalmasini ve harbe girmemesini saglamak iin gayret sarfettiler. Fransa ve Ingiltere bykelileri, sadrzami ziyaret ederek protesto notasi verdiler. Itilf devletlerinin bu tesebbsleri karsisinda, hkmet, Alman sefirine mracaat ederek bir mddet gemilerin silhtan arindirilmasini istediyse de, vaziyete hkim olan Alman sefri, hkmetin bu istegini kesin olarak reddetti. Alman sefirinin bu davranisi zerine, Sad Halm Pasa'nm yalisinda toplanan Encmen-i vkel, Alman zirhlilarini Osmanli Devleti tarafindan satin alinmis gibi gstermeye karar verdi, Itilf devletleri bu hayal satis oyununa inanmamis olmakla beraber, Osmanli Devleti'nin tarafsizligini te'min iin, inanmis grndler. Gemilerin Alman mrettebattan arindirilmasini istedilerse de bu istekleri kabul edilmedi. Alman gemilerinin birincisine Yavuz, ikincisine de Midilli adi verildi. Biraz sonra da donanma baskumandanligina Alman filo kumandani Amiral Souchon (Suson) Pasa tyin edildi. Bylece tarafsiz kalmaya giden btn yollar kapatildi. Almanya, dogu Avrupa'daki Rus kuvvetlerinin bir kismini zerinden atabilmek iin Osmanli Devleti'nin bir an nce harbe girmesini istiyordu. Enver, Talat ve Ceml Pasa disindaki diger Osmanli idarecileri ise, devletin mali ve asker durumunun

iyi olmadigini ileri srerek harbe girisin geciktirilmesini istiyorlardi. Fakat ittihadcilarin Balkan harbinde halk zerinde biraktiklari kt htiralarin silinmesini isteyen, bylece binde bir ihtimlle de olsa ulasilacak bir Alman zaferinden sonra kendi ikbllerinin daha parlak olacagini zanneden, gerekte ise sdece Alman ordularinin zerinde bulunap Avrupa' daki ykn hafifletmek isteyen harbiye naziri Enver Pasa ve kabinenin bzi yeleri, devletin bir an evvel savasa girmesini istiyorlardi. Netcede Enver Pasa'nin izniyle amiral Souchon donanmayi alarak 29-30 Ekim 1914 gecesi Karadeniz'e ikti. Odesa ve Sivastopol gibi Rus limanlarini bombaladi. Bylece fiilen harbe giren Osmanli Devleti'ne karsi tilf devletleri harb ln ettiler. Gerek Almanya gerekse Itti-hd ve Terakk ileri gelenleri, Rusya ve Ingiltere'nin hkimiyeti altinda bulunan veya smrgesi olan mslmanlari ayaklandirarak bu iki devlete gaile ikaracaklarini mid etmislerdi. Ancak esitli sebeblerle beklenen netice alinamadi. Harbin basladigi ilk zamanlarda tarafsizligini ln eden Italya; Ingiltere ve Fransa' nin bzi vdlerde bulunmasi zerine 20 Mayis 1915'de Avusturya' ya, Agustos 1915'de de Almanya ve Osmanli Devleti'ne karsi savas ln ettigini bildirerek itilf devletleri yaninda yer aldi. ikinci Balkan savasinda kaybettigi topraklari geri almak isteyen Bulgaristan da, 6 Eyll 1915'de Almanya ve Avusturya ile imzaladigi andlas-malar geregince Sirbistan'a karsi savasa girdi. Osmanli Devleti'nin fiilen harbe girmesinden sonra itilf ve ittifak devletleri degisik cephelerde savasmaya basladilar. 1 Kasim 1914'de Ruslarin Dogubyezd'den sinirimiza tecvz etmeleri ile Kafkas cephesi aildi. Ruslar ilk iki muharebede maglb edildi ise de tkib edilip atilamadi. "Dondurucu kista taarruz dogru olmaz. Ilkbahara te'hir edelim" tavsiyelerine ehemmiyet vermiyen Enver Pasa'nin bizzat idare ettigi Sarikamis harektinda dondurucu kisin da etkisiyle en kiymetli ordu birliklerimiz imha edildi. Ruslar, 1915'e kadar Van, Mus, Bitlis; 1916'dan sonra Erzurum, Erzincan, Trabzon, Bayburt, Gmshane'yi zabt ederek Sark Anadolu'yu ellerine geirdiler. 1 Kasim 1914'de Ingilizlerin Sveys'te Akabe'yi bombardiman etmeleri zerine Filistin-Sriye cephesi aildi. Bahriye naziri Cemal Pasa'nin basinda bulundugu ve byk hayllerle 1915'de yapilan kanal harekti iki defa basarisizlikla neticelendi.Bu blgeye gnderilen ordumuz zayiat vererek Gazze'ye ekildi. 1917*de meydana gelen Gazze savasinin ikisini ordularimiz kazandi ise de, ncsnde yenildi. 1918 Nablus meydan muharebesinde de, Ingilizlerin oyunlarina aldanan bedevilerin ihaneti neticesinde yenildi. Neticede Suriye. Filistin, Sam, Haleb ve Beyrut elimizden ikti. Ingilizlerin 1 Kasim 1914'de Basra krfezine asker ikarmalari ile Irak cephesi kurulmustu. Ummi kumandanliga tyin edilen Sleyman Asker Bey, ingilizlere maglb oldu ve civar yerler dsman eline geti. Albay Halil Bey'in Kt zaferini kazanmasina ragmen, bundan istifde edilemedi, ingilizlerin bu havalideki askerleri tamamen temizlenmeden, Iran seferine girisilip, kuvvetler dagitildi. Bundan istifde eden dsman, takviye kuvvetleri alarak 11 Mart 1917'de mukavemet grmeden Bagdad'i ele geirdi. Sehrin dss ile Irak blgesi de elimizden ikti. Birinci Dny savasi esnasinda anakkale'de de ok mhim savaslar oldu. Gauben ve Breslau gemilerinin Osmanlilara siginmasindan sonra dsman anakkale zerine yklendi. 1915'den sonra anakkale'de meydana gelen savaslar sehamet destanlari ile doludur. Kirte, Zigindere ve Anafartalar, Kocaimen, Conkbayiri, Kanlisirt, Kirtetepe, Kanlitepe, Aslantepe muharebeleri

cereyan etti. Dsmanlar muvaffak olamayacaklarini anlayinca belli etmeden gizlice ekilmeye basladilar ve 1916 Ocagi'nda tamamen ekilip gittiler. Trk milletinin trihinde ayri bir nem tasiyan ve 9 aya yakin sren anakkale muharebelerinde 250.000 kadar sehd verilmis, yeni yetisen bir nesil burada erimistir. Neticede Trk cesareti Ingiliz sogukkanliligini, Trk azmi Ingiliz inadini ve Trk vatanseverligi Ingiliz gururunu yenmis, sanli trihimize "anakkale geilmez" ibaresini yazdirmistir. Avrupa'da durumun tilf devletleri lehine gelistigini gren Romanya da, bzi topraklar elde edebilecegini dsnerek 28 Agustos 1916'da itilf devletlerinin yaninda harbe girdi. Denizlerde de savaslar oldu. Yavuz ve Midilli gemilerinin Rus sahillerini bombardiman etmelerinden sonra Ruslar da Trabzon'u bombaladilar, Ingilizler Gazze ve Iskenderun limanlarini, donanmamiz Batum'u bombardiman etmisti. Kanal'da, Gazze'de, Suriye ve anakkale muharebelerinde Ingilizler tayyareden de istifde ettiler. 1917*de Rusya'nin savastan ekilmesi ile bosalan yeri Amerika doldurdu. Bu durum merkez kuvvetlerin aleyhine oldu. Bu tarihte btn devletlerde bir yorgunluk ve bikkinlik basgsterdi. Rusya'nin savastan ekilmesiyle imzalanan Brest-Litovsk andlasmasi ile Osmanli Devleti, dogudaki topraklarini istildan kurtardigi gibi, Kafkasya'daki isyanlari firsat bilerek Baku'yu ele geirmeye kalkisti. Ancak 1917 Haziran'inda, Yunanistan'in itilf devletleri safinda savasa girmesi ve ayrica 1918 yazi sonlarina dogru itilf devletlerinin btn cephelerde umm bir taarruza gemeleri, merkezi devletlerin sonunu getirdi. 1918 Eyll'nde Bulgarlar, Makedonya cephesinde Fransiz taarruzu neticesinde yenilince, mtreke istediler. Bulgarlarin savastan ekilmesiyle Almanya yolu kesilmis, daha nemlisi, Istanbul, Trakya ynnden bir saldiriya aik duruma gelmisti. Bu sirada sayisi dokuza ikan Trk ordulari hayli uzaklarda savasiyordu. Gerek bu durum, gerekse Suriye cephesindeki yenilgi, yillardir zafer vadiyle aldatilan millete, Ittihd ve Terakk'nin siysetinin basarisizligini gstermisti. Savasa devam etmekte hi bir fayda yoktu, 1918 Mart'inda sadrzam olan Talat Pasa, mtrekeyi imzalayacak bir hkmetin kurulmasina imkn vermek iin 7 Ekim 1918'de istifa etti. Hkmeti daha ok itilf firkasi mensuplari ile Ahmed Izzet Pasa kurdu. Bu sirada drt yildir Anadolu Trk erkeklerini cepheden cepheye kosduran, yzbinlerce sehd veren, glib fakat maglb sayilan Osmanlilar, mtreke istemek mecburiyetinde kaldilar. Bagdd-Kerkk arasindaki Ktl-Amare'de Osmanlilarca esir alinan ve Bykada'daki kampta bulundurulan Ingiliz generali Townshend (Tavnsend) araciligi ile Londra'ya basvuran Ahmed Izzet Pasa hkmeti, Bozcaada yaninda Limni adasindaki Mondros limaninda demirleyen Ingiliz Akdeniz donanmasi amirallik gemisi Agamemnon zirhlisi iinde, dikte ettirilen mtreke sartlarini 30 Ekim 1918 gn imzalamak mecburiyetinde kaldi. Bu mtrekenin imzalanmasi esnasinda, Osmanli Devleti'ni bahriye nzin Rauf, hriciye mstesari Resd Hikmet ve erkn-i harb kaymakami Sdullah beyler temsil etti. Amerika cumhurbaskani Wilson'un nl on drt maddelik prensiplerini Ingiltere ve Fransa kabul etmislerdi. Bu Wilson prensiplerinde; "Osmanli Devleti'nin Trk olan blgelerinde, itirazsiz olarak Trklerin hkimiyeti saglanacak ve bir blgenin halki.cokluka hangi idareyi istiyorsa, o idareye tbi olacaktir" hkmleri de vardi. Btn bunlara ragmen, Ingilizler mttefikleri Fransizlara bile bildirmeden Akdeniz baskumandani visamiral Arthur Calhorpe (Kaltorp)'a, Londra'dan telsizle

bildirdikleri, btn Osmanli trihinde grlmemis korkun bir esaret ve teslim olus vesikasi olan yirmi bes maddelik Mondros mtrekesini dikte ettirerek ve hi bir tirzina yer vermiyerek Osmanli temsilcilerine imzalattilar. Bu mtrekenin imzalanmaini tkib eden gnlerde, keyf idareleri, ikbl ve makam hirslari sebebiyle Osmanli Devleti'nin yikilmasina, milyona varan mslman-Trk evldinin sehid olmasina ve Anadolu disindaki btn topraklarimizin elden ikmasina sebeb olan ittihd ve Terakki'nin ls olan Talat, Enver ve Ceml pasalar ile diger ileri gelenleri yurt disina katilar. Halkimizin seferberlik dedigi drt yil sren Birinci dny harbinde Osmanli ordulari; Kafkasya cephesinde ve Karpatlardaki Galiya'da Ruslarla; Makedonya' da Yunanistan ve Fransizlarla; anakkale'de Ingiltere-Fransa-Italya ve (Hintli, Avusturalyali) smrgeleriyle; Sriye-Filistin ve Irak cephelerinde, Yeni Zelanda ve Hindistan dhil, Ingiltere Imparatorlugu ordulari ile san ve serefle kahramanca arpisti. Bu kahramanliklar halk trklerine yedi dvelin nnde; "Osmanliydi ki dayandi" szleriyle aksetmistir. Basta Ingiltere, Fransa ve Rusya olmak zere, Amerika, Belika, Brezilya, in, Kosta Rika, Kba, Yunanistan, Guatemala, Haiti, Honduras, italya, Japonya, Liberya, Montenegro, Nikaragua, Panama, Portekiz, Romanya,Sirbistan ve Siam'dan meydana gelen itilf devletlerine karsi; Almanya, Avusturya-Macaristan ve Bulgaristan'dan meydana gelen ittifak devletlerinin yaninda harbe giren Osmanli Devleti, Hicaz, Yemen, Asir, Irak, Suriye, Filistin, Lbnan ve Misir'i kaybetti. Osmanli Devleti'nin Birinci dnya harbindeki asker zayiatinin yeknu ise 3.842.580 ( milyon sekiz yz kirk iki bin bes yz seksen) kisidir. Drt milyona yaklasan bu mdhis yeknun 550.000'i (bes yz elli bin ) sehd; 891.364' (sekiz yz doksan bir bin yz altmis drt) mall; 103.731 'i (yz bin yedi yz otuz bir) kayip; 2.167.841'i (iki milyon yz altmis yedi bin sekiz yz kirk bir) yarali ve 129.644' (yz yirmi dokuz bin alti yz kirk drt) esirdir. Bu esirlerin byk bir kismi esarette lmstr. Memleketin esitli blgelerinde alik, salgin, bulasici hastalik ve muhaceret (g) sebebiyle telef olan sivil ahli kurbanlari bu yekna dhil degildir. Pek ok harb gemimizin de tahrb oldugu bu harb esnasinda, Osmanli Devleti'nin daha nceki harbler sebebiyle zten zayif durumda bulunan haznesi ifls hline geldi, iste btn bu mill felketlere sebeb olanlarin, daragalariyla beraber kurduklari idarenin mhiyetini de, faciaya sebeb olanlarin basindaki Talat Pasa; "Bizim bu memlekette kurdugumuz idare, olsa olsa mnevver bir istibdddir" diyerek ifde etmistir. Kurulan dvn-i harb, kaak olan Talat, Enver ve Ceml pasalar ile Dr. Nzim'i giyab olarak dma mahkm etti. Birinci dny harbinden sonra tilaf devletleri kazanli ikarken, ittifak devletleri zararli ikmis, en degerli topraklari ellerinden alinmistir. 1815 Viyana kongresinde kurulan, ancak on dokuzuncu yz yil boyunca nemli degismelere ugramakla beraber umm olarak 1914 yilina kadar gelen Avrupa siys haritasi ile gler dengesi yikildi. Bunun neticesinde Almanya, Avusturya-Macaristan ve Osmanli Imparatorluklari paralanarak yerlerine kk ve yeni bir ok devlet kuruldu. Avrupa'da yeni bir siys harita ve gler dengesi ortaya ikti. Daha genis mnda dnyda yeni bir statko kuruldu. Ancak bu degisiklik, mttefik devletlerin lehine idi. itilf devletleri; yenilen devletlerin topraklarini kltecek, bzilarini isgal edecek veya o topraklarda yeni devletler kuracak, asker kisitlamalar ve yasaklar koyacak sekilde andlasmalar kabul ettirdiler. Bunun neticesinde yikilan imparatorlugun biraktigi bosluk, basta Ingiltere olmak zere; Fransa, Italya ve Japonya gibi devletler tarafindan doldurulmak istendi. Birinci dny harbinden en krli ikan devlet Ingiltere idi. Almanya'yi yenilgiye

ugratmakla Avrupa'dan adasina gelebilecek tehlikelerden ve denizlerde bu devletin rekabetinden kurtulmus oldu. Diger taraftan Almanya' yi Ortadogu'dan uzaklastirarak, gl bir rakbi ortadan kaldirdi ve bylece blgeye hkim oldu. Ayni zamanda Rusya'yi etkisiz hle getirdi ve Fransa'yi da ikinci plnda birakti. Neticede, dnynin bir numarali devleti hline geldi. Fransa ise; Almanya ve Avusturya-Macaristan devletlerinin yenilmesi ve paralanmasi ile sinirlarindaki iki byk tehlikeden kurtuldu. Avrupa'da ve Ortadogu'da elde ettigi kazanlarla da Ingiltere'den sonra ikinci devlet oldu. Italya, Avusturya'dan aldigi topraklarla kuzeye dogru genisledi. Anadolu'da kendisine birakilan payi az buldugundan Ingiltere ve Fransa'ya kirgin olmakla beraber, elde ettigi adalar ve yerlerle Akdeniz ve evresinde etkili duruma geldi. Japonya ise, Uzak Dogu'da genis ikarlar elde ederek dnyda sz ve etki sahibi oldu. Birinci dny harbi sebebiyle gerek tilf, gerekse ittifak devletlerinin kendi bnyelerinde de bzi siys hdiseler meydana geldi. Ancak Birinci dny harbi sirasinda ve sonrasinda yapilan andlasmalar, yenilenlere ok agir sartlar getirdiginden, glib devletlerin de ikarlarina aykiri oldugundan ilk zamanlardan itibaren tepkilere, anlasmazliklara ve yeni mes'elelerin ortaya ikmasina yol ati. Bunlar da barisin uzun srmemesine sebeb oldu. Dnyda kisa bir mddet sonra yeniden bir umm savas tehlikesi basgsterdi.

1. KOSOVA SAVASI
Birinci Kosova Meydan Muharebesi (1362-1389): Osmanlilarin kurulusundan itibaren kuvvetlenmesi, Avrupa kitasinda fetihlerde bulunmasi, buradaki devletleri endiseye sevketti. Tek baslarina karsi koyamayacaklarini anlayan bu devletler, ittifak halinde harekete karar verdiler ve anlastilar. Sirp Krali Lazar ile Bosna Krali Tvartko ve Arnavud Prensi Jorj Kastriyota nclgnde; Bulgar, Arnavud, Ulah, Sirp Prensleri de ittifaka katildilar. Hayati muharebe meydanlarinda geerek, Islm Dini'nin cihad emrini yerine getiren, Birinci Sultan Murd Hn, Osmanli Devleti aleyhine yapilan Hiristiyan ittifakindan, casuslar vasitasiyla haberdar oldu. Gerekli tedbirleri yerinde ve zamaninda alinmak suretiyle, dsmanin dikkatini ekmeden, plnli olarak harbe hazirlanildi. Hali ittifakina karsi, Anadolu beyliklerinden yardimci kuvvetler istenerek, gnllleri davet edildi. Balkanlar'daki ittifaki bozmak iin, Vezir-i zam andarlizde Ali Pasa, otuzbin kisilik kuvvetle 1388'de, Bulgarlari saf disi ederek, Bulgaristan ve Mora isgal etti. Trkler'i, Balkanlar'dan atmak iin hazirlanan ittifaka karsi btn hazirliklarini tamamlayan Sultan Murad Hn, Harp Meclisi'nin ardindan, altmisbin kadar mevcutlu Osmanli ordusu ile Anadolu beylikleri kuvvetleri ve gnll Mslmanlar ile 1389'da, Sirp Krali Lazar'in merkezi olan Pristine istikametine hareket etti. Rumeli Akinci kumandani Gazi Evrenuz Bey ile Pasa Yigit kumandasindaki Osmanli nc kuvvetleri, Kosova'da mttefik Hali kuvvetleriyle karsilastilar. Osmanli ordusunun, Balkanlar'da ilerlerken, getigi yerlerde yagma, tahribat yapmamasi, Islmi Hiristiyanlara ok iyi tanitti. Islmiyet hakkinda

bilgileri olmayan halk, hayretler iinde kaldilar. Idarecilerinden zulm, eziyet, kt muameleden baska birsey grmeyen ahli, bundan sonraki seneler Trk idaresini arzu ve istekle beklediler ve benimsediler. Muharebe ncesi toplanan harp divaninda; istisareden sonra Sultan Murad-i Hdavendigr; kumandan ve hey'ete: "-Cmleniz berhudar olasiniz... Firasetinizi aika bildirdiniz.... Gayri hepimiz biliriz ki, zafer ancak Allah telnin yardimiyla gereklesir.... Kffar ordusu 'bizden fazladir. Fakat Mslman mcahid kfirden secatlidir... Beglerim,, pasalarim, hadi greyim sizi... Bu gece, asker evldciklarimi hosa tutasiniz... Onlara, Yce Allah'imiza dua etmelerini vaziyet edesiniz... Helllasasiniz. Ola ki yarin, ogumuz cennette bulusuruz." hitabini yapip, kendisi de mbarek Bert gecesi Kur'n-i kerm okuduktan sonra harb meydanindaki adirinda, firtina devam ederken, tarihe geen su duayi Allah teldan niyaz etti: "-Ya Rabbim! Bu firtina, su ciz Murad kulunun gnhlari yznden iktiysa, masum askerlerimi cezalandirma. Onlari bagisla... Allahim... Onlar ki buraya kadar, sadece Senin adini yceltmek, Islm dinini kfirlere duyurmak iin geldiler. Bu firtina fetini, onlarin zerinden def eyle... Senin sanina lyik bir zafer kazanmalarini nasip eyle. Onlara yle bir zafer kazandir ki, btn Mslmanlar bayram ede..... Mslmanlari mansr ve muzaffer eyle. Ve dilersen o bayram gnnde su Murd kulunu sana kurban olsun.... nce beni gazi kildin, sonra sehid et." 1389 yazinda Kosava'da, dsmana karsi harp nizami alan Osmanli ordusuna Sultan Murad Hn kumanda edip, merkez kuvvetlerinin basindaydi. Vezir-i zam Ali Pasa, Sultan'in yanindaydi. Ordunun sag kolunda Sehzade Byezid, Rumeli Beylerbeyisi Kara Timurtas Pasa, Akinci Beyi Evrenuz Bey, sol kolda Karesi Sancakbeyi Yakup Beg, Anadolu Beylerbeyi Saruca Pasa bulunuyor ve kumanda ediyordu. Merkez kuvvetlerinin nnde Yenieriler ve onlarin nnde de toplar vardi. Her kolun nne biner oku yerlestirildi. Hali ordusunun merkezinde bulunan Sirp despotu Lazar, birliklere komuta ediyordu. Sag kola Lazar'in yegeni ve damadi Brankovi, sol kola Bosna Krali Tvartka kumanda ediyordu. Dsman kuvvetleri Sirp, Bosna, Macar, Ulah, Arnavud, Leh ve eklerden meydana gelip, mevcudu Osmanli kuvvetlerinden fazlaydi. Muharebe 9 Agustos 1389 gn Hahlar'in top atisiyla basladi. Trk ordusunun kahramanligi ve harp plninin mkemmelligi ve muvaffakiyetle tatbiki neticesinde, stn Hali ordusu, sekiz saat ierisinde bozuldu. Sag kalan Hali kuvvetleri geri ekilip, areyi kamakta buldular. Muharebenin kazanilmasinda ve dsmani imha ve takip edilmesinde, Sehzade Bayezid'in byk rol oldu. Hali kumandani Lazar ile oglu, yksek rtbeli kumandanlar ve mahiyyetleri esir edildiler. Murad Hn, zaferden sonra devrin an'anesi geregince, skran ifadesiyle muharebe meydaninda dolasirken, Lazar'in damadi, yarali sirp asilzadelerinden Milos Obili'in halini sorarken sehid edildi. Sultan Murd-i Hdvendigr'in sehdetinden nceki vasiyyetinde, Byezid Hn, Osmanli Sultani oldu. ikiyzbinlik Hali ordusunun kumandanlari dahi ldrlp, Kosova'da zafer kazanilmasi neticesinde; Osmanli Devleti Balkanlar'a kesin olarak yerlesti ve Sirp Kralligi yikilarak, Sirbistan, Trk hakimiyetine geirildi. Blgeye, Trk ve Islm nfusu iskn edilerek, hakimiyet pekistirildi.

2. KOSOVA SAVASI

Ikinci Kosova Meydan Muharebesi (1472-1451): Trklerin Avrupa'daki, ilerleyisini durdurmak iin, Hiristiyan devlet ve milletler, her maglubiyetin ardindan yeni ittifaklar kuruyorlardi. Osmanli Sultani Ikinci Murad Hn (1421-1451) devrinde, 1444'deki Varna maglubiyetinin cn almak hissiyle, Macar Kral Naibi Hunyadi Yanus, Almanya, Polonya, Romanya ve diger lkelerden doksanbin kisilik ordu topladi. 1448'de Osmanli Devleti'ne tbi Sirbistan'a giren Hunyadi Yanus'un kumandasindaki mttefik kuvvetlerin, buralari isgal haberi zerine, Ikinci Sultan Murd Hn, sratle harekete geti. Anadolu'daki Karamanogullari Beyliginden ve Sirbistan'dan yardimci kuvvetler alan Sultan Murad Hn, Ekim 1448'de Kosova'da dsmanla karsilasti. Iki ordunun mevcudu da esit durumda olmasina ragmen, Osmanlilar devrin en stn atesli silahlarina ve topa sahipti. Mttefik ordusu agir zirhli olup, esitli milletlerden meydana geliyordu. Trkler ise muharebe egitim ve tecrbesi ile stn taktik kabiliyet vasiflari yaninda, sarsilmaz bir iman birligi iindeydiler. Sultan Murad Hn, Trk-Islm an'anesi geregince, muharebeden nce sulh teklif etti. Sulh, Hali taassubu ile red edilince, dsman ordusu hakkinda btn bilgileri degerlendirerek, harp nizmi alindi. Osmanli ordusunun merkezinde Ikinci Sultan Murad Hn, sag kolda Saruca Pasa, sol kolda, Dayi Karaca Pasa bulunuyordu. nc kuvvetler, Akinci beylerinden Hizir Bey, Isa Bey, Turahan Bey, ihtiyat da Sinan Bey kumandasinda toplanmisti. Hunyadi Yanus'un kumandasindaki mttefik ordusunun saginda Macarlar, Sicilyalilar, sol kolda da Almanya, Polonya, Romanya kuvvetleri vardi. 17 Ekim 1448 tarihinde Hunyadi Yanus, zaferden emin bir sekilde taarruzla muharebeyi baslatti. Mttefik askerler, coskuyla hcum etmesine ragmen, Trkler karsisinda birinci gn stnlg saglayamadilar. Trklerin geri ekilecegini uman Hunyadi Yanus, ikinci gn gleyin baslatilan taaruz da neticesiz kalinca, gece baskinina tesebbs etti fakat basarili olamadi. Muharebenin nc gn olan 19 Ekim sabahi baslayan taarruzda, Osmanli ordusu, sahte ric'at taktigini tatbik ederek, mukavemet etmeden geri ekildi. Sag ve sol kollar ailarak, mttefiklere Osmanli merkez kuvvetleri hedef tayin ettirildi. Trkler'in katigini zanneden Hali ordusu zafer kazandik hissiyle suursuzca merkez istikametine ilerledi. Merkezde safha safha geri alinirken, dsmanin iyice dagildigi tespit edilince, karsi taarruza geildi. Merkeze girmis olan dsman kuvvetleri, yandan ve geriden sarildi, iyice evrildigini anlayan Halilar, mitsizce bir an karsilik verdiler ve kamaya basladilar. nceden kaanlar ve geri ekilenler disinda Halilar muharebe meydaninda imha edildi. Ikinci Kosova Meydan Muharebesi neticesinde, Trklerin Balkanlar'dan atilamayacagi kesinlesince, Avrupalilar taarruzu birakip, mdafaaya getiler. Balkanlar'da baslatilan menfaat mcadelesi, hosgr ve adalet prensiplerini tatbik etme siyasetince Osmanlilar lehine neticelendi.

1. VIYANA KUSATMASI
Moha'ta Macaristan ordusunu tamamen imha edip blgeyi Osmanli Devleti sinirlari iine katan Kanun Sultan Sleyman Han, savastan sonra Budapeste' ye gelip Macaristan'in yeni statsn tesbit etmisti. Buna gre Macaristan, Osmanli Devleti'ne bagli bir krallik olarak bilinen ve Moha muharebesine katilmayan Transilvanya (Erdel) voyvodasi Zapolya'ya verilecekti. Nitekim Kanun Sultan Sleyman Han 16 Ekim 1526'da Macaristan tacini Zapolya'ya veren trih fermanini imzaladi ve Budapeste'de Macaristan tahtina geirdi. Kuzeydogu

Macaristan'da Tokay sehrinde toplanan Macar diet (asiller) meclisi Zapolya'yi kral tanidi. Macar kralliginin Bohenya tacina bagli olan ve Osmanli ordularinin girmedigi Bohenya, Moravya, Slovakya ve Silezya gibi lkeler ise, Moha'ta ldrlen Macar krali Layos'un karisi ve ispanyaAlmanya imparatoru CharlesOuint'in kardesi olan Avusturya arsidk Ferdinand'da kaldi. Kanun Sultan Sleyman istanbul'a dndkten sonra harekete geen Ferdinand, Bratislava'da Osmanlilara karsi olan asillerden tesekkl ettirilmis bir diet meclisi toplayarak kendini Macaristan ve Bohenya krali ln ettirdi. Agabeyi Ispanya Almanya imparatoru CharlesQuint' in de destegini alarak iyice glenen Ferdinand, Tokay meydan muharebesinde Zapolya'yi yenerek Budapeste'yi (Budin) almis ve Macaristan'in byk bir kismini ele geirmisti. Bunun zerine Zapolay, Kanun Sultan Sleyman Han'dan yardim istedi. Kanun Sultan Sleyman Han, Moha zaferi ve kili hakkiyla zaptettigi genis Macaristan lkelerinin Alman asilli bir hkmdarin eline gemesine msde edemezdi. Bu, Osmanli Devleti iin vahim neticeler dogurabilirdi. Kanun Sultan Sleyman Han sefer hazirliklariyla mesgulken, Macaristan'dan fethedilen arazinin geri verilmesi karsiliginda baris yapmak istegiyle Ferdinand'in elileri geldi. Fakat Almanlari, Budin ve Macaristan' dan ikarip atmak, Ferdinand'a gzdagi vermek, bulunabilirse, Alman ordusunu yakalayip yok etmek arzusunda olan Kanun Sultan Sleyman Han, o zamanin detleri geregi elileri tevkif ettirdi. Hazirliklarini tamamladiktan sonra serbest birakip savas iin yola iktigini syleyip Ferdinad'a gnderdi. 10 Mayis 1529'da istanbul'dan hareket eden Sleyman Han, 20 Haziran'da Sofya'ya ve 18 Agustos'da Moha ovasina ulasti. Zapolya da 6000 Macar askeri ile orduya katildi ve burada Pdish' in elini pmekle sereflendi. Eyll' de Budin'i kusatan sultan Sleyman Han, teslim teklifinin reddedilmesi zerine siddetli bir muhasara savasina basladi. 8 Eyll'de kale kapilarindan biri ele geirilip umm hcum baslatilinca, mit kalmadigini anlayan mdfiler, hayatlarina dokunulmamak sartiyla kaleyi teslim ettiler. Kisa zamanda gsterilen bu muvaffakiyet karsisinda, Osmanli hkimiyetine daha fazla karsi duramayacagini anlayan Bogdan voyvodasi besinci Petro Raves de ordugha gelerek bir tbiiyyet andlasmasi imzaladi. Elbasan sancakbeyi Hasan Bey'i Budin'de muhafiz birakan Kanun, 12 Eyll' de Macar taht sehrinden ayrilip Viyana zerine yrd. Bu arada Ferdinand'in adamlari tarafindan kairilmak zereyken izvornik sancakbeyi Sultanzde Bli Bey' in ele geirdigi meshur Macar taci, yenieri sekbanbasisi tarafindan Zapolya'ya giydirildi. Kanun Sultan Sleyman Han, 22 Eyll'de Almanya sinirini geti. Ertesi gn Bli Bey'in kardesi Semendire sancakbeyi Sultanzde Mehmed Bey, Alman nc kuvvetlerinin byk bir kismini Viyana'nin on bes kilometre gneydogusundaki Bruck kasabasi yakinlarinda imha etti. Esir edilen Alman kuvvetleri komutani Christophe Von Zedlitz ve alti general Sultan'a gnderildi. 27 Eyll'de Viyana nlerine gelen ordu-yi hmyn, hiristiyanligin en byk devleti olan Alman imparatorlugu'nun baskentini muhasaraya basladi. Kanun Sultan Sleyman Han, 120.000 kisilik bir orduyla Budin' den ayrilip Viyana zerine yrdg haberi duyulunca, sdece Almanya'da degil, btn Avrupa' da mthis bir telas ve korku baslamis, Trklerin gelisi karsisinda, o sirada had safhada olan mezhep mcdeleleri bile bir tarafa birakilarak, Viyana'ya yardim kampanyasi ailmis ve Avrupa'nin her yerinden muhtelif milletlere mensup yardim kuvveti akin akin gelmeye baslamis, hatt muhsaradan biraz evvel bu kuvvetlerin byk bir kismi kaleye yerlesmisti. Osmanli ordusunun hasmetinden byk bir korkuya kapilan Ferdinand, alelacele sehri terkederek kamis, yerine ihtiyar ve tecrbeli bir asker olan, Kont Nicolos

Von Salm'i kale komutani olarak birakmisti. Mdfaa hazirliklarina baslayan Kont Salm de, Trk ordusu gelmeden Viyana yakinlarindaki mahalleleri tamamen yakip yikmis, birinci istihkm hattindan yirmi adim ierde ikinci bir istihkm ins etmis, Tuna sahillerine kaziklar diktirerek mdfaa iin gerekli tedbirleri almisti. Osmanli humbaracilarinin yakici te'sirlerinden korunmak iin evlerin ahsap atilarini yiktirmis, top gllelerinin te'sirini azaltmak iin de, sokaklarin kaldirimlarini sktrmst. Ayrica iki ay yetecek kadar erzaki te'min edip, sehirdeki sivil halki disari ikarmisti. Kanun Sultan Sleyman Han, Viyana'ya gelirken hi bir zaman kaleyi alma gayesini gtmemis, istedigi zaman bunu gereklestirebilecegini gstererek gz dagi vermek istemisti. stelik yeni fethedilmis olan Macaristan'da islm idaresi tam yerlesmeden Viyana'nin da alinip askerin ok genis bir alana yayilmasi, stratejik bakimdan hatali olurdu. Kisin yaklasmasi kale evresinin yogun yagmurlar sebebiyle bataklik hline gelmis olduguna aldirmadan kaleyi kusatmisti. Kaleyi muhasaraya baslayan Kanun Sultan Sleyman Han, on yedi gn boyunca dverek, sehrin surlarini iyice tahrip etmisti. Bu sirada bir Osmanli gllesinin isbetiyle kale komutani Kont Salm de ldrlmst. evreden aldigi istihbaratlar sonunda Viyana'ya yzelli kilometre uzaktaki Linz'de Alman ordusunun da Osmanli ordusunun karsisina ikmayacagi anlasilinca, CharIesQuint'e verilen cezanin yeterli olduguna kanat getiren Kanun Sultan Sleyman Han, orduya muhasarayi kaldirma emrini verirken, esitli beyler kumandasindaki akinci kuvvetlerini akina gndererek,Avusturya, Gney Almanya (Bavyera), Muravya, Bohenya. Slovakya, Silezya (simdiki ekoslovakya) ve Slovesya gibi Alman Imparatorlugu'na bagli lkeleri bastan basa ignetti. 16 Ekim'de Viyana nlerinden hareket eden ordu-yi hmyn, 25 Ekim'de Budin'e 16 Aralik'ta da istanbul'a dnd.

2. VIYANA KUSATMASI
Kprl Fazl Ahmed Paa'nn vefat zerine, 5 Kasm 1676 tarihinde Merzifonlu Kara Mustafa Paa sadrazamla getirildi. Rusya seferinin, yaplan bar antlamasyla bitmesinden sonra, Macaristan'da Avusturya'ya kar isyan edip tekrar Osmanl Devleti himayesini isteyen Tkeli mre (Emeric Thkely), Merzifonlu Kara Mustafa Paa tarafndan Orta Macaristan Kral ilan edildi. Macarlarn lideri konumuna gelen Tkeli mre, Avusturya kral I. Leopold'a kar direnie geti. Tkeli'nin Osmanllardan yardm istemesi zerine, bunu frsat bilen Merzifonlu Kara Mustafa Paa Viyana'y kuatt(14 Temmuz 1683). 60 gn sren kuatma srasnda Viyana'ya 18 byk yry gerekletirildi. Ancak byk ve son saldr iin Merzifonlu Kara Mustafa Paa srekli bekliyordu. Bu arada Papann ars zerine Lehistan Kral Jan Sobiyeski Viyana'nn yardmna yetiti. Dmana 80 bin kiilik ordusuyla byk moral ve g kazandran Lehistan Kralnn gelmesiyle, Osmanl Ordusu iki ordu arasnda skt. Krm kuvvetlerinin yeterli gayreti ve mcadeleyi gstermemesi zerine, Osmanl ordusu dald ve byk bir bozguna urad; ordu hzl ve dzensiz ekilde Belgrad'a doru geri ekildi. kinci Viyana Kuatmas'ndaki baarszlk Sultan Drdnc Mehmed'in Merzifonlu Kara Mustafa Paaya olan gvenini sarsmadysa da, dmanlar sadrazam baarszln tek sorumlusu olarak gsterdiler. Merzifonlu Kara Mustafa Paa Belgrad'da idam edildi. Yerine Kara brahim Paa sadrazamla getirildi.

Viyana nlerinde bozguna urayan Osmanl Ordusu geri ekilince dman kuvvetleri Macaristan girdi. Srasyla Vigrad (18 Haziran 1684), Uyvar (19 Austos 1685), Budin (2 Eyll 1686) kaleleri Avusturyallarn eline geti. Dier taraftan Venedik, Avusturya ile anlaarak Osmanl Devleti'ne kar cephe at ve adalarn bazlarn ele geirdi. Venedik Yunanistan'da Patras, Korent, nebaht, Mizistre gibi nemli kalelere ve son olarak Atina'y ele geirdi (25 Eyll 1687). kinci Viyana Kuatmas'nn Osmanl tarihinde nemi byktr. imdiye kadar bu denli byk bir yenilgiye uramayan Osmanl Devleti artk gerilemeye balyordu. kinci Viyana Kuatmas'ndan sonra Avrupa Devletleri Trkleri Avrupa'dan karma umuduna kaplp kutsal ittifak kurdular. Avusturya ve Venedik'e kar alnan malubiyetler ve nemli kalelerin kaybedilmesi Osmanl Devleti'nde byk yank uyandrmt. Ordu da isyanlar balad. Askerler baarszlnn sebebi olarak Sultan Drdnc Mehmed'i suluyorlard. Askerlerin istei ile sadrazam olan Siyavu Paa, btn devlet adamlarnn hazr bulunduu bir toplantda Sultan Drdnc Mehmed'in tahttan indirilerek yerine ehzade Sleyman'n tahta geirilmesine dair bir karar ald. Sultan Drdnc Mehmed 8 Kasm 1687 tarihinde tahttan indirildi.

1. BALKAN SAVASI
1789 Fransiz Ihtillinin dnyaya yaydigi Milliyetilik akimi neticesinde, imparatorluklar dahilinde bulunan milletler, bagimsizlik iin harekete gemisler ve bazi devletlerin destek ve yardimlari ile ayaklanmislardir. Osmanli tarihinde XIX. yzyil, bu tr ayaklanmalar dnemidir. Balkan yarimadasinda ok esitli millet yasadigi iin, milliyeti ayaklanmalar en fazla burada meydana gelmistir. Balkanlarda ikan ayaklanmalari daha ok, XVII. yzyilda gelismeye basliyan ve en byk gayesi, Baltik denizine ve zellikle Akdenize ikmak olan Rusya kiskirtiyordu. Akdenize inmek iin nce Karadeniz'i, sonra Istanbul ve anakkale bogazlarini ele geirmesi gerekiyordu. Iste Rusya bu gayeye ulasmak iin her yola bas vurmaktan geri kalmamistir. Bu yollardan biri de irk ve din bakimindan akraba oldugu Balkan Prensliklerini alet olarak kullanip, bu gen devletleri Osmanli Devletinin varligini sona erdirmeleri iin kiskirtmakti. Osmanlilar Trablusgarp'ta savasirlarken, Sirbistan'in baskenti Belgrat'taki Rus elisi harekete geerek, Balkanlarda Osmanli Devletinin elinde kalan son toprak paralarinin Sirbistan ile Bulgaristan arasinda paylasilmasi iin tesebbste bulundu. Neticede iki devlet arasinda bir ittifak imzalatmaya muvaffak oldu. Kisa bir sre sonra bu ittifaka Karadag ve Yunanistan da katildi. Bylece Balkanlarda Osmanli Devletine karsi harekete geme hazirliklari tamamlanmis oldu. Bu sirada Trk ordusu subaylari iki partiye ayrilmis ve hkmet Ruslarin Balkanlarda savasa msaade etmiyecegi hususundaki yalan teminatina inanmisti. Sofya eliliginden hariciye Nzin olan Asim Bey de 15 Temmuzda, meclis-i Mebsan'da: "Balkanlardan imanim kadar eminim" tarihi cmlesini ihtiva eden bir nutuk syliyerek, harb ihtimalinin bulunmadigini iddia etmisti. Ayrica sim Beyin yerine gelen yeni Hariciye Nzin Ermeni Gabriel Noradingiyan da Rusya'nin teminatinin kesin oldugunu hkmete bildirmisti. Bu inandirici teminatlar neticesinde Rumelindeki en iyi 120 tabur asker terhis edilmisti. Balkan devletleri ittifaktan sonra Osmanli Devletine isteklerini bildirdiler. Bu ittifaktan haberi olmayan Ittihatilar, savas iin yksek grenim talebesini

kiskirtarak, Babili nnde "Harb" diye bagirtmis ve hkmet aleyhinde nmayis yaptirmislardi. Harbin kolay geecegini zannediyorlardi. Halbuki mttefikler, Trkiye'ye karsi uygulayacaklari savasi ve taksim projelerini en ince teferruatina kadar tesbit etmislerdi. 8 Ekim 1912'de Karadag Prensligi Osmanli Devletine savas ati. 18 Ekimde Osmanlilar, Bulgaristan, Sirbistan, birka gn sonra da Yunanistan ile savasa girdi. Ikmal ve Levazim Teskiltinin ok bozuldugu Osmanli ordusu seferberligini ok ge yapabildi. Terhis edilip Anadolu'ya gnderilen 120 taburu, savasin sonunda bile yeniden silh altina alamadi. Bulgaristan'a karsi ikacak kuvvetler 5 kolordu halinde, "Sark Ordusu" namiyla toplandi ve I. Ferik Abdullah Pasa'nin kumandasina verildi. Edirne mevkiindeki bagimsiz kuvvetler Skr Pasa'nin emrindeydi. Yunanistan'a karsi Selanik'te bir kolordu ve Yanya kalesindeki kuvvetler birakilmisti. Karadag'a karsi kuvvetler Iskodra kalesinde toplanmisti. Sirbistan'a karsi Makedonya'yi "Garb Ordusu" kumandani mstakbel sadrazam Birinci Ferik Ali Riza Pasa savunacakti. Savasi idare kabiliyetinden mahrum Nzim Pasa'nin hibir hazirligi olmayan orduyu hemen Bulgarlara karsi taarruza geirmesiyle hezimet basladi ve artik arkasi alinamadi. Osmanli ordulari Bulgarlara karsi btn Trakya'yi birakarak atalca'ya kadar ekilmek zorunda kaldigi gibi, Sirbistan'a karsi Kumova'da yenilmisti. 6 Kasimda Prevezeyi alan Yunanlilar, Veliahd Konstantin idaresindeki byk kuvvetlerini Selanik zerine gnderdiler. Selnik'i savunmakla grevli jandarma pasasi Tahsin Pasa, tek silh atmadan, muazzam kolordusunu btn silhlari ile beraber yunanlilar'a teslim etti. Sultan II. Abdlhamd Hn devrinde ihtilas (devlet malini zimmetine geirmesi) suu tesbit edilmis olan bu Tahsin Pasa, o devirde menkb (rtbe ve haysiyetten dsms) oldugu gerekesiyle, Selanik kolordusunun basina getirilmisti. Btn Kuzey Arnavutluk da SirpKaradaglilar tarafindan isgal edildi. Selnik'in dsmesinden 8 gn nce, artik "Hakan-i mahlu" veya "Hakan-i sabik" diye anilan Sultan II. Abdlhamid Han, Istanbul'a getirilmisti. Sultan Abdlhamid Hn-i Selanik'ten almaya, nazirlardan Vezir Damat Germiyanoglu, Arif Hikmet ve Dmd avdaroglu Mehmed Serif Pasalar gitmislerdi. Sultan Abdlhamid Hn muhafizlarinin yaninda, ikisi de bilgin ve degerli eserler sahibi dmdlariyle konusmasi meshurdur. Gazete okumasi yasak oldugu iin, kulaktan aldigi bilgi disinda siyas durumu etrafli sekilde bilmeyen "Sabik Hakan", 4 Balkan devletinin ittifakina ve bu ittifakin haber alinmamasina hayret etmistir. Makedonya'da kiliseler meselesinin Ittihatilar araciligi ile ortadan kaldirildigini grenince, Balkanlarin ittifakini bununla izah etmis, fakat ittifakin grenilmemesi karsisinda elilerin, ataselerin ne is yaptiklarini sormustur. "Allah bu hallere sebep olanlarin Kahhar ismiyle kahretsin, devleti batirdilar" diye byk teessrle gemiye binmistir. Selnik'i ele geiren Yunanlilar, daha sonra Ege adalarindan Bozcaada, Limni, Somatraki ve Tasoz adalarini isgal ettiler. 3 Aralik 1912'de imza edilen ateskes anlasmasi (mtareke) ile silhli atisma durmus oldu. Balkan devletleri ile Osmanli Devleti arasinda Antlasma 30 Mayis 1913'de Londra'da imzalanmistir. Bu baris antlasmasi ile Osmanli Devleti, Ege adalarinin durumunun tayinini ve Arnavutlugun sinirlarinin izilmesi isini byk devletlere birakmakta, Girit'i hukuken Yunanistan'a terketmekte ve Midye-Enez

hattinin batisinda kalan topraklari da Balkan devletlerine birakmakta idi. Bu izilen sinirla, kendisini kahramanca savunan, fakat yiyecek sikintisindan son derece muzdarib duruma dsmesi sebebi ile dsen Edirne, Bulgaristan'a geiyor. Bulgaristan Kavala ile Dedeaga arasindaki topraklari alarak Ege denizine ulasiyordu. 2.500 yillik Trk tarihinin byk felketlerinden biri olan Balkan savasinda Trkler, Anadolu'dan sonra ikinci anayurt haline gelmis olan Rumeli'ni biraktilar. Bu Rumeli, 550 yildir Trk yurdu idi. Birok blgede Trkler, ezici ekseriyet halinde idiler. Trkiye, hemen hemen bir Avrupa devleti olmak durumundan ikti. 93 Harbinde grlen g ve gmen felketinin daha siddetlisi Balkan harbinde cereyan etti. Yzbinlerce Trk, herseylerini birakarak eriye eriye Istanbul'a eristiler ve Anadolu'ya dagildilar. Balkanlarin, bilhassa Bulgarlarin yaptiklari zulm tyler rpertici oldu. Onbinlerce sivil Trk, kadin, ihtiyar, ocuk ve bebekler dahil olmak zere her trl iskencelerle dograndi.

2. BALKAN SAVASI
I. Balkan Savasinda Osmanli Devletinin agir maglubiyete ugrayip Balkanlardan ekilmesi sonucunda, Balkanlarda siys bakimdan byk bir bosluk ve dengesizlik meydana geldi. Ganimetin paylasilmasinda anlasamiyan Balkan devletleri, birbirine dstler. Sirbistan askeri, hareket dolayisiyla, Sirp-Bulgar ittifakinin izdigi ve kendisine ayirdigi arazi parasindan daha byk bir blgeyi ele geirmisti. Sirplarin bu arazi blgelerini geri vermemesi anlasmazligin dgm noktasini teskil ediyordu. Diger taraftan Londra Konferansinda en byk payi Bulgaristan'in almasi, diger mttefiklerin hosnutsuzluguna sebebiyet vermisti. Bulgarlarin Ege kiyisina ulasmis olmasini Yunanlilar sert tepki ile karsilamislardi. Bu husus, Yunanistan ile Sirbistan'i birbirine yaklastirmis ve aralarinda ittifak anlasmasi akdine sebep olmustu. Sirbistan ile Yunanistan'in birbirlerine yaklastiklarini gren Bulgaristan, bu iki devlete tam hazirliklarini yapmadan nce 29-30 Haziran 1913'de saldirdi. Ancak Bulgar ordusu Yunanlilar ve Sirplar tarafindan Makedonya'dan ikarildi. Bu sirada Bulgaristan'dan pay almak istiyen Romenler de savasa girdiler ve kisa zamanda Bulgar Dobruca'sini ele geirdiler. Bulgar ordulari birka cephede savasmak zorunda kaldigi iin yenilmeye basladi. Osmanli Devleti de bu tarih firsati kairmadi ve btn zellikleri ile bir Trk sehri olan Edirne'yi geri aldi. Bu yenilgiler zerine Bulgarlar, bir yandan Romanya kralina basvurarak Balkanli devletlerle, bir yandan da Babili'ye basvurarak Osmanli Devletiyle baris yapmak istediler. II. Balkan Savasi sonunda, Bulgaristan'la diger Balkan devletlerinin imzaladiklari 10 Agustos 1913 tarihli Bkres Antlasmasi, Romanya ile Bulgaristan'in yeni sinirini belirtiyor, Tuna'nin gneyinde kalan nemli bir arazi parasini Gney-

Dobruca dahil Romanya'ya birakiyordu. Osmanli Devleti ile Bulgaristan arasinda 29 Eyll 1913 tarihinde imzalanan Istanbul Antlasmasi ile Bulgaristan, Kirklareli, Dimetoka ve Edirne'yi Osmanli Devletine geri verdi. Antlasmada Bulgaristan'da kalan Trklerin de durumu ele alinmakta, Trklerin mlkiyet haklarina saygi gsterilecegi de belirtilmekte idi. Osmanli Devleti ile Yunanistan arasinda imzalanan 14 Kasim 1913 tarihli Atina Antlasmasi ile Girit kesin olarak Yunanistan'a birakildi. Ege adalarinin ne olacagi da byk devletlerce kararlastirilacakti. Byk devletler ancak 1914 Subatinda Londra'da, bu adalardan Imroz, Bozcaada ve Meis bir yana, digerlerinin Yunanistan'a ve Italya isgalinde olanlari da Italya'ya kalmasina karar verdiler. Ancak bu karar zerinde henz bir anlasmaya varilamadan I. Dnya Harbi ikti. Sirbistan'la antlasma ise 13 Mart 1914'de Istanbul'da imza edilmistir. Sirbistan'la Osmanli Devletinin artik ortak siniri olmadigindan, sadece Sirbistan'da kalan Trklerin durumlari dzenlenmistir. I. Dnya Savasi ncesi dnemde Osmanli Imparatorlugu, Afrika ile ilgisini kesmis, Balkanlarda agir toprak kaybina ugramis, Bulgaristan'dan geri aldigi Edirne ile Dogu-Trakya'da kalabilmistir. Balkanlardaki devletlerin glenmesi ise, Avusturya-Macaristan ve Almanya' nin burada ilerleme egilimlerine ve Rusya ile Ingiltere'nin nfuzlarina set ekmisti.

SIRP SINDIGI SAVASI


Islm memleketlerine ynelen ve "Hali Seferleri" diye anilan tecvz hareketleri, bir asra yakin zamandan beri durmustu. Fakat, Osmanli Trkleri'nin Bati Trakyayi elde etmeleri ve Bulgaristan ortalarina kadar sokulmalari, Halilik ruhunun hortlamasina sebebiyet verdi. Filibe'nin zapti sirasinda kaan ve Sirbistan'a siginan Rum kumandani, vakit geirmeden Trkler zerine yrnmesini tavsiye ediyor, devamli tahriklerde bulunuyordu. Ancak, Sirplar'in da Bulgarlar'in da bu macerayi gze alabilecek kuvvet ve cesaretleri yoktu. Trkler'i geri pskrtmeye alisirken, ellerindeki topraklan kaybedebilirlerdi. Ayrica, Balkan kavimleri, kendilerine din, can, mal ve kazan hrriyeti getiren Islm idaresinden memnundular; tekrar eski kt jnlere dnmeyi istemiyorlardi. Denizci bir devlet olan Venedikliler ise, Dogu'daki ticar menfaatlerinin haleldar olacagi korkusuyla, tarafsiz kalma siyasetinden ayrilmiyorlardi. Osmanlilar'a karsi ikabilecek tek devlet Macaristan'di. Balkanlar'i da hkimiyeti altina alma sevdasina dsen Macar Krali Layos, bylece hazirlanmaya basladi. Iste o siralarda, Papa V. Urban da, Macar ve Sirp krallari ile Eflk (Romanya) ve Bosna prenslikleri arasinda askeri ittifak kurulmasina nayak oldu. Tarihlerimizde umumiyetle 60 bin kisi olarak gsterilen Halilar, Macar Krali Layos kumandasinda Edirne'ye dogru yrdler. Sultan Murad, o sirada Bursa'da bulunuyordu ve Trk ordusunun byk kismi Anadolu'da idi. Rumeli Beylerbeyi Lala Sahin Pasa, bir taraftan padisaha haber

yollarken, bir taraftan da Haci Ilbeyi kumandasindaki 10 bin kisilik akinci kuvvetini, kesif gayesiyle gndermisti. Herhangi bir mukavemet grmeden ilerleyen Hali ordusu, Meri nehrini getikten sonra, Edirne'nin birka kilometre tesinde durakladi. Taarruza getikleri anda, bu sehri zaptedecekleri ve Trakya'nin gneyine sarkacaklari muhakkakti. nk, Bursa'dan yola ikacak Osmanli ordusu, kisa zamanda oraya erisemezdi. Haci Ilbeyi, konak yerinde eglenceye dalan ve mstakbel zaferlerin tadini simdiden ikarmaya kalkan Halilar'a karsi, bir gece baskini dzenlemeyi kararlastirdi. Kimseden talimat almamisti ve bu tehlikeli tesebbsten zararli ikilirsa, kendi elleriyle idam fermanini hazirlamis olacakti. Fakat, gece karanliginda hcuma geen 10 bin Trk akincisi, dsmani tam gaflet halinde bastirdilar. "Koyun srsne dalan kurt gibi" neye ugradiklarini sasiran Hali askerlerini kilitan geirdiler. Kaabilenlerin ogunlugu da Meri sularinda boguldu. Kral Layos ise, canini glkle kurtararak memleketine dnebilmisti. Osmanlilar'in, mttefik Hiristiyan ordularina karsi elde ettigi bu zafer, tarihlerimizde "Sirp Sindigi" olarak anilir. te yandan, Sultan I. Murad Bursa'dan hareket etmis, Gelibolu'ya gemeden nce, Katalanlar elinde bulunan Karabiga'nin fethini kararlastirmisti. nk, ordusunun arkasini emniyete almak istiyordu. Sirp Sindigi Zaferi'nin haberi ulasinca, denizden ve karadan yaptigi taarruzun siddetini arttirdi ve nihayet kaleyi dsrerek, Marmara'nin gney sahillerindeki Trk hkimiyetini tamamladi. Bu arada, Gazi Evrenos Serez'i fethetmisti. Sirp Sindigi Zaferi, devlet merkezinin Bursa'da tutulmasinin mahzurlu olacagini gstermisti. nk, Osmanlilar'a ynelecek tehlikeler, simdilik sdece Hiristiyan dnysindan geliyordu. Ayrica, devletin istikbli de, Rumeli'de tutunmasina bagli idi. Bu sebeple, Edirne sehri askeri merkez haline getirildi. Bizans Imparatoru V. loannes Paleologos, Trkler'in Rumeli'de kazandigi topraklan istirdada alismayacagini ve Trk dsmanlari ile ittifak kurmayacagini taahht etmisti ama, el altindan bunun aksi faaliyette bulunmaktan vazgemiyordu. Nitekim, gizlice Macaristan'a gitmis ve kendisine yardim edilirse, Ortodoks mezhebini birakip Katolik olacagina sz vermisti. Fakat, memleketine dnerken, Bulgar Krali Ivan Sisman, onu yakalatarak Nigbolu kalesine hapsetmisti. O sirada, Macar Krali Layos, Papa nezdindeki tesebbslerine hiz vermisti. Bylece, bir taraftan Papa'nin Trkler aleyhindeki tahrikleri, bir taraftan da Bizans imparatoru'nu kurtarmak maksadiyla, Savua Kontu VI. Amadeo, 15 kadirga ile yola ikti. Ugradigi Agriboz ve Midilli adalarindan yardimci kuvvetler alip anakkale Bogazi'na girdi ve 1366'da Gelibolu'yu zaptetti. Trklerin donanmalari bulunmadigi iin, bu isgali nleyememislerdi. Ancak, 1367 Haziran'inda Bizans'a birakilan Gelibolu, kisa bir mddet sonra tekrar Trk topraklarina katilacaktir.

ANKARA SAVASI

Osmanli sultni Yildirim Byezid ile Timur Han'nin 1402 senesinde Ankara'da yaptiklari muharebe. Yildirim Byezd Han; Nigbolu zaferiyle Rumeli'de Osmanli hkimiyetini te'sis ettikten sonra, Anadolu'da birligi saglamak iin harekete geti. Bu niyetle Aydin, Mentese, Karaman ve isfendiyarogullari beyliklerine son verdi. Ancak bu beyliklerin basindaki beyler, Asya'da kuvvetli bir devlet kurup, batiya ynelen Timur Han'a sigindilar. Ayni sekilde Tmr Han'nin hkmdarligina son verdigi Karakoyunlu beyi Kara Ysuf ile Tebriz hkmdari Ahmed Bey de Yildirim Byezd'e siginmis, Erzincan beyi Mutahharten de akrabalarini Yildirim Byezd'e gndererek yardim istemisdi. Tmr Han'a siginan Anadolu beyleri, Osmanli sultni hakkinda; Tmr Han'nin nnden kaan beylerde Yildirim Byezd'e Timur'la ilgili olmadik seyler syleyip ktleyerek, her iki mslman Trk hkmdarinin arasini atilar, iki taraf da karsilikli kendilerine siginanlari mdfaa ettiler. Tmr Han, Yildirim Byezd'e mektup gndererek kendisine siginanlarin iadesini istedi. Bu mektuplarda her iki hkmdarin birbirlerine hakaret dolu szlere yer verdikleri ilim adamlari arasinda kabul grmemektedir. Bu gn bilinen hakaret dolu mektuplarin sahte oldugu isbatlanmistir. Yildirim Byezd, Tmr Han'nin istegini kabul etmeyince savas kainilmaz oldu. Tmr Han, kuvvetli bir ordu ile, Anadolu ilerine dogru harekete geti. Bunu haber alan Yildirim Byezd de, Istanbul kusatmasini kaldirarak, kuvvetlerini Bursa'da toplamaya basladi. Bursa'dan hareket eden Osmanli ordusu, iki koldan yryerek Ankara nne geldi. Bu sirada Tmr Han Sivas'i ele geirmisdi Onun, Sivas'da oldugunu haber alan Yildirim Byezd, agirliklarinin bir kismini Ankara'da birakarak Akdagmadeni ve Kadisehri daglik mintikasinda mevzi almak istedi, iki ordunun nc kuvvetleri Sivas ve Tokat blgelerinde karsilastilar ise de, Osmanli sultni Sivas ile Tokat arasindaki geitleri tuttugundan, burada muharebe yapmayi kendisi iin tehlikeli gren Timur Han Kayseri'ye dogru yrd. Timur Han, Byezd'i kendisine dogru ekmek istediyse de duruma vkif olan Yildirim Byezd bu oyuna gelmedi ve yapacagi taarruzun zamanini bekledi Tmr Han. Kirsehir zerinden hizla Ankara nlerine gelerek kaleyi kusatti. Kale muhafizi Ykb Bey, kaleyi siddetle mdfaa etti. Tmr Han. Osmanli ordusunun gelecegini tahmin ettigi yolu iyice tahkirn etti. Osmanli ordusu ise onun hi beklemedigi taraftan ve tahmininden ok erken Ankara nlerine geldi. Osmanli ordusunun merkezinde sultn Yildirim Byezd bulunuyordu. Yaninda sadrzam andarlizde Ali Pasa, sehzade Isa, Mustafa ve Musa elebiler yer aliyordu. Sag cenahta bulunan Anadolu birliklerine vezir Tmrtas Pasa, sol cenahta yer alan Rumeli birliklerine sehzade Sleyman Sah kumanda ediyordu, ihtiyat kuvvetlerinin basinda da Sehzade Mehmed elebi bulunuyordu. Sol cenahin ihtiyat kuvvetlerini, Sirbistan despotu ve Sultn'nin kayin biraderi Stefan Lazrevi'in kumandasinda yirmi bine yakin zirhli sirp askeri meydana getiriyordu. Merkez ihtiyatinda Karakoyunlular, sag cenahin ihtiyatinda Kara tatarlar denilen Trklesmis Mogollar yer aliyordu. Ayrica Sleyman Sah'in kumandasinda akinci kuvvetleri de vardi. Osmanli askerinin sayisi yetmis binden fazla idi. Tmr Han, ordusunun merkezinde yer almisti. Torunu Muhammed Mirza, zirhli ve atli olan Mvernnehr askeri ile ihtiyatta idi. Diger torunlari Pir Muhammed ve Iskender Mirza, Muhammed Mirza'nin yaninda yer aliyorlardi. Sag cenaha nc oglu Mransah, sol cenaha ise drdnc oglu Sahruh Mirza kumanda ediyordu. Zirhli otuz iki fil, ordunun nnde dizilmisti. Ikiye ayrilmis olan merkez kuvvetlerin sag tarafina Tmr Han'nin ikinci oglu mer Seyh Mirza, sol tarafina ise Emir Cell islm kumanda ediyordu. Akkoyunlu sultni Osman Bey ile Emr Cihan Sah'in tmenleri sag cenahin nnde yeralmisti. Mutahharten Bey Karamanoglu, Aydinoglu, Menteseogiu, Germiyanoglu, Saruhanoglu ve Candaroglu, sag cenahta yer almislardi. agatay sultni Mahmd Han, Timur'un yaninda idi.

VARNA SAVASI
Sultan kinci Murad byk bir hzla Edirne'ye geldi. Osmanl Ordusunun bana geti. Varna nlerine gelen Osmanl Ordusu, Hallara kar saldrya geti. Hal Ordusunun Varna nlerinde bozguna uratlmasyla byk bir zafer kazanld (10 Kasm 1444). Varna Sava, Hallarn stanbul'un Trkler tarafndan fethedilmesini engellemek iin yaptklar son giriim oldu. Bu sava, Osmanllar Segedin Antlamasna zorlayan artlar tamamen deitirdi. Sultan kinci Murad, bir mddet sonra taht, yine oluna brakarak ekildiyse de devlet adamlarnn srarlar sonucu tekrar tahtna dnd.

Varna Sava Git ve: kullan, ara Varna Sava

Varna Sava

Tarih: 10 Kasm 1444 Yer: Varna, Bulgaristan yaknlar Sonu: Osmanl zaferi Taraflar Osmanl Macaristan, Lehistan mparatorluu Kumandanlar Hunyadi Yanos II. Murat (Macar), III. Ladislas (Leh) Gler 60.000 325.000 Kayplar 20.000 210.000

Varna Sava 10 Kasm 1444 tarihinde, Macar, Leh, Papalk ve eitli Balkan milletlerinden oluan, Jan Hunyadi komutasndaki Hal ordusu ile II. Murat nderliindeki Osmanl ordusu arasnda bugnk Bulgaristan'n Varna ehri yaknnda yaplm bir savatr.

Sava ncesi [deitir]


II. Murat, Papa IV. jen'in nayak olmasyla oluturulan bir Hal ordusunu yenmi ve 1444 ylnn yaz aylarnda Edirne-Segedin Antlamas'n imzalamt. Bu antlama 10 yl srelik bir bar dnemini ngryordu. Antlamann imzas zerine II. Murat taht 12 yandaki olu ehzade Mehmet'e brakarak Manisa'ya ekilmiti. Ancak Edirne-Segedin Antlamas'nn koullarndan honut kalmayan Papalk, Kardinal ezarini vastasyla Macar kral Hunyadi Yanos'u "Papann onay olmadndan dolay geersizdir" iddiasyla antlamay ihlale ikna etmee alyordu. Bylece Balkan lkeleri Papa'nn da nayak olmasyla tekrar bir ordu oluturarak saldrya hazrland. II. Murat nce tahta geri dnmeye isteksizdi. Tahtta oturan 12 yandaki II. Mehmet'in yandan beklenmeyecek bir slupta babasn ordularnn bana gemeye davet eden mektubu ve Veziriazam andarl Halil Paann ars zerine, II. Murat askerleri ile beraber Manisadan stanbul boazna doru hareket etti. Oradan, asker bana birer duka altn vererek; Ceneviz gemileriyle Rumeli'ye geti. Olu II. Murat ve Veziriazam andarl Halili, Edirnede brakarak Varnaya doru hal ordularn karlamak zere hareket etti.

Savan gelimesi
Osmanl ve Hal ordular bugnk Bulgaristan'n Varna kenti yaknlarnda karlatlar. Sultan Muratn bulunduu yerde bir hendein yannda Hallarn ihlal ettii Edirne-Segedin Antlamas'nn metni aslyd. II. Murat'n bu savata ok baarl bir strateji uygulad bilinmektedir. Hal ordusunun sol tarafnda bataklklar yer almaktayd. II. Murat sava alannn avantajn kullanmak iin baskn stratejisi kullanmtr. Gneydeki bataklklar hesaba katarak sa kanadnn sava srasnda evrilmesinin ihtimalini ortadan kaldrmak ve Hallar tam bir embere almak iin Hallarn tek k yolu olan Varna'nn kuzey yoluna 5.000 kiilik bir kuvvet koyarak tam imha dzeni almtr. Bu dzen Hallar psikolojik olarak sarst. Ama II. Murat yolu tutan kuvvetleri arpmalar sresince savaa sokmad. Ancak Osmanl Ordusu'nun en zorland anda bu kuvvetleri ard. Kuzey yolunu boaltarak dengeyi kendi lehine evirdi. Hallara "Ka yolunuz var." mesaj vererek, kamaya eilimli Hal askerlerini sava alanndan kaa zendirerek bir tala iki ku vurmu oldu. Hal ordularnn banda Macar kral Hunyadi Yanos, Leh kral Ladislas, Papalk valyeleri olan Kardinal esarini, Franko, Varadin ve Erlan piskoposlar bulunuyordu. II. Murat ise ordusunu kademeli olarak dzenlemi, Rumeli beylerbeyi Turhan Bey'i Rumeli askeriyle saa, Anadolu beylerbeyi Karaca Bey'i askeriyle sol tarafa yerletirmiti. stanbul'dan getirdii yenieri askerlerini ise bizzat kendi kumandas altnda orta ksma yerletirmiti. Sava baladnda nce Hal ordusunun iddetli saldrs sonucu Osmanl ordusunda bir panik havas ortaya kt. Hal ordular zrhlyd ve daha az kayp veriyorlard. Bu durum Osmanl ordusunu zor durumda brakyordu. Hunyadi Yanos ordusunu disiplinli bir ekilde ynetmekteydi. Osmanl ordusunun yenilme belirtileri gstermesi zerine Macar Kral Ladislas, savan baarsn tamamen Hunyadi Yano'a brakmamak iin yerinden ayrlarak

savaa katld. Osmanl ordusu merkeze doru saldran Hal ordusunu geri ekmek iin yanlara doru ald ve ortada kalan Hal ordusu bu ekilde Osmanl ordusunun iddetli saldrlar sonucu yenilgiye urad. Macar kral Ladislas sava srasnda bana ald bir balta darbesi sonucunu yaamn yitirdi. len kraln ban yenieriler II. Murat'a getirdiler. II. Murat len kraln ban yeminini bozduu Edirne-Segedin Antlamasnn yannda tehir ettirdi. II. Murat tam imha stratejisini kuvvetlerinin ok ypranmamas iin iki kademe olarak dzen yapt Kosova Savana tamtr. Tam sonucu da elinde sa kalan tecrbeli komutanlarla bu savata almtr. Baz kaynaklara gre II. Murat sava alann gezerken yanndaki yardmclarna sorar: "Biz bu sava nasl kazanabildik?" Yanndaki vezirlerden biri: "Hanm, u yerde yatan keferelerde bir tek ak sakall ihtiyar yok. Biz ihtiyarlarmz yznden kazandk,onlar ise ihtiyatszlklar yznden kaybettiler." cevap verir. Sava kazanlmasna karlk Osmanllar iin ok zor gemitir. Bunun nedeni Hal askerlerinin hepsinin tepeden trnaa, sava atlar dahil kaln zrhlarla donatlm olmasyd. Varna'da 50.000 tam zrhl Hal askerin ldrlmesine karlk bu saydan ok daha fazla Osmanl askeri yaamlarn kaybetti. te bu say kayb II. Murat' sava iki kademeli olarak Kosova'ya tamasna neden olmutur. Hallarn says yaklak 120.000 kii idi. Ve sava alanndan kaan Hal askeri says ise 70.000 civarndayd

Savan sonular

Varna Savann yapld yerde savata len kral Ladislas'n onuruna yaplm ant Varna Sava tarihin en byk savalarndan biridir. Bu savatan sonra ismini kurtarmak isteyen Hunyadi Yano tekrar ordularn toplayarak, kendisine katlmak istemeyen Srbistan igal edip Tunay geecek ve Kosova Meydan Muharebesinde Osmanl ordusu ile tekrar karlaacakt. Mora ve Bulgaristan Osmanl Devleti`ne baland.

OTLUKBELI SAVASI
Karamanolu brahim'in 1464'te lmesi zerine oullar birbirlerine dmlerdi. Akkoyunlu hkmdar Uzun Hasan'n yardmyla shak Bey Karamanolu beyliine sahip oldu. Bunun zerine dier olu Pir Ahmed Bey Fatih Sultan Mehmed'den yardm istedi ve gelen yardm sayesinde Beylii ele geirdi. Fakat Pir Ahmed Bey bir sre sonra gidip Venediklilerle anlanca, bu duruma sinirlenen Fatih Sultan Mehmed, Karaman Seferi'ne kmaya karar verdi. Konya ve Karaman alnarak Osmanl'ya baland. Karaman halk stanbul'a ve eitli yerlere g ettirildiler. Pir Ahmed Bey kaarak Akkoyunlu hkmdar Uzun Hasan'a snd. Bu olay Osmanllarla Akkoyunlularn arasnn almasna neden oldu. Osmanllar Avrupa ve Anadolu'daki topraklarn geniletirken, Akkoyunlular Devleti'de Dou Anadolu, Kafkasya, ran ve Irak zerinde hakimiyet kurmulard. Snrlarn genileten iki Trk Devleti arasnda byk bir sava kanlmaz olmutu. Otlukbeli mevkiinde 11 Austos 1473'de yaplan savata, devrin en kuvvetli sava tekniine ve aralarna sahip olan Osmanl ordusu, Uzun Hasan'n kuvvetli svarilerden kurulmu olan ordusunu birka saatte datt. Bu savatan sonra Akkoyunlular bir daha kendilerini toparlayamadlar. Fatih Sultan Mehmed, Akkoyunlu tehlikesini bu ekilde engellemi oldu. Anadolu'da ve Rumeli'de birok sefer dzenleyip pek ok zafer kazanmt. Buna ramen gneyde gl bir devlet konumunda olan Memlklerle problemler yaand halde scak bir savatan kanmt.

Otlukbeli Sava (Otlukbeli Zaferi) Fatih Sultan Mehmed Hann, Akkoyunlu Sultan Uzun Hasan ile, 11 Austos 1473te, Otlukbeli mevkiinde yapt byk meydan muharebesi. Osmanl Sultan Fatih Sultan Mehmed Hann, 1453te stanbulun fethiyle Bizans mparatorluunu ve 1461de de Trabzonu alarak Pontus Rum Devletini ykmas, Hristiyan lemine kar stnlk kurup, slm leminde takdir kazanmas, doudaki Akkoyunlu Sultan Uzun Hasan telalandrd. Trkmen asll Akkoyunlu Uzun Hasan, ksa zamanda devletin snrlarn genileterek; Irak- Acem, Irak- Arap, zerbaycan, ran ve ksmen Dou Anadoluya hakim olmutu. Pontus Rum Kralnn damad olmas dolaysyla Trabzonun mirasnn kendisinin olduunu iddia etti. Bu sebeple, Fatihten Trabzonu istedi. stei kabul edilmedi. Uzun Hasan, tek bana Osmanllar malup edemeyeceini bildiinden, kendisine mttefik arad. Neticede, batda Hal devletleri ve douda hakimiyet mcadelesi veren Trk devlet ve beyleriyle anlat. Venedik, Papa ve Napoli, ittifak teklifleri neticesinde, ateli silahlar ve bunu kullanacak usta ve asker gnderip Uzun Hasann yannda yer aldlar. Venediklilerin yardm karl, Karadenizde serbest faaliyet yannda, Mora, Midilli, Arboz ve Argosun iadesi temin edilecekti. Topraklarn Osmanllarn zapt ettii Karaman ve Candar beyleri de bu ittifaka dahil oldular. Uzun Hasann bu faaliyetlerine kar Fatih de tedbir ald. Batdan gelecek saldrlara kar Rumeli ve stanbulun emniyet tedbirlerini arttrd. Rumelinin muhafazas, ehzde Cem Sultan'a verildi. Msr Memlklar ile anlama yaplarak, Akkoyunlular ile ittifaklar nlendi. Akkoyunlu-Venedik ittifakn da bozmak

isteyen Fatih, Venediklilerin Arboz Adasn Osmanllardan istemeleri zerine, anlamaya yanamad. Venedikliler, Uzun Hasana yardm iin Napoli, Rodos, Papalk ve Kbrs donanmalaryla; Akdeniz ve Ege sahillerindeki Osmanl ehirlerinden Antalya, zmir ehir ve kalelerini yama edip, yaktlar. Fatih, Uzun Hasana kar sefere kmadan nce, Anadoluya nc kuvvetler gnderdi. 1473 Martnda dou seferine kan Fatihe; Bursada Rumeli Beylerbeyi Has Murad Paa, Beypazarnda Karaman Valisi ehzde Mustafa elebi, Kazovada Amasya Valisi ehzde Bayezid ve kuvvetleri katldlar. Bylece Osmanl ordusunun mevcudu, yz bine kt. Rumeli aknc kumandan Mihalolu Ali Bey, nc gnderilerek, Akkoyunlular'a ilk darbeyi vurmaya ve haber almaya memur edildi. Osmanl ordusu Erzincana geldii halde, Uzun Hasan ve Akkoyunlular'a rastlayamad. Erzincandan itibaren asl muharebe artlar gzetilerek, ni taarruzlara kar ihtiyatla harekete devam edildi. Tercanda iki tarafn da ncleri karlat. Uzun Hasan da yetmi bin askerle Tebrizden hareketle Tercan istikametine gelmekteydi. nden giden ve Tercan Nehrini takip eden Has Murad Paa, karlat Akkoyunlu kuvvetlerini st ste malup etti. Has Murad Paa, bu muvaffakiyetleri zerine daha da ilerlemek istedi. Vezrizam Mahmud Paa, Frat gememesini tavsiye ettiyse de, dinlemeyip ilerledi. Has Murad Paa, Frat geince Akkoyunlular'la muharebeye tututu. Sahte ricat taktiine kaplarak Akkoyunlularn iine girdi ve kuvvetleriyle birlikte pusuya dt. Osmanl nc kuvvetlerinin bir ksm telef olurken, bir ksm esir dt. Has Murad Paa da Fratta bouldu. Osmanllarn mehur kumandanlarnn ve seme askerlerinin esir alnp, ldrlmesiyle mitlenen Uzun Hasan, Otlukbelinde Osmanllara kesin darbeyi indirmek iin harekete geti. Merkezden epeyce uzaklaan Osmanl ordusunun levazm stoku, devaml azalyordu. Atl Trkmen kuvvetlerine sahip Akkoyunlular, artc muharebe planlar tatbik ederek imha harbi yapyorlard. Akkoyunlu basknlarna kar Anadolu Beylerbeyi Davud Paa ve takviye kuvvet olarak da Vezrizam Mahmud Paa gnderildi. Otlukbelinin tepeleri, Akkoyunlular tarafndan tutulduundan, Osmanl ordusu azl mevkiinde sava dzeni ald. Merkezde Fatih Sultan Mehmed Han, sa kolda ehzade Bayezid, sol kolda ehzade Mustafa bulunuyor, Padiah, kapkulu azaplarna, ehzadeler de, eyalet askerlerine kumanda ediyorlard. Akkoyunlu ordusunun merkezine Uzun Hasan, sa kola oullarndan Zeynel Mirza, sol kola da Uurlu Mehmed Mirza kumanda ediyorlard. Otlukbelinde, 11 Austos 1473 tarihinde meydana gelen muharebe, Osmanllarn ateli silahlarda, Akkoyunlularn da svari kuvvetlerinde stnl ile balad. Sol koldaki ehzade Mustafann stn gayreti sonucunda, Akkoyunlular'a kar salad stnlkle, muharebe, Osmanllar lehine dnd. Osmanllarn, Uzun Hasann merkez kuvvetlerini iddetli top ve tfek atlaryla ate altnda tutmas, Akkoyunlu kuvvetlerini iyice bozdu. Hasan Bey, muharebe meydanndan kat. Sa koldaki Zeynel Mirza ve yardmc Grc kuvvetleri kumandanlar ldrld. Muharebede kesin olarak stnl salayan Osmanl kuvvetleri, pek ok Akkoyunlu devlet adam, bey, kumandan ve yardmclar ile askerlerini esir ald. Fakat muharebe meydanndan kaan Uzun Hasan, yakalanamad. Fatih Sultan Mehmed Han, esir alnan Akkoyunlu limlerine hrmet gsterip, serbest brakt. Uzun Hasan safnda olan Karakoyunlular da affetti. Akkoyunlularn elindeki Osmanl esirleri kurtarld. Fatih, Otlukbeli Zaferinden sonra, gn muharebe meydannda bekledi. Zaferin krn yaparak, drt bin kle ve cariye azad etti. Dou Seferine kmadan nce bor olarak datlan yz yk akeyi (alt milyon altn lira, on milyon gm para) askere hediye etti. Sefer dn, ebinkarahisar fethedildi.

Fatihin Dou Seferi neticesinde Otlukbeli Zaferi kazanlmasna ramen, pek byk arazi elde edilememesinin sebebi, Fatihin, Snn ve Trk olan Akkoyunlulara kar iyi niyet beslemesidir. Bununla birlikte, bu sava neticesinde, Frat Nehrinin bats kesin olarak Osmanl hakimiyetine geti. Batllar, Osmanl Devleti'ni malup edip, stanbula tekrar hakim olamayacaklarn kesin olarak anladlar. Anadolu birliinin Osmanllar tarafndan salanaca kesinleip, Orta-Dou yolu ald. Akkoyunlu lkesinde taht mcadelesi balayp, hanedan paraland. Karamanl lkesi, Osmanl hakimiyetine geti. Otlukbeli Zaferi ncesi ve sonras, tecavzlerini arttran Hal korsanlarnn Akdeniz ve Ege sahillerindeki saldrlar da neticesiz kald. Venedikliler de anlama istemek zorunda kalnca, batda ve douda, Osmanl Devletinin bykl kabul edildi.

Otlukbeli Sava
Otlukbeli Sava Tarih: 11 Austos 1473 Yer: Otlukbeli, Erzincan Sonu: Osmanl zaferi Taraflar Osmanl Akkoyunlular mparatorluu Kumandanlar Uzun Hasan Fatih Sultan Mehmet Gler 300000 190000 Kayplar 250000+ Bilinmiyor

Otlukbeli sava (11 Austos 1473) Osmanl padiah Fatih Sultan Mehmet ile Akkoyunlu Devleti sultan Uzun Hasan arasnda yaplm bir meydan savadr. Savan dnm noktas Osmanl topu ve dier ateli silah kullanan birliklerinin Akkoyunlu svarilerine stnlk salamasdr. Akkoyunlu hkmdar Uzun Hasan, Karakoyunlular ortadan kaldrarak, Osmanl Devletinin doudaki en gl rakibi durumuna gelmiti. Uzun Hasan, Osmanllarn bymesinden endie duyuyor ve Osmanl Devletine kar oluan birlikteliklerde yer alyordu. Bu sebeple 1473 ylnda sefere kan fatih, Akkoyunlu ordusu ile Otlukbelinde karlat. Yaplan sava Osmanl Devleti kazand ve Dou Anadoluda gvenlii salad. Bu savatan sonra Akkoyunlu Devleti zayflamaya balad. 1502 ylnda Safevi devleti tarafndan tamamen ortadan kaldrld.

VENEDIK SAVASI
stanbul'un alnmasyla ekonomik alanda en ok zarar gren devlet Venedik olmutu. Fatih Sultan Mehmed zamannda kendilerine kapitlasyonlar verilmi ve bu sayede Hal birliinden ayrlmlard. Fakat Venedik her zaman iin Osmanl aleyhtar bir politika izleyerek, zaman zaman Mora halkn kkrtyordu. Sultan kinci Bayezid bu sorunu kknden zmeye ve Venediklilerin ellerinde kalan yerleri de almaya karar verdi. Karadan ve denizden yaplan kuatmayla nebaht (1499), ardndan Moron, Koron ve Navarin kaleleri ele geirildi. Yunan adalarnn da fethedilmesi zerine, Osmanllarla baa kamayacan anlayan Venedikliler bar istediler. Yaplan bar antlamalar sonunda, Osmanl'nn fethettii yerler tekrar Venediklilere verildi.

1715-1718 Osmanl-Avusturya-Venedik Sava


1715-1718 Osmanl-Avusturya-Venedik Sava Osmanl mparatorluu 'nun Karlofa Antlamas'yla kaybettii topraklar geri almak amacyla savat ancak baarszlkla sonulanm bir savalar dizisidir.

Sava hazrlayan nedenler


Osmanl-Kutsal ttifak Savalar'nda uranlan yenilgi ve bu savalar takiben 1699'da imzalanan Karlofa Antlamas sonucu Mora ve Macaristan'n kaybedilmesi Osmanl Devleti'ni ok sarsmt. Ancak 1711'de ar Byk Petro nderliindeki Rusya'yla yaplan Prut Sava'nn kazanlmas Osmanl Devleti'ni bir lde cesaretlendirdi. Venediklilere kaybedilen Mora Yarmadas'nda yaayan Ortodoks halk Katolik basksndan memnun deildi ve tekrar Osmanl ynetimine girmeyi istiyorlard. Osmanllar 8 Aralk 1714 tarihinde Venedikliler'e sava atlar. Sadrazam Silahdar Damat Ali Paa Modon, Koron ve Navarin'i alarak Mora'y geri kazand (22 Austos 1715). Avusturyallar Osmanllarn Venediklilere kar gsterdikleri baardan memnun olmadlar. Mora'nn geri alnmasn Karlofa Antlamas'nn bir ihlali olarak saydlar. Osmanl Devleti'nden Mora'y Venedik Cumhuriyeti'ne geri vermesini istediler. Osmanllar bu istei kabul etmeyerek Avusturya'ya sava atlar.

Petrovaradin Sava Avusturya ordusunun kumandan Savoy Prensi Eugen 9 Temmuz 1716'da 76.000 askerlik bir ordu toplad. Osmanllar ise Belgrad'da Sadrazam Silahdar Damat Ali Paa komutasnda 150.000 askerlik bir orduyla topladlar. ki ordu 5 Austos 1716'da bugnk Srbistan'n Novi Sad kenti yaknlarnda bulunan Petrovaradin'de karlatlar. Osmanllar byk bir yenilgiye uradlar. Silahdar Damat Ali Paa savata ld. 18 Austos 1717 tarihinde Belgrad da Avusturya'nn eline geti. Pasarofa Antlamas
Yeni grev bana geen Sadrazam Nevehirli Damat brahim Paa bar yanlsyd. 21 Temmuz 1718 tarihinde Osmanl Devleti, Avusturya mparatorluu ve Venedik Cumhuriyeti'yle gnmzde Srbistan snrlar iinde yer alan Pasarofa kasabasnda bir bar antlamas imzamaya raz oldular. Pasarofa Antlamas'yla Osmanllar Belgrad ve Temevar'n Banat blgesini Avusturya'ya vermek zorunda kaldlar ama Venedik'ten Mora ve Dalmaya kylarn geri aldlar. CALDIRAN SAVASI
Yavuz Sultan Selim, babas Sultan kinci Bayezid ve kardeleri ile taht mcadeleleri vererek tahta ktnda, Osmanl Devleti skntl bir dnem yayordu. Bu bunalml dnemin en byk sebebi Dou'daki ii-Safevi Devletiydi. Bu devletin ortadan kalkmasyla huzur salanacak ve Trkistan yolu Osmanllara alacakt. Yavuz Sultan Selim'in en byk amac doudaki btn Trk slam devletlerini tek bir devlet ats altnda birletirmekti. Yavuz Sultan Selim, 1514 yl baharnda ordusuyla birlikte ran seferine kt. Osmanl kuvvetleri, Erzincan'dan Tebriz'e doru yryne devam etti. aldran'da 23 Austos 1514'te yaplan savata Osmanl kuvvetleri byk bir zafer kazanrken, Safeviler bozguna uradlar. ah, kaarak hayatn zor kurtard. Yavuz yoluna devam ederek Tebriz'e girdi. ehirdeki birok sanat ve ilim adam stanbul'a gnderildi. Bu zafer sonucunda ah smail eski prestijini kaybetti. Bu sayede Dou Anadolu'da Osmanllar iin bir tehlike kalmam oldu. 15 Eyll 1514'te de Tebriz'den Karaba'a hareket eden Yavuz'un amac, k orada geirip, baharda ran' tmyle almakt. Ancak artlar msait olmad iin Amasya'ya gidildi. aldran Zaferi'nden sonra, Erzincan, Bayburt kesin olarak Osmanl hakimiyetine geti. Kemah kalesi alnd. 12 Haziran 1515'de kazanlan Turnada zaferi ile Dulkadirolu beyliine son verildi. Diyarbakr, Mardin ve Bitlis Osmanl hakimiyetine girdi. Bylece Anadolu'da Trk birlii salanm oldu.

aldran Sava
Tarih: Yer: Sonu: Safeviler ah smail 80.000 Bilinmiyor aldran Sava 23 Austos 1514 aldran Osmanl zaferi Taraflar Osmanl mparatorluu Kumandanlar Yavuz Sultan Selim Gler 100.000 Kayplar Bilinmiyor

aldran Sava, Osmanl padiah Yavuz Sultan Selim ile Safevi hkmdar ah smail arasnda 23 Austos 1514te, Vann 113 km kuzeyinde, bu gnk aldran ilesi snrlarnda yer alan aldran Ovas'nda yaplan sava. Sava Yavuz Sultan Selimin kesin zaferiyle sonuland. Safevi hkmdar ah smailin Anadoludaki Osmanl snni ynetimden honutsuz olarak Safevi devletine yaknlaan Alevi Trkmenlere ve bunlarn liderlerine ynelik koruma politikas, Avrupa'da deil fakat douda rakip arayan ve kendine hedef olarak dier iki Trk devletini (Safevi ve Memlk) seen Yavuz Sultan Selim asndan kabul edilemez bir durumdu. Osmanl Devleti ile Safevi Devleti arasnda bir sava kanlmaz olmutu. Yavuz Sultan Selim 1512de tahta ktnda Safevilerin doudaki etkisine son vermeyi istiyordu. Yavuz Sultan Selim hazrlklarn tamamladktan sonra byk bir orduyla Mart 1514'te Edirne'den yola kt. Yavuz Sultan Selim ile ah smail arasnda ilgin bir mektup dellosunun yaand sefer srasnda Yavuz Sultan Selim mektuplarn Farsa yazm, ah smail ise Trke yant vermitir. Yavuz Sultan Selimin Anadoludan geerken Safevi yanls olduklar gerekesiyle tahminen 40 bin Alevi Trkmeni ldrtmesi, daha sonra Anadoluda Celali Ayaklanmalar biiminde ortaya kan huzursuzluklarn nemli etkenlerinden biri oldu. ay sonra Elekirt'e vardnda Osmanl askerleri arasnda huzursuzluk balamt. Yavuz,

askerlerini yattrarak ilerlemeyi srdrd ve ah smail komutasndaki Safevi ordusuyla aldran Ovas'nda karlat. Her iki ordu da yaklak 80-100 bin askerden oluuyordu. Burada yaplan meydan sava bir gn boyunca srd. Osmanl ordusu, silah donanm bakmdan, zellikle de sahra topusunun ate gc ve yenierilerinin tfek kullanmas asndan stnd. Sava Osmanl ordusunun zaferiyle sonuland. ah smail n saflarda yer ald arpmalarda yaraland ve hazinesi ile ordusunu brakarak sava alanndan ekildi. Ardndan Yavuz Sultan Selim, 6 Eyll 1514'te Safevilerin bakenti Tebriz'e girdi. Yavuz Sultan Selim k burada geirmek istiyordu, ama Bektai tarikatna bal yenieriler arasnda huzursuzluk artnca stanbul'a dnmek zorunda kald. aldran Sava'nda yitirdikleri topraklar Safeviler savasz geri aldlar. Ama Osmanllar bu savan sonunda, Dulkadroullar bata olmak zere Dou ve Gneydou Anadolu'daki beyliklerin egemenliine son verdiler. Safevilerin Msr'daki Memlklarla balantlarn kestiler. Bu da Yavuz Sultan Selim'in Msr seferini kolaylatrd. Osmanllar ayrca pek Yolu'nun denetimi de ele geirdiler. Dier iki nemli sonu da ran'n ynetimine Farslarn egemen olmasi ve Alevilikle birlikte bir oranda Trkln Osmanl'da kenara itilmesidir.

MOHAC SAVASI
Kanun Sultan Sleyman sefer hazirliklarini tamamladiktan sonra, 1526 yilinin sonlarina dogru, muhtesem ordusu ile Istanbul' dan hareket etti. Ordunun mevcudu 100 bin kisi idi. Ayrica 300 kadar top vardi. Ordunun ilerlemesi byk bir disiplin iinde devam etti. Ekili araziye girmek, buralarda hayvan otlatmak, Hiristiyan halkin hayvanlarini almak veya onlara baska trl zarar vermek siddetle yasaklanmis, bu yasaklara tam olarak uyulmustu. Ordu Belgrad'a ulastigi zaman Ramazan Bayrami da gelmisti. Bayram namazi burada kilindi ve kutlama treni yapildi. Sonra tekrar yola ikildi. Uylok, Petervaradin, Osiyek gibi bazi kaleler fethedildi. Drava Nehri'ne varildigi zaman burada bir kpr yapmak gerekti. Padisah ve veziriazam kprnn yapimina bizzat nezaret ettiler. Ordu btn agirliklariyla bu kprden getikten sonra Kanun kprnn yikilmasini emretti. Bylece Macaristan'i tamamen almadan geri dnlmeyecegini belli ediyordu. Drava Nehri'nin asilmasindan sonra hibir tabii engel bulunmayan genis Macar Ovasi'na ikilmisti. Fakat yagmur ve sis yznden ilerleme yavas oluyordu. Kpry getikten sonra yagmur hafiflemisti ama yol amurdu ve yerler bataklik olusmustu. Istanbul'dan Moha Ovasi'na Trk ordusu 4 ay sren bir yrysle gelmisti, te yandan Macar ordusu da Budapeste'den yola ikmis ve 40 gnlk bir yrysten sonra ancak 160 kilometrelik bir yol alarak Moha Ovasi'na yaklasmisti. Charles-Quint Macarlar'a yardim edecek durumda degildi. nk o gnlerde Ingiltere, Fransa ve Italya, Charles-Quint'e karsi bir ittifak kurmuslardi. Fakat Papa tarafindan gnderilen cretli askerler Macar ordusuna katilmisti. Simdi iki ordu Moha Ovasi'nda karsi karsiya gelmis bulunuyordu. Macar ordusu 150 bin kisilikti. Ayrica 100 kadar toplari vardi. Trk ordusu 100 bin kisiden meydana geliyordu ama 300 kadar topu vardi. Macarlar daha ok agir zirhli

svarilerine gveniyorlardi ve Trkler'in savas teknolojisindeki stnlgn, topu ok iyi kullandiklarini henz anlayamamislardi. Tabii Trk ordusunun asil kuvveti asla toplardan ileri gelmiyordu. 26 Agustos'ta her iki taraf savas iin hazirliklarini bitirmis, ovaya dogru agir agir ilerlemeye baslamislardi. Trk ordusunun 5 bin kisiden olusan nc kuvvetinin basinda Bali Bey vardi. Onu Rumeli askeri ve 150 top ile Sadrazam Ibrahim Pasa takip ediyordu. Sadrazamin gerisinde de Anadolu askeri ve geri kalan toplarla Behram Pasa bulunuyordu. Daha sonra muhafizlar, yenieriler ve svari alaylari ile Trk ordularinin baskumandani Kanun Sultan Sleyman geliyordu. Arti vazifesi gren Bosna svarisinin basinda Hsrev Bey vardi. Bu dzende Moha'a giren Trk ordusu, ovanin gneybati yamalarini hkimiyeti altina aldi. 28 Agustos'ta bir savas meclisi toplandi ve ertesi gn yapilacak savasin planlari tartisildi. Bu meclise eski savaslari grms tecrbeli ve bilgili kumandanlar da agrilmisti. Bu tecrbeli kumandanlardan biri olan ve dsman kuvveti hakkinda bilgisi bulunan Bali Bey, ktle halinde cephe hcumu yapilmamasi, darbenin yan ve gerilerden vurulmasi fikrini ileri srd. Bu grs oybirligiyle kabul edildi. Hazirlanan plana gre ordu batidaki tepelerin gerisinde hazirlanacakti. Macar zirhli svarisinin hcumunu kirmak iin bir topu hattinin kurulmasina da karar verildi. Dsmana hcum edilmeyip onun hcum etmesi beklenecek, dsman hcum edince de kitalar hafife geriye ve yanlara kaydirilacakti. Macarlar btn kuvvetlerini merkeze ynelttikleri ve ieri girdikleri zaman, birden kanatlarina hcum edilecek ve o zamana kadar sol kanat aiginda tutulacak svari kitalari ile dsmanin geriside evrilerek imha edilecekti. Macar ordusunun plani da syle idi: Savas, Nazinyart ve Klkt kyleri arasindaki arazide olacakti. Sol kanat Tuna'ya dayanacak, sag kanat ise mmkn oldugu kadar uzatilacakti. Birinci hat btn gcyle Trk ordusunun merkezine atilacak ve Trkler'in birinci hatti ne pahasina olursa olsun pskrtlecekti. Bundan sonra ekilmeye mecbur birakilan Trk kuvvetlerini zirhli svariler takip ederek ezecek, imha edecekti. 29 Agustos 1526. Moha Ovasi'nda tarihin en byk imha savaslarindan birinin baslayacagi gn. Gnlerden beri siddetlenip yavaslayarak yagan yagmur o gn bir firtina halini aldi. Macarlar'bu havada Trkler'in savasi baslatamayacaklarini dsndler. Ama Bali Bey'in kesif kollarini grnce Trk ordusunun savas iin hazir duruma getigini anladilar ve hemen onlar da hazir duruma getiler. Kanun, ovanin en yksek tepesini tutmustu. Buraya daha sonra "Trk Tepesi" veya "Hnkar Tepesi" adi verilecekti. Sabah namazi topluca kilindi. Bu siraca dsman sancaklarinin grndg haberi geldi. Bunun zerine Kanun kendi sancaklarini atirdi, zirhlilarini giydi ve askere kisa, zl bir hitabede bulundu. Savas ncesinde gzel ve etkili konusma, Osmanogullari'nda babadan ogula geen stn yeteneklerden biriydi. Herkesin gzlerini yasartan hitabeden sonra sultan ellerini aarak dua etti: "Ilh, kuvvet ve kudret sendedir! Imdat ve himaye senden! mmeti Muhammed'e yardim et!" dedi.

Bunun zerine svariler atlarindan inerek secde ettiler. Sonra tekrar atlarina binerek padisahlarinin ugrunda canlarini feda edeceklerine yemin ettiler. Veziriazam da kahramanlik gstereceklere byk dller vaadetti ve ilk safta vurusmak zere Rumeli askerinin basina geti. Fakat saatler getigi halde arpisma baslamiyordu. Kanun, plan geregince nce dsmanin saldirmasini beklemekteydi. Ikindi vakti Macar zirhli svarileri hizla ileri atildilar, olanca gleriyle Trk birinci hattina yklendiler ve yildirim gibi Trk ordusunun iine girdiler. Bu andan itibaren Trkler in plani titizlikle uygulandi: Ibrahim Pasa kuvvetleri sag ve sol kanada ailarak geriledi. Bu gerilemeyi bozgun zanneden kral II.Layos, ikinci hattaki kuvvetlerini de hcuma geirdi. Fakat Macar ordusu Rumeli askerinin yanlara ekilmesiyle karsilarina Anadolu askerinin iktigini grd. Bu hatti yarmaya basladiklari zaman ise yenierilerin inati direnisi ile karsilasmis ve az sanra da toplarin menziline girmislerdi. Yine plan geregince Bali ve Hsrev beyler, akinci birlikleriyle dsmani yandan evirmeye basladilar. Ayni anda 300 top birden ateslendi ve Macar zirhli svarisi hatasini o zaman anladi, ama perisan olmaktan kurtulamadi. Ayni zamanda sag ve sola ailan Trk piyadesi karsi hcuma gemis, dsmani embere almisti. Macar svalyelerinden 32'si, Osmanli padisahini l veya diri ele geirmek ve bylece zaferi kazanmak iin yemin etmislerdi. Bunlar gerekten byk bir fedakrlik ve yigitlikle vurusarak Trk ordusu merkezine kadar yaklastilar. Fakat Kanun'nin bulundugu yere ancak tanesi ulasabildi. Kanun bu svalye ile tek basina vurusarak onlari kilici ile ldrd! Bu arada kendisi de birok darbe almis ve sayisiz oklara hedef olmustu. Fakat zerindeki zirh onu koruyordu. Savasin baslamasindan birbuuk saat sonra Macarlar Trk planini nihayet anlamislardi ama artik ok geti, iki taraftan sarilmislardi. Kiskaci yarmaya alistiklari zaman tam bir basarisizliga ugradilar ve bataklik tarafina srklendiklerini grdler. Baskumandan ve kral, Macar ordusunun ynetimini kaybetmis durumdaydilar. Trk toplari Macarlar'in sag ve sol kollarini karistirdiktan sonra merkez birliklerini de dagitmisti. Bunlar takip edildi. Basta baskumandan Pol Tomori olmak zere 25 bin dsman askeri kilitan geildi" Kral II.Layos ile birok Macar asilzadesi ve kumandan, Karasu batakligina saplanip boguldular. Moha Ovasi ve Karasu (Kvasso) batakligi koca Macar ordusuna mezar oldu. Trkler ise byle mthis bir savasta tarihin kaydetmedigi, esine rastlanmayan bir basari gstermis, sadece 150 sehit vermislerdi! Sadece 150 sehit vererek koca Macar ordusunu imha etmek, iki saat gibi kisa bir zamanda olmustu. Savasin kesin sonucu aksamdan evvel alinmis olmasina ragmen padisah, gece yarisina kadar kimsenin yerini terketmemesini tellallar araciligi ile emretti. Fakat boru ve mizika takimlari zafer marslariyla Moha Ovasi'ni yanki yanki inletiyor, adeta sarsiyordu. Kanun, gece yarisina kadar at stnde, askerlerinin arasinda dolasarak, ordunun zafer sevincini onlarla beraber yasadi (29 Agustos 1526). Ertesi gn, erguvan renkli otagi hmayunda tahtina oturan padisah tebrikleri kabul etti. Kumandanlara derecelerine gre hediyeler dagitildi. Askerler dllendirildi. Savas meydani llerden temizlendi, Istanbul, Bursa, Sam, Kahire, Diyarbakir, Halep, Edirne, Eflak ve Bogdan'a zafernameler yazildi. Padisah annesi Hafsa Sultan'a bizzat yazdigi mektupla zaferini bildirdi.

Kanun 3 Eyll'e kadar Moha'ta kaldi. 3 Eyll'de yola ikildi ve 10 Eyll'de Macaristan'in baskenti Budin (Buda) sehrinin nne gelindi. Halk arasindan seilen bir heyet sehrin anahtarini teslim edince, Kanun ertesi gn byk bir trenle Budin'e girdi. Burada on gn kaldiktan sonra Peste'ye geti. (Bugn Buda ve Peste birleserek 'Budapeste' adini almis bulunuyor). Kanun Budapeste'de iken Trk birlikleri Macaristan'in geri kalan nemli kalelerini birer birer ele geirdiler. Cihan padisahi Macar tahtini Erdel voyvodasi Yanos Zapolya' ya verdi. Kanun, rnek bir. asker yrysle Belgrad-Sofya, Edirne zerinden Istanbul'a geldigi zaman btn Macaristan Trk hkimiyetine gemis bulunuyordu.

INEBAHTI SAVASI
Kbrs'n alnmas Avrupa'da bir Hal donanmasnn hazrlanmasna neden oldu. Don Juan komutasndaki Hal donanmasnda Venedik, spanya, Malta, Papalk ve dier talya hkmetlerine ait gemiler bulunuyordu. Osmanl Donanmasnn deerli komutanlar Pertev Paa ve Ulu Ali Paa bu karlama srasnda savunma yaplmasn istedilerse de Kaptan- Derya Ali Paa saldrda bulunulmasn istedi. ki donanma Mora'nn kuzey, Orta-Yunanistan ile Karleli'nin gney kaplarnda bulunan nebaht krfezinde karlat (7 Ekim 1571). iddetli arpmalardan sonra Kaptan- Derya Ali Paa ve beraberindekiler ehit dt. Osmanl donanmas beklemedii bir darbe ald ve ok sayda gemisi batrld. Savata byk baarlar gstererek gemilerini kurtarmay baaran Ulu Ali Paa Sokullu Mehmed Paa tarafndan, Kaptan- Deryala getirildi. Sokullu Mehmed Paa yeni bir donanma hazrlamasn istedi. Bunun iin ok sayda malzemeye ihtiya olduunu ksa sre iinde byle bir donanmann hazrlanmasnn zor olduunu syleyen Ulu Ali Paa'ya Sokullu; "Btn donanmann demirlerini gmten, halatlarn ibriimden, yelkenlerini atlastan yapabiliriz. Hangi geminin malzemesi yetimezse gel benden al." demesi Osmanl Devletinin o dnemdeki gcn gstermesi asndan nemlidir. Sokullu Mehmed Paa gnderilen Venedik elisine nebaht Deniz Savayla ilgili olarak "Biz Kbrs' almakla sizin kolunuzu kestik, siz nebaht'nda bizi yenmekle, sakalmz tra ettiniz. Kesilen kolun yerine yenisi gelmez, fakat kesilen sakaln yerine daha gr kar." Bununla beraber nebaht faciasndan sonra kaybedilen binlerce denizciyi yerrine getirmek kolay olmam ve tecrbesiz, leventlerden tekil edilen yeni donanma Osmanl'ya Akdeniz'de eski kudretini kazandramamtr. Artk Avrupa siyasetini ynlendirecek ve ticaret yollarn hakimiyet altna alacak Hint Seferleri gibi byk projelere de edilmemitir.

nebaht Deniz Sava


nebaht Deniz Sava

nebaht (Lepanto) Deniz Sava

Tarih: Yer: Sonu: Blge Deiimi: Venedik

7 Ekim 1571 nebaht Kesin Hal zaferi Adriyatik Denizi Taraflar

spanya Papalk Ceneviz St.John valyeleri

Osmanl mparatorluu

Kumandanlar Kaptan- Derya Don John Mezzinzade Ali Paa, Ulu Ali Paa Gler 200 kadirga, 50 kalite 206 kurekli ve yelkenli (galyot), 20 kirlangic gemi, ve diger ufa Kayplar 9,000 l ve yaral, 12 30,000 l ve yaral, kadirga 200 kadirga nebaht Deniz Sava (7 Ekim 1571). Osmanl - Hal donanmalar arasnda, Korinthos krfezinde, nebaht yaknlarnda yaplan deniz savadr. Osmanl kaynaklar, bu savan adn "Sngn" olarak yazar. O dnemde Kbrs, olduka hareketli Msr-stanbul deniz ticaret yolu zerinde nemli bir engeldi. Buras Venediklilerin elinde bulunuyor, adada yuvalanan, Venedik desteindeki Hristiyan korsanlar sk sk ticaret ve hac gemilerini vuruyorlard. Kbrs'n, vaktiyle bir

Mslman lke olduu gerekesiyle fetva alnp sava ald. Kbrs'n nemli merkezleri Lefkoe ve Magosa, zorlu mcadelelerden sonra zaptedildi ve fethi tamamlandktan sonra Kbrs, beylerbeyilik haline getirildi (1570-1571). Osmanllar'n Kbrs adasn almalar, Avrupa'da byk tepkilere yol at. Bunun sonucu olarak Papa, spanya kral ve Venedik dukas, Osmanllara kar birletiler. Bu birlemeyi imza ile de onayladlar (15 Mays 1571). Kutsal ittifak ad verilen bu antlamay, Osmanllar, gizlice rendiler. Osmanl Dvan'nda, bu tarihlerde, baz gr ayrlklar yznden anlamazlk vard. Bu durum, alnacak tedbirleri durduruyor, Donanmay Hmayun amiralliinin, Preveze'den yazd yardm isteklerini cevapsz brakyordu. Sonunda Dvan, Avrupa karsna gl bir donanma ile kma konusunda karara vard. Ancak Dvandaki anlamazlk yznden, Osmanl donanmasnn bana, bir kara ordusu kumandan olan Mezzinzade Ali Paa getirildi. stanbul'a gelen ikinci bir haber, Trk sularna gelmekte olan Hal donanmas ile ilgiliydi. Sokollu, bu donanmay durdurmak grevini de gene bir kara ordusu kumandan olan Pertev Paa'ya verdi. Osmanl donanmasnda bir vezir, drt paa, 15 beylerbeyi vard. Ayrca Ulu Ali Paa, Cafer Paa, Barbaroszde Hasan Paa, Barbaroszde Mehmed Paa ve Salihpaazde Mehmed Bey gibi nl Trk denizcileri de bulunuyordu. Osmanllara kar meydana getirilen Hal donanmasnn bana, V. Karl'n evlilik d olu, Hollanda genel valisi Don Juan (Avusturyal Johann) getirildi. Venedik donanmasnn banda Vaniero, Cenevizlilerinkinde Giovanni - Andrea Doria, Papalk donanmasnda da dk Marco Antonio Collonna vard. Ayrca Avrupa'nn en nl prens, asilzde, amiral ve generalleri Hal donanmasnda grev almt. Mezzinzade Ali Paa ile Pertev Paa'nn yanl tutumlar, nl Trk denizcilerinin kar koymalarna sebep oldu, ancak, yaplan tartmalar sonunda Kaptan- Deryann gr uyguland. ki donanma, dnya tarihinin en byk savalarndan birine balad. Trk donanmas bozuldu. 142 gemi yok oldu, 20 bin Trk askeri ehid oldu. lenler arasnda, Mezzinzade Ali Paa bata olmak zere birok Osmanl paas ve beylerbeyi de vard. Bu arada, yalnz Ulu Ali Paa'nn kumandasndaki Trk sa cenah baar gsterdi. 42 Trk gemisinden kurulu olan bu cenah, gemilerini kaybetmedi, Hal sa cenahn bozarak, sava alanndan ayrld. Ulu Ali Paa, bu baarsndan sonra Kaptan- Deryala getirildi ve "Kl Ali Paa" diye anld. Sokollu Mehmed Paa yeni bir donanma hazrlamasn istedi. Bunun iin ok sayda malzemeye ihtiya olduunu, ksa sre iinde byle bir donanmann hazrlanmasnn zor olacan syleyen Ulu Ali Paa'ya, Sokullu; "Btn donanmann demirlerini gmten, halatlarn ibriimden, yelkenlerini atlastan yapabiliriz. Hangi geminin malzemesi yetimezse gel benden al" demitir ki, Osmanl Devletinin o dnemdeki gcn gstermesi asndan nemlidir. Sokullu Mehmed Paa, gnderilen Venedik elisine de, nebaht Deniz Savayla ilgili olarak "Biz Kbrs' almakla sizin kolunuzu kestik, siz nebaht'da bizi yenmekle, sakalmz tra ettiniz. Kesilen kolun yerine yenisi gelmez, fakat kesilen sakaln yerine daha gr kar" diye cevap vermitir. Bununla beraber, nebaht faciasndan sonra, kaybedilen binlerce denizciyi yerine getirmek kolay olmam ve tecrbesiz leventlerden tekil edilen yeni donanma, devlete Akdeniz'deki

eski kudretini kazandramamtr. Artk, Avrupa siyasetini ynlendirecek ve ticaret yollarn hakimiyet altna alacak Hint Seferleri gibi byk projelere de tevessl edilememitir.

PRUT SAVASI
Rusya, Osmanl Devleti ile mcadelesinde kendi lehine bir zemin yaratmak istiyordu. Osmanl Devleti iinde yaayan Ortodoks toplumlar kkrtarak Osmanl Devleti'ni zayflatacak ve yapaca savalarda daha nce kaybettii topraklar geri alacakt. Eflak ve Bodan Beylerini Osmanllara kar kkrtan Rus ar Deli Petro, Poltova Sava'nda sve Kral Demirba arl' yenince, Demirba arl Osmanllara snd. sve Kraln kovalayan Rus birliklerinin Osmanl topraklarna aknlar dzenlemesi zerine, Osmanl Devleti Rusya'ya kar sava ilan etti (1711). Sadrazamla getirilen Baltac Mehmed Paa, 100.000 kiilik bir orduyla Tuna'y geerek Eflak'a girerken, Osmanl donanmas da Karadeniz'e ald. Osmanl kuvvetleri, Krm Ordusunun da destei ile Rus birliklerini Prut Nehri kysnda ember iine aldlar. O an iin kurtulu imkan bulunmayan Rus ar Deli Petro, Moskova'ya bir mektup yazarak durumun zorluunu ve mitsizliini anlatt. arie Birinci Katarina araya girerek Osmanl Devleti'ne bar teklifinde bulundu. Hem Krm Han, hem de sve Kral saldrya geilip Rus ordusunun yok edilmesini savunuyorlard. Ancak Baltac Mehmed Paa, yenierilere gvenmiyordu. Kuatma srasnda yeni bir kutsal ittifakn oluturulabilecei dncesine sahip olan ve Osmanl ordusunun ok ypranaca endiesini tayan Baltac Mehmed Paa bar yaplmasn kabul etti (21 Temmuz 1711). mzalanan Prut antlamas ile Azak kalesi Osmanllara geri verildi. Ruslar, stanbul'da devaml bir eli bulundurmayacak ve sve Kral arl'n serbeste lkesine dnmesine izin vereceklerdi. Osmanl Devleti kazand bu baardan sonra, daha nce kaybedilen Mora yarmadasn da geri almak istiyordu. Venedikli korsanlarn Osmanl ticaret gemilerine saldrmalar ve Mora halknn Osmanl Devleti'nin ynetimi altna girmeyi istemesi Venediklilere sava almasna neden oldu (8 Aralk 1714). Silahtar Ali Paa, Modon, Koron ve Navarin'i alarak Mora'y fethetti (22 Austos 1715).

Prut Sava (Prut Seferi) 12-21 Temmuz 1711 Osmanl-Rus Harbi. Rus arlarndan Birinci (Deli) Petro (1682-1725), sve kralnn Lehistanda harp etmesinden faydalanarak, 1702 ylnda ilk defa Fin Krfezine karak bugn Petersburg (Leningrad) ehrinin bulunduu kyy zaptetti. 1703te, bu kyda Deli Petronun ad ile Petersburg diye anlan ehir kurulmaya baland. Lehistan Seferini bitirdikten sonra, Rusyaya harp ilan eden sve Kral, Demirba lakapl, XII. arl (1697-1718), 1709da Poltava Muharebesinde yenilince, ricat (geri dn, geri ekilme) yolu kesilmi olduundan, maiyetiyle beraber, Osmanl topraklarna en yakn olan Bender Kalesine snd. XII. arl takip eden ar Petronun ordusu da Osmanl snrn geerek tahribatta bulundu. Gerek bu tecavze karlk vermek, gerekse sve Kralnn Bender Kalesinden stanbula gnderdii yardm dileyen mektuplar ve Rusyann emellerine set ekmek iin, Sultan Ahmed Han, Rusyaya sefer atrd. Vezrizam Baltac Mehmed Paa, sefere Serdr- ekrem (Bakumandan) tayin edildi. Yz bin kiilik Osmanl ordusu, 9 Nisan 1711de sefere kt.

Osmanl donanmas da yz altm gemiyle Karadenize alarak, Azak Denizindeki Rus donanmasn imha ve Azak Kalesini zaptetmek vazifesiyle denizden sefere katld. Osmanl ordusu, Prut adndaki Kpak boyunun adn tayan Prut Nehri kysnda Rus ordusuyla karlat. ar Deli Petro kumandasndaki Rus ordusunun mevcudu, altm bin kadard. Osmanl ordusunun ncleriyle, Rus nc kuvvetleri, Prut Nehri kar kysnda nehir gei hazrlklar iinde karlatlar. Osmanl nc kuvvetleri, kar kyda bir kpr ba ele geirdi. Emniyetle nehrin kar tarafna geti. Bu srada, dman nclerinin geri ekilme hareketini sezen Baltac Mehmed Paa, kuvvetli bir svari kolunu ileri gndererek Ruslara ar kayplar verdirdi. Dier taraftan Krm Han Devlet Giray da, 20 Temmuz gn Rus nakliye kollarn basarak epeyce kayp verdirdi. Ayrca eitli ey ile dolu 600 arabay da ele geirdi. Bu suretle, Rus ordusu arlklarn tamamen kaybetti. leden sonra Rus askerine verilen istirahatten faydalanan Devlet Giray, Tatar birlikleriyle Ya yolunu kesince, Rus ordusu ok kt duruma drld. Kuzey, yani ricat hatt, Krm atllar; sa kanat da erkez Mehmed ve Salih paalarn emrindeki sipahiler tarafndan tutulunca, Rus ordusu artk tamamen sktrlm bulunuyordu. Ruslar, ilk gn, topu destei olmadan aktan yaplan yry, yenierilerin gayretsizlii sebebiyle durdurmaya muvaffak oldular. Fakat bu arpmalar sonunda, arn hareket imknlar da tamamen nlendi. Prut Irmann kar kysna da Cin Ali Paa komutasndaki Bender askerleri yerletirilince, evirme ii tamamlanm ve Osmanl topusunun mevzlere girmesiyle de Ruslar, byk zayiat vermeye balamt. Ordusunun gdaszlk yznden fena bir durumda olduunu, emberden kurtulmann imknszln ve zayiatnn da git gide artmakta olduunu gren Petro, bir meclis toplad ve bu mecliste Trklere sulh teklifinde bulunmay kararlatrd. arn msaadesiyle Mareal eremitiyev bir mektup yazarak, resmen sulh teklif etti. Baltac Mehmed Paa, mektubu getiren Rus subaylarnn karnn doyurup tevkif ettirdi ve Rus ordusunun bombardman edilmesini, top ateine ara verilmemesini emretti. Bunun zerine eremitiyev, ikinci bir mektup yazarak daha fazla kan dklmeksizin sulh iin bir karar vermesini Baltac Mehmed Paaya tekrar rica edip, aksi takdirde canla bala tekrar harp edeceklerini bildirdi. Serdr- ekrem, 21 Temmuzda, eremitiyevden ikinci mektubu aldktan sonra, bu hususu grmek iin Krm Han ve ordu erknn toplayp, sulh yaplp yaplmamas hakknda grt. Toplad heyete; Rus ar sulh istiyor ve her ne talep edilirse vermeyi kabul ediyor, ne dersiniz? Arzumuz gibi hareket ederse sulha m msaade edelim, yoksa emanna bakmayp harbe mi devam edelim? diye sordu. Krm Han, sulha muhalif olmasna ramen, ordu erknnn ekserisinin; Eer istediimiz kaleleri bize teslim eder ve tekliflerimize raz olursa, sulh yapmak kazantr. Ayrca yenieriler arasnda savaa kar bir isteksizlik sezilmesi ve maazallah fena bir durumda savan bozgunla neticelenme ihtimali vardr diye mukabele ettiinden sulha karar verildi. Ertesi gn ordugha davet edilen Rus murahhas Pyotr afirov ile grmelere baland ve 22 Temmuz 1711de antlama imzaland. (Bkz. Prut Antlamas) Bu antlama srasnda, Rus ariesi Katherina ile Baltac Mehmed Paann bulumalar, tamamen hayal mahsuldr. Devrin hibir Trk ve Avrupa kaynanda, byle bir iddia yoktur. Prut Seferinden hemen sonra Baltacy sadaretten (sadrazamlktan) drmek iin alan devlet adamlar dahi byle bir iddiada bulunmamlardr. Bu tr iftiralar, edep, ahlk ve vatanperverliin numunesi olan baz Osmanl paalarn gzden drmek isteyen veya onlar da kendileri gibi zanneden romanclarn kaleminden km, uydurma hikyelerden teye gidemez.

RUS - AVUSTURYA SAVASLARI


Ruslarn, Lehistan'n i ilerine karmalar, Avusturya ile ittifak yapma almalar, devam eden ran savalar srasnda Krm ordusunun Kafkasya zerinden gemesine izin vermemeleri ve Azak kalesini igal etmeleri gibi sebepler, Sultan Birinci Mahmud'un 16 Haziran 1736 gn Rus seferine kma kararn almasna yol at. 4 Austos 1737 gn Banyaluka Zaferi kazanld. Balkanlara ve Krm'a saldran Rus kuvvetleri bozguna urayarak geri ekildiler. 1 Eyll 1739 gn Belgrad kalesi geri alnd. Osmanl Devleti'nin Avusturya cephesinde de baarl olmas, Rusya'nn bar istemesine sebep oldu. Osmanl Devleti 18 Eyll 1739 tarihinde Avusturya ve Rusya ile Belgrad antlamasn imzalad. Belgrad antlamasna gre Azak kalesi Ruslara braklacak, Ruslarn sava srasnda elde ettii dier topraklar Osmanl Devleti'ne teslim edilecek ve Ruslar Karadeniz'de sava ve ticaret gemisi bulundurmayacakt. Bu antlamann imzalanmasnda Fransa'nn katklar oldu ve Fransa'ya daha nce verilmi olan imtiyazlar arttrld. Sultan Birinci Mahmud'un son yllar bar iinde geti. Ancak bu aralar meydana gelen yangnlar stanbul'da byk zarara yol ayordu. 28 Aralk 1745 gn kan byk stanbul yangn srasnda Balat ve Fener'de 800 ev yand. Be yl sonra kan baka bir yangnda stanbul'un birka mahallesi ve tarihi konaklar kl oldu (4 ubat 1750). 3 Eyll 1754 gn byk stanbul Depremi meydana geldi. stanbul'un be alt gn iinde 14 defa salland bu deprem srasnda Ayasofya, Bayezid ve Fatih camilerinin kubbeleri de zarar grd.

RUS - AVUSTURYA SAVASLARI Ruslarn, Lehistan'n i ilerine karmalar, Avusturya ile ittifak yapma almalar, devam eden ran savalar srasnda Krm ordusunun Kafkasya zerinden gemesine izin vermemeleri ve Azak kalesini igal etmeleri gibi sebepler, Sultan Birinci Mahmud'un 16 Haziran 1736 gn Rus seferine kma kararn almasna yol at. 4 Austos 1737 gn Banyaluka Zaferi kazanld. Balkanlara ve Krm'a saldran Rus kuvvetleri bozguna urayarak geri ekildiler. 1 Eyll 1739 gn Belgrad kalesi geri alnd. Osmanl Devleti'nin Avusturya cephesinde de baarl olmas, Rusya'nn bar istemesine sebep oldu. Osmanl Devleti 18 Eyll 1739 tarihinde Avusturya ve Rusya ile Belgrad antlamasn imzalad. Belgrad antlamasna gre Azak kalesi Ruslara braklacak, Ruslarn sava srasnda elde ettii dier topraklar Osmanl Devleti'ne teslim edilecek ve Ruslar Karadeniz'de sava ve ticaret gemisi bulundurmayacakt. Bu antlamann imzalanmasnda Fransa'nn katklar oldu ve Fransa'ya daha nce verilmi olan imtiyazlar arttrld. Sultan Birinci Mahmud'un son yllar bar iinde geti. Ancak bu aralar meydana gelen yangnlar stanbul'da byk zarara yol ayordu. 28 Aralk 1745 gn kan byk stanbul yangn srasnda Balat ve Fener'de 800 ev yand. Be yl sonra kan baka bir yangnda stanbul'un birka mahallesi ve tarihi konaklar kl oldu (4 ubat 1750). 3 Eyll 1754 gn byk stanbul Depremi meydana geldi. stanbul'un be alt gn iinde 14 defa salland bu deprem srasnda Ayasofya, Bayezid ve Fatih camilerinin kubbeleri de zarar grd. Ruslarn, Lehistan'n i ilerine karmalar, Avusturya ile ittifak yapma almalar, devam eden ran savalar srasnda Krm ordusunun Kafkasya zerinden gemesine izin

vermemeleri ve Azak kalesini igal etmeleri gibi sebepler, Sultan Birinci Mahmud'un 16 Haziran 1736 gn Rus seferine kma kararn almasna yol at. 4 Austos 1737 gn Banyaluka Zaferi kazanld. Balkanlara ve Krm'a saldran Rus kuvvetleri bozguna urayarak geri ekildiler. 1 Eyll 1739 gn Belgrad kalesi geri alnd. Osmanl Devleti'nin Avusturya cephesinde de baarl olmas, Rusya'nn bar istemesine sebep oldu. Osmanl Devleti 18 Eyll 1739 tarihinde Avusturya ve Rusya ile Belgrad antlamasn imzalad. Belgrad antlamasna gre Azak kalesi Ruslara braklacak, Ruslarn sava srasnda elde ettii dier topraklar Osmanl Devleti'ne teslim edilecek ve Ruslar Karadeniz'de sava ve ticaret gemisi bulundurmayacakt. Bu antlamann imzalanmasnda Fransa'nn katklar oldu ve Fransa'ya daha nce verilmi olan imtiyazlar arttrld. Sultan Birinci Mahmud'un son yllar bar iinde geti. Ancak bu aralar meydana gelen yangnlar stanbul'da byk zarara yol ayordu. 28 Aralk 1745 gn kan byk stanbul yangn srasnda Balat ve Fener'de 800 ev yand. Be yl sonra kan baka bir yangnda stanbul'un birka mahallesi ve tarihi konaklar kl oldu (4 ubat 1750). 3 Eyll 1754 gn byk stanbul Depremi meydana geldi. stanbul'un be alt gn iinde 14 defa salland bu deprem srasnda Ayasofya, Bayezid ve Fatih camilerinin kubbeleri de zarar grd.

OSMANLI - RUS SAVASLARI


Sultan nc Selim tahta ktnda Osmanl Devleti Rusya ve Avusturya ile sava halindeydi. Sultan nc Selim bu iki devlete kar mcadeleye devam etti. Bu savan temel sebepleri Krm' kurtarmak ve Osmanl topraklarn aralarnda paylama hesaplar yapan Avusturya ve Rusya'ya engel olmakt. Krm'n jeopolitik konumu stanbul'un gvenlii iin ok nemliydi. Bu savalar srasnda Avusturya'ya kar smail Zaferi gibi baz baarlar kazanlmsa da, Ruslara kar ayn baar gsterilememiti. Ruslarla yaplan Fokan (1 Austos 1789) ve Boze Savalar'nda (22 Eyll 1789) Osmanl kuvvetleri byk kayplar verdi. Akkerman kalesi Ruslara geti ve Baserabya blgesi Rus igaline urad. Sebe, Muhadiye, Lazarethane ve Panova'y igal eden Avusturyallar ise nce Belgrad' (8 Ekim 1789) daha sonra ise Semendire'yi ele geirdiler.

KIRIM SAVASI
Ondokuzuncu yzyilda, Rusya'ya karsi, Avrupa devletlerinin Trkiye ile mttefik oldugu byk savas. Osmanli Devleti ile mttefiki Ingiltere, Fransa ve Italya, Ruslar'a karsi savastilar. Kirim Savasi'nin grnen sebebi; Kuds'teki Islm, Hiristiyan ve Musevi dinlerince mukaddes olan makamlar mes'elesidir. Savasin asil sebebi ve Avrupa devletlerinin Trkiye'nin yaninda Ruslar'a karsi ittifak etmeleri; Ingiltere'nin, Hindistan'daki Mslman Grganiyye-Baburller Devleti'ni yikip, blgenin hakimiyetini saglama faaliyetleridir. Bu gayenin tahakkuku iin engel kabul ettigi Osmanli Devleti'ni byk savasa sokup, Rusya ile mesgul etmek istemesidir. Ruslar'in Akdeniz' e inmesini kendi gvenligi ve Ortadogu'daki menfaatlerine ters dsen Fransa'yi da, byk savasin iine srklemeye Ingiliz siyaseti muvaffak oldu. Fransa Imparatoru nc Napolyon Bonapart da, lke iinde, kralcilara

karsi ahlinin destegini saglamak iin kilisenin destegine muhtati. Ingiltere, nc Bonapart'i, Rus ari Birinci Nikola'nin, Kuds'de, Katolikler'e karsi Ortadokslar'i ayaklandirdigini ileri srd. Kirim Savasi'na sonradan katilan Sardenya Kralligi da Italya birligini kurmak iin siyasi destege ihtiyaci vardi. Italyan Piemento hkmetini de byk savasla mesgul eden Ingilizler, Byk Britanya Imparatorlugu topraklarina toprak, hazinelerine zenginlik katarken, dnya hakimiyeti iin engel grdg Islmiyeti de, yikmak iin faaliyetlerini daha da artiriyordu. arlik Rusya'si Bahriye Naziri Prens Menikofu, bykeli sifatiyla 28 Subat 1853'de Istanbul'a gnderip, Trkiye'ye baska bir devletin taarruzuna karsi yardim teklif etti. ok cretkrane yapilan teklife karsi mttefiklerin yardimi talebi de sahte olup, abalari yaldizli reklm propagandasi ve sahte dostluktu. Mttefiklerin teklifine aldanip da; 26 Eyll 1852'de Bb-i l'de yzaltmis kisi toplayip, Rusya'ya savas iln eden Mustafa Resd Pasa'nin hareketi, kahramanlik gibi grnse de; sonucu byk bir aldanis ve Osmanlilarin yipratilma hareketidir. Rusya, "Sicak Denizlere Inme" siyaseti geregince; Balkanlar'daki Slavlar'in ve Ortadokslar'in hmiligini, yardim teklifi karsiligi, Trkiye'den istiyordu. Ihtilller lkesi Fransa da, Ortadogu'daki katoliklerin koruyuculugunu yapmak istiyordu. Fransiz Devlet Baskani Imparator nc Napolyon Bonapart da lke iinde iktidarini kuvvetlendirmek iin Kuds'deki mukaddes makamlar meselesinin iine girdi. Rusya ve Fransa, kendi emparyalizmi iin bu hesaplar iindeyken, Osmanli Sultani Abdlmecid Hn; hakimiyet prensibiyle hareket edip, Kuds'teki mukaddes makamlarin lkesi iinde bulundugunu ve bu eserlere hizmetlerin Osmanlilarca if edildigini iln etti. Kendi hesaplari pesinde olan lkeler tarafindan Sultan Abdlmecid Hn'in tepkisi byk hayrete sebebiyet verdi. Fransa Ingiltere'nin de tesvikiyle Rusya'ya karsi Osmanli Devleti'nin yaninda oldugunu iln etti. Sonradan Papalik Italya'sinin da katildigi Kirim Savasi'nda, Ingiltere ve Fransa, sahte dostluklarla Osmanli Devleti'nin yaninda yer aldi. Bu dostluga aldanmakta Koca Mustafa Resd Pasa'nin byk rol vardir. Rus ari Birinci Nikola, "Hasta Adam" lkabini taktigi Osmanli Devleti topraklarindan Eflk ve Bogdan'a, 3 Temmuz 1853'de girdi. Rus isgal kuvvetleri Baskumandani Pres Gorakof, bu harektin isgal olmadigini iln etti. Ruslar'in Osmanli sinirini geerek yayinladiklari beyanname, byk hayrete sebep oldu. Rus Disisleri Bakani Nesselro'de de Avrupa lkelerine bu isgalin Trkiye'ye savas iln etmek olmadigini bir beyanname ile ilan etti. Ruslar'in, Eflk ve Bogdan'a girmesiyle, Rumeli Ordu Kumandani mer Ltfi Pasa, ordusu ile Tuna Cephesine geldi. mer Pasa, Ruslar'a; Eflk ve Bogdan' in onbes gn iinde tahliyesini isteyip, aksi taktirde harekete geilecegi bildirildi. 28 Eyll 1853'de Rus elilik personelinin Trkiye'yi terketmesiyle; Bogazlarin, tarafsiz milletlerin ticaret gemilerine aik oldugu iln edildi. Rumeli Ordu Kumandani mer Pasa'nin teklifi, Rus Baskumandani General Gorakof tarafindan kabul edilmedi. mer Pasa'nin altmisbin kisilik kuvvetine karsi, Ruslarin, Tuna boyunda yzellibin kisilik kuvveti vardi. Trk Ordusu, zamanla takviye edildi. 23 Ekim 1853'de, iki vapur, asker ykl olarak ektigi sekiz dubadan meydana gelen Ruslar'in Tuna Filosuna Isaki nnde Trkler'in ada bataryalarindan ates aildi. Savasta iki duba batirildi. Diger duba ve vapurlar yaralanarak, Ruslar'in yz askeri telef edildi. Ruslar, Balkanlar'i evirerek, Sirplarla Makedonya Rumlari'ni Trkler'e karsi ayaklandirip Osmanli Devleti'ni zor duruma dsrmek istedi. mer Pasa, Rus

harektina karsi 22 Ekim 1853'te, Kalafat'a girerek, onlari sasirtti. Anadolu Cephesinde de Msir Abdlkerim Ndir Pasa, Kafkasya'da harektda bulunup, Seyh Samil ile irtibat kuruldu. Kafkasya'daki yerli ahliden, Ruslar'a karsi destek saglandi. Ekim sonunda Dogu Karadeniz ve Batum civarindaki Sekvetli Kalesi fethedildi. Ruslar kaleyi geri almak iin karadan ve denizden kusattilarsa da, byk kayip vererek geri ekildiler. Kafkasya Cephesi'nde Ruslar'in Muraviev kumandasindaki yzaltmisbin askerine karsi, Abdlkerim Pasa kumandasinda yzellibin asker mevcuttu. Ingiltere ve Fransa'nin gnderdigi mttefik donanma, Besike Krfezi nlerinden Kasim 1853'de Istanbul'a gelip, Beykoz'a demirledi. Rumeli Ordusu, Kasim 1853'de Ruslar'a karsi Tuna boyundan hareket ederek, 5 Kasim'da Oltenico Zaferi'ni kazandilar. Ruslar bozgun halinde Bkres'e ekildiler. Kafkasya Cephesi' ndeki Anadolu Ordusuna erzak ve mhimmat gtren Osman Pasa kumandasindaki oniki gemilik Trk filosu, Karadeniz'deki siddetli firtinadan dolayi Sinop Limani'na siginmisti. Trk filosunu takip eden Rus Amirali Nochimof, takviye alip, gerekli kesfini tamamlayinca 30 Kasim 1853'de Sinop'u basti. Sinop limanindaki Trk filosundan alti Trk ve bir Ingiliz ticaret gemisini batirip, iki bin Trk sehid ettiler. Sinop'un Mslman mahalleleri yzonsekiz Rus topuyla bombardiman edildi. Ikibinbesyz ev tahrip edilip, yerli ahliden sehid olanlar oldu. Ruslar'in, insanlik disi Sinop baskini, nya kamuoyunda infiale sebep oldu. Rus amiralinin, bombardimandan sonra olaydan duydugu teessrn bildirmesi, Eflak ve Bogdan'i isgal edip, bunun sinir tecavz olmadigini beyannameler ile iln etmeleri gibi aksi tesir yapti. Istanbul'daki Ingiliz ve Fransiz donanmalari 1853 sonunda Karadeniz'e aildi. Rumeli Ordusu, Tuna boyundan hareket ederek atana Muharebesi'nde, 5 Ocak 1854 de binbesyz Rus'a karsi yediyzdoksan sehid vererek, zafer kazandi. Bu yenilgi zerine ar, Rus baskumandani Gorakof'u vazifesinden alip, yerine Maresal Paskievi' i tayin etti. Balkanlardaki Rus propogandasi yayginlastirildi. Rus Ajanlar, "arlik, Yunanlilar'a Istanbul'u kazandirmak iin Balkanlarda Osmanli, Ingiltere ve Fransa ile savasiyor." propogandalarini yaptilar. Yunanlilar, Ayasofya'da ayin yapmak hayaliyle Rus vaadine aklanip; para, mhimmat, teskilati subay yardimi da alarak, Epir ve Teselya'da ayaklandilar. Yunan ayaklanmasini bastirmak iin, Osmanli Devleti Keecizade Fuat Pasa'yi gnderdi. Fuad Pasa, l Nisan 1854'de Nardo'da zafer kazandi. Fransizlar da, Atina ve Pire'ye asilere karsi asker ikardilar. Rus yayilmasinin nne gemek iin. Ingiltere ve Fransa'nin Balkanlar'daki isgali kaldirma istegine, Avusturya-Macaristan Imparatorlugu ile Prusya da katildi. Ingiltere, Fransa, Osmanli Devletinin yaninda fiilen savasa katildi. Mttefikler, Kuvvetlerini 31 Mart 1854 de Geliboluya topladilar. Ingiltere kuvvetlerine Lord Raglan, Fransa kuvvetlerine de Maresal Arnard kumanda ediyordu. Tuna boyunda mer Pasa, 17 Nisan 1854 de Kk Eflk ile Sirbistan arasindaki Kalafat Muharebesi'nde Rus taarruzunu zaafa ugratti. Mttefik donanmasina Odesa'dan ates ailmasi zerine sehir bombardiman edildi. Sekiz gemiden meydana gelen mttefik filosu, Ruslar'in onbes gemisini batirip, istihkm ve tahkimatlarini, mhimmat depolarini, tersane tesislerini bombardimanla tahrip ederek, on gemiyi de ele geirdiler. Ruslar, 15 Mayis'ta Tuna nehri kiyisindaki Silistre' yi seksenbin askerle kusatti. Bu kusatmaya karsi Silistre'yi onbin askerle Musa Pasa mdafaa etti. 25 Haziran'a kadar sanli bir mcdele veren Trk kuvvetleri, Ruslar'a onbesbin l ve yirmibesbin yarali verdirdiler. Rus Maresali Paskievi ve general yaralandi. Dokuz Rus generalinin ldrldg Silistre'de Paskievi'in yerine Generel Gorakof tayin edildi. Trkler'in tekrar hakim oldugu Silistre'de bin sehid verildi. Silistre'yi byk bir kahramanlikla mdafaa eden Musa Pasa, namaz kilmak iin abdest alirken, bombardiman esnasinda glle isabet etmesi neticesinde sehid oldu. Az sayidaki Trk kuvvetlerine yenilen Ruslar Silistre kusatmasini kaldirdilar. Ruslar Silistre'den geri ekilirken otuzbin askerle daha

takviye edildiler. 8 Temmuz'da Yerky Muharebesi'ni de kaybeden Ruslar, Iki general ve altibin asker de burada kaybettiler. Eflak ve Bogdan'da binlerce l ve yarali vererek ekilen Rus kuvvetlerinin yerine 6 Agustosta Trk kuvvetleri girdi. Rus zulmnden bikan Romanyalilar, Osmanli kuvvetlerini sevinle karsilayip, byk merasimler tertip ettiler. Romanyalilar Hiristiyan olmasina ragmen Hill'in, Salib'e galibiyetinden dolayi Bkres Byk Kilisesi'nde dua ettiler. Yzyillardir Osmanli hakimiyetinde bulunmalarina bir kere daha skrettiler. Osmanli Devleti ve mttefikleri, Avusturya-Macaristan Imparatorlugu ile anlasma yapip, Eflk ve Bogdan'in, Tuna' nin gvenligini bunlara verip, Kirim'a saldirmaya karar verdiler. Ingiliz ve Fransiz donanmasi Baltik'a ailip, Ruslar'i taciz etti. Rumelideki Trk kuvvetleri mevcudu, yzseksenbine kadar ikarildi. Temmuz ayindan beri Varna'da bulunan ellibesbin kisilik mttefik kuvvetleri, Eyll ayinda Krim'a hareket etti. Rstem Pasa ve Fransiz Arnaud, Ingiliz Lord Raglan kumandasindaki mttefik kuvvetler; elliyedibin asker, seksendokuz savas gemisi ve ikiyzaltmisyedi nakliye gemisiyle, 14 Eyll 1854 de Kirim Yarimadasi'na ikartma yapti. Mttefik kuvvetlerin hedefi, Ruslar'in Karadeniz'deki en kuvvetli ve mstahkem liman sehri Sivastopol'd. 19 Eyll' de Eskihisar mevkiinden hareket eden mttefik kuvvetleri, Prens Menikof idaresindeki, General Gorakofun da bulundugu ellibin Rus askerine karsi 20 Eyll'de Alma'da muharebeye tutustular. Alma Muharebesi'nde Ruslar besbin l, onikibin yarali, mttefikler de binsekizyz l ve bin yarali verdiler. Alma'da zafer kazanan mttefiklerin hedefi Sivastopol idi. Ruslar sehir limanindaki donanmalarinin bir kismini batirarak trafige kapayip, denizden asker ikarilmasini zorlastirdilar. Osmanlilar ve mttefikler Kinm'a devamli asker, silah, mhimmat ve erzak gnderdiler. Sivastopolu evirip, sehir yakinlarindaki Balaklava limanini isgal ettiler. 25 Ekim'de Balaklava, 5 Kasim 1854 de nkerman muharebelerinde Ruslar, doksanbin askerle savasmalarina ragmen yenildiler. Mttefiklerin gayesi, Menikofu devamli takip edip, sikistirarak, byk kuvvetlerle Sivastopol' kusatip, sehri zaptetmekti, nkerman yenilgisine dayanamayan Rus baskumandani Prens Menikof kederinden ld. Yerine General Gorakof tayin edildi. 1854-1855 kisinda Kirim'da askeri harektin durmasina ragmen, siyasi faaliyetler yogunlasti. Italyan birligini temin iin Sardenya Kralliginin Piemento hkmeti, mttefiklerin destegini saglamak iin anlasma ile Kirim'a onbesbin asker gnderdi. Sistemlesen bir ideal haline gelen "Rus yayilma siyaseti"nin ar Deli Petro gibi byk takipisi olan birinci Nikola, Osmanlilarin st ste kazandigi zaferleri kabullenemiyerek, intihar etti. Yeni Rus ari ikinci Alexandre, arlik zulmlerine devam edecegini ilan ederek Mart 1855 de tahta ikti. Mttefikler, 1855 baharinda byk hazirlik yaparak, Kirim'in asker, silah, mhimmat ve erzak stokunu takviye ettiler. Komuta kademesinde dedegisiklik oldu. Fransiz baskumandanligina General Pelissier, Lord Raglan'in hastaliktan lmesiyle de yerine Ingiliz generali Simson tayin edildi. Mttefik kuvvetleri mevcudu, ikiyzbin civarindaydi. 24 Mayis'ta Ruslar'in Sivastopol'a asker sevkiyati yaptigi stratejik neme haiz Ker Bogazina mttefiklerin asker ikartmasiyla harekt baslatildi. Buharli savas gemilerinden meydana gelen yirmiiki gemilik Mttefik filosu Azak Denizi'ne gnderildi. Ruslar'in Karadeniz sahilleri isgal edilerek, ok kayip verdirildi. Yazin btn siddetiyle devam eden arpismalardan sonra, Eyll ayinda Sivastopol'a karsi byk umumi hcuma geildi. Rus Baskumandani Gorakof devamli yardim alarak asker mevcudunu

artirdi. Gorakof, mttefikleri Karadeniz'e dkmek iin byk hazirliklara giristi. Devamli bombardiman edilen Sivastopol'un 8 Eyll'de Malakof istihkamlarinin zaptedilmesiyle Ruslar dayanamayacaklarini anlayip, sehri terketmeye basladilar. 9 Eyll'de mttefiklerin eline geen Karadeniz'in en mhim sehri Sivastopol, bombardiman ve Ruslarin yanginlariyla harabe haline gelmisti. 12 Eyll 1855'de btnyle mttefiklerin isgaline ugrayan Sivastopol istihkmlari, limani, tersaneleri tahrip edildi. Mttefikler harekta devam ederek, Ruslar'i takip ettiler. Kilburnu Zaferi kazanilip, zi Kalesi fethedildi. Osmanli ordusu baskumandani mer Pasa, Anadolu cephesine yardim etmek iin Kafkasya'ya hareket etti. Sohumkale'ye asker ikarip, Ruslar'in kusatmasi altindaki Kars'a yardim etmek istiyordu. Kafkasya'da yerli ahli Rus zulmnden biktigindan Osmanlinin yaninda yer aldilar. Kafkasya'nin "Hrriyet Gnesi" Seyh Smil, Ruslara karsi destanlasan mcdeleler verdi. Osmanli Sultani ve Islm Halfesi Sultan Abdlmecid Han'in tevechn kazanmak iin Moskof a karsi erkesler, Grcler ve yerli ahli btn imknlariyla mcdeleye katildi. aydan beri Ruslar' in kusatmasi altinda bulunan Kars, onbin askerle, kirkbin ar askerine karsi dayandi. Mtemadiyen Rumeli ordusunun ve Mttefiklerin ihtiyacini karsilamaya alisan istanbul Hkmeti, Kafkasya cephesine fazla ikmal yapamadi. Istanbul'dan gnderilen ikmalin bir kismi da Rus taaruzuna maruz kaldigindan yerine ulastirilamadi. mer Pasa sehre yetismeden 28 Kasim 1855 de Kars, alik yznden askeri, silhi, cephane ve erzaki stn dsmana anlasma ile teslim edildi. Kirim savasi, 1855 sonunda askeri harekt olarak bitmesine ve Mttefiklerin israrina ragmen Ruslar barisa yanasmadilar. Bu durum 1856 Subatina kadar devam etti. Ilk nce Viyana'da baslayan baris grsmelerine, Paris'te devam edildi. Osmanli Devleti, Rusya, Ingiltere, Fransa, Italya, Avusturya-Macaristan ve Prusyanin katildigi Paris grsmeleri 3 Mart 1856 da Paris Andlasmasiyla neticelendi. Kirim Savasi Osmanli Devletinin toprak kaybina sebep olmamasina ragmen, siyasi olarak aleyhimize oldu. Her iki tarafin ikiyzellibinden ziyade asker kaybina sebep olan Kirim savasinda mttefikler siyasi bakimdan krli ikti. Osmanli Devleti'ni Rusya ile savasa sokarak, mesgul olmasini firsat bilen Ingiltere, byk devletlerin dikktini Hindistan'dan uzaklastirdi. Grganiyye Islm Devletini yikarak, Hindistan hazinelerine sahip olup, ticaretini gelistirdi. Islahat fermaniyla lke iindeki gayri mslimleri simartip, isyana gtren haklar verildi. Bunu gayet iyi degerlendiren Fransa, gnmze kadar devam eden Ortadogu hadiselerine sebebiyet verdirdi. Italya, mttefiklerden siyasi yardim alarak, birligini kuvvetlendirip tamamladi. Rusya savastan maglup ikmasina ragmen, Paris Andlasmasi'na aykiri hareket edip, byk idealini nce siyasi faaliyet olarak, sonra da her trl hareketlere tesebbs ederek devam ettirdi.

TRABLUSGARP SAVASI
Smrgecilik yarnda birliini ge salad iin geri kalan talya, Kuzey Afrika'da Osmanllara ait olan Trablusgarb' ele geirmek istedi. Avrupal devletlerin de desteini alan talya, Osmanl Devleti'ne bir ltimatom vererek, Trablusgarp'n kendisine braklmasn istedi. talyanlarn bu istei reddedilince Trablusgarp ve Bingazi igal edildi (1911). Mustafa Kemal ve Enver Bey Trablusgarp'a geerek Derne ve Tobruk'da nemli direni hatlar oluturdular. talya Osmanl Devleti'ni bara zorlamak iin anakkale'de Trk istihkamlarn denizden topa tuttular. Ayrca Oniki adaya asker kardlar. Balkan

Savalarnn balamas zerine talyanlarla bar imzaland ve Trablusgarp Sava sona erdi. Yaplan Ui Bar Antlamas'na gre; Trablusgarp ve Bingazi talya'ya verildi. Oniki ada Yunanistan'n igal etmemesi iin geri verilmek zere talya'da kalyordu.

Trablusgarp Sava
Trablusgarp Sava

Mustafa Kemal ve silah arkadalar, Derne'deki Kzlay adr nnde (1912)

29 Eyll 1911-18 Ekim 1912 Yer: Trablusgarp Sonu: talya zaferi Blge Deiimi:Trablusgarp ve Ege denizi Taraflar Osmanl talya Krall mparatorluu Kumandanlar Neet Bey Enver Bey Luigi Caneva Mustafa Kemal Gler 25,000 100,000 Kayplar 3,380 14,000 4,220 yaral Tarih:

Trablusgarp Sava, 1911-12 yllar arasnda Osmanl Devleti ve talya Krall arasnda geen bir savatr. Baz (zellikle yabanc) kaynaklarda "1911-12 Trk-talyan Sava" olarak

da geer. Ad, "Trablusgarp Sava" olmasna ramen arpmalar, Trablusgarp'n (bugnk Libya) dnda, Adriyatik Denizi, Ege Adalar, anakkale Boaz ve Kzldeniz gibi eitli blgelerde de srmtr. Bu sava talya, dier byk devletlerin ve Balkan Sava'nn sayesinde kazanarak smrgelerini arttrmtr

Savan Nedenleri ve ncesi


16. yzylda balayan smrgeletirme hareketlerinin dnda kalan talya, 19. yzylda siyasi birliini saladnda smrgelerin ou ngiltere ve Fransa tarafndan paylalmt. 1881'de ngiltere'nin Msr' igali, ardndan da Fransa'nn 1882'de Cezayir ve Tunus'u ele geirmesinden sonra, talyanlar, Kuzey Afrika'da kalan son Trk topra olan Trablus'la ilgilenmeye balamlard. Aslnda deniz ar bir imparatorluk kurmak isteyen talya'nn Trablus'la ilgilenmesi yeni deildi. 1890 ylnda, talyan bakan Francesco Crispi'nin, bir ngiliz lorduna [1] yazd zel bir mektupta, Trablus'la ilgilendiklerini belirttii bilinmektedir. Ancak Crispi 1891'de bakanlktan inince, Trablusgarp planlar da rafa kalkt ve sava 20 yl beklemi oldu. 1898 ylnda ngiltere ve Fransa arasnda, Kuzey Afrika'daki smrgelerin paylam yznden kan Faoda Olay ("krizi" de denir) sonunda Kuzey Afrika'nn paylam yapld ve bylece Trablus da talya'ya brakld. 1902 ylndan itibaren talya, Trablus zerinde bir "Barl gal" politikas uygulamaya balad. Buna gre Roma Bankas'nn maddi desteiyle ekonomik ve ticari alanlarda bir takm giriimler balad. Bylelikle kurulan fabrikalarn ve dier iyerlerinin, gerekirse silahl bir saldrya zemin hazrlamas amac gdlyordu. Ancak Trk taraf, bu ard niyetli ekonomik geliimi durdurabilmek iin ok aba sarfederek, sonunda nn kesmeyi baard. Ortaya kan byk mali knt sonunda, hissedara alacaklarnn denebilmesi iin, Roma Bankas, ngiliz ve Alman finansrlerle grmeye balad. Bunun yannda, Almanya, l ttifak'ta beraber olduu talya'nn Trablus'a sahip olmasn istemiyordu. nk Kuzey Afrika'daki bu blgeyi ileride kullanabilecei bir istasyon olarak gryordu. Olas bir talyan saldrsna kar siper alm Trk askerleri

Sava Balyor
1911 ylnn eyll aynda Trablus meselesi, talyan basnnda yer almay baard. Basnda yer alan iddialara gre Osmanllar, talyanlar'a adaletsizce davranmakla beraber, Almanlarla da eitli entrikalar eviriyordu. 26 Eyll'de, silah ve cephane tayan bir Osmanl gemisi Trablus'a ulat. Bir gn sonra talyan ynetimi, Osmanl'ya bir ltimatom vererek, 48 saat iinde Trablus'un talyan ynetimine braklmasn ve talya'ya yllk vergi verilmesini talep etti. 29 Eyll'de ngiliz ve Fransz hkmetlerinin desteini de arkasna alan talya, Osmanl'ya sava ilan etti. Ayn gn talya'nn Adriyatik Denizi'ndeki baz Osmanl gemilerini batrmas zerine, Avusturya bu blgede savalmasn yasaklad. 30 Eyll'de Trablus ehri bombardmana tutuldu. Kenti eski silahlarla savunmaya alan 8000 kiilik Osmanl kuvveti dayanamad ve 5 Ekim'de talyanlar ehri ele geirdi. Bunun zerine Osmanl kuvvetleri kydan 15 km ieriye ekildiler. 18 Ekim'de Derne'yi, 20 Ekim'de de Bingazi'yi ele geiren

talyanlar, buralara asker kartmaya baladlar. 23 Ekim'de saldrya geen Osmanl ordusu, talyanlar kuatm ve uzun sren savatan sonra talyanlar kurtulmulard. 26 Ekim'de yaplan bir baka Osmanl saldrs, talyan kuvvetlerinin byk kayp vermesine ramen geri pskrtld. 5 Kasm'da talyan resmi gazetesi, Trablusgarp'n talya tarafndan ilhak edildiini yaymlamsa da bu henz gereklememiti. Osmanl direnii karsnda talyan kuvvetleri sahilden fazla uzaklaamamlard.

Kurmay Binba Mustafa Kemal, Bedevi mcahitler nnde emirlerini yazdrrken (1912) Enver, Mustafa Kemal, Fuat (Bulca), Nuri (Conker) ve Fethi (Okyar) gibi Osmanl subaylar gizli yollarla Trablusgarp'a gelip (rnein Mustafa Kemal, buraya "gazete muhabiri erif Bey" adyla Msr zerinden ulamtr) buradaki kuvvetleri dzenleyerek, talyanlara rahat vermeyecek ekilde srekli saldrlar balattlar. Enver, yapt bir gazete rportajnda, "Buraya geldiimde 900 l savas bulmutum. imdi ise elimin altnda 16,000 talimli asker var" diyerek durumu ortaya koymaktadr. Bu ordu, yaplan savalar sonucunda 2 makineli tfek, 250 tfek, 2 top, saysz mermi ve 10 tane de katr ele geirmitir. Yerel halkn da destekledii direnie Sunusi tarikat eyhi ve adamlar destek vermiti. Ancak talyanlarn dndnn aksine, buradaki Osmanl direnii ok kuvvetli olmu, Enver, Mustafa Kemal ve Neet gibi komutanlarn ynettii ordular, sayca ok stn olan talyan kuvvetlerine kar kahramanca savamlardr. Trablusgarp'taki Osmanl birlikleri balca komutanla ayrlmt: 1. Trablus Komutanl: Kurmay Albay Neet 2. Bingazi Komutanl: Kurmay Binba Enver 3. Derne Komutanl: Kurmay Binba Mustafa Kemal Kasm 1911'de talyanlar anakkale Boaz'na saldrmak iin hazrlklar yaptlar. Ancak Rusya ticari kayglardan dolay buna kar kt. Kasm aynda talyanlar, ekimde boalttklar baz mevzileri tekrar ele geirdiler. 19 Aralk'ta bir talyan kolu, imha olmaktan son anda kurtuldu. Ayrca bu dnemlerde talyan basn Almanya, Avusturya ve Fransa'y, talya'nn baarlarna engel olduklar iddiasyla sulamaya balamt.

8 Aralk'ta Trablusgarp'a gelen Mustafa Kemal, 22 Aralk'ta Tobruk Sava'n kazand. Derne'de 16/17 Ocak 1912 taarruzunda gznden yaraland. Bir ay hastanede tedavi grdkten sonra, 6 Mart 1912'de Derne komutan oldu ve burada baarl savunma muharebeleri yapt. Ocak 1912'de talyanlar'n 100,000 askerine karlk Bingazi'de 15,000, Trablus'ta da yaklak 10,000 Osmanl askeri savamaktayd. ubat ve martta talyanlar Bingazi'yi tamamen ele geirdiler. Bunun yannda Beyrut limanndaki iki kk Osmanl gemisini batrdlar. Yemen'de Ocak 1911'de balayan isyan nedeniyle daha sava balamadan nce Trablus'taki kuvvetlerin bir ksm bu blgeye kaydrlmt. Ocak 1912'de talyan donanmas Kzldeniz'e girip, buradaki Osmanl gemilerinden bazlarn batrarak Hudeyde limann bombalamaya balad. talyanlar'n blgedeki varl, deniz ulamn aksatt iin Yemen isyannn bastrlmasn zorlatryordu. 25 Mart 1912'de Osmanl'nn koruyucusu grevini stlenen ve talya'nn mttefiki olan Alman mparatoru, arabuluculuk yapmak iin talya Kral'yla Venedik'te grt. Ancak bu grmeden bir sonu kmad. 18 Nisan'da talyan donanmas anakkale Boaz'n bombalamaya balad. Bunun zerine Osmanl hkmeti boazlar kapatt. Ancak bu hareketin uluslararas ticarete darbesi ok byk oldu. Rusya'nn tahl ihracat milyonlarca dolarlk zarara urarken, ngiltere, Bulgaristan, Yunanistan ve Romanya gibi lkelerin zararlar da gnlk 100,000 dolar buluyordu. Karadeniz'e gidecek olan ngiliz gemileri, Svey Kanal zerinden Hindistan'a gitmek zorunda kaldlar. Ancak 10 Mays'ta Avrupa lkelerinin basklarndan dolay boazlar tekrar ticarete ald.

Savan Sonu
Bunun zerine 5 Mays'ta talyan kuvvetleri Rodos Adas'na karma yaptlar ve 10 gn ierisinde Rodos'u, daha sonraki 2 hafta sre ierisinde Oniki Ada olarak bilinen adalar grubunu ele geirdi.Bylece 389 yldr Osmanl ynetiminde kalm ,ynetim merkezi Rodos Adas olan Cezair-i Bahr-i Sefid Eyaleti (Oniki Ada) tamamen talya'nn eline geti. 8 Haziran'da Trablus'taki Trk kuvvetleri le pskrtld. Hazirandan austosa kadar sren arpmalar sonunda btn bat sahil eridi talyanlarn hakimiyetine geti. 12 Temmuz'da be talyan sava gemisi, Trk filosuna saldrmak iin anakkale Boaz'na girdi. Ancak boazn giriine Kilitbahir civarnda elik kablolar ekildii iin talyanlar ilerleyemeden ar ate altnda kaldlar ve geri ekildiler (18 Temmuz). Bu, ayrca sava iindeki son deniz sava olmutur. Eyllde Osmanl ve talya arasnda bar grmeleri balad. ki taraf da savan bitmesini istemesine ramen atmalar devam ediyordu. 22 Eyll'de gl bir Trk mevkii ele geirildi. Binba Enver komutasndaki Trk kuvvetleri baz saldrlar yapsalar da, ar kayplar vererek geri ekilmek zorunda kaldlar. 8 Ekim'de Karada'n Osmanl Devleti'ne sava ilan etmesiyle Balkan Savalar balaynca, Osmanl Devleti her ne pahasna olursa olsun talya'yla bara raz oldu, nk Ege Denizi'ndeki talyan donanmas, Makedonya'ya yardm gnderilmesini engelliyordu. Sonuta talya'nn artlar kabul edildi ve 15 Ekim 1912'de svire'nin Ui (Ouchy) kentinde antlama imzaland.

Ui Antlamas ve Sonu
mzalanan antlamaya gre; 1. Osmanl Devleti Trablusgarp'taki kuvvetlerini ekecek ve buray talya'ya brakacak, 2. Osmanl, Trablusgarp'taki Mslmanlarn haklarn koruyacak, 3. talya Oniki Ada'y geici olarak elinde tutacak; Osmanl Devleti Balkan Savalarnda bu adalar savunamayacakt. Sava sonunda Osmanl Devleti, Kuzey Afrika'daki son topraklarn da kaybetmi oluyordu. Ayrca ileriki yllarda Trkiye ve Yunanistan arasnda ska srtmelere neden olacak olan adalar sorunu da balamt. II. Dnya Sava srasnda Almanya tarafndan igal edilen Oniki Ada, bir taktik olarak Trkiye'ye hediye edilmek istenmi, ancak lkenin tarafszln bozaca iin, bu neri reddedilmitir. Oniki Ada, 1947 ylndaki Paris Antlamas'yla Yunanistan'a balanmtr. talya'da ise sava, talyan milliyetiliinin gelimesine katkda bulunmu ve 1922 ylnda Mussolini'nin iktidara geliini kolaylatrmtr.

Notlar
Trablusgarp Sava, iinde barndrd baz ilkler sebebiyle de ayrca ilgin bir savatr. Dnya tarihinde ilk kez uaklarn sava arac olarak kullanlmas bu savaa rastlar. Trablusgarp Sava'nda talyan uaklar sava srasnda bombalama ve bildiri datma gibi grevler stlenmilerdi.Bunun iin italyanlar dnyada bir ilki gerekletirmiledir.

BELGRAD'IN FETHI
Kann Sultan Sleyman tahta ktnda Avrupa'nn en gl devleti Roma-Germen mparatorluu (Almanya) idi. Almanya mparatoru arlken Macaristan'a hakim olmak iin Macar kral ile yakn akrabalk ilikileri kurmutu. Macar Kral kinci Lui, arlken'e gvenerek vergilerini demiyor kendisine gnderilen Osmanl elilerini ldrtyordu. Fatih Sultan Mehmed, Avrupa'da dzenledii seferlerde Srbistan' almt. Ancak stratejik bir neme sahip Macaristan alnamamt. Kann Sultan Sleyman Macaristan' almak zere harekete geti. Belgrad, karadan ve Tuna rmandaki Osmanl donanmas tarafndan kuatld. ehir, gayet iyi savunulmasna ramen teslim olmak zorunda kald (29 Austos 1521). Belgrad Muhafzlna Bal Paa getirildi. Bu sefer sonunda stanbul'a gnderilen baz Belgradllar kurulan Belgrad kyne yerletirildi. Belgrad'n fethi, Kann Sultan Sleyman'n ilk fethidir. Belgrad, bundan sonraki yllarda Osmanl Devleti'nin Avrupa'ya alan en byk kaps oldu. Bu sebeple Belgrad'a Dar'l-cihad" denildi.

RODOS'UN FETHI
Avrupallar Akdeniz'deki Rodos, Kbrs, Girit, Malta gibi adalara hakim olmular, ak denizlerde keifler yapmlar ve denizlerde glerini arttrmlard. Kann dneminde denizcilie nem verildi ve byk baarlar elde edildi.

Kann dneminde Rodos adas, Sen Jan valyelerinin elindeydi. valyeler korsanlk yapyor, Trk donanmasna zarar veriyorlard. 1522 ylnda dzenlenen seferle Rodos fethedildi.

TRABLUSGARP'IN ALINISI
arlken, Trablusgarb' aldktan sonra buraya Sen Jan valyeler'ini yerletirmiti. Barbaros'un Preveze Deniz Zaferini kazanmas ve Venediklilerin Osmanllarla bar imzalamalar arlken ve Papa'y kzdrmt. Hazrlanan Hal donanmas Cezayir'e saldrd ancak, Osmanl donanmas karsnda bozguna urad (1541). Barbaros'un yetitirdii Turgut Reis Trablusgarb' karadan ve denizden kuatarak ald. Ayrca bu seferle Bingazi de Osmanl lkesine katld (1551).

PREVEZE ZAFERI
Osmanllarn Akdeniz'de kuvvetlenmeleri ve tm Ege denizine hakim olmalar Avrupa'y telalandrmt. Ayrca devam eden Avusturya ve Macaristan seferleri byk bir Hal donanmas hazrlanmasna neden oldu. Andrea Doria komutasndaki Hal donanmasnda Venedik ve Cenevizliler'den baka Malta, Portekiz ve spanya'ya ait gemiler de bulunuyordu. Hal donanmas 602, Osmanl donanmas ise sadece 122 parayd. Preveze krfezinde 27 Eyll 1538'de yaplan savata, Barbaros Hayreddin komutasndaki Osmanl donanmas byk bir zafer elde etti. Tarihe Preveze Deniz Zaferi olarak geen bu sava sonunda Akdeniz bir Trk Gl haline geldi.

KIBRIS'IN FETHI

Kbrs Venediklilerin elinde bulunmaktayd. Msr'n alnmasndan sonra Memlukllere vergi veren Kbrs, Osmanllara vergi vermeye balamt. Ekonomik, stratejik ve corafi ynden ok nemli olan Kbrs seferinin kolay olaca dncesiyle Lala Mustafa Paa Kbrs Seferine taraftar olurken, Sokullu Mehmed Paa ise yeni bir Hal Seferine yol aaca endiesiyle Kbrs'n fethine muhalif kalmt. 1570 ylnn Ekim aynda Kbrs'taki irili ufakl tm ehirler alnm, Kbrs'n bakenti durumundaki Lefkoe Osmanllarn eline gemiti. Ancak Kbrs'n en nemli kentlerinden olan Magosa henz alnamamt. Lala Mustafa Paa komutasndaki Osmanl birlikleri yardmc birliklerin de gelmesiyle, Magosa kalesini karadan ve denizden kuatmaya balad. Yaklak bir yl sren kuatmadan sonra Magosa da teslim olmak zorunda kald (4 Austos 1571). Adaya Trkler yerletirildi.

TUNUS'UN FETHI
Osmanllar Ulu Ali Paa komutasndaki yeni hazrlanm donanma ile Akdeniz'e indi. Venedikliler bar istediler. Ayrca Tunus kylarnda baz blgeler fethedildi (1574).

FAS'IN FETHI
Osmanl Devleti Fas'a kadar olan tm Kuzey Afrika'y topraklarna katmt. Sultan nc Murad tahta getii srada Fas'ta iktidar mcadeleleri boy gsteriyordu. Fas Osmanl'dan yana olanlar ve Portekiz'den yana olanlar diye ikiye blnmt. 1578 ylnda Fas sultannn da ricas ile Fas'a giden Ramazan Paa komutasnda ki Osmanl kuvvetleri Vadi-s Sebil'de yaplan savata Portekiz kuvvetlerini yendiler ve bylece Fas Sultanl Osmanl himayesine alnd.

EGRI KALESI'NIN FETHI


Durumun ktye gittiini anlayan Sultan nc Mehmed devlet byklerini toplayp yle dedi: "Ceddimiz, devletimizin kurucusu Osman Gazi Hazretleri'nden, byk dedemiz Kanuni Sultan Sleyman'a kadar btn padiahlar askerin nnde sefere kmlardr. Dedemiz Sultan kinci Selim'le (Sultan kinci Selim) cennetmekan pederimiz Sultan Murad (Sultan nc Murad) bu usul bozdular. Biz dahi, balangta seferi paalarmza smarlamakla hataya dtk. Asker evlatlarmz bizi balarnda grmek isterler. Kararmz odur ki; yaknda sefere kacaz. Hazrlklar tamamlansn. Kffara haddini bildirmeye gitmek gerekir." Sultan nc Mehmed kendisine kar kan annesi Safiye Sultan'a da yle der: "Valide, biz Sultan olu sultanz, kullanmayacaksak Eyp Sultan Camiinde bu klc nin kuandk? Kararmz karardr, sefere kacaz. Taht uruna devleti feda etmeyiz." 20 Haziran'da ordu hareket etti ve kuatlan Eri Kalesi 12 Ekim 1596'da padiaha teslim edildi.

HACOVA ZAFERI
Eri Kalesi'nin fethinden sonra, Osmanl birlikleri ilerleyerek 15 Ekim 1596 gn Haova'da Avrupa ordusuyla karlat. Bu ordu da Avusturya, Alman, Erdel, spanyol, Fransz, ek ve Leh kuvvetleri vard. Avusturya Aridk Maxmilien komutasndaki dman kuvvetleri ile yaplan savata Osmanl birlikleri, dman birliklerinin tfek atlarna maruz kald. Pek ok askerimiz ehit oldu. Ordu merkezinin ele geirilip padiahn ayrld haberi yayld. Ancak bu gelimelerden haberi olmayan aknclar canla bala savaa devam ediyordu. Yalnzca bu aknc birliklerinin mcadelesi bile dman ordusunun dalmasna yetti ve kazanlan Haova Zaferi ile Osmanllara Viyana yolu ald (26 Ekim 1596). Haova Sava'ndan sonra Sultan nc Mehmed stanbul'a dnd. Avusturya Cephesi'ne Satrc Mehmed Paa atanmt. Tata Kalesi'ni geri almay baaran Satrc Mehmed Paa, Budin'in kuzeyindeki Va blgesinde dman kuvvetleri karsnda baarl olamad. Bu arada Avusturya temsilcileri ile bir bar antlamas yaplmaya alldysada, olumlu bir sonu alnamad. Bir sre sonra Avusturya kuvvetleri Kanuni Sultan Sleyman zamannda fethedilen Yankkale'yi (Raab Kalesi) ele geirdiler (1598).

KANIJE KALESI'NIN FETHI


Satrc Mehmed Paa iki yldr hibir askeri baar kazanamamt. Bu sre iinde baz Osmanl kaleleri Avusturyallarn eline gemiti. Mehmed Paa'nn idam zerine, Sadrazam Damat brahim Paa ordunun bana geti ve Belgrad'a geldi. Bu srada Avusturya bar istemiti. Avusturyallar daha nce geri aldklar Eri'yi ve Hatvan' bize vermeyi nerdiler. Bu neriye karlk, Osmanl temsilcileri Estergon, Neograd, Vrek ve Yankkale'yi istediler. Antlama yaplamad. Belgrad'da k geiren Damat brahim Paa, Kanije Kalesi'ni kuatp sktrmaya balad. Kuatma devam ederken, kale iinde esir olan Trklerin canlarn feda etmek uruna havaya uurduklar barut deposu kalenin harap olmasna yol at. Ancak yine de teslim olmayan Kanije Kalesi'nin yardmna bu seferde Philippe Emmanuel komutasndaki 20.000 kiilik bir ordu geldi. ki ate arasnda kalan Osmanl ordusu kahramanca savamaya devam etti. Yardma gelen dman ordusunun geri ekilmesi zerine, 40 gn sren bir kuatmadan sonra Kanije teslim oldu. Beylerbeyliin merkezi Kanije'ye alnd, Kanije Beylerbeylii Tiryaki Hasan Paa'ya verildi. Sultan nc Mehmed, bu baarsndan dolay Damat brahim Paa'ya kendisi padiah olarak yaad srece sadrazamlkta kalaca vaadinde bulundu (10 Eyll 1601). Kanije kalesini geri almaya alan Aridk Ferdinand, Kanije'yi byk bir orduyla kuatt. Tiryaki Hasan Paa komutasndaki az sayda asker iki aydan fazla kaleyi korudu. Yiyecek iecek malzemesi ve cephanesi tkenmeye balayan Osmanl kuvvetleri beklenmedik bir kla kendisinden kat kat stn grnen dman ordusunu Kanije kalesi nnde yendi (18 Kasm 1601). Bu zaferden sonra stolni, Belgrad ve Estergon, 1603'de de Uyvar fethedildi.

EGRIBOZ ZAFERI
Sultan kinci Sleyman kendi i meseleleriyle urarken, Venedik ve Lehistan'da da karklk yaanyordu. Ancak o an iin asayii salam olan Avusturya, Osmanl'nn iinde bulunduu kaos ortamndan yararlanmasn bildi. Tuna'y geen Avusturya kuvvetleri Eri (14 Kasm 1687), stoni ve Belgrad kalelerini (6 Eyll 1688) ele geirdiler. Belgrad'n dmesi Avrupallara Balkanlarn yolunu at. Bosna, Erdel ve Eflak Avusturyallar tarafndan igal edildi. Bu ilerleyi karsnda toparlanan Osmanl kuvvetleri kar saldry balattlar. 30 Ekim 1688'de elebi brahim Paa komutasndaki Osmanl kuvvetleri Eriboz zaferini kazandlar. 1689 yl yaznda Sultan kinci Sleyman, Avusturya seferine kt. Sadrazam Kprl Fazl Mustafa Paa komutasndaki yenilenmi Osmanl kuvvetleri, 8 Temmuz 1690'da Gladova ve Orsova'y geri aldlar. Kanije 11 Temmuz 1690'da dman eline getiyse de, Osmanl kuvvetleri 8 Ekim 1690'da Belgrad' geri almay baardlar. Bylece Tuna Hatt yeniden kurulmu oldu.

Preveze Deniz Sava


Preveze Deniz Sava

Ressam Osman Nuri'nin Preveze Deniz Savan canlandiran tablosu

Tarih: Yer: Sonu: Blge Deiimi: Venedik

27 Eyll 1538 Preveze Kesin Osmanl zaferi Adriyatik Denizi Taraflar Osmanl mparatorluu

spanya Papalk Ceneviz Andrea Doria, Marco Grimari, Vicent Capallo 162 kadrga, 140 bara, 2.500 top, 60.000 asker

Kumandanlar Barbaros Hayreddin Paa Gler 122 kadrga, 160 top, 20.000 asker

Preveze Deniz Sava (27 Eyll 1538) Barbaros Hayrettin Paa komutasndaki Osmanl donanmasnn Andrea Doria komutasndaki Hal donanmasn Adriyatik Denizi'ndeki Preveze Kalesi (Preveze) nnde yendii bir deniz savadr.Sava sonunda Akdeniz'deki askeri stnlk Osmanllara gemitir. Osmanl donanmas, Barbaros Hayreddin Paa'nn 1533'te kaptan- deryala atanmasna dein Akdeniz'de nemli bir varlk gsterememiti.1538'de Ege'deki bir dizi adann Venediklilerden alnmas, Akdeniz'de ticari ve askeri karlar bulunan Avrupa devletlerini harekete geirdi.Venedik,spanya,Portekiz,Malta ve Papalk donanmalarndan byk bir hal donanmas oluturuldu ve Amiral Andrea Doria'nn komutasna verildi.Osmanllara ait Preveze kalesi'ni kuatan Andrea Doria, Osmanl donanmasnn gelmesi zerine Venedik egemenliindeki Korfu'ya ekildi.Osmanl donanmas da 24 Eyll'de Arta Krfezine

girdi.Ertesi gn Andrea Doria'nn komutasndaki Hal donanmas Preveze'nin 2 mil kadar anda demirledi.Osmanl donanmasn 27 Eyll'de krfezden karan Barbaros, daha stn olan Hal donanmasn nce ak denizde savamaya zorlad.Andrea Doria Barbaros'un Akdenizdeki btn Osmanl donanmasn getirtmek iin bata oyalama sava vereceini sanyordu nk Barbaros'un kendilerine oranla 3 te 1 lik bir donanmayla savaacagn tahmin etmiyordu.Beklenmedik bu saldr karsnda nce Santa Maura'ya ekilen Andrea Doria, 28 Eyll gecesi rzgarn elverili olmasndan faydalanarak bir kar saldrya giriti.Savan iyice younlat srada, rzgarn durmasyla ekdiri tr gemilerden oluan Osmanl donanmas stnlk salad.Bylece Hal donanmasnn ok sayda refakat ve sava gemisi evirme harekatlaryla batrld.Byk kayplar veren Andrea Doria gece karanlndan yararlanarak sava alanndan uzaklat.Hal donanmasn izleyen Osmanl donanmas daha sonra Preveze nlerine dnd.Kanuni Barbarosa byk dller vermi ve kaptanderyal bahetmitir..

AYASTEFANOS ANTLASMASI
1878'de imzalanan Ayastefanos Antlamasna gre; - Osmanl Devleti'ne bal bir Bulgaristan Prenslii kurulacak, Prensliin snrlar Tuna'dan Ege'ye, Trakya'dan Arnavutluk'a uzanacakt. - Bosna-Hersek'e i ilerinde bamszlk verilecek - Srbistan, Karada ve Romanya tam bamszlk kazanacak ve snrlar geniletilecek - Kars, Ardahan, Batum ve Dou Beyazt Rusya'ya verilecek - Teselya Yunanistan'a braklacak - Girit ve Ermenistan'da slahat yaplacak - Osmanl Devleti Rusya'ya 30 bin ruble sava tazminat deyecekti. Rusya'nn Osmanl Devleti'ni Ayastefanos Antlamasyla istedii gibi paralamasn istemeyen Avrupal Devletler bu antlamaya itiraz ettiler. Berlin'de toplanan konferanstan sonra yeni bir antlama imzaland. Berlin Antlamas ile: - Ayastefanos Antlamasyla kurulan Bulgaristan, ksma ayrld. - Bosna-Hersek Osmanl Devleti'ne ait kabul edilecek fakat Avusturya tarafndan ynetilecekti. - Karada, Srbistan ve Romanya'nn bamszl devam edecek, fakat snrlar deitirilecek - Kars, Ardahan, Batum, Ruslarda kalacak, fakat Dou Beyazt Osmanl Devleti'ne braklacak - Teselya Blgesi Yunanistan'a ait olacak - Rumeli'de ve Anadolu'da Ermenilerin oturduu blgelerde slahatlar yaplacak

- Osmanl Devleti, Rusya'ya 60 milyon ruble sava tazminat deyecekti.

BERLIN ANTLAMASI
Osmanli trihinde Doksan harbi diye bilinen Osmanli-Rus harbinden sonra, 13Temmuz 1878'de, Osmanli Devleti'yle; Rusya, Almanya, Avusturya, Macaristan, ingiltere ve Fransa arasinda Berlin'de imzalanan andlasma. Sultan ikinci Abdlhamd Han'in pdish olmasindan sonra kabul edilen Knn-i essi'ye gre kurulan Meclis-i meb'sn; Rusya'nin 24 Nisan 1877'de Osmanli Devletl'ne karsi harb lniyla ilgili notasina, Abdlhamd Han'in karsi ikma gayretlerine bakmayarak harb ilaniyla karsilik verdi. Osmanli ordusunun esitli cephelerde kahramanca arpismasina ragmen, harb maglbiyetle bitti. Rus kuvvetleri Dogu Anadolu'da Erzurum; Rumeli'de ise Edirne'ye kadar ilerlediler. Edirne'nin teslimi ile istanbul yolu Ruslara tamamen ailmis olacakti. Bundan sonraki Rus ilerleyisi karsisinda istanbul'un bile tehlikeye dsecegini gren sultan ikinci Abdlhamd Han, 9 Ocak 1878'de mtreke (ateskes) yapilmasi iin Rus ordulari baskumandani Grandk Nikola'ya mracaat etti. Mtreke istegini telgrafla bildirdikten sonra, onunla bu hususda temaslarda bulunmak zere murahhas olarak hariciye naziri Server Pasa'yi ve hazne-i nassa nziri msir Nmik Pasa'yi. yanlarinda da askeri msavir olarak ferik Necib, mrliva Osman Pasa ve kaymakam Agh Bey'i gnderdi. 19 Ocak 1878'de bu hey'et Kizanlik'a ulastigi hlde, Grandk Nlkola, Edirne'nin tesliminden evvel grsmeye yanasmadi. Bu mddet zarfinda sultan Abdlhamd Han, Rus carina ve arabuluculuk yapmasi iin ingiltere kraliesi Victoria'ya (Viktorya'ya) mracaat etti. Ruslarin bogazlara hkim olmasini ingiltere'nin Akdeniz'deki nfuzu iin tehlikeli gren kralie Victoria, sulh iin arabuluculugu kabul ederek ara mracaat etti. Bunun zerine Grandk Nikola sulh esaslarinin da imza edilmesi sartiyla mtrekeyi kabul etti. Rusya'nin, Osmanli Devleti zerinde hkim bir duruma gelmesi, Avrupa devletlerini, bilhassa ingiltere'yi harekete geirdi. Ruslarin istanbul'u isgal etmek kararinda olduklari sylentisi yayildi. Evvel, Avusturya harekete geerek, iki devlet arasinda yapilacak baris andlasmasinin, yrrlkteki andlasmalara uygun olmasini saglamak iin Viyana'da bir meclisin toplanmasini istedi, ingiltere ise, bogaz disinda durmakta olan donanmasini anakkale bogazindan geirerek Marmara denizine girdi. Bu sirada Rus ordulari baskumandani Grandk Nikola, mtreke iin su agir sartlari ileri srd: 1-Bulgaristan'a muhtariyet verilecek. 2-Karadag'in istiklli kabul edilecek ve son harplerde elde ettigi topraklar kendisine verilmek suretiyle hudut tesbit edilecek. 3-Romanya ve Sirbistan'in istikllleri tasdk olunacak ve her iki devlete arazi verilip hudutlari tesbit edilecek. 4-Bosna-Hersek'e muhtariyet verilecek.

5-Rusya' ya, nakit veya arazi terki suretiyle harb tazminati verilecek. 6-Bogazlarda Rus haklarinin korunmasi, Pdish ile ar arasinda yapilacak mzkere ile kararlastirilacakti. Bu esaslarin kabulnden baska, baris esaslarinin vasitasiz olarak Ruslarla mzkere edilmesi iin bir Osmanli murahhas hey'eti Odesa'ya veya Sivastopol'e gidecekti. Mtreke sartlari kabul edilince harb harekti durdurulacak, te'mint olarak; Vidin, Rusuk, Silistre ve Erzurum kaleleri Trkler tarafindan bosaltilacak, mzkereler devam ettigi mddete bu kalelere Rus askerleri yerlestirilecekti. Trk murahhas hey'eti, bu agir sartlari ilk nce kabul etmeyerek, hafifletmek ve degistirmek iin ok ugrasti. Fakat Ruslar, sarttan kabul edilmedigi takdirde, istanbul zerine yryeceklerini kesin bir dille bildirince, 31 Ocak 1878'de mtreke ve baris esaslari andlasmasi Edirne'de imzalandi.

BUAS ANTLASMASI
Hotin antlamasndan sonra, Lehistan ve Osmanl Devleti arasnda elli yl sren bir bar sreci yaanmt. Osmanl himayesindeki Ukrayna Kazaklarna saldran Lehliler, bar bozdular. Sultan Drdnc Mehmed ve Kprl Fazl Ahmed Paa, Ukrayna kazaklarnn yardm istemesi zerine, Lehistan seferine ktlar. Osmanl ordusunun ard arda kazand baarlardan sonra, Lehistan bar istedi. mzalanan Buca antlamasyla (18 Ekim 1672), Podolya Osmanllara geti. Lehistan Krm Hanna vergi demeye devam edecekti. Ayrca Lehistan her yl Osmanl Devleti'ne 22.000 altn demeyi kabul ediyordu. Lehistan meclisinin, bu antlamadaki para maddesini kabul etmemesi zerine, 4 yl sren kinci Lehistan seferine kld. Baz kalelerin fethedilmesi zerine, Lehistan elisi, Podolya ve Ukrayna'nn iadesi artyla antlama istediyse de bu kabul edilmedi. Bu arada Kprl Fazl Ahmed Paa'nn hastalanmas zerine, 1675 ylnda Lehistan serdarlna brahim Paa tayin edildi. Sultan Drdnc Mehmed, Kprl Fazl Ahmed Paa ile birlikte Edirne'ye dnd. brahim Paa, ksa srede 48 kale ve palangay fethedince, Lehistan tekrar antlama istedi. 27 Ekim 1676'da Zarawno'da imzalanan antlama ile 22.000 altndan vazgeilmek artyla, daha nce Kprl Fazl Ahmed Paa tarafndan imzalan Bua antlamasnn maddeleri aynen kabul edildi. Sadrazam Kprl Fazl Ahmed Paa antlamann imzaland haberini aldktan bir sre sonra 3 Kasm 1676 tarihinde vefat etti.

BKRE ANTLAMASI
Osmanli Devleti ile Rus arligi arasinda yapilan bir andlasma. 28Mayis 1812

senesinde Bkres'te imzalandi. On sekizinci asrin sonlarinda Fransa krali Napolyon Ponapart Misir'i isgal etmisti. Rusya, Fransizlari Mora'nin batisindaki adalardan; ingiltere de Misir'dan ikarmak iin Osmanli Devleti ile anlastilar. Bundan sonra Osmanli ve ingiliz donanmalari Misir kiyilarini kusatti. Osmanli-Rus kuvvetleri de Mora' nin batisindaki adalarda Fransizlara karsi arpisti. Neticede bu blgede Rusya'nin nezreti altinda Osmanli Devleti'ne bagli yedi Ada Cumhuriyeti kuruldu Fransizlar, Osmanli-Rus-lngiliz ittifaki karsisinda Misir'dan ekildi. 1802'de Osmanli-Fransiz sulhu gereklesti. Osmanli-Rus-ingiliz ittifaki, Fransizlarin Misir' dan ekilmesinden sonra da devam etti. Ancak Rusya bastan beri devam ettigi zere Osmanli Devleti aleyhindeki dsmanca siyasetini degistirmedi. Bu sirada Osmanli Devleti 1804'de ortaya ikan Sirp isyanini bastirmakla mesgul idi. Rusya ise Sirbistan'in Eflak-Bogdan gibi imtiyazli bir beylik haline gelmesini istiyordu. Eflak ve Bogdan beyleri de Rusya ile isbirligi yapmislardi. Bu hareketleri zerine Osmanli Devleti Eflak ve Bogdan beylerini azledip vazifeden uzaklastirdi. Yerlerine baska beyler tyin edildi. Bogazlari da Rus donanmasina kapatti. Bu hdiseler zerine Rusya, Osmanli Devleti'ne karsi 1806 senesinde savas ati. Osmanlilarin Rusya ile savasa girmesini istemeyen ingiltere, azledilen EflakBogdan beylerinin yerlerine iadesini ve bogazlarin Rus donanmasina ailmasini istedi. Bu teklif kabul edilmezse, ingiliz donanmasinin anakkale'ye gnderilecegi tehdidinde bulundu. Osmanli Devleti, Rus ve ingiliz tehddlerine aldirmadi. Rusya'ya karsi savas ln etti ve Tuna boylarina ordu gnderdi. Neticede Ruslarla yapilan savasta, Ruslar; Hotin, Bender, Kili ve Akkerman kalelerini aldilar, fakat Bkres civarinda Osmanli kuvvetlerine yenildiler, ismail kalesi nnde de bozguna ugradilar. Fakat bu sirada ingiliz donanmasi anakkale bogazini geerek istanbul nlerine geldi, ingilizler bir eli ile tekliflerinin kabul edilmesini istediler, ingilizlerin bu isteklerine red cevbi verilip, hemen savunma hazirliklarina baslandi, istanbul sahillerine binden fazla top yerlestirildi. Diger taraftan da, anakkale bogazinin tahkimatina baslandi, ingiliz donanmasi kumandani hi bir sey yapamayacagini anlayinca, nce adalara ekildi sonra da byk sikintilarla 1807'de anakkale bogazindan ikip gitti, ingilizler bu basarisizligin acisini Misir'dan ikarmak istediler, iskenderiye ve Rosetta'yi isgal ettiler. Ancak Kavalali Mehmed Ali Pasa'nin sert taarruzlari karsisinda tutunamayip Misir'i terketmek zorunda kaldilar. Bu hdise zerine Osmanli Devleti, ingiltere' ye savas iln etti. Diger taraftan Osmanli Devleti ile Rusya arasinda Tuna boylarinda siddetli bir savas sryordu. Sadrzam Aga ibrahim Pasa kumandasindaki Osmanli ordusu Silistre'de, Rusuk ayani Alemdar Mustafa Pasa da Rusuk cephesinde savasiyordu. Bu sirada istanbul'da Kabaki Mustafa isyani ikti. Sultan nc Selm Han tahttan indirilerek 1807'de drdnc Mustafa Han pdish ln edildi. Hdise Tuna boylarinda Ruslara karsi savasan yenieri askerleri tarafindan duyulunca orduda isyan basladi. Sadrzam Aga ibrahim Pasa'yi da ordudan uzaklastirdilar. Neticede Osmanli ordusu dagildi. Rusya iin istanbul yolu ailmis, nnde bir engel kalmamisti. Bu sirada Napolyon, 1806'da Yena'da Prusya'yi yendikten sonra Rusya tarafina girmis, Eylau ve Friedland savaslarinda bu devleti yendikten sonra ar birinci Aleksandr ile Tilsit'te bir andlasma imzalamisti. Bu andlasmanin maddelerinden biri de Osmanli-Rus savasina derhl son verilmesi ve mtreke yapilmasi idi. Bu sebeble ateskes ln edildi. Tilsit andlasmasi hkmlerine uyan Rusya, yedi adadan askerlerini ekti ve Fransizlar bu adalari isgal etti. isgalden sonra da adalarin Fransa'ya, Ragusa'nin da italya' ya baglandigi iln edildi.. Bu hdise, Tilsit andlasmasinda gizli maddelerin bulundugu ve Fransa' nin dosta davranmadigini ortaya ikariyordu. Rusya da, mtreke sartlarina uymadi. Eflak ve Bogdan'dan askerlerini ekmedigi gibi yeni kuvvetler de gnderdi. Paris'teki Osmanli elisi baris iin Napolyon'a gnderildi ise de iyi netce alinamadi. Fransa' nin Osmanli Devleti aleyhindeki emelleri, Osmanli Devleti'nin ingiltere ile ittifak

yapmasina sebeb oldu. Rusya ise Eflak-Bogdan'i israrla istiyordu. Bu. sebeble Osmanli-Rus savasi yeniden basladi. Yapilan Silistre savasinda Ruslar yenildi ve Tuna' nin karsi kiyisina ekildiler. Ertesi sene tekrar kanli savaslar basladi. Bu durum karsisinda Ruslar, Fransizlarla aralarinin aik olmasi ve Napolyon'dan ekindikleri iin, bu savastan acele bir netce almak veya Osmanli Devleti ile baris yapmak istiyorlardi. nk Ruslarin Fransizlarla savasa girmesi kainilmaz bir hl almisti. Bunun farkina varan Rus ari birinci Aleksandr, Osmanliya nceden teklif etmis oldugu andlasmanin maddelerini hafifleterek andlasma istedi. Bu sirada Ruslara karsi savasan Osmanli sadrzami, ordusunun daha fazla dayanamayacagini grerek baris teklifini kabul etti. Neticede 28 Mayis 1812'de Bkres'te andlasma imzalandi. Andlasma, Osmanli Devleti adina sadret kethdasi Seyyd Mehmed Sa'd Glib Efendi, Ibrahim Selm Efendi, yenieri ktibi Abdlhamd Efendi ve Rusya adina da Andrey Italinsky, Ivan Sabaniyev ve Osip Fanton imzaladilar. Bkres andlasmasinin maddeleri sunlardir: 1-Prut irmagi ve Tuna'nin sol sahili, Osmanli-Rus siniri olacaktir. 2-Tuna sularinda iki devletin ticret gemileri dolasabilecek, Rus savas gemileri Kili bogazindan Prut irmaginin Tuna ile birlestigi yere kadar gidebilecektir. 3-Rusya; Eflak, Bogdan ve Tuna adalarini Osmanli Devleti' ne birakacaktir. 4-Osmanli Devleti iki sene mddetle Eflak-Bogdan halkindan vergi almayacaktir. 5-Rusya'ya birakilan topraklarin mslman halki, isterlerse Osmanli topraklarina g edebileceklerdir. Ayni hak. Osmanli topraklarinda kalan hiristiyanlar iin de kabul edilmistir. 6-Sirbistan'daki kaleler ve mhimmat Osmanli Devleti'nin elinde bulunacak; Sirplar iislerini ve vergilerini kendileri dzenleyeceklerdir. 7-Anadolu tarafindaki sinirlar eskisi gibi kalacak ve Rusya isgal ettigi yerleri bosaltip Osmanli Devleti'ne geri verecektir. Bkres andlasmasi neticesinde 1806'dan beri devam eden Osmanli-Rus savasi sona erdi. Rusya'nin Fransa tehlikesine karsi tedbir almak durumunda olmasi, Osmanli Devleti'nin daha fazla toprak kaybini nledi. Tuna'dan geis hakki ve Baserabya'yi vermekle kurtulmus oldu. Rusya'nin Rumeli'deki Osmanli topraklari zerinde nfuzu artti. Sirplara iislerinde muhtariyet verilmesi, Balkanlarda kavmiyetilik akimlarinin baslama sebeblerinden biri oldu. Osmanlinin dis siysetinde Avrupa devletlerinin te'sirleri daha ok grlmeye baslandi.

EDIRNE ANTLASMASI
Rusya, Sultan kinci Mahmud'un Navarin'de Osmanl donanmasnn yaklmas ile sonulanan olaylardan dolay sava tazminat istemesi zerine, Osmanl Devleti'ne kar sava at.

Sultan kinci Mahmud bu arada Yenieri Oca'n kaldrm, yerine Asakir-i Mansure-i Muhammediye isimli yeni bir askeri tekilat kurmutu. Tekilatlanmasn henz tamamlayamam olan bu ordu Rus kuvvetleri karsnda nemli bir varlk gsteremedi. Eflak ve Bodan' igal eden Ruslar, Tuna'ya kadar indiler. Balkanlar aan Rusya, batda Edirne, douda ise Erzurum'a kadar ilerledi. Bu gelimeler zerine Osmanl Devleti bar istedi. Ruslarla yaplan Edirne Antlamas sonunda, Yunanistan'a bamszlk verildi. Eflak, Bodan ve Srbistan'a imtiyazlar tannd. Ruslar igal ettikleri yerleri geri verdiler. Rus ticaret gemilerine boazlarda gei hakk tannd. Osmanl Devleti Rusya'ya sava tazminat demeyi kabul etti.

HNKAR ISKELESI ANDLASMASI


8 Temmuz 1833'de Rusya ile Osmanli Devleti arasinda imzalanan andlasma. Gerek Yunanistan, gerekse Arabistan yarimadasinda Osmanli Devletine byk hizmetler yapmis olan Misir Valisi Mehmed Ali Pasa, kendisine verilen yanlis bir haber zerine Osmanlilara karsi oglu Ibrahim Pasa' nin kumandasinda Suriye tarafina asker sevk etmisti. gn sreyle yapilan muharebede Misir askeri oklugu ve intizamli olmasi sebebi ile galip gelmis, hatt Ktahya'ya kadar dayanmislardi. 14 Mayis 1833 de Osmanlilar ile Ibrahim Pasa arasinda Ktahya andlasmasi imzalandi. Fransizlar ve Ingilizler Mslmanlari birbirine dsrmek iin Mehmed Ali Pasa'yi, Osmanlilar'a karsi kiskirtiyorlardi. Bu sebepten Sultan Ikinci Mahmud Han, Rusya ile Hnkar Iskelesi Andlasmasiyle ittifak akdine mecbur kaldi. Sultan Ikinci Mahmud Han'in mecburiyet sebebiyle yaptigi bu andlasmadan maksadi iyice bozulmus dejenere olmus olan Yenierileri intizamli hale getirmek ve kardes kani dklmesine mani olmakti. 8 Temmuz 1833 de imzalanan andlasma 6 aik ve biri gizli 7 maddeden mtesekkil olup 8 sene iin geerli idi. Andlasmanin aik maddelerinde; iki devletin sadece savunma maksadiyla bu andlasmayi imzaladigi, herhangi bir savas vukuunda birbirlerine yardim edecekleri, yardimi istiyenin digerinin masraflarini karsilayacagi, srenin 8 yili asmayacagi ve iki ay iinde onaylanmasi gibi hususlar bulunuyordu. Gizli maddede ise; Rusya bati ile savasa girdigi anda, Osmanlilarin bogazlari batililara kapatacagi hususu vardi. Avrupa devletleri andlasmaya byk tepki gsterdiler. Zaten mecburiyetlerden dogan andlasma tatbik edilmedi.

STANBUL ANTLAMASI
I. Balkan Sava sonrasnda Osmanl Devleti ile Bulgaristan arasnda imzalanan antlama. Bu antlama ile bugnk Trkiye - Yunanistan - Bulgaristan snr izilmitir. Osmanl Devleti'nin I. Balkan svaandan yenilgiyle kmas sonucunda Osmanl Devleti Trakya'y ve Edirne'nin byk bir blmn Bulgaristan'a brakmak zorunda kalmtr. Osmanl Devleti, II. Balkan Sava'nda (30 Haziran 1913) byk kayplar veren

Bulgaristan'n bu durumundan yararlanarak Edirne'yi geri ald. ki cephede birden savaan Bulgaristan bu durum karsnda atekes istedi ve iki devlet arasnda stanbul'da bir antlama imzaland. Bu antlama ile Londra Antlamas'nn Bulgaristan ve Osmanl Devleti ile ilgili maddesi iptal edilmi oldu. stanbul Antlamas'na gre : - Bat Trakya Bulgaristan'a verildi. - Edirne Osmanllar'a brakld. - Bulgaristan'da yaayan Trkler'in drt yl iinde Trkiye'ye g etmelerine izin verildi. Kalanlara da her trl mezhep ve din zgrl tannd.

KARLOFA ANTLASMASI
Sultan kinci Mustafa dneminde Avusturya zerine byk sefer dzenlendi. Ancak 11 Eyll 1697'de uranlan Sente malubiyeti ile Osmanl Devleti bir anda savunmasz kald. Bu arada Venedikliler Mora ve Dalmaya'ya, Lehistan ise Bodan'a saldrd. Ayn dnemde Rusya'nn bana Deli Petro gemiti. Deli Petro ordusunu modernize etmi, boazlardan Akdeniz'e inme ve Karadeniz'e egemen olma abalarna girimiti. 1695'deki saldrda baarsz olmu, fakat bir yl sonra Azak Kalesini ele geirmiti (6 Austos 1696). Uzun sren savalar sonunda Osmanl Devleti yorgun dmt. zellikle ngiliz hkmetinin araya girmesi sonucu, Sultan kinci Mustafa bara raz oldu. mzalanan Karlofa Antlamasyla Banat ve Temevar hari, btn Macaristan ve Erdel Beylii Avusturya'ya, Ukrayna ve Podolya Lehistan'a, Mora ve Dalmaya kylar Venediklilere brakld (26 Ocak 1699). Karlofa Antlamas Osmanl Devleti'nin toprak kaybettii ilk antlamadr. Bu tarihten sonra Osmanl Devleti'nin gerileme dnemi balar. Ayrca bir yl sonra Rusya ile de bir antlama yapld. 14 Temmuz 1700 tarihinde imzalanan stanbul Antlamas ile Azak kalesi Rusya'ya brakld. Tarih 1703 ylna gelmi, Osmanl Devleti'nin kt gidiine dur denilememiti. Padiah tahta ktnda sylediklerini unutmu gibiydi. "Zevk ve sefa bana haram olsun" dedii halde, av partileri dzenliyor, aylarca av peinde dolayordu. Devlet ilerini sadrazamlarna ve eski hocas olan sonradan eyhlislam yapt Feyzullah Efendi'ye brakmt. Bu durum ordu iinde honutsuzlua yol at.

Karlofa Antlamas
Karlofa Antlamas (26 Ocak 1699), Osmanl Devleti ile Avusturya mparatorluu arasnda imzalanm olan bir bar antlamasdr. Karlofa bugnk Srbistan'n snrlar iinde yer alan kk bir kasabadr.Antlama Osmanl-Kutsal ittifak Savalar'n bitirmitir. Sultan II. Mustafa dneminde Osmanllar Avusturya mparatorluu zerine byk sefer dzenlendiler. Ancak 11 Eyll 1697'de uranlan Zenta yenilgisiyle ile Osmanl Devleti bir anda savunmasz kald. Bu arada Venedikliler, Mora ve Dalmaya'ya, Lehistan ise Bodan'a saldrmlard. Ayn dnemde Rusya'nn bana Deli Petro gemiti. Deli Petro ordusunu modernize etmi, boazlardan Akdeniz'e inme ve Karadeniz'e egemen olma abalarna girimiti. 1695'deki saldrda baarsz olmu, fakat bir yl sonra Azak Kalesi'ni ele geirmiti (6 Austos 1696). Papa Osmanl Devleti'ne kar Avusturya, Lehistan, Rusya,Malta ve Venediklilerden oluan bir ittifak oluturdu. Uzun sren savalar sonunda Osmanl Devleti yorgun dt. zellikle ngiliz hkmetinin araya girmesi sonucu, Sultan II. Mustafa bara raz oldu. mzalanan Karlofa Antlamas ile Banat ve Temevar hari, btn Macaristan ve Erdel Beylii Avusturya'ya, Ukrayna ve Podolya Lehistan'a, Mora ve Dalmaya kylar Venediklilere brakld. Karlofa Antlamas, Osmanl Devleti'nin toprak kaybettii ilk antlamadr. Bu tarihten sonra Osmanl Devleti'nin gerileme dnemi balad. ngiltere'nin bar grmelerine arac olmasnn asl sebebi Akdeniz'in ve Dou Avrupa'nn Rusya kontrolne girmesini engellemek idi.

KASR-I RN ANTLAMASI
Bugnk ran snrmzn izildii, Osmanl Devleti ile ran arasnda imzalanan antlamadr. Osmanl-ran Savalar, ran ah I. Abbas'n lmesi ve IV. Murad'n tahta karak ynetimi ele almasyla Osmanl Devleti'nin lehine gelimitir. Sultan IV. Murad 1635'de Revan (Erivan) ve Badat' geri ald. ran'n bar istemesi zerine Hulvanrud Irma'nn kysnda bulunan Kasr- irin'de bir antlama imzaland. Antlama gereince; - Badat, Bedre, Hassan, Hankin, Mendeli, Derne, Dertenk ile Sermenel'e kadar olan alanlar Osmanllara'a braklacakt. - Derbe, Azerbaycan ve Revan ran snrlar iinde kald. ran'n kuzey snr, Kars, Ahska ve Van Osmanl topraklarnda kalacak biimde belirlendi. Snrn her iki taafnda kalan kalelerin ve istihkamlarn yklmas ngrld. Antlamann sonuna eklenen bir madde ile ran'da, ilk halife (Hz. Ebubekir, Hz. mer ve Hz. Osman) ile Hz. Muhammed'in ei Hz. Aye'ye hutbelerde "seb ve lanet" edilmemesi koulu kondu. Bu antlama 1722 ylna kadar yrlkte kald ve 1723'te balayan sava sonrasnda 1747'de yeniden

yrle konuldu.

KK KAYNARCA ANTLASMASI
III. Mustafa'nin son gnlerinde baslayan baris grsmeleri, I. Abdlhamid tahta iktiktan tam alti ay sonra "Kk Kaynarca Antlasmasi" ile sonulandi (21 Temmuz 1774) Tuna Kiyisinda Kk bir kasaba olan Kk Kaynarca'da imzalanan antlasmanin baslica maddeleri sunlardi: 1- Kirim Hanligi Osmanli Devleti'nden ayriliyor, szde bagimsiz oluyordu. 2- Kilburun, Ker, Yenikale, Azak Kalesi, zi (Dnieper) Nehri ile Aksu (Bug) nehirleri arasindaki Byk ve Kk Kabartay lkeleri de Rusya'ya birakiliyordu. 3- Rusya, isgal ettigi Basarabya, Akkirman, Kili. ismail, Bender ve diger bazi kalelerle Eflk ve Bogdan'i Osmanli Devleti'ne geri verecek, fakat Osmanli Devleti Eflk ve Bugdan'da bir genel af iln edecek, voyvodalarin Babili nezdinde maslahatgzar bulundurmalari ve Rus elilerinin bu memleketleri korumak iin grsme yapabilmeleri imknini saglayacakti. 4- Rus gemileri Bogazlar'dan serbeste geebilecek, Karadeniz, Akdeniz ve Bogazlar'da serbeste ticaret yapabileceklerdi. Rusya Osmanli Devleti'nin gerekli grdg yerlerinde konsolosluk aabilecekti. 5- Evvelce Ingiltere ve Fransa'ya verilmis "kapitlasyon" haklarindan Rusya da yararlanacakti. 6- Osmanlilar yazismalarda Rus arlari iin "Ruslar'in padisahi" deyimini kullanacak, Istanbul'daki daimi Rus elisi en byk devletlerin elileri gibi muamele grecekti. 7- Osmanli Devleti Ruslar'a, 1775 yilindan baslamak zere taksitte ( yilda) toplam 15.000 kese (750 milyon ake) harp tazminati deyecekti. Bu sartlarin iinde en agiri, 1500 senelik bir Trk yurdu olan Kirim'in elden ikmasi idi. Bu, btn Osmanli Devleti'ni mateme bogdu, ikinci nemli husus, Ruslar'in, Ortodokslarin hamisi sifatiyle Eflk ve Bogdan islerine burunlarini sokabilmelerine imkn verilmesiydi. Simdi, Osmanli Devleti Avrupa islerine karismiyor, hkim devlet niteligini tamamen kaybetmis bulunuyor, sadece Balkanlar'i elinde tutuyordu. Romanya yari bagimsiz bir duruma gelmisti.

Kk Kaynarca Antlamas
Kk Kaynarca Antlamas Osmanl Devleti ile Rusya arasnda, 1768-1774 Osmanl-Rus Savana son veren ve Osmanl Devletinde nemli toprak kayplarna yol aan antlamadr. Gney Dobrucadaki Kk Kaynarca kasabasnda imzalandndan bu ad almtr.

Antlamann mzaland yer Osmanl ordusunun, 1773te Ruslara kar kazand Rusuk, Silistre ve Varna zaferlerinin intikamn isteyen arie II. Katerina, Tuna ordusunu takviye etmiti. Bakumandan Mareal Romanzoff, Osmanl ordusunu, merkezinde muhasara iin umnuya doru hareket etti. Bu srada rahatsz olan Vezr-i zam ve Serdr- ekrem Muhsinzade Mehmed Paa, dman karlamak zere Yenieri Aas Yeen Mehmed Paa kumandasnda bir kuvvet sevk ettiyse de, bu kuvvetler Kozlucada malup oldu. Romanzoffun, bu baardan sonra umnu nlerine gelip Varna yolunu kesmek suretiyle, Osmanl ordusunu ie ve mhimmattan mahrum etmesi, askerin dalmasna yol at ve orduda on iki bin kii kald. Yanndaki az saydaki kuvvetle mukavemet etmenin bir fayda salamayacan anlayan Serdr- ekrem, mtareke istemek zorunda kald. Sadrazam kethds Ahmed Resm Efendi, nianc rtbesi ile birinci, Resl-kttab brhim Mnib Efendi de ikinci murahhas tayin olunarak, 12 Temmuz 1774te umnudan hareketle Balya Boazna yakn Kk Kaynarca kasabasna geldiler. Ruslar tarafnn murahhas,General Repnin idi. Mareal Romanzoff, mtareke kabul etmeyerek birinci sulh mzkeresinde esaslar iki tarafa kabul edilmi olan esaslara gre derhal sulh akdini istediinden, mecburen teklif kabul olunup, iki gnde ve iki celsede antlama imzaland. Rus bakumandan, sulh grmesi yapabilmek iin balangta Klburun, Ker ve Yenikalenin Ruslara terkini art koydu. Osmanl murahhaslar, btn frsatlarn elden kmas ve kendilerine zaman verilmemesi zerine, Rus isteklerini aresiz kabul ettiler. 17 Temmuz 1774 tarihinde imzalanan ve henz tahta yeni kan I. Abdlhamit tarafndan tasdik edilen, yirmi sekiz maddelik bu antlamaya gre: 1. Krm Hanl'yla Kuban ve Bucak Tatarlar siys bakmdan mstakil olup, ancak dn ilerinde Hilfet makamna tbi olacaklardr. 2. Klburun, Ker, Yenikale ve Azak Kalesiyle Dinyeper (zi) ve Bu (Aksu) nehirleri arasndaki arazi, Rusyaya terk edilmi ve Aksu hudut kabul edilmitir. 3. Ruslar tarafndan igal edilen Besarabya, Eflak, Bodan ve Grcistan lkeleriyle Akdeniz adalar Osmanllara iade olunacaktr.

4. Rus ordusu, Bulgaristanda Tunann sa sahilinden, bir ay iinde sol sahiline ekilecektir. 5. Babali, mparatorlukta Hristiyan diniyle kiliselerini, daim surette himaye edecektir. 6. Rus sefirlerinin, Eflk ve Bodan vaziyetleri hakkndaki mracaatlar dikkate alnacaktr. (Bu madde mucibince memleketin ilerinde Rus mdahalesine devaml ak kap braklm oluyordu.) 7. Rus ticaret gemileri, Karadenizle Akdenizde hareket serbestisine sahip olacak ve istedikleri zaman boazlardan geebilecekler ve Osmanl limanlarnda kalabileceklerdi. Ayrca Ruslar, Osmanl ehir ve kasabalarnda mnasip grecekleri yerlerde konsolosluklar ihdas edebileceklerdi. 8. ngilizlerle Franszlara verilen kapitlasyonlar, Rusyaya da aynen tannacaktr. 9. Osmanl Devleti, sava tazminat olarak, senede ve taksitte, Rusyaya on be bin kese aka verecektir. 10. Orta Kuzey Kafkasya'da Osmanl Devleti ile Rusya arasnda tarafsz bir blge olan Kabartay ya da Kabardiya,Rusya'ya ilhak edildi. Osmanl Devleti, arazi itibariyle fazla kayba uramamakla beraber, Ruslarn Eflak ve Bodana karmalar, istedikleri yerlerde konsolosluk aabilmeleri ve Ortodokslarn hmisi sfatn taknmalar gibi maddeler sebebiyle, zayf anlarnda, devaml olarak bu devletin saldrlarna mruz kalmtr.

MONDROS ANDLASMASI
Birinci Dny harbinden sonra Osmanli Devleti'yle Itilf devletleri arasinda 30 Ekim 1918' de Limni adasindaki Mondros limaninda demirli bulunan Agememnon ingiliz zirhlisinda imzalanan ateskes andlasmasi. Sultan ikinci Abdlhamd Han'in tahttan indirilmesinden sonra, ittihd ve Terakki iktidara geldi. Ittihd ve Terakki ileri gelenleri, maceraci isteklerini tatmin etmek ve Rusya, ingiltere ve Fransa'dan meydana gelen tilf devletleri karsisinda Almanya'nin ykn hafifletmek iin Osmanli Devleti'ni Birinci Dny harbine soktular. Osmanli Devleti AImanya, Avusturya ve Macaristan ls ile ittifak kurmak suretiyle, itilf devletlerinin karsisinda harbe girdi. Kafkasya, irak, Sriye-Misir ile anakkale cephelerinde harbe giren Osmanli Devleti yz binlerce mslman-Trk evldini sehd verdi. Rusya 1917'de Bolsevik ihtillinin zuhur etmesiyle savastan ekildi. Bu durum tilf devletlerinin aleyhine oldu. Bu dnemde btn devletlerde bir yorgunluk ve bikkinlik basgsterdi. Rusya ile Brestlitovsk andlasmasini imzalayan Osmanli Devleti, dogudaki topraklarini istildan kurtardi. 1917 Hazran'inda Yunanistan, tilf devletleri safinda savasa girdi. Ayrica 1918 yazi sonlarina dogru tilf devletleri btn cephelerde umm bir taarruza getiler, ittifak devletleri yaninda savasa giren Bulgaristan, Fransiz taarruzlari karsisinda yenilince, mtreke isteyerek savastan ekildi. Bylece Almanya'nin doguya ailan yolu kesildi, Istanbul ise, Trakya ynnden gelebilecek bir saldiriya aik duruma geldi. Sayisi dokuza ikan ve uzaklarda arpisan Osmanli ordulari da cephane ve gida sikintisi yznden yorgun ve bitkin bir hle geldi. Gerek bu durum. gerekse Suriye cephesindeki maglbiyet, yillardir zafer vadiyle aldatilan millete ittihd ve Terakk siysetinin basarisizligini gsterdi. Savasa devam etmekte hi bir fayda ycktu. Mart 1918'de sadrzam olan ittihd ve Terakk'nin ileri gelenlerinden Talat Pasa, mtrekeyi imzalayacak bir hkmetin kurulmasina imkn vermek iin, 7 Ekim 1918' de sadrazamliktan istifa etti. Sadrzam olan Ahmed izzet Pasa, Bagdd-Kerkk arasindaki Ktl-

Amare'de Osmanlilarca esir alinan ve Bykada'daki kampta bulundurulan ingiliz generali Tovvshend araciligiyla Londra'ya bas vurarak mtreke istedi, Ingiltere mtreke teklifini kabul etti. Bunun zerine Limni adasinin Mondros limaninda demirli bulunan Agememnon ismindeki Ingiliz zirhlisinda mtreke (ateskes) grsmelerine baslandi. Grsmelerde Ingiltere.' yi, Akdeniz donanmasi baskumandani visamiral Calthorpe, Osmanli Devleti'ni ise, bahriye nziri Rauf Bey (Orbay), Hriciye naziri mstesari Resat Hikmet Bey ile erkn-i harb kaymakami Sdullah beyler temsil ettiler. Pdish sultan altinci Mehmed Vahdeddn Han, Dmd Ferd Pasa'yi bu hey'etin basinda gndermek istediyse de, sadrzam ve vekillerin karsi ikmalari zerine vazgeti. Pdish, gidecek murahhaslara (delegelere); "Hilfet, saltanat ve hanedan hukukunun korunmasini, bzi eyletlere verilecek muhtariyetin sdece idar olup, siys olmamasini; siys muhtariyetin, lem-i. islm'a ihanet sayilacagini tenbh ediniz" diye sylemesini sadrzamdan istedi. Pdish'in bu arzusu zerine sadrzam; "Biz simdi mtreke akdediyoruz, muahede degil. Bunlari muahede mzkerelerinde dsnrz" diye cevap verdi. 24 Ekim 1918'de gece yarisindan sonra bir vapurla Mondros'a hareket eden hey'etin mtreke grsmeleri drt gn srd, imzalanan bu andlasmayla, drt seneden beri byk bir mahrumiyetle devam eden ve milyonlarca mslmanTrk evldinin sehd olmasina sebeb olan harbe son verildi. Ingiltere hkmeti, mttefiki Fransa'ya bile haber vermeden Akdeniz baskumandani visamiral Arthur Calthorpe (Kaltrop)'a Londra'dan telsizle bildirdigi yirmi bes maddelik Mondros mtrekesini Osmanli temsilcilerine dikte ettirerek hi bir tirza yer vermiyecek sekilde imzalatti. Osmanli trihinde grlmemis bir esaret ve teslim olus vesikasi olan bu mtrekenin imzalanmasini tkib eden gnlerde keyf idareleri, ikbl ve makam hirslari sebebiyle, Osmanli Devleti'nin yikilmasina sebeb olan ittihd ve Terakki'nin, pasasi Talt, Enver ve Ceml pasalar ile diger ileri gelenleri yurt disina katilar. Sdece Birinci Dny harbine degil, batili devletlerin tabiriyle 618 senelik Byk Trk Devleti' ne de son veren yirmi bes maddelik Mondros mtrekesinin maddeleri zetle sunlardir: 1- Karadeniz'e geisi saglamak zere bogazlar ailacak ve geis gvenligi iin anakkale ve istanbul bogazlarindaki istihkmlar tilf devletleri tarafindan isgal edilecek. 2-3- Osmanli sularindaki btn mayin tarlalari ve teki engeller gsterilecek; bunlarin taranmasina ve kaldirilmasina yardim edilecek. 4- Itilf devletleri tebeasindan olan esirlerle, Ermeni esirleri istanbul'da toplanacak ve kayitsiz sartsiz Itilf devletlerine teslim edilecek. 5- Sinirlarin korunmasi ve i gvenligin saglanmasi iin taraflarca kararlastirilacak gerekli sayida asker kuvvetten fazlasi hemen terhis olunacak ve bunlarin silh, cephane ve tehizati tilf kuvvetlerine teslim edilecek. 6- Emniyeti saglamakla vazifeli tekneler disindaki btn Osmanli savas gemileri belirlenerek tilf kuvvetlerine teslim edilecek ve Osmanli limanlarindan disari ikmayacak. 7- Itilf devletleri gvenliklerini tehlikede grdkleri herhangi bir stratejik blgeyi asker ikarmak suretiyle isgal edebilecek. 8-9- Osmanli Devleti' nin btn liman ve tersaneleri tilf devletleri gemilerinin

faydalanmasina aik bulundurulacak. 10- Toros tnelleri tilf devletlerince isgal edilecek; (bylece gneydeki Trk kuvvetlerinin geri ekilmesini nlemek ve Gney Anadolu'yu isgal ngrlyordu). 11- Kafkasya ve Iran'in kuzey-batisinda Trk kuvvetleri savastan nceki yerlerine ekilecek, (Bu blgede bir Ermenistan devleti kurulmasini ngren madde). 12- Hkmet haberlesmeleri disindaki her trl haberlesme, tilf devletlerince denetlenecek. 13- Asker ve ticar kara ve deniz vsitalari ve malzemesi tahrip edilmeyecek. 14-lkenin ihtiycindan fazla olan kmr, akaryakit ve deniz levzimti, tilf devletleri tarafindan satin alinacak. 15- Btn demiryollari tilf devletleri me' murlarinca denetlenecek; Kafkas demiryollarini ise, dogrudan dogruya tilf devletlerinin me'murlari idare edecek ve Batum'un isgaline karsi durulmayacak. 16-Sriye, Irak, Hicaz, Yemen, Trablus ve Bingzi'deki Trk kuvvetleri en yakin tilf kumandanina teslim olacak. 17-Trablus'da ve Bingzi'de bulunan Osmanli zabitleri en yakin italyan muhafaza kit'asina teslim olacak. Osmanli hkmeti teslim emrine itaat etmedikleri takdirde muhbert ve yardimlasma kesilecek. 18- Misir da dhil olmak zere Trablus ve Bingzi'de isgal edilmis btn limanlar, Itilf kuvvetlerine teslim edilecek. 19-Almanya ve Avusturya uyruklu sivil ve asker btn vazifeliler bir ay iinde Osmanli lkesinden ayrilacak. 20- Ordunun terhis edilmesi zerine elde kalacak silh ve cephane, tilf devletlerinin talimatina gre muhafaza edilecek. 21- tilf devletleri vazifelilerin ikarlarini kollamak zere, iase nezretinde kontrol memurlari bulunacak. 22- Itilf devletlerince esir alinmis Trkler hemen iade edilmeyerek simdilik bulunduklari yerlerde muhafaza edilecek. 23- Osmanli Devleti merkez hkmetlerle btn mnsebetlerini kesecek. 24-Vilyt-i Sitte'de (Erzurum, Sivas, Diyarbakir, Elazig, Van, Bitlis) herhangi bir karisiklik ikacak olursa, Itilf devletleri bu blgede nemli grdkleri yerleri isgal edebilecek. 25- Taraflar arasinda ateskes durumu 31 Ekim 1918 gn gle vakti baslayacaktir. Mtreke (ateskes andlasmasi) olmaktan ziyde muahede (baris andlasmasi) hviyetinde olan ve Osmanli Devleti'ni dm sehpsina ikaran Mondros mtrekesinden sonra, kendi menfaatlerini dsnen, harbin sonunda aslan payini ele geirerek dny siysetinde n plnda rol oynamak isteyen

ingiltere'nin tkib ettigi siyset, diger tilf devletleri tarafindan hos karsilanmadi. Osmanli Devleti'ni paylasmak hususunda ikar atismasina dsen mttefik devletlerin arasi aildi. Fransa, Almanya'nin paralanmasini ve Alsas Loren'in kendisine verilmesini istedi, Ingiltere ise, harb gc ve donanmasini kaybeden Almanya'nin paralanmasini istemiyordu. nk, Avrupa'nin dengesi Fransa lehine bozulmus olacakti. Bylece ingiltere'ye Avrupa'dan gelebilecek en byk tehlike Fransa'dan gelebilirdi. Bu sebeble ingiltere, paralanmis bir Almanya degil, birlesik bir Almanya olmasini mdfaa etmeye basladi. Almanya'nin paralanmasini istemeyen Amerika ile de karsilasan Fransa, Ingiltere' ye karsi ikmaya basladi. Ingiltere'nin yakin sarkta tkib ettigi islm lemini paralayarak himayesine almak istegini de kendi menfaati aisindan hos grmeyen Fransa, kendi hissesine Suriye ve Kilikya'nin ayrilmasina riz gstermedi. Aynca Osmanli Devleti'nin paralanmasi veya yikilmasi durumunda, kapitlasyonlar sebebiyle en ok zarar grecek olan Fransa, ingiltere'nin Osmanli Devleti'ni yikma siysetine de karsi ikti, Italya'nin ise, gerek smrgeler gerekse yakin sarkin taksimi hususunda Ingiltere'yle arasi aildi. Harbden sonra Ingiltere'de iktisad bir buhran ve issizlik bas gsterdi. Gizli emellerine Yunanistan'i let etmek isteyen ingiltere, Yunan gelismesini te' min ederek menfaat mikdrini arttirmak ve kendi menfaatlerini tehlikeye sokan belki de mni olacak olan Trk mukavemetini kirmak, Trkleri de istegine boyun egdirmek iin, izmir'i Yunanistan'a birakarak onu Anadolu'ya saldirtmak istedi. Harbden ekilmis olan Rusya' nin, Dogu Anadolu'da terk ettigi araz hususunda da grs ayriliklari ortaya ikti, Ingiltere burada bir Ermenistan ve Krdistan devletinin kurulmasini menfaatlerine uygun buluyordu. Fransa ve italya ise, ayni dsncede degillerdi. Fransa kendisine ml ettigi Kilikya'yi ermenilere terketmek Istemedigi gibi, ermeniler de Ingiltere'nin kendilerine bahsetmek istedigi yerleri kfi grmyorlardi. Menfaat iin arpisan, harbi kazandiktan sonra en byk menfaatleri ele geirmek isteyen emperyalist tilf devletlerinin vaktiyle kendilerinden istifde etmek iin istikll ve hrriyet vd ettikleri milletler de haklarini istediler. Mondros mtrekesinin imzalanmasindan sonra 8 Kasim 1918 gn Ahmed Izzet Pasa sadrazamliktan istifa etti. Yerine Tevfik Pasa sadrzam tayin edildi. Hi bir sebeb yok iken mtrekenin yedinci maddesini tatbike koyup 13 Kasim 1918'de Ingiliz, Fransiz, Italyan ve Yunan gemilerinden meydana gelen itilf donanmasi karaya asker ikararak Istanbul' un muhtelif yerlerini isgal ettiler. Sehirdeki rumlarin ilgin gsterileri ve Yunan bayraklari arasinda "Zito=Yasa" sesleriyle Itilf askerleri sehre girip yerlestiler, Itilf kuvvetleri Istanbul'a girdikten sonra mtreke muahedesi artik bir hi oldu. Haydarpasa'dan Ankara'ya kadar olan tren yolu gzerghindaki istasyonlar; Karadeniz bogazindan Batum'a kadar olan limanlarimiz Itilf devletleri tarafindan isgal edildi. Zonguldak ve Eregli' yi Fransizlar; Samsun, Merzifon, Batum ve Baku'yu Ingilizler isgal ettiler. Ingilizler 19 Nisan 1919'da Kars'i isgal ederek ermenilere verdiler. 20 Nisan'da Grcler Ardahan'i, 29 Nisan'da Italyanlar Antalya'yi, Yunanlilar 11 Mayis'da Fethiye'yi, 15 Mayis'da da Izmir'i isgal ettiler. Yunan barbarlari karaya ikarikmaz fes giyen yahut "Zito Venizelos" demiyen masum ve silhsiz insanlarin hepsini hunharca katletmeye basladilar. O sirada otuz Trk zabiti sehd edildikten sonra halktan bzi kimseler denize atildi ve dkkanlar yagma edildi. Btn gn katlim ve yagma ile geti. Irzlara tecvz edildi. Kendilerini meden sayan Avrupa ve Amerika ise, bu mdhis sahneyi zevkle seyrettiler, Izmir'i isgal etmekle iktifa etmeyen Yunanlilar; Manisa, Salihli, Denizli ve evresini de isgl ettiler, italyanlar ise, Kusadasi'ndan baslayarak Mugla, Antalya ve Konya civarini isgale basladilar, ingiltere ve Fransa da taksim sonunda kendi hisselerine dsen

yerleri isgal ettiler. Bu isgallerle beraber Mill Kurtulus hareketi basladi.

Mondros Mtarekesi
Mondros Mtarekesi veya Mondros Brakmas (ng: Armistice of Moudros), Birinci Dnya Sava sonunda Osmanl Devleti ile ngiltere arasnda imzalanan atekes belgesi. Osmanl Devleti adna Bahriye Nazr Rauf Bey, Byk Britanya adna Amiral Arthur Gough-Calthorpe tarafndan Limni adasnn Mondros Liman'nda demirli Agamemnon zrhlsnda 30 Ekim 1918 akam imzalanmtr. Mondros Mtarekesi, Osmanl Devleti'nin ykmndan sonra kurulan modern Trkiye'nin erevesini izen ilk uluslararas belge olarak nem tar. Trk Kurtulu Sava'nn siyasi manifestosu olan Misak- Milli Beyannamesinin birinci maddesi, "30 Ekim 1918 tarihli mtarekenamenin izdii hudutlar (...) dahilinde, dinen, rkan ve emelen mttehit [birleik] (...) Osmanl slam ekseriyetiyle meskn bulunan aksamn tamam, fiilen ve hkmen gayr kabil-i tecezzi bir kldr [blnmez bir btndr]." demek suretiyle, Milli Mcadele'nin hedefi olan ulusal varl Mondros Mtarekesine gnderme yaparak tanmlar.

Anlamann mzalanmas
Osmanl ordularnn 19 Eyll 1918'de Filistin'de ngiliz hcumu karsnda hezimete uramas ve 1 Ekim'de am'n dmesi zerine, Talat Paa hkmeti 5 Ekim'de ngiltere ile atekes salanmas iin ABD'nin arabuluculuuna bavurdu. Bu arada 29 Eyll'de Bulgaristan mtareke imzalam, bu lkeye giren Fransz ve mttefik ordularnn stanbul'a ynelmesi olasl domutu.

HMS Agamemnon (1915) 8 Ekim'de Talat Paa kabinesi istifa etti. Eski genelkurmay bakanlarndan Ahmet zzet Paa'nn 14 Ekim'de kurduu kabinede, ttihat olduu halde hkmetin Alman yanls sava politikasna kar kan ve ngiliz dostu olarak tannan Rauf Bey (Orbay) Bahriye Nazr oldu. 18 Ekim'de Trkiye'de esir bulunan ngiliz generali Townsend, Trkiye'nin atekes artlarn iletmek zere bir gemiyle gizlice Midilli'ye gnderildi. 24 Ekim'de ngiliz hkmeti Limni'de bulunan Amiral Calthorpe'a atekes grmelerini balatma yetkisini verdi. Ertesi gn Trk hkmetinin grevlendirdii Rauf Bey Zafer rmorkryle Foa'dan Midilli'ye geti; burada kendisini karlayan ngiliz kruvazryle Limni adasna ulat. 27 Ekim'den itibaren drt gn

sren etin mzakereler sonunda 30 Ekim akam mtareke imzaland. 1 Kasm sabahndan geerli olmak zere Osmanl Devleti ile Britanya mparatorluu arasnda atekes ilan edildi.[1] Mzakerelerde Rauf Bey'e Dileri Mstear Reat Hikmet Bey elik etti. 28 Ekim gn Fransz hkmeti bir notayla mtareke grmelerine katlma isteini bildirdiyse de bu talep ngiltere tarafndan dikkate alnmad.[2](Savan bu aamasnda Trkiye sadece ngiltere ile fiili atma halindeydi.) Bu esnada 24 Ekim'de Almanya'da ihtilal balad. 3 Kasm'da Avusturya-Macaristan VillaGiusti Mtarekesi ile savatan ekildi. 7 Kasm'da Alman imparatoru II. Wilhelm tahttan feragat etti. 11 Kasm'da Compigne Orman'nda imzalanan mtareke ile Almanya yenilgiyi kabul etti. Ayn gn Avusturya-Macaristan imparatoru I. Karl da tahtn brakt.

Mtareke Koullar
Mondros Mtarekesinin koullar, ayn gnlerde imzalanan Bulgaristan, AvusturyaMacaristan ve Almanya mtarekeleriyle benzerlik gsterir. Stratejik noktalarn igali, ordunun terhisi ve donanma ile cephanelerin teslimi gibi askeri tedbirler, yenilen tarafn savaa devam edemez hale getirmeye yneliktir. Sadece dou illerinde karklk kmas halinde tilaf devletlerine buralar igal etme yetkisini veren 24. madde, Trk mtarekesine zeldir. Bu madde, tehcirden dnecek Ermenilere kar direni gsterilmesi olaslna kar anlamaya konmu ancak uygulama grmemitir. Mtarekede Trkiye'nin nihai snrlarna ve statsne ilikin bir ifade yoktur. Ancak ngilizler Suriye cephesinde atekesi tam Trk-Arap etnik snrnda kabul etmekle, Trkiye'nin bartan sonraki snrlarna ilikin ilgin bir fiili durum yaratmlardr.

anakkale ve stanbul Boazlarndaki istihkmlar tilaf Devletlerince igal edilecek (madde 1), Trklerin elindeki sava esirleri ile Ermeni esir ve tutuklular serbest braklacak, buna karlk Trk esirlerin serbest braklmas bar antlamasn bekleyecek (madde 3), Snrlar korumak ve i asayi iin gerekli olan askeri birlikler dnda Osmanl ordusu terhis edilecek (madde 5), Kara sularnda zabta grevi yapacak kk gemilerden baka btn Osmanl harp gemileri teslim edilecek ve Osmanl limanlarnda enterne edilecek (madde 6), Galip devletler gvenliklerini tehdit edecek bir durum doduunda herhangi bir stratejik noktay igal edebilecekler (madde 7), Galipler btn Trk limanlaryla demiryollarndan yararlanabilecek (madde 8), tersaneleri kullanabilecek (madde 9), telsiz telgraf ve kablolar kontrol edecekler (madde 12), Toros tnelleri igal edilecek (madde 10), Kafkas snrnda Trk ordusu 1914 snrlarna ekilecek (madde 11), Arap lkelerinde kalan Osmanl birlikleri en yakn tilaf kumandanlarna teslim olacak, Adana'daki Trk kuvvetleri geri ekilecek(madde 16-17), Ordunun terhisinden sonra elde kalacak cephane ve silahlar iin tilaf Devletlerinin talimatna uyulacak (madde 20), "Ermeni vilayetleri" denilen dou illerinde karklk kmas halinde tilaf Devletleri buralar igal edebilecekti (madde 24). [3]

Resmi mtarekenin yansra, Amiral Calthorpe'un szl aklamalarn ieren bir mektup da Trk tarafna sunuldu. Bu mektupta, igal kuvvetlerine Yunan askerinin katlmayaca ve benzeri taahhtler yer alyordu.

Yavuz Zrhlsnn Kurtarlmas


Mtarekenin ilgin ayrntlarndan biri, 6 madde araclyla Yavuz zrhlsnn Trkiye'de kalmasnn salanmas idi. Alman donanmasnn en gl gemilerinden biri olan Goeben zrhls savan ilk gnlerinde Trkiye'ye gelmi, Osmanl donanmasna katlp ad "Yavuz" olarak deitirildii halde, mrettebat ve kaptan Alman kalmt. Rauf Bey ile Calthorpe arasnda anlamaya varld ekliyle madde, geminin Hali'te hapsedilerek Almanlarn eline gemesini nlemeye ynelikti. 2 Kasm'da yaplan hassas bir operasyonla Liva Amiral (Tuamiral) Arif Paa Yavuz zrhlsn Osmanl zabit ve eratyla ele geirdi ve Hali'e hapsetti.[4]

Tepkiler
stanbul kamuoyu Mtareke hkmlerini ar buldu, ancak genel bir iyimserlikle karlad. 1 ve 2 Kasm tarihli stanbul gazeteleri daha ok stanbul'da sava ihtimalinin ortadan kalkm olduunu vurguladlar. (Bulgaristan' igal eden tilaf ordularnn o gnlerde stanbul'a ynelik taarruzu bekleniyordu.) Mustafa Kemal Paa'nn grlerini yanstan Minber gazetesi 1 Kasm'da, "Bir devletin klm bile olsa herhalde bir siyasi mevcudiyet ve milli birlik muhafaza ederek byle bir badireden kurtulabilmi olmas en byk siyasi baar saylmaldr." yazyordu. [5] Minber, baka birok yorumcu gibi, Rus ve Avusturya imparatorluklarnn paralanp anariye ve i savaa dmelerini rnek gsteriyor, Trkiye'nin bu akbetten kurtuluunu memnunluk verici buluyordu.[6] Fethi Bey'in (Okyar) ayn tarihli bayazsnda yle deniyordu: "Cihan Harbi henz her tarafta bitmemitir. Ne zaman sona erecei de katiyetle hesap ve tahmin edilemez. Mtareke artlarnn arl bundan ileri gelmitir. Dnya durumunun fevkaladelii karsnda tilaf devletleri tarafndan konulan bu kaytlarn, bu mtareke maddelerinin devam olamaz. Sulh zamanna kadar alnmasna lzum grlm geici ve ihtiyati tedbirler kabilindendir." [7] Ancak 13 Kasm'da tilaf donanmalarnn stanbul'a gelmesi ve Tevfik Paa kabinesinin kurulmasndan sonra mtareke hkmlerine ynelik kuku ve kayglar stanbul basnnda daha sk grlmeye balad.

Uygulama
13 Kasm 1918'de tilaf donanmalarna mensup bir filo mtarekenin 1. maddesi uyarnca anakkale ve stanbul boazlarndaki askeri tesisleri igal etti. Aralk 1918 ve Ocak 1919 aylarnda Fransz ve ngiliz birlikleri, 10. ve 16. maddeler uyarnca Antakya, skenderun, Adana, Tarsus, Kilis ve Antep'e girdiler.

11-26 Kasm tarihleri arasnda Trk ordusu Batum, Ardahan, Ahska ve Kars' tahliye etti. Bu yerlerde Trk direni rgtlerinin denetiminde, Sovyet modelinden esinlenen milli ura hkmetleri kuruldu. talya Franszlarn Kilikya (Adana) blgesine girmesini kendi karlarna ynelik bir tehdit sayarak protesto etti. 22 Mart 1919'da mtarekenin 7. maddesini gereke gstererek tek tarafl olarak Antalya'y igal etti. Bu olay Paris'teki bar konferansnda diplomatik bir krize yol at. Nisan aynda talya bir ay sreyle bar konferansn terketti. Bu hadiseler dnda mtarekenin ilk alt ay nemli gerilimler olmadan geti. stanbul'daki tilaf temsilcileri ile Trk hkmeti arasndaki en ciddi sorunlar, eski ttihat ve Terakki yneticilerinin sava ve tehcir sular nedeniyle yarglanmas ve tutuklanmas konusundan dodu. Mtarekenin nisbi sknet dnemi Mays 1919 balarnda sona erdi. Bu tarihte Paris Bar Konferans, Mondros'ta verilmi szlere aykr olarak, zmir'in Yunanllarca igali kararn ald. Ayn gnlerde Trkiye'nin birok kesi tilaf devletlerince igal edildi; Kars ve Batum milli ura hkmetleri ngilizler tarafndan datld. Ayn gnlerde ilan edilmesi beklenen bar antlamas belirsiz bir gelecee ertelendi. tilaf devletleri politikasnda meydana gelen bu ani deiim, Trk tarihileri tarafndan henz yeterince incelenmemi bir konudur.

PARIS ANDLASMASI
Kirim harbinden sonra, 30 Mart 1856 trihinde Osmanli Devleti ile Avusturya, Fransa, Ingiltere, Prusya, Rusya ve italya arasinda Fransa'nin bassehri Paris'te imzalanan sulh andlasmasi. Bu andlasmayla Kirim harbi sona erdi. Uzun mzkerelerden sonra 34 madde olarak Paris andlasmasi imzalandi. Andlasma su hususlari ihtiva ediyordu: 1- Andlasmanin tasdikinden itibaren mttefik devletler ile Rusya arasindaki sulh devamli kalacak. 2- Taraflar aldiklari yerleri geri iade edecekler, 2,3,4, 30 ve 31. maddelere gre; Osmanlilar ve diger mttefik devletler Rusya'ya; Sivastopol, Balaklava, Kamis, Gzleve, Ker, Yenikale, Kilburnu'nu, Rusya ise; Anadolu cephesinde isgal ettigi Kars'i ve evresindeki diger yerleri Osmanli Devleti'ne iade edecekler. Anadolu'daki hudud ihtilfini sekiz ay iinde hlletmek iin iki Osmanli, iki Rus, bir ingiliz ve bir Fransiz komiserinden meydana gelen komisyon kurulacaktir. 3- Besinci maddeye gre; andlasmayi imzalayan devletler harb sulularina umm af ln edecekler. Altinci maddeye gre esirler karsilikli degistirilecektir. 4- Yedinci maddeyle; Osmanli Devleti Avrupa hukukundan faydalanacak, Osmanli Devleti'nin istiklli ve toprak btnlg korunacaktir. 5- Sekizinci maddeye gre; Osmanli Devleti ile Paris andlasmasini imzalayan diger devletlerden biri veya bir kai arasinda sulhu bozacak nemli bir ihtilf

vuku buldugu takdirde, mes'ele taraflara bildirilip halledilecektir. 6- Dokuzuncu maddeye gre; Bb-i li'nin 18 Subat 1856 trihinde ln ettigi Islhat fermani devletlerce tescil edilecek ve bu devletler pdish ile tebeasi arasina girmeyecekler, Osmanli Devleti'nin i islerine karismayacaklardir. 7- 10,11,12,13,14. maddelere gre; Bogazlarin kapaliligina dir 1841 Londra andlasmasi aynen yrtlecek, Karadeniz tarafsiz duruma getirilecek, btn devletlerin ticret gemilerine aik fakat savas gemilerine srekli kapali olacak, Osmanli Devleti ve Rusya Karadeniz'de donanma bulunduramayacagi gibi tersaneleri yikip yenilerini yapamiyacaklar, sahil muhafazasi iin en byg 300 tonluk altisar, 200 tonluk drder gemi bulundurabileceklerdir. 8- 15, 16, 17,18 ve 19. maddelere gre; Tuna nehrinde ulasim serbest olacak, bunu andlasmada imzasi bulunan devletlerin temsilcilerinden kurulacak bir komisyon yrtecek, Rusya tarafindan terk edilecek olan Tuna nehri deltasinin bir blm Bogdan'a verilecek, Tuna'daki gemi isletmeciligi ve muhafazasi Avrupa devletlerinin kefaletinde olacakti. 9- 20 ve 21. maddelere gre; Kirim Rusya'da kalmak sartiyla, Besarabya'nin Chu, Ismail ve Belgrad kazalarindan meydana gelen kismi, Osmanli hakimiyetindeki Bogdan beyligine verilecek, Rusya Tuna nehri agzindan uzaklastirilacakti. 10- 22, 23, 24, 25,26, 27. maddelere gre; Memleketeyn denilen Eflk ve Bogdan beylikleri Osmanli himayesinde olacak, ancak bunlarin shib olduklari imtiyaz ve haklar genisletilecek, knunlarini kendileri yapacaklar, mill bir ordu bulundurabilecekler. Bb-i l, Memleketeyn'de ikan bir hdiseyi devletlerle msavere ettikten sonra dzeltmeye alisacak. Bu verilen imtiyaz ve haklar andlasmada imzasi bulunan devletlerin ortak garantisi altinda olacak, hi bir devlet bu beyliklerin i islerine karismiyacaktir. 11- 28 ve 29. maddelere gre; Sirbistan prensligi Osmanli hkimiyetinde kalmak sartiyla, taraflarin kefaletinde imtiyazli olacakti. Devletlerin onayi alinmadan, Osmanli Devleti Sirbistan'a hi bir sekilde asker sokamayacak, ancak eskiden oldugu gibi bir ka Sirbistan kalesinde Osmanli askeri bulunabilecekti. 12- 32,33,34. maddeler ise Osmanli Devleti'yle ilgili degildi. Bu maddeler bzi sinir tashihleri yaninda, Baltik denizindeki Aland adalariyla ilgiliydi. Fin adalari iin Fransa, ingiltere ve Rusya aralarinda zel andlasmalar imzaladilar. Bu andlasmaya bagli olarak, andlasmaya katilan devletler arasinda 1841'de imzalanan Londra andlasmasini yenileyen Paris Bogazlar Szlesmesi, Osmanli Devleti ile Rusya arasinda Karadeniz'le ilgili Paris andlasmasi imzalandi. Daha sonra da yine Paris andlasmasina bagli olarak Osmanli Devleti ile Rusya arasinda 5 Aralik 1857'de Rusya ile sinir andlasmasi imzalandi. Osmanli Devleti'nin toprak kaybina sebeb olmayan, fakat siys ve ekonomik zararina yol aan, dis borlanma sebebiyle Avrupa'ya bagimliligin kapisini aralayan, Kirim harbi sonunda imzalanan Paris andlasmasi, Avrupa devletlerinin Osmanli Devleti'nin i islerine karismalarina sebeb oldu. Gayr-i mslimlerle ilgili maddeler konulmasi, hatt Osmanli Devleti'nde yapilacak islhatlarin msterek kefalet altina alinmasi bunun delili idi. Paris baris andlasmasiyla Kirim harbine son verilmek suretiyle Osmanli Devleti'nin daha fazla yipranmasi nlendiyse de, hkimiyeti altindaki Memleketeyn ve Sirbistan'a muhtariyet verilmekle, Osmanli Devleti'nin

hkmranlik haklari zedelendi ve devletin blgedeki nfuzu azaldi

PASAROFA ANTLASMASI
Avusturya'nn, Karlofa Antlamas gereince Mora'nn Venediklilere geri verilmesini istemesi zerine, Avusturya'ya da sava ald. Sadrazam Silahtar Ali Paa, Osmanl ordusu ile birlikte Macaristan'a girdi. Peter Varadin'de Prens Ojen komutasndaki Avusturya ordusu Osmanl kuvvetlerini bozguna uratt (5 Austos 1716) ve Sadrazam Silahtar Ali Paa ehit dt. Bu bozgundan sonra 18 Austos 1717 tarihinde Belgrad dman eline geti. Silahtar Ali Paa'nn yerine sadrazamla getirilen Damat brahim Paa bar teklif etti. Yaplan Pasarofa Antlamasna gre; yukar Srbistan, Belgrad ve Banat yaylas Avusturya'ya, Dalmaya, Bosna ve Arnavutluk kylar Venedik'e verildi, Mora Yarmadas Osmanllarda kald (1 Temmuz 1718). 1724 ylnda ran'da taht kavgalar balamt. Bu durumdan yararlanarak ran' ele geirmek isteyen Rusya harekete geti. ran'n Rusya'nn eline gemesini istemeyen Osmanl Devleti ran'a sefer dzenledi. Ruslarla yaplan stanbul antlamasna gre Azerbaycan'da alnan yerler Osmanllarda kalacak, Derbent, Bak ve Dastan Ruslara braklacakt.

Pasarofa Antlamas
Pasarofa Antlamas,1714-1717 Osmanl-Avusturya-Venedik Harbine son veren, yukar Srbistan, Belgrad ve Banat yaylasnn Avusturya'ya; Dalmaya, Bosna ve Arnavutluk kylarnn Venedik'e verilmesi, Mora Yarmadas Osmanllarda kalmas gibi maddeleri ieren 21 Temmuz 1718'de imzalanan antlama. Avusturya'nn, Karlofa Antlamas gereince Mora'nn Venediklilere geri verilmesini istemesi zerine, Avusturya'ya da sava ald. Sadrazam Silahdar Damat Ali Paa, Osmanl ordusu ile birlikte Macaristan'a girdi. Peter Varadin'de Savoy Prensi Eugen komutasndaki Avusturya ordusu Osmanl kuvvetlerini bozguna uratt (5 Austos 1716) ve Sadrazam Silhtar brhim Efendi ehit dt. Bu bozgundan sonra 18 Austos 1717 tarihinde Belgrad dman eline geti. Silahtar Ali Paa'nn yerine sadrazamla getirilen Damat brahim Paa bar teklif etti. Osmanl sultanlarndan III. Ahmed Han (1703-1730) zamannda, Mora-Tuna kavanda Yugoslavyann Pasarofa kasabasnda yapld. Osmanl Devletini kk- sn Defterdar (Mliye Mstear) Silhtar brhim Efendi bakanlndaki heyet temsil etti. Pasarofada Kont Virmond bakanlnda Avusturya ve Carte Ruzigi bakanlndaki Venedik heyetlerinden baka, Felemenk (Hollanda) ile ngiltere temsilcileri de vard. ki ay kadar sren konferanstan sonra; Avusturya ile yirmi madde ve bir ilve, Venediklilerle de 26 madde zerinden, 21 Temmuz 1718 tarihinde antlama imzaland. Antlamaya gre,

Avusturya ile Ni, Banat Dalar ve Transilvanya Alpleri hudut kesildi.

Mlteci Rakoi, Feren ailesiyle beraber Osmanl-Avusturya snrnda oturmak ve emniyeti salanmak artyla iade edilecekti. Venedikliler, Mora Yarmadasn, Korintos ile evresini, Egin Krfezindeki adalar, yonya Adalarn, Aya Mavri Adasn ve Giritte iskeleyi Osmanl Devletine verecekti.

Pasarofa Antlamasyla, Osmanl Devleti; Avusturyaya toprak vermesine ramen, Venedikten ald. Avusturyaya verdii topraklar, daha sonraki antlamalarla Tamvar hari geri ald. Pasarofa Antlamas sonrasnda Osmanl Devleti, Lale Devri'ne girdi.

SEVR BARIS ANDLASMASI


Birinci Dnya Harbi sonrasindaki andlasmalar 'dan. Osmanli Devleti ile Ingiltere, Fransa, Italya ve Yunanistan arasinda 10 Agustos 1920 tarihinde Fransa'nin bassehri Paris'in Sevres kasabasinda imzalandi. Osmanli Sultani Vahideddin Hn, (1918-1922) ile Ingiliz, Fransiz ve Italyan parlamentolari tarafindan tastik edilmediginden hkmsz kalmistir. Yunanistan tek tarafli kabul edip, yrrlge koymak istediyse de, ordusu 9 Eyyl 1922'de Izmir'den Ege Denizine dklnce arzusundan vaz gemek zorunda kaldi. Sevr Andlasmasi, 10 Nisan 1915 trihinde Londra' da Rusya-Ingiltere-Fransa Gizli Andlasmasina gre, Trkiye'nin paylasilmasi esasina dayaniyordu. Fakat, Sevr'de, Bolsevik Ihtilli, i harp ve arligi destekleyen Avrupali kuvvetlerle ugrasan Sovyet Rusya disarida birakildi. Sovyet Rusya disarida birakilinca, nceki gizli andlasmalarda Rusya'nin payina dsen topraklar yeniden paylasildi. Londra Andlasmasi'nda Rusya'ya verilen Trk Bogazlarinin, Sevr ncesi tertiplerle Ingiltere-Fransa, Italya kontrolnde tutulmasi kararlastirildi. Itilf devletlerinin hazirladiklari andlasma metnini Paris'de 11 Mayis 1920 tarihinde Osmanli Devleti temsilcisi eski sadrazam A. Tevfik Pasa okuyunca (Istikllimize aykiridir) diyerek imzalamadi. Tevfik Pasa, andlasma metnine itiraz cevabi yazip, Istanbul'a dnd. Osmanli mebuslari, Istanbul'un isgalinden sonra bir kismi yakalanip, Malta'ya srlmesi, bir kismi da Anadolu'da Mill Mcdeleye katildigindan andlasma metni Mebuslar Meclisinden geemiyordu. Sultan Vahideddin Hn, andlasma metnini Trk Istiklline aykiri buldugundan, Mebuslar Meclisi'nden gemedigini dnya kamuoyuna iln edip, btn baskilara ragmen tastik etmedi. Yunanistan Meclisi, Sevr Andlasmasi'ni tastik edip, yrrlge koymaga kalkisti. Bunun zerine besinci defa sadrazamliga getirilen Damad Ferid Pasa; ayandan Hadi Pasa, filozof Riza Tevfik ve Bern elisi R. Halis Beyler ile Paris'e gidip, Sevr Andlasmasi'ni imzaladi. Sevr Andlasmasi Osmanli Sultani Vahideddin Hn ile Ingiliz-Fransiz-ltalyan parlamentolarinca tastik edilmediginden, drtyzotoz madde ve oniki blmn (l-dogan) hkmleri sunlardi: l- Istanbul ile Bogazlari'ni ve Marmara'nin Anadolu kiyilarinin tahkim edilmemesi ve buralarin Karma Bogazlar Komisyonunca kontrol; 2- Suriye ve Lbnan'in Fransizlar'a; Arabistan, Yemen, Irak, Filistin'in Ingiltere'ye yine Misir, Sudan ve Kibris'in Ingiliz idaresine; Fas ve Tunus'un Fransa'ya birakilmasi; 3- Izmir/Aydin vilyeti ile atalca'dan batiya Dogu Trakya ve Imroz/Gkeada ile Bozcaada dhil Yunanlilara;

4- Rize, Trabzon, Gmshane, Artvin, Kars, Agri, Van, Bitlis, Mus, Bingl, Erzincan ve Erzurum'un Ermeniler'e; 5-Mugla ve Antalya'nin Italya'ya verilip, Konya, Gller Blgesi, Afyon ve Bursa'ya kadarki yerlerde de himaye hakki taninmasi; 6- Kapitlasyonlarin her devlete taninmasi; 7- Osmanli devlet borlarinin denmesini ihtiva ediyordu.

U ANTLAMASI Trablusgarp Sava'nda talyanlara kar baarl direniler


balamt. Aralarnda Mustafa Kemal'in de bulunduu gen subaylar, yerli Araplar rgtleyerek baarl bir savunma hatt kurmulard. Balkan Savalar'nn balamas nedeniyle bu yetenekli ve gen subaylar stanbul'a arld. Bundan sonra, direnme cephesi kt ve talyanlar Trablusgarp ve Bingazi'yi rahata ele geirdiler. Ege denizine de bir filo yollayan talya, 12 aday igal etti. Libya tmden elimizden kt. Bunun zerine Ouchy (Ui) kentinde, 15-18 Ekim 1912'de talya ile Osmanl Devleti arasnda bar antlamas imzaland. Ui Antlamasna gre, Libya talya'ya brakld. 12 ada ise, Balkan Savalar sonunda Osmanl Devleti'ne geri verilecekti. Ama, talyanlar szlerinde durmadlar ve bylece Ege'deki Trk egemenlii de sarslmaya balad.

Ui Antlamas
Ui (Ouchy) Antlamas (18 Ekim 1912) talya ile Osmanl Devleti arasnda Trablusgarp Sava sonunda imzalanan antlamadr. Balkan Sava'nn kmas zerine, Osmanl Devleti talya'dan bar istemek zorunda kald. Bar antlamas, svire'nin Lozan ehri yaknndaki Ui (Ouchy) kasabasnda imzaland. Yaplan antlama gereince, Trablusgarp ve Bingazi'ye tam bir zerklik tannd. Osmanl Devleti, buradaki askerlerini geri ekecekti. Bu talya'ya, Trablusgarp ve Bingazi'yi serbeste igal edebilme frsatn veriyordu. Buna karlk talya, elinde tuttuu Rodos ve evresindeki Oniki Ada'y bir sre sonra Osmanl Devletine geri verecekti. Ancak adalarn Osmanl Devleti'ne teslimi hibir zaman gereklemedi. II. Dnya Sava'ndan sonra da adalar Yunanistan'a verildi. Ui Antlamasnn balca maddeleri unlard:

1. Trablusgarp ve Bingazi'ye tam bir zerklik tannd. Trablusgarp ve Bingazi, yeni bir kanun ve zel dzenle ynetilecektir. 2. Trablusgarp ve Bingazi'de Osmanl Devleti'nin karlarn, padiah adna naib'ssultan olarak tayin edilen bir grevli koruyacak, dini ve adli iler, padiah tarafndan seilecek kadlar eliyle yrtlecekti. Kad ve Naib's-Sultan'n maalar, Osmanl maliyesince denecekti. 3. talya Oniki Ada'y geici olarak elinde tutacak, Osmanl Devleti Balkan Savalarnda bu adalar savunamayacakt. zellikle Yunanistan'n adalar igal edebileceinden korkulmutur. Fakat talya bir daha bu adalar geri vermemitir. Faist talya II. Dnya Savan kaybedince adalar 1947'de Yunanistan'a devretmitir.

VASVAR ANTLAMASI Osmanl Devleti'nin gerileme dnemine girmeden nce


Avusturyallarla iyi koullarda yapm olduu bar antlamasdr. Avusturya'nn Erdel zerindeki basklarnn artmas zerine Osmanl Devleti ile Avusturya arasnda grmeler yaplm fakat bu grmelerden bir sonu alnamamtr. Bunun zerine Osmanl ordusu Avsuturya'nn dousunda bulunan kale ve kasabalar ele geirmesi zerine Avusuturya bar istemek zorunda kalmtr. Grmelerden sonra bir protokol hazrland ve padiahn ve Avusturya mparatoru'nun karlkl imzalamas kouluyla 10 Austos 1664 'de iki devlet arasnda Vasvar Antlaamas yapld. Antlamaya gre : 1- Avusturyallar Erdel'de igal ettikleri alanlar boaltacaklar 2- Her iki lkenin askerleri ayn anda Erdel'den ekilecek 3- Osmanl himayesindeki Erdel Beyi yerinde kalacak ve Osmanllara vergi verecek 4- Serinvar Kalesi ile dier palangalar tekrar yaplmamak zere Avusturya'ya braklacakt.

Vasvar Antlamas
Vasvar Antlamas 10 Austos 1664'te Osmanl Devleti'yle Avusturya arasnda imzalanm bir bar antlamasdr. 1658 ylnda Erdel, Eflak ve Bodan Beylikleri Avusturya'nn kkrtmasyla Osmanl Devleti'ne kar isyan ettiler. Bu nedenle Osmanl Devleti'yle Avusturya arasnda balayan sava Sultan IV. Mehmet dneminde 1658-1664 arasnda 6 yl devam etti. Kprl Mehmet Paa bu isyanlar bastrd. Kprl Fazl Ahmet Paa Uyvar kalesini fethetti. Avusturya'nn istei zerine 1664 ylnda Vasvar Antlamas imzaland. Bu antlamann baz artlar unlardr:

1. 2. 3. 4.

Uyvar kalesi Osmanllarda kalacak. Erdel Osmanl Devletine bal kalacak. Avusturya sava tazminat deyecek. [ [Anlama 20 yl geerli olacaktr.

YA ANTLASMASI
Avusturya'nn bu savatan ekilmesi sonucunda yalnz kalan Rusya, bir yl sonra bar istedi. ki devlet arasnda imzalanan Ya Antlamas ile sava sona erdi (1792). Bu antlama ile Krm'n Rus hakimiyetine geii onaylanm oldu. Bu ve Dinyester rmaklar arasnda kalan blge ve zi kalesi Rusya'ya brakld. Dinyester rma iki devlet arasnda snr kabul edildi. Karlofa Antlamas'ndan sonra balayan gerileme sreci, yerini dalma ve paralanma dnemine brakt.

Ya Antlamas
Vikipedi, zgr ansiklopedi
Git ve: kullan, ara Baln dier anlamlar iin Ya sayfasna baknz. Ya Antlamas 1787-1792 Osmanl-Rus Sava sonunda, 10 Ocak 1792 tarihinde imzalanan Osmanl-Rus Antlamasdr. Osmanl Devleti'nin, Krm geri almak gayesiyle, 19 Austos 1787de, Rusyaya at sava, Avusturyann da savaa dahil olmasyla aleyhte geliti. zi, Kili, smail, Anapa ve Soucak gibi kaleler, Ruslarn eline geti. Neticede, ngiltere, Prusya ve spanyann arabuluculuuyla, 18 Austos 1791 tarihinde, Osmanl Devleti ile Rusya arasnda, sekiz aylk bir sre iin Kalas Mtarekesi imzaland. Arkasndan, Kasm 1791de, Ya kentinde bar grmelerine baland. Yaklak iki buuk ay sren uzun ve etin mzakerelerden sonra, 10 Ocak 1792 tarihinde, Osmanl Devleti'yle Rusya arasnda Ya Bar Antlamas imzaland. Tamam on madde olan bu antlamaya gre: 1. Kk Kaynarca (1774), Aynalkavak (1779), Ticaret (1783) ve 1784te Krm ile Tamann ilhakyla Kuban Nehrinin hudut tayini hakkndaki antlamalar yine eskisi gibi kalyordu. 2. Turla (Dinyester) Nehri hudut kesilerek, bunun sol tarafndaki arazi, yani Aksu ile Turla arasndaki zi (bugn Ochakov) kalesi dahil zi Kr (yani zi ve Hocabey sancaklar), Ruslara terk edildi. Sa tarafndaki memleketler, yani Bender, Akkerman, Kili, smail ve dier tarafta Ruslarn igalindeki kale ve ehirler Osmanllara iade ediliyordu. 3. Bodan Voyvodalnn borlar ve geride kalan vergileri iptal edilecek ve antlamadan sonraki iki yl, her trl vergiden muaf tutulacakt. Af ilan edilip, isteyenler yine memleketlerine dnebileceklerdi. 4. Tiflis Hanlna, ldr valileri veya beyleri tarafndan taarruz olunmayacakt. 5. Kuzey Afrikadaki Garb Ocaklar, Rus ticaret gemilerine taarruzda bulunurlarsa, zarar tazmin edilecekti. 6. Anapa kalesi Osmanllara geri verildi.

Ya Antlamasnn imzalanmasyla, 1787 ylnda Osmanl Devleti'yle Rusya arasnda balayan, sonra da Avusturyann katlmasyla genileyen sava fiilen ve resmen sona ermi oldu. ZITVATOROK ANTLASMASI
Sultan Birinci Ahmed tahta getii srada Avusturya Sava devam ediyordu. Osmanl kuvvetleri Belgrad'dan Budin'e doru ilerlemekteydi. Pete (25 Eyll 1604) ve Hatvan kaleleri sava yaplmadan kolaylkla ele geirildi. Osmanl ordusu ilerleyerek Budin'in kuzeyinde bulunan Va kalesini ele geirdi (16 Ekim 1604). Osmanl Ordusu, Sultan Birinci Ahmed'in buyruu zerine Belgrad zerinden Budin'e yrn. 29 Austos 1605'de Estergon kalesi kuatld ve Cierdelen kalesi fethedildi. 8 Eyll'de Viigrad, 19 Eyll'de Saint Thomas (Tepedelen) kaleleri fethedildi. 3 Ekim 1605'de ise Estergon kalesi teslim alnd. Osmanllar da, Avusturyallar da ard arda yaplan bunca savatan dolay sosyal ve ekonomik ynden ok ypranmlard. Daha nce yaplan bar grmelerinden bir sonu kmamt. Ancak 11 Kasm 1606'da Estergon-Komorin arasnda, Zitva suyunun Tuna Irmana dkld yerde imzalanan Zitvatoruk antlamasyla bar saland. Antlamaya gre Eri, Estergon, Kanije kaleleri Osmanllarda , Rop ve Koman kaleleri Avusturyallarda kalacakt. Avusturya bir kereye mahsus olmak zere 70.000 altn sava tazminat deyecekti. Osmanl padiah Avusturya mparatoruna Roma mparatoru (Cesar) nvanyla hitap edecek, her ylda bir karlkl armaanlar gnderilecekti. Avusturya'nn Macaristan iin demekte olduu yllk 30.000 altn vergi kaldrlacakt. Zitvatoruk Antlamas Osmanllarn lehine gibi grnse de Osmanl Devleti artk eski gcnde deildi. Bu antlama ile Osmanl Devleti'nin Avusturya karsndaki kat' stnl sona ermi, siyasi dengeler Osmanl aleyhine bozulmaya balamtr.

Zitvatorok Antlamas 1593-1606 Osmanl-Avusturya savalarna son veren sulh antlamas (11 Kasm 1606). 1593te balayan Osmanl-Avusturya sava, balangta Osmanllar aleyhine cereyan etti. Orta Macaristan ve Romanyann bir blm, Avusturyallarn eline geti. Ancak Eflak, Bodan ve Erdelde vaziyetini dzelten ve isyanlar bastran Osmanllar, ksa srede duruma hkim oldular. Vezir-i zam Mehmed Paa, 1605te Estergonu fethetti. Bu zafer, Avusturyann mitlerini krd ve onlar bar istemeye mecbur brakt Estergon ile Komaron arasnda, Zitva aynn, Tunaya dkld yerde balayan mzkereler, hafta srd. Nihyet, 11 Kasm 1606da, 20 sene mddetle 17 maddelik antlama imza edildi. Antlamann nemli maddeleri unlard: Avusturyann Osmanl Devleti'ne vermekte olduu, yllk otuz bin duka altn tutarndaki hara kaldrlacakt. Avusturya-Almanya mparatoru kinci Rodolphe, bir defaya mahsus olmak zere, Osmanl sultanna 200.000 kuru tazminat verecekti.

Antlamann tasdikinden itibaren her ylda bir, ihtiyar hediyeleme olacak, fakat bunun kymet ve miktar muayyen olmayacakt. Osmanl Sultan ile Avusturya-Almanya mparatoru, haberleme protokol muhaberelerinde, eitlik kaidesine riayet edeceklerdi. Yazmalarda, Avusturya mparatoruna (Kral) tabiri yerine Roma Csr unvan ile hitap edilecekti. ki taraf, birbirinin arazisine tecavz etmeyecek, tecavz meydana gelirse esirler iade edilip, zarar ve ziyanlar da karlkl olarak denecekti. Hudut boyu ihtilafnda, Osmanl Devletinden Budin Beylerbeyi, Avusturyadan da Raab/Yankkale kumandan hakem olacakt. Yirmi yl sre ile imzalanan antlama, Sultan Birinci Ahmed Han ve kinci Rodolphe arasnda kalmayp, bunlarn halefleri de uymak mecburiyetindeydi. spanya Kral da, bu antlamaya girme hakkna sahipti.

Zitvatorok Antlamas
Zitvatorok Antlamas 11 Kasm 1606 tarihinde Osmanl Devleti ve Avusturya mparatorluu arasnda imzalanm bir bar antlamasdr. Osmanl Devleti ve Avusturya mparatorluu 15 yl sren uzun bir savatan sonra yorgun dmlerdi. Sultan I. Ahmet ve Avusturya adna Aridk Matthias arasnda EstergonKomorin arasnda Zsitva suyunun Tuna Irmana dkld yerde imzalanan Zitvatorok Antlamas'yla bar saland. Antlamaya gre Eri, Estergon, Kanije kaleleri Osmanllarda , Rop ve Koman kaleleri Avusturyallarda kalacakt. Avusturya bir kereye mahsus olmak zere 200.000 altn sava tazminat deyecekti. Osmanl padiah Avusturya mparatoruna Roma mparatoru(Cezar) unvanyla hitap edecek, her ylda bir karlkl armaanlar gnderilecekti. Avusturya'nn Macaristan iin demekte olduu yllk 30.000 altn vergi kaldrlacakt. Zitvatorok Antlamas Osmanllarn lehine gibi grnse de Osmanl Devleti artk eski gcnde deildi. Bu antlama ile Osmanl Devleti'nin Avusturya karsndaki stnl sona ermi, siyasi dengeler Osmanl aleyhine bozulmaya balamtr.

BALTA LIMANI ANDLAMALARI


1838'de Ingiltere, daha sonra diger Avrupa devletleri ile Balta limaninda yapilan ticret andlasmalari. Osmanli Devleti'nde ekonomik faaliyet genis lde devletin kontrol altinda cereyan etmekteydi. Yaygin bir iktisad faaliyet olan tarim, devlete ait topraklarin isletilmesi essina dayaniyordu. Buna bagli olarak kurulan timar sistemi, Osmanli zirat ekonomisinin temelini teskil etmekteydi. Sanayi retimi ise devlet kontrolndeki ahilik messesesi iinde yrtlyordu. Kapali bir iktisat sistemi olan ahlik, yelerine alisma zevki, meslek disiplini, drstlk, kanaatkrlik gibi saglam ahlk kurallarini asiliyor, meslek itibrini korudugu gibi, standartlari

ayakta tutarak, haksiz rekabetleri nlyordu. Hkmetin mdhalesi ahiligin i islerine kadar gitmez, yalnizca ahilige bagli subelerin ml ettikleri mallarin kalite, mikdr ve fiyatlarinda olurdu. Bylece ahlik sistemi, ham maddelerin arz ve talebini tanzim eden bir mekanizma olarak islerdi. 17. ve 18. yzyillarda pamuk, ipek, kereste ve demir gibi maddeler ulasim glkleri ve retimdeki yetersizlikler dolayisiyla piyasaya her zaman yeterli mikdrda yni btn talebi karsilayacak lde sevk edilemezdi. Bu bakimdan ham maddelerin, ahilige mensb ustalarin eline normal fiyatlar zerinden ve onlardan hi birini issiz birakmiyacak sekilde dagitilmasi byk bir ehemmiyet arz ederdi. Bzi maddelere sik sik konan ihra yasaklari veya bu maddelerin stokular tarafindan satin alinmasini nleyen tedbirler bu cmledendi. Bu arada 1820'lerin basinda Ingiltere, sanayi inkilbini tamamlamis ve Napolyon savaslari sonunda da Fransa'yi yenerek rakipsiz duruma gelmisti. Dny pazarlarinda ingiltere sanayii ile rekabet edebilecek bir lke yoktu. Sanayi inkilbini henz tamamlamamis olan diger Avrupa lkeleri korumaci tedbirlerle Ingiltere'nin kendi pazarlarina girmelerini nlyorlardi. Bu durumda Ingiltere ticret ve sanayi sermyesi iin yapilacak tek sey kaliyordu. O da, Avrupa disindaki lkelerin pazarlarini ve ham maddelerini ticrete amak. Nitekim onlar bu gaye ile 1820' lerden 1840'lara kadar Latin Amerika'dan in'e kadar pek ok blgede, ya anlasmak suretiyle veyahut silh zoruyla, pek ok ticret andlasmasi imzaladilar. Avrupa'da sanayi inkilbinin neticesi olarak daha fazla hammaddeye ihtiy duyulmaya baslanmasi zerine, Osmanli hkmeti de 1826'dan itibaren, ham maddesini disariya ikararak esnafin issiz kalmasini nlemek maksdiyle bir nevi himaye sistemi olan yed-i vhid (tekel) usln uygulamaya koydu. Sistemin ayrica yeni kurulmus olan Askir-i Mansre-i Muhammediyye ordusuna kaynak bulmak ve reticinin mahsln ucuza satarak aldanmasini nlemek gibi gayeleri de bulunuyordu. Yed-i vhid uygulamasi zellikle Ingiliz tccarlarini son derece rahatsiz ediyordu. Nitekim Ingiliz sefiri Ponsenby, yed-i vhid usl ile ticret serbestisine konmus engellere siddetle atmakta; "Trkiye'de mahsl yetistirenler, bunlarin fiyatlarini tesbit etmekte yegne hkim olan imtiyazli kimselere satmak mecburiyetinde kaldika, Trk sanyiinin gerilige mahkm kalacagini iddia etmekte idi. Kisaca yed-i vhid usl, Ingiltere'nin Osmanli Devleti'ni gnlnce smrmesini engellemekteydi. Bu sebeple Ingilizler, Osmanli ticretinde kendilerine ters dsen hkmlerin kaldirilmasi iin 1833' den itibaren nl hriciye nazirlari Polmerston araciligiyla ugrasmaya basladilar. 1836'daki muzakerelerde Osmanli hey'etine baskanlik eden gmrk emini Thir Efendi, eski dzenden mmkn oldugunca az tviz vermeye alismis ve Ingiliz isteklerine boyun egmemisti. Bu durumda Ingiliz diplomasisi Osmanli brokrasisinin zayif ve bunalimli bir devresini kollamaya basladi. Nitekim bu firsat iki ynl olarak Ingilizlerin karsisina ikti. 1837'de Londra byk eliliginden hriciye nazirligina getirilen Mustafa Resd Pasa, Ingilizlere yakin bir mzakereci idi. Londra bykeliliginde iken mason locasina kayitli olan Resd Pasa, Osmanli Devleti'ni iktisdi bakimdan kertecek bir andlasmaya yanasmakta hi tereddt gstermedi. Bu sirada Mehmed Ali Pasa Misir'da Osmanli Devleti iin byk bir tehlike arz ediyordu. Resd Pasa, Misir mes'elesinde Ingilizlerin yardimlarini te'min bahanesiyle Balta Limani'ndaki yalisinda drt gn sren ve ok gizli tutulan pazarliklar sonucunda, 16 Agustos 1838'de Osmanli-Ingiliz ticret andlasmasini imzaladilar. Andlasma, 8 Ekim 1838'de kralie Victoria, bir ay sonra da Sultan Mahmd tarafindan tasdk olundu. Esas ve zeyl olmak zere iki kisim hlinde tanzim edilen andlasmanin birinci kismi (esas) i ticrete ait maddeleri; zeyli meydana getiren ikinci kisim ise Ingiltere'den ithl edilecek mallarla, transit esyalarin gmrklendirilme sekillerini ihtiva ediyordu.

Andlasmanin zeyl kisminin ikinci maddesine gre ziri mahsller ile sir esya zerine konan yed-i vhid yni tekel usl tamamen kaldiriliyordu. Bu madde ile emperyalizmin nndeki engeller kaldirilarak iktisad sistemimiz felce ugramis oluyordu. Ayrica i ticretin Osmanli vatandaslarina mnhasir kalmasi da kaldirilip, istisnasiz bir sekilde Ingiliz tccarlarina veriliyordu. Andlasmanin diger nemli hkmlerine gelince; drdnc madde ile, Britanya tebeasi, Osmanli memleketleri mahsl olan btn maddeleri, istisnasiz olarak ihra etme msadesine shib olacaklardi. Altinci madde ile transit resmi kaldirilmaktaydi. Yedinci madde ile, Ingiliz gemileriyle gelen Ingiliz emtiasi iin bir defa gmrg dendikten sonra, ithalti veya alici tarafindan nereye gtrlrse gtrlsn bir daha gmrk denmeyecekti. Andlasmanin bu hkmleri ile, Osmanli haznesi, nemli bir gelir kaynagindan mahrum kaldi, nceden yabanci bir emtia bir eyletten diger bir eylete geerken ilve gmrk demek zorunda bulundugundan, fiyati artarak rekabet gcn kaybediyordu. Simdi ise Osmanli tccari bir yerden bir yere bir mali gtrp, satarken y zde 12 verg i verirken, Ingiliz tccarlari ortaklari ve adamlari yzde bes vergi deyecekti. Bylece Ingiliz tccarlari Osmanli tccarina karsi korunmus oluyordu. Bilhare transitresminin devam etmesine karar verilmis ise de buna karsilik ithalt resimlerine yzde ikiye varan bir indirime daha gidildi. Bu arada andlasma hkmlerinin Misir, Afrika eyletleri dhil btn Osmanli lkelerinde ve her sinif halk tarafindan tatbik ve riyet olunacagina dikkat ekildikten sonra, isteyen btn dost devletlerede istisnasiz olarak andlasmanin tesml edilecegi taahhd olunuyordu. Nitekim 19. yzyilin ilk eyregine kadar Osmanli dis ticretinde birinci sirayi alan Fransa menfatlerine halel gelecegini bilerek bu andlasma hkmlerine siddetle karsi iktigi hlde, ok gemeden 25 Kasim 1838'de yukaridaki maddeye istinaden ayni hkmleri ihtiva eden bir andlasma imzaladi. Bunu, Avrupa'nin diger devletleri tkib etmekte gecikmediler. 31 Ocak 1840'da Isve ve Norve, 2 Mart 1840'da Ispanya, 14 Mart 1840'da Hollanda. 30 Nisan 1840'da Belika, 1 Mayis 1841'de Danimarka ve 20 Mart 1843'de Portekiz ile andlasmalar imzalandi. Mustafa Resid Pasa'nin faaliyetleri sonucu 1838'de nce Ingiltere ve sonraki yillarda diger Avrupa devletleriyle imzalanan bu ticar andlasmalar esnafi ve tccarlarimizi usakliga, devletimizi de bor batakligina dsrmekten te bir ise yaramamistir. Nitekim andlasmanin imzalanmasindan sonra Avusturya basbakani; "iste Osmanli simdi bitti" derken, Osmanli'ya byk bir darbenin vuruldugunu daha isin basinda sylemekten kendini alamamistir. Aradan yirmi yil getikten sonra, 1858'de andlasmanin te'sirlerini anlatan Ingiliz Edvvard Michelson ise; "Yabanci lkelerde byk n olan Trk sanayiinin bir ok kollari simdi tamamen yok olmustur. Bunlar arasinda pamuk sanayii basda gelir ki, bunlar tammiyle Ingiliz sanayii tarafindan saglanmaktadir Sam'in elik biaklari; Kibris' in sekeri, Iznik'in ini, Teselya'nin iplik boya sanayii hep yok olmustur. Btn bu sanayii kollarinin bugn Trk topraklarinda artik izi bile kalmamistir" derken, Trk sanayiinin dstg aci durumu dile getirmistir. Bu ticret andlasmalari, devlet haznesini nemli masraflari karsilayamaz hle getirdi ve Avrupa'dan bor alma yolu aildi. Bylece disa bagimlilik devri baslamis oldu. Gerekten de sultan Abdlazz 1861'de tahta ikarken, 1838 ticar andlasmalarinin bir neticesi olarak, dis ticretin yaninda i ticret de yabancilarin eline gemis, byk apta ml ve iktisad knt ierisinde bulunan bir devletle karsilasmis idi.

1299 - 1400
1299- 1300 1302 1302 1320 1324 1326 1331 1331 1346 1354 1362 1366 1371 1376 1377 1385 - 1386 1389 1389 1390 1390 1396 1397 - 1398 1398 Osmanli tarihinin baslamasi Osman Gazi'nin Koyunhisari Zaferi III. Alaeddin Keykubad'in lm Yunus Emre'nin lm Orhan Gazi'nin tahta geisi Bursa'nin fethi Iznik'in fethi Ilk Osmanli medresesinin, Iznik'te kurulmasi Orhan Gazi'nin evliligi ve Bizans ile ittifaki Gelibolu'nun fethi Orhan Gazi'nin vefati ve I. Murat'in tahta ikisi Gelibolu'nun elden ikis irmen Zaferi Bulgar Kralligi'nin Osmanli hakimiyetini kabul Gelibolu'nun Osmanlilar'a iadesi Nis ve Sofya'nin alinisi I. Kosova Zaferi I. Murat'in sehadeti, Yildirim Bayezid'in tahta cikisi Karaman Seferi, Konya'nin muhasarasi Gelibolu tersanesi'nin insasi Nigbolu Zaferi Akay Zaferi ve Karaman'in Osmanli hakimiyetini kabul Karadeniz beyliklerinin ilhaki

1400 - 1500
1400 Bursa'da I. Bayezid tarafindan Ulu Cami'nin yaptirilmasi; Ilk Osmanli Dar's-sifa'sinin Yildirim Bayezid tarafindan insa edilmesi Ankara bozgunu ve Yildirim Bayezid'in esareti elebi Mehmed'in tahta ikisi I. Mehmed'in duruma hakim olup devleti yeniden kurusu Osmanli-Venedik Deniz Muharebesi ve Sulh, Seyh Bedreddin isyani Macar Seferi Avlonya'nin fethi Samsun blgesinin zapti elebi Mehmed'in lm ve II. Murad'in clusu Molla Fenari'nin ilk Seyhlislam olarak tayini

1402 1411 1413 1416 1416 1417 1418 - 1420 1421 1425

1425 - 1426 1427 - 1428 1429 1430 1432 1434 1439 1440 1444 1444 1445 1447 1448 1451 1453 1453 1458 - 1460 1461 1463 1466 1468 1468 1470 1472 1473 1475 1481 1484 1484 - 1488 1485 1488 1491 1492 1495 1499 1499 1499

Teke Beyligi'nin intikali Germiyan Beyligi'nin intikali Seyh Hamdullah'in Amasya'da dogusu Selanik'in fethi Fatih Sultan Mehmed'in dogumu Edirne'de II. Murad tarafindan Muradiye Camii'nin yaptirilmasi Semendire'nin alinisi Basarisiz Belgrad kusatmasi Segedin Sulh II. Murat'in tahttan ekilisi, II. Mehmed'in clusu ve Varna zaferi II. Mehmed'in tahttan ekilisi ve II. Murad'in ikinci defa clusu Edirne'de II. Murad tarafindan Serefeli Camii'nin yaptirilmasi II. Kosova Zaferi II. Murad'in lm ve II. Mehmed'in ikinci defa clusu Istanbul'un fethi Ayasofya'nin camiye evrilmesi Mora'nin ele geirilisi Trabzon Rum Imparatorlugu'nun sonu Osmanli-Venedik Savasi'nin baslamasi II. Mehmed'in Arnavut seferi Karamanogullari'nin sonu II. Mehmed tarafindan Istanbul'da Topkapi Sarayi'nin tesisi Egriboz'un alinisi Topkapi Sarayinin insasi Otlukbeli Zaferi : Osmanli Akkoyunlu mcadelesi Kirim'in Osmanli tabiiyetine girisi II. Mehmed'in vefati ve II. Bayezid'in tahta ikisi Kili ve Akkirman'in fethi Edirne'de Hayreddin'in II. Bayezid'in Klliyesi'ni insasi Osmanli-Memlk mcadelesinin baslamasi Sultan II. Bayezid tarafindan Edirne'de Bayezid Dar'ssifasi'nin yapimi Osmanli-Memlk Barisi Ispanya'dan ikarilan Yahudiler'in de Osmanli Devleti'nin himayesine girmesi Macarlarla mtareke, Cem Sultan'in lm, Sehzade Sleyman'in dogumu Venedik Harbi Inebahti'nin alinisi Preveze baskini

1500 - 1600

1500 1500 - 1505 1502 1509 1511 1512 1512

Modon, Navarin ve Koron'un alinisi Istanbul'da Yakub Sah B. Sultan Sah'in II. Bayezid'in Klliyesi'ni insasi Venedikle sulh Istanbul'da kiyamet-i sugra (kk kiyamet) zelzelesi Sahkulu Baba Tekeli isyani, Sehzade Selim Hareketi II. Bayezid'in tahttan ekilisi, I. Selim'in clusu Anadolu Trk edebiyatinda ilk Sehrengiz rnegini yazan Mesihi'nin lm; Selim dneminden I. Ahmed dnemine kadar olan dnemi ihtiva eden devre. aldiran Zaferi, Tebriz'e giris Misir Seferi ve Mercidabik Zaferi Ridaniye Zaferi ve Kahire'ye giris Hali'te tersane yapiminin tamamlanmasi Piri Reis'in Misir'da Sultan Selim'e ilk dnya haritasini sunmasi Cezayir'in iltihaki I. Selim'in vefati, I. Sleyman'in clusu Belgrad'in fethi Kanuni Sultan Sleyman'in validesi, Yavuz Sultan Selim'in esi Ayse Hafsa Sultan tarafindan Manisa'da bimaristan insa edilmesi Rodos adasinin ilhaki Yenieri isyani Seyhlislam Zembili Ali Efendi'nin lm Moha Zaferi Bosna'nin fethi'nin tamamlanmasi Piri Reis'in Kanuni Sultan Sleyman'a ikinci dnya haritasini takdim etmesi Viyana kusatmasi, Budin'in istirdadi, Barbaros'un Marsilya'ya ikmasi Divan-i Selimi'nin yazilmasi Sinan'in imparatorlugun bas mimari olarak faaliyet gstermesi Alaman Seferi Barbaros'un Osmanli hizmetine girisi ve Cezayir beylerbeyligine tayini Veziriazam Ibrahim Pasa'nin idami Preveze Zaferi Estergon'un ve Istolni Belgrad'in fethi San'a'nin fethi Sleymaniye Klliyesi'nin insaasi Trablusgarb'in fethi Piri Reis'in lm Ilk Osmanli-Iran antlasmasi : Amasya Msalahasi Dokuzuncu Akdeniz seferi, Fas'in fethi

1514 1516 1517 1517 1517 1519 1520 1521 1522

1522 1525 1525 1526 1527 1528 1529 1530 - 1540 1530 - 1588 1532 1533 - 1534 1536 1538 1543 1547 1550 1551 1553 1555 1557

1559 1566 1574 1574 1574 1575 1578 1580 1583 1585 1590 1593 1595 1595 1596

Sehzade Bayezid ile Selim'in Konya Savasi ve Bayezid'in yenilerek Iran'a siginmasi Kanuni Sultan Sleyman'in son seferi : Sigetvar ve Sultanin vefati, II. Selim'in clusu Bugday Zaferi Tunus'un fethi Selimiye'nin ailisi ve II. Selim'in vefati ve III. Murad'in clusu Edirne'de Sinan eliyle II. Selim iin Selimiye Camii'nin insasi Osmanli-Iran Savasi'nin baslamasi Istanbul Rasadhanesi'nin yiktirilmasi Mesale Zaferi Tebriz'in alinisi Osmanli-Iran Antlasmasi Osmanli-Habsburg Savaslari Estergon'un dss III.Murad'in vefati, III. Mehmed'in clusu Egri Kalesi'nin alinisi ve Haova Zaferi

1600 - 1700
1600 1601 1603 1603 1612 1615 1617 1617 1618 1621 1622 1623 1634 1635 1638 1639 1640 1642 1645 1648 1650 1656 Sikke tashihi Kanije Zaferi Osmani-Iran Savasi'nin baslamasi III. Mehmed'in vefati, I. Ahmed'in clusu Osmanli-Iran Antlasmasi Iran Savasi'nin yeniden baslamasi I. Mustafa'nin clusu Istanbul'da Mehmed Aga tarafindan Sultan Ahmed Camii'nin insasi I. Mustafa'nin hal'I ve II. Osman'in clusu II. Osman'in Lehistan seferine ikisi (Hotin seferi) II. Osman'in katli ve I. Mustafa'nin yeniden tahta ikisi I. Mustafa'nin tahttan indirilip IV. Murad'in clusu Ilk Seyhlislam katli (Ahizade Hseyin Efendi) IV. Murad'in Revan seferine ikisi Bagdat Seferi ve Bagdat'in alinisi Osmanli-Iran sulh : Kasrisirin Antlasmasi IV. Murad'in lm, Ibrahim'in tahta ikisi, sikke tashihi Hafiz Osman'in Istanbul'da dogusu Girit seferinin ailisi, Hanya'nin alinisi Kandiye kusatmasi Osmanli musikisi eserlerinin ilk notali tesbiti (Ali Ufki'nin eseri) anakkale Bogazi'nin Venedik ablukasi altina alinmasi

1656 1660 1663 1664 1669 1672 1672 1676 1682 1682 1683 1685 1687 1687 1688 1690 1690 1691 1695 1695 1699

Kprller devrinin baslamasi Varad Kalesi'nin alinisi Uyvar seferi, Uyvar'in fethi St. Gotthard bozgunu ve Vasvar Antlasmasi Kandiye'nin alinisi, Girit'in tamamiyla Osmanli hakimiyetine girisi Lehistan seferi, Kamanie'nin alinisi Bucas Antlasmasi Osmanli-Lehistan sulh : Zorawna Antlasmasi Osmanli-Rus Antlasmasi Seyahatname'nin yazari Evliya elebi'nin lm II. Viyana kusatmasi ve byk bozgun Saraydaki altin ve gmsten sikke basimi IV. Mehmed'in tahttan indirilmesi, II. Sleyman'in clusu Egri kalesinin dss Belgrad'in elden ikisi Kanije kalesinin dss Belgrad'in geri alinisi II. Ahmed'in tahta ikisi II. Ahmed'in lm II. Mustafa'nin clusu, Malikane sisteminin uygulanmaya baslanmasi Karlofa Antlasmasinin imzalanmasi

1700 - 1800
1700 1702 1703 1703 1711 1711 1715 1716 1718 1720 1720 1721 1723 1724 - 1725 1726 Ruslar'la Istanbul Antlasmasi'nin imzalanmasi Mneccimbasi Ahmed Dede b. Ltfullah'in lm III. Ahmed'in tahta ikisi "Tugrali" altin paranin piyasaya ikarilmasi Prut Zaferi ve Barisi Ridvan b. Abdullah el-Razzaz el-Feleke'nin lm Venedik'e savas ailmasi ve Mora Seferi Osmanli-Avusturya Savasi, Varadin bozgunu, Temasvar'in elden ikisi Pasarofa Antlasmasi Istanbul'da devlet tarafindan bir ipekli imalathanesinin kurulmasi III. Ahmed iin tasvirleri Levni tarafindan yapilan Surname-i Vehbi elebi Mehmed Efendi'nin sefaret vazifesiyle Fransa'ya gidisi Iran seferinin cepheli olarak ailisi Azerbaycan harekati, Tebriz ve Cence'nin alinisi Ibrahim Mteferikka tarafindan ilk Trk matbaasinin kurulusu

1730 1732 1736 1736 1739

Yanyali Mehmed Esad b. Ali b. Osman'in lm Osmanli-Iran barisi Osmanli-Avusturya-Rus Savaslari Abdullah b. Ebi Bekr b. Sleyman el-Marasi'nin lm Belgrad Antlasmasi

1742 1743 1746 1748 - 1755 1754 1757 1758 1768 1771 1774 1783 8 Ocak 1784

mer Sifai'nin lm Osmanli-Iran Savasi'nin yeniden hizlanmasi Osmanli-Iran barisi Istanbul'da I. Mahmud ve III. Osman tarafindan Nuruosmaniye Camii'nin insa ettirilmesi I. Mahmud'un lm, III. Osman'in clusu III. Osman'in lm, III. Mustafa'nin clusu Mustafa Rakim'in nye'de dogusu Osmanli-Rus Savasi'nin baslamasi Kirim'in isgali Sr'at Topulari Ocagi'nin kurulmasi Rusya'nin Kirim'i ilhaki Osmanli Devleti'nin Rusya'nin Kirim'i ilhakini bir "sened" ile resmen tanimasi zi Kalesi'nin Ruslar tarafindan zapti I. Abdlhamid'in lm ve III. Selim'in tahta ikmasi Osmanli-Isve ittifaki Osmanli-Prusya ittifaki Yergg Mtarekesi Avusturya ve Osmanli Devleti arasindaki son savasin bitirilmesi. Zistovi Antlasmasi Rus Savasi'nin sonu. Kalas Mtarekesi Nizam-i Cedid hareketinin baslamasi Kirim'in Rusya'ya birakilmasi, Yas Antlasmasi Nizam-i Cedid Ordusu'nun Kurulusu, Zahire Nezareti'nin kurulmasi Lehistan'in Avrupa haritasindan silinmesi Paris, Viyana ve Berlin'de daimi elilikler ihdasi Venedik Devleti'nin ortadan kaldirilmasi Fransa'ya karsi Osmanli-Rus ittifaki, ve Fransa'ya savas ilani Napolyon'un Akka'da Cezzar Ahmed Pasa tarafindan maglup edilmesi Napolyon'un Fransa'ya dnmesi, Misir'in isgalinin devami

17 Agustos 1787 Osmanli-Rus Savasi'nin ilani 1789 1789 11 Temmuz 1789 1790 1790 1791 1791 1792 10 Ocak 1792 1793 1795 1797 1797 1798 1799 1799

1800 - 1924
1800 1801 1802 1802 1804 Rus ve Osmanli kuvvetlerinin Yedi Ada Cumhuriyeti'ni kurmalari Misir'in tahliyesine dair mtareke Fransiz ve Ingiliz gemilerinin kendi bayraklari altinda Karadeniz'e ikmalarina msaade edilmesi Paris Antlasmasi. Fransa ile baris Sirp isyanlarinin baslamasi

1805 1805 1805 1806 1806 1806 1807

Osmanli Devleti'nin Napolyon'un "Imparator" unvanini tanimasi Beykoz uka ve Kagit Fabrikasi'nin faaliyete gemesi Mehmed Ali Pasa'nin Misir'a vali olarak tayini Nizam-i Cedid'in basarisizligi ve gerilemesi. Ikinci Edirne Vak'asi Osmanli-Rus Savasi Memleketeyn 'in Rusya tarafindan isgal edilmesi Ingiltere'nin Rusya'nin yaninda Osmanli savasina istiraki ve Ingiliz filosunun Istanbul nlerine gelmesi, Ingiliz filosunun Iskenderiye'ye saldirmasi ve Mehmed Ali tarafindan maglup edilmesi Nizam-i Cedid'e karsi ayaklanma, III. Selim'in tahttan indirilmesi ve Nizam-i Cedid'in ilgasi IV. Mustafa devri. Siyasi istikrarsizliklar ve darbeler Alemdar Mustafa Pasa'nin mdahalesi, IV. Mustafa'nin tahttan indirilmesi, III. Selim'in katli, II. Mahmud'un tahta ikmasi Yenieri Ayaklanmasi : Alemdarin Sonu Ingiltere ile sren savasin sonu : Kal'a-i Sultaniyye Antlasmasi Vehhabi ayaklanmasinin Mehmed Ali Pasa tarafindan bastirilmasi Rus Savasi'nin sonu : Bkres Antlasmasi, Sirbistan'a zerklik verilmesi Eflak ve Mora'da Rum isyanlarinin baslamasi Rum ayaklanmasini bastirmak zere Misir kuvvetlerinin agrilmasi Yenieri Ocagi'nin ortadan kaldirilmasi, Asakir-i Mansure-i Muhammediyye'nin kurulmasi Rusya ile Akkerman Antlasmasi'nin akdi Osmanlilar'in Ingiliz yapisi ilk buharli gemiye sahip olmalari Navarin saldirisi : Osmanli-Misir donanmasinin yakilmasi Rusya'nin savas ilan etmesi Edirne Barisi : Yunanistan'in bagimsizligi Nfus sayimlari Fransizlar'in Cezayir'e saldirmalari ve ele geirmeleri Misir Valisi Mehmed Ali Pasa'nin isyani Misir kuvvetlerinin Konya'da Osmanli ordusunu yenmeleri Mehmed Ali Pasaya karsi Osmanli-Rus ittifaki : Hnkar Iskelesi Antlasmasi, Bogazlar'in diger devletlere kapatilmasi Osmanli yapimi "Eser-i Hayr" adli buharli geminin denize indirilmesi Mehmed Ali ile savasin tekrar baslamasi, Osmanli kuvvetlerinin Nizip maglubiyeti II. Mahmud'un vefati zerine Abdlmecid'in tahta ikmasi, Osmanli donanmasinin Mehmed Ali'ye teslimi Tanzimat Fermani'nin ilani

1807 1807 - 1808 1808 1808 1809 1812 1812 1821 1824 1826 1826 1827 1827 1828 1829 1830 - 1831 1830 1832 1832 1833 1837 1839 1839 1839

21 Aralik 1840 1841 1845 1845 1847 1848 1851 1853 1855 1855 1856 1856 1858 1861 1862 1863 1864 1865 1866 1867 1867 1869 1870 1873

Namik Kemal'in dogumu Londra Bogazlar Mukavelenamesi Izmir'de su kuvvetiyle alisan kagit fabrikasinin kurulmasi Sultan Abdlmecid'in Meclis-i Vala'yi ziyareti Telgrafin Beylerbeyi Sarayi'nda denenmesi Osmanli yapimi ilk demir vapurun denize indirilmesi Ceza Kanunname-i Hmayunu'nun kabul Istanbul'da I. Abdlmecid tarafindan Dolmabahe Sarayi'nin insa ettirilmesi Istanbul'da Sehremanetinin kurulmasi (modern belediye idarelerinin baslangici) Osmanli Imparatorlugu'nda telgrafin hizmete girmesi Bank-i Osmani'nin kurulmasi Paris Baris Antlasmasi , Rusya'nin bozguna ugramasi Arazi Kanunnamesi'nin kabul Abdlmecid'in vefati ve Abdlaziz'in tahta ikmasi Altinin degerinin 100 kurus olarak tesbiti Abdlaziz'in Misir'a seyahati Iyonya adalarinin (Yedi Ada Cumhuriyeti'ni olusturan adalar) Ingiltere tarafindan Yunanistan'a verilmesi Istanbul Birinci Sehir Postasi'nin kurulusu Ahmed Sreyya Emin Bey'in modelini hazirladigi seri atesli topla Osmanlilar'in topulukta hamle yapmasi Sirbistan'daki son Osmanli askeri temsiliyetinin ortadan kaldirilmasi, Sirp kalelerinin tahliyesi Sultan Abdlaziz'in Avrupa seyahati Sveys Kanali'nin ailmasi Karadeniz'in tekrar silahlandirilmasi ve Rusya'nin Paris Antlasmasi'nin hkmlerini tanimamasi Mehmed Akif'in dogumu; Trke ilk modern tip lugati olan Lgat-i Tibbiye'nin nesredilmesi; Sava Pasa'nin yeni bir Dar'lFnun kurmakla grevlendirilmesi; Dar'l-Fnun-i Osmani'nin kapanmasi Bosna-Hersek isyanlari Karadag'in Osmanli Devleti'ne savas ilani Abdlaziz'in tahttan indirilmesi, V. Murad'in tahta ikmasi, hal'i ve Abdlhamid'in clusu Mesrutiyet'in ilani Ziya Gkalp'in dogumu Ayastefanos ve Berlin Antlasmalari imzalanmasi Sirbistan, Karadag ve Romanya'nin mstakil birer devlet olmalari Kibris'in Ingiltere tarafindan ele geirilmesi Vergi reformu, Ziya Pasa'nin lm Mustafa Kemal'in Dogumu

1875 1876 1876 1876 1876 1878 1878 1878 1880 1881

1884 1888 1897

Yahya Kemal'in dogumu Namik Kemal'in lm Yunan kuvvetlerinin Girit'e ikmasi, Yunan etelerinin Rumeli'deki Osmanli sinirlarina saldirmalari ve Osmanli-Yunan Savasi ve Osmanli zaferi Ermeniler'in II. Abdlhamid'e bombali saldiri tertiplemeleri II. Mesrutiyet'in ilani II. Abdlhamid'in tahttan indirilmesi, V. Mehmed Resad'in tahta ikarilmasi Osmanli Italyan Savasi Balkan devletlerinin Osmanli-Italyan Savasi'ndan istifade etmek istemeleri : Balkan Savasi Italyanlar'in Rodos, Oniki Ada ve anakkale Bogazi'na tecavzleri I. Balkan Savasi I. Balkan Savasi'nin sona ermesi Osmanli Devleti ile Almanya arasinda ittifak antlasmasinin imzalanmasi, Almanya'nin Fransa'ya, Ingiltere'nin Almanya'ya savas ilani : I. Cihan Savasi'nin baslamasi, Alman savas gemilerinin (Yavuz ve Midilli) Bogazlardan gemelerine izin verilmesi Enver Pasa kumandasindaki Osmanli kuvvetlerinin Sarikamis felaketi Mustafa Kemal Pasa'nin Istanbul Hkmeti tarafindan Anadolu'ya gnderilmesi Istanbul Hkmeti'nin Sevr Antlasmasi'ni imzalanmasi Sultan Vahdeddin'in yurtdisina ikmasi, Abdlmecid Efendi'nin halife olarak seilmesi Lozan Baris Antlasmasi Ankara'nin bassehir olarak kabul Cumhuriyet'in ilani Hilafetin ilgasi ve Osmanli hanedan mensuplarinin yurtdisina ikartilmalari

1905 1908 1909 1911 - 1912 1912 - 1913 1912 1912 1913 1914

1914 1919 1920 1922 1923 1923 29 Ekim 1923 3 Mart 1924

You might also like