sevmedik güzelim Sen kocaman çöllerde bir kalabalık Maviye gibisin, Gümbür gümbür bir yürek diledik kavgamızda... Maviye çalar gözlerin, Kocaman denizlerde ender bir balık Ateşin yanında barut, barutun yanında ateş Yangın mavisine gibisin. Bir ısıtır, bir üşütür, bir ağlatır bir olasın diye! .. Rüzgarda asi, güldürür; Rakı sofralarında söylenip, acı tütün Körsem, Sen hem bir hastalık hem de sağlık çiğnercesine sevdik Senden gayrısına yoksam gibisin. ANLAYAMADILAR... Bozuksam, Özdemir Asaf Nazım Hikmet Ran Can benim, düş benim, Ellere nesi? ACILARA TUTUNMAK Böyle Bir Sevmek (Ne Kadınlar Sevdim) Hadi gel, Ne kadınlar sevdim zaten yoktular Ay karanlık... acı çekmek özgürlükse Yağmur giyerlerdi sonbaharla bir Azıcık okşasam sanki çocuktular İtten aç, özgürdük ikimiz de Yılandan çıplak, o yuvasız çalıkuşu Biraksam korkudan gözleri sislenir. bense kafeste kanarya Vurgun ve bela o dolaşmış daldan dala Ne kadınlar gördüm zaten yoktular Gelip durmuşsam kapına savurmuş yüreğini Böyle bir sevmek görülmemiştir Hayır sanmayın ki beni unuttular Var mı ki doymazlığım? ben bölmüşüm yüreğimi İlle de ille başkaldıran dizelere Hala arasıra mektupları gelir Gerçek değildiler birer umuttular Sevmelerim, kavuşmak özgürlükse Eski bir şarkı belki bir şiir Sevmelerim gibisi? özgürdük ikimizde Ne kadınlar sevdim zaten yoktular Oturmuş yazıcılar elleri çığlık çığlık Fermanım yazar yanyana iki dünya Böyle bir sevmek görülmemiştir ikimiz iki dağdan Yalnızlıklarımda elimden tuttular N'olur gel, iki hırçın su gibi Uzak fısıltıları içimi ürpertir Ay karanlık... akıp gelmiştik Sanki gökyüzünde bir buluttular Nereye kayboldular şimdi kimbilir Dört yanım puşt zulası, buluşmuştuk bir kavşakta Dost yüzlü, unutmuştuk ayrılığı yok saymıştık özlemeyi Ne kadınlar sevdim zaten yoktular Dost gülücüklü şarkımıza dalmıştık Böyle bir sevmek görülmemiştir. Cıgaramdan yanar. mutluluk mavi çocuk Attila İlhan Alnım öperler, oynardı bahçemizde Suskun, hayın, çıyansı. aramakmış oysa sevmek Ağlamak İçin Dört yanım puşt zulası, özlemekmiş oysa sevmek Gözden Yaş mı Dönerim dönerim çıkmaz. bulup bulup yitirmekmiş Akmalı? En leylim gecede ölesim düşsel bir oyuncağı Ağlamak için gözden yaş mı akmalı? tutmuş yalanmış hepsi yalan Dudaklar gülerken, insan ağlayamaz mı? sevmek diye birşey vardı Sevmek için güzele mi bakmalı? Etme gel, sevmek diye birşey yokmuş Çirkin bir tende güzel bir ruh, kalbi bağlayamaz mı? Ay karanlık... acılardan artakalan işte bu bakışlarmış Hasret; özlenenden uzak mı kalmaktır? Ahmed Arif kuğu diye gözlerimde Özlenen yakındayken hicran duyulamaz mı? gün batımı bulutlarmış Hırsızlık; para, mal mı çalmaktır? Bir yalanmış hepsi yalan Saadet çalmak, hırsızlık olamaz mı? Veda savrulup gitmek varmış Solması için gülü dalından mı koparmalı? Havası ayrı yörüngelerde Pembe bir gonca iken gül dalında solmaz mı? Vakit tamam, seni terk ediyorum. Öldürmek için silah, hançer mı olmalı? Bütün alışkanlıklardan öteye... Saçlar bağ, gözler silah, gülüş, kurşun olamaz mı? Yorumsuz bir hayatı seçiyorum. acı çektim günlerce Doymadım inan, kanmadım sevgine. acı çektim susarak Victor Hugo Korkulu geceleri sayar gibi, şu kısacık konuklukta Birden bire bir yıldız kayar gibi, deprem kargaşasında Ellerim kurtulacak ellerinden yaşadım birkaç bin yıl Bir kuru dal ağaçtan kopar gibi. acılara tutunarak Aşk sa bitti, gül se hiç dermedik acı çekmek özgürlükse Mahur Beste Bul kendini kuytularda hadi dal özgürdük ikimizde Şenlik dağıldı bir acı yel kaldı bahçede yalnız Sen bir suydun, sen bir ilaçtın. Hasan Hüseyin KORKMAZGİL O mahur beste çalar Müjgan'la ben ağlaşırız Gitti dostlar şölen bitti ne eski heyecan ne hız Hoşçakal iki gözüm hoşçakal. Yalnız kederli yalnızlığımızda sıralı sırasız O mahur beste çalar Müjgan'la ben ağlaşırız Vakit tamam seni terk ediyorum Bu incecik bir veda havasıdır Bir yangın ormanından püskürmüş genç fidanlardı Parmak uçlarına değen sıcaklık Güneşten ışık yontarlardı sert adamlardı İncinen bir hayatın yarasıdır Hoyrattı gülüşleri aydınlığı çalkalardı Kalacak tüm izlerin hayatımda Gittiler akşam olmadan ortalık karardı Gözümden bir damla yaş aktığında Bir yer bulabilsem seni hatırlatmayan Bitmez sazların özlemi daha sonra daha sonra Kan tarlası gelincik şafağında Sonranın bilinmezliği bir boyut katar ki onlara Ölümse korktum savaşsa hep kaçtım Simsiyah bir teselli olur belki kalanlara Vur kendini korkularda hadi al Geceler uzar hazırlık sonbahara Seninle bir bütün olabilirdik Hoşçakal iki gözüm hoşçakal Attila İlhan Yusuf Hayaloğlu