You are on page 1of 8

BİR BİLİM OLARAK PSİKİYATRİ

Yazarı : Erol GÖKA -Kemal SAYAR


Yayınevi : Ağaç
Baskı : İstanbul / 1992 / 224 shf.
ISBN : 975-346-019-8
Bilim Grubu : Psikiyatri
Türü : Derleme
Hitap Ettiği Okuyucu Kitlesi: Özel İlgi

Genel Değerlendirme:
Kitap, konu olarak psikiyatri biliminin çeşitli bakış
açılarından bir incelenmesine dayanıyor. Kitap yabancı
kaynaklarda yayınlanmış makalelerin derlenmesinden
oluşuyor.
ÖNSÖZ

Ruh İle Beyin Arasındaki Psikiyatri:


Psikiyatrinin tarihi ruh ile beyin arasındaki gelgitlerle
oludur. Vurguyu daha çok zihne yapan ve beyini, beynin
süreçlerini adeta görmezden gelen beyinsiz psikiyatri ile
insan, duygu ve davranışlarını tamamen beynin işlevleriyle
açıklayan, toplumsal ve kişisel bağları gözardı eden
zihinsiz psikiyatri son yirmi yıldır kızışan bir mücadele
içerisindedirler. Thomas Szasz, 1985'te yayınladığı
psikiyatri: 'Rotarik ve gerçeklik' başlıklı yazısında şöyle der:
"Tarihlerinde bir kez daha psikiyatrlar yol ayrımında.
Zihinsiz olmayı seçebilirler ve nöroloji ile aralarında bir fark
kalmaz; veya beyinsiz olmayı seçebilirler, (özellikle
İngiltere'de) çoğu psikanalistin yaptığı gibi tıp dışı
danışmanlardan farkları kalmaz, fakat her iki yolda
yürüyemezler."bilimsel yönden veya tek yanlı olarak
psikiyatriye bakılamaz. Klinik çalışmalar-toplumsal
yönlerinin tümü hesaba katılma-lıdır. Klinik görüşmede
bilimin ilkelerine dayanarak hastanın probleminin
teşhisinde akıl yürütme gerekir. Sonra hastanın bir birey
olarak özellikleri göz önüne alınmalıdır; yakın geçmişi,
öznel yaşantılar...
1950'li yıllar beyinsiz psikiyatrinin tahta kurulduğu
yıllardır, bu yılların şımarık çocukları olan psikanalistler
sanki kafamızın içinde bir pamuk yığını varmış gibi
konuşmaktadırlar. 1970'li yıllarda ise Amerikan Ulusal Akıl
Sağlığı Kurumu, psikiyatriyi tıbba yeniden kazandırmak için
tıbbın diğer dalarına dönük danışma psikiyatrisini ihdas
eder. Kaynaklar beyinle ilgili fizyolojik ve biyokimyasal
araştırmalara seferber edilir. Zihinsiz psikiyatrinin
egemenliği başlamıştır.
İlaç sanayii gelişmiştir ve kendine pazar aramaktadır.
Dev ilaç şirketleri ürünlerini pazarlayabilecekleri yeni
hastalıklar keşfedebilmek için biyolojik araştırmaları
desteklemektedirler. Psikanaliz de pragmatik batı
toplumlarının yarasına merhem olamamıştır. Çünkü hem
uzun ve zahmetli bir süreçtir, hem de klinik sonuçları epey
tartışmalıdır. Maddi yönden de külfet getirmektedir.
Yılda yaklaşık iki milyon bilimsel makale yayınlanıyor.
Bütün dünyada üç bin tıp dergisi yayınını sürdürüyor. Bu
akıl hastalığı hakkında bilgimizi arttırıyor. Bu bilgi ve
literatür birikimi bütüne ilişkin görüş açısını yitirmeye de
sebep olur.

Biyolojik Psikiyatri Neyi Söyler ?


Samuel Guze: Her davranışın, her duygunun, hatta her
kişilik yapısının biyolojik bir kökeni olduğu fikrindedir.
Donald Klein, günü geldiğinde aşk hastalığının bile ilacını
bulacağını söyler.
Samuel Guze'ye göre psikiyatrinin psikolojik temeline
itirazlar başlıca üç koldan gelmektedir: Bozukluğun
önlenmesi ve tedavisinde çaresizliği de kabul etmesi
gereği, insan davranışlarının açıklanmasında önceliği
politik, kültürel ve toplumsal sistemlere verilmesi
gereğinden, felsefi ve dini yönden gelir.

Biyolojik psikiyatrinin eleştirisi:


Biyolojik psikiyatride deney yapmak zordur çünkü insan
hayvan değildir, istenilen deneye tabi tutulamaz.

Sosyal ideoloji olarak biyolojik psikiyatri:


Biyolojik psikiyatri metafizik ilkelerini yeniden ele almalı
ve politik güçlerin oyuncağı olmaktan kendini kurtarmalıdır.
Biyolojik psikiyatri kurbanın kendisini veya kurbanın
vücudunu suçlamaktan vazgeçmelidir.
1960'lı yıllarda siyah getto isyanlarının liderlerini beyin
işlev bozukluğu gösterdikleri gerekçesiyle beyin ameliyatı
yapma önerileri yadırganmaz. Genellikle siyah olan
zihinsel özürlüler zorla hadım edilir. Şimdi tarih olan
SSCB'de politik muhalifler anti sosyal kişiliklerinden dolayı
tedaviye mecbur edilir. Musallat olan şeytan ve cinlerin
yerini tespit etmek ve kovalamak konusunda
psikiyatristler, artık mahir olmuşlardır.

Psikiyatrinin sematik problemleri:


Evrensel bir psikiyatrik hastalık modeli ortaya koymak
zordur. Tam kategorileri belirlenirken tarihin, ideolojinin,
toplumun ve ekonomik gücün etkili olmadığını sanmak
safdillik olur.

Kültür ve psikiyatri:
Psikiyatrik bozukluklar esasen düşünce, duygu ve
davranış anormallikleriyle tanınırlar. Kros-kültürel psikiyatri
Batılı anormal kavramlarının başka kültürlere uygulanıp
uygulanamayacağını sorar. Ruhsal hastalıkların yalnızca
tanımları değil, yaygınlıkları ve sonlanışları da kültürden
kültüre değişmektedir. Sözgelimi, kişinin bedensel
imajından bozulma, yemek yemeyi reddetme ve aşırı kilo
kaybetme vb. bulgularla bilinen anorexia neurosa büyük
oranda batılı toplumlarda görülen, gelişmekte olan
ülkelerde hiç görülmeyen bir hastalıktır.

Yeni Bir Psikiyatri:


Julian Leff
...Çiçek hastalığı bütün dünyada yerel hastalık olarak
tanınmıştır. Nijerya'da ve K. Hindistan'da tanrıçaların
sebep olduğu bir hastalık olarak bilinmiştir. Hindistan'da
kurbanların cesetleri yakılmaktansa Ganj nehrine
atılıyordu. 18. yy.'da Gloucestershire'deki halk inancı inek
çiçeği geçirmiş olan sütçü kızların bu çiçek hastalığına
yakalanmayacağı şeklindeydi. Jenner bu yerel inancın
doğru olduğunu görerek aşı uygulamasını kurdu ve çiçek
hastalığının kökünü kazıdı.
Psikiyatride bu şekilde yerel kültüre aşina bir antrolog
vasıtasıyla çözüme gidilebilir.

Kategorilerden bağlamlara: Yeni kros-kültürel


psikiyatrinin on yılı.
Roland Littlewood
Tüm yaklaşımlarda ortak olan bir eleştiri psikiyatrinin
biyoloji ve insan topluluğu arasındaki diyalektik ilişkiyi
konu alan ya da psikopatolojiyle araştırma ve uygulamalar
arasındaki ilişkileri sorgulayan kesin bir teorisi
denemesinden kaynaklanmaktadır.
Bugün bazı marksistler hariç, az sayıda antropolog
kültürel kurumlarıyla ve tamamıyla altta yatan güçlerce
belirlenen psikoloji, biyoloji veya üretimiyle genel tek yönlü
bir sosyal evrim kavramını kabul eder.

Çoğulculuk ve tedaviye sığınma:


Özel bir hastalık çeşitli teşhis ve onlara uygun tedavi
yaklaşımlarını getirmekle kalmayıp, gidilen kuruma göre
de teorik yapı, teknik, personel ve eğitime bağlı olarak
farklı tedavi görüntüleri var olabilir. Kişi, bunlardan
istediğini seçebilir: Batı böyle söylese de böyle değildir.
Üçüncü Dünya Ülkeleri'nde dertlilere çeşitli çözümler
sunulur, tıbbi veya dini, kişi veya grup olarak. Batıda ani
şiddetli psikiyatrik hastalık, hayatı tehdit edici fiziksel
hastalık gibi genellikle profesyonel doktorlarca tekel altına
alınmıştır.
Kişinin Kategorisi: Batı toplumuna göre
psikopatolojinin yeri bireyin bedeninin içinde, onun
kuruluğunda, kişiliğinde ve tarihindedir. Bu nedenle
psikiyatrik müdahale için en uygun odaktır.
Ama Çin toplumu için temel ünite kişinin vücudu değil
toplum ve öz çiledir. Bozulmuş bir beden sosyal düzende
bir ahenksizliği yansıtır ve uygun tedavi psikolojik
olmaktan çok ahlaki ve sematiktir.

Klinik Uygulamalı Antropoloji:


Klinik uygulamada, hastanın geçmişine yakın olan ve bu
yolla sembollerin kurallara uygun veya kişisel
kullanımlarını bilen antropologlar hem tanımada, hem
teşhiste, hatta bazen tedavide bile rol alabilmektedirler.

2) Normal-Anormal, Ruhsal sağlık-Ruhsal hastalık


John Riosch
...Pratikte hepimizin diş çürükleri vardır, ancak bu onu,
toplumun reaksiyonu ne olursa olsun, normal yapmaz. Biz
Amerika'da diş çürüğüne karşı çok bilinçliyiz, ama kötü
dişlerin çok yaygın olduğu ve dişsiz insanların sık
bulunduğu toplumlarda durum böyle değildir. Kadınların ve
erkeklerin dişlerinde büyük boşluklar bulunabilir ve bizim
kötü göreceğimiz bu durumdan kimse rahatsız olmayabilir.
Ama kötü dişlere karşı gösterilen bu sosyal kabul, çürük
veya eksik dişlerin yiyecekleri düzgün çiğnemeye mani
olacağı gerçeğini değiştiremez. Belli kültürlerde epilepsi
(sara) kutsal bir hastalık sayılır. Buna rağmen o hala
konvulsif bir bozukluktur. Bir toplum homoseksualiteye
karşı ne kadar toleranslı ve hoşgörülü olursa olsun bu onu
normal bir ilişki yapmaz. Bu, sadece bireyin veya toplumun
belli durumları hoş görme ve kabul etme kapasitesini
yansıtır. Ayrıca belli durumlarda veya belli kültürlerde bu
konulardaki değer yargılarını gösterir.
Özet olarak bir fenomenin yaygınlığı onu normal ve
sağlıklı yapmaz. Üstelik bir fenomenin toplum tarafından
kabul görmesi de bunu sağlamaz. Çoğunluk kuralı, sosyal
veya kültürel referans çerçevesi kendi başına normal veya
anormal, sağlıklı veya hastayı tanımlamada yeterli değildir.
Bir parça dert çekmenin sağlık şemasının ayrılmaz bir
parçası olması muhtemeldir ve başarılı adaptasyonda rol
oynar. Depresyonda olmadıklarını ve hayata hiç
depresyona girmediklerini, stresten tamamen uzak
olduklarını söyleyen insanlara dikkat etmek gerekir. Zihnin
sükunetini ve başarısını aramak veya bunaltıdan tamamen
uzak kalmayı istemek sadece hayal olmayıp bazen adaptif
olmayan patolojik boyutlara ulaşabilir.
Makul derecede öznel, fiziksel ve duygusal iyilik hali
sağlığın uygun bir işareti ve bunun sürekli olmaması
hastalık işaretidir.

3) Psikiyatrinin ikilemi-indirgemecilik ya da
bütünlemecilik:
Z J. Lipowski
...İnsan biyolojisini, zihnin yaşantıları, davranış olayları
ve bu ikisi olmaksızın, psikiyatriyi ele almadan kavramak
olanaksızdır. Bu yüzden de biyolojik psikiyatri, bir davranış
birimi olmadan, örsü olmayan bir çekiç kadar kullanışsızdır;
hatta yanlış uygulandığında o kadar da tehlikelidir. Beyinsiz
ya da zihinsiz bir psikiyatri işe yaramaz. Biyolojik temelleri
ya da psikososyal boyutları ve terapileri elinden alınmış bir
psikiyatri, ayrı bir uzmanlık dalı olarak varoluş nedenini
yitirecektir. Psikiyatrinin gelişmesini ve yaşamasını garanti
edebilecek olan yalnızca bütünlemeci yaklaşımdır,
biyolojiye, vs... indirgeme değildir.

4) Psikopatolojide idrak ve izah:


"Klaus P. Eberer
Gözler kapalı, yaşlar yanaklardan aşağı süzülür halde bir
yüz ifadesi ağlamak olarak tanınır. Bu anlık yüz ifadesinin,
mamafih pek çok ve bazen de zıt anlamları olabilir; kişi
yakın bir akrabasının ölüm haberini mi almıştır, bir fıkra mı
anlatılmıştır kendisine, yoksa soğan mı doğramıştır?
Sevinçten, üzüntüden, riyadan, olabilir…Bunun ayrımı
yapılmalıdır. İfadenin bağlamının incelenmesi onu daha iyi
tanımlamak için elzemdir. Kişinin histerik bir kişiliğinin
olduğunun bilinmesi o ağlamayı farklı bir gözle görmemizi
sağlarken, organik bir beyin bozukluğunun saptanması,
yine farklı bir bakış açısına neden olur. Buna mukabil,
bağlam, ayrıntıların ele alınmasıyla değişebilir. Örneğin
amaca ulaşır ulaşmaz diniveren timsah gözyaşları belirli bir
kişilik biçimine işaret edebilir.
İdrak son bulmaz. Böylece zıt yorumlar eş derecede
makul olurlar. Özürü yüzünden bir kişinin yarışmadan
çekilmesi anlaşılabilir ama aynı ölçüde anlaşılabilir olan
özürlü bir kişinin dezavantajlarını kapatmak için diğer
yetenek ve becerilerini, sağlıklı rakiplerini geçebilecek
kadar geliştirmeye çalışması da anlaşılabilir.

5) Eş Zamanlık:
Aziz Augustine'nin, çok içmeden dolayı giderek artan bir
çökkünlüğe girdiğini, ümitsizlik içinde Tanrı'ya yalvararak,
ne kadar bağışlanmaksızın acılar çekmek zorunda
kalacağını sordu. Gözyaşları içindeyken, yakınlardaki bir
evden, ilahiler söyleyen ve kalk ve oku sözcüklerini
defalarca tekrarlayan bir çocuk sesi duydu. Daha önce
duymadığı sözler olduğunu hatırladı ve kitabını açıp
rastladığı ilk bölümü okumanın Tanrı tarafından verilmiş bir
emir olduğu yorumuyla Apostles' in kitabını açıyor,
karşısına çıkan ilk yeri okuyor: "Karmaşalardan ve
sarhoşluktan uzak dur, kendini Kutsal İsa'ya bırak,
bedeninin ve onun ihtirasları için hazırlıklar yapma!" bunun
ardından hayatını yeniden düzenledi.

Felsefe Aynasında Psikiyatri


Akıl hastalığının gerçek nedenleri, beynin kan
kimyasındaki dengesizliklerde, bozuk genlerin kalıtımında,
strese karşı tepkide, korkuda, mutsuz aile ilişkilerinde,
kişisel yaşantıdaki bunalımlarda mı aramalı? Özel hayatınız
ne kadar mutlu, çevreniz ne kadar dengeli olsa bile eğer
fiziksel bir neden varsa hastalık hastalık olacak mıdır? Tam
olarak izah etmek zordur.

SONUÇ
Nasıl bir malı imal eden onun tüm özelliklerini iyi bilir.
Aynı şekilde Allah-u Teala da, yarattığı kulunun tüm
özelliklerini herkesten iyi bilir; neyin ona arar vereceğini,
neyin de ona fayda olacağını en iyi bilen de yine O’ dur.
Hastalıklara yakalanmamak için ya da hastalıktan
kurtulmak için onun ilahi bilgileri ışığında hareket etmek
lazımdır.
Orta Çağ Avrupa’sında deliler içine şeytan ve cin girmiş
diye yakılarak öldürülürken, Osmanlı'da ney ve su sesiyle
tedavi ediliyordu. Ama maalesef bu şekilde delilerin tedavi
edildiği hastanelerden Edirne'deki Beyazıt Külliyesi yıkıma
terk edilmiş durumdadır.
Batılı psikiyatrislerin uzak kaldığı şeylerden birisi de
metafiziktir. Çünkü fizik herşeyi izah edememektedir; ruh,
şeytan, cin gibi…
Rüyalar, yaratanın bir lütfudur. Ulaşılamayan ve
bilinçaltına itilen arzuların izalesi rüya tarafından
olmaktadır. Yine duanın manevi bir güç olması inkar
edilemez. Dua, hastalığın iyileşeceğine karşı olan inancın
getirdiği motivasyon önemlidir…

You might also like