You are on page 1of 15

FLOZOFLARIN Yazan: H.].

PATON

DNYASI

VE DN

eviren: Do. Dr. Mehmet S. AYDIN

Bilim ve Ortak-duyu

"Filozoflarn dnyas" diye bir eyden szetmek, anlamsz ve biraz da tuhaf grlebilir. Filozoflar. niin bakalar gibi olam~ ve ortak duyunun (conmon-sense) sunduu dnya ile yetinemeder? Her halde bunun, 'tabii sapma'nn tesinde bir takm nedenleri olsa gerektir. Bu nedenlerden biri, bilimin ve ortak-duyunun ksa bir sre iinde deimesidir. Ortak-duyuya g~e dnya, genelolarak kat cisimlerden olumutur. Bu cisimler, farkl zamanlarda farkl renklere brnebilir, yumuak ve set, scak ve souk olabildikleri gibi, herhangi bir anda belirli bir byklk, ekil ve arlk kazanabilirler. Fakat u da bii- gerektir ki, gerek byklk, gerek ekil farkl uzaklklardan ve farkl alardan bakldnda farkl grlebilir; ar olan bir cisim, farkl ellerle tutulduunda arlk bile farklym gibi hissedilebilir. Ancak, basit bir lme me ile bu glklerin stesinden gelebiliriz. lmek suretiyle bir cismin gerek arlinn, byklk ve biiminin ne olduu bulunabilir, bunlar onun g nteki byklk, arlk ve biimi ile karlatabiliriz.Asln da yuvarlak olan madeni bir parann, belli bir adan bakldnda ve dzleminde bir deiiklie gidildiinde niin eliplik bir biimde grndn bar,it bir geometri bilgisi ile bile anlayabiliriz. te bu ekilde lmek suretiyle belirlenen niteliklere asl veya birinci derecede nitelikler ad verilebilir. Fakat, sz gelii, renk sz ~onusu olduunda, gerek renk veya grnteki renk diye bir ayrma -. gidemiyeceimiz gibi, lmek suretiyle de gerek rengin ne olduunu belirleyemeyiz. lerek belirleyemediimiz niteliklere ise, tali veya ikinci derecede nitelikler diyebiliriz. Fakat ortak-duyuya gre, bunlar da cisevrisini sunduumuz bu yaz, H:J. Paton'un The Modern Predicarnem (London, George

and AIlen Ltd., 1955) adl eserinin bir blmn (s: 239-252) oluturmaktadr.

208

J-I.1. PATON - MEHMET

S. AYDIN

min gerek nitelikleridir. Denebilir ki, burada gerek nitelikler, gorunteki niteliklerle uyum iindedir. imen sadece yeil grnmyor; o, gerekten yeildif. Hatta imenin yalnzca gzel grndne dcil, gerekten gzel olduuna bile inanabiliriz. Fakat her eyc ramen gzellik, yeillikten farkl bir niteliktir. yle grnyor ki, gzellik, renk ve biim gibi niteliklein bir aray" gelmesinden olumakta ve cisme nc derecede bir nitelik .Kazandrmaktadr. Bilimin dnyas, birinci dereoede niteliklerin oluturduu hir dnyadr. Bu, en azndan, bilimin ideali ve onun baarlarnn srn olmaktadr .. Bununla heraber bu, sad.eee ok gelimi bilim dallarnn, zellikle fiziin gerekletirmf.yi Qaard. bir idealdir. Bu hakmdan, bilimle uraanlarn, felsefi adan dnmeye koyuldu k an zaman ikinci derecede nitelikleri, hele helenc derecede nitelikleri gerek anlamda dikkate almaya ynelmedikl~rine amamak gerekir. Daha ak bir deyile, ononlara gre, yeillik, imenin asli nitelii deildir; o, yalnzca normal bir insan gznn retinas zerinde belli k dalgalarnn toplanmas sonucu ortaya kar. Szkonusu bu k dalgalar llebilir; fakat grnmeyen dalgalarn yeilolduklarn sylemek anlamsz olur. Gzle grlebilen renk farldlklanyla ilgili olmalarna ramen, imenin yeil grnmesine neden olan dalgalarn llmesi, renk olarak yeilin llmesi demek deildir. Ortak-duyu asndan bakldnda, bilim bu lme ilemine koyulur koyulmaz gitt ike kontrol edilemiyen bir durum alr. Kolayca "kat" diye adlandrdmz cisimlerin temelde bo mekanlardan meydana gddikleri grlr. nk dsimler, molekllere, molekller de atomlara ayrlmakta ve her atomun da gne, sistemine benzeyen bir sistemi bulunmaktadr. Bundan dolaydr ki, Eddigton, masasn iki ekilde grdn syledi: Biri ortak-duyunun, teki de bilimsel lmenin sunduu masa. Bu, bilimin dnyas ilc ortak-duyunun dnyasmn birbirinden farkl olduunu gsterir. Newton prensihine gre bile arlk, eismin bir nitei'~i olarak grlmemektedir. Einstein'e gre, cismin belli bir bykl.e ekli bile yoktur. Ortak-duyunun gerek biim ve byklk diye g:d nitelikler, lmeyi salayan aletin durumuna ve harek~t derecesinf' gre deiir; belli snrlar iinde deimek zorundadr da. Bu, ortak duyu dzeyinde, byklk ve biimin, gzlemi yapann durumuna gre deimesine, deimek zorunda olduuna benzemektedir. Bu gre gre, cisimlerin asl nitelikleri de mutlak olmaktan kp iziifi bir mahiyete brnpektedir. Bi takdirde de ekil, byklk, hareket, enerji ve hatta mekan ve zamana dair btn sradan kav-

FILOZOFLARN DNYASI VE DN

209

ramlarmz deiiklie uramak, ya dabaka kavramlarla yer deitirmek zorunda kalacaktr. Bugn, atomlardan gne sistemleri olarak szetmenin bile artk modas gemitir. Nefesimizin kesilmesinde hayret edilecek bir ey 'yoktur; yle grnyorki, yepyeni bir dnyann iine dalp gitmekteyiz. Fakat bu, iin en kt yan deildir. Biz, baz glklere ramen, cisimleri ve onlarn niteliklerini dorudan doruya ve ani olarak kavradmz dnebiliriz. Zaten d dnyaya ilikin btn bilgilerimiz hu dnceye hal olarak gelimitir. Hatta bir bilim adamnn, kulland l aletlerini, aa yukan bizim masa ve sandalycleri dikkate aldmz ekilde dikkate aldn dnehiliriz. Onun butn lleri, hizee de eninde sonunda grlen ve dokunulan eylee dayanmak zorundadr. O, bir spetroskopu, zerindeki renklerin farkna varmadan nasl kullanahilir? O halde onun lt eyler hakkndaki ifadeleri, daha gevek bir tarzda da olsa, kulland aletler hakknda da kullanlabilir. Bu durum, herhangi bir gle neden olmasa da, yine de rahatsz edici bir olguyu ortaya karmaktadr. yle ki, son derecede kesin bir lme ilemin~ devam edildii srece, nesneleri dorudan doruya alglamann bir hay"Jden ibaret olduunu grrz. imenin rengini ve eklini dorudan grdmz sandmiz zaman gerekte olan ey, aa yukar yledir: Baz nlar, bir yzeye arparak gzmze yansmakta, sinir sistemi yoluyla sonunda beyne ulaan bir' ilemi haraketc getirerek renkli bir ekil grmemizi salamaktadr. Yani grme, nedensel. lik ba ile birbirine bal olaylarn oluturduu ok ayrntl bir zincirin son halkas olmaktadr. Fakat her sonu, kendisini meydana getiren sebep gibi olmak zorunda deildir. Grdmz renkli eklin,- ilk sebebine en kk benzerlik ,gsterdiini sanmamz iin hibir makul neden ortada grlmemektedir. yle i"e, cisimleri do&rndai' doruya algladmza ilikin kanaatmz hir yana brakarak gerekle u ya da bu ynden bir iliki kurup kuramyacamz dnmek zorundayz. Denebilir ki, bilimsel sonular, kendilerini ortaya karan basamaklar bir yana itmek iin kullanlamaz. Belki de yledir. Fakat biz, . en azndan, neyin olup bittiine dikkat etmek ve ortaya kan problemlei zaman geirmeden zmek zorundayz. Bilime olan inancmz basit hir l iinde dile getirerek problemi zmeye kalk'mamalyz. Geri hu, zaman zaman bavurulan bir yntemdir. Fakat nce bilim adna inanc reddedip sonra da inan adna bilime sarlrsak, tuhaf bir yol izlemi olutu:z.

no
2. Maddeeilik

H.. PATON - MEHMET S. AYDIN

Filozoflar, nlerindeki iki farkl dnya (ortak duyunun ve bilimin sunduu dnya.lar) ile babaa kalnca burada kalmay asla tatmin edici bulmazlar. Onlar, byle bir paral grten ve onun neden olduu zthklardan holanmazlar. Filozoflarn" akl banda insanlar olarak, bir eyi iki grmee kar kkl itirazlar vardr. Bu durumdan kamann en kolay yolu, bu iki dnyadan birinin hayalden ibaret olduunu, gerek olmadn veya en zandan birini tekinden ktn ve sbjektif ol~ duunu sylemektir. Bu gr ne srmenin bir yolu, maddeci felsefeyi kabul etmektir. Maddeci, msb ct bilimin dnyasn - veya birinci derecede niteliklerin oluturduu dnyay- yegane gerek dnya olarak kabul eder. Onca madde, asl gerektir. Madde bizm alg ve dncemizden bamsz olarak vardr. Hatta o, alglarmzn, dncelerimizin ve zihnin kaynadr. O halde zihin, maddeden kaynaklanan ve ancak ikinci derecede otaya kan bir varlk olmaktadr. Veya bazan sylendii gibi, zihin "epifenomenal" bir varlktr. Abartlm bir dille ifade edilecek olursa, madde yegane gerektir. Peka.a, madde nedir? Eski maddeci iin bu sorunun cevab olduka kolayd. yle ki, dnya, kk cisimlerden veya bilya topu gibi birbiri zerinde karkl ftki eden kk paralardan meydana gelmitir. Ksacas dnya, bir tr makina veya mekanizma olup onun minyatr bir modelini yapmak mmkndr. Bu apak mekanik olan dnyada anlalmayan veya esrarengiz olan gehangi bir ey yoktur. Bu dnyada hkm sren kanunlar tam anlamyla bilinebilir. Bu kanunlarn bir ou, eski maddecinin gznde, zaten bilinmekteyi. Geride yaplacak ey, baarJl oldukJan kantlanm bilimsel yntemler yardmyla daha ok sayda kanunu bulup otaya karmak olmaldr. Madde dnyas hakkndaki bu basit ve gnn doldurmu dnce, bugn artJk bir yana itilmitir. Kk cismlerin veya paralarn yerlerini', hi de para yapsnda olmayan elektronlar almtr. Nedensellik kanununun yerini ise, istatistiksel ortalamalann frmlleri almtn. Zaman ve mekan da dahil olmak zere kesin ve salam gibi grnen btn kavramlar, artk minyatr modelleri yaplamyan apayr kavramrawara dnmtr. Bu gidiin nereye varacan kimse bilemez. Var~lan bilimsel kavramlarmzn, zaman geldiinde baka kavram. laa dnmeyeceinden hi de emin olamayz. Bu yzden, gerek anlamda varolduu haliyle dnya hakknda bir bilgiye sahip olduumuzu

FLOZOFLARIN

DNYASI

VE DN

syleyemeyiz. Baz bilim adamlan, u ekilde bir paradoks ne srmektedirler: ;Kendi llerimiz hakknda bir bilgi Eahibi olmamza ramen, onlarn neleri lt hakknda hibir fikimiz yok gibidir. Maddecilie kar f,.kanla, bu tr dncelere geni yer verirler. Buna ramen bu felsefeyi bir yana itmek pek o kadar kolay olmayabilir. Maddeciliin ana zellii, rk bir bilimsel anlaya bal kalmak~an ok, bilimin ortaya koyduu dnyann yegane gerek dnya olduunu benimsemi olmasdr. Bu gr hala geni lde kabul grmektedir. Herkesee bilindii gibi, bilim adam, fizik dnyann karakteini bildiini brtk iddia etmemekte ve kkl deiiklikler iin hazr beklemektedir. Hatta o, "madde" vebenzeri kelimeleri bile bir yana itmeyi arzu ediyor olabilir. Ne va ki kelime deiikliini, kkl ilke ve davran deiiklikleri ile kartrmamak gerekir. Maddecilie yaplan itirazlar bundan daha derinlere gitmek zorundadr. Maddeci gre gre duyum - ve dnce dediimiz ~ey- madde dnyas diye adlandrabileceimiz varln bazan bir rn bazan da bir yansmasdr. phesiz yansma -kelime st-kapal olmakla birlikte- maddi dnyann neden olduu bir sonu veya olgu olabilir. Bizim aklamak zorun.da olduumuz ey, bir sebebe dayanarak meydana gelen olayn nasl olupta madde dnyasnn bilgisi olabildiidir. Daha genel bir ifadeyle, temel zehii ne dursa olsun, maddi dnyann nasl binebileceini kendimh.e sormak zorundayz. Eer burada, tesine geemiyeceimiz bir gerekle kar karya bulunduumuz sylenirEe -ki bu olduka dogmatik bir ifade Ollr- aklanmam bir mm nma ve her eye inanma gcmz son noktaya kadar zorlayan bir mfrci7e karsnda braklm oluruz. Filozoflar ilke oarak aklanmyan muammalardan holanmazlar. Szkonusu bu muammay da bakalana tercih ederek kabul etmeleri iin ortada bir sebep grmek ok zordur. Bu ekilde hareket eden filozoflarn, bu muammalar bir yana itebileceklerini grmek iEe bsbtn zordur. Fakat bi7, burada maddecilii reddetmee almyoru . pheye yer brakmayan bir ey varsa, o da udur: Maddecilik, din iin en byk tehlikedir. Tehlikeli olmak, bura~a, maddeciliin amac olmaktadr. O, mahiyeti gerei byle olmak zorun.dadr. Eer maddi dnya, yegane gerek ise, Tanr, olsa olsa yalnzca tali derccede bir ger;ek olm; bu da onun Tanr olmamas anlamna gelir. Hatta maddecilik, bir eit di' olarak fonksiyon icra edebilir; fanatiklik v~b. gibi sapklklar ona da musallat olabilir. Onun esas itibariyle ve aktan aa Tanr fikrini ka-

212

H.J. PATON - MEHMET

S. AYDIN

hul etmediini srarla sylemek, aklamak demek olur. 3. Fenomenalizm

apak olan hir hsusu gereksiz yere

Eer maddeciliin grn hir felsefe olarak kabul etmiyor ve buna amen ortak duyunun karm:k dnyasna bezemeycn homojen bir gerek dnya aryorsak, bavurulmas geeken ak bi alternatif u olacaktr: Dorudan doruya duyu organlarnmza gelen ve dnce tarafndan h07Ulmam ola veriIce gven iinde dayanmak. Duyum ve alglarmzn nedenleri' ile ilgili btn gereksiz karmaklklar bir yana iterek dnyann, grdmz, ittiimiz dokunduumuz ve kokladmz eylerden ibaret olduunu cesaretle syleyelim. Diyelim ki, hunlarn dndaki her ey -geleneksel felsefenin lmsz ruhlar, akl'dilir tiimdleri ve hilinmeyen eevher/erinden tutunuz da bilim adamnn cisim ve e1ektronlarna varncaya kadar her ey- tretilmi varlklardu; yani bir anlamda tam gereklikleri olmayan' varlldardr. Btn hunlar, bu ge gre, eer kelimelerin neden olduklar karklklardan ve tamamen bizce bilinmeyen bir durumdan dornuyorsa, ihtimaldir ki, greceimiz, iiteceimiz ve dokunacamz eylei daha keskin bir hi- im de nceden tahmin etnc~ize imkan veren yararl dzenlemelerden ibarettir. Sz gelii u masalar grdiimz, zil sesini duyduumuzu syleyebiliriz. Ancak u temel gerei de unutmamak gerekir ki, grdmz ey, renklerden; iittiimiz. ise sesten iharettir. Yalnzea ikinei derecedeki nitelikler -eer onlara grnrdeki byklkleri, ekilleri v.s. yi de katarsak- dorudan douya duyu organlarmza sunulmaktadr. Bu niteliklerden bazan st-kapal hir biimde 'duyumlar' olarak szedilmesine ramen, onlara sadece duyu-verileri de diyebiliriz. Dnyann, duyu verilerinden meydana geldii ve dier btn eylerin bunlardan trediini kabul edenler, fenomenalistIer olarak tannmaktaddar. 'Fenomen' (Phenomeon) kelimesi, Yunaneaaa 'grnen ey', 'grn' demektir. Fenomenalizme gre, grnen ey, dorudan duyu organlarnca alnan eydir; yani duyu-verileidir. Bu teorinin klasik temsilcisi David Hume'du. Fakat gnmzde Humf'u izimlen gidenlef, daha kl krk yaran hir tutum iindedirler. u sralarda fenomenalizm, yle grnyor ki, bir bulut altndadr, Bazan c,n taviz tanmaz tecrbeciler hile fenomenalizmin artk ldn sylemcktedirl~r. Jsiah Berlin, "Mind"* dergisinde fenomenalizmin ce ngiltcrede yaynlanan hir Felsefe ye Psikoloji dergisi.

FLOZOFLARIN

..

DNYASI

VE DN

213

naze trenini ilan eden ve onun huzursuz hayaletinin ski1na kavumas iin de bir eyler yapan dnr oldu. Her ne kadar fenomenalizmi savunanlar, tpk baka filozoflar gibi, sradaninsanlarn inandklar eylerden haka bir ey syledikleini sylemekteyseler de, bu doktrinin ortak-duyuya ters dt ortadadr. Hatta on.un. hilime _daha da ters dt sylen.ebilir. Fakat bu, bir hata olur. u ,bir gerek ki, fizik. iler, teorilerini aklayabilmek iin mekanik modeller kurma midinden vazgemek zo'ounda kalmea, fenomenalizme yeni bir canllk geldi. Fenomenalizm konusunda son zaman.larda ie~ deiiklikler ne sren o kadar ok ey yazlmtr ki, burada bu konuya yalnzea iaret etmekle yetinmek zorundayz. Fenomenalizmn sadeec ortak duyunun kabulettii srekli eisimleri inkar etmekle kalmad, ayn zamanda modern. fi7ikinin zaman ve mekan doldurduunu syledii her eyi (eer onun iddialam bu szlerle ifade etmek mmkn ist) inkar ettii kabul edilehilir. Fakat yakm dnemin fcnomen"listleri, byle bir ifade tarzn metafizik bir zellik tadndan tr reddedehilir ve kendi durumlarn linguistik bir adan ifade etmei tercih edebilirler. Onlarn hu tutumlar ylece dile getirilebilir: Biz biri duyu.verilerine teki de maddi nesnelere ilikin olmak zere iki trl ifade kullanmaktayz. kinci tr ifadelerle dile getirilen her ey, ilke olarak, birinci trden ifadelerle de dile getirilebilir. Buna aa yukar henzeyen yle bir rnek verebiliriz: Bir komite hakkmda sylenen her eyi, o komitenin yeleri hakknda sylenmi kabul edebiliriz. Ohq.lde maddi bir nesne, akIyrtme yoluyla varlm bir nesne (duyu. verilerinden karlm hir nesne) olarak deil, mantki bir ya}, olaak telakki edilmelidir. Bu ekilde hareket ederek metafizik )Jroblenlerin. iine girmeden geip gitml'nin mmkn olup olmad, bizi burada dorudan doruya ilgilendiren hir konu deildir. Fenomenalizm, tpk materyalizlIl gibi, her eyi hasitc indirgeyen bir fel~efe olup bu haliyle dikkate <ilnmaya lyktr. Bizim iin nemli olan bu basite indirgerne ileminde maddenin gittii yolda zihnin de gitmek zorunda kaldIf. Burada tl'k madde gibi zihnin dt mantki Lir yap olduu sylenebilmektedir; yeter ki 'yap'nn ne olduu sorulmasn. Ruh hakknda sylenen her hangihir_ ey. ilkI'ce duyu-verilerinin. ve imajlarn diline evrilebilir. David Hume'un olduka metafizik bir nitelik tayan diliyle ifade edecek olursak, zihin, ianlma: bir hzla birbirini izlc)'en, srekli hir hareket ve ak iinde bulunan e~itli duyumlarn toplamndan ba~ka bir ey deildir. Kimimiz, bir dildcn ba~ka birine yapld ne slen byle bir evirinin ilkeee mmkn olup olmayacand.an phe edebiliriz. Kimse

214

RJ. PATON.

MEHMET

S. AYDIN

onun pratikte mmkn olduunu ne srmemektedir. Belli bir abadan sonra yalnzca 'renkli ekillerden ibaret olan bir dizi nesneleri gremiyeceimizden deil, bizden yana bi faaliyet olmakszn szkonu. su renkli ekillein dorudan alglanahileceinden veya bir yanlmaya dmeden bunlara duyu-verileri denip denmiyeceinden de pekiila phe edebiliriz. Ayrca duyumlarmzn farkl varlklar olduklarn ne sren grn yanl bir tahlile dayanan ve denysc1 kamtlamayla desteklenmeyen metafizik nitelikte bir batl inantan baka bir eyolup olmad da phe konusu olabilir. Hatta byle bir felsefenin dnyaya ve kendimize ilikin bilgimizin hakkn gzetmediini, kendisinin bir felsefe oluunun nedenlerini aklayamadn iddia eaebiliriz. Ne varki, , derin dnrlerin byk bir hassasiyetle zerinde durduklar her han. gibir felsefi anlay, kestirmeden giderek eletirmek ve dogmatik bir biimde reddetmek doru olmaz. Burada bizim iin nemli olan bir husus ,varki o da udur: Eer fenomenalizm, nesnelerin ve zihnin varln inkar ederek onlarn duyu verilerinden ve farkl duyum ynlarndan baka bir eyolmadn ne srerse, tutarl olmak iin Tanrnn varl. n da ayn yolla inkiir etmesi gerekir. O, nesneleri.ve zihni, mantki yaplar durumuna indirgerse, Tar da mantki bir yapmdan baka bir eyolmaz; belki mantki bir yapm hile olamaz. Grebildiim kadaIlY' la, fenomen~lizm, tpk materyalizm gibi, Tanr inancna yer veren her trl dini anlay i:in ldrc bir tehlike oluturmaktad . Bu atada unu da eklememiz gerekiyor: Fenomenalizm, yalnzca duyu organ.laryla alglanan eylerin gerek olduunu akca ne sren bir retidir. Ancak felsefede birleme ve kaynamalar sonsuzca ~rp gt'tii i(,in, tutarl olsa da omasa da, maddi dnya szkonusu olduunda fenomenalist olmak, bunun yannda duyularmzdan bamsz olarak varolan bir zihi n, veya zihinler,kavramna inanmak mmkndr. Berkeley'de en mehur savunmaesna kavuan byle bir gr, dinle tam bir uyum iindedir; fakat bu, burada zerinde durduumuz katksz fenomenalizmden olduka uzak hir felsefedir. Aralarndaki farkllklara ramen, fenomenalizm ile materyalizm arasnda ortak bir nokta vardr ki, oda udu: Her ikisi de dnyay eylerin oluturduu bi yndan ibaret grr. Eer saygszlk etmiyor~ sam, kendimi yle ifade edebilirim: Her ikisine gre de, dnya biribirini izleyen "be para etmez" eylerden ibarettir. Eer dnyamz bir yndan veya farkl paralarn toplamndan ibaret grr ve dikkatimizi bu paralar arasndaki ilikiler zerinde younlatrrsak, belki bilim felsefesine bir katkda .bulunabiliriz, fakat burada dini inanca nasl bir yer bulabileeeimizi kest;rmek hi de kolay deildir.

FILOZOFLARN

DNYASI

VE DIN

215

4. PIstonculuk
Felsefi adan baste indirgenmi :hibir dnya grnn dini uuru tatmin etmek iin yeterli olamyaca apak ortadadr. Eer i(,inde dinin de yeralahilecei hir dnya hulmaya koyulacaksak, m~ddi nesntleri ve duyuverilerini daha Platoncu hir gr~ iinde hirletimemiz gerekir. Buada Platon'dan ne kadar yararlanab:lece:miz hususu, hizi ~u anda dorudan ilgilendien hir konu deildir. Benim burada yapacam yorumlarn hir ksmna birok ilim adam kar kahilir. Ne varki, henim yapmak istfim yegane ey, Batda dinin tarihini oluturan "filozoflarn dnyas"n ana izgileriyle Olaya koymaktan iharet ola. caktr. Bu ii yaparken Mantk ve Matematikteki son gelimeleri dikkate almayacak, gelenekselolarak kullanlagelmi ifadeleri, duygusal ve st-kapal olmalarna ramen, hihir eletiriye tahi tutmadan kul. lanaeam. Maddi bir nesne -huna ksaca 'cisim' diyclim- kendisini bize daima duyumlar veya duyu-organlar aracl ile gsterir. Duyu-verileri, bir cismin grnleridir; eisim ise onlar kanahyla kendisini sunanhir gerek. O, duyum ve dncenin birlemesisonucu alglanr. Duyu-vcileri iaretlerdir; cisim ise iaret olunandr. Genellikle veriler; cismin hozul. "mu imajlar, yahut yansmaardr. Cisim is.', verilerin asl (orijinali) veya modelidir, Cisimsiz veri olmaz, fakat verisiz sicim olabilir. Cisim verinin varlk artdr. Veriler, cismin zelliklerini aklar. Cisim, tck ve frekli olduu halde, verileri ok ve gelip geidir. Cisim, akledilir olduu halde vciler ancak duyu organlarna bal olarak ortaya karlar. Cisim ger~ektir; duyu-verileri ise, cisme nazaran, gerek-deildir. Bu gre gre, onlar glge gibi, hatta dlerde grlen imajlar gihidirler. Duyu.verileri dnyasndan, veya deimekte olan grnlerden, gerek cisimlere gei, bugn ilk (veya 'asli') diye adlandrdmz nitelikleri helirleyen bir sayma, tatma ve lme ilemince yerine getirilir. Zihinselolmakla beraber bu ilem, son noktada alglanabilirleredayanmak zorundadr. Modern bilimin de ortaya koyduu gibi, bu ilem, bizi durgun ve kat cisimlerin bilgisine ulatrmamakta, gzlernde bulunann kiisel alglamalarndan bamsz olarak llebilen eyin bilgisine iletmektcdir. Daha one c belirttiim gibi, duyumlar yoluyl~ farkna varmay!, dorudan bir alg olarak kabul etmediimiz, ve onun nedenseHik srecinin bir sonucu olduunu savunduumuz srece bir dizi yeni glkler ortay~ kacaktr. Fakat imdilik bunlar bi yana brakmak zorundayz.

216

H.J.PATON.

MEHMET

S. AYDIN

Bu konuda, felsefi adan daha ciddi bir itiraz ne srlebilir. yle ki, biz, grnle gerek arasnda bir ayrm yaparak grnlerin gerek olmadklarn veya en azndan daha a gerek olduklarn sanmakla gerein dereceleri olaj)ileceini henimseyen. bir doktrine ortam hazrlam oluyoruz. Bunun hakikaten anlamsz olduu ne srlebilir. eyler, daha ok veya daha az gerek olamazlar; onlar ya gerektir, ya da hibir ey deildi. Bu konuyu burada tartmaya gerek yoktur. Yukarda iaret edilen "gerek"e ilikin her iki kullanm iin de gnlk dilde destek bulmak mmkndr. Biz, kelimelei kullan.ldklar yere (balamlarna) gre alam almak zorundayz. Balamla konusu ise bal balIia ya bir felsefe problemidir. Anlalmas kolayolmayan bir eyin akledilir bir eyden daha az gerekmi gibi il(~m grdne dikkat etmemiz gerekir. Burada "akledilir"le anlatlmak istenen ey, lleLiIme ve matematik diliyle ifade edilebilme zelliidir. yle grnyor ki, bu gl , birok bilim adam ve maddeci filozof tarafndan benimsenmekte ve burada varolma ile gerek olma arasnda bir ayrm yaplmaktadr. Bu durumda bir eyin var veya yok olduunu syleyebiliriz; fakat ee o vasa, az ya da ok gerek olabilir. Hatta "varolma"y bile farkl anlamlarda kullanahiliri7. Fakat Platon'a dayanp daha da ileri gidebilir ve olduka zayf bir varsaymdan yola karak yalnzca duyumlar kanalyla alglananlar deil, deiebilen ber eyin anlama gcne kapal olduunu, dolaysyla akledilirlerin srekli ve deimez olmalar gerektiini ne srebiliriz. Eer Lu son gr 'benimsersek, cisimler dnyas asla akledileniyen veya tam alamyla geek-olmayan Lir durumda kalr. Geri bu dnya, duyu. verilerine nazaan daha kalc olmakla beraber gene de ~rekli olarak deimektt' veya olumakta, baka bir eye dnmektedir. Baka Lir deyile, o, Platon'un dn.dnden de ok varolma ilc varolmama arasnda yuvarlanp gitmektedir. llerimiz, ne kadar matematikselolursa olsunlar son noktada yine de duyumlarmza dayanrlar. O halde bizim cisimlere ilikin bilgimiz birok yanlg y ieren grlerden ibarettir.' Eer geek biIgiye ulaarak iimizdeki iddetli arzuyu doyurmak istiyorsak, gzlerimizi baka bir yne evirmemiz gerekir. Byle bir bilgiyi matematiin dnyasndan baka nerede bulabiliriz? Orada cisimleri anlamamz salayan llerin, sa.ylarn, ekillerin ve byklklerin kendilerini inceleyebiliiz; koyunlar sayma yerine nu-

FILOZOFLARfN

DNYASf. VE DIN

Zl7

maralar syahiliriz. Tamam olmayan ekillere varmak yerine, tam bir geni, kp, kareyi oluturan ekillerin hakiki zelliklerini bulup karabiliriz. Bir lme memurunun dnyasndan matematikininkine getiimiz zaman salam bilgiye ulam oiuruz. Gk varlklarnn dzensiz glebilen hareketlerini anlatmaya alacak yerde, hareket eden eisimle birbirleriyle olan ilikilerini matematiksel olarak ele alabiliriz. Madde dnyasndaki kopyalarnn deimelerinden etkilenmeyen, valk alanm geldikten sonra artk yokluk ulanna gemeyen, ksacas hakikaten zamanla kaytl ve sonlu olmayan forr ve hareketlerle megul olabiliiz. Bu yolla, akl/a bilinebilen ve gerek anlamda varolan bir dnya hakknda hakiki hilgiye ulaabiliriz. Nasl cisimle dnyas duyu-verileriyle alnan ilnajlarn ak iinde idrak konusu olan her eyin art ve izah ise, deimeyen dnya da,eisimlerin deien dnyasnda idrak edilen her eyin art ve iZilhdr. Ne var ki, bu matematiksel dnya bile birlik iin, sistem ve idraK n iimizde duyduumuz arzuyu tatmin edememektedir. Matematikinin ance d,yas, kantlanmam varsayunlara dayanmaktadr. O, duyumlarla ok yakndan ilgili olup, grlebilir diyagramlar hakknda dnmemekle beraber onlar kullanmadan d-edememektedir. Hat. ta onun matematiksel ekil ve hareketleri bile -eer gerekten onarn varolduklarn syleyeeeksek-- ne tamamen tecrbe ne de tamamen aka kavranabilcn zaman ve mekandan ayrlamaz. Dolaysyla matematiki, hala okluun dnyasyla uramaktadr. Eer matematiki yeterli bir anlama derecesine ulaacaksa, varsaymlarn, tammla n ve oillarn birbirleriyle olan mnasebetlerini yakndan incelemek zorundadr. Tmellere, Platon'un "saf formlar" veya "ezeli idealar" diye adlandrd eylere, yani birlik'in. genin bizzat kendisine gemek zorundadr. Sz koIJUSU Formlar, ok deil tektirler. genlik. btn matematiksel cisimlerde ve hatta btn mutematiksel imajlarda befJ ayndr. Yalmz Formlar gerek anlamda akledilir varlklar olup, onlar baka btn varlklardaki akledilirliin de kaynadr. Formlar, Platon'a gre, en son gerekler olup hibir duyuma ihtiya duymakszn srf aklla kavranrlar. Bu durumda burada. cisimler iinajlar ve nesneler dnyasnn tesinde bir drdc dnyaya da.ha sahip bulunuyoruz. Bu, srf aklla kavranan saf, ezeli formlarn, gerek akledilirlerin dnyasdr. Form, kendi varluda tektir; bununla birlikte bir deil birden Clkform vardr. Genede onlar tek bir sistem iinde grmek ve onlarn sistematik birliinin ilkelerini kavramak zorundayz. Platon, ilkeyi "iyinin For.

218

H.J. PATON - MEHMET S. AYDIN

mu "nda veya "kendi-bama yi" dedii eyde bulur. Bu ilkenin, "diyalektik". dedii' mantksal bir dnme sreci ile anla~labilcceine veya hi deilse ona bu ekilde yaklalabilcceine inanr. 'Oluun asln veya topyekn gerein bir modelini, hibir arta tabi olmayan artn, nihai sebep ve aklama.n, geride kalanlarn zn hep bu yi'de buluruz. Duyum dnyasnn imajlarndan yi Formuna doru olan btn bu ykseli, temelde 7ihinsel olup, nerede ise, en yksek basamaklarnda saf bir mantk grnmne brnlir. Anlatldna gie, Paton, haka yi hakknda nir konferans verdii zaman kendisini dinlemeye gelenlei hayal kmklna uatm; nk o, tpk bir modern mantk(,- gibi, matematiksel sembol/erle glerini anlatm. Oysa Platon asndan btn bunlar bir baka nedenden kaynaklanmaktayd. Felsefenin 7.0runlu kld zihin eitimi etin ve uzun zaman alcdr. Fakat bu eitimle at ba yryen pratik ve ahlaki eitimin de daha az zor olduu sylenemez. yi Formu, hayatta bir yol-gsterici olduu kadar ger,ein bir aklamasdr da. Gene hize sylendiine gre, yi Formu, bilginin ve hatta oluun tesindedir. Gene Platon, bize en derin dncelerini yazya dkmeyeceini haber vermektedir. Diyalektik sre sonunda haz kimselere akn gerek beklenme~ik bir tarzda kendisini gsterebilir. Ama orada kelimeler yeterli, ve hatta gerekli, deildir. Eer burada kelimeler kullanlacaksa, onlarla ortaya konan ifadelerin iir ve mitoloji diline gre olmas gerekir. Grlyor ki, Platon'un, kendisini izleyenlerce daha sonra gelitirilen bir de Diis1ik yn vardr. Fakat bu durum, onun felsefesinin, mantki dnmenin bi paras olarak kabul veya ~eddedilmesi ge.eine bir zara getirmez. Btn bunlarn hepsinin bir takm hnerli dzenlemelerden ibaret olduu. ne srlebilir. Bir anlamda yledir de. Fakat onlarn bugn bile bavurmak zorunda kaldnz dzenlemelerden pek fark yoktur. Bu grn yanklar, bugn hiila devam etmektedil. Santayana ve Whitehead gibi dnrlerin felsefeleinde bu, yankdan da te biz eydir. Sanrm u konuda anlaabiliriz: Platon, matematik ~e felsefenin yeni yntemlerinden ok ey beklemektedil. Bu, beJkide burada doal' bir fik heyecandan ile~i gelmektedir. Eski Yunanistann ihtiamn pek azmz yeterince farkedebiJmekteyiz. Sz konusu ihti&m, barb31ln vahetinden ve batl inantndan hr insanlarn denetiminde bulunan ve akla yatkn olan bir dnyaya ge,;iti; dzensi7likten dzene giditi. Bu gei tm olmad; zaten hibir zaman tam olamazd da. Akla ve~ilen byk nem, \-c sadece bilimde deil, ahlak ve siyaset alannda. da ba dn drc ilerlemeJerm olabilt.ceme dair inan, kimseyi hayrete

FLOZOFLARIN

ONY ASI VE .DN

219

drmemelidir. Byle bir mit beki de a~la lmedi. Newton'un bululanda, Aydnlanma a AVlUpasnda yeniden kuvvet kazand. Kim bilir, belki bugn de byle bir mide ~sahip olmay ok isterdik. Bu, Platon'u felsefe ve matematikten ok ey beklemeye ileterek snrl anlamamzIn tesine gemeye gtrd ve filozoflan, duyumlardan te saf aklla kavrananabilen bir dnya dnmeye sevketti ise, onu (midi) kk grmemiz iin bir sebep teki.! etmez. Zayflna ve st kapal yanlarna ramen (zaten kendisini bunlardan tam anlamyla kurtaabilmi bir felseft" vaLml ki) Platon felsfe;inin "dmleri yontarak gerei ortaya karma" abas, bugn bile insan zihninin en byk baar1larndan biri olarak ayakta durmal(tadr.

5. Felsefe ve Din
Fenomenalizm ve materyalizm, dinin ne kadar aleyhinde ise, Platon felsefesi de o kadar lehindedir. Aslna baklrsa, Platonculuk bir felsefe olduu kada dindir de. O, en azndan daha sonra mistik ynden gsterdii gelimelerle Hiristiyanln gemiini oluturmutur. Bunu, zellikle geleneksel teolojinin gidecei yn belirlemede ok emei gemi olan St. Augustine'de grmekteyiz. Aristoteles'in aktard ve Thomas Aquinas'n ekillendirdii - ki burada kazan kadar kayp da sz konusu idi - bu felsefe, Kilisenin resmi felsfesi haline geldi. Reformcular, nazai dnceden ok ahlaki' dnce harekete geimekte ve dini konularda kl 'krk yarmala, onlar neredeyse boacak gibi olmaktayd. Fakat genede onlar, Teslis ve Enkarnasyona ilikin nazariyelerin merkezinde yer lan ve hi; phesiz Platon'cu formlarn dorudan bir gelimesi sonucu ortaya kan felsefi cevhe ve kavramlarn yerletirdiler. O gn bu gndr felsefe hep kendi bamsz yolunda gitti. Bilimin gelimesine ayak uydurmak iin gsterilen abada elde edilen baarlar onun lehine kaydetmek gerekir. Bu baarlar, Platon ve Aristoteles iin mmkn olandan daha ok bir bilgiye dayanmaktayd. tlahiyatla, ok kere ya bu baarlan kt gstererek Thomas Aquinas'a dnmei arzuladlar, ya da felsefeyi tamamen bir yana iterek yollanna devam ettite; yahut felsefede kendilerine uygun den taraflan semeye koyuldular. Belki bu, insafszca bir hkmdr. Dinin ayakta durmak veya dmek iin her hangibir felsefeye ihtiya gstermedii gr hakknda sylenecek baz eyle vardr. Ne va ki, rasyonelolduu srece ilfhiyat, eer felsefi bir savunmadan yoksunsa. zayf, bir durumda bulunuyo demektir. Eer o, kendisini ciddi ve rasyonel bir tenkid kE:rsnda ayakta duramayan felsefi delillerle - daha da kts felsefi s~f;atalarla - savunacak. olursi, o zaman durumu daha kt olur.

220

H.J. PATON - MEHMET

S, AYDIN

...
Dini goru asndan Platon'cu felsefenin ekicilii, Lu felsefenin, madde, duyular, zaman ve mekann tesinde varolan deimez ve ezeli bir hakikat hakknda bilgi verdiini iddia etmesinden ileri gelmektedir. ~e var ki, ada fdsefenin her gn biraz daha ok reddetmeye yneldii de gene bu idd alardu. Hatta byle bir hareketi balatann AriE>totcIes'in kendisi ol,lu sylenebilir. nk Formalarn bamsz varln ilk inkar eden o idi. Fakat hocasna ynelttii itirazJ~ra ramen, Aristoteles, ou hz ayn eyleri syleyerek szlerini bitirmektedir. SM aklla kavranan ma'kul klliler, veya Formlar, zler, ya da cevhelerin varln kabul ettiimiz srece, madd ve"duyularla alglanan dnyann dldaml, yoksa-iinde mi olduklar konusu din iin pek de nem arzetmeyecektir. AJleak, bunlar~ tumtumkl ~amalklardan ibaret olduklarn ve muhteem "zlerimiz"in, birbirIprine benzeyen -nesnelere verilen adlardan ha~ka hir eyolmadklarn sylersek, o zaman kendimizi zaman ve mekan iinde yeralan ve yalnzea duyularla alglanan bir dnya iine kapa lm'i oluruz ki, byle bir dnyada, mantiken, Tanrya yer kalmaz. Btn bunlardan sz ederken zihin veya ruh hakknda, yahut oun, hakikatn eitli mertebelerini bilebilme tarz hakknda hi bir sylelImedi. Platonculuk, "gerekilik" denen dncenin bir ekli olsa gerek. Genel olarak ifade edilecek olursa, bilgi elde etme yolunda zihin tarafndan ne ortaya konursa konsun, bilginin, gerein dorudan doruya alnan bir' "grnt "~ olduu samlmaktadr. Zihinle zihnin konusu olan nesne arasndaki yaknlk dikkate alnarak bunun mmkn olduuna inamlmaktadr. Ruh, durmadan deimekte olan duyu organlar ile alglanan nesnel(rden haberdar olduka ker,diside deiken olur; o, ezeli ve akledilir vrlklarn farknda olduu srece de, ezelI olur. Eer ezelI olan gerek ola] sa, ruh, dncede' ve eylemde ezeil varlklara yncIdike tam anlamyJa gerek sayun. Topyekn hakikatn, bilginin ve oluun kayna olal, buna ramen gene de btn bu lan tesinde bulunan ve her tlii kayttan mustakl olan yilik Formu, eer syle-nenlerden daha fazla bir ey ihtiva etmeyecekse, Tanrya nazaran daha eksik olacaktu. Yu.karya, kendi ufkunun tesine doru gerilen insan ruhu ise, akledilir Formlar dzeninin mermer cephesine pek de gvenilir olmayan bir ekilde aslm gibi grlebilir. Fakat mutlak Form, sadcce mutlak anlamda gerek olmakla kalmayp ayn zamanda utlak ak ise -ki hu doktrin daha mistik gelimelerde byle bir hal alr- o zaman biz, gerekten dindar insann yalnzca kafasn deil, kalbini de doyuran bir felsefeye sahibiz demektir.

FLOZOFLARTN

DNY AST VE DiN

221

Dindar rlnrlerin alar boyunea u ye)'a bn trden bir Platonizmin peine dmelerinde hayret edilecek bir cy yoktur. citli grnmlerde ortaya kan bu felsefenin ana felsefe olduu nc srlmekte, bazlar onu hem douda hem de batda grdkleini dile getirmektedirlerler. Buna ramen, bugn dinin iinde bulunduu kt durumdan ksmen de olsa ada felsefenin bu Platonzmi sorguya ekmesi sorumludur. Son lu zihinleimiz sayesinde duyum ve maddeye dayanmak zorunda ka1m7.1amutlak hakikat hakknda bigi elde etmemiz mmkn mdr? ilahi Platon'un belaatma kaplp gitmeden nce, kendi smrl imkanlarmzia dnmek ve byle bir bilginin nasl mmkn olacan kendimize sormak grevimiz deil midir? Bu soru, eski Yunanllar hugn hizi rahatsz ettiinden. daha az rahatsz etmekteydi. Fakat u bir tarihi gerektir ki, Platon tarafndan kurulan ve msamaha tamma~ Kiliseec ykld gne kadar bin yl devam eden Akademi, sonunda bir tr iiphecilie yneldi. Says pek fa~la olmamakla birlikte baz kimselcr, kendi hilgimiz hakknda sorular sormammn aknlktan baka bi cy olmad sylemektedirler. Ferdi insan ruhu ve akln karsnda vahye ihtiya olduu hususu zerinde duran Hiristiyan ilahiyat, bu sorularn ortaya atlmasn tevik etmi olabilir. lmin gsterdii gelimeler ise bu yolda aratrmalar yaplmasn kanlmaz hale getirmitir. Modern dnce tam al~myla yanl bir izgi zerinde olsa bile -ki h ok g bir iddia olul'- biz sadece bilinen dnyann karakteri' 7erinde deil, bilen zihnin tabiat zerinde de durmaya zorlanmaktayz. Btn bunlardan sonra "filozoflarn dnyas" diye bir eyden hahsetrnek belki de bir hata olacaktr. Hepimizin farkl alardan bakt ve bilmee al~t bir tek dnya vardlf. nsan ise bu dnyann bir paras. Fakat yle bir para ki, teki' paralar ve hatta btn bildiini ne srmekte. Belki de felsefenin ilk ii, hu iddiay incelemek ve byle bir iddiada bulunan, yamlabilen varlklarn glerini belirlem{'k, onlarn nereye kadar gidebileceklerini inceleme konusu etmekir.

You might also like