You are on page 1of 53

Medeniyetlerin Ben-idraki

I. Modernizm Evrensel ve Zorunlu Bir Sre mi, Bir Medeniyet htidas m? II. Modernizm ve Medeniyet Direnci kilemi

Ahmet DAVUTOLU

I. Modernizm Evrensel ve Zorunlu Bir Sre mi, Bir Medeniyet htidas m?

991 ylnda Jakarta'da smrgeci dIII. Medeniyet Ben-idraki ve Hayat Dnyas nemden kalan FlaIV. Medeniyet Ben-idraklerinin Mukayeseli Tahlili manca kitaplarn youn bulunduu bir V. Bat Medeniyetinin Ben-draki: J. Galtung ve Homo Occidentalis Oeconomicus sahafda 1926 ylnda baslm Axiomaticus ilgin bir hatrat ve deerlenVI. slam Medeniyetinin Ben-draki ve Yeniden dirme kitab bulmutum. O Yorumlanmas: Homo Islamicus gn sadece bir misyonerin sAxiomaticus lam dnyas gzlemleri aVII. Sonu sndan nemli grerek aldm ve bir yolculuk esnasnda seri ekilde okuduktan sonra ktphaneme yerletirdiim bu kitap iki sene sonra Huntington'n Medeniyetler atmas balkl makalesi yaynlannca bir kez daha dikkatimi ekti. Her iki eserin kavram ve mantk dokusu, asrn banda yaam batl bir misyonerle, asrn sonunda yaam batl bir akademisyenin slam dnyas gzlemlerini mukayese edebilmek asndan son derece ilgin bir mukayese zemini oluturuyordu. Hereyden nce her iki eserin bal da ayn temel unsuru barndryordu: Medeniyetler atmas. Basil Mathews'in Young Islam on Trek: A Study in the Clash of Civilizations1 (Hareketlenen Gen slam: Medeniyetler atmas zerine Bir alma) baln verdii almas ile Huntington'n makalesinde Clash of Civilizations2 (Medeniyetler atmas), daha sonra yaynlad kitabnda ise The Clash of Civilizations and The Remaking of World Order3 (Medeniyetler atmas ve Dnya Dzeninin Yeniden Kurulmas) baln verdii almas arasnda dier medeniyetlerle -ve zellikle de slam medeniyeti ile- ilgili bir tahayylat sreklilii vard ve birinin misyoner dierinin akademisyen olmas da, birinin asrn banda, dierinin asrn sonunda yaam olmas da ok byk bir farkllk dourmamaktayd.
1 Mathews, B., Young Islam on Trek: A Study in the Clash of Civilizations, (Londra: Church Missionary Society, 1926). 2 Huntington, S., "The Clash of Civilizations", Foreign Affairs, 1993/vol.72, No. 3, s. 20-49. 3 Huntington, S., The Clash of Civilizations and The Remaking of World Order, (New York: Simon and Schuster, 1996)
DVAN 1997/1

Ahmet DAVUTOLU

Bu iki eserin artrd mukayese asndan bakldnda, Basil Mathews'in slam dnyasndaki modernleme hareketlerini bir ihtida ve dn olarak tanmlamas ile Huntington'un bat ve dierleri eklindeki kategorik ayrm ayn psikolojinin ve bak asnn rndr. Toynbee'nin bat medeniyetinin tarih anlayn tasvir etmek iin kulland ben-merkezci yanlsama tabiri btn bir insanlk tarihini bat medeniyetinin tarih ak seyrine balayan bu bak asn ok iyi bir ekilde ortaya koymaktadr: "Bat medeniyetinin maddi alanda eritii alemmul baardan kaynaklanan yanlsamann tesinde- medeniyetin sadece bizim iinde olduumuz tek bir ak vardr ve dierleri ya ona bamldr ya da l kumlar arasnda kaybolmaya mahkumdur- varsaymn ieren tarihin birlii temelli yanl kavramsallatrma temelde kaynaa indirgenebilir: benmerkezci yanlsama, deimeyen Dou yanlsamas ve dz bir izgi zerinde seyreden ilerleme yanlsamas."4 Bu ben-merkezci yanlsama hem Mathews'in hem de Huntington'n modernleme ve batllama tahlillerinde ak bir ekilde kendini gstermektedir. Mathews'in eserini kaleme ald gnlerdeki Trk modernlemesi hakkndaki gzlemleri ile Huntington'n Trkiye'yi medeniyet aidiyeti asndan paralanm lke (torn country) olarak deerlendirmesi arasnda bu adan ciddi benzerlikler vardr. Mathews o dnemdeki Trk modernlemesini din, bir kavramsal ereve iinde ele alrken dnce yapsnn arkaplanndaki medeniyet ben-idrakini de yanstyordu: "Gen Trkiye'nin gzlerini batya evirmesi de ok derin ve nemli bir gerein semboldr. Gen Trkiye'nin bakt Hristiyan alemidir, Hristiyanlk deil. Onlar ulusal g, ticari genileme, lkeler arasnda saygn bir yer ve daha dolu ve zengin bir hayat istiyor .Onlar bu glerin sahiplerinin, yerkrenin yerleilebilir alanlarndan onda dokuzunun ve her yedi mslmandan altsnn hakimi olan bat Hristiyanlnn rklar olduunu gryor .O zaman biz, tarihte nadir grlen mteharrik olaylardan biri ile kar karyayz -ulusal bir ihtida (national conversion). Burada kullanlan ihtida kelimesi gerek anlamnda, yani dnme ve bambaka bir istikamete ynelme anlamnda kullanlmtr. Bugnk Trk devrimi bir medeniyetin ve hayat tarznn terki ve dier birinin benimsenmesidir. (...) Onlar ak bir ekilde, Trk halknn yediyz yl nce slam' benimsemi olmasnn, onlar ilerleme ve medeniyet yolundan kararak bir kmaz sokaa sokan byk bir hata olduunu sylemektedir".5 Trkiye'deki siyasi elit tarafndan evrensel bir olgu olarak benimsenen ve bu ekliyle hukukletirilen modernleme abas, ayn dnemde yaam bir batl gzlemci tarafndan bir ihtida (conversion) hareketi olarak grlyordu. Huntington'n mhtedi anlamna gelen convert kavramn altmyedi yl sonra Trkiye ile ilgili olarak kullanmas da, ister misyoner isterse sekler olsun, bat aydnlarndaki bak as srekliliini gstermesi bakmndan son derece nemlidir: "Dier baz lkeler belli bir kltrel homojenlie sahip
4 Toynbee, A.J., A Study of History, (Oxford University Press, N.Y., 1965), vol. 1, s. 55. 5 Mathews, B., a.g.e., s. 82-83.

2
DVAN 1997/1

Medeniyetlerin Ben-draki

olmakla birlikte, toplumlarnn hangi medeniyete ait olduu konusunda blnm durumdadrlar. Bunlar paralanm lkelerdir. Bu lkelerin liderleri, lkelerinin tarih, kltr ve gelenei bat-d olmakla birlikte, bir bandovagonu stratejisi uygulamak ve memleketlerini batnn bir yesi yapmak istemektedirler.(...) Buna ek olarak, Trkiye'nin eliti Trkiye'yi batl bir toplum olarak grrken, bat eliti Trkiye'yi byle grmeyi reddetmektedir. (...) Tarih olarak Trkiye kelimenin tam anlamyla bir paralanm lke olagelmitir. (...) Paralanm lkenin medeniyet kimliini yeniden tanmlamak iin temel art gereklidir. Birincisi, onun siyas ve ekonomik eliti bu hareketi evkle desteklemeli; ikincisi o lkenin genel kamuoyu bu yeni tanmlamaya raz olmaldr. ncs ise -iltihak olunmak istenen- alc medeniyetin (recipient civilization) mhtedyi (convert) kucaklamaya istekli olmasdr. temel artn tm Meksika iin, ilk ikisi Trkiye iin byk lde geerlidir."6 Baka bir deyile, bir medeniyet ihtidas gerekletirmek isteyen Trkiye, katlmak istedii medeniyet tarafndan reddedilmektedir. Bu iki bak asn mukayese ettiimizde, Mathews'in total ve radikal ihtidasna karlk, Huntington'n paralanm lke tanmlamas bir yar ihtida halini yanstmaktadr. Bu kavramsallatrmalar ve tanmlamalar modernleme sreci ve medeniyetler-aras iliki ile ilgili temel bir soruyu kanlmaz bir ekilde gndeme getirmektedir: Modernleme, bat-d toplumlardaki modernletirci elitin ngrd ekilde objektif, geri dnlemez ve evrensel bir sre midir? yoksa, Huntington'n deyimiyle alc medeniyetin temsilcilerinin grd ekliyle modernleme ile batllamay niha kertede ayn gren bir medeniyet ihtidas mdr? Eer birincisi doru ise, yani modernleme btn unsurlaryla evrensel bir sre ise, bir medeniyete ait medeniyet-ii nermeleri tartmaktansa gelecekle ilgili olarak bat ve doudan bamsz olarak evrensel insan doas ve bu doann yaps zerinde younlamak gerekir. Yok eer medeniyet ihtidas dncesi doru ise, hakim hegemonik medeniyetin g yaplanmasnn ngrd kltr-baml bir dlama ve merkez-evre ilikisi iinde bir tr yeni-smrgeci bak as egemen olmaktadr. Kltrel oulculuk ve farkl medeniyetlerin kendi kendilerini retebilme gleri ile ilgili sorular da bu ikilemin doal sonucu olarak gndeme gelmektedir. "Yerkrenin bir kesinde ortaya kan bir medeniyetin temel varsaymlarn evrenselletiren modernleme srecine ve bu srecin arkasndaki g yaplanmasna ramen yerel medeniyetleri ve kltrleri nce diren gstermeye sonra da ksm bir uyana sevkeden temel sak nedir?" sorusu da bu ikilemin tesinde medeniyetlerin varolular ile ilgili temel sorudur. II. Modernizm ve Medeniyet Direnci kilemi Arnold Toynbee 1930'lu yllarda yazd A Study of History adl eserinde insanlk tarihinde etki kurmu yirmialt medeniyetten Msr, And, in, Mi6 Huntington, S., a.g.m., s. 42-44.
DVAN 1997/1

Ahmet DAVUTOLU

noa, Smer, Maya, Hint, Hitit, Suriye, Helen, Babil, Meksika, Arap, Yukatan, Sparta ve Osmanl medeniyetlerini kapsayan onaltsnn lm ve tarihin derinliklerine gmlm olduunu, geriye kalan ve varln idame ettirmeye alan Hristiyan Yakndou, slam, Hristiyan Rus, Hindu, Uzakdou in, Japon, Polinezya, Eskimo ve Gebe medeniyetlerinin ise Bat medeniyeti tarafndan imha ve asimile edilme tehdidi altnda can ekimekte olduunu ifade etmiti.7 Bu snflama ve tesbit bir taraftan bat medeniyetinin niha hakimiyetini, dier taraftan da yok edici tekelci zelliini vurguluyordu. O dnemin smrgeci sistemi ve bu sistemi hukukletiren felsef ve zihn altyap ile btnleen bu tesbit, II.Dnya Sava sonrasnda gerekleen smrge devrimleri sonrasnda gelitirilen modernleme teorileri erevesinde etkisini srdrd. Bir ok dnr ve siyaseti bat medeniyetinin dnce yapsnn, hayat tarznn, siyasi, iktisadi ve sosyal kurumlarnn zamanla yerel kltr evrelerine aktarlacan ve bu kltr evrelerinin izgisel tarih ilerlemenin kanlmaz bir sonucu olarak kendi kendini retebilme glerini kaybedeceklerini dnyorlard. Modernleme, bu teoriler erevesinde bir st hakim medeniyete intibak etme anlamnda bir deer yargs ieriyordu. Bu anlaya gre modernleme, hem kanlmaz bir gereklilik hem de bir medeniyet transferiydi. Souk sava sonras dnemde dier medeniyet birikimlerini bat karsnda tek bir kategoride deerlendiren ve atma teorileri reten Samuel Huntington'n 1960l yllarda modernleme olgusunu teoriye dntrmeye alan siyaset bilimcilerin banda gelmi olmas bu adan hi de artc deildir.8 Kurumsal ve formel nitelikli modernleme abalarnn yaygnlamasna, batl hayat tarznn tketim kalplarnn evrensellemesine ramen, bata slam medeniyeti olmak zere yerel medeniyetlerde grlen canlanma bu modernleme teorisyenlerini ciddi bir ikilem ile kar karya brakt. Ya modernleme ile bat medeniyetinin nihai model olma zelliini zdeletirmeye dayal formller yanlt; ya da medeniyetlerin hayatiyetlerini srdrmesini salayan ve kurumsal/formel yaplar aan bir zleri mevcuttu. kinci ihtimalin ngrd medeniyetlerin diren mihenkleri zerinde younlamak ksa dnemli ve siyasi ierikli tanmlamalar gerektiren pragmatik araylar iin ok fazla soyut geliyordu. Onun iin de, bu medeniyet canlanmasnn zihniyet formasyonuna dayal i dinamiklerinden ok, d siyasi yansmalarna younlaan ve gittike byk bir akademik pazar pay oluturan yeni bir literatr alan olutu. 1980li yllarn balarndan itibaren ncln E.Mortimer,9 D. Pi7 Toynbee, A.J. A Study of History, (New York: New York University Press, 1939) c. 4, s. 1-2. 8 Huntington, S., Political Order in Changing Societies, (New Haven. Conn: Yale University Press, 1968) 9 Mortimer, E., Faith and Power, (Londra: Faber and Faber, 1982)

4
DVAN 1997/1

Medeniyetlerin Ben-draki

pes,10 J. Esposito,11 M. Ruthven,12 E. Sivan,13 R. Dekmejian,14 ve M. Watt,15 gibi slam dnyas zerine yaptklar almalarla hret kazanm akademisyenlerin yapt, gazetecilik slubuyla kark bir tarzda kaleme alnm ok sayda kitap yaynland. Yeni kavramsallatrmalar, tasnifler, metodolojik aygtlar ve bol miktarda aratrma merkezleri oluturuldu. Seksenli yllarn banda Sovyetlerin scak denizlere inmesine set tekil eden Afganistan cihadnn, anti-Amerikan ran devrimini Amerikan stratejisi asndan dengelemesi dolaysyla, daha objektif grnml bir nitelik tayan bu almalar, Sovyetlerin k ile birlikte ivme kazanan slam tehditi kavramsallatrmas ile birlikte, daha politik muhteval, daha kategorik ve dlayc bir usluba yneldiler. Bu deiimde Filistin'deki ntifada'nn srail'i sktrmaya balamasnn yahudi kkenli batl aratrmaclar zerinde yapm olduu etki de nemli bir rol oynamtr. Bylece ld kabul edilen bir medeniyetin tarihi kaynaklarna ve metin aratrmalarna ynelen klasik oryantalist almalar, yerlerini, yaayan ve dinamik bir stratejik kuan kltrel uyann temsil eden slam'n siyasi vechesini incelemeye brakt.16 Bir tehdit analizi erevesinde yaygnlaan ve kimi zaman ksr bir sembolizmin kskacna taklp kalan bu almalar, slam
10 Pipes, D., Islam and Political Power, (New York: Basic Books, 1983) 11 Esposito, J., Islam and Development: Religion and Socio-political Change, (N.Y.: Syracuse University Press, 1980) ve Voices of Resurgent Islam, (New York: Oxford University Press, 1983) balkl derleme eserleri 12 Ruthven, M., Islam in the World, (Middlesex: Penguin, 1984) 13 Sivan, E., Radical Islam: Medieval Theology and Politics, (New Haven: Yale University Press, 1985) 14 Dekmejian, R.H., Islam in Revolution: Fundamentalism in the Arab World, (Syracuse: Syracuse University Press, 1985) 15 Watt, M. Islamic Fundamentalism and Modernity, (Londra: Routledge, 1988) 16 Bu olgu her iki yaklam da benimseyen ilim adamlarnda ilgin elikilere de yol at. Taber tarihinin mtercimlerinden olan ve son dnemin en ciddi slam aratrmaclar arasnda saylan J.A Williams 1971 ylnda kaleme ald ve slam klasiklerinden tercmeleri ihtiva eden Themes of Islamic Civilization (Los Angeles: University of California Press) balkl kitabn giri blmnde bu isimlendirme ile ilgili bir zr dileme ihtiyac hissediyor ve kitab her ne kadar slam Medeniyetinin Konular olarak isimlendirmise de gerekte slam, Hristiyan ya da Yahudi medeniyeti gibi tabirlere inanmadn ve modern dnemde tek bir medeniyetin hkm srd, onun da teknoloji medeniyeti olduunu vurguluyordu. Ayn yazar 1993 ylnda Kuala Lumpur'da verdii bir konferansa "slam ve Bat Medeniyetleri Arasnda Diyalog Araylar" baln vermiti. Soru ksmnda bu elikiye dikkatleri ekip yaadna inanmad bir medeniyetle diyalog arayndan bahsetmesinin bir akademik mrailik mi olduunu, yoksa slam medeniyetinin hayatiyeti ile ilgili olarak yetmili yllarda vermi olduu yargy m deitirmi olduunu sorduumuzda verdii drst cevap bu ikilemi yanstr mahiyette idi: "Evet, 1971 ylnda slam medeniyetinin yaamad konusunda vermi olduum yargnn yanlln grm bulunuyorum. Son yirmi yl iinde slam medeniyeti yaayan ve dinamik bir medeniyet olduunu bize empoze etmitir."

5
DVAN 1997/1

Ahmet DAVUTOLU

medeniyetinin zgn, objektif ve kapsaml bir ekilde aratrlmasn imkansz kld. Bu tr almalarn odandaki temel kayglarn slam dnyasndaki uyann i siyasi yaplar ve uluslararas sistemi ne ekilde etkileyebileceine ve bu olgudan nasl istifade edilebileceine ynelik sorular olmas dolaysyla, pragmatik kullanm olan nyargl tanmlamalar, tasnifler, genellemeler ve basitletirmeler nplana kt. Bat medeniyetine ynelik slam-eksenli tepkilerin fundamentalist, radikal, geleneksel, sekler, siyasal slam gibi kategorik tasnifler iinde deerlendirilmesi, slam dnyasndaki oluum ve dnmlerin btncl bir ekilde ele alnmasnn nnde metodolojik engeller oluturdu. Bu kategorik tasniflerin dayand metodolojik temel, medeniyet dnm ile ilgili ok boyutlu bir srecin anlalmasndan ok, stratejik ve politik tavr ala zemin tekil edecek anlk durum tesbitleri yapmay hedef ediniyordu. Bu erevede retilen fundamentalist, radikal ve siyasal slam gibi tasnifler, anlk politik kullanmlarda, kullananlara pragmatik bir fayda salamsa da, uzun dnemli dnm anlamlandrmada yetersiz kalmlardr, nk oluturulan bu kavramlarla ne ak ve objektif bir tanmlama alan, ne de tutarl bir kriterler btn oluturulabilmitir. ran' fundamentalist lkelerin banda sayarken Suudi Arabistan' lml lkeler kategorisine koyan, Bosna'y bir dnem en modernlemi lml mslman toplum, dier bir dnem potansiyel bir fundamentalist tehdit unsuru yapan, nceleri bir hrriyet sava olarak takdim edilen Afgan cihadn zamanla en tehlikeli terrist kayna olarak gren yaklam biimleri, objektif bir tahlil abasndan ok, sistemik glerin siyasi kayglarna uygun teorik bir zemin oluturma gayretlerinin rn olmutur. Bu pragmatik kayglar slam medeniyetinin uyann geici faktrlere indirgeyen basitletirici almalara da kaynaklk etmitir. Bu tr indirgemeci almalarn en tipik misali Pipes'n slami gelimeleri yetmili yllardaki petrol patlamasndan kaynaklanan mal faktrlere balayan almasdr: "slam canlanma petrol zenginliinden kaynakland iin bir seraptan ibarettir. Baz aktivist slam rejimler byk apl gelirler elde ettikleri, dier bazlar da petroln ykc etkilerini kendi glerini artrmak iin kullandklar iin, yetmili yllarda hukuk ve mstakil sakler glenerek artt; ancak her iki faktrn de ilanihaye srmesi beklenemez."17 O'nun, slam dnyasnn modernleme ile hesaplamasn, yahudilerin M..586'da yaadklar Babil srgn artlar ile mukayese ederek birtakm tavsiyelerde bulunmas da son derece ilgin, ama unsurlar itibaryla yanl bir mukayese ynteminin eseridir: "Legalist sakler genelde, fundamentalizm ise zelde mslmanlarn modernlemesinin nnde ciddi engeller oluturmaktadr; ancak slami gelenek de daha az etkin bir engel deildir. Mslmanlar nce dnyev ilerde baar varsaym ile yzlemeye, sonra da onu bertaraf etmeye muhtatrlar. Sleyman mabedinin M.. 586 ylnda yklmas mslmanlarn bugnk durumuna benzer bir ikilem yaratmt; Ezekiel ve ikinci saiah'n inanc
17 Pipes a.g.e., s.,331.

6
DVAN 1997/1

Medeniyetlerin Ben-draki

dnyev ilerden ayrmas mslmanlarca taklit edilmelidir; nk Tanr'nn iradesi idrak edilemez ve bazen talihsizlikler O'nun maksadna hizmet edebilir. Ondrt asrlk slami beklentiler bir anda yok edilemez, ancak bu ynde bir gelime mmetin modernlemesi iin kanlmazdr."18 Pipes'n rtl tahkirlerle dolu eserini kaleme ald 1983'den bugne kadar yaanan olaylar bu almann gerek metodik gerekse teorik adan tad zaaflar ak bir ekilde ortaya koymu bulunmaktadr. Bu indirgemeci yaklamn aksine bir tavr sergileyen Voll'un ayn yllarda yapt tesbit ise geerliliini hala korumaktadr: "(Kasm 1980'de) 15. yzylna giren slam dnyas tecrbelerinin btn boyutlaryla ok kapsaml bir dnmn ortasndadr ...." ve "... slami canlanma beraberinde getirdii yeni frsatlar ve ivmelerle mmeti deimeye zorlamaktadr."19 Benzer bir zihn sre dier medeniyet havzalar iin de geerli olmutur. Yetmili ve seksenli yllarda Japonya'nn, seksenli yllarn ikinci yarsnda Uzak Dou kaplanlarnn, doksanl yllarda da in'in ekonomi-politik alanda yaptklar atlmlar daha nceki dnemlerde lm kltrlerin esoterik ve mistik havzas olarak grlen Asya ve Uzak Dou'yu yeni kavramsal erevelerle inceleme gerekliliini ortaya kard. Modernleme teorileri erevesinde sosyal bilimlerin evrensellii iddiasna dayal olarak oluturulan kategoriler ve birimler bu yeni olgular izah edemeyince, kltr-baml yeni tanmlamalar gelitirilmeye alld. Birey, grup dinamii, toplum, devlet, g, iktidar, sermaye, snf ve rekabet gibi bat medeniyetinin tarih serveni iinde gelitirilmi ve daha sonra evrensellik iddiasndaki sosyal bilimlerin metodolojik aralar haline gelmi olan kavramlarn standart kullanmlarnn dier medeniyetlerdeki olgu ve oluumlar izah etmekte yetersiz kaldklar grld. L.W. Pye'n seksenli yllarn ortalarnda kaleme ald ve Asya'da olumaya balayan gc kltr-baml bir ekilde incelemeye alan Asian Power and Politics: The Cultural Dimension of Authority balkl eseri bak asndaki bu deiimin ve metodolojik arayn izlerini tamaktadr. O'nun g kavram ile ilgili literatr kritii bu yeni g-merkezlerini kendi i tutarllklar iinde anlamaya yneliktir: "Asya'daki siyas gelimelerde g faktrne odaklanmak suretiyle modern siyaset biliminin temellerine dnmeyi hedef ediniyorum. Ancak bir nemli farkla. Charles Merriam ve Harold Lasswell'den Robert Dahl ve Samuel Huntington'a kadar modern siyaset teorisyenleri, gc, antik Yunan'dan gnmzdeki modern uluslararas devletler sistemine, parlamentodan belediye meclislerine kadar, evrensel bir olgu olarak grrken ve bu olgunun unsurlarn bilimsel olarak tanmlamaya alrken, ben, kltrden kltre deien bir olgu olarak tanmlyorum. Benim tezime gre, toplumlar gc deiik mekan ve zamanlarda farkl ekillerde alglamlardr ve siyasi gelimenin deiik ynlerde seyretmesine yol
18 Pipes, a.g.e., s. 335. 19 Voll, J.O., Islam: Continuity and Change in the Modern World, (Boulder: Westview, 1982), s. 347.

7
DVAN 1997/1

Ahmet DAVUTOLU

aan temel faktr de bu farkllamalar olmutur. Benim grme gre g kavram ile ilgili genel nermelerde bulunan teoriler bu temel gerei farkedememilerdir. G btn sosyal olgular iinde kltrel nanslara en hassas olgularn banda gelmektedir; gcn potansiyelleri ve snrlar zaman ve mekan faktrleri tarafndan dorudan belirlenmilerdir."20 Bu erevede bat toplumlarnn snrl tarih tecrbelerini evrensel geerlilii olan teoriler haline dntren sosyolojik yaklamlar da sorgulanmaya baland. W. Davies'in Japon toplumundaki din ve modernleme olgularn inceleyen Japanese Religion and Society adl eserinde hareket noktas olarak ortaya koyduu metodolojik problem bu adan ok nemli bir deiimi yanstmaktadr: "Din ve gelime meselesinde anlaml herhangi bir rn ortaya koymadan nce sekulerleme olgusunu ciddi bir yeniden deerlendirmeye tabii tutmak zorundayz....... Yine ayn nedenle dinin dn ve etkisini kaybediinin modernlemenin evrensel srecinin zorunlu bir sonucu olduu iddias da mutlak bir gereklik olarak varsaylmamaldr. Teorinin, basit dini ve mistik formlarn modern ekonomik ve siyasi kurumlarla birarada yaabilecekleri ve ibirlii yapabilecekleri yollar konusunda bizi kr bir durumda brakmasna hi bir ekilde izin vermemeliyiz. ...... Bu noktada Aydnlanma putundan kaynaklanan "bilim ve ilerleme" mitlerince bylenen Weber ve dier teorisyenlerin grleri gerek din sosyolojisini gerekse ekonomik ve sosyal deiimi ok kt ynlendirmilerdir."21 O'nun Meiji dnemi giriimcilerinden Kanbara Mezien'in Budist gerekliin Japon hayatndaki belirleyici etkisine yapt atftan gnmzdeki Tokyo Denki Kagakukogya irketinin bakannn irketin ruhunu ve ilhamn Budizm'den ald tesbitine kadar yapt atflar hep Japon modernlemesindeki dini etkiyi batdaki sekler din kavramsallatrmalarnn tesinde ele alma abalardr: "Budist mezhepler Japon baarsnn arkasndaki niha unsur olduklar iddasn srdregelmilerdir. Zen Budistler Japon iadamnn kararlln Rinzai ve Soto mezheplerinin yaratc nihilizmine balamaktadr. Esoteric Shingon budistleri de kendi doktrinlerinin Japonlarn almaya olan ballklarnn temel nedenlerinden biri olduu iddasndadr. Ayn ekilde dierleri de Japon i ahlakn Budist, Konfyen ve intoist ideallerin karm olan sava yolu (bushido) ile izah etmektedirler."22 Davis'in ulat sonular bat kaynakl genelletirmeci byk teorileri bat-d medeniyet havzalarna uyarlama abalarnda ortaya kan amazlar da ak bir ekilde ortaya koyarak medeniyetleri kendi deer parametreleri iinde inceleme zorunluluunu gzler nne sermitir: "Ulatm sonularla ilgili tesbitlerime Max Weber'in ekonomik ve sosyal hayatn rasyonellemesi iin kanlmaz bir gereklilik olarak grd 'kudretli evki" Budizm'de
20 Pye, L.W., Asian Power and Politics: The Cultural Dimension of Authority, (Cambridge: Harvard University Press, 1985) s. viii.21 21 Davis, W., Japanese Religion and Society: Paradigms of Structure and Change, (Albany:State University of New York Press, 1992), s. 151. 22 a.g.e., s. 153

8
DVAN 1997/1

Medeniyetlerin Ben-draki

bulamadm ifade ederek balamak istiyorum. Japon Budistlerin esas olarak Meiji dnemindeki anlk deiimlere tepkide bulunduklarn ve kendilerinin balattklar deiimlerin din basn, sekteryan siyaset ve akademik dnya ile snrl kaldklarn gstermeye altm. Daha pozitif bir deyile, kurumsal Budizm Japon-stili bir demokrasi retoriine nihai kertede katkda bulunmutur. Budist gelime retoriinin ortaya k din ideallerin toplum zerine dorudan bir dayatmas ile deil, diyalektik bir ekilde, din kurumlarn araclyla olmutur. Bu, Budizm ve ekonomik gelime tarihinin dnceler tarihi dzeyinde deil, sosyal tarih dzeyinde yaknlamalar ve kaynamalar anlamna gelmektedir. Bu ayn zamanda tarihin, 'merkezi deer sistemi'nin toplum zerindeki etkisini soyut bir yolla inbisat etmek suretiyle anlalamayacan da ortaya koymaktadr. Din, retorik ve ideolojinin ilikisi konusundaki tarihi aratrmalarmz Weber'in tezinin, bir paradigma olarak, Japon gelimesini izahta snrl bir deere sahip olduunu gstermektedir."23 Batl yazarlarn, in olgusunu anlamak iin, Mao'nun radikal modernist izgisinin tesinde Konfyanist gelenee ve Budist elere ynelik yaptklar atflardaki art da, bylesi bir metodolojik deiimin yansmasdr. Sosyalist Mao in'inin stratejik tehditini inceleme abas, yerini, in medeniyetinin unsurlarn ve bunlarn in sosyalizmine yapt etkiyi incelemeye brakmtr. Bylece in, ift kutuplu bir dnyada sosyalist kutbun tabi bir yesi olmaktan ok, farkl bir medeniyet havzasnn merkezi olarak, grlmeye balanmtr. Sovyet ve in sosyalizm uygulamalarndaki farkllamalar da, yerel in deerlerine ynelik aratrmalarn younlamasna yol amtr. Guy Alitto'nun 1979 ylnda yaynlad in gelenekisi Liang Shu-Ming'in hayatn ve grlerini inceledii eseri bu konuda ilgin bir rnek tekil etmektedir. "Kitap, muhafazakarlarn ncs olarak grlen Liang ile radikallerin ncs olarak grlen Mao'nun in'in modernleme ikilemine getirdikleri zm projelerinin arpc ekilde biribirlerine benzediklerini gstermektedir Kitap ayrca in komnizmi ile Konfyanist muhafazakarln rtt alanlar da ak bir ekilde ortaya koymaktadr."24 Yine de yazar, bu rtmeyi ortak bir medeniyet zihniyetinin rn olmaktan ok modernlemeye ynelik tepkilerin metodik rtmesi olarak deerlendirmektedir ki, bu yaklam Konfyanist gelenei bir medeniyet z olarak yaayan bir unsur olarak grmekten ok uzaktr. Liang Shu-Ming'i tanmlamak amacyla kitabnn baln Son Konfyanist, The Last Confucian, olarak koymas da Konfyanizm'i ve in medeniyetinin yaayan ve gelecek projesi olan bir medeniyet havzas olarak deil, son temsilcisinin direnmeye alt bir gelenek olarak grmekte olduunu gstermektedir. Kendilerini yeni bir g ekseni olarak tebarz ettiremeyen yerel medeniyet havzalar da yetmili yllardan itibaren yeni bir kimlik vurgusu zerine younlaan kltrel uyan abalar iine girdi. Ali Mazrui'nin ve Alex Ha23 a.g.e., s. 179-180 24 Alitto, G.S., The Last Confucian: Liang Shu-ming and Chinese Dilemma of Modernity, (Berkeley: University of California Press ,1986, 2. bs.), s. 344.
DVAN 1997/1

Ahmet DAVUTOLU

iley'in Afrika kimlii ve medeniyet birikimine yaptklar vurgu beyaz adam'n tartlmaz stnl ve ilerlemeci tarih retorii ile ld varsaylan medeniyet birikimlerinin kimlik zleriyle yaamakta olduu ve kendini yeniden tanmlama abasna yneldii belirgin bir ekilde kendini gsterdi. Yine de, gerek bat-d medeniyet havzalarnda grlen canlanma gerekse bat-eksenli metodolojik aralarn evrensel olgular anlamada yetersiz kalmas son dnemlere kadar tam anlamyla ve btn boyutlaryla ortaya konamad. Medeniyet canlanmalar modernizme ynelik yerel tepkiler olarak alglanrken, metodolojik aralardaki yetersizlikler postmodernizmin meseleyi daha da karmaklatran relativizmi ile almaya alld. Medeniyetleri kendi kavramsal ve tarih btnlkleri iinde ele alma abas yerine, bu medeniyet canlanmalarn siyas ve stratejik alardan ele alma gayreti n plana kt. Bu uyann aslnda kapsaml bir medeniyet hesaplamasnn ve dnmnn rn olduu ancak ve ancak ift kutuplu uluslararas sistemin parametrelerinin zld doksanl yllarda anlalabildi. Ancak bu kez de, bata slam medeniyeti olmak zere bat-d medeniyet havzalarn yeniden canlanmaya ynelten i dinamikler ve zihniyet dnm zerinde dnmektense, stratejik hesaplara dayal ksr bir medeniyetler atmas tezi ortaya atld ve g-eksenli yzeysel siyas tahliller deer-eksenli felsef araylarn nn tkad. Uluslararas sistemdeki hakim karakteri dolaysyla kendi i bunalmlarn ve atmalarn da evrensel bunalmlara ve atmalara dntren bat medeniyeti, bir i muhasebe yaamaktansa, dier medeniyetlerin zaaflarn ve i elikilerini istismar ederek dengeleri yeniden kurmaya dayal ksa dnemli stratejik bir araya yneldi. III. Medeniyet Ben-idraki ve Hayat Dnyas Eer, bu asrn otuzlu ve krkl yllarnda modernizmin kskacnda ve bat medeniyetinin tahakkm altnda can ekitii kabul edilen bat-d medeniyetlerde asrn sonuna doru bir canlanma yaand olgusal olarak doru ise, zerinde dnlmesi gereken temel soru, otantik medeniyetlerin bu direncini salayan temel unsurun ne olduu sorusudur. Bat medeniyetinin temel normlarnn, davran biimlerinin, kurumlarnn ve ekonomi-politik yap unsurlarnn, uluslararas sistemik glerin destek ve denetiminde, evrensellemesine ramen bat-d medeniyet havzalarn harekete geiren muharrik g nedir? Bu muharrik g anlalabilirse, medeniyetlerin oluum srelerindeki temel ve vazgeilemez unsurun tanmlanabilmesi de, medeniyetleri farkllatran zelliklerin anlalabilmesi de mmkn olur.
DVAN 1997/1

10

Bu erevede makalemizdeki ana tezimiz, medeniyetlerin kurulmasn da, ykselmesini de, dier medeniyetlerin muhtemel tahakkmlerine kar direnebilmesini de salayan temel unsurun bir medeniyet prototipinin tebarz etmesini salayan ben-idraki olduudur. Bir ben-idrakinin olumasn salayan niha etken de, kurumsal ve formel alan deil, bir bireyin varlk sorunsaln anlaml bir ereveye oturtan dnya grdr. Bu nedenledir ki, ba-

Medeniyetlerin Ben-draki

ka medeniyetlerden gerekletirilen kurumsal ve formel aktarmlar zahir deiimlere yol asa da, yeni bir ben-idraki oluturamadka ve bu ben-idraki rnek alnan medeniyetin merkezine nfz edebilme gc ve imkan kazanmadka, deiime uratlmak istenen medeniyet havzasnn ruhunu yok edebilmek mmkn deildir. Bir medeniyetin klli diren gc de, medeniyet prototipinin bu ben-idraki direncinde ortaya kar. Kurumsal transferin ben-idraki deiimine yol aaca kanaatini tayan modernistlerin gelitirdikleri teorik erevelerin bat-d medeniyetlerdeki direnci, zellikle de slam dnyasndaki gelimeleri, aklayamamasnn temel sebebi de budur. ncelikle medeniyet ben-idrakini daha vazh bir ekilde tanmlama zarureti vardr. Ben-idraki herhangi bir kimlik meselesi deildir. Kimlik ile benidraki arasnda ak bir tanm fark ortaya koymakszn medeniyetlerin d dnyaya yansyan formlarnn psikolojik ve sosyolojik arka plann tesbit edebilmek gtr. Bu iki kavram farkl iki bilin dzeyini yanstr. Kimlik, sosyal tannma temelinde gerekleen iliki-baml bir bilin olarak iki taraf gerekli klarken, ben-idraki bir kar tarafa ya da sosyal bir tannmaya ihtiya hissetmeyen bireysel bir uur halini yanstr. Kimlik sosyal, iktisadi ve siyasi otorite tarafndan tanmlanabilen ve verilebilen bir nitelik tarken, zneyi esas alan ben-idrakinin herhangi bir baka otorite tarafndan tanmlanabilmesi de, tasfiye edilebilmesi de imkanszdr. Meseleyi bir misalle berraklatrmak gerekirse, Yugoslavya devleti Srp, Bonak, Arnavut ve Sloven vatandalarna ortak bir kimlik tayin etmitir. Ancak, zamanla, bu topluluklarn ilerinde yaatageldikleri medeniyet aidiyetlerine dayanan ben-idrakleri gerek muharrik g olarak devreye girmi ve tanmlanan kimlikleri aan bir siyasi olgu haline ksa zamanda dnebilmitir. Ortak medeniyet gemileri dolaysyla birbirine yakn ben-idraklerine sahip olan Hrvat ve Sloven ya da Bonak ve Arnavut topluluklar arasnda grlmeyen atmalar, Srp-Bonak, Hrvat-Bonak, Srp-Arnavut ve Srp-Hrvat unsurlar arasnda tahakkuk etmitir. Dolaysyla her ben-idraki tabii bir kimlik haline dnebilirken, her kimlik bir ben-idraki bilincine ulaamamaktadr. Bir kimliin ben-idrakine dnmesi psikolojik ve zihni dnmn de tam bir btnlk iinde gereklemesini ve i bilinden kaynaklanan ve ahsiyetle btnleen bir sreci gerekli klar. Gebe Germen kabilelerin hristiyanlaarak Roma medeniyet havzasna intibak etmeleri sonucunda ortaya kan ve bu unsuru birletiren arlman'n Kutsal Roma Germen imparatorluu bu tr bir ben-idraki dnmnn eseri olduu iindir ki, daha sonraki Alman kimlik referanslar iinde merkezi bir konum kazanmtr. Hitler'in III.Reich'ndaki ncnn ilki arlman'n imparatorluudur. Yine gebe Rus kabilelerin Ortodoksluu kabul ederek Dou Roma birikimine intibak etmeleri de, III. Roma ideali ve ar kavram da dahil olmak zere Rus kimliini oluturan temel referans ls olmutur. Trklerin slamlatktan sonra Seluklu tecrbesinden geerek ulatklar Osmanl medeniyet birikimi de benzer bir ben-idraki dnmnn eseridir ve mo-

11
DVAN 1997/1

Ahmet DAVUTOLU

dern Trk kimliini bu ben-idraki dnmnden bamsz ekilde tanmlayabilmek mmkn deildir. Modern Trk kimliini bu unsurlardan ayrtrarak tanmlamaya alan ve slam-ncesi Anadolu kltrlerine dayandrlan tarih tezlerinin baarszl, ben-idrakine dnmesi mmkn olmayan merkez ve soyut kimlik uyarlamalarnn, tarih ve zihn temele oturan salam bir ben-idraki zemini karsnda yetersiz kalm olmasndandr. Sovyet kimliinin Rus kimlii karsnda tutunamamas da, tarih zeminden koparlm bat-eksenli sekler Trk kimliinin, slam medeniyetinin unsurlar ile bezenmi ben-idrakini, merkezi otoritenin gcne ve iradesine ramen, bir trl tasfiye edememesi de, medeniyet ben-idrakinin siyasi irade ile tayin edilmesinin imkanszlndandr. Tarih krlma ngren devrimci retorikler, eski ben-idrakinden daha gl alternatif ben-idrakleri oluturmadklar srece total bir medeniyet aktarm gerekletiremez.. Bunlar uzun dnemli medeniyet tarihinde sadece konjunktrel etkide bulunan geici dalgalanmalara yol aabilir. Yeni bir medeniyet ben-idraki, ancak ve ancak daha kapsaml bir varlk bilinci, bilgi temeli ve davran normlar btn ile oluabilir. erif Mardin'in Trk modernlemesi ile ilgili gzlemleri bu adan son derece nemli ipular vermektedir: "Aklmza bu konuda hemen gelen bir soru Cumhuriyet'in nasl olup da ideolojik kalplarn kylere kadar gnderip onlar rakip birer ideoloji olarak dinin karsna karmaddr. Bunun nemli bir yn bizzat mmet hissinin Cumhuriyet devrinde din meselelerinde gcn kaybetmi olmamasdr. Cumhuriyet bile zaman zaman bu mmet idelojisinin kendinden daha kuvvetli olduunu kabul etmek zorunda kalmtr. 1928 ylnda, Prof. Fuat Kprl'nn dinin geliimini bir nevi din bilimi merkezi olarak ileyecek olan lahiyat Fakltesine balamaya almas kamuoyunun (=mmetin) mukavemeti karsnda terkedilmiti. Devlet bundan sonra dini bilimsel abalarla ekillendirmekten vazgeti. Kemalizm ideolojisinin zaafna da belki en iyi bu noktada parmak basmak mmkndr. Kemalizm, kltrn kiilik yaratc katnda yeni bir anlam yaratmad ve yeni bir fonksiyon grmedii iin bir rakip ideoloji roln oynayamamtr. Kemalizm'in Trkiye'de ailelerin ocuklarna intikal ettirdii deerleri deitirmekteki etkisi ancak sath olmutur. Bu sathlik dahi bir dereceye kadar slami gemiimizin zorunlu bir sonucudur. nsann sosyal kiiliinin ve eyleminin her tarafna szan bir dncenin kapsaycl, bilhassa o kltr kalbnn iinde yetienlerce kolay idrak edilmeyecektir. Bu ideolojik kalplar iinde eitilenler yeni bir ideoloji imal ettikleri zaman da bu ideolojinin ayn kapsayclkta olmas gerekeceini dnmeyeceklerdir. Kemalizm'e aile katnda etken olmasn salayan bir blm ilave etmek gerei bylece ancak yeni bir hukuki normun yerletirilmesi gerei olarak dnlecekti. Aile reformu hukuktaki reforma mnhasr kalacakt."25 Bizim ben-idraki tanmlamamz, erif Mardin'in "kltrn kiilik yarat25 Mardin, ., Din ve deoloji, (stanbul:letiim, 1995, 7. bs.), s. 148-9. Alntdaki italikler yazara aittir.

12
DVAN 1997/1

Medeniyetlerin Ben-draki

c katnda yeni bir anlam yaratma" ibaresi ile bu erevede bir btnlk arzetmektedir. Kapsaml bir ben-idraki tanmlamas olmakszn bylesi bir anlam alan olumas da, kiilik dzeyinde tutarl bir duru sahibi olunmas da mmkn grnmemektedir. Husserl'in Selbstverstandnis (ben-idraki)26 ile Lebenswelt (hayat dnyas ya da ortak tecrbe alan) arasnda kurduu iliki biimi, bylesi bir gizli nerme tamaktadr. Fenomenoloji yntemi ile mutlak bir idrak dzeyine ulamay hedef edinen Husserl27 hayat dnyasnn bilimsel incelemeye mdahele ettiini; bu dnyann bize verilmi olduunu ve bizim kendimizi ancak onun iinde tecrbe ve idrak edebildiimizi vurgulamtr. Gurwitsh'in de ifade ettii gibi, hayat dnyas kavram bat biliminin varlk ve bilgi dzlemleri arasndaki balantsn salamaktadr: "Dier bir ok kltrel faaliyetler gibi bilimsel bilgi elde etme, ortak tecrbe alan olan bu hayat dnyas iinde gerekleir ve bilimsel problemler de bu alan iinde oluur."28 Husserl tarafndan, bat insannn tarih-kltrel gerekliini tanmlamak zere, ben-idraki ile hayat dnyas arasnda kurulan bu ilikinin yorumlanmasnn bir adm tesine geerek, nce bat insannn bu hayat dnyas ile olan zihn tahayylat ilikisi ve bu ilikinin ben-idraki temelindeki tezahr zerinde younlamak gerektii kanaatindeyiz. Ancak o zaman, bat medeniyetinin temel unsuru olan medeniyet prototipinin ben-idrakinin temel unsurlarnn kavranabilmesi mmkn olabilir. nsann, zellikle de bat insannn, mkemmellii dncesinin tarih sreklilii bylesi bir ben-idrakinin yansmas olarak grlebilir. Bu noktadaki temel tezimiz, insann ben-idrakinin dokuyan temel unsurlarn kendi zat (egosu) ile bu zatn varoluunu idrak ettii hayat dnyas ve bu ikisinin de kayna olan Mutlak Varlk -Tanr ya da Tanr'nn panteizm veya materyalizm eklinde bu unsurlarla zdeletirilmesi- arasndaki varolu idrakidir. Bat medeniyetinin ben-idrakini belirleyen ve antik dnemden hristiyanla, hristiyanlktan modern sekularizme nfuz ederek zihniyet oluumu dzeyinde intikal eden en temel sreklilik unsuru olan ontolojik yaknlama telakkisi (varolu dzlemlerinin yaknlamas) bylesi iki varolu telakkisi ifradnn rndr.29 kinci olarak da, ben-idraki ile hayat dnyas arasndaki bu ilikinin bat medeniyeti dndaki medeniyet havzalarn da kapsayacak bir teorik ere26 Husserl'in bu kavramla ilgili tanmlamas iin bk. Die Krises der europaischen Wissenschaften und die transzendentale Phanomenologie (hague: ed. W. Biemel, 1954) s. 275-280. 27 Husserl, E., Logische Untersuchungen, 2 cilt, (Halle:Max Niemeyer, 19001901), c. 2, s. 8. 28 Gurwitsch, Studies in Phenomenology and Psychology. (Evanston: Nortwestern University Press, 1966), s. 422. 29 Gerek ontolojik yaknlama kavram, gerekse bu varolu telakkisinin bat medeniyeti iindeki tarihi sreklilii ve teorik btnl konusunda bk. Davutolu, A. Alternative Paradigms , (Lanham: University Press of America, 1994), 1. ve 2. blmler. Bu konu ileride bamsz bir makale olarak Divan'da yer alacaktr.

13
DVAN 1997/1

Ahmet DAVUTOLU

veye dntrlmesi gerekmektedir. Aslnda her medeniyet, varolula ilgili bir ben-idrakini, hayat dnyasn etkileyebilecek kapsamllkta ortaya koyabildii lde yaayabilir bir medeniyet formu haline dnebilmektedir. Bir bat insannn ben-idraki ile sosyo-ekonomik evresi arasnda, bir slam insannn ben-idraki ile kurduu ehirler arasnda, bir in insannn ben-idraki ile sosyal dzen anlay arasnda, bir Hint insannn ben-idraki ile ngrd sosyal hiyerai arasnda hep ayn bamllk ilikisi sz konusudur. Benidraki ile hayat dnyas arasnda etkin ve dorudan iliki kurabilen medeniyetler canlanma yaarken, bu ilikinin koptuu ya da zayflad medeniyetlerde bunalmlar ve dler grlmektedir. Bugn modenleme ve medeniyet direnci arasndaki elikinin en nemli boyutu da alternatif ben-idrakleri arasndaki iliki ile ilgilidir. Bir taraftan batllama hareketlerinin geleneksel medeniyet ben-idraklerini zerek bat ben-idrakini transfer etme abalar baarsz kalrken, dier taraftan geleneksel medeniyet ben-idraklerinin sosyal formlar belirleme gleri zaafa uramtr. Bu eliki, medeniyet ben-idraki ile sosyal formlar arasnda bir tr yabanclama sorununu beraberinde getirmitir. Bat-kart tepkiler geleneksel ben-idrakini diri ve canl tutmu olmakla birlikte, bu ben-idraki, kendi hayatiyetini yanstacak bir hayat dnyas oluturamamtr. Hayat-dnyas tekelci kltrn yaygnlamas ile batllarken, geleneksel medeniyet ben-idraki diriliini srdrmeye devam etmi ve kar sosyal formlar oluturma abas iine girmitir. Varolu eksenli alternatif ben-idraklerini ve karlkl etkileimlerini anlamakszn bu elikiyi anlamlandrabilmek ve medeniyetlerin kurulu ve dnmlerindeki dinamikleri zmleyebilmek ok gtr. Radikal modernist sylemin de, devrimci sosyalist sylemin de en byk zaaf medeniyet-baml ve ben-idraki temelli unsurlarla evrensel zorunluluk gibi grlen tarih sreler arasndaki ayrm grememeleridir. Modernlemeyi, evrensel bir zorunluluk olmakla bir medeniyet 'ihtidas' olarak grme arasnda bocalayan bat-d medeniyetin elit-unsurlar, aslnda, ait olmadklar bir medeniyetin ben-idrakine nfuz etmeye almlardr. Medeniyet ben-idrakleri arasndaki eliki bu nfuz etme abasn baarszla uratnca, nfuz edilmeye allan medeniyetin ben-idrakini de, terkedilmeye allan medeniyetin ben-idrakini de benimseyemeyen eklektik gei dnemi elitleri ortaya km; bu eklektik elit ile tarih sreklilik iinde ben-idrakini muhafaza etmeye alan toplum kesimleri arasnda bir gerginlik alan olumutur.

14
DVAN 1997/1

Toplumsal deer sistemi ile bu elikiyi yaayagelen elit bir taraftan da kendi iinde bask altnda tutmaya alt aile-temelli i-bilin ile siyasi-temelli d sylem arasnda psikolojik bir gerilim yaamaya balamtr. Son dnemlerde batl akademisyenlerce tretilen kktendinci ve siyasal slam tanmlamalarnn i siyasette dlayc bir biimde benimsenmesinin temel sebebi de, nne bir sfat eki getirilmi slam'n reddinin, i-bilin iinde reddedilmesi mmkn olmayan slam'n reddi anlamna gelmeyecei rasyonalizasyonuna snarak psikolojik elikiyi ortadan kaldrma abasdr. Bu ka-

Medeniyetlerin Ben-draki

, pragmatik tanm ve zmleri derinlikli felsef araylara tercih etme kolayclna yol amaktadr. nsann kendi ben-idrakini bir varolu anlam olarak zememesi, srekli bir kimlik kaymasn beraberinde getirmektedir. Son zamanlarda Trkiye'de gizli Osmanlclk'tan tek parti dneminin devrimci sylemine, sembolik slamclk'tan sembolik sekularizme kayan kimliklerin konjunktre bal olarak srekli eksen deitirmesi de bu i elikinin doal bir sonucudur. IV. Medeniyet Ben-idraklerinin Mukayeseli Tahlili Medeniyet ben-idrakleri arasnda mukayeseli bir tahlil, hem ben-idrakinin medeniyet oluumundaki roln, hem de "teki" kavram ile ilgili psikokltrel unsurlarn oulculuk zerindeki etkisini ortaya koyabilmek asndan byk bir nem tamaktadr. Bir ok dier karma ve alt kategoriler gelitirmek mmkn olmakla birlikte medeniyetlerin ben-idraklerini be farkl prototip etrafnda mukayese edebiliriz: i. Gl ve sert ben-idraki: Bu medeniyet ben-idraki iyi tanmlanm, felsef ve metafizik adan kkl bir temel zerine oturmu, kapsaml ve tutarl bir dnya grne dayand iin gl bir yapya sahiptir. teki medeniyet unsurlarnn kategorik bir tarzda dlanmas bu medeniyet ben-idrakine nfuz edebilmeyi imkansz kld iin de, serttir. Bu sebeble bylesi bir medeniyet ben-idrakinin rn olan medeniyetler tekelci, hegemonik ve g-merkezlidir. Bu tr bir medeniyet ben-idrakinin en arpc tarih misali Hint medeniyetindeki dlayc kast sisteminin temelini dokuyan Ar (Aryan) ben-idrakidir. Bu dlayc antik gelenek asrlar boyu etkisini srdrm ve Sanskrite'de Ar olmayanlar iin kullanlan barbara kelimesi Yunan siyasi dncesine, yabanc anlamna gelen barbaros eklinde gemitir. Dier medeniyet birikimlerinin ve kltrel gruplarn kategorik olarak dlanmasn temsil eden bu kavram bat dncesinde ve siyasi zihnyetinde asrlar boyu etkisini srdrmtr. Sert ben-idrakinin ngrd dlaycln farkl trleri vardr. Dlaycln en basit tr kabilelerde grlr ki, bir kabile ya da ailenin yelerinin dierleri zerindeki mutlak stnl esasna dayanr. Snrl bir tasavvurata ve corafi alglaya dayanan kabile dlaycl, daha ok ilerleyen sayfalarda ele alacamz zayf ve sert medeniyet ben-idrakinde kendini bulur. En kapsaml dlayclk, bir medeniyetin kllyen dierlerinden dlanmas ile sz konusu olur. nsanolunun btn erdeminin tek bir medeniyete ait olduu ve bu "zel" medeniyetin hem insanln dier unsurlarnn snrlarn ve hedeflerini, hem de geleceini belirleme hakkna mutlak olarak sahip olduu inancna dayanan bylesi bir dlayclk, tabii olarak, tarih belirleyen etken bir medeniyet ile dier edilgen medeniyetler eklinde bir ayrtrmay kanlmaz klar. Bylesi klli bir medeniyet dlayclnn en arpc misali Huntington'un West-Rest (Bat-Dierleri) eklindeki katego-

15
DVAN 1997/1

Ahmet DAVUTOLU

rik ayrmdr.30 Bu kategorik dlamaya gre "Dierleri"nin z ve muhtevas edilgen bir deiken, "Bat" ise mutlak ve etkendir. Bu sebeple de "Bat" ile ilgili genel bir nermede bulunmakszn "Dierleri"ni tanmlamak mmkn deildir. "Dierleri" kavram "teki" alglamasn tanmlayan sradan bir kavram deildir. Dlayclk itibaryla ok daha kapsaml ve nerme ykldr. "teki" kavram bir kabilenin, milletin ya da dinin i tutarlln yanstan bir tanmlama iken, "Dierleri" kavram farkl zelliklere sahip deiik topluluklarn, milletlerin, dinlerin ve medeniyetlerin tmn ihtiva etmektedir. Yani tek boyutlu ve ynl deil, kll bir dlamadr. Mesela, bir Srp iin "teki" kapsamnn iine, etnik dlamann bir sonucu olarak, Mslmanlar ya da Hrvatlar girmektedir. Bir inli, Meksikal ya da Gney Afrikal bir Srbn "teki" alglamasnn iine girmedii gibi, bir Rus aksine geniletilmi Slav ben-idrakinin ayrlmaz bir unsuru konumundadr. "Dierleri" kavram, dierlerinin biyolojik, siyasi, sosyal ve kltrel varln bu ayrm yapan znenin varlna balayan, nihai ve mutlak bir benmerkezci varolu tasavvuru ngrmektedir. Bu ynyle de "teki" kavramnn ok tesinde bir btncl dlamann psikolojik arkaplann gstermektedir. Makalemizin bataki kavramsal erevesini kullanrsak, bylesi bir yaklam "bat ben-idrakinin ortak tarih tecrbesini yanstan hayat dnyasnn (Lebenswelt) dier medeniyet unsurlarnn hayat alann tanmlama ve snrlama hakkna sahip olduu" gizli nermesini barndrmaktadr. Bylesi dlayc bir tasavvur Mathews ve Huntington'un aktan syledii, Fukuyama'nn ise imal bir gndermede bulunduu bir tr hidayet ve kurtulu teorisine zemin hazrlamaktadr: Dier medeniyet havzalar varlklarn srdrme abalarn ve iddialarn terketmeli ve tarihin sonunun getirdii imkanlardan faydalanabilmek iin Bat medeniyetinin temel parametrelerine uyum gstermeye almaldrlar. Rudyard Kipling'in "Beyaz Adam'n Misyonu"nun ngrd ben-idraki ile Huntington'un tezine zemin tekl eden "Bat ve Dierleri" kategorik ayrtrmasnn sonucu olan bu klli dlayc idrak, bu anlamda, gl ve sert bat medeniyet ben-idrakinin en arpc misalidir. Kipling ve Huntington arasndaki zihniyet sreklilii, ayn zamanda, kabileci, smrgeci ve yeni-smrgeci dlayclk trleri arasndaki i btnl de yanstmaktadr. Bu erevede antik Ar istilas da, modern dnemlerdeki smrgeci yaylma da, yeni smrgeci mantn snrlar iinde yorumlanmaya allan kreselleme de, bir medeniyet sentezi ve oulculuk ngrmemektedir. Aksine, otantik medeniyet havzalarn dlayan ve o toplumlarla karmaya engel olan bir zihnyet ortaya konmaktadr. Dravidleri dlayan Ar psikolojisi ile, bir taraftan gmen iileri gettolara hapsetmeye alan dier taraftan da gneykuzey dengesizliini srekli bir biimde korumak isteyen bat-merkezli kreselleme abalar, ortak renk, dil, rk ve medeniyeti paylaan toplumlarn
30 Huntington, a.g.e., s. 39.

16
DVAN 1997/1

Medeniyetlerin Ben-draki

stnl varsaymna dayanan ayn gl ve sert medeniyet ben-idrakinin rndr. (ii) gl ve esnek medeniyet ben-idraki: Bu ben-idraki, iyi tanmlanm, kapsaml tutarl ve evrensel bir dnya grne dayanmas asndan gl olmakla birlikte ncekinden farkl olarak esnek bir nitelik tamaktadr. Ben-idrakindeki esnekliin ana lt, nfuz edilebilirlik zelliidir. Baka bir deyile, bu ben-idraki dier kltr unsurlarna ak ve paylalabilir bir nitelik arzetmektedir. Medeniyet formlarnn sentezleri ve oulculuk bu tr medeniyetlerin iselletirici atmosferinde mmkn olabilmektedir. Hayat tarz farkllamalar ve kltrel biimlerin kendilerini retebilme kabiliyetlerinin hakim medeniyetin siyasi patronaj altnda srd bu medeniyet yaplanmalar, hiyerarik hayat tarz dzenlemelerinden ok, deiik kltr ortamlarnn yatay ve yanyana varolma haklar zerinde ykselmektedir. Bu tr medeniyet ben-idrakinin en arpc iki misali Byk skender'in siyasi hakimiyeti altnda oluan eklektik medeniyet havzas ve slam medeniyetinin Abbasi, Endls, Osmanl ve Hint eksenlerinde tebarz eden deiik biimleridir. Daha nce gl siyasi merkezler oluturmu blgesel medeniyet havzalarn tek bir siyasi dzen altnda birletiren Byk skender bir anlamda antik dnemde basit de olsa ilgin bir kreseleme tecrbesinin yaanmasna yol amtr. Yunan, Anadolu, Msr, Harran, Mezopotomya, ran ve Hint medeniyet havzalarn seri ekilde denetim altna alan Byk skender, bu havzalar arasnda ortaya kan etkileim ile eklektik medeniyet merkezlerinin olumasna zemin hazrlamtr. Biribirlerini yok ederek hegemonik bir merkez oluturma abasndan ok karlkl bir etkileim sreci iine giren bu medeniyet havzalarnin tek bir siyasi otorite altnda yakn bir etkileim sreci iine girmi olmalar, daha nce bu lde yakn bir ekilde temas kurmam birikimler arasnda, canl ve sonraki dnemleri etkileyen, dinamik bir srecin devreye girmesine yol amtr. Zeus ve Buda imajlar birbirleriyle yzlemi ve kaynam, skenderiye btn yerel medeniyet unsurlarnn kltrel etkileim alan haline dnm, Yunan rasyonalizmi ve politeizmi Harran ve Hint mistisizmi ile tanm, kkl Msr ve ran gelenekleri ilk defa ortak bir siyasi patronaj altna girmilerdir. J. Pirenne'nin de vurgulad gibi "medeniyet btn insanlarn ortak deeri haline gelmitir": "Dini gelenekler de bu byk lekli sinkretik hareketliliin tesiri altna girmilerdir. Bu hareketliliin zirvesi skenderiye'de ortaya kmtr: Bu uluslararas ehir btn dini inanlara ak hale gelmitir. Osiris, Adonis, Attis, Tammuz gibi tabiat-eksenli tanr imajlar, Ammon-Ra, Shamash, Zeus gibi gne-eksenli tanrlarla bu ehirde bulumu ve kitleler deiik inan biimleri ile dorudan temasa gemiler ve birouna eit bir yaklam sergilemilerdir."31 slam medeniyet tarihinin nemli merkezleri olan 9. ve 10. yzyl Badad', 12. ve 13. yzyl Kahire ve Grenada's, ve 16 ve 17. yzyl stanbul ve Delhi'si de farkl medeniyet ben-idraklerinin, kurumlarnn ve hayat bi31 Pirenne, J., The Tides of History (Londra: G.Allen and Unwin, 1962), c. 1,s. 275
DVAN 1997/1

17

Ahmet DAVUTOLU

imlerinin birlikte yeniden retilebildikleri hayat alanlar (Lebensraum) olmulardr. Bu adan bakldnda Hz. mer dneminde ksa bir sre iinde gerekletirilen ve Msr, Mezopotamya, Harran ve ran medeniyet havzalarn btnletiren olaanst hzl siyasi yaylma getirdii yzlemeler ve sonular itibaryla Byk skender'in asker yaylmasna benzemektedir. slam medeniyetinin temel fark bu yaylmann dinamik gc olan dnya grnn Byk skender dneminden farkl olarak i tutarll yksek bir altyapya ve inan sistemine dayanm olmasdr. Dolaysyla slam medeniyetinin siyas yaylmas esnasnda sadece yerel medeniyet havzalar birbirileriyle tanmam, ayn zamanda siyas yaylmann merkezindeki topluluk her bir yerel medeniyet havzas ile yzleme ihtiyac iine girmitir. Fkh, kelam, hadis, tefsir gibi klasik slam ilimlerin ortaya k, slam felsefesi, matematii, corafyas, tbb gibi daha nceki deiik sistematik bilgi btnlerinin yeni bir eksene oturtulmas da bu ihtiyadan domutur. Bu ok ynl hesaplamann getirdii gl birikim, slam medeniyetini, Byk skender'in ksa dnemli sinkretik etkisinin tesinde, asrlar sren ve farkl biimlerde ayn z srdrebilme kabiliyeti kazanan bir nitelie brndrmtr. Bu hesaplamalar, bir taraftan i tutarll yksek bir dnya grnden kaynaklanan gl bir medeniyet ben-idraki olutururken, dier taraftan siyasi hakimiyet altna alnan alanlardaki farkl kltr birikimlerinin kendilerini yeniden retebilecekleri bir hayat alann da muhafaza etmitir. slam medeniyetinin bu iselletirebilme zellii Toynbee tarafndan "evrensel slam devlet"32, Goitein tarafndan da "ortaa dini demokrasisi"33 olarak adlandrlmtr. slam medeniyetinin bu zellii dolaysyla tarihte ilk defa kapal medeniyet havzalar uzun sreli siyasi patronajlarla biribirlerine almlar ve Byk skender zamannda grlen ksa dnemli tanmaya dayal basit "kreselleme", uzun dnemli etkileime dayal karmak ve dinamik bir "kreselleme"ye dnmtr. slam medeniyetinin gerekletirdii uzun dnemli etkileim sonucunda, pek yolu ile ekonomik retim ve tketim kalplar, Buhara'dan Kahire'ye, Delhi'den Kuds'e, stanbul'dan Grenada'ya deiik medeniyet merkezlerine yaylan ehircilik modeli araclyla farkl hayat tarzlar, ortak kavramsal ve linguistik aralar ile farkl dnce ve bilim rnleri, yaygn tasavvuf ekolleri ile farkl mistik ve metafizik unsurlar, dnya kresinin geleneksel kuanda kapsaml bir etkileim alan ortaya karmtr. Yaanan geici siyasi bunalmlar dahi bu geni lekli ortak hayat alann yok edememitir. 14. yzylda Mool istilasnn yol at geni apl siyasi danklk dahi, ayn yzylda, Dou Afrika'dan Malakka'ya kadar uzanan Hint Okyanusu'nun bir slam ticaret havzas ve kltrel etkileim alan haline geliine engel olamamtr. slam medeniyetinin ben-idrakini daha esnek yapan iki temel unsur vardr. Birincisi, zel bir rk, kabile ya da sosyal grubun seilmi ve stn olduu
32 Toynbee, a.g.e., c. 1, s. 32 33 Goitein, S.D., "Minority Self-Rule and Government Control in Islam", Studia Islamica, 1970, c. 31, s. 109.

18
DVAN 1997/1

Medeniyetlerin Ben-draki

inancna dayanmayan slam toplumuna nfuz edebilmenin mmkn olmas; ikincisi ise farkl inanlara mensub topluluklarn zel hukuki statlerle sistem iinde kendi hayat tarzlarn yeniden retebilme ans elde etmi olmalardr. Bu iki zellik, slam medeniyetinin ben-idrakinin, ilkadaki misalini Ar topluluklarda, modern misalini ise smrgeci ve yeni-smrgeci yaplanmalarda grdmz dlayc ve sert bir nitelik kazanmasn nlemitir. Alman arkiyat Adam Metz, Die Renaissance des Islams (slam'n Rnesans) balkl nl eserinde, slam medeniyetinin bu zelliini karlatrmal bir yntemle u ekilde ortaya koymaktadr: "slam devletini, Ortaa Hristiyan Avrupa'sndan ayran temel fark, snrlar iinde, ikincisinin aksine, slam dndaki deiik inanlardan ok sayda halkn yaamakta olmasdr. Yanyana birarada yaama zorunluluu, Ortaa Avrupa'snda mutlak olarak bilinmeyen bir msamaha atmosferinin douuna yol amtr. Bu msamaha slam'da, mukayeseli dinler ilminin ve evkli bir irfann douunda ifadesini bulmutur. slam' kabul etmeler dnda, btn bu farkl inan gruplar varlklarn srdregelmilerdir. (...) Bir mslmann, cizyesini demi bir Hristiyan' zorla ya da kt muamele ile slam' kabule etmeye zorlamas lmle cezalandrlacak bir fiil olarak grlmtr. (...) Hanbeli ve Hanefi hukukuna gre gvenlii garanti edilmi bir gayrimslimin (zmmnin) hayat bir mslmannki ile mutlak anlamda eit saylyordu ki, gerekten bu ok nemli bir prensiptir. (...) Hkmet gayrimslim tebaann ibadetine hi bir zaman karmad gibi sk sk kutlanan grltl hristiyan festivallerini himaye ederdi. (...) 200/815 yl civarnda Halife Me'mun btn tebaaya inanlara ve dini rgtlenmeleri konusunda tam ve mutlak bir hrriyet vermek istedi. Bu dzenlemeye gre hangi inantan olursa olsun her topluluk, sadece on kiiden bile olusa, kendi dini liderini seebilecek ve bu lider Halife tarafndan tannacakt. Dier byk hristiyan gruplar bylesi bir dzenlemeyi kabul etmediler ve en kk dini aznlklarn bile kendi kendilerini idare etmesinin nne gemeye altlar."34 Bu dnemde Halife Me'mun'un huzurunda katoliklerin, ateperestlerin, sabilerin, felsefecilerin ve kelamclarn katld dini ve felsefi tartmalar yaplyordu.35 Farkl medeniyet birikimlerini kuatmaya alan bu oulculuk siyasi nvan ve kavramlara da yansmtr. Osmanl sultanlarnn Halife, Padiah, Hakan ve Kayzer gibi nvanlar birlikte kullanmalar kkl siyasi gelenekler kurmu gemi medeniyet birikimlerini temsil ve iselletirme abasnn bir rn olarak deerlendirilebilir. Bu ekilde, byk devlet gelenekleri kurmu slam, ran, Roma ve Turan geleneklerini kendinde btnletirdii iddiasn sembolik olarak dile getiren Osmanllar, kadm kavram ile de tarihn ezeli kulvarnda yorulmu btn medeniyetlerin msbet unsurlaryla ken34 Mez, A., Die Renaissance des Islams, (Heidelberg,1922), s. 29-32, 39-40. A. Metz bu gr serdedikten sonra gnderme yapt dipnotta "bu kanun, gnmzde Trk imparatorluunda da geerlidir" demektedir. 35 Tritton, A.S., Muslim Theology, (Londra: Royal Asiatic Society, 1947), s. 73.

19
DVAN 1997/1

Ahmet DAVUTOLU

dilerinde sregeldiini sembolik olarak ifade etmektedirler. Bir anlamda, ezeli gemii kadm kavramyla ebedi gelecek iddias ihtiva eden devlet-i ebed mddet kavramnn bulutuu yerde Osmanl siyasi tahayylat ve iddias olumutur. Bu kuatc tahayylat, iselletirici ve esnek bir medeniyet benidrakini gerekli klmtr. (iii) gl ve yerel medeniyet ben-idraki: kapsaml ve sofistike bir dnya grne sahip olmak asndan gl bir tahayylata dayanmakla birlikte bu dnya grn yerel bir medeniyet havzas ile snrlayan ve o havzaya zel bir anlam atfeden bu ben-idraki, ou zaman kendi havzas dnda evrensel bir ideal ya da hegemonik bir g peinde komamtr. Kendi medeniyet havzas ile dier medeniyet havzalar arasnda kendisini merkez edinen bir dlayclk benimseyen bu medeniyet ben-idraki birinci trde grlen cinsten evrensel hegemonyaya ynelik sert bir nitelik kazanmamtr. Bu tr bir medeniyet ben-idrakinin en arpc misali geleneksel in benidrakidir. Kkl bir metafizie ve ahlak felsefesine dayanan in dnya gr yerel medeniyet havzasnda sert, dier medeniyet havzalaryla ilikide kendini soyutlayc ekilde dlaycdr. Kendi yerelliine olan ar gven in medeniyetinin dier medeniyet havzalarna ynelik bir istila ya da hegemonya savana girmesine engel olmutur. Yerel havzaya yklenen bu zel deer, in'i dier medeniyetlerle olan ilikide iki tavra yneltmitir. Birinci tavr in seddi ile kendini gsterir ki, gl yerleik medeniyetin dier etkilere kar savunulmasna yneliktir. Burada kendi medeniyet havzasnn deerlerine ve siyasi dzenine duyulan gven ve stnlk duygusu o medeniyet havzasnn d etkilere kapatlmasna yol amtr. Bu, bir anlamda, evrenin merkezi olarak grlen in'i d etkilere kar koruma abasdr. Krejci'nin evrenin merkezi olma konusunda in medeniyetinde eski alardan gnmze kadar gelen sreklilie yapt atf bir ben-idrakinin kendi kendini retebilme kabiliyetini gstermesi bakmndan byk bir nem tamaktadr: "Btn zamanlarda inliler lkelerini evrenin merkezi olarak grmlerdir. in'in geleneksel ismi olan Zhongguo drt esas yne gre beinciyi yani merkezlii temsil eden Orta Krallk anlamna gelmektedir. in devletinin bugnk ad olan Zhonghua Renmin Gongheguo (in Halk Cumhuriyeti) de hem sreklilii hem de in lisannn zgnln gstermektedir."36 Bu tr bir dlayclk, Bat medeniyetinin sert karakterinden tamamyla farkldr. Bat medeniyetinin dlaycl kendi yerelliini evrenselletirme abasnn rn iken, in medeniyetinin kendini dlaycl, d dnyann, stn grlen yerellii etkilemesine kar bir tedbir mahiyetindedir. in'in Moollar dnda hi bir d siyasi gcn dorudan etkisi altna girmemesini salayan temel faktr yereli kutsayan bu ben-idrakidir. Bu nedenledir ki, bat smrgecilii in'in darya kapal kilidini aabilmek iin uzun sre aba gstermek zorunda kalmtr. kinci tavr ise, dardan gelen etkiyi dntrme ve yerel unsurlarla yeni
36 Krejci, J., Before European Challenge: The Great Civilizations of Asia and the Middle East, (Albany: State University of New York Press, 1990), s. 223.

20
DVAN 1997/1

Medeniyetlerin Ben-draki

bir nitelie kavuturma abasdr. Budizm yoluyla Hindistan'dan, Mool istilasyla Orta Asya'dan gelen etkilere ak ve esnek olan in ben-idraki, gl yerellii ile, bu etkileri in ben-idrakine uygun yeni bir paradigmaya dntrebilmesini bilmitir. inlilerin kendi atklar kapdan in'e giren Budizm'in btn Dou Asya'y birletirebilecek ve in'i yerelliinden karacak supranasyonel bir dini hissiyat oluturamamas, zamanla in'in geleneksel ben-idrakinin ve yerel deerlerinin ynlendirmesi ile dier Budist inan ve pratiklerinden farkl bir in Budizminin domasna yol amtr. Modern dnemde sosyalizmin in'in yerel artlarna uyarlanmas da, bugn kapitalizmin in deerleri ile yeni bir nitelik kazanmas da, bylesi bir tepki olarak yorumlanabilir. in'i tahlil ederek gstermeye altmz gl ve yerel medeniyet ben-idraki ile ilgili olarak ulatmz sonular byk lde Japonya iin de geerlidir. (iv) zayf ve sert medeniyet ben-idraki: bylesi bir ben-idraki dnya gr asndan daha basit, metafizik yaklam ve nermeler asndan ise tekdzedir. Daha yerel ve snrl bir alglay biimini yanstmas bakmndan zayf, dier medeniyet birikimlerini dlamalar ve datmalar asndan ise serttir. Bu zayf ve sert karakter, ou zaman, baskc ve zc bir askeri yaylmay beraberinde getirir. Genellikle ksa sreli olan ve kendine has bir yerleik dzen kuramadan zd medeniyet birikimleri tarafndan asimile edilen bu tr medeniyet ben-idrakleri, hareketlilik dzeyi yksek ve dinamik gebe topluluklarn tek bir siyasi otorite altnda toplanmalar sonucu domu ve gelimitir. Bu tr medeniyet ben-idrakinin en arpc misali Asya-kkenli btn gebe unsular tek bir otorite altnda toplayarak kadim medeniyet havzalarnn tm zerinde bir kasrga gibi esen Cengiz Han'la birlikte ortaya kan Mool ben-idrakidir. Basit aman ritellerine dayanmas ve kkl ve kapsaml bir dnya grnden yoksun olmas bakmndan zayf, yzletii medeniyet birikimlerine tavr bakmndansa sert ve dlayc olan bu ben-idraki37, zamanla, siyasi olarak zd, ancak dnya gr olarak kapsaml bir alternatifini oluturamad, kadim medeniyet ben-idraklerini benimsemek zorunda kalmtr. Cengiz Han sonrasnda in'de hakim olan Moollar in medeniyet havzasnn, Hindistan'a inenler Hint-slam medeniyet havzasnn, ran zerinden Ortadou ve Anadolu'ya girenler slam medeniyet havzasnn genel ve kuatc ben-idraklerinin etki alanna girmilerdir. Timur ile balayan Orta Asya merkezli, hareketlilii yksek ikinci byk dalga ise, kuatc ve gl slam dnya gr dolaysyla ayn blgelerde medeniyet birikimi bakmndan ok daha kalc bir etkide bulunmutur. Bu
37 Bu sert zellik muhatap topluluklar dlayclk asndan da kendi iinde blyordu. Moollar dneminde Byk Han in'deki ulusu drt ayr kategoriye ayrmt: 1. Moollar, 2. Ne Mool ne de inli ya da inliletirilmi olmayan kavimler, 3. Kuzey inliler ve Hitanlar ve Crcenler gibi inliletirilmi kavimler, 4. yeni unsurlar, ya da en dk sosyal statye sahip gney inliler. Bu sosyo-politik yaplanma iin bknz. Krejci, a.g.e., s. 260-261

21
DVAN 1997/1

Ahmet DAVUTOLU

adan Timur'un siyasi ve askeri yaylmas ile Hindistan'da kurulan etki alan ve bunun sonucunda oluan Babr devleti Cengiz dnemi Mool aknlarnn geici etkilerinden ok kalc bir medeniyet sentezine nclk etmitir ki, bu adan daha ok Byk skender'in yaylmasnn yapt etkiye benzemektedir. Byk skender'in skenderiye'si ile Timur'un Semerkand' bu anlamda biri batdan douya, dieri doudan batya yaylan ve kadm medeniyet birikimlerini harmanlayan iki siyasi hakimiyetin kltr bilekesinin merkezleridir. Bu tr zayf ve sert medeniyet ben-idrakinin dier nemli misalleri olarak Kuzey Mezapotamya'daki gebe topluluklar birletirerek ilk cidd imparatorluk dzenini kuran Sargon'un nclndeki Akadlar'n gney Mezapotomya'da daha sofistike bir medeniyet havzas kuran Smerleri datmasyla ortaya kan medeniyet ben-idraki ve gebe aknlarnn oluturduu teutenik etki ile Roma imparatorluunu zen Germen kabilelerinin oluturduklar medeniyet ben-idraki gsterilebilir. Basit ve yaln bir dnya grne dayal Akad ve Germen ben-idrakleri gebe kltrn getirdii dlayc ve sert zellik ile daha kkl ve sofistike bir ben-idrakine sahip olan Smer ve Romallarn siyasi yaplarn dattktan sonra, ayn topraklar zerinde yendikleri medeniyet ben-idraklerini, daha sonraki tarih kimliklerini dokuyacak bir miras olarak devralmlardr. Modern siyasi tarih de dorudan etkileyecek olan Kutsal-Roma-Germen sentezi bylesi bir etkileim alan iinde ortaya kmtr. v. zayf ve esnek medeniyet ben-idrakleri: Basit, yaln ve yerel bir dnya grne sahip olmas dolaysyla evrensel bir iddia tamayan bu tr bir ben-idraki, baka medeniyetlerle girdii ilikilerde de hegemonik bir tavr sergilememektedir. Hegemonik bir z tamamas bu medeniyetleri g-eksenli ve hareketlilii yksek medeniyet akmlarna kar dirensiz klmaktadr. Dolaysyla da varolular dier medeniyetlerin tavrlarna bal kalmaktadr. Bat smrgecilerini byk bir hogr ile karlayan Amerika yerlilerinin, Afrika ve Avusturalya aboroginlerinin sahip olduklar ben-idraki bu trn en arpc misalleridir. V. Bat Medeniyetinin Ben-draki: J. Galtung ve Homo Occidentalis Oeconomicus Axiomaticus Bat medeniyetinin gl ve sert ben-idrakinin en arpc ve sistematik misali iin Johann Galtung'un bat medeniyetinin insan prototipinin, homo occidentalis economicus axiomaticus, zihnyet tahlilini esas alabiliriz. Bat insannn zihnyet oluumunu mekan, zaman, bilgi, insan-tabiat, insan-insan, ve Tanr-insan ilikilerinden oluan alt temel kriter erevesinde inceleyen Galtung38'un yaklam hem teorik i tutarllk hem de pratik uygulanabilirlik asndan son derece uygun bir hareket noktas da salamaktadr.

22
DVAN 1997/1

38 Galtung, J., "On the Dialectic between Crisis and Crises Perception", S. Musto and J.F. Pinkele, Europe at the Crossroads, (N.Y.: Praeger, 1985), s. 11.

Medeniyetlerin Ben-draki

1. Mekan: Galtung'a gre Bat medeniyetinin prototipi olan Bat insannn iinde yaanlan mekan ve yeryz ile ilgili temel nermesi "Bat ve zellikle Bat Avrupa ve Kuzey Amerika dnyann merkezini oluturur, dier btn blgeler bu ana kuvvetin evresini (periphery) tekil ederler" nermesidir. Yeryz haritalarnn ekillenmesinde bile temel etken olan bu mekan anlay, bat insannn dnyann merkezi olarak grd kendi mekan ile edilgen olarak grd dier mekanlar arasnda niha ve kategorik bir ayrm yapmasna yol amaktadr. Smrgecilik ve yeni smrgecilik bylesi bir mekan anlaynn rndr. Bu mekan anlay, bat medeniyetinin dier mekanlara yaylma sreci esnasnda iki tr yntemin egemen olmas sonucunu dourmutur: Ya yeni mekanlar merkezin uzantlar haline getirilmitir ki, bu durum o mekanlardaki otantik medeniyetlerin tmyle tasfiye edilmesi sonucunu dourmutur, ya da bu mekanlara sadece ekonomik kaynaklarn aktarlmas amacyla gidilmi ve bu amacn gerekletirilmesinin mmkn olmad durumlarda da merkez mekana geri dnlmtr. Birinci yntemin en bariz misalleri Kuzey ve Gney Amerika ile Avustralya ve Yeni Zelandadr. Bu mekanlar youn glerle birlikte merkezin doal uzantlar haline getirilirken otantik kltrler nce kenar blgelere itilmi, sonra kademeli bir ekilde marjinalletirilerek tmyle tasfiye edilmitir. nka ve Maya medeniyetlerinin hunharca yok edilmesi, Kzlderili kltrnn tmyle tasfiye edilmesi mekan idrakini tekelletiren bir zihnyetin rndr. kinci yntemin en bariz misalleri ise Hindistan ve Cezayir gibi merkez mekandan gelen ayrcalkl bir smrgeci zmrenin halkla ve otantik kltrle kaynamadan srdrd smrgeci iliki biimidir. Burada da ama yeni mekan eski sahipleri ile birlikte yaayabilecekleri bir hayat alan olarak benimsemek deil, smrlecek kaynaklara sahip bu evre mekandan merkez mekana, yani Avrupa'ya, en etkin kaynak aktarmn salayabilmektir. Bat medeniyetinin mekan idrakini slam ve in medeniyetlerinden ayran temel unsur bu iki yntemle ilgilidir. slam medeniyeti yayld mekanlar ortak bir varolu alan olarak grrken, in medeniyeti kendi mekann evrenin merkezi olarak grd iin bu mekann dna byk lekli yaylma hedefi gtmemitir. Hindistan'a, Dou Avrupa'ya ve spanya'ya giren mslmanlar bu blgedeki otantik unsurlar tasfiyeye uratmadan birlikte yaama yolunu tercih ederken, Hindistan'a giren Arler birinci yntemi yani tmden tasfiye yolunu, modern dnem ngiliz smrge imparatorluu ise ikinci yntemi yani yerlemeden kaynak aktarma yntemini, spanyollar ise hem Endls' hem de Gney Amerika'y istila ederken slam, nka ve Maya medeniyetlerini tmden tasfiye yntemini tercih etmilerdir. Geni apl bir yerleim faaliyeti yaanmakla birlikte nfus dengesizlii dolaysyla kkl bir tasfiye hareketinin yaplamad durumlarda ise kast uygulamasnn modern ekli olan Apartheid yntemi devreye girmitir. Bunun en canl misali ise son yllara kadar etkisini srdren rk Gney Afrika rejimidir.

23
DVAN 1997/1

Ahmet DAVUTOLU

Bu mekan anlaynn en doal sonucu ise farkl deerler izafe edilen mekanlara farkl kriterler uygulanmasdr. Bu anlaya gre dnyann merkezini oluturan Bat Avrupa ve Kuzey Amerika'da insan birinin muhatap olduu deerler sistemi ile dier blgelerdeki insanlara layk grlen deerler sistemi arasnda bir farkllama sz konusudur. Uluslararas hukukda byk lekli ifte standartlara yol aan bu mekan alglamas bat-d toplumlardaki ulusal siyasetleri de etkilemektedir. nsanlk birikimini bat medeniyetinin tarih geliimi ile zdeletiren modernletirici elit, bat-d toplumlarda da bu mekan alglamasndan kaynaklanan bir i farkllama dourmaktadr. Btn aydnlanmann ve insan deerlerin batdan kaynakland varsaymndan hareketle ulusal ideallerini bat mekanna ynelile tanmlayan bat-d toplumlarn merkez elitleri, kendi toplumsal deerlerinin neet ettii mekanlar, aynen bat insannn dierlerini dlamas gibi, dlamakta ve bu mekandan kaynaklanan toplumsal gruplar ikincil mekann dlanmas gereken unsurlar gibi grmektedir. Bat-d toplumlardaki kltr devrimi abalar, adalk ve kreselleme sylemi ile zdeleen bat-eksenli mekan idrakleri, toplumu bat ekseninde dntrebilmek iin uygulanan totaliter yntemler, hep bylesi bir mekan idrakinin ulusal dzeylere yansmalardr. Bu siyasi elitler iin aydnlanma gnei batdan domaktadr ve dounun kimlik direncini krmakszn bu gne ile btnlemek imkanszdr. Bylesi bir yaklam da, modernleme srecinin makalemizin banda atfta bulunduumuz Mathews'n bak asyla bir tr medeniyet ihtidas eklinde grlmekte olduunu gstermektedir. 2. Zaman: Galtung'a gre bat insannn zaman idrakinin temel nermesi "sosyal sreler alaktan yksee, basitten gelimie doru dorusal bir geliim iinde seyrederler ve bu ilerleme mutlaka bir msbet son (Endzustand) ile neticelenir." eklindedir. Bu izgisel zaman idrakine gre insanolunun son zaman diliminde ulat deerler, sorgulanmakszn kabul edilmek zorunda olunan, bir btn oluturur. Bu btne uygun davrananlar ilerici, bunu sorgulayanlar ise gericidir. Fukuyama'nn Tarih'in Sonu tezi bu zaman idrakinin tipik bir yansmasdr. Bylesi bir zaman idraki asndan bakldnda, insanlar tarihin sonunu getiren iyilerle, bu sona direnen ktler eklinde kategorik bir ayrma tabii tutulmaktadr. Bu deer-baml ayrma dayanan teoriler ayn zamanda tarihin sonunun deerlerine, yani bat medeniyetinin temel varsaymlarna kar direnen dier medeniyet havzalarna ynelik her trl stratejik ierikli ayrm ve mdaheleyi meru klmaktadr. Aslnda zaman idraki ile ilgili bu nerme son zaman dilimindeki hakim siyasi glerin statkoyu korumalar ve bu statkoyu tartmaya aan dier evreleri susturmalar iin uygun bir felsefi meruiyyet zemini hazrlamaktadr. Galtung'un bat zihniyetinin zaman idraki ile ilgi yapt bu tesbit, bat medeniyetinin temel dorularn kendi toplumlarna aktarma misyonundan hareket eden yerel siyasi elitler iin de geerlidir. adalk, ilericilik, gerici-

24
DVAN 1997/1

Medeniyetlerin Ben-draki

lik gibi kavramsallatrmalar ve bu kavramsallatrmalarn yol at kategorik dlamalar, bat-d toplumlarn da kendi ilerinde ayrca bir kutuplama iine srklenmeleri sonucunu dourmaktadr. nsanlk tarihindeki btn atlmlarn, yaanan gereklii sorgulayarak ama abasnn rn olduunu idrak edemeyen ve adalk adna yaanan gereklikleri statkocu ve domatik tarzda savunmaya ynelen siyas elitler, kendi adalk ve ilericilik anlaylarna aykr dncelerin taraftarlarn insan haklar kavramnn kapsamnn dna itmeye almaktadrlar. Kltr devrimi sylemi ile klasik in deerlerine sava aan Maoist yntem de, Arnavutluk'u da kapatarak tam bir kltr katliam yapan Enver Hoca da, geleneksel Kamboya toplumunu ilerlemeci sosyalist dogmalar erevesinde kymdan geiren Kzl Kmerler de, totaliter Ortadou ve Afrika rejimleri de hep bylesi bir zaman idrakini kendi iktidar hrslarna dayanak yapmlardr. Kendini zamann hem merkezine hem de gelecei belirleme hakkna sahip en ileri ucuna yerletiren bat medeniyeti, gelitirdii tarih bilinci ile, gemii ve gelecei kuatan yegane medeniyet olduu varsaymn dier medeniyetlerin bireylerinin zihnine de yerletirmektedir. Evrenselleen yerleik eitim paradigmas ve bu paradigmann arac olan ders kitaplar, insanlk tarihi ile bat medeniyetini zdeletiren bylesi ben-merkezci bir yanlsamann mutlak bir doruymucasna benimsenmesine yol amaktadr. Bat medeniyetinin kendi antik kkeni olarak grd Yunan ve Ar tarihi ile balayan, Roma ve feodalizm ile devam eden Rnesans ve Reform hareketleri ile modern dneme geen tarih anlay, btn felsef, iktisad ve siyas dnce tarih kitaplarnn bat-eksenli zaman idrakine baml bir ekilde kaleme alnmalar sonucunu dourmutur. Bylece in, Hint ve slam medeniyet havzalarnn bireyleri de bat benidrakinin zaman ve tarih anlay erevesinde yetitirilmekte ve kendi medeniyetlerinin insanlk tarihine hi bir katkda bulunmad artlanmas ile yeni bir zaman ve tarih bilincine ynlendirilmektedirler. Bu elikiyi arpc bir ekilde ortaya koyabilmek iin kendi toplumumuzdan tipik bir misal verebiliriz. 16. yzylda Avrupa'da yaanan siyasi bunalmn dnr olan Makyavelli Trk eitim sisteminde yetien vasat bir Trk aydn tarafndan dahi bilinirken, Osmanl medeniyetinin hakimiyet yzyl olan ayn dnemdeki siyasi dnce anlayn yanstan Knalzade siyasi dnce tarih uzmanalar tarafndan dahi bilinmemektedir. Bu durum in, Japon ve Hint medeniyet havzalar iin de pek farkl deildir. Bat-merkezli zaman idrakinden kaynaklanan gemile ilgili bylesi bir artlanma gelecekle ilgili baka bir artlanmay da beraberinde getirmektedir: Madem ki, insanlk tarihi tmyle bat medeniyetinin eseridir, insanln geleceine de bu medeniyetin elinde ekillenecektir. izgisel tarih anlaynn tek boyutlu bir mantkla ulat bu sonu aslnda anlk bir fotorafn mutlaklatrlmasndan ve tarihin galiplerin gzyle tek ynl olarak kurgulanmasndan baka bir ey deildir. Modern Bat medeniyetinin felsef zeminlerini hazrlayan batl dnrler 16. yzylda tarihe ve gelecee bu tr

25
DVAN 1997/1

Ahmet DAVUTOLU

bir bakla yaklam olsalard, o dnemin siyasi hakimiyetini elinde bulunduran kadm kavram ile insanlk tarihini kuattn, devlet-i ebed mddet kavram ile gelecei belirleme kudretini elinde bulundurduunu iddia eden Osmanl medeniyetine de ayn gzlkle bakacak ve kendi medeniyetini harekete geirecek muharrik gc oluturmaya almayacakt. Tarih bat medeniyeti gibi bir ok medeniyetin hem ykseliine hem de kne ahit olmutur; gelecek te tek boyutlu bir zaman idrakinin rn olmayacaktr. 3. Bilgi: Galtung, bat insannn bilgi ile ilgili temel nermesini "dnya az boyutlu ya da niha olarak tek-boyutlu bir bak as ile anlalabilir" eklinde zetlemektedir. Bu tek-boyutlu bak as bat medeniyetinin zihniyet yapsn dokuyan epistemolojik ayrma ilkesinin en nemli dayana olmutur. Bilginin kaynan tek-boyutlu bir ekilde kilisenin epistemolojik otoritesine indirgeyen ve rasyonel dnceyi dlayan dogma anlay da, bu anlaya tepki olarak gelien ve dogma-krc mcadeleyi antropocentric (insan-merkezli) bilgi kaynaklarnn tekilciliine dntren bilimsel sekuler epistemoloji de, aslnda, Galtung'un tek-boyutlu bak as olarak tanmlad yaklamn iki ayr tezahrnden baka bir ey deildir ve bu anlamda birinin varl dierine muhtatr. Kilisenin tek-boyutlu dogmatizmi ile rasyonel dnce arasndaki mcadele, zellikle David Hume'dan sonra, biribirleriyle uzlamas ya da ztlamas gerekmeyen iki ayr epistemolojik alana dnm ve tek-boyutlu bak alar, ister dini ister sekuler olsun, din adam-bilim adam farkllamas ile kendi zerk alanlarnda dnce tarzlar gelitiren entellektel prototiplerin olumasna yol amtr. Bylece mucizeleri ve kilisenin kendisinden menkul epistemolojik otoritesini bilimsel bir ereveye oturtamayan bilim adam da, kilisenin tanrsal znden g alan yanlmaz azizlerin dnya ile ilgili grlerini ak bir ekilde kerten objektif bilimsel gereklik karsnda aran din adam da, kendi tek-boyutlu epistemolojileri tarafndan meru klnan farkl prototipler oluturmulardr. Aslnda, gizli bir sreklilii kendi iinde barndan bu farkllama, bat medeniyetinin prototipindeki epistemolojik atlamay da beraberinde getirmitir ki, bu durum modernizm ile kilise arasndaki temel atma alann oluturmutur.39 Tek-boyutlu srekliliin ortaya kard epistemolojik farkllama felsef ve siyas sekularizmin temellerini dokumutur. Hume ile farkllaan bu iki bilgi alan, Comte tarafndan mutlak bir tarih hiyerariye sokulmutur. nsan zihninin geliiminin, nce olgularn tabiatst glerle izah edilmeye alld teolojik ya da fiktif safhadan, sonra da bu tr bir abann yetersizliinden hareketle ampirik karlklar olmayan soyut kavramsal erevelerin oluturulduu metafizik ve soyut safhadan geerek, dnyann gzlenebilir olgulardan hareketle anlald pozitif ve bilim39 Bat medeniyetindeki bu epistemolojik sreklilik ve farkllama unsurlar iin bk. Davutolu, Alternative Paradigms, s. 34-39. Ayrca bu konudaki bamsz bir makale Dvn'n ilerki saylarnda yer alacaktr. Ayrca bu konudaki bamsz bir makale Dvn'n ilerki saylarnda yer alacaktr.

26
DVAN 1997/1

Medeniyetlerin Ben-draki

sel safhaya ulatn iddia eden Comte, bylece tek-boyutluluun eksenini kilise dogmatizminden bilimsel mutlakla kaydrmtr. nceleri akl-bilim-ilerleme lemesi ile kanlmaz bir meruiyyet alan kazanan bu bilimsel tek-boyutluluk, zamanla, modernist epistemolojinin kar karya kald tutarllk ve ahlak denetim problemleri dolaysyla sorgulanmaya balanmtr. Bilgiyi insan-merkezli kaynaklarla snrlayan ve bu kaynaklar yoluyla mutlak geree ve srekli bir gelimeye ulaacan var sayan modernist epistemolojinin bu varsaym bugn tartlr bir konumdadr. Bu varsaymn en nemli amaz evrenin bir paras olan insann btn anlama abasndaki snrlarn gremeyitir ki, bu cidd bir sbje-obje elikisi ortaya karmaktadr. Bu erevede modernist paradigmaya ynelik sorgulamada temel faktrden bahsetmek mmkndr. Birincisi, bilimsel gelime kendisi bilimin sonularnn objektif gerekliini sorgulamaya balamtr. Mikrokozmos ve makrokozmos dzeyinde katedilen her mesafenin, yaplan her buluun, bir ok yeni bilinmezi beraberinde getirmesi, zamanla btn srlar zecei inancyla yola kan modern bilimin bu iddial temelini sarsmtr. kincisi, post-modern tenkitlerin epistemolojik boyutlarnn ngrd inter-teorik ve intra-teorik gereklik ayrmas, bu konuda greceli yaklamn zamanla felsef bir temele sahip olmaya baladn ortaya koymutur. Post-modern yaklam, bu konuda tutarl bir alternatif sunamamakla birlikte, modernist paradigmann zlme srecini hzlandran sorular retmektedir. ncs altml yollarda balayan ve gittike hz kazanan din uyan -ki bugn eski Marksist toplumlar da iine alan srekli bir olgu halini almtr- bilginin metafizik kaynaklar konusunun ve bilimin denetim altna alnmas meselesinin gndeme gelmesine sebep olmutur. Bylesi bir bilgi anlay ile siyasi ereveler ve uluslararas dzen arasnda kurulan iliki bat medeniyetinin prototipinin zgn niteliklerinden biridir. Epistemoloji ile tarihin ak arasnda varolduu kabul edilen mekanik bamllk, ayn zamanda, insanln tarih servenini bat medeniyetinin tekboyutlu bilgi temeline indirgemektedir. Bat medeniyetinin tarihin sonunu getirdiine inanan Fukuyama'nn dayand temel unsur da bu mekanik belirleyicilik ilikisidir: "Bilimsel metodun kefi tarih zaman nceki ve sonraki dnemlere ayran ve devr olmayan, temel bir blnme yaratmtr. Bu bir kere kefedilince de, srekli yaylan ilerlemeci modern doal bilimler meakib tarih gelimenin bir ok ynn izah eden dorusal bir mekanizma salamtr."40 Tarihin sonu tezi ile modernist kalplara ve uluslararas dzen erevelerine yeni bir meruiyyet zemini salamaya alan Fukuyama, ayn tek-boyutlu epistemolojik zeminden hareket etmekte ve bu anlamda 19. yzyl mutlak pozitifizm geleneini yeniden uyandrmaya alan yeniComtecu bir tepki gstermektedir. Bat medeniyetinin protipinin tek-boyutlu bilgi temeli bat-d toplumla40 Fukuyama, F., The End of History and the Last Man, (New York: Thf Free Press, 1992), s.73.

27
DVAN 1997/1

Ahmet DAVUTOLU

ra aktarld zaman ok cidd ahsiyet blnmeleri ve sosyal atma zeminleri ortaya kmtr. Ne slam, ne de in ve Hint medeniyetleri, niha bir gereklik blnmesine yol aan bylesi bir tek-boyutluluu mutlak bir epistemolojik k noktas olarak benimseyebilmitir. Son dnemlerde yaadmz eitim ile ilgili tartmalarda da bylesi bir bilgi anlaynn etkisini grmek mmkndr. Din eitimi geri kalm bir bilgi aktarmnn nakli olarak gren bir zihniyet, toplumun geleceinin Galtung'un ifade ettii tek boyutlu bir bak as ve bilgi temeli ile kurulabileceini iddia etmektedir ki, bu durum tarihin akn mekanik bir bilgi temeline indirgeyen jakoben tavrlarn ortaya kmasna yol amaktadr. 4. nsan-tabiat: Galtung bat medeniyetinin prototipinin tabiat anlayn "insan tabiata hakimdir" nermesi ile zetlemektedir. lk bakta basit bir gerekliin ifadesi gibi gzken bu nerme, gerek bir zihniyetin ana parametrelerinden birisi olarak, gerekse dourduu pratik sonular asndan gl ve sert bir ben-idrakinin yansmasdr. Bu ben-idraki hereyden nce kendi benini o benin varolu aleminden ayrmakta ve bu ayrm ile bir tr zne-nesne ilikisi oluturmaktadr. Bu zne-nesne ilikisinin dikey bir hakimiyet yn bulunmas da, ben ve teki anlamnda, insanlar arasnda yaanan dlaycln sert bir ekilde ben ve tabiat arasnda da ngrldn ortaya koymaktadr. Bat medeniyetinin ben-idrakinin tabiata ynelik bu sert dlayclk zellii kadm medeniyetlerle modern anlaylar arasndaki en nemli ayrm noktalarndan birini oluturmaktadr. Tabiat benin ontolojik varolu zemini olarak bir ilahi ltuf gibi telakki eden kadm medeniyetlerin aksine onu hakim olunan bir meta olarak grmek hem yukarda ele aldmz ekilde epistemolojik bir problem alan oluturmu41, hem de sosyal mekanizmalar ile tabi mekanizmalar arasnda bir bamllk ilikisi dourarak tabiat ekonomi-politik bir hakimiyetin rekabet unsuru haline getirmitir. Yenik dt ve gl Amerikan ordular tarafndan tmyle yok edildii iin geri bir kltrel unsur gibi grlen Kzlderililerin efi Seattle'n 1854 ylnda topraklarn kendilerine satmalarn isteyen Washington'daki Amerikan yetkililerine yazd mektup, zayf ama iselletirici ve esnek bir ben-idrakine sahip yerel bir medeniyet ile gl ve sert bir ben-idrakine sahip hegemonik bir medeniyetin tabiata ve biribirlerine baklarn yanstmas bakmndan ilgin bir ipucu oluturmaktadr: "Washington'daki Byk ef bizim topraklarmz satn almak istediini bildirmektedir. (...) Gkyzn ve topran scakln nasl satabilir ve satn alabilirsiniz? Havann serinliine, suyun parltsna biz sahip deilsek, siz onlar nasl satn alabilirsiniz?
DVAN 1997/1

28

41 nsan-tabiat ilikisindeki dikey hakimiyet boyutu bilgi felsefesi asndan ciddi bir i eliki dourmaktadr. Bilgi edinmedeki etken aktr olan zne olarak insan aslnda incelemekte olduu edilgen bilgi kaynann, yani tabiatn, da biyolojik varlk anlamnda bir parasdr. Huxley'in sosyal bilimlerdeki metod problem iin kulland "insan kendi deney tp iinde yaamaktadr" eklindeki tesbiti ve bu tesbitin ortaya kard amazlar, bu anlamda, tabi bilimler iin de geerlidir. bk J.Huxley, Man in the World, (Londra:1947). s. 112-131.

Medeniyetlerin Ben-draki

Yeryzn her paras bizim iin kutsaldr. Biz yeryznn bir parasyz; o da bizim bir paramz. Gzel kokulu iekler bizim kzkardeimizdir, geyik, at ve kartal bizim erkek kardelerimizdir. (...) btn bunlar ayn ailenin yeleridir. Dolaysyla Washington'daki Byk ef topraklarmz satn almak isterken bizim gcmzn tesinde bir ey talep etmektedir. Biz beyaz adamn bizim yollarmz anlamadnn farkndayz. O'nun iin her toprak paras bir dierinin aynsdr (...) Toprak onun kardei deil, dmandr. O, annesi olan topra, kardei olan gkyzn alnp satlacak, yamalanacak bir nesne gibi grmektedir. O'nun itah topra yiyip bitirecek ve geride sadece bir l kalacaktr. Beyaz adamn ehrinde bahardaki yapran ve bceklerin kanat hrtlarn dinleyebilecek sakin bir yer yoktur. Toprak insana ait deildir, insan topraa aittir. Her ey bir aileyi balayan kanlar gibi birbirine balanmtr."42 Kadm medeniyetlerde insann ve tabiatn varolular daha st bir Yaratc'ya ya da prensibe balanm olduu iin bu iki unsur arasnda yaratlan ve edilgen olmak bakmndan ortak bir obje konumu varken, bu durum modern felsef erevelerde ya tabiatn ncellii ya da insann hakimiyeti anlamnda ayn sonucu douran iki kutup ortaya kmtr. Bu iki kutup da niha kertede insan-tabiat ilikisini dolayl ya da dorudan bir hakimiyet ilikisi halinde grmtr ki, bu yaklamn ortaya kard zne-nesne ilikisi bir mutlak farkllama ve rekabet anlaynn yaygnlamasna yol amtr. Bu anlamda, insann ontolojik kaynan tabiat olarak gren materyalist felsefe de bu kaynak ile zne arasnda kanlmaz bir rekabet ilikisi ngrmektedir: "lkel insan kendi arzularn tatmin etmek, hayat korumak ve yeniden retebilmek iin nasl tabiatla boumak zorunda kalmsa, uygar insan da btn mmkn retim biimlerinde ve sosyal oluumlarda ayns yapmak zorundadr. (...) Bu alanda hrriyet ancak ve ancak tabiatla mbadele edilerek elde edilebilir ki, bu onu tam anlamyla denetim altna almak ve tabiatn kr gleri tarafndan idare edilmektense onu idare etmek ve bu hedefe en uygun artlarda ve en az enerji harcamak suretiyle olabilir."43 Yukarda alntladmz Kzlderili efi Seattle'n beyaz adamn tabiat hiyerarik bir hakimiyet anlay iinde dlayan alglay biimini kendi geleneksel idraki ile telif edememesinin en temel sebebi de bu iki medeniyetin ben-idrakleri arasndaki farktr. Tabiatla ilgili bu zihniyet dnmnn bilgi ve metod temelleri Rnesans dnemine kadar geri gtrlebilirlerse
42 Konu ile ilgili bir ok eserde bulunabilecek bu metnin tercme ettiimiz blmleri Star gazetesinin 7 Haziran 1992 tarihli nshasndan alnmtr. O zaman yenik dm bir kltrn gerikalmln ve i sancsn yanstt dnlen bu satrlar bugn yerleik tabiat paradigmasnn ykcln arpc bir ekilde gzler nne seren hikmet parltlar olarak grlmektedir. Kzlderili ef'in szlerinde sar iek ile konuan Yunus Emre'nin dnya grnn, topra yegane sadk sevgili olarak gren Ak Veysel'in tabiata bak tarznn, "topraktan yaratldk, topraa dneceiz" deyiinde kendini bulan slam yaratl ve varlk telakkisinin izlerini bulmak mmkndr. 43 Marx, K., Capital, (New York: International Publishers, 1967), s. 820.

29
DVAN 1997/1

Ahmet DAVUTOLU

de44, egemen paradigma haline gelii, esas itibaryla, Newton'un mekanik tabiat anlay ile birliktedir. Newton'un tabi dnya makinesi ile insan rn olan teknolojik makineler arasndaki eliki, insan lehine deien bir hakimiyet elikisi olarak grlm ve zamanla sun makinelerin doal makineyi tmyle denetim altna almas sonucu mutlak hrriyete kavuulaca kanaati, ilerlemeci tarih anlaynn temel unsuru haline gelmitir. Bu narsist ben-idraki zamanla ylesi iddial bir syleme kavumutur ki, sadece tabiat zerinde deil, insan tabiat ve tabi hukuk zerinde de niha sz syleme hakkn kendinde grmeye balamtr. Ancak, modernite ile birlikte yaanan evre bunalm, "insan tabiata hakimdir" nermesinin aslnda mutlak hrriyete ulama adna ontolojik gvenlii yok eden bir i eliki barndrdn ortaya karmtr. Modern dneme damgasn vuran bu nerme ile tabiat smrlecek ve barbarca hakim olunacak bir tkenmez kaynak gibi gren bu zihniyet, evrensel varoluu tehdit eden ekolojik bir felakete yol amtr. Tabiatn edilgen bir bilgi kayna olarak grlmesi epistemolojik bir eliki, edilgen bir hammadde kayna olarak grlmesi ise ekonomi-politik bir eliki dourmutur. Jeoekonomi ve jeopolitik gibi kavramalarn bu anlamda insan-insan ilikisindeki hakimiyet kavgasna yansmas, byk lde, tabiata ynelik bir hakimiyet anlaynn rndr; nk insan-insan ilikisindeki rekabette belirleyici olan unsur temelde kimin hangi tabiat unsuru zerinde hakim olaca meselesi ile ilgilidir. Bu nedenle bat medeniyetinin benidrakinin bilgi boyutu ile insan-insan ilikileri boyutu arasndaki geikenlik tabiat boyutu zerinden olmaktadr. 5. nsan-Tanr ilikisi: Galtung bat insan zihnyetinin insan-Tanr ilikisi ile ilgili boyutunu ve bunun modernite iindeki srekliliini "Tanr ya da modern dnemde O'nu ikame eden baz ideoloji/prensipler insan zerine hakimdir." diyerek gstermektedir. Galtung, bu erevede, Tanr'nn otoritesinden ideolojilerin ve devletin otoritesine geii aktrlerin deitii, yapnn ise ayn kald bir sre olarak grmektedir: "Gei formlleri bulunmutur ve hala kullanlmaktadr. Kral rex gratia dei olmutur, ve Luther kelam, esas itibaryla, Tanr'nn ve Sezar'n haklar ve bu haklarn verilmesini ngren ncil'e dayal ayrm yeniden reterek iki dzen retisini, die zwei Regimenten, gelitirmitir. Zamanla kral ve aristokratlarn yerini devlet anlamnda (gei forml; l'etat, c'est moi) kabine ve brokrasi alm; eski dzense (ancien regime) tmyle tasfiye edilmi veya marjinallemitir. Geriye kalan ise Tanr-hristiyan ilikisinin model kalbn devralan devlet-vatanda ilikisi kalmtr. (...) Plus a change, plus c'est la mme chose: aktrler deimi ama yap aynen kalmtr. Cinayet gibi bir fiil artk Tanr'ya kar deil, devlete kar bir sutur (veya devlet tarafnden temsil edilen 'halka'); madur ise her zaman ikincil bir konumdadr. Devlet nc bir taraf deil,
44 F. Bacon'un topik toplumundaki bilimsel rgt temsil eden Salamon'un Ev'i ve ilevleri bu konuda son derece arpc bir tahayylat deiimini ortaya koymaktadr. Bk. Bacon, F., New Atlantis, (Chicago: Encylopedia Brittannica Inc., 1990), s. 213.

30
DVAN 1997/1

Medeniyetlerin Ben-draki

dorudan madur durumundadr ve Tanr gibi ceza meyyideyi dorudan dzenleme hakkna sahiptr."45 Bat dncesinde ilahi olan ile doal olan ve din olan ile sekler olan arasnda yaanan atma nce kategorik bir ayrtrmaya, sonra da, ideolojilerin ii boaltlm ilah alan ikame etmesine yol amtr. Gerekten de, Tanr'nn iradesini temsil ettii iddiasna dayanarak Tanr adna dier insanlar zerinde hakimiyet kuran kilise dogmatizmi ile insann btn hayatn tek bir kaynaktan ekillendirmeye alan faist ve sosyalist ideolojilerin sylem ve yntemleri arasnda insann ahsiyeti ile ilgili haklarn yok sayan cidd bir benzerlik ve sreklilik vardr. Tanr otoritesinin devlet/ideoloji otoritesine dnmesindeki iki temel unsurdan birisi bat tahayylatnda ilkalardan beri etkisini srdren insantanr ara ontolojik kategorisinin varl ve tanrnn yeryznde kilise formunda kurumsal bir yansmasnn olmasdr. lk olarak, Yunan ve Roma mitolojilerindeki insan-tanr ara ontolojik kategorinin, Hristiyanln dnm ile birlikte Hz. sa'nn teolojik ahsiyetinde Tanr'nn olu ve kutsal teslisin bir unsuru haline dnmesi ve bunun uzun ortaalar boyunca dogmatik tartmalar balatm olmas, sekuler liderlerin ontolojik kategori atlayarak tanrsallamasna zemin tekil etmitir. Napolyon'u at zerindeki tanr timsali olarak gren Hegel'in, devleti de Tanr'nn yeryzndeki yry olarak tanmlamas bu anlamda modernite ile modern-ncesi toplumun tahayylat ve ben-idraki srekliliini gstermesi bakmndan son derece arpc bir misal tekil etmektedir. Bu kii idealletirmesi zamanla ulus idealletirmesine dnerek insan-insan ilikisindeki temel parametrelerden birisi olmutur. Bir ok ulusuluk teorisyenlerince de kabul grd gibi, baz dinlerin tanrlarn ahsiletirmesi gibi, ulusuluk da ulus dncesini ahsiletirmeye ynelmi ve ulus, bir ideal ahsiyetin btn zelliklerini tar ekilde tasvir edilmitir.46 Kilisenin tanrsal otoriteyi yeryzne yanstan bir kurum olarak varl da, z itibaryla sreklilik arzeden bu dnmn ikinci nemli sacayan oluturmaktadr. Bu adan, kurumsal erevelerde din sosyalleme ile siyas sosyalleme ayn izgiyi takip etmitir. Baka bir deyile dinin sosyallemesi iin kullanlan kilise dogmalar ve sembolleri devletin ve ideolojinin sosyallemesinde de nemli ilevler stlenmilerdir. nl din sosyologu W. Stark'n teslis erevesinde verdii misal bu gei srecinin sembolik srekliliini gzler nne sermektedir: "1401 ylnda parlamentonun kapanma45 Galtung, J., Human Rights in Another Key, (Cambridge: polity, 1994), s.56. Kul hakknn Allah tarafndan bile affedilmeyeceine ve bu hakkn ancak hakk geen kul tarafndan helal edilebileceine dair slam inanc bu konuda ciddi bir farkllk tekil etmektedir ki, insan-insan ilikisinde devleti ve tanrsal otoriteyi devre d brakan bu esas hemen hemen sadece slamiyet'e zg bir tavrdr. 46 Hans Kohn, ulusun kutsanmasnda din elerle ilgili son derece nemli tesbitlerde bulunmakta ve arpc misaller vermektedir. bk. Kohn, H. The Idea of Nationalism, (New York: Macmillan, 1969), s. 20-1

31
DVAN 1997/1

Ahmet DAVUTOLU

sndan hemen nce, parlamento szcs devletin siyasi yaps ile teslis inanc arasnda tutarl bir mukayese olduunu gryordu: kral, manevi ve sekuler lordlar ve halk birlikte lk iinde birlik ve birlik iinde lk oluturuyorlard. Kral, lordlar ve halk lemesi ile teslis arasnda yaplan kyas, varolan otoritenin mrekkeb tabiat hakknda bir delil oluturmakta ve ngiltere'de sadece kraln deil, lordlar ve halk ile birlikte kraln devletin "'mistik yapsn' oluturduklarn gstermektedir."47 II. ve III. Fransz Cumhuriyeti dnemlerinde ortaya kan sekler dinler48 ile Nazizmin ve Stalinizmin kulland materyalist muhteval, ama ritel anlamda dini formatl ideolojiler, insan ahsiyetini, Tanr ya da ideoloji adna snrlayan ayn zihniyetin rndr. Bu anlamda bilim adamlarn kiliseye feda eden kilise anlay ile, insan iradesini ve bireyi devlete, dolaysyla devleti tanmlayan g merkezlerine, adayan faist ve sosyalist ideolojiler arasnda ztlk gibi grnen gizli bir i tutarllk vardr ve Galtung'un bu tanmlamas bu adan byk bir nem tamaktadr. Nazizm'in ve Stalinizm'in iki dnya sava arasnda devlet ve ideoloji adna yeni bir insan yaratma hedefleri aslnda gizli bir tanrsal iddia tamaktadr. Bu iddiann znde, antik dnemin yar-tanr kategorilerinde ngrlen dier sradan insanlardan farkllaan mkemmel insan tipi anlay vardr. 6. nsan-insan: Galtung bat medeniyetinin prototipini, zihniyetinin bu boyutunu "bireyler, snflar ve milletler olarak bir grup insan dier insanlara hakimdir, bazlar dierlerine gre daha eittir." nermesi ile tanmlamaktadr. Ar rknn ilkel kast sisteminden smrgeci zihniyetin mehur "Beyaz Adam'n Misyonu" anlayna, Yahudilerin ve Almanlarn bir dierini yok etmeye alan seilmi millet doktrinlerinden Huntington'n "Bat ve Dierleri" eklindeki kategorik ayrmndaki gizli seilmi medeniyet doktrinine kadar sadece seilmi bir grup insan ya da topluluu eit gren gerekte eitsizliki btn dnce biimleri bu zihniyetin yansmalardr. Bu tr bir zihniyetin eitlikten anlad nceden tanmlanm bir grup insann eitliidir. Thomas Jefferson bakanlnda bir komite tarafndan hazrlanan ve 4 Temmuz 1776'da ilan edilen ABD Bamszlk Bildirgesindeki "Tm insanlar eit yaratlmlardr. Yaradanlar tarafndan balanm, belli baz vazgeilmez haklara sahiptirler; hayat, zgrlk ve mutluluu arama da bunlarn arasndadr; bu haklar gvence altna almak amacyla, insanlar kendi aralarnda ynetimler kurarlar" eklindeki tanmlama insan haklar asndan gerekten eitliki bir sylemi yanstmaktadr ve ileri bir admdr. Ancak, bu bildirgeye ramen zencilere ve dier aznlklara ynelik ayrmc ve rk tavrn bu yzyln sonlarnda bile sryor olmas bildirgede geen "tm insanlar eit yaratlmlardr" ibaresindeki insanlar kategorisine sadece WASP (Beyaz-AngloSakson-Protestan) kkenli Amerikallarn girme hakk47 Stark W., The Sociology of Religion: A Study of Christendom, (Londra: Routledge and Kegan Paul, 1966),s. 22-3. 48 Sekler dinler iin bk. Charlton, D.G., Secular Religions in France 18151870, (Londra: Oxford University Press, 1963)

32
DVAN 1997/1

Medeniyetlerin Ben-draki

na sahip olduu gibi gizli bir zihniyet nermesinin varln ortaya koymaktadr. Uluslararas siyasi sistemde Gvenlik Konseyi yesi be lkeye tannan zel stat, ve uluslararas ekonomik sistemin kaynak dalmnn yedi lkeden oluan G-7 grubunca belirlenmesi hep bir grup insann dierlerine gre daha fazla hakka sahip olduu bir anlayn yansmasdr. Galtung bat medeniyetinin ben-idrakindeki bu narsist nitelikli insan-insan boyutunu ve siyasi sonularn son derece arpc bir ekilde ortaya koymaktadr: "Sosyal kozmolojideki sonraki iki nokta, tabiat st insan ve insan st insan, bunalmn idrakindeki ileyi biimi ynnden son derece benzeirler. Eer insan tabiatn ve baz insanlar da dierlerinin zerinde ise, tabiatn ve birok insann vazifesi, bilhassa sistem bunalm halindeyken ac ekmektir. Tabiata ac ektirmek insann, dier insanlara ac ektirmek de baz insanlarn hakkdr. Byle davranarak halihazrda sosyal kozmolojiye yerlemi zaruretleri yerine getirirler. yleyse bu byledir, daima da byleydi, byle de kalacaktr. Son nokta niha hukukiletirmeyi salyor. Bat sosyal teekkl dierleri gibi deildir: daha yksek bir trdr. Hayatiyetini devam ettirmelidir, zir insan medeniyetinin niha olarak elde edecei payedir (Franszlar da bat medeniyeti ierisinde muhtemelen benzer role sahip olduklarn dnrler). Bu durum manay ierir: Birinci olarak, Batnn neler olup bittiini anlamak iin kendi sosyal ve dnya haritalarndan kmas iin bir neden yoktur; bu haritalar varolanlarn en iyisidir ve bugn de yarn da ie yarayacaklardr. kinci olarak, dnyann muharrik merkezi olan Bat, Bat nn da muharrik merkezidir; sonu olarak, kendini doru olarak anlamak suretiyle Bat y ancak Bat koruyabilir ve bakalarn anlamak zorunda deildir. Ve nc olarak, kt gleri ykmak anlamna gelse de, yaplmas gereken yaplacaktr. Bu sadece Bat nn kendine ve dolaysyla tarihe ve insanla kar bir hakk deil, ayn zamanda bir vazifesidir. Bat seilmi merkez, seilmi medeniyettir49 (1985: 21). Galtung'un bu tesbitlerinden yaklak on yl sonra, batl liderlerin ncelikli hedefinin bat medeniyetinin ayrc zelliklerini korumak olduunu vurgulayan Huntington, bir anlamda, onun homo occidentalis prototipine arpc bir misal tekil etmektedir: "Bat dier medeniyetlerden gelime yolu asndan deil, deerlerinin ve kurumlarnn ayrc zellikleri dolaysyla ayrlmaktadr. Bunlar arasnda bat medeniyetine modernlii kefetmesini ve dnyaya yaymasn ve dier toplumlarn kendisine gpta ederek bakmasn salayan hristiyanlk, oulculuk, bireycilik, hukuk dzeni gibi unsurlar vardr. (...) Bunlar bat medeniyetini esiz klmtr. Bat medeniyetinin deeri evrenselliinde deil bu esiz niteliinde yatmaktadr. Bat liderlerinin ncelikli vazifesi dier medeniyetleri bat bak asyla yeniden ekillendirmek deildir, ki bu onlarn dmekte olan glerinin tesindedir, bat medeniyetinin bu kendine zg esiz deerlerini korumak ve yenilemektir."50 VI. slam Medeniyetinin Ben-draki ve Yeniden Yorumlanmas:
49 Galtung, a.g.m., s. 21 50 Huntngton, a.g.e., s. 311

33
DVAN 1997/1

Ahmet DAVUTOLU

Homo Islamicus Axiomaticus slam medeniyetinin prototipi olan bireyin ben-idraki, Allah, insan ve tabiatla ilgili tahayylat yeniden kuran tevhid inancna dayal kkl bir deiimin rn olmutur. nsann, varoluunun kayna olarak grd Yaratcs ve bu varoluun mekan temelini oluturan tabiat ile olan ilikisini yeni bir ereveye oturtan Kurani kavramsallatrma, hem bireysel bilinci hem de insan-insan ilikisine dayal sosyal kurumsallamay dorudan etkilemitir. Tevhid inanc ve bu inancn belirledii ontolojik konum, dengeli ve uyumlu bir varlk bilincinin ortaya kna yol amtr. Bu varlk bilinci, mevcudatn varolu dzlemlerini tanr ile zdeletiren panteizmi de, btn varlklar kendi zati varl ile zdeletiren pan-egoizmi de, bu varlklar tabiatn deiik materyal formlar ile aynletiren materyalizmi de dlayan yeni bir idrak zemini oluturmutur. in'den Hindistan, ran ve Mezopotamya zerinden geerek Yunan ve Msr'a uzanan kadm yerel medeniyet havzalarnn merkez etki alannn dndaki bir blge olan Hicaz'da ortaya kan bu saf tevhid inan, nce Dairus ve Byk skender'in, daha sonra da Roma imparatorluunun siyasi patronaj altnda byk lekli bir etkileim iine giren yerel medeniyet havzalarnn kesiim blgelerine yayldka, bu ben-idraki daha sofistike bir nitelik kazanmtr. Hemen hemen btn slam ilimlerin ilk oluum seyirleri iin referans aldklar Hz. mer dneminin ayn zamanda bu hat zerindeki geni ftuhat hareketlerinin grld bir zaman dilimi olmas kesinlikle bir tesadf deildir. slam medeniyetinin protopinin bireysel dzlemdeki kiilik oluumu da, slam tarihinde zlmeleri engelleyen diren oda roln stlenen dinamik sosyalleme sreci de, bu gl ben-idrakinin rndr. Bir mslman birey, kendi varoluunu anlamlandrmak ve bu ben-idrakini deien artlarda tekrar tekrar retebilmek konusunda herhangi bir arac teolojik kuruma ya da sosyal mekanizmaya ihtiya hissetmez. Varolu temelli bu ben-idraki bir kez kazanlnca, sreklilik arzeden seri sre ve reaksiyonlarn rn olan sosyal davran biimlerini retmeye balar. Medeniyetin canlanma dnemlerinde hakim sosyal davran biimlerini reten bu ben-idraki, gerileme ve zlme dnemlerinde salam bir psikolojik diren alan oluturur. Bu diren, siyasi, sosyal ve ekonomik kurumsallamada grlen bunalmlarn bireysel bilin dzeyine yansmasn engeller. "Milletler gelir ve gider. mparatorlar ykselir ve der. Fakat slam srer ve gebelerle yerleikleri, medeniyet kurucularla, bu medeniyetleri datanlar bnyesinde barndrmaya devam eder. O zaman, bilinli ya da bilinsizce kendi zgnlklerini korumakla birlikte evrensel slamla olan balarn en nemli ruhi servet olarak srdren ok sayda milleti tek bir mmet olarak tutan unsurlar nelerdir?" sualini soran Von Grnebaum'un51 arad cevap da, bu gl ben-idrakinin insan birini kuatan alglama eksenindedir. slam
51 Grnebaum, G.E. von, "Pluralism in the Islamic World", Islamic Studies, vol. 5/2, s. 50-51.

34
DVAN 1997/1

Medeniyetlerin Ben-draki

toplumlarndaki cemaatleme olgusuna dikkatleri eken bir ok aratrmac bireysel varlk bilincini ihmal etmitir. Deiik sosyal, kltrel ve etnik gruba ait mslmanlarn ortak bir kimlik gelitirebilmeleri, din ve siyas kurumsallamann araclna ihtiya hissetmeyecek ekilde kiisel bilinci dorudan belirleyen bu zgn ben-idraki sayesindedir. nsanolunun varolu problemi dini ve siyasal kurumlarn tesinde zat bir alan ilgilendirir ve o alana ancak ve ancak zel bir ben-idraki ile nfuz edilebilir. slam medeniyetinin sreklilik ve tutarllk artlarn belirleyen bu ben-idrakinin ana unsurlarn ve bugn bu unsurlarn yeniden yorumlama sorunsaln da ayn teorik ereveden hareketle ortaya koyabiliriz. 1. Mekan: slam medeniyetinin mekan idrakini, in gibi kadm medeniyetlerin belli mekanlara kutsiyet atfeden telakkilerinden de, Bat medeniyetinin merkez-evre ayrmna dayal mekan anlayndan da ayran temel fark, yeryznn ve hatta kainatn birbirinden farkllamayan tek bir mekan oluturduuna dayal temel nermedir: Kuvvet kayna olarak dnya zerinde merkez-evre farkllamas yoktur, nk "Dou da bat da Allah'ndr; nereye dnerseniz dnn Allah oradadr..."(el-Bakara, 2:115) ve ruh kozmolojinin merkezi herhangi bir madd ve coraf snr tanmayan ortak inan ve deerler sistemidir. Bu mekan idraki, slam medeniyetinin dier medeniyetlerle olan birlikte yaama ilikisinin temelini dokumutur. Bat medeniyetinin aksine, slam medeniyeti tmden tasfiye ile tmden koloniletirme yntemlerine dayal bir yaylma gstermemitir. slam medeniyet tarihnde ne Gney ve Kuzey Amerika rneklerinde grld gibi yerleik medeniyet bakiyelerinin tmden tasfiyesi, ne de Hindistan ve Cezayir rneinde grld gibi belli bir dnem iin kaynak aktarmaya ynelik ayrmc smrgecilik rneklerine rastlanmaktadr. Yeni mekanlara alan mslmanlar, bu mekanlar da kendi z mekanlar olarak iselletirebilmilerdir. Msr'a, Hindistan'a, spanya'ya, Dou Avrupa'ya ve Afrika'ya ynelen mslmanlar ne tmden tasfiye yntemi ile kalc bir yerleimi, ne de her an geriye dnmeyi dnen geici kaynak smrgeciliini dnmlerdir. Geriye dnmemek iin gemilerini yakan Tark bin Ziyad, spanya'ya karken, yabanc bir mekana deil, Allah'n, insanolunun tmne ortak bir yaama alan olarak sunduu arznn yeni bir parasna kt inancnda idi ve bu inan, spanya'da ksa bir sre sonra tarihn grd en msamahal medeniyet zenginliinin domasn salad. Grenada dene kadar mslmanlarn, yahudilerin ve hristiyanlarn ortak medeniyet havzas haline gelen Endls, gl ve esnek bir medeniyet ben-idrakinin mekan dzeyinde tecessm etmesinden baka bir ey deildi. Bu dten sonra ayn spanya'dan farkl bir mekan idraki ile hareket eden spanyol ordular, Amerikan ktasnda tam bir medeniyet tasfiyesi gerekletirmilerdir; nk bu gl ve sert ben idrakine gre bir mekan ortak bir yaama alan deil, hakimiyetin sradan bir nesnesidir. Benzer bir kyas Balkanlarn Osmanl mekan idraki iindeki yeri iin de ge-

35
DVAN 1997/1

Ahmet DAVUTOLU

erlidir. Balkanlar ve Dou Avrupa'da beyz yl aan bir medeniyet oulculuunun yaanmas, slam medeniyetinin mekan idraki ile dorudan ilgili bir olgudur; nk Balkanlara geen Osmanllar yerleik feodal yaplar sarsarken bir yandan kendilerine kalc bir mekan aray iine girmiler, dier yandan da yerleik insan unsurlarn zgrletirme abasn srdrmlerdir. Dou Avrupa kyl nfusunun Osmanl ordularn feodalizme kar bir kurtarc gibi grmeleri de bu sebebledir. zgrlk ve oulculuun temel slogan haline getirildii gnmzde, ayn topraklarda, hala srdrlen etnik kym da, alternatif bir mekan idrakinin rndr. Bu anlamda spanyol valyeleri ile Srp etnikler arasnda ortak bir mekan idraki sz konusudur. Modernite bu mekan idrakini zememi, aksine ona hukuki bir zemin salamtr. slam medeniyetinin klasik hukuk ereveler iinde yapt Dar-ul slam ve Dar-ul Harb ayrmnn ngrd ikili mekan tasnifi, merkez-evre ilikisini yanstan mutlak anlamda ayrtrlm bir mekan idrakinden ok, hukuki zorunluluklarn ortaya kard pratik bir ayrmdan ibarettir ve slam hukukunun uygulanabilirlik alanlarn tesbite yneliktir. Bugn bu ayrma istinaden slamiyet'in belli mekanlar srekli bir sava alan olarak grd iddiasn ileri srenler, bu hukuk kavramn ortaya k srecinden ok, kavramn kelime olarak tercme edilmesine dayanmaktadrlar. Mslmanlar ne Dar-ul Harb'i ikincil ve edilgen bir mekan kategorisi olarak dlamlar; ne de zamanla hukukun uygulanabilirlii asndan Dar-ul slam haline gelmi Dar-ul Harb topraklarn dier medeniyet unsurlarndan tmyle tasfiye etmeye ynelmilerdir. slam medeniyeti, bu kuatc mekan idrakini, yeni bir zihniyet yaplanmas iinde tekrar kurmak zorunluluu ile kar karyadr. slami normlarn uygulanabilirlik alanlarna gre oluturulmu klasik mekan tasnifleri bugn yeniden yorumlanmak zorundadr; nk bir taraftan mslmanlarn siyasi olarak hakimiyeti elinde bulundurduu mekanlar slami normlarn geerlilii asndan tek ve tutarl bir kategori oluturmazken, dier taraftan da gayrimslimlerin hakimiyetindeki topraklarda yaayan mslmanlarn nisbeti ve hukuki konumlar byk bir deiiklik geirmi bulunmaktadr. Modernite'nin evrenselleen kalplar Hakkari'de yaayan bir mslmanla New York'ta yaayan bir mslmann muhatap olduu sosyal normlar ve problemlerin benzemesi sonucunu dourmutur. slam medeniyet prototipi bir taraftan kendi zgrlk alannda baka bir medeniyetin kurumsal ve davran kalplar ile hesaplarken, dier taraftan da, o medeniyetin merkezinde yaayan mslmanlarn kimlik ve sosyal davran normuyla ilgili problemlerini zmek zorundadr. Dar-ul Harb ile Dar-ul slam klasik tasnifleri arasnda gittike belirsizleen ayrm, yeni bir mekan idraki yenilenmesi ile almak zorundadr. Bu da, slam medeniyetinin yerkre sathna tmyle yaylm bir alanda yeni bir hesaplama dinamizmi gstermesine baldr. Yerkreyi etken ve edilgen blgelere ayran bat mekan idraki karsnda

36
DVAN 1997/1

Medeniyetlerin Ben-draki

farkllamayan bir mekan idrakini ne karan slam medeniyeti nmzdeki dnemde bu anlamda ciddi bir yenilenme sreci iine girecektir. Bu srede belki de en etkin rol, bat merkezlerinde ciddi bir kimlik aray iinde bulunan mslmanlar tarafndan stlenilecektir. Klasik dnemlerde Dar-ul Harb'de bulunan mslmanlarn aksine daha kalc niyetlerle baka bir medeniyet havzasnn merkezlerine yerleen bu gmen mslman kitlelerin ikinci ve nc nesilleri medeniyet etkileimi asndan son derece dinamik bir ara unsur oluturacaklardr ki, bu durum slam medeniyetinin mekan idrakine yeni boyutlar kazandracaktr. Berlin'deki bir Trk, Paris'teki bir Cezayirli, Londra'daki bir Pakistanl iin klasik ayrmlarn nemi gittike azalmakta ve slam medeniyetinin yukarda zetlediimiz kuatc mekan idrakini yeniden yorumlamaya ynelik abalarn hayat nemi ise artmaktadr. Bu kuatc ben-idraki mslmanlar ile dier unsular arasndaki ilikilerin yeni ve daha salam bir zeminde kurulmasn salayacaktr. Bat medeniyetinin yerkreyi tarihi belirleyen zne ve nesne olarak merkez ve evre mekanlara blen idraki ciddi bir bunalmla kar karyadr. Buna mukabil, bu tr kategorik bir ayrm reddeden slam medeniyetinin mekan idrakinin hukuki gerekelere dayal ayrmlar da, yeni bir yorumlamaya ihtiya hissetmektedir. Evrensel ideallerin ve gerek kresellemenin felsefi temelleri de ancak ve ancak bylesi kuatc bir mekan idraki ile oluturulabilir. 2. Zaman: Galtung'un "sosyal sreler alaktan yksee, basitten gelimie doru dorusal bir geliim iinde seyrederler ve bu ilerleme mutlaka bir msbet son (Endzustand) ile neticelenir." diyerek zetledii dorusal ilerlemeci bat zaman idraki bir mslman zihniyet iin temel sorunsal beraberinde getirmektedir. Birincisi, zamann bireyin ben-idraki iindeki konumu ile ilgilidir. Bu tanmlama ile, zaman, insann varolu gerekliinin anlamllk erevesinden soyutlayarak, kendi znel kurallar iinde ileyen statik bir mutlak haline getiren modernite, zaman, mutlak hakikat ile insanolunun varolu gereklii arasndaki iliki erevesinde anlamlandran ve zamann akn insanolunun mutlak gereklii idrak seyrine balayan mslman zihniyet iin nemli bir problem alan dourmutur. slam medeniyetini oluturan temel zihniyet dokusunun bat medeniyetinin idrak unsurlar ile yaad yzlemeyi en derinlikli bir ekilde ortaya koyan ve bu anlamda ada slam dncesine nemli katklarda bulunan Muhammed kbal bu elikiyi u ekilde zmlemeye almaktadr: "Mazi, hal ve gelecei zamann asl unsurlar olarak kabul edersek, zaman, bir ksmn katederek geride braktmz, bir ksm da katedilmek zere nmzde duran dorusal bir izgi olarak tasvir etmi oluruz. Bu da, zaman, yaayan retici bir hareket olarak deil, tamamyla ekillenmi kozmik olaylarn dzenli eitliliini barndran ve dardaki bir gzlemci iin bunlar bir film eridi gibi birbirini takip eden seriler eklinde ifa eden, statik bir mutlak olarak almak demektir. (....) Ben ahsen, zamann Mutlak Hakikat'n asl bir unsuru olduunu dnrm. Fakat gerek zaman, mazi, hal ve gele-

37
DVAN 1997/1

Ahmet DAVUTOLU

cek ayrmnn asli unsur olduu ser (mteselsil) zaman deildir; o silsilesiz deiimi ifade eden saf srekliliktir ki, MacTaggart'n fikri buna temas etmiyor. Saf srekliliin insan dncesince paralanmaya uratlmas olan seri zaman ise, Mutlak Hakikat'n kesintisiz yaratc faaliyetini saysal lmler eklinde tehir ettii bir tr aratr. Kuran- Kerim'in 'Gndz ve gecenin deiimi O'ndandr' (23:80) buyurmas bu anlamdadr."52 kbal'n zamann statik bir mutlak eklinde alglanmasna ynelik bu tenkidi hem modernitenin zamanla ilgili nemli bir amazn ortaya koymakta, hem de mslman zihniyetin zaman idrakinin varolu balantsn ak bir ekilde tanmlamaktadr. Dorusalc zaman tasavvuru zannedildii gibi insan iradesini ne karmamakta, aksine bu iradeyi statik bir mutlak olarak grlen seri zaman akna mahkum klmaktadr. Bu durum, zaman ile insann varoluu arasndaki anlamllk ilikisini byk lde zedeledii iin mslman zihniyetin zaman idrakinden nemli lde ayrlmaktadr. Dorusalc zaman idrakinin ikinci nemli sorunsal, ihtiva ettii deer boyutu ile ilgilidir. Sosyal sreci, statik bir mutlak olan zaman iinde, basitten mkemmele, alaktan yksee doru seyreden bir olgu olarak grmek, seri zaman anlay ile son zaman diliminde ulalan deerleri mutlaklatrmak anlamna gelir ki, aslnda bu "deer"in zaman bal olarak mutlak bir ekilde grecelelitirilmesinden baka bir ey deildir. Deerlerin, aslnda bir tr yanlsamadan ibaret olan ser zaman dilimleri iinde greceli bir hiyerariye oturtulmas ve gemi deerlerin bu hiyerariye gre aa bir kategoriye indirgenmesi, gelecein ise ayn hiyerarik ereve iinde bir tr deer belirsizliine mahkum edilmesi, seri zamann dilimlerini aan mutlak insani deerler ngren mslman zihnyet iin iselletirilebilir bir idrak deildir. Bu durumun son derece nemli bir ekonomi-politik sonucu da vardr, nk bu durum aslnda "deer"i seri "zaman"a, onu da, o zaman dilimi iindeki "ekonomi-politik" g yaplanmasna baml klmaktadr. Dolaysyla belirleyicilik ilikisi ekonomi-politik g yaplanmas------> son zaman dilimi------> deerler eklinde tecelli etmektedir. Bylece, ser zaman dilimlerinin son halkasnda gc elinde bulunduranlar o zaman iin geerlilik kazanacak deerleri de tanmlama ayrcalna sahip olmaktadrlar. Dorusalc zaman idrakinin dogal bir sonucu olan Tarih'in Sonu tezinin en tehlikeli boyutu da buradadr ki, bizi zaman idraki ile ilgili nc sorunsala, yani tarih bilincindeki yanlsamaya gtrmektedir. Dorusalc zaman idraki ile Tarih'in Son'u anlay biraraya geldiinde yaanan dnemdeki hakim medeniyetin mutlak kemali gizli bir varsaym olarak n plana kmaktadr. Toynbee'nin benmerkezci yanlsama dedii de, aslnda, tarih meruiyyetini car g yaplanmasndan alan bu mutlak kemal iddiasdr. Bat medeniyetinin ulat teknolojik dzey stnl, bilginin medeniyet kaynandan ok muhtevas ile ilgilenen ve bunu "Hikmetli sz mminin
52 Ikbal, M. , The Reconstruction of Religious Thought in Islam, (Lahore:Sange-Meel Publ., 1996), s. 56-7.

38
DVAN 1997/1

Medeniyetlerin Ben-draki

yitiidir.Nerede bulursa onu almaya daha layktr." gibi yaygnlk kazanm 53 hadislere dayandran mslman zihniyet iin ciddi bir aktarm problemi dourmamaktadr. Ancak, ayn kemal iddias deer alanna da sirayet ettiinde, bu durum, gl mslman ben-idrakinin iselletirmesinin mmkn olmad psikolojik bir gerilim alan ortaya karmaktadr. Bata Asr- Saadet kavram olmak zere gemite yaanan kemale iaret eden zihniyet yaplanmas, bat medeniyetinin madd stnlnn bir tr deer stnlne dntrlmesini, dorudan kendi ben-idrakine ynelik bir tecavz olarak grmektedir. nsanolunun btn birikimini bat medeniyeti ile zdeletiren ve bu medeniyetin ulat dzeyi mutlaklatran bir tarih anlay, kendi iinde son derece tutarl bir varlk-bilgi-deer btnlne dayanan gl bir tarih birikime sahip slam medeniyetinin prototipinin ben-idrakinde ciddi ve kapsaml bir atma alan dourmaktadr. Kemal sembol olan nebiler tarihnin ilkel dnemlere ait menkbeler tarihi olarak dland bu dorusalc zaman idrakinin yol at tarih krlma, mslman zihnyetinde ilk defa tarih-tesi bir ideal anlaynn domasna yol amtr. Hz. Peygamber'in hayatnn tarih gereklik olarak en teferruatl bir ekilde bilinmesi ve slam deer ideallerinin bu tarih gereklik iinde yaanr hale getirilmi olmas, dier dinlerde ve modern ideolojilerde grlen teori-pratik, ideal-aktel alan ayrmlarnn ve buna dayal topya nermelerinin, klasik slam dncesinde yer almamas sonucunu dourmutu. nsanlar kemale aran klasik dnem mslman dnrler, ne hristiyanlar gibi bir gkyz krallna, ne de modern topyalarda olduu gibi tarih karl olmayan hipotetik bir doal hale ya da topik bir tahayylata deil, tarih bir gereklik olarak yaanm olan Asr- Saadet uygulamasna atfta bulunmaktadrlar. Bu da, mslmanlarn, slam medeniyetinin ykseli dnemlerinde, ideali tarih gereklikle buluturmalarn mmkn klan bir tarih bilincine sahip olmalarn salamtr. Mesela Osmanllarn bir ideal olarak kadm e atflar liberal ve marksist geleneklerin doal hale atflar gibi hipotetik ve muhayyel bir atf deil, yaanm bir tarih gelenee atftr ki, Kuran ve tarih bir gereklik olan Hz. Sleyman'n metafizik boyutlar olmakla birlikte tarih iinde gereklemi devletine kadar uzanr. slam siyas dncesinin en soyut siyas idealini tanmlamaya alm olan Farab dahi aktarmn bir topya aktarm eklinde yapmamakta ve reel tarih gereklie dntrlebilecek idealleri ortaya koymaya almaktadr. Modern dnemde cari g yaplanmasnda ortaya kan zaaf mslmanlarn tarih bilincini dorusalc bir anlayla krlmaya uratm ve bunun sonucu da, bata Asr- Saadet kavram olmak zere, slam idealler zaman ve tarih-tesi bir tahayylta doru kaymaya balamtr. Gerek durumla ideal olan arasndaki engelin tarih gelenekten kaynaklandn dnen ve slam idealleri arnma yntemiyle tekrar kurmaya alan slah hareketleri de, bu tarih gelenei bat medeniyetinin mutlak dorularnn aktarmnn nnde53 Bu hadisle ilgili bir inceleme iin bk. zenel, M., "Hikmet Hadisi zerine bir inceleme", Dvn, 1996/2, s.201-206.

39
DVAN 1997/1

Ahmet DAVUTOLU

ki engeller olarak gren modernist yaklamlar da, tarih sreklilii yanstan kltr ve kurumlarla hesaplama iine girmilerdir. Bu akmlarla, medeniyetin tarih iindeki zn deil biimsel oluumunu srdrmeye alan gelenekiler arasndaki gerilim aslnda mslman ben-idrakinin zaman boyutunda ciddi krlmalar domasna ve tarih iindeki varoluu anlamlandran srekliliin ve bu anlamda gelenein ypranmasna yol amtr. kbal'in son derece dakik bir tarzda yapt ayrmdan hareket edersek, zaman, Yaratc kudretin tarih varolua yansyan sreklilii olarak deil, ser tarih anlaynn ynlendirdii kesik zaman dilimleri olarak idrak edilmeye balanm ve bu dilimler arasndaki kopukluk, bata Asr- Saadet olmak zere, ser zaman dilimlerinin ideal olanlarnn tarih-tesi bir dzleme kaymas sonucunu dourmutur. Bu da, mslman ben-idrakinin zaman boyutunun, modern ideolojik kalplar ve bu kalplarn dourduu topya idrakleri erevesine ynelmesine yol amtr. Siyasi tarih dnemlendirmesinin bir tr ideolojik ereve iinde ifade edilmesi zaman idrakinin muhafazakar ya da modernist bir tarzda tarih krlmaya uramasna sebep olmutur. Dorusalc zaman idraki de, bu idrake dayanan tarih bilinci de bugn cidd bir bunalmla kar karyadr. slam medeniyetinin kurucu ben-idraki, tarih bilincini ve mutlak deer btn anlamnda kemali yeniden yorumlayacak bir zaman idraki yenilenmesi ihtiyac ile kar karyadr. Bylesi bir zaman idraki yenilenmesinin dayanmas gereken temel nerme u olabilir: Zaman, ser ve kesik dilimler iinde deil, sreklilik boyutu ile idrak edilebilir, dolaysyla, sosyal sre sadece dorusal bir mantk iinde kavranamaz, bu srecin anlalmas iin deimez ilkeleri de devreye sokan devr boyuta atf kanlmazdr; eitlik ve adalet gibi deerleri ifade eden hak kavram da, tiranlk, eitsizlik ve zulm ifade eden batl kavram da gelime ve deimeye tbi olmayan sabitlikler ifade eder; bu imtihan dnyasnda insann eylemlerine gre her an msbet ve menf bir sona (Endzustand) ulamak mmkn olduu gibi msbet bir sona ulamak iin de msbet bir niyet ve balangla (Anfangzustand) balamak arttr. 3. Bilgi: Bat medeniyetinde tek boyutlu bilgi anlaylarnn atmasndan doan epistemolojik ayrm ve bunun dourduu entellektel prototip farkllamas, slam medeniyetinin ben-idrakinin bilgi-boyutu iin de, klasik dnem slam dnce hayatndaki ilmi nderlik prototipi iin de yabanc bir olgudur. slam inancnn, ilahi bilgiyi, hristiyanln aksine kilise gibi bir kuruma deil, bir metne, yani Kur'an- Kerim'e, dayandrmas ilahi bilgi kaynann sosyo-politik ve sosyo-ekonomik nitelikli bir g yaplanmasnn nesnesi olmasn engellemitir.
DVAN 1997/1

40

Kilisenin kendi mevcudiyetini, Hz.sa'nn tanrsal z ile irtibatlandrmas, merulatrc rol ile sosyo-politik, Ortaa mlkiyet yaplanmas iindeki rol itibaryla sosyo-ekonomik g yaplanmasnn merkezinde bulunan bu kurumun rettii bilgiyi g-eksenli ve g-baml bir hale dntrmtr. Bu durum kendi alternatifini de yaratm ve bilimsel bilginin gelimesi, bir ynyle kilisenin ngrd epistemolojik ereveye, dier yny-

Medeniyetlerin Ben-draki

le de bu erevenin meru kld g yaplanmasna tepki olarak gelimitir. Bat ben-idrakinin bilgi boyutunu incelerken gstermeye altmz bu kategorik epistemolojik ayrma, ayn zamanda, g-eksenlerindeki deiimi de yanstmtr. Kilise-merkezli epistemoloji Ortaa feodalizmini ve aristokrasiyi merulatrrken, bilimsel bilgi, kapitalizmin ve burjuvazinin ykseliine ve bu bilgiyi kullan biimine kout olarak gelimitir. Bu anlamda da, bu iki bilgi paradigmasnn geliimi, bilgi kaynaklarnn uyumlulatrma abasndan ok, biri dierinin douuna zemin hazrlayan karlkl bir atma alannn rn olmutur. slam dnce tarihinin oluumu ise aksine bir seyir takip etmitir. Vahyin, kutsallk iddiasndaki bir sosyal kurumun subjektif bilgisi ile deil, ancak objektif linguistik aralarla tahlil edilebilen bir metin eklinde dorudan insanolunun idrakine sunulmu olmas, ilah bilginin sosyo-politik ve sosyo-ekonomik g nesnesi olmasnn nne gemitir. Nass ile tefsir ve itihat arasnda yaplan net ayrm, muhtemel yorum sapmalarnn ve yanllklarnn ilah bilginin uzantlar gibi grlmesini engellemitir. Bylece, kilisenin ilah bilgisi ile bilim adamnn bilimsel bilgisi arasnda ortaya kan yatay kategorik ztlama slam dncesinde ortaya kmam, aksine epistemolojik dzlem farkllamasna dayanan dikey uyumlulatrma abalar n plana kmtr. Kutsal metnin tahlili zihinsel bir sre gerektirdii iin akl, snnetullah olarak idrak edilen tabiat olgularnn anlalmasn mmkn kld iin be duyu ve gzlem, ilahi epistemolojik kaynak olan vahiy ile atmayan, aksine mutlak ve yansyan gereklii kavrayabilmek iin uyumlulatrlmas gereken bilgi kaynaklar olarak grlmtr. Btn akaid ve kelam eserlerinde bilgi kaynaklarnn vahiy, akl ve be duyu olarak tanmlanmas bu epistemolojik uyum abasn yanstrken; ilhamn, bu eserlerde ancak ve ancak subjektif bir bilgi kayna olarak deerlendirilmesi kilise benzeri g-baml kurumsallamalarn ortaya kmasnn ve rettii subjektif bilgiyi kutsallatrarak bir sosyal egemenlik arac olarak kullanlmasnn nne gemitir. Bu durum iki nemli sonu dourmutur. Birincisi, slam dncesi birikimindeki farkl ekollerin benimsedii ortak bilgi anlay temelinin gerein epistemolojik birlii ve bilgi kaynaklarnn uyumu erevesinde ekillenmi olmasdr.54 Bylece ne din inancn bilgi temelleri gzlem ve akla dayal bilgi oluumunu mutlak anlamda snrlayan bir dogmalar btnne dnm, ne de din bilgi alannn tmyle dlayan sekler bir bilgi alan ortaya kmtr. Dolaysyla, batdaki tecrbenin aksine, din epistemoloji anti-bilim sylemine, bilimsel epistemoloji de anti-din sylemine yol amam; aksine biribirlerinden ayrtrlmas mmkn olmayan ortak bir epistemolojik zemin ve sylem olumutur ki, mslman ben-idrakinin bilgi temeli bu ereveye oturmutur.
54 Bu temel bilgi anlay Dvn dergisinin 1996/1 nshasnda yaynlanan slam dnce geleneinin temelleri, oluum sreci ve yeniden yorumlanmas balkl yazda (s. 28-30) ele alnmtr.

41
DVAN 1997/1

Ahmet DAVUTOLU

kincisi ise bu bilgi kaynaklarnn uyumu ilkesinin rn olan ilmi nderlik prototipidir. Yine bat geleneinin aksine, slam medeniyetinin dnce tarihinde biri dogmalara dayal bilgi reten ruhban, dieri de kilisenin tekellemi paradigmasnn dnda akl ve gzleme dayal bilgi retmeye alan bilim adam prototipinden oluan farkl ilm nderlik modelleri olumamtr. slam medeniyetine zg bir ilm nderlik modeli olarak son derece tabi bir sre iinde ortaya kan alim prototipi her iki bilgi alann da kapsayan bir meruiyyet zemini kazanmtr. Fkh, hadis ve tefsir gibi dini bilgi alanlar ile, astronomi, matematik ve tp gibi bilim alanlarnda ortak rnler ortaya koyan slam dnrleri bu zelliin en arpc delillerini tekil ederler. Aslnda belki de tersi, yani tek bir alanda rn vermi slam dnrleri ou zaman istisna olmulardr. Mutlak lim'den vahiy olarak insanlara intikal eden bilgi ile yine O'nun akl ve snnetullahda tecelli eden rasyonel ve gzleme dayal bilgi arasndaki uyum alim protopinin birletirici bir ilm nderlik olarak tarih sahnesine knn altyapsn hazrlamtr. slam medeniyetinin canllk ve hakimiyet dnemlerindeki bu iki temel nitelik, zellikle bat medeniyetinin kendi tarih tecrbesini evrenselletiridii modern dnemde deimeye balam ve gerek bilgi kaynaklar arasndaki uyum ilkesinde, gerekse ilmi nderlik prototipinde farkllamalar ortaya kmaya balamlardr. 19. yzyldan itibaren yaygnlk kazanan medrese-okul ya da aydn-alim atmas iki farkl bilgi paradigmasnn atma alanlar olarak grlmeye balanmtr. Bunda klasik slam bilgi paradigmasnda grlen deiimin de, modern dnemlerdeki kurumsal aktarmlarn da nemli bir pay vardr. Batdaki rneklerinden grd aydnlanma fikri erevesinde slam medeniyetinde de bir kilise varmcasna olmayan dini dogmalara sava aan aydn psikolojisi ile, bu meydan okuma karsnda vahy temelli bilgi ile yorumlar arasndaki fark tefrik etmeksizin savunmaya geen alimler arasnda yaanan eliki suni bir episitomolojik farkllamay beraberinde getirmitir. Fakat bu eliki, zellikle slam medeniyetinin bilgi temelleri asndan, hi bir zaman tek boyutlu bir bilgi anlaynn teoik meruiyyet kazanmasna yol amamtr. Baka bir deyile btn elikileri ragmen slam dnyasnda Kilise-Galile benzeri bir atma yer almamtr. Galtung'un bat medeniyetinin prototipinin bilgi boyutu ile ilgili yapt tek-boyutlu bilgi nermesinin aksine, slam medeniyetinin ben-idrakinin alternatif bilgi nermesi "dnya sadece ok boyutlu bilgi kaynaklarnn uyumu yoluyla anlalabilir, bilgi tek bir kaynaa irca edilemez" eklinde zetlenebilir. Kainat kitabn analitik zmleme ile anlamaya alan akla ve gzleme dayal bir bilgi sistemletirmesi ile, bu analitik paralarn btnnden hareketle mutlak gereklik bilgisinin alann dokuyan vahiy arasnda kurulan denge ve ahenk klasik slam medeniyetinin ykseliinin odak noktasdr. Bugn de, slam medeniyetinin ben-idrakinin bilgi temeli ile ilgili elikileri aan yeni bir bilgi boyutu ve onun gerektirdii medeniyetlerin bilgi birikimini kuatan yeni bir ilmi nderlik modeli oluturamadka, slam medeniyetinin zihnyet problemini aabilmesi ok gtr.

42
DVAN 1997/1

Medeniyetlerin Ben-draki

4. nsan-tabiat: Galtung'un "insan tabiata hakimdir" eklinde zetledii bat medeniyetinin prototipinin tabiat anlay ile slam medeniyetinin ben-idrakinin ngrd tabiat anlay arasndaki farkllama, ayn zamanda, bat medeniyeti ile kadim kltrler arasndaki temel ayrm noktasn yanstmaktadr. Bu adan Kzlderili efi Seattle'n yukarda alntladmz yaklam slam medeniyetinin ben-idrakine ok daha yakndr. Bu farkllamann biri felsef, dieri pratik iki nemli sonucu vardr. Felsef sonu itibaryla ele alndnda, bat ben-idrakinin bu nermesinin dayand zne-nesne alglamas, bir dikey hakimiyet ilikisine yol amakta ve tabiat metafizik zden yoksun statik, pasif ve edilgen bir konuma itmektedir. slam medeniyetinin ben-idraki, bu yaklamn aksine, tabiat Yaratc kudretin tecelli ettii bir iaretler btn olarak grmektedir ki, bu insan ile tabiat arasnda bir zne-nesne ilikisi deil, bir varolu ilikisi dourmaktadr. Kuran ereve iinde ele alndnda, Allah'n iaretlerini ihtiva eden tabiat, Allah'n yeryzndeki halifesi olan insan iin bir varolu alandr. Dolaysyla da, insan ve tabiat eit bir varolu dzleminde bulunmaktadrlar ve bu anlamda yaratlmlk asndan ayn zne'nin nesneleri konumundadrlar. nsan, tabiat olgularndan farkllatran ey ontolojik bir dikey hakimiyet deil, o tabiatta tecelli eden gereklii idrak edebilme kabiliyeti ve bu erevedeki zel yaratl misyonudur. Byle bir anlayta, tabiat statik ve edilgen bir nesne deildir. Yaratc'nn yaratl srecinde her an tecelli ettii ve bu tecelliler btn iinde Snnetullah'n insan idrakine sunulduu muhteva ykl, aktif bir nesnedir; her haliyle Yaratc'y zikretmekte ve iaretleri araclyla insana konumaktadr. Bu anlayn ortaya kard doal sonu, tabiatn dengelerine ynelik bir mdahelenin, ayn zamanda, ayetullah tahrip ederek snnetullaha mdahele etme anlamna gelmesidir ki, bu gerek Yaratc tarafndan insana verilen snrl zne rolnn snrlarn aarak mutlak zne rolne kalkmak demektir. Yaratc'nn iaretlerini tayan tabiat anlay insann tabiata iletiim kurabilecek bir ibretler alemi olarak yaklamas sonucunu dourmutur. Mevlana'nn neye, Yunus Emre'nin sar iee hitab da bylesi iaretler ykl ve aktif bir tabiat anlaynn mistik ve popler kltre yansmasdr. Bu erevede slam medeniyetinin ben-idraki ne Spinoza'nn Deus Siva Natura (Tanr eittir tabiat) denkleminde olduu gibi panteist bir zdelemeye, ne de Newton mekaniinin dayand Tanr'nn bir kere kurduu ve tekrar mdahele etmedii tabiat anlaynn dayand deistik metafizie yakndr. Tabiatla ilgili bu felsefi farkllama ok nemli iki pratik sonu da dourmaktadr. Birincisi, bat medeniyetinin ben-idrakinin ngrd tabiat anlaynn dayand dikey hakimiyet ilikisi, kullanm snr tanmayan mutlak bir mlkiyet zihniyetinin bir temel hak olarak yaygnlamasna yol amtr. Sanayi devriminin ilk dnemlerinden beri etkisini srdren bu mutlak mlkiyet anlay tabiatn ciddi ekilde tahrip edilmesi srecinin zihniyet temelini oluturmutur. slam medeniyetinde mutlak ve ze muteallik olmaktan ok, greceli ve arz bir olgu olarak grlen mlkiyet ilikisi hukukun formel yaps ile snrl kalm ve zihniyet dzeyinde tabiata ynelik mutlak bir

43
DVAN 1997/1

Ahmet DAVUTOLU

dikey hakimiyet ilikisi haline dnmemitir. Klasik slam hukukunda yeralt kaynaklarnn zel mlkiyet kapsamna dahil edilmesine kar klmas, mlkiyetin kullanm ile snrl ariz bir hukuk ilikisi olarak grldnn tipik bir gstergesidir. kinci nemli pratik sonu ise, tabiatn kullanm alan ile ilgilidir. Bat benidrakinin insan-insan ilikisinde ngrd kategorik dlama ve dikey hakimiyet ilikisinin tabiata da yansmas, bir grup insann tabiat zerindeki kullanm hakknn dierlerinden daha fazla olduu gibi bir kanaatin olumasna yol amtr ki, smrgeci siyasi yaylmann znde bu zihnyet yatmaktadr. slam ben-idrakinin tabiat boyutu bylesi zel misyona dayal kullanm alanlarn iddetle reddetmektedir. nsanlarn ontolojik eitlii tabiatn kullanm alanndaki eitlii de beraberinde getirmektedir. nsanolunun, insan-tabiat ilikisinde yerleik modernist paradigmay aabilmesi kadm medeniyetlerin bu tabiat anlayndan ciddi bir zihniyet as almasna baldr. Bu adan, slam ben idrakinin "Allah'n Yaratc kudretinin her an tecelli ettii tabiat, insanoluna ontolojik varln srdrmesi iin sunulan bir nimettir " eklinde zetlenebilecek tabiat anlay insantabiat ilikisinin yeniden yorumlanmasnda ve evre bunalmnn almasnda yeni almlar getirebilecek bir zihniyet boyutu ihtiva etmektedir. 5. Allah-nsan: slam medeniyetinin ben-idrakinin en ayrc hususiyeti Allahinsan ilikisi boyutundaki farklldr. Dier btn boyutlar da niha olarak bu ilikinin zgn niteliine indirgenebilir. slam medeniyetinin ben-idrakinin oluumunda, ne mekan, ne zaman, ne tabiat, ne de insan idrakleri, Allah idrakinden bamsz bir alanda teekkl edebilirler. slam medeniyetinin kurulu safhasnda da, dier medeniyetlerle karlkl etkileim srecine girdii safhalardaki bunalm dnemlerinde de, temel zihniyet dokusu, bu ilikinin kendine zg ekim alan iinde olumutur. Bu ekim alannn merkezinde tevhd inancnn Allah ile insanolu arasnda ngrd mutlak ontolojik hiyerari ilikisi vardr. Dvn dergisinin birinci saysnda yaynlanan makalemizde de gstermeye altmz gibi bu ontolojik hiyerari ayn dzlemlerdeki uzaklktan deil, mutlak varlk dzlemleri farkllamasndan kaynaklanmaktadr. Bu ilikinin biri Yaratc'y idrak edi biiminden, dieri ise bu idrakin ilikinin insan ynn etkileyi biiminden oluan iki ayr cephesi vardr. Yaratc'y idrak asndan ele alndnda, slam inancnn, tevhd ve tenzh ilkelerinden kaynaklanan ve onu dier btn din ve felsef akmlardan ayran temel zellii bu varlk dzlemleri farkllamasdr. Kadm kltrlerin tevhd zleri, zamanla, politeist ve panteist alglamalarn tesiri altnda biri Tanr'y deiik tabiat glerine benzer bir cisimletirme ile, dieri ise Tanr'y evren ile tmden zdeletiren bir soyutlama ile ciddi bir sapmaya uram; bylece yaratc kudret ile yaratlanlar arasndaki ontolojik hiyerari ya tanrnn yeryzne deiik biimlerle inmesi, ya da insan ve ve tabiat unsurlarnn tanrsallatrlmas yoluyla ciddi bir bozulmaya uramtr. Kadm tevhd z ihya iddias tayan Kur'an- kerm'in tevhd ilkesi er-

44
DVAN 1997/1

Medeniyetlerin Ben-draki

evesinde gerekletirdii zihniyet devrimi, hereyden nce, Allah'n bu ikili sapmann tesinde idrak edilmesi suretiyle kendini gstermitir. Allah'n ilah isim ve sfatlarla yeniden tannmas, yaratc kudreti, deus otiesus (atl tanr) ile mcessem tanr denklemlerinin ilkel idrak emberinden karmtr. Btn evreni kuatan mutlak kudret sahibi Allah'n, ayn zamanda insana ah damarndan daha yakn bir ekilde idrak edilmesi, btn yerleik dini alglama kalplarn sarsm ve Allah-insan ilikisini, hem bireysel ontolojik dzlemde hem de btncl kozmolojik dzlemde, yepyeni bir eksene oturtmutur. slam inancnn Allah-insan ilikisindeki en dinamik yn de budur. likinin insan yn asndan bakldnda ise, slam medeniyetinin prototipinin ontolojik zgrlk ve gvenlik meselelerini zmesi de bu idrak alan iinde olmaktadr. Allah-u Teala'nn hem ilah isim ve sfatlaryla btn varolu dzlemlerini kuatmas, hem de o varolu dzlemlerinden birinde bulunan insana ahdamarndan daha yakn olmas, mslman bireyi stn bir gvenlik ve hrriyet hissiyle donatmaktadr. Klelerden ve aristokratlardan gelen farkl insan gruplarndan klasik slam medeniyetinin kurucu medeniyet prototopini karan temel psiko-ontolojik saik de budur. Allah', her an her her mekanda hi bir arac kii ya da kurum olmakszn hisseden insan, Allah'n halifesi olma misyonunu dorudan idrak edebilmitir. Bu durum, bat tecrbesinin aksine, kilise ve devlet gibi dini ve siyasi kurumsallamalarn insanolunun varoluu anlamlandrma abalar ile ne kmalarn engellemitir. Bu dorudan idrak, klasik slam medeniyetinin hzla yaylmasnn da, smrgecilik karsndaki direncin de temel unsuru olmutur. Klasik sosyal, siyas ve iktisad kurumlar zme konusunda baarl olan modernite, bireyin hi bir aracya ihtiya hissetmeden idrak edebildii Allahinsan ilikisini zaafa uratamamtr. Bu sebepledir ki, batda katolik kilisesinin g kaybetmesine kout olarak gerilemeye balayan din bilincin aksine, slam dnyasnda kurumsal dzeyde yaanan zlmeler din bilinci yok eden mutlak sekler bir alan oluturamamtr. Aksine Allah-insan ilikisinin idrakine dayal kiisel bilin ile sosyal kurumlarn bu bilinci yok sayarak oluturduu sosyal kurumsallamalar arasnda cidd elikiler domutur. Vatanda olan bireyin toplumsal alanda bu kiisel bilinci unutarak sekler bir tavr iine girmesi gerektiini iddia eden jakoben seklarizm anlaynn gremedii temel husus, sosyo-politik tanmlamalarn, insann varoluunu anlamlandran bylesi bir bilinci amakta yetersiz kald gereidir. Allah' kendisine ahdamarndan daha yakn hisseden bir insann kiilii ve varoluu ile btnleen bu bilinci devlet dairesinin nnde brakmas talebi, bu ilikiyi sindirerek benimsemi insanlar tarafndan, bir tr kiiliksizletirme abas olarak grlmektedir. Bu da, temelde Newtonyan mekanizm ile aydnlanma felsefesinin kesiim alannda glenen deus otiesus (atl tanr) varsaymnn rn olan sekler bilin ile, insana ahdamarndan daha yakn olan diri ve etken tanr inancna dayal bilin arasndaki elikinin yansmasndan baka bir ey deildir. Modernizmin insan birinin ontolojik gvenlik ve hrriyet alan konusun-

45
DVAN 1997/1

Ahmet DAVUTOLU

da yaayageldii i bunalm ve elikiler, slam medeniyetinin prototipinin temel kurucu unsuru olan Allah-insan ilikisi boyutunun g kazanmasna yol amtr. Akl-bilim-ilerleme lsne dayanarak insan din-d bir eksende mutlak bir gvenlik ve zgrlk alanna kavuturma iddiasna tayan sekularizmin amzda yaanan ve insanln gvenlik ve zgrlk alanlarn tehdit eden trajik gelimeleri engelleyecek bir deerler sistemi oluturamamas, bat dnyas iinde de, dier geleneksel medeniyet havzalarnda da, din bilincin tekrar ne kmas sonucunu dourmutur. Sekularizmin ngrd felsef zemin ne nesillerin ontolojik gvenliini yok eden Hiroima'y, ne denetlenemeyen bilimsel gelimelerin yol aabilecei felaketlerin sembol olan, ernobil'i, ne de tarihn sonunu getirdii iddia edilen sekler batl deerlerin iflasn gsteren Bosna'y engelleyebilmitir. II. Vatikan konslnden sonra kendini yenileme sreci iine giren Katolikliin gerek din gerekse siyas dzlemde etkisini artrmas da, yeni ve eklektik hristiyan mezheplerin hzla yaylmas da, Uzakdou felsefelerinin byk bir ivme ile yeni bir ruh alan oluturmaya balamalar da, tanr bilincini teolojik bir mesele olmaktan ok bu bunalmlara pragmatik bir zm olarak gren post-modern teolojik erevelerin gelitirilmeye balanmas da, jakoben sekler felsefenin zellikle varlk ve deer boyutlarnda kar karya kald bu bunalm alanlar ile ilgilidir.55 Btn bu bunalmlar mslman zihniyet yaplanmasnda etkide bulunmu ve Allah-insan ilikisi boyutunun yeniden ve daha gl bir ekilde idrak edilmesi sonucunu dourmutur. slam dnyasndaki din uyann evrensel olgulardan ayrarak yerel ve statik bir tepki hareketi olarak grenler, bu boyutu tmyle ihmal etmekte ve evrensel nitelikli bir olguyu ideoloji-eksenli bir syleme indirgeyerek ciddi bir metodoloji hatas ilemektedirler. zetle bylesi geni kapsaml bir medeniyet dnmnn yaand bir dnemde slam medeniyetinin ben-idrakinin Allah-insan ilikisi ekseninde tekrar kurulmas, gerek slam medeniyetinin geleneksel parametreleri, gerekse bugnk konjunktrn getirdii yeni unsurlar asndan son derece normal ve tabii bir gelimedir. Bugn, slam medeniyetinin belki de en nemli yeniden kurucu unsuru bu ilikinin yeni bir ahsiyet bilinlenmesine yol aacak ekilde yeniden yorumlanmasdr. Bu adan, klasik slam medeniyetinde insann psiko-ontolojik yapsn son derece uyumlu bir ekilde yeniden ina eden ve hem evreni mutlak anlamda kuatan, hem de insana ahdamarndan daha yakn olan bir Yaratc bilincini tekrar ihya etme zarureti vardr. Allah'n ilah isim ve sfatlarna dayanan bu bilincin birinci unsuru kozmik dzeni temel varlk ve deer ilkeleri etrafnda sosyal bir dzen bilincine yneltirken, ikinci unsuru da kendi varoluundan g alan ahsiyetli bir birey bilincinin temel ta olacaktr. slam medeniyetinin en nemli zihniyet kurucu baars da, bir ok din ve felsef akmda birbirinin
55 Bu bunalm alanlarnn medeniyet dnm zerindeki etkileri ve batda din bilincin yeniden uyanmas iin bknz. Davutolu, A., Civilizational Transformation and the Muslim World, (K.L.:Quill, 1994), s.30-36.

46
DVAN 1997/1

Medeniyetlerin Ben-draki

zdd gibi alglanan bu iki unsurun birarada ve biribirlerini destekleyecek ekilde ahenkli bir btn oluturmalardr. Bylesi yeni bir zihniyetin temel k noktas, Allah ile insan arasnda ontolojik bir hiyerari ngren ve insan onurunu tanmlamak asndan Yaratan ile Yaratlan arasnda herhangi bir dini ve sekler kurumsallamay kabul etmeyen bir anlay olabilir. Kilise ya da devletin ilah bir kudsiyet imaj iine girmesi Allah ile insan arasndaki hilafet ilikisini ve insann irade sahibi eref-i mahlkt olma zelliini yok eder. slam tarihi iinde kilise benzeri bir rgtn geliememesi, hereyden nce, slam inancnn Allahinsan ilikisinde her trl aracy reddeden temel ontolojik yaklam dolaysyladr. Ne kilise gibi dini kurumsallamalar, ne de devlet gibi siyasi organizasyonlar, Allah-insan ilikisini tanmlayan mutlak nermelerde bulunamazlar. 6. nsan-nsan: slam medeniyetinin ben-idrakini, ben ve teki ayrm asndan dier medeniyet ben-idraklerinden ayran en nemli hususiyet insaninsan ilikisinin ngrd varlk ve varolu telakkisidir. slam medeniyetinin ykseli dnemlerine damgasn vurmu olan kltrel oulculuk da bu boyutun sosyo-politik zeminde dzenlenmesinden ibarettir. Galtung bat medeniyetinin prototipinin bu boyutunu tanmlarken kulland "bireyler, snflar ve milletler olarak bir grup insan dier insanlara hakimdir, bazlar dierlerine gre daha eittir" nermesi aslnda insanlar arasnda almas mmkn olmayan gizli bir varolusal farkllk varsaymna dayanmaktadr. Yani bir grup insan varolularnn znden kaynaklanan zel bir statye sahiptir ve bat medeniyetinin stnl bu zel varolusal zn rndr. Hindistan'daki kast sistemi gibi baz yerel medeniyet havzalarnda da grlen bu varolusal farkllama insanolu trn dikey kategorilere ayrmakta ve st kategoride bulunanlara zel bir felsefi ve siyasi stat vermektedir. st kategoride bulunanlarn ben-idrakinde nfuz edilemez bir sertlik ve dlayclk oluturan bu zel varolu statsnn felsefi arkaplannda insann kendi benini idrak ederken varoluunu anlamlandran ve tanr-insan ilikisinde ara bir ontolojik kategori, ya da bir st teolojik ya da siyasi kurum inanc vardr. Bylesi varolusal bir eitsizlii merulatran dinlerle etnik ayrmcla dayal modern ideolojileri benzetiren nemli unsurlardan biri de budur. Kutsal tanmlama ayrcalna ve gcne sahip ara ontolojik bir kategori oluturmakszn insan-insan eitsizliini meru klabilmek mmkn deildir. Hint medeniyetinde Ar unsurlar kutsayan insan-insan eitsizlii, kutsal tanmlama ayrcalna sahip brahman snfna, normal insanlarn stnde tanrsal ze sahip bir ara ontolojik konum veren hindu yaratl doktrini vardr. Kutsal tanmlama gcn elinde bulunduran brahmanlar insan-insan ilikisinin unsurlarn tanmlama gcne de sahiptirler. Ayn ekilde Hz.sa'nn insan-tanr ilikisinde sahip olduu ara ontolojik kategoriyi yeryzne yansyan din ve toplumsal bir otorite kaynana

47
DVAN 1997/1

Ahmet DAVUTOLU

dntren ve bu otorite araclyla kutsal tanmlama gcn elinde tutan Katolik kilisesi de Ortaalardaki insan-insan ilikisindeki feodal eitsizliklerin meruiyyet zeminini oluturmutur. Kutsal Roma-Germen sentezi araclyla bu iki gelenein unsurlarn Roma birikimi temelinde besleyen bat medeniyeti, insan-insan eitsizliini nemli bir sreklilik unsuru olarak sekler dneme devretmitir. Ar rk ideolojilerin bu sentezin youn olduu blgelerde yaygnlam olmas bu adan kesinlikle bir tesadf deildir. Kilisenin boaltt sosyopolitik otorite alann dolduran modern devletin zamanla kutsiyet kazanmas ve insann varoluunu anlamlandrma iddias tayan sekler nitelikli bir ara ontolojik kategori haline dnmesi bu srekliliin bir sonucudur. Hegel'in tanr ve devlet imajlar arasnda kurduu ilikiye dayal devlet felsefesi56 ile yeni dnyann kurucu ruhu olarak Alman ruhuna ve Kutsal Roma Germen mirasna atfta bulunduu tarih felsefesi57 arasndaki tutarl i btnlk de bu olguya iaret etmektedir. slam medeniyetini bu noktada ayran temel unsur, kutsal tanmlama hakkna ve ayrcalna sahip hi biri ara ontolojik kurumsallamaya izin vermeyen bir varolu doktrinini ortaya koymu olmasdr. Bireysel varolu bilincinin temelini dokuyan Allah-insan ilikisinin insan-insan ilikisine yansyan yn de budur. Bu iliki iinde varoluu tanmlama ayrcalna sahip hi bir kii, kurum ve kuruluun olmay, gerek din gerekse siyas otoritenin insan-insan ilikisini mutlak ontolojik eitsizlie dnebilecek ekilde yeniden kurmasn engellemitir. Ortaya kan de facto eitsizlikler ise varolua dayal bir meruiyyet zemini kazanamamlardr. slamiyet'in her renk ve rkdan insan kuatacak bir ekilde hzla yaylmas, ben-idrakinin insan-insan boyutunda kolaylkla nfuz edilebilir bir nitelikte olmasnn zgrletirici etkisi dolaysyladr. Ayrca, slamiyet'e giren deiik insan gruplar kendilerini medeniyetin merkezine ynelten bir ben-idrakini hemen iselletirebilmilerdir. Arap yarmadasndan kan Sam nitelikli bir din olmakla birlikte Osmanllar dneminde Trk kimlii ile, Uzakdou'da Malay kimlii ile zdeleen bir slam kimlii bu nfuz edilebilir ben-idrakinin bir sonucudur. Deiik gruplar, dinin k yerine ve kt kavmin kimliine bakmakszn bu medeniyet kimliinin merkezine kendi yerel kimliklerini oturtabilmilerdir. Benzer bir durum yine evrensel bir din nitelii tayan Hristiyanlk iin geerli deildir. Alman, Rus, talyan ve Fransz kimlikleri ile birebir rten bir hristiyan kimlii yok iken, uzun asrlar boyu Trk demek slam demek anlamna gelmitir. Bu da slam kimliinin kolayca nfuz edilebilir niteliinden ileri gelmektedir. slam medeniyetinin ben-idraki insan-insan ilikileri asndan ele aln56 Hegel, G.W.F., The Philosophy of Right, (Chicago:Ency. Britinnica,1990), vol. 43, s. 89-90. 57 Hegel, G.W.F, The Philosophy of History, (Chicago:Ency. Britannica, 1990), vol. 43, s. 334.

48
DVAN 1997/1

Medeniyetlerin Ben-draki

dnda," teki" ni kategorik ekilde ayran bat ben-idrakinin aksine hegemonik olmayan bir kuatclk vardr. Kltrel oulculuk da znde bu anlaytan beslenmektedir. slam medeniyetinde teki olarak grlen gruplar, mesela zmmler, varolular itibaryla bir farkllk arzetmedikleri iin tasfiye edilmesi ya da hegemonik bir ayrmcla tabii tutulmalar sz konusu deildir. Ortak yaratltan kaynaklanan eitliki varolu dzlemi hem evrensel bir yaylmay hem de hegemonik ayrmcla dayanmayan bir dzen anlayn beraberinde getirmitir. Tarihin grd en hzl ve istikrarl yaylmay salayan Osmanl genilemesinin oluturduu millet sistemi ile bat insanna zel misyon bien smrgeci yaplanmann arasndaki temel fark budur. Bu sebepledir ki, Bonaklar ve Arnavutlar Osmanl sistemi iinde rahatlkla nfuz edebildikleri slam kimlii ile siyasi dzenin merkezinde en etkin konumlara gelirken, Hintliler ya da Cezayirliler beyaz adamn ontolojik farkllnn getirdii zel misyona dayanan ngiliz ya da Fransz smrge sistemlerinde ykselme ans elde edememilerdir. slam medeniyetinin bu kuatc ben-idrakinin yeniden yorumlanmas insan-insan ilikilerindeki dengesizliklerden kaynaklanan atmalarn ve insan haklar kavramndaki tutarszlklarn nne geebilmek asndan byk bir nem tamaktadr. nsan-insan ilikileri konusunda btn insanlar ortak bir kategorinin eit unsurlar olarak gren yeni bir zihnyet oluturulmadka hakim medeniyetin prototipinin ben-idraki ile tekiler arasndaki varolusal eitsizlii ortadan kaldrabilmek mmkn deildir. Bunun iin de, insanlarn Allah'n takdir ettii ontolojik konum itibaryla mutlak bir eitlie sahip olduklar, hi bir insan grubunun dierleri aleyhine doal stnlk iddiasnda bulunamayacaklar ve btn dier ariz ilikilerin bu temel prensip etrafnda ele alnmas gerektii gr benimsenmedike insan onurunu eksen alan bir insan haklar uygulamasn gerekletirmek sz konusu olamaz. slam medeniyetinin ben-idrakinin insan-insan boyutunu teorik bir sistemletirme erevesinde yeniden yorumlamak zgrletirici bir medeniyet almnn temel unsurlar arasndadr. VII. Sonu Son yllarda gittike artan bir hzla yaygnlk kazanan kreselleme sylemi evrensellik ve yerellik arasnda ilgin bir yeni gerilim alan oluturmaktadr. Gerek dnsel gerekse pratik alanda evrensellik kavramnn yerini almaya balayan kreselleme aslnda bu anlamda bir tr lek ve dzey kltmeyi yanstmaktadr. Btn evreni kuatma iddiasn ihtiva eden evrensel szcnn yerini yerkredeki yzeysel btnlemeyi ifade eden kresel szcnn almas, zihinsel dzeyde yaanan iddiaszlama olgusunun linguistik bir ara ile ifade edilmesi olarak grlebilir. Akl-bilim-ilerleme lsne dayanarak evrensel gerekliin btn srlarn bulaca iddias ile Prometheuscu ruha yeni bir hz kazandran modern bilim ve bu evrensel gerekliin felsef altyapsn kurma iddiasn tayan

49
DVAN 1997/1

Ahmet DAVUTOLU

modern ideolojik ereveler cidd bir eksen kaymas yaamaktadr. Bugn artk ne bilimsel almalarla evrensel gerekliin btn ynleriyle ve tam bir kapsamllk iinde anlalaca iddias, ne de belli sekler ideolojik erevelerin hayata geirilmesi ile felsef anlamda mutlak bir eitlie ya da zgrle ulalaca iddias kabul grmektedir. Evrensel gereklik aray yerini hayat kolaylatran pratik ara araylarna, felsefi muhteval ideolojiler ise yerlerini pragmatik yntemlere brakm grnmektedir. Pragmatik yntemlerle pratik aralarn kesiim alannda ortaya kan kreselleme bir tr yzeysellemeyi de beraberinde getirmitir. Kullanlan aralar karmaklatka hayatn, varln ve evrenin z ile ilgili araylarn st rtlm ve insanolu felsef muhteva ve nitelik asndan ciddi bir dzey kayb yaamaya balamtr. Bu, aslnda, medeniyetler tarih asndan, medeniyetlerin zlerini dokuyan felsef almlar ile ulatklar materyal formu yanstan hayat tarzlar arasndaki anlamllk ilikisinin statik bir nitelik kazanmas anlamnda bir tr paradigma pekimesidir. Medeniyetlerin siyasi hakimiyet dnemlerinde grlen bu statiklik felsef araylarn younluunu azaltr ve medeniyet prototipinin kendisine verilen ben-idraki boyutlarnn z ile deil sonular ile ilgilenmeye balamasna yol aar. Bylece, ulalan siyasi hakimiyet dolaysyla rahatlkla yeniden retilebilen hayat tarznn korunmas meselesi evrensel muhteval ideallerin gerekletirilmesi meselesinin nne gemeye balar. ABD'nin uluslararas etkinliinin, felsef ideallerin gerekletirilmesinden ok, basit tketim kalplarnn yaygnlatrlmas ile ilikilendirilmesinin evrensellik syleminin kresellik sylemi ile ikame edildii bir dnemde gereklemesi bir tesadf deildir. Kreselleme syleminin zirveye ulat bir dnemde yerellik unsurlarnn yeniden gndeme gelmesi, bu adan, ikinci bir eliki olarak byk bir nem tamaktadr. Yzeysel kreselleme abas kendi i tepkisini dourmu ve yerel medeniyet havzalarnda ciddi bir hareketlilik gzlenmeye balamtr. Huntington'n siyasi ve stratejik kar anlayyla kirlettii bu olgu, aslnda, derinliini kaybeden ve bat medeniyetinin kendi i elikilerine baml klnan kreselleme olgusuna kar insanolunun alternatif alm araylarna g kazandrmaktadr. Bu anlamda yerel deerlerin g kazanmas, kresellemenin evrensel nitelikli felsef temellerini kaybetmeye balad anda ortaya kmtr. Dolaysyla, yerel kltrel kimliklerde ve medeniyet havzalarnda ortaya kan canlanma tepkici bir nitelikten ok, kaybedilen evrensel deerlerin yeniden retilmesi abasna ynelen sahici bir araytan kaynaklanmaktadr. Fukuyama'nn iddia ettiinin aksine insanolunun aray bitmemitir. Yerel deerlerin kresel yzeysellemeyle hesaplaan bir ekilde tekrar canlanmas bunun en arpc delilidir. Bat dndaki medeniyet havzalarnda grlen canlanmann temelinde bu medeniyetlerin prototiplerinin farkllaan ben-idrakleri vardr. Bu asrn ilk

50
DVAN 1997/1

Medeniyetlerin Ben-draki

yarsnda, bat smrgecilii karsnda cidd bir bunalm yaayan yerel medeniyet havzalarnn temel diren unsuru sanld gibi kurumsal ya da siyasal alanda deil, medeniyet prototipinin ben-idraki dzeyinde ortaya kmtr. Bat medeniyeti ile cephe ilikisini srdregelmi olan slam medeniyet havzasndaki canlanma da siyasi muhteval kavramsallatrmalarla izah edilebilecek ya da dlanabilecek zelliklerin ok tesinde anlamlar tamaktadr. Galtung'un bat medeniyetinin ben-idrakini yanstan homo occidentalis axiomaticus sistemletirmesi ile mukayeseli bir ekilde incelediimiz slam medeniyetinin prototipinin ben-idraki boyutlar, bu medeniyet havzasnn hem modernizm karsndaki direncinin hem de yeni bir uyan iine girmesinin temelinde yatan zihn yaplanmay ortaya koymaktadr. Kresellemenin ekonomi-politik nitelikli yzeyselliini aabilmek, bu medeniyet ben-idraklerinin yeni ve evrensel muhteval bir araya zemin tekil edecek ekilde yeniden yorumlanmas ile mmkn olabilir. Bunun iin de, gl ve sert ben-idraki ile hegemonik medeniyet zelliini korumaya alan bat medeniyeti ciddi bir i sorgulama zorunluluu ile kar karyadr. Galtung'un tahlili bu konuda gerekten sorgulayc ve zgn bir bak asn yanstmaktadr. Ayn ekilde slam medeniyetinin prototipi de modernist formlara ynelik tepkici niteliklerden uzaklaarak, ben-idrakinin Kuran temelini zihinsel dzeyde yeniden kurmak zorundadr. Hakimiyet dneminde gelitirilen i tutarll yksek teorik ereveleri de, smrgecilie ve modernizme tepki olarak gelitirilen yaklamlar da aacak bir yenilenme ihtiyac ile kar karya olan slam medeniyetinin prototipi, kendi geleneinin zihinsel zn yeniden kefetmek ve bu gelenei kreselleme ile yerelliin hesaplat bir zeminde evrensel iddia tayan bir btnle tekrar kavuturmak zorundadr. Uluslararas sistemde grlen aksamalar bat ben-idrakinin i sorgulamasna, yeni medeniyet almlar ise dier medeniyet havzalarndan kaynaklanacak zihnyet dnmne baldr. Aksi takdirde bir taraftan evrensellie dier taraftan yerellie sava aan yzeysel kreselleme, insanolunun kadm aray olan ontolojik zgrlk ve gvenlik alanlarn anlamszlatran bir tekdzelie ve bu tekdzelikten g alan ekonomi-politik bir hegemonyaya yol aacaktr.
Kaynaklar Alitto, G.S., (1986) The Last Confucian: Liang Shu-ming and Chinese Dilemma of Modernity, Berkeley: University of California Press. Bacon, F., (1990) New Atlantis, Chicago: Encylopedia Brittannica Inc. Charlton, D.G., (1963) Secular Religions in France 1815-1870, Londra: Oxford University Press. Davis, W., (1992) Japanese Religion and Society: Paradigms of Structure and Change, Albany: State University of New York Press. Davutoglu, A. (1994) Alternative Paradigms , Lanham: University Press of America.

51
DVAN 1997/1

Ahmet DAVUTOLU

52
DVAN 1997/1

___________, (1994) Civilizational Transformation and the Muslim World, K.L.:Quill. ___________, (1996) "slam dnce geleneinin temelleri, oluum sreci ve yeniden yorumlanmas" , Divan 96/1, stanbul, s. 1-44. Dekmejian, R.H., (1985). Islam in Revolution: Fundamentalism in the Arab World, N.Y. : Syracuse University Press. Esposito, J., (1983). Voices of Resurgent Islam, New York: Oxford University Press. ___________, (1980). Islam and Development: Religion and Socio-political Change, N.Y.: Syracuse University Press. Fukuyama, F., (1992) The End of History and the Last Man, New York: Thf Free Press. Galtung, J. (1985) "On the Dialectic between Crisis and Crises Perception", S. Musto and J.F. Pinkele Europe at the Crossroads, N.Y.: Praeger. ___________, (1994), Human Rights in Another Key, Cambridge: Polity Goitein, S.D., (1970) "Minority Self-Rule and Government Control in Islam", Studia Islamica. Grnebaum, G.E. von, (1962) "Pluralism in the Islamic World", Islamic Studies, vol. 5/2. Gurwitsch, (1966) Studies in Phenomanology and Psychology. ,Evanston: Nortwestern University Press. Hegel, G.W.F, (1990) The Philosophy of History, Chicago:Ency. Britannica, ___________, (1990) The Philosophy of Right, Chicago:Ency. Britinnica. Huntington, S., (1993). "The Clash of Civilizations", Foreign Affairs, vol.72, No.3. ___________, (1996). The Clash of Civilizations and The Remaking of World Order, New York: Simon and Schuster. ___________, (1968). Political Order in Changing Societies, New Haven. Conn: Yale University Press. Husserl, E., (1954) Die Krises der europaischen Wissenschaften und die transzendentale Phanomenologie , hague: ed. W. Biemel. ___________, (1900-1) Logische Untersuchungen, 2 cilt, (Halle:Max Niemeyer. Ikbal, M. , (1996) The Reconstruction of Religious Thought in Islam, Lahore:Sang-e-Meel Publ. J. Huxley, (1947) Man in the World, Londra. Kohn, H. (1969) The Idea of Nationalism, New York: Macmillan. Krejci, J., (1990) Before European Challenge: The Great Civilizations of Asia and the Middle East, Albany: State University of New York Press. Mardin, . , (1995) Din ve deoloji, stanbul:letiim, 7. bask. Marx, K., (1967), Capital, New York: International Publishers. Mathews, B., (1926). Young Islam on Trek: A Study in the Clash of Civilizations, Londra: Church Missionary Society. Mez, A., (1922) Die Renaissance des Islams, Heidelberg. Mortimer, E., (1982) Faith and Power, Pipes, D., (1983). Islam and Political Power, New York: Basic Books. Pirenne, J., (1962) The Tides of History Londra: G.Allen and Unwin.

Medeniyetlerin Ben-draki

Pye, L.W., (1985) Asian Power and Politics: The Cultural Dimension of Authority, Cambridge: Harvard University Press. Ruthven, M. (1984). slam in the World, Middlesex: Penguin Sivan. E. (1985) Radiccal Islam: Medieval Theology and Politics, New Haven: Yale University Press. Stark W., (1966) The Sociology of Religion: A Study of Christendom, Londra: Routledge and Kegan Paul. Toynbee, A.J., (1965). A Study of History, N.Y.: Oxford University Press Tritton, A.S., (1947) Muslim Theology, Londra: Royal Asiatic Society. Voll, J.O., (1982). Islam: Continuity and Change in the Modern World, Boulder: Westview,1982. Watt, M., (1988). Islamic Fundamentalism and Modernity, Londra: Routledge. Williams, J.A. (1971) Themes of Islamic Civilization Los Angeles: University of California Press.

53
DVAN 1997/1

You might also like