You are on page 1of 259

SIMYACI

Paulo Coelho, Rio de Janeiro'da dogdu. Roman yazarligina baslamadan nce, oyun yazari, tiyatro ynetmeni ve sevilen bir sarki sz yazariydi. Coelho, genliginde bir hippiydi. 1986 yilinda HiristiyanIarin, Bati Avrupa'dan baslayip Ispanya'da Santiago de Compostela kentinde sona eren geleneksel ha yolculugunu yapti; bu deneyimini 1987 yilinda yayinladigi The Pllgrimage (Hac) adli kitabinda anlatti. 1988 yilinda yayinlanan ikinci kitabi Simyaci, Coelho'yu en ok okunan agdas yazarlardan biri yapti. teki kitaplari;^ Brida, Valkrler ve son yazdigi Piedra Irmaginin Kiyisinda Oturdum, Agladim'dir. Simyaci, 42 lkede yayinlandi, 26 dile evrildi. Bu kitap, Coelho'yu Gabriel Garcia Mrquez'in arkasindan en ok okunan Latin Amerikali yazarlardan biri konumuna getirdi.

Felsefe Tasi'nin gizlerini bilen ve bunu kullanan simyaci J. 'ye

Yollarina giderken Isa bir kye girdi. Marta adli bir kadin onu evine kabul etti. Meryem adli bir kizkardesi vardi, o da Rabbin ayaklari dibinde oturup onun szn dinlerdi. Marta ise, isin oklugundan saSirmisti; Isa'ya giderek dedi: ' - Ya Rab, kizkardesimin hizmette beni yalnu birakmasi sence bir sey degil midir? Imdi ona syle

bwa yardim etsin. Fakat Rab cevap verip dedi: - Marta, Marta, sen birok seyler iin zlp telas ediyorsun; fakat bir seye ihtiya vardir ve Meryem, kendisinden alinmayacak olan iyi payi semistir. INCIL, LUKA, X, 38-42

ndeyis

BIR KERVANCININ ELINE

GETIRDIGI KITABI

aldi Simyaci. Kapagi yoktu kitabin, ama gene de yazarinin kim oldugunu anladi: Oscar WIlde'di yazar. Kitabin sayfalarini karistirirken, Narkissos'u anlatan bir ykye rastla-

di. Narkissos'un, kendi gzelligini her gn bir gln sularinda seyretmeye giden bu yakisikli delikanlinin efswesini biliyordu Simyaci. Bu delikani kendi grntsne ylesine vurgunmus ki gnn birinde gle dsp bogulmus. Onun gle dsp boguldugu yerde de bir iek amis, bu iege nergis adi verilmis. Ama kendi yazdigi yky byle bitirmiyordu Oscar Wilde. Tatli su glnn kiyisina gelen orman tanrialari Oreas'larin onu bir aci gzyasi kavanozuna dnsms olarak bulduklarini yaziyordu Oscar Wilde. - Neden agliyorsun? diye sormus Oreas'lar. - NarkIssos iin agliyorum, diye yanitlamis gl. - Ne vaT bunda sasilacak, demis bunun zerine ormw tanrialari. Bizler ormanlarda bosu bosuna onun pesinde dolasir dururduk, ama onun gzelligini yalnizca sen grebilirdin yakindan.

- Narkissos yakisikli bir gen miydi? diye sormus gi. - Bunu senden daha iyi kim bilebilir ki? diye karsilik vermis iyice sasiran Oreas'Iar. Her gn senin kiyilarina gelip sularina bakiyordu! Gl bir sre sessiz kalmis. Sonra syle konusmus: - Narkssos iin agliyorum, ama onun yakisikli oldugunu hi fark etmemistim ben. Narkissos iin agliyorum,

1 1

nk sularima egildigi zaman, gzlerinin derinliklerinde kendi gzelligimin yansimasini grebiliyordum.

- Iste ok gzel bir hikye, dedi Simyaci.

12

Birinci Blm

DELIKANLININ

ADI SANTIAGO

IDI. SR-

syle birlikte eski, terk edilmis kilisenin nne geldiginde gnes batmak zereydi. Kilisenin atisi oktwdir km, bir zamanlar ayin esyalarinin konuldugu yerde kocaman bir fIravuninciri bymst. Delikanli geceyi burada geirmeye karar verdi. Btn koyunlarini yikik kapidan ieri soktu. Koyunlarin, geceleyin kamalarina engel olacak sekilde, kapiya birka tahta koydu. Bu blgede kurt falan yoktu, ama bir keresinde bir kaak koyunu bulmak iin, ertesi gn btn gn dolasmak zorunda kalmisti. Yamismi yere yayip zerine uzandi, okuyup bitIrdigi kitabi da yastik olarak basinin altina koydu. Uykuya dalmadan nce, artik daha kalin kitaplar okumasi gerektigini dsnd: Okunmalari daha uzun srer, geceleyin de daha rahat yastik olurlardi. Uyandiginda ortalik hl karanlikti. Yukariya bakti,

yari yariya yikilmis atinin arasindan parildayan yildizlari grd. "Biraz daha uyusaydim," diye dsnd Bir hafta nceki ds tekrar grms, gene sonunu getiremeden uyanmisti. Kalkti, bir yudum sarap iti. Sonra degnegini eline aIip hl uyumakta olan koyunlari uyandirmaya basladi. Hayvanlarin ogunun tipki kendis gibi uykudan hemen siyrilip uyandiklarini fark etti. Sanki gizemli bir g, iki yildir, yiyecek ve su pesinde kendisiyle birlikte btn lkeyi dolasip duran koyunlarin yasamina baglamisti yasa^ mini. 'Bana ylesine alistilar ki, saat dzenimi biliyorlar,* dedi kendi kendine alak sesle.

1 5

^ daldlktafl sonra, tersi de olabilir,' diye dsnd: Hayvaaiarin saat dzenine belki de kendisi alismisti. Gene de, Uyanmasi geciken, koyunlar da vardi.

Adlarini syleyer^ek^ sopasiyla birer birer hepsini uyandirdi. Sylediklerini koyunlarin anlayabildigine her zaman inanmi$ti. Bundan^ dolayi, kendisini'etkileyen kitaplarin bazi blmIerini kimi zaman onlara okur; kimi zaman da kirlarda dolaan bi obanin yalnizligindan ya da yasama sevincinden sz ederdi onlara; kimi de ugTamayi aliskanIik haline getirdigi kentlerde grdg son yenilikleri anlatirdi. Ama, nceki gnden bu yana, drt gn sonra varacagi kentte yasayan gen kizdan baska bir konusma konusu amamisti. Bir tccarin kiziydi sz konusu olan. nceki yil, yalnizca bir kez gelmisti buraya. Tccarin bir kumas magazasi vardi; alacagi mal kousunda aldatilmamak iin, koyunlarin gznn nnde kirkilmasini istiyordu. Bu magazayi ona bir arkadasi anlatmis, oban da srsn oraya gtrmst. * 16

"BIRAZ YN SATMAK ISTIYORUM," DEMISTI oban, tccara. Dkkn kalabalikti, is yogundu; bu yzden, tccar obana ikindiye kadar beklemesini syledi. Bunun zerine oban gidip magazanin nndeki kaldirima oturdu, heybesinden bir kitap ikardi. - obanlarin kitap okuyabildiklerini bilmiyordum, dedi yanibasinda bir kadin sesi. Uzun siyah salari, eski Magripli fatihleri bellibelrsiz animsatan gzleriyle, tepeden tirnaga tam bir Endls kiziydi konusan. - Koyunlar kitaplardan daha greticidir, diye yanitladi gen oban. Iki saatten fazla sohbet ettiler. Endls kizi, tccarin kizi oldugunu syledi, her gn birbirine benzeyen ky yasamini anlatti. oban, Endls kirlarindan, ugradigi kentlerde grdg son yeniliklerden sz etti. Koyunlanyla konusmak zorunda kalmadigi iin mutluydu oban. - Okumayi nasil grendiniz? diye sordu gen

kiz. - Herkes gibi, diye yanitladi oban. Okulda. - Peki ama, okuma bildiginize gre niin obanlik yapiyorsunuz? Delikanli bu soruyu yanitlamamak iin duymazliktan geldi. Verecegi yaniti gen kizin anlamayacagindan emindi. Bu yzden, yolculuk ykleri anlatmayi srdrd. Gen kizin Magripli kk gzleri, merak ve saskinliktan kocaman ailiyor, kimi de iyice klyordu. Zaman getike, zamanin hi gememesini, gen kizin babasinin islerini bitirememesini ve kendisinden gn daha beklemesini istemesini dilemeye basladi delikanli. Simdiye kadar hi^

Simyaci

17^

duymadigi birseyler hissettigini fark etti: Sonsuza dek bir yere yerlesmek istiyordu. Kara sali gen kizin yaninda, kuskusuz, gnler birbirine benzemezdi. Ama sonunda tccar gelip drt koyun kirkmasini

istedI. Borcunu dedikten sonra obanin ertesi yil da ugramasini syledi. 18

SIMDI BU KASABAYA NN-

ULASMAK IIN

de drt gn vardi obanin. Heyecandan ii iine sigmiyordu, ama yregini koyu bir kaygi da sarmisti: Belki de gen kiz unutmustu onu. Yn satmak iin oraya ugrayan bir yigin oban vardi. - Pek nemli degil, dedi koyunlariyla konusurken. Ben de baska yerlerde baska kizlar taniyorum.* Ama, yreginin derinliklerinden biliyordu ki, yle *pek nemli degil* diyecek durumda degildi. obanlarin da, tipki denizciler ve gezgin saticilar gibi, kendilerini yeryznde basibos dolasmaktan vazgeirtecek birinin yasadigi bir kente ugrayabileceklerini biliyordu.

1 9

GNN YK-

ILK ISIKLARI TANYERINDEN

selmeye baslarken, oban koyunlarini gndogusu ynnde srmeye basladi. 'Hibir zaman bir karar vermek gereksinimi duymuyorlar/ diye dsnd. 'Belki de bu yzden hep benim yanimda kaliyorlar.' Su ve yiyecekten baska bir seye gereksinim duymuyordu koyunlar. Onlarin obani olarak Endls'n en iyi otlaklarini bildigi srece, kendisiyle her zaman dost kalacaklardi. Gnesin dogusu ile batisi arasinda eglesen, uzun saatlerden olusan gnlerin biri tekinden farkli olmasa da; kisacik yasamlari boyunca tek bir kitap okumasalar, kylerde olup bitenleri anlatan delikanlinin insan dilini anlamasalar da. Yiyecek ve suyla yetiniyorlardi ve bu onlar iin yeterliydi. Buna karsilik, ynlerini, arkadasliklarini ve kimi zaman da etlerini cmerte sunuyorlardi. 'Gnn birinde bir canavara dnssem ve tek tek hepsini ldrsem, srnn hepsini bogazladiktan sonra ancak isin farkina varirlardi,' diye dsnd delikanli.

'nk bana inaniyorlar ve artik kendi igdlerine gvenmiyorlar. Bu byle, nk onlari otlaga ben gtryorum.' Delikanli kendi dsncelerine sasmaya, onlari tuhaf bulmaya basladi. Iinde firavuninciri bitmis kilise belki de cinli-periliydi. Belki de ayni ds bu nedenle yeniden gryor ve her zaman sadik dost saydigi koyunlara kirsi fke duyuyordu. nceki aksam yemeginden kalma sarabindan iti biraz ve yamisina sarindi. Birka saat sonra, gnesin kselrnesiyle artan bunaltici sicaklar yznden srsn kirda dolduramayacagini biliyordu. Yazin bu saatte btn ispanya uykuya dalardi Sicak, gece ininceye kadar

srerdi, ama bu arada yamisini yin.naa t^irr.A 20-in daydi. Her seye karsin, bu ykten /ak.r.-r. < - k*, -'.p? zaman, sabah ayazmi bu yk sayesinde _>i..j;etme:.Igi'~ animsiyordu kuskusuz. 'Havanin beklenmedik degiSiK.u.\leri.-e ka.-si \cArr ya her zaman hazir olmaliyiz,' dht: usu'. ^ord- r z-

man; yaminin agirligina katianmavi minnetle kabai ediyordu. Yaminin da bir varlik nedeni vardi, tipki delikanlinin hikmeti vcudu gibi. Orasi senin, burasi benim Endls ovalarini iki yil dolastiktan sonra, belgenin btn kentlerini ezbere grenmisti; yasamina anlam veren |ey gezip dolasmakti. Basit bir obanin neden okuma biidigin., bu ke/ gen kiza aiklamak niyetindeydi: On aki yasina kadar papiz okuluna gitmisti. Anababasi, onun din adami olrnisim istemislerdi; tipki koyunlari gibi, yalnizca su ve yiyecek iin alisan yoksul bir kyl ailesi iin gurur kaynagiy Ji byle bir sey. Latince, ispanyolca ve dinbilim okumust'-i. Ama, daha kklgnden itibaren dnyayi tanimayi hayal e" misti, Tanriyi ya da insanin gnahlarini grenmek:.: .;ok daha nemliydi byle bir sey. Bir aksam, ailesini g-,n.ie\t giderken, btn cesaretini toparlayip t^hasma r vhip oimak istemedigini syledi. Yolculuk yapmak istiyordu.

- Dnyanin btn insanlari sim ye kad"r t-j kyden gelip getiler, oglum. Buraca yeni peyler anmayi geldiler, ama hi degismediler. Satoyu gezmek iin tepeye ikarlar ve gemisin gnmzden daha iyi olduguna karar

verirler. Salarinin rengi ister aik, ister koyu olsun, hepsi de kymzn insanlarina benzerler - Ama ben, bu insanlarin geMikbri lkelerdeki "tolari bilmiyorum, diye yanitladi delikanli. - Bu insanlar, tarlalarimiz!, kadinianmizi grnce, her zaman burada yasamak istediklerini seklerle;. dirsrdrd baba.

- Onlarin geldikleri yerlerin kadinlarini ve topraklarini tanimak istiyorum, dedi ogul bunun zerine. nk hibiri bizimle kalmiyorlar burada. - Ama bu insanlarin cepleri para dolu, dedi baba. Bizim burada, yalnizca obanlar baska yerleri grebilirler. - yleyse, ben de oban olacagim. ' Bunun zerine baba hibir sey sylemedi. Ertesi gn, iinde eski ispanyol altin lirasi bulunan bir kese verdi ogluna. - Bunlari bir gn tarlada bulmustum. Rahiplige kabul edilme treninde kiliseye vermeyi dsnyordum.

Git, kendine bir sr al ve en iyisinin bizim satomuz, en gzel kadinlarin da bizim kadinlarimiz oldugunu greninceye kadar dnyayi dolas. Ve baba oglunu kutsadi. Delikanli, babasinin gzlerinde de dnyayi dolasma isteginin bulundugunu grd. Her gece uyumak, yemek ve imek iin hep ayni yerde kalarak yillarca kurtulmaya alismis olmasina karsin, hl canli kalan bir istekti bu. 22

UFUK KIZARDI, SONRA GRND.

GNES

Delikanli, babasiyla yaptigi konusmayi animsadi ve kendini mutlu hissetti; daha simdiden birok sato, birok kadin tanimisti (ama bu kadinlardan hibiri, iki gn sonra grecegi kadinin eline su bile dkemezdi). Bir yamisi, bir baskasiyla degistokus edebilecegi bir kitabi ve bir srs vardi. Bununla birlikte, en nemlisi, her gn yasaminin byk dsn gereklestiriyordu: Geziyordu. Endls ovalarindan bikinca, koyunlarini satip denizci olabilirdi. Deniz-

den usandigi zaman da birok kent, birok kadin tanimis, birok mutluluk olanagi yasamis olurdu. 'Papaz okuluna, Tanriyi aramaya nasil gidebilirim?' diye dsnd, dogan gnese bakarak. Bunun olasi oldugu durumlarda, bir yolunu bulup bir baska yolculuga ikiyordu. Buradan ka kez gemis olmasina karsin, bu harap kiliseye kadar hi gelmemisti. Dnya bykt, sonu gelmiyordu. Kisa bir sre de olsa, koyunlarinin kendisine yol gstermesine izin verse, sonunda bir yigin ilgin seyler kesfederdi. "Sorun su ki, her gn yeni bir yere gittiklerinin farkina varmiyorlar. Otlaklarin degistigini, mevsimlerin birbirine benzemedigini anlamiyorlar. nk yiyecek ve sudan baska bir kaygilari yok.' "Belki de herkes iin durum byledir,' diye dsnd oban. Tccarin kizina rastladigimdan bu yana baska bir kadin dsnmeyen benim iin bile.' Gkyzne bakti. Hesaplamalarina gre, gle yemeginden nce Tarifa'da olacakti. Orada, kitabini daha kalin bir kitapla degistirebilir, sisesini sarapla doldurur, sa-

sakal tirasi olabilirdi; kizin yanina gitmeden nce iyice hazirlanmaliydi. Daha fazla koyunu olan bir baska obanin, kendi-

2 3

sinden nce davranip gen kiza talip olma olasiligini dsnmek bile istemiyordu. "Bir ds gereklestirme olasiligi yasami ilginlestiriyor,' diye dsnd, gnesin durumuna tekrar bakip adimlarini hizlandirarak. Tarifa'da ds yorumcusu bir yasli kadinin yasadigini ammsamisti. Daha nce bir kez grms oldugu bu ds, bu gece de grmst. 24

YASLI KADIN, DELIKANLIYI EVIN ARKASINdaki bir odaya gtrd, odayi salondan rengrenk bir plastik perde ayiriyordu. Odada bir masa, bir Isa'nin Kutsal

Yregi1 tasviri ve iki sar dalye vardi. Yasli kadin oturdu, delikanliya da oturmasini syledi. Sonra delikanlinin iki elini ellerinin arasina aldi ve usulca dua etmeye basladi. Syledikleri bir ingene duasina benziyordu. Simdiye kadar, dolasirken bir yigin ingeneye rastlamisti. Bu insanlar da dolasiyorlardi, ama koyunlarla ilgilenmiyorlardi. Sylenenlere bakilirsa, bir ingenenin isi-gc durmadan insanlari aldatmakti. Seytanla anlasma yaptiklari, ocuklari kairip gizli barinaklarinda bunlari kle gibi kullandiklari da syleniyordu. Gen oban, ocukken, ingeneler tarafindan kairilmaktan korkmustu her zaman. Yasli kadin ellerim tutunca bu eski korkuyu animsadi delikanli. 'Ama burada isa'nin Kutsal Yregi tasviri var,' diye dsnd, kaygilarindan kurtulmak isterken. Elinin titremeye baslamasini, yasli kadinin da onun bu rkntsn fark etmesini istemiyordu. Sessizce bir Tanri Babamiz duasi okudu. - Ilgin... dedi yasli kadin, gzlerini delikanlinin

elinden ayirmaksizm. Ve tekrar sustu. Delikanli, giderek sinirlendigini hissediyordu. Ama elinin titremesine engel olamadi ve yasli kadin fark etti bunu. Hemen ellerini ekti kadinin ellerinden. - Buraya el falina baktirmak iin gelmedim, dedi. Bu eve geldigi iin artik, pismanlik duyuyordu. Bir an, kadina 1 Isa'nin Tann sevgilinin limgeji. (rv.)

2 5

cretini demenin ve hibir sey grenmeden buradan ayrilmanin daha iyi olacagini dsnd. Ne var ki, st ste grdg ayni dsn ne anlama geldigini grenmek ok nemliydi onun iin. - Grdgn dsler hakkinda bilgi almaya geldin, dedi bunun zerine yasli kadin. Ama dsler Tanrinin diliyle konusurlar. Tanri dnyanin diliyle konusursa bunun yorumunu yapabilirim. Ama senin ruhunun diliyle konustugu zaman bunu yalnizca sen anlayabilirsin. Gene de

danisma creti deyeceksin bana. 'Gene bir dalavere,' diye dsnd delikanli. Her seye karsin, tehlikeyi gze almaya karar verdi. Bir oban, kurt ya da kuraklik tehlikesiyle her zaman karsi karsiyadir; ama, obanlik meslegini ekici kilan da budur zaten. - Ayni ds iki kez st ste grdm. Koyunlarimla bir otlaktaydim. Derken bir ocuk grnd ve koyunlarla oynamaya basladi. Insanlarin koyunlarimla oynamasindan pek hoslanmam; tanimadiklari insanlardan korkarlar. Ama kendileriyle oynamaya gelen ocuklardan korkmazlar. Neden bilmem. Hayvanlarin, insanlarin yasini bilmeleri sasirtici bir sey. - Sz grdgn dse getir, dedi yasli kadin. Ateste tencerem var. Hem zaten fazla paran da yok, btn zamanimi alamazsin. - ocuk bir s re koyunlarla oynuyor, diye srdrd konusmasini oban, biraz sikintiyla. Ve birden elimden

tutuyor, beni Misir Piramitlerine gtryor. Yasli kadinin Misir Piramitlerinin ne oldugunu bilip bilmedigini anlamak iin bir an sustu. Ama kadin sessizligini bozmadi. - Sonra, Misir Piramitlerinin (yasli kadinin iyice anlamasi iin bu szckleri tane tane sylyordu) nnde, ocuk bana, 'Buraya gelirsen, gizli bir hazine bulacaksin,' diyor. Ve tam bana hazinenin yerin'i gsterecegi sirada uyaniyorum, iki kez oldu.

26

Yasli kadin bir sre sustu. Sonra, delikanlinin ellerini tuttu, dikkatle inceledi. - Artik senden para istemiyorum, dedi sonunda. Ama hazineyi bulacak olursan onda birini isterim. Delikanli glmeye basladi. Sevinten glyordu. Bylece, grdg hazine dsleri sayesinde, cebindeki pek az parayi da harcamamis oluyordu! Bu yasli kadin

gerekten bir ingene olmaliydi. ingeneler biraz tuhaftirlar. ~ Iyi de, nasil yorumluyorsunuz bu ds? diye sordu delikanli. - nce yemin edeceksin. Sana syleyeceklerime karsilik, hazinenin onda birini bana' verecegine dair yemin edeceksin. Delikanli yemin etti. Yasli kadin, gzlerini Isa'nin Kutsal Yregi tasvirinden ayirmaksizm tekrarlamasini istedi. - Dnya Dili'nde bir ds bu, dedi ardindan. Bunu yorumlayabilirim, ama ok zor bir yorum. Iste bu yzden bana verecegin paya deger. - Yorumum syle: Misir Piramitlerine gitmelisin. Neyin nesidir bunlar bilmiyorum, ama bir ocuk gsterdigine gre, gerekten vardir bunlar. Orada bir hazine bulup zengin olacaksin. Delikanli nce sasirdi, sonra fkelendi. Bu kadar az bir sey iin bu cadi kariya gelmesi gerekmezdi. Ama,

para demek zorunda olmadigini animsadi. - Eger buysa, bunun iin vakit kaybetmeye degmez, dedi. - Hadi anim! Sana, grdgn ds yorumlamanin zor oldugunu sylemistim. Basit seyler, en olaganst seylerdir ve yalnizca bilginler anlayabilirler bunlari. Bir bilgin olmadigim iin, baska seyler de bilmem gerekiyor: El falina bakmak, mesela. - Peki, nasil gidecegim Misir'a?

2 7

- Ben yalnizca dsleri yorumluyorum. Bunlari gerege dnstrecek gcm yok benim. Bu yzden de kizlarimin bana verdikleriyle yasamak zorundayim. - Ama ya Misir'a yaramazsam? - Eh, o zaman bir sey demezsin bana. Zaten ilk

kez olmayacak. Ve yasli kadin bu szlerine hibir sey eklemedi. Delikanlidan gitmesini istedi. nk onunla epeyce zaman kaybetmisti. 28

OBAN, FALCININ YANINDAN KIRIK-

HAYAL

rikligi iinde ayrildi; bir daha asla dslere inanmamaya karar vermisti. Bu arada yapacak bir yigin isi oldugunu animsadi: nce gidip karnini doyurdu, kitabini daha kalin bir kitapla degistirdi ve yeni satin aldigi sarabi rahata imek iin kasabanin alanina gidip bir siraya oturdu. Sicak bir gnd, ama sarap o akil-sir ermez gizemiyle obanin iini biraz serinletti. Koyunlar, yeni edindigi bir dostun kent girisinde bulunan agilmdaydilar. Bu yrelerde bir yigin arkadasi vardi - ve bu da yolculuk yapmayi neden bunca sevdigini aikliyor. Her gn birlikte olmak gereksinimi duymaksizin, insan her zaman yeni dostlar edinir. Papaz okulunda oldugu gibi, insan her zaman ayni insanla-

ri grrse, bunlari yasaminin bir parasi saymaya baslar. Iyi, ama bu kisiler de bu nedenle, yasamimizi degistirmeye kalkisirlar. Bizi grmek istedikleri gibi degilsek hosnut olmazlar, canlari sikilir. nk, efendim, herkes bizim nasil yasamamiz gerektigini elifi elifine bildigine inanir. Ne var ki, hi kimse kendisinin kendi hayatim nasil yasamasi gerektigini kesinlikle bilmez. Tipki su, dsleri gerege dnstrmeyi beceremedigi halde ds yorumculuguna kalkisan cadi gibi. Koyunlarim alip kirlara ailmadan nce gnesin alalmasini beklemeye karar verdi. gn sonra tccarin kizini grecekti. Tarifa papazindan aldigi kitabi okumaya basladi. Kalin bir kitapti, daha ilk sayfada bir cenaze trenini anlatiyordu. Ayrica, kahramanlarinin adlari da son derece karmasikti. 'Gnn birinde bir kitap yazacak olursam,' diye dsnd, okurlari, kahramanlarin adlarini bir anda ogren-

mek zorunda birakmamak iin onlari teker teker sunacakti. Okumaya iyice daldigi sirada (cenaze karda gmldg ve bu da yakici gnesin altinda serinlik duygusu uyandirdigi iin hosuna gidiyordu okuma), yasli bir adam gelip yanma oturdu ve onunla konusmaya basladi: - Bu insanlar ne yapiyorlar? diye sordu yasli adam, alandan geenleri gstererek. - alisiyorlar, diye yanitladi oban, soguka ve okudugu kitaba kendini iyice kaptirmis gibii Aslinda, tccarin kizinin nnde koyunlarini kirktigini ve kizin da obanin nasil yaman biri olduguna gzleriyle taniklik ettigini hayal ediyordu. Bu sahneyi daha nce onlarca kez hayal etmisti. Koyunlarin arkadan ne dogru kirkilmalari gerektigini gen kiza anlatmaya baslayinca onun kendisini kendinden geercesine dinledigini gznn nne getiriyordu her

zaman. Bir yandan koyunlari kirkarken, bir yandw da gen kiza anlatacak ilgin ykler animsamaya alisiyordu. Bunlar ogunlukla kitaplarda okudugu yklerdi, ama o bunlari sanki kendisi yasamisasina anlatiyordu. Gen kiz okuma bilmedigi iin isin aslini hibir zaman grenemeyecekti. Ne var ki, direndi yasli adam. Yorgun ve susamis, oldugunu syledi ve bir yudum sarap imek istedi. Delikanli siseyi verdi ona; belki kendisini rahat birakir, diye dsnd. Ama yasli adam mutlaka gevezelik etmek istiyordu. obana, okumakta oldugu kitabin nasil bir sey oldugunu sordu. Iinden adama kaba davranip oturdugu sirayi degistirmeyi geirdi, ama babasi ona yasli insanlara karsi saygili olmayi gretmisti. Bunun zerine kitabi yaslr adama uzatti. Bunu iki nedenden dolayi yapti: Birincisi, kitabin adini iyi syleyemiyordu,- ikincisi, yasli adam okuma bilmiyor-

sa, kk dsmemek iin kendisi sira degistirmek isteyecekti. 30

- Himm! dedi yasli adam, sanki tuhaf bir nesneymis gibi, btn dikkatiyle incelerken. nemli bir kitap, ama ok sikici. oban ok sasirdi. Demek yasli adam da okuma biliyordu ve bu kitabi daha nce okumustu. Onun dedigi gibi sikici bir kitapsa, degistirmek iin hl zamani vardi. - Btn kitaplar gibi ayni seyden sz eden bir kitap, diye srdrd konusmasini yasli adam. Insanlarin kendi yazgilarini semek sansindan yoksun bulunduklarindan sz ediyor. Ve sonunda da, dnyanin en byk yalanma inandigini sylyor. - Peki dnyanin en byk yalani ne? diye sordu delikanli, saskinlik iinde, - Ne mi? Hayatimizin belli bir ninda, yasamimizin denetimini elimizden kaiririz ve bunun sonucu olarak ha-

yatimizin denetimi yazginin eline geer. Dnyanin en byk yalani budur. - Benim iin byle olmadi, dedi delikanli. Rahip olmami istiyorlardi, ben kendim oban oldum. - Bylesi daha iyi, dedi yasli dm. nk sen gezmeyi seviyorsun. "Dsncelerimi okuyor,' diye geirdi iinden Santiago. Bu sirada, pek yle umursamadan kalin kitabin sayfalarini karistiriyordu yasli adam. oban onun giysilerinin tuhafligini fark etti: Arap'a benziyordu, ama bu yrelerde olaganst bir sey degildi bu. Tarifa'dan ancak birka saat uzaktaydi Afrika. ogu zaman kente alisveris yapmak iin Araplar gelirdi,- gnde birka kez tuhaf hareketler yaparak dua ettikleri grlrd. - Neredensiniz? diye sordu delikanli. - Birok yerden. - Kimse birok yerden olamaz, dedi delikanli. Ben

bir oban olarak degisik yerlerde bulunabilirim, ama aslim bir yerdendir: ok eski bir satosu olan bir kent. Orada dogdum.

3 1

- Peki, diyelim ki, ben de Salem'de1 dogdum. oban, Salem'in nerede oldugunu bilmiyordu, ama bilgisizliginden dolayi kk dsmemek iin de soru sormak istemiyordu. Bir sre alana bakti. Insanlar gidp-geliyor, isleri baslarindan askmmis gibi grnyorlardi. - Nasil bir yer Salem? diye sordu sonunda, bir ipucu yakalamak Iin. - Her zamanki gibi, her zaman nasilsa yle. Dogrusu bir ipucu degildi yaniti. Ama en azindan Salem'in Endls'te bulunmadigini biliyordu. Yoksa, bilirdi bu kenti. - Peki, ne yapiyorsunuz Salem'de?

- Salem'de ne mi yapiyorum? Yasli adam ilk kez kahkahayla glmeye basladi. Salem Kraliyim ben, ne soru! insanlar bir yigin acayip seyler sylyorlar. Bazen, koyunlarla birlikte yasamak ok daha iyi, konusmaz koyunlar, yiyecek ve su aramaktan baska bir sey yapmazlar. Ya da kitaplar, dinlemek isterseniz size ilgin ykler anlatir kitaplar. Ama insanlarla konusurken durum baska, ylesine tuhaf seyler sylerler ki, konusmayi nasil srdreceginizi bilemezsiniz. - Benim adim Melkisedek,2 dedi yasli adam. Ka tane koyunun var? - Yeteri kadar, diye yanitladi oban. Yasli adam onun hayati hakkinda daha fazla seyler grenmek istiyordu. - yleyse, bir sorunumuz var. Yeteri kadar koyunun oldugunu dsndgn srece sana yardim edemem. Delikanli iinde bir kizginlik hissetmeye basladi. Hibir yardim istedigi yoktu. Sarap isteyen, sohbet etmek

isteyen, kitabiyla ilgilenen yasli adamin kendisiydi. 'Tevrat'ta adi geen bir kent (Tefevin, XIV, 18} (ev.) ? Salem Krali (Tevrat Teinin, XIV. 18); Y<* Al'ah'tn rahib", AbiWt (Ibrahim Peygamber) mbarek kildi (rv)

32

- Kitabi geri verin bana, dedi. Koyunlarimin yanma gidip yola ikmaliyim. - On koyundan birini bana ver, dedi yash adam. O zaman, gizli hazineye ulasmak iin ne yaptman gerektigini gretirim sana.

Delikanli bunun zerine dsn annjnsadi ve birden her sey apaik ortaya ikti. Yash kadin para istememisti kendisinden, bu yasli adam (belki de kacjbnm kocasiydi) gerekle hibir iliskisi olmayan bir bilgi karsiliginda daha fazla para sizdiracakti. Bu da bir ingene olmaliydi.

Ama, delikanli daha agzini amadan, yasli adam yere egilip bir ince dal parasi aldi ve alanin kumu zerine birseyler yazmaya basladi. Yasli adam egildigi anda ggsnde bir sey parladi ve ylesine parladi ki, delikanlinin gzleri hibir sey grmez oldu. Ama, yasindan beklenmeyecek bir abuklukla, harmanisiyle ggsn rtt yasli adam. Delikanlinin gz kamasmasi geti ve yasli adamin yazmakta oldugu seyleri aik seik grmeye basladi. Kk kentin alaninin kumlari zerinde, babasinin ve annesinin adlarini okudu. Hayatinin o na kadarki yksn, ocukken oynadigi oyunlari, papaz okulunun soguk gecelerini okudu. Simdiye kadar hi kimseye anlatmadigi seyleri okudu: Karaca avlamak iin babasinin tfegini gizlice alisini ya da yalniz basina yaptigi ilk cinsel deneyini. - Ben Salem Kraliyim, demisjti yasli adam. - Bir kral niin bir obanla ene alsin? di^e sordu delikanli; tedirgin olmus, alabildigine sasirmisti. - Bunun birok nedeni var. Ama diyelim ki,

bunun en nemli nedeni senin Kisisel Menkibe'ni1 gereklestirmek gcne sahip olusun. Mtnkibt: Din byklerini n ya da tarihe gemis, nl kifileriu yasamlarim ve olaganst davranislarini anlatan yk. 'Yazgi'ya gnderme yapiliyor. (ev,)^

Simyaci

33/3

Delikanli 'Kisisel Menkibe'nin ne anlama geldigini bilmiyordu. - SenIn her zaman gereklestirmek istedigin seydir. Hepimiz, genken, Kisisel Menkibe'mizin ne oldugunu biliriz. - Hayatin bu dneminde, her sey aik seiktir, her sey mmkndr ve hayal kurmaktan, hayatinda gereklestirmek istedigi seylerin olmasini istemekten korkmaz. Ama zaman getike, gizemli bir g, Kisisel Menkibe'nin gereklestirilmesinin olanaksiz oldugunu kanitlamaya

baslar. Yasli adamin sylediklerinin gen oban iin nemli bir anlami yoktu. Ama su 'gizemli gler'in ne oldugunu grenmek istiyordu: Anlattigi zaman tccarin kizinin agzi bir karis aik .kalacakti. Olumsuz gibi grnen glerdir bunlar, ama aslinda sana Kisisel Menkibe'ni nasil gereklestirecegini gretirler. Zihnini ve iradeni bunlar hazirlarlar, nk dnyada bir byk gerek vardir: Kim olursan ol, ne yaparsan yap, bfcri' yreginle gerekten bir sey istedigin zaman, Evrenin Ruhu'nda bu istek olusur. Bu senin yeryzndeki zel grevindir. - Insan yalnizca yolculuk yapmak istese? Ya da bir kumas tccarinin kiziyla evlenmek istese? Ya da hazine aramak istese. Dnyanin Ruhu insanlarin mutluluguyla beslenir. Ya da mutsuzluklanyla, arzuyla, kiskanlikla. Kendi Kisisel Menkibe'sini gereklestirmek insanlarin biricik gerek ykmllgdr. Her sey bir ve tek seydir. Ve

bir sey istedigin zaman, btn Evren arzunun gereklesmesi iin isbirligi yapar.

Ahiri ve gelip geenleri seyrederek bir sre sustular. lif nce vasi' adam bozdu: M-Jui k-*'- "p gd\ rsn? <j-.<". < / it- vr-.ak l- "suma gidiyor.

Yasli adam, alanin ksesinde, kirmizi arabasinda patlamis misir satan adami gsterdi. - ocukken \>\i adam da yolculuk yapmak istiyordu. Ama patlamis misir satmak, yillar boyu para biriktirmek iin bu arabayi satin almayi seti. Yaslandigi zaman bir ayligina Afrika'ya gidecek. Insanin dsledigi seyi gereklestirmesi iin her zaman olanak bulundugunu bir trl anlamadi. 'obanligi da seebilirdi,* diye dsnd delikanli. Bu dsncesini yksek sesle tekrarladi. - Bunu pekl dsnd, dedi yasli adam. Ama

patlamis misir saticilari, obanlardan daha nemlidirler. Patlamis misir saticilarinin baslarini sokacaklari bir ati vardir, oysa obanlar yildiz palasta uyurlar. Insanlar kizlarini obanlardan ok patlamis misir saticilariyla evlendirmek isterler. Tccarin kizini dsnen oban, yreginde bir aci hissetti. Kizin yasadigi kentte kuskusuz bir patlamis misir saticisi vardi. - Sonu olarak, insanlarin patlamis misir saticilari ve obanlar hakkinda dsndkleri, onlar iin, Kisisel Menkibe'den daha nemli olur. Yasli adam kitabin sayfalarini karistirdi, bir yeri eglenerek okudu. oban biraz bekledi, sonra, daha nce yasli adamin yaptigi gibi, araya girdi: - Bunlari neden sylyorsunuz bana? - nk sen, kendi Kisisel Menkibe'ni yasamaya alisiyorsun. Ve bundan vazgemek zeresin. - Peki siz hep byle durumlarda mi ortaya

ikarsiniz? - Her zaman byle degil, ama her zaman bir sey yapmaktan geri durmadim. Bazen, iyi bir fikir, bir zm yolu olarak grndm. Kimi zaman, ok nazik bir anda, isleri kolaylastiracak sekilde davrandim. Byle seyler iste, ama ogu insan hibir seyin farkina varmadi.

3 5

Bir hafta nce, bir maden arayicisina bir tas biiminde grnmek zorunda kaldigini anlatti. Zmrt aramak iin her seyini terk etmisti bu adam. Bes yil boyunca ]bir irmagin kiyisinda alismis, dokuz yz doksan dokuz bin dokuz yz doksan dokuz tas kirmisti, br zmrt parasi ararken. Iste o anda vazgemeyi dsnms, oysa zmrdn bulmasi iin bir tas, bir tek tas kalmisti. Kisisel Menkibe'si

zerine bahse girmis bir insan oldugu iin madenci, yasli adam ise karismaya karar vermis. Bir tasa dnsp madencinin ayaklarina yuvarlanmis. Basarisiz geen bes yil yznden eziklik duyan madenci tasi fkeyle alip uzaklara firlatmis. Tasi ylesine bir hizla firlatmis ki, baska bir tasa arpan tas paralanmis ve ortaya dnyanin en gzel zmrd ikmis. - insanlar yasama nedenlerini pek abuk greniyorlar, dedi yasli adam, gzlerinde beliren aciyla. Belki de gene ayni nedenle hemen pes ediyorlar. Ama, dnyanin hali byle iste. Delikanli, konusmanin gizli hazine yznden baslamis oldugunu animsadi. - Hazineleri, seller topragin altindan ikartirlar, gene seller topraga gmerler, dedi yasli adam. Hazinen hakkinda daha fazla sey grenmek istiyorsan, srnn onda birini bana vereceksin.

- Hazinenin onda biri yetmez miydi? Yasli adam hayal kirikligina ugrar gibi oldu. -* -^^Tenz sahip olmadigin bir seyi vaat ederek gidecek olursan, onu ele geirmek arzunu yitirirsin. oban bunun zerine hazinenin onda birini ingene kadina sz verdigini syledi yasli adama. - ingeneler kurnazdir, diye iini ekti yasli adam. Ama ne olursa olsun, hayatta her seyin bir bedeli oldugunu grenmek senin iin iyi bir sey. Isigin Savasilarinin gretmeye alistiklari da bumir zaten. Delikanliya kitabini geri verdi.

36

- Yarin srnn onda birini bana getireceksin. Gizli hazineyi nasil bulacagini syleyecegim sana. Haydi, iyi aksamlar.

Sonra alanin bir ksesinde gzden kayboldu.

3 7

DELIKANLI KIT ABI YENIDEN DE-

OKUMAYI

nedi, ama btn dikkatini kitap zerinde yogunlastiramadi. Yasli adamin dogru syledigini bildigi iin sinirli ve gergindi. Patlamis misir saticisini bularak bir torba patlamis misir satin aldi. Yasli adamin anlattiklarini adama aktarmali miydi, yoksa susmali miydi? Dsnyordu, ama bir trl karar veremiyordu. "Bazen isi oluruna birakmak, ilismemek daha iyidir,* dye dsnd ve adama bu konuda bir sey sylemedi. Konusacak olsaydi, satici gnlerce kafa patlatacakti: Her seyi yzst biraksin mi yoksa birakmasin mi? Ama kk arabasina da iyice alismisti. Adami, kendisinin yol aacagi kararsizlik iskencesinden kurtarabilirdi. Kentte dolasmaya basladi, limana kadar uzandi. Limanda kk bir bina vardi, bu binanin pence-

reye benzer bir deliginden insanlar bilet satin aliyorlardi. Misir lkesinin Afrika'da oldugunu grendi. - Arzunuz? diye sordu gisedeki memur. - Belki, yarin, diye yanitladi delikanli uzaklasirken. Koyunlarindan birini satarak bogazin karsi yakasina geebilirdi. Bu dsnce rktyordu onu. - Al sana bir hayalperest daha, dedi gisedeki adam arkadasina, delikanli uzaklasirken. Bilet alacak parasi yok. Delikanli gisenin nnde koyunlarini dsnms ve onlarin yanina gitmekten korkmustu. Iki yil iinde, koyun yetistiriciligi konusunda her seyi grenmisti. Her trl koyun bakimini, koyun kirkmayi ve sry kurtlardan korumayi grenmisti. Endls'n btn kir ve otlaklarini taniyordu. Koyunlarinin her birinin alis ve satis fiyatlarini biliyordu.

38

Arkadasinin agilina en uzun yoldan gitmeye karar

verdi. Kentin bir satosu vardi; kaleye tirmanip surlarin zerinde oturmak istedi cani. Yukaridan, Afrika'yi grebilirdi. Neredeyse btn Ispanya'yi uzun sre Isgal etmis olan MagripHlerin buradan geldiklerini sylemisti biri, bir zamanlar. MagrIplilerden nefret ediyordu. ingeneleri onlar getirmislerdi. Yukaridan, yasli adamla gevezelik ettigi alan da aralarinda olmak zere kentin byk bir blmn de grebilirdi. *Su ihtiyara rastladigim na lanet olsun,' diye dsnd. Grdg dsleri yorumlayabilecek bir kadin bulmaya gitmisti yalnizca. Ne kadin, ne de yasli adam, kendisinin bir oban olusunu umursuyorlardi. Hayatta hibir seye artik inanmayan, obanlarin bir gn duygusal olarak koyunlarina baglanabileceklerini anlayacak durumda olmayan yalniz insanlardi bunlar. Kendisi koyunlarini ok iyi taniyordu: Hangisi topalliyor, hangisi iki ay sonra kuzulayacak, hangileri tembeldir, hepsini biliyordu. Onlari kirkmayi ve kesmeyi de biliyordu. Gitmeye karar verecek olursa, koyunlari aci ekerdi. Rzgr ikti. O, bu rzgri taniyordu: Gndogusu diyorlardi bu rzgra, imansiz srleri bu rzgrla birlikte gelmislerdi. Tarifa'ya gelmeden nce, Afrika'nin bu kadar

yakin oldugunu hi dsnmemisti. ok byk bir tehlikeydi bu: Magripliler lkeyi yeniden istila edebilirlerdi. Gndogusu daha sert esmeye basladi. 'Koyunlarimla hazine arasinda kaldim,* diye tlsnd. Karar vermek, alistigi sey ile sahip olmayi ok istedigi sey arasinda bir seim yapmak zorundaydi. Ayrica tccarin kizi da vardi, ama kiz koyunlar kadar nemli degildi, nk kendisine bagimli degildi kiz. Kesin olan bir sey vardi: Ertesi gn kiz kendisini grmese, bunun farkina bile varmazdi: Kiz iin btn gnler birbirinin ayniydi ve btn gnler birbirine benzedigi zaman da insanlar, gnes gkyznde hareket

3 9

ettike, hayatlarinda karsilarina ikan iyi seylerin farkina varamaz olurlar 'Annemi, babami, dogdugum kentin satosunu terk et-

tim. Onlar bu duruma alistilar, ben de alistim. Koyunlar da benim yokluguma alisirlarsa iyi ederler,' diye dsnd. Yukaridan alana bakti. Seyyar satici patlamis misirlarini satmayi srdryordu. Bir sre nce yasli adamla sohbet ettigi siraya bir gen ift gelip oturdu ve psmeye baslandi. 'Patlamis misir saticisi,' diye mirildandi, ama cmlesini bitirmedi. nk gndogusu daha da sert esmeye baslamisti; rzgri yznde hissetti. Kuskusuz MagriplIleri getiriyordu bu rzgr, ama ln ve peeli kadinlarin da kokusunu tasiyordu buralara. Bir gn, Bilinmez'in pesine dsms, altin, serven ve piramitleri aramaya ikmis insanlarin terini ve hayallerini de getiriyordu. Rzgrin zgrlgn kiskandi delikanli ve onun gibi olabilecegini anladi. Kendisinden baska hibir sey engel degildi buna. Koyunlar, tccarin kizi, Endls kirlari onun Kisisel Menkibe'sinin menzillerinden baska br sey degillerdi. 40

ERTESI GN GLEYIN YASLI ADAMIN YANIna gitti delikanli. Yaninda alti koyun gtrd. - ok sasirdim, dedi yasli adama. Arkadasim sry satin aldi hemencecik. mr boyu oban olmayi hayal ettigini syledi bana; iyiye alamet. '

- Hep byle olur, diye karsilik verdi yasli adam. Biz buna Ltuf Kurali adini veririz. Ilk kez kgit oynadigin zaman, kesinlikle kazanirsin. Acemi talihi. - Peki neden byle oluyor? - nk hayat senin Kisisel Menkibe'ni yasamani istiyor. Sonra alti koyunu incelemeye basladi ve bir koyunun topalladigini fark etti. Delikanli bunun nemsiz bir sey oldugunu, nk bu koyunun, koyunlarinin en akillisi oldugunu ve ok yn verdigini syledi. - Hazine nerede? diye sordu. - Misir'da, Piramitlerin yaninda. oban irkildi. Yasli kadin ayni seyi sylemis,

stelik para da almamisti. - Hazineye ulasmak Iin isaretlere dikkat etmen gerekiyor. Tanri, herkesin izlemesi .gereken jyolu yeryzne izmistir, yazmistir. Senin yapman gereken, senin iin yazdiklarini okumak yalnizca. Delikanli konusmaya baslamadan nce, kendisiyle yasli adam arasinda bir pervane havalandi. Dedesini animsadi; dedesi pervanelerin sans simgesi olduklarini sylemisti ocuklugunda. Tipki circirbcekleri, yesil ekirgeler, kk gri kertenkeleler ve drt yaprakli yoncalar gibi.

4 1

- Dogrudur, dedi, delikanlinin dsncelerini okuyan yasli adam. Tipki sana dedenin grettigi gibi. Birer isarettir bunlar.

Sonra sarindigi harmaniyi ati. Delikanli daha nce grms oldugu seyden ok etkilenmisti; bir gn nce gzlerini kamastiran pariltiyi animsadi. Degerli taslarla ssl som altindan kocaman bir ggslk1 vardi ggsnde yasli adamin. Gerek bir kraldi yasli adam. Haydutlarin saldirisina ugramamak iin byle gizleniyordu. - Al! dedi, ggslgnn ortasina kakilmis biri beyaz, biri siyah iki tas ikartarak. Birinin adi Urim,2 tekinin adi da Tummim'dir. Siyah olani 'evet* demektir, beyaz olani 'hayir' anlamina gelir. Isaretleri yorumlamayi basaramadigin zaman sana yardim ederler. Ama her zaman nesnel sorular sor. - Ama, mmknse, kendi kararlarini kendin al. Hazine Piramitlerin yakininda bulunuyor, bunu biliyorsun zaten. Bana alti koyun vermek zorunda kaldin, nk karar vermene ben yardimci oldum.

Delikanli iki tasi heybesine koydu. Artik kararlarini kendisi verecekti. - Her seyin bir ve tek sey oldugunu asla unutma. Simgelerin dilini unutma. Ve zellikle, Kisisel Menkibe'nin sonuna kadar gitmeyi unutma. - Ama simdi sana kk bir yk anlatmak istiyorum. Bir tccar Mutlulugun Gizi'ni grenmesi iin oglunu insanlarin en bilgesinin yanma yollamis. Delikanli bir l1 TYvrat'ui tktj blmnn *Vr s"i Israil ogullan arasindan bana khinlik etmesi iin. kardesin Harun'u v* kruditivf be rabcr ogullanin, Harun'u vr ogullan Nadab w Abihuvu, Eleazar vr Itaman yanina getir.' cm.rsiyle baijayaii 28 'inci babinda, yapilacak "vaplar (ggslk vr f f od ve "itan vr tiakih gmlek, tank vr kirak) sayihr. Mrtindr grrn 'ggslk' Tevrat'taki gOgfBlOgt- g&n<tranr yapmaktadir. (rv.) l'rini vr Tutmaim: Bvk rahibin ggfiilgQiide bulurun vr Tanri iradelinin jinigcii olan iki tas. "Ve Urim ilf Tummin.i hftkm ggjlg iiiif

koyacaksin ve RABBIN fltifii.f girdigj zaman Harun'un vrrg, fizfnndf olacaklar ve Hanin RABBN jtnfliidr Israil ogullanniii hkmn fi dma vrfgi zerimir tasiyacak.' (TVvrat, tkif, 29 : 30) 42

de kirk gn yrdkten sonra, sonunda bir tepenin zerinde bulunan gzel bir satoya varmis. Sz konusu bilge burada yasiyormus. Bir ermisle karsilasmayi bekleyen bizim kahraman, girdigi salonda hummali bir manzarayla karsilasmis: Tccarlar girip ikiyor, insanlar bir ksede sohbet ediyor, bir orkestra tatli ezgiler ahyormus; dnyanin drt bir yanindan gelmis lezzetli yiyeceklerle dolu bir masa da varmis. Bilge sirayla bu insanlarla konusuyormus ve bizim delikanli kendi sirasinin gelmesi iin iki saat beklemek zorunda kalmis. Delikanlinin ziyaret nedenini aiklamasini dikkatle dinlemis bilge, ama Mutlulugun Gizi'ni aiklayacak zamani olmadigini sylemis ona. Gidip sarayda dolasmasini, kendisini iki saat sonra grmeye gelmesini salik vermis. "Ama, sizden bir ricada bulunacagim,' diye eklemis

bilge, delikanlinin eline bir kasik verip sonra bu kasiga iki damla siviyag koymus. 'Sarayi dolasirken bu kasigi elinizde tutacak ve yagi dkmeyeceksiniz.' Delikanli sarayin merdivenlerini inip-ikmaya baslamis, gzn kasiktan ayirmiyormus. Iki saat sonra bilgenin huzuruna ikmis. "Gzel, demis bilge, peki yemek salonumdaki Acem halilarini grdnz m? Bahivan Basi'nin yaratmak iin on yil alistigi t baheyi grdnz m? Ktphanemdeki gzel parsmenleri fark ettiniz mi?' Utanan delikanli hibir sey gremedigini itiraf etmek zorunda kalmis. nk bilgenin kendisine verdigi iki damla yagi dkmemeye abalamis, baska bir seye dikkat edememis. 'yleyse git, evrenimin harikalarini tani,* demis ona bilge. 'Oturdugu evi tanimadan bir insana gvenemezsin.' Ii rahatlayan delikanli kasigi alip sarayi gezmeye ikmis. Bu kez, duvarlara asilmis, tavanlari ssleyen sanat ya-

pitlarina dikkat ediyormus. Baheleri, evredeki daglari, ieklerin gzelligini, bulunduklari yerlere yakisan sanat

4 3

yapitlarinin zarafetini grms. Bilgenin yanina dnnce, grdklerini btn ayrintilariyla anlatmis. 'Peki sana emanet ettigim iki damla yag nerede?* diye sormus bilge. Kasiga bakan delikanli, ikI damla yagin dklms oldugunu grms. Teki,* demis bunun zerine bilgeler bilgesi, *sana verebilecegim tek bir gt var: Mutlulugun Gizi dnyanin btn harikalarini grmektir, ama kasiktaki iki damla yagi unutmadan/

oban agzini aip konusmadi. Yasli kralin anlattigi yknn anlamini kavramisti. Bir oban gezmeyi

sevebilir, ama koyunlarini asla unutmaz. >Yasli adam, delikanliya bakti ve sonra, aik elleriyle, delikanlinin basinin zerinde bazi tuhaf isaretler yapti. Sonra koyunlarini nne katip uzaklasti oradan. 44

KK KESI-

TARIFA

KENTININ

YUKARI

minde Magriplilerin yaptirdigi eski bir kale vardir; kale surlarina oturan biri asagida bir alan, bir patlamis misir saticisi ve karsida da bir para Afrika grebilir. Salem Krali Melkisedek o aksam kale surlarina oturdu ve yznde gndogusu adi verilen rzgri hissetti. Sahip degisikliginin ve kargasalarin altst ettigi tedirgin koyunlar biraz ileride kimildanip duruyorlardi. Btn arzulari yalnizca yiyecek ve iecekti. Melkisedek limandan uzaklasan kk gemiye bakti. Gen obani bir daha hi grmeyecekti, tipki asar vergisi-

ni dedikten sonra Abram'i bir daha hi grmedigi gibi. Ama isinin zelligiydi bu. Tanrilarin dilekleri olamaz, nk tanrilarin Kisisel Menkibeleri yoktur. Bununla birlikte, Salem Krali yreginin derinliklerinden, delikanlinin basariya ulasmasini diledi. *Ne yazik! Yakinda adimi unutacak," diye dsnd, 'Ona adimi birka kez tekrarlatmaliydim. Benden sz ettigi zaman, benim Salem Krali Melkisedek oldugumu sylemeliydi.' ' "Ve Abram (tbrahim. .I.), Kederlaomer ve beraberinde olan krallari vurup dndkten sonra, Save Vadisinde Sodom Krali onu karptamava ikti (bu Kralin VadUidir). Ve Salem Krali Melkisedek ekmek ve sarap ikardi vr Yce Allahin kahini idi. Ve onu mbarek kilip dedi: Gklerin ve yerin sahibi Yce Allah tarafindan Abram mbarek ol-

tun; senin dsmanlarim eline teslim eden Ycr Allah mbarek olsun. Ve her peyden kendisine ondalik verdi. Ve Sodom Krali Abram'a dedi: Canlan bana ver ve mali kendine al. Ve Abram Sodom Kralina dedi: Gklerin ve yerin sahibi Yce Allaha, RABBE, ne bir iplik, ne bir ank bagi, ut de sana ait olan bir seye almamaya elimi kaldirdim, ta ki: Abram'i zengin ettim, demeyesin. Ancak genlerin yediklerinden ve benimle giden adamlann, Aner, Ejkol ve Mamre'nin payyukn baskasi bana olmasin; bunlar paylarini alimlar. (Tevrat, Ttkvm, XIV, 17-23) (ev.)

4 5

Sonra gzlerini gkyzne kaldirdi, dsndklerinden utanmisti: Biliyorum: Boslarin bosu.1 Senin de syledigin gibi, Tanrim. Ama bazen bir ihtiyar kral da kendisiyle gururlanmak gereksinimi duyabilir. 'Tevrat, VWz, 1:2. (rv.)

46

'NE TUHAF BIR MEMLEKET DIye dsnd delikanli.

SU AFRIKA!'

Kentin daracik sokaklarinda dolasirken grdg teki kahvehanelere benzeyen bir kahveye oturmustu, insanlar, agizdan agiza dolastirdiklari devsel pipolar iiyorlardi. Birka saat iinde, el ele tutusarak dolasan erkekler" yzleri peeli kadinlar, yksek kulelerin tepesine ikip sarki syleyen din adamlari, bunlarin evresinde de diz kp alinlarini yere vuran insanlar grmst. 'Imansizlarin tapinmalari,' diye dsnd. ocukken, kylerindeki kilisede, bir kir ata binmis Ermis Santiago Matamoros'un1 heykelini grrd: Kilicini ekmis, ayaklarinin altinda buranin insanlarina benzeyen insanlar.

Kendini tedirgin ve yalniz mi yalniz hissediyordu. Imansizlarin korkun ktcl bakislari vardi. stelik, yola ikmanin byk telasi iinde, bir ayrintiyi unutmustu, uzun sre kendisini hazinesinden uzak tutabilecek bir tek ayrintiyi: Bu lkede herkes Arapa konusuyordu. Kahvenin sahibi yaklasti; delikanli yandaki masaya getirildigini grdg bir iecegi parmagiyla isaret etti. Isaret ettigi aydi, aci ay. Oysa sarap imek isterdi. Ama simdi byle seylerle kaygilanacak zaman degildi. Hazinesinden baska bir sey dsnmemeliydi, onu nasil ele geirecegini dsnmeliydi. Koyunlarin satisindan olduka nemli bir para saglamisti ve paranin byl bir gc ol1 Byk YIkub (Saiuc Jarqgrt \t Majeur): tta'nii. on iki havariiiiidru biri. Drt incil'den brini yazmif olan Yuluiina'uin 'Baliki' lakabiyla anilan kardesi. Kral Hiroctn tarafin. dan kilila ldrld (Incil, Rnuerui tflfri, 12: 2). ispanya'da ok zrl bir yrri olan ha-

vari. (ev.)

4 7

dgn biliyordu: Parasi olan insan hibir zaman tamamen yalniz degildir. Kisa bir sre sonra, belki de birka gn'iinde, Piramitlere ulasacakti. Ggs piril piril altinla kapli bir ihtiyarin alti koyununu almak iin yalan seyler anlatmaya gereksinimi yoktu. Yasli kral ona simgelerden sz etmisti. Bogazi geerken simgeleri dsnmst. Evet, onun nelerden sz ettigini ok iyi biliyordu: Endls kirlarinda geirdigi zaman iinde, izlemesi gerekli yolla ilgili isaretleri yeryznde ve gkyznde okumaya alismisti. Falanca kusun varligi yakinlarda bir yilan bulundugunun isaretiydi; filanca ali ise evrede su bulundugunun belirtisiydi. Bunlari grenmisti. Bunlari koyunlar gretmisti ona. Tanri koyunlari bylesine iyi gdyorsa, bir insani da gdecektir,' diye dsnd ve iinin rahatladigim

hissetti. ay daha az aci geldi. - Sen kimsin? dye soruldugunu duydu Ispanyolca. Birdenbire kendini alabildigine gl hissetti. Kendisi simgeleri dsnrken biri ikagelmisti. - Sen nasil oluyor da Ispanyolca konusabiliyorsun? diye sordu. Karsisindaki Avrupali gibi giyinmis bir genti, ama ten rengi onun bu kentten oldugunu akla getiriyordu. Hemen hemen kendi boyunda, kendi yasindaydi. - Burada hemen hemen herkes Ispanyolca konusur. Ispanya'dan iki saat uzaktayiz yalnizca. - Otur. Bir sey ismarlayayim sana". Benim iin de sarap syle. Su aydan nefret ediyo-um, - Bu lkede sarap yoktur, diye karsilik verdi teki. Din yasaklamistir. Gen oban bunun zerine Piramitlere gitmesi gerektigini syledi. Tam hazineden de sz aacakti ki bunun dogru olmayacagini dsnd. Arap ocuk kendisini

oraya gtrmek iin hazineden pay isteyebilirdi. Yasli adamin henz sahip olunmayan seylere iliskin neriler konusunda kendisine sylediklerini animsadi.

48

- Mmknse beni oraya gtrmeni rica edecegim. Kehberk cretini derim. Oraya nasil gidildigi konusunda bir fikrin var mi? Kahve sahibinin yakinlarinda oldugunu ve .konusmalarini dikkatle dinledigini fark etti delikanli. Adamin orada bulunusu canini sikiyordu biraz. Ama bir rehbere rastlamisti ve bu firsati kairmayacakti. - Koskoca Sahra ln gemek gerek, dedi Arap ocuk. Bunun iin de para gerekir. Ilkin yeterince paran var mi bakalim, bunu bilmek isterim. Delikanli bu soruyu biraz tuhaf buldu. Ama onun, yasli adama gveni vardi ve yasli adam ona, gerekten bir sey yapmak istiyorsaniz, btn evrenin sizin yarariniz

iin isbirligi yapacagini sylemisti. Parasini cebinden ikartip yeni arkadasina gsterdi. Kahve patronu biraz daha yaklasip yakindan bakti. Iki adam aralarinda Arapa birseyler konustular. Patron fkelenmise benziyordu. - Buradan gidelim, dedi Arap delikanli. Burada kalmamizi istemiyor patron. Delikanli kendini daha rahatlamis hissetti. Borcunu demek iin ayaga kalkti, ama patron onu kolundan tutup noktasiz, virglsz uzun bir sylev ekmeye basladi. Delikanli gl olmasina glyd, ama yabanci bir lkede bulunuyordu. Yeni arkadas kahve patronunu kenara Itip delikanliyi disari ikardi. - Parana gz koymus, dedi. Tanca, Afrika'nin teki yerlerine benzemez. Burasi bir liman, limanlar da hirsiz yuvasidir.

Zor bir durumdayken kendisine yardim eden bu yeni arkadasina demek ki gvenebilirdi. Cebinden ikartarak parayi saydi. - Yarin tPiramitlere ulasabiliriz, dedi teki, parayi alirken. Ama iki deve satin almam gerekiyor. Tanca'nm daracik sokaklarinda birlikte yrdler. Her kse bucakta satilacak mal sergileri vardi. Sonunda

Simyaci

49/4

pazarin kuruldugu byk alana geldiler. Binlerce insan pazarlik ediyor, alip-satiyordu; sebzelerle halilar, trl esitli pipolar yan yana sergilenmisti. Delikanli yeni arkadasinin zerinden gzlerini ayirmiyordu. Btn parasinin artik onun ellerinde oldugunu unutmuyordu. Parayi ondan geri istemeyi aklindan geirdi, ama bunun kabalik olacagini dsnd. Simdi zerinde dolasmakta oldugu bu yabanci

topraklarin gelenek ve greneklerini bilmiyordu. - Gzm zerinde olsun, bu yeterli, diye dsnd. Kendisi ondan daha glyd. Birden bu korkun karmakarisik esya yigininin ortasinda, simdiye kadar grmedigi kadar gzel bir kilica ilisti gzleri. Kini gmstendi, siyah kabzasina degerli taslar kakilmisti. Misir dns bu kilici almaya karar verdi. - Saticiya kilicin fiyatini soruver, dedi arkadasina. Ama silahi seyrederken iki saniye dalmis oldugunu da fark etti. Sanki birdenbire ggs kafesi daralmis gibi yregi sikisti. Kendisini neyin bekledigini bildiginden, yan tarafa bakmaya korktu. Gzleri gzel kilicin zerinde, bir an yle kaldi, sonra, btn cesaretini toparlayarak basini evirdi. evresinde pazar alani vardi, gidip-gelen, bagirip-agiran, hali" findik, bakir tepsilerin yaninda kivircik marullar, sokakta el ele tutusmus erkekler, peeli

kadinlar, degisik yiyeceklerin hos kokulari vardi.. Ama hibir yerde, kesinlikle hibir yerde, arkadasinin glgesi bile yoktu.

Birbirlerini kaybetmelerinin bir rastlanti olduguna Inanmak istedi. tekinin geri dnecegini umarak bulundugu yerde kalmaya karar verdi. Bir sre sonra, su malm kulelerden birine br adam ikip sarki sylemeye basladi; bunun zerine orada bulunanlar diz kp alinlarini yere vurdular ve onlar da sarki sylemeye basladilar. Daha sonra, is Sacinda bir karinca yuvasi gibi barakalarini bozup VI,' ktvuldular. 50

Gnes de batmaya basladi. Gen adam, alani evreleyen beyaz evlerin arkasinda yitinceye kadar uzun sre gnese bakti. Ayni gnes bu sabah dogarken, kendisinin bir baska anakarada bulundugunu; orada obanlik yaptigini, altmis koyunu oldugunu ve bir gen kizla bulusacagini

dsnd. Sabahleyin kirlarda dolasirken basina geleceklerin hepsini biliyordu. Oysa simdi gnes batarken bir baska lkede bulunuyordu, dillerini bile anlamadigi insanlarin yasadigi bir yabanci lkede bir yabanciydi o. Artik oban degildi, kendisine ait hibir seyi yoktu; lkesine geri dnmek ve her seye yeniden baslamak iin gerekli olan parasi bile. "Btn bunlar ayni gnesin dogup batisi arasinda oldu,' diye dsnd. Daha duruma alismadan gz aip kapayincaya kadar kisa zamanda, hayatta kimi zaman kosullarin degistigini dsnerek kendisine acidi. Aglamaya utaniyordu. Koyunlarinin karsisinda hibir zaman aglamamisti. Ama pazar alani bombostu ve kendisi yurdundan uzaktaydi. Agladi. Tanri adil olmadigi iin, kendi dslerine inanan insanlari bu sekilde dllendirdigi iin agladi. "Koyun-

larimin yaninda mutluydum ve mutlulugumu evremde bulunanlarla paylasiyordum. Geldigimi gren insanlar beni iyi karsiliyorlardi. Simdi kederli ve mutsuzum. Ne yapacagim? Daha kati olacagim ve bir insan bana ihanet ettigi iin de artik kimseye gvenmeyecegim. Kendi hazinemi bulamadigim iin gizli hazine bulan herkesten nefret edecegim. Ve btn dnyayi kucaklayamayacak kadar kk biri oldugum iin, sahip oldugum az bir seyi her zaman korumaya alisacagim.' Iinde ne var diye bakmak iin heybesini ati; gemideyken yedigi brekten bir para kalmisti belki. Ama kocaman kitaptan, yamidan ve yasli adamin kendisine verdigi o iki tajtan baska bir sey bulamadi. Bu taslari grnce, byk bir teselli hissetti Iinde. Alti koyununu, altin bir ggslkten ikartilan bu taslarla

degistokus etmisti. Bunlari satip dns bileti alabilirdi. "Bundan byle artik daha kurnaz olacagim,' diye dsnd, iki tasi heybeden alip cebine soktu. Burasi bir limandi ve Arap ocugun kendisine syledigi tek dogru sey de buydu: Bir Umanda her zaman bir sr hirsiz vardir. Kahve patronunun umutsuz abalarini simdi anliyordu: Bu adama gvenmemesini sylemeye alisiyordu. *Ben de herkes gibiyim: Dnya gereklerine olduklari gibi degil de olmalarini istedigim gibi bakiyorum.' Taslara bir sre bakti. Onlari usulca oksadi, sicakliklarini, kaygan yzeylerini parmaklarinin ucunda hissetti. Hazinesiydi onun bu taslar. Onlara dokunmak yatistirdi onu. Taslar ona yasli adami animsatti. "Bir seyi gerekten istersen," demisti yasli adam ona, "onu gereklestirmen iin btn evren isbirligi yapar." Delikanli bunun dogru olup olmadigini anlamak iste-

di. Bombos bir pazar alanindaydi, ne cebinde tek kurus, ne de geceleyin bekleyecegi koyunlari vardi. Ama bu taslar onun bir krala rastlamis oldugunun kanitiydi; onun Kisisel Menkibesi'ni bilen, babasinin silahiyla ne yaptigindan, ilk cinsel deneyiminden haberi olan bir krala rastlamisti. "Taslar khinlik yapmaya yararlar. Adlari Urim ile Tummim." Taslari heybesine koydu tekrar ve bir deney yapmaya karar verdi. Yasli adam, taslar ancak insan ne istedigini bildigi zaman ise yaradigi iin onlara aik-seik sorular sormak gerektigini sylemisti. Bunun zerine, yasli adamin kutsamasinin hl kendi zerinde olup olmadigini sordu. Taslardan brini ikardi. *Evet* id ikan tas. - Hazinemi bulacak miyim? diye sordu. Elini heybeye soktu, taslardan birini almak istedi. Ama taslar heybedeki bir delikten asagi .dstler. Heybede bir delik MIdugunu fark etmemisti. rIm ile Tummim'i vecizi i .IUP hevheve kovmak Iin egildi. Ama onlari g<ui.cc t j. bdjka jumie animsadi:

"Simgelere saygili olmayi ve onlari izlemeyi gren," demisti yasli kral. Bir isaret. Delikanli kendi kendine glmeye basladi. Sonra taslari yerden alip heybesine koydu. Deligi dikmeye niyetli degildi; taslar canlarinin istedigi zaman bu delikten dsebilirlerdi. Kendi yazgisindan kamamak iin bazi seylerin sorulmamasi gerektigini grenmisti. TCendI kararlarimi kendim almaya sz veriyorum/ dedi iinden. Ama taslar, yasli adamin her zaman onun yaninda oldugunu sylemislerdi, bu yanit kendine yeniden gven duymasini saglamisti. Yeniden bos pazar yerine bakti, nceden hissettigi umutsuzlugu artik hissetmedi. Artik yabanci bir dnya degildi burasi: Yeni bir dnyaydi. Dogrusu, tam olarak onun istedigi de buydu zaten: Yeni dnyalar tanimak. Piramitlere hibir zaman varama-

yacak olsa da tanidigi btn obanlardan ok daha uzaklara gitmisti simdiden. "Ah! vapurla iki saat tede ne ok degisik seyler oldugunu bir bilselerdi..." Yeni dnya bos bir pazar yeri halinde karsisinda duruyordu, ama burayi civil civil hayat doluyken de grmst daha nce ve bir daha hi unutmayacakti. Kilici animsadi; bir an dalip onu seyretmeyi ok pahali demisti, ama simdiye kadar ona benzer bir sey de grmemisti hayatinda. Ister bir hirsizin kurbani olarak, ister hazine pesine dsms bir servenci olarak olsun, dnyaya bakabilecegini anladi birden. 'Bir hazine pesine dsms bir servenciyim ben,' diye dsnd, yorgunluktan bitkin durumda uykuya dalmadan nce.

5 3

BIRININ OMZUNDAN HISSEDE-

SARSTIGINI

rek uyandi, simdi yeniden canlanmakta olan pazar alaninin ortasinda uyumustu. Koyunlarini arayarak evresine bakindi ve o zaman artik baska br dnyada oldugunu anladi. Bundan hzn duyacagina, tam tersine kendini mutlu hissetti. Su ve yiyecek pesine dsmek zorunda degildi artik ve simdi bir hazine aramaya baslayabilirdi. Cebinde tek metelik yoktu, ama hayata olan inanci tamdi. nceki aksam, okuma aliskanligi edindigi kitaplardaki kahramanlar gibi bir servenci olmayi semisti. Acele etmeden alani dolasmaya basladi. Saticilar barakalarini kurmaya baslamislardi; sekerleme satan birinin barakasini kurmasina yardim etti. Bu adamin yznde baskalarinmkine benzemeyen bir glmseme vardi: Nese doluydu, hayata aikti, zorlu bir Is gnne baslamaya hazir-

di. Glmsemesi, bir bakima su yasli adami, br sre nce tanismis oldugu su gizemli yasli krali animsatan bir glmsemeydi. *Bu tccar yolculuk yapmak ya da bir tccar kiziyla evlenmek iin sekerleme imal etmiyor. Hayir, bu meslegi sevdigi iin sekerleme retiyor,' diye dsnd der likanh. Adamin, o yasli adamin yaptigini yapabilecegini fark etti: Brinin kendi Kisisel Menkibe'sine yakin ya da uzak oldugunu bir bakista anlamak. 'Kolay bir sey, ama ben henz bunu anlamaktan uzagim.' Baraka kurulunca, satici hazirladigi ilk tatliyi delikanliya sundu. Delikanli tatliyi byk bir hazla yedi, tesekkr etti ve yola koyuldu. Biraz uzaklasmisti ki, barakayi iki kisinin kurdugu aklina geldi, bunlardan biri Arapa, teki Ispanyolca konusuyordu.

54

Yine de pek gzel anlasmisti ikisi. 'Szcklerin tesinde bir dil var,' diye dsnd. 'Da-

ha nce koyunlarla byle br deneyimim olmustu, simdi de ayni seyi insanlarla yapiyorum.' Iste byle yeni ve degisik seyler grenmekteydi. Daha nce de yasadigi seylerdi bunlar, ama gene de yeniydiler, nk daha nce karsilastigi, ama varliklarinin farkina varmadigi seylerdi bunlar. Bu seylere alistigi iin byle olmustu. 'Szcklere gereksinim duymayan bu dili zmlemeyi grenmeyi basarirsam, dnyayi kavramayi basaracagim.' . '.. '

"Her sey bir tek ve ayni seydir," demisti yasli adam. Tanca'nin daracik sokaklarinda kaygisizca dolasmaya karar verdi: Simgeleri algilamayi ancak bu sekilde basarabilirdi. Bu hi kuskusuz byk bir sabir gerektiriyordu, ama sabir bir obanin grendigi ilk erdemdir. Koyunlarin kendisine gretmis oldugu dersleri bu yabanci dnyada uygulamaya koydugunu bir kez daha anladi.

"Her sey bir tek ve ayni seydir," demisti yasli adam.

5 5

BILLRIYECI, GNESIN OLDU-

DOGMAKTA

gunu grd ve her sabah duydugu sikinti duygusunu gene hissetti. Neredeyse otuz yildir ayni yerdeydi, msterilerin pek ender ayak bastigi yokus yukari bir sokagin sonundaki bu dkknda. Simdi artik herhangi bir seyi degistirmek iin ok geti: Hayati boyunca grendigi tek sey billriye alip-satmakti. Bir zamanlar dkkni pek nlyd, pek ok insan bilirdi bu dkkni: Arap tccarlar, Fransiz ve Ingiliz yerbilimciler, Alman askerler, yani her zaman cepleri para dolu insanlar, O siralar billriye saticiligi olaganst bir servendi ve nasil zengin olacagini, yaslandigi zaman'sahip olacagi gzel kadinlari hayal ederdi. Sonra yavas yavas zaman geti ve kent degisti. Septe kenti, Tanca kadar zenginlesti ve ticaretin niteligi degisti.

Komsular baska yerlere tasindilar ve bir sre sonra tepede birka dkkndan baska bir sey kalmadi. Birka nemsiz dkkn iin hi kimse yokusu tirmanmayi gze almiyordu. Ama Billriye Tccarinin seim sansi yoktu. Hayatinin otuz yilini kristal esya alip satarak yasamisti; hayatina, yeni bir yn vermek iin artik ok geti. Btn sabah dar sokaktan gelip geenlere bakti, pek az insan gelip gemisti. Yillardir byleydi bu; geenlerin hepsinin aliskanliklarini biliyordu. gle yemegi vaktinden birka dakika nce, gen yabwci vitrinin nnde durdu. Herkes gibi giyinmisti gen adam, ama Billriye Tccarinin deneyimli gzleri bu gencin cebinde para olmadigina karar verdi. Her seye karsin

56

dkkna geri dnmeye, gen adam gidinceye kadar birka dakika beklemeye karar verdi.

5 7

KAPIDA, DKKNDA DIL

BIROK YABANCI

konusuldugunu belirten bir tabela vardi. Delikanli tezghin gerisinden birinin iktigini grd. -Isterseniz, dedi, bu vazolari temizleyebilirim. Bu durumda hi kimse satin almak istemez bunlari. Tccar hibir sey sylemeden delikanliya bakti. -* Buna karsilik, karnimi doyurmam iin bana brseyler verirsiniz, tamam mi? Adam konusmuyordu. Delikanli karari kendisinin vermesi gerektigini anladi. Heybesinde yamisi vardi, lde ona gereksinimi olmayacakti. Yamiyi ikardi ve vazolari silmeye basladi. Yarim saat iinde, vitrinde bulunan btn kristalleri silmisti. Bu sre iinde, iki msteri gelip birok billriye aldi. Her seyi temizleyince, dkkn sahibinden yemek iin birseyler vermesini istedi. - Haydi yemege gidelim, dedi Billriye Tccari.

Kapiya bir tabela asti ve yokusun sonunda bulunan kk bir asevine gittiler. Asevinde bulunan tek masaya oturduklari zaman Billriye Tccari glmseyerek konustu: - Aslinda herhangi bir sey temizlemen gerekmezdi. Kur'an'in yasasi a insanlari doyurmayi buyurur. - Peki yleyse neden benim bunu yapmama izin verdiniz? diye sordu delikanli. - nk kristaller kirliydi. Ve benim gibi senin de kafamizdaki kt dsnceleri temizlememiz gerekiyordu. Yemekleri bitince delikanliya dnd Tccar: - Dkknimda alismani isterdim. Bugn sen kristalleri silerken iki msteri geldi: Iyi bir isaret.

58

"insanlar durmadan isaretlerden sz ediyorlar/ diye dsnd oban. 'Ama tam olarak neden sz ettiklerini bilmiyorlar. Tipki, yillardir benim koyunlarimla szcksz

bir dille konusmus oldugumu fark etmemis olmam gibi.' - Benimle alisacak misin? diye sorusunu yineledi Billriye Tccari. - Gnn geri kalan sresinde alisabilirim, diye yanitladi delikanli. Dkkndaki btn kristalleri sabaha kadar temizlerim. Buna karsilik yarin benim MisirJa gitmem iin gereken parayi dersiniz. Yasli adam birden glmeye basladi. - Dkkndaki kristalleri btn bir yil silsen de, satilan her seyden ykl bir komisyon da alsan, Misir'a gitmek iin epeyce bor para bulman gerekir. Tanca ile Piramitler arasinda binlerce kilometrelik bir l var. Bunun zerine yle bir sessizlik oldu ki kent birdenbire uykuya dalmis izlenimi uyandirdi. Sanki artik pazar mazar yoktu, saticilar arasindaki tartismalar sona ermis, minarelere ikip sarki syleyen insanlar toz olmus, kabzalari kakmali gzel kililar uup gitmisti. Umut ve serven, yasli krallar ve Kisisel Menkibeler yoktu artik. Ne hazine, ne de Piramitler vardi. Delikanlinin ruhu sessizlige gml-

dg iin sanki btn dnya dilsiz kesilmisti. Ne dert, ne aci, ne hayal kirikligi: Yalnizca kk asevinin kk kapisindan geip giden bos bir bakis ve usuz bucaksiz lm arzusu, ayni anda her seyin sonsuza dek bittigini grmek dilegi. Tccar ona saskin saskin bakti. Bu sabah evresinde grdg btn nese sanki bir anda uup gitmisti. - lkene geri dnmen iin gereken parayi sana veririm, oglum, dedi Billriye Tccari. Delikanli sessiz kaldi. Sonra ayaga kalkti, giysilerine ekidzen verdi ve heybtsini aldi. - Sizinle alisacagim, dedi.

5 9

Ikinci Blm Ve uzun bir sessizlikten sonra, szn bitirmek iin

ekledi: - Birka koyun almak iin paraya gereksinimim var.

NEREDEYSE TCCA-

BIR AYDIR BILLRIYE

rinin'yaninda alisiyordu delikanli. Ne var ki, onu tam anlamiyla mutlu edecek trden bir is sayilmazdi. Tccar, hibir sey kirmamasi iin ok dikkatli olmasi gerektigini durmadan animsatarak, tezghin arkasinda btn gn homurdanip duruyordu. Yine de orada alismayi srdryordu delikanli. nk, adam dirdirci olmasina dirdirciydi, ama adaletsiz biri de degildi; satilan her para zerinden olduka iyi bir komisyon aliyordu satici ve daha simdiden biraz para biriktirmeyi bile basarmisti. Sabahleyin hesaplamisti: Her gn byle, bu kosullarda alisacak olsa, birka koyun alabilmesi iin bir yil alismasi gerekiyordu. - Kristaller iin bir sergi tablasi yapmak istiyorum,

dedi patronuna. Disariya bir tabla konulabilir; bu da geenlerin dikkatini eker taa yokusun basindan itibaren. - Simdiye kadar hi byle bir sey yapmadim, diye yanitladi Tccar. Insanlar geerken tablaya takilir, kristaller de kirilir. - Koyunlarimla kirlari dolasirken, yilan sokmalarina kurban gidebilirlerdi. Ama bu tehlike koyunlarla obanlarin hayatlarinin bir parasidir. Tccar, bu arada, kristal vazo almak isteyen bir msterinin yanina gitti. Artik her zamankinden daha fazla satis yapiyordu, sanki eski zamanlar geri dnms gibiydi, sokagin Tanca'nin en ekici sokaklarindan biri oldugu zamanlar gibi. - Gelip geenler giderek ogaliyor, dedi delikanliya, msteri gittigi zaman. Bu sayede daha iyi yasayabiliyo-

6 3

rum, sen de kisa bir sre sonra koyunlarina

kavusabileceksin. Hayattan daha fazlasini neden istemeli? - nk isaretleri izlemek zorundayiz, diye yanitladi delikanli, hi dsnmeden. Tccar mr boyu bir kralla tanismak olanagi bulamamis oldugu iin onunla byle konustuguna pisman oldu delikanli. - Buna Ltuf Kurali denir, demisti yasli kral. Acemi talihi. nk hayat senin Kisisel Menkibe'ni yasamani istiyor. Bununla birlikte, delikanlinin kendisine sylemek istedigi seyi ok iyi anliyordu Tccar. Delikanlinin dkknda bulunusu bile bir isaretti. Zaman getike, kasa paraciklarla dolduka, Ispanyol delikanliyi ise almis olmaktan en kk pismanlik duymuyordu. Kuskusuz, delikanli hak ettiginden fazlasini kazaniyordu; her zaman, satislarin bu kadar ogalacagini aklina bile getirmemis oldugu iin, delikanliya olduka yksek komisyon demisti; nsezisi delikanlinin kisa bir sre sonra koyunlarinin yanina dnecegini sylyordu.

- Neden Piramitleri grmeye gitmek istiyorsun? diye sordu, konusmayi sergi tablasindan baska yere evirmek iin. - nk ok sik szn ettiler bana, diye yanitladi delikanli, grdg dsleri es geerek. Hazine artik aci bir aniydi ve bunu aklina getirmemeye alisiyordu. - Sadece Piramitleri grmek iin l gemek isteyecek birini tanimiyorum buralarda, dedi Tccar. Bir tas yiginindan baska bir sey degiller. Kendi bahene kendi piramitini dikebilirsin. - Siz hi yolculuk dsleri grmemissiniz, dedi delikanli, dkkndan ieri giren br baska msterinin yanina giderken.

iki gn sonra, sergi tablasi konusunu ati Tccar: - Degisikliklerden pek hoslanmam, dedi. Ne sen, ne de ben para babasi tccar Hasan'a benziyoruz. Bir sey sa-

64

tin alirken bir hata yapacak olsa, viz gelir ona. Ama bizler, hatalarimizin bedelini demek zorundayiz. - Syledikleri dogru, diye dsnd delikanli. - Bu sergi tablasini neden istiyorsun? dy* sordu Tccar. - Bir an nce koyunlarima kavusmak istiyorum. Talih bizden yanayken, bundan yararlanmaliyiz; talihin bize yardimci olmasi iin biz de ona yardimci olacak sekilde davranmaliyiz, gereken ne varsa yapmaliyiz. Buna Ltuf Kurali derler. Ya da "acemi talihi.' f Yasli tccar bir sre agzini amadi. Sonra konustu: - ^Peygamberimiz bize Kur'an*i verdi ve mr boyu yalnizca1 bes kurala uymamizi zorunlu kildi. En nemli sart sudur: Bir tek Allah vardir. teki sartlara gelince: . Gnde bes vakit namaz kilmak, Ramazan'da oru tutmak ve yoksullara zekt vermek. Sustu. Peygamber'den sz ederken gzleri yasarmisti. Yregi cosku dolu bir insandi. Kimi zaman sabirsiz

grnse de islm'in kurallarina uygun olarak yasamaya alisiyordu. - Peki besinci sart hangisi? diye sordu delikanli. - Sen bana iki gn nce benim hi yolculuk dsleri grmedigimi syledin, diye yanitladi Tccar, iyi bir Mslman iin besinci sart bir yolculuk yapmaktir. Hayatimizda hi olmazsa bir kere kutsal kent Mekke'ye gitmek zorundayiz. - Mekke, Piramitlerden ok daha uzakta. Genken, sahip oldugum az bir parayi bu dkkni amak iin kullandim. Gnn birinde Mekke'ye gidecek kadar zengin olmayi umuyordum. Dogrusunu istersen para kazanmaya basladim, ama kristalleri kimseye emanet edemedim; tabii, kristallere ok dikkat etmek gerekir, naziktirler. Bu sre iinde, Mekke'ye giden* bir yigin insan ugradi dkknima. Aralarinda hizmetileriyle, develeriyim birlikte yola ikan zengin haci adaylari vardi, ama ogu benden daha yoksul Insanlardi.

Simyaci

65/5

- Hepsi mutlu gidip mutlu dnyor ve evlerinin kapisina hacca gittiklerini gsteren alametler asiyorlardi. Bunlardan biri, hayatini ayakkabi tamir ederek kazanan bir kunduraci, l gemek iin bir yil yrdgn syledi, ama simdi ksele almak iin Tanca sokaklarinda yrmek zorunda kalinca kendisini daha yorgun hissediyormus, - Peki Mekke'ye simdi neden gitmiyorsunuz? diye sordu delikanli. - Beni hayatta tutan Mekke'dir. Hepsi birbirine benzeyen gnlere, raflara dizilmis su vazolara, igren bir asevinde gle-aksam yemek yemeye katlanacak g veriyor bana. Dsm gereklestirmekten korkuyorum, nk o zaman yasamak iin bir sebebim olmayacak. - Sen, koyunlari ve Piramitleri hayal ediyorsun. Sen benim gibi degilsin, nk sen' dslerini gereklestirmek

istiyorsun. Oysa benim istedigim, Mekke'yi dslemek- sadece. l geisimi, Kutsal Tas Hacer-i Esved'in bulundugu meydana varisimi, ona el srmeden nce evresinde yedi kez dnsm binlerce defa hayal ettim. Yanimda kimlerm olacagim, nmde kimin olacagini, konusacagimiz seyleri, birlikte edecegimiz dualari bile hayal ettim. Ama byk bir hayal kirikligina ugramaktan korkuyorum; bu yzden hayal kurmakla yetinmeye ahfiyorum.

Tccar, o gn sergi tablasi yaptirmasi iin izin verdi delikanliya. Herkes kendi dslerini ayni sekilde gremez; kendince grr. 66

IKI AY DAHA GETI. SERGI TABLASI BILLriye dkknina daha ok msteri ekti. Delikanli alti ay daha byle alisirsa Ispanya'ya cfonp altmis koyun alabi-. lecegini hesapladi. Hatta fazladan bir altmis koyun daha alabilecekti. Bir yildan kisa sre iinde, srsn ikiye

katlamis ve Araplarla pazarlik edebilecek duruma gelmis olacakti, nk bu tuhaf dili grenmeyi basarmisti. Billriye Tccari iin Mekke nasil uzak bir hayalse, onun iin de Misir uzak bir hayale dnsms oldugu iin, pazar yerinde yasadigi su malm sabahtan bu yana, Urim ve Tummim'e bir daha basvurmamisti. Ama isinden hosnuttu simdi ve basariya ulasmis olarak Tarifa'da karaya ayak basacagi gn aklindan ikarmiyordu. "Her zaman, ne istedigini bilmek zorunda oldugunu animsa," demisti yasli kral. Ne istedigini biliyordu delikanli ve bu ama dogrultusunda alisiyordu. Belki de bu ilgin lkeye gelip bir hirsiza rastlamak ve bir kurus harcamadan srsn ikiye katlamakti onun hazinesi. Kendisiyle gurur duyuyordu. nemli seyler grenmisti: Billriye ticareti, szcksz dil ve simgeler gibi. Bir gleden sonra, yokusun basinda bir adam grd, yokusu tirmandiktan sonra birseyier iecek uygun bir yer bulamamaktan yakiniyordu. Delikanli artik isaretlerin dilini biliyordu, konusmak iin patronunun yanina gitti: - Yokusu ikan insanlara ay ikram etmeliyiz, dedi

ona. - ay iebilecekleri bir yigin yer var, diye yanitladi Tccar. ,

- Ama biz kristal bardaklarda ay ikram edebiliriz. Bu sayede insanlar ayi ok begenecekler ve kristal esya ai-

67

mak isteyecekler. nk-insanlari en ok etkileyen sey gzelliktir. Tccar hibir sey sylemeden uzun uzun yardimcisina bakti. Ama o aksam, aksam namazini kilip dkkni kapattiktan sonra kaldirima oturdu ve onu nargile imeye, Araplarin tttrdg su garip pipodan tttrmeye davet etti. - Neyin pesinde kosuyorsun? diye sordu yasli Biliriye Tccari.

- Size neyin pesinde oldugumu syledim daha nce: Koyunlarimi geri almak zorundayim. Bunun iin de para gerek. Yasli adam nargilesine yeniden ates koydu ve uzun uzun iine ekti marputan. - Otuz yildir bu dkkni isletiyorum. Iyi ve kt kristal hangisidir biliyorum, ticaretin btn inceliklerini biliyorum. Dkknima, boyutlarina, msterilerime alistim. Kristal bardaklarla ay satacak olursan, is daha da byyecek. O zaman da ben yasama tarzimi degistirmek zorunda kalacagim. - Peki, iyi bir sey degil mi bu? - Kendi hayat tarzima alistim ben. Sen gelmeden nce, dostlarim, benim aksime degisirken, isleri ktye ya da iyiye giderken, burada btn zamanimi kaybettigimi dsnyordum. Bu da alabildigine zyordu beni. Simdi durumun byle olmadigini biliyorum: Gerekten de dkkn tam benim hayal ettigim durumda simdi. Degismek iste-

miyorum, nk nasil degisecegimi bilmiyorum. Artik tam anlamiyla kendime alismis durumdayim. Delikanli ne diyecegini bilmiyordu. Bunun zerine konusmasini srdrd yasli adam: - Benim iin beklenmedik bir talih oldun, Tanrinin ltf oldun. Simdi eskiden bilmedigim bir seyi biliyorum: Degeri bilinmeyen her ltuf felakete dnsyor. Artik hayattan bir sey beklemiyorum. Ama sen, simdiye kadar aklima bile getirmedigim zenginliklere ve ufuklara bakmaya

68

zorluyorsun beni. Oysa, simdi bunlarin neler oldugunu bildigim, nmdeki byk olanaklari grdgm iin, kendimi eskiden oldugundan daha kt hissedecegim. nk her seye sahip olacagimi biliyorum ve istemiyorum bunu. 'Iyi ki patlamis misir saticisina hibir sey sylememisim,' diye dsnd delikanli. Gnes batarken, bir sre daha nargile imeyi srdrdler. Aralarinda Arapa konusuyorlardi, Arapa, konusa-

bildigi iin ok mutluydu delikanli. Bir dnem, yeryznde bulunan her seyi kendisine, koyunlarinin gretebilecegine inanmisti. Ama koyunlarin Arapa gretmeleri olanaksizdi. *Yeryznde koyunlarin gretemeyecegi daha baska seyler olmali/ diye dsnd, hibir sey sylemeden Tccar'a bakarak. 'nk su ve yiyecekten baska bir sey aramiyorlar. Galiba onlar gretmiyorlar: Ben greniyorum.' - Mektup, dedi sonunda Tccar. - Ne anlama geliyor dediginiz sey? - Bunu anlamak iin Arap olarak dogmak gerekir. Ama evirisi 'yazili* gibi bir sey. Ve nargilenin atesini sndrrken, delikanliya, msterilere kristal bardakta ay ikram edebilecegini syledi. yle zamanlar vardir ki, insan hayat irmaginin akis ynn degistiremez.

6 9

INSANLAR TIRMANI-

SOKAGIN YOKUSUNU

yx>rlar ve yukariya varinca yorgunluk hissediyorlardi. Ama yokusun basinda, birbirinden gzel kristaller satilan bir bilriye dkkni vardi ve bu dkknda da i ferahlatici nane ayi ikram ediliyordu. Insanlar, gz kamastirici kristal bardaklarda sunulan nane ayini imek iin dkkna giriyorlardi. - Vallahi karimin aklina hi gelmedi byle bir sey, diyordu adamin biri; ve bu aksam evine konuklar gelecegi, kristal bardaklarin gzelliginden etkilenecekleri iin, birka kristal bardak satin aliyordu. Bir baska msteri, kristal kaplarda sunulan ayin ok daha iyi oldugunu kendi payina dogruluyordu, nk ayin rayihasi uup gitmiyordu. nc msteri de, byl glere sahip olmasi nedeniyle, ayi kristal iinde ikram etmenin Dogu'ya zg bir gelenek oldugunu ileri sryordu. Haber kisa srede yayildi ve insan kafileleri, ok eski bir ticaret lemine bu yeniligi getirmis olan dkkni grmek iin yokusun tepesine tirmanmaya basladilar. Bunu

grenler, kristal bardaklarda ay sunulan baska dkknlar atilar, ama bunlar yokus yukari bir sokagin tepesinde bulunmadiklari iin msteri yerine sinek avladilar. Kisa bir sre sonra, Tccar iki yeni mstahdem daha aldi ise. Ayrica yeniliklere susamis erkek ve kadinlarin isteklerini karsilamak iin dizi dizi kristaller, uval uval ay getirtmek zorunda kaldi. Bylece alti ay geti. 70

"DELIKANLI, GNES UYAftDL

DOGMADAN

anakarasina ayak bastigindan bu yana tami tamina on bir ay dokuz gn gemisti. zellikle bugn iin satiri almis oldugu beyaz renkli Arap kiligini giyindi. Deve derisi bir halkayla sarili trbanini basina geirdi. Sonunda yeni sandaletlerini giyip grltszce asagi indi. Kent hl uykudaydi. Susamli simit yiyip kristal bir bardaktan sicak ay iti. Ardindan dkknin esigine otu-

rup tek basina nargile tttrmeye basladi. Hibir sey dsnmeden tttrd nargileyi. l kokusu tasiyarak esen rzgrin ugultusundan baska bir ses duymuyordu. Sonra, nargile imeyi bitirince, elini ceplerinden birine soktu ve ikardigi seye bir sre bakti. Yklce bir para tutuyordu elinde. Yz yirmi koyun, dns bileti ve kendi lkesi ile su anda bulundugu lke arasinda bir ihracat-ithala't ruhsati almaya yetecek kadar para. *

Yasli adamin uyanip dkkni amasina kadar sabirla bekledi. Birlikte ay imeye gittiler. - Ben bugn gidiyorum, dedi delikanli. Koyunlarimi almaya yetecek kadar param var. Sizin de Mekke'ye gidecek kadar paraniz var. Yasli adam hibir sey sylemedi. - Hayir duanizi istiyorum sizden, diye steledi delikanli. Bana yardim ettiniz. Yasli adam ses ikarmadan ay hazirliyordu. Sonun-

da, bir sre sonra delikanliya dogru dnd. - Seninle gurur duyuyorum, dedi. Billriye dkknima bir ruh verdin. Ama ben Mekke'ye gitmeyecegim, bili-

7 1

yorsun bunu. Tipki senin koyun satin almayacagini bildigin gibi. - Kim syledi bunu size? diye sordu delikanli, saskinlikla. - Mektup, dedi kisaca, yasli Biilriye Tccari. Ve onun iin hayir dua okudu. 72

DELIKANLI ESYALARINI

ODASINA GITTI VE

topladi. Tika basa dolu mesin anta. Tam ayrilmak zereyken, odanin bir ksesinde eski oban heybesinin dur-

dugunu grd. Acinacak durumdaydi, varligi tamamen aklindan ikip gitmisti. Iinde, her zaman oldugu gibi kitabi ve yamisi vardi. Sokakta karsisina ikan ilk ocuga armagan etmeyi dsndg yamiyi heybeden ikartirken yere iki tas dst. Urim ile Tummim. O zaman yasli krali animsadi, animsayinca da, bu rastlasmayi uzun sredir dsnmemis oldugunu fark ederek sasirip kaldi. Btn bir yil durmadan alismis, Ispanya'ya basi nde dnmemek iin gereken parayi kazanmaktan baska bir sey dsnmemisti. "Hayallerinden asla vazgeme, demisti yasli kral. Simgelere dikkatli ol." Urim ile Tummim'i yerden aldi ve yeniden kralin yakinlarda bir yerde oldugu duygusuna kapildi. Garip bir duyguydu bu. Yil boyu acimasizca alismisti ve isaretler gitme zamaninin geldigini gsteriyordu. 'Geriye dnp kaldigim yerden devam edecegim,' diye dsnd delikanli. 'Ne var ki, Arapayi koyunlardan

grenmedim.' Ama koyunlar ok nemli baska bir sey gretmislerdi: Yeryznde herkesin anladigi bir dil vardir ve kendisi, dkkni gelistirirken bu dilden yararlanmistir. Bu coskunun dilidir, arzu edilen ya da inanilan bir seyi gereklestirmek iin sevgi ve tutkuyla yapilan girisimlerin dilidir. Tanca artik onun iin yabanci bir kent degildi. Burayi fet^.hettigi gibi btn dnyayi fethedebilecegin! hissetti.

7 3

"Bir seyi gerekten istedigin zaman, arzunu gereklestirmeni saglamak iin btn evren isbirligi yapar," demisti yasli kral. Ama hirsizlardan, usuz bucaksiz llerden, dslerinin ne oldugunu bilen, ama bunlari gereklestirmek istemeyen insanlardan sz etmemisti yasli kral. Piramitlerin bir tas yiginindan baska bir sey olmadigini ve isteyenin

kendi bahesine tas yigabilecegim sylememisti yasli kral. Ve eski srnzden daha bygn satin alacak kadar paraniz oldugunda, bu sry satin almayi kendiniz iin grev bildigimizi de sylemeyi unutmustu. Heybeye/toparladi ve teki antalarla birlikte aldi. Merdiveni inim; teki msteriler kristal bardaklardan aylarini yudumlarken bir yabanci ifte hizmet etmekteydi yasli adam. Sabahin bu erken saatinde, iyi bir baslangiti gne. Delikanli, bulundugu yerden, Billriye Tccarinin salarinin yasli kralin salarina tamamen benzediginin farkina vardi ilk kez. Yersiz-yurtsuz, yiyecek-ieceksiz durumda Tanca'da uyandigi ilk gn rastladigi seker tccarinin glmsemesini animsadi; bu glmseme de yasli krali animsatiyordu. "Sanki buradan gemis ve bir iz birakmis gibi/ diye dsnd. "Sanki bu insanlar yasamlarinin herhangi bir dneminde kralla karsilasmislar gibi.* stelik kendi Kisisel Menkibesini yasayan kimseye her zaman grndgn de sylemisti.

Billriye Tccari ile vedalasmadan ayrildi oradan. Kuskusuz onu grebilirdi, ama aglamak istemiyordu. Ne var ki buradaki yasantisini, grendigi iyi seyleri zleyecekti. Kendine iyice gveni vardi ve dnyayi ele geirmek istegi duyuyordu. *Ama eskiden tanidigim kirlara gidip gene koyun gdecegim.* Ancak, artik bu kararindan dolayi mutlu degildi. Btn bir yil, bir ds gereklestirmek iin alismisti, ama bu ds, her dakika, giderek nemini yitiriyordu. Belki de gerekte byle bir ds yoktu.

74

"KimbIlIr, belki de Billriye Tccari gibi olmak daha iyidir? Mekke'ye hi gitmeden oraya gitme arzusuyla yasamak.' Ama Urim ile Tummim'i elinde tutuyordu ve bu iki ta yasli kralin gcn ve iradesini kendisine aktariyordu. "Bir rastlanti sonucu -ya da bir isaret/ diye dsndburaya geldigi ilk gn ugradigi kahveye geldi. Hirsiz orada degildi. Patron bir bardak ay getirdi.

'Yeniden oban olabilirim,' dedi kendi kendine. "Koyunlara bakmayi grendim ve onlarin nasil bir sey olduklarini unutamam kesinlikle. Ama belki de Misir Piramitlerine gitme olanagim olmayacak bir daha hibir zaman. Yasli adamin ggsnde altin bir ggslk vardi ve benim. gemisimi biliyordu. Gerek bir kraldi, bir bilge kral.' Endls ovalariyla arasinda vapurla iki saatlik bir mesafe vardi ancak, ama kendisiyle Piramitler arasinda bir l vardi. Delikanli durumu bir baska aidan da grebilecegini dsnd: Aslinda simdi hazinesine iki saat daha az uzaktaydi. Bu iki saatlik menzile varmak iin asagi-yukan bir yil harcamis olsa bile. "Koyunlarima neden kavusmak istedigimi ok iyi biliyorum. Koyunlari oktandir taniyorum; insana fazja yk olmazlar ve sevebilirim onlari; hazinemi l gizliyor, ama l sevecek miyim, sevmeyecek miyim, bunu bilmiyorum. Hazineyi bulamayacak olursam, gene yurduma dnebilirim, iste, hayat ihtiyacim olan parayi bir anda verdi bana ve gereken zamanim da var. yleyse neden olmasin?'

O anda iinde mthis bir rahatlama hissetti. Istedigi anda tekrar obanlik yapabilirdi. Caninin ektigi anda kristal saticisi olabilirdi. Belki de dnya baska hazineler de gizliyordu, ama kendisi bir tek ds grms ve bir krala rastlamisti. Bu da herkesin basina gelmezdi. Kahveden ikarken ok mutluydu. Tccara mal saglayan mteahhitlerden birinin, kristalleri, l geen kervanlarla getirdigini animsamisti. Urim ile TummIm'i ellerine aldi; bu iki tas sayesinde, iste yeniden hazinenin izini sryordu.

7 5

"Ben her zaman kendi Kisisel Menkibesini yasayanlarin yanindayim," demisti yasli kral. Piramitlerin gerekten de ok uzakta olup olmadiklarini grenmek iin ambara kadar yrse ne kaybederdi?

76

TRL TRL HAYVAN, KO-

TER VE TOZ

kan bir binanin iinde oturuyordu Ingiliz. Artik buraya ambar demek olanaksizdi; tam anlamiyla bir hayvan ahiriydi. 'Demek btn mrm byle bir yere ulasmak iin harcamisim,* diye dsnd, bir kimya dergisinin sayfalarini dalgin dalgin karistirarak. *On yil grenimden sonra bir hayvan ahirina ulastim.' '

Ama srdrmek gerekiyordu. Simgelere inanmak gerekiyordu. Btn hayatinin, grdg grenimlerin bir tek amaci vardi: Evrenin konustugu biricik gerek dil bulmak. Baslangita Esperanto dilini grenmis, ardindan dinleri incelemis ve sonunda simyaya merak sarmisti. Esperantoca konusmayi biliyordu, degisik dinlerin hepsini eksiksiz anliyordu, ama henz bir simyaci degildi. Kuskusuz, birok nemli sorunu zmeyi basarmisti. Ama arastirma-

lari yle bir evreye ulasmisti ki, bundan teye gitmesi olanaksiz gibiydi. Herhangi bir simyaciyla iliski kurmak istemis, ancak bunda basarili olamamisti. Ne var ki, tuhaf insanlardi su simyacilar, kendilerinden baskasini dsnmyorlar ve ona yardimci olmayi kabul etmiyorlardi,. Kimbilir, belki de Sihirli Tas'in1 -baska bir deyisle, Felsefe TaSi'nin- gizini kesfedememislerdi ve belki de bu yzden sessizlige gmlyorlardi? Felsefe Tasi'ni bos yere ararken, babasindan kalan servetin bir blmn harcamisti. Dnyanin en byk ktphanelerine gitmis, simyacilikla ilgili en nemli, en ender kitaplari satin almisti. Bu kitaplardan birinde, nl bir 1 SJmyacilara gre madenim altnia rviren tas.. (fv.)

7 7

Arap simyacinin bundan yillar nce Avrupa'yi ziyaret ettigini okumustu. Kitapta, bu Arap simyacinin iki yzyili

askin bir sre nce, Felsefe Tasi'ni ve Ebed Hayat Iksiri'nI kesfettigini yaziyordu. Bu yk ingiliz'i etkilemisti. Ama dostlarindan biri le yaptigi bir arkeoloji gezisinden sonra, olaganst gleri olan bir Arap'tan sz etmemis olsaydi, bunun da tipki tekiler gibi bir efsaneden baska bir sey olmadigini dsnecekti. "Fayoum Vahasi'nda yasiyor," demisti, "insanlar, yasinin iki yz yili astigini ve herhangi bir madeni, altina dnstrme gcne sahip oldugunu sylyorlar." Kendinden geen Ingiliz mthis heyecanlanmisti. Bunun zerine, nceden yapmis oldugu btn anlasmalari bozdu, en nemli kitaplarini yanina aldi, ve iste disarida Sahra'yi geecek byk bir kervan hazirlanirken, kendisi simdi bir hayvan ahirina benzeyen ambarda bulunuyordu. Ve bu kervan AL-Fayoum'dan geecekti. "Su lanet olasica Simyaciyi mutlaka bulmaliyim,* diye dsnd Ingiliz. Ve hayvanlarin kokusu daha bir katlanilir oldu. Ingiliz'in bulundugu binaya antalar yklenmis bir Arap genci girdi ve onu selamladi. - Nereye gidiyorsunuz? diye sordu gen Arap.

- le, diye yanitladi ingiliz; ve tekrar okumaya daldi. Su anda kimseyle konusmak istemiyordu. Simyaci kendisini kuskusuz sinavdan geirecegi iin on yil iinde grenmis olduklarini animsamasi gerekiyordu. Arap gen de bjr ktsp ikartip okumaya basladi. Ki tap Ispanyolca yazilmisti. 'Bir sans,' diye dsnd Ingiliz Ispanyolcayi, Arapa'dan daha iyi konusuyordu ve bu de likanli da Fayoum'a gidecekse, nemli seylerle ugrajmad gi zamanlar yaninda sohbet edecek biri olacakti. 78

'OK GARIP/ DIY DSND

DELIKANLI,

yknn basinda yer alan cenaze trenini yeniden /okurken. 'Kitabi okumaya baslayali neredeyse iki yil olacak br sre sonra, ama bu sayfalardan teye geemedim.' Yaninda kendisine engel -olacak bir kral bulunmasa da, dikkatini kitapta toplayamiyordu. Ama simdi nemli bir seyi anliyordu: Bir seye karar vermek baslangitan baska bir sey

degildir. Insan bir seye karar verdigi zaman, karar verdigi sirada hi ngrmedigi, dsnde bile aklina gelmeyen bir yne dogru, siddetli bir akintiya kapilip gidiyordu. 'Haznemi aramaya karar verdigimde, bir billriye dkkninda alisacagim hi aklima gelmemisti,' diye dsnd, dsncesini dogrulamak iin. 'Ayni sekilde, bu kervan, almis oldugum bir karara uygun olabilir, ama gzerghi bir gjz olarak kalacak her zaman.' Karsisinda, kendisi de bir kitap okumakta olan Avrupali vardi. Sevimsiz bir adamdi: Ieri girdiginde kendisine kmseyerek bakmisti. Belki dost olabilirlerdi, ama Avrupali hemen susmustu. Delikanli kitabini kapatti. Bu Avrupali ile arasinda herhangi bir benzerlik kurulmasina olanak verecek hibir sey yapmak istemiyordu. Cebinden Urim ile Tummim' ikartip taslarla oynamaya basladi. Yabanci bir iglik atti: - Bir Urim ile bir Tummim! Delikanli taslari hemen cebine koydu. - Satilik degiller, dedi. - Pek bir sey etmezler, dedi Ingiliz. Alt tarafi iki kaya kristali, hepsi bu. Yeryznde milyonlarca kaya kristali

~ 79

var, ama wlayanlar iin, Urim ile Tummim bunlar. Dnyanin bu blgesinde bulunduklarini bilmiyordum. - Bunlari bana bir kral armagan etti, dedi delikanli. Yabanci sasirip kaldi. Sonra elini cebine sokup titreyerek iki benzer tas ikardi. - Bir kraldan sz ediyordunuz, dedi. - Sanki bir kralin bir obanla konusmayacagina inaniyorsunuz, dedi delikanli. Bu kez konusmayi kendisi sona erdirmek istiyordu. - Tam tersine. obanlar, kimsenin tanimak istemedigi bir krala saygi gsteren ilk insanlardir.1 Bu nedenle, krallarin obanlarla konusmasinin olaganst bir yani yok. Ve delikanlinin sylediklerim iyi anlamamasindan ekinerek ekledi: - Incil'de geer. Bu Urim ile bu Tummim *i yapmayi

bu kitaptan grendim. Bu taslar Tanri 'nin izin verdigi biricik khinlik aralaridir. Rahipler altindan bir ggslkte tasirlardi bunlari. Delikanli birden burada oldugu iin mutlu hissetti kendini. "Belki de bir isarettir bu," dedi Ingiliz, sanki yksek sesle dsnyormusasma. - Size isaretlerden kim sz etti? Delikanlinin ilgisi her an giderek artiyordu. - Hayatta, her sey isarettir, dedi Ingiliz, okumakta oldugu dergiyi kapatarak. Evren, herkesin anlayacagi bir dilde varolmustur, ama insanlar unutmustur bu dili. BIrok seyle birlikte bu Evrensel Dil*i ariyorum ben. Bu yzden buradayim. nk bu Evrensel Dil'i bilen birini bulmam gerekiyor. Bir Simyaci. Konusma ambar yneticisinin araya girmesiyle kesil1 Matta Inciti'nm 2 Babinda sz fdilcn mneccimlere (obanlara) gnderme yapiliyor. Mctnidc gren "bir kral* ne IM Prygambr rdir. (ev.)

80

- Sizlerin talihiniz var, dedi sisko Arap. Bu

gleden sonra bir kervan y ola ikiyor Al-Fayoum iin. - Ama ben Misir'a gidecegim, dedi delikanli. - Ai-Fayoum da Misir'dadir, diye yanitladi sisman adam. Tuhaf bir Araplik var sende! Delikanli aslinda Ispanyol oldugunu syledi. Ingiliz sevindi buna: Arap gibi giyinmis de olsa, hi degilse bir Avrupaliydi. - Isaretleri Talih" diye tanimliyor adam, dedi Ingiliz, sisko Arap disari ikinca. Becerebilsem, 'talih' ve 'rastlanti* szckleri zerine byk bir ansiklopedi yazardim. Evrensel Dil bu szcklerle yazilir. , Sonra konusmayi srdrdler. Ingiliz, delikanliya kendisini elinde Urim ile Tummim'le bulmasinin bir rastlanti olmadigini syledi. Ona, onun da Simyaciyi aramaya gidip gitmedigini sordu. - Ben br hazine aramaya gidiyorum, diye yanitladi delikanli ve bunu syledigine hemen pisman oldu. Ama Ingiliz onun bunu sylemesine pek nem vermIyormus gibi grnyordu.

- Bir bakima ben de, dedi. - Ama ben simyanin ne anlama geldigini bile bilmiyorum, diye ekledi delikanli, ambar yneticisinin kendilerini disaridan agirdigi sirada.

* Simyaci 81/6

"BEN KERVAN SAKAL-

BASIYIM," DEDI UZUN

li, siyah gzl br adam. Kilavuzluk ettigim herkesin zerinde lm ve kalim hakkim vardir. nk l, erkekleri bazen ildirtan kaprisli kadina benzer. Ortalikta ikI yze yakin insan ve bunun iki kati kadar da hayvan vardi. Hecin develeri, atlar, katirlar, kuslar. Kadinlar ve ocuklar da vardi ve birok Insan belinde kili ya da omzunda uzun namlulu silah tasiyordu. Ingiliz'in yaninda ii kitap dolu bir yigin yolculuk sandigi vardi. Alanda bir harrangrra ki demeyin gitsin. Dogal olarak, Kervan Basi herkesin iyice anlamasi iin ayni sylevi birka kez tekrarladi: - Burada her milletten insan var ve bu insanlarin

yreginde trl esitli tanri var. Benim tek Tanrim Allah'tir ve Allah adina yemin ederim ki l bir defa daha alt etmek iin, elimden gelen her seyi ve en iyisini yapacagim. Amma ve lakin, herkesin, inandigi Tanri adina btn kalbiyle yemin etmesini istiyorum ki bana her zaman bilkayd--sart itaat edecektir. Zira, lde itaatsizligin anlami lmdr. Kalabalikta boguk bir fisiltidir gitti. Herkes kendi tanrisinin tanikliginda mirildanarak yemin ediyordu. Delikanli Isa iin yemin etti. Ingiliz agzini amadi. Mirilti basit bir yeminden daha uzun srd, insanlar Tanri'nm esirgemesi iin de dua ediyorlardi. Uzun uzun bir boru aldi ve herkes binitlerine birfdi. Delikanli ile Ingiliz binit olarak deve satin almislardi, bu yzden hayvanlara binmekte epeyce zorlandilar. Delikanli, agir kitap sandiklari yklenmis olan Ingiliz'in devesine acidi. 82

- Rastlanti yoktur, dedi Ingiliz, ambarda

baslamis olduklari konusmayi srdrerek. Buraya gelmeme bir arkadasim sebep oldu, nk bu arkadasim bir Arap taniyordu ki bu Arap... Ama kervan yola koyuldu ve anlattiklarini duymak olanaksizlasti. Delikanli neyin sz .konusu oldugunu ok iyi biliyordu: Bir seyi bir baska seye baglayan, kendisini oban olmaya ynlendiren, ayni ds birka kez grmesine, Afrika'ya yakin bir kente gelmesine, bir alanda bir krala rastlamasina, bir hirsiz tarafindan soyulmasina ve bunun sonucu olarak da bir billriye tccariyla tanismasina, vb... yol aan gizemli bir zincir, gizemli bir bag. 'insan, hayaline yaklastika, Kisisel Menkibe daha ok gerek yasama nedeni oluyor,* diye dsnd delikanli.

Kervan, gndogusu ynnde yola koyuldu. Gn boyu yol aliyor, gnes azginlasmaya baslayinca mola veriyor, sonra gnes inmeye baslayinca tekrar yola koyuluyorlardi. Delikanli, zamaninin ogunu kitap okumakla geiren Ingiliz'le pek konusmuyordu.

Bu nedenle, lde ilerleyen insan ve hayvanlari sessizce gzlemlemeye koyuldu. Yola iktiklari gne gre simdi her sey farkliydi. O gn bir hay huy, bagirip agirma, kk ocuklarin ziriltilari, at kisnemeleri birbirine karisiyor ve bu kargasanin iinde rehberlerle tccarlarin sabirsiz komutlari duyuluyordu. Ama lde, srekli esen rzgr ve hayvanlarin ayak seslerinden baska bir sey yoktu. Rehberler bile artik kendi aralarinda konusmuyorlardi. - Su grdgn kum enginliklerini birok kez getim daha nce, dedi bir aksam bir deveci. Ama l ylesine genis ve ufuk ylesine uzaklarda ki, insan kendini kck hissediyor ve susuyor, agzini aamiyor. Simdiye kadar hi l gentemis olmasina karsin, devecinin ne demek istedigini anladi delikanli. nk ne zaman bir denize ya da bir atese baksa, doga olaylarinin son-

8 3

suzluk ve gcnn derinliklerine dalip agzini amadan saatler geirebilirdi. 'Koyunlardan, kristallerden ok sey grendim,' diye dsnd. "Ayni sekilde lden de birseyler grenebilirim. nk hem daha yasli, hem daha bilge.' Rzgr durmadan esiyordu. Tarifa'da, surlarin zerinde oturdugu sirada yznde hissettigi rzgarin bu rzgar oldugunu animsadi. Belki de ayni rzgr, su anda su ve yiyecek pesinde Endls kirlarinda dolasan koyunlarin ynn oksayarak geiyordu. *Artik benim koyunlarim degiller,* diye dsnd, gerek bir zlem duymaksizin. 'Baska bir obana alistilar ve kuskusuz unuttular beni. Bylesi ok iyi. Koyunlar gibi dolasmaya alismis kimse, ayrilik vaktinin gelecegini her zaman bilir.' Sonra tccarin kizini animsadi: Hi kuskusuz

oktan evlenmisti kiz, bundan emindi. Belki de bir patlamis misir sancisiyla, ya da okuma bilen ve ona olaganst ykler anlatmayi beceren bir baska obanla. Herhalde bunlari becerebilen yalnizca kendisi degildi. Ama bu nsezi iini altst etti. Kendisi de, kimbilir btn insanlarin gemisine ve simdisine taniklik eden su nl Evrensel Dil'i grenmekteydi belki? "nseziler," derdi annesi sik sik. nsezilerin, iinde btn insan hayatlarinin bir btn olusturacak sekilde birbirine baglandigi hayat irmaginin evrensel akisina ruhun yaptigi ani dalislar oldugunu anlamaya baslamisti: yle ki, her sey yazili oldugu iin, her seyi bilebilirdik. - Mektup, dedi, Billriye Tccarini dsnerek.

l kimi yerde kumlarla, kimi yerde de taslarla kapliydi. Kervan bir tas ktlesiyle karsilasinca evresini dolasiyordu; tas yigimyla karsilasinca bu yiginlarin sinirini izliyordu. Deve ayaklarina ince gelen kumla karsilasinca, kumun daha saglam oldugu bir geit araniyordu. Kimi za-

man, tuzla kapli kurumus gl yataklariyla karsilasiyorlar-

84

di. Hayvanlar zorlaniyor, bunun zerine deveciler asagi atlayip hayvanlara yardim ediyorlardi. O zaman, ykleri kendi sirtlarina alip tehlikeli yeri getikten sonra hayvanlara yeniden yklyorlardi. Bir rehber lrse ya da hastalanirsa, deveciler onun yerini doldurmak iin kendi aralarinda kura ekiyorlardi. Ama btn bunlarin bir tek nedeni vardi: Hep ayni hedefi amaladigi iin, kervanin bunca dolasmasinin pek bir nemi yoktu. Btn engeller asilinca, vahanin hangi ynde bulundugunu gsteren yildizi karsisinda buluyordu. Ve insanlar sabahin erken saatlerinde gkyznde parildayan bu yildizi grnce, onun kendilerine kadinlarin, suyun, palmiyelerin ve hurmalarin bulundugu yeri gsterdigini biliyorlardi. Bunlari bir tek Ingiliz fark etmiyordu: ogunlukla kitaplarindan birini okuyor oluyordu. Delikanlinin da yolculugun ilk gnlerinde okumayi denedigi bir kitabi vardi. Ama o, k-ervani gzlemlemeyi, rzgrin sesini dinlemeyi ok daha ilgin buluyordu. De-

vesini daha iyi tanimayi grenip de ona yakinlik duymaya baslar baslamaz, kitabi bir yana atti. Bununla birlikte bir bosinanci da vardi: Bu kitabi ne zaman asa, nemli bir insana rastlayacagini dsnyordu. Sonunda, srekli olarak yaninda giden bir deveciyle dost oldu. Aksam konaklamalarinda, atesin evresinde dinlenirken, ona obanlik yaptigi sirada basindan geen ilgin olaylari anlatiyordu. Deveci bu sohbetlerden birinde ona kendi hayatini anlatmaya basladi. - El-Kairoum yakinlarindaki bir kyde oturuyordum, dedi. Bir bostanim, ocuklarim ve lmme kadar degismeyecek bir hayatim vardi. Bir yil rn her zamankinden daha bol oldu, biz de Mekke'ye gittik ve bylece o zamana kadar yerine getirmemis oldugum bir farizami eda etmis oldum. Artik gnl rahatligiyla lebilirdim ve ldgm iin de mutlu olurdum.

8 5

Bir gn yer titremeye basladi ve kabaran Nil, yatagindan tasti. O zamana kadar yalnizca baskalarinin basina geldigini sandigim sey benim de basima geldi. Komsularim, sel yznden zeytin agalarim yitireceklerinden korktular; karim ocuklarinin sulara kapilip gitmesinden korktu. Ben de sahip olmayi basardigim seylerin yok olacagi dsncesiyle korkuya kapildim. Ama aresi yoktu bunun. Topraktan elde edilecek bir sey kalmamisti artik, ben de yasamak I i baska bir are aradim. Simdi devecilik yapiyorum. Ama bu sayede Allah'in kelmini anlayabildim: Kimse bilinmezden korkmamali, nk herkbs istedigi ve ihtiya duydugu seyi ele geirebilir. ister hayatimiz, ister ekin tarlalarimiz olsun, sahip oldugumuz seyleri yitirmekten korkariz. Ama hayat hikyemiz ile dnya tarihinin ayni El tarafindan yazilmis oldugunu anladigimiz zaman, bunu anar anlamaz, bu korku

uup gider. 86

BAZEN, AKSAM KONAKLAMALARINDA KERvanlar karsilasiyorlardi. Sanki her sey bir Yce El tarafindan yazilmis gibi, bir kervanin gereksinim duydugu sey tekinde bulunuyordu. Deveciler kum firtinalari konusunda birbirlerine bilgi veriyorlar; atesin evresinde toplanip lle ilgili ykler anlatiyorlardi. Kimi zaman, yzleri peeli gizemli insanlar da geliyordu: Kervanlarin izledigi yolu gzetleyen bedevilerdi bunlar. Soyguncular, asi kabileler konusunda bilgi veriyorlardi. Koyu renkli cellabyalarina1 ve yalnizca gzlerini aikta birakan kefyelerine sarinmis olarak, sessizce gelip sessizce gidiyorlardi. Bu gecelerden birinde, atesin nnde oturan delikanli ile Ingiliz'in yanina deveci de geldi. - Kabileler arasinda savas sylentileri var, dedi. birden sustular. Gen ispanyol, kimse agzini aip bir sey sylememesine karsin, ortaligi bir korku sardigini

fark etti. Szsz dili, Evrensel Dil'i bir kez daha anliyordu. Bir sre sonra tehlike olup olmadigini sordu Ingiliz. - le giren kimse iin geri dns yoktur, diye yanitladi deveci. Geride1 dnemedigine gre, aresi yok, en iyi nasil ilerler, o yolu bulacaktir. Tehlike de dahil olmak zere gerisini Allah bilir. Ve szn gizemli "Mektup!" szcgyle bitirdi. - Kervanlara daha ok dikkat etmelisiniz, dedi delikanli Ingiliz'e, deveci yanlarindan ayrilinca. Dolambali bir yol Izliyorlar, ama hep ayni noktaya gidiyorlar. 1 Kuzey Afrika'da erkek ve kadinlarin giydikleri uzun kollu, balikli giysi. (rv.) 2 Araplarda, erkeklerin pf kll bjr rt j . (rv.)

87

- Siz de dnya konusunda daha ok sey okumalisi-

niz, diye yanitladi Ingiliz. Kitaplar tipki kervanlara benzerler.

Uzun insan ve hayvan dizisi bundan sonra daha hizli ilerlemeye basladi. Artik sessizlik yalnizca gndzleri egemen degildi. Aksamlari, insanlarin sohbet etmek iin ates basinda toplanmaya alistiklari saatte de yavas yavas sessizlik hkm srmeye basladi. Bir gn kervan basi, geceleyin dikkat ekmemek iin ates yakilm amasina karar verdi. Bunun zerine yolcular, smemek iin hayvanlarin olusturdugu bir emberin ortasinda hep birlikte uyumaya basladilar. Kervan basi ayrica konak yerinin evresine gzcler koydu. Bu gecelerden birinde, bir trl uyuyamayan Ingiliz. gidip gen Ispanyolu buldu; birlikte, yakinlardaki kumullarda gezdiler. Dolunay vardi. Delikanli btn hayat yksn Ingiliz'e anlatti. ingiliz, delikanlinin alismaya baslamasindan

sonra her gn daha bir gelisen billriye dkkni evresine zel bir ilgi gsterdi. - Her seyi temel kural ynlendiriyor, dedi. Buna simyada Evrenin Ruhu adi verilir. Btn kalbimizle bir sey istedigimiz zaman, Evrenin Ruhu'na daha yakin oluruz. Olumlu bir gtr. Ayrica, bunun insanlara zg bir ayricalik olmadigini syledi: Ister bir maden, ister bir bitki, Ister br hayvan ya da dsnce olsun, yeryznde bulunan her seyin bir ruhu vardi. - Topragin altinda ve zerinde bulunan her sey durmadan degisir, nk toprak canlidir ve bir ruhu vardir. Bizler bu Ruh'un bir parasiyizdir ve onun bizim yararimiza alistigini ok az biliriz. Billriye dkkninda, vazolarin da sizin basariniza katkida bulunduklarini anlamalisiniz. 88

Delikanli, ayi ve beyaz kumlari seyrederek bir sre konusmadi,

- lde ilerleyen kervani gzlemledim, dedi sonunda. Kervan ve l ayni dili konusuyorlar; l, kervanin ilerlemesine bu nedenle izin veriyor. Kendisiyle kusursuz bir esuyum iinde olup olmadigini anlamak iin, kervanin her adimini hissediyor; ve durum byleyse, kervan vahaya ulasacaktir. Ama, iimizden biri ne kadar cesur olursa olsun, bu dili anlamayacak olsaydi, daha ilk gn lrd. Birlikte ayisigini seyretmeyi srdrdler. - Simgelerin bys, diye srdrd konusmayi delikanli. Rehberlerimizin, ln isaretlerini nasil okuduklarini, kervanin ruhunun ln ruhuyla nasil konustugunu grdm. Bir sre sonra Ingiliz konusmaya basladi: - Gerekten de kervana biraz daha dikkat etmeliyim, dedI sonunda. - Ben de kitaplarinizi okumaliyim, diye yanitladi delikanli.

8 9

TUHAF

KITAPLARDI

BUNLAR. CIVADAN,

tuzdan, ejderhalardan ve krallardan sz ediyorlardi, ama o hibir sey anlamiyordu. Ne var ki, sanki btn kitaplarda srekli tekrarlanan bir dsnce var gibiydi: Her sey bir ve tek seyin belirtisidir. Bu kitaplardan birinden, simyanin en nemli metninin yalnizca birka satirdan olustugunu ve bir zmrt zerine yazili oldugunu grendi. - Zmrt levha, dedi Ingiliz, arkadasina bir ey grettigi iin gurur duyarak. - Ama yleyse neden bu kadar ok kitap var? - Bu birka satiri yorumlamak iin, dedi Ingiliz. Aslinda kendisi de bu yanita tam olarak inanmis degildi. Delikanlinin en ok ilgi duydugu kitapta, nl simyacilarin yasamykleri yer aliyordu. Btn yasamlarini, laboratuvarlarinda madenleri aritmaya adamis insanlardi simyacilar; bir maden yillarca ateste pisirilecek olursa, kendine zg btn niteliklerinden kurtulacagina ve onun

yerine geriye Evrenin Ruhu'nun kalacagina inaniyorlardi. Bu Yce Nesne, simyacilarin yeryznde bulunan her seyi anlamalarina olanak sagliyordu. nk bu Yce Nesne, btn nesnelerin kendi aralarinda iletisim kurmalarini saglayan dildi. Byk Marifet ya da Byk Yapit adini verdikleri bu bulgu iki paradan olusuyordu: Sivi ve kati. - Bu dili anlamak iin, insanlari ve simgeleri gzlemlemek yeterli degil midir? diye sordu delikanli. - Her seyi basitlestirmek gibi bir saplantiniz var, diye yanitladi Ingiliz, fkeyle. Simya ciddi bir istir. Srecin btn evrelerini statlarin grettikleri gibi izlemek zorunludur.

90

Delikanli, Byk Yapit'in sivi kesimine Ebed Hayat iksiri adi verildigini ikardi. Bu iksir yalnizca btn hastaliklari iyilestirmekle kalmiyor, ayni zamanda simyacilarin yaslanmalarina engel oluyordu. Kati kesimine Felsefe

Tasi adi veriliyordu. - Felsefe Tasi'ni bulmak yle kolay bir is degildir, dedi Ingiliz. Simyacilar, madenleri aritan atesi gzlemlemek iin yillarca laboratuvarlarma kapaniyorlardi. Atese bakmaya kendilerini ylesine veriyorlardi ki, vicdanlarinda, dnyanin btn fani degerlerinden kurtulup ariniyorlardi. Ve sonunda, bir gn, madenleri aritmanin aslinda kendilerini arindirmak oldugunu anliyorlardi. Delikanli o zaman Billriye Tccarini animsadi. Billriye Tccari, ikisini de kt dsncelerden kurtardigi iin, kristal vazolari temizlemenin iyi bir sey oldugunu sylemisti. Giderek, simyanin gndelik yasamdan grenilmesi gerektigine inaniyordu delikanli. - stelik, diye yeniden konusmaya basladi Ingiliz, Felsefe Tasi'nm tam anlamiyla olaganst bir zelligi vardir. Byk bir adi maden ktlesini altina evirmek iin kck bir parasi yeter. O andan sonra, delikanlinin simyaya olan ilgisi iyice byd. Biraz sabirla, her seyi altina dnstrebilecegini dsnyordu. Bunu basarmis olan insanlarin

yasamyklerini okudu: Helvetius, Elias, Fulcanelli, Geber. Byleyici yklerdi bunlar: Hepsi kendi Kisisel Menkibe'lerini sonuna kadar yasiyorlardi. Yolculuklar yapiyorlar, bilginlerle bulusuyorlar, inansizlarin gzlerinin nnde mucizeler yaratiyorlar ve Felsefe Tasi ile Ebed Hayat Iksiri'ni ellerinde bulunduruyorlardi. Ama kendisi, Byk Yapit'a ulasma yntemini grenmeye kalkisinca, tam anlamiyla sasirip kaliyordu. Bu konuda, desenlerden, sifreli bilgilerden, anlami karanlik metinlerden baska bir sey yoktu.

, - Neden anlasilmasi bunca g bir dil kullaniyorlar? diye sordu bir aksam Ingiliz'e delikanli.

9 1

Bu arada Ingiliz'in olduka keyifsiz grndgn fark etti, sanki kitaplarini zlemis gibi. - Anlamak iin yeterince sorumluluk

duyanlarin, yalnizca bunlarin anlayabilmeleri iin, diye yanitladi Ingiliz. Herkesin kursunu altina dnstrmeye kalkistigini dsnn biraz. Bir sre sonra altinin hibir degeri kalmazdi. Yalnizca, inati insanlar, direnli arastirmacilar Byk Yapit'i gereklestirmeyi basarabilirler. ln ortasinda bulunusumun nedeni de bu iste. Sifreleri zmeme yardim edecek gerek bir simyaciyi bulmak iin. - Bu kitaplar ne zaman yazildilar? diye sordu delikanli. - Birka yzyil nce. - O siralar, basimevi yoktu henz. Simya bilgisine herkesin ulasmasi olanaksizdi. Peki, bu tuhaf dilin, bu simgelerin amaci ne? Bu diretmeye karsin, soruyu yanitlamadi Ingiliz. Birka gndr kervani dikkatle gzlemledigini ve yeni bir sey kesfetmedigini syledi. Ancak bir sey fark etmisti: Giderek savastan daha ok sz ediliyordu. 92

BIR GN DELIKANLI, KITAPLARINI INGILIZ'E geri verdi. - Epeyce birseyler grendiniz m bari? diye sordu Ingiliz, sabirsiz bir merakla. Sava? korkusundan kurtulmak iin birisiyle konusmaya gereksinimi vardi. - Evrenin bir ruhu oldugunu ve bu ruhu anlayan kimsenin nesnelerin dilini anlayacagini grendim. Birok simyacinin kendi Kisisel Menkibe'sini yasadigini ve sonunda Evrenin Ruhu'nu, Felsefe Tasi'ni, Ebed Hayat Iksiri'ni kesfettiklerini grenim. zellikle de, bu seylerin ok basit oldugunu ve bir zmrtn zerine yazilabileceklerini grendim. Ingiliz hayal kirikligina ugradi. Yillar sren grenim, byl simgeler, glkle grenilen szckler, laboratuvar aletleri, bunlarin hibiri delikanliyi etkilememisti. 'Bu seyleri grenemeyecek kadar yontulmamis bir ruhu olma~ h/ diye dsnd. Kitaplarini alip devenin semerine asili duran antalari-

na koydu. - Gidip kervaninizi gzlemlemeyi srdrn, dedi. Sizin kervan da nemli bir sey gretmedi bana. Delikanli, ln sessiz enginligini, hayvanlarin yrrken kaldirdiklari kumu seyretmeye koyuldu. "Herkesin kendine gre bir grenme tarzi var,' diye tekrarliyordu kendi kendine. "Onun grenme tarzi benim grenme tarzim degil; benim grenme tarzim, onun tarzi degil. Ama o da, ben de kendi Kisisel Menkibe'mizi ariyoruz; bu -yzden ona saygi duyuyorum/

93

KERVAN, ARTIK HEM GECE, HEM DE GNdz yol aliyordu. Yzleri peeli ulaklar giderek daha sik gelmeye baslamisti. Simdilerde delikanliya arkadas gibi davranan deveci, kabileler arasinda savas iktigini sylemisti. Vahaya vaktinde varabilirlerse talihli sayilirlardi. Hayvanlar bitkin dsms, insanlar giderek sessizlesmislerdi. Sessizlik geceleyin daha rktcyd. zellikle de bir devenin bozlamasi (daha nce, alt tarafi bir deve

bozlamagiydi) ortaliga korku saldigi zaman: Bir saldiri isareti olabilirdi. Ne var ki, savas tebdilinden oka etkilenmis gibi grnmyordu deveci. - Yasiyorum, dedi delikanliya, aysiz ve kamp atessiz bir gece, hurma yerken. Ve bir sey yerken yemekten baska bir sey dsnmem. Yrdgm zaman da yryecegim, hepsi bu. Savasmak zorunda kalirsam, lm su gn ya da bu gn gelmis viz gelir tiris gider. nk ben ne gemiste, ne de gelecekte yasiyorum. Benim yalnizca simdim var ve beni sadece o ilgilendirir. Her zaman simdide yasa mayi basarabilirsen, mutlu bir insan olursun. lde haya oldugunu, gkyznde yildizlar oldugunu ve insan hayati ntn znde bulundugu iin kabile muhariplerinin savastik larim anlayacaksin. O zaman hayat bir bayram, bir senli1 olacak, nk hayat yasamakta oldugumuz andan ibaretti ve sadece budur.

-v iki gece sonra, uykuya dalmak zereyken, yry ynlerini gsteren yildiza bakti delikanli. Sanki ufuk bira; daha yaklasmis gibiydi, l '.n zerinde yzlerce yildiz var di. 94

95 Orasi vaha, dedi deveci. yleyse niin hemen gitmiyoruz oraya? nk uyumamamiz gerek.

GNES BASLAR-.

UFUKTAN

YKSELMEYE

ken gzlerini ati delikanli. Karsisinda, geceleyin kk yildizlarin parildadigi yerde, btn l yzeyini kaplayan hurma agaci dizileri uzaniyordu. - Sonunda geldik! diye haykirdi, uykudan uyanw Ingiliz. Ama delikanli agzini amadi. ln sessizligini gren-

misti; karsisinda duran hurma agalarina bakmakla yetindi. Piramitlere ulasmak iin nnde hl uzun bir yol vardi; ve bu sabah, bir gn, bir anidan baska bir sey olmayacakti onun iin. Ama simdi, simdiki andi, devecinin szn ettigi bayramdi; bu ni gemisin dersleri ve gelecegin dsleriyle birlikte yasamaya alisiyordu. Bir gn, bu binlerce hurma agacinin grnts yalnizca bir ani olacakti. Ama bu anda, onun iin glgeyi, suyu ve savasa karsi bir sigmagi simgeliyordu. Ayni sekilde, bozlayan bir deve bir tehlike isaretine dnsebilir, hurma agaci dizileri de bir mucize yansitabilirdi. "Evrenin birden ok dili var,' diye dsnd. 96

'ZAMAN DA

HIZLANDIKA

KERVANLAR

hizlaniyor,* diye dsnd Simyaci, yzlerce insan ve hayvanin Vaha'ya geldigini grerek. Vaha sakinleri bagira agira yeni gelenleri karsilamaya kostular. Kalkan toz, l gnesini glgeliyor; yabancilari gren ocuklar sevinten havaya siriyordu. Simyaci, kabile reislerinin kervan basinin yanma gittiklerini ve hep birlikte gizli bir toplantiya oturduklarini fark etti.

Ama bunlarin hibiri ilgilendirmiyordu Simyaciyi. Daha nce de nice insanlarin gelip nicelerinin gittigini grmst; Vaha ve ln sessizligini hibir sey bozamamisti. Rzgrin etkisiyle biim degistiren bu usuz bucaksiz kumlarda taban tepen krallar ve dilenciler grmst; ama ocukken grdg kumlardan farkli degildi bu kumlar. Her seye karsin, sari topraktan, lacivert gkyznden sonra, hurma agalarinin yesilinin gzlerinin nnde belirdigini gren yolcularin hissettikleri nesenin birazini yregi-" nin derinliklerinde duymasina engel olamiyordu. "Belki de Tanri, l, insanlar hurma agalarini grnce sevinsinler dye yaratti,' diye dsnd. Ardindan daha gndelik sorunlarla ilgilenmeye karar verd. Bildigi gizlerin bir blmn gretecegi insanin bu kervanla geldigini biliyordu. Isaretler bunun haberini vermisti. Bu adami henz bilmiyordu, ama deneyimli gzleri onu grdkleri anda taniyacaklardi. Bunun da, daha nceki tilmizi kadar yetenekli olacagim umuyordu. "Bu seyler neden mutlaka agizdan kulaga aktariliyor,

dogrusu bilmiyorum/ diye dsnd. Bunlarin gerek gizler olmasindan degildi hi kuskusuz: Tanri kendi gizlerini btn yaratiklara zgrce aiyordu.

Simyan

97/7

Ona gre bunun bir tek aiklamasi vardi: Kuskusuz bunlar Saf Hayat'in paralari olduklari ve Saf Hayat'i resim biiminde ya da sz halinde kavramak ok g oldugu iin, bu seyleri bu sekiide aktarmak gerekiyordu. nk insanlar resimlerin ve szcklerin bysne kapilip sonunda Evrenin Dili'ni unuturlar.

* 98

YENI GELENLER KABI-

HEMEN AL-FAYOUM

le seflerinin huzuruna ikarildilar. Delikanli grdklerine inanmakta glk ekiyordu: Birka hurma agaciyla

evrili bir kuyunun (bir tarih kitabinda okudugu bir betimlemeye gre) yerine, Vaha'nin herhangi bir Ispanyol kynden ok daha byk oldugunu gryordu. Vaha'da yz kuyu, elli bin hurma agaci ve hurma agalarinin arasina dagilmis ok sayida adir vardi. - Sanki Bin Bir Gece, dedi, Simyaciyi hemen grmek iin sabirsizlanan Ingiliz. evrelerini hemen ocaklar sardi: Binek hayvanlarina, develere, gelen insanlara merakla bakiyorlardi. Erkekler, gelenlerin savas isaretlen grp grmediklerini grenmek istiyorlar; kadinlarsa tccarlarm getirdigi kumas ve degerli taslar iin ekisiy >r!ardi. ln sessizligi arlik uzak bir hayl gibiydi; herkes, sanki ruhlar dnyasindan ayrilip insanlarin dnyasina gelmis gibi, durmadan konusuyor, glyor ve girtlak paraliyordu Insanlar neseli ve mutluydular. Deveci, nceki gece alman nlemlere karsin, sakinlerinin ogunlugu kadin ve ocuklardan olustugu iin, lde

vahalarin her zaman tarafsiz topraklar sayildigini aikladi delikanliya. Eki taraim da kendi vahalari vardi; bu nedenle n kumlarinda birbirlerini bogazlayan savacilar, birer siginak saydiklari vahalarin huzurunu bozmuyorlardi. Kervan basi, biraz g de olsa adamlarini ve yolcuiari bir araya toplayip kendilerine bilgi verdi. Kabileler arasindaki savas bitinceye kadar burada kalacaklardi. Yolcular, ziyareti olarak Vaha saktniennin adirlarina konuk edilecekler, kendilerine en Iy ye. ier verilecekti. Geleneksel ko-

9 9

nukseverligin yasasi byleydi. Sonra, aralarinda kendi nbetileri de olmak zere herkesin, silahlarini kabile reislerinin grevlendirdigi adamlara teslim etmelerini istedi. - Savasin kurallari byle, diye aikladi. Bylece mu-

haripler, vahalari siginak olarak kullanamazlar. ingiliz'in, ceket cebinden krom kapli bir tabanca ikartip silahlari toplamakla grevli adama teslim ettigini gren delikanlinin saskinliktan agzi aik kaldi. - Tabancayla ne isiniz var? diye sordu delikanli. - insanlarin kararsiz kalmamalari konusunda bana yardimci olmasi iin, dedi. Arayisi sona ermis oldugu iin mutluydu. Delikanliya gelince, o hazinesini dsnyordu. Hayaline yaklastika, isler daha glesiyordu. Yasli kralin 'acemi talihi' adini verdigi sey artik olmuyordu. Simdi, kendi Kisisel Menkibe'sinin pesine dsms kimse iin diretme ve cesaret sinavinin sz konusu oldugunu biliyordu. Bu nedenle acele etmemeli, sabirsizlik gstermemeliydi. Yoksa Tanri'nm yoluna dizdigi Isaretleri gremeyebilirdL 'Onlari yoluma Tanri dizdi,' diye dsnd, kendi kendine sasarak. Simdiye kadar, isaretleri bu dnyaya ait birseyler olarak grmst. Yemek yemek ya da uyumak gibi, ask ya da is aramaya ikmak gibi. Ama bunun, kendi-

sine yapmasi gerekeni gstermek iin Tann'nm kullandigi bir dil olabilecegini hi dsnmemisti. 'Sabirsiz olma,* diye tekrarladi, kendi kendine. "Devecinin dedigi gibi, yemek zamani gelince yemegi ye. Yrme zamani gelince yr.'

Ilk gn, aralarinda ngiiz de olmak zere, yorgunluga teslim olan herkes uyudu. Delikanli, asagi yukari kendi yasinda bes ocukla birlikte biraz uzaktaki bir adirda kaliyordu. l ocuklariydi bunlar, byk kentleri merak ediyorlardi. Delikanli obanlik yaptigi dnemi anlatti; Ingiliz girdigi sirada, billrive dkkni servenini anlatmaya baslamak zereydi.

100

- Btn sabah sizi aradim, dedi, arkadasini disari ikartirken. Simyacinin yerini bulmama yardimci olmalisiniz. Onu ilkin kendi olanaklariyla bulmayi denediler.

Bir Simyaci, hi kuskusuz Vaha'nin teki sakinlerinden daha degisik yasiyor olmaliydi; byk bir olasilikla adirinda srekli yanan bir ocak vardi. Uzun uzun. dolastiktan sonra, Vaha'nin onlarin dsndgnden ok daha genis oldugunu ve yzlerce, yzlerce adir bulundugunu anladilar. - Neredeyse btn bir gn yitirdik, dedi ingiliz, arkadasiyla birlikte Vaha'daki bir kuyunun yanina otururken. - Sormak belki daha iyi olur, dedi delikanli. Ingiliz, Al-Fayoum'da oldugunu kimseye belli etmemek istiyordu, bu nedenle karar veremedi. Sonunda, boyun egdi ve Arapayi kendisinden daha iyi konusan delikanlidan gerekeni yapmasini istedi. Delikanli, bunun zerine, koyun derisinden tulumunu doldurmak iin kuyuya gelen bir kadina yaklasti. - Aksam serifleriniz hayirli olsun ya hatun! Bu vahada yasayan bir Simyaci var, nerede oturdugunu grenmek isterdim, dedi. Kadin byle birini hi duymadigini syledi ve hemen

uzaklasti. Bununla birlikte, siyah giysiler giymis kadinlarla konusmaya kalkismamasi konusunda da uyardi delikanliyi, nk evli kadinlardi bunlar. Gelenege saygi gstermek zorunluydu. Ingiliz byk bir hayal kirikligina ugramisti. Demek bu yolculugu bosu bosuna yapmisti. Arkadasi da zlmst bu duruma. Ingiliz de kendi Kisisel Menkibe'sinin pesinden gidiyordu. Ve bir Insan bunu yapiyorsa, btn Evren, onun aradigini bulmasina yardimci olmak ister: Byle sylemisti yasli kral. Onun yanilmasi olanaksizdi. - Simdiye kadar burada simyacilardan sz edildigini hi duymadim, dedi delikanli. Yoksa size yardimci olmak Isterdim.

10 1

ingiliz'in gzleri parladi. - Elbette yle, diye haykirdi. Belki de burada bir simyacinin kim oldugunu bilmiyordu. Siz, kyde has taliklari kimin iyilestirdigini sorun en iyisi. Siyah giyinmis birka kadin su ekmek iin kuyuyj geldiler, ama Ingiliz'in stelemesine karsin delikanli onlarla konusmadi. Sonunda bir erkek geldi. - Kyde hastaliklari iyi eden birini taniyor musunuz? diye sordu ona delikanli. -.Btn hastaliklari Allah iyi eder, diye yanitladi adam. Bu yabancilardan aika korkmustu. Siz ikiniz byc ariyorsunuz. Ve Kur'an'dan birka ayet okuduktan sonra yoluna gitti. Bir baska adam geldi. Daha yasliydi, elinde sadece kk bir kova vardi. Delikanli ona da ayni soruyu sordu. - Onun gibi bir adami neden ariyorsunuz? diye sordu Arap, yanit olarak. - nk suradaki dostum, bu adami tanimak

iin aylarca yolculuk yapti. - Bu adam eger Vaha'da yasiyorsa, ok gl biri olmali, dedi yasli adam biraz dsndkten sonra. Kabile sefleri bile canlarinin istedigi zaman gremezler onu. Byle bir seyi onun istemesi gerekir. Siz iyisi mi savasin sona ermesini bekleyin ve kervanla birlikte yolunuza gidin. Vaha'nin hayatina girmeye alismayin, diye bagladi konusmasini, yanlarindan ayrilirken. Ama Ingiliz'in etekleri zil almaya basladi. Demek ki iyi iz zerindeydler. Bu sirada bir gen kiz grnd, siyah giysi giyinmemisti. Omzunda bir testi tasiyordu ve basinin evresinde bir pee vardi, ama yz aikti. Delikanli, Simyaciyi sormak zere yanina yaklasti.

O wda zaman durmus gibi oldu; sanki Evrenin Ruhu, delikanlinin nnde btn gcyle ortaya ikiyormus gibiydi.

102

Kizin siyah gzlerini, glmseme ile susma arasinda karar veremeyen dudaklarini grnce, dnyanin konustugu ve yeryznn btn yaratiklarinin yrekleriyle anladiklari dilin, en temel ve en yce blmn anladi delikanli. Ve Ask'ti bunun adi, insanlardan da lden de daha eskiydi, tipki kuyunun yaninda bu iki bakisin bulusmasi benzeri, iki bakisin bulustugu her yerde, her zaman ayni gle ortaya ikardi. Dudaklar sonunda glmsemeye karar verdiler, ve bir isaretti bu, btn mr boyunca bilmeden bekledigi, kitaplarda, koyunlarin yaninda, kristallerde ve ln sessizliginde aramis oldugu isaretti. Evrenin Saf Dili'ydi bu, herhangi bir aiklamaya gereksinimi yoktu, nk Evren'in sonsuz zamanda yoluna devam etmek iin hibir aiklamaya gereksinimi yoktu. Delikanli o anda, hayatinin kadininin karsisinda oldugunu ve kizin da hibir sze gereksinim duymadan bunu

bildigini biliyordu. Anababasi, anababasinin anababasi, biriyle evlenmeden nce ona kur yapmak, nisanlanmak, onu tanimak ve para sahibi olmak gerektigini syleseler de, delikanli dnyada en ok bundan emindi. Bunun tersini syleyenler, evrensel dilden habersiz kimselerdi. nk bu dili bilen biri, ister ln ortasinda ya da Ister byk kentlerin gbeginde olsun, dnyada her zaman bir baskasini beklemekte olan biri bulundugunu kolayca anlayabilir. Ve bu iki insan karsilasinca ve gzleri bulusunca, btn gemis ve btn gelecek artik btn nemini yitirir, yalnizca o an, ve gkkubbe altinda her seyin ayni El tarafindan yazildigi gerekligi vardir, bu inanilmaz gerek vardir. Ask'i yaratan ve alisan, dinlenen ve gnes isigi akinda hazineler arayan her kimse iin sevilecek birini yaratmis olan El. nk, byle olmasaydi, insan soyunun hayallerinin hibir anlami olmazdi. 'Mektup,' dedi kendi kendine.

Oturmakta olan Ingiliz yerinden kalkti ve

arkadasini sarsti.

- Haydi! Sorun ona! Delikanli gen kiza yaklasti. Kiz yeniden glmsedi. Delikanli da glmsedi. - Adin ne senin? diye sordu delikanli. - Benim adim Fatima, diye yanitladi, gzlerini indirerek. - Geldigim lkedeki bazi kadinlarin adi da byledir. - Peygamberin kizinin adidir, dedi Fatima. Mcahitlerimiz gtrdler oraya. Gzel kiz, mcahitlerden gururla sz ediyordu. Yanlarinda duran Ingiliz israr ediyordu. Bunun zerine delikanli, gen kiza btn hastaliklari iyi eden br adam taniyip tanimadigini sordu. - Dnyanin gizlerini bilen bir adam. ln cinleriyle konusuyor, dedi gen kiz. Cinler, Iyilik ve Ktlk perileriydiler. Ve gen kiz

eliyle gney ynn gsterdi, bu tuhaf adam o tarafta oturuyordu. Sonra testisini doldurup uzaklasti. Ingiliz de Simyaciyi aramak iin uzaklasti. Delikanli uzun sre kuyunun yaninda oturdu ve gndogusu rzgrinin kendi yznde bir gn bu kadinin kokusunu biraktigini ve bu kadinin yasadigini bile bilmeden onu sevmis oldugunu dsnd. Ve bu kadina duydugu ask ona dnyanin btn gizlerini aacakti.

trlesi gn gen kizi beklemek iin kuyuya gitti delikanli. Orada Ingiliz'i bulunca sasirdi: Ilk kez l seyrediyordu. - Btn ikindi, btn aksam bekledim, dedi ingiliz, Ilk yaldizlar dogarken geldi. Kendisine ne aradigimi syledim. Bana kursunu, altina dnstrp dnstrmedigimi sordu. Ben de tam olarak iste bunu grenmek istedigimi syledim. Bunun zerine denememi syledi. 'Git dene!'den baska bir sey sylemedi bana.

104

Delikanli agzini amadi. Demek ki, Ingiliz oktandir bildigi bir seyi grenme^ iin tepmisti bunca yolu. Ve bunun benzeri bir sey grenmek iin, kendisinin de yasli krala alti koyun vermis oldugunu animsadi. - yleyse deneyin, dedi Ingiliz'e. t - Ben de onu yapacagim. Ise hemen koyulacagim. Ingiliz ayrildiktan az sonra, Fatima su doldurmak iin kuyuya geldi. - Sana tek bir sey sylemek iin geldim, dedi delikanli, gen kiza. Benim karim olmani istiyorum. Seni seviyorum. Gen kiz testiyi tasirdi. - Seni her gn burada bekleyecegim, diye konusmasini srdrd delikanli. Piramitlerin yakininda bulunan bir hazineyi aramak iin btn l getim. Savas benim iin tam bir talihsizlikti. Ayni savas simdi benim iin br talih, nk burada senin yaninda kaliyorum. - Savas bir gn bitecek, dedi gen kiz.

Delikanli Vaha'daki hurma agalarina bakti. obanlik yapmisti. Burada da koyunlar vardi. Hazineden daha nemliydi Fatima. - Muharipler kendi hazinelerini ariyorlar, dedi gen kiz, sanki onun dsncelerini kesfetmis gibi. Ve l kadinlari muhariplerinden gurur duyuyorlar. Sonra, testisini yeniden doldurup oradan uzaklasti.

Delikanli her gn kuyuya gidip Fatima'nm gelmesini bekliyordu. Fatima'ya obanlik hayatini, kralla rastlasmasini, kristal dkknini anlatti. Dost oldular ve birlikte ancak on bes dakika geiriyor olmalarina karsin, bu sreyi gnn geri kalan blmnden ok daha azun buluyordu. Neredeyse bir aya yakindir Vaha'daydilar. Kervan Basi bir p-n herkesi toplantiya agirdi. - Savasin ne zaman bitecegini bilm^ uz ve tekrar yola ikmamiz olanaksiz, dedi. Savas kuskusuz daha uzun

sre devam edecek, belki de yillarca. Iki taraf da, cesur ve

10 5

kahraman muhariplerle dolu ve iki ordu da savasmaktan gurur duyuyor. Bu iyiler ile ktler arasindaki bir savas degil. Ayni iktidari ele geirmek isteyen gler arasindaki bir savas bu ve byle bir savasta Allah iki tarafin da yanindadir. Insanlar dagildilar. Delikanli o aksam FatIma'yi tekrar grd ve ona toplantida sylenenleri aktardi. - Ikinci grsmemizde, dedi gen kiz, bana askindan sz ettin. Daha sonra bana'Evrenin Dili gibi, Evrenin Ruhu gibi ok gzel seyler grettin. Ve bunlar, azar azar beni senin paran haline getirdiler. Delikanli onun sesini dinliyor ve bu sesi, hurma agalarinin yapraklarindan esen rzgrin hisirtisindan ok

daha gzel buluyordu. - Seni beklemek iin kuyuya ok erken geldim. ok bekledim. Gemisimi, gelenegi, erkeklerin l kadinlarinin nasil davranmalarini istediklerini animsayamiyorum. Kkken, ln bir gn bana hayatimin en gzel armaganini verecegini hayal ederdim. Ve bu armagan verildi simdi bana, bu armagan sensin. Delikanli gen kizin elini tutmak istedi. Ama Fatima testinin kulplarindan tutuyordu. - Bana dslerini, yasli krali ve hazneyi anlattin. Bana isaretlerden sz ettin. Iste bu yzden hibir seyden korkmuyorum, nk seni bana bu isaretler getirdiler. Senin de sik sik tekrarladigin gibi, ben senin dslerinin ve Kisisel Menkibe'nin bir parasiyim. Ayni sebepten dolayi, senin, aramaya geldigin seyin dogrultusunda yolunu srdrmeni istiyorum. Savasin bitmesini beklemen gerekiyorsa ok iyi. Ama daha erken gitmek zorundaysan, yleyse Menkibe'nin yoluna git. Kumullar rzgrin etkisiyle

degisirler, ama l hep ayni kalir. Askimiz da byle olacak. - Mektup, dedi gen kiz bir kez daha. Ben, senin Menkibe'nin bir parasiysam bir gn geri dneceksin.

106

Delikanli, gen kizin yanindan ayrilirken zgnd. Simdiye kadar tanimis oldugu insanlari dsnyordu. Evli olan obanlar, kirlarda dolasmalari gerektigi konusunda karilarini inandirmakta oka glk ekiyorlardi. Ask, sevilen nesnenin yaninda bulunmayi zorunlu kiliyordu. Ertesi gn, Fatima'ya bunlardan sz etti Delikanli. - l bizden erkeklerimizi aliyor, dedi Fatima, ve her zaman geri getirmiyor onlari. Buna alismak zorundayiz. Artik onlar, yagmur yagdirmadan geen bulutlarda, taslarin arasina gizlenen hayvanlarda, topraktan fiskiran cmert suda bulunuyorlar. Artik onlar her seyin bir parasi oldular, Evrenin Ruhu oldular. Gidenlerin kimileri geri dnyorlar. O zaman teki kadinlar mutlu oluyorlar, nk kendi bekledikleri erkekler de gnn birinde geri dnebilirler. Eskiden bu kadinlara bakar ve onlarin mutluluklarini kiskanirdim. SimdI benim de bekleyecek bir erkegim olacak. Ben bir l kadiniyim ve bundan gurur duyuyorum, istiyorum ki benim erkegim de kumullarin yer-

lerini degistiren rzgr gibi zgrce dolassin. Istiyorum ki onu bulutlarda, hayvanlarda ve suda grebileyim. Delikanli Ingiliz'in yanma gitti. Ona Fatima'dan sz etmek istiyordu. Ingiliz'in, adirinin yanina kk bir ocak yapmis oldugunu grnce sasirmamazlik etmedi. Tuhaf bir ocakti, zerinde saydam bir sise vardi. Ingiliz atesi odunla besliyor ve l gzlemliyordu. Gzleri, kitap okumaya daldigi zamankilerden sanki daha pariltiliydi. - alismanin bu ilk evresi, dedi. Karisik kkrt saflastirmam gerekiyor. Ve bunu gereklestirmek iin, basarisizliga ugramaktan korkmamak zorundayim. Basarisizliga ugramak korkusu, simdiye kadar Byk Yapit'a girismeme hep engel oldu. On yil nce baslamam gereken seye ancak simdi baslayabiliyorum. Ama yirmi yil beklemis oldugum iin de mutluyum. Ve le bakarak atesi kotarmayi srdrd. Delikanli, l, batan gnesin pembe rengini alincaya kadar bir sre onun yaninda kaldi. Sessizligin, sorularini yanitlayabilip

bilemeyecegini anlamak iin le dalmak istedi, dayanilmaz bir istekti bu. Vaha'mn hurma agalarini gzden yitirmeden bir sre amasizca yrd. Rzgri dinliyor, ayaklarinin altinda akil taslarini hissediyordu. Kimi zaman, bir kavki buluyordu ve bu ln, ok eski aglarda byk bir deniz oldugunu biliyordu. Byk bir tasin zerine oturdu ve kendisini karsisinda duran ufkun bysne birakti. Aski, ona bir sahip olma dsncesi katmaksizin dsnemiyordu. Ama Fatima bir l kadiniydi. Bir sey onun anlamasina yardimci olabilecekse, bu da kuskusuz ld. Basinin stnde bir jeyin kimildadigini hissedinceye kadar, orada hibir sey dsnmeksizin yle kaldi. Gkyzne bakinca, gkyznn enginlerinde uan iki atmaca grd. Yirtici kuslara ve. uarken izdikleri sekillere dikkatle bakti. Bunlar grnste dzensiz izgilerdi, ama onun iin gene de bir anlamlari vardi. Ne var ki anlamlarini zemi-

yordu. Bunun zerine kuslarin hareketlerini gzleriyle izlemeye karar verdi; bylelikle, belki de bir mesaj okuyabilirdi. Belki de l kendisine sahip olmayi gerektirmeyen aski aiklayabilirdi. Uykusunun geldigini hissetti. Ama yregi ondan uyumamasini istedi; oysa tam tersine kendini birakmasi gerekiyordu. - Iste Evrenin Dili'ni kavriyorum, dedi ve bu dnyada her seyin bir anlami var, atmacalarin uusuna varincaya kadar. Bir kadina duydugu ask iin, iinde derin bir minnet hissetti, insan sevince/ diye dsnd, "nesneler daha ok anlam kazaniyor.* Birden, atmacalardan biri, tekine saldirmak iin pike yapti. O anda delikanlinin gznn nnde ani ve kisa bir grnt belirdi- S.'ahli bir birlik, elde kili Vaha'yi isgal ediyordu. Grnt hemen yok oldu, ama biraktigi etki ^ok canliydi. Sfi^plardan sz edildigini duymus ve birka serap grmst: ln kumlarinda somutlasan

arzulardi

108

bunlar. Ne var ki, hi kuskusuz bir ordunun Vaha'yi ele geirdigini de grmek istememisti. Bunlari unutmak ve tekrar dsnceye dalmak istedi; yeniden pembe asiboyasi le ve taslara yneltmek istedi zihnini. Ama yregindeki bir sey rahat birakmiyordu onu. "Her zaman isaretleri izle," demisti yasli kral. Fatima'yi dsnd. Sonra grdg grnty animsadi ve bunun gereklikten pek uzak olmadigini sezdi. iini sar w boguntudan kurtulmaya alisti. Ayaga kalkip hurma agalarina dogru yrd. Bir kez daha, nesnelerin ogul dilini anliyordu: Simdi, Vaha tehlikeyi simgelerken l gvenligi temsil ediyordu. Deveci, bir hurma agacinin dibine oturmus, gnesin

batisini seyrediyordu. Delikanlinin bir kumulun arkasindan ikarak geldigini grd. - Bir ordu yaklasiyor, dedi delikanli. Bir grnt grdm. - l, insanlarin yregini hayallerle doldurur, diye yanitladi deveci. Ama delikanli ona atmacalari anlatti: Atmacalarin uusunu izlerken birden Evrenin Dili'ne dalmisti. Deveci hibir karsilik vermedi; delikanlinin kendisine anlattigi seyi wliyordu. Herhangi bir seyin, yeryznde, her seyin yasamini anlatabilecegini biliyordu. Bir kitabin herhangi bir sayfasini aarak, birinin elini inceleyerek, ya da kuslarin uusuna bakarak, ya da kgit fali aarak, ya da bir baska yntemle, o anda yasamakta oldugumuz deneyimle bir iliski kurabiliriz hepimiz. Aslinda, nesneler kendiliklerin4en hibir sey ainlamazlar; insanlar bu nesneleri gzlemleyerek, Evrenin Ruhu'nu anlama yntemini

kesfedebilirler. l, Evrenin Ruhu'nu kolayca anlayabilmeleri sayesinde hayatlarini kazanan insanlarla doluydu. Khin adi veriliyordu bunlara; ve khinler, kadinlar ve yaslilardan

10 9

korkarlardi. Savasilar bunlara pek ender danisirlardi, nk insanin ne zaman lecegini nceden bilerek savasa gitmesi olanaksizdir. Savasilar, savastan haz almayi, bilinmeyen bir seyden heyecan duymayi yeglerler; gelecek Allah tarafindan yazilmistir ve Allah ne yazarsa yazsin, insanlarin iyiligi iindir. Bu nedenle, savasilar yalnizca simdiki zamanda yasiyorlardi, nk simdiki zaman beklenmedik olaylarla doluydu ve bir yigin seye dikkat etmek zorun-

daydilar: Dsmanin kihci neredeydi, ati neredeydi, lmden kurtulmak iin hangi vurusu yapmaliydilar? Deveci bir savasi degildi ve simdiye kadar khinlere danistigi olmustu. Aralarindan ogu kendisine dogru seyler sylemislerdi,* kimileri de yanlis seyler sylemisti. Bir gn en yasli (ve en rktc) khin, deveciye neden bu kadar gelecekle ilgilendigini sormustu. - Birseyler yapabilmek iin, diye yanitlamisti deveci. Ve olmasini istemedigim seyleri tersine evirmek iin. - O zaman bu senin gelecegin olmaz ki, diye yanitladi khin. - Ama belki de olacaklara kendimi hazirlamak iin gelecegi grenmek istiyorum. . - Bunlar Iyi seylerse hos bir srpriz olacaklar, dedi khin. Kt seylerse daha gereklesmeden aci ekeceksin. - Bir erkek oldugum iin gelecegi grenmek istiyorum, dedi bunun zerine deveci. Ve erkekler

geleceklerine bagli yasarlar. Khin bir sre konusmadan durdu. Degnek falincia uzmanlasmisti. Yere attigi degneklerin durus biimlerine gre yorum yapiyordu. Ama o gn degneklerini kullanmadi. Bir beze sarip cebine koydu. - Insanlarin gelecegini okuyarak hayatimi kazaniyorum, dedi. Degnek gizbilimini taniyorum ve her seyin yazili oldugu mekna girmek iin onlardan yararlanmayi biliyorum. Orada gemisi okuyabilirim, unutulmus olanlari kesfedebilirim ve simdinin isaretlerini anlayabilirim. Insanlar bana danismaya geldikleri zaman, gelecegi okumam:

110

Onu sezerim. nk gelecek Tanri'ya aittir ve yalnizca O ainlar gelecegi ve yalnizca olaganst durumlarda. Gelecegi nasil seziyorum? Simdinin Isaretleri sayesinde. Gizin kk simdidedir; simdiye dikkat edecek olursan, onu iyi-

lestirebilirsin. Ve simdiyi iyilestirebilirsen, daha sonra gelecek olan da iyi olacaktir. Gelecegi unut ve hayatinin her gnn Seriat'in kurallarina uygun olarak ve Tanri'nin evlatlarina bahsettigi inayete gvenerek yasa. Her gn kendisiyle birlikte Ebediyeti getirir. Deveci, Tanri'nin gelecegi grmeye izin verdigi olaganst durumlarin neler oldugunu grenmek istedi: - Kendisi bizzat onu ainladigi zaman. Ve Tanri gelecegi pek ender ainlar ve bunu bir tek gereke iin yapar: Degismek zere yazilmis br gelecek sz konusu oldugu zam w.

Tanri delikanliya bir gelecegi gstermis,' diye dsnd deveci. nk delikanlinin kendisine vasita olmasini istiyordu. - Kabile reislerinin yanina git, dedi deveci.

Onlara yaklasan savasilari anlat. - Benimle alay edecekler. - Bunlar l insanlaridirlar. l insanlari isaretlere aliskindir. - yleyse durumu biliyor olmalilar. - Kafalarina takmazlar bunu. Allah'in kendilerine bildirmek istedigi bir seyden haberdar olmalari gerektiginde, birinin gelip kendilerine haber verecegine Inanirlar. Iste bugn, bu eli sensin. Delikanli Fatima'yi dsnd. Ve kabile reislerinin yanma gitmeye karar verdi.

Vaha'nin ortasina kurulmus kocaman beyaz adirin kapisinda nbet tutan muhafiza: - lden bir haber getiriyorum. Reislerle konusmak istiyorum, dedi.

11

Muhafiz yanitlamadi onu. adira girip uzun sre kaldi orada. Sonra beyaz ve altin sarisi giysiler giyinmis gen bir Arap'la birlikte disari ikti. Delikanli, oria grms oldugu seyleri anlatti. Arap, ona beklemesini syleyip adira girdi. Gece oldu. Bu arada Araplar, bir yigin tccar adira girip ikti. Yavas yavas ocaklar snd ve Vaha l kadar sessizlesti. Yalnizca byk adirin isigi yaniyordu. Delikanli, bu sre iinde hep Fatima'yi dsnd; gleden sonra yaptiklari konusmayi hl anlamis degildi. Sonunda birka saat bekledikten sonra muhafiz, delikanliyi ieri aldi. Grdg karsisinda heyecanlandi delikanli. ln ortasinda byle bir adirin olabilecegini hi dsnmemisti. Yer, simdiye kadar zerinde yrmedigi gzellikte en g-

zel halilarla kapliydi; yukariya, ilerinde yanan mumlar bulunan, parlak ve islemeli madenden avizeler asilmisti. Bol islemeli ipek yastiklara yaslanmis kabile reisleri adirin gerisinde yarim daire halinde oturuyorlardi. Hizmetiler lezzetli yiyeceklerle dolu gms tepsilerle gidip geliyor, ay sunuyorlardi. Baska hizmetiler nargilelerin ateslerini tazeliyorlardi. Havaya pek hos bir ttn kokusu yayiliyordu. Sekiz kabile reisi vardi, bunlarin hangisinin en byk oldugunu hemen anladi. Beyaz ve altin rengi bir giysi giymis olan Arap, yarim dairenin ortasina oturmustu. Onun yaninda, biraz nce konusmus oldugu gen yer almisti. - Mesajdan sz eden yabanci kim? diye sordu reislerden biri delikanliya bakarak. - Benim. Ve grdg seyleri anlatti delikanli. - Bizim burada ka kusaktir yasadigimizi bildigi halde, l byle bir seyi bir yabanciya neden sylesin? dedi bir baska kabile reisi.

112

- nk benim gzlerim henz le alismadi, bu nedenle alismis gzlerin gremeyecegi seyleri ben grebilirim. 'Ayrica ben Evrenin Ruhurnun ne oldugunu biliyorum,' diye dsnd. Ama Araplar byle seylere inanmadigi iin bunu eklemedi szlerine. - Vaha tarafsiz bir yerdir. Hi kimse saldirmaz bir vahaya, dedi nc bir reis. - Ben yalnizca grdgm sylyorum. Bana inanmak istemiyorsaniz bir sey yapmazsiniz. adira birden byk bir sessizlik kt, ardindan atesli bir tartisma basladi. Delikanlinin anlamadigi bir Arap lehesi konusuyorlardi, ama delikanli disari ikmaya kalkisinca, muhafiz kendisine engel oldu. Bunun zerine korkmaya basladi; isaretler birseylerin yolunda gitmedigi-

ni sylyordu ona. Bu olayi deveciyle konustuguna pisman oldu. Birden, ortada oturan yasli adam belli belirsiz glmsedi. Bunu gren delikanlinin ii rahat etti. Yasli adam tartismaya katilmamis ve henz bir sey sylememisti. Ama Evrenin Dili'ne artik alismis olan delikanli adirda dolasan bari titresimini hissedebiliyordu. Sezgisi ona gelmekle iyi ettigini sylyordu. Tartisma sona erdi. Yasli adamin konusmasini dinlemek iin herkes sustu. Sonra yasli adam, yabanciya dnd. Simdi yznde soguk ve kibirli bir ifade vardi. - Bundan iki bin yil nce, uzak bir lkede, dslere inanan bir adami kuyuya attilar ve onu esir gibi sattilar. Bizim lkenin tccarlari onu satin aldilar ve Misir'a gtrdler. Ve hepimiz Biliyoruz ki dslere inanan kimse onlan yorumlamasini da bilir.' cAma her zaman gereklestii meyi basaramaz onlari,5 diye dsnd delikanli, yasli ingene kadini

animsayarak. - Firavun'un grdg ciliz inekler ve semiz inekler d sayesinde, bu adam Misir'i kitliktan kurtardi. Adi _ 'Tevrat'in Tekvin blmnn 37-50 babUri Arasinda anlauUn Yusuf'un yks. (e\ )

Simyaci

113/8

Yusuf'tu bu adamin. Bir yabanci lkede senin gibi o da yabanciydi ve asagi yukari senin yasindaydi. Sessizlik uzadi. Yasli adamin bakisi soguktu. - Her zaman Gelenege uyariz biz, diye szlerini srdrd yasli adam. Gelenek Misir'i aliktan kurtardi o zaman ve halkini btn halklarin en zengini yapti. Insanlarin l nasil geeceklerini ve kizlarini nasil evlendireceklerini Gelenek gretir. Gelenek, bir vahanin tarafsiz blge oldugunu syler, nk iki tarafin da kendi vahalari vardir ve bu yzden iki taraf da savunmasizdir.

Yasli adam konusurken kimse agzini aip tek szck sylemedi. Ama Gelenek bize ln mesajlarina inanmamizi da syler. Bildigimiz her seyi bize l gretmistir. Yasli adamin isareti zerine btn Araplar ayaga kalktilar. Toplanti sona ermisti. Nargileler sndrld ve muhafizlar yerlerine getiler. Delikanli gitmeye hazirlaniyordu, ama yasli adam yeniden konusmaya basladi: - Yarin, Vaha sinirlari iinde kimsenin silah tasiyamayacagini buyuran anlasmayi bozacagiz. Gn boyunca dsmani bekleyecegiz. Gnes, batinca adamlar silahlarini bana teslim edecekler. ldrlen her dsman Iin bir altin lira alacaksin. Ama savasa girmeden silahlar ikartilmayacak. Silahlar l gibi nazlidirlar; gereksiz yere ikartacak olursak daha sonra gerektigi zaman ates almazlar. Silahlar yarin kullanilmayacak olursa en azindan biri kullanilacak

demektir: Sana karsi. 114

DELIKANLI ADIRDAN IKTIGINDA

DISARI

vaha dolunayla yikaniyordu. Kendi adirina gitmek iin yirmi dakika yrmesi gerekiyordu. Tanik oldugu seyler tedirgin etmisti onu. Evrenin Ruhu'na dalmisti ve bunun badelini kendi hayatiyla deyebilirdi. Byk bir kumar oynamisti. Ama Kisisel Menkibe'sinin pesine dsmek iin koyunlarim sattigi zaman da byk bir tehlikeyi gze almisti. Ve devecinin dedigi gibi, yarin lmek baska bir gn lmekten daha uygun olurdu. Her gn, yasamak ya da lmek iindi. Her sey yalnizca tek bir szcge bagliydi: "Mektup." Sessizce ilerledi. Hibir seye pisman degildi. Yarin lecekse, Tanri onun gelecegini degistirmek istemedigi iin lecekti. Ama bogazi getikten sonra, billriye dkkninda alistiktan sonra, l ve Fatima'nin gzlerini tanidiktan sonra da lebilirdi. Uzun zaman nce, lkesinden ayrildigindan bu yana, her gnn yogun bir sekilde yasa-

misti. Ertesi gn lecek olursa gzleri aik gitmezdi, nk gzleri teki obanlarin gzlerinden ok daha fazlasini grmst ve bundan gurur duyuyordu. Birden bir grleme duydu ve grlmemis siddette esen bir rzgrin etkisiyle ansizin yere yuvarlandi. evreyi, neredeyse ay isigin i rten bir toz bulutu kapladi. Karsisinda dev boyutlu bir kir at rktc bir kisnemeyle saha kalkti. Olan-biteni pek az gryordu, ama toz buiutu "j^f hnca o zamana kadar duymadigi mthis* br korku"" ka pildi. Atin binicisi siyahlar giyinmis bir adamdi, jal &mzunda bir sahin vardi. Basina br trban takm^i Ve r*w zndeki peeden yaim/".vA gzleri grnuv .>rdu '~^,'b&f\ hg

bercisi olabilirdi, ama herhangi bir dnyalidan ok daha gl bir kisiligi vardi. Tuhaf svari, egerine asili kavisli kocaman kilicini kinindan ikardi. elik, ayisigmda parildadi. - Atmacalarin uusunu yorumlamaya kim cesaret et-

ti? diye sordu. Sesi ylesine grledi ki, sanki Al-Fayoum* un elli bin hurma agaci tarafindan yankilandi. - Ben cesaret ettim, dedi delikanli. Ve hemen, imansizlari kir atinin ayaklari altinda ezen Ermis Santiago Matamoros'un heykelini animsadi. Svari, Ermis Santiago Matamoros'a benziyordu, ancak simdi durum tersineydi. - Ben cesaret ettim, diye yineledi delikanli. Ve basini egerek kili darbesine hazirlandi. - Evrenin Ruhu'nu hesaba katmadiginiz iin birok insanin hayati kurtulacak. Ne var ki, birden inmedi kili. Svarinin eli agir agir indi ve kilicin ucu delikanlinin alnina dokundu. Kili ylesine keskindi ki bir damla kan belirdi. Svari tas gibi kimildamadan duruyordu. Delikanli da yle. Aklina kamak bile gelmemisti. Yreginin derinliklerinden garip bir nese yayildi iine: Kisisel Menkibe'si iin lecekti. Ve Fatima iin. Uzun szn kisasi, simgeler dogruyu sylemisti. Iste dsman ile karsi karsiya bulunuyordu ve madem ki Evrenin bir Ruhu vardi, yleyse lm viz gelir tiris giderdi. Kisa bir sre sonra onun parasi ola-

cakti. Ve yarin, Dsman da onun parasi olacakti. Yabanci, kilicin ucunu hl delikanlinin alninda tutuyordu. - Kuslarin uusunu neden yorumladin? - Ben yalnizca kuslarin anlatmak istedikleri seyi okudum. Vaha'yi kurtarmak istiyorlar. Siz ve sizinkiler, hepiniz leceksiniz. Vaha'nin adamlari sizden daha fazla. Kilicin ucu hl delikanlinin alninda duruyordu. - Sen kim oluyorsun da Tann'nin yazdigi yazgiyi degistirmeye kalkisiyorsun? - Allah ordulari yaratti, ama O, kuslari d, yaratti. Allah bana kuslarin dilini gretti. Her sey ayni bi taraf m-

116

dan yazilmistir, dedi delikanli, devecinin szlerini animsayarak. Sonunda svari kilicini geri ekti. Delikanli iinde bir rahatlama hissetti. Ama kaamiyordu. - Kehnetlerine dikkat et. Bir sey yazilmissa, bundan

kurtulmak olanaksizdir. - Ben sadece bir ordu grdm, dedi delikanli. Bir savasin sonucunu grmedim. Svari, delikanlinin yanitindan hosnut kalmis gibiydi. Ama kilicini hl elinde tutuyordu. - Bir yabana, yabanci bir lkede ne yapiyor? diye sordu. - Kisisel Menkibe'mi ariyorum. Senin anlayabilecegin bir sey degil. Svari kilicini kinina soktu ve omzundaki sahin tuhaf bir iglik atti. Delikanli sakinlesmeye basladi. - Cesaretini sinavdan geirmem gerekiyordu, dedi svari. Cesaret, Evrenin Dili'ni arayan bir kimse iin en byk erdemdir. Delikanli sasirmisti. Bu adam pek az insanin bildigi seylerden sz ediyordu. - Asla gevseklik gstermemeli, ok uzaklardan gelin-

se bile, diye srdrd konusmasini. l sevmek gerekir, ama hibir zaman ona tamamen bel baglamamali. nk l insanlar iin bir denektasidir: Hepsinin adimlarini hisseder ve dalga geeni ldrr. Szleri, yasli kralin szlerini andiriyordu. - Savasilar gelirse ve basin gnes battiktan sonra hl yerinde duruyorsa beni grmeye gel, dedi svari. Biraz nce kilici tutan el bir kirbaci kavradi. At yeniden sahlanarak bir toz bulutu kaldirdi. - Nerede oturuyorsunuz? diye haykirdi delikanli, svari uzaklasirken. Kirbati el gney ynn isaret etti. Delikanli bylece Simyaci ile tanismis oluyordu.

11 7

. ERTESI SABAH, AL-FAYOUM AGA-

HURMA

larinin ortasinda Iki bin silhli adam vardi. Daha gnes ba-

sucu noktasina ykselmeden, ufukta bes yz savasi grnd. Svariler Vaha'ya kuzeyden girdiler. Grnste, sanki barisi bir seferdi, ama silahlari beyaz maslaklarin altina gizlemislerdi. Ama Vaha'nm ortasinda bulunan byk adirin yanma gelince, palalarim ve tfeklerini ortaya ikardilar. Ve bos adira saldirdilar, Vaha'nm adamlari l svarilerini embere aldilar. Yarim saat iinde, ortaliga drt yz doksan dokuz ceset dagilmisti. ocuklar hurmaligin teki ucunda bulunuyorlardi ve hibir sey grmediler. Kadinlar adirlarinda kocalari iin dua ediyorlardi ve onlar da hibir sey grmediler. Ortaliga yayilmis cesetler olmasaydi, Vaha'nm gndelik olagan hayatini yasadigi sylenebilirdi. Yalnizca bir savasiya dokunulmadi: Saldirganlar birliginin komutaniydi. Aksamleyin, kabile reislerinin huzuruna ikartildi. Ona, Gelenegi neden ignedigini sordular. Adamlarinin a ve susuz oldugunu, gnlerce sren savas sonunda yorgun dstklerini ve bu yzden yeniden savasabilmek iin bir vahayi ele geirmeye karar verdiklerini

syledi. Vaha'nm bas reisi savasilar iin zldgn, ancak kosullar ne olursa olsun Gelenege saygi gstermek gerektigini bildirdi. lde degisen tek sey vardir: Rzgr estigi zaman kumullar. Sonra, bas reis, dsman reisi onur kirici bir lme mahkm etti. Boynu vurulmak ya da kursuna dizilmek yerine, kuru bir hurma gvdesine asildi adam. Cesedi l rzgrinda sallanmaya birakildi.

118

Kabile reisi, yabanci genci toplanti yerine agirdi ve ona elli altin lira verdi. Sonra bir kez daha Yusuf'un, Misir'da basina gelenleri animsatti ve delikanlidan bundan byle Vaha'nm Msaviri olmasini istedi.1 1 Kabile Retti, Hravun'un Yvuuf1 a karji davranirini tekrarliyor. Bk. Tevrat, Tekvin, l: 37-45 (ev.)

11 9

GNES TAMAMEN YILDIZLAR

BATIP DA ILK

ikmaya baslayinca (Dolunay oldugu iin ok pirildamiyorlardi), delikanli gney ynnde yrmeye basladi. Ve o tarafta yalnizca bir tek adir vardi; ve oradan gemekte olan Araplarin sylediklerine bakilirsa, cinlerin istilasina ugramisti burasi. Ama delikanli orada oturup uzun sre bekledi. Ay iyice ykselince Simyaci grnd. Omzunda iki l atmaca vardi. - Ben buradayim, dedi delikanli. - Buraya gelmemeliydiniz, diye yanitladi Simyaci. Yoksa Kisisel Menkibe'niz mi buraya gelmenizi istedi? - Kabileler arasinda bir savas vardi. l gemek olanaksizdi. Simyaci attan indi ve kendisiyle birlikt gelmesi iin delikanliya isaret etti. Sataf atiyla peri masallarini

agristiran merkez adirin disinda, Vaha'da grdg teki adirlara benzeyen bir adirdi. Gzleriyle, simyacilik aletleri, simya ocaklari arastirdi, ama byle bir sey gremedi. Yalnizca birka kitap dizisi, bir yemek firini ve gizemli desenlerle islenmis halilar vardi. - Sen otur, ben ay yapacagim, dedi Simyaci. Ve bu atmacalari birlikte yiyecegiz. Delikanli, bunlarin nceki gn grms oldugu atmacalar olup olmadigini dsnd, ama hibir sey sylemedi bu konuda. Simyaci ates yakti ve bir sre sonra adira nefis bir et kokusu yayildi. Nargile kokusundan da hostu bu koku. - Beni neden grmek istiyordunuz? diye sordu delikanli. 120

- isaretler yznden, diye yanitladi Simyaci.

Rzgr bana senin gelecegini syledi. Ve yardima ihtiyacin olacakmis. - Hayir, szn ettiginiz ben degilim. teki yabanci, ingiliz. Sizi o ariyordu. - Beni bulmadan nce baska seyler bulmasi gerekecek onun. Ama simdi iyi yolda. le bakmaya basladi. -Ya ben? - Bir sey istedigimiz zaman, dsmz gereklestirmemiz iin btn Evren isbirligi yapar, dedi Simyaci, yasli kralin szlerini tekrarlayarak. Delikanli anladi. Demek ki, onu Kisisel Menkibe'sine gtrmek iin bir baskasi ikmisti yoluna. - Demek ki bana greteceksiniz? - Hayir. Bilinmesi gereken ne varsa biliyorsun artik. Ben sadece hazinene giden yolda sana kilavuzluk edecegim.

-Kabileler arasinda savas var, diye tekrarladi delikanli. - Ama ben l taniyorum. - Ben hazinemi oktan buldum. Bir devem var, billriye dkknindan kazandigim para var, elli altin liram var. lkemde belki de zengin biri sayilabilirim. - Ama bunlar, Piramitlerin yaninda bulunanlarin karsisinda hi kalir. - Fatima var. Kazandigim her seyden daha byk bir hazine. - O da Piramitlerin yaninda degil. Atmacalari sessizce yediler. Simyaci bir sise aip konugunun bardagina kirmizi renkli bir sivi kyd. Sarapti ve mr boyunca hi imedigi en gzel saraplardan biri. Ama sarabi Seriat yasaklamisti. - Ktlk, dedi Simyaci, insanin agzindw giren seyde degildir. Ktlk oradan ikandadir. Iince, kendini tam anlamiyla iyi hissetmeye baslamisti delikanli. Ama Simyaci biraz korkutuyordu onu. adir-

12 1

dan disari ikip yildizlari snklestiren ayisigini seyretmeye koyuldular. - I ve keyiflen biraz, dedi, delikanlinin giderek neselendigini saptayan Simyaci. Savasa gitmeden bir savasi nasil dinleniyorsa, sen de dinlen. Ama unutma ki yregin hazinenin bulundugu yerdedir. Ve iktigin yolda kesfettigin seyin bir anlami olmasi iin hazineni mutlaka bulmak zorundasin. - Yarin, deveni satip bir at al. Haindir develer. En kk bir yorgunluk belirtisi gstermeden binlerce fersah yol alirlar.' Ve sonra birden diz st kp lrler. Oysa atlar yavas yavas yorulurlar. Ve sen onlardan neler isteyebilecegini ve ne zaman leceklerini bilirsin.

* 122

ERTESI AKSAM SIMYACININ ADIRININ Nne bir atla geldi delikanli. Bir sre sonra Simyaci grnd: O da ata binmisti, sol omzunda bir sahin vardi. - lde bana hayati gster, dedi Simyaci. lde hayatin bulundugu yeri bulabilen, ldeki hazineleri de kesfedebilir. Ay aydinliginda, ln kumlarinda yola koyuldular. TBilmem k lde hayatin bulundugu yeri bulabilecek miyim?* diye dsnd delikanli. Henz l tanimiyorum. Bu dsncesini dnp Simyaciya amak istedi, ama ondan korkuyordu. Daha nce gkyznde atmacalari grdg taslik blgeye geldiler; simdi her seye sessizlik ve rzgr egemendi. - lde hayatin isaretlerini zmeyi beceremiyorum, dedi gen adam. Onun var oldugunu biliyorum, ama

onu bulmayi basaramiyor um. - Hayat hayati eker, diye yanitladi Simyaci. Ve delikanli onun ne demek istedigini anladi. Bunun zerine, hemen atinin dizginlerini saldi ve at, taslarin ve kumlarin arasinda kendi bildigince drtnala ilerlemeye basladi. Simyaci, onu sessizce izliyordu; bylece delikanlinin ati yarim saat yol aldi. Artik ikisi de Vaha'mn hurma agalarini gremiyorlardi, artik yalnizca su benzersiz ay aydinligi ve onun gms gibi parlattigi kayalar vardi. Birden simdiye kadar hi gelmedigi bir yerde atinin yavasladigini hissetti delikanli. - Burada hayat var, dedi Simyaciya. Ben ln dilini bilmiyorum, ama atim hayatin dilini biliyor. Atlarindan indiler. Simyaci hibir sey sylemedi. Sessizce ilerleyerek taslara bakmaya basladi. Birden durdu ve

17 3

byk bir dikkatle egildi. Taslarin arasinda bir delik vardi yerde; Simyaci elini delige soktu, sonra omzuna kadar btn kolunu. Deligin iinde bir sey kimildadi ve Simyacinin harcadigi abaya taniklik eden gzleri (Delikanli yalnizca gzlerini gryordu onun) kisildi. Kolu, deligin iinde bulunan bir seye bogusuyor gibiydi. Ve birden delikanliyi korkutan bir hareketle, kolunu ekti Simyaci ve hemen ayaga kalkti. Elinde, kuyrugundan yakaladigi bir yilan vardi. Delikanli da siradi, ama geriye dogru. Yilan ilginca debeleniyor, ikardigi sesler ve isligi ln sessizliginde yankilaniyordu. Bir gzlkl kobra yilaniydi bu ve zehiri bir insani birka dakika iinde ldrebilirdi. 'Zehire dikkat,' diye dsnd delikanli. Ama elini delige sokmus olan Simyaciyi oktan isirmisti yilan. Buna karsin, yz son derece sakindi Simyacinin. "Simyaci iki yz yasindadir," demisti Ingiliz. ln yilanlarina karsi' nasil davranmasi gerektigini biliyor olmaliydi. Delikanli, arkadasinin atinin yanina gittigini, hilal biimli uzun kilicini aldigini, bununla yere bir daire izdigi-

ni ve srngenin birden donup kaldigini grd. - Korkma, dedi Simyaci. izginin disina ikamaz. ldeki hayati kesfettin, benim iin gerekli olan isaretti. - Bu neden bu kadar nemli? - nk Piramitler ln ortasmdadir. Delikanli Piramitler konusunda hibir sey duymak istemiyordu. Dn aksamdan bu yana, yregi sikintili ve kederliydi. Hazineyi aramayi srdrmek, aslinda Fatima'dan ayrilmak zorunda kalmak demekti. - lde sana kilavuzluk edecegim, dedi bu sirada Simyaci. - Ben Vaha'da kalmak istiyorum, dedi delikanli. Fatima ile karsilastim. Ve benim iin hazineden daha degerli Fatima. - Fatima b'ir l kizidir. Erkeklerin geri dnmek zere gitmek zorunda olduklarini bilir. O oktan buldu hazi-

124

nesini: Seni buldu. Simdi senin de kendi aradigin seyi bulmani bekliyor. . - Peki kalmaya karar verirsem? - Vaha Msaviri olacaksin. Epeyce koyun ve deve alacak kadar paran var. Fatima ile evleneceksin ve ilk yili mutlu yasayacaksiniz. nk sevmeyi greneceksin ve elli bin hurma agacini tek tek taniyacaksin. Nasil gelistiklerini greceksin ve sana dnyanin -durmadan degistigini gsterecekler. Bir sre sonra, isaretleri giderek daha iyi yorumlayacaksin, nk l hocalarin hocasidir. ikinci yil, bir hazine vardi, diye hatirlayacaksin. Isaretler israrla ondan sz etmeye baslayacaklar ve sen bunlari grmezden ve duymazdan gelmeye alisacaksin. Bilgilerini yalnizca Vaha ve sakinlerinin iyiligi iin kullanacaksin. Reisler bundan dolayi sana minnet duyacaklar. Develer sana para ve g tasiyacaklar. nc yil, isaretler sana hazinenden ve Kisisel Menkibe*nclen sz etmeyi srdrecekler. Gece ve gndz, Va-

ha'da dolasip duracaksin ve Fatima, kendisi yznden yoluna devam edemedigin Iin kederli bir kadin olacak. Ama sen, onu sevmeyi srdreceksin ve o da seni sevecek. Onun, senden kalmani istemedigini hatirlayacaksin, nk l kadini kocasinin dnsn beklemeyi bilir. Bu yzden ona kizmayacaksin. Ama, belki de yoluna devam etmen, Fatima'ya olan askina daha ok gvenmen gerektigini dsnerek, ln kumlarinda, hurma agalarinin arasinda durmadan yryeceksin. nk Vaha'da kalma nedenin, aslinda bir daha geri dnememek korkundur yalnizca. Ve iste o zaman, isaretler sana hazinenin ebediyen topraga gml kaldigini syleyecekler. Drdnc yil, kendilerini dinlemedigin iin isaretler yz evirecekler sana. Kabile reisleri bu durumu anlayacaklar ve Msavirlik grevinden azledileceksin. Deve srleri ve mal-mlk sahibi zengin bir tccar olacaksin o zaman. Ama bundan sonraki gnlerini, Kisisel Menkibe'ni gereklestirmemis oldugunu ve bunu yapmak iin

vaktin

12 5

oktan getigini dsnerek hurmalikta ve lde dolasip duracaksin. Askin, bir erkegin kendi Kisisel Menkibesinin pesinden gitmesine engel olmadigini anlaman gerekiyor. Byle bir ey sz konusu oldugu zaman bil ki Evrenin Dili'ni konusan Ask degildir bu, yani gerek Ask degildir.

Simyaci kuma izdigi emberi sildi ve kobra hemen uzaklasip taslarin arasina girdi. Delikanli, her zaman Mekke'ye gitmek istemi; olan Billriye Tccari ile bir simyaci arayan Ingiliz'i dsnyordu. le gvenen kadini dsnyordu: l, sevmek istedigi erkegi bir gn getirmisti ona. Atlarina bindiler. Bu kez, delikanli izliyordu

Simyaciyi. Rzgr, Vaha'ntn grltlerini tasiyordu kulaklarina. Delikanli Fatima'nm sesini duymaya alisiyordu. O gn savas yznden kuyuya gitmemisti. Ama geceleyin, bir emberin iinde hareketsiz duran yilana bakarlarken, omzunda sahin tasiyan garip svari asktan ve hazineden, l kadinlarindan ve Kisisel Menkibe'sinden sz etmisti. - Sizinle gidecegim, dedi delikanli. Ve birden iinde byk bir huzur hissetti. - Yarin gnesten nce yola ikacagiz. Simyacinin tek yaniti bu cmle oldu. 126

DELIKANLI O GECE UYUYAMADI DO& madan nce, adirda kendisiyle birlikte kalan ocuklardan

GNES

birini uyandirdi ve ondan, Fatima'nin oturdugu yeri gstermesini istedi. Birlikte ikip oraya gittiler. Delikanli, ocugun kilavuzluguna karsilik ona bir koyun almaya yetecek para verdi.

Sonra gen kizin uyudugu yeri bulmasini, onu uyandirmasini ve disarida kendiini bekledigini sylemesini rica etti. Gen Arap kendisine s0eneni yapti ve buna karsilik bir baska koyun satin almasina yetecek para aldi. - Simdi bizi yalniz birak, dedi ocuga. Vaha Msaviri*ne yardim ettigi iin gurur duyan ve koyun alacak parasi oldugu iin de mutluluktan uan ocuk, tekrar uyumak zere adirina dnd. Patima adirin kapisinda grnd. Birlikte hurma agalarinin arasina yrdler. Delikanli yaptiklarinin Gelenege aykiri oldugunu biliyordu, ama simdi bunun hibir nemi yoktu. - Ben gidiyorum, dedi. Ve geri gelecegimi bilmeni istiyorum. Seni seviyorum, nk... - Hibir jey syleme, diyerek szn kesti Fatima. Insan sevdigi iin sever. Askin hibir gerekesi yoktur. Ama, gene de yanitladi delikanli: - Seni seviyorum, nk bir ds grdm, sonra bir krala rastladim, billriye sattim, l getim, kabileler savasa tutustular ve bir simyacinin oturdugu yeri grenmek iin bir kuyunun yanma geldim. Seni seviyorum, nk btn Evren sana ulasmam iin isbirligi yapti.

Kucaklastilar. Bedenleri ilk kez birbirine dokunuyordu.

12 7

- Geri dnecegim, dedi bir kez daha delikanli. - nceleri, le baktigim zaman iimde bir arzu duyardim. Simdi iimde umut olacak. Babam bir gn gitti, ama daha sonra anneme geri dnd ve ne zaman gitse geri dnyor. ' Bundan baska bir sey konusmadilar. Hurmalikta biraz yrdler. Delikanli gen kizi adirinin kapisina kadar gtrd. - Baban, annene nasil dnyorsa ben de geri dnecegim, dedi ona. Fatima'nin gzlerine yas doldugunu fark etti. - Agliyor musun?

- Ben bir l kadiniyim, diye yanitladi, yznn ifadesini degistirerek. Ama her seyden nce bir kadinim ben.

Fatima adirina girdi. Kisa bir sre sonra gnes dogacakti. Gnes dogunca, yillardir yapmaya alistigi seyleri yapmak iin disari ikacakti, ama her sey degismisti. Delikanli Vaha'dan ayrilmisti ve Vaha'nm anlami daha dne kadar sahip oldugu anlam olmayacakti artik. Gezginlerin uzun bir yolculuktan sonra ulasinca mutlu olduklari, elli bn hurma agali, yz kuyulu vaha degildi artik burasi. Vaha, bugnden sonra bir bos mekn olacakti onun iin. Bu gnden sonra, l Vaha'dan daha ok nem kazanacakti. Hazinesini ararken delikanlinin kendisine hangi yildizi kilavuz setigini dsnerek ve le bakarak vakit geirecekti. Delikanliya rzgrla pckler gnderiyor ve rzgrin, onun yzne dokunacagini ve ona kendisinin hayatta oldugunu, dslerin ve hazinelerin pesinde yoluna devam eden cesur bir erkegi bekleyen bir kadin gibi onu bekledigini ona syleyecegini umuyordu. Bugnden sonra, l bir tek seyin simgesi olacakti:

Onun dns umudunun. 128

"ARKADA BIRAKTIGIN SEYLERI DSNME," dedi Simyaci, atlariyla ln kumlarinda ilerlerlerken. Her sey Evrenin Ruhu'na kazinmistir ve ebediyen orada kalacaktir. - insanlar gitmekten ok geri dns hayal ediyorlar, dedi, ln sessizligine yeniden alismis olan delikanli. - Buldugun sey saf maddeden yapilmissa, hibir zaman rmeyecektir. Ve oraya bir gn geri dneceksin. Bir yildiz patlamasi gibi bir anlik isiktan baska bir sey degilse, o zaman geri dnsnde*hiijbir sey bulamayacaksin. Gene de en azindan bir isik pathtmasi grms olacaksin. Yalnizca bu bile yasamis olmanin zahmetine deger. Adam simya-diliyle konusuyordu. Ama yol arkadasinin Fatima'yi ima ettigini biliyordu delikanli. Insanin geride birakmis olduklarini dsnmemesi

olanaksizdi. l, hemen hemen hi degismeyen grnmyle, srekli olarak dslerle besleniyordu. Hurma agalari, kuyular ve sevdigi kadinin yz, delikanlinin gznn nnden gitmiyordu. Ingiliz ve laboratuvari, bir hoca olan, ama bunu bilmeyen deveci 'de gznn nnden gitmiyordu. *Belki de Simyaci 'hi sik olmamistir,' diye dsnd. Omzunda sahinle Simyaci nden gidiyordu. Sahin, ln dilini tam anlamiyla biliyordu ve mola verdiklerinde Simyacinin omzundan uup yiyecek aramaya gidiyordu. Ilk gn bir tavsan getirdi. Ertesi gn iki kus. Aksamlari yaygilarini yere seriyor, ama ates yakmiyorlardi. Geceleri soguk olan hava, ay gkyznde kldke daha karanlik oluyordu. Bir hafta boyunca sessizlik iinde ilerlediler; savasin iine dsmemek iin alinmasi ge-

Simyaci

129/9

reken nlemler disinda hibir sey konusmuyorlardi. Kabileler arasindaki savas sryordu; kimi zaman"rzgrin getirdigi kanin yavan kokusunu 'duyuyorlardi. Demek ki yakinlarda br savas olmustu ve rzgr, gzlerinin gremedigi seyleri her zaman gstermeye hazir olan Isaretlerin Dili'nin varligim delikanliya animsatiyordu. Yolculuklarinin yedinci gnnn aksami, her zamankinden daha erken konaklamaya karar verdi Simyaci. Sahin av aramaya gitti. Simyaci kirbasini ikartip delikanliya su verdi, - Iste, kisa bir sre sonra yolculugun sona erecek, dedi. Kisisel Menkibe'nin izinden gittin: Kutlarim seni. -~ Ama bana hibir sey sylemeden kilavuzluk ediyorsunuz. Bildiklerinizi bana greteceginizi saniyordum. Bir sre nce, elinde simya kitaplari olan biriyle birlikte lde yolculuk yaptim. Ama hibir sey grenemedim.

- Bir tek grenme yntemi vardir, diye yanitladi Simyaci. Eylem yntemi. Bilmen gereken her seyi sana solculuk gretti. grenmen gereken bir tek sey kaldi. Delikanli bunun ne oldugunu grenmek !>:tedi, ama tahinin dnsn gzetleyen Simyaci gzlerini ufuga dik;I. - Size neden Simyaci diyorlar? - Simyaciyim da ondan. - Peki altin arayip da bulmayi beceremeyen teki simyacilar neden basaramiyorlar bu isi? - Altin aramakla yetiniyorlar. Menkibe'nin kendini yasamak istemeksizin, Kisisel Menkibelerinin hazinesini ariyorlar. - Bilmem gereken daha ne var? diye sordu delikanli. Ama gzlerini ufuktan ayirmiyordu Simyaci. Bir sre sonra sahin bir avla dnd. Alevlerin isigmi kimsenin grmemesi iin br ukur kazip iinde ates yaktilar. - Bir simyaci oldugum iin Simyaciyim ben, dedi, yemeklerini hazirlarken. Bu bilimi atalarimdan grendim, ki

onlar da kenefi atalarindan' grenmislerdi bunu. Ve dnya-

130

nm yaratilisindan bu yana bu byledir. O siralar btn Byk Yapit bilimi kk bir zmrtn zerine yazilabilirdi. Ama insanlar basit seyleri nemsemediler ve kitaplar, yorumlar ve felsef incelemeler yazmaya basladilar. stelik en iyi yntemi kendilerinin bildiklerini ileri srmeye kalkistilar. - Zmrt Levha'da ne yaziyordu? diye sordu delikanli. Simyaci bunun zerine kuma birseyler izmeye basladi ve bu i bes dakikadan fazla srmedi. Simyaci izmeyi srdrrken, delikanli yasli krali ve ona rastladigi alani animsiyordu; sanki aradan ok uzun yillar gemis gibiydi. - Zmrt Levha'nin zerinde yazili olan iste buydu, dedi Simyaci, isini bitirdigi zaman. Delikanli yaklasip kumun zerinde yazili olan sz-

ckleri okudu. - Bir sifre bu, dedi, Zmrt Levha yznden biraz hayal kirikligina ugramis olan delikanli. Sanki Ingiliz'in kitaplarinda da yaziyordu byle bir sey. - Hayir, diye yanitladi Simyaci. Atmacalarin uusuna benzer bu: Yalnizca akilla anlasilmasi olanaksizdir. Zmrt Levha dogrudan dogruya Evrenin Ruhu'na giden bir geittir. - Bilgeler, dogal dnyanin Cennet'in bir grntsnden ve bir surelinden baska bir sey olmadigini anladilar. Tek gerek sudur ki, var olan bu dnya, bundan daha mkemmel bir dnyanin var oldugunun gvencesidir. Tanri bu dnyayi, insanlar, grlen nesneler araciligiyla manevi gretileri ile bilgisinin mucizelerini arilayabilsinler diye yaratti. Ben buna Eylem diyorum. - Benim Zmrt Levhayi anlamam gerekir mi? diye sordu delikanli. - Belki bir simya laboratuvannda olsaydin, simdi

Zmrt Levha'yi grenme ynteminin en iyisini incelemenin tam sirasiydi. Ama ldesin simdi. yleyse en iyisi ln iine dal. Dnyayi ve ayni zamanda yeryznde

13 1

olan herhangi bir seyi anlamana yardimci olur. l anlamaya bile ihtiyacin yok: Bir tek kum tanesini seyretmen yeter; o zaman orada Evren'in btn harikalarini greceksin. - ln iine dalmak iin ne yapmaliyim? - Kendi yregini dinle. Yregin her seyi bilir, nk Evrenin Ruhu'ndan gelmektedir ve bir gn oraya geri dnecektir. 132

SESSIZCE IKI GN DAHA YOL ALDILAR.

SIMyaci, en siddetli savaslarin oldugu yere yaklastiklari iin ok daha dikkatli davraniyordu. Ve delikanli var gcyle yregini dinlemeye alisiyordu. Bu yregi dinlemek yle kolay bir is degildi. Bir zamanlar hep yola ikmaya hazir tetikte beklerdi, ama gel gr ki simdi ne pahasina olursa olsun varmak istiyordu. Yregi kimi zaman, ii zlem dolu ykler anlatip duruyordu uzun sre; kimi zaman da lde, gnesin dogusu karsisinda heyecanlaniyor ve delikanliyi gizli gizli aglatiyordu. Ona hazineden sz ettigi zaman hizli hizli arpiyor, ama delikanlinin gzleri ln sonsuz ufkunda yittigi zaman da yavasliyordu. Ama delikanli Simyaci ile tek bir szck konusmasa da bu yrek hi susmuyordu. - Yregimizi neden dinlemeliyiz? diye sordu, mola verdikleri aksam. - nk yregin neredeyse hazinen de oradadir. - Yregim sikintili, alkantili, dedi delikanli. Dsler gryor, heyecanlaniyor ve bir l kizina sik. Bana bir yigin sey soruyor, ' kizini dsndgm zaman, geceler ve gndzler boyu beni uykusuz birakiyor. - Ne l! Demek kI yregin canli. Onun syledikleri-

ni dinlemeye devam et. Bunu izleyen gn boyunca birok savasiyla karsilastilar, urukta da baska savasilar grdler. Delikanlinin yregi korkudan sz etmeye basladi. Evrenin Ruhu'ndan duydugu ykleri anlatiyordu delikanliya. Hazinelerini aramaya ikan, ama onlari hibir zaman bulamayan insanlarin ykleriydi bunlar. Kimi zaman da, hazinesine hibir zaman ulasamayacagi ya da lde lebilecegi dsnce-

13 3

siyle korkutuyordu delikanliyi. Ya da bazen, gnlnn sultanina rastladigi ve bir yigin altin lira kazanmis oldugu iin, simdi hosnut oldugunu sylyordu delikanliya. - Yregim bir hain, dedi delikanli Simyaciya, atlarini biraz dinlendirmek iin durduklarinda. Devam etmemi istemiyor. - Ne l, diye yanitladi Simyaci. Bu da yreginin

diri oldugunu gsteriyor. Simdiye kadar elde etmeyi basardigin seyleri bir dsle degis-tokus etmekten korkmasi kadar dogal ne var. - yleyse neden yregimi dinlemek zorundayim? - nk onu susturmayi hibir zaman basaramazsin. Hatta onu dinlemiyormus gibi yapsan da o gene oradadir, ggsndedir; hayat ve dnya hakkinda ne dsndgn sana tekrarlamayi srdrecektir. - Bir hain olsa da mi? - Ihanet, senin beklemedigin bir darbedir. Ama sen yregini taniyacak olursan, sana baskin yapmayi hibir zaman basaramayacaktir. nk onun dslerini ve arzularini taniyacaksin ve onlari hesaba katacaksin. Hi kimse kendi yreginden kaamaz. Bu nedenle en iyisi onun sylediklerini dinlemek. Bylece, kendisinden beklemedigin bir darbe indirmeyecektir kesinlikle sana.

Delikanli, lde yol alirlarken, yregini dinlemeyi

srdrd. Onun kurnazliklarini, onun hilelerini grendi ve sonunda onu oldugu gibi kabul etti. Bunun zerine korkmayi birakti, geri dnme istegini geride birakti, nk bir aksam yregi, ona mutlu oldugunu sylemisti. "Biraz sikyet edecek olursam," diyordu yregi, "bu yalnizca benim bir insan yregi olmamdandir ve insanlarin yrekleri byle olur. Ulasmaya lyik olmadiklarini ya'da ulasamayacaklarini sandiklari iin en byk dslerini gereklestirmekten korkarlar. Dirilmemek zere sona ermis asklar, olaganst olabilecek, ama olamayan anlar, kesfedilmesi gereken, ama sonsuza dek kumlarin altinda kalan hazine-

134

ler daha aklimiza gelir gelmez bizler, yrekler hemen lrz. nk byle bir durumla karsilasinca lmcl acilar ekeriz."

- Yregim aci ekmekten korkuyor, dedi bir gece Simyaciya, aysiz gkyzne bakarlarken.

- Yregine, aci korkusunun, acinin kendisinden de kt bir ey oldugunu syle. Dslerinin pesinde oldugu srece hibir yrek kesinlikle aci ekmez. nk arastirmanin her ni, Tanri ve Sonsuzluk ile karsilasma nidir. - Her arama ni bir karsilasma nidir, dedi delikanli yregine. Hazinemi aradigim sirada her gn piril pirildi, nk her saatin, onu bulma dsnn bir parasi oldugunu biliyordum. Hazinemi ararken, yolumun zerinde ylesine seyler kesfettim ki, bir oban iin olanaksiz seylere girismek cesaretim olmasaydi bunlara rastlamayi kesinlikle hayal bile edemezdim.. Bunun zerine yregi btn bir gle sonu yatisti. Ve geceleyin derin bir uykuya daldi. Delikanli uyaninca, yregi ona Evrenin Ruhu'nun islerini anlatmaya basladi. Her mutlu insanin, iinde Tanri'yi tasiyan insan oldugunu syledi. Ve tipki daha nce Simyacinin da syledigi gibi mutlulugun, ln kk bir kum tanesinde bulunabilecegini syledi. nk bir kum tanesi Yaratilis'in bir nidir ve Evren, onu yaratmak iin milyonlarca, milyonlarca yil ugrasmistir. "Yeryznde her insanin kendisini bekleyen bir hazi-

nesi vardir," dedi yregi delikanliya. "Biz yrekler, insanlar artik bu hazineleri bulmak istemedikleri iin bunlardan pek ender sz ederiz. Onlari kk ocuklara anlatiriz. Sonra herkesi, kendi yazgisinin yoluna gndermek isini hayata birakiriz. Ne yazik ki, kendisine izilmis olan yolu pek az insan izliyor; oysa bu yol Kisisel Menkibe'nIn ve mutlulugun yoludur. Insanlarin ogu dnyayi korkutucu bir sey olarak gryorlar ve yalnizca bu nedenden dolayi da dnya gerekten korkutucu bir sey oluyor. O zaman

13 5

biz yrekler, giderek daha alak sesle konusmaya basliyoruz, ama asla susmuyoruz. Ve szlerimizin duyulmamasi iin dilekte bulunuyoruz: Kendilerine izmis oldugumuz yolu izlemedikleri iin insanlarin aci ekmelerini istemiyoruz." - Peki yrekler, insanlara dslerinin pesinden gitmek zorunda olduklarini neden sylemiyorlar? diye sordu delikanli, Simyaciya.

- nk bu durumda en ok yrek aci eker. Ve yrekler aci ekmekten hoslanmazlar. Delikanli o gn yregini dinledi. Ondan, kendisini asla terk etmemesini istedi. Ondan, dslerinden uzaklasacak olursa ggsnde sikismasini ve kendisini uyarmasini, uyari isareti vermesini istedi. Ve bu isareti ne zaman duyarsa ona dikkat edecegine yemin etti. Delikanli o gece bu konularin hepsini Simyaci ile konustu. Ve Simyaci, delikanlinin yreginin Evrenin Ruhu'na ger\ dnms oldugunu anladi. - Simdi ne yapmaliyim? diye sordu delikanli. - Piramitler ynnde yrmeye devam et, dedi Simyaci. Ve isaretlere dikkat et. Yregin artik sana hazineyi gsterebilecek durumda. - Yoksa benim henz bilmedigim bu mu? - Hayir. Senin henz bilmedigin sudur, dedi Simyaci: Evrenin Ruhu, bir ds gereklestirmeden nce yol

boyunca grenilen her seye deger bier. Bize karsi kt duygular besledigi iin byle davranmamaktadir: Dsmz gereklestirmemizin yanisira, ona dogru ilerlerken aldigimiz dersleri de Iyice grenmemizi istemektedir. Ama insanlarin ogunlugu iste bu anda vazgeerler. ln dilinde biz bu durumu syle tanimlamaktayiz: Vaha'nin palmiyeleri ufakta grnmsken susuzluktan lmek. Arastirma her zaman acemi talihj ile baslar. Ve her zaman Fatihin Sinavi ile sona erer. 136

Delikanli lkesinde sylenen eski bir ataszn animsadi: 'En karanlik an, safak skmeden nceki andir.'

13 7

ILK SOMUT TEHLIKE ISARETI ERTESI

GN grld. savasi gelip iki yolcuya buralarda ne aradik larini sorduJar. - Ben sahinimle avlanmaya geldim, dedi Simyaci. - Sizi aramamiz gerek, bakalim silahiniz var mi? diy konustu savasilardan biri. Simyaci atindan agir agir indi. Arkadasi da onun gib yapti. - Neden yadinizda bu kadar para var? diye sordu, delikanlinin para kesesini gren savasi. - Misir'a gitmek iin," diye yanitladi delikanli. Simyaciyi arayan savasi siviyla dolu bir kristal sise vt tavuk yumurtasindan biraz daha byk, sari renkli cam dan bir yumurta buldu. - Bu ne? diye sordu savasi. - Felsefe Tasi ile Ebed Hayat Iksiri. Simyacilarin Bu yk Yapiti. Bu iksirden ien kimse kesinlikle hasta olma2 ve bu tasin kk bir parasi herhangi br madeni altina evirir. savasi kahkahayla gldler, Simyaci da

onlarla birlikte gld. Yaniti ok eglenceli bulmuslardi. Bunun zerine, iki yolcuya, esyalariyla birlikte gitmeleri iin fazla glk ikarmadilar. - Deli misiniz siz? diye sordu delikanli-biraz uzaklasinca. Onu neden byle yanitladiniz? - Sana hayatin ok basit bir yasasini gstermek iin: Gzmzn nnde byk hazineler oldugu zaman asla gremeyiz onlari. Peki, neden bilir misin? nk insanlar hazineye inanmazlar. e

138

lde yolculuklarina devam ettiler. Gnler getike giderek sessizi esiyordu delikanlinin yregi: Gemis ya da gelecegin olaylariyla ilgilenmiyordu artik, o da l seyretmekle ve delikanliyla birlikte Evrenin Ruhu'nu imekle

yetiniyordu. Yregi ile delikanli, artik birbirlerine ihanet edemeyecek iki byk dost oldular. Yrek, bazen, uzun sessizlik saatleri sonunda mthis yorgun dsen delikanliyi ferahlatmak, yreklendirmek amaciyla konusuyordu. Yrek, ilkin onun byk niteliklerinden sz etti: Koyunlarindan ayrilmak iin gereken cesaretinden, kendi Kisisel Menkibe'sini yasamasindan ve billriye dkkninda alisirken kanitladigi coskusundan. Delikanlinin henz fark elmedigi br baska seyden de sz etti: Hi farkina varmadan kurtuldugu tehlikelerden. Birinde, babasinin tabancasini alarak saklamisti. Ama kuskusuz, kendi kendini yaralayabilirdi. Delikanliya kirin ortasinda hasta oldugu gn animsatti: Delikanli, kusmus, ardindan epeyce uyumustu. Oysa, bu sirada onu ldrp koyunlarini almayi tasarlayan iki haydut biraz ileride bekliyordu onu. Ama gen obanin gelmedigini grnce, onun yolunu degistirdigini sanip oradan ayrilmislardi. - Yrekler her zaman insanlara yardim ederler mi? diye sordu Simyaciya. - Yalnizca kendi Kisisel Menkibe'lerini yasayanlara

yardim ederler. Ama ocuklara, sarhoslara ve ihtiyarlara da ok yardim ederler. - Bu yleyse tehlike olmadigi anlamina mi geliyor? - Bu yalnizca yreklerin ellerinden geleni yaptiklari anlamina geliyor, dye yanitladi Simyaci. Bir aksam savasan kabilelerden birinin ordughindan getiler. Her yanda silahlarini kullanmaya hazir, grkemli beyaz giysiler giymis Araplar vardi. Adamlar nargile iiyor ve savaslari anlatarak gevezelik ediyorlardi. Iki yolcuya hi kimse dikkat etmedi. - HIbir tehlike yok, dedi delikanli, biraz uzaklastiklari zaman.

13 9

Simyaci fkelendi. - Yregine gven, dedi, ama lde bulundugunu da

unutma. Insanlar savasirken, Evrenin Ruhu da savas igliklarini duyar. Gkyznn altinda olanlarin sonularindan hi kimse kurtulamaz. "Her sey bir ve tek seydir,* diye dsnd delikanli. Ve l sanki Simyacinin hakli oldugunu kanitlamak istermis gibi, yolcularin arkasinda birden iki adi grnd. - Daha ileriye gidemezsiniz, dedi biri. Su anda savas blgesinde bulunuyorsunuz. - ok uzaga gitmiyorum, dedi Simyaci, atlilarin gzlerinin iine bakarak. Atlilar bir sre hibir sey sylemediler, sonra yolcularin yollarina gitmelerine izin verdiler. Delikanli olanlari hayranlik iinde seyretmisti. - Adamlara bakisinizla boyun egdirdiniz, dedi. - Gzler ruhun gcn gsterirler, diye yanitladi Simyaci. 'Dogru,* diye dsnd delikanli. Ordughta, askerlerin arasinda bulunan bir adamin, gzlerini Simyaci ile kendisinin zerine dikmis oldugunun farkina varmisti. ok

uzakta oldugu iin yz pek seci imiyordu. Ama bu adamin kendilerini gzetledigi de kesindi. Sonunda ufuk boyunca uzanan bir siradagi asmaya alisirlarken, Simyaci, Piramitlere iki gnlk yol kaldigini syledi. - Kisa bir sre sonra ayrilmak zorunda kalacaksak, bana simya gretin, dedi delikanli. - Artik bilinmesi gereken her seyi biliyorsun. Geriye sadece Evrenin Ruhu'na nfuz etmek ve her birimize ayrilmis olan hazineyi kesfetmek kaliyor. - Benim bilmek istedigim bu degil. Kursunu altina dnstrmekten sz ediyorum ben. Simyaci, ln sessizligine saygi gsterdi ve ancak yemek yemek iin durduklarinda konustu.

140

- Evrende her sey evrim geirir. Ve bilenler iin, en ok evrim geirmis madendir altin. Bana niin oldugunu

sorma, bilmiyorum. Yalnizca sunu biliyorum: Gelenegin grettikleri her zaman dogrudur. Ama insanlar bilgelerin szlerini dogru olarak yorumlayamadilar. Ve altin evrimin simgesi olacagina savaslarin isareti oldu. - Nesneler birok dil konusurlar, dedi delikanli. Devenin bozlamasinin nce yalnizca deve bozlamasi oldugunu grdm, sonra tehlike isaretine dnstgn ve daha sonra da tekrar bozlama oldugunu grdm. Ama sustu delikanli. Simyaci bunlarin hepsini biliyor olmaliydi. - Gerek simyacilar tanidim, diye konusmaya basladi Simyaci. Laboratuvarlarma kapanip altin gibi evrimlenmeye alisiyorlardi; Felsefe Tasi'ni kesfettiler. nk bir sey evrim geirdiginde, evrede bulunan her seyin evrim geirdigini anlamislardi. Baskalari Tas'i rastlantiyla buldular. Bunlarin yetenekleri vardi, ruhlari teki insanlarin ruhlarindan daha uyanikti. Bunlar pek azdir, hesaba katmak gerekmez. Son olarak kimileri de yalnizca altin ararlar; bun-

lar sirri hibir zaman bulamadilar. Kursunun, bakirin, demirin de gereklestirilecek kendi Kisisel Menkibe'leri oldugunu unutmuslardir. Baskasinin Kisisel Menkibe'sine burnunu sokan kimse kendi Kisisel Menkibe'sIni kesinlikle kesfedemez, Simyacinin szleri bir beddua gibi yankilandi. Egilip bir kavki aldi lden. - Burasi eskiden denizdi, dedi. - Bunu anlamistim, diye karsilik verdi delikanli. Simyaci bir kavki alip kulagina dayamasini istedi ondan. Bunu ocukken birok kez denemisti. Kavkiyi kulagina dayayinca deniz sesi duydu. - Deniz her zaman bu kavkinin iindedir, nk bu, onun Kisisel Menkibe'sidir. Ve l tekrar dalgalarla kucaklasincaya kadar da onu asla terk etmeyecektir.

14 1

Daha sonra atlarina bindiler ve Misir Piramitleri

ynnde yola koyuldular.

Delikanlinin yregi tehlike isareti verdigi sirada gnes batmaya baslamisti. evrelerinde yksek kumullar vardi ve delikanli Simyaciya bakti; ama Simyaci, besbelli hibir sey fark etmemisti. Bes dakika sonra tam karsilarinda karaltilari tanyerine dsen iki atli grd. Delikanli daha agzini aip Simyaciya bir sey sylemeden iki atli, nce on, sonra yz atli oldu, en sonunda da btn kumullar atlilarla doldu. Savasilar mavi giyinmislerdi, trbanlarinin evresinde l bir halka vardi. Yzlerinde mavi renkli peeler vardi ve yalnizca gzleri grnyordu. Bu mesafeden bile gzleri ruh glerini yansitiyordu. Ve bu gzler lmden sz ediyorlardi. 142

IKI YOLCUYU, BIR

YAKINLARDA

BULUNAN

ordugha gtrdler. Bir asker, Simyaci ile arkadasini Vaha'daki adirlara pek benzemeyen bir adira soktu. adirda kurmaylariyla birlikte bir komutan vardi. - Bunlar casus, dedi adamlardan biri. - Biz yolcuyuz, dedi Simyaci. - Sizi gn nce dsman ordughinda grdk. Ve muhariplerden biriyle konustunuz. - Ben lde gezen ve yildizlari taniyan bir gezginim, dedi Simyaci. Birlikler ya da kabilelerin harekti hakkinda hibir bilgim yoktur. Yalnizca arkadasima buraya kadar kilavuzluk ettim. - Arkadasin kim? diye sordu reis. - Bir simyaci, dedi Simyaci. Doganin glerini bilir. Ve siz komutana, kendi olaganst glerini gstermek Istemektedir." - Bir yabanci ne yapiyor yabanci toprakta? diye sordu adamlardan biri. - Kabilenize takdime olarak para getirdim, diye

araya girdi Simyaci, delikanlinin agzini amasina firsat birakmadan. Ve delikanlinin kesesini alarak altin liralari reise verdi. Reis hibir sey sylemeden aldi paralan. ok sayida silah almaya yetecek ykl br paraydi bu. - Bir simyaci nedir? diye sordu sonunda Arap. - Dagayi ve dnyayi bilen bir insandir. Cani isteseydi yalnizca rzgrin gcn kullanarak ordughi yerle bir edebilirdi. Adamlar gldler. Savasta grdkleri siddete aliskindilar ve rzgrin ldrc darbe indiremeyecegmi biliyor-

14 3

lardi. Bununla birlikte hepsi de yreklerinin ggslerinde sikistigini hissettiler. l insanlariydi bunlar ve byclerden korkarlardi.

- Byle bir sey grmek isterdim, dedi reis. - Bize gn gerek, dedi Simyaci. Sahip oldugu gcn etkisini gstermek iin kendisi rzgr olacak. Bunu basaramayacak olursa, kabilenizin onuruna alakgnll hayatlarimizi sunacagiz. - Bana ait olan bir seyi bana sunamazsin, diye bildirdi sef fkeyle. -> Ama yolculara gnlk sreyi verdi.

Dehsete dsen delikanli, yerinden kimildayacak durumda degildi. Simyaci onun adirdan ikmasina yardim etmek iin kolundan tutmak zorunda kaldi.* - Onlara korktugunu gsterme, dedi ona. Bunlar yrekli insanlar, korkaklari kk grrler. Delikanli konusma yetenegini yitirmisti. Sesine, ancak bir sre sonra ordughta yrrlerken kavustu. Bir yere kapatilmalarinin yarari yoktu: Araplar yalnizca^atlanni almislardi. Bylece Evren bir kez daha sayisiz dillerini aikladi: Simdiye kadar zgr ve sinirsiz bir mekn olan l, artik asilmasi olanaksiz bir surdu.

- Onlara btn hazinemi verdiniz! dedi delikanli. mr boyu kazandigim her seyi. - Ama lecek olsaydin ne isine yarayacakti hazinen? En azindan 'gnlgne hayatini kurtardi. Paranin lm geciktirdigi yle sik grlmez. Ama delikanli hikmet szlerini anlamayacak kadar korkmustu. Rzgra nasil dnsebilecegini bilmiyordu. Simyaci degildi kendisi. Simyaci bir savasidan ay istedi; delikanlinin bileklerine biraz ay dkt. Simyaci anlayamadigi birseyler sylerken, delikanlinin iine bir dinginlik dalgasi yayildi.

144

- Umutsuzluga teslim olma, dedi Simyaci alabildigine tuhaf, yumusak bir sesle. Yoksa, yreginle konusmana engel olur. - Ama nasil rzgra dnsebilirim bilmiyorum. - KendI Kisisel Menkibe'sini yasayan kimse neye ih-

tiyaci varsa hepsini bilir. Bir dsn gereklesmesini bir tek sey olanaksiz kilar: Basarisizliga ugrama korkusu. - Basarisizliga ugramaktan korkmuyorum. Yalnizca rzgra nasil dnsebilecegimi bilmiyorum. - yleyse grenmen gerekecek. Hayatin buna bagli. - Ama ya basaramayacak olursam? - Kisisel Menkibe'ni yasamis oldugun iin leceksin. Bir Kisisel Menkibe'nin ne oldugundan habersiz, bunun ne oldugunu asla grenemeyecek olan milyonlarca insan gibi lmekten evladir bu. Ama korkma. Genellikle lm insam hayata karsi daha dikkatli olmaya zorlar.

Birinci gn geti. Yakinlarda bir yerde byk bir savas oldu, ordugha birok yarali getirdiler. *lm hibir seyi degistirmiyor,* diye dsnd delikanli. len savasilarin yerini baskalari aliyor ve hayat devam ediyordu. - Daha sonra da lebilirdin, dostum, dedi bir muha-

rip, silah arkadaslarindan birinin cesedinin yaninda. Baris zamaninda da lebilirdin. Ama eninde sonunda, su ya da bu sekilde nasil olsa lecektin. *

Aksama dogru Simyaciyi bulmaya gitti delikanli. Simvaci, sahiniyle birlikte le gidiyordu. - Rzgra dnsmeyi bilmiyorum, diye tekrarladi bir kez daha. - Sana sylemis oldugum seyi hatirla: Dnya, Tanri'nm yalriizca grnen parasidir. Simya da tinsel yetkinligi maddi alana ynlendirir yalnizca. - Ne yapiyorsunuz? - Sahinimi besliyorum. - Rzgra dnsmeyi basaramazsam lecegiz, dedi delikanli. O zaman sahini beslemek neye yarar?

145/1 0

- Sen leceksin, diye yanitladi Simyaci. Ben,

rzgra dnsmeyi biliyorum.

ikinci gn, ordughin yakinlarinda bulunan bir kayanin tepesine tirmandi delikanli. Nbetiler engel olmadilar; rzgra dnsecek br bycden sz edildigini duymuslardi ve ona yaklasmak, istemiyorlardi. stelik asilmaz bir sur gibiydi l. Delikanli ikinci gn, btn gle sonu boyunca le bakti. Yregini dinledi. Ve l de delikanliyi saran korkuyu dinledi. IkIsi de ayni dili konusuyorlardi.

nc gn yce reis, yksek rtbeli subaylarim yanma agirdi. - Rzgra dnsecek olan su ocuga gidip bakalim, dedi Simyaciya. - Gidelim, diye yanitladi Simyaci. Delikanli bir gn nce gelmis oldugu yere gtrd hepsini. Sonra hepsinin oturmasini istedi. - Biraz vakit alacak, dedi.

- Bizim acelemiz yok, dedi yce reis. Bizler l insanlariyiz.

Delikanli gzlerini ufka dikip bakmaya basladi. Uzakta daglar, kumullar, kayaliklar; hayatta kalmanin olanaksiz oldugu bu yrede yasamakta direnen bitkiler vardi. Drt bir yani ld: Aylar boyu zerinde yrdg, ama ancak kk bir blmn tanidigi l. Bu kk parada, Ingilizlere, kervanlara, kabile savaslarina ve elli bin hurma agalik ve yz kuyuluk bir Vaha'ya rastlamisti. - Ne istiyorsun bugn benden? diye sordu l. Birbirimizi dn yeterince seyretmedik mi? - Bir yrende sevdigim kadin yasiyor. Bu yzden engin kumlarina baktigim zaman onu seyretmis oluyorum.

146

Onun yanma geri dnmek istiyorum ve rzgra dnsmek iin senin yardimina gereksinimim var. - Ask nedir? diye sordu l. - Ask, sahinin senin kumlarinin stnde utugu

zamanki seydir. nk sen, onun iin yesermis bir kirsin ve hibir zaman avsiz dnmedi senden. Senin kayalarim, kumullarini, daglarini biliyor ve ona karsi cmertsin sen... - Sahinin gagasi paralarimi kopartir, dedi l. Avi yillar boyunca beslerim, sahip oldugum pek az suyla susuzlugunu gideririm, ona yiyeceklerin yerini gsteririm; vetbir gn tam avin oksamalarini kumlarimda hissedecegim sirada sahin gkyznden iner. - Ama sen de kesinlikle bu son iin besleyip bytrsn avi, diye yanitladi delikanli: Sahini beslemek iin. Ve sahin de insani besleyecektir. Ve insan da bir gn senin kumlarini besleyecektir ve oradan yeni bir av dogacaktir. Byledir dnyanin dzeni. - Ask bu mudur? - Evet, budur. Avi sahine, sahini insana ve insani yeniden le dnstren seydir ask. Kursunu altina dnstren ve altini da topragin altina gizleyen seydir.

- Sylediklerini anlamiyorum, dedi l. - yleyse hi olmazsa kumlarinin ortasinda bir yerde bir kadinin beni bekledigini anla. Ve onun bekleyisine karsilik olarak rzgra dnsmek zorundayim. l bir sre sessiz kaldi. - Rzgrin esebilmesi iin kumlarimi sana veriyorum. Ama ben tek basima bir sey yapamam. Rzgrin da yardimini iste.

Hafif bir esinti esmeye basladi. Kabile,reislfri, kendilerinin bilmedigi bir dil konusan delikanliya uzaktan bakiyorlardi. Simyaci glmsyordu.

14 7

Rzgr, delikanlinin yanina gelip onun yanagini oksadi. Delikanlinin, lle yaptigi konusmayi duymustu, nk rzgrlar her zaman her seyi bilirler. Dnyayi dolasip

dururlar, ama ne dogum, ne de lm yerleri vardir. - Bana yardim et, dedi delikanli. Bir gn sevgilimin sesini duydum sende. - ln ve rzgrin diliyle konusmayi kim gretti sana? - Yregim, diye yanitladi delikanli. Rzgrin birok adi vardi. Buradaki adi kesisleme idi ve Araplar onun kara derili insanlarin yasadigi suyu bol topraklardan geldigine inaniyorlardi. Delikanlinin geldigi uzak lkedeki adi gndogusu idi, nk insanlar onun ln kumlarini ve MagrIplilerin savas naralarini getirdigine inaniyorlardi. Belki de baska yerlerde, koyunlarin otladigi kirlardan uzaklarda, insanlar rzgrin Endls'ten estigine inaniyorlardi. Ama rzgr hibir yerden gelmiyor ve hibir yere gitmiyordu ve iste bu yzden de l kadar glyd. Bir gn le aga dikilebilir, dahasi lde koyun beslenebilirdi, ama rzgra egemen olmanin kesinlikle olanagi yoktu. - Sen rzgr olamazsin, dedi delikanliya.

Niteliklerimiz farkli. - Dogru degil. Seninle birlikte dnyayi dolasirken simyayi grendim. Rzgrlar, ller, okyanuslar, yildizlar var bende, tvren'de yaratilmis ne varsa hepsi bende var. Hepimizi ayni El yapti ve hepimiz ayni Ruha sahibiz. Senin gibi olmak istiyorum, her seye nfuz etmek, denizleri asmak, hazinemi rten kumlari kaldirmak ve sevgilimin sesini yanima getirtmek istiyorum. - Simyaci ile yaptigin konusmayi duydum geen gn. Her seyin kendi Kisisel Menkibe'si oldugunu "sylyordu. Insanlar rzgra dnlemezler.

148

- Bana bir sre iin rzgr olmayi gret, diye rica etti delikanli. Insanlar ile rzgrlarin sinirsiz olanaklarini birlikte konusabilelim. Rzgr merakliydi ve bu da bilmedigi bir seydi. Bu konuda sylesmek isterdi, ama bir insani rzgra nasil d-

nstrebilecegini bilmiyordu. Ama gene de bir yigin sey biliyordu. ller olusturabiliyor, gemileri batiriyor, ormanlari yerle bir ediyor ve trl trl mziklerle, tuhaf grltlerle yankilanan kentlerde dolasiyordu. Becerisinin sinirsiz olduguna inaniyordu. Ve iste karsisina bir gen ikmis, kendisinin baska seyler de yapabilecegini kanitlamak istiyordu. - Buna Ask adi verilir, dedi delikanli, rzgrin, istegini yerine getirmeyi kabul etmek zere oldugunu grnce. Sevdigimiz zaman Evren*in bir parasi oluruz. Sevdigimiz zaman olanlari anlamaya gereksinimimiz yoktur, nk o zaman olanlar bizim iimizde olur ve insanlar rzgra dnsebilirler. Kuskusuz, rzgrlarin onlara yardim etmesi kosuluyla. Rzgr ok gururluydu. Delikanlinin syledikleri onu kiskirtti. ln kumlarini savurarak alabildigine hizla esmeye basladi. Ama btn dnyayi dolasmis olmasina karsin, insani rzgra dnstrmeyi hl beceremedigini

sonunda kabul etmek zorunda kalmisti. Ve Ask'in ne oldugunu bilmiyordu. - Dnyada yaptigim geziler sirasinda birok insanin gkyzne bakarak asktan sz ettiklerini fark ettim, dedi rzgr; sinirlari oldugunu kabul etmek zorunda kaldigi iin fkeliydi. Belki de en iyisi gge sormakti. - yleyse, bana yardim et, diye rica etti delikanli. Kr olmadan gnese bakabilmem iin ortaligi tozla sar. Bunun zerine rzgr daha gl esmeye basladi ve gkyz kumla kaplandi: Gnesin yerinde altin bir kurs vardi yalnizca.

14 9

Ordughta, ne olup bittigini anlamak glesiyordu. l insanlari, samyeli adi verilen ve denizdeki firtinadw daha berbat bir sey olan bu rzgri ok iyi taniyorlardi, ama onlar denizi bilmiyorlardi. Atlar kisniyor ve silahlar kumlarin altinda kalmaya basliyordu.

Kayalikta, subaylardan biri yce reise dnp konustu: - Bu kadarla yetinmek belki de daha iyi. Delikanliyi simdiden grmekte glk ekiyorlardi. Yzleri mav peeyle tamamen rtlyd ve gzlerinde yalnizca korku ifdesi vardi. - Bu ise son verelim, diye steledi bir subay. - Allah'in byklgn grmek istiyorum, dedi reis, sesinde saygi vardi. Insanin, rzgra dnsmesini grmek istiyorum. Ama bu iki korkagin adlarini kafasina yazdi. Rzgr kesilir kesilmez komutanlik grevlerinden alacakti onlari. nk l insanlari korku nedir bilmezlerdi.

- Rzgr, bana senin Ask'i tanidigini syledi, dedi delikanli gnese. Ask'i biliyorsan, Evrenin Ruhu'nu da biliyorsundur, nk o da Ask'tan yapilmistir. - Bulundugum yerden, diye yanitladi gnes, Evrenin Ruhu'nu grebiliyorum. Benim ruhumla iletisim halinde-

dir ve ikimiz, birlikte, bitkileri bytp glge arayan koyunlari yrtrz. Bulundugum yerden (ve dnyadan ok uzaktayim), sevmeyi grendim. Dnyaya biraz daha yaklasacak olsam, zerinde bulunan her seyin yok olacagim ve Evrenin Ruhu'nun yok olacagini biliyorum. Bu nedenle karsilikli bakismakla yetiniyoruz ve birbirimizi seviyoruz: Ben ona hayat ve isi veriyorum, o da bana yasama nedeni veriyor. - Ask'in ne oldugunu J>iliyrsn, diye tekrarladi delikanli. - Ve Evrenin Ruhu'nu taniyorum, nk Evren'deki sonsuz yolculugumuzda uzun uzun konustuk onunla. En byk sorununun, simdiye kadar yalnizca madenlerin ve

150

bitkilerin, her seyin bir ve tek sey oldugunu anlamis olmalari oldugunu syledi. Ve bununla birlikte demirin bakira benzer olmasi, bakirin altina benzemesi gerekli degil. Her

sey bu biricik seyin iinde kendi gerek grevini yerine getirmektedir ve her seyi yazan El, besinci gn durmus olsaydi her sey bir Baris Uyumu olarak kalacakti.1 - Ama altinci gn vardi. - Sen bir bilginsin, nk her seyi belli bir uzakliktan gryorsun, dedi delikanli. m Ask*i tanimiyorsun. Altinci gn olmasaydi insan yaratilmayacakti; bakir hep bakir olarak ve kursun hep kursun olarak kalacakti. Herkesin kendi Kisisel Menkibe'si kendine, ok dogru, ama bu Kisisel Menkibe bir gn gereklesecek. yleyse daha iyi bir seye.dnsmek ve Evrenin Ruhu gerekten bir ve tek sey oluncaya kadar yeni bir Kisisel Menkibe'ye sahip olmak gerekmektedir. Gnes dsnceye daldi ve daha ok parlamaya basladi. Bu grsmeyi degerlendiren rzgr da gnesin delikanliyi kr etmemesi iin daha gl esmeye basladi. - Bunun iin simya var, dedi delikanli. Her insanin kendi hazinesini arayip bulmasi ve daha sonra, daha nceki hayatinda oldugundan daha yetkin olmayi istemesi

iin. Kursun, dnyanin artik kursuna gereksinimi kaimayincaya kadar grevini yerine getirecek; o zaman altina dnsmesi gerekecek. - Simyacilar bu dnsm gereklestirmeyi basariyorlar. Oldugumuzdan daha yetkin bir varlik olmaya alistigimiz zaman, evremizdeki her seyin daha Iyi oldugunu gsteriyorlar bize. - Peki, benim Ask'i tanimadigimi niin sylyorsun? diye sordu gnes. - nk Ask, ne l gibi devinimsiz durmaktan, ne rzgr gibi dnyayi dolasmaktan, ne de senin gibi her seyi 1 Tevrat'in Tekvin blmne (Bap I ve Bap 2) gnderme yapiliyor. Tevrat'a gre Tann (Allah, Rab) insani altinci gn yaratti: "Ve Allah dedi: Suretimizde, benzeyisimize gre iman yapalim; ve denizin baliklarina, ve gklerin kirlarina, ve "g.rlara, ve btn yeryzne, ve yerde srnen her jeye hkim oltun." (ev,)'

15 1

uzaktan grmekten ibarettir. Ask, Evrenin Ruhu'nu degistiren ve gelistiren gtr, tik kez .onun iine girdigim zaman, onun kusursuz oldugunu sandim. Ama daha sonra onun, yaratilmis olan her seyin yansimasi oldugunu, onun da savaslari ve tutkulari oldugunu grdm. Evrenin Ruhu'nu bizler besliyoruz ve zerinde yasadigimiz dnya, bizim daha iyi ya da daha kt olmamiza gre, daha iyi ya da daha kt olacaktir. Ask'in gc iste burada ise karisir, nk sevdigimiz zaman, oldugumuzdan daha iyi olmak isteriz her zaman. - Peki ne istiyorsun benden? diye sordu gnes. - Benim rzgra dnsmeme yardim et, diye yanitladi delikanli. - Evren, benim yaratiklarin en bilgini oldugumu bilir, dedi gnes. Ama seni rzgra nasil dnstrecegimi bilmiyorum. - yleyse kime basvurmaliyim?

Gnes bir sre sustu. Rzgr dinliyor ve bilgisinin sinirsiz oldugunu btn dnyaya yayiyordu. Bununla birlikte, Evrenin Dili'ni konusan delikanlinin elinden kurtulamiyordu gnes. - Her seyi yazan El ile konus, dedi.

Rzgr bir mutluluk igligi atti ve her 'zamankinden daha gt esmeye basladi. Kumlarin zerine dikilmis adirlar az sonra yikildilar ve hayvanlar iplerinden, bukagilarindan kurtuldular. Kayanin zerinde insanlar, rzgrda srklenmemek iin birbirlerine sarildilar. Bunun zerine delikanli, her seyi yazmis olan El'e dogru dnd. Ve daha agzini aip tek szck sylemeden, Ev-< renin sessizlestigini ve hep byle sessiz kalacagini hissetti. Bir sevgi coskusu fiskirdi yreginden ve aglamaya basladi. Simdiye kadar hi yapmadigi bir duaydi bu, nk szcksz bir yakariydi ve hibir sey istemiyordu. Koyunlarina bir otlak buldugu iin skretmiyordu; daha fazla kristal satmak iin yakarmiyordu; rastladigi kadinin dn-

152

Sunu beklemesini dilemiyordu. Olusan sessizlikte ln, rzgrin ve gnesin de El'in yazmis oldugu isaretleri aradiklarim, kendi yollarini izlemek ve zmrt parasinin zerine kazinmis olan seyi anlamak istediklerini anladi. Bu isaretlerin Yeryz'nde ve Uzay'da dagilmis olduklarini, grnste hibir varlik nedenleri ve anlamlan bulunmadigini; ne llerin, ne rzgrlarin, ne gneslerin ve ne de insanlarin niin yaratilmis olduklarini bilmediklerini biliyordu. Ama El'in btn bunlar iin bir nedeni vardi ve yalnizca o bu mucizeleri gereklestirebilir, okyanuslari le ve insanlari rzgra dnstrebilirdi. nk bir yce iradenin, Evren'i, dnyanin yaratilisinin altinci gnnn Byk Yapit'a dnstg noktaya gtrms oldugunu yalnizca bu El anliyordu. Ve delikanli Evrenin Ruhu'na daldi ve Evrenin Ruhu'nun, Tanri'nin Ruhu'nun parasi oldugunu grd ve Tanri'nin Ruhu'nun, kendi ruhu oldugunu grd.

Samyeli o gn daha nce hi esmemis oldugu gibi esti.

Kusaklar boyu Araplar, rzgra dnsen ve ln en byk muharip reislerinin savundugu bir ordughi az kalsin yerle bir eden delikanlinin efsanesini anlattilar.

Samyeli esmez olunca, hepsi delikanlinin bulundugu yere gzlerini evirdiler. Delikanli bulundugu yerde degildi; ordughin teki ucunda nbet tutan, tepeden tirnaga kumla kapli bir nbetinin yaninda duruyordu. Adamlar byclkten mthis korkmuslardi. Bununla birlikte iki kisi glmsyordu: Birincisi Simyaci Idi, nk gerek tilmizini bulmustu; ikincisi ise yce reisti, nk bu tilmiz, Tanri'nin Yceligini anlamisti. Ertesi gn reis, Simyaci ve delikanli ile vedalasti ve gitmek istedikleri yere kadar kendilerine eslik edecek bir muhafiz takimi verdi yanlarina.

15 3

BTN AKSAMA

BIR GN

YOL ALDILAR.

dogru bir Kipti manastirina vardilar. Simyaci, muhafiz ta-

kimini geri yolladi ve atindan indi. - Bundan sonra sen tek basina gideceksin, dedi. Piramitlere saatlik yol kaldi. - Skran, dedi delikanli. Bana Evrenin Dili'ni grettiniz. - oktandir bilmekte oldugun seyi sana hatirlatmaktan baska bir sey yapmadim. Simyaci manastirin kapisini aldi. Siyahlar giyinmis bir kesis kapiyi ati. Simyaci ile kesis aralarinda Kip tice konustular bir sre, sonra Simyaci, delikanliyi Ieri aldi. - Mutfagi bir sre kullanmama izin vermesini istedim, dedi. Birlikte manastirin mutfagina gittiler. Simyaci ates yakti, kesis biraz kursun getirdi; Simyaci kursunu bir demir kapta eritti. Kursun iyice sivilasinca, su tuhaf, sari cam yumurtasini antasindan ikardi. Bir sa kalinliginda bir katman kazidi ve bunu balmumuna sardiktan sonra

iinde kursun eriyigi bulunan kaba atti. Karisim kan rengini aldi. Simyaci bunun zerine kabi atesten alarak sogumaya birakti. Bu arada, kesisle kabileler savasi hakkinda konusmaya basladi. - Bu savas devam eder, dedi kesis. Kesis kizgindi. Savasin sona ermesini bekleyen kervanlar, uzun zamandir Al-Jizah'a2 akili kalmislardi. - Ama, Allah'in dedigi olur, dedi kesis. Ktpt ya da Ktpti: Eski Misir halki; monofizit Kipti kilisesine bagli M itirli hiristiyan; Misir'111 Araplar taraf.udati fethindim (641) sonra birok Kipti mslman oldugu iin bu devim yalnizca hinit.yan]ar iin kullanilmaya bas.tai.di. (ev) 2 (Gtzeh, Gmzttt, Gtzsi): Kahiir'yr sekiz kilometre uzaklikta, nemli piramitin (Keops, Kefren, Mikennos) ve Sfenks'in bulundugu yer. GfinOmOzde, Kahire ile birletmis, milyonluk bir yerlej.in. yen. (ev.)

154

- Amin, diye yanitladi Simyaci. Preparat soguyunca, kesis ve delikanli hayranlikla baktilar: Maden, demir kabin i eperlerinde katilasmisti, ama artik kursun degildi. Altin olmustu. - Ben de bir gn bunu yapmayi grenebilecek miyim acaba? diye sordu delikanli. - Bu benim Kisisel Menkibe'm, seninki degil, diye yanitladi Simyaci; ama bunun mmkn oldugunu sana gstermek istiyordum. Manastirin kapisma geri dndler. Simyaci orada kursu drt paraya bld. - Bu sizin, dedi paralardan birini kesise vererek. Seyyahlara karsi gsterdiginiz cmertlik iin. - Benim cmertligimin ok tesine giden bir skran ifadesi, dedi kesis. - Byle konusmayiniz. Hayat sylediklerinizi duya-

bilir ve gelecek sefere daha azim verebilir. Sonra delikanlinin yanina geldi Simyaci. - Bu da senin. Muhariplerin reisinin elinde kalan altininin karsiligi olarak. Delikanli, Simyaci'nm verdigi itinin kendi altinindan daha fazla oldugunu syleyecekti ki onun, biraz nce kesise sylediklerini animsadi ve hibir sey sylemedi. - Bu da benim, dedi Simyaci. l geerek geri dnmek zorundayim ve kabileler arasindaki savas hl devam ediyor. Simyaci drdnc parayi da kesise verdi. - Bu para da bu ocuk iin. Ihtiyaci olacak olursa. - Ama ben hazinemi arayacagim, dedi delikanli. SimdI ok yaklastim. - Eminim ki bulacaksin, dedi Simyaci. - Peki bu ikinci parayi neden veriyorsunuz? - nk, yolculugun sirasinda kazandigin paralari iki kez yitirdin: Birini hirsiz, tekini muhariplerin reisi al-

di. Ben, lkesinin ataszlerine inwan yasli ve bosinanli bir Arap'im: 'Bir kere olan bir daha asla tekrarlamaz. Am-

15 5

ma ve lkin iki kere olan mutlaka nc defa da olacaktir.' Atlarina bindiler.

- Dsler hakkinda sana bir hikye anlatmak istiyordum, dedi Simyaci. Delikanli atini yaklastirdi. - Eski Roma'da, Imparator Tiberius zamaninda ok iyi yrekli bir adam yasiyormus, adamin iki oglu varmis: Ogullarindan biri askere alinmis ve Imparatorlugun en uzak eyaletlerinden birine gnderilmis. teki ogul bir sairmis ve yazdigi gzel siirlerle Roma'yi bylyrms. Baba bir gece bir ds grms. Bir melek grnp ogullarindan birinin szlerinin nlenecegini ve btn dnyada gelecek kusaklar tarafindan tekrarlanacagini syle-

mis. Hayat kendisine karsi cmert davrandigi ve btn babalarin iini gururla dolduracak bazi seyler kendisine zahir oldugu iin yasli adam sevin g :yaslari iinde uyanmis. Kisa bir sre sonra bir arabanin tekerleri altinda kalip ezilmek zere olan bir ocugu kurtarirken lms yasli adam. Bir mr boyu onurlu ve drst davranmis oldugu iin de dogruca cennete gitmis ve orada da dsne giren melege rastlamis. "Iyi bir insandin,' demis ona melek. 'Sevgi iinde yasadin ve onurlu bir sekilde ldn. Bugn herhangi bir dilegini yerine getirebilirim.' "Hayat d >ana karsi iyi davrandi,* diye yanitlamis yasli adam. "Dsme girdigin zaman, btn abalarimin aklanmis oldugunu anladim. nk oglumun siirleri gelecek yzyillarda insanlarin belleginde kalacaklar. Kendim iin herhangi bir dilegim yok; ama ocukken baktigi, delikanliyken egittigi evladinin nlenmesinden her baba gurur duyar. Uzak gelecekte, oglumun szlerini duymak isterdim.' Melek, ihtiyarin omzuna dokunmus ve ikisi

birlikte bir uzak gelecege gitmisler. Karsilarina usuz bucaksiz bir

156

meydan ikmis ve bu meydanda insanlar garip bir dil konusuyorlarmis. Yasli adam sevinten aghyormus. "Oglumun siirlerinin gzel ve lmsz oldugunu biliyordum/ demis melege. 'Bu insanlarin oglumun siirlerinden hangisini okuduklarini syler misiniz bana?' Melek, bunun zerine adama kibar bir sekilde yaklasmis ve birlikte, o byk alandaki siralardan birine oturmuslar. "Sair oglunun siirleri, Roma'da halk tarafindan ok seviliyordu,' demis melek. "Herkes bu siirleri sevip haz aliyordu. Ama Tiberius dneminden sonra unutuldu bu siirler. Bu insanlarin tekrarladigi szler teki oglunun, askerin szleri.* Ihtiyar, Melege sasirarak bakmis.

"Oglun askerlik hizmeti iin uzak bir eyalete gitmis ve orada yzbasi olmustu. O da iyi ve drst bir insandi. Bir aksam hizmetkrlarindan biri hastalandi ve lmn esigine geldi. Oglun bu sirada, hastalari iyilestiren bir hahamdan sz edildigini duymus ve gnlerce onu aramis. lkeyi dolasirken, aradigi kisinin Tanri'mn oglu oldugunu grenmis. Onun tarafindan iyilestirilmis baska insanlara rastlamis ve onun dsncelerini grenmis ve bir Romali yzbasi olarak onun dinini kabul etmis. Sonunda bir sabah Haham'm yanma varmis. "Ona hizmetkrlarindan birinin hastalandigini anlatmis. Ve Haham onunla birlikte evine gitmeye hazir oldugunu bildirmis. Ama yzbasi bir inan sahibi oldugu iin, evrede bulunan insanlar ayaga kalkarken, Hahamin gzlerinin iine bakinca, gerekten de Tanri'nin Oglu'nun huzurunda bulundugunu anlamis. *Bu szler senin oglunun szleri,' demis Melek yasli adama. O sirada Hahama syledigi ve bir daha unutulma-, yan szler: Ya Rab, benim degerim yok ki damin altina gire-

sin; fakat ancak bir sz syle, hizmetim iyI olur.y

Simyaci atini srd. - Kim ve ne olursa olsun, dedi, yeryznde her insan, her zaman, dnya tarihinde basrol oynar. Ve dogal olarak o bilmez bunu. Delikanli glmsedi. Hayatin, bir oban iin bu kadar nemli olabilecegini hi dsnmemisti. - Elveda, dedi Simyaci. - Elveda, diye yanitladi delikanli. 158

YREGININ

SYLEDIKLERINI

DIKKATLE

dinlemeye alisarak, iki buuk saat lde yol aldi. Hazinesinin gizli oldugu yeri ona yregi syleyecekti. "Hazinen neredeyse yregin de orada olcik," demisti Simyaci. Ama yregi baska seyler anlatip duruyordu. Iki kez grdg bir dsn izinden gitmek iin koyunlarindan ay-

rilan bir obanin yksn gururla anlatiyordu. Kisisel Menkibe'den, ayni seyi yapmis, uzak topraklan ya da kadinlari aramaya ikmis, aginin insanlariyla, onlarin dsnceleri ve nyargilariyla arpismis insanlardan sz ediyordu. Yol boyunca, bulgulardan, kitaplardan, byk kargasalardan sz etti. Bir kumula tirmanmaya hazirlanirken iste tam o anda, yregi kulagina fisildadi: "Aglayacagin yere iyi dikkat et; nk ben oradayim ve hazinen de oradadir." Kumulu agir agir tirmanmaya basladi. Yildizlarla dolu gkyz yeniden dolunayla aydinlanmisti: Simyaci ile birlikte tam bir ay lde yolculuk yapmislardi. Ayisigi, kumulu da aydinlatiyordu,* yarattigi glge oyunu, le dalgali bir deniz grnm veriyor ve delikanliya, atinin dizginlerini birakip Simyaciya, onun bekledigi isareti verdigi gn animsatiyordu. Ayisigi, ln sessizligini sariyor ve hazinelerini arayan insanlarin yolunu aydinlatiyordu. Birka dakika sonra kumulun tepesine ulasinca yregi hopladi. Dolunay ve ln beyazliginin aydinlattigi Piramitler btn grkemiyle karsisinda ykseliyorlardi.

Dizst dsp agladi. Kisisel Menkibe'sine inanmis oldugu, bir gn bir krala, daha sonra da bir tccara, bir Ingiliz'e, bir Simyaciya rastladigi iin Tanri'ya skrediyor-

15 9

du. Ve hepsinden nemlisi, Ask'in, bir erkegi Kisisel Menkibe'sinden asla uzaklastiramadigini kendisine anlatan bir l kadinina rastlamis oldugu iin Tanri'ya skrediyordu. Piramitlerin gemis yzyillari, asagida, ayakularmda duran insani yukaridan seyrediyorlardi. Isteseydi, simdi Vaha'ya geri dnp Fatima ile evlenebilir ve basit bir koyun obani olarak yasardi. nk Evrenin Dili'ni bilmesine ve kursunu altina evirmeyi bilmesine karsin, lde yasiyordu Simyaci. Bilim ve sanatini kimseye kanitlamak zorunda degildi. Kisisel Menkibe'sine dogru yol alirken, bil-

mesi gereken her seyi grenmis ve yasamayi hayal ettigi her seyi yasamisti. Ama iste hazinesine ulasmisti ve bir girisim, ancak amacina ulastiginda sona erebilirdi. Kumulun tepesinde aglamisti. Yere bakti, gzyaslarinin dstg yerde bir bokbcegi dolasiyordu. lde yasadigi sre iinde bokbceklerinin, Misir'da Tanri'nin simgesi sayildiklarini grenmisti. Bu da bir isaretti. Bunun zerine Billriye Tccarini animsayarak kumlari kazmaya koyuldu: Bir mr boyu taslari st ste yigsa da hi kimse bahesine piramit dikmeyi basaramazdi.

Belirtilen yeri btn gece kazdi, ama hibir sey bulamadi. Piramitlerin tepesinden onu seyrediyordu yzyillar. Ama o vazgemiyordu. Kaziyordu, kazdigi kumlan ukura geri yollayan rzgra karsi savasarak durmadan kaziyordu. Kollan yorulmustu, ellerinde yaralar ailmisti, ama

yregine inanci sryordu. Ve yregi ona gzyaslarinin dstg yeri kazmasini sylemisti. Birka tasi yerinden skmeye alisirken, birden ayak sesleri duydu. Birka adam gelmisti. Ayisigi arkadan vurdugu iin ne yzlerini, ne de gzlerini grebiliyordu. - Ne yapiyorsun orada? diye sordu gelenlerden biri. Delikanli yanitlamadi. Ama korkmustu. Simdi topraktan bir hazine ikarmasi gerekiyordu, bu nedenden dolay, korkmustu.

160

- Biz savas mui reci I eriyiz, dedi bir baskasi. Oraya ne sakladigini bilmemiz gerekiyor Para gerekli bize. - Bir sey gizlemiyorum, diye yanitladi delikanli. Ama adamlardan biri kolundan tutup ukurdan ikardi onu Bir baskasi zerini aramaya koyuldu. Ve sonunda

reb irideki ait!n parami buUular. - Altini var, dedi saldirganlardan biri, Ayisigi, zerini arayan adamin yzn aydinlatti ve bu gzlerde lm grd delikanli. - Topraga b$ka altin saklamis olmali, dedi bir baskasi. Bunun zerine topragi kazmaya zorladilar onu. Sonu olarak hibir sey bulamadigi iin dvmeye basladilar delikanliyi. Gnesin ilk isiklari belirinceye kadar uzun uzun dvdler onu. Giysileri lime lime olmustu, lmn yaklastigini hissediyordu. "Oleceksen, para r"e ise yarar? Paranin insani lmden kurtardigi pek az grlmstr," Byle demisti Simyaci, Ve yedigi yumruklarla sismis, yarali agziyla, Misir Piramitlerinin yakinlarina gmlms hazineyi iki kez dsnde grdgn anlatti saldirganlara. Reisleri oldugu izlenimi uyandiran adam uzun sre djnd. Sonra adamlarindan biriyle konustu. - Adami birakabiliriz. Baska bir seyi yok. Bu

altini da almis olmali. Delikanli yzst kuma kapaklandi. Haydutlarin reisi arkadaslarina bakiyordu. Ama delikanlinin gzleri Pramiterin bulundugu yne bakiyordu. - Haydi gidelim, dedi haydutlarin reisi arkadaslarina. Sonra delikanliya dnp: - lmeyeceksin, dedi. Yasayacaksin ve inhanin bu kadar budala olmaya hakki olmadigini da greneceksin. Simdi senin bulundugun yerde, bundan iki yil kadar nce, st ste ayni ds grdm. Dsmde Ispanya'ya gitmem" obanlarin koyuniariyla birlikte iinde uyuduklari, ayin

Simyaci

6/31

esyalarinin konuldugu, yerde byms bir firavuninciri bulunan yikik bir ky kilisesi aramam gerektigini gryordum; ve bu firavunincirinin dibini kazarsam gizli bir hazine bulacakmisim. Ama sadece ayni ds iki kez gr-

dgm iin l geecek kadar budala degilim ben. Sonra yryp gitti. Delikanli glkle dogruldu ve bir kez daha Piramitlere bakti. Piramitler ona glmsediler ve o da yregi neseyle dolu glmsedi onlara. Hazinesini bulmustu.

Sondeyis

DELIKANLININ AKSAM

ADI SANTIAGO

IDI.

olmak zereyken, terk edilmis kk kiliseye geldi. Ayin esyalarinin konuldugu yerde byms bir firavuninciri vardi hl ve yari yikik atisindan hl yildizlar grlebiliyordu. Birinde buraya koyunlariyla birlikte gelmis ve ds grmesiJn disinda sakin bir gece geirmis oldugunu animsadi. Simdi yaninda srsi yoktu. Ama elinde bir krek vardi. Uzun sre gkyzne bakti. Sonra heybesinden bir sarap sisesi ikardi ve sarap iti. lde yildizlara bakip,

Simyaci ile sarap itigi gn animsadi. Getigi btn yollari ve Tanri'nm kendisine hazinenin bulundugu yeri gstermek iin setigi tuhaf yntemi dsnd. st ste grdg dslere inanmasaydi, ingeneye, krala, hirsiza rastamasaydi... "Dogrusu uzun bir liste; ama yol boyunca isaretler vardi ve yanilmam olanaksizdi/ diye dsnd. Farkina varmadan uykuya daldi. Uyandiginda gnes oktan ykselmisti. Hemen firavunincirinin dibini kazmaya basladi. 'Yasli byc/ dedi kendi kendine, *her seyi bal gibi biliyordun. Bu kiliseye geri dnebilmem iin biraz altin bile biraktin.' Paavralar iinde geri dndgm grnce katila katila gld kesis. 'Sanki bunlardan esirgeyemez miydin beni?' Rzgrin kendisini yanitladigini duydu: "Hayir. Sana bunu syleseydim, Piramitleri grmeyecektin. Piramitler ;ok gzel, yle degil mi sence?" Simyacinin sesiydi bu. Glmsedi ve kazmaya koyullu. Yarim saat sonra sert bir seye arpti krek. Bir saat onra nnde eski Ispanyol altin parasiyla dolu bir sandik

16 5

vardi. Ayrica degerli taslar, kirmizi ve beyaz tylerle ssl altin maskeler, pirlanta islemeli degerli taslardan yapilmis putlar vardi. lkenin uzun sredir artik animsamadigi ve fatihin/ocuklarina ve torunlarina anlatmayi unuttugu br fethin kalintilari. Heybesinden Urim ile Tummim'i ikardi. Taslari ancak bir kez kullanmisti, bir sabah, bir arsida. Hayatinda ve yolu zerinde bir yigin isaretler vardi. Urim ile Tummim'i altin sandigina koydu. Bir daha hi rastlamadigi yasli krali animsattiklari iin bu iki tas da hazinesinln parasiydilar. 'Gerekten kendi kisisel Menkibe'sini yasayan kimseye karsi hayat cmerttir,' diye dusundu. Ve bunun zerine Tarifa'ya gitmesi ve butun bunlarin onda birini ingene kadina vermesi gerektigini anim-

sadi. 'ingeneler nasil da kurnaz oluyorlar!* dedi kendi kendine. 'Belki de ok yolculuk ettikleri iin.' Derken rzgr esmeye basladi. Gndogusuydu esen, Afrika'dan gelen rzgr. Ne ln kokusunu, ne de Magriplilerin istila tehditini getirmisti. Bunun yerine ok iyi tanidigi bir kokuyu ve usulca gelip dudaklarina konan bir pcgn miriltisini getiriyordu. Glmsedi. Ilk kez byle bir sey yapiyordu gen kiz. - Geliyorum Fatima, dedi. Geliyorum. 166

You might also like