You are on page 1of 4041

Byk Trke Szlk

Srm No: 1.0 A klama Farabi

(veya a niine) bakmak zn * ne syleyece beklemek. ini * onun szne gre davranmak. ... (bir) hl almak * bir duruma gelmek. ... canl s * d kn. ... damgas vurmak n * (biri iin) kt bir yarg varmak. ya ... -e kuvvet * herhangi bir a k verildi kullan eye rl inde l r. ... f ekmek yemesi lz r n m * bir duruma eri iin pek ok emek vermesi, al mek gerekir. mas ... gzyle bakmak * yerine koymak. ... ile beraber * ile birlikte. ... kim ... kim * yak r uygunsuzlu belirtmeye yarar. lan eyin t unu ... olsun, ... olsun, * sz geen her ey. ... ss vermek * gere aykolarak, kendisinde veya herhangi bir stn bir nitelik veya de varmgibi e r eyde er gstermek. ... ziyafeti ekmek * herhangi bir en iyi biimde ba eyi armak, herhangi bir ynyle doyurmak. ...-a veya ...-e gelince * s gelince anlam gelerek bir konu bittikten sonra sz ba bir konuya geirmeye yarar. ra na ka * ayr k gsteren bir d cal nceye geildi anlat ini r. ...-a, ...-ya getirmek * birini bir duruma getirerek istedigibi davranmak. i ...-den eylemek * yoksun b rakmak. ...- / ...-inde de nda il * bir sylenen niteli nem vermeyi anlat eyin ine r. ...i tutmak * bir iyapacave greceo zamana rastlamak. i i ...ikinci plna d mek * bir kimsenin veya toplulu gznde eski nemini, de yitirmek. un erini

...ile beraber * -d / -dianda. i * -dan / -den ba ka. * -d / -dihlde. i ...-mas ...-mesi bir olmak yla, * ayn anda, abucac birden. k, ...maya veya ...meye grsn (veya gr) * sz konusu fiilin do uracasonuca kesinlik kazand iin kullan rmak l r. ...nresmidir... n * bir durumun olacakesin ve bellidir. 19 May s 30 A ustos * Zafer Bayram . a a * (a:) ma, hat a rlama, sevinme, ac zlme, k gibi duygular ma, zma glendirir, cmlenin ba veya nda sonunda kullan l r. a/e * ekimli fiilin sonuna gelerek anlam peki tirir. -a- / -e-a / -e -a / -e * simden fiil treten ek. * Ynelme durumu eki: da eve, yola, ne. nl ile biten isimlerden sonra araya y sesi girer. a, * Seslenme bildirir.

* Fiilden zarf treten ek: yaza yaza, gide gide, koko d kalka, gle oynaya. nl ile biten fiillerden a a, e sonra araya y sesi girer: ya ya bekleye bekleye, okuya okuya, yrye yrye. Bu ek gre, kala, gee, sapa aya aya, rneklerinde kal m r. pla t a, A

* Trk alfabesinin birinci harfi, ses bilimi bak ndan kalnllerin dz ve geni m n olan gsterir. n * Nota i aretlerini harflerle gsterme ynteminde l sesini bildirir. * Su. * Ynden, dvlerek yap kal ve kaba kuma lan n . * Bu kuma yap tan lmyakasve uzun stlk. z * Bu kuma yap tan lmolan. * Eskiden dervi giydiabadan yap lerin i lm n ah , k rka. * Abla. * Anne.

ab aba

aba alt de (sopa) gstermek ndan nek * yumu grnmekle birlikte yine de gzn korkutmak. ak aba gibi * (kuma iin) kaba ve kal n.

aba gre i * Aba giyilerek ve bele ku ba ak lanarak yap bir tr gre lan . aba vakti yaba, yaba vakti aba * ki ihtiyalar vaktinden nce ve ucuz oldu zaman kar i, n u lamalr. d abac * Aba yapan veya satan kimse. * Abadan giyecek yapan veya satan kimse. * Bedavac , asalak. abac kebeci, ara yerde sen neci? * "anlamadn bu i ne karyorsun?" anlam kullan bir sz. e nda lan abac l k * Aba yapma veya satma i i. * Abadan giyecek yapma veya satma i i. abad * Kal ve asaman renginde, yar bir yaz nca k mat k tr. d abajur * I yere toplamak, do bir rudan do gzlere vurmas nlemek iin kullan lmba siperi. ruya n lan * Genellikle zeri siperli masa lmbas ayakl veya lmba. * Abajur yapan veya satan kimse.

abajurcu

abajurculuk * Abajurcunun i i veya mesle i. abajurlu abaks * Say boncu rk. u, abal * Abas olan, aba giymi olan. * Abajuru olan.

aband rma * Aband rmak i i. aband rmak * Bir kimsenin bir yere abanmas sa n lamak. * Bir hayvan ktrmek. yere abandone * Dv emeyecek duruma gelen (boksr). abandone etmek * dv emeyecek duruma getirmek. abandone olmak * dv emeyecek duruma gelmek. aban * Sar rak dall i mt nak larla lenmi tr beyaz, ipek kuma bir . * Bu kuma yap tan lm . * Abanmak i i.

abanma

abanmak

* E ilerek bir bir kimsenin zerine kapanmak. eyin, * Bir yere veya bir kimseye yaslanmak, dayanmak. * Bir veya bir kimsenin zerine kp ullanmak. eyin * Birine yk olarak onun s ndan geinmeye bakmak. rt * Abanozgillerin a sert ve siyah renkli tahtas r, .

abanoz

abanoz gibi * ok sert. abanoz kesilmek * sertle dayan l artmak. erek kl * kirden matla rengini kaybetmek. mak, abanozgiller * eneklilerden, s lkelerde yeti ve kerestesine abanoz denilen bir bitki familyas ki cak en . abanozla ma * Abanozla durumu alma. mak abanozla mak * A ve benzeri maddeler uzun sre suda kalarak kararmak. a * (insan) uzun sre gne kalarak kararmak, yanmak. te abart abart c * Bir oldu eyi undan byk veya ok gsterme huyunda olan (kimse), abartmac , mbal . ac abartl c k * Abart olma durumu, abartmac mbal l c l k, ac k. abart l * Oldu undan fazla gsterilen, mbal . al * Abartma, mbal a.

abart lma * Abart i lmak i. abart lmak * Abartmak i konu olmak, mbal edilmek. ine a abartz s abart abartma * Oldu undan fazla gsterilmeyen, mbal z. as * Abartmak i i veya biimi. * Abartmak imbal i, a.

abartmac * Abart, mbal . c ac abartmac l k * Abartl mbal l c k, ac k. abartmak * Bir oldu eyi undan byk veya ok gstererek anlatmak, mbal etmek. a

abartmal * Abart mbal . lm , al abartmas z * Abart lmam abartmadan, mbal z. , as abas z aba o * Alt, alttaki, a a . * Gemiyi ba veya k halatla karaya ba tan tan lama. abat * Bay r, mamur. nd * rahat. en, abat etmek * mamur etmek, rahata kavu turmak, zenginle tirmek, gnendirmek. abat eylemek * abat etmek. abat olmak * mutlu olmak, rahata kavu gnenmek. mak, abay sermek * bir yere teklifsizce yerle mek. abay yakmak * gnl vermek, tutulmak, olmak. k Abaza Abazaca abazan * Kuzeybat Kafkasya'da ya bir halk ve bu halka mensup olan kimse. ayan * Abazalar taraf kullan dil. ndan lan * Karn olan (kimse). a * Uzun sre kad z kalan (erkek). ns * Abas olmayan, aba giymemi olan.

abazan kalmak * uzun sre cinsel ili bulunmamak, kad z kalmak. kide ns abazanl k * Abazan olma durumu. Abbas yolcu * yola kacak kimse. Abbas * Abbas bin Abdlmuttalib soyundan gelen, Ba merkez olmak zere n Asya ve Kuzey Afrika'da 750dat 1258 tarihleri aras hkm sren slle. nda abd * Kul. * Kle. * Safevler devrinde ran'da ya Trk oymaklar biri. ayan ndan

Abdal

* Anadolu'da ya birtak oymaklara verilen ad. ayan m abdal * Eskiden baz gezgin dervi verilen ad. lere * Dilenci k , st baperi kimse. l kl an * Bkz. aptal. abdala malm olur * bir olaca nceden sezen kimseler iin yollu sylenir. eyin n aka abdall k * Abdal olma durumu. abdest * Mslmanlar baz n, ibadetleri yapabilmek iin el, a burun, yz, kol, ayak y z, kama ve ba enseye el a, slak gezdirme, kulatemizleme biiminde yapt ar klar nma. * yapma ve kal ba altma. drar n bo rsa abdest almak * abdest yoluyla ar nmak. * namaz k iin gerekli y lmak kama kurallar yerine getirmek. n abdest bozmak * ayak yoluna gitmek. abdest bozulmak * yeniden abdest alma gereortaya i kmak. abdest tazelemek * yeniden abdest almak. abdestbozan * eritgillerden, vcudu yass , birbirine kenetlenmi umlar bo bulunan ve baz metrelerce boyda olan bir s ba asala tenya, rsak , erit. abdestbozan otu * Glgillerden, siyah ve yeboya lan bir bitki (Poterium spinosum). il kar abdesthane * Abdest bozacak yer, ayak yolu, tuvalet. abdesti gelmek (veya olmak) * abdest bozmaya ihtiya duymak. abdesti kamak * abdest bozma ihtiyac varken yok olmak. abdestinde namaz nda * dindar. abdestinden phesi olmamak * yapt i kusuru olmadn te kesin olarak bilmek. abdestini vermek * azarlamak. abdestli abdestlik * Abdest almbulunan veya abdesti bozulmamolan. * Abdest al nacak yer. * Abdest alrken giyilen ve kolsuz h n rkaya benzeyen bir tr giyecek.

* Abdest almaya yarayan. abdestsiz * Abdest almamveya abdesti bozulmu olan. abdestsiz yere basmamak * din buyruklar titizlikle uymak. na abdiciz * Alak gnlllk bildirmek zere "ben" yerine kullan l r.

abdlleziz * Akdeniz blgesinde ve Afrika'da yeti ok yk ve otsu bir bitki (Cyperus esculentus). en ll * Bu bitkinin yemi yenilen, tatl ya rn. gibi ve l abece * Bkz. alfabe.

abece s ras * Bkz. alfabe s . ras abecesel * Bkz. alfabetik.

aberasyon * Sap n. abes * Akla ve gere ayk. e r * Gereksiz, lzumsuz, yersiz, bo .

abes bulmak * gereksiz, sama saymak. abes kamak * uygunsuz d mek. abesle u mak (veya abesle i etmek) ra tigal * yersiz, yarars z eylerle vakit ldrmek. abeslik ab hayat * Abes olma durumu. * Efsanelere gre ien kimseye lmszlk sa layan bir su, bengi su.

ab hayat imi * yaok ilerlemi oldu hlde gen grnen (kimse). u ab kevser * Cennette bulundu inan Kevser n ad una lan rma n . ab ru * Yz suyu. * Irz, namus, haysiyet. eref, * An t.

abide

abidele me * An ma. tla

abidele mek * An mak. tla abidele tirme * An t tlarmak i i. abidele tirmek * An t tlarmak. abidemsi abidev abis abiye * Bayanlarzel gecelerde giydi giysi veya tuvalet. n i k abla * Bir kimsenin kendinden byk olan kkarde z i. * Byk kkarde sayg sevgi gsterilen kveya kad z gibi ve z n. * Genel ev veya randevu evi i letmecisi kad aa, mama. n, * Yayvan ve dolgun yz veya yz byle olan (kimse). ablaka ablakl k ablal k * Ablak gibi, ablak tarz nda. * Ablak olma durumu. * Abla olma durumu. * Anbenzeri. t * An ilgili, an an benzer, an tla tsal, ta t gibi. * Okyanuslar ok derin yeri ve daha zel olarak, gne n eri n n emedikesim. i

ablak

ablaletmek k * abla gibi yakve koruyucu davran bulunmak. n ta abltif ablatya abli * durumu. kma * Uzunlu 150, geni i 4-10 kula olan bir bala u li k . * Yar serenleri sa sola veya ortaya evirmek iin bunlarucuna ba bulunan donan m a, n l m.

abliyi ka rmak (veya b rakmak) * a rmak, so kanl yitirmek, ipin ucunu ka uk ln rmak. abluka * Bir lkenin veya bir yerin ddnya ile olan her trl ba s kuvvet kullanarak kesme, ku lantn atma, ihata.

abluka alt tutmak nda * ablukay devam ettirmek. abluka etmek * genellikle denizden ku atmak. * etraf evirmek, bulundu yerden ay n u rmak.

ablukaya almak * Bkz. abluka etmek. ablukay rmak kald * abluka karar ve uygulamas vazgemek. ndan ndan ablukay yarmak * abluka blgesini zor kullanarak yargemek. p abone * nceden demede bulunarak sreli yay al olma i nlara c i. * Pe para ile bir belli bir sre iin al olan kimse. in eye c * Bir yere gitmeyi al k hline getirmek. kanl abone etmek * pe para ile belli bir sre iin bir srekli olarak almay lamak. in eyi sa abone olmak * pe para ile belli bir sre iin bir srekli olarak almay in eyi nceden stlenmek. abone yapmak * abone olmay lamak.. sa abonelik * Abone veya aboneler iin kullan labilecek kadar olan.

abonman * Bir sat veya kamu kurulu ile allar aras yap anla c u c nda lan ma. aborda * Bir deniz teknesinin ba bir tekneye, bir iskeleye veya bir r ma yan vererek yana . ka ht n mas aborda etmek * (gemi iin) yanlamas yana na mak. abra * Bozuk teraziyi dengelemek iin hafif gelen kefeye konulan ta , demir, ivi gibi a k, dara. rl * Bir de toku ste verilen i ta ey.

abrakadabra * Eski a larda baz hastal iyi geldi inan byl sz. klara ine lan * Sihirbazlar s kulland byl sz. n ka abrama abramak abra * Alaca benekli. * (bitki yapraklar Klorofil azlndan dolay k renkte lekeleri olan. nda) a * illi, opur yzl, arenk gzl, apar. k * Deseni ve atk bozuk hal s . * arp e dzgn olmayan. k, ri, * Ters, kaba, grgsz. abril * Nisan, april. abstraksiyonizm * Abramak i idare. i, * (deniz ta iin) Ynetmek, idare etmek. tlar

* Bkz. soyutuluk. abstre * Soyut, somut kar , mcerret. t abstre say * Bkz. soyut say . absrt * Sama.

absrt tiyatro * Bkz. sama tiyatro. abu * ma ve korku bildirir. a abuhava * klim.

abuk sabuk * Akla, mant uymayan, d a nmeden sylenen, sama sapan (sz). abuk sabuk konu mak * sama sapan sz sylemek. abuk sabukluk * Ciddiyetsizlik, samal k. abuli abullabut * sten yitimi, irade kayb . * Hantal, kaba ve anlay z (kimse). s * Biimsiz ve kt giyinen, giyimine zen gstermeyen (kimse).

abullabutluk * Abullabut gibi davranma, abullabut olma durumu. abur cubur * S , tad ras , yarar gzetilmeksizin rastgele yenilen eyler. * e yaramayan, bo . abus * Assuratl k , somurtkan (kimse). * Somurtkan, at as(yz). k, k * Nitelibilinmeyen, garip, acayip. i * Aktinyum'un k saltmas . * Merak, karars k veya ku anlat zl ku r.

Ac acaba

-acak / -ecek * Fiil ekim eki (gelecek zaman eki). * Fiilden isim ve s yapma eki. fat Acar * Gneybat Kafkasya'nTrkiye sr yakblgesinde ya bir halk. n nna n ayan acar

* At gz pek, yi kabaday lmaz, kab s lgan, it, , y na maz. * Gl ve becerikli, evik, enerjik. * Yeni. Acara * Bkz. Acar.

acarla ma * Acarla i mak i. acarla mak * Acar duruma gelmek. acarl k * Acar olma durumu.

acayibine gitmek * yad rgamak, tuhaf gitmek. na acayip * Sa duyuya, grene ola ayk, e, ana ra lacak, maya de garip, tuhaf, yad a er, rganan, yabans . * ma anlat a r.

acayip olmak * yad rganacak bir duruma girmek. acayiple me * Acayiple durumu. mek acayiple mek * Ba mak, yad kala rganacak bir duruma girmek. acayiple tirme * Acayiple tirmek i i. acayiple tirmek * Acayip, yad rganacak bir duruma getirmek. acayiplik * Acayip olma durumu, yabans gariplik, tuhafl l k, k. accelerando * Paranalrken gittike h n n zlanaca anlat n r. acele * abuk davranma zorunlulu ivedi, ivecenlik. u, * Vakit geirmeden, tez olarak.

acele acele * abuk abuk, h olarak, byk bir abuklukla. zl acele etmek * abuk davranmak, ivmek. * tel etmek, sab zlanmak. rs acele i e eytan karr * d np ta nmadan, ivedi olarak yap i iyi sonu beklenmemesi gerekti anlat lan ten ini r. aceleci * Tez i gren, abuk davranan, tel, ivecen. l acelecilik

* Aceleci olma durumu, ivecenlik. acelele tirme * Acelele tirmek i i. acelele tirmek * abuklarmak. t aceleye gelmek * abuk yap iin gereken zen gsterilmemi ld olmak. aceleye getirmek * zaman darlndan yararlanarak birini aldatmak veya bir istnkr yapmak. i Acem * . ranl * zg. ran'a * lkesi. ran acem * Trk mzi mi notas yakbir perde. inde na n

Acem halay * Gney Anadolu yresinde oynanan bir halk oyunu. Acem k gibi l c * hem birinden yana, hem ona karolabilen. Acem llesi * Tarangillerden, turuncu ve sar k renkte iekli, yk ve ok yk trleri olan, tohumla saks ve tarlada ll ll da retilebilen bir ss bitkisi, gne topu. Acem pilv * Safran ve zencefil ile yap usul bir pilv e lan ran idi. acema iran * Klsik Trk mzi kullan makamlar biri. inde lan et ndan acemborusu * Canl rm iekler aan bir ss bitkisi (Bigonia radicams). k z acembuselik * Klsik Trk mzi kullan birle bir makam. inde lan ik Acemce acemi * Farsa. * Bir i yabanc olan, eli ial in s e mam bir ibeceremeyen. , i * inde, mesle ilerlememi inde . * Bir yerin, bir yabanc. eyin s * Saraya yeni al nmcariyelere verilen ad.

acemi a as * Hareme yeni al cariyelerin a . nan as acemi aylak * Tecrbesiz, toy, beceriksiz. acemi er * Askere yeni al ve e dnemini henz tamamlamamer. nan itim

acemi oca * Osmanl ordusuna kap eri yeti kulu tirmek iin kurulan okul. acemi o lan * Yenieri oca yeti nda tirilmek zere tutsaklardan veya dev yoluyla Hristiyanlardan toplanan ocuk. irme acemice * Toyca, beceriksizce. acemile me * Acemile durumu. mek acemile mek * Beceriksizlik gstermek, bocalamak. acemilik * Acemi olma durumu, aceminin ekingenlive rkekli acemice davran toyluk. i i, ,

acemilik ekmek * henz al bir i zorluk ekmek, bocalamak. mad te acemilik etmek * d ncesizce hareket etmek, acemice davranmak. acemkrdi * Klsik Trk mzi birle bir makam. inde ik acemle me * Acemle durumuna gelmek. mek acemle mek * Kltr ve medeniyet bak ndan veya halk rnek almak. m ran' ran n * Kendini gibi hissetmek veya gibi davranmak. ranl ranl acemle tirme * Acemle tirmek i i. acemle tirmek * Kltr veya medeniyet bak ndan veya halk rnek ald m ran' ran n rmak, Acem kltrn yayg t nlarmak. acente * Bir kurulu mal veya ticar i un lerini kazan kar yrten ticarethane. lnda * Vapur ortakl veya banka ubesi. * Bir kurumun veya ubelerinin ba bulunan kimse. nda * Bir kuruluba olmaksn szle a l z meye dayanarak belirli bir yer ve blge iinde srekli olarak ticarethane veya i letmeyi ilgilendiren i arac eden, bunlar i lerde l k o letme ad yapan kimse. na acentelik * Acentenin yapt i . * Acente kurulu u. * Acaba. * Acizler, gszler, eli ermezler, d knler. * Tat alma organ baz nda maddelerin b yak durum, tatl rakt c kar . t * Tad nitelikte olan. bu * Keskin, hogitmeyen, a iddetli.

acep aceze ac

* Renk iin, koyu. * A, sanc r . * D dan gelen bir etki ile dorganlarda birdenbire olu ve o etkilerin kalkmas duyulan rahats k, ar an ile zl rap. st * Kc r, zc, incitici, dokunakl , korkun. * lm, yang deprem gibi olaylaryaratt znt, keder, elem. n, n * Ac olarak, ac vererek, ac duyurarak, znt iinde. * Dokunakl r, zc olarak, znt iinde. , kc

ac ac

ac a a

* Sedef otugillerden, s lkelerde yeti kabu ve odunu hekimlikte kullan kk bir a kavasya cak en, u lan a, (Quassia amara). ac badem * Glgillerden bir meyve a (Amygdalus amara). ac * Bu a n ac rak, keskin kokulu meyvesi. ac mt ac badem kurabiyesi * ve rmik ekerle yo rularak zerine ac badem konduktan sonra fnda pi r irilen bir e kurabiye. it ac bakla * Baklagillerden, ac taneleri suda tatl tlarak yenilen otsu bir bitki, Yahudi baklas olan lar (Lupinus termis). ac bal ac k bal amarus). ac ceviz * Deli bal. * Sazangillerden, Avrupa'da ve lkemiz gllerinde ya ayan, 8-10 cm uzunlu unda bir bal grdek (Rhodeus k,

* Genellikle Kuzey Amerika'da yeti gzel grn bir ceviz tr. en, l

ac ekmek (veya duymak) * a, s duymak. r z * zlmek, znt iinde kalmak. ac dem i * Zambakgillerden, 10-30 cm boyunda, yaprakl arenk iekli, tohumlar erit ve k romatizma tedavisinde kullan zehirli bir i tr, gz i lan dem demi (Colchicum autumnale). ac elma * Bkz. ebucehil karpuzu.

ac gelmek * dokunakl r, zc gelmek. , kc ac grm * kt gnler ya am . ac yar h * Bkz. ebucehil karpuzu.

ac karpuz * Bkz. ebucehil karpuzu. ac kavak * Da kavaveya titrek kavak (Populus tremula). ac kavun

* Bkz. e h . ek yar ac kk * Lo otu kklerinin kurutularak dvlmesiyle elde edilen ac toz. usa bir ac kuvvet * Sert, etkili, zorlu kuvvet. ac marul * Birle ikgillerden, tad , di yaprakl ac li , srgnnden st uyu kan turucu ve yat r olarak kullan c t lan iki yk bir bitki (Lactuca virosa). ll ac meyan * Bkz. dikenli meyan. ac ot * Kuzey Anadolu da normanlar yeti toprak alt bilek kal kk bulunan ok yk larn nda en, nda nlnda ll ve otsu bir bitki (Tamus communis). ac can raalmaz patl k * kt durumda olan bir kimseyi yeni kt durumlar etkilemez. ac z sak * am sak. z ac sylemek * olumsuz bir davran kargereoldu gibi sylemek. a i u ac sz ac su ac tatl * kt. yi ac vermek * zntye sebep olmak, incitmek. ac an yav * Tyl dalak otu. ac yitimi * Sinir bozuklu ok il alma, donma gibi sebeplerle ac u, duyumunun birazn veya tamamn yok n n olmas , analjezi. ac yonca * Kl kantarongillerden, bataklyerlerde yeti kt kokulu ve ok ac yapraklar z k en, olan hekimlikte kullan bir bitki (Menyanthes trifoliata). lan ac ca aclma k * Aclmak i k i veya durumu. aclmak k * Ac kmak i konu olmak. ine ac kl * Ac racak, ac nd verecek nitelikte olan, dokunakl , koygun. * Olduka ac . * Ki onuruna dokunan gnln inciten sz. inin * indeki minerallerin etkisiyle tad olan kuyu veya p suyu. sert nar

* Ac grm , kederli. , yasl ac komedi kl * E lendirici olmay amalamayan, dramatik yn a basan, duygusal bir oyun tr, trajikomik. r ac kma ac kmak d nr. ac rma kt * Ac rmak i kt i. ac rmak kt * Alduymas sebep olmak. k na * A b rakmak, yeterince doyurmamak. ac lanma * Ac lanmak i i. * Ac kmak i i. * Alduymak, yemek yeme ihtiyac k duymak. * Uzun sre bir yoklu eken kimse, o eyin unu eyden ne kadar ok elde etse, yine kendisine yetmeyece ini

ac lanmak * Tad olmak, ac mak. ac la * Acdurumda olmak, zntye kap l lmak, zlmek. ac ma la * Ac mak i la i.

ac mak la * Tad bozulmak, ac olmak. * Dokunakl duruma gelmek. * (konu Kc bir durum almak. ma) r, sert * Yemlerde genellikle ya asitlerinin oksidasyonu ve hidroliz sonucu uygun olmayan koku ve tat meydana gelmek. ac t larma * Ac t larmak i i. ac t larmak * Ac duruma getirmek. bir ac l * Ac lmolan. kat * Ac olan, kederli. s * Ac olma durumu. * Dokunakl kederlilik, yasl l k, l k. * Acolma durumu. l * Ac i mak i. * Ba bir kimsenin veya canln mutsuzlu karduyulan znt, merhamet. ka n una ac mak * Tad duruma gelmek, ac mak. ac la * Ac al l rolmak. , * Ba nacna ortak olmak veya durumundan znt duymak. kasn s

ac l k

ac k l l ac ma

* Ba nu veya u kasn rad rayacakt bir duruma zlmek, merhamet etmek. * Bir vermeye k eyi yamamak veya verdi elden zlmek. ine, kardna ac z mas * Ac kat maz, yrekli, merhametsiz.

ac zca mas * Ac z olarak, ac z bir biimde, zalimce, zalimane. mas mas ac zl mas k * Ac olma durumu, merhametsizlik, zulm. maz ac k m ac ms * Bu tarlalar yeti tohumu zehirli, yaban bir bitki, belemir. day nda en, * Ac yak tad ya n olan, tad ac az olan, ac rak. mt * Dokunakl .

ac rak mt * Ac . ms ac nacak * znt duyulacak, merhamet edilecek. ac lmek ndan * al lmek. ktan * ok ac kmak. ac rma nd * Ac rmak i nd i. ac rmak nd * Bir kimsenin ac na yol amak, merhamete getirmek. mas aclacak n * znt duyulacak, merhamet edilecek durumda bulunan. aclma n * Aclmak i n i. aclmak n * Ac nmak i konu olmak. ine ac nma ac nmak * Ac nmak i i. * Ac i konu olmak. mak ine * Ba nhesab zlmek, yaz kasn na klanmak, yerinmek, eseflenmek, esef etmek, teessf etmek. * Az ac mt , ac rak. * Yaban turpu. ac s kmak * olumsuz, kt sonucu ortaya kmak. aciine (veya yre kmek (veya i s ine) lemek) * bir acn ok duymak. eyin s pek

ac rak ac rga

* olmadan olacad nerek ok zlmek. acna dayanamamak s * bir kimse bir yaknlmnden byk znt duymak. nn acn s almak * ac gidermek. ln * sy z dindirmek. * kederini azaltmak. acn r basmak s bana * ikyet etmeden zntye katlanmak. acn s ekmek * yap yanlbir i kt sonucunu grmek. lan in acn karmak s * (tat iin) ac yok etmek. ln * u madd veya manev zarar rad kar layacak bir i yapmak. * almak, intikam almak. acn s grmek * bir yakn lmn grmek. nn acz s * Tad olmayan. ac * A, s duyulmayan. r z * znt, snt k olmayan, kedersiz. * Ac i tmak i veya biimi. * Ac i tmak i. * Ac vermek. l k * A ve s duymas sebep olmak. r z na * Ac duygusu olan (kimse). ma * Ac i mak i veya biimi. acibe acil * Hi grlmemiallmam veya yad , a , lacak rganacak ey. * ivedili. vedi,

ac t ac tma ac tmak

acc y ac y

acil servis * (hastanelerde) Vakit yitirilmeden bak lmas gereken hastalarilk tedavilerinin yap yer. n ld acil dilemek ifalar * hastan k srede iyile dile bulunmak. n sa mesi inde acilen aciyo * Hemen, hi zaman yitirmeden, tez elden, gecikmeden, ivedilikle. * Bkz. acyo.

aciz

* Gc bir i yetmez olandurumu, gszlk. e n * Beceriksizlik. * Birinin borcunu vaktinde deyememesi durumu. * Gc bir i yetmez olan, gsz. e * Beceriksiz.

ciz

ciz kalmak * ok u maya ra o iyapamamak. ra men i cizane * Sz syleyen kimsenin kendi yapt n klar abartmamak iin kulland "acizlere yak biimde" acak anlam bir nezaket sz. nda cizleri cizlik acube acul * Tez canl tez, ivecen. , ii * H , abuk. zl acun * Dnya. acur acur * Bkz. ajur. * Alak gnlllk gstermek iin "ben" zamiri yerine kullan bir sz. lan * Beceriksizlik, gszlk. * Tuhaf kimse.

* Kabakgillerden, kabu izgili ve tyl, sar rak, yeveya sar u mt il , zeri yelekeli, irice bir e h il it yar (Cucumis flexuosus). acurlu acuze acyo * Herhangi bir parangerek de n eriyle srm de aras veya bir ticaret senedinin zerinde yaz eri nda l miktar ile indirimden sonraki tutar nda do fark. aras an * Bir ticaret senedinin yenilenmesinde al komisyon. nan * Senetli kredi i lemlerinde bankalar yapt tahsilt. n klar acyocu * Borsa veya piyasada tahvil iin e hileler uygulayan, dolaplar eviren kimse. itli * Bkz. ajurlu. * Huysuz, irkin, ya kad cad . l n, kar

acz iinde olmak * gc yetmemek, becerememek. acze d mek * aresiz kalmak, elinden bir gelmemek. ey a

* Yemek yeme ihtiyac veya yemesi gereken, tok kar . olan t * Yiyecek bulamayan, yoksul kimse. * Gz doymaz, haris. * ok istekli, ok hevesli. * Karn doymamolarak. -a / -e * simden isim ve s yapma eki: bakr-a, top-a, k vb. fat r-a * Fiilden s yapma eki: gl-e vb. fat * Fiilden isim yapma eki: t say-a, sr-e vb. ka-, a ac na * a olarak, bir yemeden. ey

a akalmak k * yoksulluk iinde, evsiz barkskalmak. z a ay oynamaz * kendisinden i beklenilen kimseden eme kar esirgenmemelidir. inin l a b rakmak * yiyecek vermemek veya karn doyurmas engel olmak. n na a bil * Srekli olarak a ve bak z. ms * Srekli olarak a ve bak z. ms

a doymam, tok ac kmam san r * a insan elde etti inden o ister, varl insan ise var olanla yetinir gibi grnr. unu kl a doyurmak * yoksullar beslemek. a gezmektense tok lmek ye dir * yoksulluk lmden de beterdir. a gz a gzl a gzl * kar . t a gzllk * A gzl olma durumu veya a gzlye yak davran doymazl tamahkrl tamah. acak , k, k, a gzllk * kar . t a gzllk etmek * bir kara istek duymak, doyumsuzca davranmak, tamahkrletmek. eye r k a gzn, aarlar gzn * "u uyanbulunmak gerekir, yoksa umulmadbir anda byk zararlarla yz yze gelirsin" ra larda k k anlam kullan nda l r. a kalmak * karn doyuramamak. n * yoksullu d a mek. * Gz a, doymaz, tamahkr, haris. * Mala veya yiyecek iecek eylere doymak bilmeyen, gz a, doymaz, tamahkr, haris, camgz.

a karn na * mide bo henz bir yiyip imemi ken ey ken. a kurt gibi (yemek, mek veya sald rmak) * byk bir istekle. a susuz kalmak * yoksulluktan ya ayamayacak bir duruma gelmek, yoksul bir duruma d mek. a tavuk kendini arpa ambar san nda r * insanlar, yoklu yoksullu ektikleri iin olmayacak hayaller, d kurar. unu, unu eyler ler aacak * Amaya yarayan ara. * Anahtar. * Kokusuz, gzel renkli iekler aan bir bitki, aelya, azelya. * Amak i yapan. ini * Oynak kemiklerin aras ndaki a geni lar letmeye yarayan kaslar genel ad n , bken kar . t * Anahtar. * tah amak iin yemekten nce iilen alkoll iki, aperitif. * Bkz. aalya. * Birbirini kesen iki yzeyin veya iki do runun olu turdu nt u k . * Birbirini kesen iki yzey veya ayn noktadan iki yar do kan m runun olu turdu geometrik biim, u * Grbak yn. , m,

aalya aan

aar

aelya a zaviye.

a lm * A lmede sz konusu olan yntem ve teknik. a c * Amak i yapan. ini

a al nmak a * grevine son verilmek. a alma a * bir grevliyi geici bir sre i alma. ten a almak a * grevine son vermek. a karmak a * i inden karmak. a kmak a * belli olmak, anla lmak. * i inden lmak. kar a vurmak a * belli etmek, ortaya karmak. * gizli bir durumu ortaya karmak.

a kmak * saklamakla grevli bulundu paranveya maleksik oldu anla u n n u lmak. an kapatmak * eksi tamamlamak. ini a k * A kapal lm , olmayan, kapal . kar t * Engelsiz. * rtsz, plak. * Bo . * Grevlisi olmayan, bo , grev), mnhal. (i * Aral ok. * ler durumda olan. * Kolay anla r, vaz l h. * Gizliliolmayan, oldu gibi grnen. i u * Her trl d nceyi ho gryle kar layabilen, etkisinde kalabilen. * (renk iin) Koyu olmayan. * (kitap, resim, film iin) Sevi sahnelerini btn anlatan. me plaklyla * Kapal olmayan (hava, i yeri). * Belli bir yerin biraz uza . * Denizin kdan uzaka olan yeri. y * Do olarak, a ru ka. * Bir ihtiyackar n lanamamas durumu. aa k k * Saklamaksn, gizli yer b z rakmaksn, itenlikle. z

aa k l * Koyunlarve keilerin bar r klar a etraf duvar veya l itlerle evrili basit bar n ndld st k, ta nak. aa k zl * Aptal, sersem, ahmak. aal k nla * ba ve vn ile. ar aart k rma * Bir malsatnda allar aras fiyat art yarna dayanan sat n c nda rma . abilet k * Yolculuklarda dn tarihi kararlar tlmam belirli bir dnem iin geerli, gidi , dn bileti.

abono k * Para hanesi bo rak imza edilen bono. b larak abono vermek k * srsyetki tan n z mak. ablge k * Gmrk srlamalarn olmad blge, serbest blge, serbest m ka. n n nt acelse k * Aduru k ma. aciro k aek k * zerine para miktar lmam ek. yaz , adeniz k * Senet veya ek arkas kime denecebelirtilmeden imzalanma yoluyla yap ciro. na i lan

* Denizin, kara sularn dnda kalan blm. n * Yakkaralarla evrili olmayan deniz, engin. n adevre k * inden srekli ak gemeyecek bir yal m tkanla kesilmi elektrik devresi. adola sistemi k m * Genellikle btn eklem bacakl ve birok yumu larda akada bulunan atardamar ve kan bo undan lu olu abir dola sistemi. mu k m aduru k ma * Mahkemede herkesin duru dinleyebileceoturum. may i ad k me * Ya gre pehlivankst d yenilmi lmas l te n erek say . aeksiltme k * Yaptlacak bir i veya satal r in n nacak bir malucuza sa n lanmas i iin i yapacak veya mal satacak ki iler aras fiyat d nda rme yarna dayanan i lem. aelli k * Cmert.

aellilik k * Cmertlik. afikirli k * Olaylar zellikle yenilikleri iyi anlay geregibi kar ve p i layabilen, d nd oldu gibi syleyebilen n u (kimse). afikirlilik k * Afikirli olma durumu. k ahava k * Bulutsuz hava. * Bahe, park gibi yap olan yer. d ahava sinemas k * Yaz veya iklimi elveriyerlerde srekli olarak al st a yanlar n li an, k, kapal sinema. ahava tiyatrosu k * Yaz veya iklimi elveriyerlerde srekli olarak al st a yanlar n li an, k, kapal tiyatro. ahece k * nl ile biten hece.

ahesap k * Pe para veya bono vermeden yap alveri in lan . aimza k * zeri bo rak bir k n alt dolduracak olana gvenilerek at imza. b lan d na, lan ai k letme * Maden yata rten verimsiz topraklar kaldld sonra ahavada yap i n r ktan k lan letme. akahverengi k * Kahverenginin bir veya birka ton a. akalp ameliyat k * Kalbin ii a lmadan nce dola sun' kalp denilen bir ayg devredildikten sonra yap kalp ameliyat m ta lan . akalpli k

* Bkz. ayrekli. k akalplilik k * Bkz. ayreklilik. k akapamak k * (bte) gider fazlas para sa n layarak gidermek. akap rakmak k b * gere inde, bir konuya yeniden dnebilme imkn rakmak, kesip atmamak. b akap k politikas * Yabanc mallar lkeye serbeste sokma politikas bir . akap k siyaseti * Akap k politikas . akonu k mak * gereekinmeden sylemek. i akredi k * Bankalargvendikleri m n terilere rehin, ipotek veya kefil istemeksizin verdikleri bor para. aliman k * Btn gemilerin formalite ynnden kolayca girip klar kt liman. * Hava artlar kolayca etkilenen liman. ndan amaa k * Grevinden al birine yasaca tan belirli bir sre iinde denen ayl nan nan, k. amavi k * Mavinin bir ton a. amektup k * Zarf r yap lmammektup. t * Yaz kimseye gnderilmeyip bas yoluyla a ld n klanan mektup. aolmak k * (o yerde) kendisi her zaman iyi kar lanmak. aordugh k * K kurulan ordugh. rda aoturum k * Gncel, siyas, sosyal ve bilimsel konularveya sorunlarherkesin izleyebilecebir biimde aolarak n n i k tartld toplant . aoy k * Verenin ad gsteren ve konu sorun zerindeki d n ulan ncesini belli edecek yolda verilen oy.

a k retim * Ders konular radyo ve televizyon gibi aralarla yay mlanan veya posta ile ilgililere ular tlan retim yntemi. anerme k * erisinde deken bulunan ve bu dekenin alacade do u veya yanl kesinle nerme. i i erle rulu l en apazar k * Gmrk kayd olmayan, her devletin mal serbeste satabilece veya lke. n i ehir apembe k * Pembenin bir ton a.

apolie k * Eksik bilgileri sonradan tamamlanmak zere dzenlenen polie. arejim k * Parlmenter rejim. asa k k * Grene ayk derecede veya rtsz. e r plak asakonu k k mak * cins konularla ilgili szler sylemek. asar k * Sarn bir ton a. n asay k m * Bir seim sonunda verilen oylar aolarak say , aleni tadat. n k lmas aseik k * ok a ok belirgin. k, asenet k * Bkz. abono. k asylemek k * anla lmamynn b rakmadan anlatmak veya ekinmeden sylemek. aszl k * Her oldu gibi syleyen, szn esirgemeyen. eyi u aszllk k * Aszl olma durumu. k a k ehir * D salds karsavunma nlemleri al man rna nmam iinde herhangi bir asker hedef bulunmayan ve bu , durumu nceden iln edilmi olan ehir. ata k t * st rtlmemi ta (araba, otomobil vb.). t ate k ekkr * Herhangi birine basyoluyla edilen te n ekkr. atohumlular k * Tohumlar kozalak pullar zerinde aolarak bulunan iekli bitkilerin ayr iki byk daldan biri. k ld atribn k * Ahavadaki spor msabakalar seyircilerin oturdu ve st kapal k nda u olmayan blm. atutmak k * bir i yerinin alr durumunu srdrmek. avermek k * gelir, gideri kar lamamak. * gizlenmek istenen bir olay d , bir nceyi veya durumu elde olmayarak ortaya koymak, a klamak. ayara k aye k il * Kapanmam srekli i , leyen yara. * Ye bir ton a. ilin

ayrekle k * z sz bir olarak, hibir saklamaksn. ey z ayrekli k * D nd oldu gibi syleyen, ii temiz, gizli yn olmayan (kimse), samim, akalpli. n u k ayreklilik k * Ayrekli olma durumu, samimiyet, akalplilik. k k azaman k * Tutkal yzeye srld an ile pres edilip, slmas n k gereken an aras geen sre. nda a ka z a ka * Turpgillerden bir bitki (Hesperis acris). * Gizli bir yn kalmaksn, kolay anlar bir biimde. z l

a kas * Do rusu, aolan k , anlar biimi, gizli kapakl l olmayan yan . * Aolarak. k a k a kgz * Uyandavranarak n layan, imknlardan kurnazca yararlanmas bilen. k kar sa n a kgzlk * A kgzllk. a kgzllk * A olan durumu, a kgz n kgze yak davran acak . a klama * A klamak i izah. i, * Borsada fiyat dalgalanmalar yararlanarak a para kazanan (kimse). ndan ktan

a klama cmlesi * Bir nceki cmleyle ba kuran yani, demek ki, yle ki gibi ba c ba lant laylarla layan, sz konusu duygu veya d nceyi btnleyen cmle. a klama yapmak * herhangi bir konuyu ayd kavu nl a turmak amac konu veya yazmak. yla mak a klamak * Bir konuyla ilgili olarak gerekli bilgileri vermek, izah etmek. * Bir sorunla ilgili olarak ayd c vermek, tavzih etmek. nlat bilgi * Bir szn, bir yazn ne anlatmak istedi belirtmek, yorumlamak. n ini * A sylemek, if etmek. ka a * Belirtmek, gstermek, a vurmak, izhar etmek. a a klamal * Birtak a m klamalarla anla , lmas renilmesi kolaylar izahl tlm , . a klanan * A klamalar sonunda ortaya kmas beklenen kavram. a klanma * A klanmak i i. a klanmak

* A klamak iyap i lmak, izah edilmek, if edilmek. a a livas klar * i gc olmayan, bo kalan kimse. ta a livas klar * i i gc olmayan, bo kalan kimse. ta a livas klar olmak * i bulamayarak i ve kazanskalmak. siz z a ma kla * A mak durumu almak. kla a mak kla * Aduruma gelmek. k * Rengi a lmak. a t klarma * A t i klarmak i. a t klarmak * Aduruma getirmek. k * Rengini at rmak. a klatma * A klatmak i i. a klatmak * A klamas sa n lamak. a klayan * A klamalar sonucunda elde edilen kavram.

a c klay * Bir sorunu gerekli a kavu kl a turan. * Kendinden nce gelen kelimeyi belirten, a klayan (kelime veya kelimeler): "Atatrk yeni Trkiye'nin kurucusu, daima sayg an ile lacakt cmlesindeki 'yeni Trkiye'nin kurucusu' sz Atatrk adn a cd r" n klaysr. a klay * A klamak iveya biimi. i a kavu kl a turmak * (bir konu veya sorunu) ayd nlatmak, kapal l kurtarmak, anla r duruma getirmek. ktan l a k kl * Aolma durumu. k * Uzakl mesafe. k, * rtsz, yer. plak * Bo geni ve yer. * Bir yerin uzaklara kadar bak labilecek ve bakan iinde ferahldo n k uracak durumda olmas . * Gereoldu gibi yans durumu. i u tma * Bir sz veya yaz maksad aolmas da n k zelli vuzuh. i, * Drbn, foto makinesi gibi optik aralarda a ap girebildidelik. raf z , n i

a k getirmek (veya kazand kl rmak) * (bir konu veya sorunu) anla r duruma getirmek. l a kler kl * Bir mikroskobun a lmeye yarayan alet. kln a b kta rakmak

* i grev vermemek, yersiz yurtsuz b ve rakmak veya birka ki birlikte sa iye lanan bir iyilikten birini yararland rmamak. a kalmak (veya olmak) kta * i grev bulamamak, yersiz yurtsuz kalmak veya birka ki birlikte eri i bir iyilikten ve inin ti yararlanamamak. a ktan * Bir yerin uza ndan. * S ve a gzetilmeden, d dan atayarak. ra ama ar * Emek ve para harcamadan.

a (para) kazanmak ktan * emek ve sermaye olmadan para kazanmak. a a ktan a * Belirgin olarak, gz gre gre. a kazanmak ktan * emek ve sermaye koymadan kazan sa lamak. a para almak ktan * bir i veya mal iin, kararlar tlmcret veya de dnda para almak. er a tayin ktan * Derece ve belli bir s gzetilmeksizin yap atama. ra lan a lama a l m llr. * A lma. * Bir y zla gk ekvatoru aras ld ndaki uzakl kuzeye do olan , gneye do olan eksi i k; ru art ru da aretiyle * leride, ilerinde en uygununun seilebilmesi iin, g bir sahnenin e a itli lardan ekiminin yap . lmas

a sa l lmak p * (kadiin) ok asagiyinmeye ba n k k lamak. * (kadiin) eskisine gre lsz davran n bulunmaya ba larda lamak. a l * A iveya biimi. lmak i * Yeni bir yapn, yerin veya yeni bir kurulu al n un maya ba lamas at. , k

a konu l mas * Herhangi bir toplantn a n lmas ras yap ilk konu s nda lan ma. a treni l * Bir a lkutlamak iin yap toplant lan , resmik at. a lma * A i lmak i. * Bir film ekiminde karanl ba p gittike ayd kta lay nlanarak grntlerin belirmesine dayanan noktalama. * Bir grupta, s n jimnastik al rmalar da k dzene girmesi. ralar t iin n * atlama. * Amak i lmak veya amak i konu olmak. i yap ine * (renk iin) Koyulu yitirmek. unu * Kendine gelmek, biraz iyile mek, ferahlamak. * (gemi) Gitmek, uzakla mak. * Slmas k , ekinmesi, tutuklu kalmamak. u * (kurulu iin) kez veya yeniden i ba lar lk e lamak.

a lmak

* ini gere inden veya gtrebilece inden geni tutmak. * Geni lemek, bolla mak. * Delinmek, y lmak. rt * (sis, karanl duman iin) Da k, lmak, yo unlu yitirmek. unu * Gereken gce ula mak. * S n rr, zntsn, sorunlar birine sylemek. n * (pencere, kap iin) Geit vermek. , yol * Ayr ya girmek. nt * (yzerken) Kdan uzakla y mak. a m * Ama, a , k l at. a mlama * A mlamak i te i, rih, erh. a mlamak * Bir sorunu veya konuyu ele alen ince noktalar kadar gzden geirerek anlatmak, etmek, te p na erh rih etmek. a mlanma * A mlanmak i i. a mlanmak * A mlamak i konu olmak. ine a rma nd * A rmak i nd i. a rmak nd * A nmas sa n lamak. * Bir cismin yzeyini aarak bir dzlem zerine yaymak. am n * A nmak i inki i, af. * Bir cismin yzeylerinin a bir dzlem zerine yay . l p lmas * A nmak i i. * Geli mek. * (tohum, hastaliin) k indeki yetenekler uyanarak amac varmak, geli na mek, inki etmek. af * A nsamak iistik i, af.

a nma a nmak

a nsama

a nsamak * Bir yerin zelliklerini ortaya karmak iin ararma ve inceleme yapmak, istik etmek. t af a ortay * Bir a blgeyi, lleri birbirine e olan iki a blgeye ay do sal it sal ran ru. a dzlemi ortay * dzlemli bir a iki kom ve e a blen dzlem. ki y u it ya a ler a sal * Bkz. iletki. * A ilgili. ile

a blge sal * A i blgesinin birle ile iminden olu dzlem paras an . a ap sal * Ay ve Gne gk cisimlerinin iki do aras gibi rusu ndaki a . a h sal z * Hareket eden bir cismi duran bir noktaya birle do parasn birim zamanda tarad a tiren ru n . a ivme sal * A hn birim zamanda deen niceli sal z i i. a sapma sal * Belli bir a dzeyinde gerekle sapma. en a uzakl sal k * Gk cisimlerinin (y z veya gezegen) birbirlerinin kar ma dzlemine gre uzakl. ld la a yol sal * Hareket eden cismin birim zamanda gzlemciye gre ald yol. a * Amak i i veya biimi. * Bir kurulu al u maya ba latma.

akonu mas * Herhangi bir toplant ba y latmak iin yap ilk konu lan ma. a t ak * Bir duvarda ab lmbulunan kap k rak , pencere, kemerleme benzeri a k. kl * Bir cismin yzeyi zerinde sert bir madde veya bir ara srterek onu dzle parlatma, perdah. tirip * Demircilikte delik bytmekte kullan ara. lan * Anahtar ve her trl ama arac . * Ak yapan (kimse), perdah . * Anahtarc . * Ak lamak i i.

ak c

ak lama

ak lamak * Ak parlatmak. ile ak lanma * Ak lanmak i i. ak lanmak * Ak lmak, perdahlanmak. yap ak latma * Ak latmak i i. ak latmak * Ak i yapt i rmak, perdahlatmak. ak l * Ak lm perdahlanm perdahl yap , , . akz s

* Ak lmam perdahlanmam perdahs yap , , z. al ldrmek * alhissini gei k tirmek, yat rmak. t al k * A olma durumu. * Kk. tl * Yoksulluk. * A istek iinde bulunmak. r

alekmek k * yoksulluk iinde bulunmak. algrevi k * Kendisine veya ba na yap bir haks protesto iin bir kimsenin a durarak gsterditepki. kalar lan zl i al gz (veya gzleri) kararmak (veya dnmek) ktan * ok ac kmak. al iman ktan gevremek * ok ac kmak. al nefesi kokmak ktan * yoksulluk iinde bulunmak. al lmek ktan * dayan derecede ac lmaz kmak, ok ac kmak. al lmeyecek kadar ktan * (yiyecek, iecek iin) pek az (yemek, imek). * gere inden az. ama * Amak i i. * Orman iinde a kesme veya yakma yoluyla tar elveribir duruma getirilen arazi. a ma li * Bir e susams kal ya simit. it z, nca l * Ama yapan veya satan kimse. amak * Bir kapal eyi durumdan kurtarmak. * Bir kapa veya rtsn kald eyin n rmak. * Engeli kald rmak. * Sar katlanm rtlm lm , , veya iliklenmi olan eyleri bu durumdan kurtarmak. * Oyarak veya kazarak ukur, delik olu turmak. * T bir bu durumdan kurtarmak. kal eyi, * evresini geni letmek. * Birbirinden uzaklarmak. t * Yarmak. * D veya dola zmek. m mbir eyi * Bir kurulu bir i u, yerini, bir yeri i veya ilk defa kullan duruma getirmek. ler l r * Bir ayg, bir dzeni vb.lerini alr duruma getirmek. t * Alveriba i latmak. * Rengin koyulu azaltmak. unu * Yak mak, gzel gstermek. * Ferahlvermek. k * Bir konu ile ilgili konu mak. * Sava almak, fethetmek. la * Avunmak veya dan iin sylemek. mak * Yapmak, dzenlemek.

amac

* Ay rmak, tahsis etmek. * Slganln k , utangaln gidermek. * Grnr duruma getirmek. * (hava iin) Bulutlarda n yla gk yz ayd lmas nlanmak. * Geit vermek. * dkmek. ini amal k amaz * Satran oyununda koruyan ta ah lardan birinin yerinden oynat lmamas durumu. * inden zor l k durum. r * (tulatta) Kar ndakine bir nkte veya tekerleme syleme kolayln s veren sz. amaz halat * Gemilerin limana ba lanmas sahilden esecek rzgrla r mdan uzakla ve ht mamas kya dikine iin y ba lanan halat. amaza d mek * iinden lmas durumda kalmak. k g amaza getirmek (veya d rmek) * dzen, hile yapmak, bir kimseyi oyuna getirmek, zor duruma sokmak. amazl k * Amaz olma durumu. * A pek s olma durumu, ketumiyet. z k at z, yumdu gzn a n * fkelenerek veya k zarak a szler syledi. r at rma * At rmak i i. * Kiri karmak veya e iyice temizlemek iin kullan her trl madde. yay lan

at kutuyu, syletme kty rma * kt konu abilecek birine, bildiklerini a klama f verilmemesi gerekti rsat ini tler. at rmak * Amak i yapt ini rmak. ad * Bir kimseyi, bir anlatmaya, tan eyi mlamaya, a klamaya, bildirmeye yarayan sz, isim: ocuk, kedi, a a, d nce, iyilik, Ahmet, Ertu birer add rul r. * Herkese tan nmveya i itilmi olma durumu, n, nam, hret. * An de nem. lacak er, * sim. ad ad almak * Sayma, say lma. * kendisine ad verilmek. * n kazanma.

ad bilimi

* zel adlar zerinde duran ve zel adlar kken bilgisi, tarih geli dil ve kltr sorunlar s me, andan inceleyen bilim dal . ad cmlesi * Bkz. isim cmlesi.

ad ekilmek * ad ekmek i lmak. i yap ad ekilmek * ad ekmek i lmak. i yap ad ekimi * Bkz. isim ekimi. ad ekme * Ad ekmek i kur'a. i, ad ekmek * raslant ve talihe ba bir ay yapmak iin, her birinde birer ad yaz ya l rma lmk tlardan birini ekmek, kur'a ekmek. ad ekmeye girmek * kur'aya tbi olmak. * oyunun ba c oyuncular aras alan seimi, ba atveya kar langnda, nda lama hakk ncelik lama iin sa layan i . ad ektirmek * ad ekmek i yapt ini rmak. ad de imi i * Bkz. mecazimrsel. ad durumu * Bkz. isim hli. ad gvdesi * Bkz. isim gvdesi. ad koymak * a veya anmak iin bir canl bir yere, bir ad vermek, adland rmak ya, eye rmak, isim koymak, tesmiye etmek. ad kk * Bkz. isim kk.

ad takmak * adland rmak, ad koymak. ad tamlamas * Bkz. isim tamlamas . ad vermek * ad koymak, adland rmak, tesmiye etmek. * bir ikimin yaptn i sylemek. ad yapmak * isim yapmak. ada * Her yan ile evrilmi paras su kara . * Trafi abir yol zerinde sola dn sa e k leri layan, sa tarafta veya yol ortas yer alan kaldm ta nda r yla ayr lmalan. * evresi yollarla belirlenmi olan arsa ve byle bir arsay kaplayan yap toplulu lar u. ada bal * Bkz. amber bal.

ada ay * Ball babagillerden, yurdumuzda ok yeti tyl ve beyaz rak yapraklar bir bitki (Salvia en mt olan t rl oflicinalis). * Bu bitkiden yap s iecek. lan cak ada gibi gemi * pek byk (gemi). ada so an * Zambakgillerden, so ndan il olarak yararlan birtak maddeler elde edilen ok yk bir bitki an lan m ll (Urginea maritima). ada tav an * Evcil cinsleri de olan tav yakbir kemirici memeli (Oryetolagus cuniculus). ana n adab eret mua * Terbiyeli, ince davranmak iin tutulmas gereken yollar, davrantresi, davranbilgisi, topluluk tresi, grg. adac k adac l k * Kavramlar gerek varl oldu kabul eden, kavram gerekli kar olarak, tmel kavramlar n klar unu ine t n yaln nesnelerin adlar zca oldu ileri sren grnominalizm. unu , adagio * Yava , a olarak. r * Bu biimde al beste. nan adak * Adamak i i veya adan nezir. lan ey, adak adamak * bir dile gerekle amac kurban kesip yoksullara da in mesi yla veya kutsal bir gce ynelik bir niyette tmak bulunmak. adaklama * Adaklamak durumu. * Kk ada.

adaklamak * Kk ocuk yrmeye ba lamak. adaklanma * Adaklanmak i i veya durumu. adaklanmak * Ni duruma gelmek, ni anl anlanmak. adakl * Adaolan, adak adamolan. * Ni , yavuklu, szl. anl * Adak olarak ayr lm(hayvan). * Adak adanan yer. * Adaolmayan, adak adamamolan. * Ni olmayan. anl

adakl k

adaks z

adale

* Kas. adaleli * Kasl , kaslar k mi s, geli . adalesiz adalet * Kass z. * Hak ve hukuka uygunluk, hakk gzetme, do ruluk, tre. * Bu iuygulayan, yerine getiren devlet kurulu . i lar * Herkese kendine uygun d kendi hakk eni, olan verme.

adalet da tmak * kanunlarsayd haklar n sahiplerine vermek, tan nmak. adalet divan * Devletler aras ndaki birtak hukuk anla klar bakan ve merkezi La Haye'de bulunan uluslar aras m mazl na mahkeme. adalet kap s * Hak ve hukukun aranmas ba iin vurulan merci, mahkeme. adalet mahkemesi * Bkz. adliye mahkemesi. adalet rgt * Adliye te . kilt adalet saray * Mahkemelerin bulundu byk yap u . adalete teslim etmek * san, adalet i leriyle u an kurulu gtrmek. ra a adalete teslim olmak * san adalet i k, leriyle u an kurulu gidip hakk gerekli i ra a nda lemin yap n lmas istemek. adaletine snmak * (birinden) anlay ho gr, yak k beklemek. , nl adaletli * Adalete uygun d veya adaletli olan, adil. en

adaletlilik * Adaletli olma durumu. adaletsiz * Adalete ayk d veya adaleti olmayan. r en

adaletsizlik * Adalete ayk davran r . adal adal * Ada halk olan (kimse). ndan * Kas niteli olan; kasla ilgili olan, kas inde l. * Kaslar geli , adaleli, kasl iyi mi . * nsan.

adam

* Erkek ki i. * yeti , de kimse. yi mi erli * Birinin yan ve i bulunan kimse. nda inde * Birinin yararland, kulland kimse. * Birinin szn dinleyen, naz eken kimse, kayc n r. * huylu, gvenilir kimse. yi * (belirsizlik zamiri yerine), Herkes, kim olursa olsun. * Grevli kimse. * (isim tamlamalar Bir alanda derin bilgisi olan veya bir alan nda) benimseyen. * Ekoca. , adam adama (savunma) * futbolda, basketbolda kartak oyuncusunu kollama, rahat hareket etmesini, say m yapmas engelleme. n adam ak ll * Bkz. adamak. ll adam almamak * son derece kalabalolmak. k adam azman * ok iri yapkimse. l adam ba na * her ki her birine. iye, adam be enmemek * herkesi de grmek. ersiz adam boyu * Yakla olarak normal bir adam boyunda. k * boyunca. nsan adam de ilim * herhangi bir durumun gerekle memesi hlinde, kendisinin insan say lamayacaanlam kullan ant, nda lan gz dasz. adam etmek * e itmek, yeti tirmek, topluma yararl duruma getirmek. * bir yeri dzene sokmak veya bir iyarar duruma getirmek. eyi e adam evld * bir ailenin iyi yeti ocu yi mi u. adam gibi * terbiyeli, ak uslu. ll * adaml insanl yara yolda. a, a r * iyice. adam hesab koymak na * birine de vermek, sayg er gstermek. adam iine kmak * toplulu kar a mak, de insanlar bulundu yerlere gitmek, edosta gitmek. erli n u e adam iine kar mak * de bir toplulu girmek, kendisine de verilir olmak. erli a er adam k (veya yoklu tlnda unda) * iyarar kimselerin bulunmad durumda. e adam kullanmak

* iyi al rmas bilmek. t n adam olmak * geli bymek, manlamak. mek, i * iyi yeti mek, iyi bir duruma gelmek. adam sarraf * nsanlarkarakterini abuk anlayacak duruma gelmi n kimse, insan sarraf . adam sen de! (veya yalnadam) z * bir i nemsenmedi anlatmak iin sylenir. in ini adam s na gemek (veya girmek) ras * daha nce toplumda nemli bir yeri veya zel bir de yokken art kendisine nem ve de verilmek. eri k er adam yerine koymak * adamdan saymak, varln kabul etmek. adama * Adamak i i. adama dnmek (veya benzemek) * dzelmek. adamak * Bir dile gerekle amac kurban kesip yoksullara da in mesi yla veya kutsal bir gce ynelik bir niyette tmak bulunmak, nezretmek. * Kutsal sayd bir u ey runa kendini feda etmek, ant niteli sz vermek. inde * Ay rmak. adamak ll * Gere inden ok, iyice. adamakla mal tkenmez * byk vaatlerde bulunanlar iin alay yollu sylenir. adamca * nsana yara biimde. r * say olarak. nsan s

adamca z * Kendisine karsevgi veya ac duyulan adam. ma adamcas na * Adamca. adamc k * Yerilen, kmsenen; ac (kimse). nan adamc l * nsandan rkmeyen, insana al olan, insana sokulan, s m cakkanl , munis.

adamck ll * Adamc l olma durumu. adamdan saymak * bir kimseye de olmad hlde de vermek, sayg eri er duymak. adam * (bir i ustal yapan. i) kla adamad kaca can ks n na n

* Bkz. insan ad kaca can ks n na n. adamalacas n iinde, hayvanalacas n dnda * Bkz. insan alacas n iinde, hayvan alacas n dnda. adamiyisi alveri (veya i belli olur n te ba nda) * bir ki iyi bir insan olarak de iyi erlendirebilmek iin alveri veya i ahlk d davran te ba nda larda bulunmamas gerekir. adam atmak na * Bkz. tam adam atmak. na adam d na mek * (yap bir igzel bir rastlant lacak ) sonunda anlayan uzman verilmi na, na olmak. adam gre na * ki aras ayr k gzeterek. iler nda cal * herkesin yetene uygun olarak. ine adam bulmak n * Bkz. tam adam bulmak (veya adam d n na mek). adamkk * Bkz. adamotu. adaml k * nsana yak durum, tutum ve davran acak . * Yabanl k.

adamlsende kals k n * iyilik bilmese de sen yine iyilik et. * bu inas i l olsa sana yapt racaklar, bari kendili inden yap da onurunu koru. adamotu adams z * Patl cangillerden, geni yaprakl , kt kokulu bir bitki, kankurutan, adamkk (Mandragora autumnalis). * Yard s hizmetisiz. mcz, * Erkeksiz, kocas z.

adams k zl * Adamsolma durumu. z a'dan z'ye kadar * ba a tan a btnyle. , Adana kebab * K na bolca ac ymas biber kat haz larak rlanan kfte. i adanma adanmak adap * Adanmak i i. * Adamak i konu olmak. ine * Tre. * Yol yordam, yol yntem.

adap erkn * Yol yntem.

adaptasyon * Uyarlama. * Bir eseri evrildidilin, konu i uldu toplumun ya inanlar uyarlama. u ayna, na * Uyma. adapte * Uyarlanm .

adapte etmek * uyarlamak. adapte olmak * uymak. adaptr * Bir letin aplar birbirinden farkl paralar birini tekine geirebilmek iin yararlan ba c olan ndan lan lay. ada adak l adatepe * Adlar olanlardan her biri. ayn * Ada olma, ayn ta durumu. ad ma

* Genellikle tropikal blgelerde grlen ve evresindeki alak alanlar zerinde dik yamalarla bir ada gibi ykselen, a mdan dolay n ortaya kmtepe. adatma adatmak * Adamak i yapt ini rmak. adavet aday * D manl ya k. k, l * Bir grev, bir i kendini ileri sren veya ba iin kalar taraf ileri srlen kimse. ndan * Bir i yeti iin tirilmekte olan kimse, namzet. * Adatmak i yapt ini rmak.

aday aday * Herhangi bir i i yapmak, bir grevi yklenmek iin adayla k amas kazanmak amac ba n yla vuran kimse. * Milletvekili ve senatr seimlerinde, partinin aday olmak iin, partisinde yap n seimlere adayln lan koyan kimse. aday gstermek * bir i veya bir grev iin birini aday olarak belirlemek: Anayasa. aday olmak * herhangi bir i al e nmak veya seilmek iin istekli olmak. adayavrusu * veya ifte krekli kk bal teknesi. ki k adayln koymak * bir i veya greve seilmek iin kendini ileri srmek. adayl k * Herhangi bir i grev iin kendini ileri srme veya ba , bir kalar taraf ileri srlme, namzetlik. ndan * Bir grevde yeti tirilme.

adc

* Adc l retisiyle ilgili olan. k * Bu retiye ba kimse. l adc l k * Kavramlar gerek varl oldu kabul eden, kavram gerekli kar olarak, tmel kavramlar n klar unu ine t n yaln nesnelerin adlar zca oldu ileri sren grisimcilik, nominalizm. unu , addan treme fiil * Bkz. isimden treme fiil. addedilme * Addedilmek i i. addedilmek * Say lmak. addetme * Addetmek i i.

addetmek * Saymak. addolunma * Addolunmak i i veya durumu. addolunmak * Say lmak. aded adem * Adete, say ca. * Yokluk, hilik, lm. * Osmanl szlerle birle "-siz, -lik" anlam kullan ca erek nda l r. * Din inanlara gre ilk yarat insan ve ilk peygamber. lan * nsan, insano adam. lu, * nsanda bulunmas gereken olumlu zelliklere sahip olan.

dem

dem baba * nsanln babas dem. , Hz. * Hapishanede evresindeki mahkmlar haraca ba layan kimse. * Afyonke . dem elmas * G nt. rtlak k s dem evld * Bkz. demo lu. demci * demcilik yanl olan kimse. s

demcilik * XX. yzy ba simgecili karbir tepki olarak Rusya'da ortaya bir edebiyat ak . l n nda e kan m ademimerkeziyet * Yerinden ynetim. ademimerkeziyeti * Yerinden ynetimci.

ademimerkeziyetilik * Yerinden ynetimcilik. ademiyet demiyet * Yokluk. * nsanl k. * Do drst insana yakr durum, adaml ru k.

demo lu * denilen yarat n hepsi. nsan klar demotu * Bkz. adamotu. adenit adese * Lenf d mleri iltihab . * Mercek. * Kovucuk. * Gr derecesi, inceli i. * Say . * Herhangi bir say olan ( tane. da ey), * Bir kimsenin yapmaya al oldu al . m u ey, k * Topluluk iinde eskiden beri uyulan kural, tre. * Ay ba .

adet

det

det edinmek * bir al k ve huy durumuna getirmek. eyi kanl det grmek * (kad ay baolmak. n) det olmak * teden beri yap olmak. l r * bir gelenek durumuna gelmi ey olmak. det yerini bulsun diye * gerekli grld iin de yalnallmoldu iin. il, z u deta * Baya basbaya hemen hemen, sanki. , , * Bayayry le. * Say m bak ndan, say ca.

adete

adetimrettep * Bkz. tam say . adezyon kuvveti * Yan yana duran veya srtnen iki cismin moleklleri aras ndaki eki kuvveti. ad (veya ismi) gibi bilmek * ok iyi bilmek.

ad batas (veya ad batas ca) * "yok olasanlam bir ilenme. " nda ad batmak * (sevilmeyen bir veya kimse iin) unutulmak, ad lmaz olmak, artsz edilmemek. ey an k ad belirsiz * n olmayan, tan nmayan, kim ve ne oldu bilinmeyen. u ad okunmamak bile * birine hi nem verilmemek. ad kmak * kt bir n kazanmak. * hakk olmayan bir n kazanma. ad kmdokuza, inmez sekize * birinin bir kere ad kt sonra onun hakk ktan ndaki yayginan artkolay kolay dzelemez. n k ad deliye kmak * deli olmad hlde deli olarak tan nmak. ad duyulmak * tan nmak, nlenmek. ad gemek * an lmak, sz konusu olmak, ismi gemek. * ad lmak. yaz ad r kaldlmak * an olmak, silinip gitmek. lmaz ad kalmak * bir kimse veya bir ortadan ekildikten, ldkten sonra dillerde yalnad ey z dola mak. ad kar mak * (kt) bir i birinin ilgisi bulundu sylenilmek. le u ad ktye kmak * n kt olarak yay lmak. ad olmak * gereksiz, yersiz n olmak. ad san * bir kimsenin kimli i. ad stnde * ad belli oldu gibi. ndan u ad var * ya amayan, yaln hayalde var olan. zca

ad verilmek * ad tak lmak. ad l ad m * Zamir. * Yrmek iin yap ayak at nher biri. lan n lar

* Bir ad al yol (bu uzunluk 75 cm say mda nan l r). * Giri hamle. im, * Bir gsterge ucunun e olarak ayr lmyaylardan biri boyunca ald yol. * Ayakta temel duru bir aya trl ynlerde iki ayak boyu kadar ara ile yer detirmesi. tan, n i * Teknolojide iki di aras li ndaki aral k. ad ad m m * A a yava r r, yava . ad ad gezmek m m * her yerini dola grmek. p ad ad izlemek m m * arkas izlemek. ndan * gizlice takip etmek. ad atmak m * yrmek iin aya ne do uzat basmak. n ru p * bir i ilk kez giri e mek. ad atmamak m * gitmemek, u ramamak, aramamak. ad ba m * Birbirine yakyerlerde, ss n k k. ad n rmamak m att * bir yere girmesine engel olmak. ad n almak m geri * ba bir i geri dnmek. lad ten ad mlama * Ad mlamak i i. ad mlamak * Ad lmek. mla * Bir yerde ileriye geriye do giderek dola ru mak. ad n mlar amak * yrrken h zlanmak. ad n mlar seyrekle tirmek * h yrrken ad n zl mlar yava latmak. ad n klarmak mlar s t * daha kk ve abuk ad atarak h yurmek, ivmek, acele etmek. mlar zl ad k ml * Ad uzunlu m unda olan. * Bir yerin ok uzak olmadn belirtmek iin kullan l r.

ad msayar * Yrme s nda gerek sonulara varabilmek iin geilen yerin uzunlu anlayabilmek amac aya ras unu yla a tak alet, pedometre. lan ad na * o veya o kimsenin yerinde olarak, nam onun hesab eyin na, na.

ad a na almamak n z * darg k, k nl k nlgibi bir sebeple bir kimseden hi sz etmemek. nl rg k, zg k

ad almak n * ad tak lmak, ad verilmek. ad anmak (veya anmamak) n * birinden sz etmek (veya etmemek). ad balamak n * bir ba ndan ad sylemesini istemek. kas n ad bozmak n * and uymamak, and aykdavranmak. na na r ad kirletmek (veya lekelemek) n * adn ktye n kmas yol amak. na ad koymak n * kar veya fiyat kararlarmak. ln n t ad ta n mak * birinin ad an yla lmak, sahip oldu adsorumlulu yklenmi u n unu olmak. ad vermek n * birinin ad bildirmek. n * biri taraf salverildi sylemek. ndan k ini ad san yla yla * bilinen n ve niteli iyle. ad * S radan, hibir zelliolmayan. i * A baya alak. a k, l , * Ad uygunluk, beraberlik gerektirmeyen ve grup olarak yap bir tr yry mda lan .

ad ad m

ad defter * Bir i letmenin veya ticarethanenin yapt i lemlerinin muhasebe kay n geirilditicar defter. tlarn i ad kesir * Bayakesir. ad sulu adil * Basit sular leyen kimse. i * Adaletle i gren, adaletten, haktan ayr lmayan, hakk yerine getiren, adaletli. * Hakka uygun, hakl . * Adalete uygun olarak, haka. * Adle durumu. mek

adilne adle me

adle mek * Ad bir duruma girmek, baya mak. la adle tirme * Adle tirmek i i. adle tirmek * Adle mesine yol amak.

adlik adisyon

* Baya k, d l klk, a a k. l * (lokanta, otel gibi yerlerde) Hesap.

adlandlma r * Adlandlmak i r i. adlandlmak r * Ad vermek iyap i lmak. adland rma * Adland i rmak i. adland rmak * Bir kimseyi veya bir kullanarak belli etmek, ad vermek, ad koymak, tesmiye etmek. eyi * Ad koyma, ad vermeyi sa lamak, tesmiye etmek. adlanma * Adlanmak i i.

adlanmak * Kendisine ad verilmek. * Kt n kazanmak. adla ma adla mak * Ad durumuna gelmek. adlarma t * Adlarmak i t i. adlarmak t * Ad durumuna getirmek. adl * Ad olan. * nl. * Adla durumu. mak

adl yla ad * herkesin bilip tanbiimde. d adl sanl * nl. adl * Adaletle ilgili.

adl makam * Adalet i lerinin grld ve sonuca ba kamuya ait ynetim yeri. land adl merci * Adaletle ilgili sorunlarzm iin ba n vurulan resm daireler. adl polis * Adliye ierisinde gvenlisa p adl i yard olan kolluk gc. i lay lere mc adl sicil

* Bir kimsenin mahkmiyetinin olup olmadn anla n lmas konulmu iin olan kay t yntemi. adl tabip * Adl t grevli doktor. pta adl tatil * Her y Temmuz ile 5 Eyll tarihleri aras kanunda yazdurumlardnda, hibir adl i l 20 nda, l n lemin yap sre. lmad adl t p adl y l * T n adalete yard eden kolu; adaletin bu i u an kurulu bb m le ra u. * Mahkemelerin bir y l iindeki al sresi. ma

adl zab ta * Bir su sonras ve su delillerini adl yetkililere sunan kolluk kuvveti. san adliye * Hukuk ve adalet i lerini gren devlet kurulu . lar * Hukuk ve dalet i lerinin grld resm yap . adliye encmeni * Adalet komisyonu. adliye mahkemesi * Anayasa mahkemesi, genel mahkemeler, asker ve idar mahkemeler dnda kalan ve denetim mahkemesi olan Yarg ile hkm mahkemeleri. tay adliye nezareti * Osmanlmparatorlu unda adliye te nba oldu en st makam. kiltn l u adliye te kilt * Yarg organlar bu organlarbirbirleriyle olan ili ve n kilerini, derecelerini, grev ve yetkilerini dzenleyen ve yrten mekanizmanbtn. n adliye vekleti * Adalet bakanl. adliyeci adrenalin * Bbrek st bezlerinin etkili bir maddesi; hekimlikte damarlar daraltma, bron ama, kanamalar lar kesme gibi amalarla kullan l r. adres * Bir kimsenin arandnda bulunabileceyer, oturdu yer. i u * Gnderilen zerine, alnad ve bulundu yeri bildirmek iin yaz yaz eyin cn n u lan . adres b rakmak (gstermek veya vermek) * arandnda bulunabilece oturdu yeri bildirmek. i, u adres defteri * Ki ilerin kendilerine lz olan adresleri toplad defter. m klar adres kart * Adres defteri. adres kitab * Genellikle belli bir i veya meslekte olanlar i ev adreslerini toplu olarak gsteren kitap. n ve * Adliye kurulu meslek grevlisi. unda

adres makinesi * Posta gnderilerinin zerine k plstik veya madenden, adres basan alet. t, adres rehberi * Adres defteri. ads z * Ad olmayan, isimsiz. * Trklerde, ailesinden ayr iin artonun ad ta ld k n onun ad an hakk yitirmi mak, ile lmak n olan ve ancak bir yararlgsterince ad kazanabilen delikanl k . adsparmak z * Orta parmak ve sere parmak aras ndaki parmak, yzk parma . aerobik * H mzik temposu e inde yap vcudun evikli ve hareketlili dayanan bir tr jimnastik. zl li lan, ine ine aerobik solunum * Hcrede yalnmolekler oksijenin kullan bir solunum z ld ekli. aerodinamik * Hareket hlinde olan bir cisim zerinde havanyaratt etkiyi inceleyen bilim. n * Aerodinamik bilim alan ilgili. yla * Fizik biliminin gazlarhareketini inceleyen dal n . af * Bir suu, bir kusuru veya bir hatay balama. * Mazur grme veya grlme. * (grevden) lma. kar

af buyurun! * "affedersiniz" veya "affz ederim" anlam bir sz. n rica nda af lmak kar * bir suun balanmas Trkiye Byk Millet Meclisinden kanun iin karmak. af dilemek * balanmas istemek. n af kapsam al na nmak * af kanununa girmek. afacan * Zeki ve yaramaz (ocuk). afacanla ma * Afacanla i mak i. afacanla mak * Yaramazla yaramaz, ele avuca s mak, duruma gelmek. maz afacanl k * Afacan olma durumu, yaramazl k. afak * Ufuklar, drt bir taraf. afakan afak * Bkz. hafakan. * Belli bir konu zerine olmayan (konu dereden tepeden. ma),

* Nesnel, objektif. afaklik * Bkz. objektiflik. afal afal afallama * kbir biimde. a n * Afallamak i i.

afallamak * k ktan sersemle a nl mek. afalla ma * Afalla i mak i. afalla mak * k k iinde kalmak, p bir yapamaz olmak. a nl a r ey afallarma t * Afallarmak i t i. afallarmak t * k k iinde b a nl rakmak, birini p bir yapamaz duruma sokmak. a r ey afallatma * Afallatmak i i. afallatmak * k d a nl a rerek sersemle tirmek. afat afazi aferin * Ok alk ama, lama, be enme gibi duygular belirtmek iin sylenir, bravo. * Eskiden rencilere verilen be enme ve takdir k . d aferin almak * de grlp be erli enilmek. aferist afet * Vurguncu, dalavereci, n kar bilen, . karc * Do n sebep oldu ym. an u k * K ran. * ok kt. * Gzelliile insanana eviren, akl ba i k n alan kad ndan n. * Hastal n dokularda yapt bozukluk. klar * Afete u afet grm ram , . * Afetler, bellar, k ranlar. * Bkz. sz yitimi.

afetzede

affa u ramak * balanmak, affedilmek. affedersin veya affedersiniz

* zr dilemek iin sylenir. * kar kmak iin sylenir. affedilme * Balanma. affedilmek * Balanmak. affetme affetmek * Balama. * Balamak. * Ho ile kar gr lamak, mazur grmek. * Grev veya i ten karmak.

affetmemek * balamamak, ho grmemek. affetmi sin * "hi de yle de yan il", l yorsun" anlam kullan nda l r. affettirme * Affettirmek i i. affettirmek * Balanmas sa n lamak. affettuoso * Bir paranyumu ve duygulu bir biimde al anlat n ak naca n r. affeyleme * Affeylemek i i. affeylemek * Affetmek. aff dilemek (veya istemek) n * bir i veya grevi yerine getiremeyece nezaketle bildirmek. ini affza snarak n * "balayaca za gvenerek" anlam bir nezaket sz. n nda affolunma * Affolunmak i i. affolunmak * Balanmak, affedilmek. Afgan * Afganistan halk veya bu halksoyundan olan kimse. ndan n * Afganistan'a ve Afganistan halk zg olan. na Afganl * Afgan. afi * Gsteri m, caka. , al

afi kesmek (satmak veya yapmak) * birine kargsteri yapmak, kabaday etmek. l k

afif afife afili afis

* ffetli. * Namuslu, iffetli, sayg er (kad de n). * Gsteri al . li, ml * Gm n k baln .

afi

* Bir duyurmak, tan iin haz eyi tmak rlanan, o resimli duvar iln u .

afi asmak * duvarlara iln yap rmak. t afi yutmak * yalana dolana kanmak. afi i * Afi yapan sanat . afi ilik afi e * Afi yapma sanat . * A duyulmu km a , .

afi etmek e * a vurmak, belirtmek, duyurmak, dile d a rmek, reklm etmek. afi olmak e * (bir kimse) bilinmeyen bir ynyle tan nmak. afi leme * Afi asma i afi i, lemek i i.

afi lemek * Afi p duyurmak. as * Nitelemek, gstermek. afi kalmak te * (oyun iin) ilgi grerek gnlerce oynanmak. afiyet * Hasta olmama durumu, sak, esenlik. l

afiyet bulmak * iyile sa kazanmak. mek, ln afiyet olsun * bir yiyip ienlere "yaras anlam sylenen iyi dilek sz. ey n" nda afiyet olsun eker * "yaras a tad yensin'" anlam sylenir. n, yla z nda afiyet zere olmak * sakl l , rahat ya amak.

afiyetle afoni aforizm

* a tad keyifle. yla, z * Bkz. Ses yitimi. * zl sz, zdeyi .

aforoz

* Hristiyanl kilise taraf verilen "cemaatten kovma" cezas kta ndan .

aforoz etmek * kilise birli inden karmak. * dar biriyle konu l p mamak, yak olmaktan n karmak, ilgiyi kesip uzaklarmak, ad duymak bile t n istememek. aforozlama * Aforozlamak i i. aforozlamak * Aforoz etmek, kovmak. aforozlu afra tafra * al m. * al . ml afral tafral * al . ml Afrika ekirgesi * De ik boyda ve renkte genellikle kuzey Afrika'da ekilmemi i arazilerde rastlanan zararsbir ekirge z (Locusta migratona). Afrika domuzu * ift parmakl lardan, kalderili, Afrika'da ya ve yaban domuzuna benzer bir hayvan (Phacochoerus n ayan aethiopicus). Afrika menek esi * eneklilerden, tyl yaprakl ki , mor, pembe, beyaz renkli iekleri olan, evlerde saks yeti da tirilen ok yk bir ss bitkisi (Saintpaulia ionantha). ll Afrikal * Afrika kkenli olan kimse. * Afrikal oyuncu. Afrikal l k * Afrikal olma. afsun afsuncu * By, fsun. * Byc, frk. * Aforoz edilmikovulmuuzaklar , , tlm .

afsunculuk * Afsuncunun yapt i . afsunlama

* Afsunlamak i i. afsunlamak * Bylemek. afsunlanma * Afsunlanmak i i. afsunlanmak * Bylenmek. afsunlu Af ar * O Trklerinin 24 boyundan biri. uz aft aftos * Pamukuk. * Oyna , metres. * Byl, sihirli, fsunkr.

afur tafur * al m. afur tafura gelmemek * al satmadan ho m lanmamak; byle bir davran kartepki gstermek. a afyon * Olgunla mamha kapsllerine yap izintilerden s sonradan kat an st; iinde morfin ve ha lan zan, la kodein gibi ok uyu turucu maddeler bulunan, gl bir zehir olmakla birlikte, hekimlikte kullan de bir il. lan erli afyon ekmek * keyif iin afyon yutmak. afyon ruhu * Yat r olarak kullan afyon tentr. c t lan afyonke * Keyif iin afyon yutan veya eken (kimse), afyon tiryakisi. afyonke lik * Afyon ekmeye d knlk. afyonlama * Afyonlamak i i. afyonlamak * Afyon vererek uyu turmak, uyutmak. * Telkin yoluyla do d ru nmeyi nleyerek zararl yola srklemek. bir afyonlanma * Afyonlanmak i i. afyonlanmak * Afyonlamak iyap i lmak. afyonlu * inde afyon bulunan. * Afyon yutmu . * Dalg uyu , uyu (kimse). n, mu uk

afyonu ba vurmak na * a davran r larda bulunacak kadar fkelenmek, ne yaptn bilememek. afyonunu patlatmak * kendi keyfine dalmolan birini fkelendirmek. Ag aga * A a. agh * Bilir, bilgili, haberli, uyan k. * Gm k 'n saltmas .

agh olmak * bilgi edinmi olmak. agami aganta emir. agaragar * Deniz yosunlar lan, beslenme endstrisinde, hekimlikte ve bakteriyolojide kullan bir tr ndan kar lan jeltin, jeloz. agel * Arap erkeklerinin kefiyelerinin zerine ba klar lad , ynden rlm n ember ba kal . agitato * Bir parancanl co al anlat n ve kulu naca n r. * Y veya lka edilmekte olan bir halat ve zincirin k bir sre elde tutulup b lmamas verilen sa n sa rak iin * Gney Amerika'da ya ayan, mavi ve ye metalik yans bir ku il mal .

agltinasyon * Kmele im. agltinin agnosi * Tanzl s k. agnostik * Bilinemezci. * Bilinemezcilikle ilgili. * Serumda meydana gelen antikor.

agnostisizm * Bilinemezcilik. agnozi * Duyularda herhangi bir bozukluk olmamas ra s sisteminin belirli bir yerindeki doku na men nav bozuklu undan ileri gelen alg kayb yoklu veya u. Agop'un kaz bakmak gibi * aptal aptal bakmak. agora * Yunan klsik devrinde, sitenin ynetim, politika ve ticaret i lerini konu iin halktopland alan, mak n halk meydan .

agorafobi * Bkz. alan korkusu. agraf agrafi * Kanca, kopa. * Bkz. yazma yitimi.

agrandisman * Byltme. agrandisr * (foto l Bylte. raf kta) agreje agreman agu * St ocuklarn ne n elendikleri zaman klar kard ses. agu bebek * Byd hlde bebekli zenen ocuklara alay yollu sylenir. e agucuk * St ocu u. * St ocu sevmek iin sylenir. unu * Agulamak i i. * Yeni do bebeklerin ses. mu kard * (yabanc lkelerde) Doent olmak iin s vermi nav kimse, doent. * Bir elinin bir lkeye atanmas nce o lkeden istenen uygun grme yaz. ndan s

agulama

agulamak * (bebek) Agu agu diye ses karmak. agu a * sicim, tel gibi ince plik, eylerden kafes biiminde yap lmrg. * rmcek gibi birtak hayvanlarsalg yla olu m n lar turduklar rg. * lke yzeyine yayg tlmrg, nlar ebeke. * Tuzak. * Oyun alan ortadan ikiye blen iple yap n lmrg. * aprazlama rg ile yap ve kale direkleri arkas gerilen rg, file. lan na a * Donun veya pantolonun aparas gelen yeri, apk. na l a atmak (veya b rakmak) * balavlamak iin denize a k salmak. a benek * A koyulu kahverengi a kl grn nde olan, arpa yapraklar yerle olduka nemli zararlara yol na erek aan askl mantar. * Bu mantar ortaya ekin hastal. n kard a ekmek * Kucak.

* yakalanan bal toplamak iin asudan klar karmak. a nesi i * A rlmesinde kullan i n lan biiminde tahtadan veya plstikten yap lmalet. a i ipli * Keten, kenevir, naylon gibi maddelerden a m kullan iplik. yap nda lan

a kay * Bala n kay k lar ta yan k. a kepe a kurdu * En ok elma ve erik gibi yemi alar zarar veren bir kurt. a na a unu kur * Bala n k lar suda tutmaya yarayan zeytin ekirdebiiminde delikli kur madde. i un a mantarlar * ve hayvanlarda hastal yol aan ve birok tr iine alan ilkel bitkiler toplulu nsan a u. a tabaka a tonos * Gotik mimaride kullan biiminde paral lm a , tonos. a torba * 25 cm geni inde ve 50 cm uzunlu li unda a yap rm yosunlarsuya dal dan lmk z n narak avlamada kullan bir ip ve kay makara yard ile suyun yzeyine p inebilen bir torba. lan, ktaki m k a yatak a a * Hamak. * Kk kesimde geni rl topraklar olan, sz geen, varl kimse. kl * Halk aras say ve sz geen erkeklere verilen san. nda lan * Byk kardea , abey. * Okur yazar olmayan yaca ki l ilerin adlar birlikte kullan san. yla lan * Osmanlmparatorlu unda baz kurulu n ba bulunanlara verilen resm san. lar nda * Gz yuvarlarn i yzeyinde grme sinirinin yay n lmas beliren, duyarl blm, retina. ile a , a ms * Bal l kullan a rlerek yap uzun sapl k kta lan, dan lan sepet.

a bor eder, u har a ak * a para sntiinde olup bor etse de, u hlden anlamaz ve bol harcamay a k s ak, srdrr. a kap a s * Yenieri a ndairesi. asn a yama a * Yenieri a na ba emir avu as l u. a ababa * Dede, ata. * San a" olan babaya ocu "a unun sesleni i. * Bir yerde, bir topluluk iinde etkili olan, sz geen, ileri gelen (kimse). * Bir kimsenin kendinden ya byk olan erkek karde a i. * Karde olmayanlar aras da genellikle ya byk olanlara bir sayg nda a sesleni i olarak kullan l r.

a abey

a abeylik

* A abey olma durumu. a abeylik etmek (veya yapmak) * Birini a abey gibi korumak, gzetmek. a keinin dala bakan o aca kan laolur * ocuklar ana ve babalar ndan rendiklerini yapmaya zenirler. a pabucu yerde kalmaz aca ksa * davran na engel olacak hibir tak s lar nt yok. a dayanma kurur, adama (insana) dayanma lr aca * insan yapacai ba na de kendine gvenmelidir. te kalar il, a kurt, insan yer ac dert * kurt a nas ac l iten ie kemirirse dert de insan iten ie yer bitirir. a a * Gvdesi odun veya kereste olmaya elveri bulunan ve uzun y ya li llar ayabilen bitki. * Bu gibi bitkilerin gvdesinden ve dallar yap ndan lan. * Direk.

a ar a s * Dzgn kanatl , kuyru unda yumurtlama hortumu olan, 3-4 cm boyunda a zararl. a s a bal a * Erik, kay gibi a s alardan s zamk. zan a biti a * Yar kanatl m lardan, bitkiler zerinde ya ayan, s c bcek tr (Psylla). ray bir

a ile a i * Ahududu. a ebegmeci a * Ebegmecigillerden, boyu yksek bir ot (Fr. lavatere). a kaplama a * Konut duvarlar yal ve gzelle n tma tirme amac a veya a rnlerinden yararlan yap yla a a larak lan kaplama. a kavunu a * Turungillerden, Akdeniz lkelerinde yeti ta yapraklar en, mavimsi pembe, kk bir a (Citrus a medica). * Bu a n iri bir limon grn ac ndeki buru kabuklu yemi uk i. a kurba a as * Kurba agillerden, boyu 3-5 cm olan, s yaprak ye a rt ili, alara t rmanan bir kurba tr (Hyla arborea). a a kurdu a * A alar kemirerek beslenen birtak sinek kurtuklar verilen ad. m na a kpesi a * Hatmi. a mantar a * A biten bazitli mantarlara verilen ad. ata a minesi a * Mine ie igillerden, bahelerde ss bitkisi olarak yeti tirilen, k z rm, mor iekli bir a k (Lantana). a a mobilya a

* Oturma, yemek yeme, al yatma vb. i yap nda kolaylve rahatlsa ma, lerin lmas k k layan, paralarn n byk o unlu masif, lifli, yangal tabakal a malzemeden yap ta u ve a lan, nabilir veya sabit olarak kullan e lan ya. a nemi a * A bulunan su miktarn, ayn acmutlak kuru a oran ata n a n rlna . a olmak a * bir yerde ve ayakta ok beklemek. a oyma a * Oyma bask sanatlar dz bir bask ndan tekni i. a sak a z * Reine. a sansar a * Sansargillerden, s koyu esmer, karn rt daha a iyi t k, rmanan, postu de bir memeli tr (Martes erli martes). a ya e a iken ilir * ocuklar kk ya kolay e byk insan kolay kolay e ta itilir, itilemez. a k a * Taflan gibi, dallar dibinden ba layarak atallanan kk a a. a l a k * A yeti a tirme i i.

a adelen * Yuva yapmak iin a alar oyan bcek. a akakan * Seregillerden, a kurtlar geinen bir ku a ile (Picus). a akesen * Zar kanatl lardan, kurtuklar ok gl fidanlar en zerinde ya ayarak yapraklara zarar veren, kara renkli bir bcek (Hylotoma). a alama * A alamak i i. a alamak * A aland rmak. a aland r lma * A alandlmak i r i. a aland r lmak * A duruma getirilmek. al a aland rma * A aland rmak i i. a aland rmak * Bir yeri a duruma getirmek. al a alanma * A alanmak i i. a alanmak * A duruma gelmek. al

a ma ala * A mak durumu. ala * Bitki ekilleri gsteren ve akiklerde oldu gibi maden filizlerinin gerek yzeyinde gerek ilerinde rastlanan u tabi desen. a mak ala * A durumuna gelmek. a a al a k al * A olan. ac * A be a i. * A bol olan (yer). ac

a kl al * A alar olan (yer). bol a as * A benzeyen, a and aca ac ran. a z as * A olmayan. ac

a alanma * A alanmak i i. a alanmak * A tavr narak al yapmak. a tak m a k al * A olma durumu. a * Kibar ve cmerte davran . -a / -e an en * Fiilden s ve isim yapma eki: yat-a gez-e ol-a dur-a pi en vb. fat an, en, an, an, -e a n aln an terlemezse n burnu kanamaz rgad * i veren i ile birlikte al isi mazsa i i var gcyle sar i e lmaz. a n eli tutulmaz an * cmertli elinin a tartlmaz. i, kl, a k ar a arma * A armak i i. * Tan atma, skme. afak a armak * Ak olmak, ak duruma gelmek, beyazlanmak, solmak. * Ayd nlanmak. a art * Uzaktan ancak seilebilen, belli belirsiz bir akl k. * St, yo peynir, ayran gibi yiyecek ve iecekler. urt, a lma art * A lmak i art i. a lmak art * Akla mrengi solmu , .

* Temizlenmek, beyazlat lmak. a artma * A artmak i i. * Kuyumculukta gm temizleme i i. a artmak * Ak duruma getirmek, beyazlatmak. a beneklilik * Arpa bitkisinde grlen mantar hastal (Pyrenophora). a c a k c a l c k * A baltutma. ile k a da * Kaynat ok koyu ve yap bir macun durumuna getirilen pekmez veya limonlu eriyi larak kan eker i. * A baltutarak geinen kimse. ile k * Palmiyelerde ieklerin dibinin evresindeki telli k n.

a yapmak da * vcuttaki fazla tyleri a ile almak, temizlemek. da a dac * eker, tatl helva yap nda a haz ve m da rlayan i i. * A ile vcuttaki fazla tyleri veya k temizlemeyi meslek edinmi da llar kimse.

a dalanma * A dalanmak i i. a dalanmak * A durumuna gelmek, a maya ba da dala lamak. * A bula da mak. a ma dala * A mak durumu. dala a mak dala * A durumuna gelmek, a da dalanmak. * (sohbet) Tam tad var durum almak, koyula na l r mak. a t dalarma * A t i dalarmak i. a t dalarmak * A durumuna getirmek. da a dal * A dalanm . * (deyi iin) Bilinmeyen kelimelerle, anla g, dolambal lmas cmlelerden olu an. * Karma k. * Pekmez yapmaktan ba i yaramayan zm. ka e * A rmak i d i.

a k dal a rma d

a rmak d

* A na sebep olmak. mas * A ainmek, yk veya terazide denge bozularak bir yan a gelmek. r

* Organizmaya girince kimyasal etkisiyle fizyolojik grevleri bozan ve miktar gre canl ldrebilen na y madde, zehir. aa ac * Zakkum. aie i * Zakkum. agibi * ac veren, ok etkileyen. * ok sert, keskin. aotu * Bald ran. a l * Koyun ve kei srlerinin geceledi it veya duvarla evrili yer. i, * Baz ld n, zellikle ayevresinde grlen geni ayd k teker, ayla, hale. y zlar n ve nl * Baz grntlerdeki ok kl cisimleri evreleyen kl teker. * Averme, zehirleme. a lamak * Avermek, zehirlemek. * (bir Akatmak. eye),

a lama

a rma land * A rmak i land i. a rmak land * A duruma getirmek. l a lanma * A lanmak i i.

a lanmak * Bilmeden veya fark olmadan zehirli bir yemek veya imekle zehirlenmek. nda ey a ma la * A mak durumu. la

a mak la * A duruma gelmek. l a o do ovada otu biter lda lak sa * Tanr yarattnr n her n zk verir. a l * inde abulunan, zehirli. a bcek l * Kkanatl n lardan, ba bcekleri yemesi bak ndan yararl bcek. (Carabus). ka m bir a llanma * A llanmak durumu.

a llanmak * Toplan bir arada durmak. p * evresinde a denen hale olu l mak, halelenmek. a m a ml * Aya stndeki tmsek yer. n * st a tmsek olan (ayak). r

a d na rmek * tuza d na rmek. a nma * A nmak i i. a nmak a r * (hayvan) Yere yatyuvarlanmak. p * Tart ok eken, hafif kar . da t * Davran yava lar olan. * De ok olan, gsteri eri li. * ap , boyutlar byk. * etin, g. * Tehlikeli, korkulu, vahim. * Snt k veren, bunalt. c * Dokunakl , insangcne giden, kc n r. * Yava . * A l , cidd. rba * (koku iin) Keskin, bo ucu. * (yiyecek iin) Sindirimi g. * Yo un. * (uyku iin) Uyan lmas derin. g, * Kk, alak. s * G i sa iten, r. * A siklet. r * Acele etmeden. * Fazlas yla.

a a r r

a aksak yrmek (veya gitmek) r * pek yava olarak. a almak r * bir i yava te davranmak. a ara r a ayak r * A vas ta. r * Do urmas n (gebe kad yak n).

a basmak r * a fazla gelmek. rl * bir i gc ve etkisi stn gelmek. te a basmak r * gc, etkisi veya zellidaha stn ve belirgin olmak. i * bir i gc ve etkisi stn gelmek. te

a basmak r * bir kimse kbusa u ramak. a canl r * ok yava yapan, evik olmayan. i * Varl snt k veren sevimsiz. * Tembel. * Gebe (kad n). a canl r l k * Hareketlerin yava olmas mbk, tembelce davranbiimi. , h ll a ceza r * A hapis ve be ldan yukar hapis cezalar r y olan .

a ekmek r * tart a gelmek. da r a durmak r * cidd, a l , oturakl ukkanl rba , so hareket etmek. a elli r * Bkz. eli a r. a ellilik r * Eli a olma durumu. r a ezgi r * ok a yava r, yavaahenkli. ,

a gelmek r * gcne gitmek, onuruna dokunmak. * yap g gelmek. lmas a hapis cezas r * 2-24 y l veya mr boyu hapis cezas . a hastal r k * lmle sona erebilecek gibi olan hastal k. a hidrojen r * Dteryum. a i r * Byk tehlikeler yaratan ve fazla g isteyen her trl i .

a i itmek (veya duymak) r * kulaklar i iyi itmemek, kulaklar i az itmek. a kamak r * gcendirici olmak. a kayba u r ramak * madd ve manev byk zarar grmek. a kay p r * (sava , deprem, sel gibi do afetlerde) Byk kay al p. * Madd zarar. a kre r * Yer yuvarla n, yo n unlu ve kat olan blm, barisfer. u l ok

a ol! r

* cidd, a l ukkanl rl , so rba , sab ol!. * acele etme, yava ol!.

a oturmak r * uslu durmak. a para cezas r * Baz sulara gre takdir edilen para cezas . a sanayi r * retim aralar yapan sanayi. a satmak r * nazlanmak, gnlsz davranmak. a s klet r * Baz dallar yar lara ile srlandlan kategori, ba k. spor nda mac n n r rl a rl a sylemek r * ac , dokunakl , szler sylemek. a sz r a su r * Baz nkleer reaktr tiplerinde ntron yava colarak kullan iinde hidrojen atomlar lats lan, yerine dteryum izotoplar bulunmas sonucu olu su (DO). an a top r * Gl, nl, tan nmkimse. a uyku r * Uyan lmas derin uyku. g, * Ki onuruna dokunan, dayan inin lmas sz. g

a vas ta r * Motoru, a yk veya birden fazla rmork ta r amac glendirilmi mak yla kamyon ve benzeri ara. a vas ehliyeti ta r * A vas srclerine verilen kullanma belgesi. ta r a ya r * Kal ya n . a l rba * Davran ll, olgun (kimse), vakur, cidd. lar a l l rba k * A l rba olma durumu, vakar, ciddiyet. a rca a rdan * A olarak. r a almak rdan * bir igereken sre iinde bitirmemek. i * bir ignlsz, isteksiz yapmak, geciktirmek. i a rkanl * Olduka a r.

* Hippokrates'in ortaya att a canl so r l k, ukluk, kolayca duygulanmaygibi nitelikleri kendinde toplayan ki tipi. ilik * Bkz. a canl r . a l rkanl k * A rkanl olma durumu. a rlama * A rlamak i ikram, izaz. i, * Gelin veya gvey kar rken al k bir hava. lan nan vrak

a rlamak * Konu sayg a gstererek onun her trl rahat, ihtiyac sa n n lamak, ikram etmek, izaz etmek. a rlanma * A rlanmak i i. a rlanmak * A rlamak i konu olmak. ine a ma rla * A mak durumu. rla

a mak rla * (hava) Sc bunalt bir durum almak, bozulmak. k ve c * (hasta iin) Tehlikeli duruma gelmek, fenala mak. * Yava lamak. * (gebe kadiin) Do n urmas yakla mak. * A l rba olmak. * (yiyecek) Bozulmaya yz tutmak. * Gle zorla mek, mak. * (organ iin) Grevini yapamaz duruma gelmek. a t rma rla * A t i rmak i. rla a t rmak rla * Bir a mas yol amak. eyin rla na a rlatma * A rlatmak i i.

a rlatmak * A rlamak i yapt ini rmak. a altde rlnca n mek * ok de olmak. erli a (ortaya) koymak rln * kimli ve ki ini kabul ettirmek. ini ili a k rl * A olma durumu. r * De olma durumu. erli * A l l rba k. * Tehlikeli olma durumu. * Snt bunalt durum. k l , c * Orduda bir birli cephane, yiyecek ve e ykleri. in ya * eyizini dzmek iin gveyin geline verdipara, kal i n. * Uyu ukluk ve gev durumu. eklik * Uykuda iken gelen ve insana bo gibi bir duygu veren durum. ulur * Yer ekiminin, bir cismin moleklleri zerindeki etkisinin olu turdu bile u ke.

* Tak . * Yk, klfet. * Sorumluluk. * Etki, yetki, bask , glk. * Dikkati ve nemi bir zerinde yo t ey unlarmak. * Terazilerde tartma iyap i l bir kefeye konulan nesne. rken * De erlendirmelerde herhangi bir konu veya evreye, ola n zerinde ve belli oranda, fazladan bir de an er tan nmas . a k basmak (veya kmek) rl * gev ve uyku gelmek. eklik * (uykuda) sntduruma girmek. k l * A bir hava kaplamak, sessizlik olu r mak. a k merkezi rl * Bir cismin btn noktalar ayr etki yapan yer ekimi kuvvetlerinden olu tek kuvvet na ayr mu durumundaki bile kenin uygulama noktas . * Bir i en nemli blm. in a k olmak rl * birine yk olmak, kendi masraf ba na ektirmek, snt n kas k vermek. a kl rl (de er). a rsama * A rsamak hareketi. a rsamak * Birine karso davranarak snt uk k verdi anlatmak. ini * Bir iyava i yapmak, nemsememek, ilgilenmemek. * Bir ia bulmak, yk saymak, yksnmek. i r a ak r * Yn, iplik e irilen ia t iin alt ucuna geirilen yar kre biiminde, ortas i rmak rla m delik a veya a kemik para. * Teker biiminde yass nesne, kurs. a aklanma r * A aklanmak iveya durumu. r i a aklanmak r * banda veya (ergenlik s nda) memede a ak biiminde bir tmsek olu ras r mak. a * A iveya biimi. mak i * (su buharn ve ba gazlar Yerden havaya do ya kar . n ka n) ru k, t * De erlendirmelerde, herhangi bir konu veya evreye ola n zerinde ve belli bir oranda, fazladan tan an nan

a t

* len bir kimsenin genli gzelli iyiliklerini, de ini, ini, erlerini, arkada b klarn ac n byk rakt n lar veya felketlerin acetkilerini dile getiren sz veya okunan ezgi, yaz yaz u, mersiye. l lan , sa * A lama, gelin olan bir kn arkas meziyetlerini saydkerek a z ndan p lama. a yakmak (veya tutturmak) t * a sylemek, a dzmek. t t a t a l k t * lye a sylemek iin para ile getirilen kimse, sa t ucu. * A n i n i veya mesle t i.

a tlama a z bo luk.

* lm anmak iin dzenlenen trende okunan vg. leri * Yzde, avurtlarla iki ene aras ses nda, karmaya, soluk al vermeye ve besinleri iine almaya yarayan p * Bu bo un dudaklar lu evrelediblm. i * Kaplarveya ii boeylerin ayan n k . * Bir akarsuyun denize veya gle dkld yer, munsap. * Koy, krfez, liman, yol gibi yerlerin ayan k . * Birka yolun birbirine kavu u yer, kav tu ak. * Kesici aletlerin keskin yan . * Bir dilin srlar n iinde, blgelere ve sflara gre deen syleyi n i zelli i. * Birini yan ltmak, kand amac dolambal rmak yla birtak szler syleme zelli m i. * Bir blge ezgilerinde grlen zelliklerin tm. * Bazen "kez" anlam gelir. na * slp, ifade zelli i. * (tehlikeli iin) Pek yakyer. eyler n

a z

* Yeni do urmu memelilerin ilk st.

a amak z * sz sylemek, konu mak. * azarlamak, paylamak. a amamak z * tek bir sz olsun sylememek, susup kalmak. a at rmamak z * ok konu ba nsz sylemesine, konu na engel olmak. arak kalarn mas a a z za * a na kadar, tamamen. z a a vermek (veya konu z za mak) * iki kibirbirine pek yak durarak ba i n kalaritmeyecek biimde konu i mak. a al z kanl * ok sylendiiin bir sz sskullanma durumu. i k k a aramak (veya yoklamak) z * renmek istenilen syletecek yolda dil kullanmak. eyi a birli z i * Bir konuda anla ayn arak biimde konu sz birli ma, i. a birlietmek z i * bir konuda anla aynekilde konu arak mak, sz birlietmek. i a birlietmek z i * bir konuda anla ayn arak biimde konu mak, sz birlietmek. i a burun birbirine kar z mak * dayak yeme sonunda yz, yara bere iinde kalmak. * yzde a fke, znt, yorgunluk gibi durumlarizleri grnmek. r n a dala z * A kavgas at ba dil dala z , kar kl l ma, r ma, . a deikli i i z

* Yeme e in idinde deiklik. i a detirmek i z * nce syledi ba trl anlatmak. ini ka a dil vermemek z * hi konu mamak, susmak. a dolusu z * A n alabilecekadar. z i * (kfr iin) Birbiri ard birok. nca, a khyas z * Birinin syleyeceszlere kar kimse. i an a kalabal z * Birbirini tutmayan gereksiz szler. a kalabalna getirmek z * birini gereksiz szler sylemek yolu ile a rtmak. * sz syleme becerisine sahip olma. a kavaf z * Kar ndakini kand iin gerekli gereksiz ok sz syleyen. s rmak a kavgas z * Kar kl a szler syleyerek yap eki at dil kavgas l r lan me, ma, . a kokusu z * Bir kimsenin ekilmez davran , istekleri, szleri. lar a kullanmak z * duruma, ortama gre sz sylemek, szn amac gre detirmek. na i a ni an z * Yalnszle yap ni z lan anlanma. a satmak z * yksekten atarak kendini vmek. a akas z * Szle yap lan aka. a tad z * (ailede veya toplumda) Dirlik dzenlik, iyi geinme veya rahatl k. a tad yla z * huzurla, rahatliinde, iine sine sine, lezzetini duyarak. k a tamburas z almak * szle avutmaya, oyalamaya al mak. a tats z zl * Bir topluluk iindeki geimsizlik, huzursuzluk. a t kamak z * konu imkn ma vermemek. a tfe z i * Mermileri iddetle flenerek f lan bir e tfek tasla rlat it . a ttn z

* Keyif iin a i zda nenen bir tr ttn. a nls z * Geniz yoluna kaymadan nl, a l nl. kan zs a yapmak z * birini kand yan amac duygular, d rma, ltma yla n ncelerini oldu undan ba trl gsterecek biimde ka konu mak. a yaymak z * ave drst konu k maktan ka nmak. a yer, yz utan z r * arma alan, arma verenin iste yerine getirmeye alr. an an ini a yoklamak z * Bkz. a aramak. z a da zda lmak * (genellikle hamur i i iin) iyi pi ve lezzetli olmak. mi a sakgibi i zda z nemek * bir sz veya d nceyi sstekrarlaydurmak. k k p a zdan * Yazolmayarak, szle, szl, l ifah.

a a zdan za * Herkes birbirine syleyerek. a a dola (veya gemek) zdan za mak * herkes birbirine sylemek. a burun yak karde karyak zdan n, ten n n * "insankendi yarar n her eyden nemlidir" anlam kullan nda l r. a dolma zdan * (top veya tfek iin) Namlusu a ndan doldurulan. z a kapmak zdan * ba ndan dinlemek yolu ile yar yamalak birtak bilgiler edinmek. kalar m m a zlama * A zlamak i i. a zlamak * Bir ikolaylamak. i * Bir paray yuvas geirmek iin nce yuvana n na n z ayarlamak. * Bir bo n veya bir limana n az n z ortalamak. a sakolmak zlara z * herkesin diline d mek. a ma zla * A mak iveya durumu. zla i a mak zla * kan damar ki , birbiri iine a lmak. a zl * A herhangi bir biimde olan. z

a k zl

* Bir ucuna sigara tak br ucundan nefes ekilen ubuk biimindeki ara. lan, * Nefesli alg a gelen yer. larda za * Yemi kfelerinin zerine yaprakl dallarla yap kapak. lan * Kuyu bilezi i. * Su tesisat su alvermeye yarayan vanal nda p u. * Hayvanrmas zararl yemesine engel olmak iin a na tak tel, deri gibi kafes. n s na, bir ey z lan * (dokumac zgnn a kapand ve iinde meki getiyer. l kta) l p in i * Telefon ve benzeri cihazlarda a yaklar blm. za tlan * Bir ba yer. eyin lad * Huni.

a k zl * A k yapan veya satan kimse. zl a zotu a l zs * A ilgili. zla a l nl zs * Bkz. a nls. z a z zs * A olmayan. z * Yumu huylu, sessiz. ak * Toplar lemek iin falyaya konulan ve barutun patlamas sebep olan madde. ate na

a a lad layacak * a lamak zere olan. a lama a lamak * znt, ac , sevin, pi manl aldanma vb.nin etkisiyle gz yadkmek. k * A budandnda kesilen yerlerden besi suyu veya z su akmak. a * S zlanmak, yak nmak. * Bir duruma karznt duymak. a lamak para etmez * zlmenin yarar olmaz. a lamakl * A gibi olan, zntl. lar a lamakl olmak * a layacak duruma gelmek. a lamal * A gibi olan, a lar layacak gibi. * Ac duygusu uyand ma racak hlde, s zlamal . a lamayan ocu meme vermezler a * hakk aramas bilmeyen kimsenin i n n i grlmez. a lams a lanma * A layacak gibi, a lamal . * A lanmak i i. * A lamak i i.

a lanmak * A lamak iyap i lmak. a lant * Hafif hafif a lama.

a gzden, sahte szden kendini sak lar n * "kendini ac ranlardan kork" anlam kullan nd nda l r. a ma la a mak la * A mak i la i. * Birlikte a lamak. * S zlanmak.

a a lata lata * Srekli a latarak, devaml eziyet ederek, zerek. a lat a c lat * A lamaya yol aan. a lat a latma a latmak * A latmak iveya biimi. i * A latmak i i. * A lamas yol amak. na * Trajedi.

a a laya laya * A layarak. a layanmal n glene hayretmez * birinden haksolarak al mal onu alana yarar z nan n olmaz. a c lay a lay a l * Abulunan. a ma * A i mak i. * Akan y z, ld ahap. * Sarkmak, a inmek, e a ya ilmek, meyletmek. * Ykselmek, yukar kmak. * Koyun ve kei ba al vergi, say vergisi. nan na m * A namak i i. * lnn ard a ndan lamak iin para ile tutulan kimse, a , yas t . * A lamak iveya biimi. i

a mak

a nam a nama

a namak

* (hayvan) Yere yatyuvarlanmak. p

a namc * A vergisi toplayan kimse. nam a raz a r * Vcudun herhangi bir yerinde duyulan srekli ve iddetli ac . a kesici r * Ac, sy y z dindirici (il). a kesimi r * A duyusunun kendili r inden veya tedavi sonucu yok olmas , analjezi. a s r z * Rahats k veren ac zl , sanc . akesen r * A duyusunu ortadan kald dindiren (il vb.), analjezik. r ran, alarda gz as ki z as r r, her inin r * herkesi en ok ilgilendiren kendi derdidir. ey al r ama r * Ayan, a s r r olan. * Amak i r i. * Memeli hayvanlarda grlen ara konak kenelerin bulard ama asalaklar ileri gelen hastal t r ndan k. * Kt niyet ve d manl klar.

ama asalaklar r * Omurgal lardan alyuvar asalaolarak ya trl biimlerdeki sporlular toplulu ayan u. amak r * (vcudun bir yeri) Al rolmak. ana gitmek r * onuruna dokunmak veya gcne gitmek. as r tutmak * (gebe kadiin) do sanc ba n um lar lamak. * (hasta bir organ) amaya ba r lamak. as rz * As r olmayan. * A vermeden. r * Dertsiz, tasas z.

asba ka ba rz na bast lamak * kendine gereksiz yere i karmak. atma r atmak r * Atmak i r i. * Amas yol amak. r na

a s a u

* A grn nde olan, a rlm gibi olan. * A .

a ulamak * A ulamak. a ustos * Y 31 gn sren sekizinci ay l n .

a ustos bce i * E kanatl lardan, erkeyazkarnn alt i n n ndaki zel bir organdan kesik ve srekli ses karan bir bcek, orak bce(Cicada plebeja). i a ustos bcekleri * Gen srgnlerden z su emerek tar ve orman bitkilerine zarar veren birok trn bulundu e m u kanatl familyas lar . a yar * Ba , yabanc eller. kalar lar,

a al za nmaz (veya a al za nmayacak) * sylenmesi ay irkin (sz, kfr). p, a almamak za * anmamak, szn etmemek. a d za mek * dedikodu konusu olmak. a koyacak bir za ey * yiyecek bir ey. a tat, bo feryat za aza * (yiyecek iin) miktar az olan. ok a a z k * k al bn. a n, k, * Hayranl bylenmi kla, olarak. a a(veya a bir kara kalmak z k z k) * ok a rmak, akalmak. a a aayran delisi (veya budalas z k ) * yeni grd her k kla bakan, eye anl a ran. * saf, bn. a bir z * Sz birlietmi i .

a bozuk z * Svmeyi al k edinmi kanl olan, kfrbaz. a burnu yerinde z * olduka gzel, yakkl . a iri z ana dnmek na * a kuruyup ac mak. z la a dili ba z lanmak

* herhangi bir sebeple konu amaz olmak. a dili kurumak z * herhangi bir sebeple tkrk az olmak. a dili tutulmak z * beklenmedik bir durum kar nda heyecanlanmak, hayranlduymak. s k a dolu dolu konu z mak * heyecanl sylemek. sz a gev z ek * Ssaklamaz, stutmaz. r r a havada z * evresindekilerden habersiz, al k k, a n. a kalabal z k * Birbirini tutmayan szler syleyen, yerli yersiz ok konu bo az. an, bo a kara z * Kara haber vermekten ho lanan, a . om zl * Bir yerde konu ulan yap duyup grmesi istenilmeyen (kimse). veya lan

a kenetli z * Stutan, ssaklayan (kimse). r r a kilitli z * Dudaklar beyaz (at). * Ssaklayan. r a kulaklar varmak z na * ok sevinmek. a kulaklar z nda * ok sevinli, mutlu. a kurumak z * bir konuyu ok sylemek sebebiyle, ondan b kmak. * iecek ihtiyac duymak. a kurusun z * felket dile bulunanlara karkullan bir ilenme. inde lan a lf (veya lk ) yapmak z rd * kolay konu yeteneolmak. ma i * inandc syleme yeteneolmak. r sz i a oynamak z * bir yemek. eyler * konu mak. a pek z a pis z * Svermeyen, ketum. r * Svmeyi huy edinmi olan.

a s z k * Bkz. a pek. z a sulanmak z

* imrenmek. a st kokmak z * ok gen ve toy olmak. a teneke kapl z (olmak) * ok s veya ok aceyleri kolayl iebilen veya yiyebilenler iin yollu sylenir. cak kla aka a torba de ki bzesin z il * herkesin dedikodu yapmasn nne geilemeyece anlat n ini r. a var, dili yok z * pek sessiz, kendi hlinde. * konu mayan, derdini anlatamayan. a varmamak z * sylemeye, a klamaya gnl elvermemek. a yanmak z *o eyden byk zarar grmek. a na (veya diline) kira istemek z * sylemesi beklenen sylemekte nazl eyi davranmak. a na (veya diline) sak z l * bir sz yerinde syleyen ki sylenir. ilere a na (veya nne) bir kemik atmak z * birini kk bir gstererek susturmak. kar a na abdestle almak z * o ki anarken ok saygdavranmak. iyi l a na almak z * sylemek. a na almamak z * ad a na almamak. n z a na almamak z * sz konusu etmemek, anmamak, sylememek. a na atmak z * yemek iin a koymak. za a na bakakalmak z * szlerine hayran olmak. a na bakt z rmak * kendini zevk ile dinletmek. a na bir parmak bal almak z * birini tatl szlerle veya e hediyelerle bir sre iin kand itli rmak, oyalamak. a na bir (veya bir p) koymamak z ey * hibir yememek. ey a na bir zeytin verir, alt (veya ard tulum tutar. z na na) * yapt kk iyiliklere kark byk bekler. l kar a na burnuna bularmak z t * bir ibeceremeyip berbat etmek, bozmak. i

a na d z mek * ok yaygolarak bilinip konu n ulmak. a na etmek z * haddini bildirmek. a na geldigibi z i * nn sonunu d nmeden. a na geleni sylemek z * nezaket dna karak a ve kc r r szler sylemek. * ok ve d ncesizce konu mak. a na gem vurmak z * susturmak, syletmemek. a na kadar z * bo kalmayacak biimde. yeri a na kilit takmak (veya vurmak) z * susturmak. a na koymamak z * yememek veya imemek. a na ly z k * bir yiyece tad in anlat l "sen de yesen, be rken enirsin" anlam sylenir. ile a na sakolmak z z * dedikodusuna konu olmak. a na srmemek z * bir eyden hi yememek. a na ta z alm * sze kar p susanlar iin kullan may l r. a na t z kamak * susturmak, fazla konu na engel olmak. mas a na tkrmek z * birini kltmek zere kfr olarak kullan uygunsuz szler sarf etmek. lan * birine benzemek. a na verilmesini beklemek (veya istemek) z * al p, i may lerinin ba kalar taraf yap n ndan lmas beklemek. a na vur, lokmas al z n * yumu huylu kimseye her istenileni kolayl yapt ak kla rabilme anlam bir ataszdr. nda a na yak z mamak * sylemesi ay kamak, uygun d p memek, yakk almamak. a nda bakla z slanmamak * hi s r saklamamak. a nda b z rakmak * Bkz. lf a nda kalmak. z a nda bymek z * sevmedi inden veya ii almadndan yutamamak.

a nda gevelemek z * a sylememek. ka a nda ya z kalmamak * bir d ncesini bir kimseye birok kez sylemi olmak. a ndan z * birisinden dinleyerek. * ad na.

a ndan baklay karmak z * Bkz. baklay z a ndan karmak. a ndan bal akmak z * ok tatl konu mak. a ndan (veya sz) kuladuymamak (i z kan kan itmemek) * szlerini tartmadan sylemek. a ndan z kmak * bir sz istemeden, fark varmadan sylemek, sylemi na bulunmak. a ndan z t kmamak * hibir sylememek. ey a ndan dirhemle z kmak * ok az konu mak. a ndan dklmek z * a sylemekten ekindi konu ndan belli olmak. ka i ey, mas a ndan d z memek (veya d rmemek) * her zaman szn etmek. a ndan girip burnundan z kmak * trl yollara ba vurarak birini bir raz eye etmek, kand rmak. a ndan hay z r kmazsa bari syleme er * "lehte konu muyorsun, bari aleyhte de konu anlam kullan ma" nda l r. a ndan ka z rmak * istemedihlde bo i bulunup syleyivermek. a ndan kapmak z * birinin bildi i eyleri, ustal konu kl malarla ona sezdirmeden renmek. * birinin konu n mas keserek kendi sze ba lamak. a ndan lk (veya lf) almak (veya ekmek) z rd * kar ndakini konu s turarak birtak gizli m eyleri renmek. a ndan lokmas almak z n * birinin hakk ondan almak. olan eyi a ndan yel als z n * a n z hayra a. a n z (veya enesini) tutmak * bo azletmemek. bo k * kt sz sylememe. * bir konuda arzu edilmeyen d ncelerin a kmas bir a n ekilde nlemek.

a n z aaca gzn a na * dikkatsiz ki uyarmak iin "dikkatli ol uyanol!" anlam kullan ileri k nda l r. a n p gzn yummak z a * fke ile, sonunu d nmeden a na gelen btn a szleri sylemek. z r a n z amak * konu maya ba lamak. * a szler sylemeye ba r lamak. * alalbakmak. k k a n z amamak * hibir sz sylememek, ses karmamak. a n z aramak (veya yoklamak) * Bkz. a aramak. z a n ak amamak z b * zntsnden sz syleyecek durumda olmamak. a n z bozmak * kaba szler sylemek, kfretmek. a n z burnunu ar amba ana (veya pazar evirmek na na) * kp paralamak, dvmek. r a n z burnunu da tmak * birinin yzne iddetle tokat, yumruk indirmek. a n z dilini ba lamak * birini konu amaz duruma getirmek. a n z havaya (veya poyraza) amak * umdu elde edememek. unu a n z hayra a! * kt ihtimaller sz konusu edildi gerekle inde memesi dileile sylenir. i a n z hayra amak * Bkz. a n z hayra a!. a n z kapamak * kendisine sa kar layarak bir kimseyi susturmak. a n z kapamak (veya kilitlemek) * susmak, bir sylemek istememek. ey a n z kiraya vermek * kendini de ilgilendiren bir konuda d ncesini sylememek. a n z koklamak * niyetini ve durumunu renmek. a n z kullanmak (veya satmak) * birinin sylediklerini kendi d ncesi gibi gstermeye al mak. a n z mhrlemek * konu mamak, susmak. a n z peyim (veya seveyim) * sevindirici bir sz syleyene "ne gzel syledin" anlam kullan nda l r.

a n k z s (veya pek) tutmak * s r vermemek. a nkamak z t * szn kesmek susturmak. a n z toplamak * sylemekte oldu kt sz veya kfrleri kesmek. u a n z yoklamak * birinin bir hakk bildi kendisine sezdirmeden syletmeye al ey nda ini mak. a n ii yang yerine dnmek zn n * a ntad zn bozulmak, tat alma duyusunu yitirmek. a n iine bakt zn rmak * szlerini seve seve ve dikkatli dinletmek. a n iine girmek zn * ok yana mak, iyice sokulmak. * hayranl byk bir zevkle seyredip dinlemek. kla, a n ka b lokmas zn (kal veya ) olmamak * bir bir kimsenin u abilecekonulardan olmamak. ey ra i * bir bir kimsenin szn edemeyecekadar de olmak. ey, i erli a n kokusunu ekmek zn * bir kimsenin ekilmez davran na katlanmak. lar a n mhr ile zn * orulu olarak. a n pay (veya lsn) vermek zn n * verilen kar kla bir kimseyi syledi veya yaptna pi etmek. l ine man a n perhizi yok zn * a na geleni syler. z a n suyu akmak zn * ok be istemek, imrenmek. enip a ntad zn bozulmak (veya kamak) * bir kimsenin kurulu dzeni dirlibozulmak. i a n tad almak zn n * o ac eyin tecrbesini geirmi bulunmak. a n tad bilmek zn n * gzel yemeklerden anlamak. * her gzelini, iyisini bilmek, anlamak. eyin a n tad bilmek zn n * gzel yemeklerden anlamak. * her gzelini, iyisini bilmek, anlamak. eyin a n tad ka zn n rmak * bir kimsenin kurulu dzenini bozmak; ne esini, keyfini bozmak. a yla ku z tutsa... * ne yapsa, ne kadar aba ve ustalgsterse. k ah

* Sesin tonuna gre pi manl fke, zlem, be k, enme, sevgi gibi duygular anlat r. * (a:h) A, ac r duyuldu unda sylenir. * (:h) lenme, beddua. ah alan onmaz * "ktlk ettiiin beddua alan iflh olmaz" anlam kullan i nda l r. ah almak * birinin ilenmesini stne ekmek.

ah ekmek * derin bir keder veya zlemle iten gelerek ah demek. ah etmek * ac iini ekmek. ile * ilenmek.

ah vah etmek * pi manln , zntsn dile getirmek. ah yerde kalmaz * "ktlk cezaskalmaz" anlam kullan z nda l r. aha ahac k * Dikkati ok yakbir noktaya ekmek iin kullan n l r. ahali * Aralar ayn nda yerde bulunmaktan ba hibir ortak nitelik d ka nlmeksizin bir lkede, ehirde veya semtte oturanlar tamam n . * Bir yerde toplanan kalabal halk. k, ahar * Hattatlark cillamak iin kulland ni ve yumurta ak yap zel bir karm. n t klar asta ndan lan aharlama * Aharlamak i i. * te burada.

aharlamak * Ahar srmek. aharl ahbap * Kendisiyle yak ili kurulup sevilen, say kimse. n ki lan * Seslenme sz olarak da kullan l r. ahbap avu lar * her vakit birlikte grlen ve birbirine ok ba olan arkada iin sylenir. l lar ahbap kmak * nceden tan olmak. m ahbap kusuruna bakan ahbapskal z r * "dostlarufak tefek kusurlar bakmamak gerekir" anlam kullan n na nda l r. ahbap olmak * arkada olmak, dostluk kurmak, yak k kurmak. nl * Ahar olan, zerine ahar srlm olan.

ahbapa

* Dosta, iten, teklifsizce.

ahbapl dkmek a * yerli yersiz yak k gstermek. nl ahbapl k * Ahbap olma durumu, nsiyet. ahbapletmek k * arkadak etmek, arkada konu l a mak. ahcar ah * Ta lar. * A.

ah ba * Aba . ah l k * Al k.

ahde vefa (etmek) * (devletler hukukunda) devletlerin, kat klar ld milletler aras antla malara uyma zorunlulu unda olduklar n belirten kural. * sznde durma. ahdetme * Ahdetmek i i.

ahdetmek * Bir yapmak iin kendi kendine sz vermek. eyi * Yemin etmek. ahd Ahdiatik * Antla maya gre olan, antla gereolan. ma i * (Hristiyanlara gre branilerde) sa'dan nceki kutsal kitaplar.

Ahdicedit * (Hristiyanlara gre branilerde) sa'dan sonraki kutsal kitaplar. ahengi bozulmak * dirli dzeni bozulmak. i, ahenk * Uyum. * Uyu anla ma, ma. * alge l lence.

ahenk almak * uyumlu hle gelmek. ahenk kaidesi * Bkz. nl uyumu. ahenk kurmak * uyu sa ma lamak, anla sa ma lamak.

ahenk sa lamak * dzene sokmak, birlisa i lamak. ahenk tahtas * Telli alg lardan zerine teller gerilmi bulunan kapak tahtas . ahenk vermek * dzeni, uyumu sa lamak. ahenk yapmak * alge l lence dzenlemek. ahenkle tirme * Ahenkle tirmek i i. ahenkle tirmek * Ahenk sa lamak. ahenkli * Uyumlu, dzenli. * E lenceli. ahenklilik * Ahenkli olma durumu, uyumluluk. ahenksiz * Uyumsuz, dzensiz. * E lencesiz.

ahenksizlik * Uyumsuzluk, dzensizlik. ahenktar aheste * Ahenkli. * Yava , a r.

aheste aheste * Yava yavaa a usul usul. , r r, aheste beste * Yava yavaa a , r r. ahfat * Torunlar, soy.

Ahfe keisi gibi ba sallamak 'in n * sylenen sz anlamadan kafa sallayarak onaylamak. ah kmak * yapt ilenme etkisini gstermek. ah tutmak * birinin ilenmeleri gerekle mek. ah yerde kalmamak * yapt ilenme er ge etkisini gstermek. ah m m ah * Be enilecek, de verilecek bir de er ey il.

ah m bir de m ah ey il * be enilecek, de verilecek bir de er ey il. ah r * Evcil byk ba hayvanlar bar kapal hayvan dam n nd yer, .

ah ekmek ra * bir sry ah kapamak, bir hayvan ra ba ra ah lamak. ah evirmek ra * bir yeri pis, bak z, da k, harap duruma getirmek. ms n ah rlama * Ah rlamak i i.

ah rlamak * (hayvan) Ah uzun sre kal hamla rda p mak. Ah Trkleri ska * Grcistan' Trkiye srlar yakblgelerinde ya n n na n amolan, ancak 2. Dnya Savasonlar nda Sovyetler Birli deik blgelerine srlen Trkler. inin i Ahi * Ahilik oca olan kimse. ndan ahi Ahilik * Cmert, eli a k.

* Kk eski Trk tresinde olan ve Anadolu'da yksek bir geli gsteren esnaf, zanaat im , ifti gibi btn al kollar iine alan ocak. ma n ahilik ahir * Eli aolma durumu, cmertlik. k * Son, sonraki, ah r. * Sonra, en sonra, sonunda. * mrnn son y . nsan llar

ahir vakit

ahir zaman * Son zaman. * (halk inanna gre) Dnyanson gnleri, k n yametin kopmak zere bulundu gnler veya y u llar. ahir zaman peygamberi * Mslmanlarca son peygamber oldu inan Hz. Muhammed. una lan ahiren ahiret ahiretlik ahit * Kendi kendine sz vererek bir izerine alma, ant. i * Antla ma. * Devir, zaman. * Son zamanlarda, son gnlerde, son olarak, yak nlarda. * Bkz. ahret. * Bkz. ahretlik.

ahitle me * Ahitle i mek i. ahitle mek * Antla mak. ahitname ahiz * Alma. * Kabul etme. ahize * Bir elektrik ak n p ba bir kuvvete eviren let, al, reseptr. m al ka c ahkm * Yarg hkmler. lar, * Antla belgesi, antla anla ma ma, ma.

ahkm karmak * kendi d ncelerine dayanarak birtak yarg varmak. m lara ahkm kesmek * ekinmeden kesin yarg bulunmak, bilir bilmez konu larda mak. ahkm yrtmek * (bir szden) kendi anlayna gre sonular karmak. ahlf ahlk bilim. * Birinin yerine geenler, halefler, ku aklar, eslf kar . t * Bir toplum iinde ki ilerin benimsedikleri, uymak zorunda bulunduklar davranbiimleri ve kurallar . * Belli bir toplumun belli bir dneminde bireysel ve toplumsal davrankurallar tespit eden ve inceleyen n * nitelikler, gzel huylar. yi

ahlk bilimi * Yarar, iyi, kt gibi sorunlar inceleyen, trelere dayanan bir davranyasas tiren, neyin u geli runda sava lmaya de neyin hayata anlam kazand hangi davrann iyi ve hangisinin kt oldu gibi sorunlar er, rd, u kendine konu edinen bilim, etik. ahlk d * Tre d. ahlk dc l k * Ahlk bilimine aykdavranma. r ahlk yasas * Ahlk i lerini belirleyen, kendine uyulmas ahlk andan gerekli olan genel ve geer kural. s ahlk zab tas * Byk halkn sosyal ve sak durumunu koruyan, dzeni iin al te ehir n l ehir an kilt. ahlka ahlk * Ahlk anlayna gre, ahlk de erlerine bal l kla. * Ahlk konular inceleyen filozof veya bu konularla u an kimse. n ra * Her ahlk andan de eyi s erlendiren kimse.

ahlk l k * Ahlk ara de bir ama sayan trecilik, moralizm. bir il, reti, ahlken ahlk yat ahlk * Ahlka uygun, ahlkla ilgili. ahlk vazife * Kanunun zorlamas olmaksn, do bilindiiin yap z ru i lmas gereken i ler. ahlkl * Ahlk kurallar ba, bunlara uygun davranan (kimse). na l * Ahlka uygunlukla. * Ahlk bilimi.

ahlkl l k * Bir insanveya bir insan grubunun iyi ve kt andan davranbiimi ve ahlk d . n s n * Ahlk kurallar , yasalar uyum iinde olma. ile ahlks z * Ahlk kurallar uymayan. na * Drst davranmayan, kt huylu, terbiyesiz.

ahlks zca * Ahlksbiimde veya tarzda. z ahlks k zl * Ahlksolma durumu. z * Ahlk kurallar uymama, ahlks davran na zca . ahlks k etmek zl * ahlks davranmak. zca ahlama ahlamak ahlat * Ahlamak i i. * ekmek, ah etmek, ah eker gibi ses karmak. * Glgillerden, kendi kendine yeti zerine armut a en, lanan a yaban armudu (Pirus piraster). a, * Bu a n, armuda benzeyen ve ancak iyice olgunlaktan sonra yenilebilen yemi ac t i. * Kaba adam, yol iz bilmez kimse. * Bir karm iindeki paralar, geler. * Beden yapntemelini olu sn turan geler.

ahlt

ahlt erbaa * Bedende bulundu var say drt ge. u lan ahlat(veya armudun) iyisini (da ay yer n da) lar * kendilerine yak mayan gzel bir eline geirenler iin kullan eyi l r. ahma yz, abdala sz vermeye gelmez a * ahma gere a inden ok ilgi gsterirseniz sizi s su tr. k k rar ahmak

* Akl geregibi kullanamayan, bn, budala, aptal. n i ahmak yerine koymak * bir kimseye aptalm anlamazmgibi davranmak. , ahmaka * Biraz ahmak. * (ahmak'a) Ahma yakr nitelikte, aptalca. a

ahmak slatan * Yava yava ince ince ya ya isenti. ve an mur, ahmakla ma * Ahmakla durumu. mak ahmakla mak * Ahmak duruma gelmek, aptalla mak. * Bir an iin alaybocalamak. a p ahmaklarma t * Ahmaklarmak i t i. ahmaklarmak t * Ahmakla na sebep olmak, aptallarmak. mas t ahmakl k * Zeks geli olma durumu, budalal anlay zl ak zl az mi k, k, ls k. s ahraz ahret dnya. * Dilsiz, sa ve dilsiz. r * Din inan gre, insan ldkten sonra dirilip sonsuza dek kalacave Tanr hesap vereceyer, br a n 'ya i

ahret adam * Dnya i lerinden el ekip srekli ibadetle u an kimse. ra ahret karde i * nan ve ibadette birbirinden ayr lmayan ve bu ili ahrette de srdreceklerini d kiyi nen kad nlara verilen ad. ahret suali * Gereksiz ve usandc r soru. ahret yolculu u * lm. ahreti (veya br dnyay ) boylamak * lmek. ahretini yapmak (veya zenginle tirmek) * hay leri yaparak sevap kazanmak. r i ahretlik * Besleme k z. * Ahret karde i olan kad nlardan her biri. ahrette on parmayakas olmak nda * kendisine karsorumlu olan kimseden ahrette davac olmak. ah a

* n veya hayvang ve karn nsan n s iindeki organlar, ba ci gibi rsak, er eyler. ah ap * A atan, tahtadan yap lm . ahtapot * Kafadan bacakl lardan, dokunal mrekkep bal tr (Octopus). bir * Genellikle burun zar zerinde bir e ur, polip. kan it

ahtapot gibi * s yap kimse. rna k, kan * smrmek amac birok i konuya el atan, yay yla e, lan. ahu * Ceylan, karaca. * Gzel, ince, zarif kad n. * ok gzel, ekici.

ahu gibi

ahu gzl * Gzel gzleri olan. ahu paras * ok gzel, ekici. ahududu * Glgillerden, dikenli bir bitki (Rubus idaeus). * Bu bitkinin duta benzeyen, k z rm renkli, sulu ve kokulu yemi a ile i, a i. ahval * Durumlar, hller, vaziyetler. * Davran lar. * Olaylar. ahzetme * Ahzetmek i i.

ahzetmek * Almak, kabul etmek. ahzita * Alverial sat aksata. , m m,

ahzkabz * Kendine mal etme. aidat * denti. * Kesenek. * Ait olma durumu, ili kinlik.

aidiyet aile

* Evlilik ve kan ba dayanan, kar na , koca, ocuklar, karde aras ler ndaki ili kilerin olu turdu toplum u iindeki en kk birlik. * Kar , koca ve ocuklardan olu topluluk. an * Ayn soydan gelen kimseler zinciri. * Aralar kandak veya hmlbulunan kimselerin tm. nda l s k * Birlikte oturan hm ve yak n tm. s nlar * Ekar , .

* Ayn zerinde anla ve birlikte al kimselerin btn. gaye an an * Temel nitelibir olan dil, hayvan veya bitki toplulu i u. aile ad * Soyad .

aile bahesi * Ailelerin rahatl gidebilece genellikle ikisiz yer. kla i, aile btesi * K bir sre iinde bir i sa inin veya i ailesinin hayat seviyesinde meydana gelen demeleri belirlemek i i amac yap istatistik al . yla lan mas aile dostu * Ailece tanlan ve evlerine gidilip gelinen ahbap, yak n. aile gazinosu * Sadece evlilerin girebildive birlikte e i lendikleri yer. aile hayat * Aile bireylerinin btn i lerini dzenli olarak ev iinde yapma durumu. aile hukuku * Aileyi olu turan ki ilerin kar kl ve grevlerini dzenleyen hukuk dal hak l . aile meclisi * Aile makamn grevini yerine getiren kan veya soy hmlar en az ki olu heyet. n s ndan iden an aile oca * Ailenin kurdu yerle i, geli i ev. u, ti tirdi aile plnlamas * Ailede ocuk edinmeyi srlama, do kontrolu. n um aile reisi * Kanunlara gre aile ykmll ta kimse. n yan aile saadeti * Genellikle kar , koca bazen de bykler ve ocuklar aras ndaki uyum, anla sevgi ve ho ma, gr. ailece ailecek ailelik * Aile saynbtn. sn ailesiz ailev ait ait olmak * ilgilendirmek, birinin olmak, birine d mek. ajan * Ailesi olmayan. * Aile ile ilgili. * lgilendiren, ili ili ilgili, iin, -e d kin, ik, en. * Btn aile birlikte. * Ailece.

* Bir devlet veya kurulu gizli amalar al kimse, casus. un iin an * Bir kimsenin, bir ortakln veya bir devletin baz lerini gren kimse, i i grevlisi, temsilci. ajanda ajanl k * Ajan olma durumu. * Ajangrevi. n ajans * Haber toplama ve yayma i u an kurulu iyle ra . * Bir ticar kurulu tan onunla ilgili bilgi aktaran ve bu yolla kazan sa u tan, layan i kolu. * Bu i kollarn al bro. n t ajitasyon ajur * Delikli rg, gzenek. ajurlu ak * Ajuru olan veya her yan biiminde i ajur lenmi bulunan, gzenekli. * Kar, st gibi eylerin rengi, beyaz, kara ve siyah kar . t * Bu renkte olan. * Temiz namuslu. * Snt z, rahat. k s * Beyaz leke. * Bazeylerde beyaz blm. * simden isim treten ek (kltme eki): ba ben-ek vb. -ak, * Fiilden yer isimleri treten ek: dur-ak, yat-ak vb. * Fiilden alet isimleri treten ek: or-ak, b tara-k, ele-k, kre-k vb. -ak, ak a a ak Arap * Saraylarda hizmet gren had a nbeyaz olan m alarn rktan . * Ruhsal gerginli d vurmas in a . * Unutulmamas gerekli notlar iin yazmaya yarayan takvimli defter, anda.

-ak / -ek -ak / -ek -ak / -ek

* Arap szc "zenci" anlam da geldi na inden as l Araplarsz konusu oldu anlat istenirken n u lmak kullan l r. ak basma * Ak su, perde, katarakt.

ak basmak * Gze beyaz leke inerek grme yetisini yitirmek. ak benek benek. ak demir * Dvme demir. ak don kara don geitte belli olur * Gzn saydam tabakas bir yara veya sonucunda olu , grmeyi derece derece azaltan beyaz nda ban mu

* Bkz. ak karas geitte belli olur. ak d mek * (sa ve sakal) tek tk a armaya ba lamak. ak gzl * Gzlerinin rengi pek aolan ve nazarn hemen de ine inan (kimse). k n di lan

ak gn a r, kara gn karart art r * mutlu bir ya iyi din k mutsuz bir ya y r. ayki lar, ayise prat ak kan * Lenf.

ak kan yang s * Adenit. ak koyunun kara kuzusu da olur * iyi bir aileden kt bir ocuk da kabilir. ak kpek kara kpek geit ba belli olur nda * kimin ne oldu deney veya s sonunda anlar. u nav l ak madde * Demet durumundaki sinir liflerinden olu beynin i, omurili dtabakas an in . ak m m kara nne d grrsn nce * imdiden bo d una nme, sonu belli oldu zaman anlars u n. ak pak * tertemiz. * sa sakal arm a . * Bembeyaz, temiz, parlak.

ak pak ak pas

* Lhana, turp, algam, karnabahar gibi bitkilerin kk dndaki btn blgelerine yerle ebilen, zellikle semiz otugillerde kar yosunumsu mantar (Albugo candida). lan la ak sakaldan yok sakala gelmek * ok ya p iyice kuvvetten d lan mek. ak slmen * C ile klorun birle olan, ok zehirli, beyaz bir toz, sblime, slmen. va imi ak yaz l * Bahtl ansl , . ak yel ak yem ak y z ld aka * Byk kardea , abey. akabe * Gneyden esen rzgr, lodos. * zmarit, istavrit, uskumru gibi bal n beyaz etinden yap ve oltada kullan yem. klar lan lan * oban y z ld.

* Tehlikeli, sarp ve zor geit. akabinde * Arkas ndan, hemen arkadan, ard ndan, hemen ard ndan. akacak kan damarda durmaz * herhangi bir zarar kar nda bunun kalmaz oldu anlatarak avundurmak iin sylenir. s n unu aka * Bir yerde birikip kalan slar i sonunda geriye kalan art , gereksiz nesneleri d ya ak v , bir lem klar ar tmak iin kullan boru, oluk veya ba ara. lan ka * Kanal, ark, su yolu. * Yer alt olu su u. akalama * Akalamak itefcir, drenaj. i, * Yer alt sular toplayan tesisat. n akalamak * Bir yerde birikmi sular tmak. ak * Batakl aka yoluyla kurutmak. klar akalatma * Akalatmak i i. akalatmak * Akalama i yapt ini rmak. akademi * Bilginler, yazarlar, sanat kurulu. lar * Yksek okul. * modelden yap plak lminsan resmi.

akademici * Kurallara ba resim ve heykel al l yapan kiveya sanat mas i . akademicilik * Resim veya heykel al nda kurallara bal mas l k. akademik * Akademi ile ilgili. * Bilimsel niteliolan. i akademisyen * Akademi yesi. aka a * Grgengillerin, kerestesinden yararlan beyaz kabuklu bir tr (Betula alba). lan akait akaju * Bir dinin renilmesi gereken inanlarn ve tap kurallarn tm veya bunlar n nma n toplayan kitap. * Maun. * Maundan yap lm . * Akarsu yata yatak, mecra. , * Irmak, dere, ay, kk akarsu. * (su iin) yeri. vinti * E inifazla olan yer. imi, i

akak

akala akamber

* Amerikan tohumundan yurdumuzda retilen bir pamuk tr.

* zellikle amber balnba n rsaklar lan, kl renginde, yap bklgen ve misk gibi kokulu ndan kar kan, olan bir ta . * S cak kelerde yeti bir a en atan (Hymenea) elde edilen kat , gzel kokulu reine. akamet * Krl verimsizlik. sk, * Ba s k, sonusuzluk. arzl

akamete u ramak * ba s sonusuz kalmak. arz, akan sular durmak * itiraza, syleyecesze yer kalmamak. i akan y z ld * Gne sistemine ba, kesin yrngesi bulunmayan ve bu sebeple atmosferin st katmanlar girince ate l na klesi durumuna dn kk gk cismi, a en ma, ahap, meteor. akar * Kiraya verilerek gelir getiren ev, dkkn, tarla, ba mlk. gibi akar amber * Asya ve Amerika'da yeti odunu ceviz a n en, acnkine benzeyen, gzel kokulu z suyu olan byk bir a a (Liquidambar orientalis). akarca * Kemik veremi. * Srekli i leyen fistl. ban, * Kk akarsu. * Kapl ca. * Kiraya verilerek gelir getiren ev, dkkn gibi mlk.

akaret akarlar

* T yap gvdeleri halkas ba g birle a yap r, sokucu veya emici knaz l , z, lar sle ik, z lar c s rmce imsiler tak . m akarsu * Yeryznde ve yer alt belirli bir yatak iinde, e boyunca srekli veya zaman zaman akan su. nda im * Tek s elmastan veya inciden gerdanl ra k. * Kesintisi olmayan, aral z. ks akaryak t * Benzin, gaz ya mazot gibi s durumunda olan yakacak. , v akaryakistasyonu t * Benzin, gaz, motorin gibi yak n sat yer. tlar ld akasma * D ie n igillerden, beyaz iek veren, bahelerde ss ieolarak yeti i tirilen sar bir bitki; yaban l c asmas , Meryem ana asmas (Clematis vitalba). akasya * Baklagillerden, s iklimlerde birok e yeti ve tanen, zamk, boya gibi maddelerinden cak itleri en yararlan bir a (Acacia). lan a * Baklagillerden, yurdumuzda yeti bir ss ve glge a , salk a (Robinia pseudoacacia). en ac m ac

akbaba

* Akbabagillerden, bave boynu olan, dak yerlerde ya plak l ayan, le beslenen, ok yksekten uarak le keskin gzleriyle ok uzaklar grebilen, iri ve y c ku rt bir (Vultur monachus). * htiyar. akbabagiller * Gndz y c alt tak n kanatlar rtlar mn, geni byk olan, iyi uan byk ku iine alan bir ve lar familyas . akbakla akbal k * Kuru fasulye. * Sazangillerden, eti k kl l , yumurtas tarama yap bir bal(Leuciscus). ile lan k * Akya bal.

akbal l k * Leyleksilerden, batakl ve gl klar ya k, rmak y nda ayan, olduka byk, ak renkli bir ku (Egretta tr alba). akba * Yaz kutup blgelerinde ya n ayan, kn klara gen, k ve ince gagal l y k sa , siyah bacakl yaban bir tr kudeniz kaz , (Bemicla). akbu day * Kurak iklime dayan , beyaz kabuklu, ekmeklik bu kl day. akburak akci er organ. * G kafesinin byk bir blmn dolduran ve solunum organn temeli olan, sa sollu iki paral s n l * Baklagillerden, bura yakbir bitki cinsi (Lathyrus sativus). a n

akci gbe er i * Akci i yan yznn hemen arkas bronsinir ve damarlargirip yer. erin, nda , n kt akci kesecikleri er * Akci lopu er unun paralar ; bron uklarson blm. n akci lopu er u * Birok akci keseci birle olu er inin erek turdu para. u akci pete er i * Akci erlerde solunumda gaz alveri sa ini layan, hava borucuklarn sonunu olu n turan kesecik. akci zar er * G bo unun iini ve bu bo un iinde bulunan akci dn s lu lu erin kaplayan ince zar, plevra. akci erliler * Kar bacakl ndan yumu akalartek ci soluk alan bir tak . n erle m aka aka * Olduka beyaz, beyazca. * Bkz. ake.

aka armudu * kabuklu, sar ve sulu bir tr armut. nce , etli aka paka

* Beyaz tenli, gzel (kad n). aka yel * Gneydo udan esen yel, keleme. i akaa a * Akaa agillerden ss a olarak da dikilen tahtas ac hafif ve sa bir a isfendan (Acer). lam a,

akaa agiller * eneklilerden, rneakaa olan bir bitki familyas ki i a . akakavak * Akkavak. akal * Paraya ba, parayla ilgili, mal. l ake * Kk gm para. * Her tr maden para. * Rengini atm a armiinde ak renk bulunan. , ,

ak l

ak llanma * Ak llanmak i i. ak llanmak * Ak l duruma gelmek, rengini atmak veya atmgibi olmak. ak ma lla * Ak mak iveya durumu. lla i ak mak lla * Ak l duruma gelmi olmak. akk ll * Ak l olandurumu. n

akpleme * Zambakgillerden, yapraklarn uzun, geni n olmas , ieklerinin gzellidolayyla bahe iekleri aras i s na giren zehirli bir bitki cinsi (Veratrum album). akdar * Bu daygillerden, bir yk veya daha uzun ya ll ayabilen otsu bir bitki tr (Panicum miliaceum).

akdedilme * Akdedilmek durumu. akdedilmek * Akdetmek iyap i lmak. Akdeniz hummas * Malta hummas . Akdeniz mavisi * Parlak ve canl grnmde mavi rengin bir tr. akdetme * Akdetmek i i. akdetmek

* (mukavele, muahede, ittifak gibi kar kl lanma anlam Arapa szlerle) Yapmak. ba l ta yan akdiken * Hnnapgillerden, hekimlikte ve boyac kullan bir bitki cinsi, gvem eri geyik dikeni (Rhamnus l kta lan i, cathartica). akdo an * Kartalgillerden bir do tr, aksungur. an akdut akemi akgnlk akhardal * Hekimlikte i srdrc olarak kullan hardal trlerinden biri (Sinapis alba). lan ak seyeln. ak karas ak kara * beyaz tenli, kara gzl, kara sal . ak karas geitte belli olur * bir iddiadaki do un ancak deney veya s sonunda belli olaca anlatmak iin sylenir. rulu nav n ak bet * (bir i veya durum iin) Son, sonu. * Sonunda, eninde sonunda. * Herhangi bir kuvvet alan belli bir dzlemin belli bir blmnden getivar say g izgileri, nda, i lan * Beyaz renkte olan dut. * elemanl ki mermer yap rs c. t * Tts olarak yak bir tr a sak. lan a z

ak betine u ramak * birinin iinde bulundu kt duruma d u mek. ak c * Akma zelliolan. i * Kolay sylenebilen, okunabilen, anlamca a(anlat selis. k m), ak nsz c * Ci erlerden gelen havan a bo undaki yar n, lu z kapal engele arpmas olu bol sesli nsz (r, l, bir yla an y). , akl c k * Ak olma durumu. c * Sz, yaz anlat n ak olma zelli selset. ve m c i, aklle c k i * Bir snbelli s ktaki akln vn cakl c lmekte kullan alet. lan ak l * D nme, anlama ve kavrama gc, us. * Haf bellek. za, * salverilen yol. t, k * D nce, kan .

ak l, gel engele tak l ak l * bir sorunun nas l zmlenece d ini nememe durumu.

ak ldan stndr l ak * bir kimsenin akl gelmeyen bir are, herhangi birinin akl gelebilir. na na ak l almak * dan mak, gr almak. ak l almamak * inan gibi olmamak, akla uygun gelmemek. lacak ak l almaz * inan gibi olmayan, inan lacak lmaz. ak l dan mak * bir konuda birinin gr sormak. n ak l defteri * Hat p yap rlan lmas gereken eylerin yaz kk defter, not defteri, muht defteri, ajanda. ld ra ak l d * Akla, gere uygun olmayan. e, * Us d, gayriakl, irrasyonel. ak l l dc k * Ak davranma yanl grus dc irrasyonalizm. l d s , l k, ak i l di * Yirmi ya ralar altl s nda stl ve sa sollu, en ieride az i, yirmi ya i. l kan di di

ak l doktoru * Psikiyatrist. ak l durdurmak * bir ok c ey a nitelikte olmak, insana rt rtmak. ak l erdirememek (veya ermemek) * ne oldu anlayamamak, s n unu rr zememek. ak l erdirmek * anlamak, s n rr zmek. ak l etmek * herhangi bir nlem veya areyi zaman d nda nmek, vaktinde hat rlamak. ak l hastahanesi * Ak l hastalarn yatld hastahane. n r ak l hastas * Ruh hastas , deli. ak l havsala almamak * akla mant s a mamak. ak l hocas * Birine yol gsterip ak reten kimse. l * Herkese ak retmeye merakl l kimse. ak yol (veya tarik) birdir l iin * iyi d nlnce ayr kimselerce var sonu hep aynr. ayr lacak d ak i de l i il * akla uygun de do de il, ru il.

ak olmamak l kr * ak bir ki yapacai ll inin olmamak. ak l kethdas * Herkese ak retme merak olan kimse. l nda ak l kumkumas * ok bilmi kimse. ak l kutusu * ok ak, zeki kimse. ll ak retmek l * nas l davranaca gstermek, yol gstermek, ak n l vermek. ak r ermemek l s * bir i niteli gizli ynlerini anlayamamak. in ini, ak l terelelli * pek deli kendisinden cidd bir d men, nce, davranbeklenmeyen (kimse). ak yakvar (veya ak izan var) l var, n l var, * kafa yormaya gerek yok. ak l vermek * bir konuda yol gstermek, ak retmek. l ak ta de ba r l ya il, tad * ak olma ile ya olma aras ilgi yoktur; baz ll l nda kkler byklerden daha ak olabilir. ll ak l yormak * hat rlamaya al zihnini zorlamak. mak, ak l yrtmek * herhangi bir konuda fikir vermek. ak fl l zay * Delili kadar varmayan ak e l bozuklu u. ak lc * Ak l ilgili. lc kla * Ak l yana olan kimse, usu, rasyonalist. lc ktan

ak l lc k

* Akla dayanan, do un ltn duyularda de d rulu il, nmede ve tmden gelimli karmalarda bulan retilerin genel ad , usuluk, akliye, rasyonalizm. * Akla ve ak l yolu ile var yarg inanma, akla ayk veya ak hibir tan lan ya r l d eyi mama davran ve tutumu, akliye, rasyonalizm. * Bilginin evrensellik ve zorunlulu unun deneyden ve deneye dayanan genellemeden de yaln ak il, zca ldan labilece savunan rasyonalizm. kart ini reti, ak kalmak lda * ak yer etmek, unutulmamak. lda ak tutmak lda * unutmamak. ak ldan karmak * d nmemek, unutmak, umudunu kesmek. ak ldan kmak * unutulmak.

ak ldan kmak * unutmak. ak ldan kmamak * unutamamak. ak geirmek ldan * bir yapmay nmek, tasarlamak. ey d ak rma lland * Ak rmak idurumu. lland i, ak rmak lland * Akl kullanmas sa n n lamak, akl ba getirmek. n na ak llanma * Ak llanmak i i. ak llanmak * Kar olaylarsonular yararlanarak davranmak. lan la n ndan * Uslanmak. ak durgunluk vermek llara * ok bir sey olmak. a lacak ak pazara herkes yine kendi ak alm(veya ak gelin olmuherkes kendininkini be llar karm lar, l n llar , enmi ) * "insan kendi akl ba n n kasnkinden stn grr" anlam kullan nda l r. ak ll * Gereiyi gren ve ona gre davranan. i * Kar ndakinin d s ncesizli belirtmek iin sylenilen uyarma sz. ini * (alay yollu) D ncesiz, aptal.

ak d ll nnceye kadar deli ocu (veya o unu lunu) everir * kendini ak sananlar ok kez akz diye tan ll ls nanlardan daha az ba gsterir. ar ak geinmek ll * kendini ok ak sanmak. ll ak kpr aray ll ncaya dek deli suyu geer * atak ki i tehlikeyi gze alarak i giri ve abuk sonu al e ir r. ak olmak ll * gereklere uygun davranmak. ak uslu ll * Ak olarak, yaramazletmeyerek, dengeli. ll k akca ll * Akla yak do olarak. n, ru * Akla yak do makul. n, ru, * Ak olma durumu; uyan k. ll kl

akl ll k

akletmek ll k * yerinde ve uygun davranmak. ak lsal * D nceyi ve geresomut de i erlerle birbirine ba layan hakikati iine alan ey.

ak lsallarma t * Ak t lsallarmak durumu. * Bilin d olaylar mantve akla dayal n k olarak a klanmas . ak lsallarmak t * Bir ak duruma getirmek. eyi lsa ak z ls * Akl , geregrp ona gre davranmaya elveri olmayan, anlayk i li t.

ak z ba cezas ayak eker (veya ak z iti veya kpeyol kocat ls n n ls i r) * d ncesizlik veya tedbirsizlik yznden, gereksiz yere gidip gelme zahmetine katlan l r. ak zl ls k * Akz olma durumu. ls * Akzca yap i ls lan veya davran .

ak zletmek ls k * d ncesiz ve yersiz davranmak. ak m * Akmak i i. * Hava, su gibi ak maddelerin veya elektrik yklerinin belli bir ynde ak, yer de tirmesi, cereyan. kan i * Sanatta, siyasette, d hayat ortaya yeni bir gr nce nda kan , yntem, hareket, cereyan tarz. * Debi.

ak derken bokum demek m * szn yolunca syleyememek, dzensiz sylemek. eyler ak lm m * Bir akarsuyun veya kanalsu yolunda bir saniyede akan su hacmini lme. n ak mc * Belli bir ak ba ki ma l i.

ak mler * Bir elektrik ak n mn iddetini lmeye yarayan ara, amperler. ak mtoplar * Ak, akmltr. ak n * Kalabalbir arkas k eyin kesilmeyen bir geli durumunda olmas . * D topraklar tedirgin etme, y rma, apul gibi amalarla toplu olarak yap bask man na ld lan n. * Futbolda say yapmak amac kartak kalesine do genellikle topluca giri sald, hcum. yla m ru ilen r * Kazak-K z Trklerinin saz rg airlerine verdiad. i akak n n * Arkas kesilmeyen kalabalbekler durumunda. k aketmek n * toplu olarak gitmek, mek. * d lkesine sald man rmak, bask yapmak. n ak nc * D lkesine akyapan sava. man n * Grevi kartarafa top srmek ve say yapmak olan n s radaki oyuncu, forvet. * Ak olma durumu. nc

ak n

ak l nc k

ak letmek nc k * d lkesinde kargleri y rmak, tedirgin etmek. man ld ak r ndk * Reine, am sak, akma. z ak nkayas * Kaya balgiller familyas derin ve uzaklarda ya ince, uzun bir baltr. ndan ayan k ak nt * Akmak i i. * Havanveya suyun herhangi bir yne do yer detirmesi, ak cereyan. n ru i m, * Hastalsebebiyle vcudun bir yerinden sulu madde akmas k . * E e meyil. iklik, im, * am tr a alarda bulunan reinenin eriyerek akmas . olay * S yap rlara yzeylerine gere v c n a t inden ok srlmesi ile olu durum. an ak bilimi nt * Deniz ak lar inceleme konusu edinen bilim dal nt n . ak a nt anozu * Ak ya kap nt lmyenge. * Vcudunda gze arpacak bir arp k bulunan kimseler iin kullan kl l r. ak l nt * Ak s nt olan, e meyilli. ik,

ak ler nt * Bir akarsuyun ve kanalak hn dzeyini lmeye yarayan alet. n nt z ve ak ya kap nt lmak * bir ak netki alan girmek, ak ile birlikte srklenmek. ntn na nt * etki alt kalarak bir toplulu davranna kat nda un lmak. ak ya krek ekmek nt * olmayacak bir i runda bo abalamak. u una akgitmek p * (zaman iin) abuk gemek. ak * Akmak iveya biimi. i * Geip gitme, srp gitme. * Ak n.

ak kan * Kendilerine zg bir biimleri olmay iinde bulunduklar n biimini alan ve yn olu p kab turmayan (s v veya gaz), seyyal. ak kanla ma * Ak duruma gelme. kan ak kanla mak * Ak duruma gelmek. kan ak kanlar tc * Ak duruma getirme zelliolan. kan i ak kanlarl tc k * Ak duruma getirme zelliolma. kan i

ak kanlarma t * Ak kanlarmak i t i. * Ak kanlar niteli dzeltmek iin yo n ini unla ak iinde parac n ass sa an m klar ltn layan yntem. ak kanlarmak t * Ak duruma getirmek. kan ak k kanl * Ak olma durumu. kan ak ma * Kula ho a gelen veya kolayca sylenen seslerin zelli i. ak mal * Ak zelliolan. ma i ak maz * Detkenlerin tesiriyle ak demeyen, dura mazl i an.

ak k mazl * Ak veya dura maddenin durumu. maz an ak tma * Ak i tmak i. * Hayvanlar zellikle atlaral nda bulunan ve burunlar do uzanan beyaz leke. n, n nlar na ru * Un, st, yayumurta, veya pekmezle yo , eker rularak ck bir duruma getirilen hamurun k n sa v zg zerinde pi irilmesiyle yap bir e tatl lan it . * Enli bilezik. ak tmak * Akmas sa n lamak, akmas yol amak, dkmek. na

ak tmal * Aln ak nda tmas (hayvan). olan akide akide * ekerin kaynat a durumuna getirilmesi yolu ile yap larak da lmrenkli ve kokulu, a g eriyen zda eker; daha ok akide ekeri yerine kullan l r. akide ekeri * Bkz. akide. akidesi bozuk * nanc f olan (kimse). zay akideyi bozmak * do bilinen bir inanveya gidi ayr ru ten lmak. akik * Yzk ta mhr gibi yapmakta kullan trl renklerde, yar , eyler lan, saydam, parlak ve de bir ta erli ; kalseduan kuvarsn bir trdr. n akil * Ak. ll * Bir inanarak ba inan, din inanc eye lan , .

akil bali * Dl verebilecek duruma gelmi olan, erin. akil bali olmak

* dl verebilecek eri duruma gelmi kin olmak. * r ispat etme ya gelmi tn na olmak. akilne akim * Kr, verimsiz, dl veremeyen. s * Sonusuz, ba s arz. akim kalmak * sonuca ula amamak, ba sa ar layamamak. akis * I veya ses dalgalarn yans bir yzeye arparak geri dnmesi, yans yank k n t c ma, . * Bir cismin, parlak bir yzeyde grnmesi. * Bir ba bir zerinde yaratt etki. eyin ka ey * Evirme, evirtim. * Akca. ll

akis uyand rmak * bir konunun zerinde d nlmesine, tartlmas yol amak, ilgi veya tepki yaratmak. na akit * Hukuk sonu do urmak amac iki veya daha ok kimsenin veya kurulu kar kl birbirine uygun ile un ve l irade beyanlar gerekle i szle mukavele, kontrat. ile en lem, me, * Nikh. kit * Bir ikarkl i olarak kararlarstlerine alan taraflardan her biri, szle veya mukavele yapan. l tp me

akit vaadi * n szle me. akkaraman * Vcudu beyaz, a burun, gz etraf z, , kulak ve ayaklarda siyah lekeler bulunabilen, kaba kark yapa , l Orta Anadolu ve Do Anadolu'nun bat u kesimlerinde yayg olarak yeti n tirlen yerli bir tr koyun. akkar nca * Dz kanatl lardan, s veya cak l lkelerde ya man ayan, bitkilere ok zarar veren bir bcek cinsi, termit (Termes). akkar ncalar * A paralar geli , iri ba, r bcekler toplulu termitler. z iyi mi lsc u, akkavak akkefal * S tgillerden, yapraklarn alt n beyaz olan bir kavak tr, akakavak, Hollanda kava(Populus alba). * Sazangillerden bir cins tatl bal (Alburnus). su

akkelebek * Hemen btn meyve a nda tomurcuk d alar man lan, iri ak kanatlar n, kara damarl kelebek say kal bir (Aporia crataegi). akkirpani * Ak, fakat kirli. akkor akkorluk * I saacak beyazl var k a ncaya de t in s lmolan. * Akkor olma durumu.

akku akkuyruk

* Atmaca, y c ku rt bir . * Tad art iin ay harman kat beyaz bir ay tr. n rmak na lan

-akla / -ekle * Baz fiillerin s k at n kl lar treten ek: tart-akla- , it-ekle- vb. akla fenalvermek k * ok a rmak, racak gibi olmak, z ld vanadan kmak. akla gelmedik * d nlemeyen. akla gelmeyen bagelir a * insan ummad, d nmedi i eylerle daima kar abilir. la akla gelmez * hat rlanamaz, d nlemez. akla hayale gelmez * inan lmaz. akla karay semek * (bir iba ncaya de ok snt i ar in) k ekmek, glklerle kar mak. la akla s gibi ar * akl kabul edebilecebiimde, makul. n i akla s (veya s mak mamak) * inan gibi olmamak. lacak akla yak n * akl benimseyebilece aklkabul edebilece n i, n i. akla yatk n * uygun, akca, makul. ll akla zarar (veya ziyan) * ok a lacak, k u a nl ratacak ( a ey). aklama * Aklamak i ibra. i,

aklama belgesi * Alacak verecek kalmadn gsteren belge, ibraname. aklamak * Susuz veya borsuz oldu yargna vararak birini temize u s karmak, tebriye etmek, ibra etmek. * Ba l argsterilmek, de olarak nitelendirilmek. erli * Sular bir denize veya gle gnderen blge, maile. n * Bir da rasn yamalar her biri. s n ndan * Aklanmak i i.

aklan

aklanma

aklanmak * Ak olmak, temizlenmek.

* Bir dava sonunda temiz ve ili iksiz kmak, temize kmak, beraat etmek. akla ma * Akla i mak i. akla mak * Ak duruma gelmek, a armak, beyazla mak.

aklarma t * Aklarmak i t i. aklarmak t * Akla n lamak, beyazlarmak. mas sa t aklen * Ak l icab l gere , ak ince. aklevrek akl * Tatl levre su i. * Ak bulunan, ak renkli.

akl almamak * anlayamamak, kavrayamamak. * bir olabilece inanmamak. eyin ine * uygun bulmamak. akl gelmek ba na * davran nyanl sezerek do yolu bulmak. n lar ln ru * ay lmak, kendine gelmek. akl ba nda * srekli ak davranan. ll * do drst, kusursuz. ru akl olmamak ba nda * iyi d nebilir durumda olmamak. akl bir karyukar ba ndan (veya yukar da) * d nmeden akl geleni yapan. na akl gitmek ba ndan * ok sevinten veya ok korkudan ne yapaca a n rmak. akl ka yerde olmak ba * ba d ka eyler nmek. akl yerde olmak bir * d nlmesi gerekenden ba bir d ka ey nmek. akl bokuna kar mak * korkudan p ne yapaca bilememek. a r n akl kmak * titizlikle zerinde durmak, ok korku geirmek, ok korkmak. akl da lmak * d nceyi belli bir konu, sorun zerinde toplayamamak. akl durmak * d nemez bir duruma gelmek, a rmak.

akl ermek * anlayabilmek. * ak olgunla lca mak. akl evvel * Ak geinen. ll akl bir olmak fikri eyde * btn d nd bir konuda yo mak. unla akl gitmek * a rmak, korkmak. * ok be enmek, bay lmak. akl kalmak * be enilen bir d eyi nmekten kendini alamamak. akl karal * Ak karas ve olan, beyazl siyahl . akl kar mak * ne yapaca bilememek, n a rmak, bocalamak. akl kesmek * bir olabilece inanmak. eyin ine akl kesmemek * sonucu tahmin edememek, ilerisini grememek. akl ra s * akl sandna gre, d ne gre, umdu gre. nca, n una akl ra s * Akl nca.

akl sonradan gelmek * verdikararyanloldu anlayvazgemek. i n unu p akl lmak tak * zihni bir u mak. eyle ra akl ayar tam * akl yerinde. akl yatmak * anlamaya ba lamak, olaca inanmak, tatmin olmak. na akl vanadan z kmak * delirmek, akl oynatmak. n akl evvel * Densiz, mnasebetsiz, sa duyu sahibi olmayan. * Kendisini en ak sanan. ll * Ak olma durumu. * Kad n makyaj iin yzlerine srdkleri beyaz bir s, dzgn. nlar v

akl k

akl gelen ba geldi ma ma * olmas korktu oldu. ndan um ey

akl mda! sz.

* ldes oyununa kat lanlardan biri tekine bir verirken kar ey dakinin "unutmad anlam syledi m" nda i

akl bir gelmek na ey * phelenmek. akl d na mek * hat rlamak. * kafas bir d do nda nce mak. akl esmek na * daha nce d nmemi oldu birden yapmaya karar vermek. u eyi akl geleni sylemek na * rastgele konu mak. akl geleni yapmak na * her istedi d ini nmeden yapmak istemek. akl gelmek na * hat rlamak, an msamak. * bir yapmay nmek, tasarlamak. eyi d akl getirmek na * hat rlatmak. * d nmek. akl koymak na * bir yapmaya kesin olarak karar vermek. ey * kararlarmak, ok istemek. t akl koymak na * bir kimse birine, bir telkin etmek. ey akl s rmak na d * bir olabilece inanmak, akl eyin ine almak. akl s na mamak * anlayamamak, kavrayamamak. * olabilece inanmamak. ine akl ay (veya ar na a m a m) * ad geen kimsenin ak zca bir davran bulundu anlat ls ta unu r. akl takmak (veya akl takmak) na n * srekli olarak bir d eyi nmek, bir d nceye saplan kalmak. p akl turp s m na kay * birinin d ncesini ve yaptn enmemek. be akl tkrmek na * birinin d ncesini be enmemek, k namak. akl uymak na * birinin uygun olmayan gr gre i ne yapmak, davranmak. akl vurmak na * birden d nvermek. akl yelken etmek na * d ncesizce davranmak veya akl geleni hemen yapmak. na

akl nca

* (kmseme yollu) D ncesine gre, akl ra. s

akl kalmak nda * unutmamak. * hat rlamak. akl olsun! nda * unutma!. akl tutmak nda * renmek, bellemek. * unutmamak. akl ndan karmamak * devaml rlamak, hi unutmamak. hat akl ndan kmak * unutmak. akl geirmek ndan * bir yapmay nmek, tasarlamak. ey d akl gemek ndan * d nmek. akl tutmak ndan * bir d ey nmek. akl zoru olmak ndan * arada bir durum ve artlargerektirdigibi davranmamak. n i akl (bir bozmak n eyle) * bir zerine d hep onunla u durmak. ey erek ra p akl ba almak (veya toplamak, dev n na irmek) * ak zca davran ls larda bulunmaktan kendini kurtarmak. akl ba n almak ndan * d nemeyecek bir duruma getirmek, ok a rtmak. akl ba yere vermek n ka * konu konudan ba bir d olmak. ulan ka ey nr akl almak n * ilgisini a derecede ekmek. r akl elmek n * niyetinden, karar cayd ndan rmak. * ayartmak, ba tan karmak. akl ka n rmak * delirmek. * gereksiz, yersiz i yapmak. akl oynatmak n * rmak. ld * ak i yapmak. l d ler akl peynir ekmekle yemek n * k ve akzca i yapmak. a nca ls ler

akl na rmak * yerinde olmayan bir i yapmak, yersiz d nmek. akl takmak n * srekli olarak akl u mak. bir eyle ra akln k n esinden gememek * hibir zaman d nmemek. akln terazisi bozulmak n * akca olmayan davran ll bulunacak bir duruma d larda mek. akl bin ya nla a * akla yakgrlmeyen bir d ileri srene sylenir. n nce akl selim akl akliyat * Ak l yolu ile kazan bilgiler. lan akliye * Ak l hastal ile ilgili hekimlik kolu. klar * Ak l hastal ile ilgili hastahane blm. klar * Ak l usuluk, rasyonalizm. lc k, * Ak l hastal uzman klar . akma * Akmak i i. * Reine, am sak, ak r z ndk. * Sa duyu. * Ak ilgili, akla dayanan. lla

akliyeci

akma haner * Ortas oluklu haner. akma sr n * Malzemenin belirli bir gerilme uygulanmas srl kal deformasyona u yla n ve c ramas belirlenen veya toplam uzamaya maruz kalmas durumundaki mukavemeti. akmak * (s maddeler veya ok ince taneli kat v maddeler iin) Bir yerden ba bir yere do gitmek. ka ru * (bu gibi maddeler) A yere d a ya, mek. * (s bir madde iin) Bir yerden v kmak. * (bir kap veya bir yer) indeki veya stndeki sy zd v s rmak. * abucak savu ortadan kaybolmak. mak; * Art arda ve toplu olarak gitmek. * (kuma iin) Y p iplikleri erimeye ba pran lamak. * (zaman iin) abuk gemek. * (boya iin) Birbirine kar mak. * Kar mak, kat lmak. * Srp gitmek. * Tad gzel ve besleyici bir tr mantar, kei mantar (Agaricus campestris).

akmantar

akmasa da damlar * ok de bile, az ok bir gelir veya kazan sa ilse lar.

akmaz

* Durgun su, glet.

akompanyatr * Bir para al zaman ses veya bir letle ona kat kimse, e eden. nd lan lik akonitin akont * Bir borca kar k, hesab l daha sonra grlmek zere yap k deme. lan sm akordeon * stndeki d melere veya tu basarak, metal dilcikleri titretme yolu ile al krkl, elde ta lara nan nabilir bir alg . * Kuma larda makine ile yap rma. lmk akordeoncu * Akordeon alan kimse. akordiyon * Bkz. akordeon. akordiyoncu * Bkz. akordeoncu. akordu bozuk * Birbirini tutmayan, uyumsuz, akortsuz. akort * Bir alg do ses vermesi iin ayarlama. y ru * Armoniyi sa layan seslerin birle mesi. akort etmek * alg n seslerini ayarlamak, dzenlemek. lar akort yapmak * alg n tellerini, ses veren aralar ayarlamak. lar n akortu * Piyano ve org gibi mzik aletlerini ayarlamay meslek edinmi kimse. * Bo otundan lan ve hekimlikte kullan zehirli bir madde. an kar lan

akortlama * Akortlamak i i. akortlanma * Akortlanmak i i. akortlanmak * Akortlanmak iyap i lmak. akortlatma * Akortlatmak i i. akortlatmak * Akortlamak i yapt ini rmak. akortlu * Akordu olan, akort edilmi . akortsuz

* Akordu olmayan, akort edilmemi . * Birbirini tutmayan, uyumsuz. akortsuzlarmak t * Radyoda bir ayar frekans sapma meydana getirmek. nda akortsuzluk * Ses dzensizliveya ayars i zl. * Radyoda gerek ayar frekans do de aras ile ru eri ndaki sapma. akraba * Kan veya evlilik yoluyla birbirine ba olan kimseler, hm. l s * Olu ynnden ayn ma kayna dayanan a eyler. * Biri, di erinin sonucu olan eyler. akraba kmak * nceden tan madan veya bilmeden konu akraba olduklar anlamak. arak n akraba diller * Ayn dilden gelen diller. ana akraba olmak * evlilik yoluyla yak k kurmak. nl akrabal k * Akraba olma durumu. akran akranl k * Akran olma durumu, ya k. tl akreditif * Belirli bir nicelikteki para iin, bir bankan ykmll alt nc bir kiyarar bir ba n nda, i na ka bankada veya aracnda atlan kredi. s r * Kredi mektubu. Akrep * Zodyak zerinde Terazi ile Yay burlar nda yer alan bur. Zodyak. aras akrep * Akreplerden, s ve nemli yerlerde ya cak ayan, k k ve kalkkuyru vr k unda zehirli bir i olan bcek nesi (Scorpio). * Saatin iki ibresinden k . akrep gibi * her f rsatta szleriyle ba n kalar incitme veya onlara ktlk etme durumunda olan. akrepler akrobasi akrobat * rmce imsilerin, rneakrep olan tak . i m * Cambazl akrobatl k, k. * Cambaz. * Ya denk, ya boyda a t, , r.

akrobatl k * Cambazl k. akromatik

* Beyaz zmlemeden geiren, renksemez. * Hcrede boyay kabul etmeyen (blm). akromatik i iplik * Mitozun ilk evresi sonunda btn hcrelerde beliren ve hcre boyalar pek boyanamayan i yla biimindeki olu um. akromatin * Hcre ekirdeiindeki ince iplikiklerden yap kromatin ile boyanmamolan kromozomlar i lm , olu turan blm. akromatopsi * Bkz. renk krl . akromegali * Genel geli bittikten sonra el, ene, burun gibi vcudun sivri kmlar me s ndaki kemiklerin kal mas nla , bymesi veya uzamas . akropol * Eski Yunan ehirlerinde, en nemli yap n ve tap lar naklar bulundu i kale. n u akrosti * Her dizenin ilk harfi yukar a do okununca ortaya bir sz dan a ya ru kacak biimde dzenlenmi manzume, muva tev ah, ih. aks aksak * Dingil. * Aksayan, hafife topallayan. * gitmeyen, iyi i yi lemeyen. * Trk mzi olduka k bir usul. inde vrak * Eski Yunan ve Ltin lsnde, sondan bir nceki hecesi k olacak yerde uzun olan dize. iir sa

aksak e yksek da lmaz ekle a k * eksik aralarla sakl yap l i lmaz. aksakal * Kyn veya mahallenin ihtiyar heyetinde olan kimse. * Ermievliya. , * Aksak olma durumu. * Kmlar. s * Aksamak i i. * Hafif topallamak. * (bir iGeregibi yrmemek, geri kalmak. ) i aksan * Bir lkenin insanlar veya bir evreye zg syleyi na zelli i. * Vurgu, kelime vurgusu, grup vurgusu. aksan bozuk * Bir dildeki kelimeleri do syleyemeyen. ru aksata

aksakl k aksam aksama aksamak

* "alma ve verme" Alveri . aksat * Aksatmak i i veya biimi. aksatma aksatmak aksay akse * Hastalnbeti, kriz. k aksedir * Kaplamas mobilyac kullan akahve rengi z odunlu olan bir a (Thuya occidentalist). l kta lan, k a * Aksatmak i i. * Aksamas yol amak, bir igeregibi yrtmemek. na i i * Aksamak i i veya biimi.

akselerograf * vmeyazar. akselerometre * vmeler. akseptans * Yabanc lkelerde okuyacak renciler iin gnderilen kabul belgesi. * Polielerin zerine "kabulmdr" biiminde yaz alt larak imzalanan a klama. aksesuar nesne. * Bir aletin, bir makinenin i levine kat lmayan, ancak kendine zg ayr yarar bir bulunan alet, ara veya * Konunun gerektirdilde kullan bir sahne iinde yer alan veya oyuncunun dekor gerekulland i lan, i e e itli ya. * Kadgiyiminde giysiyi btnleyen ayakkab n , anta, kemer, apka, eldiven, mcevher gibi e ya. aksesuarc * Aksesuar rlayan kimse. haz * Aksesuar kullanmas seven. n aksetme aksetmek * Aksetmek i i. * (ses) Bir yere arpgeri dnmek, yank p lanmak, yank vermek. * (k) Bir yere vurmak. * (bir k veya bir Dz ve parlak bir yzeye arporada aynen grnmek, yans ekil) p lanmak. * Ula yay mak, lmak, duyulmak. * Evirmek, tersine evirmek.

aksettirme * Aksettirme i i. aksettirmek * (sesi) Yank lamak. * ( Yans ) tmak. * Haberi, durumu, ularmak, yaymak, duyurmak. t aksk r * Herhangi bir sebeple burun zarn gklanmas n c sonucu solunum kaslarn birdenbire kas yla a ve n lmas z burundan h , grltl soluk bo zl almas , aks hap olay rma, hap k. rma, r

akskl r * Aks tutulmuaksolan, ssaks hap kl r a , r k k ran, . r aksklkskl r t r * Ya, hastal . l kl aks r aks rma * Aks rmak i i. aks rmak * Burun zarlarn gklanmas solunum kaslarn birdenbire kas n c ile n lmas zerine, a ve burundan h , z zl grltl soluk bo altmak, hap rmak. aks rtma * Aks rtmak i i. * Aks aks biimi. rma, rma

aks rtmak * Birinin aks na sebep olmak, hap rmas rtmak. aksi * Ters, zkar olumsuz, menfi. t, t, * Uygun olmayan. * , h n, huysuz. nat r * Olumsuz bir biimde, ters ve k n olarak. zg * istenmedihlde, aksilik olarak. i

aksi aksi aksi gibi

aksi hlde * yoksa, yle olmazsa. aksi eytan * i yolunda gitmedizaman "ne kadar ilgisiz, mnasebetsiz" anlam kullan ler i nda l r. aksi takdirde * yoksa, aksi hlde. aksi tesadf * " zl bak" anlam kullan anss a nda l r. aksilenme * Aksilenmek i i. aksilenmek * Aksile mek, huysuzlanmak. aksile me * Aksile i mek i. aksile mek * Huysuzlanmak, huysuzluk etmek, ters davranmak, inat etmek. l k aksilitutmak i * glk karmak, inad direnmek. nda aksilistnde i

* olumsuz davran. l aksilik * Terslik, inat huysuzluk. l k, * Bir i yolunda gitmemesi durumu, uygunsuzluk, elveri in sizlik. aksilik kmak * engel ortaya kmak. aksilik etmek * glk karmak, uyu maya yana mamak, huysuzluk etmek, inat etmek, ters davranmak. l k aksine aksiseda aksiyom * Kendili inden apaolan ve byle oldu iin teki nermelerin n dayanaolan temel nerme, belit, k u mtearife. aksiyon * Bir kuvvetin, madd bir etkenin, bir d ncenin ortaya kmas . * etkinli veya iradesinin a nsan inin kmas a . * Hareket, i . * Bir oyuncunun sahne zerindeki hareketi, bu hareketten ortaya geli kan im. * Oyunun temas geli baca olay, hikye, geli n tiren l im. * Sermayenin belirli bir blm. * Hisse senedi, pay senedi. akso an akson * Sinir uyarmalar sinir hcresinden ileriye uzatmaya yarayan, sinir hcrelerinin uzant ndan en belirli ve n lar uzun olan . aksona * Vurgun hastalna karuygulanan emniyet duraklar . aks t aksu aksungur * S tgillerden, kabuklar eczac kullan bir s tr (Salix alba). l kta lan t * Gzdeki billr cismin saydamln yitirerek a armas ileri gelen krlk, ak basma, perde, katarakt. ndan * Akdo an. * Ada so . an * Tersine. * Yank .

akslmel * Tepki, reaksiyon. ak am * Gndzn son ve gecenin ilk saatleri. * Gece. * Ak vakti k namaz. am l nan

ak ah sabah ay am ra ra * hayatta yiyip iip yatmaktan ba kaygolmayanlar iin sylenir. ka s ak ak am am

* Ak n oldu dar zamanda. am u u ak azad am * Ders ders paydosu. k, ak ezan am * Gnn drdnc namaz vaktini bildiren ezan; gne batt s in ralar. ak gazetesi am * Bask s leden sonra, zellikle ak do yap gazete. ama ru lan ak gne am i * Etkisi azalmgn . * Yaldnemi. l k ak karanl am * Alaca karanl k. ak namaz am * kindi ile yats namaz nda k namaz. aras l nan ak pazar am * Pazarlarda, i portalarda ak do tezghta kalmmallarucuz fiyatla sat ama ru n l. ak piyasas am * Ak zerleri belli bir yerde yap gezinti. am lan ak saati am * Ak vakti, ak am amleyin. ak simidi am * kindi zeri lan s susaml kar cak, simit. ak yeli am * Ak amlar serin rzgr. esen Ak Y z am ld * Vens, ulpan. ak do ama ru * Gndzn ak yakbir zaman ama n nda. ak kadar ama * btn gn, ara vermeden. ak kalmak ama * (igecikmek, bitmemek. ) ak sabaha ama * Neredeyse, pek yak k bir zaman iinde. nda, sa ak amc * Ak amlar ime al olan kimse. iki kanlnda * al ak rastlayan. mas ama * al malar daha yo olarak ak saatlerinde yapan. n un am ak l amc k * Ak olma durumu. amc ak letmek amc k * ak lar iki imek amac bir araya gelmek. amc yla

ak amdan * ak olmak zere iken, ak do am ama ru. ak amdan ak ama * Her ak st ste. am ak amdan kalm(veya kalma) * geceki sarho un mahmurlu ta lu unu yan. ak amdan kavur, sabaha savur * kazandn gn gnne harcayan tutumsuz kimselerin durumunu anlatmak iin kullan l r. ak amdan sonra merhaba (veya sabahlar hayrolsun) * i ten getikten, olan olduktan sonra gsterilen ilgi iin sylenir. i ak bulmak (veya ak etmek) am am * ak amlamak, gn bitirmek. ak n i sabaha (veya yar b am ini na) rakma * bu gn yap lmas gereken bir iertesi gne b i rakmak sak d ncalr. ak amki * Ak olan, ak yap am am lan.

ak amlama * Ak amlamak durumu, i i. ak amlamak * Btn gn bir yerde veya bir i geirerek ak eri ak bulmak. te ama mek, am * Ak bir yerde geirmek. am * (ay) Dolun ay durumundan sonra ge do mak. ak amlar (veya ak am erifler) hayrolsun! * ak vakti kullan esenleme sz, iyi ak am lan amlar!. ak amlar * Ak vakti. am * Her ak am. ak amlatma * Ak amlatmak i i. ak amlatmak * Ak yapt am rmak, ak buldurmak veya ettirmek. am ak amleyin * Ak saatlerinde, ak oldu am am unda, ak vakti. am ak sabahl aml * Her ak ve her sabah. am ak k aml * Ak zg olan, ak iin. ama am ak k sabahl aml k * Nerede ise, kalmaz sonu pek yak n n. ak amsefas * Gecesefas . ak amst * Gne batt s in ralarda, ak do ak yakla ama ru, am rken.

ak amzeri * Bkz. ak amst. ak n * K nda ve gzlerinde, bazen de derisinde do tan boya maddesi bulunmad iin her yan olan llar u ak (hayvan veya insan) apar, albino. ak k nl aktar * Ak olma durumu. n * Baharat, ev illar , gereleri satan kimse veya dkkn. * Anadolu'da i iplik, baharat, zarf, k ttn vb. satan kimse veya dkkn. ne, t, * Dam kiremitlerini aktarkklar p r yenileyen kimse. * Voleybolda br oyuncularvurmas topu, a zerine ykselten oyuncu. n iin n * Grnty bir blgeden ba bir blgeye ileten ara. ka

aktar c

aktar lma * Aktar i lmak i. aktar lmak * Aktarmak i konu olmak. ine aktar m * Aktarma inakil. i, aktar aktariye aktarl k aktarma * Aktarmak i i. * Bir ta ba bir ta geme. ttan ka ta * Srlmemi tarlay veya ikinci kez srme. ilk * Al , iktibas. nt * Bir oyuncunun topu kendi tak ndan bir ba oyuncuya gndermesi. m ka * Ar bir kovandan tekine geirme. lar * Bir hesaptan ba bir hesaba para havale etme, virman. ka aktarma etmek * aktarmak. aktarma yapmak * bir ta tekine gemek. ttan * btede bir blmden ba bir blme denek geirmek. ka aktarmac * Aktarma i yapan kimse. ini aktarmac l k * Aktarma iaktarma i u ma. i, iyle ra aktarmak * Bir yerden, bir kaptan ba bir yere veya kaba geirmek. ka * Aktarmak iveya biimi. i * Aktar satt n eyler. * Aktar yapt i n .

* Bir yolunu, ynn detirmek. eyin i * Bir kitaptan veya bir yaz bir blm almak, iktibas etmek. dan * Bir dilden ba bir dile evirmek, tercme etmek. ka * at kiremitlerini gzden geirerek kk ve bozuk olanlarn yerlerine sa r n lamlar koymak. n * Srlmemi tarlay ve ikinci kez srmek. ilk * letmek; bildirmek. * Bir tekni gre biimlendirmek, uyarlamak. e * Bir kitab , daha ok Kur'an' sonuna kadar okumak. ba ndan aktarmal * (ta iin) Belli bir sre sonra inilip ba bir ta binilmesini gerektiren. tlar ka ta aktarmas z * (ta iin) Belli bir sre sonra inilip ba bir ta binilmesini gerektirmeyen. tlar ka ta aktartma * Aktartmak iyapt i rmak.

aktartmak * Aktarmak iyapt i rtmak. aktav an aktif * Bir cins iri l s (Jaculus). an * Etkin, canl , hareketli, al kan. * Etkili, etken. * Bir ticarethanenin, ortakln para ile de erlendirilebilen mal ve haklarn tm. n * Etken. * Etken fiil. aktif metot * rencilerin, ki al isel malar ve i n yapma yeteneklerini geli tirmeyi sa layan bilimsel yntem. aktif rol oynamak * etkili olmak. aktif ta ma * Bir maddenin hcre zar enerji harcanarak hcre iine veya dna ta ndan nmas . aktifle me * Aktif duruma gelme. aktifle mek * Canl hareketli, etkili olmak, aktif duruma gelmek. aktifle tirme * Aktifle tirmek i i. aktifle tirmek * Aktifle mesini sa lamak, aktif duruma getirmek. aktiflik * Etkinlik. aktinit * Aktinyum, toryum, protaktinyum, tulyum, pltonyum, amerikyum, kryum ve berkelyum radyoaktif elementlerinin ortak ad . aktinoloji

aktif fiil

* Gne nhem insan hem de btn canl zerinde etkisini inceleyen bilim dal nlarn lar . aktinyum * Atom numaras atom a 227 olan, radyoaktif bir element.K 89, rl saltmas Ac. aktinyumlu * znde aktinyum bulunduran. aktivite aktivizm aktr * Erkek oyuncu. * Oldu undan ba trl grnen kimse. ka aktre * Ahlk. aktrlk * Aktrn grevi, aktrn yapt i . * Oldu undan ba trl grnme, kendini ba trl gsterme. ka ka * Kadoyuncu. n * Gncellik. * Gnn olay konusu. veya * Etkinlik. * Etkincilik.

aktris aktalite

aktalitesini kaybetmek * gncelli yitirmek. ini aktalizm * Gemi jeolojik olaylarbugnklere bakarak a n klanabilece ileri sren edimselcilik. ini reti, * Kuvveden fiile gemi olan hl (Aristo felsefesi). aktel * Gncel, imdiki. * Edimsel. * Azg k n (hayvan). n, zg * Fizik biliminin konusu ses olan kolu, yank bilimi. * Kapal yerde seslerin da m biimi, ses da m bir l , yank m. l lan akut * lerlemi , iddetli, acil (hastal k). akuzatif ak * Ykleme durumu. * Akmltrn k lmad salt .

akur akustik

akmltr * Elektrik enerjisini kimyasal enerji olarak depo eden, istenildi bunu elektrik enerjisi olarak veren cihaz, inde ak mtoplar.

akpunktr * Vcudun belirli noktalar genellikle alti bat yap in'de yay na n ne rarak lan lmolan tedavi. akva * Kuvvetli, sa lam. * Bir tr s ve kstekli b rmal ak. * Kavimler. * Sulu boya resim.

akvam akvarel

akvaryum * Tatl tuzlu su hayvanlarn, su bitkilerinin yapay bir ortamda beslendicam su kab veya n i . akvaryumcu * Akvaryum i u an kimse. iyle ra akvaryumculuk * Akvaryumcunun mesle i. * Ss bal beslemecili i. akya bal * Uskumrugillerden, ufak pullu, 10-15 bazen de 50-60 kg gelen bir bal akbal(Lichia amia). k, k akyuvar * Kan ve lenf gibi vcut slar bulunan ekirdekli, yuvarlak hcre, lkosit. v nda

akzambak * Zambakgillerden, ss bitkisi olarak yeti tirilen, iedi yz lerinin tedavisinde kullan bir bitki i ve i lan (Lilium candidum). Al * Alminyum'un k saltmas . al al * Aldatma, dzen, tuzak, hile. * Kanrengi, kl, k z n z rm. * Bu renkte olan. * (at donu iin) Dorunun a, kla alan. z * Yze srlen pembe dzgn, all k.

al (veya al n) * i te. al (veya kanl ) gmlek gizlenemez * gizli tutulmas olmayan iin sylenir. elde eyler -al- / -el* simden fiil treten ek. -al / -el * simden s treten ek: gen-el, gvel (< gk-el), gz-el (<gzel), do z-el vb. fat -al,

al basmak * lo albast usa hastalna tutulmak. al bayrak (veya sancak)

* Trk bayra . al benden de o kadar * ben de ayn durumday veya ben de ayn ncedeyim. m d al birini, vur tekine (veya birine) * hibiri iyaramaz, hepsi bir ayarda. e al elmaya ta ok olur atan * de kimselere sata ok olur. erli an al giymedim ki al m nay * "bu i hibir ilgim olmad iin sylenen szleri kendi zerime almad anlam kullan le m" nda l r. al glm ver glm * iki sevgilinin birbirine sevgi gsterisinde bulunmalar . * bir kimseye yap hizmetin hemen kar bekleme durumu. lan ln al kan * Doymu alifatik hidrokarbonlar genel ad n , parajin. al kanlara boyanmak * yaralanmak, vurularak lmek; olmak. ehit al kar s * Lo usalara musallat olarak onlar du san grnt. bo u lan al kiraz stne kar ya m * d nlmeyen, beklenilmeyen eylerin de olabilece anlat ini r. al sana bir daha * yeni bir aksilik olunca bezginlik bildirmek iin "i anlam sylenir. te" nda al takke ver klh * uzun bir eki meden sonra, eki eki e e. * aralar ndaki senli benli ili srdrerek. kiyi ala * Kark renkli, ok renkli, alaca. * Akestane renginde olan, el (gz). k * Kekli boynundaki siyah halka. in * Alabaln k lmad salt . * pek iyi. yi,

-ala- / -ele* Fiilden s k (tekerrr) attreten ek: alk-ala-, -ala-, silk-ele-, it-ele-, kak-ala-, kov-ala- vb. kl s a ala ala * Toplu olarak yap i lan lerde ba sylenen ala ala hey! nleminde geer. r arak

ala alaya kalkmak * ba grlt etmeye kalkmak. r arak ala gn ala sulu * Yeni olgunla maya ba lam(meyve). * pi yi memisuluca (yemek). , * Yaz gne n bulut arkas kaldnda olu glgeli durum. nda an

ala tav

* Az tavl ya kuru olan (toprak). , yar yar

ala tavl * Bitkinin imlenmesi iin yeterli tav bulmam(toprak). * pi yice memi (yemek). Ala Yuntlu * O Trklerinin 24 boyundan biri. uz alabacak * Ayasekili (at). * Ara bozucu, dnek, u ursuz (kimse). alabal k * Ala bal kgillerden, so ve duru sularda ya uk ayan, eti turuncu ve lezzetli, 250 gr dan 2 kg a kadar gelen bir tatl bal (Trutta faris). su alabal kgiller * Omurgal hayvanlardan, kemikli bal n bir familyas klar . alabanda * Deniz teknelerinin i yanlar , borda kar . t

alabanda ate * Geminin bir yan bulunan toplarla birden ate nda edilmesi komutu. alabanda etmek * dmeni sa veya sola, sonuna kadar evirmek. a alabanda iskele * Dmeni sol yana do sonuna kadar evirme komutu. ru alabanda sancak * Dmeni sa yana do sonuna kadar evirme komutu. ru, alabanda vermek * azarlamak, paylamak, ha lamak. alabanday yemek * adamak azarlanmak. ll alaba * Turpgillerden, algama benzeyen bir bitki. alabildi ine * Srs usuz bucaks n z, z. * A derecede, gere r inden ok. * Olanca h ile. z alabora * Geminin devrilecek kadar yan yatmas . * Bir serenin yatay durumdan d duruma getirilmesi. ey * Selmlamak iin filika kreklerinin yukar kaldlmas ya r . * Bal toplamak iin dalyan a n yukar al n ya nmas . alabora olmak * tekne, sandal vb. deniz aralar devrilip ters dnmek. * i alt st olmak. ler alabros * F gibi dik kesilmi ra (erkek sa ).

alaca

* Birka rengin karm olu renk. ndan an * veya daha ok renkli. ki * Birka renkli iplikten yap lmdokuma. * A ilk olgunla meyve. ata an * Keklik, b rcgibi ku avlamak iin kullan iki renkli bez. ld n lar lan * Meyvelere, daha ok zme d ben. en * Kt huy. * A ure.

alaca a alaca bulaca * ok kark renkli. alaca d mek * (meyve) olgunla maya ba lamak. alaca karanl k * Gne madan nce veya batt hemen sonraki ayd k, yar do ktan nl karanl k. alacabal l k * Bal lgiller familyas k ndan, uzunlu 50 cm, kl rengi, akla kara kark, sazl u klarda ya bir ku ayan tr (Ardeola ralloides). alacaolmak * birinden al nacak paras olmak. * vakit darlndan bir neriyi kibarca geri evirmek. alacaolsun! * "gnn birinde ondan cm alm" anlam gz korkutma sz. r nda alaca olsun da ala kargada olsun m * alacakl olmak iyi bir eydir. alaca ahin, verece karga (veya kuzgun) na ine * al kolaylgsteren, verirken de glk rken k karan kimse. alaca tutmak na * bir verece veya borca kar k saymak. eyi e l alacak * Bir hesap gere daha al ince nmamolan para, mal veya ba matlp. ka ey, * Para verilerek al nacak ey. alacak verecek * alveri kisi. ili alacakarga * Saksa an. alacakl * Birinden alacaolan, borlu kar . t * Birinden alacaolan kimse.

alacakl kmak * alacaverece inden ok olmak. alacakl olmak * birinden alacabir bulunmak. ey

alacalama * Alacalamak i i. alacalamak * Renk renk, benek benek boyamak. alacaland rma * Alacaland rmak i i. alacaland rmak * Alaca duruma getirmek. alacalanma * Alacalanmak i i. alacalanmak * Alaca bir duruma gelmek. * Eriyen karlar aras yer yer toprak grnmek. ndan * Herhangi bir heyecan dolayyla benzi k p bozarmak, renkten renge girmek. s zar alacal * Alaca, rengrenk.

alacal bulacal * ok kark ve i renkli, alaca bulaca. alacal k * Alacal olma durumu. * Renkli ve renksiz k n btn vcutta dzenli llar ekilde da lmayarak byk ve kk paralar hlinde birle mesiyle meydana gelen bir at donu. alacamenek e * Herca menek e. alacasansar * Benekli sansar tr. alaam ala k * Rengi kla yakbir am tr (Picea excelsa). z n * zeri dal ve has rtlm rla kulbe, ardak. * Keeden yap ad lan r. * Frenklerin tre, det ve hayat uygun, Frenklerle ilgili, alaturka kar . na t * Avrupa uygarln benimsemiAvrupa e , itimiyle yeti (kimse). mi * Alafranga saat.

alafranga

alafranga mzik * Bat nda ve llerinde yap tarz lmmzik. alafranga saat * Gn 24 saat sayarak, gnn ba gece yar 01 olarak kabul eden saat sistemi. layn s alafranga tuvalet * Bat nda kapakl tarz , zerine oturulabilen klozetli tuvalet. alafrangac * Alafranga hayat benimsemi olan. alafrangac l k

* Alafrangac olma durumu. alafrangala ma * Alafranga usulleri benimseme, alafranga olma. alafrangala mak * Alafranga olmak, alafranga davranmak. alafrangalarma t * Alafrangalarmak i t i. alafrangalarmak t * Alafrangala na sebep olmak. mas alafrangal k * Alafranga olma durumu. algarson * K kesilmi sa sa. * O sa lan biiminde kesilmi (kadsa n ). alageyik * Geyikgillerden, postu benekli, erkeklerinin boynuzlar do krek biiminde geni uca ru leyen, Gney Avrupa ve Kuzey Afrika'da ya bir cins geyik, sn (Dama dama). ayan alimisema * Gk ku a . -alak / -elek * Fiilden s treten ek: yat-alak, as-alak, k-elek vb. fat alka * lgi. * Gnl ba .

alka ekmek (toplamak veya uyand rmak) * ilgi ekmek. alka duymak * ilgi duymak. alkabah * lgilendirici, ilgi eken, ilgin. alkadar * ilgili bulunulan. lgili,

alkadar etmek * ilgilendirmek. alkadar olmak * ilgilenmek. alkaland rma * Alkaland i rmak i. alkaland rmak * lgilendirmek. alkalanma * Alkalanmak i i.

alkalanmak * lgilenmek. * Gnl ba lamak, yak k duymak. nl * Bir ekici gelmek; zevk almak. ey alkal alakarga * lgili. * Kargagillerden, iri gvdeli, tc, tyleri alacal ku bir tr, kestane kargas (Garrulus glandarius). * Saksa an. * Yemek listesinden seilen, fiyatlar ayr ayr hesaplanan (yemek), tabldot kar . t * Yemek listesinden yemek seerek. * lgisiz, ilgisi olmayan.

alkart

alkas z

alkas k zl * lgisizlik. alkay (veya alkas) kesmek n * ilgiyi, ilgisini kesmek, ili kalmamak, ayr kisi lmak. alkok alalama alalamak etmek. alamana * Rafadan. * Alalamak i kamuflj. i, * Beneklerle, izgilerle veya renklerle bezeyerek bir bulundu evreye uydurmak, maskelemek, kamufle eyi u

* Balavlamakta veya yk ta k makta kullan byk kay lan k.

alamana a * Klardan uzak sularda avlanmak iin iki alamana kay taraf kullan uzunlu 200 ile 250, y ndan lan, u geni i 7 ile 25 kula olan byk a li . almet * Belirti, i iz, ni aret, an. * Byklk, irilik bak ndan durumda olan m a lacak ey. almetifarika * Baz ticaret e zerine konulan, o e reten veya satan tan resim, harf gibi zel i marka. yas yay tan aret, * Ayc r nitelik, ayc r zellik. almetifarikal * Almetifarikas olan. almint * arabuk, an hemen, ak. nda, ip

almint yemek * Kolayca haz p tketilebilen yemek. rlan alan * Dz, ave geni meydan, saha. k yer, * Orman iinde dz ve a z yer, dzlk, kayran. as

* Bir konu veya al evresi. ma * Yz lm. * inde birtak kuvvet izgilerinin yay m lmbulundu var say uzay paras u lan . * Eski Roma'da ahava gsterisi yap geni k lan yer. * Bir al merce net bir grnt sa c inin layabildiderinlik ve geni in btn. i li * Yar malar kar malar ve oyunlaryap yer, saha. n, la n n ld alan h z * Hareket eden bir cismi, duran bir noktaya birle do parasn birim zamanda tarad alan. tiren ru n alan korkusu * Baz ilerin alan, park, sokak gibi yerlerde duyduklar ki rkeklik hastal, agorafobi. alan talan * Karmakark, allak bullak, darmada k. n alan talan etmek * allak bullak etmek, da tmak, alt st etmek, ya etmek. ma alan talan olmak * her biri bir yana da lmak. alan topu * Tenis. alarga * A ge, yakla ktan ma. * Adeniz, engin. k * Uzaktan, a ktan.

alarga durmak * uzak durmak, kar istememek, ilgisiz davranmak. mak alarga etmek * adenize k kmak, engine a lmak. * geri ekilmek, uzakla mak. alargada durmak * uzakta durmak. alargadan seyretmek * Uzaktan bakmak. alrm * Bir tehlike oldu unda bunu herkesin haber almas verilen i iin aret.

alrma gemek * beliren tehlikeye kardirenebilecek, dayanabilecek duruma gelmek. ala aetmek * birini, yetkilerini elinden alyerinden uzaklarmak, atmak, kovmak. p t * kap yere vurmak. p ala yukar avur * ekieki (pazarl e e k). ala m * veya daha ok metalden, baz ki durumlarda metallerle, C, P, Te gibi elementlerden olu metal an grnmnde kat s karm. veya v ala mlama * Ala mlamak i i.

ala mlamak * zen metale, ala elementlerini eriterek katmak. m alaten alaturka * Czaml , abra . * Eski Trk gelenek, grenek, tre ve hayat uygun, alafranga kar . na t * Bu tre ve hayat benimsemi (kimse). * Alaturka saat. * Dzensiz, yntemsiz.

alaturka mzik * Trk mzi i. alaturka saat * Gne batnda 12'yi gsterecek biimde ayarlanmsaat, ezan saat. in alaturka tuvalet * Tuvalet ihtiyac gidermek amac melme usulne gre yap tuvalet. n yla lan alaturkac * Alaturka bilen, alaturka eser veren kimse. * Trk mzi inden yana olan. * Bu tr mziseslendiren veya alan, syleyen. i alaturkac l k * Alaturkac olma durumu. alaturkala ma * Alaturkala durumu. mak alaturkala mak * Alaturka olmak. alaturkalarma t * Alaturkalarmak i t i. alaturkalarmak t * Alaturkala n lamak. mas sa alaturkal k * Alaturka olma durumu. alavandal * Bkz. andavall . alavere * Bir elden ele gemesi. eyin * Bir elden ele vererek aktarma. eyi * Vapurlarda bu biimde ta iiin bordalarda kurulan basamakl i ma iskele. * Karga k. al

alavere dalavere yapmak (veya evirmek) * hileli, dzenli bir i yapmak, yalanla dolanla i grmek. alavere tulumbas * Emme basma tulumbas . alavereci

* Piyasada fiyat nce ykselir umuduyla mal alan ve fiyat ykselince mal d satan toptanc , vurguncu, spekltr. alay * Herhangi bir trende veya gsteride yer alan topluluk. * ok kalabal k. * Btn, hepsi. * Genel olarak tabur (svarilerde drt veya be blk) ve bunlara ba birliklerden olu asker l an toplulu u. * ok miktarda, fazla say da. alay alay alay * Kalabalolarak, pek ok. k alay beyi * Albay rtbesinde jandarma alay komutan . * Ses tonu, sz, davrangibi yollarla biriyle, bir e eyle lenme; onu kmseme.

alay etmek * bir kimsenin, bir bir durumun, gln, kusurlu, eksik vb. ynlerini kmseyerek e eyin, lence konusu yapmak. alay gemek * alay etmek. alay gibi gelmek * inan gibi olmamak. lacak alay malay * hep birden, birlikte. alaya almak * alay etmek, e lenmek. alaya bozmak * alay nitelivermek. i alaya kmak * asker bir okulda ba gsteremeyerek k gnderilmek. ar taya alaybozan * Bir e fitilli tfek. it alayc * Alay etme huyu olan, mstehzi. * Alay eden, kmseyen, kmseyerek e lenen. * Alay etmeyi huy edinmi olma durumu.

alayc l k

alay olmak nda * i i nem vermeyerek yapmak, i konusu yapmak. i aka ly ile vl * btn gsteri i ile. alyi * Gsteri kamarma. , gz t alyi li

* Gsteri li. alayl * Erlikten yeti subay. mi * Gerekli okul e itimini grmeden kendini yeti tirmi olan (kimse), mektepli kar . t * Gsteri grkemli, debdebeli. li, alayl alays * Alaya benzer, cidd olmayan. alaz alaz alaz alaza alazlama * Alazlamak i i. * Vcutta kllveya kl lekeler belirmesi durumu. zk z alazlamak * Bir yzn alevden geirmek, aleve tutmak. eyin * S zlatmak, yakmak, ac vermek. alazlanma * Alazlanmak i i. alazlanmak * Alazlamak i konu olmak. ine * derisi iin, stnde kllveya kl lekeler belirmek. nsan zk z albasma albast * Albast . * Alev, yalaz. * Alev alev. * Dklen tohumlarla ertesi y l kendili inden tahso vb. kan l, an * Alay edici, kmseyici, mstehzi.

* Do s nda temizli dikkat edilmemesi yznden lo um ras e usantutuldu ate hastal lo n u li k, usa hummas , albasma. albatr albatros exulans). albay albayl k * Albay rtbesi veya albaygrevi. n albeni * Al ekicilik, cazibe. m, * Kaymak ta su mermeri. , * F na ku rt ugillerden, 1 m uzunlu unda, Atlantik Okyanusu'nda ya iri bir ku (Diomedea ayan tr

* Rtbesi yarbay ile tu general aras bulunan ve as nda l grevi alay komutanl olan stsubay, miralay.

albeni vermek * ekicili art ini rmak, ilgi toplamak, ho gzel gstermek. ve

albenili

* Al , ekici, cazibeli. ml

albenisi olmak * ekicilibulunmak. i albinos albm * Resim, foto pul gibi raf, eyleri dizip saklamaya yarayan bir tr defter. * Herhangi bir konu ile ilgili k a sa klamalar verilerek resimler bas lmolan kitap. * Bir sanatn eserlerinin bir blmnn yer ald kaset, uzunalar, tekeralar. n albmin * Bitkilerin, hayvanlar doku ve slar bulunan, birle karbon, oksijen, azot, hidrojen ve kkrt n v nda imi olan, suda eriyen, beyaza yakrenkte, yap madde. n kan albmin i eme * Birok hastal klarda, zellikle bbrek hastal nda idrarda albmin bulunmas klar durumu, ak tutma. albminli * inde albmin bulunan. alac k * ok alak. * Ak n.

alacda ben yaratt demek k lar m * ok kurumlu olmak, kendini ok be enmek. alak * Yerden uzakl az olan, yksek kar . t * A a yksek olmayan (yer). , * (boy iin) K sa. * Bile bile en kt, en ahlks davran zca bulunan, a soysuz, namert, rezil hain. larda a k, l

alak bas n * Barometrede 760 mm alt bulunan, kt havaya i olan hava durumu. nda aret alak gerilim * D voltajl k elektrik hatt . * De ve gc az olan elektrik potansiyeli. eri alak gnll * (makam, para vb. durumlarda) A aolanlar kendisiyle e tutan veya kendi de oldu it erini undan a a gsteren (kimse), mtevaz . alak gnlllk * Alak gnll olma durumu. alak kabartma * Heykel sanat yzeyden nt az olan kabartma. nda, k s alak kavu um * Kavu umda gezegenin gne yer aras bulunmas le nda . alak ses * Hafif ses. * Kal ses. n

alak yaylak

* Devaml oturma blgesinde, normal tah l ziraat lan alanlar bitiinde genellikle deniz seviyesinden yap n i 900-1200 metre ykseklikteki yaylak. alaka * Olduka alak. * Alak, a kimselere yara na. a k l rcas

alakla ma * Baya mak durumu. la alakla mak * Baya mak. la alaklarma t * Alaklarmak durumu. t alaklarmak t * Alakla na sebep olmak. mas alakl k * Alak olma durumu. * Alaka davran enaat. , * A ma, baya ma, mezellet. a la la * Alalmak i inme. i, * Topra kp oturmas n . * Kabarma alalma olay sularindidnem, cezir. nda n i * D knlk, zl. alalmak * Alak duruma gelmek, yksekten a ru inmek. ado * (insan iin) De azalmak. eri * Kk d rme, hor grme, zillet.

alal alalma

alalt

alalt c * Kk d rc. alalt * Alaltmak iveya biimi. i alaltma * Alaltmak i i.

alaltmak * Alak duruma getirmek. * De azaltmak. erini alarak al * Az alak. * Al n pi toz durumuna getirilmesinden elde edilen madde. ta n irilip

al p kal * Bir zerine al eyin dklerek al kal nan p. al ta

* Toprak iinde katman olarak bulunan ve pi toz durumuna getirilerek al irilip yapmaya yarayan hidratl kalsiyum slfat, jips. al c * Al ta karan kimse. n * Tavan ve duvarlaral kaplanmas al i n ile nda i. an * Al lamak i i. * Al s ile vamak. * Al rmak. kar t al lanma * Al lanmak i i. al lanmak * Al lamak i konu olmak. ine al latma * Al latmak i i.

al lama al lamak

al latmak * Al kapatt ile rmak, s vatmak. al l * inde al bulunan. * Al sar ile lmolan. al pan * Tavan sslemelerinde kullan ve e desenleri olan al yap p. lan itli dan lmkal al almak (veya koymak) ya * klan bir kemigeregibi kaynamas al batlmsarg sarmak. r i i iin ya r ile aldan aldang aldan * Aldanmak iveya biimi, kanma. i aldanma * Aldanmak i i. * abuk ve kolay aldat kimse. lan * zeri ot veya kumla rtlm ukur, tuzak.

aldanmak * Grnkap yanlbir yarg varmak, yan e larak ya lmak. * Bir hileye, bir yalana kanmak. * D r u kklna ramak. * Avunmak, oyalanmak. * (bitkiler iin) Havanbirden nmas zamansaan iek, so sebebiyle donmak. n s yla z uk aldat c aldat lma * Aldat i lmak i. aldat lmak * Aldatma niteliolan, yanc i lt, kandc r.

* Aldatmak i konu olmak. ine aldat * Aldatma iveya biimi. i aldatma * Aldatmak i i.

aldatmaca * Aldatmaya dayanan davran aldat oyun. , c aldatmak * Beklenmedik bir davran yan la ltmak. * Kar ndakinin dikkatsizli s inden, ilgisizli inden, geregibi uyanolmayndan yararlanarak onun i k zarar kazan sa na lamak. * Birine verilen sz tutmamak, yalan sylemek. * Bir grnrdeki durumu, o nitelibak ndan yanlbir kan eyin eyin i m vermek. * Ayartmak, kt yola srklemek, ba tan karmak, i etmek. fal * (kar koca) E sadakatsizlik etmek, ihanet etmek. veya ine * Oyalamak, avutmak. aldehit ald * Alkolleri oksitlendirme veya asitleri indirgeme yolu ile elde edilen uucu bir s. v * (halk edebiyat sylemeye ba . nda) lad

ald abdest rktt kurba de aya memek * sa yarar, verdizarar lad i kar lamamak. ald r * Ald rmak iveya biimi. i ald retmemek * nem vermemek, ald rmamak, ilgi gstermemek, ilgilenmemek, ilgisiz kalmak, umursamamak. aldz r s * Ald rmaz, umursamayan. ald rma ald rmak * Almak i yapt ini rmak. * Getirtmek. * Vcuttan herhangi bir paray organ lsebebiyle operasyonla veya sak kartmak. * nem vermek, de vermek (bu fiil, bu anlam ancak olumsuz, soru veya biimlerinde kullan er ile art l r). * Elindekini ba na kapt kas rmak. * S rmak. d ald rmaz * Bir nem vermeyen; umursamayan, kay z, lkayt. eye ts ald rmazl k * Ald rmaz olma durumu, tasas k, kay zl lkayd. zl ts k, ald rtma * Ald rtmak i i. * Ald rmak i i.

ald rtmak * Ald rmak i ba na yapt ini kas rmak.

alegori

* Bir grnt, bir ya veya bir davrann daha iyi kavranmas sa ant n lamak iin gz nnde canlandp r dile getirme. alegorik aleksi * Alegori ile ilgili. * Okuma yitimi.

alelcayip * Acayip st ok acayip, tuhaf, garip, bamba ka. alelcele alelde * ok acele ederek, arabuk, ivedilikle. * Her zaman grlen, ola an. * Baya s radan. , * Alelde olma durumu. * Hesaba sayarak. * Hele, zellikle, en ok. alel tlak * Genel olarak.

aleldelik alelhesap alelhusus

alelumum * Genel olarak, genellikle. alelusul alem * Bayrak. * Minare, kubbe, sancak diregibi yksek i eylerin tepesinde bulunan, madenden yap y z veya lle lmay ld biiminde ss. lem * Yeryz ve gkyzndeki nesnelerin olu turdu btn, evren. u * Dnya, cihan. * Ayn konu ile ilgili kimseler veya bu kimselerin u larn btn. ra n * Hayvan veya bitkilerin btn. * Durum ve artlar. * Herkes, ba . kalar * Ortam, evre. * E lence. * Kendine zg birok nitelibulunan veya farkl i ey davraniinde bulunan kimse. * Duygu, d nce, d gc. * (yntem gere yntem zere) Yol yordam gere i, ince, kurala uygun bir biimde.

alem olmak * sembol olmak. lem yapmak * sazl szl e lenmek. alemci

* Camilerin kubbelerine, minarelerine alem yapan veya takan kimse. alemdar * Bayraveya sancata bayraktar, sancaktar. yan, * nder. leme dalmak * evre ile ilgisini kesip i dnyas kapanmak. na * e lenceye, zevkusefaya kap lmak. lemi var m ? * yakk al , uygun olur mu?. r m lemin a torba de ki bzesin z il * Bkz. elin a torba de ki bzesin. z il lem mul * Dnya lsnde, evrensel, niversel. alenen alengirli * Gsteri yakkl li, . alen * A ortada, meydanda, herkesin iinde yap k, lan. * A a herkesin gz nnde, herkesin iinde, gizlemeden, a ktan a, ka.

alenle me * Alenle i mek i veya durumu. alenle mek * Herkese bilinir duruma gelmek. aleniyet * Aolma durumu, a k. k kl alerji * Baz lar birtak yiyeceklere, illara, toz, koku gibi nesnelere karhastalderecesinde gsterdikleri canl n m k a tepki. r * Bir kimseye veya bir karolumsuz ynde duyulan a duyarl eye r k. alerjik * Alerji ile ilgili olan. * Herhangi bir maddeye veya kimseye karolumsuz duygular olan, alerjisi bulunan. alessabah * Sabah erkenden. alesta * Harekete haz tetikte. r,

alesta beklemek * haz r durumda beklemek. alesta durmak * tetikte beklemek. alesta tutmak * hemen kullan labilecek durumda bulundurmak. alet

* Bir el i veya mekanik bir igerekle ini i tirmek iin zel olarak yap lmnesne. * Bir sanat yapmaya, uygulamaya yarayan zel ara, ayg t. * Bir makineyi olu turan ve i lemesine yard eden paralardan her biri. m * Ho grlmeyen bir iyard veya arac e mc olmay kabul eden kimse, ma a. alet edevat * Bu el i veya mekanik bir igerekle ini i tirmek iin kullan aralar. lan alet etmek * bir i birini uygun olmayan bir biimde kullanmak. te alet olmak * bilerek bir kar veya bilmeyerek kt bir i arac etmek, vas olmak. kar l te l k ta aletli * Aleti olan veya aletle yap lan. aletli jimnastik * Birtak aletler kullan yap jimnastik. m larak lan alev * Yanan maddelerin veya gazlartrl biimlerde uzanan kl yal yalaz, alaz. n dili, m, * Ates k, klc , cakl v m. * A ate k i. * M ular tak kk bayrak, flma. zrak na lan * Alevli olarak. * Vcut s s herhangi bir sebeple artmve bu sebeple k zarmolarak. alev almak * tutu mak, yanmaya ba lamak. * co heyecanlanmak, heyecana gelmek, tel mak, lanmak, fkelenmek. alev bacay (veya saa sarmak ) * ate bacay sarmak. alev gibi parlamak * canl l olmak. , l alev k z rms * Alev rengi. alev lmbas * Gaz veya benzinle al ucundan bir alev pskrterek yanan ve kur boru i an, un lerinde kullan bir ara. lan alev makinesi * D zerine alevli slar pskrten ta man v nabilir alet. alev saasarmak * bir olay, nne geilemez, tehlikeli bir duruma gelmek, ate bacay sarmak. Alev Alevlik * Alevli ba (kimse). e l * Halife Ali yanl olma durumu. s

alev alev

alevlendirme * Alevlendirmek i i. alevlendirmek

* Alevlenmesini sa lamak, tutu turmak. * Etkisini, iddetini art rmak, o altmak. alevlenme * Alevlenmek i i. alevlenmek * Alev karmaya ba lamak. * Zorlu, fkeli veya heyecanl durum almak. bir * Parlamak. alevli * Alevi olan, alevlenmi . * iddetli, hararetli. * Kar kar z t. , t,

aleyh

aleyhe dnmek * kardurum almak, karduruma gemek. aleyhinde (veya aleyhine) sylemek (veya bulunmak) * eki tirmek, yermek. aleyhinde olmak * birine karolumsuz duygu ve davraniinde bulunmak. aleyhine dnmek * destek vermekten vazgeip karduruma gemek. aleyhine olmak * bir ibirinin zarar olmak, onun iin iyi olmamak. , na aleyhtar * Karolan, kar . t

aleyhtarl k * Bir i harekete veya d e, nceye karolma, kar l k. t aleyhte olmak * kardurum almak. aleykmselm * Arapa selmnaleykm selmlama szne verilen "esenlik, selmet zerinize olsun" anlam kar k. nda l alfa alfa * Yunan alfabesinin birinci harfi. * Kuzey Afrika'da ve spanya'da yeti ve k ip, hal m kullan bir bitki. en t, yap nda lan

alfa nlar * Radyoaktif maddelerin yayd ndan biri. klar alfabe * Bir dilin seslerini gsteren, belirli bir s gre dizilmi raya belli say harflerin btnne verilen ad. da * Bir dilin harflerini tan okuma tarak renmeyi sa layan kitap. * Bir i ba c in lang. alfabe d * Bir milletin alfabesinde bulunmayan harf, Trk alfabesinde bulunmayan x, w, q harfleri gibi.

alfabe s ras * Harflerin alfabedeki belirli dzene gre dizili i. * E ilkesini sa itlik lamak iin uyulan dzen. alfabetik * Alfabe s na gre dizilmi ras .

alfabetik katalog * Eserleri yazarlar soy adlar veya adlar gre s sokan katalog. n na na raya alfabetik s ralama * Bkz. alfabe s . ras alfaterapi alfenit alg algarina * A bir denizden r eyi karmak veya denize indirmek i kullan byk vinli deniz teknesi. inde lan * Baz gemilerin ba veya ktaraf e olarak uzat ndan ik lmbulunan makaral sa ve kaldikme. , k n alg * Kazan, alacak. * R vet. * Vergi. alg alg * Bir dikkati ynelterek, o bilincine varma, idrak. eye eyin alg a b * Ha kozas izmeye yarayan alet. ha n alg lama alg lamak * Alg lamak iidrak etme. i, * Bir olay bir nesnenin varln veya duyum yolu ile yalbir biimde bilin alan almak, idrak etmek. n na * Ha stn toplamakta kullan ka ha lan k. * Alfa nlarn tedavide kullan na verilen ad. n lmas * inde bakinko, nikel bulunan ve atal b tak yapmakta kullan gm bir ala r, ak m lan l m. * Su yosunu.

alg lanma * Alg lanmak iveya durumu. i alg lanmak * Alg lamak i konu olmak, idrak edilmek. ine alg latma * Alg latmak i i veya durumu.

alg latmak * Alg lamak i birine yapt ini rmak, idrak ettirmek. alg c lay * Alg yetkisi olan. alg n

* C zayhastal . l z, f, kl * Birine gnl vermi , tutkun, vurgun. algler * Su yosunlar .

algoritma * IX. yzy ba ya l n nda amolan Trk matematikilerinden Musao Harezmli Mehmed'e Araplar lu n unvan olarak verdiElharezm ad bat yap bir terim. Orta a ondalsay i ndan da lan da k sistemine gre yap ve lan son zamanlarda belirli herhangi bir kurala ba bulunan her trl hesap i l lemine verilen ad, Harezmli yolu. -al -eli / * "...-den beri" anlam zarf-fiil eki: al-al nda , gid-eli, grme-y-eli vb.

al moru mor al, * tel veya yorgunluktan yz k rm kesilmi pk z (olarak). * sakl l , canl . kanl al c * Satalmak isteyen kimse, m n teri. * Kendisine bir gnderilen kimse. ey * Bir elektrik ak n p ba bir kuvvete eviren cihaz. m al ka * Ahize, alma. * Azrail. * Grntleri alan cihaz, kamera. al bulmak c * m bulmak. teri al c kmak * m bulunmak. teri * istemek, talip olmak. al gzyle bakmak c * inceden inceye gzden geirmek. al k girmek c lna * m gibi davranmak. teri al ku c * Atmaca. al verici c * Baladn alan. geri al ynetmeni c * Aly rudan do al ran ve yneten, al hareketlerini gerekle c do ruya t c tiren, grntlerin filme al nmas sa n layan kimse, kameraman. * Televizyon als do cn rudan al ran kimse, kameraman. t al * Glgillerden, k rlarda yeti yaban bir a (Crataegus). en a * Bu a n mayho ac yemi i. al k * Akz, sersem, budala, ebleh. ls al k * Hayvan ulu. * Eskimi giyecek.

alal k k

* Aptalca, k k a n a n. alalbakmak k k * aptalca, k k a n a n. alsal k k * Aptal. * Aptalca. * Al mak i kla i.

al ma kla

al mak kla * Alduruma gelmek, bir kar nda aptalla k ey s a p rmak, k mak, aptalla a nla mak. al t klarma * Al t klarmak i i. al t klarmak * Alduruma getirmek. k al k kl * Alolma durumu veya al bir i k ka .

al konulma * Al konulmak i i. al konulmak * Al koymak i konu olmak, menedilmek, tatil edilmek. ine al koyma * Al koymak i i. al koymak * Bir sre iin bir yerde tutmak. * Birini, yapmakta oldu veya yapmak istedii geri tutmak. u i ten * Ayp saklamak. r * Mahrum etmek. * Mani olmak, engel olmak. al m * Almak i i. * Gz, gnl eken durum, cazibe. * Kurum, al gurur. m,

-al / -elim m * kipinin okluk 1. kieki: al-al gid-elim, ba stek i m, la-y-al bekle-y-elim vb. m, al al m m * Gsteri , ekici hareket. al sat m m * Satalma ve satma i alveri n i, . al sat brosu m m * Alveri lerinin yap veya dzenlendi yer. i ld i ube, al sat ofisi m m * Al sat brosu. m m al mc * Ba nhesab alacak toplayan veya kabul eden kimse. kasn na

al ml

* Al olan, ekici, cazibeli. m * Kurumlu, al , gururlu. ml

al al ml ml * Gsteri gzel. li, al l ml k al z ms * Al olma durumu. ml * Al olmayan, cazibesiz. m

al zl ms k * Al z olma durumu. ms al n * Yzn, ka salar aras larla ndaki blm. * Bir ocakta her trl ayak, galeri, baca, kuyu ve yolun ilerletilmekte olan yzeyi. * (bazeylerde) n, n yz. * Kar .

alat n s * ka aras n ortas ki n , aln . aldamar n atlamak * Bkz. ar damar atlam . alteri n * Emek.

alteri dkmek n * ok emek vermek, zahmetli bir i grmek. alteri ile kazanmak n * hak ederek, al emek vererek kazanmak. arak, alyaz n s * Yazg , talih, kader, mukadderat. al nd al l nd * Para veya ba bir teslim al gsteren belge, makbuz. ka eyin ndn

* Yerine gitmesini sa lamak iin gnderenin ek bir cret deyerek postaya al kar verilen nd lnda (mektup, paket vb.). al ngan * A duygulu, abuk gcenen, k r r lan.

al nganl k * Al olma durumu. ngan al k nl * Kad n al na takt altveya gm ss e . nlar nlar klar n ten yas * Yap cephe ss. larda al nma * Al nmak i i. al nmak

* Almak i lmak. i yap * Bir szn, bir davrann kendisine karoldu sanarak incinmek, klmak veya fkelenmek. unu r * Elde edilmek. * Uyarlanmak, adapte olunmak. al nt * Bir yaz ba bir yazar yazndan al ya ka n s nmpara, aktarma, iktibas. * Ba bir dilden al ka nmkelime.

al lama nt * Al lamak i nt i. al lamak nt * Bir yaz ba bir yazar yazndan cmle veya cmleler almak, al yapmak, aktarmak, iktibas etmek. ya ka n s nt alsatmaz grnmek p * ilgisiz grnmek veya davranmak. alsatt olmamak p * hi ilgisi bulunmamak. alvereceolmamak p i * bir kimseyle hibir ilgisi olmamak. alverememek p * anla amamak, ekememek, geinememek. alvermek p * yrek arp s nt geirmek. alyrmek p * az zamanda ok ilerlemek, yay lmak, o almak, artmak. al r almaz * hemen, derhal. alk rl al * Duygusal uyar alabilme yetene idrak kabiliyeti. mlar i, * Almak i i veya biimi.

alfiyat * Bir mal iin al kardenen para ve retim gereleri fiyat m l . alveri * Al sat i m m i. * ki, mnasebet. li alveri yapmak * al sat i gerekle m m ini tirmek. alveri e kmak * al sat iiin ar gitmek. m m i ya alveri i kesmek * biriyle ilgisi kalmamak. alk * Herhangi bir duruma al olan. m alk olmak

* al k durumuna gelmek. kanl alkl k * Alk olma durumu. allma allmak * Allmak i i. * Bir al eye duruma gelinmek. m

allmam * Nadir, bilinmeyen, az rastlanan. allm * Her zamanki, mutat. al kan * Al n. k

al olmak kanlnda * iyice alk bulunmak, huy hline getirmek. al k kanl * Bir al eye olma durumu, itiyat, huy. m * Yak k, arkadak, nsiyet. nl l * ve detkilerle davran n tekrarlanmas ayn lar , hep biimde gerekle sonucu beliren, mesi artlanm davran . al k edinmek kanl * bir srekli yapar olmak, itiyat edinmek. eyi al ktan kopamamak kanl * belli bir huydan vazgeememek, alkl b rakamamak. al k al n k * Bir veya bir yapmaya al eye ey olan. m al n olmak k * iyice al hi yabanc ekmemek. mak, l k al nl k k * Al n olma durumu, al k. k kanl al ma al mak * Bir itekrarlayarak kolayl yapabilmek. i kla * Yad rgamaz duruma gelmek. * Uyar duruma gelmek, uygun gelmek, intibak etmek. * Srekli ister olmak. * Ba lanmak, nmak. s * Etkisini yitirmek. * Evcille mek, ehlle mek. * Tutu mak, yanmaya ba lamak. al kudurmu beterdir m tan * allan bir eyden kolayca vazgeilmez. * Al i mak i. * Yap lmaya allmdavran .

al rma t

* Al rmak i t i. * Bir beceriyi, bilgiyi kazanmak iin yap tekrar, temrin, egzersiz. lan * Vcudun biyolojik ynden geli imini sa layan al idman. ma,

al rmak t * Al na yol amak. mas * Uyar duruma getirmek. Ali * Kiad i olarak a deyimlerde geer. a daki li * Yce, yksek.

Ali Cengiz oyunu * "kurnazca ve haince dzen" anlam kullan nda l r. Ali k ba ran kesen * ok zorba. Ali k ba ran kesen * zorba. licenap * Cmert. * Onurlu, erefli.

licenapl k * licenap olma durumu. alifatik alil alim * Bilen, bilici. lim alimallah limane limlik * Bilginlik. alinazik * Kzlenmi can, sar patl msakl urt ve k ile yap bir e yemek. yo yma lan it * Bilgin. * Allah "Allah bilir" anlam gelen bu sz, sylenen bir szn do una inand iin kullan na rulu rmak l r. * lime yak limin yapt gibi. an, * Azincirli (organik madde). k * Hastal , sakat. kl

Ali'nin klh Veli'ye, Veli'nin klh Ali'ye giydirmek n n * (bir kimse) birinden aldn tekine, tekinden aldn bir ba na vererek i yrtmek. kas ini Ali'nin klh Veli'ye, Veli'nin klh Ali'ye giydirmek n n * birinden aldn brne, bir ba ndan aldn ona vererek i yrtmek. kas da ini

aliterasyon * ve nesirde uyum sa iir lamak iin sz ba nda ve ortalar ayn lar nda nszn veya ayn hecelerin tekrarlanmas . alivre * rn daha tarladayken, yeti i zaman teslim edilmek zere, nceden pey verilerek yap (sat ti lan ). * Da m, da t tma.

alivre sat * Vadeli sat . aliyyll alizarin * Kk boyas k z. , kk rms alize Alka Evli alkali * Tropikal blgelerdeki denizlerde btn y l sresince dzenli esen birtak rzgrlar. m * O Trklerinin 24 boyundan biri. uz * En gzel, en iyi, mkemmel.

* Alkali metallerin hidroksitleriyle amonyum hidroksitin genel ad maddelerde, asitlerin k z . Bu rmya evirmi oldu bitkisel mavi rengi eski durumuna dndrme zellivard u i r. alkali metaller * Oksitlenmelerini sodyum, lityum, potasyum, rubidyum, sezyum elementlerinin sa metaller. lad alkalik * Alkali ile ilgili olan veya iinde alkali bulunan, kalev, antiasit. alkalimetre * Bkz. alkaller. alkaloit * zellikleri ile alkalileri and organik madde. ran

alkaller * Alkalilerin saflderecesini belirtmeye yarayan cihaz, alkalimetre. k alkarna * stiridye, midye, tarak gibi kabuklu hayvanlar avlamak iin deniz dibini taramakta kullan a k lan, sm z demirden bir a . alk m * Gk ku a . alk * Bir be eyin enildi onaylandn ini, anlatmak iin el rpma, alk lama.

alka as * Padi alk ah lamakla grevli kimse. alkalmak * ok be enilmek. alkkopmak * birdenbire gl bir biimde el lmak. rp alktoplamak

* ok alk lanmak. alktufan kopmak * srekli ve co alkba kun lamak. alktutmak * el rparak veya topluca, yksek sesle "ya "var ol" gibi szler ile birini alk a", lamak. * taraftar olmak belli bir gr yana olmak. ten alk * Alk layan (kimse). * ak ak , dalkavuk, yze glc, ya . c * Alk olma durumu. * Alk lamak i i.

alk l k alk lama

alk lamak * Bir be eyin enildi onaylandn ini, anlatmak iin el rpmak. * Be enmek, takdir etmek. alk lanma * Alk lanmak i i. alk lanmak * Alk lamak i konu olmak. ine alkil alkol * Alkol kk.

* Bira, gibi slarveya pancar, patates ni n arap v n astasn ekere dn trlmesi sonucu ortaya glikoz kan zeltilerin mayala mzlerinin dam t yla elde edilen, kokulu, uucu, yan, renksiz s, C2H5OH, ispirto, lmas c v etanol, etil alkol. * Her trl alkoll iki. alkolik * Alkoll ikilere a derecede d olan (kimse). r kn alkolizm alkoll * Alkoll ikilere hastalderecesinde d olma durumu. k kn * Alkolden yap lmveya iinde alkol bulunan. * kili.

alkoller * Slardaki alkol oran lmeye yarayan cihaz. v n Allah * Kinatta var olan her yarats eyin c, koruyucusu oldu ve tek oldu inan yce ve stn varl una una lan k, Yaradan, Tanr , Rab, Mevl. * Allah ad isim tamlamalar tamlanan kelimeyi glendirir. baz nda * En byk, en usta. Allah Allah! * ma veya can snt anlatan bir nlem. a k s * Trk askerinin hcum naras . Allah (bin bir) bereket versin

* bir kazan kar nda durumundan ho olmay s nut belirtir. Allah (seni) inand n rs * inan lmas kolay olmayan bir anlat pek ey l yemin yerine sylenir. rken Allah (veya Allah m) * bir kar nda hayranlveya yakarma bildirir. ey s k Allah acn s unutturmas n * Tanr ac unutturacak daha byk bir ac bu y gstermesin. Allah ak l fikir versin (veya Allah ak versin) llar * ak zca bir davran bulunanlar iin kullan ls ta l r. Allah aratmas n * yaklacak bir durumda "Tanr n daha ktsn gstermesin" anlam kullan nda l r. Allah art n rs * (gerek veya alay anlam Tanr nda) daha o versin. unu Allah a na k * birlikte sylendiszn anlam gre ant vermek veya yalvarmak iin "Allah' seversen" anlam i na n nda, ma, usan bildirir. a Allah ba las n * (ocu sevdi Tanr unu, ini) kazadan, beldan korusun, esirgesin. Allah baht gldrsn ndan * (evlenecek kiin) mutluluk dile belirtir. z ini Allah bana, ben de sana * sana borcumu deyecek param yok, kazan derim. imdi rsam Allah bels versin n * ilenme sz. Allah beterinden saklas (veya esirgesin) n * Tanr daha kt duruma d rmesin. Allah bilir * belli de il. * bana yle geliyor ki. Allah bir * yemin yerine kullan l r.

Allah bir dedi inden ba szne inan ka lmaz * birinin ok yalanc oldu anlatmak iin sylenir. unu Allah bir yast kocats kta n * yeni evlenenlere "bir arada ya n" anlam sylenen bir iyi dilek sz. lan nda Allah byktr * gnn birinde hakk alaca kendine yap n na, lmolan haks klar dzelece inanmak gerekti zl n ine ini anlat r. Allah can als n n * ilenme sz. Allah cezas vermesin (veya Allah cezas versin) n n * yaraka, yara yollu, bazen de gerek fke ile sylenen ilenme sz. ma

Allah da gre kar verir na * Tanr herkese dayanabilecelde snt i k verir. Allah derim * pek bozuk bir i sorulan "ne dersin?" sorusuna kar"syleyecek ba sz bulam iin ka yorum" anlam nda kullan l r. Allah dirlik dzenlik versin * Tanr huzuru versin. aile Allah dokuzda verdi sekizde almaz ini * alyaz ne ise o olur. n s Allah drt gzden ay n rmas * "Tanr , ocu yetim veya ksz b u rakmas anlam bir iyi dilek sz. n" nda Allah d ma vermesin man * anlat bir ktl bykl belirtmek iin sylenir. lan n n Allah ecir sab r versin * ba l dileolarak sylenir. sa i Allah eksik etmesin * Tanr yoklu gstermesin. unu * birinin yapt bir hizmet an l onun iin te rken ekkr yollu sylenir. Allah eksikli gstermesin ini * pek gerekli olan bir kusuru anlat eyin l byle de olsa onun varlna rken, kredildi anlat ini r. Allah emeklerini eline vermesin * Tanr emeklerini bo a karmas n. Allah esirgesin (veya saklas n) * Tanr korusun! Tanr kt durumla kar t n!. rmas la Allah etmesin * olmas istenilmeyen bir durumdan veya bir olaydan sz edilirken sylenir. Allah gecinden versin * "ok ya n"' anlam kullan bir iyi dilek sz. ayas nda lan Allah gstermesin * Tanr kt bir durumla kar maktan korusun. la Allah hakk iin * ant imek veya ant vermek iin kullan l r. Allah Halil brahim bereketi versin * Tanr versin, bereket versin. ok Allah hay etsin rl * genellikle bir olay ba c "Tanr urlu etsin" anlam sylenir. langnda u nda Allah herkesin gnlne gre versin * Tanr herkesin dile yerine getirsin. ini Allah ho olsun nut * bir kimsenin, kendisine iyilidokunan biri iin kulland bir iyi dilek sz. i Allah iin * gerekten, do rusu.

Allah iki iyilikten birisini versin * (a hasta iin) ya lsn kurtulsun, ya iyi olsun. r Allah iyili (veya lynversin ini ) * hogitmeyen bir davrankar nda ho ile sylenir. a s gr Allah kabul etsin * sevap say bir i ldnda sylenir. lan yap Allah kahretsin * "Tanr cezas versin" anlam bir ilenme sz. n nda Allah kavu tursun * birinin yak, bulundu yerden ayr kalanlara kavu dile bulunmak iin sylenen sz. n u l nca ma inde Allah kazadan beldan saklas n * Tanr n insan 'n trl ktlklerden korumas iyle sylenen bir iyi dilek sz. dile Allah kerim * Tanr byktr, Tanr gvenmeli. 'ya Allah k ederse smet * Tanr verirse. izin Allah korusun (veya saklas n) * Tanr tehlikeye, kt duruma d rmesin!. Allah kuru iftiradan saklas n * bir sulama kar nda bunun s iftira oldu anlatmak iin sylenir. s rf unu Allah manda versin ifal * ok veya a yemek yiyenler iin yollu sylenir. r aka Allah mbarek etsin * kutlu olsun. * onaylanmayan bir durumda alay yollu kullan l r. Allah mstahak versin n * (gerek veya alay anlam anlatan bir sz. nda) k ma Allah ne verdiyse * yemek olarak evde ne varsa. Allah mrler versin * sayg gsterilen bir kimseye selm veya te ekkr olarak sylenir. Allah vm yaratm de * ok gzel olanlar iin sylenir. Allah rahatlversin k * genellikle yatmaya gidilirken sylenen bir iyi dilek sz. Allah rahmet eylesin * lleri hay anmak iin sylenir. rla Allah r iin zas * dilencilerin para isterken syledikleri yalvarma sz. * ne olursun. * kark beklemeksizin. l Allah sa gz (veya eli) sol gze (veya ele) muhta etmesin * Tanr kimseyi kimseye, en yak na bile muhta etmesin. nlar

Allah selmet versin * yola kanlara "Tanr kazadan beldan korusun" anlam sylenen bir u nda urlama sz. * yolda glk iinde bulunanlara iyi dilek sz olarak kullan l r. * uzaktaki tanklar an d l kullan rken l r. * birinden pek yana olmayan bir sz sylenecezaman onun ad nce getirilen giri i ndan sz. * "keyfin bilir, gidersen git" anlam kullan nda l r. Allah senden raz olsun * yap bir iyilik kar nda "Tanr lan s seninle birlik olsun, iyili senden esirgemesin" anlam te ini nda ekkr olarak kullan l r. Allah seni (veya sizi) inand n rs * do sylyorum, Tanr kt ru tan r. Allah son grl versin * Tanr l snt , yal k gstermesin. kta Allah sonunu hay r etsin * bir i sonucu iin kayg in duyuldu unda sylenen bir iyi dilek sz. Allah taksimi * e gzetilmeden yap paylarma, kul taksimi kar . itlik lan t t Allah taksimi * E gzetilmeden yap paylarma kul taksimi kar . itlik lan t t Allah taksirat affetsin n * (ller iin) Tanr kusurlar ba las n n. Allah tamam eri na tirsin * herhangi bir i veya olay iyi sonulanmas iyle sylenir. n dile Allah tekrar erdirsin na * tekrar bu gnleri grn. Allah utand n rmas * bir i giri e enlere sylenen ba dile ar i. Allah var (veya Allah' var) * do rusunu sylemek gerekirse. Allah vere de * iyi dilek anlat r. Allah vergisi * Tanr vergisi, yarad tan olan yetenek veya zellik. l Allah vermesin * bir olmamas ini anlat eyin dile r. Allah versin * iyi bir ele geirenlere memnunluk bildirmek iin, bazen de tak ve iin sylenir. ey lma aka * dilenciyi savmak iin sylenir. Allah yap s * nsanlar taraf de de tabiatta oldu gibi. ndan il u Allah yaratt dememek * k ya dvmek, ok h yas rpalamak. Allah yazd bozsun ise

* gerekle istenmeyen bir olay veya durum iin kullan mesi l r. Allah yr ya kulum demi * az zamanda ok para kazananlar veya i ok ilerleyenler iin sylenir. inde Allah ziyade etsin * (kahve ve yemekten sonra) "Tanr rs anlam kullan bir iyi dilek sz. art n" nda lan Allah'a (bin) kr * "hamdolsun", "bereket versin" gibi durumdan memnun olundu anlat unu r. Allah'a bir can borcu var * Allah'a verececan ba hi kimseye bir borcu yok. i ndan ka Allah'a emanet * "Tanr esirgesin" anlam birini verken sylenir. nda Allah'a emanet olun * ayr n kalana syledibir esenleme sz. lan i Allaha smarlad k * Ayr n kalan veya kalanlara syledibir iyi dilek sz. lan i Allah'a yalvar * kendi kusuru yznden g bir duruma d yak kimseye "ben sana yard edemem, benden bir p nan m ey umma" anlam sylenir. nda Allah' (veya Allah') seversen n * "Allah ana" gibi, yerine gre ant verme, yalvarma iin kullan k lmakla birlikte, ma veya usan gibi a duygular da anlat r. Allah' insan bir yer ok, az * pek z ve kuytu bir yer. ss Allah' m! * iddetli bir duygulanma anlatan nlem. Allah'(veya Tanr n) gn n 'n * (b nlduygusu ile) hemen hemen her gn. kk k Allah'adam n * garip, saf, zavall (kimse). Allah'bels n * varl znt veren. Allah'binas y n n kmak * kendini veya ba n kas ldrmek. Allah'cezas n * pek yaramaz, irret. Allah'emri n * kader. Allah'evi n * cami, mescit. * insan gnl. Allah'gazab n * ok snt k veren ey.

Allah'hikmeti n * beklenmeyen, sebebi anla lmayan veya iin kullan a eyler lan l r. Allah'i bak n ine * (bir i bir olay beklenmedik, bir durum almas kullan in, n) a lacak nda l r. Allah'kulu n * insan, kimse, ki i. Allah' bulsun ndan * ben kendisine bir yapmayaca yapt ktl cezas Tanr ey m, n n versin. Allah' seversen n * istek, dilek ve yalvarma amac kullan yla l r. allahl k allahs z * Tanr tan 'y mayan, Tanr n varlna inanmayan, Tanrz. 'n s * Ac z, insafs vicdans mas z, z. allahs k zl * Tanrzl s k. Allah'tan * iyi ki. * yarad tan. l * Kendisinden hibir i yararlumulmayan saf ve zarars(kimse). te k z

Allah'tan kork! * "yapma, utan, yaz r!". kt Allah'tan korkmaz * can yak, insafs ac z. c z, mas Allah'tan umut kesilmez * daha ok a hastalar iin sylenilen "iyile r ebilir" anlam bir iyi dilek sz. nda Allahlem * Tanr daha iyisini bilir anlam kullan nda l r. Allahteal * Yce Tanr Allah. , ulu allak * Sznde durmaz, dnek, aldat. c * Kendisine gvenilmesi do olmayan (kimse). ru

allak bullak * Alt st, karmakark. allak bullak etmek * karmakark bir duruma getirmek, dzeni bozmak. * (akl, zihnini) d n nemez duruma getirmek. allak bullak olmak * ok kark duruma gelmek, alt stne gelmek, karmakark olmak, dzeni bozulmak. * (akzihin) k dnmek, kar l, ana mak, a rmak. allama * Allamak i i.

allamak allme

* "Sslemek, donatmak" anlam gelen allamak pullamak deyiminde geer. na * Derin ve ok bilgisi olan, ok bilgili.

allme kesilmek * her bilir grnmek. eyi allmelik * Allme olma durumu.

allmelik taslamak * bilgisiz oldu hlde her bilir grnmek. u eyi allanma allanmak * Sslenmek. alla ma alla mak allegretto allegro * Bir parancanl eli ve h al anlat n , ne zl naca n r. allem * Bir iistediduruma getirmek iin "her trl kurnazca areye ba i i vurmak" anlam allem etmek kallem yla etmek deyiminde geer. all all pullu all k * zerinde al renk bulunan. * Gz al renkler ve c eylerle sslenmi . * Al olma durumu. * Kad n ss iin yanaklar srdkleri al boya. nlar na * Almak i i. * Al , iktibas. nt * Bir elektrik ak n p ba bir kuvvete eviren cihaz, al, ahize, reseptr. m al ka c * Bir veya kimseyi bulundu yerden ay eyi u rmak. * Bir elle veya ba bir arala tutarak bulundu yerden ay eyi ka u rmak, kald rmak. * Yan bulundurmak. nda * Birlikte gtrmek. * Satalmak. n * Ele geirmek, fethetmek. * s ine mak. * Alla i mak i veya durumu. * Al duruma gelmek. * Bir paranallegrodan biraz daha a al n naca anlat r n r. * Allanmak i i.

alma

alma almak

* Kabul etmek. * Kendine ularmak, iletilmek. t * s eri zmak, iine ekmek. * (erkek, kadiin) ... ile evlenmek. n * Srkleyip gtrmek. * Kazanmak, elde etmek. * Zararl , tehlikeli bir u eye ramak. * Brmek, sarmak, kaplamak. * K saltmak, eksiltmek. * Yolmak, koparmak. * Yerini detirmek, ekmek. i * Temizlemek. * (dubanyo iin) Yapmak; y , kanmak. * (ieri) Gtrmek. * Bir yeri sava ele geirmek. la * (tat veya koku iin) Duymak. * rtmek, koymak. * (sre iin) Detirmek. i * ... gibi anlamak. * Ba lamak. * Davranveya makam de tirmek. i * (iecek veya sigara iin) mek. * Yutmak; kullanmak. * (yol iin) Gitmek, (mesafe) katetmek. * almak. * Greve, iba e latmak. * Grevden, i ekmek. ten * Kazan sa lamak. * (lm sebebiyle) Ayr lmak. * Gidermek, yok etmek. * Soldurmak. * Vcuttaki hasta bir organ ameliyatla karmak. * (motor) al iin gerekli olan elektrik veya yak yararlan mas ttan r duruma gelmek. almamazl k * Kabul etmeme durumu. Alman * Cermen soyundan olan halk ve bu halktan olan kimse. * Alman halk Almanya'ya zg olan na, ey.

Alman gm * inko, bakve nikelden yap gm andr bir ala may r lan, r m, or. Alman papatyas * Orta Avrupa'da yeti bir papatya tr (Anfhemis mobilis). en Alman usul * Bir topluluk iin yap harcamada giderlerin herkese e olarak bl lan it trlmesi yntemi. almanak * Y gn, hafta, ay gibi blmlerinden ba bayram, y l n ka, l dnm gibi belli gnleri ve birtak astronomi, m meteoroloji, istatistik bilgilerini gsteren kitap biiminde takvim. Almanca dil. * Hint-Avrupa dillerinin Cermence kolundan, Almanya, Avusturya ile svire'nin bir blmnde kullan lan * Almanlarkulland dil. n * Bu dile zg olan.

Almanc * Almanya yanlolan (kimse). s

* Almanya'da al Trk i an isi. Almanc l k * Almanc davranma. gibi Almanla ma * Almanla i mak i veya durumu. Almanla mak * Alman ya n aytarz benimsemek. Almanlarma t * Almanlarmak i t i. Almanlarmak t * Almanlara zg ya aytarz kazand rmak. alma * veya daha ok s ile de tirilerek kullan ki eyin ra i lmas kendili veya inden deerek al , ke i mas ikleme, mnavebe. * Birinin do olmas ru tekinin yanl gerektiren iki nermenin olu ln turdu sistem. u alma k * veya daha ok s ki eyin ralanmalar deiklik olan. nda i * Alma olarak i l leyen, mtenavip, alternatif. alma yapraklar k * Sap iki yan kar kl il de aral olarak bir sa bir solda bitmi n nda de l kl da, yapraklar. alma k kl * Dn ml ve dzenli s ralanma. alma l alna * Alma niteliolan. i * Bir n taraf yz. eyin , n

aln k yz ak a * ekinecek hibir durumu veya ay olmayan. b aln kara srmek na * bir kimsenin haksyere kt tan z nmas yol amak. na aln yaz nda lmolmak * bir olay ki ba gelmesini Allah'buyurmu n, inin na n oldu inanmak. una aln pmek ndan * be enmek, takdir etmek. aln kar n lamak * kmseyerek meydan okumak. alnn ak n ile * ay planacak bir duruma d meden, tertemiz, erefiyle, ba gstermi ar olarak. alnn kara yaz n s * kt kaderi, kt talihi. alo * Telefon konu nda kullan seslenme sz. mas lan

alogami alotropi alp

* Bir iek tepeci ba bir iek tozu ile tozlanmas inin ka . * Karbon, fosfor gibi maddelerin, fiziksel bak mdan ayr zellikler gsterebilmesi durumu. * Yi kahraman. it,

Alp eren

* Dervi . * Mcahit.

Alp y z ld * Da n ok yksek yamalar yeti bir iek (Paradisia liliastrum). lar nda en alpaka * ifte parmakl tak ndevegiller sf lar mn nndan, Gney Amerika'da ya ayan, uzun tyl, memeli bir hayvan (Lama glama pacos). * Bu hayvanyn veya bu ynden dokunan kuma n . alpaks alpinist alpinizm alpl k * Alp olma durumu, yi kahramanl itlik, k. al imi al imist alt * Elementleri alt evirmek isteyen bir i , simya. na alan * Al ile u an kimse, simyac imi ra . * Kolayca bklebilen alminyum ve silisyum karm . * Da . c * Da l c k.

* Bir yere bakan yan kar . eyin , st t * Bir nesnenin taban . * Oturulurken uyluk kemiklerinin yere gelen blm. * Bir yere yakblm. eyin n * Birka iinden bize gre uzak olan eyin . * (birka eyden) Yere yakolan. n * Alt kelimesi "... alt biiminde kullan "bir etkisinde" anlam verir. nda" ldnda eyin n * Alt bir isimle tamlama kelime olu turdu unda a) nceki ismin kavram etki veya yer anlam na katar: Ayak alt (sflamalarda) ikinci derecede olan. . b) n * (kaynatma veya pi irmede) Yanan ocak, ocak alevi. alt alta * Birbirinin alt olarak. nda

alt alta st ste * birbirleriyle iti kalkr durumda. ir alt blm * Yaz blmlerin ayr paralardan her biri, ayr larda ld m. alt cins * Bir cins iinden ayr ikinci derecede bir cins. lan

alt ene

* ve hayvanlarda yiyecekleri i nsan nemeye yarayan, oynayabilen ene.

alt ene oynamak * yemek, imek. alt damak * Damaklardan altta olan . alt deri * st derinin alt bulunan ikinci tabaka, hipoderm. nda * Baz gvde ve yapraklar st derilerinin alt bulunan, o kez hcre zarlar nla doku, n nda u kal mzel hipoderm. alt di alt dudak * Dudaklardan altta bulunan . * Bceklerin a sisteminde bulunan alt para. z alt etmek * stnlk sa lamak, yenmek, s n getirmek. rt yere alt familya * Bir familyaniinden ayr ikinci derecede bir familya. n lan alt geit * Trafik ak n m kesmemek iin bir yolun alt geirilen yol. ndan * Alt ene zerinde s ralanmdi biri. lerin

alt gverte * Gemilerde gvertelerden altta bulunan . alt hava yuvar * Dnyam ku atmosferin 10 km kal olan alt katman z atan nlnda . alt rk * Ayn iinde yeti rk tirme amac ve evreye ba kal na l narak deme u lmve bu yolla iinde i rat rk zellikle fizyolojik nitelikleri bak ndan kal sapma gsteren hayvan toplulu m tsal u. alt kar t * Konusu ile yklemi ayn olan, biri tikel olumlu, br tikel olumsuz, karkar konmu nermeden ya iki her biri: Baz insanlar bilgindirler" ile "Baz insanlar bilgin de ildirler" gibi. alt kat alt kurul alt olmak alt sf n * Bir sf iinden ayr ikinci derecedeki sf. n lan n alt ube * Bir iinde kurulan ikinci derecedeki ube ube. * Bir yapn veya arackatlar altta bulunan blm. n n ndan * Belli bir konuyu ele almak amac bir kurul iinden birka kiseilerek olu yla i turulan kurul. * yenilmek.

alt tabaka * Tabakalardan altta bulunan.

alt tak m

* Bir tak iinde kurulan ikinci derecedeki tak m m.

alt taraf (veya yan ) * geriye kalan . * i daha sonras in . * de olup olaca eri, . alt tr alt st * Bir tr iinde ayr ikinci derecedeki tr. lan * ok kark ve da k. n

alt st bre i * nce bir yz, sonra evrilerek br yz k larak pi zart irilen brek. alt st etmek * alt yzn st yzne getirmek. * ok kark duruma getirmek, dzenini bozmak. * zarar vermek, y kmak. * huzursuz etmek, rahats k vermek. zl alt st olmak * ok kark duruma gelmek. * heyecanlanmak, zlmek, tedirgin olmak, ylmak. k * rahats zlanmak. alt yan kmaz sokak * sonu gelmeyen, sonu al namayan i iin sylenir. ler alt yap * Bir yap gerekli olan yol, kanalizasyon, su, elektrik gibi tesisatlarhepsi. iin n * Toplumun ekonomik yapn turan ve insan bilincinden ba z olarak biimlenen retim s olu ms ili kilerinin hepsi, st yap kar . t alt yaz * Gazete, dergi gibi yay nlarda resim ve foto kan raflar klayan yaz a . * Yabanc dildeki bir filmin konu malar eviri olarak grntnn alt veren yaz n nda .

alt yaz lama * Alt yaz i lmak i. alt yaz lamak * Alt yaz haz lar rlamak ve gerekle tirmek. alt yaz c lay * Alt yaz lamak i yapan (kimse). ini alt yaz l * Alt yaz bulunan (film, grnt). s Altayca * Altay Trkesi. * Trk, Mo Manu-Tunguz, Kore ve Japon dillerinin kendisinden tredivarsay ana dil. ol, i lan * Altayistik ile u an kimse. ra

Altayist Altayistik

* Altay grubuna giren Trk, Mo Manu-Tunguz, Japon ve Korelilerin dil, edebiyat, kltr ve tarihleriyle ol, u an bilim dal ra . alternatif * Seilebilecek bir ba yol, yntem; seenek. ka * Alma k. * Dalgal m). (ak

alternatr * Dalgal elektrik ak veren rete. m altes * Prens ve prenseslere verilen unvan eref . * Bu unvan kimse. ta yan * Be sonra gelen sayn ad bu say gsteren rakam, 6, Vl. ten n ve y * Be bir art ten k.

alt

alt st kalay alay * ii dgibi zenilmi olmayan iin sylenir. eyler Alt Karde * Kuzey kutup ynnde, Byk Ay n kar nda bulunan tak y z. 'n s m ld alt karbeberuhi * k boylu olanlar iin alay yollu sylenir. sa alt kaval st hane i * Bkz. alt kaval st hane. i alt kaval, st hane i * (giyim iin) alt , stne uymaz. alt okka etmek * birini kollar ve bacaklar tutup yukar rarak sallamak veya gtrmek. ndan ndan kald alt olmak ya * ibirtak oyunlar kar e m byle bir i giri mak, e mekte sak ncalar bulundu anla u lmak. alt yol * Alt yolun birle i yer. ti

alt yemek dan * hastahanelerde hi perhizi olmayan hastalara verilen tam yemek. alt gen * Alt kenarl okgen, mseddes. alt k * Konusu ile yklemi ayn olan, biri tmel olumlu, biri tikel olumlu; biri tmel olumsuz, biri tikel olumsuz iki nerme aras ndaki ba durumu, mtedahil: "Kimi insanlar fanidir" nermesi "Btn insanlar fanidir" lant nermesinin alt olur. alt l * Alt paradan olu kendinde herhangi bir an, eyden alt bulunan. tane * skambil, domino gibi oyunlarda zerinde altareti bulunan k veya pul. i t * Divan edebiyat her bendi alt sradan olu naz biimi. nda m an m alt l k * Alt bir arada, alt s taneden olu , alt alabilen. mu tane

alt n

* Atom say 79, atom a 196,9 olan, 10640 C de eriyen, kolay i s rl lenen, yksek de paslanmaz erli, element, k saltmas Au. * Alt yap ndan lm . * Alt yap ndan lmsikke. * Niteliiyi olan, stn nitelikte olan, de i erli. altad oldu, kad oldu n pul z dul * uygunsuz davran yznden temiz tan ki i lekelendi. lar nan ili altad baketmek n n r * kt i yaparak temiz ve parlak nn karartmak. ler altanahtar her kap aar n y * para olunca her glk yenilebilir. altbabas n * ok zengin, paras olan kimse. ok altbe n ik * Bir elleriyle kendi bileklerini kavrayan iki ki teki elleriyle karkl inin, olarak birbirlerinin bileklerini l tutmalar . altbilezik n * Alt yap ndan lmkola tak ve pek ok tr olan ss e . lan yas * Para getiren sanat veya meslek. alta n * En parlak ve mutlu a . alteli b kesmez n ak * varl veya de ki kl erli ilerin elini kimse bkemez. altgibi n * alt benzeyen, sar na .

altkaplama n * Herhangi bir metal alt suyuna batlarak ince bir alttabaka ile sar alt benzetilmek. n r n larak na altkese n i * Yerden temiz kle durumunda alt kan n. altkesmek n * ok para kazanolmak. r altkk n * Gney Amerika'da yeti kusturucu niteliolan bir kk, ipeka (Cephaelis ipeca cuanha). en, i altkp n * Alt para biriktiren; paras olan. n ok altle kan kusmak n ene * varliinde hastalveya snt k k k ekerek ya amak. altsaat n * zlenme orann en ok oldu vakit, prime time. n u altsar n s * Alt rengini and n ran. altsuyu n

* Bir km konsantre nitrik asit ile veya drt km konsantre hidroklorik asitten olu , zellikle pltin s s mu ve altgibi metalleri zmekte kullan bir karm. n lan alttopu n * gzel ve tombul olan kucak ocuklar bir benzetme sz olarak kullan iin l r. alttutsa, toprak olur (veya alt yap elinde bak n na sa r kesilir) * giri i i ti lerde byk talihsizliklere u rayan kimsenin durumunu anlat r. altya n murcun * Bir tr kuya ku , mur u. alty n l * E birlikte ulaklar evlilik y lerin t 50. l .

altyumurtlayan tavuk n * mesle sanat i, , paras olan, gelirli kimse. * turist. altyrekli olmak n * ok iyi niyetli olmak, yumu huylu grnmek. ak alt etmek (veya ka na rmak) * yata veya donuna abdest etmek. na alt nba alt nc * Daha ok Ege blgesinde yeti yuvarlak, kal kabuklu gzel bir kavun tr. en, nca * Alt sn s s , s be sayn ra fat rada inciden sonra gelen.

alt duygu nc * n sezi. alt his nc * Bkz. alt duygu. nc alt kalmak nda * ezilmek. alt kalmamak nda * kar vermek, grd iyilik veya ktl karksb ln z rakmamak. l alt apano ndan lu kmak * giri i ba dert olacak bir durumla kar mak. ilen te a la alt apano ndan lu kmak * bir i ba dert olacak bir durumla, bir sorunla kar mak. te a la alt girip stnden ndan kmak * mal , paray ncesizce harcaytketmek. d p alt kalkamamak ndan * bir iba i aramamak, becerememek, stesinden gelememek. * kendini savunamamak. alt kalkmak ndan * bir gl yenmek, ba armak. alt izmek n * (bir szn) nemini belirtmek, zerine dikkati ekmek; vurgulamak.

alt n slatmak * yata veya donuna kk abdestini etmek. na alt stne getirmek n * sz veya tutumuyla evreyi birbirine d rmek, karmakark etmek. * bir bulmak iin aramadyer b ey k rakmamak. alt ma nla * Alt mak iveya durumu. nla i alt mak nla * Alt durumu veya grnm almak. n alt noluk * lemeli kad . n alvar * Alt s veya k n rma laptanla i lenmi izgili ipek kuma bu cins kuma n stnde bulunan s ve lar rma i lemeli yollar. * Sar n stne sar s klar lan rma erit. alt ntop * Turungillerden, s blgelerde yeti bir meyve a , greyfrut (Citrus decumana). cak en ac * Bu a n kanarya sarrenginde, tad ms ac s ac meyvesi, kmemesi, greyfrut. z * eneklilerden, uzun, dikenli ve krecikler hlinde saplar bir kakts tr (Trollius ranunculoides). ki olan

alt ntop

alt parmak * Ellerinde veya ayaklar alt parmaolan (kimse). nda ar * bir tr palamut bal. ri * Ayr renkte alt olan kuma yolu . * Bu kuma yap gelin giysisi. tan lan alt patlar alt ar alt z * Bir do umda dnyaya gelen alt (karde ). altimetre altlama altlamak altl * Alt olan. altl stl * Alt st birlikte. ve * Alt ve st katta olmak zere, birlikte. * Tabak veya bardak alt . * Hayvanlaralt yay ot veya saman. n na lan * Arabaya ko atlar yollar ulan n kirletmemesi iin kuyru unun alt yerle na tirilen torba. * Ykseklikler. * Altlamak i i. * zel diye al bir genel bir kavramalt yer vermek. nan eye, n nda * Alt fi alan toplu tabanca, revolver. tane ek * Alt sn le sayn tirme biimi; her birine alt seferinde alt bir arada olan. , her s

altl k

altm

* Elli dokuzdan sonra gelen sayn ad bu say gsteren rakam, 60, LX. n ve y * Alt on, elli dokuzdan bir art kere k.

altmalt * Altmalt almakla kazan bir e iskambil oyunu. say lan it altmalt ba ya lamak * temelli olmayan bir zmle durumu kurtarmgrnmek. altmdrtlk * Bir notanaltmdrtte biri de n erinde olan nota. altm ar * Altms nle fatn tirme biimi, her birine altm her defas altm bir arada olan. , nda

altmnc * Altms ns bildiren biimi, s elli dokuzuncudan sonra gelen. fatn ra rada altm k l * inde altmtane bulunan. * Altmya olan veya grnen. nda * Kemanla viyolonsel aras byk keman, viyola. * Kontralto.

alto

altta kalancan ks n n * "herkes ba n aresine baks gc yetmeyen ne olursa olsun" anlam kullan n n, nda l r. altta kalmak * herhangi bir at mada, eki mede yenilmek. altta yok stte yok * yoksul, fakir. alttan (veya a almak a dan) * sert konu birine karyumu olumlu davranmak. an ak, alttan alta * gizlice, el alt ndan. alttan gre mek * gizli gizli yenme yollar kollamak. n altun alfte alftelik almin * Suda znmeyen, 20500 C de eriyen, beyaz bir toz olan alminyum oksit (Al2O3). almina * Bkz. almin. * Alt renginde olan. n * ffetsiz, oynak, cilveli (kad n). * Alfte olma durumu.

alminyum

* Atom numaras atom a 26,98 olan, gm 13, rl parlaklnda, beyaz, 6600 C de eriyen hafif bir element. K saltmas Al. * Alminyumdan yap lm . alminyum ta * Boksit. alvyon l . alveol * Akarsularta p y klar k, kil gibi ok ince taneli n y d bal eylerin kum ve ak kar yla olu yn, lla mas an

* Torba biiminde kk bo veya geni luk lemi s km.

alvere tulumbas * Emme basma tulumba. alyans alyon alyuvar Am * Amerikyum'un k saltmas . am * Di organ ilik , fer. * Ni yz an . * Para babas . * Kana al rengini veren, ekirdeksiz, yuvarlak, kk hcre, eritrosit.

-am / -em * Fiilden isim treten ek: tut-am, dn-em vb. ama * eli ve tutarsiki cmleyi birbirine ba kili z lamaya yarar, amma. * Uyarma veya bir ifade niteli olan bir cmleyi, ba bir cmleye ba artl inde ka lamaya yarar. * Beklenmeyen bir sonucu anlatan iki cmleyi onun sebebi durumunda olan cmleye ba lar. * Bir yarg veya bir buyru peki y u tirmek iin de kullan l r. * Bazen dikkati ekmek iin cmlenin sonuna getirilir. * Grmez, kr. ama ne * ne ho . * niteliolan. a lacak i * Bir paransevimli ve cana yak al anlat n n naca n r. * Eri ilmek istenilen sonu, maksat. * Gaye. * Hedef.

amabile ama

ama d * Gaye d, hedeflenen amacdnda. n ama edinmek * bir amaca ula iste bulunmak. ma inde

ama gtmek * bir amac gerekle tirmeye al mak. amalama * Amalamak ihedef alma, istihdaf. i, amalamak * Bir amaca ula istemek, istihdaf etmek. may amalanma * Amalanmak i i. amalanmak * Amalamak i konu olmak. ine amal * Amac olan, gayeli. * Bir amaca ynelik.

amal l k * Amal olma durumu. amas z * Amac olmayan, gayesiz.

amas k zl * Amasolma durumu. z amade -amak amal ml k * m olma durumu. amalierbaa * Matematikte drt i terimine verilen ad. lem aman * Yard istendi anlat m ini r. * Bir suun balanmasn istenildi anlat n ini r. * Rica anlat r. * Usan ve fke anlat r. * Dikkat uyand iin kullan rmak l r. * ok be enmeyi anlat Aman ne gzel Bu anlamda kullan buna da edat getirilebilir. r: ey! ldnda da * ma anlat a r. * (bir i Yapmaya haz i) r. * Fiilden isim treten ek: bas-amak, tutamak, ka-amak vb. * ler, i lemler.

aman Allah (Allah m) * ma, be a enme veya be enmeme, korku gibi duygular belirtmek iin kullan l r. aman bulmak * kurtulmak. aman dedirtmek (veya amana getirmek) * karkoyan birini boyun e zorunda b mek rakmak, zor durumda b rakmak.

aman derim! * sakha, byle bir i n yapay deme. m aman dilemek * nce direnirken zor kar nda boyun e cann ba lanmas dilemek. s ip n n aman vermek * can balamak, ldrmemek. n aman vermemek * rahat b rakmamak, gz at rmamak. * ac p ldrmek. may aman zaman * Kar ndakini yumu s atmak iin sylenen szleri anlat r. amana gelmek * nce direnirken zor kar nda boyun e s mek. aman n * Korkma ve ma sz. a

amanname * devletlerinde d slm mana gvenlik iinde oldu bildirmek zere verilen belge. unu amans z * Aman vermez, hi ac mayan, cana kc y.

amanshastal z k * Kanser. amans zca * ldrc bir durumda, ac z olarak. mas * Ho grsz olarak. amas mamas yok! * hibir zrn geerli olamayaca anlat n r. amas var * herkesin bilmedisak veya kusurlar i ncas var. Amasya'nbarda biri olmazsa biri daha n , * ele geirilmeyen veya kaan bir zlmek bo nk her zaman benzeri sa eye tur, lanabilir. amatr * Bir ipara kazanmak iin de yalnzevki iin yapan kimse, hevesli, profesyonel kar . i il, z t

amatrlk * Amatr olma durumu. amazon * (eski a n Amazonlar benzetilerek) Erkek gibi, sava lar na saflar yer alan kad nda n. * Ata binen kad n. ambalj * E sarmaya yarayan mukavva, k tahta, plstik madde gibi malzeme. yay t, ambalj yapmak * (bir bu gibi maddelerle paketlemek, sand eyi) klamak. ambaljc * Ambalj yapan kimse.

ambaljc l k * Ambaljc olma durumu veya i i. ambaljlama * Ambaljlamak i i. ambaljlamak * Ambalj yapmak. ambale etmek * Birini d nemez duruma getirmek, ok yormak. * Otomobili fazla gaz vermekten al hle sokmak. maz ambale olmak * ok yorulup i gremez, d nemez duruma gelmek. ambar * Genellikle tah l saklanan yer. * Yiyecek ve baz yansakland yer. e n * Geminin yk koymaya ayr lmyeri. * E ta i yapan kurum veya ortakl ya leri ma k. * Kum, ak yap l gibi malzemesini lmekte kullan ve her yan unlukla 75 cm olan kp lek. lan o * Genellikle tah ok retildiyer, blge. l n i

ambarc * Ambara bakan grevli, ambar memuru. ambarc l k * Ambarcn grd i n . ambarda kurutma * Kapal yerde, gl bir vantiltr kullan sa bir larak lanan hava ak ile ye ve sulu yemlerin kurutulmas m il . ambargo * Bir devletin, gemilerin kendi limanlar ayr n ndan lmas yasaklama buyru u. * Bir malserbest srmn engellemek iin konulan yasak. n ambargo koymak * gemilerin limanlardan hareketini yasaklamak. * bir malserbest srmn engellemek. n * bir mala el koymak, msadere etmek. * siyas, ekonomik, sosyal alanlarda cayd amac yaptm uygulamak. rma yla r ambargoyu kald rmak * ambargo ile ilgili yasaklamay rmak. kald ambarlama * Ambar durumuna gelmek. ambarlamak * Ambar iyapmak. i amber * Amber balndan lan gzel kokulu, kl renginde bir madde. kar * Gzel kokulu baz maddelerin ortak ad .

amber a ac * Baklagillerden bir cins mimoza (Geum urbonum). amber bal

* Balinagillerden, boyu 25 m'ye kadar babyk, di ok y c bal ada bal (Catodon kan, li, rt bir k, macrocephalus). amber ie i * Amber a ntoparlak, f k bykl acn nd nde, altsar renginde gzel kokulu ie n s i. amberbaris * Sar . al amberbu amblem amboli * Hindistan'da, ran'da yeti pi gzel bir koku veren, iri ve uzun taneli bir tr pirin. en, ince * Soyut bir bir kavramsembol olan varlveya e belirtke. eyin, n k ya, * Atardamarda kanp la veya ya n ht mas parac nolu sonucunda meydana gelen t klarn mas kanma.

amblns * Hasta arabas , cankurtaran (arabascankurtaran. ), amca * Babanerkek karde n i. * Ya erkeklere sayg kullan seslenme. l iin lan * Amca olma durumu.

amcal k

amcaletmek k * birine amca gibi yak k gstermek. nl amcamla day hepsinden ald pay m, m m * yak ndan beklediilgi ve yard grmeyen bir kimsenin artyeni bir dilekte bulunmaya niyetli nlar i m k olmadn anlatmak iin sylenir. amcazade * Amcan o veya k. n lu z amel * Yap i lan , edim, fiil. * Bir kimsenin dinin buyruklar yerine getirmek iin yapt . n klar * Srgn, trk, ishal. amele * i, emeki.

amele taburu * Genellikle yol yap i m lerinde grevli amelelerden olu birlik. an amelelik amel * Amele olma durumu. * e dayanan, i stnde, tatbik, pratik. * bak ndan, i m e. * Elveri kolay, uygun, kestirme. li, * Hareketle ilgili olan, yalnd alan kalmayidn uygulamal z nce nda p e en , tatbik.

amelimanda * yapamaz durumda olan. ameliyat

* Operatrn, hasta zerinde kesme ve dikme yoluyla yapt mdahale, operasyon. * . faaliyetler. ler, ameliyat geirmek * ameliyat edilmi olmak. ameliyat masas * zerinde ameliyat yap zel donan masa. lan ml ameliyathane * Hastalar ameliyat edildiyer. n i ameliyatl * Ameliyat edilmi . ameliye * Yap i lem. lan , i

amenajman * Devlete ve ki ait ormanlar nceden haz p kabul edilmi ilere n, rlan esaslara uygun olarak i letilmesi. * Tabi kaynaklar i n letilmesi. amenna * nandanlam "yledir", "do "diyecek yok" gibi tasdik etme anlat k ile ru", r. Ament * Kur'an surelerinden birinin ad .

Amerika armudu * Defnegillerden, Amerika'da yeti bir a (Persea gratissima). en a * Bu a n armuda benzer yemi ac i. Amerika bademi * Aselbent ve zamk gibi maddeler veren bir s iklim a (Styrax americana). cak ac Amerika elmas * Antep f stgillerden, Amerika'da yeti bir a bilader a (Anacardium occidentale). en a, ac * Bu a n badem biiminde ekirdekli, armuda benzer yemi ac i. Amerika tav an * Kemiricilerden, arka ayaklar uzun, kk bir memeli krk hayvan ok (Eriomys chincilla). Amerika zm * ekerci boyas . Amerikal * Amerika Birle Devletleri halk olan kimse. ik ndan Amerikal ma la * Amerikal mak iveya durumu. la i Amerikal mak la * Amerikal n ya n lar aytarz benimsemek. Amerikan * Amerika Birle Devletleri halk olan kimse. ik ndan * Amerika'ya zg, Amerika ile ilgili olan. amerikan * Pamuktan dz dokuma, kaput bezi. Amerikan bezi biiminde de kullan l r. Amerikan bar

* Lokanta, otel veya evlerde iki iin ayr e. lmk Amerikan bezi * Bkz. amerikan. Amerikan salatas * Rus salatas . Amerikanca * Amerika Birli Devletlerinde kullan ik lan ngilizce. Amerikanist * Amerikan tarihi ve kltr ile u an bilimci. ra Amerikanvar * Amerikal yak biimde, Amerikal ya an gibi. amerikyum * Atom numaras yapay olarak elde edilen aktinitlerden bir element. K 95, saltmas Am. ametal ametist amfi * Amfiteatr kelimesinin k lm. salt amfibi * ya . ki ay l * Hem karada hem de suda hareket eden (ta yzergezer. t), * Metal olmayan elementler. * Ss taolarak kullan mor renkte bir tr kuvars. lan

amfibi harekt * Kara ve deniz aralar yap manevra. yla lan amfibol * Piroksenlere yaksiyah, esmer, yerenkli bir silikat grubu. n il

amfibyumlar * Kurba ve semenderleri iine alan iki ya omurgal sf a ay l lar n. amfiteatr * Dinleyicilerin oturdu s u, ralar arkaya do basamakl ru olarak ykselen salon. * Yunan ve Roma'da ahava tiyatrosu. k * Toprak paras . amfizem amfor * kulplu, dibi sivri, dar boyunlu, karn ki geni testi. amfora amigo amigoluk * Bkz. amfor. * o unlukla spor yar malar seyircileri co nda turan kimse. * Amigonun yapt i . * Vcut organlar bir blmnn hava ile mesi. ndan i

amil amilz amin

* Yapan, etken, etmen, sebep, faktr. * Ni astay paralayarak ekere eviren bir enzim. * Amonyaktaki hidrojen yerine, tek de hidrokarbonlu kklerin gemesiyle olu rnlerin genel ad erli an .

min

* "Allah kabul etsin" anlam dualararas ve sonunda kullan nda, n nda l r.

aminoasit * Bir amino grubu ile bir karboksil grubu ta proteinlerin temel taolan organik bile yan, ik. amip * Amipler tak ndan, vcudunun biim detirmesiyle olu geici kollar veya ayaklar zerinde srnerek m i an yer detiren, tatl tuzlu sularda ya bir hcreli canl i ve ayan (Amoibe). amipler amipli * inde amip bulunan. * Amiplerin yol at. amir * Buyuran, emreden, st. * Bir i emir verme yetkisi olan kimse. te amiral * Deniz kuvvetlerinde, ordudaki general rtbesine e rtbedeki subay. it amirallik * Amiral olma durumu. * Amiralin makam . * Amir gibi, amire yak biimde. an * Amire yakr biimde, amir gibi. * Bkz. ita amiri. * Amir olma durumu. amit amitoz amiyane * Amonya hidrojeni yerine bir asit kknn gemesiyle olu birle n an iklerin sf ad n . * Amip, akyuvar ve baz bakterilerde hcre blnmesi yoluyla olan o alma. * Kibarca olmayan, baya . * S radan. * Bir hcreli hayvanlar kk bacakl sf giren bir tak . n lar nna m

amirane amirce amiriita amirlik

amiyane tabiriyle * halk a ile, halk deyi z iyle.

amma

* Bkz. Ama. * Yan getirildikelimenin anlam a lkatarak ma veya hayranlanlat na i na k r a k r.

amma velkin * Ancak, bununla beraber. ammada yaptha! n * sylenen bir sze pek inan ve anlat lmadn a ldn r. amme * Halkbtn, kamu. n amme davas * Kamu davas . amme efkr * Kamuoyu. amme hukuku * Kamu hukuku. amme idaresi * Kamu ynetimi. amme menfaati * Kamu yarar . amnezi amnios * Haf kayb za , bellek yitimi. * Dl kesesi.

amnios suyu * Dl kesesini dolduran ve cenini iinde bulunduran s, a v nak. amonyak * Azot ve hidrojen birle olan, keskin kokulu bir gaz (NH3). imi * inde bu gazeritilmi n bulundu su, n r ruhu. u ad

amonyaklama * Amonyaklamak i i. amonyaklamak * Baz yemlerin amonyak veya bir amonyum bilei ile kar rmak veya doyurmak. i t amonyum * Amonyakl tuzlarda maden rol oynayan bir birle kk (NH4). im amonyum karbonat * Hamur kabartmada maya olarak kullan karbonik asidin amonyum tuzu, n r kayma lan ad . amonyum slfat * Sanayide sentez yolu ile elde edilen amonyum ntr slfat, azotlu gbrelerin en ok kullan d lanr. amor * Bir e kuma it .

amoralizm * Ahlk dc tre dc l k, l k.

amorf amorti

* Biimsiz. * Birden denerek faizinin i lemesine son verilen tahvil. * Piyangoda denen para kadar denen kark. l

amorti etmek * bir giri imde yatlan paray r zamanla yeniden kazanmak. amortisman * Ta nmaz mallara n nmalar kark olarak, yk krdan ayr belirli pay. na l ll lan * Faizin i lemesine son vermek iin bir tahvilin birden denmesi. amortisr * Motorlu aralarda sars , sallant hareketleri en aza indiren, yaylar gereksiz hareketlerini gidermeye nt gibi n yarayan dzen. * Bu dzeni kuran ge, cihaz, yumu atmal k. amper * Elektrik ak nda m iddet birimi. K saltmas A.

amper saat * Bir amper iddetinde ak geiren bir iletkenden bir saat iinde geen elektrik miktar m . ampermetre * Amperler. amperler * Bir elektrik ak n mn iddetini lmeye yarayan aygak t, mler. ampir ampirik * Bir kurama de de yaln deneye, gzleme dayanan. il zca ampirist * Deneyci. * Napoleon dneminde Fransa'da ve Avrupa'da yay lmolan yap , mobilya, giyim vb. slbu.

ampirizm * Deneycilik. amplifikatr * Alak veya yksek frekansl mlargerilimini, ak n iddetini veya gcn art rmaya yarayan ara, ykselte. ampul e. i * inde, elektrik ak ile akkor durumuna gelerek k verebilen bir iletkeni bulunan, havas alt m bo lmcam * inde o kez zerk edilecek, s durumda il bulunan kk veya byk cam tp. u v

amptasyon * Bir organ kesip karma. * Herhangi bir btnden bir para kesme veya koparma. amuda kalkmak * iki eli stne dayanarak bacaklar havada dikey tutmak. n amud * Dikey, dikine, dik. amuduf kar

* Omurga kemi bel kemi i, i. amut * Dikme, dik durumda. amyant an an an * Zihin. -an / -en -an / -en ana * simden isim treten ek: o ul-an > o k kk-en vb. lan, z-an, * Fiilden s treten ek. fat * Kolayca bklen ve ate dayanan liflerden olu , bir tr ak asbest. e mu * Zamanblnemeyecek kadar k bir paras n sa , lhza. * tarla aras ki ndaki sr. n

* ocu olan kad anne. u n, * Yavrusu olan dihayvan. i * Dince aziz tan baz nlara verilen sayg nan kad unvan . * Ya kad saygbir seslenme sz olarak kullan l nlara l l r. * Velinimet. * Alaca veya borcun, faizin dnda olan blm. n * Temel, asesas. l, * izgilerden herhangi birini anlatan kelimeye s olarak geldi fat inde, o izginin, belirli bir kural alt nda hareket ederek bir yzey olu turmaya yaradn anlat r. ana ar * Ar beyi. ana avrat dz (veya dmdz) gitmek * svmek, kfretmek. ana baba * Ana ile baban olu n turdu birlik. u

ana baba bir * ayn ve babadan olan (karde ana ler). ana baba eline bakmak * ana ve babanverdipara ile geinmek. n i ana baba gn * ok kalabal k. * Snt kalabal tel, tehlikeli zaman, yer veya durum. k l k, l ana baba yavrusu * nazl bytlm ocuk. ana bilim dal * niversite veya fakltelerde blmlerin alt bilim veya uzmanldallar k . ana bir, baba ayr * analar babalar olan (karde bir, ayr ler).

ana cadde * ehirde ara sokaklara geni n ld yol. ana izgi ana dal * A a k veya al gvdeden ilk ve bitkinin atn turan dal. a, a larda kan s olu ana defter * Ticar bir kurulu aylve bilno hesaplar gsteren defter, byk defter, defterikebir. un, k n ana deniz * K birbirinden ay engin deniz, okyanus, umman. talar ran ana deniz bilimi * O inografi. ana dil * Ba diller veya leheler tretmi ka olan dil. ana dili ana direk * n ocukken anas nsan ndan, evindekilerden ve soyca ba oldu topluluktan l u rendidil. i * Gemilerde, ekleme direklerde dipteki temel para. * Belli bir kurala gre yrtlerek bir biimin olu na yarayan izgi. mas

ana do rusu * Dnen silindirin yan yzn olu turan dikdrtgenin bir kenar . * Dnen koninin yan yzn olu turan dik genin hipotensne verilen ad. ana duvar * Bir yapn, drt bir ynn evreleyen kaldduvar. n n ana d nce * Temel fikir. ana fikir * Belirli bir konuda bir yazn temeli olan d n nce.

ana gibi yr olmaz, Ba gibi diyar olmaz dad * insanlar iinde bize ana kadar candan ba dost yoktur. l ana kad n * Bir ailede veya bir toplulukta en ok say kad lan n. ana kap * Bir yapn ssl, byk n kap. n s ana kara ana kent * Yeryzndeki be byk kara paras her biri, k ndan ta.

* Bir lkenin veya bir blgenin evresindeki yerle yerlerine ekonomik ve toplumsal ynlerden egemen im olan ve genellikle lkenin ba lkelerle olan her trl ili ka kilerinin sa en nemli kenti, metropol, byk land ehir. * Bir lkede byk kentlerden herhangi biri, metropol, byk ehir. ana kna taht kurar, kbaht z z kocadan arar (veya ana kna taht kurmu z , baht kuramam ) * kocas olmayan bir kad kendi ne kadar zengin olursa olsun, mutlu olamaz. iyi n, ana kitap * Bir bilim alan yaz nda lmtemel kitap.

ana kk

* Tohumun imlenmesinden sonra kk topra dalarak geli sonucu olu ilk kk. n a mesi an

ana kralie * Kral annesi. n * Ar beyi. ana kubbe * Camilerde ayaklar veya ana duvar zerindeki kasna oturtulmu a kubbe. ana kuca * Anan sevgi ve sevecenlikle dolu evresi. n ana kuyu * bir ocakta ana havaland kve rmada kullan kuyu. lan ana kuzusu * Pek kk kucak ocu u. * Snt g i al k ya, lere mam nazl , bytlm ocuk veya gen. ana mektebi * Bkz. anaokulu. ana motif * Bir sanat eserinde sstekrarlanarak ona zellik kazand motif, laytmotif. k k ran ana muhalefet * ktidar dnda say en stn olan parti. n ca ana ortakl k * Birok ortakln pay senetlerini elinde bulundurarak onlar denetimi alt tutan sermaye yat nda r m ortakl, holding. ana rahmine d mek * dl yata cenin olu nda mak. ana saat saat. ana sanl * Soyad ana ynnden alan. n ana sav ana saya * srlerek savunulan d leri ncelerin en belli ba olan l . * Bir gzlem evi veya kurumda, saatler iinde en do giden ve br saatlerin ayarlanmas kullan ru nda lan

* Belirli bir yerle birimine veya bir verilen toplam gazllmesi amac ana da m boru hatt im ehre n yla, t ba c tesis edilen saya sistemi. langna ana sf n * Genellikle be bitirmi ya n ocuklar ilkokul renimine haz rlayan sf. n ana szle me * Taraflar aras dzenlenen ilk ve temel szle me. ana ehir * Ana kent.

ana toplardamar * Kirli kan kalbin sa kulakna bo iki byk toplardamardan her biri. altan

ana vatan * Ana yurt. * Bir ilk kez yeti grnd yer. eyin tigi, ana yap * Bir yap btn iinde ykseklik ve biim bak ndan gze arpan, nemli blm. m ana yar s * Teyze. ana yol * Kk yollar kendisine a byk yol. n ld * Cadde. * Kuzey, gney, do ve bat u ynlerinden her biri. * yurt edinilen yer, ana vatan. lk ana yre i * Annelik duygusu, ana sevecenli i. anabolizma * zmleme. anaca anac k * Kk anne. * Sevimli, sempatik anne. anac l * Anas d (ocuk). na kn ana * Yavru yeti tirecek duruma gelmi olan hayvan veya yemi verecek durumdaki a a. * kart. ri, * Kurnaz, deneyli, bilgili, ba buyruk. na * Ana olarak.

ana yn ana yurt

anala ma * Anala i mak i. anala mak * Ana duruma gelmek. anal k * Ana olma durumu.

anadan (yeni) do a dnmek (veya anadan yeni do gibi olmak) mu mu * dertsiz, tasas sakl duruma gelmek. z, l bir anadan do ma * l r plak. * do tan olan. u anadan grme * annesinde grd gibi. * geleneksel.

Anadolu

* n Asya'n bir paras n olarak Trkiye'nin Asya k nda bulunan topra verilen ad. tas na

Anadolulu * Anadolu halk olan (kimse). ndan anadut * Ekin veya ot demetlerini arabaya yklemeye veya harman aktarmaya yarayan, uzun sapl dirgen, yaba. ara, anaerki * Soyda temel olarak anay ve ailede ocuklar kln mal eden ilkel bir toplum dzeni, alan ana na mader ahlik. anaerkil * Anaerki temeline dayanan, mader matriarkal. ah,

anaerkillik * Kadn stnl dayal n ne toplumsal rgtlenme dzeni. * Anan egemen oldu aile hayat n u . anaerobik * Oksijensiz yerde ya ayabilen, yeti ebilen. anafor * Bir engelle kar an su veya hava ak sn dnerek ve ukurla yapt evrinti, ters ak lar la ntn arak nt n olu turdu dnme, e evri, burga, girdap. u rim, * Karmakark, sinirli, g durum. * Yolsuz veya emeksiz elde edilen ey. anafora kapt rmak * emeksiz, kar ksolarak ba nyararlanmas imkn vermek. z l kasn na anaforcu * Yolsuz veya emeksiz kazan pe olan (kimse). inde

anaforculuk * Anaforcu olma durumu. anafordan * yolsuz veya emeksiz olarak. anaforlama * Anaforlamak i i. anaforlamak * Yolsuz veya emeksiz olarak kazan elde etmek. anaforlu anagram * Bir kelimedeki harflerin yerini de tirerek elde edilen kelime. i anahtar * Bir kilidi a kapamak iin kullan ara, aar, ak p lan . * Bir zembere kurmak iin kullan ara, kurgu. eyin ini lan * yazmak ve zmek iin kararlar ifre tlmolan yol. * stenilen yere veya ayg iste gre elektrik ak ngemesini sa ta, e mn lamak iin kullan dzen, lan komtatr. * Somunlar vidalar veya evirerek sr gev k p t etmek iin kullan elik sapl lan ara. * Notalarmzik merdivenindeki ykseklik derecelerini gstermek ve buna gre okunmas sa n n lamak iin portenin ba konulan i na aret. * Ak l nt cereyanl , .

* Konserve kutularn kapa keserek amaya yarayan alet, aacak. n n * Vesile, ara, vas ta. anahtar a zl * Mobilya kapaklarn ve ekmecelerin yzlerine a anahtar deliklerinin zerine ivilenen paslanmaz n lan elik veya dkmden yap lmortas anahtara uygun, delikli metal ve plstik gere. anahtar bitkiler * Mera zerinde ok bulunan ve bunlardo bir n ru ekilde otlat lmalar tm merando bir ile n ru ekilde otlanmolacakabul edilen bitki trleri. anahtar kelime * Bir kompozisyonda kullan temanifade edildibaca kelimelerden biri. lan n i l anahtar ta * (yapl Kemerlerin en stndeki takilit ta c kta) , . anahtar uydurmak * bir kilidi amak iin kendi anahtar ba bir anahtar kullanmak. ndan ka anahtar vermek * (tulat tiyatrosunda) komi nkte yapma kolayl vermek. e anahtarc * Anahtar yapan, satan veya onaran kimse. * Kap , kasa gibi yerlere anahtar uydurarak h zlyapan kimse. rs k anahtarc l k * Anahtarcn yapt i n . anahtar beline takmak * evde ynetimi ele almak. anahtarl k * Anahtarlar kaybolmas nlemek, kolayca kullan n lamak iin tak maden, deri ve n n lmas sa ld benzerinden yap halka veya k lan l f. -anak / -enek * Fiil kklerinden isim treten ek. anakonda * Bo agillerden tropikal Gney Amerika'da ya ayan, av sararak ve s n karak ldren y (Eunectes lan murinus). anakronik * agemia uymaz, eskimi , a . anakronizm * Tarihe aykl r k. * a uymama. a analarma t * Analarmak i t i. analarmak t * Annedeki zellikleri kazand rmak. anal * Anas olan.

anal kuzu k kuzu nal * Bkz. anal .

anal kuzu, k kuzu nal * annesi sa olan ocuklarmutlulu anlat n unu r. anal k * Ana olan durumu. n * Ana duygusu. * Ana yerini tutan veya ana kadar yak k gsteren kad nl n. * vey ana. * Anaca davran .

analetmek k * analgrevini yapmak veya ana gibi yak k gstermek. k nl analzl k * Sala, tuz, su, bulgur ve k yman yo n rularak kk kfteler hline getirilmesi ve bu malzemenin et suyu ve nohut ile pi irilmesiyle haz rlanan yemek. analist * Tahlil, analiz yapan kimse, zmleyici. analitik analiz * zmlemeli. * zmleme, tahlil.

analiz etmek * zmlemek, tahlil etmek. analizci * Analizle u an veya analiz yapan kimse. ra analizr analjezi analjezik analoji * Benze benze im, me. * Andand r , r ma. * rnekseme. analojik * Analoji ile ilgili, benze meye dayanan. * Analiz yapan cihaz, ayg t veya organ. * Ay r dindirme, ac duyumunu yok etme, ac yitimi. * Bkz. akesen. r

anam avrad olsun m * birini kesin olarak inand rmak iin sylenen ok kaba bir ant. anam babam * teklifsiz bir seslenme. anam! * Kaderkek, byk kk herkese karkullan teklifsiz bir seslenmek. n lan * Sese verilen tona gre ma, be a enme, ac , znt gibi duygular anlat r. * Sermaye, kapital.

anamal

sermaye.

* Bir ticaret i kurulmas inin , yrtlmesi iin gereken anapara ve paraya evrilebilir mallarbtn, n

anamal birikimi * Anamalcn elde ettiartde bir blmn kendi kullan byk blmn anamal n i k erin rken na ekleyerek onu bytmesi. anamalc * retim aralar zel mlkiyetinde bulunduran, anamal sahibi, sermayedar, kapitalist. n * Anamalc dzenini benimsemi l k . anamalc l k * Anamala dayanan ve kr amac gden retim dzeni, kapitalizm. anan yah baban yah i, i * birini, bir i raz e etmek iin gere inden ok verek yumu atmak amac gdld ba na anlat n kas rken kullan l r. ananas * Ananasgillerden, s lkelerde yeti bir a (Ananas sativus). cak en a * Bu a n tad ac , kokusu ok be enilen meyvesi. ananasgiller * Bir eneklilerden, s lkelerde yeti ve rneananas olan bitki familyas cak en i . an'ane an'aneci * Gelenek. * Ananeye ba olan, geleneki. l

an'anecilik * Gelenekilik. an'anesiz * Gelene sahip bulunmayan. e ananet an'anevi * Erkekte cinsel gszlk, pululuk. * Gelene dayanan, geleneksel. e

ananak st gibi (hell olsun) n * anam st bana nas n l hell ise, bu da sana yle hell olsun. ananrekesi n * sama bir sze karverilen kark. l anaokulu * renim a henz gelmemi ile alt aras na iki ya ndaki ocuklar dzenine haz okul rlayan e itim kurulu u. anapara anar i * letilen paranfaiz kat n lmambtn. * Siyas ve idar kurumlardaki zlme sonucu olarak devlet denetiminin kalmamas durumu, bazl s k. * Karga ba luk. a, bo * Anar i niteli olan. inde

anar ik

anar ist

* Anar ilgili olan. i ile * Anar yanlolan kimse. izm s

anar me istle * Anar mek i istle i veya durumu. anar mek istle * Anar zellita ist i mak. anar istlik * Anar olma durumu, i ist i. anar izm * Tarih artlar ne olursa olsun devletin ortadan kaldlmas al r na an reti. anartri * Dil tutuklu u.

anas lamak a * ok snt k ekmek, eziyet ekmek, bitkin duruma gelmek. anas danas * soyu sopu, btn aile. anas l k kl * grdavran huy vb. bak ndan anas benzeyen. , , m na anas (veya sar turp msak), babasalgam (veya so an) * ne oldu belirsiz kimselerin ocu u u. anas yerinde * bir gencin anas kadar ya (kad l n). anas l * Kkten, as l olarak, esasl biimde. bir

anas avrad svmek na na * birinin anas ve karn n s amalayarak irkin sz sylemek. anas bak, kn kenar bak, bezini al na z al, na * bir kn karakterini z renmek isteyenler, anasn hlini gz nne al n rlarsa aldanmamolurlar. anas do una pi ndan du man * ok tembel, enge. * can bezmi ndan . anas do una pi etmek ndan du man * ok eziyet etmek, ok zmek, bezdirmek. anas emdist burnundan (fitil fitil) gelmek ndan i * bir iyaparken ok snt i k ekmek. anas emdist burnundan getirmek ndan i anas a n latmak * bir kimseye ok eziyet etmek, ok snt k ektirmek. anas bellemek n * bir kimseye en byk ktl yapmak.

anas e kovalas n ek n! * sz edilen kimse veya i b nl dikkate almama ve umursamama anlat iin kk k, r. anas sat! (veya satay n m) * nem verme, ald umursama, bunun iin gam yeme (yemem)!. rma, anasn gz n * ok kurnaz, ok agz, dalavereci, hino k luhin. anasn ipini satm(veya pazara n karm ) * ipsiz, kendisinden her trl soysuzluk beklenebilen (kimse). anasn k n z * anasn huylar n kendisinde de grlen k z. anasn krpe kuzusu n * pek kk kucak ocu u. anasn nikh istemek n n * bir de eye erinden ok para istemek. anas r anas z anas k zl anason * Maydanozgillerden, kokulu tohumu hamur i lerinde ve rak m kullan yurdumuzda ekimi yap nda lan, yap bitki (Pimpinella anisum). lan anatomi * nsan, hayvan ve bitkilerin yapn organlarn birbiriyle olan ilgilerini inceleyen bilim, te s ve n rih. * Beden yap, gvde yap. s s * Bir olu eyin umunda gze arpan zel yap . anatomici * Anatomi uzman . * Anatomi dersi veren retim yesi. anatomik * Anatomi ile ilgili. * vcudunun anatomisi ile ilgili. nsan * Unsurlar, geler. * Anas olmayan. * Anasolma durumu. z

anatomist * Anatomiyle u an bilimci. ra anava ya * Gc bal n Akdeniz'den Karadeniz'e klar kmas , katava ya. anayasa * Bir devletin ynetim biimini belirten, yasama, yrtme, yarg glerinin nas lama l kullan gsteren, laca n yurtta n kamu haklar bildiren temel yasa, kanunuesas, te esasiye kanunu. lar n kilt anayasac * Anayasay savunan, anayasadan yana olan. * Anayasa konusunda yetkili olan, anayasa okutan (kimse). anayasal

* Anayasa ile ilgili. anbean * Dakikadan dakikaya, her an, gittike. anca * Ancak.

anca beraber, kanca beraber * bir i iki veya daha ok kimsenin, o i te kt de gitse, birbirinden ayr lmamalar gerekti anlat ini r. ancak * "Yaln sadece" gibi srlama anlat z, n r. * "Olsa olsa", "en ok", "daha ok", "glkle" gibi, bir daha o eyin unun, ilerisinin olmadn gsterir. * "Lkin", "ama", "yaln gibi bir d z" nceye kar ikinci bir d t nceyi anlat r. * En erken. * Genellikle hamsi, bazen de aa, sardalye veya tirsi bal ndan yap tuzlu ve ya ezme. klar lan l * Ajanda. * (o durumunda) An hat ul lar, rat. * An , yadigr. * Yar yavaadagio ile andantino aras , .

anez anda

andante

andantino * Andante'den daha canl , daha h . zl andaval * Ahmak, aptal, beceriksiz, sa n, bn. k

andavall * Bn ve grgsz, beceriksiz (kimse). andemi andemik andezit and k * S rtlan. and r * And rmak iveya biimi, analoji. i * aras baz ki ey nda noktalardaki uygunluk, benzerlik durumu, temsil. * Belli bir blgede ssgrlen hastal k k k. * Belli bir blgede ssgrlen. k k * Pljiyoklzl yanarda bir kltesi.

and r ma * And i analoji. r mak i, * ltibas. and r mak * (bir Ba bir and ey) ka eyi rmak. and rma * And rmak i i.

and rmak * Anmak i yapt ini rmak. * Benzer yanlar bulunmak, armak. r t and z * Yapraklar dikenli olan bir e ard it . * Servi a . ac * K rlarda yeti yaban bir otun kk. en

andotu z * Birle ikgillerden, nemli yerlerde yeti sar en, iekli, ac kokulu bir ot ( ve nula). andoskop * Bkz. endoskop. andoskopi * Bkz. endoskopi. andropoz * Erkeklerde ya dnm. anekdot * K veya zl anlat olan gldrc hikye, f sa m kra. anele anemi anemik * Gemilerde trl i lerde kullan bir tr demir halka. lan * Kans k. zl * Kans z.

anemometre * Yeller. anemon aneroit anestezi * Da llesi. * C yerine bir maden kutu kullanmak temeline dayanan kadranl va barometre. * Uyu turucu bir illa vcudun btnnde veya belirli bir blgesinde duyular yok olmas n , duyum yitimi.

anestezist * Anestezi uzman . anesteziyoloji * Duyum yitimi bilimi. anevrizma * Bir atardamar bir noktas olu ur biimindeki gev kinli n nda an eme i i. angaje * Szle veya yazolarak ba l lanan.

angaje etmek * birini sz veya yaz ba ile lamak, taahht etmek. angaje olmak

* szle veya yazolarak bir ba l eye lanmak. angajman * Yklenme, stlenme, ba , taahht. lant angajmanl * Ba s lant, taahhd olan. angajmans z * Ba s lant, taahhd olmayan. angajmans k zl * Angajman olmama durumu. angarya * Bir kimseye veya bir toplulu zorla, cret vermeden yaptlan i a r . * Klelik dzeninde kylnn derebeyine yapt zorunlu cretsiz hizmeti. * Sava durumundaki bir devletin, kendi sular ndaki yabanc devletin ticaret gemilerine el koyarak bir bunlardan yararlanmas . * Ola anst durumlarda veya synetimde devletin vatanda ait ta el koymas k lara tlara . * Usandc ktc r, b r, zorla yap i lan . angarya ekmek * bir iisteksizce, hatiin yapmaya mecbur olmak. i r angaryac * Ba na cretsiz i kas yapt kimse. ran angaryaya ko mak * birini zorunlu olmad hlde bir i al te maya zorlamak. ang ang n * nl, an me lm , hur. Anglikan * ngiliz kilisesine ba olan (kimse). l * Harman zaman fazla sap yklemek iin kz ve at arabalarn iki taraf tak parmakl n na lan k.

Anglikanizm * ngiliz kilisesinin tuttu inan yolu. u Anglofil * ngiliz yanl. s

Anglosakson * V. ve VI. yzy Byk Britanya'y geiren Cermen ndan oymaklara verilen ad. lda ele rk * Ana dili ngilizce olan kimse. * ngilizlere has olan. Angolal * Angola'da ya (kimse). ayan angstrm * Metrenin on milyarda biri de erine e olan k dalgalar lme birimi. K it n saltmas A. angud angut * Angut ku unun renginde. * rdekgillerden, tyleri kiremit renginde, evcille tirilebilen bir yaban ku (Casarca ferruginea). u

* Ahmak, kaba saba. anha minha * A ayukar . anhidrit an * Genellikle kaya tuzu ve al birlikte bulunan do susuz kalsiyum slfat. ta yla al, * Hat ra. * Ya anmolaylar anlat yaz n ld tr, hat ra. * Haz r. * An klamak i i.

an k an klama

an klamak * Haz rlamak. an ma kla * An mak i kla i. an mak kla * Hazolma durumu. r an k kl an ma la * An mak ian la i, durumuna girme. an mak la * An nitelikazanmak. i an lma an lmak * An i lmak i. * Anmak i konu olmak, hat ine rlamak. * Hazk. rl

an msama * Hat rlama. an msamak * Hat rlamak. an msanma * Hat rlanma. an msanmak * Hat rlanmak. an msatma * Hat rlatma. an msatmak * Hat rlatmak. an r * An i rma i veya biimi.

an rma an rmak an rt an rtma

* An i rmak i. * (e Ba ek) rmak. * E in anrken ses. e r kard * An rtmak i i.

an rtmak an rma t

* An n lamak. rmas sa * An rmak i t i. * Bir yaz veya bilinen bir olay ataszn anlatma veya arma sanat da iirde , bir r t , telmih.

an rmak t * Bir a sylemeyip st kapal eyi ka anlatmak, dolayl anlatmak, ima etmek ihsas etmek. an t * nemli bir olay byk bir ki gelecek ku veya inin aklarca tarih boyunca an lmas yap gze iin lan, arpacak byklkte, sembol niteli yap inde , abide. * nemi ve de ok olan eser. eri anmezar t * Grkemli, an mezar. tsal An tkabir * Atatrk'n mezar . * (kk a ile) Tarih de olan ki eri ilerin mezar olarak yap an erindeki yap lan t de . an ma tla * An mak i tla i. an mak tla * Andurumuna gelmek, an eri kazanmak. t t de * Sayg sevgi ile an duruma gelmek, abidele ve l r mek. an tlma tlar * An tlmak durumu. tlar an tlmak tlar * An t tlarmak durumuna getirmek. an t tlarma * An t tlarmak i i. an t tlarmak * Andurumuna getirmek, abidele t tirmek. an tsal * Anniteli olan, an benzeyen, abidev. t inde ta * Bykl grn ve gzelli grenleri etkileyen, grkemli. , iyle an ts * An benzer. ta an z

* Ekin biildikten sonra tarlada kalan kkl sap. * Ekin biildikten sonra srlmemi tarla. anbimek z * an ve tarla kenar z ndaki otlar bimek. anbozmak z * an alt st etmek iin toprayzden srmek. z an k zl an * An sklmemi z tarla. * Bir anda oluveren, apans z. * Ansn, birdenbire. z * Bir anda gerekle tirilen hcum. * Bir andaki h z. * Hemencecik, bir anda, birden. anden anif anilin * Ansn, birdenbire. z * Sert, kaba. * Benzenden treyen bir amin.

an ak n an h z ande

anilin boyalar * Ta kmr eterinden elde edilen, foto l bas i raf kta, m lerinde, boya sanayiinde kullan organik boya lan cevheri. animasyon * Canland rma. animato animizm anjin anjiyo * Anjiyografinin k saltmas . anjiyo olmak * anjiyografi ektirmek veya yapt rmak. anjiyografi * Damar iine x nlar geirmeyen bir madde nga edildikten sonra damarlar filminin al n r n nmas . anjiyoloji * Dola organlar inceleyen anatomi blm. m n * Bir parancanl naca anlat n al n r. * Canll c k. * Bo mukozasn mesi, bo yutak iltihab az n i ak, , hunnak, farenjit.

Anka

* Masallarda ad geen ve gerekte var olmayan byk bir kuZmrdanka. ,

Ankara keisi * Uzun, krcve ipek gibi yumu k olan ve Ankara yresinde yeti v k ak llar tirilen evcil kei tr, tiftik keisi. Ankara kedisi * Uzun tyl ve Ankara yresinde yeti kedi . en rk ankastre * Bir oyu yuvaya yerle a, tirilmi (tesisat).

ankesrl telefon * Kutulu telefon. anket * Soru turma, sormaca.

anket yapmak * bir konuda soru turma, ararma yapmak. t anketi * Soru turmac .

anketilik * Soru turmac l k. anketr ankiloz * Oynar eklemlerde oynakln kalmamas eklemin i yla lemez duruma gelmesi, eklem kayna . mas anlad arap olay msa m * hibir anlamad ey m. anlak anlakl anlam * Bir kelimeden, bir szden, bir davranveya olgudan anla bunlarhat d veya nesne, ey; lan n rlatt nce mana, fehva. * Bir nermenin, bir tasarn, bir d n ncenin veya eserin anlatmak istedi i ey. anlam aykl r * Kar anlaml t kelimelerin, szlerin bir araya gelmesi. anlam baya mas la * Anlam ktle mesi. anlam bilimi * Dili anlam andan inceleyen bilim dal s , semantik. anlam bilimsel * Anlam bilimi ile ilgili, semantik. anlam karmak * bir cmlede veya bir metinden yeni ve de ik bir anlam yakalamak veya bulup i karmak. * Zek. * Zeki. * Anket yapan uzman.

* yersiz ve gereksiz bir yarg varmak, yanlde ya erlendirmek; bir sze, syleyenin akl gemeyen bir ndan anlam vermek. anlam daralmas * Geni kavramlar bir kelimenin, bu kavramlar iinden tek bir anlam bildirmesi durumu, genel bir olan anlamdan zel bir anlama gei . anlam de mesi i * Anlam daralmas n , geni lemesi, kaymas baya mas veya la . anlam geni lemesi * Dar bir anlamda kullan baz lan kelimelerdeki anlamilgili kavramlara yay . n lmas anlam iyile mesi * Kt ve olumsuz bir anlam bir kelimenin zamanla iyi bir anlam kazanmas olan . * Bkz. isimden treme fiil. anlam kaymas * Yeni bir anlam vermek zere kelimelerin gerek anlamlar kayarak kal malar ndan pla . anlam ktle mesi * Anlam ve olumlu olan bir kelimenin zamanla kt veya ktye do giden bir anlam kazanmas iyi ru . anlam vermek * kendince bir yarg varmak, yorumlamak. ya anlama * Anlamak i vukuf. i, * Bir olay veya nermenin daha nce bilinen bir kanunun veya formln sonucu oldu grme. unu anlamak * Bir ne demek oldu neye i etti kavramak; yeni bilgileri eskileriyle bir araya getirerek eyin unu, aret ini sonu niteli ba bir bilgi edinmek. inde ka * Sorup renmek. * Do ve yerinde bulmak. ru * Birinin duygular, isteklerini, d n ncelerini sezebilmek. * Bir zerinde bilgisi bulunmak. ey * (olumsuz veya soru biiminde) grmek, yararlanmak. yilik * Sahip olmay istemek, dile yerine getirilmesini istemek. inin anlamamak * ho lanmamak, ilgilenmemek. anlamamazl k * Anlamazl k. anlamazl k * Bir anlamam kavrayamamgibi davranmak. eyi , anlamazl gelmek ktan * bir anlad hlde anlamam fark varmamgibi davranmak. eyi , na anlamda * E anlaml , mradif, mteradif, sinonim. anlamdak l * E anlaml l k. anlam gelmek (veya manaya gelmek) na * (bir anlam) bildirmek. anlamland rma

* Anlamland i rmak i. anlamland rmak * Anlam a n klamak; anlam vermek, anlam kazand rmak. anlaml * Anlam olan, bir demek isteyen, d ey ndrc, manal , manidar.

anlaml anlaml * Anlaml olarak. anlaml l k * Anlaml olma durumu. anlamsal * Anlamla ilgili, semantik. anlams z * Anlam olmayan, nemli bir anlatmayan, manas ey z. anlams ma zla * Anlams mak durumu. zla anlams mak zla * Anlamsduruma gelmek. z anlams t zlarma * Anlams t zlarmak durumu. anlams t zlarmak * Anlamsduruma getirmek. z anlams k zl * Anlamsolma durumu, manas k. z zl anlarsya! n * a klanmamas gereken bir olay dolayl yoldan anlatmak iin kullan l r. anla k * Aralar anla bulunan taraflardan, kimselerden biri. nda ma anla lan * anla gre, galiba. ldna

anla Vehbi'nin kerrakesi ld * i i yz, gere in i renildi. anla Vehbi'nin kerrakesi ld * Bkz. anla Vehbi'nin kerrakesi. ld anla lma * Anla i lmak i. anla lmak * Anlamak i konu olmak, belli olmak, ortaya ine kmak. anla lmaz * Anla lmas olan, bir anlam verilemeyen, kark, mu g lk. anla ma * Anla iuyu itilf. mak i, ma,

* Devletler aras siyas, ekonomik, kltrel vb. alanlarda yap uzla ve bu uzla n tespit edildi lan ma man i belge, uyu itilf, antant. ma, anla yapmak ma * anla belgesi dzenleyip imzalamak. ma anla mak * D nce, duygu, ama bak ndan birle m mek. anla mal * Anla maya dayanan. anla maya varmak * bir konuda birisiyle anla mak. anla k mazl * veya daha ok tarafkar an d ve amalar nda ayr uyu k, ihtilf. ki n la nce aras l k, mazl anla k mazl kmak * bir konuda uyu k sz konusu olmak. mazl anlarma t * Anlarmak i t i. anlarmak t * Anla , uzla , uyu may may may lamak. sa anlata anlata bitirememek * bir eyden ok sz etmek, vmek. anlat * Hikye etme, tahkiye. anlat c anlat lma * Hikye, f gibi kra eyleri anlatan kimse. * Anlat i lmak i.

anlat lmak * Anlatmak i konu olmak. ine anlat m * Anlatmak i i. * Bir duyguyu, bir d nceyi, bir konuyu sz veya yaz bildirme, ifade. ile anlat bilimi m * slp yntemlerini inceleyen edeb ararma, inceleme, stilistik. t anlat tonu m * Anlat mantve d zelli gre olu ton. mda k nce ine an anlat mc * Yaln hikye etmeye a k veren (eser). zca rl * Eserlerinde hikye etmeye, tahkiyeye a k veren (yazar). rl anlat l mc k * Bkz. ekspresyonizm. anlat ml * D ve duyguyu gl ve canl biimde anlatan. nce bir

anlat anlatma anlatmak

* Anlatmak i i veya biimi, takrir. * Anlatmak i i. * Bir konu zerinde a klamada bulunmak, bilgi vermek, izah etmek. * nand rmak, belirtmek. * Sylemek, nakletmek.

anlatt rma * Anlatt rmak i i. anlatt rmak * Bir konu zerinde bilgisini lmek, a klama yapt rmak. anlayana sivri sinek saz, anlamayana davul zurna az * anlay kimseleri en kk bir sz bile etkiler, oysa anlay z kimselere ne sylense yarars r. l s zd anlaydinlemek p * (bir olayla ilgili olarak) iyice anlamak. anlay * Anlamak iveya biimi, telkki, zihniyet. i * Anlama yetene feraset, izan, zek. i, * Ho grme, hlden anlama. * Ayc nitelik olmak bak ndan gr r bir m , zihniyet.

anlaygstermek * istenilen veya sylenilen bir ho eyi gryle kar lamak. anlay l * Anlay olan, ferasetli, izanl , zeki. * Ho grl. anlayl k l * Anlay olma durumu. l anlay z s * Anlay kolan, kafas kavray z, vurdumduymaz, kal kafal t z, s n , izans ferasetsiz, gabi. z, * Ho grsz. anlay zl k s * Anlayk kafas k, kal kafal vurdumduymazl izans k, gabavet. tl, zl n l k, k, zl * Ho grszlk. anlanl * Gzel, gsteri nl. li, anl k entelekt. * K sren, bir an iinde olan. sa * Duyu ve iradeden ayr olarak d nlen bilme melekesi, anlama gc; usa vurma, yarg mdrike, lama,

anl l k k * Duyu ve irade kar nda anln stnl ileri sren doktrin, zihniye, entelektalizm. s n anma * Birini veya bir akla getirerek szn etme. eyi * lm insan rlamak iin yap tren, ihtifal. bir hat lan

anma treni * Bir ki veya bir olay rlamak iin yap tren. iyi hat lan anmak * Birini veya bir akla getirerek szn etmek veya onu d eyi nmek, zikretmek, hat rlamak. * Bir sz a na almak. z * Bir arma gnln almak. anla * Adland rmak. * An iin verilen hat yadigr, bergzar. lmak ey, ra, * ocu dnyaya getiren kad unu n.

anmal k anne

anne olmak * (kad ocuk sahibi olmak. n) anneanne * Annenin annesi. annelik * Anne olma niteliveya durumu. i

annelik etmek * annelik grevini yapmak veya anne gibi ilgi ve yak k gstermek. nl anofel anomali * Sapakl aykl k, r k. anonim * Ad bilinmeyen. san * Yaratsn ad cn bilinmeyen (eser). * S mikrobunu a tma bir tr sivrisinek (Anopheles maculipennis). layan

anonim ortakl k * Sermayesi paylara blnm olan ve her orta sorumlulu sermayedeki pay srl n u yla n bulunan ortakl k, anonim irket. anonim irket * En az be inin kurdu sermayesi hisselere blnm her orta sorumlulu sermayedeki hissesi ki u, ve n u ile srl n ortakl anonim ortakl k, k. anons * Duyuru, duyurma.

anons etmek * szle veya yaz bir durumu, bir haberi halka bildirmek. yla anonsr anorak * Bakl geirmeyen spor ceket. l , su anorganik * norganik. anormal * Genel olan rne allm ve kurala aykolan; dzgn olmayan, gayritabi. e, a r * Bkz. sunucu.

* Dengesi bozuk, deli. anormalle me * Anormalle i mek i. anormalle mek * Anormal duruma gelmek. anormallik * Anormal olma durumu. anot ansefal * Kafatas iindeki beyin ve yard organlarhepsi. mc n ansefalit ans ma ans mak ans z * Anlay z, ak z. s ls * Birdenbire, habersiz. ansn z * Hi hat gelmedik bir s birdenbire, an olarak, anden. ra rada, ansiklopedi * Btn bilim, sanat dallar tek veya bir arada belli bir ynteme gre inceleyen eser, bilgilik. n ansiklopedici * Ansiklopedi haz rlayan veya satan (kimse). ansiklopedicilik * Ansiklopedicinin yapt i . * De ik alanlardaki bilgileri sistemli bir yntemle bir araya getirme veya toplama i i i. ansiklopedik * Ansiklopedi ile ilgili. * Her konuda biraz bilgi sahibi olan. ansiklopedik szlk * Alfabetik s gre kelimelerin kar klar geni biimde veren, zel adlar iine alan szlk tr. raya n l bir da ant * Tanr veya kutsal bilinen bir ki bir tangstererek bir olay rulama, yemin. 'y iyi, eyi k do * Kendi kendine sz verme. ant imek (veya etmek) * bir yapmaya veya yapmamaya ant ile sz vermek, yemin etmek. eyi ant karde i * Bkz. kan karde i. ant verdirmek * bir yapmas bir kimseye ant iirmek. eyi iin * Beynin irinsiz iltihapl hastal. * Bkz. an msama. * Bkz. an msamak. * Bir elektrolitte elektrik ak ngelip ba ve ieri girdiu, art mn land i u.

ant vermek * "Allah ana, "ocuklarn baiin" gibi szlerle kar ndakini bir zorlamak. k n s eye antagonizma * Tezat. antant * Anla uyu mutabakat, itilf. ma, ma,

antant kalmak * anla mak, uzla mak. antarktik * Gney kutupla ilgili, gney kutup yaknda olan. n

antarktik kara * Gney kutuptaki kara blgesi. anten * Bo yay elektromanyetik dalgalar lukta lan toplayarak bu dalgalar transmisyon hatlar n ierisinde yay n layan cihaz. lmas sa * Duyarga. * Olta amand n alt ve st k nda bulunan ince ular. rasn sm anten ykselteci * Anten ile al aras yer alarak elektromanyetik dalgalargenli ykselten cihaz. c nda n ini antenli * Anteni olan.

antenli bal k * G yzgeleri sapl s , iskeleti kemikle , s yzgeleri uzamkemikli baltr. mi rt k Antep baklavas * Antep yresinde yap zel bir tatl lan tr. Antep f st * Antep f stgillerin rnek bitkisi, yurdumuzda Gazi Antep ve Siirt blgelerinde yeti yanlolarak en, am f da denilen bir a (Pistacia vera). st a * Bu a n, ince ve sert kabuklu, ya yemi ac l i. Antep f stgiller * Ayr yaprakl ta lardan, tipik rneAntep f a olan bir familya. i st ac Antep i i * Gazi Antep yresine zg, iplikleri lmve kafes kar eklini almkuma zerine ayn iplikle renk verevine sar yap bir e el i larak lan it lemesi. anterit * ba nce iltihab rsak .

anterograf * Ba kas rsak lmalar lmeye yarayan alet. n anterosel * ba nce f rsak t.

anterostomi * Ba d rsak mlenmesinin kesilip al nmas . antet

* K veya zarf stne bas ve adres, bak. t lmad l antetli * Bakl l . antetsiz * Baks l z.

antialerjik * Alerjilerin nlenmesinde veya tedavisinde kullan illarzelli lan n i. antiasit * Alkalik, kalev.

antibiyotik * Bitkilerde, zellikle kf mantarlar bulunan veya sentezle elde edilen, birok mikroba karkullan nda lan, penisilin, streptomisin gibi maddelerin ortak ad . antibiyotik tedavisi * Bir veya birok antibiyoti durdurucu veya ldrc etkisinden faydalan yap tedavi. in larak lan antidemokratik * Demokrasiye aykolan. r antidot * Bkz. panzehir.

antiemperyalist * Emperyalizme karolan. antiemperyalizm * Emperyalizme kartutum, davranveya reti. antifriz * Bir sya kat o sndonma derecesini d v ldnda vn rerek donmas nleyen madde. n

antihijyenik * Sak kurallar ayk olma. l na r antijen * erisine girdiorganizma arac antikor olu i lyla umunu sa layan bakteri, virs, parazit gibi protein yapnda madde. s antik * a uygarl lk daki klarla, zellikle eski Yunan ve Roma uygarl ile ilgili olan. klar

antik a * Eski Yunan ve Roma uygarl ngeli yay a klarn ip ld . * Bu a zg olan. a antika * Eski a lardan kalma eser veya tarih de olan eski e eri ya. * Genele, ola gelene ayk, acayip, tuhaf. ana, e r * Mendil, rt, yatak ar gibi bezlerin kenarlar paralel ipliklerden bir blm ekilip dikey olanlar af na n ikisi, bir arada tire ile sar yap di ss, s di ajur. larak lan di an i, * Antik. antika mobilya * En az yz sene evvel imal edilmi olan, ana hatlarda herhangi bir deiklik yap i lmamve belli bir ekole gre isimlendirilen mobilya. antikac

* Antika e veya eser satan veya toplayan kimse. ya antikac l k * Antika e veya eserlerle u ma i ya ra i. antikal k * Antika olma durumu. * Tuhafl k.

antikapitalist * Kapitalist rejime karolan kimse. antikapitalizm * Kapitalizme karolma. antikas bilmek n * en iyisini bilmek. antikatot yaprak. antikite * Tarihte aantik devir. lk , antikomnist * Komnizme kar . antikomnizm * Komnizm aleyhtarl. antikor antilop * Antiloplardan, s lkelerde ya cak ayan, ok h ko boynuzlu bir hayvan (Anthilopus). zl an, * Bu hayvanderisinden yap n lm . antiloplar * Gevi getiren memeli hayvanlar bir familyas n . antimon * Atom numaras atom a 121,76 olan, 6300 C de eriyen, haddede veya eki alt i 51, rl nda lenemeyen, o unlukla bas harfleri ala nda kullan mavimt beyaz renkte bir element. K m m lan, rak saltmas Sb. antinomi antipati * at . k * Sevimsizlik, so ukluk. * Kar duygu. t * Antipati uyand sevimsiz, so ran, uk. * Hastaletkenlerini zararsduruma getirmek iin vcudun madde. k z kard * Bas azalt elektrik bo tpnde, katot nlar alan elektronik lmbadaki genellikle metal nc lmbir alma n

antipatik

antipatik bulmak * sevimsiz bulmak, kan kaynamamak. antipropaganda * Karpropaganda. antisemit

* Yahudilik aleyhtarl. antisemitist * Yahudilere kard manca duygular besleyen ve Yahudilere karay edici tedbirler al rt nmas isteyen n gr ba olan (kimse). e l antisemitizm * Yahudilere kard manca duygular besleyen ve Yahudilere karay edici tedbirler al rt nmas n isteyenlerin gr veya tutumu. antisepsi * Mikroplar illa ldrme yollar . antiseptik * Antisepsi yapmak iin kullan veya antisepsi zelliolan (madde). lan i antisiklon * Yksek bas atmosfer ktlesi; havan sarmal biimli hareketi iin kullan nl n l r. antitez * Karsav.

antitoksik * Antitoksin. antitoksin * giren toksinleri zararshle getirmek iin vcudun madde. ine z kard antla ma * veya daha ok devletin sald ki rmazl sava ittifak gibi konularda stlenmelerini belirttikleri belge ve k, ta belgede belirtilen durum, muahede, pakt. antla mak * Antla yapmak, ahitle ma mek. antl antoloji * airlerin, yazarlar bestecilerin eserlerinden al n, nmseme paralardan olu kitap, seki, gldeste. an antrakt antrasit antre * Ara. * Glkle tutu koku, duman an, karmadan, byk bir vererek yanan bir tr ta s kmr. * Bir yap girip geilen yer, methal. da * Ba yeme lang i. * Ant imi veya ant iirilmi .

antrenman * Bir spor dal yap al rma veya haz k al , idman, egzersiz. nda lan t rl mas antrenman yapmak * spor amac al yla mak, al rma yapmak. t antrenmanl * dmanl . antrenmans z * Antrenman olmayan, idmans z.

antrenr

* Bir spor dal sporcuyu e yeti ve al ran ki al r. nda iten, tiren t i, c t

antrenrlk * Antrenrn iveya mesle al rl i i, c t k. antrepo * Gmrklere gelmi ticar e n konuldu korundu yer, ardiye. yan u, u

antrepocu * Antrepo i kimse. leten * Antrepoya bakan kimse. antrepoculuk * Antrepocunun yapt i . antrkot antrok * Sriki krek aras ve pirzolalyerinden lan kemi n ndan k kart inden s lmet dilimi. yr

* Triyas devri katmanlar bulunan, derisi dikenlilerden, deniz llelerinin saplar olu nda n turan kalsiyum karbonat birle fosil. imli antropoit * Bkz. insans .

antropoitler * Bkz. insans lar. antropolog * bilimi uzman nsan . antropoloji * n kkenini, evrimini, biyolojik zelliklerini, toplumsal ve kltrel ynlerini inceleyen bilim, insan nsan bilimi. antropolojik * bilimiyle ilgili, insan bilimsel. nsan antropomorfizm * biimcilik. nsan antroponim * Kiadlar inceleyen bilim dal i n . antroposantrizm * nsan tabiatmerkezi sayan, btn br yarat n insan iin yarat n klar lmolduklar syleyen din nitelikli n insaniincilik. reti, antropozoik * n belirmesi ve yay n nsan lmas niteleyen antropozoik devir teriminde geer. antropozoik devir * Antropozoik. antrparantez * Sz aras s gelmi istitrat. nda, ras ken, anut * , ayak direyici. nat

anri ans

* n drar yapamama eklinde a bir bbrek rahats belirtisi. r zl * Sindirim kanaln do ba n ru denilen son blmndeki i, makat, rsak kdeli er.

ans yzgeci * Bal klarda ans blgesinde tek olarak bulunan yzge. anyon anzarot * Negatif elektrikle ykl iyon, eksin. * S lkelerde yeti bodur bir a (Sarcocolla). cak en a * Bu a n yara tedavisinde kullan reinesi. ac lan * Rak . * Kalbin sol kar ncndan ve vcuda k z da byk atardamar. kan rm kan tan * ok ac . * ok a ok belirgin. k,

aort apac apa k

apa k kl * Apaolma durumu. k * Bir hibir ku yer b eyin, kuya rakmaksn ayd k, abir biimde grnmesi. z nl k apak * ok ak. apala apalak apandis apandisit * Apandisin iltihaplanmas . apans z * Hi beklenmedik bir s pek ansn. rada, z * Abla. * (bebekler ve kk ocuklar iin) Tombul, grbz, iri. * Kr ba ince bir parmak gibi olan son blm. n rsa

apansn z * Birdenbire, ok an olarak. apar topar * Tel acele ile, yaka paa. ve aparey * e paralardan meydana gelen alet, cihaz. itli aparkat aparma * Boksta bkk kolla a yukar do at yumruk. a dan ya ru lan * Aparmak i i.

aparmak

* Almak, algtrmek. p * Gizlice almak, alkamak, almak. p

apart otel * M terilerin kendi yeme ve ime ihtiyac kar n layabilmek iin gerekli malzemeler ile donat z lmba ms apartman veya vill tipinde inedilmi a ancak otel gibi i letilen konaklama tesisi. apartman * Birka katl her kat bir veya birka daire bulunan yap ve nda . apa apatit apayd n * ok ayd k. nl apayd k nl * Apaydolma durumu. n apayr apaz * Bsbtn ayr , bamba ka. * Avu. * Bir avu dolusu. * ok az. * Apazlamak i i. * Pupa ile orsa aras geminin omurgas 450 a esen (rzgr). nda na ile * Byle esen bir rzgrla. apazlamak * Avulamak. * Yelken rzgrla dolup mek. i * (gemi) Apazlama rzgrla gitmek. apel aperitif ap * Butlari taraf bacak aras n , iki . aparas * baca aras kalan yer. ki n nda ap ak * Bacaklar aarak yryen, ayrbacakl n k . * Bacaklar aa yrme. aa * Yorgun, gsz, k a n. * Anonim ortakl klarda sermaye artm yap deme as r iin lan r. * tah amak iin yemekten nce iilen iki, aar. * Klhan beyi, kabaday , hayta. * Do kemik dokusunda bulunan, iinde flor veya klor olan do kalsiyum fosfat. ada, al

apaz apazlama

apk

* Kuyru aparas alarak y n y n giden (hayvan). unu na lg lg app kalmak * a rmak. ap k l ap ma ap mak * A . * Ap i mak i. * Hayvan yorgunluktan bacaklar birbirinden ay kvermek. n rarak * Oturmak, bacaklar rarak melmek. ay * Ne yapaca kestirememek, n a rmak. * Ap rmak i t i.

ap rma t

ap rmak t * Hayvan yorarak yryecek gcn b ok rakmamak. * ifte demir atarak dndke geminin bir alan iinde kalmas sa n lamak. apiko * Geminin, zinciri toplay demirini kald p rmaya haz r bulunmas . * Haz tetik. r, * Derli toplu, ssl, k. * Duvar amdan , duvar lmbas .

aplik

aplikasyon * Uygulama. * Bir kuma zerine ba bir kuma ka paras veya bir danteli dikme yolu ile uygulayarak yap ss. n lan * Eldeki haritaya gre arazi zerinde bir parseli kaz klarla belirtme. aplike * Dz veya desenli bir kuma kesilmi tan motiflerin bir ba kuma i ka a lenmi durumu.

apokaliptik * Anla lmaz, kapal , karanl(sz veya yaz k ). apokrif * Do rulu gvenilmez sz veya yaz una . apolet * Subaylarda rtbeyi gstermek iin niformalaromuzlar tak i n na lan aretli para, omuzluk. * Giysilerin omuzlar ss olarak tak para. na lan

apoletleri sklmek * bir su sebebiyle rtbesi indirilmek veya askerlikten at lmak. aport * Avveya kendisine gsterilen zerine at getirmesi iin kpe verilen buyruk. n eyin l p e

aposteriori * Deney sonucu ortaya (bilgi), sonsal. kan apo i * ember biiminde, telden yap torbaya benzer, byk gzl a lma, . apotr

* Yard , koruyucu, havari. mc appassionato * Bir paranco n kunca al anlat naca n r. apraksi apre * Bkz. i yitimi. lev * Kuma veya derinin cillanmas , perdahlanmas . * Dokumac boyac cil olarak kullan madde. l kta, l kta lan * Apre yapan kimse. * Aprelemek i i.

apreci apreleme

aprelemek * Kuma veya deriyi cillamak, perdahlamak. apreli apresiz april apriori * Hibir denemeye dayanmayan ve ak l yordam bulunup ortaya konan, nsel. yla apse * birikimi, rin ban. * Apresi olan. * Apresi yap lmam perdahlanmamveya cillanmam , . * Nisan ay , abril.

apse yapmak * bir doku iinde iltihap olu mak. apsele me * Apsele durumu. mek apsele mek * Yara irin ba lamak, apse yapmak. apsent apsis * Pelinle kokulandlmsert bir iki. r * Ynl bir eksen zerinde bir noktan ba noktas olan uzaklncebirsel de n, lang na n eri. * Bir noktanuzaydaki yerini bulmaya yarayan ana izgilerden yatay olan n , koordinat. * Zeks geli pek memi , zek yoksunu, al ahmak. k, * Kmseme belirten seslenme; azarlama.

aptal

aptal aptal * Aptal gibi, aptalca, aval aval. aptal olmak * aptal durumda bulunmak.

aptal yerine koymak (veya koyulmak) * anlamaz, bilmez sanmak (san lmak). aptalca * Biraz aptal. * (apta'lca) Aptala yara nitelikte, aptal gibi, ahmaka. r

aptalcas na * Aptala yakr biimde, aptal gibi. aptalla ma * Aptalla i mak i veya durumu. aptalla mak * Zeks i n letemez olmak, al mak, ahmakla kla mak. aptallarma t * Aptallarmak iveya durumu. t i aptallarmak t * Aptalla na sebep olmak, aptal duruma getirmek, ahmaklarmak. mas t aptall vurmak a * bir bilmez, anlamaz gibi grnmek. eyi aptall k * Aptal olma durumu veya aptalca i .

aptalletmek k * aptalca davranmak veya aptalca i grmek. apteriks aptes * Bkz. abdest. aptesbozan * Bkz. abdestbozan. aptesbozan otu * Bkz. abdestbozan otu. apteshane * Bkz. abdesthane. aptesli * Bkz. abdestli. apteslik aptessiz apukurya apul apul * Tombul ocuklarbacaklar aarak sal sal yry n n na na lerini anlat r. Ar * Bkz. abdestlik. * Bkz. abdestsiz. * Et kesimi yortusu. * Bkz. kivi.

* Argon'un k saltmas . ar * Tar alanlar yz metre kare de m iin erinde yzey l birimi. ar * Utanma, utan duyma.

-ar- / -er* Belirli fiillere gelen geni zaman eki: a-ar, bi-er, ge-er, bat-ar, yat-ar, kalk-ar, l-er vb. Bu ekle k-ar, yap lmisimler de vardkeser, aar "anahtar", "menfaat" vb. r: kar -ar- / -er* simden gei fiil treten ek. siz -ar- / -er* simden geifiil treten ek: ba li -ar-mak, suv-ar-mak vb. -ar- / -er* Fiilden ettirgen at treten ek: k-ar-mak, gid-er-mek vb. ar bels * namus ve onuru iin ba sz eder korkusu. kas ar damar atlam * utan duyulacak eyleri hi slmadan yapan, utanmaz. k ar etmek * utanmak.

ar namus tertemiz * utanmas olmayan. ar ve hay perdesi y lmak rt * utanmamak, utan duymamak, yzszlk etmek. ar yde kr y l il, l * birinin slmay yana b k bir rakarak yaln na bakt anlat z kar l sylenir. rken ara * birbirinden ay uzakl a k, aral bo mesafe. ki eyi ran k, kl k, luk, * olguyu, iki olay ki birbirinden ay zaman, fas ran la. * Ki ilerin veya topluluklarbirbirine karolan durumu veya ilgisi. n * Toplu bulunan nesnelerin veya kimselerin ii. * Bir oyunda, bir filmde dinlenme sresi, antrakt. * Toplu jimnastik dizilmelerinde, s radakilerin birbirlerinden yanlamas olan uzakl . na klar * Aral k. * Futbol oyununun k be dakikaliki devresi aras oyunculara verilen on be rk er k nda dakikaldinlenme k sresi, haftay m. * (basketbol ve voleybol iin) Tak n oyun s nda ald birer dakikaldinlenme ve talimat alma mlar ras klar k sresi, mola. ara amak * dostlu bozmak, anla u mazl yol amak. a ara bak l * Esas blmn alt baklar anlatmak iin kullan l n l r. ara bono * Arada denen ola d bono. an ara bozucu

* Ara bozan (kimse), fesat , fiti, mnaf mfsit. k, ara bozuculuk * Ara bozucu olma durumu, fitilik, mnaf k, fesat. kl ara bulma * Anla k durumunda bulunan kimseleri uzlarma i mazl t i. ara bulmak * anla amayanlar t uzlarmak. ara bulucu * Uzlaran kimse, uzlar. t tc ara buluculuk * Uzlarl tc k. ara buluculuk etmek * ara bulmada yard olmak. mc ara cmle * Birle veya yalcmlelerde anlam ik n biraz daha a klamak iin araya giren iki virgl veya iki k izgi sa iinde verilen cmle. ara deniz * Okyanuslardan dar ve az derin bo azlarla ayr karalararas sokulmu lan, n na deniz.

ara kap * yap oda aras kolayca gemek iin a kap ki veya nda, lan . ara karar * Bir davanbak n n lmas kolaylarmak iin yarg nce, arada nlem niteli verilen karar. t dan inde ara kazan * Mal btnyle devretmeden arada elde edilen kazan. ara kesit * izgilerin, yzeylerin, kat cisimlerin birbirlerine rastlad ve kesi klar tikleri yer.

ara konak * Asala geli evreleri s nda beslenip bar konak n, me ras nd lardan her biri. ara mal * retimde gerekli mal etmek iin kullan yar lenmi elde lan i mal. ara na me * , trk, keke gibi kk gfteli bestelerde, gftenin iki k aras ba sonuna da gelebilen, ark tas na, na, szsz al para. nan * Sssylenen sz veya a sorun. k k lan ara na mesi * Bkz. ara na me. ara seim * Genel seimler dnda yap ara dnem seimleri. lan ara s cak * So ve s yemek servisi aras ikram edilen hafif s yiyecekler. uk cak nda cak

ara s nav * niversite ve yksek okullarda yar l iinde yap s y lan nav.

ara s ra

* Seyrek olarak, zaman zaman.

ara sokak * Ana yola a ikinci derecedeki yol. lan ara sz * Do rudan do konu veya yaz konuyu ilgilendirmeyen dolayl istitrat. ruya ulan lan sz, ara tmce * Bkz. ara cmle. ara vermek * yeniden ba lamak iin, bir ibir sre b i rakmak, durmak. ara yerde ara yn * Drt ana ynden ikisi aras olan ynlerden her biri. nda araba * Tekerlekli, motorlu veya motorsuz her trl kara ta . t * Araba ile ta veya ta nm nacak miktar. * aras arada. nda,

araba araba * Arabalar dolusu, birok arabalarla. araba devrilince yol gsteren ok olur * i ten getikten sonra verilen i dn de yoktur. eri araba falakas * ift atl arabalarda, okun dibinde ve iki yan bulunan ular ko kay ba nda na um lar lanan a blm. a araba kullanmak * araba srmek. araba mezarl * Kullan hle gelmi lmaz veya eski arabalarb ld yer. n rak araba vapuru * Arabal vapur. arabac * Arabay sren kimse. * Araba yapan veya satan kimse.

arabac l k * Araba srme i i. * Araba yapma veya satma i i. arabal * Arabas olan. * Araba vapuru.

arabal vapur * Arabaya ta vapur, vapur, araba vapuru. yan arabal k * Araba konulan yer, garaj. * Araba dolduracak miktar.

araban

* Klsik Trk mzi bir makam. inde

arabann tekerlenereden geerse art tekerlede oradan geer n i i * ocuklar, byklerin ya uyarlar. ayna arabantekerine ta n koymak * glk karmak. arabankrd * Klsik Trk mzi az kullan inde lmbirle bir makam. ik arabas dze n karmak * kar t glkleri yenip i kolay yrr hle getirmek. la ini araba arabesk * Arap slbunda olan ( ey). * Giri bezeme. ik arabeski * Arabesk mzik sanat. s arabeskle me * Arabesk durumuna gelme. arabeskle mek * Arabesk zellikazanmak veya arabesk durumuna gelmek. i Arab * Araplarla ilgili, Araplara zg olan. * Arapa. * Arap dili ve edebiyat u an kimse. yla ra * Pi ve dondurulmu mi hamur yan yenen tavuklu veya hindili orba. nda

Arabist

Arabistan defnesi * Dulaptal otugillerden, Asya ve Afrika'ns blgelerinde yeti kabuklar n cak en, hekimlikte kullan bir lan a k (Daphne gnidium). a Arabistik * Arap dili ve kltr ararmalar t . arabizasyon * Araplarma. t arabozan * ki aras ki inin ndaki dostlu veya geimi bozan (kimse), fesat u , mnaf mzevir. k,

arabozanl k * ki aras ki inin ndaki dostluk veya geimi bozma imnaf k, mzevirlik. i, kl arac * Uzlaran, anla sa t ma layan kimse. * retici ile tketici aras al sat konusunda ba kuran ve bundan kazan sa nda m m lant layan kimse, mutavass t. arac koymak * bir kimseyi, uzla sa ma lamak iin grevlendirmek.

arac lyla * Arac olarak, ba kurarak, vas yla, yoluyla. lant tas arac l k * Aracn grd itavassut, vas n , ta.

arac etmek l k * bir i zmnde araya girerek yard etmek, tavassut etmek. in m ara * Bir i yapmakta veya sonuland rmakta, gcnden yararlan nesne. lan * Ki veya nesneler aras ba sa iler nda lant layan vas ey, ta. * Bir ula bir elde etmek iin yararlan kimse veya eye mak, eyi lan ey. * Ta t. * Bir sonuca ula iin kullan mak lan ey.

ara l k

* D nme biimlerinin, kuramlar mantve ahlk biimlerinin yaln hayatdeik n, k zca n i artlar uyma na aralar oldu savunan dnya gr enstrmantalizm. unu , aral * Arala yap veya olan, vas , bilvas lan tal ta.

aral jimnastik * Bkz. aletli jimnastik. aras z * Ara kullan lmadan, do rudan do yap veya olan, vas z, bilvas ruya lan tas ta. aras k zl * Arasolma durumu. z arada bir * seyrek olarak.

arada karmak * ba i aras bir ide yap ka ler nda i vermek. arada kalmak * iki taraf t zere araya girme dolayyla g duruma d uzlarmak s mek. arada kaynamak * kark bir durumda gereken ilgiyi grmemek. aradan * o zamandan bu zamana dek.

aradan ekilmek * ili ini kesmek. i aradan karmak * birok i birini yap bitirivermek. ten p aradan kald rmak * i yapma imkn yok etmek. n Araf Arafat * Cennet ile cehennem aras bir yer. nda * Mekke'nin do usunda, hac n, kurban bayramn arife gn topland tepe. lar n klar

Arafatta soyulmu ya dnmek hac * her kaybedip l kalmak, aresiz kalmak. eyini r plak aragonit arak * Ter. * Pirin ve kamndan elde edilen bir tr rak eker . -arak / -erek * Fiillerden zarf yapan ek. araka arak arak l k arak ye * Dervi giydikleri, tiftikten yap klh. lerin lmince * Bir tr kk zurna. araklama * Araklamak ialma, a i, rma. araklamak * almak, a rmak. aralama aralamak * Aralamak i i. * aras a k olu ki ey nda kl turmak, yar amak. * Aral duruma getirmek, seyrekle kl tirmek. * Bitkilerin fazla dal ve ubuklar kesmek, seyrekle n tirmek. * Aralanmak i i. * taneli bezelye. ri * Araklayan, alan, h z. rs * H zl rs k. * Beyaz, ye mavimsi gri renkte billrla tr kalsiyum karbonat. il, mbir

aralanma

aralanmak * Biraz a lmak, aralolmak. k * Gitmek, uzakla yan ayr mak, ndan lmak. * Seyrelmek. aralar iyi * dostluklar dzenli.

aralar da kadar fark olmak nda lar * aralar her ynden byk ayr bulunmak, benzer nitelikler ok az olmak. nda l klar aralar kara kedi gemek (veya aralar kara kedi girmek) ndan na * iki dost birbirine gcenmek, iki dostun aras so na ukluk girmek. aralar su s ndan zmamak * birbirleriyle ok yak s f arkadak kurmak. n, kk l aralar amak n * iki kiaras i ndaki dostlu ili bozmak. u, kiyi

aralar bozmak n * iki kiaras i ndaki ili bozmak. kiyi aralar bulmak n * birbirleriyle anla amayan iki ki uzlarmak, bar rmak. iyi t t aralatma * Aralatmak i i.

aralatmak * Aralduruma getirtmek, biraz at k rmak. aral k * aras ki ey ndaki a k, mesafe. kl * S vakit. ra, * Uygun, elveridurum, f li rsat. * Evin iki blm veya iki oda aras ndaki dar geit, geenek, koridor. * Y 31 gn sren son ay knun. l n , ilk * Ayakyolu. * Yar k, tam kapanmam a . * Bir sesi bir ba sesten, kal veya inceye do ay uzakl ka na ru ran k. * Toplu beden e itiminde art arda dizilenleri ay a k. ran kl * Portenin paralel izgileri aras ndaki bo luk. * (bas l Harfler veya sat aras mc kta) rlar ndaki a k, espas. kl * Borsada hisse senetlerinin al sat emirlerinin verildisre. m m i

araletmek k * aralamak, yar amak. araloyunu k * Tiyatroda iki perde aras yap koro, bale, monolog gibi e nda lan lendirici oyun. aralvermek k * yeniden ba lamak iin bir ik sre ile b i sa rakmak. * harfler aras veya sat aras bo b nda rlar nda luk rakmak. aral kl * Birbirine biti olmayan, aralar a k bulunan. ik nda kl * Dizgide kelimeler, harfler veya sat aras a olan, espasl rlar nda kl . * Kesik kesik. * Birbirine biti olan, aralar a k bulunmayan. ik nda kl * Srekli, aralvermeden. k aral kta * br aras eyler nda. arama * Aramak itaharri. i, * Saklanan sann ve su belgelerinin elde edilmesi iin bir kimsenin ev, i gibi yerlerde, zerinde ve yeri e nda yap ararma i yas lan t lemi. arama emri * Yap ararma i iin yetkili organdan al buyruk. lacak t lemi nan arama karar * Arama yap labilmesi iin hkim taraf verilmi ndan karar. arama tarama * Polisin ku grd kimseler zerinde b silh, esrar gibi yasak aramas kulu ak, eyler .

aral z ks

* Denizdeki may toplama veya yok etme i nlar lemi. arama yapmak * birini veya bir bulmaya al eyi taharri etmek. mak, aramak * Birini veya bir bulmaya al eyi mak. * Bir yntem bulmaya al mak. * Ararmak, yoklamak. t * Ziyarete, hatsormaya gitmek. r * Bir yoklu duyarak geri gelmesini istemek, zlemek. eyin unu * nem verip istemek. * ko art ulmak.

aramak taramak (veya aray taramak) p * dikkatle aramak, ok aramak. aramakla bulunmaz * ok de ancak rastlant ele geer. erli, ile Aramca Aramce aran lma * Aran i lmak i veya durumu. aran lmak * Aramak i konu olmak. ine * Sz konusu olmak. aranje aranjman aranjr aranma * Aranmak i i. aranmak * Aramak i konu olmak. ine * steklisi bulunmak. * Eksikliduyulmak. i * Kendi stn aramak veya ortal kendi kendine bir aramak. kta eyler * ko art ulmak. * Olumsuz, kt davran larda bulunarak cezay gerektirmek. * Aran zm. lan * Orta Do ile Kuzey Afrika'nbyk bir blmnde ya halk ve bu halk soyundan olan (kimse). u n ayan n * Arap halk zg olan na ey. * (kk a ile) Zenci, fellh. * Koyu esmer veya kara. * Bu sz "dzenlemek" anlam "aranje etmek" biiminde kullan nda l r. * Dzenleme. * Dzenleyici. * Bkz. Aramce. * Sam dillerinin bat lehelerini iine alan ve milttan nceki dnemlerde kullan lmbulunan l bir dil.

arant Arap

arap

* Negatif foto raf.

Arap gibi olmak * simsiyah olmak, kararmak. Arap olay m * ( yollu) sylenen bir do una inand aka eyin rulu rmak iin kullan l r. Arap rakamlar * Bugn kullandmsay gsteren rakamlar. z lar Arap sabunu * Potasla yap yumu esmer bir sabun. lan, ak, arap sa gibi * karmakark. arap sa dnmek na * i ok karp zmlenmesi g bir duruma gelmek. ler Arap tav an * Kemirgen memelilerden bir hayvan (Daculus daculus). Arap uyand (veya Arabgz a ) n ld * geen bir olaydan ders al anlat ndn r. Arap zamk * Akasyadan elde edilen bir zamk, zamk arab. Arapa * Sam dilleri ailesine giren ve Arap lkelerinde kullan dil. lan * Bu dile zg olan. Arapalarma t * Arapalarmak i t i. Arapalarmak t * Arapaya evirmek. * Arap dili zellikazand i rmak. Arapla ma * Arapla durumu. mak Arapla mak * Arap olmak, Arapl benimsemek. Araplarma t * Araplarmak i t i. Araplarmak t * Arap kimli kazand ini rmak. Arapl k * Arap olma durumu.

Arapsa * zmlenemeyecek kadar kark durum. Arapsa * Kk, yuvarlak ve ok sye yapraklar uzad a ru sarkan bir tr ss bitkisi. k il olan ka ado

ararot

* S iklimlerde yeti maranta adl ve ba bitkilerin kknden lan, ocuk mamas cak en kam tan ka kar yapmaya yarayan un. ararot kam * Maranta. Arasat * Mslman inanna gre, k yamet gn btn llerin toplanacaklar yer.

aras (veya aralar lmak (aolmak veya bozulmak) ) a k * arkadaklar lmak, arkadak ba kopmak, birbirine dar l sars l lar lmak. aras gemeden * vakit gemeden, s ca cas na. aras (veya iyi) olmamak ho *o eyden ho lanmamak, aralar gerginlik, geimsizlik olmak. nda aras olmamak * geinememek. aras umak so * aradan zaman geerek nemini yitirmek. aras (veya aralar kar na na) mak * byyp yeti mek. aras z arasta ara it * Yer f st. arar t * Ararma. t * Srekli olarak, arkas kesilmeden, ara vermeden, mstemirren, vira. * ar veya alveri larda blgelerinde ayni yapan esnaf bir arada bulundu blm. i n u

arar tc * Araran, inceleyen, ararman, ararmac t t t (kimse). * Merakl , mtecessis. ararl tc k * Ararnyapt i tcn . arar tlma * Arar i tlmak i. arar tlmak * Ararma yap t lmak, gzden, geirilmek. ararma t * Ararmak i taharri. t i, * Bilim ve sanatla ilgili olarak yap yntemli al lan ma. ararma filmi t * Herhangi bir bilimsel ararmada alnsalt bir kayarac t cn t olarak kullan yla elde edilen film. lmas ararma grevlisi t

* Yksek retim kurumlar yap ararma, inceleme ve deneylerde yard olan ve yetkili organlarca nda lan t mc verilen grevleri yapan retim yard s mc, asistan. ararmac t * Bilim ve sanat alanlar ararma yapan kimse, ararman. nda t t ararmac t l k * Ararmac t olma durumu. ararmak t * Birini veya bir bulmak iin bir yeri gzden geirmek. eyi * Bir gereortaya i karmak iin aramalarda bulunmak, sormak, soru turmak. * Bilimde ve sanatta yntemli al malar yapmak. ararman t * Arar. tc arat aratma aratmak * Aratmak i i veya biimi. * Aratmak i i. * Aramak i bir ba na yapt ini kas rmak. * Arzu ettirmek, istetmek.

aratmamak * yenisi, eskisinin yerini doldurabilmek, yoklu duyurmamak. unu araya almak * bir evreye kabul etmek. araya girmek * iki ki aras inin ndaki bir ikar e mak. * iki ki uzlarmaya al iyi t mak. * bir i l ona engel olacak ba bir yap rken ka ey kmak. araya gitmek * harcanmak, kaybolmak, karkl kurban olmak. a araya koymak * bir i sz geer bir kimsenin arac ba te lna vurmak. araya so ukluk girmek * dostluk bagev emek. araya vermek * yararsbir iharcamak. z e aray amak * aradaki uzaklartmak. k aray utmak so * zaman gemek, eski yak k, dostluk kalmamak. nl aray yapmak * aralar lmiki ki bar rmak. a iyi t * aras lmkimse ile bar a mak. aray c * Bir aramay edinen kimse. eyi i

* Arama i grevlendirilmi iyle kimse. * stenilen y z ld teleskop iine getirebilmek iin byk teleskoplara paralel olarak ba, gr l alan geni olan kk teleskop. aray fi i c e * Bir tr donanma fi i. e arayda bulamamak p * beklenmedik iyi bir durumla kar mak. la araysoran p bulunmamak (veya olmamak) * kimsesi olmamak. araysormak p * biri hakk haber sormak veya birinin ziyaretine giderek ona karilgi gstermek. nda aray araz * Aramak i i veya biimi. * Belirtiler. * Hastalbelirtileri, semptom. k * linek. * Trk mzi bir birle makam. inde ik

arazbar

arazbarbuselik * Trk mzi bir birle makam. inde ik arazi * Yer yz paras , yerey, yer, toprak. arazi ama * fundal koruluk, sazlyerleri temizleyerek tar elveri duruma getirme. k, k ma li araziye uymak * ortama, evreye uymak, grnmemeye al mak. arbalet arbede * Grltl kavga, pat . rt arbitraj * Hisse senedi, tahvil, yabanc gibi de k daha krl para erli tlar grlen ba k ka detirme i tlarla i i. * Kundakl , tetikli yay.

arboretum * Botanik bahesinde a ve benzeri bitkilerin dikimine ayr a lmblm. arda * aret olarak yere dikilen ubuk. * Maden zerine kaz yapmak ve kta evrilen ma kr eyleri yontmak iin kullan elik kalem. lan * Ard l. * rmeye yz tutmu a. ten a

ardak

ardaklanma * Ardaklanma i durumu. i,

ardaklanmak * (a alarda) Mantarlarsebep oldu rmeye u n u ramak. ard aras kesilmemek * aral z olarak gelmek. ks ard na ard * Birbirlerini kovalayarak, ara vermeden, aral z. ks ard kesilmek * arkas gelmemek, tkenmek. ardra s ard * Pe inden, arkas ndan.

* Servigillerden, gzel kokulu yapraklar kn da dkmeyen, yuvarlak kara yemi il olarak kullan n leri lan bir a k (Juniperus). a ardku u * Kara tavukgillerden, Avrupa ve Asya ormanlar ya nda ayan, s kahverengi, karn kuyru kara bir ku rt ak, u tr (Turdus pilaris). ardotu * Arda nkk bitkisi. acn

ardrak s * Cin. ard l * Birinin ard gelip onun yerine geen kimse, ncel kar , halef. ndan t * Bir mda var sonu. kar lan

ard l grnt * Bir duyunun kaybolmas sonra geriye kalan grnt. ndan ard lma ard lmak * Ard i lma i. * Birisinin s na as rt lmak. * Musallat olmak, as lmak, tak lmak. * Sata mak, atmak.

ardard n n * Geri geri, ard ra. s ard (veya arkas d na na) mek * arkas gitmek, pe b ndan ini rakmamak. ard kadar a na k * (kap , pencere iin) sonuna kadar a k. ard nca * Hemen arkas ndan, hemen ard ndan, arkas ra, ard ra. s s

ard yz kpek havlamayan kurt, kurt say nda lmaz * nemli kimseleri ekemeyip onlara dil uzatanlar ok oldu anlat n unu r. ard (veya arkas ndan ndan) atl kovalamak * bir igereksiz bir tel yapanlar iin sylenir. i la

ard sapan tayeti ndan mez * bir kimsenin ok h gitti anlatmak iin kullan zl ini l r. ard almak (veya getirmek) n * bitirmek, tamamlamak. ard b n rakmamak * Bkz. pe b ini rakmamak. ard kesmek n * arkas gelmemek, nlemek, son vermek, durdurmak. ardk * Birbiri ard gelen, mtevali. ndan

ardk grnt * Bir duyunun kaybolmas sonra da devam eden grnt. ndan ardk olgular * Bir hastal sonra grlebilen fakat hastaln kesin sonucu olmayan olgular. ktan ardk say lar * Bir, iki, gibi birbiri ard gelen say ndan lar. ardkl k * Ardk olma durumu. ardiye * Genellikle ticaret e n yas saklamaya yarar yer, depo, antrepo. * Byle bir yerde saklan e iin denen cret. lan ya * Ardiye i leten kimse. * Ardiyeye bakan kimse. * Kaya takayrak. an , * Bkz. arife. arefe gn * Bkz. arife gn. arena * Amfiteatrortas bo gre yar oyun gibi trl gsteriler yap alan. n nda, a i, , lan * Siyas eki melerin getiyer. i

ardiyeci

arduaz arefe

areometre * Sler. v arga * Dokuma tezghlar enine at iplik, atk nda lan .

argalama * Argalamak i i. argalamak * Dokumada arga atmak. argali * Boynuzlugillerden, Kuzeydo Asya'da ya u ayan, byk boynuzlar yaban koyunu (Ovis ammon). olan

arg n

* Yorgun, zaybitkin. f, * Beceriksiz. * Argolma durumu. n * Geit, bo da az az, bo , derbent. * Keklik tutmakta kullan tahtadan kapanlar yan taraflar ba lan, n na lanan a para. a

arg k nl arg t

argo

* Kullan ortak dilden ayr lan olarak ayn meslek veya topluluktaki insanlar kulland zel dil veya sz n da arc. * Serserilerin, klhan beylerinin kulland sz veya deyim. argola ma * Argola zelligsterme. mak i argola mak * Kar kl konu argo l mak. * Sz argo durumuna gelmek. argon * Atom numaras atom a 39,9 olan, havada %1 oran bulunan, rengi, kokusu ve tad 18, rl nda olmayan bir element. K saltmas Ar. argonot * Kafadan bacakl lardan, salyangoz kabu biiminde kabu olan ve ahtapota benzeyen bir hayvan u u (Argonauta argo). argman ar * Bir kkmesinin dekenine verilen ad. i * Temiz, mnezzeh. * Yabanceylerden ar z, saf, halis. nm katks , * Gnahs z. * Zar kanatl lardan, bal ve bal mumu yapan, i nesiyle sokan bcek (Apis mellifica).

ar

ar alacak iebilir bal i * i bilen kimse nereye ba ini vuraca bilir. n ar beyi * Her kovanda bir tane bulunan ana ar . ar biti * Kr, kanats klca renkli kk sinek (Braula caeca). z, z

ar dala * Bal pete i. ar gibi * ok al kan.

ar sokmak gibi * i nelemek, ac sylemek. sz ar kil

* Porselen yapmakta kullan bir e ak ve gevrek kil, kaolin. lan it Ar Kovan * Yenge tak y z m ld yresinde bir y z kmesi. ld ar kovan * Ar n iinde bal yapt e maddelerden yap lar klar itli lmyuva. ar kovan i gibi lemek * (bir yerin) gireni ok olmak. kan ar u ku * Ar ugillerden, s sar ku rt , karn mavimsi ye Gney Avrupa, Kuzey Afrika, Orta Asya'da az a kl il, al , ayerlerde ya bir ku k ayan (Merops apiaster). ar ugiller ku * Omurgal hayvanlardan ku sf giren bir familya. lar nna ar sili * Tertemiz. ar st ar c arl c k ar k * Ark. * Fide veya fidan dikilen yer. ar k * Eti, yaerimi f, c kuru, s zay l z, ska. arekmek k * t kanan, bozulan arklar temizleyip amak. aremek k * inin, ek sre iinde harcad ve sonucunda artde yaratt, kardenmeyen emek. k er l ar k ar klama * Ar klamak i i. ar klamak * Ar(II) duruma gelmek. k ar ma kla * Ar mak i kla i. ar mak kla * Ar(II) olmak. k ar klatma * Ar klatmak durumu. ar klatmak * Su yolu yapan kimse. * Gen i arn ba i n ndaki bezlerden salg azotu ok madde. lad * Bal almak iin ar tiren kimse. yeti * Bal almak iin ar tirme i yeti i.

* Ar(II) duruma getirmek. k ar k kl * Zayk, s k. fl skal ar lama ar lamak ar lanma * Ar lamak i tenzih. i, * Bir herhangi bir ayveya kusur bulunmadn eyde p bildirmek, tenzih etmek. * Ar lanmak durumu, ar ma. la

ar lanmak * Ar mak. la ar lar * Tek tek veya bir topluluk dzeni iinde ya ayan, vcutlar , zellikle kar ve arka ayaklar llarla rtl nlar k zar kanatl familyas lar . ar ma la * Ar mak durumu, ar la duruma gelme, zle me.

ar mak la * Ar duruma gelmek, safla mak, zle mek. ar t larma * Ar t izle larmak i, tirme. ar t larmak * Ar duruma getirmek, zle tirmek. ar l k * Temizlik. * Katks k. zl * Gnahs k. zl * Kovanlar konuldu yer, kovanl n u k. ar dokunmak na * utan duymak. ar rma nd * Ar rmak i nd i. ar rmak nd * Ar nmas sa n lamak. arn yuvas kaz(veya p) drtmek n na k * tehlikeli ki k rtmak. iyi k ar n ar nma * Ar nmak iveya biimi. i * Temizlenme. * Ruhun tutkulardan temizlenmesi. * Sanat yoluyla duygularar n nmas .

ar l k

ar nmak

* Temizlenmek. * Katks ar z, duruma gelmek. * Rahatlamak. ar ar ar * Araba oku. ar t c * Ar zelliolan. tma i * Deterjan. * Ar i tma i. * (petrol, ya iin) Ar i rafinaj. vb. tma i, * Kolun dirsekten parmaklara kadar olan blm. * zg.

ar l t k c ar t m

ar evi t m * eker, petrol gibi maddelerin ar yer, tasfiyehane, rafineri. t ld ar t * Ar iveya biimi. tmak i ar tma * Ar i tmak i.

ar nitesi tma * Do gaz retim kuyular toplama hatlar gelen gaz ierisindeki hidrojen slfr, karbondioksit ve al ndan yla n su buharo gibi hidrokarbon bilei olmayan gazlarla, hidrokarbon kondanstlarn tabi gazdan ayr birim. i n ld ar tmak * Temizlemek. * Katksduruma getirmek, tasfiye etmek. z * Sonradan ortaya kan. * Bula m musallat olmu , .

ar z

arolmak z * bula srekli grnr durumda olmak. mak, * sonradan ortaya kmak. ar za * Engebe. * Aksama, aksakl k. * Bir notansesini yar ton ykseltmek, alaltmak veya eski durumuna getirmek iin notansoluna n m n konulan diyez, bemol ve bekr i aretlerinin ortak ad . ar yapmak za * Bozulmak, i lemez duruma gelmek. ar zalanma * Ar zalanmak i i. ar zalanmak * Ar aksaklgstermek. za, k

ar zal

* Engebeli. * (Ara vb. iin) Aksayan, i lemeyen, bozulmu . * Yar yamalak, idare edecek biimde. m * Engebesiz, dz. * Aksamayan, bozulmadan i leyen. * Huzurlu, rahat, mutlu.

ar z zas

ar z

* Sonradan olan, d gelen. tan * Geici, e reti. * ran'dan geerek Kuzey Hindistan'a yerle halk veya bu halktan olan kimse. en * Bu halkla ilgili, bu halka zg. * plak. * zgr, hr. * Hint-Avrupa dil ailesinin Hint- grubuna verilen ad. ran * Operalarda solistlerden birinin orkestra e inde syledi , arya. li i ark

Ari

ar

Ari dil aria arif

* ok anlay ve sezgili (kimse), var . l l

arif olan anlas(veya anlar) n * herkesin anlayacakadar asylenmeyen bir szn gerek anlam k nkavrayanlar iin sylenir. arifane * Arif olana yak yolda, biimde. acak * Yiyeceortaklasa i a lanan (toplant ).

arifane ile * ortakla a. arife * Belirli bir gnn, olaybir nceki gn veya ona yakgnler, n gn. n n arife gn * Din bayramlardan nceki gn. arioso Aristocu * Dramatik ve lirik bak mdan yksek bir anlat gc olan a bahava. m l r * Aristotelesi.

Aristoculuk * Aristotelesilik. aristokrasi * Ekonomik, toplumsal ve siyas gcn soylular sfn elinde bulundu tarih ynetim biimi. nn u * Soylular sf n. aristokrat

* Aristokrasi yanl. s * Soylu. aristokratik * Aristokratl ilgili. kla aristokratl k * Aristokrat olma durumu. Aristotelesi * Aristotelesilik yanl olan kimse. s Aristotelesilik * Yunan filozoflar Aristoteles'in felsefesi, gezimcilik. ndan * Bu felsefeyi benimsemi olma durumu. aritmetik * Matemati konusu say bunlarzellikleri ve i in, lar, n lemler olan kolu. * Bu bilimle ilgili.

aritmetik dizi * Ardk terimleri aras ndaki ayr de meyen dizi: 1,3,5,7,9... dizisi aritmetik bir dizi olup ortak arpan m i denilen demez oran sayd i 2 sr. aritmetik i lem * Aritmetik yoluyla yap zm. lan aritmetik orta * Bir diziyi olu turan say n toplamn, dizinin terim sayna blnmesiyle elde edilen say lar n s . aritmetiksel * Aritmetik ile ilgili. aritmi aritmik ariya ariyet * E dn. reti, * Belli bir ta r malkullan n geri verilmek yla bedelsiz olarak bir kimseye b lmas n n lmasn art rak . ariyeten * E olarak, dn olarak. reti ariz amik ariza arjantin * Enine boyuna, her yn ile. * Yksek bir makama sunulan mektup veya dileke. * Byk bira barda . * Kalp at ndaki dzensizlik ve e lar itsizlik. * Ritimli olmayan, dzensiz. * Sanca yelkeni veya sereni direkten a , aalma.

Arjantinli * Arjantin halk olan. ndan ark

* inden su ak iin toprakazarak yap aoluk, ar hark, cetvel, kanal. tmak lan k k, arka * Bir temel tutulan yznn tam ters yan eyin . * Bir s durumunda olan yzeyi. eyin rt * Geri kalan blm. * Art, pe . * Otururken s n dayand yer. rt * (insan iin) Vcut, beden. * Arkada olan, arkada bulunan. * Koruyucu, kayc r, iltimas , piston. * Gemigeride kalmzaman. , arka (veya s evirmek rt) * eski ilgiyi gstermez olmak, yabanc davranmak. gibi arka arka * Geriye do ru.

arka arkaya * Hemen birbirinin arkas ndan, art arda. arka arkaya vermek * birbirini korumak iin birle destek olmak, dayan mek, mak. arka ayak * Hayvanlarda vcudun gerisinde bulunan ayaklardan biri.

arka bulmak * bir koruyucu, kay bulmak. r c arka kmak * bir kimseyi ba kalar karkorumak, kay na rmak. arka kap dan kmak * okuldan ba s kla ayr arzl lmak. arka mzi i * Bir oyunda hareket ve szlerin yan ra etkiyi art iin hafife al mzik. s rmak nan arka olmak * madd, manev ynden destek olmak. arka plnda * Geride. * nemsiz. arka sokak * Ana yola a ikinci derecedeki sokak. lan arka teker * Aralararka dzeninde yer alan tekerlek. n arka vermek * desteklemek, dayamak. arka yz arka * Bir arkada kalan yz. eyin * A l. * Da rtlar davarlaryatld dz, rzgr almayan kuytu yer. s nda n r

arkada b rakmak * birinden daha ileri gitmek. arkada b rakmak * bir eyden epey uzakla mbulunmak. * zaman bak ndan gemi b m te rakmak. * (len kimseye gre) dnyada b rakmak. arkada kalanlar (veya arkadakiler) * bir kimsenin ld nde veya bir yere gitti geride b yak . inde rakt nlar arkada kalmak * geriden gelmek, geride kalmak. * de ileride olanlararkas kalmak, ileri gidememek, geride kalmak. erce n nda arkadan arkaya * Gizli gizli, el alt ndan, gizlice, belli etmeden. arkadan sylemek * kendisi bulunmad bir yerde kimseyi eki tirmek, dedikodusunu yapmak. arkadan vurmak * bir kimse kendisine gvenen ve inanan birine gizlice ktlk etmek. arkada * Bir i birlikte bulunanlardan her biri, hempa, refik, yren. te * Birbirlerine karsevgi ve anlaygsteren kimselerden her biri.

arkada s canl * arkada de veren, arkada na ok d olan kimse. l a er lar kn arkada il, arka ta de * zarar veren arkada iin sylenir. lar arkada olmak * bir kimseyle dostluk kurmak, iten olmak. arkada a * Arkada olarak; itenlikle, dosta. arkadak l * Arkada olma durumu, arkadayakr davran omuzdak, nsiyet. a , l arkadak etmek l * bir i birlikte bulunmak; huyu ve d te nceleri birbirine uymak. * bir sre beraber bulunmak, birlikte gitmek, e etmek, refakat etmek. lik arkaik * Arkaizmle ilgili, eskimi veya eser). (sz * Gzel sanatlarda klsik a ncesinden kalan. * Konu ve yaz dilde, kullan ulan lan mdan d olan eski sz ve deyim. m * Kullan a daha eski bir a kalma bir biimin, bir yapn zelli ld dan dan n i. * Arkalamak iyard mzaheret. i, m,

arkaizm

arkalama

arkalamak * Arkas almak, yklenmek. na * Bir kimseye gven vererek yard etmek, destek olmak, korumak, mzaheret etmek. m

arkalanma * Arkalanmak i i. arkalanmak * Kendisine yard edilmek, destek olunmak. m arkal arkal * Arkal k. arkal k * Ev iinde giyilen kolsuz, kal bir tr k h nca sa rka. * S dayamaya yarar yer. rt * S nda yk ta hamallar yk ta rt yan n, kulland arka yast, semer, arkal rken klar k. * Koruyan , koruyucusu, dayanaolan.

arkal kl * Arkal, s dayayacak yeri olan. rt arkal z ks * Arkal, s dayayacak yeri olmayan. rt arkas (veya s ) yere gelmemek rt * sars lmamak, yerinden d rlememek, gl olmak. arkas nmak al * sona erdirilmek, bitirilmek, bir yerde durdurulmak. arkas gelmek * devaml olmak, srekli olmak. arkas kesilmek * tkenmek, son bulmak. arkas olmamak * kay racak kimsesi olmamak. arkas pek * Gl birine veya sa bir gvenen. lam eye arkas ra s * arkas ndan. arkas ra s * Ard ndan, pe inden. arkas yufka * Sevilen bir yeme arkas ba bir yeme bulunmadn in ndan ka in anlatmak iin sylenir. * So a kargeregibi giyinmemi u i olma durumu. arkas almak na * s na yklemek, ta rt mak. * deste sa ini lamak. arkas bakmadan gitmek na * arkada kalanlarla hi ilgilenmeden bir yerden ayr lmak. arkas d (veya tak na mek lmak) * bir isona erdirmek iin s al i k mak. * (birini) gzden ay rmayarak arkas gitmek. ndan

arkas (veya s nda) yumurta kfesi yok ya! nda rt * eski d ncesini detirmekte, sznden caymakta sak grmeyenler iin kullan i nca l r. arkas dola (veya gezmek) nda mak * bir iyapt iin ilgili veya yetkili bir kimsenin u yerlere giderek gr f aramak. i rmak rad me rsat arkas ndan * birinin orada haz r bulunmamas durumunda. arkas ko ndan mak * i rmak iin birinin arzusunu kollamak, gr f aramak. yapt me rsat * birine ok ilgi duymak. arkas srklemek ndan * arkas gelmesini sa ndan lamak. arkas (bir vermek n eye) * dnmek. arkas (birine) vermek n * birinin koruyuculu gvenmek. una arkas (veya pe b n ini) rakmak * vazgemek. arkas almak n * bir itamamlamak. i arkas dayamak n * birinin koruyuculu gvenmek. una arkas getirememek n * ba bir i lad i srdrp sona erdirememek. arkas s n vamak * ok amak, vmek, iltifat etmek. arkas z * Arkal olmayan. * Koruyan olmayan, koruyucusu, dayanaolmayan. arkast * Arkas gelecek biimde. yere arkaya b rakmak (veya koymak) * sonraya, ba zamana veya i sonuna b ka in rakmak; ertelemek. arkaya kalmak * geride kalmak, sonraya kalmak, geriden gelmek. arke arkebz * XV. yzy Fransa'da kullan lda lmaya ba lanan, ta nabilir ate silh. li arkeen arkegon * Kambriyumlardan nce olu en eski yer kat an . * ana madde. lk

organ . arkeolog arkeoloji

* E otlar baz yosunlar btn kara yosunlar ve baz k tohumlularda grlen di relti nda, su nda, nda a ilik

* Kaz bilimci, arkeoloji uzman bilgini. veya * Tarih ncesi ve eski a lardan kalma eserleri tarih ve sanat bak ndan inceleyen bilim, kaz m bilimi.

arkeolojik * Arkeoloji ile ilgili. arkeopteriks * Hem ku hem srngen zellikleri gsteren bir hayvan fosili. ark t arkoz * Birle iminde feldspat bulunan, kum tatrnden bir tortul kaya. arktik arlanma arlanmak arlanmaz * Utanmaz, slmaz. k arl * Namuslu, utanga, slgan. k * Kuzey kutupla ilgili, kuzey kutup yaknda olan. n * Arlanmak i i. * (olumsuz olarak veya olumsuz anlaml cmlelerde kullan Utanmak. l r) * Ky evlerinde kap n arkas konulan kalku lar na n ak.

arl ndan, huysuz huyundan vazgemez ar * herkes kendi karakterine gre davran bulunur. ta arma * Bir devletin, bir hanedanveya bir n ehrin sembol olarak kabul edilmi resim, harf veya ongun. ekil, * Geminin yrmesine hizmet eden direk, seren, ip, halat ve yelken tak . m

arma donatmak * armay yerine koymak. yerli arma soymak * hareketli olan armay , limanda k lamak, ya ve kardan korumak amac bir sre iin skmek. mur yla arma uurmak (veya arma budatmak) * armay rzgra kapt rmak. armada armador * Donanma. * Geminin direk, seren, yelken ve ip gibi donan n m dzenleyen usta.

armadura * Gemide direklere takhalatlar lamak iin kpe l ba tenin i taraf bulunan delikli ve ubuklu levha. nda arma an

* Birini sevindirmek, mutlu etmek iin verilen hediye. ey, * dl. * Bir bilim adamn emek verdidalda onu anmak iin haz n i rlanan bilimsel eser. * Ba, ihsan. arma etmek an * birine bir arma olarak vermek, hediye etmek. eyi an armal armatr * Armas bulunan. * Ticaret gemisi sahibi.

armatrlk * Armatr olma durumu. * Gemi i letme igemi i i, letmecili i. armatr * Bir aletin ana blmn olu turan km. s * Bir m s iki kutbu aras kuvvet ak n knatn nda, m toplu bir duruma getirmek iin bu kutuplar aras na yerle tirilen demir paras . * Bir kondansatrdeki iki iletken yzeyden her biri. armoni * Trl sesler aras sa nda lanan uyum.

armoni orkestras * Yalnflemeli alg z lardan olu orkestra. an armonik * Armoni ile ilgili olan. * Armonika. armonika * Yan yana s ralanmdeliklerden her biri flenince, ayr notada sesler karan kk a alg, mka. z s z * Akordeon. armoniler * Frekans sesin frekans tam kat sesler. , ana ndan olan armonize * Tamamlay sesler eklenmi c (mzik paras ).

armonyum * Ta nabilir kk org. armud armudiye * Armut biiminde nazarl olarak tak alt k lan n. armudun iyisini (da ay yer da) lar * Bkz. Ahlat iyisini (da ay yer. n da) lar armut * Glgillerden, iekleri beyaz, yurdumuzun her yerinde yeti bir a (Pirus communis). en, a * Bu a n rengi sar ye kadar deebilen tatl ac dan ile i , sulu, yumu ufak ekirdekli meyvesi. ak, * Fazla bn. * Armut biiminde olan.

armut gibi

* ok anlay z, bn. s armut kaba * rn, armut biiminde olan bir ss kaba . armut kurusu * Daha sonraki mevsimlerde yenmek zere kurutulmu armut. armut pi z d a ma ! * bir i hi emek harcamaksn onun kendili e z inden olmas bekleyenlerin durumunu anlat n r. armut top * Boksrn al malar kulland ii haval deri, armut biiminde top. nda , d armutun sap zmn (veya kiraz p var demek var, n) * her kusur bulmak, hibir be eye eyi enmemek. armuz Arnavut * Gemilerde gverte ve borda kaplama tahtalarn yan yana gelmeleri sonucu aralar olu n nda turduklar izgi. * Arnavutluk ve evresinde ya bir halk. ayan * Bu halka zg olan ( ey).

Arnavut bacas * at penceresi. Arnavut biberi * Ac rm biber. k z Arnavut ci eri * Ci tavas er . Arnavut kaldm r * Yollarda irili ufakl larla geli ta igzel yap kaldm. lan r Arnavuta * Hint-Avrupa dilleri ailesine giren, Arnavutlarkulland dil. n Arnavutla ma * Arnavutla mak. Arnavutla mak * Arnavut dilini ve kltrn benimsemek. Arnavutlarma t * Arnavutlarmak durumu. t Arnavutlarmak t * Arnavut kimli kazand ini rmak. Arnavutluk * Arnavut olma durumu. * Arnavut halkn btn. n arnika aroma * Bitki zlerinden veya ya ndan elde edilen ho lar koku. aromatik * kz gz, sr gz, mast ie i.

* Ho kokulu, aromal . arozz * Kamyon, araba gibi bir ta arac doldurma ve bo t na, altma dzeni olan, bir su deposu eklenmesiyle olu turulan, sulamaya yarar ara. arp * Bkz. harp (II). arpa * Bu daygillerden, taneleri ekmek ve bira yap nda kullan hayvanlara yem olarak verilen, yurdumuzda m lan, ok yeti tirilen bir bitki (Hordeum vulgare). * Bu bitkinin taneleri. arpa boyu kadar gitmek (veya yol almak) * pek az ilerlemek. arpa ektim, dar kt * ters sonu veren i iin sylenir. ler arpa gvesi * Tah dadanan bir gve tr. llara arpa suyu * Bira. arpa ehriye * Arpa biiminde dklmehriye. arpac * Arpa alan ve satan kimse.

arpac kumrusu gibi d nmek * ne yapaca bilmeyerek derin derin d n nmek. arpac k * Gz kapa n kenar kk it dirse n nda kan ban, i. * Tfek, tabanca gibi ate silhlarda namlunun en ileri blmnde bulunan ve ni al gezle birlikte li an rken gz ile hedef aras ayn zerine getirilen kk nt nda izgi k . * Arpa biiminde ehriye. arpacso k an * Tohumdan yeti tirilen ve tohumluk olarak kullan kk so lan an. arpac l k arpa an arpalama * Atlarayaklar grlen ve rahat yrmelerini nleyen bir hastal n nda k. * ok arpa yemekten ileri gelen bir hayvan hastal. arpal k * Arpa ekilen yer, arpa tarlas . * Arpa konulan yer. * Hayvandi bulunan ve hayvan ya ka silindiiin ya belli eden bir ni n inde land i n an. * Mft ve kazasker gibi din grevlilerine aylyerine verilen giyecek, yiyecek gibi veya para. k eyler * Ba k. makl * Kar ksyarar sa lan yer veya kimse. z l lan * Arpa yeti tirme veya al satma i p i. * Yaban arpa.

arpaletmek k * arpalyapmak. k arpalyapmak k * bir kaynaktan srekli olarak sa kar lamak. arpas gelmek ok * co azmak, kudurmak. mak, arp arpej arsa arsenik * Atom numaras atom a 74,91, yo 33, rl unlu 5,7 olan, atmosfer bas alt 4500 C de u nc nda sblimle maden filizlerinde ok yayg bulunan, metal grnmnde basit element, s otu, z k. K en, n an rn saltmas As. ars ulusal * Uluslar aras . ars z * Utanmas k olmayan, y yzsz (kimse). , slmas lk, * A gzl davranan (kimse). * Kolayca reyebilen (bitki). arsars z z * Utanmaz bir biimde, yarak, s arak. l rna ars zca * Arsgibi, ars yak biimde. z za an ars zlanma * Ars zlanmak i i. ars zlanmak * Ars k etmek. zl ars ma zla * Ars mak i zla i. ars mak zla * Arsduruma gelmek. z ars k zl * Arsolandurumu veya ars yak z n za davran y k, s k. acak lkl rna , kl * Arp alan kimse. * Bir akort olu turan seslerin birbiri arkas al ndan nmas . * zerine yap lmak iin ayr yap lmyer.

ars k etmek zl * utanmadan, slmadan, yzszce davranmak; a gzl davranmak. k arslan * Aslan.

arslanad km akallar ba n , keser * haks veya ktl esas yapanyerine bu konuda ad plna ki anlam kullan zl n n kan iler nda l r. arslanl

* Osmanl devletinde kullan arslan baskgm lan l sikke. ar * din inanna gre g en yksek kat slm n . ar ar e * Askerlikte "yr" komutu.

* Keman yay . * Tren, troleybs, tramvay gibi elektrikle i leyen ta tlarda telden elektrik ak almaya yarayan, yukar m ya do uzanmdemir yay. ru ar etip ar l ar n * rnek. lk * Dokuzuncu kat gk. * Yakla olarak 68 cm ye e olan uzunluk ls. k it

ar nlama * Ar nlamak i i. ar nlamak * Ar lmek. nla * Amas geni mlarla dola z, ad mak. ar k nl ar idk ar es id * Ar lsnde, ar kadar. n n * Avusturya'da imparator ailesi prenslerine verilen unvan. * Ar idkn karveya k. s z * Avusturya hanedan prenses. nda * Belgelik. * Belgelik grevlisi veya uzman . ar ivcilik * Ar ivcinin yapt i veya grevi.

ar iv ar ivci

ar ivleme * Ar ivlemek i i. ar ivlemek * Ar kald ive rmak, ar saklamak. ivde art * Arka, geri. * Bir br yz. eyin art arda * Birbirinin arkas ndan. art avurt

* Avurdun arka blm. art avurt nsz * Dil ucunun art dama arpmas olu ve dilin yanlar akan ses. a ndan an ndan art blge * Deniz ks bulunan bir yerin gerisindeki blge, hinterland. ynda

art damak * Dama arka blm. n art damak nsz * Ci erlerden gelen havan dil s yard yla art dama e noktalar bazen patlayarak, bazen de n rt m itli n nda s zarak olu turdu nsz: k, g, u . art d nce * Bir d ncenin arkas gizli tutulan as nce. nda l d art elden * birini oyalay ondan gizli olarak. p, art ete namaz k inde l * ok temiz huylu kimseler iin sylenir. art niyet art oda art teker * gc sa tici layarak bisikleti yrten teker. art zamanl * Evrim andan ele al sre iinde birbirini izleyen, diyakronik. s nan art zamanl bilimi dil * Dil olaylar deik zaman ve evrim andan ele alan dil bilimi. n i s art zamanl l k * De ik zaman ve evrim andan incelenen dil olaylarn zelli diyakroni. i s n i, arta an * Allandan veya beklenilenden artverimi olan, bereketli. k * o fazlala art . alan, an, ml arta k anl * Allandan veya beklenilenden artrn verme durumu, bereket. k artakalma * Artakalmak i i veya durumu. artakalmak * Artmak, geriye kalmak, fazla bulunmak. art * Yry durumunda bulunan bir asker birli gvenli sa in ini lamak iin arkadan gelmek zere b lan rak k dmdar. ta, * Gemi sanat veya edebiyat r srdren (sanat bir n , hareket). art l k * Artn grevi. n * Art d nce. * Gzde iris ile billr cismin aras ndaki bo luk.

arter

* Atardamar. * Trafiyo olan ana yol. i un * Atardamar bozuklu u. * Topraburgu ile delinerek a ve suyu ykse f ran kuyu. lan e k

arterit artezyen

artezyen kuyusu * Artezyen. art * Toplama i leminde + i aretinin ad , zait. * Srdan byk, nnde artareti bulunan (say eksi kar , pozitif. f i ), t art say * Kendisinden nce + i bulunan, srdan byk say areti f , pozitif say . art u art k * Elektrikli zmlemede, sya bat p ak n gemesini a v r l m layan, metal ulardan art ykl olan , anot. * ildikten, yenildikten veya kullan ktan sonra geriye kalan. ld * Kalan veya artan blm. * Bir harcand sonra onun artan blm. ey ktan * Daha ok, daha fazla. * Bundan byle, sonra, daha, yeter.

artde k er * inin, i gcnn karolarak, denen de zerinde rettive i l erin i verenin, kar demeksizin ln sahip oldu ek de u er. artemek k * inin, ek sre iinde harcad ve sonucunda artde yaratt, kardenmeyen emek. k er l artgn k * Arty k llarda ay eklenen, drt y bir gelen 29. gn. ubat na lda arty k l art klama * Drt y bir gelen 366 gnlk yseneikebire. lda l, * Art klamak i i.

art klamak * Yemekte artb k rakmak. art m * Artma, art o alma. , art ml art n artlma r * Pi tiiin miktar ince i i artmgibi grnen, arta an. * Katyon. * Artlmak i r i.

artlmak r * Art rmak i konu olmak, o lmak, tezyit edilmek. ine alt artm r * Bir idareli harcayarak onun bir blmn art itasarruf. eyi rma i, * Mzayedede art rma.

art rma

* Art rmak i i. * Allar aras c ndaki yar maya dayanan ve en yksek fiyat srene malverilmesiyle biten yntem, n mzayede. art rmak * Artmas sa n lamak, o altmak. * Bir mal ka allar verdifiyattan daha yksek bir fiyatla almak istemek. ba c n i * Tutumlu davranbiriktirmek, tasarruf etmek. p * Herhangi bir davran ileri gitmek. ta * Artmak i i veya biimi, artma, art o m, al . artist * Gzel sanatlardan birini meslek edinen kimse, sanat , sanatkr. * E lence yerlerinde gsteri yapan kimse. * boylu poslu, gzel ve al (kimse). ml * Artiste benzer biimde, artist gibi. * Gzel sanatlargerektirdiniteli uygun, sanatl n i e . * Artistin grevi. * Artist olma durumu. artma * Artmak i i. artmak artmak * Byk heybe. * Eskisinden daha ok o almak. * Gere harcand sonra bir miktar geri kalmak. ince ktan * De ykselmek, fazlala eri mak. * Eklem romatizmas . * Genellikle bozucu, iltihaps sre eklem hastal. ekil z, en * Artt rmak i i. * Art rmak iyap i lmak. * Ykseltmek.

art

artist gibi artiste artistik artistlik

artrit artroz artt rma artt rmak

aruz

* Hecelerin uzunluk ve k k, kapal veya a k de sal l k kl erlerine gre trl ses kal ndan olu Divan plar an Edebiyat m ls. naz arya * Operalarda solistlerden birinin orkestra e inde syledi genellikle kendi iinde btnl olan para. li i,

Aryanizm * IV. yzy Arius adl papazkurdu ve Hristiyan inann tersine olarak n tanr inkr lda bir n u n sa'n ln eden mezhep. arz * Sunma. * (byk bir makama) Anlatma, bildirme. * En, geni lik. * Yer, yeryz. arz dairesi * Bkz. enlem dairesi. arz derecesi * Bkz. enlem. arz etmek * sunmak. * sayg bildirmek. ile arz odas * Mevkii olan insanlar halkla gr oda. n, t arz talep kanunu * Belirli bir piyasada sunu ve talep dengesini dzenli tutma sistemi. arz ve talep * reticinin piyasaya mal karmas tketicinin piyasadan mal ekmesi olaylar ve , sunu ve istem. arzan arziyat arzu * dilek. stek, * Heves. arzu duymak * birine veya bir karistek duymak. eye arzu etmek * yrekten istemek. arzuhl * Dileke, istida. * Enine olan. * Yer bilimi, jeoloji.

arz arz

arzuhl gibi (veya kadar) * bir mektubun ok uzun oldu anlatmak iin sylenir. unu

arzuhlci

* Para ile dileke, mektup vb. yazan kimse.

arzuhlcilik * Arzuhl yazma i i. arzulama * Arzulamak i i. arzulamak * duymak, zlemek, istemek. stek arzulu * stekli, hevesli.

arzusu kalmak * isteyerine gelmemek, hevesini alamamak. i As * Arsenik'in k saltmas . as as * Kak m. * skambil k nda birli. tlar * Bir i ba gelen (kimse veya te ta ey). * Ast s nk lm; eklendikelimenin daha a fatn salt i aderecelisini anlatan yeni kelimeler tretmeye yarar. * Herhangi bir l biriminin blnd e paralardan her biri. it * Ara yn. asa * Baz lkelerde, hkmdarlar mare n, allerin, din adamlarn g sembol olarak, trenlerde ta klar n d bir tr a veya metalden de a nek. * Eskiden ihtiyarlar baston yerine kulland uzun sopa. n klar asab * Sinirli. * Sinirle ilgili, sinirsel. asable me * Asable i mek i. asable mek * K zmak, fkelenmek, sinirlilik belirtileri gstermek, sinirlenmek. asablik asabiye * Asab olma durumu. * Sinir hastal ile ilgili hekimlik kolu. klar * Sinir hastal ile ilgili hastahane blm. klar * Sinir hastal uzman klar .

asas kat as yn

asabiyeci

asabiyet asal

* Sinirlilik, asab yapolma. l * Baca, temel niteli olan, esas. l inde

asal gazlar * Atomlarn delektron halkalar n tamam veya geici olarak elektrona doymu yla olan gazlar (helyum, neon, argon, kripton, ksenon), soy gazlar. asal say (lar) * Blenlerinin kmesi iki elemanl elemanlardan biri 1, br sayn kendisi olan do say olan n al (lar). asalak parazit. * Bir canln iinde veya zerinde srekli veya geici olarak, onun zarar ya ba canl n na ayan ka , tufeyli, * Ba ns ndan geinen (kimse), ekti. kalarn rt

asalak bilimi * Asalaklaryapn ayn n s, ya , konak ili yla kisini ve yapt hastal klarla bu hastal kargiri klara ilecek savakonu alan bilim dal , parazitoloji. asalakla ma * Asalakla durumu. mak asalakla mak * Asalak duruma gelmek. asalakl k asalet * Asalak olandurumu. n * Soyluluk. * Bir grevi yklenmi olan, o grevin sahibi olan kimse, asillik, vekillik kar . t * Yaz veya szde bayasz ve deyim bulunmamas da durumu. * Bir grevde temelli olarak, as l olarak, vekleten kar . t * Kendi ad hareket ederek. na

asaleten

asaleten atama * Srekli grev yapmak zere bir greve atama. asamble asansr ara. * nsanlar ykleri bir yapn bir kat tekine veya yksek yerlere p indiren elektrikle i veya n ndan kar ler * Kurul.

asansr bo u lu * Binalarda asansrn i lemesi iin b lan bo rak luk. asansrc * Asansrn bak ve onar n m m yapan kimse. * Otel ve hastahane gibi byk kurulu larda asansrn dzenli al n layan kimse. mas sa asap asar * Sinirler. * Yap eserler. lar,

asar atika asayi

* Eski yap eski eserler. lar, * Bir yerin dzen ve gvenlik iinde bulunmas durumu, dzenlilik, gvenlik.

asayi berkemal * Gvenli yerinde oldu anlat in unu r. asba kan * kinci ba kan. asbest * Tremolitin bozulmas olu lifli, klmadan bklebilen ve ate nitelide meyen bir mineral, ta ndan an r te i i pamu kaya lifi. u, asbest yn * Asbestin i lenerek yn biimine sokulmu u. aselbent * Hekimlikte ve koku yap nda kullan aselbent a n kabuklar m lan, acn izilerek elde edilen bir reine. * Bu reinenin elde edildia (Styrax officinalis). i a * E zamanl olmayan, ba ve bitme anlar ka olan (olaylar); senkron, e lama ba zaman kar , yadkurun. t n * kullanmadan, yalnyard ile ayg pansuman gereleri gibi l z s m t ve eyleri mikropsuzlarma i t i. * Her trl mikroptan ar nm . ases * Gece bekisi. * Osmanlmparatorlu unda yenieri oca n kaldlmas nceki gvenlik grevlisi. n r ndan

asenkron asepsi aseptik

asesba * Yenieri oca ndaki asker grevinin yan ra, ba s ehrin dzenini korumakla da ykml olan 28. ortan n orbac na verilen ad. ba s asetat asetatl asetik * Asetik asidin tuzu veya esteri, saydam. * Birle imine asetat kar r lm t . * Sirkeyle ilgili, sirkeyle ayn zellikleri ta yan.

asetik asit * Sirkeye tad ve zelliklerinden biro veren asit. n unu asetilen aseton asfalt * Renksiz, sar kokulu, gl ve beyaz bir k vererek yanan hidrokarbonlu bir gaz. msak * Birok organik maddeyi eritmekte kullan uucu, kolayca alev aleter kokusunda bir s. lan r, v * Siyah renkte ekilsiz bir cins bitm. * Ana maddesi katran olan ve yollarkaplanmas kullan karm. n nda lan

* Asfaltlanm . asfaltit * Petroln ayr ile olu ve oklukta tortul kayalargzeneklerinde bulunan do bitm. mas an n al asfaltlama * Asfaltlamak i i. asfaltlamak * Asfaltla kaplamak. asfaltlanma * Asfaltlanmak i i. asfaltlanmak * Asfalt dklmek, asfaltla kaplanmak. asgar terek m * Herkes taraf kabul edilen nokta, zerinde anla ndan maya var husus, uyu konu, ortak payda. lan ulan asgar * En az, en a az a en ndan, en d , k. * Minimum.

asgar cret * ilere bir al gn kar olarak denen ve i ma l inin g konut giyim, sak, ula ve kltr gibi da, l m ihtiyalar gnn fiyatlar n zerinden en az dzeyde kar lamaya yetecek cret. ashap * Sahipler. * Hz. Muhammed'in meclislerinde ve konu malar bulunanlar, sahabeler. nda * Asmak i i.

as

-as -esi / * Fiilden s yapan ek. fat as olmak (veya as kalmak) da da * bir i son verilmeyip ylece b lmolmak veya kalmak. e rak as k * Somurtkan. * As l .

assuratl k * Ho nutsuzlu k nln unu, zg yzne sert bir anlam vererek belirten" fkeli grn yz olan. l as l * Bir kendisi, rnek, kopya kar . eyin t * Kk, kken, kaynak. * Gereklik, esas, hakikat. * Soy, nesep. * Gerek. * Bir temelini olu eyin turan, ana. * Aran nitelikleri en ok kendinde toplamolan. lan * (a'sBaca, ba gelen, gerek olarak. l) l ta

as l nsha * Bir yazma eserin veya belgenin kopyalarn dayand zgn biimi. n as lar l say

* S veya le ra tirme eki almamyal say n lar. as l vurgu * Kelimenin asl ndaki vurgu. as lanma * As lanmak iintifa. i,

as lanmak * Bir eyden yarar sa lamak, intifa etmek. as l as l * As i lmak i veya biimi. as ll as lma as lmak * Bir kkene dayanan, kkenli. * As i lmak i. * Asmak iyap veya asmak i konu olmak. i lmak ine * Bir yere tutunup sarkmak. * Tutup ekmek. * Bir isterken kar ndakini tedirgin edecek derecede ileri gitmek stelemek, etmek. ey s srar * H eline almak. zla * Boynuna ip geirip sallandlarak ldrlmek, idam edilmek. r * Karcinsin ilgisini ekmek iin arp davran c larda bulunmak. * Israrla zerine gitmek, sonuna kadar mcadele etmek. * As lmolan.

as lm adam * Salepgillerden, iekleri as insana benzeyen ve kklerinden salep lan bir bitki. lmbir kar as z ls as lt * Do olmayan, temelsiz, dayanaks kksz (haber). ru z, * znemeyen madde parac ndibe kmeden bir s ortamda kalmdurumu, sspansiyon. klarn v * Byle bir s karm v , sspansiyon. * Asma i i.

as m

as tak m m * Kad n tak klar e . nlar nd ss yas as nt * Bir ihemen yapmay bekleterek geri b i p rakma, tehir, tavik. * Birini tedirgin edecek kadar zerine d me. * S an, tebelle rna olan kimse.

as olmak nt * tebelle olmak, s mak. rna askesmek p * (genellikle i bulunan bir kimse iin) yasay neyerek sert davranmak. ba nda i as r * Yzy l.

* a . as rlarca * Yzlerce y l. ask rl asi * Yzyk. ll * Ba ran, isyan eden. kald * Hay z, dik ba. rs l * Un, et ve bamya ile yap bir Arap yeme lan i.

aside

asidimetre * Asitler. asil * Soylu. * Yksek duygu ile yap lan. * Bir grevde temelli olan, vekil kar . t asile me * Asile i mek i.

asile mek * Kargelmek, ba rmak, isyan etmek. kald asilik * Asi olma durumu, isyan etme, isyankrl k.

asilik etmek * kargelmek, ba kald rmak. asillik * Asil olma durumu, asalet. * Soylu olma durumu, soyluluk. * Soylu.

asilzade

asilzadelik * Soyluluk. asimetri asimetrik * Simetrisi olmayan, bakms k. zl * Simetrik olmayan, bakms z.

asimilsyon * Benzer hle getirme, kendine benzetme, kendine uydurma, zmleme. * Benze me. asimile asimptot * Bir e giderek yakla ama sonuna kadar uzat bile yaklahlde e kesmeyen do riye an, lsa t riyi ru; sonu maz. * Bu sz "benze mek", "kendine uydurmak" anlam "asimile etmek" biiminde kullan nda l r.

asistan

* Yard . mc * Ararma grevlisi. t

asistanl k * Asistan, ararma grevlisi olma durumu asistangrevi. t n asit * Turnusoln mavi rengini k z evirmek zelli olan ve birle rmya inde imindeki hidrojenin yerine maden alarak tuz olu turan hidrojenli birle ham ik, z. asit alkol asit borik * Bkz. borik asit. asit fenik asitler ask askarit * Ba solucan rsak . asker * Erden mare kadar orduda grevli bulunan herkes. ale * Askerlik grevi veya devi. * Ordunun yalner rtbesinde olan blm. z * Topluluk dzenine sayg olan, disiplinli. s * Yurdun korunmas yolunda iyi dv mesini ba aran. * Bkz. fenol. * Bir asidin zelli konsantrasyon derecesini lmeye yarayan cihaz, asidimetre. ini, * Bkz. askl . * Ayn zamanda asit ve alkol gruplar ieren birle n iklere verilen ad.

asker karmak * (bir devlet) belli kanunlara ba olarak asker toplamak. l * klara ve en ok d klar asker indirme. y man y na asker gibi * disiplinli, dzgn. asker kaa * Askerlik devini yapmamak iin asker oca ayr veya oraya gitmekten kaan kimse. ndan lan asker oca * Askerlik devinin yap k ordugh, tahkimli blge, gemi, tersane gibi hizmet yerlerine verilen ad. ld la, asker olmak * askerlik devine ba lamak. asker tay n * Erlere verilen az k. askerce askerci * Asker yanl. s askercilik * Askere yakr biimde.

* Askerci olma durumu. * Bir tr ocuk oyunu. askere al nmak * askerlik devini yapmak iin er e merkezine gnderilmek. itim askere almak r * askerlik devini yapmak iin ubece istenmek. askere gitmek * askerlik devini yapmak iin orduya kat lmak. asker * Askerlikle ilgili, askere zg.

asker ambargo * Bir lkeyi cezaland amac asker alanda yaptm uygulama. rmak yla r asker ata e * Bir ulusun yabanc lkelerdeki eliliklerinde grevli asker uzman. asker inzibat * Asker birlikler aras dzeni, disiplini, kanunlar nda yrtmekle grevli sf ve bu sftan olan asker. n n asker kaput * Askerlerin giydikal kuma stlk. i n tan asker r tiye * Asker ortaokul. askerle me * Askerle i mek i. askerle mek * Bir yer askerlikle ili duruma gelmek, askerlik nitelikazanmak. kili i askerle tirme * Askerle tirmek i i. askerle tirmek * Asker ynetimine geirmek; (bir askerlik nitelikazand eye) i rmak. askeriye * Askerlik. askerlik * Asker olma durumu; askerlik devi ordu hizmeti.

askerlik dairesi * Yurtta askere alma i lar leriyle grevli olan askerlik ubelerinin ba bulunduklar l blge dairesi. askerlik etmek * askerlik yapmak. askerlik hizmeti * Orduda belirli bir srede yap yurt devi. lan askerlik yapmak * kanunlara gre yurtta n ykml olduklar lar ordu devinde bulunmak. askerlik yoklamas * Askerlik ubelerine kay kimselerin belirli zamanlarda yap durum yoklamas tl lan .

ask

* zerine herhangi bir asmaya yarar nesne. ey * Pantolon veya giysilerin d mesini nlemek iin omuzdan a lan ba r . * Art eksiltme gibi resm i rma, ilnlarn ilgili daire duvar belli bir zaman sresince asdurmas n nda l . * Hastahanelerde kk kol veya bacaklar as tutturuldu ara. r n larak u * ay, kahve ta yarar kahveci tepsisi, fener. maya * Saklanmak iin tavana as veya hevenk. lmdizi * Yeni yap yap n atna, ev sahibi taraf usta iin veya d arabalar d sahibi lan lar s ndan n na n taraf arabac arma olarak as kuma ndan iin an lan . * Gelinin oturacayerin stne as ssler. lan * Kad n kulland altdizisi veya zincirli mcevherat. nlar n * D nlerde geline yak taraf tak hediye. nlar ndan lan * bce kozas sarmas yan konulan al rp pek inin n iin na . * Saz airleri aras yap deyi stn gelene verilmek iin duvara as kuma nda lan yarnda lan , tabanca gibi dl. ask b da rakmak * sonuca vard rmamak. ask kalmak da * (bir ibir engel dolayyla sonuca varamamak. ) s ask l ask l k * Avc n s na takt ask m lar rtlar klar tak . * As saklanacak sebze, meyve. l p * Vestiyer. ask nt * Ba ns ndan geinen. kalarn rt * Karcinsi rahatseden kimse. z * Ask olan. s

ask almak ya * alt aldestekalmayan yap dikmelerle bo tutarak ylmaktan kurtarmak. bo p i y lukta k * oturmu veya batmbir gemiyi yzdrmek iin ba teknelere asarak kald ka rmak. * bir izaman yapmaybelirsiz bir zamana b i nda p rakmak, savsaklamak. ask ya karmak (veya lmak) kar * evlenecek kimselerin durumunu nfus kay n bulundu yerde ask tlarn u yoluyla iln etmek. ask ya kmak * ipek bcekoza sarmak zere dallara i kmak. askl * Sporlar denen torbalar iinde olu (mantar). ask an askospor asla Aslan aslan * Kedigillerden, erkekleri yeleli, y c rt, Afrika'da ya ayan, uzunlu 160 cm, kuyru 70 cm ve ucu pskll, u u ok koyu sar renkli gl bir memeli tr, arslan. * Grbz ve yi adam. it * Askl mantarlar sporuna verilen ad. n * Hibir zaman, hibir biimde. * Zodyak zerinde, Yenge ile Ba burlar nda yer alan burcun ad ak aras , Zodyak.

aslan a z * Havuz kenarlar konulan ve a ndan su akan aslan biiminde ss ta na z . aslan gibi * boylu boslu, gl ve yakkl . * sayerinde. l

aslan kesilmek * aslan gibi gl ve cesur duruma gelmek. aslan pay * Hak edilenden daha ok al pay. nan aslan st * Rak . aslan yata belli olur ndan * bir kimsenin oturdu yerin durumu, onun ki ini belli eder, uygun bir durumda olmas u ili gerekir. aslan yrekli * ok yi hibir it, eyden korkmayan. aslana z * S otugillerden, trl renkte, gzel, kokusuz iekleri olan bir bitki. raca aslanca * Aslana yakr yolda, aslan gibi, yi ite. aslangiller * Kedi cinsinden olan btn et oburlar iine alan hayvan familyas . aslan m! * genler, delikanl iin kullan bir seslenme sz. lar lan

aslan a nda n z * elde edilmesi ok g. aslankula * Bir sap zerinde dizili sar k z veya rm iekli otsu bir bitki. aslankuyru u * Ball babagillerden, eskiden hekimlikte terletici olarak kullan bir bitki, yer p lan rasas (Leonurus). aslanl k * Yi cesaretlilik. itlik,

aslanpenesi * Glgillerden, sar , beyaz iekli bir yaban bitki (Alchemilla). * irpene. aslen * Kk veya soy bak ndan. m

asl astar * i yz, gerek ekli. asl astar * Esas rulu geerlili , do u, i. asl astar (veya asl ) olmamak asl * yalan, as z olmak. ls

asl kmak * gerek oldu anla u lmak, gerek oldu ortaya u kmak. asl yok fasl * yalan, uydurma. asl nesli asl k * Kr olan (kadveya di s n i hayvan). asl * Temel olarak al esas olan. nan, * Soyu sopu.

asl d nce * Ana fikir. asl maa * Devlet dairelerinde al memurlara verilen ayln, ykselmeye temel olan her a an amas . asl nsha * Bir yazn o lmas rneklik eden ilk nsha. n alt na asliye asma * Temel, esas. * Asmak i i. * As as lm l , . * Asmagillerden, dallar ardak zerine yay bitkilere genel olarak verilen ad. lan * Belirli bir tr zm veren bitki (Vitis).

asma

asma bahe * Ayak ve kemerler zerine kurulan teraslardan yap lmbahe. asma b y * Asma dallarn evresine tutunmas yarayan yeuzant slk. n na il lar, asma biti * E kanatl lardan, asmalara zarar veren, sar renkte bir bcek, filoksera (Phylloxera vestatrix). ms asma kaba * Kabakgillerden srngen veya sar mevsimlik bir kabak tr (Lageneria vulgaris). lgan, * Bu trn ince uzun, sebze olarak kullan rn. lan asma kat * Yap genellikle tabanla birinci kat aras yap bastavanl bo larda na lan, k , alt kat.

asma kilit * Kilitlenecek stndeki halkalara geirilip kapat biimde yap eyin lacak lmkilit. asma kpr * ba ki ndaki ayaklardan ba dayanaolmayan, o ka unlukla uzun ve yksek kpr. asma merdiven * Yukar ucundan bir yere as kullan ip merdiven. larak lan asma yapra

* Zeytinya ve etli dolma yapmakta kullan krpe asma yapra l lan . asmagiller * eneklilerden, belli ba tr asma olan bitki familyas ki l . asmak * Bir a sarkacak biimde bir yere ili sark eyi a ya tirip tmak. * zerine tak nmak, ku anmak. * Bir kimseyi bo ndan ip geirip sark ldrmek, idam etmek. az tarak * Gitmek zorunda olunan bir yere zrsz gitmemek veya grevi olan bir i i zrsz yapmamak. * Asmas olan. * Asma iin ayr veya toprak. lmyer asmolen asonans * Pi toprak, cruf ve beton karm yap kiri mi ndan lan , putrel nervrler aras konulan delikli tu na la.

asmal asmal k

* Yar kafiye, her dizenin sonunda gelen, ayn m aksan veren nlnn ondan sonra veya nce gelen nsz hi dikkate almadan tekrarlama eklinde uyak. asorti asortik asosyal * Sosyal olmayan. asparagas * Uydurma, gerek olmayan, gerekmi gsteren haber. gibi aspidistra * Zambakgillerden, genellikle saks yeti da tirilen, yapraklar rudan do topraktan bir ss bitkisi. do ruya kan aspiratr aspirin * A kesici ve ate rc olarak kullan beyaz renkli, ek rak il. r d lan imt aspur * Yalanc safran. * Havadaki duman, toz vb. yabanc maddeleri emerek d atan cihaz, emme. ar * (daha ok giyimde) Birbirine uygun, birbirini tutar renk ve yap olan. da * (daha ok giyimde) Birbirine uygun, birbirini tutar renk ve yap olan. da

asr saadet * Hz. Muhammed'in ya zaman. ad asr asrle me * a lla a la c ma, da ma. asrle mek * a lla c mak, a la da mak. asrlik * a ll ck. * Modern, a l. c

assai assolist ast

* Birlikte kullan terimin anlam a lkazandr: Adagio assai ok yavaok a ld na k r r , r. * Bir mzik program daha ok en son olarak sahneye alan tan ok nl olan sanat nda kan, nda nmve . * Alt. * Birinin buyru alt olan grevli, madun. u nda * (birine gre) Rtbe veya k demce kk olan asker. * Giyecek, perde, anta, ayakkab gibi eylerde, kuma veya derinin i taraf geirilen ince kat. n na * S veya boyadan nce vurulan kat. va * Gemicilikte bir sa eyi lamlarmak iin kullan bez, halat, a vb. t lan a

astar

astar boyas * Boyac as l kta l boyadan nce srlen, kiri kapatmak ve srlecek boyandayan ln rmak iin n kl art kullan boya. lan * zerine resim yap bezin veya duvarya boyay lacak n l emmesi iin, resim yap lmadan nce srlen boya. astar kaplama * Kontratablalarda kr a n biim detirmesini nlemek amac iki yzne yap r kaplama kat ac i yla lan t . astar srmek (veya vurmak, ekmek) * astar boyas boyamak. ile astar yznden pahal olmak * bir i ayr lar harcan para veya emek, elde edilen sonucun de a masrafl in nt na lan erini mak, olmak. astarlama * Astarlamak i i. astarlamak * Astar geirmek. * Boyac astar vurmak, astar srmek. l kta, astarlanma * Astarlanmak i i. astarlanmak * Astar geirilmek. astarlatma * Astarlatmak i i. astarlatmak * Astar yapt veya geirtmek. rmak astarl * Astar geirilmi , astarlanm . astarl zarf * yzne ince bir k geirilmi t zarf. astarl k astarya * Astar olmaya elveri(kuma li vb.). * Bir gemiye ykleme veya bo altma iin tan sre. nan

astas m astat

* ncllerinden biri nceki tas n varg durumunda olan bir ek tas m s m.

* Atom numaras olan, bizmutun alfa nlar bombard sonucu elde edilen yapay element. 85 yla man K saltmas At. astatin * Astat.

aste men * Orduda en kk rtbeli subay. aste menlik * Aste rtbesi veya aste men menin grevi. ast ast kestikestik k, i * ac z, ok sert veya istedigibi davranan kimseler iin kullan mas i l r. ast m ast ml * Ast olan, ast hastalna tutulmu m m olan. ast rma ast rmak astigmat * Ast i rmak i. * Asmak i yapt ini rmak. * Net grmeyen, astigmatizme tutulmu (gz). * Bron n daralmas ileri gelen nefes darl. lar ndan

astigmatizm * Gzn saydam tabakas meridyenlerin e nda itsizliyznden net grememe durumu. i astragan * Karakul kuzusunun krcve parlak postu. v k * Bu posttan yap lmolan. * Gk fizi i. * Y z fal u an kimse, mneccim. ld yla ra * Y z falc ld l, mneccimlik.

astrofizik astrolog astroloji

astronom * Astronomi bilgini, gk bilimci. astronomi * Gk bilimi, felekiyat. astronomik * Gk bilimiyle ilgili olan. * A ok yksek. r astronomik fiyat * ok yksek fiyat.

astronomik rakam * nsana k k verecek derecede byk rakam. a nl astronot * Uzay adam .

astronotluk * Uzay adam olma durumu veya uzay adamn grevi. n astropikal * Tropikal blgelere yak fakat daha yksek bir enlemde olan. n, astsubay * Silhl Kuvvetler yasas gre astsubay okullar yeti Silhl na nda erek Kuvvetlere kat astsubay avu lan tan astsubay k demli ba avukadar rtbesi olan asker. a astsubay ba avu * Astsubayln be basama inci . astsubay avu * Astsubayln ilk basama . astsubay k demli ba avu * Astsubayln alt ve son basama nc . astsubay k demli avu * Astsubayln ikinci basama . astsubay k demli stavu * Astsubayln drdnc basama . astsubay stavu * Astsubayln nc basama . astsubayl k * Astsubay olma durumu veya astsubaygrevi. n asude * Sessiz, rahat, sakin. asudelik asuman Asurca Asyal * Asya'da ya kimse. ayan * Asya'ya zg olan, Asya ile ilgili (olan). Asyal l k * Asyal olma durumu. a * Pi irilerek haz rlanan yemek. * Huzur iinde olma, mutluluk. * Gk, gkyz. * Sam dilleri ailesine giren ve Milttan nceki dnemlerde n Asya'da kullan lmolan l bir dil.

a dam * Baz blgelerde yemek pi irilen yer, mutfak.

a erme a ermek a evi

* A ermek durumu. * hamilelikte baz yiyeceklere kara d knlk gstermek, ok arzulamak veya nefret etmek, tiksinmek. r * Para ile yemek yenilen yer, a, lokanta. * Yoksullara parasyemek yedirilen veya da lan yer, a z t hane. * D ve benzeri toplant n larda, verilecek yemekleri haz rlamak iin geici olarak mutfak gibi kullan lan * Tekkelerde yemek pi irilen yer.

yer.

a oca * Yemek pi yoksullara da lan yer. irilip t a kepeye paha olmaz ta nca * s zamanlarda nemsiz kk eylerin de oktur. eri a yermek * Bkz. a ermek. a a * Bir alt blm. eyin * Bir yere gre daha alak yerde bulunan. * E bir yerin daha alak olan yeri. imli * Nitelid kt, ad. i k, * Baya ad. , * Daha kk, daha az; de ynnden daha az. er * A yere do a ya, ru.

a a(falan) yukar * bir kimsenin adn dilden d n rmedi onun pek gzde oldu anlat ini, unu r. * bir hizmette ok kullan ki yak olarak kullan lan ice, nma l r. a aalmak * devirmek, y kmak. a abitkiler * Su yosunlar , mantarlar ve kara yosunlar su dnda fazla boy atmayan damarsbitkiler. gibi z a mek ad * dzeyi, miktar , nitelialalmak. i a agrmek * kk grmek, be enmemek, hor grmek. a r yeri (veya yan akal ) yok * nitelikleri bak ndan ba yla kar tldnda eksiolmayan, denk olan. m kalar r la i a akalmamak * herhangi bir nitelik bak ndan ondan geri olmamak. m a akurtarmaz * bundan daha ucuza olmaz. * daha a durumu kendine lygrmez. abir k a amahalle * Yksek bir yerle blgesine gre alakta kalan yer, yerle blgesi. im im * Genel ev.

a atkrsem sakal yukar m, tkrsem b ym * iki kar ve ayn t derecede sak durum kar nda karar verme zorlu anlat ncal s unu r. a ayukar * Tama yak yakla olarak. n, k a ayukar (yrmek) * bir ba bir ba (yrmek). tan a a almak a dan * sert konu bir kimseye yumu bir dil kullanmak, alttan almak. an ak a a lama * A a lamak i i. a a lamak * De erinden d gstermek. k * Kltc davran larda bulunmak, hor grmek. a a lanma * A a lanmak durumu. a a lanmak * A aduruma d rlmek. a ma a la * A aduruma d mezellet. me, a mak a la * A duruma d a k l mek. a a latma * A a latmak i i. a a latmak * A a lamak i u ine ratmak, tenzil etmek. a yukar a l l * A ve yukarolan; a yukar birlikte. a s s a s s a a k l * A aolma durumu, adilik. * Nitelid ad. i k,

a duygusu a k l * Ki gereklere uyan veya uymayan sebeplerle, benli yetersiz ve kk grmesi. inin ini a kompleksi a k l * Kendini oldu undan yetersiz, yeteneksiz ve gsz grme duygusu. a a sama * A a samak i i. a a samak * Bir kimseyi veya bir a ve de gstermek, hafife almak, hafifsemek, tezyif etmek. eyi a k l ersiz a a s a ama * A ataraftaki. * nem veya de bak ndan gitgide ykselen bir s basamaklarher biri, rtbe, mertebe, paye. er m ra n * Var istenen bir amaca do geilmesi gerekli dnemlerden her biri, evre, basamak, merhale. lmas ru

a s ama ras * nem ve de bak ndan gitgide ykselen basamaklar dizisi, hiyerar er m i. * Otoritenin en geni lde en st mertebede olarak de ik nem s i ralar nda kat kesin bir biimde aras ve da toplumsal te ld kiltlanbiimi, hiyerar i. a amal * A amas olan, kademeli. a ar * Ondal k. * Tar rnlerinden al onda bir nisbetindeki vergiler. m nan * Ondal k. * Yemek pi kimse, ah iren . * Yemek pi satan kimse. irip * Yemek yenilen dkkn, a lokanta. evi,

a ar a

a baltas * Kemikli et kesmeye yarar kk balta. aba * Birka anbirlikte al yerde bulunanlarba n t n . * Bir lokanta veya evde yemek pi irmekle grevli kimse. abak l * Abaolma durumu, aba n grevi. n al k * A olma durumu veya angrevi. n * Yemek pi zanaat bilgisi. irme veya * Onluklar. * A evi. * Mutfak. a * Organizmada belli birtak hastal karba k sa m klara kl lamak iin vcuda verilen, o hastaln mikrobuyla haz rlanmeriyik. * Bir a n dal gvdesi zerine, ayn ac veya familyandaha iyi bir trnden al dal, gz, tomurcuk gibi n nan paralar kaynarma iveya bylece eklenen para. t i * Bu eriyi uygulanmas in . * A (kimse veya bitki). l aboyal * Aboyas renginde boyanm . aboyas * kar demir hidroksit miktar gre pas sar, kl veya koyu esmer renk almgevrek kil. ine an na s z * Koyuca k z rm, kiremit rengi. ak d * Aolanlara verilen resm belge. aolmak * ayap lmak.

a erat a hane

ata

* Ta durumundaki aboyas .

avurmak * ba k veya tedavi amac vcuda avermek, ayapmak. kl yla a c a l k c * A nyapt i n c . a Ba sorulmaz dad * bir ok istekli olan kimsenin, o elde etmedeki zorluklar saydn eye eyi hie anlat r. a oturmak cuk * i olumlu bir biim almak. i ok kesilmek * tutku hline getirmek. gz krdr n * kendisini a kapt kimse, sevgilisinin kusurlar grmedigibi, evresinde olup bitenlerle de ka ran n i ilgilenmez. a k * Bald r kemiile eklemle bile belli ba oynak merkezini olu i erek in l turan, ayak bile bulunan kk inde kemiklerden biri. * Yap lar uzun mertek, a at nda, rma. k * Bir kimseye veya bir kara sevgi ve balduyan, vurgun, tutkun (kimse). eye r l k * Halk iinde yeti deyi en, lerini sazla syleyen, szl gelene ba halk iir ine l airi. * Sevi bir iftten kad oranla genellikle erke verilen ad. en na e * Dalg kalender (kimse). n, * Ahbap, arkada bir seslenme. gibi * Ayapan kimse.

a atmak k * yaretmek, yar mak. a atmak (veya a oynamak) k k * a kemi oyun oynamak. k iyle a kemi k i * A k. olmak k * sevmek, tutulmak. kane * a yara biimde (olan). r k kl s kl kta * olandurumu. k n * ok seveni, d kn. * Birbirleriyle sevi erkek ve kad her biri. en ndan

l k kta * Kar kl me, mua sevi l aka. letmek k kta * karkl mek. sevi l a lama * A lamak i i. * Yeni a a. lanma * So a s s a so su katma. u cak, ca uk * Bu yolla elde edilmi . * Bitkilerin ayoluyla retilmesi, ilkah. * A a). lanm(a a lamak * Organizmada ba k yaratmak veya yerle bir hastal karkoyabilmek iin haz kl mi a rlanmbir a y vcuda vermek, ayapmak. * Elde edilmesi istenilen herhangi bir a n bir paras ana zerine kaynararak retmek. ac n t * Ba na hastalgeirmek. kas k * Birtak d veya duygular kas benimsetmek, telkin etmek, etkilemek. m nce ba na * So a s s a so su katmak. u cak, ca uk a lanma * A lanmak i i. a lanmak * A lamak i konu olmak. ine a latma a latmak a l * Herhangi bir hastal kara a lanmolan (kimse). * Kendisine ayap lm(bitki). a lma * A durumu. lmak a lmak a m * A i konu olmak. mak ine * Erkek hayvan di iftle n isiyle mesi. * A latmak i i. * A lamak i yapt ini rmak.

a rma nd * A rmak i nd i. a rmak nd * A nmak i u ine ratmak. * Dokundu cisimleri eriterek a u nmas yol amak. na * (bir yere) Pek ok gidip gelmek. a m n * A nmak i i. * Erozyon. * A nmak i i.

a nma

* Yer kabu olu unu turan kayalar ba akarsular olmak zere trl detmenlerle y l yerinden n, ta prat p, kopar lmalar eritilmeleri, itikal, erozyon. veya a nmak * Birbirine srtnerek incelmek. * Eskimek, y pranmak. * nt silinmek, dzle k lar mek. * A yer. nm * On say. s * Bir din tren s nda veya cemaatle namaz k ktan sonra Kur'an'dan okunan on ayetlik blm. ras l nd

a nt a r

a ramento * alma, a rma. a r * Allan veya dayan labilen dereceden ok daha fazla, ta n. k * Bir gere eye inden ok fazla ba lanan, nem veren, mfrit. * Bir gere eyin inden ok olan . * tede, tesinde. * Gere inden fazla, ok. a bellem r * Belleme yetisinin ola anst bir durumda geli olmas mi . a besi r * Ola anst nicelikte yemek yeme veya yedirme.

a doyma r * Belli s ktaki bir s iinde, eriyebildikadar eriyen bir maddenin, s d cakl v i cakln mesine kar bir sra n n kadar erimi olarak kalmas durumu. a duyu r * Herhangi bir duyu organ ve zellikle dokunma duyusuyla sa yla lanan her tr uyarana karola dbir an duyarlgsterme durumu. k a erime r * Erime noktas daha a derecesine d ndan abir s mesine ra birtak men m artlar alt bir sn nda vn kat mamas la durumu. a gitmek r * ly ka rmak, usand rmak. a ta r r * ok a , fazla miktarda. r a u r a c l r k a l k r a lma r * A lmak i r i. a lmak r * Politika alan sa nda veya sol gr en ateve yc lerin li k kanad . * Beklenenin stnde a davranma e r ilimi. * A olma durumu. r

* A i konu olmak. rmak ine a nt r * A lmolan ( r ey). a rma * A i rmak i. * Ba nyaz ndan blmler, m kalarn lar sralar alkendininmi gsterme veya ba n konular p gibi kalarn n benimseyip deik biimde anlatma, intihal. i * A lm r . * Yap lar uzun mertek, a at nda k. * Kk kazan, kova, bakra. a kay rma * Bir ark dndrmek iin kasnaktan kasna geirilen ku biimindeki kayember. a ak a l rmac k * Ba na ait olan bir izinsiz alma. kas eyi * Bir yazarba bir yazareserinden konu veya biim almas n ka n . a rmak * Yksek veya geilmesi g bir yerin stnden te yan geirmek. na * algtrmek. p * Tehlike iinde bulunan bir acele ka eyi rmak. * Ba neserinden paralar alkendininmi gstermek. kasn p gibi

a rmasyon * alma, a rma. a rt a rtma a rtmak * A i rma i. * A rtmak i i. * A i yapt rmak ini rmak. * A rmak. * Herhangi bir hastal kara a lanmamolan (kimse). * Kendisine ayap lmam(bitki). * Siper, kuytu yer. * A yer. lacak * Da geidi. * A apa belli, meydanda olan. k, k,

a z s

a t

a ikr

a etmek ikr * a klamak, belli etmek. a olmak ikr * belli olmak, ortaya kmak, belirginle mek. a ikre a ina * A belli ederek, saklamadan. ka, * Bildik, dost, arkadatank. , d

* Bilinen, tank olan. d a k inal * Birbirini bilme, tan tankl ma, k. * Tankl gsterir davran . a k gstermek inal * ilgilenmek, tan belli etmek. dn a iret a iyan * Oymak. * Ku yuvas . * Ev, oturulan yer, mesken. * A sevgi ve balduygusu, sevi. r l k

a k

a etmek k * h vurmak. zla a olmay me olmaz k nca k * gl bir istek olmay hibir elde edilemez. nca ey a olsun k * "Aferin" sznden daha gl olarak bir davrann, bir tutumun ok be enildi bildirir. ini * Be enilmeyecek bir davran bir tutum kar nda k , s nama, sitem bildirir. * Dervi aras selm sz olarak kullan ler nda l r. a yapmak k * cinsel ili bulunmak, sevi kide mek. a d ka mek * olmak. k a gelmek ka * bir yapmak iin byk bir istek duymak, co eyi mak, co kunluk gstermek. a n k * Belli bir sreyi a tesine gemi m , . * Benzerlerinden stn. * ok, fazla.

a nc k l k * Birey ve evrenseli birle tirmeye al ahlk nitelikli Amerikan felsefesi. an a lama a lamak * Bkz. A lamak. ak l * A yapmak iin haz rlanan ve saklanan eyler. * Dvldkten sonra savrularak temizlenen ve kurutulan bu day. * S gelince kullan iin saklanan yemeklik ras lmak eyler, zahire. * A i mak i. a mak * Bkz. A lama.

a ma

* Yksek, uzak veya geilmesi g bir yerin te yan gemek. na * (sre) Gemek, bitmek, sona ermek. * (erkek hayvan) Di isiyle iftle mek. * Grnmeden kamak. a na * A ina.

a fi na ne * Gizli dost. * Gizli dostluk. a oz * Ah gemilerin omurgalarn uzunlu ve iki yan borda kaplamalarn en dar yzn ap n unca nda n yerle tirmek iin a keskin, sivri k yuva. lan eli arma t armak t a ure * Bu nohut gibi taneleri, kuru yemi day, leri ekerle kaynatarak yap bir tr tatl lan . a ay ure * Muharrem ay . a gn ure * A urenin pi irildiMuharrem ayn onuncu gn. i n a urelik * A yapmada kullan ure lan. * A da ure tmaya yarayan ssl kap. * Oynak, asakad kokot. k k n, * A olma durumu. fte At at * Astatin'in k saltmas . * Atgillerden, binme, yk ekme veya ta gibi hizmetlerde kullan memeli hayvan. ma lan * Satranta, her ynde siyahtan beyaza ve beyazdan siyaha bir hane atlayarak L biiminde hareket eden ta . * simden isim treten ek (Arapa okluk eki): gidi gelir-at vb. -at, * Armak i t i. * A i yapt mak ini rmak.

a fte a ftelik

-at

at anas * Bkz. atlar anas . at ba(beraber) gitmek * e durumda olmak. it at binenin (veya i bilenin), k ku n l anan * her onu geregibi kullanmas bilene yakr. ey, i n at binicisine gre ki ner * insanlar ba nda bulunan ki etkisi alt kalarak, onun tutumuna gre davrand n n, lar inin nda klar anlat r.

at cambaz * At alsatan kimse. p * Sirklerde veya e lence yerlerinde, at stnde hnerlerini gsteren kimse. at al ktan sonra ahn kapn nd r s kapamak * i ten getikten sonra nlem almaya kalk i mak. at evirmek * geri dndrmek. at donu at gibi * vcudu iri yar (kad olan n). at gzl * Atlarko tak nda, gz hizas bulunan korumal n um m nda k. * evresinde olup bitenleri iyi alg layamama, de erlendirememe, sabit fikirlilik. at h z rs gibi * k k l yafeti ve tutumu gven vermeyen (adam). k at izi it izine kar mak * iyiyi ktden ay ramayacak kadar bir karklortaya k kmak. at kestanesi * At kestanesigillerden, 15 ile 30 m ykseklikte, geni yaprakl , iekleri kokulu bir a (Aesculus a hippocastanum). * Bu a n kestaneye benzeyen yemi ac i. at kestanesigiller * eneklilerden, rneat kestanesi olan bir bitki familyas ki i . at ko turacak kadar * pek geni . at ko turmak * ok genialabildi rahat hareket edilebilecek yer ve ortam yaratmak, veya bulmak. , ine at meydan * at ko n yap meydan. ularn ld at meydan * At veya at arabalar ularn yap yer. ko n ld at nal kadar * (ni madalya, elmas, plka gibi g tak iin) pek byk. an, se lan eyler at olur, meydan olmaz (bulunmaz), meydan olur (bulunur), at olmaz (bulunmaz) * gerekli artlar her zaman bir arada bulunmaz. at oynatmak * atla hner gstermek. * yar mak. * bildive istedigibi davranmak. i i at pazar e osurtmuyoruz! nda ek * syleneni dinlemeyene sylenen bir uyarma sz. at sine i * Attynn rengi. n

* ift kanatl lardan, uzunlu 8 mm kadar olan, kanatlar u byk ve kt, at, sr ve domuzlarbacak ve n kuyruk aralar ya nda ayan, eklem bacakl sinek tr (Hippobosca equina). bir at var, meydan yok * yapacak g var, ama kullanma imkn yok. ata * Baba. * Dedelerden ve byk babalardan her biri. ata et, ite ot vermek * bir iters yapmak. i atabek atabey * Bkz. atabey.

* Eski Trk devletlerinde, zellikle Seluklularda ehzadelerin e veya ba z olarak bir eyaletin itimi ms ynetimi ile grevli vezir. atac l k * Uzaklarda bulunan ve birok ku aktan beri grnmeyen birtak zelliklerin yeni bir ku birden m akta ortaya , ataya ekme, atavizm. kmas atadan babadan grmek * gelenek hlinde eskiden beri bilmek, yapmak, uygulamak. ataerki ataerkil * Ataerki temeline dayanan, peder patriarkal. ah, atak * D ncesizce her iat cr'etkr. e lan, * Geveze, yalanc . * At ak l m, n. * Sald, saldhcum, hamle. r r , * Soyda temel olarak babay ve ailede ocuklar alan baba soyuna mal eden topluluk dzeni, peder ahlik.

atak

atak yapmak * akyapmak, at yapmak. n l m atakl k atalet * Atak olandurumu veya ataka i n , davran cr'et. , * Tembellik. * sizlik, i kalma, i siz lemezlik. * Ataya yakr davran babal , k. * Atamak i tayin. i, atamak ataman * Birini bir greve getirmek, tayin etmek. * Eskiden Rus Kazaklarba una verilen unvan. n bu

atal k atama

atanma

* Bir greve getirilme, tayin edilme.

atanma yapmak * tayin etmek. atanmak * Bir greve getirilmek, tayin edilmek.

ataraksiya * Hibir heyecan veya zihin etkisiyle uyar lmayan ruh dinginli ac oldu kadar k i, ya u vanca karda ilgisizlik. atardamar * Kalbin sa ncndan akci kar erlere, sol kar ncndan vcudun di blmlerine kan ta damar, er yan iryan. atari atarkanal atasz * Bilgisayarlarda basit programlarla dzenlenmi oyun tr. bir * Spermay idrar yoluna salan iki kanal.

* Uzun deneme ve gzlemlere dayan sylenmi halka mal olmu darb larak ve sz, mesel: Aya yorgan n na gre uzat. Atsan at lmaz, satsan sat vb. lmaz ata ata e * Bir elili ba uzman, elilik uzman e l . ata elik * Ata olma durumu veya makam e . * Ata grev yapt yer. enin * Tutacak.

Atatrk * Atatrklk yanl olan (kimse), Kemalist. s Atatrklk * Atatrk'n d ve uygulamalar kaynaklanan; Trk Devleti'nin ba zlve btnl mill nce ndan k ms n, egemenli kizgrl a olmay i, i n, da amalayan; akla, bilime ve gere dayanan, evrensel a kl e , gelece rl e ynelik, birbiri ile uyumlu amalar, uygulamalar ve ilkeler btn. * Bu ilkeye bal l k. atavik * Atac ilgili. l kla atavizm atbal at at l k * Soy at yeti tiricili yap at ko , at sergileri gibi al inde lan ular malar. ate * Atac l k. * Su ayg. r * Soy at yeti tiricisi.

* Ateist. atefleksiyon * Dl yata n biiminin bozulmas n . ateh * Bunama, bunakl ihtiyarlyznden alduruma gelme. k, k k

ateh getirmek * bunamak. ateist ateizm * Tanr mazl tan k. atelye aterina ate * Bkz. atlye. * Gm bal. * Yan cisimlerin tutu yla beliren ve k, od. c mas s * Tutu olan cisim. mu * Is veya pi iin kullan yer veya ara. tma irme lan * Patlay silhlarat . c n lmas * Vcut s s. * Co kunluk. * Tehlike, felket. * Byk znt, ac . * K z renginde olan. rm, alev * fke, h h rs, n. * Tanr maz. tan

ate amak * atesilhla mermi atmaya ba li lamak. ate almak * yanmak, tutu mak. * (ate silh) patlamak. li * tel lanmak, fkelenmek, heyecanlanmak, co acele davranmak, acele etmek. mak, ate almaya m geldin? * u yerden hemen gitmeye kalkan kimseye sitem olarak sylenir. rad ate bacay (veya saa sarmak ) * bir olay, nne geilemez, tehlikeli bir durum almak. ate bal * Sardalye. ate basmak * k zarmak, sl ba kan yrmek. k p na ate bce i * Kkanatl n lardan, karanl ldama zelliolan bcek (Lampyris noctiluca). kta i ate bcekleri * Kkanatl n lardan, rneate i bceolan bcekler tak . i m ate kmak

* Bkz. yang n kmak. ate ie i * Ball babagillerden, ate rms k z renginde iekler aan bir ss bitkisi (Salvia splendens). ate t yeri yakar d * bir ac onu ekenden ba tam anlayamaz veya ayn y kas lde zlemez. ate etmek * atesilhlarla mermi atmak. li ate gecesi * Hristiyanlarda 24 Hazirana rastlayan Yahya yortusunun, meydanlarda ate yakmak, bu ate stnden in atlamak ve evresinde oynamak yolu ile kutlanan bir nceki gecesi. ate gemisi * Eski a larda d gemilerini yakmak iin zel bir biimde yap yak maddelerle dolu gemi. man lm ii , c ate gibi * ok s cak. * zeki, al ve becerikli. kan * k rm. pk z ate yanmak gibi * ate i ykselmek. ate hatt * Sava en ilerideki birliklerin ellerindeki silhlarla ate ta aabilecekleri hat. ate kay * Ate avlamak iin kullan ve iinde ate lan kay bal lan yak k. * Yangsndrmede kullan tulumbay iin kullan byk ve geni k. n lan ta mak lan kay ate kesilmek * ok k n davran zg larda bulunmak, ate pskrmek. * (sonradan) ok al hareketli ve becerikli olmak. kan, ate kesmek * atesilhlarla yap at son vermek. li lan a ate rms k z * Yanan ate rengi. in ate olmayan yerden duman kmaz * kk de olsa birtak belirtilerin nemli olaylara i oldu anlat m aret unu r. ate cirmi kadar yer yakar olsa * hasmpek nemsenmedi anlat n ini r. ate pahas * ok pahal . ate paras * Ate bir blm. in * ok canl , hareketli, becerikli, al kan. * ok yaramaz (ocuk). ate pskrmek * iddetli, fkeli konu mak. * ok fkeli olmak. ate samak

* ok k zmak, ok fkelenmek. ate las tu * Ocak, soba gibi yerlerde kullan atedayan tu lan, e kl la. ate vermek * tutu turmak. ate d ya rmak * atesilhlarla aral z mermi atmak. li ks * evresindekilere a szler sylemek. r ate ! ate baz * ate etmek iin verilen komut. * Osmanl larda enlikler iin donanma fi eklerini haz rlayan kimse. * Ate hner gsteren oyuncu. le * Fabrika, vapur, lokomotif gibi ate i le leyen yerlerde ocaklara kmr at ate srekli yanmas sa p in n layan

ate i kimse. ate ilik

* Ate inin i i.

ate atmak e * bile bile ok tehlikeli bir igiri e mek. ate dayan e kl * a dan zarar grmeyen. s r ate tutmak e * az tmak. s * zerine ate silhla mermi atmak. li ate vermek e * ate iine sokmak. * bir yeri kasten yakmak, kundak sokmak. * a tel ve snt d r a k ya rmek. * bir lkeyi sava sokarak veya kargave karklyaratarak snt yma u a a k k ve k ratmak. ate vurmak e * bir yemepi zere oca koymak. i mek a ate vursa duman vermez e * pek cimri olanlar iin sylenir. ateba vurmak i na * ok fkelenmek, sinirlenmek, co mak. ate i kmak (veya ykselmek) * (hasta iin) vcut s andan ok artmak. s ola ated i mek * (hasta iin) ategemek veya azalmak. i ateuyand i rmak * snmek zere olan ate i canland rmak. ate in * Ate co li, kun.

ate (veya nr yanmak ine na) * bir kimse yznden zarara u ramak. ate almak ini * yksek vcut s d sn rmek. * derece ile atelmek. i * ac, yanmay y azaltmak. ate kes * Sava iki kuvvetin kar kl an olarak savadurdurmas rak mtareke. l , b ma,

ate barut bir yerde durmaz le * biri k biri erkek iki gencin bir yerde yalnba na kalmalarn sak oldu anlatmak iin z, z lar n ncal unu sylenir. ate oynamak le * pek tehlikeli bir i u mak. le ra ate leme * Ate lemek i i.

ate lemek * Tutu turmak, yakmak. * Top, tfek gibi patlay maddeleri patlatmak. c * K rtmak, heveslendirmek. k ate lendirme * Ate lendirmek i i. ate lendirmek * Co turmak, k rtmak, k iddetlendirmek. ate lenme * Ate lenmek i i. ate lenmek * Ate lemek i konu olmak. ine * Vcut s s artmak. * Co mak, k z mak, iddetlenmek. ate iinde ler * (hasta) ok ate bir durumda. li ate letme * Ate letmek i i. ate letmek * Ate lemek i yapt ini rmak. ate leyici * Ate niteliolan. leme i * Patlay maddeleri ate c lemekte kullan cihaz. lan ate li * Ateolan. i * Co co kun, turucu, co kulu. * Cinsel istekleri gl olan. ate ate li li * Yo ve heyecanl biimde, hararetli hararetli. un bir

ate silh li * Patlay madde arac mermi atan top, tfek gibi silh. c ile ate lik ate lilik * Ate olma durumu. li ate perest * Ate tapan. e ate gmlek ten * ac , znt veren, dayan lmaz, sntdurum. k l atfen atfetme * Atfetmek iisnat. i, atfetmek * Bir iveya bir sz bir kimseye mal etmek, yklemek, isnat etmek. i * Yneltmek, evirmek. * Atlar ekleri ve zebralar , e iine alan, tek parmakl memeliler familyas . * Mal ederek, ykleyerek. * Ate lan veya konulan yer. yak

atgiller

at skdar' alan geti * f n kalartyap bir kalmadn rsat r p k lacak ey anlat r. at c * ni alan, attn yi an vuran kimse. * Yalanc ls uydurup syleyen. , as z eyler * At olma durumu. c * Baz li silhlar kullanarak yap spor. ate lan * Yalanc uydurmac l k, l k. * Yneltme, evirme. * kili bulma. li * ba, kayra, ltuf, ihsan, inayet. yilik, * Kar k beklemeden gsterilen sevgi. l * St veya yo alkamaya yarar kk yay urt k. * At lan. lm at ,

atl c k

at f

at fet

at k at k

atk k t * K i srecinden veya kullan leme t, mdan sonra arta kalan ve k veya karton retiminde ve k t t hamuru yap nda tekrar kullan k veya karton paralar m lan t . atsu k * Evlerde, i yerlerinde kullan mdan dolay kirlenen ve bina dna sevkedilen pis su. at l

* Tembel. * siz, aylak. * Etkisiz, i yaramaz. e * Bkz. sreduran. at lgan * ekinip korkmadan kendini tehlike veya glklere atan. * Giri ken.

at k lganl * At olma durumu. lgan at l m * at at i leri lma, lma i. * H ilerleme, hamle, savlet. zla * Herhangi bir konuda ilerleme abas , hamle. * Say kazanmak amac yap at , hcum. yla lan l * Durumunu geli tirme gc gsteren, at yapan, hamleci. l m at l at lma at lmak * At iveya biimi, at lmak i lma. * At i lmak i. * Atmak i konu olmak. ine * Sald rmak, hcum etmek. * Bir do birden gitmek, birden bir davran bulunmak. eye ru ta * Bir i giri ba e mek, lamak. * Patlamak. * Atmak i i. * At bir gidebildiuzakl lan eyin i k. at mc * Pamu yn yay veya tokmak gibi bir arala kabartma, ditme i yapan kimse, halla. u, ini at l mc k at k ml * At nihallal mcn i, k. * Silh doldurmaya yetecek veya en az bir at yapabilecek barut miktar m . * Konu yazacak sz veya bilgi. acak,

at l mc

at m

at lm arpadan olsun n * ok sevilen bir yap ey l veya sevilen bir yiyecek yenilirken sonu kt de olsa katlan anlat rken laca n r. at sa kaz ba n lam a lamak * e ini sa kaz ba e lam a lamak. at (veya atmak) tutmak p * bir kimse veya bir iin kt konu ey mak. * abartmal konu mak. at * Atmak iveya biimi. i * Bir silhmermisini amaca ularmak iin gereken i bilgi. n t ve * (kalp, nabiin) Vuru z , arp .

atyeri at ma

* Silh atma al rmalar lan yer, poligon. t yap * At i mak i. * Saz airlerinin deyi tart le malar . * A kavgas z etmek. * Kendisine dargolan bir kimseye barkmgibi sz sylemek. n * Saz airleri, belli bir ayak zerine birbirlerini kk d rmek amac karkl yla deyi l sylemek. * At rmak i t i.

at mak

at rma t

at rma yeri t * Ayakst yemek yenilen yer. at rmak t * Acele olarak yemek veya imek. * (ya veya kar) Serpi mur tirmek. at rmal t k * At rmaya yarayan. t ati * Gelecek. atik atik atik tetik atiklik * abukluk, eviklik. atk * So a karomuzlara, ba s veya boyna al rt. u a, rta nan * Baz n ayakkab nda ve ocuk patiklerinde aya stnden geen, yandan iliklenen ince uzun para. kad lar n * Byk yaba. * Kap pencerelerin yap nda st tarafa konan a ta ve m a, veya beton destek, st e ik. * Dokuma tezghlar mekikle enine at iplik, arga. nda lan * Dokumac mekikle enine at iplik kuma en ipli l kta lan n i. * Atk lamak i i. * abuk davranan, evik. * Eski, eski zamanla ilgili. * abuk hareket edebilen, evik.

atk iplik atk lama

atk lamak * Dokuma tezghlar mekikle atk nda atmak, argalamak. atk l * Atk olan. s

atkuyru u

* Atkuyru ugillerden, kk sap mrl olan, daha ok nemli yerlerde yeti ve il olarak kullan bir en lan bitki (Equisetum arvense). * Gen k n salar ba narkas toplayarak u blmn kaldp serbest b klar biimi. zlar n larn na r rakt sa atkuyru ugiller * E otugillerden, rneatkuyru olan bir bitki familyas relti i u . atla arpay dv trmek (veya dalarmak) t * fesat kar rmak, ara bozanletmek. t k atlad Gen Osman! geti * bir i bitti veya tehlikenin atlat anlat in ini ldn r. atlama * Atlamak i i. * Belirli bir yerden gerilip halarak yap s z lan rama ile vcudu yerden kesip daha uzak bir yere kondurma veya belli bir ykseklikten a rma. * Bu biimde en uza atlamak veya en yksea amac yarlan atletizm dal a i mak yla . atlama beygiri * Yksekli1.70'e ayarlanabilen ve atlamalar iin kullan beden e i lan itimi arac . atlama tahtas * Daha iyi bir duruma gemek iin ara olarak kullan yer veya kimse. lan atlama ta * Suyu geerken zerine basatlamak iin konulan byk taatlang p , . atlama tayapmak * daha iyi bir yere gemek iin bir durumu veya bir kimseyi ara olarak kullanmak. atlamak * Bir engeli s rayarak veya f rlayarak a mak. * Yksek bir yerden alak bir yere, ayakst gelecek biimde kendini b rakmak. * Binmek. * (bas Haberi zaman verememek veya di gazetelerden nda) nda er renmek. * Okuma, yaz yazma, say sayma gibi i lerde baz blmleri b p gemek. rak * Sf nokumadan gemek. * Yan lmak, aldanmak. * kmak, inmek. * ocuklar atlama oyunu. n

atlamba

atland rma * Atland i rmak i. atland rmak * Ata bindirmek veya binecek at vermek. atlang * Suyu geerken zerine basatlamak iin konulan byk taatlama ta p , . atlan lma * Atlan i lmak i.

atlan lmak * Atlanmak. atlanma * Atlanmak i i.

atlanmak atlanmak

* Ata binmek veya at edinmek. * Atlamak i lmak. i yap

atlar anas * yar ri , erkeksi kad n. atlar nallan kurba ayak uzatmaz rken alar * kkler byklerin yan hadlerini bilmelidir. nda atlar tepi arada e ir, ekler ezilir * byklerin at ndan kkler zarar grr. mas atlas atlas * Dnyan bir lkenin, bir blgenin fiziksel ve siyas co n, rafyas ekonomi, tarih gibi konularda toplu bilgi ile vermek iin bir araya getirilmi rafya haritalar co derlemesi. * Bir konuyu a klamak iin haz rlanmresim veya levhalardan olu kitap. mu atlas ie i * Uzun ve sarkyaprakl k , parlak k z rm iekler aan kakts. atlas ie igiller * Kaktsgiller. atlas kemi i * Boyun omurlarn stten birincisi. n atlat lma * Atlat i lmak i. * Yz parlak, sdokunmu tr ipekli kuma k bir .

atlat lmak * Atlatmak i lmak veya bu i konu olmak. i yap e atlatma * Atlatmak i i. atlatmak * Atlamak i yapt ini rmak. * Kt bir durumu gei tirmek. * Savmak. * Savsaklamak. * Aldatmak. * (bas Ba ilgililerden nce bir haberin yay nda) ka mlanmas sa n lamak.

atlaya z playa * atlayarak. * istekle, isteyerek. atlet * Atletizmle u an kimse. ra

atlet fanils * Kolsuz erkek fanils . atletik * Atletleri ilgilendiren. * Vcudu geli , biimli, atlet gibi. mi

atletizm

* Beden gcn, evikli yetenekleri geli i, tirmeye yarayan ko atlama, a k kald ve atma gibi, tek u, rl rma ba yap vcut al na lan malar . atl * At olan. * Ata binmi kimse, svari. * Binek at kullanan asker veya asker sf n.

atl nca kar * bir kar tr (Ponera grandis). ri nca atl kovalarcas na * gereksiz yere acele ederek. atl spor * At zerinde yap btn sporlar genel ad lan n .

atl nca kar * Yere dikilmi eksen erevesinde dndrlen ask takoyuncak atlar, uaklar vb.den olu bir bir lara l an e lence arac . atma * Atmak i i.

atma Recep, din karde iyiz * sylediklerin hep yalan (veya abartma), fark z. nday atmaca * Kartalgillerden, ava al r labilen kk bir y c (Accipiter nisus). t rt ku * Sapan. * Bir cismi bir yne do f ru rlatmak. * Bir yere do b eyi ru rakmak. * (bir kimseyi) Uzaklarmak, gndermek, ilgisini kesmek. t * Koymak. * Yerle tirmek, bir kenara koymak. * Uzatmak. * Bir yerden ba bir yere ta ka mak. * (sille, tokat, k Vurmak. l ) * (top, tfek gibi silhlar iin) Patlatmak. * (kur glle, ok gibi un, eyleri) Hedefe iletmek. * (zaman bildiren tmlelerle) Geri b rakmak. * rtmek. * (yap lmkt bir ibirine) Yklemek. i * Szle sata mak. * Kovmak, d ya ar karmak, ilgisini kesip uzaklarmak. t * stenilmeyen bir kendi mal eyi olmaktan karmak. * Kullan lmas gelenek hline gelmi kullanmaktan vazgemek. bir eyi * karmak, d ya vermek. ar * Patlay maddelerle havaya uurup y c kmak. * Yay ve tokmakla ditmek, kabartmak. * imek. ki * Bilmeden, kestirerek sylemek. * Yalan veya abartmal sylemek. sz * atlamak, y lmak veya yapk oldu yerden ayr rt u lmak. * (kalp, nabgibi kan dola ile ilgili organlar iin) Vurmak, arpmak. z m * (snt k dolayyla) Giyilen bir s eyi karmak. * Yazveya banda al metinden baz l nmbir blmleri karmak. * De eksiltmek. erini

atmak

* (renk iin) Solmak. * Sylemek. * Gndermek, yollamak. * Hayk rmak, ba rmak. * Etkisi kaybolmak, al mak, b rakmak. * Gtrmek, sahiplenmek. atmasyon * Uydurma, palavra. atmasyoncu * Uydurmac , palavrac (kimse). atmasyonculuk * Atmasyoncu olma durumu. atm k atmosfer * Erkeklerin cinsel organ salg ndan lanan madde, er suyu, bel, meni, sperma.

* Yeri veya herhangi bir gk cismini saran gaz tabakas yuvar , gaz . * Hava yuvar . * inde ya lan ve etkisinde kal ortam, hava. an nan * Bas birimi olarak kullan 150 C de deniz yzeyinde, 76 cm uzunlu n lan, unda ve tabancm 2 olan c l va stununun a (l kg 33 gr). rl atmosfer bas nc * Atmosferin yeryznde bulunan her cisim zerine yapt bas n. atmosferik * Atmosferle ilgili, cevv. atol atom parac k. * Mercanlar bir araya toplanmas olu , halka biiminde adac mercan ada. n ile mu k, * Birka tr birle e kimyasal birle ince itli ikleri (moleklleri), bir tek tr ise bir kimyasal geyi olu turan * (eski Yunan filozoflar gre) Gere son, artblnemez, bozulamaz diye tasarlanan temel geleri. na in k

atom a rl * Herhangi bir atomun 16 say ile gsterilen oksijen atomuna gre a s rl. atom bombas * Atom ekirdeklerinin paralanmas sonucu enerji olu temeline dayanan bomba. mas atom a * Atom enerjisinin insanln hizmetine girdia i . atom ekirde i * Atomun ekim kuvvetinin etkisiyle, evresinde elektronlar dola proton ve ntronlardan olu pozitif an, an elektron ykl merkez blm. atom enerjisi * Atom ekirdeklerinin paralanmas veya hafif atomlarkayna ndan olu byk enerji. ndan n mas an atom numaras * Bir atom ekirde iinde bulunan protonlar say. inin n s atom reaktr * Nkleer paralanma sonucu olu enerjiyi kontrol etmekte kullan dzen. an lan

atom santrali * Atomdan yararlanarak enerji elde eden fabrika. atom say s * Bir atom ekirde ierisinde bulunan protonlarsay. inin n s atomal * Atomlarla ilgili olan. atomcu * Atomculuk yanl (kimse). s * Atomla ilgili.

atomculuk * Evrenin, blnmez paralarkmelenmesinden olu unu ileri sren n tu reti. atomik atonal atlye * Zanaat n veya resim, heykel sanatlar u anlaral yer, i lar yla ra n t lik. atlye resmi * Bir i ayr lar gsteren ve atlyede yap s nda kullan 1/1 ldeki teknik resim. in nt n m ras lan atraksiyon * Gazino gibi yerlerde yap m lan, terileri oyalay, e c lendirici, ilgi ekici gsteri. atropin * Gzelavrat otundan lhekimlikte kullan zehirli bir il. kar p lan * Atomla ilgili olan. * Yeni bir bestecilik r gre, ton ve makam temeline ba kalmadan olu na l turulan (beste).

atsan at lmaz, satsan sat lmaz * iyaramad veya snt e k verdihlde vazgeilemeyen ve kimseler iin sylenir. i eyler attan inip e e binmek e * bulundu nemli grevden daha a greve al u abir nmak. attar * Bkz. aktar.

att t kadar olamamak rnak * bir kimsenin sz edilenden daha de ersiz oldu anlatmak iin kullan unu l r. att rma * Att i rmak i. att rmak Au aut gemesi. av * Atmak i yapt ini rmak. * Alt n k n' saltmas . * Top oyunlar topun kartak oyuncularn vuru oyun alann veya kale izgisinin arkas nda m n uyla n na

* Karada, denizde, glde veya akarsularda evcil olmayan hayvanlar vurma veya yakalama i i. * Bir hayvanbir ba hayvan n ka yemek iin yakalamas .

* Bu yollarla yakalanan hayvan. * Tuza d a rlen, kendisinden yararlan kimse. lan -av / -ev * Fiilden isim treten ek: s gr-ev, d-ev, i tre-v vb. na-v, le-v,

av avlanm tav tavlanm , * olan olmui ten gemi k yapacak bir yok. , i , art ey av dnemi * Av hayvanlarn avlanmas bu amala kullan av aralarn kullan nserbest oldu y n veya lan n lmasn u l n belirli blm. av kpe i * Taz , kopoy, za gibi ava yard letmeye al r ar mc k lmkpek. t av ku u * Avlan ku lan .

av mevsimi * Av dnemi. av yasa * Y av dnemi dnda kalan zamanda konulan yasak. l n ava kmak * avlanmak iin gitmek. avadanc * Eski Osmanl saray bir sf hademe. nda n avadanl k * Bir iyapmak, bir arac i onarmak iin kullan alet tak . lan m aval * Ticar senetlerde, demeden sorumlu olanlar dememesi hlinde nc bir ki alacakl senet n inin lara bedelini deyece ili verdigvence. ine kin i aval * Safl sersemlik derecesine varan (kimse). aval aval avam * Aptal bir biimde, aptal aptal. * Halka n atabakas . * Halk. * Kolayl kandlabilen veya aldat kla r labilen, aptal, bn. * Avanak gibi, avana uygun d biimde. a en

avanak avanaka

avanakl k * Avanak olma durumu, avanaka davran . avanakletmek k * aptalletmek, avanak gibi davranmak. k avangart * nc.

avans

* Alaca say zere nceden yap deme, ndelik, pe na lmak lan inat.

avans almak * ndelik almak. avans ekmek * ndelik ekmek. avans vermek * ndelik vermek. avanta * Bir kimsenin, emek vermeden sa kazan. lad

avantac * , bele bedavac karc i, . avantac l k * l bele bedavac karc k, ilik, l k. avantadan * bedavadan, bele ten. avantaj * stnlk sa layan yarar, kr. ey,

avantajl * Yarar sa layan, yararl (durum veya ey). avantajs z * Yarar sa lamayan, yarars z. avantr * Serven, macera. avantriyer * Servene at macerac lan, . Avar * Kuzeydo Kafkasya'da Da u Federe Cumhuriyeti'nde ya halk. stan ayan * III. - VI. yzy aras Mo llar nda olistan'da VI. - IX. yzy aras Orta Avrupa'da ya llar nda amhalk. * Bir geminin ba bir gemiden veya kdan a . ka y lmas * Kya dayan sandala y larak n lmas krekilere verilen komut. iin * e yaramaz, kt. * zerinde dnd ve kendisini ta milden ba z olarak al mekanizma. yan ms an

avara

avara

avara kasnak i lemek (veya dnmek) * hibir i yaramadan bo e una. avaraya almak * o blmn al n mas durdurmak. Avarca * Avarlarkulland dil. n avare

* siz, i gsz, ba , ba luk, aylak. siz bo bo avare dola mak * i i gsz, ba , aylak dola siz, siz bo mak. avare etmek * bir kimseyi i inden al koymak. avare olmak * i gsz dola siz mak. avarele me * Avarele durumu. mek avarele mek * Aylakletmek. k avarelik avar z * sizlik, ba luk, aylakl bo k. * Kazalar, bellar. * Engebeler, engeller, tmsekler, yzey biimleri. * Osmanl nceleri yalnola larda z anst durumlarda, sonralar srekli olarak halktan toplanan vergi. ise * Bir deniz yolculu unda geminin veya yknn grd zarar. * e sebeplerle dayan ln esnekli kaybetmi itli kl ve ini yapave yn. * Yksek ses, nara.

avarya

avaz

avaz avaz (ba rmak) * var gcyle ba rmak. avaz kt kadar * ok yksek sesle. avc * Avlanmay seven veya av kendine i edinen kimse. * Avc zg olan. lara * Ba hayvanlar ka yakalamakta usta olan (hayvan). * Bir byk bir istekle izleyen ve bulup ortaya eyi karan, tan kimse. tan avc eri * Piyade mangas her ere verilen ad. nda

avc hatt * Sava d ta mana do da ru n safta ilerleyen asker toplulu larak u. avc otu * D ie n igillerden, kokusuz, parlak zehirli bir bitki (Adonis). avc ua * D uaklar d man n rmek iin kullan uak. lan avc l k * Avc olma durumu veya i i.

avc etmek l k * avlanma ile u mak. ra

avcu ka nmak * halk inanna gre eline bir yerden para geeceanla i lmak. avcuna saymak * pe olarak demek. in avcunu yalamak * umdu ele geirememek. unu avcunun ii gibi bilmek * (bir yeri, bir ok iyi ve ayr l eyi) ntolarak bilmek. avcunun iinde tutmak * ona istedi yapt ini racak gte olmak. avcunun iine almak * bir kimseyi bask etkisi alt almak. ve na avdet * Dngeri gelme. , avdet etmek * dnmek, geri gelmek. avdet avene averaj * Ortalama. * Say . fark avg n * Duvarda suyun gemesi iin b lan delik veya st kapal yolu. rak su avisto avize * denmesi gereken polielere yaz ve "grld lan nde" anlam gelen bir terim. na * Tavana as lan, amdanl , lmbal , billr, cam veya metal ssl ayd nlatma arac . * (genellikle Musevler iin) dinine dnm slm olan. * Yardak lar.

avize a ac * Zambakgillerden, Amerika'dan dnyanher yan yay n na lmolan, avize biiminde sark iri ve beyaz k, iekli bir ss a (Yucca glosiosa). ac avlak avlama * Avlamak i i. * Voleybolda karoyuncularbo rakt ve yeti n b emeyeceyere topu yava indirip say i a alma. avlamak * Bir av veya l olarak ele geirmek. diri * Tuza d a rmek, kurnazl kand kla rmak. avlanma * Avlanmak i i. avlanmak * Av olan yer, av yeri. ok

* Avlamak i konu olmak. ine * Ava gitmek, ava kmak, av iin dola mak. avlatma avlatmak * Avlanmak i yapt ini rmak. avlu avokado avrat * Bir yapn veya yap n grubunun ortas kalan st a duvarla evrili alan. nda k, * Amerikan armudu (Persea americana). * Kad n. * Kar . , e * Avlatmak i yapt ini rma.

avrat pazar * Cariyelerin sat pazar. ld * Kad n teberi satt pazar yeri. nlar klar avret * Ut yeri.

Avrupa kay n * Avrupa'da yeti bir kaytr. en n Avrupa * Avrupal vergi, Avrupal benzer, Avrupal gibi. lara lara lar

Avrupal * Avrupa'da ya ayan, Avrupa halk olan kimse. ndan * Avrupa'ya zg olan, Avrupa ile ilgili (olan). Avrupal ma la * Avrupal mak. la Avrupal mak la * Avrupal n d lar nce, davranve ya lar benimsemek. ant n Avrupal l k * a olma, d ve davran bat da nce ta llerinde bulunma. Av ar avu * Bkz. Af ar. * Elin i taraf . * Elin yar yumulmu durumu. * Yar yumulmu alacamiktar. elin

avu (veya el) amak * dilenmek, para istemek, yard istemek. m avu avu * Her defas bir avu. nda * (para iin) Bol bol, pek ok. * Avulayarak. avu dolusu

* (para iin) Pek ok. avu ii * Elin parmak dipleri ile bilek aras ndaki i blm. avu ii kadar * pek kk, dar (yer). avulama * Avulamak i i.

avulamak * Avula kavramak, avula almak. avukat * Hak ve yasa i lerinde isteyenlere yol gstermeyi, mahkemelerde, devlet dairelerinde ba kalarn hakk n n aramay , korumay meslek edinen ve bunun iin yasangerektirdi n i artlar kimse. ta yan * Gerekmedihlde ba nsavunmas stlenen kimse. i kasn n avukat tutmak * adl i lemleri gere yerine getirmek iin bir avukata vekletname verip onu grevli k ince lmak. avukatl k * Avukat mesle i. * Avukat yapt i n . * Gereksiz, bo savunma. avun * Acn hafiflemesi veya unutulmas n , avuntu, teselli.

avundurma * Avundurmak i i. avundurmak * Oyalanmas sa n lamak. * Acn s hafifletmek, acn s unutturmak, teselli etmek. avunma avunmak * Avunmak i teselli. i, * Bir u arak acn eyle ra s unutmak, snt k lardan uzakla mak, teselli bulmak, mteselli olmak. * Oyalanmak; yetinmek. * (hayvan) Gebe kalmak. * nsan avutan teselli. ey,

avuntu

avurdu avurduna gemek * ok zay flamak. avurt * Yana a bo u hizas gelen blm. lu n z na

avurt satmak (veya avurt zavurt etmek) * beceremeyece i eyleri becerebilecekmi konu gibi mak. * korkutucu byk szler sylemek. avurt irmek i * yana i taraf n ndaki bo u su veya havayla doldurup kin duruma getirmek. lu i avurt nsz

* Dil ucunun n dama veya art dama arpmas olu ve dilin yanlar akan ses: Dil, bel, el, dal, a a ndan an ndan bal, al kelimelerindeki l nsz gibi. avurtlama * Avurtlamak i i. avurtlamak * Bylenmek. * al satmak, yksekten atmak. m avurtlar kmek (veya avurtlar birbirine gemek) * ok zay yznden belli olmak. flad avurtlu * al satan, yksekten atan. m

Avustralya kara tavu u * Seregillerden, erke kuyru lir biiminde ve ok ssl bir Avustralya ku (Maenura superba). inin u u Avustralyal * Avustralya kkenli olan (kimse). Avusturyal * Avusturya kkenli olan (kimse). avutma avutmak * Avutmak i teselli. i, * (bir kimsenin acn sntnYat rmak, teselli etmek. s veya k s) t * Oyalamak. * Avutan, teselli eden. * Avutulmak i i.

avutucu avutulma

avutulmak * Avutmak i konu olmak. ine Ay * Yer yuvarla n uydusu olan gk cismi, kamer. n * Y on iki blmnden her biri. l n * Art arda gelen iki yeni ay aras geen sre. nda * Bir ayherhangi bir gnnden ertesi ayayn n n gnne kadar geen veya yakla 30 gn olarak kabul k edilen sre. ay -ay / -ey * Birdenbire duyulan ac r rkme veya sevin anlat , a veya a rma, r. * simden isim treten ek: kol-ay, dz-ey, gn-ey, yz-ey vb.

-ay / -ey, y * Fiilden isim ve s treten ek: ol-ay, dene-y, yapa-y vb. fat ay a l * Ay aylas n , hale.

ay ayd hesap belli n, * anla lmayacak bir yok, hesap ortada, a ey k.

ay bal * Ay balgillerden, 3 m boyunda, grn balba benzeyen, kuyruk yzgeci hill biiminde olan, k na Akdeniz'de ya bir baltr, pervane bal, kemer bal (Mola mola). ayan k ay balgiller * Kemikli bal tak n engel eneliler alt tak na giren bir familya. klar mn m ay balta * A yar daire biiminde olan balta, teber. z m

ay ekirde i * Ay ie tohumu. inin * Genellikle vakit geirmek iin ii yenen kuru yemi idi. e ay dede * (ocuk dilinde) Ay.

ay dedeye misafir olmak * gece a yatmak, geceyi a geirmek. kta kta ay dnm * Ayba . ay evi ay gibi * Ayla. * Bkz. ay paras .

ay harmanlanmak * ayevresinde ayla olu n mak. ay * Ay yeryzne verdik. n i * Ay dolunay durumundaki parlak durumu, mehtap. n

ay karanl * Bulutlar arkas kalan ayyayd hafif ayd k. nda n nl ay modl * Gzlem aralar iinde ta ay ararmalar kullan ve ay yzne yumu ini n yan, t iin lan ak yapan ara. ay rmce i * Ay modl. ay paras (gibi) * (kadveya kiin) ok gzel. n z ay takvimi * Ay gkyzndeki grnen hareketine ve evrelerine gre dzenlenen takvim, kamer takvimi. n Ay tutulmas * Yer yuvarla n Gne Ay aras girmesiyle, Ay'yer yuvarlaglgesinde kalmas n ile na n , husuf. ay y z ld ay y l * Ay on iki kez yeni aydan yeni aya gelmesi iin geen sre (354 gn 8 saat). n aya * Trk bayra ndaki aya ve be y zdan olu simge. nl ld mu

* Elin parmak dipleriyle bilek aras ndaki i blm, avu ii; ayak taban . * Yapraklardz ve parlak blm. n aya d a mek * iilgisiz ve yetkisiz kimseler kar e mak. aya f a rlamak * h aya kalkmak. zla a aya kald a rmak * tel heyecana d ve rmek. aya kalkmak a * ayaklar zerinde durmak, dikilmek. * tel lanmak, telkap a lmak, heyecanlanmak. * (hasta) iyi olmak, iyile mek. * sayg gstermek iin oturma durumundan ayak zeri durumuna gemek. aya(veya ayaklar ) dola mak * yrrken tel ayaklar tan birbirine tak lmak. aya(veya ayaklar ) suya ermek * bir gereanlayarak akl gelmek. i ba na ayaal (veya al mak mamak) * bir yere srekli gitmek (veya gitmemek). ayad mek * Bkz. yolu d mek. ayadze basmak * glkleri yenerek ilerisinden korkmayacak bir duruma girmek. ayaile (veya kendi ayaile) gelmek * kendi iste gelmek veya emek ekilmeden elde edilmek. iyle ayau urlu * geldiyere u getirdi inan (ki i ur ine lan i). ayazengide * hemen yola kmak zere olan. ayayerden kesilmek * ayayere de olmak. mez * bir ta binip yaya yrmekten kurtulmak. ta ayayrten bar t * halkdzen iinde al n takiler sa n mas ba lar. aya (veya ayaklar kapanmak na na) * alal na yalvarmak. rcas * balanmak iin yalvarmak. aya (veya baca geirmek na na) * aceleyle bir giymek. eyi aya ba na olmak * (biri) bulundu yerden ayr na veya yapt isrdrmesine engel olmak. u lmas i aya ba na vurmak * nne bir engel karmak.

aya abuk na * bir yere allandan daha k srede gidip gelen. sa aya a na rmak * yan gelmesini istemek. na aya elme takmak na * biri yrrken ayaklar na ayak uzat d aras p rmek. * (birinin) i ykselmesine engel olmak. inde aya dolanmak (veya dola na mak) * ba na yapmay kas tasarlad ktlk kendi ba gelmek. na * i yapmakta olan birine engel olmak, yrmesine engel olmak. aya d na mek * ok yalvarmak. aya gelmek na * alak gnlllk gstererek birinin yan gelmek. na * emek ekilmeden elde edilmek. aya getirmek na * s sayg ra, gzetmeksizin birinin yan gelmesini sa na lamak. aya gitmek na * alak gnlllk ederek veya sayg gstererek birinin yan varmak. na aya ip takmak na * bir kimseyi eki tirmek. aya kira istemek na * gelmeye nazlanmak, gitmeye enmek. aya s su mu, so su mu dkelim? cak na uk * ender gelen bir konu yar a sitem, yar sevinle sylenen sz. aya enmemek na * hamarat olmak, ayak i lerini b kmadan, yorulmadan yapmak. aya donu yok, fesle ister (veya takar) ba nda en na * yoksullu bakmayarak ss ve gsteri una yapmak ister. aya (veya ayaklar) alt almak n n na * tek baca (veya bacaklar) kr zerine oturmak. n n vp aya (veya ayaklar) peyim n n * yalvarm. r aya alamamak n * a veya uyu dolayyla aya oynatamamak. r ma s n * allan bir yere gitmekten kendini alamamak. aya ba n lamak * engel olmak. aya ekmek n * ssgittibir yere artu k k i k ramaz olmak, ilgiyi kesmek. aya denk almak n * ba nkendisine yapmas kalarn ihtimali bulunan ktlklere karuyandavranmak. k * dikkat.

aya denk basmak n * dikkatli ve uyandavranmak. k aya giymek n * ayakkabn s giymek. aya kayd n rmak * bir yolunu bulup birini i inden veya grevinden uzaklarmak. t aya kesmek n * bir yere gitmez olmak, u ramamak. * ba n yere artu kas bir k ramaz duruma getirmek. aya srmek n * verilen bir ia i almak. rdan * bir yerden uzakla zere bulunmak. mak * halk inanna gre bir kimsenin gelmesi, ard ba n da gelmesine yol amak. ndan kalarn * lmek zere olmak. aya tek almak n * bir i iyi d te np dikkatli davranmak. aya vurmak n * ayakkab yara etmek. aya n aya yorgan gre uzatmak n na * giderini gelirine uydurmak. aya n (veya ayaklar) alt n nda * (yksek bir yerden) geni alan bir grr durumda. aya n (veya ayaklarn) alt peyim n n n * "pek ok yalvarm" anlam kullan r nda l r. aya n alt almak n na * tekme ile dvmek. aya n alt karpuz kabu koymak n na u * bir yolunu bulup bir kimseyi dzenle i inden uzaklarmak. t aya n ba zmek n n * karn amak. s bo * serbest davranmas engelleyen ili n kilere son vermek. aya n bast yerde ot bitmez n * u yere bereketsizlik, u rad ursuzluk getirir. aya n pabucu olamamak n * de ondan ok a erce aolmak. aya n pabucunu ba giymek n na * dengi olmayan bir kimseyle evlenmek. * de bir kimseyi stn bir yere geirmek. ersiz aya n tozu ile n * yoldan gelir gelmez, henz dinlenmeden. aya n tozunu silmeden n * henz yoldan gelmi ken. aya n trab n olmak * bir kimse ba bir kimseye kul gibi ba p onun her emrini yerine getirmek. ka lan

ayak

* Bacaklar bilekten a bulunan ve yere basan blm. n a da * Bacak. * Birtak m eylerin yerden ykseke durmas sa n layan dayak, destek veya bunlardan her biri. * Vcudun belden a ablm. * Byk bir a kar ikinci derecedeki akarsularher biri. rma an n * Gl aya . * Yry a k veya abukluk derecesi. n rl * Basamak. * Halk edebiyat uyak. nda * Halk edebiyat ko nda uklarda k yedekli dizelere verilen ad. sa * Yar ar veya 30,5 cm uzunlu m n undaki l birimi, kadem. * 30,4 cm de erinde ngiliz uzunluk ls birimi, fut. * (buzdolab llerinde) ngiliz ls fut'un kb al narak hesaplanan de er. * Bir do runun ba bir do ka ruyu veya bir dzlemi kestinokta. i * A adzeyde, s radan, baya .

ayak atmak * girmek. * ilk kez gitmek. ayak atmamak * bir yere hi gitmemek, u ramamak. ayak ayak stne atmak * otururken bir baca tekinin stne almak. n ayak ba * Bir yere veya bir i gidilmesine engel olan e ey. ayak basmak * bir yere varmak, ula mak. * girmek, gelmek, u ramak. * (bir yere veya mesle girmek, ba e) lanmak. ayak basmamak * bir yere hi u ramamak. ayak bile i * Bald r kemikleriyle tarak kemikleri aras bulunan ve yedi kemikten olu aya arka blm. nda an n ayak ekmek * kand rmaya al mak, avutmak. ayak detirmek i * talim yry k bir ad atmak yolu ile ad n kalarnkine uydurmak. nde sa m mlar ba n ayak diremek * bir d nceyi, bir davran sonuna kadar srdrmek, kendi tutumundan mamak. a ayak divan * Ola anst durumlarda o anda bulunulan yerde padi n kat yla bir konuyu gr ve karara ah lmas mek ba lamak iin yap toplant lan , ayakta toplanan meclis. * Ayakta yap sohbet. lan ayak i i ayak izi * Birtak getir gtr i m leri. * Herhangi bir zemin zerinde aya b iz. rakt n

ayak keseri * Ayakta durarak a yontmaya elveriuzun sapl a li keser. ayak kiras * Bir haber veya e getirene eme kark verilen para, ayak teri. ya ine l ayak makinesi * Ayak yard ile i m letilen makine. ayak oyunu * Hile. ayak sats c * Gezgin sat. c ayak srmek * verilen bir ia i almak. rdan * gnderilen yere isteile gitmemek. i ayak tak m * Grgszlkleri veya bilgisizlikleri dolayyla toplum iinde a s adurumda olan ki iler. ayak tara * Bkz. tarak. ayak tedavisi * Ayakta olu bir hastaln veya rahats tedavisi. an zln * Ayakta tedavi. ayak teri * Ayak parmaklar ndan pis kokulu salg aras kan . * Hizmet iin bir yere gnderilen kimseye verilen cret, ayak kiras .

ayak topu * Futbol. ayak tutmak * mani yar malar kar ndakine uymas nda s gereken uyavermek. ayak ucu * Yatanveya yat bir yerin ayak uzat yn, yeri. n lan lan * Ayak parmak ularn olu n turdu dar dayanak yzeyi. u

ayak uydurmak * yry ad atn kalarnkine uydurmak. te m ba n * kendi gidi davrann kasnkine benzetmek. ve ba n ayak vermek * at k malar dinleyicilerden biri uyak belirtmek. nda ayak yal n * Yal ayak. n ayak yapmak * birini aldatmak, kand iin dalavere evirmek. rmak ayakalt * Gelip geenlerin ok oldu yer. u ayakalt almak na * hakir grlmek, gzden lmak. kar

ayakalt b nda rakmak * ezilmesine, yok olmas gz yummak, korumamak. na ayakalt dola nda mak * bir i yaramad hlde herkesin i engel olacak biimde ortal dola e ine kta mak. ayakbast * Bir yere d dan gelen insan ve e ar yadan al vergi, toprakbast nan . ayakak * Merdiven, merdiven basama . * Dokuma tezgh ayakl. * ocuklar cambazlar ayaklar takyrdkleri ifte sk. n, n na p r * Ayak i lerinde kullan kimse. lan * Bir i sresince tutulan hizmeti. * Gezici sat, eri. c ayak n * Dokuma tezghlar atk nda ipliklerini hareket ettirmek iin ayakla bas tahta ayakl lan k.

ayak

ayakkab * zellikle sokakta ayakorumak iin giyilen ve alt ksele, lstik gibi dayan maddelerden yap ayak kl lan giyece pabu. i, ayakkab vurmak * (ayakkab ) ayazedelemek, ayarahatsetmek. z ayakkab c * Ayakkab yapan veya satan kimse, pabuu. * Ayakkab lan yer. sat ayakkabl c k * Ayakkabni pabuuluk. cn i, ayakkab n lar evirmek * konuk ayakkab n lar gidi ynne do dzgn biimde s ru ralamak. * baz davran konu gitmeye zorlamak. larla u ayakkab l k * Ayakkab konulan yer, ayakkab dolab . * Ayakkab yapmaya elveriolan (deri, ksele gibi li eyler). ayaklama * Ayaklamak i i.

ayaklamak * Ayakla lmek. ayakland rma * Ayakland i rmak i. ayakland rmak * Ayaklanmak i yapt ini rmak. ayaklanma * Ayaklanmak i i. * Birok kimsenin cebir ve iddet kullanarak devlet glerine kargelmesi, ba rma, isyan, k kald yam. ayaklanmak * (ocuk iin) Yrmeye ba lamak.

* (hasta iin) Yryebilir duruma gelmek. * Aya kalkgitmeye davranmak. a p * (birok kimse) Cebir ve iddet kullanarak devlet glerine kargelmek, ba kald rmak, isyan etmek. * Uyanmak, uyankalkmak. p ayaklar alt almak na * nem verilmesi gereken eyleri hie saymak, i nemek. ayaklar ba lar ayak olmak , ba * de kimseler ba geip, de kimseler ise en geride b lmak. ersiz a erli rak ayaklar dola mak * yrrken ayaklar birbirine tak lmak. ayaklar geri gitmek geri * bir yere gnlsz, istemeye istemeye gitmek. ayaklar de yere memek * ok sevinmek. ayaklar (veya aya kara su (veya sular) inmek na na) * uzun sre ayakta kalmak veya yrmekten ok yorulmak. ayaklar nsrmek * glkle yrmek, aya srmek. n ayaklar yerden kesmek n * bir ta binerek yrmekten kurtulmak. ta ayaklarn (veya aya n) ucuna basmak n n * ok yavasessiz, grlt yapmamaya zen gstererek yrmek. , ayakl * Ayaolan. * Bir destekle yere dayanan. * Ayakla i letilen.

ayakl canavar * ok hareketli, yaramaz, cin gibi ocuk. ayakl ma ko * Halk iirinde mstezat tarz sylenen deyi nda . ayakl ktphane * Pek ok konuda bilgisi olan, ok okumu ey ve renmi olan, sorulan her soruya cevap verebilen kimse. ayakl mani * Cinasl ayaklarla sylenen bir mani tr. ayakl k * Ayakla i letilen makinelerde aya bast yer, pedal. n * Ayak basacak yer. * Ayakak. * Taban. * Ayaolmayan.

ayaks z

ayaks zlar * Omurgal hayvanlarda amfibyumlar sfn en ilkel yaptrlerini iine alan bir tak n n l m. ayakta

* Aya kalkmdurumda. a * Tel, heyecanl l . ayakta kalmak * oturacak yer bulamamak. * ylmamak, kmemek. k * de yitirmemek, nemini korumak. erini ayakta tedavi * hastan yata yatlmas n a r gerekli grlmeyerek kendisine ayakta yap tedavi. lan ayakta tutmak * oturtmak gerekirken oturtmamak. * bozulmas ylmas kmesine engel olmak. na, k na, * bir kurulu ya un amas sa n lamak. ayakta tutmak * o sreklili sa eyin ini lamak. ayakta uyumak * a dalg k veya yorgun olmak. r n, a n ayaktan * (kesim hayvanlar canl iin) olarak. ayakta ayakucu ayakst * Arkadayoldahempa. , ; * Yeryznde bir noktada ekln gsterdido i rultudaki alt yn. * Oturmadan, ayakta durarak; k srede. sa * Acele olarak. * Hazyemek, festfut. r

ayakzeri * Ayakst. ayakyolu ayal * Kar . , e ayan yan * Belli, a k. * gelenler. leri * Senato yeleri. * n besin art yla idrar bo yer, abdesthane, hel, kademhane, memi nsan klar n altt hane, kenef, tuvalet.

ayan beyan * Besbelli, apa aseik. k, k ayan olmak * belli olmak, bilinir olmak. ayandon * 18 Ocak'ta ba layan bir f na. rt ayar

* Bir aygn gereken iyapabilmesi durumu. t i * Saatler iin belli bir yere gre kabul edilmi olan l. * Alt gm madenlerden yap eylerin saflderecesi. n, gibi lm k * Bir i veya bir davran gereken l. ta * De derecesi. er ayar etmek * (bir aygn) al n t mas dzeltmek, dzenli i duruma getirmek. ler ayarc * Esnafkulland l aletlerini denetleyen grevli. n

ayar bozuk * Belli bir ayar olmayan. * Ahlk, karakter veya akl yerinde olmayan. ayarlama * Ayarlamak i i.

ayarlamak * Bir lnn do unu belli bir rne gre dzeltmek, do rulu e rulamak. * Bir aygbelli bir i t yapabilecek duruma getirmek. * leri birbiriyle at mayacak veya zaman bitirecek biimde dzenlemek. nda * Kand rmak. ayarlanma * Ayarlanmak i i. ayarlanmak * Ayar edilmek, birbirine uygun duruma getirilmek. ayarlatma * Ayarlatmak i i. ayarlatmak * Ayar ettirmek. ayarl * (saat ve makine iin) Ayarlanm do al ru , sa mas lanm dzeltilmi , , dzenli, do ru. * (altve gm n iin) Belirli bir ayar olan.

ayarl pense * Vida, c ve musluk aksam srmak amac kullan a a ayarlanabilen zel alet. vata nk t yla lan, kl z ayars z * Ayar lmam ayar yap , bozuk, dzensiz. * Davran lsz. lar * (altve gm n iin) Belli bir ayar olmayan.

ayars k zl * Ayarsolma durumu. z * lszlk, dzensizlik. ayart ayart c * Ba tan karma. * Ba tan karan, do yoldan sapt ayartan. ru ran,

ayartl c k * Ayartn yapt i cn .

ayart lma

* Ayart i lmak i.

ayart lmak * Ayartmak i konu olmak. ine ayartma * Ayartmak i i. ayartmak * Ba tan karmak, do yoldan sapt ru rmak. * Kand rmak. * Birini, al yerden ayp ba n yan al t r kasn nda maya kand rmak. * Duru, sakin havada kuru so kan uk. * (hava ve gece iin) So uk. ayaz kesmek * uzun sre so kal ukta p mek. ayaz pakol geziyor a * d da ok so var. ar uk ayaz vurmak * (sebze ve meyveler iin) donmak. ayaza ekmek * kn kuru so artmak. uk ayazda kalmak * so kalmak. ukta * bo beklemek, eline bir gememek. yere ey ayazlama * Ayazlamak i i. ayazlamak * (hava) Ayaza evirmek. * Ayazda kal p mek. * Bo beklemek, eline bir gememek. yere ey ayazlandlma r * Ayazlandlmak durumu. r ayazlandlmak r * Ayazlanmas lanmak. sa ayazlandlmrak r * Halk inanna gre s tedavisinde kullan zere rakn a balkonda veya d da bekletilmi tma lmak n larak ar hli. ayazland rma * Ayazland durumu. rmak ayazland rmak * Ayazlanmas sa n lamak. ayazlanma * Ayazlanmak i i. ayazlanmak

ayaz

* Ayazda b l so rak p umak. ayazlatma * Ayazlatmak i i. ayazlatmak * So bekletmek. ukta * Ayazda so utmak. ayazl k ayazma ayba * Evlerde serinlemek iin kullan n ayer, tahtabobalkon, taraa. lan k , * Rumlarkutsal sayd kaynak veya p n klar nar. * Ay ilk gn, ay dnm. n * Ay ilk gn. n

aybaolmak * (kadn) ayda bir dl yata n kan gelmek, det grmek. ndan aybeay * Aydan aya, ay ay olarak. aya * Ay ilk gnlerinde ald yay biimi, hill. n * Bayrak ve sancak direklerinin tepesindeki pirinten yap y zl alem. lmay ld ss,

ayie i

* Birle ikgillerden, sar renkli ieok iri olan, yurdumuzda ok yeti i tirilen bir bitki, gn ie gnebakan; i, gndnd (Helianthus annuus). * Bu bitkinin ya kar tohumu. lan ayieya i * Ay ie inden lan ya kar . ayre i * tar ceviz konularak ay biiminde yap ine n, lmrek.

ayda y bir lda * ok seyrek olarak. aydemir ayd n * I alan, kl nl k , ayd k. * Kltrl, okumugrgl, ileri d , nceli (kimse), mnevver. * Kolayca anla kadar a(sz veya yaz vaz lacak k ), h. ayd nger * Parlak yzeyli, saydam, mimarl izim iin kullan zel bir k kta lan t. * Yz yay biiminde bir e keser. it

ayd nlanma * Ayd nlanmak i i. * Bir sorun zerine gerekadar bilgi edinme, tenevvr. i * Bir yzeyin, kar na konulan e k kaynaklarn say ile orantolarak ayd k grnmesi. s it n s l nl ayd nlanmak * Ayd k olmak. nl * Bir sorun zerine gerekadar bilgi edinmek, tenevvr etmek. i

ayd c nlat * Ayd k verici. nl * Bir sorunla ilgili gerekli bilgileri veren. ayd lma nlat * Ayd lmak i nlat i. ayd lmak nlat * Ayd nlatmak i konu olmak. ine ayd nlatma * Ayd nlatmak i i. * Sahnelerin klandlmas i. r i ayd nlatmak * Karanl giderip grnr duruma getirmek. * Bir sorun zerine bilgi vermek. ayd k nl * Bir yeri ayd nlatan g, k. * I alan. k * Kolay anla derecede aolan, vaz lacak k h. * Ktlkten uzak, temiz, saf. * Bir yapn ortas gelen oda ve br blmlerin k almas damortas zemine kadar a n na iin, n ndan lan

bo luk.

ayd kler nl * Ayd klar nl lmeye yarayan ayglksmetre. t, ayet * Kur'an surelerini olu turan cmlelerden her biri. ayg n * Bitkin.

aygbayg n n * Gsz, ok yorgun, bitkin. * Duyguda ly ka rm . * Kendinden geercesine vurgun. k, ayg r * Dam k erkek at. zl

ayg r deposu * Ayg n bak byk ah rlar ld r. ayg r gibi ayg t * Birok paradan yap cihaz. lmalet, * Vcutta belirli bir grevin sa lanmas yarayan organlarhepsi, cihaz. na n * Birka aletin uygun biimde eklenmesinden olu turulan ve baz deneylerin yap na yarayan tak belli lmas m. ay-gn takvimi * Gne grnen hareketlerine gre dzenlenen takvim. in ay-gn y l * Hem ay evreleri de imi hem de gne gkyzndeki grnen hareketi gz nne al i in narak dzenlenmi olan takvim y l . * iri yar csseli, gl (kimse).

ay

* Memelilerin et obur tak ndan, be m parmakl , tabanlar basarak yryen, yurdumuzda boz tr na bulunan, iri gvdeli hayvan (Ursus arctos). * Kaba saba. ay bal * Fok. ay gibi * iri yar . * kaba, anlay z (kimse). s

ay grdm, y za itibar (veya minnetim) yok ld m * bir en iyisine al ktan sonra ondan a eyin t aolanlar beni doyuramaz. ay grmeden bayram etme * bir i gerekle meden ona oldu gzyle bak sevinilmemelidir. l p ay gl * enekliler sfn d ie ki n n n igiller familyas bir k tr (Peconia corollina). ndan akay ay zm * Fundagillerden, kk taneli yemi veren, tyl bir bitki (Arbutus uva ursi). ler ay yavrusu ile oynuyor * iri ve yeti birinin ufak tefek birine, bir ocu el yapmas gcn onda denemesi kar nda kin a akas veya s ay plama yollu sylenir. ay yry * Gergin kol ve bacaklarla drt ayak yrme. ay baca * ift yan yelkenlerden birini sa birini soldan kullanma biimi. dan, ayn b yzne vurmak * birinin kusurunu yzne sylemek. ay an bo ay c * yar ri , kaba ve anlay z (kimse). s * Ay oynatmay edinen kimse. i * Sert, kaba ve hoyrat (kimse). * Ayn i mesle cn i, i. * Memeli et oburlardan, ay iine alan bir familya. lar * Sarho u veya bayg gemi lu nl olan. * Sarho u gemi biimde. lu bir * Anlay, uyan l k. ay pirincin ta ! kla n * bir i pek kark ve iinden lmaz durumda oldu anlatmak iin kullan in k unu l r. ay klama * Ay klamak i i. ay klamak

ayl c k ay giller ay k

* Bir iinden, iyaramayan, gereksiz veya istenmeyen taneleri veya maddeleri ayp eyin e r karmak, temizlemek. * Bir grevde gereksiz grlenleri i inden ay rmak. ay klanma * Ay klanmak i i. * Ya varl ayan klarda ortam n artlar en iyi uyan trlerin veya bireylerin reyip kalmas na , uyamayanlar n yok olmas fa. , st ay klanmak * Ay klamak i konu olmak. ine ay klatma * Ay klatmak i i. ay klatmak * Ay klamak i yapt ini rmak. ay k kl * Ayolma durumu. k ay kmak * Ay lmak, kendine gelmek, uyanmak, akl gelmek. ba na

ay kula * uha ie bir tr (Primula auricula). inin ay l k * Kabal kaba davran k, .

ay etmek l k * kaba davranmak. ay bay l p lmak * birini kendinden geercesine sevmek. * a lde sinir bunal r mlar geirmek. ay lma ay lmak * Ay i lmak i. * Sarho bayg k gibi bir durumdan kurtulmak, kendine gelmek. luk, nl * Akl gelip geregrmek. ba na i * imi kimsenin duydu ba r ve sersemlik, mahmurluk. ki bir u as * Ay ltmak i i. * Ay n lamak. lmas sa -ay / -eyim m * kipi tekil 1. kieki: yaz-ay iz-eyim, oku-y-ay bekle-y-eyim vb. stek i m, m, ay n * Arap alfabesinde on sekizinci, Osmanl alfabesinde yirmi birinci harf.

ay lt ay ltma ay ltmak

ayon drd n * Dolunay.

ayon drd gibi n * yz ok gzel (kadveya k n z). ay nga * Kaak ttn, ttn.

ay ngac * Ttn kaak. s ay l ngac k * Ttn kaak l. ayn k trks var, k da Ahlat stne n rk rk * bir kimsenin hep ayneyi veya hikyeyi anlatmas nda sylenir. kar s ay atlatmak nlar * bu harfin gsterdiArapaya zg sesi g i rtlakta bo umlamaya al mak. ay p * Toplumun ahlk kurallar aykolan, utan durum veya davran na r lacak . * Kusur, eksiklik. * Utan veren. ayetmek (veya yapmak) p * yakks davranmak. zca ayyerler p * vcutta rtl tutulmas gereken yerler. ay plama * Ay plamak i takbih. i,

ay plamak * K namak, takbih etmek. ay planma * Ay planmak i i. ay planmak * Ay plamak i konu olmak. ine ay pl ay z ps * Ay, kusuru olan. b * Ay, kusuru olmayan. b

ay r sylemesi pt * "bunu sylemek size karsaygzlolacak, ama sylemek zorunday anlam zr dilemek iin s k m" nda kullan l r. * vnmek gibi olmasama. n ay ra ay ran ayc r * Ay zelliveya gc olan. rma i aym r * Cisimleri, birle veya ayrma u ime ratarak niteliklerini belirtmede kullan madde, miyar. lan * I n gelerine ay zelliolan. yal rma i

* Ay rmak i i. aym yapmak r * e davran bulunmamak, fark gzetmek. it ta aym yaratmak r * farkl l karmak, ikilik ortaya atmak. k aymlama r * Aym yapmak i r i. aymlamak r * Aym yapmak. r ay rma * Ay rmak i i. ay rma ay rmak * Bir benzerlerinden ay etmeye yarayan durum veya ge, farika. eyi rt * Blmek. * Bir btnden bir paray herhangi bir amala bir tarafa koymak, saklamak. * Bir yeri bir engelle blmek. * Birbirinden uzaklarmak. t * Nitelik de ikli anlamak. i ini * Semek. * veya daha ok kimse aras ki ndaki anla , uzla bozmak. may may * Farkl davranmak, fark gzetmek. * (bir veya yeri) Bir veya kimse iin kullanmay ey ey belirlemek, tahsis etmek.

ay edilmek rt * Ay etmek i konu olmak. rt ine ay etmek rt * Birka birbirinden ay nitelianlamak, tefrik etmek, temyiz etmek. eyi ran i ay rt ay rtma ay rtmak ay rtman * S navlarda, sorular haz n rlanmas notlarverilmesine kadar btn de ndan n erlendirme al malar na kat grevli, mmeyyiz. lan ay rtmanl k * Ay rtmangrevi, mmeyyizlik. n ay t * Mine ie igillerden, Akdeniz evresinde yeti mavi, beyaz veya menekrenginde iekler aan, 1-2 m en, e boyunda bir a k, hay(Vitex agnus-castus). a t ay kaval almak ya * anlay z bir kimseye bir anlatmaya al s ey mak. ay vurmadan postunu satmak y * henz ele gememi zerinde hesap yapmak. bir ey * Ayn cinsten olan aras eyler ndaki ince fark, nans. * Ay rtmak i i. * Ay rmak i yapt ini rmak.

ayin

* Din tren, ibadet. * Mevlev tekkelerinde okunan a bestelerin biimi. r * Mevlev ve Bektatekkelerinde kadve erke birlikte kat din mzikli sohbet treni. n in ld, * Allm do diye bellenmi uygun olmayan, kar ters, mugayir. a, ru e t, * Gidilen yol zerinde olmaygidi p ynne ters d en. * apraz, ters. * Btn noktalar dzlemde bulunmayan. ayn

ayinicem ayk r

ayk do r rular * Ayn dzlemde bulunmayan do rular. ayk d r mek * uygun gelmemek, ters gelmek, ters d mek. ayk katmanla r ma * Katmanlar dzenli bir biimde olmayan katmanla ma. ayk olmak r * ters olmak, z t olmak. ayklama r * Ayklamak i r i. ayklamak r * Dikey olarak gelmek; kestirmeden gitmek, dz yoldan ayr lmak. aykla r ma * Aykla i r mak i. aykla r mak * Aykduruma gelmek. r aykl r k * Aykolma durumu, mugayeret, muhalefet. r ayla * Ay ve baz ld n dolay n y zlar ndaki k evresi, ay a , hale. l * Baz kutsal ki ilerin baetraf gsterilen k evresi. nda * siz, bo gezen, avare. * siz, bir yapmayarak. ey

aylak

aylak olmak * bo olmak, yapacak bir i ta i olmamak, bo oturmak. aylak * Temelli iolmayan i i i.

aylak l k * Temelli i sahibi olmama durumu. * sizlik, avarelik. aylakl k * Aylak olma durumu, i sizlik, avarelik.

aylakletmek k * bo durmak, bo oturmak, i gsz dola siz mak, al mamak. aylama aylamak * Beklemek. * Srmek, devam etmek. * Ay dolduran bir sre geirmek, aylarca kalmak. ayland z * Sedef otugillerden, Avrupa'ya in'den getirilmik zamanda yeti boy att iin bir glge a olarak , sa ip ac dikilen, kt kokan bir a kokar a (Ailanthus glandulosa). a, a aylanma * Aylanmak i i. * Aylamak i i.

aylanmak * Bir yerin evresinde dolanmak. ayl * zerinde ay biimi bulunan. * Ay olan, mehtapl .

ayl gemek a * al kar olarak her ay belirli bir para al mas l nacak bir i ba e lamak. * gndelikten veya cretten kadroya gemek. ayl k * Birine, grevi kar olarak veya geimi iin her ay denen para, maa l . * Bir ay iinde olan veya bir ay sren. * Ayda bir kez yap veya lan kan. * ... aydan beri var olan. * Ay olarak, bir ay iin.

aylalmak k * bir aylal kar para almak. k ma lnda aylba k lamak * emekli olan veya ba sebeplerle al ka mayanlara her ay iin belirli bir paray demeyi stlenmek. aylvermek k * aylolarak stlenilen paray k demek. ayl k * Ayl al kimse. kla an * Ba geliri olmayyalnald ayl geinen kimse. ka p z kla * Aylalan (kimse), maa. k l * Kar ayl denen. kla l * Aymak i i. * Kendine gelmek, akl gelmek, ay ba na lmak. * Gereanlamak. i * evresinde olup bitenlerin fark varmayan, gafil. na

ayl kl

ayma aymak

aymaz

aymazl k * evresinde olup bitenlerin fark varamama durumu, aymaza yak na durum, gaflet. acak ayn ayna * Gz. * I tan, varl n grntsn veren, cill s cam. yans klar ve rl * Gemilerde i areti erlerin kulland drbn. * Ak ve anaforun birle i yerde olu su burgac nt ti an . * Do ramac ve yapl ereve iine geirilen tahta veya ta l k c kta levha. * Kre yass blm. in u * (atlarda) Diz kapa . * bir durumda, yolunda. yi * (Karagz oyununda) Perde. * Bir olay durumu yans gz nnde canland olay, durum, , bir tan, ran ey. * dmdz ve parlak. * (deniz iin) k ltz, durgun. ms ayna ta * Yap t ve e gibi yerlere konan yazveya yazz ssl ta , an me l s levha. ayna t rna * Aynay duvara tutturmak iin kullan nikel veya kromla kaplanmmetal paras lan . aynabakar * Byk, yumurtams rmms , k z mavi renkli bir erik tr. aynac * Ayna yapan veya satan kimse. * Hileci, i hile kar ran. ine t * Aynacn yapt i n veya aynac olma durumu. * Aynas olan. * Parlak yzl, yakkl , gzel. aynal sazan * zerinde az say byk pullar bulunan bir tr sazan bal. da aynal k * Geminin ve ba bulundu limanad lan, dz veya az yuvarlak kblm. l u n yaz

ayna gibi

aynac l k aynal

aynaltahtas k * Sandallar ktaraflar oturans n n nda n rt dayamas yarayan tahta. na aynas z * Aynas olmayan. * Ho gitmeyen, kt, yakks irkin, ters, biimsiz. a z, * Polis.

aynas k zl * Aynasolma durumu. z aynaz * Batakl k.

aynaz aynen ayn

* Ky oyunlar yneten kimse. n * Oldu gibi, de tirmeden, ayn u i yla. * Ba de yine o. kas il, * Ay edilemeyecek kadar benzeri zde t s rt i, pk. * De meyen, aralar ayr olmayan. i nda m

ayn z a kullanmak * ayneyi sylemek, ayn nceyi ileri srmek. d ayn ya kap kmak * sonu bak ndan fark etmemek, ayn m sonuca varmak. ayn potada erimek * benzer konular sorunlar ve birlikte d nmek veya de erlendirmek. ayn telden almak * ayneyi sylemek. ayn yolun yolcusu * kt sonlar birbirine e olan. ayn zamanda * Hem de, bununla birlikte. ayn l k ayn sefa ayn yla ayn * Gzle ilgili. ayn ayn hak haklar. ayniyat ayniyet * Para olarak de madde olarak verilen. il, * Ta r veya ta n nmaz zerinde do rudan do egemenlik yetkisi veren ve herkese karileri srlebilen ruya * Ayn olma durumu, zde ayniyet. lik, * Birle ikgillerden, iekleri sar renkli bir kbitkisi (Calendula arvensis). r * Hibir deiklik olmadan, oldu gibi. i u

* Kullan lmaya veya harcamaya elveri ta li, nmas kolay e ya. * Ayn zde l k, lik.

ayn tayniyum * Bkz. einsteiniyum. ayol ayra * Daha ok kad n kulland bir seslenme sz. nlar * Yay ayra.

ayra amak * sz veya yaz iine, as l konu ile ilgisi az olan bir blm srmak. k t ayran * St veya yo yay alkalanarak yaal ktan sonra kalan sulu blm. urt kta nd * Yo urdu suland rarak yap iecek. lan

ayran a zl * Aptal, budala, sersem. ayran budalas * Aptal, sersem. ayran delisi * Bn, safdil. ayran gnll * abuk olan. k ayranc * Ayran yapan veya satan kimse.

ayranc l k * Ayran yapsatma i p i. ayran kabarmak * fkelenmek, co mak. * a bir cinsel arzu duymak. r ayran imeye, atla (veya taht yok revanla) gider s maya * yoksullu bakmadan gsteri una yapmaya kalkanlar glnl anlatmak iin kullan n n l r. ayran budur, yar sudur m s * yap bir i yar yamalak oldu bildirilmek iin kullan lan in m u l r. ayranla ma * Ayranla zelliveya durumu. mak i ayranla mak * Ayran durumuna gelmek. ayr * Yerleri bir olmayan. * Ba ba trl. ka, ka * Yaln tek ba olan. z, na ayr ayr * Birbirinden ayr olan, deik. i * Her biri iin. * (her biri) Ayr olarak. ayr m bas * Genellikle bir dergide yay mlanmbilimsel bir yazn ayr bro olarak bas . n bir r m ayr ekmek ba * topluluktan ayr kendi ba i l p yapmak. na ayr cinsten * Farkl da olan, heterojen. yap ayr anak yaprakl lar

* anak yapraklar birbirine biti olmayan bitkiler. mi ayr mek d * birbirinden uzakta kalmak. * uyu mamak. ayr gayr bilmemek (veya ayr gayr olmamak) s s * birbirinden hibir esirgemeyecek durumda olmak. ey ayr yapmak sei * birka aras fark gzetmek. ey nda ayr yaprakl ta lar * Ta yapraklar birbirine biti olmayyan yana yer almbulunan bitkiler. ik p ayr tutmak * farkl davranmak. ayr ca * Ayr olarak. * Ayr nem verilerek. bir * Bundan ba ka. ayr cal ayr k cal * Ba ndan ayr stn tutulma durumu, imtiyaz. kalar ve ayr k tan cal nmak (veya gstermek) * ba ndan ayr stn tutmak. kalar ve ayr kl cal * Ayr olan, ayr k tan imtiyazl cal cal nan, . ayr ks cal z * Ayr olmayan, ayr k tan cal cal nmayan, imtiyazs z. ayr z cas * Ayr tutulmadan, istisnas z. ayr ayr k * Yol kav yolun ayr yer. a iki , ld * Ayr lm . * Ayr tutulan, ba kalar benzemeyen, ayr , mstesna. na cal * Kur'a d, mstesna. * Ayrotu. k * Dzgn ve uygun olmayan, arp k. * Ba na benzemeyen, ayr kalar tutulan, mstesna.

ayrkme k * Ortak elemanlar olmayan kme. ayrotu k * Bu daygillerden, kk hekimlikte idrar sktrcu olarak kullan yaban bir bitki (Agropyrum repens). lan ayr kl ayr k kl * Ayr tutulmubenzerlerine uymayan, kural d olan, istisna. , * Ayr olma durumu, ayr kl tutma, ayr tutulma, istisna.

* Bir konik (elips, daire, parabol, hiperbol) zerinde hareket eden bir cismi, oda veya merkeze birle a tiren do runun byk eksen ile yapt a . * nermelerin birbirine ba lanmas leminde ya ... ya ve ya da ile gsterilen ili i ki. * Kaplamlar birbirinden ayr olmakla birlikte ayn n cinsin kaplam giren kavramlar aras yak na ndaki ba . lant ayr ks * Allagelmi ve davran aykolan, eksantrik. tre lara r ayr ay ks * Ay yrngesindeki en beri noktas art arda iki gei n ndan i aras ndaki sre fark .

ayr y ks l * Yerin kendi yrngesindeki gnberi noktas art arda iki geiaras ndan i ndaki sre fark . ayr l ks k * Ayr olma durumu. ks ayr z ks * Hibir ayr olmadan veya hibirini ayrtutmaksn, istisnas bilistisna. k z z, ayr lanma * Ayr lanmak durumu. ayr lanmak * Ayr duruma gelmek. ayr ma la * Ayr mak i teferrt. la i,

ayr mak la * Benzerleri aras ayr yeri ve nemi olmak, teferrt etmek. nda bir ayr l ayr l k * Ayr lmolan, ayr duran, munfas l. * Ayr olma durumu. * Birinden uzak d me. * D nce, gr veya duygu aras ndaki uymazl mubayenet. k, * Evlilik birli yargkarar geici bir sre iin kaldlmas inin ile r . * Ayr i lmak i veya biimi. ayrma l * Ayrmak i l i veya durumu.

ayr l

ayrmak l * Birbirinden ayr lmak. ayr lma * Ayr i lmak i. * Bir bimeden geen beyaz trl renklerde grnmesi. n * Ay rmak i konu olmak. ine * Bir yerden, bir kimseden, bir eyden uzakla mak. * (kar koca iin) Evlilik birli bozmak. ve ini

ayr lmak

ayr lmazl k * zelliklerin, kendilerini ta nesnelerle; ilineklerin tzle ba s c kar . yan lant, kall k t

ayr m

* Ay rmak i tefrik. i, * Bir kimse veya nesnenin bir ba yla kar r kas lmamas sa t n layan ayr benzer l k; eyleri birbirinden ay ran zellik, ba k, fark. kal * Alt blm. * Cinsleri ve trleri birbirinden ay ana karakter, fark. ran * Ayr noktas lma . * Bir veya daha ok sahne iinde geli tirilip, olay tamamlanmbir paras veren film bl n n . ayr mlama * Senaryonun haz rlanmas geli nda tirim ile evrim senaryosu aras yer alan, senaryonun sahne ve nda ayr nbelirlendi baca karakterlerin ayr lar izildi konu mlarn i, l nt yla i, malarson biimini ald a n ama. ayr ma mla * Ayr mak i farkl ma. mla i, la * Hcrelerin veya canl organizmalar i n levlerine veya ya aytrlerine ili yap nitelik kazanmas kin sal , farkl ma. la * Bir i kayankat mas n la srecinde yer ve zamana gre ayr n ortaya mlar kmas , farkl ma. la ayr mak mla * Ayr duruma gelmek, farkl mak. ml la ayr ml * Ayr olan, aralar ayr bulunan, deik, farkl m nda m i .

ayr l ml k * Ayr olma durumu, farkl ml l k. ayr msama * Ayr msamak i i veya durumu. ayr msamak * Bir anlamak, bir grmek, fark etmek. eyi eyi ayr z ms * Ayr olmayan, ayn ml , farks z.

ayr zl ms k * Ayr z olma durumu, farks k. ms zl ayr nt * Bir btnn nemce ikinci derecede olan gelerinden her biri, detay. * Edebiyat veya sanat eserlerinde bir btnn gelerinden her biri, teferruat, tafsilt. * Bir tiyatro eserinde ana d nceye yard olan kelime, cmle veya e mc ya.

ayr lara inmek nt * bir konuyu en kk noktas kadar inceleyip ararmak. na t ayr l nt * Ayr s nt olan, teferruatl , tafsiltl , detayl , mufassal. ayrk * Ayr olan. m * Ayr trden, e e muhtelif. it it,

ayrkl k * Ayrk olma durumu. ayrm * Ayr i mak i.

ayr ma

* Ayr i mak i. * Molekllerin, trl etkenlerle geici olarak daha yal atom ve molekllere blnmesi, tahalll. n * Birbirinden ayr lmak, birlibozmak. i * Molekller, trl etkenler sebebiyle geici olarak daha yalatom veya molekllere blnmek. n

ayr mak

ayr rma t * Ayr rmak i t i. ayr rmak t * Btnn bozulmas sebep olmak. na * Ayr n lamak. mas sa ayr t aysar * Ay etkisiyle huyunun de tisan (kimse). n i i lan * De ken huylu, karars(kimse). i z aysberg * Buz da . aysfild ays z * Buzla, bankiz. * Ay olmayan (gkyz, gece). * dzlemin ara kesiti. ki

ay n ekad * K ks lezzetli bir tr taze fasulye. l z, ayt ma * Ayt i mak i. ayt mak * At mak, tart mnaka etmek. mak, a * Halk airleri belli bir ayak erevesinde karkl at l mak. * Glgillerden, iekleri iri ve pembe, yapraklarn alt n tyl, orta ykseklikte bir a (Cydonia vulgaris). a * Bu a n byk, sar ac renkte, tyl, mayhodokusu serte, ufak ekirdekli meyvesi. ,

ayva

ayva gbekli * gbeukur olan (kimse). i ayva ho af * Ayvadan yap ho lan af. ayva kompostosu * Ayvadan yap komposto. lan ayva marmeld * Ayva ve ekerden yap ezme. lan ayva reeli * Ayva ve ekerden yap kokulu reel. lan ayva ty * Vcuttaki ince, sar tyler.

ayvadana ayval k ayvan

* Yksekli15-70 cm , styl, soluk sar i k iekli, ok yk ve otsu bir bitki (Achillea nobilis). ll * Ayva a n ok bulundu yer. alarn u * Teras, sundurma. * Bir taraf ya aolan oda. d ar k

ayvay yemek * kt duruma d mek, ibozulmak. i ayvaz * Byk konaklarda mutfak ve yemek hizmetlerinde al r u lan ak. t * Koca, erkek, e . ayvaz kasap hep bir hesap * ha yle ha byle, ikisi de bir. ayvazl k ayyar ayyarl k ayya * kiye d ikici, iken, bekri. kn, ayyak l ayyuk * Ayya olma durumu. * G en yksek yeri. n * G kuzey yar kresinde bulunan bir tak y z en parlak y z n m m ldn ld. * Ayvaz grevi. n * Dolandc r, hilekr. * Dolandc rl k.

ayyuka kmak * (ses iin) ykselmek. * (dedikodu iin) herkese duyulmak, yay lmak. Az az * Azot'un k lmas gaz N k salt . Bu saltmas de gsterilir. ile * Allmolandan, umulandan veya gerekenden eksik, ok kar . t * Nicelik, g, nitelik, sre bak ndan eksiklik bildirir. m * Uzun sreli, yava yava . * Kk llerle. * Bir para, biraz.

az az

az buuk

az bulmak * yeterli grmemek, az saymak, az msamak. az buz olmamak

* (bir az ey) msanacak kadar olmak. az ok * Bir para, olduka. az daha az de il! * az kals neredeyse. n, * birinin herhangi bir karakter bak ndan grnd gibi olmadn m anlatmak iin sylenir.

az geli mi * geli gecikmi mesi olan. * e dzeyi d kalm retimi daha ok ilkel tar dayanan, do kaynaklar gere itim k , ma al n ince de erlendiremeyen (lke). az gelmek * yetmemek, daha ok istemek. az grmek * umdu undan eksik bulmak. * az msamak. az gnn adam olmamak * ok ya grm amok , bulunmak. az kald (veya az kals n) * bir i olmas in , gerekle mesi, bitmesi ok yak olmadn nken anlat r. az tamah ok ziyan getirir * h ve pinti insan her zaman zararl kar. rsl aza * Organlar, vcut paralar . * ye. * Vcut paras , organ.

aza o bakmamak a * olanla yetinmek. aza sormu "nereye?" "o yan demi lar: un na" * kk kazanlar bile hep varl kimselere d inanc belirtir. n kl t n azade * Ba , erkin, serbest. bo * Ba , erkin, serbest olarak grltden azade ya bo amak.

azade azade * bir eyden kurtulmuuzak. , azadelik * Azade olma durumu, serbestlik. azalma azalmak * Azalmak i eksilme, tenakus. i, * Az denecek bir miktara inmek veya eskisinden az bir duruma gelmek. * Etkisini yitirmek, hafiflemek. * Azaltmak i i.

azaltma

azaltmak

* Az denecek bir miktara indirmek veya eskisinden az bir duruma getirmek, k rmak. * Etkisini yitirmesine sebep olmak, hafifletmek. * Ululuk, byklk. * Gurur. * Grkem, heybet. * Debdebe. * al kurum, tekebbr. m,

azamet

azamet satmak * byklk taslamak, al satmak, bbrlenmek. m azametli * Ulu, ok byk. * Gururlu. * Grkemli, heybetli. * Debdebeli. * al , kurumlu. ml * En byk, en yksek, en ok, maksimum. azap * (Mslmanl Dnyada gnah i kta) lemi olanlara ahrette verilecek ceza. * Organik veya ruh byk snt k , ezin. * (Anadolu'nun birok blgesinde) iftlik u a . * Anadolu beyliklerinde donanmadaki grevlerde kullan asker. lan

azam

azap

azap ekmek * ahrette ceza grmek. * ok byk snt u k ya ramak. azap vermek * ac ektirmek, zmek. azar azar azar * Paylama. * Sreyi uzatarak, yava yava az. , az * Kk llerle.

azar i itmek * azarlanmak. azarlama * Azarlamak ipaylama. i, azarlamak * Paylamak, tekdir etmek. azarlanma * Azarlanmak ipaylanma. i, azarlanmak * Azarlamak i konu olmak, paylanmak, kt szle kar mak. ine la

azarlatma * Azarlatmak i i. azarlatmak * Azarlamak i yapt veya azarlanmas yol amak. ini rmak na azat * Serbest b rakma. * Okullarda paydos. * Serbest b lmolan. rak azat etmek * serbest b rakmak, sal vermek. * (kle ve cariyeler iin) zgrl geri vermek. n azat eylemek * azat etmek. azatl * Azat edilmi (cariye veya kle). azatl k * Azat olma durumu, serbestlik. * Azat edilme vakti gelmi olan (cariye, kle). * Azat edilemez. * Olduka az.

azats z azca

azdlma r * Azdlmak i r i. azdlmak r * Azmas yol amak. na azd rma azd rmak * Azd rmak i i. * Azmas sebep olmak. na * Azgduruma getirmek. n * martmak. * Kt davranveya al klara srklemek, yoldan kanl karmak. * Aalya. Azerbaycanl * Azerbaycan halk olan kimse. ndan Azer * Azerbaycan Cumhuriye'tinde ve gney Azerbaycan'da ( ran'da) ya Trk soylu halk veya bu halktan ayan olan kimse. * Azer halk zg olan, Azer halk ilgili (olan). na ile Azerce azg n * Azerbaycan Trkesi. * Azmolan.

azelya

* (ten iin) abuk iltihaplanan, yaras hemen kapanmayan. * (ocuk iin) ok yaramaz. * Cinsel istekleri a olan. r azg ma nla * Azg mak i nla i. azg mak nla * Azgduruma gelmek. n * Cinsel istekleri a la mak. r azg k nl az * Kpek di lerinden sonra ieriye do alt ve st enenin iki yan be tane bulunan ve yiyecekleri ru, nda er tmeye yarayan di ortak ad di lerin , az i, tc di . * kz arabalar n ve arka yast dingile ba nda klar layan a ivi. a az a saymak (veya tutmak) o * verilen kk bir arma ok ve de kabul etmek. an erli az i di * Az . azk c * ok az, biraz. * (sre ve miktar iin) Az olarak, biraz. * Azgolma durumu. n

azk a kaygz ba c m s m * derdim olmas da ba bir istemem. n ka ey az k az kl * Yiyecek, besin, g da. * Az olan. * Yoksullar doyuran. * Azolarak ayr veya haz k lan rlanan yiyecekler. * Azkoymaya yarayan kap veya torba. k * Hemen yemek zere, harman zaman nce biilip savrulan ekin. ndan * Gz bir eyden y lmayan, azg n. * iddetli, korkun, ok etkili.

az k kl

az l

az msama * Az msamak i i. az msamak * Bir umuldu eyin undan az oldu yargna varmak, daha fazlas istemek, az grmek, az bulmak. u s n az k nl kar . t * Bir toplulukta herhangi bir nitelik bak ndan ayr tekilerden say az olanlar, ekalliyet, o m ve ca unluk * Bir lkede egemen ulusa gre ayr soydan ve say az olan topluluk, ekalliyet. ca

az k hkmeti nl * Mecliste o unlu olmayan bir partinin kurdu hkmet. u u

az kta kalmak nl * bir toplulukta belli bir sorun zerine oy verenler, kard nceye oy verenlerden daha az olmak. az ma az mak * Gittike k z mak, iddetlenmek. az rma t * Az rmak i t i. * Az i mak i.

az rmak t * Az na yol amak. mas az tma az tmak * Azgduruma getirmek. n * r ndan karmak. azil * Grevden alma. azim azimet * Bir i engelleri yenme karar teki . * Gidi . * Az i tmak i.

azimet etmek * gitmek, yola kmak. azimkrane * Kararl . * Kararl kararl l kla, olarak. azimli * Karar tutumunda direnen, kararl nda, . azit aziz * Azothidrik asit HN3 deki hidrojenin yerine bir kkn gemesi ile treyen birle iklere verilen ad. * Sevgide stn tutulan, muazzez. * Ermieren. , * Ermi n. kad * Sultan Abdlaziz'in ve devlet adamlarn giydifes. n i * Aziz olma durumu. * Muziplik. azizlik etmek * muziplik etmek. azledilme

azize aziziye azizlik

* Azledilmek i i. azledilmek * Grevden al nmak. azletme azletmek azl k * Azletmek i i. * Bir grevliyi i inden ayp a b r kta rakmak, grevden almak, karmak. * Az olma durumu. * Az k. nl

azlolunma * Azlolunmak i i. azlolunmak * Grevinden al nmak, grevinden lmak. kar azma * Azmak i i. * ayr n kar ndan do k melez, metis. ki rk mas an, rma, * Kk su birikintisi, glck. * Batakl k. * Tanl ileri gitmek, ktl art k kta n rmak. * (deniz, vb. iin) Kabarmak, ta rmak mak. * (yara, hastalvb. iin) Etkili, tehlikeli duruma gelmek. k * Cinsel duygular artmak. * (ama Arta lamaz duruma gelmek. r) k art * (hayvanlar iin) ayr ki rktan do mak. * ok geli . mi * Azma. * Kerestelik tomruk.

azmak

azmak

azman

azman kaya * Kaya balnbir e n idi. azmanla ma * Azmanla i mak i. azmanla mak * mek, kocaman duruma gelmek. rile azmetme * Azmetmek i i.

azmetmek * Bir i engelleri yenmeye karar vermi teki olmak. azmettirme * Azmettirmek i i. azmettirmek * Bir suu veya herhangi bir ikesinlikle yapmas karar verdirmek. i na

azmkudurmu beterdir tan * "co ve heyecana kap kun lmkimseyi zaptetmek zordur" anlam kullan nda l r. aznavur * Grcce, iri "yar"kcsinirli, asyzl, sert kimse. " r" k

aznavur gibi * zalimce davranan. aznif * Bir tr domino oyunu. azoik * inde fosil bulunmayan (toprak). * En eski jeolojik (sistem). * Heterosiklik birle iklerin nemli bir sf verilen ad. nna * Yeryznn herhangi bir noktas enleme ba olmaksn meydana gelen olay. nda l z

azol azonal azot

* Atom numaras atom a 14,008 olan, havada be drt oran bulunan, rengi, kokusu, tad 7, rl te nda olmayan element. K saltmas N. azotlama * Azotlamak i i. * Azotlu besin almayan bitki veya hayvanlar dokular n ndaki serbest azotu tespit etme i i.

azotlamak * Azotla kar rmak veya birle t tirmek. azotlanm * Azotlama i yap lemi lm . azotlu * inde azot bulunan.

azotometre * Bir organik maddede bulunan azotun gaz hacmini ayarlamaya yarayan ayg t. azotler Azrail * Tanr buyru ile insanlar can almakla grevli oldu inan melek. u n n una lan Azrail'e bir can borcu olmak (veya kalmak) * nas lece kabul etmek. l olsa ini * hi kimseye borcu kalmamak, btn borlar kurtulmak. ndan Azrail'in elinden kurtulmak * lmden kurtulmak. Azrail'le burun buruna gelmek * lmle karkar gelmek. ya azvay * Sar r. sab * Azotometre.

* Bor'un k saltmas . * Basso k saltmas . * Trk alfabesinin ikinci harfi. Be ad verilen bu harf, ses bilimi bak ndan tml, ift dudak patlays m cn

b, B gsterir.

* Nota i aretlerini harflerle gsterme ynteminde ngilizler b harfiyle "si" yi, Almanlar ise "si bemol" gsterirler. Ba * Baryum'un k saltmas . baba * ocu dnyaya gelmesinde etken olan erkek. un * ocu olmu u erkek. * Tarikatlarbaznda tekke by n s . * Bu gibi kimselere verilen unvan. * Silh kaak para aklama ve uyu l,kara turucu madde ticareti gibi kirli ve gizli i yapan etenin ba ler . * Yarat, kurucu kimse. c * Gemi veya iskelede halattak yuvarlak ba, iri demir, a veya beton dikme. n ld l a * Kaz lan topra miktar hesaplayabilmek iin yer yer b lan toprak dikme. larda kar n n rak * at merte i. * Koruyucu, babalduygular dolu kimse; bir lkeye veya bir toplulu yararl k ile a olmu kimse. * Ata.

baba baba adam * Ya, a l yrekli, olgun adam. l , iyi rba baba buca * \343 baba oca . baba de t il, rabzan babas * babalgrevlerini yapmayan babalar iin sylenir. k baba evi * Babadan, dededen kalma ev, toprak, yurt.

baba hindi * ve iyi beslenmi ri erkek hindi. baba koruk (veya erik) yer, o lunun di i kama r * babanyapt kt i sntn n in k s ocu eker. u baba miras * Babanya dnemden kalan de mal veya dost. n ad erli baba nasihati * Bir babanverdi n i t. baba oca * Babadan, dededen kalma mlk veya bir kimsenin iinde do byd ya ev, toprak ya da yurt, up , ad baba evi, baba buca baba yurdu. , baba o bir ba ul babaya bir salk zm vermemi luna balamo ; m * babalar ocuklar byk fedakrl katlan ama ocuklar babalar fedakrl bulunmazlar. iin klara rlar, iin kta baba olmak * (erkek iin) ocuk sahibi olmak.

baba tatl s * Bir e hamur tatl, it s ambaba. baba yadigr * Babadan kalan, baba dneminde yap babanhat n lm , n ras ta yan. baba yurdu * Baba evi, baba oca . babaanne * (ocu gre) Babanannesi. a n babaca babacan * Baba gibi, babaya yak n. * Cana yak olgun, ho n, grl, iyi kalpli, gvenilir (erkek).

babacanca * Sevgi ve sevecenlikle, cana yakolarak. n babacanla ma * Babacanla iveya durumu. mak i babacanla mak * Babacan duruma gelmek. babacanl k * Babacan olma durumu, cana yak k. nl babac k * Kk baba. * Sevimli, ho , sempatik baba. babac l * Babas ok seven, babas ok d olan. n na kn babac l k * Devletin trl sflar zerinde babalederek bu sflar aras denge kurmaya al n k n nda i mas lemi, paternalizm. baba babako * Erkek kmes hayvanlarn en iri ve ya olan n l . * (kadiin) Gl ve gsteri iri yar n li, .

babadan babaya * dedelere do zincirleme. ru babadan o ula * torunlara do zincirleme. ru * atalar beri. ndan babafingo * Yelkenli gemilerde direklerin ve gabyanstnde bulunan en yksek blm. n Baba Babalik * Babalik mezhebinden olan kimse. * XIII. yzy Baba lda shak'kurdu mezhep. n u

babak * Ayaksoldu iin y san solucanla beslenen bir tr kertenkele (Anguis fragilis). z u lan lan, babalanma * Babalanmak i i. babalanmak * Babalar tutmak, fkelenmek. * Diklenmek, kabaday davranmak. ca babalar z m * bizden, bizim ku aktan ncekiler. babal * Babas olan. babal babal k * Zaman zaman sinir nbeti geiren. * Baba olma durumu. * vey baba. * Kaybaba, kaypeder. n n * Ya veya kmsenen adamlara seslenme olarak kullan l l r.

babaletmek k * baba gibi davranmak. babalf has i k r n ler * babasn paras geinenlere sitem olarak kullan n ile l r. babam! * teklifsiz bir seslenme sz. * tekrarlanan iki emir kipi aras getirilerek i sreklili anlatmaya yarar. na in ini

babam (veya ustam ad delimden gelen budur n n) Hr, * gcm ancak bu kadar yapmaya yeter. n babana rahmet * yap bir i davrankar nda "Allah senden raz lan , bir s olsun." anlam kullan bir sz. nda lan babas tutmak (veya babalar stnde olmak) * gibi deyimlerde "ok fkelenmek, fkesi her hliyle belli olmak" anlam geer. nda babas ekmek na * her yn ile tamamen babaya benzemek. babas rahmet okumak na * hakk iyilik d nda nmemek. babasn (veya babalarn) iftli n n i * bir mal kurulu yaln kendi veya u zca karlar ara yapmak. na babasn hayr n na * hibir gzetmeksizin. kar babasn o n lu * her ynyle babas benzeyen erkek ocuk. na babas z * Babas lm ocuk, yetim.

babayani

* Gsteri zentisi olmayan. i ve

babayanilik * Babayani olma durumu. babayi it * Gl kuvvetli. * Mert, korkusuz adam, kabaday . * Bir giri imde kendine gvenebilecek durumda olan.

babayi itlik * Babayi olma durumu, babayi davran kabaday it ite , l k. Bab li * Osmanl imparatorlu dneminde u stanbul'da sadaret (Ba bakanl dahiliye ve hariciye nezaretleri ( k), i ve Di bakanl ) ile leri leri klar ray Devlet (Dan dairelerinin bulundu yap tay) u . * stanbul'da bu evredeki bas n. * Osmanl hkmeti. bab nda * Konusunda.

bab ndan * Bkz. bab nda. Bab Bablik * XIX. yzy lda, ran'da Ali Muhammed Bab'kurdu din n u reti. baca * Duman ocaktan ekip havaya vermeye yarayan maden veya kgir yol. * Su yolu, l maden ocagibi yer alt larn hava deli m, yap n i. * "Bb'a ait" Bablik yanl. s

baca ba * Oca stndeki ta n raf. baca kula * Oca iki yan ta yap n nda tan lmufak raf. baca tomru u * Bacandamdan yukar n blm. bacak * Vcudun kas tabana kadar olan blm. ktan * Hayvanlarda yrmeye veya atlamaya yarayan organ. * Bazeylerin yerden ykseke durmas sa n layan dayak, destek veya bunlardan her biri, ayak. * Oyun k nda, o vale. tlar lan, bacak bacak stne atmak * otururken bir baca tekinin stne koyarak oturmak. n bacak kadar * ufac k. bacak kadar boyu var, trl trl huyu var * daha kk, ama deik, herkesten farkl klar, huylar edinmi i al kanl . bacak kalemi

* Kaval kemi i. bacakk ran * Nemli blgelerde yeti ye en ilimsi sar iekli bir bitki (Narthecium). bacaklar kopmak * ok yorulmak. bacaklar tutmamak * ayaklarn zerine basyryemeyecek duruma gelmek. n p bacakl * Bacaolan. * Bacaklar uzun olan, uzun boylu. * Felemenk altna verilen ad. n

bacakl yaz * ve okunakl . ri yaz bacakl k bacaks z * Bacaolmayan. * Bacaklar sa olan, k boylu, bodur. k sa * Ya byk i kalk ocuklar iin sylenir. ndan lere an bacanak * Kar karde lar olan erkeklerden her biri. * Dost, arkada . * zellikle hokey oyuncularn giydikleri deriden yap n lmkoruyucu.

bacanakl k * Bacanak olma durumu. bacas ttmek * (aile iin) ya amas srp gitmek. bacas ttmez olmak * (aile iin) da veya ibozulmak. lmak i bac * Byk kkarde z , abla. * Kkarde z . * Bir evde uzun zaman al l nlara (daha ok ya zenci kad yakad m l nlara) verilen unvan. * Tarikat eyhlerinin kar. s * Osmanlmparatorlu unda gmrk vergisi. * Zorla al para, hara. nan -ba * Fiilden isim treten -ma/-me ekinin tr. ba ba l k bad * Ba alan kimse. * Ba alma iveya grevi. i * Yel, rzgr.

ba

badana

* Duvarlar boyamak iin kullan sulandlmkire veya boya. lan r

badana etmek (veya vurmak) * badanalamak, badana yapmak. badanac * Geimini badana yapmakla kazanan kimse. badanac l k * Badanacn yapt i n . badanalama * Badanalamak i i. badanalamak * Duvarlar boyamak iin sulandlmkire veya plstik boya srmek. r badanalanma * Badanalanmak i i. badanalanmak * Badana yap lmak. badanalatma * Badanalatmak i i. badanalatmak * Badanalamak i yapt ini rmak. badanal * Badana edilmi olan. * Yzne ok pudra ve boya srm olan (kad n). badanas z * Badana edilmemi . * Badanas bozulmu . badas * Harman kaldld sonra yerde kalan toprak, p ve samanla kark tah r ktan l taneleri, harman dknts. badat bade badehu badeli * A badesi imi k kimse. badeli k * D nde bir pirin elinden a badesi ierek saz alsyleyen halk k p airi. badem * Glgillerden, yurdumuzun her yerinde yeti a (Amygdalus communis). en a * Bu a n ya ac veya kuru yenilen yemi i. * Birle ikgillerden, ekeri ok, bir tr yer elmas . * arap, iki. * Ondan sonra.

badem a ac

* Glgillerden ilkbaharda beyaz ve pembe renkli iekler aan ykseke bir bitki, badem (Amygdalus communis ve Prunus amygdalus). badem bk y * Badem ii biiminde st duda her iki yan yer alan bk. n nda y badem ezmesi * Ezilmi bademle yap lan ekerleme. badem gibi * (salataliin) taze ve gevrek. k badem gzl * Badem ii biiminde iri gz. badem ii * Bademin dkabu al ktan sonra kalan ii. u nd badem krk * Tilki postunun yalnbacak kesiminden yap krk. z lan badem parmak * Ba parmak. badem ekeri * bir tabakas kaplanmi badem. nce eker yla badem t rnak * Badem biiminde uzunca t rnak. badem ya * Bademden lan ve deri, ksele gibi kar eyleri yumu atmak iin kullan ya lan . badema bademci * Bundan sonra, bundan byle. * Badem satan kimse.

bademcik * Bo n iki yan birer tane bulunan, badem biimindeki organ. az nda bademli * inde badem bulunan yiyecek. bademlik bademsi baderna bad * Bakla, fasulye, bezelye gibi taze sebzelerde, iinde tohumlars n ralanmbulundu kabuk. u bad saba badi * Sabah vakti esen ve ruhu ok ayan, gnle ferahlveren hafif rzgr. k * rdek. * Badem a alar olan yer, badem bahesi. ok * Badem biiminde olan. * Halat a n nabilecek yerine sar bez, halat sarg. lan s

badi badi yrmek (veya gitmek, ko mak) * rdek gibi iki yana sallanarak yrmek (gitmek). badik * rdek; palaz. * K boylu. sa

badikleme * Badiklemek i i. badiklemek * rdek gibi iki yana sallana sallana yrmek. badikle me * Badikle durumu. mek badikle mek * rdek gibi sa sol yalpa vurarak yrme e gstermek. a ilimi badire badiye * Birdenbire ortaya tehlikeli durum. kan * l.

badminton * Tenise benzeyen ve bir tr tyl topla oynanan oyun. badya bagaj * A geni z , yayvan, byke su kab . * Yolcu yk. * Tren, vapur gibi ta tlarda yolcularyklerinin konuldu yer. n u * Otomobillerin yk konulabilen, genellikle arkada olan blmleri.

bagaj kapa * Otomobillerde iine yk konulabilen bagajlar kapatmaya veya kilitlemeye yarayan blm. bagaj kilidi * Bagaj kapa kilitlemeye yarayan alet. n bagaj memuru * Toplu ta yerlerinde ve aralar bagaj i m nda lerini yrtmekle grevli kimse. baget * k de nce, sa nek. * T lanm dikdrtgen biiminde de ta ra , erli . * D gramajl k kk boy ekmek. bagetli ba * Bir ba bir veya birok topluca birbirine tutturmak iin kullan ip, sicim, tel gibi eyi ka eye eyi lan erit, d mlenebilir nesne. * Sarg . * Ba deste, demet. lam, * ili rab lgi, ki, ta. * Kemikleri birbirine ba lamaya, i organlar yerinde tutmaya yarayan lif demeti. * Bageti olan.

ba

* zm ktklerinin dikili bulundu toprak paras u . * Meyve bahesi.

ba bahe * Bahe gibi ta nmaz mal. ba a b * Ba bahelerde yeti meyve fidanlar, bitki ve zellikle zm ktklerini budamaya yarayan kesici ve en n alet. ba bozmak * ba zmlerini toplamak. n ba bozumu * Ba rnn toplanmas da . * Bu i yap mevsim, gz, sonbahar. in ld ba budamak * ba zm ktklerini budamak. daki ba ubu u * Asma fidesi. ba doku * Hcre say az, hcre aras s maddesi ok ve genel olarak di dokular er birbirine ba layarak destek grevi yapan doku. ba fiil ba a * Fiillerin zarf olarak kullan lan ekilleri, ula, zarf fiil: gl-e gl-e, ko -arak, otur-up vb. * Kaplumba a. * Deniz kaplumba nkabu asn u. * Kaplumba kabu a u. * Kaplumba kabu a undan yap lmveya bu kabu andr biimde olan. u r * Ur.

ba bak, zm olsun, yemeye yzn olsun a * ki kar k bekledii istedi alabilmek iin gereken harcamalar i, l i ten ini yapmalr. d ba an * Vakti gelmeden l do yavru, d an k. * l do kuzunun derisi. an

ba an bo * Kskt, eytansa . ba c * Ba tirip rnn satan kimse. yeti * Ba layan veya so haddehaneden metal bobinlere bant yap ran (kimse). uk kan erit t * Ba i kullan biiminde ba lama inde lan erit .

ba k c

ba kl c * Baolan, bulunan. ba ks c z * Baolmayan, ba z. s ba l c k

* Ba tirme ve rnn satma i yeti i. Ba dad' tamir etmek * karn doyurmak. n ba dad * A direkler zerine ak talara s vurularak yap (duvar veya tavan). a lm va lan * Yap kullan larda lan ta.

ba dalama * Ba dalamak i i. ba dalamak * D rmek iin aya birinin ayaklar takmak, elme atmak. n na ba dama * Ba damak i i.

ba damak * Birka birbirine geirerek ba eyi lamak. * inden lmayacak bir duruma getirmek, kr d etmek. k m ba da * Sa uylu sol ayasa ayasol un, uylu alt alarak oturma biimi. un na ba kurmak da * bu biimde oturmak. ba da k * Her yeri ayn zelligsteren, mtecanis, homojen. i ba ma da kla * Ba mak durumu. da kla ba mak da kla * Ayn zelligstermek, homojen duruma gelmek. i ba t da klarma * Ba t i da klarmak i. ba t da klarmak * Ba duruma getirmek, homojenle da k tirmek. ba k da kl * Ba olma durumu, homojenlik. da k ba da lma * Ba i da lmak i. ba da lmak * Ba mak i konu olmak. da ine ba da m * Tutarl tutarl insicam. k, l k, ba ma da * Ba mak i imtiza. da i, ba mak da * Anla uzla mak, mak, uymak, imtiza etmek. * ocuk oyunlar arkada nda olmak. * Ba kurup oturmak. da

ba maz da * Uyu tutars maz, z. ba mazl da k * Uyu k, geimsizlik. mazl ba tc dar * Ba ma sa da layan. ba t darma * Ba t i darmak i. ba t darmac * Ba t lyanl kimse. darmac k s ba t l darmac k * Pek ok deik i retiyi birle tirmeyi amalayan felsef veya din reti. * Farkl kkenlere sahip de ik kltr zelliklerini birle i tirme veya kaynarma i t i. ba t darmak * Ba mas sa da n lamak. ba ba c * Byc. * Ba c tan kar. ba l * Grece, izaf. * Ba bir cisme uyarak srklenen, ayn ka zamanda kendine zg bir k ldanda bulunan bir cismin m grnrdeki bu k ldann niteli izaf. m n i, ba de er l * Bir aritmetik sayn nne + ve - i sn, aretleri yaz ktan sonraki de ld eri. * Bir sayn rakamlar her birinin bulundu basama gre ald de izaf de n ndan u a er, er. ba nem l * Bir metre kp hava iinde bulunan su buhar n, aynartlardaki havandoymu buharn a rln n su n a oran rlna . ba ldak * Be ikteki ocu d un memesi iin bee sar ba i l lanan, kuma yap ba p tan lmenli . * Kad n det zaman ba klar nlar nda lad bez. * Grece olma durumu, izafiyet, rltivite. * Bir veya bir kimsenin gc ve etkisi alt bulunma durumu, tbiiyet. eyin nda ba mlama * Ba mlamak i i. ba mlamak * Bir ba alt sokmak, etkisi alt tutmak. eyi na m nda ba ma mla * Ba i mak i. mla * By, sihir.

ba k ll ba m

ba mak mla * Bir veya bir kimseye tamamen ba olmak. eye ml ba ml * Ba bir istemine, gcne veya yard na ba olan, zgrl zerkliolmayan, tbi. ka eyin m l , i

ba s cmle ral ml * Anlam bak ndan birbirine ba olan ve zneleri, tmleleri veya yklemleri ortak olan cmle. m l ba l k ml * Ba olma durumu, tbiiyet. ml ba z ms * Davran n , tutumunu, giri lar imlerini herhangi bir gcn etkisinde kalmadan dzenleyebilen, hr, zgr, mstakil. * Herhangi bir kurulu partiye ba olmayan kimse. a, l ba z milletvekili ms * Herhangi bir partinin aday olmadan seilen veya herhangi bir partiye ba olmayan milletvekili, ba z. l ms ba z s cmle ms ral * Anlam bak ndan birbirine ba oldu hlde zneleri, tmleleri, yklemleri ayr cmle. m l u olan ba zla ms ma * Ba zla i ms mak i. ba zla ms mak * Ba z duruma gelmek. ms ba zlarma ms t * Ba zlarmak i ms t i. ba zlarmak ms t * Ba z duruma getirmek. ms ba zl ms k * Ba z olma durumu veya niteli istikll. ms i, ba n * aatta veya kaz ras topra kmesini nlemek iin yerle n s nda n tirilen para veya dayak. ba vurmak n * kaz duvarlarn kmemesi iin ba n nlarla desteklemek. ba nt * Bir nesneyi ba bir nesne ile uyarl lan ba ka k . * E , kavramlar tasar birlik, bal birliktelik gibi durumlarda toplayan grn yay veya mlar l k, veya nitelik, grelik, ba k, izafet, rltivite. ll * veya daha ok nitelik aras matematik i ki nda lemleri yard ile kurulan balveya e m l k itlik. ba c nt * Ba c yanlolan kimse, greci, rltivist. l nt k s ba c l nt k * Ba l l retisi; zellikle bilginin ba l nt k oldu ileri sren her trl felsefe nt unu retisi; grecilik, izafiye, rltivizm. ba l nt * Varl ba bir varlna ba bulunan, mutlak olmayan, greli, izaf, nisp, rltif. ka eyin l ba l l nt k

* Var olabilmek veya belirlenebilmek iin, ba yolu ile ba bir ba bulunma durumu, grelilik, nt ka eye l izafiyet, rltivite. ba r * G s. * (ok yay da ve iin) Orta blm. * Ci ba er, gibi vcut bo rsak luklar bulunan organlarortak ad a. nda n , ah

ba yele r i * Eskiden z alt giyilen, kseleden yap rh na lmyelek. ba rdak ba rgan * Ba p a tepkisini hemen ve sert bir r ran, ekilde d vuran kimse. a ba yanmak r * znt ekmek, ok ac duymak. * ok susamolmak. ba p a r rmak * fkeyle ba rmak. ba r * Ba iveya biimi. rmak i * Ba ldak.

ba a r r * Grlt, amata. * Grltyle, amata ederek. ba ma r * Bkz. ba r ma. ba mak r * Bkz. ba r mak. ba rma ba rmak * Ba i rmak i. * (insan) Yksek ve gr ses karmak. * Kendini belli etmek. * Yksek sesle azarlamak. * Sindirim organn mideden anse kadar olan, ince ba ve kalba n rsak n rsaktan olu blm. an

ba rsak

ba ask rsak s * ba nce karn arka blmne ba rsa n layan ve karzarn bir blmnden olu ask n n an . ba iltihab rsak * Sindirim organ olu iltihab durum ve buna ba hastal nda an l k. ba ingini rsak * o unlukla srgn ve kar as beliren ba n r ile iltihab rsak . ba kaz s rsak nt * Kal ba n hastal nda lan smks madde. rsak klar kar ba kurdu rsak * Omurgal n ve de zellikle insanlarba ya asalak solucan. lar n nda ayan rsa

ba otu rsak * Farekula . ba solucan rsak * Ortalama 25 cm boyunda, insanlar zellikle ocuklar ba n, n rsaklar asalak olarak ya yuvarlak nda ayan solucan, askarit. ba rsaklar de n erim * "can k m, ldrrm" anlam korkutmak, gzdavermek zere kullan na yar nda l r. ba rt * Ba sesi. rma

ba rtkan * ok ba p a r huyunda olan (kimse). rmak ba rtlak ba rtma * Orta byklkte, eti sevilen bir cins gebe rdek (Querquedula). * Ba rtmak i i.

ba rtmak * Ba na yol amak. rmas * Bir haberi, bir iste birinin arac duyurmak. i, lyla ba * Balamak i i veya biimi. * Balanan hibe, teberru. ey, * Ba yapan kimse. * Herhangi bir devin veya ykmll dnda kalan, muaf. n * Baz mikroplara karaveya do yolla diren kazanmolan. al ba k kl * Bir devin veya ykmll dnda kalma durumu, muafiyet. n * Baz mikroplara karaveya do yolla kazan al lmdiren durumu. ba k bilimi kl * Ba k olaylarn ortaya kl n kma artlar, geli n imini, al nabilecek nlemleri ve yap labilecek tedaviyi inceleyen t dal p , immnoloji. ba lama * Balamak iaffetme, af. i, * Hibe etme. ba lamak * Bir mal veya hakk beklemeden birine vermek, teberru etmek. kar k l * Herhangi bir kt davraniin ceza vermekten vazgemek, affetmek. * Grevden ekmek, almak. * Deyimlerde "Tanr esirgesin, ay n" gibi anlamlarda kullan rmas l r. ba lamamak * kar ndakinin yanlndan, kusurundan do f s acak rsatlar rmamak, ac ka madan de erlendirmek. ba lanma * Balanmak iaffedilme. i,

ba ba k

ba lanmak * Balamak i konu olmak, affa u ine ramak, affedilmek, affolunmak. ba latma * Balatmak i i. ba latmak * Balamak i yapt ini rmak. ba lay c * Balayan. ba t ba t * Szle akit, mukavele, kontrat. me, * Ba yapanlardan her biri, kit. t

ba tlanma * Ba tlanmak iveya durumu. i ba tlanmak * Ba ile sonulanmak. t ba ma tla * Ba mak i tla i veya durumu. ba mak tla * Aralar ba yapmak. nda t ba tl * Ba szle ile ba tla, me lanmolan. ba kesen ba la * Makasl bcek.

* E grevli kelimeleri veya nermeleri birbirine ba layan kelime tr, rabVe, ya, veya, ya da birer t: ba r. lat ba grubu la * Ba be la i. ba be la i * Ba veya ba z birbirine ba lala las lanmolan, ayn nitelikte iki veya daha ok kelimeden olu bek. an ba lal * Ba olan. lac ba tamlama lal * simleri, s fatlar na ba alan isim veya s tamlamas aras la fat . ba yan cmle lal * Birle cmlelerde ki ba yla temel cmleye ba ik lac lanan yan cmle. ba yerde otlamak lad * Bkz. b (b ba (ba yerde (ay otluyorsun (otluyor). raktm rakt) ladm lad) rda) ba lam * Cinsleri ayn birbirine yakolan veya n eylerin bir arada ba lanm, demet, deste. * Bir iirdeki drtlklerin her biri, bent. * (herhangi bir olguda) Olaylar, durumlar, ili rgs veya ba s kiler lant, kontekst.

* Bir dil birimini evreleyen, ondan nce veya sonra gelen, birok durumda sz konusu birimi etkileyen, onun anlam, de belirleyen birim veya birimler btn, kontekst. n erini ba lama * Ba lamak i i. * ift telli olan ve m zrapla al bir saz. nan * Yap duvarlar larda birbirine ba layan kiriputrel vb. ,

ba lama zarf fiili * Ve ba grevinde kullan lac larak, kendinden sonraki ekimli fiile veya fiilimsiye zaman ve ki i bak ndan uyan -ekini almfiil: Gelip gitti (Geldi ve gitti) Glp geti (Gld ve geti) gibi. mlar p ba lamac * Ba lama yapan veya satan kimse. * Ba alan kimse. lama ba lamac l k * Ba lamacn iveya mesle n i i. ba lamak * Ba veya ba bir arala tutturmak. ka * D mlemek. * (yara iin) koyup bezle sarmak. l * Denk yapmak, paket yapmak. * Olu mak, tutmak, meydana gelmek. * Bir i veya kimse iin ay rmak, tahsis etmek. * (bir i iin) Anla yapmak. ma * Birinde bir karilgi, istek uyand eye rarak o ilgi, yak k duymas sa eye nl n lamak. * Uyulmas zorunlu olmak. * Ba bir i u amaz durumda olmak. ka le ra * Sona erdirmek, bitirmek, tamamlamak. * Gnln kazanmak. * Btn ilgisini bir yerde yo t unlarmak. * Gei i engellemek. ba lamal k * Ba yapmaya yarayan. lama ba lamsal * Ba ile ilgili. lam ba lamsal anlam * Bir szn kullan veya amalanan ba gre anlam kazanmas lan lama . ba lanak ba m lan * Ba lacak ba , irtibat. lan ey, lant * Ba lanmak i i veya biimi. * (siyas veya sosyal konularda) Yan tutma.

ba lan * Ba lanmak i i veya biimi. ba lanma * Ba lanmak i i. ba lanmak * Ba lamak i konu olmak. ine * Sevmek, iten ba olmak. l * Beklenen elde edilmez olmak. ey * Yaln belli bir i u mak. zca le ra

* Bir bir kimseye ayr ey lmak, tahsis edilmek. ba lant * veya daha ok birbiriyle ba, ili veya ilgili bulunmas ki eyin l ik , irtibat. * aras ili sa ki ey nda ki layan ba . ba borusu lant * Katlardaki pis ve kirli sular toplayan, kolona ileten boru. ba kurmak lant * irtibat sa lamak. * haberle sa me lamak. ba nls lant * Bkz. ba c lay nl. ba nsz lant * Bkz. ba c lay nsz. ba yapmak lant * ili kurmak; anla szle yapmak. ki ma, me ba l lant * Aralar ba bulunan, irtibatl tal nda lant , rab . ba s lantz * Aralar ba bulunmayan. nda lant * Asker, siyas ynden hibir bloka ba olmayan (lke), bloksuz. l ba slkeler lantz * Ba s k siyaseti izleyen lkeler, bloksuz lkeler. lantzl ba s k lantzl * Ba solma durumu. lantz ba s k politikas lantzl * Asker, siyas ynden hibir bloka girmeme siyaseti. ba s k siyaseti lantzl * Ba slkelerin izledisiyaset. lantz i ba la k * Aralar anla veya szle sa nda ma me lanmolan (kimse veya topluluk), mttefik. * Sonu, sebep gibi birbiriyle s sya ba ve karkl olan (nesne, terim). k k l ba l ml

ba k la kl * Ba olma durumu. la k ba la m * E leme. * Aralar ortak bulunan devletler ili nda kar kisi.

ba la ml * Aralar kar kl nda destek ve ba l bulunan. l k ml ba ma la * Ba mak i ittifak. la i,

ba mak la * Bir yapmak iin birbirine antla veya szle ile ba ey ma me lanmak, ittifak etmek. ba latma

* Ba latmak i i. ba latmak * Ba lamak i yapt ini rmak. ba c lay * Ba niteliolan. lama i * Ba lamaya ve birle tirmeye yarayan: "Ve" ba c edatt lay bir r. * Uyulmas zorunlu. ba c lay nl * nszle biten kelime kk ve gvdelerine nsz ile ba layan eklerin getirilmesi s nda ve kk ile eki ras birbirine ba layan nl: al- a- -r, -l-mak, gec-i-k-mek vb. ba c lay nsz * nl ile biten kelime kk ve gvdelerine nl ile ba layan bir ek eklendi araya giren y nsz, inde koruyucu nsz: okul-da-y- eski-y-ince vb. m, ba l * Bir ba tutturulmu ile olan. * Gerekle bir gerektiren, tbi, vabeste. mesi art * Bir kimseye, bir d nceye, bir hat sayg a gibi duygularla ba raya veya k lanan, tutkun. * Srlanm srl n n. , * Kapat lmolan, kapal . * Bir kurulu yetkisi alt bulunan. un nda * Bir halk inanna gre, by etkisiyle cinsel gten yoksun edilmi (erkek). * Sad k. ba kalmak l * uymak, tbi olmak. ba kredi l * Kredi aan lkeden mal veya hizmet satal n nmasart sa ile lanan kredi. ba olmak l * tbi bulunmak. ba su l bak l * A hcre zarn emdive ta su. ata n i d * Ba yeri, zm ba ok olan (yer). lar

bak bahelik,- l i * Ba bahesi zengin ve bol olan (yer). , bala l k * Biri tekine ba olarak var olan; biri olmadan teki d l nlemeyen iki bu ili ynnden durumu. eyin, ki bala l m * veya daha fazla de ken aras ki i ndaki ba . nt * Organizmandeik yap n i , zellik ve olaylar grlen kar kl korelsyon. nda ilgi, l bala l ma * Bala i l mak i. bala l mak * aras kar kl olmak veya balkurmak. ki ey nda ba l nt l k bal l k * Ba olma durumu, merbutiyet. l * Birine kar sevgi, sayg yak k duyma ve gsterme, sadakat. , ile nl

* Bkz. Bala l m. ba naz * Bir d nceye, bir inan a lde ba p ondan ba bir d ve inankabul etmeyen, a r lan ka nce mutaass p. ba nazla ma * Ba nazla durumu. mak ba nazla mak * Ba duruma gelmek. naz ba k nazl * Ba olma durumu, ba naz nazca davran taassup. , * Bir d nceye, bir inan a lde ba p ondan ba n nmeme durumu, taassup. a r lan kas d ba yan r k * ok dert, ac k ekmi , snt . ba yufka r * Yufka yrekli, merhametli. ba kara r * skete ku unun bir tr (Saxicola torquata). ba na basmak r * kucaklamak. * biriyle ilgilenerek onu koruyup kay rmak, yeti tirmek. ba na ta r basmak * sesini karmaksn her trl ac katlanmak. z ya ba n r delmek * ok dokunmak, iine i lemek. ba n r ezmek * zlmek, dertlenmek. ba r * Ba iveya biimi. rmak i ba r ra * Grlt, amata. * Grltyle, amata ederek. ba a r a r a * Byk grlt ederek, ba a rarak rarak. ba r ma * Ba ibirlikte ba r mak i, rma.

ba r mak * Birlikte veya karkl ba l rmak. ba rma r t * Barmak iveya durumu. r t i ba rmak r t * Ba na yol amak, hep birden ba rmas rtmak. ba z s * Babulunmayan.

baha

* Paha.

baha bimek * de belirlemek. erini bahad r * Sava larda, arp malarda gc ve y lmazlyla stnlk kazanan veya yi gsteren (kimse). itlik

bahadk rl * Bahad r olma zelli durumu. i, Baha Bahalik bahane * Bahalik yanl kimse. s * XIX. yzy Bablikten do olan, lda mu ran'dan ba Avrupa ve Amerika'da da yay din. ka lmbir * Bir gerek sebebi gizlenerek ileri srlen szde sebep. eyin

bahane aramak * bir iyapmamak iin sebep aramak. i bahane bulmak * bir iyapmak veya yapmamak iin szde sebep gstermek. i bahane etmek * herhangi bir sebep olarak ileri srmek. eyi bahaneli * Bahanesi olan.

bahanesiz * Bahanesi olmayan. bahar * Kuzey yar kre iin, 21 Martta gndz gece e iyle ba m itli layarak 22 Haziranda gn dnm ile biten, kve yaz aras ndaki mevsim; ilkyaz, ilkbahar. * Bu mevsimde a alarda aan iekler ve yapraklar. * Genlik a . bahar * Yiyecek ve ieceklere ho koku ve tat vermek iin kullan tar karanfil, zencefil, karabiber gibi lan n, maddeler. bahar bayram * Genellikle mayayn ilk gnlerinde kutlanan bayram. s n bahar dnemi * Y k sonra gelen ilk aylar l n tan . bahar nezlesi * Bkz. saman nezlesi. bahar noktas * lkbaharda gndz gece e i an gne gk ekvatoru izgisi zerinde bulundu nokta. itli nda in u baharat * Tar karanfil, zencefil, karabiber gibi maddelerin toplu ad n, .

baharat * Baharat satan kimse. baharat l k * Baharat satma i i. baharatland rmak * Baharat ile sslemek, lezzetlendirmek veya baharat ekmek. baharatl * Baharat olan. baharats z * Baharat olmayan. baharc * Baharat al sat yla u an (kimse). m m ra

bahar vurmak ba na * (alay yollu) genli verdico in i kuyla gereksiz veya a davran bulunmak. r ta bahariye baharl bahe * Divan edebiyat bahar tasviri ile ba nda, layan kaside. * inde karabiber, karanfil, tar gibi bahar bulunan. n * Sebze yeti tirilen yer, bostan. * iek ve a yeti a tirilen yer.

bahe domatesi * Tarla ve bahelerde sun' gbre kullanmadan, do olarak yeti al tirilen domates tr. bahe keki i * Bahelerde zel yntemlerle yeti tirilen kekik. bahe makas * e ot ve bitkileri dzgn kesmek ve budamak amac yap bir makas tr. itli yla lan bahe nanesi * Bahelerde yeti tirilen bir nane tr. baheci * iek, a ve sebze yeti a tirme i u an kimse. iyle ra

bahecilik * Bahecinin i i. * Bahe yapma i i. baheli * Bahesi olan. bahelik * Ba , baheleri olan (yer). lar

bahemsi * Baheye benzeyen, bahe gibi dzenlenmi yer. bahesiz * Bahesi olmayan.

bah van

* Geimini bahe rnlerini yeti satmakla sa tirip layan kimse. * Bir bahenin dzenlenmesi ve bak yla grevli kimse. m

bah vanl * Bah bulunan. van bah k vanl * Bah n yapt i van . bahir * Deniz. * Aruzdaki vezin tak ndan her biri. mlar * Mevlid'in blmlerinden her biri. bahis * Konu konu. ulan ey, * Gr nde veya iddias hakl kacak tarafa bir verilmesini kabul eden szl anla nda ey ma. * Sz. * Bir kitabblmlerinden her biri. n

bahis amak (veya a lmak) * belli bir konuda konu maya ba lamak (ba lmak). lan bahis konusu * Sz konusu. bahis mevzuu olmak * zerinde konu ulmak, sz konusu olmak. bahis tutu mak * karkl bahse girmek. l bahisi * Oyunlarda veya at yar nda yarn sonular tahmin ederek bahis oynayan veya oynatan kimse, lar n m terek bahisi. bahname bahr bahr bahriye * Bir devletin deniz glerinin ve kurulu nbtn. larn bahriye ifte tellisi * Hareketli bir halk oyunu ve ezgisi. bahriyeli * Deniz Kuvvetlerine ba asker. l * Deniz Harp Okulu rencisi. * inde cinsel konularla ilgili asayaz n, resimlerin bulundu eser. k k lar u * Denizle ilgili. * Yal n apk.

bahse girmek * gr nde veya iddias hakl kacak tarafa bir verilmesini kabul eden szl anla yapmak. nda ey ma bahsetme * Bahsetmek i i.

bahsetmek * Bir konu zerinde sz sylemek, konu szn etmek. mak, bahsi gemek * bir konu zerinde konu ulmu olmak. bahsi kapamak * bir konu zerindeki konu may kesmek. bahsi kaybetmek * ileri srlen, savunulan gr yanloldu ortaya n u kmak. bahsi kazanmak * ileri srlen, savunulan gr do oldu belli olmak. n ru u bahsi tazelemek * konu may konu zerine getirmek. ayn bah etme * Bah etmek i i. bah etmek * Balamak, sunmak. bah i * Bir hizmet grene hakk ayr ndan olarak verilen para.

bah (veya beleatdi bak i ) n ine lmaz * para verilmeden sa lanan bir ufak tefek kusurlar ho eyin n grmelidir. baht * Olacaklar kalmaz oldu belirleyen ilh iradenin insan iin veya bir toplum iin izdihayat tarz n, n unu i , kader, talih. * mutluluk. ans, baht i i * Talihe b lm talihe ba i rak , l.

baht k a * Talihli. baht k olmak a * bir konuda yaver gitmek, talih yzne glmek. ans baht lmak a * talihi dnp uygun duruma veya arzulanan sonuca gelmek. baht l ba olmak * talihi kapal olmak. * (k iin) evlenecek istekli zlar kmamak. baht kapanmak * talihsizli u e ramak, istenen sonuca ula mamak. baht kara * Mutsuz, talihsiz. baht olmak kara * srekli olarak talihi yaver gitmemek, mutsuz olmak. baht ksmek na * talihsizli inden yak nmak.

bahtiyar

* Baht olan, bahtl , talihli, mutlu.

bahtiyarl k * Bahtl olma durumu, mutluluk. bahtl bahts z * Baht olan, mutsuz, talihsiz. kt bahts k zl * Bahtsolma durumu, mutsuzluk. z bahusus bak bak! bak! * i te. * ma anlat a r. * kmseme bildirir. baka * Drbn. * Hele, zellikle, stelik. * ma bildirir. a * Baht olan, mutlu, talihli. iyi

bakakalma * Bakakalmak i i veya durumu. bakakalmak * k u p ne yapaca bilmez durumda kalmak. a nl ray a n bakal (veya bakay m m) * iinde yer ald cmlenin gvensizlik, ku merak, uyarma gibi anlamlar peki ku, n tirir. bakalit bakalitli * Bakalit bulunduran, bakalit kaplamal . bakalorya * (eskiden niversite ve yksek okullara girebilmek iin lise reniminden sonra verilen) Olgunluk s . nav bakam bakan * Baklagillerden, odunundan k z rm boya lan bir a bakkam (Haematoxylon campechianum). kar a, * Formaldehit ile bir fenoln yo mas unla sonucu elde edilen yapay reine.

* Bakmak i yapan (kimse). ini * Hkmet i lerinden birini ynetmek iin, genellikle milletvekilleri aras ndan, ba bakan taraf seilerek ndan cumhurba nca onayland sonra i getirilen yetkili, vekil, naz kan ktan ba na r. bakanak * Gevi getiren hayvanlar ayaklarn arkas n n ndaki krelmi rnak, kemik nt. t k s

bakanlar kurulu * Ba bakan ve bakanlardan olu kurul, hkmet. an

bakanl k

* Bakan olandurumu ve grevi, vekillik. n * Bakan ynetimi alt n ndaki kurulu n btn veya bu kurulu n bulundu yer, nezaret, veklet. lar lar u * kz, sr.

bakar

bakar kr * Gzleri sa grnd hlde gremeyen. lam * ok dikkatsiz (kimse). bakar mn sz? * seslenme nlemi. bakara * skambil k ile oynanan bir kumar. d bakarak bakars n bakaya * gre. * olur ki.

* Kal lar. nt * Askerlik a girenlerden son yoklamada bulunarak askere al na nmolduklar hlde ald nda r klar gelmeyen veya gelip de k na gitmeden topland yerlerden veya yollardan savu talar klar anlar. * Ait oldu y u l iinde toplanamay ertesi y kalan vergiler. p la bak * zellikle dak yrelerde bir yamac gne na, gneye veya kuzeye karkonumunu belirleyen, l n nlar bunun sonucu olarak da do al artlar tespit eden durumu. n * Fal. bak c * Bakmak i grevlendirilen kimse. iyle * Bir satalmay nmeden yaln bakarak ilgilenen (kimse). eyi n d zca * Falc . bakl c k * Bakmak i i. * Falc l k. * Bak i lmak i. * Bakmak i konu olmak veya bakmak i lmak. ine i yap bak m * Bir iyi geli eyin mesi, iyi bir durumda kalmas verilen emek veya emek verme biimi. iin

bak lma bak lmak

bak evi m * Bak ihtiyac kimselerin bak klar nd kurulu ma olan ld , bar klar . * Kademe. * Kurum ve kurulu motorlu aralaronar ve korundu yer veya birim. larda n ld u bak yapmak m * ara ve gerelerin dzenli al iin onar n mas m yapmak. bak yurdu m * Yoksul veya kimsesiz ya ve sakatlar bar r bak klar l n ndl p ld yurt, darlceze.

bak mc * Bak i yapan kimse. m ini bak ndan m * Bakveya gr s a, yn, de erlendirme a, -e gre. s bak ml bak k ml * Filmin kartpostal bykl nde cam bir perde zerinde grnmesini sa layan cihaz. bak l ml k * Bak olma durumu. ml bak z ms * zen gsterilmemibak , lmam . bak zl ms k * Bak z olma, terk edilme, yzst b lma durumu. ms rak bak ncak * Tfeklerde hedefin uzaklna, yak gre ayar edilecek biimde yap kalkar gez, ni nlna lminer angh. bak nd bak nma * Bak hele, olacak mi? gibi ma anlat ey a r. * Bak nmak i i. * bak zerinde iyi allm yi lm , .

bak nmak * Bakmak i lmak, evreye gz gezdirmek, ararmak. i yap t * Muayene olmak. bak r * Atom numaras yo 29, unlu 8.95 olan, 10840 C ye do eriyen, do serbest veya birle olarak u ru ada ik bulunan, ve elektriiyi ileten, kolay dvlr ve i oldu s i lenir undan eski a lardan beri trl i lerde kullan kl lan, z renkli element. K saltmas Cu. * Bak yap rdan lmkap. * Bak yap rdan lm . bak r ala m * %1'in zerinde znm elementlerin olu turdu bak n genel ad u r ala mlarn . bak r al * Baktuzlar zehirli duruma gelmi r ile . * Ye alar mavi renk. ile bak r almak * (bak r kaptaki yemek) bak r tuzlar zehirli duruma gelmek. ile bak r kaplama * Demir benzeri madenlerin yzeyinde bakkatman olu r turma i lemi. bak r oksit * Kimyasal forml CuO veya Cu2O olan bakn oksit biimi. r bak r pas * Bakzerinde nemli havalarda olu bak r an r hidrokarbonat. bak r rengi

* Kla yak kahverengi. z n * Bu renkte olan. bak r slfat * Gz ta . bak r ta * Malakit. bak r tuzu * Bakslfat, gz ta r . bak rc * Baki r leyen veya bakkap kacak satan kimse. r

bak l rc k * Bakkap yapma veya satma i r i. bak ma rla * Bak mak durumu. rla bak mak rla * Bakrengini almak, (rengi) bakn rengine benzemek. r r bak rl bak * Bakieren maddeler. r * Bakmak i i veya biimi.

baka s * Bir olayda, konuyu, d nceyi belirli bir ynden inceleme, gr s a. bakatmak * k bir srede bak gemek. sa p bakk * Bkz. bakml .

bakks z * Bkz. bakms z. bakm * veya daha ok aras konum, biim ve belirli bir eksene gre l uygunlu ki ey nda u. * Eksen olarak al bir do nan rudan, benzer noktalar olarak ayn karkl l uzakl bulunan iki benzer kta paranbirbirine gre olan durumu, tenazur, simetri. n bakml * Bakm bulunan, simetrik, mtenaz r. bakms z * Aralar bakm bulunmayan (iki veya iki yan nda bakm olmayan (bir asimetrik. nda ey) aras ey), bakms k zl * Bakmsolma durumu, asimetri. z bak ma * Bak i mak i.

bak mak * veya daha ok kimse birbirine bakmak. ki * Kaamak ve gizli olarak birbirine bakmak.

baki

* Srekli, kal, daim. c * Bir eyden artan (miktar).

baki kalmak * srekli, kal olmak. ml * bir eyden artmak. * artakalan, geride kalan, teki. bakir * Cinsel ili bulunmam(erkek). kide * El de memikullan , lmam . * (toprak iin) lenmemi . * Eskimemiy , pranmam yeni. , bakire bakirelik bakirlik * Bakir olma durumu; el de memi bozulmamk. lik, l bakiye * Art artan, kalan, geri kalan. k, * Kal . nt * Yiyecek, iecek ve ba ihtiya maddelerini perakende olarak satan kimse. ka * Bu gibi eylerin sat dkkn. ld * Cinsel ili bulunmamdi k ko k kide i; z, z lan z. * Bakire olma durumu, erdenlik.

bakkal

bakkal akkal * Bakkal ve benzeri i u an esnaf iin kmseme sz. lerle ra bakkal defteri * Kark, dzensiz yaz dolu defter. larla bakkal k d * Kal ve kaba k n t. bakkala b rakma! * bir i"bakal diyerek savsaklamak isteyenlere sylenir. i m!" bakkaliye * Bakkal dkkn sat nda lan eyler. * Byk bakkal dkkn .

bakkall k * Bakkal i n i. bakkam bakla * Bkz. bakam. * Baklagillerden, yurdumuzun her yerinde yeti tirilen, taneleri badiinde bulunan bir bitki (Vicia faba). * Bu bitkinin yern veya kuru tanesi. il * Bir zinciri olu turan halka veya paralardan her biri.

bakla ie i * Sar rak efltuna alan beyaz renkte olan bitki. mt

* Bu renkte olan. bakla dkmek (veya atmak) * bakla ile fala bakmak. bakla fal * Bakla taneleri ile bak bir fal tr. lan bakla slanmamak * Bkz. a nda bakla z slanmamak. bakla kadar * (bit, pire gibi kk bcekler iin) ok iri. bakla k r * Beyaz alm beyazlamaya yz tutmu o , renk. * At donlar koyu ve iri lekeli k ndan r. bakla oda nohut sofa * Bkz. nohut oda. baklagiller * Bakla, fasulye, akasya, keiboynuzu gibi, bad pek ok sebze ve a l alar alan, iki enekli ayr iine ta yaprakl lardan byk bir bitki familyas , bakliye. baklal baklal k * Baklas olan. * Bakla tarlas .

baklams * Bakla biiminde olan. baklams meyve * Bkz. bad . baklan baklava * Anguta benzeyen k z rm renkli bir e yaban kaz it (Otis tarda). * ok ince yufkadan yap aras kaymak, f k, ceviz, badem gibi konulan tatl larak na st eyler . * E kenar drtgen biiminde olan nesne.

baklava amak * baklava yapmak iin gerekli olan ince yufkalar rlamak. haz baklava brek * (bir ba kar tldnda) ok kolay ve zevkli (i ka eyle r la ). * ok tokluk durumunda "baklava brek olsa yemem" biiminde kullan l r. baklava dilimi * E kenar drtgen biiminde olan. baklavac * Baklava yapan veya satan kimse. baklavac l k * Baklava yapma veya satma i i. baklaval * inde baklava bulunan.

* inde baklava desenleri olan. baklaval k * Baklava yap nda kullan veya baklava yapmaya elveriolan. m lan li baklay z andan karmak * sabr tkenip o zamana kadar sylemedi i eyleri sylemeye ba lamak. * asylemekten ka bir sorunu sonunda a k nd klamak. bakliyat bakliye bakma bakmak * Bak bir zerine evirmek. ey * Aramak. * (yer iin) Yz bir yne do olmak. ru * Bir geli veya iyi bir durumda kalmas emek vermek. eyin mesi iin * Beslemek, geindirmek. * (bir iBirinden beklenmek. ) * (hasta iin) Muayene etmek, tedavi etmek. * Yoklamak, incelemek, denemek. * Bir iyapmak, bir iyapmakla grevli olmak. i i * Yap labilmesi bir ba bulunmak. eye l * Gzetmek, ilgilenmek. * Renklerde, Benzemek, and rmak. * nem vermek, nem vererek zerinde durmak. * Anlamak, fark varmak. na * Ba bir ilgilenmeyip elindeki veya nndeki i u ka eyle le ra olmak. r bakra * o unlukla bak yap kk kova. rdan lan * Bir bakracalabildimiktar. n i * Baklagillerden elde edilen rn. * Bkz. baklagiller. * Bakmak i i.

baksana! baksan za! * seslenme iin kullan l r. * dikkat ekmek sz. bakteri * Toprakta, suda, canl bulunan, rme, mayalanma veya hastal yol aan, kresel, silindirimsi, larda klara k k biimde olan, blnerek o klorofilsiz, tek hcre canl vr alan, . bakteridi * arbon hcresi gibi hareketsiz bakteri.

bakterigiller * Bakterilere verilen ad, bakterileri iine alan canl lar. bakterisit * Canl n vcudunda veya laboratuar deneylerinde bakterileri fiziksel, kimyasal etkiyle ldren (etken). lar

bakteriyel * Bakterilerle ilgili. bakteriyolog * Bakterilerle ilgili, bakteriyoloji alan al kimse. nda an

bakteriyoloji * Bakterilerin ve genel olarak mikroplarbiimlerini, niteliklerini inceleyen bilim. n bakteriyolojik * Bakteri bilimi ile ilgili. bakteriyoskopi * Bakterilerin mikroskopla incelenmesi i lemi. bakt al ka r * gzellibirdenbire gze arpmayan. i bakt rma * Bakt i rmak i.

bakt rmak * Bakmas yol amak, bakmas sa na n lamak. bal * zellikle bal ar nbitki ve ieklerden toplad bal znden yap kovanlar larn klar p, ndaki petek gzlerine doldurduklar , rengi beyazdan esmere kadar deen tatl i , koyu, s madde. v * Olgunla mincirin, dna s tatl. zan s * A alarkabu n undan s zarak p la besi suyu. ht an bal alacak iebilmek (veya bulmak) i * sa kar lanabilecek yeri veya bilmek veya bulmak. eyi bal ar s * Zar kanatl lardan, bal yapan eklem bacakl (Apis mellifica). tr bal bal demekle a tatl lanmaz z * szde kalan dilek ve tasar n i lar bitirmede hibir etkisi olmaz. bal ba * En temiz bal. bal ie i * Alma yaprakl rm veya k z alar sar k , k z rmya renkli iekli a k. a bal dk de yala * bir yerin ok temiz oldu anlat unu r. bal dudak * Bkz. bal dudakl . bal dudakl * Tatl dilli. bal gibi * pek tatl . * pheye yer b rakmadan, ok iyi, adamak. ll

bal kaba * turuncu, iri ve tatl kabak e (Cucurbita moschata). i bir idi * Aptal, beyinsiz kimse. bal kelebe i * Bal kovanlar ok zarar veren bir bcek (Galleria mellonella). na bal mumu * Ar n peteklerini yapmak iin karhalkalar ndan salg klar lar n aras lad yumu ve sar madde. ak ms * Bu maddenin sanayide kullan iin yapay olarak haz lmak rlanm.

bal mumu gibi erimek * ok zay flamak. bal mumu macunu * Mobilyadaki kusurlaronar nda kullan toprak boya ile renklendirilmi mumu. n m lan, bal bal mumu yap rmak t * unutulmamas i edip dikkati ekmek. iin aret bal zl * Bal z bulunduran. bal z * Baz ieklerin iinde bulunan, ar n bal yapmak iin emdikleri tatl v lar s, nektar.

bal z bezi * Bitkilerin yaprak, yumurtalve erkek organlarn dibinde bulunan ve bal z k n karan bez. bal zlk * ieklerde bal zn karan bezlerin bulundu organ. u bal pete i * Ar n iine bal doldurdu bal mumu levha. lar u bal rengi * Kahverengine alan sar renk. * Bu renkte olan.

bal sa mak * kovandan bal rn almak. bal tutan parma yalar n * imknlar geni i ba bulunan kimse bu imknlardan az da olsa yararlan bir in nda r. bala balaban * byk. ri, * man, grbz (kimse, ocuk). i balaban * Atmaca veya do gibi y c ku an rt bir . balaban ku u * Batakl klarda ya ayan, bal la benzer, eti ya ve a iri bir ku k l r, (Botaurus). balabanla ma * Balabanla durumu. mak balabanla mak * Balaban duruma gelmek, irile mek. balabanl k * Balaban olma durumu. balak balalayka * Bkz. malak. * k telli Rus halk saz eli, . * Yavru, ocuk.

balama

* Orta oyununda Rum tipi. * Karagz, matiz ve klhan beyi tipleri taraf yabanc ndan lkelerin tiplerine hitap ederken kullan sz. lan * Denge, muvazene.

balans

balans ayar * Otomobilin sars n lmas nlemek iin, tekerleklere gerekadar balans pensi denen kur paras i un takarak denge sa lama i i. balans pensi * Arabalar tekerleklerindeki dengeli dnmeyi sa n lamak iin cant ile lstik kenar sr kur na k lan t un paras . balar balast * at i olarak kullan ve kiremitlerin alt d ince tahta, pedavra. kiri lan na enen * Demir yollar traverslerin alt nda na, oselerde dzeltilmi toprak zerine d enen ta r . kklar * Safra.

balast diren * Gerilimin byk deimlerinde, devredeki ak sabit tutmak iin konulan diren. i m balast gemi * Ambarlar yk bulunmayan gemi. nda balast yem * ok byk miktarda ham selloz ihtiva eden ve dolayyla yo yemlerden ok daha d sindirilebilir s un k besin maddeleri ihtiva eden ve hayvanlara tokluk hissi vermek amac kullan yem. yla lan balat * Orta a bentten olu bir Batiiri tr. da, an * Bat belirli danslara e eden bir tr . da, lik ark * Serbest biimli, romantik, mzik aralar al veya olarak okunan eser. yla nan ark * So ve s byk bir srtnme kat sayna sahip olan suya ve ya dayan , yava madde. uk cakta s a kl a nan * Motorlu aralarda fren yapmay layan, tekerlek mili zerine yerle sa tirilmi m ay biimindeki alet. yar balay * Evlilik hayatn ilk ay ilk gnleri. n veya balbal balc balc l k balak * Kabza. * Kabzan demir siperi. n bal k * inde e organik maddeler bulunan, daha ok killi, koyu, yap amur, mil. itli kan * Glk kartan. * indeki kil oran yksek, ya, su geirmez, koyu toprak. l * Eski Trklerde ki an iin mezarn veya baz inin lmas n kurganlaretraf dikilen ta n na . * Ar tirip bal alan veya satan kimse. yeti * Ar tirme veya bal al satma i yeti p i.

balata

balhurmas k * Sand bas kurutulan hurma (veya kuru incir). klara larak balinciri k * Kurutulmu incir, balhurmas k . bal kl bald r * Baca dizden ayak bile kadar olan blm, incik. n ine * Bu blmn yumu ve kin olan arka taraf ak i . bald r bacak * Asagrlen kadbaca k k n . bald r kemi i * Bald bulunan iki kemikten ince olan rda . bald rak * Don ve pantolon gibi giysilerin dizden a blm. aolan * K kayna l n auzanan paras . * Maydanozgillerden, nemli yerlerde yeti zehirli bitkilerin ortak ad u otu. (Conium maculatum). en , a * Bu bitkiden lan zehir. kar * Bal olan.

bald ran

bald ran erbeti * Ac ekerek, yz suyu dkerek elde edilen kazan. bald k ranl * ok bald yeti yer. ran en bald rgan * Bald ran. * eytan otu, eytan tersi otu (Ferula assa-foetida). bald r plak * Ayak tak ndan, i serseri. m siz, baldkara r * Nemli yerlerde yeti birok e otu trnn ortak ad en relti , karabald r. bald rpatlatan * Gre hasm bir aya tutarak diz kapa kadar bkp zerine yklenme oyunu. te n n na bald rsokan * ift kanatl n, sinekgiller familyas lar ndan, karasine ok benzeyen, kan emen, hastalbularan, hayvan e k t saynnden zararl sinek tr (Stomaxys calcitrans). l bir bald z baldo * ve dolgun taneli, pilvlpirin. ri k bale * Belli hafif figrlere, ad at o m lara, unlukla sahne dzenine ve mzi dayal e gsteri tr. * Bu tr gsteri yapan sanat toplulu u. * Erke gre karn kkarde e sn z i.

balerin

* Bale yapan kveya kadsanat z n . balerinlik * As l meslebalerin olan kimse. i balet balgam * Bale yapan erkek sanat . * Solunum organlarn salg a n lad, d at smks madde. zdan ar lan

balgam atmak * yap lmakta olan bir i veya bir konu zerine ku uyand ku racak bir sz sylemek. balgam ta * Damarl yar ve saydam bir tr Kad ta Hac ky , bekta ta mhresenk. , balgaml * Balgam olan. balgmeci * Bal pete and bir tr diki ini ran bzgs. balhane * Bal szme ve paketleme i lemlerinin yap yer. ld

bal kmak a * balavlamaya gitmek. k bal k bal k * Omurgal lardan, suda ya ayan, solungala nefes alan ve yumurtadan reyen hayvanlargenel ad n . * Zodyak zerinde, Kova ile Ko burlar nda yer alan burcun ad aras . Zodyak.

baladam k * Deniz dibine inilebilecek donan su alt al mla nda i may edinen kimse, dalg kurba adam. , a balba kokar k tan * bir i aksakln ba olanlardan ba anlat te ta ladn r. balbilimci k * Bal sf inceleyen bilim adam klar nn . balbilimi k * Su rnleri ararmalar zellikle bal sf inceleyen bilim. t nda klar nn balorbas k * Beyaz etli bal klardan yap bir tr orba. lan * Suda pi k klar klanm incecik klmbalile so yahavu, patetes ve domatesten irilip l ay , y k an, , haz rlanan bir orba tr. baleti k * Omurgal lardan, suda ya hayvanlaryumu ve arenkli eti. ayan n ak k

baletinde k * Ne man, ne zayolan, biimli tombul. i f balistifi k * ok s olarak bir yere dolmu kk (insanlar). balkartal k

* Kartallardan, su klar ya y nda ayan, bal beslenen, beyaz, kahverengi izgili, y c (Pandion kla rt ku haliaetus). balkava nca k a k * hibir zaman olmayacak i iin sylenir. ler balotu k * Cava ve Malabar'da yeti zehirli meyvesiyle bal sersemleterek avlamaya yarayan bir bitki en, klar (Anamirta). balpazar k * Bal laravlad bal n gnlk ve taze olarak sat sunuldu yer, ticar merkez. k n klar a u balst k * Yumurtlama s nda erkek bal n beyaz madde. ras klar kard baltaba k * Balkoymaya yarayan kap. k * Yayvan servis taba . baltutkal k * Balendstrisi art ndan retilen, yava k klar kuruyan, fakat ba gc yksek yap r. lama c t baltutmak k * bal avlamak. balunu k * Kurutulmu ktan zel i bal lemlerle elde edilen un. balya k * balve deniz hayvanlarn sanayide kullan ya ri k n lan . * Morina balnkaraci n erinden lan ve hekimlikte zay karkullan iyotlu, vitaminli ya kar fl a lan . balyemi k * Balavlamada oltan ucuna tak genellikle yiyecek tr madde. k n lan balyumurtas k * Bal n daha ok syerlere b klar klar rakt , remelerini sa layan yumurta. * o unlukla mersin baln eritilmi mumuna batlarak haz n, bal r rlanan yumurtas , havyar. bal k * Baltutan veya satan kimse. k * Bal lara zg. k

bal d k m * leme ba c yap ve sonra kolayca zlerek i tersine de tutturulan d langnda lan in m ekli. bal kaza k * Bal larso ve nemli havalarda giydibo ve ynl kalkazak. k n uk i azl n bal yaka k * Kazaklarda boynu saran ve katlanabilen yaka, bo k. azl bal l k * Bal beslenen, balyiyen. kla k * Uzun bacakl lardan, boynu ve gagas uzun, su klar ya y nda ayan, balyiyerek beslenen byk bir ku k (Ardea cinerea). bal lgiller k * Leyleksiler tak nbal llar alt tak na giren bir familya. mn k m bal l k k

* Baltutma, avlama i k i. * Balretme, bal yararlanma ve satma i k ktan i. bal llar k * o unlukla uzun bacakl , uzun gagal k bal l cinsinden ku familyas lar . bal n k * Perde ayakl lardan, uzunca gagal , uzun ve atal kuyruklu, deniz klar ya bir ku y nda ayan cinsi, deniz k c rlang (Sterna hirundo). bal kgz * Ayakkab n ba lar geirilen deliklerine ve kemer deliklerine tak maden, kemik gibi lan eylerden yap lm halka. bal kgz objektif * Normal objektiflerden ok daha geni y ve grnty dbkey ayna grnts biiminde veren a alan objektif tr. bal khane * Bal n toptan sat ld, so hava deposu olan yer. klar kar uk a bal klama * (suya dalmada, atlamada) Balgibi gergin, dz ve ba abir biimde. k a * Bir i bir duruma, bir harekete sonucunun ne olaca d e, n nmeden giri erek. bal klamak * Bal klama tarz atlamak. suya bal kland rma * Bal kland rmak i i. bal kland rmak * Balile doldurmak, sslemek. k bal klava * Deniz, gl ve rmaklarda balyataolan yer. k bal kl * Bal olan.

bal knefesi * Balinagillerin ba lan ve kozmetik maddeler ve ssl mumlar yap nda kullan bir ya ndan kar m lan . bal rt ks * Balk biiminde birbirine paralel ve apraz izgili kuma k l deseni. * Yollarda sularortada toplanmayarak iki yana akmas yap kinlik. n iin lan i bal z ks bali * Dl verme a eren, bulu ermi na a na olan. bali olmak * bulmak, eri mek. * erinlik a ermek, erinle bulu ermek, ak na mek, a l bali olmak. balina * Balinalardan, uzunlu 20 m, a 200 ton olan, yave ubuklar avlanan memeli hayvan, kad u rl iin rga bal, falyanos (Balaena mistycetus). * Giysilerin dik ve dzgn durmas baz iin yerlerine zellikle yakalar konulan sert, esnek, yass na , dar, uzun ubuk. * Bal olmayan.

balina ubu u * Balinan a na ald suyu d ya szp iindeki deniz hayvanlar tutmas yarayan ve st enesinin n z ar n na iki yan tarak di gibi s nda leri ralanm boynuz dokusunda, esnek kemiksi blmlerin ad , . balina ya * spermeet balinasn kafa sinslerinde bulunan ya n . balinalar balinal balistik * Ate silhlarda barut gazn bas ile f p hedefe var li n nc rlay ncaya kadar merminin havadaki hareketini inceleyen bilim. balkan * Sarp ve ormanls da k ra lar. Balkanlar * H rvatistan, S rbistan, KaradaKosova, Slovenya, Arnavutluk, Makedonya, Bosna-Hersek, Bulgaristan, , Romanya, Yunanistan ve Trakya'y alan blge. iine Balkanl * Balkan devletlerinden olan, Balkanlarla ilgili. Balkanl l k * Balkanl olma durumu. Balkanolog * Balkanoloji uzman . Balkanoloji * Balkan uluslarn dili, tarihi ve kltr ile u an bilim dal n ra . Balkar Balkarca balk * Bkz. Malkar. * Bkz. Malkarca. * Gzel ssl, parlak. * A, sanc r . * Balk i mak i. * Parlamak, par ldamak. * ek akmak. im * Su halkalanmak, dalgalanmak. * Kesik kesik amak, sanc r mak. balk r * Par. lt * ek. im * Bir yapn genellikle st katlar d ya do evresi duvar veya parmakl evrili blm. n nda ar ru km , kla * rnek hayvan balina olan, kutup denizlerinde ya memeli hayvanlar familyas ayan . * Balina tak lmolan, balina geirilmi olan (giysi).

balk ma balk mak

balkon

* Tiyatro ve sinema gibi byk salonlarda asma kat. balkonumsu * Balkona benzer. balkp * Asar k renk. balland balland ra ra * Balland rarak. balland rma * Balland rmak i i. balland rmak * mrendirecek biimde vmek. ballanma * Ballanmak i i.

ballanmak * Bal bula bal srlmek. mak, * Tatl mak, tatlanmak, olgunla la mak. ball * inde bal bulunan.

ball brek * ok lezzetli. ball brekli olmak * ok iyi anla mak. ball pasta * Bal ile yap lmveya iine bal konmu pasta. ball baba * Ball babagillerden, beyaz iekli ve ok yk otsu bir bitki (Lamiumalbum). ll

ball babagiller * Nane, lvanta ie kekik gibi kokulu bitkileri iine alan ve iki enekli biti ta yaprakl i, ik lardan olu bir an familya. ball dar * ncir. ball k * Bal konulan kap. * Ba larda grlen klleme hastal. * Ball baba. ball kl balo * Dansl resm giyimli gece toplant. ve s balo vermek * baloyu haz rlamak, dzenlemek. balon * Is t hava veya havadan daha hafif bir gazla doldurulan, atmosferde uabilen, kre biiminde ara. lm * Ballhastal olan. k

* Hava veya gazla doldurulmukauuktan yap ocuk oyunca , lan . * Karn yuvarlak ve kin, boynu dar cam kap. i balon lstik * Bisikletlerde kullan bir lstik tr. lan balon uurmak * ilgililerin ne diyeceklerini ve nas l davranacaklar anlamak amac asl n yla olmayan bir haber yaymak. baloncu baloncuk * Balon satan kimse. * Kk balon.

balonculuk * Balon yapmak veya satmak i i. balonvari * Balona benzer, balon gibi. balotaj baloz balsam * Bir seimde adaylardan hibirinin, gerekli oyu sa layamamas dolayyla seimin sonusuz kalmas s . * Gemici, i gibi kimselerin e i lenmek iin gittikleri ikili, dansl yer. * Baz alardan elde edilen, parfm ve illaryap nda kullan reine, belsem. a n m lan

balsaml * Balsam ieren, antiseptik ve besleyici zelliolan (il, merhem vb.). i bals ra * Yapraklarzerinde olu bir tr kf. n an * Bir tr kudret helvas . * Kesmek, yarmak, yontmak gibi i kullan a sapl lerde lan a , demir ara.

balta

balta de memi (girmemi veya grmemi ) * iinden hi a kesilmemisve gr (orman, koru). a , k balta olmak * direnerek bir istemek, vakitli vakitsiz tedirgin etmek, as ey lmak, musallat olmak. balta vurmak * balta ile kesmek, paralamak. baltaba * Ba bodoslamas omurga hatt dikey olarak elik lmadan yap na lm(gemi). baltac * Balta yapan veya satan kimse. * Odun kc r. * Yangsndrme kurulu nda balta kullanan er. n lar * nceleri sefer s nda al ve ormanlyerleri temizlemek, yol amak, ad kurup kald ras l k k rlar rmak, ykleri bindirip indirmekle; sonralar zlar a na ba olarak saray k as l korumak ve saray dhizmetlerini yapmakla n grevli kimse. baltac k * Kk el baltas .

* De irmen ta n ortas bulunan ha biimindeki alet. n nda baltadan kurtulmak * kesilmemek. baltalama * Baltalamak i sabotaj. i, * Bilinli ve kas olarak, bir i tl i veya bir durumu bozarak zarara yol aan harekette bulunma, sabote etme. baltalamak * Balta ile kesmek. * Bir i bilinli ve kas olarak bozacak veya y i, tl kacak davran bulunmak, sabote etmek. ta baltalay c * Baltalama hareketini yapan kimse. baltalayl c k * Baltalama i yapan kimse. ini baltal * Baltas olan. * Yollar ama ve dzenlemede balta ile donat lmasker sf n. * Sskesimi yap orman. k k lan * Bir kyn odun ihtiyac sa n lamas izin verilen koruluk veya orman blgesi. na

baltal k

baltas ktkten kmak * bir engelden, bir snt kurtulmak. k dan baltay a vurmak ta * fark olmayarak birine dokunacak szler sylemek, pot k nda rmak. Balt k * Baltdenizine ks lkeler ve bu lkelerin halk k y olan .

Baltdilleri k * Baltlkelerinde konu Hint-Avrupa dil grubu. k ulan baltrap balya * ember ve demir tellerle ba lanmticaret e . yas balya makinesi * De ik tar rnlerini ip ya da ember ile balyalama veya denkleme i yapan alet. i m ini balya yapmak * balyalamak. balyalama * Balyalamak i i. balyalamak * Balya yapmak, denk yapmak. balyalanma * Balyalanmak i i. balyalanmak * Balyalamak i lmak. i yap * Atl hedef vazifesi gren plkalar c kta havaya f rlatan yayl alet.

balyemez balyos balyoz

* Eskiden kara ve deniz sava nda kullan orta apta, uzun menzilli tuntan top. lar lan, * Osmanlmparatorlu dneminde Frenk ve zellikle Venedik elilerine verilen ad. u * Ta k lar rmak, kazakmak gibi i kullan ok iri ve a eki, varyos. k lerde lan, r

balyoz gibi * ok a ezici (kol veya yumruk). r, balyozlama * Balyozlamak i i. balyozlamak * Balyozla vurmak, balyozla dvmek. balyozlanma * Balyozlanmak iveya durumu. i balyozlanmak * Balyoz ile dvlmek. bam teli * Baz sazlarda kalses veren tel veya kiri n . * Sakal alt duda hemen alt n, n ndaki blm.

bam teline basmak (veya dokunmak) * en ok k eyi yapmak veya sz sylemek. zaca bamba ka * Bsbtn ba apayr i farkl ka, , deik, . bamba k kal * Bamba olma durumu. ka bambu * Bu daygillerden, s lkelerde yeti boyu 25 m kadar olabilen, mobilya, merdiven, baston gibi birok cak en, e n yap nda kullan bir tr kamHint kam, hezaren (Bambusa vulgaris). yan m lan , * Bu kam yap tan lmolan. bambul * Kurtuk evresinde ekinlerin kkn, ergin evrede ba aklar kemiren, kahverengi, kkanatl n bcek (Anisoplia austriaca). bambul otu * S ve cak l blgelerde yeti otsu veya al bir bitki (Heliotropium). man en tr bamya * Ebegmecigillerden bir bitki (Hibiscus esculentus). * Bu bitkinin hem taze, hem kurutularak yenilen rn. bamya tarlas * Mezarl k. ban * Osmanlmparatorlu dneminde Macaristan ve H u rvatistan'da sancak beylerine ve kk prenslere verilen unvan. ban a ac

* Asya'ntropik blgelerinde ve Afrika'n kuzeyinde yeti yapraklar n n en, telek damarl , iekleri salk m durumunda, meyvesinden kokusuz bir ya elde edilen a (Moringa oleifera). a * Sepeti s sorgun. d, ban otu * Asya, Kuzey Afrika ve Avrupa'ns blgelerinde yeti zehirli ve otsu bir bitki (Hyoscyamus). n cak en

ban ya * Hint ya . bana * Ben zamirinin ynelme hli ekli biimi. bana bak! * "beni dinle" anlam teklifsiz bir seslenme ve gzdasz. nda bana da ... demesinler * bir i kesinlikle yap belirtmek iin sylenir. in laca n bana dokunmayan (veya beni sokmayan) y bin ya n lan as * birok kimseler, kendilerine ktl dokunmayan ki dokunmak istemezler. iye bana mn dememek s * hibir etkili olmamak, ald etmemek. ey r banak banal * Ekmek paras , lokma. * Herkesin kulland, herkesin anlad. * Baya s radan. , * Banal olma durumu. * Amerika zencilerinin ald gitar biiminde, maden gvdesi olan be veya daha ok teli olan bir mzik

banallik bano aleti.

banola ma * Banola durumu. mak banola mak * Bano durumuna gelmek. banda almak * bir sesi, ses cihaz bant zerine kaydetmek. ile bandaj * Sarg sarma. ile * Basarg , .

bandajlama * Bandajlamak i i. bandajlamak * Sarg sarmak. ile bandajlatma * Bandajlatmak i i. bandajlatmak

* Sarg sard ile rmak, bandaj yapt rmak. band ra * Geminin hangi devlete ait oldu gsteren bayrak. unu * Yabanc devlet bayra . band ral * Band olan. ras band rma * Band i rmak i. * dizilmi pe ceviz, badem ve benzerlerinin, ni ile kaynat asta lmzm suyuna veya ba bir tatl ka ya batlmas yap sucuk. r yla lan * Kurutulacak zmn gne serilmeden nce iine batld potasl e r suyun konuldu kap. u band rmak * Banmak. * abuk kurumas renginin parlak sar ve olmas zm salk n inciri kll veya potasl k suya iin mlar veya l daldp r karmak. bando * Trl fleme ve vurgulu alg lardan olu ve daha ok geit trenlerinde kullan mkac toplulu an lan z lar u veya tak , mka. m z bandocu * Bandoda grevi olan kimse, mkac z .

bandoculuk * Bandocu olma iveya durumu. i bandrol * Paket veya elerin a na konulan veya etiket. i zlar erit * Devlete verginin kesildi gsteren etiket. ini * Bayrak dire tepesine ss olarak konulan uzun, kumaerit. inin bandroll * Bandrol bulunan. bang r bang r * Yksek sesle, grltyle. bang r bang lamak r a * yksek sesle, h karak a r lamak. bang r bang r ba rmak * yksek sesle, avaz kt kadar ba rmak. bang rdama * Bang rdamak i i. bang rdamak * fkelenerek yksek sesle ba p a r rmak, bangbangba r r rmak. Banglade li * Banglade ndan olan kimse. halk bani * Kurucu. * Yapan, kuran. * Etibank, Smerbank gibi belirtme gruplar banka sznn yerine kullan nda l r.

bank

bank banka

* o unlukla bahelerde, parklarda oturulacak s ra.

* Faizle para alveren, kredi,iskonto, kambiyo i p lemleri yapan, kasalar para, de belge, e saklayan nda erli ya ve daha ba ekonomik etkinliklerde bulunan kurulu ka . * Bankac i l leminin yap yer. k ld banka czdan * Banka hesab olanlarsahip olduklar n kk defter, banka czdan . banka defteri * Bkz. banka czdan . banka gibi * ok zengin (kimse). banka kart * Banka i lemleri iin otomatik makinede kullan zel kart. lan ifreli bankac * Bankac i l lemleri ile u an veya bankada grevli kimse. k ra bankac l k * Banka i lemleri yapma i i. * Bankacn mesle n i. bankadan ekmek (veya almak) * bankadaki hesab para almak. ndan bankamatik * Bankalarpara i n lemlerini gnn her saatinde otomatik olarak yapan makine. bankaya yat rmak * bankadaki hesab para koymak, biriktirmek. na banker * Banka sahibi. * Bankac . * Para, altgibi ta r de n n erlerin ticaretiyle u an kimse. ra * ok zengin (kimse). * Banker olma durumu. * Bankerin yapt i .

bankerlik

bankerzede * Banker ile olan i kilerinde zarara u ili rayan kimse. banket * ehirler aras yollariki taraf yayalaryrmesine ve ta n trafiaksatmadan durabilmesine n nda n tlar i yarayan ak l veya toprak yol. bankiz * Buzla. banknot banko * Devlet bankas ndan piyasaya lan k para. taraf kar t * yerlerinde zerine e koymaya elveri i ya li, takibi iin gelenle grevli aras konulmu na tezgh.

* Talih oyunlar oyunu ynetenin ortaya koydu para. nda, u * Talih oyunlar oyunu yneten kimse. nda * Talih oyunlar ortada toplanan paranhepsine oynandn nda n anlat r. * Su alt tepeli i. banko at * Yar dereceye girecekesin olarak tahmin edilen at. larda i

banko geme * Banko gemek durumu. banko gemek * Yar veya toto, loto gibi oyunlarda, bir at veya sayn kesin olarak tutturulaca tahmin edip larda n n n i aretlemek. banko say * Say loto oyununda, garanti olarak sal kacatahmin edilen say . banlama * Banlamak i i. banlamak * Horoz tmek. * Ba rmak. banliy * Genellikle oturma alan niteli olan, merkezinden uzakta veya srlar yakyerlerde bulunan inde ehir n na n yresi, evre, dolay. ehir banliy treni * ehirle banliy aras i nda leyen tren. banma banmak bant * Dz, ensiz, yass , ba erit. * Yara zerine yap r zel olarak haz lan t rlanmill kk erit. * Ses alma cihazlar seslerin kayd kullan manyetik oksitli plstik veya selloz nda iin lan erit. bant zmek * manyetik bir bant zerine al nmsesleri yaz aktarmak, de etmek. ya ifre bant doldurmak * bir band kaydederek kullanmak. ses bant z mpara * ekmeye dayan , uzun k veya bezden retilmigenellikle z kl t , mparalama makinelerinde kullan lan a rma gereci. nd bantlama * Bantlamak i i. * Banmak i i. * Kat sulu veya tuz, biber gibi toz durumundaki maddelerin iine batp bir eyi r karmak.

bantlamak * Bantla iki birbirine tutturmak, bant yap rmak. eyi t bantlay c * Bant yapan kimse. * Bantlama makinesi.

banttan vermek * genellikle radyo ve televizyonda banttan yararlanarak daha nceden al sesi veya grnty nmbir yay nlamak. banyo * Yap larda, iinde y lan blm, hamam. kan * Banyo kvetinde y kanma. * Tedavi amac haz ile rlanan ill su. * Vcudun bir blmn veya btnn, fiziksel veya kimyasal bir etki alt bir sre bulundurma i nda lemi. * Duyarl yzeylerin i lenmesinde belirli bir i lemin gerektirdimaddeyi erimi i olarak iinde bulunduran

s. v banyo bataryas * S ve so su ile du lantn bir arada bulundu musluk tak . cak uk ba sn u m banyo almak * banyo yapmak. banyo dolab * Banyo iin gereken btn malzemenin iinde bulunduruldu dolap. u banyo havlusu * Banyo sonras kullan ve zel olarak yap havlu. lan lan banyo kabini * Du kabini. banyo kazan * Banyoyu ve suyu tmak iin yap zel kazan veya tma aleti. s lan s banyo kveti * Genellikle iine su doldurulup y kanmaya elveritekne. li banyo sabunu * Banyo yaparken vcudu y kamak iin kullan sabun. lan banyo tak m * Banyo odalar zemine serilen alt nda slak plstik, st havlu benzeri dokuma olan paspas. banyo yapmak * y kanmak. banyolu * inde banyo blm olan. * Banyodan henz kimsenin durumu. kmbir

banyosuz * Banyosu olmayan. baobap * Ebegmecigillerden, s lkelerde yeti ok yksek olmamakla birlikte, gvdesinin evresi 20 m yi cak en, a abilen bir a (Adansonia digitata). a bap * Kap . * (kitaplarda) Blm, bak. l * Konu, husus. * Arap gramerinde mastar e itlerinden her biri. bar

* Anadolu'nun do ve kuzey blgesinde, en ok Artvin ve Erzurum yrelerinde el ele tutu u ularak oynanan, a ritmli bir halk oyunu. r bar * Dansl , ikili e lence yeri. * Ayakst iki iilen meyhane. * Bir salonda iki imek iin haz rlanmk e. * Hava bas birimi. nc * Cam kaplarda olu pas. an * Halterde kaldlmas r gereken alet. bar ate i * Yo yayl ate un m i.

bar bar bar

bar ba lamak * kir ba lamak, paslanmak. bar bar * Ba fiili ile kullan ba fkeli ve yksek sesle oldu anlat rmak larak rn unu r. * Apagrnmek, ortada olmak. k

bar havas * Bar oyunlar tek veya toplu olarak sylenen ezgi. nda bar tutmak * bar oynamak iin haz rlanmak ve oyuna ba lamak. baraj * Suyu toplamak, gcnden yararlanmak amac akarsu zerinde yap bent, b yla lan et. * Herhangi bir alanda ba y ar tespit etmek iin gerekli olan art. * Futbol veya hentbolda serbest at yapacak oyuncunun nnde kartak oyuncularn yanyana dizilip m n olu turduklar duvar. baraj ate i * Yo yayl ate un m i. baraj mesafesi * Serbest ats nda, atnoktas kaleye do ve olu ras ndan ru turulan baraja kadar belirlenen nizam ara a kl. baraj yapmak (veya kurmak) * (futbol veya hentbolda kaleye yap vuru nlemek iin) oyuncular kale nn kapatacak biimde lan lar s ralanmak, duvar yapmak. baraj mak a * herhangi bir sebeple konulmu olan yerine getirip ba sa art ar lamak. barak * Tyl, k uha, kebe. ll * Bir cins tyl av kpe i. * Tahta, inko gibi hafif eylerden yap lm temelsiz e yap , reti .

baraka

barakac k * Kk baraka.

baran barata

* Ya mur.

* Osmanl saray genel olarak bostanc n, baltac kaplargiydikleri, k z nda lar ve c n rm uhadan yap lm , ucu k k, uzunca bak. vr l * Bilim doktorlarn ve kardinallerin giydikleri drt kklh veya bak. n e l baratarya barba barbakan barbar * Uygarla mam . * Uygarla mamkavim, topluluk. * Kaba ve k . r c * Kaba saba, ilkel. barbarca * Barbara yak bir biimde. an * Kaba ve k bir davran r c la. * Kaptan tayfalar gemi sahibine, armatre veya sigorta ortaklna bilerek verdikleri zarar. n, n, * htiyar Rum meyhanecilerine seslenmek iin kullan l r. * Kale duvarlar d nda mana ok atmak iin a lmdelik.

barbarizm * Bir szn fonetik veya morfolojik yapnda yap byk yanl k. s lan l barbarla ma * Barbarla i mak i. barbarla mak * Barbar gibi davranmak. barbarl k * Barbar olma durumu. barba barbata * Bar oyunlar s n sa yer alan ve oyunun dzenini sa nda ran ba nda layan kimse.

* Kalelerde mazgal ve mazgal siperlerinin olu turdu girintili ntdduvarlarst blm, kale u k l n korkulu u. barbek barbunya * Barbunyagillerden, k z rm pullu, beyaz etli, kemikli bir bal(Mullus barbah k s). * Taneleri yuvarlak, oval veya yass rm benekli, bir tr fasulye. , k z barbunyagiller * Dikenli yzgeliler alt tak na giren, vcutlar pullarla kapl m iri , barbunya ve tekir trleri iyi bilinen bir familya. barbut * Zarla oynanan bir e kumar. it barc * zellikle balkonlarda et pi zgara irmekte kullan ve duvar ierisine gmlm lan ocak.

* Bar i kimse. leten barc l k * Barc olma durumu. * Barcn i n i veya mesle i. bara * Orta a kullan krekli ve yelkenli ta gemisi. da lan ma * Kalyon trnden kk sava gemisi. barak * K kabzasn siperi. l n barda * Dam ustalarn kulland, ba n bir ucu ember paras n n biiminde e br ucu keskin eki. ri, * Fc keseri. * Bir tr kk ve tatl incir. ya

bardac k

bardaceri k i * Bardak eri i. bardata damla ran * sab r tketen a davranveya durum. r bardata rmak * sabr tketmek. n bardak * Su ve benzeri eyleri imek iin kullan genellikle camdan yap kap. lan, lan * Bir barda alacamiktar. n * (baz blgelerde) Toprak testi.

bardak eri i * ve tatl tr erik. ri bir bardakalt * Barda konuldu yeri kirletmemesi iin kullan genellikle rg, k veya plstik rt. n u lan, t * Yemek ncesi yenilen bardak alt bykl nde bir tr lhmacun. bardak * Bardak veya mlek yapan veya satan kimse. bardaktan bo rcas ya an na mak * (ya mur) ok iddetli ya mak. bardan bardan * Yk ta iin kullan anta veya uval. mak lan bardan bardan * Beyaz beyaz. bardo barem * Ayg di ek iftle r ile i e mesinden retilen her ya hayvan. taki * Devlet memurlarn maa nderece ve tutarlar dzenleyen sistem ve izelge. n larn n * ok beyaz.

baret baret

* ilerin ba na giydikleri, metal veya plstikten yap apka. lar lm * Kk takke, papaz takkesi. * Bir tr ss i nesi. * e beden hareketleri yapmaya elveriykseklikte, iki ayak zerine tutturulmu itli li ubuklu jimnastik arac . * izinle girilen yer, otayksek divan. ine ,

barfiks bargh bargam barhana

* Levre benzer bir bal e k. * Kafile, kk kervan, g. * G e , ev e . yas yas * Bahe duvar , it. * Barlacak yer, melce. n

bar bar nak

bar rma nd * Bar rmak i nd i. bar rmak nd * Bar nmas sa n lamak. bar nma * Bar nmak i i.

bar nmak * Do etkilerinden korunmak iin kapal yere snmak. a bir * Yerle mek, ya amak iin uygun artlar bularak oturmak. * evresiyle uyumlu, dirlik iinde ya amak. * (soyut kavramlar iin) Bir yerde etkili olmak, geli ortam ecek bulmak. bar * Bar i mak i. * Sava bitti bir antla n inin mayla belirtilmesinden sonraki durum, sulh. * Byle bir antla madan sonra insanltarihindeki sre. k * Uyum, kar kl anlayve ho ile olu l gr turulan ortam.

bargr olmak * her trl darg unutarak bar nl mak. baryapmak * barantla n mas imzalamak. bar * Bar seven, bar sever, sulhu, sulhsever, sulhperver. * Bar amalayan, barngren. * Bkz. bar .

bar l

bar l k * Bar olma durumu, kavga etmeme e ilimi.

bark

* Ba ile bardurumunda bulunan, dargveya d olmayan, sevecen, ho kas n man grl.

bark olmak * sevecen ve ho grl davranmak. barkl k * Bark olma durumu. bar ma * Bar durumu, uzla anla mak ma, ma. bar mak * taraf, aralar ki ndaki darg kald nl rmak, uzla mak, anla mak. * Sevmek, zevk almak.

bar sever * Bar , bar l, sulhu, sulhsever, sulhperver. bar severlik * Bar sever olma durumu. bar rma t * Bar rmak i t i. bar rmak t * Bar malar sa n lamak, ara bulmak. bari * Hi olmazsa, hi de o hlde, yle ise. ilse, * Ke ke. * Bir yolu veya geidi kapamak iin her trl aratan yararlan yap engel. larak lan

barikat

barikat kurmak * engel olu turmak. barikat yapmak * e aralarla bir engel olu itli turmak. barikatlama * Barikatlamak i i. barikatlamak * Barikat ile evirmek, barikat yapmak. barisfer barit baritin * Do baryum slfat (BaSO4). al baritli * inde barit bulunduran. * Bkz. a kre. r * Baryum oksit (BaO) veya baryum hidroksit Ba(OH)2.

baritli y kama * Kal ve rektumun radyolojik i nba n rsa lemde baryum slfatla doldurulmas y ve kanmas .

bariton

* Tenor ve bas aras ndaki erkek sesi. * Basso ile alto aras ses veren, pistonlu bir tr a alg. nda z s * Hemzemin geitlerde kara yolu gvenli sa ini lamak iin kullan a kapan lan l r r engel. * Kara yollarn kenarlar yap korkuluk, engel. n na lan * Herhangi bir yolu kapamak iin yap engel. lan * Engelli at yar nda zerinden atlanmas lar gereken yapay engel. * A gze arpan, belirgin. k,

bariyer

bariz

barizle me * Barizle i mek i. barizle mek * Bariz duruma gelmek. bark barka barkarol * Venedik gondolclerinin sz ve mzinceden yaz i lmadan, ilerinden geldigibi syledikleri . i ark * Ritmi zamanl mzik eseri. barklanma * Barklanmak iveya durumu. i barklanmak * Ev sahibi olmak; evlenmek. barkot barlam barmen * Bar tezghtar . barmenlik * Bar tezghtarl. baro * Bir veya bir blge avukatlarn ba olduklar ehir n l meslek kurulu u. * izgi im. * Bkz. barlam. * Bkz. ev bark. * Byk sandal.

baro ba kan * Baro genel kurulunca en az on be llk olan avukatlar aras seilen ve baroyu temsil eden yk demi ndan baro yesi. barograf * Bir hava ta n uarken izlediyolun yksekliklerini izgi hlinde gstermeye veya i n t i aretlemeye yarayan alet, ykseklikler. barok * M.S 1600 ile 1750 y aras llar ndaki klsik sanat izleyen resim, mimarlslbu. k

* Bat edebiyatlar dengeden ok harekete, d nda nceden ok duyuma, biimlerin serbeste yarat ndan duyulan co nem veren, abartmal lmas kuya , etkileyici, eli kiden ekinmeyen edebiyat ak . m barok mzik * alg aras veya alg sesler aras kar klar kuran XVl-XVlll. yzy aras lar nda larla nda tl llar ndaki mzik reformunu olu turan mzik. baroku * Barokuluk yanl olan kimse. s

barokuluk * Barok sanat ve edebiyat gr ilkelerini benimseyen ak ve m. barometre * Bas nler. * Gsterge. baron baronluk * Bat lkelerinde vikont ile valye aras soyluluk unvan nda . * Baron olma durumu veya baronun grevi.

baroskop * Havaniinde bulundu cisimlerin a zerine yapt hafifletici etkiyi gsteren ve havas n u rl bo labilen bir fanus iinde terazisi bulunan fizik cihaz alt . barparalel * D direkler zerine paralel olarak tutturulmu tahta ubuktan olu jimnastik arac ey iki mu . barsak * Ba rsak. barsam barsama barud barut * Ate silhla bir merminin at na veya herhangi bir arac f lmas yarayan, patlay, kat li lmas n rlat na c madde. barut esmeri * Koyu esmer renkte olan (kimse). barut fs * Barut koymaya, doldurmaya ve muhafaza etmeye yarayan kutu, f. barut fs gibi * ok k n, sinirli ve kinle dolu kimse. zg * her an olay kacak yer veya kavgaya yol aacak durum. barut gibi * fkeli, huysuz, sert, aksi (kimse). * pek ek i veya ac . barut hakk * Mermiyi istenilen uzakl atabilmek iin gerekli barut gaz nc sa a bas n lamaya yetecek miktarda barut. * Yzgeleri dikenli ve zehirli bir e arpan bal (Trachinus vipera). it * Gzel kokulu yapraklar yemeklere konulan, nane ve yaban keki ortak ad inin . * Koyu gri renkte olan.

barut kesilmek (veya olmak) * ok fkelenmek. barut kokusu gelmek * sava tehlikesi sezilmek. barut rengi * Koyu giri. barutu * Barut yapan kimse.

barutuluk * Barut yapma veya alsatma i p i. baruthane * Barut yap veya saklanan yer. lan barutla oynamak * tehlikeli i u mak. lerle ra barutluk baryum * Barut saklanan kap veya yer.

* Atom say 56, yo s unlu 3.78 olan, do en ok baryum slfat ve baryum karbonat olarak bulunan, u ada havada abuk oksitlenen, gm renginde, kat basit bir element. K ve saltmas Ba. baryum karbonat * Karbondioksidin, barit zerine etkisiyle elde edilen beyaz bir kat . baryum slfat * Baritin. bas * En kalerkek sesi. n * Sesi byle olan sanat . * En kalsesli orkestra alg. n s bas (veya bas git) * ekil, yr, git, defol!. bas bariton * Bas n kamad ince tonlara kabilen, buna ra basindikalve tok tonlara inemeyen sesi olan men n i n sanat . bas bas * Ba fiili ile kullan ba yksek sesle oldu anlat rmak larak rn unu r. bas tutmak * ince sesli alg tek perdeden e etmek. lara lik basak basakl basaks z * Merdiveni olmayan. basamak * Merdiven. * Merdiveni olan.

* Bir yere karken veya bir yerden inerken bas ve art arda gelen, birbirinden belirli aral lan klarla ykselen dz yzeylerden her biri. * Derece, a kerte. ama, * Bir amaca ula iin yararlan ki durum veya yer. mak lan i, * (aritmetikte) On kural gre yaz sayn, her rakamn bulundu s hane. na lmbir n n u ra, * (cebirde) Bir tam denklemde bulunan bilinmeyenin en yksek kuvveti. basamak basamak * Yava yava (ykselme veya inme). * Derece derece. basamak yapmak * bir durumu daha ykse eri iin ara olarak kullanmak. ine mek basamakl * Basamaolan, basamak basamak olan. basar * Gz. * leriyi grme, alg yetisi. lama * Merdivenin ayakla bas yzeyi. lan * Grme ile ilgili. * Bir cismin bir yan kald ykseltme i n rala i. * Dalyankapak yeri. n

basar basar basarna

basbaya * Allandan, bilinenden hibir de ikliolmayan. i i basen * Omurganbel ile kala aras n ndaki blm. * K uzant okyanus ortas rtlar kadar devam eden ve 4000-5000 m derinliolan deniz dibi. tasal dan s na i bas * Resim kli dkme harf, ta p kullanarak makine yard ile k ve bez gibi esi, kal m da eylere yaz , resim karmak i tab i, . bas c * Kitap, dergi gibi eyleri basan kimse, tbi. basl c k bas k * Bas olma durumu veya basni c cn i. * Bas lm yass m , la . * ok yksek olmayan, alak. * Kk. s

bas t klarma * Bas t i klarmak i. bas t klarmak * Basdurumuna getirmek. k bas k kl * Basolma durumu. k * Bir elipsin byk ve kk eksenleri aras ndaki fark byk eksene oran n .

bas la

* Bas l provalarda "basz, bas n" anlamlar kullan terim. mc kta, n ls nda lan

bas vermek la * prova hlindeki bir kitabveya herhangi bir yazn bas uygun oldu bildirmek. n n ma unu bas l * Bas yerle larak tirilmi . * Bas evinde bas matbu. m lm , * Bas iveya durumu. lmak i * Bas i lmak i. bas dayan lma m * Dokusunu basarak ezmeye al detkilere a n gsterdidiren. an ac i bas lmak bas m * Basmak i konu olmak veya basmak iyap ine i lmak. * Bas sanat , tabaat. * Bas i, tab i , tipografya.

bas l bas lma

bas evi m * Bas i yap yer, matbaa. i lan bas mc * Bas evi i kimse, matbaac m leten . bas l mc k * Bas evi i m letme i kitap basma i matbaac i, i, l k. bas n * Gazete, dergi gibi belirli zamanlarda yay n btn, matbuat. kan nlar

basata n esi * Resm veya zel kurum ve kurulu larda, yabanc temsilciliklerde basile ilgili konular n dzenleyen yetkili ve sorumlu kimse. basbildirisi n * Bas yay organlar bilgi vermek amac yetkili kurum veya ki taraf haz n n na yla iler ndan rlanmyaz l a klama. basdnyas n * Grsel ve yazbasorganlar burada grevlilerin tm. l n ile baskart n * Meslebasi olan kimselerin ta kimlik belgesi. i n leri d baszgrl n * Gr d ve nceleri bas ve yayyoluyla a n n klayabilme ve yayabilme hakk . bastoplant n s * Yetkili veya ilgili bir kimsenin, bir konu veya e konular zerinde a itli klamada bulunmak iin gazetecilerle yapt toplant . basyasa n * Bas yayorganlarn bir konu hakk yayyapmas ktlayengelleme. n n n nda n n s p

bas n

* Bir yzey zerine etkide bulunan gcn yz lm birimine d miktar en , tazyik.

bas nlama * Bas nlamak i i. bas nlamak * Hava ta aralar insan organizmas yeterli bas dzeyini sa t nda, iin n lamak veya ayarlamak. bas nl * Bas yklenmi n olan. bas su nl * Bas yklenerek f rt dzeyine getirilmi tazyikli su. n lma k su, bas nler * Hava bas n nc lerek yer ykseltilerini ve hava deimlerini tespit etmek iin kullan alet, barometre. i lan bas nlm * Hava bas lmlerini inceleyen birim. nc bas ler * Buharveya herhangi bir gazbulundu kab yzeyine yapt bas belirleyen alet. n n u n nc * Ak kanlar bas n n nc len ara. basgemek p * nde gideni gemek. * nem vermeyerek u ramamak. basgitmek p * birdenbire gitmek, akl koydu yapmak zere bulundu yerden uzakla ekip gitmek. na u eyi u mak, bas rgama * Bas rgamak i i. bas rgamak * A k kmek veya basmak. rl * Kbus kmek. bas rganma * Bas rganmak durumu. bas rganmak * zerine a k basmak, kbus kmek. rl bas * Basmak i i. basil basiret * Bakterilerin omak biiminde ince uzun olan tr. * Do gruzagr ru , , sezi , uyan k, anlay kavraydikkat, sa kl , , gr.

basireti ba lanmak * iyi d nemez, geregremez bir duruma d i mek. basiretli * Geregrebilen, uzagrebilen, basireti olan, sa i grl. basiretsiz

* Gerekleri grebilmekten uzak, ileri ve uzak gr olmayan, sa l grsz. basiretsizlik * Gerekleri, ileriyi ve uzagrememe, sa grden yoksun olma. basit * Yap lmas anla veya kolay olan, kark olmayan, baya lmas . * Sssz, gsteri siz. * Bilgi ve grgs srl n olan, baya grgsz. , * Her zaman rastlanan, zelliolmayan, ola i an. * Kolay.

basit cisim * Maddesi tek elementten olu cisim. mu basit cmle * Tek yarg bildiren cmle. basit faiz * Faizleri zerine eklenmemi paraya belli bir dnem sonunda verilen faiz. ana basit kelime * Anlaml olarak daha kk paraya blnemeyen, kk durumundaki kelime, yalkelime. n basit kesir * Pay paydas kk olan kesir. ndan basit renk * Bimeden geen beyaz ayr renklerden her biri. ld n basite * Basit olarak, kolay taraf ndan. basite indirgemek * basitle tirmek, sade bir biime dndrmek,basite irca etmek. basitle me * Basitle i mek i. basitle mek * Basit duruma gelmek. basitle tirme * Basitle tirmek i i. basitle tirmek * Gereksiz ayr lardan ar sade duruma getirmek. nt tarak basitlik Baska basket * Basketbolda kazan say lan . basket yapmak * basketbolda say kazanmak. basketbol * Basit olma durumu. * spanya'nBask blgesinde kullan dil. n lan

* Be ki iki tak aras topu 3 m ykseklikteki kar kl er ilik m nda duran a l geirilmi sepetten birine iki sokup say kazanmak esas dayanan bir oyun. na basketbolcu * Basketbol oyuncusu. basketbolculuk * Basketbol oynama veya oynatmak i i. basketi bask * Basketbol oyuncusu, basketbolcu.

* Bir eserin bas biimi veya durumu. l * Bas s say. * Bir eserin bas tekrarlanan her bir kezi. larak * Giysinin iine k ldikilen kenar vr p . * Hak ve zgrlkleri ktlayarak zor alt bulundurma durumu, tazyik. s nda * Bir maddeyi sp ezen alet, pres. k * Belirli ruh etkinlik ve sreleri, ki istednda bilinalt itmesi veya bu itilenlerin bilince inin i na kmas n nleme durumu. * Kartak oyuncusunun hareketini ve sonu almas engellemek amac uygulanan yak savunma m n yla n durumu. bask nda tutmak alt * zgrl engellemek, ktlamak. n s bask grubu * Bir i yap nda, gerekle in lmas tirilmesinde veya tamamlanmas bask turan g. nda olu bask b kal * Kitap kaplar sslemeler basmak iin kullan kal na lan p. bask resim * Gravr tekniile yap resim, kaz resim. i lan ma bask yapmak * bir kimseyi bir i i yapmaya zorlamak, zor kullanmak. bask c * lenecek kuma zerine kal resim basan kimse. lar plara * Matbaac basklerini yapan kimse. l kta i * Ktlay. s c

baskl c k * Baskni cn i. bask kalmak da * ya ya ktan sonra topra st k sertle tohumlar fidelenip toprak stne mur d n sm erek kmak. bask l * Bask olan. s bask l k bask n * Bir masadaki k n umamas zerlerine konulan zel biimdeki a k. tlar iin rl * Su i i veya sulularbulundu san bir yere ansn girme. ledi n u lan z * K sreli, beklenmedik sald. sa r * (sertlik, zorluk bak ndan) stn. m

baskbasan r n nd

* d man avlaysald taraf savakazan gafil p ran r. bask n kmak (veya gelmek) * (kar t konusu olan kimseyi) gemek, stnl gstermek. rma la n baskvermek n * an ve habersiz girmek, saldda bulunmak. r baskyapmak n * su i lendiveya sulularbulundu san bir yere ansn girmek. i n u lan z * d mana ansn sald z rmak. * ansn konuk gelmek. z bask u na ramak * d n beklenmedik bir salds kar mak. man ryla la * bir yerde su st yakalanmak. * beklenmedik bir zamanda konuklar gelmek. bask nc * Baskyapan kimse. n baskz s * Hak ve zgrlkleri ktlanmam s . * Disiplinsiz. * Terbiyesiz, ahlks z.

baskz bymek s * serbest bir e itimle yeti mek. basklrnet * Kal sesli klrnet. n baskl * o unlukla bir ktleyi ok daha kk bir ktle yard yla tartmaya yarayan alet. m * kolu s ile kalkinebilen, ortas veya ular birine az ok yak demez bir noktaya ki ra p ndan ndan n i dayanan kald ra. basma * Basmak i i. * zerinde bas yap ile lmrenkli biimler bulunan pamuklu kuma . * Bu kuma yap tan lmolan. * Gazete, dergi, kitap gibi bas haz ile rlanmyaz leyler, matbua. * Bas lm matbu. , * skambil k ile oynanan bir oyun. d * Gbre, tezek.

basma kal b * Kitap, kuma gibi eylerin bask iin haz s rlanan kal p. basmac * Basma yapan veya satan kimse. * Pamuklu, tlbent vb. zerine kal desen basan kimse. pla * Boha ile kylerde e satan kad bohac ya n, . basmac l k * Basma al sat . m m * Pamuklu, tlbent vb. zerine kal desen basma i pla i. * Matbaac l k. basmahane * Basma yap i lan yeri.

basmak

* Vcudun a verecek biimde ayak taban bir yere veya bir zerine koymak. rln n eyin * (kk ocuklar iin) Ayakta durabilmek. * Bir zerine kuvvet vererek itmek. eyi, * Srarak yerle k t tirmek. * Bas i yapmak, tabetmek. i * rtmek, brmek, kaplamak. * Bir zerinde kal mhr gibi bir arala iz yapmak. ey p, * Baskyapmak. n * Baz isimlerle birlikte sertlik, a lanlamlar yard fiil olarak kullan k r nda mc l r. * Bir kimse bir ya girmek. a * evreyi kaplamak, kmek. * Bas yaparak s ve gazlar n v itmek. * Kmes hayvanlar kulukaya yatmak. * Bir etkisinde kal eziklik, znt ve a k duymak. eyin p rl

basmakal p * zgnl olmayan, de iklik gstermeyen, bilineni tekrarlayan, harc i lem, kli e. basmakal mak pla * Basmakaldurumuna gelmek. p basmal * Basma zelliolan. i basmal k * zerine bas lacak ey. basso * En kalerkek sesi. n * En kalsesli orkestra alg. n s

bastana salatas * Domates, taze so ye an, ilbiber, maydanoz, nane ve limon suyu kullan yap bir salata tr. larak lan bastarda bast * K ile pi yma irilmi sebze. * Bast rma. bast bacak * Bacaklar sa veya arp(kimse). k k * (ocuk iin) Yaramaz. bast yerde ot bitmez * gittiyere u i ursuzluk gtrr, gittiyerin bereketini kurutur. i bast yeri bilmemek * ok sevinmek. * k ktan nerede oldu seememek, durumunu kontrol edememek. a nl unu bast k bast rak bastk r * Pestil. * Yol yap nda akkum, curuf gibi maddeleri ezmeye ve srmaya yarayan alet. m l, k t * Kap arkadan bast iin kullan a dayak. y rmak lan a * A k, bask rl , yk. * Bkz. ba tarda.

bastlma r * Bastlmak i r i. bastlmak r * Bast i konu olmak. rmak ine bastm r bast rma * Bast i rmak i. * Bast . bast rmak * Basmak i yapt ini rmak. * Zararl olay bir nlemek. * stnl gstermek. n * Bir kuma kenar kr dikmek. n n vp * Gidermek. * (cevap iin) Hemen yeti tirmek. * Ansn birinin yan gitmek. z na * Birdenbire ve pek ok etkisini gstermek. * Kmes hayvanlar kulukaya yat n rmak. * Bask yapmak, zerine iyice d mek. bastika * Bir yelken serenine veya herhangi bir a a delik. aca lan baston * Yrrken dayanmaya yarayan a veya metalden yap ara. a lan * Geminin ba taraf ndaki yatdire (c k in vadran d ya do uzanan paras n) ar ru . * Ruh dnyas olu tepkimelerin bilin dna yans . nda an mas

baston francala * uzun ekmek. nce, baston gibi (veya baston yutmu gibi) * dimdik duran veya yryen (kimse). bastoncu * Baston yapan veya satan kimse.

bastonculuk * Baston yapma veya satma i i. bastonlu * Bastonu olan.

bastonsuz * Bastonu olmayan. basur * Kal ba alt blmnde ve anste toplardamarlar geni n n rsa n lemesiyle olu varis, hemoroit. an

basur memesi * Anste geni meme gibi uzamdamar yn leyip . basur otu * D ie n igillerden, nemli ormanlarda biten, kklerinde basur memelerine iyi gelen bir madde bulunan, sar iek aan kk bir bitki (Ranunculus ficaria). basurlu

* Basuru olan, hemoroitli. basbadelmevt * lmden sonra dirilme. basya ba * Sapotgillerden, tohumlar sabunculukta kullan bir ya ndan lan elde edilen, Asya'da yeti bir a (Basia). en a

* ve hayvanlarda beyin, gz, kulak, burun, a gibi organlar nsan z kapsayan, vcudun st veya nnde bulunan blm, kafa, ser. * Bir toplulu yneten kimse. u * Ba . lang * Temel, esas. * Arazide en yksek nokta. * Bir genellikle toparlaka ucu. eyin * Bir ular biri. eyin ndan * Kasaplhayvanlarda ve baz k yiyeceklerde tane. * Para de tirirken verilen veya al stelik, sarrafiye. i nan * Bir yak veya evresi. eyin n * "Bakelimesi birok deyimde "z varl kendisi" anlam ta bir zamir niteli " k, n yan indedir. * nem veya ynetim bak ndan ileride olan, en nemli, en stn anlam birle kelimeler yapar. m nda ik * Gre pehlivanlar ayr klar derecenin en ykse te n ld be i. * "... ba adlardan sonra ve nicelik anlatan kelimeden nce gelerek le na" tirme anlam verir. * Deniz teknelerinde n taraf. * En u, yksek nokta veya en n. ba * ban.

ba k a rl * A s klet. r ba r as * Ba amas ta olu rahats k. r , ba n an zl * Srekli snt k yaratan durum veya kimse. ba r olmak as * snt k vermek, u t rarmak. ba r atmak * tedirgin etmek, b nlvermek, can s kk k kmak. ba alamamak * ok u t bir konu yznden vakit ve f bulamamak. raran rsat ba almak * f bulmak. rsat ba a a * Baa agelmek zere. ba ad a mek * ki inden kaybederek toplum iindeki durumu sars ili lmak. ba aetmek a * tersine evirmek. ba agelmek a * tepesi st d mek. ba agitmek a

* srekli zarar grmek veya ktle mek. ba agitmek a * i ters gitmek, srekli zarar etmek. leri ba lamak ba * ba bir rt rtmek. na * ba vermek. ak * birine veya bir ba eye lanmak, intisap etmek. ba ba * ocuklar"Allaha n smarlad anlam ellerini ba na gtrmelerini sa k" nda lar lamak iin sylenir. ba a ba * Birlikte, beraberce.

ba a (veya kafa kafaya) vermek ba * iki veya daha ok kimse bir kenara ekilip konu mak. * dayan mak. ba a b ba rakmak * birinin, bir veya bir kimseyle yalnkalmas sa eyle z n lamak. ba a kalmak ba * biriyle veya bir yaln kalmak. eyle z ba a olmak ba * birlikte bulunmak, beraber ya amak. ba bels * Snt k , znt veren. ba bezi * Mendil.

ba a b * Ustura. ba biti * Bkz. bit. ba bulmak * (alveri kazan b te) rakmak. ba ana * Kafa tas . ba ekmek * n ayak olmak. ba evirtmek * baarkaya do dndrtmek. ru * birinin arkas hayranl bakmak. ndan kla ba dndrmek * ba dan, gururdan, sevinten ok mutlu duruma getirmek, a heyecanland ar r rmak. ba dndrc * (abuklukta) ola anst, a . r * bayg k verici. nl ba dndrc

* k serseme evirici. a na, ba dnmesi * Gz karard gibi olma. p ecek ba edebilmek * bir kimseyi yola getirmeye veya bir yapmaya gc yetmek. eyi ba mek e * sayg gstermek iin ba erek selmlamak. e * direnmekten vazgeip buyruk alt girmek, ink etmek. na yat ba elde iken * lmeden, ya arken sa iken. ba etmek (veya edememek) * gc yetmek (yetmemek), ba kazanmak (kazanmamak). ar ba gelmek * yenmek, gc yetmek. ba gstermek * belirmek, ortaya kmak, zuhur etmek, vuku bulmak. ba etmek gz * evlendirmek. ba olmak gz * evlenmek. ba kald rma * ba rmak iisyan. kald i, ba kald rmak * ayaklanmak, ynetime kargelmek, isyan etmek. * iyice co mak, kabarmak. ba kald rmamak * Bkz. ba kald n rmamak. ba kesmek * selm iin ba mek. e ba vurmak k * ba gelen dalgalarla gemi, bave k zerinde inip kalkmak. tan ba r fes iinde, kol klyen iinde kl r r r * aile iindeki, arkada aras lar ndaki uyu klar yabanc duyurulmamalr. mazl lara d ba komak (koymak) * bir u ey runa lm gze almak. ba mak ko * bir iba i armak iin al mak. ba nereye giderse, ayak da oraya gider * kkler byklerin izinde gider, her i onlar te rnek tutarlar. ba da, istersen so baol ol an * kk bir i de olsa, ba olmak nemlidir. te ta ba olan bo olmaz

* bir yerde ba olan kimse ta de dolayyla o yere gelmi er d s tir. * i ba ndaki ki i inin i oktur. ba rts * Bkz. ba rt. ba l sa * len bir kimsenin yak na sylenen ilgi ve yak k anlatan sz. nlar nl ba l dilemek sa * len bir kimsenin yak na ilgi ve yak k anlatan sz sylemek. nlar nl ba sallamak * kar ndakinin her szn uygun bulur grnmek. s ba tac * ok sevilen, ok yksek tutulan (kimse veya ey). ba etmek tac ba etmek tac * ok sevmek ve saymak, el stnde tutmak. ba tutamamak * rzgr, f na yznden, yap rt lndaki veya ykseli indeki bir bozukluk sebebiyle gemi dmene uymamak, rotadan kmak. ba tutmak * elebaolmak. ba ucu * Yat bir yerin ba lan konulan yn veya yak. n ba kitab ucu * Ssyararlan ana bilgileri veren, de hi yitirmeyen eser. k k lan, erini ba stnde tutmak * ok iyi a rlamak. ba stnde yeri var * byk bir sayg ilgi ile kar r veya a r. ve lan rlan ba stne * bir dile yerine getirilece itenlikle belirtmek iin "peki" anlam kullan sz. in ini nda lan ba vermek * ( olgunla ban) mak. * (bu vb. bitkiler) ba ba day ak lamaya ba lamak, ba olu ak mak. * (gemi, kay dndrmek, evirmek. k) ba yakmak * kt duruma d rmek. ba yapmak * (kuafr) sa bak ve tuvaleti yapmak. m ba l r brk (fes) iinde, kol kl yar (kl r r) r krk (yen) iinde r * aile iindeki ki ilerin anla mazl aile iinde kalmalr. klar d ba yarma * Vida yap nda kullan olan perinlerin ba na tornavida yerleri amak i m lacak lar i.

ba yast * Yatakta ba alt konulan yast na n k. ba yemek (ba yemek) n * birinin lmne veya yok olmas sebep olmak. na * birinin g duruma d mesine yol amak. ba ba a * birinden stn olmadan. ba ba a * E durumda, dengeli olarak. it ba ba a gelmek * e olmak, denk olmak. it ba ba a noktas * bir yabanc paran veya de k n piyasa de ile stnde yazde ayn n erli d eri l erin olmas durumu. ba a kmak * glkler karan biriyle olan i kendi istediyolda sonuland ini, i rabilmek. ba a kmak * bir gc yetmek. eye ba gemek a * en stn yeri almak. ba gelen ekilir a * aresiz durumlara d ld nde insankendini zntye kapt p bu durumlara katlanmasn ola n rmay n an ve do bulundu anlat ru unu r. ba gelmek a * (kt bir duruma) u ramak. ba gre a mek * ya gre en usta pehlivanlar ba l te, pehlivanliin yar k mak. * en stn sonucu elde etmek iin mcadele vermek. ba vermek a * de toku i yaparken ste bazeyler vermek. ba a a * Boyuna dikey ynden kesilmi olan ve y l halkalar ember biiminde grnt veren a a. Ba ak ba ak * Zodyak zerinde Aslan ile Terazi burlar nda bulunan burcun adZodyak. aras , * Arpa, bu yulaf gibi ekinlerin taneleri ta k kl day, yan l ba . * Tarlalarda, ba larda dklm veya tek tk kalmolan rn.

ba ba ak lamak (veya tutmak) * arpa, bu yulaf gibi ekinlerde ba olu day, ak mak. ba toplamak ak * tarlalarda kalmba aklar ba veya larda dklm meyveleri toplamak. ba ak * Tarlalarda kalmba aklar ba veya larda dklm meyveleri toplayan kimse. ba k ak

* ieklerde ba turan iek demeti veya toplulu aolu u. ba aklama * Ba aklamak i i. ba aklamak * Tarlalarda, ba larda kalmdkntleri toplamak. ba aklanma * Ba aklanmak durumu. ba aklanmak * Ba ba ak lamak, tutmak. ba akl * Ba (ekin). aolan * Arka ucu ba biimde olan (ok). ka ba aktr * Bir filmde veya bir tiyatro eserinde en nemli erkek oyuncu. ba aktrlk * Ba aktrn iveya mesle i i. ba aktris * Bir filmde veya bir tiyatro eserinde en nemli kadoyuncu. n

ba aktrislik * Ba aktrisin iveya mesle i i. ba alt * Ya gre pehlivanlar ayr be l te n ld derecenin ikincisi. * Gemilerde tayfa ve erlerin ba taraftaki ko lar u . ba ar * Ba armak iveya ba lan i i ar , muvaffak yet. ba gstermek (veya kazanmak) ar * ba armak. ba l ar * Ba gsteren, muvaffak ar yetli. * Ba lm stesinden gelinmi ar , . * Ba l biimde, ba gstererek. arbir ar

ba lma ar * Ba lmak i ar i. ba lmak ar * Ba ile sona ermek. ar ba m ar * Elde edilen bir ba . ar * Bir sporcunun yapabileceen iyi derece, takat sr i n, performans. * Ba gstermeyen, muvaffak ar yetsiz. * Ba lamayan, muvaffak ar yetsiz. * Ba gstermeyerek. ar

ba s arz

ba solmak arz * ba sa ar layamamak, ba gsterememek. ar

ba s u arzl ramak a * ba solmak. arz ba s k arzl * Ba solma durumu, muvaffak arz yetsizlik. ba arma * Ba armak i i.

ba armak * Bir iistenilen biimde bitirmek, muvaffak olmak. i ba asistan * En st derecedeki asistan. ba asistanl k * Ba asistan olma durumu. * Ba asistangrevi. n ba at * Benzerleri aras g ve nem bak ndan ba gelen, hkim, dominant. nda m ta

ba karakter at * Bir melezde her zaman ortaya karakter. kan ba k atl * Ba olma durumu, hkimiyet. at ba k yasas atl * Irk kar nda gl z yapn sonraki soylardan stn geldi kan mas n ini tlayan yasa. ba bakan * Hkmet ba ; bakanlar kurulunun ba kabinenin ba ba kan , vekil. , ba bakanl k * Ba bakan olma durumu ve ba bakangrevi. n * Ba bakan makam n . * Ba bakan ve grevlilerinin al daire. t ba bayi ba bu * Bir da m i btn bayilerin ba bulundu ana bayi. inde t l u

* Eski Trklerde baba komutan. , kan, * Osmanlmparatorlu unda sava zaman ka birliklerden ayr bir araya getirilerek olu ba l p turulan birli in veya milis glerinin komutan . ba avu * Astsubay ba avu . * Yenieri oca n avu n u. ba avu luk * Astsubay ba avu rtbesi. ba * i ba . * i veya pi koyun, kuzu, sr basatan kimse. mi * ieklerin erkek organlar iek tozunu ta torbac ha nda yan k, efe.

ba k

ba dan man * Dan manlarba n . ba dan manl k * Ba n iveya grevi. dan man i ba dekorcu * Dekorcular ba dekor haz n , rlamada en st sorumlu. ba dekorculuk * Ba dekorcunun iveya mesle i i. ba dizgici * Bir bas evindeki dizgicilerin ba ba m mrettip, sermrettip. , ba dizgicilik * Dizgicilerin ba . ba dmenci * Dmencilerin ba . ba dmeni * Gemi veya teknelerin ba yerle na tirilen ve iyi bir manevra sa layan dmen. ba efendi * Devlet dairelerinde k demli memur, ba ktip. ba eksper * Eksperlerin ba . ba eser * Kendi trnde en mkemmel eser, ba t, yap aheser. ba eski * En k demli kimse. * Yenieri blklerinin en k demsiz subay erlerinin en k ve demlisi. * En iyi rn iin tespit edilen fiyat.

ba fiyat

ba gardiyan * Gardiyanlarba n . ba garson * Garsonlarba metrdotel. n , ba garsonluk * Ba garson olma durumu. * Ba garsonun imetrdotellik. i, ba gedikli * En yksek rtbeli astsubay. ba hakem * Yar veya oyunu yneten hakemlerin ba may . ba hekim * Bir hastahaneyi ynetmekle grevlendirilen hekim, ba tabip, sertabip. ba hekimlik * Ba hekimin grevi. * Ba hekimin makam .

ba hem ire * Bir klinik veya hastahanede hem ireleri ynetmekle grevlendirilmi hem ire. ba hem irelik * Ba ire olma durumu. hem ba hostes * Hava yollar hosteslerin en deneyimlisi ve yap sefer boyunca hizmetten sorumlu kimse. nda lan baa k * rt veya ile bartlmemi apka . baamak r * bir i dolay ten sorumlu duruma d mek. baba lanmak * biri evlendirilmek. * birini yanda olarak kazanmak, kendi yan tutmak. nda baba l * Serbest olmayan. * Evli. babelda * zlmesi g, sntbir durumda. k l babelya girmek (veya u ramak) * sc k, zc bir durumla kar mak. la babtn * e i hayatta olan (kar koca). veya baatlamak * baok a mak. r baekmek * herhangi bir konuda nde gitmek, n ayak olmak. badara d mek * snt girmek. k ya badaralmak * (para ynnden) snt darl d k ya, mek. a badarda kalmak * paras ktan dolayk da olmak. zl snt baderde girmek * sntbir duruma d k l mek. badertte * zlmesi g, sntdurumda. k l badevletli * Talihli, baht k. a badimdik * Onurlu, gururlu. badin * Kaygz ve tasas s olmayan.

badnmek * insana, e n dnmesi, aya n alt yerin ekilmesi gibi bir duygu gelmek. yan n ndan * snt k yaratan bir durum kar nda bunalmak. s * grkemli bir kar nda ey s a rmak. * para veya mevki sebebiyle p a r marmak. badumanl * Doru sis brm ). unu (da * Sevdadan veya ikiden sarho . bag ermek (veya de e mek) * beklenmeyen bir mutlulu ermek. a bahavada * sevinli. baho olmamak * bir eyden ho lanmamak. baiin * "ocu umuzun baiin", "annenizin baiin" gibi szlerde de bir ki erli i ortaya konarak kullan ant lan veya yalvarma sz. bakalabal k * yan bir ikonu nda i amayacak kadar ok kimse var. bakazan gibi olmak * ba ok a ve u nda r ultulu bir sersemlik olmak. banra yanmak * ba u kas runa byk bir zarara u ramak. bannde * uslu, evrede gz olmayan. baslmak (veya s k k mak) * herhangi bir glk kar nda kalmak, bunalmak. s basya gelmek k * herhangi bir glk kar nda bunalmak, zor durumda kalmak. s batade a mek * a bir durum kendisine ders olmak. r batutmak * grltden veya zntden baamak. r bastnde yeri olmak * her zaman iyi kar lanmak, a rlanmak. * bir d veya davran uygun bulmak. nce bayast d mek a * yorgunluktan veya gszlkten uykuya dalmak. bayastyz grmemek k * yata yatuyumamolmak. a p bayerde * utanla, k nl zntyle. rg kla, bayerine gelmek

* zihin yorgunlu gemi u olmak. bayukarda * onurlu, kibirli, kendini be enmi . bayumu ak * Uysal, sz dinler (kimse). bazapt olunmamak * binicisini algtrmek. p ba bo * Bir veya kimseye ba olmayan. eye l * Ba lanmam serbest b lm , rak . * Ynetimsiz, baskz, denetimsiz. s

ba b bo rakmak * stnde hibir bask denetim bulundurmamak, kendi havas b veya na rakmak. ba kalmak bo * bask nda bulunmamak, kar , gr olmamak. alt an eni ba luk bo * Ba olma durumu. bo ba bozuk * Askerlerin aras kat sava . na lmsivil * Dzensiz topluluk. * Karga , kark, iinden lamayan. al k ba bozukluk * Ba bozuk olma durumu. * Dzensiz davran dzensizlik, disiplinsizlik. , ba kabak * Sa dklm veya dibinden kesilmi . * Ba rtmeden. n ba gzm stne m * belirtilen istekleri itenlikle yapmay kabul etmeyi anlat r. ba beraber mla * memnunlukla, seve seve. ba sa n olsun * yak ndan birini topra vermi kimseye sylenen ilgi ve yak k anlatan sz. nlar a bir nl ba balta kesilmek (veya olmak) na * srekli istemek, etmek, inat etmek. srar ba bel amak na * kt bir olay dolayyla dert sahibi olmak. s ba bel almak na * bir sorunla kar mak, kt bir duruma d la mek. ba bel olmak (veya kesilmek) na * snt k vermek, tedirgin etmek, musallat olmak. ba bir hl gelmek na * kt bir duruma u ramak. * lm ihtimalini bildirmek iin kullan l r.

ba buyruk na * kimseden izin almaksn diledigibi davranan. z i ba almak na * bir fkeyle, nefretle geri vermek. eyi ba als na n * birine verilmek istenilen bir fke ve nefretle geri evrildi anlatmak iin sylenir. eyin ini ba karmak na * martmak, ok yz vermek. ba kmak na * birinden yz bulup ona karpek ka davranmak. mar ba orap rmek na * birine, haberi olmadan kt duruma d rc davran bulunmak. ta ba dert etmek (veya amak) na * bir znt konusu yapmak. eyi ba devlet ku konmak na u * beklemedibyk bir nimeti ele geirmek. i ba dikmek na * birini veya bir korumak iin bir kimseyi grevlendirmek. eyi * bir iecekab i yukar rarak sonuna dek imek. kald ba dolamak na * musallat etmek. ba dnyan bels sarmak na n n * byk felket getirmek. ba ek na imek * a yk olmak. r * stne kalmak. ba geirmek na * ba giymek. na * bir fke ile birisinin ba vurmak. eyi na ba gemek na * grevi alt bulundurmak. nda * bir i ynetimini ele almak. in * bir iyapmaya ba i lamak. ba gelmek na * bir grevin ba gelmek. na * kt bir durumla kar mak. la * beklenmedik, c olay veya durumla kar mak. a bir rt la ba gne na gemek * gne arpmak. ba i amak na * u tc zc bir i rar ve in kmas yol amak. na ba i karmak na * istenilmeyen veya u tc i yol amak. rar bir e

ba i kmak na * bogitmeyen ve beklenmedik bir i a veya olayla kar mak. la ba kak etmek na n * yap bir iyilisrekli olarak syleyerek b rmak. lan i kt ba kakmak na * yap bir iyiliyzne vurarak birini zmek. lan i ba kalmak na * istemedihlde bir iyapmak veya bir kimseye bakmak zorunlu ile kar mak. i i u la ba kan na kmak * fkelenmek, hiddete kap lmak, kontroln yitirmek. ba karalar ba na lamak * ok kederlenmek. ba oturmak na * Bir iyapmaya ba i lamak, ikoyulmak. e ba sarmak na * birine musallat etmek. ba ta etmek na * ok de vermek, ilgi gstermek. er ba ta mek (veya ya na d mak) * felkete u ramak. ba vur, a ndan lokmas al na z n * uysal ve sessiz kimseler iin kullan l r. ba vurmak na * (itiiki) ne yaptn i bilemez bir duruma d rmek. * (gaz veya s caktan) baamak. r ba y kmak na * harap etmek, zor durumda b rakmak. ba nda * (bir s nde olan eyin) rada , nde geleni.

ba beklemek (veya durmak) nda * yan durup gzetlemek. nda ba de nda irmen evirmek * grlt ile tedirgin etmek. ba kavak yeli esmek nda * (gen iin) sorumluluk duygusundan uzak, zevk, e lence pe ko inde mak. * gerekle meyecek d eyler nerek vakit geirme. ba olmak nda * aynk l sntdurumda bulunmak. ba olmak nda * yneticisi olmak. ba paralans nda n * yap bir iyilik ok sylendi o iyili artistenmedi belirten bir sz. lan inde in k ini

ba torbas nda eksik * e gibi bir adam. ek ba almak ndan * kurtulmak, sorumlulu atmak. u ba a ndan akaynar sular dklmek * zntl veya kt bir olay kar nda birdenbire byk bir snt s k duymak. ba a n olmak ndan k * i ok olmak. i pek ba atmak ndan * yap g bir iyapmaktan kendini kurtarmak. lmas i * srdrlmesi gereksiz grlen bir bal bir ili son vermek. l a, kiye ba byk i giri (veya kalk ndan lere mek mak) * gcnn stnde olan i kalk lere mak. ba gemek ndan * daha nce ayn duruma u ramolmak. ba kesmek ndan * yap istenmeyen bir iba engellemek. lmas i tan ba korkmak ndan * hayat kayg ndan duymak, cezalandlmaktan korkmak. r ba savmak ndan * bir istekte bulunan szde bir sebeple uzaklarmak. t ba atmak r n * gereksiz szlerle birini bunaltmak. * bir i birini tedirgin etmek, u t iin rarmak. ba atmamak (veya ba z r r n atmayay n m) * uzun uzun anlat bir sorunu sonuca ba lan larken szn uzadn anlatmak iin sylenir. ba alamamak n * bir eyden kurtulamamak. ba algitmek p n * izin almadan ve gideceyeri bildirmeden gitmek, savu i mak. ba ate yakmak n lere * ba byk bir dert almak. na ba ba n lamak * birini ni anlamak veya evlendirmek. ba beklemek n * gzetlemek. ba belya sokmak n * birini, kt sonular verecek bir duruma itmek. ba bir yere ba n lamak * birini bir iyerle e tirmek, i sizlikten, ba luktan kurtarmak. bo ba bo rakmak n b * yalnveya serbest b z rakmak.

ba atmak n * ba rn as nlemek iin aln stnden arkaya do e ve benzeri n ru arp eyleri epeevre ba lamak. ba karmak n * (bitki iin) filizlenmeye ba lamak. ba derde sokmak n * sntbir duruma girmek veya getirilmek. k l ba dik tutmak n * onurunu korumak. ba dinlemek n * sessiz, sakin kalmak. ba dndrmek n * mutluluktan yar sarho duruma getirmek. * kendine hayran b rakmak. ba duman almak n * sis kaplamak, sis brmek. ba ezmek n * bir daha ktlk edemeyecek duruma getirmek. ba gzn yarmak n * bir ikt yapmak, bir i i i istenildigibi yapmamak. i ba istemek n * ldrlmesini istemek. ba kald n rmamak (veya kald ramamak) * bir iaral z srdrmek. i ks * iyile ememek, yataktan kamamak. ba ka n vakti olmamak (veya ba ka maya n yacak vakti olmamak) * arada en ufak ba bir i ka yapamayacak kadar s durumda bulunmak. kk ba koltu n unun alt almak na * lm gze alarak bir igiri e mek. ba kurtarmak n * can korumak. n * geimini sa layacak bir duruma gelmek. ba nra yakmak n * birini a bir zarara u r ratmak. ba ortaya koymak n * bir i giri e irken lm gze almak. ba sokmak n * bar nacak bir yer bulmak. ba ta ta vurmak tan a n * aresiz kalarak ok pi olmak. man ba toplamak n * (kad sa toplayba bir eki dzen vermek. n) n p na ba uurmak n * Bkz. kellesini uurmak.

ba vermek n * kendini feda etmek. ba yakmak n * g bir duruma sokmak. ba yemek n * yok olmas sebep olmak. na ba n alt n nda * yastn alt n nda. ba n alt n ndan kmak * birinin hilesiyle yap lmak. ba n aresine bakmak n * kimseden yard grmeden kendi i kendi yapmak. m ini ba n derdine d n mek * ba bir ilgilenmeyecek kadar sntdurumda bulunmak. ka eyle k l ba n dikine gitmek n * kendi d ve gr nce nn en iyi oldu inanarak kimsenin una dn, uyarn s dinlememek. ba n etini yemek n * kar ndakini bezdirinceye, b r s ktncaya kadar srekli konu veya sylemek. mak ba n gznn sadakas n * bagelecek bir bely a savmak veya nlemek iin yap ba, zveri. lan ba imam ba ka * Bilinenden ayr i farkl , de ik, , zge. * Nitelik ynnden allmn dnda bir stnl olan. * Konu edilen, bilinenden ayr nesne ve kimse iin teklik veya okluk olarak ba , ba kas kalar biiminde kullan l r. * "Ayr stelik bir yana" anlamlar -dan / -den ba biiminde kullan ca nda ka l r. ba biri ka * di bir kimse. er ba i mu? ka i yok * Bu i ne diye karyor? Bu i ilgilendirmez. e onu ba olmak ka * farkl olmak, deik grnmek. i ba kaca * Ayr ca. ba kafiye * Dize ba nda ayn lar kelime olmamak kayd ayn yla sesleri veren kelimelerden olu kafiye. an * Birden ok imam bulunan camilerde ynetici durumundaki imam.

ba kahraman * Bir eserde ba oynayan ki ba i. rol i, ki ba kala m * Bir ktlenin fizike ve kimyaca demesi, istihale, metamorfizm. i

ba ma kala * Ba mak i kala i. * Embriyon evresinden ergin olana de bir hayvan geirdibiim ve yap i in n i deimleri, istihale, metamorfoz. ba mak kala * Ba bir varl niteli dn ka a, e mek, demek, farkl kazanmak. i l k * Biim detirmek, istihale etmek. i * Ktle mek, bozulmak. ba t kalarma * Ba t i kalarmak i. ba t kalarmak * Ba bir duruma getirmek. ka ba r kald * Ayaklanma, isyan. ba k kal ba kan * Bir toplulu bir toplantn veya bir derne ba bulunan kimse, reis. un, n in nda * Baz lkelerde devletin ve hkmetin ba . ba vekili kan * Ba n i grmesi iin yerine b veya yetki verdikimse. kan ini rakt i ba yard s kan mc * Ba yard eden sorumlu ve yetkili kimse. kana m ba k kanl * Ba olma durumu. kan * Ba n grevi veya makam kan , reislik, riyaset. ba k etmek kanl * bir toplant toplulu ba olarak ynetmek. veya u, kan ba k makam kanl * Ba n odasn bulundu veya oturdu yer. kan n u u ba k sistemi kanl * Devlet ynetiminde tek bir ki ba hkmet etme ve devleti ynetme esas ba siyas inin kanlnda na l sistem. ba karakter * Oyunun nde gelen asl karakteri , asl tipi. ba kas ba ktip * Di bir s, herhangi bir kimse, di tekisi. er ah eri, * Bir resm dairede veya kurulu al ktiplerin ba ba ta an yazman. , * Allana benzememe, de ik olma durumu, de iklik. i i

ba ktiplik * Bir resm dairede veya kurulu al ktiplerin ba ba ta an yazman. , ba kent * Ba ehir. ba kentlik

* Ba olma durumu. kent ba kesit * A n boyuna dikey ynde kesilmesi sonunda y ac l halkalarn ember biiminde grnt verdiyzey. n i ba kilise ba i ki * Piskoposluk makam byk kilise, katedral. olan * Bir eserin veya bir oyunun en nemli ki ba isi, kahraman.

ba komutan * Sava bir devletin btn kara, deniz ve hava kuvvetlerine komuta eden en byk komutan, ta ba kumandan, serdar. ba komutanl k * Ba komutangrevi. n * Ba komutanmakam n . ba konak * Asala en iyi geli i, dolayyla en ok yararland ve ya n ti s amaktan ho konak land . ba konsolos * En yksek derecedeki konsolos. ba konsolosluk * Ba konsolosun grevi. * Ba konsolosun makam . ba e k * Bir yerde en sayg ki veya byklerin oturmas ayr yer. n inin iin lan

ba eye kurulmak k * saygki ayr yere oturmak. n ilere lan ba kumandan * Ba komutan. ba kumandanl k * Ba komutanl k. Ba kurt * Rusya'daki Ba kurdistan Federe Cumhuriyeti'nde ya Trk halk bu halksoyundan olan kimse. ayan veya n * Bu halka zg olan, bu halkla ilgili.

Ba kurta * Ba Trkesi. kurt ba lhana * Yapraklar k s, yuvarlak ba lhana (Brassica oleracea). l ba lama * Ba lamak i i.

ba meridyeni lama * Boylamlarhesab ba olarak kabul edilen meridyen. n nda lang ba vuru lama u * Futbolda oyuna ilk ba lamada veya her golden sonra topu santrada yeniden oyuna sokmada yap vuru lan . ba lama! * (ho olmayan bir sz veya davran ilgili olarak) "tekrarlama" anlam emir. la nda

ba lamak

* Bir i giri harekete gemek. e mek, * alr, i yrr duruma girmek. ler, * Olmak, olu mak, ortaya kmak, do mak. * Grnmek. * Etkisini gsterme. * Ho olmayan bir davran koyulmak. a

ba lang * Bir i bir dnemin, bir hayatvb.nin ilk blm. in, n * n sz veya girimukaddime. , ba noktas lang * Bir i veya ba yer. in eyin lad * Sr sayn say rusundaki yeri. f sn, do * Parametrelenmi yayular biri. bir n ndan ba tutmak lang * bir i bir dnemin, ba nokta veya tarih olarak kabul etmek, belirtmek. i, lad ba lma lan * Ba lmak i lan i. ba lmak lan * Ba lanmak. ba lanma * Ba lanmak i i. ba lanmak * Ba lamak i konu olmak. ine * Ba mak. olu ba lma lat * Ba lmak i lat i. ba lmak lat * Ba latmak i lmak. i yap ba latma * Ba latmak i i.

ba latmak * Ba lamas yol amak. na * (birinin) Kt konu na yol amak. mas ba c lay * Bir ey renmeye yeni ba layan (kimse), mptedi. ba lay * Ba lamak i i veya biimi. ba l * Baolan.

ba ba l na * Ba ka eylerden ayr olarak kendi ba tek ba na, na. baca l * En nemli, ba gelen. ta

bak l

* Genellikle bakorumak iin giyilen nesne, takke, klh, serpu . * Hayvan ko umunun ba geirilen blm. a * Bir stunun, bir dire tepeli in i. * Bir yazn, bir kitabblmlerinin ba konulan ve konuyu k tan yaz n n na saca tan , serlevha, antet. * Baz blgelerde, evlenirken, damadkaynatas demesi grenek olan para. n na * Tablalarveya i n paralarn dzgn kalmas sa n n lamak amac ba ile taraflar tak para. na lan * Tekerlek parmaklarn akoldu km, top. n l u s

bak atmak (veya koymak) l * bir yaz bak olarak ad bulmak. ya l bak vermek l * baz blgelerde, evlenirken damat kaynatas para veya mal vermek. na bak l bakl l * Baolan. l * Antetli, anteti olan. baks l z * Baolmayan. l ba mabeyinci * Osmanl saray mabeyincilerin ba nda . ba mak * Ayakkab mak. , pa * Bak yapan veya satan (kimse). l

ba makale * Ba . yaz ba mak * Ayakkab yapan, satan kimse, pa mak . * Camilerde, giri blmnde, lan ayakkab bekilik eden kimse. kar lara ba mak l k * Ba makn i n i. ba makl k * Padi n anne, kkardekve hasekilerine ba ah z , z lanan denek, has, arpal k. * (camide) Ayakkab konulan yer. ba mal * Anamal, sermaye, kapital.

ba misafir * En de konuk. erli ba muallim * Ba retmen. ba muallimlik * Ba retmenlik. ba mubass r * Gzetmenlerin baolan kimse. ba muharrir * Ba yazar, sermuharrir.

ba muharrirlik * Ba yazar olma durumu. ba murak p * En st dzeydeki deneti. ba murak k pl * Ba murakn yapt i b . ba mdr * En st dzeydeki mdr. ba mdrlk * Ba mdrle ynetilen kurulu . * Ba mdrn al daire. t ba mfetti * En st dzeydeki mfetti . ba mfetti lik * Ba mfetti olma durumu. ba mhendis * En st dzeydeki mhendis. ba mhendislik * Ba mhendisin yapt i veya grev. ba mrettip * Ba dizgici, sermrettip. ba mrettiplik * Ba mrettibin yapt i . ba msevvit * Yaz msveddeleri haz rlayan ve ad msevvit denen memurlarba . na n kan ba nokta * Ba noktas lang . ba oda * Geleneksel Trk evinde zellikle konuklara n rland byk ve zenli d enmi oda.

ba oyuncu * Bir filmde veya tiyatro eserinde ba canland oyuncu. rol ran ba oyunculuk * Ba oyuncu olma durumu. ba retmen * (ilkokullarda) Ynetimden sorumlu olan retmen, mdr. ba retmenlik * Ba retmen olma durumu. ba rt * Kad n salar rtmek iin kulland rt, e nlar n klar arp.

ba rtl * Ba ba ile rtm n rt olan (kad n).

ba papaz

* Baz kiliselerin papazlar teki papazlara gre bir stnlk veren unvan. na,

ba papazl k * Ba papazgrevi ve makam n . * Ba papazsorumlulu n unda olan blge. ba parmak * El ve ayakta bulunan en kal parmak. n ba pehlivan * Birok pehlivan yenerek gcn kabul ettirmi pehlivan. ba pehlivanl k * Ba pehlivan olma durumu. ba piskopos * Katoliklerde piskoposlarbaolan din adam n . ba piskoposluk * Ba piskoposun grevi ve makam . ba rahip * Manast rlarda en k demli ve ynetimden sorumlu rahip. ba rahiplik * Ba rahibin grevi. ba rejisr * Ba ynetmen. ba rejisrlk * Ba ynetmenlik. ba rol * Ba oyuncunun rol. * Bir filmin veya bir tiyatro eserinin ba isini canland i ki rma i. ba savc * En st dzeydeki savc . ba l savc k * Ba savc olma durumu. * Ba n grevi veya makam savcn . baz s * Baolmayan. * Yneticisi, ba olmayan. kan * Baveya ba bulunmama durumu. kan * Yasas hkmeti olmayan topluluk, erksizlik, anar ve i. * Bir devletin ynetim merkezi olan devlet merkezi, ba ehir, kent.

bazl s k

baehir

ba (veya ba ta bulunmak nda) * bir i yneticisi olmak. in ba gelmek ta * nde olmak, stn durumda olmak.

ba gitmek ta * en ileri durumda bulunmak. ba ta ta mak * ok sayg gstermek. ba taban * Yunan ve Roma mimarl nda, stunlarstne oturan ve iki stun aras klar n ndaki uzakln stn rten byk, uzun ta lerin olu kiri turdu blm. u ba tabip * Ba hekim. ba tabiplik * Ba hekimlik. ba tan * ba alarak, bir kez daha, yeniden. ndan

ba a tan a * Hepsi, btn, bir utan br uca kadar. ba a tan mak * pek ok olmak, pek o almak. ba ba tan a * Tamamen, btnyle, hepsi bir arada. * Ba sonuna kadar. ndan ba tan karmak * ayartmak, kt yola srklemek, do yoldan sapt ru rmak. ba tan kmak * ahlk bozulmak. ba kalm(veya kalma) tan * ba taraf kullan kas ndan lm . ba kara etmek tan * batma tehlikesi kar nda, gemi ba karaya vurup oturmak. s n ba kara gitmek (veya etmek) tan * sonunu d nmeyerek hesaps batarcas ya z, na amak. ba savma tan * stnkr, zen gstermeden. ba savmac tan * Bir iyapmamak veya savsaklamak iin bahane bulma, ba i savma veya atma. ndan ba savmac tan l k * Bir iyapmamak iin bahane bulma i i i. ba sona tan * Daima, her zaman. ba maz tan * Asi, isyanc , dzen bozucu. ba mazl tan k * Anar izm.

ba tankara * tc ku tak n ba lar mn, tankaragiller familyas ndan, Kuzey Afrika, Avrupa ve Asya'da ya ayan, esitli renklerde olabilen bir ku (Parus maior). tr ba tankaragiller * Omurgal hayvanlar tc ku tak ndan yz kadar ku n, lar m trn iine alan geni familya. bir ba tarda * Osmanl donanmas yer alan kad cinsinden bir tr sava nda rga gemisi.

ba teknisyen * En yksek dzeyde bulunan teknisyen. ba teknisyenlik * Ba teknisyenin grevi. ba ucu * Bir yerin d eyinin gk kreyi kestinokta. i

ba noktas ucu * Yeryzndeki bir gzlem noktas geen d do ndan ey rultusunun gkyzn deldiiki noktadan, ufkun i stnde olan , semtrreis. ba uzakl ucu * Gkyznde verilen bir nokta veya y zba noktas ldn ucu ndan a uzakl. sal ba uzman * En yksek dzeyde bulunan uzman. ba uzmanl k * Ba uzman olma durumu. * Ba uzman grevi. n ba lke ba st * Smrge imparatorluklar smrgelere egemen olan lke. nda * Geminin n blmnde apan bulundu yer. n u

ba veklet * Ba bakanl k. ba vekil * Ba bakan. ba vekillik * Ba olma durumu. vekil ba vurdurma * Ba vurdurmak i i veya durumu. ba vurdurmak * Ba iyapt vuru i rmak, mracaat etmesini sa lamak, mracaat ettirmek. ba vurma * Ba vurmak i mracaat. i, ba vurmak * Bir i yap in lmas bir kimsenin arac istemek veya bir i bir iin ln te eyden yararlanmak amac ona el yla atmak, mracaat etmek. * Bilgi sahibi olmak iin bir kaynakullanmak.

ba vuru

* Ba vurmak i mracaat. i, * Bilgi sahibi olmak iin bir kaynakullanma, bilgiye ula referans. ma,

ba vurucu * Bir i ba iin vuran kimse, mracaat . ba vurulma * Ba vurulmak durumu. ba vurulmak * Ba yap vuru lmak, mracaat edilmek. ba t yap * aheser.

ba mc yard * Bir kurum veya kurulu grevli amirin yard lar en st dzeyde olan ta mc ndan . ba c yarg * Oyunu yneten yarglardan, anla k durumunda, kararda yetki stnl olan hakem. c mazl , ba ba yaver * Yaverlerin baolan kimse. ba yaverlik * Ba yaver olma durumu. * Ba yaverin grevi veya makam . ba yazar * Bir gazete veya derginin ba lar yazan kimse, ba yaz n muharrir, sermuharrir.

ba yazarl k * Ba yazar olma durumu. * Ba yazargrevi. n ba yaz * Gazete ve dergilerde ilk stuna veya birinci sayfaya konulan nemli yaz makale. , ba

ba yazman * Bir dairedeki yazmanlar ba ba n ktip. , ba yazmanl k * Ba yazman olma durumu, ba ktiplik. * Ba yazmangrevi veya makam n . ba yemek * Geleneksel Trk mutfa orbadan sonra gelen en nemli yemek. nda ba ld y z * ift y zlarda byk olan y z. ld ld ba ynetmen * Bir filmde veya tiyatro oyununda en st dzeyde ynetmenlik yapan kimse, ba rejisr. ba ynetmenlik * Ba ynetmenin i i veya mesle i. ba yukar * Bir yer alt kuyusunun st k na gemeyi sa sm layan geit. bat

* Kur borular a n un n z amakta kullan irden yap sivri bir e takoz. lan, im lm ucu , it bata ka * Glkle zorlukla. bata saplanmak a * iinden lmas bir durumda olmak. k g batak * zerine bas ken amurla nca mtoprak. * Haygelmez, yarar sa r lamaz, batm . * Kt durum, iinden lmaz i k .

batak ullu u * ullukgillerden, batakl klarda ya ayan, rengi kahverengiye alan siyah, 30 cm uzunlu unda bir ulluk tr (Gallinago gallinago). batak * Borcunu dememeyi al k hline getirmi kanl olan (kimse). * Eline geen paray ran. bat * Batakl seven, batakl klar klarda ya (bitki, hayvan). ayan

batak l

batak l k * Batak olma durumu. batakhane * Gidenlerin dolandld veya kt bir durumda b ld yer. r rak * lerin zaman ve gere yap yer. nda ince lmad batakl batakl k * ok derin olmayan sularla rtl batak blge. * Uygunsuz ve kt, ahlk d durum. bataklard k c * Bataklve sbitki rtl yerlerde ya kk ve tc ku k k ayan (Acrocephahus palustris). bataklbayku k u * Bayku giller familyas ndan, s tyleri pas rengi olan, batakl rt klarda ya bir ku ayan tr, ishak ku (Asio u flammeus). bataklgaz k * Metan. bataklketeni k * Papirs familyas ndan, batakl klarda yeti bir bitki, pamuk otu (Eriophorum). en bataklk c k rlang * K gagal sa , uzun kanatl , uarken deniz k c and bir tr ku rlangn ran (Glareda). bataklku k lar * Omurgal hayvanlardan hem tavuksulardan, hem ya ku n mur lar iine alan ku sf lar n. bataklnergisi k * Avrupa ve Kuzey Amerika'da gnesu klar yeti ok yk bir bitki (Caltha palustris). li y nda en ll batar * Zatrree. * Batakl olan (yer).

batarya

* En kk topu birli i. * Sava gemilerinde borda toplar bunlarbulundu gverte paras ve n u . * Birka aygn bir araya getirilerek belirli biimde eklenmesinden olu tak t an m.

batarya ate i * Bir bataryada bulunan toplarhep birden ate n dzenine gemesi. batarya kutusu * Bataryan btn olarak ta n nmas sa n layan sand k. bataryal * Batarya ile glendirilmi veya desteklenmi . * Batarya ile al (radyo, telefon vb.). an bateri baterist bat * Yeryzndeki baca drt ynden gne batt yn, gn indi, garp. l in * Bu ynde olan, bu ynle ilgili, garb. * Bulunulan yere gre gne batt ynde olan blge, garp. in * (siyas anlamda) Avrupa ve Kuzey Amerika. * Gne 22 Martta ve 23 Eyllde batt nokta. in bat bloku * Bat Avrupa lkeleri ile Kuzey Amerika lkelerinin olu turdu blok. u Bat Trkesi * Hazar Denizinin batndaki Trk dnyas XIII. yzy beri kullan ve O s nda ldan lan uzcaya dayanan Trk dili. bat c batl c k bat k * (gemi iin) Batm . bat l * Do ve hakl ru olmayan. * rk, temelsiz. * Bat s kimse, garp yanl olan . * Bat s yanl olma durumu, garp l k. * Orkestrada vurma alg tak , davul. lar m * Bateri alan kimse, davulcu.

bat l inan * Do st olaylara, gizli ve ak glere, kehanetlere a derecede ba bo a l d r l inan, bat l itikat. bat l itikat * Bo inan. bat l * Bat lkeleri veya bat blgesi halk olan (kimse), garpl ndan . * Bat uygarln benimsemi bulunan (kimse).

bat ma l la * Bat mak igarpl ma. l la i, la

bat mak l la * zellikle Avrupa lkelerinin d ncede, al mada, gr anlay izledikleri temel ilkeleri benimsemi ve ta olmak, garpl mak. la bat t l rma la * Bat t l rmak i garpl t la i, larma. bat t l rmak la * Bat mas sa l la n lamak, garpl t larmak. bat k l l * Batolma durumu. l * Bat uygarln benimseme, garpl l k. bat n * Kar n. * Gbek, ku ak. Bat n * Bat mezhebinden olan kimse. niye * rek. Bat nye * Grnrdeki olaylarard gizli gereklerin bulundu kabul eden tarikatlara verilen ad. n nda unu batk r * Kftelik bulgur, dvlmemi ceviz ii, so domates, nane, maydanoz, tahin ve limon suyu kullan an, larak yap taze asma yapraveya lahanaya sar tketilen bir salata tt. lan, larak batlma r * Bat r i lmak i.

batlmak r * Bat i konu olmak. rmak ine * Yok edilmek. bat rma bat rmak * Bat i rmak i. * Snveya yumu bir maddenin iine gmlmesine yol amak, batmas sa vn ak n lamak. * Bir i sermayeyi yitirmek. te * Bir kimseyi eki iyice ktlemek. tirip * Kirletmek. * Mahvetmek. * Batmak i i veya biimi. bati batik * Yava , a r. * Kumaderi veya k sslemede kullan bir yntem. , t lan * Bu yntemle haz rlanmkuma . * Bu kuma yap tan lmolan (giysi). * Su st aralar elik kablo ile ba na lanm negatif yzebilirlibulunan dalkresi. , i * Deniz diplerinde inceleme yapmak iin kullan ara. lan

bat

batisfer batiskaf

batk batk n

* Batk k, ifls. nl * Borlar deyemez duruma d ifls etmi n en, (kimse), mflis.

batk k nl * Borlar deyemedimahkeme karar tespit ve iln olunan tccardurumu, ifls. n i ile n batma * Batmak i i. * Ylma, kme; yok olma, ink k raz. * Bir gk cisminin (Ay, GneY z vb.) ufkun alt inmesi. , ld na batmak * Bir snstnde iken iine gmlmek. vn * (GneAy, y z iin) Dnyan dn dolayyla ufkun alt inmek. , ld n s na * etmek. fls * Kirlenmek. * Saplanmak. * Dokunmak, incitmek. * (tedirgin etmemesi gereken iin) Tedirgin etmek. eyler * Ho gitmeyen bir duruma u a ramak. * Yok olmak. * Daha kt bir duruma u ramak. * kmek. * Ylmak egemenlisona ermek. k i * Miktar blgelere ve tart lacak eylere gre de en eski bir a k ls. i rl

batman

batonsale * Tuzlu hamurdan yap ince uzun ubuk, tuzlu ubuk. lan batz batsat * Ara s seyrek olarak tek tk. ra, battal * e yaramaz, kullan lmaz. * Allmolandan byk. * Harman makinesi, harman dvme makinesi.

battal edilmek * kullan lamaz duruma getirilmek, bozulmak. battal etmek * kullan lamaz bir duruma getirmek. battal olmak * kullan lamaz, i yaramaz duruma gelmek. e battaniye * Yorgan yerine veya yorgan stnde kullan o ynden dokunmu nca rt. lan, u kal battaniyeli * Battaniyesi olan. batt k yan gider bal * i kt gitti gre artistenildigibi davran ler ine k i labilir.

batur batyal bav bavc

* Bahad r. * 200 ile 2000 m aras derinliolan (deniz). nda i * Hayvan l al rma i avc a t i. * ve kpek gibi hayvanlar l al ran kimse. ahin avc a t

bavl

* Ava al r lm(hayvan). t * Avc n, kpeklerini ava al rmak iin kulland yapay ku lar t klar vb. * Bavl i mak i. * ve kpeava al rmak. ahin i t * Yolculukta, iine e konulan byk anta. ya

bavl ma bavl mak bavul

bavul ticareti * Gmrksz ve vergisiz ithaline izin verilen e yabanc yay lkelerden satal bavul veya antalarla yolcu n p, beraberinde srdan geirerek i piyasada de n erlendirmek i i. bavulcu * Bavul yapan veya satan kimse. bavullu * Bavulu olan.

Bavyeral * Bavyera halk olan (kimse). ndan bay bay * Bey yerine kullan bir unvan. lan * Erkek zel adlar yerine kullan l r. baya * A pespaye. a k, l * Kibar olmayan, basit ad, s radan, amiyane, banal. * Her zamanki gibi olan, hibir zellibulunmayan. i * Hemen hemen, deta. * Gerekten, ok, olduka, epey. * ok iyi, pekl. bayakamak * (sz, davran giyini , iin) yak mamak, uygunsuz olmak. bayakesir * Ondalolmayan kesir. k baya ma la * Baya mak durumu. la * Paras , mal olan, zengin (kimse). ok

baya mak la * Bayabir durum almak, bayabir duruma girmek. baya t rma la * Baya t rmak i la i. baya t rmak la * Baya mas sebep olmak. la na baya k l * Bayaolma durumu veya baya davran ca . bayan * Han yerine kullan bir unvan. m lan * Kadzel adlar n yerine kullan l r. * Ekar , . * Taze olmayan. * Gncelli nemini, zelli yitirmi sylenmi ini, ini , ok . Bayat * O Trklerinin 24 boyundan biri. uz bayat bayat * Azer ve Trkmen halk iirinde mani trne verilen ad. * Klsik Trk mzi u drtlsne buselik be kat yla yap bir makam. inde ak lisi lmas lmeski

bayat

bayataraban * Araban ve bayat makamlar olu ndan turulan bir birle makam. ik bayatbuselik * Bayat makamn buselik be veya drtls ile sona ermesinden olu bir birle makam. n lisi an ik bayatlama * Bayatlamak durumu. bayatlamak * Bayat duruma gelmek, tazeli yitirmek. ini bayatlatma * Bayatlatmak i i. bayatlatmak * Tazeyken kullanmaybayatlamas bekletmek. p iin bayatl k bayats * Bayat olma durumu. * Bayatlamaya ba lam .

bayats mak * Bayatlamaya yz tutmak. bayg n * Bay kendinden gemi lm , . * Szgn. * Gnl vermi .

* nsan kendinden geirir gibi olan. * Ylm dklm , . baygbaygbakmak n n * kendinden gemi bir ekilde, evreye gz gezdirmek. * hayranl seyretmek. kla baygd n mek * ok yorulmak. bayg ma nla * Bayg mak i nla i. bayg mak nla * Bayg duruma gelmek. n * (gz iin) Szlmek. bayg k nl * Bayg olma durumu. n * Duyumlardurmas dola nve solunum grevlerinin duraklamas n , kan n m , vcudun k ldanamamas m gibi fizyolojik aksamalarla beliren kendinden geme durumu. bayg k geirmek nl * bay lmak. * ok heyecanlanmak, tel lanmak. bayg nt * Bayg k. nl * bceklerinin sindirim organlar grlen ve yemden kesilmelerine yol aan bir hastal bu sebeple pek nda k; koza yapamama durumu. bay bay la la * steyerek, istekle, ok isteyerek, severek. bay lma * Bayg duruma girme, kendinden geme. n bay lmak * Bayg duruma girmek, uyur gibi olmak, kendinden gemek, kendini kaybetmek. n * ok ho lanmak, ok sevmek. * S al susuzluk, yorgunluk gibi etkenlerle dayanma gcn yitirmek. cak, k, * Vermek, demek.

bayc lt * Bay ltan. * Bay ltacak gibi etkide bulunan. bay ltma * Bay ltmak i i.

bay ltmak * Bay n lamak, bay na yol amak. lmas sa lmas bay rma ltt * Bay rmak iveya durumu. ltt i bay rmak ltt * Bay na yol amak, bay n lamak. lmas lmas sa bay r nd mamur. * (yer iin) Geli gzelle ip mesi, hayat artlarn uygun duruma getirilmesi iin zerinde allmolan, n

Bay r nd * O Trklerinin 24 boyundan biri. uz bay rc nd * Bay r duruma getirici. nd bay rla nd ma * Bay rla durumu. nd mak bay rla nd mak * Bay r duruma gelmek. nd bay rlarma nd t * Bay rlarmak iimar etme. nd t i, bay rlarmak nd t * Bir yeri bay r duruma getirmek, imar etmek. nd bay rl ndk * Bay r olma durumu, mran. nd * Bay r duruma getirme iimar. nd i, Bay ndur bay r * Kk yoku . bay a r a * Tepeden dze do ru. bay u r ku * al blbl. bay r turpu * bir turp tr (Cochlearia armoracia). ri * Kaba, terbiyesiz erkek. bay r yukar * Tepeye do yoku ynelerek. ru, ba na bay ma rla * Bay mak durumu. rla bay mak rla * (yer ve yol iin) Dikle mek. bayi bayilik * Baz maddeleri satma izni olan kimse, dkkn veya kurulu . * Bir maddeyi srekli satma i i. * Bu i yap yer. in ld * Ba kulak yerinde iki sorgucu bulunan, y c ku ngenel ad nda, rt gece larn . * O Trklerinin 24 boyundan biri. uz

bayku

bayku gibi * u ursuzluk getirdi inan kimseler iin sylenir. ine lan bayku giller

* Byklkleri e olan kukumav, puhu gibi yc lar itli rt ku iine alan ku familyas lar . baylan * Nazl k (biimde). , mar baylanl k * Zenginlik. * mar k, naz, i kl ve. baylanma * Baylanmak i i. baylanmak * Nazlanmak, marmak. bayma baymak * (yiyecek) Bayg k vermek, mideyi buland nl rmak, midede ezinti yapmak. * Aldatmak, kand rmak, etki alt b nda rakmak. baypas * Damar aktarma. * Devre d b rakma. baypas ameliyat * Kalpte t kanmbir damar beslediblgeye kan akn rmak iin o blgeye eklemek iin yap n i art lan damar ameliyat . bayrayar indirmek ya * mill yas iln etmek iin bayradire yarna kadar indirmek. in s bayrak * Bir milletin, belli bir toplulu veya bir kurulu simgesi olarak kullan renk ve biimle un un lan, zelle tirilmigenellikle dik drtgen biiminde kuma , . * nc. * Simge, sembol. * Baklagil ieklerinde di erlerinden daha stte bulunan, daha byk olan ve o unlukla ba bir renkte ve ka yuvarlaka olan ta yapra . * Gerekti indirilip kaldlan, a kapat kol. inde r l p lan bayrak amak * gnll asker toplamaya giri mek. * bir lk yolunda toplanmaya a rmak. bayrak ekmek (veya asmak) * bayrabir dire veya ipe takmak. e bayrak dikmek * bayrakl sopay yere saplamak. bir bir bayrak dire i * Bayrak asmak iin haz rlanmuzun direk. * Gemilerde gvertenin en yksek dire i. bayrak gibi * kendini belli edecek bir biimde. bayrak merasimi * Bkz. bayrak treni. * Baymak i i.

bayrak treni * Bayrak kar ndaki sayg s duru u. bayrak yar * Atletizmde drt sporcudan olu ekibin aralar paylaklar an nda t mesafelere ba larken elden ele geirmek yoluyla bir sopay , bayrad rmeden yapt ko klar u. bayrakalt * Ordu hizmeti, askerlik. bayrak * Bayrak eken kimse. * Bayrak yapan, diken veya satan kimse. bayraklar amak * ba p a r rarak, h nletmek. r k bayrakla ma * Bayrakla iveya durumu. mak i bayrakla mak * Bayrak de kazanmak. eri bayrakl * Bayraolan, zerine bayrak ekilmi bulunan (yer). * Bkz. eli bayrakl . bayrakl k * Bayrak olmaya uygun kuma . * Bayrak asmaya uygun direk. bayraktar * Bayrata kimse. yan

bayraktarln yapmak * bir ak n, bir gr yay nda nc olarak al m n lmas mak. bayraktarl k * Bayraktar grevi. n bayraktarletmek k * nclk etmek, yol gstermek. bayram * Mill veya din bak mdan nemi olan ve kutlanan gn veya gnler. * Sevin, ne e. * zel olarak kutlanan gn.

bayram alay * Bayram gnlerinde padi ahlarcamiye gidi geli ras yap tren. n ve s nda lan bayram ay * (Hicr takvime gre) Ramazandan sonra gelen ay, evval. bayram ocu u * Bayram dolayyla sslenmidonat sevinli ocuk. s , lm , * Bayram gn do ocuk. mu bayram de seyran de eni beni niye pt il, il, tem * gsterilen bu ilginin, bu yak bir sebebi olacak. nln bayram etmek (veya yapmak)

* ok sevinmek. bayram gn * Bayrama rastlayan, bayramkutland gn. n bayram haftas mangal tahtas n anlamak * sz, konu ile hibir ilgisi olmayacak biimde ters anlamak. bayram havas * Ne sevinli bir ortam. eli, bayram hediyesi * Bayram gnleri karkl tek yanl veya l verilen arma an. bayram kou gibi * gsteri ve zevksiz bir biimde sslenmi li olan. bayram namaz * Din bayramlarilk gnnde sabah namaz sonra k zel namaz. n ndan l nan bayram ekeri * zellikle din bayramlarda konuklara ikram edilen veya ikolata. eker bayram tebri i * Bayram kutlamak iin yaz gnderilen kart veya birine yap ziyaret. l p lan bayram topu * Din bayramlarba duyurmak iin at top. n ladn lan bayram yeri * Bayram gnlerinde ocuklar iin kurulan ae k lence yeri. bayram ziyareti * Din bayram gnlerinde, bayram kutlamak iin yap k ziyaret. lan sa bayramda seyranda * seyrek olarak, arada s rada. bayramdan bayrama * ok seyrek olarak, nadir olarak, nadiren. Bayram * Hac Bayram Veli'nin tarikat girmi na olan kimse.

Bayramlik * Bayram tarikat . * Bayram tarikat olma durumu. ndan bayramla ma * Bayramla i mak i. bayramla mak * Birbirinin bayram kutlamak. n bayraml k * Bayramda kullan bayrama zg olan. lan, * Bayramlarda verilen arma an. bayramlad k * Birisi taraf hakaret yollu kullan szn kendisine ait oldu bildirmek iin kullan ndan lan unu l r. bayramla k z

* kfr. bayramla n k z amak * kaba konu kfretmek. mak, bayramst * Bayrama yak n. bayramzeri * Bkz. Bayramst. bayr bayr l k * Bayr olma durumu, k dem. baysal baysall k * Huzur ve refah iinde olan. * Huzur ve refah iinde bulunma durumu. * ok eski zamanda var olmu veya eskiden beri var olan, kadim.

baysungur * cinsinden, y c ku ahin rt bir . baytar * Hayvan hastal hekimi, veteriner. klar baytarl k baz * Baytarmesle n i. * Temel, esas. * Bir asitle birle bir tuz olu ince turan madde, esas. * Taban.

baz losyon * Cildin esnek ve sakl l grnmesini sa lamak ve zellikle ya ciltlerin parlak grntsn gidermek iin l kullan bir tr losyon. lan baza * Mobilyanuzunlu n unca konulan dar ayak. * Dolap gvdesinin zemine dzgn oturmas yarayan ereve na eklindeki kaide. * Baz olan (tuz) veya bazzelliklerini ta (madde), esas. ok n yan * Koyu renkli, sert, bir e yanarda it kltesi. * ar pazar. , * Pazarl alveri k, . * Ara s arada bir, kimi vakit. ra, * Birtak kimi. m, * Ara s arada bir, kimi vakit. ra,

bazal bazalt bazar

bazen baz

baz baz * Ara s arada bir. ra, baz dingil dner baz teker * karkl kilerde her iki tarafa da zaman zaman sz syleme hakk ar anlam kullan ili l do nda l r. baz (veya baz) lar s * birtak , kimisi. m bazie * Oyun.

bazidiyospor * Bazitli mantarlarsporlar verilen ad. n na bazik (tuz). * Baz niteligsteren. i * Birle iminde asit ve baz a oran rl normal tuza gre az, fakat baz oran normal tuza gre yksek olan

bazik oksitler * o oksijen bak ndan zay u m f olan, su ile birle baz etkisi gsteren, asitlerle birle tuzlar ince ince veren oksitler. bazilika * Kral saray . * Dikdrtgen biiminde, u k nda yar embere benzeyen bir nt olan Roma mahkemesi. sm m k s * Ortadaki yksek, yanlardakiler daha alak olmak zere ii, iki s stunla, salona ayr ra lm dikdrtgen , biiminde kilise. bazit * Bazit mantarlar reme organ n . bazitli mantarlar * Sporlar bazitlerin iinde bulunan mantarlar grubu. bazlama * Sacda pi irilmi yuvarlak pide. * Tatl bol, kalgzleme. s n * Bazlama. * Bir maddenin baz durumuna gelmesi. * Roketatar. Be be be bebe * Bebek, kk ocuk. bebe aspirini * Berilyum'un k saltmas . * Trk alfabesinin ikinci harfinin ad . * (teklifsiz konu mada) Ey, hey, yahu.

bazlama bazla ma bazuka

* Kk ocuklara iirilmek zere, ilc olarak yap zel lmaspirin. bebecik * Kk veya ac nacak durumda olan bebek. * Ya yak na mayacak davran bulunan kimse. larda bebek * Meme veya kucak ocu u. * Plstik, tahta, bez vb.den yap insan biiminde oyuncak. lan * Sevgi sesleni i olarak kullan l r. * Gz bebe i. bebek beklemek * (kad gebe durumda bulunmak. n) bebek gibi * ok gzel (kad n). * bebe yakr biimde. e bebek lm * e hastal itli klardan, 0-2 ya grubunda bulunanlar lm. n bebeke * Bebek gibi, bebe yakr biimde. e bebekle me * Bebekle i mek i. bebekle mek * mar davran ka larda bulunmak. bebeklik * Bebek olma durumu. * Yeni do yavrunun yeti an kinlerin bak na srekli olarak ba oldu dnem. m ml u * Bebek gibi davran larda bulunma.

bebeklik etmek * bebek gibi davran larda bulunmak. Beberuhi * Karagz oyunundaki kambur ccenin ad . * (kk b ile) Sevimsiz, budala, bcr erkek. * Yer de me, kar kl detirme. i yer l i

becayi

becayi etmek * deik yerdeki grevliler, karkl detirmek. i yer l i becelle me * Becelle i mek i. becelle mek * Cebelle mek. beceri * Elinden i gelme durumu, ustal maharet. k, * Ki yatk k ve inin nl renime ba olarak bir i arma ve bir i amaca uygun olarak sonuland l i ba lemi rma yetene maharet. i, * Vcudun, yap lmas al rmalara yatkolmas g t n durumu. becerikli

* Becerisi olan, elinden i gelen, usta, maharetli, mahir. beceriklilik * Becerikli olma durumu, ustal maharet. k, beceriksiz * Becerisi olmayan, usta olmayan. beceriksizlik * Beceriksiz olma durumu. becerme * Becermek i i.

becermek * G grnen bir i veya duruma zm bulmak, stesinden gelmek. * Bir kullan duruma getirmek, bozmak, kirletmek. eyi lmaz * Irz gemek, kirletmek. na * Birini ldrmek. becet becit * Seregillerden, kk bir ku (Passer). * Gerekli, lzumlu. * acele. vedi,

Be tavu u * Tavukgillerden, bakk ve ty mavimt kl renginde, tavuk bykl plak, rak nde, evcil bir hayvan (Numida meleagris). Beene bedahet * Besbelli, apaolma durumu. k * Bir konuda haz kskonu rl z abilme yetene i. bedaheten * Birdenbire, ansn, d z nmeksizin. bedava * Kar ks paras emeksiz. z, l z, * O Trklerinin 24 boyundan biri. uz

bedava sirke baldan tatlr d * masrafsveya emeksiz elde edilen z eylere herkes istek gsterir. bedavac * Her bedavadan sa eyi lamaya al (kimse). an bedavac l k * Bedavac olma durumu. bedavadan * Bedava olarak. bedavadan ucuz * ok ucuz. bedavala ma * Bedavala durumu. mak

bedavala mak * Bedava duruma gelmek. bedavas na * Bkz. bedavadan. bedavaya * ok ucuza. bedayi bedbaht * Estetik yn a basan gzellikler. r * Mutsuz, bahts talihsiz. z,

bedbaht etmek * zmek. bedbaht olmak * zlmek. bedbahtl k * Mutsuzluk, bahts k. zl bedbin * Ktmser, karamsar, pesimist.

bedbin etmek * zmek, karamsarl sokmak, mitsizli d a e rmek. bedbin olmak * mitsizli d e mek, ktmserli kap e lmak. bedbinle me * Bedbinle i mek i. bedbinle mek * Ktmserle mek, ktmser olmak, karamsar olmak. bedbinle tirme * Bedbinle tirmek i i. bedbinle tirmek * Ktmser, karamsar duruma getirmek. bedbinlik bedehre * Ktmserlik, karamsarl pesimizm. k, * Kt yzl. * Assuratl k , lnetlenmi , surats z. * lenme, ilen.

beddua

beddua etmek * ilenmek, intizar etmek. beddua sinmek * ilencin tutmas yznden, birinin isrekli ters gitmek. i bedduas tutmak

* ilenci yerine gelmek. bedduas almak n * biri taraf kendisine ilenilmek. ndan bedel * De fiyat, k er, ymet. * Bir yerini tutabilen kark. eyin l * E denk. it, * Askerlik yapmamak veya yap sreyi k lacak saltmak isteyenlerin devlete dedikleri para. * Ba nad ve onun paras hacca giden kimse. kasn na ile * U hizmeti, oban. ak,

bedel tutmak * kendi yerine askerlik yapmas birini para ile tutmak. iin bedel vermek * askerlik yapmamak veya k sre yapmak iin devlete para demek. sa bedelci bedelli * Bedeli olan, bedel denilen. * Bedelci. bedelli askerlik * Askerlik a gelmi na genlerin belirlenen miktardaki paray deyerek yapt k sreli vatan grev. klar sa bedelsiz * Bedeli olmayan, bedel denilmeyen. * ok de bedeli belirlenemeyen. erli, * Bedel verdiiin k sre hizmet gren asker. i sa

bedelsiz ithalt * Yurt dndaki i ilerin veya geici grevle yurt dna giden kamu grevlilerinin dn lerinde kendi mesleklerinin icras ki kullan iin getirdikleri mallar iin yap dzenleme. veya isel m lan beden * Canl klarmadd blm, vcut. varl n * Vcudun, bakol ve bacak dnda kalan blm, gvde. , * Kale duvar .

beden cezas * vcudu zerine uygulanan ceza. nsan beden e itimi * Vcudu glendirmek ve sakorumak amac aral arashareketler yapma. l yla veya z beden terbiyesi * Spor i lerinden sorumlu makam. * Bkz. beden e itimi. bedence bedenci bedenen * Bedeniyle, vcuduyla, fiilen. beden * Beden bak ndan. m * Beden e itimi retmeni.

* Bedenle ilgili, bedensel. bedenli * Bedeni olan. bedensel bedesten bedev * Bedenle ilgili, beden. * inde de e alp sat kapal erli ya n lan ar . * lde, ad ya gebe. rda ayan * Byle bir hayat srdren kimse. * (byk b ile) Bedevlik tarikat olan dervi ndan . * Bedev olma durumu. * (byk b ile) XIII. yzy kurulan bir Snn tarikat lda . * Ktlk isteyen, kt yrekli. * Besbelli, apa k. * Gzellik llerine uyan, gz gnl ok ayan, be enilen. * Estetik. bedile me * Bedile i mek i. bedile mek * Bedi duruma gelmek. bediiyat bedik bedir * Dolunay, ayon drd. n bedirik * Temizlenip taranmve e rilmeye hazduruma getirilmi veya pamuk topa yuma r yn , . * Estetik bilimi, gzel sanatlar. * Kazak Trklerinde bir hastaln iyile iin yap tren. mesi lan

bedevlik

bedhah bedih bedi

bedirlenme * Bedirlenmek durumu. bedirlenmek * Dolunay biimini almak. * Parlak ve sakl l grnmek. bedirle me * Bedirle durumu. mek bedirle mek * Ay bedir durumunu almak, bedirlenmek. bednam

* Kt n kazanan, ktl ile dillere d en. bedk * am sak, reine. z begayet Begdili begonvil begonya * Begonyagillerden, dekoratif yapraklar renkli iekleri olan, pek ok e bulunan s lke bitkisi ve itleri cak (Begonia). begonyagiller * eneklilerden, rnebegonya olan bir bitki familyas ki i . begm be be ence be endi * Bkz. hnkrbe endi. be endirme * Be endirmek i i. be endirmek * Be enilmesini, ho grnmesini sa lamak. be eni * Gzel veya irkin yargn s verdiren duygu, zevk. * Gzeli irkinden ay yetisi, zevk, gusto. rma * Be enme duygusu veren, be enilen. * Hint prenseslerine verilen unvan. * Bey. * vc tan yaz, takriz. tma s * Son derece, pek ok, a . r * O Trklerinin 24 boyundan biri. uz * Akdeniz blgesinde yaygbir iek. n

be enilir

be enilme * Be enilmek iveya durumu. i be enilmek * ve gzel bulunmak. yi * Sevilmek, ho gitmek. a be enirlik * Be enme durumu, be enilir olma durumu. be eni be enme * Be enme. * Be enmek i i.

be enmek * veya gzel bulmak. yi * Benzerleri aras birini seip ay ndan rma. * Onaylamak, kabul etmek, tasvip etmek. be enmemek * veya gzel bulmamak. yi * Ku duymak, ku ile kar ku ku lamak. * Kmsemek, hor grmek. * Onaylamamak. be enmeyen kn z (veya kk knvermesin z) * bir durumun be enilmemesi kar nda, be s enmeyenin umursanmadn anlat r. be enmezlik * Be enmeme, iyi veya gzel bulmama. be lik * Beylik.

behavyorizm * Davran l k. behemehal * Her hlde, ne olursa olsun, ne yapyap mutlaka. p p, beher * Her bir. behey behime behim behimlik * Behim olma durumu. behi t behre behresiz beis * Engel, uymazl k. * Ktlk, zarar. beis grmemek * sak zarar grmemek. nca, beis yok bej * zarar nemi yok. yok, * Sar alan akahverengi. ya k * Cennet, umak. * Pay, nasip, hisse. * Pay , nasibi, hissesi olmayan; bbehre. * bildirmek iin kullan bir nlem. k ma lan * Drt ayakl hayvan. * (duygular iin) Hayvanca, hayvana yakr biimde olan.

* Bu renkte olan. bek * Sert, kat lam. ; sa bek bek beka * Savunucu. * Hava gaz lmbasn ucu. n * Kall lmezlik. c k,

beka bulmak * lmezlik erdemine ula lmszle mak, mek. bekar bekr * Diyezli veya bemoll bir sesin eski durumuna getirilmesini gsteren nota i areti. * Evlenmemi kimse. * Evli oldu hlde ailesinden ayr u , yalnya kimse. z ayan

bekr kalmak (veya ya amak) * evlenmemek, evlenmemi olmak. * lm veya bo anma dolayyla e yitirmek. s ini bekr odas * Bekrlar ta n, radan gelmi ilerin kalacaoda. i bekra kar amas bo kolayd r * bilgi ve tecrbesi olmayan bir kimsenin ihafife almas i , nemsememesi, gere de ince erlendirememesi tbidir. bekret * Ko kolma durumu, k k, erdenlik. z lan z zl * Safl temizlik, masumluk. k, * Sanat ve d ncede zgnlk, yenilik. * Do k, tazelik. all

bekrhane * Bekrlarkalmas ayr n iin lmveya dzenlenmi oda. * Bekrlarya mstakil ev. n ad bekrl k * Bekr olma durumu.

bekrlsultanl k k * evlenmeden tek ba ya na aman daha iyi oldu anlat n unu r. bekas beki * Bir veya bir yeri bekleyip korumakla grevli kimse. eyi beki kalmak * koruyucu, gzc, denetleyici olarak beklemek. bekilik * Bekinin yapt i . * ulluk.

bekilik etmek * (bir bekleyip korumak. eyi) bekinme * Bekinmek i i.

bekinmek * etmek, direnmek. nat * Kapanmak, t kanmak. bekitme bekitmek * Kapamak, t kamak. bekle yrin k esini! * yak gerekle i san nda ece lmayan umutlar kar nda sylenir. s bekleme * Beklemek i i. * Vakit ldrme. * Bekitmek i i.

bekleme odas * Bir kimseyi veya bir ta beklemek iin gelenlerin oturduklar t yer. bekleme salonu * Doktor, avukat vb. ile gr ncesinde oturulan yer. me bekleme yeri * Bir kimseyi veya ta beklemek iin ayr blme, bekleme odas t lan , bekleme salonu. beklemek * Bir i oluncaya, biri gelinceye de bir yerde kalmak, durmak. in * Sre tan acele etmemek. mak, * Bir bir kimseyi gzetmek, korumak, muhafaza etmek. eyi, * Ummak. * Kar lmas la ihtimali bulunmak. * Aramak, istemek. beklemeli * Sfta kalderslere devam etmeyen ( n p renci). beklenilme * Beklenilmek i i veya durumu. beklenilmek * Beklenmek. beklenme * Beklenmek durumu. beklenmedik * Birdenbire, ansn. z beklenmek * Beklemek i konu olmak. ine beklenmez * Beklenmeyecek durumda olan.

beklenmezlik * Beklenmeme durumu. beklenmezlik fiili * -aca /-ecebiimindeki s i fat-fiil ekine tutmak fiili getirilerek yap ve i istenmeden, beklenmeden lan in oldu anlatan birle fiil. unu ik beklenti * Bir olgunun sonunda gerekle beklenen mesi ey. * Bireyin belli ve durumlaralacabiimler veya kendisinden beklenenler konusundaki n gr art n . * Bekle i mek i veya durumu.

bekle me

bekle mek * Birlikte veya karkl beklemek. l bekletilme * Bekletilmek i i veya durumu. bekletilmek * Bekletmek i konu olmak veya bekletmek i lmak. ine i yap bekletme * Bekletmek i i.

bekletmek * Beklemek i birine yapt ini rmak. bekleyi * Beklemek iveya biimi. i bekri bekrilik Bekta * Hac Bekta Veli'nin tarikat girmi na olan kimse. Bektababas * Bektatarikat olan dervi ndan . Bektadedesi * Bektatarikat daha st makamlarda bulunan ve ynetimde sorumluluk ta dervi nda yan . Bektas rr * ok gizli tutulan s r. Bektazm * Tarangillerden bir al k (Ribes grossularia). * Bu aln mayhonohut bykl n , nde, ak veya kara yemi i. bekta kavu u * Byk ve gzel iekler veren, iklimlerde yeti bir kakts (Echinocactus). l k en Bekta lik * Bekta tarikat . * Bektatarikat olma durumu. ndan bel * kiye d ikici, ayya kn, . * kiye d knlk, ayyak. l

* aret. bel * bedeninde g kararas daralmblm. nsan sle n nda * Bu blmn, s n alt rastlayan blgesi. rt na * Hayvanlarda omuz baile sa aras r . * Da rtlar geit veren ukur yer. s nda * Geminin orta blm. bel bel * Atm meni, sperm. k,

* Toprakazmaya veya kirizma yapmaya yarayan, uzun sapl , ayakla bas yeri tahta, ucu sivri krek lacak veya atal biiminde bir tar arac m . bel * Ses iddetiyle ilgili birim.

bel a s r * Bel evresinde olu ve duyulan a. an r bel ba * Bel kemeri. bel ba lamak * birisinin kendisine yard olaca inanmak, gvenmek. mc na bel bel * Durgun, anlamsbakmay z anlatan bel bel bakmak deyiminde geer.

bel bellemek * toprabelle kazmak. bel etmek * i koymak, i vermek. aret aret bel evld * (bir kimsenin) z ocu . bel f t * Bel blgesinde f t k. bel gev i ekli * Cinsel gc yitirme. bel kemeri * Elbise zerinden bele dolayarak bir toka ile tutturulan, deri, kuma veya metalden yap zel ba lan . bel kemi i * Omurga. * Bir varl ile ilgili en nemli blm, temel, esas. eyin bel k k ra ra * kta kta, sal sal r r na na. bel k rmak * gvdeyi, belden sa sola bkmek. a bel kndesi * (gre Ellerin arkadan gelip hasmgbezerinde kilitlenmesi yolundaki kndeleme. te) n i

bel so uklu u * reme organlarn ak ve bula bir hastal. n nt l c bel so uklu u una ratmak * bir i veya bir sze gereksiz yere kar onun akn e arak sektirmek. bel vermek * (duvar gibi dik eyler) d ya veya (tavan gibi yatay ar eyler) a do kamburla a ya ru mak. * destek olmak. bel * inden lmas sak durum. k g, ncal * Byk zarar ve snt yol aan olay veya kimse. k ya * Hak edilen ceza. * (istenmedik bir davran zorlayan) Etki. a bel aramak * kavga karmak iin f aramak. rsat bel karmak * kavga karmak. bel kesilmek * birisine snt eziyet vermek, musallat olmak. k ve bel okumak * birine beddua etmek. belgat * konu szle inand yetene yi ma, rma i. * Sz sanatlar inceleyen bilgi dal n , retorik. * Konuyu btn ynleriyle kavrayarak, hibir yanlve eksik anlay yer b a rakmayan, yorum gerektirmeyen, yapmac uzak, dzgn anlatma sanat ktan . * Bir gizli olan derin anlam. eyde belgatli * Belgati olan.

belgatsiz * Belgati olmayan. belhat * Al k. kl

bellar mbare i * istenilmeyen, kalan bir durumun gerekle i bildirilirken alay yollu sylenir. n ti bell * Yorucu, zc, can sc k. * Kavgac irret. , * Yolsuz kad n zorba dostu. nlar * -den dolay , -den sebebiyle.

bels

bels bulmak n * hak etticezay i grmek. belya atmak (girmek veya u ramak) * beklenmedik bir bel ile kar mak. la belya u ramak

* ok kt bir durumla kar mak. la bely n almak sat * gz gre gre bely stne ekmek. belce * ka . ki aras

Belikal * Belika halk olan (kimse). ndan belde * ehir. * Mekn, yer, evre.

beldeitayyibe * Medine ehri. beled * ehirle ilgili. * Yerle ik. * Bir tr pamuklu, kalkuma n . belediye * ile, bucak gibi yerle merkezlerinde temizlik, ayd l, im nlatma, su ve esnaf denetimi gibi kamu n hizmetlerine bakan, yeleri halk taraf seilen, tzel ki i olan te ndan ili kilt. * Bu te n bulundu bina. kilt u belediye ba kan * Belediye te n kilt yneten kimse. belediye avu u * Zab i ta lerinde st grevli. belediye encmeni * Belediye kanununda belirtilmi grevleri yerine getiren, zel kanunlarla belediye meclisince verilen grevleri, belediye meclisi toplu bulunmad zaman, tetkik eden ve karara ba layan organ. belediye meclisi * Belediye tzel ki ine tan yetkileri kendinde toplayan organ. ili nan belediye nikh * Meden kanuna gre klan resm nikh. y belediye polisi * Zab grevlisi. ta belediye reisi * Belediye ba . kan belediye saray * Belediyeye ait btn i yap ve brolar bir arada bulundu byk yap lerin ld n u . belediye sular * Belediye buyruklar ve yasaklar aykdavran na na r lar. belediye te kilt * Nfusu iki binden fazla olan yerle yerlerinde hkmet karar kurulan, belediye ba , belediye im yla kan meclisi, belediye encmeni ve belediye memurlar olu kurulu ndan an . belediyeci * Belediye i grevlisi. leri

belediyecilik * Belediye i leri. belediyelik * Belediyeyle ilgili. belediyelik olmak * belediye ile ilgili bir i i olmak. belek * Kundak, ocuk bezi. * Bee konulan yatak. i beleme * Belemek i i. belemek * (ocu Kundaklamak. u) * Bee yatp ba i r lamak. * Bulamak, bularmak. t

belemir * Orta Anadolu'da tarlalarda yeti iekleri mavimsi renkte bir yk bir bitki, peygamber ie mavi en, ll i, kantaron (Cephalaria syriaca). belen * Bel. * Tepe, yksek yer; bay r. * Da zerindeki yksek geit, dik da yolu. belenme * Belenmek i i.

belenmek * Kundaklanmak. * Bulanmak, bula mak, rtlmek. belerme * Belermek i i. belermek belertme * (gz iin) Ak belirecek biimde a iyice lmak. * Belertmek i i.

belertmek * Gzlerini, ak grnecek biimde amak. ok bele * Kar ks emeksiz, paraselde edilen. z, l z bele (veya bah) atdi (veya ya bak i n ine na) lmaz * bedava gelen kusur aranmaz. eyde bele i bele ilik * Parasgeinmeyi seven, lp, bedavac z . * Bele olma durumu. i

bele konmak e * emek, para vermeden elde etmek. bele ten beletme * Beletmek i i. beletmek belge * Kundaklatmak. * Bir gere tan k eden yaz e kl , foto resim, film vb. vesika, dokman. raf, * Emek vermeden, kar ks z. l

belge almak * (iki y l aynn st ste kalan sfta renci) okuldan uzaklar tlmak, okuldan lmak. kar belgeci * Belgesel filmler yapan, yneten sinemac . belgegeer * Yaz bilgi ve belgelerin telefon sistemi vas yla bir yerden bir yere iletilmesini an sa l , tas nda layan ara, faks. belgeleme * Belgelemek itevsik. i, belgelemek * Bir olgunun do oldu belge ile gstermek, ortaya ru unu karmak, tevsik etmek. belgelendirme * Belgelendirmek i i. belgelendirmek * Belge gstererek belirtmek. belgelenme * Belgelenmek i i. belgelenmek * Belgelemek i konu olmak. ine * y ste ayn n kalan ki l st sfta renci okuldan lmak. kar belgeli * Belgesi olan. * y ste sfta kald iin okula devam etme hakk yitirerek belge alan. ki l st n n * Belge ve yaz n sakland yer, ar lar iv. * Belge nitelibulunan ( dokmanter. i ey), * Belge nitelita film veya televizyon program i yan .

belgelik belgesel

belgesel film * Hayattan al herhangi bir olguyu, kendi tabi evresi ve ak iinde veya gere en yak biimde nan e n haz rlanmyapay bir yerde i leyen, belirli bir amac tan film. yans belgeselci * Belgesel, film eken veya bunun zerinde al (kimse). an * Belgesel niteli indeki eserleri seven veya bunlarla ilgilenen (kimse).

belgeselcilik * Belgeselcinin yapt i . belgi * Bir benzerlerinden ay zellik, almet, ni eyi ran iar, an. * Duyud , n inan ayc ve taki r zellik, iar.

belgileme * Belgilemek i i. belgilemek * Belgi ile gstermek. belgili * Belgiye dayanan, belirli olan. belgin belginlik belgisiz * Tam ve kesin olarak belirlenmi olan, sarih. * Belgin olma durumu, sarahat. * Belirli olmayan, i edilemeyen, gayrimuayyen. aret

belgisiz s fat * Bkz. belirsizlik s . fat belgisiz zamir * Bkz. belirsizlik zamiri. belgisizlik * Belgisiz olma durumu. belgit burhan. beli * Senet. * Bir nermeyi tan tlamak iin gsterilen ve daha nce do diye kabul edilen ba nerme, hccet, ru ka

* Evet.

beli a lmak * kk aptesini tutamaz olmak. beli bkk * Beli bklmgsz, zavall , . beli bklmek * yalyznden gsz kalmak, bir i l k yapamayacak duruma d mek. beli kmek * kamburla mak. beli gelmek * cinsel birle s nda salg almak. me ras bo beli * Belgati olan, belgatli. belik

* Sa rgs. belik belik * rg rg, rg hlinde. belikleme * Beliklemek i i. beliklemek * Salar rmek. belinden gelmek * birinin dl olmak. belini bkmek * aresizlik iinde b rakmak. belini do rultmak (veya do rultamamak) * yeniden durumunu dzeltmek. belini k rmak * birini bir yapamaz duruma getirmek. eyi belini vermek * dayamak,yaslanmak. belinleme * Belinlemek i i. belinlemek * Birden uyanarak evresine korku ile k k bakmak, irkilmek. a n a n belirgin * Belirmi durumda olan, besbelli, a bariz, sarih. k,

belirginle me * Belirgin duruma gelme. belirginle mek * Belirgin duruma gelmek. belirginle tirme * Belirgin duruma getirme. belirginle tirmek * Belirgin duruma getirmek. belirginlik * Belirgin olma durumu. belirleme * Belirlemek itayin. i, belirlemek * Belirli duruma getirmek, belirli k lmak, tayin etmek. * Yeni bir kavram , zn olu turan geleri a klayarak tan mlamak, srlamak. n * Bir kavram r bir ge ekleyerek srlamak, kapsam bak ndan daraltmak, genellemek kar . , ay c n m t belirlenim * Belirli duruma gelme i i. * Bir kavram anlamn, ieri yapnveya srlarn tam olarak belirlenmesi i gerektirim, n n inin, sn n n i, determinasyon.

belirlenimci * Belirlenimcilik yanl olan (kimse), gerekirci, determinist. s belirlenimcilik * Her olayba olaylargerekli ve kalmaz bir sonucu oldu ileri sren gerekircilik, n ka n n unu reti, determinizm. belirlenme * Belirlenmek i i. belirlenmek * Belirli duruma getirilmek. belirlenmezci * Belirlenmezcilik yanl olan (kimse), indeterminist. s belirlenmezcilik * Nedensellik yasas ba olmayan, bir sebebe ba na l lanmayan olay ve durumlarda bulundu ne n unu sren gr , indeterminizm. * iradesinin hibir ba olmadn nsan arta l , iinde bulundu u artlarla belirlenmedi insanzgr ini, n iradesinin nedensellik yasas ba olmadn na l savunan gr , indeterminizm. belirle me * Belirle iveya durumu. mek i belirle mek * Belirgin duruma girmek. belirli * Ave kesin olarak srlanmveya kararlar k n tlmolan, muayyen.

belirli belirsiz * Yar belirgin durumda, az ok belli olan. belirli gemi * Fiilin belirttikavram iinde bulunan zamandan nce olup bitti kesinlikle bildiren kip, -di'li gemi i n, ini , grlen gemiBu zaman Trkede -d / -t ekiyle kar r.Ald . (-di) (-ti) lan , biti, utu vb. belirli nesne * Belirtme durumu ekini alm gei fiil durumunda olan yklemle ilgili kelime veya kelime grubu. , li belirlilik * Belirli olma durumu. belirme belirmek * Belirmek i tebellr etme. i, * (nce belli veya grnr olmayan bir iin) Ortaya ey kmak, tezahr etmek. * Bir d veya durum iin, kesin bir biim almak, tebellr etmek. nce * grnr ve anlar bir durum almak, tebarz etmek. yice l * Belirli olmayan, gayrimuayyen. * Nitelihakk tam bir bilgi edinilemeyen, mphem. i nda * Bilinmeyen, mehul.

belirsiz

belirsiz gemi * Fiilin belirttikavram iinde bulunulan zamandan nce olup bitti ba ndan duyarak veya belirsiz i n, ini kas olarak bildiren kip, -mi gemi 'li , grlmeyen gemi . Trkede bu zaman -m/ -mi ekiyle kurulur: Gelmi , glm lamgibi. , a

belirsizlik * Belirsiz olma durumu, mphemiyet. belirsizlik s fat * simleri yakla kabataslak belirten s baz k, fat: , birka, her, birtak filan vb. m, belirsizlik zamiri * smin yerini belirsiz, kabataslak tutan zamir: baz, birka s , biro azherkes, biri vb. u, , belirte * Zarf. belirten belirti belirtik belirtilen * Tamlanan. belirtili * Belirtisi olan. * Belirtilmi olan, belirli k l nan. * Tamlayan. * Bir olay veya durumun anla n na yard eden almet, ni ni lmas m ey, an, ane. * A belli, sarih. k,

belirtili nesne * Belirtme durumundaki nesne, sarih meful. belirtili tamlama * Tamlayan (-nin) tak, tamlanan -in s nc kiiyelik eki alan ve belirli bir kavram ta tamlama: i yan Do n kalemi, ie kokusu gibi. an' in belirtilme * Belirtilmek i i. belirtilmek * Belirtmek i konu olmak. ine belirtisiz * Belirtisi olmayan. * Belirtilmemi olan. belirtisiz nesne * Yal durumdaki nesne. n belirtisiz tamlama * Tamlayan n durumda olan, tamlanan yal genellikle nc kiiyelik eki alan ve o kez tr kavram i u veren isim tamlamas : Ankara kedisi. Tuz Gl gibi. belirtken * Bir zl szle birlikte kullan i lan aret. * Soyut bir bir kavramsembol olan varlveya e amblem. eyin, n k ya, * Gsterge. * Belirli k gr lma, bildirme, tasrih. belirtme durumu

belirtme

* Yklemi geibir fiil olan cmlede fiilin do li rudan etkiledi-i (- -) ekini almisim, ykleme i , -u, durumu, i hli, akuzatif. Evi grdm. Yaz okudum. y belirtme grubu * Tamlamalardan daha geni kelime dizisi: Kalbir kitabssl cilt kapabir belirtme grubudur. n n belirtme s fat * Bir ismi gsterme, soru, say belirsizlik bak ndan belirten s Bu kap veya mlar fat: . Birinci dnem. Ka renci? Hangi ev? ocuk gibi. belirtmek * A klamak, tebarz ettirmek. belit * Kendili inden apave bundan dolay k teki nermelerin n dayanasay temel nerme, mtearife, lan aksiyom: "Tm, paralarher birinden byktr" sz bir belittir. n belitken belitleme * Belitler sistemi. * Belitlemek i i. * Tmden geli bir bilime esas olacak belit sistemi. imci

belitlemek * Belgeye dayanarak ortaya koymak. * Belitleme kuram ortaya koymak. n belitlenebilirlik * Belitlenebilen kuram. beliye belki * Muhtemel olarak, olabilir ki. * Olsa olsa, ya ... ya, ihtimal. belki de * da olabilir. u belkili * Olas muhtemel. l , * Do olabilecegibi, yanlda olabilen, belli ve kesin olmayan, olas ihtimal. ru i l , * Felket, keder, tasa.

belladonna * Gzelavrat otu. belle yitirmek ini * bellek kayb u na ramak. bellek * Ya ananlar renilen konular , , bunlar gemi ili n le kisini bilinli olarak zihinde saklama gc, ak l, haf da k. za, arc * Bir bilgisayarda, program i de meyen verileri, yap i gerekli olan ara sonular lacak iin toplayan blm. bellek karkl * Kelimelerin do anlam hat ru n rlayamamak veya ilk olarak grlen bir nce grd sanma eyi n duygusuna kap biiminde beliren bir ruh hastal. lmak bellek kayb * Bellek yitimi.

bellek yitimi * Byk sars veya humma yznden belle bozulmas kaybolmas nt in veya biiminde beliren ruh hastal. * Belle k bir sre durup i in sa lememesi. bellem belleme belleme bellemek * renip ak tutmak. lda * Sanmak. bellemek * Bel denilen arala toprai lemek. bellenmek * Bellenmek (I) i konu olmak, ine renilmek. bellenmek * Bellenmek (II) i konu olmak. ine belleten belletici * al r, c retici, mzakereci. t belletme * Belletmek i i. * Bilim kurumlarn al n malar ilgili yaz haberlerin yay ile ve mland dergi. * Bellemek yetisi. * Bellemek i i. * At ve benzeri hayvanlars na vurulan kee, me veya kalkuma n rt in n paras k, ha , yap a.

belletmek * Bellemesini sa lamak, retmek. belletmen * Orta retimde ettleri denetleyen kimse, belletici. belli * Beli olan. belli * Bilinmedik bir yan olmayan, malm. * Gizli olmayan, ortada olan, anla bedih, zahir, a lan, ikr. * Belirli, muayyen.

belli ba l * Belirli, muayyen. * nemli. belli belirsiz * Zorlukla seilebilen, yar belli, yar bellisiz, duyulabilen, ok az belli olan. belli etmek * a klamak, iyice grnr anlar duruma getirmek. l * sezdirmek, hissettirmek. belli olmak

* anla lmak, a klanmak. bellik * aret, marka. bellilik bellisiz belsem * Belli olma durumu, bedahet, muayyeniyet. * Belli olmayan, bilinemeyen. * Bkz. balsam.

bembeyaz * ok beyaz veya her yan beyaz, apak. * Pl pl, apa r r k. bemol * Bir sesin yar ton kal tlaca gsteren nota i m nlar n areti. * Bylece kal tlm(ses). nlar ben * o do tan, tende bulunan ufak, koyu renkli leke veya kabart u u . * En ok zmde grlen olgunla belirtisi. ma * Sata, sakalda beliren beyazl k. ben * Olta veya tuza konulan yem. a * Ku yavrusuna ta yem. un d * Tekil birinci ki gsteren zamir. iyi * Ki br varl iyi klardan ay bilin. ran * Bir kimsenin ki ini olu ili turan temel ge, ego.

ben

ben bu i yokum te * ben bu i kar e mam. ben hanc yolcu olduka , sen * zel ili kilerimiz srp gittike (senin bana i d in er). ben m ah (veya eyhimi) bu kadar severim * ben bundan daha ok zveride bulunamam. benbenci * Kendini ok ven, hep kendinden sz eden, kibirli, gururlu.

benbencilik * Benbenci olma durumu. bence benci * Kendini be enen, kendini her konuda stn gren, hodpesent, megaloman. bencil * Yalnkendini d z nen, kendi karlar herkesinkinden stn tutan, hodbin, hodkm, egoist. n * Bencillik retisine inanan. * Bana gre, d nd gibi. m

bencil olmak

* bencilce davran bulunmak. ta bencilce * Bencile yakr biimde. bencileyin * Benim gibi. bencilik * Benci olma durumu, hodpesentlik, egoizm. * n btn eylemlerinin ben sevgisiyle belirlenmi nsan oldu buna gre ahlkl da yaln kendini unu, ln zca koruma igdsnn bir biimi oldu ileri sren unu reti. * Kendi benini ve n kar hayatmutlak ilkesi yapan anlay n . bencille me * Bencille i mek i. bencille mek * Bencil duruma gelmek. bencillik * Bencil olma durumu, hodbinlik, egoistlik, egoizm.

bencillik etmek * bencil davranmak. bende * Kul, kle. bendegn * Kullar, kleler. bendeg * Kulluk, klelik. * Kle ile ilgili, kleye ait.

bendehane * Bendenin, klenin evi. benden de al o kadar * Bkz. al benden de o kadar. benden gnah gitti * Bkz. benden sylemesi. benden sylemesi * ben zerime bor saydm syledim, kendimi sulu saymam. eyi bendeniz * alak gnlllkle ben yerine ve "kleniz'" anlam kullan nda l r.

bendeniz cennet ku u * kendini tan t kullan bir deyim. rken lan bendezade * Bendenin o lu. bendir benef e * Alaturka alg aleti. * Menek e.

benek

* Herhangi bir zerindeki ufak leke, nokta, puan. ey * Gne lekeleri yresinde grlen, parlak taneciklerden ve parlak damarlardan olu blm, fekl. mu

beneklenme * Beneklenmek i i. beneklenmek * Benek olu mak. benekle me * Benekle iveya durumu. mek i benekle mek * Benek benek durum almak. benekli * Ufak lekeleri bulunan.

benekli kpek bal * Kara benekli, kk boyda bir cins kpek bal (Scylliorhinus canicula). bengi bengi * Ege ve Gney Marmara blgesinin halk oyunlar biri. ndan bengi su * sonsuz hayat verdi inan ve efsanelerde geen su, ab ene ine lan hayat. * Sonu olmayan, hep kalacak olan, lmsz, ebed.

bengileme * Bengilemek i i. bengilemek * Bengi k lmak, sonsuz ya nitelikazand ama i rmak, lmszle tirmek, ebedle tirmek. bengile me * Bengile i mek i. bengile mek * Sonsuz ya nitelikazanmak, lmszle ama i mek, ebedle mek. bengilik * Zamanla ilgisi, ba c sonu olmayan varl lang ve k. * lmezlik, ebedlik. * Sonsuz ve llmez zaman.

beni sokmayan y bin (yya n lan l) as * zararl oldu bilinen, ama kimseye ktl dokunmayan ki u mamalr. u iyle ra d benidem * demo , insanlar. ullar benibe er * nsan. beniinci * Ki benli merkez sayma gr benmerkezci. inin ini , beniincilik

* Dnyada ki benli merkez sayan felsefe gr benmerkezcilik, egosantrizm. inin ini , benildeme * Benildemek i i. benildemek * Belinlemek. benim diyen * kendine gvenen, gl oldu inanan. una benim o bina okur, dner dner yine okur lum * "ok al na kark verimli ve yararl mas l olmuyor" anlam k nda nama veya ele belirtmek iin tiri kullan l r. benimseme * Benimsemek i sahip tesahup. i, kma, benimsemek * Bir kendine mal etmek, sahip eyi kmak, kabullenmek, tesahup etmek. * Bir birine ba eye, lanmak, nmak. s benimsenme * Benimsenmek i i. benimsenmek * Benimsenmek i konu olmak. ine benimsetme * Benimsetmek i i. benimsetmek * Birinin benimsemesini sa lamak. benimseyi * Benimsemek iveya durumu. i beniz * Yz rengi.

beniz gemek * benzi solmak. benizli * Benzi bulunan, benze sahip olan.

benlenme * Benlenmek i i. benlenmek * Ben olu mak. benli benli * Teninde ben bulunan. * Bkz. senli benli.

benliyo i urmak * ki i olu ili turmak. benli inden kmak

* kendine benzemez olmak. benlik * Bir kimsenin z varl, ki i, onu kendisi yapan kendilik, ili ey, ahsiyet. * Kendi ki ine nem verme, ki ini stn grme, kibir, gurur. ili ili benlik at mas * Benli n plna in kmas ba ile gsteren at . mas benlik davas * Her kendi d eyi ncesine uydurmak ve her sz sahibi olmak abas eyde . benlik ikile mesi * znenin ki ini iki veya daha ok bilin merkezine blen ve tek ki e ki ili ide itli ilikler durumunda beliren bir ruh hastal. benlik yitimi * Ki duygusunun ve benlik bilincinin yitirilmesi ile beliren ruh hastal. ilik benliki * Her konuda hep kendini ileri sren, hep kendinden sz eden (kimse). * Benlikilik yanl olan (kimse). s

benlikilik * Her konuda hep kendini ileri srme, hep kendinden sz etme durumu. * Kendi benli geli inin imini, btn davran n ilkesi yapan ki niteli egotizm. n lar inin i, benmari * Bir kab kaynar suya oturtmak yolu ile iindekini tmak veya eritmek yntemi. s

benmerkezci * Beniinci. benmerkezcilik * Beniincilik. bent * Barab , t. * Kanun maddesi; kitaplarda kendi iinde btnlk olu turan blm. * Suyu biriktirmek iin nne yap set, b lan et. * Gazete yaz. s * Ba lam.

bent etmek * kendine ba lamak. bent olmak * ba lanmak, tutulmak. benzeme * Benzemek i i.

benzemek * kiveya nesne aras birbirini and ki i nda racak kadar ortak nitelikler bulunmak, and rmak. * Sann s uyand rmak, gibi grnmek. benzemeklik * Benzer olma durumu. benzemez * skambil veya okey oyununda farkl n veya ta n bir araya gelmesi. k tlar lar

benzen benzer

* Maden kmr katran lan C6H6 formlndeki hidrokarbonun bilimsel ad ndan kar .

* Nitelik, grn yap m bir ba na benzeyen veya ona e ve bak ndan kas olan ( m mmasil. ey), abih, * Bkz. benze im. * Baz nemsiz veya tehlikeli sahnelerde as l oyuncunun yerine yap yz bak ndan bu oyuncuyu kan, ve m and kimse, dublr. ran benzer ekiller * Kenarlarn uzunluklar ndaki oran de memekle birlikte karkl lar it olan n aras i a e l ekiller. benzeri benzerlik durum. * Benzerlik gsteren, benzer. * Benzer olma durumu. * gende k ki elerinin e lenmesine gre kar kl lare karkl a n ve l kenarlarorantndan do l n s an

benzersiz * Benzeri olmayan, e siz. benzersizlik * Benzersiz olma durumu. benze * Birbirine benzeyen, aralar benzerlik bulunan, m nazir. nda abih, benze en * nl veya nsz benze melerinde etki alt kalan nsz veya nl: St (st-), ekmekten (ekmeknda ten), odalardan (oda-lar-dan) kelimelerinde bulunan -, -ten, -dan eklerindeki nsz veya nller gibi. benze ik * Benze zelligsteren. me i

benze im * Baz ortak ynleri olan iki aras ey ndaki benze me. * ki eklin kenarlarn uzunluklar ndaki oran de memekle birlikte, kar kl larn e bulunmas n aras i a n it l durumu. benze oran im * ki eklin kenarlarn aras n ndaki oran. benze lik * Benze olma durumu, m abehet. benze me * Benze i mek i. * Bir kelimede bir sesin ba bir sesi kendisine benzetme etkisi: yurt-da yurtta anba > ar ka > , ar amba, o + bir < br gibi. benze mek * Birbirine benzemek, m olmak. abih benze mezlik * Bir kelimede bulunan ayn benzeri seslerden birinin deikli u veya i e ramas , disimilsyon: K nnap > k attar > aktar, kehribar > kehlibar gibi. rnap, benzeti * Benzetme, asl kopya edilmite ndan , bih.

benzeti ressam * Byk sanat n yapt n lar klar, orijinaline bakarak yapan ve benzeti oldu belirten ressam. unu benzetici * Benzeterek yapan, sahteci, kopyac .

benzetici ressam * Byk sanat n slbunda al lar yapt i orijinal eser diye satan sahteci ressam. arak, leri benzetilme * Benzetilmek i i. benzetilmek * Benzetmek i konu olmak. ine benzeti * Bir ba bir benzetmek i eyi ka eye i veya biimi. benzetme * Benzetmek i i. * Bir neteli anlatmak iin, o nitelieksiksiz ta bir rnek olarak gsterme i te eyin ini i yan eyi i, bih. benzetmek * Benzer duruma getirmek. * Bir ba benzeyen ynler bulmak. eyde ka eye * Kt bir duruma getirmek, bozmak. * Dvmek. benzetmek gibi olmas n * kt bir sona u rambirinden veya bir eyden sz ederken, ona benzetilen kimse veya iin kt bir ey duygu beslenilmedi anlat ini r. benzeyi * Bir ba bir benzemesi durumu. eyin ka eye benzeyi sizlik * Benze memek durumu. benzi atmak (veya umak) * ansn yznn rengi sararmak, solmak. z benzi kl gibi olmak * yznden kan ekilmek, yz sararmak. benzi sararmak * yznn rengi solmak. benzi umak * yz sararmak. benzin * Petroln damlmas elde edilen, zgl a yakla 0,65 olan, renksiz, uucu, kendine zg kokusu t ile rl k bulunan bir s. v * Benzen. benzin istasyonu * Aralarbenzin, ya ihtiyalar kar n gibi n layan, yolculara dinlenme ve alveri imkn veren tesis, benzinlik. benzin pompas * Benzinlikte ara depolar benzin koyma ve verilen benzin tutar gsterme arac na n .

benzinci

* Benzin sat yer veya benzin satan kimse. lan

benzincilik * Benzincinin iveya mesle i i. benzinde kan kalmamak * kans k sebebiyle yz sararmak. zl benzine kan gelmek (veya benzi kanlanmak) * sakl l duruma gelmek, canlanmak. benzinleme * Benzinlemek iveya durumu. i benzinlemek * Benzin dkerek yakmak. * Bir nesneyi benzine bulamak. benzinli benzinlik * Benzin sat yer, benzin istasyonu. lan benzol beraat * Benzin ve tolen karm akaryak bir t. * Aklanma. * Benzinle al (motor, makine vb.). an

beraat etmek * aklanmak, temize kmak. beraat zimmet * Borcu, vereceolmama durumu, borsuzluk. i beraat zimmet as r kd * tersi ispatlanmad insanlar susuz say ka n lmalar ilkesini anlat r. beraber * Birlikte, bir arada. * Ayn dzeyde. * -e ra men, -e kar n.

beraberce * Birlikte, beraber olarak. berabere bitmek * (oyun, yar tak n ayn y ma) mlar say almas sonulanmak. yla berabere kalmak * (oyun, yar iin) tak ayn y ma mlar say almak veya denk gelmek, ba ba a kalmak, ba ba a gelmek. beraberinde * yan nda. beraberlik * Birlikte olma durumu. * Ba a kalma durumu. ba beraberlik mzi i

* Orkestra, koro veya oda mzi oldu gibi birok sesin olu inde u turdu mzik. u berat * Bir bulu bir haktan yararlanmak iin devlete verilen belge, patent. tan, * Osmanlmparatorlu unda bir greve atanan, aylba k lanan, san, ni veya ayr k verilen kimseler iin an cal lan padi buyru kar ah u. Berat Gecesi * Hz. Muhammed'e peygamberli Cebrail arac bildirildi ayn 15. gecesine rastlayan kandil in lyla i aban n gecesi. Berat Kandili * Bkz. Berat Gecesi. berbat * Kt. * Bozuk. * irkin, be enilmeyen. * Darmada bak z, peri viran. n, ms an, berbat etmek (veya eylemek) * kt duruma getirmek. * bozmak. berbat olmak * kt duruma gelmek; kirlenmek. * bozulmak. berber * Sa ve sakalkesilmesi, taranmas yap n ve lmas iyle u an veya bunu meslek edinen kimse. i ra * Bu i yap dkkn. in ld

berber bal * Hanigillerden, kuyru unun atal uzun olan, Akdeniz'de ya ok ayan, eti yenilen bir bal(Serranus k anthias). berber bataryas * Berber dkknlar lvaboya su akmas sa nda n layan deve boynu biimindeki musluk tak . m berber ra * Berber ustasn yan yeti n nda tirilmek zere al ocuk. an berber dkkn * Berber. berber koltu u * Berberler iin yap hareketli, oynar bakl koltuk. lan l zel berber salonu * Byk berber dkkn . Berber berberlik * Berberin yapt i . berceste * Sa ve ltif. lam * Seilmiseme. , * Sanat de yksek anlamlar ta dize. eri yan * Kuzey Afrika'daki Cezayir blgesinde Berberistan halk veya bu halksoyundan olan kimse. ndan n

berdelacuz * Halk tahminine gre, 9-18 Mart aras grlen kocakar u nda so u. berdevam * Srmekte olan, srp giden. berdu * Ba , serseri. bo * Pis, bozuk, bak z. ms bere * Vurma ve incitme sonucu vcudun herhangi bir yerinde olu rk. an * Herhangi bir grlen izik, ezik. eyde bere * Yuvarlak, yass sipersiz bak. ve l bereket * Bolluk, grlk, ongunluk, feyz, feyezan. * ki, neyse ki, iyi bir rastlant yi olarak. * Ya mur.

bereket ki (veya bereket versin ki) * iyi ki, Tanr ki. 'ya kr bereket versin * para alan kimsenin sylediiyi dilek sz. i * bir kimsenin bir durumdan ho nutlu anlatmas unu , teselli bulmas . bereketlenme * Bereketlenmek iveya durumu. i bereketlenmek * o almak, artmak. bereketli * Bol, verimli.

bereketli ola! (veya olsun!) * yemek yemekte olanlara veya rnlerini dev irenlere sylenen iyi dilek sz. bereketlilik * Bereketli olma durumu. bereketsiz * Kendinden beklenen yararl sa layamayan ( ey). bereketsizlik * Bereketsiz olma durumu. bereleme * Berelemek i i. berelemek * Bereli duruma getirmek. berelenme * Berelenmek iveya durumu. i berelenmek * Bereli duruma gelmek.

bereli bereli

* Beresi olan. * Beresi olan.

berenar * byle, az ok, biraz, olduka. yle bergamod * Sar pembe renginde olan. ms bergamot * Turungillerden bir a (Citrus bergamia). a * Bu a n, kabuklar reel yap ve esans lan meyvesi. ac ndan lan kar bergzar berhane * Anmak iin verilen hat arma yadigr. ra, an, * Byk, harap, kullan z ev. s

berhane gibi * gere inden ok byk (ev). berhava * Havaya verilmiuurulmu , . * Yarars bo z, .

berhava etmek * havaya uurmak. * bitirmek, yok etmek. berhava olmak * patlama yolu ile havaya umak. * bogitmek. a berhayat berhudar * Hayatta olan, canl ayan. , ya * Mutlu.

berhudar ol! * "iyi gnler gresin" anlam dilek olarak kullan nda l r. beri * Konu n nndeki iki uzakl kendisine daha yakolan an ktan n . * Bu uzakl bulunan. kta * durumundaki kelimelerden sonra getirilerek bir i ba c gsterir. kma in langn beribenzer * S radan baya alelde. , beriberi * Genellikle Uzak Do lkelerinde B vitamini eksikli u inden ileri gelen bir hastal k. beriki * Beride olan. * Beride olan veya kimse. ey

beril

* Do alt billrlar durumunda bulunan, saydam, o ye renkli berilyum ve aliminyum silikat. ada gen u il berilyum * Atom numaras yo 4, unlu 1,84, atom a 9,013 olan, zmrt gibi baz larbirle u rl ta n iminde bulunan, 29700C de eriyen, havanetkisine karince bir oksit tabakas kapl n yla element. K saltmas Be. berjer * Arkas kabarve yksek oturacak yeri geni k koltuk. berk * Sert, kat . * Sa lam.

berkelyum * Atom numaras atom a 294 olan, amerikyum veya kryumdan elde edilen yapay element. 97, rl K saltmas Bk. berkemal berkime * Mkemmel, pek iyi. * Berkimek i i.

berkimek * Sa lamla mak, g kazanmak, peki mek. berkinme * Berkinmek iveya durumu. i berkinmek * Berkimek. * Peki tirilmek. berkitme * Sa lamlarma, tahkim, takviye. t

berkitmek * Sa lamlarmak, tahkim etmek, takviye etmek. t berklik * Sa k. laml * Sertlik, kat l k.

berlam

* pullu, s akahverengi, yanlar karn nce rt k ve beyaz, ortalama 30-40 cm boyunda, Marmara ve Ege deniziyle Akdeniz'de bol bulunan bir baltr (Merluccius merluccius). k bermuda bermutat * Allagelen biimde, her zaman oldu gibi. u berrak * Duru, temiz, ayd k, a nl k. * Dizlere kadar inen dar ve k pantolon. sa

berrakla ma * Berrakla iveya durumu. mak i berrakla mak * Berrak duruma gelmek, durula mak.

berraklarma t * Berraklarmak i t i. berraklarmak t * Berrak duruma getirmek, durularmak. t * A net ve kolay anla r duruma getirmek. k, l berrakl k * Berrak olma durumu, duruluk. berri * Kara ile (toprakla) ilgili, karasal. bertafsil bertaraf * A klamal , uzun uzad aolarak. ya, k * Bir yana, dursun. yle

bertaraf etmek * ortadan kald rmak, gidermek. bertaraf olmak * ortadan kalkmak, yok edilmek. bertik * Yara, bere. * ncinmi , burkulmu . * Deride mor leke, rk. * Bertilmek iveya durumu. i bertilmek * ncinmek, burkulmak. * Berelenmek yaralanmak. * Morarmak, rmek. bertme * Bertmek i i. bertmek berzah besalet * Bertilmek. * K dar dil. stak, * Yi yararl itlik, l k.

bertilme

besbedava * Pek ucuz. besbelli * A apa ok belli. k, k, * Anla gre, anlayor ki. ldna l * ok kt.

besbeter

beselemek * Bkz. eselemek beselemek.

beserek

* Tyl ve dam k erkek deve. zl

besermek * Bkz. esermek besermek. besi * Ya atmak ve geli tirmek iin gereken besinleri yedirip iirmek i i. * Bir istenilen durumda tutmak ve oturtmak iin kullan takoz gibi eyi lan eyler.

besi doku * Tohumlariinde embriyonu evreleyen blm. n * Yumurta ak maddesi. besi dokulu * Besi dokusu olan. besi dokusu * Besi doku. besi dokusuz * Besi dokusu olmayan. besi hayvan * Beslenmek amac yavru iken al veya besiye ekilen hayvan. yla nan besi meras * Besleme de olduka yksek mera bitkileri ile kapl ve gerekti ilve yemler de verilerek eri olan inde zellikle kesime gnderilecek hayvanlarfazla canl k kazanmalar otlat klar al veya sun' verimli n a rl iin ld do mera. besi r * Tohum imlenirken yeni bitkiyi beslemeye yarayan ve embriyonun evresine yay kan lmbulunan besleyici maddelerin btn. besi suyu besici besicilik * Besicinin yapt i . besihane besili besin * Besi yap yer. lan * Semiz, semirtilmi . * Yenilebilir, beslenmeye elveri her tr madde, az g li k, da. * Ya amak, varln srdrmek iin gerekli ey. * Besini olan, g . dal * Besini olmayan, yeterli besin almayan, g z. das besinsizlik * Bitkilerin damarlar dola besleyici su. nda an * Sr, davar gibi hayvanlar besleyerek semirten, satan kimse.

besinli besinsiz

* Besinsiz olma durumu, g zl das k. besiye ekmek * hayvan semirtmek iin al rmadan beslemek. t besle kargay , oysun gzn * nankrlk edenler iin sylenir. beslek besleme * Besleme, hizmeti, ahretlik. * Beslemek i i. * Evltlolarak al ev i k nan, lerinde al r k lan z. t * Herhangi bir kurulu onun madd yard dolayyla kr krne destekleyen. u, mlar s

besleme bas n * u kar runa, herhangi bir kurulu veya iktidardaki glerin gr un lerini savunan bas n. besleme gibi * giydi kendine yak ramayan (k ini t z). besleme k z * Besleme. beslemek * Yiyecek ve iece sa ini lamak. * Yedirmek. * Semirtmek. * Eklenmek, kat lmak, o altmak. * Bir korumak veya sa eyi lamca durmas sa n lamak iin, evresini veya alt desteklemek, doldurmak, n peki tirmek. * Yeti tirmek. * Bir duyguyu gnlde ya atmak. * Madd yard yapmak, desteklemek. m beslemelik * Besleme. * Besleme olarak. beslenen beslengi * Snmsz. * Hizmeti, evltl besleme. k,

beslenilme * Beslenilmek iveya durumu. i beslenilmek * Beslenmek i konu olmak. ine beslenme * Beslenmek i i. * Vcut iin gerekli besin maddelerinin al . m beslenme bozuklu u * Baz organ ve dokularda veya organizmanbtnnde veya al dzensizlimeydana getiren, n ekil ma i bir veya birka beslenme grevinin bozulmas . beslenme antas * Anaokulu ve ilk retim okullarn n rencilerinin beslenme saatinde yiyeceklerini iinde bulunduran anta.

beslenme e itimcisi * Beslenme e itimi ile u an uzman. ra beslenme e itimi * Besin maddelerinin zellikleri, insan vcudunun geli mesinde yiyeceklerin etkisi ve grevi, yiyecek seiminde dikkat edilmesi gereken noktalar, iyi beslenmenin sak ynnden nemi, ucuz ve dengeli beslenmenin l yollar konular leyen bilim dal gibi i . beslenme odas * Anaokulu, ilk retim okulu gibi e kurumlar yemek yenilen yer. itim nda beslenme saati * Anaokulu, ilk retim okulu gibi e kurumlar yemek yeme zaman itim nda . beslenme uzman * Beslenmenin genel zelliklerini kitle ap ele alan, inceleyen yetkili. nda beslenmek * Kendini beslemek. * Beslemek i konu olmak. ine besletme * Besletmek iveya durumu. i

besletmek * Beslemek i ba na yapt ini kas rmak. besleyici * Besleyen, beslemeye yarayan, besin de yksek, mugaddi. eri * Yz ve boyunda gne lekelerini azaltl hcreleri atan krem tr. p * Bkz. besili.

besli besmele

* "Ac ve esirgeyen Tanr n ad anlam gelen ve bir iba yan 'n ile" na e larken sylenilen Arapa bismillahirrahmanirrahim sznn k saltmas . besmele ekmek * bismillahirrahmanirrahim szn sylemek. besmelesiz * ocuklar iin "pi" anlam kullan bir svg. nda lan * Besmele ekmeden. beste * Bir mzik eserini olu turan ezgilerin btn.

beste ba lamak * bestelemek. beste yapmak * bir mzik eseri yaratmak. besteci bestekr * Beste yapan kimse, bestekr, kompozitr. * Besteci.

besteleme * Bestelemek i i. bestelemek * Beste yapmak. bestelenme * Bestelemek i i. bestelenmek * Bestelemek i konu olmak, bestesi yap ine lmak. besteli bestelik * Bestesi olan, bestelenmi . * Beste olma durumu.

bestenigr * Klsik Trk mzi en eski birle makamlardan biri. inde ik bestesiz bestseller be * Bestesi olmayan. * oksatar. * Drtten sonra gelen sayn ad bu say gsteren rakam, 5, V. n ve y * Drtten bir fazla. * Be n ilkokul. sfl * Biraz, bir para, birka.

be alt

be abe a yukar * Bkz. a yukar a be , . be beter * Besbeter. be binlik * Be liralbtn k para. bin k t be bir be drt be duyu * Dokunma, grme, i itme, koklama, tat alma duyular . be iki * Bkz. pencd. * Bkz. pencyek. * Oyunda, at zarlardan birinin be lan , brnn drt benekli yznn ste gelmesi.

be karde * amar, tokat. be milyonluk * Be milyon liralbtn k para. k t

be on

* Az say biraz. da, * Be on santim llerinde biilmi ve kereste.

be para almamak * hi para almamak. be para etmez * hibir de yok, i yaramaz. eri e be paral k * De ersiz, a baya a k, l . be paraletmek k * Bkz. on paraletmek. k be paralolmak k * alalmak, kusurlar a kmak. a be paras z * paras yoksul. z, be parmak bir olmaz * ana ve babalar oldu hlde karde aras e farkl bulunur. bir u ler nda itli l klar be be vakit * Bkz. pencse. * Gnn belirli be vaktinde k namaz. l nan

be yzl * Be yz olan cisim. be yzlk * Be liralbtn k para. yz k t * inde be tane bulunan. yz be aret * haber, mjde, mu erim. yi tu, bey bk be er be er * mu ri mula. * nsano insan. lu, * Be sn le sayn tirme biimi, her birine be defas bebir arada. , her nda i

be ar er a * insan her zaman yan labilir. be er * nsano ile ilgili. lu * Bedensel, bedenle ilgili.

be co er rafya * nsanlaryerle bulundu yre ile ilgisini ve o yrenin veya yerin trl olaylar inceleyen co n ik u n rafya kolu. be eriyet

* nsanl insano . k, ullar be eriyeti * Be eriyet yanl(kimse), hmanist, insanc s l. be eriyetilik * Be eriyeti olma iveya durumu, hmanizm, insanck. i ll be erli be gen be ibirlik * Kad n ss iin tak klar altlira de nlar nd , be n erinde olan alt n. be ibiryerde * Bkz. be ibirlik. beini sallamak i * ocuklu undan veya ok eskiden tan bymesine hizmet etmek. mak, be ik * St ocuklar yat n rmaya ve sallayarak uyutmaya yarayan, tahta veya demirden yap lmsallanbir e r it kk karyola. * Bir do geli i yer. eyin up ti * Yz st yat geriye bkl ayak bileklerini ellerle kavrayarak karzerinde ba ayak ynnde ta, n ve sallanma. * Ambaljlanacak malbiimine uygun olarak alta konulan para veya paralar tm. n n be kerti ik i * Daha be iken anas ikte babas ndan ni taraf anlanmkimse. be kertme ik * Daha be iken anas ikte babas ndan ni taraf anlanma. be sal ik ncak * Bayram yerinde kurulan bir tr sal ncak. be iki be iklik * Be yapan veya satan kimse. ik * Be olmaya uygun. ik * Be be s er er ralanm . * Be kenarl okgen.

be etmek iklik * be vazifesini, fonksiyonunu yapmak. ik be ikrts * yana ak s at ki nt olan . be mezara kadar ikten * btn hayat boyunca, lnceye kadar. be inci * Be sn s s , s drdncden sonra gelen. sayn ra fat rada

be kol inci * Bir lkede gizli olarak, d iin al rgt. man an be iz

* Be arada do (karde i bir an ler). be izli * Be tanesi bir arada olan. be leme * Be lemek i i. * Tahmis.

be lemek * Bir ibe yapmak. i kez * Bir sayn e eyin s be karmak. be li * Be paradan olu kendinde herhangi bir an, eyden be tane bulunan. * skambil, domino gibi oyunlarda zerinde be areti bulunan k veya pul. i t * Divan edebiyat be nda dizeli blmlerden olu manzume, muhammes. mu * Be veya be ses mzik arac yaz mzik eseri, kentet. iin lan * Be mzisyenin ald caz orkestras . * Halk edebiyat lemeli bir bende, konu ile ilgili ayn nda lde bir ift dizenin ba lanmas olu yla an manzume. be lik * Be para, be kuru veya be de lira erinde olan ake. * Be arada olan, be alabilen. i bir tane be simit gibi kurulmak lik * kendine de vererek bir yere yay oturmak. er l p be me * Her ubu ayr be u ayr renkte olan, yollu bir e kuma it . * k kr tezghn kt n . * Tabaklanmamham deri.

be me

be parmak * Derisi dikenlilerden, be y z biiminde bir deniz hayvan pene (Uraster). nl ld , be * Be renkte dokunmu ubuklu kuma . be parmak otu * Glgillerden, yol klar ve ay y nda rlarda yeti srgne karkullan bir bitki, kurt penesi (Potentilla en, lan reptans). be pene be ta be u * Gler yzl, gle, glmser. bet * Beti benzi atmak, beti benzi umak, beti benzi sararmak gibi deyimlerde beniz kelimesi ile birlikte, "ehre" anlam ikileme olu nda turur. * Bet bereket kalmamak, beti bereketi gelmek, beti bereketi kamak gibi deyimlerde bereket kelimesi ile birlikte "bolluk" anlam ikileme olu nda turur. bet * Kt, irkin, tuhaf. * Bkz. be parmak. * Be la oynanan bir tr ocuk oyunu. ta

bet beniz kalmamak * yz sararsolmak. p bet bet bakmak * kt kt bakmak, bir ktlk yapacakmgibi durmak. bet suratl * Yre ktl yznden belli olan. inin beta * Yunan alfabesinin ikinci harfi -B.

beta nlar * Radyoaktif cisimlerin yayd ndan biri. klar betatron * Elektronlar zland elektromanyetik bir ara. h ran

betelemek * Bkz. etelemek betelemek. betelenmek * Kargelmek, dikle mek, kafa tutmak. beter * kt. yice

beter etmek * daha kt duruma getirmek. beterin beteri var * ok kt bir duruma d kimse, bundan daha kt durumlar da bulundu d en n unu nerek teselli bulmalr. d beterle me * Beterle i mek i veya durumu. beterle mek * Beter duruma girmek veya o durumda bulunmak. beti * Resim ve heykel sanatlar varl n biimi. nda klar

beti benzi kire kesilmek (beti benzi atmak, solmak veya beti benzi umak) * herhangi bir sebeple kan ekilip yz solmak, korkmak. beti bereketi kalmamak (veya kamak) * azalmak, k mak, abuk tkenmek. tla betik betili * Yazolan kitap, mektup, tezkere, pusula. l ey, * inde insan, hayvan ve do geleri bulunan (resim veya heykel), figratif. a

betili sanat * Do n grnen biimlerini i an leyen sanat, figratif sanat. betim * Betimlemek i betimleme. i, * Bir bir kimseyi, bir olay veya duyguyu betimleyen sz veya yaz eyi, , tasvir.

betimleme * Betimlemek i tasvir. i, betimlemeci * Betimlemeye a k veren, tasvirci. rl betimlemek * Bir nesnenin, kendine zg belirtilerini tam ve abiimde sz veya yaz anlatmak, tasvir etmek. k ile betimlenme * Betimlenmek durumu. betimlenmek * Betimlemek iyap i lmak. betimleyici * Betimleme yanl. s betimsel * Betimle ilgili, tasvir. betimsel dil bilgisi * Bir dilin belirli a inceleyen dil bilgisi, betimlemeli dil bilgisi, tasvir dil bilgisi. n betine gitmek * gcne gitmek, kendine yedirememek. betisiz * inde insan, hayvan ve do geleri bulunmayan (resim veya heykel), nonfigratif. a

betisiz sanat * Beti kullanmayan nonfigratif sanat. beton * imentonun su yard yla kum, ak maddelerle kar m l gibi sonucu olu sert, dayan lay mas an kl , ba c yapay y m. beton gibi * ok sa dayan , sert. lam, kl * gl. betonarme * Yap gc, esnekliart iin metal ve imentodan yararlanma yntemi, demirli beton. da i rmak betoncu * Yap beton dkme i larda leriyle u an usta veya i ra i.

betoniyer * Beton karma makinesi. betonkarar * Beton karma makinesi. betonla ma * Betonla durumu. mak betonla mak * Beton duruma gelmek. bevliye * yollar drar hastal , roloji. klar

bevliyeci

* yolu hastal hekimi, rolog. drar klar

bevliyecilik * Bevliyecinin iveya mesle i i. bevvap * Kap. c * Mahalle okullar hademe. nda bey * Gnmzde erkek adlar sonra kullan sayg ndan lan sz. * Erkek zel adlar yerine kullan l r. * Ekoca. , * Zengin, ileri gelen kimse, bay. * skambil k nda birli, as. tlar * Boy gibi kk bir toplumun veya kk bir devletin ba . kan * Komutan. * Erkek s nhemen arkas eklenir. fatlarn na bey (veya pa gibi ya a) amak * bolluk iinde ya amak. bey armudu * kokulu ve tatl armut tr. ri, bir bey erki * Zengin erki, plutokrasi. bey karde * erkekler iin seslenme sz. bey mi yaman, el mi yaman * Bkz. el mi yaman, bey mi yaman. beyaban beyan * Syleme, bildirme. * Bir eserde, d ncelerin, duygular hayallerin do ve de n, u erlerini, bunlar anlat nda tutulacak yollar n m konu edinen bir edebiyat bilgisi dal . beyan etmek * bildirmek, sylemek, ileri srmek, anlatmak. beyanat * Deme, bildiri. beyanat vermek (veya beyanatta bulunmak) * deme vermek. beyanname * Bildirge. beyaz * Ak, kara kar . t * Bu renkte olan. * Beyaz olan kimse. rktan * (bask Normal karal grnen harf e da) kta idi. * l.

beyaz adam

* Beyaz mensup olan ki rka i. * Avrupal . beyaz baston * Grme zrllerin yrrken kulland maden ubuk. klar beyaz cam * Televizyon ekran . beyaz dizi * Genellikle sevgi konular basit bir biimde i n leyen romanlardan olu dizi. an beyaz e ya * Buzdolab , ama makinesi, bula makinesi gibi ev aletlerine toplu olarak verilen ad. r k beyaz et * Tavuk, balvb. etlere verilen genel ad. k

beyaz etmek (veya beyaza ekmek) * yaz temize ekmek. y beyaz rk * Avrupa, Kuzey Amerika, Gney ve Bat Asya ile Kuzey Afrika'da ya ve teninin rengi aolan ayan k rk.

beyaz i * Beyaz pamuklu veya keten kuma zerine beyaz veya renkli ipliklerle yap sarma i lar lan . beyaz kitap * Bir sorunu ayd nlatmak ve savunmak iin bir kurum veya hkmete yay mlanan kitap. beyaz kmr * Akarsulardan elde edilen elektrik gc. beyaz oy * Onaylay oy. c

beyaz perde * Gstericiden grntlerin zerinde yans sinema filminin oynat yzey. kan d, ld * Sinema. beyaz peynir * Beyaz renkli bir tr peynir. Beyaz Rus * Ekim ihtillinde komnist kl ynetimden kaan Rusyal z kimse. * Beyaz Rusya halk olan kimse. ndan beyaz sabun * Beyaz renkli bir tr sabun. beyaz arap * Sadece beyaz zm ndan yap ras lan arap. beyaz zehir * Eroin, kokain gibi s olmayan uyu v turucu madde. beyaz ms * Beyaza alan. beyaz rak mt * Beyaza alar renk.

beyazad n , esmerin tad * esmerleri vmek iin sylenir. beyazlanma * Beyaz duruma gelme, a arma. beyazlanmak * Beyaz duruma gelmek, a armak. beyazla ma * Beyazla iveya durumu. mak i beyazla mak * Beyaz duruma getirmek. beyazlat c * Daha beyaz duruma getiren kimyasal madde. * Dokunan kuma n renk tonlar aan veya beyazlatan ve kuma zerindeki lekeleri gideren (kimse). lar n lar beyazlat lmak * Beyaz duruma getirilmek, a lmak. art beyazlatma * Beyazlatmak ia i, artma. * (k l Parlakln iyile kta) t tirilmesi iin hamur bile enlerinin renginin az veya ok oranda detirilmesi i veya giderilmesi. beyazlatmak * Beyaz duruma getirmek, a artmak. beyazl * Beyaz bulunan. beyazl k * Beyaz olma durumu. * A . art

beyazsinek * zellikle pamuklar zerinde reyerek bitkinin z suyunu emen ve kurumas sebep olan bir sinek tr. n na beyaztilki * Tilkinin kk tynden yap krk. l lan beybaba * Ya erkeklere teklifsizce sesleni l biimi. * ocuklar babalar kulland sayg n iin sz.

beyefendi * Sayg belirtmek iin erkek adlarn sonuna getirilen veya bu adlaryerine kullan san. n n lan beygir * At. * Yk ta araba eken, stne binilen at. yan, * Atlama beygiri. beygir gc * Saniyede 75 kilogrammetrelik i yapan bir motorun gc. beygirci * Beygir besleyen veya kiraya veren kimse. beygirli

* Beygiri olan. beygirlik * Beygire ait, beygir iin. * Beygir gcnde. beygirsiz * Beygiri olmayan. beyhude * Bo una. * Yarars anlams z, z.

beyhude yere * bo yere, bo bo gereyokken. u una, i beyhudelik * Beyhude olma durumu. beyin * Kafatasn st blmnde beyin zar rtl, iki yar yuvar biiminde sinir ktlesinden olu duyum n ile m an, ve bilin merkezlerinin bulundu organ, dima u . * Muhakeme, usa vurma. * Bir ynetmede nemli grevi olan kimse. eyi * Bilgisi, e itimi, d ncesi yksek dzeyde olan kimse. beyin cerrah * Beyin konusunda uzmanlyapmcerrah. k beyin cerrahsi * Hastahanelerde beyin konusunda ameliyat yapabilen blm. beyin g * dzeydeki meslek ve bilim adamlar uzmanlarbir ba geli lkede yerle al leri ile n ka mi ip amac mak ile kendi lkelerinden ayr . lmas beyin gc * Bir lkede ileri dzeyde iyi yeti olan meslek ve bilim adamlar uzmanlarfikir gc. mi ile n beyin jimnasti i * Bkz. zihin jimnasti i. beyin kanamas * Beyni besleyen damarlardan bir veya birka d kan s ndan ar zmas sonucu, beslenen blgenin al maz duruma gelmesi. beyin kar klar nc * inde beyin-omurilik ss v bulunan, kafa iinin, drt bo undan her biri. lu beyin omurilik ss v * rmceksi zarla ince zar aras ndaki bo bulunan beyinle omuriliepeevre saran s. lukta i v beyin ora * Beynin iki lopu aras ndaki zar. beyin tak m * Bir kurum veya kurulu ynetiminde etkin rol oynayan kimseler. un beyin geni * Beynin alt taraf ndaki k ml vr yuvarlak nt k . beyin y kamak

* insan , kendine zg d ve dnya gr yabanc t nce ne larmak, ba ynde d ve davran ka nr r duruma getirmek amac e yollarla etkilemek. yla itli beyin zar * Beyni st ste saran zar, korteks. beyin zarlar * Beyni st ste saran zar. beyincik beyinli * Kafatasn art blmnde ve beynin alt hareket dengesi merkezi olan organ, dima n nda, e. * Beyni olan. * Ak, d ll nceli. * Beyinle ilgili. * Beyne benzeyen. * Beyni olmayan. * Akz, d ls ncesiz. beyit * Ev. * Anlam bak ndan birbirine ba iki dizeden olu paras m l muiir . beyitli * Beyti bulunan, iinde beyit olan. beyiye * Bkz. sat k. ml

beyinsel beyinsi beyinsiz

beylerbeyi * Sancak beylerinin ba . beylik * Bey olma durumu. * Devletle ilgili, devlete zg olan, devlet mal olan, mir. * Herkesin kulland, ok bilinen, herkesin bildi basmakal i, p. * Rahat ya ama. * Merkeze tam ba olmayarak bir beyin ynetimi alt l ndaki lke, emirlik, emaret. * Hkmet. * Bir e kk ve ince asker battaniyesi. it

beylik fn has r r kar * devlet grevlisi olman insana birok kazanlar sa yollu anlatmak iin sylenir. n ladnaka beylik sz * Herkesin kulland, etkisi kalmamsz. beyliki * Divan kaleminin ba . beynamaz * Namazs namaz k z, lmayan, pis (kimse). beynelmilel * Milletler aras , uluslar aras , enternasyonal.

beynelmilelci * Bkz. uluslar aras. c beynelmilelcilik * Milletlerin sosyal sflar nda uygunluk olmas birlikte davran gerekti savunan gr n aras ve lmas ini , milletler arasl uluslar arasl enternasyonalizm. c k, c k, beyni atmak * Bkz. tepesi atmak. beyni bulanmak * sersemlemek, d nemez olmak. * kt bir sezinlemek. ey beyni kar ncalanmak * zihin yorgunlu undan d nemez olmak. beyni kaynamak * a s caktan sersemlemek, bunalmak. r beyni s ramak * akl gitmek. ba ndan beyni sulanmak * dzgn d nemez olmak, bunamak. beyninde * Aras nda.

beyninde ekler akmak im * ok zlmek, sars lmak. * zihninde birden bir d do nce mak. beyninden vurulmudnmek a * beklenmedik bir durum kar nda ola s anst bir znt ve k u a nl ramak. a beynine girmek * herhangi bir konuda birisini ynlendirmek, ikna etmek. beynine vurmak * (iki etkisiyle) ne yaptn bilemez duruma gelmek. beynini kemirmek * rahats k vermek, huzurunu ka zl rmak. beysbol * Dokuzar ki iki tak aras bir top ve sopayla oynanan, Amerika Birle Devletlerinde yaygbir ilik m nda ik n e oyun. it beysbolcu * Beysbol oynayan ve oynatan (kimse). beytlmal * Devlet hazinesi. beyyine * Bir olay do n rulu ortaya koyabilen yntem. unu * Duru s nda bir d ma ras nceyi gerekle tirmek iin ba vurulan belge, kan tutamak, delil. t, * Bey o lu.

beyzade

* Soylu kimse. * zenle bytlm , nazl kimse. beyzadelik * Soyluluk. beyz * Yumurta biiminde, sbe, oval. bez * Pamuk veya keten ipli inden yap dokuma. lan * Pamuktan, dz dokuma. * Herhangi bir cins kuma . * Herhangi bir i kullan dokuma. iin lan * Geli igzel kuma paras , aput. * Bezden yap lm . * inden geen kandan veya z sudan baz maddeler ay salg turan organ, gudde. rarak olu

bez

bez ba lamak * bebeklere altlar kirletmesinler diye bez koymak. n bez tyler * Bitkilerde salg karan tyler. bezci * Bez yapan veya al satan (kimse). p bezcilik bezdirici * Bezcinin i i veya mesle i. * Usan veren.

bezdirilme * Bezdirilmek i i veya durumu. bezdirilmek * Bezmesine sebep olmak, bezmesine yol amak. bezdirme * Bezdirmek i i.

bezdirmek * B rmak, usand kt rmak, b nlvermek. kk k beze * Yara veya sebebiyle vcudun herhangi bir yerinde olu kinlik. ban an i * Bez (I). * Hamur topa paz . , * Yumurta ak pudra ve ekeri ile yap bir e kuru pasta. lan it bezek * Ss, ziynet. * Bir eseri sslemeye yarayan motiflerin her biri.

beze beze

bezeki

* Duvar ve tavanlar boyaybirtak resim veya p m ekillerle ssleyen kimse, nakka . * Gelinleri ssleyen kad n. bezekleme * Bezeklemek i i. bezeklemek * Sslemek, bezemek. bezekli bezeleme * Bezeolan, ssl, sslenmi i . * Bezelemek i i.

bezelemek * Hamur topayapmak. bezeli * Bezeolan, bezekli. i bezelye * Baklagillerden, yurdumuzun her yan yeti nda tirilen, t c bitki (Pisum sativum). rman bir * Bu bitkinin yuvarlak tanesi. * Ssleme, tezyin. * Ss, ssleyen ey.

bezeme

bezemeci * Bezeme yapan oymac nakka veya . bezemecilik * Bezemecinin yapt i . bezemek bezemeli * Ssl, dekoratif. bezen bezeni bezenme * Bezek, ss. * Bezenme iveya biimi. i * Bezenmek i i veya durumu. * Sslemek, donatmak, tezyin etmek.

bezenmek * Bezemek i konu olmak, sslenmek. ine * Kendini bezemek, sslenmek. bezetme * Bezetmek i i. bezetmek * Bezeme yapt rmak, ssletmek. bezeyici * Bezekleme yapan ressam, dekoratr.

bezeyi bezgi bezgin

* Bezeme i i veya biimi. * Ss, bezek. * Ya veya i ama grme iste yitirmi ini .

bezginle me * Bezginle i mek i. bezginle mek * Bezgin duruma gelmek. bezginlik * Bezgin olma durumu, usan, yorgunluk.

bezi herkesin ar na gre vermezler n * genel kurallar ki ilerin isteklerine gre bozulmaz. bezik * veya drt ki ki, i aras 96 k oynanan bir e iskambil k oyunu. nda tla it d bezilme bezilmek bezir * Bezilmek i i. * Bezmek i konu olmak, bezmek durumuna gelinmek. ine * Keten tohumu. * Bkz. bezir ya .

bezir ya * Keten tohumundan lan ve ya boya yapmak iin iine renkli maddeler kat abuk kurur bir ya kar l lan, . bezirgn * Tccar. * Alveri ok kr amac gden kimse. te n * Mesle sadece kazan iin kullanan kimse. ini * Yahudilere verilen ad. bezirgnba * Padi n kullanacauha, bez, tlbent gibi e ah yalar lamak ve bunlar sa korumakla grevli kimse. * Bir ocuk oyunu. bezirgnl k * Bezirgna yakr davran . bezirleme * Bezirlemek i i. bezirlemek * Bezir yaile ya lamak, bezir yasrmek. bezleme * Bezlemek i i.

bezlemek * Bez veya kuma rtmek veya kaplamak. ile

* ocu alt bez koymak, ocu belemek. un na u bezm * meclisi, dost toplant. ki s bezme bezmek bezsi bezzaz * Kuma p satan kimse,manifaturac al . bezzazl k * Kuma satma imanifaturac i, l k. b b c c * (ocuk dilinde) Y kanma. * Genellikle benzinliklerde bulunan otomobil y kama aleti ve yeri. b b yapmak c c * y kanmak. bl c * A kemi alt bulunan kk bir kemik. k inin nda * Bu kemikle oynanan bir oyun. * Bkz. blgan. * Bezmek i i. * Bezgin duruma gelmek, bezginlik getirmek, bp usanmak. k * Bez dokusunda olan, bezi and ran.

blgan c

br br c c * Srekli ve ok konu iin kullan ma l r. brgan c b ak * Boru biimindeki maden paralariini dzle parlatmakta kullan alet. n tirip lan * Bir sap ve elik blmden olu kesici ara. an * e kesme i itli lerinde kullan keskin a ara. lan zl * Jilet.

b alt yatmak ak na * (insan iin) ameliyat olmak. b atmak ak * bir hedefe b f ak rlatmak. * b aklamak. * ameliyat etmek. b b a gelmek ak a * b birbirine sald akla racak kadar zorlu kavga etmek. b ekmek ak * zerindeki b abirden ele alarak birine saplamaya haz rlanmak. b gibi ak * ince, keskin.

b gibi kesilmek ak * (sz, konu sohbet) birden bitmek, duruvermek. ma, b gibi kesmek ak * ok keskin olmak. * birdenbire ve tamamen ortadan kald rmak. b gibi saplanmak ak * (sanc r , a) birden ve gl olarak gelmek. b kemi dayanmak ak e * ekilen snt k katlan k art lamayacak bir duruma gelmek. b kn ak n kesmez * ktler yararland kimselere ktlk etmekten ekinirler. klar b s ak rt * B keskin olmayan ters yan a n . * ok az (fark), ok yak(aral n k). b silmek ak * bir ibitirmek. i b vurmak ak * b kesmek. akla * b aklamak. b yaras ak onulur, dil yaras onulmaz * hakaret, a sz gibi gnl kc r r davran n hibir zaman unutulmayaca anlat lar n r. b yemek ak * b aklanmak. b ak * B ve daha ba kesici aralar yapan veya satan kimse. ak ka

b l ak k * B ve benzeri ak eyleri yapma veya satma i i. b aklama * B aklamak i i. b aklamak * B kesmek. akla * B yaralamak. akla b aklanma * B aklanmak i i. b aklanmak * B aklamak i konu olmak. ine b aklatma * B aklatmak i i. b aklatmak * B saldy akla r tahrik etmek, b sald akla rtmak ve yaralatmak. b akl * B aolan. b k akl

* B koyacak yer. ak * B yapmaya elveri (maden). ak li bk blgan * Azm yay lm(yara). , * Hayvanlart kknde olu yara. n rnak an b k * Tahta veya a bimekte kullan karkl sap ve iki ki a lan, iki l olan i taraf kullan byk testere. ndan lan * Motorla al bir e gl testere. an it * Sara b a . * Ba budamaya yarayan di b li ak. b evi k * Tomruklardan kalas, kalaslardan daha ince tahtalar kesen, boylar ve kenarlar dzgn ve e olarak n n it dzelten i yeri. b tozu k * Do ramac b dan ve oklukla yakacak olarak kullan toz ve tala l k kta kan lan . b c k * B ile a ve tahta kesen kimse. k a * B yapsatan kimse. k p * Sel veya dere yata .

b hane k * B evi. k b n k * Klhanbeyi, kabaday . * Korkusuz, gz pek, yrekli, cesur. b nla k ma * B nla i k mak i. b nla k mak * Kabaday taslamak. l k b nl k k bk d blma k * Blmak i k i. blmak k * Usan lmak. * B n olma durumu. k * K ve t sa knaz.

bp usanmak k * ok bezmek. b k b k ma * B i k mak i. b k mak * B iveya biimi. kma i

* Kar kl olarak birbirinden b l kmak. b n kk * ok b usanm bezmi km , , . b nl kk k * ok b kmolma durumu. b nlgelmek kk k * b kmak, usanmak, bunalmak. b nlvermek kk k * bir srekli tekrarlayarak kar ndakini usand eyi s rmak. b nt kk * B duygusu. kma b kma b kmak * B kmak i i.

* Tekrarlanmas , srp gitmesi yznden bir eyden doygunluk veya yorgunluk duyarak onu istemez duruma gelmek, usanmak. * Dayanamaz duruma gelmek. b r ktc * B nlverici. kk k b rma kt * B rmak i kt i.

b rmak kt * B na yol amak, b nlvermek, usand kmas kk k rmak. b r ld * Geen ybir y l, l nce. b rc ld n * Tavukgillerden, boz renkli, benekli, yurdumuzda en ok gzn, eti iin avlanan gebe ku (Coturnix).

b rceti ld n * B rcku ld n unun saka ve avc be larca enilen k z rm eti. b rcgibi ld n * k boylu, dolgunca, al (kad sa ml n). b ma lk * B mak iveya durumu. lk i b mak lk * Bozulmak, yumu amak, zedelenmek, erimek.

bk bk ll ll * ok tombul, etli butlu. b l b l ng ng * Dolgun ve pelte gibi titrek. b ldak ng * Kafatas kemikle meden nce kemiklerin birle yerlerinde bulunan krdak blm. me k b ldama ng

* B ldamak i ng i. b ldamak ng * (et ve s iin) Yumu k veya manlsebebiyle oynamak, titremek. v akl i k b Allah' seversen rak n * bir kimse veya nesnenin de ersizli belirtmek iin kullan ini l r. b ki rak * saymasak, hesaba katmasak da.

b lma rak * B lmak i rak i veya durumu. b lmak rak * B rakmak i konu olmak, terk edilmek. ine b m rak b rak * B rakmak i i. * B rakma i i veya biimi.

b rak ma * Kar kl rakmak i ate mtareke. b l i, kes, b rak mak * Sava arp gibi durumlar b ma, ma kar kl rakmak, ate yapmak, mtareke yapmak. l kes b t rak b rakma * Tereke. * B rakmak i i. * Sal verme, terk.

b rakmak * Elde bulunan bir tutmaz olmak. eyi * Koymak. * Bir iba bir zamana ertelemek. i ka * Unutmak. * Eski bulundu yerini veya durumunu detirmemek. u i * Saklamak, art rmak. * Bir i sorumlulu ykmll ba na vermek, grevlendirmek. in unu, n kas * Engel olmamak. * Sark tmak. * (len, ayr birinden i i, nesne vb.) Kalmak. lan , ki * Bir al ktan veya bir i vazgemek. kanl ten * U maz olmak, artu mamak. ra k ra * (bk veya sakal) Uzatmak. y * zgrlk vermek, hrriyetine kavu n lamak. mas sa * Bo amak. * Kt bir durumda terk etmek. * Ayr lmak; terk etmek. * Sf geirmemek, dndrmek. n * Bir pazarl belli bir fiyata vermeyi kabul etmek. kta, * Bak lmak, korunmak iin vermek. * Yan almamak, yan gtrmemek. na nda * Sahiplik hakk ba na vermek. n kas * Yapk olan bir yapkl kurtulmak. ey ktan * (bulundu veya dokundu yerde) Olu u u turmak, meydana getirmek.

b (b ba (ba yerde (ay otluyorsun (otluyor) raktm rakt), ladm lad) rda) * uzun sredir hibir ilerleme ve deiklik gstermiyor (veya gstermiyorsun). i b rma rakt * B rmak i rakt i. b rmak rakt * B rakmas sa n lamak, b rakmas yol amak. na brak t * K rlarda yeti yaban bir otun ddikenli tohumu. en

bterlemek y * byeni yeni y kmaya ba lamak. b balta kesmez olmak yn * kimseden korkusu olmamak. b silmek yn * bir iolmu i bitmi sayarak onunla u maktan vazgemek. ra bk y * st dudak zerinde k kan llar. * Bal klarda deri uzant. s * Asma gibi bitkilerde, sar tutunmaya yarayan srgn. l p

bk alt glmek y ndan * birinin durumuna belli etmemeye al glmsemek. arak bk b y rakmak * bk uzatmak. y bk burmak (veya bkmek) y * al yapmak amac bklar krmak. m yla y n v bklanma y * Bklanmak i y i. bklanmak y * B y kmak, bkl y duruma gelmek. bklar almak y ele * delikanl a girmek. l k na bkl y * Bolan, b t etmemi y ynra olan.

bkl k y bal * Sazangillerden, byklerinin boyu 2 m yi bulan, eti sevilen bir bal(Barbus fluviatilis). k bks y z * Bolmayan, b t etmi y ynra olan. b z zb b k zd br z * Davula sol elle vurulan ince de nek. * Ufak ocuk. * Kad k organn st yan cinsel zevk duyumu noktas blm, klitoris. nl n nda olan

Bi baman biat

* Bizmut'un k saltmas . * Ho grsz, amans gaddar, zalim. z,

* Bir kimsenin egemenli tan ini ma. * Osmanlmparatorlu unda padi lnce tahta geecek o ah lunun devlet ynetimindeki etkili gruplarca kabul ve tasdik edilmesi. biat edilmek * birinin egemenlitan i nmak. biat etmek * birinin egemenli tan kabul etmek. ini mak, bbaht bbehre biber * Bahts kadersiz, kt talihli. z, * Pay olmayan, pay almam . * Patl cangillerden, yurdumuzda ok yeti bir bitki (Capsicum annuum). en * Bu bitkinin, tazeyken sebze olarak yenilen veya kurutulup baharat olarak yararlan rn. lan

biber atmak * iine biber koymak. biber gibi * ok ac . biber gibi yanmak * (deri, gz vb.) ok ac mak. biber salas * K z rm biberden yap lmsala. biber tur usu * Yaln uzun yebiberden yap u. zca il lmtur biberiye * Ball babagillerden, Akdeniz evresinde ok yeti gzel kokulu yapraklar dkmeyen, iekleri soluk en, n mavi renkli, ok yk bir bitki (Rosmarinus officinalis). ll biberleme * Biberlemek i i. biberlemek * Biber serpmek, biber katmak. biberli * biber kat ine lm . * Ac . * Biber konulan kk kap. * Biber yeti tirilen yer. * Genellikle st ocuklar st ve sulu yiyecekleri iirmekte kullan emzikli e. na lan i

biberlik

biberon

bibersiz

* biber kat ine lmam . * Acz. s * Babankkarde hala. n z i, * Kitapsever.

bibi bibliyofil

bibliyograf * Bibliyografya uzman , kaynaklar bilen uzman. bibliyografi * Bibliyografya. bibliyografik * Kaynakla ilgili. bibliyografya * Kaynaklar, kaynaka. bibliyoman * Bibliyomanisi olan (kimse). bibliyomani * Hastalderecesine varan kitap sevgisi, kitap d k knl . bibliyotek * Kitapl ktphane. k, bibliyoteki * Ktphaneci. biblo * e maddelerden yap heykel, vazo gibi zarif kk ss e . itli lan yas

biblo gibi * ufak tefek, zarif (k z). bici bicik bicili bare * aresiz, zavall (kimse). bare olmak * aresiz kalmak. barelik biem * Biare olma durumu, zavall aresizlik. l k, * slp. * Bkz. cici bici. * Meme, meme ba . * Bkz. cicili bicili.

bienek

* Her y l belirli bir sre otlat ktan sonra yeniden geli bitkilerin biilerek de ld en erlendirilditabi ay i r.

bierba lar * Ekini hem bien, hem de ba durumuna getiren makine. bierdver * Ekin bien, dven, taneleri ay saman lam veya balya durumuna getiren makine. ran, ba biici biicilik biilme biilmek * Bimek i konu olmak. ine biilmi kaftan * btn ile uygun, elveri (i li ). biim * Dgrn , ekil. * Yakk alan uygun ekil, ekil. * Herhangi bir benzeri. eyin * Sanat ve edebiyat eserlerinde dgrnform. , * Tarz. * Manzumelerin kurulu uyak dzenlerine gre olan dgrn ve , ekil. * Bimek i i. * Bimek i yapan (kimse). ini * Biicinin iveya mesle i i. * Biilmek i i.

biim

biim almak * biimlenmek, belli bir biime girmek, ekillenmek. biim bilimi * Yap bilimi, morfoloji. biim birimi * Kelimelere gramer bak ndan biim veren, o ek durumunda olan ge, morfem. m u biimci * Biimcilik yanl olan (kimse). s * Allmkural, tutum, davranveya belli biimin dna kmayan (kimse), ekilci, formaliteci, formalist.

biimcilik * Biime s sya bal k k l k. * z, ieriyeterince nemsemeden, yalnbiim zerinde duran, biime a k veren gr i z rl . biime sokmak (veya biim vermek) * bir biimlendirmek. eyi biimine getirmek * s n rsat bulmak, punduna getirmek, en uygun durumunu yakalamak. ras, f n biimleme * e maddelerin biimsel imknlar birbirleri aras itli ile ndaki dzen ili kilerini ararma i t i. biimlendirilme

* Biimlendirilmek i i. biimlendirilmek * Bir biim verilmek. eye biimlendirme * Biimlendirmek i i, ekillendirme. biimlendirmek * Bir belirli bir biim vermek, eye ekillendirmek. biimlenme * Biimlenmek i i, ekillenme. biimlenmek * Bir belli bir biim kazanmak, ey ekillenmek. biimli * Biimi gzel olan, mevzun. * Ortam uygun d yakk alan. na en, * Biime dayanan, biimle ilgili, ait, formel. ekle ekl,

biimsel

biimselle tirme * Biimselle tirmek i i. biimselle tirmek * Biimsel duruma getirmek. * Bir kuram biimsel bir kurama dn trmek. biimsellik * Biime uygun olma durumu. biimsiz * Kendine zg bir biimi olmayan, biimi bozuk, ekilsiz. * Kt, ho olmayan, yakks z. * Kendine zg billrla biimi olmayan (madde), amorf. mbir biimsizle me * Biimsizle i mek i. biimsizle mek * Biimsiz duruma gelmek, biimi bozulmak. biimsizlik * Biimsiz olma durumu. * irkinlik, yakks k. zl bii biki * Bimek iveya biimi. i * Dikilecek kumabelli bir modele ve lye gre kesme sanat .

biki diki kursu * Terzilik mesle ini retmek amac verilen kurs. yla biki diki yurdu * Halka aterzilik mesle k ini retme ve uygulama yeri. biki yapmak

* dikilecek kumabelli bir modele ve lye gre kesmek. biki yurdu * Biki ve diki okulu. bikici bime * Kumabelli bir modele gre bien (kimse).

* Bimek i i. * Alt ve st tabanlar birbirine paralel ve e iki okgenden, yanal ayrlar e ve paralel do it t da it rulardan olu ok dzlemli cisim, men prizma. an ur, * Yontulmu ta yap . bimek * Belli bir biim vererek kesmek. * Dikilecek kumabelli bir lye ve modele uygun olarak makasla kesmek. * Ekini, otu orakla, t rpanla, makine ile kesmek. * Yayl ate ldrmek. m iyle * (de paha, fiyat) Koymak. er, bitirme * Bitirmek i i.

bitirmek * Bimek i yapt ini rmak. bdar bid'at * dininde Hz. Muhammed zaman sonra ortaya deik yarg ve ilkeler. slm ndan kan i lar * Sonradan treyen ey. bidayet * Ba lama, ba . lang bide bidon bidoncu bienal * Y , iki y bir olan. l a r lda biftek bgne * Izgara veya tavada pi irilen dana eti dilimi. * Yabanc . * lgisiz. * Bgne olma durumu. * Kad n salar krmak iin kulland , metal veya plstikten, boru biiminde kk ara. nlar n v klar * Bedenin belden a ablmlerini y kamakta kullan tuvalet arac lan . * s maddeler konulan, sac, plstik veya inkodan yap o ine v lm unlukla silindir biiminde kap. , * Bidon satan kimse. * Uyan uyumayan. k,

bgnelik bigudi

bgnah bhaber bihakk n

* Susuz, gnahs z. * Habersiz, bilgisiz. * Hakk hakk ile, olarak, gerekten.

bhu bil

* k sersem, akl olmayan, deli. a n, ba nda * z, aresiz, umutsuz. ls

bijon anahtar * Araba tekerleklerinin somunlar skmek iin kullan alet. n lan bijuteri * Kuyumcunun yapt de tak n tamam erli lar . * De olmayan maden veya ta erli lardan yap , ss e . lmtak yas bkarar * Karars tereddtl. z, bikarbonat * Hidrojen karbonatlargenel ad n . bkes bkeslik bikini * paral n mayosu. ki kad bikir * K k, erdenlik. zl * Kimsesiz. * Bkes olma durumu.

bilder a ac * Amerika elmas . bilhare * Sonra, sonradan, daha sonra, sonralar .

bilistisna * stisnas ayr z, ayr yap z, ks m lmadan. bilkayd art * Kay z ve z olarak, herhangi bir ktlama olmaksn. ts arts s z bilkis bilno * Tersine olarak, tam tersine, tersine, aksine.

* Bir kurulu veya bir ticarethanenin belirli bir dnem sonundaki veya belirli bir gndeki ta r ve un n ta nmaz varl ile bunlar lamak iin kullan z ve yabanc klar sa lan kaynaklar dengeli olarak gsteren izelge. * Giri herhangi bir i belirli bir sre sonunda elde edilen iyi ve kt sonularkarkl ilen te, n durumu. l bilr * Katranl ldan yap ve kalafat i k lan lerinde kullan bir tr macun. lan

bilrdo

* Ye uha kapl masa zerinde, fil ditoplarla ve isteka ile oynanan bir oyun. il bir i

bilrdocu * Bilrdo oynayan veya oynatan kimse. bilrdoculuk * Bilrdo salonunu i letme veya oynama i i. bilvas ta * Vas z, aras aracz, dolays do tas z, s z, rudan do ruya. bilcmle * Btn, hep ...-in hepsi.

bildi inden mamak (veya kalmamak) a * hibir etkiye ald etmeyerek do bildidavran srdrmek. r ru i bildi okumak ini * herkes ne derse desin bildi istedigibi davranmak. i, i bildi yapmak ini * verilen tleri dinlemeyerek tutumunu srdrmek. bildi yedi mahalle bilmez ini * bir kimsenin ok kurnaz, ok bilmi oldu anlat unu r. bildik * Tank. d

bildik kmak * birbirlerini eskiden bildiklerini veya ailece tan klar anlamak. t n bildim bileli (veya bildik bileli) * teden beri, eskiden beri. bildirge * Bir kimsenin resm bir kurulu herhangi bir durumu bildirmek iin verdiizelge, beyanname. a i * Vergi ykmllerinin belli zamanlarda, ba olduklar l vergi dairelerine verdikleri gelir bildirme belgesi, beyanname. bildiri * Resm bir makam, kurum veya bir topluluk taraf herhangi bir durumu ilgililere duyurmak iin yaz ndan lan yaz , teblitebligat. , * Bilimsel bir konu zerine yaz a lan klama, tebli . bildirilme * Bildirilmek i i veya durumu. bildirilmek * Bildirmek i konu olmak, duyurulmak, haber verilmek. ine bildirim * Yazolarak yap a l lan klama, tebli . * Bu a klaman yap k ihbarname. n ld t,

bildirim dencesi * Sresi belli olmayan srekli i szle melerinin daha nce bildirim yap lmaksn yrrlkten kaldlmas z r sebebiyle ykml olanlarca kartarafa verilmesi zorunlu olan dence, ihbar tazminat . bildiri

* Bildirmek iveya biimi. i bildiri im * im, haberle komnikasyon. leti me, bildiri me * Bildiri iveya durumu. mek i bildiri mek * Bir duygu veya d nceyi i aretle veya sesler dizgesiyle bildirerek anla mak. bildirme * Bildirmek i beyan. i,

bildirme cmlesi * Yklemi bildirme kiplerinden biriyle kurulan cmle. bildirme kipleri * Belli zaman kavram veren, belirli gemi , belirsiz gemi , imdiki zaman, geni zaman, gelecek zaman kipleri: Gel-di, gelmigel-iyor, gel-ir, gel-ecek gibi. , bildirmek * Herhangi bir haber vermek. eyi * Herhangi bir konuda bilgi vermek. * Anlatmak, ifade etmek. bile * Birlikte. * Ayn zamanda, da, de, dahi. * stelik. bile bile * Bilerek, isteyerek, nceden tasarlayarak, d nlerek, kasten.

bile bile ldes * Kt bir durumu yle gerektiiin kabullenmi i grnme, bilerek aldanmgrnme. bilecen * Her bilen, her eyi eyden anlayan. * Bilgilik taslayan, ukal.

bilecenlik * Bilecen olma durumu. bile i * Kesici aralar bilemek iin kullan alet. lan

bileta i * B ak ak, , makas gibi kesici aralar bilemekte kullan ince taneli sarist. lan bile altbileziolmak inde n i * Bkz. kolunda altbileziolmak. n i bile gvenmek ine * gcne veya hnerine gvenmek. bile kadar (veya bileklerine kadar) ine * (amur, kar iin) ayaklar iine gmlecek biimde. * (giysi eteiin) yalnayaklar grnecek kadar (uzun). i z bile hakk inin ile * kendi gc ve kendi al ile. mas

bilek

* Elle kolun, ayakla baca birle i blm. n ti * G, kuvvet.

bilek damar * Nab z. bilek gibi * (sa veya akarsu iin) gr, kal n.

bilek gc * Kol kuvveti. bilek gre i * Kar kl kidirseklerini dayayarak birbirlerinin bile bkmek. iki i l ini bilek kuvveti * Beden kuvveti, kol kuvveti. bilek saati * Bile tak kk saat. e lan bileklik bileme * Bilemek i i. bilemedin (veya bilemediniz) * en ok, en fazla. bilemek * Kesici aletleri z mpara veya bileta keskinle i nda tirmek, keskin duruma getirmek, keskinle tirmek. * Glendirmek, etkisini art rmak. * Bilenmek i i. * Bilemek i konu olmak, keskin duruma getirilmek. ine * Bir i yo bir biimde haz e un rlanmak, konsantre olmak. * H rslanmak, a derecede istemek. r * isteyerek, kasten. * Bir bile olu ke turan kuvvetlerin her biri. * Oyunlarda bile incinmesini nlemek iin bile tak me sarg in e lan in .

bilenme bilenmek

bilerek bile en bile ik

* Birle olu , basit olmayan, mrekkep. erek mu * Kimyasal tepkimeler sonucu iki veya daha ok elementten olu ve bunlardan ba z fiziksel, kimyasal an ms nitelikler gsteren (madde). * Ses ve grntnn birlikte yer ald film paras . bile faiz ik * Sre tarihine dek birikmi faizlerin ana paraya eklenmesiyle elde edilen toplam stnden denen faiz, mrekkep faiz. bile kap ik * Birle kap. ik

bile kaplar ik * Birle kaplar. ik bile kesir ik * Pay paydas e veya pay na it paydas byk olan kesir. ndan bile nerme ik * En az iki nermeden olu yeni nerme. an bile ikgiller * Biti yaprakl eneklilerden, iekleri kme durumunda toplu olarak bulunan, baz ik iki cinsleri uucu ya veya st ta bir familya. yan bile im * veya daha ok ge bir araya gelerek yeni bir ge olu ki turma, terkip. * Bir maddenin hangi kimyasal trlerden olu unu belirleyen verilerin tamam tu . * Bile sonucu olu cisim. me an * Bile iveya durumu. mek i bile ke bile me bile mek * veya daha ok ge bir araya gelerek yeni bir ge olu ki turmak, terekkp etmek. bile tirici * Bile tirmek i yneten kimse. ini * Bir cisme uygulanan birka kuvvetin toplam etkisine e olan tek kuvvet, muhassala. it * Bile i terekkp. mek i,

bile tirme * Bile tirmek i i. bile tirmek * Bile mesini sa lamak. * veya daha ok vektrn, paralel kenar kural uygun olarak geometrik toplam almak, geometrik ki na n toplam. bilet * Para ile al konser, sinema, tiyatro gibi e nan, lence yerlerine girme, ula aralar binme veya bir talih m na oyununa kat imkn veren belge. lma n bilet kesmek * bileti kopar alya vermek, bilet satmak. p c bileti biletilik * Bilet satma i i. biletli biletme biletmek * Bileti olan. * Biletmek i i. * Bilemek i yapt ini rmak. * Bilet satan grevli.

biletsiz bileyici bileyicilik

* Bileti olmayan. * Kesici aletleri bilemeyi i edinmi olan kimse, za . c * Bileyicinin yapt iza l , c k.

bilezik

* Bile ss iin tak halka. e lan * borunun ucunu birle ki tirmeye yarayan halkaya benzer para. * Motor pistonlar ya na, lama, so utma, zellikle snt nleme gibi amalarla yerle z y tirilmi , genel olarak dkme demirden yap lm ular k ve esnek halka. , a * Kelepe. * Mobilyalar ayak altlar tak kare, dikdrtgen, silindir, kesik koni ve benzeri n na lan ekilli, pirin veya nikel kapl demirden yap iki ucu delik gere. lm , bilezikli * Bileziolan. i * Bilezik takmolan. bilfarz * Tutal ki, sayal ki, sz geli diyelim ki. m m i, bilfiil bilge bilgece bilgelik * Bilge olma durumu ve niteli i. * Bilgi, hikmet. * ( a lk felsefesinde) Kendini tan n bilgisi, vukuf. man bilgi * akln erebileceolgu, gerek ve ilkelerin btnne verilen ad, malmat. nsan n i * renme, ararma veya gzlem yolu ile elde edilen gerek, malmat, vukuf. t * zeksn al nsan n sonucu ortaya d rn, malmat, vukuf. mas kan nce * Genel olarak ve ilk sezi durumunda zihnin kavrad temel d nceler, malmat. * Bilim. * (bili imde) Kurallardan yararlanarak ki veriye ynelttianlam. inin i * olarak, i edinerek, gerekten. * Bilgili, iyi ahlkl , olgun ve rnek (kimse), hakim. * Bilgeye yara (biimde), hkimane. r

bilgi edinmek * renmek, bilgi almak. * Bir durumu renmek. bilgi i lem * zellikle bilgisayar vb. makinelerle yap i lan lemlerin dzenli biimde yrtlmesi. bilgi kuram * Bilginin temelini, bilim alan uygulanan yntemleri, sr ve gvenilirlik bak ndan inceleyip araran nda n m t felsefe dal , epistemoloji. bilgi leni * Belli bir konunun tartld bilimsel toplant , sempozyum. bilgi toplamak

* deik yer ve kaynaklardan sa i lanan bilgileri bir araya getirmek. bilgici * Sofist. bilgicilik * Antik Yunan felsefesinde ele ak , sofizm. tiri m * Ba n ltmak iin do olmad bilinerek yap uslamlama ve kas yan ru lan karsama, safsatac l k. * Bilgili kimse. * Bilgisiz oldu hlde bilgili grnmek isteyen, bilgili geinen kimse. u

bilgi

bilgi bilgi * Bilgisi oldu gstererek, bildirerek. unu bilgilik * Bilgi olma durumu.

bilgilik satmak (veya taslamak) * bilmedihlde bilir grnmek, bilgin geinmek. i bilgilendirme * Bilgilendirmek i i veya durumu. bilgilendirmek * Bir konuda bilgi sahibi olmas sa n lamak, haberdar etmek. bilgilenme * Bilgilenmek i i veya durumu. bilgilenmek * Bilgi sahibi olmak, renmek. bilgili * Bilgi sahibi olan, malmatl , haberli. * Bilerek. bilgilik * Ansiklopedi. bilgin bilgince bilginlik bilgisayar * ok say aritmetiksel veya mant i da ksal lemlerden olu bir inceden verilmi programa gre an i, bir yapsonuland elektronik ara, elektronik beyin, kompter. p ran bilgisayarc * Bilgisayar al sat s m mc. * Bilgisayar programc, yap s mhendisi. s mcveya bilgisayarc l k * Bilgisayar ticareti veya uzmanl. bilgisayarlamak * Bilimsel bir konuda ok bilgisi olan (kimse), lim. * Bilgine yakr, bilgin tavr bilgin gibi. nda, * Bilgin olma durumu.

* Bilgisayara geirmek. bilgisayarla mak * Bilgisayar dzeniyle donat lmak. bilgisiz bilgisizlik * Bilgi sahibi olmayan, malmats cahil. z, * Bilgisiz olma veya bilgi yoklu durumu, cehalet. u

bilgiyazar * Elektronik sistemle dizgi yapan alet. bilhassa * Hele, her eyden nce, ba zellikle, en ok, mahsus. ta, bili bili bili bilici bililtizam * Bile bile, bilerek ve isteyerek. bilim * Evrenin veya olaylarbir blmn konu olarak seen, deneye dayanan yntemler ve gereklikten n yararlanarak yasalar karmaya al dzenli bilgi, ilim. an * Genel geerlik ve kesinlik nitelikleri gsteren yntemli ve dizgesel bilgi. * Belli bir konuyu bilme iste inden yola belli bir amaca ynelen bir bilgi edinme ve yntemli ararma kan, t sreci. bilim adam * Bilimsel al malarla u an kimse, bilgin, lim. ra bilim d * Bilime ayk, bilime uymaz, gayriilm. r bilim kad n * Bkz. bilim adam . bilim kuram * Bilimlerin koyduklar nsel sorunlar d inceleyen ve tek tek bilimlerin yntemlerini, ilkelerini, varsay n t felsefe dal mlar araran . bilim kurgu * a bilim verileriyle d da gcnden olu film, roman vb. an bilim kurgusal * Biyoloji ve elektrikle ilgili olan, biyonik. bilimci bilimcilik * Bilginin, temeli olarak yalnbilim yntemine nem verme, ilimcilik. z bilimsel * Bilgin. * Bilgi, malmat. * Tavuk gibi kmes hayvanlar a n iin lan ses. rmak kar * Bilen.

* Bilimle ilgili, bilime dayanan, ilm. bilimsel deneycilik * Her bilginin deneyle veya gzlemle do rulanabilece s ini, nanabilece savunan felsefe ak . ini m bilimsel d nce * Bilim temeline dayanan zgr ele tirici, arar ve ba z d tc ms nce. bilimsel sosyalizim * htillci sosyalizm, Marx l k. bilimsel toplant * Uzmanlar kat ile gndemi bilimsel konular olu n l m n turdu toplant u . bilimselle tirme * Bilimselle tirmek i i. bilimselle tirmek * Bilimin metotlar uygun duruma getirmek. na bilimsellik * Bilimsel olma durumu. bilimsiz * Bilime, bilim yntemlerine uygun olmayan gayriilm.

bilimsizlik * Bilimsiz olma durumu bilimsizce i . bilincine varmak * anlamak, kavramak. bilincini yitirmek * bilincini herhangi bir sebeple yitirmek. bilin * n kendisini ve evresini tan yetene nsan ma i, uur. * Alg bilgilerin zihinde duru ve ayd k olarak izlenme sreci, ve nl uur. * Temel bilgi, temel gr . * Bir toplumdaki ruh etkinliklerin veya ruh durumlarbtn. n * Dima .

bilin ak * D ncelerin arka arkaya birbirini izlemesi. * Ki akl geenlerin birinci kia ndan yanslmas inin ndan i z t . bilin d * Bilinsizce yap i etkinliklerin btn gayri lan ve uur. * ruhunun, bask nda tutulan isteklerle bunlara ba d nsan alt l ncelerden olu ve bilince ula an amayan blm. bilin kayb * Haf yitimi. za bilinalt * Bilin d olmakla birlikte, dilendizaman kapsam i ndakilerin bilince alabildizihin blgesi, r i uuralt tahteuur. bilinlendirme * Bilinlendirmek i i. bilinlendirmek

* Bilinli duruma getirmek. bilinlenme * Bilinlenmek i i. bilinlenmek * Bilinli duruma gelmek, uurlanmak. bilinli * Bilinci olan, bilinle yap lan, uurlu. * Ele tirmeli bir biimde, kendi etkinli fark olan, inin nda uurlu. * Bilinli olma durumu uurluluk. * Nesne, olay ve edimlere uyanbulunma durumu, k uurluluk. * Bilinci olmayan, bilinle yap lmayan, uursuz. * Kendi etkinli ele ini tirmeli bir biimde sezmeyen, uursuz.

bilinlilik

bilinsiz

bilinsizlik * Bilisiz olma durumu, uursuzluk. * Nesne, olay ve i karuyanbulunmama durumu, lere k uursuzluk. bilindik * Bilinen.

bilinemez * akl bilinemeyen nsan yla ey. bilinemezci * Bilginin ba l oldu inanan (kimse). nt una * Tanr n ve evrenin nereden tredi bilinmedi ve bilinemeyece ileri sren 'n inin ini ini retiyi benimseyen (kimse), ledri, agnostik. bilinemezcilik * Bilginin ba l oldu ve bundan dolay olmadna inanan nt una salt reti. * Tanr n ve evrenin nereden tredi bilinmedi ve bilinemeyece ileri sren ledriye, 'n inin ini ini reti, agnostisizm. bilinen bilinme * De belli olan nicelik, bilindik, malm. eri * Bilinmek i i.

bilinmedik * Bilinmeyen. bilinmek * Bilmek i konu olmak, anla ine lmak, renilmek.

bilinmeyen * De belli olmayan, bilinmeyen (nicelik), bilinmedik, mehul. eri bilinmez * Anlam ve anla gizli lmas olan, mu g lk. * Belli olmaz, ku mehul. kulu,

bilinmezlik * Bilinmez olma durumu.

bilir

* "Anlar", "sayar", "yapar" anlamlar isimlerle birle birle s kurar. ile erek ik fat

bilir bilmez * yar bilgi ile, bilip bilmedi gz nne almadan. m ini bilirki i * Belirli bir konudan iyi anlayan ve bir anla zmlemek iin kendisine ba mazl vurulan kimse, uzman, ehlihibre, ehlivukuf, eksper. * zmlenmesi zel veya bilimsel bilgiye dayanan konularda oyuna veya d ncesine ba vurulan kimse, ehlihibre, ehlivukuf. bilirki i raporu * Bilirki haz inin rlamoldu rapor. u bilirki ilik * Bilirki yapt i inin . bilisiz * renim grmemi , cahil. bilisizlik * Bilisiz olma durumu, cahillik.

bilistifade * Yararlanarak. bili * Canln, bir nesne veya olayvarlna ili bilgili ve bilinli duruma gelmesi, vukuf. n n kin * Bildik, tank, dost. d

bili kmak * tan nceden tanolmak. mak, bili im * Teknik, ekonomik ve toplumsal alanlardaki ileti imde kullan ve zellikle elektronik aletler arac lan l ile dzenli bir biimde i lenmeyi n gren bilim, informatik, sibernitik. bili a im * Teknik, ekonomik ve toplumsal alanlardaki ileti sistemi. im bili teknolojisi im * Bili imde kullan btn ara ve gerelerin olu lan turdu sistem. u bili imci bili me bili mek * Kar kl olarak birbirini tan muarefesi olmak. l mak, * renmek. billhi * Tanr ant ierim" anlam bir ant. 'ya nda * " olsun" anlam kullan nan nda l r. billr * Baz cisimlerin ald geometrik biim. klar * Duru ve temiz kesme cam, kristal. * Billrdan yap lm . * Bili alan uzman ki im nda i. * Bili i mek i.

* Ko yumurtas . billr cisim * Gzde, irisin arkas mercek grevini yapan, mercimek biim ve bykl nda, ndeki saydam cisim. billr gibi * ok duru, ok temiz (su). * ok beyaz ve przsz (kol, gerdan, g s). * (ses iin) przsz. billr * Billra benzer, billr gibi. billriye * Billrdan yap lmveya billrla ilgili. * Genellikle billrdan yap ya satan dkkn. lme

billrla ma * Billr durumuna gelme. * Herhangi bir cisim molekllerinin baz ve kimya demeleriyle geometrik biim almas fizik i , kristalle me. billrla mak * Billr durumuna gelmek, billr durumunda yo unla mak, kristalle mek. * Belirgin duruma gelmek, netlik kazanmak. billrlarma t * Billrlarmak i t i. billrlarmak t * Billr durumuna getirmek. billrlu * inde billr bulunan. * Bol kl r r , pl p parlayan (yer). l * Billra benzeyen, billru and kristaloit. ran, * Diyalize u rayarak zmlenen madde, koloit kar . t * Bilmek i i. * Bir ne oldu eyin unun bilincine varma. * Bilgi edinmenin gaye ve sonucu.

billrsu

bilme

bilmece

* Bir ad anmadan, niteliklerini st kapal eyin n syleyerek o ne oldu bulmay eyin unu dinleyene veya okuyana b rakan oyun, muamma. * Bilinmeyen muamma. ey, bilmece zmek * bilmecenin cevab bulmak. n bilmece gibi konu mak * a anlar biimde konu k, l mamak. bilmeden * bilmeyerek. * sonucun ne olaca kestiremeden. n

bilmedibe i vakit namaz * her pek iyi bilir, anlam bir sz. eyi nda

bilmek

* Bir anlamveya eyi renmi bulunmak. * Bir bilim veya sanat dal yeterli olmak. nda * Bir i yapmaya al olmak, elinden gelmek. m * Tan hat mak, rlamak. * Sanmak, var saymak, farz etmek. * Anlamak. * Sorumlu tutmak. * nanmak. * Bazen "i gelmek", "uygun bulmak" anlam da kullan ine nda l r. * -a/-e ekli fiillerle yeterlik bildiren birle fiiller olu ik turur. * Saymak. * Geni zamanolumsuz birinci tekil ki olarak bilmem biiminde kullan duraksama, ma, n isi l nca a tereddt anlam verir. n bilmem hangi (veya bilmem ka, kim, nasne) l, * nemli veya anlat gerekli grlmeyen iin kullan lmas eyler l r. bilmemek * birlikte kullan fiilin bir trl gerekle ld emedi anlat ini r. bilmemezlik * Bilememe durumu, bilmezlik. bilmez * Anlamaz, kavramaz, hat rbilmez, kadirbilmez gibi szlerle "yapamaz", "edemez" anlamlar kullan nda l r.

bilmezleme * Bilmezlemek i tehil. i, bilmezlemek * Bir kimseyi, bir bilmez gstermek, tehil etmek. ey bilmezlenme * Bilmezlenmek i i. bilmezlenmek * Bilmiyor gibi grnmek, bilmezlikten gelmek, tecahl etmek. bilmezlik * Bilmez olma durumu, cehalet.

bilmezlikten gelme * yazar bildibelli olan bir bilmez veya ba trl bilir grnecek yolda bir anlatsanat n, i eyi ka , tecahlarifane. bilmezlikten gelmek * bilmiyor grnmek. bilmi * Her bilir geinen, bilgilik taslayan. eyi * Bkz. ok bilmi .

bilmukabele * Kar kl olarak, kark olarak. l l * (davrantresinde) Ben de, size de, sizlere de. bilmnasebe * S gelince, s d ras ras nce. bilsat * Kurulu lar, irketler aras bilgi satma, bilgile bencmarking. nda im,

bilumum bilvas ta bilye

* Btn, hep, kamu, ... -in hepsi. * (birinin) Arac arala; do l ile, rudan do olmayarak, dolayl ruya .

* Ta , maden, toprak, cam gibi eylerden yap lmkk yuvarlak, misket. * Motorlu ta tlarda dnme veya srtnme etkilerini azaltmak, a nmay enerji yitimini nlemek iin, ve gbeklerdeki yataklara yerle tirilen, o unlukla elikten, kk yuvarlak. bilyeli * Bilyesi olan.

bilyeli yatak * Bisiklet, otomobil gibi ta n tekerleklerinde srtnmeyi azaltmak amac iine elik bilye yerle tlar yla tirilmi blm. bilyon bin * On kere yz, dokuz yz doksan dokuzdan bir art k. * Bu sayn ad bu say gsteren rakam, 1000, M. n ve y * Bir isimden nce geldi a lve okluk bildirir. inde k r bin bilsen de bir bilene dan * bir insan bir ne kadar iyi bilirse bilsin, gene de onu kendisinden daha iyi bilen bulunabilir. eyi bin bir * Pek ok, ok say da. bin bir ayak bir ayak stne * herkesin ayakta oldu kalabal u k. bin can ile * ok isteyerek, gnlden. bin dall * o unlukla mor kadife zerine s ile kabartma dal, yaprak ve iek i rma lenmi giysi veya rt. bin derde deva * pek ok iyarayan; her snt gideren. e k y bin dereden su getirmek * birini kand iin birok sebep ileri srmek, dil dkmek. rmak bin i bir ba i, * her i ba e, olacak bir kimse gerekir. bin kal girmek ba * birbirine benzeyen birok i yapmak, srekli olarak d de tirmek. nce i bin kat * Pek ok, k yaslanmayacak lde. bin nasihatten bir musibet ye dir * ya anmolaylar, tlerden ok daha etkilidir. bin pi olmak man * ok pi olmak. man * Milyar.

bin tarakta bezi olmak * birok i u mak. le ra bin trl bin ya a! * Birbirinden ok farkl deik. , ok i * (memnunluk bildirmek iin kullan sz) ok ya lan a!.

bin zahmetle * ok zor, byk zorlukla. bina * Yap . * Arapa fiil atn s konu edinen bilim ve kitap. * at .

bina etmek * yapmak, kurmak, in etmek. a * (bir d sistemine gre) kurmak, dayamak, yapmak. nce binaen * -den dolay , -den tr, -diiin. i * Dayanarak. binaenaleyh * Bundan dolay , bundan tr, bunun iin, bunun zerine. bnamaz binba * Bkz. beynamaz. * Rtbesi yzbaile yarbay aras bulunan ve as nda l grevi tabur komutanl olan subay.

binbak l * Binbartbesi veya binba n grevi. n binde bir * ok seyrek olarak. bindi * Destek, hamil.

bindidal i kesmek * (kendisine gerekli ve yararl fark olmadan yararsduruma getirmek, kendi eliyle yok etmek. olan eyi) nda z bindirilme * Bindirilmek iveya durumu. i bindirilmek * Bindirmek iyap i lmak. bindirilmi kuvvetler * Motorlu ta bindirilmi tlara asker birlikleri. bindirim * Fiyat art zam. rma,

bindirimli * Fiyat r artlmzaml , .

bindirme

* Bindirmek i i. * Birbiri zerine gelerek eklenen levha, kiremit, ah paralarn durumu. ap n * karma harekt kat birliklerin, na lacak karma yerine gitmek iin kendilerine ayr deniz aralar lan na binmeleri. bindirme kilit * Gvdesi kutu biiminde olan, kapak veya kapn arkas do n na rudan vidalanan, basit mekanizmal kilit. bindirmek * Bir kimseyi bir zerine eyin kartmak, oturtmak veya iine yerle tirmek, binmesini sa lamak. * (ta Ba t) taraf ba bir ta arpmak veya bir yere vurmak. ndan ka ta * Eklemek, katmak. binek * Binmeye ayr ey ve daha ok at. lm * zerine binilen, binmeye yarayan. binek at * Sadece binmek, gezmek veya binicilik sporu iin yeti tirilen at. binek ta * At veya arabaya binmek iin stne lan ykseke ta k . biner bingi her biri. bini ta. * Bin saynle sn tirme biimi, her birine bin, her defas bini bir arada olarak. nda * Kemerler zerine oturtulmu kubbe ile kemerlerin aras kapatan gen biimindeki kubbe paralar n ndan

* Binme i i. * Kap , dolap gibi eylerin, kanatlar kapan kalan aral rtebilmek iin bu kanatlarkenar ak nca n na lan

bini a mak * ok fazla olmak. bini bir paraya * pek ok ve ucuz. * pek ok yap pek ok olan. lan, binici * Binen. * Ata iyi binen kimse. * Ata binme ustal. * Ata binilerek yap spor. lan * Binilmek i i. * Binmek iyap i lmak. binin yar be (o da bizde yok) s yz * ok d nceli grnen birine yollu "ald aka rma!" anlam sylenir. nda bininci * Bin sayns s , s dokuz yz doksan dokuzuncudan sonra gelen. sn ra fat rada

binicilik

binilme binilmek

bini

* Binmek iveya biimi. i * Atl alay. * Atl alayda giyilen giysi. * Yksek a amal bilginlerin ve yenieri subaylarn giydikleri cbbe. n * niversite retim yelerinin giydikleri cbbe. * Bini durumu. mek * paradan biri, brnn stnde olmak. ki * Kas kiri birbiri stne binmek. leri * Kk bir kemi iki paras r in birbiri stne gelmek. * stne binilen hayvan, binek at . * Hamur durumundaki ekmeklerin, fna at r lmadan nce, iine konuldu oyuk gzl tahta. u * Birok bin; pek ok.

bini me bini mek

binit binit binlerce binlik

* Bin liralk para. k t * Yakla olarak litrelik byk e. k i * Bin tanesi bir arada olan. * Binmek i i.

binme binmek

* Yksek bir veya bir hayvanstne p ayaklar salland oturmak. eyin n k n rarak * Bir yere gitmek iin tren, vapur, uak, otomobil gibi bir ta yer almak. tta * (bisiklet motosiklet, binek hayvan Kullanmak. iin) * istenilmeyen veya beklenilmeyen bir biim almak. * Bir s yan ey k arak ndakinin stne kmak. * Fiyat artmak. * Eklenmek, kat lmak. * Sonu olarak, nihayet.

binnetice biny l bioktle

* Bin yiine alan zaman dilimi. l * Belirli zamanda srlar n belirli bir biyotopta bulunan canl organizmalartoplam ktlesi. n

biomedikal * Hem biyoloji hem de t ilgili olan. pla biomekanik * Biyoloji, fizyoloji ve tkonular mekanik kanunlar yntemiyle irdeleme. p n biomikroskop * Kendine zg bir k ile kullan ift gz mercekli mikroskop. lan bperva * ekinmez, sak nmaz, korkusuz, gz pek.

* ekinmeden, korkmadan. bir * Say n ilki. lar * Bu say gsteren rakam 1, I. y * Bu say kadar olan. * Herhangi bir varl belirsiz olarak gsterir. * Tek. * Birle ik. * Eayn boyda. , , bir * Ortaklaolan, m a terek. * De nem bak ndan birbirinden farks birbirine e birbirine benzer. er, mlar z, it, * S veya zarf durumunda ba geldikelimelere kuvvet, istek veya kesin olmayan anlamlar katar. fat na i * (tekrarlanarak) Bir kez. * Sadece. * Ancak, yaln z. bir (veya saelinin verdi br (veya sol) elin duymas ) ini n * yap bir iyilik gizli tutulmal lan , onunla vnlmemelidir. bir (veya tek ba na) * yalnolarak, yan kimse bulunmadan. z nda * ba birinin yard olmaksn. ka m z bir ..., bir (veya bir de) * hem .... hem. bir abam var atar nerede olsam yatar m, m * tek ba bulunan kimsenin istediyerde barp rahat edebilece anlat na i n ini r. bir ac kahvenin k y r r rk l hatvard * Bkz. bir fincan kahvenin k y r r. rk l hat vard bir a zdan * hep birlikte, beraberce, hep birden. bir a p bin dile yay zdan k l r * ortaya at bir sz ok abuk yay lan l r. bir alay bir lem * Kendine zg bir niteliolan. i bir an * ok k bir sre iin kullan sa l r. * Birok, bir sr, pek ok.

bir an nce * Bir ara, olabildikadar tez. i bir ara * K bir sre. sa * Gemi bir zaman. te * Odun, kmr gibi bazeylerin l birimi. * Pek ok, fazla. * Toplu bir durumda, birlikte, toplu olarak.

bir araba

bir arada

bir aral k * Bir ara. bir araya gelmek * bir yerde toplanmak, bulu mak. bir araya getirmek * toplamak. bir arpa boyu (gitmek veya yol almak) * ok az. bir a yukar abir * amasolarak gidip gelmeyi anlat z r. bir at k barutu olmak (veya kalmak) ml * bir konuda yapabileceok az bulunmak. i eyi bir avu * Bir avu dolduracak kadar. * Az, ok az. bir ayaukurda olmak * ya ayacak ok az zaman kalmolmak; ok ya lanmolmak. bir ayak nce (evvel) * bir an nce. bir ayak stnde bin yalan sylemek (veya bir ayak stnde k yalan belini bkmek) rk n * ok k srede pek ok yalan sylemek. sa bir baba dokuz evld besler, dokuz evlt bir babay beslemez * ok ocu olan baba, her ocuk babas bak n u na lmas tekinden beklediiin snt kal i k da r. bir bak ma * Ba bir gr ba bir d le. ka le, ka n bir baltaya sap olmak * belirli bir i sahibi olmak. bir bardak suda f na koparmak rt * nemsiz, kk bir sorunu bytmek. bir ba na * Tek ba na. bir ba (veya utan) bir ba (veya uca) tan a * bir yerin bir srdan br sr kadar. n nna bir ben, bir de Allah bilir * sntdurumlarda sylenilen bir deyim. k l bir biimine getirmek * zm yolu bulmak. bir bir bir bir * Birer birer, ayr . ayr * Oldu gibi, tam tam eksiksiz. u na, * Bkz. hepyek.

bir boy

* Bir kez. * Hele.

bir boyda * Boylar it. e bir boydan bir boya * Bir yerin bir ucundan br ucuna kadar, ba ba tan a. bir bu eksikti * sntbir durum varken bir yenisinin k l kmas zerine sylenir. bir at nda (olmak veya bulunmak) alt * ayn iinde. yap bir ekirdek geri kalmamak * btnyle denk olmak. bir enekliler * O ulcu bir enekten olu , kapal u mu tohumlulardan bir bitki sf n. bir enetli * Kapsll yemi tek paral lerin olanlar . bir da rp * bir ele al ele alalmaz, abucak. ta, r bir iekle bahar (veya yaz) olmaz * kk, gzel bir belirti ile doyurucu sonuca ula lmaz. * apk kimseler iin kullan n l r. bir ift * Bir tak m. * Biraz, bir iki.

bir ift sz * Bir iki sz. bir ift sz olmak * syleyecek bir eyleri bulunmak. bir oklar * ok say olan (kimse veya da ey). bir plkte iki horoz tmez * bir yerde iki ki olmaz. i ba bir uval inciri berbat etmek * dzelmekte olan bir durumu yersiz, yanldavran bozmak. larla bir daha * bir kez daha. * hibir zaman.

bir daha yzne bakmamak * dar ilgiyi kesmek. l p bir dalda durmamak * ssi k k veya d de tirmek. nce i bir damla

* ok az. * (ocuk iin) ok kk. bir de * ve olana katarak, fazladan. * umulan veya beklenilenin dnda bir durumu anlatan cmlelerin ba gelir. n na

bir dedibir dedi tutmamak i ini * syledikleri birbirine uymamak, tutarskonu z mak. bir dediiki olmamak i * her istediyap i lmak. bir dedi iki etmemek ini * her istedi hemen yapmak. ini bir defa * Olup bitti anlatan cmlelere kat l r. * "ilk nce", "hele" anlam da kullan nda l r.

bir defada * ara vermeksizin. bir defal k * Bir kere yapmaya yetecek kadar. * Bir kereye zg olan, bir kereye zg olarak. bir deli kuyuya bir ta atar, k ak rk ll karamazm * bazen bir kimsenin yapt yersiz bir ibirok kimse taraf dzeltilemez. , ndan bir derece (veya bir dereceye kadar) * biraz. bir deri bir kemik (kalmak) * ok zay flamak. bir dikili a olmamak ac * evi veya mlk olmamak. bir dirhem * ok az, birazc k. bir dirhem bal iin bir eki keiboynuzu i nemek * verimi az, zahmeti ok olan bir i u mak. le ra bir dirhem et bin ay rter p * biraz kilo almak bazen insan gzelle tirir. bir dokun bin ah i (dinle) kaseifa it furdan * insanlar konu turmak iin biraz dertlerini de yeter. mek bir dolu * Birok.

bir don bir gmlek * yar plak. bir dostluk kald ! * az bir mal kal satlar kulland bir zendirme deyimi. nca c n bir dudayerde bir dudagkte * masallardaki dev gibi korkun ve irkin.

bir dziye * Srekli olarak. bir el * (ate silh iin) bir kez at li m.

bir el bir eli y iki el bir yz y kar, kar * baz durumlarda yard si lmayaca anlat mcz yap n r. bir elden * ayn kimse taraf ndan. * bir merkezden. bir eli ya bir eli balda (olmak) da * varlve bolluk iinde olmak. k bir elin sesi kmaz * bir davanbir ki n i taraf savunulmas ndan etkili ve yeterli de ildir. * yard arak i daha kolay ba l mla ler ar r. bir elini b p tekini pmek rak * a sayg r gstermek. bir elle verdi br elle almak ini * yapar grnd bir iyili sa bir detmek. i, lad karla bir elmanyar o, yar bu n s s * birbirlerine ok benzeyen kimseler iin kullan l r. bir evcikli * Mr, ceviz, f k gibi erkek ve diorganlar ieklerde, ancak ayn zerinde bulunan (bitki). s nd i ayr kk bir fende kazkakmak k * bir bilgi veya bilim dal saplanmkalmak. nda bir fincan (veya bir ac ) kahvenin k y r r rk l hat vard * iyilik kk de olsa unutulmaz. bir gecelik * Bir gece iin, bir gece iinde olup biten, bir geceye ait. bir gmlek a a * bir derece daha d (birinden). k bir gmlek fazla eskitmi olmak * birinden daha ya ve daha grm l geirmi olmak. bir gz a larken br gz glmez * keder veya snt k varken dostlar, akrabalar e lenmemelidir. bir gz glmek * hem glp hem a lamak. bir gzeli * Yap tek bir hcreden olu (hayvan veya bitki), tek hcreli. s an bir gzeliler * Yap tek bir hcreden olu hayvanlar veya bitkiler. s an bir gn evvel * olabildikadar abuk. i

bir gnden bir gne * hi, hibir zaman. bir gnlk beylik beyliktir * hogiden bir durum, k da srse ekici ve gzeldir. a sa bir gzel * ok iyi, iyice.

bir hl olmak * bir ok tekrarlanmas eyin yznden bitkin duruma gelmek, usanmak, bezmek, fenalgelmek. k * huyu de mek. i * kazaya u ramak, lmek. bir hamlede * abucak, bir atta. l bir hayli * Epey, ok. bir ho * Tuhaf bir ekilde, garip.

bir ho eylemek * hznlendirmek. bir ho olmak * a rmak. * hznlenmek. bir ho u olmak lu * bir rahats bir ne zl, esizliolmak. i bir hcreli * Bkz. bir gzeli. bir iim su (gibi) * (kadiin) ok gzel. n bir i bir iplik olmak ne * Bkz. i ipli dnmek. ne e bir iki * Birtak baz para, biraz, ok az say birka kez. m, , bir da,

bir iki demeden (demeye kalmadan) (veya bir iki derken) * duraksamadan, kar ndakine vakit b s rakmadan, duraksamadan. bir i aretine bakmak * bir iyapmak iin hazbeklemek. i r bir i oldu tir * istenmeyen, kt bir durum kar nda sylenir. s bir kafada * ayn ncede. d bir kalem * Bir an iin. * Ayn , benzer, tek tr.

bir kalem gemek * bo vermek, bir an iin gz ard etmek. bir kalemde * birden ve toptan. bir kap ya kmak * ayn sonuca varmak. bir karar * Ayn durumunu koruyarak, belli durumunu detirmeden. i

bir kararda bir Allah * insan talihinin her an deebilece ve bunun ola kar i ini an lanmas n tler. bir kar * ok k sa. * ok az. bir karbeberuhi * ok k boylu kimse. sa bir kar bir koca, d r eder her gece yla rd * snt yaln k yznden iki dost (bile) birbiriyle dala anlamskonu k veya zl r, z ur. bir ka suda bo k mak * bir kimseye ok k zmak veya ok fkelenmek. bir kazanda kaynamak * anla mak, uyu ba mak. mak, da bir kenarda durmak * gerektizaman kullanmak zere haz tutmak. i rda bir kere * Asl nda. * Bir kez, bir defa. bir kerecik * Bir defaya mahsus olarak. bir k yamettir gitmek (veya kopmak) * ok fazla grlt, pat , tel rt olmak. bir k bin kiister, bir kial z i i r * gzel herkes ister, ama o, ancak bir ki k olur. eyi iye smet bir kol engi (olmak) * szler ve davran evresine nesaanlar iin sylenir. en larla e bir koltu iki karpuz s a maz * ayn zamanda birden ok i ilgilenmek ba iin sak d le ar ncalr. bir ko u * Ko ko ko abucak. arak, a a,

bir koyundan iki post kmaz * birinden, gcnn yetmedibir zveriyi beklememek gerekir. i bir Kro bir Ayvaz lu, * bir kar kocanocuklarn, yak nyanlar bulunmadn hi ocuklar n n nlarn nda veya olmadn anlat r.

bir k atmak eye * gerekti kullan iin bir yere koymak. inde lmak bir k koymak eye * saklamak, biriktirmek. bir kula girip br kula ndan ndan kmak * sylenen sze nem vermemek. bir kur at un m * kur unun gidebileceuzakl i k. bir lokma bir h rka * hayatta azla yetinmeyi, dervi geinmeyi anlat e r. bir mum al da derdine yan * ba yla u aca kendi durumunu d kalar ra na n. bir nebze * ok az, bir para. bir nefeste * (sz ve iecekler iin) Ara vermeden. bir nice * Bir hayli, birok.

bir numara * Tek, birinci. bir numaral * Birinci, ba gelen. ta bir o kadar * Ne kadar varsa o kadar daha, bir kat misli. , bir bir o yana, bir bu yana * rastgele, birok yerlere, e ynlere. itli bir olmak * bir araya gelmek, i birliyapmak. i bir lde * Biraz, belli oranda. bir rnek * Ayn biimde olan, yeknesak.

bir papel etmemek * hi bir i yaramamak, de olmamak. e eri bir paraletmek k * ok utanacak, iyaramaz bir duruma d e rmek. bir para * Biraz, azk, ok az. c bir parmak * Parmak ucuyla al miktar veya parmak ucuyla alarak. nan * ok kk (ocuk). bir postum var atar nerede olsa yatar m, m

* istedi yere gider, istedi biimde davranm. im im r bir pul etmemek * hi de olmamak. eri bir pula satmak * bir kimseyi bir u kar runa harcamak. bir s n ekirge, iki s n ekirge, sonunda yakalan n ekirge (veya ncsnde avucuma d ekirge) rars rars rs ersin * birka kez saklanabilen bir su gnn birinde ortaya karak yapan kt bir duruma d sulu cezas rr, z kalmaz. bir smlcan k k olmak * ok c ve gsz olmak. l z bir s ra * st ste, ard na. ard

bir solukta * abucak, arabuk, ok k bir srede, hemen. sa bir syle on dinle * az konu ok dinlemek yaral up olur. bir syledi pir syledi * uzatmadan, geregibi syledi. i bir szn iki etmemek * birinin her istedi hemen yerine getirmek. ini bir sr * ok say pek ok. da, bir sanmak ey * (bir kimseyi, bir bir yeri) gere eyi, inden, oldu undan ba trl d ka nerek hayal kklna u r ramak, de erlendirmede yan lmak. bir sylemek ey * konu mak. * belirtmek, anlatmak, ifade etmek. bir benzememek eye * iyarar durumda olmamak. e bir eyin uyuu vukuundan beterdir * sylenti veya dedikodu olaygerekle n mesinden daha ktdr. bir (veya bir olmak eyler ey) * huyu, durumu, tutumu demek, yeni huylar edinmek. i * bay gibi olmak, birden fenalgelmek. l r k * lmek. bir eyler, bir eyler * daha fazla a klamamak, k kesmek gerekti sylenir. sa inde bir tahtada * bir defada, yekten. bir tahtas eksik * ak eksik, yar ak. lca m ll bir tane

* Biricik, yegne. bir tanem * Sevgi sz. bir tarafa b rakmak (veya koymak) * nemsememek, benimsememek, ertelemek. bir ta iki ku la vurmak * bir davran birden ok yararl la sonuca ula mak. bir tek atmak * bir kadeh iki imek. bir temiz * Adamak. ll bir terimli * Aralar yalnarpma, blme, kuvvete ykseltme, kk alma i nda z lemleri yap olan (nicelikleri gsteren lacak terim). bir torba kemik * ok zay f. bir tuhafl olmak * kendini iyi hissetmemek. bir tutmak (veya bir grmek) * e saymak, e grmek. it it bir trl * (tekrarl kullan ldnda) i yap nda, yap in lmasn lmamasn da ayn n derecede kt oldu belirtir. unu * hibir biimde, hibir yolla. bir vakitler * Gemi zamanda, eskiden, vaktiyle. bir varmbir yokmu * bir masala ba larken, "eskiden" anlam sylenen bir tekerleme. nda * masal gibi geip gitmi k hayal olmu , art . bir yakadan ba karmak * bir at nda dirlik dzenlik iinde ya alt amak. bir yana * -den ba say ka, lmazsa, hari tutulursa.

bir yana dnya bir yana * bir varl ok de verildi anlatmak iin kullan a er ini r. bir yandan (yanda) * bir taraftan (tarafta), hem ... hem. bir yast ba a koymak * (kar koca) evli bulunmak. bir yast kocamak kta * (kar koca birlikte) uzun bir mr srmek. bir ya daha girmek na * imdiye de grmedi in i a lacak yeni bir kar mak. eyle la

bir yn

* birok, pek ok, bir sr.

bir yiyip bin kretmek * kt durumda olanlara bakarak kendi durumunun de bilmek. erini bir yol * Bir kez. bir yol tutturmak * bir davran bir tutum biimi belirlemek. , bir yolunu bulmak * bir isonuland iin are bulmak. i rmak bir zaman * Gemi zamanda, eskiden, vaktiyle. * Belirli bir sre, biraz. bir zamanlar * Zaman vaktiyle, eskiden. nda, bira * Arpa ile erbeti otunu mayaland yap bir iki, arpa suyu. rarak lan bira barda * Bira imek iin yap bardak. lmzel bira mayas * Mayalanmdurumdaki biranyznden al bir tr mantar. n nan birac * Bira yapsatan kimse. p * ok bira ien (kimse). * Bira yapma ve satma i i. * Erkek karde . * "Yahu, dost, arkada anlam seslenme olarak kullan " nda l r. * Masonlar birbirlerine verdikleri ad. n birahane * Genel olarak sadece bira iilen, ayn zamanda da abuk haz rlanan baz cak veya so yemeklerin s uk yenildiyer. i birahaneci * Birahane i leten kimse. biral k * Bira yapmakta kullan lan. biraz * K bir sre iin. sa * Yeterince de yeter lde de il, il. * Az miktarda, ok de il. * Pek az, ok az. birazdan

birac l k birader

birazc k

* Az sonra. biraz * Bir para. birbiri * Kar kl olarak biri tekini, teki de onu. l * Biri di erinin yan ra. s

birbiri iin yarat lmolmak * birbiriyle ok iyi anla mak. birbiri stne gelmek * arkas arkas ara vermeden. na, birbirine d mek * aralar lmak, aralar anla k a nda mazl kmak. birbirine girmek * kavga etmek, dv mek. * kar mak. * (iplik vb. iin) dola zlmeyecek duruma gelmek. mak, birbirine katmak * aralar amak, aralar bozmak, olay n n karmak. birbirini tutmaz * birbiriyle ilgisi olmayan, tutars z. birbirini yemek * iki veya daha ok kimse birbiriyle u mak, birbirine ktlk etmek. ra birbirinin a na girmek z * birbirine ok d olmak. kn birbirinin a na tkrmek z * bir sorunda, bir olayda szle gibi, a birliyapmak. mi z i birbirinin gzn karmak * k ya dv yas mek. birbirinin gzn oymak * aralar a geimsizlik olmak. nda r birci bircilik biro u * ok say olan kimse veya da ey. birok birden * Olduka ok, say belirsiz, bir hayli, mteaddit. s * Bir defada, hepsi bir arada. * Ansn, hemencecik. z * Birlikte, beraberce. * Teki, monist. * Tekilik, monizm.

birdenbire

* Ansn, hemencecik, beklenmedik bir s z rada. birdirbir * Oyuncular birbirinin stnden atlayarak oynad bir oyun. n klar bire ... vermek * (bu arpa, nohut, fasulye gibi rnler iin) toprak, kullan tohumun belli bir kat day, lan kadar rn vermek. bire be katmak * eklemek, abartmak, bire bin katmak. bire bin katmak * ok abartmak. bire bir * Verilen ldeki kar k, miktar. l bire bir e leme * kmenin elemanlar nda, bir elemana kar bir eleman al ki aras , narak yap e lan leme. birebir * Etkisi kesin olan. * stenildigibi, uygun. i

birebir gelmek * etkisini hemen ve kesin olarak gstermek. birer * Bir saynle sn tirme sayfat birine bir. s , her

birer birer * Her biri ayr olarak. birer iki er * Tek veya birka birlikte olarak. bire im * Paralarveya gelerin bir araya getirilip bir btn olarak birle n tirilmesi. * Bu biimde olu btn. an * Element veya ba maddeleri bir araya getirerek, sun' olarak bile cisimler olu ka ik turma, sentez. * Yal karma olana, kllden cz'ye, zorunludan olas ilkeden onun uygulanmas genel yasadan ndan k ya, na, bireysel duruma, nedenden etkiye, nclden var sonuca giden d lan nme biimi, terkip, sentez. bire imli birey * Kendine zg nitelikleri yitirmeden blnemeyen tek varl fert. k, * Bir trn kapsam giren somut varl iine k. * Do bilgisinde tr olu a turan tek varl klardan her biri. * Toplumlar turan ve d olu nsel, duygusal, iradeyle ilgili nitelikleri toplum iinde belirlenen insanlarher n biri, fert. * topluluklar olu nsan n turan, insanlar benzer yanlar kendinde ta n n makla birlikte, kendine zg ay r c zellikleri de bulunan tek can, fert. birey olu * Yumurtandllenmesinden bireyin yetkin duruma gelmesine kadar geirdigeli evrelerinin btn, n i im ontogenez, soy olu kar . t birey st * Tek bir bireyi a an. * Genellikle fertlerin evresini a bireylerin bilincinden ba z olan. an, ms * Bire yolu ile elde edilen, sentetik. im

bireyci

* Kihaklar savunan. i n * Bireycilikten yana olan, ferdiyeti.

bireycilik

* Bireylerin yararlar toplumsal yararlardan daha stn veya daha nemli sayan tutum veya n reti, politikalargenel ad n , ferdiyetilik, individalizm. * Btne, genele de de, bireye, tek olana stnlk tan gr ferdiyetilik, individalizm. il yan , bireyle me * Trle ilgili bir rne bireyde gerekle in mesi. * Ba z ki e varan geli sreci. ms ili me bireyle tirme * Bireye zg k lma. bireyle tirmek * Bireye zg k lmak, ba kalar ay ndan rmak. bireylik * Bir kimseyi dgzlemciler gznde benzersiz, tek k zellikler veya bunlartek biimi, ferdiyet. lan n * Bireyi benzerlerinden ay niteliklerin btn. ran * Bireyle ilgili olan, bireye zg olan, ferd.

bireysel

bireyselle tirme * Bireysel duruma getirme. * Ancak ortakla ve genel olarak var olan bireylere uygulama ve yayma. a eyi * nsanlardo toplumsal ve tarih geli n al, mesinden; kendine zg olan eylerin, zelliklerin, bireysel olan n ekilip lmas kar . bireyselle tirmek * Bir ayr eyi olarak, bireysel olarak gz nne almak. bireysellik * Birey olma olgusu. * Bir ki benzerlerinden ay zelliklerin btn, ferdiyet. iyi ran biri * Bir tanesi. * Bilinmeyen bir kimse. * Tamlanan olarak kullan baz tamlamalar tamlayankmsendi hor grld anlat lan isim nda n ini, n r. * Yklem durumunda olan bir isim tak n belirtileni olarak kullan mn ldnda, belirtenin hor grld n

anlat r.

biri ok olmak * haddini a kar ndakini usand arak s rmak. biri e biri be ikte ikte * ufak cocu ok olan kimseler iin sylenir. u biri yer biri bakar, k yamet ondan kopar * bir eyden yalnbir veya birka kiyararlan ba na yararlanma imkn z i r da kalar verilmezse bundan byk sorunlar kar. birice biricik * En fazla, tek. * E benzeri, ikincisi olmayan ve ok sevilen, tek, yegne. i,

birikim

* Birikme, bir yerde toplanylma. p * Gzlemler, deneyler sonucu elde edilmieylerin btn. * Toplumlar kltrel varl ngeli geni n klarn ip lemesi ve uygarldzeyinin ykselmesi sreci. k * Mal ve parantoplano n p alma sreci. * Herhangi bir a srecinde veya ta iyap nma i ma l alvyonlu maddelerin b lmas rken rak . * Bir yerde kendi kendine birikmi olan ey.

birikinti

birikinti konisi * Dak blgelerden veya yamalardan sulargetirdikum veya ta l n i paralarn bir dzlkte olu n turdu u yelpaze biimindeki yn. biriki biriki me * Biriki i mek i. biriki mek * Bir yere toplanmak, bir araya gelmek. birikme * Toplan ylma. p * Birikme i i veya biimi.

birikme havzas * Kar ve ya sularn biriktiblge. mur n i birikmek * Toplan ylmak. p * Birbirine eklenip o almak. biriktirim * Biriktirme. biriktirme * Biriktirmek i tasarruf. i, biriktirmek * Toplay y p mak. * Bir paray eyi, ll kullanarak art rmak, tasarruf etmek. * renme, yarar sa lama gibi sebeplerle baz nesneleri bir araya getirmek, koleksiyon yapmak. birileri birim * Baz kimseler.

* Bir kmenin her eleman bir oklu olu veya u turan varl n her biri, nite. klar * Bir nicelilmek iin kendi cinsinden rnek seilen demez para, vahit. i i * Herhangi bir kurulu alt blmlerden her biri. taki * Dilin, olu turdu yap u iinde, belli bir dzlemde yer alan br gelerle kurdu ba larla tan u nt mlanan ayr nitelikli ge, nite. birimci ekonomi * Birime ba ekonomi. l birimler bl * Birden dokuz yz doksan dokuza kadar olan say bl lar . birincas f

* Birle ikgillerden hekimlikte kullan bir bitki. lan birinci * Bir sayns s . sn ra fat * Zaman, yer, s bak ndan ba ndan nce gelen. ra m kalar * S nem s nda en stn olan kimse. rada, ras * (ula aralar Mevki, sf, orun. m nda) n birinci a * Yeryznn yakla yz milyon yk a paleozoik. k ll , birinci gelmek (veya kmak) * biroklar nda en iyi olarak seilmek. aras birinci olmak * ba gelmek, nde gelmek. ta birinci orun * (tren, vapur, uak vb.) Birinci mevki. birinci zar * Yemi derisi, dkabuk, meyve d. lerin birincil * S nemde ilk yeri alan, ana, temel, esas. rada,

birincil grup * ten, samim, yz yze ili kilere dayanan iki veya daha ok insandan meydana gelen topluluk. birincilik * Birinci olma durumu. * (o durumda) ul ampiyonluk iin yap yar lan malar.

birincivas f * Birle ikgillerden, hekimlikte kullan bir bitki. lan birinden) buz gibi so umak * birinden tiksinmek. birinin ba dikilmek na * birinin yan uzakla ndan mamak, onu denetim alt bulundurmak. nda * bir iyapt iin yan ayakta durmak. i rmak nda * bir yan ve ayakta beklemek. eyin nda birinin an ot t na kmak (t kamak veya t kanmak) * sesini karamayacak, ktlk edemeyecek bir duruma getirmek (getirilmek), susturmak. birisi * Bilinmeyen bir kimse.

birisinden biri * ilerinden biri, birka ki herhangi biri. iden birka birka birleme * ok olmayan, az say az. da, * Az say olan kimse veya da ey. * Bir etme, tek duruma getirme. * Tanr n birli dile getirme, tevhit. 'n ini

birlemek

* Bir etmek, tek duruma getirmek. * Tanr n birli dile getirmek, zikretmek. 'n ini * Ondalsay k sistemine gre yaz bir tam say sa sola do ilk sayn bulundu basamak. lan da dan ru n u * Birbirini kesen, bir noktada kesi (do yay). en ru, * Bir araya gelmibirle olan, mttehit. , mi

birler birle en birle ik

birle cmle ik * Birka yan cmle veya ara cmle ile bir temel cmleden kurulan cmle. birle fiil ik * soyundan bir kelime ile biim veya anlam bak ndan kayna btnle fiil: Reddetmek, sim m p en hissetmek, kaybolmak, bakakalmak, hasta olmak, tedavi etmek gibi. birle isim ik * Birle kelime biiminde belirli kurallar iinde kal misim: Aslana , baehir, kapt , gecekondu ik pla z kat gibi. birle kap ik * Alt taraf birle ndan tirilmi kaplardan her biri. birle kaplar ik * Alt taraflar de ik boyut ve kesitlerde borularla birle ndan i tirilmi sistem. birle kelime ik * Ses d mesi, ses tremesi, kelime trnn demesi, zerindeki ekin grevini kaybetmesi veya anlam i kaymas dolayyla aralar ek girmeyerek kal miki veya daha ok szden olu kelime: pazartesi (< pazar s na pla an ertesi), hissetmek (< hiss etmek), ayakkab ayak kabdelikanl (< ), (<deli kanl kapt (< kapt ), kat kat gibi. ) birle oturum ik * Bir arada yap oturum. lan birle oy pusulas ik * Seime kat btn partilerin adaylar ayr gsteren oy pusulas lan n ayr . birle zaman ik * Yal zamanl ekimli bir fiilin -di (i-di), -mi n ve (i-mi -se (i-se) gibi ek fiil eklerinden birini alarak ,), bildirdizaman: Sevdiydi (sevdi-y-di <sevdi+i-di), sevecekmi i (sev-ecek-mi sev-ecek + i-misev-er-se (sev-erse < ) < sev-er + ise) gibi. birle ilme * Birle ilmek iveya durumu. i birle ilmek * Birle i lmak, bir araya gelinmek, bulu mek i yap ulmak. birle im * Birle i mek i. * Bir meclisin bir gn iindeki toplanmalar , inikat. * Dllenmek iin erkekle dihayvan bir araya gelmesi. i n * Birle i mek i. birle de me eri

birle me

* Basit bir cismin bir atomu ile birle ebilecek olan hidrojen atomlarn en yksek miktar n . birle mek * Ayr tek bir btn durumuna gelmek. iken * Bulu bir araya gelmek. mak, * Uyu ayn mak, gr olmak. te * Ayn ama evresinde toplanmak. * Kayna mak. * Cinsel ili bulunmak. kide birle tirici * Birlisa i layan. * Uzla may layan. sa * veya daha ok nesnenin birle ki mesini sa layan. birle tirme * Birle tirmek iveya durumu. i birle tirmek * Bir araya getirmek. birli birlik * skambil, domino gibi oyunlarda bir i aretini ta k veya pul, as. yan t * Tek, bir olma durumu, vahdaniyet. * Bir taneden olu , bir tane alabilen. mu * Birle , bir arada olma durumu, vahdet. mi * Bal benzerlik, ba , vahdet. l k, lant * Belli bir toplulu yararlar korumak iin kurulmu un n dernek. * Askerlikte blk, tabur, alay gibi bir btn say topluluk. lan * Konunun bir ana d evresinde toplanmas nce . * Blnmezliieren yal btn. i n * En byk de erdeki nota, drt drtlk.

birlik olmak * bir iyapmak iin anla i mak. birlikte * Bir arada, beraberce. * Yan beraberinde. nda, birliktelik * Birlikte olma durumu. birlikten kuvvet do ar * toplu veya beraber davranmak daha byk g sa lar. birsam birtak m birun * Osmanl saray Harem dairesinin ve Enderun'un dnda kalan blm. nda biryan * Tand susuz pi rda irilen kebap. * Sanr , halsinasyon. * Belirsiz olarak oklu anlat(nitelediisim okluk biimde olur), kimi, baz u r i .

biryan pilv * Biryan yaile pi irilen pilv.

biryan ya * Tand susuz pi rda irilerek yap kebaptan ya lan kan . biryanc * Biryan yapan veya satan kimse. bisiklet * Tekerle ayakla evrilmesiyle hareket eden iki tekerlekli ta iftteker. in t,

bisiklet yolu * Trafikte bisikletlerin gemesine ayr yol. lmdar bisikleti * Bisikletle spor yapan kimse, ifttekerci.

bisikletilik * Bisikletle yap spor, ifttekercilik. lan * Bisiklet satma, onarma i i. bisikletli * Bisikleti olan.

bisikletsiz * Bisikleti olmayan. biskvi * Un, st, veya tuzla yap ince, gevrek kuru pasta tr. eker lan bismillh * "Allah'ad anlam bir iba n ile" nda, e larken sylenen veya korku gibi duygular a rma, belirten sz.

bismillah demek * bir i u olmas i ile ba e urlu dile lamak. bistro bisturi * Ne ter. bislfat bislfr bi ek bi i * rek, tatl ekmek tr. bir bit * Yar kanatl alt tak na giren, insan ve memeli hayvanlarvcudunda asalak olarak ya bcek, m lar m n ayan kehle (Pediculus). bit kadar bit otu * en kk, en ufak, ok kk. * S racagillerden, birok e bulunan ve kuzey yar krede yeti bir bitki. itleri m en * Hidrojenli slfatlara verilen ad. * Moleklnde iki kkrt atomu bulunduran birle ik. * Yaydvmede kullan ara. k lan * kahve, kk lokanta. kili

* Bitlere karkullan bir madde. lan bit yeni i * Bir i gizli kalmkt ve aksak yan kulu bir nokta. in , ku btap * Bitkin, yorgun.

btap d mek * ok yorulmak, yorgun d mek. btaraf * Yans tarafs z, z.

btarafl k * Yansolma durumu, yans davran z zca . bitek bitelge bitevi biteviye * Ayn biimde, srekli olarak. biteviyelik * Ayn biimde srp gitme durumu. bitey * Bitki rts, flora. * Bol ve iyi bitki yeti tiren, verimli (toprak), mmbit. * Topra bitki yeti n tirme gc. * Bkz. biteviye.

biti kanlanmak * snt k iinde ya bir ki ayan i para ve varlynnden glenmek. k bitik * Yorgunluk veya hastal gc kalmam ktan . * Durumu kt, fena. * Yapk, dola k,ekli. bitiklik bitim * Bitmek i i. * Son, nihayet, mnteha. bitimli * Sonu olan, sonlu. bitimsiz bitirilme * Sonu olmayan, srlandl belirlenmeyen, namtenahi. n r p * Bitirilmek durumu. * Bitik olma durumu.

bitirilmek * Bitirmek i konu olmak. ine

bitirim

* ok ho giden (kimse, yer). a * Barbut oynat yer, kahve, kumarhane. lan * Yaman, zeki, ok be enilen.

bitirim yeri * Kumarhane. bitirimci * Barbut kahvesi i leten, barbut oynatan kimse.

bitirimhane * Kumar oynanan yer, kumarhane. bitiri yemi * Et retimi iin beslenen hayvanlara belirli bir devreden itibaren besi sonuna kadar yedirilen ve enerji de eri daha yksek olan karma yem. bitirme * Bitirmek iitmam, mezuniyet. i, bitirme fiili * Etmi biimindeki s fat-fiille ve olmak yard s yap ve fiilin, yard fiilin i ettizamandan mcyla lan mc aret i nce olup bitti anlatan birle fiil. ini ik bitirmek * Bitmesini sa lamak,sona erdirmek, tketmek, tamamlamak, sonuland rmak. * Gsz d rmek, bitkin duruma getirmek, yormak. * Onulmaz duruma getirmek, mahvetmek. * Bir bilim dal veya ba bir alanda bilginin doru ula nda ka una m(kimse). * Bilgili, a kgz. biti * Bitmek iveya biimi, bitme, sona erme. i biti ik * Birbirine dokunacak kadar yak mveya yan yana olan. nla * Yandaki ev, kom u. * Yan, yandaki.

bitirmi

biti anak yaprakl ik lar * anak yapraklar birbirine biti bulunan bitkiler. mi biti ta yaprakl ik lar * Ta yapraklar birbirleriyle yandan biti olan bitkiler. ik biti iklik biti imli biti ken * Kelime retim ve ekiminde ekler getirilirken kk veya gvdesi deikli u i e ramayan (dil), iltisak. biti dil ken * Kelime kkleri de meyen, eklerle tretilen dil. i biti kenlik * Biti olma durumu. ken * Biti olma durumu. ik * Biti ken.

* Yeni bir kelime tretmek iin kklere ek getirme zelli i. biti me * Biti i ittisal. mek i, biti mek * Birbirine dokunacak kadar yana mak.

biti tirme * Biti tirmek i i. biti tirmek * Biti mesini sa lamak. bitki * Bulundu yere kkleriyle tutunup geli dl veren ve hayat tamamlad sonra kuruyarak varl u en, n ktan sona eren, yosun, ot, a gibi canl n genel ad a lar , nebat. bitki bilimci * Bitki bilimiyle u an, bitki bilimi uzman ra , botaniki. bitki bilimi * Bitkileri inceleyen bilim kolu, botanik. bitki bitleri * Bitkiler zerinde ya ayan, k z bce a biti, iek veya fidan biti gibi bceklerin ortak ad rm i, a . bitki co rafyas * Yeryznn bitki rtsn ve bu rtnn evreyle ilgisini inceleyen co rafya bilimi. bitki rts * Bir blgede yeti bitkilerin topu, bitey, flora. en bitki patalojisi * Bitki hastal n klar inceleyen bilim dal . bitki st * St grn nde bitki z suyu.

bitki toplulu u * Benzer do olaylara ve ya ko na uymubelirli bir grn al ama ullar , almbitkilerin bir araya gelmi durumu. bitkici bitkicilik * Bitki yeti tirme i i. bitkile me * Bitkile iveya durumu. mek i bitkile mek * Bitki durumuna gelmek. bitkimsi * Bitkiye benzer, bitkiyi andr. r * Bitki yeti kimse. tiren

bitkimsi hayvanlar * Mercan, snger gibi bitki grnmnde olan hayvanlar. bitkin

* Gc tkenmi olan, ok yorgun. bitkinlik * Bitkin olma durumu. bitkisel * Bitki ile ilgili, bitki cinsinden olan; bitkiden elde edilen, nebat.

bitkisel hayat * Hastalveya kaza sebebiyle bilinsiz ve hareketsiz duruma gelen ki hayat k inin . bitkisel kazein * Kspe ve s ya klar elde edilen azotlu madde. v art ndan bitkisel ya * Bitkilerden deik yntemler kullan elde edilen ya i larak . bitleme bitlemek bitlenme * Bitlemek i i. * Birinin bitlerini ay klamak. * Bitlenmek i i.

bitlenmek * zerinde bit remek. * Kendi bitlerini ay klamak. bitler * Kanatl alt sf giren, a yap sokup emmeye elveri memelilerde ya ve kanla beslenen bir lar n na lar z li, ayan bcek tak . m bitli * stnde bit bulunan. * Cimri. bitli (veya kurtlu) baklanda kr als n c olur * iyaramaz da olsa, her isteklisi bulundu anlat e eyin unu r. bitli koku * st bakirli, vcut temizli bakmayan (kad ine n). Bitlis kftesi * Yaz k kftelik bulgur, pirin, yanar, yumurta ve baharat kullan haz s yma, , larak rlanan ceviz bykl nde bir yemek. bitme bitmek * Bitmek i i. * Tkenmek. * Sona ermek. * ok yorulmak, gsz kalmak, ok zay flamak. * ok sevmek, bay lmak, be enmek. * Bitki, ty, sa gibi iin, p yeti eyler k mek. * Beklenmedik zamanda ortaya kmak.

bitmek

bitmek tkenmek bilmemek

* bir trl sonu gelmemek, eksilmemek. bitmez tkenmez (veya bitip tkenmez) * hi bitmeyen, sonu gelmeyen, usuz bucaks z. bitmi i bitnik * pazarl bir son fiyat kta eyin .

* Genel davran ve h lar rpan giysileri ile toplum hayat kopma e gsteren ve toplum dnda bir ndan ilimi ya s gen. ant olan bitpazar * Eski e n alp sat pazar. yan n ld bittabi bitter * Bir e ac it bira. * Bir e ardrak. it s * Ac ikolata. bitm * Keskin bir koku, alev ve koyu duman kararak yanan, karbon ve hidrojen bak ndan ok zengin tabi m yakmaddelerinin genel ad sak. t , yer z * Yol kaplamas k ve at n su geirmez duruma getirilmesinde, kmr tozundan briket yap nda nda, t lar m vb. kullan tabi da kat unlu bire yak koyu kestane renginde madde. lan, s , yo u n, bitmleme * Bitmlemek i i. bitmlemek * Belirli bir kal kta bitm ile rtmek. nl bitml bvefa * Sevgisine ba olmayan, vefas l z. biyaprak biye biyel biyelcik * Kk biyel, kk hareketli ubuk. biyeli biyesiz * Biye geirilmi , biyesi olan. * Biyesi olmayan, biye geirilmemi olan. * Yapraklar halka dizili daha ok akvaryumlarda bulundurulan su bitkisi. li, * Genellikle giysinin yaka, kol, etek evresine kendi kuma veya ba kuma geirilen ince ndan ka tan erit. * Makinelerde, bir ucu pistona, br ucu volan eviren kald geirilmi raca bulunan hareketli ubuk. * inde bitm bulunan veya bitmn btn zelliklerini gsteren. * Do olarak, tabiat tabi, elbette. al ile,

biyoelektrik * Canl klarrettielektrik. varl n i

biyoelektronik * Molekler biyolojinin hcrelerin yapna giren molekller aras geerli elektrostatik glerini inceleyen s nda blm. biyoenerji * Biyoktlenin kimyasal dn myle elde edilen enerji. biyofizik biyogaz * Ah r gbresinden elde edilen yan gaz, gbre gaz c . biyograf biyografi * Hayat hikyesi yazar . * Hayat hikyesi, tercme-i hl, hl tercmesi. * Fizyolojide geen fiziksel olaylarbilimi, biyolojik fizik. n

biyografik * Biyografi ile ilgili. biyojeografi * Bitki ve hayvanlar yeryz zerindeki da m ve bunun sebeplerini inceleyen bilim, biyoloji n n l co rafyas . biyokatalizr * Canl dokular hepsinde ok az bulunan ve hayat iin gerekli kimyasal tepkimeleri uyand veya n ran kolaylaran madde. t biyokimya * Hcreden en geli organa kadar canl mi dokular inceleyen ve bunlar turan maddeleri araran bilim olu t dal . biyolog * Biyoloji ile u an kimse, biyoloji uzman ra . biyoloji biyolojici biyolojik * Bitki ve hayvanlar do geli reme gibi ya n ma, me, ayevrelerini inceleyen bilim, dirim bilimi. * Okulda biyoloji dersini veren retmen. * Biyoloji ile ilgili, dirimsel, dirim bilimsel.

biyometeoroloji * Canl zerinde hava olaylarn etkisini inceleyen bilim. lar n biyonik * Biyoloji ve elektronikle ilgili olan. * Dirim kurgu. * Mikroskopta yapn s incelemek amac canl bir doku paras yla dan alma.

biyopsi

biyopsi yapmak * para almak. biyosfer * zerinde hayat olan yeryz blgesi.

biyo imi biyotit biz

* Organ dokular ndaki kimyasal olaylar inceleyen kimya kolu. * Bir e kara renkli mika. it * o birinci kizamiri. ul i * Resm konu mada, bazen teklik birinci ki i zamiri ben yerine kullan l r. * (baz yazarlar iin) Ben zamirinin yerine kullan l r.

biz ara, t .

* Kat dikerken i geirecek yeri delmek iin kullan elikten yap sivri ulu ve a sapl bir eyi ne lan, lm , a

* Mara inde kal karton paralarn i k i n n neyi rmamas sa n lamak ve delik delmek i leminde kullan lmak zere haz rlanmtahta sapl , ince sivri ulu bir tr uvald z. biz * lkemiz sular ya bir mersin bal tr, (Acipenser nudiventris). nda ayan ip

biz attkemik diye, el kapt diye k ilik * bizim iyaramaz diye vazgeti e imizi ba kalar erli buldu. de biz bize * Yalnbiz, aram yabanc kimse olmaksn. z zda bir z

biz bize benzeriz * aram fark yok, zelliklerimiz veya tutum ve davran maynr. zda lar z d biz k ki birbirimizi biliriz rk iyiz, * birbirimizi ok yak tanz; onun yle bir stn durumu olmadn ndan r biliriz. bzar * Tedirgin, bezmi , usanm bezginlik getirmi , .

bizar etmek * tedirgin etmek, usand rmak. bizar olmak * usanmak, b kmak. bizatihi bizce * Kendili inden, kendinden, znden, kendisi. * Bize gre.

bizcileyin * Bizim gibi. bizden * Bizim taraf zda olan (kimse). m bizdenlik * Bizden olma durumu.

bize de mi lolo? * i iinde bir i in oldu bilmez miyiz san unu yorsunuz?. bizim gelin bizden kaar, tutar ellere ba aar n * bize yabanc duran yakm dostumuz, akrabamba n z, z kalar rahata itenlikle, yard eder. na m

bizimki

* Bizim olan, bizimle ilgili olan. * Kad n kocalar nlar ndan, kocalarkar ndan sz ederken kulland sz. n lar klar * Yakevremizde olan bir kimseden sz ederken kullan n l r. * Bizlemek i i. * Ucu ivili de nekle hayvan drtmek. * Ucu ivili de nek.

bizleme bizlemek bizlengi bizmut

* Atom say 83, atom a 209 olan, 271,3 C de eriyen, yo s rl unlu 9,8 olan, kl beyaz renkli, u z ms klgan ve kat element. K r bir saltmas Bi. * olarak kullan ve as l lan l maddesi bizmut olan karm. bizon bizzat * Kendi, kendisi, ahsen. blstul blender blok * Yumurta hcresi embriyon olurken moruln geli ii bo n erek yuvarlak biime girmesi durumu, morul. * Pi irmeden nce malzemeyi kesip kar ran elektrikli alet. t * Amerika'da ya bir cins hrgl yaban kz. ayan

* Kocaman ve a kitle. r * Birden ok blm bir araya getirilmi olan, bir btn olu turan. * Politik karlar sebebiyle birlik kuran devletler toplulu u. * resim veya yaz konulan karton kap. ine k tlar * Birbirine biti byk yap ik lar. * Voleybolda, file stnde karoyuncunun topu sert vururken, nnde iki veya ki elleri ile inin olu turduklar perde. blok in aat * Birbirine biti yap yap ik lan lar. blokaj * Bloke etmek i i. * Hareketine engel olma, hareketini durdurma. * Sivri ta n toprak zemine dikine ak lar larak, zerine beton dklmesiyle yap dolgu. lan * Bankac bir varln yetkili otoritelerin izni olmadan sahibi taraf kullan l kta ndan lamamas durumu. * Kullan lmas nlenmiel konulmu , .

bloke

bloke ek * Ke taraf anla ideci ndan mazln zmne kadar demenin durduruldu ek tr. u bloke etmek * kullan n lmas nlemek amac el koymak. yla * sava durumundaki bir lkenin dlkelerle ili kisini engellemek. * kapatmak, durdurmak. * (futbolda kaleci) topu yakalamak. blokla ma

* Blokla i mak i. blokla mak * Blok durumuna gelmek. bloknot bloksuz * Yapraklar kolayca labilecek biimde yap defteri. kart lmnot * Hibir bloka girmemi olan; ba s lantz.

bloksuzluk * Bloksuz davranma, ba s k. lantzl blf * skambil oyunlar elindeki k nda oldu tlar undan ba gsterme davran. ka * Kar ndakini yan s ltarak veya y rarak bir i cayd iin sylenen as z sz veya taklan aldat ld ten rmak ls n c tavkuru s. r, k blf yapmak * kar ndakini yan s ltarak veya y rarak bir i cayd iin asl ld ten rmak olmayan sz sylemek veya aldat c tav nmak. r tak blf blcin * Giysi yap bir tr mavi, kaba pamuklu kuma lan . * Bu kuma yap (giysi). tan lan blm * Bir tr iskambil oyunu. blz boa * Vcudun st blmne giyilen, genellikle ince kuma yap veya iplikten rlen kadgiysisi. tan lan n * Boagillerden, yalnGney Amerika'da ya z ayan, zehirsiz, ok iri, gl bir y (Boa constrictor). lan * Kad n boyunlar ald y biiminde dar ve uzun krk, boyun krk. nlar na klar lan * Blf yapan (kimse).

boagiller

* Avlar yutmadan nce uzun gvdeleriyle sars n p karak bo ve ezen sar y an lgan lanlar kapsayan zehirsiz y lanlar familyas . boalar bobin * Srngenler sfn, y nn lanlar tak nbir blm. mn

* Makara. * Foto filmi rulosu. raf * (k ve karton iin) Tampon silindiri veya mihver boru etraf sar veya kartonun srekli t na lmk t uzunlu u. * inden elektrik ak geebilen yal ile bu telin, makara tiresi gibi sarbulundu silindirden m t tel lm l u olu ayg an t. bobin kc r * Da k iplik bobinlerini dzelten ve boyamaya elveri biime getiren makinede al (kimse). n li an bobinaj * Bir filmi veya m sl abir makaradan ba bir makaraya sarma. knat ku ka boca

* Geminin rzgr almayan yan , rzgr st, orsa veya rzgr st kar , poca. t boca alabanda * Boca etme komutu. boca etmek * geminin ba bocaya rzgr almayan tarafa evirmek. n * (birden evirip) bo altmak, dkmek. bocalama * Bocalamak i i. bocalamak * (gemi) Rzgra kargidemeyerek srklenmek. * Bir i tutulmas te gereken yolu kestirememek, ne yapaca bilememek, kararsolmak. n z bocalatma * Bocalatmak i i. bocalatmak * Bocalamas yol amak. na boci * A yk ta r yarayan, iki kalve kk tekerleolan el arabas maya n i . bocuk * (Ortodokslarca kutlanan) n do yortusu. sa'n um * Domuz.

bocuk domuzuna dnmek * ok semiz ve besili olmak. bocurgat * A ykleri ekmek iin manivel ile dndrlen ve dndrldke, ekilecek ba bulundu r eyin l u urgan kendi zerine saran k. kr bodoslama * Gemi omurgasn ba ktaraf yukar uzanan a veya demir direklerden her biri. n ve ndan ya a bodoslama * Bodoslamak i i. bodoslamadan * n taraftan, ba taraftan. bodoslamak * A klamak, belirtmek, ileri srmek. bodrum * Bir yapn yol dzeyinden a kalan blm. n a da

bodrum gibi * bastavanl k , genellikle gne grmeyen (oda). bodrum kat * Bir yapn zemin katn alt olan ve oturulabilen en alt kat n n nda . bodu bodur * A veya topraktan yap a lmkk testi. * Enine gre boyu k ve t sa knaz.

bodur kalmak * boyu uzamamak. * geli memek. bodur pas * Arpa yapraklar yerle ve seyrek olarak yurdumuzda da grlen ilkel mantar (Puccinia hordei). na en * Bu mantar yol at hastal n k. bodur tavuk her gn (veya her dem) pili * k boylular olduklar daha gen grnrler. sa ndan bodurla ma * Bodurla iveya durumu. mak i bodurla mak * Bodur duruma gelmek. bodurluk * Bodur olma durumu. Bo a bo a bo gibi a * Zodyak zerinde, Ko ile kizler burlar nda yer alan burcun ad aras , \343 Zodyak. * Dam k erkek sr. zl * ok gl grnen, vcudu iyi geli (delikanl mi ).

bo gre a i * Daha ok spanya ve Meksika'da, zel olarak yeti tirilmi ay bo yenmek amac yap gsteri. yla lan bo ada * Kll veya sodal ile ama y su kama. r * Y kanmak zere haz rlanmama n zerine s kl suyu szme i r cak i. * Anjin. * Bo olarak kullan iin ayr bir ya a lmak lan yukar ndan erkek sr.

bo ak bo k al

bo otu an * D ie n igillerden, zellikle kknde akonitin ad bir zehir bulunan bitki, kurtbo otu (Acunitum nda an napellus). bo anak bo asak * Bo gelmi aya veya bo isteyen inek. a bo asama * (inek) Bo asamak i i veya durumu. bo asamak * (inek) Bo istemek veya bo gelmek. a aya bo as * bez, astar. nce * Sa anak, bora.

bo ekmek aya * (inek) bo ile cinsel ili bulundurmak, keleye ekmek. a kide bo az * Boynun n blm ve bu blm olu turan organlar, imik. * e, g gibi kaplarda a yakdar blm. i m za n * da nda dar geit, derbent. ki aras * kara aras ki ndaki dar deniz. * Yiyeceiecesa i i lanan kimse. * Yeme ime. * Yedirip iirme ykm, ia e.

bo amak az * a n dibini kazarak toprakabartmak. alar bo bo (veya g g a) gelmek az aza rtlak rtla * zorlu kavga etmek. bo derdi az * geim iin u ma. ra * yemek pi irme, haz rlama snt . k lar bo dokuz bo az umdur * bir sz iyice d nmeden sylenmemelidir. bo durmaz az * yeme ime ihtiyacn ba ihtiyalar gibi geri b lamayaca anlat n ka rak n r. bo iinde kavga var az * a bir biimde aln r gidermeye al anlar iin sylenir. bo kavgas az * Geim iin yap didinme. lan bo meselesi az * Geim derdi. bo ola az * "afiyet olsun, yaras bereketli olsun" anlam yemek yiyenlere sylenir. n, na, bo olmak az * bo amak. az r * imrenmekten bo mek. azi bo toklu az una * ayr cret verilmeden yalnkarn doyurarak. ca z n bo a az lmak * i artmak. tah bo d az mlenmek * zntden bo t azkanmak. bo inmek az * bademcikleri mek, iltihaplanmak. i bo i az lemek * durmadan bir yemek. eyler bo kurumak az * ok susamak.

bo na bir yumruk t az kanmak (veya gelip oturmak) * konu amaz olmak, sesi kmamak. bo na dikkat etmek az * yiyece iece zen gstermek. ine, ine bo na dizilmek az * (znt, kayg sebeplerle) isteksiz yemek, i kesilmek. gibi tah bo na durmak az * yedi yutamamak. i eyi bo na d az kn * yiyip imeyi ok seven (kimse). bo na indirmek az * fazla ve geli igzel yemek. bo na kadar az * pek ok, lzumundan fazla, a lde. r bo na sar az lmak * stne yrmek. bo nda d az mlenmek * sylemek istedi heyecan veya znt yznden diyememek. ini bo nda kalmak az * a ndaki lokmay z znt dolayyla yutamaz duruma gelmek. s bo ndan art az rmak * yiyece inden kp paras art s n rmak. bo ndan gememek az * sevdibir kimsenin yoklu veya yoksullu dolayyla bir yiyeceyalnba yemekten znt i u u s i z na duymak. bo ndan kesmek az * yiyip imede ok tutumlu davranmak. bo n az doyurmak * karn doyurmak. n bo n az sevmek * yiyip imeye d olmak. kn bo nkmak az s * bunaltmak, snt k vermek. bo n rtmak az y * olanca gcyle ba rmak. bo azkesen * Bir bo savunmak iin deniz ks yap hisar. az ynda lan bo azlama * Bo azlamak i i. bo azlamak * Hayvan veya insan az keserek ldrmek. bo ndan * Gaddarca, kan dkerek ldrmek.

bo azlanma * Bo azlanmak i i. bo azlanmak * Bo azlamak i konu olmak veya bo ine azlamak i lmak. i yap bo ma azla * Bo mak i azla i. bo mak azla * Birbirini bo azlamak veya k ya dv yas mek. bo azlatma * Bo azlatmak i i. bo azlatmak * Bo azlamak i yapt ini rmak. bo azl * Bo olan. az * ok yemek yiyen, yemek isteok olan, i . i tahl bo z azs * Bo olmayan. az * ok az yemek yiyen, i z. tahs bo durma * Bo durmak i i. bo durmak * Bo i yapt mak ini rmak. bo durtma * Bo durtmak i i. bo durtmak * Bo durmak i birine yapt ini rmak. bo durulma * Bo durulmak i i. bo durulmak * Bo durmak i lmak. i yap bo ma * Bo i mak i. * dut, kuru zmn mayaland sonra ilkel aralarla dam ncir, ktan t yla elde edilen, alkol derecesi d lmas k bir tr rak . bo maca * o unlukla ocuklarda nbet nbet ksrklerle grlen bula bir hastal c k.

bo macal * Bo macaya tutulmu olan (kimse). bo mak * Bir canl, soluk almas engel olarak ldrmek. y na * El, ip veya benzeri ile bir epeevre s eyi kmak. * Silik bir duruma getirmek, bast rmak. * Tamam kaplamak, sarmak. yla * Pe e yapmak, bir kimseyi bir fazlas eri pe eyin na tirmek veya u ratmak. * (motorlu ta tlarda) Fazla yakmotoru al duruma getirmek. t, maz

* Bir durumu ba bir durum yaratarak rtmeye al ka mak. * Geli mesine engel olmak. * (renkler iin) Uygun d memek. * Bunaltmak. bo mak * Bo yeri. um

bo bo mak mak * bo bo um um. bo makl * Bo maklar olan. bo makl ku * Toygar ku unun bir tr. bo ucu * Bo zelliolan. ma i * Solunumu gle tiren. * ok s snt cak, k veren. * Klm(ses). s bo bo uk uk * Bo bir biimde, kk kk. uk s s bo ukla ma * Bo mak i ukla i. bo ukla mak * (Ses) Bo duruma gelmek, kkla uk s mak. bo bo ula ula * Bo ulacakmgibi, bo bir biimde. uk bo ulma * Bo ulmak i i.

bo uk

bo ulmak * Bo i konu olmak. mak ine * Havas ktan lmek. zl * Bunalmak. bo um * Bo ulmuslmyer. , k * Parmak veya kamsaz gibi bitkilerin kince blm. , i * damarlarveya sinirlerin yumak gibi topland yer. nce n

bo bo um um * ok bo umlu. bo umlama * Bo ulmak i i. bo umlamak * Bo durumuna getirmek. um bo umlanma * Bo umlanmak i i.

* Ci erlerden gelen havan a ve burundaki e nokta ve blgelerde engellemeye u n, z itli rayarak ses olarak , telffuz. kmas bo umlanma blgesi * A bo unda seslerin olu u e blgelerden her biri. lu z tu itli bo umlanma noktas * A bo unda seslerin olu u noktalarher biri, mahre. lu z tu n kak, bo umlanmak * Bo olu bo bo olmak. um mak, um um * Bir ses karmak iin ses yolunun herhangi bir yerinde daralma veya kapanma olmak. bo umlu bo untu * Bo olan. umu * Zor soluk alma. * Snt k . * Bir de eyi erinden ok ykse satma i vurgunculuk, ihtikar. e i,

bo untuya getirmek * birini bunalt p a rtmak yolu ile kendisinden, bir i veya mal karolarak ok miktarda para ekmek. l bo unuk * Kk, bo s uk. * Snt kapal k l , , donuk. * Bo mak i u i.

bo ma u

bo mak u * Birbirinin bo na sar az lmak, dv mek. * ip kak ti mak. bo ulma u * Bo ulmak iveya durumu. u i bo ulmak u * Bo mak iyap u i lmak. boha * ama elbise gibi koyup sarmaya yarayan drt k kuma ine r, eyler e . * Ufak ve seme ttn dengi.

boha bre i * Boha biiminde sar bir e brek. lan it bohac * Boha iinde dokuma e gezdirip satan kad ya n. bohac l k * Bohacn i n i. bohalama * Bohalamak i i. bohalamak * Bir boha iine koyup sarmak. eyi * Gre rakibin kol ve ayaklar st ste getirerek k ldayamaz hlde alttan kavraykucaklamak. te n m p bohas koltu almak n una

* kendi iste ayr iyle lmak. bohas koltu vermek n una * kovmak, i son vermek. ine bohas toplamak n * e n yas toplamak. bohem * Yarn nmeden gn gnne tasas derbeder bir ya olan edebiyat ve sanat evresinden (kimse n d z, ay veya topluluk). bohem hayat * Ba ya bo ay . bok * D . k * (kaba konu mada) Hor grlen, tiksinilen. * G durum.

bok atmak * (birine) leke srmek, kara almak. bok bce i * Kkanatl n lardan, genellikle otul memeli hayvanlargbrelerinde ya ve bokla beslenen bcek n ayan (Geotrupes stercorarius). bok can olsun na * blan, ktl grlen k eylere karbir svg sz olarak sylenir. bok etmek * (bir i bir bozmak, berbat etmek. i, eyi) bok kar rmak t * bir ibozacak biimde davranmak. i bok psr * hogitmeyen, can s ve onun ayr ve przleri. a kan ey nt bok stn bok * ok kt, ok berbat. bok yedi ba * burnunu her isokan, her ikar e e an. bok yemek * yakksbir i z yapmak. bok yemek d mek * birinin bir i kar e mamas , burnunu sokmamas gerekir. bok yemenin Arapas * yakks by zln . bok yoluna gitmek * yarars gereksiz bir u yok olmak. z, ey runa boka nispetle tezek amberdir * ok kt bir yan ondan daha az kt olan eyin nda, gzel grnr. boklama * Boklamak i i.

boklamak * (bir yeri veya bir i Kt bir duruma getirmek. i) boklanma * Boklanmak durumu. boklanmak * Kt bir duruma gelmek, pislenmek. bokla ma * Bokla durumu. mak bokla mak * Kt bir duruma girmek. boklu bokluk * Boku olan; pis. * Pislik. * Kt durum. * Belirli kurallara uyularak yap yumruk dv yumruk oyunu. lan , * Korindon. boksr * Boks oynayan kimse, yumruk oyuncusu.

boks boksit

boksrlk * Boksrn iveya mesle i i. boktan * temelsiz, derme atma, yarars z.

boku bokuna * bo bo yok yere. u una, boku kmak * bir i veya durum tats mak. zla bokun soyu (veya bok soyu) * klan veya tiksinilen bir karsvg olarak sylenir. z eye bokunda boncuk bulmak * birine hak etmedihlde ok de vermek. i er bokunu karmak * bok etmek. bokuyla kavga etmek * ok sinirli ve geimsiz olmak, her fkelenir olmak. eye bol * girecek boyutlar daha byk veya geni ine eyin ndan olan, dar kar . t * (nicelik bak ndan) Ola m andan veya allandan ok, k . t kar t * zel bir cam iinde likr, arap, meyve ve maden suyu kar r haz larak t rlanan iki.

bol

bol bol

* Fazla, byk miktarda, snt d k ya meden.

bol bolamat * Refah, zenginlik, bolluk. bol bulama * Bol bol, pek ok. bol do ramak * (paras) sa savurmak. n p bol kepe * Servis s nda yiyecebol bol da ras i tma. * Cmert, eli a zengin gnll. k, bol keseden * bol bol, lsz, ok. bol paa * Geni paal . * Dkk, sa ap , al. * Bolalmak i i veya durumu. * Bolla mak. * Bolarmak i i veya durumu. bolarmak * Bol duruma gelmek. bolca * Olduka ok, oka. * Olduka geni . * K ve kolsuz kadceketi. sa n * A ritmli bir r spanyol dans . * Bu dansmzi n i. * Yahudi kad. n

bolalma bolalmak bolarma

bolero

bolie

Bolivyal * Bolivya halk olan. ndan bollanma * Bol duruma gelme.

bollanmak * Bol duruma gelmek, geni lemek. bolla ma * Bolla iveya durumu. mak i

bolla mak * Bol durumda olmak.

bollarma t * Bollarmak i t i veya durumu. bollarmak t * Bol duruma getirmek. bollatma * Bol duruma getirme.

bollatmak * Bol duruma getirmek, geni letmek. bolluk * Bol olma durumu. * Her bol oldu zaman. eyin u * Her bol oldu (yer). eyin u * Fazlal k.

bolometre * I mler. n Bol evik * Bol eviklik yanlkimse. s * Bol eviklikle ilgili olan. Bol eviklik * Rusya'da XX. yzy lar do ve Lenin taraf geli l ba nda an ndan tirilen komnist hareket. Bol evizm * Bol eviklik, komnistlik. bom bomba * Bir e kumar. it

* Canl canshedeflere at ii yak ve yc veya z lan, c k maddelerle doldurulmu , trl byklkte patlay, c ate silh. li * Byk f veya varil. * Bomba biiminde, kaldemirden kap. n bomba * Yan yelkenlerin alt yakas gerip amak iin kullan yatay seren. n lan

bomba gibi * iyi, sa gz al, gsteri lam, c li. * iyi haz rlanm ok al renci). , ( m bomba gibi patlamak * fkelenerek, birdenbire ve yksek sesle ba p a r rmak. * bir olay birdenbire ortaya karak herkesi a rtmak. bombac * Bomba kullanan veya yapan kimse. bombac l k * Bombacn iveya mesle n i i. bombalama * Bombalamak i i. bombalamak

* Belli bir hedefe, o unlukla havadan, bomba atmak. bombalanma * Bombalanmak i i. bombalanmak * Bombalanmak i konu olmak. ine bombalatma * Bombalatmak i i. bombalatmak * Bombalamak i yapt ini rmak. bombard man * Topa tutma. * Bombalama. bombard etmek man * top ateveya bomba ile bir yere sald i rmak. * bir kimseyi a szlerle paylamak. r bombard ua man * Bombalama i kullan uak. inde lan bombardon * Bandoda en kalsesi veren, pistonlu, nefesli alg n . bombe * kin, kabar tmsekli. i k, * kinlik, kabar k. i kl

bombe bezi * Ayakkab sayalarn burun blmlerine iten dikilen bir kuma n tr. bombeli * kinli kabar olan. i i, kl

bombesiz * Bombesi olmayan. bombok * ok kt, ok berbat.

bombo * Bsbtn, tamamen bo . bomboz bon otu niger). bonbon * eker erbeti iinde kaynat zeri l p ekerle kaplanmmeyve. bonbon ekeri * Bkz. bonbon. bonboncu * Bonbon yapan veya satan kimse. * Patl cangillerden, hekimlikte kullan uyu lan, turucu ve zehirli, bir veya iki yk otsu bir bitki (Hyoscyamus ll * ok boz.

bonbonculuk * Bonbon yapma veya satma i i. boncuk * Cam, tasedef, tahta, plstik gibi maddelerden yap ortas , lan, delik, o yuvarlak ve renkli ss tanesi. u

boncuk boncuk * boncuk gibi yuvarlak taneler durumunda. boncuk fasulye * Bir tr iri taneli fasulye. boncuk gibi * kck (gz). boncuk mavisi * Ye alan bir mavi. ile boncuk tutkal * Boncuk biiminde glten tutkal . boncuku * Boncuk yapan veya satan kimse. boncukuluk * Boncukunun iveya mesle i i. boncuklan * Boncuklanmak iveya durumu. i boncuklanma * Boncuklanmak i i. boncuklanmak * Gzya iy, ter boncuk biiminde yuvarlak taneler olu , mak. boncukla ma * Boncukla i mak i. boncukla mak * Boncuk biimini almak. boncuklu * Boncu olan, boncukla sslenmi u . boncukluk * Boncuk olmaya elveri (nesne). li boncuksuz * Boncu olmayan. u bone bonfile * Dz veya k ml e yumu kuma maddeden yap bak. vr her it ak vb. lan l

* Kasaplhayvanlarda karniinde, bel kemi iki yan a do uzanan ve yumu k n inin ndan a ya ru akl dolayyla be s enilen et blm. bonfilelik * Bonfile yapmaya elveri (et). li

bonjur

* Gnayd n. * Uzun siyah ceketle, izgili pantolondan olu erkek giysisi. an * yrekli. yi * Eli a cmert. k,

bonkr

bonkrlk * yreklilik, eli a k, cmertlik. yi kl bonmar e * inde her trl giyim, ss e oyuncak vb. sat byk ma yas lan aza. bono * Belirli bir srenin sonunda, belirli bir paran belirli bir kimseye denece belirten senet. n, ini bono k rmak rd * bir bonoyu, sresi dolmadan, eksi paraya evirmek. ine bono vermek * bor al gsteren vadeli senedi imzalayteslim etmek. ndn p bonservis * al yerden ayr t l grevini iyi yaptn rken belirtmek amac birine verilen belge, temiz i . yla k d bop * Poker oyununda, oyuna girmek iin ortaya konmas gereken en az miktar. bopluk bopstil * Bop tutar olma. nda * Zppece giyini biimi. * Bu biimde giyinen kimse. * lenmemitak, sert, ekilmemi , l (toprak).

bor bor

* Atom say 5, atom a 10,8 olan, tabiatta bor asidi veya boratlar durumunda bulunan, yo s rl unlu 2.45 u olan basit element. K saltmas B. bora bora gibi * ok sert, fkeli, iddetli. borak boraks boral boran * Rzgr ek ve gk grlts ile ortaya sa yal olay im kan nak hava . borani * Bor (I). * Yo unla borik asitten treyen sodyum tuzu. mbir * Ya murlu, sert rzgrl so haval ve uk . * Genellikle arkas ya getiren sert ve geici yel. ndan mur

* Pirinli, yumurtal yo ve urtlu spanak veya benzeri sebze yeme i. borasit * Sert billr veya yumu beyaz ktle durumunda bulunan magnezyum borat ak . borat borazan * Bor asidi ile bir oksidin birle mesinden olu tuz. an * fleyerek al perdesiz alg nan, , boru. * Bu boruyu alan kimse.

borazanc * Borazan alan kimse. borazanc ba * Birok borazancn baolan borazanc n . borazanc l k * Borazancn i n i. borca almak * veresiye almak. borca batmak * ok borlu olmak. borca girmek * borlanmak, bor para almak. borcunu bilmek * borcunu zaman der olmak. nda borcunu bilmek (veya saymak) * bir yapmay ey yerine getirilmesi gereken bir i olarak de erlendirmek. borcunu kapatmak (veya bortan kurtulmak) * borcunu deyip bitirmek. bor * denmesi gerekli para veya ba bir ka ey. * Birine karbir yerine getirme, gerekli ykmllk, vecibe. eyi i, * Pancar, lhana ve et veya krema konularak yap sebze orbas lan .

bor

bor almak * daha sonra demek zere birinden para veya bir almak. ey bor alt girmek na * bor para almak. bor bini a mak * (bor) pek ok olmak, alt kalk ndan lamayacak duruma gelmek. bor etmek * borland rmak. bor g rtla na kmak * Bkz. borca batmak. bor har

* Borlanarak veya benzeri yollara ba vurarak. bor demekle (veya vermekle), yol yrmekle tkenir * birden denmeyen bir bor azar azar verilerek denebilir. bor yapmak * bor olarak almak. bor yemek * borla geinmek. bor yi kamd idin sr * bor, ki daha ok al iyi maya zorlar. bor yiyen kesesinden yer * borla alveri yapan, ald nparas hemen vermez, ama ald nkarkesesinden klarn n klarn l kacakt r. borlandlma r * Borlandlmak iveya durumu. r i borlandlmak r * Borlanmas yol a na lmak. borland rma * Borland i rmak i. borland rmak * Borlanmas yol amak, borlu duruma getirmek. na borlan lma * Borlan iveya durumu. lmak i borlan lmak * Borca girilmek, bor edilmek. borlanma * Borlanmak i istikraz. i, borlanmak * Kar sonra vermek yla birinden para veya bir almak. ln art ey * Manev bir ykmllk alt girmek. na borlu * Borcu olan, bor almolan, verecekli, medyun. * Bir ykm alt bulunan. nda * Bir birinin yard yla elde etmi eyi m olan. borlu bulunmak (veya olmak) * borlu duruma d mek. borlu kmak * grlen hesapta verecekalmak. i borlu lmez, benzi sarar r * bor ki ldrmez, ancak hasta edecek kadar zer. iyi borluluk * Borlu olma durumu. borluluk dengesi * Bir lkenin belli bir tarihe kadar birikmi dbor ve alacaklar gsteren durum veya belge. n

borsuz

* Borcu olmayan.

borsuz hars z * Hi bor yapmadan. borsuzluk * Borsuz olma durumu. borda * Geminin veya kayn yan .

borda bordaya * yan yana. borda etmek * yandan yana mak. borda fenerleri * Gemilerde biri (solda) k z (sa yeolarak iki yanda yak fenerler. rm, biri da) il lan borda hatt * Donanma gemilerinin bir s ve paralel olarak gitmek iin ald durum. rada klar bordalama * Bordalamak i i. bordalamak * Gemiyle bir ba gemiye borda bordaya gelmek veya kazayla ona arpmak. ka bordo * Mora alan k z rm renk, tortusu rengi. arap * Bu renkte olan. bordro * Bir hesabayr lar gsteren izelge. n nt n bordr * Kaldmlar kenarlar bulunan ta r n nda lar. * (genellikle giyim ku malzemesindeki) Kenar ss. am * Cilt kapa ndaki kalizgiler. n * Banyo, tuvalet ve mutfak gibi zeminlerde duvar d slak emeleri aras konan motifli bir tr fayans. na * Bordan treyen bir asit ve anhidrite verilen ad. * Etkisi az, beyaz, sedef grnmde bir madde, asit borik. borikli borina * inde borik asit bulunan. * Drt kyelkenlerin yan yakalar alt tarafa do ba e na, ru lanan halat.

borik borik asit

Bornova misketi * Bir e zm. it bornoz * Banyodan karken kurulanmak iin kullan nden a havludan yap lan, k, lmgiyecek. * Kuzey Afrika'da Berberlerin giydikleri bakl l , geni sa kollu bir stlk. , k

borsa

* Baz tccarlarve zellikle sarraflarla de k ve tahvil alveri u anlar al sat ve n erli t iyle ra n m m deim amac devlet denetimi alt i i yla nda yapt yer. klar borsa acentesi * M teriden ald alve satemirlerini borsada yerine getirip kar komisyon alan kimse. klar lnda borsa cetveli * Borsada belirlenen fiyatlar gsteren gnlk blten. borsa de eri * Borsada arz ve talebe gre olu fiyat. an borsa k d * Borsada kay, alp sat hisse senedi. tl n lan borsa oyunu * Borsada oynanan hava oyunu. borsa simsar * M ile borsa acenteleri aras arac yapan kimse. teri nda l k borsa tahtas * Borsada al sat fiyatlarn iln edildipano. m m n i borsac * De k para ve tahvil zerine borsa oyunu yapan kimse. erli t,

borsac l k * Borsacn iveya mesle n i i. bor boru * Bir yerden ba bir yere s veya gaz aktarmaya yarayan, ii bo ka v , ular k, uzun ve dar silindir. a * Nefesle al perdesiz maden alg nan , borazan. boru a * Tesisat turan borularbtn. olu n boru ask s * Her tr borunun as nda kullan lma demiri veya elik emberlerden yap ask lmas lan, lan . boru bilezi i * Soba borularn ek yerine geirilen ssl ember. n boru almak * borazan ttrmek. boru ie i * an ie i. * Tatula. boru ie igiller * an ie igiller. boru de (veya boru mu bu?) il * az msanacak, kmsenecek, nem verilmeyecek de ey il. boru hatt * Bor (II).

* Do gaz ar nitesinden al gaz bir veya daha fazla da m merkezlerine veya tketim al tma nan n, t merkezlerine do gaz ta al nmas amac tesis edilen boru yla ebekesi. boru kaba * Bo umsuz, boru gibi uzun su kaba . boru kelepesi * Boruyu duvara tespit etmekte kullan gere. lan boru mengenesi * Kesme, di ama gibi i lemler iin borunun sca ba alet. k land boru yolu * Petrol, yerden ba yere ak boru tesisat kt ka tan , payplayn. borucu * Boru yapsatan kimse. p * Boru montaj al kimse. nda an * Da larda yeti kokulu, sprge ve yakacak olarak kullan bir ot tr. en, lan * Borusu olan. borumsu * Boru biiminde olan.

boruk borulu

borusu tmek * sz gemek, yetkisi olmak. borusu tutmak (veya stnde) * (zenciler iin) a kprerek kriz geirmek, ok fkelenerek etrafa sald z rmak. borusunu almak * sa kimsenin davas gtmek. kar lad n bos boslu bostan * Bkz. boy bos. * Bkz. boylu boslu. * Sebze bahesi. * Kavun, karpuz tarlas . * Kavun ve karpuza verilen ortak ad.

bostan bekisi * Bostan koruyan ve kollayan kimse. bostan bozuntusu * Korkak, yreksiz, iyaramaz adam. e bostan dolab * Sebze bahesini sulamak iin bir at ba lanarak diklemesine dnen kovalarla kuyudan su karmaya yarayan dolap. bostan kebab * Patl ve ye can illikler ile ku inceli toprak tencerede pi u inin irilmesiyle yap kebap. lan bostan korkulu u

* Ku rktp yaklarmamak iin tarlaya dikilen kukla. lar t * Kendisinden beklenilen grevi yapmayan veya kendisinden ekinilmeyen gsz kimse. bostan patl can * Az ekirdekli, iri ve yuvarlak bir patl tr. can bostanc * Bostan i leriyle u an kimse. ra * Osmanl tarihinde saraykorunmas ve n na ehrin gvenli bakmakla grevli olan erlerden her biri. ine bostanc oca * Bostanc n ba olduklar lar l ocak. bostanc l k * Bostan i leriyle u ma. ra * Bostancn grevi. n bostanl k * Bostan olmaya elveriyer. li bo * inde, stnde hi kimse veya hibir bulunmayan. ey * siz. * Bir i yaramayan. e * Bilgisiz. * Grevlisi olmayan (i , grev), mnhal. * Yap i lacak i olmayan. * Verimsiz. * Anlams z.

bo (veya bo gezmek veya gezinmek ta) * i gsz dola siz mak. bo p dolu tutmak (vurmak) at * umutsuz olarak giri bir iiyi sonu vermek. ilen , bo ak dik durur ba * bilgisiz olan stn grnmek iin kas l r. bo rakmak b * bir yerde kimse oturmamak, bo kalmak. bo rakmamak b * (para, yiyecek gibi eylerle) yard etmek. m * i b siz rakmamak. bo bakmak bo * amas anlamsve bilinsizce bakmak. z, z bo r b * Bkz. b r. bo bulunmak * dikkatsiz ve dalgbulunmak. n * sylenmesi sak olan bir syleyivermek. ncal eyi bo kmak * umdu gerekle u memek, sonu vermemek. bo kmamak * bir i az da olsa, bir kazanla ten kmak.

bo dnmek * hibir elde edemeden geri gelmek. ey bo durmak * i kalmak, al siz mamak. bo durmamak * her zaman bir i u mak. le ra * birinin yaptna kar k olarak bir harekette bulunmak. l bo mek d * (kad hkmlerine gre kocas ayr n) eriat ndan lmak. bo gezenin bo kalfas * i gsz dola kimse. siz an bo gezmekten bedava al ye mak dir * al insan mak tembellikten kurtar r. bo gzlerle bakmak * anlamsbakmak. z bo inan * Kaynaklar bilimsel ve din temele dayanmayan, dar, biimci inanma, bat l itikat. bo kafal * ak z veya bilgisiz. ls bo k d * Eski hkmlerine gre, ayr isteyen kocan karna gnderdibo eriat lmak n, s i anma k . d bo kalmak * kimse oturmamak. * i kalmak. siz bo dipsiz ambar kile * Bkz. dipsiz kile bo ambar. bo konu mamak * gerekleri sylemek, bilgisine dayanarak anlatmak. bo koymak * yoksun b rakmak, mahrum etmek. bo kme * Hibir gesi olmayan kme. bo lf * Gereksiz, verimsiz, iyaramayan e ekilde konu ma.

bo (veya olsun) ol * erke karn amak iin syledisz. in s bo i bo olmak * evlilik birlisona ermek, bo i anmak. bo oturmak * hibir i u i, raolmamak. bo sz * Bir d anlatmayan, lf olsun diye sylenmi nce sz.

bo torba ile at tutulmaz * veya kar k gsterilmeden bir kimse bir yere ba kar l lanmaz. bo vermek * ald rmamak. bo yere * Bo una. bo yerine vurmak * b rlerine vurmak. bo zaman * al geirilen saatler dnda kalan sre. arak bo almak a * ask almak. ya * (motorlu aralarda) vites kolunu vitesten kurtarmak, rlntiye almak. bo a karmak * olumlu bir sonu al nmas engellemek. n bo a kmak * (umut, d gibi nce eyler) sonu vermemek, gerekle memek. bo gitmek a * (harcanan emek, para) hibir i yaramamak, olumlu bir sonuca ula e amamak. bo koysan dolmaz, doluya koysan almaz a * iinden lamayan g bir durum kar nda kal sylenir. k s ndnda bo vermek a * bo geirmek. bo m al * Bo almak i de i, arj. bo alma * Bo almak i inhill. i, * Derdini birine aarak ferahlama, rahatlama. * Elektrik yknn ba bir iletkene gei ka i veya s d f ra mesi.

bo almak * Bo duruma gelmek, iinde bir kalmamak, inhill etmek. ey * D ya akmak, dklmek. ar * Gev emek, a lmak. * Derdini, sntn k s birine anlatarak ferahlamak, de olmak. arj * (hayvan) Ba kurtulmak. ndan bo alta bo alt * Bir kabiindeki havay altmaya yarayan ara, hava bo n bo altma makinesi. * Bo m. alt

bo lma alt * Bo lmak iveya durumu. alt i bo lmak alt * Bo altmak i konu olmak. ine bo m alt

* Bo altmak i i. * Sistemlerin al abilmesi iin srekli olarak gereken bo altma i lemleri. * Sindirimden sonra ba rsaklarda kalan posan idrar torbas n, ndaki idrar ve ter, tkrk, smk gibi n salg n vcuttan d at , ifra lar ar lmas . bo m organ alt * Vcuttan d at ar lmas gereken maddeleri toplay bo p altan organ. bo altma * Bo altmak i i.

bo altma havzas * Sular a veya gle veren yerlerin btn. n rma bo altmak * Bo duruma getirmek. * Dkmek, boca etmek. * Bir silhta ne kadar mermi varsa hepsini arka arkaya patlatmak. * Derdini dkmek. * Kusmak. * Gev etmek, amak. bo ama * Bo amak i i. bo amak * Kanunlara gre iki e ili , aile kisini kesmek. * Kar ile aras s ndaki nikh ba bozmak. n

bo rma and * Bo rmak iveya durumu. and i bo rmak and * Bo anmas sa n lamak. * (kar kocay stekleri zerine kanunlara uyarak ay ile ) rmak. bo anma * Bo anmak i i. * E lerden birinin bo anma ilm almas evlilik birli son bulmas yla inin .

bo anma davas * E lerden birinin evlilik birli son verecek karar etmek iin at dava. ine elde bo anma ilm * Mahkemenin bo anmay kesin hkme ba belirterek verdiresm belge. ladn i bo anmak * (kar koca) Mahkeme karar birbirinden ayr ve ile lmak. * (hayvan) Ba lndan, ko tak ndan veya ba um m kurtulmak. ndan * Birdenbire ve bol bol akmak. * (bask nda gergin duran bir Birden ve h kurtulmak. alt ey) zla * (kapal yerde bulunan insanlar) Birden d bir kmak. ar * Dertlerini, yak nmalar anlatmak. n * ok a lamak. * S lmak kurtulmak. yr bo atma * Bo atmak i i.

bo atmak * Bo amak i yapt ini rmak.

bo rma att * Bo i yapt atma ini rtma. bo rmak att * Bo i yapt atma ini rtmak. bo az bo * Saklanmas gereken eyleri syleyiveren, s r saklayamayan, geveze. * Yerli yersiz konu (kimse). an bo azl bo k * Bo az olma durumu. bo bo azletmek bo k * gereksiz, yersiz, d ncesiz konu mak. bo lama * Bo lamak i ihmal. i,

bo lamak * B rakmak. * gstermemek, ihmal etmek. lgi bo luk * Oyuk, ukur, kapanmamyer. * Kesinti, kopukluk. * Bo geen sre. * Eksiklik, yoksunluk duygusu. * Yetersizlik. * inde hibir cisim bulunmayan uzay, vakum.

bo tulumbas luk * Bkz. bo alta. bo luklu serpme * Z mpara retiminde tanecikler aras %50 bo kalacak biimde dzenlenen tane yap rma i nda luk t lemi. Bo nak * Bosna halk veya bu halk soyundan olan kimse. ndan n * Bo naklara zg olan, Bo naklarla ilgili olan.

Bo gzeli nak * Sar , al yanakl sal , ablak yzl gzel. Bo naka * o unlukla Bosna-Hersek Cumhuriyet'inde ya Bosna Mslmanlarn kulland dil. ayan n Bo k nakl * Bo olma durumu. nak bo gezmek ta * i olmak. siz bo kalmak ta * i kalmak. siz bo bo u una * Gereksiz yere, bo una. bo una * gereksiz, yararsyere, bo z yere, beyhude, nafile.

bo una bot

* Bo yere, yararsyere, gereksiz, beyhude, nafile, tevekkeli. z * Kk gemi. * A plstik veya kauuktan yap a, lmkk sandal. * Uzun konlu, kapal ayakkab . * Bitki bilimi, nebatat.

bot botanik

botanik bahesi * Otsu veya al bitkilerin yeti tr tirildive incelemelerinin yap halka abahe. i ld k botanik park * Otsu ve al bitkiler ve deik a trleri ile dzenlenmi tr i a , dinlenme ve gezme amac halka a yla k geni alan. botaniki boy * Bitki bilimci. * Bir taban en yksek noktas ndaki uzakl eyin ile aras k. * Bir yzeyde, en say iki kenar aras lan ndaki uzakl en kar . k, t * Uzunluk. * Yol, rmak, deniz ks y. * Kuma l. iin * Sre. * Uzakl k. * Destan.

boy

* Ortak bir atadan trediklerine, birbirleriyle kan akrabal bulundu inanarak evlenmeyen, toplumsal ve una ekonomik ili kilerini anaerkil, ataerkil anlay uygulayan geleneksel topluluk, kabile, kln. boy abdesti * dininin gerekli buldu durumlarda ve biimde y p abdest alma, gusl. slm u kan boy almak (veya srmek) * boyu uzamak, boylanmak. boy atmak * boyu uzamak, boylanmak, geli mek. boy aynas * nsan btnyle gsteren byk ayna. boy beyi boy bos * Boyun en sayg ve lider kimli sahip ki n ine isi. * Vcudun yap bak ndan biimi. s m * Geerlilik, de er.

boy bos yerinde * uzun ve biimli. boy boy * e byklk ve nitelikte. itli

boy gstermek * grnmek. * gsteri yapmak. boy mente e * Dz yaprak mentebenzeri 1,75-3,50 cm uzunlu e unda mente e. boy otu * Baklagillerden, iekleri mavi, sar beyaz renkli, kurutulan tohumlar veya emen yap nda kullan bir m lan bitki (Trigonella faenum-graecum). boy l mek * yar mak. boy pos * Bkz. boy bos. boy vermek * (su) insan boyunu a kadar derin olmak. acak * suya dalarak boyu ile suyun derinli lmek. ini * bymek. boy vermemek * solmak, (su) insan boyunu gememek. boya * Renk vermek, detkilerden korumak iin e n zerine srlen veya iine kat renkli madde. yan lan * Renk. * Yazmak iin kullan mrekkep. lan * Aldat grn c .

boya ekmek * boyuna bymek, uzamak. boya f ras * Boya srmek veya resim yapmak iin kullan deik tr ve llerde f lan i ra. boya kalemi * Resim yapmak iin kullan deik renkli kalem. lan i boya kk * Bitki kklerinden elde edilen tabi boya. boya kullanmak * boyanmak, makyaj yapmak. boya kutusu * e renkli kalemleri ve f ine itli ralar koymaya yarayan kutu. boya tabakas * ablonlarsulu kenar kapats kaplanmas n c ile . boya tabancas * S boyay v pskrtmek iin kullan alet. lan boya tutmak * (boyanan nesne) iyi boyan r olmak. boya vurmak (veya ekmek, srmek) * boyamak. boyac

* Boya satan kimse. * Boyama i boyac ini, l meslek edinen kimse. * Boya sat dkkn. lan boyac kp * Bir i kolayca ve abucak yap in lamayaca anlatmak iin boyac n kp m bu? boyac kp de ki il (hemen daldp n) gibi deyimlerde kullan r karas l r. boyac kpne girmi gibi * ok boyal n. kad boyac sand * Ayakkab boyac nboya, f cil gibi gerelerini koyduklar m larn ra, ve terinin aya basayakkabn n p s boyatt, omuza as ta larak nabilir bir e kk sand it k. boyac l k * Boya yapma veya satma i i. * Boyacn yapt i n . boyahane * Boya i yap yer. leri lan boyalama * Boyalamak i i. boyalamak * Geli igzel boya srmek. boyalanma * Boyalanmak durumu. boyalanmak * Boya srlmek. boyal * Boya srlmboyanmveya boyaya batlm , r . * Renkli. * (kadiin) Yzn ok boyamolan, makyajl n . boyal n bas * Okuyucunun ilgisini ekmek iin renkli foto yaz haberden ok yer veren, kupon veya ekili rafa ve lerle arma da bas an tan n. boyama * Boyamak i i. * Renkli yazma veya mendil. * Rengi boya ile sonradan verilmi olan.

boyama kazan * rg ynlerinin veya ipliklerin boyanma i leminin yap byk tekne. ld boyama kitab * Kkleri e nitelikte iinde boyanacak resimler bulunan kitap. itici boyamak * Boya srerek veya boyaya bat renk vermek. rarak * A sz sylemek, a r a lamak. boyana * Boyna. boyanma

* Boyanmak i i. boyanmak * Boyamak iyap i lmak. * Kendi kendini boyamak, yzne boya srmek, makyaj yapmak. * Boya veya renkli bir srlmek. ey boyar boyar * Boyama zelliolan madde, boyar madde. i boyar madde * Baz ortamlarda znerek ortama belli renk veren do veya yapay renkli madde. al * Hcre z suyu iinde eriyik durumunda bulunan renkli madde. boyas atmak * boyas solmak. boyas z * Boya srlmemi . * Renksiz. * (kadiin) Yzn boyamamolan, makyajs n z. * Tuna blgesinde, Transilvanya'da, Rusya'da soylulara verilen unvan.

boyas k zl * Boyasolma durumu. z boyat lma * Boyat i lma i. boyat lmak * Boyamak iyaptlmak, boya srdrlmek. i r boyatma * Boyatmak i i. boyatmak * Boyamak i yapt ini rmak, boya srdrmek. boyay c * Boyama zelliolan. i boyca boydak * Yk olmayan yaya. * Bekr, yaln serbest. z, boydan boya * Bir utan br uca kadar. boyda * Ayn boyda olan. * Akran. * Boy bak ndan. m

boydak l * Boyda olma durumu. boykot * Bir i bir davran yapmama karar i, alma.

* Bir kimse, bir topluluk veya bir lkeyle amaca ula iin her trl ili kesme. mak kiyi boykot etmek * bir i bir davran yapmama karar i, almak. boykotaj * Boykot etmek i i.

boykotu * Boykot yapan veya boykota kat kimse. lan boykotuluk * Boykot yapma i i. boylam * Yeryzndeki herhangi bir noktanmeridyen dairesiyle ba olarak al Greenwich gzlem evinin n lang nan meridyen dairesi aras ndaki a eri, tul. de boylama * Boylamak i i. boylamak * stemeyerek bir yere gitme durumunda kalmak. * Batmak. * D mek. * Ykselmek, kmak. * Destan sylemek, anlatmak. boylamas na * Boyu do rultusunda. boylan * Boylanmak i i veya biimi. boylanma * Boylanmak i i. boylanmak * Boyu uzamak. boyler boylu * Kalorifer kazann s n caklndan yararlanarak, iindeki suyun t s lmas lanan depo. sa * Boyu olan. * Boyu benzerlerinden uzun olan.

boylu boslu * Uzun boylu, yakkl , gsteri li. boylu boyunca * Boyu uzanabildikadar, boyu uzunlu i unca. boylu poslu * Bkz. boylu boslu. boyluca boyna * Uzun boylu gibi olan. * Sandal tan yrten k krek. k sa

boyna etmek * sandal tan tek krekle yrtmek. k boynu alt kals nda n! * lsn, gebersin. boynu armut sap dnmek na * ok zay flamak. boynu bkk * zgn, klm kimsesiz, ac r , nacak ve yard bekler durumda, zavall m . boynu e ri * Asmalar yeni srgnlerini yiyen veya kemiren ba n zararl. s boynu e ri * herhangi bir sebeple birine kardirenecek veya sz syleyecek durumda olmayan. boynu k ince olmak ldan * haksoldu anla verilecek her cezaya raz z u ldnda olmak. boynuna * stne.

boynuna almak * bir bor veya dev olarak zerine almak. eyi boynuna geirmek * bir kendine mal etmek, zimmetine geirmek. eyi boynunda kalmak * bir sz iletmediveya birine denecek paray i demediiin zerinde bor kalmak. i boynunu bkmek * ac r, aresiz bir durumda kalmak. ndc * bir durumu, bir i i ister istemez kabul etmek. * (bitki iin) canl yitirmek. ln boynunu k rmak * ekip gitmek. boynunu uzatmak * her her cezaya raz eye, olmak. boynunu vurmak * ba keserek ldrmek. n boynuz * Baz hayvanlarba bulunan, t n nda rnaks maddeden, uzun, k k veya atall bir vr korunma organ . * Bu organdan yap lm . * Kur borudan kol alma i un leminde kullan demirden yap lan lmalet.

boynuz ekmek * boynuz kullanarak kan ekmek, hacamat etmek. boynuz dikmek * (kad ba erkekle ili kurarak kocas aldatmak. n) ka ki n boynuz e mek * istemeyerek uymak, kartarafgcn kabul etmek. n boynuz isterken kulaktan olmak

olmak.

* daha iyisini, mkemmelini ararken mevcut olan yitirmek, Dimyat'a pirince giderken evdeki bulgurdan

boynuz kulagemek * bir konuda daha sonra yeti enler yetenek bak ndan eskileri gemek. m boynuz takmak (veya tak nmak, takt rmak) * (koca) kar ba bir erkekle ili kurarak aldat s ka ki lmak. boynuzlama * Boynuzlamak i i. boynuzlamak * (hayvan) Boynuzu ile vurmak, ssmek. * (kadiin) Kocas ba bir erkekle aldatmak. n n ka boynuzlanma * Boynuzlanmak i i veya biimi. boynuzlanmak * Boynuzu kmak. * Boynuz batlmak, boynuz yaras r almak. * (erkek iin) Kar veya bir kad yak taraf aldat s n n ndan lmak. boynuzla ma * Boynuzla iveya durumu. mak i boynuzla mak * Boynuz durumuna girmek. boynuzlatma * Boynuzlatmak i i. boynuzlatmak * Erkek, karveya bir kadyak taraf aldat s n n ndan lmak. boynuzlu * Boynuzu olan (hayvan). * Karnveya kadyak ndan birinin iffetsizli gz yuman (erkek). sn n nlar ine * Troleybs.

boynuzlugiller * Kei, koyun, sr ve antiloplar iine alan, ii bo olan boynuzlar srekli kalan ve dall olmayan, omurgal n memeliler sf lar n . boynuzluteke * Kkanatl n lardan, kurtu me a u e alar ya bir bcek (Carambyx). nda ayan boynuzsu * Boynuza benzer, boynuz gibi. boynuzsuz * Boynuzu olmayan. boysuz * Boyu benzerleri aras k olan. nda sa boyu * (bir isim tamlamas tamlanan oldu nda unda) sresince, boyunca.

boyu (bosu) devrilsin (veya devrilesi) * "lsn" anlam ilen sz. nda

boyu (veya boyuna, boyunca) beraber * kendi boyu kadar. boyu bacadan m t a? * daha evlenecek ya de ta il. boyu boyuna, huyu huyuna * kar veya arkada aras her bak koca lar nda mdan uygunluk olmas gerekir. boyun * Gvdenin ba omuz aras kalan blgesi. la nda * e, g gibi kaplar veya vida, c gibi aralar dar olan st blm. i m n vata n * Sorumluluk. * Da rtlar gemeye elveri alak yer. s nda li boyun ba * Gmlek yakasn alt geirilip ss olarak ba n ndan lanan uzun, enlice kuma paras , kravat. boyun bir karuzad * gereolmayan o i i i yapmakla sanki ykseldin anlam sylenir. nda boyun borcu * Yap lmas gereken dev, vecibe. boyun bkmek * Bkz. boynunu bkmek. boyun e mek * isteyerek veya istemeyerek uymak, katlanmak. boyun kesmek * ba e mek. n boyun k rmak * sayg duyulan bir kimse kar nda, ayakta iken bane bkmek. s boyun olmak * kefil olmak. boyun vermek * buyruk alt girmek. na boyuna * Ene dik olarak, boyunca, uzunlamas tuln. na, * (bo'yuna) Ara vermeden, durmaksn. z

boyuna bosuna bakmadan * fizik yapn gere geli sn ince memi olmas gz nnde bulundurmadan. n boyunca * Boyu veya uzunlu kadar. u * Srd zaman kadar, sresince. boyunca ocu olmak u * yeti ocu olmak. kin u boyunduru atmak (veya almak) a * (gre hasmba koltuk alt alboynuna kol dolamak. te) n n na p boyunduru vurmak a * bask na almak. alt

boyunduruk * ift sren veya arabaya ko hayvanlar birlikte yrmelerini sa ulan n lamak iin boyunlar geirilen bir na tr a ember. a * Zulm ve zorbalbask, esaret. k s * Gre hasm ba koltuk alt alboynuna kol dolama oyunu. te n n na p * Kap pencere gibi a klarzerine konulan a ta veya kl n a, veya beton kirilento. , * Mengenenin st yan ndaki kemer biimli blm. boyunduruk alt girmek na * ba nbask alt kalmak. kasn s nda boyunduruk paras * Bir mahalleden veya kyden ba yere gelin gtrlrken, kaynatan gelinin ayr yerin delikanl na ka n, ld lar verdibah. i i boyunland rmak * Kapsam kazand rmak. boyunlu * Boynu olan.

boyunluk * Boyuna sar boyun sarg. lan ey, s boyunun lsn almak * kendi yetersizli beceriksizli anlamak; beklediyak grememek. ini, ini i nl boyut * Bir cismin herhangi bir yndeki uzan . m * Nitelik, geni kapsam. lik, * Durum. * Do rular yzeylerin veya cisimlerin llmesinde ele al do n, nan rultudan uzunluk, geni ve lik derinlikten her biri, buut. boyut katmak * ba veya yeni bir gr s ka a vermek, geni kapsam ve ierik kazand lik, rmak. boyut kazanmak * yeni bir durum, ierik, geni kapsam kazanmak. lik, boyutland rma * Boyutland i rmak i. boyutlu boyutsuz boz * Atoprak rengi. k * Bu renkte olan. * A lmam srlmemi , (toprak). boz bulan k * ok bulan k. boz madde * Sinir hcrelerinden olu beyinde d omurilikte i tabaka. an, , boz yel * Boyutu olan. * Boyutu olamayan.

* Lodos. boza * Arpa, dar s bu gibi tah n hamurunun ek , mr, day llar itilmesiyle yap koyuca, tatl mayho lan veya iecek. boza gibi * (slar iin) koyu ve bulan v k.

boza olmak * utanmak, bozum olmak. bozac * Boza yapan veya satan kimse.

bozac l k * Boza yapma veya satma i i. bozahane * Boza yap yer. lan bozar k bozarma * Bozarmolan. * Bozarmak i i veya durumu.

bozarmak * Rengi boz olmak, renk detirmek, rengini atmak. i bozay * Tehlikeli bir cins ay .

bozbakkal * Karatavukgillerden, boz renkli ardku (Turdus pil ris). u bozca * Rengi boza alan. * lenmemial toprak, ham tarla. , l k

bozdo an * Bir do tr (Falco aesalon). an * Yenieriler taraf kullan ve atlareyerlerinde asduran alt ndan lan n l toplu grz. bozdur bozdur harca * ok az olan iin alay olarak kullan eyler l r. bozdurma * Bozdurmak i i. bozdurmak * Bozmak i yapt ini rmak. bozdurtma * Bozdurtmak iveya durumu. i bozdurtmak * Bozdurmak. bozdurulma * Bozdurulmak i i veya durumu. bozdurulmak

* Bozmak iyaptlmak. i r bozgeven * Yurdumuzda Erciyes da yeti bir geven tr (Astragalus microcephalus). nda en bozgun * Bir toplulukta kar kl gvenin bozulmas beliren karkl l ile k. * Yenilen bir ordunun, dzen ba yitirerek asker onurunun gerektirdibtn ba bozmas n i lar , hezimet. * Bu durumda bulunan. * Morali bozulmu , km lg , y n.

bozguna u ramak (veya vermek) * yenilip peri olmak, da an lmak, hezimete u ramak. bozguncu * Bozgunluk yaratan (kimse, g vb.). bozgunculuk * Bozguncuya yakr davran . bozgunluk * Bozgun. * Bozgun olan durumu. n bozk r * Kurak l otsu bitkilerden olu s ve an, cak l iklimlerde geni man alanlara yay a z do blge, step. lan, as al

bozkkedisi r * Genellikle bozk rlarda ya yaban kedi (Otocolobus manul). ayan bozkkoyunu r * Asya koyunu (Ovis vignei). bozktavu r u * Ba rtlak. bozk ma rla * Bozk mak i rla i veya durumu. bozk mak rla * Bozk r durumuna gelmek. bozkurt * Birok Trk destan yer alan kutsal hayvan. nda bozlak * Orta ve Gney Anadolu'nun birok blgelerinde bir trk ezgisi. * Bu ezgiyle sylenen, konusu ac trkler. kl * Bozlamak eylemi.

bozlama

bozlamak * (deve) Ba rmak. * k koparmak. l bozma * Bozmak i i. * Biimi ve kullan i l detirilmi .

bozmac * Eski eyleri albozarak para para satan kimse. p

bozmak

* Bir kendisinden beklenilen i eyi i yapamayacak duruma getirmek. * Bir yerin, bir dzenini kar rmak. eyin t * Dokunmak, zarar vermek. * Kt duruma getirmek. * Geersiz bir duruma getirmek. * Byk paray birimlere ay ufak rmak. * Bir kimseyi beklemedibir davrankar nda b i s rakarak veya szn yalana kararak kk d rmek. * Bozguna u ratmak, yenmek, ma etmek. lp * Alt paraya evirmek, bozdurmak. n * Ba veya bostanson rnn toplamak. n * K zarar vermek. zlna * Akl yitirecek derecede bir d olmak. n eye kn * Biimini ve kullan detirmek. ln i * B rakmak, da tmak.

bozrdek * Tatl sularda bulunan bir tr rdek. bozrak bozuk * Rengi boza alan. * Bozulmu olan. * (bir organ) Grevini yapamaz duruma gelmi . * K n, snt zg k l . * Maden, kk de para. erli * Ktmser, gergin, huzursuz, kark. * Trk halk mzi inde, ba lamadan biraz byk ve meydan saz kk dokuz telli bir saz. ndan bozuk almak * cank slm yz as , lmolmak. bozuk dzen * Dzensiz, dzeni bozuk olan. bozuk para * Ufak birimlere ayr lmpara, ufakl bozuk. k, bozuk para gibi harcamak * de d erini recek biimde bir kimseden yararlanmaya kalk mak. bozuka bozukluk * Biraz, bozuk, bozuk gibi. * Bozuk olma durumu. * Bir paran ufak birimlere ayr n lmdurumu, ufakl bozuk para. k, * Bozulmak i i.

bozuk

bozulma

bozulmak * Bozmak i konu olmak. ine * (yiyecek iin) Kokmak, yenilemeyecek duruma gelmek, ek imek. * ve de niteli yitirmek. yi erli ini * Bir k eye zmak, ierlemek. * Sa yitirip zay ln flamak. * Da lmak, bozguna u ramak.

bozulu * Bozulmak iveya biimi. i bozum * Bozulmak i utangal mahupluk. i, k,

bozum etmek * utand rmak, mahcup etmek. bozum havas * Utangal mahcupluk, yenilmi k, lik. bozum olmak * utanmak, utanacak duruma d mek, mahcup olmak. bozumca bozuntu * Kur renginde iri bir kertenkele. un * Bozulmu kalan blmleri, dknt. bir eyin * Kendinde bulunmas gereken nitelikleri ta mayan kimse veya ey. * k d a nl a me.

bozuntuya u ramak * k kap a nl a lmak. bozuntuya vermemek * bir kimsenin ho gitmeyen bir durumunda fark etmemi davranmak. a gibi bozu ma * Bozu i mak i. bozu mak * Aralar lmak. a bozu uk * Aralar lm bozulmu a , olan.

bozu ukluk * Bozuk durumda, karkl bozulma iinde. l bozyrk * st hafif benekli, bakk, kuyru kalve k zehirsiz ve zararsbir y (Eryx). u n sa, z lan bbrek biri. bbrek ta * Bbreklerde olu ta an . bbrek st bezi * Bbreklerin stnde bulunan, hormon niteli salg olan bez (II). inde s bbrek ya * Kasaplhayvanlar bbreklerinin evresinde olu ya k n an . bbreksi * Bbrek biiminde olan. bbr * Kandaki zararl maddeleri szen, idrar salan, omurgansa sol yan bulunan ift organlardan her n ve nda

* Memelilerden, s lkelerde ya cak ayan, derisi benekli, y c rt hayvan (Hyrax syriensis). * Bbrlenme, kibir. bbrlenme * Bbrlenmek i i. bbrlenmek * vnerek kabarmak, kurulmak. bbrlenmek * ok bbrlenmek. bbrt bce bcek * Eklem bacakl n, alt lar bacakl u kanatl vcutlar , g karolarak eklemlerden olu , o ve ba s, n mu hayvan sf ere. n, ha * Kelebek, kurt ve tldnda kalan kk hayvanc verilen ad. rt n klara * stakoza benzer, uzunlu 30-40 cm kadar olan, sar u renkli, k k , yenilen bir deniz hayvan sa skal . bcek bilimci * Bcek bilimi uzman , entomolojist. bcek bilimi * Bceklerin yapn ayn hastalyap niteliklerini inceleyen bilim dal s, ya ve k c , entomoloji. bcek karmak * ipek bceyeti i tirmek. bcek gibi * ufak tefek ve esmer (ocuk). bcek kabu u * Mor ile ye aras ve metal parlaklnda olan renk. il nda * Bu renkte olan. bcekba * Osmanlmparatorlu unda zab grevlisi. ta bcekil * Bcek yiyen, bcekle beslenen (hayvan veya bitki). * Bbrlenme. * Bc.

bcekiller * Omurgal hayvanlardan memeliler sf giren, bcek yiyen, karada ya hayvanlar tak . nna ayan m bcekhane * Bceklik. bcekkapan * rnek bitkisi drosera olan ve baz organlar bcek yakalamaya, sindirmeye elveri olan bitkilerin ortak li ad . bceklenme * Bceklenmek i i. bceklenmek * inde veya stnde bcek remek.

bcekler

* Vcutlar , g ve karolarak blgeye ayr duyargalar ba s n lan, birer, kanatlar er, ayaklar a iki yla z paralar ift olan eklem bacakl sf er lar n. bcekli bceklik * inde veya stnde bcek bulunan, bceklenmi . * bceyeti pek i tirilen yer, bcekhane.

bceksavar * Evdeki zararl bcekleri savldrmekte kullan ve il pskrten sprey. p lan bceksiz * inde bcek bulunmayan.

bcelenme * Bcelenmek i i veya durumu. bcelenmek * (tah Bceklenmek. l) bc * Kurt. * Bcek. * ocuklar korkutmak iin sylenen ve hayalet, hortlak vb. gibi hayal bir varl verilen ad. a bcl bcl * Gzlerini iki yana oynatarak (bakmak). b * Eklem bacakl lardan, soluk sar renkli, zehirli bir rmcek tr. b r * ve hayvan vcudunun kaburga ile kala aras nsan ndaki blm, bo r. b * Yan taraf.

b b re re * Ba rarak. b rme * B rmek i i.

b rmek * (kz, manda, deve) Ba rmak. * (insan) Anla bir biimde yksek sesle ba lmaz rmak. b rtlen * Glgillerden, bahe itlerinde, yol kenarlar kendili nda inden yeti dikenli ve ok yk bir al en ll , diken dutu (Rubus caesus). * Bu bitkinin nce k z olgunla kararan mayho rm iken nca yemi i. b rtlenlik * B rtlen al n ok oldu yer. larn u b rtme * B rtmek i i. b rtmek * B rtmek i yapt ini rmak. b rt

* B rme sesi. b r * B rmek i i veya biimi. bke * Kahraman, gl kimse. * Ulusal veya uluslar aras yar bir mada ilk dereceyi alan, birinci olan (kimse), ampiyon. * Bke olma durumu, ampiyonluk, ampiyona.

bkelik

bldrme * Bldrmek i i. bldrmek * Blmek iyaptlmak. i r blen * Bir blme i leminde blnen sayn ka e paraya ayr gsteren say n it ldn . blge * Srlar veya ekonomik birli toprak, iklim ve bitki zelliklerinin benzerli veya zerinde ya n idar e, ine ayan insanlarayn n soydan gelmi olmalar gre belirlenen toprak paras nt na , m ka. * Vcut yzeyinde srlar herhangi bir blm, nahiye. n belli blgeci * Belli bir blgenin karlar al (kimse). iin an blgecilik * Belli bir blgenin karlar al durumu. iin ma blgesel blme * Blge ile ilgili veya bir blgeye zg olan.

* Blmek i ay paralama, taksim. i, rma, * Salon, oda veya sofa gibi byk bir yerden ayr lmdaha kk yer. * Byk bir yeri, alan kk oda veya kmlara ay ince duvar veya tahta perde. s ran * Blmek i lemi, taksim. * Cins kavramlar tr, alt tr kavramlar ay i n na rmak i. * Gemilerin iinde, su bask, yang gibi durumlarda, ara kap kapan ar n veya hasar n n lar nca zan n yay n lmas nlemek iin kullan birbirlerinden ayr lan lmyerler. * Kal a gvdesinden odun veya tekne yapmak iin ayr tomruk. n a lan blme i areti * Blme i leminin yap ifade eden bl "/" i laca n areti. blme blmek * Ambalj iinde bulunan mallar birbirinden ay rmaya yarayan koruyucu para. * Bir btn iki veya daha ok paraya ay rmak, taksim etmek. * Birli bozulmas yol amak, paralamak. in na * Bir niceliiki veya daha ok e paraya ay i it rmak. * Blme ile ayr lmolan. * Blme i lemini gsteren i aretin "/" okunu taksim; "a/b" anlat , "a bl b" diye okunur. u, m

blmeli bl

* Bir bayakesrin gsterili pay ile payda aras konulan yatay izginin okunu "a/b" kesri "a bl inde na u; b" diye okunur. blc * Blme i yapan, blen. ini * Bir toplulu birliparalama, blme amac olan, fesat u, i nda , mnaf k. * Bir siyas partinin birli paralamay ini , bozmay ama edinen kimse.

blclk * Blcnn yapt iara bozuculuk. , blk * Bir btnden ayr lmolan para, km. s * Sa rgs. * Hizip. * Tak mlardan olu veya drd bir tabur olu an, turan ve br birliklerin temeli say birlik. lan * On kural gre yaz bir tam sayn, sa sola do er er ayr basamaklar her bir l na lan n dan ru lan ndan

tak . m

blk blk * Paralara ayr km km. lm s s , blk prk * Btnl sa lanamamdurumda, para para. blkba * Yenieri ordusunda st rtbeli bir grevli. blm * Bir btn olu turan paralarher biri, km. n s * Bir kurulu ynetim birimlerinden her biri, departman, seksiyon. un * Bir okul veya niversitenin herhangi bir bilim ve uzmanldal e sa k nda itim layan birimlerinden her biri, departman. * adevir. , * Blme i sonunda elde edilen say lemi . * Canl n blmlenmesinde filumlarbir araya gelmesiyle olu birlik. lar n an blmleme * Blmlemek i sflama, tasnif. i, n blmlemek * Birok aras birbirine e veya benzer olanlar ey nda, it kmelere ay rmak, sflamak, tasnif etmek. n blmlendirme * Blmlendirmek i sfland i, n rma. blmlendirmek * Bir blmlere ay eyi rmak, sfland n rmak. blmleni * Blmlenmek iveya biimi. i blmlenme * Blmlenmek iveya durumu. i blmlenmek * Blmlemek i konu olmak, sflanmak. ine n blmsel * Blnme ile ilgili, k sm. blnebilme

* Kalansblnr olma durumu. z blnen * Blme i lemine u lan say it blmlere ayr rat ; e lmas gereken miktar veya say . blng blnme * Fraksiyon. * Blnmek i i. * Hcrelerin, belli bir bykl var e blmlere ayr o e nca it l almas p . * Yar toplu olarak ko ta arken birbirinden ayr lma.

blnmek * Bir btn, belirli blmlere, paralara ayr lmak. blnmez * Paralanamaz, ayr lamaz. blnmezlik * Blnmez olma durumu. blnt * Blnm para. * Fraksiyon. blntler * Bir btnn ayr lmoldu blmler, taksimat. u bln * Blnmek iveya biimi. i bl bl me * Blmek iveya biimi. i * Bl i mek i.

bl mek * veya daha ok kimse aralar herhangi bir payla ki nda eyi mak, le mek, pay almak, taksim etmek. n bl trme * Bl trmek i i. bl trmek * Bl i yapt mek ini rmak. bl m blt * Eklem bacakl n vcudunu olu lar turan yan yana dizili paralarher biri, halka. n * Zigotun blnmesinden sonra embriyonda ortaya ve az ok birbirine benzeyen paralarher biri. kan n bltlenme * Dllenmi yumurtan blstulay turuncaya dek art arda blnmesi. n olu bltl bn * Bltlere, halkalara ayr lmolan. * Budala, saf. * Bl payla me, ma.

bn bn

* Budala ve safca bakarak.

bn bn bakmak * anlamayarak, safa, k kbakmak. a n a n bnce * Budala, saf (bir biimde).

bnle me * Bnle i mek i. bnle mek * Bn duruma gelmek, aptalla mak. bnlk brek * Bn olma durumu, budalal aptall sersemlik, safl k, k, k.

* A lmhamurun veya yufkanaras peynir, k n na, yma, spanak gibi konularak pi eyler irilen e itli biimlerde hamur i i. brek amak * brek yapmak iin hamurdan ince yufkalar haz rlamak. breki * Brek yapan veya satan kimse. brekilik * Brek yapma veya satma i i. breklik brk * Brek yapmaya elveri olan, brek iin ayr li lmolan. * Genellikle hayvan postundan yap bak. lan l

brkenek * Gevi getiren hayvanlar midelerinin ikinci blm. n * Ya murdan veya so uktan korunmak iin giyilen ucu sivri bo klh. luk, brtme * Brtmek i i. brtmek * Az pi irmek, ha lamak.

brttrme * Brttrme i i. brttrmek * Brtmek iyaptlmak. i r brt bcek * e bcekler. itli brtk brtlme * Ha lanarak veya ate biraz k larak pi olan ( te zart mi ey). * Brtlmek i i.

brtlmek * Brtmek i konu olmak. ine brlce * Fasulyeye benzer bir bitki ve bunun gbekoyu benekli tohumu (Vigna sinensis). i * Bu bitkinin sebze olarak yararlan ye rn. lan il * Bsmek i i. * Bir madde birdenbire gaz durumuna gelerek patlamak, infilk etmek.

bsme bsmek byle

* Bunun gibi, buna benzer. * Bu yolda, bu biimde. * Bu derece. * inde "ne", "nas gibi sorular bulunan cmlelerin sonuna geldi l" inde, o cmlede anlat ho lan eyin kar lanmadn ona anlat veya a ldn r. byle ba byle t a, ra * ki yara i ilere an lemler uygulan r. byle byle * Bylelikle. byle gelmi byle gider * her zaman byle olmu , gene de byle olacak. bylece * Tam byle, bu biimde. * Sonunda, bylelikle. bylecene * Bylece, bylelikle. bylelikle * Bu yolda yryerek, sonunda. bylemesine * Bu biimde, bu yolda. bylesi bylesine * A bir biimde. r Br brahma Brahman * Brom elementinin k saltmas . * yap bacaklar ri l , tyl, paal tavuk . bir rk * Hint kastlar ilk kast. nda * Bu kasttan olan kimse. * Bunun gibisi, bu biimde olan .

Brahmanizm * Brahmanl k.

Brahmanl k * Kalm yoluyla geen bir kast blnmesine dayal t toplumsal bir kurulu ieren Hint dini, Brahmanizm. u braket * Diki kitaplar s na makine ile bez geirme. ten kan n rt

brakisefal * Kafatasn n alt eksenine gre k olan (kimse), k kafal n sa sa . branda * Gemilerde tayfa ve erlerin yatt dikdrtgen biiminde, astarlanmbezden yap halatlarla bir yere lan, tutturulan asyatak. l branda bezi * Keten ve pamuk ipli inden sve sa dokunmu k lam bez. bran bravo bre * "Ey, hey" anlam kullan nda l r. * "Be" yerine kullan l r. * "Vay" gibi ma anlat a r. * Tekrarlanan iki emir kipi aras getirilerek i sreklili anlat na in ini r. * k k, co anlat a nl ku r. Brehmen bre * Bkz. Brahman. * Do imento ile lvl al , kavk kabuklu, kemikli knt n kayna yla olu ktle. l , r lar mas mu * Bir tr yapay mermer. * Baklagillerden baz alark z a n rm boya lan odunu. kar * st kapal k olarak kullan tek atl , kn zak lan , yayl araba. hafif * Drt kiaras oynanan bir iskambil oyunu. i nda brifing brik brik * Bir konuda zet olarak verilen bilgi veya a klama. * direkli, seren yelkenli, birka top ta gemi. ki yan * (bilim iin) Dal, kol. * Aferin, ya a!.

brezil br ka bri

* nde ok yksek bir oturma yeri, arkada da boylamas yerle na tirilmi oturacak yerleri bulunan drt tekerlekli, yayl arabas at . briket * Linyit ve kmr tozundan bas elde edilen yak nla t. * Linyit, kmr tozu ve katran tortusundan bas elde edilen, tu biimli yap nla la malzemesi. * Briket yapan veya satan kimse.

briketi

briketilik * Briketinin i i veya mesle i. briketleme * Briketlemek i i. briketlemek * Briket hline getirmek. briyantin * Sa parlatmak ve yat iin kullan gzel kokulu bir madde. rmak lan

briyantinli * Briyantinle sslenmi , briyantin srnm . brizbiz brokar * S veya gm lemeli bir tr ipekli kuma rma i . brokkoli brom * Kk, yeyumrular hlinde olan, ha il lanarak yemehaz i rlanan bir tr sebze. * Pencerelerin erevesine, ieriden tutturulan ince perde.

* Atom numaras atom a 79,909 olan, deniz sular az, baz 35, rl nda gllerde ok miktarda bulunan, yo unlu 2,97 olan k z u rm renkli, pis kokulu, zehirli s bir element. K v saltmas Br. bromhidrik * Bromun hidrojenle birle mesinden olu an. bromhidrik asit * Bromun hidrojenle birle mesinden olu HBr aside verilen ad. an bromr * Bromhidrik asidin tuzu veya eteri. bromrl * Yapnda bromr bulunan. s bron * Soluk borusunun akci erlere giden iki kolundan her biri ve bunlardallar n .

bron uk * Bron n u dallar her biri. lar ndan bron it * Bron bron ve uklar iltihaplanmas n . bronz * Tun.

bronz gibi * tunca benzeyen, tun renginde olan. bronzla ma * Bronzla i mak i. bronzla mak * Bronz rengini almak. bro

* Kad n tak klar i nlar nd ss nesi. bro r * Sayfa say az, kk kitap, risale. s brovning brve * 7.65 mm lik otomatik tabanca. * Diploma, ahadetname.

Bruxelles lhanas * Bkz. Brksel lhanas . Brksel lhanas * Ceviz bykl nde bir lhana tr, Frenk lhanas (Brassica oleracea gemmifera). brlr brt * S yakkolayca yanabilecek taneciklere ay pskrten ara, yakma. v t rarak * Kesintisi yap lmam kesintisiz (para). , * Kab daras kar ile lmadan tart (a k). lan rl

bu

* Yerde, zamanda veya sz zincirinde en yakolan n gsterir. * En yak bulunan bir varl veya biraz nce an bir i yolu ile belirtmek iin kullan (ekim nda lan eyi aret l r s nda bunu, buna, bunda, bundan, biimlerine girer. okluk biimi bunlar). ras bu (veya kadar u) * bir say sonra gelerek o say artmiktar dan dan k bildirir. bu abdestle daha ok namaz k r l n * bir tutum veya davrann etkisinin srekli olaca anlat n r. bu arada * Bu sre iinde. * Birlikte, beraber.

bu cmleden * bunlar aras bunlar gibi. nda, bu gidi le * bu biimde, bu tarzda. bu gzle * bu anlay la.

bu gnlerde * iinde bulundu umuz zamanda, bu birka gn iinde. bu haysiyetle * bu bak mdan. bu kabil * bu gibi, bu trl. bu kabilden * gibi, e idinden. bu kadar * bu denli.

bu kadar kusur kad z da bulunur knda * zerinde durulmaya de meyecek kadar kk bir kusurdur. bu meyanda * Bkz. bu arada. bu meyanda * Bu arada. bu ne perhiz bu ne lhana tur usu! * szleri ve davran birbirini tutmuyor, eli lar iyor. bu sefer * Bu defa, bu kez.

bu s a kar m ca dayan r? * a harcamalarla eldeki imknlar tkenece anlat r n ini r. bu trl * byle, bu biimde.

bu yzden * bundan dolay , bunun iin. buat * Elektrik ak devrelerinde birle m tirme yapmak veya ak bir veya daha fazla kollara ay iin m rmak kullan ara, kutu. lan bubi bucak * Kk bir dokunma ile patlayan, kamufle edilmi bombadan olu bubi tuzateriminde geer. an * Kenar, k yer. e, * lelerin, bir mdrle ynetilen blmlerinden her biri, nahiye.

bucak bucak * Her yerde, her yanda, her tarafta. bucak bucak aramak * her yerde aramak. bucak bucak kamak * bir olay, bir durum veya bir kimseyle kar mamaya al la mak. buuk buuklu budak * (say le ve tirme s ndan sonra gelir, tek ba kullan fatlar na lmaz) ... ve yar m. * Kesirli. * A n dal olacak srgn. ac * Dal. * Dal gvde iindeki ba yeri olan ve tahtalarda grlen yuvarlak koyuca renkte sert blm. n lang

budak deli i * Tahtalardaki budak yerinin lmas sonra a bo kar ndan lan luk. budak z * Taze srgn.

budaklanma * Budaklanmak i i. budaklanmak * Budak srmek, dallanmak. budakl * Budaolan. budala * Zekca geri. * Bir a lde d eye r kn. * Zekca geri olan kimse.

budala budala * budala gibi, budalaca. budalaca * Budalaya yakr (biimde).

budalacas na budalala ma * Budalala i mak i. budalala mak * Budala duruma gelmek, budala gibi davranmak. budalal k * Budala olma durumu. * Budalaca yap i lan . budalaletmek k * ak zca davranmak. ls budama budamak * Daha ok rn almak veya dzgn bir biim vermek amac a asma gibi bitkilerin dallar kesmek, yla a, n dallar k n saltmak. * Yeni filiz srmesi iin bir bitkinin dallar kesmek. n * (gre Rakibinin ayaklar bir ayak oyunu veya vuru ile yerden kesmek. te) n u * Bir eksiltmek, azaltmak. eyi budan * Budanmak i i veya biimi. budanma * Budanmak i i. * Budamak i i.

budanmak * Budamak i konu olmak. ine budatma * Budatmak i i. budatmak * Budamak i yapt ini rmak. Buddhist * Buddhizm dininden olan kimse.

Buddhizm * Tabiatst ki mi tanr ncesi yerine, salt varl koyarak onun insanda arzu biiminde ile bir d belirdi bundan da rab do unu, raptan kurtulmak iin var olmaktan vazgemek gerekti ileri sren, ini, st n du st ini Hindistan ve in'de yayg olan, Buddha'n ileri srd mistik dnya gr ve din. n n Budist * Bkz. Buddhist. budun kavim. * Aralar tre, dil ve kltr ortakl bulunan, boy ve soy bak ndan da birbirine ba insan toplulu nda m l u, * Ulus, millet.

budun betimci * Etnograf. budun betimi * Etnografya, kavmiyat. budun bilimci * Budun bilimi uzman , etnolog. budun bilimi * Etnoloji, rkiyat. budun bilimsel * Etnolojik. budunsal bugn * Kavm, etnik. * inde bulundu umuz gn. * inde bulundu umuz azaman. , * inde bulundu umuz gnde.

bugn bana ise yar sana n * bugn birinin ba gelen kt bir durumun, daha sonra ba nda ba gelebilece hat na kasn na ini rlatmak iin sylenir. bugn yar n * ok yak nerede ise. nda, bugnden tezi yok * hemen imdi, derhal. bugnden yar na * az zaman sonra. * bugn ya ayanlardan gelecek ku aklara. bugne bugn * "unutma ki", " iyi bil ki" anlam kullan unu nda l r. * bugne de in. bugnk * Bugne zg, bugn olan, bugn yap lan.

bugnk gnde * imdi, iinde bulundu umuz zamanda, imdiki artlarda. bugnk tavuk yar kazdan iyidir nki

* sa lanmbir kazancumulan daha byk bir kazanca feda edilmemesini n tler. bugnlk * Bugn iin. bugnlk yar k nl * ok yak olmas nda beklenen iin sylenir. eyler bu day * Bu daygillerin rnek bitkisi (Triticum). * Bu bitkinin ba aktan ayr lmtanesi.

bu ba verince orak pahaya day ak kar * ihtiya duyulan de kazan ey er r. bu benizli day * Aesmer. k bu biti day * Yar kanatl m lardan, vcudu ye basiyah, ekinlere zararl bcek, ekin biti (Sitophilus granarius). il, bir bu gvesi day * Tah zarar veren kk bir kelebek (Tinea granella). la bu pas day * Pas mantar gillerden asalak bir mantar (Puccinia graminisi). * Bu mantar bu ve benzeri bitkilerin yapraklar olu n day nda turdu hastal u k. bu rengi day * (ten iin) Aesmer. k bu srmesi day * Bu ba ndan olu ilkel mantar (Tilletia tritici). day aklar an * Bu mantar yol at hastal n k. bu unu day * Yabanc maddelerinden temizlenmi tavlanmbu ve daylar tekni uygun olarak n ine tlmesiyle elde edilen bir rn. bu dayc l * Bataklyerlerde, patates, pancar tarlalar ya gc bir ku k nda ayan (Luscinia svecica cyanecula). bu daygiller * Bir eneklilerden, rnebu yulaf, arpa, pirin, avdar, mr, ayrve ay i day, s k r otlar , kam bambu olan, , iekleri ba durumunda byk bir bitki familyas ak . bu days * Bu and day ran. bu days meyve * ok ince olan kabu zar ayr u, ndan lmayacak derecede kayna molan tohum izlenimi veren bir kuru meyve. bu days tane * Bkz. bu days meyve. bu days tohum * Bkz. bu days meyve. bu ra * Erkek deve, iki hrgl deve.

bu u

* Is etkisiyle gaz durumuna geen s. v * So bir cisim zerinde ince bir tabaka durumunda yo ms. uk unla v * Hastaldolayyla mikroplu say e n s bu ile temizlendiyer, tephirhane. k s lan yan cak u i

bu evi u

bu kebab u * Et, arpacso , domates, sar k an msak, kekik ve baharat kullan hi su konmadan haz larak rlanan bir et yeme i. bu bu ul ul * Bu u kararak. bu ulama * Bu ulamak i i. * Bu pi (yemek). uda mi bu ulamak * Bu udan geirmek, bu tutmak. uya * Baz yemekleri bu ile pi u irmek. bu uland rma * Bu uland rmak i i. bu uland rmak * Bu ulanmas yol amak. na bu ulan * Bu ulanmak i i veya biimi. bu ulanma * Bu ulanmak i i. bu ulanmak * zerinde bu olu bu ile kaplanmak. u mak, u bu ma ula * Bu mak i buharla ula i, ma. bu mak ula * Bu durumuna gelmek, buharla u mak. bu tc ular * Suyu bu durumuna getirmek iin kullan (ara). u lan bu ulu * zerinde bu bulunan, bu u ulanm . * Szgn, dalg bak olan (gz). n l bu bu ulu ulu * Nemli, dolu dolu, ya. l bu ur * Bu ra.

bu stnde usu * s s s azalmamdurumda. cak cak, cakl buhar * Is etkisiyle slarve baz lar dn v n kat n tkleri gaz durumu.

buhar kazan * Buhar elde etmekte kullan kazan. lan buhar kurutucusu * Buhar ierisindeki su damlac n ran ve kuru buhar elde edilmesini sa klar ay layan ara. buhar makinesi * Buhar bas yla i nc leyen makine. buhar olmak * yok olmak, kaybolmak. buhar valf * Buharl nma sisteminde, kalorifer dairelerinde buhar akn s kesmeye ve dengelemeye yarayan alet. buharla ma * Buharla i bu ma, tebahhur. mak i, ula buharla noktas ma * Bir snkaynat sonucunda buhar durumuna geme derecesi. vn lma buharla mak * Buhar durumuna dn mek, bu mak, tebahhur etmek. ula * Dalg mak, hayaller iinde kalmak. nla buharlar tc * Buharla i ma lemini gerekle alet. tiren buharlarma t * Buharlarmak i t i. buharlarmak t * Bir sy v kaynatarak buhar durumuna getirmek. * Bir sy damlac durumunda dam v ince klar tmak. buharlay c * Buhar hline getiren (makine vb.). buharl * Buhar olan. * Buhar gc ile al an. buharl gemi * Buhar gcyle al gemi. an buharl tma s * Buharta dan yararlanarak yap tma. n d s lan s buharl makine * Buharla al makine. an buharl tren * Buhar gcyle al tren. an buharl t * buharla kuru ama tlemeye hazduruma getiren t. kard rlar r buhran * Bunal bunluk, kriz. m,

buhran geirmek * bunal geirmek. m

buhrana tutulmak * buhran geirmek. buhranl * Bunal . ml buhur * Din trenlerde yak kokulu a vb. maddeler, tts. lan a

buhurdan * Buhurluk. buhurdanl k * Buhur yapmak iin kullan ara. lan buhurluk * inde tts iin kullan maddeler yak kap. lan lan

buhurumeryem * Tav ankula siklmen. , buji * Patlamal motorlarda gaz tutu turmaya yarayan elektrikli ara. buka * A cezal n ayaklar tak ucuna pranga ba r lar na l p lanan demir halka. * Kamamas hayvanlar aya tak zincir, demir kstek. iin n na lan

bukavurmak * bukatakmak. buka lama * Buka lamak i i. buka lamak * (hayvan iin) Aya bukatakmak. a buka l * Aya bukabulunan. nda * Bilekleri beyaz olan (hayvan). buka k l * Hayvanlaraya bukatak yer, bilek. n na lacak bukalemun * Bukalemungillerden, 20-30 cm boyunda, renk detirmesiyle nl srngen tr, kaya keleri (Chamaeleo i chamaeleon). * na gre davrann kar , gr de tiren kimse. n i bukalemun gibi renkten renge girmek * srekli d detirmek. nce i bukalemungiller * Srngenler sfn renklerini bulunduklar nn yerin rengine uyduran, hareketleri yava , bukalemun trlerini iine alan bir familyas . bukanak buke * Ayak. * Gzel koku, rayiha.

buket bukle

* iek demeti. * Kk lle durumunda, k ml vr sa.

bukle bukle * K m k m, bukleli (sa). vr vr bukleli * K mlar (sa). vr olan buklesiz buklet * K mlar vr olmayan (sa). * Bklm iplik. * Bu iplikten dokunmu (giyecek). * Saralarkulland yn k nt. n rp s * Yalniki geni z yz testere ile dzeltilmi tahta. * Yenge, amca veya day s kar. bula bula bunu (onu, bir bir kimseyi) bulmak eyi, * var olanlar en de n ersizini semek. * kt bir raslant anlatmak iin kullan y l r. bulada bulak bulama * Byk pili. * Kaynak, p nar. * Bulamak i i. * Genellikle zm nkaynat ile yap koyu pekmez. n ras lmas lan * Sulu, ck hamur. v * Bu koyulukta yap e hamur yemekleri. lan itli * Kark, oradan buradan toplanm .

bukran bul bula

bulama

bulamak

* Bir nesnenin her yan bir de n eye direrek stn onunla kaplamak, bir nesneyi ba bir maddeye ka bat rmak. * Kirletmek. bulandc r * Bulant veren. * Tiksindirici, nefret uyand ran. bulandlmak r * Buland i lmak. rmak i yap buland rmak * Bulanmas yol amak, bulanmas sa na n lamak.

* veya daha ok birbirlerinden fark edilmeyecek biimde kar rmak. ki eyi t bulan k * Bulanmolan, duru olmayan. * Bulutlu, kapal . * Aseik grnmeyen, net olmayan. k * (bak iin, Donuk, anlams fersiz. ) z; * Nitelitam anla i lmayan. bulan ka * Biraz bulanolan, ok duru olmayan. k bulan ma kla * Bulan mak iveya durumu. kla i bulan mak kla * Bulanolmak. k bulan t klarmak * Bulanduruma getirmek. k bulan k kl * Bulanolma durumu. k bulan bulanma * Bulanmak iveya biimi. i * Bulanmak i i.

bulanmak * Bulamak i konu olmak, her yan kaplanmak. ine bir eyle * Durulu yitirmek. unu * Parlakln a yitirmek. ve kln * (i, mide ii) Bulantolmak. s * Kar mak. bulant * Midede duyulan ve insana kusacak gibi bir duygu veren durum.

bulant vermek * (iini, midesini) buland rmak. bula c * Birinden ba na geen, bula sri. kas an, bula hastal c k * Mikrop yolu ile yay hastal lan k. bula k * Yiyecek veya iecekte kullan y lan kanmammutfak e veya kap kacak. yas * Bula molan. * Yap sulu. kan, * etki, kal . z, nt

bula adam k * Yolsuz, uygunsuz i yapan, sata al olan kimse. ler ma kanl bula bezi k * Bula y klar kamak iin kullan bez. lan bula deniz k

* Maytehlikesi olan deniz. n bula deterjan k * Bula tozu. k bula eldiveni k * Bula y karken kullan plstikten yap geirimsiz eldiven. k lan lm bula gemi k * Tayfalar veya iindeki yolcular aras bula hastalbulunan gemi. nda nda c k bula i k * Yolsuz, uygunsuz, kirli i . bula makinesi k * Bula y kamaya yarayan alet. k bula makinesi tuzu k * Bula makinelerinde suyun iinde veya y k kananlar zerinde kire kal lar yok eden kimyasal n nt n bile im. bula suyu k * Bula y karken kullan su. k lan bula suyu gibi k * (sulu yiyecek ve iecekler iin) kt haz rlanm tad olmayan. , tuzu bula tozu k * Bula y klar karken kullan temizleme ve ar zellibulunan toz. lan, tma i bula k * i kirli kaplar kamak olan kimse. y bula l k k * Bula ni n i. k bula khane * K okul, otel gibi yerlerde bula y la, kamaya ayr zel blm. k lan bula k kl * Bula olma durumu. k bula lma * Bula iveya durumu. lmak i bula lmak * Bula i konu olmak. mak ine bula kan * Bulayerden kolay temizlenemeyen, yap t kan. * Sata kavga etme al olan. ma, kanl

bula k kanl * Bula olma durumu. kan bula ma * Bula i mak i.

bula mak * Bir nesne, zerine srlen bir yznden kirlenmek. ey * stenilmeyen bir madde bir srlmek. eye * (hastal Gemek, sirayet etmek. k)

* atmak, sata tedirgin etmek. mak, * stemeden veya rastlant sonucu bir i kar e mak. bular tlma * Bular i tlmak i veya durumu. bular tlmak * Bularmak i konu olmak. t ine bularma t * Bularmak iveya durumu. t i bularmak t * Bula na yol amak. mas bulatmak buldok * Kpekgillerden, burnu bas alt enesi sttekinden uzun, iri ve gl bir kpek tr (Canis familiaris k, molosus hibernicus). buldozer * nndeki geni akla toprasrengebeleri kald tekerlekli veya t ll yol makinesi. b yp ran, rt bir bulduka bunar (veya bulmu bunuyor) da * buldu yetinmiyor da daha o istiyor. uyla unu buldumcuk * Sonradan grme. buldumcuk olmak * bir sonradan ula eye nca marmak. buldurma * Buldurmak i i. buldurmak * Bulmak i yapt ini rmak. buldurtma * Buldurtmak i i. buldurtmak * Bulmas veya buldurmas sa n n lamak. Bulgar * Slvlargney kolundan olan bir halk veya bu halksoyundan olan kimse. n n * Bulgaristan'a zg olan, Bulgaristanla ilgili olan. Bulgarca * Bulgar dili. bulgari * Drt telli ba lama. * Bularmak. t

Bulgaristanl * Bulgaristan halk olan ( kimse). ndan bulgu * Var oldu hlde bilinmeyeni bulup ortaya u karma i bu i sonunda elde edilen i ve in ey. * Ararma verilerinin zmlenmesinden lan bilimsel sonu, netice. t kar

* Vcuttaki i levsel bir bozuklu hastaln belirlenmesine yarayan olgu veya olay, araz, semptom. un, bulgulama * Bulgulamak i i. * Yeni olaylar bilgileri bulma yntemi ve ve retisi. bulgulamak * Yeni olaylar bilgileri bulmak. ve bulgur * Kaynat kurutulduktan ve kabu ld sonra klan bu l p u kar ktan r day. * Sert ve ufak taneler durumunda ya kar, ebe bulguru. an

bulgur bulgur * Bulgur tanesi gibi. bulgur orbas * Domates, bulgur, taze biber, so tereyave sala kullan haz an, larak rlanan bir orba tr. bulgurcu * Bulgur yapan ve satan kimse.

bulgurcuk * Gne yzeyinde teleskopla seilebilen kk, dairesel grn parac l klardan her biri. bulgurculuk * Bulgurcunun iveya mesle i i. bulgurlama * Bulgurlamak i i. bulgurlamak * Bulgur tanaleri gibi kk paralara ay rmak. bulgurlanma * Bulgur taneleri gibi kk paralara ayr lma. * Gne yzeyinde bulgurcuk denilen taneciklerin kayna olay mas . bulgurlu kfte * bulgurla yo nce rulmu kfte. bulgurlu pilv * Bulgurla pi irilen pilv. bulgurluk * Bulgur yapmaya elveri li. Bulgurlu'ya gelin mi gidecek? * gereyokken ivedi ve srekli olarak diki i u anlara yollu sylenir. i , nakgibi lerle ra aka bulgusal * Bulguyla ilgili, bulguya ait. bulgusal yntem * retilmek istenen eyi, rencilerin kendilerinin bulmas sa n layan retim yntemi. bullak bulma * Bkz. allak bullak. * Bulmak i i.

bulmaca bulmak

* e biimlerde dzenlenen ve d itli ndrerek, aratarak buldurmay ama edinen oyun. * Arayarak veya aramadan, bir bir kimse ile kar mak; bir elde etmek. eyle, la eyi * Kaybedilen bir yeniden ele geirmek. eyi * Varl bilinmeyen bir ortaya eyi karmak, ke fetmek. * kez yeni bir yaratmak, icat etmek. lk ey * stenilen kavu eye mak, nail olmak. * Bir yer, bir noktaya eri ula mek, mak. * Herhangi bir gr bir yarg varmak. e, ya * Semek, uygun saymak. * Sa lamak, temin etmek. * (kabahat, su, kusur iin) Yklemek. * Eri mek. * Cezaya u ramak. * Hat rlamak. * Bir bulan, bir bulu eyi yapan kimse, k if. * Gazlar , may , radyoaktif mineralleri, manyetik dalgalar nlar bulmaya yarayan ara, detektr.

bulucu

bul * Erin olma, bali olma, erinlik. bul a * Ergenlik a . bul ermek a * erinle mek. bulundurma * Bulundurmak i i. bulundurmak * Var olmas, haz n r bulunmas sa n lamak. * Eksik etmemek. bulunma * Bulunmak i i. bulunmak * Bulmak i konu olmak. ine * Herhangi bir durumda olmak. * (bir yerde) Olmak. * Bulunmaz, e benzersiz, g bulunan. siz, bulunmaz Hint kuma * ok az bulundu ve ok de oldu san u erli u lan ey. buluntu * Kaz ararmalarla ortaya lmolan, bazen de rast gelinerek bulunan eski a veya t kar lardan kalma e ya. * Sokakta bulunup al ocuk. nan bulup bulu turmak * aba gstererek sa lamak, yaratmak. bulu * Bulmak iveya biimi. i * defa yeni bir yaratma, icat. lk ey * Bilinen bilgilerden yararlanarak daha nce bilinmeyen yeni bir bulguya ula veya yntem geli ma tirme, icat. * Konu, duygu, d ve hayalde ba nce kalarn etkisinden s larak, bunlari inde yeni bir yol tutma. n yr n leni

bulu hakk * Bir bulu veya o bulu uygulama alan kullanma hakkn bir kimseye ait oldu gsteren belgeye un u nda n unu kar k kazan hak. l lan bulu ma * Bulu i mak i.

bulu yeri ma * Bulu ulacak yer. bulu mak * Bir araya gelmek; kar mak. la * nceden belirlenmi yer ve zamanda bir araya gelmek. bir * Kavu mak. bulu turma * Bulu turmak i i. bulu turmak * Bir araya gelmelerini sa lamak, bir araya getirmek. bulu ulma * Bulu ulmak i i. bulu ulmak * Bulu i lmak. mak i yap bulut * Atmosferdeki su damlac ve buz taneciklerinin grlebilir yo klar unluk kazanmas olu biimleri, yla an, ykseklikleri ve yol at hava olaylar birbirinden ayr ynlar. klar yla lan * Herhangi bir eyden olu yo yn. an un * Keder, endi e. bulut gibi * ok sarho . bulutuk * Kk bulut.

bulutlanma * Bulutlanmak i i. bulutlanmak * Bulutlarla kaplanmak. * Kederlenmek, hznlenmek. bulutlu * Bulutlarla kaplanm bulutlanm , . * zerinde bulut varmgibi bulangrnen. k * (bellek iin) Kark, net olmayan. * Uzayda ekseni evresinde yava dnen, k n gaz ve tozlardan olu gk varl, neblz. a zg mu * Bulutu bulunmayan, a berrak. k,

bulutsu bulutsuz

buluttan nem kapmak * en kk bir eyden al nmak, ok al olmak. ngan bulvar

* iinde a , geni ehir al cadde. bumbar * Bykba kkba ve hayvanlar kal ba n n . rsa * Bu ba a ci k pirin veya bulgur doldurularak yap yemek. rsa er, yma, lan * So un girmesini nlemek iin kap pencere aral na tak ii pamuk dolu, uzun bez k u ve klar lan, l f. bumburu uk * ok, iyice buru olan. mu bumbuz * ok so uk. bumerang * K k bir sopaya benzeyen ve f ldnda geri dnen, a vr rlat atan yap bir av arac lma . bumlama * Bumlamak i i.

bumlamak * Lstik t rnaklarn janta iyi oturmamas dolay n i lstik zerine basmas n ndan jant sonucu lstik patlamak. bun * Snt k . buna * Bu zamirinin ynelme eki almdurumu.

buna de (idi) buna de di medi (idi) diyerek * birok aras ey ndan, iyilerini semeye ba nce be lam ken enmeyip b klar da sonradan, yeniden rakt n seip alarak. bunak bunaka * Bunamolan (kimse), ateh getirmi olan (kimse), matuh. * Buna benzer, biraz bunak. a * Buna yakr (bir biimde), bunak gibi. a * Bunak olma durumu.

bunakl k bunal m

* Do bir srete birdenbire olu aykl bunluk, buhran, kriz. al an r k, * Tehlikeli sonu do urabilecek gerginlik, buhran. * Bir hastal iyile veya lmle sonulanan, birdenbire olan fizyolojik deiklik, kriz. kta me i * o unlu ili sat alma gcnn durmas erlerinin d a kin n , satde mesi, al gcnn azalmas ma gibi sebeplerle ortaya iktisad durum, kriz. kan * Ruh ynden sonucu tehlikeli olabilecek durum. bunal geirmek m * herhangi sebeple olu bunal ya an m amak. bunal d ma mek * ruh bak mdan gerginlik veya snt k iine girmek. bunal ml * Gerginlik, snt k veren, gerginliolan. i bunal * Bunalmak iveya biimi. i

bunalma

* Bunalmak i i.

bunalmak * Soluk almas gle mek. * ok slmak, ok tedirgin olmak. k bunalt * Snt snt. k , i k s

bunalt c * Bo sc k veren. ucu, k, snt bunalt lma * Bunalt i lmak i veya durumu. bunalt lmak * Bunalmas yol a na lmak. bunaltma * Bunaltmak i i.

bunaltmak * Bunalmas yol amak. na bunama * Frengi, alkolizm gibi dsebeplerden veya yal damar t l k, kanmas i sebeplerden ileri gelen, zihn gibi ba nkopmas n nt , ateh. bunamak * Frengi, alkolizm gibi dsebeplerden veya yal damar t l k, kanmas i sebeplerle zihn ba kopmak, gibi nt ateh getirmek. bunay bunca * Bunamak i i veya biimi. * Epey, ok. * Bu kadar, bu denli.

bunca z * Bunun gibi. bunda * Bu zamirinin kalma durumu.

bunda bir i var * olaybir i yz, durumun gizli bir yn var. n bundan * Bu zamirinin eki almdurumu. kma

bundan byle * bundan sonra. bundan iyisi can sa l * bu en iyisidir, daha iyisi olamaz. bungalov * Hindistan'da tek katl , genellikle tahtadan yap veranda ile evrili ev. lm , * Genellikle tahtadan yap katl lm tek , ev.

bungun

* Snt k l .

bungunlarmak t * Bungun hle getirmek. bunlar * Bu zamirinin o eki almdurumu. ul bunlu bunluk bunmak bunu * Bu zamirinin belirtme eki almdurumu. bunun * Bu zamirinin tamlayan durumu. * Snt k l . * Bunal snt m, k . * Be enmemek, az msamak, kmsemek.

bunun buras * dikkati ekmek iin "burasanlam kullan " nda l r. bununla birlikte * Buna ek olarak. * Bunun byle oldu bakmayarak. una bura * (bu ve ara kelimelerinden) Bu yer. * Kalma ve durumlar orta hecenin d ve burda, burdan biimlerinin kullan da grlr. kma nda t ld * ok yakve belirli bir yeri gsterir. n * Bu yerde. buradan * Buradan.

burac kta burada

buraday diye ba m rmak * gze arpacak bir yerde bulunmak. bura an buralar * bu yerler. bural * Bu memleketli, bu yerin halk ndan. * Gl esen rzgr.

buram buram * (duman, koku gibi havada yay iin) Pek ok. lan eyler buras * Bu yer, bura.

burcu

* Gzel koku, r. t

burcu burcu * (koku iin) Gzel gzel, pek gzel. burcumak * Gzel koku yaymak. bur * Kale duvarlar daha yksek, yuvarlak, drt kveya ok k kale nt. ndan e eli k s * Zodyak zerinde yer alan on iki tak y za verilen ortak ad. m ld * kse otu. * Baklagillerden, taneleri hayvan yemi olarak kullan yk bir yem bitkisi (Vicia ervilia). lan ll * Bu bitkinin mercime benzeyen tanesi. e

bur burak

burlar ku a * Gk kresinde tutulma emberinin getive zerinde on iki burun (Ko, Bo i a, kizler, Yenge, Aslan, Ba Terazi, Akrep, Yay, O Kova, Bal e aral ak, lak, k) it klarla da ld ku \343 Zodyak. ak. t burdurma * Burdurmak i i. burdurmak * Burmak i yapt ini rmak. burgac k * Bkz. kargacburgac k k. burga burgata burgu * Anafor, girdap. * Tel ve bitkisel halatlarpus (2.54 cm) olarak evresini belirten birim. n * Tahtada belirli delik amaya yarayan delgiye taksarma, yivli, keskin, elik alet. l * T ekmeye yarayan, ucu sivri ve helis biiminde demir alet, tirbu pa on. * Yerin orta ve derin katmanlar inebilmeyi sa na layan delici alet. * Telli sazlarda, telleri germeye yarayan mandal.

burgu makarna * Burgu biiminde dklm fnlanmmakarna. ve r burgulama * Burgulamak i i. burgulamak * Burgu ile delmek, delik amak. burgulanma * Burgulanmak i i. burgulanmak * Burgulamak i konu olmak, burgu ile delinmek. ine burgulu * Burgusu olan.

* Burgulanmolan. burgusuz * Burgusu olmayan. * Burgulanmamolan. burhan * Kan t. * Belgit. burjuva * ehirlerde ya ayan, zel imtiyazlardan yararlanan ehirli. * Orta sftan olan kimse, kent soylu. n burjuva edebiyat * Orta sf halk kesimine hitap eden edebiyat. n burjuvaca * Burjuva gibi, burjuvaya yak biimde. an burjuval k * Burjuva olma durumu. burjuvazi burkma * Burkmak i i. burkmak * Burarak evirmek. * Burkulmak. * Ac vermek, zmek. * Burkma i yapan. ini * zc. burkulma * Burkulmak i i. burkulmak * Burkmak i konu olmak. ine * Vcuttaki organlardan biri birdenbire kendi eklemi zerinde dnmek. * znt duymak. burlesk * Sanat alan ve zellikle edebiyatta rastlanan, komikli dayanan bir tr. nda e burma * Burmak i i. * Sarburma tatlnbir ad sn . * Burularak yap lmbilezik. * Burulmu , burularak yap k lm lm vr , . * Had etme, i etme. m di * Musluk. * E rilmek iin bklm yn. * Ya burularak kurutulan ot. iken * Kuru incir. * Bir iki ucundan tutup ekseni evresinde evirerek bkmek. eyi * Burjuva sf n, kent soyluluk.

burkucu

burmak

* Had etmek, i etmek. m di * A kekre tat vermek. za * (mide, ba Sanc rsak) mak. * zmek, snt k vermek. burnaz * ve uzun burunlu. ri

burnu bile kanamamak * tehlikeli bir durumdan yara bere almadan kurtulmak. burnu byk * kibirli. burnu bymek * kibirlenmek, byklenmek. burnu havada * kendini ok be enmi (olmak). burnu havada (veya kaf da (olmak) nda) * ok kibirli (olmak). burnu klmak r * byklenemez duruma gelmek. burnu srtlmek (veya burnu srtmek) * snt k ektikten sonra daha nce be enmedibir durumu kabul etmek, gururundan vazgemek. i burnu yere d almaz se * kendini be enmi , kibirli. burnuna girmek * birine ok sokulmak. burnunda (veya gznde) ttmek * ok zlemek. burnundan (fitil fitil) gelmek * elde ettigzel sonradan gelen zntler zerine kendisine zehir olmak. i ey, burnundan ayr lmamak * yan gitmemek, uzakla ndan mamak. burnundan d bin para olmak en * ok assuratl k olmak. burnundan k rmamak l ald * kendisine hi sz syletmemek, ok huysuz olmak. burnundan solumak * ok fkelenmi olmak. burnundan yakalamak * birini ynetimi alt almak, kaamak bulamayacaduruma getirmek. na burnunu ekmek * sm ekmek. n * umdu bulamamak, amac ula unu na amamak. burnunu k rmak * birini g durumda b rakarak byklenmesini veya direni yok etmek. ini

burnunu s can kacak ksan * ok zayve gsz kimseler iin kullan f l r. burnunu sokmak * gerekmedihlde her i kar i e mak. burnunun dibi * ok yak. n burnunun dibine sokulmak * ok yakla mak, iyice yakla mak. burnunun dikine (veya do rusuna) gitmek * dinlemeyerek kendi bildigibi davranmak. t i burnunun direklmak i r * ok pis bir koku duyarak tedirgin olmak. burnunun dires i zlamak * (madd veya manev) ok ac duymak, ok zlmek. burnunun ucundan tesini (veya ilerisini) grmemek * k nceli olmak. t d burnunun ucunu grmemek * ok sarho olmak. burnunun yeli harman savurmak * byklenmek, kibirlenmek. * ok fkelenmek. burs * Bir rencinin renimini yapmas bir kimsenin bilgi ve grgsn art veya rmas belli bir sre devlet iin veya zel kurulu larca, denen aylpara. k * Bu amala vakfedilmi paranveya malgeliri. n n burslu burssuz burtlak buru * Sanc , buruntu. buruk * Burulmu olan. * Tad kekre olan. * Al narak ksknlk gsteren, gcenmi (kimse). * Uygun olmayan artlar sonucu dnerek byyen a n kerestesi. ac * Burs alan, bursu olan. * Burs almayan, bursu olmayan. * Tak, al yer. l l k

buruk buruk * Buruk bir biimde. buruka * Tad biraz buruk olan. burukla ma

* Burukla i mak i veya durumu. burukla mak * Buruk durum almak. burukluk * Buruk olma durumu, kekrelik. * Ksknlk, gcenmi lik. * Buru benzer, buruk gibi. a * Burulmak i i.

buruksu burulma

burulma dayan m * Elyaf bkerek k n rmaya al kuvvete kara n gsterdidiren. an ac i burulmak * Ekseni evresinde dndrlmek. * Sanc amak. mak, r * Al narak ksknlk gstermek, gcenmek. burum burum * Burulmak fiili ile birlikte "ok fazla burulmak" anlam kullan nda l r. burun * Al st dudak aras bulunan, nt iki delikli koklama ve solunum organ nla nda k l , . * Bazeylerin n ve sivri blm. * Karan zellikle yksek ve dak klarda, trl biimlerde denize uzanmblm. n, l y * Kibir, byklenme. burun bo luklar * Burun deliklerinden yukar ru a mukozayla kapl luklar. do lan, bo burun buruna * Birbirine ok yak ve yz yze. n burun buruna gelmek * beklenmedik bir anda kar mak, birbirlerine ok yakla la mak. * kar nda hissetmek. s burun bkmek * be enmemek, nem vermemek. burun deli i * Burnun iki bo undan her biri. lu burun kanad * Burun deli yan taraf inin ndaki kabarblm. k burun krmak v * nem vermemek, kmsemek, be enmemek. burun otu * Burna ekilen ttn, enfiye. burun perdesi * Burun bo unu ikiye ay blme. lu ran burun irmek i * kibirlenmek.

burun yapmak * stnlk taslamak. Burundili * Burindi halk olan (kimse). ndan burunduruk * Hayvanlar nallarken rmamas dudaklar k rmaya yarayan k yava s iin n st ska, a. burunlamak * D lamak, a a lamak. burunlu * Herhangi bir biimde burnu olan. * nt olan. k s * Kendini be enmionurlu, kibirli. , * Burunsak. burunsak * Hayvan yavrusunun anas st emmesini nlemek iin burnuna geirilen bak. ndan l * Hayvanlarburunlar geirilen ip. n na

burunluk

burunsal k * Burunsak. buruntu * Buru, sanc bozuklu , ba rsak u.

buru buru * ok buru . mu buru ma * Buru i mak i. buru mak * Dzgnl bozulmak, zerinde k ve katlamalar olmak. rk * (a Kekrelik duymak. zda) * Tiksinmek, ho lanmamak. buru turma * Buru turmak i i. buru turmak * Buru duruma getirmek. uk buru uk * Gerginli dzgnl kalmamburu olan. i, mu

buru uka * Biraz buru olan, pek dzgn olmayan. uk buru ukluk * Buru olma durumu. uk * Ciltte olu k mu rk. buru uksuz * Buru u olmayan. u busbulan k

* ok bulan k. buse * pck, pme, p . buselik * Klsik Trk mzi on basit makamdan biri. inde

buselika iran * Klsik Trk mzi birle bir makam. inde ik busines klas * lik orun. but * Vcudun kala ile diz aras ndaki blm. * Hayvanlar bacaklarn gvdeye biti olan dolgun, etli blm. n, n ik butafor * Oyun iin gerekli sahne e . yas butaforcu * Oyun iin gerekli sahne e n yas yapan uzman. butik butiki butikilik * Butik i letme i i. butlan * Bat l olma durumu. * Geersizlik, hkmszlk. * Yanl k, haks k. l zl * al rmaya yarayan d t me. buut * Boyut. * Uzunluk. * Giyim ve ss e sat dkkn. yas lan * Butik i leten kimse.

buton

buydurmak * Dondurmak, ok tmek. buyma buymak * Buymak i i. * So uktan donarak lmek. * ok mek. * Yatakta nmak iin kullan s su torbas s lan cak .

buyot

buyru alt girmek u na * bir kimse ba bir kimsenin isteklerini ister istemez yerine getirmek zorunda olmak. ka buyruk

* Belirli bir davran bulunmaya zorlay sz, emir, ferman. ta c * Egemenlik. buyruk kulu * Emir kulu. buyruku * Buyuran, emreden (kimse). buyrulma * Buyrulmak i i. buyrulmak * Buyurmak iyap i lmak. buyrultu * Sadrazam, vezir, beylerbeyi gibi yksek devlet grevlilerince yaz buyruk. lan * rade. * Buyurun anlam bir hitap sz. nda

buyur

buyur etmek * "buyurun" diyerek konu sayg ieri almak veya sofraya a u ile rmak. buyur? * anlamad sznz tekrarlar mn m, sz?. * syleyiniz, emrediniz.

buyurgan * Ssbuyruk veren, buyruk verir gibi konu k k an. buyurganl k * Buyurgan olma durumu. buyurma * Buyurmak i i.

buyurmak * Bir yap n yap eyin lmas veya lmamas kesin olarak sylemek, emretmek. n * Sylemek, demek, d ncesini bildirmek. * Gelmek, gitmek, gemek, girmek. * Almak. * 'Etmek, eylemek' anlam yard fiil olarak kullan nda mc l r. buyuru * Buyruk, emir.

buyurucu * Buyruk, emir veren. buyurun cenaze namaz na! * hi beklenmedik kt bir durum kar nda, yollu znt anlat s aka r. buz * Donarak kat duruma gelmi su. * ok so bir etki uyand veya kimseleri anlatmak iin kullan uk ran ey l r. buz alan * Buzla. buz ba lamak

* (slar iin) yzeyi donmak. v buz da * Kutup blgelerinde buzullardan koparak ak larla yer detiren byk buz paras nt i , aysberg. buz duvar * Samim olmamaktan ortaya arzu edilmeyen, arada so kan, ukluk yaratan durum. buz gibi * ok so uk. * (kt nitelikler iin) kesin bir gerebelirtir. i * (et iin) temiz ve ya. l

buz kal b * Suyun belli biimlerde donmas sa n layan zel kap. buz kesilmek * buz gibi so umak; buz durumuna gelmek. * ok mek, donmak. * a lacak, zlecek bir durum kar nda donakalmak. s buz kesmek * ok mek. buz torbas * Tedavi amac kullan ve iinde buz paralar yla lan bulunan plstik bir torba. buz tutmak * (s iin) stnde buz olu v mak, buzla kaplanmak. buz stne yaz yazmak * sresi, etkisi ok az olacak bir i yapmak. * bir kimseye etki yapmayan szler sylemek. buz yala * Yksek da larda kal kar ve buzulun birlikte olu c turdu arkas yanlar n a ember biimli u, ve dik, k, ukurluk. buza * Stten kesilmemi yavrusu. sr buza lama * Buza lamak i i. buza lamak * (sr iin) Yavrulamak. buza ma la * Buza mak i la i. buza mak la * Buzadurumuna gelmek. buza l * Buza olan. s buza z s * Buza olmayan. s buzcu * Buz satan kimse.

buzculuk buzzer

* Buzcunun i i veya mesle i. * Buzu zen, donmay nleyen alet, defroster.

buzdolab * Yiyecek ve iecek gibi eyleri so olarak saklamaya yarayan, motorla al dolap. uk an buzhane * Buz yap yer. lan * So hava deposu. uk

buzk ran

* Donmu deniz, gl veya rmaklarda ula teki gemilere kolaylarmakta kullan buzlar rarak yol m t lan, k amak iin yap lmgemi. buzla * Deniz suyunun donmas kutup blgelerinde olu buz alan yla an , bankiz, aysfild.

buzlanma * Buzlanmak i i. buzlanmak * Buzla kaplanmak, buz tutmak. buzlar zlmek * buzlar erimeye ve k r lmaya ba lamak. * aradaki so ukluk, darg k, gerginlik ortadan kalkmak. nl buzla ma * Buzla i mak i. buzla mak * Buz durumuna gelmek. buzlu * Buz tutmu ba , buz lamolan. * Buz iinde tutularak, iine buz kat so larak utulmu . * Bu ulanmgibi olan, saydam olmayan.

buzlu cam * Saydaml giderilmi cam. * Televizyon ekran . buzlu an buzluk * zerinde buz eksik olmayan yksek da tepesi. * Yiyecek ve iecekleri so utarak saklamak iin kullan buzla so lan, utulan kap veya dolap. * Buzdolabn iinde buz yapan blme. n * Ba lamaya benzer, bozuk dzen al bir Yunan alg. nan s

buzuki buzul

* Kutup blgelerinde veya da lar a do a a yer detiren byk kar ve buz ktlesi, ba nda a ya ru r r i cumudiye. buzul bilimci * Buzul bilimi uzman , glsyolojist.

buzul bilimi * Fizik co rafyanbuzullar yeryzndeki i n ve levlerini konu alan blm, glsyoloji. buzul a * Drdnc zaman yeryznn bugnknden daha byk blgelerinin buzullarla rtl bulundu n, u dnemi, pleistosen. buzul dnemi * Buzullaryay drdnc zaman. n ld buzul kar * Bir buzulun olu nda temel olan kat mkar kmesi. mas la buzul kayna * Buzulun eriyerek topra alt inen suyunu d ya veren kaynak. na n ar buzul masas * evresindeki buzlar erirken, alt rastlayan blm erimekten koruyan ve bylece buzdan bir ayak na zerinde kalan ktle. buzul seli * Buzulun erimesiyle olu sel. an buzul ta * Buzullarta p biriktirdikleri, zerleri ok kez parl izikli ta moren. n y ltveya lar, buzulla ma * Buzul durumuna gelme. * Gemi larda ve geni a imdi veya dar bir blgenin buzullarla rtlmesi olay . buzulla mak * Buzul durumuna gelmek. buzullu buzulsuz bcr * Buzulu olan. * Buzulu olmayan. * Ufak tefek ve k boylu, bodur (kimse). sa

bcrle me * Bcrle i mek i. bcrle mek * Bcr duruma gelmek. bcrlk Bd bfe * sofra tak nkondu dolap. ine mlarn u * Toplant yiyecek ve ieceklerin konuldu masa. larda u * yiyecek tr ki, eylerin sat tketildiyer. l p i bfeci * Bfe i kimse. leten * Bcr olma durumu. * Bkz. Edi ile Bd.

bfecilik Bgdz b e

* Bfe i letme i i. * O Trklerinin 24 boyundan biri. uz * Bve.

b elek b eme b emek b et

* Bve. * B emek i i. * Suyu nne bent yaparak toplamak. * Su birikintisi, glck.

b l

* Kk b soprano b alto b bariton b olarak drt tr bulunan, bak perdeli veya l, l, l, l rdan, pistonlu mzik aralarn ad n . b r bhtan * Bkz. e b ri r. * Kara alma, iftira.

bhtan etmek * kara almak, iftira etmek. bk * Ovada veya dere ks al diken toplulu ynda ve u. * B rtlen. * Akarsu klar y ndaki verimli tarlalar. * Dneme. bken bklk bklm * Bklmk lm , vr eylerin olu turdu kat. u * Dneme, viraj. bklm bklm * ok bklml, k m k m. vr vr bkme * Bkmek i i. * Bklm kaytan veya iplik. * Vcudun bir blmn yan ndaki blm zerine krma. v * Serte evirmek, krmak. v * Birka tel ipliburarak sarmak. i * E mek. * Oynak kemikleri aras ndaki a daraltan kaslar genel ad lar n , aan kar . t * Akarsu klar y ndaki verimli tarlalar, bk.

bkmek

* Katlamak. * Dndrmek. bktrme * Bktrmek i i. bktrmek * Bkmek i yapt ini rmak, krtmak. v bkc * A veya kontraplklar pla veya elle bkerek veren kimse. a kal ekil

bkclk * Bkcnn iveya mesle i i. bkk bklgen * Kolay e bklen. ilip * Bknl. bklgenlik * Bklgen olma durumu. bklme * Bklmek i i. * Bklme , ilmi olan.

bklmek * Bkmek i konu olmak, katlanmak. ine * (iplik iin) E rilmek. * E ilmek. * Ynelmek. bkl * Bklm olan. bkl * Bklmek i i veya biimi. bkm * Bkmek i i. * Bir bklm kat, k m. eyin yeri, vr * (iplik, yn vb. iin) Bir defada e rilmi miktar ip . * Bklm olan, bkm olan.

bkml

bkmsz * Bklmemi olan, bkm olmayan. bkn * Gramer grevleri ve yap m bak ndan, kelime kklerinin ba iinde veya sonunda trl de ikliklerin nda, i olmas , insiraf. bknl * Tretmede ve ekimde kelime kkleri deikli u i e rayan (dil), insiraf.

bknl dil * Gramer grevleri ve yap m kelime kklerini de tiren dil: Arapa fail, fiil; gibi. bak ndan i air, iir bknme

* Bknmek i i. bknmek * K lmak, bklmek. vr * Adan, sanc k r dan vranmak. bknt * Bkme sonucu olu biim veya iz. an * Ba rsakta olan a. r * Dneme, viraj. bk blbl * Karatavukgillerden, sesinin gzelliile tan i nmolan tc ku (Luscinia megarhynchos). * Sesi ok gzel olan kimse. blbl ana * ok ufak (kse). blbl gibi bilmek * ok iyi renmi olmak. blbl gibi konu (veya okumak) mak * kolayl konu okumak. kla mak, blbl gibi konu turmak (veya syletmek) * itiraf ettirmek. blbl gibi sylemek * hibir saklamadan bildiklerini sylemek, itiraf etmek. ey blbl gibi mak ak * gzel sesle, ne konu eyle mak. blbl kesilmek * bir etki veya bask nda oka konu alt mak. blblkona * Bir tr hamur tatl. s blblle me * Blblle i mek i. blblle mek * Blbl gibi tmek veya mak. ak blbl alt kafese koymu "ah vatan demi n lar, m" * ki yurdu dnda ne kadar zengin olursa olsun, yine de yurdunu zler. i, blbln ektidili bels i * ilerisi d nlmeden sylenen sz insanba dert aabilir. n na blblyuvas * Daire biiminde, ortas ukur ve bu ukur yere pi tikten sonra dvlm Antep f konulan bir tr st hamur tatl. s blten * zel veya resm kurum ve kurulu veya yetkili ki lar ilerce herhangi bir durumla ilgili olarak sreli veya sresiz yay mlanan duyuru. * Dergi. * Bkmek i i veya biimi.

bnye

* Vcut yap. s * Yap , kurulu . * Bnye olarak, bnye bak ndan. m * Ba rts. * ar af. * Atk . * perde. nce * Brgs olan.

bnyece brg

brgl bro

* al odas hane. ma , yaz * Dan ve yaz lerinin yrtld i ma i yeri. * Blm, ube. * Yaz masas .

brokrasi * K rtasiyecilik. * Kamu ynetimi. brokrat * Devlet dairesinde al grevli. an * K rtasiyeci.

brokratik * K rtasiyecilikle ilgili. * Kamu ynetimi ile ilgili. brudet brk * Duvak. brl brm * Brnm . * Brlm , drlmkatlanmolan , ey. * So ukluk.

brmcek * Koza gibi yumaklanm ey. brmck * Ham ipekten dokunmu giysi kuma . * Ham ipekten dokunan bir tr i ama kuma r . brme * Brmek i i. brmek * Sarmak, kaplamak, rtmek, basmak, istil etmek. * ok, gl etkilemek.

brnme

* Brnmek i i. brnmek * Brmek i konu olmak. ine * Sar nmak, rtnmek. * Bir grngirmek. e bryan * Bkz. biryan.

bryan pilv * Kemiksiz koyun eti, pirin, so domates, baharat ve ya yla fnda pi an, karm r irilen bir pilv tr. bryanc * Bkz. biryanc . bsbtn * yiden iyiye, iyice, tamamen, tamam temelli. yla, bst * Vcudun, omuzlarla birlikte g sten yukar blm. * Heykelt l ba g bazen de omuzlar rakta s, , iine alan sanat rn.

btan

* Metal bidonlar iinde az bir bas alt sla yak n nda v an, t olarak yararlan HC formlndeki lan hidrokarbr gaz . bte * Devletin, bir kurulu bir aile veya bir kimsenin gelecekteki belirli bir sre iin tasarlad gelir ve un, giderlerini tr ve ayr lar gsteren izelge. nt yla * Devlet ve teki kurulu veya topluluklarbelirli bir dnem iindeki gelir ve giderlerinin oranlama n niceliklerini nceden belirleyen, onaylayan ve bu i lemlerin yap na izin veren kanun veya karar. lmas bte a * Btede belirlenen giderlerin gelirlerden ok olmas durumu. bte y l * Bir btenin uygulanmaya ba gnden ertesi y lad l ayn gne kadar geen sre. bteleme * Btelemek i i. btelemek * Bte yapmak veya haz rlamak. bten btn * Olefin grubundan C4H8 formlnde iki hidrokarbonun ad . * Eksiksiz, tam. * Paralanmam . * ok say varlve nesnelerin hepsi, btn. daki k * Ufakl bozukluk olmayan (para). k, * Birlik, taml k.

btn btn * Bsbtn. btn btne * Btn olarak, tamam yla. btnc ekonomi

* Ekonominin btn alanlar kapsayan yap olu makro ekonomi. n ve um, btncl * Totaliter. btncllk * Btncl olma durumu. btnleme * Btnlemek i btn, tek para durumuna getirme, tamamlama, ikmal. i, * Btnleme s . nav btnleme s nav * ve orta dereceli okullarla niversite ve yksek okullarda btnlemeye kalan lk renciler iin genellikle yaz tatili veya dnem sonunda a s ikmal imtihan lan nav, . btnlemek * Eksiksiz duruma getirmek, tamamlamak. * Ufak, bozuk paralar byk para durumuna getirmek. btnlemeli * Btnleme s na girmesi gereken ( nav renci). btnlemeye kalmak * bir renci yar l veya y retim ysonunda bir veya birden ok dersten bir kez daha s girmek zere l nava ba s u arzl ramak, ikmale kalmak. a btnlenme * Btnlenmek iveya durumu. i btnlenmek * Btnlemek i konu olmak, ikmal edilmek, tamamlanmak. ine btnler * Btn durumuna getiren veya btn durumuna getirmek iin eklenen, mtemmim.

btnler a * llerinin toplam 180 ye n karan a lardan her biri. btnle me * Btnle i mek i. btnle mek * Btn duruma gelmek. btnletme * Btnletmek i i. btnletmek * Btn durumuna getirmek, tamamlatmak. btnleyen * Btn durumuna getiren, mtemmim. btnleyici * Btnleme i yapan. ini btnlk btnsel * Btn olma durumu. * Btn niteli olan, btnle ilgili, total. inde

btnsellik * Btn olma durumu. bve bovis). bvelek bvet bvet * (istasyon, tiyatro, sinema gibi yerlerde) Yiyecek ve iecek sat kk bfe. lan by * Tabiat kanunlar ayksonular elde etmek iddias olanlar ba na r nda n vurduklar i ve davran gizli lem lara verilen genel ad, afsun, sihir, fsun, ba . * Kardurulmaz gl etki. by bozmak * yap byy etkisiz duruma getirmek. lmbir by bozulmak * yap by etkisiz duruma getirilmek. lmbir by yapmak * by yolu ile etki alt almaya veya ald na rmaya al mak. bycek byc * By yapan kimse, sihirbaz. * evresindekileri abuk ve gl olarak etkileyen kimse. byclk * Bycnn yapt isihirbazl , k. by ms * By yakr, byk gibi, byklere zg. e byk * (somut nesneler iin) Boyutlar , benzerlerinden daha fazla olan, kk kar . t * (soyut kavramlar iin) ok, ortalamay an. a * Niceliok olan. i * stn niteliolan. i * Yeti belli bir yagelmi kin, a . * nemli. * Biraz byk, by yak e n. * Daha ok srlara sald onlarkan emen, vlt yla tedirginlik yaratan sokucu sinek (Hypoderma ran, n n zlar

* Bve. * Bkz. B et.

byk (sz) sylemek * yapacabir hakk kesin konu vnmek. ey nda arak byk abdest * D , kaka. k byk abdesti gelmek * gden ba bo n altma gerekli duymak. rsa ini byk aile

* Byk baba, byk anne ile bunlarevli o ndan, gelinlerinden ve ocuklar olu aile. n ullar ndan an byk amiral * Baz lkelerde kara ordusunda mare denk say donanma subaylarn en yksek a ale lan n amas ndaki amiral. byk ana * Byk anne. byk anne * Annenin veya babanannesi, nine. n byk atardamar * Kalbin kas lmas kar klardaki kan ile nc btn vcuda ta ana atardamar. yan byk baba * Annenin veya babanbabas n , dede. byk balkk bal yutar k * gller, gszleri ezer. byk ba derdi byk olur n * byk i ba bulunanlar kar acaglkler de oktur. lerin nda n la byk boy * Normal llerden daha byk. byk ember * Bir krenin merkezinden geen bir dzlemde ara kesiti olan ember. byk dalga * (radyo yay iin) Uzun dalga. n byk defter * Ticar bir kurulu aylve bilno hesaplar gsteren defter. un k n byk eli * stn a amal eli. byk elilik * Byk eli olma durumu. * Byk elinin makam . byk grmek (bilmek veya tutmak) * kendini veya ba n kas oldu undan stn saymak, yceltmek. byk han m * Ya kad l n. byk harf * zel adlarla cmle ba gibi yerlerde kullan ve byk yaz zel biimli harf, majskl. lar lan lan, byk kalori * 1 atmosfer bas alt 1 kg suyun s 14.50 C den 15.50 C ye n nda cakln karmak iin gereken miktar s , kilokalori. byk kan dola m * Kalbin srekli kas gev l p emesiyle kan ve lenfin vcudun byk blmn dola . mas byk lf etmek * Bkz. byk sz sylemek.

byk lokma ye byk syleme * ba aramayaca sonuland n, ramayaca bir konuda kesin szler syleme. n byk ma aza * Her trl tketim maddesinin bol miktarda sat sunuldu yer. a u byk mevlit ay * Ay takviminin nc ay , rebiylevvel. byk oynamak * ok para koyarak kumar oynamak. * byk bir tehlikeyi gze alarak bir igiri e mek. byk nerme * Tas n ncllerinden byk olan m , majr. byk para * ok para. byk peder * Byk baba, dede. byk sesli uyumu * Kelimede kalnllerden (a, u) sonra kal ince nllerden (e, i, , ) sonra ince nllerin gelmesi n , o, n, kural , byk nl uyumu. byk szme tvbe! * bir konuda ok kesin konu uldu unda, tersi bir durumun ba gelmemesi dile belirtir. a ini byk ehir * Ana kent. byk tansiyon * Kan bas n yksek olmas ncn . byk terim * Kapsam daha geni olan son u nermesinin yklemi grevini ta terim. yan byk tvbe ay * Ay takvimin be ay inci , cemaziylevvel. byk nl uyumu * Trke bir kelimenin ilk hecesinde kalbir nl varsa, ondan sonra gelen btn hecelerin kal nllerle, n n ince bir nl varsa sonraki hecelerin de ince nllerle srp gitmesi kural : ocukla denizcilik gibi. mak, byk yemin etmek * bir yapmamak konusunda en kutsal zerine ant imek. eyi eyler Bykay * Kuzey yar krede yedi y zdan olu tak y z, Yedigir, Dbbekber. m ld mu m ld bykba * Sr, manda gibi hayvanlar niteli belirtmek iin kullan n ini l r. byke * Biraz byk. * Olduka nemli. bykle byk, kkle kk olmak * her ya durumdaki ki kardosta, arkada davranmak. ve ilere a byklenme

* Kendini byk gsterme, kibir. byklenmek * Kendini byk gstermek, byklk taslamak, kibirlenmek. byklerin ellerinden, kklerin gzlerinden pmek * sevgi ve sayg gstermek. bykl kkl * Byk kk hepsi bir arada. byklk * Byk olma durumu, ululuk. * Byklere yara ba lay davran c r .

byklk gstermek * gnl ululu gstermek. u byklk hastal * Kendini oldu undan daha byk ve nemli grme, gsterme hastal, megalomani. byklk satmak * gururlanstnlk taslamak. p byklk taslamak * kendini stn grmeye al mak, bbrlenmek. bykseme * Byksemek i i. byksemek * Byk oldu kabul etmek. unu byks * Byk gibi, bym benzer. e

bykten by e * miras nce by o lnce kalanlaren by gemesi kural n e, n ne , ekber evlt hakk . byleme * Bylemek i i. bylemek * By ile etki alt almak. na * Etkisi alt almak, birini kendine ba na lamak, teshir etmek. byleni * Bylenmek iveya biimi. i bylenme * Bylenmek i i. bylenmek * Bylemek i konu olmak. ine byleyici * Etkileyen, ekici niteliolan. i byleyici zellik * Srekli byleyici ve etkileyici olma. byleyi

* Bylemek iveya biimi. i bylte * Foto ve resim byltmeye, byltp basmaya yarayan ayg agrandisor. raf t, byltme * Byltmek i i. * Foto ve resimlere boyut kazand i agrandisman. raf rma lemi, byltmek * Bir byk duruma getirmek, bytmek. eyi * (resim, harita gibi iin) Daha byk rne yapmak. eyler ini * Abartmak. byl * Kendisine by yap lm(kimse). * By gc olan, sihirli. byme * Bymek i i. * Organizmanbtnnde veya bu btnn bir blmnde boyutlarartmas n n . bymek * Organizmanbtnnde veya bu btnn bir blmnde, boyutlar artmak, irile n mek, eskisinden byk duruma gelmek. * Yeti mek. * Yaartmak, ya lanmak. * Artmak, glenmek, iddeti artmak. * Say artmak. ca * Geni lemek. * nem ve de kazanmak. er bym klm de * (ocuk iin) konu ve davran ya uymayan, byklerinki gibi olan. mas lar na bysel byte * Odak boyutu birka santimetre olan yaklar mercek, pertavs tc z. bytken doku * Srgen doku. bytme * Bytmek i i. * Birisi taraf yeti ndan tirilmi kimse. * Uzakta duran cisimlere drbn veya benzeri bir arala bak cismi gren an gzle ldnda n plak bak zamanki a oran ld ya . bytmek * Byk duruma getirmek, geni letmek. * Yeti tirmek, bakmak. * Abartmak, mbal etmek. a bytlme * Bytlmek i i. bytlmek * Bytmek i lmak. i yap bytrlk * By ile ilgili olan.

* A larma. t r byt * Bytmek i i veya biimi. byye kap (veya tutulmak) lmak * yap bynn etkisinde kalmak, bir o kimsenin ekicili lan eyin inden kurtulamamak. byy * Bymek iveya biimi. i bz * Knk.

bzdrme * Bzdrmek i i. bzdrmek * Bzmek. * Bzmek i birine yapt ini rmak. bzgen bzg * Kas vcuttaki herhangi bir deliaan veya kapayan ember biimindeki kaslar genel ad larak i n .

* Diki kuma bir ucundan istenilen yere kadar geirilen bir ipli ekilmesi ile olu kuma te n in an, n bollu azaltan s kk k m. unu k, vr bzgleme * Bzglemek i yapmak. ini bzglemek * Bzg eklini vermek. bzgl * Bzgs olan, bzlerek dikilmi olan. bzgsz * Bzgs olmayan. bzme * Bzmek i i. * A bzlerek kapat (kese, torba vb.). z lan * Buru turarak, srarak veya k m yaparak bir alan ve hacmini kltmek. k t vr eyin n * Kapatmak, dedikodu yap na engel olmak. lmas * Toplanarak bzlm . * Kal ba sona erdiyer, ans. n n rsa i * Yreklilik, cesaret.

bzmek

bzk

bzkta * Kafa dengi arkada , kafadar. bzlme * Bzlmek i i.

bzlmek * Bzmek iyap i lmak. * Korku, k k, so gibi etkenlerle bir kenara sinmek, bir kenara ekilmek. a nl uk

bzlp oturmak (kalmak) * bir kenarda ekingen bir tav oturmak. rla bzl * Bzlmek iveya biimi. i bz me * Bz i mek i.

bz mek * Bzlerek alan hacmini kltmek, k r mak. bz k by-pass C * Bzlerek yzey veya hacmi klm olan, bz ; k m rk. * Bkz. baypas. * Karbon'un k saltmas . * Elektrik kapasitesinin k lmas salt .

c, C

* Trk alfabesinin nc harfi. Ce ad verilen bu harf ses bilimi bak ndan tml katk di di m eti nszn gsterir. * Nota i aretlerini harflerle gsterme ynteminde do sesini gsterir. * Romen rakamlar 100 sayn nda s gsterir. Ca * Kalsiyum'un k saltmas .

-ca / -ce, -a / -e * Vurgusuz zarf eki: K sa-ca, iyi-ce, a mert-e vb.; dil adlar k-a, tretir: Alman-ca, ngiliz-ce, Rus-a, Trke vb. "bak ndan" anlam zarf tretir: Para-ca, ya vb. "-a gre" anlam zarf tretir: Onlar-ca, biz-ce, ben-ce, m na -ca na sen-ce vb. "taraf ndan" anlam zarf tretir: Bakanl hkmet-e vb. "kadar" anlam zarf tretir: Bun-ca, onna k-a, na ca vb. say e bildiren zarflar tretir: Yzy ca itlik llar-ca, aylar-ca, gnler-ce, binler-ce vb. topluluk beraberlik anlatan zarflar tretir: Aile-ce, ev-ce, ky-ce vb. -ca / -ce, -a / -e * S fatlardan kltme s fatlar treten ek: Sarn-ca, esmer-ce, soluk-a, sert-e vb. caba * Bir demeden, para vermeden al bedava. ey nan ey, * Fazla olarak, stelik. cabadan * Bedava olarak, kar ks fazladan. z, l cac k cac k * Yo ayran iine h veya marul do urt, yar ranarak yap o kez sar lan, u msakl tah a yiyecek. , i c * Bir tr ot.

-cac/ -cecik k * Zarf treten ek (vurgusuz): hemen-cecik, yava k, usul-cacvb. -ac k cadaloz * ok konu huysuz ve (kad kocakar an, irret n, ). cadalozla ma

* Cadalozla i mak i. cadalozla mak * Cadaloz gibi davranmak. cadalozluk * Cadaloz olma durumu. cadde * iinde ana yol. ehir

caddeyi tutmak * herhangi bir sebeple bir yoldan geiengellemek, kapamak. i * (korkulu bir durumda) ba algitmek, uzakla p n mak. cad * Geceleri dola insanlara ktlk etti inan hortlak. arak ine lan * Huysuz, irkin, ihtiyar kad n. * ok gzel gz. * sa k, t bada n rnaklar uzun ve pis kad iin kullan nlar l r. * ok becerikli.

cad gibi

cad kazan * dedikodunun, fesadok oldu yer. n u cad ma la * Cad mak i la i. cad mak la * (kad irkinle huysuzla n) ip mak. * Bitki bak zl yabanle ms ktan mek. cad l k * Cad yakr davran huysuzluk. ya , cad etmek l k * huysuzluk etmek, cad davranmak. gibi cad sprgesi * Emeleri zellikle dal ular ndaki kabuk alt s bir a nda k rerek ekirdekli yemi alarn a n ieklenmesine, dolayyla meyve verimine engel olan askl s mantar (Taphrina cerasi). * Bu mantaryol at bitki hastal. n cafcaf * Gsteri , atafat. * A kalabal ile bir elde eden, z eyi irret. * Gsteri fazla li, atafatl k, . * Kark, grltl pat l rt tehlikeli. , * in bir kolu ve bu koldan olan kimse. ili * Parmakl korkuluk. k, * Byk bez veya deri torba, cav.

cafcafl

Cafer ca ca

ca

* Lavabo, banyo. * Hamam, dubanyo vb. yerlerde atsuyun akmas sa , k n layan zemindeki delik. * Dokumac zg makinesinde zg iplibobinlerinin desen ve renk s na gre yerle l kta, i ras tirildi i

cak l sehpa. cahil

* renim grmemi , okumam bilgisiz. , * Belli bir konuda yeterli bilgisi olmayan. * Deneysiz, gen, toy (delikanl k veya z).

cahil kalmak * bilgi edinememek, bilgisi olmamak. cahilne cahilce cahiliye * Araplarda Mslmanl nceki a ktan . cahiliyet cahillik * Cahillik, bilgisizlik. * Cahil olma durumu, bilgisizlik. * Genlik, toyluk, deneysizlik ve bu yzden i lenen kusur. * Cahilce, cahile yakr (biimde). * Cahil gibi, cahile yakr (biimde).

cahillik etmek * bilgisizli gstermek. ini * genlik, toyluk, deneysizlik yznden kusur i leme. caiz * Din, yasa, tre veya ba bak ka mdan i lenmesinde, yap nda sak olmayan, yap i lmas nca l lenmesine izin p verilen, uygun, yerinde say yakk olan. lan, caize * airlerin kasidelerle vdkleri bykler taraf kendilerine verilen bah. ndan i * Yaz bir szn oldu gibi tekrarlandn da u gstermek iin alt hizas konulan t biimindeki na rnak noktalama i areti. * Yol yiyece az i, k. -cak / -cek, -ak / -ek * Kltme isimleri treten ek: Yavru-cak, kuzu-cak vb. caka * Gsteri m, kabaday fiyaka. , al l k,

caka satmak * gsteri yapmak, al satmak. m caka yapmak * gsteri davranmak, fiyakal li durumda olmak. cakac * Caka yapmay seven. cakac l k

* Cakac olma durumu veya cakal davran . cakalanma * Caka satma. cakalanmak * Caka satmak. cakal cakas z cal * Yapmac , dzme, sahte. kl calip Calvinci * Celp eden, eken, ekici. * Bkz. Kalvenci. * Cakas olan, caka ile yap gsteri lan, li. * Cakas olmayan.

Calvincilik * Bkz. Kalvencilik. cam * Soda veya potas kat lmsilisli kumun ate eritilmesiyle yap sert, saydam ve abuk kl te lan r cisim. r * Tm veya bir blm bu maddeden yap s lm ra. , * Pencere. * Kadeh, iki. cam ivisi * Yakla aplar mm, boylar k 1 1,5-2,5 cm aras deen ince ve baz tel ivi. nda i s cam evi * Cam takma i yap dkkn, camc leri lan . * erevelerde camyerle n tirilmesi iin a yiv. lan * arkas grnen, saydam, effaf. * (gz iin) donuk, cans z. * Gz takma olan. * A gzl, tamahkr.

cam gibi

cam gz

cam kanatl lar * Kurtuklar , elma, kay kavak, me ve grgen a n, e alar zarar veren, kanatlar na cams , hortumlar krelmi kelebekler familyas . cam macunu * Cam yuvas tutturmak ve yal k sa na tkanl lamak amac kullan bezir yave stbe karm ile lan . cam mozaik * Renkli ta paralar yerine cam paralar yap mozaik. ndan lan cam resim * Renkli camlar kesilip birbirlerine kur ubuklarla ba n un lanmas yap ss veya resim. ile lan cam suyu

s. v

* Potas veya sodankuvars ile eritilmesinden elde edilen, a n bceklere ve ate direncini art renksiz n ac e ran

cam yuvas * Cam evi. cam yn * ok ince, bklebilir cam liflerinin olu turdu ve ses yalm kullan madde. u s t nda lan camadan * apraz d meli, ipek veya s i rma lemeli bir tr k yelek. sa * Drt kyelkenleri bo yzeylerini kltme i e arak i.

camadan vurmak * fazla rzgra karyelkeni kasmak. camadan etmek fora * ba koyuverip klmyelkeni amak. lar s camadanl * Camadan giymi olan. cambaz akrobat. * Yerde ve tel, at, bisiklet vb. zerinde dengeye dayanan, tehlikeli, heyecan verici gsterileri yapan kimse, * At alsatan veya yeti kimse. p tiren * Usta, becerikli kimse. * Kurnaz, hileci. * Osmanl Devletinde atl ve sava olan larda padi n nnde d ah mana karilk saldya geen birlik. r

cambazhane * Cambazlaroyunlar gsterdikleri yer. n n cambazl k * Cambaziveya mesle akrobatl akrobasi. n i i, k, * At alsatma veya yeti p tirme i i. * Kurnazl hilecilik. k, cambul cumbul * (yemek iin) ok sulu, suyu bol. camc * Cam ticaretini veya cam takmay meslek edinmi kimse. * Evin iini pencereden gzetleyen kimse.

camc elmas * Ucundaki kk, dnebilen elmas paras cam ile izerek kesmeye yarayan ara. camc macunu * Cam ile ereve aras ndaki aral kapatmakta kullan ve kaba stbele bezir ya klar lan yap ndan lan hamur. camc l k * Cam al satma veya takma i p i. * Evin iini pencereden gzetleme. * Gstermelik, sat l eylerin sergilendicaml k i blme veya yer, sergen, vitrin. * Bir yeri, bir veya daha ok blme ay cam blme, caml ran k. * Ser (II). * Hamamlarda soyunulan caml yer. * Gzlk.

camekn

cameknl * Camekan (yer). olan cameknl kutu * Televizyon. camekns z * Camekn olmayan. camgbe i * Ye alar mavi renk. ile * Bu renkte olan. camgz canis). * Deniz ks yak ya yna n ayan, boyu bir buuk metre kadar olan, eti lezzetli bir tr kpek bal (Galeius

camgzeli * Evlerde ss olarak yeti tirilen, pembe, k z rm iekler aan bir tr k ie(Impatiens sultan na i ). cam ereveyi indirmek * etraf r dkmek, her paralayda kp eyi p tmak. cam z cami cami * Toplayan, bir araya getiren. * alan, iinde bulunduran. ine cami ylm ama mihrab k , yerinde * ya hlde gzellibozulmam(kad land i n). camia camit * Topluluk, zmre. * Cans z. * Donmu . * Camlamak i i. * Manda, su sr , km . * Mslmanlarhep birlikte namaz k iin topland yer. n lmak klar

camlama

camlamak * Cam geirmek, cam takmak. camlanma * Camlanmak i i. camlanmak * Cam tak lmak. camla ma * Camla i mak i. camla mak * Cama benzer duruma gelmek.

camlatma * Camlatmak i i. camlatmak * Cam takt rmak. caml * Cam tak cam geirilmicam lm , , olan. caml k k * Saraylarda veya bahelerde so uktan korunmak iin camla rtlm salon. oda, caml k * Caml ereve ile blnm yer. * iek, sebze gibi bitkileri detkenlerden korumak iin yap lmkk limonluk, camekn.

cams

* Cam gibi saydam, cama benzer. * Yerin iinden yze erimi cak maddelerin, so s nda billrla p biimsiz olarak kan s uma ras may kat mdurumu. la cams z can * Cam olmayan. * ve hayvanlarda ya nsan amay ladna ve lmle vcuttan ayr inan madde d varl sa ldna lan k. * Ya hayat. ama, * G, dirlik. * Ki birey. i, * n kendi varl, z. nsan * Gnl. * Bekta ve Mevlevlikte tarikat karde lik i. * Yak k duygusu belirten bir seslenme sz. nl * ok iten, sevimli, sevilen, irin.

can ac s * Vcudun herhangi bir yerinde duyulan iddetli ac . can alacak nokta (veya yer) * bir en nemli yeri. eyin can al c * En nemli, en arp. c * Azrail. can alcan vermek p * lm snt ve ac iinde bunalmak. k s s can arkada * Bkz. can dostu. can atmak can ba stne * istenilen byk bir memnunlukla yap anlat eyin laca n r. can ba s ramak na * ok korkmak. can bay lmak * i gemek, takatsizlik gstermek.

can beraber * ok sevgili. can beslemek * kaygzca yiyip iip rahat bakmak. s na * ba nyiyece iece sa kasn ini, ini lamak. can bo azdan gelir (veya geer) * insan yiyece nem vererek glenebilir veya yemeden ya ine amak mmkn de ildir. can borcunu demek * lmek. can bunalt s * A znt sebebiyle canslma, bunalma hli. r n k can cana, ba a ba * herkesin kendi cann, kendi ba n kaygna d bir tehlike an anlat n n s t n r. * birbirini seven iki kibir arada yalnolarak. i z can ci er * ok yak s f, pek iten (arkada n, kk ).

can ci kuzu sarmas er * ili d, candan, pek iten. l can ci olmak er * birbiriyle ok yakarkada n olmak. can cmleden aziz * insankendisi herkesten nce gelir. n can abas * varln tlama amac a gayret. kan yla r can eki mek * lmek zere bulunmak. * sona ermek, tkenmek, bitmek. can eki mektense lmek ye dir * bir i e snt zntlerle kar ola te itli k ve p la anst gayret harcamaktansa o i vazgemek daha ten iyidir. can kmay (veya nca kmadan) huy kmaz * insan klar al kanl ndan, huylar vazgeirmek mmkn de ndan ildir. can damar * En nemli veya hassas nokta, bir ya eyin amas en nemli ara. iin can damar basmak na * bir i en nemli yn zerinde durmak. in can dayanmamak * bir kar nda insandayan l elden gitmek. ey s n kl can derdinde olmak * zor bir durumdan kurtulmaya al mak. can derdine d mek * lm korkusuna kap lmak. can dire i

* Kemaniinde, alt ve st kapaklar nda dikili duran ubuk. n aras can dostu * Pek iten dost. can d man * A d manlgden kimse, ldrmeyi bile d d r k nen man. can eri i can evi * Genellikle ye ilken yenen sert, sulu bir tr erik. * Yre alt in ndaki blge. * En duyarl yrek. yer,

can evinden vurmak * en etkileyici ynnden sald rmak. can feda * ok imrenilen iyi veya gzel eyler, davran kar nda sylenir, can kurban. lar s can gelmek * canlanmak, glenmek. can gzdesi * Sevgili. can havli * lm korkusu.

can havli ile... * lm korkusundan do gl bir tepki ile. an can kalmamak * bitkin bir duruma gelmek, gc tkenmek. can kaygna d s mek * her eyden vazgeip sadece kendi hayat koruma veya kurtarma abas olmak. n nda can korkusu * Bkz. can havli. can korkusu * lm korkusu. can kula * ok yakdost, s . n rda can kulaile dinlemek * byk bir dikkatle dinlemek. can kurban * Can feda. can ku u * Ruh. can noktas * En nemli husus, vurgulanmas gereken yer. can olmak * sevimli, ho grnmek.

can pahas na * can vererek veya tehlikeye koyarak. n can pazar * Herkesin kendi cann kaygna d ve kendini kurtarmaya al bir durum. n s t t can sa l * n sa sakl nsan ve l olmas . can sevecek bir ey * hogidecek bir a ey. can sc k * znt yaratan, zc. can snt k s * yap bir i lacak olmamaktan ve hibir oyalanma imkn eyle bulunamad iin duyulan tedirginlik, bunal m. can s kmak * b nlvermek. kk k can sohbeti * tenlikle konu ok yakdostlar bir arada syle dertle an n ip me. can tahtas * G kemi s i. can vermek * lmek. * ruha g vermek. * canlanmas yol amak. na * bir ok istemek. eyi can yakmak * zulmetmek, eziyet etmek. * bir kimseyi byk zarar ve ziyana sokmak. * zmek, ac vermek. can yele i * Bkz. cankurtaran yele i. can yolda * Yaln ktan kurtulmak iin birlikte ya lan (kimse vb.). zl an cana * Sevgiliye hitap sz. cana can katmak * ya gcn art ama rmak. cana k ymak * ldrmek. cana minnet saymak (veya bilmek) * bir ltuf olarak kabul etmek. cana yak n * Sevimli. cana yak k nl

* Cana yak olma durumu. n canan * Gnlden sevilen, gnl verilmi olan kad sevgili. n, * (tasavvufta) Tanr . canavar * Masallarda sz geen yaban, y c rt hayvan. * Kurt, domuz gibi cana k yaban hayvan yan . * Ha , yaramaz ocuk. ar * Ac z, kt ruhlu, zalim (kimse). mas * Kpek bal. canavar dd * Ta tlarda bulunan, tiz ses karan alet. * Ac ses ac karan ve uzaklara kadar tehlike i vermek iin kullan ddk. areti lan canavar gibi * iri yar rgan. , sald * ok fazla. canavar kesilmek * h nla r mak, canavar gibi olmak. canavar otu * Canavar otugiller familyasn rnek trlerinden olan ve kenevirle ttn kklerinin asalaklar biri n ndan say iekli bitki (Orobanche ramosa). lan canavar otugiller * Biti ta yaprakl eneklilerden, tar bitkilerine zarar veren asalak bir bitki familyas ik iki m . canavarca * Canavar gibi, canavara uygun d biimde. en canavarla ma * Canavarla i mak i. canavarla mak * Canavar gibi davranmak. * Korkun, rktc bir durum almak. canavarl k * Canavar gibi davranma. canca z candan * Canca m sznde sevgi ve teklifsizlik; canca isterse deyiminde ise nemsemezlik anlat z z r. * ten, yrekten, gnlden, samim. * tenlikle, istekle, ilgiyle.

candan candan * tenlikli bir biimde. candan gemek * lmek. candan yrekten * itenlikle. candanl k * Candan olma durumu.

candarma * Jandarma. canfes * zerinde desen bulunmayan, ince dokunmu , parlak, tok, ipekli kuma . * Bu kuma yap tan lm .

canfes gibi yaprak * (asma ve dut yapraklar ince, taze ve sinirsiz yaprak. iin) canfeza cang l * Bkz. cengel. * Karkl karga k, a. cang l cungul * Hayvanlara tak anlar veya ba maden e n kaba sesleri anlat lan n ka yan kard r. * Bu biimdeki grlt. canh ra * Yrek paralayan, kulak t rmalayan, ac , tyler rpertici. can mak ac * arpma, vurma vb. sonucu ac duymak. * zlmek, rahatsolmak. z can z (veya bo na) gelmek ana az * byk bir tehlike kar nda lecekmi bir korkuya kap s gibi lmak. * a duygulanmak, ok heyecanlanmak. r can burnuna (veya burnundan) gelmek * bir yaparken ok zorluk ekmek. ey can burnunda olmak * ok yorgun ve bezgin olmak. can lmek cana * ba na yap kendine yap gibi d kas lacak eyi lacak nmek. can na (veya iine) s can mamak * sab k gstermek, tahamml etmemek. rs zl can cebinde * zay f ahlkl kimse. can cehenneme * sevilmeyen bir kimse iin duyulan fke ve nefreti bildirir. can ekilmek * (vcudun herhangi bir organ canl r gibi olmak. iin) l azal * ii ezilmek. can ekmek * bir istemek, istek duymak, arzulamak. eyi can kas ca! * "byk zarara veya ktl u n, peri olsun, lsn" anlamlar kullan bir ilenme sz. e ras an nda lan can kmak * Trk mzi ok az kullan birle makam. inde lmbir ik

* ok yorulmak veya ok zorluk ekmek. * lmek. * ok y pranmak. can ks n! * "lsn, gebersin" anlam bir ilenme sz. nda can gitmek gelip * ay bay l p lmak. * mit ve mitsizlik aras kalheyecanlanmak. nda p can gelmek * yeniden canlanmak, can yerine gelmek. can sevmek gibi * ok gl bir sevgiyle ba lanmak. can gitmek * zen gsterilen, ok sevilen bir zarar gelecek diye kayg eye lanmak. can gnlden (veya can yrekten) * itenlikle, ok isteyerek. can oynamak ile * tehlikeli i u mak. lerle ra can u mak ile ra * a hasta olmak, lm d inde can eki r e mek. * byk snt d k ya mek. can istemek * heves duymak. can isterse * (olumsuz bir cevap kar nda) "kabul etmezse etmesin!" anlam kullan s nda l r. can pek * Ac snt kardayan . ya, k ya kl

can olsun! sa * zlmeye gerek olmadn kartarafa bildirmek iin kullan l r. cank slmak * ii slmak, yapacak bir iolmamaktan tedirginlik duymak. k i * keyfi kamak. * yar zlmek, yar fkelenmek. cankk s n * keyfi kam . can tatl * Snt ve ac katlanmak istemeyen. k ya ya can tez * Beklemeye dayanamayan, sab z. rs

can yanan e attan y olur ek rk * zarara veya ktl u e rayan kimse acn karmak iin a aba harcar. s r can yanmak * ok ac duymak. * ac deneme geirmek; bir i zarar grmek. bir te

can yerine gelmek * yorgunlu gemek; sa , gcn kazanmak. u ln can mu? yok * birinin katland snt ba na rnek gstermek iin sylenir. k y kalar can yrekten * Bkz. can gnlden. can ci m erim * iten bir sevgi sesleni i. can dese, can n diyor sanmak m m ks * birinin en gnl ok c ay szleri bile kendisine dokunmak, batmak. can m! * ho nutsuzluk anlat r. * sevgi sesleniolarak kullan i l r. * (ca:n ok gzel, ok de verilen. m) er

can sokakta bulmad m m * tehlikeye veya herhangi bir snt katlanmaya hi niyetim yok. k ya can n ii m * efkat veya sevgi sesleni i. canisterse! n * "diledi gibi olsun, sen bilirsin, bana gre hava hoanlam kullan in " nda l r. can ac na mamak * kendini d nmeden, kendine bakmadan ya amak. can de na mek * ok ho lanmak. * ruhu olmak. ad can d na kn * kendine iyi bakan, kendini koruyan. can ezan okumak na * bir kimsenin hakk gelmek, ldrmek. ndan can gemek, can i na na lemek (veya can kr etmek) na * ok etkilemek. can kasdetmek na * intihara kalk mak. * birini ldrmeye haz rlanmak. can k na ymak * ac madan ldrmek. * kendini ldrmek. * gcnden fazla i grerek a derecede kendini yormak. r can minnet na * beklenilmeyen iyi bir durumla kar duyulan memnunlu anlatmak iin sylenir. nca la u can okumak na * berbat ve peri etmek. an can rahmet na

* "Alllah rahmetini esirgemesin" anlam kullan nda l r. can susamak na * lmek istemek. * birini ldrmeyi istemek. can tak demek (veya etmek) na * dayanamaz duruma gelmek, sabr kalmamak. can tkrd na mn (veya frd mn) * k nlve fke belirtir. zg k can yandm (veya yandm na n) * sevgi, hayranlveya fke gibi trl duygular anlat k r. can yetmek na * katlanamayacak duruma gelmek, bezmek, b kmak. can bezmek (veya b ndan kmak, usanmak) * lm gze alacak kadar snt k iinde olmak. can gemek ndan * lmek iin haz r olmak. can (bir yere) dar atmak n * bir tehlikeden glkle kurtularak bir yere snmak. can ac n tmak * birine ac vermek. can almak n * (Tanr ) ldrmek. * can verdirecek kadar memnun etmek. n * snt sokmak. k ya can balamak n * ldrlmesi gerekirken vazgemek. can burnundan getirmek n * ok yormak, fazla al rmak. t can cehenneme gndermek (veya yollamak) n * ldrmek. can n karmak * h rpalamak, ok yormak, y prand rmak. can di almak (veya takmak) n ine * her tehlikeyi gze alarak i giri e mek. can s n kmak * keyfini bozmak, ne ka esini rmak. can sokakta bulmak n * sakorumak gerekti anlatan bir sz. l ini can vermek n * kendini feda etmek. * hibir esirgememek. ey * bir ok d olmak, ok sevmek. eye kn can yakmak n

* ac verecek biimde cezaland rmak. * bir kimseyi, ok snt zarara sokmak. k ve cann derdine d n mek * can ba bir d ndan ka ey nemeyecek kadar snt olmak. k da cann iine sokacagelmek n * ok ho lanmak, ok sevmek. cani canice canilik canip * Yan, taraf. caniyane * Cani gibi, canice. * Cinayet i lemi olan kimse, k . yac * Cani gibi, caniye yakr (biimde). * Cani olma durumu.

cankurtaran * Hastahane veya kliniklere hasta veya yaral ta maya zg ara, amblns. * Havuz veya pljda yzme bilmeyenleri uyaran, tehlikeden koruyan ve onlar kurtaran kimse. cankurtaran an * Tipili veya sisli havalarda snacak veya ynelecek yeri yolculara, gemilere belli etmek iin kullan an lan (veya ddk). cankurtaran dd * Cankurtaran an . cankurtaran gemisi * Karaya oturan, yanan veya batma tehlikesi ile karkar kalan gemileri kurtarmaya yarayan gemi. ya cankurtaran kulbesi * Da geitlerinde tipiden veya so uktan korunmak icin snak olarak yap lmkulbe. cankurtaran sal * Deniz kazalar kullan zere gemilerde bulundurulan sal. nda lmak cankurtaran sandal * Deniz kazalar veya gemi batmak zere iken insanlar nda kurtarmaya yarayan motorlu, krekli sandal, filika. cankurtaran simidi * Suda bo ulma tehlikesine karkullan ve sudan hafif maddelerden, byk simit veya yelek biiminde lan yap lmara. cankurtaran amand ras * Denize d enlerin kolayca belirlenip kurtar lmalar denize b lan ve kazaya u iin rak rayanlarbulup n kendilerini gstermeleri iin kullan parlak renkli, fosforlu lan, amand ra. cankurtaran yele i * Yelek biiminde yap lmcankurtaran arac . cankurtaran yok mu! * lm tehlikesi kar nda yard isteme sz. s m

cankurtaranl k * Cankurtaran olma durumu. canla ba la * Seve seve her trl yorgunlu gze alarak, var gcyle. u canlandc r * Canl veren, canl kazand l k l k ran. * Bir canl resim veya filmi iin hareketlilisa ema i layan tek tek resimleri yapan sanat . canlandc rl k * Canlandc r olma durumu. canlandlma r * Canlandlmak i r i. canlandlmak r * Canland rmak i konu olmak. ine canlandm r * Ortada kalan kal lar gre bir eserin ana tasarna uygun olarak yeniden izimi. nt na s canland rma * Canland rmak i i. * Tek tek resimleri veya hareketsiz cisimleri gsterim s nda hareket duygusu verebilecek biimde ras dzenleme ve filme aktarma i i. * Ki tirme. ile * Gemi olaygeli bir n mesini ve sonucunu ayn biimde yans sunma. tarak canland rmak * Canlanmas sa n lamak, canlanmas yol amak. na * Ya atmak, (birinin) k girmek. lna * Yo unluk, etkinlik kazand rmak. * Canl tazelik, dirilik getirmek. l k, canlanma * Canlanmak i i. canlanmak * Gc artmak, diri duruma gelmek. * Etkinliartmak, hareketlilik kazanmak. i * Depre mek. * Gemi ya bir olay veya durum yeniden hat te anan rlanmak. canl * Can olan, diri, ya ayan. * Gl, etkili, hareketli, hayat dolu. * Ya p yer de tirebilen yarat hayvan. ay i k,

canl canl * Diri diri, henz lmemi . * Heyecanla. canl cenaze * ok zaybir deri bir kemik kalmkimse. f, canl model * Figrlerle ssl veya heykelt l yararlan kad veya erkek. rakta lan n canl mzik * Gazino, lokal vb. yerlerde yemek s nda bir veya birka mzisyenin alg sesleri ile paralar ras ve seslendirmesi.

canl zdekilik * Evrenin temeli olarak d nlen maddenin canl oldu savunan doktrin, hilozoizm. unu canl resim * Bir hareketi paralar ayp bunlarelle yap resimlerinin alyla tek tek evrilmesine dayanan ve na r n lan c gsterimde srekli bir hareketi ortaya koyan film tekni i. canl n yay * (televizyon ve radyo iin) Daha nceden herhangi bir gere zerine tespit edilmemi c tespit edildi , alyla i anda yap yay lan n. canll c k * Olup bitenin ruhlar alann gizli glerince ynetildi inanan ilkel anlayanimizm. n ine , * Ba z bir ruh varln insanda ve do nesnelerinde yerle oldu inanan ilkel din gr ms a ik una . * Tek ve ayn ruhun fikr ve organik hayatilkesi oldu ileri sren n unu reti. * ocukta bir d biimi olarak btn cisimlerin canl nce oldu inanma. una canl l k * Canl olma durumu. * Ne elilik, hareketlilik. cans z * Can yitirmilm n , . * Gsz, mecalsiz. * uyand lgi rmayan, snk. * Durgun. * Canl olmayan (varl camit. k), canscans z z * Cansolarak, cansgibi. z z cansd z mek * hastalveya yorgunluk yznden bitkin bir duruma gelmek. k canshedef z * ve hayvan dnda kalan hedef. nsan cans ma zla * Cans mak i zla i. cans mak zla * Cansduruma gelmek. z cans t zlarma * Cans t i zlarmak i. cans t zlarmak * Cansduruma getirmek. z * Bir di canl in dokusunu yok etmek. cans k zl * Cansolma durumu. z * Hareketsizlik.

cansiparane * Can verircesine, zveriyle. n cantiyane * Kantiyane. capcanl

* ok canl biimde). (bir car * a, telll ile duyurma; iln. r * Tehlike durumu, imdat, yard m. car * Baz yerlerde kad n kollar rttkleri veya boydan boya rtndkleri ar zar. nlar na af, car car * ok ve yksek sesle, grltl bir biimde (konu ma).

car etmek * nara atmak, hayk rmak; iln etmek. carcar carcur * Bkz. arjr. carcur carcur cari * "Geli igzel konu mak" anlam gelen carcur etmek deyiminde geer. na * Fermuar. * Akan. * Olagelen, geen, yrrlkte olan. * Geveze, yaygarac .

cari hesap * taraf aras srp giden alacak verecek i ki nda lemlerinin tutulan hesab . cari masraf * Belirli bir dnemde yap harcamalar. lan cari para cari cret cariye * Geerli olan, yrrlkte bulunan para. * gc piyasas i nda gcnn, arz ve talebe gre belirlenen fiyat .

* Yabanc lkelerden kalzgrlkten yoksun edilen, alp sat r p n labilen, her konuda efendisinin isteklerine ba bulunan gen kad halay l n, k. cariyelik * Cariye olma durumu.

cariyelik etmek * cariye gibi hizmet etmek. cariyeniz (veya cariyeleri) * eskiden, sz sylenen kimseye a bir sayg r gstermi olmak iin kad taraf "ben" zamiri yerine nlar ndan kullan . l rd * ayn maksatla gen kad nlardan sz edilirken onlar anlatan kelimelere bir unvan gibi getirilirdi. carlama * Carlamak i i. carlamak

* Ba konu rarak mak; ok sylemek. * etmek, duyurmak; nara atmak, hayk ln rmak. carl cars z * Car olmayan. (II) cart * Sert bir y l ses. ey rt rken kan * Car olan. (II)

cart cart tmek * kendini be enmi davran ve buyururcas sz sylemek. bir la na cart curt * Gerekli gereksiz yerde sylenen, abartsz. l

cart curt etmek * gz korkutmak veya vnmek amac abartkonu yla l mak. cart kaba k t * yksekten atana veya al bir tavtak karsylenen hafifseme nlemi. ml r nana carta cartadak cartadan * Cartadak. cartay ekmek * lmek. cascavlak * (ba iin) ok sas ok tysz, hi ty olmayan. z, * l rtsz. r plak, * Yellenme. * Birdenbire ve grlt ile.

cascavlak kalmak * btn imknlar elinden al nmolarak ortada kalmak. casus casusluk * Casus olma durumu, a k. tl casusluk etmek * casus olarak al mak. cav * Bkz. a (II). * Bir devletin veya bir kimsenin s n kasn hesab rlar ba n na renmeyi stne alan kimse, a t.

cavalacoz * De ersiz, nemsiz, derme atma. cavlaekmek * lmek. cavlak

* tysz. plak, cavlakl k * Cavlak olma durumu, k. plakl cavlama cavlamak cavlamak * Cavlamak i i. * Kavlamak, tyn dkmek, kalmak. plak * lmek.

caydc r * Karar ndan, sznden dndrc. caydc rl k * Caydc r olma durumu. caydlmak r * Caymas lanmak, karar dndrlmek, vazgeirilmek. sa ndan cayd r cayd rma * Cayd i rmak i. cayd rmak * Caymas sa n lamak, karar dndrmek, vazgeirmek. ndan cayg n * Vazgeip i ard b in n rakan, dnek. * Cayd iveya biimi. rmak i

cay r r cay * Bir cismin abuk ve iddetle yandn rt anlatmak iin kullan , y ldn l r. * iddetli, etkili olarak. cay rdama * Cay rdamak i i. cay rdamak * (nesneler iin) Ses kararak yanmak veya ylmak. rt cay rdatma * Cay rdatmak i i. cay rdatmak * (nesneler iin) Sert, uzun, grltl ses kartmak. cay rt * iddetli yanma, y lma sesi, grlt. rt

cay vermek rt * grlt ile gzdavermek. cay y rt basmak (veya cay koparmak) rt * birdenbire ba p a r rmaya ba lamak. cay * Caymak iveya biimi. i

cayma caymak caz

* Caymak i i. * Sznden, karar dnmek, vazgemek. ndan * Ba ta Kuzey Amerika zencilerinin mziiken sonralar lang i btn dnyada benimsenen bir mzik tr. * Caz mzialan orkestra. i

caz tak m * Caz mzialan orkestranbtn alg . i n lar cazbant * Caz mzialan orkestra. i cazc cazc l k cazg r * Caz mzialan veya besteleyen kimse. i * Cazcn i n i veya mesle i. * Gre olan pehlivanlar ecek yksek sesle izleyicilere tan ve dualar okuyarak onlar tan n alana sren kimse. * Fitneci. * Cazg r olma durumu.

cazgk rl

caz r r caz * (bir cismin kaynama ve yanmas belirtirken) Gl ve sesli olarak. n caz rdama * Caz rdamak i i. caz rdamak * Caz diye ses karmak. caz rdatma * Caz rdatmak i i. caz rdatmak * Caz rdamas yol amak. na caz rt cazibe * Caz rdama sesi. * Al al l ekicilik, albeni. m, ml k, * ekim.

cazibe kanunu * Yer ekimini belirten kurallar btn. cazibedar * ekiciliolma, al . i ml cazibele me * Cazibele durumu. mek cazibele mek

* ekici, al duruma gelmek. ml cazibele tirmek * ekici, al duruma getirmek. ml cazibeli * ekici, al , albenili. ml * nemli, a olan. rl * ekici olmayan, al z. ms * uyand ekici, elveri lgi ran, li.

cazibesiz cazip

caziple me * Caziple durumu. mek caziple mek * Cazip duruma gelmek. caziple tirme * Caziple tirmek durumu. caziple tirmek * Cazip duruma getirmek. cazipli caziplik * Cazip olma durumu. cazl cazs z * Caz olan. * Caz olmayan. * ekici, al , albenili. ml

cazur cazur * Bkz. caz r. r caz Cb * Kolombiyum'un k saltmas . cc Cd CD Ce * Seryum'un k saltmas . ce ce * Trk alfabesinin nc harfinin ad . * Kucak ocuklar, bebekleri e n lendirmek iin lan ses. kar * Kemans ve g tahtas iki yan C harfi biiminde enten oyuklar. n rt s n ndan * Kadmiyum'un k saltmas . * Yabanc devlet eliliklerine ait arabalar plkalar kullan k n nda lan saltma.

-ce -ce

* Bkz. -ca / -ce (I). * Bkz. -ca / -ce (II).

ce demeye mi geldin? * "Bu kadar az oturmaya m geldin?" anlam kullan nda l r. cebbar * Zorlay, zorba. c * Kudret sahibi, Tanr . * Gkyznn gneyinde bulunan bir y z kmesi. ld * Becerikli, agz (kad k n). cebe * Z rh. * Silh.

cebeci

* Yenieri ordusunda silh yapan, onaran ve bak ile grevli bulunan; sava ordunun silh ve m ta cephanesini ularan yaya kap ocaklar bir sf asker. t kulu ndan n cebel * Da . * Sahipsiz, bo toprak. * Ekilmemi tarla, ekime elveri olmayan yer. li

cebeli

* Osmanlmparatorlu dneminde, sava ras t zeamet sahiplerinin dirlikleri oran gre u s nda mar, na yanlar gtrmekle ykml bulunduklar asker. nda atl * Ayn dnemde illerdeki atl inzibat kuvveti. cebelle me * Cebelle i mek i. cebelle mek * U mak, eki ra mek; tart mak, mnaka etmek. a cebellezi * Hakk olmayan bir kendisine mal edip cebine koyma, cebine indirme. eyi

cebellezi etmek * cebine indirmek. ceberut * Tanr n her stnde olan kudreti. 'n eyin * (tasavvufta) Allah'a varmannc basama n . * ("byk kudret" anlam kayarak) Merhametsizlik, zorbal ndan k. * Ac z, merhametsiz, zorba. mas cebi delik * Tutumlu olmayan (kimse), savurgan. cebi delik (kimse) * para tutmayan, z paras rt, z. cebi para grmek * paras yokken para kazanmaya ba lamak. cebin

* Korkak. * Al yz. n, cebinden karmak * ondan ok stn olmak. cebine indirmek (veya atmak) * (para iin) hakk olmad hlde kendine mal etmek. cebini doldurmak * kar t elveri durumlardan yararlanarak bol para kazanmak. la li cebir cebir * Zor, zorlay .

* Art eksi gerek say bunlaryerini tutan harfler yard yla nicelikler aras genel ba lar ve larla, n m nda lant kuran matematik kolu. cebir kullanmak * bir iyapt iin zora ba i rmak vurmak. cebire * Kk kemikleri yerinde tutmak iin kullan tahta, mukavva veya tenekeden yap zeri bezle r lan lm , kaplanan levha, syek, koaptr. cebirsel * Cebirle ilgili. cebirsel deyim * Bilinen veya bilinmeyen byklk lleri zerinde, bunlara ba bir byklk lsn l karmak iin gerekli i lemleri gsteren ve birbirine cebirsel i aretlerle ba lanan harf ve say btn. lar cebirsel forml * Cebirsel deyim. cebirsel ifade * Cebirsel deyim. cebren cebretme * Cebretmek i i. cebretmek * Zorlamak. cebr * Zorla yap zor kullan yaptlan. lan; larak r * Zorla, zor kullanarak, zoraki.

cebr yry * Bir yere kuvvet yeti tirmek veya d mandan nce varmak iin yap s yry lan k . cebrinefs * Kendini zorlama, kendini tutma. cebriye * Yazgl kadercilik, fatalizm. c k,

ceddine lnet (veya yedi ceddine lnet!) * "soyun sopunla birlikte Tanr cezan versin!" anlam ilenme bildiren sz. z nda

ceddine rahmet! * "aferin, bravo" veya "Tanr senden raz olsun" anlam kullan nda l r. Ced cedit cedre * Guatr, gu a. cefa * Byk snt k , zg, eziyet. * O burcu. lak * Yeni.

cefa ekmek (veya grmek) * znt, snt k ekmek. cefa etmek * zmek, eziyet etmek. cefakr * Cefal . cefake cefal * Cefa eken, cefal k ya katlanan. , snt * Snt eziyete katlanmveya katlanan. k ya,

cefaya katlanmak * snt znty sab kar p tahamml etmek. k veya rla lay ceffelkalem * Hi d np ta nmadan, bir da. rp cehalet * Bilgisizlik, bilmezlik.

cehdetme * Cehdetmek i i. cehdetmek * alp abalamak. cehennem * Din inan gre, ktlk yapanlarldkten sonra ceza grecekleri yer, tamu. lara n * ok sntyer. k l cehennem azab * Cehennemde u laca inan ceza. ran na lan * ok byk snt k , eziyet. cehennem gibi * ok s cak. cehennem hayat * Byk snt zntlerle dolu ya k ve ay . cehennem kt * Cehennemde yanmaya yara kimse. r

cehennem ol * defol!. cehennem olmak * defolmak. cehennem ta * Gm nitrik asitte ergitilmesiyle elde edilen, havaya dayan , kta bozulmayan beyaz kristal. n kl cehennem zebanisi * Zalim, ac z kimse. mas cehenneme kadar yolu var * "defolsun, istediyere kadar gitsin, korkum yoktur" anlam svme. i nda cehennem * Cehennemle ilgili. * zc, yak, cehennem gibi. c cehennemi boylamak * (sevilmeyen kimse iin) lmek. cehennemin buca(veya dibi) * ok uzak yer. cehennemin dibine gitmek * (klan kimse iin) defolup gitmek. z cehennemle me * Cehennemle durumu. mek cehennemle mek * Cehenneme dnmek. * A znt ve snt r k ekilen yer hlini almak. cehennemlik * ldkten sonra yerinin cehennem olacasan cehenneme ly(kimse). lan, k * Hamamoca klhan. n , * Modern ekmek fnlar ate bulundu en s blm. r nda in u cak cehil cehre cehri * Bilgisizlik, bilmezlik. * Pamuk, yn, ipek gibi eyleri e iplik durumuna getirmeye yarar ara, i irip .

* Kk boyas gillerden, meyve, kabuk veya odunundan gzel k z elde edilen bir kk (Rhamnus rm renk infectorius). ceht -cek * Bkz. -cak / -cek. ceket ceketatay * Erkeklerin ve kad n giydi genellikle nden d nlar i, meli, kalay rten, kollu giysi. * Bkz. Jaketatay. * aba, abalama.

celdet cell

* Yi kahramanl itlik, k. * Byklk, ululuk. * fke, k nl zg k.

Cell

* olarak Yavuz Sultan Selim dneminde ortaya p devlete isyan eden Bozoklu Dervi lk k Cell'in adamlar ve ondan yana olanlara, sonralar treyen btn e yaya verilen ad. na da k Celllik * Cell olma durumu.

celllenme * Celllenmek i i. celllenmek * fkelenmek, k zmak. cellli * Sert ve fkeli (kimse). * H n, co r kun. * Cellli gibi, cellliye benzer. * Avc antas .

celllice celbe celep

* Koyun, kei, sr gibi kesilecek hayvanlarticaretini yapan kimse. n * Topkap , Galata, brahim Pave Edirne saraylar alp trl devlet hizmetleri iin aday olarak a na n yeti tirilen gen. celeplik cel * Koyun, kei, sr gibi kesilecek hayvanlarticaretini yapma i n i. * A a k, ikr. * Parlak, cill .

cel yaz * (Arap harfleriyle) Uzaktan okunacak biimde istif edilmi sls levha yaz. iri s celil * ok byk, ulu. * Tanr n s ndan biri. 'n fatlar cellt * lm cezas arptlanlar na r ldrmekle grevli olan kimse. * Ac z, kat mas yrekli, kolayl su i kla leyen, zalim. cellt gibi * ac z. mas celltl k * Celldgrevi. n * Kat yreklilik, zalimlik.

celp

* Getirtme, kendi zerine ekme. * Mahkeme taraf dava edene, edilene veya tan gnderilen a belgesi. ndan klara r * Askerlik devini yapmaya a rma. celp etmek * kendine ekmek. * getirmek. celp k d * a k , a belgesi, celpname. r d r celpname * Celp k , a belgesi. d r celse * Oturum. celseyi amak * oturumu amak. celseyi tatil etmek * oturuma ara vermek. cemaat * Bir imama uyup namaz k ki lan iler. * kalabal. nsan * Bir dinden veya bir soydan olanlartoplulu n u.

cemaat ne kadar ok olsa (veya cami ne kadar byk olsa) imam gene bildi okur ini * bir yetkili kimse, evresindekilerin d ncesi ne olursa olsun kendi istedi yapmaya alr. ini cemaate uymak * iinde bulunulan bir toplulu uyarak davranmak. a cemaatimslimin * Mslman halk. cemaatle namaz k lmak * imama uyarak namaz k lmak. cemaatle me * Cemaatle iveya durumu. mek i cemaatle mek * Cemaat hline gelmek. cemaatli * Cemaati olan. cemaatsiz * Cemaati olmayan. cemaatsizlik * Cemaatsiz olma durumu. cemadat cemal * Yz gzelli i. cem'an * Cans cansvarl zlar, z klar.

* Toplayarak, toplam olarak, hepsi. cem'an yekn * Toplam olarak, hepsinin tamam . cemaziylh r * Ay takviminin alt ay nc , kk tvbe ay . cemaziylevvel * Ay takviminin be ay inci , byk tvbe ay . cemaziylevvelini bilmek * bir kimsenin herkese bilinmeyen, gemi kt bir ynn veya kt durumunu bilmek. teki cembiye * Bir e e kama, haner. it ri cembiyeli * Cembiyesi olan. cembiyesiz * Cembiyesi olmayan. cemetme * Cemetmek i i.

cemetmek * Toplamak, bir araya getirmek. cemi * Btn, hep, (bir eyin) hepsi, (bir eyin) tm. * Toplama. * Toplama. * o okluk. ul, * (erkek iin) Gzel. * Tanr n s ndan biri. 'n fatlar * (kadiin) Gzel. n * Gnl al davran c .

cemil

cemile

cemilendirme * o ulland i rma i. cemilendirmek * o ulland rmak, okluk hline getirmek. cemilenme * o ullanma i i. cemilenmek * o ullanmak. cemiyet * Dernek. * Topluluk, toplum. * D n. * Birbirine uygun veya z t anlaml kelimeleri tenasp veya tezat sanatlar yoluyla bir araya getirme. * Bir olay ki kutlama amac bir araya gelen topluluk. veya iyi yla

cemiyetli cemre ykseli i.

* Cemiyet iinde geen, derli toplu, da k olmayan. n * ay birer hafta aral ubat nda klarla nce havada, sonra suda ve en sonra toprakta olu u san s k tu lan cakl

cemre d mek * s k ykselio hafta iindeki gnde ba cakl i lamak. cenabet * Cnp. * Pis, kt, ho lmayan kimse veya lan ey. Cenab hak * Allah, Tanr . cenah * Ku kanad . * Kol, paz . * Yan, taraf. * Sava dzenindeki ordunun iki yan her biri. ndan * Sayg , onur ve byklk anlam kullan yla l r. * Kefenlenip tabuta konmugmlmeye haz , rlanminsan ls. * Cenaze treni. cenaze alay * ly kald treni veya bu trende yer alan veya cenazeyi izleyen topluluk. rma cenaze duas * Cenaze defnedilirken okunan dua. cenaze gibi * benzi sararm . cenaze levaz mat * lnn kefenlenmesi s nda gerekli olan malzemeler. ras cenaze merasimi * Cenaze treni. cenaze namaz * Cenaze gmlmeden nce musalla ta n stne konan tabutun nnde k namaz. n l nan cenaze treni * Cenaze namaz mezara kadar yap din tren. ndan lan cenazeyi kald rmak * ly gmmek zere gtrmek; gmmek. cenbiye * A e bir tr Arap b z ri a . cendere * Bir s eyi kmak, ezmek gibi i kullan mekanizma, pres. lerde lan * Manev bask .

cenap cenaze

cenderele me

* Cenderele i mek i. cenderele mek * Manev bask nda mcadele etmek. alt cendereye sokmak * manev bask na almak. alt Cenevizli * Ceneviz (bugnk Cenova Cumhuriyeti halk olan kimse. ehri) ndan cengver * Sava. * dv dv sava vuru yi en, , kan, kan.

cengverce * Cengvere yakr biimde. cengverlik * Saval sava k, dv k, kanl lk. cengel cenin * Otlarla ve sa k alarla rtl geni Hindistan ormanlar verilen ad. na * Ana rahminde do zaman tamamlayamamveya vaktinden nce d ocuk. ma n m

ceninisak t * D k. cenk * Savakavga. , * Byk aba, u , kavga; eki ra me. cenk etmek * sava mcadele etmek. mak, cenki cenkilik * Sava, kavgac . * Cenki olma durumu.

cenkle me * Cenkle i mek i. cenkle mek * Sava mak. * At mak, eki mnaka etmek. mek, a cennet * Din inan gre, iyilik yapanlar gnahs n, ldkten sonra sonsuz bir mutlulu kavu lara n, zlar a acaklar yer; umak (II). * ok gzel, huzur veren yer. cennet bal * Cennet balgillerden, mavi yezemin zerine bak il r rengi izgili tropikal bal(Macropodus k viridiauratus). cennet balgiller * Kemikli bal r tak n kefallar alt tak na giren bir familya. kla mn m

cennet biberi * Zencefilgillerden karabiber tad bir bitki. nda cennet gibi * gzel, bak (yer). ml cennet ku u * Cennet ku ugillerden, tyleri gzel renkli bir ku (Paradisea apoda). * Gzel, al kad ml n. * Henz pek kkken len bebek. cennet ku ugiller * Omurgal hayvanlardan ku sfn bir familyas lar nn . cennet kz * Yretemiz ama budala denecek kadar saf kimse. i cennet taam * Tad gzel olan yemek veya yiyecek. ok cennete evirmek * temiz, bak , gzel bir yer durumuna getirmek. ml cennete dnmek * gzel, rahat ya lbak bir yer durumuna gelmek. an r, ml cennetle me * Cennetle durumu. mek cennetle mek * Cennet durumuna girmek. * Cennetin gzellikleriyle donanmak. cennetlik * ldkten sonra yerinin cennet olaca inan (kimse). na lan * (lm kimse iin) Yeri cennet olan, cennetmekn.

cennetmekn * Cennetlik. centilmen * arkadak eden, sayg grgl, kibar (erkek). yi l l , centilmence * Centilmene yakr (bir biimde). centilmenlik * Centilmen olma durumu. * Centilmene yakr davran . centilmenlik antla mas * Hukuk ve resm olmayan, ancak taraflarkar kl n gvenlerine dayanan szl antla l ma. cenub cenup cenuplu * Gneyle ilgili, gneye zg olan, gney. * Gney. * Gneyli.

cep

* Genellikle bir koymaya yarar, giysinin belli bir yeri a iine yerle ey larak tirilen astardan yap lmtorba veya giysinin zerine konulan para ile yap lmyer. * Belirtisiz isim tamlamas s tamlayan grevinde "cebe s yapnda, abilecek boyda" anlam verir. n * Sava nbir yerinde d n geriletilmesiyle ortaya taktik durum, kertme. alann man kan * Trafikolaylarmak iin yaya kaldmlar veya yollarda yap cep biimindeki ta yana yeri. i t r nda lan t ma * Kablosuz telefon. cep defteri * Cebe s abilecek byklkteki defter. cep feneri * Pille al ve cepte ta kk fener. an nan cep harl * Bir kimseye ufak tefek gndelik harcamalar kar lamas verilen para. iin cep harln karmak * gnlk masraf kar n layacak kadar kazan sahibi olmak. cep kitab * Cepte ta nacak, cebe girecek biimde kk kitap. cep saati * Cepte ta saat. nan

cep szl * Cepte ta nabilecek ve gnlk ihtiyaca hemen cevap verebilecek kk szlk. cep takvimi * Cepte ta nabilecek kk boy takvim. cep telefonu * Cebe s abilecek kklkte olan, ta nabilir, kablosuz telefon. cep televizyonu * ok kk boyutlar veya cebe s olan abilecek kklkteki televizyon. cepi * Yankesici. cepilik cephane * Yankesicilik. * Ate silhlarla at iin haz li lmak rlanan her trl patlay madde. c

cephaneci * Kara, deniz ve hava birliklerinde cephanelik grevlisi veya sorumlusu olan kimse. cephanelik * Cephanenin saklanmas yarar kapal korunmu na ve yer. cephe * (yap larda) Yz, alna. * zerinde sava srd blge. n * Yan, yn, taraf. * Belli bir d nce, istek evresinde sa lanan beraberlik.

cephe amak * sava olmayan bir blgede, savahaz a rlanmak ve ba lamak.

cephe almak * has durumu tak m nmak, bir d nceye karolmak, direnmek. cephe gerisi * Sava ngerisinde kalan blge. alann cepheden cepheye ko mak * durmadan, deik cephelerde sava i mak, y bilmemek. lmak cepheden hcuma gemek * dola yollara sapmadan, do k rudan do konuyu ele alarak birine kar ruya kmak veya mcadeleyi a ktan a yapmak. a cephelenme * Cephelenmek i i. cephelenmek * Cephe olu turmak. cephele me * Cephele i mek i. cephele mek * Bir d nce, bir istek evresinde birlik olu turmak. cepheli cepken cepleme * Ynl, tarafl . * Kollar rtmal uzun, harla i y ve lenmi tr k yakasst giysisi. bir sa, z * Ceplemek i i.

ceplemek * Kazanmak, cebine indirmek. cepten aramak * bir kimseyi cep telefonundan aramak. cepten vermek * kendi kesesinden, kendi mal demek. ndan cer * ekme, srkleyerek gtrme.

cer hocas * Ta imamlyaparak para ve erzak toplayan gen medrese rada k rencisi. cerahat * rin. * Yara.

cerahatlenme * Cerahatlenmek i i. cerahatlenmek * (yara) toplamak. rin cerahatli * toplam irinli. rin ,

cerahatsiz * toplamam irinsiz. rin , cerbeze * Gzel konu ma. * Beceriklilik, girginlik. * Kurnazl hilekrl k, k. * Girgin, kolayl ve inandc syleyen, dilli. kla r sz * Ba taraf yap veya kaza sonucu ortaya zarar kas ndan lan kan deme.

cerbezeli cereme

ceremesini ekmek * ba nyol at zarar kasn demek. ceren cereyan * Ceylan. * Bir yne do akma, ak ak . ru nt , * Ak m. * Bir geli olma durumu. eyin me, * Ayn ilimde olan, ayn e gr payla kimselerin olu an turdu hareket. u

cereyan arpmak * elektrik ak na tutulup etkisinde kalmak. m cereyan etmek * gemek, olmak, yap lmak. cereyana kap lmak * elektrik ak yla arp m lmak. * suyun ak iinde kalsrklenmek. p * bir e bir gr ilim, hareketi iinde yer almak. cereyanda kalmak * kapal yerde, kar kl k pencere veya kap nda meydana gelen hava ak s kal bir a l aras ntnda p tmek. cereyanl * Ak l nt . * Ak . ml cerh * Yaralama. * (bir d nce, inan, veya iddia iin) rtme.

cerh etmek * yaralamak. * rtmek. ceride * Gazete. * Tutanak, kay t defteri. * Svari kolu. * Yara. * Cereme.

ceriha cerime

Cermen

* Bugnk Almanya'y , Bohemya ve Polonya'nbat n blmn kapsayan Cermanya'da M.. 3. yzy 9. ldan yzy kadar oturan halk veya bu halktan olan kimse. la Cermen dilleri * Kuzey Avrupa'da konu ve Hint-Avrupa dil ailesi iinde yer alan diller. ulan cermen mente e * Bina kap ile pencerelere tak ve yapraklar lar lan mente uzunlu e unun yar kadar olan, sactan k larak s vr yap lmmente e. Cermence * Cermen dili. cerrah * Operatr. * nemsiz yaralar tiren kimse. iyile * Cerrahl ilgili. kla * Hekimli ameliyatla tedavi yapan dal in, .

cerrah

cerrah mdahale * Ameliyat. cerrahl k * Cerrah olma durumu veya cerrahmesle n i. cerrar * ekici, srkleyici. * Zorla para alan (kimse). * Sava aralar donat yla lmkalabalordu. k * Dilenci.

cerre kmak * (medreselerde okuyan softalar) para ve erzak toplamak iin belli aylarda kylere da p imamlveya l k mezzinlik yapmak. cesamet cesametli * Kocaman, iri. cesaret pekli i. * G veya tehlikeli bir igiri e irken ki kendinde buldu gven; yreklilik, yi yrek ve gz inin u itlik, * ekinmezlik, at k. lganl * Byklk, irilik.

cesaret almak (veya bulmak) * herhangi bir durumdan, davran g almak. tan cesaret etmek * korkulmas gereken bir ikorkmadan giri gze almak. e mek, cesaret gelmek * y nl gitmek, yreklenmek. lg cesaret gstermek * yrekli davranmak.

cesaret vermek * birinin y nln lg gidermek, birini yreklendirmek. cesarete gelmek * y nl gitmek, yreklenmek. lg cesaretini k rmak * yreklili gidermek, korkutmak. ini cesaretini toplamak * kendine gven duygusunu, yreklili ve at bir araya getirmek. ini lganln cesaretlendirilme * Cesaretlendirilmek i yreklendirilme. i, cesaretlendirilmek * Yreklendirilmek. cesaretlendirme * Cesaretlendirmek iyreklendirme, yi i, itlendirme. cesaretlendirmek * Yreklendirmek, yi itlendirmek, cesaret vermek. cesaretlenme * Cesaretlenmek i yreklenme, yi i, itlenme. cesaretlenmek * Y nl gitmek, yreklenmek, yi lg itlenmek. cesaretli * Hibir eyden korkusu olmayan, yrekli, yi it. cesaretlilik * Cesaretli olma durumu, yreklilik. cesaretsiz * Yreksiz. * ekingen. cesaretsizlik * Cesaretsiz olma durumu, yreksizlik. ceset cesim * Byk, iri, kocaman. ceste * "Azar azar", "km km" anlam s s ndaki ceste ceste ikilemesinde geer. * l vcut, naa .

ceste ceste * Azar azar. cesur cesurane * Cesaretle, yreklice, yi itesine. cesurca * Yrekli, cesaretli.

* Cesura yak biimde, cesur gibi. an cesurluk * Yreklilik, gz pek olma durumu. * At k. lganl cet * Dede, byk baba, ata. cetbecet cetvel izgilik. * Atalardan beri, soyca. * Do izgileri izmeye yarayan, dereceli veya derecesiz, tahtadan, plstikten veya madenden yap ru lmara, * Liste, izelge. * Ark, su kanal . cevaben * Cevap olarak, kark olarak. l cevab dikmek (veya dayamak, yap rmak) t * kesin, ters ve kar ndakinin beklemedibir kar k vermek. s i l cevab cevahir * Cevap niteli olan. inde * Elmas, yakut gibi de ta mcevher. erli lar,

cevahir yumurtlamak * cevher yumurtlamak. cevahirci cevap * Mcevher alsatan kimse, mcevherci. p * Bir soruya, bir iste bir sz veya yaz verilen kark, yan e, ya l t.

cevap anahtar * S navlarda sorulan sorular zlm n biimi. cevap hakk * Bir kimsenin yla ilgili bas yayorganlar haberlere kar k olarak ya dzeltme ya da cevap ahs n n nda kan l verme hakk . cevap k d * S navlarda sorulan sorular cevaplarn bulundu k n n u t. cevap vermek * kark olarak bildirmek veya sylemek. l * ihtiyac kar lamak. * iyi sonu vermek, iyi sonu al nmak. cevaplama * Cevaplamak i i. cevaplamak * Bir soruya, bir iste bir sz veya yaz kar k vermek, yan e, ya l tlamak. cevaplandlma r * Cevaplandlmak iyan r r i, tlandlma.

cevaplandlmak r * Bir cevab eyin , karverilmek, yan r l tlandlmak. cevapland rma * Cevapland rmak i yan rma. i, tland cevapland rmak * Bir cevab, kar vermek, yan rmak. eyin n ln tland cevapl * inde cevap bulunan, yan. tl cevapl telgraf * Cevabn creti bir sorup cevap almak iin telgraf gnderen kimse taraf nceden denmi n ey ndan olan telgraf tr. cevaps z * Cevab verilmemikarks yan z. , z, l ts

cevapsb z rakmak * kar herhangi bir cevap vermemek, bir tepki gstermemek. lnda cevaz * msaade. zin,

cevaz vermek * ho grmek, uygun bulmak. ceveln cevher * Dola dolanma, gezinme, gezinti. ma, * Bir z, maya, gevher. eyin * De ss ta mcevher. erli , * yetenek. yi * Tz.

cevher yumurtlamak * de szler syledi sanarak samalayanlar iin alay yollu sylenir. erli ini cevherli cevhersiz cevir ceviz * Cevizgillerin rnek bitkisi olan, uzun mrl, gvdesi kal kerestesi de yurdumuzda ok yeti a n, erli, en a (Juglans regia). * Bu a n ya, ni ac l astal yemikoz. i, * Ceviz a nkerestesinden yap acn lm . ceviz ii * Cevizin kabu kld sonra kalan i. u r ktan * Cevheri olan. * Cevheri olmayan. * Eziyet, cefa, zg.

ceviz k rmak * yanltutum veya davran bulunmak, hata yapmak. ta

cevizgiller * rneceviz olan, tasiki eneklilerden bir bitki familyas i z . ceviz cevizli * Cevizi olan, ceviz kat lm . cevizlik cevretme * Ceviz a nok oldu yer. acn u * Cevretmek i i. * Cevizden yap lmveya cevizi and ran.

cevretmek * Eziyet etmek. cevval * Davran abuk ve kesin olan. lar cevvaliyet * abukluk, hareketlilik. cevv Cevza ceyln * ift parmakl lardan, boynuzlugiller familyas ndan, llerde ya ayan, ok h ko gzlerinin gzelliile zl an, i tan ince bacakl nan, , zarif, memeli hayvan, gazal (Gazella dorcas). ceyln bak l * Szgn ve tatl . bak l ceyln gibi * yapince ve uyumlu. s ceylnca ceza * Ceyln gibi, ceylna uygun biimde. * Uygun grlmeyen tepki ve davran nlemek iin znt, snt veren uygulama. lar k , ac * Su i leyen bir kimsenin ya s zgrl mallar onuruna kardevletin koydu srlama. antna, ne, na, u n * Atmosfer ile ilgili, atmosferik. * kizler burcu.

ceza alan * (futbol, hentbol vb. de) Bir oyuncunun bilerek yapt kural d davrann penalt cezalandld veya ile r kalecinin topu elle tutmas izin verilen alan. na ceza almak * renci cezalandlmak. r * (grevli, suluya) para cezas verdirmek. ceza at * Ceza vuru u. ceza ekmek * hapiste yatmak. * manev bak mdan i lenen suun a ekip snt znt iinde kalmak. rln k ve

ceza evi

* Hkmllerin iinde tutulduklar , hapishane, mahpushane. yap

ceza grmek * kendisine ceza verilmek, cezalandlmak. r ceza hukuku * Su kapsam iine giren eylemler ile bunlara uygulanacak cezalar inceleyen hukuk dal . ceza kesmek * (grevli) para cezas yazmak. ceza reisi * A ceza mahkemesi ba . r kan

ceza sahas * Bkz. ceza alan . ceza vermek * cezaland rmak. * para cezas demek. ceza vuru u * zellikle futbolda, bir oyuncunun oyun alan yanldavrann nda cezaland rmak iin, kartaraf n yapmaya hak kazand serbest vuru . ceza yazmak * Bkz. ceza kesmek. ceza yemek * cezaland r lmak. ceza * Ceza ile ilgili, cezaya ili cezaya dayanan. kin,

cezalandlma r * Cezalandlmak i r i. cezalandlmak r * Cezaya arptlmak, ceza verilmek, tecziye edilmek. r cezaland rma * Cezaland i rmak i. cezaland rmak * Bir kimseye veya varl ceza vermek. a cezalanma * Cezalanmak i i. cezalanmak * Cezaya arp lmak. cezal * Cezalandlm(kimse). r

cezas bulmak n * hak ettikt sona u i ramak. cezas ekmek n * yapt bir kusur veya tedbirsizli zarar u in na ramak. * hkmedilen cezay bitirmek.

cezas z

* Cezaya arptlmam cezalandlmam r , r .

cezaya arpt rmak * cezaland rmak. Cezayir menek esi * Zakkumgillerden, bahelerde ss bitkisi olarak yeti tirilen, kendine zg mavi, amor renkli iekleri ve k ortas ukur ta yapraklar bir bitki (Vinca). olan Cezayirli cezbe * Bir duygu veya bir inann etkisiyle a lde co kendinden geme durumu. r up cezbelenme * Cezbelenmek durumu. cezbelenmek * Cezbeye tutulmak, kendinden gemek, kendini kaybetmek. cezbeli cezbesiz * Cezbesi olmayan. cezbetme * Cezbetmek durumu. cezbetmek * Kendine ekmek, ba lamak. cezbeye tutulmak (veya kap lmak) * bir duygu veya bir inann etkisiyle a lde co kendinden gemek. r up cezerye * Ezilmi havu iine f k, vb. eklenerek yap bir tatl nd eker lan tr. cezir * Kk. * Alalma. * (denizde) Ada. * Kendine ekme. * Etkileyerek kendine ba lama. * Kkl, kkten, temelden, radikal. * Kahve pi irmeye yarayan, sapl , silindire benzer kk kap. * Cezbesi olan. * Cezayir halk olan (kimse). ndan

cezire cezp

cezr cezve

cezve srmek * kahveyi pi irmek iin cezveyi atedo itmek. e ru Cf

* Kaliforniyum'un k saltmas . CGS * Santim, gram, saniye kelimelerinin k lmas olu uluslar aras birimleri sistemi. salt ndan an fizik charter check up * Bkz. art r. * Bkz. ekap.

-c -ci, -cu / -c / * simden isim ve s treten ek: kap , kfte-ci, su-cu, trk-c, bal , simit-i, yo fat -c k- urt-u, krk- vb. cl b * plak. * Yoksul, paras geim darl eken. z, c c kmak (veya c cn kartmak) * ok yorulmak, h rpalanmak. ck c * Gzel. * Ss. * Derisi soyulmu et. * organlar. * M zrak. * Atiki omzunun aras n . * Derin, i leyen yara, byk ban. c dak * M zrak. c gara c k * Bkz. sigara. * "Yok olmaz" anlam kullan nda l r.

c da c da

-c/ -cik, -cuk / -ck k * simden kltme ve ok isimleri treten ek: baba-c anne-cik, yavru-cuk, p-ck vb. ama k, * nne bir nl getirilerek s ve zarf tretir: az-k, dara-c bir-i-cik vb. fat c k, * -ca ekli zarflardan peki tirme zarflar tretir: Yava k,usulca-cvb. ca-c k -c -cil l/ c l z * simden "seven" anlam s tretir: adam-cinsan-cbal l, ev-cil vb. na fat l, l, k- * ok zay gsz, eneze, nahif. f ve * (k iin) Gsz, snk.

c ma l zla * C mak i l zla i. c mak l zla * Zay gsz d f ve mek, zay flamak. * Gcn, de yitirmek. erini

c k l zl c lk

* C olma durumu. l z * Bozularak kokmu . * Ck. v * rinlenmi . * Sznn eri olmayan.

c lk kmak * kusurlu, bo veya bozuk kmak. c etmek lk * bozmak, rtmek. c lkava * Kurdun veya tilkinin ense postundan yap krk. lan

c lk kmak * bozulmak, do ve uygun yolundan ayr ru lmak. c ma lkla * C mak i lkla i.

c mak lkla * C duruma gelmek. lk c k lkl c mbar * mbar. * Filiz, srgn. c mbarlama * C mbarlamak i i. c mbarlamak * Dokunmakta olan haln veya bezin kenar c n n mbarla geriye almak. c z mb * K ince l gibi eyleri tutmak veya ekmek iin kullan kk ma lan a. * zellikle dokumac kuma l kta yzlerindeki d p gibi maddeleri temizlemekte kullan el arac m, lan . * C olma durumu. lk

c zc mb * Dokumac c zlamak i yapan (kimse). l mb kta ini c zlama mb * C zlamak i mb i. c zlamak mb * C zla yolmak. mb * Dokumac kuma l kta yzlerindeki d p gibi maddeleri c zla temizlemek. m, mb c k nc * Bardak, kadeh, tabak gibi s radan veya porselenden yap lan eyler, zccaciye. c k boncuk nc * Yalanc lardan yap ta lmkpe, kolye gibi eyler. c l ng * Kk zm salk . m

* Boncuk, gm veya alt para ile yap ba veya giysiye tak ss, cingil. n lm l , a lan c r r c * Durup dinlenmeden ince ve usandc r ses kararak. c r tmek r c * gereksiz, yerli yersiz konu mak. c a rbo * Bir tr l s (Dipus Caegyptius). an * C zayelimsiz ocuk. l z, f, * Kaynana zlt. rs * Geveze. * Pamuk kozalarn pamu ve ekirde birbirinden ay k. n unu ini ran kr * A ustos bce i.

c r rc

c r bce rc i * Dz kanatl lardan ocaklarda, fnlarda, k r rlarda ya bcek, c ayan rlak.(Grillus domesticus, G. campestris). c r delgi rc * Dnme hareketini yivli gvdesi zerindeki paranileri geri itilmesinden alan ve kk delikler amak n iin kullan ara. lan c r kolu rc * Lokma vidalar skmeye yarayan alet. c rdaval c r ldama * Me dal yap ucu demirli, uzun cirit de i. e ndan lan ne * Cldamak i r i.

c r ldamak * C r diye ses r c karmak. c r lt c rlak * C r diye ses. r c kan * (ses iin) Ho gitmeyen, keskin ve itiz. a , * C r bce rc i.

c c rlak rlak * ok tiz ve ince bir sesle. c rlama c rlamak * ve usandc nce r ses karmak. c rlatma * C rlatmak i i. * C rlamak i i.

c rlatmak * C rlamas yol amak. na c k rlay * rmcek ku ugillerden, ormanl al yerlerde ya k, l k ayan, gzel ten bir ku (Lanius). * A ustos bce i.

c rmalama * C rmalamak i i. c rmalamak * T rmalamak. c k rm c rnak * Y c rt hayvan t rna . c rnaklama * C rnaklamak i i. c rnaklamak * T rmalamak. c k rn c rt * K kuma y l ses. t, gibi eyler rt rken kan c rtlak * C rlak. * Olgunluktan ezilebilecek duruma gelmi (meyve, sebze). * C rtlamak i i. * Set duvarlar su akacak delik. nda * T izi. rnak

c rtlama

c rtlamak * C diye ses rt karmak. c s c va * Atom say 80, atom a 200.5 olan, donma noktas 80 C oldu s rl -38, undan, bayas kta s olarak cakl v bulunan, yo unlu 13, 59 olan, gm u renginde bir element. K saltmas Hg. c gibi va * yerinde durmaz, ele avuca s ok hareketli. maz, c vadra c val c vata * Geminin ba taraf havaya do biraz kalkolarak uzat ndan ru k lmbulunan direk. * C olan. vas * ocuklar e ve tehlikeli ate eylere karuyar sylenir. rken

* Birbirine ba lanmak istenen a veya demir paralar haz a n rlanmolan deliklerden geirilerek, ucuna somun tak sr iri ba vida. l k lan p t l c vatalama * C vatalamak i i. c vatalamak * C ile tutturmak. vata ck v

* Fazla suyla kar iin biimini koruyamayacak kadar sulanm t . * So ve can scakalar yapan (kimse). uk k ck ck v v * So ve can sc uk k olarak. ck mantarlar v * Bakterilerle ortak ya ayan, ilkel ve hayvan yap peltemsi mantarlar. ms l , cklanma v * Cklanmak durumu. v cklanmak v * Ck duruma gelmek. v ckla v ma * Ckla durumu. v mak ckla v mak * Ck duruma gelmek. v cklarma v t * Cklarmak i v t i. cklarmak v t * Ck duruma getirmek. v ckl v k * Ck olma durumu. v

cl cl v v * (ku Clt t lar) v ile erek. * Canl , hareketli olarak. * Canl , ne eli. * Hareketli, kalabal k. cldama v * Cldamak i v i. cldamak v * Cl cl tmek. v v clda v ma * Clda i v mak i. clda v mak * Hep birden cldamak. v clt v * Ku n t lar rken klar kard ses. * (ses iin) Canl ate l k, lilik. * Clt olan. vs * Clt olmayan. vs * Cmak i v i. cmak v

clt vl cltz vs cma v

* Ck duruma gelmek. v * (bir ir ) ndan kmak. * Saygzca davran bulunmak. s ta ct vlma * Ct i v lmak i.

ct vlmak * Ck duruma getirilmek. v ctma v * Ctmak i v i. ctmak v * Ck duruma getirmek. v * Bir iyakk almayacak bir duruma getirmek. i * C vmak i i. * Sekmek, de gemek, vurup sapmak. ip

c vma c vmak

c c yak yak * Ba fiili ile birlikte kullan ince, ac yksek sesle durmadan ba rmak larak ve rmay anlat r. c yaklama * C yaklamak i i. c yaklamak * ac yksek sesle ba nce, ve rmak. c yaklatma * C yaklatmak i i. c yaklatmak * C yaklamas sebep olmak. na crdama y * Crdamak i y i. crdamak y * Y l crt karmak. rt rken y crdatma y * Crdatmak i y i. crdatmak y * Cay rdamas sebep olmak. na crt y * Bez veya k gibi t eylerin yl klar rt rken kard ses. c z * (ocuk dilinde) Ate . * K n ya iine bir at ses. zg n ey l nca kan

cetmek z * cdiye ses z karmak. * ac duymak. csine z i

* Bir tr bvelek. c z zb * Izgarada pi irilmi (et). c zgara ck z * Toplu hlde Trk mziicra edilirken kullan bir yayl i lan alg tr. * izgi. * z.

ckt z rma * Ckt z rmak i i. ckt z rmak * Yazmak, karalamak. cldama z * Cldamak i z i. cldamak z * Crdamak. z clt z clt zl * Crt z . * Crt olan. z s

cr cr z z * Pi mekte olan kebab ya k lan yiyece kesilen camveya yaz n, da zart in, n yazarken kamkalemin sesi anlat kard r. crdama z * Crdamak i z i. crdamak z * Cr cr ses z z karmak. * Bo ndaki gktan dolay az c kesik ve ince ses karmak. crdatma z * Crdatmak i z i. crdatmak z * Crdamas yol amak. z na * K zerinde ustaca kalem oynatmak veya beceriyle yaz t yazmak. crt z crt z l c zlam * Kama, savu ma. c zlama c zlamak * C zlamak durumu. * Cdiye ses z karmak. * Crdama sesi. z * Crdayan, crt olan. z z s

* Cetmek. z c zlam ekmek (veya c etmek) zlam * kamak, savu gitmek. up -ci cibilliyet * Bkz. -c - ci. / * (huy ve ahlk bak ndan) Yarad , maya. m l

cibilliyetsiz * Soysuz, st bozuk. cibilliyetsizlik * Cibilliyetsiz olma durumu. cibinlik cibre cici cici anne * Baz ocuklar byk annelerine veya o ya kad yak na verdikleri ad. n, taki n nlar * vey ana, vey anne. cici bici * Ssl giysi veya ss e . yas cici mama * Kad nlarla d kalkmaya ba p layan toy bir erkekten sz edilirken onun bu ili kilerine verilen ad. cicik * veya hayvan memesi. nsan * Sivrisinekten ve ba bceklerden korunmak iin yata stne ve yanlar gerilen ad ka n na r biiminde tl. * Slsuyu al zm ve ba meyvelerin posas k p nan ka . * Sevimli, cana yak hogzel, hogiden. n, , a

cicili bicili * Gze arpan sslerle bezenmi . cicim * Ensiz olarak dokunmu paralaryan yana eklenmesiyle olu perde veya rt olarak kullan nak n an, lan l ince kilim. cicim ay * Balay , yeni evlilerin ilk haftalarda dillerinden d rmedikleri sevgi sz. cicim! * bir sevgi sz. * alay yollu seslenme sz. * Cam veya toprak bilyelerle oynanan bir ocuk oyunu. * Bu oyundaki bilyelerin her biri. * Hi yok.

cicoz

cicozlama * Cicozlamak durumu. cicozlamak

* Kamak, uzakla mak. cicozluk * Cicoz olma durumu. cidal * Sava cenk. ma, * A kavgas z , eki me. * Sava. * Duvar. * eper. * z olarak, gerekten. akas * olmayan, gerek. aka * A l . rba * Titizlik gsterilen, nem verilen. * Tehlikeli, endi veren, a vahim. e r, * E lendirme amac gtmeyen. * Glmeyen. * Gvenilir, sa lam. * nemli. * nem vererek, gerek olarak.

cidalci cidar

cidden cidd

cidd cidd * Cidd bir biimde, cidd olarak. ciddle me * Ciddle i mek i. ciddle mek * Cidd bir durum almak. ciddlik * Cidd davran . * Cidd durum.

ciddiye almak * inanmak, gerek sanmak, nem vermek. ciddiyet * Ciddlik, a l l rba k. ciddiyetsiz * Ciddiyeti olmayan, lubali. ciddiyetsizlik * Ciddiyetsiz olma durumu. cif * Bir malfiyat sigorta ve navlun cretinin de kat n na lmoldu gsteren unu ngilizce bir terimin ba harflerinden olu turulmu k bir saltma. cife * Le . * ren ey.

cigara ci er

* Bkz. sigara. * Akci erlerle karaci ortak ad erin . * (kasapl Akci yrek ve karaci olu kta) er, erin turdu tak u m. * Yrek, i.

ci ac er s * Evlt ac. s ci kebap er s * Ci kavurup satan kimse. er ci otlar er * Yapraklar yosunlar bir bitki sf kara ndan n. ci otu er * D ie n igillerden, ok yk otsu bir bitki (Hepatica). ll ci sarma er * klmak ve karaci pirin, yaam f ku nce y er, , st, zm, yeso yumurta ve baharat il an, karm fnda pi yla r irilen bir kebap tr. ci sotesi er * Sote. ci yaras er * Ci ac. er s ci kebap olmak er, * byk bir ac u ya ramak, yreyanmak. i ci erci * Kesilen hayvanlarci baayak, i n er, , kembe gibi paralar satan kimse, sakatat n . * Ci pi satan kimse. er irip ci erdeldi * Kuma zerine kk delikler a yap i larak lan leme. * Bu delikleri amakta kullan ucu sivri kk ara. lan ci (veya yre s eri i) zlamak * ok ac derin bir ac duygusuyla zlmek. mak, ma ci be eri para etmez * de ersiz, a (kimse). a k l ci paralanmak eri * Bkz. yreparalanmak. i ci yanmak eri * ok ac snt ve k ekmek, byk bir ac u ya ramak. ci erimin k esi * ok sevdi im. * ok sevgili evld m. ci erine i lemek * ok dokunmak, (sz, kt davran etkilemek. ) ci delmek erini

* ac bir durum, ki dayan bir znt vermek. kl iye lmaz ci okumak erini * onun akl geenleri, gizli d ndan ncelerini bilmek. ci skmek erini * bir kimseyi ok byk zararlara u ratmak. ci yakmak erini * bir kimseye byk bir ac ektirmek. ci erinin iini bilmek * ok yak tan her trl d ndan mak, ncesini bilmek. ci erleri bayram etmek * her zamankinden daha iyi cins sigara ien veya temiz havaya ki kan ilerin syledisz. i ci erpare cihan * ok sevilen (kimse). * Evren, lem. * Dnya. * Dnyan byk bir blmn eline geiren. n

cihangir

cihangirane * lkeler fetheden cesur kahraman. cihangirlik * Cihangir olma durumu. cihan tutmak * dnyay tutmak. cihannma * Her yan grmeye elveri caml kat taraa, kule. li, at veya * Dnya haritas . cihan inas * Dnyay m her yerli yerinde bilen kimse. tan eyi , cihan mul * Evrensel, niversal. cihar * (tavla oyununda zarlar iin) Drt. cihar d cihar se cihar yek cihat * Din u yap sava runa lan . cihat amak * Oyunda zarlardan birinin drtl, brnn ikili d mesi. * Oyunda zarlardan birinin drtl, brnn l d mesi. * Oyunda zarlardan birinin drtl, brnn birli d mesi.

* sava a yapmak. iin r cihaz * Aygalet, tak t, m. * eyiz. cihazlanma * Donan sahip olma, teknolojik geli ma melerin en son rnleriyle donat lma. cihazlanmak * Teknolojik geli melerin en son rnleriyle donat lmak. cihet cihetiyle -cik * -c/ -cik. k -cil cil * -c -cil. l/ * Bir parlatmak iin kullan kimyasal birle eyi lan ik. * Parlakl k. * Gereksiz ss, gsteri . * Cil eriyi yzeye srtmede kullan d dokuma bezden, ii y ini lan, kanmyn veya pamuktan haz rlanan * Yn, yan, taraf. * -den dolay , -den tr, sebebiyle.

cil topu topa.

cil vermek * ayd nlatmak. cil ya * Cil topunun, cillanacak yzeyde kolayca kaymas sa n layan, asitsiz, renksiz ve reinesiz ince ya . cilc cilc l k * E cil vurma i yaya i. cillama cillamak * Cillamak i i. * Cil srmek, cil vurmak. * Przn gidererek parlatmak. * Ne art esini rmak. * Cillanmak i i. * Cil yapan, e cil vuran kimse. yaya

cillanma

cillanmak * Cillamak i konu olmak. ine cillatma * Cillatmak i i.

cillatmak * Cillamak i yapt ini rmak. cill * Cils olan, cil srlmcil ile parlat mcell. , lm ,

Cill Devri Ta * Tarihten nceki zamanlarayr devirden biri. n ld cils z cilsun cilban cilbent * Klsr. cildiye cildiyeci * Deri hastal , dermatoloji. klar * Deri hastal uzman klar , dermatolog. * Cil srlmemi veya cils kalmamolan. * Yi eli abuk, becerikli kimse. it, * ok kk taneli fasulye.

cildiyecilik * Cildiyeci olma durumu. cilt * Deri, ten. * Formalar yapraklar veya birbirine dikilerek veya yap r bir kitaba geirilen deri, bez veya k larak t tla kapl kapak. * Bir eserin ayr bas blmlerinden her biri. ayr lan cilt evi * Cilt i yapan dkkn, cilti. leri

cilt kapa * Forma veya fasikl hlinde yay mlanan eserlerin bir rnek ciltlenip kullan lmas haz iin rlanan bez veya plstik kaplanmkal karton. n cilti * Kitaplar ciltleyen kimse, mcellit. * Cilt evi. * Ciltinin i mcellitlik. i, * Ciltlemek i i. ciltlemek ciltlenme * Kitaba cilt yapmak. * Ciltlenmek i i.

ciltilik ciltleme

ciltlenmek * Ciltlemek iyap i lmak.

ciltletme

* Ciltletmek i i.

ciltletmek * Ciltlemek i yapt ini rmak. ciltli * Ciltlenmi olan. ciltlik * Cilt yapmaya yarayan malzeme. * Ciltlerden olu tak an m. * Ciltlenmemi olan. * Ho gitmek iin yap davran k a lan r naz. , tma, * Grnme, ortaya tecelli. kma,

ciltsiz cilve

cilve etmek (veya yapmak) * nazlanmak, ktmak. r cilvebaz cilvekr * Cilveli. cilvelenme * Cilvelenmek i i. cilvelenmek * Cilve yapmak. cilvele me * Cilvele i mek i. cilvele mek * Kar kl cilve yapmak. l * Birbirine ok yak arkada tak n mgibi lmak. cilveli * Cilvesi olan, cilve yapan, cilvekr. cilvesiz cim * Cilvesi olmayan. * Arap alfabesinde c sesini gsteren harfin ad . * Cilve yapan, cilveli davranan kimse.

cim karn bir nokta nda * hibir bilgisi olmayan, cahil. * acemi, toy. cima * (insanlarda) iftle cinsel ili me, ki.

cimbakuka * elimsiz ve biimsiz (kimse). cimcime

* Kk ve tatl tr karpuz. bir * Kk ve sevimli (ocuk, kad n). cimdall * Bir tr oyun. cimnastik * Bkz. jimnastik. cimnastiki * Bkz. jimnastiki. cimri cimrice * Elindeki paray harcamaya k yamayan. * Cimri gibi, cimriye yak n.

cimrile me * Cimrile i mek i. cimrile mek * Cimri gibi davranmaya ba lamak. cimrilik * Cimri olma durumu, pintilik, nekeslik.

cimrilik etmek * cimrice davranmak, pintile mek. * daha az vermek, esirgemek. cin * Masallara ve baz inanlara gre, gze grnmeyen yarat k. * Ak, zeki. ll * Bu arpa, yulaf gibi tanelerden lan ve ard kokulandlan bir tr alkollu iki. day, kar la r * (Cenova ehrinin ad ndan) Pamuklu, kalkuma giysi veya pantalon. n tan cin cin bakmak * kurnazca bakmak. * uykusuz gzlerle bakmak. cin al * arpveya dgrn irkin olan insanlar iin kullan k l r. cin arpmak * (bir inan gre, cinlerin fkesiyle) inme inmek. a cin arpm dnmek a * neye u bilemeyecek kadar kt bir duruma d radn mek. cin dar s * Bkz. cin mr s. cin fikirli cin gibi * ok anlay, ok kurnaz, zeki. l * anlay ve zeki. l

cin cin

cin ifrit olmak (veya kesilmek) * son derece k zmak fkelenmek. cin mr s * Bir tr ufak taneli mr, cin dar. s s cin sa * Kskt.

cin tutmak * (bir inan gre cinlerin etkisiyle) delirmek. a cina cinas * Cinayetle ilgili veya konusu cinayet olan. * ok anlaml kelimeye, her defas ba bir anlam ykleyerek birbirine yakbirka yerde kullanma. bir nda ka n * ok anlam bir kelimenin iyi anlam kullan olan n r grnerek ktsn ne karma. * Cinas olan, cinas sanat bulunan. * Adam ldrme. * Adam ldrme derecesinde a su. r

cinasl cinayet

cinayet i lemek * adam ldrmek. cinci * Cin a ve onlarla konu gibi bir iddia ile geim sa rma ma layan (kimse). cingil cingz * Bkz. c l. ng * A kgz, hi aldat lmayan.

cini tutmak * ok sinirlenmek. cinlenme * Cinlenmek durumu. cinlenmek * fkelenmek. cinler cirit (veya top) oynamak * o yer z olmak. ss cinleri aya kalkmak a * sinirlenmek. cinleri ba toplanmak (veya mek) na * fkelenmek. cinle me * Cinle i mek i.

cinle mek * Cin gibi davranmak.

cinli

* inde cinlerin oldu inan una lan. * fkeli, sinirli (kimse). * Delilik.

cinnet

cinnet geirmek * delirmek, akl ka n rmak. cins * Tr, e it. * Aralar ortak zellikler bulunan varl toplulu nda klar u. * Soy, kk, as l. * Garip, tuhaf. * Pek ok ortak zellikleri bulunan trler toplulu u. * Yksek nitelikte olan.

cins cibilliyet * Nitelik, assoy sop. l; cins cins * e e e itli, it it. * Trlerine gre. cins isim * Cins ismi. cins ismi cinsel * Bir trden olan varl n ad klar : Kedi, nehir, d nce, annelik gibi. * Bkz. cins.

cinsel taciz * Ahlks ve ulu orta veya gizlice sz ve davran karcinse eziyet etme, tedirginlik ve snt zca larla k verme. * al hayat ekonomik g, st makam veya ba etkili bir greve sahip olanlar genellikle kar ma nda ka n, cinsi ahlk d birtak tutum ve davran cinsel ynden snt sokup rahatsetmesi. m larla k ya z cinsellik cins cinsiltif * Kad gzel, al , hogiden kad n; ml a n. cinsiyet cinslik * Bireye, reme i ayr rol veren ve erkekle di ay ettiren zel bir yarat , e cinslik, seks. inde bir iyi rt l ey, * Cinsiyet. * Cinsel zelliklerin btn. * Cinsiyetle ilgili, cinsel, e eysel.

cinslik bilimi * Cinsiyetle ilgili sorunlar inceleyen bilim, seksoloji. cinsliksiz * Cinsliolmayan, erkek veya diolmayan, e i i eysiz. cinyolu

* Tarlalararas grlen verimsiz topraklar. n nda cip * Her trl arazide kullan labilen ufak, hafif, motorlu ta t. cips ciranta cirim * yuvarlak kesilerek k lmpatates. nce, zart * Bir senedi ciro eden kimse. * Hacim, oylum. * Miktar, tutar, blm. * At ko turup birbirine de atarak topluca oynanan oyun. nek * Bu oyunda at de lan nek.

cirit

cirit atma * Atletizmin ciridi f rlatmaya dayanan dal . cirit atmak * (bir yerde) oka bulunmak, sdola ve serbeste davranmak. k mak cirit oynamak * istedibiimde, keyfince davranmak. i cirit oyunu * Cirit. cirit ucu ciriti * Cirit oynayan kimse. ciro * Bir ticaret senedinin, alacakl taraf ba na evrilmesi ve senedin arkas gereken yazn yaz ndan kas na n l p imza edilmesi. ciro etmek * bir ticaret senedinin veya ekin arkas gereken yaz yazmak. na y cisim * Maddenin biim almdurumu. * Gvde, beden, vcut. * Kk cisim. * Atom taneci i. * Cirit sopasn ucundaki demir, temren. n

cisimcik

cisimlenme * Cisimlenmek itecessm. i, cisimlenmek * (cismi olmayan bir iin) Cisim durumuna gelmek, tecessm etmek. ey cisimle me * Cisimle durumu. mek cisimle mek

* Cisim hline gelmek, tecessm etmek. cisman * Cisimle, bedenle ilgili. * Din bir inan ilgili d la ncelere ba olmayarak, yalnmadd temellere dayanan, ruhan kar . l z t cismanlik * Maddlik. cismen civan * Cisim olarak, vcuta, bedence. * Yakkl gen erkek veya gen kad n. * Gen ve yakkl olan. * bir sevgi sesleni i.

civan m!

civanka * Bir tr nakve i leme. civanmert * Mert yarad l l, yce gnll, yi it. civanmertlik * Civanmert olma durumu. civanperemi * Birle ikgillerden, birok trleri olan bir k r bitkisi, kandil ie(Achillea millefolium). i civar civciv * Kmes hayvanlarn yumurtadan yeni n kmyavrusu. civcivli civcivlik civelek * Grltl pat l l rt tel. , * Sekiz on haftal oluncaya kadar civcivlerin bak na ayr kmes. k m lan * Canl ve sokulgan. , ne eli * Yenieri oca yeni girmi na delikanl . * Civelek olma durumu. * Yre, yak yer, dolay. n

civeleklik

ciyak ciyak * Bkz. c c yak yak. ciyaklama * C yaklama. ciyaklamak * C yaklamak. cizvit * Dernedenilen bir Hristiyan derne yesi. sa i inin

cizye Cl Co

* Mslman devletlerde Mslman olmayanlardan al bir e vergi. nan it * Klor`un k saltmas . * Kobalt`k n saltmas .

co raf

* Co rafya ile ilgili.

co durum raf * Bir yerin evresi ile ilgisinin tespiti veya grnm. co rafik co rafya * Yeryzn fizik, ekonomik, be siyas, ynlerden inceleyen bilim. er, * Bir yeryz paras, bir blgeyi, bir lkeyi belirleyen, niteleyen, fizik, ekonomik, be siyas n er, gerekliklerin tm. co rafyac * Co rafya ararmalar t yapan kimse. * Co rafya retmeni. co rafyac l k * Co rafyac olma durumu veya co rafyacn mesle n i. cokey * Yaratlar binen, yetenekleri bu amaca gre geli na tirilmi kimse. cokeylik conta * Cokeyin yapt i . * Co raf.

* Geirmezlisa i lamak iin, sr yzey aras yerle k lmiki t na tirilmi , genellikle kauuk ve kur undan yap ince para. lan contalama * Contalamak i i. contalamak * Conta koymak veya yerle tirmek. cop * Kal k de n sa nek. * Polislerin kulland ara veya lstik sopa. coplama * Coplamak i i. coplamak * Copla vurmak, copla dvmek. coplanma * Coplanmak i i. coplanmak * Copla dvlmek.

coplatma

* Coplatmak i i.

coplatmak * Coplamak i yapt ini rmak. corum * Balak. k n * Uskumrular byk bal n klardan korkarak kya snmas y durumu. co ku * Genellikle byk bir istekle ortaya geici hayranlveya heyecan durumu. kan k * Sevin gsterileriyle beliren gl heyecan. * Salg bezleri ve dinamik etkinliklerle kendine zg ili kileri bulunan i veya duyaranlarkam n lad gl duygu durumu. * Bir d nceyle, bir duyguyla dolarak ycelme; ruhun kendini a ycelmesi, heyecan. p co kulanma * Co kulanmak i i. co kulanmak * Co duruma gelmek. kulu co kulu co kun * Co olan. mu co kunca * Co (bir biimde). kun * Co olan. kusu

co kunla ma * Co kunla i mak i. co kunla mak * Co bir duruma gelmek. kun co kunluk * Co olma durumu veya co kun kunca yap i lan . co ma co mak * Co igaleyan. mak i, * Duygu ve d nceleri gl bir tepki ile d vurmak, galeyan etmek. ar * (do olaylar herhangi biri) Birdenbire o p h a ndan al zlanmak. * Co turmak i i.

co turma

co turmak * Co n lamak, co na yol amak. mas sa mas co turucu * Co turan. co turuculuk * Co turucu olma durumu. co turulma * Co turulmak i konu olmak. ine

co turulmak * Co i mak i yaptlmak. r co untu cmert * Co heyecanl ku, davran . * Para ve mal esirgemeden veren, eli a selek, semih. n k, * Verimli.

cmert davranmak * sak nmadan, esirgemeden bol bol vermek. cmerte * Cmert bir biimde, sak nmadan, bol bol. cmertle me * Cmertle i mek i. cmertle mek * Cmerte davranmak. cmertlik * El a verimlilik, semahat, mrvvet. kl, cnk * Byk yelkenli gemi. * Saz airlerinin, kendilerinin veya ba n kalarn iirlerini derledikleri, uzunlamas a deri kapl na lan, defter. Cr * Krom'un k saltmas . crescendo * alg giderek daha yksek ses verecek biimde al durumu. lar nma Cs Cu -cu * Bkz. -c -ci. / cudam cuk -cuk cukka * Hayvan ve insan memesi. cukkay yutmak * oyunda tlmek. -cul * Bkz. c l. l /-c * Beceriksiz, gsz, grgsz kimse. * Bkz. a oturmak. acuk * Bkz. -c/ -cik. k * Sezyum'un k saltmas . * Bakn k r' saltmas .

cuma

* Haftan alt gn, per n nc embe ile cumartesi aras ndaki gn. * Cuma namaz .

cuma gecesi * Per embeyi cumaya ba layan gece. cuma namaz * Cuma gn ibadetinde cemaatle k namaz. len l nan cumartesi * Haftan yedinci gn, cuma ile pazar aras n ndaki gn. cumartesi kibar sslenmek gibi * zentili fakat zevksiz sslenmek. cumba * Yap n st katlar ana duvarlardna, soka do nt lar nda, n a ru k yapmbalkon. * Eski evlerde pencere hizas soka do nt olan kafesli blm. ndan a ru k s

cumbadak * Suya d bir cismin sesi anlatmak iin d fiiliyle birlikte kullan en kard mek l r. cumbalak * Takla. cumbalama * Cumbalamak i i. cumbalamak * Bir parandar kenar n ndaki testere izi veya benzeri girinti ve nt dzeltmek. k lar cumbalatma * Cumbalatmak i i. cumbalatmak * Cumbalamak i yapt ini rmak. cumbal * Cumbas (yap olan ). cumbas z * Cumbas olmayan (yap ). cumbul cumbul * A lde iilmi r ikinin veya yenmi yeme vcutta sesi anlat sulu in kard r. cumbuldama * Cumbuldamak i i. cumbuldamak * Bir kabiinde alkalanses n p karmak. cumbuldatma * Cumbuldatmak i i. cumbuldatmak * (bir s iin) Bir kab iinde alkalamak. v n cumburdama * Cumburdamak durumu.

cumburdamak * Cumburtu sesi karmak. cumburlop * A bir cismin suya d zaman sesi anlatmak iin kullan r t kard l r. cumburtu * Suya d a bir cismin veya alkalanan suyun ses. en r kard cumhur * Halk. * Topluluk. cumhur cemaat * Cmbr cemaat. cumhura muhalefet kuvveihatadand r * halktuttu bir davaya karlmaz. n u k cumhurba kan * Cumhuriyetle ynetilen lkelerde devlet ba , reisicumhur. kan cumhurba kanl * Cumhurba olma durumu. kan * Cumhurba nmakam kann . cumhurca * Toplu olarak, hep birlikte. cumhuriyet * Milletin, egemenlikendi elinde tuttu ve bunu belirli sreler iin setimillet vekilleri arac i u i l ile kulland devlet biimi. Cumhuriyet Bayram * 29 Ekim 1923'te kurulan Cumhuriyeti kutlamak zere yasayla kabul edilmi olan resm bayram. cumhuriyeti * Cumhuriyet yanl olan kimse. s cumhuriyetilik * Cumhuriyet yanl olma durumu. s cumhuriyetperver * Cumhuriyeti, cumhuriyet yanl. s cumhurreisi * Bkz. cumhurba . kan cunda cunta cuntac cup * Suya d bir sesi anlatmak iin kullan en eyin kard l r. cuppadak * Yatay serenlerin her iki ba . * Bir lkede ynetime el koyan kimselerden olu kurul. an * Cunta yesi.

* Cumbadak. cura * Tezene ile al iki veya telli halk saz nan . * Bir e kk atmaca. it * Ufak tefek, geli memi . cura zurna * Bir e kk zurna. it curac * Cura yapan veya alan kimse. curcuna * Grltl, kark durum. * Alaturka mzikte h bir usul. zl

curcunal * Curcuna iinde olan (yer, ses, hava). curcunaya evirmek, dndrmek (veya curcunaya vermek) * ortal kark, grltl duruma sokmak. curnal curnata * B rcskn. ld n cu i -c cbbe * Co kunluk, co ma. * Bkz. -c -ci. / * Bkz. jurnal.

* Hukukular niversitede belli bir a n, amaya ula mbilim adamlarn elbise stne giydikleri uzun, n yanlar genid , mesiz giysi. cbbe gibi * ok geni uzun (giysi). ve cbbeci * Cbbe yapan ve satan kimse. cbbeli cce * Cbbe giymi olan. * Boyu, normalden ok daha k olan (kimse). sa * Geli memi .

ccele me * Ccele durumu. mek ccele mek * Cce durumuna gelmek. ccelik * Cce olma durumu. cck

* Filiz, tomurcuk. * Kmes hayvanlarn yavrusu, civciv. n * Ku yavrusu. * So marul gibi katmerli bitkilerin en i blm. an, * Bir k veya onu and bir paras eyin ran . ccklenme * Ccklenmek i i. ccklenmek * Filizlenmek. cckle me * Cckle durumu. mek cckle mek * Filizlenme durumu almak. cda * (yurt, baba ocagibi ok sevilen eylerden) Ayr lmolan, uzak kalmolan. cda etmek * ay rmak. chel -ck -cl * Bkz. -c l /-cil. cls clsiye * Hkmdarltaht tahta oturma. k na kma, * Hkmdarlar cls trenlerinde da bah. n i tt * airlerin tahta padi iin yazd kan ah iir. * Bilgisizler, cahiller. * Bkz. -c/-cik. k

cmbr cemaat * Toplu olarak, hepsi birden, cumhur cemaat. cmb * E lenti. * Maden gvdeli, tambura benzer bir saz. * Canl co l ku. k, cmb yapmak * toplu hlde e lenmek. cmb * Cmb alan (kimse). cmb l * E lentili, hareketli. cmle * Dizge, sistem. * Bir yarg bildirmek iin tek ba ekimli bir fiil veya ekimli bir fiille kullan kelimeler dizisi, tmce. na lan * Btn, hep, herkes.

cmle lem * Herkes. cmle bilgisi * Bir cmleyi olu turan kelime ve kelime gruplar ndaki ili inceleyen ve sflamalar yapan, dil aras kiyi n bilgisinin ana blmlerinden biri, tmce bilgisi, sz dizimi. cmle kap s * Yap ana kap larda . cmlecik * nerme. * Kk cmle. cmlenin geleri * cmlenin kurulu baca grevleri yklenmi unda l olan kelimeler, zne, tmle, yklem. cmlesi cmleten * Hepsi. * Hep birden.

cmudiye * Buzul. cnha * Crm derecesindeki su, kabahatten a ve cinayetten hafif olan su. r cnun cnp cnplk cppe * Bkz. cbbe. cr'et * Yreklilik, atakl cesaret. k, * D ncesizce, sayg a davran y an . * Delilik. * Cinsel ili kiden sonra, dinin buyurdu biimde henz y u kanmad iin temiz say lmayan (kimse), cenabet. * Cnp olma durumu.

cr'et etmek * atakletmek, yreklilikle davranmak. k cr'etkr * Atak, cr'etli.

cr'etkrl k * Cr'etkr olma durumu. cr'etlenme * Cr'etlenmek durumu. cr'etlenmek * Cr'etli davranmak. cr'etli * Cr'eti olan.

cr'etsiz

* Cr'eti olmayan.

crmme hut * Sust. crmme hlinde hut * suu i lerken, su st yakalanmak. cruf * Maden posas , demir boku, d . k * Kaloriferlerden yanmkmr art. kan crm * Su. * Yanl k, kusur veya hatadan do durum. l an csse * gvdesi. nsan csseli cssesiz cz * yap iri gvdeli, iri yar ri l , (insan). * yap ufak tefek, gsz. nce l , * Bir btn olu turan blmlerden her biri. * Kur'an` blnm n oldu otuz paradan her biri. u * Baseserlerin ayr kapak iinde sat lan bir veya birka formalblm, fasikl. l bir kar a k * Hansen basilinin sebep oldu deri hastal. u

czam

czaml * Czam hastalna tutulmu olan. czdan * Cebe girecek byklkte, para ve k koymaya yarar kk anta. t * Bir kimsenin kimli bildirmek iin resm bir yerden kendisine verilen, cep defteri biimindeki belge. ini cz' * Az, azk, pek az. c * Tikel. - * Kltme eki. * Trk alfabesinin drdnc harfi. e ad verilen bu harf, ses bilimi bak ndan tmsz, katk, di di m eti nszn gsterir. -a / -e -a / -e * Trk alfabesinin drdnc harfi. * Bkz. -ca / -ce (I). * Bkz. -ca / -ce (II).

aba

* Herhangi bir i i yapmak iin ortaya konan g, zorlu, srekli al ceht. ma,

aba gstermek * bir iba i armak iin al u mak. mak, ra aba harcamak * bir iyapabilmek iin elden gelen btn gc kullanmak. i abalama * abalamak i i.

abalama kaptan ben gidemem * bu iyapacak gte de zorlaman yarar i ilim, n yok. abalamak * G bir durumdan kurtulmaya u mak. ra * Bir iba i armak iin u mak. ra abalanma * abalanmak i i. abalanmak * abalamak i lmak. i yap abalay * abalamak i i veya biimi. abucac k * abucak, sr'atle. abucak * ok abuk, vakit geirmeden, abucac h sr'atle. k, zla, * K srede ve kolayl sa kla. * Allandan veya gsterilenden daha k bir zamanda, tez, yava sa kar . t * H . zl * Acele et, oyalanma" anlam nda.

abuk

abuk abuk * abuk olarak, ivedilikle. abuk ol (veya abuk) * abuk davran, abuk i oyalanma!. gr, abuk parlayan abuk sner * ola say an lmayacak kadar k bir zamanda olan bir geli sa menin srekli olamayaca anlat n r. abuka * abucac olduka abuk. k,

abukla ma * abukla i mak i. abukla mak * abukluk kazanmak, h zlanmak. abuklar tlma * abuklar i tlmak i. abuklar tlmak

* abukla i mak i yaptlmak. r abuklarma t * abuklarmak i tacil. t i, abuklarmak t * Bir i abukluk vermek, tesri etmek. e abukluk aa * abuk olma durumu h sr'at. z, * (ticaret gemilerinde) Eski ve usta gemici. * Genel ev i leten kad mama. n,

aa bal * Hamsigillerden kk bir bal(Clupea sprattus). k aaa * Meksika'dan yay lm hareketli, modern bir dans. , aaron * Kar ndakini susturacak biimde ve ok konu enesi kuvvetli, geveze. s an,

aaronca * aarona yakr (bir biimde). aaronluk * aaron olma durumu veya aaronca davran . ad r * Kee, deri, k l dokuma veya sdokunmu n bezden yap direklerle tutturulan, ta k kal larak nabilir bar nak, erge, oba, ota . * Glgelik olarak kullan tente veya lan emsiye. ad a r a r * adn direk ba r l. ad r bezi * Pamuk veya ketenden dokunmu n, sbir tr bez. kal k ad r ana * ad r dire ucunda, ad inin r bezini tutmaya yarayan oyuk a a. ad r at * Orta noktadan ba layarak drt tarafa bakan yzeyi bulunan ve kare piramit biimindeki at . ad r ie i * Nilfergillerden, in ve Amerika rmaklar yeti byk yaprakl nda en, , pembe ve beyaz iekli bir bitki (Euryaleferox). ad r devlet * Gebe boy ve a iretlerden olu devlet. an ad r dire i * adn dzgn ve gergin kurularak kmemesini sa r layan orta direk. ad r kurmak * adiinde oturulabilecek bir duruma getirmek. r ad r tiyatrosu * Oyunlar ve di gsterilerini ok byk bir ad n er r iinde halka sunan gezici tiyatro veya gsteri grubu.

ad a r u * Maydanozgillerden, z suyu hekimlikte kullan bir bitki (Dorema ammoniacum). lan ad kmak r y * kurulu olan ad skp toplamak. rlar ad rc * ad r yapan veya satan kimse.

ad l rc k * ad r yapma veya satma i i. ad rl * adolan. r * ad yerle olan. ra mi

ad ordugh rl * ad rlarda bar r asker g. ndlan a * Zaman paras , vakit. * Hayat ocukluk, genlik gibi trl dnemlerinden her biri, ya n . * Kendine zg bir zellik ta zaman paras yan , dnem, devir. * Tarihin ayr drt byk blmden her biri, kurun. ld * Bir uygun, elverizaman eyin li . * Bir katman olu u sre. n tu

a amak * herhangi bir bak mdan ncekilerden farkl yeni bir evrensel gidi yol amak. olan e a d * a gerektirdi n i artlargerisinde kalm khne. n , * Askerli al adnda. e nma

a olmak (veya kalmak) d * yedek askerlik a doldurmu n olmak. a k dl * a olma durumu. d a a a anak a anoz * ocuk, bebek. * Bkz. alg anak. a * Kabuklular n ayakl alt tak ndan, eti iin avlanan, pavuryaya benzer kk su hayvan n lar m (Carcinus).

a anoz gibi * e b (kimse). ri r a atayca * Ad Cengiz`in ikinci o a n lu atay`dan alan, Do Trkesinin XV. yzy olu yaz u lda an dili. a l c * (insan iin) a yeniliklerini benimseyen, ona gre davranan, asr, modern. n * Tekni bilimin yeniliklerinden yararlanan, modern. in,

a lla c ma * a lla i asrle modernle c mak i, me, me.

a lla c mak * a yeniliklerine uygun duruma gelmek, asrle modernle n mek, mek. a llarma c t * a llarmak i modernle c t i, tirmek. a llarmak c t * a gereklerine uydurmak, asrle n tirmek, modernle tirmek. a ll ck * a l olma durumu, asrlik, modernlik. c a da * Ayn da ya a ayan, muas r. * Bulunulan a anlayna, n artlar uygun olan, modern, muas na r.

a la da ma * a la i muas ma. da mak i, rla a la da mak * a tutumuna, anlayna, gereklerine uymak, muas mak. n rla a larma da t * a larmak i da t i. a larmak da t * a la na yol amak. da mas a l dak * a olma durumu, modernlik. da agemek * eskimek, dnemi veya modas gemek. a a l l * a ldayarak akan sularsesini yans n lar. a ldama * a ldamak i i. a ldamak * Sular akarken ta kayalara arparak ses lara, karmak. a lday * a ldamak iveya biimi. i a lt a l lt * a s olan. lt a gerisinde kalmak n * geli melere ve yeni d ncelere uyum sa layamamak, ayak uyduramamak. a a mak n * d nce, tutum ve davran yla bulundu a daha ileride olmak. lar u dan a a ra ra * Srekli a rarak. * Suyun, akarken ta kayalara arparak ses. lara, kard

a r a c r

* Davetli. * a i yerine getiren kidaveti. ini r i, * Sahnede oyuncular takdim eden kimse. * alma. r

a lma r

a lmak r * almak. r a m r * a i rma i. * Ruh a s nda seans. rma ras * a rmak iveya biimi. i * a rmak i i. * Birinin gelmesini kendisine yksek sesle sylemek, seslenmek. * Herhangi birinin bir yere gelmesini istemek, davet etmek. * Binmek iin bir ara istemek. * (yksek sesle) , trk sylemek. ark * a sesi. rma * t kendi trnden olan ku n evresine toplanmas avc n yararland kurtkan. yle lar iin lar , * a rtmak i i.

a r a rma a rmak

a rt a rtkan a rtma

a rtma * Telll. a rtmak * a rmak i yapt ini rmak. a la * Olmam ham yemi , . * Badem, kay, erik gibi tek ekirdekli yemi krpe iken yenilebilen ham s lerin ekli. * a lamak i i.

a lama

a lamadan atlamak * gerekli olgunlu eri a meden olgun davran larda bulunmak, byklk taslamak. a lamak * (akarsu) Kprerek ve ses kararak co bir biimde akmak. kun * Co mak. a lar * a layan. a layan

* Kk bir akarsuyun, ok yksek olmayan bir yerden dklp akt yer, kk elle. a k lay * Yerden ses kararak, grltyle kaynayarak genellikle s su, kaynak. kan cak a lay a ma a mak a nak * Dl kesesini dolduran ve dlt iinde bulunduran s, amnios suyu. v a r * Birinin bir yere gelmesini isteme, davet. * a cihaz r . * a lamak iveya biimi. i * a i mak i. * (gne Vurmak. )

a cihaz r * Telefon sistemi ve adzeninde belli bir numara verilerek ta na kolayca ula yan n ona haber lmas veya b lmas sa rak n layan alet. a numaras r * a cihazn numaras r n . ac r * a rmak i yapan, a ini iin giden kimse, daveti. rmak * Baz yerlere girmek isteyenleri s gelince a kimse, mba ras ran ir.

ac rl k * acn grevi. rn al r al r k * Davet iin yaz k davetiye, okuntu. lan t, al r alma r * almak iveya biimi. r i * almak i r i. * Bir toplant bir yere veya birinin yan almkimse, davetli. ya, na r

almak r * a rmak iyap i lmak. am r * Yksek bir sesin yeti ebilecekadar uzakl i k. as rz a rm * almamveya almayan kimse. r r

* Bir d ncenin veya grntnn, bir ba n rlatmas kas hat . * Davran d lar, nceler ve kavramlar aras yer ve zaman birli etkisiyle kurulan ba lar sonucu, nda inin lant bilin alan bunlardan birisi girince tekini de bilince ekmesi olay na , teda. a yapmak rm

* armak. r t a rmc * a ldoktrini taraftar (kimse). rmc k olan a l rmc k * Btn bellek i lemlerini, akl btn ilkelerini, hatta bellek hayatn hepsini, d n n ncelerin a ile rm a klamak isteyen doktrin. a rml * a olan. rm a rmsal * a ilgili. rmla a z rms * a olmayan. rm a r ma * a i r mak i. a r mak * Birbirini a rmak. * Hep birden ba yaygara etmek. rarak arma r t * armak i r t i. armak r t * Bir a yol amak. rma * Akla getirmek, hat rlatmak, and rmak. * Benzemek, and rmak. -ak k * simden isim yapma eki. * Y k, yar rt k.

k k (olmak) * ok y k, lime lime, para para (olmak). rt akal * Et oburlardan, sr durumunda ya ayan, kurttan kk bir yaban hayvan (Canis aureus). * Kurnaz, yalanc , dzenci, a kimse. a k l * Titiz, huysuz, grgsz. akal armudu * Yaban armut, ahlat. akal eri i * ok ek sert, iri ekirdekli bir erik tr (Prunus spinosa). i, akal ya muru * Gne varken ya ya an mur. akalbo an * K rlarda rastlanan bir bitki. akaloz * Mermi olarak ak bir tr top veya bu topu kullanan topu. l taatan

akar

* Denizde, a veya klara yerle a y tirilen, belirli aral klarla yan snen kk fener. p * Uzunlu iki yz elli - yz, geni i on kula olan bala u li k .

akaralmaz * Basit, ilkel akmak. * bir biimde retilmi lkel . * e yaramayacak durumda olan, bozuk. * (kalitesiz) Tabanca. aker * Kul, kle, cariye, yana ma. ak * A kapanan bir veya birka a kk cep b l p zl a . * Bkz. deniz ak. s * canl atik. ve * B . ak * Kk veya orta boyda ta paras l ta , ak .

ak gibi ak c ak l

ak l ukul * Kark biimde, ne dedibelli olmaksn. i z ak u l ku * Ya ku mur ugiller familyas kuzey blgelerde ya s aylarda gneye geen gmen ku ndan ayan cak (Crocethia alba). ak l ta * Deniz klar veya derelerde suyun a rmas sivrilikleri kaybolmu y nda nd ile , toparlak veya badem biiminde ufak bir ta tr. ak l yol ak ldak * ak lar d l ta ile enmi yol.

* Bir arkyalnbir yne do i n z ru lemesine yol verip tersine dnmesini nleyen veya de irmen, su dolab gibi birtak makinelerin i ini sesle kontrole yarayan para. m leyi kard * Elde evrildike grltl ses karan, de biiminde bir ocuk oyunca irmi . * Koyunlarkuyruklar ndaki k yapp kuruyan pislik. n alt llara ak ldama * ak ldamak i i. ak ldamak * Srtnen, yuvarlanan ak lar ses l ta gibi karmak. ak ldatma * ak ldatmak i i. ak ldatmak * ak ldamak i yapt ini rmak. ak l * ivi, kazgibi bir tutturulmu k eyle . * ak ba. lmbir eye l * Yeri demez, sabit. i

akkalmak l * bir yerde de meden durmak. i ak kalmak l p * bir yerde uzun sre hareketsiz kalmak. ak ll akk ll * ak enmi l d veya birikmi yer. ak lma ak lmak * ak i lmak i. * akmak i konu olmak. ine * H d saplanmak. zla p * Ortaya kmak, fark var na lmak, anla lmak. * ak larn ve onlara benzer l ta n eylerin k ldat klar m l nca kard ses. * ek, ak im n. * Klc v m, erare. * Bkz. ak m. * ek akmas im , parlamas . * An bulud , nce, beklenmeyen sz veya davran . * akolan. l

ak lt ak m

ak n ak nt

ak l nt * ak s nt olan. ak s ntz * ak s nt olmayan. ak r * (gz iin) Amavi, hareli el. k * ak an. rdo * arap.

ak r

akayaz r * Aama ok so hava. k uk akukur r * ak uk diye ses kararak. * Girintili nt przl yzey. k l , akpene r * Tuttu koparan, giri i veya ele ald her iba unu ti i aran, becerikli (kimse). akpenelik r * Tuttu koparma, becerikli olma durumu. unu ak rc

* Ku nda ak an av rdo tutan kimse. ak l rc k * ak nive mesle rcn i i. ak rdiken * Maydanozgillerden, hekimlikte kullan bir bitki, deve elmas lan (Arctium tomentosum). ak rdikenlik * ak r dikeni bol olan yer. ak an rdo * Y c lardan bir do e to (Accipiter gentilis). rt ku an idi, rul ak rkanat * Kanatlar mavi hareli bir rdek e (Anas crecca). idi ak rkeyf * Yar sarho .

ak rkeyif * Bkz. ak rkeyf. ak ma rla * ak mak durumu. rla ak mak rla * ak olmaya ba rkeyf lamak. * Olgunla maya yz tutmak. akz s * akolmayan. s ak akk ak ma ak mak * Birbirine geip kenetlenmek; tak lmak. * Sz yaretmek. * Do a ru, , yzey gibi geometrik biimler st ste konulduklar birbirini btnyle rterek e olmak. nda it * Ayn zaman dilimi iinde bulunmak. ak mal * Birbirine e it ekiller. ak rma t * ak rmak i t i. ak rmak t * ak i yapt mak ini rmak. * iip keyfetmek. ki akma * akmak i i. * Vurup akarak yap lmkuyumcu iukurlusuna diakma, kabartmalna da erkek akma denir. i, i s * Bu i kullan kuyumcu kal. te lan b * akmak i i veya biimi. * ak olan. m * ak i mak i.

* Deri hastal, yara, ban. akma kap * Genellikle iki ku zerine tahtalarivi ile tutturulmas ak n yntemiyle yap basit kap lan . akmac * akma i yapan kimse. ini akmak * Tavurulup klc lan elik paras a v m kar . * elik, ta , cam, plstik vb. maddeden yap veya benzinle dolu tutu lmgaz turma aleti. * Tabanca veya tfeklerde bulunan tetik dzeni. * Kuruyunca kalkabuk ba n layan kabarc klarla beliren ve genellikle yzde bir deri hastal. kan * Vurarak sokup yerle tirmek. * ivi ile tutturmak. * Kazakhayvan ba k p lamak. * Kabul edilmeyecek bir kurnazl kabul ettirmek. eyi kla * Vurmak. * Bir ba bir srtmek, vurmak veya arpmak. eyi ka eye * Sezinlemek, anlamak, fark varmak. na * imek. ki * Saplamak. * Anlamak, bilmek. * Par ldamak, k vermek.

akmak akmak

akmak akmak * ate yakabilmek iin akmatutu turmak. akmak akmak * (gzler iin) Parlar durumda, alev alev. akmak ta * Demir veya eli srtld e nde klc v m kartan bir tr kuvars. * Dvenlerin alt ak kk ve kesici ta na lan . akmak * akmak yapan veya satan kimse. * Tfek ve tabanca akmaklar yapan ve onaran kimse. n akmak l k * akmak yapsatma i p i. akmakla ma * akmakla durumu. mak akmakla mak * (gz) akmak akmak olmak, k zarmak ve iyice a lmak. akmakl * akmak tave zemberekle ate eski zaman tfe alan i. akmakl k * akmakta kullan olan. lacak * akmak konulan koruyucu malzeme. ine akmaks z * akmaolmayan. * Eski, kullan tabanca veya tfek. lmaz

* Kibrit. akozlama * akozlamak durumu. akozlamak * Uygunsuz bir durumu fark etmek. ak r * Paa blm diz stnde veya diz alt kalan bir tr erkek . nda alvar * Ku n aya bulunan ve ss gibi grnen ty. lar nda * ak giymi r . * Ayaklar tyl, paal (gvercin) veya ba (ku ka ). * ak olmayan. r

ak rl

ak z rs

aktlma r * aktlmak i r i. aktlmak r * akt rmak iyap i lmak. akt r akt rma * akt rmak iveya biimi. i * akt rmak iveya durumu. i

akt rmadan * Belli etmeden, gizlice, sezdirmeden. akt rmak * akmak i yapt ini rmak. * Birinin bir sezmesini sa eyi lamak. al * Tak yer, tepe. l plak ala * Belli isimlerden nce gelerek fiile ba r ve isimle ilgili bir abukluk, sreklilik, dikkatsizlik anlam lan katar.

ala kalem * Geli igzel, durmadan yazarak. ala kam * Durmadan kam layarak. ala ka k * Soluk almadan yiyerek. ala k l * Durmadan k sallayarak. l ala krek * Srekli krek ekerek. ala paa * Zorla yrterek, srkleye srkleye.

alacak alk alap

* Yo mayas urt . * Eline aya abuk, atik, evik. na * Tanr .

alar alar saat alarma alarmak

* Farkl veya anlam inceli nans. l k i, * Ayarlanna gre istenilen zamanda alan saat. * alarmak i i. * Ekinler veya meyveler olma yz tutmak. a

alene

* Durup dinlenmeden konu enesi d an, k.

alenelik * alene olma durumu. aldlma r * aldlmak i r i. aldlmak r * almak iyaptlmak. i r * H za kaptlmak. rs r ald r * ald iveya biimi. rmak i ald rma * ald i rmak i.

ald rmak * almak i yapt ini rmak. * H za kapt rs rmak. alg * Mzik aleti, enstrman. * alg alma, mzik. * Mzik toplulu u. * Mzik yapmak iin kullan ara, enstrman. lan

alg aleti

alg anak a * alg e ve grlt oldu hlde. , ne u alg almak * bir mzik aletini seslendirmek. alg ora * T rpan. alg c

* alg almay kendine meslek edinmi kimse. alg bcek c * Yakla 5 mm boyunda, basert bir kabukla rtl, kahverengi veya siyah, zararl k bcek. alg otu c * Turpgillerden, kurak yerlerde yeti bir bitki cinsi (Sisymbrium). en algl c k alg m zrap. * algn i cn i. * Baz lartellerine vurmaya yarar ku alg n ty, kemik, boynuz gibi eylerden yap lmalma arac , tezene, * Bahe sprgesi, alk .

alg hane * Mzik evi, alglokanta veya e l lence yeri. alg l * inde alg nan. al * alg narak yap al lan.

alga l anakl * E lenceli, l l ark alg grltl pat l eli. , , rt ne , alg n * S veya so cak uktan geli emeyerek c kalan ekin. l z * Uzun zaman bak r kapta kalan tad bozulmu yemek, al k. * Ktrm, inmeli, sakat. algz s al * B rtlen, ahu dudu gibi a ktan kk, dallar atall saplar a ok ve odunsu bitki. al blbl * Seregillerden, gzel ten, kk bir kutle (Sylvia communis). , en al rp * Kolayca ate yakmaya yarayan ince ve kuru a dal a , kuru ot gibi eyler. al dikeni * Bkz. karaal . al fasulyesi * K kl e fasulye. l bir it al gibi * sve sert (sa, sakal). k * algolmayan. s

al horozu * Tavukgillerden, eti be enilen bir yaban ku (Tetraourogallus). u al idi, evim idi ya, ay uyu idi, kocam idi ya idi, rp idi * her ne kadar evim derme atma, kocam kaba saba idiyse de, bir dzen kurmuya p gidiyordum. , ay al c kak * E ya bozuntusu. k al u ku

* Seregillerden, bakoyu k z rm, gvdesine do rengi a al yerleri seven tc bir ku ru lan, l k (Troglodytes). al ugiller ku * al u benzeri trleri iine alan ku familyas ku lar . al sprgesi * K z rm iekleri olan ve sprge yap nda kullan bir bitki. m lan al k * arp k. * Verev kesilmi . * Tabi olmaktan uzakla kendi renginden olmayan. m , * Yan yan giden. * Ad defterden silinmi . * Yznde veya yara yeri olan. ban * yeri. ban * Koyunlarda iek hastal. * alg n.

alkavak k * Dallar sepetilikte kullan bir kavak tr, sepeti kava lan . al rma land * al rmak i land i. al rmak land * orak bir araziyi al ekimi yntemi ile ye ertmek. al l k al m * al oka olan yer. s * Gsteri , kar dakini etkileme amac yap davran kurum, caka. yla lan , * K n keskin yan l c . * Menzil, erim. * Biraz benzeme, and rma. * Bir oyuncunun topu elinden veya aya ka ndan rmadan kar ndaki oyuncular vrak hareketlerle aldat s k p * Geminin su kesiminden a ablmnn ba kbodoslamas do darla . ve na ru mas al atmak (veya yapmak) m * Bkz. al mlamak. al satmak m * kurulup byklk taslamak. al yemek m * futbolda al ile geilmek. m al mc * al yapan kimse. m al na gelmek (veya getirmek) m * uygun zaman veya durumu ele geirmek. al ndan geilmemek m * ok kurumlu olmak, ok al olmak. ml al mlama * al mlamak i i.

gemesi.

al mlamak * Oyunda topu kartarafa kapt rmamak iin el, ayak veya vcutla c a hareketlerde bulunmak. rt * Bir f rsattan yararlanarak bir ba nhakk bir ele geirmek. kasn olan eyi al mlan * al mlanmak i i veya biimi. al mlanma * al mlamak i i veya durumu. al mlanmak * al davranmak. ml * Kendisine al yap m lmak. al mlay * al mlamak i i veya biimi. al ml * Gsteri kurumlu. li, * Bayksek, yap dar (gemi). s

al al ml ml * al gstererek, al satarak. m m al k ml * Yo veya maya almaya yetecek kadar. urt

al l ml k * al olma durumu. ml al z ms * al olmayan, gsteri m siz. al zl ms k * al z olma durumu. ms al nma al nmak * al nmak i i. * almak i konu olmak. ine * inmek. nme * al nmolan ( ey).

al nt

al p rpmak * eline geeni almak. alz s al allma * al olmayan. s * almak iveya biimi. i * allmak i i.

allmak * al i konu olmak. mak ine alp abalamak

* ok gayret gstermek. al kan * ok al al kan, seven, faal. may al k kanl * al olma durumu, faaliyet. kan al ma * al i emek, say. mak i, * Bir yap elemann yk alt biim de tirmesi, az veya ok zorlanmas n nda i . * Bnyesindeki suyun azalmas o veya almas sonucu a n biim ve boyutlarn de mesi. ac n i * saati.

al bar ma * huzuru. al belgesi ma * Bir i yerinde veya alan allabilece gsterir belge. nda ini al dolab ma * st yzeyinde al tablas ma bulunan, n yzeyinde kapak ve ekmeceleri olan mobilya. al gezisi ma * Bir i lama veya n anla yapmak zere lan gezi. ba ma k al gn ma * Tatil gnleri dnda kalan ve allabilen her gn, i gn. al hayat ma * hayat . al karnesi ma * veren taraf al hayat ba ndan ma na layan i verilen, onun i durumunu gsterir belge. iye ilik al masas ma * zerinde i lan masa. yap al odas ma * inde i lan oda. yap al saati ma * saati. al saatleri ma * in ba ve biti aras lama an ndaki saatler, i saatleri. al yntemi ma * Bir al veya i ma sresinde izlenen bilimsel ve metodik yntem. al mac * Sak, ynetim bilimi gibi konularda al yapan kimse. l ma al mak * Bir olu eyi turmak veya ortaya karmak iin emek harcamak. * i veya grevi olmak. * zerinde bulunmak. * (makine veya letler iin) e yarar durumda olmak veya i lemekte bulunmak. * Bir yapmak iin gereken arelere ba eyi vurmak, o gerekle eyi tirmek iin kendini zorlamak, aba harcamak. * Bir eyi renmek veya yapmak iin emek vermek.

al ran t

* veren.

al r c t * Bir spor dal sporcuyu e yeti ve al ran ki antrenr. nda, iten, tiren t i, al rl c t k * al rn i cn i veya mesle t i. al r lma t * al r durumu. lmak t al r lmak t * al yapt ma r lmak. al r t * al rma i t i. al rma t * al rmak iveya biimi. t i al rmak t * al n lamak. mas sa * al i yapt mak ini rmak. alka alkak * alkar. * alkar.

alkalama * alkalamak i i. alkalamak * inde bir bulunan bir nesneyi sarsarak sallamak. ey * Sulu bir sarsarak veya eyi rparak kar rmak. t * Sudan sarsarak geirmek veya iinden suyu arparak geirmek yolu ile bir temizlemek. eyi * Tahsarsarak kalburdan geirmek, elemek. l * Vcudun bir yerini srekli oynatmak. * (kuluka yumurtalar) evirmek. n * Sa n bozulmas yol amak. ln na alkalan * alkalanmak i i veya biimi. alkalanma * alkalanmak i i. alkalanmak * alkalanma i konu olmak. ine * Dalgalanmak. alkalat * alkalatma i i veya biimi. alkalatma * alkalatmak i i. alkalatmak * alkatmak.

alkalay * alkalama i i veya biimi. alkama * alkamak i i. * alkalanarak yap lan. * Tah l elemek.

alkamak

alkan * alkanmak iveya biimi. i alkanma * alkanmak i i. alkanmak * alkamak i konu olmak. ine * (deniz, gl iin) Dalgalanmak. * Co mak. * (haber, sylenti) Herkesin a nda dola z mak. * Co kunluk, hareketlilik iinde bulunmak. alkant * (deniz) Dalgalanma. * alkanm ey. * Kalbur yard yla ayr er p. m lan * Co ku. * Kargave bunal n yol at dzensiz, kark, sntdurum. a m k l alkant l * alkant olan. s alkantz s * alkant olmayan. s alkar * Tah l tanesini yabanc nesnelerden semeye veya tohumlukta kullan tahay lacak l rmaya yarayan dner kalburlu ara, alka . alkatma * alkatmak i i.

alkatmak * alkalamak i yapt ini rmak. alkay * alkamak iveya biimi. i alk * alg . * T rpan. * almak i i. * H zl sirkat. rs k, * Basar sar a lan k. * al nm . * Kakmal olmayan, kalemle i lenmi . * Kibrit.

alma

almac

* Maden zerine alma iyapan usta. i alma * Tahtadan yap lmkap. almadan oynamak * ok keyifli ve sevinli durumda bulunmak. * bir i ok hevesli grnmek. e almak * Ba nmal gizlice almak, h zletmek, a kasn n rs k rmak. * Vurarak veya srterek ses kartmak. * Bir mzidinlemeyi sa i layan aleti al rmak. t * Ses karmak, ses vermek. * Atmak, arpmak, vurmak. * Yo yapmak iin st mayalamak, katkar rmak. urt p t * zerine srmek. * Bozmak, zarar vermek. * Kuma bir paras kesmek. n n * (madeni) Oymak, kalemle i lemek. * Sprmek, temizlemek. * Benzemek, and rmak. * (zaman iin) Boharcatmak, ziyan etmek. a * Parmaklara tak al zil veya buna benzer ses c l nan p kar ara. * A klarda kumluk alanlarda ya ve a keserek bal lara arar veren bir e a ayan lar k it anoz (Portunus

alpara puber). alt alt l k alyaka

* Diken, al . * alt ok olan yer. s * Birdenbire yakas yap na arak.

alyaka etmek * yakas yapp sca tutmak. na k am * amgillerin rnek bitkisi olan ve yurdumuzda birok tr yeti bir orman a (Pinus). en ac

am bal * Ar n sar zerinde biten yaprak bitlerine salg klar ss olu lar am lad bal vndan turduklar tr bal. bir am devirmek * kar ndakine dokunacak veya kt bir sonu do s uracak sz sylemek. am f st * F k amn kozalak biimindeki meyvesinden lan sert kabuklu, ya ve ni st n kar l astal tohum. am sak z * am a ndan lan reine. ac kar am sak oban arma z an * verilen bir arma n sunuldu kimsenin de an u erine uygun olmadn verenin gcnn ancak buna ve yetti zr yollu anlatmak iin sylenir. ini am sak gibi z * tedirginlik verecek kadar bir insanpe n inden ayr lmayan.

am yarmas (veya blmesi) * iri gvdeli insan. am ye ili * am yapraklar benzer ye bir tonu. na ilin ama r * giysisi. * Y kanmas gerekli kirli. * Kirli e yalar kama i y i.

ama de tirmek i r * i giysilerini p temizlerini giymek. kart ama deterjan r * ama n daha abuk, daha iyi temizlenmesini sa rlar layan kimyasal birle im. ama dolab r * ama saklamada kullan ekmeceli dolap. r lan ama ertesi olmak r * ok ama y kamaktan a yorulup hasta olmak. r r ama ipe i r * Nakyapmakta kullan ipek iplik. lan ama ipi r * Kurutmak iin zerine ama as ip veya tel. lan r ama le eni r * ama n iinde y metal veya plstikten yap rlar kand, lm geni , kap. ama makinesi r * ama y kamaya yarayan ara. r ama mandal r * Kurutmak iin as lmama ipe sca tutturmak amac kullan kk, tahta veya plstik k rlar k yla lan ska. ama sabunu r * ama y kamak i kullan beyaz sabun. r inde lan ama sepeti r * Kirli veya y kanmama n iinde topland sepet. rlar ama sodas r * Beyaz ama n yo veya asitli kirlerini eritmek iin kullan sodyum karbonat. rlar un lan ama suyu r * ama n beyazln kolayca temizlenmesini sa rlar ve layan kimyasal birle su. imli ama tak m r * Fanil, don, gmlek, orap, mendil gibi e bir arada bohaya konulup verilen hediye. ya, ama rc * Para ile ba nama n kayan kimse. kalarn y r ama l k rc * ama n i n i. rc ama rhane * ama k. rl

ama k rl * ama y kamak iin kullan yer, ama r lan rhane. * ama yap na yarayan. m r amat ama amak * Avlan klar ta lmbal elde yarar engel ask maya . * Sazangillerden, pullar yalanc yap bir ndan inci lan rmak bal (Leuciscus rutilus). * A atan oyularak yap lmkulplu su kab , apak. * Kpklenerek akma.

amak amak * Bolca, bol miktarda. amgiller * Kozalakl lardan, i gibi ince ve uzun yapraklar yaz kdkmeyen, tohumlar plak olarak kozalak ne n pullar zerinde bulunan, am, kknar, ldin gibi bitki trlerini iine alan reineli a alar familyas . aml k * am a alar olan yer. ok * am korusu. amuka * Gm benzer bir bal amukanbyklerine tokmak ba balna k. n denir (Atherina hepsetus). amur * Su ile karp, bula ve iine bat duruma gelmi r l r toprak, bal k. * Yap lerinde kullan e malzeme ile yap har. i lan itli lan * Sata evresine tedirginlik veren, sulu (kimse). kan,

amur atmak (veya s ratmak) * birini kt bir i kar e gstermek, kara almak, iftira etmek. m amur banyosu * Tedavi gc olan amurla yap banyo. lan amur deryas * Her taraf amurla kaplanmolan. amur gibi * (ekmek iin) iyi pi memi siyah unla yap ve lm . * herkese sata tedirginlik veren (kimse). p amur b r * Denizin sve amurlu yerlerinde kullan 25-30 kula uzunlu lan unda bir bala k . amur kalemi * Heykelt lar amura biim verme s nda kulland ir ara. ra n ras klarim amura bula (veya batmak) mak * kirli ve uygunsuz bir ikar e mak. amura ta atmak * \343 irkefe ta atmak. amura yatmak * borcunu dememek, szn yerine getirmemek.

amurcuk * Sazangillerden, sazandan kk, eti tatsbir gl ve bataklbal (Chrondrostoma nasus). z k amurcun * Anadolu ve Kuzey Afrika'da ya bir tr rdek. ayan amurdan ekip karmak * birini kt veya onurunu tehlikeye d bir durumdan kurtarmak. ren amurlama * amurlamak i i. * Yanmaya elvericevherin bir blmnn eski retim alanlar b lmas li nda rak sonucunda kmas muhtemel yangn nlenmesi i n i. amurlamak * amur srmek, amurla s vamak. * Ktlemek. amurlanma * amurlanmak i i. amurlanmak * zerine amur srlmek. amurla ma * amurla i mak i. amurla mak * amur durumuna gelmek. * Sata maya koyulmak. amurlatma * amurlatmak iveya biimi. i amurlatmak * amur srdrmek, amurla s vatmak. amurlu * amur bula stnde veya iinde amur bulunan. m ,

amurluk * amuru ok olan yer. * Paalar amurdan korumak iin giyilen tozluk. * Ta tlarda tekerleklerin st blmn rten para. * Ayakkab n amurunu kaz iin yap giri sn nnde, yere imento veya betonla lar mak larda kapn tutturulan, demirden yap lmtrl biimlerdeki ayakkab silece i. amurluku * Aralaramurluklar yapan veya onaran kimse veya i n n yeri. amurlukuluk * amurlukunun i i veya mesle i. amursuz * amuru olmayan, stnde amur bulunmayan. amuru karn ieburnunda nda, i * Bkz. ieburnunda, amuru karn i nda. an * inden sarkan tokma n kenarlara vurmas ses n yla karan madenden ara, kampana.

an almak * herkese bildirmek. an an * an sesine benzer ses kararak. * Srekli ve yksek sesle edilen gevezelik.

an an etmek (tmek veya konu mak) * yksek sesle srekli gevezelik etmek. an ie i * an ie igillerden, ss bitkisi olarak ekilen ve iekleri an biiminde olan bir bitki cinsi, Meryem ana eldiveni (Campanella). an ie igiller * Biti ta yaprakl ik lardan, rnean ieolan bir bitki familyas i i . an kulesi * inde an bulunan uzun, yksek yap , kule. anak * Toprak, metal vb. den yap lmyayvan, ukurca kap. * ie en dnda bulunan yeyapraklartm. in il n * Gz ukuru. * evresine gre alakta bulunan ve genellikle geni tekne biiminde yer.

anak a zl * Byk a . zl * Ssaklamaz. r anak anten * Belirli frekanslarda uzaydaki aktardan yap radyo ve televizyon yay n c lan nlar almaya yarayan tepsi biiminde anten. anak mlek * Topraktan yap lmtrl kaplar. anak tutmak (veya amak) * davran veya szleriyle kt bir kar yol amak. lar a l anak zengi * Bas yeri, taban byk bir blmn kaplayacak kadar geni lan n zengi. anak yalamak * dalkavukluk etmek. anak yalay c * Dalkavuk. anak yalayl c k * Dalkavukluk. anak yalayletmek c k * dalkavukluk etmek. anak yapra * anaolu turan yapraklarher biri. n anak * anak yapan veya satan kimse. anak l k

* anak yapma veya satma i i. anakl k * Gemi direklerindeki gzetleme yeri. anaks * ana benzeyen, anak gibi. a

anaks hcreler * Salg olacavakit en ve belirli bir hacme geldiklerinde ilerindeki s salgn altan bez hcreleri. i v s bo anc * an yapan veya satan kimse. * an almakla grevli kimse. * ancn i n i veya mesle i. * ivisiz, birbirine geirilme yntemine gre haz r kesilmi kereste. * Tahta kapak veya tavan. and r * Kark, melez. * A lanmam yaban. , angal * Ayakta gre irken kargre koltu alt bir kolu sokarak bir ayakla o gre inin u ndan inin bir baca na engel takt sonra onu ne do e bazerinden atma oyunu, elme takma. ktan ru ip angal * Dall budakl a. a * Fasulye s sk. r, r ang l ungul * Kula ho a gelmeyen kaba ses karan. ang r ungur * D veya birbirine arpma s nda kaba ve zevksiz ses me ras kararak. ang rdama * ang rdamak iveya durumu. i ang rdamak * D veya birbirine arparak grlt erek karmak. ang rt * ang rdama sesi. an lt anta * an sesi.

anc l k and

* Ksele, me kuma hafif malzemeden yap bykl gre para, evrak, yiyecek koyup ta in, gibi l p ne maya yarayan kap. anta ie i * eneklilerden, beyaz, erguvan veya sar ki renkli bir ss bitkisi. antac * anta yapan veya satan (kimse).

antac l k * anta yapma sanat anta satma i veya i. antada keklik * ele geirilmesi o kadar kesin ki elde edilmi ltorbada keklik. say r, antadan yeti mek * bir meslee grmeden, tecrbelerle kazanmak. i itim antal antas z ap * antas olan. * antas olmayan. * Genellikle cisimlerin geni i, kutur. li * Byklk, l. * De er. * Yapn veya arsan boyutlar ve srlar gsteren harita. n n n n n * U noktalar dairenin evresi zerinde bulunan ve emberin merkezinden geen do paras ru . * Bilgi, tecrbe ve yeteneklerin tm. * Bozuk, e dola ayk. ri, k, r * Tarlalarda toprai lemek iin kullan a sapl lan a demir kaz . arac * apalamak i i. * ipo. * apa ile al i i. an * apacn yapt i n . apaul * K n veya e ndzgn ve temiz olmas zenmeyip dzensizlik iinde ya ln yasn na ayan, pasakl .

apa

apa apac apac l k

apaulcu * Serseri, ba (kimse). bo apaulculuk * Serserilik, ba luk. bo * K k l yafete zen gstermeyii k i edinme. apaullarma t * apaullarmak iveya durumu. t i apaullarmak t * apaul duruma getirmek. apaulluk * apaul olma durumu, k k l yafete zen gstermeyi k . apak * Gz p nda ve kirpiklerde birikerek p la veya kuruyan ak . nar ht an nt * Madenler dvlrken s rayan ince, ufak para. * Metal veya toprak e kenarlar bulunan prz. ya nda

apak

* Sazan familyas ndan, vcudu yandan bas 50 cm uzunlu k, unda, 4-5 kg a sar rlnda, pullu, eti tats z, k kl tatl bal (Abramis brama). l bir su apaklan * apaklanma i i veya biimi. apaklanma * apaklanmak i i. apaklanmak * apak olu mak. apakl apaks z apalama * apalamak i i. apalamak * apa ile kabartmak. apalan * apalanmak i i veya biimi. apalanma * apalanmak i i. apalanmak * Bir yer apa ile kabart lmak. apalatma * apalatmak i i. apalatmak * apalamak i yapt ini rmak. apal * apalanm(yer). * apas olan. * apaolan. * apaolmayan.

apano lu * Badert olacak durum. a apano lunun abdest suyu gibi * (iilecek iin) sulu, tatsve kt grn olan. eyler z te apar * Postac , ulak. * (hayvan ve bitki iin) Benekli, alacal . * Derisi, k ve gzleri, boya maddesi yoklu llar undan renksiz olan (insan veya hayvan), ak albinos. n, * iek bozu yz. u * Takadan byk, ba ktaraf ve yukar k bir e Karadeniz kay. kalk it * inden lamayacak kadar g olan, kark i k . apari

apar apar z

* ok i beden, kstek ve i blmlerinden meydana gelen, her bir i neli; ne neye hindi, horoz, kaz, mart , tavuk, rdek gibi ku n kanat, kuyruk tyleri tak bir tr olta tak . lar lan m apas z * apalanmam(yer). * apas olmayan. * A atan oyularak yap kab lmsu , amak. * A af. z k

apak

apk mak * Enini boyunu lmek, aplamak. apk n * Geici a arkas ko klar nda an. * Cinsellik ta veya hat yan rlatan. * Haylaz. * Ok c sz gibi de kullan ay bir l r. apk nca * apkbir biimde. n

apk ma nla * apk mak i nla i. apk mak nla * apkduruma gelmek. n apk k nl * apkolma durumu veya apk davran n nca . apla aplama * Maden kaz iin kullan elik kalem. mak lan * aplamak i i.

aplamak * Bir enini, boyunu lmek, apk eyin mak. * Keresteleri drt k olarak kesip bimek. e apl * ap geni olan. apma apmak * apmak i i. * Ko turmak. * Aketmek, ko n mak. * Eyer rts, aprak. * Kark, dola k. * Anla , zlmesi veya iinden lmas kark, mu lmas k g, lk.

aprak apra k

apra ma kla * apra mak i kla i.

apra mak kla * apra duruma gelmek. k apra k kl * apra olma durumu. k apra ma * apra i mak i. apra mak * Kark, apra zlmez duruma gelmek. k, * birbiriyle apraz olarak kesi ki ey mek. apraz * E olarak birbiriyle kesi ik en. * Gre hasmn koltuk alt kol geirip sarma oyunu; bir veya iki kolla yap gre tek apraz ve te n ndan ldna ift apraz denir. * Kopa, d me. * Bir tr olta i nesi. * Kar yn. t apraz ate * Kar kl ynlerden silhla sald l rma. apraz kafiye * Drtlklerde birinci ile nc, ikinci ile drdnc dizelerin birbiriyle kafiyelenmesi dzeni. apraz kur * lke paras nda nc bir lkenin paras belirlenen kombiyo srm de lke parasn ki aras yla eri, n birbirlerine oran . apraza almak * aprazlama olarak davranmak. apraza sarmak * bir i iinden lmaz duruma gelmek, aprazla k mak. aprazda srmek * apraza al hasm nan geriye do h srmek. ru zla aprazlama * apraz olarak, makaslama. * Testerenin keserken s k mamas di iin lerini belli llere gre sa sola bkme. a * Evirme. aprazlamak * apraz duruma getirmek. aprazla ma * aprazlamak i i. aprazla mak * inden lmaz duruma gelmek, ne yap k lacabilinemez duruma gelmek. aprazl k * apraz olma durumu. aprazler * Elde veya makinede aprazlanan di e lerin imini denetlemede yararlan yard alet. lan mc aprazvari * apraz olarak.

aps z

* ap olmayan. * De ersiz.

aptan d mek * al gc, verimi azalmveya tkenmi ma olan. apul apula * Ya talan, plka. ma, * Kaba deriden yap sivri ve k k ayakkab lmucu vr .

apulac * apula yapan veya satan kimse. apulac l k * apulacn iveya mesle n i i. apulcu * apul yolu ile ba n mal alan, talanc mac kasn n , ya , plkac .

apulculuk * apulcunun yapt i veya davran . apullama * apullamak i i. apullamak * apul yolu ile bir mal almak veya bir yeri soymak, ya malamak. aput * Eski bez paras , paavra. * Bez. * Rus imparatorlar ve Bulgar krallar verilen unvan. na na * Pek abuk, abucac hemencecik, tez elden. k, * Kolayl kla. * Gereksiz yere harcama.

ar arabuk

arur

arur etmek * gereksiz yerlere harcaytketmek. p arur olmak * gereksiz yere harcanmak, ziyan olmak. ardak * Tarla, bahe gibi yerlerde a dallar rlm nak. a ndan bar * Asma gibi bitkilerin dallar sard iin direklerle yap n rmak lmyer. * Kameriye.

ardakl * ardaolan. ardaks z * ardaolmayan.

arda are

* veya drt zamanl ki Macar halk dans . * Bir sonuca varmak, ortadaki engelleri kald rmak iin tutulmas gereken yol, yol, zm yolu. kar * Bir nleme, tedavi yolu, deva. eyi

aresine bakmak * gerekeni yapmak, zm yolu bulmak. aresiz * aresi bulunmayan, onulmaz. * are bulamayan (kimse), bare. * istemez. ster

aresiz kalmak * zm yolu, yolu bulamamak. kar aresizlik arevi * ar o n lu. argh * Trk mzi "do" perdesinin ad inde . * Bu perdede karar k makam. lan * Tabaklanmamsr derisinden yap ve deliklerine geirilen lan eritle sca ba k lanan ayak giyece i. * Araba yoku agiderken tekerlefrenlemek iin alt srlen demir levha. a i na * Para czdan . * aryapan veya satan kimse. k ar l k k * aryapma veya satma i k i. ar kl * Aya argiymi na k . * aresiz olma durumu.

ar k

ar k

ar erkn kl harp * Kurnaz veya uyankyller iin yollu sylenir. k aka ar k kl * aryapmaya elveri k li. * arkonulacak yer. k ar z ks * ar olmayan veya argiymemi k . arie ark * ar karna veya kad ara verilen unvan. n s n

* Bir eksenin dndrd tekerlek biimindeki makine paras . * Herhangi bir k n, biimini ve dzenini bozmadan kanatlar biri evresinde dnerek yn t'an ndan detirmesi. i ark evirmek

* ayn zerinde dnerek gitmek. yol ark etmek * (bir do rultuda giden kimse veya sa veya sola do yn detirmek. ey) a ru i * geri dnmek. arka * Osmanl nc grevi. larda arka vermek (veya arka ektirmek) * (kesici aralar iin) bileark biletmek. i ile arkac ark * Osmanl ordusunda nc svari birli grevli asker. inde * Vapurlarda makine blmn yneten kimse. * arkla b bileyen kimse, bileyici. ak

ark ba * Vapurlarda birinci ark . ark l k * arkn grevi. n ark dndrmek * geimini sa lamak. ark felek * ark felekgillerden gzel, byk, parlak k z rm iekleri olan, duvar kenarlar ve kameriyeler evresine na ekilen t rman bir ss bitkisi, fldak ie(Passiflora caerulea). c r i * Yak dnerek klc saan donanma fi i. l nca v m e * Talih, kader. ark felekgiller * Ayr anak yaprakl eneklilerden, rneark olan bir bitki familyas iki i felek . ark etmek (veya okumak) na * birine byk ktlk yapmak veya i bozarak zarar vermek. ini ark t arkl * Eski, bozuk, sakat. * ark olan. * Her iki yanda birer ark bulunan vapur. * ark olmayan.

arks z

arktan kma * yepyeni, gzel. arl k * ar olma durumu. * ar ynetiminde bulunan devlet. n * Birinci Dnya Sava 'ndan sonra Avrupa'da yayg an dans tr veya bu dansmzi nla n i. * Sivri ulu, uzun ve kal tatl ilimsi biber. n, ye * uzun ve arp. nce, c

arliston

arliston biber * arliston ad verilen bir biber tr. arliston marka * Yeni icat, az bulunur, antika. arliston marka kereste * Az bulunan kereste. * Haddini bilmez, terbiyesiz. arm h * Sulunun ldrlmek amac ivilendiha biimindeki dara . yla i ac * Ana direkleri ve gabya ubuklar yandan tutan halatlar. n arm germek ha * ha biimindeki dara na ivilemek. ac arm k arnaar arpan * Bkz. arm h. * istemez. ster * Bir arpmada arp say cebirsel anlat lan veya mlardan her biri.

arpan bal * Levrekgillerden, yzgeleri dikenli ve zehirli, eti sevilen bir bal trakunya (Trachinus draco). k, arpanlara ay rma * bir say veya cebirsel anlat iki veya daha ok arpanarp durumuna getirme. y m n m arp * Kaba s arpma s va, va. * Birbiriyle arp iki say na konulan i "a x b" veya "a . b" "a arp diye okunur. lan aras aret: b" * Etkili.

arp c

arpl c k * arp olma durumu. c arp k * Dzgnl yitirerek e n rilmi . * Gerek niteli yitirmi ini . * Aksi, ters, huysuz. arpurpuk k * ok arp e b k, ri r. arp ka * Biraz arp k. arp ma kla * arp mak i kla i. arp mak kla * arpduruma gelmek. k arp t klarma * arp t i klarmak i.

arp t klarmak * arpduruma getirmek. k arp k kl arp lan * Bir arpma i leminde tekrarlanan say . arp l * arp areti konmu i . * Bir tr olta i nesi. * arp iveya biimi. lmak i * arp i lmak i. * arpduruma gelme. k * arpolma durumu, e k rilik.

arp l arp lma

arp lmak * arpmak i konu olmak. ine * arpduruma gelmek. k * Alp gcenmek. n * ekicili kap ine lmak. arp m * arpma i leminin sonucu olan say . arp cetveli m * Bkz. arp tablosu. m arp tablosu m * Birbiriyle arp say n (o 1'den 9'a kadar) arp n lan lar u mlar gsteren izelge, kerrat cetveli. arp nma * arp nmak i i.

arp nmak * nmak. rp arp nt * (kalp iin) H ve svurma. zl k arp l nt * Heyecanl l , tel. arp s nt tutmak * heyecen, korku veya zntden arp nbeti gelmek. nt arp s ntz * arp s ntolmayan. arp * arpmak i i veya biimi.

arplma * arplmak iveya biimi. i arplmak * arp i lmak. mak i yap

arp ma

* arp imsademe, sadme. mak i, * nclerin veya kk birliklerin yapt kk sava klar ma.

arp mak * Birbirine arpmak, toku mak. * Vuru mak. * Birbirine stn gelmeye al mak. arp rma t * arp rmak i yapmak. t ini arp rmak t * arp i yapt mak ini rmak. arp t lma * arplmak iveya biimi. t i arp t lmak * arp i lmak. tmak i yap arp tma * arp i tmak i.

arp tmak * arpduruma getirmek. k * Gerek anlamdan sapt rmak. * Yanl ve kt duruma gtrmek. a arpma * arpmak i i. * arpmak i darp, zarp. lemi, * Alaturka mzikte temel notalararas sr usul bozmayan, tek perdelik kk fazlal n na k lmve t k. * Kuyu engeli biiminde be kollu byk olta i nesi. * larak yap ( rp lan ey).

arpma i areti * arpmak i leminin yap n layan x i lmas sa areti. arpma kap * Tek veya ift kanatl olan, zel mente yard ile ie ve d do a esi m a ru labilen kap tr. arpmak * H de zla mek, vurmak. * Etkisiyle birdenbire hasta etmek. * Varlna inan bir gcn fkesine u lan ramak. * El abuklu ile almak. u * Kurnazl zorla ele geirmek. kla, * H atmak. zl * H bir yere vurmak. zla * Biri arp br arpan denilen iki say lan, verildi inde, arpan landaki birim kadar o arp altarak arp m ad verilen bir nc say elde etmek, zarp etmek. y * ekicili etkilemek, iyle a rtmak. arpt r * arpt iveya biimi. rmak i arpt rma * arpt rmak i i. arpt rmak * arpma i yapt veya arpmas yol amak. ini rmak na

* Yankesiciye kapt rmak. ar af * Yata stne serilen veya yorgan kaplanan bez rt. n * Eskiden kad n kulland ve ba rtlen, pelerinli, eteklikli sokak giysisi. nlar tan ar ar af af * Olabildi uzun, uzun uzun. ince ar gibi af * (deniz, gl, su iin) dalgas dmdz ve durgun. z, ar kadar af * (eni boyu kk olmas gereken iin) pek byk, ok geni eyler . ar dolanmak afa * bir i iinden in kamamak, kt ve ba sduruma d arz mek, zor durumda kalmak, ar aflamak. ar girmek afa * (eskiden, yeni yeti kiin) ar giymeye ba en z af lamak. ar af * ar yapan veya satan kimse. af ar l af k * ar yapma sanat ar satma i af veya af i. ar aflama * ar aflamak i i. ar aflamak * Yorgan afla kaplamak. ar * Kt ve ba sduruma d arz mek, ar dolanmak. afa ar aflanma * ar aflanmak i i. ar aflanmak * ar aflama i konu olmak. ine * ar giymek. af ar aflatma * ar aflatmak i i. ar aflatmak * ar aflamak i yapt ini rmak. ar afl * zerinde ar olan. af * ar giymi af olan (kimse). * ar yapmaya elveriolan (kuma af li ). * zerinde ar olmayan. af * ar giymemi af olan. ar zl afs k * ar z olma durumu. afs ar amba

ar k afl ar z afs

* Haftan drdnc gn, sal per n ile embe aras bulunan gn. nda ar amba kar s * Sa bakarmakark, st bazensiz kad n. * Al kar. s ar amba pazar * Her karmakark ortada olan yer. ey ar amba pazar evirmek na * zellikle yze vurarak ok dayak atmak. ar * Dkknlar bulundu alveri n u yeri.

ara as * ar ve esnaf y dzen alt tutmakla grevli kimse. nda arekme i * Has undan ar yap ve sat al ekmek tr. da lan n nan arve pazar dola (veya gezmek) mak * alveri edinilen her yeri dola (gezmek). mak ar l art r asar * Viyana'da oturan Alman imparatoruna verilen unvan. a t * Casus. * Ara bozmak amac sz ta kimse. yla yan * a tlamak iveya durumu. i * aresnaf . * Dolmu uak.

a tlama

a tlamak * Casusluk yapmak. a k tl at * Sert bir kl ses. eyin r rken kard at * yolun veya iki derenin birle i yer, kav ki ti ak. * a olma durumu, casusluk. t

at etmek * at diye ses karmak. at kap * beklenmedik bir zamanda kap alarak. y at orada at burada at kap arkas nda * ok yer de tiren bir durumunu anlat i eyin r. at pat

* Biraz, yar yamalak. m * Ara s ra. * Uygunsuz zamanlarda, vakitli vakitsiz. atak * da ki yamacn kesi ile olu dere yata n mesi mu . * Yapk, ikiz (meyve). * Kavgac .

atak bayrak * Yenierilerin yarsar s rm renkteki bayra s , yar k z . atal * veya daha ok kola ayr de ki lan nek. * Yol, a gibi, kollara ayr a lan eylerin ayr yeri. lma * Dall olan eylerin her kolu. * Yemek yerken kullan iki, veya drt uzun dio lan li unlukla metal ara. * Dirgen. * Ucu kollara ayr lm . * tarafl ki . * anlaml trl anla ki , iki labilir. * Bir tr olta i nesi.

atal a z * Bir denize kavu u yerde l n birikmesiyle olu gen biimli ova, delta. rma n tu lar an atal a * Ye mercimek, kuru barbunya, dvme so tereyave baharat kullan haz il an, larak rlanan bir orba tr. atal ayak * Ate bir silhnamlusuna destek olan, genellikle ters V biiminde yere kurulan iki ayakl li n para. atal bel * Baheyi bellemeye yarayan ucu atall sapl ve alet.

atal b tak ak m * Sofra iin gerekli olan atal, ka b ve di servis aralarn tm. ak k, er n atal ivi * Elektrik ve telefon kablolar sprgeli kap pencere pervaz ah yzeylere tutturmakta n e, veya gibi ap kullan iki ucu sivri, U biiminde zel ivi. lan, atal don * Paalar sa, diz stnde kalan don. k atal grmek * net grememek, bir iki grmek. atal matal ka atal zerine atlan s na oturulacak gzleri kapal eyi p rt ki zerinde oturan tek veya atal biimde kaldlmift parma n ka oldu bilmesi temeline dayanan inin, n r n unu bir e birdir bir oyunu. it atal i ne * veya engeli olan olta i ki nesi. atal karg * Byk bal z nlayarak avlamakta kullan di sivri ulu ara. klar pk lan li, atal kaz k * Sonuta ne olacabelirsiz, kark, karanlve k pheli durum. atal kundak * A zaman V biiminde olan iki ayakl kunda ld top .

atal kuyruk * Uzun ve ince gvdeli, denizlerde ya bir baltr (Lepidopus caudatus). l k ayan k atal sakal * Sakal ortadan ikiye ayr lm(kimse). atal ses * perdeden gibi olan ve kulat ki kar rmalayan ses. atal z n pk * atal karg . atallanma * atallanmak i i. atallanmak * atal gibi ikiye ayr lmak. atalla ma * atalla i mak i. atalla mak * veya daha ok ihtimal ortaya ki karak anla g bir duruma gelmek. lmas atallarma t * atallarmak i t i. atallarmak t * atalla na yol amak. mas atall * atal veya atal durumunda olan. olan * veya daha ok ihtimali olan. ki * (ses iin) Przl. atall k atana * Filika bykl nde, islimle i leyen deniz teknesi, kk vapur, istimbot. atanac * atana i kimse. leten atapat at * Ayakla i nenince veya bir yere srtlnce at pat diye patlayan bir e lence fi i. e * atal konulan yer.

* Bir yapn, bir evin dam kuran paralarbtn. n n n * Birbirine at lm lmak eylerin btn. * Yapn tavan dam ndaki genellikle az kullan yer. n ile aras lan * ve hayvanda iskeletin kurulu nsan u. * Barlan, sn yer. n lan * Belli bir maksada ynelik kimselerin olu turdu kurulu u . * zne veya nesne durumlar gre, belirli at na eklerinin fiil kk veya gvdelerine getirilen trev, bina: Sevinmek (sev-in-), sevdirmek (sev-dir-), sevindirmek (sev-in-dir-) gibi. * Bir yap rten ve e yzeyleri olan damtahtadan i yap. y ik n s * Hikye, roman, piyes gibi edeb trlerde olay kurulu kurgu. u, at aras * Tavanla at rts aras kalan bo nda blm, tavan aras .

at ekleri * Fiil kk veya gvdelerinden dn edilgen, i , ettirgen at yapmaya yarayan ekler: (Sev-in-), (sev-ill, te lar ), (sev-i (kapa-t-), (ge-ir-), (sev-dir-) gibi. -), at i ete * atn, binandduvarlar a yalara karduvar en st blmn koruyan d uzanmk . n n n an, n a sm at kaplay c * skele kurup ah at ap kaplamas ve duvarlar veya zel k ile kaplayan usta. n kee tlar at kat * Yap at son kat aras yap kk kat. larda ile nda lan at i kiri * Bir ucu tavanstne bindirilen ve zerine kiremit alt n tahtalarn kapland ana kiri n . at rts * at n stne kiremit, inko ve oluklu sac vb. ile kaplanan, tavana su gemesini nleyen yap lar blm. at penceresi * Tavan aras ayd n nlatmaya yarayan pencere veya caml kapak. at c * atma i yapan kimse. ini at k * at lmolan.

atehre k * atyz. k atka k * Ka birbirine ok yakve atolan (kimse). lar n k atsurat k * atyz. k atyz k * fkeli yz (ehre, surat).

at ma kla * at mak i kla i. at mak kla * atduruma gelmek. k at k kl * atolma durumu. k at ldama * at ldamak durumu. at ldamak * atduruma gelmek. k at l * atolan (yap s ). * at lmolan. * Ba atk lanmolan. na ba * at i lmak i veya biimi.

at l

at lma at lmak at nma at nmak

* at i lmak i. * atmak i konu olmak. ine * at nmak i i. * Ka n p surat asmak. lar at

atat r r * Sert bir kl yanarken yerinden sklrken veya sr ses. ey r rken, k l kan t nca * Zor kullanarak, bask yaparak. * Glk ekmeden. atat r r atlamak * ok atlamak. * ok k skanmak. atat r r etmek * at r ses r at karmak. atat r r skmek * bir zorlayarak yerinden skp eyi karmak. atutur r * Bir kl sesi anlat ey r rken kan r. at rdama * at rdamak i i. at rdamak * at r diye ses karmak. * kmeye, yok olmaya yz tutmak, tehlikeli duruma d mek. at rdatma * at rdatmak i i. at rdatmak * Bir at eyin r diye sesini kartmak. at rt at l rt atz s * atolmayan, st a(ev, kulbe). s k at atk atlma * atmak iveya biimi. i * Birbirini tutmayan, birbirini elen, birbirine uymayan, eli mtenak ik, z. * atlmak i i. * at rdama sesi. * at s rt olan.

atlmak * at iyap mak i lmak. at k at ma * at i mak i. * Silhl byk kavga, arbede. * Sava maksad d yla mana karilerleyen bir birli ke ve gvenlik kollar nda ilk silhl in if aras vuru ma. * Trl ynlerden uzanan k ml s n bir yerde dar bir a birbirine yakla kayna veya vr da ralarn, ile p mas d mlenmesi. at mak * Birbirine atmak veya at lmak. * (sz, iddia veya davran Birbirini tutmamak, birbirini elmek, mtenakolmak. la) z * Kar kl vuru l mak. * Kavga etmek. * (deve ve kpek iin) iftle mek. * Ayn zamana rastlamak. * Yasalar veya nermelerin kendi aralar eli i, antinomi. n nda ikli

at rma t * at rmak i t i. at rmak t * Birbirine att rmak, kavga ettirmek, birbirine d rmek. at almak y * at ula ya mak. atk * U uca, birbirine at lan eylerin btn. * Sehpa. * Al geerek ba evresine ember gibi ba ndan n lanan baka . , bast * Bir i btnnn veya paralarn bir araya getirilmesinde uyulan yntem. in n atk l atk l k atk n * at k. atk k nl atkz s * atk olma durumu. n * atk olmayan. s * atk olan. s * ift kzlerini birbirlerine ba layan ifte boyunduruklu a a.

atladm n ? * a sab zl gsterenlere sylenen kaba bir uyarma. r rs k atlak * atlamolan. * atlamyer. * atlama. * Deli. atlak ses * Przl, bozuk ses.

atlak zurna * irkin sesli, geveze, bo az. bo atlakl k * atlak olma durumu. * atlamyer, atlak. * Delilik. * atlamak i i. * Tohumlarda n lmas meyve kabu iin unun yar , a lmas lma. * Dalgalarskya geldikleri zaman dklp kprmesi, atlak. n y * Uygun olmayan kuruma sonucu a n boyu ynndeki lif ayr . ac lmas * Paralar lda ayr p lmayacak biimde yar lmak. * Bir yzeyde k rklar, izgiler olu mak. * A yemekten, imekten, yorgunluktan veya (bebek) a r lamaktan lecek duruma gelmek veya lmek. * Snt k , sevin, yaln k, heyecan, sab zl k zl rs k, skanl gibi ruh durumlar derecede duymak. k a r

atlama

atlamak

atlasa da (veya atlasa da patlasa da) * elinden gelen her areye ba vursa da. atlat atlatma * atlatmak iveya biimi. i * atlatmak i i.

atlatmak * atlak duruma getirmek. * atlamas yol amak. na * Akl ka n rmak. atlay atma * atmak i i. * Provada geici olarak bir giysiye ili tirilmi olan para. * Duvarlar a gvdesinden birbirine tak ve ivisiz olarak yap yayla evi, yrk ad. a larak lan r * Bir e d it emelik kuma . * Ah yap a iskeletin temel paralar ap larda a . * Semerin a k . a sm * Heykel yap nda amuru ayakta tutan tel iskelet. m atma ka * Aralar k z yer olmaybirbirine kavu olan ka nda ls p mu lar. atmak * De k tfek gibi uzun nek, l , eylerden birka tanesini, tepelerinden birbirine aprazlama dayayarak durdurmak. * (kereste vb. gereci) Birbirine tutturmak. * Bir yapmak iin gerekli paralar araya getirmek. eyi bir * (yk hayvana) yanl ki yklemek. * (bayemeni, atk a , yazma gibi eyleri) Ba lamak. * (kayz iin) Sertlik, fke bildiren bir duruma sokmak. , * zc olaylarla kar mak. la * Birine sert szle sylemek veya yaz yazmak. lar * Rastlamak, kar mak. la * S gelmek, zaman ras gelmek. * atlatmak iveya biimi. i

atpat

* Bkz. atapat.

atra patra * Bir dilin az ok ve yalan yanlolarak konu uldu anlat unu r. att rma * att i rmak i.

att rmak * atmak i yapt ini rmak. av av av avalye * Bal lartuttuklar klar k n bal iine att sepet. klar avdar * Bu daygillerden, unlu tane veren bir bitki (Secale cereale). * Ses, n, haber. * At, e gibi hayvanlar erkeklik organ ek n . * Ho kal anlam genler aras kullan bir sz. a nda nda lan

avdar ekme i * avdar ve bu unu karm yap ekmek. day ndan lan avdarl * avdar kat . m avdarmahmuzu * Bu daygillerin ve en ok avdarba n azerinde treyip koyu mor renkte bir horoz mahmuzunu and ran, 1-4 cm uzunlukta, 2-7 mm geni likte, az ok k k, kolayca klabilen, zel kokulu, silindir yapubuklar hlinde vr r l olan ve hekimlikte kullan askmantarlardan biri (Claviceps purpurea). lan l avdars z * avdar kat mamolan. avel * Tutulan bal n iine kondu sepet, avalye. klar u avlan * a layanby n , elle.

avlanma * avlanmak i i. avlanmak * Grlts evreye yay lmak. * Dillere d mek, bulmak. yu avl avmak * Gne mak. do * Da p yay l lmak, sa lmak. * Sapmak, yol detirmek, amatan mak. i a * Henz ava al r lmamdo yavrusu. t an

av r avuldur avun avu

* Maydanozgillerden bir bitki ve bunun eczac kullan reinesi (Opopanax chironium). l kta lan * O Trklerinin 24 boyundan biri. uz * Hayvan derisinden veya avdan yap rba. lmk * Osmanl devleti te nda e hizmetler yapan grevli. kilt itli * Osmanl ordusunda st komutanlar buyruklar ast komutanlara ularan grevli. n n t * Onba sonra gelen ve grevi manga komutanl olan er rtbesi. dan * Bir i veya i in ilerin ba bulunan ve onlar nda yneten sorumlu kimse. * Asker okullarda sf birincisi. n

avu u ku * avu ugillerden, uzun yay biimli gagal ku , gvercinden kk, basorgulu, k kanatl kuibibik, sa bir , htht (Upopa epops). avu ugiller ku * rneavu u olan bir ku i ku familyas . avu zm * Kabu ince, ekirdeufak, iri taneli bir tr beyaz zm. u i avu luk * avu olma durumu veya grevi. * avu rtbesi. * aygillerden bir a k (Thea chinensis). a * Bu a zel i an lemlerle kurutulan yapra . * Bu yapraklarha n lanmas elde edilen gzel kokulu ve sar rak k z ile mt rm renkli iecek. * Konuklar ay, brek, pasta gibi iecek ve yiyeceklerle a n toplant rland . * Mzikli toplant . * Dereden byk, rmaktan kk akarsu. ay bahesi * ay, kahve ve alkolsz ikilerin iildibahe. i ay barda * ay imekte kullan belli biimde cam bardak. lan, ay demlemek * Bkz. demlemek. ay evi * ay gibi ieceklerin haz ve bunlariildiyer, ayhane. rland n i ay fincan * Genellikle porselenden yap ay imeye yarayan, kulplu fincan. lan, ay ka * Kahve yaparken veya aya toz koyarken lek olarak kullan ve eker lan ekeri kar rmaya yarayan kk t ka k. ay kenar kuyu kazmak nda * elde, maksada ula bol ara varken emek harcayarak ba yollar aramak. lacak ka

ay

ay

ay oca * ay pi irilen veya ay iilen yer. ay saati * ay imek iin belirlenmi saat.

ay servisi * ay da m . t ay ekeri * ay tatland iin kullan kateker, kp rmak lan ekeri. ay tak m * aydanl stlk, k, ekerlik ve alt on iki ay fincan olu tak veya ndan an m. * ay sunulurken kullan rt ve peetelerin hepsi. lan ay vermek * konuklara ay ve brek, rek, pasta gibi yiyecekler sunulan toplant dzenlemek. ayan ayc * Akrep, y k lan, yan, rkayak vb. zehirli hayvan. * ay yapsatan kimse. p * ay yeti tiricisi. * ay imeye d ay tiryakisi. kn, * ay yapma ve satma i i. * ay yeti tirme i i.

ayc l k

ayda ra * Elzve evresinde k gecesi veya d na nlerde, ellerde yanan mum ta narak oynanan trkl bir halk oyunu veya bu oyunun mzi i. aydan geip derede bo ulmak * byk glkleri yenmi nemsiz bir sebepten ba s u ken arzl ramak. a aydanl k * inde ay pi irilen kap. aygiller * eneklilerden, yapraklar ay yap bir bitki familyas ki ndan lan . ayhane * ay evi.

ayhaneci * ayhane i leten kimse. ayhanecilik * ayhanecinin iveya mesle i i. ay grmeden paalar vamak s * Bkz. dereyi grmeden paalarvamak. s ay r * zerinde gr ot biten dz ve nemli yer. * Byle yerde biten otlar.

ay r gzeli

* Bu daygillerden bir bitki ayotu (Erogrostis major). r ay u r ku * Tarla ku u. ay r mantar * apkasn alt yz ince dilimli, yenebilen ve zehirli de olabilen mantar trlerinin ortak ad n . ay r otu * ay turan e bitkilerin genel ad r olu itli . * Bu daygillerden kuru ve kireli yerlerde yeti kk bir ay en r otu, fleol (Phleum pratense).

ay r peyniri * Bir e az tuzlu veya tuzsuz taze peynir. it ay r tavu u * Orman tavu ugillerden, s beyaz izgili siyah ve esmer, karn rt siyah bir ku (Tympanuchus cupido). ay r teresi * Turpgillerden beyaz iekli, yaban bir bitki (Cardemina pratensis). ay r tirfili * Baklagillerden, hayvan yemi olarak yeti tirilen bir bitki (Trifolium pratense). ay r yulaf * Bu daygillerden, yulafa benzeyen bir k r bitkisi (Avenastrum). ay rlama * ay rlamak i i. ay rlamak * ay rlanmak. * (hayvan) Yediay hastalanmak. i rdan ay rlanma * ay rlanmak i i. ay rlanmak * (hayvan) ay otlamak. rda ay ma rla * ay mak i rla i. ay mak rla * ay r durumuna gelmek. ay rlatma * ay rlatmak i i. ay rlatmak * ay rlanmas sa n lamak. ay rl ayk rl * ay olan. r * ay olan yer. r

ay rmelikesi * Erkesakal , keisakal . ay rsedefi

* D ie n igillerden, sulak yerlerde yeti kk i srdrc olarak kullan bir bitki (Thalictrum). en, lan ay z rs * ay olmayan. r aykara ayk z aylak * ay kenar gze, kaynak, p nda kan nar. * Bir tr iek.

* Y c rtlardan, uzun kanatl , engel gagal , kk ku ve fare gibi zararl lar hayvanlar avlayan, tavuk bykl nde bir ku (Milvus migrans). * Toy, tecrbesiz, acemi. aylak fnas rt * Kba nda olan f na. lar rt aylaka aylakl k * Toyluk, tecrbesizlik, acemilik. ayl ayl kek ayl k * inde ay bulunan. * ay kar r yap kek. ine larak t lan * ay a klarn yeti i yer. a n ti * ay iin kullan lan. * e ad verilen bu harf, ses bilimi bak ndan tmsz, katk, di eti nszn gsterir. m -di * Trk alfabesinin drdnc harfinin ad . ebi ecik e * Bir ya kei yavrusu. nda * Maden kulp, halka, ivi. * Tah . l yn * Tah l elenen kalbur. * kanatl ki lardan, insana uyku hastal a layan, sinekten byk bir cins Gney Afrika bce(Glossina). i * Kafkasya'nkuzeydo n usundaki een Cumhuriyeti'nde ya bir halk veya bu halk soyundan olan ayan n * ayla yakr (biimde). a

e e

ee een (kimse). eence

* een dili. edene

* Bkz. etene. edik * Mesh zerine giyilen sar pabu. * Terlik. e mel * Yay veya engel biiminde bklm olan. e mellenme * e mellenmek i i. e mellenmek * Yay veya engel biimini almak veya girmek. ehre * Yz, sima. * Grn . * Somurtkanl k.

ehre almak * tav nmak. r tak ehre etmek * surat etmek. ehre z rd * Yz irkin. ehrece ehreli * ehre bak ndan. m * ehresi olan.

ehresi bozulmak * yz, tav d rlar mek. ek * Slavlarbat n kolundan olan bir ulus veya bu ulusun soyundan gelen kimse. * ek halk zg olan. na ek * Bir kimsenin, bankadaki parasn diledikimseye denmesi iin bankaya gnderdiyazbelge. n i i l ek araban (veya yalnek!) z * git buradan!. ek valf * Depodaki suyun kamas nlemek iin kullan ara. n lan * inden gaz akngemesine bir ynde izin veren, ters ynde gaz akn n otomatik olarak kapayan ve durduran vana. ek vana ekap ekberi * ek valf. * Tam bak m. * Harman yerinde ynlar ekmeye yarayan alet, gelberi.

eke ekek

* ek dili. * Drt tekerlekli el arabas .

ekeceolmak i * ba sntok i k l na gelecek olmak. ekecek * Ayakkab topuk aras sokularak, aya ayakkab kolay girmesini sa ile na n ya layan, maden, boynuz ve plstik maddeden yap lmalet. ekek ekel * Kay mavna ve kk gemilerin karaya ekildikleri yer. k, * Kk apa. * vendirenin alt ucunda bulunan, pullu yap topraay a an rmaya yarayan demir blm. * ekelemek i i veya durumu.

ekeleme

ekelemek * Tekrar tekrar ekmek. ekelez * Sincap. ekem * Ye yaprakl il , dikensi, ateat at e ldnda rdayarak yanan bir bitki.

ekememe * ekememe iveya durumu. i ekememek * ekmek i yapamamak. ini * Katlanamamak. * K skanarak ho grmemek. ekememezlik * ekememe durumu veya ekememekten, k skanl do davran ktan an . ekemez * K skan.

ekemezlik * Bkz. ekememezlik. eker * Bir tartma aletinin kald rabildia k miktar i rl . * ekici ara. * Tart . * yz elli kiloya e olan, odun, kire gibi a ve kaba ki it r eyleri tartmakta kullan bir a k ls. lan rl * Kad n ba na ba klar nlar lar lad rt. * Bkz. eki dzen. * znt, snt k .

eki

eki dzen * Dzenlilik, zen, itina, intizam, ihtimam.

eki dzen vermek * dzgn duruma getirmek, dzeltmek, dzenlemek. eki tagibi * a ve k ldamaz. r m ekici * ekme i yapan. ini * Kendisi iin e uyand al , cazibeli, cazip. ilim ran, ml * Kurtarma arac . * ekici olma durumu, cazibe. * ekme gc. * ivi akmak, madenleri dvmek gibi i lerde kullan ve bir sapla dvecek bir maden blmden yap lan lm * Yakla 1.20 m uzunlu k undaki maden tele ba ve a 7.257 kg olan glle. l rl eki atma * ekicin en uza at a lmas temeline dayanan atletizm dal . eki kemi i * Orta kulaktaki drt kk kemikten biri. eki makinesi * Ayakkab imalt taban k nda elerinin burun kmlar incelten ve kseleleri dverek dzelten bir s n makine. ekihane * Demir fabrikalar makine ile al ok a ekilerin bulundu yer. nda an r u ekileme * ekilemek i i. ekilemek * ekile dvmek. ekik * Yanlara do ekilerek gerilmi olan. ru gibi * eriye do kam bat ru k. , * eki yak biraz ekik. e n, * ekilme i i. * ekilme i i. * Bir grevden, bir i kendi isteile ayr istifa. ten i lma, * Yerin ykselmesiyle bu yeri rten deniz sularn gerilemesi, basma kar . n t * Sava bir ordunun veya bir birli d ta, in mandan ayr iin yapt davran ricat. lmak , * Bir boksrn veya gre herhangi bir sebeple kar may rakmas inin la b . ekilmek * ekme iyap i lmak. * Kendini geriye veya bir yana ekmek. * Bir i bir grevden kendi iste ayr ten iyle lmak, istifa etmek. * Azalmak veya yok olmak.

ekicilik

eki ara.

ekike ekili ekilme

* Bir yere, bir duruma gemek. * Bir yerden uzakla bir yere u mak, ramamak. * Gerilemek, geri gitmek, ricat etmek. * Kat lmamak, vazgemek. * Katlanmak, stlenmek, tahamml etmek. ekim * ekmek i i. * Herhangi bir cismin, ba bir cismi kendine do ekme gc, cazibe. ka ru * Fiillerin e zaman, ki kiplere, isimlerin de isim hallerine gre u klar i itli i ve rad de iklikler, tasrif. * Aln srekli olarak bir kez al r yla elde edilen film paras cn lmas t , pln. ekim ekleri * Fiil, isim kk veya gvdelerine gelerek ba olduklar l kelime gruplar gre kelimeler aras durum na nda (hl) iyelik, okluk, zaman, s ili kuran birimler: ev-e, ev-im, ev-ler, gel-di, gel-di-m, gel-di-ler gibi. ah kisi ekimci * Yap . mc * Kameraman.

ekimleme * ekimlemek i i. ekimlemek * (bir cismi) Genel ekim yasas gre ba bir cismi ekmek. na ka ekimli * ekimi olan. * ekim ekleri alabilen. ekimli fiil * Kip zaman ve ki i eklerini almfiil. ekimler * ekim kuvvetlerini lmeye yarayan ara. * Yer yer deen yer ekiminin tam ve gerek de dikey olarak belirlemeye yarayan ara, gravimetre. i erini ekimsenme * ekimsenmek i i. ekimsenmek * Bir yapmaktan geri durmak, ka eyi nmak, el ekmek, istinkf etmek. ekimser * Oy vermekten, e gstermekten veya bir yapmaktan ka mstenkif. ilim ey nan,

ekimserlik * ekimser davranma durumu. ekimsiz * ekimi olmayan. * Cins, say i belirtmeden btn durumlarda de meyen kelimeler. , ki i

ekimsizlik * ekimsiz olma durumu. ekince * Herhangi bir konuda ileriyi d nerek ekinmeyi gerektiren sebep veya durum, rezerv, ihtiraz.

ekince koymak * ekindi sak belirtmek. ini, ndn

ekine ekine * ekinerek. ekingen * Her eyden ekinme huyu olan, rkek, slgan, muhteriz. k

ekingen davranmak * rkeke davran bulunmak. larda ekingence * ekingene yakr (biimde), rkeke. ekingenle me * ekingenle i mek i. ekingenle mek * ekingen duruma gelmek. ekingenlik * ekingen olma durumu. ekinik * Birka ku sonra ortaya ve o zamana kadar aradaki dllerde gizli kalan soya ekim nitelikleri iin ak kan kullan resesif. l r, ekinilme * ekinilmek i i. ekinilmek * ekinmek i konu olmak. ine ekini ekinme * ekinmek i i. ekinmek * Sayg , korku, utanma gibi duygularla bir yapmak istememek, ka eyi nmak. * Bir srnmek. ey ekinti * Duraksama, karars k, tereddt. zl * ekinmek iveya biimi. i

ekip almak * uzaklarmak, me t guliyetine son vermek, koparmak. ekip evirmek * hle yola koymak, ynetmek. ekip gitmek * b p gitmek, ayr rak lmak, savu mak. ekirdecik * Hcre ekirde iinde tek veya birden ok bulunan yuvarlak cisim. inin ekirdek * Etli meyvelerin iinde bir veya birden ok bulunan, o sert bir kabukla kapl u tohum. * Yenmek iin sat kabak veya ayieekirde lan i i. * Bir hcrenin merkezini olu turan cisimcik. * Atom ekirde i. * Kuyumculukta kullan ve be lan santigrama e olan a k ls. it rl

* Bir temelini olu eyin turan z, nve. * A alarda soyulmayan blm. ekirdek aile * Anne, baba ve henz evlenmemi ocuklardan olu aile. an ekirdek kahve * ekilmemi veya dvlmemi kahve. ekirdeki * ekirdek satan kimse. ekirdekilik * ekirdek satma i i. ekirdeklenme * ekirdeklenmek i i. ekirdeklenmek * ekirdek ba lamak. ekirdekli * ekirdeolan, iinde ekirdebulunan. i i ekirdeksel * Atom ekirdeile ilgili, nkleer. i ekirdeksiz * ekirdeolmayan, iinde ekirdebulunmayan. i i ekirdekten yeti me * herhangi bir i meslekte, kk ya ba te, tan layarak yeti olan. mi ekirge * Dz kanatl lardan, uzun olan art bacaklar dayanarak uza s na a rayabilen, birok trleri olan bcek (Acridium). ekirge ku u * Src(Sturnus vulgaris). k ekirge tle eni * Orta Asya ve Avrupa ilerinde ya tc bir ku ayan . ekirge alvar * Paalar dar, bacak blm geni ok olarak dikilmialvar. eki * ekmek iveya biimi. i * Bir motorun ekme gc. * A kavgas z . ekieki pazarl(etmek) e e k * (al) bir mal c ucuz almak iin titizce pazarl(etmek). k eki ken * eki seven, kavgac meyi (kimse). eki li eki me * ekme gcn n tekerleklerden alan ara. * eki i mek i.

eki mek

* ynnden karkl ki ekmek. l * Bir birbirine karekmek. eyi * (ad ekme, niyet, k iin) Aralar ekmek. t nda * A kavgas z etmek. * aba, gayret harcamak. * eki meye yol aan. * Sert, etin, zorlu.

eki meli

eki mesiz * eki meye yol amayan. eki te * Tuzla terbiye edilmi il zeytin. ye

eki tirici * eki tirmek i yapan (kimse). ini * Bir kimsenin kt taraflar uzun uzad saydken (kimse). n ya p eki tiricilik * eki tiricinin i i. eki tirme * eki tirmek i i. eki tirmek * Ular tutarak ayr nda ynlere do ekmek. ru * Tekrar tekrar ekerek koparmak. * Bir kimsenin kt taraflar uzun uzad saydkmek. n ya p ekiver kuyru unu * artondan haybekleme. k r ekiye gelmek * dzene uymak. ekiye gelmez * lsz derecede ok veya byk. * dzeltilemez, dzene sokulamaz. ekkin ekme * ekmek i i. * Masa, dolap gibi eylerin d ya ekilen gz, ekmece. ar * Yksekteki ince dallar ekip kesmeye yarar, ay biiminde, uzun sapl zrt b , a t kl ak. * Dzgn biimli. * ekilerek giyilen veya kullan lan. * Parmak veya m zrapla al alg nan . * A n yapndaki nem orann azalmas ac s n sonucu boyutlarn klmesi. n * yaparken giyilen bir tr alvar. * Vcut blmlerinin bkc kas gc ile bir direnci kendisine yaklarmas t . ekme demir * Haddeden geirilmi demir. ekme kat * Apartmanda veya evlerde drt yan teras olarak b lan en st kat. rak * Elini ete ekmiilgisiz. ini ,

ekmece

* Masa, dolap gibi eylerin d ya ekilen gz, ekme. ar * inde mcevherat veya ba de saklanan kk, ssl sand ka erli eyler k. * Gemilerin bar nabilecekleri koy.

ekmeceli * ekmecesi olan. ekmecesiz * ekmecesi olmayan. ekmek * Bir tutup kendine veya ba bir yne do yrtmek. eyi ka ru * (ta iin) B t rakmak, koymak. * Germek. * almak. ine * Bir yerden ba bir yere ta ka mak. * Bir amala ortadan kald rmak. * Solukla iine almak. * zerinde bulunan bir silhla sald iin davranmak. rmak * Atmak, vurmak. * (bir kimseyi veya bir Geri almak. eyi) * (g durumlara) U ramak, dayanmak, katlanmak. * Yklenmek, zerine almak, etkisi alt bulunmak. nda * (tart A olmak. da) rl * D emek. * Herhangi bir engel kurmak. * (ad ekme, niyet, piyango iin) denemek amac haz ans yla rlanmk tlardan birini almak. * mbik yard ile elde etmek. m * izgi durumunda uzatmak. * T s yazmak veya izmek. pkn * (e, vantuz, slk vb. iin) Tedavi amac uygulamak. i yla * Bir yerden bir yukar ru almak. eyi do * Grnty bir aletle zel bir nesne zerinde tespit etmek. * Ta gc olmak. ma * tmek. * (protesto, polie, ek gibi iin) Dzenleyip yrrl koymak. eyler e * (dikkat, ilgi vb. iin) zerine toplamak. * Ho gitmek, sarmak. a * Kaan ilmermek. i * Masraf kar n lamak. * Bir duyguyu iinde ya atmak. * imek. ki * Yrtmek, srmek. * (bir kimse) Ailesinden birine herhangi bir bak mdan benzemek. * (bir i yzn anlamak amac Srmak. eyin yla) k t * Herhangi bir anlama almak. * rtmek, giymek. * Dihayvan i iftle iin erke yan gtrmek. mek in na * (yol, ay iin) Srmek. * Daralk p salmak. * Sylemek. * Asmak. * (boya, badana vb.) Srmek. * Yollamak. * (bir Emip d ya eyi) ar karmak. * ekmesi veya ekiolan. i * ekmecesi olan.

ekmeli

ekmelik

* Genellikle yemeni gibi giyeceklerde, aya daha rahat girmesi iin topuk zerinde bulunan uzun nt n k .

ekoslovak * ekoslovakya'da ya (kimse). ayan ekoslovakyal * ekoslovak halk olan kimse. ndan ektiri ektirici ektiri ektirme * ektirmek i i. * ektiri. * Byk yelken kay. * Sklebilir elbise, yemek ve salon dolaplarn tablalar birbirine tutturmak iin metal veya plstikten n n yap lant lmba paras . * Arabalar gbek bilyalar n n karmak iin kullan ara. lan ektirme a * Yan yana ilerleyen iki tekne taraf ekilen geni byk bala ndan a zl k . ektirmek * ekmek i yapt ini rmak. * Birinin snt k ekmesine, onulmaz duruma gelmesine yol amak. ekl * Ucuna kk bir a k ba rl lanmiple olu turulan, yer ekiminin do rultusunu belirtmek iin sark t larak kullan bir ara, lan akul. ekyat elebi * Gerekti a yatak hline getirilebilen koltuk, kanepe. inde l p * Grgl, terbiyeli, olgun (kimse). * Bay. * Bektave Mevlev pirlerinin en byklerine verilen unvan. * Hristiyan tccar. * elebiye yakr (biimde), elebi gibi. elebilik elek elen elen * Sporda rekor k ranlar aras elden ele geen kupa ve bu kupay nda kazanmak iin yap yar lan ma. elenk * elebi olma durumu veya elebice davran . * Boynuzu kk veya e hayvan. r ri * Ev saa . * Yelkenleri olmakla birlikte krekle de yol alan eski zaman gemisi, ektirme. * Tekstil imalt dokunmu nda malzemeyi istenilen boy ve ene gre ektiren arac ran i al t i. * ektirmek i i veya biimi.

elebice

* iek, dal ve yapraklarla yap lmhalka. * Kad n ba na takt mcevher veya madenden yap nlar lar klar lmsorgu. elenk koymak * bir kimseyi anmak iin mezar veya an elenk b na t na rakmak. elgi * Alna ba lanan yazma yemeni. eli su vermek e * elih so i zla utarak zel bir ekilde daha ok sertle mesini sa lamak. elik * Su verilerek ok sert ve esnek bir duruma getirilebilen, birle iminde az miktarda karbon bulunan demir ve karbon ala , pulat. m * elikten yap lm . elik * K kesilmi sa dal. * Kk salmak amac yere dikilen dal. yla * ocuklar elik omak oyununda ucuna omakla vurarak havaya kald klar taraf k de n rd , iki sivri, sa nek. * Gemilerde, zerine halat veya ip geirip tutturmaya yarayan a veya metalden yap sa de a lmk nek. * Bir a a ac lamak amac haz yla rlanmdal.

elik bak l * Hafif piyade silhlarn, havan ve top mermi paralarn etkilerine karbakorumak iin giyilen zel n n bak. l elik ember * Balya, e yk vb. sar ambaljlanmas kullan dar, elik ya, l p nda lan erit. elik omak * ocuklar omakla eli vurarak oynad oyun. n, e klar elik gibi * zayfakat gl (vcut). f, elik halat * elikten yap asma kpr ayaklar birbirine ba lan, n layan, tral a denizde ekmeye yarayan halat. n elik kalemi * Her trl metal, tahta ve ta kesme, oyma ve yontma i lar lerinde ekile vurarak kullan elikten lan, yap keskin ulu alet. lm , elik kap * Ana evresi elikten, yzeyi ah aptan yap dkap lan . elik kasa * K ymetli e ve paray yay muhafaza etmek iin elikten yap kasa. lan elik macunu * Yavernik, dolgu ve renk gerelerinden haz , rlanan boya astar . elik metre * zerinde l birimleri i aretlenmi kk bir kutuya girebilen, ince elik metalden yap lmlme arac . elik pamu u * Verniklenmi yzeyleri dzeltmeye veya matlarmaya yarayan uzun ve keskin kenarl tel tomar t elik . elik yelek * zel ala ve maddelerle kur geirmeyecek biimde yap giysisi. m un lmst

elikhane elikleme

* elik elde edilen fabrika. * elik dikerek a yeti a tirme.

eliklemek * elik dikerek a yeti a tirmek. elikle me * elikle i mek i. elikle mek * elik durumuna gelmek. * elik gibi sa olmak. lam elikle tirme * elikle tirmek i i. elikle tirmek * elik durumuna getirmek. * Glendirmek, g kazand rmak. elikli eliksi * eli benzeyen, eliand e i ran. elim elimli elimsiz * G, kuvvet. * Gl. * Gsz, nahif. * eliolan, elik ieren veya elikle kapl i .

elimsizlik * elimsiz olma durumu. eli ik eli iklik * eli durumunda olan, eli me meli, mtenak z. * eli olma durumu. ik

eli ilkesi iklik * eli nermenin hem do hem yanlolamayacailkesi. ki ik ru eli ken * eli ik. eli ki eli kili eli kisiz * eli tenakuz. me, * eli durumunda olan, eli me meli, mtenak z. * eli durumunda olmayan, eli me mesiz.

eli me

* Birbirine ters olma, birbirini tutmama. * nerme, yarg , kavram ve terimlerin birbirini tutmama durumu. * (d ve davran Birbirini tutmamak, birbirlerine ters d mtenakolmak. nce ) mek, z * eli eli ik, kili.

eli mek eli meli

eli mesiz * elii olmayan, eli i kisiz. eli mezlik * inde eli yaratmayan kuram. me eli mezlik ilkesi * eli nermeleri znde bulundurmayan ve yasaklayan kuram. ik ello elme * elmek i i. * Birini yere d rmek iin aya n nne ayak uzatmak. n * Arkadan hafife ba lanan ba rts. elme atmak (veya takmak) * elme ile y kmaya al mak. * bir iveya bir kimseyi baltalamak, geli i mesini engellemek. elmece elmek * D rmek. * Yolundan evirmek, engel olmak, engellemek. * (rt vb. bir rtnp iki ucunu ba ey) lamak. * Bir kenar verev veya apraz kesmek, almak. eyin n * Dua okumak, zikretmek. * (d ve davraniin) Birbirini tutmamak, birbirine ters d nce mek. * Topa gidi ynn detirecek biimde vurmak. i elmeleme * elmelemek i i. elmelemek * elme takmak. elmelenme * elmelenmek i i. elmelenmek * elme tak lmak. * (bir i veya kimse) Engellenmek, baltalanmak. elmeleyi * elmelemek iveya biimi. i elmik * Bu ve ba kark iri saman. day akla * Akl kar racak biimde. n t * Viyolonselin k lmad salt .

eltek eltik

* oban yama yard , u , mc ak. * Kabu ay u klanmampirin.

eltik kargas * Bkz. kara leylek. eltik tarlas * Pirin yeti tirilen sulak tarla. eltiki * eltik yeti tiricisi.

eltikilik * eltik yeti tirme i i. eltikli * inde eltik olan. eltiklik em embalo ember * Merkez denilen sabit bir noktadan ayn uzaklve dzlemdeki noktalar kmesinin olu k turdu kapal ri. u e * Bu biime getirilmi cisimlerin evresi. kat * ocuklar oynamak iin evirip arkas ko n ndan tuklar tekerlek biiminde oyuncak. * Sand denk, f vb. nin da k, lmamas zerlerine geirilen dayan bir cisimden ku iin kl ak. * Byk yazma yemeni. * A , zm g durum. lmas * Basketbolda iinden topun gemesiyle say kazan a demir halka. lan l ember evirmek * (ocuk) emberi dndrmek. ember geirmek * emberle ku atmak. ember iine almak (veya embere almak) * ku atmak. ember kay k * Arka taraf yuvarlak kay k. ember makas * Karyola ve somya imalt kullan olan elik emberleri kesmeye yarayan ara. nda lacak ember sakal * Yuvarlak bir biimde kesilmi sakal. emberden dnmek * ba ya ula zere iken olumsuz bir sonula kar mak. ar mak la emberi yarmak * ku atmadan, bir veya birka noktay geerek kurtulmak. * eltik ekmeye veya retmeye elveriyer. li * Ye i bol olan yer. illi * Klvsen.

emberleme * emberlemek i i. emberlemek * emberle ku atmak. emberlenme * emberlenmek i i. emberlenmek * emberle ku lmak. at * ember durumuna gelmek. emberletme * emberletmek i i. emberletmek * emberlenmesini sa lamak. emberli * emberi olan. * ember geirilmi olan.

embersel blge * ember ve emberin iindeki noktalarmeydana getirdidz yzey. n i embersiz * emberi olmayan. * ember geirilmemi olan. eme emen macun. * Maydanozgillerden bir bitki ve bunun kokulu tohumu (Cuminum cyminum). * Bu tohumu un durumuna getirip sar msak, k z rm biberle kar rarak yap past zerine srlen t lan, rma * me.

emenleme * emenlemek i i. emenlemek * emen srmek. emenli emi * emeni olan veya emen srlm olan. * Dut veya zm kurusu.

emkiri * emkirmek iveya biimi. i emkirme * emkirmek i i. emkirmek * (birine) Kargelmek, sert cevap vermek. * Kpek kesik kesik havlamak. emrek

* Kollar bacaklar vanm(kimse). ve s emreme * emremek i i. emremek * Kolunu veya paalar s nvamak, ete toplamak. ini emrenme * emrenmek i i. emrenmek * Kendi kol, etek veya paalar emremek. n * Bir i giri iin haz e mek rlanmak, paalarvamak. s enen ene * Omurgal lardan kemik veya krdak ile desteklenen, altl k stl di ta ve a n a kapanmas leri yan z l p n sa layan para. * Omurgashayvanlarda buna benzeyen yap z . * Mengene veya kerpeten gibi aralar e sran karkl paras her biri. n yay k t iki l ndan * ok konu huyu. ma * K e. ene almak * gevezelik etmek. ene ukuru * Alt enenin ucundaki ukur. ene kavaf * Geveze. ene yar * Durmadan karkl konu l mak. ene yar rma t * karkl gevezelik etme, kar kl l ene alma. l * Bkz. sz gstergesi. ene yar rmak t * karkl gevezelik etmek, karkl l ene almak. l ene yormak * bo syleyip durmak. una enebaz * ok konu enesi kuvvetli, eneli. an, * Geveze.

enebazl k * enebaz olma durumu. enek * Tohumda embriyonu kaplayan etli blm. * Ku n gagas olu lar n turan alt ve st blmlerden her biri. * Bceklerde a n iki yan bulunan paralay sert organ. z nda c enekli * eneolan. i

eneksiz

* eneolmayan ve enekleri iyi grlemeyen. i

enele me * enele i mek i. enele mek * Kar kl olarak konu l mak. eneli * enesi olan. * ok konu an.

enen tutulsun * ( a lara) "syleyemez ol! anlam beddua olarak kullan om zl nda l r. enesi a lmak * durmadan konu gevezelik etmek. mak, enesi atmak * (can eki irken) enesi titremek. enesi durmamak * gereksiz yere srekli konu mak. enesi d mek * yerli yersiz konu gevezelik etmek. up enesi d k * ok gereksiz konu bo az, geveze. eyler an, bo enesi kitlenmek * alt ve st ene s k durumda bir araya gelmek. ms bir enesi kuvvetli * Kolay ve etkili sz sylemekten yorulmayan. enesi oynamak * bir yemekte bulunmak. ey enesini at rmak * sz f vermek. rsat enesini ba lamak * len bir kimsenin enesi alt geirilen tlbendi ba n stnde d ndan n mlemek. * bir kimsenin lmn istemek. enesini b amamak ak * snt zntden konu k ve mamak. enesini da tmak * ok gl bir yumrukla enesine vurmak. enesini kapatmak * susturmak. enesini tutmak * bildi d ini, nd sylememek veya konu n maktan vazgemek. enesinin bazlmek * gevezelik etmek, yerli yersiz, durmadan konu mak.

enesiz

* enesi olmayan. * Yerinde ve dzgn konu n mas bilmeyen. * A tohumlarortaya kabuk. ldnda n kt * stiridye gibi iki eneli yumu akalarda, kolsu ayakl kavkn iki paras her biri. larda n ndan * veya daha ok eneti bulunan. ki

enet

enetli

eneye kuvvet * konu gcyle, durmadan konu syleyerek. ma up eng * Eski bir Trk saz . engel * Bir yere tak lmaya, geirilmeye yarayan e ve ucu sivri demir. ri * Basketbolda embere yan durarak tek elle ba zerinden geirilerek at engel at lan ut, .

engel at * engel. engel atmak * bir konuya taraftar toplama giri iminde bulunmak, ili kurmak. ki engel eneliler * eneleri gaga biiminde uzamve tam kemikle memi klar tak , yapk eneliler. bal m engel i nesi * engel biiminde ilmiklerden olu bir tr i an leme. * engelli i ne. engel sak z * Kengel sak. z engel takmak * u mak veya ktlk etmek iin el atmak. ra engelleme * engellemek i i. engellemek * engelini takmak. * engel atyapmak. engellenmek * engel tak lmak, engelle tutturulmak. engelleyi * engellemek i i veya biimi. engelli * engeli olan veya ucu engel biiminde olan.

engelli i ne * Tutturuldu yerden kurtulmamas ucu zel yuvaya geirilen i u iin ne. engelsi * engeli and engel biimli. ran,

engi

* alg li oynamay e inde meslek edinmi n. kad

engi kolu * engilerden olu topluluk. an engi tak m * engi kolu. engilik * enginin yapt i .

engegane * Saz e lentisi. enileme * enilemek i i.

enilemek * Can yanan kpek a gibi ac ses lar ac karmak. enk entik * Harp ran, telli bir alg and .

* Bir kenar kesilerek veya klarak a kk kertik, t k. eyin ndan r lan rt * Kertikli. * Kk oyuk. * Bas s nda bas aletinin diyafram belirli bir a getirecek dzeni i m ras m n kl a letmek iin filmin kenar na yap ukurluk. lan entik amak * entik olu turmak. entik atmak * entiklemek. entikleme * entiklemek i i. entiklemek * Bir entik amak. eyde * Bir ince do eyi ramak. entiklenme * entiklenmek i i. entiklenmek * entikli duruma gelmek. entikli * zerinde entik bulunan. entilme * entilmek durumu.

entilmek * entmek i konu olmak. ine entme * entmek i i.

entmek

* Bir kenar kertik amak. eyin nda * So salatalgibi an, k eyleri kk ve ince paralar durumunda do ramak. * Bkz. epeevre.

epevre

epeevre * Btn yanlar ku n atacak biimde, f rdolay . epel * Kir, bula amur, pislik. k, * rne kar yabanc m madde. * al rp . * Bozuk, kapal murlu hava. , ya epelleme * epellemek i i. epellemek * epel duruma getirmek, kar rmak. t epellenme * epellenmek i i. epellenmek * epelli duruma gelmek. * Karp bozulmak. epelli epellilik eper * inde sap, ta , toprak gibi yabanc madde bulunan. * epelli olma durumu. * it. * Ahlks huysuz, geimsiz kimse. z, * Ba ubu al rp u, . * Sebze bahesi. * Zar.

eper ekmek * itten duvar evirmek. eperli epez epi epin * Bahelerde kullan kk apa. lan epni er * O Trklerinin 24 boyundan biri. uz * "Geli igzel ve dayan z yap anlam er p veya erden pten ikilemelerinde geer. ks lm " nda * eperi olan, eperle evrili bulunan. * Bozuk ipek kozas . * ebi.

er p

* al rp r s knt. * Dknt, sprnt. * Baz ocuk oyunlar dikkat anlam kullan uyarma sz. nda nda lan * Resim, yaz , ayna gibi eyleri sslemek veya bir yere as labilecek duruma getirmek iin bunlara geirilen * Kap , pencere ile bunlarcam veya tablalarn yerle n n tirilmi oldu kenarl u k. * Bir d alann srlar bu srlar iindeki alan. nce n n veya n * Beden e itiminde as ve t lma rmanmalar iin kullan ara. lan

ereve kenarl k.

ereve anla ma * Hkmet ile sendika ve i verenler aras toplu szle ncesinde var n anla nda me lan ma. ereveci * ereve yapan kimse. * Resimlere, tablolara ereve takma i u an kimse. iyle ra

erevecilik * ereve yapma veya satma i i. ereveleme * erevelemek i i. * Filmi evrilecek baca cismin, gerek byklk gerek yer bak ndan grnt erevesine gre l m dzenlenmesi i i. erevelemek * Bir ereve geirmek veya bir ereve iine alma. eye eyi erevelenme * erevelenmek i i. erevelenmek * ereve iine al nmak. ereveletme * ereveletmek i i. ereveletmek * ereve geirtmek. ereveli * ereve geirilmi veya ereve iine al nmolan.

erevesiz * ereve iinde olmayan. eri * Ky, pazar ve benzeri yerlerde dola ufak tefek tuhafiye e satan gezginci esnaf. arak yas * (baz blgelerde) Tuhafiyeci. * eri. * erinin yapt i .

erici erilik

erden pten * Dayan z, rk. ks * Zaynarin, elimsiz. f,

erez

* As l yemekten say lmayan, peynir, zeytin gibi yiyecekler. * Yemek dnda yenilen ya veya kuru yemi gibi eyler. * erez satan kimse. * erez satma i i.

erezci erezcilik

erezlenme * erezlenmek i i. erezlenmek * erez trnden bir yemek. eyler * Bir eyden biraz yararlanmak, imlenmek. erezlik * erez olabilecek eyler. * erez konulan kap. erge * Derme atma adgebe ad. r, r * ingene ad. r * Ota . ergeci ergi * Bkz. erge. ergici eri * Pazarlarda sergi aan gezginci esnaf. * Asker. * Padi adn ah r beklemekle grevli yenieri.

eriba * Alay beyi. * ingene topluluklarn ba n . eriba k l * eribaolma durumu. erkez * Kafkasya'da ya bir boy veya bu boydan olan kimse. ayan * erkezlere zg, erkezlerle ilgili. erkez peyniri * Peynir yapmak iin mayalanan stn ince dilimler hlinde s suya at yla yap taze veya kuru cak lmas lan, olarak yenen tuzlu bir peynir tr. erkez tavu u * Tavuk, hindi gibi kmes hayvanlarn etinden yap ve salas dvlm n lan na ceviz, biber kat larak haz rlanan bir yemek. erkezce * erkez dili. erkezlik

* erkez gibi davranma e ilimi. ermik * Kapl ca, l ca. ervi * Kasaplhayvanlardan elde edilen e ya n eritilmi k itli lar i. * Yeme sulu k . in sm * erviolan. i * Ayn trden olan eylerin baz zelliklerle ayr beklerinden her biri, tr, nevi. lan * Canl n blmlenmesinde, bireylerden olu trden daha kk birlik. lar an, * Trl.

ervi li e it

e e it it * e olan, trl trl. itli e itkenar * Kenarlar hibiri tekine e olmayan (okgen). ndan it e itkenar gen * kenar ayr da uzunlukta olan gen. e itleme * e itlemek i i. * Belli bir temay i armoni, melodi ve ritmle ssleyerek yeniden alma, varyasyon. de ik e itlemek * Bir e art eyin idini rmak. e itlendirme * e itlendirmek i i. e itlendirmek * e itlerini art rmak. e itlenme * e itlenmek i i. e itlenmek * e duruma gelmek. itli e itli e itlilik e me * e ok olan, trl, mtenevvi. idi * e ok olma durumu, tenevv. idi

* o unlukla herkesin yararlanmas yap borularla gelen suyun bir oluktan veya musluktan akt, iin lan, yalakl hazinesi veya yap. su s e meye gitse e kuruyacak me * ok talihsiz kimseler iin sylenir. e miblbl * zeri beyaz, sarmal ssler ve iek motifleri ile bezenmi i cam lerine verilen ad. e ni

* (yiyecek, iecek iin) Tat, tad k. ml * Ho giden bir zellik. a e katmak ni * deik, zel ve ho katk i bir yapmak. e tutmak ni * ekmekilikte una kar r suyun oran belirtmek. lacak t n e nici * Saraylarda ve byk konaklarda yemek ve sofra i lerini yneten kimse. * Sikkelerin ayar dzenleyen kimse. n * Ttn veya ikilerin tat ve niteli belirleyen kimse. ini

e niciba * Ba nici. e * Sse i erkek. k k de tiren e nicilik * e nicinin i i. e nileme * e nilemek i i. e nilemek * e vermek. ni e nilenme * e nilenmek i i. e nilenmek * Tad yerine gelmek. e nili e nilik * e olan. nisi * Yeme e vermek iin kat baharat vb. e ni lan

e nisine bakmak * tad bakmak. na ete * Ordu birliklerinden olmayan silhl kk birlik. ete sava * Kk asker birlikleri veya eteler taraf d ndan man pratmak iin her trl yola ba y vurarak yap lan sava . eteci etecilik etele * eteden olan kimse. * eteci olma durumu veya etecinin yapt i . * izilerek veya oyularak a kertik. lan * Ekmeki, st gibi esnaf uzunlamas ikiye blp zerine kertikler enterek hesap tuttuklar a dal n, na a .

etele ekmek (veya tutmak) * hesap tutmak amac bir yere izgiler izmek. ile

etele me * etele i mek i veya durumu. etele mek * ete durumuna gelmek. etele tirme * etele tirmek iveya durumu. i etele tirmek * ete durumuna getirmek. eteleye dnmek * (insan yz veya ba bir taraf zerinde birok kesikler ve s klar olmak. n ka iin) yr etene etin * Amalanan duruma getirilmesi, elde edilmesi, zmlenmesi, i lenmesi g veya engeli ok olan, m kl. etin ceviz * Yola getirilmesi g olan kimse, yap zor olan i lmas . etince * etin (bir biimde). * Kendir tohumu.

etinle me * etinle i mek i. etinle mek * etin duruma gelmek. etinle tirme * etinle tirmek iveya durumu. i etinle tirmek * etin duruma getirilmek. etinlik etrefil * Karkl dolayyla, anla s lmas sonuca ba veya lanmas g. * Yap ses kurallar ayk kullan (dil). ve na r lan * Sarp, engelli ve engebeli yer. etrefilce * Biraz etrefil. * etin olma durumu, sertlik.

etrefille me * etrefille i mek i veya durumu. etrefille mek * etrefil duruma gelmek. etrefilli etrefillik * Kark ve anla lmas olan. g * etrefil olma durumu.

etrefilsiz * Basit ve anla kolay olan. lmas evgen * De nek. * Atlara binilerek de neklerle oynanan bir e top oyunu, polo. it * Kolaylve abuklukla davranan, tetik. k * evik (bir biimde). evikle me * evikle i mek i. evikle mek * evik duruma gelmek. evikle tirme * evikle tirmek i i. evikle tirmek * evik duruma getirmek. eviklik * evik olma durumu veya evike davran .

evik evike

evir kaz yanmas n * kar ndakine dokunacak yersiz bir sz syledi fark eder etmez szn evirmeye kalk s ini anlara alay veya yollu sylenir. aka evir sesi * Telefon numarasn aranmaya haz n r oldu belirten ince ve monoton ses, sinyal. unu

evir sinyali * evir sesi. eviren * eviri yapan kimse, evirmen. evirge evirgi eviri * Elektrik ak n p kapama veya detirme i yapan ara, komtatr. m a i ini alter, * evrilebilen anahtar, tokmak vb. aralar. * Dilden dile aktarma, evirme, tercme. * Bir dilden ba bir dile evrilmi veya kitap, tercme. ka yaz * Bir bilgisayar sembolik makine dili. n * Szl veya yazeviri yapan kimse, dilma, tercman, mtercim. l * Elektrik ak nynn detirmeye yarayan ara, komtatr. mn i evirici dili * Bilgisayarda makine dili komutlarn sembollerle kaydedildialak dzeyli proglamlama dili. n i eviricilik

eviri dili evirici

* eviri iyapma, dilmal tercmanl i k, k. evirim * evirme i i. * Sinema filmi elde etmek zere alnal r , duyar katzerinde gizli grntlerin belirmesi. cn lmas t n evirim senaryosu * ekimlere blnmher ekimin say belirtilmi , s , evirim iin btn teknik a klamalar konu ve malar iine alan senaryo. eviri * evirmek i i veya biimi. evirme * evirmek itedvir. i, * Kuzu, o gibi hayvanlarte, kor zerinde evrilerek pi lak n i irilmi i. * Uzaktan dola d n yan gerilerine d onu istemedibir durumda dv zorunda b man p erek i mek rakma, ku atma, ihata. * Bir dilden ba dile evrilmitercme. ka , * Bir mzik paras ndaki araln veya bir cmle parasn tiz sesini pese, pes sesini tize dn n trmek i i. evirme a * Balsrlerinin nce evrelerinin sar , sonra a altn kapat k lmas n n lmas yoluyla kamalar nleyerek n avlamay layan bir a sa tr. evirmek * Bir ynn detirmek. eyin i * teki yzn grnr duruma getirmek. * Dndrerek hareket ettirmek. * Ynetmek, idare etmek. * Yolundan al koymak, yoldan dndrmek. * Geri gndermek. * Bir giyeceskp i yzn d getirmek. i a * evrilemek, tevil etmek. * Hile, dolap, dalavere gibi drst olmayan davran iin yapmak. lar * Kt bir duruma getirmek. * Bir dilden ba bir dile aktarmak, tercme etmek. ka * Bir yerin evresini bir sarmak, ku eyle atmak. * Bir durumdan ba duruma getirmek, dn ka trmek. * Bir durumdan ba duruma gemek. ka * (k oyunu iin) Oynamak. t * Bir yaz veya konu bir dilden ba bir dile eviren kimse, mtercim. y may ka evirmenlik * evirmen olma durumu, mtercimlik. * evirmenin grevi. evirtme * evirtmek i i.

evirmen

evirtmek * evirmek i i yapt rmak. evre * Bir yak, dolay eyin n , etraf. * Bir kimse ile ili bulunanlar, muhit. kisi * Ayn konu ile ilgili bulunan kimselerin tm, muhit. * Ki iinde bulundu toplumu olu inin u turan ortam. * S i rma lemeli mendil. * Dzlem zerindeki bir srlayan izgi. ekli n

konteks.

* Hayat geli n mesinde etkili olan do toplumsal, kltrel dfaktrlerin btnl al, . * Bir birimden nce veya sonra gelen ayn trden birimlerin tm; bunlarolu n turdu kk grup, u

evre a * Geometride, bir emberin i blgesinde, k ember zerinde bulunan a esi . evre bilimci * evre bilimi uzman , ekolojist. evre bilimi * Canl n aralar lar ndaki ba lar ortamlar olan ili lant ve yla kilerini inceleyen biyoloji dal , ekoloji. evre bilimsel * evre bilimiyle ilgili, evre bilimine dayanan, ekolojik. evre kirlili i * Do kaynaklara ve yanlkullan , tahrip edilmesi sonucunda evrede dengenin olumsuz ynde al n r lmas bozulmas birtak sorunlarortaya ve m n kmas . evre sa l * Belli bir evrede ya ki ayan ilerin sa etkileyen dfaktrler ve al nlemler. ln nan evre teker * Sap ve kkte, merkez blmnn en dku a . evre yolu * trafi aksatmamak amac yerle yerinin dndan geen ve yollar ba ehir ini yla im ehir na lanan ana yol. evreci * evre kirlilisorunlar u an kimse veya topluluk. i yla ra

evrecilik * evrecinin yapt i . evreleme * evrelemek i ku i, atma, ihata. evrelemek * almak, ku ine atmak, sarmak, ihata etmek. * Bir konunun srlar izmek, tahdit etmek. n n evreleni * evrelenmek iveya biimi. i evrelenme * evrelenmek i i. evrelenmek * Ku lmak, sr iine al at n nmak, tahdit edilmek. evreleyi * evrelemek iveya biimi. i evrelik * Marangozlukta, mimarl ve dlgerlikte kullan btn kenar paralar kta lan . evren evresel * Ufuk, gz erimi. * evre ile ilgili.

evri

* Bir sz veya davran grnr anlam ba bir anlamda kabul etme, tevil. ndan ka * Anafor, burga. * evrilmi , dnk.

evrik

evrileme * evrilemek i i. evrilemek * evriye u ratmak, tevil etmek. evrili * evrilmi at , ku lm . * Dnk. evrili * evrilmek iveya biimi. i evrilme * evrilmek i i.

evrilmek * evirmek i konu olmak. ine * Kendini evirmek, birine dnmek. evrim * Devir. * Bir elektrik ak niletken zerinde ald yol, devre. mn * Elektrik enerjisinin bir ba enerjiye dn ka trlmesi. * i iyi yneten, becerikli, idareli.

evrimli

evrimsel * evrimle ilgili veya evrim biiminde olan, devr. evrinme * evrinmek itavaf. i,

evrinmek * Bir etraf sayg dolanmak, tavaf etmek. eyin nda ile evrinti * Bir kendi ekseni evresinde srekli dnmesi. eyin * Su ve hava evrintisi. * e tah itli l kar .

evriyaz * Bir yaz btn ses inceliklerini belirterek ba bir alfabeye evirme yolu, yaz y ka evrimi, transkripsiyon. eyiz * Gelin iin haz rlanan her trl e ya.

eyiz emen * Eksiksiz, kusursuz eyiz. eyiz dzmek * eyiz haz rlamak.

eyizci eyizcilik

* eyiz haz rlayan veya satan kimse. * eyiz haz rlama veya satma i i.

eyizleme * eyizlemek i i. eyizlemek * Evlenecek kn eyizini haz p vermek. z rlay eyizlenme * eyizlenmek i i. eyizlenmek * eyizli duruma gelmek veya getirilmek. eyizli * eyizi olan. eyizlik * eyiz olarak haz rlanan, eyiz iin ayr lan. * eyiz e . yas * eyizi olmayan. * Drtte bir. * Gm mecidiyenin drtte biri de erinde olan be kuru . * On be dakikalzaman. k * Alman mark .

eyizsiz eyrek

eyrek final * Bir yar mada ikili e lemelerle son sekiz tak n olu m turdu grup veya a u ama. eyrek finalist * eyrek final a amas ykselme ba s gsteren ekip veya ki na arn i. eyrek son * Ko ullarda yar yarna kat drt ki semek zere sekiz ki final lacak iyi i veya drt tak ay m rmak iin sekiz tak aras dzenlenen seme yar. m nda eyrekleme * eyreklemek i i. eyreklemek * St ocuklarn kollar ve bacaklar aprazlayarak vcutlar idman yapt n n n na rmak. eyreklenme * eyreklenmek i i. eyreklenmek * eyreklemek iyap i lmak. - ban birikimi. * Bkz. -c -ci. / * Vcudun herhangi bir yerinde olu ve o deride kinlik, k , a ve ate kendini gsteren irin an u, i zart r ile

a a ban r * n patlamak zere olan yeri. ban * A sonular do r urabilecek durum veya sorun. i ban lemek * irin ak ban tmak. banba * Kurcaland, zerine d ld takdirde a veya kt bir sonuca varacak olan tehlikeli sorun veya konu. r n ba koparmak ban n * a bir sorunun patlak vermesine yol amak. r banla ma * banla durumu. mak banla mak * durumuna gelmek. ban dam dama damak * Sabretmek. f t * Yahudi. * (kk ile) Hileci, dzenbaz. * Sab r. * damak i i.

ar f t s * Trl eylerin karmakark bir durumda bulundu yer. u k f tl * Yahudilik. * (kk ile) Hilekrl dzenbazl k, k.

k etmek f tl * hile yapmak, dzenbazletmek. k * Da bir noktas kopup yuvarlanan ve yuvarland byyen kar kmesi. n ndan ka * Blme veya paravana.

d mek * da a da ayuvarlanmak. gibi bymek * (bir olay iin) birdenbire ve etkileyici bir ekilde bymek. a a * Mersin baln yumurtas havyar yap tr (Acipenser ruthenus). n, ndan lan * Horoz, cennet ku gibi birtak ku n kuyru u m lar undaki tylerden en uzun ve gsteri olan li .

alanma * alanmak i i.

alanmak * (at kuyru Horoz kuyru gibi dikilmek. n u) u lt r * n kar zerinde at iz. * Hayvanlargide gele at ince yol, kei yolu, patika. n klar * z. * (ba nda uyabilece Yeni bir biim, yntem veya yol. kalarn i) * Byk hattatlar sanat yolu. n r amak * bir alanda yeni bir yol, yntem ba latmak. r ndan kmak * do ve uygun yolundan ayr ru lmak. r rma * rmak i i. rmak * a rmak, seslenmek. * Trk sylemek. * sesleri. ma r * a rtkan. * Bir yksek sesle evreye duyuran. eyi * oldu iin birini vp koruyan kimse. kar u * rmak iveya biimi. i * kla kark ses. l

rt rtkan

rtkanl k * rtkanyapt i n . rtma * rtmak i i. * Basit, kk, nefesli bir alg .

rtmac * rtma alan kimse. rtmak * a rtmak. k l * Ac veya ince ve keskin ba ac feryat, figan. rma, k atmak (koparmak veya basmak) l * kulak t rmalay korkun sesler c kararak ac ba ac rmak. k a l l * k atarak ba p a l r rarak. k ral * Karda krekle, dallarla a dar yol. lan * Bir tr al l k.

r ma r

* Hayk r . * i mak i. r

mak r * Hep birden ba p a r grlt etmek. rarak - k * Bkz. -c/ -cik. k kacak * Hamamlarda d ya p giyinme yerine giderken kurulanmak zere verilen havlu. ar k * Boy l (kimse). ecek

kagelme * kagelmek i i. kagelmek * Beklenmedik bir zamanda gelmek. kak * lacak yer, t, mahre. k k * Bo umlanma noktas , mahre. * karma i leminde btnden al say nan . * Dolayl biimde elde edilen kazan, menfaat. bir budak kar * evresi ile ba s flayan ve baz a trlerinde kendili lant zay a inden d ebilen budak tr. yol kar * G durumlarda insan ar ularan, kurtaran davranzm yolu, are. ba ya t ,

kan kar

karayazmak * karma i i gerekle olmak. ecek karc * Yalnkendi n nen, n z kar d kar kollayan kimse, menfaati, menfaatperest. l karc k * Yalnkendi n nme durumu, menfaatilik, menfaatperestlik. z kar d l kar lma kar * lmak iveya biimi. kar i * lmak i kar i.

lmak kar * karmak i konu olmak. ine m kar * karmak i i. * Belli nermelerin kabul edilen veya gerek olan do ruluklar veya yanl klar ndan ndan, ba nermelerin l ka kabul edilen veya gerek olan do ruluk veya yanlklar l n karma, istidll.

na bakmak kar * sadece kendini ve kendi durumunu gzeterek sa kar lamak. n kar tepmek * kendisine yarar sa layacak bir veya bir durumu istememek, byle bir eyi eyden veya durumdan yararlanmamak. kar karma * karmak i i. * karmak i lemi, tarh. * Klara ve en ok d klar asker indirme, asker y man y na karma. karma birli i * Deniz ks ynda karma harekt yapmak zere e itilmizel yap , lmhafif ve kk teknelerden kurulmu asker birlik. karma gemisi * karma yap kya asker, ara ve cephane ta lacak y yarayan, alt kk deniz arac maya dz . karma harekt * D i man galinde olan bir kya, gvenli bir kpr bakurmak amac dzenlenen ve e birliklerin y yla itli grev ald asker harekt. * Bir konuda kamuoyu olu turmak veya yanda toplamak iin yo faaliyet gstermek. un karma i areti * karma i lemini anlatan i aret. karmak * (birinin veya bir eyin) kmas sa n lamak, na sebep olmak. kmas * (cmlede zaman anlatan bir szle) Sonunu getirmek. * Anlamak, ne oldu bilmek. unu * Bulmak, ortaya koymak. * Hat rlamak. * Sylemek. * Dkntl hastal tutulmak. a * (keyif, tat, zevk gibi iin) ok ho eyler lanmak. * (fke, h ac iin) Zarar ektirmek. rs, gibi eyler n * Sa lamak, elde etmek. * Gibi gstermek, bir davranyklemek. * Sindirim yolundan d atmak. ar * lgisini keserek uzaklarmak. t * Giysi, ayakkab gibi eyleri vcuttan ay rmak, soymak. * Yay mlamak. * Gidermek. * Sebep olmak, yol amak. * Yapmak, retmek. * Sunmak. * Gstermek. * (bir Bir rne gre yapmak. eyi) e * nc bir say etmek zere belli bir say daha az de ba bir say elde dan, erli ka kadar birim eksiltmek, tarh etmek. * Yollamak, gndermek. * Yk bo altmak. * Resim yapmak veya foto ektirmek. raf karsama * Bir nermeden, d yoluyla bir ba nermeye geme i intikal. nce ka i, kart * karmak iveya biimi. i

* Bo m ile vcuttan d madde, maddesi. alt kan ar trah lma kart * lmak i kart i. lmak kart * kartmak iyap i lmak. kartma * kartmak i i. * zerindeki resim larak yap r yere lan, zel olarak haz slat ld t kart rlanmzamkl k t. * Bu yolla lan resim. kar

kartmak * karmak i yapt ini rmak. k k k * Kk boha, n. k * Yerinden km(kemik veya organ). * nt olan. k s * Bir kemik veya organ yerinden n kmolmas . * klar k dzelten kimse, sk r . n , kk

k k

k k l k * kn mesle k n i. kl k k * k olma durumu. k lama k * lamak i k i.

lamak k * yapmak. k lanma k * lanmak i k i. lanmak k * lamak i lmak. k i yap latma k * latmak i k i.

latmak k * yapt k rmak. lma k lmak k * (d veya yukarGidilmek. ar ) n k * Bir beze sar d larak mlenmi kk boha. * lmak i k i.

n etmek k * na koyup ba k lamak, na koymak, nlamak. k k

nlama k * nlamak i k i. nlamak k * na koyup ba k lamak. nt k * Bir yzeyde ileri do blm. ru kan * Bir metni dzeltmek veya ona bir eklemek iin satdna yaz yaz kma. ey r lan , * Kambur. * nt olan. k s

nt k l

ntz k s * nt olmayan. k s r r k k * k r. r k k * kmak iveya biimi. i * Bir yerden kmak iin kullan yer. lan * Beklenilmeyen bir s yap sert konu rada lan ma. * Yoku . * Ku lmbir blgedeki birliklerin yapt sald. at r * Gre cazgn alana pehlivanlarizleyicilere do yryerek al yapmaya ba te r kard n ru m lamas . * Verilen bir i aretle yar ba lama, depar. a * Havac uak, filo bir grev iin uuba l kta a lama. * Mezuniyet, okul bitirme.

kalmak * i ayr ten lmak. kbelgesi * Bir kimsenin bir okulu bitirdi gstermek iin geici olarak verilen belge. ini * Bir mallke dna lma iznini gsteren belge. n kar kizgisi * Yar ba olarak belirlenen beyaz izgi. lang a khakemi * Yar ba i lama aretini veren grevli. a s kkap * Yap d larda kmay layan kap ar sa . knoktas * Bir ba lan yer. eye lan ktakozu * K mesafeli hko nda, sporculardizlerini yere dayad sonra ayaklar bastp itme gc sa z ular n ktan n r sa lamak ve hkazanmak amac kulland zel ara. z yla klar kvermek * belge dzenleyip i son vermek. ine kyapmak * bir tart mada, kard ncede olanlar etmek iin sert davran bulunmak. alt ta * ua herhangi bir grevle havalanmas n .

kyolu * zm. k amamak * boy l ememek, e derecede olmamak. it k l * Belli bir okulu veya renim derecesini bitirmi olan, mezun, ne etli. k ma * i k mak i. * Birine sert szler sylemek. * Bir kimseye ho gitmeyen bir davranndan dolay szler sylemek, azarlamak. a sert * Yeter olmak, yetmek.

k mak

rma k t * rmak i k t i. rmak k t * Gereken miktara ularmak. t t k kma * kmak i i. * Bir yapn st katlar d ya do uzanmblm, balkon. n ndan ar ru * Hamamdan karken kullan havlu ve kurulanma tak , lan m kacak. * Bir yaz sayfasn kenar metinle ilgili olarak yaz ek, derkenar. n na lan * km . * kmak, ne et. * Eski, kullan lm . durumu kma * soyundan bir kelimenin kavram gsteren durum, -den hli, ablatif: Evden, sokaktan vb. sim nda k kmak * eriden d ya varmak, gitmek. ar * Elde edilmek, sa lanmak, istihsal edilmek. * Bir meslek veya bilim kurumunda okuyup s n nav vererek yeti olmak, mezun olmak. mi * Ayr lmak, ilgisini kesmek. * Sresi dolunca ayr lmak. * Yap lmak, yrmek. * Yeti lde olmak. ecek * Eksilmek. * Sonuca ula mak. * S lmak, ayr yr lmak. * Harcama zorunda kalmak. * Herhangi bir durumda oldu anla u lmak. * Bir durumla ilgili niteliklerini yitirmek, bir durumdan ba bir duruma gemek. ka * Bir yukarna varmak veya ykselmek. eyin s * Bir inceleme, bir ararma sonucu bulmak. t * iin, yetkili birini makam grmek. nda * Talihine veya pay d na mek, isabet etmek, vurmak. * Gitmek, koyulmak. * Bir konu yetkililerce karara ba lanmak. * Birdenbire grnmek. * Mal olmak. * Oyunda herhangi bir rol oynamak. * (bir yere) Ula mak, varmak. * kak.

* Karaya ayak basmak. * Yay lmak, duyulmak. * Olmak, bulunmak, var olmak. * Bir iddia ile ortal grnmek. kta * Yay lmak. * Kargelebilmek, boy l mek. * Bula mak. * (yap Yapmak. iin) * Bulundu yeri b p ba yere gemek, ta u rak ka nmak, ayr lmak. * Bir sebeple bulunulan yerden ayr lmak. * Nitelisonradan anla i veya sonradan ortaya lmak kmak. * Davran herhangi bir nitelibulunmak. ta i * Yerinden oynamak. * Grnr veya belli bir durumda bulunmak. * Olu mak, olmak. * Piyasaya srlmek. * Bitmek, bymek, srmek. * Verilmek. * (ay veya mevsim) Gemek. * Yeni yeti sat sunulmak. ip a * Ykselmek, artmak. * Art rmak, fiyat ykseltmek. * Sesini ykseltmek. * Byk abdest bozmak. * Giderilmek, yok olmak. * Unutmak. * (Ay, gneDo ) mak. * Vermeye katlanmak. * Yay mlanmak. * Gelmek. * Gerekle mek. * Bulundu yerden ayr u lmak; f rlamak, kopmak. * (bir Dzeni bozulmak, eskisinden daha deik, kt bir duruma girmek. eyin) i * Flrt etmek. * Eri grmek. mek, kmakl k * durumunda olma. kma kmal * durumunda olan. kma

kmal tamlama * Tamlayan kma durumunda olan ve tamlanan nc ki i iyelik eki alan tamlama: nsanlardan baz . lar rencilerden ikisi gibi. kmal tmle * Fiilin anlam tamlayan ve durumunda bulunan dolayl n kma tmle. kmaz * Sonu kapal kyeri olmayan, hibir yere ula , amayan (yol, sokak). * zme ula mayan, zm yolu olmayan.

kmaz ay son ar n ambas * hi yap lmayacak bir i szde yap zaman in lma olarak sylenir. kmaz sokak * Herhangi bir yne olmayan sokak. k kmaza girmek * (bir izmlenemeyecek, iinden lmayacak bir duruma d ) k mek.

kmaza sokmak * (bir i bir durumu) zmlenemez, g bir duruma getirmek. i, kra k kral * ile rtl yer. kra k kr * Kuyudan kovay ekmeye yarayan ve el ile evrilen ara. * bkmek, iplik sarmak gibi i kullan el veya ayakla evrilen dolap. plik lerde lan, * A bir ekecek ipin sar na yarayan ve bir eksen zerinde uzunca bir kolla evrilerek dnen r eyi lmas * Sal k .

silindir. k kr

* k yapsatan kimse. kr p * Elyaf fitillerini incelterek iplik veya elyaf yn hline getiren ve bo makaralara saran bir makine.

k kr l k * k yapma iveya satma. kr i k kr n * Bir rdek tr. kl kr ks kr z kt * olan. kr * olmayan. kr * retim sonucu ortaya rn, girdi kar . kan t * Art k. * Bilgisayarda yaz bir metni k dkme. lan da * Mezuniyet belgesi. * Bkz. -c -cil. l/ * Kltme s fatlar treten ek: ak-k l vb. l, r- * bir e i ri it de. * Yo urtlu yumurta yeme i. r lb * Yulara tak ip veya zincir. lan

- l - l lan r lb

r r ld ld * Canl . canl * Parlak parlak, parlayarak. ras ld ya * racak gibi, pek ok. ld r ld * rmak iveya biimi. ld i

rma ld rmak ld

* rmak i ld i. * Delirmek, akl oynatmak. n * Israrla istemek, byk arzu gstermek.

rt ld c * rtmak i yapan. ld ini rtl ld c k * rt olma durumu. ld c rtma ld * rtmak i ld i.

rtmak ld * rmas sebep olmak. ld na n lg * A davran r bulunan, deli, mecnun. larda * ok byk, a , ola r anst.

na dnmek lg * sevni, fke, k nlvb. duygular sonucu a lde heycanlamak, kendine hkim olamamak. zg k r nca lg * Deli gibi, delicesine. * A bir biimde. r ncas lg na * n gibi, na dnm lg lg olarak. nla lg ma * nla i lg mak i. nla lg mak * nca davran lg larda bulunmak. nl lg k lkava * Bkz. c lkava. ma * Halat ucu. * A davran r .

vermek ma * halat uzatmak. mac * Vapur iskelelerinde uzatan veya tutan i ma i.

l mac k * n i macn i. mbar * Dokuma tezgh ndaki kumagermeye yarayan iki taraf li ara, di mbar.

rma mk * rmak i mk i.

rmak mk * (ku iin) Pislemek. n n n * Do gerek. ru, * Metal e vurulunca sese benzeyen bir ses yaya kan kararak.

inletmek n n * gr ve keskin ses karmak. tmek n n * srekli olarak keskin ses karmak. tutmak n * do oldu sylemek, do ru unu rulamak. nar * eneklilerden, 30 m' ye kadar uzayabilen, gvdesi kal uzun mrl, geni ki n, yaprakl a (Platanus). bir a

nargiller * rne olan bitki familyas i nar . ms nar * benzeyen. nara ms nar isfendan * benzer aka a tr (Acer psudoplatanus). nara a narl k narl * a nar alar olan yer. ok nayaz * A mehtapl so hava. k, , ok uk * olan. nar

nlatmak n * (kadehleri) Birbirine toku turmak. ngar * Kavga, grlt.

ngar karmak * grlt, kavga karmak. kopmak ngar * grlt, kavga kmak. ng * Klc v m. * Para, zerre. * Ufak ve seyrek taneli zm salk . m

l ng

r r ng ng * (ses iin) rak sesi gibi ses ng kararak.

raekmek ng * lmek. rak ng * Kk an. * indeki tanelerin hareketiyle ses karan metal yuvarlak nesne.

rak ng * rak yapan veya satan kimse. ng rak ng l k * rak yapmak veya rak satmak i ng ng i. rakl ng * rak ta zerinde rak bulunan. ng yan, ng * Ne ve yksek sesle (glme, kahkaha). eli rakl lan ng y * rakl langillerden, kuyruk ucundaki sert pullar m ng y k ldatarak kuru yaprak hrtna benzer bir ses s kartan tehlikeli bir y (Crotalus). lan rakl langiller ng y * Omurgal hayvanlardan srngenler sf giren bir familya. nna rdak ng * rak. ng * ocuk oyuncaolarak kullan sapl tr rak. lan bir ng rdama ng * ang rdamak i i. rdamak ng * rak sesi ng karmak. rdatma ng * rdatmak i ng i. rdatmak ng * rak sesi ng karmas sa n lamak. rt ng nlak nlama * nlamak i i. nlamak * diye ses n karmak. * Yank vermek. * ra sesine benzer keskin ve kesik ses. ng n * nlamas , yank ok olan (yer). s

nlamal * nlamas olan. nlat nlatma * nlatma iveya biimi. i * nlatmak i i veya biimi.

nlatmak * nlamas sa n lamak. nlay nsabah * Sabahleyin, ok erken. p p * (ocuk dilinde) Y kanma. l l p p * Su ile oynayarak. ldak p r p * Yonga. r makinesi p * Elyafl plka imalt kullan zere odunlar nda lmak yonga hline getiren makine. plak * stnde bulunmas gereken giysi, rt vb. bulunmayan. * (ba iin) Sas z. * zerinde ye bulunmayan. illik * inde, gerekli e bulunmayan. ya * Yal sssz. n, * Oldu gibi, apa u k. * vcut resmi, n. plak * Yoksul kimse. * (kk ocuklar iin) plak. * nlamak i i veya biimi.

alev plak * Is t maddelere veya bunlariinde bulundu kaplara do lacak n u rudan do yneltilen ate ruya veya alev. at plak * Ko umlar gemi tak ve lmam eyerlenmemi , at.

gzle (bakmak) plak * grmeye yard olacak hibir ara kullanmaksn. mc z maden plak * Tamamen saf durumda, iinde hibir yabanc madde bulunmayan maden. mlkiyet plak * Yararlanma hakk kasn olan bir mal zerindeki sahiplik durumu, kuru mlkiyet. ba n resim plak * Resim sanat insan nda plak konu alan bir resim tr, n. tohumlular plak * Atohumlar. k cret plak * Vergiler, yan demeler veya primler dnda kalan asl cret. plaklar kamp * inde, insanlar giysisiz dola ya klar n ad dinlenme blgesi. p plakla ma

* plakla i mak i. plakla mak * duruma gelmek. plak plaklarma t * plaklarmak i t i. plaklarmak t * duruma getirmek. plak plaklyla * hibir saklamaksn, oldu gibi. ey z u k plakl * olma durumu. plak planma * planmak i i.

planmak * duruma gelmek. plak r r ra * am gibi reineli a alarya ve abuk yanmaya elveriblm. n l li * Lmba. dibine k vermek ra * Bkz. mum dibine k vermek. ra rak * Mum, kandil, lmba gibi k arac ; k. * Zanaat renmek iin bir ustanyan al kimse. n nda an * Dkknda ayak i lerine bakan kimse. * Saray veya daire gibi byk yerlerde y hizmet ettikten sonra geimi sa llarca lanarak izin verilen kimse. * nmak fiili ile birlikte ne yapaca durumda ok znt ve tel rp a n rmbir anlat r.

rak karmak * bir kimsenin bekledi inden az bir kazanla ortal uzaklar anlatmak iin kinayeli olarak ktan tldn kullan l r. * Cariye veya odal n saray, konak veya k gibi byk yerlerde y hizmet ettikten sonra klar k llarca evlenmesine veya geimi sa layacak o yerden ayr na izin vermek. lmas etmek rak * bir ustan yan al ktan sonra geimini sa n nda t layabilecek dzeye eri olan ki ba z al mi iye ms mas iin izin vermek. k rakl * olma durumu, yamakl rak k. * yapt i ra n . * a verilen cret. ra * raklaral yer. n t

k etmek rakl * olarak al rak mak. rakma * zerine kandil, mum veya herhangi bir k konulan yksek tabla, amdan.

rakman

* zerinde me yak kule veya demir direk. 'ale lan * Bal larbal kya ekebilmek iin geceleyin yakt ate k n klar y klar . * rakma. * olan veya gibi reineli olan. ras ra

ral k ral ramoz l r zincir. plak r

* olarak kullan ra lmaya elveri li. * Bal lar ate avlarken zerinde ve funda yakt k n, bal ra klar zgara. * Gemilere ykleme s nda, bir fy ras yukar rabilmek iin fniki ba tak enli ve kancal kald n na lan

* Btnyle l plak, r plak.

plakl r k * plak olma durumu. r r r r r * Pamu ekirde u inden ay rmaya yarayan let. * Kk p nar. * C r bce rc i.

rlama r * lamak i r i veya durumu. rlamak r * Pamuk, keten ve kendir gibi bitkisel dokuma ham maddelerini ekirdek veya kabuklar temizlemek. ndan plak r l * Tamamen plak. plak, r * ok ave yalbir durumda. k n plakl r l k * l olma durumu. r plak k rn * Kk boyda kay k. * flok yelkeni bulunan, iki yz tona kadar olabilen, tek ve yekpare direkli yelkenli. * Dal, budak k nt. rp s * Boyal gergin bir sicimi yay gibi ekip b ve rakmak yoluyla izgi izme.

rp

(gibi) rp * (kol ve bacak iin) ok ince, ok zay f. ipi rp * nokta aras dzgnl sa ki nda lamak iin kullan ip. lan

vurmak rp * boyaya batlmipin gerilip abucak lmas yzeylere izgi ekmek. r rp yla

c rp

* rpmak i yapan. ini * Yazma kuma lerini, boyalar i tutsun diye deniz suyunda kimse. rpan * lmak i rp i. * i konu olmak. rpma ine

lma rp lmak rp

n rp rp n * narak. rp n rp nma rp * nmak iveya biimi. rp i * nmak i rp i.

nmak rp * Ac k ldanmak. ile m * Kaslar birdenbire kendili inden ve dzensiz bir biimde k ldamak, ihtil etmek. m * Ses kararak hafif dalgalanmak. * Ne yapaca durumda znt ve tel a n rmbir gstermek. * ok istenilen bir gerekle eyi tirebilmek iin a derecede aba harcamak. r nt rp * nma. rp * Sularufak ve oynak dalgalarla kayna . n mas nt rp l * Ufak ve oynak dalgal (deniz). rp rp ma * rpma. * i rp mak i.

rp mak * (ku Kanatlar oynatmak. lar) n r rp lma t * r i rp lmak i. t r rp lmak t * rmak iyaptlmak. rp t i r rma rp t * rmak i rp t i. * arabuk, zensiz ve stnkr yap (i lan ). rmak rp t * Emek harcamadan, zensiz ve stnkr yapmak. ya getirmek rp * bir s veya izgi zerine getirmek. ra rpma * rpmak i i. * Kuma kenar krdikmek iin i kenara gre apraz tutularak ve ift kattan batltek kattan n n vp ne, r p larak yap diki kar lan biimi.

rpmac * rpmak i yapan kimse. ini rpmac l k * rpmacn iveya mesle n i i. rpmak * H ve kesik kesik silkelemek. zla * birbirine arpmak. ki eyi * Bir ucundan bir para kesmek. eyin * Sulu yiyecekleri h ve srekli olarak atal, ka gibi bir kar rmak. zla k eyle t * Gre rakibinin kollar beli hizas s k te n nda ms kavrayarak minderde kendi zerinden sa ve sola s a rt st savurmak. * almak, h zletmek. rs k rma rpt * rmak i rpt i.

rmak rpt * rpmak i yapt ini rmak. t * Kk bir kl hafif ve sreksiz ses. eyin r rken kard karmamak t * hi ses karmamak. kmamak t * en hafif bir ses bile kmamak. t etmek * t sesi karmak. t yok * en hafif bir ses bile yok. ta tak * Dzgn biilmi uzun ve ensiz tahta. * Da ya ve geimini odun satarak sa da ayan layan. * Kaba, huysuz, kavgac .

t t

* zerinde dikili bulunduklareyin iki kenar st ste getirerek birle n tirmeye yarayan iki paradan yap lm metal tutturmal fermejp, kopa. k, * Mobilya kapaklar, kap kilitleme ve srglemenin dnda kapal n lar tutmaya yarayan ve az bir kuvvetle a kapanmas sa l p n layan iki paral metal veya plstik ara. tlama t * tlamak i t i. tlamak t * tla tutturmak. t p t t * Ufak tefek ve sevimli.

t t r r * Kmr ve odun yanarken, ince tahta ubuklar vb. kl gevrek bir yenilirken ses. r rken, ey kan

etmek t t r r * t rdamak. konu t t r r mak * dzgn ve uzunca konu mak. p t t r r * (ocuklar iin) Kolayl ve tatl (konu kla tatl mak). * p t t . t rdama * t rdamak i i. t rdamak * r ses t t r karmak. t rdata rdata t * t rdatarak. t rdat * t rdatmak i i veya biimi. t rdatma * t rdatmak i i. t rdatmak * r ses t t r karmas yol amak. na t rday * t rdamak iveya biimi. i t rt * t rdama sesi.

r m tkld * A incelik, dayan zlve ekingenlik gsteren (kimse). r ks k r ml tkld k * r m olma durumu. tkld tlama * tlamak i i. * Antep f n kabu aralama. stn unu * t sesi karmak. * lmak i tlat i.

tlamak lma tlat

lmak tlat * tlatmak iyap i lmak. tlat tlatma * tlatmak iveya biimi. i * tlatmak i i. * Antep f n kabu aralama. stn unu * Bir eyden t sesi karmak.

tlatmak

* Bir kimseye, bilmedibir i eyden ancak sezdirecek kadar sz etmek. * Antep f n kabu aralamak. stn unu * paralarn baz n yerlerini oyup karmadan makasla kesmek. k tl t tp rma vd * rmak i vd i. rmak vd * vmak i yapt ini rmak. vgar n vg * ift srmekte veya araba ekmekte olan hayvanlara yard olarak ko hayvan. mc ulan * Rzgr ve karla kark ya ya an mur. * A srgn, filiz. a * vlamak i i. * F rarak akmak. k vma vmak * vmak i i. * Atlamak, s ramak, z plamak. * (h giden bir Bir yere arp yn de tirmek, sekmek, avmak, sapmak, inhiraf etmek. zla ey) p i * ok ayakl lardan.sar rak renkte, zehirli bcek (Scolopendra). mt * itlembik. * Ayak alt ezilerek r ses nda t t r karan bir tr patlanga, atapat.

vlama vlamak

yan

gibi yan * hain bak sarn kimse. l gzl yan * Mavi gzl. k yanl * Hain olma durumu, hainlik.

k etmek yanl * hainlik etmek. kt z rmak * iziktirmek. -i * Bkz. -c -ci. / ie kesmek e * iek amak. ieburnunda (veya ieburnunda, amuru karn i i nda) * yeni, ok taze, yeni kopar lm .

iek

* Bir bitkinin, reme organlar ta o gzel kokulu, renkli blm. n yan u * iek aan kveya bahe bitkisi. r * Davran hafif, toplum kurallar uymayan kimse. lar na * kabarc dkerek yzde izler b rinli klar rakan ate a ve bula bir hastal li, r c k. * Sblimle veya ieksime yoluyla elde edilen toz. me

iek amak (veya vermek) * ieklenmek. * yeniden ortaya kmak, grnt vermek. iek a s * iek hastalna karba k sa kl lamak amac aolarak yap zay lmiek virs. yla lan flat iek bahesi * iek yeti tirilen veya ieklerle kaplanmssl bahe. iek biti bcek. * Yar kanatl m lardan, kk ve yumu vcutlu olan, bitkilerin zerinde sr durumunda ya bir ak ayan

iek boyas * K z. rm iek bozu u * iek hastalndan yz delik de olmuopur. ik , iek karmak * iek hastalna tutulmak. iek durumu * ieklerin sap zerindeki dizili i. iek drbn * Bkz. kaleydoskop. iek evi * iek yeti tirilen ve sat yer. lan

iek gibi * temiz, bak , gzel. ml iek olmak * ya durumuna uymayan a davran na, r larda bulunmak. iek pazar * ieklerin alp sat ar n ld . iek sap * iekleri sapa birle ince ve kk sap. tiren iek sap * iek durumunda btn ieklerin, zerinde topland veya biti i sap. ti iek so an * Lle gibi ieklerin ekim zaman kklerinde olu so biimindeki yumru filiz. an an iek suyu * Turungillerin ieklerinin imbikten geirilmesiyle elde edilen gzel kokulu su. iek tac

* ieklerin reme organlarn evresinde trl renkte yaprak n klardan olu ve bcekleri eken organ. an iek tozu * Ba iinde bulunan, iekte dllenmeyi sa n layan toz. iek ya * Ayieya i . iek yapra * iek sap zerinde ve ie yak zel biimler gsteren yaprak. e n, ieki * iek yeti tiren, satan veya yapma iek i u an kimse. iyle ra * iek sat yer. lan

ieki esnaf * Sebze ve meyve toptanc, komisyoncusu. s iekilik * iek yeti tirme, satma veya yapma, iek yapsatma i p i. iekleme * ieklemek i i. ieklemek * iek dikmek. * iekle donatmak. ieklendirme * ieklendirmek i i. ieklendirmek * iekli duruma getirmek. * iekli bir durumdaymgibi grnmek. iekleni * ieklenmek iveya biimi. i ieklenme * iek ama. * ie ama zaman in . * Tuzlar billrla sular yitirerek toz durumuna gelmesiyle olu tuzlar. n ma n an ieklenmek * iek amak, iek vermek, iekli duruma gelmek. iekle me * iekle i mek i veya durumu. iekle mek * iek durumuna girmek, iek gibi olmak. iekli * ieveya iek resimleri olan. i

iekli bitkiler * Bkz. tohumlu bitkiler. ieklik * Kopar lmiekleri koymaya yarar kap. * iek saks n lar koymaya veya iek yeti tirmeye ayr lmyer. * Eski evlerde ss e konulan rafl yas duvar oyu u.

* ie zerinde anak, ta ve teki organlarn bulundu para. in n u ieksever * ie d kimse. e kn ieksime * ieksimek iveya sonucu. i ieksimek * iek gibi olmak, ieklenmek. * Kristal durumunda bulunan bir bile kristal suyunu yitirip beyaz bir toz durumunu almak. ik, ms * Deride leke, sivilce, iek gibi dkntler belirmek. ieksiz * ieolmayan. i

ieksiz bitkiler * Mantarlar ve e otlar reme organlar olan bitkiler sf relti gibi, gizli n. ift * (nesneler iin) Birbirini tamamlayan iki tekten olu an. * Bir erkek ve bir di olu iki e iden an . * Toprasrmek iin birlikte ko iki hayvan. ulan * Kk maveya c z. a mb

ift at

* khakeminin, yanloldu ko kn unu uculara bildirmek ve yardurdurmak iin yapt iki el tabanca at. ift ayakl lar * Duyargalar sekiz eklemli, vcut halkalar iki ift ayak bulunan, ve karanlyerleri seven ok nda er slak k ayakl toplulu lar u. ift caml * Aralar bo b larak tak cam nda luk rak lmiki bulunan (pencere). ift cinsellik * Ki beyninde bir dibir de erkek gizil gcn bulunmas inin i durumu. ift ubuk * iftilik yapabilmek iin gereken her trl ara. * Mal mlk, para edebilecek btn varl klar. ift dalma * Ayakta gre irken beklenmeyen bir at kar ndakinin iki aya birden kapma. l mla s n ift desimetre * zerinde yirmi cm'lik blntler bulunan l cetveli. ift diki * Birbirlerinden geen iki s dz diki ra . * Bir sfta iki y ste okuma. n l st ift direkli * direkli kk yelkenli. ki ift dirsek * Boruya 180 lik dn veren dirsek. ift di liler * Omurgal lardan, st enedeki bir ift kemirmeye yarayan kesici di aras bir ift daha kk di in nda leri bulunan kemiriciler tak n bir alt tak . mn m

ift grmek * sarho olmak. ift kanatl lar * Sinekler gibi iki kanad ve emici a olan bulunan bcekler tak , iki kanatl zlar m lar. ift kap * st ste kapanan veya birbirine vidalanarak kullan yal zelliok, iki katl . lan, tma i kap ift ki ilik * ki ait, iki ki ki iye ilik. ift kol * Ayn ynde ilerleyen, duran veya yryen birliklerden ve aralardan olu yan yana iki kol. an

ift ko mak * hayvanlar sabana pullu ko a mak. ift kme * Birbirine ok yak iki y z kmesi. n ld ift motorlu * motorlu kk uak. ki ift parmakl lar * Memelilerin kz, koyun gibi parmaklar olan tak . ift m ift pencere * Yal art tkanl rmak amac st ste kapanan iki kanat biiminde yap yla lmpencere. ift say * 4, 6, 8 gibi 2'nin kat ve 2'ye blnebilen tam say olan . ift srmek * saban, pulluk kullanarak topraekilebilir duruma getirmek. ift vuru * Kas olmayan ama kurala da aykolan bir davran uygulanan ve do tl r a rudan do kaleye ruya ekilemeyecek, iki vuru bir ceza tr. lu ift y z ld * Birbirinin ekim etkisinde bulunan ve bylece ortak ktle merkezi evresinde dolanan yakiki y z. n ld ift zaman * Tarla srme zaman . ifti iftilik * ifti olma durumu. * iftinin grd i tar renberlik, ziraat. ler, m, iftilik etmek * tar u mak, renberlik yapmak. mla ra ifte * bir arada bulunan veya ikili. kisi * (sandal, kayiin) ift krekli. k * At, e ve katn arka ayaklar vuru tekme. ek r yla u, * namlulu av tfe ki i. * Geimini topraekerek sa layan kimse, renber.

ifte atmak * (at, e arka ayaklar vurmak. ek) ile * iki namlulu av tfe patlatmak. ini ifte ubu gitmek a * ekim ve biim i leriyle u mak. ra ifte dalmak * Bkz. ift dalma. ifte diki * Bkz. ift diki . ifte gitmek * tarla srmeye gitmek. ifte kavrulmu * Bir e sert ve ufak kesilmi it lokum. * Pek pi (kimse). kin * ok ile ekmi (kimse). ifte k ska * k kili skaca alma durumu. ifte ko mak * ba bir i kullan hayvanlar ka te lan sabana, pullu ko a mak. ifte kumrular * ok sevi ve birbirinden hi ayr en lmayan kimseler. ifte na ra * Birbirine ba kk iki dmbelekten olu alg l an . ifte standart * ifte l, ikili davranveya tutum. ifte vatandak l * ayr ki millet vatanda sahip olma. lna ifte yemek * hayvaniftesine maruz kalmak. n iftehane ifteleme * iftelemek i i. iftelemek * (hayvan) Arka ayaklar tepmek. yla * (gemi) Havansertle zerine ikinci demirini de atmak. n mesi iftelenme * iftelenmek i i. iftelenmek * ifte yemek. iftele me * iftele i mek i veya biimi. * Ku retmeye yarar kafesli yer.

iftele mek * Birbirini iftelemek. ifteli * iftesi bulunan. * ifte atan veya aln ift sakar bulunan. nda * Rahat durmayan, sata kan. * U ursuz.

ifter ifter * Her defas her yap ift olarak. nda, lnda iftetelli * G ve gbek titreterek, gerdan k oynanan bir oyun. s rarak * Bu oyunun mzi i.

ifti bozmak * iftilik yapmaktan vazgemek. iftleme iftlemek * ift duruma getirmek, ikilemek. * Diile erkebir araya getirmek. i i iftlenme * iftlenmek i i. iftlenmek * duruma getirilmek. kili iftle me * iftle i mek i. * iftlemek i i.

iftle mek * Bir tek iken bir tanesinin daha kat yla iki olmak. ey lmas * Erkek ve dihayvan veya bitki hcreleri dllenmek iin bir araya gelmek. i iftle tiri * iftle tirmek iveya biimi. i iftle tirme * iftle tirmek i i. iftle tirmek * ift yapmak. * Hayvanlar iftle zere bir araya getirmek. mek iftlik * Tar yap hayvan yeti m lan, tirilen ve orada al anlaroturmas evleri bulunan geni n iin toprak paras .

iftlik khyas * iftlik i lerini yneten kimse. iftteker * Bisiklet.

ifttekerci * Bisikleti. ifttekercilik

* Bisikleti olma durumu. igan * ingene. igan mzi i * Macar folklorundan geli zel yayl al hareketli halk mzi mi sazla nan i. i * Pi memi veya az pi mi . * Yersiz ve yakks z. * Ya n gerektirdigrgye ve olgunlu eri olmayan. n i a mi * (renk, k iin) Gz rahatseden, gze batan. z

i brek * i yma, so ve baharat karm a k an n lmolan yufkaya koyarak haz rlanan ve ya k larak da zart yap brek. lan i yemek i * paralayldrecek derecede birine k p zmak. i mek d * ho kar lanmamak, kaba ve yersiz bulunmak. i iplik * Bklmemi iplik.

i kamak (veya d mek) * yersiz, yakksolmak. z i kfte * dvlm etle ince bulgura biber, so baharat, sala, maydanoz kat bulgur yumu ncaya yice i an, larak ay kadar yo rulup slan ve pi k irilmeden yenen kfte. i renki * i renkilik anlaynda resim yapan (sanat ). i renkilik * XX. yzy ba c ilk defa izlenimcili renklerini b p gere l langnda n in rak inden ok saf renkler kullanarak abart lmtabiat biimlerini gsteren resim anlay. i emmi st * Bkz. insano i emmi lu st . i toprak * Uzun zaman i lenmemig srlr toprak. , i yemedim ki karn as m rn * su i lemedim ki korkay m. i de * Ayr anak yaprakl eneklilerden bir a hnnap (Zizyphus sativa). iki a, * Bu a n k z ac rm kabuklu, sert ekirdekli, iri zeytin biiminde ve bykl nde, gzn olgunla yemi an i. i dem * Zambakgillerden, trl renklerde iek aan, ok yk, yumrulu bir k ll r bitkisi, mahmur ie(Colchicum). i i vermek den * yiyecek kar para olarak demek. ln i e * Ceviz veya badem ii.

i il i in i indirik i it

* Eski Trk boylar biri. ndan * Omuz. * ucuna su kab urt tablas ta ki , yo gibi nacak as omuza al a omuzluk. eyler larak nan a, * ekirdek, zellikle pamuk ekirde i.

i itli i me le

* i kar it olan. m * i mek i le i.

i mek le * Gze batmak. * Kaba davran larda bulunmak. i lik * i olma durumu. * Kaba, yersiz, yakksdavran z .

i etmek lik * ters veya yersiz bir davran bulunmak. ta i nek * Yolst. i nem i neme * A i zda nenecek miktar(da), bir para, i nemlik. * i nemek i i.

i nemek * A al bir di aras ezmek, nan za eyi ler nda tmek. * Ayak veya tekerlek alt alarak ezmek. na * Say gereken bir saymamak, itibar etmemek, ayaklar alt almak. lmas eyi na * Egemenlialt almak, hkmetmek. i na i nemik * A i zda nenip lan yemek. kar

i nemlik * A i zda nenecek miktarda olan. i neni * i nenmek iveya biimi. i i nenme * i nenmek i i. i nenmek * i nemek iyap i lmak. * gal alt al na nmak. i netme

* i netmek i i. i netmek * i nemek i yapt ini rmak. i neyi * i nemek iveya biimi. i iklet ikleti * ekerli ve kokulu i neme sak, jiklet. z * iklet yapan veya satan kimse.

ikletilik * ikletinin i mesle i ve i. ikolata * Kakaodan yap ve bazen iine lan eker, st, f k, f k kat yiyecek. st nd lan

ikolatac * ikolata yapan veya satan kimse. * ok ikolata yiyen veya seven kimse. ikolatac l k * ikolata yapmak veya satmak i i. ikolatal * ikolatas olan. il * Orman tavu ugillerden, eti iin avlanan, ormanlarda ya bir kuda ayan , tavu (Tetrastes bonasia). u il * o unlukla yzde olu kahverengi kk benekler. an * Aynada olu leke. an * Kklerdeki k ince uzant l gibi lar. * Tynde kk benekler bulunan (hayvan). * Yeni ve parlak. * Pl pl, parlak. r r

il il

il yavrusu gibi da lmak * toplu bir hlde bulunan insanlarher biri bir yana da n lmak. ile * Dervi k gn sre ile kendilerine uygulad zahmetli ve perhizli dnem. lerin rk klar * Zahmet, snt k . ile * yn, pamuk gibi her trl iplik kangal pek, . * Yay kiri i. ile ekmek * ok snt k ekmek. ile karmak (veya doldurmak) * sntbir i veya bir durumun sona ermesini beklemek. k l in ilecilik

ekme.

* Din maksatlarla ve trelere ba olarak tabi e l ilimleri ve beden isteklerini yenmek iin isteyerek ac

ileden karmak * ok k rmak. zd ileden kmak * olup bitenler kar nda sabr dayan kalmay ta nlgstermek. s ve kl p k k * ile sresini bitirmek. ilehane * Dervi ile doldurduklar lerin yer. ilek * Glgillerden, saplar srngen, iekleri beyaz bir bitki. * Bu bitkinin gzel kokulu, pembe, k z rm renkli meyvesi.

ilek reeli * ilek ve ekerden yap kokulu bir tr reel. lan ilek suyu * ilekten slan meyve suyu. k ilek zm * Bir tr zm. ileki * ilek yeti veya satan kimse. tiren ilekilik ileke ileke lik ileli * ilesi olan, ok snt k ekmi olan. * ok zntlere yol aan. ilemek * Ya iselemek. mur * Nemlenmek, slanmak. * (blbl) mak. ak ilenti * Hafif ya serpinti. mur, * ilek yeti tirme veya satma i i. * Birok sntve zntl durumlara d olan. k l m * ileke olma durumu.

ilesi dolmak * dervi tarikat ehlinin sadece dua ve ibadetle geirmeleri gereken sreyi tamamlayarak ileden ve kmas . * zc ve sntbir durumdan kurtulmak. k l ileye girmek * dervi k gn sre ile kendilerine uygulad zorlu ve perhizli dneme girmek. lerin rk klar ilingir * Kilit, anahtar gibi demircili ince i in lerini yapan usta.

ilingir sofras * zerine meze ve iki konmu tepsi, kk iki sofras .

ilingirlik illenme

* ilingirin yapt i . * illenmek i i.

illenmek * il (Il) olu mak. illi * ili olan. ilsiz im im im imbali * Orkestralarda al iki yuvarlak yzeyden olu metal vurmal . nan mu alg imek imdik * Serenin kk bir tr. * imdiklemek i i. * Ba parmakla i parma n ucu aras al miktar. aret n na nan * Gnl k racak sz. * Tatar bre i. * ili olmayan. * Bu daygillerden, bahelerin ye illendirilmesinde yararlan ok yk bitki (Lolium). lan ll * steksizce.

imdik atmak (veya basmak) * imdiklemek. imdikleme * imdiklemek i i. imdiklemek * Bir kimsenin etini iki parmak ucu aras k rarak sp ac nda st k tmak. * Bir btnden kk kk paralar koparmak. imdiklenme * imdiklenmek i i. imdiklenmek * imdik at lmak. imdirme * imdirmek i i veya durumu. imdirmek * immek i yapt ini rmak. imek imen * imecek yer. * Kendili inden yeti im. mi * Bkz. emen.

imenli imenlik imensiz imento

* imeni olan. * imeni olan (yer). * imeni olmayan.

* Killi kalkerleri zel fnlarda pi ezmekle elde edilen, amuru arabuk kat sertle ve yap r irip la p en lara har olarak kullan kl renginde veya beyaz toz. lan imentocu * emento reten veya satan kimse. imentoculuk * imento retmek veya satmak. imentolama * imentolamak i i. imentolamak * imento srmek, imento ile s vamak. imentolanma * imentolanmak i i. imentolanmak * imento srlmek, imento ile kaplanmak. imentolatma * imentolatmak i i. imentolatmak * imento ile s vatmak, imento karm malzeme ile yapt rmak. imentolu * imentosu olan. imentosuz * imentosu olmayan. imleme * imlemek i i.

imlemek * im ekmek. imlendirme * imlendirmek i i. imlendirmek * imlenmesini sa lamak. imlenme * imlenmek i i. imlenmek * imle kaplanmak. * zerinde im bitmek.

* Kendinin olmayan eylerden biraz yarar sa lamak. * (yiyeceklerden) Azar azar alyemek. p imleyi * imlemek i i veya biimi. immek * Suya btn vcuduyla girip kmak. in anasonu * Manolyagillerden, sar renkteki iekleri anason kokan bir a k (lllicium anisatum). a in gl * Bkz. kamelya.

in lhanas * in'de yeti tirilen bir tr lhana. in leyl * Tespih a . ac inakop ince inilya laniger). * Lfer balnk (Temnodon altator). n * in dili. * inilyagillerden, postu iin avlanan, yumu ve gm ak rengi tyleri olan kemirici hayvan (Chinchilla

inilyagiller * rnek hayvan inilya olan kemiriciler familyas . ingen * ingene. ingene * Hindistan'dan klar kt sylenen, dnyane yerlerinde gebe olarak ya bir topluluk veya bu n itli ayan topluluktan olan kimse. * (Kk ile) Cimri. ingene borcu * Tutar nemli olmamakla birlikte ufak ve da k borlarbtn. pek n n ingene ergesi * Derme atma ve pis bir yer. ingene ergesinde musand ne arar ra * yoksul bir kimseden ne beklenir?. ingene d n * Grltl toplant . ingene kavgas * nemsiz bir sorun zerine ba p gittike k yakas lmadkfrlere yol aan kavga. lay z an, a k ingene palamudu * Palamut balnyavrusu. n ingene paras * Bozuk para, ufakl k.

ingene pembesi * Gz al, i c pembe renk. * Bu renkte olan. ingenece * ingene dili. * (Kk ile) ingeneye yara (biiminde), ingene gibi. r ingenele me * ingenele i mek i. ingenele mek * Cimrice davran bulunmak. larda ingenelik * ingene olma durumu. * (Kk ile) Ars a gzllk, cimrilik. zca ini * Duvarlar kaplaysslemek iin kullan bir yz s ve genellikle iek resimleriyle bezeli, pi , p lan, rl mi ballevha, fayans. k * S ve ssl, pi bal yap rl mi ktan lmolan. ini d emek * bir yeri ini ile kaplamak. ini mrekkebi * Simsiyah, ince ve solmaz bir is mrekkebi. inici * ini yapan veya satan kimse. inicilik inili inisiz inke * Sa sert ta lam, . * En ufak para. * Benek. inko * Atom numaras atom a 65,37, mavimsi beyaz renkte olan sert bir element, tutya. K 30, rl saltmas Zn. * Bu elementten yap lm . * Tombala oyununda kartbir veya iki s n n ras doldurunca kazandn bildiren ve a sylenen sz. ka * Tombala oyununda kart bir veya iki s n n ras doldurana verilen dl. * ini yapma sanat . * inisi olan, inilerle bezenmi olan. * inisi olmayan.

inko

inkograf * inkografi ustas . inkografi * o lmak istenilen resim veya yaz n kaln alt lar b inko zerine karma sanat . inli

* in milletinden veya bu milletin soyundan olan (kimse). intiyan * astarl i , uzun kaddonu, kad . n n alvar ip * Milimetrik yzeyler zerinde on binlerce devre eleman olu ve son derece karma elektronik ndan an k devrelerin yerle tirildi genellikle silikon gibi yar i, iletken bir malzemeden yap bir dilim. lmince ipil * (gz iin) Al kirpikleri dklm rve .

ipille me * ipille i mek i. ipille mek * Gzleri ipil duruma gelmek. ipilti * Ya serpintisi. mur ipo demiri. ipura ir irirci iri * iri otunun kknn tlmesiyle yap ve su ile kar tutkal gibi kullan esmer, sar toz. lan larak lan bir iri gibi iri otu iri i * yap ve ac kan . * Zambakgillerden, beyaz iekli bir bitki (Asphodelus). * iri yapan ve satan kimse. * Karagz balna benzer, eti beyaz bir Akdeniz bal (Aurata aurata). * Kay, erik, zerdali gibi meyvelerin kurusu. s * irir yapan kimse. * Gemiyi istenilen bir yerde tutmak iin bir zincirle denize at iki veya daha ok kolu bulunan gemi lan,

iri ana i * iri rlamakta kullan derin kap. haz lan * Ac kurumuzehir gibi. ve , iri ilik * iri iveya mesle inin i i. iri leme * iri lemek i i.

iri lemek * iri srmek. iri lenme * iri lenmek iveya durumu. i

* Ni astanve baz n inorganik tuzlaretkisi ile granrler yapnbozulmas alarak mesi, kristal n sn , su i zelli kaybetmesi ve viskozite ve enzimlere karhassasiyetinin artmas ini . iri lenmek * iri srlmek. iri li * iri srlm . * ncelikola ile rtlm i (bez, kuma ). irkef * Pis ve bulansu. k * ren ve bula (kimse veya kan ey). irkefe * irkefe yakr bir biimde (olan). irkefe (amura) ta atmak (veya irkefi zerine s ratmak) * edepsiz bir kimsenin tepkisine yol aacak bir davran bulunmak. ta irkefle me * irkefle i mek i. irkefle mek * irkef durumuna gelmek. irkefli * ren ve pis durumda bulunan. irkeflik irkin * irkef olma durumu veya irkefe davran . * Gze veya kula ho a gelmeyen, gzel kar . t * Yakk almayan. * Karanl dalavereli, k, pheli.

irkin kamak * ho olmayan bir durum olmak. irkince * irkine yak irkin bir biimde (olan). n,

irkinle me * irkinle i mek i. irkinle mek * irkin bir duruma gelmek. irkinle tirme * irkinle tirmek i i. irkinle tirmek * irkin bir duruma getirmek. irkinlik * irkin olma durumu. * irkin olanniteli n i.

irkinseme * irkinsemek i i.

irkinsemek * Bir irkin bulmak. eyi iroz * Yumurtas atarak zay n flamuskumru bal ve bunun kurutulmu u. * ok zay f kimse.

irozla ma * irozla iveya durumu. mak i irozla mak * (uskumru iin) Yumurtas atarak zay n flamak. * ok zay flamak. irozluk * iroz olmaya elveri li. * Zayk, kuruluk. fl is helvas . ise * ya nce mur, isenti. iseleme * iselemek i i. * Baz bitkilerden s ve kat arak sar rak bir cisim durumuna gelen bir e zan la mt it ekerli z su, kudret

iselemek * (ya mur) ince ya nce mak. iseme isemek * iselemek. isenti iskin * Toz gibi ince ya (ya an mur). * iseleyen ya murdan hafife slanm . * iseleyen ya mur. * (ocuk dilinde) Sidik. * isemek i i.

i etmek * i emek. i i gelmek * i eyecegelmek. i i ik it it * Tav yavrusu. an * Babahe, bostan gibi yerlerin evresine al , , kam a dal a , gibi eylerden ekilen duvar. * Pamuktan dokunmu basma. * Ba rts, yazma, yemeni.

it sarma * it sarma gillerin rnek bitkisi olan, daha ok tarla kenarlar yeti beyaz iekli, tysz ve uzun nda en, sapl l, ok yk ve otsu bir bitki (Convolvulus sepium). , sar c ll it sarma giller * Biti ta yaprakl eneklilerden, it sarma ik iki , kahkaha ie mahmude, kskt gibi bitkileri iine i, alan bir familya. ita itar itari * Etil memeliler sfn etiller tak nkedigiller familyas bir hayvan. nn mn ndan * ve pamukla dokunan bir tr kuma pek .

* zmaritgillerden, zerinde sar izgiler bulunan, en by yar kiloyu a m mayan, k kl bal l bir k (Boxsalpa). * Bir tr ince dokunmuizgili kuma , . iten * Saman ta iin arabalara konulan ince dallardan rlm mak byk sepet veya it. * Kuzu a . l * itmek i i.

iti

iti yapmak * salar , itilmi tarakla taramak. * itilemek. itileme itilemek * Kirini karmak iin ama n iki yan ele albirbirine srmek. r n p itilenme * itilenmek i i. * itilemek i i.

itilenmek * itilemek i konu olmak. ine itili itilmek * itmek i konu olmak. ine iti me iti mek itlembik * iti i mek i. * Birbirine geip peki mek. * Kara a agillerden, mercimekten az byk, buruk lezzette meyvesi olan bir a melengi (Celtis). a, * itilenmi olan.

itlembik gibi * ufak tefek, esmer ve sevimli. itleme

* itlemek i i. itlemek * Kabak ekirde f k gibi i, st eylerin kabuklar n kararak yemek. * itle evirmek. itme * itmek i i. itmek * Bir araya getirmek, birle tirmek. * Kuma delirerek kapamak. taki i * Tara di lerini iplikle ba p srmak. n lay k t * itilemek. * zm salk nkk dal mn . * parmak ucu ile al miktar, imdik. ki nan * birbirine tutturmak iin ak ucu sivri, ba, metal veya a ki eyi lan, l atan yap lmufak ubuk. * Kalkan balnzerindeki d n meye benzer kemiksi olu um.

itmik

ivi

ivi ama yeri kal kar, r * gnl yaras kapansa da unutulmaz. ivi iviyi sker * gl bir kendisi gl olan ba bir veya durumla etkisiz b l ey ka eyle rak r. ivi gibi * ok sa ve evik (insan). lam * ok so uk.

ivi gibi olmak * ok mek, donmak. ivi kesmek * ok mek. ivi kestirmek * ok tmek. ivi k rmak * ayakkab n iinden ivi ular bir letle kesip raspa ile e lar kan n eleyerek kselenin iine gmmek. ivi sokmak (veya srmek) * bir i olmas engel, glk in nda karmak. ivi yaz s * Eski Farslar Medlerin ve Asurlularkulland yaz n, n . ivi yukar * Ya gre hasm l te ayaklar yakalay tepesi st diktikten sonra s n getirerek yenme yolu. ndan p rt yere ivici * ivi satan kimse. * Topu sert olarak karalana dikine indiren oyuncu. ivicilik * ivi yapsatma i p i. ivid

* ivit renginde olan. ivileme * ivilemek i i. * Dimdik ve ayakst bir durumda (denize atlama). * Topu karalana dikine indirmeye yarayan sert vuru . ivilemek * Bir bir yere ivi ile tutturmak, m eyi hlamak. * Vurmak, ldrmek. * Oldu yerde hareketsiz b u rakmak. * Ayn noktaya srekli olarak bakmak. * Sabitle tirmek, kesin olarak yerle tirmek. ivilenme * ivilenmek i i. ivilenmek * ivi ile tutturulmak, m hlanmak. * Bir yerde hareketsiz kalmak. iviletme * iviletmek i i.

iviletmek * ivi akt rmak. ivili * ivisi olan. * ivi ak yap larak lm . * ivi ile bir yere tutturulmu . * e spor oyunlar giyilen bir ayakkab itli nda tr. * ivisi olmayan veya ivilenmemi olan.

ivisiz

ivisiz kalkan * Vcudunda ivi yerine benekleri bulunan, eti ok lezzetli kalkan bal cinsi. ivit * Eskiden ivit otundan, bugn yapay yollarla elde edilen, mavi renkli, sar gidermek iin ama n son ln r suyuna kar r toz boya. lan t ivit mavisi * ivit rengindeki mavi. ivit otu * Baklagillerden, yapraklar ivit lan bitki tr ( ndan kar ndigofera). * Turpgillerden, yapraklar mavi boya lan bitki ( tinctoria). ndan kar salis ivit rengi * Bir tr koyu mavi renk. * Bu renkte olan. ivitleme * ivitlemek i i. ivitlemek * ama ivitli suya sokup sar gidermek. r ln ivitlenme * ivitlenmek i i.

ivitlenmek * ivitlemek i konu olmak. ine ivitli * inde ivit bulunan. * ivitli sudan geirilmi olan (ama r). * ividi olmayan veya ivitlenmemi olan.

ivitsiz iy

* Havada bu durumundayken ak n ve gecenin serinli yerde veya bitkilerde toplanan kk su u am iyle damlalar ebnem. , iyleme iylemek * Ya iselemek. mur izdirme * izdirmek i i. * Hafif ve ince ya ya isenti. an mur,

izdirmek * izmek i yapt ini rmak. izecek izelge * izgilerle blmlere ayr cetvel. lmk t, izge * Bir olay e durumlar gstermeye veya birka aras kar t yapmaya yarayan n itli n ey nda rma la izgilerden olu biim, grafik. mu izgi * izilerek veya e yollarla olu iz, izi, hat. itli mu * Yz ve vcut hatlarn her biri. n * Bir noktanyrtlmesiyle olu biim. n an * Temel. * Bir durumdan ba bir duruma atlanan, geilen yer, sr. ka n * A izmeye yarayan, ember kesitli, ucu sivri ve a sapl arac ac a el .

izgi ekmek * bir noktay biiminde e ynde uzatmak. hat itli * bitirmek, sona erdirmek. izgi film filmi. * Bir konuyla ilgili olarak ki ilerinin hareketlerini belirtecek yolda art arda izilmi resimlerden olu sinema an

izgi lek * Pln veya haritan alt k n esinde yatay bir izgi ile gsterilen, harita zerindeki uzunlu gerekte ne un kadar uzunlu kark oldu belirten ve bunun izgi zerinde i a l unu aretlenmesiyle elde edilen lek. izgi resim * Yalnizgilerle yap z lmresim. izgi roman * Konuyu ve olaylar zincirini kesintisiz olarak resimleme yntemiyle okuyucuya sunan anlat tarz m .

izgileme

* izgilemek i i.

izgilemek * izgi ekmek, izgi izmek. izgilenme * izgilenmek iveya durumu. i izgilenmek * izgi meydana gelmek. izgile me * izgile i mek i veya durumu. izgile mek * izgi durumuna gelmek. izgili * zerinde izgi bulunan. izgilik izginme * izgi izmeye yarar tahta, cetvel tahtas . * izginmek i i veya durumu.

izginmek * Bir etraf dnp durmak. eyin nda * Tereddt etmek. izgisel izgisiz * zerinde izgi olmayan. izi * izgi. * Saban demirinin toprakta b iz. rakt * Tutum, davran . * izen. * Tarlada ha kozalaklar afyon almak iin izen kimse. ha n izicilik * izicinin i i. izik * izilmi . * izgi. * izgi ile gsterilmi .

izici

izik izik * izikle dolu. izikli * izikleri olan.

iziktirme * iziktirmek i i.

iziktirmek * abucak izmek. * Ba savma yazmak. tan izili izili izilme * izilmek i i. izilmek izim izimci * izmek i konu olmak. ine * Belli bir kurala gre ve genellikle yalncetvel ve pergel yard yla bir izilmesi. z m eklin * izim yapan kimse. * izilmi olan. * izilmek iveya biimi. i

izin izin * izgi durumunda, s rayla. izinti * Ufak s k. yr * Bir yaz zeri izilen yer. da * izmek i i veya biimi. * Koncu diz kapaklar kadar bir e ayakkab na kan it . * izmek i i. * izme yapan veya satan kimse. izmecilik * izme yapma veya satma i i. izmeden yukar kmak * bilmedi akln ermedi yetkisi dndaki bir i kar i, n i, e mak. izmek * izgi ekmek. * Resmini yapmak, resmetmek. * izgiler hlinde belirtmek, desenini yapmak. * izgi hlinde berelemek. * Geersiz k iin zerine izgi ekmek. lmak

izi izme izme izmeci

izmeleri ekmek * bir i giri e mek. izmeli oban * izmesi olan. * Davar, koyun, kei, sr, manda srlerini gdp otlatan kimse.

* Bkz. ulpan. oban ald a gitti, kurt ald a gitti ba da * mal, varln kalar n ba kulland , kendisine bir kalmad ey . oban bre i * Ha lanmpatateslerin stle pre hline getirilmesi, malzemenin do ranmso kavrulmas anla , zerine et suyu, k ve nane eklenerek pi yma irilmesiyle haz rlanan brek. oban kebab * Ta kebab benzeyen yo na urtlu et yeme i. oban kpe i * Sry koruyan iri cins kpek. oban kulbesinde padi ryas ah grmek * iinde bulundu duruma uygun d u meyen d kurmak. ler oban merhemi * Terementi ve mum yaile yap merhemi. lmyara oban salatas * Domates, salatalve biberler kk kk do k ranarak yap so salata. lan anl oban Y z ld * Vens, ulpan. obanaldatan * obanaldatangillerden, kanatlar sivri, kuyru uzun bir ku u tr, keisa da rlang (Caprimulgus an, k c europeus). obanaldatangiller * En iyi bilinen tr obanaldatan olan, ku sfn gk kuzgunumsular tak nbir familyas lar nn mn . obanantas * Turpgillerden, yemi torbay ran bir yaban bitkisi (Capsella bursa pastoris). leri and obanda arc * Turpgillerden yaban bir bitki, ku ekme(Thlaspi). i obande i ne * Kara bu daygillerden, beyaz veya pembe iekli, yrek biimi yaprakl , otsu bir k r bitkisi (Polygonum aviculare). obandd * eneklilerden, sap ve yapraklar keskin bir koku ve ac tat olan, nemli yerlerde yeti bir bitki, ki nda bir en meyhaneci otu (Asarum europaeum). obangnl olursa tekeden ya veya kremez) r n (st kar * bir ibitirecek ki isterse olmayacak gibi grnen i zm yolu bulur. i i, lere obani nesi * It r iecinsinden kokulu bir bitki (Geranium). i obanlama * K antn ve zellikle obanlarave ya n r ya sn n k ay lar anlatan edebiyat tr, pastoral. obanl k * oban olma durumu veya obangrd i n . * obana verilen cret.

obanletmek k

* oban olarak al mak, hayvan gtmek. obanpskl * obanpsklgillerden, bir ss bitkisi (llex aquifolium). obanpsklgiller * eneklilerden, rnek bitkisi obanpskl olan bitki familyas ki . obanszgeci * Yo otu. urt obantara * Maydanozgillerden, tarlalarda ok rastlan beyaz iekli bir bitki (Scandix). lan, obantuzlu u * Sar . al ocu olmak u * ocu do u mak. ocu umsu * ocuksu. ocuk * Kk ya o veya k taki lan z. * Soy bak ndan o veya k evlt. m ul z, * Bebeklik aile erginlik aaras ndaki geli dneminde bulunan insan. me * Gen erkek. * Byklere yak mayacak biimde d ncesizce davranan kimse. * (bykler aras daha az yalar iin) nda l nsan. * (kmseme yolu) Belli bir i yeteri kadar tecrbesi ve yeteneolmayan kimse. te i

ocuk ald rmak * (kad karn n) ndaki bebehekime ameliyatla ald i rmak. ocuk bahesi * ocuklar gezinmesi, oyun oynamas hava almas yap n ve iin lmbahe. ocuk bak c * Bkz. ocuk baks c. ocuk baks c * ocuk bak ile grevlendirilmi z veya kad m k n. ocuk bezi * Bebeklerin alt ba na lanan bez. ocuk bilimci * ocuk bilimi uzman , pedolog. ocuk bilimi * Konu olarak ocu alher bak u p mdan inceleyerek zelliklerini belirten bilim, pedoloji. ocuk dili * ocuklar belli birtak seslerden, basitle n m tirilmi kurallardan, rneklemelerden yararlanarak kulland klar dil. ocuk dnyaya getirmek * ocuk do urmak. ocuk d rmek * (gebe kad ocu vaktinden nce ve l olarak do n) unu urmak, d yapmak. k

ocuk gibi * yetenekleri geli memiocuk kalm , . * kolay kanar, kolay inan r. ocuk gibi sevinmek * ok sevinmek. ocuk i i * Kolay veya nemsiz i . ocuk kalmak * bym olmas ra ocuka d na men nceler ta p ocuk gibi davranmak. y ocuk olmak * ocukla mak. ocuk oyunca * nem verilecek de olmayan. erde * Kolay i . ocuk oyuncahline getirmek * yeteneksiz kimseler kar bir i erinden d arak i de rmek. ocuk oyunu * ocuklar oynad oyun. n * Basit ve s radan bir olay veya durumun olmadn ifade etmek iin sylenir. ocuk peydahlamak * (evli olmayan kad gebe kalmak. n) ocuk ruhlu * ocuklara benzeyen bir i dnyas olan, ocuksu davran olan. lar ocuk yapmak * (isteyerek) ocu olmak. u ocuk yeti tirmek * ocu topluma yararl duruma getirmek. u bir ocuk yuvas * Genellikle al kad n kk ocuklar sabah b p ak ald bak evi, kre an nlar n rak am klar m . ocukca z * Kendisine kar ve ac duyulan k efkat ma z. ocuka * ocu yakr (biimde), ocuk gibi. a ocuku * ocuk save hastal doktoru. l klar

ocukla ocuk, bykle byk olmak * iinde bulunulan yere veya evredeki insanlara uymak. ocuklar! * arkada lar!.

ocukla ma * ocukla i mak i. ocukla mak

* ocuk gibi davran larda bulunmak. ocuklarma t * ocuklarmak i t i. ocuklarmak t * ocukla na yol amak. mas ocuklu * ocu olan. u

ocuklu tutmak u * ocuksu davran larda bulunmak. ocukluk * ocuk olma durumu. * hayatn bebeklikle ergenlik aras nsan n ndaki dnemi. * ocuka davran . ocukluk etmek * ocuka davran bulunmak. larda * geregibi d i nmeden tecrbesizce davranmak. ocuksu * ocuk gibi, ocuka olan, ocu benzeyen. a

ocuksuluk * ocuksu olma durumu. ocuksuz * ocu olmayan. u

ocuksuzluk * ocuksuz olma durumu. ocuktan al haberi * bir aile sorunu veya ailece gizli tutulan bir ocuklarrastgele syledikleri bir szle anla ey, n ldnda sylenir. o al o alma * ok duruma gelme, artma. o almak * Azken ok olmak, ok duruma gelmek. o c alt * o altma i gerekle dzenek. ini tiren o m alt * o altmak i i. * As l kopya ile ayn zellikleri ta yeni bir kopyay i yan tek lemde elde etme. * o altmak i i veya biimi. * o altmak i i. * ok duruma getirme, teksir. * o almak iveya biimi. i

o alt o altma

o altma makinesi * zel bir k zerine yaz y altmaya yarayan makine, teksir makinesi, mstensih. t lmyaz o o altmak * Miktar, sayn n s, lsn art rmak. * o altma makinesi kullan sayn rmak, teksir etmek. larak s art o u * o zaman, ok defa. u * Bir byk blm. eyin * ok kimse.

o gitti, az u kald * yap lmakta olan i en nemli, en g blm bitti, az ve nemsiz blm kald in . o kez u * Birok kere, defalarca.

o zarar, az u karar * "a ya kamamalanlam kullan r " nda l r. o ul gibi. o eki ul * okluk eki. * Kelimelerin belirli eklerle birden ok varl veya ki bildirme biimi, okluk: Ordular. Geldik. Evlerimiz iyi

o ekleri ul * okluk ekleri. o ulcu * o ulculukla ilgili olan, plralist: o gr ulcu . * o ulculuk yanlolan (kimse), plralist. s

o ulculuk * e e itli ilimlerin, d ncelerin, ynetimde etkisini kabul eden siyas yntem, plralizm. o ullama * o ullamak i i. o ullamak * o duruma getirmek. ul o t ullarma * o t ullarmak i i. o t ullarmak * Bir kelimeyi okluk ifade edecek biime getirmek. o ulluk * o olma durumu. ul o umsama * o umsamak i i. o umsamak * Bir d eyin nlenden daha ok oldu yargna varmak, ok grmek, ok bulmak. u s o un * ok kez, ss ekseriya. k k,

o unca o unluk

* En o ekseri. u, * Say stnl ekseriyet. ,

o unlukla * o unlu dayan a larak. * o zaman,.o kez. u u o urcuk * Srcku k unun ba bir ad ka , ekirge ku (Suturnus vulgaris). u ok * Say , nicelik, de g, derece vb. bak ndan byk ve a olan, az kar . er, m r t * Say , glk, sre vb. bak ndan a lbildirir. m k r

ok anlaml * ok anlaml ilgili olan. l kla ok anlaml l k * Bir kelimenin birok anlamlar bildirme niteli i. ok ayakl lar * Eklem bacakl bceklerin, gibi, her ekleminde bir veya iki ift ayaolan tak . yan m ok ok * En ok, en son, olsa olsa. ok dzlemli * Birka dzlemin birbirini kesmesiyle olu (a mu ). ok e li * Ayn zamanda birok kad evli olan (erkek) veya birok erkekle evli olan (kad poligram. nla n),

ok e lilik * Kar kocadan herhangi birinin birden ok say olmasn toplumsal olarak onaylad evlilik biimi, veya da n poligami. ok fazl * Birden ok faz bulunan (ak sistem). m, ok gemeden * k bir sre sonra. sa ok gelmek * gere inden fazla olmak. * ekilmez ve katlan olmak. lmaz ok grmek * esirgemek. * bir kimsenin bir davrann rgamak. yad ok gzeli * Bkz. ok hcreli. ok hcreli * Yapnda birden ok hcre bulunan (hayvan veya bitki). s ok hcreliler * Yapnda birden ok hcre bulunan bitki ve hayvanlar. s

ok kar l * Bkz. ok e li. ok kar k l l * Bir erke kanun olarak ayn in zamanda iki veya daha ok say kad evli olabildievlilik biimi, da nla i polijini. ok katl otopark * Katlar ara park yerlerinin bulundu bina. nda u ok k dalga sa * 2.9 m'den 3.4 m'ye kadar (104 megahertze kadar) olan radyo dalgalar . ok kocal * ok kar l . ok kocal l k * ok kar k. l l ok ortakl * Birok ortaktan olu ( an irket), anonim. ok partili * Birden fazla partinin kat ile ya siyas hayat. l m anan ok seslendirilmi * ok sesli duruma getirilmi . ok sesli * ok seslilikle ilgili, polifonik. * Dilde birok sesi bildiren (harf), polifonik. * Birok deik sesin bir araya gelmesiyle yap (mzik), polifonik. i lan

ok seslilik * Birok sesi mzi uygun olarak yazma sanat e , polifoni. * Dilde bir harfin birden ok sesi kar lamas niteli polifoni. i, ok sylemek * gevezelik etmek. ok szl * Tatl konu dilli, kan. ok ey! * ma anlat a r.

ok kr! * Tanr n verdinimetlerden ho 'n i nutlu anlat u r. ok tanr c * Birden ok tanrn varln n benimseme. ok tanrl c k * Birok tanrn varl d n ncesini benimseyen inan, politeizm, paganizm. ok tas m * Birinin varg tekine ncl olmaya yaramak yoluyla birbirine ba bulunmayan birok tas s l mdan olu mu kan t. ok terimli * Aralar art veya eksi (-) i bulunan birok terimden olu cebir ile ilgili anlat nda (+) areti an m.

ok uluslu * (sanayi veya ticaret iin) veya daha ok ulusla ilgili olan; e uluslarkat ortakl ki itli n ld k. ok yanl (veya ynl) * ikiden ok yan olan. * birok konuda bilgi ve al olan. mas ok yk ll * Y toprak stnde ve toprak alt canl srdrebilen bitki. llarca nda ln * iek amadan nce birok y ayan (bitki). l ya ok yzl * Btn yzleri birer okgen olan ekil. okal * Sava larda giyilen z rh. okbilmi * Her akl eye eren, zeki, ak. ll * n kar bilen, kurnaz. okbilmi lik * ok bilmi olma durumu. okbilmi taslamak lik * kendini okbilmi gstermek. gibi oka * ok olarak. * A , fazla. r * okuluk retisini benimseyen (kimse), plralist.

oku okuluk

* Gerekili a in klanmas birden ok ilkenin temelde bulundu kabul eden nda u retici, bircilik kar , t plralizim. okgen * A turacak biimde drtten ok kenardan olu kapal olu an dzlem. oklar * Biro u.

oklar nca * Birok kimselerce, birok kimse taraf ndan. okluk * Say l ynnden ok olma durumu, kesret, ekseriyet. veya * o unluk. * Ss oka, ok kez, o k k, u.

okluk eki * Getirildikelimenin birden ok oldu anlatan ek. i unu oklukla okra an * Gr kaynak. okrama * Genellikle.

* okramak i i. okramak * Fr fr kaynamak. k k oksamak * ok grmek. oktan (veya oktand r) * ok zaman nce, ok zamandan beri, teden beri, uzun sreden beri. olak olakl k * El veya kol sakatl. olpa * Ayasakat olan. * Beceriksiz, eli iyak e mayan, acemi. * olpa olma durumu. * Bkz. ulpan, Vens. * Eli veya kolu sakat olan.

olpal k olpan

oluk ocu kar a mak * evlenip ocuklar dnyaya gelmek. oluk ocuk * ocuklarla birlikte aile toplulu u. * Bir i gereken tecrbeyi kazanmamya kk kimseler, genler. te a oluk ocuk elinde kalmak * tecrbesiz, ok gen ki ilerin eline gemek. oluk ocuk sahibi olmak * (erkek) evlenip eve ocuklar i olmak. oluklu ocuklu * oluk ocu olan. u omak * De nek.

omak sokmak (veya koymak) * Bkz. tekerine omak koymak. omaklama * omaklamak i i. omaklamak * omakla vurmak. omar opra * Balk k l. * Sal veya sazl k l k k. * kpek, oban kpe ri i.

opra bal * Kayal klarda ya ayan, iri bkl tatl bal (Cobitis). y bir su opur opurina * zmarite benzer bir bal k. opurla ma * opurla i mak i. opurla mak * opur duruma gelmek. opurlarma t * opurlarmak i t i. opurlarmak t * opur duruma getirmek. opurluk or * iek bozu olma durumu. u * Hastal dert. k, * Sr vebas . * Yz iek hastalndan kalma kk yara izleri ta a iek bozu olan (kimse). yan, r u

orak

* Bitkisi iyi olmayan veya hi bitki vermeyen, verimli olmayan. * (su iin) Ac . * Toprak damlara ekilen su geirmeyen killi toprak. * Baz topraklaryznde beyaz bir katman durumunda toplanan ve eskiden barut yapmakta kullan n lan potasl , sutlu tuz. * Verimsiz, kr, bak z, yoksul. s ms orakla ma * orakla i mak i. orakla mak * orak duruma gelmek. oraklarma t * oraklarmak i t i. oraklarmak t * orak duruma getirmek. orakl k * (toprak iin) Verimli olmama durumu. * (su iin) Ac l k. * e ipliklerden rlen, aya giyilen giyecek. itli a

orap

orap kamak * orabbir teli kopup rgs uzunlamas a n na lmak. orap rmek * Bkz. ba orap rmek. na orap sk gibi gitmek (veya gelmek)

* ba layan bir i veya birbirine ba birok i l arka arkaya ve kolayca srp gitmek. orap * orap ren veya satan kimse. orap l k * orap yapma i i. * orap alsatma i p i. orba * Sebzeyle veya etle haz rlanan s sulu iecek. cak,

orba etmek * kar rmak. t orba gibi * pek sulu (yemek). orba imeye a rmak * yemek yemeye a rmak. orba ka * Yemek yerken kullan tatl ndan byk ka lan ka k. orba olmak * Bkz. orbaya dnmek. orba taba * orba konmak iin yap zel tabak. lan orbac * orba pi satan kimse. irip * Ta halk Hristiyan ileri gelenlerine verdiunvan. rada n i * Yenierilerde bir birlik komutan . * Tayfalargemi sahibine verdikleri ad. n orbac l k * orba pi satma i irip i. orbada tuzu (veya maydanozu) bulunmak * bir i veya grevde az da olsa emegemi i olmak. orbal k * orba pi irmeye yarar. orbaya dnmek * karmakark duruma gelmek, iinden lmaz bir durum almak. k orbaya sinek d mek * i tad in kamak, yeteri kadar iyi ve gzel olmad anla lmak. orlu orman * Bkz. karman orman. otanak otira * zerinde birok f k bulunan dal. nd * otiragillerden, dikenli, sert pullu, k ve genisiyaha yakesmer bir bal(Balistes capriscus). sa , n k * Hastal , dertli. kl

otiragiller * rnek hayvan otira olan kemikli bal familyas klar . otra otuk * A atan yap lmkk su kab . * D kalma kk. arda a * Kesilen a n topraktan yukar kalan blm. ac da * Asma kt tevek. ,

drme * drmek i i. drmek * emek. * do f rtmak. leri ru k mek * Alalmak, a inmek. a ya

ncek * Dayanma noktas ortada olan kald tahterevalli. ra, nme * nmek i i.

nmek * Bir yan inerken br yan kalkmak. r r * Maydanozgillerden bir e dikenli yaban bitkisi. it * Tohumdan yeti kk fidan. mi rc * (I) alan kimse. r kek * ukur yer. * Batakl sazl k, k. * Ta bir suyun ekildikten sonra b tortu. an rakt * kelti, rsup. * Yaal veya yo nmst urdun kaynat yla elde edilen bir e peynir, kesik, ek lmas it imik. * Tortu. * inde kelek bulunan, keleolan. i * Batakl su kenar k, , bal k. * kelmek i i. * gvdeli, k sapl tr halk saz ri sa bir .

kel

kelek

kelekli kelge kelme

kelmek * (bir sniinde erimi vn olan kat madde) Bir ay n yard yla s dibine kmek, teressp etmek. bir rac m v kelti keltme * keltmek i i. keltmek * kelmeye u ratmak, kelmesini sa lamak. kermek * kmesini sa lamak. kertme * kertmek iveya durumu. i * Bir tr halk oyunu. * Bkz. cep. kertme * Deniz dibine indirilerek stne bal geldi k klar inde elerinden ekilip kaldlan a r . kertmek * ktrp oturtmak. * Bulundu yerde yere y u kmak. * Moral bozmak, da kl yol amak. n a kkn * km olan. * Vcut, ak ruha gc azalmolan. l ve * Bir kelme sonunda bir sn dibine ken kat vn madde, rsup.

kknle me * kknle i mek i. kknle mek * kkn duruma gelmek. kknlk * kkn olma durumu. kme * kmek iinhitat. i, * Bir km yerin alttan ylarak alalmas s k . * Bulundu dzeyden a u ainmek, ukurla mak. * zerinde bulundu yere ylmak. u k * melmek. * Oturmak, birdenbire oturmak. * (deve, sr vb. iin) Oldu yere oturmak. u * ( akak, avurt vb. iin) do girmek, ukurla eri ru mak. * nerek kaplamak. * (tortu) Dibe inmek. * Sars dinli yitirmek. l p ini * Son bulmak, ylda k p lmak. * (duygu, durum vb.) Basmak, yay lmak. * Yo bir biimde duymak. un

kmek

ktrme * ktrmek i i.

ktrme havuzu * Pis suyu temizleme d emelerine, yabanc maddelerin ktrld havuz. ktrmek * kmesine yol amak, kmesine sebep olmak. kk * kmukurla , m ieri ekilmi , . kklk km knt * kk olma durumu. * kme biimi, inhitat.

* kme. * ken eylerin kal s nt, enkaz. * Suyun dibine ken eyler. * Jeolojik bir olay sonunda olu toprak kkl an . * Uyaranlara karduyarln, i yapabilme gcnn, kendine gvenin azalarak karamsarln, umutsuzlu un glenmesiyle ortaya akl bozukluk, depresyon. kan * Gerileme, kriz. knt hende i * Yer kabu unun birbirine parelel olarak uzanan kklar basamakl rdizileri aras r veya kk ndaki km blm, yer knts. k * kmek i i veya biimi, inhitat. * Ylma. k * melip yere oturu . * Son bulma, mahvolma, inhitat. * k i mek i. k mek * Bir ba kp toplanmak. eyin na l * Kumluk, susuz ve z geni ss arazi, sahra.

k me

l tavu u l tavu ugiller * Omurgal lardan llerde ya ayan, uzun gvdeli, arpbacakl lar tak (Ptero clidae). k ku m le dnmek * harap olmak, bozulmak. lle me * lle i mek i.

lle mek * zl topraakl durumuna gelmek. p * Verimsiz hle gelmek. lle tirme * lle tirmek iveya durumu. i lle tirmek

* l durumuna getirmek. llk * l ok olan. * orak. me * Tahta kepe. meli melme * melmek iveya biimi. i * melmek i i.

melmek * Dizlerini bkerek topuklar zerine oturmak. meltme * meltmek iveya durumu. i meltmek * melmek i yapt ini rmak. mez * Medreselerde mderrisin hizmetine bakan ve ondan ders alan renci. * Birinin kendi i ini reterek yeti i kimse. tirdi * Mderrisin yan nda rencilik etme. * Birinin sznden kmama, davran na uyma durumu. lar * Toprak tencere.

mezlik

mlek

mlek hesab * Basit ve gvenilmez hesap. mlek kebab * mlek iinde pi irilen et yeme i. mleki * anak, mlek, testi yapan veya satan kimse.

mlekilik * anak, mlek, testi gibi yapma sanat eyler , seramikilik. mlekleme * mleklemek i i. mleklemek * mlek i konu olmak. ine mmek ngl p * melmek. * Ufak batakl amurlu kk gl. k, * Saman inceli herhangi bir sap, dal veya tahta paras inde . * Yarars pis veya zararl z, oldu iin at ufak tefek u lan eylerin hepsi.

p arabas * Sprntlerin, at n ta araba. klar nd * e yaramaz, de ersiz, kaba saba kimse. p atlamaz * gznden hibir kamayacak kadar titiz ve dikkatli (olan), aldat ey lamaz. p gibi * ok ince, zay f.

p kebab * K ve ince a lere geirilerek pi sa a i irilen et kebab . p kovas * Bkz. p torbas sepeti. , p p sepeti * Bro ve evlerde pleri, at koymaya yarayan kap. klar p tenekesi * plerin iinde topland byk kap. * plk. * e yaramayan, kt, berbat ( ey). p torbas * Evlerde iine plerin kondu k veya plstik torba. u t patan * Kimin kiminle evlenece nceden kararlargerekle ine inan manev g. ini tp tirdi lan * Evlenmelerde arac eden kimse. l k

patanl k * patan i n i. p plk * pnn yapt i . pe dnmek * ok zay flamak. pleme * D ie n igillerden, kkleri i srdrc olarak kullan kara pleme, ye pleme ve sar lan, il pleme gibi trleri olan bir bitki, marulcuk (Helleborus). plenme * plenmek i i. plenmek * e yiyeceklerden azar azar yemek. itli * Kendine a ufak tefek ktan karlar sa lamak. pl * (zm vb. iin) Sap olan. * ple, sprntyle kar . m * her trl yetkinin srs kullan yer. n zca ld * Evlerden pleri toplayan veya sokaklar spren temizlik i isi.

pl

pl plk

* her trl yetkinin srs kullan yer. n zca ld * plerin at yer, sprntlk, mezbele. ld

plk horozu * Gzeli, irkini ay etmeyen kad d rt n kn erkek. plk * plkleri satalarak i yarar madde ve malzemeleri yeniden de n e erlendirme iin haz rlayan kimse.

plklk * plknn i i. psz * p olmayan.

psz zm * Kusursuz ve uygun ey. * Birlikte ya ayacak yak olmayan e nlar . pten elebi * ok zay gsz ki f, i. r p rdek re otu rek * Az ya, bazen l ekerli ve yumurtal , gevreke bir hamur i i. * Bir gk cisiminin tekerlek biiminde grlen yz, kurs. rek mantar * Ormanlalanlarda yeti bir mantar. k en rek otu * D ie n igillerden bir bitki ve bunun reklere e katmak iin ekilen, susam irili ni indeki siyah tohumu (Nigella damascena). reki * rek yapan veya satan kimse. * Bkz. er p. * Gabya mantileri zerine ba lanan palanga, flok ve yan yelkenleri kandilisas . * Bkz. rek otu.

rekilik * rek yap satma i p, i. reklenme * reklenmek i i. reklenmek * (y iin) Halka durumunda k ltoplanmak. lan vr p * Srekli kalmak, yerle mek. * Bir duyguyu gl ve srekli olarak duymak. reklik * rek yapmaya elveri olan, rek iin ayr li lmolan.

rk rten

* Say boncu abaks. u,

* Dam evresindeki ya sular oluklardan alduvar temelinden uza ak saak kenarlar mur n p a tan, ndan d do uzanma oluk. ar ru a rten gibi * oluk gibi, ok gr bir biimde. rt * De irmende bu teknesi olu day u. ven * Kk ve dallar , suyu sabun kat kprten, kir temizleyici bir bitki, sabun otu, helvac lmgibi kk (Saponaria officinalis). * evgen. z * Bumbar, ba rsak. * Bumbarya n . zdrme * zdrmek i i. zdrmek * zmek i yapt ini rmak. zelti zg zgn * zlmda , . lm * (kar, buz iin) Erimeye ba yumu lam , am . zgnlk * zgn olma durumu. zme * zmek i i. * El tezghlar dokunan, genellikle yatak, yorgan ar yapmakta kullan ince bez. nda af lan * D ml, ba veya sarbir amak. l l eyi * D ili meyi inden amak. * (sa iin) Amak. * zg ipini tezgha yerle tirmek. * (bulmaca, sorun vb. iin) Bilinmeyen, gizli noktas bulup onu a n klamak. * Bir problemde aranan sonucu, belli geler yard yla ortaya m karmak, halletmek. * Bir maddeyi bir zcde zndrmek, onun zeltisini yapmak. * zmek i yapan. ini * Ba bir maddeyi zmek zelliolan. ka i zk * zlm olan. zlme * zlme sonucu ortaya madde. kan * Dokumac atk n geirildiuzunlamas ipler, ar l kta lar i na .

zmek

zc

* zlmek i i. * Sava gerideki savunma hatt ekilmek isteyen birli d ta, na in mandan s lmas yr . * Bir sesin bo umlanmas sonra organlareski duruma gemesi. ndan n * Ki veya karakter gibi bir btnde birli bozulmas ilik in durumu. zlmek * zmek i konu olmak. ine * Gev yumu eyip amak, erimeye ba lamak. * Birli beraberli yitirmek, da ini, ini lmak, paralanmak. * Gev emek, gsz kalmak. * Da lmak, kmek. zlm * zlmek ida m, bozgun. i, l * Sinir merkezleri aras ndaki i birlive uyumun bozulup kesilmesi. i * zlmek i i veya biimi. * Eriyerek gev eme. * Da . l * Yl k. * Bir sorunun zlmesinden al sonu, hal. nan * Bir denklemde bilinmeyenlerin yerine konulunca o denklemi gerekle say say tiren veya lar. * Bir problemi zmek iin verilenler zerinde yap i lacak lemlerin gsterilmesi. zm yolu * Bir gl giderme aresi. zmc * zm getiren kimse. zmleme * zmlemek i i. * Herhangi bir konunun, bir nesnenin d ncede veya gereklikte kurucu paralar ayr yoluyla na lmak yapn i inin ve geli yasalarn ortaya konmas lemi. sn, leyi im n i * Bir cmledeki kelimelerin hangi kelime trnden olduklar veya zne, tmle, yklem grevlerinden n hangisinde bulunduklar belirtme, tahlil. n * Bir maddenin birle imindeki yalcisimlerin niteli veya niceli anlamak iin yap i tahlil, n ini ini lan lem, analiz. * Bir say onluk ve birliklerine ayp, yazmak. y r * Bir metni belirli yntemlere ba kalarak gzden geirme, tahlil. l zmlemek * zmleme yoluyla bir incelemek, tahlil etmek, analiz etmek. eyi * Anlam nitelianla ve i lamayan bir konuyu a ktan sonra sonuca ba klad lamak, tahlil etmek, analiz etmek. zmlemeli * zmlemeye dayanan, zmle ilgili, tahlil, analitik. zmleni * zmlenmek i i veya biimi. zmlenme * zmlenmek i i. zmlenmek * zmlenmek i konu olmak. ine * Onluk sayma dzeninde, say basamak de lar erlerine ayr yaz larak lmak.

zl

zm

zmleyici * zmlemek i yapan kimse. ini zmleyi * zmlemek i i veya biimi. zmsel * zmle ilgili, tahlil, analitik. zmsz * zm olmayan. zmszlk * zm olmama durumu. zndrme * zndrmek i i. zndrmek * znmesini sa lamak. znme * znmek i i. * Bir s ile kar kat v gaz durumundaki bir maddenin bu s iinde homojen bir btn v an , s veya v olu turacak biimde kar . mas znmek * zlmek i konu olmak, da ine lmak, erimek. znt z z me * zlme, da durumu. lma * zmek i i veya biimi. * z i mek i.

z mek * (bir olu eyi turan geler) Birbirinden ayr lmak. zya * Karbo undaki sindirim organlar n lu zerinde bulunan ve onlarzerinden s larak veya kesilerek n yr al ya nan . -u * Bkz. -c -ci. /

ubu tttrmek unu * zntsz, kaygz ya s amak. ubuk * Krpe dal. * De biiminde ince, uzun ve sert olan nek ey. * Ttn imek iin kullan uzun a k. lan zl * Kuma dz izgi. ta * Ana direkler zerine srlen ikinci ve nc direk paras .

ubuk a ac * Stle engillerden, ii delik olan dallar ubuk gibi kullan bir a k (Mabea). lan ac ubuk makarna

* uzun, ubuk biiminde dklm fnlanmmakarna. nce, ve r ubuk odas * Bkz. ubukluk. ubuku * ubuk yapsatan kimse. p * Saraylarda ve byk konaklarda ttn ubuklar haz n rlayan kimse.

ubuklama * ubuklamak i i. ubuklamak * Hal , kilim gibi rtlerin tozunu temizlemek veya pamuk gibi ilte, eyleri kabart dzeltmek iin p zerlerine de nekle vurmak. ubuklu * ubu olan. u * (kuma Uzunlamas izgili. ta) na * ubuk saklanan uzun dolap.

ubukluk

ubuksuz * ubu olmayan. u ucu * Semerci. uha * Tysz ince, sdokunmu kuma k yn .

uha ie i * eneklilerden, ok yk, de ik renkli iekleri ve rozet yapraklar ki ll i olan, dere kenarlar da yeti bir nda en ss bitkisi. uha ie igiller * eneklilerden, rneuha iceolan bir bitki familyas ki i i . uhac l k * uha dokuma i i. uhadar * Bir dairenin d ardaki ayak i lerine bakan kimse. uhadarl k * uhadar i n i. uhal uhuh * uhas olan. * (ocuk dilinde) Tren. * Lokomotifin alrken ses. kard * Akdeniz, Marmara ve Karadeniz'de ya tekirlerin irisi. ayan * evresine gre a akm olan (yer). * ene ve yanaktaki gamze. * Sin, mezar.

uka ukur

ukur amak * toprakazarak ukur yapmak. ukura d mek * kt ve uygunsuz bir duruma girmek. ukurlanma * ukurlanmak i i. ukurlanmak * ukur durumuna girmek veya ukurlu olmak. ukurla ma * ukurla i mak i. ukurla mak * ukur duruma gelmek. ukurlatma * ukurlatmak i i. ukurlatmak * ukur durumuna getirmek veya ukurlu yapmak. ukurlu ukurluk * ukuru olan. * ukur olma durumu. * ukur yer.

ukurunu kazmak * birinin felketine yol aacak bir dzen kurmak. ul * Genellikle k yap ldan lmkaba dokuma. * K veya ynden yap ldan lmhayvan rts. * Giyim, giysi. * Dokunmu e veya eski giysi. eski ya * Her trl dokunmu kuma .

ul aput

ul tutmaz * giysi ve mal de bilmeyen, derbeder, serseri, avare (kimse). eri ulcu ulha * El tezgh bez dokuyan kimse. nda ulha ku u * Bir iskete tr (Parus pendulinus). ullama * ullamak i i. * Tav ve kuzu eti ile k lmhamur yeme an zart i. * Hayvana ul rtmek. * ul i leriyle u an kimse. ra

ullamak

* F nal rt denizde dalgalar gverteye su atmak. ulland rma * ulland rmak iveya durumu. i ulland rmak * ullanmas sebep olmak. na ullan ullanma * ullanmak i i veya biimi. * ullanmak i i.

ullanmak * Alta almak iin birinin zerine abanmak. * Birini bezdirecek, b racak kadar tedirgin edici olmak. kt ulluk * ullukgillerden, Avrupa, Asya ve Kuzey Afrika'da ya ayan, 32 cm uzunlu unda, tyleri kahverengi ve kl rengi, gebe, eti iin avlanan, uzun gagal kubekas (Scolopax rusticola). bir , ullukgiller * Ya ku n rnek hayvan mur larn ulluk ve batak ullu olan alt familyas u . ulpan ulsuz * Vens. * ulu olmayan. * Varl z, paras ks z. * Eyerin veya palanzerine rtlen kilim, hal rt. n gibi * Bkz. ultar.

ultar ultar

ulu dzmek (veya dzeltmek) * giyimi ku yenilemek. am * madd durumu iyile mek. upra * Bkz. opra. upra bal * ipura. urur * Lpina familyas ndan, eti pek sevilmeyen, kk bir deniz bal (Crenilabrus). * nemsiz, de ersiz. * urlatmak iveya durumu. i

urlatma

urlatmak * H h zla, zland rmak. u ka * Ac biber, k z rm biber. uval

* Pamuk, kenevir veya sentetik iplikten dokunmu byk torba. * Bir uvalalabilecemiktar. n i uval gibi * kaba ve seyrek (kumaveya bol ve tsz (giysi). ) uvalc * uval yapan veya satan kimse. * Tar i m lerinde rn uvallara dolduran kimse. uvalc l k * uval yapsatma i p i. * rn uvala doldurma i i. uvald z * uval gibi dokumalar dikmekte kullan ucu yass e byk i lan, ve ri, ne. uvallama * uvallamak iveya durumu. i uvallamak * uvala doldurmak. * Ba aramamak. uvallanma * uvallanmak iveya durumu. i uvallanmak * uvallamak i konu olmak. ine uvallatma * uvallatmak iveya durumu. i uvallatmak * uvallamas sa n lamak. uvall uvals z uva * yndaki uvasistan Federe Cumhuriyeti'nde oturan, Trk soyundan bir halk veya bu halk dil rmaks n soyundan olan kimse. * uva zg olan. lara uva a - * Bkz. -c -ci. / k * Erkeklik organ . * uva Trkesi. * uvallanmveya uval olan. * uval olmayan veya uvallanmam .

kndr * Pancar. kr * Bir yz balta, bir yz kazma olan ara.

nk

* undan dolayu sebeple. ,

r e karmak * bir nesneyi i yaramayacak durumda olmas dolay e ndan kullanmamak. rk * rm olan. * Sa ve dayan olmayan. lam kl * Sa bir temele veya kan dayanmayan. lam tlara * Geregibi i i lemez, sakat. * Vurma veya srma yznden vcutta olu mor leke. k t an rk (veya r e) kmak * birinin sa olmad anla lam lmak. * sak durumunun elveri olmas l siz yznden askerlik devinden balanmak. rk boya * Do olmayan ve basit kimyasal yollarla elde edilen boya. al rk ar k * Sa olmayan, iyaramaz. lam e rk gaz * Otomobil vb. ta aralarn egzozundan yanmgaz. t n kan rk i * Bozuk, kt, iyaramaz zellikleri olan durum veya i e . rk para * Ayar k on ake, sa d para kar . t rk sak z * ok kullan sz veya d lan nce. rk tahtaya basmak * tedbirsizlik edip sonu tehlikeli olabilecek bir igiri e mek. rkl * Do olarak hayvan ve bitki kal larn zerinde ya ve onlarrmesine yol aan (bitki ve al nt n ayan n organizmalar), saprofit. rkl * r olan. rklk * rk olma durumu. * e yaramayan maddelerin b ld yer. rak * Sak , ncalpheli, belirsiz durum. * r olmayan. rme rmek * rmek i i.

rksz

* (bitki veya hayvan) Trl etkilerle ve en ok mikroplaretkisiyle, kimyasal deikli u n i e rayarak bozulup da lmak. * Sa , dayan ln lamln kl yitirmek. * Vurulma veya s yznden vcutta lekeler olu k ma mak. * (insan iin) Y pranmak, kmek.

* (dava iin) Temelsiz ve kan z kalmak. ts rtme * rtmek i i. rtmek * rmesine sebep olmak. * (eti) Bayatlatgevrek bir duruma getirmek. p * Do olarak ileri srlen bir d ru ncenin, bir davanbo unu, anlams ortaya koymak. n lu zln rtlme * rtlmek iveya durumu. i rtlmek * rtmek i konu olmak. ine * Do olarak ileri srlen d ru ncenin yanl , gereklere dayanmadn ln ortaya karmak. rt * rtmek iveya biimi. i

ry * rmek iveya biimi. i * Yryen e i durdurmak iin sylenen sz. e * Yakksbir davrankar nda sylenen kaba bir sz. z s * Dteryum'un k saltmas .

D dD

* Trk alfabesinin be harfi. De ad inci verilen bu harf ses bilimi bak ndan tml, patlay di m c eti nszn gsterir. * Nota i aretleri harfle tan mlandnda re notas gsterir. n * Romen rakamlar be sayn nda yz s gsterir. da / de * (sonunda kalnll hece bulunan kelimelerden sonra da, ince nll hece bulunan kelimelerden sonra n de, biimlerinde yaz yaz ta / te biimi kullan l r; da, lmaz.) Daha nce gemi cmle veya e bir grevli ge ile sonraki aras "-den ba anlam ili kurar. nda ka" yla ki * Azarlama, yalvarma, kmseme, yak vme anlamlar iki cmleyi ba nma, nda lar. * bildiren fiillerden sonra "bile, dahi" anlam gelerek n geerli olmadn art na art anlat r. * Kar anlaml t cmleleri peki tirerek ba lar. * Baz birle cmleleri "ama, fakat" anlam birbirine ba ik yla lar. * Baz edat, ba ve zarflardan sonra gelerek anlam la glendirir. * Kendisinden nceki fiili zarf-fiil durumuna sokar. * -erek, -ip ekli zarf-fiillerden sonra kullan temel fiilin olu l rsa biimini, nermenin nas tu anlat l olu unu r. * Tekrarlanan iki isim, iki s aras kullan anlam glendirilmi fat nda l rsa olur. * Bir iste karolan fiili ba e lamaya yarar. * Tekrarlanan fiiller aras sreklilik bildirir. nda * Bir yerine geebilen iki cmlenin fiillerini birbirine ba eyin lar. * Tekrarlanan kelimelerin aras girerek kuvvetli istek, direnme bildirir: ocuk saty na c grnce de eker diye tutturdu ... cmlede da...da, de...de, da...de veya de...da biimleriyle e eker grevli geleri, "hem ... hem" anlam ba yla lar. -da / -de /, -ta / -te * Bulunma hli eki: oda-da, sokak-ta, ev-de, gk-te vb. Baz rneklerde bu ek kal m r: gzde, szde, pla t ondal k. -da- / -de-, -ta- / -te* Yans malardan gei fiil treten ek: fl-da-mak, a siz s l-da-mak, gmbr-de-mek, fingir-de-mek vb.

Dadac

* Dadac ak na ba sanat l m k l , dadaist.

Dadac l k * Sava ve toplumsal dzensizli karba a e kald rmadan do bir sanat ak , Dadaizm. an m * 1916'da dil ve estetik kurallar tan n mayan, kelimelerin anlamlar de vermeyen, anlat ba ve na er mda bo alabildi a ine rmlara dayanan bir yol izleyen, bile bile kapal a sapan bir r, Dadaizm. l Dadaist Dadaizm * Dadac . * Dadac l k.

dadand rma * Dadand rmak i i. dadand rmak * Dadanmas yol amak. na dadanma * Dadanmak i i.

dadanmak * Tad ald, ho bir ssistemek. n land eyi k k * Yarar, amac veya al kla bir yere ssu kar yla kanl k k ramak. dada * Erkek karde . * Delikanl it kimse. , yi * (do illerinde) Seslenme sz olarak kullan u l r. * Dada olma durumu. * ocuk bak ile grevlendirilmi n. m kad

dadak l dad

dad olmak * ocuk bakl grevini stlenmek. c dad l k * Dad olma durumu veya dadn yapt i n .

dad etmek l k * bebek veya ocuk bakl ile u mak. c ra * zerine sorumluluk almak, gz kulak olmak, sahip kmak, sahiplenmek. da * Yer kabu unun nt yksek, e yamalar evresine hkim ve olduka geni alana yay k l , imli yla bir lan blmlerine verilen ad. da * K n bir demirle vurulan damga, ni zg an. * tirmek iin vcudun hastal blmnde k n bir arala yap yan yile kl zg lan k. * Byk znt, ac .

da (veya da gibi (kadar) lar) * ok byk, ok iri, ok gl. * pek ok. da (veya da ) devirmek lar

* ok zor i ba leri armak. da adam * Kaba saba kimse. da anas * ok iri kad da anas n, lar . da nda olsun da, yer alt olmas ard nda n * ya n da uzakta olsun. as da armudu * Yaban armut, ahlat. da aslan * Puma. da s ay * Da larda ya yaban ve tehlikeli ay ayan cinsi. * ya al ehir ayna mamok kaba kimse. da ba * Da doru u. * d; z yer. ehir ss da r bay * li yer, k ni k l r. da birli i * Da artlar gre e na itilmi asker birlik. da am * Da yeti am tr. da en da ay * Bkz. ada ay . da r ay * Dak blgelerde derin ve rutubetli topra sahip alanlarda geli tabi ay l a en r. da ile i * Da yeti ilek, yaban ile da en i. da stne olur, ev ev stne olmaz da * ayn evde oturan iki aile aras er ge birtak anla klar nda m mazl kar. da a kavu insan insana kavu da maz, ur * ne kadar uzak d olurlarsa olsunlar, insanlar gnn birinde birbirleriyle kar abilirler. m la da dalak otu * 5-10 cm ykseklikte, yere yatve iekleri soluk sar k renkli bir dalak otu tr (Teucrium montana). da ura do bir fare do do ura urmu * byk beklenen bir i nemsiz bir sonu alnca sylenir. eyler ten n da elmas * Yaban elma. da i eri * Yaban erik. da i ete

* Da yamacn alt blm. n da evi ev. da gl * Dak yerlerde kurulmu l ev. * ehirlerin kirli havas uzakla ndan mak, tabiat varl ndan ve gzelliklerinden yararlanmak iin yap klar lm

* Da aras lar ndaki ukur alanlarda akan sularbirikimi ile olu gl. n an

da havas * Yksek yerlerdeki serin ve temiz hava. da iklimi * Sert, kuru ve so havan hkim oldu iklim tr. uk n u da ispinozu * S kara benekli, karn rt beyaz, erke gerdan inin portakal renginde, a k yerlerde ya al ayan ispinozgillerden bir ku . da keisi * Boynuzlugiller familyas ndan, ufak srler hlinde ya ayan, ok evik bir antilop tr, elik (Rupicapra tragus). da kestanesi * Amerika'n s blgelerinde yeti sert yapa ve bu a n meyvesi (Sloane berteriana). n cak en l a ac da rlang k c * obanaldatan, keisa an. da kolu * S lardan her iki yne do uzanan da rt rada ru s. da koyunu * Yaban koyun. da ky da llesi vulgaris). * Dak yerlerde kurulmu l yerle yeri. im * D ie n igillerden, mor renkli, an biimi tyl iekleri olan otsu bir bitki, anemon (Anemone

da meras * Da aras kalan hayvan otlatmaya elveri blge. lar nda li da nanesi * Yksekli20-50 cm aras olan, sbeyaz tyl, kuvvetli nane kokulu, ok yk ve otsu bir bitki i nda k ll (Cyclotrichium niveum). da u olu * Yer kabu unun belli yerlerinde k lma, klma ve ykselme olaylar vr r sonucu da n olu inceleyen lar unu bilim kolu, orojeni. da otla * Da meras . da seresi * Seregillerden, orman ve bahelerde ya s kahverengi, karn rengi ve beyaz olan bir tr sere ayan rt kl (Passer montanus). da an s

* Kemiriciler tak n sincapgiller familyas postu be mn ndan enilen bir memeli tr (Marmota marmota). da ta * dndaki her yer. ehir * ok fazla. da tavu u * Bkz. il (I). da topu da yolu * Kat rt ta kk top. r s nda nan * Da eteklerinden geen vas z yol. fs

da yrmezse, abdal yrr * byklk taslayan birinden bitecek bir i varsa, biz onun aya gidip i imiz na imizi grmeliyiz. da a kmak * e k etmek veya hkmete kargelmek iin da ekilmek. kiyal lara da kald a rmak * birini, herhangi bir amala, zorla da veya z bir yere gtrp orada tutmak. a ss da alas * Eti k z e kk ala bal(Salmo alpinus). rm bir it k da ar * A yayvan, dibi dar toprak kap. z * Da k. arc

da ykl arc * bilgisi ok olan, bilgili. da atmak arcna * bir bilgiyi eski bilgilerine katmak, zihnine yerle tirmek. da arcndakini karmak * haz bir sz sylemek. rlad da k arc * Me torba. in * Bilginin biriktiyer, bellek. i * Repertuar.

da kta bir kalmamak arc ey * her tketmek, bitirmek. eyi da c da l c da l c k * Da t a rmanma sporu, alpinizm. da ba var, yre da var da n inde n * mal mlk veya evld olanlar kayg tasadan uzak olamazlar. ve da bym da * kaba ve grgsz kimse. * Da t a rmanma sporu yapan kimse, alpinist. * Da artlar ve iklimine gre yeti na tirilen bitki.

da a da

* Grlt, pat , telkarmakark durum, snt rt , k .

da al da * Grltl pat l rt . da as da z * Grltsz, pat s sessiz ve sakin (yer veya ortam). rtz, da gelip ba dan dakini kovmak * sonradan geldibir yerde eskiden beri burada bulunan ki yerini almaya al i inin mak. da inme dan * ok kaba saba kimse. da m l * Da birbirinden ayr larak lma. * Bir toplumda veya kmede incelenen bir veya birok zelli zamana, yere veya seilen herhangi bir in dekene gre hesaplanan say ve oransal da i sal l. * Ulusal gelirin toplumun bireyleri veya kesimleri aras ndaki da l. * Mal retiminde, katk bulunanlara, retilen mallardan herhangi bir lde verilmesi, da lmas da t . * a rm. * Bir ses biriminin, anlam biriminin veya dizimin deik kullan veya ba i m lamlardaki evrelerinin tm. * Birle iminde ktle iinde tamamen e olarak da it gerek veya koloidal eriyik biiminde ba bir lm ka madde bulunan kat v gaz durumundaki btn cisimlere verilen ad. , s veya da l * Da i lmak i veya biimi, zlme. * Ylk k, .

da lma

* Da i lmak i. * Srl n blgelere toplanmbirlik, gere ve kurulu n d salds kardaha iyi korunmalar lar man rna n sa lamak amac birbirlerinden uzaklar yla tlmalar . * Ayn silhla ayn hedefe at mermilerin, barut haklarn ve ba lan n ka artlardemesi yznden ayr n i ayr noktalara vurmas . da lmak * Toplu durumda iken ayr birbirinden uzakla l p mak. * De ve birimler belli etkenlerle, oranl er olarak blnmek. * Paralanarak yay lmak, ufalanmak. * Kark duruma gelmek, dzeni bozulmak. * Birliberaberlibozulmak. i i * Bir toplulu kurulu varl son bulmak, fesholunma k, mnfesih olmak. un, un * Etkisi, gc azalmak. da k n * Geni alana yay bir lmolan. * Bir arada olmayan, birbiriyle ba s lantolmayan. * Dzeni bozuk, kark. * Dzensiz, dzenli olmayan, tertipsiz. * D ncelerini toparlayamayan.

da k gzenek n * A ba a kesitindeki gzeneklerin dengeli dzende da m gsterme hli. l da k k n * Bir sahnenin ayd lmas genel ayd nlat nda nlanmay layan veya sahnenin genel ayd sa nlanma derecesini art rmakta kullan k. lan da ka n

* Biraz da da k gibi. , lm n da kl k n * Da k olma durumu. n da nt * Kark, geli igzel at lmteberi.

Da stanl * Kuzeydo Kafkasya'daki Da u Federe Cumhuriyeti halk olan kimse. stan ndan da c t * Mektup, gazete vb. eyleri dola da kimse, mvezzi. arak tan * Motorlarda yksek gerilimli ak al s na gre bujilere yay gnderen aygdistribtr. m ras ma p t,

da c l t k * Da i tma i. da k t * Kendinden gemisarho , . da lma t * Da lmak i t i.

da lmak t * Da iyap tmak i lmak, tevzi edilmek. da m t * Da i tevzi. tmak i, * Bir merkezden e yerlere gndermek i itli i.

da m brosu t * Da m i yap bro. inin t ld da m evi t * Da m i u an kurulu iyle ra t merkezi. da mc t * Da m i u an kimse veya kurulu iyle ra t . da mc l t k * Da mcn i n i. t da t da tma * Da i tevzi etme. tmak i, da tmak * Toplu durumda bulunan kimse veya eyleri birbirinden uzaklarmak veya ay t rmak. * Belli bir orana gre bl trmek, pay etmek, tevzi etmek. * Bir veya bir yerin dzenini bozmak. eyin * Gl bir vuru byk bir zarara yol amak. la * Bir toplulu varlna son vermek, feshetmek. un * Kurulu bir dzeni bozmak. * Etkisini, gcn azaltmak, gidermek. * letmek, ularmak. t * Dak blgelerde sylenen trklerin makam l . * Da iveya biimi. tmak i

da

da la da lama

* Da lama arac . * Da lamak i i.

da lama resim * Tahta zerine k n demirle yap bir tr resim, yakma resmi, pirogravr. zg lan da lamak * K n bir demirle hayvan derisine damga vurmak. zg * Akan kan dindirmek veya hasta blmleri ortadan kald iin vcudun bir yerini k r metal rmak zdlmbir arala yakmak. * (ok s so veya ac Yakmak. cak, uk bir ey) * Ac yre i s ine lemek. da lan * Da lanma i i veya biimi. da lanma * Da lanmak i i. da lanmak * Da lamak i konu olmak. ine da anas lar * ok iri kad da n, anas . da d lara mek * byk bir znt dolayyla insanlardan ka z yerlerde ya s p ss amak. da ta lara lara * kt bir durumdan sz edilirken "hepimizden olsun" anlam sylenir. rak nda da n misafir ald mevsim lar * yaz mevsimi. da n i (veya da n gelin anas lar enli lar ) * ay , kaba, anlay z kimse. s da lat da latma * Da latmak iveya biimi. i * Da latmak i i.

da latmak * Da lamak i yapt ini rmak. da lay * Da lamak iveya biimi. i da l * Dak blge halk olan. l ndan * Kaba saba, grgsz. * Da ait. a * Da lanmolan. * Krcko ile Karaman koyununun birle v k mesinden do melez koyun. an

da l da l

dak l dah

* Birok da bulundu da kapl n u, larla (blge). * Bkz. deh.

dah etmek * srmek, yrtmek. daha * imdiye kadar, henz. * Olana ek olarak, olana katarak. * Kendisinden sonra nc ki i iyelik eki alan bir s birlikte sz edilen konuda en nemli durumu fatla belirtmek iin kullan l r. * Bundan ba bunun dnda. ka, daha bir daha da * De ik, farkl i . * kar t derecesini vurgular. rma la

daha daha * "Ba neler oldu?" anlam kullan ka nda l r. daha iyisi can sa l * "bulunabileceklerin en iyisi oldu" anlam kullan nda l r. daha neler! * "hi yle olur mu!" anlam kullan ey nda l r. dahas * (bir Fazlas eye) , ilvesi.

dahas var * bir konuda bilinmesi gereken ba de oldu anlatmak iin kullan ka eyler unu l r. dahdah * (ocuk dilinde) At. dahi * Da, de. * "Bile" anlam bildiren fiillerden sonra gelerek n geerli olmadn nda art art bildirir. * Ola anst yeteneve yarat gc olan (kimse). i c * Dhiye yakr (biimde). * Bir i kar e olma, kar m ma. * ieri. , * inde olmak zere, ile birlikte. dhil etmek * iine almak, katmak. dhil olmak

dhi dhice dahil dhil

* kat lmak, girmek veya iinde olmak. dhilen * eriden, iten. * (illar iin) yutularak. ip, dhil * ilgili. le dhil deniz * Bkz. i deniz. dhil harp * Bkz. i sava . dhil nizamname * tzk. dhil talimatname * ynetmelik. dhilik dhiliye * Dhi olma durumu, deha. * (devlet ynetiminde) i leri. * Vcudun i hastal yla ilgili hekimlik kolu. klar * hastal yla ilgili hastahane blm. klar

dhiliye mtehass s * hastal uzman klar . dhiliye subay * Asker okul, hastahane gibi kurulu larda i ynetimde grevli subay. dhiliyeci dhiyane * Dhiye yakr (biimde), dhice. dahletme * Dahletmek i i. * hastal uzman klar .

dahletmek * Kar mak, burnunu sokmak; sata mak. dahra daim * Srekli, sonsuz. daim etmek (veya eylemek) * srekli k lmak. daim olmak * sre durmak, srp gitmek, devam etmek. daima * Her vakit, srekli olarak. * Bkz. tahra.

daim dair daire

* Srekli, kal, temelli, gedikli. c * Bir konu zerine olan, zerine, konusunda, ... ile ilgili, stne. * Bir emberin iinde kalan dzlem paras . * Bir yapn konut olarak kullan blmlerinden her biri, kat. n lan * Belirli devlet i lerini evirmekle grevli kurulu lardan her biri ve bunlar iinde al klar . n t yap * Bir yap gemide belli bir i ayr veya e lmblm. * (soyut kavramlar iin) Belli sr, l. n * Saz tak nda usul vurmaya yarayan tef. m

daire kesmesi * Bir dairenin iki yar ile aralar ap ndaki yayevreledialan. n i daire paras * Bir dairenin bir kiriile o kiri yay nda kalan paras i in aras . daireli dairesel dairesiz * Dairesi olmayan. dairev * Dairesel. * Dairesi olan. * Daire ile ilgili, daire biiminde olan.

-daki / -deki, -taki / -teki * simden s yapma eki: da fat -daki ev, bahe-deki a alar, i-teki masa, uzak-taki akrabamvb. z dakik * Dzenli i leyen. * Zaman kullanmada ok dikkatli olan, her zaman yapmaya zen gsteren. eyi nda * Bir saatlik zaman altm biri. n ta * Bir derecenin altm biri. ta * An, zaman. * Tam zaman dakik olarak. nda, * Sadbir biimde. k

dakika

dakikane

dakikas dakikas na * tam zaman nda. dakikas dakikas uymaz na * her an ba bir ruh durumu gsterir. ka dakikas nda * Hemen o anda, an nda. daktilo * Yaz makinesi. * Yaz makinesi ile yazmay meslek edinen kimse.

daktilo etmek

* yaz makinesiyle yazmak. daktilo k d * Daktilo yaz iin kullan k lar lan t. daktilo makinesi * Yaz makinesi. daktilo masas * zerinde daktilo ile yaz lan zel masa. yaz daktilo eridi * Daktilodaki harflerin beyaz k zerinde daha iyi okunmas sa t n layan karbonlu erit. daktilograf * Yaz makinesi ile yaz yazan kimse, daktilo. daktilografi * Yaz makinesi ile yaz yazma i i. daktiloluk * Daktilo olma durumu. daktiloskopi * Parmak izine dayanarak kimlik belirleme yntemi. daktilotekni * Sulunun parmak izlerini belirleme, kimli ararma ve bulmaya yarayan yntemlerin btn. ini t dal * A n gvdesinden ayr kollardan her biri. ac lan * Kol, blm. * Canl n blmlenmesinde, sflarbir araya gelmesiyle olu birlik, lar n n an ube. * Arka, s rt. * Kol. * Boyun, ense; omuz. dal dal * Zaman belirten kelimelerin ba getirildi kelimenin anlam glendirir. na inde n dal * Arap alfabesinde de harfi. * yal plak, n.

dal

dal budak salmak * karma bir biimde yay geni k l p lemek. * soy ynnden geni yay leyip lmak. dal gibi * ince uzun yap l .

dal gibi kalmak * (vcudu) ok zay flamak. dal vermek * dayanmak, yaslanmak. dal yarak

* Budalal yznden her zaman densizlik eden kimse. dala ka * byk glklerle. dalak * Midenin arkas diyaframalt sol bbre stnde, yass nda, n nda, in , uzunca, akyuvar reten ve y pranmal yuvarlar toplayan, damarl ek bir dokudan olu organ. gev mu * Omurgal hayvanlarda lenf bezine benzeyen ve kan damarlar olan bir organ. ok * Bal pete i. * Tekerlek biimindeki ka peyniri. ar dalak kestirmek * s tmadan bym dalaeski bir usulle tedavi ettirmek. dalak otu * Ball babagillerden, Akdeniz evresinde kuru yerlerde yeti tirilen, yz kadar tr bulunan, glendirici, uyar ve yara sa c c alt olarak kullan otsu veya odunsu bitki, duvar sedefi (Teucrium chamaedrys). lan dallet * Sap sapk , do yoldan ayr n, nl ru lmak.

dallete d mek * do yoldan ayr ru lmak, sapk k etmek. nl dalama dalamak * Dalamak i i.

* (kpek, kurt gibi r hayvanlar iin) Di sc lemek, rmak. s * (zehirli bcek, rgan otu gibi yak maddesi bulunan veya sert kuma s c eyler iin) Dokunarak teni ac tmak veya ka rmak. nd dalan * Lobi. * Biim, ekil. * Lobici.

dalanc

dalanc l k * Dalancn iveya mesle n i i. dalap olmak * (di i hayvan, zellikle k Erkek istemek. srak) dala * Kavga, grltl ba a rp r ma. dala ma dala mak * Dala iveya durumu, dala mak i . * (kpekler) Bo up birbirini rmak. u s * A kavgas z etmek. * Yalan dolanla gizlice grlen kt igizli oyun. ,

dalavere

dalavere evirmek (veya dndrmek) * yalan dolanla gizlice kt i grmek.

dalavereci * iin hileye ba kar vuran (kimse). dalaverecilik * Dalavereci olma durumu. dalbast * Bir tr iri, a kiraz. l dalc k daldalan * Ana dalkollar her biri, kk dal. n ndan * Arka arkaya, pes i ra.

daldan dala * Oradan oraya, dzensiz, karars z. daldan dala konmak * ssikonu veya d detirmek. k k , nce i daldlma r * Dald r i lmak i. daldlmak r * Dald i konu olmak. rmak ine dald r dald rma * Dald i rmak i. * Bir dal gvdeden ay rmadan topra gmerek kklenmesini sa yolu. a lama * Bu yolla daldlan dal. r dald rma * Cam veya seramikten yap e kulplu kap. lmbir it * Dald i rma i veya biimi.

dald rmak * Dalmak i yapt ini rmak, dalmas sebep olmak. na * Dalmak. dald rtma * Dald rtmak i i. dald rtmak * Dald n lamak. rmas sa dald z * Marangozlarkulland a oymaya yarayan oluklu demir alet. n a * A atan oyulmu kovan ar . * A atan oyulmu k. yay * Petekten bal almak iin kullan demir kepe, demir b lan ak. * stnde sarbulunmayan, sar z fes. k ks dalfidan * Taze ve yeni fidan.

dalfes

dalfidan boylu * uzun ve yeni dal gibi boyu olan. nce,

dalga hareket.

* Deniz veya gl gibi geni yzeylerinde genellikle rzgr depremin vb. nin etkisiyle olu k ml su n, an vr * (s so moda iin) Belli bir sre etkili olan dnem. cak, uk, * Titre bir ortam iinde yay hareketi. imin lma * Bir yzeydeki k m. vr * Salar k m geni i. n vr li * Gizli idalavere. , * Esrar, eroin vb. uyu turucu maddelerin verdikeyif durumu. i * Dalg k. nl * Geici sevgili. * Macera, me olmayan kazan veya a ili ru k kisi.

dalga band * Hem radyo hem de optik dalgalar kapsayan bant. dalga boyu * Yan yana iki dalga s aras kalan ve uzunlu yerine gre birka metreden birka yz metreye kadar rt nda u ula abilen yatay uzakl k. * Devirli hareketlerde bir devir iindeki hareketin yay uzakl ld k. dalga ukuru * Biribiri ard gelen iki dalga aras olu ukur blge. ndan nda an dalga dalga * (renk iin) A koyulu. kl * Dzgn olmayan, alakl , yksekli. * (sa iin) K ml vr . dalga gemek * zerinde durulmas gereken i ilgilenmeyerek, ba d le ka eyler nmek. * e lenmek, alay etmek. * geici sevgi ili kurmak, gnl e kisi lendirmek. dalga genli i * Dalganen yksek noktas sr noktas ndaki nicelik. n ile f aras dalga h z * Dalga boyunun dalga periyoduna oran . dalga ku a * Ayn frekans ieren dalgalar btnl . dalga periyodu * Dalgalararka arkaya iki tepesinin belli bir noktadan gei n sresi. dalga saymak * bo aylak durmak. ve * yersiz ve gereksiz eylerle u mak. ra dalga s rt * Dalganiki yan n ndaki ukurlar aras ndaki yksek kesimi. dalga tepesi * Dalganen yksek noktas n . dalga uzunlu u * Dalga boyu. dalga yksekli i * Denizlerde dalga ukuru ile dalga tepesi aras ndaki d mesafe. ey

dalgac

* ine gereken nem ve dikkati gstermeyen.

dalgac Mahmut * yap gerekli bir ibenimsemeyen, kaytar. lmas i c dalgac k * Kk dalga.

dalgac l k * Dalgac olma durumu, kaytarl c k. dalgak ran * K kurulu n y lar, tekneleri, dalgalar y c n prat etkisinden korumak veya gemilerin yk albo p altmas n sa lamak amac liman ve iskele nlerine yap uzun set. yla lan dalgalandc r * Bir sy ortam v veya dalgalanmaya srkleyici. dalgaland r * Dalgaland rmak iveya biimi. i dalgaland rma * Dalgaland rmak i i. dalgaland rmak * Dalgal duruma getirmek. dalgalan * Dalgalanma iveya biimi. i dalgalanma * Dalgalanmak i i. * Mal fiyatlarn trl sebeplerle ini n i veya k. * Bir toplumda uyumsuzluktan do karkl an k. * Ko duru u unda, dizlerin hafif bklmesinden ve kollargev olarak ne yukar ru kaldlmas n ek do r ndan sonra, dizlerin gerilerek gvdenin do rulmas vcudun diz, kala, bel, s ba kollarda geli i bir dalga yla rt, ve tirdi hareketi. dalgalanmak * Dalga olu mak. * Hareket durumunda olmak, krdamak. p * (renk iin) Ton de tirmek. i dalgalanmaya b rakmak * parangerek de bulmas giri n erini iin imde bulunmadan beklemek. * bir konu iin giri bulunmadan beklemek. imde dalgal * Dalgas olan. * Dalga dalga grnen. * (sa iin) K ml vr . * (renk iin) A koyulu. kl * Belli dalga boylar alabilen. n

dalgal m ak * Bir evrimde akyn srekli deen ak alternatif ak i m, m. dalgal m reteci ak * Dalgal elektrik ak veren rete, alternatr. m

dalgaler * Olu dalgalar yksekli ve derinli ukurunu len alet. an n ini ini, dalgas ta na atmak * i bozmak, keyfini ka ini rmak. dalgas ta n lamak * (birinin) i bozmak. ini dalgas z * Dalgas olmayan.

dalgaya d (veya gelmek) mek * yan lmak, dalg kla unutmak. nl dalgaya getirmek * birinin dalg nlndan yararlanarak onu kand rmak. dalgay a almak ba * gemi veya sandal ba dalgalargeldiyne evirmek. n n n i dalg dalg * Gaflet, aymazl k. * Genellikle zel donan su yzeyi alt al mla nda may meslek edinen kimse, baladam, kurba adam. k a * Birinden habersiz bir almak huyunda olan kimse. ey

dalgbcekler * Sivrisinek kurtuklar sald na rarak yok eden, durgun sularda ya kkanatl familyas ayan n lar . dalgelbisesi * Dalg n su alt hareketlerini engellemeden vcutlar e etkenlerden korumak iin zel olarak lar nda n itli yap lmelbise. dalggzl * Su alt grmeyi sa nda layan ve iine su girmeyecek biimde yap lmgzlk. dalgku lar * Gagalar k rtl, kanatlar kuyru k ayaklar bir l fla ve u sa, perdeli, iyi yzen ve dalan baz lar ku iine alan ku tak . lar m dalgku u * Dalgku ndan, Amerika ve Avrupa'nkuzeyinde ya bir hayvan (Colymbus glacialis). lar n ayan dalgku ugiller * Ku sfn dalgku tak na giren bir familya. lar n n lar m dalgtp * Dalg n su alt uzun sre kalmalar solunum yapmalar sa lar nda iin n layan tp. dalg k l dalg n * evresinde olup bitenleri fark edemeyecek kadar d ncelere dalmolan veya dikkatini belirli bir konu stnde toplayamayan, gafil. * Kendinden gemi . dalgdalg n n * evresiyle ilgilenmeden, d nceli olarak. * Dalgn mesle c i.

dalg nca

* Dalgbir biimde, dalg olarak. n n

dalg ma nla * Dalg mak i nla i. dalg mak nla * Dalgduruma gelmek. n dalg t nlarma * Dalg t i nlarmak i. dalg t nlarmak * Dalgduruma getirmek. n dalg gelmek nlna * dalg k dolayyla fark edememek. nl s dalg getirmek nlna * birinin dalg nlndan yararlan kendi iste gerekle p ini tirmek. dalg k nl * Dalgolma durumu veya dalg davran n nca . * Derin uyku durumu. * Bir yzeyde renk dalgalanmas sonucu grlen parlakl menevihare. k, ,

dalg r

dalgndz * Gpegndz. dal c * Su alt dalan (kimse, hayvan). na

-dal/ -delik k * simden isim ve s reten birle ek: On-dal gn-delik vb. fat ik k, dal basmak na * ho lanmad eyleri yaparak birini k rmak. zd dal binmek na * bir kimseye bir i yapt iin as rmak lmak, musallat olmak, srmak. k t dal n * Gzel bir grnbir d kar nda kendinden geercesine sessiz bir co dalma, isti , nce s kuya rak.

dal p kmak * (deniz, gl gibi yerlerde) suyun iinde kaybolup yeniden grnmek. * (deniz, gl gibi yerlerde) az sre kalmak. * birok yerlere girmek. dalgitmek p * bir d veya hayal ile bulundu ortamdan uzakla nce u mak. dal * Dalmak i i veya biimi. * Topu yakalamak amac savunmadaki bir oyuncunun yatay olarak s yla ramas , plonjon. dal z * kulaktaki kemik dolambac orta blm. n dalkavuk

aklaban.

* Kendisine ve yarar sa kar layacak olanlara a bir sayg hayranlgstererek yaranmak isteyen kimse, r ve k * Saraylarda devlet byklerini nkteli szlerle e lendiren kimse.

dalkavuka * Dalkavuk gibi, dalkavu yakr (biimde). a dalkavukla ma * Dalkavukla i mak i. dalkavukla mak * Dalkavuka davranmaya ba lamak. dalkavukluk * Dalkavuk olma durumu veya dalkavuka davran aklabanl , k. dalkavukluk etmek * dalkavu yara biimde davranmak. a r dalk l * K n l ekmi c olan. * K n l ekmi c olarak, yalk n l . * Kabuk bcekleri familyas ndan, f k a nd alar ya kkanatl nda ayan n bcek (Anisandrus dispar). * Zorlu esen rzgr.

dalk ran

dalkurutan * Kabuk alt ndaki odun kat oyuklar aarak di nda budak srgnlerini ve zeytin dallar kurutan kkanatl n n bcek (Hylesinus oleiperda). dallama dallamak * Budamak. dalland rma * Dalland i rmak i. dalland rmak * Dallanmas yol amak. na * Bir i bir sorunu bytp kark duruma getirmek. i, dallanbudaklanmak veya (bir i dallandp budakland p i) r rmak * bir ibir sorun byyerek kark duruma gelmek (getirilmek). , dallan dallanma * Dallanmak i i. dallanmak * Dal vermek. * Yay lmak, geni lemek. * (bir ibir sorun) Kark, g bir duruma girmek. , dallar basmak * a dallar ecek kadar ok meyve olmak. ata e dall * Dallanmak iveya biimi. i * Dallamak i i.

* Dallar olan. * zerinde dallar , iekleri olan (kuma ). dall budakl * Kark bir duruma girmi olan, apra k. dall gll * ok renkli, canl . dalma * Dalmak i i. * Gre ayaktayken, birden e inin ilerek, rakibinin belden a aherhangi bir yerini kapmas . * Suyun iine btnyle ve h girmek. zla * Bir yerin iine girmek. * Ba bir u amayacak veya ba bir d ka eyle ra ka eyi nemeyecek biimde kendini bir kapt eye rmak. * Kendini bilmez duruma gelmek, kendinden gemek. * Uyumak. * Gre dalma oyununu yapmak. te * Tam zaman le . * Dal ran, dala benzeyen. and * Grevi, biimi ve durumu yapra benzeyen yass a (dal). * Dal olmayan. * Yal ayak (kimse). n * A serseri. a k, l

dalmak

dal le dals

dals z daltaban

daltonizm * Renk krl . daluyku * Derin uyku. dalya dalya dalyan * Bir say ey l birim olarak al say gelince sylenen uyarma sz. rken nan ya * Y z ie(Dahlia). ld i * Deniz, gl ve rmaklarda klara yak yerlerde a kaz y n ve klarla olu turulan, byk balavlama yeri. k

dalyan a * Huni biiminde olduka dar gzl bala k . dalyan orbas * e taze bal itli klardan yap bol so orba. lan anl dalyan gibi * boylu boslu. dalyan kftesi * bezelye, havu ve ha ine lanmyumurta konularak rulo biiminde haz rlanmbir tr kfte.

dalyan sepeti * Dalyandenizden yana olan dip taraf n ndaki a kapamak iin kullan byk sepet. kl lan dalyan tarlas * Dalyan deniz iinde kurulu bulundu alan. n, u dalyan yeri * Sabit veya yzer dalyan kurmaya elveriavlanma yeri. li dalyanc * Dalyan sahibi olan veya dalyanla balavlayan kimse. k dalyasan dam * Sar n omuz zerine dklen ucu. klar * Yap detkilerden korumak amac zerlerine yap o kiremit kapl lar yla lan u blm. * Toprak daml kk ev, ky evi. ev, * Ah r. * Tutuk evi. * Dansta kavalyenin e i. * skambil k nda k tlar z.

dam

dam aktarma * Damkiremitlerini elden geirip kklar detirme. n r n i dam alt * Barlacak, sn yer. n lacak dam koru u * Dam koru ugillerden, bir veya ok yk trleri olan, iklimlerde yeti otsu bir bitki (Sedum). ll l k en dam koru ugiller * eneklilerden rnek bitkisi dam koru olan bir bitki familyas ki u . dam stnde saksa vur beline kazmay an, * yersiz ve sama szler kar nda hafifseme yollu sylenir. s dam yand , iindeki s da (birlikte) yand an * "bu, byk bir kay ama eskiden yol at rahats k da sona erdi" anlam kullan p, zl nda l r. dama * Karelere ayr lmzemin zerinde on alt la iki kiaras oynanan oyun. ta i nda

dama kmak * cins istekleri artmak. dama demek * gc kalmayarak bir i i daha ileri gtremeyecek duruma gelmek. * tkenmek. dama tahtas * zerinde dama oynanan tahta. dama ta * Dama oynanan ta . * Ssbir yerden ba bir yere giden veya atanan. k k ka dama tagibi oynatmak * ssbir yerden bir yere gndermek veya atamak. k k

damacana * Su veya ba slar ka v ta maya yarayan dar a kin kar genellikle has i zl nl r veya plstik sepet iinde korunan byk e. i damac damak * Dama oyuncusu. * A bo unun tavan lu z .

damak ete i * Dama kemiksiz ve yumu olan arka blm. n ak damak tad * Tat alma duyusuna uygun yiyecek. damak nsz * Dil s yard ile n damakta veya art damakta olu ses: g, k, n. rt m an damakl * Damaolan. damakl di * Damaile beraber haz rlanmtakma di . damaks * Bo umlanma noktas damakta bulunan (ses). damaks l * Damakla ilgili. damaks ma lla * Damaks mak i lla i. damaks mak lla * Bir kelimede art damaktan bir nsz veya kalbir nl n dama kayyumu kan n a p amak ve incelmek: Yana > yine, alma > elma gibi. damaks m lla * Damaks an veya gerekte damaks nsze verilen ad. lla olan damaks t llarma * Damaks t i llarmak i. damaks t llarmak * Bir fonemin bo umlanma noktas sert dama do kayd n a ru rmak. damaks z * Damaolmayan. * Tat alma duyusu zay flamolan veya bu duyuyu tamamen yitirmi olan (kimse). * Sivri ulu bal i k nesi. damal damar * stnde kareler bulunan. * Canl klarda kanveya besleyici slar dolakanal. varl n v n t * Mermerde, baz larda ve tahta kesitlerinde renk ayr ta l gsteren dalgal izgi. * Ba trden katmanlararas bulunan s, maden veya mineral katman ka n nda v . * Soy, yarad. l * Huy, miza.

* inde ongun besi suyunun dolaodunsu dokudan boru. t * Bceklerde kanat zar dik tutmaya yarayan organ. n damar aktarma * Vcudun bir yerinden al damarkanmdamaryerine koymak suretiyle yap tedavi, by-pass. nan t n lan damar damar * ok damarl . * Katmanl . damar sertli i * Atardamar i yzeyinde ya lanma, y pranma, kirelenme sebebiyle ortaya kan dola gl ve kan m kan bas n artmas ncn hastal. damar tabaka * kan damarlar olu gz kresinin iini d katman. nce ndan an, eyen damar t kl kan * Atardamar kann p la veya ya n ht mas parac nolu sonucunda meydana gelen t klarn mas kanma, amboli. damarc k * Kk damar. damardaraltan * Damarlarkas tabakas bzerek kandola n n n n abuklaran veya dzenleyen (sinir, madde). m t damargeni leten * Damarlarkas tabakas gev n n eterek ap byten (sinir, madde). n damar (veya damarlar ) kabarmak * (bir huy veya duygu) gl bir biimde ortaya kmak. damar bozuk * Huysuz, sinirli, aksi, geimsiz kimse. damar kurusun * birinin huysuzlu fkelenildi una inde, ilenme olarak sylenir. damar tutmak * kt huyu, aksilidepre i mek. damar (veya damarlar i na na) lemek * kt bir huy, vazgeilmez bir biimde yerle mek. damar basmak na * birini, duyarl oldu bir konuda k rmak. u zd damar ekmek na * soyunun zelliklerini ta mak. damar girmek na * birinin ho lanaca yaparak kendisini ona sevdirmek. eyler damar bulmak n * ho lanabilecebiimde davranuysalln lamak. i p sa damarland rma * Damarlar yetersiz olan bir organa yeni damarlar eklemeyi amalayan ameliyat. damarlanma * Bir organ bir blgenin damarlarn durumu. n, n

damarlanmak * Damar damar olmak, damar durumu almak. damarlar a kalkmak aya * Bir duygu sonucu iddetle istemek. damarl * Damar olan, damar gzle grlecek kadar kabarmolan. * Aksi, huysuz, sinirli, geimsiz. damars z * Damar olmayan. * Uysal, iyi huylu. damasko damat * Gvey. * Padi soyundan kalmolan kimse. ah z damat girmek * aileye gvey olarak kat lmak. damatl k * Gveylik. * o unlukla d emelik olarak kullan keten ve ipek karm tr kuma lan, bir .

damdan arda atlamak a * hibir mantbakurmadan konudan konuya gemek. k damdan d gibi (d er ercesine) * (sz iin) birdenbire ve yersiz olarak. damdazlak * Hi sa olmayan. damga * Bir zerine bir ni bir i basmaya yarayan ara. eyin an, aret * Bu arala bas ni i lan an, aret. * Bir kimsenin ad ktye n karan, yz k c zart durum. * Bir kime, hangi a ait oldu gsteren belirgin iz, i nitelik. eyin a unu aret,

damga harc * Kamuya ait mal ve hizmetlere vatanda katk olarak dedivergi. n pay i damga kanunu * Damga pullarn nas ne miktarda yap r gsteren kanun. n l ve laca t n damga pulu * Resm i lemlerde belgelere yap r pul. lan t damga vergisi * Ki veya kurulu aras iler lar hukuk i lemlerin geerlili belgeleyen k ini tlardan al vergi. nan damga vurmak * damgalamak. * iz b rakmak. damga yemek * (biri) kt bir yarg veya nitelenmeye u ya ramak.

damgac * Damga vurmakla grevli kimse. * Damga yapan veya satan kimse. damgac l k * Damgacn iveya mesle n i i. damgalama * Damgalamak i i. damgalamak * Bir zerine damga ile i yapmak, damga vurmak. eyin aret * Bir kimseye gere dayanmadan herhangi bir zellik veya nitelik yklemek. e * Birine yz k c su yklemek. zart bir damgalanma * Damgalanmak i i. damgalanmak * Damgalamak i konu olmak. ine damgalatma * Damgalatmak i i. damgalatmak * Damgalamak i yapt ini rmak. damgalay * Damgalama iveya biimi. i damgal * Damgas olan, damgalanmolan. * (kendisine) Yz k c su yklenmi zart bir olan. damgas z * Damgalanmam damgas , olmayan. damc t * Dam tmaya yarayan, dam i kullan ara, imbik. tma inde lan * Endstride dam rnleri elde etmede trl ham maddeleri dam kimse. tma tan damk t * Dam yoluyla, dam tma t elde edilmi larak olan.

damlma t * Dam t i lmak i. damlmak t * Dam iyap veya dam i konu olmak. tmak i lmak tmak ine dam tma * Dam i taktir. tmak i, dam tmak * Gaz rnler elde etmek iin, baz nesneleri yoluyla temel gelerine ayr rmak, imbikten ekmek, kat s t taktir etmek. * S karmlarda, karma deken birle v k, i imleri olu turan geleri, zellikleri belirli rnlere ay rmak. dam k zl * Yalndl al z nmak iin yeti tirilen yksek nitelikli (hayvan veya bitki). * Maya.

damla

* Yuvarlak biimde, ok kk miktarda s. v * Damlal kullan il. kla lan * Kalbe inen inme; fel. * ok az. * Damla biiminde olan (ziynet).

damla damla * Azar azar. damla hastal * Gut. damla inmek * fel olmak, damlaya u ramak, yre inmek. ine damla sak z * taneli, parlak ve ok sevilen bir tr sak ri z. damla ta * T edilmeyerek yuvarlak ve cill rak de veya yar erli ta ra b lm erli , de . * Sark t. damla ta * Yap ss unsuru olarak kullan damla biiminde ta larda lan . damlac k * Kk damla. damlal k * Bir sy v damla damla ak iin bir ucuna kauuktan yap lgeirilmi tmak lmbak , br ucu sivri, cam veya plstikten ara. * Bir yap rtenleri ve dam oluklar ta yan duvar. da n yan * Bula teknesinin yan konulan ve y k na kanmkap kaca sular tekneye ak oluklu blm. n n tan damlama * Damlamak i i.

damlamak * Damla durumunda tane tane d mek. * indekini damla damla ak tmak. * Bir yere a lmadan, birdenbire, ekinmeden girmek. r damlat lma * Damlat i lmak i. damlat lmak * Damlatmak iyap i lmak. damlatma * Damlatmak i i. damlatmak * Damla damla ak tmak. * Damlal il koymak. kla * Dam tmak. damlaya damlaya gl olur * azar azar olagelen bir kmsemenin do olmadn eyi ru , nk birikerek nemli bir niceli ula e aca n anlat r. daml

* Dam olan. damper * Bir asinin zerine tak inip kalkan kasas lm , olan, kendinden hareketli, yk bo dzen. altan damperli damping * Damper dzeni olan. * Milletler aras pazarlar etmek veya elindeki mal elde elden karmak iin d fiyatla satma. k * Ucuzluk. * Dam olmayan. * Kaba, kc r. * Kar kl lan silh seslerini anlat at l r. -dan, -den / -tan, -ten * hli eki: Tarladan, ky-den vb. kma * simlerden s ve zarflar da tretir: toptan, candan, gerekten vb. fat dana * in, stten kesilmesinden bir ya kadar olan erkek yavrusu. ne na

dams z dan dan dan dun

dana derisi * l buza elde edilen ve tir yap nda kullan zel deri. ndan e m lan dana eti * Stten yeni kesilmi danan eti. n

dana hummas * nekte buza do y urduktan sonra ortaya bir tr hastal kan k. danaaya * Y lanyastgillerden, yapraklar lekeli bir bitki (Arum). danaburnu * Toprak iinde ya p bitkilere, kklerini keserek zarar veren bir bcek, kk kurdu (Gryllotalpa vulgaris). ay * Aslana ie z i. danac danadili * Dana oban . * Bir tr cnk.

danak otu ran * Salepgillerden, bataklyerlerde yeti bir bitki (Epipactis). k en danalar gibi ba (veya b rmak rmek) * ok kuvvetle hayk rmak. danankuyru kopmak n u * beklenen veya korkulan sonu gerekle mek. Danca * Danimarka dili.

dandini

* Bebekleri uyuturken, oyalarken sylenen tekerlemelerde geer. * Dzensiz, kark, darmada k. n

dandini bebek * Ya yak na mayacak davran bulunanlar iin sylenir. larda dane dang * Ba kaslarda, oynaklarda alar yapan, vcutta kl lekeler gsteren, ate ve salgbir hastal ta, r z li n k. dangadak * Birdenbire, damdan d gibi. er dangalak * Akz, d ls ncesiz. * Ku yemi.

dangalaka * Dangala yakr (biimde). a dangalakl k * Dangalak olma durumu veya dangalaka davran . dang l dungul * Kaba saba, yersiz ve lzumsuz. dang ldamak * Dang rdamak. dang rdama * Dang rdamak i i veya biimi. dang rdamak * Yksek sesle, ba ba konu ra ra mak. dan dank * nemli bir konuda birka ki bir arada konu , m inin mas avere.

* Olmayan bir durumu varmgibi gstermek veya oldu undan ba anlatmak iin nceden yap ka lan anla muvazaa. ma, dankl * Gerekte olmad hlde bir anla sonunda yle gsterilen, muvazaal ma . dankl dv * Ba n kalar aldatmak veya atlatmak iin nceden yap anla lmgizli maya dayanan davran ike. , dankl k * Dankl olma durumu, muvazaa. danlma * Danlmak i i. danlmak * Dan iyap mak i lmak. dan ma * Dan i m mak i, avere, isti mzakere, me are, veret. * Danlan yer, mracaat, enformasyon.

dan brosu ma * Baz kurulu n i lar leriyle ilgili olarak sorulacak sorular cevaplamak iin a lmbro. dan meclisi ma * 1982 Anayasas haz n rlayan ve Kurucu Meclisi olu turan organlardan biri. dan mak * Bir i bilgi veya yol sormak, gr iin almak, isti etmek, mracaat etmek, me are veret etmek. dan man * Bilgi ve d ncesi al nmak iin kendisine danlan grevli kimse, m avir. dan manl k * Dan n yapt grev, m man avirlik. Dan tay * Ynetim davalar bakmak, bakanlar kurulunca gnderilen yasa ve tzk tasar ile imtiyaz szle na lar meleri zerine d ncelerini bildirmek gibi grevleri olan, yeleri Anayasa Mahkemesince seilen ba z anayasa kurulu ms u, Devlet . uras Danimarka k z rms * K k z llar rm, ortalama 600 kg a iri yap sert rlnda l , artlara uyum sa layan bir st sr . rk Danimarkal * Danimarka halk veya bu halk soyundan olan kimse. ndan n daniska * En iyi, katmerli.

dani ment * Bilgili. * Tanzimattan nce, kad n yan yeti zere grevlendirilen kimse. lar nda mek * Sahn medreselerinde oda sahibi olabilen renci. dank * "oktan beri anlayamad bir bir olayortaya eyi, n kmas birdenbire kavray yla vermek" anlam gelen na kafas dank demek veya kafas dank etmek deyimlerinde geer. na na dans * Mzik temposuna uyularak yap ve estetik de ta dzenli vcut hareketleri, raks. lan er yan

dans etmek (veya yapmak) * mzik temposuna uyarak, estetik de ta vcut hareketleri yapmak. er yan dans * Dans eden ki i. * Dans meslek edinen ki i.

dansimetre * Yo unlukler. dansing dansl dansr * Dans etmeyi meslek edinen erkek. dansrlk * Dans etmek iin gidilen, halka ayer. k * Dans olan, dans edilen.

* Dansrn iveya mesle i i. dansz * Dans etmeyi meslek edinen kad n. danszlk * Danszn iveya mesle i i. danss z dantel tentene. * Dans olmayan, dans edilmeyen. * Her trl iplikle rlen veya bir kuma kenar i n na lenen trl biimde ince ve a grnmnde rg,

dantel a ac * Dulaptal otugillerden, Antillerde yeti snger gibi kullan kabuk lifleri dantele benzeyen bir a en, lan, a (Lgetta). dantel * Bkz. dantel.

dantell * Dantels olan. dantelli dapdar * Danteli olan. * ok dar.

dapdarac k * ok dar. dar * alaca oranla lleri yetersiz olan, geni bol kar . ine eye ve t * Geni i az veya yetersiz olan, ensiz. li * (yarat yetiler iin) Yetersiz. c * Az, elveri srl siz, n. * Yeterli paran olmamas do snt n ndan an k . * Glkle, ucu ucuna, ancak. dar * mahkmlar asmak iin dikilen direk. dam n dar a * ls 90 den kk olan a .

dar aral k * Borsada hisse senetlerinin al sat emirlerinin verilmesi s nda geen k sre. m m ras sa dar atmak * glkle ve ivedi olarak bir yere snmak; kamak. dar bo az * Kk. s * Toplumun, zmlenmesinde glklerle kar t bunal durum. la ml dar dar na * glkle ve son anda; g hl ile, u uca. dar gelirli

* Geliri normal bir geim sa lamaya yeti meyen; geim snt eken. k s dar gelmek * snt huzursuzluk vermek. k ve dar gr l * Yeni ve deik gr benimsemeyen, anlaygstermeyen. i leri dar hat * Dar demir yolu.

dar kamak * istemedibir evreden kendini d atmak. i ar dar kafal * Kavray az, anlaykyenilikleri benimseyecek yetenekten yoksun (kimse). t; dar nl dara * Alt enenin az a yla olu nl: u, . lmas an * Kab birlikte tart bir nesnenin kabn a yla lan n rl. * Bu kaba kark olarak terazinin br kefesine konulan a k. n rlna l rl * inde yk ta aracbo nan n durumdaki a rl.

dara bo mak * birinin g durumundan yararlanmak. dara dar * Glkle, ancak, u uca, son dakikada.

dara d mek * para sntna d k s mek. dara gelmek * aceleye gelmek. * mecbur olmak. dara getirmek * aceleye getirmek. daraban darac k dara * (kalp iin) Vurma, vuru , at . * ok dar. * Dar.

dara ac * dama mahkm olanlar asmak iin kurulan sehpa. daral daralma * Daralma iveya biimi. i * Daralmak i i. * Geni nllerin, yanlar ndaki baz nszlerin etkisiyle darla : geymek > giymek, yene > yine gibi. mas * Dar duruma gelmek, klmek; azalmak.

daralmak

* Gle zorla mek, mak. * S k mak, badara gelmek, bunalmak. * Zay flamak. daralt * Dar gibi grnme veya olma.

daralt c * Borularaplar daraltmakta kullan ba paras n n lan lant . daralt lma * Daralt i lmak i. daralt lmak * Daraltmak iyap i lmak. daraltma * Daraltmak i i.

daraltmak * Dar duruma getirmek. * Say azaltmak. ca daras almak n * iine bir konulacak kaba tartmak. ey n rln daras d n mek * tartt sonra kaba hesaptan d ktan n rln mek. daras z darak l * Daras nmadan. al * Snt ortam, durum, darl k l k.

daraya atmak (veya karmak) * de vermemek. er darbe * Vuruarp , . * Bir lkede bask kurarak, zor kullanarak veya demokratik yollardan yararlanarak hkmeti istifa ettirmek veya rejimi detirecek biimde ynetimi, devirmek i i i. * Birini kt duruma d ren, sarsan olay. darbe vurmak (veya indirmek) * iyi olan bir durumu ktye dn trmek. darbe yemek * gcn sars, yok edici bir durum almak. c darbeci * Vuran, arpan kimse. * Darbe yaparak ynetime el koyan kimse. darbecik * Kk, hafif darbe. darbecilik * Darbecinin i i. darbeleme * Darbelemek i i.

darbelemek * Vurmak, arpmak. * Yma u k ratmak. * Bir iengellemek. i darb mesel * Atasz, atalar sz. darbuka * Toprak veya madenden yap bir yan k, uzunca bir tr dmbelek. lan, a

darbukac * Darbuka alan kimse. darbukac l k * Darbukacn iveya mesle n i i. darca * Biraz dar, pek geni olmayan, dar olarak. darda bulunmak * para snt iinde bulunmak. k s darda kalmak * paraca snt girmek. k iine * zor duruma d mek. darda an * Palmiye cinsinden bir a (Milium effusum). a * Bu a n itlembik bykl ac nde, sert ekirdekli tatl yemi i. * Dar lmolan, kskn. * So ilgisiz. uk,

darg n

darg durmak n * kskn durumda olmak. darg ma nla * Darg mak i nla i. darg mak nla * Dargbir durum almak. n darg k nl * Dargolma durumu. n dar * Bu daygillerden, tohumlar gere bu yerine besin olarak kullan kurakl dayan bir bitki, inde day lan, a kl akdar (Panicum). * (baz blgelerde) Mr. s dar na dar * Glkle, u uca. dar unundan baklava, incir a ndan oklava olmaz ac * kt gerele iyi i grlemez. dr dnya * Dnya, yeryz.

dr flfl

* Do Hint Adalar yaban olarak yeti t u nda en, rman, meyveleri 6 cm uzunlu c unda, 7 mm ap koni nda, biiminde, aesmer renkli, yak ve keskin lezzetli, i a bir bitki (Fructus Piperis longi). k c tah c dar lgan * abuk alp dar (kimse). n lan

dar k lganl * abuk alp dar durumu. n lma dar lma * Dar i lmak i. dar lmaca * "Dar olmaz", "sakdar anlam kullan dar lmak n lma" nda lan lmaca yok deyiminde geer. dar lmak * Ho gitmeyen bir tutum, davranveya sz dolayyla gcenip gr olmak, ilgiyi kesmek. a s mez * Gcenmek, klmak, al r nmak, incinmek. * Azarlamak, paylamak. * Dar ltmak i i.

dar ltma

dar ltmak * Dar na sebep olmak. lmas darba s na * bir ba , bir mutluluk ba iin istendi sylenir. ar kas inde darla ma * Darla i mak i. darla mak * Daralmak. darlarma t * Darlarmak i t i. darlarmak t * Daraltmak. darl k * Dar olma durumu. * Geim zorlu u. * snt. k s darmada n * ok da k ve kark, tarumar. n darmada etmek n * da tmak, kar rmak. t * dayak atiyice dvmek. p darmada k n * Darmada olmu n . darmaduman * Karmakark. darmaduman etmek * karmakark bir duruma getirmek.

darmaduman olmak * karmakark bir duruma gelmek. darp * Vurma, dvme. * arpma. * Vuru .

darp etmek * vurmak, arpmak. * (para iin) damga basmak. darphane * Para bas yer. lan

darlceze * D knler evi. darlbedayi * Gzel sanatlar evi, kurulu u. darleytam * Yetimler evi. darlfnun * niversite. dar ifa * Sak yurdu. l

Darvincilik * Darwin'ce geli tirilen, canl trlerin do ay al klanma sonucu, evrim yoluyla basit organizmalardan tredi ileri sren gr ini . dasdarac k * ok dar. dasit * Kuvarsl diyorit birle iminde olan bir snt z ktlesi. dasitan dasitan dastar * Destan. * Destan. * Ba rts.

-da - ta / * simden isim treten ek: din-daarka-da , , meslek-ta r-da , s , yol-da vb. datif dass la dav * Ynelme durumu. * Yurt zlemi, yurtsama. * Postu, kaplan postu gibi izgili bir tr Afrika zebras (Hippotigris burchelli).

dava

* Hukuk korunmanbir hkm ile sa n lanmas yarg iin organlar ba na vurma. * srlerek savunulan d leri nce, zmlenmesi gerekli olan konu, sav. * Sorun. * lk. * Sevgili.

dava adam * Bir lk u runda srekli al kimse. an dava etmek (veya amak) * hukuk korunman bir hkm ile sa n lanmas yarg iin organlar ba na vurmak. dava grmek * a davalar lan incelemek ve sonuca ba lamak. dava gtmek * srekli olarak bir konuyu savunmak veya gndemde tutmak. dava vekili * Avukat say be az olan yerlerde avukat yetkisini ta meslek adam s ten yan . davac * Dava eden kimse, mddei. davala ma * Davala durumu. mak davala mak * Birbiri aleyhinde mahkemeye ba vurmak. daval * Kendisinden bir dava edilen kimse, mddeialeyh. ey * Dava konusu olan ( ey). * Davas olan. * Davay gerektiren. * Koyun ve keiye verilen ortak ad. * Koyun veya kei srs.

daval k davar

davar gtmek * sry otlatmak, korumak ve gerekti st sa inde mak. * iyaramayan, aptal veya acemi insanlar e kendi karlar rultusunda kullanmak. do davaya bakmak * a davay lan incelemek, ararmak ve sonuland t rmak, ryet etmek. davet * a, a r rma. * Yemekli toplant . davet etmek * a rmak. * yol amak. * birinin bir uymas istemek. eye n daveti * ada bulunan kimse, ac r r.

davete icabet etmek * al roldu yere gitmek. u davetiye davetkr * (bak davranvb. iin) a davet eden. , ran, * ekici, cazibeli. davetli * al r . davetname * Yasal bir i gnderilen al iin r k. davetsiz * almadan gelen. r * Davet iin yaz k lan t.

davlumbaz * Duman toplay bacaya vermeye yarayan nt p k . * Yandan arkl vapurlararklar rten yar daire biimindeki kapak. n n m davrand rma * Davrand rmak i i. davrand rmak * (birinin) Davranmas sa n lamak. davran * Davranmak i i veya biimi, tutum, muamele, hareket. * D gzlemlenebilecek tepkilerin toplam tan . * Organizmanuyaranlar kar ndaki tepkilerinin btn. n s davranbilgisi * Grg kurallar . davran l k * Psikolojinin inceleme konusunun davranoldu inanan, bilincin, psikolojinin ararma alan una t na girdi inkr eden grbehavyorizm. ini , davranma * Davranmak i i. davranma! * k ldama!. m davranmak * Bir kimseye veya bir karbelli tavtak eye r nmak. * Bir el atmak, giri eye mek. * Bir iyapmaya hazolmak, haz i r rlanmak. davud davul * Kal tok ve gr (ses). n, * Byk ve enlice bir kasna iki yan deri geirilerek yap tokmak ve de n na lan, nekle al alg nan .

davul (birinin) boynunda, tokmak (bir ba n elinde kasn) * sorumlulu ta biri oldu hlde, sz geen bir ba d u yan u kasr. davul almak

* bir herkesin haber alabilecebiimde ortal yaymak. eyi i a davul alsan i itmez * ok sa r. * uykusu ok a derin uykuda. r, davul dengi dengine diye alar * evlenecek kimselerin birbirlerine denk olmas gerekir. davul dvmek * davul almak. davul gibi * ve gergin. i davul tozu * Gerekle imknsolan durumlar iin kullan mesi z l r. davulcu * Davul alan kimse. davulculuk * Davulcunun iveya mesle i i. davulu biz ald parsay kas k, ba toplad * biz al k, u t ba yararland t rak, kas . davulun sesi uzaktan ho gelir * i iinde olmayanlar o ikolay veya krl rlar. in i san davya * Di kerpeteni. i daya idmanl a olmak * dayak yemeye al olmak. m dayak * (bir insan bir hayvanDvmek i patak, ktek. veya ) i, * Bir ylmamas dayat a destek, payanda. eyin k iin lan a, * Evlerin kapna sn lmamas kapn arkas konulan kol, destek, srg. iin n na

dayak ars z * Dayaktan korkmaz olmudayak yemeye al , . m dayak atmak * dvmek, sopa ile dvmek. dayak cennetten r km t * daya yola getirici bir etkisi bulundu anlat n unu r. dayak d kn * Daya lyolan, dvlmeyi hak eden. a k dayak kak n * Dayak yemeye al dayaktan korkmaz ki , m i. dayak yemek * dvlmek, sopa ile dvlmek. dayaklama * Dayaklamak i i.

dayaklamak * Ylmamas bir destek koymak. k iin eye * Kap bir destekle arkas kapamak, srglemek. y ndan dayaklanma * Dayaklanmak i i veya durumu. dayaklanmak * Dayaklamak i lmak. i yap dayakl * Dayaolan. dayakl k dayal * Destek olarak kullan lan ey. * Dayanmolan. * dair, mstenit, mebni. lgili,

dayal eli d * D emesi ve e eksiksiz. yas dayama dayamak * Bir bir yere dokunur duruma getirmek ve bu durumda b eyi rakmak veya tutmak. * Bir yerden, bir kimseden yararlanmak, g almak. * H fke ile veya korkutmak iin yaklarmak, uzatmak. zla, t * Vakit geirmeden, bekletmeden vermek. * (kap , pencere iin) Ard kadar amak. na * Kalitesiz, kt veya rk bir mal , gizlice iyi olanlararas kat m n na p teriye satmak. * Varmak, ula mak. dayanak * Dayan istinatgh, mesnet. lacak ey, * Bir iddiay glendirmeye yarayan tan t. * G verici, yard , destek. mc * Bir gerekli onaylanmas olaylar arkas veya alt bulunan kendisine bir yklenilen, in iin n nda nda ey; ey bir varl destek olan, altta bulunan temel. a dayanak noktas * Yap bir blmn a ta larda yarayan ge. rln maya * Dayanak. dayanakl * Dayanaolan. dayanakl k * Dayanak, destek olma durumu. dayanaks z * Dayanaolmayan. dayanamamak * katlanamamak, sabredememek. dayan * Sab r. * Dayanak. * Dayamak i i.

dayand rma * Dayand i rmak i. dayand rmak * Dayanmas sa n lamak, istinat ettirmek. dayan kl * Dayanabilen, sa gl, mukavim, zorlu. lam, * Metanetli, metin, mtehammil. dayan l kl k * Dayan olma durumu, metanet. kl dayan z ks * Dayanmayan, sa olmayan, gsz, metanetsiz. lam dayan zl ks k * Dayan z olma durumu, metanetsizlik. ks dayan lma * Dayan iveya durumu. lmak i dayan lmak * Dayanmak i lmak. i yap dayan lmaz * (bir kimse veya iin) Karkonulamaz veya karlamaz. ey k * Tahamml edilemez, katlan lamaz. dayan m * Bir varln detkilere kardirenme zelli diren. i,

dayan mr m * Bkz. dayanma mr. dayank rl * Diren, mukavemet. dayan * Dayanma iveya biimi. i dayank * yeleri aras dayan bulunan (millet, topluluk, sf vb.), mtesanit. nda ma n dayan ma * Dayan itesant. mak i, * Bir toplulu olu u turanlarduygu, d ve ortak n nce karlarda birbirlerine karkl lanmas ba l , tesant. dayan mac * Dayan l yana olan, solidarist. mac ktan dayan l mac k * Bir toplulu btn bireyleri aras bir dayan bulunmas toplu durumda ya un nda ma n aman n gereklerinden sayan ve bireycilikle ortakla laras yer alan bir solidarizm. ac k nda reti, dayan mak * (bir toplulu olu u turan ki Bir gerekle iler) eyi tirmek iin duygu, d ve birligstermek, nce kar i birbirini kollamak, mtesanit olmak. dayan mal * Aralar dayan bulunan. nda ma

dayanma

* Dayanmak i i.

dayanma mr * Bir malzemenin kopmaya, klmaya ve grevini yapamaz hle gelmesine kadar gstermi r oldu diren. u dayanmak * Bir yere yaslanmak, kendini dayamak. * Kullan l uzun srmek, dayan olmak. kl * Zarar grmemek, varln korumak, hasar grmemek. * Birinden, bir eyden g almak, gvenmek; istinat etmek. * Tutunmak, kardurmak, karkoymak, mukavemet etmek. * Bir zerinde kurulmu eyin olmak, istinat etmek. * G bir duruma katlanmak, ekmek, sabretmek, tahamml etmek. * Varmak, ula mak. * Btn gcn kullanarak bir iyapmak. i * (tkenmeyen i iin) Sonunda birinin veya bir zerinde kalmak. ler eyin * Hvermek. z * Yeti mek, yeter olmak. dayant dayat * Dayan k. kl * Dayatmak i i veya biimi.

dayat ma * Kendi iste inatla inde ma. dayat mak * Kendi istek ve arzular rultusunda etmek, inatla do srar mak. dayatma * Dayatmak iempoze etme. i,

dayatmac * stedi yapt ini rmada bask uygulayan, direten, empoze eden. dayatmak * Dayamak i yapt ini rmak, empoze etmek. * Kendi istedi yapt ini rmakta direnmek. * Ba niste karkoymak. kasn ine * Empoze etmek. dayatt rma * Dayatt rmak i i. dayatt rmak * Dayatmak i yapt ini rmak. dayayd p emek * (evi, oday ) mobilya ve benzeri e ile d ya emek. dayay daye day * Dayamak i i veya biimi. * ocuk baks nine, dad c, st . * Annenin erkek karde i. * Bir kimsenin kayc olan, sz geer kimse. rs

* Ya erkeklere seslenme sz olarak kullan l l r. * Osmanlmparatorlu dneminde Tunus, Cezayir ve Trablusgarp'ta seimle ba getirilen ynetici. u a * Cesur, yi it. day lanma * Day lanmak i i. day lanmak * al satmak, yksekten atmak. m day l k * Day olma durumu. * Kayc rl k. * Kabaday klhanbeylik. l k, day lu o day zade * Day lu veya dayn k. o n z daylak * Dideve. i * Deve yavrusu. * Sa dklm ), dazlak. (ba * (toprak). plak * Dayn o day n lu, zade.

daz

dazara dazar * ok ivedi ve tel. l dazara daz r * Dazara dazar. dazlak * Tepesindeki sa dklm olan (kimse, ba ).

dazlakla ma * Dazlak duruma gelmek. dazlakla mak * (insan) Tepesindeki sa dklm olmak, dazlak duruma gelmek. * Salar ustura ile kaz n tmak. dazlakl k * Dazlak olma durumu. dazlama * Dazlamak i i.

dazlamak * G be enmek, g be olmak. enir de * Trk alfabesinin be harfinin ad inci . de -de * Bkz. da / de. * Bkz. -da / -de, -ta / -te.

debagat debba debbe debboy

* Tabakl sepicilik. k, * Sepici, tabak (II). * Kulplu ve a kapakl rdan su kab m. z bak , g * Silh, giysi gibi asker e ambar yas .

debdebe

* Grkem, gsteri , atafat, ihti am.

debdebeli * Grkemli, gsteri li. debeleni * Debelenmek iveya biimi. i debelenme * Debelenmek i i. debelenmek * Bir acn etkisiyle veya bir bask kurtulmak iin nmak. n dan rp * nmak, tepinmek, k ldamak. rp m * Bo u durmak. una ra p debi * Bir akarsuyun herhangi bir kesiminden saniyede geen suyun hacmi, ak m. debil debillik * Zay l f yap gsz. , * Genellikle yap ilgili a ve srekli gszlk. ile r

debimetre * Bir borudan akan gaz veya snhacim ve ktle cinsinden debisini kontrol eden, dzenleyen ve len vn ara. debriyaj * Otomobillerde kavrama yntemi ile kenetlenmi mili birbirinden ay ve ekici mili hareket iki ran dzeninde tutarak ekilen milin durmas ve bu i sonunda arac hareketini sa n lem n layan sistem. debriyaj pedal * Kavrama pedal . Deccal * Din inan gre k lara yamete yak bir zamanda inan yalanc kt yaradl n kaca na lan ve l kimse. deccal * Yalanc , fesat, dedikoducu.

decrescendo * Bir paran sesi gittike k al anlat n, sarak naca n r. dede * (evlt iin) Babanveya ananbabas n n , byk baba. * Byk babadan ba layarak geriye do atalardan her biri. ru

* Mevlev tarikat ile doldurmu nda olan dervi verilen unvan. lere * ok ya kimselere seslenme sz olarak kullan l l r. dede (dedesi) koruk yer, torununun dikama i r * eskilerin yapt yanli lerden daha sonrakiler de zarar grr. dededen kalma * ok eski dnemlerden beri kullan nesne. lan dedektif dedektr dedelik dedi mi * (dedi'mi) tam vaktinde. dedi i kmak * dedi gerekle i ey mek. dedidedik i * her istedi yaptr, sylediszden dnmez. ini r i dedi dedik, ttrd (veya aldm) ddk im m * bir insansznde direndi anlatmak iin sylenen bir tekerleme. n ini dedi dediki im * Her iste yapt inat ini ran, , iddiac (kimse). dedi in * ad verilen, say kabul edilen. lan, * Bkz. detektif. * Bkz. detektr. * Dede olma durumu veya dedeye yak davran an .

dedi inden (d ) ar kmak * szn dinlememek. dedi gelmek ine * birinin d ncesini nce kabul etmezken sonradan do bulup kabul etmek. ru dedi kara demek ine * inat ederek kar ndaki ile anla l k s maya yana mamak. dedikodu * Konusu eki tirme veya k nama olan konu k ma, lkal. dedikodu etmek (veya yapmak) * birini eki tirmek. dedikodu kumkumas * i gc dedikodu olan kimse. dedikoducu * ok dedikodu yapan. dedikoduculuk * Dedikodu yapma i i. dedirme * Dedirmek i i.

dedirmek * Demek zorunda b rakmak. * Denilmesini sa lamak. dedirtme * Dedirtmek i i.

dedirtmek * Demek zorunda b rmak. rakt dedksiyon * Tmden gelim. def * Bkz. tef. def defa defalarca defans * Savunma. def'aten defetme * Birden, bir defada. * Defetmek i i. * Savma. * Kez, kere. * Ss srekli olarak. k k,

defetmek * Kovmak. * Savmak, savu turmak. defibel kabilinden * bir bely savarcas na. defibratr * Yongalar liflerine ayr ran zel alet. t defigam etmek * znty, snt atmak. k y defihacet etmek * byk abdest bozmak. defile defin * (ly) Gmme. define defineci * Toprak alt gmlerek saklanm para veya de na , erli eyler, gm. * Gm bulmak umuduyla kaz yapan veya yapt kimse. ran * Giyecekleri tan amac mankenlerin yapt gsteri, moda gsteri geidi, giyim gsterisi. tmak yla klar

definecilik * Defineci olma durumu. deflsyon * Para darl, durgunluk. defleme deflemek * Defetmek. defne * Defnegillerden, yapraklar gzel kokulu ve yaz kye olan bir a (Laurus nobilis). il a * Deflemek i i.

defne yapra * e yiyeceklere gzel koku versin diye kat yaprak. itli lan defnedilme * Defnedilmek igmlme. i, defnedilmek * (l) Gmlmek. defnegiller * rnek bitkisi defne olan, iki eneklilerin ayr yaprakl ndan, yapraklar ta lar kokulu birok tr iine alan bir bitki familyas . defnetme * Defnetmek i gmme. i, defnetmek * (ly) Gmmek, topra vermek. a defneyapra * Bir lfer e idi. defnolunma * Defnolunmak i i. defnolunmak * (l) Gmlmek. defo defol! defolma * Defolmak i i. defolmak * (hakaret sz olarak) Savu mak, ekilip gitmek. defolu * Defosu olan, bozuk, zrl, kusurlu (kuma , giysi vb.). * Kusur, zr, bozukluk. * savu uzakla git, .

deformasyon * Biimi bozulma, biimsizle me.

deforme

* Biimi, kal bozulmu b .

deforme olmak * biimi, kal bozulmak. b defosuz * Defosu olmayan, sa lam. defroster defter * Buzzer. * Genellikle hafif bir kapak ierisinde, bir araya tutturulmu yapraklar k t .

defter amak * para yard veya gnll toplamaya giri m mek. defter emini * Tapu i lerine bakan yksek grevli. defter tutmak * i veya hesaplar lem dzenli olarak bir deftere geirmek. defterci * Defter yapan veya satan kimse.

deftercilik * Defter yapmak veya satmak i i. defterdar * Bir ilin maliye i lerini yneten yksek grevli. * Osmanl maliye i larda lerinin en yksek yetkilisi veya illerde maliye i leriyle u an grevli. ra defterdarl k * Defterdar makam n , grevi veya grevin yrtld yap . defterden silmek * ad anmaz olmak, dost saymaz olmak. n defterhane * Osmanl lkelerindeki btn toprak kay n tlar iine alan ana defterlerin bulundu ve bunlara zg i u lerin grld daire. defteri drlmek * lmek, ldrlmek. * grevine son verilerek bir yerden uzaklar tlmak. defteri kapamak * sz konusu iartyapmaz olmak; bir ilgiyi kesmek. i k eyle defterihakan * Osmanlmparatorlu unda Tapu ve Kadastro Genel Mdrl . defterikebir * Ana defter. defterinde olmamak * sahip bulunmamak, tabiat bulunmak. nda defterini drmek * ldrmek.

degajman * Futbolda kalecinin topu sert bir ayak vuru uza atmas uyla a . de diri * De dirmek i i veya biimi. de dirme * De dirmek i i. de dirmek * De mesini sa lamak, de mesine yol amak. de er * Bir nemini belirlemeye yarayan soyut l, bir de i kark, k eyin eyin di ymet. l * Bir para ile llebilen kar paha. eyin l, * Yksek ve yararl nitelik. * stn, yararl nitelikleri olan kimse. * Ki isteyen, ihtiya duyan bir varlolarak nesne ile ba s beliren inin k lantnda ey. * Bir dekenin veya bilinmeyenin say anlat . i ile m

de analizi er * Bir rnn her parasn veya ekonomik i n lemin her basama n sistemli bir biimde analiz edilip, katma n de erinin hesaplanmas maliyetle ili ve kisinin meydana lmas i. kar i de art er rma * Fiyat ykseltme. n de bimek er * bir de belirtmek, bir de koymak. eyin erini eye er de d er rme * Fiyat indirme, de a ekme. n erini a ya de d er rm * Paranaltveya yabanc paraya gre de n n bir erinin d rlmesi, sat alma gcnn azalmas n , devalasyon. de kuram er * De erlerin nem s n bu arada en yksek de arararak bir de ls bildiren felsefe ralar ve eri t er kuram . de vermek er * de saymak, nem vermek. erli de yarg er s * Bir de erlendirme getiren yarg . de erbilir * De olan eri eyleri, kimseleri sayan veya koruyan, iyilikbilir, kadirbilir, kadir inas. de erbilirlik * De erbilir olma durumu, iyilikbilirlik, kadirbilirlik, kadir k. inasl de erbilmez * De olan eri eyleri, kimseleri saymayan veya korumayan, hat z. rs de erbilmezlik * De erbilmez olma durumu. de erleme * De erlemek i i.

de erlemek * De belirtmek. er de erlendirilme * De erlendirilmek i k i, ymetlendirilme. de erlendirilmek * De erlendirmek i lmak, k i yap ymetlendirilmek. de erlendirme * De erlendirmek ik i, ymetlendirme. de erlendirmek * Bir yerinde ve yararl yolda kullanmak, k eyi bir ymetlendirmek. * Bir zn, nemini, nitelik ve niceli belirlemek. eyin ini de erlenme * De erlenmek i k i, ymetlenme. de erlenmek * De kazanmak, de artmak, de sa er eri er lamak, k ymetlenmek. de erli * De olan veya de yksek olan, k eri eri ymetli.

de k erli t * Kapsad hak, senede ba olan, senetsiz ileri srlebilmesine imkn olmayan k l t. de erlilik de ersiz * De olma durumu, k eri ymetlilik. * De olmayan veya de ok az olan, nemsiz, k eri eri ymetsiz, naiz.

de ersizlik * De ersiz olma durumu. de gin * kin, stne ait, dair, mteallik. li de il de a il * cmlesinde ykleme veya ba sim ka elere olumsuzluk anlam veren kelime. * " dursun" anlam yle na.

de mi ki il * madem, mademki. de im * Bir kimsenin, kendisine i verilmeye hak kazand durumu, liyakat. ran de imli de imsiz de in * Liyakatli. * Liyakati olmayan, liyakatsiz. * Kadar, dek gibi bir i bir durumun sona erdizaman yeri gsterir. in i veya

de in de ini de ini

* Sincap. * De inme. * De inmek i i veya biimi.

de inme

* De inmek itemas. i,

de inmek * Bir konuyu ele alarak ondan k sz etmek, dokunmak, temas etmek. saca de inti de irme * De irmek i i. de irmek * Duyurmak, bildirmek, ularmak. t * De dirmek, dokundurmak. de irmen * ara veya alet. ten * inde tme iyap yer. i lan de irmen ta * De irmende, dnerek taneleri ezen yuvarlak ta . * De irmen tayapmakta ve bazen de yap kullan akmak tatrnden sert bir ta larda lan . de irmen ta n alt diri n ndan kar * en a artlarda btn glkleri yener. r de irmenci * De irmen yapan veya i kimse. leten de irmencilik * De irmen yapma i i. * De irmen i letme i i. de irmenin suyu nereden geliyor? * bu i masraf kar in n layacak para nas n l kazl yor?. de irmenlik * De irmende tlmek iin ayr l). lm(tah * Bir de irmen ta i letecek gte (akarsu). n de irmi * Yuvarlak. * (kuma iin) Eni boyuna e olan. it * Yemeni, yazma, ba rts, mendil. de sakal irmi * De bir biimde kesilmi irmi sakal. de irmileme * De irmileme i i. de irmilemek * Temas.

* Yuvarlak biime koymak. de irmile me * De irmile i mek i. de irmile mek * De hle gelmek. irmi de irmilik * De olma durumu, yuvarlakl irmi k. de i * De iveya biimi. mek i * Bir verip yerine ba bir alma, mbadele, trampa. ey ka ey

de etmek i * bir verip yerine ba bir almak. ey ka ey de toku i * De , alveri i , mbadele, trampa. deebilir i * De me zellita detirilebilen. i i yan, i deebilirlik i * De ebilir olma durumu. i deen y z i ld * Parlakl zamana ba olarak de me gsteren y z. l i ld deici i * Biimden biime giren, de ken. i deik i * De tirilmi i . * Allmn dnda bir zellibulunan. i * e farkl itli, . * Yedek (i ama , giyecek). r

deiklik i * De ik olma durumu. i * Bir btnden bir blmnn demesiyle ortaya yeni durum. i kan * Amaca uygun biime getirmek iin yap de tirme, tadil. lan i deiklik nergesi i * Baz kanun maddelerinin amaca daha uygun olmas Byk Millet Meclisine yap neri. iin lan deiklik teklifi i * De iklik nergesi. i deiklik yapmak i * detirmek. i deim i * Bir zaman dilimi iindeki deikliklerin btn. i * Yeni dllerin atalar t p benzememesini sa na pat layan zelliklerin tm, varyasyon. * retilen mallarba mallar veya para kar detirilmesi. n ka i l * Bir niceli birbirinden ayr erler almas byle iki de aras in de veya er ndaki ayr m. * Rzgryn detirmesi. n i

deim ynetimi i

* H deen bir ortamda ayakta kalabilmek ve rakiplerin nne geebilmek iin, zla i irketin kendini yenilemesi, de im f i rsatlar analiz edip ortaya potansiyeli de n kan erlendirmesi ve en uygun stratejinin belirlenip bunun uygulanmas yeniden rgtlenme ve yap iin lanma i i. deimli i * De me zelligsteren. i i

deimli nszler i * nsz uyumuna ba olarak tmllk ve tmszlk bak ndan birbirinin yerine geen nszler: p / b, l m / c, t / d, k / g, k / . deinim i * Do ve toplumda nitelikle ilgili demelerin yava ada i yava il, birdenbire olmas ortam ve de , bir eyin artlar buldu n unda birdenbire nitelik de tirmesi, mutasyon. i deinimci i * De inimcilik yanl, mutasyonist. i s deinimcilik i * Bir canl ktaki soya ekimin (genlerin baz durumlarn yitirilmesi, yeniden olu veya varl zel n mas demesi yznden) anden deebilece ve bu demen, trlerin olu nda ana yol oldu ileri sren i i ini i mas unu kuram, mutasyonizm. * Do ve toplumdaki de melerin deinim biiminde oldu savunan d ak , mutasyonizm. a i i unu nce m dei i deke i deken i * De me zelligsteren, ok deen, deebilir, karars deici, mtehavvil. i i i i z, i * De ik say erleri alabilen nicelik. i de dekenlik i * De ken olma durumu. i dekin i * De ikli u deik, muaddel. i e ram i , * De mek iveya biimi. i i * Her canl detkilerle ortaya da kabilen, kal ilgili olmayan deiklik, modifikasyon. t mla i

dekinlik i * De kin olma durumu. i deme i * De mek i i i. * De im, mbadele. i

demek i * Ba bir biim veya duruma girmek, tahavvl etmek. ka * Yerine ba veya kimse gelmek. ka ey * Kar kl p vermek, mbadele etmek. al l * De tirmek. i * (olumsuz biimiyle) ok de vermek. er demez i * Aynen kalan, de ikli u i e ramayan. detirge i * Bir deiklik yap i lmas verilen nerge, tadil teklifi. iin detirge i * Bir cismin veya bir gcn biimini de tirmeye yarayan alet, konvertisr. i

detirici i * De tirme zelliolan. i i * De tirme i yapan nesne veya kimse. i ini detirili i * De tirilmek iveya biimi. i i detirilme i * De tirilmek i i i. detirilmek i * De tirmek i lmak. i i yap detirim i * De tirmek i i i. detirme i * De tirmek itebdil, tahrif. i i, detirmek i * Ba bir biime sokmak, deikli u ka i e ratmak. * Bir veya kimseyi bulundu yerden ba bir yere almak. ey u ka * Bir verip yerine ba bir almak. ey ka ey * Birini b p ba n rak kas edinmek veya kullanmak. * Ba bir duruma, ba bir grnme getirmek. ka ka * Anlat yeni bir ierik vermek. ma detirtme i * De tirtmek i i i. detirtmek i * De tirmek i yapt i ini rmak. de me * De i temas. me i, de me * Her, herhangi bir, geli igzel, rastgele. * Sekin, seme.

de gitsin me * deme, kar gitsin. ma de keyfine me * konu i ok ho ldn ulan ten lan anlatmak iin kullan l r. de mek * Aralkalmay k ncaya kadar birbirine yakla mak, dokunmak, temas etmek. * Ula eri mak, mek. * stenilen yere d rast gelmek, isabet etmek. mek, * De erinde olmak. * Kar k olmak. l * (zevk veren iin) Hogitmek. eyler a * Herhangi bir nitelikte olmak. * E erde olmak. de * Elde ta nacak incelikte dzgn a sopa. a, * De nekle at dayak. lan

de mek

de nek

de gibi nek * ok zayve ince. f de neki * Motorlu ta n al yerlerde yolcularbini s dzenini sa tlar t n ve ra layan kimse, khya. * dzeni ile ilgili grevli. ehir

de nekilik * De nekinin yapt i . de nekleme * De neklemek i i. de neklemek * De nekle vurmak. deh deha * Binek veya ko hayvanlar yrtmek iin sylenen bir sz. um n * zeksn, insan ki inin eri nsan n ili ebileceen yksek kerte, dhilik. i * Dhi. * Snma, korunma. * Bkz. dahdah. * A korku verici, deh sa. r et c dehleme * Dehlemek i i.

dehalet dehdeh dehha

dehlemek * Hayvan diyerek yrtmek. deh * Kovmak. dehlenme * Dehlenmek i i. dehlenmek * Dehlemek iyap i lmak. dehletmek * A a lamak, hor grmek. dehliz deh et * st kapal ve uzun geit, koridor. , dar * Bir tehlike veya korkun bir kar nda duyulan rknt, y . ey s lg * Ola anst. * Ola anst kar nda ma anlat eyler s a r.

deh samak et * ortal korku vermek. a deh d ete rmek * deh iine sokmak. et

deh kap (veya d ete lmak mek) * ok korkmak. deh etlenme * Deh etlenmek i i. deh etlenmek * Deh kap ete lmak. deh etli * Korku veya rknt veren. * c a . rt * ok fazla, son derece. deist deizm * Tanr yaln ilk sebep olarak kabul eden, Tanr ba herhangi bir g ve nitelik tan 'y zca iin ka mayan, vahyi reddeden gr . dejenere * Soysuz. * Yoz. dejenere etmek * soysuzlarmak, yozlarmak. t t dejenere olmak * soysuzla mak, yozla mak. dejenerele me * Dejenerele i mek i. dejenerele mek * Soysuzla mak. * Yozla mak. dejenerelik * Soysuz, yoz; soysuzluk, yozluk. dek * Kadar, gibi bir i sona erdinoktay zaman in i veya anlat r. dek * Dzen, hile. * Toku at ma, ma. * Sa lam. * Bkz. tek. dekadan * XIX. yzy l sonlar Fransa'da natralistlere kar sembolizm ak na nclk etmi nda kan m olan sanat verilen ad. lara dekadanl k * Dekadan olma durumu. dekagram * Bir kilonun yzde biri, dag. * Deizm yanl. s

dek

dekalitre

* On litrelik hacim l birimi, dal.

dekametre * On metre uzunlu unda bir l birimi, dam. dekan dekanl k * Dekangrevi. n * Dekanmakam n . dekar * On ar (1000 m) de erinde yzey l birimi. Dekart * Descartes'in retisi ile ilgili, kartezyen. * Descartes felsefesini benimseyen kimse. Dekart l k * Descartes'in felsefesi. * Descartes'in retisi, kartezyenizm. dekaster dekatlon * On metrekplk hacim ls birimi. * Fakltenin ynetiminden sorumlu profesr.

* 100 m ko uzun atlama, glle atma, yksek atlama, 400 m ko 110 m engelli ko disk atma, usu, usu, u, skla yksek atlama, cirit atma, 1500 m ko n r ular ieren atletizm yar . mas dekatloncu * Dekatlon yar malar kat atlet. na lan deke d mek * hileye, oyuna gelmek. dekln r * Bir devre kesicinin i ini etkileyerek a n leyi lmas nleyen dzen. * Foto makinesinin resim ekilirken bas d raf lan mesi. deklrasyon * Bildirme, duyurma, iln etme. * Bir konunun kamuoyuna duyurulmas yap a iin lan klama, bildiri. * Mal bildirimi. deklre * Bildirilmiiln edilmi , .

deklre etmek * bildirmek. * gmrklerde vergi konusu olacak e vb.yi resm makama bildirmek. ya dekolte * Kollarn, g ve s n bir blm akadgiysisi. n s rtn k n * A k. dekolte konu mak * asakonu k k mak. dekont

* denmi veya denecek olan hesaplardkm. n * Kapat bir hesaptan yap lan lacak indirme. * Btn indirmeler yap ktan sonra borlu taraf denecek, alacakl ld ndan taraf al ndan nacak olan miktar. dekor * Tiyatro, sinema ve televizyonda sahneye konulan eserin yaz yerin, a n zelliklerini belirleyen ld n e gelerin (perde, aksesuar vb.nin) btn. itli * Bir yere ssleme amac verilen dzen. yla * Grn , manzara. dekorasyon * Dekor yapma i i. * Bir yeri ssleme. dekoratif * Dekor olarak kullan sslemeye yarayan, ssleyici, tezyin. lan, * Gstermelik. dekoratr * Tiyatro, opera vb. dekorlar tasarlayan sanat n . * mimar. dekoratrlk * Dekoratr olma durumu. * Dekoratrn i mesle i ve i. dekorcu * Mesledekor yapmak olan sanat i . dekorculuk * Dekorcu olma durumu. * Dekorcunun ive mesle i i. dekore * Ssleme amac dzenlenmi yla .

dekore etmek * (bir yere) ssleme amac dzen vermek. yla dekovil * Ray aral 60 cm eninde veya daha az olan, arabalar buhar, hayvan veya insan gcyle yrtlen, kk demiryolu. dekstrin dekstroz * Ni asta ekeri. dellet * K lavuzluk, arac l k. * i z, aret. * Ni astanblnmesinden elde edilen zamkl madde (C6 H10 O5). n bir

dellet etmek * yol gstermek. * gstermek, anlatmak, demeye gelmek. * belirtmek. deldirme * Deldirmek i i. deldirmek

* Delmek i yapt ini rmak. * Geersiz hle getirmek. delecek * Z mba.

delegasyon * Herhangi bir toplulu temsil etmekle grevli yetkili kurul. u delege delegelik * Kendisine yetki verilerek bir yere veya birinin kat gnderilen kimse, eli, murahhas. na * Delegenin grevi, murahhasl k.

delep delep * Parlayarak, par l. l par delepmek * Parlamak. delge delgi delgi deli * Akl yitirmi n olan, akl dengesi bozulmu olan, mecnun. * Davran a ve ta n olan (kimse), n. lar r k lg * A derecede d r kn. * Co azg kun, n. deli alacas * Birbirini tutmayan parlak renklerden olu an. deli bal deli balta * Ac z, gaddar, zalim kimse. mas deli bayraamak * olmak. k deli bozuk * Gn gnne, sz szne uymayan. deli bozukluk * Deli bozuk olma durumu. deli kmak * rmak. ld * ok sinirlenmek. deli dana hastal * ngiltere'de byk ba hayvanlarda grlen eden bula ve ldrc bir hastal c k. deli dana(lar) gibi dnmek * Ar n zehirli ieklerden toplad bal. lar klar * Mukavva, k kay maden gibi t, , eylerde delik amaya yarayan ara, delecek, z mba. * Maden, tahta, ta zerinde delik amaya yarayan aygmatkap. vb. t, * Ucu sivri demirli, a atan tutacak yeri olan ve ttn dikmeye yarayan ara.

* ne yapaca bilemeyerek, k davranmak. n a nca deli deli * Delice. deli divane * n, a deli. lg r deli divane ( olmak k) * a derecede sevmek. r deli divane olmak * mutlu olmak, bir kimseyi, bir a derecede sevmek. eyi r deli dolu * lerisini gerisini d nmeden davranan, rastgele konu patavats an, z. deli etmek * na evirmek. lg deli fi ek * Deli ve atak. men

deli fi eklik * Deli fi olma durumu. ek deli gibi * deliye yara davran delicesine. r ta, deli gmle i * Tehlikeli ve sald delilere giydirilen kolsuz gmlek. rgan deli gllbicisi * Bkz. gllbici. deli rmak * Ak s h olan nt ok zl rmak. deli kn eyizi gibi z * bir arada sergilenen ve birbirine yak mayan e iin sylenir. ya deli olmak * ok sevmek. * ok sinirlenmek. deli olmak i de ten il * g durumlarda aresizlianlat i r. deli orman * ok sve gr orman. k deli otu * Turpgillerden, bahelere ss olarak dikilen bir bitki, kuduz otu (Alyssum).

deli psteki sayar gibi * ok kark, ok ayr l k bir i u ma. nt sc le ra , deli Raziye gibi * delice davran bulunan kveya kad larda z n. deli samas * Anlams tutars delice sz. z, z,

deli sarayl (gibi) * acayip biimde giyinenler, taktak ranlar iin sylenir. p t deliba * Koyunlarda ve danalarda grlen tehlikeli bir hastal k. * Huysuzluk yapan hayvan.

delice

* Davran a , deli gibi olan. lar r * Delicesine. * Bu daygillerden, genellikle bu tarlalar yeti tohumu zehirli, yaban bir bitki (Lolium day nda en, temulentum). * A lanmamzeytin a , yaban a ac a. * Atmaca, ahin. delice do an * Kartallar tak nkartalgiller familyas bir ku (Falco subbuteo). mn ndan tr delicesine * A bir biimde. r delicesine tutulmak * a bir biimde ba r lanmak, ok sevmek. delici * Delen, delmek i yapan. ini * ok etkili, etkileyici.

deli t e kmak * tutuklamak, hapsetmek. delik * Dar, kk a k; dar, kk ukur. kl * Delinmi . * Ceza evi. * Kk hayvan yuvas .

delik byk, yama kk * eldeki imknlar gerekenden ok az. delik de ik * Her yan deliklerle dolu. delik de aramak ik * her yerde aramak. delik de etmek ik * (bir canln vcudunda) bir arala birok yaralar, kesikler amak. n * bir her yan delikler amak. eyin nda delik de olmak ik * (bir canln vcudunda) bir arala birok yaralar, kesikler olu n mak. * bir her yan eyin delinmek. delik e irmek * hapse girmek, tutuklanmak. delikanl * ocukluk a ndan kmgen erkek. * Genlere seslenme sz olarak kullan l r. * Sznn eri, drst, namuslu kimse.

delikanl l k * Delikanl olma durumu. * n delikanl nsan oldu a u . delikli * Deliveya delikleri olan. i * Kevgir. * Deliklerle kapl esnek doku eritlerine verilen ad. * Bir tr olta i nesi.

delikli boncuk (veya tayerde kalmaz ) * az ok i yarayan her isteklisi bulunur. e eyin delikliler * Delikli ve sert bir kabukla kapl hcreli hayvanlar tak . bir m deliksiz * Deliolmayan. i

deliksiz uyku * Arada hi uyanmadan uyunulan uzun uyku. delil * nsan gere ularabilecek iz, kanemare. arad e t t, * Kan t. * K lavuz, rehber.

delilenme * Delilenmek i i veya durumu. delilenmek * Deli gibi davranmak. delili vurmak e * kendini deli gibi gstermek. delilitutmak i * delice davranmak. delilik * Deli olma durumu veya delice davran .

delimsirek * nca, delicesine. lg delinin eline de vermek nek * ktlk yapabilecek bir kimsenin davran n lar kolaylarmak. t delinme delinmek * Delinmek i i. * Delmek i konu olmak. ine * Bir delik olu eyde mak. * i nemek, uymamak, aykdavranmak. r * Delirmek i i veya biimi. * Delirmek i i.

deliri delirme

delirmek delirtme

* Deli olmak, akl yitirmek, rmak. n ld * Delirtmek i i.

delirtmek * Deli etmek, rtmak. ld deli men * marve delice tav, zr. k rl p * Gl, hareketli, sa yap lam l . deli mence * Deli mene yakr (biimde) deli gibi. men deli menlik * Deli olma durumu, deli men mence davran zrl pk. , deli menlik etmek * deli mence davranmak. deliye dnmek * ok sevinmek. * ok zlmek. deliye her gn bayram * her f rsattan yararlanarak bayrammgibi davrananlara ve her e eyi lenceli ynden alanlara alay yollu sylenir. delk * Ovma, ovu turma. * Srtnme. * Delmek i i. * Yelek. * Delinerek yap lm . * Delik amak, delik duruma getirmek. * ncitmek, k rmak. * Yunan alfabesinin drdc harfi (D). * Bir atallanarak dkld yer, atal a rma n u z.

delme

delmek

delta

delta kas * Omuz ba bulunan gen biimindeki kas. nda dem * Soluk, nefes. * Zaman, a . * ki. * Haz rlanan ayrenk ve koku bak ndan istenilen durumu. n m * Koku. * Pi irilen yemeklerin yenecek k vama gelmesi. * Kan.

dem

-dem / -tem * simden isim treten ek. dem ekmek * (ku uzun ve gzel ezgiler lar) karmak. * iki imek. dem dkmek * (kad ay ba kan yitirmek. nlar) nda dem tutmak * bir alg ba bir alg sesle e etmek. ya ka veya lik dem vurmak * bir eyden sz etmek, konu amak. demagog * Demagoji yapan kimse, halk avc, halk dalkavu s u.

demagogluk * Demagog olma durumu. demagoji * Bir kimsenin veya grubun duygular kam n layarak, gerek d szler syleyerek onlar kazanmaya al halk avc ma, l. demagoji yapmak * bir kimsenin veya grubun duygular kam n layarak, gerek d szler syleyerek onlar kazanmaya al mak. demagojik * Demagojiye dayanan, demagoji ile ilgili. deme * Demek i i. * Anlam. * (halk edebiyat nda) iir. * Daha ok Alev airlerin tarikatlar ilgili konular leyen yla i iirlerine, kendilerince verilen ad. * Atasz; a t.

deme (veya de gitsin me) * anlat lmas anlat g, lamaz. deme! deme * Yetkili bir kimsenin bir konuda yayorganlar yapt a n na klama, beyanat. deme vermek * (yetkili bir kimse) bir konuda yayorganlar a n na klama yapmak, beyanat vermek. demedi b ini rakmamak (veya komamak) * birisi iin kc ileri geri konu r, a r, mak. demek * Sylemek, sz sylemek. * Ad vermek. * (bir dilde) Karolmak. l * Anlam gelmek. na * (herhangi bir) Ses karmak. * Herhangi bir yarg varmak. ya * (de'me) "gerek mi", "yok can gibi ma anlat m" a r.

* Demek kelimesi d nmek, oranlamak, ummak, istemek veya eri gibi anlamlara da gelebilir. mek * (hareketin olumsuz biimi, z t anlam kelimelerle kullan ldnda) artlar ne olursa olsun bir iyapmak. i * O hlde, hlde. u * Bir i kalk e mak, yeltenmek. demek istemek * bir d nceyi sylemek istemek; bir anlatmak istemek. eyi demek ki (demek oluyor ki) * hlde, yle ise. u demek olmak * anlam gelmek. na demem o deme de il * benim sylemek istedi o de im il. demem o deme de il * Bkz. deme. demet * Ba lanarak olu turulmu deste, ba lam. * Bitki veya iek ba . lam * stn yapbitkilerde z sular akmas yarayan, bitkiye desteklik eden damarl lifli kordon. l n na veya * Uzunlamas birbirine biti olarak bir arada bulunan sinir ve kas telleri toplulu na ik u. * Bir atomun paralanmas do elektriklenmi ndan an taneciklerin yrngelerinden olu k toplulu an u.

demet demet * Birok demetler durumunda ba lanmolarak, deste deste, demetleme. demeti * Demet yapan kimse. * Harman makinesini ekin demetleriyle dolduran kimse. demetik * Demet paras , kk demet. demetleme * Demetlemek i i. demetlemek * Demet yapmak, demet durumunda ayp ba r lamak. demetlenme * Demetlenmek i i. demetlenmek * Demet yap lmak. demetleti * Demet yapt i rmak i veya biimi. demetletme * Demet yapt i rmak i. demetletmek * Demet yapt rmak. demetleyi * Demet yapmak iveya biimi. i demetli

* Demet biiminde olan. demev * Kanl , kan (insan). ok * Kanla ilgili. * fkeli, sinirli. demeye getirmek * do rudan do sylemeyip dolayyla anlatmak. ruya s demeye kalmamak * birden, hemen. demin * Az nce.

demincek * ok az nce. deminden * Demin, az nce. deminki * Biraz nceki. demir * Atom say 26 atom a 55.847 olan, mavimt esmer renkte 7,8 yo s rl rak unlu unda, 1510 C de eriyen, zellikle elik, dkm ve ala durumunda sanayide kullan mlar lmaya en elverielement. K li saltmas Fe. * Baz nesnelerin demirden yap lmparas . * Ayakkab topu veya ayakkab una burnuna a nmay nlemek iin ak zel olarak yap lan, lmmadenden para. * Gemilerin dalgalara, ak lara kap yer detirmemesi iin suya at zincirle gemiye ba bulunan, nt larak i lan, l ucu engelli a demir ara, apa. r * Demirden yap lm . * Gl, kuvvetli, sert. demir a ac * eneklilerden, ana yurdu Avustralya olan bir evcikli veya iki evcikli bir a (Casuarina). ki a demir almak * gemi yola kmak iin apas denizden ekmek, gitmeye haz n rlanmak. * lmek, ekip gitmek. demir atmak * (gemi) apas denize salmak. n * bir kimse bir yerde uzun sre kalmak. demir bilek * Gl kuvvetli kimse. demir boku * Demir d maden crufu. , demir dikeni * Toprak zerinde yatolarak bulunan, iekleri kk ve asar k k renkli, meyvesi 10 mm kadar ap nda, boynuz eklinde sivri ulara sahip bir bitki (Tribulus terrestris). demir gibi * ok sa lam. * ok gl, ok kuvvetli. demir hat

* Demir yolu. demir kap * Irmaklarda gemilerin gemesine engel olan kayalyer. k demir k r * Siyah, beyaz kark griye yakrenkte at donu. n demir ku * Uak. demir oksit * Demirin hem tabiatta hem de sentetik yap lmolarak grlen ve deik kimyasal de ve renkte i er bulunabilen oksit biimi. demir pas * Demirde olu pas. an * Bu pasrenginde olan. n demir perde * Sahne ile izleyicilerin bulundu salonu yang tehlikesinde birbirinden ay demirden yap u n ran, lmperde. demir resmi * Geminin bir limanda demirlemek iin dedivergi. i demir slfat * Slfirik asidin kimyasal forml Fe2(SO4)3 olan demir tuzu ve bunun hidrolar tlmbiimi. demir taramak * (gemi) rzgr veya ak yznden apas srmek. nt n demir tav dvlr nda * bir i yap in lmas uygun olan bir zaman, bir durum vard iin r. demir zerinde * demirini almve kalkmaya haz r (gemi). demir yeri * Limanlarda gemilerin demir atmas ayr na lmyer. demir yolcu * Demir yolu grevlisi. demir yolculuk * Demir yolcunun grevi. * Demir yolu yapma ve i letme i i. demir yolu * Lokomotif, vagon gibi demir tekerlekli ta n yrd paralel iki ray d tlar enerek yap bir tr yol, tren lan yolu. * Bu yollar ynetimi. n demir yumruk * Gl kuvvetli kimse. demirba * Bir yerde kullan bir yere kay olan, bir grevliden brne teslim edilen dayan e lan, tl kl ya. * Bu nitelikte olan. * Bir yerin eskisi, emektar (kimse). olan demirba d tan mek * demirba listesinden karmak, kayd silmek. n

demirci

* Demir satan, demir e yapan veya onaran kimse. ya

demirci mengenesi * K n demiri tutmak iin kullan k zg lan ska. demircilik * Demir e alsatma veya onarma i ya p i. * Demircinin zanaat . demire vurmak * birini demir zincirle ba lamak. demirhindi * Baklagillerden, s iklimlerde yeti bir a (Tamarindus indica). cak en a * Bu a n meyvesi. ac * Bu meyveden yap lan erbet. * Pinti, hasis. demir * Demir mavisi, gri.

demirkapan * M s. knat Demirkaz k * Kutup Y z ld. demirleblebi * Ba lmas g i ar ok . * Balmas kimse. a k g demirleme * Demirlemek i i. demirlemek * Kol demirini takmak, kapatmak. * (gemi) Demir atmak. * Demire vurmak. demirle me * Demirle i mek i. demirle mek * Demir durumuna gelmek. * Demir gibi sa duruma gelmek. lam demirli * inde metal veya karm durumunda demir bulunan. * Demir parmaklveya demir bir para tak k lmolan. * Demir atm(gemi). * Ba p kalm lan .

demirli beton * Yap gc, esnekliart iin metal ve imentodan yararlanma yntemi, betonarme. da i rmak Demirperde * II. Dnya Savasonras uk sava so dneminde, batlkelerin kendilerini do bloku lkelerinden l u ay sra ve bu lkelere takt ad. ran n klar demirsiz

* Demiri bulunmayan, iinde demir olmayan. demirsizlik * Vcutta veya kanda beliren demir yetersizli i. demiurgos * Efltun felsefesinde evreni yaratan, yarat tanr c . demke demleme * (gvercin iin) Dem eken, gzel ses karan. * Demlemek i i.

demlemek * (ay ) Kaynar suyun iine att sonra renk ve koku vermesi iin bekletmek. ktan demlendirme * Demlendirmek i i. demlendirme suyu * Suda veya ba bir sda ka v slatmak suretiyle yap ya lan ekstraksiyon s nda ele geen ve suda ras znebilen maddeleri ieren s. v demlendirmek * Demlemek. demlenme * Demlenmek i i. demlenmek * (ay Rengi ve kokusu suya gemek. n) * (pilv iin) Pi tikten sonra bir sre bekletilerek k vama gelmek. * imek. ki demli demlik * aydemlendikap. n i demode * Modas gemi olan. * Demlenmi , rengini, kokusunu, tad bulmu n (ay).

demode olmak * modas gemek, gzden d mek, de yitirmek. erini demograf * Nfus bilimci. demografi * Nfus bilimi. demografik * Nfus bilimiyle ilgili. Demokles'in k l c * her an gerekle ebilecek tehlike. demokrasi * Halkegemenlitemeline dayanan ynetim biimi, el erki, demokratl n i k.

demokrat * Demokrasi yanl. s demokratik * Demokrasiye uygun. demokratikle me * Demokratikle i mek i. demokratikle mek * Demokrasiye uygun biime girmek. demokratikle tirme * Demokratikle tirmek i i. demokratikle tirmek * Demokrasiye uygun biime getirmek. demokratla ma * Demokratla i mak i. demokratla mak * Demokrasi ilkelerini uygulamak, demokrasiye uygun yap kurmak; demokrat bir biimde davranmak. y demokratl k * Demokrasi. demonstrasyon * Gsteri. -den bu yana * -den beri. -den yana * iin. * -e kal rsa. -den yana (olmak) * birinin taraf tutmak. n -den yana kmak * birinin yanl olmak, birini tutmak. s denaet denden * Bir izelgede alt alta gelen ayn veya sz gruplarn birka kez yaz n sz n lmas nleyerek kolaylsa k lamak iin birinci satn alt r ndakiler yerine kullan (") i lan areti. denden i areti * Bkz. denden. denek * zerinde deney yap kimse veya lan ey. * Alakl k.

denek ta * Alt gm madenlerin ayar anlamak iin, srtldkleri bir tr ta n, gibi n , mihenk. * Bir kimse veya nesnenin de anlamaya yarayan erini ey. deneme * Denemek i s i, nama, tecrbe.

* Son biimi bulmam taslak durumunda olan eser. , * Herhangi bir konuda yeni ve ki gr bezenmi anlat iinde sunulan dz yaz isel lerle bir m tr. deneme hayvan * Meran verimi veya mera zerinde uygulanan ve amenajman i n slah lemlerinin etkileri hakk bilgiler nda edinmek amac otlat ve canl k artveya st verimi devamlekilde llen hayvan. yla lan a rl deneme tahtas * zerinde bilgisizce, tedavi, onar gibi i yap kimse veya m ler lan ey. deneme yay n * Radyo, televizyon gibi haberle aralarn ba ta ial ve daha verimli olmak zere yapt me n lang e mak klar k sreli yay sa n. denemeci * Deneme yazar . denemecilik * Deneme yazarl, deneme yazma i i. denemek * De anlamak, gerekli nitelita p ta erini i y bulmak iin bir insan nesneyi veya bir d madn , bir nceyi s namak, tecrbe etmek. * Bir i ba e, armak amac ba yla lamak, giri bulunmak, te imde ebbs etmek. denenme * Denenmek i i.

denenmek * Denemek i konu olmak. ine denet * Denetlemek i tefti i, . * Lboratuvar i tamamlanmbir filmin herhangi bir eksiolup olmadn lemi i anlamak iin da mc ya t verilmeden nce incelenmesi. deneti * Denetlemeyle grevli kimse, murak kontrolr. p, * Gsterim odas filmi izleyerek grntlerin, sesin, rengin kusursuz olup olmadn nda , izik vb. bulunup bulunmadn inceleyen kimse. denetilik * Denetinin grevi. * Deneti olma durumu, murak k, kontrolrlk. pl denetici * Bir i lemin istenilen llerde yrtlmesini denetim alt alan cihaz. na * S k, bas veya nem demelerini nleyerek bunlara ili hareketin denetimini yapan alet. cakl n i kin * Su alt ndaki bir aleti uzaktan yneten makine.

denetilme * Denetmek i konu olma. ine denetilmek * Denetmek i konu olmak. ine denetim * Denetlemek i murakabe, kontrol. i,

denetim kurulu * Bkz. denetleme kurulu.

denetimci * Denetim i yapan kimse. ini denetimli * Denetlenmi olan.

denetimsiz * Denetlenmi olmayan. denetleme * Denetlemek i murakabe, kontrol. i, denetleme kurulu * Devlet kurulu nda denetim i yapmakla grevli yelerin olu lar ini turdu kurul, tefti u kurulu. * Bir kurulu yasalara ve kendi amac uygun olarak alp al un na denetleyen kurul. madn denetleme raporu * Deneti taraf haz ndan rlanan ve bir i do usullere ve ynetime uygun olarak yap yap in ru, l p lmadn belirten yaz . denetleme yapmak * kontrol etmek. denetlemek * Bir i do ve ynetime uygun olarak yap yap incelemek, murakabe etmek, tefti in ru l p lmadn etmek, kontrol etmek. denetlenme * Denetlenmek i i. denetlenmek * Denetlemek i konu olmak. ine denetleyici * Denetleyen (kimse). * Denetleyen alet. deney tecrbe. * Bilimsel bir geregstermek, bir yasay rulamak, bir var say kan i do m tlamak amac yap i yla lan lem, * Deneyim, tecrbe.

deney kab * inde kimya deneyleri yapmaya yarayan zel kap. deney tp * o unlukla kimyasal deneylerde kullan bir ucu kapal boru. lan cam deneyci * Deneycilik yanlolan (kimse), ampirist. s

deneycilik * Bilginin gzlem, deneme veya duyular ile elde edilebilece ileri sren geleneksel grgclk, ini reti, ampirizm, usuluk kar . t * Organizma ile durum veya evre aras bir etkile olarak ya ya nem veren, bilgiyi, simgelerle nda im ant ileti yap denetimli ve yeniden dzenlenmi ant imi lan ya biiminde d nen a bir felsefe anlay, grgclk, da ampirizm. deneyim * Tecrbe. deneyim kazanmak

* deneyimli duruma gelmek. deneyimci * Deneyimi n plna karan kimse. deneyimcilik * Deneyimcinin i i. deneyimli * Deneyim kazanmolan, tecrbeli. deneyimsiz * Deneyimi olmayan, tecrbesiz. deneyimsizlik * Deneyimsiz olma durumu, tecrbesizlik. deneyi * Denemek iveya biimi. i

deneyleme * Deneylemek i i. deneylemek * Deney yapmak. deneyli * Deneye ba vurularak yap lan. deneysel * Deneye dayanan, deney yoluyla olan, deneyle ilgili, tecrb.

deneyselcilik * Gerek bilginin ancak deney yoluyla elde edilebilece bilgilerimizin varsay dayanan bir nitelik ini; ma ta , gere insan ya sn bir rn olarak d dn in antn nlmesi gerekti de ile ahlkl mutlak de ini; erler ln il, toplumsal oldu ileri sren eksperimantalizm. unu reti, deneysellik * Deneyle ilgili olma durumu. deneysiz * Deneye ba vurulmadan yap lan.

deneyst * Deneyle kazan lmas imkns ak ilgili olan (bilgi). z, lla deneystclk * bilgisinin niteli ve ilkelerini ak nsan ini l yoluyla zmek amac deney alann tesine gitmeye al yla n an anlay mtealiye, transandantalizm. , * Ahlkta belli bir gizemcilisavunan, Tanr a ve insan i , do kaynarmaya al Amerikan felsefe okulu, t an mtealiye, transandantalizm. denge * Bir nesnenin veya bir insandevrilmeden durma hli, muvazene. n * Birbirini ortadan kald glerin sonucu olan durma hli. ran * Zihinsel ve duygusal uyum, istikrar. * Bkz. toplumsal denge. * Siyas glerin, yetkilerin birbirini srlayacak biimde da lmas n t . * Ekonomik hayatuyumlu dzeni. n * Vcudun en kk dayanak yzey veya yzeylerinde d meden durmas .

denge kalas

* Aletli jimnastik dal kullan ve 1.20 m ykseklikte, piramit biiminde, iki ayak zerinde duran 5 m nda lan uzunlu unda, 10 cm yrme yzeyi olan dzgn kalastan yap lmdenge arac . denge ta * Omurgal n zellikle de memelilerin i kulak keseci bulunan kalsiyum tuzu. lar inde dengeci * Denge unsurunu n plnda tutan. dengecilik * Dengeci olma durumu. dengeleme * Dengelemek i i. dengelemek * Dengeli duruma getirmek. * Bir cismi g katarak veya eksilterek denge durumuna getirmek. dengelenme * Dengelenmek i i. dengelenmek * Dengesi sa lanmak. dengeleyici * Denge sa layan, dengeleme zelliolan. i * Otomobillerde e i veya yaylanma genli azaltmak iin ve tekerleklere yerle ikli ini asi tirilen dzen, stabilizatr. * Bir evredeki i lemin daha dengeli bir duruma gelmesini sa layan alet. dengeli * Dengesi olan, muvazeneli. * Tutum ve davran nda uyum olan (kimse), istikrarl lar . * Kurallara uygun, snt k yaratmayan.

dengeli beslenme * Sak iin gerekli olan besinleri belirli llerde ve dzenli bir biimde alma. l dengeli k lmak * huzura, dzene kavu turmak. dengelik * Denge sa layan alet. dengesi bozulmak * dik durumdan d duruma gelmek. ecek * aralar ili bulunan aras nda ki eyler ndaki uyum bozulmak. dengesiz * Dengesi olmayan, muvazenesiz. * Tutum ve davran nda uyum olmayan (kimse), istikrars lar z.

dengesizle tirme * Dengesizle tirmek i i. dengesizle tirmek * Dengesiz duruma getirmek. dengesizlik * Bir denge bulunmamas eyde durumu. * Bir kimsenin, tutum ve davran nda ss beklenmedik demeler olmas lar k k, i , istikrars k. zl

denge ik

* Dmen sisteminde yelpazenin itme merkezinin kenar de yakna konulan ek dmen. na il, n

dengi dengine * uygun olan yla. dengine dengine * getirmek punduna getirmek. dengiyle kar lamak * kendisine yap bir i kar ayn erde i lan in ln de yaparak vermek. den denilme denilmek * Alak, kt, ki iliksiz (kimse). * Denilmek i i. * Ad verilmek. * Sylenmek, sz edilmek. * Yer kabu unun ukur blmlerini kaplayan, birbiriyle ba l lant tuzlu su ktlesi. , * Bu su ktlesinin belirli bir paras . * (denizde) Dalga olma durumu. * Geni alan. * Srsgeni okluk, yo n z lik, unluk. * Aydaki dzlkler.

deniz

deniz ak s nt * Deniz suyunun baz etkilerle belirli bir ynde yer detirmesi. i deniz alt * Deniz alt bulunan. nda * Deniz alt yap nda lan. * Dalgalara kara k. deniz ata esi * Byk eliliklerde grev yapan deniz kuvvetlerine ba asker st dzey grevlisi. l deniz ayg r * Denizlerde ya bir tr vahhayvan. ayan deniz aynas * Denizin dibini ave seik grebilmek iin zel olarak yap k lmcam, alet. deniz basmas * ken bir kara paras deniz sularn dolmas na n . deniz bilimci * Deniz bilimi ile u an kimse. ra deniz bilimi * Ana deniz bilimi, o inografi. deniz bindirmek * denizde birden fna rt kmak. deniz buzu * Kutuplara yakyerlerde so havanetkisiyle denizlerin stnde olu buz. n uk n an

deniz kmak * denizde f na olmak. rt deniz ullu u * K blgelerinde ya bir tr ulluk. y ayan deniz depremi * Deprem merkezi denizin dibinde odakla bir tr yer sars s an nt. deniz durmak (veya d mek) * denizdeki f na gemek. rt deniz feneri * Klar tehlikeli yerlerinde, baz ve adac n zerinde geceleri deniz ta na yol gsteren, y n kaya klar tlar tepesinde gl bir k kaynaolan fener. deniz gei i * Gaz boru hattn denize girmesi durumunda, k n yeridinden belli bir derinlikteki kesimden teye hatt n deniz alt kalan k . nda sm deniz hamam * Plj. deniz haritas * Denizlerin olu ve konumlar deik renk ve izgilerle gsteren harita. um n i deniz hukuku * Devletler hukukunda denizin trl blmlerinin durumunu dzenleyen ve devletlerin bu blmler zerindeki yetkilerini belirten antla gelenek vb. niteli ma, indeki kurallar btn. n deniz iklimi * Denizlerde, adalarda, yksek enlemlerde grlen ve s k oynamalar olan iklim. cakl az deniz kaplumba alar * Denizde ya ayan, ayaklar yzge biimindeki btn kaplumba verilen ad. alara deniz kaplumba as * Denizlerde ya ve ayaklar yzge gibi kullanan bir deniz hayvan ayan n . deniz kaz * Akba . deniz k c rlang * Bal n. k deniz k z * Denize yakkayal zerinde syleyen, bave g kadbiiminde, belden a bal n klar ark s n a s k kuyruklu do ast yarat k. deniz kula * Adenizden bir kum setiyle ayr k lmveya k dilinin geli y mesiyle gl biimini alm skoy veya krfez, , lgn. deniz kuvvetleri * Bir lkeyi denizden gelecek saldlara karkorumak iin kurulan asker kurulu r lar. deniz marulu * Ssularda bulunan, ince levhaya benzeyen yapraklar yesu yosunu (Ulva lactuca). olan il deniz mavisi * Deniz renginde koyuca mavi.

deniz menek esi * an ie bir tr. inin deniz mili * 1852 m olan uzunluk ls birimi. deniz motoru * Deniz yollar yolcu ta nda maya yarayan pervaneli ve patenli motorlu gemi. deniz otobs * Tepkili motorlar sayesinde, zel hava yast zerinde hkazanan ve suya temas etmeden h klar z zla seyreden, yolcular kapal n mekn ierisinde ta bir deniz ta . yan t deniz rde i * F na ku rt u. deniz rmce i * En byk yenge tr (Maja squinado). deniz p rasas * Denizlerde yeti bir tr yosun. en deniz piyadesi * karma harekt kya ula tarzda e nda y acak itilen deniz kuvvetlerine zg sf. n deniz rezenesi * Maydanozgillerden, deniz kumsallar bol olarak yeti bir bitki (Crithmum maritimum). nda en, t rl deniz sarma * ok yk, srnc, beyaz stl ve otsu bir bitki (Convolvulus soldanella). ll deniz seviyesi * Kara ile denizlerin birle i ve yksekli 0 olarak kabul edildinokta. ti in i deniz suyu * Birle iminde sudan ba deik tuzlar ve gazlar bulunan su. ka i deniz tav l anc * Balkartal k . deniz tutmak * deniz ta nda sallant etkilenmek. tlar dan deniz tutmas * Gemide dalgalaretkisiyle sallant n yaratt rahats k. n lar zl deniz ua * Su zerinden havalanabilecek ve uu sonra yine su zerine inebilecek tan ekilde dzenlenmi hava ta . t deniz ss * Stratejik blgelerde deniz kuvvetlerinin asker harektlar ynettive birimlerini konu rd asker i land merkez. deniz zm * 1-2 m ykseklikte, dik dall , dallar il renkli, yapraklar ye pulsu ve khlinde dallar n sarm al , grn nde, meyvesi bezelye bykl nde, k z nadiren sar rm ve renkli, ok yk bir bitki (Ephedromajor). ll deniz yeli * mbat. deniz y lan

* Y lanlar tak ndan ok zehirli, krek biiminde yass m kuyruklu, Hint ve Pasifik okyanuslar ya bir nda ayan hayvan (Hydrophis). deniz yolu * Deniz ta n izlemeye zorunlu olduklar tlarn yol. deniz yolu ile * denizden, deniz ta ile. tlar deniz yolu ula m * Liman ve iskeleler aras deniz ta yla yap ta i nda tlar lan i. ma deniz yosunu * Denizlerde biten ve genellikle klarda ve kayal y klarda yo olarak grlen bitki tr. un denizalas * Kemikli bal tak n alabal klar mn kgiller familyas denizlerde ya bir baltr (Salmo trutta ndan ayan k marina). denizalt * Deniz yzeyinin alt ve stnde yol alabilen sava nda gemisi, tahtelbahir. denizalt c * Denizalt grevli kimse. larda denizaltl c k * Denizalt olma durumu. c denizanas * Selenterelerden, yass diske benzeyen, saydam, serbeste yzebilen deniz hayvan bir , medz. denizaslan * Amerika'n kuzeybat y nda ya ve srenk detiren etil bir memeli tr. n klar ayan k i deniza r * Denizlerin tesinde bulunan. denizat * Baat ba benzeyen, suda dik duran, kuyruk yzgeci olmayan, 10-15 cm boyunda bir deniz hayvan na (Hippocampus hippocampus). denizay s * 1,5-2 m boyunda, uzun ve yumu tyl postu be ak enilen, bitkiyle beslenen bir deniz memelisi (Arctocephalus ursinus). denizci * Denizle ilgili i al kimse. lerde an * Deniz askeri. * Deniz sporlar u an kimse. yla ra

denizcilik * Denizlerde sefer yapma i i. * Denizle, gemi i letmesiyle ilgili meslek. * Deniz sporculu u. denizak s * Yumu aka. denizde kum, onda para * ok paral kimse. denizdeki baln karada komisyonculu yapmak unu

* gerekte bulunmayan bir konu zerinde varmgibi savunuculu yapmak, hayal konularda gereksiz unu sz sylemek. denizden (veya denizi) geip ayda bo ulmak * byk glkleri yenmi nemsiz bir sebeple ba s u ken arzl ramak. a denizden dnmek kmbal a * Bkz. sudan dnmek. kmbal a denize a lmak * kdan ok uzakla y mak. denize kmak * gezi veya av iin kdan ayr y lmak. denize dkmek * d man denize kadar srp yok etmek. denize d y sar en lana l r * g bir duruma d enlerin bundan kurtulmak iin her trl areye ba vurmalar and ola r. denize indirmek * denizde kullan lacak, genellikle yeni yap bir arac zaklar yard yla karadan suya sal lan k m vermek. denizgergedan * Balinagillerden, 8-10 m boyunda, erke st enesinde iki uzun di inin bulunan bir deniz memelisi (Monodon monoceros). denizgl * Mercanlar sf dokunalar sa bir tr hayvan (Actinia). nndan k denizgzeli * Bkz. sar a z. denizh yar * Deniz h yarlar ndan, boyu 25 cm kadar olabilen, yuvarlak ve yumu vcutlu derisi dikenli bir hayvan ak (Holothurion). denizh yarlar * rnek hayvan denizh olan derisi dikenliler sf yar n(Holothurion). denizrganlar s * Salg klar v insan derisinde rgan etkisi uyand iri medzleri iine alan selentereler sf lad slarla s ran, n . denizibi i * Bkz. deniz rezenesi. denizi nesi * Yuvarlak somakl , vcudu ince ve uzun bir deniz bal (Syngnathus acus). denizine i * Amerika ve Afrika'ntropikal k sular ya n y nda ayan, 2-3 m boyunda deniz memelisi (Hydrodamalis gigas). denizkaday f * Esmer su yosunlar bir deniz bitkisi (Alaria esculenta). ndan denizkedisi * Tm balar tak ndan, vcudu ince uzun, byk ba, derin ve byk denizlerde ya bir bal l m l ayan k (Chimaera monstrosa). denizkestanesi

* Hareket edebilen dikenlerle rtl, yuvarlak kalker kabuklu, derisi dikenlilerden bir yumu (Echinus aka esculentus). denizk z * Solunumlar akci hem erlerle, hem solungalarla olan, arka yeleri olmayan, otul amfibyumlar sf nndan bir hayvan. denizkozala * Konik biimli kabu unda bir yarbulunan kar bacakl k ndan yumu (Conus). aka denizkp * Lle ta . denizkula * Yass kabuklu, ii sedefli, 10 cm uzunlu unda bir deniz yumu akas (Haliotis). denizkurdu * Deneyimli, eski denizci, usta denizci. denizlleleri * Vcutlar sapla deniz dibine ba veya serbest olabilen be bir l veya daha fazla kollu, toplu durumda ya derisi dikenlilerden bir sf. ayan n denizlik * Kay klarda borday an dalgalarieriye girmesine engel olan e tahta. a n ik * Pencerelerin alt ite ve d yap sularduvar iine s nda, ta larak n zmas veya duvar yzeyinde yay n n lmas nleyen e blm. ik * Denize girerken kullan kadmayosu. lan n denizmaymunu * Denizkedisi. denizpalamudu * K kayalarn zerinde yapk olarak ya y n ayan, beyaz kalkerli plkalarla evrili, koni biiminde, kk, kabuklu bir bcek (Balanus). denizpelidi * Bir tr deniz bce i. deniz akay * Kayal yapk olarak ya klara ayan, dokunalar ve uzun, gzel renkli bir polip tr (Anemonia actinia). ok deniz klar akay * Deniz klar iine alan selentereler alt sf akay n n . deniztara * enetli kabuklu bir yumu tr (Pecten). ki aka deniztav an * A dokunalar z geni etli, uzun, vcutlu deniz yumu ve plak akas (Cyclopterus lumpus). deniztilkisi * Saban bal. denizy z ld * Denizy zlar ld ndan, y z biiminde be ld kolu olan, kayal zerinde ya derisi dikenli bir hayvan klar ayan (Aster). denizy zlar ld * rnek hayvan denizy z derisi dikenliler sf ld olan n. denk

* Yk hayvanlarn sa soluna konulan iki yk paras her biri. n ve ndan * Yatak, yorgan, kuma e n sar ba gibi yan l lanmas olu yk, balya. p yla an * A k bak ndan e olan. rl m it * Uygun, nitelik ynnden e it. * Destekleri paralel, ynleri ayniddetleri e bulunan gler. , it denk d mek * uygun olmak, f olmak. rsat denk gelmek * uygun d mek, uygun gelmek. * rast gelmek, rastlamak. denk getirmek * uygun d rmek, rastlatmak. denk kme * Bire bir e lenebilen, eleman say e kme. lar it denk yapmak * denk durumuna getirmek. denki * Denk i ile u an veya denk yapan kimse. leri ra denkilik- i * Denki olma durumu. denklem * inde yer alan baz niceliklere ancak uygun bir de verildizaman sa er i lanabilen e muadele. itlik, * Bir yan olaya giren e maddelerin formlleri, teki yan da tepkime sonucu olu yeni nda itli nda an maddelerin formlleri bulunan e itlik. denkleme * Denklemek i i. denklemek * Denk duruma getirmek. denklemler sistemi * veya daha ok denklemden olu ve hepsinin birlikte ortak zm istenen tak ki an m. denklenmek * Denk yap lmak. denkle me * Denkle durumu. mek denkle mek * Birbirine denk olmak, denk duruma gelmek. denkle tirici * Denkle tirme i lemini sa layan. denkle tirme * Denkle tirmek i i. denkle tirmek * Denk duruma gelmesini sa lamak. * Gereken miktar lamak. sa denklik

* Denk olma durumu, e msavat. itlik, denkta * Denk, e kfv. it, denkte denli denli * Bkz. denkta . * "Kadar" anlam stnlk derecesini belirtir. nda * A ba, szleri ve davran ll olan (kimse). l r lar

denli densiz sz sylemek * uygunsuz, yakksve saygz szler sylemek. z s denlilik denme denmek * Denli olma durumu. * Denmek, denilmek i i. * Ad verilmek. * Sylenmek, sz edilmek.

densimetre * Bitkilerin dkmlar toprak zerinde kaplad alan itli byklklerdeki halkalar yard ile s ile klar e m len bir alet. densiz * Yakksve saygzca davranan. z s

densizlenme * Densizle durumu. mek densizlenmek * Densizlik etmek. densizle me * Densizle i mek i. densizle mek * Yakksve saygzca davran z s r duruma gelmek. densizlik * Densiz olma durumu, densizce davran . densizlik etmek * densiz bir davran bulunmak. ta den irme * Den irmek i i.

den irmek * Bir yapn niteli bozmak, ta etmek. eyin s veya ini yir deontoloji * dev bilgisi. depar

* k . depara gemek * ko veya yar h ba uya zla lamak. a depara kalkmak * ko veya yariinde birdenbire hart u z rmak. departman * Bir i okul veya niversitenin herhangi bir bilim ve uzmanldal e sa yeri, k nda itim layan alt birimlerinden her biri, blm. depderin * ok derin.

deplsman * Spor tak nkendi mlarn ehirleri dnda ma yapmaya gitmesi. deplsmana gitmek (veya kmak) * (spor tak ) kendi mlar ehirleri dnda ma yapmaya gitmek. depo * Korunmak, saklanmak veya gerekti kullan iin bir konuldu yer. inde lmak eyin u * Bir maltoptan sat ve oka bulundu yer. n ld u * Ordu mallarn sakland, bak nyap yer. n mlarn ld

depo etmek * y mak, biriktirrnek. depocu * Depoya bakan kimse.

depoculuk * Depocunun yapt i . depolama * Depolamak i i. * Bellek cihaz verinin yerle na tirilmesi veya saklanmas . depolamak * Depo etmek, biriktirmek. * Bir bellek cihaz veriyi yerle na tirmek veya saklamak. depolanma * Depolanmak durumu. depolanmak * Depolamak iyap i lmak. depozit depozito deppoy deprem * Yer kabu unun derin katmanlarn kl yer detirmesi veya yanarda n pskrme durumuna n r p i lar gemesi yznden olu sars , yer sars s an nt nt, hareket, zelzele. * Bir taahht s nda yatlan gvence veya ba ras r lanma paras . * Bkz. depozit. * Bkz. debboy.

deprem bilimci * Deprem bilimiyle u an kimse. ra deprem bilimi * Depremleri, yer hareketlerini inceleyen bilim, sismoloji. deprem blgesi * Depremlerin ssolu u, gev ve kk yer alt a k k tu ek r ku . deprem ku a * Depremlerin olu u ayn tu dzlemde yer alan blgeler. deprem merkezi * Depremin olu u odak nokta ve yay yer. tu ld depremizer * Depremleri yazan cihaz, sismograf. depremyazar * Depremlerin yerini, sresini, iddetini tespit eden ok duyarl cihaz, sismograf. depremzede * Depremde zarar grm insan. deprenme * Deprenmek i i. deprenmek * K ldamak, hareket etmek, sars m lmak. depresyon * Ruh knt. depre me * Depre durumu. mek depre mek * Yeniden ortaya kmak, nksetmek. depre tirme * Depre tirmek i i. depre tirmek * Depre mesine sebep olmak. der demez * hemen, o s rada. der o der lu * bir srekli sylendi anlat eyin ini r. derakap derbeder * Ya ve davran dzensiz (kimse). ay derbederlik * Derbeder olma durumu. derbent * da ndaki geit yeri, bo ki aras az. * Hemen arkas ndan, hemencecik, derhal.

* Srlarda bulunan kk kale. n der * Alma, toplama. * Kaydetmek (almak, toplamak). derde derman olmak * soruna zm bulmak, snt geirmeye are gstermek. k y derdest * Yakalama, tutma, ele geirme.

derdest etmek * yakalamak, tutmak, ele geirmek. derdi ba an olmak ndan k * a derecede me olmak birok sorunu bulunmak. r gul derdi gn * ok ilgilenilen, ok d nlen, u ( ra lan ey). derdi veren devas da verir n * her sntn, zntnn bir aresi vard k n r. derdine deva bulunmak * snt halletmek, atlatmak, aresizliyenmek. k y i derdine d mek * yap gereken bir gerekle lmas eyi tirmenin yollar aramak. n derdine yanmak * kendi durumuna zlmek. derdini ekmek * zntsne katlanmak. derdini de (veya depre mek tirmek) * derdini hat p yeniden zlmesine yol amak. rlat derdini dkmek * derdini, snt n ntolarak anlatmak. k lar ayr l derdini Marko Pa anlat aya * yak nman dinleyecek kimse yok. derdini sylemeyen derman bulamaz * insan sntn kas a k s ba na klayarak giderebilir. dere * Genellikle yazkuruyan kk akarsu ve bunlar yata n n . * da ndaki uzun ukur. ki aras * Damlarda ya sular toplayarak olu veren inko veya kiremit yol. mur n a

dere gibi akmak * vcudun bir yerinden ok kan akmak veya bir sava ok kiyaralanarak lmek. ta i dere tepe * li (yer). ni k l

dere tepe dz gitmek * "engelleri a gitmek" anlam bir tekerleme. arak nda

derebeyi

* Topraklar derebeylik dzenine gre yneten kimse. n * Zorba.

derebeylik * Derebeyi olma durumu. * zellikle Bat Avrupa'da toprave zerinde ya kylleri tek bir kimsenin mal ayan sayan Orta a siyas dzeni, feodalite. * Derebeyi ynetimindeki blge. derece * Bir sre iindeki durumlardan her biri, basamak, a rtbe, mertebe. ama, * l aletlerinin le belirtilmi inde bulunan baca blmlerden her biri. l * Bir zeltinin yo unlu lmede kullan birim. unu lan * Bir emberin 360'ta birine e olan a it birimi. * S kler, termometre. cakl * Denli, kadar. * Sporda ba gsterme. ar derece almak * ba gstererek dl kazanmak. ar derece derece * Azar azar, yava yavatedricen. , * Farkl farkl i , deik. dereceleme * Derecelemek i i. derecelemek * Derecelere ay rmak. derecelendirilme * Derecelendirilmek i i. derecelendirilmek * Derecelendirmek i lmak. i yap derecelendirme * Derecelendirmek i i. derecelendirmek * Derecelemek iyap i lmak. dereceli * Derecesi olan. * Derecelere ayr lmkademeli. , * Derecesi olmayan. * ok fazla. * Kk dere.

derecesiz

derecik

dereden tepeden konu mak * geli igzel konu mak, rastgele konular zerinde konu mak. dereke * A aderece. dereotu

* Maydanozgillerden, ince yaprakl , baz yemeklere konulan gzel kokulu bir bitki (Anethum). dereyi grmeden paalarvamak s * gerekti inden ok nce veya henz ortada hibir yokken haz ey rlanmaya kalk mak. dergh dergi dergicilik derhal * Hemen abucak. deri * ve hayvan vcudunu kaplayan ty, k nsan l veya pulla kapl rt. * lenerek kullan duruma getirilmi l r hayvan derisi. * Bu deriden yap lm . * Soyulmadan yenen yemi ince kabu veya soyulan yemi kabuk alt lerin u lerde ndaki zar. * Toplant n. , d * Pazar veya panaykurulan gn, dernek. r * Tarikattan olanlarbar klar n nd , ibadet ve trenler yapt yer, tekke. klar * Siyaset, edebiyat, teknik gibi konular inceleyen ve belirli aral klarla sreli yay mecmua. kan n, * Dergi yay mlama i i.

deri

deri alt * Derinin alt bulunan. nda derici * Dericilik yapan kimse. dericilik * Belirli bir amala kullanmak iin hayvan derisini i leme. * Deri alsatma i p i. * Derisi olan, deri ile kaplanmolan. * Derilmek i i. * Dermek i konu olmak. ine

derili derilme derilmek

derim evi * Kafes biiminde tahtadan yap lmportatif ev. * Keeden yap r. lmad derin * Dibi yzeyinden veya a ndan uzak olan. z * Yzeyden ieri inen. * Kendi trnde ok geli , en ileri durumda olan. mi * Yo un. * Uzun sren. * Ayr ya nem verilerek haz nt rlanan. * ok iten gelen. * Dip. derin derin * Derin olarak.

derin derin d nmek * zntl d nceye dalmak. * ok fazla d nmek. derin dondurucu * Buzdolab besinleri bozulmadan uzun sre saklayacak blm. nda derin so utma * Derin so utucu retimi tekni i. derin so utucu * Buzdolab dzeni iinde ok yksek so utucu zelliolan bir tr buzdolab i . derin uyku * Uyan lmas uyku, a uyku. g r derince derinden * Biraz derin. * En ince ayr s kadar, etrafl ntna ca. * Pek belli olmayan uzak bir yerden. * ten.

derinden derine * Uzaklardan. * En iyi biimde, en ince ayr lar kadar. nt na derinlemesine * ok ayr l ntolarak. derinle me * Derinle durumu. mek derinle mek * Derin duruma gelmek. * Bir konuda kkl, sa bilgi edinmek, bilgisini geni lam letmek. * Ses kaynauzakla az duyulur duruma gelmek. arak derinle tirme * Derinle tirmek durumu, tamik. derinle tirmek * Derin duruma getirmek. * Ayr lar kadar incelemek, derinli incelemek. nt na ine derinletme * Derinletmek i i. derinletmek * Derin duruma getirmek. derinli ine * Derin olarak, derinlemesine. derinlik * Bir dip tarafn yzeye, a olan uzakl. eyin n za * Bir cismin en ve boy dndaki nc boyutu. * Bulunulan yere gre uzakta olan yer. * zne inerek ayr lar kavrama gc. nt yla * Varln ii, z.

* Varl ortaya lamam kan kar tlanamam , ey. * Yana veya da k dzende bulunan bir birli en ileride olan k nba k n in smn ndan, en geride bulunan k nsonuna kadar olan uzakl smn k. * Borsada az say hisse senedinin el detirmesi. da i derinlik kayalar * Yer kabu unun derinlerinde, byk ktleler biiminde kat mmagma kayalar la . derinlik lm * Deniz derinli veya yksekli zel bir aletle belirlenmesi i inin inin lemi. derinlikler * Denizin derinli lmeye yarayan alet. ini derinti * Toplant . * Geli igzel toplanme ya. * kalabal, gruh. nsan derisi dikenliler * Bebakml li denizkestaneleri denizh yarlar , denizy zlar ld deniz y lanlar denizllelerini iine alan ve deniz hayvanlar . dal derisi kemiklerine yap mak * ok zay flamak. derisine s maz * ok kibirli. derisini yzmek * derisini soymak, srmak. y * birinin btn varln elinden almak. * i kence ederek ldrmek. deri ik * Deri olan, mtemerkiz, mteksif, konsantre, seyreltik kar . mi t deri iklik deri me * Deri olma durumu. ik * Deri durumu. mek * Bir cismin, birle imindeki suyu yitirerek daha koyu k vama gelmesi, konsantrasyon. * Bir nokta dolay toplanmak, temerkz etmek. nda * Bir s, iindeki su veya s miktar v v azalarak koyula mak, teksf etmek.

deri mek

derivasyon * Yata detirme. n i derk * Anlama, kavrama.

derk etmek * anlamak, kavramak. derken * dendihlde. i * tam o s rada. * diye davran rken. * diye d nrken.

derken derkenar

* Bkz. demek. * (yaz Sayfa kenar kaydedilen yaz kma. da) na ,

derkenar etmek * bir kitabsayfalarn veya yazn kenar not d n n n na mek. derlem * Koleksiyon. derlemci * Koleksiyoncu.

derlemcilik * Koleksiyonculuk. derleme * Derlemek itedvin. i, * Seilip toplanm . * Seme yaparak toplamak, bir araya getirmek, tedvin etmek. * Dzgn bir biimde toplamak. * Derlenmek i i.

derlemek

derlenme

derlenmek * Derlemek i lmak, toplanmak, dzene girmek. i yap derleyici * Derleme yapan kimse.

derleyicilik * Derleyicinin yapt i . derleyip toplamak (veya toparlamak) * da k olan n eyleri bir araya getirip dzenlemek, dzene sokmak. derli toplu * Dzenli, da k olmayan, dzen verilmi n . * Dzenli bir biimde. derman * G, takat, mecal. * l. * yol, are. kar derman kesilmek (veya dermandan kesilmek) * yorgunluktan gszle mek. dermans z * Gc kalmam bitkin. , dermans ma zla * Dermans mak i zla i. dermans mak zla * Gc kalmamak, gsz duruma gelmek, gszle mek.

dermans k zl * Gszlk, bitkinlik, zafiyet. dermatit * Deride grlen her e iltihapl it hastal k.

dermatolog * Deri hastal uzman klar , cildiyeci. dermatoloji * Deri hastal ile ilgili hekimlik dal klar , cildiye. derme * Dermek i i. * Ayn trden bir araya getirilmieylerin hepsi, koleksiyon.

derme atma * Geli igzel toplanm aralar uygunluk bulunmayan. , nda * De ersiz gerelerle zensiz olarak yap lm . * nemsiz, de ersiz. dermek * Derlemek, toplamak, dev irmek. dermeyan * Ortada, ortaya konmu . dermeyan etmek * bir d ileri srmek, ortaya koymak. nce dermit dernek * Toplant n. , d * Pazar veya panaykurulan gn, deri. r * Belirli ve ortak bir amac gerekle tirmek iin kurulan yasal topluluk, cemiyet. dernek kurmak * dernek olu turmak. derneki * Dernek yesi olan. * Bir derne ok ba olan. e l dernekilik * Bir dernekten yana olma, bir derne ok ba olma. e l dernekle me * Dernekle i mek i. dernekle mek * Dernek kurmak. derne ik derpi * ngrme, gz nnde tutma, akl geirme. ndan derpi etmek * Derli toplu, dzenli. * Bkz. dermatit.

* ngrmek, gz nnde tutmak, akl geirmek. ndan derrace * Bisiklet. ders * Bir konuda retmenin renciye sfta, belirli bir srede verdibilgi. n i * Bu bilgi aktar iin ayr sre. m lan * rencinin renmek zorunda oldu bilgi. u * Bir olay bellekte b n rakt retici iz, ibret. t,

ders almak * (bir konu zerinde bir renci) yetkili bir kimseden bilgi edinmek. * bir olaydan tecrbe kazanmak, ibret almak. ders al mak * ders yapmak. ders d * Ders sresinin dnda. ders grmek * Bkz. ders almak. ders ii * Ders sresinde.

ders olmak * (bir olay), tecrbe kazand rmak, retici rnek olmak, ibret olmak. ders vermek * retmek, yeti tirmek. * azarlamak, sert davranmak, sert bir karkla yola getirmek. l ders yapmak * Bkz. retim yapmak. dershane * rencilerin, bir retmenin gzetimi alt anlatma, ararma, kme al nda, t gibi yollarla ve trl mas e ara ve gerelerinden de yararlanarak ders yapt yer, derslik, sf. itim klar n * Okul dnda para ile ders veren kurulu . dershaneci * Dershane i kimse. leten dershanecilik * Dershane i letmecili i. dersiam * Osmanl dneminde mderrislerin camilerde verdikleri ders. lar * Osmanl camilerde ders veren mderrislerin unvan larda .

dersiz topsuz * Dzensiz, karmakark. derslik dert * znt. * Hastal a. k; r * Sorun, kayg . * Sf, dershane. n

* Ur. dert anlatmak * derdini dkmek. dert babas * Herkesin derdini, rahatl ekinmeden veya bir zm yolu bulabilir midiyle a p anlatt kimse. kla, klay dert de il * nemsemeye, zlmeye de mez!. dert dkmek * snt n bir anlatmak, dile getirmek. k lar bir dert edinmek (veya etmek) * bir sorunu veya durumu znt konusu yapmak. dert e irmek * iinden lmas bir sorunla u mak zorunda kalmak. k g ra dert kp * Sorunlar k lar olan kimse. , snt ok dert olmak (veya kesilmek) * (bir kimse veya olay iin) snt k vermek. dert orta * Ayn derdin sntiinde bulunanlardan her biri. k s * Bir kimsenin derdini anlatt, derdini payladostu. t dert sahibi * znts, sorunu olan. * Hastal . kl dert yanmak * derdini s zlanarak anlatmak. dertlenme * Dertlenmek durumu. dertlenmek * zntye kap lmak, dertli duruma gelmek, kayg lanmak. dertle me * Dertle durumu. mek dertle mek * Kar kl dertlerini anlatmak. l dertli dertlilik dertop * Derdi olan. * Dertli olma durumu. * Bir araya getirilerek, bzlerek.

dertop etmek * bir araya getirmek, toparlamak. dertsiz

* Derdi olmayan. dertsiz ba derde sokmak n * bir derdi yokken gereksiz yere znt veren bir i giri e mek. dertsizlik deruhte * Dertsiz olma durumu. * zerine alma, stlenme.

deruhte etmek * stlenmek. derun * ieri, z. , * Gnl, yrek, ruh. derun * ilgili, iten. le dervi * Bir tarikata girmi , onun yasa ve trelerine ba kimse, alp eren. l * Alak gnll ve her ho eyi gren kimse. * Yoksullu ileke i benimsemi u, li kimse. * K balnpek k rlang n .

dervi ane * Dervi dervi yak biimde. gibi, e an dervi e * Derviyakr (biimde), dervi ho e gibi; grl. dervi fikri ne ise zikri de odur in * insan, nem verip d nd konu eyi maktan kendini alamaz. dervi lik derya * Dervi olma durumu. * Deniz. * Bilgili kimse. * Bir bol oldu yer. eyin u

derya gibi * ok bilgili. * pek ok. deryadil derz * Her ho eyi gren, ok sab . rl * Duvar ta n veya tu nharla doldurulup zerinden mala ekilerek dzeltilen aral. larn lalarn

Descartes' * Bkz. Dekart . Descartes' l k * Bkz. Dekart l k. desen * Tahta, ini, kumak gibi yzeylerin zerinde varl , nesneleri belirli izgilerle gsterme, tasvir. , t klar

* Grsel bir etki yaratmak amac yap yla lmizgi resimlerin hepsi. * Desen yapma sanat . desenci * Desen ile u an kimse. ra

desencilik * Desencinin iveya mesle i i. desenleme * Desenlemek i i. desenlemek * Desen yaparak izmek. desenli * Desenlerle ssl olan.

desenli kaplama * A n y ac l halkalarn kaplama yzeyinde gzel grn izgiler olu n l turmas elde edilen bir kaplama yla tr. desensiz * zerinde desen bulunmayan. desibel desigram desikatr desilitre * Bir litrenin onda biri, dl. desimetre * Bir metrenin onda biri, dm. desinatr * Mesledesen yapmak olan kimse. i * Endstri, mimarlvb.de desen yapan kimse. k * itme duyarln lmekte kullan bir let. lan * Bir gram onda biri, dg. n * Kurutma kab .

desinatrlk * Desinatrn yapt i . desise desister * Bir sterin onda biri, dst. deskriptif * Tasvir. despot * Bir lkeyi zora ve bask dayanarak yneten kimse, mstebit. ya * Ortodoks Rumlardin ba n kanlar verilen ad. na * Her istedi ve diledi yapt ini ini rmak isteyen kimse, tiran. * Aldatma, oyun, dzen, hile, entrika.

despota

* Despota yak biimde, despot gibi. an despotik * Despota. despotizm * Despotluk, istibdat. despotluk * Despot olma durumu, mstebitlik, istibdat, despotizm. * Bir lkeyi zora, bask ve keyfe ba ynetme. ya l dessas destan * Dzenci, entrikac .

* Tarih ncesi tanr , tanr yar ve kahramanlarla ilgili ola a, tanr anst olaylar konu alan epope. iir, * Bir kahramanlhikyesini veya bir olay k anlatan, ko biiminde, ls on bir hece olan halk ma iiri. * a Trk edebiyat biim ve ierik ynnden, geleneksel destanlardan ayr gsteren uzun da nda l k kahramanl k iiri. destan dzmek * kahramanlhikyesi veya herhangi bir olay k anlatan yazmak. iir destan gibi * uzun yaz lm(mektup). destan yaratmak * ola anst kahramanlgstermek, yararlgstermek. k k destanc * Destan yazan veya anlatan kimse. destan * Destan biiminde yaz lmolan. * Destan kahramanlar yara nitelikte olan. na r * Destana benzer, destan gibi.

destanla ma * Destanla durumu. mak destanla mak * Ola anst kahramanlve ba gstermek. k ar destanl * Destan olan, iinde destan bulunan. destanl k * Destan durumuna gelmeye yarayan ( ey). destansal * Destanla ilgili destana zg. * Destan kahraman benzer. na destans * Destan niteli olan, destana benzer, epik. inde destans z * Destan olmayan, iinde destan bulunmayan. destar * Sar k.

destar

* Sar ilgili. kla * Saryapan kimse. k * Sar olan, sar . kl * Cinsleri ayn birbirine yakolan veya n eylerin bir arada ba lanm, demet, ba lam. * ok. * K b vb.nin elle tutulacak yeri, kabza. l ak , * Ya gre pehlivanlar ayr klar dereceden en k l te n ld be . * Ayn cinsten onluk bir kme.

destarl deste

deste deste * Demet demet. desteci * Desteleyici. destek * Dayanak, dayak. * zerine bir oturtmaya, tutturmaya, koymaya yarar ara, hamil. ey * Yard . mc * Bir vektr ta sonsuz do yan ru. * Bir birlik iin sa lanan yard veya koruma. m

destek doku * Vcuda destek grevi yapt iin ba klar dokusunun krdak ve kemik dokular bir arada verilen ad. k na * Kal eperli, gl hcrelerden olu , bitkiye diklik, sertlik ve sa k kazand doku. n mu laml ran destek grmek * yard etmek, mzaherette bulunmak. m destek olmak * g sa lamak, yard olmak. mc destekleme * Desteklemek i i. * Devlete yap para yard , sbvansiyon. lan m destekleme al m * Bir rnn de belli bir dzeyden a rmemek iin devlete yap sat alma i erini ad lan n i. desteklemek * Destek koymak. * Bir kimse veya kurulu yard sa a m lamak, mzaheret etmek. * Arka olmak, arka kmak. desteklenme * Desteklenmek i i. desteklenmek * Desteklemek i konu olmak. ine * Desteklemek i lmak. i yap destekle me * Destekle i mek i. destekle mek * Destekleri kar kl olarak almak veya vermek. l

destekleyi * Destekleme i i veya biimi. destekli * Desteklenmidestek konulmu , .

destekli bte * Dayanaolan bte. desteksiz * Desteolmayan, desteklenmemi i . desteksiz atmak * mbal konu al mak, yalan sylemek. desteleme * Destelemek i i. destelemek * Deste durumuna getirmek, deste yapmak. destelenme * Destelenmek i i. destelenmek * Destelemek i lmak. i yap desteleyici * Biilmi ekini deste yapan i desteci. i, desteleyicilik * Desteleyici olma durumu. destere * Bkz. testere. destroyer destur * Orta tonajda, yksek h sava zl gemisi, muhrip. * msaade. zin, * (destur) "Yol verin", "savulun","izin verin" anlam kullan nda l r. * Karanl z yerlere pis veya atsu dkerken cin arpmasdiye yksek sesle sylenir. k, ss k n

destursuz * zinsiz, msaadesiz. destursuz atmak * kolay yalan syleyebilmek, palavra atmak. destursuz ba gireni sopa ile kovarlar a * bir yere izinsiz girmek veya bir i izinsiz el atmak kt kar r. e lan desturun * ren veya aybir sz sylemek zorunda kalnca "affedersiniz" anlam kullan p n nda l r. -de -te / * Bkz. -da -ta / . de arj * Bo alma.

* Rahatlama. de olmak arj * ak, pil gcn yitirmek. * iini dkmek, bo almak, rahatlamak. de eleme * De elemek i i. de elemek * Gl bir biimde de kar rmak. mek, t * Ararmak. t de ifre * zlma , klanm .

de etmek ifre * bir ifreyi veya g bir yaz zmek, okuyup anlamak. y de olmak ifre * (gizli durum) a kmak. a de ik * De ilmi olan. * De ilmi yer. de ilme * De ilmek i i. de ilmek de me de mek * De iyap mek i lmak. * De i mek i. * Oymak, delmek, yazmak, yara amak, iini amak, kar rmak, kazmak. t * Bir sorunun zerinde yeniden durmak, hat rlatmak, kurcalamak. * Yumu gerginlik azalma. ama, * Ayr . nt detayland rma * Detayland i rmak i. detayland rmak * Detay duruma getirmek. detektif * Gizli polis, polis hafiyesi. * zel soru turmayla grevlendirilmi kimse.

detant detay

detektiflik * Detektif olma durumu. detektr * Gazlar , may , radyoaktif mineralleri, manyetik dalgalar nlar vb.ni bulmaya yarayan cihaz, bulucu. deterjan

* Petrol trevlerinden elde edilen, temizleme, ar zellibulunan, toz, s veya krem durumunda tma i v olabilen kimyasal madde, ar . t c deterjanc * Deterjan reticisi. deterjanc l k * Deterjancn iveya mesle n i i. determinant * Birka bilinmeyenli birinci dereceden e sistemlerini zmede kullan yard cebirsel anlat itlik lan mc m. determinasyon * Belirlenme i i. determinist * Belirlenimcilik felsefesine ba olan kimse, belirlenimci. l determinizm * Belirlenimcilik. detone * Yanl kusurlu. ,

detone olmak * yanlalmak veya sylemek. dev * Korkun, ok iri ve ola anst gl masal yarat. * Ola anst irilikte olan. * ok byk, ok nemli.

dev ad yla ilerlemek mlar * ok abuk ilerlemek, st ste ba lar gstermek. ar dev anas * Masallarda geen didev. i * yar n. ri kad dev aynas * Nesneleri oldu undan ok byk gsteren ayna. dev aynas grmek nda * (gerekten yle olmad hlde) kendini ok byk ve nemli saymak. dev gibi * iri ve korkun.

dev kpek balgiller * Omurgal hayvanlardan bal sfn kpek bal tak nbir alt familyas klar nn klar mn . deva * are. l,

devaimisk * Gzel kokulu bir tr helva. devalasyon * De d er rm. devam * Srme, srp gitme, kesilmeme, bitmeme.

* Bir yere belli bir amala, gereken zamanlarda gitme. * Ek, para. * Kesme, srdr, devam et!. devam etmek (veya ettirmek) * ba lanmbir isrdrmek. i * srekli gitmek. devaml * Srekli, bitmeyen, kesintiye u ramayan. * ine dzgn giden. devaml otlatma * Bir meranotlatma mevsimi ierisinde aral z bir n ks ekilde, mera bitkilerine dinlenme imkn verilmeden hayvanlarotlat . n lmas devaml l k * Devaml olma durumu, sreklilik. devams z * Devam etmeyen, sreksiz. * ine dzgn devam etmeyen. devams k zl * Devam etmeme durumu, sreksizlik. devasa * Dev gibi, ok byk. devas z * tirilemeyen, ilc yile bulunamayan. * aresiz. * Dev gibi, deve benzer.

devce deve

* Gevi getiren memelilerden, boynu uzun, s nda bir veya iki hrgc olan, yk ta rt makta kullan lan hayvan (Camelus). deve bir akeye, deve bin akeye * imkn olmad zaman bir ucuz da olsa al ey namad hlde imkn olunca pahal olsa alr. da n deve dikeni * Birle ikgillerden, yol ve tarla kenarlar yeti 30-100 cm ykseklikte 1-2 yk ve otsu bir bitki (Silyum nda en, ll marianum). deve di i * (nar, bu vb. iin) taneli. day ri deve digibi i * s radan olmayan iri grnmde olan . * s radan olmayan, tan gl. nm , deve d l * Karn ieriye ekik (at). deve elmas * ak rdiken. deve gibi * uzun boylu ve hantal.

deve kini

* Gemeyen byk kin, bitmek tkenmek bilmeyen kin.

deve kolu * l nitelikli blgelerde ta i lerinde kullan iin develerden kurulmu ma lmak asker ularma birliklerine t verilen ad. deve ku u * Afrika ve Arabistan bozk nda ya rlar ayan, k kanatlar sa umaya elveri olmayan fakat uzun bacaklar li yla ok h ko zl abilen tehlikeyi sezdian kafas kuma sokarak saklandn gereklerden uzak oldu sanan iri bir i n ve unu ku (Struthio camelus). deve ku gibi (yke gelince kuumaya gelince deve) u , * uygun artlarda terslik karanlar iin kullan l r. deve ku gibi ba kuma sokmak (veya gmmek) u n * bir tehlike, bir olay kar nda yararl s olmayacaapaortada olan kaamak bir yola sapmak. k * kendini aldatarak ba n kalar aldattn sanmak. deve ku uluk * Deve ku gibi olmak veya davranmak i u i. deve ku etmek uluk * deve ku gibi ba kuma sokup gereklerden uzak duraca sanmak. u n n deve nalbanda bakar gibi * hi grmedi bilmedibir bakar gibi. i, i eye deve olmak * (para veya yiyecek) kaybolmak. deve t mar * zensiz, stnkr yap lan. deve ty * Deve tynden yap lm . deve yapmak * (ba nmal) kendine mal etmek. kasn n deve yk * Bir devenin ta yabileceyk miktar i . * A lde, ok fazla. r deve yrekli * ok korkak. deveboynu * S veya U biiminde boru. deveci * Deve sahibi, deve kiralayan kimse. * Deve kervan gden kimse. n * ok sert ve kaba oynayan kimse.

deveci ile gr kapn en s yksek amal * yksek makam sahibi kimselerle ilgisi olanlar durumlarn gerektirdizveriyi gze almalrlar. n i d devecilik * Deve yeti tirme veya deve ile yk ta i i. ma

devede kulak * bir btne gre ufak bir para. deveden byk fil var * herhangi bir konuda sz sahibi olanlardan daha byk, daha yetkilisinin bulunabilece anlatmak iin ini kullan l r. develik * zellikle Gneydo Anadolu'da develerin korundu veya ba evlerin alt kat bir blm. u u land, nda

developman * Ia karhassas foto rafik malzeme poz verildikten sonra kullan kimyev banyo maddesi. lan devenin ba(papucu veya nal ) * Bkz. yok devenin ba . deveran * Dola dnme. m,

deveran dem * Kan dola . m devetaban * Birle ikgillerden, geni yaprakl ss bitkisi (Phlodentron). bir devety * Devety renginde olan, akahverengi. k

deveye hendek atlatmak * yap ok zor, hemen hemen imknsolan i iin kullan lmas z ler l r. deveyi dze karmak * glkleri giderip i yoluna koymak. leri deveyi havuduyla yutmak * herkesin gz nnde byk h zlyapmak. rs k deveyi yardan uuran bir tutam ottur * kk bir pe ko kar inde mak, bazen ki byk zararlara u inin ramas yol aabilir. na devim * Devinim.

devim bilimi * Dinamik. devimli * Devimi olan. devimsel dinamik. * Devinim durumunda olan, harek. * Devinimi yaln fizik kanunlar ba olmayan, ayn zca na l zamanda etkin bir gc, bir amac ieren, da

devimselcilik * Beliren ve geli en eylerin kendiliklerinden etkin olduklar, geli n melerini sa layan gcn d dan ar gelmeyip kendileriyle zde bulundu ileri sren dinamizm, mekanikilik kar . unu reti, t devimsellik * Devimsel olma durumu. devimsiz

* Devimi olmayan. devin duyumu * Devinmekten ve zellikle kaslarkas ndan canln edindiduyum, kinestezi. n lmas n i devindirici * Devindirme zelliolan. i devindirme * Devindirmek i i. devindirmek * Devinmesine yol amak. devingen * Hareketli, mteharrik. devingenlik * Devingen olma durumu veya hareketlilik. devinim * Devinmek ihareket. i, * Dura bir noktaya gre devinmekte olan bir nesnenin durumu, devim, hareket. an * Bir ruh durumundan ba bir ruh durumuna gei d srecinin ba ka ; bir nce lamas , hareket. * Devinmek ihareket. i,

devinme

devinme olay * Yer'in dnme ekseninin tutulum dzleminin normali evresinde bir koni izecek biimde ok yava olarak dnmesi. devinmek * Vcudu oynatmak veya krdatmak, k ldanmak, hareket etmek. p m * Bir cismin, bir noktaya gre, yeri veya durumu demek, hareket etmek. i devir devir * Kendine zg bir zellik ta zaman paras yan , dnem, periyot.

* Dnme, dn . * Dola ma. * Aktar lma. * Bir malmlkiyetini veya bir mal zerindeki hakk ba na geirme. n bir kas * Bir grevin bir kimseden bir ba na gemesi. kas * Srekli ve dzenli deme, evrim. i * Bir hareket, birbirinin ayn ve e zamanlarda yap ba hareketlerden olu unda hareketlerin olan it lan ka tu her biri veya bunlar yap n lmas geen her zaman aral, periyot. iin devir amak * tarihte zellik ta yeni bir a latmak. yan ba devirli devirme * E zaman aral ile ardk olarak tekrarlanan (hareket). it klar * Devirmek i i.

devirmek * Ayakta veya dik duran bir d eyi rmek, yatay duruma getirmek. * Bir ynetim organn veya ba nynetim gcn zorla elinden almak. n kann * Btnyle imek.

* Bir yana e mek. * Bir kitab sonuna kadar okuyup bitirmek. ba ndan devitken devitme * Devitmek i i. devitmek devle me * Hareket durumuna getirmek. * ok byme, irile me. * A geli r me. * Herhangi bir hareketi sa layan, muharrik.

devle mek * ok bymek, irile mek. * A bir geli gstermek. r me devle tirme * Devle tirmek i i. devle tirmek * Dev duruma getirmek, a lde geli r tirmek. devlet * Toprak btnl ba olarak siyas bak ne l mdan te kiltlanmmillet veya milletler toplulu unun olu turdu tzel varl u k. * Devletin ynetim organlar . * Mutluluk; talih. * Byklk, mevki. devlet adam * Devlet ynetiminde sz sahibi ki i. devlet baba * Devlet. devlet bakan * Baz resm kurulu n ynetimi ba lar bakan ad stlenen hkmet yesi. na devlet bankas * Baz lkelerde devletten ald sermaye ile kurulan, ynetimde devletin atad ki bulunan veya devletin iler izniyle para bastp piyasaya srme hakk r bulunan banka. devlet ba kan * Devletin ba bulunan kimse. nda devlet d kn * Bolluk ve mutluluk iinde iken sonradan fakir d kimse. m devlet kap s * Devletin resm daireleri. devlet ku u * Umulmadbir talih. k devleti * Devletilik yanl. s * Devletili uygun olan. e

devletilik * Bir milletin ynetimle ilgili ve ekonomik i levlerinin devlete birle bir ynetim alt btnle ik nda tirilmesi siyaseti ve retisi. * Genellikle devleti tre, kltr, hukuk vb.nin kaynak ve ta c olarak grme e s y ilimi. devlethane * Kendisine sayg gsterilen bir kimseyle konu ulurken nezaket gereolarak "eviniz" yerine sylenirdi. i devletle! * "gle gle'" yerine kullan bir u lan urlama sz.

devletler aras * Birden ok devleti kapsayan veya birok devletle ilgili olan. devletle tirilme * Devletle tirilmek i i. devletle tirilmek * Devletle tirmek iyap i lmak. devletle tirme * Devletle tirmek i kamularma. i, t devletle tirmek * Kamu yarar devlete mal etmek, devlet eliyle i iin letmek, kamularmak. t devletli * Mutluluk ve refah iinde olan (kimse). * Osmanlmparatorlu unda pa vezir gibi devlet adamlar verilen unvan. a, na devletl * Devletli. devoniyen * Birinci a drdnc dnemi ve bu dnemde olu yer tabakalar n mu . devralma * Devralmak i i.

devralmak * Bir devir yoluyla almak, teslim almak. eyi devran * Dnya. * Kader, talih. * Zaman. devran devre * Dnem. * Elektrik devresi, evrim. devre * Ters, yanl . devre mlk * zellikle tatil beldelerinde belli dnemlerde kullan zere satal ve deik ki lmak n nan i ilerce de kullan labilen kk daire. devredilebilir * Devirler, a lar.

* Ba na devredilebilen bir hak iin sylenir veya kullan kas l r. devredilebilirlik * Bir hakk kar kl kar ksolarak ba na geirilebilme durumu veya niteli n veya l z l kas i. devredilme * Devredilmek i i. devredilmek * Devretmek i lmak. i yap devredilmezlik * haklarn niteliklerinden birini belirtmek iin kullan terim. nsan n lan devren * Devir (II) yoluyla, devrederek. devretme * Devretmek i i. devretmek * Dnmek, dola mak. * Bir malmlkiyetini, bir mal zerindeki hakk kas geirmek. n ba na * Aktarmak. * Ba sona de okumak; bitirmek. tan in devreye al nmak * i iine girmesini sa in lamak. devreye girmek * ilgilenmek, kar mak, araya girmek. devreye sokmak * i iine girdirmek, kar rmak. in t devr * Devirli. * Devirle ilgili.

devrilem * Dnyay ma. dola devridaim * Tam ve srekli dn veya dola m. * Motorda suyun dnmesini sa layan cihaz. devrihind * Trk mzi bir kk usul. inde devrik * Katlan kendi zerine bklm p . * Yatlm ylm dik durumunu yitirmi r k , , . * (iktidarda olanlar iin) Darbe ile makam indirilmi ndan .

devrik cmle * Yklemi teki kelimelerden daha nce gelen cmle. devrikebir * Trk mzi bir byk usul. inde devriklik * Devrik olma durumu.

devrili devrilme

* Devrilmek iveya biimi. i * Devrilmek i i.

devrilmek * Yok edilmek, ortadan kaldlmak. r devrim * evrilme, katlanma, bklme. * (dil ink nilk y nda) lp. lbn llar nk * (son y llarda) htill. devrimci * (dil ink nilk y nda) lp lbn llar nk . * (daha sonraki y llarda) Devrim yapan veya devrime ba olan, ihtillci. l

devrimcilik * (dil ink nilk y nda) lp lbn llar nk l k. * (daha sonraki y llarda) ihtillcilik. devrirevan * Trk mzi bir byk usul. inde devrisaadet * Hazreti Muhammed'in ya dnem, saadet asr ad . devrisi devriye * (gn, hafta, ay, y l iin) Bir sonraki, ertesi. * Gvenlisa i lamak amac dola polis, jandarma veya asker toplulu karakol. yla an u, * Osmanl ilmiye sf olan kimselere verilen derece. larda nndan

devriye gezmek * Bkz. karakol gezmek. devrolunma * Devrolunma i i. devrolunmak * Devredilmek. dev irilme * Dev irilmek i i. dev irilmek * Dev irmek i lmak. i yap dev irim * Dev irmek i i.

dev irimli * Dzenli olarak derlenmi . dev irimsiz * Dzenli olarak derlenmemi . dev irme * Dev irmek i i.

* Asker yeti tirilmek zere Yenieri Oca al nacak ocuklar na seip toplama i i. * Yenieri Oca bu yolla al ocuk. na nan dev irmek * Bir araya getirmek, derlemek, toplamak. * Katlamak, dzgn duruma getirmek. deyi * Dil, sz, i mimik gibi anlat aralarn btn. aret, m n * Hristiyan felsefesinde Tanr kelm insanlara ularan o ( logos. n t ul sa), * Genellikle gerek anlam az ok ayr ekici bir anlam ta kal manlat tabir. ndan , ilgi yan pla m,

deyim

deyimle me * Deyimle i mek i. deyimle mek * Deyim zelli kazanmak. ini deyimle tirme * Deyimle tirmek i i. deyimle tirmek * Deyim durumuna getirmek, deyim zellikazand i rmak. deyip de gemek * nemsememek. deyip de gememek * nemsemek. deyi * Syleme biimi, anlat biimi, slp. m * Halk halk trks. iiri, * Bir kimsenin bir konuyla ilgili anlatt , ifade. klar * Karnveya kendisine ok yak bir kadn iffetsizli gz yuman kimse anlam svg sz. sn n n ine nda

deyyus

dezavantaj * Engelleme, zarar verme durumu. dezenfektan * Mikrop k zelliolan (madde). rma i dezenfektasyon * Mikroplardan temizlemek i i. dezenfekte * Mikroplardan temizlenmi . dezenfekte etmek * mikroplardan temizlemek, mikropsuzlarmak. t -d -di; -du / -d; -t -ti; -tu / -t / / * Belirli gemi zaman eki: al-d , gel-di, vur-du, gl-d, at-t -tu, d vb. Bu ekle tremi , ko -t isimler de vard tredi, al , uydu, dedikodu, gecekondu vb. r: nd dr dr b b * Ses karan ad atarken yap yry anlat mlar lan r.

d an d d d k d

* Ya tavas . * Konu urken "r" leri " gibi syleyen (kimse). " * Akrabaln uzak oldu anlatmak iin d n d deyiminde geer. \343 d k. unu dn d zd

-d/ -dik; -duk / -dk; -t/ -tik; -tuk / -tk k k * Gemi zaman s fiil eki: tan k adam, grl-me-dik olay vb. Bu ekle yap fat -d lmisimler de vardtan r: d rastlamak, bil-di sylemek vb. -a -ini d lak * Br, klitoris. z

d rdatma mb * D rdatma i mb i. d rdatmak mb * (saz, cura, tambur gibi alg iin) almak. lar d zlak md * plak. r * Elindeki her eyini, imknlar yitirmi n . * Tepesinde sa dklm (kimse). d zlak kalmak md * elindeki her imknlar yitirmek. eyi, n d m k * Bir e zm. it -d/ -dir; -dur / -dr; -t -tir; -tur / -tr r r/ * Ek fiilin geni zamann tekil nc ki dalg r, gzel-dir, yorgun-dur, ssl-dr, a r, n i ekli: n-d k-t kpek-tir, ocuk-tur, rk-tr vb. -d/ -dir; -dur / -dr; -t -tir; -tur / -tr r r/ * Ettirgen at yaz-d iz-dir-, vurdur-, l-dr-, at-t bi-tir-, tut-tur-, tttr- vb. eki: r-, r-, dd r r * Srekli, bezdirecek biimde (sylenme).

dd r r etmek * bezginlik verecek biimde sylenip durmak. d ramudana * Bir rzgr tr. d r rd d rc rd * Bezginlik verecek biiminde sylenen sz. * Bezdirici sz etme al olan (kimse), geveze, yerli yersiz ok konu (kimse). kanl an

d rlanma rd * D rlanmak i rd i. d rlanmak rd * D r etmek. r d dlt r

* Bezdirici bir biimde sylenme, d r. rd * eki at me, ma. dlt karmak r * eki meye yol amak. d rlanma * D rlanmak i i. d rlanmak * Herkesi tedirgin edecek, bezdirecek biimde sylenmek. d ma rla * D mak i rla i.

d mak rla * Kavga etmek, a kavgas z etmek, dille mek. -d / -dirt; -durt / -drt; -t / -tirt; -turt / -trt rt rt * Ettirgen at al-d ger-dirt-, vur-durt-, l-drt-, a-t bi-tirt-, ko k-trt- vb. eki: rt-, rt-, turt-, d * Herhangi bir cisim veya alansrlar n n iinde bulunmayan yer, hari, i kar . t * Bir konunun kapsam girmeyen na ey. * Grlen, ite bulunmayan yzey. * (somut kavramlarda) veya ikiden ok merkeze daha uzak olan. ki eyde * Yabanc lkelerle ilgili. * Bir kimsenin grn durum ve davran . , lar * Bireyin tesinde bir varl olan. * Ahavada geen sahneleri iine alan ekim. k * do ki ruyu kesen bir do runun bu do rulardnda kalacak biimde yapt a n . * n kendi evresi dndaki ya nsan aydnya. , dal m * thalt.

da dlem

dal mc * thalt . dal l mc k * thalt l k. dasalak * Konakn zerinde ya ve o n ayan unlukla kan emen asalak. dba kala m * Magmansokulmas kom kayalaru ba ma, egzomorfizm. n yla, u n rad kala dbellek * Bilgisayar yaln giri kkanallar kullanarak eri n zca n ebildibellek. i dbeslenme * Besinin organik maddelerden sa lama, heterotrofi. dbor * Devlet btesine, kamu veya zel kesime dlkelerden kredi yoluyla sa lanan para. devre

* Canln dnda olan ve kendisinin de bilinli veya bilinsiz olarak tepkide bulundu uyaranlarhepsi. n u n dizgiler durumu * Ayr birliklerin evreden merkeze ula yollarla d zerinde birle ayr an man mesi. dokgen * Kenarlar dairenin ember izgisi zerine gelen okgen. bir dderi * Sinir sistemini ve duygu organlar olu n turan, embriyonun dyzn rten tabaka, ektoderm.

ddnya * lke d. * Bilinten ba z olan, bilincin dnda var olanlarhepsi. ms n devlilik * Evlenecek kimsenin e kendi boy veya soyunun dndan semesi kural dayal ini na evlilik biimi, d dan ar evlenme, egzogami. dgebelik * Dllenmi yumurtandl yatadnda olu ve geli bir n mas mesi. dgezegen * Yrngesi Yer yrngesinin dnda kalan gezegen. dgezi * Bulunulan lke srlar yap gezi. n dna lan

dgler * Ekonomi ve politika andan gl devletler. s * Mekanik paralanma, kimyasal ayr yel, dalga, akarsu ve buzullaretkileri gibi kkenleri Gne ma, n enerjisine dayanan glerin veya etkenlerin btn. dhatlar * Yurt dula n layan yol. sa m * Yurt dileti imi. * Bir devletin ba devletlerle ilgili i hariciye. ka leri,

di leri

dkapn dmandal n * ok uzak akraba. dkavuz * Bu daygillerde ba en alt baz akn nda trlerde ie btn organlar ierisine alacak bir in n ekilde geli olan kavuz. mi dkredi dkulak * Kula kulak kepesi ve dkulak yolundan olu blm. n, an dkutsal * Kutsall ilgisi bulunmayan, kutsall ne uygun ne de kar olan. kla a t dlstik * Baz ta nda i lstikoruyan kal lstik. kara tlar i n * Ekonomik durumu iyi olan lkelerden sa lanabilecek kredi.

dmerkezli * Dmerkezlikle ilgili olan.

dmerkezlik * Bir elips ve hiperbolde, odaklar aras ndaki uzakln byk eksen uzunlu ile olan oran u . dodun * Kabukla olgun a blmleri aras bulunan, tam olgunla iin marangozlukta kullan a nda mad lmas sak olan odun blm. ncal dpazar * Bir lkenin mal satabildiyabanc i lke.

dpazarlama * Ba lkelere birtak rnleri satma, bu yolla ticaret yapma. ka m dpiyasa * Ba lkelerde olu ve var olan alveri dayal ka an e ticaret imkn . dplzma * Bir hcre ierisindeki sitoplzman fakl mdkat n la . dpolitika * Bir devletin srlar n tesindeki devletlere uygulad siyaset. dsat m * hracat. dsat mc * hracat . dsat l mc k * hracat l k. dters a * paralel do ki ruyu kesen nc bir do runun iki yan paralellerin dnda altl nda, stl olu drt an a her biri. dan dticaret * Bir devletin yabanc devletlerle yapt alveriithalt ve ihracattamam , n . dticaret a * Yabanc lkelerden al mallarsat nan n landan daha fazla olmas sonunda ortaya bor tutar kan . dvurum * Bkz. d vurum. a dvurumcu * Bkz. d vurumcu. a dyar ap * Dzgn bir okgenin k elerinden geen dairelerin yar . ap dyz * Bir d dan grn eyin ar . dzar * Ayn irilikte olmayan ktin durumuna gelmi iek tozu tanecikleri.

d dnk a * D ili olan. kisi la * D dnklk davran gsteren (kimse). a lar d dnklk a * Ki ilgisinin kendi duygu ve d inin nceleri yerine, d nesnel ve toplumsal evreye ynelmesi durumu. taki

d vurmak a * belli etmek. d vurum a * Ruh olaylarbelli i veya tasvirlerle yans n aret t ; insan ruhunun alg lmas lanabilecek biimde kendini d a yans , ifade. tmas d vurumcu a * D vurumculuk ak na ba olan sanat a m l , ekspresyonist. d vurumculuk a * Olaylar varl n gerekten oldu gibi de de sanatn i dnyas gre anlat n, klar u il n na lmas anlayna dayanan sanat ak , ekspresyonizm. m d ar * Devre, dyer, hari. * Ki konutundan ayr yer. inin olan * Yurt d. * D devreye. a,

d atmak ar * kovmak. d kmak ar * byk abdest yapmak. d vurmak ar * belli etmek, a klamak. d dan evlenme ar * Bkz. devlilik. d l ar d s ar d k arl * Ta , d kl ral arl . * Kapal n bir yerin tesi. , srl * Ta ra.

d kl arl * Ta . ral d beslenen * Besinini organik maddelerden sa layan, heterotrof. d bkey * Yzeyi tmsek, k ve kin olan, tmsekli, muhaddep, konveks. k i

d bkeylik * D do ukur, kin veya kabarolma durumu. a ru i k d eli yakar, ii beni yakar * grn aldanmamal e . d kalayl alayl , ii * d ssl, gzel grn ama ii berbat. l, dk * Erime durumundaki madenlerin yzeyinde toplanan madde, cruf.

dna kmak * tan hak ve yetkileri a nan mak. dnda * ...-den ba say ka, lmazsa.

dnda b lmak rak * hari tutulmak. dnda kalmak * kar mamak, ilgilenmemek. dnl * Bir bir d eyin, ncenin asl ve gere olmay onun dnda kalan, ze ba olmayar olan, nda inde p l p z z d, znl kar . t d k * Ans yoluyla d ya at besin art, kazurat. ar lan

d lama k * D nve dsalg n d at n k lar ar lmas lemi. i d l k k * Baz omurgal larda, zellikle keseliler, srngenler ve ku larda, ba ile sidik ve reme kanallarn rsak n a yer. ld d sever k * D larda ya hayvanlar. k ayan d lama * D lamak i i. d lamak d lanma * Bir kimse veya bir toplum, bir kimseyi, bir durumu, bir d nce vb. yi yok saymak, ilgilenmemek. * D lanmak i i veya durumu.

d lanmak * D da tutulmak, bir yere veya toplulu al ar a nmamak. d t rma la * D t i rmak i. la d t rmak la * D vurmak. a d rak d sal d tan * Asl olmay sonradan ve d n etkisiyle ortaya (d nda p n ar kan nceler). d evlilik tan * Bkz. devlilik. d k zd * Akrabaln uzak oldu anlatmak iin yalnd n d deyiminde kullan \343 d k. unu z zdn zd l r. d * Herkesin renmesinde sak grlmeyen, gizli kapal nca olmayan (her trl bilgi, irek kar . reti), t * D ilgili, d ili haric. la, kin, a

d zc zd * D zc eden kimse. zd l k d zc zd l k * Birka dolandcn, bir insanilgisini belli bir konu zerinde toplayparas almalar rn n p n . d zlak d zlama * D zlamak i i. d zlamak d zman -di dialkol * Bkz. Glikol. diaspora diba dibace dibek * Ta veya a tan atan yap lmbyk havan. * Dibekte dvlm olan. dibek kafal * Anlay z, kaba, budala kimse. s dibi grnmek * bir kab iindeki tkenmek. n ey dibi k z rm mumla (veya bal mumuyla) m m a rd * "zerinde nemle durarak a rmad anlam kullan m" nda l r. dibine dar ekmek * bir sonuna kadar tketmek, bitirmek. eyi dibini bulmak * iindekini tketmek. dibini tutmak * (pi yemekler iin) tencerenin dibine yap en mak. didaktik * retici. * retim yntemlerini ele alan bilim, retim bilgisi. * Yz, ehre. * Kopuntu. * Alt ve gm lemeli bir tr ipek kuma n i . * Ba , giri sz. lang , n * Doland rmak, arpmak, soymak. * yap uzun boylu, man. ri l , i * Bkz. -d -di. / * Dazlak.

didar

dide dideban

* Gz. * Gzc, beki, nbeti, gzetleyici. * Gmrk kolcusu.

didik didik * Didiklenmi olan. * Didikleyerek. didik didik etmek (veya olmak) * didiklemek, (didiklenmek). didikleme * Didiklemek i i. didiklemek * eki tirerek veya rarak paralamak, gagalamak. s * Bir yerin veya bir iindeki e kar rarak aramak, ararmak. eyin yay t t * Kendi kendini harap etmek, zmek. * Bir konuyu btn ayr lar gzden geirmek, iyice ararmak. nt yla t * Huzursuzluk vermek, snt sokmak. k ya didikleni * Didiklenmek iveya biimi. i didiklenme * Didiklenmek i i. didiklenmek * Didiklemek iyap i lmak. didini * Didinmek iveya biimi. i didinme * Didinmek i i.

didinmek * ok glk ekerek srekli al mak. didinti didi im * Konu ve tart ma bir ara de bir ama sayan felsefe yntemi, eristik. may il, didi durmak ip * srekli olarak birbirini h rpalamak. didi ken didi me didi mek * El veya szle birbirini h rpalamak. * Geimini sa lamak amac g yla artlarda al u mak. mak, ra * Didi mekten ho lanan. * Didi i mek i. * Glk ekerek ve srekli olarak alp abalama, didi me.

didon

* Halk n stanbul'daki yabanc zellikle Frans verdiad. lara, zlara i

didon sakall * Yalnenesinde sivri sakal z olan. didona * Bkz. Didon. didona sakall * Didon sakall . diesel difana * Bkz. dizel. * katl bala bir k .

difenbahya * Yapraklarn gzellinedeniyle sera ve salonlarda yeti n i tirilen bir ss bitkisi. diferansiyel * Dnemelerde otomobilin iki arka tekerle ayr zla dnmesini sa inin h layan bir di ayg li t. * zellikle fonksiyonlar de meleriyle ilgili matematik dal n i . diferansiyel denklem * inde bir dekenin bilinmeyen bir fonksiyonu ve bu fonksiyonun dekene gre e basamaklardan i i itli trevleri bulunan denklem. diferansiyel hesap * De kenlerin sonsuz kk farklar i ndaki artma de erlerini bulmaya yarayan hesap. difraksiyon * Kn rm. difteri * o unlukla ocuklarda grlen burun, bo yutak eperine yerle mikroplaryol at bula az, en n c hastal ku k, palaz . difterili diftong * nl. kili diftongla ma * Diftong durumuna gelme i i. diftongla mak * Diftong durumuna gelmek. difzyon di er * Ba zge, teki, br. ka, di eri di erkm * tekisi, ba . kas * zgeci, zgecil. * Molekllerin kinetik enerjileri sebebiyle ok yo bir blgeden az yo bir blgeye hareketleri. un un * Difteriye yakalanmolan.

di erkml k * zgecilik. dijital * Say sal. * Verilerin bir ekran zerinde elektronik olarak gsterilmesi. * Yatay bir dzleme gre yer ekimi do rultusunda bulunan, e olmayan. ik * E dike yakolan. imi n * Yatdurmayan, sert. k * (ses iin) Sert, kal tok. n, * (bakiin) Sert. * (sz iin) Ters, aksi. * (davraniin) Kaba, yersiz. * Birbirine dikey olan do rulardan olu . mu * Bkz. -d/ -dik. k dik a * Birbirini kesen iki do runun olu turdu a e olduklar bu a n her biri. u lar it nda, lar

dik

-dik

dik ls * Genellikle ho kar lanmayan bir durumun a ln anlat r r. dik ba l * , bildi nat inden dnmeyen, byklerinin szn dinlemeyen, boyun e mez. * Kurumlu. dik bime * Ekseni taban dikey olan bime. na dik dik bakmak * ok sert bir biimde, sert sert; fkeli fkeli bakmak. dik kafal * Dik ba. l dik kuyruk * Bir tr rdek. dik rzgr * Geminin yoluna karesen rzgr. dik silindir * Ekseni taban dikey olan silindir. na dik gen * Kenarlar ikisi birbirine dikey, bir a doksan derece olan gen. ndan s dik yamuk * Kenarlar biri tabanlar dik olan yamuk. ndan na dike * Dik olarak, diklemesine. * Derinden.

dikdrtgen * A dik olan paralel kenar. lar

dikdrtgensel * Dikdrtgen benzeri, dikdrtgen gibi. dikdrtgensel blge * Dikdrtgenin srlad dzlemsel blge. n dike * Ba ubu dikmek iin delik amaya yarayan demir. u * Kaz sk, a ubuk. k, r a dikel * Bel (III). dikelme dikelmek * Dikelmek durumu. * Dik duruma gelmek, dikle mek. * Ayakta durmak. * Sert konu mak, kargelmek, birine kafa tutmak, dinelmek.

diken

* Baz bitkilerin dal, yaprak, meyve kabu gibi blmlerinde ve baz u hayvanlarderisinde bulunan sert, n ucu sivri ve bat nt c k lardan her biri. * Dikeni ok olan bitki. diken diken * Dikeni bol. * Dik duruma gelmidikle . , mi diken dutu * B rtlen. diken stnde oturmak (veya olmak) * bir yerde tedirginlik duymak. dikence dikencik * Dikenli bal kgillerden, tatl bal n kk bir tr (Gasterostsus pungitius). su klarn * Kk diken.

dikencikli * Ucu sivri olan. * Kk dikenleri olan. dikenle me * Dikenle i mek i veya durumu. dikenle mek * Diken durumu almak, diken gibi olmak. dikenli * Dikenli olan. * Dikeni olan bitkilerin bulundu (yer). u * Zor, etin, snt znt veren. k veya

dikenli bal k * Dikenli bal kgillerden, tatl sularda ya ayan, g veya kar yzgeleri dikenlerden olu kk bir s n mu bal(G. aculeatus). k dikenli bal kgiller

* Bal sfn kemikli bal tak na giren bir familya. klar nn klar m dikenli meyan * Bir iki m ykseklikte, beyaz mor iekli, tys yaprakl yk bir bitki, ac ms ok ll meyan (Glycyrrhiza echinata). dikenli salyangoz * Kar bacakl sf ndan lar nndan, ve tropik denizlerde ya l k ayan, kabu zerinde birok dikeni olan bir u yumu (Murex). aka dikenli tel * zerinde yer yer diken gibi sivri nt olan ve bir yeri korumak, gei k lar i gle tirmek iin kullan tel. lan dikenli yzgeliler * Bal sfn kemikli bal tak nbir alt tak . klar nn klar mn m dikenlice dikenlik dikensi * Dikene benzer, dikeni and ran. dikensi nt k * Omurlar s boyunca alt alta duran kemik nt . n, rt k lar dikensiz * Dikeni olmayan. * Snt z, zntsz. k s * Dikenli olarak. * Dikenli bitkileri ok olan yer.

dikensiz gl olmaz * "iyi veya gzel olan her az ok snt eyin k veren bir yan bulunur" anlam kullan da nda l r. dikey * Dik olarak. * Ba bir do ile kesi inde onunla birlikte dik a turan (do izgi), amud. ka ru ti olu ru * Birbiriyle veya kesim noktas ndaki te etleriyle dik a yapacak biimde kesi en. * Tar u an kimse, ifti. mla ra * Skk ayakkab onaran veya yeni yap ayakkab n diki ini yapan kimse. lar lan lar i * Diki i. dikicilik dikili * Dikilmi olan. dikili a olmamak ac * mal mlk olmamak, yoksul olmak. dikili ta * nemli bir olaydurumu veya bir zaferin an iin dikilmi para yksek taobelisk. n s tek , dikilip durmak (veya kalmak) * bir yerde, bir sre ayak stnde durmak. * Dikicinin yapt i .

dikgen dikici

dikili dikilme dikilmek

* Dikilmek iveya biimi. i * Dikilmek i i. * Dikmek (I) iyap i lmak. * Dik duruma gelmek. * Ayakta durmak. * (gz) Belli bir noktaya uzun sre bakmak. * Karkoymak, engellemek. * (baz reme organlar dokular kan dolmas Sert ve dik bir duruma gelmek. na yla)

dikilmek * Dikmek (II) iyap i lmak. dikim * Dikmek iveya biimi. i * Bitki dikmek i i. * Giysi ve ama dikilen i r yeri.

dikim evi

dikimhane * Dikim evi. dikine * Dikey olarak, diklemesine. * na. nad

dikine gitmek * kimsenin szn dinlemeyerek kendi bildi yapmak. ini dikine t ra * Kar ndakini sinirlendirecek biimde sylenilen yalan, a palavra. s r diki * Dikmek i i. * Dikme biimi. * Dikilen yer. * Giysi zerinde gzle grlen dikilmi iplik yolu. * Dikilecek ey. * Giysi dikme iterzilik. i, * Bo altmak zere imek amac kald yla r .

diki atmak * yar veya y lan deriyi diki bir araya getirip tutturmak. lan rt le diki nesi i * Diki dikmek iin zel olarak yap ne. lmi diki kald * az kals nerede ise, az kald n, . diki makinesi * Diki dikme i lerinde kullan kol veya elektrik gcyle al r alet. lan, lan t diki okumas * ingene kavgalarn en uzun ve en a al n za nmaz tekerlemesi. diki pay

* Kuma bierken kuma kenar diki n ndan yerine kadar b lan blm. rak diki tutturamamak * bir i veya bir yerde herhangi bir sebeple uzun sre kalmamak. te diki i diki ilik * Diki diken kimse, terzi. * Diki dikme i i.

diki almak ini * dikilmi yaranipliklerini kesip n karmak. diki li * Dikiolan, diki lm i yap . diki siz * Dikiolmayan. i * Yap rma. t

dikit

* Ma aralar taban yukar damlayan kireli sularkat mas olu kolonlardan her biri, n nda, dan n la yla an stalagmit. dikiz * Bakma, gzetleme, erkete.

dikiz aynas * Ta veya yol dnemelerine arka taraf tlara grebilmek iin konulan ayna. dikiz etmek (veya gemek) * dikizlemek. dikizci * Dikizleyen kimse, gzc, gzetleyici, erketeci. dikizcilik * Dikizci olma durumu, gzclk, gzetleyicilik, erketecilik.

dikize almak * gizlice gzetlemek. dikizleme * Dikizlemek i i. dikizlemek * Sezdirmeden bakmak, gzetlemek, dikiz etmek. dikizlik dikkat * Gzetleme deli i. * Duygularla d nceyi bir zerinde toplama, uyan k. ey kl * zen. lgi, * Dikkat ediniz!.

dikkat ekmek (veya dikkati ekmek) * ilgi toplamak. * uyarmak. dikkat etmek

* duygularla d nceyi bir zerinde toplamak, uyandavranmak. ey k * gzne arpmak veya ilgisini ekmek. dikkat kesilmek * btn dikkatini bir zerinde toplamak. ey dikkat topla m * Dikkatin srekli olarak bir nesne veya konunun belirli bir yn zerinde toplanmas , konsantrasyon. dikkate almak * gz nnde bulundurmak, hesaba katmak, gere d ini nmek. dikkatli * Dikkat eden, zen gsteren (kimse). * Titiz, arar, sorgulay. tc c * inde dikkatli davranmayan, dalg savruk, zensiz. n,

dikkatsiz

dikkatsizlik * Dikkatsiz olma durumu, dalg k, savrukluk, zensizlik. nl dikkatsizlik etmek * dalg k etmek, savrukluk etmek. nl diklemesine * Dik olarak. diklenme * Dik duruma gelme.

diklenmek * Dik bir duruma gelmek. * Birine karters bir davran bulunmak, kargelmek, kafa tutmak. ta dikle me * Dikle i mek i.

dikle mek * Dik duruma gelmek. * Birine karters tutum iine girmek, kardurmak. dikle tirme * Dikle tirmek i i. dikle tirmek * Dik duruma getirmek. * Sert duruma getirmek. diklik dikme * Dik olma durumu. * Dikmek i i. * Dikey olan do veya dzlem, amut. ru * Fidan, yeni dikilmi fidan. * Bir evde aileyi srdrecek olan tek ocuk. * A direk. a, * Yk kald rmakta kullan bir direkli mauna. lan * Ah yap pencere ve kap ap larda yanlar dikilen direklerden her biri. na

dikmek

* Bir cismi dik olarak durdurmak. * Yeti tirmek iin bir bitkiyi topra yerle a tirmek. * (bardak, kadeh, testi gibi kaplar iin) Ba aederek iindekini imek. a * Beklemek iin birini bir ba getirmek. eyin na * Top, ta gibi eyleri dikine havaya atmak. * (yap ) Kurmak, inetmek. a * Top vb. yi oyun alan belirli bir yere koymak. nda dikmek dikmelik dikmen * Koni biiminde tepe. dikse diksiyon * A z yerlerde, ku as yakalamak iin stne kse yerle tirilen a a. * Seslerin, szlerin, vurgular anlam ve heyecan duraklarn hakk vererek syleme biimi. n, n n * Konu dilin incelenmesi ve kullan . ulan lmas * Duru, avurgulama ve k kaklara tam uyarak konu ma. * Hibir olmaksn kr krne uyulmas art z gereken buyruk. * Ynetimde dikta yanl olan (kimse). s * Biilmi veya ylmkumaderi, yara vb. yi i geirilmi rt , neye iplikle tutturmak. * Fidan dikilen yer, fidanl k.

dikta diktac

diktac l k * Dikta yanl olma durumu. s diktafon * Bir tr ses alma cihaz . diktatr * Btn siyas yetkileri kendinde toplambulunan kimse. * Zorba.

diktatrce * Diktatr gibi, diktatr olarak. diktatrlk * Diktatr olma durumu. * Egemen ve mutlak siyas bir gcn, bir veya birok ki olu inin turdu bir yrtme organ denetimsiz u nca, olarak yrtld siyas dzen. * Bir diktatr taraf ynetilen lke. ndan diktatrlk etmek * diktatrce davranmak, zorbaletmek. k dikte * Ba taraf yaz iin syleme, yazd kas ndan lmak rma. * Bu biimde yazdlan r ey.

dikte etmek * yazd iin sylemek. rmak * birine isteklerini zorla kabul ettirmek. diktirme

* Diktirmek i i. diktirmek * Dikmek i yapt ini rmak. diktirtme * Diktirtmek i i.

diktirtmek * Diktirmesini sa lamak. dil organ . lisan. * A bo unda, tatmaya, yutkunmaya, sesleri bo lu z umlamaya yarayan etli, uzun, hareketli organ; tat alma * nsanlard n ndklerini ve duyduklar bildirmek iin kelimelerle veya i n aretlerle yapt anla klar ma,

* Bir a bir gruba, bir yazara zg sz da ve sz dizimi. a, arc * Belli durumlara, mesleklere, konulara zg dil. * D ve duygular nce bildirmeye yarayan herhangi bir anlat arac m . * Baz flemeli alg titre ses larda erek karan ince metal yaprak. * Birok aletin uzun, yass o hareketli blmleri. ve u * Makaralarve bastikalar iine yerle n n tirilmi olan, zerinden geirilen halat istenilen yne evirmeye yarayan, evresi oluklu, kk dner tekerlek. * Anahtar. * Denize uzanan dar ve alak kara paras , berzah. * Sorguya ekilmek iin yakalanan tutsak. * Byk ba hayvanlarha p pi n lan irildikten sonra yenebilen dili. * Ayakkab larn ayarahatsetmemesini sa ba n z layan ve ba na rastlayan saya paras alt . dil * Gnl, yrek.

dil (veya diller) dkmek * kand rmak, inand veya yararlanmak iin tatl rmak szler sylemek. dil a vermemek z * Bkz. a dil vermemek. z dil akrabal * Bir ana dilden treyen diller aras ndaki yak k. nl dil alt * Kalp hastal nda ilc h ve kesin etkisini sa klar n zl lamak iin dilin alt konup emilen il. na

dil alt bezleri * Dilin alt bulunan tkrk bezleri. nda dil atlas * Dilleri, leheleri veya dil olaylar yay blgelerine gre gsteren atlas. n l dil avc s * Bkz. casus. dil bal * Kemikli bal tak ndan, pullu, 50 cm bykl klar m nde, yass bal(Solea vulgaris). bir k dil bilgisi * Bir dilin ses, biim ve cmle yapn s inceleyip kurallar tespit eden bilim, gramer. n

dil bilimci * Dil bilimiyle u an kimse, dilci, lengist. ra

dil bilimi

* Dillerin yapn mesini, dnyada yay n aralar s, geli lmas ve ndaki ili ses, biim, anlam ve cmle bilgisi kileri bak ndan genel veya kar t m rmal la olarak inceleyen bilim, lisaniyat, lengistik. dil bilimsel * Dil bilimiyle ilgili. dil bir kar * saygzca kar k verenler iin kullan s l l r. dil birli i * Lehe ve a farklar gidererek ayn kullanan toplumlar aras ortak bir yaz z n dili nda dilinde ve alfabede birle me. dil cambaz * D ncelerini ok iyi anlatan, gzel konu hatip. an, dil co rafyas * Yeryznde dillerin yay alanlar ld inceleyen bilim dal . dil karmak * alay etmek, e lenmek. dil dala * A dala z . dil ebesi * Lf ebesi. dil felsefesi * Dilin z, kkeni, anlam s , yap zerine ararmalar yapan felsefe dal t . dil kavgas * Bkz. a kavgas z . dil lboratuvar * Teyp yard yla yabanc m dilleri retmek iin dzenlenmi zel yer. dil o lan * stanbul'daki yabanc eliliklerde Trke retilerek evirmen olmak zere yeti tirilen gen. dil otu mu yedin? * ok konu kimseler iin sylenir. kan dil renimi * Yabanc dilde bir renim grme. dil retimi * Yabanc e ve dille itim retim yapma. dil pelesengi * Sz aras yerli yersiz sylenen ve tekrarlanan sz. nda dil peyniri * Koyun stnden yap ya, lezzetli, tuzsuz peynir. lan, l dil srmek * konu s nda kelimeleri yanlsylemek. ma ras * istenmeyen bir konudan sz etmek. dil srmesi * Szleri yerinde ve dzgn olarak syleyememe.

dil akas * Bkz. a . akas z dil tutmak * sorguya ekmek iin d askeri yakalamak. man dil tutuklu u * Dilin iyi al mamas ileri gelen syleme gl ndan . * Herhangi bir sebeple konu amama. dil uzatmak * bir kimse veya bir iin kt sylemek. ey dil yaras * Ac szn yaratt k nl rg k. * Gnl yaras . dilalt * Tavuklarda grlen bir hastal k. diltometre * Genle meler. dilver dilbasan * Yi delikanl it, . * Hekimlerin bo grebilmek iin dili bast klar az rd ara. * Ecza kar rmakta kullan yass t lan ara. * Gzel sz syleyen, konu kan. * Konu yla kand mas ran. * Al , gzel (kad ml n).

dilbaz

dilber

dilberduda * Dudak biiminde haz rlanan bir hamur tatl. s dilci * Dil bilimci. * Dille ilgili ararmalar yapan kimse. t * Bu daygillerde, yaprak ayas yaprak knbirbirinden ayr yerde bulunan sivri ulu, kk, saydam ile nn ld * Bceklerin a nda kk dilin nnde bulunan blm. z * flemeli alg veya org borular kam tahta veya metalden yass larda nda , para. * Dil konusunda ararma yapma i t i. * Ayn konu dili anlardan her biri. dilden dile dola mak * ok konu ulmak, uzun sre bahsedilmek. dile (dillere) d mek * hakk dedikodu yap nda lmak.

dilcik nt k .

dilcilik dilda

dile (veya dillere) destan * ok tan nl. nm , dile gelmek * dile d mek. * (konu kudreti, yetene olmayan varl konu dillenmek, lisana gelmek. ma i, k) mak, dile getirilmek * anlat lmak. dile getirmek * konu turmak. * belirtmek, anlatmak, a klamak, ifade etmek. dile kolay * anlat lmas kolay ama yap lmas katlan ok g. veya lmas dile vermek * gizli tutulmas gereken bir a vurmak, duyurmak, yaymak. eyi a diledi in(iz) gibi * kendi d nce, gr iste gre. ve ine diledi yapmak ini * kendi, d nce, gr iste yapmak. ve ini dilek dilek kipi * Dileme kavram veren kip. Trkede bu kip -se eki ile kurulur. dileke dileme dilemek * Bir dilebildirmek iin resm makamlara sunulan, imzal adresli, pullu veya pulsuz yaz i ve , istida, arzuhl. * Dilemek i i. * Birinden bir yap n eyin lmas istemek, rica etmek, arzu etmek. * Biri iin bir dilekte bulunmak. * Can istemek. * kilem. * Geimini dilenerek sa layan (kimse). * Israrla ve ars bir isteyen (kimse). zca eyi * Bir kimsenin diledi istek, talep, rica, murat. i ey,

dilemma dilenci

dilenci ana * inde her eyden biraz bulunan. dilenci vapuru * Btn iskelelere u rayarak sefer yapan vapur. dilencilik * Dilenci olma durumu. * Dilenciye yakr davran .

dilencilik etmek

* dilenmek. dilenciye h vermi de e diye be yar ler ri enmemi * hem ihtiya duydu konuda yard istiyor, hem yap yard kmsyor anlam kullan u m lan m nda l r. dilendirme * Dilendirmek i i. dilendirmek * Dilenecek duruma getirmek. * Dilencilik yapt rmak. dilenemez dilenci * yoksullu d hlde durumunu kimseye amayan kimse. a t dileni dilenme * Dilenmek i i. dilenmek * Sadaka istemek. * Kendisini ac rarak bir kimseden bir istemek. nd ey * Dilekte bulunan, dileyen (kimse). * Dilenmek iveya biimi. i

dileyici

dili (ba bir dile) almak ka * bir kimsenin konu ba bir dile benzemek. mas ka dili a lmak * herhangi bir sebeple konu mayan kimse konu maya ba lamak. dili a mak rla * hastalsebebiyle glkle sz syleyebilmek, glkle konu k mak. dili al mak * bir sz ok kullanmaktan dolay sze al o mak. dili bir kar * Bkz. dili pabu kadar. dili bir kard kmak (veya sarkmak) ar * ko maktan, yrmekten ve yorulmaktan ok susamak. dili bo na akmak az * konu amaz olmak, sesi solu u kmamak. dili bozuk * Bir dili do ve dzgn konu ru amayan. dili zlmek * (konu amayan veya susan ki konu i) maya ba lamak. dili dama yap na (veya dili damakurumak) mak * susuzluktan a kurumak, ok susamak. z dili dola mak * korku, heyecan, hastal utangal sarho gibi sebeplerle syleyece kar rmak. k, k, luk ini a rarak t dili dnd kadar

* syleyebildikadar, anlatma gcnn elverdilde. i i dili dnmemek (veya dnmek) * bir sz do dzgn sylemeyi becerememek (veya becermek). ru, * amac iyi anlatamamak (veya anlatmak). n dili durmak * susmak. * dedikodu etmemek. dili durmamak * srekli konu mak. * sylenemeyecek eyleri de sylemek. dili ensesinden ekilsin! * b racak kadar ok konu veya kt szler syleyenler iin ilenme olarak kullan kt an l r. -di'li gemi * Bkz. belirli gemi . dili k l keskin tan * kc a konu r ve r malar iin kullan l r. dili kurusun! * "sz syleyemez olsun" anlam ilenme sz. nda dili olsa da sylese (veya anlatsa) * "cansnesneler konu z abilseler, baz olaylara tan k da edebilirler" anlam kullan kl nda l r. dili pabu kadar * saygzca ve gnl kc bulunan. s r kar kta l dili tutuk * Serbeste, kolayl konu kla amayan.

dili tutulmak * sevin, korku, k k gibi sebeplerle birdenbire sz syleyemez olmak. a nl dili uzamak * haddini bilmeden konu mak. dili uzun * ncitici szler syleyen, kstah, saygz kimse. s

dili varmak (veya varmamak) * bir sz sylemeye gnl raz olmak (veya olmamak). dili yanmak * znt ve eziyet ekmek, zarara u ramak. dili yanmak * b kmak, nefret etmek. dili yatk n * yabanc dili kolayl bir kla renme yeteneolan. i dili zifir dilim * Gnl kc r szler syleyen. * Bir btnden kesilmi veya ayr lmince, yass para. * Radyatr paralar her biri. ndan

dilim dilim * Para para. dilim dilim etmek * dilimlemek. dilimin ucunda * bir sz hat rlanacak gibi olup da hat rlanamadnda sylenir. dilimleme * Dilimlemek i i. dilimlemek * Dilimlere ay rmak, dilim dilim etmek. dilimleni * Dilimlenmek i i veya biimi. dilimlenme * Dilimlenmek i i. dilimlenmek * Dilimlere blnmek veya ayr lmak. dilimleyi * Dilimlemek iveya biimi. i dilin kemiyok i * insan do veya yanlher syleyebilir. ru eyi dilinde ty bitmek * tekrar tekrar sylemekten usanmak, b kmak. dilinden anlamak * bir canln seslerden veya onun davran ndan ne anlatmak istedi anlamak. n kard lar ini * sz konusu olan zelli bilmek. eyin ini dilinden d rmemek * srekli olarak ayn iden veya ki eyden sz etmek; ssanmak. k k dilinden kurtulamamak * srekli olarak, bir kimsenin sitem, ele ve sata tiri malar u na ramak. diline dolamak (virt etmek veya diline takmak) * ayneyi durmadan ve her yerde tekrarlamak. * bir kimseyi her yerde ktlemek. diline pelesenk etmek * Bkz. diline dolamak. diline sa olmak lam * saklanacak konular vurmamak. a a * kt sz sylemekten ka nmak. dilini (veya dillerini) yutmak * sevin, korku, heyecan gibi sebeplerle konu amaz olmak. dilini ba lamak * bir kimseyi herhangi bir sebeple sz syleyemez duruma getirmek, susmak zorunda b rakmak. dilini de dirmemek

* hi yememek. dilini e arsoksun! ek s * hogitmeyen bir syleyen kimseye ilen olarak kullan a ey l r. dilini kedi (fare) mi yedi? * neden konu muyorsun?. dilini kesmek (veya kesip oturmak) * susmak. dilini tutamamak * sonunu d nmeden, geli igzel konu mak. dilini tutmak * sonunu d nmeden, geli igzel konu maktan sak nmak. dilinim * Dilinme.

dilinin alt bir olmak nda ey * bir kimsenin szlerinden, a sylemedibir anla ka i eyler lmak. dilinin alt ndaki baklay karmak * gizli tutulmas gereken bir sylemek. eyi dilinin cezas (veya bels) ekmek (veya bulmak) n n * lsz, d ncesiz konu yznden zarar grmek. mak dilinin ucuna gelmek * syleyecek duruma gelmi vazgemek. ken dilinin ucunda * Bkz. dilimin ucunda. dilinin ucuyla * iten, yrekten olmayarak, lf olsun diye. dilinme * Dilinmek i i. * Kayalar ince katlar biiminde kolayl ayr n, kla labilme niteli i. dilinmek * Dilmek iyap i lmak. dili * Dilmek iveya biimi. i

diliyle sokmak * bir kimseye a ve kc r r szler sylemek. diliyle tutulmak (veya yakalanmak) * suunu, kendi konu ile a vurmak. mas a dillek * Dedikoducu, dedikodusever. dillendirme * Dillendirmek i i. * Ki tirilen varl ile klara, cansyarat sz syletme sanatintak. z klara , dillendirmek

* (biri) Hakk dedikodu yap na sebep olmak. nda lmas dillenme * Dillenmek durumu. dillenmek * (ocuk) Konu maya ba lamak. * Konu yeteneolmayan varlkonu ma i k mak, dile gelmek. * Onaylanmayan baz davran sebebiyle hakk dedikodu yap lar nda lmak, dile d mek. dillerde dola (veya gezmek) mak * her yerde kendisinden sz edilmek. dillere destan olmak * bir olay veya bir nitelik halk aras yay nda lmak. dille me * Dille i mek i.

dille mek * Kar kl tatl tatl syle l mek. * D mak. rla dilli * Konu srekli ve tatl kan, konu an. * Dedikoducu, ileri geri konu an.

dilli ddk * S kavak gibi a n ince dallar veya kam yap bir e ddk. t, alar ndan tan lan it * ok konu kimse. kan dilli ddk etmek * bir haberi herkese yaymak. dilma * evirici, tercman. dilmal k * Dilmacmesle eviricilik, tercmanl n i, k. dilme * Dilmek i i. * Drt kkesilmi a. e a * Bir btn kk ve yass paralara ay kesmek. rarak * Yarmak. * Dille ilgili. * Dili seven (kimse). * Konu merkezinin veya konu organlarn bozuklu sebebiyle konu ma ma n u amayan (kimse), ahraz. * Ses karmayan, sessiz olan (kimse). dilsizlik * Dilsiz olma durumu. dilviyum

dilmek

dilsel dilsever dilsiz

* Bugnk rmaklardrdnc a kalma en eski alvyonlar verilen ad. n dan na dima * Beyin. * Bilin, zihin. dimdik * ok dik (olarak). * Sakl l , zinde. * Snt kar k lar layacak durumda olan, ba meyen, metin. e * (bakiin) Dikkatli, . srarl * Sa sola sapmadan, dosdo a ru. * Kaskat sertle olarak. , ok mi dimdik ayakta durmak * ylmamak. k dimdik durmak * tam dik durumda olmak. * tutumunu de tirmemek, y i lmamak. dimi * S dokunmu tr pamuklu kuma k bir .

diminuendo * Sesi gittike azaltarak. * Mzik parasn ba ">" i n nda aretiyle gsterilen nota terimi. dimmer dimnit dimyat * Seyrek ve yuvarlak taneli bir e zm. it * (byk D ile) A h fazla malda gz olan kimsenin elindekini avucundakini de kaybedebilece rsla r i anlam "Dimyat'a pirince giderken, evdeki bulgurdan olmak" sznde geer. nda din kurum. * Tanr do 'ya, ast glere, e kutsal varl inanmay tap itli klara ve nmay sistemle toplumsal bir tiren * Bu nitelikteki inanlar kurallar, kurumlar, treler ve semboller biiminde toplayan, sa layan dzen. * lok ba lan d nan p lan nce, inan veya lk. * Elektrik ak m iddetini el ile evirerek ayarlayan anahtar, reosta. * Erken olgunla ince kabuklu bir e siyah zm. an it

din

* C.G.S. sisteminde bir gramlbir ktlenin hn k z saniyede bir santimetre art g birimi: Bir nevton 105 ran din'e e ittir. din din * Bir en yksek ve sivri noktas eyin . * lmek.

din adam * Mesledinle ilgili i olan grevli. i ler din birli i * Ayn etraf olu din nda turulan inan gc. din d

* Dinle ili i olmayan, ldini. i din doru u * Da en yksek yeri. n din erki * Din ilkelerine dayanan egemenlik, din gc.

din felsefesi * Dinin ilkelerinin zn ve anlam temellendirmeyi amalayan felsefe dal n . dinamik * Mekani kuvvet, hareket, enerji aras in ndaki ili kilerini inceleyen dal , devim bilimi. * Devimsel. * Canl , etkin, hareketli.

dinamik analiz * zmleme konusu yap veya modele dahil edilen dekenlerin zaman iindeki demelerinin de lan i i dikkate al yntem. nd dinamikle me * Dinamikle durumu. mek dinamikle mek * Dinamik duruma gelmek. dinamit * Nitrogliserin ile yap patlay bir madde. lan c * Tutku, zlem, heyecan. * iddetli, korkun, h . rsl dinamit lokumu * Kmr tozu, kil gibi maddelere emdirilmi dinamit. dinamiti * Dinamit reten, satan veya patlat i al kimse. lma inde an dinamitilik * Dinamitinin iveya mesle i i. dinamitleme * Dinamitlemek i i. dinamitlemek * Dinamitle havaya uurmak. * Bir giri bir kurulu engelleyici, yc imi, u k davran bulunmak. ta dinamitlenme * Dinamitlenmek i i. dinamitlenmek * Dinamitle havaya uurulmak. * Engellenmek. dinamizm * Devimselcilik. * Davran canl hareketli olan canln zelli lar ve n i. dinamo * Mekanik enerjiyi elektrik enerjisine dn tren alet. dinamometre

* Kuvvetler. dinar birimi. dince * Yakla olarak altlirandrtte biri de k n n erinde olan eski bir para. * Bahreyn, Cezayir, Irak, Kuveyt, Libya, Tunus, rdn, Yemen ve eski Yugoslavaya'da kullan para ran, lan

* Dine gre, din bak ndan. m

dincelmek * Dinle mek. dinci dinci erki dincilik din * Gc ve sak durumu yerinde, canl l , zinde, tendrst, tvana. dinlenmek * Din bir durum ve grnm kazanmak. dinle me * Dinle i mek i. dinle mek * Din duruma gelmek. dinlik * Din olma durumu, zindelik, mecal. dindar * Din inanc gl, din kurallar ba (kimse), mtedeyyin. na l * Din gr her alana yaymak isteyen kimse. leri * Bkz. Din erki. * Dincinin i i.

dindarl k * Dindar olma durumu. dinda * Ayn dinden olan kimse.

dinda olmak * ayn dinden olmak. dinden imandan kmak * kendini kontrol edemeyecek kadar ok fkelenmek, ok sinirlenmek. dinden imandan olmak * din inanc yitirmek. n dindirme * Dindirmek i i.

dindirmek * Dinmesini sa lamak. dine

* Konaklama yeri. dinek * Dinlenmek iin durulan yer. dinelme dinelmek * Dinelmek i i. * Ayakta durmak veya aya kalkmak, dik durmak. a * Karkoymak, kafa tutmak. * Din bak ndan. m * skambil k ndaki i tlar aretlerden karo. * Bir ifte krekli kk patalya. dingil dingildek * Tekerleklerin merkezinden geen ve ta n alt enlemesine yerle t na tirilmi aks. mil, * Taban zerinde hareketsiz duramaysallanan, oynak; dengesi bozuk. p * Y pranm . * Szne gvenilmez, kaypak.

dinen dineri dingi

dingildeklik * Dingildek olma durumu, dengesizlik. dingildeme * Dingildemek i i. dingildemek * Sallanmak, oynamak. * Korkmak, ku kulanmak. dingilli dingin * Hareket etmeyen, k ldamayan, sakin. m * Gc tkenmiyorgun, mecalsiz. , dingincilik * Tam bir gnl rahatl, tutkusuzluk iinde btn arzulardan s lmolarak, diren gstermeden kendini yr Tanr ibadetine vermeyi ve tanr ruh dinginlikazanmay sal i amalayan dnya gr . dinginle me * Dinginle durumu. mek dinginle mek * Dingin duruma gelmek. dinginle tirme * Dinginle tirmek iveya durumu. i dinginle tirmek * Dingin duruma gelmesini sa lamak. * Dingili olan.

dinginlik

* Dingin olma durumu, durgunluk, sknet.

Dingo'nun ah r * girenin n belli olmad yer. kan din * Dinle ilgili, din zerine. dini bir u runa * Mslmanldavas k yoluna. dini btn * Dinine ok ba, inanc lam olan, dinin buyruklar eksiksiz yerine getiren. l sa n dini gibi bilmek * ok iyi, kesinlikle bilmek. dini iman para * tek d ncesi para olan kimseler iin kullan l r. dinim hakk (veya dinim a na) iin k * "dinimi tantutar anlam bir ant. k m" nda dinine yandm * fke, k nlgibi duygular zg k belirtmek iin kullan ilenme sz. lan dini dink * Pirinci kabu undan ay veya bulgur dvmek iin kullan dibek. rmak lan * ayak, aba gibi eyleri dvmek iin kullan ara. lan dinleme * Dinlemek i i. dinleme salonu * Mzik, tiyatro eserlerini dinletmek, radyo televizyon yay yapmak veya ses kaydetmek amac akusti nlar yla i sa lanmsalon, oditoryum. dinlemek * itmek iin kulak vermek. * Birinin szn, dn kabul edip gere davranmak. ince * Uymak, ba mek, itaat etmek. e * Kulakla veya dinleme aletiyle hastay muayene etmek. * Tatil. * Dinmek iveya biimi. i

dinlence

dinlendirici * Dinlendirme zelliolan. i dinlendirilmi * Bir sre bekletilmi . dinlendirme * Dinlendirmek i i. dinlendirmek * Dinlenmesini sa lamak. * Durulmaya b rakmak.

* (tarla iin) Nadasa b rakmak. * Yanan lmba, ate vb.yi sndrmek. dinlenme * Dinlenmek i istirahat. i,

dinlenme kamp * Kurulu n tatil geirmek iin dzenledikleri kamp. lar dinlenme salonu * stirahat etmek, dinlenmek iin ayr lmsalon. dinlenme yapmak * istirahat etmek, dinlenmek, yorgunluk karmak. dinlenmek * G kazanmak iin al maya ara vermek, yorgunlu gidermek, istirahat etmek. unu * nemsenmek, yerine getirilmek. d * Baz yiyecek ve ieceklerin tad artt n rmak, kolay pi mesini sa lamak gibi sebeplerle bir sre bekletmek. dinleti dinletme * Sanatn mzik eserlerini bir toplulu almas sylemesi, konser. n a veya * Dinletme i i.

dinletmek * Dinlemesini sa lamak, sz geirmek. dinleyici * Sylenen veya al bir dinleyen kimse. nan eyi * Kay olmad hlde derslere d dan devam eden kimse. tl ar

dinleyicilik * Dinleyici olma durumu. dinleyi dinme dinmek * Sona ermek, bitmek, durmak. * (ses iin) Susmak. * (kar, ya mur, rzgr iin) Kesilmek, ya mas esmesi durmak. veya dinmez dinozor * Dinozorlar tak ndan, boyu 20 m kadar olabilen, ilk a m larda ya amgnmze fosilleri kalmbir , srngen. * Geli melere ayak uyduramam a gerisinde kalmveya mevcut durumu korumak isteyen kimse. , n dinozorlar * Omurgal hayvanlardan srngenler sf giren, soyu tkenmi tak nna bir m. dinozorla ma * Dinozorla i mak i. dinozorla mak * Dinmeyen. * Dinlemek iveya biimi. i * Dinmek i i.

* Dinozor gibi davranmak. * Geli melere ayak uyduramamak, a gerisinde kalmak veya mevcut durum ve dzeni koruyup herhangi n bir kkl deiklik yapmamak. i dinsel dinsiz * Din. * Din inanc olmayan. * Ac z. mas

dinsizin hakk imansgelir ndan z * ac z olan ki kendisinden daha ac z biri yola getirir. mas iyi, mas dinsizlik * Dinsiz olma durumu. dip * Oyuk veya ukur bir en alt blm. eyin * Taban. * Dikili duran bir yerle birle i nokta ve evresi veya bir yan eyin ti eyin ba . * Kapal yerin kap gre en uzak blm. bir ya * Arka, k . * Palamut vb. bal avlamak iin denizin dibine at a klar lan .

dip a

dip bal l k * Dipte ya su rnlerinin avlan . ayan lmas dip dibe * yan yana s k olarak. m dip doruk * Ba a tan a dipten tepeye kadar, btn. , dip koan * Hesap karmaya, gerekti kopar para ile kar t yapmaya yarayan ve yapraklar inde lan rma la , deftere ba olan blm. l dipik * Tfek vb. silhlarnamlu gerisinde bulunan, ats nda silhomuza dayanmas veya tabancada elle n ras n n kavranmas sa n layan taban blm. dipikleme * Dipiklemek i i. dipiklemek * Dipikle vurmak. dipiklenme * Dipiklenmek i i. dipiklenmek * Dipikle vurulmak. dipdam dipdin * Hapishane. * ok sakl canl l , ok .

dipdiri dipfriz diplrya

* ok diri. * Bozulabilecek yiyecekleri ok d larda dondurarak uzun sre saklamak iin kullan buzdolab k s lan . * Pisi baln k n .

dipleme diplemek

* Diplemek i i. * (bitkiyi) Kknden skmek. * (iilecek bir Dibine kadar imek. eyi) * Dibi olan. * kromozom tak ta hcre veya organizma. ki m yan

dipli diploit diploma

* Bir kimseye herhangi bir okulu veya renim program ba yla tamamladn derece veya unvana n ar ; bir hak kazandn isanat veya meslek dal al ; bir , nda abilme yetkisi elde etti belirtmek iin bir ini retim kurumunca dzenlenip verilen resm belge, icazetname, ahadetname. diplomal * Diplomas olan. * Yetkisi diploma ile belgelenmi . diplomas z * Diplomas olmayan. * Diplomas olmas gereken bir meslekte, diplomas olmadan al an. diplomasi * Uluslar aras kileri dzenleyen antla ili malar btn. * Yabanc lkede ve uluslar aras bir toplant lkesini temsil etme i sanat larda i ve . * Bu i al kimsenin grevi, mesle te an i. * Bu grevlilerin olu turdu topluluk. u * G bir gr s nda gsterilen ustalve beceriklilik. me ras k diplomat * Uluslar aras konularda lkesini temsil etmekle grevlendirilen kimse. * kilerinde kurnaz, becerikli olan. li * Teksir yapmak iin kullan bir mumlu k tr. lan t diplomata * Diplomata yakr biimde, diplomat gibi. * Kurnazl a kla, kgzlkle. diplomatik * Diplomasi ile ilgili. diplomatik dil * Diplomasi alan kullan dil. nda lan diplomatl k * Diplomat olma durumu. * Diplomasi. dipnot

* Sayfa iinde geen herhangi bir d veya bilgi ile ilgili olarak sayfa alt konulan a nce na klama, ha iye. dipsiz * Dibi olmayan. dipsiz kile, bo ambar * para, mal tutmayandurumunu veya bir i bo u anlat n iin yere ra ldn r. dipsiz testi * eline geen para veya mal hesaps bo zca, yere harcayan. -dir dirayet * Yetenek, beceriklilik, zek. dirayetli * Yetenekli, becerikli; zeki. * Bkz. -d/ -dir. r

dirayetsiz * Yeteneksiz, beceriksiz. dirayetsizlik * Dirayetsiz olma durumu. direk * A atan veya demirden yap uzun ve kaldestek. lan n * (baz adlarda) Stun. zel * En nemli kimse. direk direk ba rmak * tedirgin edecek biimde ba rmak. direk gibi * sa yap iri yap lam l , l . direki direkli direklik * Alamana kay nda dire klar e karak gzclk yapan kimse. * Direolan. i * Direk yapmaya elveri (a li a).

direksiyon * Motorlu aralarda, araca istenilen yn vermeye ve belirli bir do rultuda gtrmeye yarayan dzenek, ynelte. direksiyon k rmak * arac istenilen yne evirebilmek iin direksiyonu o yne dndrmek. direksiyon sallamak * motorlu ta kullanmak. t direksiyona gemek * arac kullanmak zere src yerine oturmak. * bir i ynetimini zerine almak. in direkt * Do olarak, hibir yerde durmadan, duraks do ru z, ruca.

* Do rudan do ruya, dolays aracz. z, s direktif * Ynerge, talimat. direktif almak * talimat almak, emredilmek. direktif vermek * talimat vermek. direktr * Ynetmen, mdr.

direktrlk * Ynetmenlik, mdrlk. direme diremek * Diremek i i. * Bir dikine koymak, dayamak, durdurmak. eyi * Direnmek, karkoymak, inat etmek, etmek. srar * Dirgen. * Dayanma, karkoyma gc, mukavemet. * Bir nesnenin elektrik ak na kardurma zelli mukavemet, rezistans. m i, * Bir evrime istenilen de ek diren katmak iin kullan dzen, mukavemet, rezistans. erde lan * Direnci olan. * Direnci olmayan. * Direnen, inat , anut, muannit. direngenlik * Direngen olma durumu, inat l k. direnim * Direnmek i inat, taannt. i, * Borcun yerine getirilmesi, temerrt. * Direnmek iveya biimi, karkoyma, dayanma, mukavemet. i * Karkoyan, dayanan (kimse).

diren diren

direnli dirensiz direngen

direni direni i

direnleme * Direnlemek i i. direnlemek * Dirgenle yaymak. direnme * Direnmek i karkoyma, dayanma, inat etme, etme, mukavemet etme. i, srar

direnmek * Herhangi bir d ncede, bir istekte veya bir durumda karkoymak, ayak diremek, inat etmek, etmek, srar taannt etmek. dire ken dire me dire mek diretme * Diretmek i inat. i, diretmek direy dirgen * Direnmek, ayak diremek, inat etmek, etmek. srar * Fauna. * Harmanda saplar yaymaya yarar uzun atall ara. * Bir iy i lmadan sonuna kadar gtren, sebatkr. * Dire i sebat. mek i, * Sznden veya karar dnmemek, dayanmak, sebat etmek. ndan

dirgenleme * Dirgenlemek i i. dirgenlemek * Dirgenle yaymak. dirhem * Okkan400'de 1'ine e olan, 3,148 gramleski bir a k ls; n it k rl stanbul iin bir dirhem 3,207 gr olarak tespit edilmi tir. * Bir tr gm para. dirhem dirhem * Azar azar, az az, ok az lde. dirhem dirhem satmak * kendini dirhem dirhem satmak. dirhemle sylemek (veya konu mak) * ok az veya yava konu mak. diri * Ya amakta olan, ya ayan, canl kar . , l t * Gl, zinde. * Solmamprsmemi . * Gerekadar pi i memi . diri diri diri rt dirice * Biraz diri. diri * Canl olarak. * Ormanlblgelerde a k alar alt ye al rp odunsu bitkiler. n nda eren , veya

* Esirgeme. diri etmek * esirgemek. diriksel * Diri ile, canl ilgili, canl zerinde olan, diril. ile lar

diriksel s * Hayvanlarvcut s n s. diril diril * yz veya gmlek yapmaya yarar pamuklu bir kuma ilte . diril s dirile me * Hayvanlarvcut s n s, diriksel . s * Dirile i mek i. * Diriksel.

dirile mek * Bitkin, prsm veya solmu yeniden diri duruma gelmek. ken dirilik * Diri olma durumu. dirili * Dirilmek i i veya biimi, dirilme, canlanma. * Yeni bir at g kazanma. l mla * Din inan gre lmden sonra dirilme, basbadelmevt. lara * Dirilmek i i. dirilmek * Glenip canlanmak. * (bitki iin) Solmuprsm , durumdayken yeniden canl kazanmak, diri duruma gelmek. l k * (hasta iin) Yeniden sa kazanmak, iyile ln mek. * ld san canl kazanmak. lan ey l k * Yeniden etkin olmak, geerli duruma gelmek. * Canl verici nitelibulunan. l k i * Dirilmesini sa lama, canland rma. * Dirilmesini sa lamak. dirim * Hayat, ya am. * Ya gc. ama

dirilme

diriltici diriltme diriltmek

dirim bilimci * Biyolog. dirim bilimcilik

* Gereklitek yanl i olarak yaln dirim bilimsel a inceleyen, organik ya n kavramlar teki zca dan am n gereklik alanlar da uygulayan gr na . dirim bilimi * Biyoloji. dirim bilimsel * Biyolojik. dirim konisi * Geli durumundaki fidan veya yapraklar srgen dokulu ucu. me n dirim kurgu * Canl dnyas zellikle beynin al n lar n mas taklit eden elektronik aletlerden yararlanmay konu edinen bilim dal , biyonik. dirim suyu * Ab hayat. dirimli dirimlik * Hayatla ilgili, dirimsel. * Hayat, ya sak. am, l * Mal mlk, gelir. dirimsel * Hayatla ilgili veya hayata ba olan, hayat, biyolojik. l * Hayat (canl olan ).

dirimselcilik * Hayat olaylar fiziksel kimyasal glerle de de, zel bir ya ilkesi, ya gc ile a n il ama am klayan reti. dirlik * Ya hayat, sak, varl geim. ay , l k, * Huzur, erin. * Osmanlmparatorlu unda bir hizmete kark olmak zere bir kimseye devlete verilen aylveya bir yere l k ba gelir. l dirlik dzenlik * Aile yeleri veya bir arada al kimseler aras iyi geinme durumu. an nda dirlik yz grmemek * rahata kavu amamak. dirliksiz * Dirliolmayan. i * Geimsiz, huysuz (kimse).

dirliksizlik * Geimsizlik. dirsek * Kol ile n kol aras ndaki eklemin arka yan . * K e. * Giysi kolunda dirse rastlayan blm. e * Borulardo n rultusunu detirmekte kullan ba paras i lan lant . * Bir direveya ba bir sa i ka eyi lamlarmak iin yan e olarak yerle t na ik tirilen a makas. a,

dirsek evirmek * daha nce i birliyapt ki uzaklaracak davran i iyi t larda bulunmak.

dirsek rtmek * okumak iin y al llarca mak. dirsek dirse e * ok kalabal s durumda. kta kk dirsek kemi i * n kolun iskeletini olu turan iki uzun kemikten i yanda olan . dirsek temas * ki, baba . li , lant dirsekleme * Dirseklemek i i. dirseklemek * Dirsekle vurmak, dirsekle itmek. dirseklenme * Dirseklenmek iveya durumu. i dirseklenmek * Dirsek biiminde k lmak, dirsek olu vr turmak. * Dirsekle itilmek. dirseklik * Dirsek olarak kullan lmaya uygun olan (a boru vb.). a, * Ceket kolunun dirsek blmn korumak veya yamamak iin kullan (kuma lan vb.). * Koltuk, kanepe vb. de dirsekleri dayamaya elveri blm. li * Dirlik dzenlikten uzak durum. disimilsyon * Benze mezlik, ba ma. kala disiplin * Bir toplulu yasalar ve dzenle ilgili yazveya yazz kurallar titizlik ve zenle uymas un, na l s na durumu, s dzen, zapturapt. k * Ki ilerin iinde ya klar ad toplulu genel d ve davran na uymalar sa un nce lar n lamak amac al yla nan nlemlerin btn. * retim konusu olan veya olabilecek bilgilerin btn; bilim dal . disiplin cezas * Disiplin sular birini i ndan leyen kimseye davran na k derecesine gre verilen ceza. n lar rl disiplin kurulu * Disiplin kurallar ayk davranan kimselerin sular tespit ederek uygun cezalar na r n vermekle grevli kurul. disiplin suu * Bir kimsenin disiplin ynetmeli gre yapmamas ine gereken davran lardan birini yapmas . disipline * Etmek yard fiili ile "s dzen veya denetim alt almak" anlam kullan mc k na nda l r.

dirsizlik

disipline edilmek * zapturapt alt al na nmak, denetim alt tutulmak. nda disiplinli * Disiplini olan.

disiplinsiz * Disiplini olmayan. disiplinsizlik * Disiplinsiz olma durumu. disk * Disk atmada kullan erkekler iin 2, kad iin 1 kg a genellikle metal bir ember ile lan, nlar rlnda, evrelenmi tahta a ak. r * Gramofon pl . * Omurlar birbirine birle ana madde. tiren * ve ap nce olduka byk teker eklinde para. disk atma * Atletizmde disk f rlatma yar . mas disk z mpara * Mermer ve metal maddeleri kesmeye veya temizleyip parlatmaya yarayan alet. diskalifiye * Etmek yard fiili ile "sporda yardb mc rakmak", olmak yard fiili ile "sporda yardb lmak" mc rak anlamlar kullan nda l r. diski diskilik * Diskinin i i. disket diskjokey disko diskotek * Plk, ses band koleksiyonu. * al plk, bant vb. e inde dans edilen klp, disko. nan li diskur * Sylev, nutuk. diskur gemek (veya ekmek) * nutuk verir gibi konu mak. dispanser * Hastalara ayakta parasveya ok az para ile bak ve il verilen bak evi, sak evi. z lan m l dispe * Bir ortak avaryada deniz kazas sonra gemi, yk ve navlunla ilgili kimselerin u klar ndan rad zararlarve n bunlar taraf yap ndan lmolan masraflarnaskimler taraf ve ne oranda kar n l, ndan lanaca belirlemek iin n yap i lan lem. * Deniz sigortas dilinde, ilgili taraflar ortak avaryada kendilerine d ykmllkleri, paylarn nemi n en n lsnde ayr l ntolarak belirten belge. dispei * Dispe i u an uzman. iyle ra dispersiyon eriyik * Bilgisayardaki i lemlerin kaydedildibir koruyucu iinde bulunan manyetik ortam. i * Radyo ve diskoteklerde mzik yay n veya ses bantlar lyla yneten kimse. nlar plk arac * Diskotek. * Disk atan kimse.

* ok ince kat taneciklerin su vb. slarda erimeden da v hli. lmas disponibilite * Bankalarda mevcut nakit ve derhal paraya evrilebilecek k ymet. disprosyum * Atom a 162.5, atom numaras yo rl 66, unlu 8,54 olan, 1500 C'de eriyen, aye renkte zeltiler u k il veren, az bulunan bir element. K saltmas Dy. distribtr * Da c . t distribtrlk * Distribtrn yapt i c , da l t k. di * ene kemiklerinin stne dizili, rkoparmaya ve i s p nemeye yarayan sert, beyaz organlardan her biri. * ark, testere, tarak gibi entikli eylerdeki nt n her biri. k lar * (sar msak dilimi ve karanfil gibi dibenzetilen iin) Tane. e eyler * Omurgal hayvanlarenelerinde veya ilkel yapomurgal n g ve a nda bulunan kemiksi sert n l lar rtlak zlar * Baz dantel ve i lemelerin kenarlar ndaki yuvarlak sivri blm.

paralar.

di r as * Di blgesinde olu hastal meydana gelen a. an ktan r di bademi * Kabu ince oldu iin di klabilen bir badem tr. u u le r di bilemek * ktlk yapmak iin f beklemek, h n rsat nc gsterir durum almak. di day bu * ocuk ilk di kardnda kaynat zerine toz ve dvlm l p eker ceviz gibi ekilerek yak eyler nlara da lan ba t day. * Bu sebeple yap tren. lan di ekimi * Di ekme i i. di karmak * ene kemikleri iinde bulunan didi , etini deldikten sonra a bo una do sivrilmek. lu z ru di damak nsz * Bkz. di damak nsz. eti di di * nt olan. k lar * ntbir biimde. k l di dudak nsz * Bkz. di dudak nsz. eti di eti * Di kklerini kaplayan kalk z rak et. n rmmt

di damak nsz eti * Dil ucunun, st di etleriyle n dama dokunmas olu nsz: c, , z, s, n, j, a ndan an . di dudak nsz eti * Alt duda st di dokunmas olu dudak nsz: f, v. n lere yla an

di nsz eti * Dil ucunun di etine dokunmas olu nsz: j, ndan an . di ras f * Di temizlemede kullan bir f tr. leri lan ra di geirememek * gc yetmemek. di geirmek * zorla veya inatla istedi yapt ini rmak. di c grdatmak * fkesini davran yla gstermek. lar di gstermek * gl oldu saldya geebilece durumuyla belli etmek, tehdit etmek. unu, r ini di hekimi * Di i. di hekimli i * Di ilik. di kiras * Sarayda veya zengin konaklar iftardan sonra konuklara verilen arma veya para. nda an * Bir kimseye fazladan verilen para, arma vb. an di macunu * Di temizlemede kullan macun. leri lan di otu * Di otugillerden, kurak ve orak yerlerde yeti ok yk ve otsu bir bitki (Plumbago europea). en, ll

di otugiller * Biti ta yaprakl eneklilerden, rnedi olan ve genellikle s ve kurak yerlerde yeti ik iki i otu cak en bitkilerden olu familya. an di z * Di lerin, kat doku, damar ve sinirlerden olu i blm. lgan mu di tababeti * Di ilik. di tabibi di tac di ta * Di kklerinde olu kiresi ta an tabaka. * Di di lerin etlerinin dnda kalan blm. di nsz * Dil ucunun st di etlerine dokunmas olu nsz: d, t, c, . yla an di budak * Zeytingillerden, kerestesi sert ve de bir a (Fraxinus excelsior). erli a * Bu a atan yap lm . * Di i. * Di di lerin etlerinin dnda kalan blm.

di i

* Dia bak yla ve hastal yla u an hekim, di , z m klar ra hekimi. di ik * ok kk di . di ilik didi e * Dia bak yla ve hastal yla u an tdal hekimli , z m klar ra p , di i. * iyi, kt bir kar istemek. eyin ln

didokunmak e * e yarar olmak, nemli olmak yerinde ve anlaml olmak. didokunur e * iyarar, belirtilmeye de nemli. e er, di i e * Ta yontmak iin kullan di bir e eki. lar lan li it

di ileme e * Di ilemek i e i. di ilemek e * Di i denilen ekile de e irmen tazerinde di yapmak, de irmen ta n di n lerini bilemek. di eme * Di emek i i. di emek di i * Di karmak. * Yumurta olu turan veya yavru do uran (birey). * Hayvan ve bitkilerin, erketaraf dllenecek biimde olu cinsi. i ndan mu * Kad n. * Kad zg. na * Girintili ve ntolmak zere bir ift olu k l turan nesnelerin girintilisi. * (maden iin) Yumu kolay i ak, lenen. * i ekici. uh, veli,

di r i bak * Kolay i lenebilen bak r. di i demir * Yumu demir. ak di e i kli * Yaz oyma olan kli s e.

di i organ * ieklerde yumurtal iine alan, dllenme sonucu meyve ve tohumlar turacak organ. olu di il di me ile * Baz dillerde disay (kelime), mennes. i lan * Di mek durumu. ile

di mek ile * Di zg davran bulunmak. iye ta

di tirme ile * Di tirmek i ile i. di tirmek ile * Diduruma getirmek. i di ilik * Dicinsten olma durumu. i * Kad zg olma durumu. na di tirme ille * Di tirmek i ille i. di tirmek ille * Baz dillerde bir kelimeyi diduruma sokmak. il di illik * Baz dillerde kelimelerin di olma durumu. il

di inden t art rna ndan rmak * (para iin) yiyecek, giyecek vb. ihtiyalar keserek biriktirmek. ndan di indirik * ilmik atarak hayvan a na tak gem. pe n z lan di gre ine * gcnn yetecebir durumda. i di vurmak ine * Is rmak, di lemek. * De anlamak iin kontrol etmek. erini di s ini kmak * darl snt dayanmak, katlanmak. k ya a, di skmek ini * ktlk edemeyecek duruma getirmek. di t takmak ini rna na * ok byk glklere, snt katlanmak; btn gcn kullanmak. k lara di kovu bile gitmemek inin una * (yiyecek iin) ok az gelmek. di isel * uh.

di t iyle rna yla * Bkz. di t takmak. ini rna na di lek * Di d ya do k olan (kimse). leri ar ru k * Szn geiren; istedi yapt ini rabilen (kimse). di leme * Di lemek i i. * Dantel biiminde ssleme. di lemek * Bir bir paras rmak veya koparmak. eyin n s di lenme

* Di lenmek i i. di lenmek * Di lemek i konu olmak, di r ine le slmak. * Tanelenmek, di tutmak. * Glenmek, dedi yaptr olmak. ini r di dklmek leri * ya lanmak, ihtiyarlamak. di letme * Di letmek i i. di letmek * Di lemek i yapt ini rmak. * Bir di rmak. eye at di li * Di olan. leri * Szn geiren, istedi yapt ini rabilen gl (kimse). * Di olan ark. leri * Kaya bal. * Ayakkablar sayay ba ekmek iin kulland kerpeten gibi bir ara. c n kal klar

dit li rnakl * saldc r olan, szn geiren. di lik * Boksta kar ma s nda boksrlerin di la ras lerini ve dudaklar korumak iin di n lerine geirdikleri kauuk koruyucu. di siz di sizlik * Di olma durumu. siz di art ten rmak * yiyecek giderlerini k para biriktirmek. sarak ditilmek ditiramp * Ditmek i lmak. i yap * Eski Yunanl n Dionysos lar erefine okuduklar tren s ark. * Lirik iir. * Ditmek i i. * Yn, pamuk vb. ni tellere ay kabartmak. rarak * ok kk paralara ay rmak. div * Bkz. dev. dival divan * Alt mukavva ile beslenmist s i , rmalleme. * Yksek dzeydeki devlet adamlarn kurdu byk meclis. n u * Diolmayan. i

ditme ditmek

* Divan edebiyatairlerinin iirlerini toplad eser. klar * Sedir. * Meclis. divan durmak (veya el pene divan durmak) * sayg gsterilen bir kimse kar nda el kavu s turup ayakta durmak. divan edebiyat * XIII-XIX. yzy aras dil, konu, i bak ndan Arap, Fars etkisi alt geli edebiyat. llar nda leni m nda mi divan kalemi * Sadrazam buyruklarn ve fermanlarn yaz yer. n n ld divan saz * Meydan saz . divane divane * Kk divan. * Deli, ka budala. k, * Bir ok d olan. eye kn

divane olmak * Bkz. deli divane olmak. divanele me * Divanele i mek i. divanele mek * Divane duruma gelmek. divanelik * Ka k, delilik. kl

divanesi olmak * bir ok d olmak. eye kn divaneye dnmek * ok zlmek. divanhane * Geni sofa. * Kubbealt . divan li * Yce divan.

divan harp * Asker mahkeme. Divan hmayun * Osmanl padi sadrazam ve baz larda ah, yksek rtbeli devlet grevlilerinin olu turdu meclis ve meclisin u al yer. t Divan muhasebat * Say tay. divan * Divan kaleminden ferman, berat gibi belgelerde kullan kan lmolan (yaz ). divan k rmas

* Divan yazn basitle n tirilmi tr. bir divik * Akkar termit. nca, divit divitin divlek diyabaz * Feldspatlardan bir pljiyoklz ile ojitten olu ye renkli bir ktle. mu il diyabet * hastal, eker eker. * Genellikle ku aras ta lan ve kalemliile hokkas arada olan yaz m ak nda n i bir tak . * Bir yz havlu, pamuklu veya ynl kuma . * Kal kabuklu olgun kavun. n

diyabet bilimi * hastaln eker inceleyen bilim dal . diyabet uzman * hastal alan uzmanla eker nda mhekim. diyabetik * hastal ile ilgili. eker diyabetolog * Diyabet uzman . diyabetoloji * Diyabet bilimi. diyafram * G ve kar bo s n luklar birbirinden ay ince ve geni n ran kas. * Bir k demetinde utaki klar tutmak ve optik cihazlarda daha net bir grnt elde etmek iin ap ayarlanabilir k geirmez levha. diyagonal * Kenarlar oranla e na rilemesine dokunmu kuma . * K egen. diyagram * Herhangi bir olaydeimini gsteren grafik. n i * Bir ie btn ayr lar gsteren taslak. in nt n * Yer alt ndaki bas ve gerilim dolayyla, ta n s ktlelerinin yer de tirmeden atlay yar , atlak. i p lmas * Hristiyanl papaz yard s din adam kta n mc olan .

diyaklz diyakoz

diyakroni * Art zamanl k. diyakronik * Art zamanl . diyalj * Piroksen cinsinden, do kalsiyum, magnezyum ve demir silikat al .

diyalekt

* Lehe.

diyalektik * Gereklive onun eli i melerini incelemeye yarayan ve bu eli meleri a maya yarayan yollar aramay ngren ak l yrtme yntemi. diyalektiki * Diyalektik yntemini uygulayan ki i. diyalektolog * Diyalektoloji uzman . diyalektoloji * Lehe bilimi. diyalel diyaliz diyalog * Bir nermeyi ba bir nerme ile tan ka tlamak yoluyla yap sofizm, st rtl bir tr kr dng. lan s * Baz cisimlerin gzenekli zarlardan geebilmesi temeline dayanan bir zmleme veya ar yntemi. tma * Kar kl konu l ma. * Oyun, roman, hikye gibi eserlerde iki veya daha ok kimsenin konu . mas * Konu maya dayan yaz larak lmeser. * Anla uyum sa veya bu yolda al ma, lama ma.

diyalog kurmak * anla ve uyum sa ma layacak yolda karkl konu l mak. diyanet * Din kurallar tam ba olma durumu. na l * Din.

diyanet i leri * Dinle ilgili i ler. diyapazon * Titre tirilince ana seslerden birini veren, U biiminde, kk bir elik ara. diyapozitif * Saydam bir yzey zerine al nm projeksiyonda kullan , lmaya zg, pozitif grnt, slyt. diyar * lke. * Dnya.

diyar gurbet * , e vb. sebeplerle g edilen yabanc itim yer. diyastaz diyastol diyatome * Silisli sert kabuklar ve fosilleri, kalyer katmanlar turan bir algler familyas olan n olu . diye * Ni astay dekstrin ve glikoz durumuna getiren, tkrkte ve pankreassalgnda bulunan bir enzim. n s * Sistolden sonra kar klar geni nc n lemesi.

* cmleyi sebep bildirerek birbirine ba ki lar. * Herhangi bir yarg vararak, niteleyerek, sanarak, diyerek. ya * Adl . diye diye diyecek * Syleyerek. * Sylenecek sz.

diyecek yok * ele tirilecek bir yan sz yok. yok, diyet diyet * hukukunca ldrme ve yaralamalarda sulunun demek zorunda oldu para veya mal. slm u * Perhiz, rejim.

diyet peyniri * Tuzsuz ve yaal peynir tr. nmbir diyetetik * Kt beslenmenin yol at hastal , yiyeceklerin besin de klar erlerini inceleyen sak bilgisi dal l . diyetisyen * Diyet uzman . diyez * Bir sesin yar ton inceltilece gsteren nota i m ini areti. * Bylece inceltilmi (ses). * Optik sistemlerin yak k birimi. nsakl * zellikle pljiyoklazdan olu saydam, st tanecikli derinlik kayac an, . * Kaval, bald uyluk kemi birle i yer. r ve inin ti * Oturuldu unda uylu st yan un . diz a a r * Diz kapakemi i. diz ba * Dizde orabtutturuldu ba n u . diz boyu * Dize kadar.

diyoptri diyorit diz

diz kmek * dizlerini yere koyarak oturmak. * Bkz. dize gelmek. diz dize * Dizleri birbirine de biimde birbirine yak(oturmak). ecek n

diz kapa * Dizin diz kapakemiile kapl i blm. diz kapakemi i

* Dizin nnde bulunan, kapak biiminde oynar kemik. diz st kmek * dizleri yere gelecek biimde e ilmek veya oturmak. diz(leri)ini dvmek * pi manlduymak. k dizanteri * Al kanl rve ishalle beliren, ba rsakta yaralara yol aan bula , salghastal kanl c n k, basur.

dizanterili * Dizanteriye yakalanmolan (kimse). dizayn * izim. dizaync * Dizayn i u an kimse. iyle ra dizdar dizdirme * Kale muhaf, kale bekisi. z * Dizdirmek i i.

dizdirmek * Dizmek i yapt ini rmak. dize * sat ndan her biri, m iirin rlar sra.

dize gelmek * ba mek, boyun e e mek. dize getirmek * kendisine kargeleni yenerek buyru uyacak duruma getirmek. una dizel * Sr k lmhava iine pskrtlen yak al motor. t tla an dizeleme * Dizelemek i i.

dizelemek * Dize durumuna getirmek. dizele tirme * Dizele tirmek i i. dizele tirmek * Dize durumuna getirmek. dizem * Bir dizede veya notada vurgu, uzunluk veya ses zelliklerinin, duraklardzenli bir biimde n tekrarlanmas do ses uygunlu tart ritm. ndan an u, m, dizemli dizemsiz * Dizemli olan, tart , ritmli, ritmik. ml * Dizemi olmayan, tart z, ritmsiz. ms

dizge

* Bir btn olu turacak biimde kar kl olarak birbirine ba gelerin btn, manzume, sistem. l l * Bir ilkeye veya dnya gr gre dzenlenmi nceler, bilgiler, ne d retiler btn, manzume, sistem. * Dizgesi olan, dizgesel, sistemli, sistematik. * Dizge ile ilgili, sistemli, sistematik. * Dizgesi olmayan, dizgeye ba olmayan, sistemsiz. l * Bas iin harfleri, kelimeleri, sat , sayfalar olu m rlar turacak biimde dzenleme, tertip.

dizgeli dizgesel dizgesiz dizgi dizgi yeri dizgici dizgicilik dizgin

* Dizgi i lerinin yap yer, mrettiphane. ld * Bas evinde dizgi i u an kimse, mrettip. m iyle ra * Dizgicinin i mrettiplik. i, * Gemin ular ba na lanarak hayvan yneltmeye yarayan kay .

dizgin vurmak * dizgin takmak. dizgine gelmek * dzelmek, belli bir disipline ve sisteme girmek. dizginini ekmek * birinin a davran na engel olmak. r lar dizginini kesmek * zerindeki bask art y rmak. dizginleme * Dizginlemek i i. dizginlemek * Ata dizgin takmak veya at yrtmek iin dizginini oynatmak. * Birinin a davran n r lar nlemek. dizginlenme * Dizginlenmek i i. dizginlenmek * Dizginlemek iyap veya dizginlemek i konu olmak. i lmak ine dizginleri (ele) vermek * ba nynetimini kabullenmek. kasn dizginleri ele almak * ynetimi eline geirmek. dizginleri gev etmek * birinin zerindeki bask azaltmak. y

dizginleri koparmak * her trl ba bask kurtulmak. ve dan dizginleri sal vermek * ba b bo rakmak. dizginsiz * Dizgini olmayan. * A olan, engel tan r mayan, lsz.

dizi

* Bir iplik veya tel zerine dizilmi boncuk gibi inci, eylerin olu turdu btn, s u ra. * Herhangi bir bak mdan bir btn olu turan eylerin tm, seri. * Yan yana, art arda veya zaman s na gre s ras ralanmbirbiriyle ili nesne veya olaylar olu kili n turdu u btn s ra. * Saf durumundaki bir k n, birbiri arkas duran erlerine verilen ad. tan nda * De erleri artarak veya eksilerek art arda gelen terimler tak . m * Ayn dizimsel ba iinde birbirinin yerini alabilecek olan ve gl bir kar k ba s sz lam tl lantkuran gelerin olu turdu btn, paradigma. u * Dizi film. * Bir oktaviinde s n ralanan sekiz sesin btn. dizi (veya dizinin dibi) * yan ba . dizi dizi * Dizilerek, dizim dizim, diziler durumunda. dizi film dizici * Birbirini izleyen ve ayr blmlerden olu filmler. an * Dizgici.

dizilemek * Dizi durumunda s ralamak. dizili * Dizilmi olan, s ralanm mrettep. , dizili dizilme dizilmek * Dizilmek i i veya biimi. * Dizilmek i i. * Dizi durumuna getirilmek, dizmek i lmak. i yap * S girmek. raya * Dizilmek idizme. i, * Sz zincirinde birbirini izleyen ve belli bir birim olu turan geler birle sentagma. imi,

dizim

dizim dizim * Dizilmi olarak, dizi dizi. dizin * Bir kitabveya derginin ki konu, yer ad bak ndan iindekileri yer numaras belirten ve eserin n i, vb. m yla arkas yer alan alfabetik liste, indeks, fihrist. nda

* Belli bir konuda kitap ve dergideki yaz ili sa kan larla kiyi layan ve ayr kitap veya sreli yay bir n biiminde eser. kan * Kitapl belge vb. iin dzenlenen belli bir bilginin veya belgenin bulundu yeri gsteren dzenli liste. k, u dizini dvmek * ok pi olmak. man dizi dizleme * Dizlemek i i. dizlemek * Dize kadar batmak. * Dizini kullanarak bast rmak. * Dizmek iveya biimi. i

dizleri kesilmek (veya tutmamak) * dizlerinde derman, g kalmamak. dizlerine kapanmak * ok yalvarmak. dizlerine kara su inmek * beklemekten veya yorgunluktan gsz kalmak. dizlerinin bazlmek * korkudan ayakta duramayacak duruma gelmek. dizlik * Dize, korumak amac geirilen yla ey. * Dize kadar uzanan konlu orap. * donu. * alvar. * nl . * Dizmek i i. * Baz nesneleri ipli tele vb. ne geirmek. e, * Yan yana veya st ste s ralamak. * (bas evinde) Harfleri yan yana getirerek yaz m dzenlemek. * Dzenlemek, haz rlamak. * (bas evinde) Dizgici, mrettip. m * Dizler zerinde durabilen veya dizler zerine kondu unda al r labilen ara. t * S caklerde santigradonda biri. n * Gam (II) dizisinde "si" ile "re" aras ndaki ses. * Bu sesi gsteren nota i areti. do anahtar * Portenin zerine izilen ve o izgideki notaya ad veren anahtar. n dobra dobra

dizme dizmek

dizmen dizst dizyem do

* Sak nmadan, ekinmeden (sylemek, konu mak). doent * niversitelerde profesrden nceki basamakta bulunan retim yesi. doentlik * Doent olma durumu. * Doentin grevi. * O Trklerinin 24 boyundan biri. uz * Do rulu s u nanmadan benimsenen, bir retinin veya ideolojinin temeli yap sav, nas. lan

Dodurga dogma

dogmac * Dogmac ilgili. l kla * Dogmac yanl olan kimse. l k s dogmac l k * ne srlen ve ilkeleri ele reti tirmeden do olarak benimseyen ve benimsedivar say ru i mlardan kat bir yntemle nermeler treten anlay dogmatizm. , dogmalarma t * Dogmalarmak i t i. dogmalarmak t * Bir inanc dogma durumuna getirmek. dogmatik * Deney bilgisini, deneye dayanan kan hie sayarak, kan n tlar lar inan retilerinden karan (d nce biimi). * Felsefe ve din dogmalarn bilimsel (mant ve s bir yolla ortaya konulu n ksal) ral u. dogmatik felsefe * Ele tirmecili ve ku in kuculu tersine olarak, her trl inkr ve ku un kunun stnde tutulan birtak m ilkeleri benimseyen felsefe. dogmatizm * Dogmac l k. do a * Tabiat. * eliyle byk deikli u nsan i e ramamdo gzelliklerini koruyan, genellikle dkesim. al ehir

do bilgisi a * Tabiat bilgisi. do bilimci a * Tabiate zellikleri zerinde al ararma yapan, tabiat n itli an, t . do bilimcilik a * Do bilimcisinin iu . a i, ra s do bilimleri a * Tabiat bilimleri, olaylar yasalar fizik, kimya, gk bilimi gibi bilimler. ve olan do d a * Do ayk tabiata ayk, gayritabi. aya r , r do tesi a

* Duyular zla alg m layamadmvarl n sebeplerini ve temellerini araran felsefe, fizik tesi, z klar t metafizik. * Ak sezgiyle elde edilen ilk ilkeleri veya mutlak bilgiyi konu alan felsefe, fizik tesi, metafizik. l ve * Bu felsefeyle ilgili olan. do yasas a * Do olaylarn ba oldu yasa. a n l u do acak do ac * Gelecek. * Do lyanlolan, natrist. ac k s

do l ac k * Toplumsal kuru n ve ya lar aybiiminin do dnk olmas ama edinen natrizm. aya n reti, do a * veya sz birdenbire, d iir nmeden, iine do u gibi syleme, irtical. du

do alama * Do alamak i i. * O anda, birdenbire. do alama tiyatro * geldigibi, irticalen gerekle ten i tirilen oyun. do alamak * gelerek sylemek, irticalen dile getirmek. ten * O anda sylemek, irticalen sylemek. iir iir do atan do al * Tabi. * Tabiatdzenine ve gereklerine uygun, tabi. n * Kendili inden, insan eliyle yap lmam . do ay al klanma * Darwin'e gre do ve toplumda canl ada trlerin aras ndaki var olma sava en gllerin, evreye en iyi n uyabilenlerin kazand n klar; gszlerin, evreye uyamayanlarise ortadan kalkt n n klar savunan reti. do co al rafya * Fizik co rafya. do gaz al * Yer kabu unun iinde bulunan, yakolarak nem s t ralamas ham petrolden sonra ikinci s alan ve nda ray petroln bir cinsi olan yan gaz. c * Hidrokarbon rezervuar sahalar a kuyulardan elde edilen, esas itibar metan gaz az miktarda nda lan yla ile propan, btan gibi daha a molekll hidrokarbon gazlar eser miktarda su buhar r ve , hidrojen, karbondioksit ve azot karm gaz. * Konutlarda ve i yerlerinde nma, retim ve enerji amac belli bir merkezden kontroll olarak bir s yla ebeke sistemiyle da lan yan gaz. t c do gaz enerjisi al * Do gazdan elde edilen enerji. al do say al * 1, 2, 3, ... say ndan her biri. lar do alc * Birdenbire, d nmeden, iine do u gibi (sylemek, konu du mak), irticalen.

* Do lyanl olan, natralist. alc k s do l alc k * Gere do uygun biimde yanslmas amalayan sanat ak , natralizm. in aya t n m * Gere yalndo ile a in z a klanmas , natralizm. do ma alla * Do mak i alla i. do mak alla * Do duruma gelmek, tabile al mek. do t allarma * Do t i allarmak i. do t allarmak * Do duruma getirmek, tabile al tirmek. do k all * Do olma durumu, tabilik. al do an * Kartalgillerden, kk ku , fare vb. ile beslenen ve al r ku nda kullan y c ku larak t av lan rt bir (Falco).

do anc * Avc an yeti veya do avlanan kimse. do tiren anla do l anc k * Do n i ancn i veya mesle i. do asever * Do n kirlenmesine ve tahrip edilmesine kar (kimse). an kan do ast * Do yasalar uymayan, do yasalar a a na a yla klanamayan, tabiatst.

do astclk * Do yasalar a a yla klanamayan olaylarve gereklerin varlna inanmak gerekti ileri sren n ini reti, srnatralizm, tabiatstclk. do una bin pi du man * bezgin. * tembel. do una pi etmek du man * Bkz. anas do una pi etmek. ndan du man do una pi olmak du man * a zlmek, ola r anst snt olmak, eziyete u k da ramak. do durma * Do durmak i i. do durmak * (GneAy, y z iin) Do n lamak. , ld mas sa * Do uncaya kadar beklemek. do ma * Do durumu. mak * Do . mu * Dnyaya gelme.

do byme ma * Herhangi bir yerde do yeti . up mi * Ba tan beri. lang do maca do mak * geldigibi, irticalen, do ten i alama. * Dnyaya gelmek. * (GneAy, y z) Ufuktan ykselerek grnmek. , ld * Ortaya kmak, sonucu olmak. * (d nce, hayal gibi iin) Zihinde birdenbire olu eyler mak. * Do rama sonucu ortaya para. kan

do ram

do do ram ram * Parampara, darmada n. do rama * Do ramak i i. * Bir yapn kap n , pencere, dolap, raf gibi a metal veya plstik blmeleri. a,

do ramac * Ah do ap rama yapan kimse. do ramac l k * Do ramac olma durumu veya do ramacn sanat n . do ramak * Keserek paralamak. do ranma * Do ranmak i i. do ranmak * Kesilmek, para para edilmek. * Kesilir gibi amak. r do ratma * Do ratmak i i. do ratmak * Do ramak i yapt ini rmak. do ray * Do ramak iveya biimi. i do ru * Bir ucundan br ucuna kadar yn demeyen, e ve arpkar . i ri k t * Gerek, yalan olmayan. * Akla, mant uygun. a * Yasa, yntem ve ahlka ba, drst, namuslu. l * Gere veya kurala uygun. e * Gerek, hakikat. * nokta aras ki ndaki en k izgi. sa * Yanl z, eksiksiz. s * Hibir yne sapmadan, dosdo do ru, ruca. * Karynnce. * (zaman anlatan kelimelerden sonra) Yak yak nda. n, nlar

do a ru

* 180 derecelik a . do ak ru m * letken bir devre zerinde yn detirmeyen srekli elektrik ak . i m do bulmak ru * uygun grmek, onamak. do ru kmak * gerek oldu anla u lmak. do do dosdo ru ru ru * en do ki. rusu udur do durmak ru * dik durmak. * uslu durmak. do drst ru * Tam olarak, eksiksiz olarak, istenildigibi, kusursuz, yanl z. i s do orant ru l * Birbirine ba olan ve biri art teki de artan iki byklk aras l nca ndaki ba . nt do oturmak ru * uslu oturmak. do paras ru * Do zerinde iki nokta ile srlanmpara. ru n do syleyeni dokuz kyden kovarlar ru * do olmakla birlikte ba ru kalarn i gelmeyen szleri syleyenlerin sevilmedi anlat n ine ini r. do yol ru * Her trl ktlkten uzak olan tutum. do ruca * Do yak ruya n. * Hibir yne sapmadan; dolayl olmayarak, dola mayarak. * Her do eyin rusunu sylemeyi huy edinmi olan (kimse).

do rucu

do rucu davut * her do eyin rusunu yapmay sylemeyi huy edinmi veya kimseler iin kullan l r. do ruculuk * Do rucu olma durumu. * Bir insansz ve hareketleriyle kanaat ve inanlarn, d nn uyu . n n n mas do rudan * Aracz. s do rudan do ruya * Dolays aras araya ba bir girmeden, resen. z, z, ka ey do rulama * Do rulamak iteyit, tasdik. i, * Bir var say n do unu denetlemek iin, deney ve mant tan m rulu k tlama yoluyla yap i lan lemlerin btn. do rulamak

* Bir do oldu ortaya koymak, desteklemek, teyit etmek, tasdik etmek. eyin ru unu * Bir nermenin do rulu veya yanl belirlemek amac olaylar unu ln yla inceleyip ararmak. t do rulanma * Do rulanmak i i. do rulanmak * Do rulamak i konu olmak veya do ine rulamak iyap i lmak. do rulma * Do rulmak i i. do rulmak * E veya e bir dz bir duruma gelmek. ik ri ey, * (oturan veya yatan bir kimse iin) Toparlanmak, dik bir duruma gelmek. * (para iin) Sa lanmak, kazan lmak. * Ynelmek. * Yeniden glenmek, kalk nmak. do rultma * Do rultmak i i. do rultma * ynl bir dalgal m ynl do ak evirmeye yarayan aygredresr. ki ak , bir ru ma t, do rultmak * Do rulmas sa n lamak, do duruma getirmek. ru * Dzeltmek. * Yneltmek. * Yn bulmak. * (para iin) Sa lamak, kazanmak. do rultman * Bir nokta veya bir izginin hareketine az veya ok yn vererek bu hareketi yneten ey. * izgi olu turan noktan veya yzey olu n turan izginin ynelmesi gereken do rultuyu gsteren izgi veya dzlem. do rultu * Yn, istikamet. * Tutulan, izlenen yol. * Paralel olmayan iki sonsuz do birbirinden ay ettiren durum veya belli bir sonsuz do ruyu rt runun belirttitek yol, istikamet. i do rulu do ruluk * Do olma durumu, do olana yakr davran drstlk. ru ru , * D ncenin gerekle uyu ; yarg nermelerin gere uygun olmas mas ve e . do rulum * Ynelim, tropizm. do rusal * Bir do ile ilgili olan; bir do ru ruyu izleyen. * (bir do runun denklemi birinci dereceden oldu iin) Birinci derece ifadelerine, genel olarak verilen s u fat. * Geresylemek gerekirse, gerek ki. i u * Gne do u ana yn, gn do mak. in du usu, ark, r * Bir do boyunca, olan, mstakim. ru

do rusu do u

* Bulunulan yere gre gne do u ynde kalan blge. in du * Avrupa'ya gre Asya ve Kuzeydo Afrika'nbir blm. u n * Bu ynle ilgili, bu ynde olan, ark. * Gne 21 Mart ve 23 Eyllde do u yn. 'in du do bilimci u * Do bilimi uzmanarkiyat u , , mste oryantalist. rik, do bilimi u * Avrupa'ya gre do yer alan uluslardillerini, tarihlerini, kltr ve trelerini inceleyen bilim, uda n arkiyat, oryantalizm. Do Bloku u * Do Avrupa lkelerinin II. Dnya Sava u 'ndan sonra olu turdu 1990'l llarda da siyas blok. u, y lan do kay u n * Do blgelerinde yeti bir tr kaya . u en n ac do noktas u * Gne emberi merkezinin 21 Mart ve 23 Eyllde ufkunda do u nokta. du Do Trkesi u * Hazar Denizi'nin ve Trkmenistan'do n usunda kalan Trklerin kulland dil. do ulu * Do lkelerinden olan veya do uygarln u u benimsemi (kimse), . arkl

do ulula ma * Do ulula i mak i. do ulula mak * Do ya benimsemek. u ayn do ululuk * Do olma durumu, l ulu arkl k. * Do ahlk, grenek ve geleneklerine ba olma durumu. u l do um * Do fiili, tevellt, veldet. mak * Bir kimsenin do u y du l.

do evi um * Do yap sak kurulu um lan l u. do gn um * Bir kimsenin do u gn. du do ilmhaberi um * ocuk do unca resm grevlilerce haz rlanan belge. do kontrol um * Do umlarsrlandlmas istemeyerek gebe kalman nlenmesi iin uygulanan yntemlerin n n r veya n btn. do odas um * inde do yap hastahane odas um lan . do oran um * Bir lkedeki do umlar say durumu. n sal do sanc um s * Do yaparken duyulan sanc um .

* Yeni bir duruma geilirken ekilen zorluklar. do tarihi um * Bir kimsenin do u tarih. du do yapmak um * do urmak. do yeri um * Bir kimsenin do u ky, ile veya du ehir. do umhane * Do evi. um do umlu * Belirli bir y do , tevelltl. lda mu do umsal * Do umdan, soydan gelen. do uranlar * Hayvanlaryavru do n urma yoluyla reyen sf n. do urgan * ok do uran. * ok eser veren, velt. do urganla ma * Do urganla i mak i veya durumu. do urganla mak * Do urgan duruma gelmek. do urganlarma t * Do urganlarmak iveya durumu. t i do urganlarmak t * Do urgan duruma getirmek. do urganl k * ok do urma durumu, do urgan olma durumu. do urgu * Ortaya sonu. kan do urma * Do urmak i i.

do urmak * Yavru dnyaya getirmek, do yapmak. um * Ortaya na yol amak, sebep olmak. kmas do urtma * Do urtmak iveya durumu. i do urtmak * Do urmas sa n lamak, do urmas yard etmek. na m do urucu * Do urmas sa n layan. * Yeni d nceleri ortaya koyan (kimse).

do uru * Do urmak iveya biimi. i do u do tan u * Do umla beraber (gelen), yarad tan, f l tr. * Ki do u andan beri var olan, inin du renilmieylerin sonucu olmayarak, do la birlikte gelen, u yarad tan, f l tr. do tanc u l k * Herhangi bir canl trnn yap ve grevsel geli sal iminde ya , ant renme gibi edinilmi faktrlere de il, kalmla ilgili olanlara a k ve ncelik veren grf nativizm. t rl , triye, dok * Gemilerin yknn bo ld veya onar st rtl havuz. alt ld, * Ticaret mallar saklamak iin r mda yap byk depo. n ht lan * Seksen dokuzdan sonra gelen sayn ad bu say gsteren rakam, 90, XC. n ve y * Dokuz kere on, seksen dokuzdan bir artolan. k * Do iveya biimi. mak i

doksan

doksan (veya k seksen) kapn ipini ekmek rk, n * birok yere u ramak. doksanar * Doksan s nle fatn tirme biimi, her birine doksan, her defas doksan arada olan. nda bir doksan nc * Doksans s , s seksen dokuzuncudan sonra gelen. n ra fat rada doksanl k * inde doksan tane bulunan. * Doksan ya olan. nda doktor * Hekim. * Bir faklteyi veya bir yksek okulu bitirdikten sonra belli bir bilim dal en yksek nda renim basama na vardn , geirdizel s i navla ve ba l eserle gsterenlere verilen unvan. arbir doktor doktor dola (veya gezmek) mak * tedavide abuk ve kesin sonu almak midiyle birok doktora ba vurmak. doktora basamak. doktoral * Doktoras olan. doktoras z * Doktoras olmayan. doktorluk * Hekim olma durumu, hekimlik, tabiplik. * Doktor olma durumu. doktrin * reti. * Doktor unvan kazanmak iin verilen s n nav. * Bir faklte veya yksek okulu bitirdikten sonra o bilim dal s ve bilimsel bir eserle eri derece, nda nav ilen

doktrinci doku

* Doktrinle ilgili (kimse veya gr ). * Bir vcudun veya bir organyap n gelerinden birini olu turan hcreler btn, nesi. * Bir btnn yap ve zelli s i.

doku bilimci * Doku bilimiyle u an kimse, bilgin. ra doku bilimi * Canl lardaki dokularolu evrim ve birle n um, imini inceleyen bilim dal , histoloji. doku bozuklu u * Yara, darbe, iltihap, ur gibi sebeplerle bir organda ortaya bozukluk, y kan pranma, lezyon. dokuma * Dokumak i mensucat, tekstil. i, * Kuma olabilen, kuma labilen. yap * Tezghta dokunarak elde edilen (kuma ). * Minder rts, yatak k gibi iin kullan ve boyal l f eyler lan pamuk ipli inden dokunan bez. * Yap um. , olu

dokuma tezgh * Dokuma i yap makine veya ara. inin ld dokumac * Dokumac yapan kimse. l k dokumac l k * Kuma dokuma i sanat dokuma ticareti, tekstil. i, veya * Dokuma sanayii. dokumahane * Dokuma tezghlarn bulundu ve al yer. n u t dokumak * Tezghta ipli zg ve atk i, durumunda kullanarak kuma yapmak. * En ince noktalar kadar zen gstererek, emek vererek ortaya na karmak. * A n yemi ac lerini skla vurarak indirmek. r dokumal * Dokumas olan. * Dokunmu . dokuna * Birok omurgashayvanba bulunan, dokunmaya, tutmaya yarayan hareketli uzant z n nda .

dokunakl * Etkili, insan iine i n leyen, messir. dokunakl l k * Dokunakl olma durumu. dokunca * Ktl yol aan, sabozan. e l * Zarar, ym, tahrip. k dokunca grmek * zarara u ramak, harap olmak. dokuncal

* Dokuncas olan, zararl . dokuncas z * Dokuncas olmayan, zarars z. dokundurma * Dokundurmak i i. dokundurmak * Dokunmas sa n lamak. * Bir st kapal sitem yollu hat eyi ve rlatmak, tariz etmek. dokunma * Dokunmak (I) i temas. i, dokunma * Dokunmak (II) i i. dokunma duyusu * Deri zerine yap de vurma, bast ekme gibi etkileri alan duyu. lan me, rma, dokunmabana * Kanser. dokunmak * Nesnelerin s k, so cakl ukluk, sertlik, yumu k gibi trl niteliklerini derinin alt akl ndaki sinir ular arac duymak, de lyla mek, el srmek, temas etmek. * Kar rmak. t * Almak, kullanmak, el srmek. * Sa bozmak. ln * Tedirgin etmek, sata mak. * (iyilik, ktlk gibi kavramlarda) Olmak. * (insan iin) i ine lemek, duyguland rmak, etkilemek, koymak, batmak. * kin, ilgili olmak, de li inmek. * Hafife de mek. * Onur, anlayvb. ile uyu bir durum ortaya maz kmak. dokunmak * Dokumak iyap i lmak. dokunmatik * Dokunma ile al makine. an dokunsal * Dokunum ile ilgili olan.

dokunulma * Dokunulmak i i. dokunulmak * Dokunmak i konu olmak. ine dokunulmaz * ilmez, el srlmez, taarruzdan korunmu li . * Hibir biimde ele tirilemez. dokunulmazln rmak kald * ili ilmez olma durumunu, masuniyetini saymamak. dokunulmazl k * Dokunulmaz, ili ilmez, karlmaz olma durumu, masuniyet. * Anayasa veya uluslar aras gelenekler gere ki tan ili olma durumu veya ayr k. ince, ilere nan mez cal

dokunum * evremizdeki nesnelerin s k, so cakl ukluk, sertlik, yumu k gibi niteliklerini derimiz arac bildiren akl lyla duyarlyetene lmise. k i, dokunu * Dokunmak (I) iveya biimi, temas. i dokunu * Dokunmak (II) i i veya biimi. * Dokunma ipliklerinin aprazlama biimi. dokurcuk * Desenli veya yollu dokunmu kuma yn . dokurcun * Ot veya ekin yn , tokurcun. * Dokuzta oyunu. * izgili kuma ayak . dokutma * Dokutmak i i.

dokutmak * Dokumak i yapt ini rmak. dokuyucu * Dokumac . dokuyu * Dokumak iveya biimi. i dokuz * Sekizden sonra gelen sayn ad bu say gsteren rakam, 9, IX. n ve y * Sekizden bir artolan. k

dokuz ayar n ambas araya gelmek bir * birok i birden ortaya p s bir durum yaratmak. k kk dokuz babal * Babas olmayan birok erkekle d kalkan bir anadan do belli p ma. dokuz canl * ok sa kolay kolay lmeyen. lam, dokuz do urmak * merakla, heyecanla, sab zl beklemek. rs kla dokuz krn bir de i ne * birok kimsenin tek yard s dayana mc, tek . dokuz kyden kovulmu * geimsizliveya ba davran yznden birok yerden at i ka lar lm . dokuz yorgan eskitmek (veya paralamak) * ok uzun ya amak. dokuzaltm be * Bkz. dokuzaltm lik. be dokuzaltm lik be * Bir tabanca tr.

dokuzar

* Dokuz saynle sn tirme biimi, her birine dokuz, her defas dokuzu bir arada olan. nda

dokuzgen * Dokuz kenar okgen. olan dokuzlu * Dokuz paradan olu kendinde herhangi bir an, eyden dokuz tane bulunan. * zerinde dokuz i bulunan iskambil k . areti d

dokuzta * Dokuz ta oynanan ve ta n yerleri ile yrtme yollar la lar izgilerle gsterilen oyun, dokurcun. dokuzuncu * Dokuz sayns s , s sekizinciden sonra gelen. sn ra fat rada dokman * Belge, vesika. dokmantasyon * Belgeleme, bir al iin gerekli belgeleri arama ve sa ma lama, belgelere dayand rma. dokmanter * Belgesel. dolaba girmek (veya gelmek) * aldat lmak, oyuna gelmek. dolab bozulmak * kurdu i u dzeni bozulmak. dolak * Tozluk yerine bacaklara ayak bile inden dize kadar dolanan ensiz ve uzun kuma paras . * Ba rts, yazma. * Boyun atk. s * Dolaolmayan, bzgs bulunmayan. * Dolamak i her defas inin . * Bir kez dolanacak miktar. * Dolamak i i. * T yresindeki yumu blmlerin, bazen de kemi iltihaplanmas ileri gelen a li rnak ak in ndan r. * Giysilerin stne giyilen, n abir tr stlk. k * Basar bir e rt, po sar a lan it u, k. * e eserlerdeki barok ve rokoko slbunda i ie ssleme motifi. itli

dolaks z dolam

dolama

dolama otu * Dolama otugillerden, iekleri kk, ye veya beyaz bir bitki (Paronychia serpilifolia). il dolama otugiller * eneklilerden, rnek bitkisi dolama otu olan ve iine kasotunu da alan karanfilgillerin alt familyas ki k . dolamak * tel gibi nesneleri bir zerine dndrerek sarmak. plik, erit, eyin * Sarmak, kavu turmak.

dolamba

* Dolanarak giden, dnerek uzanan yolun k nt. vr s * kulak. * Bak. l dolambal * Dolambac olan. * inden zor lapra k r, k. dolambas z * Dolambac olmayan. * A do k, rudan do olan. ruya dolam k dolan * Bir tr abir tr avc , tuza . * \343 yalan dolan.

dolan ta * Mineralleri gzle grlebilen, benekli ve ye rak renkli gabro ile bazalt aras ilimt pskrk ktle. dolandc r * Birini aldatarak mal veya paras alan (kimse). n dolandc rl k * Dolandc r olma durumu veya dolandc yakr i rya . dolandl r * Dolandlmak iveya biimi. r i dolandlma r * Doland i konu olmak. rmak ine dolandlmak r * Doland i konu olmak. rmak ine doland r * Doland i rmak i veya biimi. doland rma * Doland i rmak i. doland rmak * Birini aldatarak paras veya mal elinden almak. n n * Dolarmak. t dolan dolan * Dolanarak, gezerek. dolan m dolan * Tedavl, sirklsyon. * Dolanmak iveya biimi. i

dolanl ifls * Hileli ifls. dolanma * Dolanmak i i. dolanmak

* Bir evresine sar eyin lmak. * Bir evresinde dnmek, gezmek. eyin * Kar mak, dola mak. * Geli igzel gezmek. dolant dolap * Gezip dola yer, alan. lan * Genellikle tahtadan yap lm blme veya ekmelerine e konulan, kapakl , ya mobilya. * Dnerek al ve zellikle su eken dzen. an * Bkz. dnme dolap. * Dzen, hile, manevra. * ( stanbul bedesteninde) Dkkn.

dolap beygiri * Kuyudan su ekip bahe ve bostanlar sulamaya yarayan arkl dzeni i leten, dndren at, e veya kat ek r. dolap beygiri gibi dnp durmak (veya dola mak) * dar bir evrede hi de meyen yorucu bir i i i yapmak. dolap evirmek (veya dndrmek) * hile ve dalavere ile i yapmak. dolap * Dolap yapan veya satan kimse. * Dolap i leten kimse. * Hileci, dzenci. * Amerika Birle Devletleri ve Kanada gibi devletlerin para birimi. ik * Bkz. sarma dola . * (sa, ip vb. iin) Kark. * Dola giden (yol). arak * Kolay zlmeyecek veya iinden lmayacak derecede kark. k * Amac rudan do de de, dolayyla sezdiren. do ruya il s

dolar dola dola k

dola k kl * Dola olma durumu. k dola z ks * Dola olmayan. k dola lma * Dola i lmak i. dola lmak * Gezilmek. dola m deveran. dola ma * Dola i mak i. dola mak * Dola i mak i. * Kalbin srekli olarak kas gev l p emesiyle kan ve lenfin damarlar iinde durmadan yer de tirmesi, i

* Gezmek, gezinmek. * Do gitmeyip yolu uzatmak veya (yol) uzamak. ru * Dnp ba bir ynden gelmek. ka * (kan iin) Akmak. * Sa, iplik vb. birbirine kar g zlr duruma gelmek. eyler arak * ok kimse taraf sylenmek. ndan * Bir yeri belli bir amala gezmek. * Denetlemek amac bir yeri gezmek. yla * (nefes, el iin) Bir zerinde hafife hareket etmek. ey * Gezinmek. * Belirmek. dolar tlma * Dolar i tlmak i. dolar tlmak * Dolarmak i konu olmak. t ine dolarma t * Dolarmak i t i. dolarmak t * Dola i yapt mak ini rmak. dolay * Bir yeri saran ba yerlerin btn, evre, havali, etraf. ka

dolay kutupsal * Kutup yaknda olan. n * Herhangi bir yere gre 24 saat iinde izdiember ufkun stnde kalkendisi hi batmayan (y z). i p ld dolay * Dolay, evre. * tr, yznden, sebebiyle.

dolay dolay * Dola dnerek. arak, dolayyla s * Ba olarak do l rudan do olmayarak. ruya * Sebebiyle, yznden, ... -dan (-den) tr. dolaylama * Ssl, sanatl edeb sz: Atatrk yerine Byk Kurtar veya Trkiye'nin kalbi Ankara demek gibi. c dolayl * Do rudan do olmayan, dolayyla olan, vas , bilvas ruya s tal ta.

dolayl anlatmak * an rmak, ima etmek. t dolayl zne * Bkz. szde zne. dolayl tmle * Fiilin anlam btnleyen ve ynelme, kalma, durumlar birinde bulunan veya edat alan n kma ndan tmle. dolayl vergi * Ykmls nceden bilinmeyen, mal n alan sat ykmlendiren, tketiciden al vergi. nan dolays z

* Do rudan do olan, araya herhangi bir ara girmeden, vas z, bilvas ruya tas ta. dolaysvergi z * Ykmls nceden bilinenden do rudan do al vergi. ruya nan doldurma * Doldurmak i i. * Bkz. ykleme. * Gereksiz szler ve benzetmelerle dolu anlat m. doldurmak * Dolmas sa n lamak, dolu duruma getirmek. * (ate silhlar iin) mermi srmek. li ine * Bildirge, izelge, fi bask n bo gibi l tlar yerlerini tamamlamak. * Ya , y bitirmek. l n n * Birini ba iin kt d kas necek bir duruma getirmek. * (ses, koku iin) Yay kaplamak. l p * Belirli bir sreyi kaplamak, almak. * Canland rmak. doldurtma * Doldurtmak i i. doldurtmak * Doldurmak i yapt ini rmak. doldurulma * Doldurulmak i i. doldurulmak * Dolu bir duruma getirilmek. * (biri) Ba iin kt d kas necek bir duruma getirilmek. dolduru * Doldurmak iveya biimi. i dolduru getirmek a * (birini) nceden haz rlamak, kt d necek hle sokmak. dolgu * Bir oyu bir kovu iine doldurulan madde. un, un * Cevher al nmas sonra olu bo ndan an luklardoldurulma i n leminde kullan tatoprak ve benzeri lan , malzeme. * Toprak doldurma i bu i lemi; lemin sonucu. dolgu yapmak * doldurmak. * rk di temizleyip oyu uygun bir madde ile doldurmak. leri u, dolgulu dolgun * inde dolgu maddesi olan, doldurulmu . * Dolarak biimi yuvarlakla m . * mana yak baletinde. i n, k * (para iin) ok. * fke, k nl k nl gibi duygularla dolu. zg k, rg k * Birbirine uyan, uyum gsteren.

dolgun maa * Dolgun cret.

dolgun cret * Yksek ve tatmin edici cret. dolgunca * Biraz man. i * Fazlaca, oka, bol.

dolgunla ma * Dolgunla i mak i. dolgunla mak * Dolgun duruma gelmek. dolgunluk * Dolgun olma durumu. dolikosefal * Uzun kafal . dolma * Dolmak i i. * Baz sebze ve tavuk, kuzu gibi hayvanlariine pirin ve ba doldurularak pi n ka eyler irilen yemek. * Doldurularak yap lan. * Yalan, hile, dalavere.

dolma biber * Dolma yapmaya uygun, byk biber tr. dolma kalem * mrekkep doldurularak kullan yaz ine lan kalemi. dolma otu * Dolma otugillerden, iekleri kk, ye veya beyaz bir bitki (Paronychia serpilifolia). il dolma otugiller * eneklilerden, rnek bitkisi dolma otu olan ve iine kasotunu da alan karafilgillerin alt familyas ki k . dolma yutmak * kan aldanmak. p dolmak * (bitkilerde) Olgunla mak, erginle mek. * Bir yere iyice yay lmak, kaplamak. * Bir yerde pek ok kimse toplanmak, kalabalduruma gelmek. k * (sre, hesap) Tamamlanmak. * Sabr tkenip fkesi ta duruma gelmek. acak

dolmal k * Dolma yapmaya yarar. dolmen mezar . dolmu * Bo kalmam me yeri bu. , * Teker teker yolcu aldolunca yola kay motor, otomobil gibi kk ta p kan k, t. dolmu dura * Dolmu n yolcu indirip bindirdiyer. lar i dolmu uak * dikili, ncs de bunlarzerine kapak gibi yatlm byk ta olu kisi n r tan turulmu devri ta

* Belirli merkezler aras bir tarifeye ba olmaksn dzenlenen ucuz uak seferi, art nda l z r. dolmu yapmak * teker teker yolcu aldolunca yola ta yolcu ta p kan tla mak. * birka ki i ortakla bir ta tutmak. a t dolmu u * Dolmu leten kimse. i dolmu uluk * Dolmu unun i i veya mesle i. dolomit dolu * Kalsiyum ve magnezyumlu karbonat birle iminde bir mineral.

* Havada su bu usunun birden yo kat mas olu trl irilikte, yuvarlak veya dzensiz unla p la ndan an, biimli saydam buz paralar durumunda yere h d bir ya tr. zla en dolu * bo i olmayan, dolmume bo . , bu, kar t * Bir yerde say ok. ca * Bo yok, her yeri tutulmu yeri . * Bo vakit olmayan, me gul. * (i ra , u , olay vb. iin) ok olan. * (top, tfek gibi ate silhlar iin) li inde at mermisi bulunan. lacak * doldurulmu ki bardak. * Bir duygunun gl etkisinde olan. * (tornac Delik a l kta) lmam (gere). ,

dolu dizgin * (svari ve at arabas Son h iin) zla. * nne geilemeyecek biimde; ok olarak. dolu dizgin gitmek * son h ko zla mak. * nne geilemeyecek biimde olmak. dolu serpme * Z mpara retiminde tanecikler aras belirli bo nda luklar kalmayacak biimde dzenlenen tane yap rma t i lemi. dolu ya mak * dolu yere d mek. dolukma * Dolukmak i i.

dolukmak * Gz ya armak, a layacak duruma gelmek. doluluk dolum * Doldurma i i. dolunay * Ay tam bir daire olarak dolgun, parlak grld evre, bedir. n * Dolu olma durumu.

dolup ta mak * gere inden ok olmak, gere inden ok kaplamak.

dolusu dolu dolu ma

* Doldurulacak miktar. * Dolmak i i veya biimi. * Dolu i mak i.

dolu mak * Bir yerde toplanmak, bir araya gelmek. doluya koydum almad a koydum dolmad , bo * iinden lmayan g bir durum kar nda sylenir. k s domalan * Askl mantarlardan, toprak iinde yumru biiminde yeti yenilebilen bir bitki, yer mantar en, , keme (Tuber melanosporum). domal * Domalmak i i veya biimi. domalma * Domalmak i i veya durumu.

domalmak * Dizler bkk, ba ileride, melmi durum almak. bir domaltma * Domaltmak iveya durumu. i domaltmak * Domalmas sa n lamak. domates * Patl cangillerden, yapraklar tyl, iekleri salk durumunda, vitamince zengin, k z m rm rn iin yeti tirilen bir bitki (Lycopersion esculentum). * Bu bitkinin yenilen rn. domates orbas * Ana maddesi domates suyu olan orba. domates salas * Yemeklere tat ve lezzet vermek iin domatesten yap sala. lan dombay * Manda, su sr . domdom kur unu * Vahhayvanlar ldrmek iin kullan tfek kur dumdum. lan unu, domestik * Evcil. * lke ii. ,

dominant * Hkim, ba gelen, egemen, ba ta at. domino * zerleri noktalarla i dikdrtgen biiminde 28 ta masa zerinde oynanan bir oyun. aretli la * Maskeli balolarda giyilen kukuletal uzun giysi.

dominyon * ngiliz uluslar toplulu ye olan ba z lkelere verilen ad. una ms domur * Kabarc k. * Tomurcuk.

domur domur * Boncuk gibi iri taneler durumunda. * Kabarkabar k k. domuz * ift parmakl lardan eti ve yaiin beslenen evcil hayvan (Susacrofa domestica). * Hain, aksi, ters, inat .

domuz arabas * A ykleri yakyerlere ta r n iin kullan ufak tekerlekli, st dz, alak araba. mak lan, domuz ayrotu k * Bu daygillerden, tar zararl bitki (Cynodon dactylon). ma bir domuz bal * Yunus balgillerden bir memeli tr (Phocaena communis). domuz dam * Maden kuyular kme tehlikesi olan yerlerde her yan nda, direklerle rlen bo luk. domuz dikeni * Yapraklar z ve dikenli, iekleri etli otsu bir bitki. saps domuz gibi * kt huylu ve hain. * adamak, iyice. ll domuz gibi yemek (veya tnmak) k * oburcas ok yemek. na domuz otu * Kumsallarda ve kayal klarda yeti sar en iekli ot. domuz ya * Domuzdan lan ya kar . domuzaya * Tfek namlusundan sy karmaya yarar engelli ubuk. k domuzdan (bir) k l ekmek (veya koparmak) * sevilmeyen veya eli s olan birinden bir alabilmek. k ey domuzgiller * ift parmakl tak n gevi lar mn, getirmeyenler alt tak na giren bir familya. m domuzlan * Kkanatl n lardan bir bcek (Brachynus crepitans). domuzla ma * Domuzla i mak i. domuzla mak * Hainlik etmek, aksilik etmek.

domuzluk * Hainlik, haincesine inat l k. * Su de irmeninde ark bulundu ve dnd yer. n u domuzluk etmek * hainlik etmek, haince davranmak, inat etmek. l k domuzt rna * Palangan tak n lmas kullan bir yan iin lan, atal biiminde ift t , br yan rnakl halkal demir kanca. domuzuna * olsun diye, inad nat na. * yiden iyiye, adamak, ok. ll don * Giysi. * Vcudun belden a na giyilen uzun veya k i giysisi, klot. a s sa * At tynn rengi. don * Hava s n srdan a mesiyle sularbuz tutmas cakln f ad n .

don zlmek * hava narak buzlar erimeye ba s lamak. don gmlek * zerinde sadece don ve gmlek var denilecek kadar soyunmu durumda. don kesmek * (bitki) so uktan bozulmak, donmak. don tutmak * buz tutmak, donmak. don ya * Bayas kta kat cakl durumda bulunan ve i ya neritilmesiyle elde edilen hayvansal ya larn . * So ve sevimsiz kimse. uk don yagibi * konu mayan, hareketsiz kimseler iin sylenir. dona ekmek * hava, sular donduracak kadar so umak. donakalma * Donakalmak durumu. donakalmak * p bir sre ne yapaca , ne diyece bilememek. a r n ini donam * Bir evin kap , pencere, tavan, d gibi blmleri. eme * Gemi ve sandallardonat . n lmas donama * Ssleme, tezyin. donamak donan m * Sslemek, tezyin etmek. * Bir gemi dire bir yelkene veya ba bir paraya ba bulunan halat ve makara gibi manevra aralar ine, ka l .

* Tesisat, d em. * Bir bilgisayarda bulunan fiziksel birimler. donan kilidi m * Bilgisayarda baz programlarizinsiz kullan n n lmas engelleyen kilit. donanma * Donanmak i i. * Bir devletin deniz kuvvetleri, sava gemileri. * Belli bir amala kullan gemilerin btn. lan * Bayramlarda, sevinli gnlerde bayrak, k kullanarak, fi yakarak yap ek lan enlik. donanmak * Giyinip ku anmak, sslenmek. * Yay kaplanmak. l p * I duruma gelmek, klarla bezenmek. kl * Gerekli nesneler vb. bir araya getirilip sslenmek, gsteri duruma getirilmek. li donat * Donatmaya yarayan eyler, tehizat. donat lma * Donat i lmak i. donat lmak * Donatmak i konu olmak veya donatmak iyap ine i lmak. donat m * Donatma, tehiz. * Bir fabrikay hava alan, bir spor kurulu veya bir asker birlietkinlik gstermesi iin gerekli , bir n unu i ara ve gerelerle donatma. * Bir sanat eserinde ikinci derecede olan ayr lar, yard geler. nt mc donat mc * Bir film veya tiyatro eseri iin gerekli sahne donat i yneten kimse. mini donat donatma * Donatmak i i veya biimi. * Donatmak itehiz. i,

donatmak * Birinin giyimini sa lamak. * Gz al kullanarak gsteribir duruma getirmek, sslemek. ceyler li * Bir i eyin grebilmesi iin gereken nesneleri, gereleri katmak, tehiz etmek. * Svmek veya azarlamak. donatt rma * Donatt iveya durumu. rmak i donatt rmak * Donatmak i yapt ini rmak. dondura * Derin dondurucu, dipfriz. dondurma * Dondurmak i i. * ekerli stn veya meyve sularn dondurulmas haz n yla rlanan so yiyecek. uk dondurmac

* Dondurma yapan veya satan kimse. * Dondurma sat yer. lan dondurmac l k * Dondurmac olma durumu. * Dondurma yapma ve satma i i. dondurmak * Donmas sa n lamak. * Bir detirilemez durumda tutmak. eyi i dondurucu * Donmaya yol aan, donduran. * ok so ok uk, ten. dondurulma * Dondurulmak i i. dondurulmak * Dondurmak i konu olmak veya dondurmak i lmak. ine i yap * De mez duruma getirilmek. i dondurulmu * Buz durumuna getirilmi . * So korunmu uktan kat m ukta , so la . done * Bkz. veri. donki otluk * Gereyokken kahramanlgstermeye kalk durumu. i k ma donlu donma * Donu olan. * Donmak i i.

donma derecesi * Bir maddenin ak durumdan kat kan duruma geti(santigrat) derece. i donma noktas * Suyun donmaya ba derece. lad * Eriyik hlde bulunan bir metalin kendi zelli ba olarak donmaya ba andaki derecesi. ine l lad s donmak * So un etkisiyle kat u duruma gelmek, buz tutmak. * (canl Ya n lar) am yitirmek, so uktan lmek. * ok mek. * (bitki iin) So uktan zarar grmek; yararlan duruma gelmek. lmaz * Kimyasal bir etki ile kat mak. la * Eriyik hlde bulunan bir metalin kat gemeye ba hle lamas hli. * Beklenmedik bir durum kar nda birden hareketsiz kalmak. s * Geli memek, yeniliklere aolmamak. k

donmu sebze * Daha sonra kullan zere bir kap iinde dondurulmu sebze. lmak taze donra * Sa kepe ka i, kona . * Kal m tabaka durumuna gelmi nla , kir.

donsuz

* Don giymemi olan. * Yoksul; serseri. * Parlakl olmayan, mat. * (gz iin) Canl l olmayan, fersiz. * Canl olan, durgun, uyu l az uk.

donuk

donuk donuk * Canl l olmayarak. * Rengini ve parlakln yitirmi , mat. donukla ma * Donukla durumu. mak donukla mak * Donuk duruma gelmek. donuklarma t * Donuklarmak i t i. donuklarmak t * Donuk duruma getirmek. donukluk * Donuk olma durumu. donuna etmek * donuna kk veya byk abdestini yapmak. donuna ka rmak * istemeyerek donuna kk veya byk abdestini yapmak. donuna yapmak (veya doldurmak) * (ocuk) kk veya byk abdestini donuna etmek. * ok korkmak. donup kalmak * Bkz. donakalmak. dopdolu doping * Bsbtn dolu. * Bir spor yar s nda vcuda stn hareket ve enerji sa mas ras lamak iin kullan uyar il. lan c

doping yapmak * baz bedensel zellikleri detiren veya ok art bir uyar maddeyi ok az miktarda vermek. i ran c * uyar etkide bulunmak. c dopingleme * Doping yapma. dopinglemek * Doping yapmak. doru * Gvdesi kl, ayaklar yelesi koyu renkli olan (at). z ve * Bu renkte olan (at donu).

doruk

* Daulu a gibi yksek , a eylerin tepesi, en yksek yeri, zirve, ahika. * En stn ba dzeyi. ar doruk izgisi * Yksek da larda, doruk ular birbirine ba n layan ve biti iki aklan ran sr. ik ay n doruk dal * A geli srgnn dik uzamas olu ve a n gvdesini meydana getiren dal. dan en ile an ac doruk toplant s * Devlet kat ndaki en yetkili ki ilerin bir araya gelerek yapt gr klar me. doruklama * Doruklamak i i. * Tepeleme. doruklamak * Bir kab tepeleme doldurmak. dorum * Deve yavrusu.

dosdo ru * ok do ru. * Sa sola sapmadan. a dost * Sevilen, gvenilen, yak arkada n , gnlda gr (kimse), d kar . , iyi len man t * geinen, aralar iyi ili bulunan. yi nda ki * Erkek ve kadn evlilik d ili kurdu kimse. n ki u * Baz hayvanlarsahibine gsterdisevgi iin kullan n i l r. * Bir d olan, a ilgi duyan kimse. eye kn r dost a r, d gldrr (veya dost sz acr) lat man d * dost olan kimsenin syledisz, ac olsa, insan iyiliiindir. i da n i dost ba d aya bakar a, man a * temiz giyinip ku anmangereklili anlat n ini r. dost d man * Herkes (herkese). dost edinmek * dost kazanmak. dost kara gnde belli olur * gerek dostlar ancak zntl, sntgnlerde insan z b k l yaln rakmamakla belli olur. dost kaz * Dost bilinen kimseden gelen zarar veya ktl anlat kullan rken l r. dost olmak * yak k kurmak, ahbap olmak. nl dost tutmak * (erkek veya kad evlilik d ili kurmak. n) ki dosta d mana kar * dostalara znt vermemek, d manlar sevindirmemek iin, ele gne kar da . dostane * Dosta.

dosta

* Dosta yakr (biimde). * Dost gibi.

dostlar alveri grsn (diye) te * gsteri olsun, i gryor densin (diye). dostlar ba na * iyi bir dostalar de dilemek amac kullan eyi iin yla l r. dostlar ba ndan rak * kt bir durumun a belirtmek iin kullan rln l r. dostlar biz gazi ehit, * tehlikeli i ba na b p kendileri sonutan yararlanmak iin bir kenara ekilenlerin bencilli leri kalar rak ini alay yollu anlat r. dostla ma * Dostla iveya durumu. mak i dostla mak * Dost durumuna gelmek, dost olmak. dostluk * Dost olma durumu; dosta davran .

dostluk ba alveri ka ka, ba * iki kiaras i ndaki dostluk, alveri birinin tekine zveri ile davranmas gerektirmez. te n dostluk etmek * yak k kurmak, dost gibi candan davranmak. nl dostluk kantarla, alveri miskalle * i kilerine dostluk kar r ili lmamalr anlam kullan t d nda l r. dostluk kurmak * yak k, ahbaplkurmak. nl k dostluk okkayla, alveri dirhemle * "dostlu tartolmaz, alveri lye gre olur" anlam kullan un s ise nda l r. dostsuz * Dostu olmayan. dostun att ta yarmaz ba * dostun ac sznden veya sert davranndan insana ktlk gelmez. dosya * Ayn konu, ayn kimse, ayn le ilgili belgeler btn. i * Bu gibi belgelerin topland kartondan kap.

dosya amak (veya haz rlamak) * bir kimse, konu veya i ilgili yeni bir dosya dzenlemek. le dosyalama * Dosyalamak i i. dosyalamak * (yaz ) Dosyaya koymak. lar dosyalanma

* Dosyalanmak i i. dosyalanmak * Dosyalamak i lmak veya dosyalamak i konu olmak. i yap ine doya doya * Doyuncaya kadar. doyas ya doygu doygun * Her trl ihtiyac gidermi n olan, tatmin olmumsta , ni. doygunla mak * doymak veya doygun bir duruma gelmek. yice doygunluk * Doygun olma durumu veya gnl toklu isti tatmin. u, na, * Bir iste yerine gelmesi, bir elde edilmesi, var istenen bir hedefe ula in eyin lmak ndan do duygu, lmas an tatmin. doyma * Doymak i i. * a) bir gaz belli bir s kta o s zg olan en byk bas alt bulunmas ye i gittike n, cakl cakl a n nda ; b) inli artlan bir manyetik alaniindeki bir elik ubu alabileceen ok manyetizmay r n un i almolmas . * Bir sniinde belli bir cisimden eriyebilecek en ok miktarerimi vn n bulunmas ba. , i doymak * i kalmay ste ncaya kadar yemek, al kalmamak. * Yeter bulmak, kanmak, tatmin olmak. * Bir ihtiyac yeteri kadar kar n lamak. * (olumsuz biimde) B kmamak. * Doymak bilmeyen, a gzl. * Doyuncaya kadar, bol bol. * Ya amay layacak besin, r sa zk.

doymaz

doymazl k * Doymaz olma durumu, a gzllk. doymu * Bir yiyerek tok duruma gelmi ey . * i kalmam istegiderilmitatmin olmu ste , i , . * Doyma durumuna gelmi (gaz, s veya elektrom s), me v knat bu. doyulma * Doyulmak durumu.

doyulmak * Doymak. doyum * Eldekinden ho olma durumu, yetinme; kanma, kanaat. nut * Baz istekleri giderme, tatmin. doyum evi * Gsteri kk lokanta. siz, doyum olmamak

* tad doyulmamak, bir na eyden blmamak. k doyumlu * Doyumu bulunan. doyumluk * Doyulacak kadar (miktar). * apul, ya ma. doyumsuz * Bir trl tatmin olmayan, blmayan. k doyumsuzluk * Doymama durumu. * Tatmin olamama, cinsel birle mede orgazma ula amama. doyunma * Doyunmak i i veya durumu.

doyunmak * Yeteri kadar yemi olmak, doymak. doyuran * Bir sniinde eriyerek onu doyma durumuna getiren (madde). vn * Bir elik ubu doyma durumuna getiren indkleyici manyetik alan. u doyuran buhar * Kendi ss doyma durumunda olan buhar. vile doyurma * Doyurmak i i.

doyurmak * Aln gidermek. * Geindirmek, ya amas sa n lamak. * Kandc r, inandc r, yeterli olmak, tatmin etmek. * Para yedirmek. * Bir maddenin iine alabilecekadar ba bir madde katmak. i ka * Doyma durumuna getirmek. doyurucu * Doyurma zellibulunan, tatminkr. i * Kandc r, inandc r, yeterli. doyurulma * Doyurulmak i i. doyurulmak * Doyurmak i konu olmak. ine doyuru * Doyurmak i i veya biimi. doyu doyu ma * Doymak i i veya biimi. * Doyu i mak i.

doyu mak * Kar kl doymak. l

doz

* Bir ilcbir defada veya bir gnde al n nmas gereken miktar . * Bir maddenin bir birlee, bir karma giren veya girmesi gereken belli miktar i , dze. * Genellikle bir davran bir konu ta, mada vb. nde yeterli grlen l. * Dozu ayarlama. * Dzem. * Tll lstik tekerlekli yol yap makinesi, buldozer, yoldzler. rt veya m

dozaj

dozer

dozunu ka (veya dozu kamak) rmak * ly a a gitmek. mak, r Dger d en * Bkz. dven. d me d meci d mek * Bkz. dvme. * Bkz. dvmeci. * Bkz. dvmek. * O Trklerinin 24 boyundan biri. uz

d melik * Bkz. dvmelik. d nme * Bkz. dvnme. d nmek * Bkz. dvnmek. d d * Bkz. dv . d lk * Bkz. dv lk. d ken * Bkz. dv ken. d mek * Bkz. dv mek. dke dke * Dkerek. dke saa * Da tarak. dkme * Dkmek i i. * Bkz. dv .

* Bir yerden bir yere dklen, aktar lan. * Kaplariinde olmayan, yn biiminde ortaya dklm n olan. * Kal dklmek yoluyla yap ba lm . dkme (veya ta su ile de ma) irmen dnmez * yetersiz ve geligzel nlemlerle i i grlemez, yrtlemez. dkme demir * inde % 2'den % 6'ya kadar karbon bulunan bir demir-karbon ala , font, pik (l). m dkmeci * Dkmc. dkmecilik * Dkmclk. dkmek * S veya tane durumunda olan v eyleri bulunduklar yerden, kaptan ba bir yere bo ka altmak. * Belli bir yere bo altmak. * Ak tmak, d rmek. * Samak, serpmek. * Salmak, b rakmak. * stnde bulunan bir d eyi rmek. * Teninde k k, kl, su iehastal nda oldu gibi k z zam z i klar u rm lekeler kmak. * Maden, mum eriyiveya imento, al i gibi eyleri kal ak biim vermek, dkm yapmak. ba tarak * Sulu hamuru k n ya zg veya tepsinin iine ak pi tarak irmek. * Bir yere oka bir y ey mak, ta mak. * Bol bol vermek, demek, sarf etmek. * ok sylemek. * Bir yok etmek iin atmak. eyi * ok say da renciyi s navda veya bir st sfa geirmede ba ssaymak. n arz * Bir i veya bir konuyu ele albiiminde de iklik yapmak. te i * A vurmak, sylemek, ortaya koymak. a * Yakmak, tutu turmak. * Kullanmak, harcamak, sarf etmek.

dktrme * Dktrmek i i. dktrmek * Dkmek i yapt ini rmak. * Kolayl ve gzel sylemek, yazmak veya oynamak. kla dkk * Dklm . * ok eskimi . * Dkml.

dkklk * Dklm olma durumu. dklgen dklme * Dklmek i i. dklmek * Dkmek iyap veya dkmek i konu olmak. i lmak ine * Ksokak gibi yerlerde insanlar oka birikmek. r, * ok eskimi olmak, de ve gzelli yitirmek. erini ini * (kuma iin) Dkml olmak. * Bir e zm. it

* ok yorgun, hasta olmak. * Bir i bir konuyu ele albiiminde deiklik olmak. i, i * (akarsular iin) Gl veya denizde son bulmak. * Yerinden ayr lmak, d mek. * kmak, ortaya konulmak. * Sal nmak, serbest b lmak. rak * Kaplamak, yay lmak. dklp sa lmak * soyunmak, ok a lmak. * bir u ey runa ok para harcamak. dkl * Dklmek i i veya biimi. dkm * Kal dkme i bunun yap yntemi. ba i ve l * Kal dkme yoluyla yap ba lm(nesne). * Kuma dkml olma niteli n i. * Bir ayr l eyi ntolarak ortaya koyma. * Dklme zaman .

dkm evi * Fabrikalarda dkm yap yer. lan dkmc * Dkm i yapan kimse, dkmeci. leri dkmclk * Dkmcnn ive zanaat i , dkmecilik. dkmhane * Dkm evi. dkmleme * Dkmlemek i i. dkmlemek * Bir i dkmn yapmak. in dkml * Niteli inden tr kolayca istenilen biim verilebilen (kuma ).

dknme * Dknmek i i. dknmek * Kendi stne dkmek. * Rahat bir k giymek. yafet dknt * Dklm lm , sa eyler. * Bir topluluktan geri kalmkimseler. * Baz hastal klarda grlen leke, uuk gibi hastalbelirtisi. ban, k * Deniz yzne yak zerinde dalgalaratlad kaya kmesi. n, n * e yaramayan, de ersiz, kt, berbat. * De ersiz, baya ayak tak ndan olan. , m * Paralanan ta n yama a lar akaymas , yuvarlanmas , etekte birikmesiyle olu yer. an * (k l retimin herhangi bir safhas kta) t nda skartaya genellikle tekrar hamur hline getirilen, ya kan, ve kuru biimleri olan k veya karton art. t dkntl

* Dknts olan. * Deride dknt ile grlen, dknt ile beliren (hastal k). dkntsz * Dknts olmayan. dkp samak * da tmak, ziyan etmek. dl * Canl n remesi sonucu ortaya yeni birey veya yeni bireylerin btn, zrriyet, nesil. lar kan * Yavru, ocuk.

dl almak * cins bir hayvandan yararlanarak iyi cins yavru almak. dl ay dl d * Hayvanlaryavrulad ay. n klar * ocuklar ve torunlar, soy sop.

dl d sahibi olmak * ocuk ve torunlar bulunmak. dl e i * Etene, son, me ime.

dl vermek * yavru vermek, remek. * rn vermek. dl yata * Memelilerde dln ana karn iken, iinde bulundu organ, rahim. nda u dl yolu dlek * A ba, uslu, a davran . l r r l * Dz, engebesiz (toprak paras ). dlleme * Dllemek i ilkah. i, dllemek * Erkek gamet bir yumurtac digametle kayna ktaki i may layarak yumurtac tam bir hcre durumuna sa getirmek, ilkah etmek. dlleni dllenme * Dllenmek iveya biimi. i * Erkek gametle digametin kayna yla yumurtacn embriyon durumuna gelmesi, a i mas lanma, ilkah. * Tozla ma. * Dl yata n a ndan d ya do uzanan yol, vagina. n z ar ru

dllenmek * Dllemek i konu olmak, a ine lanmak. dllenmesiz * Dllenmemi olan.

dllenmesiz reme * Dllenmemi yumurtan geli n mesiyle olu reme biimi, partenogenez. an dll d l * Dl d olan. * ocuk veya torun sahibi olarak. dlt * Embriyonun, btn organlar belirdikten sonra ald ad, cenin.

dmifinal * Yar final. dmivole * Futbolda topun yere vurup sektianda, ayakla yap vuru i lan . dnbaba * Turnagagas .

dndrme * Dndrmek i irca, tahvil. i, dndrmek * Dnmesini sa lamak. * evirmek. * Sfta b n rakmak. * Dzene koymak, ynetmek. dndrlme * Dndrlmek i i. dndrlmek * Dndrmek i konu olmak. ine dndrp dolarmak t * dolayl yoldan anlatmak. dndr * Dndrmek iveya biimi. i dne dne * Dnerek, evrilerek. dne dnek * nan ve d ncesini ssde tiren, szne gvenilmeyen, kaypak. k k i dneke dneklik * Dne yak e biimde (olan). acak * Dnek olma durumu. * Dne yak e biimde davran acak . * Kendi ekseni evresinde dnerek olu . mu * Dalgal ml ak elektrik motor veya dinamolar hareketli blme verilen ad, rotor. nda

dnel

dneleme * Dnelemek i i.

dnelemek * Dola dola durmak. mak, p dnelme * Dnelmek i i.

dnelmek * En yksek noktaya ktan sonra alalmaya ba kt lamak. dnem * Belli zellikleri olan zaman paras , devre, devir, periyot. * Bir a iinde belli zellikleri olan srl n sresi. * Yasama meclisinin iki seiliaras i ndaki zaman sresi, devre. * Bir y l iindeki iki ayr retim sresi. * Boksta er dakikaldv srelerinden her biri, raunt. k me * Bir yolun yn detirdiyer, viraj. i i * Bir durumda, tutumda, davran d ta, ncedeki a ama.

dneme

dnence

* Yer kresi zerinde, gne ny iki kez dik a geldi s ku kuzey ve gney nlarn lda ile i, cak a n srlar olu n n turan ve e in 23 27 kuzey ve gneyinden geen emberleri. li dnence y l * Gne ilkbahar noktas art arda iki geiaras 'in ndan i ndaki sre (365 gn 5 saat 48 dakika 46 saniye). dnencel * Dnence ile ilgili.

dnencel ay * Ay'ilkbahar noktas geen saat dairesinden art arda iki geiaras n ndan i ndaki sre (27 gn 1 saat 43 dakika). dnenceli * Mnavebeli. dnenme * Dnenmek i i. dnenmek * Oldu yerde veya bir evresinde dnmek. u eyin * F kollayarak istedibir evresinde dnmek. rsat i eyin dner * Dnmekte olan, dnen, dnecek biimde dzenlenen. * Bir eksene geirilmi etlerin dndrlerek pi irilmesiyle yap kebap, dner kebap. lan

dner ayna * Arkal ayna, iki taraf aynal nl da cam. * yzl, riyakr (kimse). ki dner kap * veya drt kanatl ey ekseni evresinde dnerek gei layan kap , d sa . dner kav ak * Yol ortalar in edilmi yne veya sola dn sa na a aksi leri layan ada. dner kebap * Bkz. dner. dner kule

* Kulelerin zerine kurulmu kendi ekseni etraf yava dnen kule. nda a dner sahne * Bir oyunun sergilenmesi s nda kolayca dnp seyircilerin nne geebilecek, kullan hazsahne. ras ma r dner sermaye * Kamu maliyesi alan belirli ve srekli bir amac elde edilmesi iin genel veya katma bteden bir nda n miktar paran azalt n, lmamak ile kuruluveya bu kurulu ilgili i art a la letmelere verilmesi, mtedavil sermaye. dnerci * Dner yapsatan kimse. p

dnercilik * Dnercinin i i. dngel * Mu mula.

dngel orucu * Srekli olarak a kalma. dng dnme * Bkz. kr dng. s * Dnmek i i. * Biimi demeyen bir i eklin ekseni evresindeki hareketi. * Ba bir dinde iken Mslman olan, mhtedi. ka

dnme dolap * E lence alanlar bir eksen evresinde yukar a nda, dan adnen ve oturma yerleri olan e lence arac . * Byk konaklarda bir yerden bir yere yemek geirmek iin duvardaki bir amaya yerle tirilmi olan dnebilen dolap. dnme ekseni * Dnen bir cismin her noktasn izdiemberlerin merkezlerinden geen do n i ru. dnmek * Kendi ekseni zerinde veya ba bir dolay hareket etmek. ka eyin nda * Geri gelmek, geri gitmek. * Ynelmek. * Sapmak. * Bir and eyi racak duruma girmek, benzemek. * Sfta kalmak. n * nan, din veya d ncesini detirmek. i * Durumdan duruma gemek, de mek, oldu i undan daha de ik bir durum almak. i * Dolap, dalavere vb. kelimelerle "gizlice yap lmak, evrilmek" anlam kullan nda l r. * Belirli bir yerde dola mak. * Kendini bir yandan bir yana evirmek. * Ynetilmek, dzene konulmak, ekip evrilmek. * B lan bir konu veya iba rak e lamak; sz konusu etmek, hat rlamak. * Benzemek. * Bir tr hal motifi. * Dnmevrilmi , . * Ynelmi . * Dnlmek i i veya durumu.

dnmeli dnk

dnlme

dnlmek * Dnmek i lmak. i yap dnm * 1000 m lik bir alan ls. * Tekrarlanan belli bir olaytamamlanmas yenisinin ba n ve lamas . * Eni boyu k mimar ar olan alan ls. rkar n * Gidip gelme ile yap bir i her seferi. lan in * Dnmek i i.

dnm noktas * Bir olay yeni bir duruma geme zaman n . dnmlk * Dnm lsnde. * Dnme yetecek lde olan. dnp dola (veya dne dola mak a) * uzun sre gezmek. * arayiinde olmak, her areye ba vurmak. dn * Dnmek i i veya biimi. * Oyuncunun bir aya yerden kesmeden yapt dnme hareketi. n dn l * Dn olan. * znesi ile nesnesi bir olan fiil, mutavaat. dn at l * Fiildeki kavramzneye dnd bildiren at n n . Trkede bu at u kez -n-, bazen de -I- veya -at o ekleriyle kurulur: Sevinmek (sev-in-mek), yorulmak (yor-ul-mak), al (al- mak -mak) gibi. dn fiil l * Kavramzneye dn n mesini sa lamak iin o kez -n- bazen de -I- veya -at u ekleriyle kurulan fiil, mutavaat fiili: renciler sflar geince ok sevinirler gibi. n n dn zamir l * Kikavram peki i n tirerek belirten zamir. Trkede bu kavram kendi kelimesiyle sa r. lan dn llk * Dn olma durumu. l dn me * Dn i tahavvl. mek i, * Kelime iinde, yan yana d iki sesten birinci sesin ikincisinin etkisiyle de mesi, benze en i me.

dn mek * Bir biimden veya bir durumdan ba bir biim veya duruma girmek, tahavvl etmek. ka dn sz * Dn olmayan. dn trme * Dn trmek i tahvil. i, dn trmek * Dn mesini sa lamak, tahvil etmek. * Bir belli bir kurala gre, ba bir evirmek. ekli, ka ekle dn trc

* Dn tren. * Ayn frekansta fakat yo unlu veya gerilimi genellikle farkl bir veya birok de ik ak dizgesini, u olan i m deik bir ak dizgesine dn i m tren elektromanyetik indkleli duruk ara, muhavvile, transformatr. dn trlme * Dn trlmek i i. dn trlmek * Dn trmek i u ine ramak. dn trm * Dn trmek i tahvil. i, dn m * Oldu undan ba bir biime girme, ba bir durum alma, tahavvl, ink transformasyon. ka ka lp; * Grevinin deikli u i e ramas yznden bir organda ortaya de me. kan i * Bilinalt itilmi duygu veya iste kar grnmnde veya ba bir biimde bilince ykselmesi, na bir in, t ka transformasyon. dn mc * Dn mclkle ilgili olan. * Dn mclk yanl(kimse). s dn mclk * Ya trlerin yalbiimlerden karma biimlere do evrimle geli ortaya ne sren ayan n k ru erek ktn transformizm. reti, dn ml * De erek, s ile. i ra * De en, s ile olan. i ra dpiyes drder * Drt sayn le sn tirme say fat birine drt, her defas drd bir arada olan. s , her nda drdl * Kenarlar a birbirine e olan drtgen, murabba, kare. ve lar it * Ruba. * Ay veya benzeri gk cisimleri emberlerinin yarn ayd k oldu evre, yar ay, terb. sn nl u m * Etek ceketten olu iki paral n giysisi. an kad

drdn

drdnc * Drt sayn s s , s ncden sonra gelen. sn ra fat rada drdnc a * Yeryznn yakla iki veya milyon yk a k ll . drdz * Drd birlikte do olan veya bir arada bulunan. mu * Drd bir bat do drt ocuk. nda mu drdz yumrucuklar * Beyinle beyincik aras bulunan drt kabartn ad nda n . drdzleme * (eski Yunan edebiyat trajedi, sonuncusu yerme dram drt sahne eserinden olu blm. nda) olan an drt * Drt sayn ad bu say gsteren rakam, 4, lV. sn ve y

* ten bir art k. * Drt s bazen "her, btn" anlam gelir. fat na drt ayak * Drt ayakl hayvan. * Elleri de ayak gibi kullanarak.

drt ayak stne d mek * tehlikeli bir durumdan hi zarar grmeden kurtulmak. drt ayakl lar * Srngenleri ve memelileri iine alan bir sf. n drt bamamur * her bak mdan istenildigibi olan, eksiksiz, kusursuz. i drt bir * Bkz. cihar yek.

drt bir taraf (veya yan) * her yan, btn evre. drt bucak * Her taraf, her yer. drt ifte * Krek yar nda sancak ve iskelesinde drder kreolan tekne. lar i

drt dnmek * tel are aramak. la * bir i yapmak iin tel sa sola ko la a mak. drt drtlk * Birlik. * Tam, kusursuz, mkemmel. drt duvar aras kalmak nda * evde, kapal yerde kalmak zorunda olmak. bir drt elle sar (veya yap lmak mak) * bir i byk bir zen ve nem vererek giri e mek. drt gz * Gzlkl kimse. drt gz bir evlt iin * "anne ve babanbtn emek ve didinmesi evlt iindir" anlam kullan n nda l r. drt gzle beklemek (veya bakmak) * ok isteyerek veya zleyerek beklemek. drt i lem * Toplama, karma, arpma ve blmeden olu matemati drt temel i an, in lemi. drt ka l * Byeni terleyen (delikanl y ). * Kal ve gr ka. n l drt k e * Kare biiminde. drt kolmak e

* ok keyiflenmek, ok zevk duymak. drt st, murat st * i zaman yolunda olanlar iin sylenir. i her drt yan deniz kesilmek * aresiz ve umutsuz kalmak. drt yol * Drt yolun birle i yer. ti

drt yol a z * Drt yolun birle i kav ti ak. drt yzl * Drt yz olan ok yzl. * Taban gen olan piramit. drtcihar * Oyunda, at zarlarikisinin de drt benekli olan yanlarn ste gelmesi. lan n n drtgen * Drt kenar okgen, drt kenar. olan

drtkenar * Drtgen. drtleme * Drtlemek i i. * Bir gazelin her beytinin ba iki dize kat yap naz biimi, terb. na larak lan m * Tarlay kez srme. drt

drtlemek * Bir sayn eyin s drde karmak. drtl * Drt paradan olu kendinde herhangi bir an, eyden drt tane bulunan. * skambil, domino gibi oyunlarda zerinde drt i bulunan k veya pul. areti t * Drt ki olu mzik toplulu kuartet. iden an u,

drtl final * Drt tak n kat ile oynanan final malar m l m . drtlk * Drt taneden olu , drt tane alabilen. mu * Birlik notan drtte biri uzunlu n unda nota. * Drt dizelik blmlerden olu veya paras ta. muiir iir , k * Birbirine dik iki ap boyunca drde blnm dairenin her bir dilimi. * Aten h ko biimi. n zl ma * Bir iok abuk yapma, acele etme. i * (at iin) Drtnal ko arak.

drtnal

drtnala

drtnala kald rmak * drtnal ko turmaya ba lamak. drtnala kalkmak * drtnal ko mak.

drttek d

* Krek yar nda sancak ve iskelesinde iki tek kreolan tekne. lar er i * G ba s, r. * Kaburga alt .

d e d e mek * Bkz. yata d a mek. d ek * Yatak. * Gemi gvdesinde, su bas , arpma, karaya oturma vb. durumlarda darbeleri kar nc layabilecek, yk ve makinelerin a dayanabilecek direnteki yap rlna gereci. * Dvlmek zere harman yerine serilen ekin saplar . d ekli * D i olan. e * Yalpas olan yayvan gemi. az * D enmi olan, mefru . * Bkz. dayal eli. d * Tesisat, donan m. * D eyici, tesisat .

d eli

d em d emci

d emcilik * D emcinin yapt itesisat , l k. d eme * D emek i i. * Yap taban zerine d larda enen tahta vb. kaplama. * Bir yapn d n enmesine yarayan her trl e mefru ya, at. * Koltuk, kanepe, divan gibi e n kuma pamuk vb. blmleri. yalar , yay, * Halk edebiyat ve trklerden nce sylenen, bazen tekerleme biiminde olan uyakl blm. nda giri

d emeci * D yapan (kimse). eme * Perde, koltuk, kanepe gibi e satan veya onaran (kimse). ya d emeci ivisi * zellikle mobilya d emecili kullan byk ba, kore kesitli gvdeli, sivri ulu ve siyah renkli ivi. inde lan l d emecilik * D yapma i eme i. * D alsatma i eme p i. d emek * Bir taban , tahta, karo, mermer gibi yap gereleriyle kaplamak. * A yaymak; kumahal p , gibi eyleri bir yeri iyice rtecek biimde sermek. * Bir ev veya dairenin oturulabilir duruma gelmesi iin gerekli e oraya yerle yay tirmek. * Yerle tirmek. * D emesi olan.

d emeli

d emelik * Yap tabana d larda emek iin kullan (gere). lan

* Kanepe, koltuk gibi e n kaplanmas elveri(kuma yan na li ). d emesiz * D emesi olmayan. d eni d enme * D enmek iveya biimi. i * D enmek i i.

d enmek * D emek iyap i lmak. * Birine k zarak kt ve kk d rc szler sylemek. * Uzun uzad ve yererek yazmak. ya d etilme * D etilmek i i. d etilmek * D etmek iyaptlmak. i r d etme * D etmek i i. d etmek * D emek i yapt ini rmak. d eyici d eyi * Tesisat i yapan usta, tesisat ini . * D emek iveya biimi. i

d gm * Hayvann iki bacaile gbek aras n ndaki etten yap past lan rma. dteryum * ekirde bir proton ve bir ntron bulunduran hidrojen atomunun bir izotopu, a hidrojen. inde r K saltmas D. dvdrme * Dvdrmek i i. dvdrmek * Dvmek i yapt ini rmak. dvdrtme * Dvdrtmek i i. dvdrtmek * Birine dvdrmek i yapt ini rmak. * Dvme yapt rmak. dvdrtlme * Dvdrtlmek i i. dvdrtlmek * Birine dvdrlmek. dvdrlme * Dvdrlmek i i.

dvdrlmek * Dvmek iyaptlmak. i r dve dven dvenci * Bkz. dvenci. dviz * lkeler aras deme yapmakta kullan labilecek para, ek ve polie gibi her trl deme arac . * Yabanc paras lke . * Propaganda veya tan amac zeri yaz veya karton. tma yla lmbez * A atan yap lmhavan. * Bkz. dven.

dviz ka rmak * yurt dna izinsiz dviz karmak. dvizzede * Bankalara dvizle borlan ev veya araba satalan, ancak dvizin a art dolayyla ald kredileri p n r s geri deyemeyerek edindimal pahas elinden i yok na karmak zorunda kalan kimse. dvme * Dvmek i i. * Dvlerek kabu lmbu ve bundan yap yemek. u kar day lan * Vcut derisi zerine i gibi sivri bir arala izilmek ve iine renk veren maddeler konulmak yoluyla ne yap lan kmaz yaz resim. veya * K n durumda iken dvlerek biim verilmi zg (metal e ya). * Dvlerek yap lan. dvme yapmak * vcuda dvme i lemek. dvmeci * Kullan lmadan nce dvlmesi gereken maden filizlerini veya di maddeleri dven i er i. * Vcuda dvme yapan kimse.

dvmecilik * Dvme yapma i i. dvmek * Vurarak can ac n tmak. * ama hal r, gibi eyleri toka, sopa gibi eylerle vurarak temizlemek. * Bir toz durumuna getirmek iin ezmek. eyi * Ezmek veya rpmak. * Ate k r yumu lmbir madeni, vurarak istenilen biime getirmek. te zdlarak at * Topa tutmak. * arpmak, vurmak. * Mr ve bu dvmeye yarayan, yarma bu yapan bir ara. s day day * Dvlerek levha durumuna geebilen (maden).

dvmelik dvlgen

dvlgenlik * Madenin dvlgen olma niteli i. dvlme

* Dvlmek i i. dvlmek * Dvmek i konu olmak. ine dvl * Dvlmek i i veya biimi. dvnme * Dvnmek i i. dvnmek * A znt, aresizlik, pi r manlduyarak nmak, kendi kendini dvmek. k rp * ok zlmek. dvn * Dvnmek iveya biimi. i dv * Dvmek iveya biimi. i * Tokat, yumruk, tekme gibi sald yap kavga. r larla lan dv * Dv kimse. en dv ken * dv veya dv seven. yi en meyi dv kenlik * Dv olma durumu. ken dv me * Dv i mek i.

dv mek * Kar kl birbirini dvmek. l * (iki silhl kuvvet) at mak. * Boks yapmak. dv trme * Dv trmek i i. dv trmek * Dv melerini sa lamak. dragoman * Tercman, dilma. dragon * Ejderha. * Bat ordular atl yaya olarak arp asker sf nda, veya an n. * Yunan para birimi. * Gelinin gveye verdipara veya mal. i * st ekerli, renkli ve parlak bir madde ile kaplanmhap. * Daha ok ikolata ile kaplanmkuru yemi .

drahmi drahoma draje

dram

* Sahnede oynanmak iin yaz lmoyun. * Ac zntl olaylar kl , bazen gldrc ynlerini de katarak konu alan sahne oyunu tr. * Tiyatro edebiyat . * Ac olay. kl * Dram.

drama dramatik

* Sahne oyununa zg olan. * Co veren, duygular ku kam layan. * Ac . kl

dramatikle me * Dramatikle durumu. mek dramatikle mek * Dramatik bir durum almak. dramatize etme * Dramatize etmek i i veya biimi. dramatize etmek * (bir edeb eseri) Radyo, televizyon veya sahne oyunu biimine getirmek. * Bir olay oldu undan daha ac , abartbir biimde ortaya koymak. kl l dramaturg * Oyun yazma ve ynetme kurallar bilen, bir oyun yaz veya sahnelenirken bu bilgisinden yararlan n l r lan kimse, oyun yazar , tiyatro yazar . dren * Hendek. * Ameliyat sonras vcut iinde kalan doku art n slar atmak veya yara zerindeki ihtihab klar ve v d ar ak tmakta kullan bklgen tp. lan drenaj * Toprakta bitkilerin yeti mesine zararl fazla sularak olan n t , akalama. lmas * Yarada biriken sy v akala bo altma. * XX. yzy ba nda kullan bir z tipi. l lar n lan rhl * Yol kontrol ve bak iin demir yollar kullan kk araba. m nda lan * Topu k aral sa klarla veya yava yava vurarak ileri gtrmek. dripling yapmak * futbol, basketbol gibi oyunlarda topu k aral ve denetimden sa kl karmayacak vuru srmek. larla drog * Hayvan ve bitkilerden, kurutularak veya zel metotlarla toplanarak elde edilen, eczac ve k l k smen sanayide kullan ham veya yar madde. lan ham drosera * Droseragillerden, topuz biimindeki yapraklarn st yzeyi, bcekleri yakalayan yap tyler ile rtl n kan otsu bir bitki (Drosera rotundifolia). droseragiller * eneklilerden, rnek bitkisi drosera olan bitki familyas ki .

dretnot drezin dripling

-du dua

* Bkz. -d -di vb. / * Tanr yalvarma, yakar 'ya . * badet veya yakarma amac okunan din de olan metin. yla eri

dua etmek * Tanr yalvarmak. 'ya duac duahan * Dua okuyucu. duas tutmak * hay r duas gerekle mek. duas (veya dua) almak n * iyi yap bir i birinin ho lan le nutlu kazanmak. unu duayen * Kordiplomatikte k demlilik bak ndan ba gelen diplomat. m ta * Bir meslekte ya ve k a demce ileri olan kimse. * Yk ta veya kpr kurmak iin kullan alt bir tr deniz arac mak lan dz . * boher yan i , kapal , suyun stnde yzen bir tr byk amand ra. * ok man. i * Kefalgillerden, 30-40 cm uzunlu unda, eti lezzetli bir baltr (Mugil cephalus). k dubara * Oyunda, at zarlardan ikisinin de iki benekli yznn ste gelmesi. lan * Oyun, hile, aldatmaca, dzen. * Biri iin Tanr yalvaran kimse. 'ya

duba

duba gibi dubar

dubarac * Oyunla, hileyle, aldatmacayla, dzenle i gren (kimse), dzenci. dubarac l k * Dubaracn yapt ihilekrl n , k. dublj * ekilmi filmi sonradan szlendirme. bir * Yabanc dildeki filmlerin yerli veya ba bir dile evrilmesi i ka i.

dubljc * Szlendirici, seslendirici. dubljc l k * Szlendiricilik, seslendiricilik. duble giyecek. * Belirli miktarveya bykl iki kat n n . * Giysilerin i blmne geirilip kuma birlikte dikilen astar veya giysilerin iine ayr la olarak giyilen

duble etmek * astar geirmek. dubleks * ift katl .

dubleks daire * Kendi i merdiveni ile ba lanan iki ayr kattan olu tek daire. an dublr * Bir oyuncunun yerine oynayabilecek ba oyuncu. ka

dublrlk * Dublr olma durumu, dublrn yapt i . duar * U yakalanm tutulmu ram , , .

duar olmak * u ramak, tutulmak. duda (veya dudaklar) rmak n ns * yakksbir durum kar nda mak. z s a duda bkmek n * a layacak gibi olmak. duda n ucuna gelmek n * hemen syleyecek durumda olmak. dudak * A n, di rten ve d ya do az veya ok k lan st ve alt kenarlar her biri. z leri ar ru vr ndan * A z. dudak benze mesi * Dudak nszlerinin veya yuvarlak nllerin dz nlleri etkileyip yuvarlaklarmas t . dudak boyas * Dudaklar boyamak iin kullan kokulu, renkli madde, ruj. lan dudak bkmek * bir be eyi enmedi kmsedi belli etmek, umursamamak, kksemek, pek ald ini, ini retmemek. dudak ukuru * st duda ortas n ndaki oluk. dudak duda gelmek (veya kalmak) a * p mek. dudak e lemesi * Szlendirmede, perdedeki grntde yer alan dudak hareketlerine uygun ses karma. dudak rtmak s * hayran b rakmak. * hayrete, k d anl a rmek. dudak kalemi * Rujun daha kal olmas sa c n layan ve dudak izgilerini belirlemeye yarayan kalem. dudak pay rakmak b * bardak veya fincan gibi kaplar z kadar doldurmayduda yana , a na p n abilecekadar bo yer i bir b rakmak.

dudak sark tmak * somurtmak. dudak tiryakisi * i sigaranduman iine ekmeksizin d fleyen tiryaki. ti n n ar dudak ucuyla sylemek * belli belirsiz anlatmak, isteksizce sylemek. dudak nsz * A bo undan gelen havandudaklara arp patlamas veya dudaklar aralndan s yla lu z n p yla n zmas olu nsz. an dudak yar * Bkz. tav duda an . dudaks l * Bo umlanma noktas dudaklarda bulunan ses e idi. dudaks ma lla * Baz kelimelerde e sebeplerle dz nllerin yuvarlakla veya nszlerin dudak nszlerine itli mas dnmesi: dvr > duvar, kon> kom gibi. u dudu * Kad verilen bir unvan, han nlara m. * Ya Ermeni kad. l n

dudu dilli * ok konu tatl (kad an, dilli n). duetto duhul * Girme, giri . duhuliye * Giri creti. * Bir kadve bir erkek sesin szleri dn n ml olarak okuduklar mzik paras hafif .

duhuliye kart * Giri belgesi, girimlik. -duk duka * Dk unvann eskiden kullan biimi. n lan * Bir e Venedik alt akesine verilen ad. it n dukal k * Bir dukan ynetiminde bulunan lke. n dul * Elm i veya e inden bo anm(kadveya erkek). n * Bkz. -d/ -dik vb. k

dul kalmak * (kadveya erkek iin) e n i lmek. dulaptal otu * Dulaptal otugillerin rnek bitkisi olan, Kuzeydo Anadolu da nda yeti iekleri gzel kokan, al u lar en grn nde, ok yk bir bitki (Daphne mezereum). ll

dulaptal otugiller * rnek bitkisi dulaptal otu olan, tasiki eneklilerden bir familya. z dulavrat otu * Birle ikgillerden, hekimlikte kullan bir bitki (Arctium tomentosum). lan dulda * Ya mur, gne rzgretkileyemedigizli, kuytu yer, siper. ve n i * Esirgeme, koruma, himaye.

dulda tutmak * stne ekmek, rtnmek, koruyacak biimde sar nmak. duldalama * Duldalamak i i. duldalamak * Korumak, siper alt almak. na duldalanma * Duldalanmak i i. duldalanmak * Korumak, siper alt girmek. na duldal * Duldas olan. duldas z dulluk duluk * Duldas olmayan. * Dul olma durumu. * Yz. * akak. * Yzn akakla ene aras ndaki yan . * arlzaman Rus parlmentosuna verilen ad. k nda * Nezle, ingin, zkm, nevazil. * Bir maddenin yanmas ve iinde kat ile kan zerrelerle bu bulunan kara veya esmer renkli gaz. u * Havalanan tozlarveya sisin havada olu n turdu bulan k. u kl * Kt, yaman. * Esrar. duman almak * sis kaplamak, sis brmek. * sigara duman iine ekme. n duman alt olmak * esrar iilen bir yerin havas etkilenmek. ndan duman att rmak * kt duruma d rmek, geride b rakmak, birini y rmak. ld

Duma duma duman

duman etmek * da tmak, bozmak, yok etmek. * yenmek, ba sa ar lamak. duman olmak * idurumu berbat olmak. i, * (bir kimse veya bir ortadan kaybolmak. ey) duman rengi * Koyu kl rengi, fme. * Bu renkte olan. dumana bo mak * bunaltmak, phe iinde b rakmak. duman ru n do ks * "iyi ve gzel olmasa bile ynteme uygun olsun yeter" anlam kullan nda l r. duman stnde * (sebze, meyve, yemek iin) ok taze. * ok yeni, zerinden ok zaman gememi . duman vermek * ortal kar rmak. t dumanlama * Dumanlamak i i. dumanlamak * Dumanl duruma getirmek; dumana tutmak. dumanlanma * Dumanlanmak durumu. dumanlanmak * Dumanl duruma gelmek. * Bulanmak, kar mak. dumanl * Duman olan, duman karan. * Sisli, sisle rtl. * Snt bulan esrik, sarho k l , k; . dumans z * Duman olmayan, duman karmayan. dumdum * Ba taraf biimi entilmiarpt yerde tehlikeli yaralar aan bir tr tfek kur ha , unu. dumur * Krelme.

dumura u ramak * krelmek. dun * Alak, a a k. a a , l * Altta, a a da. * ses veya iki mzik. ki * Kar kl kitaraf sylenen . iki i l ndan ark

duo

dupduru -dur -dur-

* ok duru. * -d -dir vb. r/ * Bkz. -d / -dir- vb. r-

dur (veya durun!) * "biraz zaman gesin" anlam cmlelerin ba gelir. yla na dur durak (veya dur dinlen, dur otur) yok * durup dinlenmeden srekli al may anlat r. dura dura dura an * Yerini detirmeyen, yerli, hareketsiz, sabit. i * Etkin olmayan, geli memi . dura elektrik an * Kimyasal olarak enerjinin depo edildiakmltrn rettielektrik. i i dura ma anla * Dura mak iveya durumu. anla i dura mak anla * Dura duruma gelmek. an dura k anl * Dura olma durumu. an durak * Tren, tramvay, otobs gibi genel ta n durmak zorunda oldu veya durabileceyer. tlar u i * Cmle sonundaki nokta. * Hece lsyle yaz iirlerde l kal iindeki durma yerleri. lm plar * Bir l uzunlu unda susma. * Konu mada, anlam gerektirdibiimde kelimeler aras n i ndaki ses kesintisi. duraklama * Duraklamak durumu. * lerlemekte bulunan bir birli vakitsiz, yersiz ve dzensiz olarak yry durdurmas in, n . duraklamak * (hareket durumundaki bir K bir sre iin durmak veya arada bir durmak. ey) sa * Bir sre ses karmamak, bir sylememek, duraksamak, tereddt etmek. ey duraklatma * Duraklatmak i i. duraklatmak * Bir duraklamas sa eyin n lamak. duraklay * Duraklamak i i veya biimi. * Tura. * Heykel, stun gibi eylerin stne konuldu para, ayak, taban, kaide. u

durakl

* Duraolan. * Hep ayn yerde kalan, hep ayn yerde tekrarlanan.

durakl dalga * Btn noktalar anda, z ayn titre ayn t ve fazl imler yapan dalga, kararl dalga. durakl k * Durak olma durumu. * Durgunluk.

duraksama * Duraksamak durumu, tereddt. duraksamak * Ne yapmak veya ne demek gerekti kestiremeyerek duraklamak, tereddt etmek. ini duraksamal * Duraksayan, tereddtl. duraksamas z * Duraksamas olmayan, tereddtsz. duraksay * Duraksamak iveya biimi. i duraks z * (otobs iin) Mola vermeden, duraklarda durmadan. dural duralama * Hep bir durumda ve hi de meden kalan. i * Duralamak durumu.

duralamak * Duraklamak. duralay * Duralamak iveya biimi. i durall k * Dural olma durumu.

durdu, durdu, turnay gznden vurdu * uzun sre bekledi, ama sonunda byk bir kazan elde etti. durdu yerde u * hibir emek harcamadan. * gereyokken. i durdurma * Durdurmak i i. durdurmak * Durmas sa n lamak. durdurtma * Durdurtmak i i. durdurtmak * Durmas sa n lamak, durmas yol amak. na

durdurulma * Durdurulmak i i. durdurulmak * Durdurmak iyap i lmak. durduru * Durdurmak iveya biimi. i durendi * Uzagrr, ileriyi d nr, n grl. durgu * Olmakta olan bir birdenbire durarak kesilmesi, sekte. eyin * Bir mzik eserinde, biti etkisi yapan armonik zincirlemeler btn. * K ldanve canl gstermeyen, dingin, sakin. m l k * Ne keyifsiz, sessiz, canl esiz, olmayan. * Canl olmayan, snk, hareketsiz.

durgun

durgun kinlik i * Ekonomideki durgunluk ve enflsyonun ayn anda ya anmas , stagflsyon. durgunla ma * Durgunla durumu. mak durgunla mak * Durgun olma durumu. durgunlarma t * Durgunlarmak i t i. durgunlarmak t * Durgun duruma getirmek. durgunluk * Durgun olma durumu. durgunluk kmek * sessiz, sakin duruma girmek. durma * Durmak durumu. * E me, e le lenme, tevakkuf.

durmadan * Ara vermeden, kesintisiz, srekli. durmak * Hareketsiz kalmak, yrmez olmak. * lemez olmak, al mamak. * Bir yerde bir sre oyalanmak, e lenmek, e mek, tevakkuf etmek. le * Dinmek, kesilmek. * Varln srdrmek. * Var olmak. * Beklemek, dikilmek. * Ya amak. * Birisinin mal olarak bulunmak veya o malla ili olmak. kisi * Kalmak. * Hareketsiz durumda olmak.

* Bir yerde olmak veya bulunmak. * Belli bir durumda, bir grevde bulunmak. * (olumsuz biimiyle) Ara vermeden, srekli olarak. * Bir konuyla ok ilgilenmek, stne d mek. * Kk veya gvdeleri sonuna -a (-e) eki almfiillere gelerek sreklilik bildiren birle fiiller olu ik turur: al adurmak, bakadurmak, getiredurmak, yiyedurmak gibi. durmu oturmu * olgun, davran tutarl lar (kimse). * tutarl l kamam , a r a . durmu oturmu luk * olgunluk, tutarl l k. duromer plstik * S a l k yapmolekllerden olu sert ve kat an plstik tr. -durtduru * Bkz. -d / -dirt- vb. rt* Bulan olmayan, temiz, berrak. kl * (ten) Przsz. * (dil, slp iin) Ar olmayan. nm kark , * Srekli kalan, oturan. * Hareketi olmayan, belirli bir sre demeyen, statik, dinamik kar . i t * Kuvvetlerin dengelenmesiyle ilgili. * Hareket etmeyen nesnelerin zerindeki kuvvet dengeleri ile u an bilim dal ra , statik. * Dalgal ml ak elektrik motor veya retelerinde hareketsiz blm, stator. * simden isim treten ek: boyun-duruk, burun-duruk, o ul-duruk vb. durukluk * Duruk olma durumu.

durucu duruk

-duruk

duruksun * Karar veremeyen, mtereddit. durulama * Durulamak i i. durulamak * Y kanm eyleri duru sudan geirmek. durulanma * Durulanmak i i. durulanmak * (y kanm eyler) Duru sudan geirilmek. * (insan) Y ktan sonra bir daha temiz su dknmek. kand durula ma * Durula durumu. mak durula mak * Duru bir duruma gelmek.

durulma

* Durulmak (I, II) durumu.

durulmak * Duru duruma gelmek. * (grlt, k ldan karkl ya, yel iin) Dinmek, skn bulmak. m k, , * Uslanmak, sakinle mek. durulmak * Durmak i lmak, kal i yap nmak. durultma * Durultmak i i.

durultmak * Duru duruma getirmek. duruluk * Duru olma durumu. * (dil, uslp iin) Kark olmama durumu. * Bir zaman kesiti iinde bir belirleyen eyi artlarhepsi, vaziyet, hl, keyfiyet, mevki, pozisyon. n * Duru biimi, konum. * Bireyin toplum iindeki ili kileriyle belirlenen yeri. * soyundan kelimelerin birbirleriyle edatlarla ve fiillerle ili sim kilerini belirleyen biim, hl.

durum

durum almak * belli bir duru biimine gemek. * bir olay kar nda belli bir tav s r almak. durum eki * smin bir isimle veya fiille ilgisini kuran ek. durum ortac * Bkz. s fat-fiil. durum ulac * Bkz. zarf-fiil. durum vaziyeti * Grn . durumca * Duruma gre, durum bak ndan. m

durumu bozulmak * madd durumu ktle mek. durumu dzelmek * madd durumu iyile mek. durumuna d mek * artlar ktle mek. durumunda olmak (veya bulunmak) * zorunlu unda olmak. durup dinlenmeden * aras kesilmeksizin, arka arkaya, srekli olarak. durup durup

* Durarak. * Ara s zaman zaman, bekleyerek. ra, durup dururken * gereveya sebebi yokken. i * birdenbire, ansn. z duru duru ma * Davac davaln yargkar nda haz ile n s r bulunduklar lama evresi. yarg du * Temizlik veya tedavi amac yksekten pskrtmek yoluyla su dknme. yla * Bu biimde su dknmeye yarayan alet. * Durmak i i veya biimi.

du kabini * Du veya banyo kvetinin etraf tak suyun d ya s na lan, ar ramas nleyen, buharieride kalmas n n n sa layan, alminyum veya plstikten yap lmerevelerine cam, mika ve benzeri plstik malzeme geirilmin , panelleri bir ray zerinde hareket edebilen bir tr banyo. du teknesi * Du yapmak amac banyonun bir k yla esine yerle tirilmi derinlifazla olmayan tekne. i du ak * Hayvaniki aya iple ba n n layarak yap kstek. lan

du aklama * Du aklamak i i. du aklamak * Hayvaniki aya du ba n n akla lamak, ksteklemek. dut * Dutgillerden, kuzey yar krenin genellikle m l blgelerinde yeti yapraklar ipek bcebeslenen man en, yla i a (Morus). a * Bu a n, ak, kara, pembe renkte ek ac i veya tatl , sulu meyvesi. dut gibi olmak * ok sarho olmak. * utanmak, mahcup olmak. dut kurusu * Dutun kurutulmas elde edilen kuru yemi ile . dut pekmezi * Dut ezilmesi ve n kaynat n ras lmas sonunda elde edilen bir pekmez tr. dut yemi blble dnmek * neve konu yitirmek, susmak. e kanln dutuluk dutgiller dutluk * Dut a n ok oldu yer, dut bahesi. alarn u duva doymamak na * Dut a yeti ac tirme. * Dut, incir ve benzeri cinsleri iine alan iki eneklilerden bir bitki familyas .

* yeni gelinken lmek veya kocas ayr ndan lmak. duvak * Gelinin ba , bazen de yzn kapayan dantel veya tlden rt. n * Kp, tandbaca gibi r, eylerin ta veya topraktan yap lmkapa . * Baz bebeklerin do u zaman ba n du lar evreleyen zar. duvak d kn * Yeni gelinken dul kalan. duvak * Duvak yapan veya satan kimse. duvak l k * Duvak yapma veya satma i i. duvaklama * Duvaklamak i i. duvaklamak * Ba ve yzn duvakla rtmek. n duvaklanma * Duvak rtnme. duvaklanmak * Duvak rtnmek. * Gelin olmak. duvakl * Bave yz duvakla rtl. * Do unda, ba zar olan (bebek), perdeli. du nda

duvaks z * Duvaolmayan. duvar * Bir yapn yanlar d karkoruyan, i blmlerini birbirinden ay ta la vb. gerelerden yap n n a ran , tu lan veya rlen dikey dzlem. * Bir toprak paras srlayan ta la, kerpiten yap engel. n n , tu lan * Engel. * Sonusuz, sonu vermeyen yer. * Voleybolda a zerinde kartak oyuncusunun vuru karkoyma. m una duvar aya * Yap ss gesinin dnda grevi olmayan, duvara yapk, zerinde yukar a yivler bulunan larda dan a ya yar ayak. m duvar ekmek * duvar rmek. * aradaki ili son vermek, gr kiye memek. duvar daya * Ylmamas duvara e olarak konulan destek a k iin ik a. duvar di i * leride eklenecek duvariyice tutunmas duvarbir yerinde b lan tu nt , ekleme di n iin n rak la k lar i. duvar gazetesi * Duvara as o lan, unlukla elle, yaz makinesi ile yaz okul veya dernek gazetesi. lan duvar gibi

* ok sa r. duvar hal s * Duvara asmak zere dokunmuzerinde genellikle resim i , lenmi olan ince hal . duvar k d * Duvarlar ssleyip gzelle tirmek iin yzeylerine yap r dz veya desenli k lan t t. duvar pas * oyuncunun rakip oyuncuya topu kapt ki rmadan birbirlerine atmalar alan kazanmalar ve . duvar resmi * Duvar yzeyi zerinde mum boyas , sulu boya, ya boya, mozaik veya kaz gibi tekniklerle yap l ma lan resim. duvar saati * Duvara assaat. l duvar sarma * Yaprak dkmeyen, gvde yapraklar , st yz koyu, alt yz aye renkli, sert ve derimsi, kk sapl k il iekli, meyvesi bezelye tanesi bykl nde etli, sar morumsu siyah renkli bir bitki (Hedera helix). veya duvar sedefi * Bkz. dalak otu. duvar takvimi * Duvara as gnlk veya ayldurumu ayr gsteren takvim. lan, k k tlarla duvar yapmak * Bkz. baraj yapmak. duvarc * Duvar ren nitelikli i i. duvarc l k * Duvar rme i i. duy duy priz duyar * Elektrik ampulnn tak bak ld r veya pirinten yivli yer. * Ampul takmaya veya elektrik ak almaya yarayan ara. m * Duygulu, duygun, duyarl , hassas. * Beden zerinde uyar h ve gl tepkilere yol aan. ldnda zl * Film taban zerinde yer alan, karduyarl olan gm a bromrl ecza tabakas .

duyar kat duyarga

* Eklem bacakl lardan ba n blmnde bulunan, eklemlerden olu hareketli duyu alma organ n mu , lmise, anten. duyargal lar * Bir ift duyargas bulunan, bceklerle ok ayakl iine alan eklem bacakl toplulu lar lar u. duyarl duyarl k * Detkenlere karduyarl olan, hassas. * Duyum ve duygular layabilme yetene hassasiyet. alg i,

* Zay etkiye kar tepki gsterebilme yetene f bir , i. * Bir duyar katktan etkilenme yetene n i. duyarl kl * Duyarl olan. duyarl l k * Duyarl olma durumu. duyars z * Duyarl olmayan.

duyars ma zla * Duyars mak durumu. zla duyars mak zla * Duyarl olma yetenekalmamak. i duyars t zlarma * Duyars t i zlarmak i. duyars t zlarmak * Duyars ortadan kald zln rmak, duyarsduruma getirmek. z duyars k zl * Duyarsolma durumu. z duygan duygu * Duyularla alg his. lama, * Belirli nesne, olay veya bireylerin insan i dnyas uyand izlenim. n nda rd * nsezi. * Ahlk, estetik vb. eyleri de erlendirme, onlara ba lanma yetene i. * Kendine zg bir ruh hareket ve hareketlilik. duygu uyand rmak * bir duygu olu turmak. duygu uyanmak * bir duygu olu mak. duyguca * Duygu bak ndan. m * A duygulu. r

duyguda * Bir konuda duygular kas ayn ba ile olan. * yesi olmad hlde bir partinin, bir kurulu gr un lerini benimseyen veya bir gr bir , retiyi, bir ak tutan (kimse), sempatizan. m duygudak l * Ayn duygular payla ma. * Bir insanbir ba na kardo n kas rudan do bir e duymas ruya ilim , sempati. duyguland rma * Duyguland i rmak i. duyguland rmak * Duygulanmas sa n lamak, duygulanmas sebep olmak. na duygulan m

* Etkilenme, duygulanma. * sten ve anl ayr ktan grlen, duygusal tepkiler gsterme durumu. * Duyarln harekete gei i. * Dsebeplerle bir ruh durumunun de mesi. i * Tutkudan daha dzenli, ama daha gsz olan sekin bir e ilim. duygulan * Duygulanmak iveya biimi. i duygulanma * Duygulanmak durumu, tahasss. * salg bezlerini de kapsayan trl etkiler alt duygusal tepkiler gsterme. nda duygulanmak * Bir olay, bir grnm kar nda birdenbire gl duygularetkisinde kalmak. s n duygular vurmak a a * izlenimleri a sylemek, belirtmek. ka duygular davranmak yla * (bir kimse) akl ok duygularn etkisinde kalmak. ndan n duygulu * Duygusu, duyarl ok olan, kolay duygulanan, ili, hassas. duygululuk * Tepkilerin ncelikle duygulara dayanmas durumu. * abuk, kolay heyecanlanma e ilimi. * Uyar mlar almadaki incelik. duygun * Duygulu, duyar, hassas. duygunluk * Duygun olma durumu, hassasiyet. duygusal * Duygularla ilgili, duygulara dayanan, hiss. * Duygunun a bast, duygunun a etkiledi(eser veya insan). r r i

duygusal d nme * Bilgiye dayal nmenin kar nda, duygusal ya d s amdan ve onunla belirlenen d kan nme. duygusall k * Duygusal olma durumu. * Duyumlarve duygulara basmas bir biimde insan n n r , a r etkilemesi durumu. duygusuz * Duygusu, duyarl olmayan, hissiz. * Kat yrekli, umursamaz, hissiz. duygusuzluk * Duygusuz olma durumu, hissizlik. * Duygusuzca davran . duyma duymak * itmek, ses almak. * Bilgi almak, renmek, haber almak. * Sezmek, fark etmek, hissetmek. * Duymak durumu.

* Dokunma, koklama vb. duyularla alg lamak, hissetmek. * Nesnelere dokunmakla onlars k, so n cakl ukluk, sertlik, a k, hareket gibi fizik durumlar bilgi rl ndan edinmek, hissetmek. * Bir ruh durumu iine girmek. duymamazl k * Duymazl k. duymazl k * Duymamgibi davranma durumu. duymazl gelmek ktan * ilgilenmek istemediiin duymamgibi davranmak. i duynak * Bkz. toynak. duysal duyu * Duyuyla al nan.

* nsanlarve hayvanlar ddnyanuyaranlar grme, i koklama, dokunma ve tatma n n, n n itme, organlar alg yetene hasse. yla lama i, duyulma * Duyulmak durumu.

duyulmak * Duymak durumuna konu olmak. duyulmam * O gne kadar kar lmam( ( la ey), a lacak ey). duyulur * Duyulan, duyularla alg lanabilen.

duyulur duyulmaz * ok alak, ancak i itilebilen (ses). * haber renilir renilmez. duyum * Haber, istihbarat. * Duyu.

duyum ei i * Bir uyar n, duyabileceen a m i aderecesi. duyum ikili i * Bir duyunun ba nitelikte bir duyum uyand , bir sesin ayn ka rmas zamanda bir renk duygusu vermesi gibi, sinestezi. duyum yitimi * Bkz. anestezi. duyumculuk * Her bilginin temelinde duyumlarbulundu ileri srlen n u retilerin genel ad , sansalizm. duyumlu * Duyumu olan.

duyumler * Derinin duyarln lmeye yarayan alet.

duyumsal * Duyu organlar ilgili. ile duyumsama * Duyumsamak durumu. duyumsamak * Duyular arac bir alg lyla eyi lamak. duyumsamazl k * Duygusuzluk; az ve yava tepki gsteren, bunun sonucu duygulandc r sebeplere karilgisiz kalan insan n niteli i. * Dzgl olarak trl durumlarharekete getirdiilgi ve duygulardan yoksun olma durumu. n i duyumsatma * Duyumsatmak i i. duyumsatmak * Duyumsamas sebep olmak. na duyumsuz * Duyumu olmayan. duyumsuzluk * Duyumsuz olma durumu. duyurma * Duyurmak i i.

duyurmak * Duymas sa n lamak. * etmek. ln * Sezdirmek. duyuru * Herhangi bir olguyu, bir i bir durumu duyurmak iin yay i, mlanan yazveya szl haber, iln, anons. l

duyuru tahtas * n zerinde duyuruldu tahta. ln u duyurucu * Duyurma zelliolan. i duyurulma * Duyurulmak i i. duyurulmak * Duyulmas sa n lamak. * edilmek. ln duyurum duyusal * Duyu ile ilgili. duyu * Duymak iveya biimi. i * Sezi . * Duyurma i i.

duyust

* Duyularla verilmeyen. * Alg yoluyla de d lama il, nme ile kavranan. -d dalist * ikicilik yanl. kici, s * kicili ili e kin. dalizm * kicilik. Dbbasgar * Kk Ay . Dbbekber * Byk Ay . dbel * Duvarlarda ivinin daha sa yerle iin a deli nceden ak plstik yuva. lam mesi lan e lan * 4-20 mm aplar ular k ve t ll taraf do daralan delikli, orta sert veya sert plstikten nda, yar rt, ba uca ru yap kavel. lmzel dbe dden ddk * inden hava veya buhar geirilince keskin ses karan ve i vermek iin kullan ara. aret lan * Akz, bo ls kafal . * Ta tlarda kartaraf uyaran korna. ddk gibi * (giysi iin) ok dar, darac k. ddk gibi kalmak * yapayalnkalmak. z * zay flamak. ddk makarnas * delik makarna. i * Aptal, anlay z. s ddk * Ddk yapan veya satan kimse. ddkleme * Ddklemek i i veya durumu. ddklemek * Cinsel ili bulunmak. kide * Aldatmak, kand rmak. * De ersiz bir ok de eyi erliymi birine satmak. gibi ddkl * Dd olan. * Ddkl tencere. * Oyunda, at zarlardan ikisinin de be lan benekli yznn ste gelmesi. * Kireli blgelerde kirecin erimesi veya yer alt ndaki karstl ukur tavankmesiyle olu do kuyu. bir n an al * Bkz. -d -di vb. /

ddkl tencere

* Buhar bas ndan yararlanarak yemeabuk ve sakl nc i l olarak pi bir tr tencere. iren dello * kiaras tan nnde yap silhl ki i nda, klar lan vuru ma. * siyas, ekonomik g aras ki ndaki at ma. * Bkz. sz dellosu. dellocu det * Bkz. duo. dgh d me * Trk mzi bir birle makam. inde ik * Dello yapan kimse.

* Giyecek, yorgan vb.nin baz yerlerine ilikleyici veya ss olarak dikilen kemik, metal, sedef gibi sert maddelerden yap lmkk tutturmal k. * evrilmek veya zerine bas yoluyla bir elektrik ak n lmak m aan, kapayan herhangi bir makineyi i leten veya durduran para, komtatr. * st deri alt ndaki krdak ve ya olu d biimindeki nt k dan mu me k . d meci * D fermuar, boncuk gibi yapan veya satan kimse. me, eyler

d mecilik * D yapma veya satma i me i. d mek * D yapmak. m

d meleme * D melemek i i. d melemek * Bir d eyin mesini ili geirmek, iliklemek. ine d melenme * D melenmek durumu. d melenmek * D melenmek i konu olmak veya d ine melemek i lmak, iliklenmek. i yap d meli * D olan. mesi * D ile tutturulan. me

d mesiz * D olmayan. mesi * D ile tutturulamayan. me d * Elendikten sonra geriye kalan en ince bulgur. * Pirin.

d m

* ip, halat gibi bklebilir plik, eyleri krkendi zerine veya birbirine dolayarak yap bo vp lan um. * Anla lamayan, zlemeyen kark durum. * Gelen ve yans mdalgalargiri n imiyle olu kararl an dalgalarda titre genli sr oldu im inin f u noktalardan her biri. * Edeb eserlerde apra olgularzlmeden nce topland en byk merak unsuru. k n

d atmak m * d mlemek. d d m m * zerinde d mler olan. d noktas m * Bir sonulanmas zlmesi, a kavu eyin iin kl a turulmas gereken g yan . d stne d vurmak (atmak) m m * paras pintilik ederek saklamak. n d vurmak m * d mlemek. * paras pintilik ederek saklamak, biriktirmek. n d mleme * D mlemek i i. d mlemek * D yapmak. m * D yaparak ba m lamak. d mlenme * D mlenmek durumu . d mlenmek * D mle ba lanmak. * S k mak. * Btn sorunlar bir yerde toplan birle p mek. d ml * D mlenmi olan. * Budakl . * Sorunlu, kark.

d msz * D olmayan. m d mn zmek * anla bir anla r duruma getirmek. lmaz eyi l d n * Evlenme dolayyla yap tren, e s lan lence. * Snnet d n.

d alay n * D kat ne lanlar alg li ve toplu hlde yrmesiyle olu topluluk. n e inde an d bayram etmek n * ok sevinmek, ok sevin duymak. d ie n i * D ie n igillerin rnek bitkisi (Ranunculus). d ie n igiller * eneklilerden, baz ki trleri ss bitkisi olarak kullan bir familya. lan d orbas n * Et, un, yo kat zellikle d urt larak nlerde yap ve zerine k n ya lan zg dklen orba e idi.

d de bayram de eni beni neyi pt n il, il, tem * gsterilen yak iltifatgizli bir sebebi olacak. nln, n d dernek n * Evlenme dolayyla yap kutlama treni ve e s lan lence. d dernek, hep bir rnek n * olaylarveya yap i hep birbirine benzedi anlat n lan lerin ini r. d evi n * inde d yap yer. n lan d evi gibi n * sevinli ve tel bir kalabalbulunan (yer). l k d hamam n * D nden bir gn nce gelin ve yak nyiyecek, mzik, oyun ve gsterilerle ho nlarn vakit geirerek y p temizlenme. kan d pilv n * D nlerde zel olarak pi irilen pilv. d pilv dost a n yla rlamak * ba nkesesinden veya elinden ikramda bulunmak. kasn d salonu n * Kiralanarak iinde e lence ve toplant lan salon. yap d yahnisi n * Hafife kavrulan bol so iinde kemikli kuzu etinin a ate pi an te irilmesiyle haz r rlanan, az sulu yemek tr. d nc * D sahibi, toycu. n * D ac. n rs * D kat ne lanlar.

d ncba * D yneten kimse. n d nsz * D olmadan, d yapmadan, d olmayan. n n n d nnde kalburla (elekle) su ta mak * bir yard na kar k olarak bekr bir kimseye ok byk bir yard bulunma sz olarak kullan m l mda l r. d rck * bulgur. nce dk -dk dkkn * Baz devletlerde prensten sonra gelen en yksek soyluluk unvan . * Bkz. -d/ -dik vb. k * Perakende satyapan esnaf kk zanaat sahiplerinin satyapt veya al klar n, klar t yer. * Grevli olarak allan yer, i yeri. * Kumarhane.

dkknc * Dkkn i leten kimse.

dklk

* Dk olma durumu. * Bir dkn ynetimindeki lke. * Hz. Ali'ye Peygamber taraf arma edilen katn ad ndan an r . * Kt at. * Eski otomobil veya modas gemi ara. * Mekanik olarak al oyuncak ocuk arabas an . * Yap n kaba a i lar a lerini yapan kimse.

dldl

dlger

dlger bal * Kemikli bal tak ndan, babyk, a genivcudu yass sbe, st dikenli pullarla kapl klar m z , ve bir bal(Zeus faber). k dlgerlik * Dlgerin zanaat . dmbelek * A na deri gerilmi z , anak biiminde, darbukaya benzer bir e alg it . * Anlay z, sersem. s dmbeleki * Dmbelek alan veya dmbelek satan kimse. dmdar dmdz * Art . * ok dz. * Kendi hlinde, uysal (kimse), basit. * Bilgisi, grgs ok dar bir sr iinde kalan (kimse). n

dmen

* Hava ve deniz ta nda, ta istenilen yn vermeye ve belirli bir do tlar ta rultuda gtrmeye yarayan hareketli para. * Dalavere, hile. * Ynetim, idare. dmen bedeni * Dmen bo n turmak iin boydan boya konulan tek para. az olu dmen bo az * Dmenin dmen yelpazesinden yukar kalan blm. dmen evirmek * hileye, dzene ba vurmak. dmen evi * Dmen bo ngemesi iin kbodoslamasn st ucuna ve teknenin kmbet olan blmne a azn n lm oval delik. dmen k rmak * yn de tirmek. i dmen kullanmak * bir ikurnazca ynetmek. i dmen neferi

* En geride olan, sonuncu, en tembel. dmen suyu * Gemi giderken arkas b kpkl iz. nda rakt dmen suyundan gitmek * birine ba olmak, her ona uyarak davranmak. ml eyde dmen tutmak * teknenin gideceyolu gzleyerek dmeni ynetmek. i dmen yapmak * dalavere, hile ile birini kand rmak, aldatmaya al mak. dmenci * Gemilerde dmeni kullanan kimse. * En geride olan, sonuncu, en tembel. * Dalavereci, hileci, dzenbaz. dmencilik * Dmencinin i i. * En geride olma durumu, sonuncu olma durumu. * Dalaverecilik, dzenbazl hilecilik. k, dmeni e ri * Yan yan yryen. dmeni k rmak * ekip gitmek, kamak, uzakla mak. dmenine bakmak * artlar ne olursa olsun n kar gzetmek. dmensiz * Dmeni olmayan. dmtek * Klsik Trk mzi tempo. inde

dmtek tutmak * tempo tutmak. dn * Bugnden bir nceki gn. * Gemi . * Bugnden bir nceki gnde. * K bir sre nce. sa dn bir, bugn iki * (iba e ladndan beri) ok az zaman getihlde. i dn cin olmu , bugn adam arp yor * i ustala inde madan hile yollar ba na vuruyor. dnden * Bugnden bir nceki gnden. * oktan, seve seve. dnden bugne * abucak, az zamanda. dnden haz(veya raz r )

* kendisine yap bir neriyi seve seve ve hemen kabul eden. lan dnden lm * al hevesi kalmam ma . dnit dnk * Temel maddesi olivin olan iri taneli kaya. * Bugnden bir nceki gnle ilgili. * Yakgemi n teki. * Acemi, yeni, toy.

dnk ocuk * Deneyimi az, toy, acemi. dnr * Kar kocanbaba ve analarn her biri. n n

dnr d mek * bir k evlenmek zere ba iin istemek. z kas dnr gezmek * evlenecek erkek iin karamaya z kmak. dnr gitmek * evlenecek kimse iin kistemeye gitmek. z dnrc * Kgrmeye giden kimse, grc. z

dnrclk * Dnrcnn i i. dnrle me * Dnrle i mek i veya durumu. dnrle mek * Kal verme yolu ile hm olmak. z p s dnrlk * Dnr olma durumu. * Evlenme sonucu olu yak k, akrabal s an nl k, hriyet. * stnde ya z gk cismi. adm * D evre, ortam. , * nanlar olan lke veya insanlar toplulu bir u. * Duygu, d ve hayal lemi. nce * El gn, herkes. * Meslek veya i birliiinde bulunma, camia. i

dnya

dnya ahret karde olsun im * bir ki karde duygusundan ba bir gzle bak anlat iye lik ka lmadn r. dnya lem * Herkes, btn insanlar. dnya ba dar olmak (veya gelmek) na * ok slmak, byk bir aresizlik iinde kalmak. k dnya ba ylmak k na

* ok slmak, umutlar yitirmek. k n dnya bir araya gelse * dnyadaki btn insanlar engel olmaya kalksa bile. dnya durduka * sonsuzlu dek, ebediyen. a dnya durduka duras n! * ok ya Tanr sonsuz bir mr versin!. a, sana dnya evi * Evlilik. dnya evine girmek * evlenmek. dnya grm * ok gezmi yer grm , ok . dnya gr l * Evrenin ve hayatanlam, amac, de insan varln davran n n n n erini ve lar btnyle kavramaya al genel d an nce, evrene toplu bir bak . dnya gr * inde ya lan atan anlama yetisi. an ma, dnya gz ile grmek * lmeden nce, sa lnda. dnya gzne zindan olmak (grnmek veya kesilmek) * byk bir karamsarlve umutsuzluk iinde olmak. k dnya gzeli * ok gzel (kad veya erkek). n dnya kadar * pek ok. dnya kelm * Tanr szlerinden ba sz. ka dnya kelm etmek * konu mak. dnya mal * Varl servet. k, * n ho gidecek, huzur verecek durum ve nsan una artlarbtn. n dnya nimeti * nsanlardnyada yiyece iece kullanacaimknlartm. n i, i, n dnya penceresi * Gz. dnya varm * sntbir durumdan kurtulan kimsenin syledisz. k l i dnya ylsa umurunda de k il * hibir ilgilenmez, sorumsuz, kaygz. eyle s dnya yz grmemek

* kapal yerde srekli kalmak. bir dnyada * (olumsuz fillerle) Hibir zaman, hibir biimde. dnyadan elini ete ekmek ini * bir kenara ekilip evresiyle ilgisini kesmek, toplumun ya kar ayna mamak, dnya i leriyle ilgilenmez olmak. dnyadan gemek (veya el ekmek) * bir kenara ekilip toplum ya na kar am mamak. dnyadan haberi olmamak * evresinde olup bitenleri bilmemek. dnyalar (biri) -in oldu * ok sevindi. dnyal * Dnyaya ait olan. dnyal do rultmak * ya sresince yetecek paray am kazanmak. dnyal k * Mal, mlk, servet, para.

dnyan(bir -i n ey) * pek ok..., hesaps z. dnyandrt buca n * dnyanher yan yn. n , her dnyanka bucak (veya k oldu gstermek (anlamak) n e) unu * dnyada ne gibi glkler oldu bildirmek (veya anlamak), insanba neler gelebilece unu n na ini retmek veya renmek. dnyanbr (veya bir) ucu n * ok uzak yerler iin sylenir. dnyantad n n karmak * btn zevklerden yararlanmak, mutlu ve rahat ya amak. dnyanucu uzundur n * ya ka insan trl durumlarla, e olaylarla kar abilece anlat ad n itli la ini r. dnyanyedi harikas n * Eski uluslarola n anst olarak niteledikleri yap (Mr piramitleri, Semiramis'in asma baheleri, lar s Zeus'un heykeli, Artemis tap na Mausolos'un an , tkabri, skenderiye feneri, Rodos heykeli). dnyas gemek ndan * her karilgisiz duruma gelmek. eye dnyaya gelmek * (insan iin) do mak. dnyaya getirmek * do urmak. dnyaya gzlerini kapamak (veya yummak) * (insan) lmek.

dnyaya kazakmak (veya kakmak) k * ok uzun mrl olmak, ok ya amak. dnyay anlamak * dnyada neler oldu unu renmek, deneyimi artmak. dnyay gz grmemek * znt, fke, karamsarlve ok mutlu olma gibi durumlarda ba bir d k ka ey nememek, ll davranamamak, yo olarak bir i u ma. un ile ra dnyay haram etmek * bir yeri ya lmaz duruma getirmek. an dnyay pembe grmek toz * zc durumlara bile iyimser gzle bakmak. dnyay tutmak * ok yay lmak, her yere da lmak. dnyay zindan (zehir) etmek (veya dnyay dar etmek) ba na * bir kimseyi ok sntbir duruma sokmak. k l dnyev * Dnya ile ilgili, dnya i lerine ili uhrev kar . kin, t do dpedz * Bkz. duo. * ok dz ve do bir biimde, dmdz olarak. ru * Ba bir ama gtmeden, a a a , gerekten. ka ktan kas a, * Yal basit, sssz, sade. n, * Bkz. -d/ -dir vb. r * Bkz. -d /-dir- vb. r-

-dr -drdrbn

* Uzaktaki cisimlerin grntlerini bytmeye veya yaklarmaya yarayan, objektif ve okler adl t iki mercekten olu optik alet. an * Gzetleme deli i. drbnl * Drbn olan.

drbnn tersiyle bakmak * o kmsemek, oldu eyi undan ok daha az nemli grmek. drme * Drmek i i. * Lhana. * peynir, k gibi konularak yenilen pi yufka; bir tr gzleme. ine yma eyler mi drmece drmek * Bir krsilindir biiminde kendi zerine sarmak. eyi vp * Bir st ste katlamak. eyi * Ba larda, tomurcuk, yaprak ve salk yiyerek ya m ayan, sar gece kelebe(Sparganothis pilleriana). ms i

-drtdrtme drtmek

* Bkz. -d / -dirt- vb. rt* Drtmek i i. * Ucu sivri bir hafife itmek. eyle * stenilen yapt iin birine k rt sz sylemek, tahrik etmek. eyi rmak c k * Uyarmak, ikaz etmek. * De mek, dokunmak.

drt

* Fizyolojik veya ruh dengenin demesi sonucu ortaya ve canl trl tepkilere srkleyebilen iten i kan y gelen gerilim, muharrik. drtkleme * Drtklemek, i i. drtklemek * st ste birka kez drtmek. * Birini uyarmak veya k rtmak. k drtlme * Drtlmek i i.

drtlmek * Drtmek i konu olmak veya drtmek iyap ine i lmak. drt * Drtmek i i veya biimi.

drt leme * Drt lemek i i. drt lemek * Birka kez drtmek. drt me * Drt mek i i. drt mek * Birbirini drtmek. drt trme * Drt trmek i i. drt trmek * K aral sa klarla ssdrtmek. k k dr * Drlmey. * Arma hediye. an, * eyiz. * D a lanlara d sahibince verilen arma ne r n an. dr drlme * Bel denilen tar arac m . * Drlmek i i.

drlmek * Drmek i konu olmak veya drmek iyap ine i lmak, k lmak. vr * Bklmek. * Toplanmak, sar lmak, katlanmak. drl drl drm * Drlmk lm , vr . * Drlmek iveya biimi. i * Drme, silindir biiminde krma. v * Yufka ekme iine trl kat konulan sar inin, klar lmbiimi.

drm drm * Krarak, silindir biiminde sararak. v * Svg sz olarak kullan drz szc lan nn anlam peki n tirir. drmleme * Drmlemek i i. drmlemek * Drm biiminde sarmak, krmak. v drst * Sznde ve davran nda do lar ruluktan ayr lmayan, do onurlu. ru, * Do yanl z. ru, s

drst oyun * Kurallara ve kar kl grye ba kalarak oynanan oyun, fair-play. ho l l drstlk * Do ruluk. dr t Drz * Suriye'nin Havran blgesinde ya ve kendilerine zg mezhepleri olan bir Mslman toplulu ayan u. drz dse dstur * A bir hakaret ve kfr sz olarak kullan r l r. * Oyunda, at zarlardan ikisinin de benekli olan yanlarn ste gelmesi. lan n * Genel kural, kaide. * Yasalar iine alan kitap. * Uyurken zihinde beliren olaylar d n, ncelerin btn, rya. * Gerek olmayan imge, hayal. ey, * Gerekle istenen umut. mesi ey, * Sert, gcendirici, kc r.

d grmek * rya grmek. d gc * Bir zihinde canland yaratma, d eyi rma, nme yetene hayal gc. i, * Muhayyile.

d r kkl * ok istenilen veya umulan bir gerekle ey medi duyulan znt, hayal kkl. inde r d kurmak * bir zihinde d eyi np canland rmak, hayal kurmak. d d lk * D olma durumu. * Bilincin zay flamas ortaya bir ruh bozuklu durumu. yla kan u d kalka e * Glkle. * Biriyle yakili kurarak. n ki d es * Dkn kar. s d eslik d e * D olma durumu. es * Oyunda, at zarlardan ikisinin de alt lan benekli olan yanlarn ste gelmesi. n * Umulmayan iyi bir rastlama. * Srekli hayal kuran, hayalperest.

d atmak e * umulmadbir ba kazanmak. k ar d ey * Yer ekimi do rultusunda olan, akul.

d ember ey * Bir yerin d srlayan ember (veya dzlem). eyini n d dzlem ey * m dzlemi. zd d eyazma * D eyazmak i i. d eyazmak * D gibi olmak. ecek d eylik * D olma durumu veya d durumda bulunan bir cismin zelli ey ey i. d k d kn * Grev ve meslek al dnda severek yap dinlendirici, oyalay u , hobi. mas lan, c ra * Bir kendini a vermi eye r olan ok ba, merakl l , mptel. * Eski de ve onurunu yitirmi er . * Byk geim sntna d . k s m * Yoksulluk sebebiyle mutluluk ve refah yitirmi n . * Yal hastalgibi sebeplerle al gcn yitirmi l k, k ma .

d olmak kn * ok nem, de vermek. er

d knler evi * al gcnden yoksun, kazanc ma olmayan yoksul kimselerin bar r toplumsal bir yard kurulu ndld m u, darlceze. d knler yurdu * Bkz. d knler evi. d knle me * D knle durumu. mek d knle mek * D duruma gelmek. kn d knlk * D olma durumu, iptil. kn * o kez yap ba srekli ve a gszlk. u ya l r * Rezillik, insana yak mayan hayat. * (paraca) Snt olma, gzden d k da me. d kn d leme * D lemek i i. d lemek * Bir bir kimseyi, bir durumu istenilen biimde tasarlamak, zihinde canland eyi, rmak. d man * Birinin ktl isteyen, ondan nefret eden, ona zarar vermeye al (kimse), ya has n an m. , * Birbirleriyle sava devletler ve bu devletlerin asker, sivil btn uyruklar an . * Aralar birbirleriyle at nda maya varacak lde anla k olan taraflarher biri. mazl n * Bir ya eyin amas bar na, nmas engel olan (g, tutum vb.). na * Bir byk lde kullan tketen. eyi p * Bazeylerden nefret eden, tiksinen kimse. * tutkun, ok nem, de veren. er

d a man z * D n uydurdu sz, bir durumu kt gsteren sz. man u d ba man na * kt bir durumun a gstermek iin kullan rln l r. d atlatmak man * iyi durum ve ba larla d ar man skand veya k rmak. k rmak zd d d man mana gazel (veya yasin) okumaz * d mandan ancak ktlk beklenir. d kesilmek man * d olmak, d gibi grmek. man man d olmak man * kin beslemeye ba lamak. d manca * D gibi, d man mana yakr biimde. d manla ma * D manla i mak i. d manla mak * D durumuna girmek. man

d manl k * D olma durumu. man * D manca duygu veya davran ya k, has k, husumet. , l ml d me d mek inmek. * D i mek i. * Yer ekiminin etkisiyle bo lukta, yukar a inmek. dan a ya * Durdu bulundu tutundu yerden ayr veya dayana , dengesini yitirerek yukar a u, u, u larak n dan a ya * Yere devrilmek, yere serilmek. * Hava ta kaza sonucu h yere inerek arpmak. tlar zla * Vcuda bol gelen giysi a akaymak. * Ya mak. * Vurmak, de mek, rastlamak. * Vakti gelmeden (l) do mak. * Atlanmak, aradan kmak, eksik kalmak. * karmak, eksiltmek. * Bir zorunluk sebebiyle bulundu yerden ayr u lmak, gitmek. * A ilgi veya sevgi gstermek. r * U ramak, kap lmak. * Yak mak, uygun gelmek. * Yakk almak. * devi veya yetkisi iinde bulunmak. * Bulunmak. * Biriyle ya amak, al birlikte olmak durumunda kalmak. mak, * Bir bl sonunda pay ayr me na lmak. * Kt bir sebeple istenmeden bir yerde bulunmak. * ba uzakla ndan mak. * H, gc, de azalmak. z eri * ( ve bas iin) Eksilmek, azalmak. s n * D knle mek. * Bir yere ansn gelmek, damlamak, tesadfen gelmek. z * Belirli zamana rastlamak. * F rsat kmak. * Olmak, olumsuz bir duruma girmek. * Sava savunulmaz duruma gelerek teslim olmak. ta * Baz deyimlerde "yrmek, birlikte gelmek" anlamlar kullan nda l r. * Baya mak. la * Al mptela olmak. mak,

d kalkmaz bir Allah mez * insanlar talihsizliklere u n ramas and ola r. d sel * D ilgili, hayal. ile d sz d k * D olmayan. * A ru d , a ado m asarkm . * Az. * De azalm eri . * ktidardan d veya d m rlm . * Belli dil kurallar uymayan. na * Eski de ve onurunu yitirmi er olan. * Ya ayabilecek duruma gelmeden do yavru, ceninisaksak st (II). an t, t, k

d yapmak k

* ocuk d rmek. d klk * D olma durumu. k * Adlik, baya k, seviyesizlik. l * Kurallara uymama durumu. d n * Duyularla de zihn olarak tasarlanan, biim verilen, canlandlan nesne veya olay, fikir, ide. il, r

d d boktur i n n, in * kt bir durumda yol bulunamadnda sylenir. kar d nce * D nme sonucu var d lan, nmenin rn olan gr , mtala, fikir, mlhaza, ide. * Ddnyaninsan zihnine yans . n mas * Tasa, kayg k . , snt * Niyet, tasar . * ynetici sav. lke,

d alveri nce i * Kar kl gr l bildirme, fikir teatisi. d zgrl nce * D ncenin dbask yasaklarla srlandlmamas ve n r , bunlaretkisinden ba z olmas n ms . d ncedir almak * bir konuda kayg lanarak zm yolu bulmaya al mak. d ncel * Gerekte olmay yaln d p, zca ncede, tasar iinde var olan. m * Yalnd ile kavranabilen. z nce

d nceli * D ncesi olan. * Kayg tasal l , . * D nerek davranan, anlay . l d ncelilik * D nceli olma durumu. d ncellik * D ncel olma niteli i. * Nesnel gerekliolan varln kar nda, salt d veya tasar olarak varl i s nce m k. d ncesini amak * gr bildirmek. n d ncesini okumak * bir kimsenin ne d nd anlamak. n d ncesiz * D ncesi olmayan. * Tasas kaygz. z, s * D nmeden davranan, anlay z. s d ncesizlik * D ncesizce davranma durumu. d ncesizlik etmek * d ncesizce davranmak.

d nceye dalmak * derin derin d nmek. d nceye varmak * bir grveya karara varmak, bir inanca ula e mak. d nda * Bkz. d nde . d nde * Ayn ncede olan, ayn nceyi savunan, hemfikir. d d d ndrme * D ndrmek iveya durumu. i d ndrmek * D nmesine sebep olmak, d nmesine yol amak. * Tasaland rmak, kayg rmak. land * Akla getirmek, hat rlatmak, nceden kestirmek. d ndrmelik * D ndrmeye yol aan ey. d ndrtme * D ndrtmek iveya durumu. i d ndrtmek * D ndrmesine sebep olmak. d ndrc * D nmeye sebep olan, d nmeye yol aan. * Tasaland kayg ran. ran, land d nme * D nmek durumu, tefekkr. * Duyum ve izlenimlerden, tasar mlardan ayr olarak, aklba z ve kendine zg durumu; n ms kar t rmalar yapma, ay birle la rma, tirme, ba lar biimleri kavrama yetisi. lant ve d nme yasalar * Do olmas ru gereken bir d nmenin belli artlar alt nas nda l gerekle ini gsteren kurallar. ti d nmek * Bir sonuca varmak amac bilgileri incelemek, kar t ve aradaki ilgilerden yararlanarak, d yla rmak la nce retmek, zihn yetiler olu turmak, muhakeme etmek. * Akl geirmek, gz nne getirmek. ndan * Zihniyle araybulmak. p * Bir karilgili ve titiz davranmak. eye * Ak l etmek, ne olabilece nceden kestirmek. ini * Tasarlamak. * Tasalanmak, kayg lanmak. * Farz etmek. d nsel * D ile ilgili, d sonucu ortaya d nce nce kan, nceye dayanan, fikr.

d ntl * Kurgusal, spekltif. d nc * D nr. d nclk

* D ncnn i i veya mesle i. d nlme * D nlmek i i. d nlmek * D nmek i konu olmak veya d ine nmek durumunda bulunulmak. d nm * D fikir, ide. n, d np ta nmak * konuyu btn ynleriyle inceleyip ona gre davranmak, iyice d nmek. d nr * Genel sorunlar zerine yeni ve kendine zg d nceleri olan kimse, mtefekkir. d nrlk * D olma durumu. nr d n * D nmek iveya biimi, mtala. i * n, zellikle davran na yn veren ahlk tutumu ve d nsan lar nme biimi. d kalkmak p * (erkek kad veya kad erkekle) yasa ve tre d yakili kurmak. nla n n ki * biriyle ok yakarkadak etmek. n l d rme * D rmek i i.

d rmek * D mesine yol amak, d mesine sebep olmak. * De erini, fiyat indirmek. n * Azaltmak. * (tasolucan iin) Vcuttan atmak. , * etmek. skat * U ratmak. * De bir ucuz veya kolay ele geirmek. erli eyi * Zay rakmak, gcn azaltmak. f b d rtme * D rtmek iveya durumu. i d rtmek * D rmesini sa lamak. d rlme * D rlmek iveya durumu. i d rlmek * D rmek i konu olmak veya d ine rmek i lmak. i yap d rm * D rmek iveya durumu. i

d r * D rmek iveya biimi. i d * D iveya biimi. mek i

d t dttr

* D k. * K l cidd olmayan, tuhaf ve hafif giyimli. * Dar ve k giysi. sa

dttr Leyl * tuhaf, dar ve k giyinmi n. sa kad dve * Bo gelmemi ya disr. aya , 1-2 nda i dvel dven * Devletler.

* Harmanda ekinlerin sap tanelerini ay ve rmak iin kullan nne ko hayvanlarla ekilen, alt lan, ulan yznde keskin akmak ta dikine akbulunan, k biiminde ara, dven. lar l zak dven di i * Dvenin alt dikine ak keskin ta na lan . dven srmek (veya dvmek) * dvenle ekinlerin tanelerini ba ndan aklar karmak. dvenci * Harman zaman dven srmek iin tutulan ocuk. * Dven yapan veya satan ki i. dver * Yap kullan kal a direk, mertek. larda lan n a, dvesime * Dvesimek iveya durumu. i dvesimek * Bo diistemek. a i dyek dyun * Borlar. dz * Yatay durumda olan, e ve dik olmayan. ik * K ml vr olmayan, do ru. * Yzeyinde girinti nt k olmayan, mstev. * K keli, kesiz (ayakkab sa ). * Yayvan, alt derin olmayan. * Krcveya dalgal v k olmayan (sa). * Yal sade, sssz. n, * izgisiz, desensiz ve tek renkli. * Engebesiz olan yer, dzlk, ova. * inde anason, sakgibi kokulu maddeler olmayan zm rak, dziko. z s * simden zaman zarf treten ek. * Trk mzi bir usul. inde

dz -dz

dz bask * Kal izlerini nce kauu kauuktan da k geirmeye yarayan ift kopyal p a, da bask yntemi, ofset. dz duvara t rmanmak * ok yaramaz ocuklar iin kullan l r. dz kanatl lar * Uzunlu katlanan alt kanatlar ok sert olan sttekiler taraf rtlen, drt kanatl una , az ndan bcekler tak . m dz rak * Sakkat ve mastika denilen sakrakndan ay edilmek iin zm rakna verilen ad, dziko. z lan z s rt s dz tmle * Yal durumda bulunan tmle. n dz nl * Dudaklargerilip dzle n mesiyle olu nl: a, e, an ,i.

dz yaz * olmayan yaz iir , nesir, mensur. dzayak * inde merdiven veya inilip lacak blm bulunmayan (ev, yol). k * Basit, yavan, kuru, sath. * Bir halk oyunu tr. dzce dze * Bkz. doz. dze inmek * eyal vazgemek. k ktan dze * Bir yzeyin e derecesini anlamaya yarayan ara, tesviye aleti. iklik * Bkz. kabarc dze. kl * Olduka dz.

dzeleme * Ayn dzeye getirme, yzey ayr n mlar lme, tesviye. * Bir yerin deik noktalardaki ykseltisini, belli bir yatay dzleme gre (deniz yzeyi) belirlemek iin i yap i lan lemlerin btn. dzelme * Dzelmek durumu.

dzelmek * Dz duruma gelmek, dzle mek. * Kt, bozulmu durumda iken dzenli duruma gelmek. bir * (hava iin) So ve ya azalmak. uk * (hasta iin) olmak. yi dzelti * Dzeltmek i tashih. i, * Bas lmakta olan bir eserin provalar zerinde zel dzeltme i aretleriyle yanl gsterme. lar dzeltici * Dzeltme i yapan. ini * Dzeltmen, musahhih.

dzeltici jimnastik * Ya ve al ama artlarn etkisiyle olu vcut bozukluk ve aksakl n ma n an klar nlemek veya gidermek iin uygulanan zel beden e itimi tr. dzelticilik * Dzeltici olma durumu, dzelticinin grevi, musahhihlik. dzeltilme * Dzeltilmek i i. dzeltilmek * Dzeltmek i konu olmak veya dzeltmek iyap ine i lmak. dzeltim dzeltme * Dzeltme i i. * Dzeltmek i tashih. i, * Reform, iyile tirme, slahat. * Dzelti.

dzeltme i areti * Kal olup da ince okunan nllerle birlikte bulunan g, k, l nszlerini ve nnde nlleri ince okutmak n veya yabanc kelimelerde uzun okunmas gereken nlleri belirtmek iin kullan i lan aretinin ad apka: det, lem, , k tezgh; il, tellhana, lmba, ltin vb. k; t, ; dzeltmek * Dzgn duruma getirmek. * Bozuklu gidermek, onarmak. unu * Yanl kurtarmak, tashih etmek. tan dzeltmen * Dizilmekte olan bir eserin provalar dzeltme ile grevli kimse, dzeltici, musahhih. n dzem * Bir birlee veya bir karma girecek madde miktarlarn belirtilmesi, dozaj. i n dzeme dzemek dzen * Dzemek i i. * Herhangi bir karm istenilen orana gre haz rlamak, karmdozunu belirlemek. n * Belli yntem, ilke veya yasalara gre kurulmu olan durum, uyum, nizam, sistem. * Soyut ve somut nesnelerin bir s bir hedefe, bir amaca gre s raya, ralanmas . * Yerle tirme, tertip. * Bir devletin belli bailkeleri bak ndan ynetimde tuttu yol, ynetim biimi, rejim. l m u * Toplumsal bir yap iinde gelerin btne, btnn gelere ve gelerin biribirlerine gre ili kileri. * Alet edevat tak . m * Bez dokuma tezgh . * Mzik aletlerinde ses ayar , akort. * Dolap, hile.

dzen a klamas * Bir tiyatro eserinin metninde dekor, giysi vb. ile oyunculargrn davran zerine yap n leri, lar lan a klama. dzen ba * Disiplin, dzence. dzen kurmak

* i duruma getirmek. ler * dzenlemek. * hileye ba vurmak. dzen teker * Makinelerde, hareketin hn z dzgn tutmaya, al may dzenlemeye yarayan byk apl volan. ark, dzen vermek (dzene koymak veya dzene sokmak) * dzenlemek, da kl kurtarmak. ktan n * akort etmek. dzenbaz * Dzenci, hileci. dzenbazl k * Dzenbaz olma durumu. dzence dzenci * S dzen, disiplin. k * Dzen, hile yapan, hileci, oyunbaz, dzenbaz, dessas.

dzencilik * Dzenci olma durumu. dzenek * Mekanizma. dzenleme * Dzenlemek i i. * Belirli sesler, alg veya topluluklar iin yaz eserin, ba sesler, alg veya topluluklar lar lmbir ka lar taraf sylenip al ndan nabilmesi iin o eserde yap deiklik, aranjman. lan i dzenlemeci * Dzenleme yapan kimse. dzenlemek * Dzenli, dzgn duruma getirmek, dzen vermek, tanzim etmek. * Yapmak, haz rlamak. * Dzenleme yapmak. * Mzik aletlerini akort etmek. dzenlenme * Dzenlenmek i i. dzenlenmek * Dzenli, dzgn duruma getirilmek. * Yap lmak, tertip edilmek. dzenle ik * Dzenleri birbirine uygun. * Bir sflamada ayn n dzen ve aynrada bulunan. s dzenle im * Ayn radaki nesne veya kavramlarbirbirinin yan olu s n nda u. * Bir sflamada ayn rada bulunan iki veya daha ok kavramba s n s n . nt dzenleyici * Herhangi bir ikurulu gerekle dzenli sonu al i, u tirip nmas stlenen kimse, organizatr. n * Bir makinenin grevini istenilen lde tutup ayarlayabilen ara, regltr.

dzenli

* Dzeni olan, yerli yerinde, kararl , tertipli, muntazam. * Sistemli, nizaml .

dzenli ordu * En kk birimden en byk birli kadar her trl donan sahip asker g. e ma dzenlik * Bkz. dirlik dzenlik.

dzenlilik * Dzenli olma durumu. dzensiz * Dzeni olmayan veya dzeni bozuk, kark, tertipsiz, intizams gayrimuntazam. z, * Sistemsiz.

dzensizlik * Dzensiz olma durumu, tertipsizlik, intizams k, nizams k. zl zl dzey * Bir yzeyin veya bir noktannisp ykseklive o ykseklikten getivar say dzlem, seviye. n i i lan * Bir nesnenin veya kimsenin ba nesnelere veya kimselere gre olan de ve ycelik derecesi, seviye. ka er * Belli bir dzeyi olan, seviyeli (kimse). * Belli bir dzeyi olmayan, seviyesiz (kimse).

dzeyli dzeysiz

dzeysizlik * Belli bir dzeyi olmama durumu, seviyesizlik. dzg dzgl dzgn * Yarg ve de lama erlendirmenin kendisine gre yap lt, uyulmas ld gereken kural, norm. * Dzgye uygun, normal.

* Do ve przsz, muntazam. ru * Eksiksiz ve yerli yerinde, kusursuz, insicaml tal , rab , muntazam. * Kurala uygun olarak, kusursuz bir biimde. * Kenar veya ayr ile a birbirine e olan (biim). tlar lar it * Kad n, teni przsz gstermesi, renk vermesi iin yzlerine srdkleri yarv boyal nlar s veya krem, fondten. dzgnc * Dzgn yapan veya satan kimse. * Gelinin dzgnn sren ve onu ssleyen kad n. dzgnl * Yzne dzgn srm olan.

dzgnlk * Dzgn olma durumu. dzgsel * Kurallarla, yasalarla ilgili olan, kural, yasa koyan, normatif.

dzgsz * Dzgye uymayan, dzgs olmayan, anormal.

dziko dzine

* Rak (II). , dz * Ayn cinsten olan nesnelerin on iki tanesinin bir arada olmas . * ok. * zerinde girinti ve nt k olmayan, dz, yass . * zerine, kesi iki do en runun her noktasn dokunmas n gereken yzey, mstev.

dzlem

dzlem geometri * Bir dzlem iinde kalan, iki boyutlu olan inceleyen geometri. ekli dzlem kre * Yer yuvarlazerindeki biimleri btnyle bir dzlem zerinde gstermek amac e haritac yla itli l k yntemlerine ba vurularak haz rlanmharita. dzleme * Dzlemek i tesviye. i,

dzlemek * Dzlem durumuna getirmek, tesviye etmek. dzlemsel * Dzlem niteli olan. inde dzlenme * Dzlenmek durumu. dzlenmek * Dz, dzlem durumuna gelmek. dzle me * Dzle durumu. mek * Baz kelimelerde, e sebeplerle, yuvarlak nllerin dz nllere dnmesi. itli dzle mek * Dz duruma gelmek. dzletme * Dzeltmek i i.

dzletmek * Dz duruma getirmek. dzlk * Dz olma durumu. * Geni yer. , dz * Dzmek i i. * Gerek olmayan, asl benzetilerek uydurulan, uydurma, sahte. na * Gerek olmayan, dzme, sahte. * Dzme yapan, sahteci, sahtekr. eyler dzmecilik

dzme

dzmece dzmeci

* Dzmeci olma durumu, dzmecilik, sahtekrl k. dzmek * Bir ihtiyac kar lamak amac birok yla eyleri birbirini tamamlayacak biimde bir araya getirmek. * Dzene sokmak, dzene koymak, s ralamak, elveri uygun bir duruma getirmek. li, * Yaratmak, olu turmak, meydana getirmek. * Uydurmak. * Cinsel ili bulunmak. kide dztaban * Tabi ayak kemerinin kaybolmas olu yap bozukluk. ile an sal * Taban kemerli olmayan. * Dar tabanl tr rende. bir * U ursuz.

dztabanl k * Dztaban olma durumu. dzlme * Dzlmek i i veya durumu. dzlmek * Dzmek i konu olmak veya dzmek iyap ine i lmak. dzm dzm * Dizim dizim. Dy e * Sonu niteli bulunan cmlenin ba getirildi "yle ise", "yle olunca", "mademki yle" szleri inde na inde gibi niteli olan bir cmle yerini tutar. art inde * (e:) Ba getirildicmledeki kavrama gre e tonlar alarak birtak duygular anlat na i itli m r. * (soru vurgusuyla) ma ve merak anlat a r. -e -e -e * Bkz. -a / -e (III). -e hli e mi? e, E * Bkz. verme durumu. * olur mu?. * Trk alfabesinin alt harfi; ses bilimi bak ndan ince nllerin dz ve geni nc m olan gsterir. n * Nota i aretlerini harflerle gsterme ynteminde mi sesini bildirir. * Da rlang, keisa k c an. * boyutlar ap lsnde, bykl nda, nda, nde. ebat * Bkz. -a / -e (I). * Bkz. -a / -e (II). * Disprosyum'un k saltmas .

ebabil ebad nda

* Boyutlar. ebcet * Arap alfabesinin her harfi bir rakam kar layan ve anlamssekiz kelimeden olu de ik bir dzeni. Bu z an i dzende ba elif harfinden ba taki lanarak, her harfe, birden ona kadar birer birer, ondan yze kadar onar onar, yzden bine kadar yzer yzer artt yoluyla bir de verilmi rmak er tir. ebcet hesab * Ebcet dzeninden yararlanarak bir kelimeyi rakama evirmek veya kelimelerle ve genellikle eski airlerin yapt gibi, m sralarla nemli bir olaytarihini gsterme yntemi. n ebe * Do i yapt kad um ini ran n. * Byk anne, nine. * Genellikle ocuk oyunlar ba nda olan, di ocuklara veya gruba karcezas ekmek ve bundan er n kurtulmak iin tek ba btn sorumlulu zerine alan ocuk. na u ebe olmak * oyun iinde ebelik yapmak. ebebulguru * Bulgur irili ya kar. inde an ebed * Sonsuz, lmsz.

ebed uyku * lm. ebed uykuya dalmak * lmek. ebedle me * Ebedle i mek i. ebedle mek * Ebed duruma gelmek, sonsuzla lmszle mak, mek. ebedle tirme * Ebedle tirmek i i. ebedle tirmek * Ebed duruma getirmek, sonsuzlarmak, lmszle t tirmek. ebedlik ebediyen * Ebed olma durumu, sonsuzluk. * Sonsuz olarak, sonsuzlu kadar. a * (olumsuz cmlelerde) Hibir zaman. * Sonsuzluk.

ebediyet

ebegmeci * Ebegmecigillerden, iekleri il, yapraklar sebze olarak kullan kendili lan, inden yeti ok yk ve en ll mor iekli bir bitki (Malva siylvestris). ebegmecigiller * Ayr yaprakl eneklilerden, rnek bitkisi ebegmeci olan bir bitki familyas ta iki . ebeku a

* Gk ku m. a alk , ebeleme * Ebelemek i i. * Mayal hamuru bezelere ay rarak, yufka haline getirip sac zerinde pi irdikten sonra alt st kmlarn s n ya lanmas yap ekmek. yla lan ebelemek * Oyunda ebe yapmak. ebeleyi * Ebelemek iveya biimi. i ebeli ebelik * Ebesi olan. * Ebe olma durumu veya ebenin yapt i . * ocuk oyunlar ebe olma durumu. nda

ebemku a * Ebeku a . ebesiz ebet * Sonu olmayan gelecek zaman, sonsuzluk. ebeveyn ebleh * Ana ve baba. * Akz, budala, al ls k. * Ebesi olmayan.

eblehle me * Eblehle iveya durumu. mek i eblehle mek * Ebleh durumuna gelmek. eblehlik ebonit ebru * Ebleh olma durumu, eblehle me. * 100 km kauu 32 km kkrtle i s un s lenmesinden elde edilen plstik madde.

* K sslemecili kitre ve kola gibi yap rlarla yo t inde c t unlar zerine, neft yaile t lmsu sulandlmya boya damlat yap ve k geirilen ss. r l larak lan da ebrucu * Renkleri kar rarak ss k zerine ebru yapan sanat t tlar .

ebruculuk * Ebru yapma sanat ebru satma i u ma. veya i ile ra ebrulama * Ebrulamak i i.

ebrulamak * Ebru yaparak boyamak.

ebrul ebrulu

* zerinde deik renkler bulunan. i * zerine ebru yap kuma lm(k t, ).

ebucehil karpuzu * Kabakgillerden, elma bykl ndeki meyvesi ok ac i srdrc, ishal yap bir bitki, ac yar, ac ve c h elma, it h (Citrullus colocynthis). yar Ebussuut Efendinin gelini gibi * eskiye ba p pek kapal lan giyinen kveya kadiin alay yollu sylenir. z n Ebussuut Efendinin torunu * eskiye ok ba, tutucu olanlar iin kullan l l r. eblyoskop * Cisimlerin kaynama s tespit etmeye yarayan cihaz. cakln ecdat ece -ecek * Bkz. -acak / -ecek. ecel * Hayat sonu, lm zaman n . * Dedeler, atalar. * Gzel kad kralie. n,

ecel aman verirse * mr yeterse, lmezsem. ecel bei i * ok tehlikeli ta veya geit. t ecel geldi cihana, ba r bahane as * lmn herkes iin kalmaz bir olay oldu anlat n unu r. ecel erbeti imek * lmek. ecel teri geer. * "ok korkmak, ok slmak veya bunal geirmek" anlam ecel teri (veya terleri) dkmek deyiminde k m nda

ecel teri dkmek * a korkudan terlemek, lm duygusuna kap r lmak. ecele are bulunmaz * aresiz gibi grnen her g i bir yolu vard in kar r. eceli gelen kpek cami duvar siyer na * herkesin zerine titredi kutsal sayd ktleyen, bozan kimse kt sonucuna katlan i, eyi r. eceli gelmek * lm veya yok olmas n duruma gelmek. kalmaz eceline susamak * lmek istermi tehlikeli i giri gibi lere mek.

eceliyle lmek * ola say herhangi bir biimde lmek. an lan -ecen ecinni * Fiilden s treten ek: sevecen, evecen vb. fat * Cin.

ecinniler top oynuyor * bombo , kimse yok, z ve sessiz. ss ecir * Sevap. * cret. * cretle al kimse. an * i, amele.

ecir sab r dilemek * ba l dilemek. sa ecirlik * Ecir olma durumu. eci bc * Hibir yeri dzgn olmayan, irkin bir biim almbulunan, arpurpuk, e b k ri r. ecnebi * Ba devlet uyru ka unda olan (kimse), yabanc . * (s tamlamalar Ba devlet. fat nda) ka * Yabanc olma durumu. * Bkz. ek. * Kimyasal yollarla elde edilen, il yapmaya yarayan veya sanayide trl i lerde kullan maddelerin genel lan

ecnebilik ecu ecza ad .

ecza antas * Acil durumlarda kullan zere arabada veya evde bulundurulan ve pansuman iin gerekli il ile lmak malzemenin konuldu anta. u ecza dolab * inde gerekli illarve aletlerin bulundu zel olarak yaptlan kk dolap. n u r ecza kutusu * kutusu. l eczac * yapan veya haz l r illar satan diplomal kimse.

eczac kalfas * Eczacn yard s n mc. eczac l k * llarhaz n rlanmas u an uygulamal yla ra bilim. * Eczacn mesleveya grevi. n i

eczahane eczal

* llaryap ve sat yer. n ld ld * Kimyasal madde ile kaplanm kar r i grm lm lem , t , . * kimyasal madde ile doldurulmu i mermi atan ate silh. li

eczal pamuk * Steril duruma getirilmi pamuk. eczane * Bkz. eczahane. eczas z -e ehel eda * Davran tav r. , * Naz, i ve. * Anlatyolu. eda * Verme, deme. * (namaz iin) K yerine getirme. lma * Eczas olmayan. * Bkz. -a / -e. * ok cahil, ok bilgisiz olan.

eda etmek * borcunu demek. * namaz k lmak. edal * Herhangi bir biim ve grn olan. l * Tav ho rlar olan; nazl veli. , i * Bir kelimeden sonra gelerek o kelime ile di geler aras ilgi kuran kelime, ilge. er nda

edat

edat grubu * Edat tmleci. edat tmleci * Genellikle bir zarf tmleci grevinde kullan ve ismin edatla olu lan turdu kelime grubu, edatl u tmle. edatl * Edat bulunduran.

edatl tmle * Edatla kurulmu tmle. ede * Byk erkek karde abey. , a edeb * Edebiyatla ilgili, edebiyata ili kin.

edeb eser * Edebiyatta sanat de ta de ik edebiyat trlerinde kaleme al eri yan i nmeserlerin her biri.

edeb sanat * Edeb sanatlarher biri. n edeb sanatlar * Edebiyatta anlat zenginle m tirmek, renklendirmek ve daha arp hle getirmek iin temelde benzetme c esas dayal ve manaya ba anlat incelive zelli na sz l m i i. edebikelm * Sylenmesi kaba, irkin ve sak nesnelerin veya kavramlardeik szlerle daha uygun ve edepli bir ncal n i biimde anlat , rtmece. lmas edebini tak nmak * edepli davranmaya ba lamak. edebiyat * Olay, d nce, duygu ve imajlar dil arac biimlendirilmesi sanat n, literatr. n l ile , yaz * Bir bilim kolunun trl konular zerine yaz ve eserlerin hepsi, literatr. lmyaz * olmayan, gereksiz, bo ten szler.

edebiyat bilimi * Edebiyatiinde yer alan konular n sosyoloji, psikoloji gibi bilim dallarn yntemlerini de kullanarak n araran, inceleyen, irdeleyen ve tahlil eden bilim dal t . edebiyat tarihi * Btn edeb hareketleri, dnemleri, yazar ve airleri, dil ve slp zelliklerini a klayan bilim dal veya kitap. edebiyat yapmak * bir konu zerinde gereksiz yere ssl szler sylemek. edebiyata * Edebiyata uygun, edebiyata benzer. edebiyat * Edebiyatla u an kimse. ra * Edebiyat dersi okutan retmen. edebiyat l k * Edebiyatla u ma i ra i. edebiyatsever * Edebiyata tutkun. edememe * Edememek durumu. edememek * Rahat olamamak; kendinde bir eksiklik duymak; geinememek. edep * Toplum tresine uygun davranma, incelik. edep etmek * utanmak, slmak. k edep yahu! * asasz syleyenlere kar"utan!", "edebini tak anlam kullan sz. k k n" nda lan edep yeri * nsanlarda reme organlarn bulundu yer, ut yeri. n u

edepleni * Edeplenmek iveya biimi. i edeplenme * Edeplenmek iveya durumu. i edeplenmek * Uslanmak, ince ve terbiyeli olmak. edepli * Uslu, ince, terbiyeli, meddep, uygun.

edepli edepli * Uslu olarak, uslu uslu. edepsiz * Utan i hi slmadan yapan, utanmaz, slmaz, terbiyesiz. lacak leri k k * Saklacak kt (kimse), n irret.

edepsiz edepsiz * Edepsize yakr biimde. edepsizce * Terbiyesizce, utanmadan. edepsizle me * Edepsizle i mek i. edepsizle mek * Edepsizce davran bulunmak, terbiyesizle larda mek. edepsizlik * Utanmazl slmazl terbiyesizlik, k, k k, irretlik. edeptir sylemesi * affedersiniz, sylemesi ay r ama. pt eder edevat Edi edi * yapma veya yap i lan . edibane * Terbiyeli, nazik. * Edebiyat yakr biimde. ya * Yumu ve renkli sahtiyandan yap m konlu lp ak lmyar n. * K izme. sa * Szde zneyle kullan veya znesi dolayl lan yolla belirtilen fiil, mehul, pasif, etken kar . t * Fiyat, paha. * Bir i gerekli olan malzemelerin, paralar tm. iin n * Birbiriyle iyi anla iki yanba a kaln an ln ba anlatan Edi ile Bd, akire Dudu sznde geer.

edik

edilgen

edilgen at * o kez -(i)l- bazen de -(i)n- at u ekleriyle kurulan fiil at. s

edilgen fiil * Gerek znesi belli say lmayan fiil. Trkede bu fiil -(i)l, bazen de -(i)n- edilgen at ekleriyle kurulur: yaz lmak, oku-n-mak, tan -n-mak vb. edilgenle me * Edilgenle durumu. mek edilgenle mek * Edilgen duruma gelmek. edilgenle tirme * Edilgenle tirmek i i. edilgenle tirmek * Edilgen duruma getirmek. edilgenlik * Edilgen olma durumu. edilgenlik eki * Fiillerin gerek znesini gizleyen yap eki. m edilgi edilgin * Hareketi ve etkisi olmayan, pasif. * Etkileri al durumunda olan, munfail, pasif, etkin kar . c t * Olaylargidi etkilemek ve denetlemek iin ki hibir aba gstermemesi durumu. n ini inin edilginlik edilme * Edilmek i i veya durumu. edilmek edim * Etmek fiiline konu olmak, yap lmak. * Yap lm gerekle i , mi ,amel, fiil. * bilin ve faaliyetlerinin tek tek davran . nsan lar * Belirli bir i durumuyla kar t zaman ki yapabildidavran la inin i . * Alacakln isteyebileceve borlunun yapmak zorunda oldu davran ivaz. n i u , * Edimi olan. edimsel edin edinilme * Edim niteli olan, gerek olarak var olan, fiil, aktel, gizli ve tasarkar . inde l t * Edinilen veya ey eyler, mktesebat. * Edinilmek i i. * Edilgin olma durumu. * D dan gelip bir belli bir de iklik yapan i ar eyde i veya bu i sonucu, infial. in

edimli

edinilmek * Edinmek i lmak. i yap edinim

* Kazanma, iktisap. edinme * Edinmek ikazanma, iktisap. i, edinmek edinti edip edisyon * Bas m. editr editrlk edna edvar * a devirler. lar, * Alaturka mzik kurallar inceleyen eser. n edvar musikisi * Alaturka klsik mzik. efe * Yi zellikle Bat it, Anadolu ky yi zeybek. idi, * A abey. * Kabaday . * Efe gibi, efeye yakr (biimde). efekt * Radyo ve televizyon yay nda, tiyatro oyunlar veya film seslendirmelerinde, hareketleri izlemesi nlar nda gereken seslerin tabi kaynaklardnda, optik, mekanik, kimyasal yntemlerle gerekle n tirilmesi. efektif efelek efeleni efelenme * Efelenmek i i. efelenmek * Diklenmek, kafa tutmak. efele me * Efele i mek i. * Banknot ve metal sikke. * Lbada. * Efelenmek iveya biimi. i * Bas, yay , na tbi. c mc ir, * Basl yay l c k, mc k. * ok a alt dzeyde. a en , * Kendini (bir sahip k eye) lmak, kendine sa lamak, iktisap etmek. * Edinilen, kazan lan ey. * Edebiyatla u an, edeb eser veren kimse, yazar. ra

efece

efele mek * Efe durumuna gelmek. efelik * Efe olma durumu. * Kabaday l k.

efelik etmek (veya yapmak) * kabaday etmek. l k efemine * Kad benzeyen veya kad davran iinde grnen, davranve k k bak ndan kad nlara ns lar l yafet k m na zenen (erkek). efendi * E grm i iin zel adlardan sonra kullan unvan. itim ki lan * Gnmzde bey unvan farkl ndan olarak zel adlardan sonra kullan ikinci derecede bir unvan. lan * Buyru yryen, sz geen kimse. u * Koca. * Sayg er, ince, elebi. de * (erkekler iin) Seslenme sz olarak kullan l r.

efendi efendi * Uslu uslu. efendi gibi ya amak * sntz, varliinde ya k s k amak. efendibaba * Baz ailelerde ocuklarbabalar n , gelinlerin kay npederleri iin kulland sayg klar sz. efendice * Efendi gibi, efendiye yara (biimde). r

efendiden bir adam * terbiyeli, kibar ve a l rba kimse. efendilik * Efendi olma durumu, efendiye yakr davran . efendim * Bir sesleni nda "buraday anlam kullan kar s m" nda l r. * Anla lmayan bir sz tekrarlatmak veya kar ndakinin ne d s nd sormak iin sylenir. n * Nezaket veya sayg sze kat iin l r.

efendim nerede, ben nerede? * "Ben ne diyorum siz ne diyorsunuz" anlam kullan nda l r. efendime syleyeyim * sz sylerken gerekli kelimeyi bulamayan bir kimsenin kulland bir sz. efil efil * Sa, giysi gibi hafif eylerin rzgrda dalgalanmas belirtir, ifil ifil. n

efil efil esmek * yazrzgr yava n yavaserin serin esmek. , efil efil etmek * rzgrda dalgalanmak. efkr

* Eski d nceler, fikirler. * Tasa, kayg . * Kamuoyu, efkar umumiye. efkr basmak * tasalanmak, kayg lanmak. efkr da tmak * snt gidermek, zntden uzakla k y mak. efkr etmek * efkrlanmak. efkr umumiye * Kamuoyu. efkrlan * Efkrlanmak iveya biimi. i efkrlanma * Efkrlanmak i i. efkrlanmak * Tasalanmak, kayg lanmak, zlmek. efkrl eflk * Tasalanmtasal , , kayg l . * Gkler.

eflke ser ekmek * ok yksek olmak. efltun * Amor renk. k * Bu renkte olan. efltun * Efltun renginde olan. * Pltonik. efor * Zihince ve bedence ortaya konan aba, emek. efrad cami, a n n yar mani * ne eksik ne fazla; eksiart olmayan. i efrat * Bireyler, fertler. * Erler, erat. * Bkz. friz. * Eski a lardan beri sylenegelen, ola anst varl , olaylar klar konu edinen hayal hikye, sylence. * Gere dayanmayan, as z sz, hikye vb. e ls

efriz efsane

efsanele me * Efsanele i mek i.

efsanele mek * Efsane durumuna gelmek. efsanele tirilme * Efsanele tirilmek i i. efsanele tirilmek * Efsane nitelikazandlmak. i r efsanele tirme * Efsanele tirmek i i. efsanele tirmek * Efsane durumuna getirmek. efsaneli efsanev * Efsanelerde geen, kendisi iin efsaneler dzlen veya efsaneyi andr nitelikte olan (kimse, hayvan, yer). r efsun efsunkr * By, sihir. * Byl, sihirli. * Efsanesi olan.

efsunlama * Efsunlamak i i. efsunlamak * Bylemek, by yapmak. eften pften * Ba savma yap dayan z, derme atma, rk, de ( tan lm , ks ersiz ey). ege Egeli egemen * Ynetimini hibir ktlama veya denetime ba olmaksn srdren, ba olmayan, hkmran, hkim. s l z ml * Szn geiren, stnlk kazanan. egemenlik * Egemen olma durumu. * Milletin ve onun tzel ki i olan devletin yetkilerinin hepsi, hkmranl hkimiyet. ili k, eglog * K k sa r manzumesi, oban trks. ego egoist egoistlik * Ben. * Bencil, hodbin. * Bencil olma durumu. * Bir ocu koruyan, i u lerine bakan ve her trl davrannda sorumlu kimse, veli, iye. * Trkiye'nin batndan, Ege blgesinden olan (kimse). s

egoizm

* Bencillik, hodbinlik.

egosantrik * Egosantrizm yanl. s egosantrizm * Dnyada bireyin benli merkez sayan felsefe gr beniincilik. ini , egotizm egzama * Benlikilik.

* Birdenbire ortaya karak geli k , ka en zart sulanma, kabuk ba gibi doku bozukluklar nma, lama yla belirginle bir deri hastal, mayas en l. egzamal * Egzamas olan. egzamams * Egzamay ran. and egzersiz * Al rma. t * dman. egzersiz yapmak * al rma yapmak. t egzistansiyalist * Varolu u. egzistansiyalizm * Varolu uluk. egzogami * Devlilik. egzomorfizm * Dba kala m. egzotik * Uzak, yabanc lkelerle ilgili, bu lkelerden getirilmiyabanc , l.

egzotik orba * Ana malzemesi; deniz k c rlang, kaplumba vb. deniz rnleri olan bir orba tr. a egzotizm egzoz * yanmal ten motorlarda yanan akaryak t gaz bu gaz bo lmas ve n alt . * Bu gazat n layan dzen. n lmas sa * Susturucu. egzoz gaz * Egzozdan at gaz. lan egzozcu * yanmal ten motorlarda egzoz dzenini yapan veya onaran usta. e diri * Bir eserde uzak, yabanc lkelerle ilgili olaylar ileri, yresel gr yans yabanck. , ki leri tma, ll

* E dirmek iveya biimi. i e dirme * E dirmek i i. e dirmek * E duruma getirmek. ik e e * G kafesini olu s turan, arkadan omurgaya, nden de g kemi eklenen uzun, yass e s ine ve ri kemiklerden her biri, kaburga. e e ara. e eleme * Madenleri, tahtay yi yontmak, dzeltmek, perdahlamak iin kullan zeri prtkl, sert, ensiz, elik vb. lan,

* E elemek i i.

e elemek * E ile dzle e tirmek, a rmak. nd -e en * Bkz. -a / -e an en. e er e i e ik * anlam glendirmek iin cmlelerin ba getirilir, art n artl na ayet. * Yemi kopar dallar rken ekmeye veya kovandan bal almaya yarayan ara. * Yatay bir izgi veya dzlemle a turacak biimde olan, mail, meyil, olu ev. * Bklm . * Dik veya paralel olmayan do ru.

e bime ik * Ekseni taban dikey olmayan bime. na e izgi ik * Dz olmayan izgi.

e dzlem ik * Bir cismi ykse e karmak iin gerekli gc ayarlamada kullan e dz yzey. lan ik, e silindir ik * Ekseni taban dikey olmayan silindir. na e iklik * E olma durumu, e yamukluk, meyil. ik im, * Bir dzlem zerinde hareket eden bir gk cismine ili yrnge dzleminin, tutuluma bakdo kin rultusuna dik dzleme veya belirtilmi herhangi bir dzleme gre yapt a . e ilim * Bir sevmeye, istemeye veya yapmaya iten ynelme, meyil, temayl. eyi * Para piyasalar zamanla olu deim, al sat i nda an i m m lemleriyle ilgili ini kseyri. * E olan, istekli, meyyal, mail. ilimi * E ilmek iveya biimi. i

e ilimli e ili

e ilme

* E ilmek i i. * Bir do runun, bir ba do (veya dzleme) gre e olmas ka ruya ik . * Yerin manyetik alan bulunan serbest m sl i nda knat bir nenin do rultusu ile yatay dzlem aras ndaki a . * Belirli bir ynle a turacak bir durum almak, bir yne do arp olu ru lmak. * (insan) Bir i i yapmak iin belini e mek. * Ba nbaskn egemenli benimsemek, kabul etmek. kasn s veya ini * (bir i nemseyip ele almak. i)

e ilmek

e im

* E ilmi olma durumu. * Bir yzeyin yatay dzleme do e ru ilmesi, e iklik, meyil. * E olan. imi * Bir yapmaya iten ynelmimeyyal. eyi ,

e imli

e imler * Bir yzey, dzlem, yol veya cihazyatay dzleme oranla e n imini len ara, klinometre. e imsiz e in * Arka, s rt. * Beden, vcut. * Boy bos, endam. e inik * E ilmi olan, mail. * Bir sevmiistemi eyi , veya yapmaya iten ynelmi olan. * E inmek durumu. * Bir sevmeye, istemeye veya yapmaya iten ynelmek, meyletmek. eyi e inti e ir * E elenen bir eyden dklen ince toz. * Ar n bir tr salg lar kard . * E olmayan. imi

e inme e inmek

e kk ir * Dere ve durgun su kenarlar yeti 50-125 cm yksekli nda en, inde, ok yk ve otsu bir bitki (Acorus ll calamus). e mumu ir * Kn ar n kovan deliklerine s klar lar vad madde. e irme * E irmek i i. e irmek e irmen * Yn, pamuk gibi eyleri i bkp iplik durumuna getirmek. ile * e plik irmeye yarar ara, kirmen.

e irtme e irtmek e i e itbilim

* E irtmek i i. * E irmek iyapt i rmak. * E i mek i veya biimi. * Bkz. e bilimi. itim

e itici

* E sa itimi layan, e itmeye elveriveya e de li iten erleri bulunan. * Genellikle ocuk e ile u an kimse, mrebbi. itimi ra * E olma durumu veya e itici iticinin i i. * E itilmek i i. * E itmek i konu olmak. ine

e iticilik e itilme e itilmek e itim

* Belli bir bilim dal sanat kolunda yeti veya tirme, geli tirme ve e i itme i. * ocuklar ve genlerin toplum ya yerlerini almalar gerekli bilgi, beceri ve anlay elde n aynda iin lar etmelerine, ki iliklerini geli tirmelerine yard etme, terbiye. m * E bilimi. itim e bilimi itim * retim ve e itimi kurallara ba layan bilim kolu, pedagoji. * retmenlik sanat , uygulamas mesleiin gerekli bilgi ve becerileri kazand bilim dal veya i ran , pedagoji. e dnemi itim * Herhangi bir konuda bilgi ve becerileri geli tirmek iin ayr sre. lan e enstits itim * Orta dereceli okullara retmen yeti tirmek iin kurulmu yksek okul. e fakltesi itim * ve orta lk retim okullar na retmen yeti tirmek iin kurulmu yk yksek drt ll renim kurumu. e program itim * E dzenleyen ve ynlendiren sistem. itimi e itimci * E i u an (kimse), terbiyeci, pedagog. itim iyle ra

e itimcilik * E itimci olma durumu e iveya e itme i itimcinin grevi. e itimli * E grm itilmi itim , e . e itimsel e itimsiz * E itimle ilgili, terbiyev. * E grmemie itim , itilmemi .

e itme e itmek

* E itmek i terbiye etme. i,

* Birinin akla uygun, fiziksel ve moral geli zerine etki yaparak e davranyatk klar mesi itli nl , bilgi ve grg a layarak, nceden tespit edilmi amalara gre onun belirli bir ynde geli mesini sa lamak, terbiye etmek. * (hayvan iin) stenilen davran yapabilecek biimde yeti lar tirmek. e itmen * E i u an kimse. itim iyle ra * Kurs grerek kyde retmenlik yapan kimse, ky retmeni.

e itmenlik * E itmenin i i. e itsel e itsellik e lek * Srnn yaz s dinlendiglgelik. n le ca nda i * Yolculargeceyi geirdikleri yer, han, konak. n e leme * E lemek i i. e lemek * Oyalamak, durdurmak. * Avutmak. * E lenmek i i. * Ne ve ho vakit geirten eli a ey. * Ne ve ho vakit geirilen toplant eli a . * E lendiren, hogiden. a e lencelik * Oyalanmak iin yenilen ekerleme, kavrulmu badem, f k kabak ekirdegibi st i eyler. e lencesiz * E lencesi olmayan. e lendiri * Glmece, mizah. * E itimle ilgili, terbiyev. * E olma durumu. itsel

e lence

e lenceli

e lendirici * E lendirme niteliolan, e i lendiren. e lendiri * E lendirmek iveya biimi. i e lendirme * E lendirmek i i. e lendirmek * E lenmesini sa lamak, e lenmesine yol amak.

e lenilme * E lenilmek i i. e lenilmek * E lenmek iyap i lmak. e leni * E lenmek i i. e lenme * E lenmek i i. * Ne ho vakit geirme. eli, a * Alay etme. * Oyalanma.

e lenmek * Ne ho vakit geirmek. eli, a * Bir kimsenin herhangi bir kusuru veya zay f noktas alay etmek. ile * Bir yerde durmak, beklemek, tevakkuf etmek. * Oyalanmak. e lenti e me le e mek le * Ne ve ho vakit geirilen toplant eli a . * E mek, oyalanmak itevakkuf. le i, * Oyalanmak, e lenmek, tevakkuf etmek. * Bir yerde oturmak, ya amak, ikamet etmek. * E i mek i. * Kavis. e meli e mek * E olan, kavisli, mukavves. meci * Dz olan bir e duruma getirmek. eyi ik * Sert bir cismi bkmek. * O Trklerinin 24 boyundan biri. uz * E otu. relti

e me e me

E mr e relti

e otu relti * E otugillerden, kumlu yerlerde yeti 150 cm kadar ykselebilen, t ba relti en, pta kurtlar d rsak n rmek iin kullan ok yk ve otsu bir bitki (Driopteris filix-mas). lan ll e otugiller relti * Damarl ieksizlerden, rnee otu olan bir bitki toplulu i relti u. e reti * Belirli bir sre sonra kaldlacak olan, geici, i muvakkat. r reti, * Takma. * yerle yi memi , yerini bulmambelli belirsiz. , * Uyumsuz, yak mam .

* stnkr, ciddiye almadan. e almak reti * dn almak. e ata binen tez iner reti * dn al nmaralarla giri i ok kez yrtlemez. ilen ler e kuyruk tez kopar reti * temeli olmayan i gvenilmez. lere e oturmak reti * bir yerde ok k sre oturmak, ili sa mek. e vermek reti * dn vermek. e retileme * stiare, i retileme. e retilik * E olma durumu, i reti ritilik.

e retiye almak * bir yapn alt blmn onarmak iin stn destekler zerinde durdurmak. n e rez * E Glnde ya bir bal irdir ayan k. e ri * Do dz olmayan, bir noktas yn de tiren, arp i ru, nda i k, ri. * Yay gibi kavislenmie , meli, mukavves. * Yatay veya d olmayan, btnyle bir yana e ey ilmi bulunan, e mail. ik, * Yanl . * Bir olay n iddetindeki azalve o gsteren izgi. al lar * Do olmayan (izgi, yzey), mnhani. ru

e bakmak (veya e gzle bakmak) ri ri * kt d ile bakmak. nce e b ri r * Yer yer e rilmi bklm ve olan, arpurpuk. k e ehre ri * Asyz. k e gemi do sefer ri ru * kullan ara yetersiz ama yap i e uygun. lan lan iste e oturup do konu m ri ru al * birisine kartutumumuz ne olursa olsun do ruyu sylemeliyiz. e sz ri e yz ri e rice * Az e olan. ri e rice * Ktleme sz. * Aksi, sert (surat).

* Sr sine bvelek. i, e rice * Butlartopak etlerinden yap past n lan rma. e rili e rilik e rili e rilme * E rilmek i i. e rilmek e riltme * E duruma gelmek, i ri rilmek. * E riltmek i i. * E olan. risi * E olma durumu. ri * E rilmek i i veya biimi.

e riltmek * E duruma getirmek. ri e rim * Burga. * E dalgal ri, . e e rim rim * E e dalga dalga, e izerek. ri ri, riler e do risi rusuna gelmek * olmayacak gibi grnen bir ibir giri rastlant , im, sonucu olumlu bitmek. e ritme e ritmek * E ritmek i i. * E riltmek, i ritmek.

e e do do riye ri ruya ru * gerek neyse aynen belirtilmelidir. e si eh * Ucu yanmodun, kse i. * Olur, peki veya fena de anlam kullan il nda l r. * Bezginlik anlat r. * ok nemli.

ehem

ehemmiyet * nem. ehemmiyet vermek * nem vermek. ehemmiyetli

* nemli, mhim. ehemmiyetsiz * nemsiz. ehil * Topluluk, cemaat. * Bir i yetkili olan, bir iyapan, yeterli, erbap. te i * Kar kocadan her biri, e . * Sahip.

ehil olmak * ustala mak, uzman olmak. ehl * Evcil. ehlibeyt ehlidil ehlihibre ehlikeyf * Rahat d keyif sahibi. na kn, ehlle me * Evcille me. * Hz. Muhammed'in k, damad torunlar olu ailesine verilen ad. z ve ndan an * Gnl eri, kalender, rint. * Bilirki i.

ehlle mek * Evcille mek. ehlle tirilme * Evcille tirilme. ehlle tirilmek * Evcille tirilmek. ehlle tirme * Evcille tirme. ehlle tirmek * Evcille tirmek. ehlisalip * Hal lar.

ehlisnnet * Hz. Muhammed'in snnetini yerine getirenler. ehlivukuf * Bilirki i. ehliyet * stat, uzluk. * Src belgesi. * Yeterlikli, yeterli, kifayetli.

ehliyetli

* Ehliyeti olan. ehliyetname * Ehliyet, yeterlik belgesi, src belgesi. ehliyetsiz * Yetersiz. * Ehliyeti olmayan.

ehliyetsizlik * Ehliyetsiz olma durumu, yetersizlik. ehlizevk ehram * Gzel veya irkin hkmn verdiren duyguya sahip, zevki olan (kimse). * Mr firavunlarn piramit biimindeki mezarlar verilen ad. s n na * Piramit. * Daha az kt, yezarars , z. * Bkz. ucuz.

ehven

ehven kurtulmak * ucuz kurtulmak. ehveni er * Birka ktden en az kt olan , ktnn iyisi. ehveniyet * Ehven olma durumu. einstenyum * Atom say 99 olan, uranyumun srekli nmas veya termonkleer tepkimeler s nda olu yapay s s yla ras an element. K saltmas E. ejder * Trl biimlerde tasarlanan korkun bir masal canavar , ejderha, dragon. * Byk y lan.

ejder (ejderha) gibi * iri yapve korkun grn l l. ejderha ejektr * F rt. c k ek * Bir eksi tamamlamak iin ona kat para. eyin ini lan * Bir gazete veya derginin gnlk yay ndan ayr cretsiz olarak verdipara, ilve. m ve i * Sonradan kat dikilen, yap r paranbelli olan yeri. lan, lan t n * borunun birbirine birle ki tirildiyer. i * Eklenmikat , lm . * Kelime tretmek veya kelimenin grevini belirtmek iin kullan verici ses veya sesler, lhika. lan ekil * Bkz. -ak / -ek. * Bkz. ejder.

-ek

ek bent olmak * p ne diyece bilememek. a r ini

ek bilezi i * boruyu birbirine eklemekte kullan ba paras ki lan lant , man on. ek bte ek ders ek eylem * Ek fiil. ek fiil * s zamir gibi isim soyundan kelimelerin yklem grevinde kullan n layan yard fiil. Bu sim, fat, lmas sa mc fiilin geni zamanahekleriyle ekilir: al , s m, al kan- kan-s al n, kan(-d al r) z, al kan- kanlar(lar-d Bu r). fiilin belirli, belirsiz gemi zamanlar nekiminde ek fiil gerekti kullan yla artn inde labilir: gzeldi (<gzel i-di), yorgunmu (<yorgun i-mi iyiyse (< iyi i-se) vb. ), ek grev ek kk * Sap yanlar ince kk. n ndan kan ek oylum * Camilerde yar kubbelerin iki veya yan kk yar kubbelerle yap oylum eklemleri. m nda m lan * Devlet dairelerinde bir kimsenin as iyle birlikte yrtt ikinci i l i . * Yk bteye sonradan eklenen bte. ll * Haftalmecbur ders yknn dnda kalan ders. k

ek denek * Aylcretlere ek olarak verilen prim veya ikramiye. k ek tahsisat * Ek denek. ekbir * (makamca) Bykler, devlet bykleri, ileri gelenler. * Kendini be enmi kimseler iin kullan l r. ekalliyet * Az k. nl ekarte eke * Saf d etmek, konu dnda tutmak anlam ndaki ekarte etmek sznde geer. * Byk, yeti ya, kart. kin, l * Yakk oldu hlde szleri ve davran bykm olan ocuk. u lar gibi * Tohum. * Ekilen yer, mezraa. * Herhangi bir tar rnn reten, tar u an (ifti). m mla ra ekili ekilme * Ekilmi olan, mezru. * Ekilmek i i.

ekecek ekenek ekici

ekilmek ekim

* Ekmek iyap i lmak. * Ekmek i i. * Y 31 gn sren 10. ay rinievvel. l n , te * Tah tarlaya at andan harman oluncaya kadar ald duruma verilen ad. l n ld * Kltr, hars. * Bkz. bu biti. day * Ba dik tutup herkese yksekten bakan kimse. n

ekin

ekin biti ekin iti

ekin kargas * Tyleri parlak, kara ve erguvan parl tr karga (Corvus frugilefus). ltbir ekinci ekincilik * Ekin ekip bimekle u an kimse, ifti. ra * Ekin ekip bime i tar i, m.

ekini belli etmemek * eksik, bozuk, yanl kusurlu bir isa do ve do imi gsterme becerisini kan , i lam, ru al gibi tlamak. ekinlik * Ekin ekilmi yer. ekinokok ekinoks ekinti ekip * Tak grup, kol. m, * ilerin olu turdu tak u m. ekip bimek * tar yapmak. m ekipman -ekleeklektik * Bir kurulu veya i letmeye gerekli olan e ya. * Bkz. -akla- / -ekle-. * Semecilik yanl, semeci. s * Et oburlargeli dnemlerinde ba n mi rsaklar ya tenya tr. nda ayan * Gn gece e i. itli * Ekilen ey.

eklektizm * Semecilik. eklem

* Vcut kemiklerinin u uca veya kenar kenara gelip birle i yer, mafsal. ti eklem bacakl lar * Birbirine eklenmi halkalardan olu bcekler, rmcekler, kabuklular ve ok ayakl gibi blmlere an lar ayr hayvan sf lan n. ekleme * Eklemek i i. * Eklenmi . ekleme di i * Bkz. duvar di i. eklemek * Bir ekle tamamlamak, ulamak, ilve etmek. eyi * Bir ek olarak kullanmak. eyi * Biti ken.

eklemeli

eklemleme * Eklemlemek i i. eklemlemek * Eklemle birle tirmek. eklemlenme * Eklemlenmek i i. eklemlenmek * Eklemle birle mek. eklemli * Eklemi olan.

eklemliler * Eklem bacakl lar. eklemsiz * Eklemi olmayan. eklemsizler * Kolsu ayakl lardan, kavk enetleri aras eklem olmayan bir sf. nda n eklenme * Eklenmek i i.

eklenmek * Eklemek iyap i lmak. * Ekle tamamlanmak. eklenti eklentiler * Herhangi bir yap gre ayr i bulunan blmler veya yap m ya bir levi lar, temilt. ekler eklesil * krema ile doldurulmu pasta tr. i bir * niversitelerde rencilerin ders seme veya b rakma i lemi. * Bir eklenmi eye olan, ek durumunda bulunan para, aksesuar.

ekle me ekle mek

* Ekle i mek i. * Ek durumuna gelmek.

ekle tirme * Ekle tirmek i i. ekle tirmek * Vurmak, aetmek. k ekletme ekletmek ekli * Ekletmek i i. * Eklemek i yapt ini rmak. * Eklenmi olan, eki olan.

ekli pkl * Ekli, yamal dzensiz. ve ekme * Ekmek i i.

ekmeden biilmez * emek vermeden beklenen bir sonuca eri ilmez. ekmediyerden biter i * umulmayan ve istenilmeyen yerde kar kimseler iin kullan lan la l r. ekme inden etmek * i inden karmak, i inden atmak. ekme inden olmak * geimini sa layan i inden mecbur olarak ayr lmak. ekme gz koymak (veya dikmek) ine * birinin geimini sa layan ielinden almaya al i mak. ekme ya ine srmek * istenmedihlde birinin i yarayacak biimde davranmak. i ine ekme ini karmak * al i geimini kar ten t layacak kadar kazan sa lamak. ekme kana do ini ramak * byk bir snt zntye katlanmak. k ve ekme kazanmak ini * geimini sa lamak. ekme ta ini tan karmak * geimini sa lamakta ok becerikli olmak. ekme yemek ini * birisinin i al kendi geimini sa inde arak lamak. * geim ynnden birisinin yard ndan yararlanmak. m

ekme oynamak iyle * birinin geim kayna tehlikeye d n rmek. ekmek * Bir bitkiyi retmek iin topra tohum atmak veya gmmek. a * Topraekip bimek iin kullanmak. * Serpmek. * Bir ba eyin lamas yol aacak sebepleri haz na rlamak. * Birini uydurma bir sebeple b p gitmek, savu rak mak, atlatmak. * (para iin) Bo harcamak, ziyan etmek. una * Yar gemek. ta * e tah itli l unundan yap lmhamurun fnda, sata veya tand pi r rda irilmesiyle yap yiyecek. lan * nsan geindirecek i , kazan. * Yemek, a .

ekmek

ekmek a ac * Dutgillerden, s lkelerde yeti meyvesi beyaz etli ve biraz unlu, besleyici bir bitki (Artocarpus cak en, incisa). ekmek aslan a nda n z * geim sa layacak bir i bulmak ve para kazanmak kolay de ildir. ekmek ayvas * Gevrek ve sulu bir tr ayva. ekmek arps n * kar ndakini inand iin edilen yemin. s rmak ekmek dolmas * So maydanoz ve baharat karmn ii bo lmsomun ekme doldurulmas pi an, n alt e ve irilmesi yoluyla haz rlanan bir yemek tr. ekmek d man * Bir ailede geimin sa lanmas kat na lmayan tketici durumdaki ki iler. ekmek elden, su glden * kendisi al p ba nkazanc geinme durumu. may kasn yla ekmek kaday f * Yuvarlak kk pide biiminde yap kurutulduktan sonra yumurtaya bulanya k lan bir tr l p p da zart kaday ate fa, zerinde koyu eker erbeti iirilerek haz rlanan tatl . ekmek kap s * Geim sa layan i yeri. ekmek kavgas * Geim sa lamak iin alp u ma, geim sava ra . ekmek kayg s * Geim sa lamak abas . ekmek kf * Do olarak ekmek, peynir ve benzeri besinler zerinde geli askl al en mantar (Penicillium crustaceum). ekmek mayas * Ekmek yap nda hamurun mayalanmas sa m n layan madde. ekmek pmek * yeminin gcn art iin ekmepp bagtrmek. rmak i a

ekmek paras * Geimi sa layan para veya kazan. ekmek tahtas * Ekmeklik hamurun fna srlmek zere haz r rland ve zerine konuldu uzun tahta. u ekmek tatl s * Ekmekten yap tatl lan . ekmek ufa * Ekmek knt. r s ekmeki * Ekmek yapan veya satan kimse. * Ekmek sat dkkn. lan

ekmekilik * Ekmek yapma veya satma i i. ekmeklik * Ekmek yapmaya yarayan veya ayr lan. * ekmek konulan kap. ine * Oyunda hep yenilerek kendisinden para kazan kimse. lan * Ekmeolmayan. i * Yiyeceolmayan. i * Ekmek olmadan. * Okul. * Bkz. yank ca. * evre bilimi. * evre bilimsel. ekolojik ortam * Canl n aralar lar ndaki ba lar ili lant n, kilerin kuruldu yer, evre. u ekolojist * evre bilimci.

ekmeksiz

ekol ekolli ekoloji ekolojik

ekonometri * Ekonomik olaylara n klanmas ok say dekeni gz nne alarak ve karkl lar kurarak, nda da i ba l nt teorik al malardeneylerle do n rulanmas sa n layan matematiksel yntem. ekonomi * nsanlarya n ayabilmek iin retme ve rettiklerini bl biimlerinin ve bu faaliyetlerden do me an ili kilerin btn, iktisat. * Bu ili inceleyen bilim dal kileri , iktisat. * A harcamalardan sak iktisat. r nma, ekonomi co rafya * Ekonomik olaylaryeryznde, bir lkede veya bir blgede da inceleyen co n ln rafya kolu. ekonomi politik

* toplumlar madd refahda m ve insanlar aras nsan nda n n t ndaki ekonomik ili kilerin geli imini konu alan bilim dal . ekonomi yapmak * tutumlu davranmak. ekonomik * Ekonomi ile ilgili olan, iktisad. * Az masrafl , kazanl , hesapl , iktisad. ekonomik ambargo * Bir lkeyi cezaland amac ekonomik alanda yaptm uygulama. rmak yla r ekonomik davranmak * tutumlu davranmak. ekonomist * Ekonomi uzman , iktisat . ekonomizm * Her ekonomik sebeplerle belirlendive i sf eyin i i nmcadelesinin yaln ekonomik bir mcadele zca oldu ileri sren d ak . unu nce m ekopraksi * Ba nyapt hareket ve davran anlamsolarak tekrarlama, yans kasn lar z ca. ekose * e renklerde kareli olan (kuma itli ). ekran * zerine bir cismin k yoluyla grnts d rlen, saydam olmayan dz yzey, grntlk. * Beyaz perde, grntlk. * Televizyon cam , grntlk. * Dmerkezli, merkez d (olan). * Ayr . ks eksantrik mili * Makine paralarn al n n mas yneten bir tr yuvarlak mil. ekselns * Bakan ve eliden ba layarak cumhurba kadar ykselen, yksek makam sahibi yabanc verilen kanlna lara unvan eref . * Bu unvan kimse. ta yan eksen * Bir cismi iki e paraya blen izgi, mihver. it * zerinde bir pozitif yn var say sonsuz do lan ru. * Araba dingili. eksen oyuncu * Oyun kurucu. eksen lke * (bir toplulu veya paktKurucu veya ynlendirici lke. u ) ekser ekseri * Byk ivi, enser. * En ok, en o o kez. u, u

eksantrik

ekseriya ekseriyet

* o unlukla, okluk, o kez. u * o unluk, okluk.

ekseriyetle * Genellikle, o unlukla, oklukla. eksi * karma i leminde " - " i aretinin ad s. , nak * Srdan kk, nnde eksi i bulunan (saynegatif, nak art . f areti ), s, kar t eksi say * Srdan kk say f , negatif say . eksi u * Elektrikli ayr rmada sya bat p ak n gemesini sa t v r l m layan metal ulardan eksi ykl olan , katot. * Elektrikle yap temizleme, parlatma vb. i lan lemlerde yer alan eksi ykl elektrot. * Kum yn , kumul. * Gerekli duyulan, ihtiya duyulan ( noksan. ey), * Bir blm olmayan, natamam. * Mkemmel olmayan, kusurlu, muallel, sakat. * Az.

eksibe eksik

eksik art k * Biraz eksik veya fazla olabilir anlam kullan nda l r. eksik kmak * tart lnn tam olmad grlmek. veya eksik do mak * vaktinden nce veya organlar meden do geli mak. eksik etek * Kad n. eksik etmemek * her zaman bulundurmak, srdrmek. eksik gedik * Ufak tefek ihtiyalar. eksik gedik kapamak * gerekli olan ufak tefek ihtiyalar kar lamak. eksik gelmek * yeti memek, yetmemek. eksik olma * "var ol, sa gibi ho ol" nutluk anlat r. eksik olmamak * her vakit ve her f rsatta bulunmak. eksik olmas n * "sa olsun, var olsun" anlam birine karho nda nutluk bildirir.

eksik olsun * "gereyok" anlam kullan i nda l r. * lsn!. eksiklenme * Eksiklenmek iveya durumu. i eksiklenmek * Eksibulunmak. i eksikli * Kendisine bir gerekli olan, muhta. ey * Kad n. * Eksik olma durumu, eksik olan miktar, noksan, nak f sa, kdan. * Eksiolmayan, tam, tamam. i * namuslu, temiz. yi, eksilen * karma i lemindeki ilk say . eksili eksilme eksilmek * Eksilme i i. * Eksilmek i tenakus. i, * Azalmak, az duruma gelmek. * Bulunmak, var olmak, rastlanmak.

eksiklik eksiksiz

eksiltilme * Eksiltilmek i i. eksiltilmek * Eksiltilmek i veya durumuna konu olmak. ine eksiltme * Eksiltmek i i. * Bir i kimin taraf daha ucuz yap n anla in ndan laca n lmas istekliler aras a fiyat k i iin nda lan rma i, mnaka ihale. a, eksiltmek * Eksik duruma getirmek, sayn s azaltmak. eksiltmeye lmak kar * bir iistekliler aras en uygun olana b lmak iin haz p sunulmak, ihaleye lmak. , nda rak rlan kar eksin * Anyon.

ekskavatr * Kaz makinesi kazaratar, kazma. eksper * Bilirkiuzman. i, eksperimantalizm

* Deneyselcilik. eksperlik * Bilirki grevi, uzmanl inin k. ekspertiz * Eksperlerce yap inceleme, ke muayene. lan if,

ekspertiz raporu * Eksperler taraf yap inceleme sonunda haz ndan lan rlanan rapor. ekspoze * Bir yere sunulan bildiri zeti.

ekspozisyon * Sergi. ekspres * Yalnbyk duraklarda duran, byk iskelelere u z rayan ve ok h giden tren, uak veya gemi. zl * vedilikle, abuk yap ( lan ey). * (posta ile yollanan, h yerine gitmesi istenilen iin) zel ulak. zla eyler

ekspres yol * Ta n h n tlar zlar kesmeden gidebilecegeni i likte, gidi geli ve ynleri blnm yol. ekspresyonist * D vurumcu. a ekspresyonizm * D vurumculuk. a ekstra * En iyi, stn nitelikli (tr). * Fazladan, allan ve gerekenden ba ka. * Giysilerin etek, kol, yaka paralar perdelerin ucuna geirilen seyrek dokunmu na, keten erit.

ekstrafor

ekstrasistol * Kalp ve damarlarda normal iki kas aras olu fazladan kas lma nda an lma. ekstre * Hesap zeti veya dkm. * z, hlsa. * En u, en son. * A , mfrit. r * Sirke veya limon tad olan. nda * Bu tad veren ey.

ekstrem

ek i

ekelma i * Sert, sulu ve oran k bir tr elma. eker d ekkiraz i * Vi ne. eklimon i * Ek i fazla olan ham limon. ili

ekmaya i * Bir nceki ek i veya mayal hamurdan alp bir sre fermente edildikten sonra yeni yap hamuru n lmbir mayalamak amac kullan maya. yla lan eksurat i * Ksknlk veya ho nutsuzluk anlatan yz. ekyonca i * Ek i yoncagillerden, ok yk otsu bitki (Oxalis acetosella). ll ekyoncagiller i * eneklilerden yapraklar kuzukulaasidi bulunan bir bitki familyas ki nda . ekyz i ek ikulak ek ili * Ek i surat. * Kuzukula . * inde ek bulunan. isi

ek orba ili * Nohut, dvme, k z rm mercimek, patl sumak ek sarm ya baharat kullan haz can, isi, sak, ve larak rlanan bir orba tr. ek ilik * Ek i olma durumu veya ek i tat. ek ime ek imek * Ek i imek i. * Ek i duruma gelmek. * Mayalanmak. * Utanmak, mahcup olmak. * S mak, etmek. rna srar * Surat asmak. * Yaal nmstten yap peynir, kesmik, kelek. lan * Tad iye alan. ek * Buruk. ek rak imt * Az ek i. ek itilme * Ek itilmek i i.

ek imik ek imsi

ek itilmek * Ek itmek i lmak. i yap ek itme ek itmek * Ek imesine yol amak. ekti * Ek itmek i i.

* Her yiyececan i eken. * Ba ns ndan geinen, asalak, tufeyl. kalarn rt * Anas lp ba bir koyuna al r veya elle beslenen koyun. ka lan t * Ars yzsz, grgsz. z, * Cimri, pinti, grmemi . * Anas babas ve olmayan veya at b lmocuk. lm rak , ekti pktler * Bir eve dadanan asalak kimseler. ektilik * Ekti olma durumu. ektirme ektirmek * Ektirmek i i. * Ekmek i yapt ini rmak.

ektoderm * Bkz. dderi. ek * Ortak pazar lkelerince kabul edilen para birimi. ekvator * Yer yuvarn eksenine dik olarak getive yer yuvar iki e paraya bld var say en byk n i n it lan ember, e lek. ekvatoral * Ekvatorla ilgili e leksel. * Y zlara ve ykselimini lmekte kullan drbn. ld n l m lan

ekzotermik * Is veren. el * Kolun bilekten parmak ular kadar olan, tutmaya ve i na yapmaya yarayan blm. * Arac ta. , vas * (iyelik ekleriyle veya baz deyimlerde) Sahiplik, mlkiyet. * Kez, defa. * skambil oyunlar k atma s . nda t ras * Ynetim, bask , etki. * Baz nesne ve aralartutmaya yarayan blm. n * Elle yap lan. * Yabanc nlar dnda kalan kimse. , yak n * lke, yurt, il. * Halk, ahali. * Oba, a iret. -el el amak * Bkz. -al / -el. * dilenmek. * ba nyard n kasn m isteyecek durumda olmak. * Bkz. k amak. t

el

el adam * Yabanc kimse.

el lem

* Herkes, el gn, yabanc lar.

el al kanl * Bir i veya hareketin birok kez yap lmas kazan zellik, ustal maharet. ile lan k, el almak * tarikatlarda bir mrit, mr idinden, ba kalar yol gsterme iznini almak. na * bir sanat yapmak iin ustan iznini almak. n * k oyunlar kartaraf oynad k n daha nemlisini oynayarak stnlk sa t nda n d lamak. * kolayca al nabilecek yerde, haz rda.

el alt nda

el alt ndan * gizlice. el arabas * Elle srlen, tatoprak gibi , eyleri ta maya yarayan, tek tekerlekli ve iki kollu kk araba. el ar man gayreti d * dosta d mana karkk d memek iin. el atmak * birisinin i kar ine mdahale etmek. mak, * bir i giri te e mek, ebbs etmek.

el ayak (veya el etek) ekilmek * ortal hi kimse kalmamak, zla sessizle kta ss p mek. el ayas * Elin, bilekle parmaklar aras ndaki i blm.

el ba lamak * sayg ellerini gbe stne kavu iin inin turup durmak. * namaza durmak. el basmak * kutsal bir zerine el koyarak yemin etmek. ey el bebek gl bebek * nazl k. , mar el be enmezse yer be ensin * be enilmeyen bir kimse olmaktansa lmek daha iyidir. el bende! el bezi * Kurulama ve temizleme i lerinde kullan bez. lan el birli i * Bir i yapmak iin birle beraberlik, dayan me, ma. * tekrarlanan oyunda ba s veya hakk lama ras bende.

el birlietmek i * birlikte davranmak, dayan mak. el bombas * Elde ta nabilen ve pimi ekilerek ate lenen kk tip bomba.

el abuklu u * Bir iabuklukla yapabilme ustal. i * Hilesini kimseye sezdirmeden yapabilme. el antas * Gnlk i veya k gezilerde kullan iinde zel e bulunan kap. lerde sa lan, ya el ekmek * vazgemek. el ektirmek (veya ektirilmek) * grevinden uzaklar tlmak. el rpmak * alk lamak, tempo tutmak. * birini a iin ellerini birbirine vurmak. rmak el de irmeni * El gcyle al r ve kahve, baharat gibi lan t eyleri tmeye yarayan bir tr kk de irmen. el detirmek i * kullan veya mlkiyeti bir kimseden ba bir kimseye gemek. m ka el de memi * hi kullan lmam dokunulmam , . * safl bozulmam . el dokunulmak (veya dokunulmamak) * daha nce kullan (veya kullan lmak lmamak), el de olmak (veya olmamak). mi el du u * Y rken elde tutup su pskrtmeye yarayan ara. kan el el stnde oturmak * herhangi bir i yapmadan, bo oturmak. el elde ba ta ba * elde bulunan her tkendi anlat eyin ini r. el elden stndr (ta arkadar) a * bir kimse, kendisinden stn bir ba nda olabilece bilmelidir. kasn ini el elden stndr, taa ar kadar a * daha iyi, daha kaliteli, daha uzman ki ilerin bulunabilece belirtir. ini el ele * Birbirinin elini tutarak.

el ele vermek * birlikte davranmak, bir konuda birle mek. el elin aynasr d * insanher davrann n evresindekiler a grr. ka el elin e ini trk a e arar rarak * ba , insankendi snt sorunlar gereken nemi vermez, gerektikadar ilgilenmez. kalar n k ve na i el eme i * Elde yap i lan . * Bu al n kar man l.

el emegz nuru i

* ok incelik isteyen uzun zaman ierisinde elle yap ortaya lan gzel eser veya i de l p kar lerin erini belirtmek iin kullan l r. el ense ekmek (veya etmek) * gre kolunu hasmboynuna getirip ba te, n parmag a, drt parmada enseye geirerek hasm rtla y kmak amac ekmek. yla * Yenmek, ma etmek. lp el erimi el erki * ok uzakta olmayan, elin ula abileceuzakl i k. * Demokrasi.

el ermez, g yetmez * bir i ndaki gszl anlatmak iin kullan kar s l r. el etek ekilmek * Bkz. el ayak ekilmek. el etek pmek * bir iyapt iin ok yalvarmak. i rmak * yaltaklanmak. el etmek el fal el feneri * Elektrik feneri. el freni * Motorlu ta tlarda el ile al r fren. lan t * Duran bir ta , bulundu yerde sabitle t u tirmek veya hareket imkn engellemek iin kullan ve elle n lan ynetilen fren. el frenini ekmek * al durdurulmu motorlu arac hareketini nlemek iin el frenini uygun konuma getirmek. mas bir n el gn * Ba , yabanc kalar lar. * bir kimseyi el i aretiyle a rmak. * Avu iindeki izgilere gre bak fal. lan

el havlusu * El ve yz y ktan sonra kurulanmak iin kullan havlu, yz havlusu, kk havlu. kad lan el iin yanma nare, yak ubu bak keyfine unu * ba nderdini kendine sorun yapda kendi rahat ve dzenini bozma. kalarn p n el ile (elle) tutulur * ok ave belli. k * somut. el ile gelen d bayram n * bir toplulu hep birlikte u bir snt yak un rad k ya nmaskatlan anlat z laca n r. el i i ili el i i * E n makine kullanmadan yap blmlerine harcanmi eme yan lan i i. * Makine kullanmadan, el emeile yap i i lan .

* Okullarda k mukavva, tahta gibi t, eylerle yaptlan al r malar. el i i k d * Kesip yap rma i t lerinde kullan bir yz parlak renkli k lan t. el kadar * kk, kck.

el kald rmak * (biri) oy verdi veya sz istedi elini kald ini ini rarak belirtmek. * (birine) vurmaya kalk mak. el kantar * Bkz. kantar. el kap s * Aile oca n dnda muhta olunan, gelir, geim sa n layan, ba kalar ait olan yer. na * Yabanc lke. el kapna d s mek * yabanc muhta olmak. lara el katmak * bir i kar e mdahale etmek. mak, * bir i yap na yard etmek. in lmas m el kazan a yla kaynatmak * ba nhaz imknlar kasn rlad kendi hesab kullanarak i na evirmek. el keseri * Marangozluk i lerinde kullan kk keser. lan

el k lavuzu * Herhangi bir konuda basit konular bilgileri ieren kitap ve k. el k z el kiri * Kolayca vazgeilir, atal( r ey). el kitab * Herkesin kolayl yararlanmas herhangi bir konuda, pratik amalarla haz kla iin rlanan kitap. el koymak * bir yolsuzlu ortaya u karmak, incelemek, vaziyet etmek. * yetkili organ bir mal bir kurulu kendi buyru almak. veya u una * (izerine almak, sorumlulu stlenmek. ) u el mi yaman bey mi yaman? el yaman! * ba ne kadar gl grnrse grnsn, as taki l gcn halkta oldu anlat unu r. el oltas * zmarit bal iin kullan olta. lan el penlerin ok olsun * eli plenin syledibir iyi dilek sz. i el pmek * yaveya sayg l gsterilmesi gereken kimselerin sa elinin stn nce duda sonra alna gtrmek. a, el pene divan durmak * Gelin, kad e n, .

* sayg gsterilen kimse kar nda el kavu s turup ayakta durmak. el sabunu * El ve yz y kamak iin retilen salon. el sanatlar * El tezghlar bir yard ara kullanarak elle yap i hepsi. nda mc lan lerin el s kmak * selmla iin birinin elini tutmak. mak el szl * Elde ve cepte ta nabilen kk szlk. el srmemek * dokunmamak, de memek. * bir iyapmak, ilgilenmemek. i el akas * Elle yap lan aka. el tas * El, yz y rken su dknmek veya iinde sabunlu su haz p el temizlemekte kullan tas. kan rlan lan

el tazelemek * bir i yorulan kimse yerine ba birini getirmek. te ka el telefonu * Cep telefonu. el telsizi * Elde ta nabilen kk menzilli telsiz. el topu * Yedi veya on birer ki iki tak aras yaln elle oynan, topu kartak n kalesine atmaya dayanan ilik m nda zca m oyun, hentbol. el tutmak * bir i uzun sre u t rarmak, vakit kaybettirmek. el ula * Yard , yamak. mc

el ulakl * Yamakl k. el uzatmak * birinden bir hakk almaya kalk mak. * yard etmek. m el uzlu u * Ustal el al k, maharet. kanl, el stnde tutmak * bir kimseye ok sayg sevgi gstermek. ve el vermek * yard etmek. m * tarikatlarda mr bir mride, ba na yol gsterme izni vermek. it, kalar * halk hekimligibi konularda yetki vermek. i * k oyunlar kartarafa elde olan veya olmayan sebeple oyun stnl tan t nda n mak.

el vurmamak * bir iyapmaya yana i mamak ve ba lamamak. el yatk nl * e al olma durumu, mmarese. m * El i lerini yapmakta yetkinlik. el yaz s * Elle yaz yaz lan . el yazmas * Yazma kitap. * Yazma ( ey). el y kamak * o i olan ilgisini kesmek. le el yordam * Elin duyumu ve yard ile varl alg m klar lama. el yordam yla * grmeden, elle yoklayarak. el * Gzde sar alar kestane rengi. ya * Bu renkte olan. * Bezginlik ve s zlanma anlat r.

elaman

elaman ekmek * bezginlik gsterip yak nmak. elaman demek * ok bezmek. elan elstik elstik * Esnek. elstikiyet * Esneklik. elbasan tavas * nceden ha lanarak haz rlanmya z etin zerine yo ve lmyumurta karmn dklp s urt rp n f pi r nda irilmesiyle yap bir yemek. lan elbet elbette elbise * Giysi. elbise dolab * Her hlde, phesiz, ku kusuz. * Elbet. * imdi, anda, hl, henz, daha. u * Elastik.

* indeki ask giysi as genellikle tahtadan yap ve zel blmeleri olan mobilya. lara lan, lan elbiseli * Elbisesi olan, giyinik. elbiselik elbisesiz elci elcik kaplama. elek * Geline k yak ndan sonra elinin iine girdi kuma yap tr eldiven. na lmas i, tan lmbir eli * Bir devleti ba bir devlet kat temsil eden kimse, sefir. ka nda * Bir uzla sa ma lamak veya i bitirmek iin birinin yan gnderilen kimse. na * Yalva, peygamber, resul. * Eli olma durumu. * Elinin grevi veya makam , sefirlik, sefaret. * Elinin grevini yapt yap , sefaret, sefarethane. elilik etmek (veya yapmak) * elilik grevinde bulunmak. * iki taraf aras uzlarma grevini yapmak. nda t elilik uzman * Elili belli bir kolundaki grevli uzman e. in, , ata elim * Bir kerede ele al nabilecek kadar az olan nesne. * Tutam, bir demet, bir para. eliye zeval olmaz * bir kimseden ba bir kimseye bir neri ularan kimse bu arac dolay ka t lndan sorumlu tutulmaz. elde * arpma ve toplama i lemlerinde bir sonraki s n rakamlar kat olan ( ran na lacak ey). * Bisiklet ve motosiklette dmenin elle tutulan kmlar geirilen ve yumu sentetik maddeden yap s na ak, lan * Giysi yap lmaya elveri (kuma li ). * Elbisesi olmayan, plak. * Baz yrelerde mevsimlik tar i toplayi ile i m isi p i veren aras arac yapan kimse. nda l k

elilik

elde avuta (bir kalmamak ey) * mal ve paras harcaybitirmi n p olmak. elde avuta (ne varsa) * (mal, para vb. iin) ne varsa, hepsi. elde bir * Kesinlikle gerekle ecek ey. elde bulunan * sahip bulunulan, haz rdaki. elde etmek * bir sahip olmak. eye

* bir kimseyi kendi hizmetine almak veya kendinden yana ekmek. elde kalmak * elinde kalmak. elde olmamak * elinde olmamak. elde tutmak * sahibi olsun olmas bir mal n, mlkiyeti alt bulundurmak, zilyet olmak. na eldeci eldeki * elde bulunan, haz rdaki. eldeli elden * Toplama veya arpmalarda bir sonraki basama aktar say a lan . * Aracz olarak, kendisi taraf s ndan. * Birinin arac lyla. * Sahibi kendisi olsun olmasbir mal n kullanmakta olan, elinde tutan kimse, zilyet.

elden a ya za amak * gnlk kazanc ancak ihtiyalar kar n layacak kadar olmak. elden almak * bir mal pazara lmadan sahibinin elinden satalmak. kar n elden ayaktan d (veya kesilmek) mek * yalsebebiyle veya sabsbtn bozularak al l k l amaz duruma gelmek. elden b rakmamak * bir srekli ilgilenmek, elden d eyle rmeme k. elden karmak * bir sahipli ba na geirmek, satmak. eyin ini kas elden kmak * mal olmaktan kmak, sat lmak. elden d me * Az kullan sahibinin elinden ucuza al ya). lmve nm(e elden d rmemek * bazeylerle bir sre ok ilgilenmek. elden ele * Bir ki tekine. iden

elden ele dola mak * birok sahip de tirmek veya birok kimselerce ele al i nmak. elden ele gemek * bir sahip detirmek. ey i elden geirmek * eksiklik veya bozukluklar gidermek veya denetlemek iin incelemek. n elden gel! * ver!.

* kutlayal m. elden geldikadar i elden gelmemek * yapamamak, dayanamamak. elden gitmek * bir yitirmek, o eyi eyden yoksun kalmak. elden ka rmak * elde edilebilecek bir eyden trl sebeplerle yararlanamamak. elden kamak * elde edememek. * f ka rsat rmak, de erlendirememek. elden ne gelir? * aresiz bir durumda yap bir olmadn lacak ey anlat r. elden vefa, zehirden ifa * zehirden beklenilmeyecegibi yabanc ifa i lardan da yard ve iyilik beklemek bo m tur. eldesiz eldiven * Detkilerden korumak iin ele giyilen kumaderi veya kauuktan yap el giysisi. , lan eldivenli * Eldiveni olan. * Toplama veya arpmalarda toplam ve arp n dokuzdan byk olmamas m .

eldivensiz * Eldiveni olmayan. -ele* Bkz. -ala- / -ele-.

ele alr n * olduka iyi, i yarar. e ele al nmaz * ok kt, ok berbat. ele almak * bir zerinde al ey maya ba lamak, incelemek, ararmak. t ele avuca s mamak * sz dinlememek, bask na al alt nmamak, zapt edilememek. * k davranmak. mar ele bakmak * avu iindeki izgilere bakki gelece okumak, el fal bakmak. p inin ini na ele geirmek * yakalamak. * sahibi olmak. ele gemek * yakalanmak. * edinilmek.

ele gelmek * tutulabilmek. * (bebek) kuca al a nacak kadar bym olmak. ele gne (veya ele gne kar ) * herkese, yabanc kar lara . ele gne kar * herkese, yabanc kar lara . ele verir talk, kendi yutar salk n m * ba na, kendisinin inanmad ve yapmad kalar tleri kolayca verir. ele vermek * sulu bir kimseyi haber verip yakalatmak. eleba * Oyunda arkada na ba lar olan ocuk. * Kt, olumsuz i veya hareketlerde nder olan kimse, sergerde.

eleba k l * Elebaolma durumu, sergerdelik. ele imsa ma * Gk ku a alimisema. , eleji * A ili, ac yakar , yak t, kl lar nmalar melnkolik duygular ve anlatan iir. elek * Taneli veya un gibi toz durumunda olan eyleri yabanc maddelerden ay klamak veya incesini kabas ndan ay iin kullan tahta bir kasnak ve tek tarafa gerilmigzenekli tel, kbez vb. ile yap ara. rmak lan , l, lan -elek eleki * Bkz. -alak / -elek. * Elek yapan veya satan kimse. * ingene. * Elek yapsatma i p i.

elekilik eleklik

* Kei k l veya at yelesinden yap ndan lmiplikle dokunan ve sanayide baz v szmekte kullan zel slar lan dokuma tr. elekten geirmek * elemek. * ay klamak. * ararma sonunda do yanl, iyiyi kty ay t ruyu rmak. elektrifikasyon * Elektrik enerjisini endstri, ula ve gndelik hayata uygulama, elektriklendirme. m elektrikesmek i * elektrik enerjisinin akna engel olmak. elektriyakmak i * elektrik enerjisini bir yeri ayd nlatmak iin akullanmak. p elektrik

* Maddenin elektron, pozitron, proton gibi parac nhareketleriyle ortaya enerji tr. klarn kan * Bu enerjinin gndelik hayatta kullan biimi. lan * Bu enerjiden elde edilen ayd nlanma. * Fizi elektrik olaylar inceleyen kolu. in, n * Elektrikle al an. * arpl cazibe, canl c k, l k. elektrik anahtar * Elektrik gcnden k, , hareket olarak yararlan ak kesme veya srdrmek iin kullan ara. s rken m lan elektrik arpmas * Ak geen bir tele canln dokunmas m n sonunda iddetli sars lmas lmesi. veya elektrik dinamosu * Gl bir elektrom s kutuplar nda dnen sar biiminde dzenlenmi iletkenden knatn aras mlar bir olu ve iletkenin dndrlmesiyle mekanik enerjiyi elektrik enerjisine dn an tren ara. elektrik dire i * Elektrik enerji hatlar ta a veya metal direk. n yan, a elektrik d mesi * Duvarda gml ve elektrik ak n p kesmeye yarayan d m a me. elektrik fabrikas * Elektrik enerjisi reten ve bu enerjiyi nakil hatlar da byk i yla tan yeri. elektrik feneri * Pil ile al fener, el feneri. an elektrik fn r * Elektrik enerjisi ile al mutfak aleti. an elektrik fincan * Elektrik tellerinin sar ak geirmeyen porselen. ld m elektrik kayna * Elektrik enerjisi kullan yap kaynak i larak lan lemi. elektrik oca * Elektrik enerjisi ile al ve tma arac an s olarak kullan alet. lan elektrik saati * Kullan elektrik enerjisinin miktarn gsteren ara. lan n elektrik santrali * Daha az donan kk elektrik fabrikas ml . elektrik sayac * Elektrik sarfiyat len ve kaydeden alet. n elektrik sprgesi * Elektrik enerjisi ile al sprge. an elektrik teli * Elektrik ak n m kolayca iletebilen ve zellikle bak yap tel. rdan lan elektrik reteci * Jeneratr. elektrik vermek * bir yeri elektrikle donatmak. * i kence amac birinin bedenine do ak vermek. yla plak ru m

* elektrik enerjisini kulland rmak. elektrik yay * Biribirine de meyen iki kmr ubuk aras elektrik ak s nda olu yay biimindeki k. nda m ras an elektrik zili * Elektrik gcnden yararlanan titre sonucu ses veren ara. im elektriki * Elektrik i yapan usta. leri

elektrikilik * Elektrikinin i i. elektrikleme * Elektriklemek i i. elektriklemek * zerinde elektrik gc bulunmayan bir iletkene, elektrikli ba bir iletkeni yaklarmak veya de ka t dirmek yoluyla elektrik gc vermek. elektriklendirme * Elektriklendirmek i i. * Bir yeri elektrik gcyle donatma. elektriklendirmek * Elektrik sa lamak. * Sinirli ve gergin bir duruma yol amak. elektriklenme * Elektriklenmek i i. elektriklenmek * Elektrik enerjisiyle ykl duruma gelmek. * Sinirli ve gergin bir duruma gelmek, gerginle mek. elektrikli * Elektriolan, elektrik enerjisiyle ykl olan, elektrikle i i leyen. * Sinirli ve gergin bir duruma gelmi olan.

elektrikli basa * Elektrikle veya uzaktan kumanda edilen kap , pencere ve elektrikli aralarda kullan sistem a. lan c elektrikli daktilo * Elektrik enerjisi ile al yaz an makinesi. elektrikli t s c * Elektrik enerjisinin olu turdu y u s evreye yayan ara. elektrikli sandalye * Baz lkelerde lm cezasn uygulanmas kullan idam arac n nda lan . elektrikli tren * Elektrik enerjisi ile al tren. an elektriksiz * Elektriolmayan, elektrik enerjisiyle ykl olmayan, elektrikle al i mayan. elektro * Bkz. elektrokardiyografi. elektroansefalografi

* Beyin hcreleri aras var olan ve sal nda derinin toplad gizil g farklarn yaz . n lmas elektroansefalogram * Beyin hcrelerinin do urdu gizil g farklarn yaz yla elde edilen izelge. u n lmas elektrobiyoloji * Canl grlen elektrik olaylar inceleyen bilim. larda n elektrodinamik * Elektrik ak ndinamik hareketini konu edinen fizik dal mlarn . * Bu dalla ilgili olan. elektrodinamometre * Elektrik ak n mn iddetini len cihaz. elektrodiyaliz * Birtak koloitlerin ortamdaki teki parac oranla gzenekli zarlardan daha kolay gemesi zelli m klara ine dayanan kimyasal ar ynteminin elektrik enerjisiyle h tma zlandlmtr. r elektrofil * Bir atom veya iyondan elektron alabilen veya onunla elektron payla abilen madde.

elektrofon * Fonograf kay n tlar okumak ve elektrik ak narac ykselterek sese evirmek iin gerekli aralar mn lyla iinde toplayan cihaz. elektrogitar * Elektrikten yararlan sesi ykseltilen gitar. larak elektrojen * Elektrik reten (sistem). elektrokardiyograf * Bkz. kardiyograf. elektrokardiyografi * Bkz. kardiyografi. elektrokardiyogram * Bkz. kardiyogram. elektrokimya * Elektrik ak netkisiyle ortaya kimyasal demeleri ve kimya i mn kan i lemlerinde olu enerji elektrik an retiminde kullanmay t bilim dal araran . elektrolit elektroliz * Elektroliz i lemiyle zlen madde. * Bir elektrik ak netkisiyle ortaya kimyasal ayr mn kan ma.

elektromanyetik * Elektromanyetibulunan veya bununla ilgisi olan. i elektromanyetik dalgalar * Yay iin herhangi bir ortama ihtiya duymayan, bo yay lmak lukta labilen, manyetik veya elektrik alanlar olu ykl parac n h ndan an, klar zlanmas meydana gelen enerji dalgalar yla . elektromanyetik g * Manyetik alan iindeki elektrik akn etkileyen g. elektromanyetizma

* Elektriklenme ile m slanmankarkl knat n olarak etkilenmelerinden ortaya olaylarbtn. l kan n * Elektrik ak yla m s elde etme. m knat elektrometalrji * Metalurji rnlerinin elde edilmesi ve ar t nda termik elektri ve elektroliz zelliklerinin lmas in s kullan . lmas * Elektrikle tma olaylar yararlan yap ve madenlere uygulanan termik i s ndan larak lan lemlerin hepsi. elektrometre * Elektrikte kullan trl l cihazlar lan . elektrom s knat * inde manyetik ak toplay arttc yumu demir bulunan, bobin veya bobinlere do ak y p r bir ak ru m geirilerek elde edilen m s. knat elektromobil * Elektrik enerjisiyle i leyen otomobil. elektromotor * Mekanik veya kimyasal bir etki alt elektrik reten. nda * Elektrik enerjisini mekanik enerjiye eviren cihaz. elektron * Btn atomlarda bulunan negatif yke sahip temek parac pozitron kar . k, t elektron ak * Serbest elektronlar yer detirmesi. n i elektron demeti * Ayn enerji kayna ve biribirine yakyrngede yay elektronlar. ndan kan n lan elektron gaz * Bo veya gaz dolu bir ortamda, yahut bir iletkenin iinde dola serbest elektronlar tm. an n elektron lmbas * Gaz geirmeyen bir tr iindeki bo veya bir gazl lukta ortamda elektron ak olu m turan elektronik ara. elektron mikroskobu * Normak k yerine bir elektron demeti ile al ve bir milyon kere net bytebilen zel mikroskop. an elektronegatif * Elektrolizde art (pozitif) kutupta toplanma niteliolan (cisimler). i elektronik * Elektron temeline dayanan. * Serbest elektronlar konu olarak alan bilim dal . elektronik beyin * Bkz. bilgisayar. elektronik alg lar * Elektrikten yararlanarak ses gc ykseltilen alg lar. elektronik mzik * Elektronik alg cihazlarla yarat mzik. ve lan elektronik saat * Elektrik enerjisi ile al saat. an elektroniki * Elektronik iile u an kimse. i ra

elektropozitif * Elektrolizde eksi (negatif) kutupta toplanma niteliolan (cisimler). i elektroradyoloji * Hastal n te ve tedavi edilmesinde elektrik nlarn uygulanmas ngren tdal klar his n n p . elektrosaz * Bkz. elektronik alg . elektroskop * Bir cismin elektriklenmesini ve bu elektriklenmenin derecesini gsteren ara. elektrostatik * Elektrikle ilgili. * Elektriklenmi cisimler zerinde elektridenge durumunda inceleyen fizik dal i . elektrostatik serpme * Yksek gerilimli bir elektrostatik alandan yararlan z larak mpara taneciklerinin k veya beze t yap r l dzenli da m layan yntem. t rken sa l elektro ok * Ruh hastal nda, beyinden ok k sreli yksek elektrik ak geirerek, hastay tirmeye al klar sa m iyile ma yntemi. elektrot * Bir elektrolitin iine daldlan iki iletken ubuktan her biri, bunlar artna (pozitifine) anot, eksisine r n s (negatifine) katot denir. elektroteknik * Elektrik tekni ait, elektrik tekniile ilgili. ine i elem eleman * ge, unsur. * Bir toplulukta al insanlar her biri. an n * Kmeye ait varl klardan her biri. eleman say s * Bir kmedeki varl n say. klar s eleme * Elemek i i. * Elenmi , seilmi olan. * eyrek sona kat sporcu ve tak ay iin dzenlenen seme yar. lacak mlar rmak eleme s nav * Herhangi bir e kurumuna ba itim vuran istekliler aras belli dzeyde ba gsterenleri semek iin ndan ar dzenlenen iki a amalnavdan ilki. s elemek * Elek yard yla ay m klamak veya incesini kabas ay ndan rmak, elekten geirmek. * Gzden geirmek, ay klamak, iyisini ktsnden ay rmak. * S veya yar yoluyla en iyileri semek. nav ma * i elemgeden geirip yumak yapmak. pli * Bir yar y d b mac yar ma rakmak. * Kimyasal zmlemeyle ayr r lmayan veya bire yoluyla elde edilemeyen madde. t im elemge * Ac , znt, dert, keder.

element

* ile durumundaki ipliyumak yapmak veya masuraya sarmak iin, zerine geirilen kafes dolap i biimindeki hafif ve bir eksen zerinde dnen ara. elemli elemsiz * Elemi, znts, kederi olmayan. elenme * Elenmek i i. * Yenilen oyuncu veya tak n yar m malardan lmas kar . * Elemek i konu olmak veya elemek i lmak. ine i yap * S navdan geirilmek, seilmek. * Turnuva d kalmak, yar madan lmak. kar * Szlmek. * Arpa, bu ve benzerlerinin kalburdan geirilmi day blm. * Ele nitelita tenkid. tiri i yan, ele tiri kritik. ele tirici * Bir insan eseri, bir konuyu, do ve yanlyanlar bulup gstermek maksad inceleme i tenkit. , bir ru n yla i, * Bir edebiyat veya sanat eserini her ynyle sa lamak ve de erlendirmek amac yaz yaz yla lan tr, tenkit, * zellikle bilginin temellerini ve do ruluk durumunu inceleme, s nama, yarg lama. * Ele tirmeci, ele tirmen. * Ele tirme niteliolan, tenkiti. i * zntl, kederli.

elenmek

elenti ele tirel

ele tiricilik * Ele tiricinin iele i, tirmenlik, tenkitilik, mnekkitlik. * bilgisinin sr nsan nzerine felsefe bilinci ve bu bilincin uyantutulmas tirimcilik, kritisizm. k , ele * Kant'ak bilginin sr ve imknlar tespit etmek iin, zellikle dogmac ve n l ve nn n ln phecili in kar na koydu felsefe yntemi, kritisizm. s u ele tirilme * Ele tirilmek i i. ele tirilmek * Ele tirmek iyap i lmak. ele tirim * Ele tirmek i i.

ele tirimci * Ele tirimcilikle ilgili olan. ele tirimcilik * Ele tiricilik. ele tirme * Ele tirmek i tenkit. i,

ele tirmeci * Ele tirme yapan kimse, ele tirmen, tenkiti, mnekkit.

ele tirmecilik * Ele tirmecinin yapt i tenkitilik, mnekkitlik. ele tirmek * Bir d ncenin, bir eserin, bir yargn do n ruluk veya yanl ortaya ln karmak ve gerek de erini belirtmek iin onu incelemek, tenkit etmek. ele tirmeli * Ele tirme ile ilgili, ele tirme zerine olan, ele tenkid. tirel, ele tirmen * Ele yazan kimse, ele tiri tirmeci, tenkiti, mnekkit. ele tirmenlik * Ele tirmenin iele i, tiricilik, mnekkitlik. elezer elezerlik elgin * Yabanc , gurbette ya ayan, garip. elhak * Gerekten, hi phesiz, do rusu. * Sadist. * Sadizm.

elhamdlillah * Allah'a kr. elhas l eli a k * Paras ve mal esirgemeyen, cmert, bonkr. n n eli a r * Yava gren. i * Vurunca ok ac (kimse). tan * Szn k , k , i sonu, velhas sas sacas in l.

eli al mak * bir i uzluk, ustalkazanmak. te k * herhangi bir davran det edinmek. eli alt olmak nda * buyru unda olmak, istedianda o i eyden yararlanabilmek. eli armut dev irmek * birisinin bir i yaparken brnn de bo durmayarak ayn i yapabilece anlat i ini r. eli aya(olmak) * yard s mc (olmak), her i yarar (olmak). ine eli aya(veya eli kolu) ba l * aresiz, istedi yapamayacak bir durumda olan. ini eli ayabuz kesilmek (veya tutmamak) * gsz, dermanskalmak. z eli ayadola mak * a rmak, tel lanmak.

eli ayadzgn * bedence kusursuz, sakat de il. eli ayatitremek * korku, sinir gibi sebeplerle heyecanlanmak. eli ayatutmak (veya tutmamak) * beden gc yerinde olmak, (veya olmamak). eli aza varmamak * bir bol bol alma veya bol bol verme al olmak. eyi kanlnda eli bayrakl * irret, edepsiz, kavgac . eli bo * i olmayan, bo gezen.

eli bo kmak * umdu alamamak, ba s u unu arzl ramak. a eli bo dnmek (evrilmek veya geri gelmek) * umdu alamadan dnmek. unu eli bo gelmek (veya gitmek) * arma z gelmek, gitmek. ans * umulan getirmeden gelmek. eyi eli b rnde * Ah yap ap larda kmalaralt e ve aral olarak konulan ah destek. n na ik kl ap * Hal kilimlerde kullan eski bir motif tr, eli belinde. ve lan eli b rnde (veya koynunda) kalmak * ba s u arzl ramak, bir yapamaz duruma d a ey mek. eli abuk * abuk i gren, hamarat.

eli dar (veya eli darda) olmak * para snt iinde olmak. k s eli de mek * bir yapmaya vakit ve f bulmak. ey rsat eli dursa ayadurmaz * krdak, hareketli. p eli ekmek tutmak * geimini kendi eme sa iyle layacak duruma gelmek. eli ermek (veya ermemek) * yapabilmek, ula abilmek. eli ermez gc yetmez * aresiz, zavall . eli geni * Geimi iyi olan, cmert. eli geni lemek * bolca paraya kavu mak.

eli gitmek * bir kavramak, tutmak istemek. eyi eli hafif * (cerrah, di berber vb.) Ac i, tmadan, tedirgin etmeden i gren.

eli harama uzanmak * dince yasaklanmbir i ynelmek. e eli iyatmak e * becerikli, eli yatkolmak. n eli kalem tutmak * yaz yazmay bilmek. * d nd gzel bir anlat yazmak. n mla eli klmak r * eli, i yatk bir duruma gelmek. e n eli kolu ba kalmak (veya durmak, olmak) l * bir engel dolayyla hibir i s yapamaz duruma gelmek. eli koynunda * bo siz; aresiz. , i eli koynunda kalmak * aresiz kalmak. eli kula nda * nerede ise olacak, ok yak olmas nda beklenilen ( ey). eli kurusun * "eli tutmaz olsun, eli bir i gremez olsun" anlam bir ilenme. nda eli ma al * Kavgac irret, daya atmay , seven. eli olmak * kar olmak, gizli bir ilgisi bulunmak. m eli para grmek * eline para gemek. eli selek eli s k * Eli a cmert. k, * ok tutumlu, cimri, pinti.

eli silh tutan * silh kullanabilen. eli sopal * Zorba. eli aka nda * d nceli, kayg l . eli uz * Usta, belli bir i becerikli, mahir. te

eli uzun

* F bulduka te beri a h z. rsat ran, rs

eli varmamak (veya gitmemek) * bir iyapmaya gnl raz i olmamak. eli yatk n * eli o ialk, becerikli. e eli yatk n * Elle yap i lan lerde becerikli (kimse). eli yatmak * eli al mak. eli yordaml * Eli i yakr, yatk e n. eli yz dzgn * yzne bak gzelce. l r, elif elifba elif * Arap alfabesinin ilk harfinin ad . * Arapa, Farsa ve Osmanl n alfabesi. can * Bantlarla sslenmi tr kuma bir .

elifi elifine * tam, tam olarak, noktas noktas na. elifi mertek sanmak * ok cahil olmak. elik elm * Da keisi, yaban keisi. * Ac nacak, ac . kl

elimi sallasam ellisi, ba sallasam tellisi m * Bkz. elini sallasa ellisi, ba sallasa tellisi. n elin (veya lemin) a torba de ki bzesin z il * ba nsyleyeceklerine engel olamazsz; halk elveribir durum kar nda e yorumlar yapar. kalarn n li s itli elinde * bak , gzetimi alt m nda. * egemenlialt yetkisinde. i nda,

elinde avcunda nesi varsa * parasn, varlnhepsi. n n elinde bulunmak (veya olmak) * o sahip bulunmak. eye elinde bymek * bytlmek, bak lmak. * e itilmek, bilgi, grg ve terbiye sahibi olmak, yeti tirilmek.

elinde kalmak * birinin bak nda, ynetiminde olmak. m * bir sat p sahibinde kalmak. ey lmay elinde olmak * isteyince o i i yapabilmek. elinde olmamak * iradesi dnda bulunmak. elinde tutmak * kendi tekelinde bulundurmak, ba kalar kapt na rmamak. * bir mal satmaybekletmek. p elinde... var * yapar, bilir, bulundurur. elinden * yznden,... -den dolay .

elinden bir i (veya gelmemek ey) * aresizlikten veya yeteneksizlikten bir i yapamamak. elinden bir kaza (veya sakatl k) kmak * istemeyerek birini yaralamak veya ldrmek. elinden kmak * birisi taraf yap ndan lmak. * ustaca haz rlanmak retilmek. elinden geleni ard (arkas koymamak na na) * yapabilecebtn ktlkleri yapmak. i elinden geleni yapmak * gcnn yetti yapmak. ini elinden gelmek * yapabilmek. elinden gelmemek * aresizlikten, ba trl yapamamak. ka elinden hibir kurtulmamak ey * her becerebilmek. eyi elinden i kmamak * abuk i grememek. elinden iyi i gelmek * becerikli, hnerli olmak. elinden kan kmak * cinayet i lemek. elinden kurtulmak * birinden kamay armak. ba elinden tutmak * yard etmek; kay m rmak. eline (elinize veya ellerinize) sak l * el emeile gzel bir yapana sylenen bir vg sz. i ey

eline a r * elinden abuk i kmayan. eline almak * bir i veya yerin ynetimini emri alt almak. in na * bir ikendi yapmaya ba i lamak. eline aya kapanmak (sar veya d na lmak mek) * birine ok yalvarmak. eline aya enmemek na * her trl ayak hizmetlerini yksnmeden yapmak, hamarat olmak. eline bakmak * bir kimsenin yard yla geinmek. m * ne getirdi diye gzlemek. eline abuk * abuk i gren. eline do mak * yabir kimse, birini, ocuklu l undan beri ok yak tan ndan mak. eline d mek * egemenli buyru alt girmek. i, u na * yakalanmak. * birine muhta olmak. * rastlamak, tesadf etmek. eline erkek eli de memi olmak * (kiin) namuslu olmak. z eline ete do ine ru * her trl ktlkten uzak olan, drst. eline ete sar ine lmak * ok yalvarmak. eline f gemek rsat * imkn bulmak. eline gemek * kazanmak, edinmek, elde etmek. * rastlamak, bulmak. * yakalamak. eline kalmak * ondan ba yard edeni olmamak, yalnona muhta olmak. ka m z eline su dkemez * de ondan ok geride. erce eline tutu turmak * kar ndakinin isteyip istemedi d s ini nmeksizin verivermek. eline yzne bularmak t * gerektigibi bir i i i yapamamak, ba solmak, becerememek. arz elini aya kesmek (veya ekmek) n * u ramaz olmak. * u mamak, ilgilenmemek. ra

elini aya peyim n * "ok yalvarm" anlam kullan r nda l r. elini belli etmek (veya gstermek) * (k veya okey vb. oyunlarda) elindeki k ta oynayanlara belli edecek biimde szle veya t veya d , i aretle a p oynamak. klay elini abuk tutmak * gerekli tedbiri zaman almak . nda elini ete ekmek (veya kesmek) ini * o ilgisini kesmek. eyle elini kalbine (veya vicdan koyarak (sylemek, d na) nmek veya hkm vermek) * do yans haka. ru, z, elini kana bulamak (veya bularmak) t * ldrmek. elini kolunu ba lamak * bir yapamayacak duruma getirmek. ey elini kolunu sallaya sallaya gelmek * gelirken hibir arma getirmemek veya bitirmeye gittii sonu almaksn dnmek. an i ten z elini kolunu sallaya sallaya gezmek * (ortada grnmemesi gereken kimse) pervas kimseden ekinmeden dola zca, mak. elini kula atmak na * gazel veya trk sylemek iin elini kulak kepesinin arkas koymak. na elini oynatmak * paray esirgememek. elini sallasa ellisi (ba sallasa tellisi) n * birinin karcinsten birok insan kolayl elde edebilece anlat kla ini r. elini s sudan so suya sokmamak cak uk * evde hibir i yapmamak, ok nazl olmak. elini srmemek * eliyle dokunmamak. * bir ikendine yak rmayarak, tenezzl etmemek. i t elini uzatmak * yard etmek. m elini veren kolunu alamaz * kendisine iyilik yap ldnda, devam fazlas isteyen kimseler iin kullan n yla l r. elinin alt nda * her zaman kolayca alp yararlan n labilecek yerde ve yak kta. nl elinin hamuruyla erkek i kar ine mak * (kad iin) beceremeyecei yapmaya kalk nlar i leri mak. elinin kr * b r, usandc ktc r durum kar nda azarlama yollu verilen kar k. s l * kt, anla lmaz. elinle ver, aya ara nla

* dn ald geri vermeyi geciktirenler iin yak olarak sylenir. eyi nma elips * Btn noktalarn odak denilen belirli iki ayr n noktaya olan uzakl ntoplam klarn birbirine denk olan kapal ri. e elipsoidal * Elipsoitle ilgili, elipsoit biiminde olan. elipsoit * Elipse benzeyen. * Bir elipsin kendi ekseni etraf dndrlmesiyle olu cismin biimi. nda an * Elips ile ilgili, elips biiminde olan. * Sekin. * arac marifetiyle. lyla,

eliptik elit eliyle

eliyle koymu (bulmak) gibi * hi aramadan, kolayca. elle tutulacak taraf ) kalmamak (yan * sa bir yan lam kalmamak. * gvenilecek veya kaylacak bir yn olmamak; hibir de yan r erli olmamak. elle tutulur gzle grlr (veya dille anlat l r) * ok belirgin, ok a k. elleme * Ellemek i i. * Seilmiiyi. , * Elle dokunmak, elle kar rmak. t * Ellenmek i i. * (bir Elle dokunulmak. eye) ellenmi dillenmi * iffetsizliyay i lm(kad n). eller yukar ! * "ellerini kald teslim ol" anlam kullan rarak nda l r. ellerde gezmek * elden ele dola mak, el stnde tutulmak, sayg sevgi grmek. ve ellerim yan gelsin ma * "Allah can alski do sylyorum" anlam kullan m n ru nda l r. ellerin dert grmesin * "Allah senden raz olsun" anlam iyi dilek sz. nda elle me * Elle i mek i.

ellemek ellenme ellenmek

elle mek

* Elle dokunmak. * Elle iti erek akala mak. * Alveri alanla satan birbirlerinin ellerini tutup s te, karak uzla mak. * Birine dokunacak sz sylemek. * Birbirinin elini s karak g denemesi yapmak. * El s karak selmla mak. * A bir yk kald r rmak iin birka kibirden tutmak. i * Yard mak. mla * K dokuzdan sonra gelen sayn ad L. rk n , 50, * Be kere on; k dokuzdan bir art rk k. * Eli olan. * Eldiven. * Ekin bierken sol elin parmaklar geirilen, eldiven biiminde, tahtadan yap bir ara. na lan * Yelken dikenlerin kulland, maden yks olan me eldiven. in

elli

elli ellik

ellilik

* inde elli tane bulunan. * Elli ya olan. nda * Elli kuru veya elli lira de erinde para. * Ellinin s s ; s k dokuzuncudan sonra gelen. ra fat rada rk * Elli s nle fatn tirme biimi; her birine elli, her defas ellisi bir arada olan. nda

ellinci elli er elma

* Glgillerden, iekleri pembe veya beyaz bir a (Pirus malus). a * Bu a n kabu parlak, sert, k z ye kadar trl renkte, kokusu hotad i veya tatl ac u rmdan ile , ek , dokusu gevrek, ufak ekirdekli meyvesi. elma ay * Elmal ay. elma da, alma da demesini biliriz * artlara gre uygun davranmay ifade eder. elma gibi * k z rm (yanak).

elma sirkesi * Elma suyundan elde edilen sirke. elma suyu * Elmadan lan meyve suyu. kar elma arab * Elma nmayanmas elde edilen n ras yla arap. elma ekeri * Boya kat eker pekmezine batlarak lm r ekerlenen ve ubu tak sat elma. a larak lan elma urubu * Elman n ekerle kaynat ndan elde edilen bir tr iecek. lmas

elmaba * Tepeli dalg . elmac elmac k * Elma yeti veya satan kimse. tiren * Yzn yanakla gz aras bulunan, az ok ntblm. nda k l

elmackemi k i * Yzn yanakla gz aras bulunan kemi nda i. elmac l k * Elmacn yapt i n . elmal k * Elma bahesi.

elmanyar o, yar bu n s s * Bkz. bir elmanyar o, yar bu. n s s elmas * Billrla karbon. mar * Mcevher olarak kullan saydam, de ta lan, erli . * Elmast . ra * Elmas ta yla sslenmi lar . elmas gibi * ok iyi, ok de erli. elmas m elmasiye * Dondurulmu meyve suyundan yap bir tr pelte. lan elmasl * Elmasla sslenmi olan. * vg ile seslenme.

elmast ra * zeri elmas gibi yontulmu tr cam, billr). (iyi * Ucu elmasl , kalem biiminde cam keskisi. elo lu * El, yabanc . * Damat; koca. * Kertenkele. * Karde lar her birinin tekine gre ad kar ndan .

elpen elti

eltieltiyekst * Bir tr bitki. eltilik elvan * Elti olma durumu. * Renkler.

* Trl renklerden olan. elvan elvan * e e it it. elveda * Bir daha kavu ulmayacad nlen bir eyden ayr l kullan rken l r. * Bir daha kar lmayacak biimde ayr la l "Allaha rken smarlad Allaha emanet olun" anlam kullan k, nda l r. * yeter ki. * Uygun, i yarayan, msait. e

elverir ki elveri li

elveri lilik * Uygun olma durumu. elveri siz * Uygun olmayan, uygun gelmeyen. elveri sizlik * Uygun olmama durumu. elverme elvermek * Elvermek i i veya durumu. * Yetmek, yetecek kadar olmak. * Uygun gelmek.

elvermemek * Uygun olmamak, uygun gelmemek, imkn bulunmamak. elyaf * Lifler, teller. elzem em -em emanet * Korunmak iin birine veya bir yere b lan e kimse vb., inan, vedia. rak ya, * Bir kimse ile birine gnderilen ey. * E n emanet olarak b ld yer. yan rak * Baz devlet dairelerine verilen ad. * Can. emanet b rakmak (veya vermek) * bir e veya paray yay koruma i yapan kimseye veya bir yere vermek. ini emanet dolab * Emanetinin ald para veya e saklad mobilya. yay emanet etmek * bir veya bir kimseyi birine veya bir yere korumak iin b eyi rakmak. * ok gerekli, vazgeilmez. * merhem. l, * \343 -am / -em.

emaneti

* cret kare al yay koyup koruyan kimse. l

emanetilik * Emanetinin i i. emanete h yanet olmaz * emanet olarak b lan titizlikle korumak gereklidir. rak eyi emaneten * Emanet olarak. emanetullah * Snt , yetim ve ksz (ocuk). emare emarecik * Kk iz, ufak belirti. emaret emay * Emirlik, beylik. * Belirti, iz, ipucu.

* Baz maddeleri korumak, belirli bir parlaklkazand k rmak veya boyamak iin kullan saydam veya lan, donuk cama benzeyen cil. emaye * zeri emayla kaplanmolan. * (foto l I a karhassas malzeme. raf kta)

emaylama * Emaylamak i i. emaylamak * Emayla kaplamak. embriyolog * Embriyoloji uzman . embriyoloji * Dlt durumuna gelinceye kadar o ulcu geirdigeli evrelerini inceleyen biyoloji kolu. un i im embriyon * O ulcuk, r eym. emcek emcik * Meme. emdi(hell) st haram olmak i * do ruluktan ayr lmak, kt i yapmak, anaya babaya saygzca davranmak. ler s emdirme * Emmesini sa lamak, emdirmek i i. * Meme.

emdirmek * Emmesini sa lamak.

emdirtme * Emdirtmek i i. emdirtmek * Emdirmesini sa lamak. eme seme yaramamak * iyarad kabul edilmemek, makbule gememek, takdir edilmemek. e eme yaramak * iyaramak, yararl e olmak. eme -eme * Su ve kara yosunlarn, kk and tutunma organ n ran . * Bkz. -ama / -eme.

emeekilmi i * ok emek verilerek haz rlanm(yemek). emegemek i * bir ortaya eyin kmas al iin olmak. m emek * Bir i yap in lmas harcanan beden ve kafa gc. iin * n bilinli olarak belli bir amaca ula iin giri i hem do ve toplumsal erevesini hem de nsan mak ti al kendisini detiren al sreci, say. i ma * Uzun ve yorucu, zenli al ma. -emek * Bkz. -amak / -emek. emek ekmek * bir i ok al yorulmak. te arak emek harcamak * aba gstermek. emek vermek * bir meydana gelmesi iin zenle ve ok al eyin mak. emeki * Emek kar geimini sa l layan kimse. * Herhangi bir retim arac sahip olmayan, geimini emekar sa na i lnda layan i i. emekilik * Emeki olma durumu. emekleme * Emeklemek i i. emekleme a * Bir henz olgunluk, tecrbe kazan eyde lmamdnem. emekleme dnemi * Emekleme a . emeklemek * Dizler ve eller zerinde yrmek. * Bir i yeni ba e larken tecrbesizlikten tr acemilik geirmek.

emekli

* Emek harcanarak elde edilen, zor, zahmetli. * Belirli bir sre al ktan sonra kanunlar gereiile ilgisi kesilerek kendisine aylba t i i k lanmolan (kimse).

emekli maa * Bkz. emekli ayl. emekli ayl * Emekli olduktan sonra denen ayl k. emekli ikramiyesi * Emekli olma s nda yap toplu deme. ras lan emekli olmak * belirli bir sre al ktan sonra kanun ile sa t lanan haklardan yararlanarak grevinden ayr lmak, tekat olmak. emeklilik * Emekli olma durumu, tekatlk.

emeklilik a * Emekli olduktan sonraki dnem. emekliye ay ( rmak karmak veya kartmak) * kanuna gre aylba k layarak bir grevliyi grevinden ay rmak. emekliye ayr (veya lmak kmak) * emekli olmak, tekade sevk olunmak. emeksiz * Emek harcanmadan elde edilen, kolay, zahmetsiz.

emeksiz evlt * vey evlt. emektar * Bir grevde uzun sre kal o i emegemi p e i olan (kimse). * ok kullan eski. lm ,

emektarl k * Emektar olma durumu. emel * Gerekle tirilmesi zamana ba istek. l emel beslemek * iste arzuyu srekli d i, nmek veya glendirmek. emeline let etmek * birini veya bir kendi istekleri do eyi rultusunda kullanmak. emen emici * Emme i yapan. ini emici k llar * Bitkilerin kklerinde bulunan ve topraktaki besin maddelerini emip beslenmelerine yarayan tek hcreli uzant lar. emici tyler * ukur, ba ubu a veya sebze dikmek iin a ukur. u, a lan

* Emici k llar. emik * Emmekten ryen yer, emme izi. * beyni. nsan emik * Bkz. imik, mk. emilme emilmek emin * Emilmek i i. * Emmek i konu olmak. ine * lgvenilir. nan r, * Sak z, emniyetli, tehlikesiz. ncas * phesi olmayan. * Osmanl imparatorlu unda baz devlet grevlerindeki sorumlu ki verilen ad. ilere

emin olmak * inanmak, gvenmek. emir * Buyruk, komut. * Bir makamdan brne geerken grevliye verilen belge. * Araplarda ve daha ba Mslman lkelerde bir kavim, veya lkenin ba ka ehir .

emir

emir almak * talimat almak. emir cmlesi * Yklemi emir kavram veren cmle. emir eri * Subaylark ve daire dnda buyruklar bulunan er, emirber. n t'a nda

emir etmek * Bkz. emretmek. emir kipi * Fiilin yap n lmas dileyen veya emreden isteme kipi. Trkede bu kip birinci teklik ve okluk ki iin iler kullan lmaz. ki iin -in, -iniz, nc ki iin, -sin, -sinler ekleri kullan kinci iler iler l r. emir kulu * Bir i ald buyruk gere yapmak ykmll i, ince nde olan kimse. emir subay * Yksek rtbeli komutanlar emrine verilmi n subay. emir vermek * buyurmak, buyruk vermek. emirber * Emir eri.

emirberlik * Emirber olma durumu, emirberin i i.

emircik emirlik

* Yal n apk, iskele ku u. * Emir (II) olma durumu. * Bir emirle ynetilen blge.

emirname * Yazbuyruk. l emisyon * Devlete para, senet ve tahvil karma, piyasaya srme. emi emi me emi mek * Emmek iveya biimi. i * Emi iveya durumu. mek i * Kar kl olarak emmek. l * Sa lmadan nce koyunlar kuzular taraf gizlice emilmesi. n ndan

emi tirme * Emi tirmek i i. emi tirmek * Emi melerini sa lamak. emlk * Ev, arsa, bahe gibi ta namayan mal ve mlklerin ortak ad , ta nmazlar, gayrimenkul.

emlk brosu * Emlk al sat , kiralanmas u an i m m ile ra yeri. emlk vergisi * Her y l belediyelere denen ev, dkkn, arsa vb. mlklerin vergisi. emlki * Emlk alsatma i geinen kimse. p iyle emlkilik * Emlkinin i i. emleme emlemek emlik * Emme dnemindeki kk ocuk . * Zaman daha ge do kuzu veya o . ndan an lak emme * Emmek i i. * So urma, massetme. * Boruda akan snolu vn turdu eki u . * Petrol ile ilgili i lemlerde bir ak n ekili bir deponun byle bir ekilme ile doldurulmas lemi. kan i; i emme * Amma, ama. * Emlemek i i veya durumu. * srmek, il vermek. l

emme basma tulumba * Hem eken hem de ileten tulumba. emme * Kendisine ba lanan bir kabiindeki gaz n seyreltmeye veya srmaya yarayan, iinden bir s k t v geirilerek al r ara, aspiratr. lan t emmek * Dudak, dil ve soluk yard yla bir iine ekmek, somurmak. m eyi * Tkrk yard yla eriterek iine ekmek. m * So urmak, massetmek. * Uzun sre yararlanmak. * Amca. emmi o lu * Amcan o n lu. * Dost, arkada , teklifsiz olunan kimse. emniyet * Gvenlik. * Gven, inanma, itimat. * Polis i leri. * Gvenlik i lerinin yrtld yer. * Bir arata gven sa c lay para.

emmi

emniyet pimi * Ate silhlarda gvenli kullan sa li m layan pim. emniyet alt almak na * korumak. emniyet amiri * lelerin genel gvenli inden kaymakama kar sorumlu olan amir. emniyet dura * Su alt dalan ki na ilerin vurgun yememesi iin su yzne kmesafesinde sak ynnden gvenli blge. l emniyet d mesi * Patlay ve yan aletlerin gvenle kullan na yard olan, kullan zaman a kullan c c lmas mc ld k, lmad zaman da kapal tutulan d me. emniyet etmek * gvenmek. emniyet kemeri * Uaklarda, otomobillerde vb. de gvenlik bak ndan bele tak kemer. m lan emniyet kilidi * Kap kasalarda gvenlisa ve i layan kilit. emniyet mdr * genel gvenli lin inden valiye ve i i bakan karsorumlu olan mdr. leri na emniyet supab * Makinelerde gvenli kullan sa m layan alet. emniyet vermek * gven vermek.

emniyetli

* lgvenilir. nan r,

emniyetsiz * lmaz, gvenilmez. nan emniyetsizlik * Gvensizlik. emoglobin * Bkz. hemoglobin. emoroit * Basur.

empermeabl * Ya murluk. emperyalist * Emperyalizm yanl olan (kimse). s emperyalizm * Bir milletin ba bir milleti siyas ve ekonomik egemenlialt alarak yay veya yay ka i na lmas lmay istemesi, yay l lmac k. empirme empoze * Emprime. * Zorla benimsetilmikabul ettirilmi , olan.

empoze etmek * bir zorla benimsetmek, kabul ettirmek. eyi empresyonist * zlenimci. empresyonizm * zlenimcilik. emprezaryo * Belli bir yzde kar bir sanatn al programlar ve anla lnda, n ma n malar dzenleyen kimse. n emprime * De ik renkte boya kullan i larak, kuma zerine desen ve zemin basma i lemi. * Bu i u lan (ipekli, ynl vb. kuma leme rat ). * Hastal klar.

emraz

emre muharrer senet * inde yazolan parangene onda yazkimseye veya onun gsterecebirine denmesi gereken l n l i buyru yazsenet. a l emretme * Emretmek i i. emretmek * Buyurmak, emir vermek. emretti patrik efendi! * birinin yersiz bir buyru karalay yollu kullan una l r.

emreyleme * Emreylemek iveya durumu. i emreylemek * Buyurmak, emretmek. emrihak * lm.

emrihak vaki olmak * lmek. emrine girmek * bir kimsenin buyru alt bulunmay u nda kabul etmek. emrine vermek * grevlendirmek, atamak. * yararlanmas ay iin rmak. emrivaki * Oldu bitti, olup bitti.

emrivaki yapmak * Bkz. oldu bittiye getirmek. emsal * Benzerler. * Ya e , denk. t, * rnek. * Kat say . emsalsiz * E e siz, i benzeri olmayan, bir benzeri daha bulunmayan.

emsalsizlik * E olma durumu, e siz sizlik. emtia * Mallar, sat lacak eyler. emval emzik * Mallar, para ile al nan eyler. * St ocuklar oyalamak iin a na verilen kauuk meme. n zlar * Beslemek iin st ocuklar meme yerine emdirilen a kauuklu st esi, biberon. na z i * aydanl testi gibi kaplar suyu azar azar ak brik, k, n, tmaya yarayan ii delik uzant, ibik. s * Sigara a zl.

emzik borusu * Do rudan do sobaya tak dirsek boru. ruya lan emzikli * Emziolan. i * Memede ocu olan (kad u n). * Emziolmayan. i

emziksiz

emzirilme * Emzirilmek i i.

emzirilmek * ocu meme verilmek. a emziri emzirme * Emzirmek iveya biimi. i * Emzirmek i i.

emzirmek * Kadveya di n i hayvan memesindeki st yavruya vermek. emzirtme * Emzirtmek i i. emzirtmek * Emzirmek i yapt ini rmak. en en * Hayvanlara veya e vurulan damga, i yaya aret. en -en * Ba geldis na i fatlaren stn derecede oldu gsterir. n unu * Bkz. -an / -en. * Bir yzeyde boy say iki kenar aras lan ndaki uzakl geni boy kar . k, lik, t

en az ndan * en az hi olmazsa. ile, en fenas * Bkz. en kts. en iyisi * en ok tercih edilen.

en kts * hi istenmeyen. enam * Yarat lmbtn canl lar. * Halk. * Fazla bn, avanak, et kafal , budala.

enayi

enayi dmbele i * ok enayi. enayice * Enayi gibi.

enayicesine * Enayice davranarak, enayi gibi. enayile me * Enayile iveya durumu. mek i

enayile mek * Enayi durumuna d mek. enayilik * Enayi olma durumu, enayice davran .

enayilik etmek * enayi gibi davranmak. enberi * ift y zlarda birle ld enlerin ktle merkezine gre izdikleri elips yrngede, ktle merkezinin bulundu u oda en yak nokta. a n enbiya encam * Nebiler, peygamberler. * Son, i sonu. in * Gelecek. * Enik. * Enik.

encek encik

encikleme * Enciklemek i i. enciklemek * Bkz. eniklemek. encmen endaht * Yarkurul, komisyon, komite. * Atma, atat lma. , * Silh atma, bo altma. * Vcut, beden, boy bos.

endam

endam aynas * nsan boyunca gsteren ayna. endaml * Boylu, boyu bosu yerinde. endams z * Boyu bosu yerinde olmayan, k elimsiz. sa, endaze * 65 cm boyunda bir uzunluk ls. * l.

endazeleme * Endazelemek i i. endazelemek * Endaze ile lmek. endazesiz

* lsz. endazeyi ka rmak * fazla abartmak, ly ka rmak. endazeyi a rmak * ne yapaca karar verememek, eli ayadola na mak. endeks * ndeks.

endeksleme * Endekslemek i i. endekslemek * Endekse ba lamak. endekslenme * Endekslenmek iveya durumu. i endekslenmek * Endekse ba lanmak. endeksli endemik * Sadece orada yeti en. ender * ok az, ok seyrek. * ok seyrek olarak, ok seyrek bir biimde. * Saraylarda harem ve hazine dairelerinin bulundu yer. u * Byk saraylari blm. n * Devlet grevlilerini yeti okul. tiren * Endekse ba lanm .

enderun

enderunlu * Enderunda e grm itim olan. endirekt endi e * Do rudan de dolayl il, . * D nce. * Tasa, kayg ku, korku. ; ku

endietmek e * tasalanmak, kayg lanmak. endi elenme * Endi elenmek i i. endi elenmek * Tasalanmak, kayg lanmak. endi eli endi esiz * Tasal , kayg ku l kulu, korkulu. ; * Tasas kaygz, ku olmayan, korkusuz; d z, s kusu ncesiz.

endi esizlik * Endi olma durumu. esiz endi d eye mek * tasaya kap lmak, kayg lanmak. endoderm * deri. endogami * evlilik. endokrin * salg .

endokrinoloji * salg bilimi. Endonezyal * Endonezya halk olan kimse. ndan endoskop * vcudunun herhangi bir bo unu, muayeneyi kolaylarmak iin ayd p grnr hle getiren nsan lu t nlat alet, andoskop. endoskopi * vcudunda, organ veya kovuk ilerinin endoskopla muayenesi. nsan endotermik * Is alan. endksiyon * Tme var m. endstri * Sanayi.

endstrile me * Endstrile isanayile mek i, me. endstrile mek * Endstri alan geli nda mek, sanayile mek. endstriyalizm * Sanayicilik. endstriyel * Endstri ile ilgili, s na. enek * Enenmiburulmu , , erkekligiderilmi i . -enek eneme enemek * Bkz. -anak / -enek. * Enemek i i. * Erkeklik bezlerini burarak veya kararak erkekli gidermek, i etmek, had etmek. ini di m

enenme enenmek enerji

* Enenmek i i. * Enemek i lmak, erkekligiderilmek. i yap i * Maddede var olan ve , k biiminde ortaya g, erke. s kan * Organizmanetkin gc. n * Manev g.

enerjik

* Enerji ile ilgili. * Gl ve hareketli. * Davran nda kararlar kesinlikle uygulayan. lar n * Enerjik olma durumu. * C zaygsz. l z, f, * Enez.

enerjiklik enez eneze

enezele me * Enezele i mek i. enezele mek * Eneze duruma gelmek. enfarkts * Bir organda, bir atardamar doku bozuklu sonucu kan p s t n, u htile kanmas . enfeksiyon * Organizmada hastal yol aan bir mikrobun genel veya yerel geli a mesi, yay . lmas enfes enfiye * ok gzel, en gzel. * rtlm ttnden yap ve burna ekilen keyif verici toz, burun otu. lan * Burna ekilmek iin haz rlanmtoz il.

enflsyon * Para kinli i i. * Pahal l k. * Gere inden fazla art kinlik. i , enflanza * Grip, ingin, paavra hastal. enformasyon * Dan tan ma, tma. * Haber alma, haber verme, haberle me. enfraruj * Kl tesi. z

enfrastrktr * Alt yap .

enfs engebe

* Nesnelerin gere de ferdin d ve duygular dayanan, znel. ine il, nce na

* ve dglerin etkisiyle olu yayla, ova, koyak, ukur gibi biimlerin btn, yer biimleri, yzey an, ekilleri, ar za. engebeli * Engebesi olan, engebesi ok olan, ar . zal

engebelik * Engebeli olma durumu. * Yer biimleri, yzey biimleri, ar za. engebesiz * Engebesi olmayan. engel * Bir gerekle eyin mesini nleyen sebep, mni, mahzur, m mnia. kl, * Engelli ko ularda, her yar nzerinden atlamas n gereken, ereve ile tabandan kurulu tahta dzen.

engel bal * Uskumru cinsinden kk bal k. engel karmak * bir i yap n in lmas zorlarmak. t engel olmak * nlemek, geciktirmek. engel s nav * Ynetmeliklerde belirtilen zrleri sebebiyle herhangi bir s zaman giremeyen nava nda renciler iin a s lan nav. engelleme * Engellemek i i. * ihtiya veya bir davrann belli bir sonuca ula n nlenmesi. stek, masn * (siyas kurulu vb. de) Tart yntemlerinin btn imknlar yararlan kanunlar lar ma ndan larak n tartlmas ve oylanmas dzenli bir biimde nlemek, geciktirmek amac yap giri n n yla lan imler, obstrksiyon. engellemek * Bir gerekle eyin mesini nlemek. * Gre hasm te aprazda srerken d rmek iin aya basmak veya topu ayak takmak. na una engellenme * Engellenmek i i. engellenmek * Engel olunmak. engelleyi * Engellemek i i veya biimi. engelli * Engeli olan, mnial .

engelli ko u * Belirli aral klarla konmudeik ykseklikteki on itli engelin zerinden a , i srdrlen ko larak u. engelsiz * Engeli olmayan, mnias z.

engerek

* Engerekgillerden, ba k rengi kara veya karaya yak tak ve gne yerlerde ya eli, n, l li ayan, zehirli bir y (Vipera aspis). lan engerek otu * Hodangillerden, trleri ss bitkisi olarak yeti tirilen, yapraklar tyl bir ot (Echium vulgare). sert engerekgiller * rneengerek olan zehirli y i lanlar familyas . engin * Ucu bucagrnmeyecek kadar geniok geni , , vsi. * Denizin kdan ok uzaklarda bulunan geni y blm; adeniz. k engin * De ve fiyat k olan. er d * Yksekte olmayan, alak (yer). enginar * Birle ikgillerden ok yk dikenli bitki (Cynara scolymus). ll enginle me * Enginle iveya durumu. mek i enginle mek * Engin bir durum almak. enginlik * Engin olma durumu. * Alabildi geni ine lik.

engizisyon * Orta a Katoliklerde kat inanlar kargelenleri cezaland iin kurulan kilise da, din na rmak mahkemelerinin ad . * Orta a Katoliklerde kat inanlar kargelenleri cezaland yntemi. da, din na rma enik * Kedi, kpek gibi ok memeli hayvanlaryavrusu, encik. n * ocuk. * Eniklemek i i.

enikleme

eniklemek * (kedi, kpek gibi ok memeli hayvanlar iin) Do urmak. enikonu * yiden iyiye, iyice. eninde sonunda * ne zaman olsa. * nihayetinde, en sonda. enine boyuna * gsteri iri yar li, . * eksiksizce, enikonu. enine boyuna * ok ince ayr lar nt ile. * yar ri . enir

* Bir tr yaban mersini. eni te * Bir kimsenin kkarde veya kadhmlar birinin kocas z inin n s ndan . enjeksiyon * ne yapma, i vurma. ne enjeksiyoncu * Enjeksiyon yapan kimse. enjektr enkaz * Ynt k , dknt, knt. enlem * Yer yuvar zerinde herhangi bir noktadan geen paralel ile ekvator aras ndaki yay parasn a de n sal eri, arz derecesi. enlem dairesi * Ayn enlemdeki noktalarolu n turdu ekvatora paralel daire, arz dairesi. u enlemesine * Eni boyuna gre daha fazla olarak. enli enlice * Eni biraz geni . enlilik ente ense * Enli olma durumu. * ift y zlarda, yolda bald gre izdiba yrngenin, ba ld en yaknoktas ld y za n i l y za n . * Boynun arkas . * Eni byk olan, geni . * Bir sy v herhangi bir yere bas veren bir tr pompa, i nga. nla ne, r

ense ukuru * Ensede boyun hizas bulunan ukurluk. nda ense kk * Ensenin gvde ile birle i yer. ti ense kulak yerinde * (erkek iin) iri yar . * kelli felli. ense yapmak * hi al madan rahata ya amak. enseleme * Enselemek i i.

enselemek * Yakalamak. enselenme

* Enselenmek i i. enselenmek * Yakalanmak, ele geirilmek. enser * Byk ivi, ekser.

ensesi kal n * Gl, istedi yapabilen, sz geer (kimse). ini ensesinde boza pi irmek * tmak, k n duruma getirmek. s zg * birini ok zmek, tedirgin etmek, srekli al rmak. t ensesine binmek * birine bir i i yapt rmak iin srekli bask nda bulundurmak. alt ensesine yap mak * yakalaysrmak. p k t ensiz ensizlik * Eni kk olan, dar. * Ensiz olma durumu.

enstantane * I klama sresi saniyenin 1/25'i veya daha k olan h bir hareketi ekme yntemi. sa zl * Bu yntemle ekilen (foto raf). * Bir anda olan. enstantane foto raf * Bkz. enstantane. enstit * Bir niversiteye ba veya ba z bir kurulu l ms olarak genelikle ararma yapan ve baz t durumlarda retime de yer veren e kurumu. itim enstrman * alg . enstrmantal * Yalnalg ilgili olan. z larla enstrmantal mzik * Yalnalg iin haz z lar rlanmmzik. enstrmantalizm * Ara l k. enslin entari * Genellikle tek paral n giyece kad i. * Arap lkelerinde erkeklerin giydiuzun, dz stlk. i entarilik * Entari yap lmaya uygun (kuma ). entegrasyon * hastalna karkullan bir hormon. eker lan

* Btnle birle me, me. entegre * Bir btn, bir grubu olu turan. entel * Entellektel olmaya zenen ancak bunun iin gerekli olan nitelikazanmam i . * Sahte ayd n. * Akzihin, idrak, anl l, k.

entelekt

entelektalizm * Anl l zihniye. k k, entelektel * Bilim, teknik ve kltrn, de ik dallar zel i nda renim grm (kimse), ayd mnevver. n, * Fikir sorunlar ilgili. yla entelektellik * Entelektel olma. entelekya * Aristo'ya gre, her varln eri meye yneldiolgunluk durumu. i enteresan * ekici, ilgin. lgi enteresanl k * Enteresan olma durumu, ilginlik. enterkoneksiyon * \343 interkoneksiyon. enternasyonal * Uluslar aras , milletler aras , beynelmilel. enternasyonalci * Uluslar aras, beynelmilelci. c enternasyonalcilik * Uluslar arasl c k. enternasyonalizm * Uluslar arasl beynelmilelcilik. c k, enterne * Gz alt (olan). nda enterne etmek * gz alt almak. na entertip entimem * Bas l harfleri satolarak dizen ve dken dizgi makinesi. mc kta r * Bir veya birden ok ncl (nceden bilindivar say i larak) kaldlmolan tas m. r msal kar

entipften * Hi de olmayan, derme atma, uydurma. eri entomoloji

* Bcek bilimi. entomolojist * Bcek bilimci. entrika * Bir isa i lamak veya bozmak iin giri gizli al oyun, dolap, dzen, dalavere, dek, desise, hile. ilen ma,

entrika evirmek * entrika ile amac ermeye al na dolap evirmek. mak, entrikac * Entrika eviren, dzenci, dessas. entrikac l k * Entrikac olma durumu. entrikaya kurban gitmek * bir hileli, dalavereli i sonunda zarara u ramak. enva * Trler, e itler.

envaie it * e e trl trl. it it, envaie itli * Envaie olan, trl trl. idi envaitrl * ok de ik trleri olan, e e trl trl, envaie i itli itli, itli. envanter * Bir ticaret kurulu unun para, mal ve di varl yla genel olarak borlu ve alacakl er klar durumlar, n nicelikleri ve de erleriyle ayr l ntolarak gsterme. * Bu durumu gsteren izelge. envestisman * Yatm. r enzim eosen epe * Eskrimde kullan bir tr k lan l . * Bu k kullan oynanan bir tr k oyunu. l larak l eper * Ia karbak k tabakasn yap grnm. ldnda t n sal epey epeyce epeyi * Az denmeyecek kadar, olduka, hayli. * Olduka, bir hayli. * Bkz. epey. * Bir tepkimeye sebep olan ve onu h zland eriyebilir organik madde, ferment. ran * nc a memelilerin olu u dnemi. n, tu

epidemi

* Salghastal n k.

epidemioloji * Salghastal inceleyen hekimlik dal n klar . epiderm * st deri. epifit epigenez epigrafi epigram * Her trl konuda yap sa manzume. lmk epik epikerem * Destana ili destana zg, destanla ilgili, destans kin, (eser). * nertilerinin biri veya her ikisi kan birlikte ileri srlen tas t yla m. * st bitken. * S olu ral . * Yazbilimi. t

Epikurosu * Epikuros'un kurdu felsefe ak n u m benimseyen, Epikurosuluk yanlolan kimse. s Epikurosuluk * Epikuros'un d ncelerinin ya ilkesi yap ; hazlara, sevinlere ynelik bir hayathedef ama lmas n edinilmesini ileri sren reti. Epikrc * Bkz. Epikurosu. Epikrclk * Bkz. Epikurosuluk. epilog * Bir eserin sonu blm.

epistemoloji * Bkz. bilgi kuram . epitel * Bkz. epitelyum. epitelyum * Tek veya ok hcreden olu vcudun btn dve i yzeylerini kaplayan doku. an, epizot olan . epope eprime * Destan. * Eprimek i i. * Bir roman veya hikyede ikinci derecede bir olay. * De ik anlat masal, efsane, bilmece vb. bir metnin, bir eserin asl az ok ayr deik biimli i tr, ndan lan i

eprimek

* Bozulmak, ek rmek. iyip * (yemiDura dura olgunla ) mak, yumu amak. * Erimek. * Yunan alfabesinin be harfi (e). inci

epsilon Er er

* Erbiyum'un k saltmas . * Erkek. * Kahraman, yi it. * Asker, nefer. * ini iyi bilen, yetenekli. * Koca. * Erken. * Bkz. -ar / -er.

er -er er bezi er di i

* Erkeklik hormonunu olu turan erkek cinsiyet bezi, husye, haya, testis. * Hem erkek hem di i gametleri bulunan (birey), erselik, hnsa. * iekli hem erkek hem diiebulunan (bitki). inde i i * Er diolma durumu, erseliklik. i

er di ilik

er ekme i * Sahur yeme i. er ge * Erken veya ge, her ne vakit olsa. er lokmas kursa er kalmaz nda * insan grd iyilikarksb i z rakmaz. l er meydan * Gre meydan . er suyu * Atm meni. k,

eradikasyon * Yok etme. erat * Erden ba gedikliye kadar askerlere verilen genel ad. * Erler. * Hicr takvimde 22 Aral 31 Ocak gnne kadar sren k gnlk kdnemi. ktan rk * Bir i anlayan, bir iiyi yapan kimse. ten i

erbain erbap

erba erbak l erbin erbiyum

* htiyalar devlete kar lanan onbave avu rtbesindeki asker. * Erba kademesi. * Erbiyum oksit (Er2O3) veya erbiyum hidroksit, Er(OH)2.

* Tabiatta ok az olan, uygulama alan bulunmayan, atom numaras atom a 167.2 olan bir element. 68, rl K saltmas Er. erce * Erken olarak, er gibi, ere benzer biimde. ercecik ercik erdem * Erkenden. * iek tozu reten ve on tanesi e itli ekillerde birle erkek organ erek meydana getiren iek k . sm * Ahlk vd iyilikilik, alak gnlllk, yi do n itlik, ruluk gibi niteliklerin genel ad , fazilet. * n ruh olgunlu nsan u. * Erdemi olan, faziletli.

erdemli

erdemlilik * Erdemli olma durumu, faziletlilik. erdemsiz * Erdemi olmayan, faziletsiz.

erdemsizlik * Erdemsiz olma durumu, faziletsizlik. erden erdenlik * Bakirlik. erdi erer, ermedi ta ine ine atar * sata edepsiz (kimse). kan, erdirme erdirmek * Erdirmek i i. * Ermesini sa lamak, ermesine yol amak. * Bakir.

ere gitmek (veya varmak) * (kad k evlenmek. n, z) ere vermek * (k evlendirmek. z) erek * Gerekle tirmek iin tasarlanan ve eri istenilen ama, gaye, maksat, hedef. mek ey,

erek bilimi * Evreni ereklerle aralar aras bir ili dizgesi olarak gren teleoloji. nda kiler reti, * Yaln insan hareketlerinin de tarih ve tabiat olaylarn ve btnn oldu gibi tek tek olaylar da zca il, n u n ereklerle belirlenmi ynetilmi ve oldu kabul eden teleoloji. unu reti, erekilik * Her bir erekle belirlendi bir ere yneldi her bir ereklik yasas gre olup bitti eyin i, e ini; eyin na ini benimseyen grfinalizm. , ereklilik * Bir erekle belirlenmi olma veya bir ere ynelmi e olma durumu. ereksel * Erek niteli olan. inde

ereksel neden * Temelde bulunan erek veya var istenen ere gtren sebep. lmak e eren * Benli inden s lmz varlndan gemikendini Tanr adam ermievliya, veli. yr , , 'ya , , * "Erenler" biimi eskiden dervi aras bir seslenme sz olarak kullan . ler nda l rd * Ola anst sezgileriyle birtak gerekleri grd inan kimse. m ne lan * Jpiter, M teri.

Erendiz

erenlerin sasolu olmaz * cana yak ki n ilerin baz yersiz davran , bilerek yap iin ho lar lmad kar lanmalr anlam kullan d nda l r. erg * C. G. S. sisteminde, uygulama noktas, kuvvet ynnde 1 cm hareket ettiren 1 dinlik kuvvetin yapt i n e e olan i it birimi: Bir kilogram metre 981 x 105 erge e ittir. erg * Byk Sahra'da kumullarla rtl blge. erganun ergen * Org. * Ergenlik a olan. nda * Henz evlenmemibekr. ,

ergen olmak * evlenecek a girmek. a ergene * Maden yeri.

ergene kar amak kolay bo * bir i iinde olmayanlaro i glkleri kmsediklerini anlat in n teki r. ergenle me * Ergenle i mek i veya durumu. ergenle mek * Ergenlik a ula na mak. ergenle tirme * Ergenle tirmek i i.

ergenle tirmek * Ergenlik a kavu n lamak. na mas sa ergenlik * Cins organlar fizyolojik geli n mesiyle ba layan, bul ermi yeti a likle kinlik aras ndaki dnem. * ocukluk a yeti ndan kinlik a geen kimselerin yznde sivilceler. na kan * (dil ink nilk y nda) bir eri durumu, mazhariyet. lbn llar yi eye me * Ergi durumu. ergime * Ergimek i zeveban. i,

ergi ergilik

ergime s s * Bir katn s durumuna gemesi iin verilmesi gereken . n v s ergime noktas * Bir katn kat n durumdan s duruma gemeye ba ve ergime sona erene kadar korudu s k. v lad u cakl ergime yasas * Ergime kurallarn demez olu n i umu. ergimek ergimi * (s artlmak yoluyla bir cisim) Kat cakl r durumdan s duruma gemek, zeveban etmek. v * Is etkisiyle s durumuna gelmi v (kat cisim).

ergimi maden * S duruma gelmi v maden. ergin * Olmuyeti , kemale ermi , mi . * Haklar kendi kullanmak iin yasangsterdiya gelmi n n i a olan (kimse), re it. erginleme * Erginlemek i i. erginlemek * Birini bir konu zerinde ayd p onu gerekli temel bilgi ve becerilerle donatarak ergin ve yeti nlat mi k lmak. erginlenme * Erginlenmek iveya durumu. i erginlenmek * Ergin duruma gelmek. erginle me * Erginle i mek i. erginle mek * Ergin bir duruma gelmek, re olmak. it erginlik ergitme * Ergin olma durumu, kemal, r t. * Ergitmek i i.

ergitmek

* Ergimesini sa lamak, ergimesine yol amak.

ergonomi * n, makinenin ve evrenin bir arada uyumlu ve verimli bir biimde al n nsan mas inceleyen bilim dal , i bilimi. erguvan * Baklagillerden, efltunla k z renkte iek aan, gzel bir ss a (Cercis siliquastrum). rm aras ac

erguvangiller * Alma yaprakl a familyas k a . erguvan * Efltunla k z rm aras renk. * Bu renkte olan. ergrmek * Ularmak, eri t tirmek. -eri erigen erik * Bkz. -ar -eri. / * abuk eriyip da lan.

* Glgillerden, beyaz iekli bir a ( a runus domestica). * Bu a n kabu ince, sar k z mora kadar trl renkte, mayho ac u dan rmya, veya tatl sulu, tek ve sert , eti ekirdekli yemi i. erik ho af * Eri in ekerli suda kaynat lmas haz ile rlanan ve so iilen ho . uk af erik kompostosu * Eri in ekerli suda kaynat lmas haz ile rlanan tatl . erik marmeld * kar r pi eker larak irilmi ezmesi. t erik erik pestili * Eri kaynat in lmas yufka biiminde kurutulmas haz ve ile rlanan pestil. erik rak s * Erik suyunun dam t yla elde edilen bir tr rak lmas . erik reeli * Eri ile kaynat sonucu yap reeli. in eker lmas lan erika * Sprge otu. eriklik eril erillik * Erik a alar olan yer, erik bahesi. ok * Baz dillerde erkek cinsten say (kelime), mzekker. lan * Baz dillerde, kelimelerin eril olmas durumu.

erim erim

* Bir erebileceuzakl menzil. eyin i k, * bir i olan durum, be yi eye aret aret.

erim erim * Erimek i anlam peki inin n tirir. erime erimek * Erimek i i. * Kat cisim s iine kar s durumuna gemek. v arak v * Kat cisim etkisiyle s duruma gelmek. s v * (dokumalar iin) A p incelerek da n lmak. * ok zay flamak. * Utanc ok slmak. ndan k * Yok olmak, bitmek, tkenmek. * Erime zelli yitirmi ini olan ve bu zelliolmayan. i * Dl verme yetkinli eren, bali ine . * Tembel, enen. erin erinli erinsiz erinlik * Erin olma durumu, bul . erinme erinmek erinsiz erirlik * Eriyebilme niteliveya derecesi. i eristik eri eri ilme * Didi im. * Ermek i durumu. i ve * Eri ilmek i i. * Erinmek iveya durumu. i * enmek. * Erinci olmayan, huzursuz, rahats z. * Hibir eksi hibir znts ve acolmama durumu, dirlik, rahat, huzur. i, s * Erinci olan, huzurlu, rahat. * Erinci olmayan, tasal , huzursuz, rahats z.

erimez erin erincek

eri ilmek eri im

* Eri i lmak, ula mek i yap mak, yeti ilmek. * Eri i mek i. * Belli iki yer aras gidip gelebilme, ula muvasala. nda m, * Vcudunun geli tamamlanmolan, khil. imi * Eri olma durumu, olgunluk, khillik. kin

eri kin eri kinlik eri me eri mek

* Eri i mek i. * Var zamana, eme ba olan veya uzakta bulunan bir amaca varmak, ula lmas e l mak. * Bir yere ula mak, varmak. * Belirli bir olgunluk durumuna varmak. * (zaman iin) Gelip atmak. * Kesilip kurutulmu hamur, ev makarnas . * Deniz yosunu.

eri te

eri tirme * Eri tirmek i i. eri tirmek * Eri mesini sa lamak. eriten eritici * inde kat madde eriyebilen veya kat maddeyi eritebilen (s). bir bir v * Eritme zelliolan. i * Bir ba maddeyi eriten, zndren cisim. ka * Eritilmek i i. * Eritmek iyap i lmak. eriti eritme * Eritmek iveya biimi. i * Eritmek i i. * Metallerde erimeyi sa lamak amac dkmden nce yap tma i yla lan s lemi.

eritilme eritilmek

eritme peynir * Sert peynirlerin eritilip, bazen baharat kat yla elde edilen bir tr peynir. lmas eritmek * Erimesini sa lamak, erimesine yol amak. * Harcaytketmek. p * ok zmek. * Zay flatmak. * Yok etmek.

eritrosit eriyik

* Alyuvar. * indeki kat madde erimi bir bulunan s, mahll. v

eriyip bitmek * znt ve snt ok zay k dan flamak. eriyi erk * Erimek iveya biimi. i

* Bir iyapabilme gc, kudret, iktidar. i * Sz geerlik, istedi yapt ini rabilme gc, nfuz. * Bir bireyin, bir toplumsal kmenin, bir toplumun, ba birey, kme veya toplumlar ka egemenli bask ve i, s denetimi alt alma, hrriyetlerine kar ve onlar biimlerde davranmaya zorlama yetkisi veya na ma belli yetene i,iktidar. erkn * Bir toplulu ileri gelenleri, bykler, stler. un * General veya amiral a amas ndaki askerler. * Yol, yntem.

erkn krk * Padi taraf vezirli ykseltilenlere giydirilen krk. ah ndan e erkn harbiyeiumumiye * Genelkurmay. erkn harp * Kurmay. erkn harplik * Erkn olma durumu. harp erke * Enerji. * (tabi bilimlerde) ba arma gc, bir direnmeyi yenme gc. * Erkek kei.

erke

erkesakal * Keisakal r melikesi. ; ay erkek * nsan, hayvan ve bitkilerin di dlleyecek cinsten olan iyi . * Sperma olu turan organizma. * Yeti adam, kadkar . kin n t * Koca. * Szne gvenilir, mert. * Girintili ve ntolmak zere bir ift olu k l turan nesnelerin nt . k l s * Sert, kolay bklmez. erkek anahtar * Elektrikte veya makine alan diyuvaya giren anahtar. nda i erkek bak r * Sert bak r. erkek demir

* Sert demir. erkek erke e * Yalnerkekler aras z nda. erkek fatma (veya ay e) * erkek gibi davran olan kad iin kullan lar nlar l r. erkek fi * Prize sokulan bacakl elektrik fi i. erkek gibi * erke yakr biimde, erke benzer. e e erkek i i * Sadece erke yapabilece daha ok g, kuvvet isteyen zahmetli i in i, . erkek olmak * kad cinsiyet detirmek. nken i * erke yara davran e r larda bulunur duruma gelmek. erkek organ * Bitkilerde ta yapraklarevreledi dllenmeyi sa n i, layan tek veya biro bir arada bulunan organ. u erkek terzisi * Erkek elbisesi diken terzi. erkeke erkekil * Erke d e kn. erkeklenme * Erkeklenmek i i. erkeklenmek * Kabaday gsterisinde bulunmak. l k erkekler hamam * Sadece erkeklerin iinde y veya erkeklere ayr kand lmhamam. erkekle me * Erkekle i mek i. erkekle mek * (erkek ocuk) ocukluk a p erkeklik a girmek. ndan k na * (k kadiin) Erkek gibi sert davran kazanmak. z, n lar erkekli * Erkeolan. i * Erkek gibi, erke yakr (biimde), yi merte. e ite,

erkekli di ili * cinsi bir arada bulunan. ki erkekli kad nl * Kaderkek hep bir arada olarak. n erkeklik * Erkek olma durumu. * Erkeke davran yi mertlik. itlik, , * Bir erke fizyolojik grevini yerine getirme gc. in

erkeklik organ * Erke iftle organ in me , kam penis, fallus. , erkeklik ld m? * haks karkoymak, mertlik gstermek gerekiyor. zl a erkeklik sende kals n! * kar ndakinin yakksdavranna uyup da tats k s z zl karma, efendice davran!. erkeklik taslamak * erkekmi kendini gstermek, erkeke davran bulunmak, kabaday davranmak. gibi ta ca erkeksi * Erke benzeyen, erkeand erke yara e i ran, e an.

erkeksilik * Erkekliand i ran. erkeksiz erken * Zamanilerlememi an n bir nda. * Allan zamandan nce. erken bunama * Birbirinden ayr grntleri bulunan izofreni trndeki hastal klar. erkence * Erken olarak. * Olduka erken. * Erken davranan. * Erken olgunla veya yeti (meyve, sebze). an en * Sabah ilk saatlerinde harekete geen. n * Erken olarak, ok erken. erkete erketeci * Dikiz. * Dikizci, gzc. * Erkebulunmayan. i

erkenci

erkenden

erketecilik * Erketecinin yapt i , dikizcilik. erketecilik etmek (veya yapmak) * gzclk, dikizcilik grevini zerine almak. erketelik * Dikizcilik, gzclk.

erketelik yapmak * gzclk etmek. erkin * Hibir ba olmayan, istedigibi davranabilen, serbest. arta l i

erkinci erkincilik

* Liberal.

* Bireyin zgrl ve ekonomik gler aras hr yar n nda savunan, bireyler, sflar ve milletler may n aras ndaki ekonomik ili kilere devletin kar mamas isteyen liberalizm, devletilik, toplumculuk kar . n reti, t * Herkese vicdan, inan, d nce zgrl tan nmasn gerekli oldu savunan, hr d e ba n unu n l dnya gr liberalizm. , erkinlik erkli erklilik erksizlik * Bazl anar s k, i. erlik * Erkeklik, yi itlik. * Er olma durumu. * Ermek i i. * Eri kavu mek, mak. * Yeti dokunmak. ip * (bitkiler veya bunlar rnleri iin) Olgunla n mak. * (kendini Tanr yoluna vermi kimseler iin) nsanst kutsal bir a amaya eri mek. * Ermenistan'da ya halk veya bu halktan olan kimse. ayan * Bu soyla ilgili, bu soya zg olan. ermeni gelini gibi ktmak r * a veya yava r hareket edenlere alay yollu sylenir. Ermenice * Hint-Avrupa dil ailesinden, Ermenilerin kulland dil, Ermeni dili. ermin ermi ermi lik * Ermi olma durumu, evliyal velilik. k, eroin * Morfinden kimyasal yolla elde edilen uyu turucu bir madde. * Kak as. m, * Din inanlara gre kendisinde ola anst manev g bulunan ki evliya, veli. i, * Erkin olma durumu, serbestlik, serbest. * Erki olan, nfuzlu, muktedir, kadir. * Erkli olma durumu.

erme ermek

Ermeni

eroin kullanmak * eroini s veya toz hlinde vcuda zerk yoluyla almak, srekli kullanmak. v eroinci * Eroin yapsatan kimse. p * Eroin kullanan kimse, eroinman.

eroincilik

* Eroinci olma durumu.

eroinman * Eroin kullanma al olan (kimse), eroinci. kanl eroinmanl k * Eroinman olma durumu. eros * Ruh zmleme andan cinsel e s ilimler ve bundan do isteklerin tm. an * (byk E ile) Yunan mitolojisinde a tanrn ad k sn . erosal * Erosu, erotik. erosu * Erosla ilgili. * Roman, hikye, heykel, resim gibi sanat eserlerinde akonusuna ve cinsel ili k kilere geni veren. yer

erosuluk * Cinsel duygu ve isteklerine ok d olma durumu, erotizm. kn erotik * A ilgili olan, a anlatan, ksnl, erosal, kla k ehev, ehvan. * Cinsel a cinsiyetle ili olan, ksnl, erosal. kla, kisi * Erosuluk. * Ksnllk, ehvaniyet. * A itikl. nma;

erotizm

erozyon

erozyona u ramak * a nmak veya a nmak i konu olmak. ine ersatz * Bkz. erzatz. erselik erseliklik erseme ersemek * Erkek istemek. ersiz ersizlik erte * Kocas z. * Kocas k. zl * Bir gnn veya olayarkas gelen zaman. n ndan * Er di i. * Er di ilik. * Ersemek iveya durumu. i

erteleme

* Ertelemek i tehir, tecil, talik. i,

ertelemek * Ba zamana b ka rakmak, tehir etmek, tecil etmek, talik etmek. erteleni * Ertelenmek iveya biimi. i ertelenme * Ertelenmek i i. ertelenmek * Daha sonraki bir zamana b lmak. rak erteleyi * Ertelenmek iveya biimi. i ertesi * Bir gnn, bir haftan bir ay bir y ard gelen gn, haftay , mevsimi veya ygsterir. n, n, l n ndan , ay l ervah * Ruhlar.

ervah yuf olsun na * "yaz olsun", Allah kahretsin anlam svme veya k klar nda nama sz olarak kullan l r. erzak erzatz * Ba nyerine kullan kasn labilen, ba bir malyerini alabilen, yedek. ka n es * Notada duraklama zaman bunu gsteren i ve aretin ad . * Uzun sre saklanabilen yiyeceklerin genel ad .

es gemek * zerinde durmamak, bo vermek, nemsememek. esami * Adlar, isimler.

esamisi okunmamak * kendisine de verilmemek, ad lmamak. er an esans esaret * Bitkilerden trl yollarla lan veya kimyasal yntemlerle yap kokulu ve uucu s. kar lan, v * Klelik, tutsakl esirlik. k, * Hakimiyet alt bulunma. nda * Boyunduruk.

esarette kalmak * uzun sre esir olarak bulunmak. esas * Bir zn olu eyin turan ana ge, temel. * (bir i veya szde) Do biim. ru * Ana, temel olarak al baca, asal, esas. nan, l

esas duru

* Hazol durumu. r esas vaziyet * Dimdik k ldamaksn, hazol durumu, esas duru m z r . esas vaziyete gemek * haz durumunu almak. r ol esasa ba lamak * belirli bir kurala dayand rmak. esasen * Ba ndan, temelinden, kkeninden. * Do rusu, do rusunu isterseniz, zaten, zati. * Nas l olsa, gene.

esas olmamak * gerek olmamak, yalan olmak. esas * Esasla ilgili, as temel olanla ilgili, asal. l ve

esasland rma * Esasland i rmak i veya durumu. esasland rmak * Esasl duruma getirmek, sa lamlarmak. t esaslanma * Esaslanmak iveya durumu. i esaslanmak * Temeli sa lamla mak, temelle mek. esasl * Kkl, geni lde etkili, gzel, do ru. * Kkl, etkili, gzel bir biimde, do olarak. ru esass z * Sa bir temele dayanmayan, kksz. lam * Do olmayan, yalan. ru esatir * Tarih ncesi tanr nefsaneli servenlerini anlatan ve bir toplulu duygular, anlayn larn un n ve zlemlerini gstermesi bak ndan de olan hikyeler, mitoloji. m eri esatir * Esatirle ilgili, esatire ait. esbab mucibe * Gereke. esbak esbap esef * Ac yerinme. nma, esef etmek * Eski, geminceki. , * Sebepler.

* zlmek, ac nmak. esefle * zlerek, ac narak. eseflenme * Eseflenmek i i. eseflenmek * Ac nmak. esefli * Esefi bulunan.

eselemek beselemek * Kand rmak, allem etmek kallem etmek. eseme esen esenleme * Bkz. mant k. * Hibir hastal, vcuta hibir eksiolmayan, sakl hhatli, salim. i l , s * Esenlemek iselm. i,

esenlemek * Biriyle kar birinin yan gidildi veya yan uzakla kendisine szle veya ldnda, la na inde ndan ldnda i aretle bir nezaket gsterisi yapmak, selm vermek, selmlamak. * Birine esenlik dileyerek ayr lmak, veda etmek. esenle me * Esenle i selmla mek i, ma. esenle mek * Birbirine selm vermek, selmla mak. * Vedala mak. esenlik * Esen olma durumu, sak, afiyet, s selmet. l hhat, esenlikli eser * Esenliolan. i * Emek sonucu ortaya konan rn, yap t. * i im. z, aret, * (soyut kavramlar iin) Belirti.

eser kalmamak * hibir belirti, iz olmamak. esericedit * "Byk boy yaz " anlam kullan esericedit k deyiminde geer. k d nda lan d esericedit k d * Eskiden kullan bir tr k lan t. eserme * Esermek i i veya durumu. esermek

* Bakmak, beslemek, yeti tirmek. esermek besermek * Emek vererek ortaya karmak. esham * Paylar, hisseler. * Bor al bir paranbelirli zamanda denece gsteren senetler. nan n ini * Bkz. -as /-esi. * ukur yer. * Yelin esi i. * Etkilenme, a veya ie do rm mayla akla gelen yarat duygu, d c nce, ilham. * Sabah yeli. esindirme * Esindirmek i i. esindirmek * Birinde esin uyand rmak, ilham etmek. esinleme * Esinlemek i i veya durumu.

-esi esik esim esin

esinlemek * (birine) Esin duymas sa n lamak, ilham vermek. esinlenme * Esinlenmek i i. esinlenmek * Bir eyden ilham almak, iine do mak, mlhem olmak. esinti esintili esintisiz * Esintisi olmayan. esir * Tutsak. * Kle. * Bir d nceye veya bir kimseye kr krne ba olan kimse. l * Atomlar aras ndaki bo u ve btn evreni doldurdu var say a olmayan, ve ileten tz lu u lan, rl s * Hava. * Belli belirsiz hissedilen hafif yel, nefha. * Esintisi olan.

esir (cevher).

esir almak * tutsak etmek.

esir d mek * tutsak olmak. esir etmek * tutsak durumuna getirmek. esir olmak * tutsak olmak. esir yatmak * sava d eline d uzun sre tutsak kalmak, esarette kalmak. ta man p esirci esircilik esire * Ditutsak. i * Cariye, dikle. i esirgeme * Esirgemek i himaye, vikaye. i, esirgemek * Korumak, himaye etmek, vikaye etmek. * Bir yapmaktan veya vermekten ka eyi nmak. * (olumsuz biimde) Feda etmekten ekinmek, diri etmek. esirgemezlik * zveride bulunma. esirgenme * Esirgenmek i i. esirgenmek * Esirgemek iyap i lmak. esirgeyici * Koruyan, koruyucu. * Kle ve cariye alveriyapan kimse. i * Kle ve cariye alveriyapma. i

esirgeyi * Esirgemek iveya biimi. i esirifira * ok hasta olma, aya kalkamayacak biimde yatma. a esirlik esirme esirmek * Sarho olmak; akl yitirmek, delirmek; kendinden gemek. n * ok k zmak, sertle mek. esi * Esmek iveya biimi. i eskatologya * Esir olma durumu veya sresi, tutsakl klelik. k, * Esirmek i i.

* n ve dnyan sonunu, br dnyay nsan n anlatmaya al tanr an bilimi kolu. eski * oktan beri var olan, zerinden ok zaman gemi bulunan. * ok kullanmaktan y pranm harap olmu , . * Bir nceki, sab k. * Geerli olmayan. * Herhangi bir meslekte uzun sreden beri al olan. m * Gemi lardaki. a * (tamlanan olarak kullan alayl l nca olarak) Herhangi bir grevden d veya durumunu yitirdiiin bir t i kimsenin eski sayg n kalmadn nln bildirir. * Mesle uzmanla inde m tecrbesi olan. , * Gemi dnemlerde ya (kimse). ayan eski a yeni taam za * turfanda bir yenilirken sylenen sz. ey Eski a * Yazn bulunu kadar geen sre. n una eski amlar bardak oldu * devir deti, eski tutumlarde kalmad i n eri . eski defterleri kar rmak (veya yoklamak) t * eski olaylar yarar umarak veya ba bir amala yeniden ele almak. , bir ka Eski Dnya * Avrupa, Asya ve Afrika'ya topluca verilen ad. eski eserler * Eski topluluklarbilim, edebiyat, din ve gzel sanat ili her trl rn veya kal s atika. n na kin nt, asar eski gz as r * eski sevgili, ilk gz a s r. eski hamam eski tas * hibir de memieski durumunda kalm eyi i , . eski hayrat berbat etmek da * bir idaha iyi bir duruma sokmaya alrken bsbtn bozmak. i eski kafal * Gnn d ve ya ayak uyduramayan (kimse). nce ayna eski kafal l k * Eski kafal olma durumu. eski kye yeni det * yad rganan bir yenilik yapmaya kalk anlar iin sylenir. eski kurt * Mesle uzmanla inde molan kimse. * Bir i hileli yanlar bilen ve kolay aldat in n lmayan kimse. eski psk * ok eski; iyice eski ( eyler). eski toprak * Ya hlde din (kimse). land eski tfek * Herhangi bir i eski ve tecrbeli olan (kimse). te

eski yaz * Trklerin slmiyeti kabulnden sonra kullanmaya ba ve 1928 y Ltin alfabesine dayal lad l nda yeni Trk harflerinin kabulne kadar geen dnemde yaz hayat benimsenmi nda olan Arap alfabesini esas alan yaz sistemi. eskice * Biraz eski, ok yeni olmayan. eskici * Her trl eski e al sat yla u an kimse. ya m m ra * Eskimi ayakkab onaran kimse. lar * Eskicinin i i. * Gemi zamanlarda, gemi larda, gemi mukaddema. a te, * eski a insanlar ku , eski aklar, bizden nce ya ayanlar. * eski e ya.

eskicilik eskiden eskiler

eskile me * Eskile i mek i. eskile mek * Eskimek. eskilik eskime eskimek * Eski olma durumu. * Eskimek i i. * Eski duruma gelmek. * Y pranm . * Ya lanmak. * Kuzey Kutbu'nda ya topluluklar ad ayan n . * Bu topluluktan olan kimse. * Bu toplulu zg, bu toplulukla ilgili (olan). a

Eskimo

Eskimoca * Eskimo dili. eskimsi * Biraz eski; eskiye benzer, eskiyi and eski gibi. ran,

eskisi gibi * nceden oldu gibi. u eskisi kadar (veya gibi) * eskiden oldu gibi, eskiden oldu lde. u u eskisi olmayanacar n olmaz * yeni bir edinince eskisini hemen elden ey karmamalr. d Eski ta ehir * Lle ta .

eskitilme

* Eskitilmek i i.

eskitilmek * Eskitilmek iyap i lmak, eski duruma getirilmek. eskitme eskitmek * ok kullanarak eskimi duruma getirmek, y pratmak. * Ya rmak. land * Etkisini srdrememek, y pratmak. eskiyi eskiz * Taslak. eskort eskrim eskrimci esklb * Kargac burgac zensiz. k, k, eslf eslek esleme eslemek * nem vermek, ald etmek. r esma * Adlar, isimler. * Bizden ncekiler, gemi ncel, ahlf kar . ler, t * Ba nbuyruk ve dileklerini yerine getiren, sz tutan, yumu ba, itaatli, muti. kasn ak l * Eslemek iveya durumu. i * Koruma, muhaftak . z m * Drtc k kesici k ve delici k ad l , l l verilen silhlarla yap spor, k oyunu. lan l * Eskrim yapan kimse, k oyuncusu. l * Eskimek iveya biimi. i * Eskitmek i i.

esmay stne s ratmak * davran yla bely lar stne ekmek. esmay hsn * Allah'adlar n . esmay erife * Esmay hsn. esme esmek * Esmek i i. * (hava iin) Hava bir ynden bir yne akmak, rzgr olmak.

* Yap lmas nce d nlm olmayan veya beklenmeyen bir yapmaya birdenbire karar vermek. eyi esmer * Siyaha alan bu rengi. day * Teni ve salar karaya alan, koyu bu rengi olan (kimse), ya day z. * (hava) Kur renk. un esmer amber * Amber balnba n rsaklar lan amber. ndan kar esmer kf * Esmer kfler familyasn asalak hayata uyabilen rnek tr, zellikle ar ldrc geli n larda meler do uran ilkel mantar (Mucor mucedo). esmer kfler * Asalak ya uymu ay a trleri de bulunan yosunumsu mantarlar familyas . esmer su yosunlar * eritleri blmeli, renkleri esmer su yosunlar . esmer eker * Kristal yap s nda kristallerin santrifjleme ile ayr ndan sonra kalan eker mras lmas urubun kristallendirilmesi sonucu elde edilen daha ok kraker ve biskvilerde kullan ok ince kristalli, koyu renkli, kokulu lan bir eker. esmerce * Esmere yak biraz esmer olan. n,

esmerimsi * Esmere alan. esmerle me * Esmerle i mek i. esmerle mek * Esmer duruma gelmek. * Siyaha yak bir koyu renk almak. n esmerle tirme * Esmerle tirmek i i. esmerle tirmek * Esmer duruma getirmek. esmerlik esna esnaf * Kk sermaye ve sanat sahibi. * Kt yola sapmolan kad n. * Baca d l ncesi, mesle btn inceliklerinden yararlanbunlar ndakinin zarar kullanarak inin p kar s na ve meslekte kt rnek olu turarak ok para kazanmak olan kimse. esnaf a z * arve pazarda satlar m ekmek iin kulland dil. c n teri klar esnaf loncas * Herhangi bir meslek dal esnaflarkurdu dernek. nda n u * Esmer olma durumu. * Bir i yap an, s in ld ra.

esnafl k

* Esnaf olma durumu. * Esnafyapt i n .

esnas nda * S nda, oldu anda. ras u esnek * Bir dgcn etkisi alt uzamak, k nda salmak, e rilmek gibi biim deikliklerine u ktan sonra, etkinin i rad kalkmas eski biimini alabilme zelli olan, elstik. yla inde * De ik yorumlara elveri i li. esnekle me * Esnekle iveya durumu. mek i esnekle mek * Esnek bir durum almak. esnekle tirme * Esnekle tirmek i i. esnekle tirmek * Esnek duruma getirmek. esneklik esneme esnemek * Uykulu, sntveya yorgunluk duyulan bir anda a geni aarak soluk alvermek. k l z e p * Bir cisim bir etki ile biim detirmek. i * Bolla geni p lemek. esnetme * Esnetmek i i. * Trl sebeplerle k kaslar salan amak ve uzatmak iin ba bulunduklar l eklemlerde yap esnek, yayl lan ve zorlu germe hareketi. esnetmek * Esnemesine sebep olmak. esneye esneye * Srekli esneyerek. esneye gerine * Esneyerek. esneyi espas * Esnemek iveya biimi. i * Bir kelimenin harflerini ay iin kullan harflerden daha k ve kk metal ubuk. rmak lan sa * Aral k. * (bas l Espas mc kta) olan. * Aral . kl * Esnek olma durumu, elstikiyet. * Esnemek i i.

espasl

Esperanto

* Polonyal doktor L. Zamenhof taraf btn milletlerce kullan iin 1887'de haz ndan lmak rlanmgrameri , on alt kurala dayanan, kolay bir yapma dil. Esperantocu * Esperanto yanl. s esperi * Ava al r lamayan bir tr do t an. espiyon * Birinin kusur veya sular gizlice bildirmesi iin o kimsenin stleri taraf tutulmu n ndan olan ve bundan sa kar layan ki i. espressivo * Duygulu, iten. espri * anlaml ndrc ve sz, nkte. nce , d akal * Yaz resimde, szde ve davran ince, derin anlam, nkte. da, ta

espri patlatmak * konu s nda, beklenilmedik anda, ortama uygun honkteli veya ilgin sz sylemek. ma ras , espri yapmak * nkteli, sz sylemek. akal esprili * Esprisi olan. * Espiri yapma niteli ta (kimse). ini yan espritel (kimse). esrar * Gizler, s rlar. esrar * Hint kenevirinden lan ve kullan miktara gre uyar, sarho kar lacak c edici veya uyu turucu etkileri olan bir madde. esrar ekmek * esrar imek. esrar kumkumas * Kim oldu ve neler yapt bilinmeyen kimse. u esrar otu * Hint keneviri. * Yerinde ve zaman gzel ve ho nda, kar lanan, ince anlaml ndrc sz syleyen, nkte yapan , d

esrar perdesi * Bir anla eyin n lmas gle engel. tiren esrar tekkesi * Toplu ve gizli olarak esrar iilen yer. esrara dalmak * s gmlmek. rlara esrarc * Esrar yapan, satan veya esrar eken kimse.

esrarc l k * Esrarcn i n i. esrarengiz * Gizlerle, s rtl, esrarl rlarla . esrarengizlik * Esrarl olma durumu. esrarke * Esrar (II) kullanmay k durumuna getiren kimse. al kanl esrarke lik * Esrarke olma durumu. esrarl esrarl * inde esrar bulunan. esre esri esrik esriklik * Sarho olma durumu. esrime esrimek * Sarho olma iga i, iy. * Herhangi bir sebeple kendinden gemek, ga yolmak. * Co kendinden gemek, vecde gelmek. up * Mest olmak, sarho olmak. * Esritmek i i. * Sarho olmas yol amak, sarho na etmek. * Do gerek, sahi. ru, * Arap yaznda, bir nszn dar, dz ve k ( okunaca gsteren i kesre. s sa ,i) n aret, * Esrik. * Esrimisarho , , mest, sermest. * Gizli ynleri bulunan, ne oldu anla u lamayan, ak l erdirilemeyen, esrarengiz.

esritme esritmek essah

esta furullah * Te ekkr edilen veya vlen bir kimsenin syledibir incelik ve alak gnlllk sz. i estamp estampaj * Metal, tahta vb.zerine kaz ktan sonra bas resim. ld lan * Metal, tahta vb.zerine resim basma, o altma yntemi.

estek kstek * "Oyalamak, yersiz bahaneler bulmak, i ka ten nmak" gibi anlamlara gelen estek kstek etmek veya estek etmek, kstek etmek biimlerinde de kullan l r.

ester

* Oksijenli asitler ile alkollerin aralar bir su molekl ayr ndan lmas sonucunda verdikleri madde.

esterle me * Oksijenli asitlerle alkollerin birle ester olu erek turmas . estet estetik * Sanatsal yaratn genel yasalar sanatta ve hayatta gzelli kuramsal bilimi, gzel duyu, bediiyat. n yla in * Gzellik duygusu ile ilgili olan veya gzellik duygusuna uygun olan. * Gzellive gzelli insan belle i in indeki ve duygular ndaki etkilerini konu olarak ele alan felsefe kolu, gzel duyu. * Kusurlu bir organ dzeltmek veya gzelle tirmek amac uygulanan (yntemler). yla estetiki * Estetikle u an kimse. ra * Gzeli en stn, en yce de sayan ki er i.

estetikilik * Gereklik ve yarar kayg ndan s larak, bir sanat veya felsefe konusunu salt gzelliiin sevme kuram lar yr i , gzel duyuculuk. estetizm estirilme * Estetikilik, gzel duyuculuk. * Esritilmek i i.

estirilmek * Estirmek i lmak. i yap estirme estirmek estomp deri. esvap esvapl k * Esvap yapmaya elveri(kuma li ). e * Birbirinin ayn veya birbirine ok benzeyen iki olan eyden her biri, benzer. * Kar kocadan her biri, hayat arkada refik, refika. , * Birlikte ya dive erkek hayvandan her biri. ayan i * Kuma, ortak. * Arkada . * Etene, son, me ime. * er ki gruplarla oynanan oyunlarda, ortak oynayan iki ki her birinin brne gre durumu. ki ilik iden * Bkz. e sesli. e l adl k * Estirmek i i. * Esmesini sa lamak. * Kara kalem resimde izgiyi veya pastel boyas yaymak iin kullan kendi zerine sar n lan lmk veya t

* Giysi, giyecek, elbise.

e adl

* Bkz. e seslilik. e anlam * Szler aras anlam birliolmas nda i durumu. e anlaml * Anlamlar veya birbirine ok yak olan (kelimeler), anlamdamteradif, sinonim. ayn n , e anlaml l k * E anlaml olma durumu, anlamdak. l e bacakl lar * Denizlerde, karalarda ve tatl sularda, ba hayvanlar asala asalaklar ara konak veya zgr olarak ka n , n s ya kabuklular tak . ayan m e n bas * Hava bas nlar it olan yeryz noktalar birle i var say e izobar e e n tirdi lan ri, risi.

e nl bas * Bas n hep ayn nc kalmas . e kan ba * Bir kurul, toplant kongrenin ba yapan ba veya kanln kanlardan her biri. e biim * Ba bir biim veya yap m aynolan izomorf. ka eyin bak ndan s ey,

e biimli * Biim veya yap m birbirinin benzeri veya ayn olan, izomorfik. bak ndan s e biimlilik * Benzer yap olan maddeler aras da ndaki billrla benzerli izomorfizm. ma i, * matematik kmesi aras benzerlik ba s ki nda , izomorfizm. nt * Organizmada e soylardan ileri gelen benzerlik, izomorfizm. itli e cinsel * Kendi cinsinden kimselerle cinsel ili bulunan kimse, homoseksel. kide

e cinsellik * E cinsel olma durumu, homoseksellik. e ekim e er de * Bkz. t ekim. pk * De ynnden birbirine e olan ( muadil. er it ey),

e erli de * De erleri e olan. it * E biimli olmad hlde yz veya hacim lmleri e bulunan (biim). klar it * Cebirde karkl olarak zmleri ayn (denklem sistemleri). l olan e erlik de * E er olma durumu, muadelet. de e deprem * e yerlerde ayn zla duyulmu itli h (ayn dereceli) olan deprem. e dost * Tanklar. d e eksenli

* Motorlarda eksen llerinin e olmas it . e gdm * Belli bir amaca ula iin trl i aras ba , ili dzen ve uyum sa mak ler nda lant ki, lama, koordinasyon. e gdmc * Trl i aras dzen ve uyum sa ler nda layan (kimse), koordinatr. e gdml * Aralar e nda gdm bulunan, koordine. e kanatl * Kabuklu bitler, yaprak bitleri ve a ustos bcekleri gibi bitki saynnden ok nemli familyalar l iine alan, zars kanatlar boyda, hortumlu bcekler tak nbir alt tak . bir mn m e ma ko * Tanr n birden ok oldu inanma, Tanr ortak ko 'n una 'ya ma, irk.

e mak ko * Tanr ortak ko 'ya mak, Tanr ba bir tanr 'dan ka bulundu inanmak, ko una irk mak. e merkezli * Merkezleri ayn iki veya daha ok olan ekil. e sesli * Syleni ayn leri , anlam ve kkleri ayr (kelimeler), e , sestehomonim. olan adl ,

e seslilik * E olma zelli e l sesli i, adl k. e cak s * S e olan (yeryz noktasizoterm. cakl it ), e cak e s risi * S yeryznde veya bir blgedeki da gstermek amac dzenlenen haritalarda, e cakln ln yla it s ktaki yerleri birle i ie e cakl tiren rilerden her biri, izoterm e risi. e tutmak * talimde veya oyunda iki olmak iin arkada er semek. e yap * Bol ya ya orman blgelerinde byyen a mur an alargvdelerindeki blmler aras belirli yap n nda sal zellik farklarn bulunmamas n durumu. e m yap * tarafortak olarak olu ki n turdu yap u m.

e ykselti * Ykseklikleri birbirine e olan (yerler), izohips. it e ykselti e risi * E ykselti noktalar nda izilen izgilerin olu aras turdu e izohips e u ri, risi. e zaman * Ayn zaman iinde hareket eden, senkron. e zamanl * Ba lamalar bitmeleri aras geen zaman e olan (olaylar), senkronik. yla nda it * Ayn zamanda olu an. e zamanl bilimi dil

* Bir dilin zaman iindeki deme ve geli s nda, belirli bir dnemde ortaya olgular i mesi ras kan n inceleyen dil bilimi. e zamanl l k * Belli bir evrede grlen dil bilimi olgularn, olaylarn zelli senkroni. n n i, e antiyon * Basit rnek. * Bir malniteli belirtmek, zelliklerini gstermek amac o malparasverilen veya gnderilen n ini yla, n z paras . e arp * Ba rts.

e e gc yetmeyip semerini dvmek e * gl birine kp da ondan alamad h n z nc evresindekilerden karmak. e i d a "ya su lz r, ya odun" demi e ne lar, rm md * yersiz veya zamansyap ikramlara her zaman bir kar k beklendi anlat z lan l ini r. e ini (veya at) sa kaz ba e n lam lamak a * i gven alt almak. ini na e ek * Atgillerden, uzun kulakl binek ve hizmet hayvam, merkep (Equus asinus). * Kaba, yeteneksiz, inat kimse. * Odun kesmek iin kullan veya drt ayakl lan sehpa. * Duvar rmek, s yapmak gibi i kullan drt ayakl va lerde lan sehpa.

e ar ek s * Zar kanatl tak ndan, a i olan bir tr iri yaban ar(Vespa crabro). lar m nesi l s e cenneti ek * br dnya. e davas ek * Bir dik gende hipotensn karesinin dik kenarlar kareleri toplam e oldu kan n na it unu tlayan teorem. e derisi gibi ek * derisi ok kal n. * duygusu az, duygusuz. e dikeni ek * Deve dikeni trnden bir bitki, kenger. e gibi ek * kaba, d ncesiz.

e h ek yar * Kabakgillerden yaban t c rman, otsu bir bitki (Ecball elaterium). um e ho ek aftan ne anlar (suyunu ier, tanesini b r) rak * be enilebilecek bir de eyi erlendiremeyen, kmseyen kimseler iin kullan l r. e inad ek * Syledi inden veya yaptndan dnmeme, ok direnme. e kadar ek * byk, iri; a derecede geli . r mi e kafal ek * Kal kafal n , anlay z, kavray z (kimse). s s

e kulakesilmekle kheyln olmaz ek * asl niteliksiz olan bir ne yap demez. nda eye lsa i e kuyru gibi ne uzar, ne k r ek u sal * durumunda, al nda hibir geli grlmeyen kimseler iin kullan mas me l r. e marulu ek * Bir tr yaban marul. e maydanozu ek * Maydanozgillerden iki yk otsu bir bitki (Anthriscus silvestrisis). ll e otu ek * Evliya otu.

e s ek pas * Svg veya sevgi sz olarak kullan l r. e s ek rt * Be rts. ik e sudan gelinceye kadar dvmek ek * adamak dvmek. ll e ek akas * A el . akas r e ekba * Yetkisi nemsenmeyen, gcn gerektigibi gstermeyen kimse. i e eke e eki * E eklerle yk ta veya insan gezdiren kimse, merkepi. yan e ekilik * E ekinin i i. * Kaba (bir biimde).

e ekkula * Karakafes. e me ekle * E mek i ekle i. e mek ekle * ok anlay z ve kaba davran s bulunmak. larda e eklik * ok anlay z ve kaba davran s .

e ekten d karpuza dnmek m * ok a rmak, donup kalmak. * kt bir duruma d mek. e elek e eleme * Elma, armut, ayva gibi meyvelerin yenmeyen i blm. * E elemek i i.

e elemek

* Toprak, kl gibi toz durumunda bulunan eyleri hafife kazkar rmak. p t * Bir i sorunun asl anlamaya al in, n mak; kurcalamak. * Da p kar rmak. t t * E elenmek i i.

e elenme

e elenmek * E elemek i lmak. i yap * Bulundu yeri kendi kendine e u elemek. e elmobil * retilen mal de erlerinin ini kna gre tespit edilen cret deme lm. e ey * Bireye, reme i ayr grev veren ve erkekle di ay ettiren zel yarad , cinslik, cinsiyet. inde bir iyi rt l * Bir organizmandiveya erkek olarak sflandlmas sa n i n r n layan grev, yap karakter toplulu ve u. * Erkek veya die i eyden birine sahip olan, di e olmadan reyemeyen cinsliolan. er ey i

e eyli

e reme eyli * bireyin bir araya gelmesini gerekli k ve gametlerin birbirleriyle dllenmesini sa ki lan layan reme biimi. e eylilik e eysel e eysiz * E canln durumu. eyli n * Cinsel, cins. * E olmayan, cinsliksiz. eyi

e o eysiz alma * E hcreleri olu ey turmaksn, blnme yoluyla o z alma. e gin e has * Bkz. e kin. * Ki slar. iler, ah * Bir olayda veya edeb bir eserde yer alan ki iler.

e i manendi olmamak * benzeri olmamak. eine yz srmek i * bir dilekte bulunmak iin bir ki yalvarmaya gitmek. iye eini a rmak i nd * i yapt iin bir yere ok gidip gelmek. ini rmak eini atlamak i * bir konuya veya bir soruna hakk vak yla f olmak . e ik * Kap lu bo unun alt yan bulunan alak basamak. nda * Kap z basama konulabileceyer. a nda n i * Ba yeri, ba noktas n lang lang , yak. * Telli alg zerine tellerin bindikpr. larda i

* Karalar zerinde veya deniz diplerinde birbirine kom iki ukurlu ay tmsek biiminde, zeri o u u ran u kez dz kabart lar. * Bir tepkinin ba lamas ortaya nda, kmas etkili olan ruh, fizyolojik nokta. nda e ilme e ilmek e inme * E inmek i i. e inmek e ir e it * (hayvan) Aya yeri kazmak. yla * Kstah, saygz kimse. s * E ilmek i i. * E i konu olmak. mek ine

* Yap er, boyut, nicelik ve nitelik bak ndan birbirinden ne artne eksik olmayan (iki veya daha ok , de m k eyler), msav. * Ayn haklardan yararlanan, ayn dzeyde olan. e enetli it * enetli birbirine e yumu ki it akalar. e iti e itilik * nsanlarzellikle hukuk, siyaset ve ekonomi bak ndan e ini isteyen n mlar itli retilerin genel ad , msavat l k. e itleme * E itlemek i i. e itlemek * E duruma getirmek. it e itlenme * E itlenmek i i. e itlenmek * Birbiriyle e duruma gelmek. it e me itle * E mek iveya durumu. itle i e mek itle * E duruma gelmek. it e tirme itle * E tirmek i itle i. e tirmek itle * E duruma getirmek. it e itlik * veya daha ok e olmas ki eyin it durumu, denklik, msavat, muadelet. * Kanunlar ynnden insanlar aras ayr bulunmamas nda m durumu. * E itilik yanl. s

* Beden, ruh, ba klar olursa olsun, insanlar aras toplumsal ve siyas haklar ynnden ayr kal ne nda m bulunmamas durumu. e derecesi itlik * Gibi veya kadar edatlar kavramlarkar tle lde gsterilmesi. ile n r it la p e eki itlik * Kelimeye "gibi, gre" anlam katan ek. Trkede bu kavramlar -si ekleri verir. -ce, e itsiz e itsizlik e kl e kenar * Kenarlar it olan. e e kenar drtgen * Drt kenar bir birine e olan drtgen, main. da it e kenar gen * kenar birbirine e olan gen. da it eya k * Da k yol kesen h zlar, haydutlar. da, rda rs * Haydut, kh z r rs. * E olmayan, gayrimsavi. it * veya daha ok e olmamas ki eyin it durumu, msavats k. zl * Biimler, ekiller, k l k.

eya gibi k * yz, bak ve k lar l korkun olan. eyal k k * E ya olma durumu veya e yaca davran k k . e kin * Atbir tr h yry n zl . * Byle yryen (at). * Byle bir yry ile. * Srgn, filiz. e kinci e kinli e kinsiz e lek * Ekvator. e leksel e lem * Ekvatoral. * Kopya. * Sava giden eyalet askeri. a * H ve dzenli giden (at). zl * H ve dzenli gitmeyen (at). zl

e kin

e leme

* E lemek i i. * Grnt ve ses ku aklar ndaki basenkronizasyon. aras , * Benzer iki bir araya getirmek. eyi * Ses ile grnt aras gerekli basa nda lamak. * E lemesi yap lm(film).

e lemek

e lemeli

e lemesiz * Grnt ve ses ku aklar ses ku veya aklar nda e bulunmayan (film). aras leme * E lemesi bozulmu olan (film). e lenik e lenme * Herhangi bir biimde birbiriyle oranl bulunan (nokta, izgi, say ). * E lenmek i i.

e lenmek * E lemek i konu olmak. ine e me le e mek le * E mek i le i. * Birbiriyle e olmak, e tutmak. * iftle mek.

e tirme le * E tirmek i le i. e tirmek le * E mesini sa le lamak. e li * Eolan, e birlikte. i i ile e lik * E olma durumu. * Belirli bir modeli ile armoni olu turan ve bir veya birka partiye bl trlen sesler btn.

e etmek lik * bir solist, bir alg orkestra ile birlikte mzik icra etmek, refakat etmek. veya * beraberinde gitmek, arkadak etmek, refakat etmek. l * beraberinde bulunmak. e me * E i mek i. * Kaynak, p nar. e mek * Topraveya toprak gibi yumu bir biraz kazmak. ak eyi * Ararmak, incelemek. t e mek * (at iin) H gitmek. zl e ofman

* Spor al malar giyilen, pamuklu veya sentetik kuma iki paral nda tan, giysi. e lm * zometri. e raf e k rafl e ref * Bir yerin zenginleri, sz geenler, ileri gelenler. * E olma durumu. raf * ok onurlu, ok erefli.

e saati ref * Bir i olumlu yola girmesi iin en uygun zaman. in * grecek kimsenin ters davranmayarak, glk karmayarak uysallgsterdizaman. k i e ribegh * Bfelerde iki ve benzeri eylerin ikram edildiyer. i e siz * Ebenzeri olmayan veya ebenzeri grlmemi i i olan. * E bulmam e inden ayr , lmveya yan eolmayan. nda i * E olma durumu. siz * E tirmek i i. * E mesini sa lamak. * At zl h srmek, ko turmak. e ya e yal et * Trl amalarla kullan insan yap, ta lan, s nabilir, cansvarl n btn. z klar * E olan. yas * nsanlarda, hayvanlarda deri ile kemik aras ndaki kas ve ya olu tabaka. dan an * Kasaplhayvanlardan sa k lanan kaslardan olu besin maddesi. mu * Ten. * Meyvelerde ekirdekle deri aras ndaki blm.

e sizlik e tirme e tirmek e tirmek

et ba lamak * manlamak. i * yara kapanmak. et beni * Deri dokusunun anormal byyp ya lanmas olu kabarc yla an k.

et kafal * Anlay z, kaba; budala, enayi. s et kesimi * Hristiyanlarbyk perhize girmek zere bulunduklar n gnler, apukurya.

et km r * Et kesimi. et lokmas * Et yeme i. et obur * Etle beslenen, etil. et oburlar * Etiller. et sr et sine i et sotesi * Sote. et suyu * inde et kaynat lmsu. * Eti iin beslenen sr. * Bkz. kl rengi et sine i.

et eftalisi * Eti ekirde inden ayr lmayan bir eftali tr (Prunus persica duracina). et tavu u * Eti iin beslenen tavuk.

et t olmak rnak * s aile bakurmak. k et t rnaktan ayr lmaz * yak hmlar aras n s ndaki ba kolay kolay kopmaz. et toprak * Yumu k z zl toprak. ak, rm ve

et tutmak * manlamak. i et unu * Karada ya memeli hayvanlar deri, t boynuz ve kemikleri ile mide, ba ayan n rnak, muhteviyat rsak ayr ktan sonra geriye kalan et ve di yumu dokularn veya kansve kemiksiz mezbaha art n usulne ld er ak n z klarn gre pi pres edilerek ya al ktan sonra irilip lar nd tlmesi ile elde edilen bir rn. etajer etalon * A k ve uzunluk lleri iin kabul edilmi rl kanun l modeli. etamin etanol etap * Pamuk, keten veya ipekten, seyrek dokunmu delikli bir tr kuma . * Bkz. alkol. * Bir yarn belirli uzakl kapsayan blmlerinden her biri, a merhale. ama, * Raflar olan, kapaksve ta r dolap. z n

eti etik etil

* Kasap. * Kk et paras . * Genellikle etle beslenen, et obur.

etiller

* Di et yiyecek biimde geli omurgal leri mi memeli hayvanlardan bir tak et oburlar. m,

eteaya dola i na mak * eli ayadola mak. etebelinde i * k ve hamarat (kad vrak n). eted i k * Pasakl d (kad veya kn n). etekirlenmek i * (kadiin) namusuna dokunulmak. n ete indeki tadkmek * btn bildiklerini a klamak. ete d (veya sar ine mek lmak) * yalvaryakarmak. p ete yap ine (veya snmak) mak * birinin koruyuculu alt girmek. u na etek * Giysinin belden a kalan blm. a da * Vcudun belden a na giyilen, deik biimlerde, genellikle kad giysisi. a s i n * Giysinin alt kenar . * adkanepe rts gibi kuma olan r, tan eylerin yere sarkan blm. * Datepe, yn gibi yamaleylerin alt blm. , * Edep yeri. * Ya sularn, atn baz mur n n yerlerinden ieri s zmas nlemek iin yap sa rt. n lan * Kundak ocuklarn belden a na sar bez. n a s lan etek dolusu * Pek ok, bol bol, alabildi fazla. ince etek kiri * Yolsuz ili ki.

etek bezi

etek pmek * yaltaklanmak, dalkavukluk etmek. etek silkmek * el etek ekmek. etekleme * Eteklemek i i.

eteklemek * Birinin ete sayg ini gstermek amac pmek veya per gibi yapmak. yla

* Yaranmaya al dalkavukluk etmek. mak, etekleri tutu mak * ok tel lanmak. etekleri zil almak * ok sevinmek. etekleyi * Eteklemek i i veya biimi. eteklik * Vcudun belden a n a rten, beli dar, alt s genigenellikle kadgiysisi, etek. , n * Etek yapmaya elveri (kuma li ). * Bir a do uzanan yz. eyin a ya ru

etelemek betelemek * Kt davranmak. eten * Etene. * Yemi yenilen blm. lerin * Memelilerde ana ile dlt aras kan al verme i sa nda p ini layan organ, son, e e me plsenta. , dl i, ime, * Meyve yapra yumurtac n ba oldu blm. nda klar l u

etene

etenelenme * Embriyon veya eklentileriyle ana aras kimyasal de toku sa nda i u lamak amac ilgi kurma. yla etenelenmek * Embriyon veya eklentileriyle ana aras ilgi kurmak. nda eteneli eteneliler etenesiz * Etenesi olan. * Etenesi bulunan memeliler alt sf n. * Etenesi olmayan.

etenesizler * Etenesi bulunmayan basit yapmemeli hayvanlar. l eter * Oksijenli asitlerin alkollerle birle mesinden olu slara verilen ad. an v * Hekimlikte kullan ok uucu, renksiz ve kendine zg kokusu olan bir s, lokman ruhu. lan, v * Eterlemek i i.

eterleme

eterlemek * Eter buhar koklatarak anestezi yapmak. eterle me * Eterle i mek i. eterle mek * Bir alkol veya bir asit eter durumuna dn mek. eterle tirme

* Eterle tirmek i i. eterle tirmek * Eter durumuna getirmek. et bba Eti * Doktorlar, hekimler. * Hitit.

eti budu yerinde (veya etine dolgun) * manca, tombul. i eti kemi i * esas zelli as , ana i, l a rl. eti ne budu ne? * yakk. * imknlar , gc srl n, paras az. eti senin, kemibenim i * ocuk velilerinin retmene, ustaya vb. ye ocu e un itiminde kendisine tam yetki verdi anlatmak iin ini sylenir. etik * Tre bilimi, ahlk bilimi. * Ahlk, ahlkla ilgili.

etiket

* Bir maltr, miktar, fiyat vb. nitelikleri veya kitap, defter vb. n eylerin kime ait oldu belirtmek, belli unu etmek iin zerlerine konulan kk k t. * Toplum iindeki davran larda izlenecek yol, te rifat. * Kimlik. etiketi * Etiket yap ran kimse. t * Etikete nem veren, etikete s sya ba olan. k k l

etiketilik * Etiketinin i i veya mesle i. * Etiketi olma durumu. etiketleme * Etiketlemek i i. etiketlemek * Sat lan mal zerine etiket koymak. kar a etiketlenme * Etiketlenmek i i. etiketlenmek * Sat lan mal zerine etiket konulmak. kar a etiketli * Etiketi olan. * Etikete ba. l * Etiket yapmaya yarayan veya etiket ubu u.

etiketlik

etiketsiz etil etilalkol

* Etiketi olmayan. * Organik birle iklerin birle imine giren karbon ve hidrojen atomlar grubu. * Bkz. alkol.

etilen etimolog etimoloji

* Yan, renksiz, az kokulu, 0,97 yo c unlu unda karbon ve hidrojen birle imi. * Etimoloji uzman . * Kken bilimi. * Bir kelimenin kkeni.

etimolojik * Kken bilimi ile ilgili. etinden et koparmak (veya kesmek) * ok ac vermek. etine dolgun * man say i lmayan, baletinde. k etioloji * Sebep bilimi.

Etiyopyal * Etiyopya halk olan, Habe ndan , Habe . etken * Etki yapan (her messir, faktr. ey), * Bir madde zerinde belli bir deiklik yapan, messir. i * Do rudan do znenin yapt ianlatan fiil, edilgen kar , malm. ruya i t etken fiil etkenlik * Etken olma durumu. * Bir bir duyar kat n etkileme zelli i. etki * Bir kimse veya nesnenin ba bir ki ka i veya zerindeki gc, tesir. ey * Bir etken veya bir sebebin sonucu. * Bir kimse zerinde b lan izlenim. rak etkileme * Etkilemek itesir. i, * znesi belli olan fiil: Ali kediyi ok sever. cmlesinde oldu gibi. u

etkilemek * Etkiye u ratmak, tesir etmek. etkilenme * Etkilenmek i i. etkilenmek * Etkiye u ramak, mteessir olmak.

etkile im etkile me

* Birbirini kar kl olarak etkileme i l i. * Etkile i mek i.

etkile mek * Kar kl olarak birbirini etkilemek. l etkileyici * Etkileyebilecek zellikte olan. etkili * Etkisi olan, tesirli, messir.

etkili olmak * etkisi duyulmak, etkisini gstermek, tesirli olmak. etkililik etkime * Etkimek i tesir. i, etkimek etkin * Etkide bulunmak, tesir etmek. * Hareketli, i leyen, al faal, aktif. an, * Fiilde bulunan, etkinlik gsteren, edilgin kar . t * Kimyasal tepkimelere kat yatk gsteren (molekl, atom). lma nl * Etkili olma durumu, messiriyet.

etkin okul * E etkinliklerinin plnlanmas itim , uygulanmas de ve erlendirilmesi konular nda rencilere geni apta kat imkn layan okul. lma sa etkin retim * Ele al bir sorunun zmnde, geleneksel nan retim yntemlerinden yararlanmak yerine, ilgili birka bilgi alan ararma, deneme ve inceleme yapmaya nem veren nda t retim. etkinci etkincilik * Etkincilik taraftar (kimse). * Btn varln etkinlik oldu bu etkinli bir ta c gerektirmedi ileri sren aktivizm. unu, in y y ini reti,

etkinle me * Etkinle i mek i. * Bir molekl, bir atom veya bir iyonun normal durumundan, enerji ynnden daha zengin ve olaya girmeye haz r oldu duruma gemesi. u etkinle mek * Etkin zellik kazanmak. etkinle tirme * Etkinle tirmek i i. etkinle tirmek * Etkin duruma getirmek. etkinlik

* Etkin olma durumu, al i ma, yapma gc, faaliyet. * Fiilde bulunan etkin olan niteli n, n i. etkisiz * Etkisi olmayan, tesirsiz.

etkisizle me * Etkisizle i mek i. etkisizle mek * Etkisiz duruma gelmek. etkisizle tirme * Etkisizle tirmek i i. etkisizle tirmek * Etkisiz, etki yapamaz duruma getirmek. etkisizlik * Etkisiz olma durumu. etle t aras girilmez rnak na * aile anla mazl nda bir yan klar tutmak do de ru ildir. etle t gibi rnak * birbirlerine candan ba, s ili l k kili. etlenme etlenmek * manlamak, semirmek. i etli * inde et bulunan. * Eti ok olan. * Dolgun, kal n. * (meyveler iin) Yenecek k ok olan. sm * Kurak ortamda ya ve dokular ayan iinde bol su depo eden, yapraklar saplar n bitki. ve kal * Olduka man. i etli canl * Dolgun vcutlu, sakl l , gl. etli ekmek * Bkz. etli pide. etli meyve * Ortas ve sulu olan yemi etli . etli pide * Genellikle k ve sebze ile haz yma rlanan i malzemesinin ince a lmhamur zerine yay fnda larak r pi irilmesi ile yap pide. lan etlik * Kiin etinden k kavurma, past ve sucuk yap semiz hayvan. yma, rma lan * Buzdolab et koymak iin ayr nda lmyer. * Etlenmek i i.

etli bitki etli butlu

etliye stlye kar mamak * toplum iindeki e hareketlerden uzak durmak, hibir ilgilenmemek. itli eyle etme * Etmek i i.

etme (veya etme yahu) * durumlarda "yle mi, do mu, gerek mi?" gibi anlamlar bildirir. a lacak ru etme bulma dnyas * ktlk eden ktlk bulur. etme eyleme * kt bir davrankar nda "yapma, affet" anlam kullan s nda l r. etmedi b ini rakmamak (veya komamak) * elinden gelen her trl ktl yapmak. etmek * Bir iyapmak. i * Bir durumu ortaya karmak. * (iyi, kt zarflar Davranmak. yla) * (olumsuz olarak) Bir ihtiyac kar lamak. * Bulmak, eri mek. * Birini bir eyden yoksun b rakmak. * Vermek. * E de kazanmak. it er * Herhangi bir de olmak. erde * (neler, ok, az gibi belgisiz s fatlarla) Ktlkte bulunmak. * (tmle olarak yatak, alt gibi kelimelerle) Kk veya byk aptesini yapmak. etmen * Birlikte veya ayr etkisini gsteren ve belli bir sonuca gtren glerden, ayr artlardan, gelerden her biri, amil, faktr. etnik etnograf * Etnografya uzman , budun betimci. etnografya * Kavimleri kar t inceleyen, kltr olu rarak la umlar araran bilim, budun betimi, kavmiyat. n t etnolog etnoloji * Etnoloji uzman . * Kavimle ilgili, budunsal, kavm.

* nsanlar n rklara ayr, bunlar nereden , olu ln n ktn umunu, yeryzne yay , aralar ln ndaki niteliklerini inceleyip kar t ve sflayan bilim, budun bilimi, ran la n rkiyat. etnolojik etokrasi * Yaln ahlk zerine kurulu ynetim biimi. zca etol etraf * Genellikle krkten, gsteri kuma li lardan veya yn rgden yap lmuzun omuz atk. s * Yanlar, taraflar. * Etnoloji ile ilgili.

* evre. * Bir kimsenin srekli ili bulundu kimseler, yak muhit. kide u nlar, etraf drt dnmek nda * iste elde etmek iin birinin yan ayr p gnln etmeye al ini ndan lmay mak. etraf almak n * evresinde toplanmak, ortaya almak, ku atmak. etrafl etrafl ca etsiz * Ayr l nt eksiksiz, kapsay. , c * Derinlemesine, ayr l ntolarak, etrafl . * Eti olmayan. * Kuru, s zay ska, f.

ettihayrktt kurba de i r, aya memek * yol at zarar, yapt iyilikten byk olmak. ettiyan (kr) kalmak i na * yapt ktlk kar kskalmak, cezas grememek. z l n etti bulmak ( veya ekmek) ini * yapt kt davrann kar grmek. ln etti yan b ini na rakmamak * yap kt davran kark vermek. lan a l etti kalmak iyle * yapmak istediktl ba ya ularamayan kimse, ba s znts ve utanc i ar t arzln iinde kalmak. * yapmak istenilen ktlk amac ula na amamak. ettirgen * Fiil kk ve gvdesine bir ek getirilerek, fiilin gsterdii ba na yaptldn i in kas r gsteren (fiil): K rmak, bildirmek gibi. rd ettirgen at * Ta kavram bir nesneye aktar d labilen ve gei veya gei fiil kk veya gvdesine -ir, -tir-, -tli siz eklerinden birinin veya ikisinin st ste getirilmesi ile kurulan at : iirmek (i-ir-), sylettirmek (syle-t-tir-), gldrtmek (gl-dr-t-) gibi. ettirgen fiil * Ta kavram bir nesneye aktar d labilen atfiil, faktitif. Geiveya gei fiil kk veya gvdelerine l li siz ir-, -tir-, -t- eklerinden birinin veya ikisinin st ste getirilmesiyle kurulur: zorla iirdik. Bu iba na lc i kas yapt rtmak gerekir." cmlesinde oldu gibi. u ettirgenlik * Ettirgen olma durumu. ettirme ettirmek * Ettirmek i i. * Ba nyapmas sa kasn n lamak. * Sebep olmak. * Herhangi bir konuda yap inceleme, ararma. lan t * n al ma.

ett

* Belli bir konuyu inceleyen, araran eser veya yaz t . * rencilerin, bir retim grevlisinin gzetimi, denetimi alt ders al nda malar ayr zaman, mtala, na lan mzakere. ett etmek * incelemek, ararmak. t etv * Yiyecekleri, nesneleri yksek yla sterilize ve dezenfekte etmekte kullan kapal s lan ara. * Trl e yalar kurutmakta veya temizlemekte kullan ara. lan * Mikroplarretilmesinde uygun s sa n cakl layan kapal ara. * Daha ok parmaklarda olan, derinlere kadar i leyen dolama, kurla an. * Etyemezlikle ilgili. * Etyemezlik rejimini uygulayan kimse, vejetaryen.

etyaran etyemez

etyemezlik * Her tr etin, et trevlerinin, hayvansal besinlerin yer almad beslenme biimi, vejetaryenlik. Eu * Evropiyum'un k saltmas . ev * Yalnbir ailenin oturabilecebiimde yap . z i lmyap * Bir kimsenin veya ailenin iinde ya yer, konut. ad * Evin i dzeni, e vb. yas * inde bir i grlen veya bazen belirli bir amala kullan yer. lan * Herhangi bir yerde toplumsal, kltrel, ekonomik ynlerden tan grevini stlenen veya belli alanlarda tma olan ki ilerin toplan toplumsal ili p kilerini srdrmelerini sa layan kurulu . * Aile. * Soy, nesil. ev amak * ayr eve yerle ayr eve gemek. bir mek, bir * evlenmek. ev adam * Evine ba erkek. l ev alma, kom al u * kom verilen de anlat uya eri r. ev alt ev bark * Eski evlerde ambar, ah r olarak kullan zemin kat lan . * Ev, mlk. * Aile, oluk ocuk.

ev bark y kmak * kar kocay birbirinden ay rmak. ev bozmak * (kar koca) ayr veya ayr na sebep olmak. lmak lmas ev ekme i * Mayal hamurdan ev tipi f r nlarda veya tand rlarda pi irilen e boyda ve kal kta ekmek. itli nl ev ekonomisi

* Evin bak , geimi ve ya ile ilgili bilim dal m ay . ev e yas * Evde kullan deik nitelikli e n btn. lan i yalar ev ev dola (veya gezmek) mak * her eve u rayarak dola (gezmek). mak ev gailesi * Evin madd manev yk.

ev halk * Bir evde ya ayanlar hepsi. n ev i i * Evdekilerin ev iindeki ihtiyalar sa n layan i ler. ev i letmek * genel ev sahibi olmak. ev kad n * Ev i leriyle u an ve bu i ba kad ra i iyi aran n. * D da al p evinin i ar may lerini yapan kad n. ev kiras * Kiralanan ev iin denen para. ev sahibi * Evi veya konutu yasalara gre tasarrufu alt bulunduran, evin sahibi olan kimse, mlk sahibi. nda

ev sahibi mlk sahibi, hani bunun ilk sahibi * mal mlk yznden kendini zntye kapt rmamak veya mal mlk ile vnmemek gerekti anlat ini r. ev sine i * Bcekler sfn, ift kanatl tak ndan, kl renkli, dizanteri ve tifo mikroplar bir eklem nn lar m ta yan bacakl (Musca domestica). tr ev tutmak * ev kiralamak. ev yeme i * Evde yap yemek. lan evaze evcara * Klsik Trk mzi bir makam. inde evce evcek evci * Evcek. * Btn ev halk birlikte. * Tatil gnlerini evinde geiren (yat l renci, er vb.). * (giysi iin) Etek ucuna do geni ru leyen.

evci kmak * tatil gnlerinde okuldan (k ladan vb. den) eve gelmek. evcik

* Kk, sevimli ev. evcil * Eve ve insana al , kendisinden yararlanabilen (hayvan), ehl, yaban kar . m t evcil hayvan * Evde bak labilen, insana al olan, evcille m tirilmi hayvan. evcilik * Genellikle kocuklarn ev i z n lerini rnek alarak oynad oyun. klar

evcille me * Evcille i ehlle mek i, me. evcille mek * Evcil bir duruma gelmek, ehlle mek. evcille tirilme * Evcille tirmek i i. evcille tirilmek * Evcil duruma getirilmek, ehlle tirilmek. evcille tirme * Evcille tirmek i ehlle i, tirme. evcille tirmek * Evcil bir duruma getirmek, ehlle tirmek. evcillik evcimen * Evcil olma durumu. * Evine, ailesine ok ba (kimse). l * Ev i lerini iyi bilen, becerikli (kad n). * Akl sakin. ba nda, * En yce yer. * Yer yuvar gre, Yer te, (Gne gre) Gn te. na e * Bkz. evi.

ev

evde kalmak * (kiin) evlenme agemi z olmak. evdeci * iftliklerde i ilere yemek haz rlayan a.

evdeki pazar (veya hesap) ar uymamak ya * nceden tasarlanan bir i umuldu gibi sonulanmamak, d u nld gibi olmamak. evdemonizm * Mutuluk. evde * Ayn evde oturanlardan her biri. evecen evecenlik * Aceleci, acul. * Acelecilik.

evegen

* vecen. * en, abuk ilerleyen, had, akut. ve

evelemek * "Bir sz tam sylememe, a n iinde mldanmak" anlam evelemek develemek sznde geer. zn r nda everme evermek evet * "yledir" anlam do nda rulama veya tasdik kelimesi. * Konu aras cmlenin olumlu anlam peki ma nda n tirmek iin de kullan l r. evet efendimci * Kendine zg bir d ncesi olmadndan veya ho grnmek iin kar ndakinin her szne "evet s efendim" diyen (kimse). evetleme * Evetlemek i i veya durumu. evetlemek * Evet demek, onaylamak. evgin evham * ncelikle yap lmas gereken, ivedili, mstacel. * Kuruntular, ku kular, vehimler. * Evermek i i. * Evlendirmek.

evhamlanma * Evhamlanmak i i. evhamlanmak * Kuruntu duymak, kuruntuya kap lmak, ku kulanmak, vehmetmek. evhaml * Kuruntulu, ku kulu, vehimli, mtevehhim. evhams z * Evham olmayan. evi snda rt * Evi yurdu olmadan herhangi bir yerde ya ayan. evi evin * Klsik Trk mzi bir birle makam, evc. inde ik * Bir iindeki z, lp. eyin * Bu tanesinin olgunla z, habbe. day mii,

evin ba lamak * rn tanelenmek, tane ba lamak, olgunla mak. evin dire i * Ailenin en nemli ki isi.

evinin kad n * Evine, kocas ba ve bunlarla ilgili i ba r nitelikte olan kad na l leri ar n. evinlenme * Evinlenmek i i. evinlenmek * (bu arpa vb.) Olgunla day, mak. evinli evinsiz * zl ve dolgun (tohum). * zsz, bokof. ,

evire evire * istedigibi, adamak. yice, i ll evirgen * ini bilen, ll ve hesapl gren. i evirme * Evirmek i i. * Bir nermenin konusunu yklem, yklemini de konu durumuna getirerek, varg do olan yeni bir s ru nerme karma, akis: "Hibir insan lmsz de ildir" nermesinden evirme yoluyla "hibir lmsz insan de ildir" nermesi labilir. kar evirmek * Dndrmek, evirmek. * Yapn i s detirmek, taklip etmek.

evirmek evirmek * iyice, istedigibi, adamak gzden geirmek. i ll evirtik * Evirtime u ram . evirtim evirtmek * Evirtmek iakis. i, * (sakarozu) Glikoz ve levloza evirmek. * Bakml olarak ters evirmek. * Mutfakta musluk alt bula y nda kamaya yarayan tekne. k

eviye

eviye sifonu * Mutfaklarda bula y kamaya yarayan teknenin alt konan ve pis sular atsu kanal aktaran ara. k na ana k na evkaf * Vak flar. * Vak f mallar yneten kurulu n . evl * Daha iyi, ye . evldiyelik * Evlttan evlda eskimeden kalacak kadar dayan (e kl ya). evld yal * oluk ocuk, ev halk .

evlt

* Bir kimsenin o veya k, ocuk. lu z * Soy, dl. * Ya kimselerin ocuklar l ya ndakilere kulland bir seslenme. klar

evlt edinmek * yasayla belirtilmiartlar iinde bir kimseyi evlt olarak nfusuna geirmek. evlt gibi (veya evld gibi) * zenle, titizlikle. evltl evltl k * Evld olan. * Evlt olma durumu. * Birinin yasayla evlt hakk d kimse. tan * Kk ya beri eve alp yeti tan n tirilen kimse. * Evld olmayan. * Tarlan tohum ekmek iin saban iziyle blnen blmlerinden her biri. n, * Dnmn drtte biri kadar olan alan ls. * Tarlalarda suyun akmas a su yolu. iin lan * On liralk para. k t

evlts z evlek

evlekleme * Evleklemek i i. evleklemek * Srlecek tarlay it blmlere ay e rmak. evlendirilme * Evlendirilmek i i. evlendirilmek * Evlenmesi sa lanmak. evlendirme * Evlendirmek i i. evlendirmek * Evlenmesini sa lamak. evleni evlenme * Evlenmek iizdiva. i, evlenmek * Erkekle kad aile kurmak iin kanuna uygun olarak birle n, mek, izdiva etmek. evlenmek barklanmak * evlenerek bir aile kurmak. evlerden (veya uzak) rak * lm veya kt bir durumdan sz edilirken dinleyenlerin ayn durumla kar mamalar dilemek iin la n sylenir. * Evlenmek i i veya biimi.

evlere enlik * be enilmeyen, olumsuz kar lanan bir durum, bir davrankar nda alay yollu sylenir. s evleviyet * ncelik.

evleviyetle * ncelikle, haydi haydi. evli * Evlenmi bulunan (kadveya erkek). n * Herhangi bir say ev bulunan (yer). da * Evi olan. evli barkl * Evlenmiocuklar (kimse). , olan evli evine, kyl kyne * artda m, herkes evine, i gitsin. k lal ine evlik evlilik * Herhangi bir say evi olan, hanelik. da * Evli olma durumu.

evlilik birli i * Kar kocadan olu topluluk. ve an evlilik d * Kanun olmayan, kanuna uygun olmayan, gayrime ru. evliya * Erenler, ermi veliler. ler, * Yat r.

evliya gibi * uysal, ok iyi ahlkl kimse. evliya otu * Baklagillerden, hayvanlara yedirilmek iin ekilen bir bitki, e otu (Onobrychis). ek evliyal k evmek * Bkz. ivmek. evolsyon * De me, geli i me. evrak * K yapraklar t , kitap sayfalar . * Yaz lmkitaplar, mektuplar veya yaz lar. * Ermi lik.

evrak antas * inde belge veya dosya bulunan ve ta nabilen, ksele, deri, kuma yap zel kap. vb. lan evrak dolab * Dosyalar er yaz belgeleri saklamakta kullan dolap. , di ve lan

evrat

* Mslmanlarca belirli zamanlarda okunmas olan dualar ve Kur'n ayetleri. det

evrat ekmek * okunmas olan dualar Kur'n ayetlerini srekli tekrarlamak. det ve evre * Bir olayda birbiri ard grlen, bir i birbiri ard beliren, geli deik durumlarher biri, a nca te nca en i n ama, safha, merhale, faz. evren * Gk varl nbtn, kinat, kozmos. klarn * Dzenli ve uyumlu bir btn olarak d nlen btn varl klar. * Ki iinde ya ili bulundu ortam. inin ad, kide u evren bilimi * Evreni yneten genel yasalar bilimi, kozmoloji. * Evrenin olu umunu, yapn s inceleyen felsefe ve bilimsel reti. evren bilimsel * Evren bilimiyle ilgili, kozmolojik. evren do umu * Evrenin olu umu, kkeni, do u ve yarad ilgili kuram, kozmogoni. u l ile evren pulu * Mika. evrensel * Evrenle ilgili. * Btn insanl ilgilendiren, lem mul, cihan mul, niversal. * Dnya lsnde, dnya ap nda.

evrenselle me * Evrenselle i mek i. evrenselle mek * Evrensel duruma gelmek. evrenselle tirme * Evrenselle tirmek i i. evrenselle tirmek * Evrensel duruma getirmek. evrensellik * Evrensel olma durumu. evrik * (ba bir nermeye, teoreme veya probleme gre) Terimleri ters durumda olan (nerme, teorem veya ka problem). evrilir * Konu ile yklemin birbirinin yerine gemesiyle do u bozulmayan (nerme): "Her insan gler evrilir rulu bir nerme say nk "her glen insand yargyanlolmaz. l r, r" s * Alda kullan kimyasal i c l p lemden getikten sonra do rudan do pozitife dnebilen (film). ruya evrim * Zaman iinde birdenbire olmayan, kesintisiz, niteliksel ve niceliksel geli sreci. me * Bir canl tekilerden ay eden biimsel ve yap karakterlerin geli yolunda geirilen bir dizi y rt sal mesi deme olay i , tekml. * lp. nk

evrimci

* Evrimcilik yanl olan (kimse). s * Evrimcilikle ilgili.

evrimcilik * Evrimi temel alan do bilimi ve felsefe a retisi. evri ik * Evirme yoluyla elde edilen (nerme): "Her insan gler" nermesinin evrii, "her glen insand i r" biiminde olur. evropiyum * Atom numaras atom a 122 olan, yalntuzlar bir tek oksidi bulunan parlak gri renkte bir 63, rl z ve element.K saltmas Eu. evsaf evsel * Nitelikler, vas flar. * Evle ilgili.

evsel at k * Evde kullan mdan d , eskimi pranmveya p durumuna gelmi m , y maddeler. evseme evsemek evsin evsiz * Evi olmayan. evsiz barks z * siz gsz, avare, ba . bo evvel * nce. * nceki, gemi lk, . * Evsemek i i veya durumu. * Evini, yurdunu zlemek. * Avlan avc n hayvanlardan gizlendiyer. rken lar i

evvel Allah * "nce Tanr m anlam bir peki yard yla" nda tirme sz. evvel bahar * ilk bahar. evvel ve ahir * ba da sonda da, eninde sonunda. ta evvel zaman * ok nceden, ok eskiden, nceleri. evvel * nce, ilk nce, ilkin.

evvel can, sonra canan * nce can, sonra sevgili.

evvelce

* nce. * nceleri, eskiden. * nceden, eskiden, evvelce.

evvelden

evvelemirde * ncelikle, ilk nce, her eyden nce. evveli * Evvelki. * Eskiden. evveliyat * Bir i nceki evreleri, ncesi, nceleri. in evvelki * nce olan, nceki. * nceki. ki * eskiden, gemi te. * Bkz. evvelki.

evvelleri evvelsi ey

* Kendisine sz sylenilen kimse veya kimselerin dikkati ekilmek istendi ad ba getirilir ve inde n na uzat labilir. * Kendisine seslenilen kimse, nesne vb.nin adn ba getirilerek anlam n na glendirir. * Usan anlat r. * (soru olarak) yle ise, o hlde?. -ey * Bkz. -ay / -ey. eyalet * o unlukla valilerce ynetilen ve ynetim bak ndan bir tr ba zl olan byk il. m ms * Osmanl imparatorlu unda en byk sivil ve asker ynetim blgesi. * Binek hayvanlarn s na konulan, oturmaya yarayan nesne. n rt

eyer

eyer bo altmak * cirit oyununda hedef olmaktan kurtulmak iin eyer zerinde sa sola e a ilmek. * saldlar a r bo karacak nlemler almak. eyer kalta * Eyerin tahtadan yap kafes biimindeki blm. lan eyer kapatmak (veya kapamak) * eyeri atsna koyup ba n rt lamak. eyer ka * Eyerlerin n ve arka taraflar ndaki ntblm. k l eyer vurmak * eyeri hayvan s na koyup ba n rt lamak. eyerci * Eyer yapsatan kimse. p

eyercilik

* Eyer yapma veya satma i i.

eyere de gelir, semere de * her iyarar, incesine de, kabas da. e na eyeri bo kalmak * binicisi lmek. eyerleme * Eyerlemek i i. eyerlemek * At zerine eyeri koyup ba lamak, eyer vurmak. eyerlenme * Eyerlenmek i i. eyerlenmek * Eyer vurulmak. eyerli * Eyer vurulmus na eyer konulmu , rt (hayvan). eyersiz eyitmek eylem * S na eyer konulmam(hayvan). rt * Demek. * Eylemek i fiil, aksiyon. i, * Fiil. * Bir durumu de tirme ve daha ileriye gtrme ynnde etkide bulunma abas i , amel. * D ncesini eylemi ile gerekle tirmeye al (kimse). an

eylemci

eylemcilik * Eylemci olma durumu. * hayat d nsan ve ncesinde baca gerekli etki ve eylem oldu ne sren ve dnya gr l in unu reti , aktivizm. eylemde bulunmak * bir harekete kalk mak. eyleme * Eylemek i i.

eyleme gemek * tasarlanan bir iuygulamaya ba i lamak. eylemek eylemli * Etmek, yapmak. * Eylem durumunda olan, amel, fiil. * Kadrolu. * Mastar.

eylemlik

eylemsi eylemsiz

* Fiilimsi. * Eylemi olmayan.

eylemsizlik * Eylemsiz olma durumu. eylemsizlik ilkesi * (bir cisme bir kuvvet etki etmedike) Cismin durmas dzgn do veya rusal bir hareket yapmas . eyll eymir eytam * Y 30 gn sren dokuzuncu ay l n . * \343 e mr. * Yetimler.

eytam maa * Memur yetimlerine verilen ayl k. eyti im * Diyalektik.

eyti imsel * Eyiti ilgili. imle eyvah eyvallah * "Te ekkr ederim", "Allaha smarlad ve "evet, yle olsun" anlamlar kullan k" nda l r. eyvallah demek * ho grerek kabul etmek veya edilmek. eyvallah etmemek * birinden yard istememek, gnl borcu olmamak, boyun e m memek. eyvallah olmamak * gnl borcu olmamak. eyvan * Bkz. ayvan. eyyam * Gnler. * Beklenmedik, kt, ho gitmeyen bir haber veya olay kar nda duyulan ac a s nmay anlat r.

eyyam a as * Her durum ve zamanda f kollayarak byklere yaranan kimse. rsat eyyam efendisi * Eyyam azas . eyyam grm (veya srm ) * iyi gnler grmmutlu zamanlar ya , am . eyyam ola

* "havan iyi olmas dilerim" anlam bir sz. n n nda eyyamc * Gnn diledi geiren, gnn gn eden. ince eyyamc l k * Eyyamc olma durumu. ez de suyunu i * de ersiz, faydas iin kullan z eyler l r. eza eza cefa * Bask zulm. ve ezan * Mslmanl namaz vaktini bildirmek iin mezzinin yapt a. kta r * zme, snt k verme, zg.

ezan saati * Ezan okuma saati. ezan vakti * Ezan okunma zaman . ezanc * Ezan okuyan kimse, mezzin. ezan * Ezanla ilgili.

ezan saat * Gne batnda 12'yi gsterecek biimde ayarlanan saat. in ezans z ezber * Bir metni veya bir sz eksiksiz tekrarlayabilecek biimde ak tutma. lda * Ezberleme ve ak tutma yetene lda i. * Ezber edilecek ders. ezber etmek * ezberleyerek ak tutmak. lda ezber okumak * herhangi bir yere bakmadan bellekte kalan biimiyle sylemek veya konu mak. ezberci * Dersini veya herhangi bir konuyu anlayarak de de, kelime kelime haf nda tutan (kimse). il zas * Ezan okunmayan, ezan olmayan.

ezbercilik * Ezberci olma durumu. ezberden * Ezberlenmi biimde, ezbere. ezberden yapmak * bir yere bakmadan bellekte kalan biimiyle okumak veya sylemek. ezbere

* Ezberleyerek, bir yerden okumayarak, bir yere bakmayarak. * Asl, gere anlamadan, bilmeden, d n ini nmeden, incelemeden. ezbere anlatmak * okunan bir oldu gibi, bozmadan anlatmak. eyi u ezbere bilmek * o yerin her yan iyice bilmek. n ezbere i grmek * incelemeden geli igzel yapmak. ezbere konu mak * bilmeden, asl araysormadan konu n p mak. ezbere yapmak * ezberden yapmak. * model veya do kar nda durmayarak fikirden tasavvur ve tahayyl suretiyle resim yapmak. a s ezberinde * Belle inde. ezberleme * Ezberlemek i i. ezberlemek * Bir oldu gibi ak tutmak, ezber etmek. eyi u lda ezberlenme * Ezberlenmek i i. ezberlenmek * Ezberlemek i lmak. i yap ezberletme * Ezberletmek i i. ezberletmek * Ezberlemesini sa lamak. ezberleyi * Ezberlemek i i veya biimi. ezcmle * Baca, belli baolarak, esas olarak. l l * rnek olarak. * Ezdirmek i i. * Ezmek i yapt ini rmak. ezdirtme * Ezdirtmek i i.

ezdirme ezdirmek

ezdirtmek * Ezdirmek i yapt ini rmak. ezel * Ba c olmayan zaman, ncesizlik. lang belli

ezel ebet ezel

* Ezelden ebede kadar, ebediyen. * Ba c lang olmayan, ncesiz. * Eski.

ezel ebed * nsz, sonsuz. ezel takdir * Yazg . ezercesine * Ezer gibi, ezme yak e n. ezgi * Belli bir kurala gre lan ve kulakta haz uyand ses dizisi, na melodi. kar ran me, * Bir mzik paras ba sona kadar belirli yerlerde tekrarlanan ses dizisi. nda tan * Kula ho a gelen ses veya sz dizisi. * Gidi tarz, tempo. , yol, * znt, snt k . * Boyalar ezmeye yarayan demir veya porselen alet.

ezgi

ezgilenme * Ezgilenmek durumu. ezgilenmek * Ezgi zelli kazanmak. ini ezgili ezgin * Ezgisi olan, melodik. * Paraca durumu bozuk olan (kimse). * ok cefa grm (kimse). * rk, ezik (meyve). * znt veren. * Ezgin bir biimde. * Ezgin olma durumu. * Alduygusunu and bir tedirginlik. k ran * znt, snt k . * Ezmek i yapan. ini * stn, yok eden, a basan. r * Y c prat, bunalt, snt c k l . * Ezilmi veya yass lm . * Olaylar ve hayat artlar nda gsz ve sntduruma d olan, zntl. kar s k l m * Bere, rk. ezik bzk * Ezilmi bzlme b ve , ri r.

ezgince ezginlik

ezici

ezik

eziklik

* Ezik olma durumu.

ezile bzle * Utangal slganl kla, k kla. ezilgen * Kolayca ezilip toz durumuna gelen. ezilip bzlmek * g bir duruma d davran yla utandn etmek. p lar belli ezili ezilme ezilmek * Ezmek i konu olmak. ine * (mide, yrek ve i szlerini zne olarak aldnda) Alsnt duymak. k k s ezilmi * Ezik duruma gelmi . * Kendisine bask lm haklar yap , elinden al nm . ezilmi lik * Ezilmi olma durumu. ezim evi * Tohumlarezilip ya kar yer. n ld * Ezilmek iveya biimi. i * Ezilmek i i.

ezim ezim * Ezmek veya ezilmek fiillerine getirilerek onlar anlamlar peki n n tirir. ezin ezinti * Aletkisiyle midede duyulan tedirginlik. k * Korku veya heyecan sebebiyle duyulan eziklik, snt k . ezip bzmek * ezerek paralayarak, tamamen de tirerek kullan veya anla i lmaz duruma getirmek. lmaz eziyet * A glk ve snt r k , zg. * Organik veya ruh byk snt k , azap.

eziyet ekmek * zahmet ve snt u k ya ramak. eziyet etmek * zahmet ve snt k vermek, can yakmak. n eziyet vermek * zahmet ektirmek. eziyetli * Eziyet ekerek yap lan. * Eziyet veren, eziyet ektiren, zgl.

eziyetsiz

* Eziyet ekmeden yap sntz, zgsz. lan, k s ezkaza * Kaza ile, yanlkla, rastgele. l ezme * Ezmek i i. * Sebze veya yemi ezerek yap yiyecek. lan * Bitkilerin etli ve yumu kmlar macun k na getirmek zere paralamak, kat telsel kmlar ak s n vam ve s n szerek ay klamak i lemi. ezme boya * Ya veya ba bir maddeyle ezilerek hamur hline getirilmi ka boya. ezmek * stne basarak veya bir aras srarak yass ey na k t ltmak, biimini de tirmek. i * A bir ba bir zerinden gemek, i r ey, ka eyin nemek. * S iinde bastp kar rarak eritmek. v r t * zmek, snt sokmak. k ya * Bask nda tutmak. alt * Dayan ln acak derecede al rarak yormak. kl a t * Yenmek, sindirmek. * Harcamak. ezofori * gzde grme bozuklu ki u.

ezogelin orbas * K z rm mercimek, et suyu, yanane, karabiber, k z , rmbiber karm irilen ve Anadolu'da yaygolan pi n bir tr orba. ezoterik * Belirli bir insan toplulu unun dnda kimseye bildirilmeyen, yaln srl bir evreye aktar (her zca n, dar lan trl bilgi, reti), bat irek. n, Ezrail F * Flor'un k saltmas . f, F * Trk alfabesinin yedinci harfi. Fe ad verilen bu harf ses bilimi bak ndan tmsz, srtnc di m dudak nszn gsterir. * Nota i aretleri harflerle gsterilirken fa sesini gsterir. * Baz lkelerde birimi olarak kullan fahrenhayt derecesinin gstergesi. s lan * Merce odak uzaklnsembol. in n F.K.B fa * Fizik, kimya, biyoloji k saltmas . * Gam (II) dizisinde mi ile sol aras ndaki ses. * Bu sesi gsteren nota i areti. * Bkz. Azrail.

fa anahtar * Portedeki notalarfa yksekli olaca gsteren i n inde n aret. faal * ok al al canl an, kan, , hareketli, aktif. * ler durumda olan. * Etkin.

faaliyet

* al k, al canl hareket. kanl ma, l k, * ler durumda olma, etkinlik.

faaliyet gstermek * al mak. * i durumda olmak, etkinlik gstermek. ler faaliyete gemek * al maya ba lamak, alr duruma gemek, i lemeye ba lamak. * i duruma gelmek, etkin duruma gelmek. ler faaliyette bulunmak * al iine girmek. ma faaliyetten al koymak * al durdurulmak, al mas madan al konulmak. fabl fabrika * lenmemi veya yar lenmi i maddelerin makine, ara ve benzeri ile i lenerek tketime haz r duruma getirildisanayi kurulu retim evi. i u, fabrikac * Fabrika sahibi veya fabrika i leten kimse, fabrikatr. fabrikasyon * Fabrikada yap tketime hazduruma getirilen (madde). larak r fabrikatr * Fabrikac . fabrikatrlk * Fabrika sahipliveya i i letmecili i. facia * ok znt veren, ac olay, afet. kl * Trajedi, a . lat faciala ma * Faciala durumu. mak faciala mak * Facia durumuna gelmek. facial faa * Facias olan, facia gibi kar lanan. * skambil destesinin en alt ndaki k t. * Yz, ehre, surat. * Giysi. * Ykl geminin bordas ndaki su dzeyi ile bo geminin bordas ndaki su dzeyi aras kalan blm. nda * o unlukla manzum, sonuta ahlk bir ders lan alegorik hikye. kar

faa etmek * serenleri baveya geriye do evirerek yelkenleri sarmak. a ru faal * Haval , gsteri li.

faas olmak * haval , gsteriolmak. li faas almak (veya al a n aetmek) * birini mahup etmek, bozmak. faeta faetal * zerinde faetalar bulunan. fauna * Halat rselenecek yerine tel veya sicimle yap sarg n lan . * Elmasyontulmu n yzlerinden her biri, faseta.

fauna etmek * srtnme veya hava olaylar korumak amac halat iple sarmak. ndan yla, ince faunal k * Fauna yapmakta kullan tel veya sicim. lan fagosit * Yutar hcre. fagositoz fagot fa fur * Hcre yutarl. * Tahtadan paralar uca tak uzun bir boru biiminde, perdeli bir flemeli alg u l , . * in imparatorlar verilen unvan. na * in'de yap lmkse, tabak, vazo gibi porselen e ya. * Fa furdan yap lm . * ly a a , ok fazla. an, r * Ahlka ve trelere uygun olmayan. fahi e * Orospu. fahi elik * Orospuluk.

fa fur fahi

fahrenhayt * Erimekte olan buzun s 32 C, kaynar suyun buhar s 212 C de gsterebilecek biimde cakln cakln derecelenmi bulunan bir tr termometre. fahr * Sayg verilen veya vn iin kabul edilen (ba k, yelik, doktora gibi unvan), onursal. iin kanl * Gnll, karks z. l * Divan edebiyat nda airlerin kendi zelliklerinden vnerek sz ettikleri manzume veya manzumenin bir

fahriye blm. fahte

* Klsik Trk mzi daha ok ilhi, beste ve zellikle pe formlar kullan yirmi zamanl on inde rev nda lan, ve iki vuru bir byk usul. lu fahur faik * stn, yksek. faik yet fail * stnlk, ykseklik. * Eden, yapan, i leyen. * Hukuk sonu do bir su i uran leyen kimse. * zne. * ok vnen, ok bbrlenen.

failimehul * Kimin yapt belli olmayan veya bilinmeyen. failimuhtar * stedi yapmakta zgr, ba buyruk. ini na * Yapt ndan sorumlu olacak durumda ve ya olan (kimse). klar ta fainal four * Drtl final. fair-play faiz bedeli. * letmek iin bir yere dn verilen paraya kark al kr, getiri, rem, nema. nan l * Kapitalist ekonomide, artde deikli u k erin i e rambiimi olarak paranfiyat n , kiralanan parankira n * Drst oyun.

faiz fiyat * Faize verilen 100 kuru al bir yk faiz. kar lnda nan ll faizci * Faizle dn para veren kimse, tefeci. faizcilik * Faizcinin i tefecilik. i,

faize vermek * (paray ) faizle dn vermek. faizlendirme * Faizlendirmek i i. faizlendirmek * Paray faize verip i letmek, o altmak, nemaland rmak. faizli faizsiz fak * (para iin) Faizi olan, faizle i gren. lem * (para iin) Faizi olmayan. * Tuzak, kapan.

Fak Fuk Fonu * Sosyal yard ma amac 1990'l llarda kurulan, halk aras bu k mla yla y nda saltmayla tan fakir fukara nan fonu. faka basmak * aldat lmak, tuza d a mek. faka bast rmak * aldatmak, tuza d a rmek. fakat * Yaln ancak, ama, lkin. z, fakfon fak r fakih fakir * Geimini glkle sa layan, yoksul, fukara. * Zavall . * (nesneler iin) Olmas gerekenden az. * Alak gnlllk iin birinci ki i zamiri grevinde kullan . l rd * Hindistan'da yoklu eziyete kendini al rmdervi a t . fakir cevher * indeki madenin oran olan maden cevheri. d k fakir d mek * yoksulla mak. fakir fukara * Yoksullar, geimini sa lamakta glk ekenler. fakir tavu tek tek yumurtlar u * destekisi olmayan, dayanaolmayan kimsenin i yava leri yrr. fakirane fakirce fakirhane * Fakir gibi, fakire uygun d biimde. en * Fakire benzer durumda. * D knler yurdu. * Alak gnlllk gstermek iin "evimiz" anlam kullan nda l r. * Bak nikel ve inkodan olu gm r, an grn bir ala nde m. * Yoksulluk, fukaral k. * Fh bilgini. k

fakirizm

* Hint felsefesinde insan vcudu btn ktlklerin kaynasay ldndan, bedene eziyeti ruhun kurtulu u ve mutlulu iin gerekli gren ileke Hint dervi i. u lik, li fakirle me * Yoksulla ma. fakirle mek * Yoksulla mak. fakirle tirme

* Fakirle tirmek iveya durumu. i fakirle tirmek * Yoksullarmak. t fakirlik * Yoksulluk. * Verimsizlik, krl s k. * Yetersizlik. * Bkz. fak r. faks faksimile fakslama * Belgegeer. * T bas pk m. * Fakslama, belgegeerleme i i.

fakr

fakslamak * Belgeerlemek, belgeer ile gndermek. faktitif faktr fakl faklte * Bir niversitenin, renim alan uzmanlkonusu bak ndan ayr veya k m lmkollar her biri. ndan faklteli fal * Faklte rencisi olan (kimse). * Ettirgen fiil. * Etken, etmen. * Benek.

* Gelece i renmek, ve k ans smeti anlamak amac oyun k , kahve telvesi, el ayas yla d gibi eylere bakarak anlam karma. fal amak (veya bakmak) * bakla, su, iskambil vb. ne bakarak gelecekte olacak eyleri anlamaya al mak. fal ta falaka * Ceza olarak ayak tabanlar vurmakta kullan ayaklar na lan, uygun bir durumda srtutan kal bir k p t nca sopa ile bunun iki ucuna ba bir ipi olan i l kence arac . * Bu arala uygulanan dayak cezas . * Baz ralarda kullan ucu iple ba a paras kald lan l a . falakac * Sadrazam n, stanbul kadn yenieri a nveya sekbanba n denetlemeler s nda yan sn, asn n ras nda bulunan ve sulu bulunanlar falakaya yat grevli. ran falakal * Falakas olan. * Falc n fala bakmak iin kulland deik biim ve renklerdeki ta lar klar i .

falakaya ekmek (yat rmak, vurmak veya y kmak) * falakaya ba layarak dvmek. falan * Sylenmesi istenmeyen veya gerekli grlmeyen bir zel ad yerini tutar. n * Tarih, yer, kive benzeri szlerle s tamlamalar ldnda, bu tamlamalar, tekrarlanmak istenmeyen i fat yap eyleri genel olarak anlatmaya yarar. * Cmlede belirtilen nesne veya nesnelerden sonra gelerek "ve benzerleri" anlam kullan nda l r. falan festekiz * Bkz. falan filn. falan fe mekn * Bkz. falan filn. falan f k st * Bkz. falan filn. falan filn * nem verilmeyen, hafifsenen iin kullan eyler l r. falanca * Falan. falan nc * Sylenmesi gerekli grlmeyen s say yerine kullan filn . ra s l r, nc falanj * Eski Yunanl larda, zellikle Makedonya yayalarn ekirde olu n ini turan m zrakl alay. * Baz lkelerde yar asker siyas kurulu verilen ad. lara * spanya'da falanj yesi. * Fala bakmay kendine geim yolu yapan kimse. * Falcn i n i. falata falete falez falihay r * yorulur olgu. yiye fallus falname falso * Erkeklik organ . * Fala bakmaninceliklerini ve yorumlama zelliklerini anlatan kitap. n * Bir para alr veya sylenirken yap nota yanl n lan l. * Yanldavran . * Bkz. falete. * E kundurac a ri b . * Bkz. yal yar.

falanjist falc falc l k

falso kmak * bozuk olmak, umdu bulamamak. unu falso vermek * bozulmaya yz tutmak, avermek. k falso yapmak * yanlalmak, sylemek. * yanldavran bulunmak. ta falsolu falsosuz * Hatas kusursuz. z, falya * Toplar lemek iin a otunun konuldu delik. ate z u * Kapkoyuverme, sal p verme. * Yunus balniri bir tr. n * Aile. * Birok ortak zellikleri sebebiyle bir araya getirilen cinslerin toplulu fasile. u, * Kar . , e * Havaland arac rma , pervane, pervane kanad ; vantiltr. * S veya so havay cak uk dengeli olarak savuran ara. * Bir kimseye veya bir a d eye knlk ve tutkuyla ba olan (kimse), mutaass ba r l p, naz. * Bir kimseye veya bir a d eye knlk ve tutkuyla bal taassup, ba k. r l k, nazl * Konu ok iyi anla mas lmayan (kimse). * flemeli bak r alg lardan olu orkestra. an * Bu orkestran ald tart ve canl n ml para. fanfin * "Anla lmayan yabanc dille konu bir mak" anlam kullan fanfin etmek deyiminde geer. nda lan fangri fani fni * Mercan trnden bir bal k. * gznn alg k nsan lad iddeti. * lml, gelip geici, kal z. ms * Yanl hatal , , kusurlu.

falyanos familya

fan

fanatik fanatizm fanfan fanfar

fni dnya * lml, kal z dnya. ms fanil

* Genellikle ince pamuk ipli inden dokunmuten zerine giyilen i ama . , r * Yumu ynden rlm ak veya dokunmu , hafif ve gev kuma ek . fnilik fanta * Mavimsi ye renkli bir tr ba il tankara. fantasma fantastik * Gerekte olmad hlde var gibi grnen hayal. * Gerekte var olmayan, gerek olmayan, hayal. * XVIII. yzy ba ldan layarak Fransa'da geli bir edeb tr. en * Bkz. fantezi. * Arap atl nbayramlarda yapt gsteri, atl larn klar gsteri. * Fni olma durumu.

fantaziye fantazya

fantazyal * Fantazyas olan. fantezi * Sonsuz, srshayal. n z * De ik heves, deik be deik d . i i eni, i n * Ssl ve tr deik olan. i * Serbest biimli beste veya alaturkada serbest biimli . ark * Fantezi merakl, fanteziye d s kn. * skambil oyunlar o bacak, veya vale adlar bilinen k nda lan, yla t. fantom fanus * Hayalet.

fantezist fanti

* Ssl, ayakl fener. * Saat, mikroskop gibi aralar tozdan korumak iin zerlerine kapat yar kre biiminde cam kap. lan, m * Genellikle silindir biiminde olan mum, gaz lmbas ayd gibi nlatma aralarn evresini kapatarak n rzgrdan koruyan cam mahfaza. fanuslu * Fanusu olan. fanya fanyol far far * Kad n ss iin gz kapaklar srdkleri e renkte boya, dzgn. nlar na itli farad * Gzl bir bala iri gzl ikinci bir a k na eklendi inde, bu ikinci a verilen ad. a * Bak yap rdan lmbariton veya tenor ses veren alg . * Ta n n blmnde bulunan, uzaayd tlar nlatan gl k verici.

* Elektrik s birimi. a fara * Toplanan sprntleri alatmak iin kullan krek biiminde teneke veya plstikten, sapl p lan kap. fara (veya fara gibi kadar) * ok byk veya ok geni lan (a a z). faraza faraz faraziye * Varsay hipotez. m, farba farbala fare * F r, farbala. rf * F r. rf * S angillerden, kk vcutlu, kemirgen, memeli hayvan (Mus). * Bazen s yerine kullan an l r. * Diyelim ki, sayal ki, sz geli ola ki, tutal ki. m i, m * Bir varsay dayanan, varsay hipotetik. ma msal,

fare delibilir kt i * bir kabahate, sua veya gizli i kalk ki yakalanaca anlay nereye snaca bilir. e an i, n nca n fare deli s e mam bir de kuyru (veya kna) kabak ba , una lam * yapamayacakadar a bir ivarken ba bir i r i ka daha yklenmi . * kendisi snt durumunda iken yan bir kidaha alm na i . fare deli i * Gizlenecek yer. fare delibin alt i n * herkesin ka saklanacak bir yer arad durumlarda, saklan bir yer bulmak ok gtr. p lacak fare di i * Bir i veya boncuk oyas ne tr.

fare d bayar se, l r * bir yerin bo yoksulluk iinde bulundu anlat ve unu r. fare kuyru u * Tahta i lemecili veya ah do inde ap ramada, kilit yeri amakta kullan ince, dar testere. lan fare otu * Stle engillerden, mavi iekli, tohumlar zehiri olarak kullan bir bitki. fare lan

farekula * uha ie igillerden, tohumu ku yemi olarak kullan bitkilerin cins ad lan (Anagallis). * Yaban mercank k. fareler cirit oynamak * bir yerde kimseler bulunmamak. farenjit * Yutak iltihab , hunnak, anjin.

farfara

* A kalabal grltc. z k, * vngen.

farfarac * Grltc, amatac (kimse). farfarac l k * Farfarac olma durumu. farfaral k * Farfara olma durumu, farfara davran . far ma far mak * Far i mak i. * Gsz d mek, yorulmak. * Eskimek, y pranmak. * Vazgemek, usanmak. * Kocamak, ya lanmak, ihtiyarlamak. * Vazgemiekilmi , . * Snt z, rahat. k s * (bir mlkn) Kullanma hakk ba na b n kas rakan. fari olmak * vazgemek, ekilmek, el ekmek. farika * Bir benzerlerinden ay etmeye yarayan durum veya ge, ay eyin rt rma. faril Faris fariza * Bala nalt ve st yanlar geirilen kei k k larn na l yap ndan lmip. * Farsa. * Tanr buyru u. * Yap lmas gerekli dev, grev. * eriata uygun bir biimde miras d pay. lara en

fari

fark

* Bir kimse veya nesnenin bir ba yla kar r kas lmamas sa t n layan ayr benzer l k; eyleri birbirinden ay ran zellik, ba k, ayr kal m. * Ayr m. * karma i leminin sonucu. fark atmak * ileri gitmek, ok stn gelmek. fark etmek * grmek, semek. * anlamak, sezmek. * demek, ba mak. i kala * ay etmek. rt fark etmez * nemi yok, etkisi olmaz, demez. i

fark gzetmek * ayr tutmak. fark olunmak * seilip ay edilmek. rt * anla lmak. * sezilmek. fark varmak na * gzne arpmak, fark etmek, anlamak. fark olmak nda * sezmek, anlamak. fark olmamak nda * grlmesi veya bilinmesi gereken eylerden haberi bulunmamak, kavranmas gereken bir dikkat eye etmemek. farkl * Fark olan, aralar fark bulunan, de ik, ayr . nda i ml farkl ca * Farkl gibi.

farkl ma la * Farkl mak i ayr ma. la i, mla * Ayr ma. mla farkl mak la * Farkl duruma gelmek, ayr mak. mla farkl t larma * Farkl t i larmak i. farkl t larmak * Farkl duruma getirmek. farkl l k * Farkl olma durumu, ayr l ba k. ml k, kal * Do toplumsal ve bilince dayanan her olay ve olguyu btn tekilerden ay zellik. al, ran * Fark olmayan.

farks z

farks ma zla * Farks mak i zla i. farks mak zla * Farksduruma gelmek. z farks k zl * Farksolma durumu, ayr zl z ms k. farmakodinami * Hasta veya normal organizmalar zerinde, illaretkisini deneysel olarak inceleyen veya araran bilim. n t farmakodinamik * llaretki gc. n * Hasta veya normal organizmalar zerinde illaretkisini inceleyen eczac dal n l . k farmakognozi * llardo bulunduklar n ada durumda incelenmesi.

farmakolog * Farmakoloji ile u an, farmakoloji uzman ra . farmakoloji * llaretkisini ve kullan inceleyen bilim dal n ln . farmason * Mason. * Dinsiz, imans z. farmasonluk * Masonluk. Fars * n gneybatnda ya halk veya bu halksoyundan olan kimse. ran' s ayan n fars Farsa fart furt * yalgldrme gelerinden yararlanan, bazen inan sr a gldrmeyi ama edinen oyun. lkel, n rln nn an, * devletinin resm dili. ran * Anlams bo z, szlerle bbrlenerek.

fart furt, farta furta etmek * anlams bo z, szlerle bbrlenmek. farta furta * Bkz. fart furt. fartas furtas olmamak * patavats konu zca mak. farz * Mslmanl zr olmad yap zorunlu, yap kta, ka lmas lmamas gnah say lan. * Yapmak zorunda kal boyun borcu. nan ey,

farz etmek * yle kabul etmek, var saymak. farz olunmak * var say lmak. farz muhal * Olmayacak, gerekle meyecek bir olacakm gerekle eyi , ecekmi d gibi nerek, sayarak, tutal ki, m sayal ki. m fasa fiso fasarya * De ve nemi olmayan, bo ey veya sz). er ( * Bo , anlams(sz). z * e yaramaz, yeteneksiz. * Bask lerinde harf ve sat formada tutmak ve s i rlar kmak iin kullan kama. lan * Di n yzne estetik amala yap kaplama. in lan * Bkz. faeta.

faset

faseta

fas l

* Blm, km, devre. s * Orta oyununa ba lamadan nce saz tak nald kek havas curcuna. mn ve * Pe nak , saz semaisi gibi paralarbelli bir s gre alp sylenmesi. rev, ark , n raya n * Osmanl Arap tiyatrosunda oyunun perde blm. ve * Belli bir srede yap ikar durum veya olay. lan , lan la

fas l heyeti * Gerekli sazlarla tam olarak bir fas l yapabilecek durumdaki alaturka saz toplulu u. fas la * Aral ara, kesinti. k,

fas vermek la * ara vermek, kesmek. fas lal fas z las fasih * Aral kl , aral , kesintili. * Aras aral z, durmadan, ara vermeden, kesintisiz, biteviye. z, ks * (anlatiin) Ave dzgn. k * Ave dzgn konu yeteneolan. k ma i * Cz. * Familya. fasit * Kt, bozuk. * Ara bozucu, fesat karan, mfsit.

fasikl fasile

fasit daire * Kr dng. s fasit olmak * (namaz, oru, aptes gibi iin) bozulmak. eyler faska * Kundak ocuklarn beline, znzerinden sar geni . n bn lan sarg

fasla fasla * Yer yer. fasletme * Fasletmek i i.

fasletmek * Ay rmak, blmek. * zmek, sonuland rmak. Fasl fason * Fas halk olan kimse. ndan * Kesim.

fasone

* zg veya atkn kuma n yzeyi zerinde, kendili inden bir desen olu turdu her tr kuma u . * Bu tr kuma olu lar turan desen rne i. * atan, gerek olmayan isnatlarda bulunan (kimse). ftira * Fassal olma durumu. * \343 festfut.

fassal fassall k fast food fasulye

* Fasulyegillerden, barbunya, al e kad horoz gibi birok trleri bulunan bitki (Phaseolus vulgaris). , Ay n, * Bu bitkinin sebze olarak yararlan ye rn ve kuru tohumlar lan il .

fasulye gibi kendini nimetten saymak * kendine ok de vermek. er fasulye pilkisi * Kuru fasulyenin pi irilmesi ile yap pilki. lan fasulye piyaz * Ha lanmkuru fasulye ile kat yumurta ve kuru so karm an piyaz. fasulye sgibi r * zays ve ok uzun boylu. f, ska fasulyegiller * Kapal tohumlu, iki enekli, ayr yaprakl ta iekli bitkiler familyas . fa * A vurulmuortaya dklm a , .

fa etmek * (gizliyi) a vurmak, duyurmak, ortaya dkmek, dile vermek. a fa olmak * belli olmak, a klanmak, ortaya kmak. fa fa r r * Su veya ba slarbol ve ok akmas anlat ka v n n r. fa ing fa ist * Hristiyanlarda byk perhizden nce dzenlenen enlik ve e lenceler, karnaval. * Fa yanl olan (kimse, gr izm s vb.).

fa me istle * Fa mek durumu. istle fa mek istle * Fa duruma gelmek. ist fa tirme istle * Fa tirmek i istle i. fa tirmek istle * Fa mesini sa istle lamak.

fa istlik fa izan fa izm

* Fa izm. * Fa e ist ilimli.

* talya'da 1922-1943 y aras etkinli srdren, meslek kurulu na dayanan, devlet srlar llar nda ini lar n n geni letmeyi amalayan, yetkinin, tek partinin elinde topland dzen. * Demokratik dzenin yerine a bir ulusuluk ve bask r dzeni kurmay amalayan reti. fatalist fatalite * Al yaz, yazg n s , kader. * U ursuzluk. fatalizm * Yazgl kadercilik, cebriye. c k, fatih * Zafer kazanan, fetheden (kimse). * devletlerinde bir lkeyi veya bir sava alan hkmdar ve komutanlara verilen unvan. slm ehri arak * Byk ve nemli bir i bitiren kimse. * llere Tanr n rahmetini dilemek iin dua olarak okunan Kur'an'ilk suresi. 'n n fatiha okumak *o eyden umudunu kesmek. fatihane fatura * Fatih gibi, fatihe benzercesine. * Sat bir malcinsini, miktar ve fiyat bildirmek iin satnalya verdihesap pusulas lan n n n cn c i . * Yazg, kaderci. c

fatiha

faturalama * Faturalamak i i. faturalamak * Bir malfaturas dzenlemek. n n fatural * Faturas olan.

fatural am ya * Yap alveri fatura alma al lan te kanl. faturas (birine) n karmak (veya detmek) * sorumlulu birine yklemek. u faturas z faul faull * Faturas olmayan. * Ma ve kar malarda bir sporcunun hareketini nlemek iin yap kural d hareket. la lan * Faul olan, faul yapan.

faulsz fauna

* Faul olmayan, faul yapmayan. * Belli bir blgede yeti hayvanlartm, direy. en n * Bu hayvanlartan n n m yapan eser. * Bakla tanelerinin kabu soyulduktan sonra yap zeytin ya yemek. u lan l * Herhangi bir i veya yar mada stnlk kazanaca inan (kimse, tak vb.). na lan m * Yar kazanacad nlen at. * Yzn iki yan b lan sakal demeti. nda rak * En ok be enilen. * Bir mata, yar mada veya kar mada kazanmas la beklenilen taraf.

fava favori

fay fayans

* Kk (III). r

* Duvarlar kaplaysslemek iin kullan bir yz s ve genellikle iek resimleriyle bezenmi mi p lan, rl , pi bal levha. ktan fayans d emek * bir yeri fayansla kaplamak. fayans * Fayans d veya satan kimse. eyen fayans l k * Fayansn i n i veya mesle i. fayda * Yarar, kr.

fayda etmemek * etkisi olmamak, i yaramamak, yararl e olmamak. fayda vermemek * yararl olmamak. faydac * Faydas olan, fayda sa layan, fayda, yarar gzeten kimse. faydac l * Yararc l.

faydac l k * Yararc l k. faydalanma * Yararlanma. faydalanmak * Yararlanmak, istifade etmek. faydal * Yararl .

faydal olmak * yararl olmak, yarar sa lamak.

faydas dokunmak * yararl olmak, kr sa lamak. faydas olmak * yararl olmak, olumlu etki yapmak. faydas grmek n * yarar sa lamak. * kr elde etmek. * iyile tirmek. faydas z fayrap * Yarars z. * Bir istim kazann, istim olu n turacak biimdeki yanar durumu. * Gemilerde ate ateharland iye i rmak iin verilen komut. * Herhangi bir veya ih eyi i zland rma. * (kap , pencere, giysi iin) Ama, karma.

fayrap etmek * oca ate harland n ini rmak. * herhangi bir iveya h i eyi zland rmak. * amak, karmak. fayton * Tek krkl, drt tekerlekli, genellikle ift atl binek arabas , payton. * Perde ayakl lardan, s deniz klar ya cak y nda ayan, uzun kuyruklu bir ku (Phaeton). faytoncu * Fayton sren kimse. * Fayton i leten kimse. faytonculuk * Faytoncunun i i. faz * Evre, safha.

faz kalemi * Priz, da tablolar yerlerde gerilim bulunup bulunmadn tma gibi anlamaya yarayan ara. faz l fazilet * Erdem. faziletkr faziletli faziletsiz * Fazilet sahibi, faziletli. * Erdemli. * Erdemsiz. * Faziletli, erdemli (kimse).

faziletsizlik * Faziletsiz olma durumu. fazla

* Gere inden, allm ok, a (olan), ziyade. tan r * Daha ok, an. k * Artmolan. * Gereksiz, yersiz. fazla gelmek (veya gitmek, kamak) * ekilmeyecek, b racak, tedirgin edecek bir durum almak. kt fazla ka rmak * allmolan lde ok imek (veya yemek, konu mak). fazla mal gz karmaz * ne kadar ve ne trden mal olursa olsun elden lmamalr. kar d fazla olmak * dayanma gcn a davran acak bulunmak, ok olmak. larda fazlaca fazladan * Gere inden biraz daha ok olarak, bir hayli ok. * allana ek olarak, allandan ok, bol bol, ok ok.

fazlala ma * Fazlala i ziyadele mak i, me. fazlala mak * o almak, sayartmak, ziyadele s mek. fazlal k * okluk, gere inden artolma durumu. k

fazlaletmek k * birinin varl, bulundu yerde gereksiz olmak. u Fe fe * Trk alfabesinin yedinci harfinin ad . fecaat feci fecir * ok ac , yrekler acdurum. kl s * Ac , ok ac , yrekler ac, trajik. kl kl s * Tan vakti, gn a armas . * Tan kll. z * Demir'in k saltmas .

fecrikzip * Tan yerinde gn do madan beliren, sonradan kaybolan geici ayd k, yalanc geici tan. nl tan, fecrisad k * Tan yerinde gn do uncaya kadar sren kesiksiz ayd k, gerek tan. nl feda * Bir ama u runda bir de veya varl vazgeme, u er ktan runa verme.

feda etmek * k ymak, gzden karmak.

feda olsun * varsgitsin, u n runda yok olsun!. feda * Bir lk u tehlikeli i giri can esirgemeyen kimse, serdengeti. runa lere erek n * Bir kimseyi veya bir yeri koruyan kimse. * Feda gibi, feda olarak. * Fedaice davran serdengetilik. , * zverili. fedakrca * zverili (olarak). fedakrl katlanmak a * bir amaca, bir emele ula iin birok snt zntye, gl dayanmaya al mak k ya, e mak. fedakrl k * zveri. fedakrletmek k * zverili davranmak. * azlna katlanmak, az olu ile yetinmek, vazgemek. u fedakrlyapmak (veya gstermek) k * zverisini ortaya koymak. federal federalist * Federasyon durumunda birle olan. mi * Federalizme ba olan. l * Fedaralizm yanl. s

fedace fedalik fedakr

federalizm * Birok devletin zel kanunlara ve ba zl sahip olarak tek bir devlet durumunda birle ms a meleri yntemi. federalle me * Federalle durumu. mek federalle mek * Federal duruma gelmek. federasyon * Kk devletlerin tek bir devlet durumuna gelmek iin yapt ortakl devletler birli klar k, i. * Birok kurulu lardan olu birlik. an federatif federe * Federalizme ba veya uygun olan. l * Bir federasyona ba olan. l * Bir konfederasyonun yesi. * Radyoda bir sesin grl nn zaman zaman azalmas bsbtn yok olmas veya durumu.

feding

fehamet

* Byklk, ululuk. * De er.

fehametlu * Byklk, ululuk gsteren (kimse). * Osmanl imparatorlu zaman sadrazamlara, Mr h ve yabanc u nda s divi prenslere, eyalet beylerine verilen unvan. fehva * Anlam. * Kavram; terim, deyim. fehvas nca * Uyar sz gere nca, ince. fek fekl fel felh * Kurtuluselmet, onma. , felh bulmak * kurtulmak, onmak. felket * Byk zarar, znt ve snt yol aan olay veya durum, ym, bel. k lara k * ok kt. * k k, hayret, a lbildirir. a nl k r * Felket getiren. * Bozma, feshetme, kesme, ay koparma. rma, * Patates gibi baz bitkilerin yumrular bulunan ni nda asta. * Grng.

felketli

felketzede * Felkete u ram . felce u ramak * bir i m kalmak, yrmez duruma gelmek, tam olarak durmak. yar felce u ratmak * bir iyryemez duruma getirmek. i fel * nme, nzul.

fel gelmek * inme inmek. fel olmak * inme inmek. felli * nmeli, fel olmu , mefl. feldmare al

* Alman, Avusturya, ngiliz, Rus ve asker hiyerar sve isinde en yksek rtbe. feldspat * Potasyumlu, sodyumlu ve kalsiyumlu olmak zere e ayr en nemli silikatl lan mineral grubu. fele ksmek e * talihten yak nmak, anstan midini kesmek. fele emberinden gemi in * hayatta ac birok gnler grm tatl geirmiolgunla tecrbe kazanm , m , . fele sillesine u in ramak (veya sillesini yemek) * byk bir yma u k ramak. fele ini a rmak * ummad bir durumda kalmak, k k iine d a nl mek. felek * Gk, gkyz, sema. * Dnya, lem. * Talih, baht, ans. * Asker mkada zilli bir mzik arac z . * Bkz. filenk.

felek

felek yr olursa * Tanr m eder, bir terslik yard kmazsa, artlar uygun giderse. felekiyat * Gk bilimi, astronomi.

felekten bir gn (veya gece) almak * gzel bir gn (gece) geirmek. felekten km almak * gzel bir vakit geirmek, istedigibi e i lenmek. Felemenk * Bugnk Hollanda, Belika ve Kuzeydo Fransa'ya eskiden verilen ad. u Felemenke * Felemenk dili. Felemenkli * Felemenk halk veya bu halk soyundan olan (kimse). ndan n felfelek * Kk bir kelebek tr. * Hurmagillerden, kestane bykl ndeki yemi d i erit rc nitelik ta Asya bitkisi (Areca catechu). yan

felfelek sokmak * birini ku d kuya rmek. felfelleme * Felfellemek i i. felfellemek * Eski canl yitirmek. ln * Afallamak, a rmak. * Dnen, hareket eden bir cisim, durmadan nce hn z yitirmek.

feliks

* Palmiye yapra benzeyen, park ve bahelerde ss iin kullan iri gvdeli bir bitki (Phoenix na lan canariersis). fellh * ifti. * Mr kyls. s * Zenci, Arap.

fellek fellek * Tel heyecanla, ko ko turarak. la, arak, u fellik fellik * Tel ko turmayla. la, u felsefe * Varln ve bilginin bilimsel olarak arar . tlmas * Bir bilimin veya bilgi alann temelini olu n turan ilkeler btn. * Bir filozofun, bir felsefe okulunun, bir a retisi. n * Dnya gr . * Bir konuda soyut d . n

felsefe yapmak * olaylarsebep ve sonular n zerine kendince soyut birtak d m nceler ileri srmek. * bilgilik taslamak. felsefeci * Felsefe incelemeleri yapan kimse. * Felsefe retmeni. felsef * Felsefe ile ilgili olan, felsefeye ili kin. feminist * Feminizm yanl(kimse, gr s ).

feminizm * Toplumda kadn ktl n s oldu inan ve yararlanmas una lan gereken haklar alt ve erke o p inkiler dzeyine karmak, e sa itlik lamak amac gden d ak . n nce m fen * Fizik, kimya, matematik ve biyolojiye verilen ad. * Fizik, kimya, matematik ve biyolojiden elde edilen verileri i yap alan uygulama, teknik. ve m nda * Bilim, bilgi. * Hile, hilekrl k.

fen bilimi * Fizik, kimya, biyoloji gibi bilimlerin ortak ad . fena * nitelikte olmayan, kt. yi * zc. * ok. * (ki iin) iler stenilen ve gereken nitelikte olmayan. * Ho gitmeyen, rahatsedici. a z * Davran toplumun ahlk anlayna uymayan. lar * ok, fazla, a biimde. r * lml olma durumu, lmllk. fena bulmak

fena

* lmek, yok olmak. fena de (veya fena say il lmaz) * olduka iyi. fena etmek * kt davranmak. * kt bir duruma d rmek. fena gzle bakmak * kt niyetini anlat r biimde bakmak. fena hlde * fazlaca. fena hlde * A lde, son derece, pek ok, adamak. r ll fena kalpli * Herkesin ktl isteyen, ba n kalar ktlk d iin nen. fena olmak * hasta gibi olmak, fenala mak. * ok zlmek, bozulmak. fena yapmak * kt duruma d rmek. fena yerine vurmak * tehlike yaratabilecek bir organa veya ba bir yere darbe indirmek. ka fenafillh * Allah yolunda yok olma.

fenala ma * Fenala i mak i. fenala mak * Kt bir duruma girmek. * (hasta) A mak. rla * Ansn bay gibi olmak. z lacak fenalarma t * Fenalarmak idurumu. t i fenalarmak t * Fenala na sebep olmak, fena duruma getirmek. mas fenal k * Ktlk, er. * Uygunsuz durum, rahats k veren yap zl .

fenaletmek k * ktlk etmek, ktlkte bulunmak. fenalgeirmek (veya gelmek) k * kendini bilmeyecek veya bay bir duruma gelmek. lacak fenas gitmek na * zlmek, gcenmek, klmak, sinirlenmek. r fenaya ekmek

* (sze) kt anlam vermek. fenaya sarmak * i veya durum ktye gitmek. fenci * Fenle u an kimse. ra * Fen konular ders veren nda retmen. * Saydam bir maddeden yap lmveya byle bir madde ile donat iinde k kaynabulunan ayd lm , nlatma * Gemilere yol gsteren k kulesi, deniz feneri. * Tepesinden kulplu kahveci tepsisi, ask .

fener arac .

fener alay * Bayram gecelerinde kalabalhalk topluluklarn, ellerinde fener veya me k n alelerle dola yapt ehri arak klar gsteri. fener bal * Fener balgillerden, vcudunda pek ok k verme organ bulunan, tropik denizlerde ya bir bal ayan k (Lophius piscatorius). fener balgiller * Kemikli bal tak n vcutlar k, derileri a klar mn, bas plak, ok byk olan, derin denizlerde ya zlar ayan bal familyas klar . fener ekmek * elinde fenerle nden gitmek. * bir kalabal nderlik etmek. a fenerci * Fener yapan veya satan kimse. * Deniz feneri bekisi. * Sokak fenerlerini yakan kimse. * Fener yapmak veya satmak i i.

fenercilik

feneri nerede sndrdn * ge kalanlara tak iin sylenen bir sz. lmak fenerli * Feneri olan. fenerli burgu * Ah blmleri delmeye yarayan matkap. ap fenersiz * Feneri olmayan.

fenersiz yakalanmak * beklenmedik bir zamanda istenmeyen bir durumla kar mak. la fenik * Alman markn yzde biri. n Fenike portakal * Fenike ve yresinde yeti tirilen sulu ve kokulu bir tr portakal. Fenikeli * Fenike halk olan (kimse). ndan

fenlenme

* Fenlenmek iveya durumu. i

fenlenmek * Ya gre bilmemesi gereken na eyleri renmi olmak. fenn * Fenle ilgili. * Yntemine gre i gren.

fennini almak (veya kapmak) * bir i inceliklerini, pf noktalar kavray o alanda usta oldu gstermeye ba in n p unu lamak. fenol * Boyac plstik maddelerin ve baz l kla, illaryap nda kullan o n m lan, unlukla maden kmrnn katran lan benzinin oksijenli trevi, asit fenik. ndan kar fenomen * Olay, olgu. * Grng. fenomenal * Olguya ili kin. fenomenizm * Grngclk. fenomenoloji * Grng bilimi. fent * Dzen, hile.

fent evirmek * dzen, hile yapmak. feodal feodalite * Derebeylikle ilgili. * Derebeylik.

feodalizm * Derebeylik sistemi. feodallik * Derebeylik, derebeyi olma durumu. fer * Parlakl ayd k. k, nl * (gzde) Canl l k. * Pahal k, nur, canl l k, l k. * Kad n sokakta giydikleri, mantoya benzer, arkas yakas o kez eteklere kadar uzayan st nlar bol, z, u * Dervi giydibol bir tr h lerin i rka. feraceli

fer ferace giysisi.

* Ferace giymi olan (kimse). feracelik * Ferace yapmaya elveri (kuma li ). feragat * Hakk kendi iste vazgeme. ndan iyle

feragat etmek * hakk vazgemek, el ekmek. ndan feragat gstermek * hakk vazgemek. ndan feragatli * Vazgeebilen, zveride bulunabilen, zveri gsterebilen. fera * (bir i Vazgeme, ekilme, el ekme, terk etme. ten) * (bir mlk) Ba na b kas rakma, ba n stne geirme. kasn * Bol, geni . * Havadar, ayd k, i a. nl c * (kalp, gnl, i vb. iin) Snt z, tasas sevinli olma durumu, sevinme, sevin, i rahatl, gnl k s z,

ferah

ferah a kl.

ferah fahur * Ferih fahur, kolayl rahatl kla, kla. ferah ferah * Bol bol, geni geni . * yiden iyiye, haydi haydi, rahatl kla. * En a a . ferah tut ferahfeza ferah * "i rahatln , huzurunu koru" anlam kullan nda l r. * Klsik Trk mzi inde, yegh perdesinde karar k makamlardan biri. lan * Bolluk, geni lik. * Ucuzluk. * Polis ve inzibat grevlilerinin boyunlar takt aya biiminde st yazmetal arma. na klar l * II. Mahmut devrinde feslerin tepesine pskl tutturmak iin tak metal tepelik. lan

ferahlama * Ferah duruma gelme. ferahlamak * Geni lemek, a lmak. * Snt , tasas k s da lmak. ferahland rma * Ferahland iveya durumu. rmak i ferahland rmak * Ferahlamas lanmak. sa

ferahlanma * Ferahlanmak iveya durumu. i ferahlanmak * Rahatlamak, znt veya snt kalmamak, a k s lmak, geni lemek. ferahlat c * Ferahlveren, ferahlsa k k layan. ferahlatma * Ferahlatmak i i. ferahlatmak * Ferah duruma getirmek, rahatlatmak. ferahl k * Ferah olma durumu, geni gnl a lik, kl.

ferahlduymak k * iinin a , rahatln kln hissetmek. ferahnk * Klsik Trk mzi bir birle makam. inde ik

ferahnka iran * Klsik Trk mzi bir makam. inde ferahnma * Klsik Trk mzi bir makam. inde feraset * Anlay sezi , , sezgi, zek. ferasetli ferasetsiz fer ferda * Erte, yar yar n, nki. * Gelecek zaman, yar n. ferde * Kk denk, top. ferdenferda * Tek tek. ferd ferdiyet ferdiyeti * Bireyci. ferdiyetilik * Bireysel, ki fertle ilgili. isel, * Bireysellik. * Anlay. l * Anlay z. s * Dicanl reme organn dblm, vulva. i larda n

* Bireycilik. ferhane * Birden ok ma azas bulunan eski hanlartipinde, avlulu geni n bina, byk han veya kervansaray. feri * Ayr larla ilgili, ayr niteli olan. nt nt inde * kinci dereceden. * Arabalar vagonlar kdan br kya geirmeye yarayan gemi, araba vapuru. veya bir y y * ok sevinli, ne eli.

feribot ferih

ferih fahur * Bolluk iinde. * Geni sntz. ve k s * Ba z, ba s cann istedigibi. ms lantz, n i ferik ferik * Tmgeneral veya korgeneral. * Kmes hayvanlarn civcivlikten n kmyavrusu, pili. * Gevrek bir elma tr. * Tmgenerallik veya korgenerallik. * En iyisi, en gzeli, en stn. feri te ferli ferma ferman * Buyruk, emir. * Osmanl imparatorlu unda padi n verdi uyulmas ah i, gerekli hkmleri ta yazbuyruk, yarl yan l k. ferman karmak * padi taraf herhangi bir konuda emir verilmek. ah ndan * yetkili bir kimse taraf buyruk verilmek. ndan ferman dinlememek * yasa, kural, yol yntem tan mamak. ferman sizin * siz nas l isterseniz yle olsun!. fermanl * Hkmete kargelmek suuyla aranan ve cezalandlmas hakk ferman (kimse). r iin nda kan * Kimseden korkusu olmay diledigibi davranan. p i fermanl deli * Deli oldu herkese bilinen ki u i. * Melek. * Parlak (gz, k). * Av kpe gizlendiyerden av inin i gzetlemesi.

feriklik feri tah

fermantasyon * Mayalanma, tahammr. fermejp fermene * t. t * Trl nak i larla lemeli, n kavu mayan, yele benzeyen bir giysi. e

fermeneci * Fermene yapan veya satan kimse. fermeneli * Fermenesi olan. ferment * Maya, enzim.

fermiyum * (fiziki Fermi'nin ad ndan) Einstenyumla ayn zamanda bulunan ve atom say 100 olan yapay element. s K saltmas Fm. fermuar * Giysi, anta vb. yerlerde kullan kar kl ler ve bunlarzerinde yryen kapatdan olu lan, di l n c an mekanizma. fernez fersah * Yakla be k kilometrelik bir uzaklls. k * (ok uzun) Uzakl k. fersah fersah * Pek ok, bol bol. fersahl k fersiz * Aras herhangi bir fersah olan. * Donuk, cans (gz, k, yz). z, * Snger toplamak iin kullan makineli dalma arac lan .

fersizle me * Fersizle iveya durumu. mek i fersizle mek * Fersiz duruma gelmek, donukla mak. fersizlik fersude fert fertik * Kama, uzakla s ma, v ma. fertik ekmek (veya fertik i rmak) * Fersiz olma durumu. * Eskimi pranm a , y . , nm * Birey.

* kamak. feryad basmak * k koparmak, yksek sesle hayk l rmaya ba lamak. feryat * Hayk k. r , l

feryat etmek * yksek sesle hayk rmak. * byk bir yokluk, zarar ve snt k iinde bulunmak. feryat figan * Hayk ba rma, klarla a rma, l lama. feryat koparmak * yksek sesle ba rmak, hayk rmak. ferz * Satran oyununda vezir. ferz karmak * acemi bir oyuncuya karvezirsiz oynamak. ferz kmak * satranta piyade, kar en son kareye kadar srlp vezir olmak. daki fes fes rengi * Koyu k z rm renk. * Bu renkte olan. fesahat * Anlat dzgnlk ve a kla birlikte amaca uygunluk. ta kl fesat * Bozukluk. * Karkl karga k, ara bozuculuk. k, al * Herhangi bir konuda iyimser olmayan, kt yorumlayan. * Kar r, ara bozucu. c t * Hile. * apka yerine kullan k z n uhadan yap tepesinde pskl olan, silindir biiminde bak. lan, rm, kal lm , l

fesat kar rmak (veya fesat t karmak) * ara bozmak, ortal kar rmaya al t mak, insanlar birbirine d recek i yapmak. ler fesat kumkumas * Fesat kayna ortakl kar rmay edinmiktlk pe ko kimse. , t huy , inde an fesata vermek * fesat karmak. fesat * Ara bozucu, karkl k karan, ordubozan, mfsit.

fesat l k * Kar rl ara bozuculuk, ordubozanl c t k, k. fesatl k * Fesat olma durumu, fesata davranma.

fesh etmek * Bkz. feshetmek. feshedilme * Feshedilmek i i. feshedilmek * Kapat lmak, da lmak, faaliyetten men edilmek. t feshetme * Feshetmek i i.

feshetmek * (verilmi yarg) Kald bir y rmak, bozmak. * Kapatmak, da tmak. fesih * (verilmi yarg) Kald bozma. bir y rma, * Da da lma. tma, t

fesini havaya atmak * klh havaya atarak sevin gsterisinde bulunmak. n fesle en * Ball babagillerden, Akdeniz lkelerinde yeti yapraklar en, gzel kokulu, beyaz veya pembe iekli, bir yk ll ve otsu bir ss bitkisi, reyhan (Ocimum basilicum). festekiz festfut * Ayakst at rma, fast food. t * Byk ma azalarda haz r yemek blm. festival gsterisi. * Dnemi, yap evre, kat ld lanlarsayveya niteliprogramla belirtilen ve zel nemi olan sanat n s i * Belli bir sanat dal oyun ve filmlerin sunulmas gsterilmesi sonunda dl veya derece verilmesi nda ve biiminde dzenlenen ulusal veya uluslar aras gsteri dizisi, enlik. * Bir blgenin en nl rn iin yap gsteri, lan enlik. * Dzensiz toplant , curcuna. fesuphanallah * ma anlat a r. fe mekn * Bkz. falan fe mekn. fetha * Aral a delik. k, z, * stn (II). * Fethetmek i i. * Bkz. falan festekiz.

fethetme

fethetmek * Bir yeri veya lkeyi sava almak, lke amak. arak * Herkesin takdirini, vgsn kazankendine hayran b p rakmak. fetih * Bir veya lkeyi sava alma. ehir arak

fetihname * Bir yerin al mjdelemek iin hkmdarlar yabanc ndn n devlet adamlar na, ehzadelere, valilere vb. ne yazd resm mektup. klar feti * toplumlarda do lkel ast bir g ve etkisi oldu inan canl cansnesne, tap una lan veya z nacak, put. * Taprcas sevilen veya kimse. n na ey * U say urlu lan ey. * Feti uygulayan (kimse, gr izmi ). * Feti izme d (kimse). kn

feti ist

feti izm

* toplumlarda do lkel ast bir g ve etkisi oldu inan canl cansnesnelere tap una lan veya z nma, tap ncak putperestlik. l k, * Karcinsin giysi vb. eyleriyle cins co ve doygunluk sa ku lama. fetret * peygamber veya padi aras peygambersiz veya padi z geen sre. ki ah nda ahs * dinine gre Hz. ile Hz. Muhammed aras geen sre. slm sa nda * olay aras ki ndaki sre. * Hkmet gcnn gev i bir yerde dzenin yeniden kurulmas kadar geen sre. edi na fettan * Fitneli, kar r. c t * Gnl ayart, cilveli. c * Fettan gibi. * Cilveli, gnl al (kad c n).

fettanca fettane

fettanla ma * Fettanla i mak i. fettanla mak * Fettan bir duruma gelmek. fettanl k fets * Fettan olma durumu.

* Embriyonun geli imini byk lde tamamlad, btn organ taslaklarn olu u nc aydan n tu do kadarki durumu. uma fetva * hukuku ile ilgili bir sorunun din hukuk kurallar gre zmn a slm na klayan, eyhlislm veya mft taraf verilebilen belge. ndan fetva vermek (veya karmak) * bir i yap in labilmesi iin yarg bulunmak. da * gereksiz yere emir verir gibi konu mak. fetvac * Gereksiz yerde ve haddi olmayan emirler veren.

fetvahane * Mftnn makam . * eyhlislm kap. s

fetvayi erife * eyhlislm fetvas . fetvayi erife karmak * eyhlislm fetvas etmek. iln fev * kalabal. nsan fev fev feveran * Akak n n. * F rma, kaynama. k * Birdenbire fkelenme, kprme, parlama.

feveran etmek * birdenbire fkelenmek, kprmek, parlamak. fevk * st, yukar .

fevkalde * Allmolandan ayr anst, beklenmedik, grlmedik, i , ola itilmedik. * A , ok fazla. r * ok iyi, ok stn, ok gzel. fevkalde hl * Ola anst hl. fevkaldelik * Ola anstlk, ola andan farkl olma durumu. fevkalbe er * st. nsan * stn nitelikli insan. fevkan fevr fevrlik fevt * Elden ( kma karma), ka yitme. rma, * lme. fevt etmek * yitirmek, elden ka rmak. fevt olmak * yitirmek. * lmek. fevvare feyezan * F skiye. * Ta tan, seylp. ma, k * stte, stteki. * Birdenbire, d nmeden yap lan. * Fevri olma durumu.

* Bereket. feyiz * Verimlilik, grlk, ongunluk. * lerleme, kltrel geli olgunluk. me, feyizlenme * Feyizlenmek i i. feyizlenmek * Feyzalayd p nlanmak, istifade etmek. feyizli feylesof * ok rn veren, verimli. * Filozof.

feylesofa * Filozofa. feylosofluk * Filozofluk. feyyaz * ok verimli, gr.

feyzalmak * Etkilenmek, olgunla mak, ders almak. feza * Uzay. fezleke * zet, hulsa. * Bir karar k yaz . n saca lmas * Tahkikat evrak . * Bir araya getirilerek emberlerle tutturulmu ensiz tahtalardan yap yuvarlak, karni ve alt lan, kin st * Bir fnalabildil. n i

f dz kap.

f bal * Fya istif edilmi k tuzlamas bal . f gibi * bodur ve ok man. i fc fc l k flama flamak * Fya koymak. f kara * F yapan veya satan kimse. * F yapsatma i p i. * Fya koyma, fya doldurma.

* Bkz. fukara. f kdan * Yokluk, bulunmama durumu, eksiklik. fh k btn. * Bir geregibi, iyice anlay bilme. eyi, i p * hukukunda din ve dnya i ile ilgili ana kaynaklardan yararlanarak konulmu slm leri olan kurallar n

fr fr k k * Suyun, ses kararak kaynarken ald durumu veya herhangi bir snkaynayn vn anlat r. * Cilveli, oynak. fr fr kaynamak k k * (bir eyden bir yerde) ok bulunmak. frdak k * Cilveli, oynak (kad n).

frdakl k k * Frdak olma durumu. k frdama k * Frdamak i k i. frdamak k * Fr fr kaynamak. k k * Cilvelenmek. frda k ma * Frda i k mak i. frda k mak * Oynaka davran bulunmak. larda frdatma k * Frdatmak i k i. frdatmak k * Fr fr kaynatmak. k k * Cilve yapmas sebep olmak. na frday k * Frdamak iveya biimi. k i frt k * Kaynayan suyun ses. kard * Cilvele me. f kra * K ve zl anlat olan, nkteli, gldrc hikye, anekdot. sa m * Gazetelerin veya dergilerin belirli stunlar genel bak alt gndelik konular gr nda, l nda bir ve d nceye ba layarak yorumlayan cidd veya e lendirici yaz tr. * Kanun maddelerinin kendi ilerinde satba yla ayr klar blmlerden her biri. r lar ld ufak * Paragraf. * Omur. f krac * F anlatan kimse. kra * F yazar kra .

f l krac k * F syleme veya yazma i kra i. f krama f kramak * Herhangi bir yiyecek mayalanarak ek imek, f lamak. f r ld * abuk, h , tel. zl l * F kramak iveya durumu. i

f r f r ld ld * abuk ve srekli bir biimde. f k nd * Kay ngillerden, kuzey yar krenin yerlerinde ve yurdumuzun daha ok Do Karadeniz blgesinde m l k u yeti bir a k (Corylus avellana). en a * Bu a sert bir kabuk iinde bulunan ya, ni an l astal rn. * Hileli zar. f k alt nd n * Osmanlmparatorlu unda kenar ssleri f benzedi nd a inden bu adla an altsikke, f k. lan n nd * Kk ve de erli ey. f k ate nd i * Nargilede ttnn stne ortalamas konulan yuvarlak, kk, yanar kmrler. na f k biti nd * Kkanatl n lardan, f k kurdu dedi kurtuklar nd imiz dolayyla f k rnnn en byk d s nd man olan, uzun gagal bcek (Balaninus nucum). f k faresi nd * Kemiricilerden, karn beyaz , s boz renkli, f kl ok zarara yol aan bir memeli tr ms rt nd larda (Muscardinus avellanarius). * Evlerde rastlanan kk fare tr. f k kabu nd u * F kabuk rengini and bir tr kahverengi. ndn ran f k kabu doldurmaz nd unu * ok nemsiz, de ersiz. f k k nd rmak * apk k yapmak. nl f k kurdu nd * F k bitinin f k iinde geli onun dklmesine, de yitirmesine yol aan kurtu nd nd erek erini u. f k kurdu gibi nd * ufak tefek tombulca (kad n). f k s nd an * Bkz. f k faresi. nd f k ya nd * F ktan elde edilen ya nd . f k yuvas nd * Tombul ellerin dyznde, parmak diplerinde grlen ukurluklar. f k nd

* F k yeti veya satan kimse. nd tiren * Cilveli, oynak kad n. f k nd l k * F k yeti nd tirme veya satma i i. * Cilveli, oynak olma durumu. f k nd * F k kabu nd unun rengi. * F k alt. nd n

f kk nd ran * F k ve buna benzer kabuklu yemi kabu k nd lerin unu rmaya yarayan ara. * veli, ba c n). uh, tan kar (kad f kl nd k f r * Fl fl. r r * Pi, f rlama. f r dnmek * bir kimseye yaranmak veya yard etmek iin stn aba harcamak. m f r r f f ra * Fl fl. r r * F k a nd alar olan yer, f k korusu. ok nd

* Bir tozunu, kirini gidermekte veya bir boya, cil srmekte kullan bir araya getirilerek eyin eye lan, ba lanmk l veya k benzer ba tellerden yap ara. la ka lan * Resim yapma sanat biimi. ve * kmeyi engelleyen ba n oynamas veya kaymas nlemek iin aralara yerle lar n n tirilen direk paras . f ekmek ra * kendinden alt dzeyde olan birini ok azarlamak, f ralamak. f gibi ra f rac f l rac k f ralama * F ralamak i i. f ralamak * Temizlemek veya parlatmak iin f ile srtmek. ra * (avc Sve bataklormandan gemek. l kta) k k * Kendinden alt dzeyde olan birini ok azarlamak, f ekmek. ra f ralanma * F ralanmak i i. f ralanmak * F ile ovulmak, dzgnle ra tirilip parlatmak veya temizlenmek. * ok azarlanmak. f ralatma * dik, sve sert (sa, sakal). k * F yapsatan kimse. ra p * F ve f benzer aralaryap ve sat . ra raya n m m

* F ralatmak i i. f ralatmak * F ralamak i yapt ini rmak. f ralay * F ralamak i i veya biimi. f ral f k ral * F olan. ras * resim yapmada kullan f ine lan ralarkonuldu szgeli kap. n u

f rdolay * epeevre. f rdnd * Biri dnd nde tekinin de dnmesini engellemek iin u uca getirilerek serbest bir eksenle ba lanm ift halka. * Topa gibi evrilerek oynanan, tuntan, alt eli bir kumar arac k . * Bir ipe ba olarak birden fazla ipa at ipalar kar l ldnda n mamas tekne zinciri ile paralar iin n ba zincir aras konulan metal ara. land na * Belirli bir gr veya d sahibi olmayan. nce f r rf f rl rf f f r r l l f r ldak * Rzgrla dnen, ember biiminde ocuk oyunca . * Havaland rmak amac oda veya mutfak pencerelerine tak kanatl yla lan ara. * Ocak veya soba borusunun iyi ekmesini sa lamak iin tepesine tak ve rzgrgittiyne lan n i dnebilecek biimde yap lan apka. * Dolap, dzen, hile. f r evirmek (veya dndrmek) ldak * istedi yapmak iin hileli yollara ba ini vurmak. f r ie ldak i * ark felek. f r gibi ldak * srekli d detiren, sznden dnen (kimse). nce i f r ldak * Fldak yapan veya satan kimse. r * Dzen eviren, dzenci, dolap eviren kimse. f r ldak l k * Fldakn i r n i veya mesle i. f r ldanma * Fldanmak i r i veya durumu. f r ldanmak * Fl fl dnmek. r r * Giysi, perde gibi eylerin kenarlar dikilen k veya bzgl ss, farba, farbala. na rmal * F r rfolan. * Bir srekli ve h dnerek. ey zla

f r ldatma * Fldatmak i r i. f r ldatmak * Fl fl evirmek. r r f r n * Her yandan ayn derecede alarak ekmek, pasta vb. pi s irmeye yarayan, tavan tonoz biiminde, nnde tek a k bulunan ocak. kl * Ekmek, pasta vb. nin pi irildive sat dkkn. i ld * Is verici bir dzenekle al yiyecekleri pi an, irmeye veya tmaya yarayan alet. s * Bir maddeyi fiziksel veya kimyasal de ikli u i e ratmak amac t alet. yla slan * Fnda pi r irilmi . f gibi r n * ok s (yer). cak

f kebab r n * Byk tencerelere yerle tirilerek fnda pi r irilen et yeme et kebab i, . f r nc f l r k nc * Fn i kimse. r leten * Fn i r letme i i.

f makarna r nda * Ha lanmmakarnalararas zellikle ka peyniri konularak zerine st dklp fnda pi n na ar r irilen makarna yeme i. f r nlama * Fnlamak i r i.

f r nlamak * Pi irmek iin fna koymak. r * Fnda kurutmak. r f r nlanma * Fnlanmak i r i. f r nlanmak * Fna konulmak veya fnda kurutulmak. r r f r nlatma * Fnlatmak i r i. f r nlatmak * Fnlamak i yapt r ini rmak. f r nl * Fnlanm r . f k r nl * Fnda pi r irilmeye haz r yemek. * Bir fnalacakadar. rn * toplulu nsan u. * Tmen. * Siyas parti.

f rka

f rkac

* Parti yesi. * Bir partiye ok ba olan, partici. l

f l rkac k * Particilik. f rkata f rkate * Bkz. firkate. f rlak f rlama * D do f km k. ar ru rlam k , , * F rlamak i i. * Ars terbiyesiz ocuk. z, * Pi. * H birdenbire bulundu yerden zla, u kmak, ayr lmak. * Yerinden oynay ileriye do nt p ru k yapmak. * Fiyat birdenbire ykselmek. * F lmak i rlat i. f lmak rlat * F rlatmak iyap i lmak. f rlat f rlatma * F rlatmak iveya biimi. i * 10 - 15 ift krekli, h , eski bir sava zl gemisi.

f rlamak

f lma rlat

* F rlatma i i. * Kol ve baca vcudun orta izgisinden trl ynlere, son eklemine kadar h ve gergin olarak n zla uzaklar tlmas lmas (a ). f rlatmak f rlay f rsat * Uygun zaman, uygun durum veya vesile. art, f beklemek (veya aramak) rsat * en uygun kollamak. art f bilmek rsat * bir eyden belli bir amala hemen yararlanmak. f bu f rsat rsat * yararlan en uygun zaman. lacak f bulmak rsat * uygun, elverizaman bulmak. li f d rsat kn * H atmak, bulundu yerden d atmak. zla u ar * F rlamak iveya biimi. i

* Ktlk yapmak iin f kollayan (kimse). rsat f d (veya rsat mek kmak) * bir imkna kavu mak. f kollamak (veya gzlemek) rsat * yapmak istedii uygun bir zaman veya bir durum beklemek. i iin f vermek rsat * bir iyapmak iin uygun, elveri sa i li art lamak. f yoksulu rsat * Eline f gemediiin zararsgibi grnen (ki rsat i z i). f rsat * F rsatlar de iyi erlendiren, f kollayan. rsat f l rsat k * F rsat olma durumu. f ganimet bilmek rsat * f kan rsattan en iyi biimde yararlanmak. f ka rsat rmamak * elveri durumdan yararlanmak. li f n rmek rsat d * kolay bulmak. n f rsattan istifade etmek * ele geirilen imkn veya durumdan en iyi biimde yararlanmak. f rt f f rt rt fna rt * Ya ve kas getiren ok gl rzgr. mur rga * Bu rzgr denizde veya kum llerinde yaratt dalgalanma. n * G atlat kt durum. lan * Kar d veya durumlaryaratt karkl snt nce t n k; k . * Saatteki h 70 mil olan rzgr. z fna rt kmak * sert rzgr esmeye ba lamak. fna gibi rt * h birdenbire. zla, * tel, aceleci. l fna kopmak (veya patlamak) rt * iddetli f na rt kmak. * bir yerde kavga ve grlt kmak. fna ku rt u * Perde ayakl lardan, k k gagal k denizlerde ya bir ku vr , a ayan , deniz rde(Thalassidroma pelagica). i fna ku rt ugiller * Omurgal hayvanlardan ku sf giren bir familya. lar nna * Bir solukta veya bir yudumda iilebilecek miktarda sigara veya iki. * (yer detirme iin) Srekli olarak, ikide bir. i

fna u rt ra * F nal veya f nan ok oldu yer. rt yer rt n u fnal rt * ok rzgrl . * ok tart , eki grltl, kark. mal meli, * F rmak iveya durumu. rtt i

f rma rtt

f rmak rtt * Akl ka n rmak, delirmek, akl yitirmek, rmak. n ld ff s s f s sf * Gizli ve yava konu ulurken sesi anlat kan r. * Koku, il vb. slar v pskrtmek iin kullan ara. lan

f slama sf * F slamak i sf i. f slamak sf * Koku, il vb. slar v pskrtmek. f slanma sf * F slanmak i sf i veya durumu. f slanmak sf * Koku, il vb. slar pskrtlmek. v fl fl s s fldama s * Fldamak i s i. fldamak s * Ba nduyamayacakadar alak sesle konu kalarn mak, f slamak. fldanma s * Fldanmak i s i. fldanmak s * Flt s hlinde sylenmek. flda s ma * Flda i s mak i. flda s mak * Birbirine fldamak. s flt s * Fldarken glkle duyulan ses. s kan, * Flt s hlinde, fldayarak, alak sesle. s

flt s gazetesi * Toplumu ilgilendiren bir konu ile ilgili dedikodu. fr fr s s * bir yanarken veya dar bir delikten su geerken sesi anlat nce ey kan r. * Gizli olarak, alak bir sesle.

frt s f skiye f slama

* Flt s. * Havuzda suyu yukar do trl biimlerde f rtan a k, f r ya ru, k zl k. k * F slamak i i.

f slamak

* Bkz. fldamak. s * Gizlice haber vermek. * F slanmak i i.

f slanma

f slanmak * F slamak i lmak. i yap f k st * Antep f am f veya yer f denilen yemi genel ad st, st st lerin . * Tombul, k boylu, t (kimse). sa knaz

f k am st * Bkz. am f st. f k ezmesi st * F kla yap bir st lan ekerleme. f k gibi st * dolgun, besili ve canl . * ok gzel. f k st * F k yeti veya satan kimse. st tiren

f k st l k * F k yeti st tirme i i. * F k alsatma i st p i. f k st * Sar alan aye renk. ya k il * Bu renkte olan, aye k il.

f k makam st * ok a a a yava r, r r, yava . f klamak st * K rtma amac araya nifak sokmak. k yla f kl st k * F k a st alar dikilmi f k bahesi. yer, st ff fldama * Fr fr. * Fr fr ses karma.

fldamak * Fr fr ses karmak.

flt

* Frdama sesi.

fr fr * kuma yere srtnrken veya su hafif hafif akarken ses. pek bir kan frdama * Frdamak sesi. frdamak * Fr fr ses kartmak. frdatma * Frdatmak i i. frdatmak * Fr fr ses kartmak. frt * Frdama sesi. f k f lama k * Atgillerin taze d s , tersi. k * F lamak i k i.

f lamak k * Topraf ile gbrelemek. k f l k k * F nbiriktirildiyer. n k i f n k * Bir a n dibinden sren ince dal, srgn, filiz, dal, pi. ac * Asma kt nde here st yan biten dal. in nda

f rdak k

* Slar rtmaya yarayan ara. v f k * A ndaki iki cam borudan biri flenince tekinden su f ran, lboratuvarlarda y z k kama i lerinde kullan bir deney arac lan . f r k k * Su f rtmaya yarayan aralar genel ad skiye. k n , f f r k f rma k * F rmak i k i veya biimi. * F rmak i k i. * Gne yzeyinden uzaya s gaz ktlelerinin f cak rlamas . * Gaz veya slar bir yerden bas etkisiyle yukar do birdenbire ve h v n ya ru zla kmak. * (bitkiler iin) Toplu hlde, gr olarak yeti mek. * Bir bir yerde bol bol grlmek. ey * F ran bir ses. k eyin kard

f rmak k

f rt k

f rt c k * Belli h hareket eden bir ak yard yla, ba bir ak n bo zla kan m ka kan almas sa n layan alet, ejektr.

f rt lma k * F rt i lmak i. k f rt lmak k * F rmas lanmak. k sa f rtma k * F rtmak i k i.

f rtmak k * F rmas sa k n lamak. f lama f lamak f t k * F lamak i i. * F kramak.

* organlardan bir paran daha ok ba blmnn kar eperlerini geip deri alt ur gibi bir n, rsak n nda si kinlik yapmas , kavl yar k. , ml f olmak t k * byk snt k duymak, kahrolmak, aresiz kalmak. f t kl * Folan, kavl t . f trat f traten f tr f triye * Do tanc u l k. frmak tt fi * Bkz. f rmak. rtt * "-de, iinde" anlamlar szlerin ba kullan edat. nda nda lan * Yarad , hilkat. l * Do tan, yarad u l gere ince. * Yarad la ilgili, yarad tan, do tan (olan). l l u

fi tarihinde * olduka eski bir zamanda. fiber * Sr k lmbitki tellerinden yap t lmmukavva veya tahta. fiberglas fibrin * Plstik maddelerden, zellikle polyesterden paralar yap nda kullan sa m lan lamlarma maddesi. t * Kan ve lenf serumunda bulunan albminli bir madde.

fibrinojen * P la s nda fibrine dn bir kan proteini. ht ma ras en

fidan

* A ve a klar yeni yeti a a n eni. * Ba bir yere dikilmek iin bulundu yerden lan taze a dikme. ka u kar a, * Yaprak biti.

fidan biti

fidan boylu * uzun ve biimli (kimse). nce fidan gibi * ince ve uzun boylu. fidanc k fidanl k fide iek. fideci fidecilik * Fide yeti satma i tirip i. fideizm fideleme * nanc imaniye. l k, * Fidelemek i i. * Kk fidan. * Fidan yeti tirilen yer, dikmelik. * Bah kta yast vanl klarda tohumdan yeti tirilip ba yerlere dikilmek iin haz ka rlanan sebze veya krpe

* Fide yeti satan kimse. tirip

fidelemek * Fidan dikmek. fidelik * Fide yeti tirilen yer. * Fide olmaya uygun. fidye * Tutsak edilen veya rehin al bir kimsenin serbest b lmas istenen para, kurtulmal nan rak iin k. * Fidyeinecat. fidyeinecat * Kurtulma bedeli, kurtulmal k. fifre figan * Yanlamas al alt i olan, tahtadan bir tr flt. na nan, deli * Ac ba ile inleme. rma,

figan etmek * ac ba ile rmak, inlemek. figr * Resim ve heykel sanatlar varl n biimi. nda klar * Bir dans turan ll ad olu mlarla beliren zincirleme hareketlerden her biri. * Birbirini izleyerek melodik ve ritmik bak mdan bir btn olu turan notalar grubu.

figran

* Genellikle tiyatro ve sinemada, konu olmayan veya konu ok az olan rollere kimse. mas mas kan * Bir toplumda, bir toplulukta snk, etkisiz olan kimse.

figranl k * Figran olarak al ma. figratif * Figrl, figrc.

figratif sanat * inde insan, hayvan ve do geleri yer alan, figrc sanat. a figrl * Figr olan. fi fihrist * Baklagillerden, hayvan yemi olarak yeti tirilen bir bitki (Vicia sativa). * indekiler. * Katalog. * Alfabetik s ralamalar iin kullan kenar btn harflerin yer ald not defteri. lan, nda

fihristleme * Fihristlemek i i. fihristlemek * Fihriste geirmek. fiil * , davran . * Olumlu veya olumsuz olarak ekimli durumda zaman kavram veya zaman kavram birlikte s ta yan ile ah kavram veren kelime. fiil cmlesi * Bildirme veya isteme kiplerinden biriyle kurulan ve olumsuzu ancak -ma/ -me eki ile yap labilen cmle. fiil ekimi * Fiil isim kk veya gvdelerine zaman kavram birlikte s kavram veren eklerin getirilmesi, fiil ile ah da tasrifi. fiil gvdesi * Kk bir ba yap eki almfiil. ka m fiil kk * Fiil soyundan bir kelimenin blnmeyen anlaml sm k . fiil taban * Fiil kk ve gvdelerinin ekim eki almamhli. fiile koymak * eyleme geirmek. fiilen fiil * Eylemli, edimsel, gerekten yap (i lan ). fiili bozuk * Gerekten, gerekten yaparak, al arak.

* Ahlka d (kimse). k fiil hizmet * Memur, i gibi al i anlar ba olduklar n l sosyal gvenlik kurumunda tam kesenek vermek suretiyle geirdikleri sre. fiil hizmet zamm * Y c lerde al prat i anlaryapt a ve tehlikeli i dolay hizmet y na eklenen sre. n klar r ten fiil llar fiilimsi * Olumsuzu yap ve tmle olabilen mastar, s lan fat-fiil, zarf-fiil gibi trleri bulunan fiilden tremiekillere verilen ad, eylemsi. fiiliyat fikir * olarak yap lanlar, edim, edimler, i gerekle ler, tirilen i ler. * D nce, mlhaza, mtala. * D ide. n, * Kuruntu.

fikir (veya birinin fikrini) almak * (birinin) d ncesinden yararlanmak. fikir adam * Herhangi bir d alan nce ndaki gr lerine de verilen kimse. er fikir dan mak * bilgi edinmek iin bir yetkiliden bilgi almak. fikir edinmek * kanaat sahibi olmak. fikir hrriyeti * D zgrl nce . fikir i isi * Bilim ve fikir alan al kimse. nda an fikir vermek * d ncesini bildirmek. * bir konuda yol gsterici bilgi edinmek. fikir yaz s * D yn a basan yaz makale. nce r veya fikir yormak * bir konuda ok d nmek. fikir yrtmek * bir konu zerine d ncesini sylemek. fikirli fikirsiz fikirsizlik * Fikirsiz olma durumu, d ncesizlik. fikren * Herhangi bir konu zerinde d ncesi olan, ak, d ll nceli. * Herhangi bir konu zerinde d nemeyen, gr olmayan, d ncesiz.

* D yoluyla, d nce nerek, zihnen. fikr * D ile ilgili. nce fikrini elmek * kand rmak, d ncesini detirtmek, ikna etmek. i fikrisabit fikriyat * Saplant , idefiks. * D nceler.

fiks mn * Tr ve fiyat nceden belirlenen yemek. fikstr fiktif fil * Yar malarzaman ve s n n n ras belirleyen izelge. * tibar.

* Filgillerin hortumlular tak ndan, Afrika ve Asya'n s blgelerinde ya m n cak ayan, ok iri, kalderili n hayvan (Elephas). * Satranta apraz hareket ettirilen ta . fil di i * Filin silh olarak kulland iki uzun ve e di ri i. * Di nda mine, kklerde ise seman denilen ve di sert blmn olu tac in turan doku. * Fil di inden yap lm .

fil elmas * Turungillerden, Hindistan'da yeti bir a (Feronia elephantum). en a * Bu a n yenilen meyvesi. ac fil faresi * Memeliler sf nndan, burun blm hortum gibi uzun olan, uzun kuyruklu, kanguru gibi s rayabilen bir hayvan (Macroscelides proboscideus). fil gibi * ok man, ok yemek yiyen kimse. i

fil hastal * o unlukla bacaklarip fil ayabiimini almas beliren bir hastal n i yla k. fil yry * Ellerin ve ayaklargergin kol ve bacaklarla birbirine ok yakbasarak olu n n turdu bir yry u biimi. filman * Elektrik ampullerinden ak geti akkor duruma gelen ince iletken tel. m inde filn * stenmeyen durum veya sylenmesi sak zel adlar yerine kullan ncal n l r. * Cmlede "ve benzerleri" anlam kullan nda l r.

filn falan * Bkz. falan filn. filn festekiz * Bkz. falan filn.

filnca

* Falanca.

filn nc * Falan . nc filntrop filriz * Keten dvmeye yarayan tokmak. filrizleme * Filrizlemek i i. filrizlemek * Keteni dverek tel durumuna getirmek. filrmoni * Gl mzik sevgisi. * Mzik konserleri derne i. * nsansever, insanlar iyiliiin al kimse. n i an

filrmonik * Mziseven (kimse). i * Mzik sevenlerin kurduklar dernek veya konser dernekleri iin kullan l r. filbahar * Tarangillerden, ilkbaharda beyaz ve gzel kokulu iekler aan, park ve bahelerde ss bitkisi olarak k yeti tirilen a k, akasma, filbahri (Philadelphus). a filbahri fildekoz * Bir e pamuk ipli it i. * skoya iplidenilen ince ve sa pamuk ipli i lam inden dokunmu . fildi i * Fil di donuk beyaz rengi. inin fildigibi i * donuk, beyaz (ten). fildikaras i * Fil diklnden yap kara boya. i lan fildirengi i * Fildi i. file * Yn, pamuk vb. ipliklerden d mlerle olu a mu . * Alveri kullan ilmeklerden olu a te lan mu torba. * Salar da n lmamas kullan a iin lan biiminde rg. filenk * A cisimleri bir yerden bir yere kayd ve zellikle deniz teknelerini karaya ekmek iin bunlar r rmak n alt srlen yuvarlak a felek. na a, filet * Derinliayn ssu alan i olan . * Bkz. filbahar.

fileto filgiller filhakika

* Kasaplhayvanlar s nda, dikensi nt k n rt k boyunca iki yandaki et. * Memeliler sfn hortumlular tak nbir familyas nn mn . * Gerekten, do rusu, hakikaten.

filibit filigran

* Bkz. flebit. * Baz n dokusunda bulunan ve ancak ayd tutulunca grlen izgi, resim ve yaz biimler. k tlar nl a gibi

filigranl * Filigran olan. filika * Gemilerde bulundurulan sandal. filikac filinta * Filikalara bakmakla grevli kimse. * Namlusu k kur atan bir e kk tfek. sa, un it * Gzel, yakkl .

filinta gibi * gen, ince uzun boylu, evik, yakkl (kimse). Filipinli filiskin * Yerden 2-3 karykseklikte, ok yk ve otsu bir bitki (Mentha pulegium). ll Filistinli filiz filiz filiz gibi * ince ve gzel vcutlu. filiz vermek * srgn kmaya ba lamak. filizcik filiz * Kk srgn. * Asma filizinin rengi, aye renk. k il * Bu renkte olan. * Mayay a n filizlendimevsimde esen bir f na. s nda alar i rt * Filistin halk veya bu halksoyundan olan kimse. ndan n * Yeni srm krpe ve kk dal veya yaprak, srgn. * Ocaktan lan i kar lenmemi ka maddelerle kark hlde bulunan, ham maden birlei. , ba i * Filipin adalar ndan veya bu halksoyundan olan kimse. halk n

filizk ran

filizleme

* Filizlemek i i.

filizlemek * Bitkilerin gere inden ok olan filizlerini k rmak. filizlenme * Filizlenmek i i. * Yumrularzerinde ince uzun filizlerin belirmesi biiminde grlen patates hastal. n filizlenmek * (bitki) Filiz vermek. * Geli meye, bymeye ba lamak. filizli * Filizi olan. filkula * Y yastgillerden ana yurdu tropikal Amerika olan, kk yumrulu bir ss bitkisi (Caladium). lan * Pazarlarda sat bir tr snger. lan film erit. * Foto l radyografide ve sinemac resim ekmek iin kullan sellozdan, saydam, bklebilir raf kta, l kta lan, * Sinemac bir oyunun btnn ta veya l kta, erit yan eritlerin btn. * Sinema makinesiyle gsterilen eser. * Camlara yap r ierinin grnmesini engelleyen bir tr ince yaprak. larak t

film ekmek * bir sinema kameras grntleri tespit etmek veya bir hareket ve grn s resmini ekmek. yla n ral * vcudun rntgenini almak. film evirmek * beyaz perdede oynat bir eseri filme almak veya bu eserin ekili ras rol yapmak. lacak i s nda * e lenmek, ho vakit geirmek. film mzi i * Filmin grntlerine e etmek amac zel olarak bestelenmi lik yla veya haz rlanmmzik. film oynamak * bir film, sinemada gsterilmekte olmak. film oynatmak * bir filmi sinemada gstermek. film y z ld * Sinema dnyas ok nl olan oyuncu, star. nda filmci filmcilik * Sinemac . * Sinemac l k.

filmle tirmek * Film durumuna getirmek, filmle tirmek i i. filo * Bir arada ve bir komuta alt bulunan sava nda gemilerinin veya uaklarn btn. n * Ayn yk ta ticaret gemilerinin veya kara ta nbtn. tr yan n tlar * Bit.

filojenez filoksera

* Soy olu . * Asma biti. * Asma bitinin yol at ba hastal. * Filoloji ile u an bilgin. ra * Dili ve yazbelgeleri dil ve tarih andan inceleme. l s * Dil yoluyla bir toplumun kltrn inceleyen bilim, lisaniyat.

filolog filoloji

filolojik * Filoloji ile ilgili. filotill filoz filozof * Torpidolardan olu filo. an * Bal lara su yznde tutmak iin kulland kabak veya mantardan yap k n lar klar lmaamand . ras * Felsefe ile u an ve felsefenin geli ra mesine katk bulunan kimse, felsefeci, feylesof. da * Felsefe yapmaya merakl (kimse). olan * Sakin, kendi hlinde ya ayan. * Filozofa yara biimde (olan). r * Felsefe ile ilgili, felsefeye dayanan.

filozofa filozofik

filozofla ma * Filozofla i mak i veya durumu. filozofla mak * Filozof zellikazanmak. i filozofluk * Filozof olma durumu. filtre * Szge. * Szek. * Filtre tak lmolan. * Filtre tak lmamolan. filum filvaki * Canl n blmlenmesinde, dallarbir araya gelmesiyle olu birlik. lar n an * Gerekte, gerekten, vak a.

filtreli filtresiz

filvaki ... ama * her ne kadar ise de.

Fin

* Finlandiya halk veya bu halk soyundan olan kimse. ndan n * Fin halk zg olan. na

Fin hamam * ok s yerden ve sudan ok so yere ve suya girme gibi vcudu uyar niteliolan hamam, sauna. cak uk c i Fin Ugor * Ural dillerinden bir dil be i. * Bu dil beile ilgili olan. i * Sona eren, biten. * Elemeli yar malarda sonucu belirten kar ma. la * Bir mzik parasn son blm, biti n . * Dnem sonu s . nav

final

finale kalmak * son yar maya kat hakk kazanmak. lma n finalist finalizm finanse geer. * "Bir giri iin gereken paray im , krediyi sa lamak" anlam kullan finanse etmek birle fiilinde nda lan ik * Son yar maya kalan sporcu veya tak m. * Bkz. erekilik.

finansman * Bir giri i ime leyebilmesi, geli ebilmesi iin gereken para ve krediyi sa lamak i i. fincan * ay, kahve gibi genellikle s imekte kullan kk kap. cak eyler lan * Elektrik tellerinin eklem noktalar konulan porselenden yap tkan ara. na lmyal * Bir fincanalabildil. n i

fincan bre i * Tepsiye serildikten sonra fincan a biiminde bir kal yuvarlaklar kesilerek yap bir e brek. z pla lan it fincan fincan * Fincan rarak, fincan biiminde. and fincan gibi * iri ve patlak (gz). fincan oyunu * Fincanlar alt yzk saklayarak oynanan bir oyun. n na fincanc * Porselen veya cam e satan kimse. ya fincanc rlar rktmek kat n * zarar dokunabilecek bir kimsenin ho gitmeyen bir davran bulunmak. una ta fincanl k * Miktar herhangi bir fincan kadar olan. * Herhangi bir say fincan alabilecek geni olan. da likte * Fin dili.

Fince

fingir fingir * Davranve szlerdeki a l anlatmak iin fingirdemek fiiliyle birlikte kullan r l r. fingirdek * A derecede oynak ve ktkan, cilveli (kad r r n).

fingirdeme * Fingirdemek i i. fingirdemek * Dikkati ekecek kadar ktkan, oynak davranmak. r fingirde me * Fingirde i mek i. fingirde mek * Birbiriyle fingirde mek. fini * Bitme. * Bir yarn son buldu yer veya izgi, var u .

fini kalkmak e * uzun veya orta mesafe ko ularda var yakla a h art rken z rmak. fink * "Hibir ald eye rmadan gnlnce gezip e lenmek" anlam gelen fink atmak deyiminde geer. na fino * ok tyl kk bir kpek tr. * Esrar. * Ayr, ayr l l k. * zntl, dokunakl i , ie leyen. * Kama, kurtulma. * Bir san tutuklu veya hkmlnn gzclerin elinden kurtulmas k, .

firak firakl firar

firar etmek * kamak. firara kadem basmak * kamak. firar firavun * Kaak, kak kamolan (kimse). n, * Eski Mr hkmdarlar verilen unvan. s na * Kibirli, suratsve kt yrekli kimse. z * skambil k yla oynanan bir e oyun. tlar it

firavun faresi * Etillerden, Afrika'da, zellikle Mr'da yayg kedi bykl s n, nde bir hayvan (Herpestes ichneumon). firavun inciri * Frenk inciri.

firavunla ma * Firavunla i mak i. firavunla mak * Kt, ac z bir insan olmak. mas firavunluk * Firavun olma durumu. * Firavunun grevi. fire * Her tr ticar malda kuruma, dklme, bozulma gibi sebeplerle eksilme, a k yitimi. rl * Bir i l artpara. yap rken kan k

fire vermek * kuruma dolayyla eksilmek. s firez * Ekin. * Yeni kmaya ba lamekin. * Biilmi tarlada kalan tah l kkleri, an z. firfiri * Parlak kl renk. z * Bu renkte olan. * Olgunla zere olan tah mak l. * erez olarak yenen tah l kavurgas .

firik

firi gelse tah * en gls, en yetkilisi, en stn olsa. firkat * Ayr, ayr l l k. firkate firkateyn firkete * Bkz. f rkata. * direkli, bir tr yelkenli sava gemisi. * Kad n salar tutturmak iin kulland U biimindeki naylon, tel veya ba sa tokas nlar n klar adan .

firketeleme * Firketelemek i i. firketelemek * Firkete ile tutturmak. firma firuze * Tzel ki i olsun olmasbir ekonomik etkinlik birimi. ili n

* Kpe ve yzk tagibi bezek i lerinde kullan mavi renkli, saydam olmayan hidratl al alminyum lan, do ve fosfattan olu de bir mineral. an erli fisebilillh * Hibir kark beklemeden. l

fiske

* Parmaklardan birinin ucunu ba parma ba ili birdenbire ileriye f n na tirip rlatarak yap vuru lan . * parmak ucu ile tutulabilen miktar. ki * derisinde herhangi bir sebeple ortaya ufak ve ii su dolu kabart nsan kan .

fiske fiske kabarmak (veya olmak) * kabarc olu klar mak. fiske kondurmamak (veya dokundurmamak) * bir kimse veya nesneyi en kk bir tehlikeden bile korumak, titizlikle savunmak. fiskeleme * Fiskelemek i i. fiskelemek * Fiske vurmak. * Hafife sitem etmek. fiskos * Ba nduyamayacabiimde gizli ve alak sesle konu kalarn ma. fiskos etmek * ba nbulundu yerde birka ki kalarn u i gizlice, alak sesle konu mak. fistan * Giysi. * ( sko, Arnavut ve Yunanl larda) Erkeklerin giydikleri k plili eteklik. sa, * Fistan giymi . * Fistan yapmaya elveri li. * Fistan giymemi . fisto * Elde veya makinede i lenmi ssl erit. * Dantele benzer ssleri olan bir tr kuma . * Bu kuma yap tan lm . * zerine fisto dikilmi olan. fistl fi * Akarca.

fistanl fistanl k fistans z

fistolu

* Prizden ak almaya yarayan ara. m * Bir eserin haz rlanmas kolaylsa nda k lamak veya bir ik e lavuzluk etmek iin yaz sflandlan kk l n r p k yapraklar her biri. t ndan * Kumarda, baz alveri lerinde para yerine kullan pul ve benzeri. i lan * Bir iyapt veya gereken s n al belirtmek iin bir koandan kopar i rmak ran ndn lmk tlardan her biri, makbuz. fi amak * bir i ilgili konuda gereken bilgileri fi le zerine yazmaya ba lamak, fi lemek. fi e * Baz mobilya kilitlerinin iinde bulunan, birbirinin benzeri fakat farkl ldeki ular kilit eleman yayl .

fi ek

* Tfek, tabanca gibi hafif ate silhlar iine, at iin srlen ve iinde barut bulunan bir kovan ile bu li n lmak kovanucuna yerle n tirilmi mermiden olu cephane, kur an un. * Donanma ve enliklerde kullan e yan veya patlay maddeler. lan itli c c * Silindir biiminde st ste konarak k sar da lmmaden para. * Fi biiminde yap ek lmbaharat ambalj . fi atmak ek * ortal kar racak bir sz sylemek. t * cinsel birle mede bulunmak. fi gibi ek * h zla.

fi sal ek vermek * ara bozacak sz sylemek. fi eki * Fi yapan veya satan kimse. ek

fi ekhane * Fi yap yer. ek lan fi ekli fi eklik karg l k. fi eklikli * zerine tfek, tabanca fi ekleri geirilip bele as veya omuzdan bele do apraz geirilen kemer, lan ru * Ktklk. * Fi i olan. ekli * inde fi bulunan. ek

fi tutmak ini * bir kimsenin davran n zerinde belirlemek. lar fi fi ka fi leme fi lemek * ipo t kaldp asmak iin geminin kenar bulunan sabit veya hareketli demir ask rna n r nda . * Fi lemek i i. * Fi zerine yazmak. * Bir i ilgili konuda fi le amak. * Fi lenmek i i.

fi lenme

fi lenmek * Fi geirilmek, fi yaz e e lmak. * Gvenlik kurulu nda dosyas lar bulunmak. fi li * Fi yaz e lmolan. * Gvenlik kurulu nda kayd lar bulunan (kimse). fi lik * Fi koymaya yarar yer veya kutu. * Fi olmaya veya fi lmaya uygun olan. yap

fit fit fit

* Birini ba na kark rtma. kas k * de raz me, olma. * ngiliz uzunluk ls birimi olan foot, ayak sznn okluk biimi.

fit olmak

* de raz me, olmak.

fit vermek (veya fit sokmak) * birini ba na kark rtmak, aray kas k amak; ku uyand ku rmak. fiti fitilik * K rtl ara bozuculuk, kovculuk. c k k, fitil * Lmbada, kandilde ve mumda ya akmakta benzinin yanmas sa n, n layan, trl biimlerde bklm veya dokunmu pamuktan yap genellikle ya lan ekici madde. * Derin yaralartedavisinde, yara iine sal steril gaz bezi n nan eridi. * Anse konulan donmu k nda ve koni biiminde il. ya vam * Eskiden toplar l ve imdi ate mlar lemekte kullan kaytan biiminde tutu lan turucu madde. * Kuma alt kaytan biiminde bklm koyup stten dikerek yap kabartma yol. na n bir ey lan * Koltuk ve sandalye gibi oturulan e n yap nda diki yan m veya ivileri gizlemekte kullan lan erit. * Dokunu yollar kuma unda olan . * Elli k oynanan ve en az sayolankazanmas tla s n kural dayanan bir iskambil oyunu. na fitil fitil burnundan gelmek * Bkz. burnundan gelmek. fitil gibi * ok sarho . * K rt, ara bozucu, kovcu. c k

fitil olmak * ok sarho olmak. fitil vermek * k rmak, azd zd rmak, k rtmak. k fitilci * Fitil yapan veya satan kimse. * Karga k al karan (kimse).

fitili almak * birdenbire tel lanmak, kayg lanmak, fkelenmek. fitilleme fitillemek * Fi dinamit gibi patlay maddelerin fitilini ate ek, c lemek. * Birini k rmak veya k rtmak, fitil vermek. zd k fitillenme * Fitillenmek i i. fitillenmek * Fitillemek i i.

* Fitil tak lmak. * K r zdlmak, k rt lmak. k fitilli * Fitili olan veya fitille ate lenen. * zerinde dokuma do rultusunda fitiller olan kuma . * Fitili olmayan.

fitilsiz fitin

* Fitik asidin C6H6[OPO(OH)2]6, bir tuzu olan, fosforu tek mideliler taraf de ndan erlendirilemeyen organik bir bile ik. fitleme * Fitlemek i i. fitlemek fitlenme * Birini, ba na kark rtmak, fitnelemek. kas k * Fitlenmek i i.

fitlenmek * Biri ba na kark rt kas lmak. k fitne * Geimsizlik, karkl karga k, a. * Fitneci, ara bozucu. fitne fesat karmak * ara bozucu sz sylemek ya da davran larda bulunmak. fitne fcur * ok fitneci, ara bozucu, kar r. c t fitne kumkumas * Ara bozucu kimse. fitne sokmak * ara bozmak, (insanlar ) birbirine katmak. fitneci * Fitne karan, kar r, ara bozucu. c t fitnecilik fitneleme * Fitneci olma durumu. * Fitnelemek i i.

fitnelemek * eki tirmek, yermek, gammazlamak, kovlamak. fitnelik * Kar rma, eki t tirme, ara bozma. fitopatoloji * Bitki hastal n klar inceleyen bilim dal . fitre * Ramazan ay iinde verilmesi dince buyrulan, miktar belirli sadaka.

fitret fiyaka

* Bkz. fetret. * Gsteri m, afi, caka. , al

fiyaka satmak * gsteri yapmak, caka yapmak, al satmak. m fiyakac * Gsteri cakac i, , fiyaka yapan (kimse). fiyakal fiyasko * Gsteri cakal li, , fiyakas olan. * Bir giri imde gln ve ba ssonu. arz

fiyasko vermek * bir giri ba s kla sonulanmak. im arzl fiyat * Al veya sat bir para kar m mda eyin lndaki de eder, paha. eri, * Bir mal veya i gc iin uygun grlen para kar l. * Bir de ile para birimi aras er ndaki ili ki. fiyat (veya de bimek er) * bir de iin denecek para kar belirlemek. er ln fiyat ayarlamak * para de erindeki deiklik ve ba ekonomik i ka artlar dolayyla fiyatlar s dzenlemek. fiyat k rmak * fiyat rmek, fiyat d indirmek. fiyat vermek * isteyeceveya deyecefiyat i i bildirmek. fiyatland rma * Fiyatland i rmak i. fiyatland rmak * Fiyat belirtmek, fiyat tespit etmek, fiyatland n rmak. fiyatlanma * Fiyatlanmak i i. fiyatlanmak * (bir Fiyat eyin) ykselmek, pahal mak. la fiyatlar dondurmak * fiyatlarykselmesini nlemek, fiyatlaroldu gibi kalmas sa n n u n lamak. fiyatl * Fiyat olan, pahal . fiyonk * Kelebek biiminde ba lanmkurdele vb.

fiyonk makarna * Fiyonk biiminde dklm sat sunulmu ve a makarna.

fiyort

* Norve, skoya ve Kuzey Amerika klar buzullarolu y nda n turduklar yamal dik , derin eski buzul koyaklarn a n akesimlerinin deniz alt kalmas olu krfez. nda yla an fizibilite fizik * Yap labilirlik.

* (maddenin kimyasal yapndaki de iklikler dnda) Genel veya geici yasalara ba, deneysel olarak s i l arar tlabilen, llebilen, matematiksel olarak tan mlanabilen madde ve enerji olgular u an bilim dal yla ra . * n do yap. nsan al s * Ki dgrn inin . fizik gc * Gl yap, gc kuvveti. s fizik kondsyonu * Fiziksel ve ruhsal bak mdan bir sporcunun durumu. fizik tesi * Do tesi. a fizik tedavisi * Hastal su, k, hava, elektrik gibi fiziksel ve mekanik yntemlerle tedavi etme. klar fizik yap s * Bir insanvcut grn n . fiziki * Fizik bilgini veya fizikle u an kimse. ra * Fizik retmeni. * Fizik tedavisiyle u an doktor. ra * Fiziksel. fizik co rafya * Yeryznn dnda insan ve teki varl zerine etki yapan do olaylar do unu, olu klar al n u umunu ve sonular inceleyen co n rafya bilimi. fizik harita * Herhangi bir yerin da n lar, ovalar, pltolar, akarsular, gllerini gsteren harita. n n n fizikokimya * Kimyasal olaylar fiziksel yntemlerle zmleyen, fizik ve kimya konular kapsayan bilim. n fiziksel * Fizikle ilgili olan. * Genel olarak do maddeye, nesnelere ili olan. aya, kin * Gerek, gerek olma durumu. * Fizyokratlyanl. k s

fizik

fizyokrat

fizyokratl k * Tar eme retici emek oldu ve yaln bu eme de yarattn sren XVIII.yzy m inin unu zca in, eri ileri l ekonomi gr . fizyolog * Fizyolojist.

fizyoloji dal . fizyolojik

* Canl n hcre, doku ve organlarn grevlerini ve bu grevlerin nas lar n l yerine geldiklerini inceleyen bilim

* Fizyoloji ile ilgili, vcutla ilgili. * Normal, do olarak i al leyen.

fizyolojist * Fizyoloji bilgini, fizyolog. fizyonomi * Yz izgilerinin genel durumundan anlam. kan fizyoterapi * \343 fizik tedavisi. fizyoterapist * Fizyoterapi uzman , hastalar fizyoterapi yoluyla tedavi eden kimse. flm flma * Bkz. emniyet kilidi. * aret olarak veya e amalarla kullan kk bayrak. itli lan * Mhendislerin, haritac n kulland renkli belirtme s lar r. * M ucuna tak kk bayrak. zrak lan * veya k kk boyutlu bayrak. ki eli, * Flma kullanarak anla may layan kimse. sa * Flndra lkesi halk veya bu halk soyundan olan kimse. ndan n * Flman halk zg olan. na

flmac Flman

Flman at * Belika kkenli iri ko at um . Flman ku u * Bkz. flmingo. Flmanca * Hint-Avrupa dil ailesinden, Hollanda, Fransa ve Belika'n bir blmnde konu dil. n ulan flmangiller * Ku sfn leyleksiler tak na ba flmanlar alt tak n bir familyas lar n n m l mn . flmanlar * Ku sfn, leyleksiler tak nbir alt tak . lar n n mn m flmingo flndra * Genellikle ince bezden yap lm ukurluk blm dar, kurdele biiminde bayrak. , flndra bal * Bkz. kurdele bal. flnel * Keten ve ynden dokunan kuma . * Leyleksilerden, tyleri beyaz, pembe, kanatlarn ucu kara, eti yenir bir ku n (Phoenicopterus ruber).

fl par. lt

* Foto ekiminde k yeterli olmadnda bir grnty net almak iin kullan ok k sreli ve gl raf lan sa * Foto ekiminde gl parya ihtiya duyuldu raf lt unda kullan lmba. lan * imde stnl nceliolan nemli haber. leti , i * Gsteri ilgiye d e, kn.

fl conta * Su motorlar motor ile su borusu aras geirmezlisa nda na i lamak iin yerle tirilen yuvarlak lstik veya kauuk madde. fl r flvta flebit * Toplardamarlarda i zar iltihab . flegmon fleol flibit flit * Sinek, sivrisinek gibi bcekleri ldrmek iin pskrtlen il. * Bu ilc havaya pskrten ara. flitleme * Flitlemek i i. flitlemek flok flor flora * Bir blgede yeti bitkilerin hepsi, bitki rts, bitey. en floresan floresans flori florin * Hollanda para birimi, gulden. florya * Bkz. floresan. * Bkz. floresans. * Alt para. n * Flit vb. kullanarak bir yere il pskrtmek. * Geminin c vadras ekilen gen yelken. na * Bkz. flor. * Deri alt ndaki veya organlar aras ndaki kat dokunun iltihaplanmas lgan . * Bu daygillerden, kk bir ay (Pheleum pratense). r otu * Bkz. flebit. * Otomobillerde drt sinyal lmbasn ayn yan snmesini sa n anda p layan dzen. * Flt.

* Bkz. flurya. flo * Sellozdan, yapay, parlak, bkmsz iplik. flo flre flrt * Poker oyununda ayn renkten ve ayn trden be k t. * Eskrimde kullan namlusu dz ve yuvarlak, ucu d k lan, meli l . * Kad erkek aras nla ndaki yakili oyna n ki, . * Flrt edilen kimse. * Siyasal bir partiye, yabanc lkeye vb. ne tam olarak ba bir lanmadan yakla ma.

flrt etmek (veya yapmak) * karcinsten biriyle yakili kurmak. n ki flrcun flrya chloris). flor * Atom numaras atom a 19, yo 9, rl unlu 1,265, kokusu ozonu and ye rak sar u ran, ilimt renkte, halojenler grubunun ilk elementi olan basit element. K saltmas F. floresan * Florl. floresan lmba * indeki seyreltilmi gazdan olu elektrik bo an almas sonunda yay n n etkisiyle eperleri lan mlar florl durumuna gelen cam tp. floresans * Flor. flor florl florit * Kalsiyum florr birle iminde, e renkleri olan bir mineral. itli florr flt flt fob * Al ile sat aras kararlar bir fiyat mal sat taraf belli bir limanda gemi zerinde c c nda tlan n, n c ndan teslimi yla biilmi art oldu gsteren bir k unu saltma. * Florun ba bir elementle verdiikili birle ka i ik. * Yan tutularak al orkestrada yer alan bir flemeli alg nan, . * Flt alan kimse. * Baz cisimlerin ald boyu daha uzun k n na dn klar, mlar trmesi zelli i. * Florzelligsteren, floresan. i * spinozgillerden, tyleri ye ilimsi, a k ve fundal al klarda ya ayan, gzel t bir kuyelve (Chloris l , * Bkz. kocaba .

fobi fodla fodlac

* Belirli nesneler veya durumlar kar nda duyulan ola d gl korku, y . s an lg * o unlukla imaretlerde yoksullara verilen kepekli undan yap lmpideye benzer bir tr ekmek. * Evlere fodla da kimse. tan * Fodla ile geinen kimse.

fodlac l k * Fodlac olma durumu. fodra fodul fodulca fodulluk * stnlk taslama durumu, fodulca davran . fok (Phoca). fokgiller fokstrot * So denizlerin klar ya uk y nda ayan, etiller tak nyzge ayakl alt tak ndan bir familya. mn lar m * Drt tempolu bir dans. * Etiller tak nfokgiller familyas mn ndan, 1-2 m boyunda, postu de memeli deniz hayvan bal erli, , ay * Dz ve dik durmas elbisenin baz iin yerlerine kuma astar aras konulan sert ve kolal la na bez. * stnlk taslayan, kibirlenen. * Fodul gibi, fodula yara (biimde). r

fokur fokur * Fokurdayarak. fokurdak * Fokurdama zelliolan. i fokurdama * Fokurdamak i i. fokurdamak * Ses kararak kaynamak. fokurdatma * Fokurdatmak i i. fokurdatmak * Fokurdamas sa n lamak. fokurtu fol * Slar fokurdarken ses. v kan * Tavu istenilen yere yumurtlamas o yere konulan yumurta veya yumurtaya benzeyen un iin ey.

fol yok yumurta yok * ortada bu konu ile ilgili hibir belirti olmad hlde varmgibi bir ku d kuya mek.

folk

* Halk.

folk mzi i * Halk mzi i. * zellikle II. Dnya Sava sonra Amerika'da ba ndan layan halk lar esinlenen mzik. ark ndan folk sanat s * Halk mziile u an veya syleyen sanat i ra . folklor * Halk bilimi. folklorcu * Halk bilimci. * Halk oyunlar n reten veya oynayan kimse.

folklorculuk * Folklorcunun i i veya mesle i. * Halk bilimi ile u mak i ra i. * Halk oyunlar n retmek veya renmek i i. folklorik * Halk bilimi ile ilgili. folklorist folluk * Bkz. folklorcu. * Tavuklaryumurtlamas haz n iin rlanmyer.

folyo k d * Yiyecekleri korumak ve saklamak iin kullan ince k lan, effaf t. fon grnt. * Belirli bir i gerektike harcanmak zere ayr i iin l letilen para. p * Sinemada, tiyatroda oyunculararkas n ndaki resim, foto veya e plstik gelerden olu dekor, raf itli an * (resimde) Bir tabloda, zerinde konunun i lendiboya kat i . * mimarde stne ba eklenen blm. ka eyler * Bir kuma alt dokusu. n

fon mzi i * Bir sahne eseri oynan al mzik. rken nan fonda fonda * Geminin demir att yer. * Gemiler iin demir atma komutu.

fonda etmek * demir atmak. fondan * inde likr, tatl ho veya kokulu maddeler bulunan, a kolayca eriyen bir tr zda ekerleme. fondip * Sonuna kadar, bir solukta bir diki te.

fondip yapmak * bir solukta, bir diki imek. te

fondten dzgn. fonem fonetik

* Kad n, cildi przsz gstermesi, renk vermesi iin yzlerine srdkleri yar v boyal nlar s veya krem,

* Ses birimi. * Ses bilgisi. * Sesleri btn zellikleri, ayr lar gsteren, sesil. nt yla * Ses bilgisi ile u an, ses bilgisi uzman ra .

fonetiki

fonksiyon * lev. * Grev. * Bir veya birok deken (de i erleri de ebilen) niceliklere ba olarak deen nicelik. i l i * Bir birle ikteki herhangi bir madde grubunun kimyasal grevi, bu grevi nitelendiren zelliklerin tamam . fonksiyonalizm * levcilik, grevcilik. fonksiyonel * Fonksiyonla ilgili; fonksiyonlar inceleyen, i levsel. * Bir kimyasal fonksiyon ile ilgili. fonograf fonografi yntemi. * nceden zel bir madde zerine tespit edilmi sesleri istendi tekrarlayan cihaz, sesyazar, gramofon. inde * Seslerin gerektike tekrarlanmas sa n lamak iin, bunlartitre n imlerini, madde zerine iz olarak geirme

fonojenik * Sesi radyo veya fonografa uygun olan (kimse). fonolit * Sesli ta . fonolog fonoloji * Ses bilimci. * Ses bilimi.

fonotelgraf * Telefonla iletilen telgraf. font * Dkme demir, pik (I). fora fora * Yelkenleri at iin verilen komut. rmak * Ayakkab style penesi aras konulan para. na

fora etmek * amak, zmek. * ekip karmak.

* amak, duruma getirmek. plak forint * Macar para birimi. form * Biim, ekil. * Bir istenilen ve olmas eyin gereken durumu. * stenilen eylerin yaz , doldurulmas haz lmas iin rlanmbasbelge. l

forma * Biim, ekil. * rencilerin, sporcular baz n, mesleklerde al anlar giydikleri, ba bulunduklar n l okul, spor klb veya meslekleri belirten tek tip giysi. * Tek k tabaka zerine bas 16 sayfalklmkitap paras t lan k r . forma bak l * Dalg n eskiden kulland yuvarlak metal bak. lar l formaldehit * Doymu aldehitlerin ilk yesi olan H-CHO formlndeki aldehit. formal k * Forma yapmak iin ayr lm forma yapmaya uygun. , * Herhangi bir say formas da olan. formalist * Biimci, formaliteci, ekilci. formalite * Yntem veya yasalargerektirdii n i lem. * nem verilmedihlde bir zorunlulu ba olarak yap biimsel davran i a l lan . * Yerine getirilmesi kanunca zorunlu k i l nan lem.

formaliteci * zellikle resm i lerde yntemlere, tzklere s sya ba p i yrmesini gle kimse. k k lan lerin tiren * Biimci, ekilci, ekilperest, formalist. formalizm * Biimcilik. formasyon * Biimlenme. * Belirli bir dzeyde e grme, yeti itim me. format * Film veya foto boyutlar. rafta

formatlama * Formatlamak i i. formatlamak * Bilgisayarda bir disketi zararl gelerden temizlemek. formatl * Bilgisayarda bir disketin zararl gelerden temizlenmi durumu. formda olmak * gerekli g ve yeteneklere sahip olmak. formdan d mek * g ve yeteneyitirmek. i

formel formen

* Biimsel. * Ustaba . * ilerin dzenli ve verimli al n layan ve i zerinde otoritesi olan i mas sa iler i.

formik asit * Kar ncalarda ve baz bitkilerde bulunan asit (HCOOH), kar asidi. nca formika * Fenol formol reinesine batlmve yzeyi yapay reine ile kaplanmbirka kat k olu ve o r ttan an u marangozlukta kullan bir e madde. lan it formol * Formaldehidin %40' ldeik sulu zeltisine verilen ad. k i

formunu korumak * gerekli g ve yetenebozmadan devam ettirmek. i * diri ve canl grnmek. forml * Genel bir olguyu, bir kural ilkeyi a veya klayan simgeler tak . m * Bir belgenin yaz lacabiimi ve ona zg olan deyimi gsteren rnek. * yol, tutulan yol, yntem. kar * Kal m basmakalanlat pla , p m. * Bir veya birok niceli ba bulunan bir niceli hesaplanmas yarayan cebirsel anlat e l in na m. * Birle bir cismin birle ik imine giren maddeleri ve bunlaro birle maddedeki oranlar gsteren n ik n k saltma tak . m forml bulmak * bir izmleyecek yol bulmak, zm bulmak. i kar formle * "Bir d nceye bir anlat biimi vermek" anlam kullan formle etmek birle fiilinde geer. m nda lan ik formler * Forml dergisi.

formlle me * Formlle i mek i. formlle mek * Forml durumuna gelmek, k ve zl duruma gelmek. sa formlle tirme * Formlle tirmek i i. formlle tirmek * Forml durumuna getirmek. foroz * Bir a lnda lan bal miktar at kar k .

foroz kay * Dalyandan bal k karmak iin kullan kay lan k. fors * Devlet ba nbulundu yerlere, amirallerin al klar kann u t kurulu veya gemilere, generallerin lara garnizonlar ve bu dzeydeki grevlilerin arabalar ekilen veya drt k bayrak. na na eli * Sz geirirlik, sayg k. nl

forsa forseps forslu

* Gemilerde krek eken tutsak veya hkml kimse. * Baz do g umlarda ocu ba tutup d ekmeye yarayan ara. un n ar * zerine fors ekilmi (gemi, otomobil). * Sz geer, gl.

forsmajr * Zorlay sebep. c forsu olmak * bir konuda sayg gc, sz geirirlibulunmak. nl, i fort pense * Kk ba vidalarkmakta kullan zel bir alet. l s lan forte * Parangl al gsterir. n naca n

fortepiano * F. P. harfleriyle gsterilen, parannce gl alp sylenece hemen sonra hafifletilece belirten n n ini, ini terim. fortissimo * Bir mzik eserinde baz blmlerin ok gl al nmas gerekti belirtir. ini forum * Eski Romal zaman Roma'da ve di lar nda, er ehirlerde kamu i lerini konu iin halk topland alan. mak n * Dinleyici durumunda olanlarda sz alabildikleri belli bir konu zerinde dzenlenmi n toplant . * Baz sorunlar gr n lerek karara ba genel toplant land . * Tart alan ma . forvet fos * Futbolda grevi kartarafa top srmek ve gol atmak olan ileri utaki oyuncu, ak . nc * rk, temelsiz, bo , kof.

fos kmak * bir i sonu gelmemek, bo kmak. in fosfat * Fosforik asidin tuzu veya esteri.

fosfatlama * Fosfatlamak i i. fosfatlamak * Ekilen topraklara fosfatl gbre vermek. * Madensel bir paranyzeyinde koruyucu bir fosfat tabakas turmak. n olu fosfatl fosfor * Atom numaras atom a 30,97 olan, yar 15, rl saydam, bal mumu k nda, karanl ldayan vam kta sar msak kokulu, 1,83 yo unlu unda, zehirli bir element. K saltmas P. * inde fosfat olan.

fosfor * Baz cisimlerin veya canl klarnormal s hissedilir bir artolmadan, karanl k verme varl n caklnda kta zelli i. fosforl * Fosfor zelliolan. i fosforik * Gbre, sabun, deterjan yap nda ve eczac kullan renksiz s anlam gelen fosforik asit m l kta lan, v na teriminde geer. fosforik asit * Fosfor, hidrojen ve oksijenden olu suda kolay znen, 42 C' de eriyen, kristal yap renksiz bir asit an, l , (H3PO4). fosforlu * Birle iminde fosfor olan. * I , parlak. kl * Gsteri ok boyal li, .

fosforsuz * Fosforu olmayan. fosgen fosil * Yerin alt kalta mhayvan ve bitki kal s mstehase. nda p la nt, ta l, * D nce, ya aybiimi vb. bak mlardan a gerisinde kalmkimse. n fosille me * Fosille durumu, ta ma. mek lla fosille mek * Fosil durumuna gelmek, ta mak. lla * Gerilemek, khnele mek. fosilli foslama foslamak foslatma * Foslatmak i i. foslatmak * Yanln hilesini ortaya veya kararak birini bozmak, utand rmak. fosseptik * L ukuru. m * inde fosil bulunan. * Foslamak i i. * Fos kmak. * Karbonmonoksit ile klordan meydana gelen bo bir gaz. ucu

fosur fosur * "Ttn, sigara vb.nin duman savurarak imek" anlam fosur fosur imek deyiminde geer. n nda fosurdama * Fosurdamak i i. fosurdamak

* Solurken a ses zdan karmak. fosurdatma * Fosurdatmak i i. fosurdatmak * Ttn, sigara vb. ni duman kararak imek. fosurtu fo a * Sigaray fosur fosur ierken ses. kan * Tombul f k grubunda standart bir f k e nd nd iti.

fo urdama * Fo urdamak i i. fo urdamak * Fo fo ses ur ur karmak. fo urdata fo urdata * Fo urdayarak, fo urdatbir biimde. r fo urdatma * Fo urdatmak i i. fo urdatmak * Suyun fo urdamas yol amak. na fota fotin foto foto * Foto sznn k lm. raf salt fotoak m * Fotoelektrik olay elde edilen ak ndan m. * inde yap bir e f. arap lan it * Bkz. potin. * I k.

fotoelektrik * I etkisiyle elektrik retme, yaratma. n * I malarn etkisiyle olu her tr elektrik olay kullan k n an iin l r. fotofini * Bir yar yar ta, anlar varan tespit eden ara. n n foto raf * Grnty, karduyarl (cam, k gibi) bir yzey zerinde zel makine ile tespit etme yntemi. a kl t * Bu yntemle tespit edilerek o lan resim. alt

foto ekmek raf * foto makinesiyle grnt tespit etmek. raf foto makinesi raf * Foto ekerken grnty duyarl yzey zerinde tespit etmeye yarayan cihaz. raf kl foto raf

* Foto eken veya basan kimse. raf * Foto ekilen veya foto makinesi sat yer, foto raf raf lan rafhane. foto l raf k * Foto ekme yntemi. raf * Foto nmesle rafn i. foto rafhane * Foto nal yer. rafn t foto n raf almak * foto makinesiyle resmini ekmek. raf foto raflama * Foto raflamak i i. foto raflamak * Foto tespit etmek, foto n rafla raf ekmek, grntlemek. fotojen fotojenik * I baz n cisimler zerine yapt kimyasal etki ile ilgili veya bu etkileri yaratma zellita i yan. * Foto k n etkileyen. raf ok d * Foto rafta veya sinema filminde gzel bir etki b rakan (yz, duru ). fotokimya * I etkisiyle olu kimyasal tepkimeleri inceleyen bilim. k an fotokinezi * Baz hayvanlar karanl k, ok ayd kta karanlaramaya iteleyen drt. kta nl k fotokopi * T ekim, e pk ekim. * I yaratan, do k uran.

fotokopici * Fotokopi i lerini yapan, fotokopi eken kimse. fotokopicilik * Fotokopicinin i i. fotolitografi * Ta veya maden zerindeki rneklerin, duyarl a tabakalar zerinde foto veya kopya yoluyla raf lmas kullan bask kar nda lan tekni i. fotomekanik * Foto raftan bask esi elde etmek iin uygulanan her trl yntem. kli fotometre * l kler. fotometri * I lm. k fotomodel * Foto veya reklm foto raf raflar modellik eden kimse. iin fotomontaj * Bir konu zerindeki eksik blmleri tamamlamak veya daha ok konuyu bir araya toplamak iin birka foto n birle raf tirilmesi.

fotomorfoz * Canl klarbirey olu ras varl n s ndaki geli zerinde yapt etki. imi n fotoroman * Bir metinle bir dizi foto raftan olu hikye veya roman. an fotosentez * Ye bitkilerin kta basit birle il iklerinden karma yaporganik molekller yapmas k l . fotosfer fotoskop foto imi fototaksi * Bkz. fototaktizm. fototaktizm * Ia gm. fototek * Foto belgeli raf i. * I yuvar k . * Merceklerin uyumundaki deiklikleri, onlaryzeylerindeki yans i n malarla gzlemeye yarayan alet. * Fotokimya.

fototerapi * ltedavi amac kullan . n yla lmas fototropizm * Ia do rulum. foya * Pars art ltn rmak iin elmas ta n altlar konan ince metal yaprak. larn na

foyas kmak * bir olay dolayyla bir kimsenin kt niteliortaya s i kmak. foyas belli etmek n * gz boyac l, suu, kt niteliveya gizli niyeti ortaya i kmak. ftr * apka, anta, iek ve ba ss e yapmak iin kullan ince ve yumu kee. ka yas lan ak Fr fragman frak tak . m frakl fraksiyon * Bir siyas partinin politikas parlmentoda, yerel ynetimlerde, e kurulu n itli larda yrtmek iin te kiltlanmgrup, blnt, blng. * Fransiyum'un k saltmas . * Tan filmi. tma * Resm trenlerde giyilen uzun etekli, ete arkas inin beline kadar y rtmal , siyah, resm erkek ceketi ve

* Frak olan.

* Bir siyas partinin iinde, partinin izlemekte oldu ana siyas izgiye karolan, ayr te merkezi u bir kilt bulunan ve partinin o unlukla ald kararlara karsava parti ii grup. an francala * nitelikli undan yap ince uzun ekmek. yi lan

francalac * Francala yapan veya satan kimse. francalac l k * Francala yapma ve satma i i. francalal k * Francala yapmaya uygun olan (un). frank frankl k * Frank de erinde. Frans z * Fransa'da ya bir halk ve bu halk soyundan olan kimse. ayan n * Franshalk zg olan, Fransa ile ilgili olan. z na * Franspara birimi. z

Frans zca * Hint-Avrupa dillerinden, Fransa ve Fransuygarln z benimsemi lkelerde kullan dil. lan * Bu dile zg olan. Frans ma zla * Frans mak i zla i. Frans mak zla * Fransolmak, Frans benimsemek. z zl Frans t zlarma * Frans t i zlarmak i. Frans t zlarmak * Franskimli kazand z ini rmak. Frans k zl * Fransolma durumu. z fransiyum * Aktinyum'dan elde edilen, atom numaras atom a 223 olan radyoaktif element. K 87, rl saltmas Fr. frapan frekans * (Ses, dalga vb. iin) Birim zamandaki titre say, s k. im s kl fren * Bir makinenin, herhangi bir ta n hn z kesmeye veya onu durdurmaya yarayan mekanizma. t * Gz al, gze arp, al . c c ml

fren mesafesi * Hareket hlindeki aracfrene bas durumda ald yol uzunlu n ld u. fren yapmak * bu mekanizmay kullanarak ta n hn z kesmek veya ta durdurmak. t t

frenci frengi

* Tren yolu dnemecinde yol boyundaki frenlere kumanda eden grevli.

* Genellikle cinsel birle melerle bula tedavi edilmezse inme, krlk, delilik gibi sonulara kadar varan, an, dle de geerek vcuta ve ak sakat bir soyun yeti lca mesine yol aan hastal k. frengi frengili * Frengi hastalna tutulmu olan. Frenk * Anglosakson, Cermen veya Ltin nbirinden olan kimse. rklarn * Osmanl n Avrupal zellikle Frans verdikleri ad. lar lara, zlara * Gemi gvertelerinde, sulard ya akmas bordalara a delik. n ar iin lan

Frenk asmas * Asmagillerden, sonbaharda yapraklar gzel bir renk alan ss sarma (Ampelopsis). Frenk ile i * Kokusuz, k z meyve veren ilek tr. rm iri Frenk gmle i * Yakas kravat takmaya uygun, o uzun kollu, ceket veya yelek alt giyilen erkek gmle u na i. Frenk inciri * Kaktsgillerden, yapraklar ve yayvan dikenli bir bitki, firavun inciri, Hint inciri (Opuntia ficus-indica). etli * Bu bitkinin kal dikenli kabu olan tatl n, u yemi i. Frenk lhanas * Brksel lhanas . Frenk maydanozu * Maydanozgillerden, salata ve salalarda kullan bodur ve bir bitki. lan t rl Frenk menek esi * Turpgillerden, iekleri gzel kokulu bir ss bitkisi tr (Hesperis). Frenk zm * Tarangillerden bir al k (Fibes nigrum). * Bu bitkinin daha ok urubu yap uzun salk biiminde, taneleri ufak, k z mayho lan, m rm ve yemi i. Frenke * Frenk ve zellikle Fransdili. z * Frenklerin biiminde ve Frenklere zg olan. * Avrupal gibi.

Frenkle me * Frenkle i mek i. Frenkle mek * Frenge benzemek, Frenk gibi davran bulunmak. larda Frenkle tirmek * Frenklere zg ya aytarz kazand rmak. Frenklik frenleme * Frenk gibi davranma. * Frenlemek i i.

frenlemek * Bir ta n, mekanizmanhareketini fren yard yla yava t n m latmak veya durdurmak. * Bir gidi bir tutumun a ln in, engellemek, gemlemek. r frenlenme * Frenlenmek i i. frenlenmek * Frenlemek iyap i lmak. frenleyici * Baz organlar al n n mas engelleyen. * Engelleyen, ilerlemeye, geli meye engel olan. * Kafatasn biimine bakarak insan karakterini ve zihn yetene inceleme. n n ini * Erkek karde anlam papazlar iin kullan bir sz. nda lan * Yabanc ait okullarda grevli papaz. lara fresk * Ya duvar s zerine kire suyunda eritilmi vas maden boyalarla resim yapma yntemi. * Bu yntemle yap lmduvar resmi. freze * Tornac bir deli a n l kta, in z geni letmeye yarayan elik alet. * Frezeleme i kullan tak tezgh inde lan m . frezeci * Teknik resme veya modele uygun her e paray it freze tezgh yapabilen i nda i. frezeleme * Frezelemek i i. frezelemek * Bir paray freze tezgh i nda lemek. fribord frigo * Dondurulmu krema. * Sevimsiz, so (kimse). uk frigorifik * So utma zelliolan, so i utucu. frijider frijidite frikik * Buz dolab utucu. , so * Cinsel so ukluk. * Serbest vuru . * Ete a yla baca grnmesi. in lmas n * Bir geminin su yznden yukar kalan blm.

frenoloji frer

frikik yakalamak * abacak grmek. k

friksiyon frisa fri ka

* Ovma, ovu turma. * Ttnleme suretiyle kurutulmu ringa bal. * Yelkeni dolduramayacak kadar hafif rzgr.

fritz friz

* Patases k zartmaya yarayan zel kap.

* Tavandan inerek sahnenin st k n sm, sahne boyunca kaplayan k dar perde. sa, * Eski Yunan ve Roma yap nda taban kiriile at nda kalan, zeri boydan boya kabartmalarla ssl lar i aras blm, efriz. frize kaplama * A n y ac l halkalarn kaplama yzeyinde paralel izgiler hlinde grlmesiyle elde edilen bir kaplama n e idi. frktoz fuar fuarc fuarc l k * Fuar dzenleme i i. fuaye fuel oil fuhu * Bir gsteri veya toplant binas temsil veya toplant nda, aralar kullan dinlenme yeri. nda lan * Ham petroln damlmas t sonunda elde edilen ve yak t olarak kullan rn, ya t. lan yak * Levloz, meyve ekeri. * Belli zamanlarda, belli yerlerde ticar mal sergilemek amac a byk sergi. yla lan * Fuar i leriyle u an kimse. ra

* inde bulunulan toplumun kurallar uymayan cinsel ili bulunma; bir veya birka ki para na kide iyle kar cinsel ili bulunma. lnda kide * Tanl a davran k k, r . fujer fukara * E otu, amerdiveni. relti k * Yoksul, fakir, f kara. * Zavall . * Dervi .

fukara babas * Yoksullara yard etmeyi seven kimse. m fukaral k * Yoksulluk, fakirlik. * Gszlk. fukusgiller * Su yosunlar ndan, gelgitli denizlerin kayal yakyerlerinde yeti esmer bir yosun. klara n en

ful

* Tarangillerden, birok trleri bulunan a k ve bunun gzel kokulu beyaz ie(Casmin sambac). k a i * Kk taneli bir bakla tr. * Tam, btn, eksiksiz. * skambil oyununda benzer k n bir araya gelmesi. tlar * Bir tr ince ipek kuma . * e pek arp. * Ad aral. m * Bkz. fultaym. * Tam gn.

ful

fular

fule full- time fultaym

fultaymc * Tam gn al (kimse). an * Tam gn al destekleyen (kimse). may fultayml * Tam gn al kabul eden (kimse). may fulya * Nergisgillerden, so kkl bir bitki ve bu bitkinin zerrin ve nergis adlar da an gzel kokulu an yla lan iekleri (Narcissus jonquilla). fulya bal * Fulya balgillerden, yan kanatlar genikuyru testere gibi dibir baltr (Myliobatis aquila). ok , u li k fulya balgiller * rnek hayvan fulya bal olan omurgal hayvanlar sf n. funda * Sprge otu. funda s an * ve Peru'da ya kemiriciler tak ndan bir memeli tr (Ectadon degus). ili ayan m funda tavu u * Avustralya'da ya tavuksulardan bir ku ayan tr (Cathetfurus lathami). funda topra * Funda yapraklarn rmesiyle olu ve gbre olarak yararlan toprak. n an lan fundagiller * Fundalar tak ndan, bayafunda veya sprge al, azelya, yaban mersini, koca yemi o her m s gibi u zaman ye birok al a iine alan bir bitki familyas il ve a . fundalar * Fundagillerle birlikte bunlara benzeyen daha ba familyalar iinde toplayan bir bitki tak . ka da m fundal k * Funda ile kaplanmyer.

fundamentalist * Fundamentalist yanl olan kimse. s

fundamentalizm * Birinci Dnya Savay nda Amerika'da ortaya protestan kkenli din ak llar kan m. funya * Top ate lemeye yarar kapsl. * Topu ate lemek iin falya deli konulan ara. ine * Yolcu katarlar eklenen yk vagonu. na * Bkz. farta furta. * Ola andan ok fazla bulunma durumu. fut futa futa futbol * Topu, kafa veya ayak vuru ile karkaleye sokma kural dayanan ve on birer ki iki tak aras lar na ilik m nda oynanan top oyunu, ayak topu. futbolcu * Futbol oyuncusu. fuzul fcceten * Yersiz, gereksiz. * Birdenbire, ansn (lmek). z * 30,480 cm'ye e olan it ngiliz uzunluk l birimi, ayak, kadem. o fit. ulu: * pekli pe tamal. * Dar, uzun ve hafif bir yarkay, kik.

furgon furta furya

fcceten gitmek * ansn lmek. z fcur * Bkz. fitne fcur. fg fls * ok sesli mzikte bir beste. * Bakpara. r

flsahmere muhta * ok fakir, be paras d zavall yok, kn, . fme * Duman rengi. * Bu renkte olan. * Tts ile kurutulmu k, et). (bal fmerol * Etkin olmayan dnemlerde, yanarda n a ndan yay gaz. lar z lan

Frs fru

* Eski Fars halk olan kimse. ndan * Dallar, kollar, ayr lar. nt * ocuklar, torunlar.

frumaye * St bozuk, mayas bozuk, soysuz. fsun * Sihirli, byl, afsunlu. fsunkr ftuhat * Sihirli, byl, afsunlu. * Zaferler, fetihler.

ftuhat * Fthat yapan. ftur * Bezginlik, umutsuzluk, usan. ftur etmemek * umursamamak, nemsememek. ftur getirmek * bezginlik getirmek, bezmek. ftursuz * ekinmez, umursamaz.

ftursuzca * nemsemeyerek, ald rmayarak. ftrist ftrizm * Geleceki.

* talyan Marinetti'nin 1909 y yay bildiri ile ortaya yeni hayat airi l nda mlad kan, vmek, geleneksel edeb kurallar kmak amac gden ve Dadac gerek stclk gibi ak y n l k, mlara nclk etmi olan edebiyat r , gelecekilik. ftroloji * Gelecek bilimi. ftvvet fze fzeatar * II. Dnya Sava bu yana otomatik mermiler atan baz ndan silhlara verilen ad. fzen * Resim izerken kullan taflan ubuklar yap kalem, kmr kalem. lan, ndan lan * Kmr kalemle yap lmresim. * Din ve meslek birlik, esnaf te . kilt * gc, bir yan ve bir yak maddenin srekli olarak yanmas do hareket ettirici ge. ti c c ndan an

fzesavar

* Saldnitelikli fzeleri etkisiz duruma getirmek amac retilen savunma sistemi. r yla fzyometre * Erime s lmeye yarayan cihaz. sn fzyon g, G * Birle kayna me, ma.

* Trk alfabesinin sekizinci harfi. Ge ad verilen bu harf ses bilimi bak ndan ince nllerle n damak, m kal nllerle art damak patlay nszlerinin tmllerini gsterir. n c * Nota i aretlerini harflerle gsterme ynteminde sol sesini bildirir. Ga -ga / -ge gabard gabardin * Sdokunmu tr ince ynl veya pamuklu kuma k bir . * Su geirmeyen kuma yap tan lmregln pards. gabari ller. gabavet gabi gabilik * Anlay zl ahmakl kalkafal k, s k, n l k. gabin * Alveri sat al mala denen kar malde te n nan ln, n erinden ok fazla olmas te hile yapma. , alveri * Edimler aras aorans k. nda k zl * Afrika'daki Gabon halk olan kimse. ndan * Renkli minerallerden (amfibol, piroksen ve olivin) olu bir tr iri taneli kaya. an * Ana direklerin zerine srlen ubuklara ve ana direklerin stlerinde bulunan serenlere verilen ad. * Baz yaya verilmesi gereken boyutlar gr izmeye, haz e , yan rlamaya veya denetlemeye yarayan rnek. * Motorlu veya motorsuz ta n kpr vb. alt rahata geebilmeleri iin en yksek boyutlar tlar ndan belirten * Bir binan yre imar dairesinin ngrd azam yksekli n i. * Anlay zl kalkafal k, s n l k. * Anlay z, ahmak, ebleh, kal kafal s n . * Galyum'un k saltmas . * Fiilden isim treten ek. * Ya arda . l ac

Gabonlu gabro gabya

gabya yelkeni * Ana yelkenler zerindeki yelkenler. gabyac gabyar * Yelkenli gemilerde yelken, arma, seren ve btn bunlara ait her tr i i yapan grevli, gabyar. * Bkz. gabyac .

gac

* Bkz. gaco.

gac r r gac * Gacgucur. r gac r gucur * Sert cisimlerin arp klar birbirine srtndklerinde irkin ve kulak t t nda, kan rmalay sesi belirtmek c iin kullan l r. gac r gucur etmek * gac r gucur ses karmak. gac rdama * Gac rdamak i i. gac rdamak * Tedirginlik veren, kulak t rmalay ve dzensiz ses c karmak. gac rdatma * Gac rdatmak i i. gac rdatmak * Gac rdamas sebep olmak. na gac rt * Gac rdarken ses. kan gaco * Kad dost, sevgili, metres. n, * Torik yavrusu.

-ga / -ge; -ka / -ke * Fiillerden isim treten ek: bur-ga, sz-ge, k s-ka, yz-ge vb. gaddar * Ac olmayan, ba mas kalar haks k eden, merhametsiz, kat na zl yrekli, insafsdavranan, kc z y.

gaddar gaddar * Ac z bir biimde, gaddarca. mas gaddar olmak * ac z, haks insafsdavranmak. mas z, z gaddarca * Gaddara yakr (biimde), insafs zca.

gaddarl k * Gaddar olma durumu, kc yl k. gaddarletmek k * gaddarca, insafs davranmak, kc etmek. zca yl k gadir * Haks k etme, zarar verme. zl * Ac zl merhametsizlik, k . mas k, yg gadirlik * K , gadir. yg gadolinyum

* Atom numaras atom a 156,9 olan, yksek da eriyen, birtak tuzlar 64, rl s m bilinen, parlak gri renkte kat element. K saltmas Gd. gadre u ramak * haksdavran karkar gelmek. z larla ya gadretme * Gadretmek i i. gadretmek * Haks k etmek. zl gadrolma * Gadrolmak iveya durumu. i

gadrolmak * Haks u zl ramak. a gadrolunma * Gadrolunmak iveya durumu. i gadrolunmak * Haks u lmak. zl rat a gaf * Yersiz, beceriksiz, zamanssz veya davranpatavats k pot. z , zl

gaf yapmak * bilmeden, yersiz bir davran bulunmak veya ba n ta kas incitecek sz sylemek, pot k rmak, am devirmek. gaffar gafil * evresindeki gerekleri grmeyen, sezmeyen, bilgisiz, dalg(kimse). n gafil avlamak * umulmad beklenmedik bir zamanda yakalamak, zor duruma d k, rmek. gafil avlanmak * beklenmedik bir s yakalanmak, habersiz ve hazksbir anda bir olayla kar mak, zor duruma rada rl z la d rlmek. gafilne gafillik * Dikkatsizlikle, gafletle yap gaflet iinde bulunan kimseye yak biimde. lan, an * Gafil olma durumu, gaflet. * Kullarn gnahlar affeden, ba layan, ba lay anlam Allah'isimlerinden biri. n n c nda n

gafillik etmek * evresindeki gerekleri grmemek, sezmemek. gaflet * Dalg k, dikkatsizlik, bo nl bulunma, aymazl dalg k, , ihtiyats k. zl

gaflet basmak * dalg dikkatsiz bir durumda bulunmak. n, * uykusu gelmek. gaflet uykusu * Dalg ktan ileri gelen uyu nl ukluk.

gafur gag gaga

* ok ba lay ve merhamet eden, sayan anlam Allah' s c nda n fatlar biri. ndan * Oyuna komiklik ve nekatan beklenmedik sz veya hareket, glt. e

* Genel olarak ku larda a n bir uzant durumunda olan, biim ve bykl deik, boynuz yapnda, z s i s kat ntorgan. ve k l * A z. gaga burun * Burnu uzun ve a do k k olan (kimse). a ya ru vr gagaburun * Ba bodoslamas gagay rbiimde yap andr lmticaret yelkenlisi. gagalama * Gagalamak i i. gagalamak * (kuGagas yemi toplamak. ) yla * (kuGaga ile vurup rmak. ) s * Azarlamak, h rpalamak. gagalanma * Gagalanmak i i. gagalanmak * Gagalamak iyap i lmak. * Azarlanmak, h rpalanmak. gagala ma * Gagala i mak i. gagala mak * (ku iin) Birbirini gagalamak. lar * Birbirini gagalayarak oyna mak. gagal * Gagas olan. * Gaga burun.

gagal memeli * Tek deliklilerin gagal memeliler familyas ndan, vcudu yumu tylerle kapl yenen, Avustralya ve ak , eti Tasmanya rmaklar ya bir memeli tr, ornitorenk (Ornithorhynchus anatinus). nda ayan gagal memeliler * rnek tr gagal memeli olan, tek delikliler tak n bir familyas mn . gagams * Gagay ran, gagaya benzeyen. and gagas yakalamak ndan * bir kimseyi karkoyamayacak duruma getirmek. Gagavuz * Byk o unlu Moldovo'da, az bir k Deliorman, Dobruca, Beserabya ve Ukrayna'da oturan u sm Ortodoks Trk halk halktan olan kimse. veya Gagavuzca

* Gagavuz Trkesi. gh * Bkz. kh. gh ghce gaile * Bazen, ara s ra. * Zaman zaman. * Snt k , dert, keder, znt. * U tc rar, przl i , yk. * stenmeyen durum, ba bels .

gaile amak * snt k yaratmak, znt vermek. gaileli * Badert olan, znt veren, gaile a karan. * Snt olan, dertli. k s * Gaile karmayan. * Gailesi olmayan, dertsiz, huzurlu, din.

gailesiz

gailesizlik * Gailesiz olma durumu, dertsizlik. gaip * Gz nnde olmayan, hazbulunmayan, nerede oldu bilinmeyen. r u * nc ki i. * Grnmez lem. gaiplik * Gaip olma durumu. * Bir kimsenin lm tehlikesi iinde kaybolmas kendisinden uzun sre haber al veya nmamas sonucu yarg karar ki ine son verilmesi. ile ili gaipten haber vermek * (kendisinde manev g oldu inan kimse) gelecekte neler olaca una lan veya bilinmeyen lemden ndan haber vermek. gaita gak gaklama * Gaklamak i i. gaklamak gala * (karga) Gak diye ses karmak. * Resm bir trenden sonra verilen byk ve gsteri li len. * Genellikle resm giysilerle gidilen, bir temsilin ilk oynan veya bir filmin ilk gsterili i. * Gk adas . * d s nsan . k * Kargan ses. n kard

galaksi

galalit galat galat his

* Ar kazeinden olu ve birok i kullan plstik bir madde. an te lan * Yanl(kelime veya sz). * Duygu yan , yan lmas lsama.

galat hur me * Yaygyanl n . gale galebe * erisinde kalyap taraf , bir taraf k tepsi p lan kapl a eklinde dizgi aleti. * Yenme, yengi. * stnlk, okluk.

galebe almak * yenmek. * stn gelmek, bask n kmak. galenit galeri * inde do kur bulunan slfr. al un * Bir yapn birok blmlerini ayn n katta birbirine ba layan iten veya d yap tan lmgeni geit. * Sanat eserlerinin veya herhangi bir mal sergilendisalon. n i * Maden ocaklar a yer alt nda lan yolu. * Galeri i kimse. leten * Fnda iyice pi r irilerek kurutulan e biimde peksimet. itli

galerici galeta

galeta unu * Galetadan veya k zarmekmek kabu undan yap un. lan galeyan * Kaynama. * Co ma.

galeyan etmek * kaynamak. * co mak. galeyana gelmek * co hiddetlenmek. mak, galeyana getirmek * co turmak. galeyanl * Galeyana gelmi olan. gali * Alak ve alt gemi. dz * Gemilerin st gvertelerinde ve palavralar bulunan mutfak. nda

galiba galibarda galibiyet

* Grngre, san ki, anla e l r lan. * Mora alan k z rm. * Yenme, yengi.

galip

* Bir yar kar ma, at vb. sonunda yenen, stn gelen, ba kazanan. ma, la ma ar

galip gelmek * yenmek, stn gelmek. galiz galon * Anglosaksonlarkulland yakla 4,5 litrelik bir tr l birimi. n k * o unlukla akaryakvb. s maddeleri ta t v mada kullan silindir biiminde, metalden byk kap. lan, * Boya sanayiinde kullan be lan litrelik ambalj. galo * Taban tahtadan yap ayakkab lmderi . * Sak kurumlar ve zellikle hastahanelerde zel blmlere girerken aya geirilen ince ve l nda a effaf korumal k. galsame galvaniz geer. * Solunga. * "Galvanizlenecek paranbatld erimi n r inko banyosu" anlam gelen galvaniz banyosu teriminde na * zeri de madenlerle kaplanacak bir bak erli r levhan batld alt gm n r n, veya pltin banyosu. * Kaba ve irkin, i ren.

galvaniz banyosu * Galvanizlenecek paranbatld erimi n r inko banyosu. galvanizci * Maden paralar s dald yntemiyle galvanizlenmesinde kullan erimi n cakta rma lan inko banyosunu haz rlamak ve denetlemekle grevli i i. galvanize * Paslanmaktan korumak iin erimi inkoya batlarak kaplanm(nesne). r

galvanizleme * Galvanizlemek i i. galvanizlemek * Maden bir paray paslanmaktan korumak iin galvaniz banyosunda erimi inko ile kaplamak. galvanizlenme * Galvanizlenmek i i. galvanizlenmek * Galvanizlemek i lmak. i yap galvanizletme * Galvanizletmek i i. galvanizletmek

* Galvanizle kaplatmak. galvanizli * Galvanizlenmi (madde). galvanizm * Canl organizmalarda do ak n etkisi olay ru m . galvano * Elektroliz yoluyla yap lmresim kli esi.

galvanokoter * Elektrikle k r da zdlan la . galvanometre * M sl nede olu sapmalar knat i an gzlemek yoluyla elektrik ak n mn iddetini lmeye yarayan cihaz. galvanoplsti * inde herhangi bir maden erimi bulunan bir sya, istenilen e daldp sdan elektrik ak v yay r v m geirmek yoluyla o e bir maden tabakas kaplama i yay yla lemi. galvanoskop * Manyetik bir ibre yard yla elektrik ak nvarln ynn gsteren cihaz. m mn veya galvanotip * Galvanoplsti yoluyla haz rlanan ve tipo bask kullan kabartma kli da lan e. galvanotipi * Tipografik kli o eleri altmada kullan galvanoplsti. lan galyot * Bave k ok yuvarlak gulet tipinde, alt bir gemi. dz galyum * ok seyrek bulunan, alminyumu and yo ran, unlu 5,9, atom a 69,72 olan, 29,8 C de eriyen u rl element. K saltmas Ga. gam gam * Tasa, kayg , znt.

* Sekiz notan kal sesten inceye veya inceden kal gitmek zere s n n na ralanmdizisi. Do, re, mi, fa, sol, l, si, do veya do, si, l, sol, fa, mi, re, do. gam ekmek * tasalanmak, kayg lanmak, zlmek. gam yapmak * gam biiminde deneme ve al rmay veya sesle uygulamak. t alg gam yememek * tasa etmemek, kayg lanmamak, zlmemek. gama * Yunan alfabesinin nc harfi (g).

gama nlar * Radyoaktif cisimler taraf yay ve x nlar daha k dalgal nlar. ndan lan ndan sa olan gamagloblin * Kanda, lenfte, safrada vb. de bulunan bir protein tr.

gamal gamba gambot

* Baz dinlerin ve Nazizmin sembol olan, ular eski Yunancangama harfi biiminde klm(ha). n r * toplanmamhalat veya zincirlerde ortaya dola k, burulma. yi kan kl * Birka topu olan bir e kk ve hafif sava it gemisi.

gamet gametli

* Erkek veya direme hcresi. i * Gameti olan, gamet olu turan.

gamlanma * Gamlanmak i i. gamlanmak * Tasalanmak, znt duymak, kayg lanmak. gaml * Kayg tasal l , . * Snt znt veren. k veya * Gaml olma durumu. * Bkz. gama. * Sz getirip gtren, arkadan eki tiren, ara bozucu, fitneci, kovcu.

gaml l k gamma gammaz

gammazlama * Gammazlamak ikovlama. i, gammazlamak * Birinin yapt isyledisz yermek, ktlemek, birisini yerip eki i, i tirmek, kovlamak. gammazlanma * Gammazlanmak i i. gammazlanmak * Gammazlamak i lmak, kovlanmak. i yap gammazl k * Gammazi fitnecilik, kovculuk. n i, gamsele gams z * Geirmez kauuklu ya murluk. * znts olmayan. * Olaylar kendine dert etmeden gei tiren, ald etmeyen, tasas r z.

gams k zl * Gamsolma durumu, tasas k. z zl gamze ukur. * Baz insanlarenelerinde, yanaklar do olarak bulunan veya gldkleri zaman grlen kk n nda al

* Yan bak gz szme, sitemli bakma. , -gan / -gen; -kan / -ken * Fiillerden s treten ek: sl-gan, fat k en-gen, al dv vb. -kan, -ken Ganal gang * Bat Afrika'daki Gana'da ya veya Gana halk olan kimse. ayan ndan * Bir maden cevherini, bir de tasaran de madde. erli ersiz * Maden cevher damarn i n letilemeyen de ersiz blm.

gangama teknesi * Dibi tarayarak snger avc kullan tekne tr. lnda lan gangliyon * Sinirlerde ve lenf damarlar yer yer ortaya yuvarlak lik. nda kan i * Merkez sinir sistemi dnda bulunan hcre gvdelerinin olu turdu kitle. u gangster * Yasa d i yapan ete yesi. ler * Herhangi bir iin her trl ktl yapan kimse. kar

gangsterlik * Gangster olma durumu. gani * Zengin, varl . kl * Bol. gani gani * Bol bol. gani gnll * Cmert, eli a k. ganimet * Sava d ta mandan zorla ele geirilen mal. * Bir rastlant sonucu ele geen kazan veya imkn. * Ya sonras elde kalan mal, al . ma nda nt * At yar nda birincilikazanan (at). lar i * Bu at iin al bilet. nan

ganyan

ganyan oynamak * bir at yarnda resm programda yer alan at numaras ta bileti alarak onun birinci gelmesi tahmini n n yan zerine para yat rmak. gar garabet garaip garaj * Otomobil, vagon gibi ta n konuldu st rtl yer. tlar u * Otomobillerin bak ve onar nyap yer. m mn ld * ehirler aras yolcu otobslerine hareket ve varnoktas olarak belediyelerce ayr yer, otogar. lan * Yolcu ve e ula n lamak iin demir yolu ile ilgili birok kurulu bulundu yer. ya sa m un u * Yad rganacak yn olma, gariplik, tuhafl k. * Grlmemi , a lacak eyler, i itilmemi olaylar.

garajc

* Otomobil, otobs gibi ta belli bir sre bar racak kapal sa tlar nd yer layan, gere bak ve inde m onar n ran i mlar yapt letmeci. garam garanti * D nceden ok, canl duygulara ve a dayanan (sanat eseri). ka * Gvence, inanca, teminat. * Kesinlikle, kesin olarak, ne olursa olsun.

garanti etmek * o ilgili olarak gvence vermek. eyle * bir i gerekle iin gerekli nlemleri almak. in mesi garanti vermek * gvence alt almak. na garantileme * Garantilemek i i. garantilemek * Bir i gerekle iin gereken nlemleri almak, sa ba in mesi lama lamak. garantili * Garantisi olan, gvenceli.

garantisiz * Garantisi olmayan, gvencesiz. garantr garaz * Hedef, ama, maksat. * Birine kargdlen ktlk etme iste kin, d i, manl k. garaz (veya garez) ba lamak * birine kard manlbeslemek. k garaz (veya garezi) olmak * birine karktlk, kin beslemek. garazkr * Garaz ba layan. * Gvence veren ve bunun gerekle mesini gzeten ve denetleyen kimse, kurulu veya devlet.

garazkrl k * Garaz ba lama durumu. garazl * D manlbesleyen, kin gden, garaz k olan. garazs z * D manlbeslemeyen, garaz k olmayan.

garazsivazs z z * Hibir gizli maksat gtmeden. garb * Bat ynnde olan, bat ilgili, bat zg olan; bat ile ya .

gar gur

* Birbirine srtnen nesnelerin ses. kard

gar gur etmek * gar gur diye ses karmak. gard * Eskrim, boks gibi oyunlarda korunma iin al durum. nan gardenparti * Bir bahede veya parkta yap davet. lan gardenya * Kk boyas gillerden, s blgelerde yeti bir a veya a k cinsi (Gardenia). cak en a a * Bu a gzel kokulu ie an i. * Trenlerde vagon frenlerini i kimse. leten * Giysi dolab yeri. veya * Bir ki sahip oldu btn giysileri, giysi tak . inin u mlar

gard fren gard rop

gard ropu * Giydirici. gardiyan * Ceza evlerinde dzeni, tutuklularyasalara uygun biimde davranmalar sa n n lamakla grevli kimse. gardiyanl k * Gardiyan olma durumu veya gardiyangrevi. n garez gargar gargara * Yutmadan, su veya ba bir s ile a veya bo alkalama i ka v z az i. * Bu maksatla kullan illv lan s. gargara yapmak * bir s ile a veya bo alkalamak. v z az gargaraya getirmek * grltye, karkl bo bir szn veya bir i etkisini azaltmak, da a arak in tmak, dikkatten ka rmak. gariban * Kimsesiz, zavall , garip. * Bkz. garaz. * Szgeli testi.

garibanl k * Gariban olma durumu. garibe * yad a lacak ey, rganacak ey. garibine gitmek * yad rgamak, a rmak. garip * Kimsesiz, zavall .

* Yabanc , gurbette ya ayan, elgin. * Yad rganan, anla lmam gizli ynleri olan, yabans , , tuhaf. * Dokunakl , hzn veren. * bir kar nda sylenir. a lacak ey s garip bulmak * yad rgayarak kar lamak, tuhaf ve anla olarak nitelemek. lmaz garip garip * Zavall a n bir biimde. , k garip ku yuvas Allah yapar un n * garip ve kimsesiz ki Tanr m eder. iye yard gariple me * Gariple i mek i. gariple mek * Garip bir duruma gelmek. gariplik * Garip olma durumu, garabet.

gariplik basmak * yaln k kmek. zl garipseme * Garipsemek i i. garipsemek * Kendini gurbette veya kimsesiz gibi d nerek ilenmek. * Bir garip, tuhaf ve uygunsuz bulmak, al eyi amamak, yad rgamak. gark * (suya) Batma, bat bo rma; ulma.

gark etmek * bat rmak, bo mak. * birine bir bol bol vermek. eyi gark olmak * gmlmek, batmak. * bir eyden bol miktarda olmak. garni garnitr * Herhangi bir yiyecek blm bulunmayan otel.

* Herhangi bir ona uygun nitelikte tamamlayan nesne. eyi * Giyecekleri sslemek iin eklenen ss. ey, * Et veya balgibi as k l yeme yan sslemek veya tamamlamak iin eklenen sebze, patates gibi in na yiyecekler. garnitrl * Garnitr olan. garnizon * Bir savunan veya yalnorada bulunan asker birlikler. ehri z * Asker birliklerin bulundu yer. u * Palamut ve tori i organlar in .

garoz

garp garp garp l k garpkr

* Bat . * Bat kltr ve medeniyetinden yana olan. * Bat s yanl olma durumu. * Bat rneklerine benzer, Bat s yap.

garpl

* Bat l .

garpl ma la * Bat ma. l la garpl mak la * Bat mak. l la garpl t larma * Bat t l rma. la garpl t larmak * Bat t l rmak. la garpl l k garson * Batolma durumu, bat k. l l l * Lokanta, otel, pastahane, kahvehane gibi yerlerde m terilere hizmet eden kimse.

garsoniyer * Baz erkeklerin, kendi konutlar ayr ndan olarak evlilik dili iin tuttuklar konut. kiler zel garsonluk * Garson olma durumu. * Garsonun grevi. gaseyan * bulant. s * Kusma.

gaseyan etmek * kusmak. gas p gasil gasletme * Gasletmek i i. gasletmek * (ly) Y kamak. gasp * Bir mal sahibinin izni ve haberi olmadan zorla ve hile ile alma. * Zorla alan. * l y kama.

gaspetme * Gaspetmek iveya biimi. i gaspetmek * Zorla, izinsiz almak. gassal gastrit * Mide iltihab . gastroenterolog * Sindirim sistemi hastal hekimi, sindirim bilimci. klar gastroentoroloji * T n sindirim sistemi hastal n bb klar inceleyen dal , sindirim bilimi. * Hastahanelerde sindirim organlar hastal n incelendi tedavi edildiblm. klarn i, i gastronom * Damak zevki olan, a n tad bilen, iyi yemekten anlayan kimse. zn n gastronomi * yemek merak yi . * Sa uygun, iyi dzenlenmiho lezzetli mutfak; yemek dzeni ve sistemi. l a , ve gastroskop * Yutma borusu, mide ve on iki parmak ba n gzle grlmesini sa n rsa layan, hastaya a yolu ile z uygulanan fiberoptik alet. gastroskopi * Gastroskopla yap muayene. lan gastrul * Yumurta hcresi o ulcuk durumuna gelirken blstulanbir noktas ukurla i ie gemi n ndan arak iki hcre katman biimine girme evresi. ga iy * Kendinden geme, esrime. ga yolma * Ga yolmak i i veya durumu. * l y c. kays

ga yolmak * Kendinden gemek, esrimek. gato gauss * Manyetik alan n iddet birimi. K saltmas G. gavot gvur * Bir tr eski Franshalk dans z . * Mslman olmayan kimse, Hristiyan. * Dinsiz kimse. * Merhametsiz, ac z, inat mas . * Pasta, rek.

gvur etmek

* bo harcamak, yerinde harcamamolmak, i yaramaz duruma getirmek. una e gvur eziyeti * Bile bile verilen zahmet, eziyetli i . gvur icad * Bat s yapteknik e eskiden tutucu evrelerin verdiad. yaya i gvur inad * Yumu lamayan, yok edilemeyen inat. at gvur inad tutmak * iyiden iyiye inatla maya ba lamak. gvur olmak * Hristiyan olmak. * bo harcanmak. una gvur orucu gibi uzamak * bir i gere inden ok srmek. gvur ls gibi * ok a ve hantal. r gvura kp oru yemek (veya bozmak) z * ba na kp kendine zararl bir i kas z olan yapmak. gvurca * Bat n konu u yabanc l lar tu dillerden herhangi biri. * Ac z, insafs mas zca.

gvurcas na * Hi ac maksn, insafs na. z zcas gvurla ma * Gvurla i mak i. gvurla mak * Gvur olmak. * Ac z davranmaya ba mas lamak. gvurluk * Gvur olma durumu, dinsizlik. * Ac zl insafs k, gaddarl mas k, zl k.

gvurluk etmek * ac z, insafsdavran bulunmak, gaddarletmek. mas z ta k gayakol gaybubet * Peygamber a reinesinden lan ve hekimlikte kullan bir s. ac kar lan v * Bulunmay yokluk. ,

gaybubet etmek * ortada grlmez olmak. gaybubetinde * bulunmad s yoklu rada, unda. gayda * fleme dd olan tulumlu bir alg .

gaydac gaye gayeli gayesiz

* Gayda alan veya yapsatan kimse. p * Ama, hedef. * Amac olan. * Amac olmayan.

gayet gayetle gayr

* Pek, ok, pek ok, gl bir biimde, etkili olarak. * A derecede. r * Ba kimse, ba . ka kas * (ga'yr) Arapa baz szlerin ba getirilerek "olmayan" anlam verir. na n * Ola anst al aba, al iste ma, ma i. * Kutsal say lan eylere yabanc n sald n lar rmas grmekten do dayanamama duygusu. an * Koruma, esirgeme, kay duygusu. rma

gayret

gayret almak * yreklenmek, cesaret almak. gayret day d ya t * i , onu ba arabilecek olana kald . gayret etmek * emekle al mak, abalamak, u mak. ra gayret gstermek * aba harcamak, ba armak iin al mak. gayret ku a * Ku ba treninde gelinin beline dolanan ku k z ak lama ak, rm kemer. gayret vermek * isteklendirmek, zendirmek, yreklendirmek. gayrete gelmek * bir iyapmaya veya bitirmeye zenmek; canlanmak. i gayretine dokunmak * bir iyapamayaca ileri srenlere k i n zarak veya kendisinin yapmas beklenen iba nyapmas i kasn ndan utan duyarak ba armaya al mak. gayretke * al kan. * Yan tutan, kay ran. gayretke lik * Gayretke olma durumu. gayretlenme * Gayretlenmek i i.

gayretlenmek * al isteduymak veya al isteartmak. ma i ma i gayretli * al aba gsteren. kan,

gayretlilik * Gayretli olma durumu. gayretsiz * al mayan, aba gstermeyen. gayretsizlik * Gayretsiz olma durumu. gayr gayri * Art bundan byle. k, * Ba di ka, er. * Art bundan sonra. k,

gayriahlk * Ahlka ayk, ahlks r zca. gayriakl * Ak irrasyonel. l d, gayricidd * Cidd olmayan, lubal, ciddiyetsiz. gayriihtiyar * stemeksizin, d nmeden, elinde olmayarak. gayriilm * Bilime ayk, bilime uymaz, bilim d. r

gayriinsan * nsanld. k gayriirad * stensiz, irade d.

gayrikabil * Olamaz, olamayacak, zm olmayan. gayrikabiliitiraz * Karlamayacak kadar kesin. k gayrikabilik yas * Kar tlamaz, llemez, bamba r la ka. gayrikabili ifa * onmaz, onulmaz. yi gayrikabilitahmin * Kestirilemez. * Beklenmedik. gayrikabilitelfi * Yerine konulamaz, onar lamaz, eksikligiderilemez. i

gayrikfi

* Yetersiz, yetmez.

gayrikanun * Yasaya uygun olmayan, yasa d. gayrik yas * Kurals z. gayrily k * Yak yakks maz, z. gayrimahdut * Srs sonsuz, usuz. n z, gayrimahsus * Duyulmaz, sezilmez. gayrimakul * Akla ayk, sama. r gayrimalm * Bilinmeyen, bilinmez, bilinmedik. gayrimemnun * Memnun olmayan, k n, ho zg nutsuz, kskn, k n, s rg zlanan. gayrimenkul * Ta nmaz. gayrimeskn * Bo z, , ss enliksiz. gayrimesul * Sorumsuz. gayrime ru * Yolsuz, yasaya veya treye ayk. r * Evlilik d. gayrimezru * Ekilmemia , lmam(toprak). gayrimuayyen * Belirsiz. gayrimuhtemel * htimali bulunmayan, olacasan lmayan. gayrimuntazam * Dzensiz, da k, geli n igzel. gayrimutab k * Uyu mayan; uymayan, uygun gelmeyen. gayrimmbit * orak, verimsiz. gayrimmkn * Olmaz, imkns z.

gayrimnasip * Uygunsuz, yakks z. gayrimsav * E denk olmayan. itsiz, gayrimslim * Mslman olmayan. gayrimsmir * Yarars verimsiz, sonusuz. z, gayrimtecanis * Ayr cinsten, ba maz. da * Kar mam ba mam da , . gayrinizam * Dzenli olmayan, dzensiz. gayrisafi * Kark, katk.

gayrisafi has lt * Net olmayan gelir. gayrisafi mill hs la * Bir lkede bir y l sresince retilen mal ve hizmetlerin piyasa fiatlar gre hesaplanan de na eri. gayris hh * Sakl l olmayan, saks l z. gayri ahs * Ki d. ilik gayri uur * Bilin d olan veya bilin d olarak, yaptn bilmeyerek. gayritabi * Do d, do ayk a aya r . * Ola d. an * Acayip. * Olmam olmad , k. gayrivarit * Hat gelmez. ra

gayrivaki

gayrivaz h * Anla lmaz, kapal , rtl. gayur Gayya * Cehennemde bulundu var say bir kuyunun veya derenin ad u lan . gayya kuyusu * Karma i dnd yer veya ok apra durum. lerin k k gayz * fke, h n. * Gayreti olan, gayretli, ok al kan.

gayzer gayzerit gaz gaz

* Volkan blgelerinde, belli aral klarla su ve buhar f rtan s kaynak, kayna. k cak * Volkan blgelerinde olu silisli kelti, kayna ta an . * Tl.

* Normal bas ve s kta oldu gibi kalan, iinde bulundu kab her yan yay ve bu kabi n cakl u u n na lmak n yzeyinin her noktas bas yapmak zelli olan ak madde. na n inde kan * Gaz ya petrol. , * Sindirim borusunda, a yutulan hava ile mayalanma sonucu olu uucu maddelerin kar . zdan an mas * Gaz lmbas . * (motorlu aralarda) Benzin. gaz bezi * Gaz bezi. gaz bombas * inde canl iin tehlikeli gazlar bulunan bomba. lar gaz boyamas * En son i olarak gaz ya sokularak boyalar lem na sabitle tirilmi olan bak, ba l rts. gaz detektr * Boru hatlar ta gazkontrol edilen ortamda bulunup bulunmadn yla nan n tespit edebilen ve konstrasyonu lebilen cihaz. gaz ibi i * Gaz yand a n z.

gaz lmbas * konan gaz ya bir fitil yard yla yakan, eli, trl biimlerde lmba. ine n m i gaz maskesi * Zehirli gazlardan korunmak amac zel olarak yap yla lmgere. gaz oca * Gaz ya yanan ocak. yla gaz lm * Gazlar hacim, yo n unluk vb.nin llmesi. gaz sayac * inden geen gazne kadar oldu len ara, hava gaz n unu saati. gaz sobas * konan gaz ya n yanmas nan soba. ine n yla s gaz ta * Bileme i kullan bir tr ta inde lan .

gaz ya * Renksiz veya sar renkte, ham petroln 150-250 C ler aras eritilmesinden elde edilen akaryak nda t. gaz yuvar * Yeri veya herhangi bir gk cismini saran gaz katman , atmosfer. gaza

* dinini korumak veya yaymak amac Mslman olmayanlara karyap sava slm yla lan , kutsal sava . gaza basmak * harekete geirmek veya hn rmak iin motorlu ta n gaz pedal basmak. z art t na gaza getirmek * birini olmadbir veya hayal bilgilerle co k ey turmak, ileri srmek. gazaba gelmek * fkelenmek, k zmak. gazaba u ramak * gl bir kimsenin h na u m ramak. gazab yenmek n * fkesini, iddetini gstermemek veya bast rmak. gazal gazap * Ceyln. * fke, k nl hiddet. zg k,

gazapland rma * Gazapland i rmak i. gazapland rmak * fkelendirmek, k rmak. zd gazaplanma * Gazaplanmak i i. gazaplanmak * fkelenmek, k zmak. gazapl gazeki * Cepken alt giyilen kolsuz bir e giysi. na it gazel * Divan edebiyat be on be nda ile beyit aras deen, ilk beytinin dizeleri birbiriyle, sonraki beyitlerinin nda i ikinci dizeleri birinci beyitle uyakl ok lirik konularda yaz naz biimi. , en lan m * Klsik Trk mzi belli bir kurala ba olmadan bir kitaraf herhangi bir makamda gezinerek inde l i ndan sesle yap taksim. lan gazel * Sonbaharda kuruyup dklen a yapra a . * fkeli, k n, hiddetli. zg

gazel damar * damar ah . gazel okumak * gazel sylemek. * oyalamak veya kand zere bo rmak szler sylemek. gazel tutturmak * yksek sesle veya trk sylemek. ark gazelhan * Gazel okuyan, gazel syleyen kimse.

gazelhanl k * Gazel sylemeyi kendine meslek edinme. gazeliyat * Bir divan bulunan gazeller blm. airin nda

gazellenme * Gazellenmek i i veya durumu. gazellenmek * (a Yapraklar dkmek. a) n * (yaprak) Sararkurumak. p gazete * Politika, ekonomi, kltr ve daha ba konularda haber ve bilgi vermek iin, yorumlu veya yorumsuz, her ka gn veya belirli zaman aral yla lan yay klar kar n. * Gazetenin ynetildi haz bas yer. i, rland, ld gazeteci * Gazete yay mlayan kimse. * Gazeteye yaz yazmay , haber toplay vermeyi veya gazetenin yaz lerinde al p i i may edinen kimse. * Gazete satan kimse.

gazetecilik * Gazetecinin yapt i . gazetelik * Gazete koymaya yarar kk atk . * Gazeteye haber diye yaz nitelikte. lacak * Hava gaz retilen veya depolanan yer. * Termik etki olmaksn kendili z inden grlen k. gazl gazi unvan . * Gaz ile ilgili, gaz saabilen. * ( slml D kta) manla sava veya sava an yapm(kimse). * Ola anst yararl gstererek d klar man yenen komutanlara veya ehirlere devlet taraf verilen onur ndan * Sava sa zafer kazanmolarak dnen (kimse). tan ve

gazhane gaz

gazi olmak * sava lmeden dnmek. tan, gaziler helvas * Undan yap bir tr helva. lan gazilik * Gazi olma durumu. * Gazi unvan . * Yi itlik. * Yemek yenilen, gsteri izlenen, bazen oyun sergilenen e lence yeri. * Byk kahvehane ve birahane.

gazino

gazinocu

* Gazino i kimse. leten gazinoculuk * Gazinocu olma durumu veya gazinocunun yapt i . gazla! gazlama gazlamak * defol, git!. * Gazlamak i i.

* Gaz yasrmek. * (motorlu aralarda) Motora fazla benzin gitmesini ve arach n zlanmas sa n lamak iin gaz pedal na kuvvetle basmak. * Kamak. gazlanma * Gazlanmak i i.

gazlanmak * Gaz yasrlmek. * Sindirim yolunda gaz olmak. gazla ma * Gazla i mak i veya durumu.

gazla mak * Gaz durumuna girmek. gazlarma t * Gazlarmak i t i. gazlarmak t * Bir maddeyi gaz durumuna dn trmek. gazl gazl bez gazoil * Asar k renkte, olduka k , yak ve yan olarak kullan petrol rn. vaml c c lan gazojen gazolin * S veya kat t v yakhava veya oksijen etkisiyle gazlarmaya yarayan ara. t * Ham petroln ilk damlmas ayr ok uucu, hafif akaryak t nda lan t. * Gaz veya gaz bula olan molan. * Yaralara kapat ince ve seyrek bez. lan

gazometre * Gazlar toplanmas n , belirli bas alt da lmas kullan depo. n nda t iin lan * Gazler. gazometri * Bkz. gaz lm. gazoyl * \343 gazoil. gazoz

iecek.

* Meyve esans eker ve karbon asidi ile yap bas hava ile elere doldurularak haz , lan, nl i rlanan alkolsz

gazoz a ac * Bir szn ok sama oldu bildirmek iin sylenir. unu gazozcu * Gazoz yapsatan kimse. p * E lence yerlerinde dola gazoz satan kimse, gazoz sats arak c. gazozculuk * Gazozcunun yapt i . gazler gazs z gazup gazve * Arap a iretleri aras yap sava nda lan . * Din u yap sava runa lan . Gd * Gadolinyum'un k saltmas . Ge ge -ge gebe * Karn yavru bulunan (kadveya hayvan), ykl, hamile, ayl nda n . * inde o ulcuk veya dlt bulunan (dl yata ). * Bir birikim sonucu ortaya kmas beklenen (durum veya olaylar). gebe kalmak * (insan, hayvan iin) karn yavru olu nda mak. gebe olmak * bir olma ihtimali bulunmak. eyin gebelik * Gebe olma durumu, hamilelik. * Dllenme ile do aras geen sre. um nda * Germanyum'un k saltmas . * Trk alfabesinin sekizinci harfinin ad . * Bkz. -ga / -ge. * Belirli bas alt gelen gaz hacmini lmeye yarayan ara, gazometre. n nda n * inde gaz olmayan veya gaz bula mamolan. * fkeli.

gebelik testi * Gebe olup olmadn anlamak iin yap test. lan geberik * l, lm .

geberip gitmek * istenmedik bir biimde ve zamanda lmek.

geberme

* Gebermek i i.

gebermek * lmek. gebertilme * Gebertilmek i i. gebertilmek * Gebertmek iyap i lmak, ldrlmek. gebertme * Gebertmek i.

gebertmek * ldrmek. gebe * Aptal, sersem. * Bodur ve man. i * Karni olan. gebe lik gebre * Atmar etmekte kullan k kese. t lan ldan gebre * Gebre otunun yemi i. * Gebe olma durumu.

gebre otu * Srekli yekalan al il grnmnde bir bitki (Capparis). gebre otugiller * Gebre otu gibi bitkileri kapsayan familya. gebreleme * Gebrelemek i i. gebrelemek * (hayvanGebre (I) ile t etmek. ) mar gebrelenme * Gebrelenmek i i. gebrelenmek * Gebrelemek i konu olmak. ine gece * Gne ktan gn a batt armaya ba ncaya kadar geen sre, tn. lay * Bu sre iindeki karanl k. * Gece vaktinde, geceleyin. * E lence, anma vb. amalarla geceleri dzenlenen toplant . gece bekisi * Baz yerlerini, kurulu gece bekleyen kimse. i lar gece gz kr gz * geceleyin iyi i lamayaca anlat yap n r.

gece gndz * Her zaman, ara vermeden, aral z, geceli gndzl. ks gece gndz dememek * vaktin uygun olup olmadna bakmamak, vakit sememek. * srekli olarak, ara vermeksizin bir i i yapmak. gece hayat * Gece e lencelerine d knlk. gece i i ili * Geceleyin yap h zl lan rs k. gece ikrler i i i * gece yap i rand lan in manl olamayaca anlat n r. gece k yafeti * Gece giyilen elbise. gece kulb * Geceleri aolan, dans etmek, mzik dinlemek ve gsteri izlemek iin gidilen e k lence yeri. gece ku u * Gece gezmesini seven kimse. * Gece uyuyamayan. * Geceleri para karerkeklerle ili kuran kad l ki n. * Yarasa. gece mavisi * Koyu mavi. gece silhl gndz klhl * kimseye sezdirmeden kt i yapan kimse. ler gece uu u * Asker amala uaklar geceleyin yapt uu n . * Geceleri para karerkeklerle ili kurmak i l ki i. gece yan * Uuk gibi birdenbire olu kabarc deri dkntlerine verilen ad. an kl gece yar s * Gne batmas do in ile mas ndaki srenin ortas aras . * Gecenin ilerlemi saatleri, gecenin ortas . gece yat s * Geceyi bir yerde konuk olarak geirme. gece yay * Gne gk kresinde bir gn boyunca izdiemberin ufuk alt kalan paras in i nda . gececi geceki * Gece olan, gece yap lan. gecekondu * Yasa d, gizlice yap kk konut. lan * Acele ile yap l vermiderme atma yap , . gecekondu gibi * al s geceye rastlayan grevli. ras ma

* derme atma yap lmolan (yap ). gecekonducu * Gecekonduda oturan kimse. * Gecekondu yap satan kimse. p gecekondula ma * Gecekondula i mak i. gecekondula mak * Gecekondu say o s almak, gecekondularla dolmak. geceleme * Gecelemek i i.

gecelemek * Geceyi bir yerde geirmek. geceler gebedir * her sabah uyandmzaman yeni yeni olaylarla kar z. z r la geceleri * Gece vakti. * Her gece. * Gece vakti. * "Hem gece hem gndz, srekli, aral z" anlam ks ndaki geceli gndzl deyiminde geer.

geceleyin geceli

geceli gndzl * Srekli, durmaksn. z gecelik * Geceye zg olan, gece kullan lan. * Yatakta giyilen giysi, gmlek. * Bir gece iin denen cret. gecesefas * eneklilerden, gece aan kk kokulu iekleri olan, otsu bir bitki (Mirabilis jalapa). ki gecesefas giller * rnek bitkisi gecesefas bir bitki. olan geceyi gndze katmak * aral z, gece gndz al ks byk aba gstermek. mak, gecikilme * Gecikilmek durumu. gecikilmek * Gecikmek i lmak. i yap geciki * Gecikmek i i veya biimi. gecikme * Gecikmek iteehhr, rtar. i,

gecikmek * Ge kalmak, herhangi bir i i kararlar zamandan sonra yapmak. tlan

gecikmeli * Gecikmesi olan, tehirli, rtarl . gecikmesiz * Gecikmesi olmayan. geciktirilme * Geciktirilmek iveya durumu. i geciktirilmek * Gecikmesine yol a lmak. geciktirim * zleyiciye herhangi bir olay ortaya sezdirmek, fakat sonucu durmaksn geciktirerek onu n kaca n z srekli bir bekleme, gerginlik, snt k iinde b rakmak biimindeki anlat m. geciktirme * Geciktirmek i tehir. i, geciktirmek * Gecikmesine sebep olmak, tehir etmek. ge * Kararlar beklenen veya allan zamandan sonra, erken kar . tlan, t * Belirli zamandan sonra olan. * Bkz. -ga / -ge.

-ge

ge (veya ge efendim!) * kulak asma, nem verme. ge kalmak * vaktinden sonra davranmak, gecikmek. ge olsun da g olmas n * e engellerle gerekle itli meyen i avunmak iin sylenir. lerde gee gee * (herhangi bir saat ba ) Geerek, geerken. n gee geek * Kar kl yandan her biri, yaka. iki l * ok geilen yer, i yol. lek * Kk tahta kpr. * Geesi (II) olan. * (hafta, ay, yaz, kgibi zaman anlatan szlerle) Bir nceki. * Belirsiz bir sre nceki, birka gn nceki. * Ne kadar getibelli olmayan yak bir zaman nce. i n * Biraz ge olarak, ge saatlere yak n.

geeli geen

geende

geenek

* Bkz. koridor.

geenlerde * Yakbir gemi yak n te, nda. geer * Yrrlkte bulunan, geerliolan, kullan i lan. * Be enilen, makbul, mergup. * Sf geme durumu. n geer ake * herkese, aranan, be enilen, muteber. geer ake * Herkese, aranan, be enilen, muteber. geerleme * Geerlemek i i. geerlemek * Gemesini sa lamak. geerletme * Geerletmek i i. geerletmek * Geer duruma getirtmek. geerli * Yrrlkte olan, uygulanan, muteber. * Be enilen, tutulan, srm olan. * Yrrlkte olma, de srdrme durumu, reva. erini * Srm olma durumu. * Geerli olma durumu, geerlik. * Bir kavram bir yargn, mantveya anlam de bak ndan onaylanabilir olmas n, n k ve eri m . * Yrrlkten lm hkmsz. kar ,

geerlik

geerlilik

geersiz

geersizle me * Geersiz duruma d me. geersizle mek * Geersiz duruma d mek, geerli yitirmek. ini geersizle tirmek * Geersiz duruma getirmek. geersizlik * Geersiz olma durumu, hkmszlk. gege * Seyredilecek uygun bir program aramak amac televizyon kanallar tarama, zaping. yla n

gege yapmak * gegelemek.

gegeleme * Gegelemek iveya durumu. i gegelemek * Televizyon kanallar aramak veya taramak, zaping yapmak. n gegin * Gekin. geici * ok srmeyen. * K ve belli bir sre iin olan, gee muvakkat, palyatif. sa en, * Bula bula . an, c * Yaya, yoldan veya kar kar geen, yolcu. dan ya

geici madde * Yasa, tzk ve ynetmeliklerde belirli bir sre geerli olan madde. geicilik * Geici olma durumu. geili geilme geilmek * Geilmek iveya biimi. i * Geilmek i i. * Gemek i lmak. i yap * B rakmak, terk etmek.

geilmemek * bol veya ok, a olmak. r geim * Geinmek i geinme aralar i, , geinme, mai et. * Anla uyu ma, ma. geim derdi * Geim snt. k s geim dnyas * Ki kendi inin karlar d n nmesi gerekti belirtmek iin kullan ini l r. geim kap s * Ya amak iin gereken kazancsa i n land yeri. geim snt k s * Geinmede ekilen glk. geim yolu * Ya amak iin gereken kazanc lama arac aresi. sa veya geim zorlu u * Geim snt. k s geimini do rultmak * geinmek iin para kazanmak. geimli * evresindekilerle iyi geinen.

geimlik

* Yiyecek paras , nafaka.

geimlilik * Geimli olma durumu. geimsiz * evresindekilerle iyi geinemeyen, kavga karan, huysuz, irret. geimsizle me * Geimsiz olma. geimsizle mek * evresindekilerle iyi geinememek. geimsizlik * Geimsiz olma durumu. geindirme * Geindirmek i i. geindirmek * Geinmesini sa lamak. geinilme * Geinilmek durumu. geinilmek * Geinmek iyap i lmak. geinim * Geinmek i i. geinip gitmek * ok iyi de de byle geinmek. ilse yle geinme * Geinmek i i.

geinme endeksi * Belirli bir sosyal grubun ortalama ya dzeyini srdrebilmesi iin yapmas ama gereken giderleri izleyen fiyat indeksi. geinmek * Ya amak iin gerekeni sa lamak. * Uzla mak, anla mak. * Taslamak. * Kendi ihtiyalar ba ndan sa n kalar lamak. * lmek. geinmeye gnl olmamak * herhangi bir konuda isteksizlibelli etmek iin kullan i l r. geirgen * inden gaz, s gibi v eyleri kolayl geiren. kla * Slargemesine elveri (kaya). v n li

geirgenlik * Baz cisimlerin, ilerinden ba (gaz, s, ak geirme zelli ka eyler v m) i. * Saydam cisimlerin geirme derecesi. * Kayalar slargeebilmesine karelveri i. n, v n lili

geirici

* Geirmek i yapan (kimse). ini * U urlamaya gelen. * Geirilmek i i.

geirilme

geirilmek * Geirmek i lmak. i yap geirim * Geirmek i i. geirimli * Geirgen.

geirimlilik * Geirgenlik. geirimsiz * Geirgenliolmayan. i geirimsizlik * Geirimsiz olma durumu. geiri geirme geirmek * Geirmek i i veya biimi. * Geirmek i i. * Gemek i yapt ini rmak, gemesini sa lamak. * Bir bir yandan br yana gtrmek. eyi * Bir bir yerden ba yere ta eyi ka nakletmek. mak, * Tespit etmek, yazmak, kaydetmek. * Bir kendisine ayr eyi lmolan yere yerle tirmek; takmak. * Yola birini u kan urlamaya gitmek, selmetlemek, te etmek. yi * (bir sre) Ya amak, oturmak, kalmak. * Giymek, giyinmek. * Bir ibirden ok kizerinde uygulamak. i i * (herhangi bir durumu) Ya amolmak, u ramak. * Etmek, yapmak. * Bularmak. t * U mak. ra * Bir ihtiyac eldeki imknla kar lamak.

geirtilme * Geirtilmek durumu. geirtilmek * Geirmek i lmak. i yap geirtme * Geirtmek i i.

geirtmek * Geirmek i yapt ini rmak. gei * Gemek i i veya biimi. * Herhangi bir durumdaki deme, intikal. i

* Resimde iki ayr rengi birbirine ba layan ara ton. * Bir para sresince bir tondan ba bir tona atlama. ka * Ses organlarn bir durumdan tekine gemesi. n * Ak srekli olu , . gei hakk * Gei stnl . gei stnl * Cankurtaran, itfaiye, gvenlik aralar tan yolu ncelikle kullanma hakk na nan, . gei im * Gei igei tedahl. mek i, me, * Belirli bir iyapma yeterlili ili veya ba l ka bir iyapma sonucunda artmas i inin kili lantba i , intikal.

gei li

* Nesne ile kullan labilen (fiil): Sevmek (okuma-y sevmek), grmek (ev-i grmek), k rmak (cam- rmak), k dkmek (st- dkmek) gibi. gei me * Gei i mek i. * Yar geirgen bir zarla birbirinden ayr sn kar kl lmiki vn geerek birbirine kar . l mas * Yar geirgen bir eperin iki yan yerle na tirilmi , deri i farkl sdan olu yer de tirme olay ikli iki v an i ,

ozmos. gei mek gei siz * Birbirinin iine geip kar tedahl etmek. mak, * Nesne ile kullan lmayan (fiil), lz Glmek, a m: lamak, d gitmek, ksmek, bar mek, gibi. mak

gei tirici * Tedavi edici etkisi olmayan, a ve slar r z geici olarak azaltan, dindiren (il vb.). gei tirilme * Gei tirilmek i i. gei tirilmek * Gei tirmek iyap i lmak. gei tirme * Gei tirmek i i. gei tirmek * Gereken nemi vermemek, stnde durmadan ba savmak. ndan * Az bir zararla atlatmak, kurtulmak. geit * Gemeye yarayan yer, geecek yer. * da nda dar ve uzun yol. ki aras

geit hakk * Bir ta nmaz mal zerinden di bir ta er nmaz mal sahibinin gemesi biiminde do yararlanma hakk an . geit resmi * Geit treni. geit treni * Bir toplulu zel gnlerde dzenli bir biimde belli bir yerden gemesi, geit resmi. un geit vermek * geilecek bir yeri olmak.

gekin

* htiyarlamaya yz tutmugemi , . * Gemi . * (bitkiler iin) Gere inden ok olgun veya solmaya ba lam . * Gekin olma durumu.

gekinlik geme

* Gemek imrur. i, * Birbirinin iine geirilerek tutturulan iki eyden birinde bulunan ntpara. k l * ak yap r veya lehimlenmi lm , lm t olmay gere sklebilecek biimde paralar p inde birbirine tak l p kenetlenmi olan. geme namert kprsnden, ko aparssu seni n * namerde karminnet alt kalmaktansa snt katlan. nda k ya gemek * Bir yerden ba bir yere gitmek. ka * Bir yandan girip te yandan kmak. * Yol olarak kullanmak. * (bir duruma) U ramak, konu olmak. * B rakmak, vazgemek. * Ya amak. * Bir bundan byle yapma durumunda olmamak. eyi * Olmak, vuku bulmak, cereyan etmek. * (hastaliin) Bula sirayet etmek. k mak, * Herhangi bir durum, soya ekim yoluyla birinde grnmek. * Bir yeri a mak, br yana ula mak. * Yerini b p ba yer almak. rak ka * Bir konu zerinde veya bir yerde al olmak. m * Etki yapmak, i letmek. * Grev almak. * Kalmak, devrolmak. * Geride b rakmak, a mak. * Tkenmek, bitmek, sona ermek. * stnlk sa lamak. * Sylemeden veya bitirmeden atlamak. * (zaman iin) A mak, geride b rakmak, harcamak. * Bir mzik paras me ederek n k renmek, almak veya sylemek. * Birinden me etmek. k * (haberi) Bir ileti arac bildirmek. im ile * Snmek. * Yaz lmak, girmek. * Srm olmak, sat lmak. * Konu mada veya bas sz edilmek. nda * Yrrlkte bulunmak, geerli olmak. * Okulda, s navda ba gstermek. ar * Bir yere gidip oturmak. * (yol, ara veya akarsu iin) Bir yerin yakndan veya iinden gitmek. n * ok bekletilmekten rmeye yz tutmak. * S lmak, kurtulmak, i iinden yr in kmak. * eki tirmek, yermek. * Baz kelimelerle birle fiil yapar. ik gemeli gemelik * Gemesi olan. * Baz yerlerden geenlerin demek zorunda olduklar para, mruriye.

gemez

* Sahte, de yitirmikalp. erini ,

gemez ake * De yitirmikalp, sahte. erini , gemi * Gemek i yapm ini . * Zaman bak ndan geride kalm m . * rmeye yz tutmu . * Bu gne gre geride kalmolan zaman, mazi. * Arkada kalan hayat, mazi. * Ki lm nlar inin yak . gemi ola * "o f bir daha ele gemez" anlam kullan rsat nda l r. gemi olsun * hastal kaza geirenlere beklenmedik byk bir olumsuz durumdan kurtulanlara veya hapishaneye k, girenlere sylenen iyi dilek sz. gemi zaman * Fiilin belirttizaman kavramn, iinde bulundu zamandan nceye ait olmas i n u . Trkede bu zaman belirli gemi belirsiz gemi ve olarak iki trldr: Ali geldi, Ahmet bu havada stanbul 'a gidip gelmi gibi. gemi zaman grnm * -m gemi zaman eki almfiille yard fiilin veya ba bir fiilin birlikte kullan ndan ortaya mc ka lmas kan ve olay tamamlanmoldu kavram veren grnm: Gelmi n u n olmak, gitmi olmak, vermi bulunmak gibi. gemi zaman s fat-fiili * Gemi zaman kavram veren ve isim, s gibi kullan s fat lan fat-fiil. Trkede bu s fat-fiil -dik veya -mi ekleriyle kurulur. Bildiklerinizi anlat Tank adam. Gemi n. d i sayg an yla yoruz cmlelerindeki bildik, tank, gemi d birer gemi zaman s fat-fiilidir. gemi mazi, yenmikuzu derler e e * gemi kalan olaylarzerinde durulmas hibir yarar beklenmez. te n ndan gemikandilli i * Svg yerine sylenen bir sz. gemik i nal * Svg sz. gemiolmak i * aralar eskiye dayanan dostluk, arkadak olmak. nda l * aralar k nl yol aacak bir durum gemi nda rg a bulunmak. * bir durumun, daha nce gemi evresi bulunmak. bir gemi leri * birinin lm anas , babas yak . ve nlar gemi lerini kar rmak t * birinin lm lerini yermek veya onlara svmek. geti Bor'un pazar e ini Ni , sr e de'ye (veya geti Bor'un pazar ) * arti ten geti. k i getiyoldan gemek i * daha nce ayn olaylar amolmak, tecrbe sahibi olmak. ya getiyoldan gemek i * daha nce ayn olaylar amolmak, tecrbe sahibi olmak. ya

getim olsun * vazgetim, kals n. geda * Dilenci. * Yoksul, fakir. * Bir dzey stndeki yk, atlak veya aral rahne. k k, * Da geidi. * Bo eksiklik. luk, * Glk, g durum. * Eksik di li. * Yarma salds d mevzilerinde a yer. rnda man lan * Bir iyapmak, bir i eyden yararlanmak yolunda verilen hak, imtiyaz.

gedik

gedik a lmak * giderilmesi ok g bir eksiklik veya aortaya k kmak. gedik amak * d mevzilerindeki zay noktadan giri amak. man f bir yeri gedik kapamak * kk bir ihtiyac kar n lamak. gedik kapmak * bir gelir kaynaele geirmek. gedikleri t kamak * veya kan kacak olan zorluklar nlemek. gedikli * Gediolan. i * Bir yerle veya i olan ilgisini srp gtren (kimse), srekli, daim. le * Astsubay. * Gedilmek durumu. * Gedik olmak, gedik a lmak. * B keser vb.nin a ak, a zlar nmak. * Gedmek i i. * Gedik amak, entmek, delmek. * Ge irmek iveya biimi. i ge irme ge irmek ge irti * Ge irmek i i. * Midede toplanan gaz sesle a zdan karmak. * Ge irirken ses. kan

gedilme gedilmek

gedme gedmek ge iri

ge rek

* Yumu kaburga kemikleri. ak * Kaburganalt yan bulunan bo n nda luklardan her biri.

ge batmas rek * Ge rekte duyulan sanc . geh gehgeh * Bu sz nbetli hastal yakalanmak anlam kullan gehgeh tutmak deyiminde geer. a nda lan gel gelelim * fakat, ama, ancak. gel keyfim gel * byk bir memnunluk veya alay anlat r. gel zaman git zaman * aradan olduka uzun bir zaman getikten sonra. gelberi * Byk ocaklardan ated ekmek iin kullan uzun sapl i ar lan demir ara. * T k. rm * Harman dkntlerini toplamaya yarayan ara. * A dallar budamak iin kullan e demir. a n lan ri gelberi etmek * a rmak, almak, kendine mal etmek. gele * Tavla oyununda elinde kk tabulunan oyuncunun att uygun olmayan zar. r * Bkz. gh.

gelecevarsa grecede var i i * ktlk yapmaya kalk olursa, kar elbette grr. acak ln gelecevarsa, grecede var i i * ktlk yapmaya kalk olan, bunun kar elbette grr. acak ln gelecek * Zaman bak ndan, ileride olmas m , gerekle beklenen. mesi * Daha gelmemi anacak zaman, istikbal, ati. , ya

gelecek bilimi * Ftroloji. gelecek zaman * Fiilin belirttizaman kavramn, iinde bulundu zamandan sonraya ait olmas i n u . Trkede bu zaman baca -e, -ecek, -esi, -se, -meli ekleriyle kurulur: Gele, gelecek, gelesi, gelse, gelmeli gibi. l gelecek zaman grnm * Gelecek zaman s fat-fiiliyle yard fiilin birlikte kullan ndan ortaya ve niyet kavram mc lmas kan veren grnm. gelecek zaman kipi * Fiilin belirttizaman kavramn, iinde bulunulan zamandan sonraya ait oldu srl biimde i n unu n bir gsteren kip. Trkede bu kip -acak / -ecek ekiyle kurulur: Gelece geleceksin gibi. im, gelecek zaman s fat-fiili * veya s gibi kullan ve gelecek zaman kavram sim fat lan veren fiilimsi. Trkede bu s fat-fiili -ecek / -esi ekleriyle kurulur: Akacak kan damarda durmaz. Gresim geldi gibi.

geleceki

* Gelecekilik yanl, ftrist. s

gelecekilik * Ftrizm. gele en gelembe * Koyun yata . geleme gelen * y ki l srlmeyen, bo tarla. * Gelmek i yapan (kimse veya nesne). ini * Bir k kayna p bir aynan yzne veya saydam bir cismin yzeyine d (n). ndan k n en * Ana a kar (akarsu). rma an

gelen a giden pa am am * ynetim kimde olursa olsun benim iin fark etmez. gelen geen * Gelip geenler, gelenler, u rayanlar. gelen giden * Gelenler, u rayanlar, ziyaret edenler, gelip geenler. gelen gideni arat r * bir i veya greve sonradan gelen orada daha nce al e andan daha ba sve geimsiz olabilir. arz gelen gideni arat r * bir i veya greve sonradan gelenin, orada daha nce al e andan daha ba s kt olabilece anlat arz, ini r. gelen pa giden a am, am * biri tekinin yerine geen byklerine ho grnmek yolunu tutanlar iin sylenir. gelenek * Bir toplumda, bir toplulukta eskiden kalmolmalar dolayyla saygtutulup ku s n aktan ku a iletilen, a yapt gc olan kltrel kal lar, al klar, bilgi, tre ve davran an'ane. r m nt kanl lar, geleneki * Geleneklere ba (kimse). l gelenekilik * Toplumsal kurumlar inanlar ve daha ok gemi sregeldikleri iin benimseyen, saygtutan, ten n destekleyen, yeni kltr gelerine daha az de veren tutum veya er reti. gelenekle me * Gelenekle i mek i. gelenekle mek * Gelenek durumuna gelmek, gelenek de kazanmak. eri gelenekle tirme * Gelenekle tirmek i i. gelenekle tirmek * Bir gelenek durumuna getirmek. eyi gelenekli

* Geleneolan, geleneklere dayanan. i geleneksel * Gelene dayanan, gelenekle ilgili olan, an'anev. e gelenekselle me * Gelenekselle durumu. mek gelenekselle mek * Gelenek durumunu almak. geleni gelge * Yerli, temelli olmayan, geici. * Bir i zerinde srekli olarak durmayan, sebats z. gelgei * Gelip geici, sebatkr olmayan (kimse). gelgel * Albeni, al ekicilik. m, * Batak elmas veya alti a lan n ne. * Tarla faresi, byk fare.

gelgelelim * Ancak, ne var ki, fakat. gelgelli gelgit * Gelgeli olan, al . ml

* Bo gidip gelme. una * Ay ve Gne yer yuvar 'in zerindeki ekim gleri sebebiyle deniz yznde, zellikle ana denizlerde su dzeyinin alalmas , kabarmas , meddcezir. olay gelin * Evlenmek iin haz rlanm sslenmi z veya yeni evlenmi n. , k kad * Bir kimsenin o lunun kar. s * Aileye evlenme yoluyla girmi olan kad n.

gelin abla * Yenge. gelin alay * Gelini damat evine gtrmek iin gidenlerin hepsi. gelin al c * Gelini gtrmek iin o evinden gelen kimse. lan gelin almak * erke bir e e bulmak. * gelini baba evinden zel bir trenle algvey evine gtrmek. p gelin bce i * Han bce m i. gelin ie i * Zambakgillerden bir bitki (Fritillaria imperialis). gelin etmek * k evlendirmek. z

gelin gitmek * bir aileye, yere gelin olarak gitmek. gelin gvey olmak * ilgilinin nas l kar layaca d n nmeden bir iolmu i bitmi sayarak sevinmek. gelin hamam * D nden birka gn nce evlenecek kiin hamamda yap tren. z lan * D nn ertesi gn, gerdekten sonra, o evinin kad n gelini hamama gtrp topluca yapt lan nlarn klar tren ve y p temizlenme. kan gelin havas * Gelin alayn kevinden ayr o evine gidinceye kadar, yol boyunca, davul ve zurnanald zel n z l lan p n ezgi. * Denizin hafif dalgal rp l , ntolmas . gelin ku a * Gk ku a . gelin ku u * Tarla ku ugillerden bir ku (Otocoris pencillatus). gelin olmak * (k evlenmek. z) gelin otu * Gveyfeneri. gelin teli * Gelinlerin ba na tak parlak, uzun, ince gm lar lan, tel.

gelin yazmak * gelinin yzn deik ss gereleriyle bezemek. i gelinbo an * Bir ahlat tr. gelincik * Yaz k n rlarda, zellikle ekin tarlalar yeti k z otsu bitki (Papaver rhoeas). nda en, rm ve * Sansargillerden, ince uzun yap sivri eneli, kk bir hayvan, gelin kad(Mustela nivalis). l , n * Mezgitgillerden, y balna benzer, eti sevilen bir bal(Mustela tricirrata). lan k * Y k, arpac vb. verilen ad. lanc k, ban gelincikgiller * Ayr yaprakl eneklilerden, iine gelincik, ha , k otu gibi bitkileri alan familya. ta iki ha rlang gelinfeneri * Ku kiraz . gelini ata bindirmi "ya nasip" demi ler * kesin sonu al nmadan hibir ioldu bitti gzyle bak e lmaz. gelinlik * Gelin olma durumu. * Gelin giysisi. * Gelin giysisi yapmaya uygun (kuma ). * Gelin olma a gelmi z). na (k * Gelin iin haz rlanm .

gelinlik a * Gen k n evlenme dnemi. zlar

gelinlik etmek (veya tutmak) * (gelin) kocasn yak yan bir sre ba rtmek. n nlar nda n gelinliki gelinme gelinmek * Gelmek iyap i lmak. gelinparma * Uzun taneli bir zm tr. gelip atmak (veya gelip dayanmak) * vakti gelmek, kalmaz olmak. n gelip geici * Srekli olmayan, k sreli. sa gelip gemek * bir yerden gemek. * bir sre bir makam, bir yer vb.inde bulunmak. * k bir sre etkin olmak. sa gelir * Bir kimseye veya toplulu belli zamanlarda, belli yerlerden gelen para, varidat. a * Bir ekonomik birimin belli bir sre iinde kazand para (cret, ayl kira vb.), varidat, irat. k, * Gelinlik diken veya satan kimse. * Gelinmek i i.

gelir da m l * Bir lkenin toplam gelirinin o lkenin bireyleri aras ndaki da m . l gelir gider * Sa lanan ve harcanan paralar. gelir kayna * Para sa yeri veya faaliyeti. lama gelir vergisi * Ki ilerin gelirlerinden, bir oran lsnde devlete dedikleri dolaysvergi. z geli * Gelmek iveya biimi. i

geli igzel * Herhangi bir, zensiz, itinas ba savma, rastgele, llettayin. z, tan geli im * Geli iserpilip byme. mek i, * lerleme, inki tekml. af, * Geli mi olan, mtekmil. * Geli iinki ne mek i, af, vnema, tekml. * Yaz giri larda blmlerinden sonra konunun trl ynlerden a geni i, zenginle i, olgunla l p ledi ti t * Olan biten.

geli kin geli me blm.

geli mek

* Byyp boy atmak, yeti ne mek, vnema bulmak. * lerlemek, olgunla geni mak, lemek, inki etmek. af * manlamak. i * Geli tirme zelliolan. i

geli tirici

geli tirilme * Geli tirilmek i i. geli tirilmek * Geli tirmek iyap i lmak. geli tirim * Senaryonun haz rlanmas zet ile ayr nda mlama aras yer alan a nda ama. geli tirme * Geli tirmek i i. geli tirmek * Geli mesini sa lamak, geli mesine yol amak. gelme * Gelmek i i. * Gelmi olan. * Yeti me. * Bir n kayna n, ndan karak bir ayna yzne veya saydam bir cismin yzeyine eri mesi. * Bir yere gitmek, varmak. * Geriye dnmek. * Oturmaya, ziyarete gitmek. * sabet etmek. * Varmak, ula mak. * Varln srdrmek, ya amak, intikal etmek. * Ortaya kmak, do mak. * Belli bir sre dolmak veya belli bir zamana ula mak. * Kadar olmak. * kmak, ynelmek. * zlemek, takip etmek. * Bir yerden alp bir yere ular n tlmak. * Kat lmak, eklenmek, tremek. * Daha nce zerinde durulmu olan bir konuya yeniden dnmek. * Sonu kmak. * Dayanmak, tahamml etmek. * Kendine yap herhangi bir davranveya durumu iyi kar lan lamak. * Bir sonradan inanmak, do una hak vermek, e gstermek, kabul etmek. eye rulu ilim * Etkisini herhangi bir biimde gstermek. * Kazan lmak, sa lmak. lan * Uymak. * Olmak, -e u ramak. * Akmak. * D mek, rast gelmek. * Grnmek, san lmak. * Uygun d mek. * Ba lamak, ortaya kmak. * Mal olmak. * Biriyle birlikte gitmek. * (zaman gsteren szlerle birlikte) Ba lamak, ula mak. * htiya anlatan deyimler kurmaya yarar. * Srerlik fiili yapmaya yarar.

gelmek

* -mez, -mezlik ile birlikte yapmacanlatan deyimler yapar. k * Ynelme durumundaki baz kelimelere getirilerek birle fiil yapar. ik * Gelmek fiilinin olumlu emir kipi, bazen istek anlat t, r. * Gel, gelsin biiminde "elinde ise" anlam da kullan nda l r. * dike...-ecebiiminde kullan s i lan fat-fiil eklerinden sonra geldi nceki fiille ilgili olarak peki inde tirilmi bir istek ve srerlik bildirir. * (s ralama gsteren kelimelerle ve s ralama say fatlar Herhangi bir s bulunmak. s ile) rada gelmi * bal ri klarda k k durumunda olan kemik. l

gelmi gemi * Bugne kadar gelmi olan. gelsin... (veya gelsin... gitsin...) * ya veya durumun rahatln ant anlat r. * sorumsuzca davrani gereken nemi vermemeyi anlat p ine r. gem * At ynetmek iin a na tak demir ara. z lan gem almak * (at) alp hizmete elveri duruma gelmek. li gem almamak * sz dinlememek. gem vurmak * hayvana na gem takmak. n z * birinin ta nln k nlemek. gemi * Su stnde yzen, insan ve yk ta yarayan byk ta sefine. maya t,

gemi adam * Bir i szle mesine dayanarak gemide al kaptan, subay, tayfa vb. kimselere verilen ad. an gemi aslan * Gsteri i yerinde oldu hlde hibir i yaramayan adam. u e gemi az almak ya * at, gemi az aras aletkisiz b lar na p rakarak svarisinin ynetiminden kmak ve alabildi ko ine mak. * sz dinlemez olmak. gemi enkaz * Batmveya hasara u ramgemiden arta kalanlar. gemi zgaras * stnde gemi yap byk k lan zak. gemi iskeleti * Geminin gvdesinin yap ndan nceki ana yap. lmas s gemi karaya oturmak * gemi, sbir yere saplan kalmak. p gemi le i * Batmgemi teknesi. gemi yata * Gemileri korumaya elveri koy. li

gemici gemicilik

* Gemide al veya gemi i an leten kimse. * Gemi kullanma veya i letme i i. * Gemi endstrisi. * Gemi yap yer, tersane. lan

gemilik

gemini k smak * bir kimsenin zerindeki bask artt y rmak. gemisi oturmak apa * i , dzelemeyecek kadar bozulmak. gemisini kurtaran kaptan * g bir duruma d ne yapyapkurtulanlara vg olarak sylenir. nce p p gemisini yrtmek * (bir i hibir engel tan i) madan srdrmek. gemleme * Gemlemek i i. gemlemek * (hayvan A na gem takmak. n) z * A istek ve davran engel olmak, frenlemek. r lara gemlenme * Gemlenmek i i. gemlenmek * Gemlemek i lmak veya gemlemek i konu olmak. i yap ine gen * Geni . * gen, drtgen gibi geometri terimlerinde "kenarlanlam kullan r. " yla lm t * Bir sre srlmeyerek bo rak b lm(tarla).

gen gen

* inde bulundu hcre veya organizmada zel bir etkisi olan, ku u aktan ku a ve hcreden hcreye geen a kalmsal ge. t gencecik * ok gen. gencelme * Gencelmek durumu. gencelmek * Genle mek. gen * Yailerlememi olan ihtiyar kar . t * (bitki, hayvan iin) Geli mesini tamamlamamolan. * Genlikteki zelliklerini koruyan, din. * Zihin bak ndan yeterince geli m memitoy. , * Yeni geli mekte olan, k bir gemi sa i olan.

gen irisi

* Ya gre ok serpilip bym na .

genle me * Genle i mek i. genle mek * (bir kuruluGen yelerle yenile ) mek. * Gen grnmek. * Yeniden genlik ve canl kazanmak. l k genle tirilme * Genle tirilmek i i. genle tirilmek * Genle tirmek i lmak. i yap genle tirme * Genle tirmek i i. genle tirmek * Yeniden genli ve dinli kavu ine ine turmak. * (bir kurulu Gen yelerle canland u) rmak. * Gen gstermek. genlik * Gen olma durumu, ihtiyarlkar . k t * hayatn ergenlikle orta ya ndaki dnemi. nsan n aras * Gen insanlarbtn. n * Gen bir kimsenin tutumu. * Gen say (kimse). lan * Yeniden, bir daha, yine, tekrar. * yle de olsa; yle olmas kark. na l * ylesi de. gene de genel * Bir veya bir kimseye zg olmayonun btn benzerlerini iine alan, umum. eye p * Ayr lar nne al nt gz nmayarak btn bak ndan ele al m nan. * Geni yetkileri olan baz resm grevlerin ad yer al nda r. * Herkesin yararlanabilece(yer, nesne). i * Bir genelleme sonucunda elde edilen. genel af * Kamu yarar uygunlu anla belli bir veya birka su e iin yap kovu na u ldnda idi lan turmalar n durdurulmas , verilmi cezalarkaldlmas azalt . n r veya lmas genel ba kan * Bir kurum veya kurulu idaresinden btnyle sorumlu olan kimse. un genel ba k kanl * Genel ba n iveya mesle kan i i. genel bte * Yk gelir ve gider kalemlerinin hepsini kapsayan bte. ll * yle oldu hlde, ra u men.

genten gene

genel co rafya * Yeryznn her trl co rafya olaylar ayr olarak araran; do unu, i ini, yay inceleyen n ayr t u leyi ln co rafya bilimi. genel dil bilimi * Dilin yapn me ve demesini kar t s, geli i rmal la olarak inceleyen bilim dal . genel ev * Genel kad n erkek kabul ettikleri ev, kerhane, umumhane. nlar

genel gider * Bir i zerinde grlmeyen ama yap iin gerekli olan yard giderler toplam in m mc . genel grnm * Bir yerin, bir olay d grnm. n tan genel grnml * D grn tan l. genel gr l * Gr geni olan. genel gr llk * Genel gr sahip olma, gr geni e olma. genel gr me * Toplumla veya devletin faaliyetleriyle ilgili konularTrkiye Byk Millet Meclisi genel kurulunda n gr lmesi. genel grev * Grevin btn i kesimince uygulanmas i . genel kad n * Fuh meslek edinmi n. u kad genel kurul * Bir kurulu btn yelerin kat yla yap toplant ta lmas lan . genel ktphane * Btn alanlarda yaz yay lmve mlanmkitaplar , sreli yay ve belgeleri bnyesinde toplayan nlar ktphane, umum ktphane. genel mdr * Bir kurum veya kurulu idarenin en st dzeydeki sorumlusu. ta genel mdrlk * Genel mdrn yetkisi ve makam . genel lek * Fazla ayr ya girmeden yap lm. nt lan genel sekreter * Baz kamu kurulu nda veya byk zel kurulu lar larda ynetim i lerini yrten grevli. genel sekreterlik * Genel sekreterin yetkisi ve makam . genel uygunluk bildirimi * Umum mutabakat beyannamesi. genel yazman * Genel sekreter.

genel yetenek * lleri yeteneklerin ortalamas lan yetenek. say genel zek * Bireyin belli, zel veya ba z yeteneklerinden ayr ms olarak, kar t genel durumlara uymadan la gsterdiyetenek veya g. i * Zek testleriyle llen deik yetenek ve glerin birle i imine verilen ad. geneleme * Bir d ncenin ba ba szlerle yeniden anlat , tamim. ka ka lmas genelge * Yasa ve ynetmeliklerin uygulanmas yol gstermek, herhangi bir konuda ayd nda nlatmak, dikkat ekmek zere ilgililere gnderilen yaz , tamim, sirkler. genelkurmay * Yurdun savunmas ilgili btn ve olaylar nnde tutarak, bar ordunun e ve yla art gz ta itim donat n m, sava yksek ynetimini dzenleyen makam, erkn ta harbiyeiumumiye. genelleme * Genellemek i i. * Zihnin genel d nceler yapmas lemi veya zelden genele geitamim. i , * Bir i lemin sonucu olan genel kavram, yarg , bilim yasas kuram. veya genellemek * Varl veya olaylar aras klar ndaki benzerlik ba lar bir d nt n ncede toplamak, tamim etmek. genelle me * Genelle i taammm. mek i, genelle mek * Genel duruma gelmek, genel bir durum almak, taammm etmek. genelle tirilme * Genelle tirilmek i i. genelle tirilmek * Genelle tirmek iyap i lmak. genelle tirme * Genel duruma getirme. * Tek tek veya zel durumlardan genel bir yasan nermenin lmas n, kar , tamim. genelle tirmek * Genel duruma getirmek. genellik * Genel olma durumu, yayg k, umumiyet. nl * Genel d ncenin, yani kavramzelli n i. * Genel olarak, byk bir o unlukla, umumiyetle.

genellikle

genelmek * Geni lemek. general genel ad. generallik * Kara ve hava ordular albaydan sonra gelen ve mare e kadar olan yksek rtbeli subaylara verilen nda alli

* General rtbesi. * Generalin grevi veya makam . genetik geni * Eni ok olan, enli, vasi, dar kar . t * almas ine gerekenden daha o alabilen, dar kar . unu t * Kapsam byk, dar srlar iinde kalmayan, yayg n n. * Kolay kolay tasalanmayan, ho grl, rahat. * ok. geni a * Bir dik a daha byk olan a dan . geni nefes almak bir * sntbir durumdan kurtulmak, ferahl kavu k l a mak. geni gnll * Her olay kar ho layan. geni gr l * Konular ynl de ok erlendiren (kimse). geni gr llk * Konular ynl de ok erlendirmek i i veya biimi. geni kar lamak * ho ile de gr erlendirmek. geni mezhepli * Bkz. mezhebi geni . geni ufuklu * Gr ve baka geni s olan (kimse). geni nl * Alt enenin a yla olu nl. lmas an geni yrekli * Hemen, abucak tel gstermeyen, merak etmeyen, tasas z. geni zaman * Fiilin her zaman yap , yap ldn lmakta oldu veya yap belirten zaman. Trkede bu kip -r, -ir unu laca n veya -er ekiyle kurulur: Ba severim (sev-er-im), geliriz (gel-ir-iz) gibi. la-r, geni zaman grnm * Geni zaman s fat-fiiliyle yard fiilin birlikte kullan ndan do grnm: Gelmez olmak. mc lmas an Grnmez olmak gibi. geni zaman s fat-fiili * Fiilin her zaman yap , yap ldn lmakta oldu veya yap belirten s unu laca n fat-fiil. Trkede bu biim -ir, -er, -mez ekleriyle kurulur: Gelir (varidat), gider (masraf), gler yz, bitmez i , dinmez a, grnmez kaza gibi. r geni e * Biraz geni . * Bitki, hayvan ve insanlarda kalm olaylar inceleyen biyoloji dal t bilimi. t n , kal m

geni konu e mak * uzun uzun, bol bol konu syle sohbet etmek. mak, mek, geni leme

* Geni lemek i i. geni lemek * Geni duruma gelmek, bymek. * Rahat bir duruma gelmek, a lmak, ferahlamak. * Yaygduruma gelmek. n geni letilme * Geni letilmek i i. geni letilmek * Geni letmek iyap i lmak. geni letme * Geni letmek i i. * Bir konuyu, ayr lar katarak geli nt n tirme. geni letmek * Geni duruma getirmek. geni lik * Geni olma durumu. * En, boy kar . t * Tamlayan durumu. * A ve burun bo unun arka blm. z lu

genitif geniz

geniz nls * Geniz yoluyla nl. Trkede bu nl n sesiyle birlikte kullan Tanr kan l r: , sonra, deniz kelimelerindeki a, o, e nlleri gibi. geniz nsz * Geniz yoluyla nsz: Trkede blge a nda rastlanan nsz gibi. kan zlar genizden (konu mak) (veya karmak) * burnu t gibi (konu kal mak). genizsi * Genzel.

genizsile me * Dudak nsznn, geniz nszne dnmesi. Trkede ve Trk lehelerinde b sesinin m sesine dnmesi gibi. genle me * Genle i mek i.

genle kat say me s * Birim nicelikte bir maddenin 10 C s k artnda gsterdihacim geni cakl i lemesi. genle mek * (bir cisim birle ve yap de meden) Is imi s i etkisiyle hacimce bymek. genle meler * Is slar grnr genle kat say n nan v n me lar belirleyen ara, diltometre. genle tirme * Genle tirmek i i.

genle tirmek * S ykselterek bir cismin yapn birle cakln s ve imini bozmadan hacmini, boyunu art rmak. genlik * Geni lik. * Bolluk, refah. * Dalga genli i. * Gametlerde bulunan kromozomlarhepsine verilen ad. n * Jenosit.

genom genosit gensoru

* Trkiye Byk Millet Meclisinde bir soru zerine ba bakana veya bakanlardan birine, milletvekillerince a ve sonunda soru lan turma yap lmas istenebilen soru, istizah. gensoru nergesi * Gensoru teklifinde bulunma. genzek genzel geoit * Genizden konu an. * Genizsi.

* Yerkresinin geometrik olmayan gerek biimine (zerindeki engebeler d nlmeksizin) verilen ad. Bu yerkresi tam kre olmad gibi, elipsot biiminden de ayrr. d geometri * Nokta, izgi, a , yzey ve cisimlerin birbirleriyle ili kilerini, lmlerini, zelliklerini inceleyen matematik dal , hendese. * Bu konu ile ilgili olan kitap veya ders. geometrik * Geometriyle ilgili veya geometriye uygun olan, hendes. geometrik izim * Cetvel, pergel vb. ile elde edilen izgi. geometrik dizi * Ardk terimleri aras ndaki oran i demeyen dizi. geometrik toplam * iki ardk kenar , belirli iki vektrle gsterilen bir paralelkenarda, bu vektrlerin ortak bulunduklar noktadan k kan egenin olu turdu nc vektr; iki kuvvetin bile u kesini belirtir. geometrik yer * Ayn zellikleri olan noktalarolu n turduklar izgi veya yzey. gepegencecik * ok gen, krpe. gepegen gepgen * ok gen. * ok gen olarak, ok genken. * Gepgen, pek gen.

gere ayk e r * Gere uymayan, hilf e hakikat. gere aykl e r k * Gere uymama durumu, aykolma durumu. e r gere uygunluk e * Gere uyma durumu. e gerek hakik. * Bir durum, bir nesne veya bir nitelik olarak var olan, varl inkr edilemeyen, olgu durumunda olan, * Asl uygun nitelikler ta sahici. na yan, * Temel, baca, as l l. * Do adaki gibi olan, do oldu gibi yans ay u tan. * Gerek durum, gereklik, realite. * Yalan olmayan, do olan ru ey. * D nlen, tasar mlanan, imgelenen eylere kar olarak var olan. t

gerek d * Gere dnda olan, gerek olmayan. in gerek dl k * Gerek d olma durumu. gerek ki i * Hakik s. ah gerek mantarlar * Ba larda mildiyu hastaln yapan emeleri iyi geli mantarlar (Peronospora viticola). mi gerek say * Bir eksen zerindeki bir noktanyerini belirlemeye yarayan say n . gereki * Geregren ve ona gre davranan veya gere uygun olarak yap realist. i e lan, * Gerekilik yanlolan, realist. s gerekilik * Gereki tutum ve davran realizm. , * Gerekleri oldu gibi yans u tmaya al sanat r an , realizm. * D nmenin temeli ve i ls olarak gerekli ba in e lanan gr tutum; bilinten ba z bir ve ms gerekli var oldu benimseyen gr in unu , realizm. gerekleme * Gereklemek iteyit. i, gereklemek * Bir do unu herhangi bir ortaya koymak, teyit etmek. eyin rulu eyle gerekle me * Gerekle i tahakkuk. mek i, gerekle mek * Gerek olmak, gerek durumuna gelmek, tahakkuk etmek. gerekle tirilme * Gerekle tirilmek i i. gerekle tirilmek * Gerek duruma getirilmek.

gerekle tirme * Gerekle tirmek i i. gerekle tirmek * Gerek duruma getirmek, yapmak, ortaya koymak. gerekli * Gereklenmigerek oldu anla muhakkak. , u , lm gereklik gerekte * Gerek olan, var olan eylerin tm, hakikat, realite. * Asl tam anlam hakikatte. nda, yla,

gerekten * Gerek olarak, hakikaten, sahi, sahiden, filhakika, filvaki. gerekst * (gerekstclere gre) Gerea gere stndeki gerek, srrealite. i an, in gerekstc * Gerekstclkten yana olan (kimse). * Gerekstclkle ilgili olan (greser vb.). , gerekstclk * Akl geleneklerin, al n, klar denetiminden uzak bilinalt kanl n gereklerini yans yani bilinen gerekle tan, ba kesip kendince bir gerek yaratmak amac gden edebiyat ve sanat ak , srrealizm. n n m geri gerdan * Her ne kadar, ise de, vak a. * Vcudun omuzlarla ba nda kalan n blm. aras * manlarda enenin alt i ndaki tombulluk. * (kesilmi hayvanlarda) Boyun.

gerdan k rmak * naz ile boynu ba birlikte iki yana oynatarak ktmak. la r * boynu, bageriye oynatarak byklk taslar bir durum almak. gerdaniye * Klsik Trk mzi ince sol notas and perde ve bir makam ad inde n ran . gerdaniyebuselik * Gerdaniye makam buselik be ile lisinden olu bir birle makam. an ik gerdanl k * o de ta madenlerden veya altparadan yap boyna tak tak u erli ve n lm , lan , kolye. gerde girmek e * (gvey) d gecesi gelinle bir araya gelmek. n gerdek * Gelin ile gveyin d gecesi ba a kald oda. n ba klar * Zifaf. * St vb. koymaya veya hayvanlara yem vermeye yarayan kova biiminde tahta veya deriden kap. eyler * Gemilerde temizlik i lerinde kullan sa veya pirin emberli tahta kova. lan,

gerdel

gerdirilme

* Gerdirilmek i i. gerdirilmek * Gerdirmek i lmak. i yap gerdirme * Gerdirmek i i.

gerdirmek * Germek i yapt ini rmak. gere gere * Kendine gvenerek. * Gvenerek. * Bir yapmak iin kullan ey lmas gereken maddeler, malzeme, materyal.

gere

gered i nlmek * bir sorunu sonuland iin tutulacak yolu kararlarmak. rmak t geregibi i * nas l olmas gerekli ise yle. gere ince * Geregibi, gere gre, gerektigibi, mucibince. i ine i gerek * Bir yap eyin labilmesinin veya olabilmesinin ba oldu ( lz l u ey), m. * Gl ihtimal belirtir. * Kelimeleri, kelime beklerini, grevde eleri birle tirme, e istenileni seme gibi anlamlar katarak itlik, * cap.

ba lar.

gerek grmek * yap n lmas istemek. gereke * Gerektirici sebep, esbab mucibe. * Bir nermenin kendili inden var k gereklik. ld * Bir yasannerilmesi ve haz n rlanmas yasa tasarn haz maddelerin dzenleni nda, sn rlanve sebepleri. * Mahkeme kararlar karardayand yasal ve hukuk sebeplerin gsterilmesi. nda, n

gereke gstermek * gerektirici sebep ve dokman ileri srmek. gerekelendirme * Gerekelendirmek i i veya durumu. gerekelendirmek * Gerekeli duruma getirme. gerekeli * Gerekeye dayanan, gerekesi olan.

gerekesiz * Gerekeye dayanmayan, gerekesi olmayan. gerekirci * Belirlenimci, determinist. gerekircilik

* Belirlenimcilik, determinizm. gerekli * Yap , olmas bulunmas lmas veya uygun olan, yerinde olan, lzumlu, vacip. gerekli grmek * yap icap etmek. lmas gerekli k lmak * icap ettirmek. gereklik * Gerek olma durumu, lzum, icap, iktiza.

gereklik kipi * Fiilin yap lmas gerekti belirten isteme kipi. Trkede bu kip -mal -meli ekiyle kurulur: Gelmeliyim, ini / gelmelisin, gelmeli, gelmeliyiz, gelmelisiniz, gelmeliler gibi. gereklilik * Gerekli olma durumu, lzum. gerekme * Gerekmek i iktiza, istilzam. i,

gerekmek * Bir yap eyin labilmesi veya gerekle baz mesi nesne, fiil vb. ye ba olmak, gerek olmak, lz olmak, l m icap etmek, iktiza etmek. gerekseme * htiya. gereksemek * Bir kendisi iin gerek saymak, ihtiya duymak, muhta olmak. eyi gereksinim * htiya. gereksinme * Gereksinmek i i veya durumu. gereksinmek * htiya duymak. gereksiz * Gereolmayan, yarars lzumsuz. i z,

gereksizlik * Gereksiz olma durumu, lzumsuzluk. gerektirim * Belirlenim. gerektirme * Gerektirmek i istilzam. i, gerektirmek * Gerekli k lmak, icap ettirmek, istilzam etmek. gerelti * Engel, perde. geren

* Kuruyunca atlayan toprak, verimsiz, tuzlu, killi toprak. gergedan * Gergedangillerden, s lkelerde ya cak ayan, burnunun stnde bir veya iki boynuzu bulunan, kalderili, n saldc hayvan (Rhinoceros inducus). r bir gergedan bce i * 4 cm'ye yakboyda, erkeklerinde sert bir boynuz bulunan ve kurtuk evresini, a kk kemirerek n a geiren k kanatl n bcek (Oryctes nasicornis). gergedangiller * Tek parmakl tak na giren gergedanlar alan bir familya. lar m iine gergef * zerine kuma gerilerek naki lemeye yarar, o dikdrtgen biiminde olan ereve. u

gergef i lemek * gergefle naki lemek. gergi * Perde. * kay tel vb.yi gerginle p, , tirme i kullan ara. inde lan * Gergisi olan. * Gerilmi durumda olan. * (cilt iin) Buru u, k u rolmayan. * Bozulacak duruma gelmi olan (ili ki). * Huzursuz, sinirli. gergince * Biraz gergin.

gergili gergin

gerginle me * Gerginle i mek i. gerginle mek * Gergin duruma gelmek. gerginle tirme * Gerginle tirmek i i. gerginle tirmek * Gergin duruma getirmek. gerginlik geri * Arka, bir sonra gelen blm; art, alt taraf, ileri kar . eyin t * Bundan ba . kas * Son, sonu. * Bir sona kalan blm. eyin * Gemimazi. , * (hayvan iin) Bo m organn d. alt n * Benzerlerine ayak uydurup ilerleyememi , geli ememi . * (saat iin) Eksik gsteren. * Aptal, anlay z. s * Geriye do ru. * Geri dn, geri git!. * Gergin olma durumu.

geri

* Araba zerine gerilerek kenarlar arabankorkulu tutturulan ve iine saman veya tah n una l doldurulan byk k l uval. geri almak * verdi geri istemek. ini * geriye do gtrmek. ru * d mandan kurtarmak. * arabay geri gtrmek iin vites kolunu geri durumuna geirmek. geri geri basmak * geri geri gitmek. geri ekilme * savadaha elveri li artlarda srdrmek amac bir asker birli d yla in mandan zlerek ba bir mevzi ka veya blgeye hareket etmesi, ricat. geri ekilmek * bulundu yerden arkaya do gitmek; kamak. u ru * kar bir isrdrmekten veya srdrenler aras bulunmaktan vazgemek. i t nda geri evirmek * geri vermek, geldiyere gndermek, iade etmek. i * kabul etmemek, reddetmek. geri dnmek * geldiyere gitmek. i geri durmak * (bir i yapmaktan) ka nmamak. geri geri (ekilmek) * arka arka (gitmek). geri gitmek * ktle mek. geri gndermek * geldiyere gndermek, iade etmek. i geri hizmet * Silhl kuvvetlerin stratejik ve taktik anlam girmeyen, her e sak, veteriner, tahliye, ularma ve na it l t di e hizmetlerin btn, lojistik. er itli * Ordunun trl itiyalar ilgili i btn. ile lerin geri kafal * Yenilikleri istemeyen, eskiye ba. l geri kalmak * arkada kalmak. * gecikmek. * a larn ve ya n dzeyine gelememek veya dzeyinde olmamak. da n tlarn geri kalmamak * yapmaktan ka nmamak. * birinden daha az ba l arolmamak. geri kalm * (lke, toplum iin) Az geli . mi geri kalmk l

* Az geli lik. mi geri komamak * yapmamazletmemek. k geri pln * Bkz. arka plnda.

geri saymak * geriye do saymak. ru geri tepme * Merminin at ras bir ate silhnamlusu iinde gazlar geriye do srmas ileri gelen l s nda, li n n ru k t ndan hareket. geri vermek * ald yere veya kimseye vermek, iade etmek. geri vites * Otomobilin geri gitmesini sa layan didzeni. li geri zekl * Zek dzeyi geli memi . geriatri gerici * Ya lanma ile ilgili sak konular l zerinde duran tdal l bilimi. p , yal k

* Toplumda yeniliklere de vermeyen, her ynyle eskiyi zleyen veya eski dzeni getirmeye al er an (kimse veya gr mrteci. ), gerici gericilik * Gerici (I) olma durumu veya gerici davran irtica. , geriden geriye * gizlice, sinsice; uzaktan, yakbir ilgi gstermeyerek. n gerile gerile * Kendini nemli gstererek, kabara kabara, kas larak. gerilek gerileme * Gerilemek i i. * Sonulardan ilkelere, etkilerden sebeplere ve birle iklerden yal nlara do usa vurma i ru lemi. * Bir dokunun, bir organ bir evrim geirmesi veya bir yapn basitle n n mesi. * Geri ekilme, ricat. * Kavrama yetene giderek zay inin flamas durumu. gerilemek * Geri ekilmek, geriye ekilmek. * Daha a dereceye d abir mek. * (hastal Geli k) meksizin yok olmaya yz tutmak. * Bir tepki kar nda kat lan bir tutumdan vazgemek. s say geriletme * Geriletmek i i. * Kendi stne geri dnen veya dner grnen. * Bir organ germeye yarayan (kas).

geriletmek * Gerilemesine yol amak. gerileyici * Geri giden, gerileyen.

gerileyici benze me * Kelimelerde sonraki sesin nceki sesi etkilemesi: Eczac ezzac anba > ar > , ar amba gibi. gerileyi * Gerilemek i i veya biimi. gerili gerilik * Gerilmi olan. * Geri olma durumu. * etme yetene veya okul ba lar ya gre geri kalma durumu. drak inde ar nda na * ucundan ters yanlara ekilen bir telin her noktas o iki gce karkoyan g, tevettr. ki nda, * Bir iletkenin ular ndaki gizil g fark aras , potansiyel fark , voltaj. * Gerginlik, tansiyon. * htiyalar kar n lanamad veya bir hedefe ynelmi davran engellendi ortaya co lar inde kan kulu * Konu mada bir sesin ortaya kmas ses kiri iin lerinin gerginle mesi, tansiyon. * e yollara ba itli vurularak filmde yarat snt gergin hava, tansiyon. lan k l ,

gerilim

durum.

gerilim lm * Slardaki yzey gerilimlerini belirleme itansiyometri. v i, * Mekanik gerilim niceli birtak l aralar yararlanarak belirleme, tansiyometri. ini, m ndan gerilimli * Gerilimi olan.

gerilimler * Buhar, ayr yzey vb. ye ili gerilimleri len alet, tansiyometre. ma, kin gerilimsiz * Gerilimli olmayan. gerili gerill * Gerilmek i i veya biimi. * Dzensiz ete. * zellikle bir rgtten g alan, baltalama eylemlerine giri birlik. en * Bu birlikten olan kimse.

gerill sava * D kuvvetlerinin eylemlerini engellemek, baltalamak veya geciktirmek amac gerilllar yapt man yla n sava . gerillc * Gerill savayapan birli ba olan kimse. e l gerillc l k * Gerillc olma durumu. gerillla mak * Gerill gibi faaliyet gstermek.

gerilme

* Gerilmek i i. * Kaslar son uzama gc ile vcudun btn blmlerinde olu gergin durum, gev kar . n an eme t * Germek iyap i lmak, gergin duruma gelmek, belirli bir uzama ile ekilmek. * Gergin bir biimde a lmak. * Kas lmak. * (sinir, ili ve davraniin) K ki zmak, fkelenmek, sinirlenmek.

gerilmek

gerine gerine * Rahatl mutluluk, vn duyarak. k, gerini gerinme gerinmek * Gerinmek iveya biimi. i * Gerinmek i i. * Kollar aarak, gvdeyi gergin bir duruma sokmak. * Rahatl mutluluk, vn duymak. k,

gerisingeri * Geldiyere veya ters yne do geriye dnmek. i ru, * Yeniden, tekrar, bir daha. gerisingeriye * Gerisingeri. geri * Da n ve tepelerin st k , s lar sm rt. geriye b rakmak * tehir etmek. geriye dnmek * yzn arkaya evirip ters yne gitmek. geriye yrtmek * makable olmak. amil geriz * L keriz. m, gerize ta atmak * edepsiz bir kimseye edepsizli gstermeye f vermek. ini rsat Germanist * Cermen dilleri uzman . Germanistik * Cermen dillerini konu olan bilim dal . Germanofil * Alman dostu, Alman yanl, Almansever. s germanyum * Atom numaras atom a 72,6 ve yo 32, rl unlu 5,46 olan, 937,4 C de eriyen, kalay ve silisyumu u andr, az rastlan element. K r r bir saltmas Ge. germe

* Germek i i. * Bir yeri blmek, sr etmek iin yap tahta perde. nbelli lan * Birbirine yakla bkl vcut blmlerini, gerici kaslar al yla birbirinden iyice uzaklarma, k n mas t bkme kar . t germek * Bir ular veya kenarlar ekerek gergin duruma getirmek. eyin ndan ndan * Gergin bir rtmek. eyle * (kol, bacak iin) Uzatmak. * (sinir, ili davraniin) Gergin duruma getirmek, sinirlendirmek. ki, * Kale, kermen. * Canl yarat klarda gametlere dayanan ve gametlerle ta reme gelerinin tm. nan gerundium * Zarf-fiil. gerze tavu u * Karadeniz blgesinin genellikle siyah renkli ibikleri boynuz biiminde atall , yerli bir tavuk . rk gerzek gestalt * Psikolojik olaylar bir btn veya biim oldu savunan gr n unu . * Biim, boy, durum, yap . gestapo * Almanya'da Hitler dneminde kurulan gizli, siyas polis rgt. getiri getirilme * Faiz. * Getirilmek i i veya durumu. * Geri zekl sznn k lmbiimi. salt

germen germen

getirilmek * Gelmesi sa lanmak. getirim * Getirme i i. getirimci getirimli getiri getirme * Getirmek i i. getirmek * Gelmesini sa lamak. * Bir yan veya stnde bulundurmak. eyi nda * Eri veya eri ini sanmak. mek ti * srmek. leri * Getirim sa layan veya kimse. ey * Getirimi olan. * Getirmek iveya biimi. i

* Sebep olmak, ortaya karmak. * letmek, bildirmek. * Gelir sa lamak. * Bir makama atamak veya seme. * Baz kelimelerle birle fiil yapmaya yarar. ik getirtme * Getirtmek i i. getirtmek * Getirmek i yapt ini rmak. getr getto * Baca alt blmn ve ayakkabn stn rten kuma n n veya kseleden yap tr tozluk. lmbir

* (eskiden Avrupa lkelerinde) Yahudilerin gnll olarak veya zorlanarak yerle tikleri ve her trl ihtiyalar ba yere gitmeden kar n ka layabildikleri mahalle, Yahudi mahallesi. * Bir ehrin herhangi bir az ka yerle blm. nl ilen geveleme * Gevelemek i i.

gevelemek * i nemeden a iinde evirip evirmek. z * Bir sz tam olarak ve a sylememek. ka geveleyi * Gevelemek iveya biimi. i geven * Baklagillerden, ok yk, dikenli bir al ll ; baz trlerinden kitre denilen zamk lkeven (Astragalus). kar r, gevenlik geveze * Geveni ok olan yer. * ok konu enesi d lf an, k, , lfazan. * Ssaklamayan, bo az. r bo

gevezelenme * Gevezelenmek i i. gevezelenmek * Gevezelik etmek. gevezelik * Geveze olma durumu, lfazanl k. * Dzensiz, geli igzel konu yazma. ma, gevezelik etmek * sama sapan konu mak. * yrenlik etmek. gevher * Cevher. gevi * (hayvan iin) i neme.

gevi getirenler * ift parmakl hayvanlar sindirim organlar n, gevi getirmeye uygun olan alt tak . m

gevi getirmek * yutmu oldu yiyecemidesinden a na p yeniden i u i z kar nemek. gevi getirmeyenler * ift parmakl tak na giren, mide yap basit olan bir alt tak lar m lar m. gevme gevmek * A kat i zda bir ey nemek, gevi getirmek. gevrecik * ok gevrek veya incecik. * ok taze, yumu k. ac * Kolayca klufalanan. r p * (gl iin) ne en, eli. * A n iinde kolayca paralanda z p biimde haz lacak rlanmbir tr rek. * Gevmek i i.

gevrek

gevrek gevrek glmek * kendine gvendi veya kar ndakini hafifsedi anlat ini s ini r. gevreki * Gevrek yapan veya satan kimse.

gevrekilik * Gevrekinin i i veya mesle i. gevreklik gevreme * Gevremek i i. gevremek * Kolay kl r duruma gelmek. r * Ekin olgunla mak. gevretilme * Gevretilmek i i. gevretilmek * Gevremek iyap i lmak. gevretme * Gevretmek i i. * Gevrek olma durumu.

gevretmek * Bir gevremesini sa eyin lamak. gev ek * S veya gergin olmayan, gev olan. k emi * lgisiz, kay z. ts * Cans hareketsiz, iradesiz. z,

gev a ek zl * Geveze, bo az. bo gev vurgu ek

* zerinde vurgu olan bir nlden sonra, nszle ba layan bir hecenin geli zay iyle flayan vurgu. gev eklik * Gev olma durumu. ek * lgisiz, kay z davran ts . * Uyu ukluk, kesiklik, rehavet. gev eme * Gev emek i i. * in, aban ciddiyetin azalmas ste n, . * Yre atmas kas in nda lmadan sonra gelen dinlenme ve iine kan dolma dnemi. * Gerilen kaslarveya fke, kayg n , korku gibi co kularla artan ruh gerilimin normal duruma gelmesi. * Gerilmi vcut blmlerinin, direnci olmadan, kendi a klar baz rl yla, hareketlerle yeniden kendi durumuna gelmesi, gerilme kar . t * Para piyasas de yitimi. nda er gev emek * Sertlik ve gerginlibozulmak. i * zlmek. * Yumu amak, yat sakinle mak, mek. * Para piyasas de yitirmek. nda er * Sevmek, ho lanmak. gev etilme * Gev etilmek i i. gev etilmek * Bir gev eyin emesini sa lamak, bir gev duruma getirmek. eyi ek gev etme * Gev etmek i i.

gev etmek * Sertlik ve gerginli bozmak. ini * Rahatlatmak, sakinle tirmek. gev eyi * Gev emek iveya biimi. i geyik * Geyikgillerden, erkeklerinin ba uzun ve atall nda boynuzlar memeli hayvan (Cervus elaphus). olan * Karnveya bir kadyaknihanetine u sn n nn ramerkek.

geyik bce i * Geyik boynuzunu and sa eneleriyle, orman ve tar a ran lam m alar kemirerek beslenen, 20 ile 60 mm n boyunda kkanatl n bcek (Lucanus cervus). geyik bcekleri * Geyik bceve benzerlerini iine alan kkanatl familyas i n lar . geyik dikeni * Bkz. akdiken. geyik etine girmek * (gen k erginlik a ermek. z) na geyik muhabbeti * Bo konu ma. geyik otu * Sedef otugillerden, bahelerde ss olarak yeti tirilen bir bitki (Dictamnus fraxinella). t rl

geyikdili

* E otugillerden, Kuzey ve Bat relti Anadolu'nun k kesimlerinde yeti yapraklar y en, uzunca dil biiminde ok yk otsu bir bitki (Scolopendrium officinale). ll geyikgiller * Gevi getirenlerden geyik, alageyik, karaca gibi hayvanlar iine alan bir familya. geyikler k m rk nda * hibir zaman olmayacak i iin sylenir. ler gey a * Dans c ve ark Japon kad. n * zel olarak konuk a rlamak iin yeti tirilmi Japon kad. n gez * Okun, kiri geen ucundaki kertik. e * Tfek, tabanca gibi ate silhlarda namlunun gerisinde bulunan ve ni al arpac birlikte gz ile li an rken kla hedef aras ayn ru zerine getirilen kertik. nda do gez * Yer lmeye yarar d ml ip. * Yap lerinde kullan ekl. i lan

gez gz arpac k * tfekle yap at lan larda daha iyi ni almak iin kullan bir sz grubu. an lan gezdirilme * Gezdirilmek i i. gezdirilmek * Gezdirmek i lmak. i yap gezdiri gezdirme * Gezdirmek i i veya biimi. * Gezdirmek i i.

gezdirmek * Birinin gezmesini sa lamak, dolarmak. t * Tan amac dolarmak. tmak yla t * Bir ba bir zerinde dolararak dkmek. eyi ka eyin t * Srterek, de direrek hareket ettirmek. * Bir herkesin almas dolarmak, sunmak. eyi iin t * Herhangi bir biimde giydirmek. geze almak * tfehedefe do i rultmak. gezegen * Gne evresinde dolanan, ondan ald yans gk cisimlerinin ortak ad klar tan , seyyare, plnet.

gezegenler aras * Gne evresinde dolanan cisimler aras ndaki bo luk. geze en gezeleme * Gezelemek i i. * D nden sonra, gelin ve damad akrabalar yapt ziyaret. n na klar * ok gezen (kimse).

gezelemek * Gezinmek. * Snt bir durumda dola k l mak, gezinmek. gezenti * Vaktini gezmekle geiren, gezmeyi ok seven, geze en.

gezeralar * Pille al kulaklarac mzik dinlemeye yarayan, insanzerinde ta an k l ile n yabileceteyp, walkman. i gezgin * Gezmek, tan grmek, dinlenmek amac geziye (kimse). mak, yla kan gezginci * Gezerek i gren, gezici, seyyar.

gezgincilik * Gezginci olma durumu. gezginlik gezi * lkeler veya ehirler aras yap uzun yolculuk, seyahat. nda lan * Gezilip hava al nacak yer. * Gezinti yeri. gezi * Pamuk ve ipekle kark dokunmu hareli kuma . * Bu kuma yap tan lmolan. * Gezgin olma durumu, turistlik, seyyahl k.

gezi yaz s * Gezilip grlen yerleri, zelliklerini, oralardaki insanlar ya lar, geleneklerini anlatan dz yaz n ant n . gezici * Gezerek i gren, gezginci, seyyar. * Halk topluluklar e ve na itim retim amac gtrlen (hizmet). yla gezici topluluk * Belli bir yeri olmayzel aralarla dola oyunlar sergileyen topluluk. p arak gezicilik gezili gezilme gezilmek * Gezmek i lmak, dola i yap lmak. gezimcilik * Derslerini rencileriyle birlikte gezinerek veren Aristoteles'in felsefesi, Aristotelesilik, peripatetizm. gezini gezinme * Gezinmek iveya biimi. i * Gezinmek i seyran. i, * Gezici olma durumu. * Gezilmek i i veya biimi. * Gezilmek i i.

gezinmek * E lenmek, vakit geirmek iin gezmek, dola seyran etmek. mak, * Belirli bir evre iinde gezip durmak. * zellikle do atan yap mzikte, ezgiyi belli bir makam anlay iinde deik perdeler zerinde almak, lan i dola mak. gezinti * Uzak olmayan bir yere yap gezi, tenezzh. lan * Kale duvarlarn i taraf kuleleri birbirine ba n nda layan dar yol. * Evlerde oda kap na aral koridor. larn ld k, * Sofa, balkon. * Bir alg belli bir para almaksn ezgiler yla z karma i i. gezinti yeri * Yry yapmak, dola ve hava almak amac ayr veya blge, promnat. mak yla lmyol gezip tozmak * e lenmek amac oka gezmek. yla gezi * Gezmek i i veya biimi.

geziye kmak * uzak yerleri dola mak. gezleme gezlemek * Gezlemek i i. * Bir yeri lmek. * Bir hedefi vurmak iin silha gerekli do rultuyu vermek, ni almak. an * Okun gezini kiri yerle e tirmek. * E k n a blm. ri l lar z * Gezmek iseyran. i, * Hava almak, ho vakit geirmek gibi bir amala bir yere gitmek, seyran etmek. * Bir yerde dola yrmek. mak, * Gitmek, ba vurmak. * Bulunmak. * Bir yeri grp incelemek. * (hasta iin) Aya kalkmak. a * Herhangi bir biimde gezinmek. * Bir yerde gezi yapmak. * Gezgin.

gezlik gezme gezmek

gezmen

-g-gi, -gu / -g / * Fiilden isim treten ek: al-g , sil-gi, sor-gu, gr-g; as-k , tep-ki, co ks-k vb. -ku, gk c * Bo duyulup aks ksrten yak ka . azda rtan, c nt * Szleriyle, davran yla kar ndakini k ran, sinirlendiren, s (kimse). lar s zd kan * Beyaz renkli, da koyununa benzer vcut yapnda, kuyru son omurlara kadar ya l s u kitlesi ile kapl ve bu sebeple alt k yuvarlaka grnen, kaba, kark yapa bir koyun tr. sm l gk almak (kapmak veya olmak) c

* bir davran veya bir kimseye srekli sinirlenmek. a gk etmek c * sinirlendirmek, fkelendirmek, k rmak. zd gk tutmak c * bir sre bo gklamas yakalanmak. az c na gk vermek c * bo yakka rarak ksrmeye yol amak. az p nd gka c * Gk bir biimde (olan). c

gklama c * Gklamak i c i. gklamak c * Gk olu c turmak, ka rmak. nd * Ku kuland rmak. * Cins istek uyand rmak. gklanma c * Gklanmak i c i. gklanmak c * Gk duymak. c * Ku kulanmak, huylanmak. * Cins istek uyanmak. gklay c * Gklanmak iveya biimi. c i gr c * Sak k n rmak iin kat kauuk cinsinden bir madde. za vam artt lan, * Yeni.

gr gr c c * Sert eylerin birbirine srtnmesinden sesi anlat kan r. * Tertemiz, yepyeni, pl pl (olarak). r r gr gr etmek c c * grt c sesi karmak. grdama c * Grdamak i c i. grdamak c * Grt karmak. c grdatma c * Grdatmak i c i. grdatmak c * Grt karmas yol amak. c na grday c * Grdamak i c i veya biimi. gr c bkme * hemen yeti tirilen. * zoraki.

* zorla ve abucak. grt c * Sert nesnelerin srtnmesi sonucu ses, grdama sesi. kan c * geri sylenme, tepki gsterme, protesto. leri grt c l * Grt olan. cs grtz c s * Grt olmayan. cs

-g/ -gi, -gu / -g * Fiilerden isim ve s treten ek: dal-g bil-gi; bas-k del-gi vb. fat , , g da * Besin.

g rejimi da * G ba rejim. daya l g daklama * G daklamak i i. g daklamak * (tavuk) Kesik kesik ba rmak. g daklay * G daklamak i i veya biimi. g dal * Besini olan, besinli. g z das * Besini olmayan, yeterli besin alamayan, besinsiz.

g zl das k * Besinsizlik. g g d d * ocuklar d veya gldrrken sylenen sz. gklar gk d * ene alt , gerdan. gklama d * Gklamak i d i. gklamak d * Vcudun baz yerlerine dokunarak birinde rperme veya glerek ka ile beliren bir sinir tepkisi nma uyand rmak. * E lendirici, ho giden szler sylemek. a gklanma d * Gklanmak i d i. gklanmak d * Gklamak iyap d i lmak. gklay d * Gklamak iveya biimi. d i

gm d

* Kk para, bir miktar.

gm gm d d * Azar azar, yava yava . g g * (ocuk dilinde) ene alt . g k * Baz deyimlerde geen yans bir sz. ma

gdedirtmemek k * ses karmas f vermemek. na rsat gdemek k * ses karmak; kar kmak, yak nmak. gdememek (veya g k k kmamak) * hi sesini karmamak, kar kmamak, yak nmamak. g r g r ld ld * Tok ve yksek bir ses kararak. gg ll * Bkz. g . llgi

gg ll l * Bkz. g li. llgi gg z ll s * Bkz. g siz. llgi g llgi g li llgi * Kin, gizli ve kt ama. * Gizli amal , kandc r.

g siz llgi * Gizli amac olmayan, inandc ve kandc rl k rl uzak. ktan -g -gin, -gun/ -gn n/ * Fiilerden s treten ek. fat g na * Zenginlik, bolluk. * B usanma. kma,

g gelmek na * usanmak, b kmak. g getirmek na * b kmak, usanmak. g pta * mrenme, imrenti.

g etmek pta * imrenmek. g n ptas ekmek

* g ptayla bakmak, imrenmek, zenmek . g r * Sz, lk . rd * Yalan, uydurma. g r atmak * konu mak, lf atmak. g r gemek * bol bol konu mak; ene almak. * dikkat etmemek, akl ka yerde olmak. ba g r r g * Srekli ve usan verecek biimde ses karmay anlat r.

g r gemek r g * alay etmek. g ra almak (veya getirmek) r g * alaya almak. g r kaynatmak * (birka ki i i) lerini b p yrenlik etmek. rak g g r r g r rg * G sesi r kararak. * Mekanik olarak al sprge. an * Adenizlerde balavlamakta kullan byk a k k lan . * Mekanik dzenekli sprme aracn firma ad bu trden btn sprgeler. n ve * Usan veren srekli ve kaba bir sesle. * Komik, matrak, e lenceli. * Bo etmeyi seven, alayc lf , komik (kimse).

g rc rg

g rlama rg * G rlamak i rg i. g rlamak rg * G rla sprmek. rg gl gl r r * Sert ve grltl ses kararak. g rla * Alabildi ok. ine,

g gitmek rla * uzun srmek, srp gitmek. * bol bol ortaya dklp harcanmak. g rnata * Klrnet. g rnatac * Klrneti. g rt * Sert veya kalbir kesilirken ses. n ey kan

g g rt rt

* G sesi rt kararak.

g basmak rtla na * birine bir yapt iin dayatmak veya inat etmek. ey rmak g d rtla na kn * ok yiyip ien. g kadar rtla na * ok fazla, bol bol. g sar rtla na lmak * pe b ini rakmamak, musallat olmak. g kesmek rtla ndan * herhangi bir ama iin yiyece inden knt s yapmak, bo ndan kesmek, tasarruf etmek. az g rtlak * Soluk borusunun st blm, imik, hanere. * Yiyip ime. * Ses rengi, yap. s

g g a gelmek rtlak rtla * k ya dv yas mek. g nsz rtlak * Akci erlerden gelen havang n rtlaktaki yar kapal engellere arpgev p emesi ile olu sert nsz. an g rtlaklama * G rtlaklamak i i. g rtlaklamak * Birinin g s rtla kmak. n g rtlakla ma * G rtlakla i mak i. g rtlakla mak * Birbirinin g sar dv rtla na larak mek. g rtlaklay * G rtlaklamak iveya biimi. i g rtlaks * G rtlakta bo umlanan (ses), g nsz. rtlak g rtlama * G rtlamak i i.

g rtlamak * (ay ekerini a tutarak imek. ) zda gg y y * Keman vb. alg n sesleri anlatmak iin kullan lar kard l r. g yaben * Kendi yokken, ortada olmaksn. z * Ad, szn ba n kalar duyarak, grmeden. ndan

g nda yab

* Kendi yokken, arkas ndan. g yab * (bir kimse) Bulunmad s yap verilen. rada lan, * Uzaktan, gr meden (olan). g hkm yab * Kendi yokken arkas verilen hkm. ndan g tutuklama yab * Kendi yokken arkas yap tutuklama. ndan lan g yap * Yokluk, bulunmama, yitiklik.

g karar yap * Duru maya gelmemenin yaptm r . g ybet * eki tirme, yerme, ktleme, kov. g etmek ybet * eki tirmek, yermek. g ybeti g y yg g yc yg * Kemanc . * Beceriksiz. -gi * Bkz. -g -gi, -gu / -g. / gibi * ...-e benzer. * O anda, tam o s hemen arkas rada, ndan. * esine, benzer biimde. mi * ...-e yakr biimde. * eki tirici, kovcu. * Herhangi bir tr yayl . alg

gibi gelmek * ... san vermek, ... san yaratmak. s s gibi olmak * bir duruma, bir duyguya yakla mak. gibi yapmak * imi esine davranmak. gibilerden * Ona benzer biimde. gibisi * Benzeri.

gibisinden * Bir ismin tamlanan durumunda oldu zaman, "bir benzer durumda olandan" anlam kullan u eye nda l r. * Bir fiilden sonra geldi o fiilin benzeri bir durumu anlat inde r.

gibisine gelmek * imi gelmek, sanmak. gibi gibisine getirmek * san uyand s rmak, san vermek. s gici me * Gici i mek i veya durumu. gici mek -gi gide gide gide en * Gl aya . gider * Bir i harcanan paranbtn, masraf. iin n * Gelecekte sa lanacak de kar yap harcamalar. erler lan l * Binalarda ortak kullan ilgili atsular merkez kanalizasyona iletilmesini sa mla k n layan boru hatt . * Ka nmak, ka duymak, gidi nt mek. * Bkz. - g/ -gi, -gu / -g. * Gidip dola gezip grerek. arak,

giderayak * Gitme an gitmek zere iken. nda, giderek * Yava yavaderece derece, gittike, tedrici olarak, tedricen. ,

gideren alan * Bir demiri m slad sonra bunun bir noktas indkleme akn f indirmek iin knat ktan ndan kan sra gereken iddetteki manyetik alan. giderici giderilme * Yok eden; dindiren. * Giderilmek i i.

giderilmek * Ortadan kaldlmak, yok edilmek. r giderme gidermek gidertme * Gidermek i i. * Ortadan kald rmak, yok etmek. * Gidertmek i i.

gidertmek * Giderilmesine, ortadan kaldlmas yol amak. r na gidi * yollu sylenen azarlama sz. aka * Bir duyulan zlem ve istebelirtmek iin kullan eye i l r. * Ahlks pezevenk. z,

gidici

* Gitme durumunda bulunan, gitmek zere olan, k sre iin var olan, kal kar . sa c t * lmek zere olan. * Gidilmek iveya biimi. i * Gidilmek i i. * Gitmek i lmak. i yap

gidili gidilme gidilmek gidimli

* Bir tasar mdan tekine geerek, mlar yaparak, bir nermeden tekine mant bir yolla ilerleyerek, kar k paralardan btnl olan bir d kuran (d yolu). nce nce gidip gelme * Gidi , dn . gidi * Gitmek i i. * Gitme biimi, tempo. * Tutum, durum, davran . * Bir yere gitme.

gidi alay * Padi ahlarsaray dgezilere n kmalar dolayyla dzenlenen tren. s gidi dn * Gitme ve gelme (veya dnme). gidi geli * Trafik, seyrsefer. gidi gidi o * konu maya konu olan kimsenin bir daha dnmedi anlat ini r. gidi at * Olaylardurumu, i geli biimi. n lerin me * Tutum, durum, davran . gidi me * Gidi i mek i. gidi mek gidon * Ka duymak, ka nt nmak, gici mek. * Ynelte. * Komodorlara zg atal biiminde kesilmi mas sancak, fors. * Bir adsonuna eklenerek "soy, aile" kavram n veren ve nl uyumuna girmeyen bir ek. * o eki -ler ile birlikte hayvan ve bitki familyalar bildiren isimler yapar: kedi-gil-ler, bakla-gil-ler vb. ul n * Kuzey ve Orta Anadolu'da orman kenarlar yeti 2-4 m ykseklikte bir a k (Viburnum opulus). nda en, a * Bkz. -g/ -gin, -gun / -gn. n

-gil

gilaburu -gin

gine Gineli ginseng

* Gene, yine. * Gine halk olan kimse. ndan

* Uzak Do lkelerinde (in, Japonya, Kore vb.) yeti geleneksel tedavilerde kullan kazkkl, u en, lan, k otsu ve ok yk bir bitki (Panax ginseng). ll gipr * plikten veya ipekten olan, geni ilmeklerden olu bir tr dantel. an * Kuma . giranbaha * Pahada a de . erli r, giray girdap burga. girdi * Km hanlar ve han ailesinden olan prenslere verilen unvan. r na * Bir engelle kar an su veya hava ak sn dnerek yapt evrinti, ters ak larolu la ntn nt n turdu dnme, u * Tehlikeli yer veya durum. * Bir retimde yararlan para, gere ve i lan gc, kar . kt t

girdisi s kt * Yakili n ki. * Bilinmeyen kark ynler, ayr lar. nt * Bir retimde yararlan para, gere ve i lan gc. girecek delik aramak * saklanmak veya saklanmak istemek. giren * Hafif bulutlu, sisli hava.

girenleme * Girenlemek i i veya durumu. girenlemek * Hava bulutlanmak, serinlemek. girgin girginlik girift * Herkesle abucak yak k kurarak i yrtebilen, prkar . nl ini sk t * Girgin olma durumu. * Birbirinin iine girip kar ik, apra , giri m k. * (eski gzel yaz sanat Bo b nda) yer rakmayacak biimde i ie istif edilmi ). (yaz * Klsik Trk mzi kullan inde lmneye benzer bir alg . * Tutulmuyakalanm , .

giriftar

giriftar olmak * yakalanmak, tutuklanmak.

giriftlik giriftzen girili

* Girift olma durumu . * Girift alan kimse. * Girilmek i i veya biimi.

girilme girilmek girim girimlik

* Girilmek i i. * Girmek iyap i lmak. * Girmek i girme. i, * Bir yere girmek hakk gsteren k giri , duhuliye kart n t, kart .

girinti girintili

* Dz bir yzeyde bulunan ierlek blm. * Girintisi olan.

girintili nt k l * Dz veya dzgn olmaygirinti ve nt olan. p k lar girintisiz * Girintisi olmayan. girintisiz ntz k s * Dzgn, dmdz. girip kmak * az kalmak zere u ramak. * bir yere ssgelmek. k k giri * Girmek iveya biimi. i * Bir yap girip geilen yer, methal, antre. da * Bir eserin konusunu tan kolay kavranmas sa tarak n layan, n szden sonra yer alan blm, methal. * Bir anlat geli blmne hazk yapmay layan blm, girizgh. mda me rl sa * Bir bilime haz k amac yaz eser. rl yla lan * Bir mzik paras ba blm, methal. nda taki * Bir yere girmek iin denen para, giri creti, duhuliye.

giri s kap * Yap ieri girmek iin kullan kap larda lan . giri kart * Bir kurulu bir toplant veya bir spor kar mas serbeste girebilme olanasa a, ya la na layan belge. giri kat * Bkz. yer kat , zemin kat . giri creti * Bir gsteriyi grmek iin denen cret, duhuliye. giri ik

* Birbirinin iine girmi , kar olan, girift. m giri bezeme ik * K larak, birbirinin iine geerek uzaygiden, yaprakl vr p dallar ran geometrik grn birtak and te m biimlerden olu bezeme izgileri, girift tezyinat, arabesk. mu giri cmle ik * Bir temel cmle ile bir veya birka fiilimsiden kurulan cmle, mudil cmle: Ko geldi. arak renciler sabahleyin kokookula gidiyorlard a a gibi. giri tamlama ik * inde tmle, s tamlamas zarf bulunan tamlama: Ali'nin eve gelmesi gibi. fat veya giri ilme * Giri ilmek i i.

giri ilmek * Giri iyap mek i lmak. giri im * Bir i giri te e me, ebbs. * veya daha ok dalga hareketinin, ayn ki noktaya ayn gelmesiyle birbirini yok edebilmesi veya anda kuvvetlendirebilmesi olay . giri lme im * veya daha fazla dalga hareketini lme i ki i. giri imci * Bir iyapmak iin giri i imde bulunan kimse, mte ebbis. * Ticaret, endstri gibi alanlarda sermaye koyarak giri imde bulunan kimse, mte ebbis.

giri imcilik * Giri olma durumu. imci giri bulunmak imde * davranmak, te ebbs etmek. giri imler * I giri saaklar uzaktan lmeye yarayan ara, interferometre. k im n giri ken * Kendi kendine iu yaratabilen, bir i hi ekinmeden girebilen, ba yla kolayca ili kurabilen, , ra e kalar ki mte ebbis. giri kenlik * Giri olma durumu. ken giri lik giri me * Giri i te mek i, ebbs. giri mek * Bir i bir ba e, eye lamak iin hazk yapmak, ele almak, te rl ebbs etmek. * Dvmeye ba lamak. * birbirine kar mak. * kavgaya tutu mak. * Bir ba sze yol amak iin sylenen sz, girizgh. ka

giri mek

Girit keki i

* Girit adas yeti beyaz tyl, pembe iekli ve ok yk bir bitki (Origanum dictamnus). nda en, ll Giritli * Girit adas ndan olan kimse. halk girizgh girme girmek * Giri giri lik, . * Girmek i i. * D dan ieriye gemek. ar * S mak. * Yer almak, kat lmak, iltihak etmek. * (ordu) Almak, fethetmek. * ncelemek, ayr lara inmek. nt * Giri mek, ba lamak. * Bula mak. * (zaman anlaml kavramlar iin) Ba lamak. * (a, sanc lamak, saplanmak. r ) Ba * Yeni bir duruma gemek, dn mek. * (soyut iin) anlamak, iyice bilmek. eyler yice * Kavgaya tutu mak. * Ba lamak. * Eri ula mek, mak. * Bir yap nda, birle eyin m iminde yer almak. * Yaz lmak, ba lamak. * Yemek yemek. * Bir yere girmek iin verilen para, giri creti. girmesiyle kmas olmak bir * i i abucak bitirip kmak. gi e * stasyon, sinema, banka, ma ve baz kap nda bilet veya para alverilen, o kk pencere aza giri lar p u biiminde olan yer. gitar gitarc gitarc l k * Gitarc olma durumu. gitarist gitgide gitme gitmek * Bir yere do ynelmek. ru * Bir yerden veya bir i ayr ten lmak. * kmak, ula mak. * Gitarc . * Zaman ilerledike, giderek, gittike, ileride. * Gitmek i i. * Genellikle alt telleri iki parmak aras ekilerek al bir alg telli, nda nan , kitara. * Gitar alan kimse.

girmelik

* Belli bir amala bir yere devam etmek veya bir i u mak. le ra * Bir duruma, bir sonuca ula mak, varmak. * Yak mak, yara mak. * Tketilmek, harcanmak. * Gtrlmek, gnderilmek. * Yeter olmak, yetmek, yeti mek. * Yrmek, yol almak. * Dayanmak. * Gemek. * Herhangi bir durumda olmak. * Yok olmak, elden kmak. * lmek. * Ba vurmak, yapmak. * Bir zarar grm ey olmak. * (makine iin) lemek, al mak. * (bir durum) Srmek. * Sat lmak. * de erlendirmek, saymak, kar lamak. gitsin! gitti * gemi zaman kipindeki fiillerden sonra gelerek, istenmeyen bir yap , yap , istenen bir eyin ldn laca n olmadn olmayaca anlat eyin veya n r. * ayn biimde, fiillerin sonuna gelerek yap lmas nce pek istenmeyen bir kabul edildi anlat ilk eyin ini r. gitti de geldi * ya ayabilece inden umut kesilecek kadar a hastalgeirip de iyi olanlar iin sylenir. r k gitti gider (dahi gider) * sz konusu olan bir daha gelmeyece ele gemeyece anlat eyin ini, ini r. gittike * Zaman ilerledike, gitgide, giderek. * emir kiplerinden sonra gelerek buyurulan i yap ndan sorunun kapanmas in lmas istendi anlat ini r.

giydiyakrken eller bakrken i * genken, gzelken. giydirici * Stdyolarda ba n oyunculargiyimine yard eden kimse, gard kad n m ropu. * Oyuncular giysilerini giydiren kimse, gard n ropu.

giydirilme * Giydirilmek i i. giydirilmek * Giydirmek i lmak. i yap giydirip ku atmak * temiz, yeni st ba yapmak. giydiri giydirme * Giydirmek i i veya biimi. * Giydirmek i i.

giydirmek * Giymek i yapt ini rmak. * A szler sylemek, hakaret etmek. r

giyecek giyili giyilme

* Giymek iin kullan her giyim, giysi. lan ey, * Giyilmek i i veya biimi. * Giyilmek i i.

giyilmek giyim

* Giymek iyap i lmak. * Giymek i i. * Giyme biimi. * Giyilen eylerin tm, giysi, giyecek. * Her trl giysi satan dkkn veya ma konfeksiyon ma . aza, azas

giyim evi

giyim ku am * st ba . giyimi ku yerinde am * temiz ve zenli giyinmi . giyimli * Giyinmigiyinik. , giyimli ku aml * Temiz ve zenle giyinmi (kimse). giyinik * Giyinmi olan.

giyinip ku anmak * zenle giyinmek. giyini * Giyinmek iveya biimi. i giyinme giyinmek * Giyinmek i i. * Kendi zerine giymek. * (giysiyi) Belli bir yerden almak veya belli bir yerde diktirmek. * (a bir sze veya davran Sesini r a) karmadan ierlemek. * Giymek iveya biimi. i * Giysi. * Giymek i i. * rtnp korunmak iin bir vcuduna geirmek. eyi * A sz veya hakareti, kltc davranses r karmadan dinlemek.

giyi giyit giyme giymek

giyotin giysi giz

* Fransa'da lm cezas arptlanlarba kesmek iin kullan ara. na r n n lan * Her trl giyim e , giyecek, elbise, libas, ama yas r. * S r.

giz gizem gizemci

* Yelken gemilerinde mizana diredenilen kdirekte e duran bayrak sereni. i ik * Akl eri n emedi a i, klanmayan veya zlemeyen s ey, r. * Gizemcilik d nceleri ta (kimse), mistik. yan

gizemcilik * Akl yetmedialanlarda ve zellikle Tanr n i kavram gere gnl yoluyla veya bir irade zorlayyla nda, e ula labilece kabul eden felsefe ve din ini retisi, mistisizm. gizemli * Gizem niteli olan veya iinde gizem bulunan, esrarengiz. inde gizemsel gizil gizil g * Gizemle ilgili, gizeme ili mistik. kin, * Gizli kalmhenz varl ortaya , kmamolan, potansiyel.

* Henz yap il de g olarak var olan, gerekle lmde meyen ama gerekle ebilecek olan, imkn durumunda olan, sakl g, potansiyel. olan * Bir iletkenin herhangi iki noktas nda bir elektrik ak nortaya aras mn kmas yol aan g. na gizleme gizlemek * Gizlemek i i. * Saklamak, grnmeyecek, belli olmayacak bir yere veya bir duruma koymak. * Bilerek ve isteyerek bir olguyu haber vermemek.

gizlenilme * Gizlenilmek i i. gizlenilmek * Gizlenmek i lmak, saklanmak. i yap * Gizli tutulmak. gizleni * Gizlenmek i i veya biimi. gizlenme * Gizlenmek i i veya durumu.

gizlenmek * Kendi kendini gizlemek, saklanmak. * Gizlenilmek, gizli tutulmak. gizlenmi * Saklanm .

gizleyi gizli

* Gizlemek i i veya biimi. * Grnmez, belli olmaz bir durumda olan. * Ba ndan saklanan, duyurulmayan, sakl kalar kalan, mahrem, mestur. * Nitelianla i lmayan, bilinmeyen. * Sakl olarak, saklayarak.

gizli celse * lgililerden ba nkat na ve dinlemesine izin verilmeyen duru kasn lmas ma. gizli cemiyet * Gizli rgt, illegal kurulmu cemiyet. gizli dernek * Belli say ki da ilerin illegal faaliyetleri srdrmek amac kurduklar yla dernek. gizli dil dil. gizli din * Baz ilerin ba nanlamad ve sadece kendilerinin zel anlamlar bildikelimelerle konu u ki kalarn n i tu

* Ta veya inan din kurallarn hi kimseye a nan lan n klanmad, s saklanan din. r gibi

gizli din ta mak * din veya inanc kimseye bildirmemek. n gizli duru ma * Adliyede, sadece izinli veya grevli olanlar kat n labildi kamuya kapal i, duru gizli celse. ma, gizli gizli * Gizli olarak, saklayarak.

gizli kapakl * Ba na duyurulmayan, kimseye haber verilmeyerek yap (i kalar lan ). * A anlar olmayan (sz, konu k, l ma). gizli oturum * Genellikle ilgililerden ba nkat na, dinlemesine izin verilmeyen toplant kasn lmas . gizli oy * Bir i lemin herhangi bir kurulun oyuna ba olmas l durumunda oy verecek olanlaroylar gizli olarak n n vermeleri yntemi. gizli polis * Mill Emniyet Te kilt grevlisi. * Ajan, sivil gvenlik grevlisi. gizli s tma * Kendini belli etmeyen s tma. * Gizlice ktlk eden kimse. gizli eker * Henz te konulmamveya yksek dzeyde seyretmeyen hastal. hisi eker gizli tutmak * ba na duyurmamak, saklamak. kalar gizli yama * Gzle grlemeyecek kadar zenle yap lmyama.

gizlice gizlicilik

* Kimseye gstermeden, kimseye belli etmeksizin, gizli olarak.

* zellikle ruhlar dnyas ve evrenin bilinmeyen gleriyle ilgili bilgi dnyas dayal itli kuramlar, yla na e uygulamalar ve ayinler iin kullan genel ad. lan gizliden gizliye * Kimsenin haberi olmadan, kimseye haber vermeden, el alt ndan, kimseye duyurmadan, gizlice. gizlilik gldyatr * Eski Roma'da arenada birbirleriyle veya y c rt hayvanlarla dv kimse. en glse * Yumu deri. ak * zerine saydam bir cil tabakas ekilmi olan (e ya). * A k, kl effafl k. * Buzul bilimi uzman , buzul bilimci. * Buzul bilimi. * Kuzgunk . l c glikojen glikol * Karaci ve kaslarda bulunan, hidrolizle veren karbonhidrat. er eker * Gizli olma durumu.

glsnost glsyolog glsyoloji glyl

* ok dayan filmlerin ve baz kl sentetik kuma n yap nda kullan birle lar m lan, iminde iki alkol grubu bulunan madde, dialkol (CH2 OH-CH2 OH). glikoz * zellikle zm suyunda bulunan karbon, hidrojen ve oksijenden olu zm (CH2-OHan eker, ekeri (CHOH)4-CHO). glikozit glikozri gliserin * Ya maddelerden, sabunlarma yoluyla lan renksiz, tatlurup k ndaki s (CH2 OH-CHOHl t kar vam v CH2 OH). global * Toptan, toplam. * Kresel. globalle me * Kreselle me. globalle mek * Birok bitkilerde bulunan glikoz birle iklerinin genel ad . * drarda ekerli bir maddenin, zellikle glikozun bulunmas durumu.

* Kreselle mek. globlin * Kan turan maddelerden biri olan iri molekll protein. olu glokom glokoni glten * Karasu (gz hastal). * Koyu ye renkli, hidratl al demir ve potasyum silikat. il do * Kat cisimlerin paralar birbirine yap ran madde. n t * Tah l unlar ni ld sonra geri kalan albminli madde. ndan asta kar ktan

glten ekme i * hastal olanlar iin yap ni z ekmek. eker lan astas glten tutkal * Hayvanlarderi, kemik, sinir vb. art ndan elde edilen genellikle s olarak kullan bir yap r n klar cak lan c t tr. gnays * Kuvars, mika ve feldspattan birle kaya. mi goblen * Kanavie veya telleri say labilecek trde kuma zerine renkli iplikle yap zel bir i lan leme. * Bu tr i lenmi (kuma ). * Tek para hayvan postundan yap ceket. lan * krk, pel i , vb.den yap kal ceket. lan n * Gocu olan. u

gocuk

gocuklu

gocundurma * Gocundurmak i i. gocundurmak * Gocunmas sebep olmak. na gocunma * Gocunmak i i. gocunmak * Bir eyden al nmak, ekinmek, ka nmak. gofret gol * zeri petek biiminde, biskviye benzer tatl , hafif bir yiyecek. * ift kale ile oynanan futbolda, voleybolda veya hentbolda topun kaleye sokulmas kazan say yla lan .

gol atmak * topun kartak n kalesine girmesini sa m lamak. gol ka rmak * uygun durumda olmas ra kartak n kalesine topu sokamamak. na men m gol olmak * top kaleye girmek.

gol toto oyun.

* Futbol malar ndaki en ok goll sonular nceden kestirip para dl kazanmak temeline dayanan bir

gol yapmak * topu kartak kalesine sokarak say m kazanmak. gol yemek * topun, kendi kalesine girmesine engel olamamak. golc golf * Ufak bir topu zel sopalarla elerek, deik engelleri a belli bir deli sokmak amac geni i arak, e yla , imenlerle kapl alanda, ahavada oynanan bir oyun. bir k golf pantolon * Paalar bzgl bacak blm daha geni pantolon. golf golfstrim * Golf oynayan kimse. * ok gol atan oyuncu.

* Atlas Okyanusunda, Meksika krfezinden ba layarak Britanya ve skandinavya klar kadar ula y na p Avrupa Rusya'sn kuzey klar kadar gelen ve Bat n y na Avrupa'ndeniz iklimini yumu s su ak s n atan cak nt. gollk gomalak gonca * Henz a lmamveya a zere olan iek, tomurcuk. lmak gondol * Genellikle Venedik'te kullan ayakta, ktarafta tek krekle yrtlen, 10 m uzunlu lan, unda, yass iki ve bayukar k k kay ya vr k. gondolc * Gondol al ran kimse. t gonk * Kee veya bez kapl tokmakla vurularak titre sa bir mesi lanan bir kurstan olu vurgulu alg an . * Boksta her raundun ba ve bitimini bildiren ses verici ara. lang * Bel so uklu mikrobu. u * Afrika'nEkvator blgesinde ormanlarda ya n ayan, insan laren iri ve en gls (Gorilla gorilla). ms n * Koruyucu. * Go yanl olan (kimse veya tutum), a solcu, ihtillci solcu. izm s r * A solculuk, ihtillci solculuk. r gotik * Gol olmaya elveri gol olabilecek. li, * Alkolde eriyen hayvan reine.

gonokok goril

go ist go izm

* Gotlarla ilgili. gotik harfler * bas denemelerinde kullan lk m lmolan k harfler. eli gotik sanat * Temel zellisivrilik olan, XII. yzy sonra Rnesans'a kadar Avrupa'da geli sanat ve mimarl i ldan en k slbu. Gotlar * Orta a Orta Avrupa'da ya bir ulus. da ayan

goygoycu * Arap takviminin Muharrem ay kap dola ve ilhler okuyarak dilenen kimse. nda kap arak * Dilenci. * Bo bo bilgisiz olarak, gereksiz yere ok konu (kimse). u una, an goygoyculuk * Goygoycunun yapt i . gbebiriyle ba (veya beraber kesilmi i l ) * her zaman birlikte bulunan, birbirinden ayr lmayan kimseler iin kullan l r. gbeatlamak i * birok glkleri yenmek iin ok u mak. ra gbed i mek * gbek deli kapanmamas f olu inin ndan t k mak. gbesokakta kesilmi i * evde durmay hep sokaklarda gezen, srtk. p gbe kesmek ini * ocu gbe etene aras un iyle ndaki damar rgsn kesmek. * birini ok eskiden beri tan bilmek. mak, gbek * ve memeli hayvanlarda gbek ba n d nsan n mesinden sonra karnortas bulunan ukurluk. n nda * Dltte, yumurtandlt dnda kalan blmlerle ili n kisini sa layan organlar yer. n kt * Ya lamman kar ba i n. * ( lke vb. iin) Orta km. ehir, s * Baz sebze ve meyvelerin ortas . * Ku nesil, bat ak, n. * Bahe, hal , tavan, tepsi gibi ssl eylerin ortalar ndaki biim. * H azaltarak trafiynetmek amac bir kav giri yerle z i yla a n ine tirilen ember veya gen biimindeki * n ve arka tekerlerin ortas oturtulmu zerinde dnen ve teker tellerinin tak na yarayan para. na mil lmas * Ka tekerle ortas n inin , araba tekerle dingil geen yeri. inin * De irmen ta n ortas n . * Kilitleme sistemlerinde, anahtar di lerinin tam olarak birbirine oturdu pirin yuva. u

ada.

gbek ad * Yeni do ocu gbekesilirken konulan ad. an un i gbek atmak * karn hareket ettirerek oynamak. n * ok sevinmek. gbek ba * Yeni do ocu gbekesildikten sonra geri kalan damar rgsne (kan gelmemesi iin) ba klar an un i lad ba . * Bir bitkide yumurtac yumurtaln etenesine ba layan kordon.

gbek ba lamak (veya sal vermek) * manlayarak karn i bymek, gbeklenmek. gbek alkamak (veya alkalamak) * gbe sa sola hareket ettirerek oynamak. ini a gbek dans * Daha ok gbek ve kala sallamak veya krmakla yap dans. v lan gbek havas * Sanat de olmayan, hafif, e eri lenmek amac al veya sylenen oyun havalar yla nan . * ok e lenceli durum. gbek odunu * A gvdesinin di blmlerine gre farkl a er zellik gsteren i odun blm. gbek otu * Yapraklar otsu bir bitki (Umbilicus pendulinus). etli; gbek ta * Hamamlarda, terlemek iin zerine uzan ve alttan t geni lan s lan mermer seki. gbeklenme * Gbeklenmek i i. gbeklenmek * Karn lanmanlamak. ya p i * (marul, lhana iin) Yapraklar byyp s mak. kla gbekli * Karn lanmanlam ya p i . * (marul, lhana iin) Yapraklar byyp s m kla . gbel * Babas olmayan ocuk, pi. belli * Kimsesiz, ba ocuk. bo * ocuk. * Srlar rmak iin tarla kenarlar yap toprak tepecikler. n ay nda lan gbelek gbelez gce * Tarhana, bulgur yapmak iin kullan kabu soyulmu klmbu lan u ve r day. * Yar klmbulgurdan yap orba. lmve r lan gcen * Tav yavrusu. an * Kedi, kpek yavrusu. * Domuz yavrusu. g * Ekonomik, toplumsal veya siyas sebeplerle bireylerin veya topluluklarbir lkeden ba bir lkeye, bir n ka yerle yerinden ba bir yerle yerine gitme i muhaceret. im ka im i, * (evden eve) Ta nakil. nma, * G s nda ta ev e . ras nan yalar * Ku n, geyiklerin, yarasalar baz k ve bceklerin mevsim, iklim, besin miktar lar n, bal vb.ye gre evre detirmeleri. i * Yenilen bir e mantar. it * Kpek yavrusu.

g etmek (veya eylemek) * oturdu yerden ba bir yere gidip yerle u ka mek, gmek. * lmek. gebe * De ik i artlara ba olarak belli bir yre iinde adhayvan ve teki aralarla yer detiren, yerle l r, i ik olmayan (kimse veya topluluk), ger. * (baz hayvanlar iin) Mevsimlere gre lke veya yer detiren. i gebele me * Gebele iveya durumu. mek i gebele mek * Gebe durumuna gelmek. gebelik * Gebe olma durumu. * Bir toplumsal birli ya in, amak iin gerekli kaynaklar edebilmek zere dzenli aral elde klarla yer detirme gelenek veya al i olmas kanlnda . gelge ger * Glen yer. * Gebe.

ger konar * Gebe bir ya sren, srekli bir yere yerle am emeyen, ger. geri * Srekli yer detiren, g etmekten ho i lanan. germe * Germek i i. * Bitkileri yerinden p ba yere dikme. kar ka

germek * Bir kimseden di kimseye geirmek, havale etmek, devretmek. er * Bitkileri yerinden, p ba yere dikmek, detirmek, grmek. kar ka i gertme * Gertmek i i.

gertmek * Bir kmesine sebep olmak. eyin gken gkn * Gecek duruma gelmi . * Gebe. * Yailerlemi (kimse), ok ya (kimse). l gme gmek * Yerle amac mahalle, ky, veya lke de tirmek. mek yla ehir i * (baz hayvanlar) S iklimli lkelere gitmek. cak * kmek. * Gmek i i. * Bkz. gcen.

* lmek, yok olmak. * Oturmak. gmen * Kendi lkesinden ayr larak, yerle iin ba lkeye giden (kimse, aile veya topluluk), muhacir. mek ka * S iklimli lkelere giden (hayvan). cak

gmenle me * Gmenle i mek i veya durumu. gmenle mek * Gmen durumuna girmek. gmenle tirme * Gmenle tirmek i i. gmenle tirmek * Gmen durumuna getirmek. gmenlik * Gmen olma durumu, muhacirlik. g * Toprak kaymas a, heyeln. , kay gc gk * Mevsimine gre yer de tiren (hayvan). i * kmgm , (yer). * kmkaymtoprak, knt, ynt , k . * Kaya veya cevherin kendi kendine yer alt do kmesi. na ru

gm

* Baz kimyasal maddelerin veya k, , elektrik gibi glerin etkisiyle protoplzmanyana veya s n ma uzakla biiminde olan yer detirmesi, taksi (II). ma i gp gitmek * lmek. grme * Grmek i i.

grmek * Gmesine sebep olmak. * kertmek. * (miktar olan iin) Yiyip bitirmek. ok eyler * Bitkileri yerinden p ba yere dikmek, germek. kar ka grtme * Grtmek i i. grtmek * Gmesine sebep olmak. grc * Seferde padi tu nikisini bir konak ileride ta drt ki ikisine verilen unvan. ah larn yan iden

grlme * Grlmek iveya durumu. i grlmek

* Grmek iyap i lmak. g * Gmek i i veya biimi. g me * Bir kelime iinde birbirini izleyen iki sesin yer de tirmesi, metatez: mlek > lmek, yaln> yanl i z z, kibrit > kirbit vb. gden * Kal ba son blm, rektum. n n rsa * Kar i n, kembe. * Mide.

gden ba rsa * Bkz. gden. gde g ek * Semiz, etli. * Gkek.

g merdiven dayam e * ok uzun boylu. g em * Ye alar mor. ile g ermek * Bkz. gvermek. g erti * Gverti. * Vurma ve arpma sonucu vcutta olu rk, morart an .

g daralmak (veya t s kanmak) * glkle nefes almak. * ii slmak. k g kabarmak s * vn duymak, k vanmak, iftihar etmek. g sn gere gere * kendine gvenerek. * vnerek. g sn kabartmak * bir olay dolayyla k duygusunu ortaya koymak, vnmek. s van g sn y rtmak * co kunlu ortaya koymak, co cldamak . unu mak, v g s * Vcudun boyunla kararas bulunan ve yrek, akci gibi organlar n nda er iine alan blm, sine. * Bu vcut blmnn n taraf rt kar . , s t * Bu blmn iindeki organlar. * Meme.

g ba a(olmak) s k r * zensiz bir k l kta.

g bo u s lu * Akci erlerle kalbi iine alan akci zarn evreledibo g kovu er n i luk, s u. g cerrahisi s * Cerrahnin g ii organlar ilgili dal s yla . g apraz s * (gre Kar ndakini koltuk altlar apraz yakalama. te) s ndan g ukuru s * Bkz. g bo u. s lu g darl s * Solunumu gle hastal tiren k. g eti s * G k nda bulunan et. s sm

g geirmek s * zlerek derinden soluk almak, iini ekmek. g germek s * bir gl karkoymak, dayanmak. e g g s se * Karkar yz yze. ya, g hastal s * G blgesi ile ilgili hastal s k. g ingini s * Solunum yollarn iltihaplanmas n . g kafesi s * Vcutta omurgan kaburgalarve g kemi bunlar n, n s iyle saran kaslarolu n turdu yrek ve u akci erleri koruyan bo luk. g kemi s i * G n taraf zerine kaburga krdaklar kprck kemiklerinin eklendiyass sn nda, k ile i kemik, iman tahtas . g kovu s u * Bkz. g bo u. s lu g sesi s * Ba veya bo azdan gelmeyen gr ve abir biimde lan ses. k kar g tahtas s * G kemi s i. * Mandolin, gitar, keman veya ut gibi telli alg tellerin gerili bulundu gvde blm, algn g larda u n s. g vermek s * eziyete, snt katlanmak, tahamml etmek. k ya g sleme * G slemek i i. g slemek * G zorlamak. sle * Kardurmak, engel olmak, direnmek. g sl

* G olan. s * G geni s olan. * memeli (kad ri n). g slce * Biraz iri g sl. g slk * Genellikle ilkokul rencilerinin giydibir rnek stlk, nlk. i * Elbisenin kirlenmemesi iin g tak nlk veya giyilen bir tr gmlek. se lan * inde gk cisimlerinin hareket ettisonsuz bo uzay, feza. i luk, * Yeryz zerine mavi bir kubbe gibi kapanan bo sema. luk, * Gkyznn, denizin rengi, mavi veya ye alan mavi. ile * Olgunla mam .

gk

gk ada

* Milyonlarca y zdan, y z kmelerinden, bulutsu ve gaz bulutlar olu , saman yolu gibi ld ld ndan mu ba z uzay adas ms , galaksi. gk adas * Bkz. gk ada. gk atlas * Y zlargk kresi zerindeki yerlerini gsteren harita. ld n gk bilimci * Gk bilimiyle u an bilgin, astronom. ra gk bilimi * Gk cisimlerinin konumlar, hareketlerini, birbirine olan uzakl n llmesini, bunlarfizik ve kimya n klar n bak ndan yap n m lar anlatan bilim, felekiyat, astronomi. gk bilimsel * Gk bilimle ilgili, astronomik. gk cismi * Gk yznde bulunan GneAy, gezegenler, kuyruklu y zlar, neblzler gibi btn cisimlere verilen , ld ortak ad. gk delinmek * birdenbire ok ve h ya ya zl mur mak. gk do an * Kuzey yar krede ya bir tr gmen ku m ayan (Accipitridae). gk ekseni * ucu sonsuza uzat olarak d ki lm , nlen yer ekseni, gnlk harekette y zlarevresindeki eksen. ld n gk e i le * Gk eksenine yer merkezinde dik olan dzlemin gk kresiyle ara kesiti. gk evi * Gk olaylar y zlar Gne ve gezegenlerin konumlar, hareketlerini kresel bir kubbe iinde, n ld n, , Ay n e aralarla gsteren yap itli , plnetaryum. gk fizi i * Y zlar inceleyen, fizik yap n t bilim kolu, astrofizik. ld n n lar araran gk gzl * Gzleri mavi ile ayearas k il olan.

gk grlemesi * ek akt veya y r d im ktan ldm tkten nce veya sonra havada duyulan grlt. gk grlts * Gk grlemesi. gk gvercin * Genellikle Avrupa ve yakdo bahelik yerlerde ya bir tr ku n uda ayan (Columba oenas). gk k r * At donlar maviye alan k ndan r. gk kubbe * Kubbeye benzemesi bak ndan gk. m gk kumu * Gk ta nda grlen kresel tanecikler. lar gk ku a * D mekte olan ya damlac nda gne nklyans yla gk yznde olu yedi mur klar nlarn r p mas an renkli, kemer biimindeki grnt, alk ebe ku m, a ebem ku imsa hac ku mur ku , a ele , ma, lar a ya , a , alimisema. gk kutbu * Gk ekseninin gk kresini deldiiki noktadan her biri. i gk kresi * yz gkyz olarak kabul edilen, yar sonsuza uzanmyer merkezli kre. ap gk ta * Gezegenlerin aras hareket eden, tmyle gaz durumuna gemeden yer yzne ula kat nda an cisim, meteor ta meteroit. , gk yakut * Mavi renkli de bir korindon tr, safir. erli gke * Gkle ilgili, semav. * Gk rengi, mavi. * Gzel.

gke yaz n * Edebiyat, yaz n. gkek gkl * Gzel, sevimli (insan). * Maviye alan renk, mavimsi. * Gkle ilgili, semav. * Yirmi, otuz veya daha ok katl . yap

gkdelen

gkkandil * Kendini bilmeyecek kadar sarho . gkkuzgun * Gkkuzgunumsular tak ngkkuzgungiller familyas mn ndan, ba kanatlar , mavi, boyun ve karn il ye gc ku (Coracias garrulus).

gkkuzgungiller * En iyi bilinen tr gkkuzgun olan gkkuzgunumsular tak n gkkuzgunlar alt tak na giren bir mn, m familya. gkkuzgunlar * Ku sfn, gkkuzgunumsular tak na giren bir alt tak . lar n n m m gkkuzgunumsular * Gkkuzgunlar akakanlar , a , obanaldatanlar anlar alan ku sf bir tak , sa iine lar nndan m. gklere karmak * a derecede vmek. r gklere kmak * pek ok ykselmek. gkmen gknar gksel * Gkle ilgili, semav. gkte ararken yerde bulmak * ok glkle ele geirebilece sand veya kimseyi birdenbire bulmak. ini eyi gkten zembille mi indi * Tanr n zel olarak gnderdi sayg k grmesini istedibir kimi?. 'n i, nl i i * u madan, didinmeden, kendili ra inden mi tredi?. gkt rmalayan * Gkdelen. gkt rmalay c * Gkdelen. Gktrk * VI.-VIII. yzy llarda Mo olistan ve Orta Asya'da ya bir Trk ulusu ve bu ulustan olan kimse. ameski Gktrke * Gktrk dili, Orhon Trkesi. gkyolu gkyz * Samanyolu, samanu rusu. * G grnen yzeyi, sema. n * Mavi gzl (kimse). * Bkz. kknar.

gkyz mavisi * Amavi. k gl * Olu genellikle tektonik, volkanik vb.olaylara ba olan, toprakla evrili, derin ve genituzlu veya mas l , tuzsuz durgun su rts. * Yapay su birikintisi. gl aya * Bir gln artan sular denize, ba bir gle veya a ta akarsu, ayak. n ka rma yan gl ba

* Gle akan ay. gl kestanesi * Suda yeti ve meyvesi kestane gibi yenilen bitki (Trapa natans). en gl olmak * gereksiz olarak bir yerde su toplanmak, gllenmek. glalas glck glcl * Gllerde, gl klar yeti veya ya y nda en ayan. glek glerme glermek * Kk su birikintisi, glck. * Glermek iveya durumu. i * Gl durumuna gelmek. * Hayvanipi aya ve boynuna dola kalkamayacak biimde yere ylmak. n na arak k * Glek. * inde ham deri lan ta slat havuz. * Saydam olmayan bir cisim taraf engellenmesiyle kl ndan n yerde olu karanl an k. * Gne ndan korunacak yer. nlar * Ne oldu anla u lamayan karalt , siluet. * Resimde bir cisimlendirmek iin, onun k almamas ekli gereken yerlerine vurulan az ok koyu renk. * Birinin yan hi ayr ndan lmayan kimse. * Koruma, kay himaye. rma * Avrupa ve Anadolu gllerinde ya bir tr alabal(Salmo lacus tris). ayan k * Kk gl.

glet

glge

glge bal * Alabal kgillerden, uzunlu 20-50 cm, s yzgeci byk, tatl bal (Thymallus thymallus). u rt su * Glge balgillerden, byk, eti lezzetli, Atlantik Okyanusu, Akdeniz ve Karadeniz'de ya bir bal ayan k, ta levre minakop (Umbrina cirhosa). i, glge balgiller * rnek hayvan glge bal olan kemikli bal tak . klar m glge d mek * bir zerine karalt ey inmek, zerine glge gelmek. glge d rmek * bir de veya nn azaltacak i yapmak. eyin erini ler glge etmek * engel olmak. a * engel olmak. glge gibi * varln etmeyen, gizlice. belli glge olay

olay.

* Bir olaya kat fakat ona hibir etki yapmayan veya ba bir olay taraf var edilerek ona ba kalan lan, ka ndan l

glge olayc l k * Ruh etkinli bilinli olmadan da var olabilece ileri srerek bilinci, bir glge olay sayan felsefe inin ini retisi. glge oyunu * Geriden kla ayd lmbir perde arkas hareket ettirilen resimlerin glgelerinden yararlan nlat nda larak oynat oyun. lan glge tiyatrosu * Saydam bir perde zerinde, arkadan kuvvetli bir kla ayd lan oyuncular glgeleriyle yapt nlat n klar gsteri. glgecil * Glgede yeti veya glgeyi seven. en

glgede b rakmak * ondan daha stn bir dzeye ykselmek, ondan ok daha ba l arolmak. glgede kalmak * ad pek duyulmamak, n plna san kamamak, daha az nl olmak. glgeleme * Glgelemek i i. glgelemek * Glgeli duruma getirmek. * Resimde glge olu turmak. * Bir kimsenin veya bir de azaltmak, snklk getirmek. eyin erini glgelendirme * Glgelendirmek i i. glgelendirmek * Glge etmek, glgeli yapmak. * Buland rmak, bozmak. * Dinlendirmek. glgelenme * Glgelenmek i i. glgelenmek * Glgeli duruma girmek. glgeleyici * Glge veren, glgeleme i yapan. ini glgeleyi * Glgelemek iveya biimi. i glgeli * Glge alt olan. nda * Nitelik ve ayr lar bilinmeyen. nt iyice

glgeli resim * Glge ile hacim etkisinin verildiresim. i glgelik * Glge alt bulunan yer. nda * Glgesinde oturulan tente, ardak gibi herhangi bir ey.

glgesinden korkmak * ok korkak olmak, bir sak sz konusu olmayan i giri nca lere mekten bile korkmak. glgesine snmak * birinin emri alt girmek. na glgesiz * Glgesi olmayan.

glgeye yatmak * daha nce elde edilen para, makam, n vb. snarak zaman geirmek veya bundan yararlanmak. glleme gllemek gllenme * Gllemek i i. * Gl durumuna getirmek. * Gllenmek i i.

gllenmek * Akarsu, ukurlarda birikmek, glck olmak. glle me * Glle durumu. mek

glle mek * Gl hline gelmek. gllk glk * At, e beygir, kat yk ta ve binilen hayvan. ek, r vb. yan gme gmgk * Bkz. gme. * Her yan mavi, masmavi. * Gl olan yer.

gmle inden (veya gmlekten) geirmek * evlt olarak kabul etmek, evlt edinmek. gmlek * Vcudun st k na giyilen ince kollu veya yar kollu, yakal sm m giysi. * Kad n giydikleri ince kuma yap nlar tan lmkolsuz, yakasi ama , kombinezon. z r * Vcudun st k na giyilen i ama . sm r * Kitap kapa geirilen kap, k na l f. * Gbek, bat n. * Beyaz k sa lamak iin lmban zerine geirilen amyanttan k n l f. * Basamak, kat, derece. * Dosya kartonu. * Memeli hayvanlarda ba rsaklar saran ya zar. d tan l gmlek de tirmek i * (y st derisini de tirmek. lan) i * huy veya d de tirmek. nce i gmlek eskitmek

* hayat srdrm olmak. gmleki * Gmlek diken veya satan kimse. gmlekilik * Gmlekinin yapt i . gmlekli * Gmleolan. i

gmleklik * Gmlek yapmaya elveri(kuma li ). gmlekliler * Vcutlar torba biiminde ve yar saydam, sert bir gmlekle rtl, denizlerde ya bir hayvan sf ayan n. gmleksiz * Gmleolmayan. i gmme * Gmmek i i. * Defnetme, tedfin. * Mayal mayas ya veya ya z olarak yap bir tr kl pidesi. veya z, l s lan * Gzn veya kn ekilen ekin. * zerinde bulundu yzeyin iine gmlm u olan.

gmme balkon * Dyzeyden d ta ar mayan, evin kullan alan m iinde kalarak yap lmbalkon. gmme banyo * ini veya benzeri bir madde ile kaplanarak gml olarak yerle tirilmi olan banyo teknesi. gmme dolap * Duvariine yerle n tirilmi dolap. gmme kilit * Gvdesi kapak veya ekmecenin kenar a yuvaya gmlerek tak kilit. na lan lan gmmek * Topra iine koymak, toprakla rtmek. n * Bir ly topra iine yerle n tirmek, defnetmek. * Birinin cenaze trenine kat veya bir cenazeyi kald lmak rmak. * Bir nesnenin iine yerle tirmek, bat rmak. * Birinden daha ok ya amak. * Toprak alt gmlerek saklanmpara veya de na erli eyler, define. gmk * Gmlm olan, gml.

gm

gmldrk * Boyunduru geirilen k de a sa nek. * Eyerin geriye kaymamas atlarboyunlar a l kolanlar ba iin n ndan p r na lanan kay . gmlemek * Para veya de erli eyleri toprak alt gmerek saklamak. na gmlme * Gmlmek i i.

gmlmek * Gmmek iyap veya gmmek i konu olmak. i lmak ine * Yerle mek, oturtulmak, kendini gmmek. * Yok olmak, kaybolmak, grnmez olmak. * Bir derinli inmek. eyin ine gmlt * Avcn av beklerken iine sakland ukur. n n gml * Gmlm olan, toprak alt saklanmolan, metfun. nda * Batm kaybolmu , olan.

gml * Gmlmek i i veya biimi. gm gmt * Gmmek iveya biimi. i * Mezar, metfen, kabir, makber, sin.

gmtlk * Mezarl kabristan, sinlik. k, gn * Tabaklanmderi. * Ksele. * Hayvan derisi. * Ham veya i lenmi satan kimse. deri * Ayakkab tamircisi. gn * Zengin, varl . kl gnlk gnder * Zengin olma durumu. * Bayrak ekilen direk. * vendire. * Kayve yelkenli gemilere yn vermeye yarayan, ucunda metal olan a sopa. k a * Bir yerden bir yere zellikle posta ile gnderilen paket, telgraf, mektup vb. * Yolcu etme, u urlama. * Posta ile paket, telgraf, mektup vb. gnderen kimse.

gnc

gnderi

gnderici

gnderili * Gnderilmek i i veya biimi. gnderilme * Gnderilmek i i. gnderilmek * Gnderilmek i lmak veya gndermek i konu olmak. i yap ine gnderi

* Gndermek iveya biimi. i gnderli * Gnderi olan. gnderme * Gndermek i irsal. i, * (szlklkte) Bir madde ba i lerken, ilgisi dolayyla ba bir madde ba yollama. n s ka na * At f yapmak i i. gnderme belgesi * Bir yere gnderilen e n listesi, irsaliye. yan gndermek * Bir yere do yola ru karmak, yollamak, ula n mas, gitmesini sa lamak, irsal etmek. * Yetki vererek gitmesini sa lamak. * Bir kaynaktan p gelmek, ula k mak. * Yolcu etmek. gndertme * Gndertmek i i. gndertmek * Gndermek i yapt ini rmak. gnen * Ekilecek topra sulandlmas n r . * Nem, rutubet. * Nemli (toprak). * Bolluk, rahatlve varliinde iyi ya refah. k k ama, gnenli * Gnenci, iyi bir hayat olan, mreffeh.

gnen

gnendirilme * Gndermek i i. gnendirilmek * Mutlulu kavu a turulmak. gnendirme * Gnendirmek i i. gnendirmek * Mutlulu esenli huzura kavu a, e, turmak, sevindirmek, abat etmek. gnendirtme * Gnendirtmek i i. gnendirtmek * Mutlulu huzura kavu n lamak. a, mas sa gnenme * Gnenmek i i. gnenmek * Mutlu, mesut olmak, rahat bir hayat srmek, sevin duymak, sevinmek, abat olmak. gnl akmak * birine kargl sevgi duymak.

gnl bol * Yeterli imknlardan yoksun olmas kark cmert, eli adavranmak isteyen. na l k gnl bulanmak * kusacak gibi olmak. * ku kulanmak. gnl ekmek * imrenip istemek. gnl elinmek * gzel szlere aldanmak, kap lmak. gnl kmek * ya gc azalmak, ruh dengesi bozulmak. ama gnl gani * Cmert ve gz tok, gani gnll. gnl ile oynamak * birini sever grnp e lenmek. gnl kalmak * isteyip de edinemedibir istemekten vazgememek. i eyi * gcenmek. gnl kanmak * bir i ilgili kayg kalmamak, mutmain olmak, msterih olmak. le s gnl kara * Ba nktl isteyen. kalarn n gnl kararmak * dnya zevklerine karistekalmamak. i gnl kaymak * sevmeye e olmak. imli gnl klmak r * zlmek, incinmek, yerinmek. gnl olmak * sevip istemek. gnl olmak * raz olmak. gnl raz olmamak * hi istememek. gnl tak lmak * bir karilgi duymak. eye * aile sevmeye ba k lamak. gnl tok * Zorunlu ihtiyalar nca bununla yetinen, fazla mal ve para istemeyen, msta kar lan ni. gnl varmamak * istek duymamak, istememek, ekinmek. gnl yaral

* tutkun, a kar k grmeyen. k, k l gnl zengin * mknlar lsnde para ve mal esirgemeden veren. n gnlnce * Dile uygun. ine

gnlnde kalmak * ok istedihlde ula i amamak, elde edememek. gnlnden geirmek (veya gemek) * bir olmas veya bir yapmay eyin n ey istemek; d nmek. gnlnden kopmak * kendili inden birdenbire vermek. gnlne do mak * iine do mak, sezmek, hissetmek. gnlne dokunmak * zlmek, rahats k duymak. zl gnlne gre * dile gre, iste uygun olarak. ine ine gnln elmek * kand rmak, yola getirmek, an k kazanmak. * kendi yan ekmek, sempatisini kazanmak. na gnln d rmek * olmak, sevdalanmak. k gnln etmek (veya yapmak) * birini raz ho etmek. ve nut gnln ho etmek * birinin dile yerine getirerek onu sevindirmek. ini gnln kapt rmak * olmak. k gnln karartmak * ya amaya karsevgi ve iste azaltmak. ini gnln pazara karmak * sevmek iin kendine yak semeyip rastgele birini sevmek. an gnln serin tutmak * sakin, so ukkanl olmak, hemen heyecanlanmamak. gnln sndrmek * kstrmek, k rmak, incitmek. gnln yaralamak * incitmek, k rmak, zmek. gnlnn dmeni bozuk * isteklerinde, zellikle gnl i lerinde tutarl gstermeyen, ssistek detiren. l k k k i gnl * Sevgi, istek, d , anma ve hat kalpte var say duygu kayna n r gibi lan .

* arzu. stek, gnl (veya kalp) k rmak (veya y kmak) * birini ok zecek bir davran bulunmak, gcendirmek. ta gnl amak * insani sntn n k s gidermek, i amak. gnl ak tmak * olmak, sevmek. k gnl almak (veya gnln almak) * sevindirmek. * klan bir kimseyi gzel bir davran ho etmek. r la nut gnl avc s * Geici a arkas ko kimse, apk klar nda an n. gnl avlamak * huyunu suyunu yak bilerek olumlu davran bulunmak, tavlamak. ndan ta gnl avutmak * ho vakit geirmek . a gnl ba * Sevgi ba duygusal ili , ki. gnl ba lamak * severek ba lanmak, iten sevmek. gnl bels * A n verdisnt k i k , dert. gnl birli i * Duygusal anla ma. gnl borcu * Yap iyili karkendini borlu sayma, minnet, minnettarl lan e k, kran. gnl borlusu * Yap iyili karkendini borlu sayan, minnettar. lan e gnl buland rmak * mide buland rmak. * ku kuland rmak. gnl ekmek * sevdal olmak. gnl k * Ya gcnn yitmesi, ruh dengenin bozulmas ama . gnl darl * snt. k s gnl dilencisi * Sevdi inden ayr lmamak iin onun her davranna katlanan kimse. gnl e lencisi * nsan oyalayho vakit geirten p a ey. gnl e lendirmek

* geici bir ilgi ve sevgi gstererek ho vakit geirmek. a gnl eri * Ho grs geni k yrekli, gvenilir kimse, rint, ehlidil. , a gnl ferahl * rahatl, dertsizlik. gnl ferman dinlemez * gnl sevdi inden asla vazgemez. gnl gezdirmek * semek iin akl birok ndan eyleri geirmek. gnl ho u lu * Hibir baskn etkisi alt olmaksn, severek isteyerek. n nda z gnl indirmek * kendisine yak ramad bir raz t eye olmak. gnl kimi severse gzel odur * gzellik anlayn ki ki deti anlat n iden iye i ini r. gnl kocamamak * ruhen din kalmak. gnl koymak * gcenmek, al nmak, dar lmak. gnl maskaras * Sevda yznden gln durumlara d kimse. m gnl meselesi * A yznden ortaya sorun, a derdi. k kan k gnl ok amak * birini ho sz veya davran sevindirmek, iltifat etmek. bir la gnl ok c ay * Ho giden. a gnl rahatl * rahatl i huzuru ba dinli huzur. i, gnl r zas * steyerek, iinden gelerek. gnl toklu u * Doygunluk, isti na. gnl u rusu * Gnl almay bilen kimse. gnl vermek (veya ba lamak) * sevmek, olmak. k gnl yakmak * insan derecede etkilemek, sarsmak, kendinden gemesine yol amak. a r * adolayyla i yangna tutulmak. k s n gnl yaras * Bir kimseyi derin znt iinde b rakan ac ; gnl bels .

gnl y kmak * birini ok zecek bir davran bulunmak, gcendirmek, gnl k ta rmak. gnlda * Duygular olanlardan her biri, candan dost. ayn gnlden karmak * sevmez veya anmaz olmak. gnlden karmamak * sevilen kimseyi hi unutmamak. gnlden olmak rak * sevilmekten yoksun kalmak, sevilmemek. gnllenme * Gnllenmek iveya durumu. i gnllenmek * Gcenmek, dar lmak, al nmak. gnll * A veya tehlikeli bir i r i yapmay hibir ykm yokken isteyerek stlenen. * ok istekli. * Seven kimse veya sevgili. gnll gnlsz * Yar istekli yar isteksiz olarak. gnllce * Biraz gnll. gnlllk * Gnll olma durumu. gnlsz * Gnl olmayan, isteksiz, istemeyerek.

gnlszce * steksiz bir biimde istemeyerek. gnlszlk * Bir iistemeyerek yapma, isteksizlik. i gnye * Dik a lmeye ve izmeye yarayan dik gen biiminde ara. lar

gnyeleme * Gnyelemek i i. gnyelemek * Gnye ile lmek. gr (veya grrsn) * (tehdit yollu) anla, gr. gr bak grdek * "grrsn, greceksin" anlam kullan nda l r. * Ac k. bal

grdrme * Grdrmek iveya durumu. i grdrmek * Grmek i yapt ini rmak. * Bir iba na yapt i kas rmak. gre * (bir Uygun olarak, bir uyar gere eye) ey nca, ince. * Bak hesaba kat gz nnde tutulunca, nazaran. l rsa, l rsa, * Sorulursa. * uygun, elveri iin. li,

gre grece

* (bir Gre olan, varl ba bir varlna ba olan, kesin olmayki ki zamandan eye) ka eyin l p iden iye, zamana, yerden yere de ebilen, ba izaf. i l, grececilik * Grecilik. grecegelmek (veya gresi gelmek) i * grmek iste duymak, zlemle grmek istemek, zlemek. ini greceli * ba l l zaf, , ba. nt grecelik grecilik greli grelik * Ba , izafet. nt grelilik grenek * Ba l bal izafiyet, rltivite. k, nt l k, * Bir eskiden beri grld gibi yapma al eyi kanl. * Grece olma durumu. * Ba c izafiye, rltivizm. l nt k, * Ba l , izaf, nisp, rltif. nt

greneki * Greneklere ba (kimse). l grenekilik * Greneklere bal l k. grenekli * Greneklerine ba greneolan. l i

greneksel * Grenekle ilgili. greneksiz * Greneolmayan. i

greneksizlik * Greneksiz olma durumu. gresime * Gresimek i i.

gresimek * Grecegelmek, grmek isteduymak, zlemek. i i grev * Bir nesne veya bir kimsenin yapt i grme yetisi, fonksiyon. ; i * Resm ivazife. , * Bir organ veya hcrenin yapt i . * Bir cmlede bir dil biriminin br birimlerle ili arac yerine getirdii kisi lyla i . * Bir de ba de erin ka erlerle olan ili kisi.

grev almak * bir grevde bulunmak, bir grevi stlenmek. grevcilik * levcilik. grevda * Birlikte grev yapan; ayn grevi yapan. grevdak l * Bir grevin yerine getirilmesi iin birka organbirlikte al n durumu, sinerji. mas grevden al nmak * bulundu grevden lmak, i son verilmek, azlolunmak. u kar ine * bulundu makamdan daha az yetkisi olan bir ba makama atanmak. u ka grevden almak * bir grevliyi i inden ayp a b r kta rakmak, karmak, azletmek. grevden ayr lmak * yapmakta oldu ib u i rakmak. grevden uzaklarmak t * yapmakta oldu grevi zerinden almak. u grevlendirilme * Grevlendirilmek i i. grevlendirilmek * Grev verilmek, tavzif edilmek. grevlendirme * Grevlendirmek i i. grevlendirmek * Birine bir grev vermek, vazifelendirmek, tavzif etmek. grevlenme * Grevlenmek iveya durumu. i grevlenmek * Grev almak. grevli * Grevi olan, vazifeli. * Resm grevi olan kimse, memur.

grevlilik

* Grevli olma durumu, memurluk. * Resm i . * Greve ili grevle ilgili. kin,

grevsel

grevsel dil bilimi * Kelimeleri cmle iinde yklendikleri grev bak ndan inceleyen dil bilimi. m grevselcilik * levcilik. grevsiz * Bir grevi bulunmayan. grevsizlik * Bir grevi bulunmama durumu. greyim seni * senden ba l arsonular bekliyorum. * (tehdit yollu) sen bunu yaparsan kar da grrsn!. ln grg * Bir toplum iinde var olan ve uyulmas gereken sayg incelik kurallar ve , terbiye. * Bir kimsenin, kar t ve ki i zerinde olumlu etki yapan deneysel bilgi, deneyim. la ili * Grm olma durumu.

grg fukaras * Grgs az veya iyi olmayan (kimse). grg kurallar * Bir toplumda veya toplulukta, davran n dbiimlerini denetlemeye ynelik olan kurallar btn, lar n adab eret. mua grg tan * Tan olay grm kl, olmas dayanan tan na k. grgclk * Deneycilik. grglenme * Grglenmek i i veya durumu. grglenmek * Grgl duruma gelmek. grgl * Grgs olan.

grglce * Grgl bir biimde (olan). grgsz * Grgs olmayan. grgszce * Grgsz bir biimde (olan). grgszlk * Grgsz olma durumu veya grgszce davran .

grk grkem grkemli

* Gzellik, gsteri . * Gz al ve gsteri olma durumu, debdebe, ihti tantana, ha c li am, met. * Gz al ve gsteri ha c li, metli, muhte an em, tsal. * yap iyice serpilmi ri l , . * Gzel, gsteri li. * Grmek iryet. i,

grkl grme

grme a s * Bir cismin iki ucundan gelen nlar gzn grme merkezinde meydana getirdia i . grme gzesi * Petek gz olu turan ok say hcreden her biri, ommatidyum. da grme hcresi * Grme gzesi. grme i e itsel itim * Base gerelerinin yan daha ok grme ve i duyular ynelik gerelerden yararlan l itim nda itme na larak yap e lan itim. grme! * a lanlat k r r. grmece * Grmek yla. art

grmedi dnmek (veya grmemi dnmek) e e * tam bir sa kavu l a mak. * ba gememi olmak. ndan gibi grmek * Gz yard yla bir varln lamak, semek. m eyin alg * Anlamak, kavramak, sezmek. * Yan gidip konu na mak. * Bir hakk bir yarg varmak, de ey nda ya erlendirmek. * Belirli bir zamaniinde bir olaya tanolmak, ya n k amak; izlemek. * Yapmak, etmek. * Kendisine yap lmak, bir davran kar mak, maruz kalmak. la la * Almak. * Bir eri eye mek. * ok de vermek. er * Bir i u leme ramak. * (yer iin) Yz bir yne do olmak, bakmak. ru * Ziyaret etmek. * Kar mak, rastla la mak. * Gzlerin grmedidurumlarda ba duyu organlar alg i ka yla lamak. * Sahne olmak, geirmek. * (olumsuz) Bir i hi yap belirtir. in lmadn * Saymak, herhangi bir gibi grmek. ey * Gezmek. * Vermek. * Karoyuncunun yapacavuru nceden kestirip ona gre durum almak. u

grmemezli gelmek e * grmemi davranmak. gibi grmemezlik * Grmezlik. grmemezlikten gelmek * grmemi davranmak, ald gibi rmamak. grmemi * Birdenbire ulaiyi duruma uymayan, grgszce davranan. t grmemi o olmu in lu (ekmikn koparm , ) * grgsz kimse ummad bir eri ne yapaca r. eye ince a n r grmemi lik * Grmemi olma durumu veya grmemi davran e . grmez * Grme yetisi olmayan (kimse), kr, m.

grmezden gelmek * grmemi yapmak, fark de cesine davranmak. gibi nda ilmi grmezlik * Grmemi davranma. gibi grmezlikten gelmek * grmemi davranmak. gibi grm geirmi * grgl, gemi iyi gnler ya grmtecrbeli. te am gn , , grm lk * Bir grm eyi olma durumu. grm duygusu lk * Ki yeni bir ya y inin, ant eskiden de ya amoldu yolundaki duygusu. u grsel * Grme ile, grme duyusuyla ilgili, grmeye dayanan.

grsel etkileme * Grme yoluyla etkilenme yntemi. grsel i itsel * Grme ve i duyular ilgili olan, odyovizel. itme yla grsel i a itsel rm * Grme ve i duyular dayal itme na olarak olu a an rm. grsel i e itsel itim * Base gerelerinin yan daha ok grme ve i duyular ynelik gerelerden yararlan l itim nda itme na larak yap e lan itim. grsel sanatlar * Resim, oymac heykelcilik, mimarlgibi sanatlar, plstik sanatlar. l k, k gr * Grme yetisi. * Bir yerin evreyi grme zelli nezaret. i,

* Dolayskavrama, birden kavrama. z grc * Evlenmek isteyen erkek iin kgrmeye giden kimse, dnr. z grc gitmek * evlenecek erkek iin kgrmeye gitmek. z grclk * Grcnn yapt i . grcye kmak * (evlenmesi sz konusu olan k grcye grnmek. z) grlme * Grlmek i i. grlmek * Gz yard yla bir bir varlalg m ey, k lanmak, seilmek. * Gereken i lmolmak. yap * Bir bulundu anla eyin u lmak, kar lmak, rastlanmak. la grlmemi * O gne kadar kar lmam nitelikte olan. la a , lacak grm grmce * Grme yetisi. * Bir kad gre kocankkarde na n z i.

grmcelik * Grmce olma durumu. grmcelik yapmak (veya etmek) * (grmce) geline kt davranmak. grmlk * Yalngrlmek iin konulan nesne. z * Ni anlanan k ilk kez grmeye gidildi erkek taraf tak veya verilen arma za, inde ndan lan an. grmsetme * Sinema filmlerinden kesilmi blm. * Ekrandaki mzik programlar arka zemin olarak haz nda rlanmgrntler, klip. grnd Sivas'ba n lar * umutla beklenen sonu ters ynde geli ti. grnen ky k istemez lavuz * belli gerekler kar nda duraksamak yersizdir. s grng * Duyularla alg lanabilen her fenomen. ey,

grng bilimi * Alg lanan grngeler retisi, olay bilimi, fenomenoloji. grngclk * Gerek olanyaln grngler oldu ne sren gr n zca unu , olayc fenomenizm. l k, grnme * Grnmek i i.

grnmek * Grlr duruma gelmek, grlr olmak. * zlenim uyand rmak. * Benzemek, grn nde olmak. * Azarlamak. grnmez * Grnmeyen, beklenmeyen. grnmez kaza * Hi umulmadzamanda, umulmadbiimde olan kaza. k k grnmez olmak * gzden kaybolmak. grnt * Gerekte var olmad hlde varmgibi grnen hayalet. ey, * Herhangi bir nesnenin mercek, ayna gibi aralarla olu turulan biimi; herhangi bir nesnenin baz k olaylar sonucu elde edilen biimi, hayal. * Bir film zerinde s ralanmresimlerin gsterici yard yla grntl art arda d m e rlmesi sonunda hareketin yeniden kurulmas ortaya grn yla kan ; grntlk zerindeki hareketli resimler btn. * Say rusu zerinde bir say kargelen nokta. do ya * Manzara. grntleme * Grntlemek i i. grntlemek * Belirli bir konuyu buna en yakgrntler iinde tasarlamak, yaratmak, gerekle n tirmek. grntleyici * Grntlemeyi sa layan alet. grntlk * Ekran. grntsel * Grntye dayanan. grnm * Bir d bak grnen biimi, grnme durumu, manzara. eyin tan l nca * Fiil kavramlar olu nda biimi: At at ld lacak, d d gelmi t ecek, olmak, gidecek olmak gibi.

grnml * Grnm olan. grnr * Grnen, gzle grlebilen. * Belli, apagze arpan. k

grnrde * D bak grngre, ortada, meydanda. tan nca, e grnrlerde * Ortal meydanda. kta, grnrlk * Grlebilen bir niteli eyin i. grn * Gzn ilk bak veya zihnin dolaysolarak alg ta z lad ey.

* Gere uymayan dgrnt, zevahir. e * Bulunulan bir yerden grlebilen alan, manzara. * Fiillerin belirttiolu n sresi, geli ve bitmesiyle ilgili btn biimleri kapsayan gramer kategorisi. i lar mesi grn almak * gibi, benzer grnmek. grn te * D grnd gre, grnene inanmak gerekirse, grnene bak tan ne l rsa. grn kurtarmak * Bkz. zevahiri kurtarmak. grp grecerahmet bu i * greceiyili btn, grecetek iyilik. i in i grp gzetmek * korumak, yard etmek, mukayyet olmak. m gr * Gzle bir alg yetisi. eyi lama * Bir olay, varlveya d zerinde var yarg k nce lan , fikir. * (ceza evi, hastahane iin) Ziyaret.

gr s a * Bir grebilme alan eyi . * Baka. s gr l ayr * Bir gr veya d ncede farkl erlendirmede bulunma, farkl nme. de d gr bildirmek * bir konuda elde edilen d ve tecrbeleri vermek. nce gr birli i * Ayn gr d ve ncede olma. gr sahibi * Gr veya d ileriye sren kimse. nce gr tarz * D nceleri a klama biimi. gr me * Gr imlkat, mzakere. mek i,

gr yapmak me * tart mak, mzakere etmek. gr meci * Gr meye giden kimse. gr mek * Bulu konu konu sohbet etmek. up mak, up * Dostluk, ahbapletmek. k * Bir ibir konu zerinde karkl nceleri ileri srmek, mzakere etmek. , d l gr trme * Gr trmek i i. gr trmek * Gr melerini sa lamak.

gr trlme * Gr trlmek i i veya durumu. gr trlmek * Gr meleri sa lanmak. gr lme * Gr lmek i i veya biimi. gr lmek * Gr i lmak, mzakere edilmek. mek i yap * Herhangi biriyle gr mek. gstere gstere * Aa alenen. k k, gsteren gsterge * Gsterilenle birle gstergeyi olu erek turan ses veya sesler btn. * Bir belirtmeye yarayan belirti, im, i eyi ey, aret. * Bir arac i n lemesiyle ilgili baz lmlerin sonucunu kendili inden gsteren ara, indikatr. * Bir durum ile ilgili e a itli amalar gsteren liste. * Anlamla, biimin, gsterenle gsterilenin kayna ndan olu dil birimi, belirtke. mas an

gsterge bilimi * im amac kullan her trl gsterge dizgesinin yapn leyi inceleyen bilim, im bilimi, leti yla lan s, i ini semiyoloji, semiyotik. * (matematiksel mant Gstergelerin dildeki kullan veya dille uygulanmas kta) mlar . gsteri * dikkat ekmek iin, bir topluluk nnde gsterilen beceri veya oyun. lgi, * Bir istek veya kargr halk ilgisini ekecek biimde topluca ve a yap , nmayi n, n ka lmas . * Sinema veya tiyatroda film, oyun gsterme i i. * Birinin veya bir toplulu kendi duygusunu gsteren sz veya davran, tezahrat. un

gsteri adam * Gsterici. gsteri yry * Bir toplulu duygular dile getirmek iin ana yollar ve alanlarda yryerek yap gsteri. un n lan gsterici * Gsterme zellibulunan. i * Gsteri yapan, nmayi i. * Foto film vb. ni bir yzeye yans raf, tmaya yarayan ara, projektr.

gsterilen * Gstergenin kavram yn, gsterenle birle gstergeyi olu erek turan ierik. gsterili * Gsterilmek iveya biimi. i gsterilme * Gsterilmek i i. gsterilmek * Grlmesi sa lanmak. gsterim * Grntlerin gsterici yard yla bir yzeye yanslmasi, projeksiyon. m t i

* Sinema, tiyatro, konser gibi sanat dallar verilen gsterilerden her biri, seans. nda gsteri * Gsterme iveya biimi. i * Ba n kalar aldatmak, a rtmak, korkutmak veya kendini be endirmek iin birinin yapt yapay davran . * Gze arp nitelik, gz all c c k. gsteri yapmak * ba n kalar aldatmak, a rtmak, korkutmak veya kendini be endirmek iin yapay davranmak. gsteri i * Gsteri yapmas seven, gsteri n amac gden. gsteri ilik * Gsteri olma durumu. i gsteri kamak e * gsteri yapmaya ba lamak. gsteri li * Gsteri i olan, gz al, grkemli, saltanatl c .

gsteri lice * Biraz gsteri olduka gsteri li, li. gsteri lilik * Gsteriolma durumu. li gsteri siz * Gsteri i olmayan, mtevaz . * Gsteri yapmayan. gsteri sizce * Biraz gsteri siz. gsteri sizlik * Gsteri olma durumu, sadelik, tevazu. siz gsterme * Gstermek i i. * Te sergileme. hir, gsterme hakk * Sinema, tiyatro, konser gibi grsel sanatlarda telif hakk . gsterme parma * Elde ba parmaktan sonraki parmak, i parma aret ahadet parma , . gsterme s fat * Bir cismi gsterme yoluyla belirten s i s : Bu kitap, adam, o ocuk gibi. fat, aret fat u gsterme zamiri * Varl n yerini, i yoluyla belirten zamir, i zamiri. klar aret aret gsterme zarf * Bir fiilin, bir ismin veya bir zarfanlam gsterme yoluyla srlayan zarf: geldik. Ta uzaklara gitti n n n te gibi. gstermeci * Cinsel organlar gsteren ruh hastas a, te n , ut c hirci. gstermecilik

* Cinsel organlar gsterme biiminde grlen ruh sap k, ut al te n kl c k, hircilik. * Kendini stn gsterme abas . gstermek * Grlmesini sa lamak, grmesine yol amak. * Birini veya bir i eyi aretle belirtmek. * Belirtmek, anlatmak. * Bir etkisi alt tutulmak. eyin nda * Kan inand tla rmak. * retmek, a klamak. * Yapmas sylemek, grevlendirmek. n * Gzelli ortaya ini karmak, temsil etmek. * Herhangi bir biimde de erlendirmeye yol amak. * Sert bir biimde kark vermek. l * Grnmek, benzemek. * Etmek. gstermelik * Bir btnn niteli anlatmak iin btnden ayr verilen para, rnek, numune, mostral ini l p k. * Gsteri i olan. * Gsteri yap iin lan. gstertme * Gstertmek i i. gstertmek * Gstermek i yapt ini rmak. gt * Ans. * Alt taraf, dip. * Kaba et, k popo. , * G veya yreklilik.

gtten bacakl * k boylu. sa gtn gtn * Geri geri, kn kn. gtrme * Gtrmek i i.

gtrmek * Ta ularmak veya koymak. mak, t * Bir kimseyi bir yere kadar yan yrtmek. nda * Bir yak uza gtrmek. eyi ndan a * Yerinden ayp uza atmak veya yok etmek. r a * ldrmek. * Dayanmak, katlanmak, tahamml etmek. * Birinin yan yryp ona bir yere kadar arkadak etmek. nda l * Bir sonuca vard rmak. * Gvenlik grevlileri taraf yakalanmak. ndan * Kaybolmas yok olmas yol amak. na, na * Yok olmas sebep olmak, ifna etmek. na * Tmyle sahip olmak. gtrtme * Gtrtmek i i.

gtrtmek * Gtrlmesini sa lamak.

gtr

* Toptan, oldu gibi. u

gtr i * Toptan yap i lan . gtr pazarl k * Bir i btn ile ilgili olarak fiyat in zerinde anla ma. gtr tur * Fiyat otel, gezi vb. hizmetlerin tamam veya byk bir blmn kapsayan tur. , ula m, n gtrc * Gtren, ynelten.

gtrlme * Gtrlmek i i. gtrlmek * Gtrmek i lmak veya gtrmek i konu olmak. i yap ine gtrm * Dayanma, sabtahamml. r, gtrml * Gtrm ok olan, sab, mtehammil. rl gtrmsz * Gtrm az olan. gtr gvde * Bir as eyin l toplu blm. * bedeni. nsan * Hayvanlarda ba , ayak ve kuyruktan, a alarda kk ve dallardan geri kalan blm. * (kasapl Kesilmi kta) hayvan sakatatlar nd sonraki durumu. n, al ktan * Kklere yap eklerinin getirilmesiyle ortaya trev. m kan gvde gsterisi * Ayn amata birle enlerin glerini gstermek iin byk bir kalabal yapt gsteri. kla klar gvdelenme * Gvdelenmek i i. gvdelenmek * Gvde olu mak. * (gvde iin) Kal mak, belirgin duruma gelmek. nla gvdeli gvdesel * Gvde ile ilgili. gvdesiz * Gvdesi olmayan. * Grnrde gvdesi olmayan. * yap ri l . * Gtrmek i i veya biimi.

gvdesizlik

* Gvdesi olmama durumu. gvdeye atmak (veya indirmek) * oburca yemek. gvek gvel gvem * Cevizin ye kabu il u. * Ye ba (rdek). il l * Srlara dadanan zar kanatl tr sinek. bir

gvem eri i * Bkz. akdiken. gveri gveri gverme * Ye gverti, sebze, zerzevat. illik, * Gvermek i i veya biimi. * Gvermek i i.

gvermek * Ye ermek. * Morarmak. gverti * Gveri, sebze, zerzevat. gymek gynk * Yakmak. * Yan k. * Orman yak a tarla. larak lan * Gne yanm te . * olmu yice (yemi ). * Ac olan, elemli. s * Gynmek durumu.

gynme

gynmek * Dertlenmek, zlmek, ilenmek. * Ham meyve olgunla mak. gyk * Yan yanm k, . * Hastalatehumma. k i, gynme * Gynmek i i. gynmek * Bkz. gynmek. gz * Grme organ .

* (baz deyimlerde) Grme ve bakma. * veya kt nitelikler, tutkular, duygular anlatan bak yi . * Bak gr , . * Suyun topraktan kaynad yer, kaynak. * Delik, bo luk. * girilen, teberi konulan, blmleri olan bir her blmesi. ine eyin * ekme, ekmecelerin her biri. * Terazi kefesi. * K skanlveya hayranl bak bir ktlk verdi inan u k kla ldnda eye ine lan ursuzluk, nazar. * Sevgi, ilgi, gnl ba s lant. * A n tomurcuk veren yerlerinden her biri. ac * Blm, hane. * Baz yaralaru blm. n gz aamamak * yo i yznden bir ilgilenme imkn un ler eyle bulamamak. gz akapay p ncaya kadar * ok k bir zamanda. sa gz at rmamak * ba bir i ka yapmas vakit veya imkn vermemek. na gz ak * Gz yuvarn dn n saran, kat dokudan olu , dayan beyaz eper. lgan mu kl

gz alabildi ine * gzn grebileceen uzak yerlere kadar. i gz al c * Gzelliile ilgi eken, al , gze arpan. i ml gz almak * gzelliile dikkati ekmek; gz kamarmak. i t gz alt kremi * Gzalt morluklar, torbalanmalar gideren bir krem tr. n n gz ard etmek * gereken nemi vermemek. gz a s * Dal zerindeki gzelere yap labilen a a . a s gz a inal * Uzaktan zaman zaman grmekten ileri gitmemi k. tankl gz atmak * k bak saca vermek. gz ayd gelmek (gitmek) na * birine kavu u sevindirici bir durum dolayyla "gzn ayd demeye gitmek. tu s n" gz ba c * Gz bayapan kimse, illzyonist. gz ba l c k * Gz aldatmak amac zel olarak haz yla rlanmaralarla gz bayapma sanat , illzyonizm. * El abuklu ile gz boyama. u gz ba * El abuklu ve ustal gerekte olmayan bir oluyor gibi gsterme i u kla eyi i.

* Akl duygular ltan sebep. ve yan gz bankas * Gerektike ba kalar aktar iin lmlerinden hemen sonra gnlllerin gzndeki saydam na lmak tabakan alp sakland gz klini n n i. gz banyosu * Gz hastal niyile klarn tirilmesi iin yap banyo. lan * Ho lanarak kad bakma. nlara gz bebe i * I azlna veya oklu gre byyp klen, gzde irisin ortas n una ndaki yuvarlak delik. * ok sevilen, nem verilen (kimse vb.). gz bilimi * Gzn yapn al nve hastal n incelendihekimlik dal sn, masn klarn i , oftalmoloji. gz boncu u * Nazar de mesin diye tak gz biimindeki boncuk nazar boncu lan u. gz boyamac l k * gz boyamak i i. gz boyamak * kand rmak, yan ltmak; gsteri aldatmak. le gz de mek * u ursuzluk, ktlk getirdi inan k ine lan skan veya hayran bak dolayyla kt bir duruma d lar s mek. gz demiri * Gemilerin ba taraf bulunan, her zaman kullan byk apa. nda lan gz dike i * Pek ok istenerek zerine d len ey. gz dikmek * bir ele geirmek iste kap eyi ine lmak. gz di i * st enedeki kpek di lerinden her biri. gz doldurmak * grn ile umuldu undan ok etkilemek. gz doyurmak * (bir gz, grn ile umuldu ey) undan ok etkilemek. gz eme i * Gz ok yoran ince i . gz erimi * Ufuk. gz eti i * Gzn i andaki k z k . s rm nt gz etmek * gzle i etmek. aret gz evi * Bkz. gz yuvas .

gz gezdirmek * derinlemesine incelemeden okumak. * bir yeri, bir abucak incelemek. eyi gz gre gre * belli ve apaolarak, herkesin gz nnde. k gz grmeyince gnl katlan r * yakm bulunmayanlarzlemine, acna daha kolay dayanabiliriz. n zda n s gz gz * zerinde birok gz (delik) bulunan. * oda oda. gz gz olmak * zerinde birok gz (delik) olu veya bulunmak. mak gz gze * Bak kar arak. lar la

gz gze gelmek * her iki tarafbak kar mak. n lar la gz gz grmemek * yo sis, duman, toz gibi sebeplerle hibir grlememek. un ey gz hakk * Grlp de imrenilebilecek yiyeceklerden, grenlere lan pay. kar gz hapsi * Bir kimseye bulundu yerden ayr u lmamas biiminde verilen ceza. gz hapsine almak * bak n lar zerinden ay rmamak, gzetlemek, hibir davrann gzden ka rmamak. gz kadehi * Gz banyosu iin kullan kadeh biimindeki kap. lan gz kamar tc * muhte ok gzel, parlak, grkemli. em, gz kamarmak t * kuvvetli k veya parlakl k bir zaman iin gr buland k, sa rmak. * bir niteli hayran b iyle rakmak. gz kapa * Gz yuvarlarn nnde bulunan, birbirine yakla gz rten, kenarlar kirpikler bulunan n arak nda koruyucu organ. gz karar * l veya tart de gzle oranlanarak belirlenen miktar. ile il, gz ka szmek * dikkatle ve hissettirmeden bak kontrol alt tutmak. larla nda gz kesesi * Gzlerin hemen alt derinin ve kaslar bozulmas nda n sonucu olu kinlik. an i gz kesilmek * btn dikkatiyle bakmak. gz k rpmadan

* ac madan, merhamet etmeden. * hi duraksamadan, hi ekinmeden. gz k rpmak * gz kapa kapay amak. n p * ba na sylediklerinin do olmadnaretle anlatmak iin, benimsedikimseye bakarak gzn kas ru i i kapay amak. p gz k rpmamak * hi uyumamak. gz koymak * bir kimseyi veya bir ele geirmeyi istemek. eyi gz kulak olmak * gzetmek, korumak, bakmak. * grme, i yoluyla bilgi edinmeye al itme mak. gz kuyru u * Gzn taraf akak ndaki ucu. gz kuyru bakmak uyla * gz ucuyla bakmak. gz memesi * Gz eti i. gz merce i * Gzn n taraf bulunan ve d nda ardaki cisimlerin grntsnn a tabaka zerine d mesini sa layan mercek biiminde saydam organ. gz nuru * Grme yetene i. * De bir i erli ortaya karmak iin gzleri ok yoran.

gz nuru dkmek * gz emeharcamak. i gz nuru dkmek * fazla emek sarfetmek. gz n * Grlebilen, yakyer. n

gz nnde * apa belirgin, a olarak. k, ikr gz nnde tutmak (veya bulundurmak) * herhangi bir durumun nas sonuca yol aaca hesaba katmak, dikkate almak. l bir n gz nne almak * nceden d nmek, hesaplamak, dikkate almak. gz nne getirmek * zihinde canland rmak, tasarlamak. gz pencere * at katlar veya kap nda stlerinde yuvarlak veya oval biimli, genellikle ssl kk pencere. gz p nar * Gzn burun taraf ndaki ucu.

gz sevdas * Yalnbakmakla yetinilen a z k. gz szmek * baygve anlaml n bakmak. gz ta * Baz deri, bitki hastal nda ve ba l kullan koyu mavi renkte zehirli bir tuz, bak gz, klar c kta lan, r slfat (Cu SO4). gz ucu * Yan gz. gz ucuyla bakmak * belli etmemeye al ba evirmeden yandan bakmak. arak n gz ucuyla bakmak * yan gzle bakmak, farkettirmeden gzlemek. gz ucuyla grmek * fark etmek. gz ucuyla szmek * iyice tan bilmek veya dikkat ekmek amac hafif kk gzle incelemek, bakmak. mak, yla s gz var, izan var * bir gz ve ak eyin l yoluyla anla anlat laca n r. gz y rmak ld * gzn korkutmak. gz yoklamas * Ba ndikkati onun zerinde olmak, kendisini izleyenlerin de kalarn erlendirmesi dikkatlice grme, gz hapsinde tutma. gz yummak * kusurlar grmemezlikten gelmek, ho grmek, balamak. * umudunu kesmek,umutsuzlu d a mek. gz yummamak * hi uyumamak. * ho grmemek, balamamak. gz yuvar * Kafatas bir ukur iine yerle bulunan, gzn yuvarlak olan paras nda mi . gz yuvas * Gz yuvarlarn iinde bulunduklar n kemik oyuklardan her biri, gz evi. gzalt * Birinin, gvenlik kuvvetlerince belli bir yerde belli bir sre al konulmas , nezaret.

gzalt almak na * birini gvenlik kuvvetlerince belli bir sre, belli bir yerde tutmak, nezarete almak. gzayd etmek n * gzel bir olay iin kutlamak, iyi dileklerde bulunmak. gzc * Gzlemek veya gzetlemek i yapan kimse. ini * Gz hekimi. * S navda, s n kurallara uygun bir biimde yap n layan kimse. nav lmas sa

gzclk

* Gzcnn i i. * Gz hekimli i.

gzclk etmek * kollamak, sasolu kolaan etmek. gzda * Sonradan verilecek bir ceza ile korkutma, y rma, tehdit. ld gzdavermek * sonradan verilecek bir ceza ile korkutmak, y rmak, tehdit etmek, cayd ld rmaya al mak. gzde * Benzerleri aras nitelikleri sebebiyle stn tutulan, be nda enilen, nem verilen (kimse veya ey). * nemli bir kimsenin be endikad i n. gzden karmak * bir mal, para, de yarg vb. madd veya manev varln elden lmas kabul etmek. er s kar n gzden d (veya d mek rmek) * sevgi ve ilgiyi yitirmek (veya yitirtmek). gzden geirmek * okumak. * niteli anlamak iin bir her yan bakmak, incelemek, muayene etmek. ini eyin na * (ara, motor vb. iin) alp al inceleme, deneme, denetleme i madn i. gzden gnlden karmak * hi nem vermemek, ilgisini kesmek. gzden olan gnlden de olur rak rak * ayr enlerin aras d ndaki sevgi de zamanla azal r. gzden ka rmak * dalg kla grmemek. nl gzden kamak (veya gznden kamak) * grlmemek, fark var na lmamak. gzden kaybetmek * grnmemek, ortadan ekilip gitmek. gzden kaybolmak * ortadan ekilmek veya grnmez olmak. gzden nihan olmak * grnmez olmak, kaybolmak. gzden srmeyi almak (veya ekmek) * h zl ok becerikli, ok usta olmak. rs kta gzden uzak tutmak * nem vermemek, arka plna itmek. gzden uzakla mak * ayr ba yere gitmek, grnmez olmak. l ka p gze * Hcre. * Su kayna .

gze almak * gelebilecek her trl zarar tehlikeyi nceden kabul etmek. ve gze batmak * a derecede grnr olmak. r * tedirgin etmek, uygunsuz veya yakksgrnmek. z * ekememezli yol amak. e gze bilimi * Sitoloji, hcre bilimi. gze arpmak * dikkati zerine ekmek. gze diken olmak * herkesin k skanl kendisine evrilmek. gze girmek * davranve yetenekleriyle ilgi ve nem kazanmak. gze grnmek * belli, aolmak. k gze grnmemek * ortaya kmamak, ortal dola kta mamak, saklanmak. * kendisi var oldu hlde gz onu grememek. u gze gz * Ayn biimde acn karma, misilleme. s

gze yasak olmaz * bir kimseye veya nesneye bak n lmas kimse nleyemez. gze yutarl * Vcuda giren mikroplar yutar hcreler taraf yutulup yok edilmesi, hcre yutarl, fagositoz. n ndan gze zar * Hcre zar . gzeler aras * Dokularda gzelerin aras yer alan, hcreler aras nda . gzeme gzemek * Kuma delirerek kapatmak. taki i * Dikilen bitkilerin seyrek yerlerini s t klarmak. gzene * Kovandan bal al ar rken lardan korunmak iin ba giyilen, n taraf a telden bak. l gzenek * Delikli bir nesnenin deliklerinden her biri. * Bitkilerde solunum ve fotosentez iin gerekli okjisen ve karbondioksit alveri suyun buhar olarak ine, d at na yarayan, yapraklaralt yzeyinde ok say bulunan, hcreler aras ar lmas n da ndaki mikroskobik deliklerden her biri, mesame. * Canl dokularda dderi zerindeki kk, basit a k, mesame. kl * Gne yzeyinde grlen kk yuvarlak, kara lekelerden her biri. * Bir malzemenin iinde irili ufakl luklarbulunmas sngerimsi grn bo n hli . * Pencere. * Gzemek i i.

* Bir i lemede, rgde, ipliklerin kesilmesi, ayr tutulmas yoluyla olu turulan bo ajur. luk, gzenekli * Gzenekleri olan. gzeneklilik * Gzenekli bir cismin niteli i. gzeneksiz * Gzenekleri olmayan. gzeneksizlik * Gzeneksiz olma durumu. gzer * Bu toprak gibi day, eylerin elendiiri gzl kalbur. i gzetici * Gzetme yapan, koruyucu, bak, kollay. c c * Yar lar aralar ndaki a gre derecelendiren yar k kl a artlar elli metre aral dnemelere l nda, er kla dizilen en az drt gzlemciden her biri. gzetilme * Gzetilmek i i. gzetilmek * Gzetmek iyap veya gzetmek i konu olmak. i lmak ine gzetim * Gzetme i nezaret. i, * Himaye. * Gzalt .

gzetime almak * Bkz. gzalt almak. na gzeti * Gzetmek iveya biimi. i

gzetleme * Gzetlemek i i. gzetleme deli i * Kapn dndakileri grmeye yarayan ve kap n ortas a nda lmmercekli delik. gzetlemek * Birine veya bir gizlice bakmak. eye * Birinin yapt n etmeden izlemek. klar belli gzetleni * Gzetlenmek i i veya biimi. gzetlenme * Gzetlenmek i i. gzetlenmek * Gzetlemek iyap i lmak. gzetletme * Gzetletmek iveya durumu. i gzetletmek

* Gzetlemek i birine yapt ini rmak. gzetleyici * Gzetlemek i yapan (kimse). ini gzetleyi * Gzetlemek iveya biimi. i gzetme * Gzetmek i i.

gzetmek * Korumak, bakmak, zen gstermek, himaye etmek. * nem vermek, gz nnde bulundurmak, ayr tutmak. * Kollamak, kay rmak, beklemek. * Bir sonuca giderken btn ayr ve etkenleri dikkate almak. nt gzetmen * Okullarda renciler aras dzeni sa nda lamakla grevli kimse, mubass r. * Film al malar yap ad filmin sanat, teknik ve para ynn dzenleyen kimse. nda mc na gzetmenlik * Gzetmenin yapt i . gzettirme * Gzettirmek i i. gzettirmek * Gzetmek i yapt ini rmak, gzetmesini sa lamak. gzg * Ayna. gzle grlr, elle tutulur hle gelmek * ok abir biimde grlmek, herkes taraf bilinmek. k ndan gzle yemek * bir ok istekle ve dik dik bakmak. eye * gz de dirmek. gzle i * Gzetleme yeri. * Da n yksek yerlerinde ni almak iin a veya ta yap belli yer. lar an a tan lan

gzlem

* Bir nesnenin, olayveya bir gere niteliklerini bilmek amac dikkatli ve plnl n in, yla, olarak ele alp n incelenmesi, m ahede. * nceleme sonucu elde edilen de m er, ahede. * e ara ve gerelerin yard yla olaylarsebeplerini bilmek iin uygulanan bilimsel yntem. itli m n * Bir yaz eseri yazmaya ba veya lamadan nce konusuyla ilgili gerekli bilgi, deney, inceleme ve ararma t yapma i i. * Bir gk cismini veya olay gzle veya bir ara yard yla izleyerek, grlen de n plak m erleri tespit etme i rasat. lemi, gzlem evi * Gk gzlemleri yapan, gk cisimlerini ve olaylar inceleyen yer, rasathane, observatuvar. n gzlemci * Dikkatle, ele bir gzle gzlem yapan kimse, m tirici ahit. * Bir konferans, kongre vb. ne kat genellikle sz alma ve nerge verme hakk lan, olmayan, toplant kendi lar veya ba ad izleyen kimse, m kas na ahit.

gzlemcilik * Gzlemcinin yapt i . gzleme * Gzlemek i tarassut. i, * Gk bilimi veya meteorolojide zel aralarla inceleme. * Sacda veya ya k lan, tatl tuzlu bir hamur i da zart veya i.

gzleme gzleme

* Meralarda ya toprakla tutulmas yem retiminin artlmas n ve r amac 40-50 cm aral yla, klarla 15-20 cm ap ve 7-8 cm derinli ukurlar a . nda inde lmas gzlemeci * Gzleme yapan veya satan kimse. gzlemecilik * Gzlemecinin i i veya mesle i. gzlemek * Bir olmas veya bir kimsenin gelmesini beklemek, intizar etmek. eyin n * Dikkatle bakmak, tarassut etmek. * ncelemek, ararmak. t * Gizlice bakmak, gzetlemek. gzlemleme * Gzlemlemek i i. gzlemlemek * Gzlemek. * Ddnyadaki bir iyi bilmek iin dikkati onun zerinde tutmak, m eyi ahede etmek. gzlenme * Gzlenmek i i. gzlenmek * Gzlemek iyap veya gzlemek i konu olmak. i lmak ine gzler nne serilmek * grlmek, btn ortaya plaklyla kmak. gzler nne sermek * a klamak, sergilemek, gstermek, tan tmak. gzleri a lmak * uyanmak. * Bkz. gz a lmak. gzleri bay lmak * uyku, istek gibi herhangi bir durum gzlerinden belli olmak. gzleri berrakla mak * bak daha canl parlak olmak. lar ve gzleri bu ulanmak (veya bulutlanmak) * gzleri ya ararak evreyi bulangrmek. k gzleri akmak akmak (olmak) * atehastalveya fkeden gzleri k parlamolmak. li k zarmve gzleri ekik

* gzleri akaklara do gerilmi ru olan. gzleri ukura gitmek (veya kamak) * a yorgunluktan gz evresi kararmak veya kmek. r gzleri dolmak (veya dolu dolu olmak) * a layacak kadar duygulanmak. gzleri dnmek * (a ate veya can eki r ten irken) gzlerin renkli blm kapaklaralt kalarak grnmemek. n nda * fkesinde ne yaptn bilmemek. gzleri evinden (veya yuvalar ndan) u ramak (veya f rlamak) * korku, fke ve telgzlerinden belli olmak. gzleri fal tagibi a lmak * byk bir k k veya fkeden dolay anl gzler do olmayan bir biimde a al lmak. gzleri f r f r etmek ld ld * eytanca ve apk bakmak. nca gzleri k iinde (veya kl ) * gl k yznden bakamamak. * ok ne mutlu, heyecanl eli, . gzleri kama mak * hayran olmak, bylenmek. gzleri kan ana dnmek (veya gzleri kanlanmak) na * uykusuzluk, yorgunluk, a lama gibi sebeplerle gzleri ok k zarmak. * sinirden, fkeden, hiddetten gzleri irile ve k mek zarmak. gzleri kapanmak * lmek. * ok uykusu gelmek. gzleri kararmak * ba dnmesi, al yorgunluk gibi sebeplerle iyi gremez olmak. k, gzleri parlamak * gzlerinde sevin ve istek belirmek. gzleri sulanmak * gzlerine ya gelmek. gzleri szlmek * gz kapaklar hafife kapanmaya ba lamak. gzleri tak kalmak l p * (bir eyden) gzlerini ay ramamak. gzleri velfecri okumak * kurnazl gzlerinden belli olmak. gzleri ya armak * gzleri sulanmak. * duygulanmak. gzleri yollarda kalmak * birinin gelmesini, merak, istek veya zlemle beklemek. gzlerinde ek (veya ekler) akmak im im

* ok k zmak, fkelenmek. * ok zc bir sebeple sars lmak. gzlerinden okumak * (birinin) iinden geenleri bak ndan sezmek. lar gzlerine inanamamak * hi umulmayan, hi beklenmeyen bir grlmesi kar nda eyin s a rmak. gzlerine uyku girmemek (veya gzlerini uyku tutmamak) * hi uyuyamamak. gzlerini (veya gzn) oymak * birine ok ktlk etmek. gzlerini amak * uyanmak. * kendine gelmek, ay lmak. gzlerini alamamak * bak n ramamak. lar ay gzlerini bay ltmak * gzlerini yar kapamak. gzlerini belertmek * gzlerini, ak grnecek biimde amak. ok gzlerini bitirmek * gzlerini a yormak. r gzlerini devirmek * fke ile bakmak. gzlerini devirmek * fke ile bakmak. gzlerini dikmek * dikkatle bakmak, gzn ay rmadan bir yere veya bir kimseye bakmak. gzlerini fal tagibi amak * k kla, hayretle bakmak. a nl gzlerini ka rmak * biriyle gz gze gelmemek iin gzlerini ba tarafa evirmek. ka gzlerini kan brmek * Bkz. gzn kan brmek. gzlerini kapamak * lmek. gzlerinin ii glmek * ok sevindiyznden, gzlerinden belli olmak. i gzlerinin iine kadar k zarmak * utanc yz ok k ndan zarmak. gzletme * Gzletmek i i. gzletmek

* Gzlemek i yapt ini rmak. gzleyici * Gzlemci, m ras ahit, t. gzleyi * Gzlemek iveya biimi. i gzl * Herhangi bir biimde veya renkte gz olan. * Blmesi veya gzleri olan. * Deliolan. i

gzlk

* Grme bozuklu olan gzlerin daha iyi grmesine veya gzleri korumaya yarayan, bir ereveye u yerle tirilmi camdan olu ara. ift an * Atlarevreden rkmemeleri iin gzlerinin iki yan tak siper. n na lan * Gzene. gzlk takmak * gzlk kullanmak. * iyi grmek, dikkat etmek. gzlk * Gzlk satan veya onaran kimse. * Gzlk satma ve onarma i lerinin yap dkkn. ld

gzlklk * Gzlk satma i i. * Gzl cam takma, gzlk erevesi onarma i e i. gzlkl * Gzlk takmolan, gzlk kullanan.

gzlkl y lan * Kobra. gzlksz * Gzl olmayan, gzlk takmamolan. gzsz * Gz olmayan. * Grmez, m, kr.

gz (veya gzleri) kararmak * badnmek, hafif bayg k geirmek. nl * umutsuzlu veya a bir iste etkisi alt ne yaptn un r in nda bilmez duruma gelmek. gz (veya gzleri) stnde (kalmak) * k skanl sebebiyle herkesin ilgisini ekmek. k * herkesin dikkatini ekmek. gz a * Doymak bilmeyen, a gzl.

gz a k * Uyan becerikli. k, gz agitmek k * gerekle mesini ok istedibir dile eri i ine meden lmek. gz a k kl

* f rsattan yararlanma, kurnazca davranma. gz a lmak * iyiyi kty veya kendisine yarayan rt eder duruma gelmek. ay gz akmak * gz yaralankr olmak. p gz al mak * nceden iyi gremedibir sonradan grr olmak. i eyi * bir ilk etkisini yitirmek, yad ey rganmaz olmak. gz almamak * bir ibecerebilece inanmamak, yad i ine rganmaz olmak. gz arkada kalmak * b lan bir veya kimse ile ilgili tedirginlisrmek. rak ey i gz ba l * Aymaz, gafil. * Sorup soru turmaksn, bak anlamadan. z p gz ba olmak l * ba lanmak, tutulmak. * bylenmi bulunmak. gz bir (veya bir zerinde) olmak eyde eyin * dikkati bir yerde toplanmak. gz bulanmak * bulangrmeye ba k lamak. gz bykte olmak * byk emeller beslemek. gz ca kas * ilen olarak sylenen sz. gz kmak * gzn kr olsun. gz dalmak * gz bir noktaya dikili olarak dalgbakmak. n gz d arda * Evine, e ba olmayba yla da ili kuran. ine l p kalar ki gz doymak * ok istenen bir yeterli miktar edildikten sonra daha o istememek. eyin elde unu gz dnesi * "geberesi" anlam bir ilen. nda gz dnmek * a bir iste fkenin etkisiyle ne yaptn r in, bilmez duruma gelmek. gz dumanlanmak * fkeden gz hibir grmez duruma gelmek. ey gz dnyay grmemek * hi kimseye, hibir nem, de vermemek. eye er

gz gibi sak nmak (saklamak veya esirgemek) * bir a ilgi gstermek, nemle bakkorumak. eye r p gz gibi sevmek * pek ok sevmek. gz gitmek * bir istemeden grmek, elinde olmayarak bakmak. eyi gz gnl a lmak * ne elenmek, ferahlamak. gz gnl tok * Bkz. gnl tok. gz grmemek * grmez olmak. * belli bir eyden ba bir ilgilenmemek. ka eyle * fke sonucu en kt eyleri yapacak duruma gelmek. gz grmez olmak * artona de vermemek. k er gz gz de il * iyi insan olmad yznden, bakndan belli oluyor. gz hibir grmemek ey * heyecana kap ba hibir u amaz duruma gelmek. l ka p eyle ra gz rmak s * bir kimseyi tan yacak gibi olmak. gz ili mek * birdenbire veya istemeden grmek. gz kalmak * elde edemedibir karistesrmek. i eye i * elde edemedibir k i eyi skanmak. gz kapal * D nmeden, duraksamadan. * evresinde olanlardan haberi olmayan. gz kapal olmak * evresinde olup bitenin fark varmamak, ilgisiz kalmak. na gz kara * Korkusuz. gz kaymak (veya kamak) * gznde hafife bulunmak. a k l * istemeyerek bak vermak. gz keskin * ok iyi gren. gz kesmek * bir iyapabilme konusunda kendisine veya ba na gvenmek. i kalar gz kesmemek * bir iyaparken kendine veya ba i kalar gvenmemek. na * be sememek. enip

gz k zmak * gz hibir grmeyecek lde fkelenmek. ey gz korkmak * daha nce geirdikt bir denemeden sonra birinden veya bir i eyden zarar gelebilecekanna varmak. i s gz kr olsun * baz zorunlu durumlarda zarar istemeyerek kabullenmeyi anlat r. * ihtiya duyulan yoklu kar nda sylenir. eyin u s gz olmak * bir ele geirmek istebeslemek. eyi i gz olmamak * bir sahip olmay eye istememek. * heves beslememek, fazla nem vermemek. gz nnde * yan mevcudiyetinde. nda, gz pek * Korkusuz, yrekli, cesur.

gz pek olmak * korkmamak, y nlgstermemek, ok cesur olmak. lg k gz snmek * kr olmak. gz su imemek * gvenmemek. gz sulu * ok nemsiz olaylarda bile gzya n lar tutamayan. gz tak lmak * dikkati eken bir eyden bak n ramamak. lar ay gz tok * Paraya, mala d knlk gstermeyen, a gzllk etmeyen.

gz topra bakmak a * lmek zere olmak. gz tutmak * gvenmek, be enmek. gz tutmamak * gvenmemek, be enmemek. gz uyku tutmamak * uyuyamamak. gz yememek * bir iyapacak g ve yetenekendinde bulamamak. i i gz y lmak * daha nceden denediiin o durumla kar maktan korkmak, o i giri i la e mekten ekinmek. gz yolda (veya yollarda) kalmak * birinin gelmesini merak istek veya zlemle beklemek.

gz yksekte (veya ykseklerde) olmak * bulundu durumdan ok stn olan bir duruma ula amac gtmek. u ma n gzkme * Gzkmek i i.

gzkmek * Grnmek. gzm n (veya kr olsun) ks * bir do una inand iin edilen ant. eyin rulu rmak gzm grmesin * bana hi grnmesin, yzn grmek istemem. gzm! (veya gzmn nuru) * sevgi anlatan bir seslenme. gzn ayd n! * sevinli bir olay dolayyla kullan bir kutlama sz. s lan gznde * bir kimseye gre, nazar indinde. nda, gznde bymek * bir bir kimseye oldu ey undan g veya nemli grnmek. gznde bytmek * bir kimseyi olay abartmak. veya eyi gznde olmamak * herhangi bir znt veya zor durum dolayyla o de verecek durumda bulunmamak. s eye er gznde ek akmak im * sert ve iddetli darbe yznden gz nnde y zlar olu ld mak. * ok sevindi belli etmek. ini gznde ttmek * ok zlemek. gznden kamak * grememek, dikkat edememek. gznden kamamak * dikkatle izlemek. gznden k skanmak * zerine titremek, kollaygzetmek. p gznden srmeyi almak * Bkz. gzden srmeyi almak. gznden uyku akmak * ok uykulu olmak. gzne bakmak * Bkz. gznn iine bakmak. gzne batmak * ok gelmek, tedirgin etmek.

gzne arpmak * grnr olmak, dikkati ekmek. gzne dizine dursun * nankrlk eden kimseye sylenen bir ilenme. gzne girmek * sevgi ve ilgisini kazanmak. gzne hibir grnmemek ey * kendi derdi dolayyla hibir de vermemek. s eye er gzne ili mek * bir birdenbire, istemeden grmek. eyi gzne karasu inmek * karasu hastal yznden gz grmez olmak. * gelmesini ok istedikimsenin uzun sre yolunu gzlemek. i gzne kestirmek * ba arabilece ummak. ini * zevkine uygun bulmak, ho lanmak. * uygun bulmak, elverigrmek. li gzne sokmak * bir kimsenin grmediveya bulamad bir ona sert bir tav gstermek. i eyi, rla gzne uyku girmemek * hi uyuyamamak, uykusuz kalmak. gzn (bir dikmek eye) * Bkz. gzlerini dikmek. gzn amak * uyan dikkatli bulunmak. k, gzn amak * gr detiren bilgi vermek, uyarmak. n i gzn amak * kad ilk cinsel ili o erkekle kurmu n kiyi olmak. gzn amak * evreyi tan ba maya lamak. gzn a artmak * Bkz. gzlerini belertmek. gzn alamamak * bir bir yere bakmakta iken, gzn oradan ba bir yere evirememek. eye, ka gzn ay rmamak * bir srekli olarak bakmaktan kendini alamamak. eye gzn ba lamak * d ve duygular yan nce n ltmak. gzn brmek * ondan ba hibir grmemek, tamamen ona ba ka eyi lanmak. gzn karmak * beceriksizce davranmak, zarara u ratmak.

* iyisi dururken en ktsn semek. gzn daldan budaktan (veya pten) esirgememek (veya sak nmamak) * tehlikeli i at lere lmaktan ekinmemek. gzn doyurmak * bol bol vermek. gzn drt amak * aldanmamak iin ok uyanbulunmak. k gzn gzne dikmek * ba ngzne srekli olarak bakmak. kasn gzn h brmek rs * ok fazla istemek, a istemek. r * ok fkelenmek. gzn kan brmek * adam ldrecek kadar fkelenmek. gzn kapamak * lmek. * grmezden gelmek. gzn k rpmadan * ekinmeden, korkusuzca. gzn kin brmek * intikam alma duygusundan ba bir nem vermemek. ka eye gzn korkutmak * y rmak. ld gzn oymak * ok ktlk etmek. gzn sevdi im * ok k olarak kullan amal l r. gzn seveyim * rica veya sevgi sz. gzn toprak doyursun * kendinden olan veya kendisine verilen ne kadar ok olursa olsun, bununla yetinmeyenler iin ilenme ey olarak sylenir. gzn stnden ay rmamak * srekli denetim alt bulundurmak. nda gzn y rmak ld * Bkz. gzn korkutmak. gzn yummak * Bkz. gznn kapamak. * lmek. gzn yummak * grmemezlikten gelmek. gznn bebegibi sevmek i * ok sevmek.

gznn apa silmeden n * sabahleyin uyan r uyanmaz. gznn iine baka baka * cesaret ve so kanl uk l kla. gznn iine bakmak * bir kimsenin stne titremek. * buyru yerine getirmeye haz unu r bulunmak. * bir arzunun gerekle iin gzleriyle birine yalvarmak. mesi gznn kuyru (veya ucuyla) bakmak uyla * belli etmemeye al ba evirmeden yandan bakmak. arak, n gznn nnde olmak * srekli denetimi alt olmak. nda * hi unutmamak, oldu gibi hat u rlamak. gznn nnden gemek * hat rlamak. gznn nnden gitmemek * bir trl unutamamak. gznn nne gelmek * bir zihinde canland tasarlamak, hat eyi rmak rlamak. gznn stnde ka var dememek n * birinin her davrann grmek. ho gznn ya bakmamak na * hi ac mamak, hi merhamet etmemek. gzyle grmek * bir olaya tanolmak. k gzyle tartmak * kim ve ne oldu anlamak iin dikkatle bakmak. unu gzya * Gzyabezlerinin salg baz lad, etkilerle akan duru s damlac ndan her biri. v klar

gzyabezeleri * Gzyabezleri. gzyabezleri * Gzyave gz kapabezlerine verilen ad. gzyaeti i gzyamemesi * Gzn i andaki k z k . s rm nt graben * \343 knt hende i. grado * Bir sniindeki alkol derecesi. vn * Derece.

gradosu d mek

* itibar azalmak; derecesi d mek. grafik * Bir olay niceli e durumlar gstermeye veya birka aras kar t yapmaya yarayan n, in itli n ey nda rma la izgilerden olu izge. muekil, * Biim, desen veya izgilerle gsterme. grafit * Kur kalemi ve baz paralarn yap nda kullan yumu kolay toz durumuna gelebilen, gri un ara n m lan, ak, siyah renkli, yapay olarak billrla abilen bir e do karbon. it al grafolog grafoloji * Yaz bilgisi. grafometre * Plnlaryap nda, arazi zerindeki a lmekte kullan ara. n m lar lan gram * C. G. S (santimetre, gram, saniye) sisteminde kilogrambinde biri de n erindeki ktle birimi. K saltmas gr. * Yaz uzman .

grama k rl * Bkz. gramkuvvet. gramaj * A k ls, gram. rl gramatikal * Gramere, gramer kurallar uygun. na gramer * Dil bilgisi. * Dil bilgisi kitab . * Dil bilgisi uzman (kimse). olan

gramerci

gramkuvvet * Bir gram ktleye 45 enlemindeki deniz yzeyinde Yer'in uygulad kuvvet, grama k. rl gramofon * Sesyazar, fonograf. gramsantimetre * Bir gram a bir cismin bir santimetre yer detirmesini sa rlnda i layan enerji birimi, kilogram metrenin yz binde biri. granat grandi grandk * Grena. * Geminin ba ikinci dire tan i. * Byk bir dkl egemenine verilen ad. n * arlRusyas prenslere verilen unvan. k nda * Kuvars, feldspat, ortoklz ve mika minerallerinden birle trl renkte, billrsu, ok sert bir tr kaya. mi

granit

granit gibi * gl, dayan , sert. kl granitle me * kuvvetlerin etkisiyle yer yuvarlaiindeki kayangranite dn n mesi. granl * Bir maddenin en kk tanesi. * Stoplzmada bulunan kk tanecikler. granlin * Opalin tr. granlit gravr * Kuvars, feldspat, granit, Moskof cam maddelerden birle billr kaya ta gibi mi an ktlesi.

* A metal veya ta yzeye ayr a, bir katlar hlinde deik renkli boyalar srldkten sonra stteki katlar i yer yer kaz yarak alttaki renklerden yararlanma tekni kaz resim. i, ma * Bu teknikle yap lmresim. gravrc * Gravr yapan sanat .

gravrclk * Gravrcnn iveya mesle i i. gravyer Grejuva * Rum ate i. Grek * Eski Yunanl . * Eski Yunanl ilgili, eski Yunanl zg olan larla lara ey. * Eski Yunan dili. * svire'de yap bir e sar l lan it , ya peynir.

Greke

grekoromen * Belden a n a tutmamak ve ayaklarla oyun yapmamak gibi kurallar gre s olan tr. gren grena * Nar ierenginde bir ss ta i . * Alminyum silikat ile kalsiyum, magnezyum, demir veya manganez gibi madenlerden birinin birle mesinden olu e renkteki mineral. mu itli gres * Rafine edilmi ya bir lama yaile bir sabunun, istenen k vama gre deen oranlarda iyice i kar r ndan elde edilen yar lmas t koyu ya ya makine ya lama , . gres pompas * Makine aksam gresle ya n lamak iin kullan pompa. lan gres ya * Bkz. gres. grev * K n yzeyinin przllk derece ve tipinin bir izlenimi. d

* b m rak . grev gzcs * Grevin seyrini kollayan kimse. grev kc r * Grevi k giri rma iminde bulunan kimse. grev kc rl * Grevin etkisini azaltmak veya tamam yok etmek amac greve u yla yla rayan i verenin veya ona yard mc olan bir ba nyasal olarak yasaklanmhareketlerde bulunmas kasn . grev szcs * Grev boyunca grevle ilgili beyanlarda bulunmakla grevli kimse. grev yapmak * i rakmak. i b grevci * b m rak yapan kimse, i rak . b mc greyder greyderci greyfurt * Alt bulunan ve deik a al nda i larda abilen b toprakesen veya yayan yol makinesi. aile * Greyder kullanan, yapan veya satan kimse. * Turungillerden s blgelerde yeti bir meyve a (Citrus decumana). cak en ac * Bu a n kanarya sarrenginde, tad ms ac s ac meyvesi, alt ntop. * Kl rengi, boz. * Izgara. grip gripli grizu * Yorgunluk, kkl kas alar ate beliren, bula , salg hastal paavra hastal, enflanza. r k, r ve le c n k, * Grip hastalna yakalanmkimse.

gri gril

* Normal s k ve bas kmr ocaklar a ve byk blm saf metandan olu kolayca cakl nta nda kan a an, tutu abilen gaz. grizumetre * Bkz. grizuler. grizuler * Maden ocaklar havan grizu oran lmeye yarayan cihaz, grizumetre. nda n n grosa groston * On iki dzine. * Bir geminin kullan blmnn ton birimi cinsinden kar lan l.

grostonluk * Herhangi bir groston lsnde olan.

grotesk

* Eski a Roma yap nda bulunan tuhaf, gln figrlerden olu ssleme slbu. lar mu * Kaba glnlklerden, tuhaf ve olmayacak akala malardan yararlanan, kar grntleri, ba maz t da durumlara c biimde birle gldr biimi. rt tiren grup * Ayn yerde bulunan kimse ve nesneler btn, kme, bek. * Gr leri, karlar olan kimseler btn. bir * Ortak zellikleri olan varl nesneler btn. klar, * e sf veya birliklere ba elemanlar belirli bir taktik grevi gerekle itli n l n, tirmek zere, tek komutan n emri alt birle nda tirilmesinden olu k toplulu an ta u. grup grup * Birden fazla kiveya nesnenin olu i turdu kme, bek bek, posta posta. u grup mobilya * Benzer yap grn elemanlarkendi aralar st ste veya yan yana konulmas elde edilen ve teki n nda yla bir sistem mobilya. grupland rma * Grupland i rmak i. grupland rmak * Gruplara ay rmak. * Da k olan n eyleri toplayarak grup olu turmak. gruplanma * Gruplanmak iveya durumu. i gruplanmak * Grup grup olarak bulunmak. grupla ma * Grupla i mak i. grupla mak * Grup olu turmak, gruplara ayr lmak. -gu * Bkz. -gi / -gi, -gu / -g. guano * zellikle deniz ku npisliklerinin bir yerde uzun sreden beri birikip ylmas olu azot ve larn yla an, fosfat bak ndan zengin, gbre olarak kullan madde. m lan guarani gua * Paraguay para birimi. * Bir e zamkl sulu boya. it , mat * Bu boya ile yap resim. lan

Guatemall * Guatemal halk olan kimse. ndan guatr gudde * Bez, beze. gudubet * Boyundaki kalkan bezinin a bymesiyle beliren hastal gu cedre. r k, a,

* Yzne bak lmayacak kadar sevimsiz ve irkin. gudubetlik * Gudubet olma durumu. gufran * Yarl gama.

gugu ie i * Bkz. hsnyusuf. guguk * Gugukgillerden, genellikle Avrupa'da ya ayan, di ba ku n yuvas yumurtlayarak yavrularn ileri ka lar na n bak i onlara grdren, s gri, karn m ini rt kahverengi beyaz izgili, 35 cm boyunda, bcekil bir ku (Cuculus canorus). * Birisiyle e lenmek ve onu k rmak iin ocuklarbu biimde klar zd n kard ses. guguk gibi kalmak (veya oturmak) * tek ba kalmak veya oturmak. na guguk yapmak * birine guguk diye hayk rmak. gugukgiller * Omurgal hayvanlar ku sfn bir familyas n, lar nn . guguklu * Guguklu saatin k syleni sa i. guguklu saat * Saat ba n buuklar guguk ku lar ve bir unun a kk kap veya pencereden lan dan kmas tmesiyle ve bildiren saat. gula gulden gulet gulgule * Grlt, amata. gulu gulu * Hindinin ses. kard * Etli, salal Macar yeme bir i. * Florin. * direkli yelkenli bir sava ki gemisi tr.

gulyabani * Karanlve z yerlerde, insangrd sand korkun hayalet. k ss n n -gun gurbet * Do ya lm olan yerden uzak yer. up an gurbet ac s * do ya lan yerden uzak olmanverdiznt, snt up an n i k . gurbet ekmek * do ya yerleri zlemek. up ad * Bkz. -g/ -gin, -gun / -gn. n

gurbet eli * Bir kimsenin do byd yerden ba yer. up ka gurbeti * Gurbete geimini gurbette kazanan kimse. kan,

gurbetilik * Gurbeti olma durumu. gurbete (veya gurbet ellere) d mek * aile oca uzak bir yere gitmek. ndan gurbete kmak * do ya lan yerden uzakla up an mak. gurbetlik * Gurbet.

gurbetzede * Gurbete d . m gurk * Kuluka. * Erkek hindi. gurk etmek * tavuk kulukuya yatmak isterken veya yavrular a rken gurk gurk diye ses n r karmak. gurk olmak * kulukaya yatmak zere bulunmak. gurka yatmak * tavuk civciv karmak iin yumurta zerine oturmak. gurklamak * Kuluka olmak. * Erkek hindi kabarmak. gurlama gurlamak * Guruldamak. gurme * Damak zevki olan ve yiyeceklerini titizlikle seen kimse. * Gurlamak i i.

guruldama * Guruldamak i i. guruldamak * (sindirim yollar bir s geerken) Gur gur diye ses ndan v karmak. gurultu * Guruldama sesi. gurup * Bir gk cisminin (Ay, Gney z) ufkun alt inmesi. , ld na * zellikle Gne batmas 'in , bat .

gurup etmek

* (Gne iin) batmak. gurup rengi * Turuncuya alan k z rm. * Bu renkte olan. gurur * Kendini be enme, byklenme, kibir. * vnme, kurum, al m. * Onur, eref. gurur duymak * gururlanmak. gurur gelmek * kurumlanmak. gururlanma * Gururlanmak i i. gururlanmak * vnmek, byklenmek, kurumlanmak. gururlu * Kendi ki ine nem veren, onurlu, ma ili rur. * Kurumlu, al . ml

gururluca * Gururlu bir biimde (olan). gururuna a gelmek r * ki ine zor gelmek, bykl ili nn zedelendi d ini nmek. gururuna dokunmak * ki i zedelenmek, onuru klmak. ili r gururunu ayak alt almak na * her trl fedakrl gze al taviz vermek, ilkelerden vazgemek. p, gururunu ok amak * yzne karde erlerini belirterek bir kimseyi duyguland rmak. gusletme * Gusletmek iveya biimi. i gusletmek * Gusl abdesti almak. gusto gusl * Be zevk. eni, * dininin gerekli grd durumlarda ve biimde y p abdest alma, boy abdesti. slm kan

guslhane * Eski evlerde, iinde y labilir biimde yap kan lminko kapl kk blme. gu a gut * Guatr, cedre.

* Organizmadaki rik asidin at lmayarak vcudun baz yerlerinde, zellikle ayak ba parma topuk ve nda, eklem yerlerinde birikmesinden ileri gelen, a ve lerle ortaya hastal damla hastal, n r i kan k, kris. guttasyon * Kk bas ile yapraktan damlalar hlinde d su at . nc ar lmas guvernr * Bir kamu kurulu yneten kimse. unu -g gbre * Bkz. -g -gi, -gu / -g. / * Verimini art iin topra dklen her trl hayvan d s rmak a , kimyasal veya bitkisel madde, kemre. k

gbre bce i * Kkanatl n lardan, gbre ile beslenen bir bcek cinsi (Onitis). gbre gaz * Gbreden elde edilen yan gaz, biyogaz. c gbreleme * Topra gbre dkme, gbre kar rma. a t gbrelemek * Verimini art iin topra gbre dkmek. rmak a gbrelenme * Gbre dklme. * Geli mesi, yeti iin her trl imkn lama. mesi sa gbrelenmek * Gbre dklmek. gbreli * Gbrelenmi olan. gbrelik gbresiz * Gbre konulan yer. * Gbrelenmemi olan.

gce sarmak * bir i bir duruma gelmek, gle g mek. gcendirici * Gcendiren, gnl k inciten (biimde). ran, gcendirme * Gcendirmek i i. gcendirmek * Gcenmesine yol amak, gnln k rmak, incitmek. gcenik * Gcenmiklm incinmikskn. , r , ,

gceniklik * Gcenik olma durumu. gcenilme

* Gcenilmek iveya durumu. i gcenilmek * Gcenmek i konu olmak, herhangi bir kimseye gcenmek. ine gceni gcenme * Gcenmek i i veya biimi. * Gcenmek i i.

gcenmek * Birinin beklenilmeyen bir davran veya sz kar nda k nlduymak, zlmek. s rg k gc * Bez tezgh ipliayarlayan tezgh tara nda i . gc gcne * Zorla, zorlayarak, glkle. gc gcne yetmek (veya yetmemek) * zorlukla. * eldeki imknlarla, ancak alt kalkabilmek, stesinden gelebilmek. ndan gc ipli i * Dokumada kullan sa kaliplik. lan lam, n gck * K bodur, geli sa, memigdk. , * Kuyruksuz, kuyru kesik (hayvan). u * A direklerin haz a rlanmas ras arta kalan k para. s nda sa * ay ubat .

gck ay

gcmseme * Gcmsemek iveya durumu. i gcmsemek * Bir yap n grmek, bir i eyin lmas g i isteksiz yapmak. gcn * Dara dar. * Glkle, ancak, zorla.

gcne gitmek * gnl klmak, onuruna dokunmak. r gcne ko mak * bir sorunun kolay zm varken onu gle tirmek. g * A ve yorucu emekle yap m r lan, kl. * Yap lmas etin. zor, * Zorlukla. * Fizik, d ve ahlk ynnden bir etki yapabilme veya bir etkiye direnebilme yetene kuvvet. nce i, * Bir olaya yol aan her trl hareket, kuvvet, takat. * Srs mutlak nitelik. n z, * Byk etkinlive nemi olan nitelik. i * Birim zamanda yap i lan .

* Bir cihaz bir mekanizmani n, n yapabilme niteli i. * Siyas, ekonomik, asker vb. bak mlardan etki ve nemi byk olan devlet. * Bir ulusun, bir ordunun vb.nin ekonomik, endstriyel ve asker potansiyeli. * Yeterli ve gvenilirli kan ini ini tlamkimse. * Bir akarsuyun a rma ve ta yetene nd ma i. * Bir topra verimlilik yetene n i. -g * Bkz. -g -gi, -gu/ -g. /,

g be enir * her eyden ho lanmayan, zorlukla karar veren, m klpesent. g bel * Zorlukla, glk ekerek.

g birli i * Mevcut madd ve manev imknlar araya toplamak, gleri birle bir tirme. g gelmek * bir yap nda zorluk ve snt kar mak. eyin lmas k ile la g kayna * Enerji kayna . g mevkide kalmak * iinden lmas bir durumda bulunmak. k zor glendirici * G veren, g katan. glendirilme * Glendirilemek i i. glendirilmek * Gl duruma getirilmek, g kazanmas lan sa lmak. glendirme * Glendirmek i i. glendirmek * Gl duruma getirmek, g kazanmas sa n lamak. gleni * Glenmek iveya biimi. i glenme * Glenmek i i. glenmek * Gl duruma gelmek. gle me * Gle i mek i.

gle mek * G duruma gelmek, zorla mak. gle tirme * Gle tirmek i i. gle tirmek

* G duruma getirmek. gl * Gc olan. * Etkisi, nemi byk olan, forslu. * Nitelikleri ile etki yaratan, etkili. * iddeti ok olan. gl kuvvetli * Sa gc, kuvveti yerinde olan. l, * Madd ve manev bak mlardan gc, arkas , torpili olan. gl ( veya glkleri) yenmek * bir gl zorlu ortadan kald , u rmak. glk * G olan bir niteli zorluk. eyin i, * A ve yorucu emek, zahmet, me r akkat. * Engel.

glk ekmek * bir iok zor yapmak, zor bir durumla kar mak. i la glk karmak * bir gerekle eyin mesini engelleyici sebepler ileri srmek. glkle * G, kolay olmayan bir biimde. gllk * Gl olma durumu.

gsnme * Gsnmek iveya durumu. i gsnmek * Bir g saymak. eyi gsz * Gc olmayan, ciz. gsz d mek * gc yetmemek. gszce * Gsz bir biimde (olan).

gszlk * Gsz olma durumu, gsze yak davran kuvvetsizlik, aciz, iktidars k. acak , zl gdek * Amalanan sonu, gdlen ey. gdeksiz * Bir amaca dayanmayan, garazs z.

gdeleme * Gdelemek i i. gdelemek * Ard d na mek, kovalamak, srmek.

gderi

* Genellikle geyik veya kei derisinden yap lmyumu ve mat me ak in. * Bu me inden yap lm . * Gderi yapan veya satan kimse.

gderici

gdericilik * Gderi deri sanayii ve ticareti. gderihane * Gderinin yap yer. ld gderileme * Gderilemek i i. gderilemek * Gderi i lemlerini yapmak. gd saik. * Bilinli veya bilinsiz olarak davrando uran, sreklili sa ini layan ve ona yn veren herhangi bir g, * Kaynaduygulanma de ak il, l olan sebep, saik. * Bir etkinlik veya i gizli sebebi. in * Bireyleri bilinli ve amal lerde bulunmaya ynelten drt veya drtler bile saik. i kesi, * Gtmek i yapan kimse. ini * oban, srtma. gdk * Eksik yan olan, tamamlanmam k sa. , * Kuyru kesik veya kopmu u . * Yetersiz, sonu vermemi . gdk kalmak * byyememek, kk, bodur kalmak. * bitmemi , sonu vermemi durumda olmak. gdkle me * Gdkle i mek i. gdkle mek * Gdk duruma gelmek. gdklk * Gdk olma durumu.

gdc

gdlenme * Bireyin, i ynn, gcn ve ncelik s n inin ras belirleyen i veya ddrtcnn etkisi ile i gemesi, e motivasyon. * Canl i veya da e renmeye geme iste i. gdlme * Gdlmek i i.

gdlmek * Gtmek iyap i lmak. * (bir kimse veya topluluk) Birinin d ve amac rultusunda ynetilmek. nce do gdm * Ynetmek iidare. i,

* Bili imde, bir olaylar dizisini, bir sreci veya bir arac yneltme ve dzenlemeyle ilgili i levlerin btn. gdm bilimi * Canl ve makinelerde kontrol, ileti ve i i inceleyen bilim, kibernetik, sibernetik. larda im leyi gdmc * Gdmclkten yana olan kimse. gdmclk * Bir lkenin ekonomi, tar gibi i m lerinde tutulan gdml yol. gdmleme * Bir grkan inanc , veya benimsetme abas . gdmlemek * Belli bir amaca veya inanca ynlendirmek. gdml * Gdlebilen, ynetilebilir. * Belirli bir pln veya ynde yrtlen bir amac e yans , bir ilimi tan.

gdml sanat * Belli bir siyas ve toplumsal ideoloji do rultusunda olu turulan sanat. gdmllk * Gdml olma durumu. gfte gfteci * Gfte yazan kimse, sz yazar . g m gherile * Yandan kulplu, boynu uzun, genellikle bak su kab rdan . * Mzik eserlerinin yazmetni, sz. l

* Tar gbre, hekimlikte il olarak kullan barut gibi patlay maddeler yap na yarayan, beyaz mda lan, c m renkte ve ince billrlar durumunda birle bir madde, potasyum nitrat (KNO3). ik gl * Glgillerin rnek bitkisi (Rosa). * Bu bitkinin katmerli, genellikle kokulu olan ie i. * ok iyi, ok gzel.

gl gibi

gl gibi bakmak * geimini para snt olmadan sa k s lamak. * iyi, temiz bakmak. gl gibi geinmek (veya ya amak) * ok iyi anla geinmek. mak, * pek geni olmayan bir imknla rahat, sntz ya k s amak. gl rengi gl suyu * Gl yaelde edilmesi s nda yan rn olarak elde edilen kokulu ve renksiz s. ras v gl stne gl koklamamak * Gl renginde olan.

* bir sevgili stne bir ikincisini sevmemek. gl ya c * Gl ya karan veya satan kimse. gl ya l c k * Gl ya karma veya satma i i. gl ya * Gllerin imbikten ekilmesiyle elde edilen gl suyunun stnde toplanan kokulu ya . glabdan glbahar * K z rm boya elde etmede kullan iyi bir cins toprak. lan * Bir tavla oyunu. glbank * Hep bir a ve makamla yap dua veya ant. zdan lan glbe eker * Gl ieve ile yap macun k nda bir e reel. i eker lan vam it glbce i * Alt bcek. n glc glclk * Gl retme i i. gldeste * Antoloji. * Gl reten kimse. * Gl suyu serpmek iin kullan a emzikli, armut biiminde kk kap. lan, z

gld glecek * Glmek zere olan, glmeye haz r durumda, glmser. gldr gldr * ok grlt ederek, yksek ses kararak, h zla. gldrme * Gldrmek i i. gldrmek * Glmesine sebep olmak. gldr * Gldrme zelliolan. i * nsanlar olaylar durumlargln ynlerini belirten sahne eseri, komedi, fars. n, n, n

gldrc * Glmeyi sa layan, glmeye yol aan, komik. gle gle * Glerek. * Mutlu, gzel gnlerde u urlama iin kullan seslenme sz. lan * "zntsz bir hayat srerek, gnl ferahl ile (giy, otur, kullan, byt...)" anlam bir iyi dilek sz. nda

gle oynaya * sevinerek, neile. e

glecen gle glelik gle en

* Sevimli ve cana yak tav olan (kimse). n rlar * Her zaman glmseyen, mtebessim. * Gle olma durumu. * Gler yzl, ok glen (kimse).

gler misin, a mn! lar s * hem glnecek hem zlnecek nitelikteki c a olaylar kar nda sylenir. rt s gler yz * ve yapmac z, yumu ok c ten ks ak, ay davran .

gler yzl * Yak k gsteren, iten davranan. nl gler yzllk * Gler yzl olma durumu. glerim! (veya gleyim bari!) * yersiz grlen bir d nceye karhafifseme olarak sylenir. glerken r sr * grnrdeki iyili gvenilmemesi gereken (kimse). ine glgiller * ilek, armut, elma, badem gibi trleri iine alan, ayr yaprakl eneklilerden, rnegl olan bir bitki ta iki i familyas . glhatmi * Ebe gmecigillerden, yapraklar geni yuvarlak, iekleri byk ve trl renklerde olan, ok yk otsu ve ll bir bitki (Althaea rosea). glistan * Gl bahesi. * Huzurlu, rahat ve zenginlik dolu (yer).

glkurusu * Kurutulmu pembe gl rengi. * Bu renkte olan. gllbi gllbici * Bkz. gllbi. gllbicilik * Gllbicinin yapt i . gllbicilik etmek * birinin ta n ve k davran na katlanarak yzne glmek. k mar lar gll * Ni astadan yap ok ince kuru yufka; bu yufkadan haz lan, rlanan tatl . * Ak l hastahanelerindeki hademelere verilen ad.

* Tad olmayan toz durumundaki baz ho illarkolayca yutulabilmesi iin bunlariine konulduklar n n , ni astadan kk kap. glle * Eskiden som ta veya demirden, yuvarlak bir biimde yap l gnmzde elikten silindir biiminde, rken, bir ucu sivri olarak yap top mermisi. lan * Atletizm yar malar at pirin veya pirinten daha sert bir maddeden yap erkekler iin 7.257 kg, nda lan lan, kad iin 4 kg olan maden kre. nlar glle atma * Tek elle ta glleyi ileriye do f nan ru rlatma. * Glleyi en uza atmak amac yarlan atletizm dal a yla . glle gibi * ok a r. * hlsiz, yorgun arg n. * Top gllesi yapan kimse. * Glle atma sporu yapan kimse. * Gl olan. * Gl bahesi veya gl ok olan yer.

glleci

gll gllk

gllk glistanl k * Bolluk ve rahatliinde olan (yer). k glme * Glmek i i. * Kahkaha. glme kom gelir ba una, na * birinin ba gelen kt bir durum senin de ba gelebilir. na na glmece humor. * E lendirmek, gldrmek ve birine, bir davran incitmeden tak amac gden ince alay, mizah, a lmak n * Gere gldrc yanlar ortaya koyan edebiyat tr, mizah. in n

glmeceli * inde glmece nitelikleri bulunan (yaz , karikatr vb.), mizah. glmek * (insan) Ho veya tuhaf giden olaylar, durumlar kar nda, genellikle sesli bir biimde duygusunu una na s a vurmak. a * Mutlu, sevinli zaman geirmek, e lenmek, ho vakit geirmek. a * Biriyle alay etmek. * Dikkati ekecek derecede ho s grnmek. ve cak glmekten klmak (kat r lmak) * a derecede sars glmek. r larak gl seven dikenine katlan r * insan sevdikimse veya sevdii i i yznden gelecek snt katlan k lara r. gl tarife ne hacet, ne iektir biliriz * birinin uygunsuz durumlar l bunlarteden beri bilindi anlatmak iin sylenir. say rken n ini glck

* ocuk glmsemesi. * Glmseme, tebessm. glk * Hindi. * Sebze yeti tirmek iin a ocak. lan

glmseme * Hafife glme, tebessm. glmsemek * Gler gibi olmak, hafife glmek. glmser * Hafife glmseyen, sevimli.

glmseyi * Glmsemek iveya biimi. i gln * Alay zerine eken, e lence konusu olan, gldrc, tuhaf, komik.

glnle me * Glnle i komikle mek i, me. glnle mek * Gln duruma gelmek, komikle mek. glnle tirme * Glnle tirmek i i. glnle tirmek * Gln duruma getirmek. glnl * Gldrc, e lendirici zellikleri bulunan (oyun, hikye, sz). glnlk * Gln olma durumu, komiklik. glnme * Glnmek i i.

glnmek * Glmek i lmak. i yap * Alay edilmek. glp gemek * umursamamak, ald retmemek, zerinde durmamak. glp oynamak (veya glp sylemek) * ne sevinli, keyifli, gzel vakit geirmek. eli, gl gl me * Glmek i i veya biimi. * Gl i mek i.

gl mek * Kar kl birlikte glmek, birlikte veya l akala mak.

gl lme * Gl lmek iveya durumu. i gl lmek * Kar kl birlikte glnmek. veya l glt * Bir skece, revye veya bir e lence gsterisine eklenen glnl szler veya durumlar. glt gm * Bir skete, revde veya e lence gsterisinde eklenen szleri ve durumlar rlayan kimse. haz * Derinden ve patlay yankgrlt. c l

gm gm * Yankgrlt sesinin tekrarlandn l anlat r. gm gm atmak * heyecanla vurmak. gm gm etmek * derinden yankses olmak, ses l kmak. gmbedek * Gmbrdeyerek. * Beklenmedik bir zamanda, birdenbire. gmbr gmbr * Byk bir grlt ile. gmbrdeme * Gmbrdemek i i. gmbrdemek * Gmbr diye ses karmak. * (insan iin) lmek, gmleyip gitmek. gmbrdetme * Gmbrdetmek i i. gmbrdetmek * Gmbrdemesine yol amak. gmbrdeyi * Gmbrdemek i i veya biimi. gmbrt * Gmbrdeme sesi, grlt. gmbrtl * Gmbrt sesi karan. gme * Avc kulbesi. * Bostanda yap beki kulbesi. lan

gme gitmek * bogitmek, bo yok olmak. a yere * (insan iin) bo bo lmek, hi u lmek. u una runa * de anla eri lmadan yitip gitmek.

gme

* Bal pete olu ini turan alt eli gzeneklerden her biri. k

gme bal * Gmeciyle birlikte bulunan szlmemi bal. gmele * Bkz. gme. gmleme * Gmlemek i i.

gmlemek * Gm diye ses karmak. * Sfta kalmak. n gmletme * Gmletmek i i. gmletmek * H vurmak veya arpmak. zla gmleyip gitmek * beklenmedik bir zamanda ansn lmek. z gmrah * (su, sa, ses gibi bir yerden iin) Bol, s ok, gr. kan eyler k,

gmrahl k * Gmrah olma durumu, bolluk, s k, grlk. kl gmrk * Bir lkeye giren veya bir lkeden mal ve e zerinden al vergi. kan ya nan * Bir verginin al nmas lemiyle u an devlet kurulu i ra u. * Bir lkenin giri gmrk denetim ve gzetiminin yap yer. ve knda ld

gmrk kanunu * Gmrk i lerini ve i lemlerini yasal bir dzen iinde toplayan kanun. gmrk koymak * engel olmak, ktlamak. s gmrk * Gmrk grevlisi. * Ba yla ilgili e bir cret kar gmrkten kalar yay lnda karma i zerine alan komisyoncu. ini gmrklk * Gmrk memurlu u. * Gmrkten e ya karma komisyonculu u. gmrkleme * Gmrklemek i i. gmrklemek * (bir mal Gmrkte giri lemini yapmak. n) i gmrklendirme * Gmrklendirmek i i. gmrklendirmek * (bir mal Gmrk i n) lemlerini yapt rmak.

gmrklenme * Gmrklenmek i i veya durumu. gmrklenmek * Gmrklemek i yap lemi lmak. gmrkl * Gmrk vergisi denmesi gerekli olan. * Gmrk vergisi denmi olan. gmrksz * Gmrk vergisi denmesi gerekmeyen. * Gmrk vergisi denmemi , kaak. gmrkten mal kar gibi r * bir i gereksiz tel ivedilik gstererek; herkesten saklamaya al te ve arak. gml gm * Susam ve ekin demeti veya yn .

* Atom say 47, atom a 107.88, yo s rl unlu 10.5 olan, 9600 C ye do s durumuna geen, parlak u ru v beyaz renkte, kolay i ve tel durumuna gelebilen element. K lenir saltmas Ag. * Bu elementten yap lm . gm bal * Gm balgillerden, beyaza yak gm n renginde bir deniz bal (Atherina presbyter). gm balgiller * Kemikli bal tak n rnek hayvan klar mn, gm olan bir familyas bal . gm grisi * Gm renginde olan. gm rengi * Gm parlaklnda, gm and renk, gm ran . * Bu renkte olan. gm olsun, altgidekosun sa n * eldeki elde edilmesi g olan daha de bir ey, erli eyden stn tutulmal . gm servi * Ay suya yans yla olu parl n mas an ltgrnm. gm murcun ya * Kuzey yar krenin en u noktalar ya ya ku (Squatarola squatarola). m nda ayan mur u gm * Gm i leyen sanat gm yap ya sats veya ten lme c.

gm n * Pskl kuyruklulardan, eski kitap sayfalar d aral nda, nda, eme klar ekerli maddeler ve tahta knt r lar yiyerek ya ayan, vcutlar kk pullarla rtl, kanatsbcek (Lepisma saccharina). z gm gz * Para canl, agzl, cimri. s gm * Gm renginde olan.

gm me le * Gm rengini alma.

gm mek le * Gm rengini almak. gm leme * Gm lemek i i. gm lemek * Gm kaplamak veya sslemek. le * Gm rengini and bir renk vermek. n ran gm lenme * Gm lenmek i i. gm lenmek * Gm kaplanmak. le * Gm par gibi ldamak. gm letme * Gm letmek i i. gm letmek * Gm kaplatmak veya ssletmek. le gm l gm s * Gm olan, gm kaplanmveya sslenmi le olan. * Gmbenzer. e

gm sz * Gm olmayan. gm * Bkz. gm .

gm mek le * Bkz. gm mek. le gn * Gne . * Gne . * Gndz. * Yer yuvarla n kendi ekseni etraf bir kez dnmesiyle geen 24 saatlik sre. n nda * inde bulunulan zaman. * Zaman, s ra. * adevir. , * ya yi anmzaman. * Bayram niteli zel gn. inde * o unlukla ev han naybelirli gnlerinde konuk a mlarn n rlamak iin yapt toplant klar . * Tarih. * Bkz. -g/ -gin, -gun / -gn. n

-gn

gn a armak * tan yeri ayd nlanmak. gn almak * bir i grmek iin ilgili ki bir gn ay n iden rmas istemek, randevu almak. * ya , gn gnne bitirmi n olmak.

gn atmak * davay bir tarihe b ileri rakmak. * gne mak. do gn bal * Gne bal koyulu getirilmi te una zm . ras gn bal * Lpinagillerden, k z rm renkli, siyah benekli bir bal(Julis turcica). k gn bat m * Gne ufukta kaybolmas in , gurup. gn bat s * Bat . gn batmak * Bkz. gne batmak. gn bugn * iinde bulundu gn iyi de un erlendir; bugn ne yapabilirsen kazanc odur. n gn ie i * Ayie gnebakan, gndnd. i, gn dikilmesi * tam vakti, zeval. le gn dikilmesi * Tam vakti, zeval. le gn do madan kimlisylenmez i * bir i iyice belli olmadan sonucu hakk yarg nda yrtlemez. Yarne gibi durumlar veya olaylar n kimse bilmez. kaca n gn do madan neler do ar * beklenmedik bir s umut verici durumlarla da kar ma imkn r. rada la vard gn do mak * sabah olmak. gn do mak * isteklerini gerekle tirmek iin iyi bir duruma eri veya eline ola mek anst bir f gemek. rsat gn do usu * Do u. * Do udan esen rzgr. gn dnm * Gndz ile gecenin e oldu gn. it u gn durumu * Gne a nen ok oldu gn. in l n m u gn gemek * gne arpmak. gn gibi a k * ok a ok belli. k, gn grmek * esenlik, bolluk, mutluluk iinde ya amak.

gn grmemek * snt k iinde ya amak. gn grmez * hi gne almaz (yer). gn grm * iyi ya am . * birok hayat tecrbesi bulunan (kimse). gn gnden * gnden gne, her gn biraz daha, giderek. gn gne uymaz * bir gnn i durumlar artlar ka bir gnnkine uymaz. leri, , ba gn kmak na * a kavu ayd kl a mak, nlanmak. gn kavu mak * gne batmak, ak olmak. am gn koymak * yap bir i gn tespit etmek, belirlemek. lacak iin gn merkezli * Gne merkezine ba olan, Gne merkezinden bak var say llen (bir y z 'in l 'in ld larak ldn koordinatlar ). gn meselesi * her an mmkn, srekli gerekle ebilecek durumda. gn ola harman ola * bir gn onun da zaman gelir. gn olur ybesler, y l l olur gn beslemez * ticarette kazan, gn gnne uymaz. gn ortas * vakti. le, le gn tutulmas * Bkz. gne tutulmas . gn ya muru * Gne km ya iri damlal mur. ken an ya gn yapmak * (o unlukla ev han ) aybelirli gnlerinde konuk a mlar n rlamak. gn yay * Gne gk kresinde bir gn boyunca izdiemberin ufuk stnde kalan paras in i . gn yeli * Do rzgr u . gnah * Dince su say i lan veya davran . * Ac maya yol aacak kt davran yaz k. , * (baz deyimlerde) Sorumluluk, vebal. * Kabahat, hafif su.

gnah benden gitti (veya gitsin) * "ben grevimi yapt bundan sonras sorumluluk kabul etmem" anlam kullan sz. m, iin nda lan gnah karmak * (Hristiyanlarda) Tanr n balamas papaza gidip i i gnahlar 'n iin ledi anlatmak. * kt davran n , sular a lar n klamak, anlatmak. gnah i lemek * gnah say davran bulunmak. lan ta gnah keisi * Srekli sulanan, her gelenin fkesini ondan kimse. kard gnah olmak * yazolmak. k gnaha girmek * dince su say bir i lan yapmak. gnaha sokmak * gnah i lemesine yol amak. gnah (veya vebali) boynuna * ben kar mam, sorumluluk sana (veya ona) d er. gnah kadar sevmemek * hi sevmemek, nefret etmek. gnah girmek (veya gnah almak) na n * birisi iin haksolarak kt d z nmek, ku kulanmak; iftira etmek. gnah ekmek n * birinin yapt veya birine karyap ktl cezas grmek. lan n n gnah vermez n * ok cimri. gnahkr * Gnah i , gnahl lemi . gnahkrl k * Gnahkr olma durumu. gnahl * Gnah olan.

gnahs z * Gnah suu olmayan. veya gnahs k zl * Gnahsolma durumu. z gn k * Ayie i.

gna r * Bir gn ara ile, iki gnde bir. gnayd n * Daha ok sabahlar sylenen esenleme sz.

gnbegn * Gnden gne. gnberi gnce * Gnlk (I). gncek gncel gncelik * emsiye. * Gnn konusu olan, imdiki, bugnk (haber, olay vb.), aktel. * Gnce yaz defter, muht lan ra. * Yer'in, Gne en yakbulundu nokta. 'e n u

gncelleme * Gncellemek durumu. gncellemek * Gncel duruma getirmek. gncelle me * Gncelle i mek i. gncelle mek * Gncel duruma gelmek. gncelle tirme * Gncelle tirme i i. gncelle tirmek * Gncel duruma getirmek. gncelli yitirmek ini * sre a na u m rayarak nem ve de yitirmek. erini gncellik gnda * Bkz. gnde . gndeli gitmek e * gnlk i yaparak gelir sa ler lamak. gndelik * Her gnk, yevm. * Her gn yay mlanan, her gn kan. * Gn hesab veya her gn denen para, yevmiye. yla * Gncel olma durumu, aktalite.

gndeliki * Gndelikle al (kimse). an gndeliki kad n * Gndelikle ev i lerinde al hizmeti kad an n. gndelikilik * Gndeliki olma durumu.

gndelikli * Gndelikle al (kimse). an gndem * Meclis, kongre gibi toplant gr larda lecek konularbtn, ruzname. n

gndem d * Toplant programn dnda (kalan). n gndeme almak * bir kurul toplantnda gr s lecek konular listeyle tespit etmek. bir gndeme getirmek * bir toplant bir konuyu tart da mak, gr iin nermek. mek * bir konuya gncellik kazand rmak. gnden gne * Gn getike, gittike. gnde * Ayn gnde olan.

gndnd * Ayie i. gndz * Gnn sabahtan ak kadar sren ayd k blm, gece kar . ama nl t * Gndz vaktinde.

gndz feneri * Zenci, arap. gndz gzyle * Gndzn, gndz vakti, gn her aseik grld saatlerde. nda, eyin k gndz klhl , gece silhl * gerekte iyi olmad hlde iyi gibi grnen kimseler iin kullan l r. gndz yc rtlar * Ku sf kartallar tak n engel gagal lar n ndan mn, , sivri ve k k t , iyi uan ku iine alan bir alt vr rnakl lar tak . m gndzc * Gndz al grevli. an * Gndz renim gren renci. * Gndzleri iki kullanan kimse. gndzleri * Gndz vakti. * Her gn. gndzl * Okula gndz giden, yatolmayan ( l renci), nehar.

gndzlk * Gndze zg. gndzsefas * Kahkaha ie i. gndzn * Gndz vaktinde.

gne do rulum * Ynelim. gnebakan * Ayie i. gne gne ik * Hindiba. gne * (byk G ile) Gezegenlere ve yer yuvarla k ve veren byk gk cismi. na s * Bu gk cisminin yayd k ve . s * ok gne yer. alan

gne amak * gne bulutlardan s lgrnmek. yr p gne almak (veya gne grmek) * gne yla ayd nlar nlanacak durumda olmak. gne kla s bal vanmaz * herkesin bildigerek inkr edilemez. i gne banyosu * Vcudun her yan veya bir blmn gne na tutma, gne n nlar lenmek. gne batmak * gn sonunda, gne ufukta kaybolmak. gne arpmak * s havada gne nda ok kalmaktan hasta olmak. cak alt gne avmak * gne lmak, gne mak. yay do gne teorisi dil * Dilin treyifelsefesi, psikolojisi ve sosyolojisi alan Atatrk dneminde ortaya at bir kuram. i nda lan gne mak do * sabahleyin gne ufuktan ykselmek. gne gzl * Gz gne e tabiat olaylar korumaya yarayan alet. ve itli ndan gne gn * Gne Yer'in bir noktas 'in, ndaki meridyen dzlemine arka arkaya iki kez girmesi iin geen zaman. gne hayvanc klar * Kk bacakl lardan, n biimindeki yalanc bacaklar hareket eden bir hcreli hayvanlar tak , gnsler. yla m gne kremi * Gne lenme s nda cildin kurumas, a yanmas ve atlamas nleyen bir tr zel krem. ras n r n n gne lekeleri * Gne yzeyinde grlen siyah benekler. Gne saati * Bir dzlem ortas dikilmi ubu bu dzlem zerine ayr zamanlarda d glgesine na bir un, ayr en bak saati gsteren blmler izilerek yap larak lmara.

Gne sistemi * Gne gezegenlerin olu le turduklar dizge. gne st * Gne lenme s nda cildin kurumas nleyen, koruyucu, beyaz renkli bir tr makyaj malzemesi. ras n gne tac * Gne atmosferinin alevli blm. Gne takvimi * Gne grnrdeki gnlk ve yk hareketine gre dzenlenen takvim. in ll Gne tekeri * Gne gkyzndeki iz d olan parlak daire. in m Gne tutulmas * Ay' Yer ile Gne na girmesi yznden Gne yer yznden kararmgrnmesi, ksuf. n, aras in gne ya * Gne lenme s nda cildin daha abuk koyula iin kullan bir tr ya s. ras mas lan l v gne yan * Gne ninsan teninde yapt esmerlik. nlarn Gne l y * Gne grnrdeki yk hareketine gre tan in ll mlanan y l. gne kari e emek * sayg gsterilmesi gereken eylere saygzlgstermek. s k gnezerine do i durmamak * gne madan nce yataktan kalkmak. do gne aln (veya gne alt in nda in nda) * gne yak nlar nda. in c alt gne leme * Gne lemek veya gne lenmek i i. gne lemek * Gne ndan vcudun yararlanmas sa nlar n lamak. gne lenme * Gne lenmek i i veya durumu. gne lenmek * Gne ndan yararlanmak iin kendini gne nda bulundurmak. nlar alt gne letme * Gne letmek i i. gne letmek * (bir Gnen etkisinde b eyi) n rakmak. gne li * Gne yla ayd nlar nlanm . * (hava iin) A ayd k. k, nl * Gne na engel olan perde veya buna benzer gere. nlar * Siperlik.

gne lik

* Gne n (yer). nlar alan * Al merce zararl c ini nlardan korumak iin mercek nne tak ve merce nnde glgeli bir alan lan in sa layan yard donat tr. mc m gne sel * Gne ili Gne ilgili. e kin, le * Gne birlikte do Gne birlikte batan (gk cismi). le an, le * Gne yla ayd nlar nlanmayan, gne n nlar almayan. * (hava iin) Kapal , bulutlu.

gne siz

gne sizlik * Gne olma durumu. siz gne topu * Bkz. Acem llesi. gney kar . t * Solunu do sa bat veren kimsenin tam kar na d yn, drt ana ynden biri, cenup, kuzey uya, n ya s en * Bu ynde olan, bu ynle ilgili, cenub. * Gne gren yer. * Lodos.

gney karaman * Siyahtan kl rengine kadar deen renklerde, kuyruklar er karamanlara gre daha kk, kuzular i di ndan bukleli post al nabilen ve Bat Toroslar blgesinde yeti tirilen bir tr koyun. gney noktas * Gney do rultusunun ufuk zerinde g deldinokta. i Gneybal * Gney yar krede bir tak y zad m m ldn . gneybat * Gneyle bat aras yn. gneydo u * Gneyle do aras u yn. gneyli * Gney blgelerinden olan (kimse veya topluluk), cenuplu. * Trkiye'nin gney illerinden olan (kimse).

gngrmez * Hi gne almaz (yer). gngrm * ya yi am . * Birok hayat tecrbesi bulunan (kimse). * ok ya. l gngrm lk * ok hayat tecrbesi olmak. gnindi * Gurup zaman . * Bat . * Gnlemek i i.

gnleme

gnlemek * Gn belirlemek, tarihlendirmek. gnlerce * Birok gn srerek.

gnlerden bir gn * gemi zamanda bir gn, vaktiyle. gnleri gece olmak * ok kederlenecek bir duruma u ramak. gnleri sayolmak l * lm yakolmak. n * bir yerde kalmak iin ancak birka gn bulunmak. gnl * Tarihli. * Belli bir zamanla srl n . * O gnk, o gnle ilgili. * zerinden gn gemi veya geecek. * Her gn yap her gn yay lan, mlanan, her gn kan. * Gn gnne tutulan hat gnce, muht ra, ra. * Gn gnne tutulan an s bu yaz iine alan eser, gnce. yazveya lar * Tts iin kullan bir e a sak. lan it a z

gnlk

gnlk

gnlk a ac * Asya'ns blgelerinde (Styrax) ve Afrika'da yeti (Boswelia) trlerinden gnlk lan deik n cak en kar i cinste a alara verilen ortak ad. gnlk defter * Bir i letmenin yapt i gn gnne geirdidefter, yevmiye defteri. leri i gnlk gne lik * s ya sve gzel hava. cak, z gnlk gne lik * Ave bol kl veya hava). k (yer gnlk gne grnmek lik * sntz, sorunsuz, huzur ortam bulunmak. k s nda gnlk gnte * Yer yrngesinin Gne en uzak bulundu nokta, ev. 'e u gnsler * Bkz. gne hayvanc . klar * Gnlk yazar , gnlk tutmu yay ve mlamolan kimse.

gntn e i itli * Gece ile gndzn e uzunlukta olmas it , ekinoks. gn * K skanl ekememezlik, haset. k, * Zaman nce do yavru . ndan an

gn birli ine * Gn birlik. gn birlik * Btn bir gn boyunca, gece kalmadan, sabah gidip ak amdan nce dnmek zere. gn dolmak * nceden belirlenmi sreyi tamamlamak. bir * mrn tamamlamak, eceli gelmek. * hamilelikte ocu olmas un gereken sreyi tamamlamak, doldurmak. gn gemi * eski tarihli. * son kullanma tarihi dolmu olan yiyecek, bayat. gn gnne * Tam vaktinde, her gn, gnnde, tam gnnde. gn gnne uymaz * her zaman ayn durumda bulunmaz, karars z. gn yetmek * lm zaman gelmek. * (gebe iin) do vakti gelmek. um gnc * K skan, haseti, hasut. gnclk * K skanl hasetlik. k, gnleme * Gnlemek i i. gnlemek * K skanmak, ekememek, haset etmek. gnn adam * O gnlerde ok sz edilen ki i. * Zamangere gre yn ve tutum de tiren kimse. n ine i * Kendisinde zaman gerektirdide n i erler bulunan kimse. gnn birinde * belli olmayan bir gnde. gnn (veya gnlerini) saymak * (kurtulamayacak hasta) son gnlerini ya amak. gnn beklemek * Bkz. gnn (veya gnlerini) saymak. gnn doldurmak * bir i sona ermesi iin gereken sreyi tamamlamak. in gnn grmek * kt bir sonla kar mak, cezaya arptlmak. la r * ocuklarn iyi, mutlu gnlerini grmek. n * ay bagrmek. gnn gstermek * (tehdit yollu) cezaland rmak.

gnn gn etmek * hibir dert edinmeyip gnn ho eyi geirmek. gpegndz * Ortaliyice ayd kken, iyice gndz iken. k nl gpgzel gr * Bol ve gl olarak veya f ran. kan k * Bol, verimli, feyyaz. gr gr * Bkz. grl grl. grbz * Sa gl ve iyi geli , iri. lam, mi * ok gzel.

grbzle me * Grbzle i mek i. grbzle mek * Geli grbz duruma gelmek. mek, grbzlk * Grbz olma durumu. Grc Grcce gre * Grcistan halk veya bu halk soyundan olan kimse. ndan n * Grc dili. * iftle isteyen k veya die mek srak i ek. * Bir ya ya kadar olan tay. ndan na * Kuvvetli, din. * ekingen, korkak, rkek. * Bkz. devimselcilik. * Belli kurallar iinde, g kullanarak, iki ki trl oyunlarla birbirinin s n getirmeye al . inin rt yere mas

grecilik gre

gre etmek (veya tutmak) * gre mek. gre mayosu * Gre irken, gre ilerin giydizel mayo. i gre minderi * Kapal salonlar gre spor nda ilerin zerinde gre tikleri, st yekpare kapl kauuk minder. olan gre i * Gre yapan, gre kimse, pehlivan. en

gre kprs i * Vcudun, s yere dnk, avular ve tabanlarda yay biiminde dayal rt bulundu durum. u

gre ilik * Gre u an spor dal le ra , pehlivanl k. gre ilme * Gre ilmek iveya durumu. i gre ilmek * Gre lmak. yap gre me * Gre i mek i.

gre mek * (iki ki Trl oyunlarla birbirinin s n getirmeye al i) rt yere mak. gre tirme * Gre tirmek i i. gre tirmek * Gre rmak. yapt grgen * Grgengillerden, Karadeniz klar y ndaki ormanlar zda ok yeti kerestesi be m en, enilen bir a a (Carpinus betulus). grgengiller * eneklilerden, iek durumlarrt; grgen, huf k, kla gibi kerestelik a ki t ls , nd z a alar iine alan bir familya. grlek grleme grlemek * a layan. * Grlemek i i. * Kal ve gr ses n karmak. * Beklenmedik bir zamanda ansn lmek. z * Grle i mek i.

grle me

grle mek * Gr bir duruma gelmek. grleyi grlk * Grlemek iveya biimi. i * Gr olma durumu. * Verimlilik, feyiz. * De ersiz, a agrlen, kmsenen topluluk, derinti, sr.

gruh

grl grl * Bol ve gr veya akan kan eylerin sesini anlat r. grldeme * Grldemek i i. grldemek

* ok h ve grltl ses zl karmak. grlt * Aralar uyum bulunmayan dzensiz seslerin btn, pat , nda rtamata. * Birok ki kar kavga, karklveya tart inin t k ma. grlt bast rmak * grltden daha ok gl ses p onu etkisizle kar tirmek. grlt karmak (etmek, koparmak veya yapmak) * dzensiz ve rahatsedici sesler z karmak. * kavga, karkl tart k, karmak. ma grlt kmak * kavga, tart karklolmak. ma k grlt pat rt * Kavga, grlt. grltc * Grlt yapan veya grlt karan (kimse), velveleci. grltl * Grlts olan. * Kark olaylarla dolu. grltl pat l rt * ok grltl ve kark. grltsz * Grlts olmayan. * Kimseyi tedirgin etmeyen veya kimsenin dikkatini ekmeyen. grltszce * Grlt yapmayarak, tedirginlik karmayarak. grltye (veya patya pabu b rt rakmamak) * korkutmalara ald retmeyip diledigibi davranmak. i grltye (veya patya vermek) rt * gereksiz bir teld a rmek. grltye gelmek * (bir ibir d vb.) tel karkl rastlayarak ilgi ekmemek, zerinde durulmamak. , nce ve a grltye getirmek (veya bo mak) * (bir i bir d i, nceyi) tel karklyznden ilgi ekmez duruma getirmek. ve k * sz kalabalndan, karkl yararlanarak istedi elde etmek. ktan ini grltye gitmek * tel karkl rastlayarak de anla ve a eri p unutulmak. lmay grz * Silh olarak kullan a topuz. lan r

gtaperka * Sumatra'da ve evresindeki adalarda yeti byk bir cins a en atan elde edilen, kablo yap nda kullan m lan, kauu benzer, zamkl madde. a bir gtme * Gtmek i i.

gtmek

* Hayvan veya hayvan srsn nne kat otlatarak srmek. p * Bir d nceyi, bir duyguyu veya bir ilkeyi gerekle tirmeye al mak. * Bir kimseyi, bir toplulu kendi d ve amac rultusunda ynetmek, sevk ve idare etmek. u nce do

gtt domuzu bana m retme * y r tan bir kimsenin huylar da bilirim. llard dm n gve gve * Kurtu deri, yapa ynl kuma dokuma yiyen pul kanatl u , ve lardan bir bcek (Tine pellionella). * inde yemek pi irilen toprak kap. * Bu kapta pi irilen yemek. * Aye maviye alar gz rengi. k il,

gvel

gvelenme * Gvelenmek i i. gvelenmek * Gve taraf yenilmek. ndan gvem eri i * Bkz. akdiken. gven * Korku, ekinme ve ku duymadan inanma ve ba ku lanma duygusu, itimat. * Yreklilik, cesaret.

gven beslemek * gven duymak, inanmak, itimat etmek. gven duymak * gvenmek, inanmak. gven * Karanlodada, al k abilecek kadar k sa layan, duyar kat etkilemeyen zel yap bir lmbadan elde da edilen k. gven kazanmak * kendisine inand rmak. gven mektubu * Bir elinin, gittiyerin devlet ba na sunulmas kendi ba nca eline verilen belge, itimat i kan iin kan mektubu, itimatname. gven oylamas * Greve yeni ba lamveya grevini srdren hkmetin tutumunu de erlendirmek iin mecliste yap lan oylama. gven vermek * gven duygusu uyand rmak, itimat telkin etmek. gven yaz s * Gven mektubu. gvence * Bir antla mada taraflardan birinin sorumlulu zerine almas u , inanca, teminat, garanti. * Al sorumlulu karolarak ortaya konulan nan a ey. * Birinin phelerini da iin sylenen inandc teminat. tmak r sz,

gvence akesi * Herhangi bir sorumluluk yerine getirilmedi kartarafa el konulacak olan para. inde gvence vermek * bir anla mada taraflardan biriyle ilgili olarak sorumlulu yklenmek, inanca vermek, teminat vermek, u garanti vermek. * bir sorumluluk kar olarak (para vb.) ortaya koymak, inanca vermek, teminat vermek, garanti vermek. l gvenceli * Gvencesi olan, gvence sa layan, garantili. gvencesiz * Gvencesi olmayan, gvence sa lamayan, garantisiz. gvenceye ba lamak * teminat alt almak. na gven * Gvenme duygusu, itimat. gvendida kar ya (veya gvendidal elinde kalmak) i lara mak i * yard veya yarar bekledikimseden, yerden veya m i eyden iyilik gelmemek. gveni olmak * gvenmek, inanmak. gveni sars lmak * gveni kalmamak. gvenilir * Gven duygusu veren, gvenilen. gvenilirlik * Gvenilir olma durumu. gvenilme * Gven duyulma, gvenle bak lma. gvenilmek * Gvenle bak lmak, kendisine gven duyulmak. gvenirlik * Gvenilme durumu, gvenilir olma durumu. gveni gvenli gvenlik emniyet. * Gven duyma, gvenme. * Gven verici, emniyetli, emin. * Toplum ya nda kanun dzenin aksamadan yrtlmesi, ki am ilerin korkusuzca ya ayabilmesi durumu,

gvenlik borusu * Buharl tesisatta bas n belirli bir de stne nc erin kmas nleyen U biimli boru. n gvenlik grevlisi * Gvenlisa i lamakla grevli kimse. gvenlik vanas

* Buharl tesisatta bas belirli bir de stne nca a tesisatgvenli sa n erin k larak n ini layan vana, emniyet supab . gvenme * Gven duyma, gveni olma.

gvenme dostuna, saman doldurur postuna * "dost sandn birtak kimseler sana kolayl ktlk edebilirler" anlam kullan m kla nda l r. gvenmek * Gven duymak, gveni olmak, itimat etmek. gvenoyu * Greve yeni ba lamveya grevini srdren hkmetin tutumunu de erlendirmek iin meclisin verdi i oy; itimat reyi. gvenoyu almak * hkmetin tutumu meclise onaylanmak. gvenoyu vermek * hkmetin tutumu ile ilgili olumlu oyu meclise kullanmak. gvensiz * Ba na gvenmeyen, itimats kalar z. gvensizce * Gvensiz bir biimde, gvensiz olarak. gvensizlik * Gvensiz olma durumu, itimats k. zl gvensizlik duymak * gvenmemek. gvensizlik nergesi * Hkmetin uygulamalar kargsterilen yazveya szl itimats k. na l zl gvercin * Gvercingillerden, h ve uzun zaman uabilen, k vcutlu, styl, birok evcille trleri bulunan, zl sa k mi yemle beslenen ku (Columba). gvercinboynu * Ye mavi ve pembe aras dalgalan grnen renk. il, nda r gibi gvercingiller * Gvercin, kumru gibi ku iine alan geni familya. lar bir gvercing s * Ye ile mavi aras bcek kabu benzer dalgal de ken renk. il nda una ve i gvercinler * Gvercin, kumru gibi ku iine alan tak lar m. gvercinlik * Evcil gvercin yeti tirmek iin haz rlanmyer. gverte * Gemide ambar ve kamaralarst. n

gvey yeme i * Erkek evi taraf d ak akraba ve yak verilen yemek. ndan n am nlara

gvey,-i

* Evlenmekte olan bir erke evlenme treni s nda verilen ad. e, ras * Bir kn ailesinden olan byklere gre kn kocas z z , damat.

gveyfeneri * Patl cangillerden, k z ek meyvesi idrar sktrc olarak kullan ok yk ve otsu bir bitki, rm ve imsi lan, ll gelin otu (Physalis alkekengi). gveyi girmek * erkek iin, evlenmek. * i gveyi olarak, gelinin ailesinin evinde oturmak. gveyi olmad ama kap bekledik k, dnda * bir konuyu iyi bilmeyen ama yabancda olmayan kimseler taraf kullan s ndan l r. gveylik * Gvey olma durumu, damatl k. * Gvey iin al lmgiysi, arma nm yap , an. * Gvey iken kullan veya yap lan lan. * Mora alan k z rm. * Szde, sanki. * (kuzey yar kre iin) Eyll, ekim ve kas aylar iine alan sre, sonbahar. m m n * Eyll 22 ile Aral21 aras k ndaki mevsim. gz i demi * Ac dem. i gz dnemi * Gz aylar . * E itim retimde ilk yar l. y gz noktas * Gzn, gn-tn e i an gne gk ekvatoru izgisi zerinde bulundu nokta. itli nda in u gzaf gzel * Bo , anlams beyhude (sz). z, * Biimindeki uyum ve llerindeki denge ile hogiderek hayranluyand a k ran. * ho yi; . * Beklenene uygun d ve ba d en ar ncesi uyand ran. * Soyluluk ve ahlk stnlk d ncesi uyand ran. * Grg kurallar uygun olan. na * (hava iin) Sakin, ho . * Ok c ay, aldat, kandc c r. * Pek iyi, do ru. * Ho giden, be a enilen, iyi, do bir biimde. ru * Gzel kveya kad z n. * Gzellik kraliesi.

gvez gya gz

gzel duyu * Estetik, bediiyat. gzel duyuculuk * Estetikilik, estetizm.

gzel duyusal * Estetik. gzel gzel * Ola bir durumda, herhangi bir snt u an k ya ramadan. gzel olmak * gzelle mek. gzel sanatlar * Edebiyat, mzik, resim, heykel, mimarl tiyatro gibi insanda co ve hayranluyand sanatlar. k, ku k ran gzel yaz sanat * Harflere gzel biimler vererek yazma sanat , hsnhat, kaligrafi. gzelavrat otu * Patl cangillerden, 100-150 cm ykseklikte, atropin denilen zehirli ilc ld pis kokulu, ok yk ve n kar ll otsu bir bitki (Atropa belladonna). gzelce * Gzele yak gzel gibi. n, * (gze'lce) adamak. yice, ll

gzelhatun ie i * Bkz. nergis zamba . gzelim * de verilen, sevilen. er * teklifsiz bir seslenme olarak kullan l r. gzelleme * Halk edebiyat konusu a olan, lirik bir tr. nda k iir * sevinli duygular en, anlatan trklerde zel bir ezgi. gzelle me * Gzelle i mek i. gzelle mek * Gzel bir durum almak. gzelle tirilme * Gzelle tirilmek i i. gzelle tirilmek * Kendisine gzellik verilmek, gzel duruma getirilmek. gzelle tirme * Gzelle tirmek i i. gzelle tirmek * Gzellik vermek, gzellik kazand rmak. gzellik * Estetik bir zevk, co ho ku, lanma duygusu uyand nitelik, hsn. ran * Ok c veya davraniyilik, yumu k. ay sz , akl * Ahlk ve fikr nitelikleriyle hayranluyand k ran ey. * Gzel olan bir kimsenin niteli i.

gzellik enstits * Kad n yz ve vcut bak nyap yer. nlar mlarn ld gzellik kraliesi

* Yz ve vcut gzelligz nnde bulundurularak yap yar i lan malarda birincilikazanan k i z. gzellik malzemesi * Makyaj malzemesi. gzellik mstahzarlar * Makyaj malzemelerinin genel ad . gzellik salonu * Kuafr. gzellik yar mas * Yalnyz ve vcut gzelli l olarak kabul edildiyar z inin i ma. gzellikle * Ok c veya davran iyilikle. ay sz la, gzergh * Yolst u lacak, geilecek yer. ran * Yol boyu. * ok geilen yer, geek. * Az gne alan, ok glgeli kuzey yama. gzide * Sekin, seilmi , seme. * Ayd okumu n, , sekin (kimse).

gzey

gzlek

* Gz ya muru. * Gz mevsiminin geirildiyer. i * Havalarso n umas zerine yaylalardan dnen hayvanlar otlat ve bir sre bar r n lmas ndlmas iin ayr da lm , eteklerinde bulunan mera. gzleme * Gzlemek i i.

gzlemek * Gz bir yerde geirmek. gzlk * Gzn yap lan. * Gzn ekilen tah l. * Gz mevsiminde.

gzn ,

* Trk alfabesinin dokuzuncu harfi, ses bilimi bak ndan, ince nllerle n damak, kalnllerle art m n damak nszlerinin tml ve yumu a Yumu ge ad . ak verilen bu harf, Trkede kelimelerin ba hi nda gemedigibi, sonunda da genellikle tek hecelilerde bulunur. i * Sflama ve s n ralamalarda maddelerin s harfle gsterildi dokuzuncu maddenin ba getirir. ras inde na H * Hidrojen'in k saltmas . h, H * Trk alfabesinin onuncu harfi. He ad verilen bu harf ses bilimi bak ndan tmsz sc rtlak m z g nszn gsterir. * Nota i aretlerini harfle gsterme ynteminde si sesini gsterir.

ha

* uyand iin kullan stek rmak l r. * (ha:) ma anlat a r. * (ha:) Dikkati ekmek, uyarmak iin kullan l r. * (ha:) Bir birdenbire hat eyin rlandn kavrandn veya anlat r. * (ha:) Soru bildirir. * Tekrarlanarak kullan e anlam ldnda itlik verir. * "Evet" anlam kullan nda l r. * Bazen tekrarlanan bir emir kipinin tekrarlar nda yer alarak fiil ile anlat i uzad ve bundan aras lan in bld bildirilir. k * Neredeyse, hemen yak nda. ha babam (veya ha babam ha) * kar ndakinin abas art iin kullan s n rmak l r. * srekli olarak, hi durmadan. ha bire * Durmadan, ara vermeden, arka arkaya, srekli olarak.

ha bugn ha yar n * neredeyse, k bir srede. sa ha deyince * istenilen anda. ha Hoca Ali, ha Ali Hoca * deik gibi gsterilen iki gerekte hibir ba olmadn i eyin, kal anlat r. ha yle * Bkz. hah.

ha bileydin unu * "bunu oktan anlaman, bilmen gerekirdi" anlam kullan nda l r. hab * Uyku. habanera * ok k bir Kba dans vrak . * Bu dansmzi n i. * Ktlk, alakl k. * Tah l tanesi, evin. * Su kabarc. * Karagz, Matiz, Klhanbeyi tiplerinin "yemek yemek" anlam kulland sz. nda

habaset habbe

habbesi kalmad (veya habbesi yok) * hi kalmad yok. , hi habbeyi kubbe yapmak * nemsiz bir abartmak. eyi haber * Bir olay, bir olgu zerine edinilen bilgi, sal k. * im veya yayorganlar verilen bilgi. leti n yla * Bilgi. * Yklem.

haber ajans

* Yurt ve dnya olaylar toplayyay n p mlayan kurulu . haber almak * (kendisine) bildirilmek, renmek, bilgi edinmek. haber atlamak * (gazetecilikte) bir haberi vaktinde yay mlayamamak. haber blteni * Radyonun, televizyonun ve e haber ajanslarn yay gnn i ve dolaylar itli n mlad, konusunda kamuoyunu ayd c nlat bilgiler veren k metin. sa haber brosu * Ba bulunduklar im organlar blgesel haberleri iletmekle grevli birim. l ileti na haber kmamak * (biri veya bir iin) beklenen bilgi gelmemek. ey haber deyince * istenilen anda, arabuk. haber gemek * teleks, telefon vb. ile bilgi iletimi yapmak. haber gndermek * herhangi bir arala bildirmek. haber kayna * Haber al ki yer. nan i ve haber kipi * Bildirme kipi. haber merkezi * Bir yayorgann haberleri derleyip toparlamak ve de n n erlendirmekle sorumlu ve ykml haber birimi. haber salmak (veya yollamak) * haber gndermek. haber stdyosu * Ses dzeni, ses geirmezlik zelliile radyo ve TV gibi yay organlar yalnhaber okunmak iin i n nda z ayr lmzel blm veya oda. haber uurmak * gizlice veya hemen haber gndermek. haber vermek * bildirmek, haber ularmak. t * bir durumun, bir olaybelirtisi olmak. n haberci * Haber getiren kimse, ulak. * Bir durumun, bir olaybelirtisi. n * Muhbir, ihbar eden (kimse). habercilik * Bir haberi usulnce haz rlama ve yay organlar yay n nda mlama i i. haberdar * Haberli, bilgili. haberdar etmek

* haber vermek, bildirmek. haberdar olmak * bilgi edinmek, haber almak. haberden haber ver * (bir kimse veya bir konuda) bilgi ver. haberi olmak * bilgisi olmak, bilmek. haberin olsun! * herhangi bir konuda birine uyar bulunmak iin sylenir. da haberle me * Haberle i ileti muhabere. mek i, im, * Yaz ma. haberle mek * Kar kl olarak haber alvermek, ileti muhabere etmek. l p mek, haberli * Bir olay veya durum zerine bilgisi olan, haberi olan. * Haber vermi veya alm(olarak). * Haber durumunda olan. * Haberi olmayan, haber almam hibir bilgisi olmayan. , * Haber vermeden, habersizce.

haberlik habersiz

habersizce * Haber vermeden, haberi olmadan, habersiz, gizlice. habersizlik * Haber alamama durumu. Habe * Etiyopya halk veya bu halksoyundan olan kimse, Etiyopyal ndan n . * (kk h ile) Derisinin rengi ok koyu esmer olan (kimse). Habe * Habe . habip * Sevilen, sevgili. * Hz. Muhammet. * Kt, alak, soysuz (kimse). * (baz hastal veya urlar iin) Ktcl. klar * Habis olma durumu. * Yerle oturma. me, * Bitkinin do olarak yeti i yer, yurt. al ti

habis

habislik habitat

habitus

* Bitkinin yerindeki durumu, dallanmas , kklerinin toprak ierisindeki da n lmas belirten morfolojik grn . hac edilmesi. treni. hacamat * Vcudun herhangi bir yerini hafife izip, zerine boynuz, bardak veya e oturtarak kan alma. i * Hafif yaralama. * Genellikle tek tanrdinlerde kutsal olarak tan yerlerin, o dinden olanlarca y belli aylar ziyaret l nan l n nda * n beart biri olan, Mslmanlarca zilhicce ay Mekke'de yap Kbe'yi ziyaret ve tavaf slm ndan nda lan

hacamat baltas * Hacamat iin kullan kesici kk ara. lan hacamat etmek (veya yapmak) * hacamat yoluyla kan almak. * hafife yaralamak. hacamat esi i * Hacamat yapmak iin kullan a dibinden dar e. lan z i hacamat * Hacamat yapan kimse. hacamatlama * Hacamatlamak i i. hacamatlamak * Hacamat etmek, hacamat yapmak. * Hafife yaralamak. hacca gitmek * Mslmanlar hac amac Mekke'ye gitmek. yla * Hristiyanlar kutsal say yerlere gitmek. lan haccetme * Haccetmek i i. haccetmek * Mslmanl hac zaman Kbe'yi ziyaret ve tavaf etmek. kta nda * Hristiyanlar kutsal say yerlere gitmek. lan hacet * Herhangi bir iin gerekli olma; gereklilik, lzum. ey * Tanr veya kutsal say ki beklenen dilek. 'dan lan iden * Abdest (kk veya byk). * htiya duyulan gerekli ey, ey.

hacet dilemek * istekte bulunmak. hacet grmek * gerekli bulmak, gerekli saymak. * ayak yoluna gitmek. hacet kalmamak * gereolmamak. i hacet kap s * Dua etmek veya dilekte bulunmak iin nnde durulan trbenin kap (penceresi). s

hacet penceresi * Bkz. hacet kap. s hacet tepesi * zerinde yap duankabul olunaca inan tepe. lan n na lan hacet yeri * Ayak yolu, abdesthane. hacet yok * gerekliyok, gerekli de istemez. i il, haceti olmak * ayak yoluna gitmesi gerekmek. hacetini yapmak * kk veya byk abdest etmek. hac * Din buyruklar yerine getirmek iin hacca gitmi n Mslman. * Kuds', Efes'i veya ba kutsal bir yeri ziyaret etmi ka olan Hristiyan.

hac bekler gibi beklemek * byk bir sab zl beklemek. rs kla hac devesi * Tek hrgl deve. hac f f * Arap halk olanlar iin kullan alayl ndan lan sz. hac olmak * hacca gidip, haccgereklerini yapmak. n hac ya * Gl ya lan, hac n srnd zel koku. ndan kar lar haca a * Byk ehirlerde gereksiz, yersiz ok para harcayan ta zengin. ral hacal a k * Hac a olma durumu. a hacaletmek a k * gereksiz yere, gsteri bol para harcamak. iin hac bekta ta * Balgam ta . hac bayram lar * Kurban bayram . hac ku lar a * Gk ku a . hac laryolu * Samanyolu. hac l k * Hac olma durumu.

hachocas s * kim varsa, herkes, hepsi. hac yatmaz * Yere nas rak b ls dibinde bulunan a k sebebiyle dik bir durum alan oyuncak. l b l rak n, rsa rl * karlar g durumlarda ki inden zveride bulunarak kendini abucak toparlamay iin, ili beceren kimse. hac yolu hacim * Bir cismin uzayda doldurdu bo oylum, cirim, s . u luk, yg hacimli * Hacmi olan, oylumlu. * Bkz. hac laryolu.

hacimlice * Biraz hacimli, oylumluca. hacimsiz * Hacmi olmayan, oylumsuz. * Borsada gerekle tirilen yetersiz tutarda al sat m m. * Kt, ktl s sl k.

hacir

hacir alt almak na * ktlamak. s * hastal bunama vb. sebeplerden tr davran nnas k, n lar l sonu verece bilemeyen bir ki ini iyi mahkeme arac mal ve mlk ynetimi bak ndan ktlamak. l ile m s * Meden Kanuna gre e haklar kullanmaya yetkili olan ki bu haklarn mahkeme karar itli n inin n ile elinden al nmas , haklar kullanma bak ndan ktlanmas n m s . Hacivat kimse. haciz * Bir alaca denmesi iin borlunun paras aylna veya mal icra dairesince el konulmas n na, na . * Karagz oyununda kendini halktan stn grme, bilgilik taslama, kitap dili kullanma gibi zentileri olan

haciz koymak * borlunun mal el koymak. na hacizli * Haczedilmimahcuz. ,

haczetme * Haczetmek iveya biimi. i haczetmek * Bir alaca denmesi iin borlunun geim ve mesle gerekli olan dnda kalan para, aylveya n inde eyler k mal icra dairesince el konmak. na ha * Hristiyanln sembol say ve birbirini dikey olarak kesen iki izgiden olu biim, istavroz, salip. lan an

ha karmak * Hristiyanlar sa ellerini al kar iki koltuk ve g hizas gtrerek ha biiminde tap i n, n, s na nma aretini yapmak, istavroz karmak. ha atma suya * Hristiyanlar bir din treni olarak kn suya ha atmalar n .

halamak * arm germek. ha hal Hal lar * Ha olan.

* XI. yzy XII. yzy nda batHristiyanlarca kutsal yerleri Mslmanlarelinden almay l ile l aras l n amalayan seferlere kat lanlara verilen ad, ehlisalip. havari had * Sr, u. n * Derece. * (insan iin) Yetki ve de er. * Terim. hd * Keskin; sivri. * (hastaliin) abuk ilerleyen, ive akut. k en, * A (bunal geimsizlik gibi kt durumlar iin) r m, iddetli; gergin. * Madenleri tel durumuna getirmek iin kullan ve trl apta delikleri olan elik ara. lan * Ha benzeri.

hadde

hadde fabrikas * Som demire ubuk, k ebent, levha, ray gibi biimler verilen yap evi. m haddeci * Hadde i u an kimse. iyle ra

haddeden geirmek * en kk ayr s kadar incelemek, dikkatle ararmak. ntna t haddehane * Ham demir madeninin eritildibyk ocak, fn. i r haddeleme * Haddelemek i i. haddelemek * Madenleri haddeden geirerek, birtak i m lemler sonucu, istenilen biime getirmek. haddi hesab yok * pek ok, sr n ls yok. , haddi mi (veya haddine mi d ) m * onun bunu yapmaya yetkisi veya yeteneyoktur. i haddi olmamak * (hakk yetkisi) olmamak. veya haddikifayeyi bulmak * yeterince olmak. haddinden fazla * gere inden ok, a . r haddini a mak

* ly ka rmak, a gitmek. r haddini bildirmek * sert bir kar kla usland l rmak, yola getirmek, cezaland rmak. haddini bilmek * kendi de ve yetene oldu er ini undan stn grmemek. haddizat nda * Asl nda. hademe * yerlerinde temizlik ve getir gtr i lerine bakan grevli, odac , mstahdem.

hademeihayrat * Din kurulu nda temizlik ve ayak i lar lerine bakan grevliler. hademelik * Hademe olma durumu veya hademenin grevi, odac l k. had m * Krlar s tlm enenmi , erkek.

had a m as * Harem a . as had etmek m * krlarmak, enemek. s t had t mlarma * Had t i mlarmak i. had t mlarmak * Eneyerek krlarmak. s t had k ml * Had olma durumu. m hadi * Bkz. Haydi. hadi hadi * "K kes", "iuzatma", "bizi aldatamazs anlam kullan sa i n" nda l r. * abukluk, acele bildirir. * Hizmet eden, hizmet edici; yarayan, yarar. * Hz. Muhammed'in genel kural de erindeki sz ve davran . lar * Bu sz ve davran inceleyen bilim. lar * Sonradan ortaya kan. * Olaylar, hadiseler. * Olay. hadise karmak

hadim hadis

hdis hdisat hadise

* olay karmak. hadiseli * Olayl . hadisene hdisesiz * Haydisene. * Olays z.

hadsiz hesaps z * Say lamayacak derecede ok. haf * Futbolda kalecinin nnde bulunan iki bekin nndeki oyuncudan her biri. hafakan * Snt k , arp . nt

hafakanlar bo (veya basmak) mak * snt bunalmak. k dan hafazanallah * Kt bir ihtimalden sz edilirken "Tanr korusun" anlam sylenir. nda haf z * Koruyan, saklayan. * Kur'an' btnyle ezbere bilen ve okuyabilen kimse. * Aptal, ahmak, bn. * Bir anlamadan ezberleyen kimse. eyi haf za * Bellek.

haf kayb za * Sinir sistemindeki bir ar sebebiyle bilincin yitirilmesi. za haf zal * Haf olan. zas haf zali * Seyrek taneli, kalkabuklu, etli ve parlak altsarrenginde byk taneli bir tr zm. n n s

haf z zas * Haf olmayan. zas haf yoklamak zay * hat rlamaya al mak. hafktp z * Kitaplgrevlisi. k haf zlama * Haf zlamak i i. haf zlamak * ok al ezberlemek, ineklemek. mak, haf k zl * Hafolma durumu veya hafn grevi. z z * Aptall ahmakl k, k.

* Ezbercilik, bir anlamadan eyi renme zelli i. hafi * Gizli, sakl . hafi celse hafif * Bkz. gizli oturum. * Tart a az gelen, ye a kar . da rl ni, r t * G veya yorucu olmayan, kolay. * A ba olmayan, cidd olmayan, hoppa. l r * (yiyecek iin) Miktar sindirimi kolay. az, * Kal veya yo nl unlu az olan. u * Etkisi az olan. * Zorlu olmayan. * nemli olmayan. * (uyku iin) abuk uyan lan. * ok dik olmayan (s yoku rt, ). * Gc az olan, belli belirsiz. * Snt z, ferah. k s * Belli belirsiz.

hafif atlatmak * kt bir durumdan ok az bir zararla kurtulmak. hafif gelmek * a fazla olmamak. rl * nemsiz grmek, de verilmemek. er hafif giyinmek * az ve ince giyinmek. hafif hafif * Yava yavaa a , r r. hafif hapis cezas * Ayr hcreye kapat lmaksn ektirilen hapis cezas z . hafif sanayi * e tketim mallar itli reten sanayi. hafif s klet * Gre 68 kg, boks ve halterde 67,5 kg olarak tespit edilmi k. te a rl hafif tertip * byle, biraz, a l kamadan. yle r a hafif uyku * Derin olmayan, kolayca uyan labilen uyku. hafif yollu * st kapal sa bir a , k klamayla. * Davran ile iinde bulundu toplumun ahlk anlayna ters d (kad hafifme lar u en n), rep. hafife * Hafif olarak, hafif bir biimde, belli belirsiz.

hafife almak * kmsemek, nemsememek. hafifleme

* Hafiflemek i i. hafiflemek * Herhangi bir sebeple eski a azalmak. rl * Etkisi, gc azalmak. * Bir snt kurtulmak, rahatlamak. k dan hafifle me * Hafifle i mek i. hafifle mek * Hafiflemek. * A baln l yitirmek. r hafifle tirme * Hafifle tirmek i i. hafifle tirmek * Hafiflemesine yol amak. hafifletici * Hafifletme zelliolan. i hafifletici sebep, -bi * Suun hafiflemesine sebep olan durum veya olay. hafifletme * Hafifletmek i i. hafifletmek * Hafiflemesine yol amak, hafifle tirmek. hafifleyi * Hafiflemek i i veya biimi. hafiflik * Hafif olma durumu. * Rahatl k. * Davran iinde bulundu toplumun ahlk anlayna uymama durumu. lar u

hafiflik etmek * yakksbir davran bulunmak veya sz sylemek. z ta hafifme rep * Davran , iinde bulundu toplumun ahlk anlayna uymayan (kad lar u n). hafifseme * Hafifsemek i ye i, niseme, istihfaf. hafifsemek * Bir kimseyi veya bir nemsememek, ye eyi nisemek, istihfaf etmek. hafifseyi * Hafifsemek iveya biimi. i hafiften * Hafife, belli belirsiz, yava yava .

hafiften almak * nemsiz bulup zerine d memek, yeterince ilgilenmemek. hafit

* Erkek torun. hafiye * zel soru turmalarla edindibilgileri ilgililere ileten kimse, detektif. i hafiyelik * Hafiye olma durumu veya hafiyenin grevi.

hafniyum * Atom numaras atom a 178,6 olan, az rastlanbir element. K 72, rl r saltmas Hf. hafriyat * Kaz .

hafriyat * Hafriyat iile u an kimse. i ra hafriyat l k * Hafriyatn i n i veya mesle i. hafta * Birbiri ard gelen yedi gnlk dnem. nca

hafta aras * Hafta ii her gn. hafta aras (veya iinde) nda * iki pazar aras ndaki gnlerde. hafta ba * Haftan ilk gn; genellikle pazartesi. n hafta ii * Haftan her gn. n

hafta sekiz, gn dokuz * tedirgin edercesine ss k k. hafta sonu * Haftan son gnleri, genellikle cumartesi ve pazar. n haftal k * Haftada bir kez yap veya yay lan mlanan. * Herhangi bir hafta sren. * Haftada bir denen para.

haftal k * cretini haftadan haftaya alan (kimse). haftal kl * cretini haftadan haftaya alan (kimse). haftaym * Futbolda 45'er dakikaliki dnemin her biri, yar k . * Bu iki dnem aras kalan 15 dakikaldinlenme sresi, ara. nda k * Olmas istenen veya beklenen bir olur olmaz duyulan sevinci ve onama duygusunu anlat ey r.

hah

hah yle * yap bir i be lan in enildi anlat ini r.

haham

* "hikmet" Yahudi din adam .

hahamba * Bir lkedeki Yahudi toplulu unun din ba . kan hahamba k l * Hahamba n grevi veya hahamba yard olan te n na mc kilt. hahamhane * Hahamba n al yer. n t hahaml k * Hahamunvan grevi. n ve hahha hahhah * Alayl yapmac gl kl . hahnyum * Atom numaras olan, kaliforniyum atomlarn, azot ekirdekleriyle bombard ndan elde edilmi 105 n man yapay element, nilsbohryum. K saltmas Ha. hail * Engel. haile * ok ac olay. kl * Manzum biimde yaz lmtrajedi. * H yanet eden (kimse). * Zarar vermekten, zmekten veya ktlk yapmaktan ho lanan (kimse). * Bazen sitemli bir seslenme olarak kullan l r. * Kt bir niyet ta yan. * Kt bir biimde. * Hain bir anlam ta yan. * Hain bir biimde. hainle me * Hainle i mek i. hainle mek * Haince davran r olmak. hainlik * Hain olma durumu veya haince davran .

hain

hain hain haince

hainlik etmek * (birine) haince davranmak, ktlk etmek. haiz * Bir olan, elinde bulunduran, ta eyi yan. haiz olmak * elinde bulundurmak, uygun olmak, ta mak. haje * Afrika'da yaygkobra tr (Naja haje). n

Hak hak

* Tanr n adlar biri. 'n ndan * Adalet. * Adaletin, hukukun gerektirdiveya birine ay kazan. i rd ey, * Dava veya iddiada gere uygunluk, do e ruluk. * Gemi harcanmemek. ve * Pay. * Emek kar cret. l * Do gerek. ru, * Maden, a ta a, zerine elle yaz oyma. veya ekil * K yaz kaz ttaki y ma. * Toprak. * slmiyet.

hak

hk Hak dini

hak edi * Bir retim veya yap s nda hak edilmi m ras durum veya para. hak etmek * bir emek karhakk elde etmek, hak kazanmak. l olan eyi * lyoldu (kt) karalmak. k u l * bir ba dolayyla dllendirilmek. ar s hak getire * yoktur, bulunmaz, ne arar. hk ile yeksan etmek (veya olmak) * (yapehir vb. iin) temelinden yp harap etmek (veya olmak), btnyle ortadan kald , k rmak (veya kalkmak). hak kazanmak * eme kar alabilecek duruma gelmek. in ln hak ku u * ku shak u.

hak vermek * birinin d ncesini, davas, iddias do bulmak. n n ru hak yemek * ba nhakk vermemek. kalarn n hak yerini bulur (veya hak yerde kalmaz) * haks k er ge ortaya zl kar. hak yolu hakan * Do ruluk, do yol. ru * Trk, Mo ve Tatar hanlar "hkmdarlar hkmdaranlam kullan bir unvan. ol iin " nda lan * Osmanl padi ahlar verilen unvan. na * Hakan olma durumu.

hakanl k

* Hakanegemenli n indeki lke. * Hakanynetimi. n hakaret * Onur k onura dokunma, kltc sz veya davran rma, .

hakaret etmek * bir veya bir kimseyi a ve de gsterecek biimde davranmak. eyi a k l ersiz hakaret grmek * a veya kltc davrangrmek, a r a lanmak. hakaret saymak * bir sz veya davran hakaret olarak kabul etmek. hakaretamiz * Hakaret ieren, hakaret dolu. Hakas * Rusya'daki Hakas Cumhuriyeti'nde ya Trk halk bu halktan olan kimse. ayan ve Hakasa haka hakas hakem * Yarg. c * Gre , futbol gibi oyunlarda, oyunu yneten sorumlu ki i. hakem heyeti * Baz lkelerde yurtta lardan seilmi mahkemede yarg ve grevini yapan geici kurul, jri. * Yar mnazara vb. nde en do ve kesin sonucu belirlemekle grevli kurul, yarglar kurulu. ma, ru c hakem karar * Sporda (zellikle gre boksta) sonucun hakem veya hakemler taraf iln edilmesi. ve ndan * Mahkemeler taraf tayin edilen yeminli hakemlerin verdikarar. ndan i hakemlik * Hakemin grevi, yargl c k. hakeza hk * Bunun gibi, byle. * Ye alar toprak rengi. ile * Bu renkte olan. * Bir i do in rusu, gerek, asesas. l, * Gereklik. * Gerekten; do rusu. * Hakas Trkesi. * Do rulukla. * Do rusu, do olan ru .

hakikat

hakikat olmak * gerek duruma gelmek, gerekle mek. hakikaten * Gerekten, sahiden, do da budur ki. rusu

hakikatli

* Yak ve bal srekli olan, vefal nl l .

hakikatsiz * Yak ve bal srekli olmayan, vefas nl l z. hakikatsiz kmak * yak ve bal srekli olmamak. nl l hakikatsizlik * Hakikatsiz olma durumu, vefas k. zl hakik * Gerek. * Nitelide memi na uygun olan, gerek olan. i i , asl * Bilge. * Tanr . * Egemenli yrten, buyru yrten, szn geiren egemen. ini unu * Yarg . * Ba gelen, ba olan, bask ta ta n kan. * Duygu, davranvb. ni iradesiyle denetleyebilen (kimse). * Yksekten bir yeri btn olarak gren. * Benzerleri aras g ve nem bak ndan ba gelen, dominant, ba nda m ta at.

hakim

hkim

hkim olmak * buyru yrtmek, egemenli srdrmek. unu ini * etkili olmak, hkmetmek. hakimane * Bilgece. hkimane * Buyururcas hkmedercesine. na, hkimiyet * Egemenlik. hkimiyetimilliye * Ulusal egemenlik, mill egemenlik. hkimlik * Szn geirme, buyru yrtme durumu. unu * Yarg k. l * A agrlen, de ersiz, hor.

hakir

hakir grmek * nemsememek, de vermemek, kmsemek, kk grmek, hor grmek. er Hakka erenler * (dinde) Tanr rr eri manev g kazananlar. s na ip hakkk * Hak (II) i yapan sanat leri , oymac . hakkaniyet

* Hak ve adalete uygunluk, do ruluk, nasfet. hakketme * Hakketmek i i. hakketmek * Maden, a ta a, zerine elle yaz oymak. veya ekil * Yaz ve ekilleri kaz yarak silmek. hakk gemek * birinin pay ba almolmak. ndan kas * birinde veya bir emeolmak. eyde i hakk iin * kutsal eyleri anlatan kelimelerden sonra getirilerek ant imek iin sylenir. hakk olmak * pay , alaca hissesi olmak. , * sznde, d ncesinde, iddias hakl nda olmak. hakk denmez * onun iyiliklerine, emeklerine kark olarak ne yap azd l lsa r. hakk var * do d ru nyor, do sylyor, do davran ru ru yor. hakkyar h * Seme hakk , muhayyerlik. hakk huzur * Bir toplant bulunma karal para, oturum creti. da nan l Hakk rahmetine kavu (veya Hakka kavu n mak mak, Hakka yrmek) * lmek. hakk nda * olarak, zerine. lgili

hakk gelmek ndan * zor bir iba ile sona erdirmek. i ar * yenmek, almak veya cezas vermek. n hakk aramak n * hakk oldu inand elde etmeye al una eyi mak. hakk hell etmek (veya etmemek) n * hakk, eme ba lamak (balamamak). n ini hakk vermek n * gere btn olarak yerine getirmek. ini * birinin al nkar gere de masn ln ince erlendirmek. hakk yemek n * birinin hakk vermemek. olan eyi hakk skt * Susmal sus pay k, . hakk yla * Geregibi, iyice. i haklama

* Haklamak i i. haklamak * Bozmak, peri etmek, yenmek. an * K rmak, bozmak. * Yiyip bitirmek. hakla ma * Hakla biimi veya durumu. mak

hakla mak * taraf birbirine hakk verip, alacak verecekleri kalmamak, de ki n mek. hakl * Hakka uygun, do yerinde. ru, * Davas , iddias ncesi veya davran do ve adalete uygun olan (kimse). , d ru

hakl bulmak * davas, iddias, d n n ncesini, davrann ru bulmak, yerinde grmek. do hakl kmak * davasn, iddiasn, d n n ncesinin veya davranndo oldu anla n ru u lmak. hakl olmak * davas , iddias , davran, d ncesi adalete uygun olmak. hakl l k * Hakl olma durumu. hakperest * Haksever. hakperestlik * Hakseverlik. haksever * Do bildi ru i eyden ayr lmayan (kimse), hakperest.

hakseverlik * Haksever olma durumu, hakperestlik. haks z * Hak ve adalete uygun olmayan. * Davas , iddias , davran, d ncesi do ve yerinde olmayan (kimse). ru

haksbulmak z * bir iddiay nceyi, davrando ve yerinde bulmamak. , d ru haksyere z * Haksolarak, hak etmedihlde. z i haks zca * Hakka, adalete uymayan (biimde).

haks k zl * Haksolma durumu. z * Hak ve adalete aykl r k. haks k etmek zl * adalete aykdavranmak, gadretmek. r hak inas

* Haktan r. hak k inasl * Haktank. rl haktan r * Herkesin hakk gzeten (kimse), hak n inas.

haktank rl * Haktanolma durumu. r hakuran * Kumru.

hakuran kafesi gibi * birok aral , a klar klar kl bulunan (oda, yer). hal hal hal hl * Bir iinde bulundu eyin u artlar ta niteliklerin btn, durum, vaziyet. veya d * Davran tutum, tav , r. * imdiki zaman, iinde ya lan zaman. an * G, kuvvet, takat. * Kt durum, snt k , dert. hal aresi * zm yolu. * zme, zlme; eritme; kark bir sorunun iinden sonuca varma. kma, * Genellikle st kapal pazar yeri. * Tahttan indirme.

hl de imi i * Bir y zs bas na, yo ldn caklna, nc unlu ayd una, nlatma gcne veya ktlesine ili deim. kin i hl hatsormak r * bir kimseye "nasn ne durumdasz"anlam nezaket sorusu yneltmek. lsz, n nda hl olmak * kt duruma d mek, lmek. hl ulac * Zarf-fiil. hala hl * Babankkarde n z i. * imdiye kadar veya o zamana kadar, henz.

hl o masal * hep ayn ayn nce, davranveya sorun. sz, d Hala Halaa * n gneyinde ya bir Trk toplulu veya bu topluluktan olan kimse. ran' ayan u * Hala Trkesi.

halao lu hals

* (birine gre) Halano veya ocu halazade. n lu u, * Bir yerden, bir eyden kurtulma, kurtulu .

hals olmak * kurtulmak. halskr * Kurtar. c halat * Kenevirden yap kalip. lmok n

halat ekme * Bir halat birer ucundan tutan iki taraf birbirini ekmesiyle yap yar n lan ma. halvet halay * Anadolu'nun e blgelerinde davul ve zurna e inde toplu olarak oynanan bir halk oyunu. itli li halay ekmek (veya tepmek) * halay oyunu oynamak. halay k * Kadkle, cariye. n * Sevimlilik, irinlik, tatl l k.

halay kl * Halay olan. halay k kl * Halayolma durumu. k halaza halazade hlbuki * Ekinler biilirken tarlaya dklen tanelerden ertesi y l kendili inden yeti ekin. en * Halao veya halak. lu z * Oysa, oysaki.

hlden anlamak (veya bilmek) * bir kimsenin iinde bulundu g durumu anlayarak, sezerek, anlaygstermek. u hald r hald r * H ve ses zla kararak. hale * Ay evresinde grlen k halkas ayla. n , a l, * Hristiyanl aziz say kta lanlar resimlerinde ba evresinde izilen daire. n lar

hle yola koymak * iyi bir dzen vermek, tertiplemek. Haleb * Halep halk olan kimse. ndan

Haleb ordaysa ar burada n * bir iddiay sz abart veya lmbularak kann t istemek iin kullan l r. halef * Birinin ard gelip onun yerine geen kimse, ardselef kar . ndan l, t

halef selef * Biri tekinin yerini alma. halef selef olmak * biri tekinin yerini almak, yerine gemek. halel * Bozma, bozukluk.

halel gelmek * bozulmak, zarara u ramak. halel getirmek (veya getirmemek) * zarar vermek, engel olmak, ket vurmak. halel vermek * bozmak, sarsmak. haleldar * Bozuklu olan. u

haleldar olmak * bozulmak, sars lmak. halelenme * Halelenmek i i. halelenmek * (Ay) evresinde k halkas mak, a olu llanmak. haleli hlen * Halesi olan. * imdi, anda, bugnk gnde. u

Halep ban * . ark ban halet * Durum.

haletiruhiye * Ruh durum, ruh durumu. hal'etme * Hal' etmek iveya biimi. i

hal'etmek * Tahttan indirmek. halfa half-time * Bu daygillerden, lifleri ip, uval ve k yap nda kullan bir bitki (Sitipa tenacissima). m t lan * Bkz. haftaym.

halhal hal

* Kad n ayak bileklerine takt bilezik. nlar klar

* Yere veya mobilya stne serilmek, duvara gerilmek iin, o ynden dokunan, k ve styl, nak, u sa k l kal yayg n . hal c hall c k * Hal dokuyan veya satan kimse. * Hal dokuma sanat sanayii. veya * Hal p satma i al i. * Bo z, tenha. , ss

hali

hli (veya hlleri) duman olmak * kt duruma d mek. hli harap olmak * bitkin, peri olmak, kt duruma d an mek. hli kalmamak * gc takat durumu olmamak. , eski hli tavr yerinde * durumu, grn davran dzgn. , hli zere * oldu gibi. u hli vakti yerinde * paraca durumu iyi, zengince. hali * Koy, krfez. * Gelgit olayn belirgin oldu yerlerde, bu olaydan do ak laretki yapt klarda akarsu n u an nt n y a n huni biiminde geni zlarn lemi durumu. halife kimse. * Hz. Muhammed'in vekili olarak Mslmanlarimamln n koruyuculu yapmakla grevli n ve eriat unu * Hkmdar. * Osmanl padi ahlarn kulland unvanlardan biri. n klar * Bab kalemlerinde ktip. ali * ok iyi yeti , e mi itilmi kimse. * Halifenin grevi, hilfet. * Halife nitelive makam i . * Halifenin egemenlialt i ndaki lkeler.

halifelik

hlihaz r * imdiki durum, bugnk durum. hlihaz rda * Bu gnlerde, son zamanlarda. * imdi, anda. u halik

* Yarat, yaratan, yoktan var eden. c * z. (byk H ile) Yaradan, Tanr . Halil brahim bereketi * brahim Peygamber'i i aretle bolluk, refah anlat r. halile * Do Hindistan'da yeti bir bitki (Terminalia citrina). u en halim * (insanlar iin) Yumu huylu. ak

halim selim * Yumu ve do (kimse). ak ru hlinde * (grnmnde) olarak.

hline bakmamak * kendisinin ne durumda oldu d unu nmeden gcn a i kalk an lere mak. hline gelmek * gibi olmak. hline kpekler glyor * ok kt bir duruma d iin kullan enler l r. hlini almak * herhangi bir duruma gelmek. halis * Katk olmayan, katks saf. z, halis muhlis * Katks eksiksiz, z. z, halisane * Her trl d kar ncesinden uzak olarak, temiz yrekle, itenlikle.

halisddem * Katks saf kan. z, halita * Ala m. * Birden ok geden olu karma bir btn. mu k haliyle * Oldu gibi. u * Ola bir sonu olarak, ister istemez. an halk * Ayn lkede ya ayan, ayn uyrukta olan insan toplulu u. * Ayn soydan gelen, ayr lkelerin uyru olarak ya insan toplulu u ayan u. * Bir lke ierisinde ya de ik soylardan insan topluluklarn her biri. ayan i n * Belli bir blgede veya evrede ya ayanlarbtn. n * Yneticilere gre bir lkedeki yurtta n btn. lar * Ayd n dnda kalan topluluk. nlar halk * Yaratma. halk adam

* inden halk kesiminin btn zelliklerini yak bilen, halk taraf sevilen kimse. kt ndan ndan halk a z * Ayn lehe iinde daha kk ayr gsteren ve belli yerle blgelerine zg olan konu dili. l klar im ma halk avc l * Demagoji. halk avc s * Demagog. halk bilgisi * Halk biliminin, evreyi olu turan canl , cansdo nesnelerle ilgili inan ve uygulamalar z al konu alan dal . halk bilimci * Halk bilimiyle ilgili ararma, derleme, incelemeler yapan kimse, folklorcu. t halk bilimi * Bir lkede ya halk kltr rnlerini, szl edebiyat, geleneklerini, trelerini, inanlar, ayan n n n mutfa , mzi oyunlar, halk hekimli vb. ni inceleyerek, bunlarbirbirleriyle ili n ini, n ini n kilerini belirten; kaynak, evrim, yay deim, etkile gibi sorunlar zmeye, sonu, kural, kuram ve yasalar l m, i im n bulmaya al bilim dal an , folklor, halkiyat. halk bilimsel * Halk bilimi ile ilgili, folklorik. halk dili * Halk a ndan ortak dile geerek, ortak dildeki kar ile birlikte dile bir e katmak zere yaygbir zlar l ni n biimde kullan a zelliklerinin btn. lan z halk edebiyat * Ad olan veya olmayan kimselerin, halk ozanlarn yaratt destan ve hikye gibi edebiyat belli n klariir, trlerine verilen ad. halk etmek * yaratmak. halk evi * Halk evleri kurulu unun grev yapt yap .

halk evleri * Halk itip mill birli ve lkye yneltmek amac kurulmu e e yla olan kurulu lar. halk matinesi * Tiyatro, sinema vb. e lence yerlerinin dzenledikleri ucuz matine. halk mzi i * Yazhibir kurala dayanmadan, yaln i yoluyla ku l zca itme aktan ku a aktar halkortak mal a lan, n olan geleneksel mzik tr. halk odas * Kk yerle blgelerinde toplu gr iin yap im me lmkk yer, oda. halk okulu * Halk iin gerekli olan bilgilerin verildiokul. i halk oylamas * Byk bir toplulu trl siyas ve toplumsal sorunlar kar nda olumlu veya olumsuz gr un s n belirlemek iin ba vurulan oylama, referandum. halk ozan * Halk iinde yeti deyi en, lerini genellikle sazla syleyen, szl gelene ba ozan, iir ine l k.

halk yardak l * Halk rtma i tahrikilik. k k i, halk yardak s * Halk rtan, halk k k kt yola sevkeden kimse. halka * e metallerden veya tahtadan yap itli lmember. * ember biiminde e nesnelerden yap itli lmtutturma arac . * De metallerden yap ember biimindeki ss e . erli lan yas * Su gibi slariine kat nesnenin d v n bir mesiyle olu gittike byyerek a embere benzeyen an, lan

biim.

* ember biiminde dizilmi topluluk. * Uykusuzluk, yorgunluk, znt gibi sebeplerle gz alt beliren koyuluk. nda * Bir tr ufak, ya ve tuzlu simit. l * Yerden yksekliayarlanabilen aral asiki halat ular tak 18 cm ap 28 mm i klara l n na lan nda, kal tahta veya deri kapl demir halkadan olu as aralar her biri. nlnda iki an lma ndan halka (veya leme) verir talk (telkini), kendi yutar salk n m * verdi kendi uymayan kimseler iin kullan i de l r. halka dizili li * Ayn eksen evresinde dizilmi . halka dnk * Halkyarar olan. n na halka inmek * halkanlayve gr n dzeyinde olmak. halka olmak * bir ember biiminde dizilmek. halka oyunlar * El ele tutu ember biiminde dizilerek oynanan oyunlar. up halka yay halkac * Boru anahtarn iyi tutmas sa n n layan ve evreyle anahtar kolu aras konulan sarmal yay. na * Halka yapan veya satan kimse. * Lnaparklarda e, sigara gibi nesnelere halka geirmek yoluyla oyun oynatan kimse. i

halkalama * Halkalamak i i. halkalamak * Bir krarak halka biimine getirmek. eyi v * Bir yer veya evresini ember biiminde ku eyin atmak. halkalan * Halkalanmak i i veya biimi. halkalanma * Halkalanmak i i. halkalanmak * Halka biiminde olu mak. halkalay * Halkalamak i i veya biimi.

halkal

* Halkas olan. * Bir tr olta i nesi.

halkal damar * Bitkilerin geli mesine yarayan halka biimindeki damar. halkal gzler * evresindeki tenin rengi koyu olan gzler. halkal lar * Slklerle solucanlar iine alan sf. n

halkams * Halka biiminde olan. halkav halk halk l k * Halka biiminde olan. * Halkyarar u an (kimse). n iin ra

* Bireyler aras hibir hak ayr nda l grmemek, topluluk iinde hibir ayr k kabul etmemek, halk ad cal verilen tek ve e bir varltan gr tutumu, poplizm. it k mak ve * XX. yzy Fransa'da ortaya yoksul halk ya ve duygular lda kan, n ay zerinde duran bir edebiyat r , poplizm. halkiyat halkoyu * Halk bilimi, folklor.

* Byk bir toplulu trl siyas ve toplumsal sorunlardaki gr un nn al nmas ona gre uygulamaya ve giri ilmesi iin yap oylamada halk bildirdiolumlu veya olumsuz oy. lan n i halla * Yn, pamu yay veya tokmak gibi bir arala kabartma, ditme i yapan kimse, at . u ini mc

halla pamu gibi atmak u * toplu durumda bulunan ki i veya nesneleri darmada etmek. n hallal k * Hallacyapt i mc n , at l k. hallenme * Hallenmek i i.

hallenmek * Yeni bir duruma girmek, de mek. i * Kendinden gemek, bay gibi olmak. l r * Bir karistek duymak. hallenip kllenmek kendi imknlar iyi kt geinip gitmek, kendi ya eye yla yla kavrulmak. halle me * Halle i mek i. halle mek * Kar kl dertlerini anlatmak, dertle l mek. * Bir yak ilgilenmek. eyle ndan halletme

* Halletmek i i. halletmek * G grnen bir olay veya duruma zm yolu bulmak. * zmek. * Yoluna koymak, olumlu sonuca ba lamak. * Bir cismi bir s iinde eritmek. v * Bir yemeyenecek duruma getirmek. i * Cinsel ili kurmak. ki hallice * Durumu benzerlerine gre biraz daha iyi olan. hallihamur * inde bulundu u artlara uymak anlam gelen hallihamur olmak deyiminde geer. na hallolma * Hallolmak durumu.

hallolmak * zmlenmek, sonulanmak. * Bir s iinde erimek. v hallolunma * Hallolunmak durumu. hallolunmak * zlmek, sonuca ba lanmak. halojen hlsiz hlsizce * Madenlerle birle tuz verebilen flor, klor, brom ve iyot elementlerine verilen ad. ince * Hli, gc olmayan, bitkin, dermans takatsiz. z, * Hlsiz bir biimde (olan).

hlsizle me * Hlsizle durumu. mek hlsizle mek * Hlsiz bir duruma gelmek. hlsizlik halt * Hlsiz olma durumu, bitkinlik, dermans k, takatsizlik. zl * Bir ba bir kar rma. eyi ka eyle t * Uygunsuz sz syleme, uygunsuz i yapma. * Uygun olmayan, be enilmeyen ey.

halt etmek * uygunsuz bir sz sylemek, uygunsuz davranmak. halt kar rmak t * uygunsuz davran bulunmak veya i ta yapmak. halt yemek * yakksve kt bir i z yapmak. halter

* Birbirine metal sapla ba lanmiki glle veya disklerden yap lmara. * Bu arac elle kald iki rmay amalayan spor dal . halterci * Halter sporu yapan kimse.

haltercilik * Halterci olma durumu. halk halvet * Temiz huylu, iyi ahlkl . * Issyerde yalnkalma. z z * Issve kapal z yer. * Hamamlarda ok s kk yer. cak

halvet gibi * ok s (yer, oda). cak halvet olmak * gr iin yalnkalieriye kimseyi sokmamak. mek z p halvethane * Eski saraylarda girilmesi yasak olan oda. * Eski tekkelerde dervi yaln ibadet etmek ve ile doldurmak iin kapand oda. lerin zca klar Halvet * badetlerini tenhada yapan bir tarikat. * Bu tarikattan olan kimse. * (meyve iin) Yenecek kadar olgun olmayan. * lenmemi (madde). * dmans z. * Gerekle kolayl veya imkn me olmayan. * Kaba, toplum kurallar bilmeyen, incelmemi n .

ham

ham besi suyu * Kkler taraf topraktan emilip yapraklara kadar besi suyu. ndan kan ham ervah * Yersiz, yakkssz ve davran olan kimse, i z lar adam. ham gaz * lenmemi gaz.

ham hayal * Gerekle meyecek d veya mit. nce ham hum * "Belirsiz birtak szler sylemek" anlam gelen ham hum etmek deyiminde geer. m na * nemsiz, bo sz. ham hum aralop * dzenle veya el abuklu ile yap kimsenin ak u lan, l erdiremedii i . ham madde * Bir rn veya mal olu turmak iin gerekli maddelerin i lenmeden nceki do durumu. al ham pay * Z vanal gemeleri sa lamlarmak amac z t ile vanadan genellikle te biri oran lan para. nda kar

hamail

* Omuzdan apraz olarak bele inen bahamayl , . * Muska. * a veya direk aras as iine yat ve sallanabilen, a veya bezden yap ki a na larak lan dan lmyatak, a yatak. * Ahmakl k. * cretle yk ta yarak geinen kimse, ta c , yk. y

hamak hamakat hamal

hamal camal * Hamal ve benzeri kimseler. hamal semeri * Arkal k. hamal s r * Sk hamallarn kulland a r n a. hamala semeri yk olmaz * insana kendi ia gelmez. i r hamalba * Hamallara ba k eden kimse. kanl hamaliye * Hamal creti, hamall k.

hamalln etmek (veya yapmak) * bir i nemsiz, fakat a ve yorucu ykn ta in r mak. hamall k * Hamalyapt i n . * Hamala verilen para, hamaliye. * Kaba ve a i . r * Gereksiz yere yklenme. * Zihni gereksiz bilgilerle doldurma. * Y lacak yer, yunak, dam. kan s hamam anas * Kad hamam nat yneten kad nlar nda rlar n. * yar ri , gl ve man kad i n. hamam bohas * Kad n arhamam giderken ama n e n nlar na rlar veya yalar koydu boha. u hamam bce i * Hamam bce igillerden, temiz tutulmayan yerlerde reyen zararl bcek (Blatta orientalis). bir hamam bce igiller * Dz kanatl tak na giren, rnek hayvan lar m hamam bceolan bir familya. i hamam gibi * pek s cak. hamam kesesi

hamam

* Hamamda kiri karmak iin kullan k veya kenevirden rlm geebilen kese. lan ldan ele hamam otu * Vcuttaki gereksiz k almak iin amur k na getirilip srlen toz. llar vam hamam tak m * Hamamda kullan havlu, kese, tas gibi gerekli aralar. lan hamam tas * Banyo ve hamamlarda e meden veya kurnadan su al dknmeye yarayan yayvan kap. p hamam yapmak * y kanmak. hamama giren terler * bir i giri kimse, o i glklerini veya masraflar gze almalr. e en in n d hamamc * Hamam i leten kimse. hamamc olmak * gusl abdesti almas gerekmek. hamamc l k * Hamamc olma durumu veya hamamcn yapt i n . hamamnamusunu kurtarmak n * grn kurtarmaya ynelen birtak yetersiz arelere ba n m vurarak kt bilinen bir yere onur kazand rmaya al mak. hamaml k * Baz evlerde y kanmak iin ayr unlukla ii ve yanlar lmo , inko kapl , dolaba benzer yer. hamarat * Ev i lerinde ok al ve becerikli kad an n.

hamarata * Hamarat bir biimde, hamarat gibi. hamaratla ma * Hamaratla i mak i. hamaratla mak * Hamarat duruma gelmek, hamarat olmak. hamaratl k * Hamarat olma durumu. hamarattaze * al becerikli (olan). kan, hamaset hamas * Yi itlerden ve yi itliklerden sz eden (destan, iir). hamayl * Bkz. hamail. Hambel * \343 Hanbel. * Yi kahramanl cesaret. itlik, k,

hamburger * Bir tr kfteli ve yuvarlak ekmekli sandvi. hamburgerci * Hamburger yapan veya satan kimse. hamdetme * Hamdetmek iveya biimi. i hamdetmek * Tanr 'ya kretmek. hamdsena * Tanr olan 'ya kran duygular bildirme. n Hamel hamhalat * Ko burcu. * Kaba saba, grgsz. * Verimsiz, orak, kuru. * Asit. * Gzeten, koruyan, koruyucu (kimse). * Kay kayc ran, r (kimse). hamil * Elinde bulunduran, zerinde ta yan. * Destek, bindi. hamil olmak * zerinde bulundurmak, ta mak. hamile hamilelik * Gebe, ykl, ayl . * Gebelik. * Hamile elbisesi. * zerinde ta yarak.

ham z hami

hamilen

hamilikart * Tavsiye edildiyazkart i l , pusulay kimse. ta yan haminne * Ya ve sayg l duyulan kad verilen unvan. nlara hamisiz hami hamiyet * Koruyucusu, kay olmayan. ran * Mektup k nbo yerine yaz ek d n d bir lan nce, not (post scriptum). kma, * Bir insanyurdunu, ulusunu ve ailesini koruma abas n .

hamiyetli

* Hamiyeti olan.

hamiyetperver * Hamiyetli, hamiyet sahibi. hamiyetperverlik * Hamiyet sahibi olma. hamiyetsiz * Hamiyeti olmayan. hamiyetsizlik * Hamiyetsiz olma durumu. hamla * Kreklerin bir kez suya daldl lmas r kar . p * Bu biimde sandal ald yol. n * K birinci oturak. tan

hamlac * Byk sandal ve kay klarda k birinci oturakta krek eken kimse. tan hamla hamlama * Hamlamak. * ini topra yap ndan lmnesnelerin ilk pi i. irili * Bu pi irmenin yap fn blm. ld r hamlamak * Uzun zaman idman yapmamak, hareket etmemek yznden gcn veya evikli yitirmek. ini hamla ma * Hamla durumu. mak hamla mak * Hamlamak durumu. hamle * at at leri lma, l m. * Sald r savlet. , * Satranta ve damada ta srme i i. * Atak (II). * fle.

hamle etmek (veya yapmak) * at lmak, sald rmak. * nemli bir i giri bir i ba sa e mek, te ar lamak iin aba harcamak. hamleci * At . l mc hamletme * Hamletmek i i. hamletmek * Bir sebebe yklemek, yormak. haml k * Ham olma durumu. * dmans k. zl

hamse hamsi

* Divan edebiyat be nda mesnevnin bir araya gelmesinden olu eser. an

* Hamsigillerden, Akdeniz, Karadeniz ve Bat Avrupa klar avlanan, 10-12 cm boyunda, ince uzun bir y nda bal(Engraulis encrasicholus). k hamsi bu ulama * Hamsinin fnda pi r irilen yeme i. hamsi orbas * Hamsi ile yap orba. lan hamsigiller * Kemikli bal n hamsi, ringa, sardalye, tirsi bal n klar klar iine alan bir familyas . hamsiku u * Baharat, un ve yumurtaya bulanarak yap hamsi tavas lan . hamsili pilv * Haz rlanan i pilv zerine ay p temizlenmi n klan hamsilerin konulmas fnda pi ve r irilmesiyle yap lan bir tr pilv. hamsin hamt * Erbainden sonra gelen, 31 ocakta ba layan elli gnlk kdnemi. * Tanr 'ya kretme.

hamt etmek * Tanr 'ya kretmek. hamt olsun * "Tanr 'ya krler olsun" anlam ho nda nutluk anlat r. hamule * Yk. * K dolgu maddesi. t * Unun su veya ba slarla yo ka v rulmu durumu. * (k iin), Nitelik, tr. t * (ekmek ve hamur i iin) pi leri yi memi . * z, asmaya. l,

hamur

hamur amak * yo rulmu hamuru inceltip yufka durumuna getirmek. hamur boya * Ressamboya tablas n zerinde, resmine srmek iin haz hamur k ndaki ya boya. rlad vam l hamur orbas * Hamur ile yap orba. lan hamur gibi * yorgunluktan eli ayatutmaz. * yiyeceklerin ok pi bulama durumuna gelmesi. ip hamur i i * Hamurdan yap yiyeceklerin genel ad lan .

hamur tahtas * zerinde hamur a tekerlek biiminde ve k ayakl lan sa masa, yasta a. hamur tatl s * Hamurla yap tatl n genel ad lan lar . hamur teknesi * inde hamur yo urmaya yarayan zel kap. hamur tutmak * hamur haz rlamak. hamurcu * Fnda hamur yo (i hamurkr. r uran i),

hamurculuk * Hamurcunun iveya mesle i i. hamurkr * Hamurcu. hamurlama * Hamurlamak i i. hamurlamak * Hamur srmek. * (kapal tencerenin kenar bu n u kmas diye) Hamurla s n vamak. hamurlanma * Hamurlanmak i i. hamurlanmak * Hamura bulanmak. hamurla ma * Hamurla i mak i. hamurla mak * Hamur k almak, gev vam emek. hamursu * pi yi memihamur gibi, hamurumsu. ,

hamursuz * Yahudilerin, Hamursuz Bayram dolayyla yapyedikleri bir e mayasrek. s p it z Hamursuz Bayram * Yahudilerin Mr'dan n s k lar anmak amac her y yla l kutlad bayram. klar hamurumsu * Hamur k nda olan, iyi pi vam memihamursu. , hamut han * Araba ko umunda atlarboyunlar geirilen a veya stne me geirilmi n na a in ember. * Osmanl padi ahlarn adlarn sonuna getirilen unvan. n n * Do lkelerinde yerli beyler ve Km giraylar kullan unvan. u r iin lan * Yol zerinde veya kasabalarda yolcular konaklamalar yarayan yap n na . * Byk ehirlerde serbest mesleklerde al anlaroda veya daire tutup al klar n t birka katl . yap

han

han gibi

* gere inden ok geni olan yer.

han hamam sahibi * mlk ok, varl kimse. kl han kapndan te atmak s elti * defetmek, kovmak. hanay * ve daha ok katl ki ev. * Sofa, hol. * Avlu. Hanbel * slml snnet ehli denilen drt mezhepten biri. kta * Bu mezhepten olan kimse. * Han i leten kimse.

hanc

hanc sarho yolcu arho * kimin ne yapt, ne ettibelli de i il. hanc l k haner * Hanc olma durumu veya hancn yapt i n . * Ucu e ve sivri, kamaya benzer, silh olarak kullan bir tr b ri lan ak.

haner ie i * iekleri haner sap and iin Ltin ie verilen bir ad. n rd ine hanere * G rtlak. hanerleme * Hanerlemek i i. hanerlemek * Hanerle yaralamak veya ldrmek. hanerlenme * Hanerlenmek i i. hanerlenmek * Hanerle yaralanmak veya ldrlmek. handan hande handikap * ne en, eli. * Glme, gl .

* At yar nda binicilerle eyerin toplam a n, atlarko kazanma n lar rln n uyu ans etkileyecek biimde ayarlanmas . * Elveri durum, engel. siz handiyse * Yakzamanda, neredeyse, hemen hemen. n

hane

* Ev, konut. * Ev halk . * Bir btn olu turan blmlerden her biri, blk, gz. * Ondalsay k sisteminde bir sayn sa sola do rakamlarn derecelerine gre her birinin n dan ru n bulundu yer, basamak. u * Klsik Trk mzi inde, pe gibi saz paralarn blmlerinden her biri. rev n * Birle kelimelerde ikinci kelime olarak bulunur, bina, yap makam anlamlar kar ik , yer, n lar. hanedan * Hkmdar veya devlet by gibi bir ki dayanan soy, byk aile. iye * Belli ve byk soydan gelen. * Eli ave konuksever. k hanedanl k * Hanedandan olma durumu. Hanef * slml snnet ehli denilen drt mezhepten biri. kta * Hanef mezhebinden olan kimse. Haneflik * Hanef mezhebi. hanek haneli * Sz, konu ma. * Herhangi bir say evi olan. da * Herhangi bir say hanesi olan. da * Herhangi bir say evi olan, evlik. da * sylemeyi meslek edinmi ark kimse, c ark, okuyucu.

hanelik hanende

hanendelik * Hanende olma durumu, c okuyuculuk. arkl k, hangar * Uak, araba, tar arac ya gibi nesneleri bar rmaya yarar kapal sundurma. m , e nd yer,

hangar gibi * ok byk ve geni yer. hangi * veya daha ok ki eyden bir tanesini belirtecek bir cevap istemek iin kullan soru s . lan fat * Fiili dilek veya birle zaman olan cmlelerde, nesnenin veya cmlenin belirteni durumunda art ik nda oldu unda nesnedeki kavram genelle tirir. hangi akla hizmet ediyor? * ne gibi bir d ile byle olmayacak, mant z bir i yor?. nce ks yap hangi biri? * ok olanlardan hangisi. hangi da kurt ld? da * kendisinden beklenmedik bir davrankar nda ma ve sitem anlat s a r. hangi peygambere kulluk edece ini a rmak

* kimin szn yerine getirece bilemeyerek k k iinde kalmak. ini a nl hangi rzgr att ? * bir yere uzun sre u ramam beklenmedik bir zamanda gelenlere sitem yollu sylenir. ken hangi ta pekse (kat ba ona vur ysa), n * kendi kusuru yznden zor bir duruma d veya ba en kalar yard isteyen bir kimseye ndan m fkelenildi sylenir. inde hangi takald alt rsan, ndan kar * her i anlar veya anlad iddias bulunur. ten nda * her ikarr. e hangisi han m * Birka ki i aras kim veya birka aras hangi ndan ey ndan ey. * Kve kad verilen unvan, bayan. z nlara * Kar . , e * Kad btn iyi niteliklerini ta nln yan. * Toplumsal durumu, varl iyi olan, hizmetinde bulunulan kad n.

han bce m i * Kkanatl n lardan, kara benekli, k z rm renkte, kurtuklar i iin yararl lan bir bcek, gelin bce yedi say i (Coccinella). han evld m * Nazl bytlm r m kimse. , tkld * Pi. han han k m mc * Evine, ocuklar i geregibi bakan, evresiyle uyumlu (kad k na, ine i n, z). * Byle bir kad veya k yara davran olan. na za r lar han manne * Kayvalide. n han mefendi * stn bir sayg gstermi olmak iin kad adlarn sonuna getirilir veya adlaryerine kullan n n n l r. han mefendilik * Han mefendi olma durumu ve zelli i. han meli * Han meligillerden t rman, korularda, al c l klarda yeti bir bitki (Lonicera caprifolium). en * Bu bitkinin gzel kokulu ie i.

han meligiller * eneklilerden, rnehan olan bir bitki familyas ki i meli . han mgbe i * Bir e hamur tatl. it s han k ml * Han olma durumu ve zelli m i. han mnine * Bkz. haminne. han mparma * uzun, parmak biiminde bir e hamur tatl. nce it s

hani

* Nerede, ne oldu, nerede kald . * Kar dakinin daha nceden bildibir kendisine hat lmak istenildi kullan i ey rlat inde l r. * Verilen sz hat rlatan szn ba getirildi sitem anlat na inde r. * Bazen "bari" anlam kullan nda l r. * "Do rusunu sylemek gerekirse","kald stelik" anlamlar kullan ki, nda l r. * Hanigillerden, Akdeniz'de ya ayan, alaca k z rm renkli, beyaz etli, orta byklkte bir bal(Serranus k

hani cabrilla). hani ya

* hani.

hani yok mu * dikkati arkadan gelen sze ekmek iin sylenir. hanidir hanigiller hanl k * ne vakittir, epey zamand oktan beri. r, * bilinen trleri hani ve yazhani olan kemikli bal tak . yi l klar m * Han olma durumu. * Han egemenli n indeki lke. * Han ynetimi. n

hant hant * "Rahatsedecek biimde bir a istek duymak" anlam hant hant tmek deyiminde geer. z eye r nda hantal * Kocaman, iri, kaba. * i, davran kaba ve yava lar .

hantalla ma * Hantalla i mak i. hantalla mak * Hantal bir duruma gelmek. hantall k hanman * Hantal olma durumu. * Ev bark, ocak.

hanman y n kmak * oca y kmak, evini bark da n n tmak. Hanya * "Haddini bilmek" anlam Hanya'y nda Konya'y bilmek (veya anlamak) bilmemek (veya anlamamak) deyiminde geer. Hanya'y Konya'y anlamak * bir i gerek ynn anlayarak akl gelmek, ak in ba na llanmak. Hanya'y Konya'y gstermek (veya retmek) * Bkz. dnyanka bucak oldu gstermek. n unu Hanya'y Konya'y renmek * Bkz. anlamak.

hap

* Kolayca yutulabilmesi iin kk toparlak durumuna getirilmi il. * Bir iimlik afyon. * (ocuk dilinde) Yutma sesi.

hap

hap etmek * yemek, yutmak. hapaz * Avu.

hapazlama * Hapazlamak i i. hapazlamak * Avulamak. hap hap l k * Afyon vb. uyu turuculara al olan (kimse). m * Uyu turucu madde zellita haplara d olma durumu. i yan kn

hap yutmak * kt bir duruma d mek. haphaphaphupur r r, r * tahl grltl bir biimde (yemek). ve hapis * Bir yere kapatsal p vermeme. * Yasalara gre suu belirlenen bir kimseyi ceza evine koyma cezas . * Cezaya arptlmsulularkapat klar ceza evi, hapishane. r n ld yer, * Ceza evine kapat lmkimse, mahpus. * Pullar vermemek, kapatmak temeline dayanan bir e tavla oyunu. sal it

hapis giymek * hapis cezas arptlmak. na r hapis yatmak * hkml oldu sreyi hapishanede geirmek. u hapishane * Hapis cezas arptlanlarkapat klar dam, ceza evi, kodes. na r n ld yer, hapishane kak n * sulu olup da henz tutuklanmamkimse. * kt, serseri, hoyrat kimse. hapislik haploit haploloji * Bkz. Orta hece yutumu. hapsedilme * Hapiste bulunma durumu veya sresi. * Olgun bir reme hcresinde bulunan kromozom tak . m

* Hapsedilmek i i. hapsedilmek * Hapsetmek iyap i lmak. hapsetme * Hapsetmek i i. hapsetmek * Bir suluyu hapishaneye koymak. * Bir yere kapatsal p vermemek. * Bir kimseyi veya bir bo bo tutmak, al eyi u una koymak. hapsettirme * Hapsettirmek i i. hapsettirmek * Hapsedilmesine yol amak. hap k r * Aksk. r

hap kl r * Akskl r . hap rma * Hap iaks rmak i, rma.

hap rmak * Aks rmak. hap rtma * Hap rtmak i i. hap rtmak * Aks rtmak. hap u hapt * Hap sesi. rma

* "Bir tart mada kar ndakini susturmak ve kar k veremez duruma getirmek" anlam haptetmek s l nda birle fiilinde geer. ik haptetme * Haptetmek i i.

haptetmek * Kar ndakini susturmak, cevap veremez durumunda b s rakmak. har * Birtak ikileme ve deyimlerde e anlamlarla geer. m itli har har gr har gr * S k n, yak. cak, zg c * tartp eki tartp eki me, erek. * Bkz. har.

har har har hur har hur

* Grltl, bol ve srekli olarak. * karklve anla k. k mazl * Bkz. har.

har vurup harman savurmak * d ncesizce ve hesaps harcamak, bol bol harcaytketmek. zca p hara hara harabat * Ynt harabeler, viraneler. k lar, * (Divan edebiyat e nda) kili lence yeri, meyhane. harabat * Madd eylere de vermediiin stne ba zenmeyen, da k, derbeder. er i na n * Vaktini meyhanelerde veya zevk ve sefada geiren (kimse). harabatlik * Harabat olma durumu, da kl derbederlik. k, n harabe * Eski a lardan kalm veya yap ehir , ren, kal . nt * Ylmveya ylmaya yz tutmu , y. k k yap k * Harap olmu ren. yer, * At retilen iftlik, aygdeposu. r * Hare.

harabelik

haraca ba lamak * bir kimseyi belli zamanlarda kendisine belli miktarda para vermeye zorlamak. haraca kesmek * zorbal para koparmak veya sa kla kar lamak. hara * Osmanl Trklerinde genel olarak toprak sahiplerinden devlete al vergi. nan * Osmanl Trklerinde Mslman olmayanlar devlete demekle ykml olduklar n vergi. * Bir yerden, bir kimseden zorbal al para. kla nan hara mezat satmak * aart ile satmak. k rma hara yemek (veya almak) * ba nsndan geinmek. kasn rt hara * Hara toplamakla grevli olan kimse. * Zor kullanarak bir yerden veya kimseden para s ran kimse. zd

hara l k * Haran grevi. n * Zor kullanarak bir yerden veya kimseden para s ran kimsenin yapt i zd . haral

* Haraca ba lanm vergi deyen. , harakiri * Japonlarda karn b de yoluyla kendini ldrme. n akla me harala grele * Tel ile. haram * Din kurallar aykolan, dince yasak olan. na r * Yasak.

haram etmek *o eyden umulan yarar ve rahat rmamak. tatt haram olmak * bir eyden geregibi yararlanamamak. i haram olsun! * "hayr grme, grmesin!" anlam kullan bir sz. n nda lan haram para * Yasa d yollardan kazan para. lan haram yemek * din inanlara aykolarak, haksolarak bir el atmak, sahip olmak. r z eye harama ukur zmek * nikhsolarak cinsel ili bulunmak. z kide harami * H z, haydut. rs haramilik * H zl haydutluk. rs k,

harams z * Haram olmayan, haram kar mam . haramzade * Yasa d birle melerden do ocuk, pi. an haran * Byk tencere. harap * Bay rl kalmam ylacak duruma gelmiy n, viran. nd k , , kk * Bitkin, yorgun, peri an. * ok sarho .

harap etmek * harap duruma getirmek. harap olmak * harap duruma gelmek, harapla mak, peri olmak. an harapla ma * Harapla i mak i. harapla mak * Harap duruma gelmek, viran olmak, peri olmak. an

harapl k harar

* Harap olma durumu, y nl kk k. * o k dokunmubyk uval. u ldan ,

harar gibi * iine ok alabilen, genibyk e iin kullan ey , yalar l r. hararet * Is . * S k. cakl * Susama, susuzluk. * Co kunluk, ate lilik.

hararet basmak * ok susamak. * vcut s s artma. hararet kesmek (veya sndrmek) * susuzlu gidermek. u hararet vermek * susatmak. hararetlendirme * Hararetlendirmek i i. hararetlendirmek * Hararetlenmesine yol amak. hararetlenme * Hararetlenmek i i. hararetlenmek * Isartmak. s * Canlanmak, k z mak. hararetli * Is, s fazla olan. s cakl * Co ate canl kun, li, . hararetli hararetli * Yo ve heyecanl biimde, ate ate un bir li li. hara o haraza * "iyi, gzel" Bir tr yn rgs. * Kavga, grlt, karkl k. * fke, sinir. * Srt kesesinden ta n kan . * K m sa zrak. * Harbi. * Ate silhlariini temizlemekte kullan ubuk, harbe. li n lan * Do hilesiz, temiz, mert. ru,

haraza harbe

harbi

harb

* Sava ilgili. la * Osmanl Devletiyle henz bardurumunda bulunmayan, bir antla yapmamdevletler ve bu ma devletlerin uyruklar . * Osmanl lkelerinde ticaretle u an yabanc ra uyruklara verilen ad. harbi basmak * do h yrmek. ru, zl harbi konu mak * dosdo geregizlemeden konu ru, i mak. harbilik * Do ruluk, temizlik, mertlik. * Ate silhlarda harbinin yerle li tirildiyer. i * Sava leri. i * (byk H ile) Subay yeti yksek okul, harp okulu. tiren

harbiye

Harbiye Nezareti * Osmanlmparatorlu unda Mill Savunma Bakanlna verilen ad. Harbiyeli harcama * Harp okulu rencisi. * Harcamak i paray i, elden karma, sarf. * Bir almak iin elden lan para, gider. ey kar

harcama kalemi * Muhasebe i lemleri iinde en fazla sat al maddelerin btn. n nan harcamak * Bir i grmek veya bir satalmak iin paray ey n elden karmak, sarf etmek. * Bir yapmak iin kullanmak, tketmek. ey * Birinin de ve onurunu kc durum yaratmak. er r bir * Manev ynden kt duruma d rmek, feda etmek. * Yok olmas lmesine sebep olmak. na, harcanabilir * Harcanma zelliolan. i harcanma * Harcanmak i i. harcanmak * Harcamak iyap i lmak, harcamak i konu olmak. ine harcay * Harcamak iveya biimi. i harc * Ucuz, her keseye uygun.

harc olmak * bir ibirinin yapabilecenitelikte olmak. , i harc lem * Herkesin alabilece herkesin kullanabilece herkesin i yarayan, her keseye uygun. i, i, ine * Hibir zelliolmayan, yeniliolmayan, basmakal i i p.

harc rah har

* Yolluk.

* Harcanan para, masraf. * Resm i lerde devlet veznesine denen para. * Yap tu veya ta n rgsn pekitmek, duvarlar vamak iin kullan toprak, saman veya kum, da la lar s lan, kire, imento gibi eyleri su ile kararak yap amur, karm. lan * Bir yeme yap nda kullan ve tat veren maddelerin btn. in lmas lan * Giysiler dikilirken kullan tamamlay veya ssleyici lan c eyler. * Bah kta deik nitelikteki toprak vb. maddelerin kar r yla haz vanl i lmas t rlanmtoprak. harl * Yap lmas har denen. iin * Har ile rlm . * Sslerle bezenmi (giysi). * Ufak tefek ihtiyalar iin ayr lmpara. hars z hardal * Harc olmayan.

harl k

* Turpgillerden 100-150 cm ykseklikte, sar iekli, deriyi yak nitelikte olan ve tohumu hekimlikte c kullan tad ve bir yk bir bitki (Brassica nigra). lan, ac ll * Bu tohumun toz durumuna getirilmi veya sirke ile kar r yap larak t lmmacunu. hardal rengi * Kirli sar renkte. hardaliye hardall hardall k * Hardal yap nda kullan malzeme. m lan * Hardal konulan kap. hardals * Uzun iki enetli meyve. hardals z * Hardal olmayan. hare * Baz nesne, canl vb. nde dalgalan grnen parlak izgiler, menevi , gz r gibi , dalg r. * zerinde dalgal izgiler bulunan kuma . * ok sert ta , mermer. * Davran i ler. lar, * Belli bir ama gzetilerek bir asker birli yaptlan manevra, arp evirme, kovalama gibi i e r ma, ler. * Arap harfleriyle yaz lmmetinlerde k nlleri gstermek iin kullan i sa lan aret. * hardal kat yap zm . ine larak lan ras * Hardal olan.

harekt

hareke

harekeleme * Harekelemek i i.

harekelemek * Bir nsze hareke koymak. harekeli harekesiz hareket * Bir cismin durumunun ve yerinin de mesi, devinim. i * Vcudu oynatma, krdatma veya k ldanma. p m * Davran . * Yola kma. * Belirli bir amaca varmak iin birbiri ard yap ilerlemeler, ak nca lan m. * Yer sars s nt, deprem. * Devinim. * (demir yollar Katarlardzenlenmesi ve hangi saatlerde yola p hangi duraklarda kar acaklar nda) n k la n dzenleme i leri. * Bir paranyavak, abukluk derecesi. n l * Kas ve eklemlerin, belli do al artlar iersinde i lemeleri sonucu vcut blmlerinde dzenli ve olumlu etkilerle olu turduklar deimi. yer i * Devinim. hareket dairesi * Demir yollar hareket i nda lerini dzenleyen, izleyen daire. hareket etmek * yola gitmek, yola kmak. * vcudu oynatmak, krdatmak veya k ldamak, devinmek. p m * davranmak. * devinmek. hareket noktas * Bir i bir yolculu vb.nin ba yer. in, un lad * Bir sorunun incelenmesinde ba olarak al nokta. lang nan harekete geirmek * bir i yap na sebep olmak, k ldatmak, canland in lmas m rmak. harekete gemek * bir iyapmaya ba i lamak, bitirmek amac bir i giri ile e mek. harekete getirmek * k ldatmak, canland m rmak. hareketlendirme * Hareketlendirmek i i. hareketlendirmek * Hareketlenmesine yol amak. hareketlenme * Hareketlenmek i i. hareketlenmek * Hareket kazanmak, harekete gemek. hareketli * Hareketi olan, yer detirebilen, devingen, mteharrik. i * Canl gsteren, canl p l k , krdak. * Hareke konulmu . * Hareke konulmam .

hareketlilik * Hareketli olma durumu, devingenlik. hareketsiz * Hareket etmeyen, yerinden k ldamayan, durgun, dura m an. hareketsizlik * Hareketsiz olma durumu. harek * Hareket durumunda, devinim durumunda olan. harelenme * Harelenmek i i. harelenmek * K ldad zerinde parlak izgiler grnmek, dalgalanmak. m ka hareli harem * Saray ve konaklarda kad ayr blm. nlara lan * Bu blmde oturan kad n hepsi. nlar * Kar . , e harem a as * Osmanl saraylar ve byk konaklarda haremle selmlaras hizmet gren had zenci kle, nda k nda m, had a . m as harem khyas * Haremin alveri bakan erkek grevli. ine haremlik * Saray ve konaklarda kad ayr blm, selmlkar . nlara lan k t * Kar e l lik. k, haremlik selmlolmak k * bir yerde kad ayr nlar , erkekler ayr oturmak. Harezm yolu * Bkz. algoritma. harf * Dildeki bir sesi gsteren ve alfabeyi olu turan i aretlerden her biri. * Haresi olan.

harf atmak * sz atmak, tan bir kad uygunsuz szler syleyerek yakla mad na maya al mak. harf evirisi * Transliterasyon. harfendaz * Onur kc syleyen. r sz harfendazl k * Harfendaz olma durumu. harfi harfine * Tastamam, uygun, gerekte oldu gibi. u

harfitarif harfiyen

* Arapada addan nce gelen ve adbelirli oldu gsteren elif, lm harfleri, tan k. n unu ml * Harfi harfine, hibir de iklik yapmadan. i

harharyas * Harharyasgillerden, boyu 2 m' yi bulan ok tehlikeli bir kpek bal tr (Carcharhinus lamia). harharyasgiller * Kpek bal tak na giren bir familya. klar m har vurmak ba na * ok k zmak; azmak, kendini tutamayacak duruma gelme. har gemek * k nl, s hevesi, isteveya fkesi azalmak. zg cakl, i har l l har * Aral z olarak, durmaksn, btn gcyle. ks z har lanma * Har lanmak durumu. har lanmak * (hayvan) Huysuzlanmak, huysuzluk etmek. har ldama * Har ldamak durumu. har ldamak * Grltyle ve srekli olarak akmak; yanmak; al mak. har lt har m * Har ldarken ses. kan * Sebze ve meyve bahesi. * Tarla ve bahe evresindeki it. * Bir eyden huylanyrmeyen, geri geri giden (hayvan). p * Hain, huysuz. * Obur. * D d dan. tan, ar * D ilgili, d olan. la tan * (devlet ynetiminde) Di leri. * Ameliyat tedaviyi gerektiren hastal veya klarla ilgilenen hekimlik kolu. * Hastahanelerde bu hastal klarla ilgilenen blm.

har n

haricen haric hariciye

hariciye naz r * Di bakan leri . hariciyeci * Dsiyaset ile u an meslek adam ra . * Hariciye hastal uzman hekimi. klar

hariciyecilik * Hariciyeci olma durumu. hari * D d . , ar * Yabanc lke, d . ar * D kalmak zere, dnda say zere. ta lmak

hari olmak * o i iinde olmamak. in hariten gazel okumak (veya atmak) * bir konuyu iyice bilmeden, zerinde gr d ileri srmek. ve nce * bir konu maya yersiz ve zamanskat z lmak. harika * Yarad ve imknlarstnde nitelikleriyle insanda hayranluyand ( ln n k ran ey). * ok byk bir hayranluyand eksiksiz, kusursuz, tam, mkemmel. k ran,

harikalar yaratmak * hayranluyand k racak ba lar kazanmak. ar harikulde * Egrlmemi k k yarat, ola i , a nl c anst. * ok gzel. harikuldelik * Harikulde olma durumu veya zelli ola i, anstlk. harim * Girilmesi yabanc yasak olan, kutsal tutulan, korunulan yer. ya harir haris harita * pek. * stekli, a gzl, bir ok fazla isteyen, h . eyi rsl

* Co rafya, tarih, dil, nfus vb. olgularla ilgili yeryznn veya bir parasn, belli bir orana gre n kltlerek dzlem zerine izilen tasla . haritac * Harita yapan kimse, kartograf.

haritac l k * Haritac olma durumu. * e amalara ynelik haritalaryap yntemi, kartografi. itli n m haritada olmak * gz nnde bulundurulmas gerekmek. haritadan silinmek * bir lke, ba devletin hkimiyeti alt girmek. ka na * (bir ky, kasaba) sava veya deprem gibi bir olay sonunda yok olmak. harital k hark * Haritalar sakland yer. n * Bkz. ark.

harlak harlama harlamak

* Har ile akan su, a lt layan. * Harlamak i i. * (ate iin) Kuvvetlenmek, harl biimde yanmak. bir * Birden fkelenerek ba rmak, birine k mak. * Harlatmak i i.

harlatma

harlatmak * (ate Kuvvetlendirmek, alevlendirmek. i) harl harman * Kuvvetli, har l yanan. l har

* Tah l demetlerinin zerinden dven geirilerek tanelerin ba aklar ayr ndan lmas i. i * Bu i yap yer veya mevsim. in ld * Birok e birer para alyeni birle olu itten p im turma i i. * (k l Selloz a kta) t lmas amas ba p k veya karton sayfasn meydana gelmesine kadar a ndan lay t n kullan bir veya birka k hamuru ile di malzemelerin meydana getirdisulu sspansiyon. lan t er i harman evirmek * harmanlamak. harman orman * Bkz. karman orman. harman dvmek * ekin tanelerini saptan ay i yapmak. rmak ini harman etmek (veya yapmak) * birok e birer para alyeni bir birle olu itten p im turmak. harman savurmak * tahsamandan ay l rmak iin dvlm rzgra karsavurmak. n harman sonu * Harmandan sonra kalan, toprakla kar l. tah m * Byk bir varlveya i sonra kalan blm. k ten harman sonu dervi lerin * bir i sonunda iyi pay alanlar iin sylenir. in harman yeri * zerinde harman dvlen, sr toprak alan. k lmsert t harmanc * Harman iile u an kimse. i ra harmanc l k * Harmanc olma durumu. * Harmancn yapt i n . harmandal * (Ege blgesinde) Bir e zeybek oyunu. it

harmani

* Btn vcudu saran, kolsuz ve bazen kukuletal e st giysisi, pelerin. bir it

harmaniye * Bkz. harmani. harmanlama * Harmanlamak i i. harmanlamak * Harman etmek. * Bir ember olu turacak biimde dola mak. * (gemi) Az bir dmen ayla byk bir e izerek yrmek. s ri harmanlanma * Harmanlanmak i i. harmanlanmak * Ttn, ay, iki gibi eylerin birka e birbirine kat kar rmak. idi l p t * (Ay) evresinde a olu mak. l harmanlatma * Harmanlatmak i i. harmanlatmak * Harman yapt rmak. harmanl k * Harman iin gerekli e ya. * Harman yeri. harmoni * Armoni.

harmonyum * Dgrn piyanoya benzeyen, kr ayakla i letilen kk org. harnup harp harp * Keiboynuzu. * Sava . * Dik tutularak parmakla al k ve telli, byk alg nan, eli , arp.

harp amak * Bkz. sava amak. * Bir konuda gl biimde mcadele etmek, bir konuyu iddetle savunmak. harp akademileri * Trk Silhl Kuvvetlerine kumandan ve kurmay subay yeti okullar. tiren harp dairesi * Mill Savunma Bakanlnda sava gereleri ile u an daire. ra harp mall * Sava sakat kalmasker. ta harp okulu * Trk Silhl Kuvvetlerine subay yeti yksek okul, harbiye. tiren

harp zengini * Sava ras yolsuz kazanlar sa s nda layarak k srede zengin olan kimse. sa Harput kftesi * K ince bulgur ve fesle gibi de ik koku ve baharatla haz yma, en i rlanan sulu kfteli yemek. harrangrra * Grlt ile ve zensiz olarak. harrup hars * Harnup. * Tarla srme. * Kltr. * (rmak, yemek vb. iin) Birden ve sert bir biimde. s * Sert ve kaba ses kararak. * A dolusu rarak ve ses z s kararak (yemek). harta hartadak hartadan hartama * Kiremit yerine kullan veya kiremit alt konulan ince tahta. lan na harttadak * Bkz. hartadak. hartu has * Merminin arkas namluya srlen bezden veya kartondan barut kesesi. ndan * zg, mahsus. * Katks en iyi cinsten; saf. z, * nitelikleri kendinde toplamolan (ki yi i). * Osmanl Devletinde yz bin akeyi a dirlik. an * Hkmdara zg olan. * Kepe inden btnyle ayr lmbirinci sf un. n hasa * Bkz. hasse. * "S z, saygz davran ras s bulunmak" anlam hartas larda nda hurtas olmamak deyiminde geer. * Ansn ve serte (rmak, kapmak). z s * Bkz. hartadak.

hart hart hart hart hurt

has un

Hasanpa kftesi a * Fnda ka ve maydanoz, so karm haz r ar an ile rlanan sosla pi irilen kfte. hasar * Herhangi bir olayyol at, k n r dklme, ylma gibi zarar. lma, k

hasara u ramak * zarar grmek, ylmak, harap olmak. k hasarl hasat * rn kald ekin bime i rma, i. * Bu biimde toplanmrn. hasat * rn kald toplama, ekin bime iile u an kimse. rma, i ra hasat l k * Hasat olma durumu. * Hasatn i n i. hasbelkader * Rastlant sonucu olarak, tesadfen. hasbetenlillh * Tanr Tanr runa, Tanrzas hibir kark beklemeksizin. iin, u r iin, l hasb hl * Syle sohbet. i, * Hasara u ram .

hasb etmek hl * syle karkl mek, konu sohbet etmek. l mak, hasb * Gnll ve karksyap z l lan. * Sebepsiz.

hasb gemek * (bir nem vermemek, ilgi gstermemek, k kesmek. eye) sa hasblik * Gnll ve karksi z yapma, gnlllk. l

hasebi nesebi * Soyu sopu. hasebiyle * Dolayyla, ...-dan / -den tr. s haseki * Osmanl Devletinde bir grevde eskimi olanlara verilen unvan. * Bostanc n kk dereceli subaylar oca n . * Osmanl saray karava aras seilen padi gzdesi. nda lar ndan ah

haseki sultan * Padi ahtan ocu olan karava u . hasekikpesi * D ie n igillerden bir ss bitkisi (Aquilegia). hasenat hasep * Yararl gzel i , iyi, ler. * Ki zellikler, nitelikler. isel

haset

* K skanl ekememezlik, gn. k,

haset etmek * k skanmak, ekememek, gnlemek. haseti * K skan, gnc. hasetlenme * Hasetlenmek i i. hasetlenmek * K skanmak, ekememek. hasetli hasetlik * Haset olma durumu, haseti davrank skanl gnclk. , k, has l hs l * Yeni ba tutmaya ba il ekin. ak lamye * Olan, ortaya grnen. kan; * Haset dolu.

hs l olmak * ortaya kmak, tremek. hs la * Bir i elde edilen sonu. ten hs lat * rn. * Gelir, kazan.

hs latl * Gelir getiren; rn veren. hs l * Szn k , k . sas sacas

hsvelkelm l * Szn k , k , zetlersek. sas sacas hs l kelm * Bkz. hsvelkelm. l has m * D man, ya . * Bir oyun, dava veya yar kartaraf. ta * Has gibi davranarak. m * Has olma durumu. m * D manl ya k. k, l * Saz, kabuk, yaprak gibi bir bitki maddesiyle rlm taban veya tavan rts.

has mca has k ml

has r

* Tamam bir blm byle bir rgden yap veya lmolan. has r * Ay (bir zg k rma, eyi) lma. has r otu * Has r otugillerden, batakl klarda yeti dz, ince uzun ve dayan olan yapraklar tyapmaya, has en kl k k r ve zembil rmeye yarayan bir saz, zembil otu, semerci saz kam, kofa, kiliz (Typha). , su has r otugiller * Su klar yeti rnehas olan bir bitki familyas y nda en, i r otu . has ralt * "Bir iisteyerek, bilerek ve haksolarak yrtmemek, rtbas etmek" anlam has etmek deyiminde i z nda ralt geer. has rc * Has r ren veya satan kimse.

has l rc k * Has r rme zanaat satma i veya i. has rlama * Has rlamak i i. has rlamak * Has d rla emek, stn has rtmek. rla has rlanma * Has rlanmak durumu. has rlanmak * Has d rla enmek, st has rtlmek. rla has rl * Hasolan, has kaplanmolan. r rla * Has kaplanme. rla i hasis * Cimri, pinti, k k. sm * Baya insan , klten, alak. hasislik * Hasis olma durumu. * Hasis davran . hasislik etmek * cimrice davranmak. hasiyet * zglk, hassa. * (yiyecek ve iecek iin) Yarar, etki. * (yiyecek ve iecek iin) Yararl , etkili. * n yarad gelen zellik, huy. nsan lndan * Kveya kad veya alay yollu sylenen sz. z nlara aka

hasiyetli haslet haspa

hasret

* zlem.

hasret ekmek * zlem duymak. hasret gitmek * zlemini ekti sevdibir yere veya kimseye kavu i, i amadan lmek. hasret kalmak * zlemek. hasretini ekmek * ok zlemek. * ihtiya duydu hlde o elde edememenin znts iinde bulunmak. u eyi hasretli hasretlik hasretme * Hasretmek i i. hasretmek * Bir btnn birine, bir ay eyin eye rmak, vermek. hasrolunma * Hasrolunmak durumu. hasrolunmak * Bir btnyle birine verilmek, ayr ey lmak. hassa * zglk, zellik, hasiyet. hassa askeri * Hkmdar korumakla grevli asker sf. n hassas * Duyum ve duygular layan. alg * abuk duygulanan, duygun, duyar, duyarl al , ili, ngan. * abuk etkilenen. * Yap ve bak zen isteyen, aksamadan ok do al kesin ller gerektiren i kullan m m ru an, lerde lan * Hasreti olan, zlemli. * Sevilen bir veya kimseden ayr ey kalma durumu, ayr l k.

(alet).

hassas olmak * duyarl bulunmak, abuk duygulanmak. hassasiyet * Hassasl duygunluk, duyarl k, k. hassasl k * Hassas olma durumu, hassasiyet. hassaten hasse * Ayr zellikle, bilhassa. ca, * Bir e pamuklu kuma it , patiska.

hasta

* Sabozuk olan, esenliyerinde olmayan (kimse, hayvan). l i * Zihinsel yetenekleri bozulmu olan. * Paras z z, rt.

hasta bak c * Tedavi ile ilgili hekimin buyruklar yerine getirip hastaya bakan hem n irelere yard eden kimse. m hasta bakl c k * Hasta bak olma durumu. c * Hasta bakni cn i. hasta etmek * hasta olmas yol amak. na hasta ol benim iin, leyim senin iin * kikendisi iin bir fedakrl bulunan kimseye kars gelince daha byk fedakrl bulunur. i kta ras kta hasta olmak (veya d mek) * hastalanmak. hastahane * Hastalar yatlarak tedavi edildikleri sak kurumu. n r l hastahanelik * Hastahaneye kaldlacak durumda olan. r hastahanelik etmek * birini a derecede dvmek. r hastahanelik olmak * hastahaneye yatmay gerektirecek kadar hastalanmak. * ok dayak yemek. hastahaneye kald rmak (veya yat rmak) * tedavi amac hastahaneye gtrmek. yla hastaland rma * Hastaland iveya biimi. rmak i hastaland rmak * Hasta etmek, hastalanmas sebep olmak. na hastalan * Hastalanmak iveya biimi. i hastalanma * Hastalanmak i i. hastalanmak * Sabozulmak, esenliyerinde olmamak, hasta olmak. l i hastal k * Organizmada birtak de ikliklerin ortaya yla fizyoloji grevlerinin bozulmas m i kmas durumu, sayr l k, maraz, esenlik kar . t * Ruh sa n bozulmas ln durumu. * Bitkilerin yap nda grlen bozukluk. lar * A d knlk, tutku. r hastalalmak (hastalkapmak veya hastal tutulmak) k k a * bula bir hastal yakalanmak. c a

hastaltablosu k * Hastanyata n ba bulunan ve hastaln seyrini gsteren levha. n n nda hastal kl * Vcut direnci az olan, abuk hastalanan, mariz. hastas olmak * bir ok d olmak. eye kn hastel * Daha ziyade genlerin ve ararmac n konaklamas yap belirli kurallara gre ynetilen t lar iin lmve ekonomik tesisler. hasut ha a h * K skan, gnc. * Belleme (II). * Bir durum veya davrann kesinlikle kabul edilmedi anlat ini r. * Dine ayk grlen bir ihtimalden sz edilirken, zorunlu olarak kullan r l r.

h huzurdan (veya huzurunuzdan) * uygunsuz bir sylemek zorunda kal balanma dileanlat ey ndnda i r. h smme h * "yle olmas ihtimal yok, yle de na ildir" anlam kullan nda l r. ha arat * Bcekler. * De ersiz ve zararl kimseler. * ok yaramaz, ele avuca s mayan (ocuk). * Huysuz, azg (hayvan). n * Biraz ha . ar * Ha ya yakr biimde, ha gibi. ar ar

ha ar

ha ca ar

ha la ar ma * Ha la i ar mak i. ha la ar mak * Ha davran ar larda bulunmak. ha l ar k * Ha olma durumu. ar * Ha ca davran ar . * Darmada k, i yaramaz, bozuk, kt. n e * Yorgun, bitkin.

ha at

ha etmek at * bozmak, kullan duruma getirmek. lmaz * (birini) dvmek, peri etmek, a lde h an r rpalamak. ha olmak at * bozulmak, kullan lamaz duruma gelmek. * yorulmak, peri olmak. an

ha at kmak * bozulmak, iyaramaz duruma gelmek. e * ok yorulmak, bitkinle mek. ha efe ha ere ha ha * Bak. * Bcek.

* Gelincikgillerden, kapsllerinden afyon, tohumlar ya kar bir yk ve otsu bir kltr bitkisi ndan lan ll (Papaver somniferum). ha ya ha * Ha tan lan ve yiyecek olarak kullan ya ha kar lan . ha hane ha * Ha i ha lendiyer. n i ha l ha llama * Dokumac kullan unlu veya iris. l kta lan li v * Ha llamak i i.

ha llamak * Dokumay veya iri sya bat unlu li v rmak. ha ha m m * Ha lanmak fiili ile birlikte kullan bu fiili peki larak tirir. ha ha r r * (sert ve kuru iin) Ha eyler rdayarak, ha l ses kararak. rt ha hu ur r * Ha rdayarak, ha l ses kararak. rt ha rdama * Ha rdamak i i. ha rdamak * K kolal t, kuma sert birbirine srtnrken kalve bo ses gibi eyler n uk karmak. ha rt ha l rt ha in * Ha rdarken ses. kan * Ha s olan, ha rt rdayan. * Sert, kc r, gnl kc r olan.

ha me inle * Ha mek i inle i. ha mek inle * Sertle mek, gnl kc r davran larda bulunmak. ha inlik * Ha olma durumu, ha davran in in .

ha ir

* Toplanma, bir araya gelme. * K yamet gnnde lleri diriltip mah ere karma.

ha ne ir ir * Kayna bir arada olma. ma, ha ne etmek ir ir * kaynarmak, bir arada bulundurmak. t ha ne olmak ir ir * kayna bir arada bulunup u mak. mak, ra ha i * Hint kenevirinden lan esrar. kar * Kuru ot. ha iv * Doldurma. * Yaz veya konu gereksiz ayr larla uzatma. y may nt ha iye * Bir yaz sayfasn alt metnin herhangi bir noktas ilgili olarak yaz a n na, yla lan klama, dipnot. ha lak ha lama * K n, kaynar, ok s zg cak. * Ha lamak i i. * Ha lanarak pi irilen. * Bir stne kaynar su dkmek veya bir kaynar suya dald eyin eyi rmak. * Suda kaynatarak pi irmek. * (kaynar s iin) Yakmak. v * (don, k Bitkilere zarar vermek. raiin) * Dalamak. * Serte paylamak, azarlamak.

ha lamak

ha lar laml * Bir hcrelilerden, vcutlar hareketi sa nda layan kirpi titrek tyleri veya beslenme i gren imsi ini ekmeleri olan, o sularda ya ve ancak mikroskopla grlebilen hayvanlar sf u ayan n. ha lan * Ha lanma biimi. ha lanma * Ha lanmak i i. ha lanmak * Ha lamak iyap i lmak. * Kaynar su vb. dklmek, kaynar su vb. ile yanmak. ha latma * Ha latmak i i. ha latmak * Ha lamak i yapt ini rmak. ha met * Grkem.

ha metli

* Grkemli. * Hkmdarlara verilen unvan. * Szde ve yaz ha olan blmler. da iv * Korku, korkma. * izgi. * Yaz . * Ula sa m layan bir ta n u yerlerin btn, yol, geek. t rad * Elektrik ak ta tel veya kablo sistemi. m yan * Telefon, telgraf, televizyon gibi aralarla ileti sa im layan yol, kanal. * Sr. n * Yz biimlendiren izgi veya k k. rkl * Vcut biimi.

ha viyat ha yet hat

hat bekisi * Demir yolunu, telefon, telgraf hatlar gzetleyip koruyan grevli kimse. n hat ekmek * telefon, telgraf tellerini d emek veya direklere germek. hata * Yanl yanlk, yan . , l lg * stemeyerek ve bilmeyerek yap yanl yan yan . lan lma, , lg * Su, gnah, kusur.

hata etmek (veya i lemek) * yanlk yapmak; yan ya d l lg mek. hata vuru u * Ceza at. hatal * Hatas olan, yanl bulunan. l hatas z * Hatas olmayan, yanl bulunmayan. l

hataya d mek * yan lmak. hat l hat llama * Hat llamak i i. hat llamak * Duvar lla glendirmek. hat hat r * D nme, ak tutma, haf zihin, ak lda za, l. * Gnl, kalp. * Birine karduyulan sayg , sevgi. * Durum, keyif, hl. * Duvar berkitmek iin ta n aras yatay olarak yerle lar na tirilen direk.

hatalmak r * Bkz. gnl almak. hatbels r * Sevgi, sayg duyulan biri iin katlan snt lan k . hatgnl bilmemek (saymamak veya tan r mamak) * sayg , sevgi duydu kimsenin gcenmesini bile gze alarak do bildi yapmak. u ru ini * kc r davranmak. hathat r r * Sert kesilir, yenilir, kopar eyler l sesi anlat rken kan r. hathutur r * Bkz. hathat r r. hatiin i r tavuk yemek * bir ki gcendirmemek iin yap g olan iyi lmas eyleri bile yapmak. hatsenedi r * Gerek bir ticar i ve bir alaca dayanmayan, gerek duruma uymayan, yalnherhangi bir ki leme a z iye para sa lmas lan amac dzenlenerek imzalanan senet. yla hatsormak r * Bkz. hl hatsormak. r hat ra * Gemi ya itli olaylardan belle sakland her trl iz, an te anme in . * Anda, anmal yadigr. k, hat (veya hat hayale) gelmemek ra r ve * bir gerekle ini, olaca hi d eyin ece n nmemek. hat defteri ra * hat n yaz defter. ine ralar ld hat rat * An anda. lar,

hat iin r * gnl ho olsun diye. hat iin r * yznden, sebebiyle. hat kalmak r * gcenmek, klmak. r hat say r l r * olduka ok. * nemli, sayg sayg er. n, de hatna bir gelmesin r ey * bir d ncede, szde veya davran kt bir ama gdlmedi anlat ta ini r. hatna gelmek r * hat rlamak, akl gelmek. na hatnda kalmak r * unutmamak, hat rlamak. hatnda olmak r

* unutmamolmak. hatnda tutmak r * unutmamak. hatndan (veya hat hayalinden) gememek r r ve * hi akl gelmemek, hi d na nmemek. hatndan r kmamak * sevdi sayd birinin iste reddetmeyip gnln k i, ini rmaktan ekinmek. hatn etmek r ho * sevindirmek, memnun etmek. hatn rmak r k * zmek, gcendirmek. hatn r saymak * gerekli sayg gstermek. y hatn r sormak * hl hatsormak. r hat rlama * Hat rlamak durumuna konu olmak, an msama. hat rlamak * Bilinip unutulan bir akla getirmek, an eyi msamak. hat rlanma * Hat rlanmak durumu, an msanma. hat rlanmak * Hat rlamak durumuna konu olmak, an msanmak. hat rlatma * Hat rlatmak durumu, an msatma. hat rlatmak * Birisinin unuttu bir akl getirmek, an u eyi na msatmak. * Birinin bir unutmamas sa eyi n lamak, uyarmak. hat rl * Hatsay etkili, sayg r lan, n. hat z rs * Hatsay r lmayan, etkisiz, saygolmayan. n

hatinas r * Sayg hatsayan, hatk l r , r rmayan. hatif * Sesi i itilen fakat kendisi grlmeyen. * Gaipten seslenir gibi haber veren melek.

hatiften gelmek * gaipten ses gelmek. hatim * Sona erdirme, bitirme. * Kur'an' sonuna kadar okumak. ba ndan

hatim indirmek * Kur'an' sonuna kadar okuyup bitirmek, hatmetmek. ba ndan hatim srmek * bitirmek iin Kur'an' okumaya devam etmek. hatime * Son, sonu. * Bir eser veya yazn sonu, son blm. n hatime ekmek * son vermek. hatip * Topluluk kar nda sz syleyen kimse, konu . s mac * Bir topluluk kar nda etkili, a dzgn konu bir d s k, arak nceyi anlatmada, bir duyguyu a lamada yetenekli kimse. * Camilerde hutbe okuyan hoca. hatiplik * Hatip olma durumu.

hatmetme * Hatmetmek i i. hatmetmek * Sona erdirmek, bitirmek. * Kur'an' herhangi bir kitab tan sona kadar okuyup bitirmek, sona erdirmek. veya ba hatmi * Ebegmecigillerden, baz cinslerinin kk ve iekleri hekimlikte kullan ok yk otsu bir ss bitkisi, lan ll a kpesi (Althaea officinalis). a hatta hattat * Bile, hem de, stelik, ayr ca. * El yaz ok gzel olan sanat s . * Meslehattatl olan kimse. i k * Hattat olma durumu. * Hattat sanat .

hattatl k

hatt hareket * Tutulan yol, tutulacak yol, davran tutum. , hatun * Kad n. * Bayan, han m. * Ezevce. , * Yksek makamdaki kad ve hakan e nlara lerine verilen unvan. * Kadife, uha, yn vb. nin yzeyindeki ince ty. * Hava yuvar olu n turan, btn canl n solunumuna yarayan, renksiz, kokusuz, ak gaz karm lar kan . * Meteorolojik olaylarbtn. n * Canl zerindeki etkisine gre hava yuvarn durumu. lar n * Gkyz. * evreyi ku bo atan luk.

hav hava

* Gkyz do rultusunda. * Esinti. * Mzik paralar tr. nda * Mzik aletlerinden ses perdesi. kan * Keyif, lem. * (grndavran sz vb. iin) Bir kimsenin durumunu belirten zellik. , , * Tarz, slp. * Durum, ortam, atmosfer. * Sonusuz, anlams bo z, durum, davran sz vb. , * ekicilik, albeni, al cazibe. m, hava amak (veya a lmak) * bulutlar da lmak. hava ak m * De ik sebeplerle atmosferde havanyer de tirmesi. i n i hava alan * Uaklarkalkinmesi iin yap ave asfaltlanmgeni uak alan n p lmdz, k yer, . hava almak * ahavada gezmek. k * umdu bulamamak, hibir kazanmamak. unu ey * ferahlamak, a lmak, ho vakit geirmek. hava almak * iine hava girmek. * ferahlamak, a lmak, ho vakit geirmek. hava at * Basketbol ve futbolda hakemin iki tak mdan birer oyuncunun aras topu havaya atarak, duran oyunu nda yeniden ba latmas . hava bas nc * Yer yuvar evreleyen havan yeryzndeki bir alana uygulad kuvvet. n n hava basmak * Bkz. hava vermek. * byklenmek, gururlanmak. hava bilgisi * Meteoroloji. hava birli i * Hava kuvvetleri iinde yer alan asker birlik. hava bo altma makinesi * Bo alta. hava bo u lu * Yeryzndeki engebelerin havada do urdu yo u unluk farklar . hava bozmak * havada ya veya f na belirtileri gzkmek. mur rt hava bulanmak * ya ya duruma gelmek. mur acak hava almak * her biri, birbiriyle eli birbirine uymayan davranve d en, ncede bulunmak. hava arpmak

* iklim ve rzgr olumsuz etkilemek. hava deimi i * Hastalar daha abuk iyile n mesi, yorgunluklar giderilmesi gibi amalarla yap evre deikli n lan i i, tebdilihava. * Havankapanmas n , amass , nmas umas deimlerin genel ad , so gibi i . hava detirmek i * iklimi deik bir yere gidip bir sre oturmak. i hava deli i * Bir iindeki havanyenilenmesine yarayan delik. eyin n hava durumu * Metoroloji ile ilgili olaylarbtn. n hava dzenleyicisi * Kapal yerlerde s k ynnden istenilen hava cakl artlar sa n layan ara. hava gaz * Maden kmrnden lan, yak k veya sa kar larak s lanan gaz. * Bo nemsiz lf, ey. hava gaz beki * Hava gaz al lmbanucu. ile an n hava gaz r fn * Hava gaz al fn. ile r an hava gaz sayac * Hava gaz sarfiyat len alet, gaz sayac n . hava haritas * Hava durumlarn i n lendizel yeryz haritas i . hava ho * "bir olmas olmamas nda fark yok" anlam kullan eyin yla aras nda l r. hava hukuku * Havada ula dzenlemek iin konulmu m hukuk kurallarn btn. n hava indirme * Hava kuvvetlerine ait birliklerin hava yoluyla gerekle i harekt. tirdi hava iyi (veya fena) esmek * ortamla ilgili her trl uygun (veya kt) durumda olmak. art hava ka rmak * (nesneler iin) iindeki havay tutamayd ya vermek. p ar hava kanal * Havay yerden ba bir yere iletmekte kullan kanal (boru). bir ka lan hava kapa * Bir kanaldan geen havanniceli ayarlayan kapak. n ini hava kapanmak * gkyz bulutlarla rtlmek. hava kararmak * gne batmas ortalyar in yla k kararmak. * gkyz iyice bulutlanmak.

hava kesesi * Bal n a yukar klar ave inip kmalar sa n layan, hava ile dolup bo kese. alan * Ku vcudun e yerlerinde bulunan ve akci ba olan bo larda itli ere l luklar. * Birok bceklerde trake borular zerinde yer almolan hava dolu kinlikler. i hava kprs * Zorunlu durumlarda iki veya lke aras hava yoluyla sa ehir nda lanan srekli ula m. hava kuvvetleri * lkenin havadan savunulmas sa n lamak iin uak, helikopter, balon gibi aralardan ve bunlarla ilgili yer hizmetlerinden, kurulu ndan olu te lar an kilt. hava kre * Hava yuvar . hava liman * ehirler veya lkeler aras yolu ula iin gerekli teknik ve ticar kurulu n btn. hava m lar * Bu alt yapn yerle n tirilmesini, i letilmesini ve geli tirilmesini sa layan kurulu . hava meydan * Hava liman . hava muslu u * Radyatrlerde olu so havand at n layan musluk. an uk n ar lmas sa hava oyunu * Bir mal fiyatn ykseleceumuduyla o maldan, szde ileride teslim al n i nmak zere, bir parti sat almak n ve vakit gelince bu malpahalanucuzladna gre fiyat fark satdan almak veya demek n p n c eklinde giri bir ilen e talih oyunu. it hava paras * Bir yeri kira ile tutabilmek iin sahibine veya iindeki kirac a verilen para. ya ktan hava patlamak * fna rt kmak. hava raporu * Hava durumu. hava sahas * Bir devletin yalnkendisinin kullanma hakk z oldu ba devletlerin ancak ilgili devletten izin alarak u, ka yararlanabilecegkyz paras i . hava szgeci * Otomobillerde motora ve hava kompresrne giden havay szmeye yarayan alet. hava artlar * Hava durumu. hava tahmini * K bir sre iin havan nas sa n l olaca bulma. n hava ta * Gk ta . hava tebdili * Hava deimi. i hava ula m * Hava yolu ula . m

hava ss * Asker havac ilgili pln ve programlar l kla dzenleyen merkez. hava vermek * tekerlek vb. cisimleri hava ile irmek; kinli art i i ini rmak, hava basmak. * akci erlere bas alt hava veya oksijen doldurmak. n nda hava yast * Ta tlarda kaza riskini azaltmaya ynelik hava bas yast nl k. hava yast kl * Hava yast olan. hava yolu * Hava ta n uu ras izlemeye zorunlu olduklar tlarn s nda yol. hava yolu ile * uakla. hava yolu ula m * Hava ta yla yolcu, yk vb. e tlar yalar i ta ma i. hava yuvar * Yer yuvar ku e gaz katmanlar olu rt, atmosfer. n atan itli ndan an havac * Hava ta nda grevli kimse. tlar * Hava kuvvetlerine ba asker. l

havac l k * Havac olma durumu. * Havacn yapt ihavada uma tekni n , i. * Hava seferlerini ve bu konu ile ilgili teknikleri inceleyen bilim dal . havac va * Srdiligillerden, Akdeniz blgesinde yeti ve kklerinden k z en rm boya elde edilen ok yk otsu bir ll bitki (Alkanna tinctoria). * De ve nemi olmayan, bo er . havada kalmak * yerden yksekte bulunmak. * sonuca ula mamak. * bir iddia dayanaksoldu z undan kan tlanmamak. havadan * Emeksiz, a ktan. * Bo ersiz. , de

havadan sudan (konu mak) * geli igzel, dereden tepeden (konu mak). havadan sudan konu mak * nemsiz konular zerine konu mak. havadar * Havas temiz olan (yer), yeleken, yele. bol, havadis hava * ile kar lgi lanabilecek haber. * Hava ile ilgili, havada bulunan.

* Amavi renginde olan. k * Diledigibi davranan, uar i , hoppa. * De ersiz, bo . hava fi ek * Trenlerde, geceleri yak havaya uurulan, renkli klar saan fi larak ek. * Geceleyin d blgelerini ayd man nlatmak amac kullan fi yla lan ek. hava mavi * G rengi, amavi. n k * Bu renkte olan. havalik havaiyat * Hava olma durumu, uar hoppal l k, k. * Bo ersiz i szler. , de ve

havalandc r * Kapal yerin srekli ve do olarak havalandlmas sa bir al r n layan alet veya dzen. havalandlma r * Havalandlmak i r i. havalandlmak r * Havaland rmak iyap i lmak. havaland rma * Kapal yerin havas detirmek amac d dan temiz hava giri veya e aralarla hava bir n i yla ar ini itli ak n lama i m sa lemi. * Herhangi bir ahavada bir sre b eyi k rakma. havaland rmac * Havaland i yapan grevli kimse. rma ini havaland rmak * Havalanmas sa n lamak. havaland rmal * Havaland rmas olan. havalanma * Havalanmak i i. havalanmak * Temiz hava almas lanmak, havas i sa detirilmek. * Yerden ayr g umak. l e p * (bir Hava ak yla yer de tirmek. ey) m i * Yerinde oturamaz duruma gelmek. * Be enilmeyen davran larda bulunmak. havalara umak * ok sevinmek. havale * Bir ibir ba n sorumlulu b i kasn una rakma, smarlama, devretme. * Banka, postahane vb.nin arac gnderilen para. lyla * Postahane, banka vb. nin arac para gnderildi lyla inde, gnderenle alacak olanadlar para miktar n ve yazk havale k , havalename. l t, d * Gebelerde, kk ocuklarda grlen bir e nmal it rp , bazen atede olabilen hastal li k. * Bir arsay evirmek, kapamak iin ekilen perde veya duvar. * Yksek ve byk bir grn olma.

havale etmek * bir al eyin nmas, yap n kimseye b n lmas bir rakmak, smarlamak, devretmek. * yollamak, gndermek. havale gelmek * postahane veya banka yoluyla para gelmek. * gebe ve ocuklara o zaman bay yksek ate beraber nma krizleri gelmek. u lma, le rp havale gndermek (veya yollamak) * postahane banka vb. arac birine para demesini sa lyla lamak. havaleli * Havalesi olan. * Gere inden ok yksek, ylacak gibi olan. k

havalename * Havale. haval * Herhangi bir nitelikte havas olan. * temiz hava alan, havadar. yi, * Bir igere benimsemeyen, nemsemeyen. i ince * Gz al, ekici, albenisi olan. c * Sr k lmhava ile al (alet vb.). t an

haval direksiyon * Motorlu bir ta n direksiyon sisteminin hidrolik dzen ile kolayca hareket sa t layabilmesi zelliveya i durumu. haval fren * Hava bas ile ynetilen pistonlu fren. nc havali havan * evre, yre, dolay. * inde bir dvp ufalamaya yarayan, tahta, ta ey , maden veya plstikten yap kap. lan * Ttn k makinesi. yma

havan dvcnn h deyicisi nk * ba na yard edecek veya yreklendirecek gc olmad hlde yle grnp yardak edenler iin kas m l k sylenir. havan topu * stn atgcne sahip bir e k namlulu top. it sa havanda su dvmek * bo u mak. una ra havaneli * Havanda bir dvmeye yarayan tokmak. eyi havan gz ya n l * nerede ise ya ya mur acak. havar * Yard . mc * Hz. n ve inanlar yaymak i grevlendirdion iki yard s her birine verilen ad. sa'n t n iyle i mcndan * Bir ndere ba, onun d veya inanlar yayan kimse. l nce n

havarlik

* Havarnin i i veya grevi. havas * Nitelikler, zellikler. * Kendilerini halktan ayr stn sayan, kendilerinde bir e ayr k gren (kimseler), avam kar . ve it cal t havs * Duyumlar, duygular. havas olmak * bir kimsenin albenisi veya cana yak olmak. nl havas olmak * o kimseye benzemek, o kimseyi hat rlatmak. havas uymak na * bulundu evre ve ortam u benimsemek veya birinin huyunu almak. havas bulmak n * keyiflenmek, ne elenmek. havas z * Havas olmayan, hava almayan. * Havas veya yeterli olmayan. iyi * Gz al, ekici olmayan. c

havas k zl * Havasolma durumu. z havaya * bo sonusuz olarak. una,

havaya gitmek * hibir yaramamak, bogitmek. eye a havaya pala (veya k sallamak l ) * bo gereksiz aba harcamak. una, havaya savurmak * gereksiz yere harcamak. havaya umak * patlama dolayyla zarar grmek. s * havaya gitmek. havay bozmak * bir toplulu keyfini ka un rmak. havhav havi * (ocuk dilinde) Kpek. * inde bulundururan, kapsayan.

havi olmak * iinde bulundurmak, iine almak, kapsamak, iermek. havil havlama * "korku, korkma" anlam can havliyle deyiminde geer. \343 can. nda * Havlamak i i.

havlamak * (kpek) Ba rmak, rmek. havlanma * Havlanmak durumu. havlanmak * zerinde hav olu mak. havlatma * Havlatmak i i. havlatmak * Havlamas sebep olmak. na havlay * Havlamak iveya biimi. i havl * Hav olan. * Havlu. * Zencefilgillerden, ayn an kk saplar adla lan baharat olarak kullan bir bitki (Galanga officinalis). lan t rl * Kurulanmaya yarar havl bez. havlu atmak * (oyunda) pes etmek. havlucu * Havlu dokuyan veya satan kimse.

havl can havlu

havluculuk * Havlu dokuma veya satma i i. havluluk * Havlu asmak iin zel olarak yap lmara, havlu asaca . * Banyolarda havlularkonuldu kk dolap. n u * Havlu yapmaya elveri olan, zel dokunu pamuklu (kuma li lu ). havra * Yahudi tap na sinagog. , * ok grltl yer. * Ku kursa . * Le en. * Zihnin bir anlama ve kavrama yetisi. eyi

havsala

havsalas almamak * akl kabul edememek. havsalas geni * Ho grs olan, hibir ald eye retmeyen. havsalas s na mamak * akl almamak, kavrayamamak. * kabul edememek.

havu

* Maydanozgillerden, koni biimindeki etli kk iin sebze olarak yeti tirilen iki yk otsu bir kltr bitkisi, ll yeregeen, prkl (Daucus carota). havu suyu * Havu meyvesinin slmas elde edilen meyve suyu. k ile havulu kek * inde havu bulunan kek. havuduyla yutmak * Bkz. deveyi havuduyla yutmak. havut havuz * Deve semeri.

* Su biriktirmek, yzmek veya evreyi gzelle tirmek gibi amalarla alt yanlar ve mermer, beton ve benzeri eylerden yap iine su doldurulan, genellikle st ayer. larak k * Kum, asit vb. konulan ukur yer. * Byk gemilerin onar iin ekildikleri yer. lmak havuzcu * Otelde havuzla ilgili i bakan grevli. lere havuzcuk * borularn bbrekle birle drar n tikleri yerde huni biimindeki geni lik. havuzlama * Havuzlamak i i. havuzlamak * (gemiyi) Onarmak iin havuza ekmek. havuzlanma * Havuzlanmak i i. havuzlanmak * (gemi) Onar iin havuza ekilmek. lmak havuzlu havuzsuz * Havuzu olan. * Havuzu olmayan.

havvaanaeli * Kk beyaz iekli bir yk bir bitki (Anastatica hierochuntia). ll havya * Madenlerle yap kaynak i lan lerinde lehimi eritmek iin ate veya elektrikle k r kullan le zdlarak lan, o unlukla eki biiminde ucu bak r alet. havyar havza * Tuzla haz rlanmyar ezme durumunda, genellikle mersin bal yumurtas . * Da veya tepelerle srlanm sular denize, gle veya a akan blge. n , ayn rma * Maden blgesi. * Tekne.

hay

* dilek, azarlama, ma ve sevin bildirmede kullan yi a l r. hay Allah * iyi dilek. hay hay gitmek vay vay kalmak * sa , genli yitirerek sa ln ini lndan yakr duruma gelmek. n haya hay * Er bezi. * Utanma duygusu, utan, utanma, slma. k

hay perdesi ylmak rt * utan duymamak. hayal * Zihinde tasarlanan, canlandlan ve gerekle zlenen d r mesi ey, , imge, hulya. * mge. * Grnt. * Belli belirsiz grlen glge. ey, * Ayd lan bir perde arkas deri veya kartondan yap hareket edebilen resimlere verilen ad ve bu nlat nda lm , resimlerle oynat oyun. lan hayal gc * Zihnin hayal yaratma yetisi, d gc, imgeleme, muhayyile. hayal bilim * Bilim kurgu. hayal dzeyi * Hayal edebilme gc, seviyesi. hayal etmek * bir zihinde tasarlaycanland eyi p rmak. hayal gibi * ince, zarif. hayal kkl r * ok istenilen veya umulan bir gerekle eyin meyi inden duyulan znt, d r kkl. hayal kurmak * gerekle istenen, zlenen d mesi eyi nmek. hayal meyal * Belli belirsiz, aseik olmayan (durumda). k hayal olmak * gerekle tirilememek. * gemi kalmak, hat olmak. te ra hayal oyunu * Karagz oyunu. hayal seviyesi * Hayal dzeyi. hayalt * Hayaller.

hayalbaz hayalci

* Hayalci, hayal. * Bir gerekle gibi kabul edip zihninde tasarlayan kimse. eyi mi * Karagz oynatan kimse, hayal. * Hayale kap hayal kuran, hayalperest. lan, * Hayal ile u an kimse. ra

hayalcilik

hayale dalmak * ddnyadan uzakla gerekle istenilen arak mesi eyleri veya hat ralar nmek. d hayale kap lmak * hayallerin etkisi alt kalmak. nda hayalen hayalet * Hayal olarak. * Gerekte var olmad hlde bazen grld san cin, peri, hortlak gibi grntler. lan * Gerekte var olmad hlde varmgibi grnen grnt. ey, * Belli belirsiz grlen glge. ey,

hayalhane * Karagz oynat yer. lan * Hayal kurma yetene i. hayl hayal * Utanga, slgan. k * Hayal niteli veya hayal rn olan, sanal. inde * Karagz oynatan kimse, hayalci, karagzc.

hayalifener * Resimli camlar ve bu resimleri duvara yans fenere benzer ara. olan tan * ok zay f olanlar iin yollu kullan aka l r. hayalifenere dnmek * ok zay flamak. hayalinden geirmek * olmas istemek, d n nmek. hayalli * Hayali olan. hayalperest * Srekli hayal kuran, hep hayal pe ko (kimse), d inde an . hayalperestlik * Hayalperest olma zelli i. hays z * Utanmas olmayan, slmayan. k

hays zca * Hays(olarak), hays(davranarak). z z hays k zl

* Utanmazl slmazl k, k k. hayat * Ya dirim. am, * Do umdan lme kadar geen sre, mr. * Hayat biimi, iinde ya lan an artlarbtn, ya . n ant * Meslek ve durum. * Geim artlarn btn. n * Canl l gsteren hareket, kayna ma. * Yazg , kader. * Canl k; ya varl amay layan sa artlarbtn. n * Bir kimsenin tarih biyografisi, hayat yks, hayat hikyesi. hayat * Genellikle ky ve kasaba evlerinde, st kapal veya birka yan k sofa. , bir a * Avlu. * Balkon. * Sundurma.

hayat adam * Zamana kolayca uyan, her trl gl yenmesini bilen kimse. hayat a ac * Soy a , soy kt ac . * Beyinci kesitinde d boz madde blmne yay dallanma gsteren ak maddenin olu in taki larak turdu u a biimi. a hayat arkada * Ekar , kocadan her biri. hayat dolu * Ya isteok olan, ne canl ama i eli, . hayat felsefesi * Hayat anlama ve alg biimi. lama hayat geirmek * ya amak, varln srdrmek. hayat hikyesi * Bir ki hayat inin boyunca geirdinemli olaylar ve evreler, zgemibiyografi. i , hayat kad n * Erkeklerin cinsel zevklerine para karhizmet eden ve bu imeslek edinen kad fahi orospu. l i n, e, hayat kavgas * Hayat mcadelesi. hayat memat * Bkz. lm kal m. hayat memat meselesi * Bkz. lm kal meselesi. m hayat mcadelesi * Ya amak ve geinmek iin harcanan emeklerin btn. hayat okulu * Ya lan evre ve zamanda kar olaylartm. an lan la n hayat pahal l * Yiyecek, iecek, giyecek gibi geim maddelerinin pahal olmas .

hayat seviyesi * Ya ve geinme dzeyi. ama hayat sigortas * Bir kimsenin, yala toptan kendisine veya miras na denmek yla yapt sigorta l k nda lar art anla , ya gvencesi. mas am hayat standard * Bir toplumda bireylerin mal ve hizmetlerden yararlanabilme, ihtiyalar kar n layabilme dzeyi. hayat artlar * Hayat boyunca kar labilecek her trl sosyal ve ekonomik durumlar. la hayat tarz * Ya aybiimi. hayat vermek * canl vermek, canland l k rmak. hayata at lmak * geim sa lamak zere al maya ba lamak. hayata ba lamak * ya amay sevdirmek, hayattan kopmamak. hayata gzlerini yummak (veya kapamak) * lmek. hayata ksmek * bezgin, ktmser olmak, ya iste yitirmek. ama ini hayat kaymak * her i gitmek, mahvolmak. i ters hayatbahar n * genlik a . hayat girmek na * ya nda yer almak. am hayat (birine) borlu olmak n * biri taraf lmden kurtar ndan lmolmak. * birinin ya bir ba ndesteile sa am kasn i lanmolmak. hayat kazanmak n * geimini sa lamak. hayat ya n amak * her trl bask uzak, diledi dan ince, gnlnce ya amak. hayat * Hayatla ilgili. * Byk nem ta nemli. yan, * Ya gc, canl ama l k.

hayatiyet

hayatiyetli * Ya gcyle dolu, canl ama . hayatta olmak

* ya amak. haybe * Bo e yaramaz, anlams , i z. haybeci * siz gsz, bedavadan geinen (kimse).

haybeden * Zahmet ekmeden, bedavadan. haybeye krek ekmek * bo una u mak. bo ra hayda * Hayvanlar harekete geirmek iin kullan sz. lan * k k belirten nlem. a nl haydalama * Haydalamak biimi. haydalamak * Hayvan zland iin hayda diye seslenmek. h rmak haydalanma * Haydalanmak durumu veya biimi. haydalanmak * Defedilmek, dehlenmek. haydama * Haydamak i i. haydamak * ifte ko hayvan ulan srmek, dehlemek. * Kovmak, defetmek. haydan gelen huya gider * kolay ve emeksiz kazan elden kolay lan eyler kar. haydar * Dervi giydi kolsuz, k aba h lerin i, sa, rka.

haydar yaka * Yelek, h gibi giysilerin aV harfi biimindeki yakas rka k . haydi * steklendirmek, abukluk belirtmek iin kullan l r. * Kabul ve onama bildirir. * htimal belirtir. * Hafifseme, alay etme belirtir. * Ho grme anlam kullan nda l r. haydi can sen de m * "byle olmaz, sana inanmam" anlam kullan ey nda l r. haydi haydi * Bol bol, kolay kolay. * Olsa olsa, en o u. haydi oradan * kovmak, azarlamak iin kullan l r.

* Bkz. haydi can sende. m haydin * steklendirme, davrand iin kullan haydi nleminin birden ok ki seslenirken emir kipine gre rma l r; iye ald biim. haydindi * "abuk ol, acele et" anlam kullan nda l r. haydisene * Haydi nleminin buyurma, dilek bildiren peki tirmeli biimi. haydut * Silhl soygun yapan kimse, e ya, k aki. * Yaramaz, sevimli ocuk.

haydut gibi * insana korku veren, iri yar (kimse). * yaramaz ve sevimli ocuklar iin kullan l r. haydutluk * Haydut olma durumu veya hayduta i , akilik, ekavet. haydutluk etmek * haydut gibi davranmak. hayfa * Eyvah, yaz heyhat!. k, hayhay hayhuy * " steyerek, seve seve, elbette" anlamlar onama bildirir. nda * Herkesin ayn anda konu ndan veya e mas lenmesinden olu grlt. an * Bo sonusuz aba. ve * Haks k, insafs k. zl zl * Ac zlme. nma, * Vah! Heyhat! Yaz k!.

hay f

hay flanma * Hay flanmak i i. hay flanmak * Ac nmak, zlmek, yerinmek, esef etmek. hay n hay r * kar k beklenmeden yap yard yilik, l lan m. * hay , yararl yi, rl , faydal . hay r * Yok, yle de olmaz anlam onamama, inkr kelimesi. il, nda * Olumsuz cmlelerdeki olumsuz anlam tirir. peki hay r beklememek * iyilik ummamak, yararl olaca sanmamak. n hay r dememek * Hain.

* cevap vermemek, bir geri evirmemek. eyi hay r etmemek * yarar olmamak. * iyile memek, dzelememek. hay r gelmemek * yararl olmamak. hay r grmemek * (o kendisine yararl ey) olmamak. hay lemek r i * dine ve insanl uygun, iyi bir davran bulunmak. a ta hay r kalmamak * iyarar durumu kalmamak, artiyaramaz olmak. e k e hay r sahibi * yiliksever. hay r yok * (o yararl il. ey) de

hay r in rd allah * anlat bir ryay yormak iin kullan lan iyiye l r. * ma ve merak veren olgular kar nda sylenir. a s hay rdua * dua. yi

hay etmek rdua * iyi dileklerde bulunmak. hay rhah * dileyen, iyilik isteyen, iyicil, hay yilik rsever. hay k rhahl * isteme durumu. yilik hay anmak (veya yad etmek) rla * lm kimsenin ard iyi konu bir ndan mak. hay ma rla * Hay mak biimi veya durumu. rla hay mak rla * Pazarl anlaktan sonra birbirlerine hay kta t r dilemek. hay rl * Yarar , hayr olan. * U iyi, gzel. urlu,

hay (veya hays rl rl) olsun * iyisi, hay olan rl olsun. hays rlile * hay olan rl dilemek iin sylenir. hay rperver * yiliksever, yard msever, hay rsever.

hay rsever * Yoksullara, d knlere, yard muhta olanlara iyilik ve yard etmesini seven, iyiliksever, yard ma m msever. hay rseverlik * Hay rsever olma durumu, iyilikseverlik, yard mseverlik. hay z rs * Yarar olmayan, hayr olmayan. * Sevgi ve baln l yitiren, vefas z. hay zl rs k * Hay z olma durumu. rs hay t hay z * Bkz. ay t. * Kad nlarda ayba .

hay nifazdan kesilmek zdan * detten kesilmek, do urma zelli yitirmek, menopoza girmek. ini hayk r * Ba rma. hayk r * Hayk i rmak i veya biimi. * Hayk sesi. rma

hayk r ma * Hayk durumu. r mak hayk r mak * Birlikte hayk rmak. hayk rma * Hayk i rmak i. hayk rmak * Tel , ikyet vb. sebeplerle yksek sesle ba rmak. * a rmak, seslenmek. * (durum veya nitelik) ok belirgin olarak grnmek. hayk rt * Yksek sesle ac ba ac hayk rma, rma. hayk rtma * Hayk rtmak biimi veya durumu. hayk rtmak * Hayk na sebep olmak. rmas haylamak * At ve benzeri hayvanlar srmek iin seslenmek. haylaz * Ho gitmeyen davran a larda bulunan (kimse), hayta. * al gc varken al ma mayan, aylakleden, tembel. k * Haylaz gibi, haylaza yakr biimde.

haylazca

haylazla ma * Haylazla durumu. mak haylazla mak * Haylaz bir duruma gelmek. haylazl k * Haylaz olma durumu veya haylazca davran . haylazletmek k * haylazca davran bulunmak. larda hayli * Epey, olduka ok. * Olduka. * Ba hayvanlarsal ayk. bo n nd rl * Tembel.

haymana

haymana beygiri gibi dola mak * i gsz dola siz mak. haymana mandas * Haymana kz. haymana kz * yar tembel, i yaramaz kimse. ri ve e haymatlos * Vatans z. hayra almet de il * u ursuz say bir olay iin kullan lacak l r. hayra kar(olmak) * iyilikle, hay olmas iyle. rl dile hayra yormak * rya veya olay bir durumun belirtisi saymak. iyi hayran * ok be enen, hayranlduyan. k * Birini be enen, hayranlduyan kimse. k

hayran etmek * (kendisini) be endirmek. hayran hayran * Hayran olarak, kendinden geerek. hayran olmak (veya kalmak) * (bir veya kimsenin) iyi, gzel veya ola ey anst durum ve davran kar nda zevk ve sayg lar s duymak. hayranl k * Hayran olma durumu. * Tutku, a istek. r hayranlduymak k * ok be enmek, tutkuyla ba lanmak. hayranl kla

* ok be enerek, hayran kalarak. hayrat * Sevap kazanmak iin yap iyilik. lan * Halkyararlanmas yap okul, e han gibi yap verilen ad. n iin lan me, lara * Sevap kazanmak iin yap lmolan. hayret * Beklenmedik, garip bir sebep oldu k k, eyin u a nl a rma. * bir kar nda sylenir. a lacak ey s

hayret etmek * mak, a a rmak, akalmak. a hayrete (veya hayretlere) d mek * akalmak, a a rmak. hayretle * k kla, arak. a nl a

hayrette (veya hayretler iinde) kalmak * akalmak, a a rmak. hayrette b rakmak * mas sebep olmak. a na hayretten donakalmak * ok a rmak, inanamamak. hayr dokunmak * yararl olmak. hayr olmamak * iyilidokunmamak, yarar sa i lamamak. hayr gr n * yeni al bir iin "gle gle kullan" veya k nl alay anlam sylenir. nan ey rg k, nda hayrola * "Ne var", "ne oluyor" anlam kullan nda l r. hayrlhalef * Hay ocuk, hay evlt. rl rl haysiyet * De sayg k, itibar. er, nl * Onur, z sayg, s eref.

haysiyet divan * Onur kurulu. haysiyetine dokunmak * onuru incinmek. haysiyetiyle * Dolayyla, sebebiyle. s * Onuruyla. haysiyetli * De sayg olan. eri, nl * Onurlu.

haysiyetsiz * De sayg olmayan. eri, nl * Onursuz. haysiyetsizlik * Haysiyetsiz olma durumu, haysiyetsizce davran . * Onursuzluk. hayta * Osmanl n ilk dnemlerinde eyalet askerlerinin u boylar grevli sflar biri. lar nda n ndan * Serseri, klhanbeyi, kabaday , holigan. * Hayta olma durumu, serserilik, ba luk, klhanbeyilik, kabaday bo l k.

haytal k

haytaletmek k * serserice davran bulunmak. larda hayvan * Bitkilerden farkl olarak, duygu ve hareket yeteneolan canl i yarat k. * nsandan farkl olarak, dil ve ak yoksun canl ldan yarat k. * At, e kat trl hizmetlerde kullan yarat ek, r gibi lan k. * Akz, duygusuz, kaba, hoyrat (kimse). ls * Bir seslenme biimi. hayvan bilimci * Hayvan bilimi uzman , zoolog. hayvan bilimi * Biyolojinin, hayvanlaryap n , grev, davranve sfland n rmalar , yeryzndeki da yla u an bilim lar l ra dal , hayvanlar bilimi, zooloji. hayvan gibi * ak z, duygusuz, kaba. ls hayvan koklakokla insan konukonu a a, a a * insanlar konu daha iyi anla arak rlar. hayvan kmr * Kan ve kemik gibi organik maddelerden yap hekimlikte kullan kmr. l p lan hayvanat * Hayvanlar. * Hayvan bilimi, zooloji.

hayvanat bahesi * Genellikle her tr hayvando n al artlarda beslendi korundu sergilendibyk bahe. i, u, i hayvanca * ok kaba ve hoyrat (bir biimde).

hayvanca z * Kendisine kar ve ac duyulan hayvan. efkat ma hayvanc k * Ancak mikroskopla grlebilen ok kk hayvan. * Hayvanca z. hayvanc l k * Evcil hayvanlara bakma ve yeti tirme i i. hayvan

* Hayvanla ilgili, hayvansal. * Hayvanca. hayvaniyet * Hayvanl k. hayvanla ma * nsanlerdemlerini yitirme, kabala k ma. hayvanla mak * nsanlerdemlerini yitirmek, kabala k mak. hayvanlarma t * Hayvanlarmak durumu. t hayvanlarmak t * Hayvan durumuna getirmek. hayvanl k * Hayvan olma durumu, hayvaniyet. * Hayvanca davranma. hayvanletmek k * hayvanca davranmak. hayvansal * Hayvan. * Hayvandan elde edilen. haz * Ho giden duygulanma, ho a lanma, zevk. * Bir eyden duyusal veya manev sevin duyma. * Srdrlmesi istenen ve doygunluk veren co l ml ku.

haz almak * ho lanmak, keyif almak. haz duymak * ho lanmak. haz vermek * ho lanmas sa n lamak. haza * Bu, o. u, * Etkisiz, kusursuz. * (hekimler iin) Ustal uzluk. k, * Hazakat sahibi. hazan * Gz, sonbahar.

hazakat hazakatli

hazandide * Grmgeirmi , . * Solgun, sararm solmu , . Hazar

* VI.-X. yzy aras Hazar Denizi'nin ve Kafkaslarkuzeyinde ya Trk boyu veya bu llar nda n ambir boydan olan kimse. hazar Hazarca * Hazar Trkesi. hazar hazc * Bar ilgili. la * Hazc ile ilgili olan. l k * Hazc l benimseyen ve savunan kimse, hedonist. * Bar .

hazc l k

* Zevki, insan hayatn tek de ve amac n er sayan, haz veren her iyi oldu kabul eden eyin unu reti, hedonizm. * Hazza, fiziksel zevke hastalderecesinde d k knlk, hedonizm. * Ekonomik etkinli hazzen yksek derecesine varacak biimde geli in, n tirilmesi retisi, hedonizm. hazfetme * Hazfetmek durumu veya biimi. hazfetmek * Gidermek, kald rmak, karmak, silmek. haz k haz m * (hekimler iin) Usta, uz. * Sindirme, sindirim. * Benimsenme, kabul edilme. * Yersiz davran dokunakl lara, szlere ald rmayan, ii geni (kimse). * Benimseyen, katlanan, kabullenen.

haz ml

haz z ms * Yediklerini kolay sindiremeyen. * Yersiz davran karsusmak elinden gelmeyen (kimse). lara * Benimseyemeyen, katlanamayan, kabullenemeyen. haz zl ms k * Sindirim sisteminin iyi al mamas durumu. * Benimseyememe, katlanamama, kabullenememe. haz n haz r * Kk yiyecek. l * Bir i yapmak iin gereken her tamamlamolan, an amade, mheyya. eyi k, * Belli bir iyarayacak, kullan bir duruma getirilmi e lacak . * Belirli bir biimde yap lmolarak sat al bekleyen, lan, c smarlama kar . t * Ba getirildifiilin bir f say anlat na i rsat ldn r.

haz r bulunmak (veya olmak) * bir yerde var olmak, kendi bulunmak. * bir hemen yapabilecek durumda olmak. eyi haz r orba

* nceden haz rlanmve paket hlinde sat sunulmu a orba. haz er r de * nceden belirlenmi er. de haz r etmek * hemen kullanabilecek duruma getirmek. haz r giyim * Standart llere gre seri olarak haz rlanmve sat sunulmu a giyim e . yas haz r kahve * Neskafe. haz ta r k * Gerektianda kullan ve grevlendirilmek zere hazbulundurulan birlik. i lmak r haz r mezar ls n * her hizmeti ba ndan bekleyen tembeller iin sylenir. kalar haz r ol * Askerlikte esas duru denilen, ayakta, ba vcut dik, gzler ileride, eller uyluklara yap duru ve bir m a geilmesi iin verilen komut. haz duru r ol u * Vcudun ba g ileride, omurga ve bacaklar gergin, topuklar biti kollar do yerinde, avular dik, s ik, al uyluklarda olarak ayakta bulundu durum. u haz r olmak * haz r durumda bulunmak. haz r para * Nakit, elde mevcut para, likit. haz r yemek * K srede haz sa rlanan ve genellikle ayakst yenilen hafif yiyecek. haz r yiyici * nceden kazan harcayan. lmvarl haz da dayanmaz ra lar * srekli harcama, en byk birikimleri bile eritir. haz konmak ra * ba neme ortaya kasn iyle kmbir eyden yararlanmak. haz rcevap * Gerekti abuk, yerinde cevaplar bulup veren. inde haz rcevapl k * Haz rcevap olma durumu. haz rc * Emek harcamadan her haz eyi r olarak elde etmek isteyen kimse. * Hazgiysi sat yer veya satan kimse. r lan

haz l rc k * Her haz eyi r bulmaya veya elde etmeye d olma durumu. kn haz rda * yararlan labilecek bir durumda, el alt nda.

haz yemek rdan * yenisini kazanmaksn elindekini harcamak. z haz rlama * Haz rlamak i i. haz rlamak * Bir kullan eyi lacak, yararlan duruma getirmek. lacak * Bir ortaya koymak, gerekle eyi tirmek. * nceden dzenlemek. * Gelecek iin nlem almak, ihtiyalar tespit etmek. * Sebep olmak, yol amak. * Birini herhangi bir yapabilecek veya bir yklenebilecek duruma getirmek. eyi eyi * Al rmak. t * Bir maddeyi elde etmek. haz rlan * Haz rlanmak i i veya biimi. haz rlanma * Haz rlanmak i i. haz rlanmak * Hazolmak, kendini haz r rlamak. * Hazduruma getirilmek. r haz rlatma * Haz rlatmak i i. haz rlatmak * Hazduruma getirmek. r haz rlay * Haz rlamak i i veya biimi. hazk rl * Haz rlanmak iin gereken veya durumlar. eyler

hazk devresi rl * Hazk dnemi. rl hazk dnemi rl * Haz rlanmak iin geen sre. hazk grmek rl * haz r olmak iin gereken eyleri toplamak veya durumlar lamak. sa hazk sf rl n * rencilere, belli bir retim program izlemek veya belli bir okulda okumak iin gerekli temel anlay n , bilgi ve becerileri kazand amac bir okula, bir niversiteye ba olarak a sf. rmak yla l lan n hazkl rl * Bir iin nceden haz ey rlanmolan. hazkl rl olmak (veya bulunmak) * haz rlanmolmak. hazks rl z * Bir iin nceden haz ey rlanmamolan. hazksolmak (veya bulunmak) rl z * haz rlanmamolmak.

haz rlop

* Sarkat acak derecede kaynat s la lm(yumurta). * Ba taraf haz kas ndan rlanm sa lanm emeksiz, klfetsiz. , , * Ac , znt veren, dokunakl kl , hznl. * Alt gm n, , mcevher gibi de e yn erli ya , byk servet. * De erli eylerin sakland yer. * Gml veya sakl bulunan de iken erli eylerin btn. * Devlet mal , paras bunlar sakland yer. veya n * Kaynak. * Byk balduyulan, de verilen veya kimse. l k er ey * Devletin alt dviz, bono ve nakit i n, lemlerini maliye ile birlikte dzenleme grevini stlenen makam.

hazin hazine

hazinedar * Bir hazineyi bekleyen, yneten kimse. hazinedarl k * Hazineyi ynetme grevi. haziran * Y 30 gn sren alt ay l n nc .

haziran bce i * Maybceklerinden, tar bitkilerine ok zarar veren k kanatl bcek (Amphimallus solstitialis). s m n bir hazire * Etraf evrili ve girilmesi yasak yer. itle * Cami, trbe, tekke gibi yerlerde evresi parmakl klarla evrili mezar yeri.

hazletmek * Gidermek, kald rmak, karmak, silmek. hazmetme * Hazmetmek durumu. hazmetmek * Sindirmek. * Ho gitmeyen bir davran kar ksb a z rakmak, iine atmak. l * Katlanmak, dayanmak, sabretmek. hazne * Hazine. * Bir topland, biriktirildiyer, depo. eyin i * Dl yata . * Kutsal say kimselerin adlarn ba getirilen unvan. lan n na * Bir seslenme sz. * Ad sylenmeyen bir kimseden sz edilirken kullan l r. * eskiden sayg duyulan ki ilerin adlar veya makamlar gsteren sze ba unvanlarla birlikte getirilirdi. n n ka hazzetme * Ho lanma. hazzetmek * Ho lanmak.

hazret

hazretleri

hazz n karmak * zevkini karmak. He he he * Evet. he demek * onamak. heba * Hibir i yaramadan yok olma, bogitme. e a * Helyum'un k saltmas . * Trk alfabesinin onuncu harfinin ad .

heba etmek * bo harcamak, ziyan etmek. una heba olmak * bogitmek, ziyan olmak. a heba olup gitmek hebenneka * Zeki ve becerikli olmad hlde kendini yle sanan. heccav * Yergici. hece * Bir solukta lan ses veya ses birli seslem. kar i,

hece ls * Hece vezni. hece ta * Mezar ta . hece vezni * Belirli say hece kmelerine dayanan naz ls, parmak hesab daki m . hece yutumu * Kelime iinde benzer hecelerden birinin d mesi. hececi * Hece lsyle yazan ( iir air). * Mill Edebiyat dneminde hece lsyle yazan beairden her biri. iirler * Hece vezni ile yazma yanl olan kimse. iir s * Hecelemek i i.

hececilik heceleme

hecelemek * Bir kelimenin hecelerini teker teker sylemek. * bak okuyamayheceleri teker teker okumak. lk ta p

heceletme * Heceletmek iveya biimi. i heceletmek * Hecelemesini sa lamak. heceli * Herhangi bir say hecesi olan. da hecelik hecin * Heceyi esas alan ses birimi.

* ift parmakl tak n devegiller familyas lar mn, ndan, uzunlu 3, yksekli2 m kadar olan, s nda besin u i rt depo etmeye yarayan tek hrgc bulunan, h yryen bir memeli tr (Camellus dromedarius). zl hedef * Ni al an nacak yer. * Ama, gaye, maksat.

hedef almak * Bkz. ni almak. an * ula istenen amaca gre davranmak. lmak * (bir kimseyi, bir yeri) y pratmak, ele tirmek amac kar na almak. yla s hedef kitle * Verilmek istenen mesajula hedeflenen bir grup veya topluluk. n mas hedef olmak * ho olmayan herhangi bir davran u ramak. a hedefleme * Hedeflemek i i. hedeflemek * Hedef yapmak. hedeflenmek * Hedef durumuna gelmek. heder * Kar alamama, bo gitme, ziyan olma. ln a

heder etmek * bo harcamak, ziyan etmek. una heder olmak * bogitmek, bo gemek. a una hedik hediye * Kaynat day, bulgur, mr vb. lmbu s eyler. * Arma an. * (kutsal kitaplar iin) Fiyat.

hediye etmek * arma olarak vermek. an hediyelik * Arma olarak verilecek de olan. an erde * Arma olarak verilmek iin haz an rlanm ey.

hedonist

* Hazc .

hedonizm * Hazc l k. hegemonya * Bir devletin ba bir devlet zerindeki siyas stnl ve bask. ka s hekim * nsanlardaki hastal te ve onlar klar his illarla veya baz aralarla tedavi eden kimse, doktor, tabip. hekimba * Osmanlmparatorlu unda sarayda hekimlik grevini yrten en k demli, yetkili ve padi n zel doktoru ah olan kimse. hekimlik hektar * Hekimin yapt i . * Yz ar (10.000m) de erinde yzey l birimi (ha).

hektogram * Yz gramla k birimi, bir kilogramonda biri (hg). k rl n hektolitre * Yz litrelik hacim l birimi (hl). hektometre * Yz metrelik uzunluk l birimi, kilometrenin onda biri (hm). hel helk * Ayak yolu, yz numara, abdesthane, tuvalet. * lme, ldrme, yok etme, yok olma. * Bitkin bir duruma gelme veya getirme.

helk etmek * ldrmek, ortadan kald rmak. * a derecede yormak, bitkin duruma getirmek. r helk olmak * yok olmak, lmek. * yorulmak, bitkin duruma gelmek. hell * Dinin kurallar ayk olmayan, dince yasaklanmamolan, haram kar . na r t * Nikhl . e * Kurallara, geleneklere uygun (olarak).

hell etmek * Tanr tantutarak (bir balamak. 'y k eyi) hell olsun * bir hizmet veya zverinin istenilerek yap , bundan pi olunmadn ldn man gstermek iin kullan l r. hell st emmi * do ruluktan ayr lmayan. hell

* Ham ipekten dokunmu brmce pamuk iplikat elde edilen kuma e i larak . hellinden * Hell edilerek gnl ho u ile. lu hellle me * Hellle i mek i. hellle mek * Alveri veya ayr s nda hakk birbirine balamak. te lma ras n hellli * Nikhl ). (e

hellli almak e * biriyle evlenmek. helllik * Nikhl . e * Hell olan ey.

helllik dilemek * birinden hakk hell etmesini dileme. n helllik vermek * hell etmek. hellho olsun * yap iyilikten, yard lmbir mdan sz edilirken buna pi olunmadn man anlatmak iin sylenir. hellzade * Nikhl ana ve babadan do kimse. bir mu * Do ruluktan ayr lmayan, hell st emmi kimse. hele * "zellikle", "hi olmazsa", "her eyden nce" anlam bir szn ba veya sonuna getirilerek belirtilen yla, na ayr anlat eyin caln r. * "Sonunda" anlam geciken davran bildirmek iin kullan yla lar l r. * Uyarma, korkutma veya vaat anlat r. hele bak hele bir hele de * stelik. hele hele * Kar ndakini sylemeye isteklendirmek iin kullan s l r. * Bir sz peki tirmek iin kullan l r. * k k veya dikkati ekmek iin sylenir. a nl * Bkz. hele.

hele kr! * ok kr. helecan * Yrek arp s rp . nt, nt

helecanlanma * Helecanlanmak i i.

helecanlanmak * Yrek arp s tutulmak. ntna Helen Helenist * Grek kltr, tarihi, dili ve edebiyat konular uzman olan kimse. nda Helenistik * Byk skender'den sonraki Yunan sanat , tarihi, kltr ile ilgili olan. Helenizm * Grek uygarl. * Grek olmayan uluslar Grek d n ncesinin etkisiyle gerekle i uygarl tirdi k. * Greke anlat m. helezon helezon * K ml lankavi biim, helis. vr , y * Sarmal, y lankavi, helisel. * Grek.

helezonla ma * Helezonla biimi veya durumu. mak helezonla mak * Sarmal, k ml vr biime gelmek. helezonlu * Helezonu olan, sarmal. helik helikoit helikon * alg ve pistonu olan, boyundan geirilerek tutulan, ember biimli, flemeli bak a zl r alg . helikopter * Dik ini ve kyapabildiiin dar yerlerde de kullan i labilen tepeden pervaneli uan ta t. helis helisel helke * Bakra, kova, herke. hellim helme * K s'ta yap bir e beyaz peynir. br lan it * Fasulye, pirin, bu gibi taneler kaynat day ldnda, ni astankelmesiyle olu koyu s. n an v * Baz bitkilerin kk, iek ve tohumlar bulunan koyu k nda vaml madde. * Bir silindirin ana do n rular sabit bir a nda kesen e alt ri. * Helis biiminde olan, sarmal, helezon. * Duvar rlrken byk ta n aras konulan ufak ta lar na lar. * Helis biiminde e yzey. ri

helme dkmek * (kaynat lmtanelerin suyu iin) koyula mak.

helme gibi * iyice pi . mi helmelenme * Helmelenmek i i. helmelenmek * Helme dkmek, helmesi kmak. helmeli * Helme durumunda olan (yemek). helmintoloji * Kurt bilimi. helva helvac * eker, yaun veya irmikle yap tatl , lan . * Helva yapan veya satan kimse.

helvac kaba * Kabakgillerden, tatlyap d boz, ii sar s lan renkli iri bir kabak tr kestane kaba(Cucurbita maxima). helvac kk * Bkz. ven. helvac l k * Helva yapma veya satma i i. helvahane * Genellikle helva pi irmekte kullan geni az derin tencere. lan ve * Sarayda mutfak iinde tatl n yap zel blm veya oda. lar ld helvala ma * Helvala durumu. mak helvala mak * Helva durumuna gelmek. helval k helyodor helyograf * Helva yap iin kullan malzeme. m lan * Alt sar renginde, berilden olu kuyumculukta kullan bir ta n s an, lan . * Gne yay miktar lmeye yarayan alet. ten lan s n * Gne ldad saatlerin sresini tespit etmeye yarayan alet. in * Gne ndan yararlanan optik telgraf aleti. nlar

helyoterapi * Gne yla tedavi. nlar helyum hem * Bir kimseyi uyarmak, bir a eyi klamak veya anlam glendirmek iin "zellikle", "zaten", "bir de", " uras da var ki" anlamlar kullan nda l r. * A c klay nitelikte olan ikinci cmleyi birinciye ba lar. * Atom numaras yo 2, unlu 0,13 olan, havada az miktarda bulunan bir soygaz. K u saltmas He.

* Hem ... hem ... biiminde tekrarlanarak grevde szleri, cmleleri e peki itlik, tirme, birlikte olma veya kar k anlamlar ba tl yla lar. hem de * anlam glendirmek, bir veya daha ok geye bir ba nda eklendi belirtmek iin kullan kasn ini l r.

hem de nas l * pek ok, stn derecede. * zene bezene, byk bir dikkatle. hem hem de Musa'y sa'y memnun etmek * istekleri birbirine kar olan iki ki birden ho edecek bir davran bulunmak. t iyi nut ta hem kaar hem davul alar * ekinir grnd iyapmaktan vazgeemez. i hem kel hem fodul * ortada olan eksiklik ve yeteneksizli bakmayarak stnlk taslayanlar iin kullan ine l r. hem nal hem mna (vurmak) na h * kar olan iki yan t desteklemek. hem sulu hem gl * gerek sulu kendi oldu halde ba n u kalar sulamaya al anlar iin sylenir. hem ziyaret hem ticaret * biriyle gr meye giden kimsenin, bu gidi yararlanarak ba bir ide yapmas ten ka i durumunda sylenir. hemati hematit * Kanhemoglobinle renklenmi yuvar. n al * K z esmer renkte olan do demir oksidinden olu bir mineral, kan ta rm veya al an .

hematolog * Kan bilimci. hematoloji * Kan bilimi. hemayar hemcins hemdert * Dert orta . hemen * Hi vakit geirmeden, gecikmeden, abucak. * A ayukar ; yaln sadece. z, * Denk, e it. * Ayn cinsten olan, trde , soyda .

hemen hemen * Nerede ise, az zaman sonra. * Tam de bile ona pek yak ilse n. hemencecik * arabuk, an nda. hemfikir * Ayn ncede, ayn d gr olan, oyda te .

hemhl

* Ayn durumda olan.

hemhl olmak * btnle birliktelik zelligstermek. mek, i hemhudut * Srda n . hemodiyaliz * Geirgen bir zardan szerek, zehirli art ay klar klamak ve kan temizlemek iin kullan tedavi yntemi. lan hemofil hemofili * Kanamas dinmeyen, hemofili hastalna tutulan (kimse). * Kanp la ndaki bir bozuklu ba kanama hastal. n ht mas a l

hemoglobin * Soluk alma arac organizmanhcreleri aras oksijen ve karbon gaz iletmeyi sa yla n nda n layan, birle iminde demir, azot, oksijen, hidrojen, kmr ve kkrt bulunan alyuvarlar en nemli maddesi. n hempa hem ehri * Ayn ilden olan kimse, memleketli. * Arkadaahbap anlam bir seslenme sz olarak kullan , nda l r. hem ehrilik * Hem olma durumu. ehri hem ire * Kkardebac z , . * Diplomal hasta bak kad c n. * Kt i ayn lerde amala ve birlikte hareket eden kimse, ayakta , omuzda .

hem irelik * Kkarde z lik. * Hasta bakl c k. hem irezade * Kkarde ocu z in u. hemze * G rtlakta, ses tellerinin birbirine yap sonucu havanakn mas n birdenbire engellemesiyle olu ve bir an kesinti izlenimi veren nsz. hemzemin * Ayn dzeyde olan. hemzemin geit * Kara yoluyla ayn dzeyde olan tren yolu geidi. hendek * Gemeye engel olacak biimde uzunlamas kaz na lmderin ukur. hendese hendes * Geometri. * Geometrik.

hengm hengme hentbol el topu.

* Hengme. * Pat , grlt, kavga. rt * Yedi ki iki tak n topu elden ele geirerek veya srerek gol atmalar na dayanan bir spor tr, er ilik m esas

hentbolcu * Hentbol oynayan kimse. henz * (olumlu cmlelerde) Az nce, daha imdi, yeni. * (olumsuz cmlelerde) Daha, hl. hep * Hibiri d tutulmamak veya eksik olmamak zere, btn, tm olarak. ta * Srekli olarak, her zaman, daima. * (hepimiz, hepiniz, hepsi biiminde iyelik ekleri alarak) Bir olu eyi turan paralar btnn anlat n r. hep beraber * Birlikte. hep bir a olmak z * sz birlietmek, anla bir konuda ayneyleri sylemek. i arak hep bir a zdan * ayn anda pek ok kiayneyi (syleyerek, konu i arak). hep birden * Toplu olarak. hepatit * Sar l k.

hepatoloji * Karaci anotomisini, fizyolojisini ve hastal n erin klar inceleyen bilim dal . hepil hepimiz hepiniz * Hem hayvansal, hem bitkisel besinlerle beslenen. * Bkz. hep. * Bkz. hep.

heple hi ilkesi * tr, cins gibi evrensel bir konu zerinde ileri srlen olumlu, olumsuz bir yargn, o tr veya cinsin btn n bireyleri iin do olmas ru ilkesi. hepsi * Btn, tamam , tm, cmlesi, hep. hepsi hepsi * Tamamen, tam tam na. hepten * Tamam bsbtn. yla,

hepyek her

* Tavla oyununda zarlar tek benekli ynlerinin ste gelmesi. n * Tekil isimlere tamlayan grevinde getirilerek birer birer olarak, "...-in hepsi" anlam verir. n

her a ka n * her kar her burnunu sokan. eye an, eye her biri * Ayr hepsi. ayr her boyaya girip kmak * e i itli lerde k sre de olsa al sa olmak. m her boyay boyad f k ye (mi) kald bir st il ? * yap gereken bir varken, nemsiz, zorunlu olmayan lmas ey eylerle ilgilenildi sylenir. inde her daim * Her zaman, daima.

her dem taze (olmak) * yaoldu hlde gen grnenler iin sylenir. l u * y l boyunca ye yaprakl (bitki). il olan her derde deva * birok are olan. eye her firavunun bir Musa's kar * her zalimden insan kurtaracak bir kurtar c kar. her grd sakall babas y sanmak * grn aldanmak. e her gn * Sreklice, srekli olarak.

her gn papaz pilv yemez * Bkz. papaz her gn pilv yemez. her hlde * Byk bir ihtimalle. * Her durumda, ne yapyap kesinlikle, mutlaka. p p,

her horoz kendi pl nde ter * herkes ancak kendi evresinde bir de ta ve szn orada geirebilir. er r her ihtimale kar * her trl olas nerek. l d her i (her in eyin) basak l * insanyapacaher vcut sa bad n ey lna lr. her kafadan bir ses kmak * bir konu zerinde herkes rastgele konu mak. her koyun kendi baca as ndan l r * herkes kendi davran ndan sorumludur, herkes kendi hatasn cezas kendi eker. lar n n her ku eti yenmez un * herkes zorbal boyun e buna kargelecekler de a mez, kar.

her nas lsa * beklenmeyen bir durumu belirtmek iin kullan l r. her ne hl ise * uzatmayal geelim. m, her ne ise (veya her neyse) * ne olursa olsun, ne kadar ise, tutar ise. ne * konuyu kapatal olan olmu m, , uzatmayal m. her ne kadar * ba getirildi cmledeki yargn do veya do grld fakat bunun yeterli olmadn na i artl n ru al un, anlat r. her ne pahas olursa olsun na * Bkz. ne pahas olursa olsun. na her nedense * sebebi bilinmez. her yenisi, dostun eskisi eyin * dostluk eskidike g ve de kazan er r. her tarakta bezi olmak * Bkz. k tarakta bezi olmak. rk her telden almak * her e i it i yapabilir durumda olmak veya birok konuda bilgisi olmak. her yerdelik * Tanr n her yerde ve her zaman bulundu inanan din ve fizik tesi gr 'n una . her yi bir yo yiyivard idin urt i r * herkesin kendine zg bir al yntemi, bir i ma yapma biimi vard r. her yi gnlnde bir aslan yatar idin * herkesin kendine gre yksek bir emeli vard r. her yoku bir ini her ini bir yoku vard un i, in u r * hayat boyunca ykselme ve d gibi durumlar kesin de me ildir, bunlar birbirinin ard gelebilir. ndan her zaman * Ara vermeden, srekli, daima, ss k k. herca * Hibir kararl eyde olmayan (kimse), yeltek, gelge. * A de ken, vefas kta i z.

herca menek e * Menek egillerden, mor, sar , beyaz renkte, menek benzer iekleri olan yk bir bitki, alaca menek eye ll e (Viola tricolor). * Bu bitkinin ie i. hercace * Herca gibi, hercaye yakr (biimde). hercalik * Herca olma durumu veya hercace davran .

hercmer * Alt st, karmakark, darmada k, allak bullak. n

hercmer etmek * alt st etmek, kar rmak. t herek * Asma, fasulye gibi sar bitkilerin tutunmas yanlar dikilen sk, ispalya. lgan iin na r

herekleme * Hereklemek i i. hereklemek * Asma ve fasulye gibi sar veya destek isteyen bitkileri here ba lgan e lamak veya bu bitkilerin yan herek na dikmek. hergele * Bine veya yk ta e al r maya lmamat veya e srs. t ek * Terbiyesiz, grgsz kimseler iin bir svg sz olarak kullan l r. hergeleci * Yaban atlar bakan kimse, yaban at oban na . hergelelik * Hergele olma durumu. herhangi * Belli olmayan, zellikleri iyice bilinmeyen, rastgele.

herhangi bir * Belli olmayan, rastgele bir (kimse veya ey). herhangi biri * Belli olmayan, rastgele biri. herif * Gven vermeyen, a agrlen, bayakimse. * Adam.

herifio lu * Klan veya beklenmeyen bir iyapan erkek. z i herik * Beyaz renkli, ya kuyru yukar geni ve a do bir incelme gsteren, Karadeniz'in geit l u da e a ya ru blgelerinde yeti tirilen, kaba kark yapa bir tr koyun. l herk * Srldkten sonra bir y l dinlendirilen, nadasa b lan tarla. rak

herk etmek * tarlay srp dinlenmeye b rakmak. herke * Bakra, kova. herkes * nsanlarbtn. n * Olur olmaz kimseler, nne gelen.

herkes gider Mersin'e, biz gideriz tersine * bir i bilerek ters yap , yolunda yap anlat in ldn lmadn r. herkes ka yapar, ama sap ortaya (veya do getiremez k n ru) * herkes bir i yapar, ama istenildikadar gzel ve kusursuz olmaz. i

herkesin ar na gre bez vermezler n * genel kurallar herkesin istek ve ihtiyac gre bozulamaz. na herkesin getikprden sen de ge i * herkesin tuttu yoldan sen de git. u herkesin gnlnde bir aslan yatar * Bkz. her yi gnlnde bir aslan yatar. idin herkesin tenceresi kapal kaynar * bir kimsenin durumu, iinde bulundu ya artlar kalar geregibi bilinemez. u ay ba nca i herkesin yoruldu yere han yap u lmaz * Bkz. herkesin ar na gre bez vermezler. n herkeslik herr hertz * Bir saniyede bir titre yapan devirli bir olay frekans e frekans birimi. K im n na it saltmas Hz. herze * Sama, sama sz, zevzeklik. * Aleldelik, s radan olma durumu. * Bkz. ya herr ya merr.

herze yemek * yersiz sz sylemek veya gereksiz davran bulunmak. ta herzevekil * Kendisini ilgilendirmeyen i kar (kimse). lere an * Sama sapan, gereksiz konu (kimse). an hesaba almak (veya hesaba katmak) * gz nnde bulundurmak, i yrtrken o de d ini eyi nmek. hesaba almamak (veya katmamak) * nem vermemek. hesaba ekmek * bir ki bir kuruldan yapt i iin a iden, ler klama ve savunma istemek. hesaba dkmek * say ilgili bir konuyu a kavu yla kl a turmak iin k zerinde hesaplamak. t hesaba gelmez * say lamayacak kadar ok. * umulmad beklenmedik. k, hesaba kat (veya kat lmak lmamak) * gz nne al nmak (veya al nmamak). hesaba katmak * dikkate almak, gz nnde bulundurmak. hesab kapamak * alacak verecek b rakmamak. hesab kesmek * alveri i veya ilgiyi kesmek.

hesab temizlemek * borcunu demek. hesab yok * say lamayacak kadar ok, sayz. s hesab na * ynnden, iin, ... ad yarar na, na.

hesab gelmek na * yarar uygun, elveriolmak. na li hesab (kitab) bilmek n n * tutumlu olmak. hesab almak n * bir i sonunda hakk almak. n hesab grmek n * alaca verip iliini kesmek. n i * cezaland rmak. hesab hesap * Aritmetik. * Matematiksel i lem. * Alacakl borlu olma durumu. veya * denecek cretin tutar . * Oranlama, tahmin. * Bir giri imin, bir i ba ya ula iin al nlemlerin btn. in ar mas nan * (isim tamlamalar tamlanan olarak) "Tutum", "durum" veya "anlay anlam gelir. nda " na hesap amak * (banka) gere ekilmek zere yatlan para iin i yapmak. inde r lem * birine borlanma imkn mak, kredi amak. tan hesap cetveli * Say aras birok i lar nda lemlerin sonucunu kolayca bulmaya yarayan, i ie yerle tirilmi biri di ve erinin zerinde kayan iki paradan olu cetvel. an hesap czdan * Bir bankada hesab olanlara verilen, yatlan ve ekilen paralaryaz na yarayan defter. r n lmas hesap karmak * alacakla verecek zerinde kar t i t rmak. la hesap etmek * bir i kazanc giderini kar t bir sonuca varmak. in yla rarak la * d nmek, tasarlamak. hesap etmek, kitap etmek * btn ayr lar d nt yla nmek. hesap grmek * alacakla verecekar t de i r la p mek. hesap gn * K yamet gn. * Hesab iyi bilen, eli s, hesapl n k .

hesap i i * Bir tr el i lemesi. * Hesab bilme, hesap kitab iyi yapma. n n hesap kitap * Hesap sonunda, d np ta ktan sonra. nd hesap kitap yapmak (veya etmek) * ayr lar hesap edip d nt yla nmek. hesap zeti * Hesap sahiplerinin hesab yatan ve sz konusu hesaptan ekilen miktarlardkmn gsteren cetvel. na n hesap sormak * bir konuda a klama ve savunma istemek, sorumlu tutmak. * birini, birilerini yntem veya yasa d davran ndan dolay lar sorguya ekmek. hesap tutmak * alveri ilgili say bir yere yazmak. le lar hesap uzman * Vergi ykmllerinin dosyalar incelemekle grevli Maliye Bakanlna ba yetkili. n l hesap vermek (veya hesab vermek) n * bir i sorumlulu yklenmek. in unu * herhangi bir davrann sebebini a klamak, anlatmak. hesapa hesap * Hesab iyi bilen, tutumlu. n * n kar kollayan, davran n lar buna gre dzenleyen (kimse). hesaplama * Hesaplamak i i. hesaplamak * Hesap i lemini yapmak, hesap etmek. * Bir bir durumu ayr l biimde d eyi, ntbir nmek, hesap etmek. hesaplamak kitaplamak * ayr lar hesap edip d nt yla nmek. hesaplan * Hesaplanmak i i veya biimi. hesaplanma * Hesaplanmak i i. hesaplanmak * Hesap edilmek. hesapla ma * Hesapla i mak i. hesapla mak * Birbirindeki alacakla verece hesab yapmak. in n * Kar kl olarak kozlar payla l n mak. * Bir olumlu veya olumsuz ynlerini d eyin nrek, tart bir yarg varmak. arak ya hesaplatma * Hesaba gre, hesaba uygun olarak, tahmin.

* Hesaplatmak i i. hesaplatmak * Hesap ettirmek. hesaplay * Hesaplamak i i veya biimi. hesapl * Satal n nabilen, bteye uygun, ekonomik. * Paras ll harcayan, tutumlu. n * Ayr lar d nt yla nlp tasarlanm plnl , , rasyonel. * ll davranan, ll.

hesapl hareket etmek * ll davranmak. hesapl orun * Ekonomik mevki. hesapl ca hesaps z * Hesapl biimde). (bir * Hesab tutulmayan. * Say lamayacak kadar ok olan. * nceden iyi d nlmemisonu belli olmayan. , * lsz, tutumsuz, savruk, msrif.

hesapskitaps z z * Deftere geirmeden veya belgeye ba lamadan. * Sorumsuz, lsz. hesaps zca * Hesaps(bir biimde). z hesaps k zl * Hesapsolma durumu veya hesaps davran z zca . hesapta olmamak * daha nce d nlen eylerin dnda olmak. hesaptan d mek * hesaptan, bortan, alacaktan indirmek, karmak. heterogen * Bkz. heterojen. heterojen * Ayr cinsten. heterotrof * Dbeslenen. heterotrofi * Dbeslenme. hevenk * Bir ipe geirilmi veya birbirine ba lanmya yemi veya sebze ba .

hevenkle me * Hevenkle biimi veya durumu. mek

hevenkle mek * Hevenk durumuna gelmek. heves * e arzu, stek, ilim, evk. * Gelip geici istek.

heves etmek * bir karistek duymak, e eye ilimli olmak. hevesi kalmamak * klmak, istekalmamak. evki r i hevesi kursa (veya iinde) kalmak nda * istedi imrendi elde edememek. i, i eyi hevesine d mek * kuvvetle istemek. hevesini almak * istedi imrendi elde ederek ona doymak. i, i eyi hevesini k rmak * isteklerini, d ncelerini engellemek. * zevki kamak, hevesi kalmamak, klmak. evki r heveskr * Hevesli, amatr.

heveskrl k * Hevesli olma durumu. hevesleni * Heveslenmek i i veya biimi. heveslenme * Heveslenmek i i. heveslenmek * steklenmek, heves etmek, ok istemek, e duymak. ilim hevesli * Bir veya bir iistek duyan veya merak sarmolan, istekli. eye e * Bir sanat meslek edinmeksizin yalnzevk iin yapan kimse, zengen, amatr. z heveslisi * ok isteklisi. hevessiz hey * Hevesi olmayan, istek duymayan. * Seslenmek veya ilgi ve dikkat ekmek iin sylenir. * Sitem, yak azar, be nma, enme gibi e duygular anlatan cmlelerde de kullan itli l r.

hey gidi (hey) * e duygular itli peki veya zlem ve ac bildirir. tirir nma heyamola * Gemicilerin veya i ilerin birlikte bir ekerken "haydi ek, gayret" anlam bir a ey nda yksek sesle zdan ve makamla syledikleri sz.

heyamola ile * bir i ancak byk glklere katlan ve birok ki yard yla yap in larak inin m labilece anlat ini r. heybe * Binek hayvann eyeri zerine geirilen veya omuzda ta n iine teberi koymaya yarayan, kilim veya nan, hal yap gzl torba. dan lmiki * Sap omuza geirilebilen tek gzl bir tr anta. heybeci heybet * Heybe yapan veya satan (kimse). * Korku ve sayg uyand grnmehabet. ran , * Byklk, ululuk, azamet. * Grn korku ve sayg uyand ran. * Byk, ulu, azametli.

heybetli

heybetlice * Olduka heybetli. heyecan durumu. * Sevin, korku, k nl znt, k zg k, skanl sevgi gibi sebeplerle ortaya gl ve geici duygu k, kan * Co ku.

heyecan duymak * heyecanlanmak. heyecan vermek * heyecan duymas sebep olmak. na heyecana d rmek * heyecanland rmak. heyecana gelmek * heyecanlanmak, heyecan duymak. heyecana kap lmak * a derecede heyecan, co duymak. r ku heyecanland rma * Heyecanland rmak i i. heyecanland rmak * Heyecan duymas sebep olmak. na heyecanlan * Heyecanlanmak i i. heyecanlanma * Heyecanlanmak i i. heyecanlanmak * Herhangi bir sebeple gl, geici bir duygulan mdan etkilenmek. heyecanl * abuk, kolay heyecanlanan (kimse), mteheyyi. * Heyecan veren. * Heyecanla yap lan.

heyecanl l k * Heyecanl olma durumu. * A duyarl r olma. heyecans z * abuk, kolay heyecanlanmayan. * Heyecan vermeyen. * Heyecanla yap lmayan. heyecans k zl * Heyecan verici olmama durumu. heyeln heyet * Toprak kaymas a, g. , kay * Kurul. * Astronomi. * Biim, k dgrn l k, . * Oldu gibi, btnyle. u * Yaz ne yaz k, k!. * Sinir bozuklu sinirlilik. u,

heyetiyle heyhat heyhey

heyheyler geirmek * byk heyecanlar geirmek. heyheyleri tutmak (veya heyheyleri stnde olmak) * ok sinirlenmek. heykel * Ta , tun, bakkil, al maddelerden yontularak, kal dklerek veya yo r, gibi ba rulup pi irilerek biimlendirilen eser, yontu. heykel gibi * hareketsiz, duygusuz. * ok gzel (vcut). heykelci * Heykel yapan sanat , heykelt , yontucu. ra

heykelci kalemi * Heykelcilerin ta al gereleri biimlendirmek iin kulland kesici, dzeltici ve yontucu ara. , kil, gibi klar heykelcilik * Heykel yapma sanat , heykelt l yontuculuk. rak, heykelle tirme * Heykelle tirmek i i veya biimi. heykelle tirmek * Heykel durumuna getirmek. heykelli * Heykeli olan.

heykelt ra * Heykelci, yontucu. heykelt l rak * Heykel yapma sanat , yontuculuk. heyul * Korkun hayal. heyul gibi * pek iri, iri yar . hezaren hezaren * D ie n igillerden, hekimlikte kullan zehirli bir bitki (Delphinium). lan * Bambu. * Bambu saplar yap ndan lm .

hezaren rg * Bambu kabuklar soyularak elde edilen liflerle veya sentetik malzemeyle yap zel bir rg. ndan lan hezel * alay, mizah. aka, * Bir veya paras bir anlat evirme. iiri iir nakal ma hezeyan * Samalama. * Say klama. * Sabuklama. hezeyan etmek * samalamak. hezimet * Bozgun, yenilgi. hezimete u ramak * bozguna veya byk bir yenilgiye u ramak. hezliyat Hf Hg * C n k va'n saltmas . h * Evet. * Hezel trnde yaz iirler. lm * Hafniyum'un k saltmas .

h ra h ra k k * H rarak, h r k kklarla. h r k k * ok yemek yeme veya sinirsel bir sebeple ve istemsiz olarak diyafram kasn kas yla hava akci n lmas erlere geerken bo azdan ve dzgn aral kan klarla tekrarlanan ses. * A larken ses. kan h rtutmak k k * srekli olarak h rmak. k

h r k h rma k

* H rmak iveya biimi. k i * H rmak i k i.

h rmak k * Bo azdan h rsesi kk karmak. * ekerek a ini lamak. h rtma k * H rtmak i k i. h rtmak k * H rmas sebep olmak. k na h div h divlik * Osmanlmparatorlu dneminde Kavalal u Mehmet Ali Pa sonra Mr valilerine verilen unvan. adan s * H ynetimi veya makam div . * H ynetimindeki lke. div * Hr ve peygamberlerin her y z lyas l bulu tuklar inan 6 maygn. na lan s * Her y 6 Maygnnde kutlanan geleneksel bayram. l n s * Saklama. * Ezberleme, ak tutma. lda

h drellez

h fz

h etmek fz * saklamak. * akl tutmak, bellemek. nda h al fza mak * Kur'an' ezberlemeye al mak. h ss fz hha * Sakl amak iin al l ya nmas gerekli nlemlerin btn. * Sak bilgisi, hijyen. l h k * H r bo krken azdan ses. kan

hdemi k (anasn, babasn) burnundan d n n m * her durumuyla (anas babas ok benziyor. na, na) hm k k * Tereddt gsterme, ekingen davranma.

hmetmek k k * bir i ka ten nmak iin bahaneler ileri srmeye al mak. * sorulan bir soruya abir anlam k olmayan, belirsiz cevaplar vermek. htutmak k * Bkz. h rtutmak. kk h ltan * Top durumundaki iekleri kuruduktan sonra saplar krdan olarak kullan yaban bir bitki. lan

h ltar h l mb

* Davar ve srlar boyunlar tak ip veya kay n, na lan . * Uyu tembel. uk,

h lla mb ma * H lla durumu. mb mak h lla mb mak * H l gibi davranmak. mb h ll mbk * H l olma durumu. mb h m mh * Sesleri genizden kararak konu (kimse). an * Sesleri genizden kararak.

h ml mh k * H m olma durumu. mh h m * Kerpi veya tu rlm ap duvar. layla ah h na * Bkz. k na.

h n ncah * A na kadar, t basa dolu (olarak), dopdolu. z ka h n karmak nc * (veya cn) almak. h n * almay gden fke, kin, gayz. h (veya h n n nc) almak * (veya cn) almak. h nl h z ns h nk * Bkz. kahve dvcsnn h deyicisi. nk h nna h r nz * Bkz. k na. * Domuz. * Kat yrekli, kt d nen, gaddar. * Genellikle ho giden bir davranve durum iin yollu sylenir. a aka * H r (bir biimde), kurnazca. nz * H olan, fkeli. nc * H olmayan, fkesiz. nc

h rca nz

h rla nz ma * H rla i nz mak i.

h rla nz mak * H r gibi davranmak. nz h rl nzk * H r olma durumu. nz * Muziplik.

h rletmek nzk * zarar verici, sinirlendirici, ters davran bulunmak. ta h r * Kavga, dala .

h r karmak * kavga, grlt karmak. h ra * Zayelimsiz, c f, l z. * ok yiyen, obur. * yar ri (kimse). * Sersem, salak ve kaba saba. * Sersemlik, salakl k. * Belirli bir sebebi olmadan sinirlenip huysuzluk eden (kimse). * (ses iin) Tiz, fkeli.

h rbo

h rboluk h n r

h nla r ma * H nla i r mak i. h nla r mak * H nletmek, h n davranmak. r k r h nl r k * H n olma durumu veya h n davran r r . h nletmek (veya yapmak) r k * huysuzluk, terslik etmek. h rdavat * Kilit, reze, tel, ivi gibi metal e ya. * nemsiz, ufak tefek e gereksiz e ya, ya.

h rdavat * H rdavat satan kimse, nalbur. h rdavat l k * H rdavatn i nalburluk. n i, h rgr * Geimsizlik, kavga. h rgr karmak * kavga etmek, kavga karmak. hl hl r r * Hltbir ses rl kararak.

hldama r * Hldamak i r i. hldamak r * Hltbir ses rl karmak. hlda r ma * Hlda biimi veya durumu. r mak hlda r mak * H mak. rla hlday r * Hldamak i r i veya biimi. hlt r * Bo azdan herhangi bir sebeple bo ses. uk kan * Grltyle ses. kan * Geimsizlik, kavga. * Geimsizlik karan, geimsiz (kimse). * Hlt karan, hltolan. r rs * Ay a gibi azghayvanlardudaklar veya burnuna geirilen demir halka. , bo n n na * Burun kanad tak ssl, alt veya gm na lan n halka. * Kpe. * nden a kollu, genellikle ynden st giysisi. k, * Daha ok so uktan korunmak iin giyilen, kuma bazen ii pamukla beslenmi tan, , ceket biiminde giysi. * Dervi giydikleri st giysisi. lerin * H olan. rkas * H olmayan. rkas

hlt rc hlt rl hzma r

h rka

h rkal h z rkas

h ba ekmek rkay na * bir k ekilip evresiyle ilgisini kesmek. eye h rlama * H rlamak i i. h rlamak * Hlt ses ryla karmak. * (kpek iin) Sald rmadan nce hlt ses ryla karmak. * K nl ters konu zg kla mak. * H mak i rla i. h mak rla * Kar kl rlamak. h l * A kavgas giri z na mek. h rlatma

h ma rla

* H rlatmak i i. h rlatmak * H rlamas sebep olmak. na h rlay h rl * H rlamak iveya biimi. i * inde do uslu, iyi (kimse). ru, * Yaramaz, k, kt (kimse). mar

h mr, h z mr rl d rs d * bir kimsenin hlak ilihakk ku duyuldu , ki i nda ku unda kullan l r. h rpalama * H rpalamak i i. h rpalamak * rselemek. * Dvmek. * kakmak, azarlamak veya y tip pratmak. h rpalan * H rpalamak iveya biimi. i h rpalanma * H rpalanmak i i. h rpalanmak * H rpalamak i konu olmak veya h ine rpalamak iyap i lmak. h rpalatma * H rpalatmak i i. h rpalatmak * H rpalanmas sebep olmak. na h rpalay * H rpalamak iveya biimi. i h rpan * Peri k , derbeder. an l kl

h rpanlik * H olma durumu. rpan h rs * Sonu gelmeyen istek, a tutku. r * fke, k nl zg k.

h brmek rs * Bkz. gzn h brmek. rs h n rs alamamak * fkesini yenememek. h n rs yenmek * fkelenmemek iin kendini tutmak. h z rs * alan (kimse), u ru.

* Bir tr olta i nesi. h z ad rs m * ok sessiz, yava . h z anahtar rs * Maymuncuk. h z feneri rs * Kar ndakini gsterip, ta gstermeyecek biimde yap caml s yan lmn fener. h z gibi rs * kimseye grnmeden, gizlice. h z kelepe rs * Ana su borusuna kaak su alabilmak amac ba yla lanan boru paras . h z yata rs * H zlargizlendiyer. rs n i * al eylerin sakland yer. nm h za yol gstermek rs * birine bilmeyerek, anlamadan kt bir i yard olmak. te mc h zlama rs * Gizlice al ba na ait ( nan kas ey). * Gizlice, kimseye sezdirmeden. h zl rs k * alma. * alma suu, sirkat.

h zletmek (veya yapmak) rs k * ba nparas veya mal almak. kalarn n n h rsland rma * H rsland i rmak i. h rsland rmak * fkelendirmek, k rmak. zd h rslan * H rslanmak iveya biimi. i h rslanma * H rslanmak i i. h rslanmak * ok k zmak, fkelenmek. h rsl * Doymak bilmeyen, a istekli, tutkulu, haris. r * fkeli, k n. zg h z rss * H olmayan. rs h rt h rtapoz * Sersem, budala, ahmak. * Sersem, aptal, k an.

h rtapozluk * H rtapoz olma durumu. h p rt rt * Eski psk veya iyaramaz, de e e ersiz ya. h rtlamba * Peri derbeder k . an, l kl h rtlamba gibi giyinmek * gereksiz yere st ste ve geli igzel giyinmek. h rtlambas kmak * peri bir biimde giyinmi an olmak. * (e iin) ok eskiyip dklr durumda olmak. ya h k rtl H rvat * Sersemlik, budalal ahmakl k, k. * H rvatistan Cumhuriyeti'nde ya bir halk ve bu halksoyundan olan kimse. ayan n * H rvatlarla ilgili, H rvatlara zg olan ey. * H rvatlarkulland Slav dili. n * Soyca veya evlilik sonucu aralar ba nda bulunanlardan her biri, akraba. * Dede ve nineleri bir olanlardan her biri.

H rvata hm s

hm akraba s * Yakve uzak btn akrabalar. n hml s k * Hm olma durumu, karabet. s hl hl * Hlt sesi kararak, hldayarak. hldama * Hldamak i i. hldamak * Hltses l karmak. hldatma * Hldatmak i i. hldatmak * Hldamas sebep olmak. na hlt hlt l hltz s * Hlt olmayan. s hm * Sert ve srekli ses. kan * (ses iin) Hlt olan. s

* fke, k nl zg k. hm u na ramak * (birinden) zulm grmek. hmlanma * Hmlanmak i i. hmlanmak * fkelenmek, k n duruma gelmek. zg hml hr * Olmammeyve (daha ok kavun, karpuz iin kullan l r.). * Co kunluk gsteren, yaramaz (kimse). * Aptal, sersem. hr hr * Hrt kararak. hrdama * Hrdamak i i. hrdamak * K me kuma nesneler birbirlerine srtnrken, buru t, in, gibi turulurken ses karmak. hrdatma * Hrdatmak i i. hrdatmak * Hrt kartmak. hrday * Hrdamak i i veya biimi. hr kmak * (e ok h ya) rpalanrselenmek. p * insan a i u ok yorulmak. lerle ra r p hrl k hrt hrt l hrtz s * Hrtolmayan. s h lama h lamak h yaban * H lamak biimi veya i i. * Hldamak, hlt sesi karmak. * taraf ki dzgn a yol veya bulvar. al * Hr olma durumu. * cisimler hrdarken ses, hrdama sesi. nce kan * Hrtolan. s * fkeli, k n, sinirli. zg

h yanet

* Kutsal say lan eylere el uzatma, ktlk etme veya kardavranma, hainlik, ihanet. * Gveni ktye kullanma, aldatma, vefas k. zl * Vefas z.

h yanetlik * H yanet. h yar * Kabakgillerden, uzun, iri meyveli, srngen, bir yk otsu bir bitki (Cucumis sativus). ll * Bu bitkinin rn. * Kaba saba, grgsz, budala. * Bir semekte veya yapyapmamakta zgrlk. eyi p * Grgsz, kaba saba, yontulmam .

h yar h a yara

h al yara k * H a gibi davranma. yara h as yara * H a. yara h k yarc h l yarc * Kaslenf bezlerinin iltihaplanmas k . * Bkz. h k. yarc

h ma yarla * H mak i yarla i. h mak yarla * Kaba saba, budalaca davran bulunmaya ba larda lamak. h k yarl * Kaba saba, budalaca davranma durumu.

h k etmek yarl * h mak. yarla h embe yar * Baklagillerden, siyah renkte olan meyvelerinin iinde ekirdeklerden ba hekimlikte kullan bir z ka, lan bulunan bitki, Hint h (Cassia fistula). yar h z * abukluk, sr'at. * Bir hareketten do g, an iddet. * aba, g, gayret, takat. * Al yolun harcanan zamana oran nan , sr'at.

halmak z * atlamak iin geri ekilip birdenbire f rlamak. hvermek z * hn rmak, h z art zland rmak. * isteklendirmek. h zar * Tahta ve kereste bimeye yarayan, elektrik ve su gcyle al byk b . an k

h zarc

* H i zar leten, h kereste bien kimse. zarla

h l zarc k * H ni zarcn i. hn z alamamak * h gidi yava zla ini latamamak. * fkesini yenememek, yat amamak. hn z almak * iddetini yenmek, yat mak. * yava lamak, hn z yitirmek. hn z kaybetmek (veya yitirmek) * etkisini, geerlili yitirmek, hkm kalmamak. ini Hr z * Halk inan na gre lmszl kavu oldu inan ulu kimse. lar e mu una lan * (kk h ile) abuk davranan kimse. Hr gibi yeti z mek * birinin en s bir zaman beklemedibiri, yard na yeti kk nda, i m mek. h zla * abucak, abuk, sr'atle.

h zlandlma r * H zlandlmak i r i. h zlandlmak r * Hverilmek, h artlmak. z z r h zland rma * H zland i rmak i. h zland rmak * Hverilmek, h artlmak. z z r h zlan h zlanma * H zlanmak iveya biimi. i * H zlanmak i i.

h zlanmak * Halmak, h artmak. z z h zl * abuk, seri, sr'atli. * G kullanarak, iddetle. * Yksek sesle. * olarak, ivedilikle. vedi * Uar , apk hovarda. n,

h ak zl n * Basketbolda kartaraf toparlanmas f vermeden, pasla yap h hcum, fast break. n na rsat arak lan zl h h zl zl * abucak, ivedilikle.

h hcum zl * H ak zl n. h sa tez geer zl anak * byk bir h ba zla layan az srer. eyler h ya zl amak * e lenceye a d olarak ya kn r amak. h l zl k h zler hibe * H olma durumu, sr'at. zl * vmeler. * Balama, ba.

hibe etmek * balamak. hicap * Utanma, utan, slma. k

hicap duymak (veya etmek) * utanmak. hicaz * Klsik Trk mzi dgh perdesinde karar k bir makam. inde lan * Klsik Trk mzi do diyez notas and perde. inde n ran * Klsik Trk mzi rast perdesinde karar k bir makam. inde lan * Yergi. hicran * Bir yerden veya bir kimseden ayr ayr lma, l k. * Ayr sebep oldu onulmaz ac ln u . * G. * takviminde tarih basay Hz. Muhammed'in Mekke'den Medine'ye g etmesi. slm lan

hicazkr hiciv

hicret

hicret etmek * g etmek. hicr * Tarih baolarak hicreti kabul eden.

hicr takvim * Hicreti ba olarak alan takvim. lang hicvetme * Hicvetmek i i. hicvetmek * Alay yoluyla yermek. hicviye * Yergi, ta lama.

hi

* Olumsuz yargcmlelerde fiilin anlam peki l n tirir. * Soru cmlelerinde belirsiz bir zaman anlat r. * Bir soruya abir cevap verilmek istenmedi cevap cmlesinin ba getirilir. k inde na * Bo ersiz, nemsiz olan veya kimse. , de ey * kesinlikle, kat'iyen. * asla, kesinlikle.

hi de hi de il

hi de (veya hi olmazsa) ilse * nemli olmasa bile, ba bir olmasa bile. ka ey * en az. * bari. hi kimse * Ortal grnmeyen, bulunmayan insan. kta hi mi hi * Kesinlikle, hi. hi yoktan * hibir sebep veya zorunluk yokken, sebepsiz olarak. hibir hibiri * Olumsuz cmlelerde "bir tanesi bile" anlam kullan nda l r. hii hiilik * Hiilik yanl, nihilist. s * Bir isimden nce getirilerek o ismin bildirdivarl bir tanesinin bile olmadn i ktan anlat r.

* Btn gerek ve de erleri inkr eden, gere nesnel bir temeli olmadn sren grher trl in, ileri ; gerek varl inkr eden a bireycilik, yokuluk, nihilizm. r * Her trl siyas dzeni inkr eden, toplumun birey zerinde hibir baskn s kabul etmeyen gr , yokuluk, nihilizm. hie saymak (veya hie indirgemek) * nemsememek, nem vermemek. hileme hilemek * Hilemek durumu. * nem vermemek, yok saymak.

hile tirme * Kendini hile tirmek i i. hile tirmek * Kendi benli hilikabul etmek. inde i hilik yokluk. * Hi olma durumu. * sonucu, gerekteki zelliklerinin, durumlarortadan kaldlmas nkr n r sonucu bir var olmay, eyin

hiten

* ok de ersiz, nemsiz. * Gere yarar i, yokken veya kar ksolarak, yok yere. z l * Birok memelilerin ve insankaraci n erinde geli ekinokok tenyasn lrvas en n . * Do yol, hak olan Mslmanlyolu. ru k

hidatit hidayet

hidayete ermek * Mslman olmak, dinini kabul etmek. slm * geregrp kabullenmek, akl gelmek. i ba na hiddet * fke, k nl zg k. hiddet etmek * fkelenmek, k zmak. hiddete kap lmak * fkelenmek, k zmak. hiddetlendirme * Hiddetlendirmek i i. hiddetlendirmek * K rmak, fkelendirmek. zd hiddetleni * Hiddetlenmek iveya biimi. i hiddetlenme * Hiddetlenmek i i. hiddetlenmek * K zmak, fkelenmek. hiddetli * K n, fkeli. zg hiddetsiz * K nl, fkesi olmayan. zg

hiddetten kudurmak * ok fkelenmek, a derecede k r zmak. hidr-, hidro* Birle iminde hidrojen veya suyun bulundu gsteren n ek. unu hidra * Hidralar tak ndan, 1 cm uzunlu m undaki, vcudu torba biiminde, a evresinde 6-10 dokunac z olan, tatl hayvan su (Hydra). hidralar * rnek hayvan hidra olan selentereler blm. hidrasit hidrat * Hidrojen ile bir metalsinin oksijensiz birle mesinden olu asit. an * Su ile bir cismin verdibirle i ik.

hidratl

* inde hidrat bulunan.

hidrobiyoloji * Sularda ya canl n hayat inceleyen bilim dal ayan lar n . * Bu bilimle ilgili. hidrodinamik * Sya batlmkat v r cisimler zerinde, onlar hareketiyle ilgili olarak slargsterdidirenci ve slar n v n i v n hareketini inceleyen bilim dal . * Bu bilimle ilgili. hidroelektrik * Su elde edilen (elektrik), su gcyle elde edilen enerji. hidroelektrik santral * Su gcyle al makinelerle elektrik reten merkez. an hidrofil * Sucul, susever. * Su bce i.

hidrofobi * Bkz. Su korkusu. hidrofor * Suya yapn st katlar n na kacak bas veren depo. nc hidrograf * Hidrografi uzman .

hidrografi * Bir blgedeki yer alt yer st sularn durumunu inceleyen bilim. ve n * Bir blgenin akarsular gllerinin btn. yla * Bir blgedeki klar adalartopografyas y n, n . hidrojen * Oksijenle birle suyu olu erek turan, atom numaras rengi, kokusu ve tad 1, olmayan bir gaz. K saltmas H.

hidrojen bombas * A hidrojen atomlar r ekirdeklerinin kayna helyum durumuna girmesiyle elde edilen enerji temeline arak dayanan bomba. hidrojenleme * Hidrojenlemek i i. hidrojenlemek * Hidrojen ile birle tirmek. hidrojeoloji * Yer alt sularn arar n elde edilmesini inceleyen yer bilimi kolu. n t lmas ve hidrokarbon * Karbon ve hidrojen birle i. i hidrokarbonat * Hidratl bazik karbonat. hidrokarbr * Hidrokarbon.

hidroklorik asit * Hidrojen ve klordan olu renksiz, havada beyaz dumanlar saan, suda kolayca eriyen ve hayvan an, kemiklerinden jeltin, fosfor elde edilmesinde, eli pas gidermede kullan keskin kokulu bir gaz, tuz ruhu in n lan (HCl). hidroksil hidroksit hidrolik * Bir madenle birle i zaman hidroksit yapan atom grubu (OH). ti * Bir maden zerine suyun etkisiyle, yani bir hidroksil grubu ile bir madenin kayna ndan olu birle mas an ik. * Su ile ilgili. * Su veya ba bir s bas yla i ka v nc leyen (makine, cendere vb.). * Sularakna uygulanan yasalar n , suyun da lmas ras ortaya sorunlar t s nda kan inceleyen bilim ve

teknik. hidroliz hidrolog hidroloji * Bir molekln su etkisiyle ikiye ayr n layan tepkime. lmas sa * Su bilimi uzman . * Su bilimi.

hidrometre * Suler. hidrosefal * Hidrosefali olan. hidrosefali * Beyin omurilik ssn o vn almas beyin kar klarn bymesine yol aan, bazen de kafatasn yla, nc n n bymesine sebep olan hastal k. hidrosfer * Su yuvar .

hidrosiyanik * Siyanojen ile hidrojenin birle mesinden olu asit (HCN). an hidroskopi * Yer alt ndaki sular p bulma i aray i. hidrostatik * Slardengesini ve kaplar zerine yapt bas inceleyen fizik dal v n klar nc . * Slardengesiyle ilgili olan. v n hidroterapi * Baz hastal su ile tedavi etme, su tedavisi. klar hidrozol hidrr higrofil * Nemcil. higrometre * S durumundaki koloitlere verilen ad. v * Bir element veya birle hidrojen birle ikle imi.

* Nemler. higrometrik * Nem ile ilgili, neme ili kin. higroskop * Bir tr nemler. higroskopik * Nemeker. higrostat * Nem denetimi.

higrotropizm * Neme ynelim. hijyen hijyenik hikye * Sak bilgisi; sak koruma, h ss l l fz hha. * Sak koruma ile ilgili, sak bilgisine uygun, sa yararl l l l a . * Bir olay szl veya yazolarak anlat . n l lmas * Gerek veya tasarlanmolaylar anlatan dz yaz tr, yk. * Asl olmayan sz, olay.

hikye birle zaman ik * Yal zamanl fiilin gemi yap anlatan kip. Trkede bu birle zaman idi > -di ekiyle n bir te ldn ik kurulur. hikye etmek * ayr lar anlatmak, sylemek. nt yla hikyeci * Hikye yazan, ykc.

hikyecilik * Hikye yazma veya anlatma sanat , ykclk. hikyeleme * Anlatma, tahkiye. hikyelemek * Anlatmak. hikyele tirme * Hikyele tirmek i i. hikyele tirmek * Hikye durumuna getirmek. hikem hikem hikmet * Hikmetler. * Felsefe ile ilgili; felsef sz veya d nce. * Bilgelik. * Felsefe.

* Sebep, gizli sebep. * Tanr n insanlarca anla 'n lamayan amac . * zl sz, vecize. * Fizik. hikmetinden sual olunmaz * sonucunun sebebi sorulmaz, arar tlmaz; Tanr n yarat gc kar nda sebep aranmaz. 'n c s hikmetli hilf * Bilgece. * Ayk, kar ters. r t, * Yalan.

hilf olmas n * yan yorsam. lm hilf yok * yalan de yalan yok. il, hilfet hilfeti * Halifelik. * Halifeli srdrlmesinden yana olan kimse. in

hilfetilik * Hilfeti olma durumu. hilf hakikat * Gerek d. hilfs z hill * Yalans inan ama gerek. z, lmaz

* Aya, yeni ay. * ocuklar okuma n renmeye ba klar sat szleri lad nda r ve a rmamak iin sz zerinde gezdirdikleri ucu sivri, uzunca bir gsterme arac . hill gibi hill * ince ve dzgn (ka ). * Hill biiminde.

hilllemek * Hill durumuna getirmek. hil'at kaftan. hile * Birini aldatmak, yan ltmak iin yap dzen, dolap, oyun, desise, entrika. lan * sa kar lamak iin bir de bir katma. eye ersiz ey hile hurda bilmez * kimseyi aldatmaz, do ru. hile yapmak * Padi ahlar gnl almak, dllendirmek iin birine giydirdikleri de kuma n, erli veya krkten yap lm

* aldatmak. * sa kar lamak amac bir safln yla eyin bozmak, de ersiz bir kar rmak. ey t hilebaz hileci * Hile yapan, hile kar ran, hilebaz, hilekr. t hilecilik * Hileci olma durumu, hilekrl k. * Hileci.

hilei eriye * zm g bir hukuk sorunu hukuk kurallar zedelemeden halletme. n hilekr * Hileci.

hilekrl k * Hilecilik, dolandc rl k. hileli * Hilesi olan, iine hile kar hile ile yap , m lm .

hileli ifls * Alacakl zarara sokmak amac hileli i lar yla lemler yaparak gerekle tirilen ifls yolu. hilesi, hurdas yok * yalan , dolan yok. hilesiz * Hile yapmayan, dzen bilmeyen. * Hilesi olmayan, iine hile kar mam . hilkat * Yarad , f l trat. hilkaten * Yarad tan. l

hilozoizm * Canl zdekilik. hilye himaye * Koruma, gzetme, esirgeme, koruyuculuk. * Kay elinden tutma. rma, himaye etmek * korumak, kay rmak, gzetmek. himaye grmek * (biri taraf ndan) korunmak, kayr lmak, gzetilmek. himayeci * Korumac . * Hz. Muhammed'in ve ekil emaili yazlevha. l

himayecilik * Korumac l k.

himayesine almak * koruyucusu olmak, korumak. himayesiz * Korumas z. himen * K k zar zl . himmet * Yard kay m, rma. * al emek, gayret. ma, * Ltuf.

himmet etmek * yard etmek, emek vermek. m himmetin var olsun * te ekkr iin sylenir. hin * Kurnaz, cin fikirli (kimse). * Zaman, zamane.

hindi

* Tavukgillerden, XV. yzy evcille lda tirilerek Amerika'dan btn dnyaya yay kmes hayvanlarn en lan n by (Meleagris gallopavo). * Aptal, k a n. hindi gibi kabarmak * gururlanmak, kurumlanmak, byklk taslamak. hindiba endivia). hindici * Birle ikgillerden, yapraklar lanarak salata gibi yenebilen birka yk otsu bir bitki, gne (Cichorium ha ll ik

* Hindi yeti ve satan kimse. tiren

hindigiller * Anavatan Amerika olan tavuksu ku tak . lar m Hindistan cevizi * Palmiyegillerden, tropikal blgelerde yeti bir a (Cocos nucifera). en a * Bu a n portakaldan byk, ok sert kabuklu yemi ac i. Hindolog * Hindoloji bilgini. Hindoloji * Hint dilini ve kltrn konu alan bilim. Hindu * Hindistan' resm dili. n * Hindistan' Mecus halk olan kimse. n ndan

Hinduizm * Tarihsel olarak daha sonra ortaya nitelibak ndan Brahmanizmden daha kat bir din. kan, i m olan hinle me * Hinle durumu. mek

hinle mek * Hin olmak, kurnaz olmak. hinlik hino lu * Kurnaz. hino luhin * ok kurnaz, her devrin artlar uyabilen kimse. na Hint armudu * Mersingillerden, s blgelerde yeti meyvesi yenen, tahtas bir a (Psidium). cak en, sert a Hint bademi * Kakao. Hint baklas * Hint yaa , kene otu. ac Hint bezelyesi * Baklagillerden, s lkelerde yeti tohumlar cak en, fasulyeye benzeyen bir bitki. hint biberi * K z rm biber. Hint ie i * Hindistana zg bir tr iek. Hint dar s * Bu daygillerden, do lkelerinde ekilen, taneleri yenilen, dar benzeyen bir bitki (Sorghum vulgare). u ya Hint domuzu * Byk Okyanus adalar ya nda ayan, kpek di boynuz gibi yukar ru k k, iri yapbir domuz tr leri do vr l (Porcus babyrussa). * Kobay. Hint f st * Krkas. Hint ful * Beyaz renkli bir nilfer tr, Mr ful (Nelubrium). s * Hin, kurnaz olma durumu, kurnazl k.

Hint gergedan * Hindistan'da bulunan bir gergedan tr. Hint gre i * Kar ynde yan yana ve s st yatan bir iftin, i yandaki bacaklar kenetleyerek birbirlerini evirme t rt n abas . Hint h yar * H embe. yar Hint horozu * spen horozu. Hint hurmas * Palmiyegillerden, taze filizleri Hindistan'da sebze gibi yenen, meyvesinden reel yap ok sert bir a lan a (Borrassus). Hint inciri

* Frenk inciri. Hint ipe i * Hindistan'da retilen ok k ymetli bir tr ipek. Hint irmi i * Sagu. Hint kam * Bambu. Hint keneviri * Yapraklar esrar elde edilen bir tr kenevir (Cannabis sativa). ndan Hint kertenkelesi * guana. Hint kestanesi * At kestanesi. Hint kiraz * Sumak familyas ndan, s lkelerde yeti zeytin bykl cak en, nde yenilir bir meyvesi olan byk bir a a, mango (Mangifera domestica). Hint kobras * Gzlkl y lan. Hint kuma * Hindistan'da dokunan ve bat lkelerinde ender bulunan ipekli bir kuma tr. Hint mandas * ift parmakl lardan, uzunlu 2 m, yksekli1-80 civar ehlile u i nda, tirilip ekim i lerinde kullan bir tr lan memeli. Hint pamu u * Hindistan'a zg bir pamuk tr. Hint pirinci * Bu daygillerden, Hindistan ve Etiyopya'da yeti tirilen, taneleri pirin yerine kullan bir bitki. lan Hint safran * Zerdeal. Hint sar s * Mango yapraklar beslenmi ile ineklerin sidi inden elde edilen, kehribar sarna yak zellikle ya boya s n, l resimde kullan bir boya. lan Hint tavu u * Brahma ndan gelen bir tr tavuk. rk Hint ya * Kene otunun tohumlar lan, hekimlikte ve sanayide kullan bir ya ndan kar lan . Hint yaa ac * eneklilerden, tropik blgelerde, 8-10 m. yksekli ula ki e abilen, ok yk, tohumlar ll zehirli ya elde edilen bir bitki (Ricinus communa). Hint-Avrupa * Hint-Avrupa dil ailesinde yer alan diller. * Bu dilleri konu halk. an Hinte

* Hint dili. hinterlant * Bkz. i blge, art blge. Hintli hiper hiperbol * Hindistan halk veya bu halk soyundan olan (kimse). ndan n * ok, a , yksek" anlam kullan n ek. r nda lan * Bir dzlemin odak denilen dura iki noktaya uzakl demeyen noktalar geometrik yeri olan e an klar i n ri.

hiperbolik * Hiperbol biiminde olan, hiperbol ile ilgili. hiperboloidal * Hiperboloit biiminde olan. hiperboloit * Hiperbole benzeyen. * Hiperboln iki ekseninden biri evresinde dndrlmesiyle ortaya yzey. kan hipermarket * Her trl malsat geni n ld , byk satmerkezi. hipermetrop * Cisimlerin grntleri a tabakangerisinde kald iin, yak iyi gremeyen (gz). n n * Gzleri byle olan (kimse). hipertansiyon * Normalden yksek olan atardamar bas . nc hipnotizma * pnotizma. hipnoz * Uyku, ipnos.

hipoderm * Alt deri. hipodrom * Yunan ve Roma'da at ve araba yar nyap yer. n lar ld * At yar yap alan, ko alan lar lan u . hipoglisemi * A hlsizli a terlemeye, hafif bayg yol aan, kanda normalden daha az bulunmas r e, r nl a eker hastal. hipopotam * Su ayg. r hipopotamgiller * Su ayggiller. r hipostaz * Baz felsefe ve din kuramlarn dayand temellerden her biri, uknum. n

hipotansiyon * Normalden d olan atardamar bas . k nc

hipotens * Bir dik gende, dik an kar nda bulunan kenar. n s hipotetik hipotez hippi * Toplumsal dzene ve tketime kar derbederce ya kan, ayan, rgtlenmemi genler toplulu u. hippilik hirfet his * Hippi olma durumu. * Kundurac duvarc demircilik, marangozculuk, dokumac vb. kk el sanatlar verilen ad. l k, l k, l k na * Duygu. * Duyu. * Sezgi, sezme. * Varsay dayanan, varsay , faraz. ma ml * potez, varsay faraziye. m,

hisar

* Bir ehrin veya nemli bir yerin korunmas ta yap iin tan lmyksek duvarl kuleli, evresinde ve hendekler bulunan kk kale, kermen, germen. hisar * Klsik Trk mzi bir birle makam. inde ik * Klsik Trk mzi rediyez notas inde .

hisarbuselik * Klsik Trk mzi bir birle makam. inde ik hisleni hislenme * Hislenmek i i. hislenmek * Duygulanmak. hislerine kap lmak * duygusal davranmak. hisli hisse * Pay. * Bir olaydan lan ders. kar hisse almak * zarara u ramak. hisse karmak * kendisiyle ilgili bulmak, al nmak. hisse kapmak * bir olaydan yararl bir t karmak. * Duygulu, ili. * Hislenmek i i veya biimi.

hisse senedi * Ortaklsermayesinin belirli bir paras de k n erlendiren belge, pay belgiti, aksiyon. * Anonim veya komandit ortakl klarda, ortaklsermayesinin birbirine e blmlere ayr k it lmparas ndan her birinin kar olmak zere, yasada gsterilen zelliklere uygun olarak dzenlenmi erli belge, pay belgiti, l de aksiyon. hissedar * Hissesi olan, payda .

hissedilme * Hissedilmek i i. hissedilmek * Hissetmek i konu olmak. ine * Sezilmek. hissei ayia * Ortak mlkiyette ayr lmampay. hissei ayial * Pay oran gre blmlere ayr na lmamolan, btn birka ki mal inin olan. hisseli hisset * Cimrilik, pintilik. hissetme * Hissetmek i i. * inde birka ki pay inin olan, payda, payl l .

hissetmek * Fiziksel bir uyar duymak. y * Bir eyden etkilenmek, duymak. * Sezmek, fark varmak, anlamak. na hissettirme * Hissettirmek i i. hissettirmek * Hissetmesine sebep olmak, duyurmak, sezdirmek. hiss * Duygusal.

hissikablelvuku * n sezi. hissini vermek * gibi gelmek, ... izlenimini uyand rmak. hissiselim * Sa duyu. hissiyat hissiz * Duygusuz. hissizlik * Duygular, sezi ler.

* Duygusuzluk. histerezis * Do olaylarn geli a n mesindeki gecikme. histeri histerik histoloji hi * "Hey, bana bak, sana sylyorum" anlam seslenme sz. nda hi t hit hitabe hitaben * Sz birine ynelterek, hitap yoluyla. hitabet hitam * Etkili sz syleme sanat sanat , sz . * Son, bitim. * Hi . * Liste ba . * Sylev. * Bkz. isteri. * Bkz. isterik. * Doku bilimi.

hitam bulmak * sona ermek, bitmek. hitam vermek * bitirmek. hitan hitap * Snnet etme. * Sz birine veya birilerine yneltme, seslenme.

hitap etmek * seslenmek, ... -e karsylemek, sz yneltmek. Hitit * M. . XX.-XII. yzy aras Anadolu'da, XII-VIII. yzy aras Hatay ve Kuzey Suriye'de llar nda llar nda devletler kurmu olan eski bir ulus, Eti. Hitite * Hitit (Eti) dili. Hititolog Hititoloji * Hitit (Eti) dili, kltr ve kal lar u an bilim adam nt ile ra . * Hitit (Eti) dili ve eserlerini konu alan bilim dal .

hiyerar i * Makam s , basamak, derece dzeni. ras hiyerar ik * Hiyerar zg. iye hiyeroglif * Eski Mrl n kulland, bir resim ile bir kelimenin gsterildiyaz s lar i , resim yaz . hiza * Do bir izgi zerinde bulunma durumu. ru hizalama * Hizalamak i i.

hizalamak * Hizaya gelmek, hizas bulmak. n hizaya gelmek * dzgn s olmak. ra * davran n lar dzeltmek yola gelmek. hizaya getirmek * birinin davran n lar dzeltmek, yola getirmek. hizip * Blk, km. s * Bir topluluk, bir rgt iinde inan ve d bak ndan ayr gsteren yan tutmaya ynelik kk nce m l k topluluk, klik. hizipi hizipilik * rgtlenmi toplulu iinde btnl bozacak biimde yeni bir topluluk olu bir un turma. hiziple me * Hiziple i klikle mek i, me. hiziple mek * Hiziplere ayr lmak, klikle mek. hizmet * Birinin i grme veya birine yarayan bir iyapma. ini i * Grev, i . * Bak zen, ihtimam. m, * Hizip olu turan veya bir hizip iinde yer alan (kimse), kliki.

hizmet akdi * szle mesi, i akdi. hizmet eri * Te ve yukar st dzey subaylarhizmetinde bulunan er, emir eri. men s n hizmet grmek (veya etmek) * i grmek, al mak. hizmet ii e itim * Bkz. i e ba nda itim. hizmeti * Hizmet gren kimse.

* Belli bir cretle ev i lerini yapmak iin tutulan kad n. hizmetilik * Hizmetinin yapt i veya hizmeti olma durumu. hizmete girmek * al maya ba lamak. * grev almak. hizmeti dokunmak * grevde bulunmak, i yapmak. hizmetinde olmak * birinin yan al nda i mak, lerini yapmak. hizmetkr * cretle i gren genellikle erkek i u i, ak. hizmetkrl k * Hizmetkr iu k. n i, akl hizmetli Ho hobi hoca * Mslmanl din grevlisi. kta * retmen. * Medresede renim gren sar , cbbeli din adam kl . * Ak reten, veren kimse. l t hocal k * Hoca olma durumu veya hocanyapt i n . * Kapl odac gibi i c k, l k lerde kullan kimse, mstahdem. lan * Holmiyum'un k saltmas . * D a lde u . k, r raalan

hocaletmek k * retmenlik yapmak. * ak retmek, vermek. l t hodan * Hodangillerden, iekleri hekimlikte kullan ve kk kavrularak yenilen, bir yk ve otsu bir bitki, lan ll srdili (Borago officinalis). hodangiller * eneklilerden, zeri sert dikenlerle kapl ve a bitkiler familyas ki otsu as . hodbehot * Kendi kendine, kendi kafas kendili yla, inden, kimseye dan madan. hodbin * Bencil, egoist.

hodbinlik * Bencillik, egoizm. hodkm * Bencil, egoist.

hodkml k * Bencillik, egoizm. hodpesent * Kendini be enmibencil. , hodri * "Kendine gvenen ortaya n, i meydan" anlam hodri meydan deyiminde geer. ks te nda hohlama * Hohlamak i i.

hohlamak * A n z yaklarsolu bir zerine h vermek. tp unu eyin zla hokey hokka * Metal, cam veya topraktan kk kap. hokka gibi * ufak ve dzgn (a z). hokka gibi oturmak * (giysi iin) vcuda iyice uymak. * her yandan a grnmek. ka hokkabaz * El abuklu ile birtak c u m a olaylar yapmay rt meslek edinen kimse. * Ba n kalar aldatarak yalan dolanla i gren. hokkabazl k * Hokkabazyapt i n . * Yalan dolanla grlen i . hol holding * Sofa. * Bir ucu k k sopalarla ay vr r veya buz zerinde iki tak aras oynan top oyunu. m nda lan

* Birok ortakln pay senetlerini elinde bulundurarak onlar denetimi alt tutan sermaye yat nda r m ortakl, ana ortakl k. holdingle me * Holding durumuna gelme. holdingle mek * Holding durumuna gelmek. holigan * zellikle futbolda a fanatizmi besleyen ve evreye zarar veren taraftar veya kimse, serseri, hayta. r

holiganl k * Holigan olma durumu veya holiganyapt i n . Hollndaca * Hollnda halkn kulland dil. n Hollndal * Hollnda halk veya bu halksoyundan olan (kimse). ndan n holmiyum

* Atom numaras atom a 164,94, oksidi asar 67, rl k renkte, tuzlar portakal sar renginde olan, seyrek s bulunan bir element. K saltmas Ho. holosen * IV. a en yeni dnemi. n

holotritler * Deniz h yarlar . homojen * Ba mtecanis. da k, * Btn terimleri ayn derecede olan (ok terimli).

homojenlik * Ba olma durumu. da k homolog * Bir ba n tam olarak yerini tutan. kasn

homolog kromozom * Biri anadan di babadan gelen ve ayn iftine sahip kromozom. eri gen homonim * E , e adl sesli. homoseksel * E cinsel. homoseksellik * E cinsellik. homoteti * Merkez olarak al bir noktaya gre birer noktasn geometrik yerleri kar kl nan n olarak ayn iki nokta l olan grubunun durumu. homotetik * Aralar homoteti durumu bulunan. nda homur homur * Homurdanarak. homurdan * Homurdanmak i i veya biimi. homurdanma * Homurdanmak i i. homurdanmak * fke, k nl can sntyla anla zg k, k s sesler lmaz karmak. * (ta alet vb. iin) Allmn dnda bozuk ses t, karmak. homurtu * Homurdanma sesi. * Ayn ses. n kard

homurtulu * Homurtusu olan. homurtusuz * Homurtusu olmayan. hona

* Erkek sr. Hondurasl * Honduras halk olan kimse. ndan hop * Uyarma amac kullan yla l r. * Birden ve h yap i anlat zla lan leri r. * Bir davran engellemek veya uyarmak amac sylenir. yla

hop hop

hop oturup hop kalkmak * fke, heyecan vb. duygular sebebiyle yerinde duramaz olmak. hoparlr * Elektrik dalgalar ses dalgas eviren ve gerektike sesi ykselten alet. n na * Radyo, pikap, teyp vb. aralarda sesi i itilebilecek duruma getiren alet.

hoparlrl * Hoparlr olan. hoparlrsz * Hoparlr olmayan. hoplama * Hoplamak i i.

hoplamak * Sevinten, korkudan veya oyun iin, bulundu yerde havaya do f u ru rlamak. * Byk bir istekle. hoplat lma * Hoplat i lmak i. hoplat lmak * Hoplatmak i lmak. i yap hoplat * Hoplatmak i i veya biimi. hoplatma * Hoplatmak i i. hoplatmak * Hoplamas sa n lamak. * ocu koltuklar tutup hafife havaya f u ndan rlatarak e lendirmek. hoplaya z playa * Byk bir sevinle. hoplay * Hoplamak i i veya biimi. hoppa * Ya uymayan hafiflikler yapan, deli serbest, koket, a l na men, rba kar . t hoppaca * Hoppaya yara (biimde), hoppa gibi. r

hoppadak * Hemen.

hoppala

* Kk ocuklar atlarken onlar yreklendirmek iin sylenir. * ma ile birlikte k a nama anlat r. * Bebeklerin iine konup z playarak e lenmelerini sa layan yayl ara.

hoppala bebek * ocuka davran olan kimselere sylenir. lar hoppal k * Hoppa olma durumu veya hoppaca davran . hoppaletmek k * hoppaca davran larda bulunmak. hopurdatma * Hprdetme. hopurdatmak * Hprdetmek. hor * De ersiz, nemi olmayan, a a .

hor bakmak (veya grmek) * de saymak, de vermemek. ersiz er hor grmek * bir kimseye de ersiz gzyle bakmak. hor kullanmak * dikkat etmeyerek hoyrata kullanmak. hor tutmak * birine karkmseyici, incitici davran larda bulunmak. hora * Birok ki i taraf el ele tutu oyun mzie inde oynanan bir halk oyunu. ndan arak i li

hora gemek * be enilmek, ho gitmek, makbule gemek, kendisine verilen kimsenin ok i yaramak. a ine hora tepmek * hora oynamak. * ayaklar vurarak grlt etmek. n horanta * Aile halk . horasan horasan * Kiremit ve tu tozlarn kire ve su ile kar r ndan elde edilen bir e har. la n lmas t it * st blm sar ta biimde yap ktan acak lmhoca kavu u.

Horasanl * Horasan halk olan kimse. ndan horhor * Gr ve ses kararak akan su. horlama

* Horlamak i(I) (II). i horlamak * Uyku s nda soluk al bo ve burundan grltl sesler ras rken az karmak. horlamak * Birinin gnln incitircesine davranmak. horlan * Horlanmak iveya biimi. i horlanma * Horlanmak i i. horlanmak * Hor grlmek. horlay * Horlamak iveya biimi. i hormon * salg bezlerinden kana geen ve organlar i n lemesini dzenleyen adrenalin, inslin, tiroksin gibi uyar c maddelerin genel ad . * Hormon grevinde kullan yapay madde. lan hornblent * Do alminyum, kalsiyum, demir ve magnezyum silikat olu , koyu ye veya kara renkte parlak al ndan mu il bir amfibol tr. horon * Karadeniz blgesinde kemene ile oynanan halk oyunu.

horon tepmek * horon oyununu oynamak. horoz * Tavukgillerden, tavu erkeolan kmes hayvan un i . * Ate silhlarda akmak ta veya merminin kapslne vurmaya yarayan metal para. li na * Kap zembere mandal inin . * Kabaday erkek.

horoz a k rl * Gre , boks ve halterde 51-57 kg olarak tespit edilmi k sf a rl n, horoz siklet. horoz ak ll * Akz. ls horoz dv * zel olarak yeti tirilmi horozun e iki lence ve yar amac dv ma yla trlmesi. * melik duru karkl ki elleriyle iti ta iki inin l meleri. horoz evlenir, tavuk tellenir * yeri yokken ba nsevincine kat kasn lanlar iin sylenir. horoz fasulyesi * Bir tr fasulye. horoz gibi * kabaday davranan erkekler iin kullan ca l r. horoz ibi i * Horozun tepesinde bulunan etli k z s rm km.

* Bkz. horoz ibi i. * (renk) Koyu, pembe, k z rm. horoz ibi i * Horoz ibi igillerden, k z rm iekleri horoz ibi and bir ss bitkisi (Amaranthus). ini ran horoz kafal * Horoz ak. ll horoz karas * Bir e zm. it horoz mantar * Yenilebilen bir cins mantar (Cantherellus cibarius). horoz lr, gz plkte kal r * ya lm allm eri an ilmi durum veya makam yitirildikten sonra, yine o durum veya makamda gz , , bir kalan kimseler iin sylenir. horoz siklet * Horoz a k. rl horoz ekeri * Horoz biiminde, e renklerde yap ince tahta ubu tak sat itli lm , a l lan eker. p horoz vakti * Sabah erken saati. n horozaya * Tfekten bo kovan karmaya yarayan burgu. horozbina * Horozbinagillerden, s yzgeci uzun ve genikk bir bal(Blemnius). rt , k horozbinagiller * rnek hayvan horozbina olan, kayaldeniz klar ya kemikli bal familyas k y nda ayan klar . horozcuk otu * Turpgillerden, eskiden kuduzun ilc lan, rl da san t bir bitkisi, yaban teresi (Lepidium campestre). horozdan kamak * (kadiin) erkeklerden uzak durmak, onlardan kamak. n horozgz * Maydanozgillerden, beyaz veya pembe iekli bir bitki (Seseli tortuosum). horozibi igiller * Ispanaklar tak ndan, rnehorozibiolan bitki familyas m i i . horozlan * Horozlanmak i i veya biimi. horozlanma * Horozlanmak i i. horozlanmak * Kabaday tavr nmak, al satmak. tak m horozlar tmek * sabah olmak. horozla ma

* Horozla i mak i. horozla mak * Kabaday mak, kabaday davranmak. la gibi horozu ok olan kyde sabah ge olur * kar ok olan i an lerden g sonu alr. n horst hortlak hortlama * Hortlamak i i. hortlamak * (yanlbir inan gre) l mezardan a kmak. * Herhangi bir sorun yeniden ortaya kmak. hortlatma * Hortlatmak i i. hortlatmak * Hortlamak iyap i lmak. hortum * Filde ve baz bceklerde boru biiminde uzama veya burun blm. z * Tulumba veya musluklara tak genellikle plstikten uzun boru. lan * Hava veya suyun h dnp stun biiminde ykselmesiyle olu alan bir siklon e zla an, dar idi. * knt hende yan inin ndaki nt k lar. * Mezardan karak insanlar korkuttu inan yarat hayalet. una lan k,

hortum gibi * ok uzun (burun). hortum s kmak * (yang su s na) kmak. hortumlu * Hortumu olan. hortumlu bcekler * E kanatl , yar kanatl , tahta kurular iine alan, kan veya z su emici birok asalak tr bulunan lar m lar n bcekler toplulu (Rhynchota). u hortumlular * Pek ok trnn nesli tkenmi olan, gnmzde filleri iine alan memeli hayvanlar alt tak . m horul horul * Horlama sesi kararak. horuldama * Horuldamak i i. horuldamak * Horlamak (I). horulday * Horuldama biimi. horultu * Horuldama sesi.

hostes

* Ta tlarda ve zellikle uaklarda yolcu a rlayan gen kad n. * (bir toplulukta, kongrede vb. yerlerde) Kat lanlar a rlayan, onlara k lavuzluk eden gen kad n. * Hostes olma durumu. * Hostesin grevi. * Be enilen, duygular ayan, zevk veren. ok * Bununla birlikte. * Be enilen, duygular ayan bir biimde. ok

hosteslik

ho

ho bulduk * "ho geldiniz" szne verilen kark. l ho geldiniz * gelene sylenen esenleme sz. ho grmek (veya kar lamak) * gcenilecek veya kar k verilecek bir davran ho ile kar l gr lamak, anlay kar la lamak, kusur saymamak. ho tutmak * birine iyi ve sevecenlikle davranmak. ho gitmek a * be enilmek, bir ki veya bir iden eyden ho lanmak. ho af * eker urubunda, btn veya dilimler durumunda kaynat lmmeyve, komposto. ho gibi af * ok yorgun. ho n yakesilmek af * syleyecek sz, verecek kar k veya yapacak bir bulamayacak bir duruma d l ey mek. ho na gitmek af * ho gitmek. una ho k afl * Ho yapmaya ayr af lmveya elveri li. * Gszlk, dermans k. zl ho be * Bulu aras hat anlar nda r sormak amac sylenen ilk szler. yla ho etmek be * sohbet etmek. ho a * Ho biimde olan. bir * Ho olarak, iyice, gzelce.

ho kal (veya kal a n) * ayr kimsenin kalanlara syledibir iyi dilek sz. lan i ho gr * Her anlay kar eyi la layarak olabildikadar ho i grme durumu, msamaha, tolerans. * Bir boksrn a k sf nndaki a n kabul edilecek kadar azl veya oklu rl rln u.

ho grc * Ho grl, msamahakr, toleransl . ho grl * Ho grs olan, ho gryle davranan, msamahal , toleransl . ho grrlk * Ho ile davranma durumu. gr ho grsz * Ho grs olmayan, ho ile davranmayan, msamahas toleranss gr z, z. ho grszlk * Ho grsz olma durumu, msamahas k, toleranss k. zl zl ho ho * (ocuk dilinde) Kpek.

ho kuran * iekleri dallar spanak gibi pi irilen bir yk otsu bir bitki, tilkikuyru (Amaranthus lividus). ll u ho lan * Ho lanmak i i veya biimi. ho lanma * Ho lanmak i i. ho lanmak * Ho gitmek, ho una bulmak, sevmek. ho ma la * Ho mak durumu. la

ho mak la * Ho duruma gelmek. * hissetmek. yilik * Birbirinden ho lanmak. ho t larma * Ho t i larmak i. ho t larmak * Ho mas sa la n lamak. ho luk * Ho olma durumu, letafet. * (bir s yla) Her zaman grlmeyen, iyiye yorulmaz durum. fat * Bir davran bir durum veya bir kimseden memnun olan, yak , nmas olmayan.

ho nut

ho etmek nut * memnun etmek. ho olmak nut * memnun olmak, yak nmamak, ikyeti olmamak. ho nutluk * Ho olma durumu. nut ho nutluk getirmek

* memnun oldu gstermek. unu ho nutsuz * Ho olmayan. nut ho nutsuzluk * Ho olmama durumu. nut ho nutsuzluk getirmek * memnuniyetsizlik gstermek. ho sohbet * Gzel ve tatl konu (kimse). an ho t * Kpekleri rktp ka iin lan ses. rmak kar hoho t t * Ho t. ho gitmek una * biri be enmek. ho ur * De ersiz, kaba, baya . * man, dolgun, gzel (kad i n). * "Sert ve kt davranmak" anlam hot zot etmek deyiminde geer. nda * Gneybat Afrika'da ya ilkel bir boy. ayan hotoz * Kad n ss iin salarn stne takt , e renk ve biimde yap nlar n klar itli lmkk bak. l * Tavus ku tavuk gibi ku n ba nda bulunan tyler. u, lar lar * Hotozu olan. * Zevki iin para harcamaktan ka nmayan (kimse). * apk n. * Uygunsuz kadn paral . n

hot zot Hotanto

hotozlu hovarda

hovardaca * Hovarda gibi, hovardaya yara yolda, cmerte, bol bol. r hovardala ma * Hovardala i mak i. hovardala mak * Hovarda gibi davranmaya ba lamak. hovardal k * Hovarda olma durumu. * Hovardaca davran . hovardaletmek k * apk davranmak, apk k etmek. nca nl * zevki iin bol para harcamak.

hoyrat

* Kaba, kc h r ve rpalay. c * Gneydo Anadolu'da ve Irak'taki Trkler aras tek ba sylenen bir e ezgili deyi u nda na it . * Kaba (bir biimde).

hoyrata

hoyratl k * Hoyrat olma durumu. * Hoyrata davran . hoyratletmek k * hoyrata davranmak. hoyuk * Bostan korkulu u. hozalma * Hozalmak i i.

hozalmak * Kibirlenmek, burnu bymek. hozan hdk * Grgsz, kaba, anlayk t (kimse). * Korkak, rkek. hdke * Hdk gibi, grgszce. hdkle me * Hdkle biimi. mek hdkle mek * Hdke davranmak. hdklk * Hdk olma durumu. * Hdke davran . hdklk etmek * grgszce ve kaba davranmak. hl * Yak, nem. l hllk * Baz yerlerde kundak ocuklarn alt bez yerine konulan toprak. n na * Dinlenmeye b lmbirka y lenmemi rak , l i tarla.

hprdetme * Hprdetmek i hopurdatma. i, hprdetmek * Bir ierken ses ey karmak, hopurdatmak. hprt * Hprdetmek biimi ve tarz . hprtl

* Hprt ile ses karma. hrg * Devenin s ndaki tmsek, nt rt k . * Hrgce benzeyen tmsek, nt k . hrgl * (deve iin) Hrgc olan. hst * At, kat sr gibi hayvanlar r, , zellikle kz durdurmak iin lan ses. kar * Bir kimseyi uyarmak iin kullan kaba seslenme. lan

h merim * Tuzsuz taze peynirden ni pirin unu konarak yap bir helva. asta, lan ht * Korkutmak veya dikkati kendi zerine ekmek iin sylenir.

ht demek * gz davermek, korkutmak. hykrme * Hykrmek i i. hykrmek * Tarikattaki kimseler dua ederken kendilerinden geerek hep bir a yksek sesle ba zdan r mak. hyk * Tarih boyunca trl sebeplerle ylan yerle blgelerinde, ynt n st ste birikmesiyle olu ve k me k lar an o kez iinde yap nt n gml bulundu yayvan tepe. u kal larn u * Toprak yn , kk tepe. Hristiyan * Peygamber'in dininden olan kimse, Nasran. sa sev, * Hristiyanlarla ilgili, Hristiyanlara zg olan ( ey).

Hristiyanla ma * Hristiyanla i mak i. Hristiyanla mak * Hristiyan olmak, Hristiyanl kabul etmek. Hristiyanlarma t * Hristiyanlarmak i t i. Hristiyanlarmak t * Bir kimse veya toplulu Hristiyan dinine sokmak, Hristiyan yapmak. u Hristiyanl k * Hristiyan dini, sevlik, Nasranlik. * Hristiyan dnyas . * Hristiyan olma durumu. hristo * "aprazlama yap teyel" anlam gelen hristo teyeli tamlamas geer, kaz aya lan na nda . hristo teyeli * Kaz aya . hu * "Neredesin!, bana bak" anlam daha ok kad taraf kullan seslenme sz. nda nlar ndan lan

* Dervi aras seslenme sz. ler nda * (byk H ile) Tanr . hu ekmek (veya demek) * (tekkelerde, dervi aras ayin s nda srekli olarak hu demek. ler nda) ras hububat * Tah l. Huda huda * Tanr . * Hile, dzen.

hudayinabit * Kendi biten, kendi kendine yeti (bitki). en * Ba bym bo (kimse). * E grmemikendi kendini yeti itim , tirmi olan (kimse). hudut * Sr. n * U, son.

hudut boyu * Sr boyu. n hudut d * Sr tesi, sr d. n n hudut detmek * sr detmek, lkeden d n karmak. ar hudutland rma * Hudutland i rmak i. hudutland rmak * Srland n rmak, sr ekmek. n hudutlu * Srl n n, srlanm . * Srs sonsuz. n z, * Srs n z. * ubuk veya kam yap ve bahe kulbesi. tan lmba hukuk * Toplumu dzenleyen ve devletin yaptm gcn belirleyen yasalarbtn, tze. r n * Bu yasalar konu alan bilim. * Yasalar ceza ile ilgili olmay alacak verecek gibi davalar n p ilgilendiren blm. * Haklar. * Ahbapl dostluk. k, * Hukuku meslek edinen, hukukla u an (kimse). ra

hudutsuz hu

hukuku

hukukuluk * Hukuku olma durumu.

hukuken hukuk

* Hukuk olarak. * Hukuk ile ilgili, tzel.

hukuk metroloji * Metrolojinin, hukuk konulargerektirdidurumlarda, lme metotlar n i , lme birimleri ve lme aletleri ile ilgili olan k . sm hukuklu * Hukuk fakltesi rencisi olan (kimse). hukuksal * Hukuk.

hukuksuzluk * Hukuksuz olma durumu. hulsa * zet, fezleke. * z. * Herhangi bir maddenin, alkol, eter gibi bir eritici ile ayr lmveya ba bir yol ile elde edilmi ka etkili z. * K , szn k . sacas sas

hulsa etmek * zetlemek. hulsaten * zet olarak, k saca. huligan hulliyat * Kadss e , as tak tak n yas m m, . hull * Gelme, gelip atma. * Girme, sinme. * Gei ozmos. me, * Tanr ruhunun herhangi bir bedene girdi inanmak. ine * Holigan.

hull etmek * girmek, dahil olmak. huls * Gnl temizli i. huls akmak * dalkavukluk etmek, yaranmaya al mak. hulskr * Temiz duygulu, iten. * Dalkavuk, ak ak .

hulskrl k * Temiz duygululuk, itenlik. * Dalkavuka davran . hulya * Kuruntu.

* Tatl , hayal. d hulyala ma * Hulyala durumu. mak hulyala mak * Hulya durumuna gelmek. hulyalarma t * Hulyalarmak biimi. t hulyalarmak t * Hulya durumuna getirmek. hulyal * Hayal kuran veya insan hayal kurmaya srkleyen. hulyaya dalmak * hayal kurmak. humar humbara * veya uyku sersemli ki i.

* Demir veya tuntan dklmyuvarlak ve bo , olan iine patlay maddeler doldurulup havan topu veya c el ile at yuvarlak bir tr bomba, kumbara. lan humbara oca * Humbara yapan veya sava humbara kullanan blk. ta humbarac * Humbara kullanan asker, kumbarac . humbarahane * Humbara yap fabrika, kumbarahane. lan * Humbarac tirmek amac 1739'da a ilk Trk asker okullar biri. yeti yla lan ndan humma * Ate hastal li k. * S tma.

hummal * Hummas olan. * Srekli, s, yo hararetli. k un, humus humus hun hunhar * Kana susam kan dkc. , hunharca * Hunhara yakr bir biimde. * Bitkilerin rmesiyle olu koyu renkte organik toprak. an * ezilmi yice nohut, tahin ve baharatla haz rlanan bir yemek. * Kan.

hunharl k * Kan dkclk, zalimlik.

huni

* Bir sy z bir kaba aktarmak iin kullan koni biimindeki ara. v a dar lan * A k. zl * Bo anjin. ak, * Kan dkc, kanl . * Bkz. hurra. * Dine sonradan girmi inan. bo

hunnak hunriz hura hurafe hur hurda

* Genellikle yelken bezinden veya me inden yap lmbyk heybe. * Paralanm dknt durumuna gelmi , . * e yarayamayacak derecede bozulup sakatlanm zarar grm , . * Eski maden paras .

hurdac * Hurda al satan kimse. p hurdac l k * Hurdacn yapt i n . hurdaha * Onar lamayacak biimde klparalanmparampara. r p , hurdaha etmek * kp dkmek, paralamak. r hurdaha olmak * kp dklmek, parampara olmak. r * a lde yorulmak. r hurdal k * Hurda yn hurdanat yer. veya n ld

hurdas kmak * (e iin) kullan ya lmayacak duruma gelmek, eskimek. hurdaya evirmek * iyaramaz duruma getirmek. e huri * Cennette ya inan k verilen ad. adna lan zlara huri gibi hurma * ok gzel (gen kad n). * Hurma a nyemi acn i.

hurma a ac * Palmiyegillerin eski a lardan beri Kuzey Afrika'da kltr yap rnek bitkisi (Phoenix dactylifera). lan

hurma tatl s * Hurma biimi verilerek yap bir e hamur tatl. lan it s hurmal k * Hurma a ok olan yer. ac hurra * Batuluslar "ya anlam kulland nlem. l n a!" nda klar huru * kma, k . * G.

hurufat

* Harfler. * Bas baskinde kullan metal veya ba bir maddeden yap mda, i lan ka lmharf, rakam veya ba i ka aret kal . plar * Dizgi i kullan harf trlerinin btn. inde lan Huruf Huruflik * Kur'an'harflerinden birtak anlam ve yarg n m lar karan bir mezhep. huru an husuf husul * Co kun. * Ay tutulmas . * Olma, oluolu meydana gelme. , ma, * Hurufli mensup olan kimse. e

husul bulmak * olmak, olu mak, do mak, kmak, meydana gelmek. husumet * Has olma durumu, d m manl ya k, has k. k, l ml

husumet beslemek * has olmak, d olmak. m man husumetkr * D manlbesleyen, kin gden (kimse). k husus * Konu, madde. * zellik, yn. husus * zel. * zel olarak, zel bir biimde. hususiyet * zellik. * derecede tankl ahbapl yak k. leri k, k, nl hususuyla * zellikle, hele. husye

* Er bezi, testis. hu * Grgengillerden, kerestelik bir a cinsi (Betula). a hu u * Alak gnlllk. * Tanr boyun e gnl korku ve sayg dolu olma. 'ya me, ile * Sertlik, kabal kc k, rl k. * Cuma ve bayram namazlar minberde okunan dua ve verilen nda t. * izgiler. * n yarad ve ruh zelliklerinin btn, miza, tabiat. nsan l * gd durumunu almal k. kanl huy can alt r n ndad * do tan gelen zellikler de tirilemez. u i huy edinmek * (bir al k durumuna getirmek. eyi) kanl huyland rma * Huyland i rmak i. huyland rmak * Huylanmas sebep olmak, huylanmas yol amak. na na huylan * Huylanma biimi. huylanma * Huylanmak i i. huylanmak * Ku kulanmak, i killenmek, pirelenmek, tedirgin olmak. * (hayvan) rkp sinirlenmek. huylu * (herhangi bir nitelikte) Huyu olan. * killi, ku kulu. * (binek hayvanlar rkek, sinirli. iin) * Huyu iyi olmayan, geimsiz, irret. * Biraz huysuz; huysuz (bir biimde).

hu unet hutbe hutut huy

huysuz huysuzca

huysuzlan * Huysuzlanmak i i veya biimi. huysuzlanma * Huysuzlanmak i i. huysuzlanmak

* Huysuzluk etmek, huysuzca davranmak. huysuzla ma * Huysuzla i mak i. huysuzla mak * Huysuz bir duruma gelmek. huysuzlarma t * Huysuzlarmak i t i. huysuzlarmak t * Huysuz duruma getirmek. huysuzluk * Huysuz olma durumu. * Huysuzca davran . huysuzluk etmek * huysuzca davran bulunma. larda huyu huyuna suyu suyuna (uygun) * iki ki her ynden birbirine uygunlu anlatmak iin kullan inin unu l r. huyuna suyuna gitmek * onu k rmayacak veya rktmeyecek biimde uysalca davranmak, al zd klar isteklerine uygun kanl na, davran bulunmak. larda huzme huzmeli huzur * Dirlik, ba dinli gnl rahatl, rahatl i, k. * (baz deyimlerde) n, yan, kat, makam. * (bir yerde) Bulunma. * Padi kat ah . huzur evi * Ya lanmkimselerin kald, bak ve bar yer. ld nd huzur hakk * Belli bir konuyu gr iin toplanan bir kurulun yelerine denen para. mek huzur vermek * gnl rahatl, dirlik vermek, dinlendirmek. huzurlu huzursuz * Huzuru olan, rahat. * Huzuru olmayan, tedirgin, rahats z. * Demet, n demeti. * I saan. k

huzursuzca * Biraz huzursuz (bir biimde). huzursuzluk * Huzursuz olma durumu. * Huzursuzca davran .

huzurunu ka rmak * tedirgin, rahatsetmek. z hccet * Belgit. * Tan t.

hcre

* bir zar iindeki protoplzma ve ekirdekten olu , bir organizman yap grev bak ndan nce mu n ve mlar en kk birli gze. i, * Kk oda. * Tutuklularveya hkmllerin yalnolarak kapat klar n z ld kk oda. * Siyas bir inanla gizli olarak al bir rgtn genellikle ayn an yerde al anlarn olu n turdu topluluk. u hcre bilimi * Biyolojinin, hcrenin yap , grev, o alma ve hayat ilgili dal yla , gze bilimi, sitoloji. hcre yutarl * Vcuda giren mikroplar yutar hcreler taraf yutulup yok edilmesi, gze yutarl, fagositoz. n ndan hcreler aras * Dokularda hcrelerin aras yer alan, gzeler aras nda . hcum * Sald sald, sald rma, r r . * me, bir yere toplanma. * Sert ele tiri. * Gol atmak veya say kazanmak amac yap ak hamle. yla lan n, * leri.

hcum etmek * sald rmak. hcum oyuncusu * uta oynayan oyuncu. leri hcuma kalkmak * (asker) siperden d mana do f ru rlamak. hcumbot * Bir tr kk sava gemisi. hcumcu * Hcum eden, sald ran. hkme varmak * iyice d ndkten sonra karar vermek. hkmen * Hakem karar yla.

hkmetme * Hkmetmek i i. hkmetmek * Egemenlialt bulundurmak. i nda * D nme veya yarg sonunda bir kan varmak. lama ya * Akl esmek. na hkm * Hkmle ilgili, tzel.

hkm ahsiyet * Tzel ki ilik. hkmolunma * Hkmolunmak durumu. hkmolunmak * Hkm verilmek. hkm gemek (veya hkm yrtmek) * gc yetmek, sz gemek. * geerli, etkili durumunu yitirmek. hkm olmak (veya olmamak) * nemi, geerlili etkisi bulunmak veya bulunmamak. i, hkm paras gemek na * para ile diledi yapabilme gcn kazanmak. ini hkm var (veya yok) * geerlili nemi olma veya olmama. i, hkmnde olmak * yerinde olmak, yerine gemek, de erinde olmak. hkmet * Devletin grevlerini yerine getirmesini sa layan yetkili organ, bakanlar kurulu, kabine. * Bir lkenin ynetim kurulu . lar * Devlet ynetimi. * Hkmet kona .

hkmet darbesi * Bir lkenin ynetim dzeninde deiklik yapmak iin zora dayanarak yap yasa di i lan . hkmet erkn * llerde ve daha kk beldelerde ba vali veya kaymakam olmak zere hkmet i ta lerini yrten kimse veya kimseler. hkmet etmek * bir lkenin ynetimini elinde bulundurmak. hkmet gibi * gl, her dedi yapt ini ran. hkmet kap s * Devlet dairesi. hkmet kona * llerde ve daha kk yerlerde, ba vali veya kaymakam olmak zere, hkmet grevlilerinin i ta grd yap . hkmet kurmak * bakanlar kurulunu olu turmak. hkmet merkezi * Ba ba ehir, kent. hkmet srmek * lke ynetiminin ba bulunmak. nda hkmeti devirmek * zor kullanarak devlet ynetiminde de iklik yapmak. i

hkmeti kurmak * ba bakan, hkmet i lerinde grev alacak bakanlar kurulunu semek. hkm * Yarg . * Egemenlik, hkimiyet. * De ayn benzer nitelik. er, veya * nem, geerlilik. * Etki, h z, iddet. * Karar.

hkm giymek * mahkemece cezalandlmak. r hkm srmek * i olmak. ba nda * yayg olmak. n * (etki, hvb.) srmek, devam etmek. z hkm vermek * iyice d ndkten sonra bir karara varmak. * bir suluyu mahkm etme. hkm yemek * mahkm olmak. hkmdar * Padi kral, hakan gibi taht sahibi devlet ba . ah, kan hkmdarl k * Hkmdar olma durumu. * Hkmdarla ynetilen lke. hkmferma * Hkm sren, hkmdar. hkml * Ceza hkm verilmi olan, mahkm.

hkmllk * Hkml olma durumu. hkmran * Egemen. hkmranl k * Egemenlik, hkimiyet. hkmsz * Yrrlkten lm yrrlkten kaldlm geersiz, hkm kalmam kar , r , . hkmsz k lmak * yrrlkten kald rmak, iptal etmek. hkmszlk * Hkmsz olma durumu, geersizlik. hlle * Meden Kanunun kabulnden nce, kocas kez bo kadn, yine eski kocas evlenebilmesi ndan anan n yla iin yabanc erke bir gnl nikh edilmesi. bir e ne

hlleci hmanist

* Hlle yoluyla evlenme i gerekle kimse. ini tiren * nsanc l.

hmanistle me * Hmanistle durumu. mek hmanistle mek * nsanc l davran ve d lar nceler iinde olmak. hmanizm * nsanc insanlar l k, sevme lks. hmanizma * Hmanizm. hmayun * Kutlu, mutlu. * Padi ilgili. ahla * Trk mzi dgh perdesinde karar k bir makam. inde lan hner * Beceri isteyen ustal beceriklilik. k,

hner gstermek * becerisini, ustaln ortaya koymak. * herkesin yapamayacabir i i yapmak. hnerli * Hneri olan (kimse). * Hnerle yap ( lan ey). hnersiz * Hneri olmayan (kimse). * Hnerle yap lmayan, hner istemeyen ( ey). hngr hngr * Yksek sesle ve h ra h ra. k k hngrdeme * Hngrdemek i i. hngrdemek * Yksek sesle ve h rarak a k lamak. hngrt hnkr * Osmanl yalnpadi iin kullan bir unvan. larda z ahlar lan hnkrbe endi * zerine salal konulan patl ezmesiyle haz et can rlanan bir yemek. hnnap * Hnnapgillerin rnek bitkisi, yenilen meyvesi iin zellikle Bat Gney Anadolu'da yeti ve tirilen dikenli bir a i (Zizyphus jujuba). a, de * Bu bitkinin meyvesi. hnnapgiller * Hngrderken ses. kan

* Ayr yaprakl eneklilerden, rnehnnap olan ve s lkelerde yeti bir bitki familyas ta iki i cak en . hnsa * Er di i. hr * zgr.

hr te ebbs * zel giri im. hrle hrlk * Hr, zgr olma durumu. hrmet * Sayg . * Bir cins burak.

hrmet etmek * saymak, sayg gstermek. hrmeten * Hrmetli olarak, sayg l ca. hrmetkr * Hrmetli. hrmetli * Sayg l . * Olduka byk okkal .

hrmetsiz * Saygz. s hrmetsizlik * Saygzl s k. hrmette kusur etmek hrriyet * zgrlk.

hrriyeti * Hrriyeti benimseyen kimse. hrriyetilik * Hrriyet yanl olan kimse. s hrriyeti semek * bask kurtulmak ve zgr ya dan amak iin davran bulunmak. ta hrriyetperver * Hrriyeti. hrriyetsiz * Hrriyetini yitirmi . hrriyetsizlik * Hrriyetini yitirmi olma durumu.

hrya

* Hep birden, cmbr cemaat.

hrya etmek * bir yerden kmak veya bir yere girmek iin hep birden at lmak. hryemez * Bir e elma. it hseyn * Klsik Trk mzi dgh perdesinde karar k bir makam. inde lan * Klsik Trk mzi mi notas inde .

hsn kabul gstermek * iyi kar lamak, gler yz gstermek. hsnhl * Bir kimsenin ya kt bir bulunmama durumu, iyi hl. aynda ey

hsnhl k d * Bir kimsenin ya nda kt bir bulunmadn am ey gsteren resm kurulu verilen belge, iyi hl larca belgesi. hsnhat * Gzel yaz sanat .

hsnkabul * kar yi gler yz gsterme. lama, hsnkuruntu * Herhangi bir durumu safa kendinden yana iyiye yorma. hsnniyet * Herhangi bir kimse veya konuda hibir kt d beslememe, temiz yreklilik, iyi dilek, iyi niyet. nce hsnniyetle * niyetle. yi hsntelkki * kar yi iyiye yorma. lama, hsntevecch * Sevgi ve sayg yla.yak k gsterme. nl hsnyusuf * Karanfilgillerden, baz trleri bahelere ss olarak dikilen bir bitki, gugu ie(Dianthus barbatus). i hsran * Zarar, ziyan. * Beklenilen elde edilememesi yznden duyulan ac eyin .

hsrana u ramak * beklenilen sonucun elde edilmemesi sebebiyle ok zlmek, ac ekmek. hsn * Gzellik. Ht htht * "ok mek, kabarmak" anlam kullan Ht dagibi mek deyiminde geer. i nda lan i * avu u, ibibik. ku

hve

* "Tamam tamam anlam hvesi hvesine sznde geer. na" nda

hvelbaki * "Baki kalan o' (Allah) dur." anlam ve genellikle mezar ta na yaz bir sz. nda lar lan hveyda hviyet * Kimlik. hviyet czdan * Kimlik belgesi. hzn * kapan gnl zgnl kl, . * Besbelli, a meydanda, a ka, ikr.

hzn kmek (veya iine bir hzn kmek) * hznlenmek. hzne kap lmak * hznlenmek. hznlendirme * Hznlendirmek i i. hznlendirmek * Hznl duruma getirmek. hznleni * Hznlenmek iveya biimi. i hznlenme * Hznlenmek i i. hznlenmek * Hznl duruma gelmek, hzn duymak. hznl * Gnle zgnlk veren, i kapan yol aan. klna

hznsz * Hzn olmayan, (kimse). en hznszlk * Hznsz olma durumu. hzzam * Klsik Trk mzi segh perdesinde bir makam. inde

hzzam be lisi * Klsik Trk mzi birle makamlarbe inde ik n lilerinden biri. - -i, -u / - / * Fiillerden isim treten ek: yaz- , diz-i, do l- vb. -u, - -i, -u / - / * Fiillerden s k at treten ek: kaz- kl s -mak, sr--mek vb. - -i, -u / - /

* Belirli nesne yapan ykleme (akuzatif) eki: kap , ev-i, kutu-y-u, kt-y- vb. -y- - -i, -u / - / * nszle biten kelimelere eklenen 3. ki i iyelik eki: ka, di kol-u, gz- vb. - -i, ,I gsterir. * Trk alfabesinin on birinci harfi. I ad verilen bu harf, ses bilimi bak ndan kal dz, dar nly m n, * Majskl Romen rakamlar 1 sayn nda s gsterir.

- / -ici, -ucu / -c c * Fiilden "yapan, eden" anlam s treten s nda fat fat-fiil eki: yap-, gid-ici, u-ucu, bl-c. Bu ekle yap c lm isimler de vard gr-c, sat- vb. r: c c c c * d, hepsi. i c cn cn karmak * incelenmemi , elden geirilmemi hibir yerini b rakmamak, didik didik etmek. * bir konuyu en kk ayr lar kadar incelemek, ele nt na tirmek. c sormak cn cn * (bir kimsenin) soyunu sopunu, huyunu suyunu iyice renmek iin ararmak. t l l l p r * Bir tr delikli bala p. k r , * Yalan, dzen. p ekmek r * balyakalamak iin at b k lm yukar karmak. r p evirmek r * yalan dolanla bir eyden yararlanmak. p kay r * Be ifte krekli bal kay. k h h * te. hlama hlamak hlamur * Ihlamak i i. * Hastal veya yorgunluktan inler gibi sesi ktan h karmak. * Ihlamurgillerden, kerestesi be enilen, byk bir glge a (Tilia). ac * Bu a n kurutularak ay gibi iilen gzel kokulu ie ac i. * Deveyi ktrmek iin lan ses. kar * Belli olmayacak kadar yava akan su. * A a yava r r, yava .

hlamurgiller * eneklilerden, rne ki i hlamur a olan bir bitki familyas ac .

hma hmak r ht lma

* Ihmak i i. * (deve) kp oturmak. * (deve) Ihtlmak i r i.

r ht lmak * (deve) ktrlerek oturtulmak. rma ht rmak ht * (deveyi) Iht i rmak i. * (deveyi) ktrp oturtmak.

-/ -ik, -uk / -k k * Fiillerden s treten ek. fat l l kk * Bo gibi, snt soluyarak. ulur k ile * Glkle, zorla.

na sna k k * Byk g harcayarak, kendini zorlayarak. * ekinerek, slarak. k na tna k k * Slarak, zorluk ekerek. k nd k rma * Ik rmak i nd i. nd k rmak * Ik nmas yol amak. na nsnmak kp k * bir i yapabilmek iin kendini ok zorlamak. nma k nmak k * Ik nmak i i. * Herhangi bir sebeple solu iinde tutarak kendini zorlamak. unu * Peklikte veya do s nda kaslar um ras zorlayarak solu tutmak. unu * Ik nmak i i.

nt k

- / -ikle-, -ukla- / -klekla* Baz fiillerden s k at treten ek: say- -, did-ikle-, sr-kle- vb. kl s kla klama * Iklamak i i. klamak * Yk alt glkle solumak. nda * A larken bunalve solu kesilir gibi i ekmek. r u

s klaya klaya

* byk aba harcayarak, kendini elden geldikadar zorlayarak. i m t m kl kl * Alabildi inden de ok, a na kadar dolu, ok kalabal z k. - l - l lgama lgamak * At nala srmek. drt lgar * Dizginleri koyuverilmi n drt nala ko . at mas * Atla ansn yap dolu dizgin sald z lan r . * Bkz. -I (I). * Bkz. -I- (II). * Ilgamak iveya durumu. i

etmek lgar * lgarlamak. lgarc lgarlama * Ilgarla d topra sald kimse. man na ran * Ilgarlamak i i.

lgarlamak * (bir lkeye) Ilgarla sald rmak. m lg * lde, uzaktan su gibi grnen k yan ltmac n, pusar serap. , yalg k,

m salg lg m * Belli belirsiz. n lg ncar lg * Ku kiraz . ngiller lg t t lglg * rnek bitkisi n olan, ayr yaprakl enekli bitkiler familyas lg ta iki . * (esinti ve akiin) Yava yava . * Ilg ngillerden, Akdeniz blgesinde yeti bir a veya a k cinsi (Tamarix). en a a

-/ -ili, -ulu / -l l * Fillden s treten ek: sar- ser-ili, kur-ulu, rt-l vb. fat l , l ca * Suyu s olarak yerden hamam, kapl ermik, kudret hamam cak kan ca, . l cak l k * Az l l k, ka. * So s aras so ne de s ukla cak , ne uk cak.

l l k k l ka ma l kla

* Ilolarak. k * Biraz l k. * Il i kla mak i.

mak l kla * Ilduruma gelmek. k t l rma kla * Il rmak i kla t i. t l rmak kla * Ilduruma getirmek, k l tmak. k l kl l m * ve tutkularda ll davranma erdemi, lllk, itidal. stek l ma l mak l man l ml * A l kamayan, ll, mutedil. r a * Siyasette a gr aras ortalama bir gr savunan. r ler nda l l k ml * Il ml olma durumu, mutedillik. rma l nd * Il rmak i nd i. * Il i mak i veya durumu. * Il nmak. * S ok yksek veya ok d olmayan (yer), mutedil. cakl k * Ilolma durumu. k

rmak l nd * Ilduruma getirmek. k l nma l nmak * Ilduruma gelmek, k l mak. t l rma t l rmak l tma * Il rmak i t i. * S suya so veya so a s su katarak duruma getirmek. cak uk u cak l k * Il i tmak i. * Il nmak durumu.

l tmak lk ltar

* Ilduruma getirmek. k * Bkz. y . lk * oban kpeklerinin bo na tak ivili demir. az lan

- m - m - m

* Bkz. -m (I). * Bkz. -m (II). * Bkz. -m (III).

zganma m * Im zganmak i i. zganmak m * Uyku ile uyan k aras durumda bulunmak, uyuklamak. kl bir * Kararsner gibi olmak. p - rak mt - n* Bkz. -mt rak. * Bkz. -n-.

- / -in, -un / -n n * Fiillerden isim ve s treten ek: y n, ek-in, dol-un, sk-n vb. fat - - / -in, -un / -n n * Belirtili isim tamlamas kuran ek. - / -ince, -unca / -nce nca * Fiillerden zarf-fiil treten ek: yap- gel-ince, ol-unca, gr-nce vb. nca, z ncal * Tur yap bir tr kk yaban so . usu lan an

- / -inci nc * Bkz. -nc -nci. / - / -in, -un / -n n * Bkz. -n. - nt * Bkz. -nt -nti, -ntu / -nt. /

- / -ip, -up / -p p * Fiillerden ba zarf-fiili treten ek: yaz- gel-ip, otur-up, gl-p, oy-na-y bekle-yip vb. lama p, p, l l pp slak p * ok her yan slak, slak. ss p z * Pl pl. r r

* ok z, z. ss ss r * Bkz. y r. -/ -ir, -ur / -r r * nszle biten birok fiile eklenen geni zaman eki: al-ver-ir, ol-ur, gr-r vb. r, ra rak rak * Klsik Trk mzi inde, ayn an ve kalfa diyez notas and perdedeki makamlardan biri. adla lan n n ran raka * Biraz uzak, uzak gibi. * Seciye, karakter. * Uzak.

rakgrr * Drbn. * Teleskop. rakla ma * Irakla i mak i. Irakla mak * Uzakla mak. Irakl * Irak halk veya bu halksoyundan olan kimse. ndan n k rakl raksak * Uzakl k. * Birbirinden gittike uzakla (nlar, izgiler). an

raksak mercek * zerine d birbirine paralel nlar en yanlara do k ru rarak birbirinden uzaklaran mercek. t raksama * Iraksamak i istibat. i, * Iraksak olma durumu. raksamak * Bir gerekle eyin mesini uzak grmek, olaca pek inanmamak, istibat etmek. na nma raks * Iraks nmak iveya durumu. i nmak raks * Uzak bulmak. ralama ralamak * Belirli bir ile belirtmek, karakterize etmek. ra rama * Iralamak i i.

* Iramak i i. ramak * Uzakla mak, uzamak, ara a lmak. rgalama * Irgalamak i i.

rgalamak * Yerinden oynat sallamak, sarsmak. p, * lgilendirmek. rgalanma * Irgalanmak i i veya durumu. rgalanmak * Irgalamak iyap i lmak, sars lmak, sallanmak. rgama * Irgamak i i. rgamak * abuk olmak, davranmak. * Oynatmak, k ldatmak. m * Irganmak iveya durumu. i

rganma

rganmak * Sallanmak, krdanmak. p rgat * Tar i renber. m isi, * Yap isi. i * Gemilerde ve yap yatay kollarla ve birka kitaraf evrilen bocurgat. larda i ndan

gibi al rgat mak * ok a bir i al r te mak. pazar dndrmek rgat na * kark ve da k bir duruma getirmek. n rgatba * Irgatlardan sorumlu kimse. k rgatl p r rk * Irgat olma durumu, renberlik. * Bkz. p. r * Kalmsal olarak, ortak fiziksel ve fizyolojik zelliklere sahip insanlar toplulu t u. * Bir canl trnde ayn karakteri ta canl n olu yan lar turdu alt blm. u * Soy.

ayr rk m * Bireylerin, toplumsal kmelerin veya toplumlar zelliklerinden dolay it olmayan i n rk e lemler kar nda s b lmalar tutulmalar rak , ayr , d lanmalar n , srlandlmalar stn tutulmalar r veya . bilimi rk * Etnoloji, rkiyat.

birli rk i * Irk esas dayal na birlik. rk l rk k * Irk yanl olan (kimse). l k s

* nsanlartoplumsal zelliklerini biyolojik, zelliklerine indirgeyerek bir n ba n rksal rk ka rklara stn oldu ne sren unu reti. rk rkiyat * Etnoloji. rksal rkta rlamak rmak * o unlukla denize dklen, zellikle geni i ve ta su nicelibak ndan en byk akarsu, nehir. li d i m rmak roman * Bir olay geni zaman diliminde getibir a bir toplumun geni grnmn veren ok uzun n, bir i , bir roman, nehir roman. rmakla ma * Irmakla iveya durumu. mak i rmakla mak * Irmak durumuna gelmek, gibi akmak. rmak rz * Bir kimsenin, ba kalar ndan dokunulmamas sayg taraf ve gsterilmesi gereken iffeti. * Bkz. rk. * Ayn olan kimse. rktan * Bkz. y rlamak. * Irkla ilgili.

d rz man * Cinsel zevki iin her trl yasa ve treleri i nemekten ekinmeyen kimse. ehli rz * Namuslu, iffetli, temiz kimse.

na gemek rz * zor kullanarak bir kimseyi cinsel zevkine alet etmek, tecavz etmek. n rz bozmak * na gemek. rz sfahan * Klsik Trk mzi dgh perdesindeki makamlardan biri. inde s * Bir cismin uzamas genle na, mesine, buharla na, erimesine, s n artmas bir i mas cakln na, yapmas na sebep olan fiziksel enerji, hararet. * Do vcut s hararet: vcudunun do s al cakl, nsan al s36,5 C dir. * Hastaln etkisiyle ortaya vcut s kan cakl.

* S k. cakl cam s madde. dam s * Hamam. ku s ak * S ku cak ak. * cam plkanevresel olarak metal bir ara yard yla birbirine ba ki n tas m lanmas temeline dayanan bir

lm s * e olaylar s nda a miktarn llmesini konu alan fizik dal itli ras kan, s a n , kalorimetri. yay s m * Hareket eden nesnelerle belli nicelikte n ta sn nmas , iletim, konveksiyon. olay yuvar s * S gittike ykseldi100-300 km ykseklikler aras cakln i ndaki hava yuvar katman , termosfer. alan s cak s * Olu s nda alan (birle tepkime), endotermik. umu ras s me, * S cak. * Hamam. * Bir yer veya nesnenin s kendili sn inden dzenleyen, ayn derecede olmas sa n layan cihaz, termostat. * Is ilgili, termik. ile * Bir kilogram suyun s bir derece ykseltmek iin gereken miktar cakln s , kalori. nd s rma * Is rmak i nd i. nd s rmak * Is nmas sa n lamak, s k kazand cakl rmak. * Birinin bir al n duymas sa eye mas, ilgi n lamak. n s nma s * Is nmak iveya biimi. i * Is nmak i i.

denetir s l s n s

nma s s s * Bir cismin bir gramn s bir santigrat derece ykselten miktar n cakln s . nma ko s usu * zellikle serin havalarda, vcut al malar ba na lamadan nce kaslar tmak, bylece kas kopmalar s n nlemek iin yap haz c lan rlay hafif ko u. nmak s * S duruma gelmek. cak * mesini gidermek. * Yad rgamaz olmak, ho r olmak, al lan mak.

ot s ler s

* Bkz. isot. * Cisimlerin nma s s sn meye yarayan let, kalorimetre.

racak it di gstermez s ini * ktlk edecek kimse nceden haber vermez. rgan s * Is rgangillerden, her taraf tylerle kapl sert , tyleri kl kar asidi denilen ok ka r bir madde r nca nca c nd kartan bir ot (Urtica). rgangiller s * eneklilerden, rnergan otu olan, yap otu, rami gibi birtak trleri iine alan bitki familyas ki i s kan m . rg s n r sc * silik. * Is di ran, lerini bat ran. * (kuma iin) Dalayan, ka ran. , yn nd * (rzgr iin) Sert, so uk. * Is yerde kalan iz. r lan * Bir kezde r slan. * Is r i lmak i. * Di aras slmak veya kopar leri nda k lmak. * Bir kezde r miktar. slacak rma s rmak s * Is i rmak i. * Di aras als leri na p kmak. * Di leriyle koparmak. * (rzgr, so iin) Sert esmek, keskin bir biimde etkilemek. uk * (kuma iin) Dalamak, ka rmak. nd * Is rtmak i i. rtmak s t sc t slma t slmak * Is iyap tmak i lmak. tt nne koymak sp sp * Is na sebep olmak. rmas * Bir nesnenin, daha ok bir ak n s , kullanmadan nce artt kan cakln rmaya yarayan alet. * Is t i lmak i.

r sk

r slma r slmak r k sml

rtma s

* daha nce gemi olay iileri srlm d bir , bir i, bir nceyi sstekrarlamak. k k t s * Is iveya biimi. tmak i tma s * Is i teshin. tma i, * S tma. * S duruma getirmek. cak * ekici, olumlu, ho duruma getirmek. bir * Is a karan, evresine salan (birle tepkime), ekzotermik. a s me, * Bir ak kanda y tarafa e olarak yaymaya yarayan alet, konvektr. s her it * Bo a karma, rast getirememe.

tmak s

veren s yayar s ska

geilmek ska * gzden ka rmak, atlamak, de ve nemini anlamamak. erini gemek ska * hedefe rast getirememek. * zerinde durmamak, nem vermemek, atlamak. skaa skala * Yelkenli gemilerde direklerin alt ularn iine oturtuldu yuva. n u * Bir bestede kullan labilecek ayn trden sesler kmesi. * Genellikle l aletlerinde gsterge izelgesi. * Gam.

yapmak skala * alg perdelerine parmak al rmak. t skalama * Iskalamak i i.

skalamak * Hedefe rast getirememek. skara * Bkz. zgara. skaral k skara * Bkz. zgaral k. * Bir limangemi kalabal iindeki durumu. n * Bir t basa doldurma. eyi ka * Gemilerin kaburgalar olu n turan e a ri alarad n . * Krek takmak iin kayve sandal yan kenar dikine yerle k n na tirilmi a ubuk. a * Vcudu yuvarlak, uzunca, pullu, burnu sivri, kk palamut boyunda bir bal(Sphyraena sphyraena). k

skarmoz

skarmoz

skarpel skarta

* Bkz. iskarpel. * Baz iskambil oyunlar kullan gerekmedi nda lmas inden bir yana b lan k rak tlar. * Herhangi bir sebep dolayyla de kaybetmi s erini (mal).

skartaya karmak (veya ay rmak) * de bularak bir yana atmak, iyaramad iin ayp bir yana koymak. ersiz e r skartaya kmak * de say bir yana at ersiz larak lmak. skat * D rme, a aatma. * D rlme. * lenlerin k l nmamnamazlar tutulmamorular verilen sadaka. ve iin skat * Iskat verilen kimse. * Mezarldilencisi. k * ndirim, tenzilt. * Sresi dolmambir senedin, faiz ve komisyonu d rlerek kar eksi al lndan ine nmas rd , k rma. * Senedin saymaca de zerinden yap indirim. eri lan * (sz iin) Bir blmn sylenmemi sayma.

skonto

skonto etmek * indirim yapmak. * (sz iin) bir blmn sylenmemisaymak. skontolu * ndirimli, tenziltl . * Bir blm sylenmemi lan. say skontosuz * ndirimsiz, tenzilts z. skota skuna slah * Dzeltme, iyile tirme. * Bir hayvan veya bitki trnden daha iyi verim alabilmek amac yap i yla lan lem. etmek slah * iyi bir duruma getirmek, iyile tirmek, dzeltmek. * yola getirmek. evi slah * Su i leyen ocuklar etmek ve e slah itmek amac ceza yasas gre i yla na leyen kurum, slahhane. olmaz slah * dzelmez, iyile mez. slahat * Daha iyi duruma getirmek iin yap deiklik, dzeltme veya iyile lan i tirme, reform. * Byk yelkenleri ynetmek iin kullan ip. lan * Brikten kk, iki direkli bir e yelkenli gemi. it

slahat * Reformcu. slahat l k * Reformculuk. slahhane * Islah evi. slak * Suya batlmveya zerine su dklm r olan. karga slak * ok slanm sls olmu r klam , . * ok korkan, ekingen, rkek. s slak an * Islak karga. zemin slak * aat sektrnde mutfak, banyo, tuvalet gibi suyla temas blmlerin yzeyi. n olan k slakl slama * Islamak i i. slamak slan slanma slanmak * Islak duruma gelmek. c slat lma slat * Yap rmadan nce pullar t , zarflar , etiketleri slatmaya yarayan ara. * Islat i lmak i. * Islatmak. * Islanmak iveya biimi. i * Islanmak iveya durumu. i * Islak olma durumu.

lmak slat * Islatmak iyap i lmak, duruma getirilmek. slak slat * Islatmak iveya biimi. i slatma * Islatmak i i.

slatma suyu * Baz maddelerin e amalarla i itli lenmesinde kullan ktan sonra deik yntemlerle ayr ve ld i lan znm besin maddeleri ieren s. v slatmak * Islak duruma getirmek.

* Dayak atmak veya a hakarette bulunmak. r * Mutlu bir olay ile kutlamak. iki k sl * Dudaklarbzlerek veya parma dil zerine getirilmesiyle lan ince ve tiz ses. n n kar * ve tiz ses. nce

k almak sl * k sesi sl karmak. klama sl * Isl klamak i i. klamak sl * Birine kark alarak sevilmedi istenmedi veya be sl ini, ini enilmedi belli etmek. ini klan sl * Isl klanmak i i veya biimi. klanma sl * Isl klanmak i i. klanmak sl * Isl klamak iyap veya klamak i konu olmak. i lmak sl ine kl sl * Isl k karan. * Islgibi k kan.

kl sl nsz * Dilin n orta blmnn bir tr oluk biimini almas olu nsz: s, z, j. yla an , smarlama * Ismarlamak i sipari i, . * Ismarlanarak yaptlan. r * olmayan, ba savma. ten tan smarlamak * Bir yap n getirilmesini, bu i u an birine sylemek, sipari eyin lmas veya lerle ra etmek. * Paras kendi deyerek ba n kalar yiyecek veya iecek getirilmesini sylemek. iin * Kendi iin bir al ey nmas ba na sylemek. n kas * Bir bir kimsenin bak n eyin, lmas, korunmas birine veya birinin gzetilmesine b n rakmak, emanet etmek. * Bir i yap n rak n o i vazgeilmesini sylemek. in lmas, b lmas veya ten smarlanma * Ismarlanmak i i. smarlanmak * Bir yap eyin lmas getirilmesi birine sylenmek. veya smarlatma * Ismarlatmak i i. smarlatmak * Ismarlamak i yapt ini rmak. spanak * Ispanakgillerden, yapraklar sebze olarak yararlan bir bitki (Spinacia oleracea). ndan lan

spanakgiller * eneklilerden, rnek bitkisi ki spanak olan, paz , pancar gibi ba trleri de iine alan bir familya. ka

spanaklar * ekerci boyas giller, horoz ibi igiller, spanakgiller familyalar iine alan iki enekli bitki tak . n m spanakl * inde spanak bulunan (yiyecek). spanakl brek * Ha lanan spana suyu szldkten sonra szlmesi, yaso ve salayla kar r hamurun iine n , an l t p konulmas yap ve pi yla lan irilen brek. spanakl yumurta * Ha lanmve ya hafif kavrulmuspana iine yumurta k da n r lmas haz ile rlanan yemek. sparmaa * Deniz iinde birka zincirin birbirine dola . mas Isparta gl * Isparta yresinde yeti kendine zg kokusu ve de ik renkleri ile tan bir tr gl. en i nan Isparta hal s * Isparta yresinde el tezghlar dokunan ve ok tutulan bir tr hal nda . spatula * Cerrahde, ev i lerinde, duvarc vb.de kullan bir maddeyi kaz l kta lan, maya, yaymaya yarayan kk bir krek veya ucu keskin olmayan bklen bir b biiminde metal, a kemik vb. maddelerden yap ak a, lmara. spavli * Gemilerde kullan bir e kal sicim. lan it n

spazmoz * A titreme, kas r lma. spazmoza tutulmak * a derecede titremeye ba r lamak. srar * Direnme, ayak direme, steleme, stnde durma.

etmek srar * bir konuda, bir d ncede srekli direnmek, ayak diremek. * ok istemek. srarla srarl * stnde durulan, ok istenen. z ss * Kimse bulunmayan veya az kimse bulunan, tenha. * Yaln kimsesi olmayan. z, * bir biimde. srarl

z kalmak ss * zla ss mak, tenhala mak. zla ss ma * Iss mak i zla i. zla ss mak * Issduruma gelmek, tenhala z mak.

zl ss k

* Issolma durumu, yaln k, tenhal z zl k.

zlkmek ss k * z, tenha duruma gelmek, tenhala ss mak. staka * Bkz. isteka. stakoz * Istakozlardan, suda ya ayan, birinci ayak ifti gl iki k durumunda geli bulunan, sevilen beyaz ska mi eti iin avlanan, iri bir bcek (Homarus vulgaris). stakoz a * Kabuklu deniz hayvanlar avlamakta kullan kk a n lan . stakoz gibi * ok k z rm. stakozlar * On ayakl tak na giren, rnek hayvan lar m stakoz olan bir familya. stakozluk * Istakozlar saklamak iin deniz ks yap zel blm veya havuz. ynda lan stampa * A metal vb.zerine oyulduktan sonra bir yere bas biim. a, lan * Bu tr biim veya resimleri basmaya yarayan kal damga, mhr. p, * inde, mhr veya damga gibi eyleri mrekkeplemeye yarayan mrekkepli uha bulunan kutu.

stampa resim * A bakgibi yzeylere oyulan ve tuvale bas resim sanat a, r lan . stampac * Istampa yapan veya satan kimse. stampac l k * Istampacn iveya mesle n i i. stampalama * Istampalamak i i. stampalamak * Ham madeni s veya so istenilen kal sokarak cakta ukta ba ekillendirmek. stanbulin * Bkz. istanbulin. star stavroz fa st * Ay klanma. lah st * Terim. * Herkesin anlamad zel anlamda kullan sz. lan * Hal , kilim dokunan tezgh. * Bkz. istavroz.

lah paralamak st

* herkesin anlamad a bir biimde konu dal mak. rap st * Ac . * znt, snt k , keder. rap ekmek st * a ve ac r iinde k vranmak, a derecede zlmek. r rapl st * Ist veren, ac snt rap l k l , .

raps st z * Ist olmayan, ac znt vermeyen. rab veya rar st rar st * Mecbur, zorunlu. -/ -i-u - , / * Fiillerden isim treten ek: al- gel-i , , bul-u , gr- , anla-y- bekle-y-i , , solu-y-uyr-y- , vb. -/ -i-u - , / * Bkz. - -. do a rulum * I etkisiyle bir bitkinin byme hareketi, fototropizm (Ia do k rulum bazen gm, fototaktizm a yerine kullan l r). gm a * Bir hcrelilerde birdenbire ayd nlanma sonucu grlen tepkime, fototaktizm, fototaksi. alt nda * bir durum veya d ncenin konuyu ayd nlatmas yararlanarak, onu gz nnde tutarak. ndan k * Cisimleri grmeyi, renkleri ay etmeyi sa rt layan fiziksel enerji, erke, ziya, nur, avk. * Yksek derecede t cisimlerin (akkorluk) veya e enerji biimleriyle uyar cisimlerin (gaz ) slan itli lan yayd gzle grlen ma. * Bir yeri ayd nlatmaya yarayan ara. * Mutluluk, sevin veya zekdan do zellikle yzde ve gzlerde beliren par. an, lt * Yol gsteren, ayd nlatan kimse, d nce, eser vb. * (resim sanat I , parlak yer. nda) kl k ak s * Birim yzeyinden, birim zamanda geen k enerjisi. k aylas * Herhangi bir gk cismini evreleyen kl halka. k aynas * (foto l I tmak iin k kayna n nne konulan nesne. raf kta) yans n k bacas * Yap n iine iyi girebilmesi iin b lan baca. lar n rak k ana * Sahneyi ayd nlatmak iin deik a i lardan gelmesini sa n layan ukur maden yans . t c k e risi * aresizlik, mecburiyet, zorunluk.

* De ken bir y zparlaklngrnmesini veren grafik. i ldn n k gm * Bitkilerde protoplzman gsterditepki. n a i k glge * (resimde) I ve glgeli blmlerin birbirine gre da m gsteren kmlar. kl n l s k h z * I bir saniyede ald yol. n k n * Yay izledido lan n i ru. k korkusu * Baz larktan korkma duygusu. canl n k kre * Bkz. k yuvar .

k lm * Fizi k miktarn llmesini ve cisimlerin iletme, yans da gibi zelliklerini inceleyen in, n tma, tma blm, fotometri. k tutmak * bir yeri kla ayd nlatmak. * d ncesiyle k lavuzluk etmek, konuyu ayd c nceler sylemek, tutacayolu gstermek. nlat d k y l * I bir y ald yol. n lda

k yuvar * Gne d ya k veren katman, k kre, fotosfer. te, ar k * Sinema filmlerinin ekiminde veya tiyatro, opera, bale gibi gsteri sanatlar sahnenin ayd lmas nda nlat iin gerekli k ve elektrik i lemini dzenleyip yapan kimse. k l k * I niveya mesle n i k i. kkesen klama * Karanlodalara girip k karken bu yerlere k s zmas nleyen dzen. n

* evirim s nda, ayd lmolan konunun grntsnn duyar kat zerine belirli bir sre d ras nlat erek etkilemesi. klandlma r * I klandlmak i r i. klandlmak r * I klandlmak iyap veya klanmas lanmak. r i lmak sa kland rma * I kland i ayd rmak i, nlatma. kland rmak * I duruma getirmek, ayd kl nlatmak. klanma * I klanmak i i.

klanmak * I duruma gelmek, ayd kl nlanmak, mak. kl * I olan, ayd k, klandlm nurlu, nuran. nl r , * Ne veren, sevin yaratan, mutlu. e

kl l k

* Bir optik cihazda, cisme gzle veya cihazla bak plak ldnda, a tabakadaki birim yzeyi etkileyen k miktarlar ndaki oran. aras kler * I iddetini veya enerjisini len ara, fotometre. k * Bir k kayna n, belli uzakl olu n kta turdu ayd lme i kullan ara, fotometre. u nl inde lan * I olmayan, karanl k. * I z, ktan yoksun olma durumu. ks * I . kl l l * Titrek ve parlak bir k saarak. * Parl l lt lt , .

ks z ks k zl l

l l bakmak * sevinten gzleri par l olmak. l par l kf * Sr, domuz ve insanlarda l kflce hastalna yol aan, l kflerin rnek tr olan asalak mantar (Actinomyces bovis). l kfler * e trleri, insan ve hayvanlarda asalak ya tall itli ayan bitkiler tak . m

l kflce * Evcil hayvanlarda, zellikle srlarda, l kflerden ileri gelen ve insanlara da bula abilen ilkel mantar hastal. lak lama * I lamak durumu veya biimi. lamak latma latmak ldak * Karanl bir hedefi ayd kta nlatmak iin kullan dar, uzun bir n demeti lan karan k kayna projektr. , * Parlayan, lt l . * I ldamak, parlamak. * I latmak iveya biimi. i * Par ldatmak. * Par. lt

ldama ldamak ldatma

* I ldamak i i. * Titrek, parlak bir k samak, par ldamak. * I ldatmak i i.

ldatmak * I ldamas sa n lamak, l l parlatmak, par ldatmak. lt * Hafif k. * Bir ldarken sat k. eyin * I s olan, lt lt yapan. * I i klanma, ayd mak i, nlanma. * I m. n * I klanmak, ayd nlanmak. * I samak. k * Bir k kayna ndan karak her yne yay giden k demeti, l p ua. * I etkin zdeklerin sat alfa, beta, gama nlar her biri. n klar ndan * Bir noktadan p sonsuza giden yar do k m rulardan her biri.

lt l ma

mak

n bilimci * I bilimi uzman n , radyolog. n bilimi * I elektrik ve nlarn uygulama alanlar inceleyen bilim dal k, s n n , radyoloji. n etkin * I etkinliolan, radyoaktif. n i n etkinlik * Alfa, beta veya gama nlar yayma zelli radyoaktivite. n i, n m * I veya tanecik yay , radyasyon. n m * Uzayda yay bir dalgay turan lan olu elerin btn, radyasyon. * Bir enerjinin k demeti durumunda yay , radyasyon. lmas * Isn, bir kaynaktan n ve dalga hareketi yoluyla yay , radyasyon. n lmas

n ak m s * Birim dzeyden birim zamana geen n m. n als m c * I ma karhassas ara veya gere. n n bas m nc * I mbirim dzeye birim zamanda yklediitme gc. n n i n dengesi m * Bir yzeyde olu n n denkli an m i.

n mler * Bir kayna btn dalga boylar n ndaki toplam n n m len ara, bolometre. nlama nlamak * I (bilim kurguya gre) gcyle bir varl, atomlara ay n rarak grnmez duruma getirmek veya atomlar n birle tirerek bir varl yeniden yaratmak. * Virslerden ba mikroorganizmalar zellikle mikroplar bula n ka n, n mas azaltmak amac yiyecek yla maddelerini hafif iyonlar nlara tutmak. tc nland rma * I nland rmak i i. nland rmak * nsan, hayvan veya herhangi bir materyalin rntgen, gamma veya ntron gibi nlarn etkisinde kalmak. n nlanma * I nlanmak i i. nlanmak * I nlamak i konu olmak veya nlamak i lmak. ine i yap nlay c * Yapnda bir ma kaynabulunan ve bir maddeyi nlamaya yarayan (ara). s nl nl lar * Bir hcreli hayvanlar kk bacakl sf giren, protoplazmalar n, lar nna ndan, hareket ve duyu organ olarak yalanc salan tak ayak m. nler * I n enerjiye dn nlar mesini gsteren ara, radyometre. nt * I , lt . kl * I veren, n saan. n * I nlamak i i.

nt lmbas * I saan lmba. k t m tma * I i tmak i. tmak k n k rlak k * Karagz'n ba l. r t * I samak, kland k rmak. * Deri, tahta kaz makta kullan iki ucu sapl ri b lan, e ak. * Bir ravent tr. * ya ine konularak ucundaki fitil sayesinde k elde edilen kandil.

* Ispanakgillerden, saplar bir ot, yaban paz (Blitum capitatum). etli s - t* Bkz. -t- (III). -/ -it, -ut / -t t * simlerden s treten ek: yat, e vb. fat - -it -/ -it, -ut / -t t * Fiillerden isim treten ek: an-ge-it, um-ut, gm-t vb. t, r t * Gzel koku. * It r ie i.

r ie t i * Sardunyagillerden, yapraklar gzel kokulu, iekleri trl renklerde bir ss bitkisi (Pelargonium radicula). r yapra t * Ssleme sanat r yaprabiiminde olu nda t turulan ve kullan motif. lan rl t tlak * Gzel kokulu, muattar, tr. * Sal verme, koyuverme.

olunmak tlak * ad verilmek, ad olmak. zre tlak * genel olarak. tnap trah * Sz bo uzatma. yere * D karma, d atma. ar ar

etmek trah * vcuttan d atmak. ar tr ah * Sultanlara zg gzel koku. tr triyat triyat * It, kokulu. rl * (srnlecek) Gzel kokular. * Gzel kokular, makyaj malzemesi satan kimse veya yer.

triyat l k * Itriyat olma durumu. la tt rat tt * Bilgi edinme, renme. * Birbirini izleme, birbiri arkas gelme, dzenli s ndan ralanma.

r zr v v * Kk, nemsiz ( ey). ydiye * Bayram kutlamas . * Bayramlarda din ve devlet byklerine sunulan kaside. * Bkz. -z (I). * Fiilden s treten ek: t z vb. fat k-

- z - z

-/ -iz, -uz / -z z * soyundan yklemlere, fiillerin trl kip ve zamanlar eklenen okluk 1. ki iyiy-iz, yorgun-uz, sim na i eki: zgnz, al- z, bil-ir-iz, gid-iyor-uz, grr-z, al-acaz, gr-ece al r- - -iz, -y-vb. -mal z zbandut * Grn ve davran ile korku veren (iri yar adam). * Rum korsanlar verilen ad. na zbandut gibi * ok iri, csseli (erkek). zgara * Metal ubuklar a dallarn aral s n, a n klralanmas yap parmaklveya kafes biiminde ara. yla lan k * Et, bal kfte gibi yiyecekleri pi k, irmekte kullan ara. lan * Bu ara stnde pi . mi * Pisliklerin su yollar t nkamas nlemek veya havaland amac su yollarn veya havaland n rmak yla n rma zerine konulan kafesli veya parmakl demir. k lar kl * Futbol ayakkabalt bulunan iri ba kabara. s nda l zgara demiri * Kazan zgaras meydana getiren demir ubuklardan her biri. n zgara kfte * K ve zel baharatlarkar r ve yo yma n larak t urularak haz rlanan, zgarada pi irilen bir tr kfte. zgara parmakl * Yzen cisimleri ve yapraklar tutmak iin, bir barajda, ykleme odas bas boru a nnne e nda nl zn ik olarak yerle tirilen demir parmakl k. zgara yata * Kat tl yak maden bir oca iine n, zgaranyerle n tirildik . i sm zgaral * Izgaras olan. zgaral k zgaras z n zg zrar * Zarar verme, zarara sokma. rap zt * Izgara yapmaya elveri(et). li * Izgaras olmayan. * Tohumlar ya kar bir bitki (Eruca cappadocica). ndan lan

* Bkz. rap. st rar zt * aresizlik, ihtiya. i -i -i -i * Bkz. - -i (IV). / -i -i hli i, iade * Al geri verme. nmbir eyi * Verilen bir almayarak geri evirme, reddetme. eyi * Kar kl olarak yapma, mukabele etme. l iade edilmek * geri verilmek, geri evrilmek. iade etmek * geri vermek, geri evirmek. * kark olarak yapmak, mukabele etmek. l iadeiziyaret * Daha nce yap ziyaretin kar verme. lan ln iadeli * Kendisine ular kimseden, gnderene iletmek iin imza al tlan nan. * Divan edebiyat her beytin son szn sonraki beytin ilk sz yapma biiminde ortaya sz sanat nda kan , buna iade de denilmi tir. iadeli taahhtl * Bkz. iadeli. iane * Yard m. * Yard amac toplanan para. m yla * E verme, dn verme. reti * Yedirip iirme, besleme, bakma. * \343 - -i (I). / * Bkz. belirtme durumu, ykleme durumu. * Trk alfabesinin on ikinci harfi. verilen bu harf, ses bilimi bak ndan ince, dz, dar nly gsterir. ad m * yot'un k saltmas . * Bkz. - -i (II). / * Bkz. - -i (III). /

iare ia e

iaetmek e * yedirip iirmek, beslemek, bakmak.

iave ibate e * Besleme, yedirip iirme ve bar rma. nd ibadet * Tanr buyruklar yerine getirme, Tanr ynelen sayg n 'ya davran, tap nma. * yin, klt.

ibadet de gizli, kabahat de * yap iyiliklerin gstermelik olmamas lenen sular ay na vurulmamas kullan lan , i n, plarn a iin l r. ibadet etmek * Tanr buyruklar yerine getirmek, Tanr ynelen sayg n 'ya davran nda bulunmak, tap lar nmak. ibadetgh * badet yeri, ibadethane. ibadethane * badet edilen yer, tap nak. ibadullah * Tanr n kullar 'n . * Pek bol, pek ok. * Bir d anlatan bir veya birka cmlelik sz. nce * Olu meydana gelen. an, ibaret olmak (veya kalmak) * -dan /-den olu mak, meydana gelmek. * ancak bu kadar olmak. ibate * Bar rma. nd

ibare ibaret

ibate etmek * bar rmak. nd ibda ibda * Orijinal. ibibik ibik * avu u, htht. ku * Horoz, hindi vb.nin tepesinde bulunan k z uzant. rm deri s * Baz kemiklerde bulunan ve kaslartutunmas yarayan, izgi durumunda prtkl nt n na k . * Emzik. * K kenar, u. e, * i olan. bi ibiksi ibis * e benzer. bi * Leyleksilerden, Afrika ve Bat Asya'nsulak yerlerinde ya bir kuMr turnas bis aethiopica). n ayan , s ( * Yaratma, yoktan var etme.

ibikli

ibi

* Orta oyununda o kez aptal u roln oynayan komik. u ak * al, palyao. ap * yz ve davran gln olan kimseler iin sylenir. lar * Ularma, eri t tirme. * Bir miktar art eyin n rma.

ibi gibi ibl

ibl etmek * ularmak, eri t tirmek. * bir miktar art eyin n rmak. iblis * eytan. * Kt, dzenci. * gibi. blis * eytanca, ktlk d nerek. * ba blise lanma ve tap nma. * blise davranma. iblisilik etmek * iblise davranmak. ibne * E cinsel ili pasif erkek. kide * K nl hakaret yollu sylenen sz. rg kla * olma durumu. bne * gibi davranma durumu. bne * Aklama, temize karma.

iblisane iblise iblisilik

ibnelik

ibra

ibra etmek * aklamak. ibraname branca * brance. bran brance ibraz * Eski Yahudilere verilen ad. * Bugn srail'de kullan Sam dili. lan * Ortaya koyma, gsterme, meydana karma. * Aklama belgesi.

ibraz etmek * ortaya koymak, gstermek, meydana karmak. ibre * l aletlerinde say i gstermeye yarayan hareketli i veya aret ne. * am, ard sedir gibi a n yapra , alar . * Yanl kt davran , lardan sak nmay layan olgu veya bu gibi olgulardan al sa nmas gereken sonu, ders. * irkin, kt, acayip.

ibret

ibret almak * ders almak. ibret olmak * ders olmak. ibretamiz * verici, ibret dolu. bret ibreten * olsun diye. bret

ibretilem * Herkes, ba . kalar ibretilem iin * ba na rnek olsun diye. kalar ibretin kudreti * ok acayip ve irkin. ibretlik ibrik ibriki * brikle su ta dken kimse. yan, * yapan veya satan kimse. brik ibriktar * Sarayle ibrik gibi e ndan sorumlu olan grevli. n en, yalar ibriktar usta * Sarayharem dairesinde le ve ibriklere bakan ve padi n zel hizmetini gren kimse, karava n en ah . ibri im * Kal bklm iplik. nca ipek * Ders al nacak nitelikte olan. * Su ve sulu koymaya yarayan kulplu, emzikli kap. eyler

ibri kurdu im * bce pek i. ibzal * Esirgemeden bol bol verme, yapma veya syleme. ibzal etmek * esirgemeden bol bol vermek, yapmak veya sylemek. icabet * Bir ay r yerine getirme, bir aya gitme. r

* Bir buyruk veya iste uyma, kabul etme, raz e olma. icabet etmek * a zerine gitmek. r * bir buyru bir iste uygun olarak davranmak. a, e icab bakmak na * gere yerine getirmek. ini * bir kimseyi yok etmek, ortadan kald rmak. icab nda * Gerekince, gerekirse. icap * Gerek, gereklik, ister, lzum. * Olumlama.

icap etmek * gerekmek. icap ettirmek * gerektirmek. icap icar * Kira. icara vermek * kiraya vermek. icat * Yeni bir yaratma, bulma. ey * Gerekmi gsterme abas gibi . * Nbeti hastahanede de evde tutan ve her an hastahaneden alacak vaziyette bekleyen doktor. il, r

icat karmak * ho grlmeyen yeni bir huy, davrangstermek veya yad rganan bir yol tutmak. * ortaya gereolmayan bir sorun atmak. i icat etmek * ilk kez yeni bir yaratmak. ey * bir gerekmi gstermek. eyi gibi icat icaz icazet * onay, onaylama. zin, * Diploma. icazet almak * izin, onay almak. * diploma almak. icazetname * belgesi, onay belgesi. zin * Diploma. * eden, bulan, k bulucu. cat if, * Az szle ok anlatma. ey

icbar

* Zorlama, zorunda b rakma.

icbar etmek * birine istemedibir izorla yapt i i rmak, zorlamak, zorunda b rakmak. -ici* Bkz. -. c icicici i i * Bkz. c c c. icmal * zet, k saltma.

icmal etmek * zetlemek. icra * Yapma, yerine getirme, (bir i yrtme. i) * Bir mzik eserini olu turan notalar evirme. sese * Borlunun alacakl karyapmak veya demekle ykml bulundu bir adl bir kurulu lyla ya u eyi arac yerine getirme ve adliyenin bu i grevli dairesi. le icra etmek * yapmak. * bir mzik eserini sylemek veya almak. ve Hukuku cra fls * Alacakln devlet gcnn yard yla alaca nas n m na l kavu dzenleyen hukuk dal aca n . icra vekili * Bakan. icraat * Yap i al lan ler, malar, uygulamalar. icraata gemek * uygulamaya veya al maya ba lamak. icraat icrac * Uygulayan, al yapan kimse. an, * Bir buyru yerine getiren kimse. u * n verdikararlar cran i uygulayan grevli. * Bir konserde bir eseri alan veya syleyen kimse.

icraya vermek * alaca borludan al n nabilmesi iin icraya ba vurmak. i * Herhangi bir durumun, cismin veya alansrlar nda bulunan bir yer, dahil, dkar . n n aras t * Oyuk olan veya oyuk say labilen eylerin bo u. lu * Cisimlerin yzeyleri aras kalan her nokta. nda * (toplu bir durumda bulunan) Kimse veya nesnelerin aras bulunan kimse veya nesne. nda * Ten ile dgiysiler aras . * Kabu olan veya d kabuk durumunda bulunan yiyeceklerde kabu sard blm. u un * Pirin, so ve baharatla haz an rlanan, dolmalarda kullan karm. lan * Mide, ba kar rsak, n. * Akgnl, irade gibi insanmanev varln turan l, n olu eylerden herhangi biri. * Bir lkede, ehirde, toplulukta vb.de olan veya yap lan.

* (somut kavramlarda) veya ikiden ok merkeze daha yak olan. ki eyde n * n manev varlyla ilgili olan. nsan * Muhteva. * De ik yemeklerde kullan zere et ile sebzelerin ince kmn kar r i lmak y n lmas yo t ve rulmas yla meydana getirilen karm. i a c * Gnl ferahlat. c * Umut veren, iyi bir durumda olan. i amak * gnle ferahlvermek, gnl ferahlatmak. k i a a i asalak * Vezirlerin gzde u a . * Konakn iinde ya asalak. n ayan

i ba lamak * Bkz. i tutmak. i bakla * Ya baklan tanesi. n i bar * Ailede veya toplumda i huzuru sa lama.

i ba kala m * Pskrk magmalar so n, urduklar kltelerin etkisi alt birle nda, imlerinden olu ba an kala m. i bellek i blge * Bir liman ithalt ve ihracat etkinlikleri bak ndan besleyen, ona e ula yollar ba, dar veya m itli m yla l geni blge, hinterlant. i bulant s * Mide bulant. s i bkn bkm. i cep i cmle * Palto, pards, ceket gibi giysilerin iki n paras a cep. na lan * Bir cmle iinde tmle gibi kullan ba bir cmle. lan ka * Baz yabanc dillerde Arapa ilim, muallim, lim, talim szlerinde oldu gibi kelimenin iinde olu u an * Bilgisayar giri kkanallar n kullan lmaksn eri z ebildibellek. i

i ama r * Fanil, kilot gibi tene, ie giyilen giysi. i ekmek * zntyle g geirmek; h r a s kkla lamak, ahlamak. i okgen * Btn k ayn eleri ember zerinde olan okgen. i denge * Ruh durum, psikolojik yap .

i deniz i deri

* Bo azlarla ana denize ba olan deniz. l

* Bitkilerin kk, sap ve yapraklar kabu i blm, endoderm. nda un * Sindirim ve solunum kanallarn i yzlerini ve sindirim kanal ba bezlerin (karaci pankreas) iini n na l er, rten tabaka, endoderm. i donu i dnya i ek i etmek * eline geen bir sahibine bildirmeyerek kendine mal etmek. eyi i evlilik * Evlenecek kimsenin e kendi boy veya soyu iinden semesi kural dayal ini, na evlilik biimi, endogami. * Tene giyilen don. * Bireyin ruh ya nbtn. amn * Baz dillerde kelime kknn iine giren ek.

i geirmek * derin soluk alarak zntsn belli etmek, iini ekmek. i gezegen * Yrngesi yer yrngesinin iinde kalan gezegen (Merkr, Vens). i gklamak c * istek uyand rmak. * huyland rmak. i gbek * ieklerin diorgan yumurtacile kabu aras i nda k u ndaki ba . i gvey i gveyi * Karnailesinin evinde oturan damat. sn * Bkz. i gvey.

i gveyi girmek * karnailesinin evinde oturmak zere evlenmek. sn i gveyinden hllice * "nas n" sorusuna yollu "olduka iyiyim" anlam verilen kark. ls aka nda l i gveylik * gveyi olma durumu. i gveysi * Bkz. i gvey. i harp * sava .

i hastal klar * Bkz. dahiliye. i hastal uzman klar

* Bkz. dahiliyeci. i hat * Yurt ii ula yolu. m * Yurt ii ileti im. i t sc * Mutluluk veren, ne elendiren. i ie * Birbirinin iinde, kark bir durumda, birbirine ok yak n. * Biri tekinin iinde veya birine tekinden geilen. * Bir lkede i i bakanln sorumlulu leri n undaki i ler. * Bir kurum, kurulu vb.nin ynetimiyle ilgili i ler. * Kitabdkapaktan sonra gelen, ad ve baz n n zelliklerini ieren sayfa.

i i leri

i kapak i kavuz

* Bu daygil ie erkek ve di inin i organlar ierisinde tutan ve ba k eksenine a ve dtaraftan n ak a dan ba lanmolan kavuz. i kulak i kuyu i lstik * Arabalarda d koruyucu lsti iinde bulunan ve hava ile doldurulan lstik, taki in ambriyel. i merkez * Depremin ba yer olarak kabul edilen nokta. lad i mimar * Bir yapn iini ssleyen, dzenleyen ve d sanat n eyen , dekoratr. * Kula i sinirlerinin bulundu blm. itme n u * Yer alt ocak katlar nda bulunan ve a yer stne a nda, aras z lmayan kuyu tr.

i mimar * Bir yapn iini ssleme ve d sanat n eme . i mimarl k * Bir yapn iini ssleme ve d sanat n eme , dekoratrlk. i odun * A gvdesinin kendi evresinde bulunan, sertle ve odunla a mi mhcrelerden olu genellikle koyu an, renkli blm. i o lan * Osmanlmparatorlu unda, saraylarda trl devlet hizmetleri iin aday olarak yeti tirilen genlere verilen ad, celep. i pazar i pilv * lke iinde yap sat lan .

* Tavla zar bykl nde do ranmkuzu ci f k, pirin, ku eri, st zm, ya baharat kullan ve larak pi irilen bir pilv tr. i plzma * Bir hcreli canl protoplzmanmerkez blmne verilen ad. larda n

i politika * Bir devletin kendi srlar n iinde kamu i lerinin rgtlenmesine ve ynetime ili uygulad siyaset. kin i salg * Vcuttaki salg bezlerinin do rudan do kana kar ruya yolda klar , endokrin. acak kard salg

i salg bezi * Salg bir bo m kanal s alt yerine do rudan do kana kar bez. ruya an i salg bilimi * salg bezlerinin geli melerini, i levlerini, hastal n klar inceleyen biyoloji ve tdal p , endokrinoloji. i sava i ses * Bir lke iinde savadahil harp. kan , * Kelimenin n ses ve son sesi aras kalan ses veya sesler. nda

i ses d mesi * Kelime iindeki bir nszn kaybolmas . i su * Denizlerden uzak blgelerde bulunan gl veya gletler. i ters a * paralel do ki ruyu kesen nc bir do runun iki yan ve paralellerin iinde altl nda stl ortaya kan drt a her biri. dan i turizm * Halkkendi lkesinde yapt gezi. n

i tutmak (veya i ba lamak) * yemi ii olu in mak. i tmce * cmle.

i treme * Kelimenin asl bulunmayan bir nlnn veya nszn i seste belirmesi. nda i tzk * Bir kurulu , meclis, kurum vb.nin i i lerini dzenleyen tzk.

i yar ap * Dzgn bir okgenin iine izilen dairenin yar . ap i yz knh. i zar ibkey * Yzeyi dzgn ve przsz ukur biiminde olan, obruk, mukaar, konkav. ie bak * Dene bilincinde olanlar in izleyerek ruh srelerin zellik ve nitelikleri hakk bilgi vermesi durumu. nda ie dnk * Gerginlik ve at durumlar kendi iine kapanarak ba ndan kaan (kimse). ma nda kalar * Herkese bilinmeyen, anla lmayan ve grnenden bsbtn ba olan sebep veya nitelik, mahiyet, zamir, ka

* iek tozunu saran iki zardan ite olan .

ie dnklk * Ki dikkat ve ilgisinin, devreden ok, ncelikle kendi duygu ve ya lar inin ant zerinde toplanmas durumu. ie kapan k * Ddnyaya karilgi ve ili gsz, iine kapan(kimse). kisi k ie kapan k kl * kapanolma durumu. e k ie yneliklik * Gereklerden ka narak hayal olaylara bal geli l tirme ve d nceleri, daha ok dileklerin ynetmesine b rakmak durumu, otizm. iecek * her me ilen ey, rubat. * ilmeye elveri li.

iecek suyu olmak * o yere gitmesi k olmak. smet ieri * yan, i blm. * Belirtilen durumunda, i, i yzey. * yzeyde, i blmde olan. * yana, i yana do ru. * Gnl, yrek. * Hapishane. ieri girmek * bir i veya alveri zarar etmek. te * hapse girmek. ieride olmak * zarar etmi olmak, borlanmolmak. * hapishanede olmak. ieriden evlenmek * Bkz. i evlilik. ierik * Bir iinde bulunan gelerin btn, muhteva. eyin * Bir anlat verilmek istenen z; d mda nce, duygu ve imgelerin btn. * Herhangi bir ruh sre veya d nsel i olu levi turan gelerin btn. * Bir cmle veya yarg a sylenmemekle birlikte var oldu anla da ka u labilen, z mn. * Herhangi bir nitelikte, konuda ieriolan. i * Bkz. ieri. ieriye atmak (almak veya t kamak) * hapsetmek. ieriye dalmak * kapal yere h ca girmek. bir zl ieriye d mek * hapse girmek.

ierikli ierisi

ierlek

* Yan ndakilerden daha ieride, daha geride bulunan. * km ine , derinde olan. * erlemek i i.

ierleme

ierlemek * iin fkelenmek; klmak. in r ierleyi * erlemek i i veya biimi. ierme iermek * ermek i tazammun, ihtiva. i, * almak, iinde bulundurmak, ihtiva etmek. ine * Bir ba bir varln ey, ka eyin gerektirmek, biri tekini ister istemez d ndrmek, tazammun etmek.

igd

* Bir canl trnn btn bireylerinde ak d l ve nceden ba z olarak, do tan gelen bilinsiz her trl ms u hareket ve davran insiyak, sevk , tabi. * Organizmay tre zg olan bir amaca ula o maya srkleyen davrane ilimi. igdl igdsel * gds olan, insiyak. * gd ile ilgili, insiyak.

ii (veya midesi) kaz nmak (veya klmak) y * al midesinde eziklik duymak. ktan ii a lmak * gzel bir kar nda snt da ey s k s lmak, ferahlamak. ii alayl kalayl , d * dgrn iyi, ancak ii bozuk (kimse). ii almamak * midesi kabul etmemek. * sak grd ncal nden veya be enmedi inden, bir i i yapmak istememek. ii bay lmak * ok ac kmak. * ok ekerli veya ya yiyecek a gelmek. l r ii beni yakar, deli (veya seni) yakar * dgrn ile ba kalarn ho giden bir veya durumun gerekten kt ynleri oldu n una ey unu belirtmek iin kullan l r. ii bulanmak * kusacak gibi olmak. ii burkulmak (veya ii s zlanmak) * bir ok zlmek. eye ii cetmek z * ansn ii s z zlamak. ii ekmek

* istek duymak. ii t ar f s * her i akl trl ktlkler geiren. te ndan ii dar * Beklemeye dayanamayan, tez canl rs , sab z.

ii daralmak * slmak, bunalmak. k ii dayanmamak * Bkz. ii gtrmemek. ii dbir * d nd a syleyen, gizli bir d n ka ncesi olmayan, iki yzl olmayan, z sz bir. ii dna kmak * kusmaktan ok rahatsolmak. z * bir ta kt yol sebebiyle ok sars kusmak. tta, l p ii erimek * kayg duymak, ok zlmek. ii ezilmek * zlmek, yreburkulmak. i * snt heyecan iine d k ve mek. ii gemek * istemeden k bir sre uyuyuvermek. sa * bir i yaramaz duruma gelmek. e * yal gszlkten isteksiz olmak, hibir ilgi duymamak. l ktan, eye * kavun, karpuz vb. yenmeyecek biimde ii bozulmu olmak. ii geni * Sab , rahat, huzurlu, gams tasas rl z, z. ii gitmek * ii srmek. * bir yapmay elde etmeyi ok istemek. eyi veya ii gtrmemek * (ac bir durum kar nda) dayanamamak. kl s * k skanmak, ekememek. * vicdan s ramamak. na d ii hop etmek * birdenbire heyecanlanmak. ii nmak s * ho lanmak, sevmek. ii iine gemek * tedirgin olmak. ii iine s mamak * tel rs k, co , sab zl kunluk gstermekten kendini alamamak. ii iini yemek * istedi yapamamak yznden zlmek; dert etmek. ini ii kabul etmemek

* (bir eyden) midesi bulanmak. ii kalkmak (veya kabarmak) * i renerek bulant duymak. * ta n bir a duygusu iinde bulunmak. k lama * duygulanmak, heyecanlanmak. ii kan a lamak * ok znt duymak. ii kapanmak * slmak, bunalmak. k ii kararmak * slmak, bunalmak; hibir k eyden tat alamaz olmak. * umutsuzlu d a mek. ii paralanmak (veya paralanmak) * birine ac yarak ok zlmek. ii p r etmek r p * Bkz. ii vvetmek. k k ii rahat etmek * kayg duyulacak bir konu bulamadn renerek ferahlamak. ii slmak k * bunalmak. ii s zlamak * bir veya ki ok zlmek. ey i iin ii srmek * ishal olmak. ii tez * Aceleci, sab z, yava lan i slan. rs yap ten k

ii titremek (veya titrememek) * zen gstermek. * ok mek. * duygulanmak. ii vv(ffveya p r) etmek k k k k r p * sab tedirgin davranmak. rs zca, ii ya lamak ba * Bkz. yreya lamak. i ba ii yanmak * ok susamak. * byk bir ac sebebiyle ok zlmek. vb. iici * mek i yapan (kimse). ini * kici, ayya amc , ak . * meyi al k hline getirmek i kanl i. * ilmek iveya biimi. i

iicilik iili

iilme iilmek iim

* ilmek i i. * mek iyap i lmak. * mek iveya biimi, ii i . * Bir yudumda iilecek miktar. * Bir iilirken al tat. ey nan * herhangi bir nitelikte olan. imi * iyi, lezzetli. imi * ilecek miktarda olan. * Amac maksad yla, yla. * Sebep ve sonu belirtir. * -dan / -den dolay -dan / -den tr. , ... * zg, ayr lm . * D ncesince, kendince, gre. * Hakk nda. * Oranla, gz nnde tutulursa. * Kar kar k olarak. lnda, l * U runa, yoluna. * Sre belirtir. * Ant deyimleri yapar. * inden, a vuramayarak, yava a yavagizli gizli. ,

iimli

iimlik iin

iin iin

iin iin glmek (veya glmsemek) * belli etmeden, gizli gizli glmek. iin iin kaynamak * a heyecan, gz peklik ve hareket iindeyken bunu belli etmemek. r iin iin yanmak * yanmas srmek; (ate iin) fark var na lmadan yanmak. * d vurmadan ok zlmek. a iinde * Sresince, zarf nda. * Ortam nda. * Kendisinden nceki sze "ok" anlam verir.

iinde duymak * hissetmek, varln lamak. alg iinde kaybolmak * gze arpmak. * (giysi iin) ok byk gelmek. iinde yzmek * olumlu veya olumsuz bir durumun a derecesinde bulunmak. r iindekiler

* Bir kitabveya derginin ba n veya son blmne konulan, ki konu, yer ad ni yer numaras i, vb. yla belirten liste, fihrist. * Bir kitap, dergi, gazete, mektup vb.nin iinde bulunan konular veya kapsad eyler, mnderecat. iinden bir kopmak eyler * ruhundaki gzellikler yitmek, i ac duymak. s iinden kmak * kark bir i glklerini yenebilmek, stesinden gelmek. in iinden geirmek * bir yapmay nmek. eyi d iinden gemek * d nmek, akl gemek. ndan iinden gelmek (veya gelmemek) * bir yapmak iin iten bir istek duymak (veya duymamak). eyi iinden glmek * sezdirmeden e lenmek. iinden kan gitmek * Bkz. ii kan a lamak. iinden konu (veya demek) mak * kimsenin duymayacakadar yava sesle konu mak. iinden okumak * ses karmadan okumak. * sessiz bir biimde svmek. iinden pazarl (veya iten pazarl ) kl kl * sinsi. iinden yanmak * ok istemek, sab zlgstermek. rs k iine almak * kapsamak. iine ate atmak * a ac k veya znt verecek davran bulunmak. , snt r ta iine ate mek d * byk bir ac zntnn etkisi alt girmek. ve na iine atmak * sntn k s kimseye belli etmemek. * yap bir ktl karsesini lan e karmamakla birlikte, bunu unutmamak. iine bayg klar kmek nl * snt k , fenalbasmak. k iine ekilmek * Bkz. kabu ekilmek. una iine ekmek * soluk almak. * bilincine varmak, anlamak. iine dert olmak

* bir yapmamaktan dolay eyi zlmek. iine do mak * hibir belirtiye dayanmadan, bir i olaca veya oldu nceden sezinlemek, malm olmak. in n unu iine dokunmak * dertlendirmek, zmek. iine etmek * Bkz. iine s mak. iine hzn kmek * kederlenmek, hznlenmek. iine i lemek * duygulanmak, etkilenmek, dokunmak. iine kapanmak (veya iine ekilmek) * evresindeki ki ilgi kurmamak, duygular kimseye amamak. ilerle n iine kurt d mek * kendisine zarar dokunacak bir durum meydana gelece inden ku kulanmak. iine oturmak * ok etkilemek, ok zmek. iine s mak * bozup berbat etmek, iine etmek. iine sinmek (veya sinmemek) * iste oldu iin huzur ve mutluluk duymak (duymamak). ince u * ii rahat etmek (etmemek). iine sokacagelmek * birini ok sevmek. iine tkrmek * bir bozup berbat etmek. eyi iini amak * derdini anlatmak, iini dkmek. iini bay ltmak (veya k ymak) * (tatla gelip artyiyememek. ) r k * ok konu veya a davranarak birini usand arak r rmak. * yo olarak hissetmek. un iini bo altmak * snt derdini sylemek; fkesini a vurmak. k ve a iini ekmek (i ekmek veya i geirmek) * zntyle veya zlemle derin soluk almak. iini rtmek * ruhunu karartmak, bezdirmek, y rmak. ld iini dkmek * derdini anlatmak, i dnyas ndaki duygu ve d ncelerini bir bir anlatmak. * ferahlamak, rahatlamak. iini ezmek * zntsn, sntn k s duymak.

iini karartmak * bunal veya snt sokmak, endi d ma k ya eye rmek. iini kemirmek * bir zntden rahats k duymak, tedirgin olmak. zl iini kurt yemek (veya kemirmek) * srekli bir kayg iinde bulunmak. iini okumak * birinin gizli, sakl ncelerini anlamak. d iini paralamak (veya para para etmek) * ok zlmek, a derecede slharap olmak. r k p iini sarmak * srekli d nmek, hep onunla me olmak. gul iini s kmak * snt k vermek. iini yakmak * ok zlmek. iini yemek * ok zlmek. iinin (veya yre inin) yaerimek * tel veya kayg zlmek. ile iinin atekllenmek i * ac, hzn, kederi son bulmamak, srmek. s iirik * Yatak doldurmaya yarayan yn, pamuk, kk gibi t eyler. iirilme iirilmek iiri iirme * irmek i i. iirmek iirtme iirtmek ii * mek iveya biimi, iim. i iit * mek i yapt ini rmak, imesini sa lamak. * irtmek i i. * mek i yapt ini rmak. * irilmek i i. * mesi sa lanmak. * irmek iveya biimi. i

* ilecek ey. iitim * Vcuda nga ile s verme i zerk. r v i, iitme iitmek iki * itmek izerk. i, * Synga vb. ile vcuda vermek, zerk etmek. v r * inde alkol bulunan iecek. * ime i ki i.

iki lemi * yemek e kili lentisi. iki masas * sofras ki . iki psikozu * Al k hlinde ve a derecede iki kullanmanyaratt a bunal kanl r n r m. iki sefas * lemi. ki iki sofras * iilen sofra. ki ikici * yapan veya satan kimse. ki * kiye d kimse, iici. kn ikicilik * yapma veya satma i ki i. * kiye d olma durumu. kn ikili * imi ki olan. * iilen. ki * imi ki olarak. ikin * Varln iinde bulunan, varln yapna kar s olan, mndemi. m * Yaln bilinten olan, yaln bilin ieriolarak var olan ( mndemi. zca zca i ey), * Deney iinde kalan, deneyi a mayan ( ey). * Dnya iinde, dnyada olan ( ey). * olma durumu. kin * imemi ki olan. * iilmeyen. ki * imemi ki olarak.

ikinlik ikisiz

ikiyi b rakmak * iki imekten vazgemek. ilem * Bir kavram ard kapsama giren niteliklerin veya ta zelliklerin btn, tazammun. n r t d

* Bir nesnenin ieri olu ini turan ey. ilendirme * lendirmek i i veya durumu. ilendirmek * lenmek i yapt ini rmak. ilene ilene * Srekli iine atarak. ileni ilenme * lenmek i i. ilenmek * Kimseye belli etmeden bir kendine dert etmek, duygulanmak. eyi * Tanelenmek, i tutmak. * lenmek iveya biimi. i

iler (veya yrekler) ac s * (durum, olay vb.) ok ac , ok zc. kl iler ac s * ok ac , znt veren, dramatik. kl ili * (taneli sebze veya kuru yemi iin) dolu. ler i * Kolay duygulanincinen, duygulu, hassas, hisli. p * Duyguland etkili. ran,

ili d l * Hi gizli iolmayan, apa oldu gibi, senli benli, a teklifsiz. i k, u r ili d olmak l * karkl olarak candan ve iten davranmak, teklifsiz gr l mek. * kve o n olarak evlendirmek. z ullar kar kl l * karkl olarak resm davran l lardan uzakla mak, candan ve iten davranmak. ili dl k l * d olma durumu. li l ili kfte * Yaz k ile ince bulgur iyice yo s yma rulup ii oyularak yumurta biiminde haz rlanan ve ierisine kavrulmu anl yma konduktan sonra ha so k lanan veya k lan bir e kfte. zart it ilik ililik * Duygulu olma durumu, duygululuk. ime * mek i i. * Bkz. meler. * giyilen ama i gmle e r, i.

ime suyu * ilebilecek nitelikte olan su. imece * meler.

imek

* Bir sy za al yutmak. v a p * Sigara, nargile vb.nin duman ie ekmek. n * (bir bir sy ekmek, emmek. ey v) ine * kullanmak. ki * inde birtak mineraller ve tuzlar bulunan, suyu il olarak ve o m unlukla i srdrmek iin iilen

imeler kaynak. ire

* inde. * Aras iinde. nda,

irek

* Belirli bir insan toplulu unun dnda kimseye bildirilmeyen, yaln srl bir evreye aktar (her zca n, dar lan trl bilgi, reti), bat d kar . n, rak t isel isiz * (taneli sebze veya kuru yemi iin) olmayan. ler i * Muhtevas olmayan, kuru, anlams z. * lstiolmayan, tubeless. i iten * Yrekten, candan, samim. * En nemli, can al noktas c ndan. * ilgili, ie ili dahil. le kin,

iten evlilik * Bkz. i evlilik. iten ie * Gizli gizli, belli etmeden. iten pazarl kl * Gizli niyetini a klamayan. itenlik itenlikle itenlikli * ten, samim. itenliksiz * olmayan, samimiyetsiz. ten itenliksizlik * tenliksiz olma durumu, samimiyetsizlik. itensiz * olmayan, samimiyetsiz. ten * olma durumu, iten davran samimlik, samimiyet. ten , * bir biimde, samimiyetle. ten

itensizlik * olmama durumu, samimiyetsizlik. ten itepi

* Bkz. tepi. itihat * Grzel granlay kavray , , , . * Yasada veya rf ve det hukukunda uygulanacak kurala ve tereddtsz olarak bulunmad n ka konularda, yargn veya hukukunun d c ncelerinden do sonu. an itikleri su ayr gitmemek * s f dost, arkada kk olmak. itima * Toplanma, toplant . * Askerlerin silhl donat ve lmolarak toplanmalar . * Kavu um. itima etmek * toplanmak. itima * Toplumla ilgili, toplumsal, sosyal. itimaiyat * Toplum bilimi, sosyoloji. itimaiyat * Toplum bilimci, sosyolog. itinap * Sak ekinme, ka nma, nma.

itinap etmek * sak nmak, ekinmek, ka nmak. iya idad idadiye idam * lm cezas . * lm cezas verilen kimseye uygulanan infaz i lemi. idam cezas * lm cezas . idam etmek * verilen lm cezas hkmn yerine getirmek. idam sehpas * Dara . ac idame * Srdrme, devam ettirme. * Gevi getiren hayvanlar kar bo unda i organlar saran kalya m. n n lu n n , ah * Eskiden lise derecesindeki okullara verilen ad. * dad.

idame etmek * srdrmek, devam etmesini sa lamak. idaml k

* lm cezas cezalandlmolan (kimse). ile r * lm cezas gerektiren. idare * Ynetme, ynetim, ekip evirme. * lke i lerinin yrtlmesi, kamuya ili hizmetlerin btn. kin * Bir kurum veya kurulu ynetildiyer. un i * Bir kurumun i lerini yrten kurul. * Tutum. * kandili veya lmbas dare . * Ho grme, yetinme, gz yumma.

idare etmek * ynetmek, ekip evirmek. * tutumlu kullanmak. * yetmek, yeti mek. * (alveri elvermek, yeterli olmak, kurtarmak. te) * gz yummak, ho grmek. * rtbas etmek. idare hukuku * Kamu ynetimi iinde yer alan kurulu ve bunlar i lerini, ki ili lar n leyi ilerle kilerini ve sorumluluklar n inceleyen, dzenleyen hukuk dal . idare kandili * Az k veren kk gaz lmbas . idare lmbas * kandili. dare idarece * ynnden, idare taraf dare ndan. idareci * Ynetici. * eden, ho dare grl. * Becerikli, tutumlu. * dareci olma durumu. * darecinin grevi, yneticilik. idarehane * Gazete, dergi gibi yay kurumlar yaz lerine bak yer, ynetim yeri. m nda i lan * Bir iveya kurulu ynetenlerin bulunduklar bro. i u yer, idareimaslahat * Bir i gerektigibi de de gnn i, i il artlar gre yapma; ioluruna b na i rakmak. idareimaslahat etmek * bir igeli i igzel yapmak. idareimaslahat politikas * Bir ioluruna b i rakma tutumu. idareimaslahat * Bir isa bir temele oturtmadan o gnn i lam artlar gre yapan (kimse). na idareli * etmesini bilen, iyi yneten. dare * Tutumlu. * Tutuma elveri ekonomik. li,

idarecilik

idaresini bilmek * yerine gre harcamak, tutumlu davranmak. idaresiz * etmesini bilmeyen, gev beceriksiz (kimse). dare ek, * Tutumsuz.

idaresizlik * Gev eklik, beceriksizlik. * Tutumsuzluk. idareten idar iddia * srlerek savunulan d leri nce, sav. * Kendinde olmayan bir yetene bir durumu varmgibi gsterme. i, * Dedi direnme, inat. inde iddia etmek * sznde direnmek, bir iddia ileri srmek. iddiac * Dedi inde, iddias haksda olsa direnen, inat nda z (kimse). iddiac l k * ddiac olma durumu. iddiala ma * ddiala i mak i. iddiala mak * Kar kl iddiaya girmek. l iddial * Bir iddias olan. * Kendine ok gvenen. iddianame * Savc soru ln turma sonunda elde ettikan ve iddialar iinde toplad, mahkemede okunan yaz i tlar n . iddias z * Bir iddias olmayan; alak gnll, mtevaz . * etmek zere. dare * Ynetimle ilgili, ynetimsel.

iddias k zl * ddiasolma durumu. z iddiaya tutu mak * kar iddialarda bahse giri t mek. ide * Bkz. idea. idea * Uzay ve zamantesinde, znenin dnda, kendili n inden var olan, duyularla de yaln ruhen il, zca alg lanabilen as l gereklik, d nce, fikir. ideal

* lk, mefkre. * D ncenin tasarlayabilecebtn stn nitelikleri kendinde toplayan. i * Yalnd ile kavranabilen. z nce idealist * lkc. * dealizm retisine ba filozof. l * dealist olma durumu. * durum. deal

idealistlik idealize

idealize etmek * ideal duruma getirmek. idealizm ad . * lkclk. * Bilgide temel olarak d nceyi alan ve varl insan d ncesinin kurdu kabul eden unu retilerin genel

idealle tirme * dealle tirmek i i. idealle tirmek * duruma getirmek. deal idealsiz idefiks identik * zde . ideolog * Bir felsef veya toplumsal retiye sistemli biimde ba lanan kimse. * Bir ideolojinin ak l hocaln yapan kimse. * olmayan. deali * Saplant , sabit fikir.

ideologlar * D bir ideale ba olan kimseler. sel l * Fransa'da fizik tesini ortadan kald manev bilimleri antropolojiye ve psikolojiye dayand rarak rmay amalayan, Condillac'a ba felsefe okulunun taraftarlar verilen ad. l na ideoloji * Siyas veya toplumsal bir olu reti turan, bir hkmetin, bir partinin, bir grubun davran na yn veren lar politik, hukuk, bilimsel, felsef, din, moral, estetik d nceler btn. ideolojik * deoloji ile ilgili. idil idiopati idi * K am r ya iinde a konusunu i k leyen k sa iir. * Kapan duygu. * Bkz. i . di

idman

* Vcudun gcn art iin yap al rma, spor, jimnastik. rmak lan t * Herhangi bir duruma veya al eye k kazanma. kanl

idman yapmak * beden hareketleri yapmak. idmanc * dman yapan sporcu. idmanl * dman yaparak eviklik kazanmolan (kimse). * Herhangi bir al onu yad eye ve m rgamaz duruma gelmi olan (kimse). idmans z * dman yapmamolan, idman olmayan, evikliolmayan, ham. i * Bir i bir duruma henz al e, mamolan, acemi. idrak * Anlama yetene anlay ak i, l erdirme. , * Eri ula me, ma. * Alg . idrak etmek * ak l erdirmek, anlamak, kavramak. * eri mek, ula mak. idraksiz * Anlay z, ahmak. s

idraksizlik * draksiz olma durumu, anlay zl k. s idrar * Bbreklerde kandan szlerek idrar yollar d ya at s, sidik. yla ar lan v

idrar zoru * torbas biriken idrar atmada zorluk ekme, sidik zoru. drar nda d ar idris a ac * Meyvesi ho kokulu, kerestesi gzel bir kiraz tr, kokulu kiraz, mahlep (Prunus mahaleb). idris otu * Bir tr ayrotu. k ifa * Bir iyapma, yerine getirme. i * deme. * yapmak, yerine getirmek. * demek. * Anlat m. * Deyi . * Bir duyguyu yz arac anlatan belirtilerin btn. lyla * Mahkemede tanve san n olay hakk szl a k klar nda klamalar . * D vurum. a

ifa etmek

ifade

ifade etmek * anlatmak.

* nem ta mak. ifade vermek * bir olayla ilgili olarak grd bildi yetkili veya ilgili kimseye sylemek. n, ini ifadelendirme * fadelendirmek i i. ifadelendirmek * Anlamland rmak, bir anlat ey r duruma getirmek. ifadesini almak * sorguya ekmek. * grg tann anlatt n n klar yazmak. * stn gelmek; yenmek; tepelemek. iffet * Cins konularda ahlk kurallar bal sililik. na l k, * Namus. * ffettini koruyan, sili, afif. * ffetini korumayan, silisiz. * ffetsiz olma durumu, silisizlik. ifil ifil * (rzgr, kar iin) Hafif, kesintili ve yava biimde. bir * Efil efil. * fildemek iveya durumu. i * Hafife titremek; rpermek. * Kt, g bir durumdan kurtulma, iyi bir duruma gelme, onma.

iffetli iffetsiz iffetsizlik

ifildeme ifildemek iflh

iflh etmek * kt bir durum veya hastal kurtarmak. ktan iflh olmak * onmak, dzelmek. iflh olmamak * onmamak. iflh kesilmek * aresiz kalmak. iflh kesmek n * gcn tketmek, bir daha dzelemeyecek bir duruma getirmek. ifls * Borlar deyemedimahkeme karar tespit ve iln olunan tccardurumu, batk n i ile n . * Yenilgiye u ramak, de yitirme. erini

ifls anla mas

* ile ilgili al karardan sonra borlardenmesine ili anla fls nan n kin ma. ifls bayra ekmek (veya borusunu almak) n * (ticarette) batmak. * her yitirmek. eyini ifls davas * i fls lerine bakan mahkemelerde a dava. lan ifls etmek * (bir kimse veya kurulu iin) mahkeme karar anaparas yitirdia yla n i klanmak, batmak. * (d nce, iddia, tez, kimse vb.) yenilgiye u ramak, de d eri mek. ifls masas * davasn a anda borlarbirle fls n ld n tirildidurum. i ifna * Yok etme. * Tketme.

ifna etmek * yok etmek. * tketmek. ifra * Bir ba bir biime, evirme. eyi ka * Bo m. alt * Herhangi bir konuda ok ileri gitme, ly a a davranma, ta nl ma, r k k.

ifrat

ifrat derecede * A lde. r ifrat tefrit * Olumlu ve olumsuz anlamda en u noktalar. ifrat tefritte kalmak (veya bulunmak) * en u noktalarda bulunmak. ifrata kamak * ok ileri gitmek, a davranmak. r ifrata vard rmak * bir lsn ka eyin rmak. ifraz * Bir arazinin blnmesi, parsellere ayr . lmas * Salg . ifraz etmek * bir araziyi blmek, parsellere ay rmak. * salg lamak. ifrazat * Vcuttan kan, irin, ter gibi kan eyler, salg lar. ifrit * Do masal ve efsanelerinde, kt ve korkun cin. u * fkeli, ortal birbirine katan kimse.

ifrit kesilmek (veya olmak)

* ok fkelenmek, ok k zmak. ifritle me * fritle iveya durumu. mek i ifritle mek * olmak. frit ifsat * Dzeni bozma, karkl k karma. * Karga k. al * Herhangi gizli bir a eyi, karma, yayma. a

if a

ifetmek a * gizli bir ortaya dkmek, a vurmak, yaymak, iln etmek, afi etmek, reklm etmek. eyi a e if aat * Gizli bir ortaya eyi karmak iin yap a lan klamalar. ifta * Herhangi bir i lemin veya eylemin din kurallar uygun olup olmad konusunda ilmiye mensuplarn na n fikir beyan etme yetkisi, fetva verme. iftar * Oru ama, oru bozma. * Oru ama zaman . * Ramazanda ak yeme am i.

iftar etmek * oru bozmak. iftar sofras * Ramazanda ak ezan am okununca oru amak iin haz rlanmsofra. iftar taba * Ramazanda genellikle lokantalarda yemek ncesi iftar amak iin geni bir taba dizilmi e a yiyecekler. iftar topu * zaman bildirmek amac patlat top. ftar n yla lan iftar vakti * Ramazanda oru ama zaman . iftar yeme i * Ramazanda oru amak iin haz rlanan yiyecek ve ieceklerin tm, iftar sofras . iftar zaman * zaman ftar . iftariye iftariyelik * Ramazanda iftar amak iin ilk a yenilecek ve iileceklerin tm. zda iftarl k * Oru amak iin haz rlanan yiyecek. * ftarda yenmeye elveri li. * iin haz ftar rlanmerez ve yiyecek.

iftihar

* vnme, k vanma, k van, vn. iftihar etmek * k duymak, vnmek. van iftihar listesi * vn izelgesi. iftihara gemek * okuldaki ba s iyi davran sebebiyle stn ar ve lar renci seilmek, vn izelgesinde yer almak. iftira * Kas ve asz su ykleme, kara alma, bhtan. tl ls

iftira etmek (veya atmak) * bir suu birinin zerine atmak, kara almak, kara srmek. iftirac * Kara alan, iftira eden (kimse), mfteri.

iftirac l k * ftirac olma durumu. iftiraya u ramak * kas ve as z su yklenmek. tl ls iguana * guanagillerden, 1-2 m boyunda, Amerika'ntropikal blgelerinde ya n ayan, snda dikenli nt rt k lar bulunan, pullu, byk srngen, Hint kertenkelesi (Iguana tuberculara). iguanagiller * Srngenler sf nndan, rnek hayvan iguana olan bir familya. i * Pamuk, yn gibi eyleri e irmekte kullan ortasi iki ucu sivri ve bunlardan biri o kez engelli lan, kin, u a ara, e a irmen, kirmen. * Araba okunun ekseni. * De irmen ta n ortas bulunan ve yukar st ta geen demir eksen. n nda daki a * Bkz. i iplik. i ac a * Ana yurdu Asya'ndak blgeleri olan, baz n l trlerinde yapraklar dklen, odunu tornac ve kn l k kaplamac kullan kmr ile kara kalem resim yap kk bir a (Evonymus). l kta lan, lan a i iplik i ya i birar * Gcenme, gceniklik, k nl rg k. i ci i de * kullanan, yapan veya satan (kimse). * degillerin rnek bitkisi olan bir a (Elaeagnus). a * Bu a n zeytin biiminde, kabu k z alan sar ac u rmya renkte, beyaz unlu, tad mayho yemi i. * eneklilerden, rnei olan bitki familyas ki i de . * Mitoz blnme s nda olu i ras an biimindeki uzant . * Yksek h ve az ykl paralar ya zl n lanmas kullan d viskoziteli bir ya nda lan, k .

i degiller

i demir dir i di

* Marangozlukta a delmek iin kullan elik ara. a lan * O Trklerinin 24 boyundan biri. uz

* Erkeklik bezleri larak veya burularak erkeklik grevini yapamayacak duruma getirilmi kar olan (hayvan ve zellikle at). i etmek di * hayvanlarda erkeklik bezlerini karmak veya krletmek, burmak, enemek. i fal * Aldatma, ayartma, kand ba rma, tan karma. * Bir kad aldatma, ba n tan karma. i etmek fal * aldatmak, kand rmak, ba tan karmak. * bir kad aldatmak, ba n tan karmak. i lik * inde herhangi bir say i da bulunan. i mek i ne * Bkz. e mek. * Diki dikmeye yarayan, ince, ucu sivri, bir ucunda iplik geecek delibulunan elik ara. i * birbirine tutturmaya yarar ince, uzun, ucu sivri, metal ara. ki eyi * Toplu i nenin ss olarak kullan tr. lan * Alt ndaki i ile tutturulan ss e . ne yas * Baz aralarucu sivri paralar n . * Kaslar veya damar yoluyla vcuda s bir ilc v vermek iin kullan ara, enjektr, nga. lan r * Zerk yolu ile vcuda verilen il. * Vcuda bu yolla il verme i i. * Dokunakl sz. * Baz bceklerde bulunan savunma organ . * Oltanucundaki kk engel. n * Bitkilerde yumurtac tepecik aras kla ndaki sap k.

i ard ne * neyi, knoktasn gerisinden saplaydaha ileriden n p kararak yap aral z diki lan ks veya naktr. i atsan yere d ne mez * ok kalabal k. i deli ne i * nenin arkas iplik geirilen delik. nda i deligibi ne i * kck. i deli ne inden Hindistan' seyretmek * kk bir olaydan byk anlamlar karmak. i deli girmek ne ine * kimsenin bulamayacabir biimde gizlenmek, saklanmak. i ile kuyu kazmak ne

al mak.

* yetersiz aralarla, srekli ve sab al rl malarla ok g olan veya ok a yryen bir i armaya r i ba

i ipli dnmek ne e * ok zay flamak. i oyas ne * neyle deik biimli veya d i ml ilmekler olu turularak ve bunlar birle tirilerek yap oya. lan i stnde oturmak ne * Bkz. diken stnde oturmak. i yapmak (veya vurmak) ne * i ile vcuda s bir il vermek. ne v i yaprak ne * am trlerinde grlen, ince uzun, sivri ulu yaprak. i yaprakl ne lar * Kozalakl lar. i yast ne * nelik. i yurdu ne * ne gz, i deli ne i. i yutmu (veya maymuna dnmek) ne ite * zay bitkin duruma gelmek. f ve i neci * ne yapan kimse. i necik * Baz omurgashayvanlarda rastlanan silis veya kalkerden olu , i biiminde kk nt z mu ne k . * Deniz teknelerinde dmen mente esi. * necinin yapt i .

i necilik

i neden ipli kadar e * ne kadar e varsa, her ya ey. i nedenlik * nelik. i neleme * nelemek i i. i nelemek * ne ile tutturmak. * st kapal olarak onur kc r, znt verici sz sylemek. i nelenme * nelenmek i i. i nelenmek * nelemek i lmak, veya i i yap nelemek i konu olmak. ine * ne batar gibi ac duyulmak. i neleyici * Kc r, dokunakl veya davran (sz ).

* Kc biimde. r bir i neleyi * nelemek i i veya biimi. i neli * nesi olan. * ne ile tutturulmui , nelenmi . * Kc r, gcendirici; dokunakl , onur kc r, kinayeli.

i f neli * ok snt znt veren durum veya k ve ey. i sz neli * Dokunakl r sz. , kc i nelik * zerine i saplanan kk yast i ne k, nedenlik, i yast. ne

i kendine, uvald ba na bat neyi z kas rmak * ho lmayan bir davran ba lan kalar nce kendinde denemek. ndan i ren * renme duygusu uyand tiksindiren, mstekreh. ran, i renlik * ren olma durumu.

i rendirme * rendirmek i i. i rendirmek * renmesine yol amak. i rengen * Her eyden i renme huyu olan. i rengenlik * rengen olma durumu. i renilme * renilmek iveya durumu. i

i renilmek * renmek iyap i lmak. i reni * renmek iveya biimi. i i renme * renmek i i.

i renmek * Bir tiksindirici bulmak, istikrah etmek. eyi * A bayabulmak, tiksinmek. a k, l i renti i reti * renme. * Bkz. e reti.

i retileme * Bkz. e retileme. i retilik i ri * Bkz. e ri. i rilik i rilmek i ritmek i tinam * Ganimet yoluyla alma, ya ma. ihale * Bir iveya bir mal i birok istekli aras en uygun ndan artlarla kabul edene b rakma, eksiltme veya art rma. * Bkz. e rilik. * Bkz. e rilmek. * Bkz. e ritmek. * Bkz. e retilik.

ihale etmek * bir ien uygun grlene b i rakmak. ihaleye lmak kar * eksiltmeye (veya art rmaya) lmak. kar iham sanat . ihanet * Kuruntuya d rme. * anlam bir szn akla en az gelen anlamn amalanarak kullan ki olan n lmas anlam ve glendirmesi

* H yanet, hainlik. * Sevgide aldatma, sadakatsizlik. * Gerekti yard bulunmama, bir kimsenin gvenini yok etme. inde mda

ihanet etmek * hainlik, ktlk etmek. * (kar , koca iin) aldatmak. ihanete u ramak * aldat lmak, sadakatsizlik grmek. ihata * Ku atma, sarma, evirme, evreleme. * Kavray anlay , .

ihata etmek * evirmek, evrelemek, ku atmak, sarmak. * kavramak, anlamak. ihatal * Alan . geni * Kavray , anlay . l l * Bildirme, bildirim, haber verme. * Sulu sayd birini veya su sayd bir olay yetkili makama gizlice bildirme, ele verme.

ihbar

ihbar etmek * bildirmek, haber vermek. * bir suu veya suluyu yetkili makama gizlice bildirmek. ihbar tazminat * Bildirim dencesi. ihbarc * Haber veren, bildiren kimse. * Muhbir.

ihbarc l k * Muhbirlik. ihbariye * Haber verme k , bildirim, ihbarname. d * Haber verme creti.

ihbarlama * hbarlamak i i. ihbarlamak * etmek. hbar ihbarl * nceden bildirilmihaber verilmi , .

ihbarname * Haber verme k , bildirim, ihbariye. d ihdas * Ortaya karma, meydana getirme. * Kurma.

ihdas etmek * ortaya karmak, meydana getirmek. * kurmak. ihll * Bozma, zarar verme.

ihll etmek * bozmak, zarara u ratmak. ihls * Temiz sevgi ve yrekten bal l k. * Saf ibadet. * yerinde ve sa olan (kimse). hls lam * Gereken ilgiyi gstermeme, bo lama, savsaklama, savsama, nem vermeme.

ihlsl ihmal

ihmal edilmek * unutulmak, yok say lmak, kaldlmak. r ihmal etmek * savsamak, savsaklamak, bo lamak, nem vermemek. ihmalci

* Savsak, ihmalkr. ihmalcilik * hmalci olma durumu. ihmalkr * Savsak, ihmalci.

ihmalkrl k * Savsaklama. ihnaklama * Srma. k t ihracat * Bir lkenin rettimallar ka bir lkeye veya lkelere satmas m. i ba , dsat ihracat * hracat i leriyle u an, dsat l ra mc k. ihracat l k * hracat i leriyle u ma, dsat l ra mc k. ihra * karma, d ya atma. ar * retim fazlas yurt dna satma. n

ihra edilmek * ili kesilmek, lmak. kisi kar ihra etmek * karmak, d atmak. ar * retim fazlas yurt dna satmak. mal ihram giysi. * Eskiden Yunanl n, Romal n, gnmzde de Berberlerin brndkleri genibeyaz, ynl ar lar lar , aftan * Kbe'ye girerken hac n rtndkleri diki brg. lar siz * Yn yayg .

ihrama girmek * hac grevini yerine getirmek zere ihram giymek. ihramdan kmak * hac grevini tamamlad sonra giyilen ihram karmak. ktan ihraz * Kazanma, elde etme, eri me. ihraz etmek (veya eylemek) * kazanmak, elde etmek, eri mek. ihsan * etme, iyi davranma. yilik * Balama, bata bulunma. * Balanan kayra, ltuf, inayet, at ey, fet. * Kar k beklemeden yap yard iyilik. l lan m,

ihsan etmek (veya buyurmak) * bata bulunmak, balamak. ihsan hmayun

* Padi taraf yeteneveya ba s ah ndan i ar dolayyla birine verilen grev, rtbe veya dl. s ihsas * st kapal anlatma, sezdirme, ima. * Duyum. ihsas etmek * sezdirmek, ima etmek. ihtar * Uyarma, dikkat ekme, uyar . * Bir birine hat eyi rlatma.

ihtar etmek * hat rlatmak, uyarmak, dikkatini ekmek. ihtarname * Resm ihtar yaz, protesto. s ihtida ihtifal * Anma treni. ihtikr ihtil * Vurgunculuk, vurgun, speklsyon. * nma. rp * Ba bir dinden p Mslman olma. ka k

ihtil etmek * nmak. rp ihtilf * Ayr anla l k, mazl aykl uyu k. k, r k, mazl ihtilfa d mek * anla amamak, bozu mak, uyu amamak. ihtill * Bir devletin siyas, sosyal ve iktisad yapn ynetim dzenini detirmek amac hukuk kurallar s veya i yla na ve kanunlara uymaksn cebir ve kuvvet kullanarak yap geni z lan halk hareketi, devrim. * Karga k, dzensizlik, karkl al k. * Kkl deim. i ihtillci * htill yanl ve ihtill yapan kimse, devrimci. s ihtillcilik * htillci olma durumu, devrimcilik. ihtilm ihtils ihtilt * (hastal ba bir hastal Kar k, ka kla) ma. * Kar gr p la me. * D azmas . * A zellikle para a rma, a . rma, rt

ihtilt etmek (veya yapmak) * hastalba bir hastal dnmek. k ka a ihtimal * Bir olabilmesi durumu, olabilirlik, olas eyin l k. * Belki, ola ki. * olabilir ki, belki.

ihtimal ki

ihtimal vermemek * bir gerekle ini, olabilece hi d eyin ece ini nmemek. ihtimal * Olabilen, olas belkili. l , * Belkili.

ihtimaliyet hesab * Bkz. ihtimaller hesab . ihtimaller hesab * Olas hesab l klar . ihtimam * zen, zenme, dikkatli davranma, itina. * zenli bak yi, m.

ihtimam etmek (veya gstermek) * zen gstermek, dikkatle davranmak. ihtira * Yeni bir bulma, tretme. ey ihtira berat * Bilinen ara, gerelerle ve yarat gle yeni bir bulana, buldu c ey u eyden bir sre yalnkendisinin z yararlanmas devlete verilen belge. iin ihtiram * Sayg .

ihtiram birli i * Devlet byklerini, yksek makamlardaki kumandanlar kar lamak ve u urlamakla grevli birlik, tren birli i. ihtiram duru u * Sayg duru u. ihtiram k t'as * htiram birli i. ihtiras * A , gl istek. r * Tutku. ihtirasl * A istekli. r * Tutkulu. ihtiraz * ekinme, sak nma. ihtisap

* Belediye memurunun ive dairesi. i ihtisar * Sz k kesme, k sa saltma. * Bir metinden gereksiz ayr lar karma. nt ihtisas * Duygu. * Duygulanma. ihtisas * Uzmanl uzmanla k, ma. ihtisas yapmak * belli bir konuda zel e grmek, uzmanla itim mak, ihtisasla mak. ihtisasla ma * htisasla i mak i. ihtisasla mak * Herhangi bir konuda uzmanla mak. ihti am * Byklk, gz all gsteri grkem. c k, lilik, ihti aml * am hti olan. ihtiva * alma, iinde bulundurma, ierme. ine

ihtiva etmek * iine almak, iinde bulundurmak, iermek, kapsamak. ihtiyaca cevap vermek * ihtiyac kar n lamak. ihtiyac olmak * gereksemek, gereksinmek. ihtiya * Gerekseme, gereksinme. * Gl istek. * htiya duyulan ey. * Yoksulluk, yokluk.

ihtiya duymak * bir kendisi iin gerek saymak. eyi ihtiyar * Ya, kocamolan (kimse). l * Baba veya anne. * Seme.

ihtiyar

ihtiyar etmek * ya rmak, kocaltmak. land ihtiyar etmek * semek, stn tutmak. * katlanmak.

ihtiyar heyeti * Ky tzel ki inde, muhtar ba grev yapan ki ili kanlnda ilerden olu yetkili organ. an ihtiyar meclisi * Bkz. ihtiyar heyeti. ihtiyar olmak * ya lanmak. ihtiyarc k * Yalara karac ifadesi olarak kullan l ma l r. * Zavall l , ya(kimse). ihtiyar * e ba, semeli olan, seimlik. ste l ihtiyarlama * htiyarlamak i ya i, lanma. ihtiyarlamak * Yailerlemek, ya lanmak, kocamak. * htiyar grn almak, ihtiyar grnmek. ihtiyarlatma * htiyarlatmak i i. ihtiyarlatmak * htiyar olma durumuna gelmesine sebep olmak. ihtiyarlay * htiyarlamak iveya biimi. i ihtiyarl k * htiyar olma durumu, yal l k. * Her bak mdan gszlk, yetersizlik, zayk. fl ihtiyarlsigortas k * Bkz. yalsigortas l k . ihtiyars z * Semesiz, irade d. * D nmeksizin, elde olmadan. ihtiyat * Herhangi bir konuda ileriyi d nerek ll davranma, sak nma. * Gere inden fazla olup saklanan, yedek. * Sava ras harektgeli s nda n mesine etkide bulunmak iin her an sava girebilecek biimde haz a r bulundurulan birliklere verilen ad. ihtiyat akesi * Yedek ake. ihtiyat kayd ile * do u rulu pheli grlerek. ihtiyaten ihtiyat * Her duruma, her ihtimale kar ilerisini d , nerek. * d lerisi nlerek yap lan.

ihtiyat tedbir * d lerisi nlerek al nlem(ler). nan * Yarg ncesi yasal organlarca al nlem(ler). lama nan ihtiyatkr * Sak ngan, ihtiyatl .

ihtiyatkrl k * htiyatl olma durumu. ihtiyatl * Herhangi bir konuda ileriyi d nerek ll davranan, nlem alan, sak ngan, ihtiyatkr. ihtiyatl bulunmak * beklenmedik sonulara karhaz kl rl olmak. ihtiyatl davranmak * uyanolmak, d k nerek davranmak. ihtiyatl olmak * herhangi bir konuda ileriyi d nerek ll davranmak. ihtiyats z * htiyatl davranmayan. ihtiyats k zl * htiyatsolma durumu. z ihtiyats k etmek zl * nlem almadan davranmak. ihtizaz ihvan * Yakdostlar, arkada n lar. * Ayn veya tarikattan olan kimseler. okul ihya * (yeniden) Canland diriltme. rma, * ok iyi duruma getirme, geli tirme, glendirme. * Yeni bir g, umut, erin verme. ihya etmek * canland rmak. * mutlulu kavu a turmak. * mamur bir duruma getirmek. ihya olmak * mutlulu kavu daha iyi bir duruma gelmek. a mak; * mamur bir duruma getirilmek. ihzar ihzar -ik * Bkz. - -ik. k/ ika * Haz rlama, haz r etme. * Hazk niteli olan, haz c rl inde rlay. * Titre titre me, im.

* Yapma, etme. ika etmek * yapmak, i lemek. ikame * Yerine koyma, yerine kullanma. * Aya kald ayakta durdurma. a rma, * (dava iin) Ama. * Yerine konulan, yerine geen ( ey).

ikame etmek * yerine koymak. * ayakta durdurmak. * dava amak. ikame mallar * Birbirlerinin yerine geen, konulabilen mallar. ikamet * Bir yerde oturma e me. le

ikamet etmek * bir yerde oturmak, e mek. le ikamete memur edilmek * srgn cezas verilmek. ikametgh * kamet edilen, oturulan yer, konut. ikametgh ilmhaberi * Konut belgesi. ikametgh k d * Bkz. ikametgh ilmhaberi, konut belgesi. ikaz * Uyarma, uyar , dikkat ekme, ihtar, tembih. * Uyand rma.

ikaz etmek * uyarmak, dikkat ekmek. ikbal * Baht a veya yksek bir makama, duruma eri olma durumu. kl mi * arzu. stek, * Padi veya aha ehzadeye e olmaya aday, gzde cariye.

ikbal d knl * nce iyi bir ya s antvarken gzden d yoksul olma durumu. erek ikbal d kn * nce iyi bir ya s antvarken gzden d yoksullu mecbur kalan kimse. erek a ikbali snmek * daha nce iyi olan durum veya i i bozulmak. ikdam * Gayretle al srekli u ma. ma, ra ikebana

* Belli kurallara gre yap iek dzenlemesi. lan iken * Esnas ...-d / -dihlde, ...-d / -dizaman. nda, i i iki * Birden sonra gelen sayn ad bu say gsteren rakam, 2, II. n ve y * Birden bir art k.

iki ahbap avu * her yerde hep birlikte grlen, birbirinden ayr lmayan iki arkada yollu sylenir. iin aka iki anlaml * anlama gelen veya iki ki ekilde yorumlanabilen. * Bkz. ikircil. iki anlaml l k * anlama gelme veya yorumlanabilme durumu. ki * kircil. iki arada bir derede (kalmak) * s zor kk, artlar alt (kalmak). nda iki arada kalmak * birbirine kar iki kiaras ne yapaca bilemeyerek t i nda n a rmak. iki ate nda (kalmak) aras * zor bir durumda karar verememek. iki aya bir pabuca sokmak n * birini bir i i hemen yapmas ok srmak. iin k t iki ayakl * ayaolan (hayvan veya e ki ya). iki ayakl l k * ayakl ki olma zelliveya durumu. i iki ba l * baolan. ki l iki bal l k * baolma durumu. ki l * Ynetimde birden fazla yetkiye sahip olma. * Ynetimde birden ok ki mdahalesi sonunda i sarpa sarmas inin lerin . iki ba olmak tan * bir her iki tarafayneyi istemesiyle, iyi niyetiyle gerekle ey, n tirilebilmek. iki bir * Oyunda, zarlardan birinin bir, brnn iki benekli olan yznn ste gelmesi.

iki buukluk * eyrek lira de erinde para. * Malarda oyun sahasn dna toplar n kan getiren kimse, top toplay. c iki bklm * Beli bkk, ne do e ru ik. iki bklm olmak * (yorgunluk, hastal yalgibi sebeplerle) beli bklmek, ne do e k, l k ru ilmek. * (riyakrl dalkavukluk, gerek olmayan sayg sebeplerle) iki kat olup ne e k, gibi ilmek.

iki cambaz bir ipte oynamaz * kurnazl e olan iki kimse birbirlerini aldatamaz. kta it iki cami aras kalmbeynamaz (veya bnamaz) nda * iki yoldan hangisini tutaca a n rmkimseler iin kullan l r. iki canl * Gebe, ykl, hamile. iki canl l k * canl ki olma durumu. iki cihan * Dnya ve ahret, inanc gre bu dnya ve ebed olan teki dnya. slm na

iki cihanda * Bu dnyada ve teki dnyada. iki cinslikli * Bkz. iki e eyli. iki enekliler * (Jessieu'nn bitki sflamas gre) Tohumlar iki enek bulunan kapal n na nda tohumlu bitkiler sf n . iki enetli * atladnda kabu iki enete ayr (meyve). u lan * paral ki kavk birbirine kaslarla ba yass s l solungal lardan midye, istiridye gibi (hayvan). iki enetliler * enetli kabuklu yumu ki akalar sf n . iki bir hamama yakr plak * iki yoksul kimsenin birbiriyle evlenmesinin uygun olmayaca anlatmak iin kullan n l r. iki ift lf (lk veya sz) etmek rd * birka sz sylemek. iki ifte * Krek yar nda sancak ve iskelesinde iki kreolan tekne. lar er i iki dilli iki dillilik * ayr ki dilde olan. * ayr sahip olma veya iki ayr okuyup yazma gcnde ve becerisinde olma. ki dile dili * dilin bir arada konu ki uldu blge veya lke. u

iki dirhem bir ekirdek * ok gzel ve zenli giyinmi . iki dzlemli * dzlemin kesi ki mesinden olu (a an ). iki el bir ba iin * ancak kendi geimini sa layabilenler, ba na yard edecek bir durumda de kalar m ildir. iki eli (birinin) yakas olmak nda * k yamette ondan davac olmak. iki eli b rnde kalmak * aresiz kalne yapaca bilememek. p n

iki eli kanda (veya kl kanda) olsa z * elindeki i kadar nemli olursa olsun. ne iki eli akaklar d nda nmek * derin derin d nmek. iki eli yan gelmek na * lerek Tanr na yalan sylemek. kat kacaiin iki e eyli * Erkek ve die organlar arada bulunan, iki cinslikli. i ey bir iki evcikli * Erkek ve diiekleri ayr bitkilerde bulunan (bitki). i ayr iki fazl gerilim). iki geeli * Aralar devrenin drtte biri kadar faz fark (ayn nda olan frekans ve genlikte iki alternatif ak veya m

* Kar kl s olarak, iki yanl iki ra l .

iki gnl bir olunca samanlseyran olur k * birbirini sevenler iin zenginlik nemli de ildir. iki gz iki e a me lamak * srekli veya ok a lamak. iki gzm (iki gzmn nuru) * ok c sesleni ay bir olarak kullan l r. iki h , bir p rt rt * a yoksullu anlat r u r. iki kanatl lar * ift kanatl lar. iki kaptan bir gemiyi batr r * bir iiki taraftan gelen buyruklarla yrtlemez. , iki karpuzu bir koltu s rmak a d * ayn anda iki iveya grevi yapmak. i iki kat olmak * iki bklm olmak. iki katl * st ste iki kat olan.

iki kere iki drt eder * gerekli inden edilmeyecek kadar a phe k. iki kulak bir dil iin * ok dinleyip az sylemeli. iki lf araya getirememek bir * d nd do drst ifade edememek. n ru iki lk etmek rd * iki ift lf etmek.

iki lk y araya getirmek rd bir * Bkz. iki lf araya getirememek. bir iki nokta * st ste konmu nokta biimindeki noktalama i (:). iki areti

iki paral k * De ersiz, nemsiz. iki paraletmek k * de erini, onurunu d rmek. iki paraletmek k * de erini, onurunu d rmek. iki paralolmak k * de erini, onurunu yitirmek. iki paralolmak k * de erini, onurunu yitirmek. iki parmakl * parmaolan (hayvan). ki iki rahmetten (veya iyilikten) biri * (ok ac eken a hastalar iin) iyile veya lm. r me iki sat etmek (veya konu r lf mak) * dosta biraz syle mek. iki seksen uzanmak * bir arpma, vurma sonucu boylu boyunca serilmek. iki sz bir pazar * uzun boylu pazarletmeden. k iki sz (veya lk ybir araya getirememek rd) * d nd dzgn bir biimde anlatamamak, iki lf araya getirememek. n bir iki ekilli * Birbirinden farkl biimde billrla iki an.

iki biri ktan * iki seenekten, iki zm yolundan biri. iki tek * Krek yar nda sancak ve iskelesinde ayr oturaklarda ve sadece birer kreolan tekne. lar ayr i

iki tek atmak * iki kadeh iki imek. iki telli * teli olan bir e saz. ki it

iki terimli * Toplama (+) veya karma (-) i aretiyle birbirine ba lanan iki terimden olu cebirsel anlat an m. iki terimli * Bkz. iki terimli. iki ucu boklu de nek * ne ynden bak bak n zlmesi ok g i l rsa ls veya durum.

iki ucunu bir araya getirememek * gelirle gideri denkle tirememek, i dzene koyamamak. leri iki yakas araya gelmemek bir * geim sntndan bir trl kurtulamamak, bortan kurtulamamak. k s iki yakas bir araya getirmek n * madd snt kurtulup rahata ermek. k dan iki ya ay l * Hem suyun iinde, hem karada ya ayabilen, amfibi. iki yzl ikici ikicilik * taraf veya iki tarafl ki olan kullan lan. * kicilik felsefesini kabul eden, dalist.

* Birbirinden ayr , birbirinden ba z, birbirine geri gtrlemeyen, birbirinin yan veya kar nda ms nda s bulunan iki ilkenin varln kabul eden grdalizm. , ikide bir (veya ikide birde) * ara s ss ra, k k. ikilem * nermesi bulunan ve her iki nermenin vargolan tas k mukassim, dilemma: Fatih'in, babas ki s m, yas II. Murat'a yollad bir haber gzel bir ikilem rne idir. * nsan istenmeyen seeneklerden birini, o unlukla iki seenekten birini izlemeye zorlayan tart sorun ma, veya usa vurma durumu. ikileme * kilemek i i. * Anlam glendirmek iin ayn kelimenin tekrarlanmas , anlamlar birbirine yak kar olan veya sesleri n, t birbirini and kelimelerin yan yana kullan : Yava ran lmas yavairili ufakl ayukar , , a gibi. ikilemek * Bir sayn eyin s ikiye karmak. * Tekrarlamak, yinelemek. * Tarlay kez srmek. iki * kilenmek i i. ikilenmek * kilemek i lmak. i yap ikile me * mek i kile i.

ikilenme

ikile mek * Sayikiye s kmak. ikiletme * kiletmek i i. ikiletmek ikili * kilemek i yapt ini rmak. * paradan olu kendinde herhangi bir ki an, eyden iki tane bulunan.

* skambil, domino gibi oyunlarda iki i bulunan (k veya pul). areti t * yan aras yap ki nda lm . * alg iki ses iin dzenlenmi ki veya mzik paras , duo. * ki olu topluluk. ki iden mu * At yar nda ayn unun birincisi ile ikincisini tahmin ederek oynanan veya al bilet. lar ko nan ikili at * grevde de kullan ki labilen at nmak, toplanmak, san szlerinin hem dn hem de edilgen ; al lmak l, at olarak kullan gibi. lmas ikili kk * Hem isim kk, hem fiil kk gibi kullan kk. lan ikili oynamak * karolan yanlardan hem birini hem brn destekler grnmek. * at yar nda birinci ile ikinciyi tahmin edip para yat lar rmak. ikili nl * Hecede yan yana bulunan iki nl, diftong.

ikili yatak * ki yatabilecetek para yatak. ki inin i ikilik * bir arada, iki taneden olu , iki tane alabilen. kisi mu * Gr veya d iin, ikiye blnm nce olma durumu. * deik kullan veya uygulamas ki i m olma durumu. * Birlik notan ikide biri uzunlu n unda nota. * kuru gm ki luk ake. * sayns s . ki sn ra fat * S nem bak ndan birinciden sonra gelen. rada m * Yeni, bir ba ka. * Birinciden sonra gelen kimse veya nesne. * De ve kalitece birinciden sonra gelen. er ikinci a * Yeryznn yakla yz elli milyon yk a mezozoik. k ll , ikinci ferik * Tmgeneral. ikinci gelmek * bir yar mada birinciden sonraki dereceyi almak. ikinci yar * Futbolda iki dnemden son olan . ikinci zaman * zaman olan paleozoyik ile nc zaman aras lk ndaki jeoloji ile zaman birimi, mezozoyik. ikinci zar ikincil * Bitkilerde tohumu rten zarlard ikincisi. n tan * S nem bak ndan ikinci derecede olan, tali, sekunder. rada m

ikinci

ikincil grup * Birbirleriyle ili kileri olmayan, resm ili ahs kilere dayanan etkile melerle ili iine giren ikiden fazla ki insan olu n turdu topluluk. u

ikincilik ikindi

* kinci olma durumu veya derecesi. * ile ak aras le am ndaki sre. * kindi vakti k namaz. l nan

ikindi ezan * kindi namaz a iin okunan ezan. na r ikindi namaz * kindi sresi iinde k l nmas gereken namaz, ikindi. ikindi vakti * kindi iin belirlenen sre. ikindi zaman * Bkz. ikindi vakti. ikindiden sonra dkkn amak * bir i ba e lamakta ge kalmak. ikindist * kindiye do ru. ikindizeri * Bkz. ikindist. ikindiyin ikircik * kindi vaktinde. * kil. * Karars k, tereddt. zl

ikirciklenme * kirciklenmek i i. ikirciklenmek * killenmek. * Kararsolmak. z ikircikli * killi. * Karars mtereddit. z, ikirciklik * kircikli olma durumu, tereddt. ikircil ikircim ikircimli ikircimlik * kirciklik. ikisi bir kap ya kmak * anlama da gelen ve iki trl yorumlanabilecek nitelikte olan. ki * kircik. * kircikli.

* ayn sonuca varmak, ayn sonucu do urmak. ikisini bir kazana koysalar kaynamazlar * aralar ndaki anla k o kadar byktr ki onlar t aresi bulunamaz. mazl uzlarma iki er * saynle ki sn tirme s , her defas ikisi bir arada olan, her birine iki. fat nda

iki iki er er * Her defas ikisi bir arada olarak. nda iki olmak er * iki iki s dizilmek. er er raya ikiyzl * z sz bir olmayan, riyakr, mra. * yan kullan ki da labilen. ikiyzllk * kiyzl olma durumu, riyakrl mralik. k, * yzl olma durumu. ki ikiz * Bir do umda dnyaya gelen iki (karde ). * Ayn iekte olu birbirine yapk iki meyve. mu * Birbirine tamamen benzeyen, e . ikiz anlam * Bir anlat n, iki trl anlam verecek biimde kurulmu m olmas . ikiz anlaml * anlam kiz olan. ikiz do urmak * herhangi bir i ok snt te k ekmek. ikiz nl * Ayn nlnn yan yana bulunmas > yook. : yok

ikiz nsz * Ayn nszn yan yana bulunmas : hiss. ikizkenar * kenar it olan. ki e ikizkenar gen * Yalniki kenar z birbirine e olan gen. it ikizkenar yamuk * Paralel olmayan iki kenar it yamuk. e ikizler ikizle me * di ndaki btn dokularbiti ki aras n mesiyle olu di an anomalisi. ikizli * kizleri olan (ana). * kollu (ara). ki * Kendisinden iki anlam labilen, ikiz anlaml kar (anlat m). * Zodyak zerinde, Bo ile Yenge burlar nda bulunan bur, Zodyak. a aras

ikizlilik iklim

* olma durumu. kizli

* Yeryznn herhangi bir yerinde, hava yuvar olaylarn ortakla gerekle n a tirdikleri etkilerin uzun y n llar ortalamas dayanan durumu. na * lke, diyar. iklim bilimci * bilimi uzman klim , klimatolog. iklim bilimi * klimleri inceleyen bilim, klimatoloji. iklimleme * Yap n s k, nem ve temizli sa lar cakl ini lamaya, gerekli hava ak n m gerekle tirmeye ili i kin lem. iklimleme cihaz * stenilen iklimleme artlar sa n layan alet, klima. ikmal * Eksik bir tamamlama, daha iyi duruma getirme, btnleme. eyi * Bitirme. * Cmlenin veya dizenin anlam sonra gelen cmle veya dize ile tamamlama. n

ikmal etmek * btnlemek, tamamlamak. * bitirmek. ikmal imtihan * Bkz. btnleme s . nav ikmale b rakmak * btnlemeye kalmas sebep olmak. na ikmale kalmak * okulda btnlemeye kalmak. ikna * Bir konuda birinin inanmas sa n lama, inand kand rma, rma. ikna etmek * inand rmak, kand rmak. ikna olmak * inanmak, kanmak. ikon * Ortodokslarda Meryem veya ermi tahta zerine mumlu ve yumurtal sa, lerin boyalarla yap lmdin ierikli resimlerine verilen ad. ikona * Bkz. ikon.

ikonografi * konlartanlmas a n t ve klanmas . ikrah * Tiksinme, i renme.

ikrah etmek * tiksinmek, i renmek.

ikrah getirmek * tiksinmeye, i renmeye ba lamak. ikrahl k ikram * etme durumu. krah * Konu a u rlama. * Bir arma olarak verme, sunma. eyi an * Alveri satnalya yapt indirim. te cn c * Sunulan ey.

ikram etmek * (konu bir a u) eyle rlamak, (konu bir sunmak. a) ey * fiyatta indirim yapmak. ikram grmek * (konuk iin) a rlanmak. ikramc * kramda bulunmay seven, mkrim. ikramiye * Bir yerde al kimselere genellikle kazantan da lan veya iyi al klar verilen ayld para. an t t iin k * Piyangoda bir kimseye para veya nesne. kan

ikramiyeli * kramiyesi olan. ikrar * Saklamayarak syleme, a syleme. ka * Bildirme. * Benimseme, onama, kabul, tasdik. ikrar etmek * a sylemek, kabul etmek. ka ikrar vermek * sz vermek. ikraz * Bor veya dn verme.

ikraz etmek * dn vermek. iksir * Eskiden hayat lmszle tirmek, madenleri alt evirmek gibi ola na anst etkileri oldu inan s. una lan v * ferahlat il veya iki. c * A ilham eden byl iki. k * dn alma. * Al . nt

iktibas

iktibas etmek * dn almak. * al lamak. nt iktidar * Bir iyapabilme gc, erk, kudret. i

* Bir iba i arabilme yetki ve yetene i. * Devlet ynetimini elinde bulundurma ve devlet gcn kullanma yetkisi; bu yetkiyi elinde bulunduran ki i ve kurulu lar. iktidardan d mek * devlet ynetiminde yetkiyi ba bir partiye b ka rakmak zorunda kalmak. iktidars z * Gc, yeteneolmayan, beceriksiz, yetersiz. i * Cins gc olmayan (erkek). iktidars ma zla * ktidars mak durumu. zla iktidars mak zla * ktidarsduruma gelmek. z iktidars k zl * Gszlk, beceriksizlik, yetersizlik. * (erkek iin) Cins gc olmama durumu. iktifa * Yetinme; kanma.

iktifa etmek * yetinmek; kanmak. iktiran * Yakla ma. * (bir yere) Ula eri ma, me.

iktiran etmek * ula eri mak, mek. iktisaden * Ekonomik olarak, ekonomi bak ndan. m iktisad * Ekonomik.

iktisadiyat * Bir devletin ekonomik durumu. iktisap * Kazanma, edinme, edinim.

iktisap etmek * kazanmak, edinmek. iktisat * Ekonomi.

iktisat etmek (veya yapmak) * para art rmak, tutumlu davranmak, tasarruf etmek. iktisat * Ekonomi uzman , ekonomist. iktisat l k * Ekonomi uzmanl. iktisatl

* A harcama yapmayan veya gerektirmeyen (kimse, tutumlu. r ey), iktisats z * A harcama yapan veya gerektiren (kimse, tutumsuz. r ey), iktiza * Gerekli olma, gerekme.

iktiza etmek * gerekmek. il * Merkez ynetimin, co rafya durumuna, ekonomik artlara, kamu hizmetlerinin gereklerine gre, lke zerinde yay bir vali ynetimindeki en nemli blm, vilyet. lm , -il -il* Bkz. - / -il. lil il * -den ...-e kadar. * Bir hastal iyi etmek veya nlemek iin, trl yollardan kullan madde, em, deva. lan * are, nlem. * Bkz. - -il. l/

il iin ... yok ... * hi yok. il yapmak (veya haz rlamak) * gerekli maddeleri kullanarak reetede belirtilen dozda ilc ortaya koymak. il yazmak * reete yazmak. illama illamak * llamak i i. * srmek. l * Mikroplardan ar rmak, zararl nd bceklerden korunmak amac il pskrtmek veya s yla kmak.

illan * llanmak iveya biimi. i ilalanma * llanmak i i.

illanmak * llamak iyap veya illamak i konu olmak. i lmak ine ill * inde il bulunan. * llanm . * yapmak iin ayr il yapmaya yarar. l, lm , * olmayan. lc

ill k ils z

* llanmam . ils k zl * z olma durumu. ls ilh * Tanr . * Bir alanda yaratl ile hayranluyand ok be c k ran, enilen, ok tutulan. * ok yakkl (erkek). * Tanr a. * "Bu ne hl", "ne tuhaf" gibi ma, sitem bildirir. a * Tanr zg, tanr 'ya sal. * ok gzel, mkemmel. * Tanr vmek, ona dua etmek iin yaz makamla okunan naz 'y l p m. ilhiyat * Allah'varl ve nitelikleriyle ilgili konular alan felsefenin bir kolu, Tanr n ele bilimi, teoloji.

ilh gibi ilhe ilhi ilh

ilhiyat * Tanr bilimci, teolog. ilhla ma * lhla i mak i.

ilhla mak * Ycelmek; ok be enilmek, hayranluyand bir duruma gelmek. k ran ilhlarma t * lhlarmak durumu veya biimi. t ilhlarmak t * durumuna veya biimine getirmek. lh ilm * Bildirme, anlatma. * Bir davanmahkemece nas hkme ba gsteren resm belge. n l bir landn

ilm almak * mahkeme karar bildiren belgeyi almak. n ilm etmek * bildirmek. ilma allah * Sonu gelmeyecek bir zamana kadar. * Sitem veya alay yollu "ma allah" yerine kullan l r. iln * Duyuru. * A bildirme, a duyurma. ka ka

iln etmek * bir durumu yay yoluyla duyurmak. m * bir durumu yaymak.

* a bildirmek. ka iln tahtas * Duyurularzerine yaz veya yap r dz levha, pano. n ld ld t iln vermek * e bas yayorganlar bir durumu duyurmak, a itli n n yla klamak. ilnc l k ilnen ilnk a * Karcinse an k bildirmek i i. ilnk etmek a * (bir erkek bir kad veya bir kadbir erke kendisini sevdi sylemek. na n e) ini ilnihaye ilrya ilve * Katma, ekleme, ulama, ek. * Eklenmikat , lmpara. * Artt bytme, abartma. rma, * Ek. ilve etmek * eklemek, katmak, ulamak. ilveli * Eki olan. * Abart yalan kat mbal . lm , lm , al * Ek olarak, ek yoluyla, ekleyerek. * Vali. ilca * Zorlama, zorunda b rakma. * Sonsuza kadar. * Gm n k baln . * Ticar bir amala geni topluluklara tanlmak istenen bir bas ve yay yoluyla duyurma i t eyi n m i. * Duyuru yoluyla.

ilveten ilbay

ilca etmek * zorlamak, zorunda b rakmak. ile ilebay * Kaymakam. ile * Kelimenin sonuna geldi birliktelik, i lik, beraberlik, ara, sebep veya durum anlatan cmleler inde te yapmaya yarar. * Baz soyut isimlere getirilince durum bildiren zarflar olu turur. * Cmle iinde ayn grevde bulunan iki geyi birbirine ba lamaya yarar. * Ynetim bak ndan yurt blmlemesinde ilden sonra gelen blm, kaymakaml kaza. m k,

ilelebet ilen ilen ileni

* Sonsuzlu de srgit. a in, * le. * lenmek amac sylenen sz, ilenme, beddua. yla * lenmek iveya biimi. i

ilenme ilenmek

* lenmek i beddua. i, * Bir kimse iin kt dilekte bulunmak, beddua etmek.

iler tutar yeri olmamak (veya kalmamak) * ok da k, kt, bozuk veya berbat bir duruma gelmek. n ilerde * leride. ileri * Herhangi bir gre daha tede olan yer, geri kar . eye t * Bir ula eyin yn. lacak * Henz gelmemi zaman, gelecek, sonra. * nde bulunan. * Do rusundan daha ok gsteren (saat). * nceki, evvelki. * Benzerlerini geride b rakm . * "Amaca do durmadan yr" anlam ru na. * ne do ileri do ru, ru. * Temel duru ayak ularn gsterdiyn. ta n i

ileri (veya ne) srmek * ne do yrtmek. ru * bir d nceyi veya tasar nermek, serdetmek. y ileri almak * ne almak. * (saat iin) nceki vakte almak, ne ayarlamak. ileri at (veya lmak kmak) * ne do ru kmak. ileri gemek * ne gemek. * stn bir makama gemek. ileri gelenler * Bir toplulu nemli, sz dinlenir, sayg ki e un n ileri, raf. ileri gelmek * sebep olmak, olu mak, ba bulunmak, do l mak, meydana gelmek. ileri geri * Herhangi bir konuda dikkat etmeme, ayr lar nmeme. nt d ileri geri etmemek

* uzun boylu tart madan, sorgu sual etmeden. ileri geri konu (lflar etmek veya sylemek) mak * yersiz ve gnl k racak biimde konu mak. ileri geri sz (etmek veya sylemek) * yersiz, yakkssz. z ileri gitmek (veya varmak) * sz ve davran l dna ta kmak, gereksiz, a davran bulunmak. r ta ileri gr * Daha sonra olabilecekleri d nmek i i. ileri gr l * gr olan (kimse). leri ileri gtrmek * (bir durum veya davraniin) ly a mak. ileri u * Futbolda ileri hat, hcum mevkii, forvet.

ileri u oyuncusu * Futbolda ileri uta oynayan sporcu, golc. ilerici * lerlemeden yana olan; ileri dzeydeki toplumsal ve siyas geli meleri benimsemi olan (d nce, kimse vb.), terakkiperver. ilericilik * lerici olma durumu, ilerici davran . ileride * Gelecekte, gelecek zamanda. * tede. * Daha n taraf . * Gelece tesi. i,

ilerisi

ilerisine gitmek * bir i sonuna kadar gitmek. in ilerisini gerisini hesaplamamak (veya d nmemek) * herhangi bir konuda ok ve ayr l nmeden hareket etmek, tedbirsizce, ihtiyars davranmak. ntd zca ileriyi grmek * Bkz. uzagrmek. ilerlek * lerlemiileriye varm , . ilerleme * lerlemek i i. * Terfi, terakki. * Daha iyi, daha yetkin, daha de daha yksek bir duruma do basamak basamak olu geli erli, ru an me,

terakki. ilerlemek

* Bulundu yerden daha ileriye gitmek; yol almak. u * (vakit iin) Gemek.

* Daha gl, daha etkili duruma gelmek. * Daha iyi, daha yksek bir dzeye, a amaya eri geli terakki etmek. mek, mek, ilerletme * lerletmek i i.

ilerletmek * lerlemesini sa lamak, ilerlemesine yol amak. ilerleyici * giden, ilerleyen. leri

ilerleyici benze me * Kelimede nceki sesin sonraki sesi etkilemesi. ilerleyi ileti * Bildirme yaz, mesaj. s iletici iletili iletilme iletilmek * letmek i lmak. i yap iletim * letmek i i. * letken eylerden veya elektri gemesi. s in * Is m yay , konveksiyon. * letmek i i veya biimi. ileti im * Duygu, d veya bilgilerin akla gelebilecek her trl yolla ba na aktar , bildiri nce kalar lmas im, haberle komnikasyon. me, * Telefon, telgraf, televizyon, radyo gibi aralardan yararlanarak yrtlen bilgi alveribildiri i, im, haberle komnikasyon. me, ileti a im * im aralarn birbirleriyle ortak ba kurma veya i leti n lant birlisa durumu veya dzeni. i lama ileti aralar im * Toplumda szl veya yazhaber alma imkn sa l n layan teknik aralar. ileti merkezi im * Bildiri ve haberleri toplam ve de im erlendirme brosu. ileti ortam im * Bildiri haberle veya komnikasyon imknlarn sa ortam, medya. im, me n land ileti me * mek i leti i veya durumu. * letme zelliolan ( i ey). * letilmek iveya biimi. i * letilmek i i. * lerlemek i i veya biimi.

ileti

ileti mek iletken

* Bir durumu kar kl olarak iletmek, kar kl l olarak haber al vermek. l p * Ak , ses vb. geiren (madde), nakil, yal kar . m, s tkan t * Elektrik ak , , gaz vb. ni bir yerden ba bir yere aktaran (madde, ms ka ey).

iletken damarlar * Bitkilerde hcrelere besin maddelerini ileten borucuklar. iletkenlik * letken olma durumu. iletki iletme iletmek * Bir a lmeye ve ba bir yerde ayn y y ka a izmeye yarayan, yar ember biimindeki ara, minkale. m * letmek i i. * Gtrmek, ularmak, nakletmek. t * Elektrik ak , , gaz vb. ni bir yerden ba bir yere gtrmek. ms ka * (varln ) Kald rma.

ilga

ilga etmek * (varln ) ortadan kald rmak. ilge ilgeli * Edat: Ev gibi huzur k olmaz. ocuk sabaha karuyudu. esi * olan, edatl lgeci .

ilgeli tmle * Edatla kurulmu tmle, edatl tmle. ilgi * aras bulunan herhangi bir bal ili alka, taallk. ki ey nda l k, ki, * Dikkati ncelikle belirli bir zerinde toplama e ey ilimi. * Belirli bir olay veya etkinli yak k duyma, ondan ho e nl lanma ve ona ncelik tan ma. * Kimyasal artlar e veya birbirine ok yakoldu n unda gelerin birbirleriyle birle mede gsterdiseicilik. i ilgi alan * Bir ki i veya kurulu ilgilendikonular. un i ilgi ekici * dikkati zerinde toplayan. lgiyi,

ilgi ekmek (toplamak veya uyand rmak) * evresinde ilgiyi, dikkati ve merak zerine toplamak, alka ekmek, alka toplamak veya alka uyand rmak. ilgi duymak * bir i bir olaya, bir kimseye nem vermek, yak k duymak. e, nl ilgi eki * Ba kavram lant veren ek. Trkede bu kavram isim grevli kelimeye -ki ekinin ba lanmas sa r. Bu yla lan ek nl uyumlar aykd ve o kez kalma durumuyla kal na r er u pla r. ilgi grmek * ilgi ekmek.

ilgi gstermek * ilgisini esirgememek, belli etmek. ilgi toplamak * ilgisini yo t unlarmak, belli etmek. * ilgi grmek. ilgileme ilgilemek * lgilemek i i. * paray ki birbirine e olarak dikmek, teyellemek. reti

ilgilendiri * lgilendirmek i i veya biimi. ilgilendirme * lgilendirmek i i. ilgilendirmek * lgisini ekmek, nem vermek veya bir ilgili k eyle lmak. * kin olmak. li * Elveri uygun bulmak. li, ilgileni ilgilenme * lgilenmek iveya biimi. i * lgilenmek i i.

ilgilenmek * Birine karyak k duymak veya gstermek, alkalanmak. nl * Bir karmerak duymak. eye * Bir konu zerinde al u mak, bir ekici bulmak. mak, ra eyi ilgili ilgililik ilgin * uyand ilgi ve dikkat ekici olan, enteresan, alkabah lgi ran, . ilginle me * lginle i mek i veya durumu. ilginle mek * duruma gelmek. lgin ilginlik * olma durumu. lgin * lgilenmi olan, ilgisi bulunan, alkal , alkadar, mteallik. * olma durumu, mensubiyet. lgili

ilgisini kesmek * bir kimse veya btn ba n eyle lar koparmak, ili kalmamak, alkay kisi kesmek. ilgisiz ilgisizlik * olmayan veya ilgilenmeyen, kay z, ald lgisi ts rmaz, alkas lkayt. z, * lgisiz olma durumu, ald rmazl alkas k. k, zl

* gstermeme durumu. lgi * Gnln sevgi veya nefret gibi duygulardan soyutlanmolmas durumu, kay zl lkayd. ts k, ilhak * Katma, ba lama, ekleme. * Egemenlialt alma. i na

ilhak etmek * katmak, ba lamak. * egemenlialt almak. i na ilham * Esin. * Tanr n, peygamberlerin yre doldurdu tanr leme zg duygu ve d 'n ine u sal nceler.

ilham almak * esinlenmek. ilham etmek (veya vermek) * ie do na sebep olmak, esindirmek. mas ilham kayna * Esinlenmeyi ve ie do may layan sa ey. ilham kaynaolmak * hayal dnyas beslemek. n ilham perisi * Sanat esin verdivar say peri. lara i lan ilhan * Bir ilhanln ba bulunan hkmdar, imparator. nda * Mo nda hkmdarunvan ran ollar n . ilhanl k * olma durumu. lhan * Kendi topraklar oturan e uluslar nda itli egemenlialt toplayan devlet biimi, imparatorluk. i na * Byle bir devletin ynetimi alt ndaki lkelerin btn. -ili * Bkz. -/ -ili. l

ili (veya iliklerine) kadar ine * her eyini, btn varln etkileyecek biimde. ili i ine lemek (veya gemek) * ok slanmak; ok mek. * btn varln kaplamak, ok etkilenmek. ili kadar ine slanmak * ok slanmak. ili (veya ili kemi kurutmak ini ini ini) * can bezdirecek kadar snt ndan k vermek. ili kemirmek ini * ok etkilemek. * smrmek. ilik * Giysilerin, yorgan ar n yastk nvb.nin gereken belirli yerlerine iplikle rlerek, para aflarn, k l flarn geirilerek veya biye ile yap kk yar lan k.

ilik ilik gibi

* Kemiklerin i bo luklar dolduran ya madde. n l * ok lezzetli, (genellikle et iin) iyi pi . mi * ok gzel, istek uyand (kadveya k ran n z). * aan kimse. lik * ama i lik i veya mesle i. * liklemek i i.

iliki ilikilik ilikleme iliklemek iliklenme

* Bir d eyin mesini ili geirmek. ine * liklenmek i i.

iliklenmek * liklemek iyap i lmak. iliklerinde duymak * benli iyice duymak. inde ilikleyi ilikli * liklemek iveya biimi. i * i olan. li * liklenmi . * i (I, II) olmayan. li * Bilim. * Ayr , zellik, nitelik, hassasiyet. nt

iliksiz ilim

ilim adam * Bilim adam . ilim kad n * Bkz. bilim adam . ilimcilik ilinek ilineksel ilinti * aras ilgi, ili ki ey nda ki. * nsanlar aras ndaki ba . * snt. k s * Bilimcilik. * Bir mecbur olarak ba olmayan, onun znde bulunmayan, rastlant olan nitelik, araz. eye l ile * linekle ilgili olan, zle ilgili olmayan.

* Seyrek diki , teyel. ilintileme * lintilemek i i veya durumu. ilintilemek * paray reti olarak seyrek diki elde dikmek, teyellemek, ilgilemek. ki e le ilintili ilistir * ili ba ilintisi olan. lgisi, kisi, , * Szge.

ilii kalmamak i * ilgisi, bal olmamak. l iliini kesmek i * hibir ilgisi kalmamak, ba lar koparmak. lant n ili ik * tirilmieklenmiba li , , lanm merbut. , * Bir ilgili, ili ait. eyle kin, * bal ili mnasebet. lgi, l k, ki, * Eklenmi olan blm. * iolan, ili lii kin. ili iksiz ili ilme ili ilmek ili ken * Deniz dibinde batve at n olu k klar turdu tabaka. u ili kenli ili ki * ken zellik bulunduran. li * aras kar kl bamnasebet, temas. ki ey nda ilgi, l , * Ba , temas. lant * iolmayan. lii * ilmek i li i. * mek i lmak. li i yap

ili ikli

ili kurmak ki * ba sa lant lamak, ilgi sa lamak. ili kilendirmek * kili duruma getirmek. li ili kili * kisi olan. li * olarak. lgili ili kin * ilii olan, ba, ilgili, ait, merbut, mteallik. lgisi, i l ili kisiz

* kisi olmayan. li ili kisizlik * kisiz olma durumu. li ili me ili mek * mek i li i. * Hafife dokunmak, tak lmak. * Elini srmek, dokunmak. * Bir kenar k bir sre iin oturmak. eyin na sa * Kar mak, rahat vermemek, mdahale etmek. * De inmek, szn etmek. * etmek. aka * tirilmek i li i.

ili tirilme

ili tirilmek * tirmek iyap li i lmak; e tak reti lmak, hafife tutturulmak. ili tirme * tirmek i li i. ili tirmek * mesini sa li lamak; ba lamak, tutturmak; e takmak, hafife tutturmak. reti ilk * Zaman, s yer ve nem bak ndan tekilerden nce gelen, son kar . ra, m t * Herhangi bir en nde olan eyin , nce geleni. * Birinci olarak, en ba ta. * Ba . lang

ilk ad m

ilk a zda * nce, ncelikle, ilk i olarak, her eyden nce. a lk * En eski zamanlardan ba layarak mild 476, Bat Roma mparatorlu unun k l kadar sren a y na .

ilk drdn * Ay yeni ay evresinden bir hafta sonra yar daire biiminde grnd evre. n, m ilk elden * Ba ba tan layarak; dolays aracz. z, s

ilk gsteri * Sahneye konulan oyunun ilk temsili, prmiyer. ilk gz a s r * ilk do evlt. an * ilk sevilen, olunan kimse. k ilk knun ilk nce * nce, en nce, en ba ta. ilk rnek * Aral k.

* Kk tip. ilk plnda * nce, en nde. * ba ta. lang ilk sezi * Bir konuda edinilen ilk ve yalbilgi. n ilk te rin * Ekim.

ilk ve son * Tek, yegne. ilk yard m * Tedavisi gereken kimselerin ilk bak nda uygulanan basit tedavi. mlar * Tehlikeli ve an durumlarda uygulanan ilk ve ivedi tedavi i lemi. * Bu i lemin uyguland yer. ilk yard hastahanesi m * Anden rahats zlananlar veya kazada yaralananlara ilk t mdahelenin yap bb labilecenitelikte donat i lan hastahane. ilk yar ilkah * Futbol, basketbol vb. kar malarda iki devreden ilki. la * Dlleme, dllenme. * A lama.

ilkah etmek * dllemek. * a lamak. ilkbahar * (kuzey yar kre iin) Mart, nisan ve mayaylar iine alan zaman aral. Gk biliminde 21 Mart ile 22 m s n Haziran aras , ilkyaz, bahar. ilke * Temel d nce, temel inan, umde, unsur, prensip. * Temel bilgi. * Ba ka eylerin kendisinden trediilk madde, ge, unsur. i * Her trl tart n dnda say ncl, mebde, prensip. man lan * Davrankural . * lkelerine ba (kimse). l ilkecilik ilkel * olma durumu. lkeci * durumunda kalmolan, geli lk mesinin ba bulunan, iptida, primitif. nda * Zaman bak ndan en eski olan, iptida, primitif. m * (sanatta) Yal bir nitelik gsteren, yapmac z olan, primitif. n ks * zellikle XIV-XV. yzy llarda talyan ressamlar Orta a na, sonlar Avrupa ressamlar verilen ad. nda na * E itimsiz, kltrsz, grgsz.

ilkeci

ilkel memeliler * Baz n rmalara gre memeliler sfn tek delikliler ile soyu tkenmi sfland n n olan baz yap ilkel l memelileri iine alan bir alt sf n.

ilkel toplum * Yazkltr bulunmayan, sanayile l memi , ehirle memi m toplumu. tar ilkelce ilkelciler ilkelcilik * Avrupa sanatn a za kadar geirdigeli n m i melerden habersiz grnen, ilkel uluslarsa kaba, saf, n lam, yalbiimli sanat benimseyen grprimitivizm. n n , * lkellik zlemini ileri sren d ak ngenel ad nce mlarn , primitivizm. ilkele me * lkele i mek i. * (bir biimde). lkel * lkelcilik yanl olan sanat s lar.

ilkele mek * durumuna gelmek. lke ilkelle me * lkelle i mek i. ilkelle mek * bir durum almak veya ilkel bir duruma gelmek. lkel ilkelle tirme * lkelle tirmek iveya durumu. i ilkelle tirmek * duruma getirmek. lkel ilkellik ilkesel ilkgz ilkin * Ba ba ta, nce, iptida. ta, lang ilkokul * Zorunlu renim a ndaki kve erkek ocuklarn temel e ve z n itim retimini sa lamak iin devlete a veya a na izin verilen be llokul. lan lmas yk ilk renim * retim. lk ilk retim * Birka retim basama olu rgn e sisteminin, okuma yazmay ndan an itim , aritmeti iyi bir yurtta i, olmak iin gerekli temel bilgi ve becerileri kazand sekiz yk ilk basama ran ll . ilkten ilkyaz * nce. lk * lkbahar, bahar. * olma durumu, iptidalik. lkel * ile ilgili. lke * Eyll ay .

ill illki illllah

* lle. * lle. * Usan ve bezginlik anlat r.

illllah demek * usanmak, b kmak, bezmek. illllah etmek * usanmak, b kmak. ille * Ne olursa olsun, hangi olursa olsun, her hlde. artta * Hele, zellikle. * Yoksa, olmazsa.

ille velkin * Gel gelelim, bununla birlikte. illegal illet * Hastal k. * Hastalderecesine varan al k k. kanl * Bozukluk. * K ran, sinirlendiren veya kimse. zd ey * Sebep. illet etmek * sinirlendirmek, k rmak. zd * sakatlamak. illet olmak * ok sinirlenmek, ok k zmak. illetine u ramak * hastalderecesinde d veya tutkun olmak. k kn illetli * Hastal olan. * bir aksaklgsteren. kide k * Nedensel. * Nedensellik. illstrasyon * Resimlerle ssleme. * Kitap iindeki bir yaz a y klayan veya ssleyen resim. illzyon * Yan lsama. * Yasa d, yasaya ayk. r

ill illiyet

illzyonist * Gz ba . c

illzyonizm * Gz ba l c k. ilme ilmek ilmek * Hafif bir d yaparak ba m lamak. * Hal dokurken d mleri ba lamak. * De mek, dokunmak. ilmekleme * lmeklemek i i. ilmeklemek * lmek durumuna getirmek. ilm * Bilimsel. * lmek (II) i i. * lmik.

ilm ahlk * Tre bilimi. ilmiahlk ilmihl * Din kurallar n renmek iin yaz lmkitap. ilmik * zlmesi kolay d e d m, reti m. * Bkz. ahlk bilimi, etik.

ilmik atmak * ilmik yapmak. ilmikleme * lmiklemek i i. ilmiklemek * E d reti mle ba lamak. ilmiklenme * lmiklenmek i i. ilmiklenmek * lmikle tutturulmak. ilmikli * Kolay zlr biimde d mlenmi . * Herhangi bir say d da m, ilmiolan. i * Kolay zlemeyen biimde d mlenmi . * i olmayan. lmi

ilmiksiz

ilminden anlamak * bir i arac veya konunun uzman in, n olmak.

ilmini almak * bir i zelliklerini, i ini, en ince ayr lar kadar iyice in leyi nt na renmek. ilmiye * Din i leriyle u an hocalar sf ra n. * Din i leriyle u anlarmesle ra n i.

ilmhaber * Birinin yer, hl, meden durumu vb.ni gsteren resm belge, hl k . d * Bir teslim al gsteren belge, al k . eyin ndn nd d ilsizle mek * Yurtsuz, vatanskalmak. z iltibas * Birbirine ok benzeyen iki kar , and eyin mas r ma. iltibasa yol amak * karkl sebep olmak. a iltica * Gvenilir bir yere snma, snma.

iltica etmek * snmak. iltica hakk * Bkz. snma hakk . iltifat * Yzn evirerek bakma. * Birine gler yz gsterme, hatn r sorma, tatl davranma, ilgilenme. * gsterme, ra etme. lgi bet * Sz sylerken, daha ok etki sa lamak iin beklenmedik bir anda sz, konu ile ok yak ilgili birine ndan veya bir yneltme. eye iltifat etmek * ilgilenmek, sayg gstermek. * be enmek, ra etmek. bet iltifatl iltihab * Yze glen, gnl alan. * ltihapla ilgili, yang l . * ltihab olan, yang iltihapl l , . * Kat lma.

iltihak

iltihak etmek * kat lmak. iltihap * Vcudun mikroplara karkoymak iin herhangi bir yerine fazla kan hcumu ile orada kinlik, k z i rml k, ve a ile beliren irin toplamas s r , yang . iltihaplanma * ltihaplanmak i yang i, lanma. iltihaplanmak * Bir doku veya bir organda iltihap toplamak, yang lanmak.

iltihapl * ltihab olan, yang l . iltihaps z * ltihab olmayan, yangz. s iltimas * Haksyere, yasa ve kurallara uymaksn kay arka z z rma, kma. * Birine herhangi bir konuda ncelik ve ayr k tan cal ma.

iltimas etmek (veya gemek) * kay rmak; korumak. iltimas * Kayc r, arka. iltimas l k * Kay i kayc veya kay l rma i, rl k rmac k. iltimas olmak * arkas rs , kayc olmak. iltimasl * Kaylan (kimse) veya kaylarak yap (i r r lan ). iltisak * Kavu biti birle ile ilgili olan. ma, me, me * Biti (dil). ken iltisak * ltisak olma durumu. iltisak diller * Biti diller. ken iltizam * Kay bir taraf rma, tutma. * Gerekli bulma. * Kesenek.

iltizam etmek * kesene almak. e iltizamc * Keseneki, mltezim. iltizam ilzam * Cevap veremez duruma getirme, susturma. ilzam etmek * susturmak. im * aret. * Almet. * Bkz. -m (I). * steyerek, bilerek yap lan.

-im

-im -im im bilimi ima

* Bkz. -m (II). * Bkz. -m (III). * Gsterge bilimi. * Dolayl olarak anlatma, st kapal olarak belirtme, i aretleme, an rma, ihsas. t * A belirtilmeyen, dolayl ka olarak anlat lan ey.

ima etmek * dolayl anlatmak, an rmak, ihsas etmek. t imaj imal * mge. * Ham maddeyi i mal retme. leyip * Yap m.

imal etmek * ham maddeyi i leyerek bir mal retmek. imalt * Ham madde i lenerek yap her trl mal. lan * lenerek yap retim. lan

imalt resmi * Baskdevre levhasn delikler, yar profiller desenler ve onlar yerleri ile son durumlar baz l n klar, n gibi zelliklerini belirten bir resim. imalt * Ham madde i leyerek mal reten kimse veya kurulu . imalt l k * maltn i n i veya mesle i. imalthane * Ham maddelerin i lenerek, mal olarak piyasaya srlecek duruma getirildii yap evi. i yeri, m imale * Bir tarafa yat e rma, me. * K okunmas sa gereken heceyi lye uydurmak iin uzun okuma.

imale etmek * e mek, evirmek. imale yapmak * k heceyi uzun okumak. sa imal * st kapal , rtl (sz veya davran ). imam * Cemaate namaz k ran kimse. ld * Mslmanl mezhep kuran kimse. kta * Hz. Muhammed'den sonra onun vekilligrevini zerine alan halifelere verilen unvan. i * Baz kk devletlerinde devlet ba . slm kan

* En nde bulunan, nder. imam evi * Kad zg ceza evi. nlara imam kay * Tabut. imam nikh * din kurallar gre klan din nikh. slm na y imam nikhl * mam nikh olan. imam osurursa, cemaat s ar * yneticilerin kt bir i yapmalar , onlarbuyru n undakilerin daha kt bir i yapmalar yol aar. na imam suyu * Rak . imambay ld * Bir e zeytinya patl yeme it l can i. imame imamet * maml k. imaml k * mam olma durumu. * mam grevi. n * Dinin ortaya koydu do u malara inanma, din inanc , kutsal inan, inan, itikat. * dinine inanma. slm * Gl inan, inan. * Tespihlerin ba taraf geirilen uzunca para. na

iman

iman etmek * Tanr dine inanmak. 'ya, * gl bir inan duymak. iman getirmek * gnl r yla Mslmanl kabul etmek. zas * yrekten inanmak. iman sahibi * nanm iman etmi , kimse. iman tahtas * G kemi s i. imana gelmek * Mslmanl kabul etmek. * en sonunda do sylemek. ruyu * sonradan bir kabul edip uymak. eyi imana getirmek * Mslmanl kabul ettirmek. * istenilen biimde davranmay zorla kabul ettirmek. iman gevremek (k syleyi sa le)

* ok yorulmak veya snt k ekmek. iman (k syleyi yok sa le) * ac z, insafs mas z. * kahrolas !. iman (k syleyi m sa le) * "karde , arkada anlam bir sesleni !" nda . iman kadar (k syleyi na sa le) * a na kadar, son kertesine kadar, t basa, alabildi z ka ince. imaniye imanl * nanc fideizm. l k, * man olan, inanl , mutekit. * nsafl , vicdanl . * man olmayan, inans inans z, z. * nsafs ac z. z, mas

imans z

imansgitmek z * Tanr inanmadan lmek. 'ya imanspeynir z * Yaal peynir veya yo nmst, urt. imans k zl * mansolma durumu, inans k, inans k. z zl zl imar * Bay rl ndk. * Bay r duruma getirme, geli nd tirme.

imar etmek * bay r durumuna getirmek, bay rlarmak, geli nd nd t tirmek. imaret * marethane.

imarethane * Yoksullara ve rencilere yiyecek da iin kurulmu r kurumu. tmak hay imbat imbik * Yaz gndz denizden karaya do esen mevsim rzgr n, ru , deniz yeli. * Dam tmaya yarayan, dam i kullan ara, damc tma inde lan t.

imbikten ekmek * dam tmak. imbisat * Yay geni lma, leme. imbisat etmek * yay lmak, geni lemek. imdada (veya imdad ko (veya yeti na) mak mek) * ok zor ve tehlikeli bir anda yard etmek. m

imdat

* Tehlikede olana yap yard lan m. * Yeti Kurtar in! n.

imdat etmek * tehlikede olan birine yard etmek. m imdat ummak * yard beklemek. m imdat * Yard i grevlendirilmi m inde insan. * mdada gelen, yard ko ma an.

imdi

* "Buna gre", " hlde", "art " u k", imdi" szleri gibi, ba getirildicmleyi nceki cmlenin bir sonucu na i durumuna sokar. imece * K topluluklarda kyn zorunlu ve iste ba i rsal e llerinin kyllerce e it artlarda emek birli iyle gerekle tirilmesi. * Birok kimsenin toplanel birli bir ki veya bir toplulu i grmesi ve bylece i s ile p iyle inin un ini lerin ra bitirilmesi. imek imge * Bkz. ek fiil. * Zihinde tasarlanan ve gerekle zlenen d mesi ey, , hayal, hlya. * Duyu organlarn d alg bir nesnenin bilince yans benzeri, hayal, imaj. n tan land yan * Duyularla al bir uyaran sz konusu olmaksn bilinte beliren nesne ve olaylar, hayal, imaj. nan z * mgeyi ne alan, imgeye nem veren (kimse, d vb.). nce * Gemi ant zg ya lara elerle imdiki ya aras ba ant nda kurma gc, muhayyile. * Bir nesneyi, o nesne (kar zda) olmaksn tasar m z mlama yetisi, muhayyile.

imgeci imgelem

imgeleme * mgelemek i tahayyl. i, imgelemek * Bir imgesini zihinde canland eyin rmak, tahayyl etmek. imgelenme * mgelenmek i i. imgelenmek * mgelemek i konu olmak. ine imgeli imgesel imha * Ortadan kald yok etme. rma, imha ate i * mgeye dayanan, imgesi olan. * ile ilgili, hayal. mge

* Bir sava d ordusunu yok etmek amac karadan, havadan ve denizden a ate ta man yla lan . imha etmek * ortadan kald rmak, yok etmek. imi sar ine lmak * (bir i iin) birini ok srmak. k t imik * Bo g az, rtlak.

imitasyon * Taklit, taklit etme. imkn * Yararlan uygun veya durum, olanak. lan art imkn vermek * uygun veya durum sa art lamak. imkn yok * olanaks olamaz. z, imkns z * mkn olmayan, olma veya gerekle durumu bulunmayan. me imkns ma zla * mkns mak i zla i. imkns mak zla * mknsduruma gelmek, olanaks mak. z zla imkns k zl * mknsolma durumu, olanaks k. z zl iml * Yaz m. * Doldurma, doldurulma.

iml etmek * birine syleyip yazd rmak. * doldurmak. iml yanl * Yaz yap yanl yaz yanl. da lan m , imlya gelmemek * (bir veya d ey nce) dzenlenemeyecek kadar kark olmak, ynteme uyamayacak bir durumda olmak. imle imleme imlemek * Fiziksel bir olay kendili inden tespit edip izen ara, kaydedici. * mlemek i ima. i, * koymak, imle gstermek. m * Dolayyla anlatmak, ima etmek. s * Tretan maz.

immoral

immoralizm * Tretan k. mazl immnoloji * Ba k bilimi. kl imparator * Bir imparatorlu yneten kimse, ilhan. u imparator otu * Maydanozgillerden, baharl yak olan kk hekimlikte kullan bir ot (Peucedaum imperatoria). ve c lan imparatorie * mparator kar. s * mparatorlu yneten kad u n. imparatorielik * mparatorie olma durumu veya unvan . imparatorluk * mparator olma durumu veya unvan , ilhanl k. * Kendi topraklar oturan e milletleri egemenlialt toplayan devlet biimi. nda itli i nda imrahor imren * Grlen bir veya benzerini edinme iste g eyi i, pta. imrence * Herkese imrenilen veya kimse. ey * Padi ah na ve onlarla ilgili gerelere bakmakla grevli kimse. ah rlar

imrendirme * mrendirmek i i. imrendirmek * mrenmesine yol amak. imrenilme * mrenilmek i i. imrenilmek * mrenmek i lmak. i yap imreni imrenme * mrenmek i i veya biimi. * mrenmek ig i, pta.

imrenmek * Be enilen, ho lan bir edinme veya bir yiyeceyeme iste duymak. lan eyi i ini * Be enilen bir kiveya benzemeyi istemek, g etmek. i eye pta imrenti * mrenme, g pta. imroz * Vcudu beyaz, ba ayaklarda siyah lekeler bulunan, kk csseli, uzun ve ince kuyruklu, kaba kark ve ve uzun yapa , Gkeada ve k l smen anakkale ilinde yeti tirilen bir koyun tr. imsak

* Bir eyden el ekerek nefsine hkim olma, perhiz. * (ramazanda) Oruca ba zaman lama . * Cimrilik. imsak etmek * bir eyden el ekerek nefsine hkim olmak. imsak vakti * Orucun ba saati veya zaman lama . imsakiye * Ramazanda imsak zaman yerel saate gre gsteren izelge. n imsakli -imt rak imtihan * Cimri. * Bkz. -mt rak. * S nav. * Direnme, dayan g gerektiren, sonuta bir deney kazand zor durum. ma, ran

imtihan etmek * bilgi derecesini lmek. * denemek, s namak. imtihan olmak * bilgisi llmek. * denenmek, s nanmak. imtihan vermek * s nanmak; tehlikeli ve zor bir durumdan zarar grmeden iyi bir sonuca ula mak. imtihana ekmek * bilgisini lmek. * denemek, s namak. imtina * Ka sak ekinme. nma, nma, imtina etmek * bir yapmaktan ka eyi nmak, ekinmek. imtisal * Bir rne gre davranma, uyma, benzemeye al e ma. * Al buyru btnyle uyma. nan a

imtisal etmek * uymak, benzemeye al mak. imtisas imtiyaz * Ba na tan kalar nmayan zel, ki hak veya ayr k. isel art, cal * Fabrika kurmak, maden i letmek vb.iin bir ki i veya kuruludevlet taraf verilen zel izin. a ndan * Gedik. imtiyazl * Ayr olan, ayr k tan ayr kl cal cal nan, cal . * Emme, emerek ekme so urma.

imtiyazs z * Ayr olmayan, ayr k tan cal cal nmayan, ayr ks cal z. imtiza * Kar abilme. * Birbirini tutma, uyum sa lama, uygunluk. * geinme, uyu yi ma. * Kayna ma.

imtiza etmek * ba mak, uyu da mak. imtizas z * Uyumsuz. imza * Bir kimsenin, bir yazn alt bu yaz yazdn onayladn n na y veya belirtmek iin her zaman ayn biimde yazd ad veya i aret. * mzalamak i i. * Herhangi bir dalda n yapmyazar, sanat . imza atmak (veya bir imza etmek eyi) * imzalamak. imza gn * Yazarlar sat eserlerini hat olarak imzalad gn. n kan a ra klar imza k d * yerlerinde al n giri ndenetlenmesi amac zerine imzalar att k anlar ve k larn ile n klar t. imza sahibi * Bir yere imza atan kimse. * Baz sanat ve meslek kollar sa bir yeri olan, de her zaman kabul ettirmi nda lam erini kimse. * Gazete, dergi gibi yay mlarda, ad kullanarak yaz n yazan kimse. imza sirkleri * rne bulundu imza. mza inin u imza toplamak * bir dilekeyi veya neriyi, destekleyenlere imzalatmak. imza treni * Antla veya szle ma melerde ilgili taraflar belgelere imza atmas birbirlerini kutlamas n ve . imza vermek * imza atmak. imzalama * mzalamak i i. imzalamak * Bir yaz belgeye imzas yazmak, imza atmak. veya n * veya i mza aretle eserin yazar yarats veya c oldu belirtmek. unu * Bir kimseye, hat olarak sunulan esere imza atmak. ra imzalan * mzalanmak i i veya biimi. imzalanma * mzalanmak i i. imzalanmak

* mzalanmak i lmak. i yap imzalatma * mzalatmak i i. imzalatmak * att mza rmak. imzalay * mzalamak i i veya biimi. imzal * edilmi mza . * (yaz iin) Yazar , eser belirtilmi . * edilmemi mza . * Yazan belirtilmemi .

imzas z

imzay basmak (veya akmak) * imzalamak, imza etmek. in * ndiyum'un k saltmas . in * Yaban hayvanlarn kendilerine yuva edindikleri kovuk. n * Ma ara. * nsan. * Bkz. - / -in (I). n * \343 -/ -in (II). n * olumsuz fiillerle birlikte "hi kimse, hibir canl k" anlam gelir. varl na in cin top oynamak (veya in cin yok) * hibir canl k bulunmamak. varl in gibi -in hali * dar ve karanl(yer). k * Bkz. tamlayan durumu.

in -in -in in cin

in misin, cin misin * genellikle masallarda "insan mn, cin misin?" anlam kullan s nda l r. inada binmek (veya bindirmek) * Bkz. i inada binmek. inad tutmak * ok direnmek. inad na * Terslik olsun diye. * Gere istenilenin tersine. inin,

inak inak inak l k inaksal

* Dogma. * Dogmac . * Dogmac l k. * Dogmatik.

inal inam inan itikat.

* Kendisine inan kimse. lan * Emanet, vedia. * nanmak i i. * Bir kimse veya do eyin rulu bykl ve gcn sars bir duygu ile benimseme, iman, unu, n lmaz

inan olmaz * gvenilmez. inan olsun * bana inan, inan ki. inanca * Gvence. inanc l k * Temel gereklerin ak kavranamayaca , ancak inan yoluyla elde edilebilece savunan lla n ini retilerin genel ad , imaniye, fideizm. inan * Bir d nceye gnlden ba bulunma. l * Tanr bir dine inanma, iman, itikat. 'ya, * Birine duyulan gven, inanma duygusu. * lan gr nan ey, , reti. * nanc olan, imanl , itikatl , mutekit.

inanl

inanl l k * nanl olma durumu. inans z * nanc olmayan, imans itikts z, z.

inans k zl * nansolma durumu, imans k, itikats k. z zl zl inandc r * nand inand zelliolan, mukni. ran, rma i inandc rl k * nandc r olma durumu. inandlma r

* nandlmak i r i. inandlmak r * nanmas lanmak. sa inand rma * nand rmak i i. inand rmak * nanmas sa n lamak. inan lma * lmak i nan i.

inan lmak * nanmak iyap i lmak. inan lmaz * lmas g veya imknsolan. nan ok z * Az rastlanan, ola anst. inank rl * labilir bir niteli nan eyin i. * nanma e ilimi. * nanma. * lan nan ey. * olan, bir btn varlyla inanmbulunan, imanl nan eye , mmin, mutekit. * nanmak i i. * Bir do olarak benimsemek. eyi ru * Birini do szl olarak bilmek, gvenmek. ru * Bir varln rulu kabul etmek. eyin , do unu * Sevecek, gvenecek ve ba lanacak en yksek varlolarak bilmek, iman etmek. k * Kanarak aldanmak.

inan

inanl inanma inanmak

inanmazl k * nanmaz olma durumu. inans z * olmayan, imans nan z.

inans k zl * z olma durumu, imans k. nans zl inat * Bir konuda direnme, ayak direme, diretme, direnim. * Birine kar kmak, kard ileri srme. nce * . nat

inat etmek * direnmek, diretmek, ayak diremek. inat * Direngen, ayak direyici.

inat l k

* nat olma durumu, direngenlik.

inatla ma * natla i dayat mak i, ma. inatla mak * Kar kl etmek. inat l * etmek. nat inayet * kayra, at ihsan, ltuf. yilik, fet, inayet etmek (veya eylemek) * iyilik ve yard etmek, kay m rmak, ltfetmek. inayet ola * "Allah versin" sz gibi dilencileri savmak iin kullan l r. inayette bulunmak * inayet etmek. ince * Kendi cinsinden olanlara gre, dar ve uzun olan, kal az olan, kal kar . nl n t * Taneleri ufak, iri kar . t * Kk ay lar olan, a zen gerektiren, kaba kar . nt ok r t * (slar iin) Ak ok olan, yo ve koyu olmayan. v kanl un * D nce, duygu veya davranbak ndan insansevgi ve saygn m n s kazanan, zarif, kaba kar . t * (ses iin) Tiz, pes kar . t * Hafif, gc az. * yiden iyiye, eni konu ayr l nt . -ince * Bkz. - / -ince. nca

ince a r * Verem. ince ayr m * En kk ayr s kadar inme, alar, nans. ntna ince ba rsak * Sindirim borusunun mideden kal ba a kadar olan yiyeceklerin sindirilmesi grevini yapan blm. n rsa ince donanma * Hafif gemilerden kurulmu donanma. ince eleyip (veya e sdokumak irip) k * bir en kk ayr lar kadar ararmak, gzden veya elden geirmek. eyi nt na t ince gl ya * Su buhar yla elde edilen soluk sar da tmas renkli, gl kokulu bir s. v ince hastal k * Bkz. ince hastal k. ince hastal k * Akci veremi. er ince ince * Belli belirsiz, pek belli etmeden, hafif hafif.

ince i

* Nak . * zenli ve hesapl davran .

ince kesim * Kemikleri ince ve zay f. ince saz * Trk mzi keman, ney, tambur, kemene, ut, kanun, daire gibi alg inde lardan ve okuyuculardan olu an fas l yapan topluluk. ince ses ince s va * Kaba s zerine ince kum ve imento karm yap dzgn s va yla lan va. ince tutkal * Uygun slarla akl artlms tutkal. v c r v ince nl * Dilin ileriye srlmesiyle n damakta olu nl: e, i, , . an * Titre say ok olan ses; tiz ses. im s

ince ya * Yak t olarak veya ya lamada kullan ak nitelikteki mineral ya lan kan . ince yap l * Narin, nazik, zay f. ince zar incecik * Beyni, omur ilisaran zarlaren altta olan i n . * ok ince. * bir biimde, ince olarak. nce

incecikten * Belli belirsiz. inceden * yap nce l .

inceden inceye * Ayr lara inerek, nem vererek, titizlikle, titizce. nt * Hafif, belirsiz, tiz olmayan bir sesle. inceleme * ncelemek i tetkik. i, * Bir bilim veya sanat konusunu her ynyle geni biimde a klayan eser veya yaztetkik. l incelemeci * nceleme yapan kimse. incelemek * Bir iveya bir ele alzelliklerini, ayr lar inceden inceye, zenle anlamaya, i eyi p nt n renmeye al mak, tetkik etmek. inceleni * ncelenmek iveya biimi. i incelenme * ncelenmek i i.

incelenmek * ncelemek iyap i lmak. inceleti * nceletmek iveya biimi. i inceletme * nceletmek i i. inceletmek * ncelemek i ba na yapt ini kas rmak, birinin incelemesini sa lamak. inceleyici * nceleyen, ararma yapan (kimse), mdekkik. t * Bir zelliklerini anlamak amac bak eyin ta yan . * olma durumu. nce * davrangsterme, zarafet, nezaket. nce * Bir i herkese grlemeyen nitelikleri. in * Ayr . nt * ncelmek iveya biimi. i * ncelmek i i. incelmek * duruma gelmek. nce * Davran incelik kazanmak, kibarla lar mak. * Zay flamak. * (s iin) Koyu durumdan ak duruma gelmek, ak artmak. v kan kanl * Boyalaryo n unlu azaltmak, suland amac kullan kimyasal birle unu rmak yla lan imlerin genel ad , tiner. * nceltmek iveya biimi. i inceltme * nceltmek iveya durumu. i

incelik

inceli incelme

inceltici incelti

inceltme i areti * Dzeltme i areti. inceltmek * duruma getirmek. nce incerek * Zay yak incecik. fa n, inci tanesi. * stiridye gibi baz kavkdeniz hayvanlarn iersinde olu de kk, sert, sedef renginde ss l n an, erli, * Yanl sebebiyle gln olan sz veya cmle. l * ncilerden olu tak an . * Bkz. -nc -nci. /

-inci

inci bal * Sazangillerden, pullar inci yap kk bir bal(Alburnus alburnus). ndan lan k inci ie i * Zambakgillerden, temren biimindeki yapraklar nda ince bir sap zerinde kk an biiminde beyaz aras iekler aan bir ss bitkisi, mge (Convallaria). inci gibi * kk, temiz, gzel ve dzgn.

inci samak * birbirinden gzel szler sylemek. inci ta * Feldspat cinsinden, suyu az ve eridizaman inciye benzeyen taneleri olan yanarda i kaynakl cam. incik * Baca diz kapa n, topu kadar olan blm. ndan a * Baz blgelerde diz, ayak bile bald i, r veya kaval kemikleri de bu adla an l r.

incik boncuk * De ersiz ufak tefek ss e . yas incik kemi i * Diz kapa topu kadar olan kemik. ndan a ncil * Hz. indirildi inan kutsal kitap. sa'ya ine lan incinme incinmek * ncinmek i i. * arpma, s burkulma gibi etkenlerle vcudun bir yeri a verir duruma gelmek. k ma, r * Birinin herhangi bir davran yznden znt duymak, gcenmek, klmak. r * Dutgillerden, as l yurdu Akdeniz klar y olan, yapraklar geni dilimli bir a (Ficus carica). a * Bu a n etli, tatl ac yemi i.

incir

incir ekirde doldurmamak ini * ok az veya ok nemsiz. incir ku u * Kuyruksallayangillerden, en ok incir ve ba yemi beslendiiin zararl lan ve avlan kk ka lerle i say lan bir ku (Anthus trivialis). incirlik * yeti ncir tirilen alan, incir bahesi. * a ncir alar olan yer. ok

incirsi meyve * Gerek bir meyve olmayan, yumurtal klardan de ieklikten olu incire benzer meyve. il, an incitici * nciten, dokunakl , gnl kc veya davran r (sz ). incitilme * ncitilmek i konu olma veya incitmek i lma. ine i yap

incitilmek * ncitmek i lmak. i yap

inciti incitme

* ncitmek i i veya biimi. * ncitmek i i.

incitmebeni * Kanser. incitmek * ncitmesine yol amak. * Kt sz veya davran birini k la rmak, zmek. incizap * ekme, ekilme. * Cazibeye tutulma, ilgi duyma. in * Uzunlu 2,540 cm olan u ngiliz uzunluk l birimi, parmak, pus. -in indeks * Bkz. -n. * Dizin. * Bir geli gsteren nicelikler veya de aras imi erler ndaki ili ki.

indeterminist * Belirlenmezci. indeterminizm * Belirlenmezcilik. ind * Herkese kabul edilebilecek bir temele ba lanamayyalnbir ki kendi kanna dayanan. p z inin s indifa * (yanarda larda) Pskrme. * K k, kl vb. hastal zam z klarda vcutta k z rm lekeler grlme. * Ba rma, isyan etme, ayaklanma. kald

indifa etmek * (yanarda pskrmek. ) indifa * (yanarda iin) Pskrten. * Dkntl (hastal k). * Gsterge. * (bir kimseye) Gre, yan nda.

indikatr indinde

indirgeme * ndirgemek iirca. i, indirgemek * Daha kolay ve yalduruma getirmek. n * Bir maddenin oksijenini alarak oksit zelli yok etmek, irca etmek. ini * Bir i daha k veya daha yal bir biime sokmak, irca etmek. lemi sa n

indirgen

* Oksit durumundaki cisimlerin oksijenini alma veya daha d bir oksitleme derecesine indirme zelli k i olan (madde). indirgenebilir * Daha d bir oksitleme derecesine indirilebilen. k indirgeni * ndirgenmek i i veya biimi. indirgenlik * ndirgen olma durumu. indirgenme * ndirgenmek i i. indirgenmek * ndirgemek i lmak. i yap indirgeyici * ndirgemek i yapan, yapabilecek zellikleri ta (madde). ini yan indirilme * ndirilmek i i.

indirilmek * ndirmek iyap i lmak. indirim * Fiyatta yap de d lan er rm, tenzilt, iskonto.

indirim yapmak * fiyatta de d er rm yapmak, iskonto yapmak. indirimli * Fiyat de d nda er rm yap lm tenziltlskontolu. , ,

indirimli sat lar * Y belirli aylar belli bir sre iin, sanayi odalarn onay yap de d l n nda, n yla lan er rml sat lar. indiri indirme * ndirmek iveya biimi. i * ndirmek i i. * ndirmek i i.

indirme-bindirme * Trafikte minibs, taksi vb. kk aralara yolcular indikleri veya bindikleri durak. n indirmek * Yksekten, sarp ve kt yerden veya yukar a inmesini sa dan a ya lamak. * Bir ta veya binek hayvan a almak. t ndan a ya * Azaltmak, d rmek. * H vurmak. zla * Kapamak. * (ya sis iin) Birdenbire bast mur, rmak. * K rmak, tahrip etmek. * ndirtmek i i.

indirtme

indirtmek * ndirmek i yapt ini rmak. indis * Bir harf zerine konulan i aret. * Bir harf, benzer fakat yine de de ik biimlerde iki veya daha ok kez kullan istendi i lmak inde, harfin stne veya alt eklenen aycaret. na r i * Bir kkn derecesini gstermek iin kk i aretinin kollar na konulan say aras . individalist * Bireyci. individalizm * Bireycilik. indiyum * Atom a 114,8 olan, gm rl parlaklnda, kur undan daha kolay ezilen yumu bir element. ak K saltmasn. indkle * ndkleme ak elde etmeye yarayan ara. m

indkleme * ndklemek i endksiyon. i, * Tme var endksiyon. m, indkleme ak m * ndkleme yoluyla elde edilen elektrik ak . m indkleme makinesi * ndklemeyle olu elektrik ak n an mlar reten makine. indklemek * Kapal devreyi, bir iddeti her an deen bir manyetik alaniine koyarak onun zerinde bir elektrik i n ak olu m turmak. indksiyon * Bkz. ndkleme. nebolu kt * Karadeniz'de kereste ta makta kullan bir tr kk mavna. lan ine * Tekne.

negl kftesi * negl yresine zg bir tr kfte. inek * Disr. i * Aptal, bn. * ok al an renci. * bne.

inek ya * stnden yap kat . nek lan ya ineki * Stn ve st rnlerini satmak iin inek besleyen kimse. inekilik

* besleme i nek i. inekhane * neklerin bar yer. nd inekleme * neklemek i i.

ineklemek * ok al ok al mak, arak renmek, haf zlamak. ineklik * ah. nek r * Bnlk. * A al r maya ra anlayamama durumu. men * Bkz. ilen. * Bkz. eneze. * Nafaka verip bir kimsenin geimini sa lama. infaz * (bir yarg) Yerine getirme, uygulama. y * Birine szn geirme.

inen ineze infak

infaz etmek * yarg karar yerine getirmek, uygulamak. n infial * Birine ierleme, gcenme, k nlduyma. zg k * Herhangi bir eyden etkilenme. * Edilgi.

infial uyand rmak * k nl yol amak, fke yaratmak. zg a infiale kap lmak * k nl fke duymak. zg k, infilk * Gl bir biimde patlama.

infilk etmek * patlamak. * birdenbire iddetle ortaya kmak. infinitezimal * Sonsuz kk nicelikleri inceleyen (matematik kolu). infirak infirat * Ayr lma. * Topluluktan ayr durma.

infirat * Yaln . zc

infirat l k * Yaln l zc k. infisah * Bozulma, yrrlkten kma. * Da lma. * Koku ma.

infisah etmek * yrrlkten kmak; bozulmak. * da lmak. * koku mak. informatik * Bili im. ngiliz * ngiltere halk olan kimse. ndan * ngiltere'ye veya ngiliz halk zg olan ( na ey).

ngiliz anahtar * Somunlar etmeye veya srmaya yarayan ve eneleri paralel olarak a kapanan k gev k t l p ska. ngiliz ipi * Bkz. ngiliz sicimi. ngiliz sicimi * ok sa sbkml sicim. lam, k ngiliz sicimi (veya ipi) ile as lmak * bir iustas yapt i na rmak. ngiliz siyaseti * So kanl ve kurnazl bir iyapma veya yapt uk l k kla i rma. ngiliz tuzu * srdrc olarak kullan magnezyum slfat lan . ngilizce * Hint-Avrupa dil ailesinden, ngiltere'de, biraz farkl biimiyle A.B.D., Kanada, Avustralya ve ngiliz uygarln benimsemi olan lkelerde kullan dil. lan * Bu dile zg olan. ingin * evresine gre alakta bulunan, mnhat. * Solunum, sindirim gibi ayg n veya baz tlar organlariini rten ince zar iltihaplans salmas n n p v , duma nevazil, zkm, nezle. , inginlik * olma durumu. ngin * Gten d ya me, lanma, inhitat. * Resm bir greve atama veya bir st a iin yaz yaz ama lan .

inha

inha etmek * atamak iin neride bulunmak. inhibitr * Depolanan benzinlerde gazla , ya may lama ya ndaki renk demesini, trbin yak nda korozyonun lar i tlar istenmeyen etkilerini nlemek veya geciktirmek gibi amalar iin kullan petrol rnlerinde do olarak bulunan lan, al veya ok kk oranlarda sonradan kat bir madde. lan

inhidam inhill

* kme, ylma. k * Da blnme, paralanma. lma, * (grev) A lma. * Ayr erime. ma,

inhill etmek * da lmak. * (grev) a lmak. inhimak inhina * Bir a d eye knlk gsterme, kap r lma. * E rilme, bklme. * (birine) Ba me, yumu k gsterme. e akl * Sapma, ba bir tarafa meyletme. ka

inhiraf

inhiraf etmek * sapmak. inhisar * Tekel. * Tek ba sahip olma. na inhisar etmek * yaln...zerine olmak, yaln iin olmak, ...-den d z z... kmamak, bir srlanmak. ar eyle n * verilmek, tan nmak. inhisara almak (veya inhisar almak) na * tekeline almak. inhisarc * Tekelci. inhisarc l k * Tekelcilik. inhisar olmak nda * tekelinde olmak. inhitat * kme, gerileme, alalma. * Gten d inginlik, ya me, lanma. inhitat etmek * kmek, gerilemek. ini inik * Kaybirader. n * , indirilmi nmi .

inik deniz * Gelgit s nda sular ekildi denizin durumu. ras inde

iniks

* (k iin) Yans yans ma, . * (ses iin) Yank yank lama, lanma, yank . * (piyasada) Tepki veya etki.

iniks etmek * yans mak. * yank lanmak. inikat * Toplanma, birle im. * Anla kararlarma. ma, t * nildemek i i.

inildeme

inildemek * nlemek. inildetme * nildetmek i i.

inildetmek * nlemesine sebep olmak. inildeyi * nildeme i i. inileme inilemek inilme * nilmek i i. inilmek inilti iniltili * nmek iyap i lmak. * nleme sesi. * nleme sesiyle ykl, inlemeli. * nilemek i i. * nlemek.

inim inim * Srekli olarak inlemeyi anlat r. inim inim inlemek * srekli olarak inlemek. * ok snt olmak. k da inim inim inletmek * birini byk snt sokmak. k ya inisiyatif * ncecilik, stnlk. * Gerekli kararlar almay bilen ki niteli inin i.

inisiyatifi ele almak (veya geirmek) * nceli stnl sahip olmak. e, e

inisiyatifini kullanmak * gerekli kararlar ncelikle almak. inisyal ini * satn ilk harfinin byk puntoda ve ssl yaz dizilme i lk r larla lemi. * nmek iveya biimi. i * Yukar a gittike alalan e yer, yoku dan a ya imli kar . t * Gerileyik , . * Aral jimnastikte, atlayarak veya h zlanarak aratan ayr durumu. lma

ini a a * te a do ni a ya ru. ini k * Engebeli olan. ini yoku * Hem inihem olan. i k ini li * i olan, baya ni r a . ini li k l * Hem inihem olan (yol). i k ini yoku li lu * li . ni k l inkr * Yaptn , syledi tanoldu saklama, gizleme, yads ini, k unu ma.

inkr etmek (veya inkrdan gelmek) * yapt bir isyledisz veya tanoldu bir yapmadn i, i k u eyi , bilmedi grmedi sylemek, ini, ini yaptn saklamak, yads mak. inkrc * eden kimse. nkr inkrc l k * nkrc olma durumu. ink baz * Toplanma, bzlme. * Snt k , keder. * Peklik, kab k. zl

ink k bazl * nkibaz olma durumu. ink lp * Bir durumdan ba bir duruma geidn ka , m.

ink etmek lp * (bir durumdan ba bir duruma) dn ka mek. ink lp * lp yanlveya ink yapan (kimse). nk s lp ink l lp k

* lp nk olma durumu. ink raz * Batma, da kyok olma, son bulma. lma, , ink bulmak raz * batmak, kmek, da lmak, yok olmak, son bulmak. ink u raza ramak * batmak, da lmak, kmek, yok olmak. ink sam * Blnme, taksim edilme. * Paralanma. * Kesilme, kesinti.

ink ta

ink u taa ramak * kesilmek. ink yat * Boyun e uyma. me,

ink etmek yat * boyun e mek. inkisar * Klma. r * Gcenme, gnl klma. r * lenme, ilen.

inkisar etmek (veya inkisarda bulunmak) * ilenmek. inkisar tutmak * ilenci gerekle mek. inkisar hayal * Bekledi umdu bulamamaktan do d r hayal kkl. ini, unu an kkl, r inki af * Geli geli me, im. * A kma. a * Am. n

inki etmek af * geli mek. inki ettirmek af * geli tirmek. inleme inlemek * nlemek i i. * Ac , znt belirten kesik sesler karmak. * Gr, u ultulu, yankses l karmak. * nletmek i i.

inletme

inletmek

* nlemesine yol amak. * ok eziyet vermek, eziyet ektirmek. * nlemek iveya biimi. i * nmek i i. * Vcudun bir blmnde hareket ve hissetmenin kalkmas , fel, nzul.

inleyi inme

inme inmek * (vcudun bir yerinde) hareket ve hissetme kalmamak, fel gelmek. inmek * Yukar a do gelmek, dan a ya ru kmak kar . t * Bir ta veya binek hayvan yere basmak. t ndan * Datepe gibi yksek bir yerden gelmek. , * (bir yerden ba bir yere) Gitmek, varmak. ka * Konaklamak. * Alaleski durumuna dnmek. p * Fiyat rmek. d * De d eri mek. * Vurmak. * Ylmak. k * gelmek. nme * Bir yeri kaplamak, basmak veya bir yerden akmak, kaymak. * Uzamak, ula mak. * A mak. * Sayazalmak. s inmeli * Bir taraf inme bulunan, mefl. nda

inorganik * Cansolan. z * Organik olmayan, anorganik. * Hcrelerin cansblmleri. z * Organlardaki bozukluktan ileri gelmeyen hastal k. inorganik kimya * Canl n dnda, yer kabu olu lar unu turan, btn kimyasal maddeleri inceleyen kimya dal . insaf * Merhamete, vicdana veya mant dayanan adalet. a * "Ac n" anlam kullan , d nda l r.

insaf etmek * ac hakk tan mak, n mak. insafa gelmek * ac z ve hakstutumdan vazgemek. mas z insaf kalm na * (bir bir kimsenin do eyin) rulu adaletine ve iste ba oldu belirtir. una, ine l unu insafl insafl l k * nsaf olan, ac yarak, hakk vererek davranan, vicdanl n , imanl . * nsafl olma durumu.

insafs z

* nsaf olmayan, vicdans imans z, z.

insafs zca * nsafsbir biimde, gaddarca. z insafs k zl * nsafsolma durumu, insafs davranma, vicdans k. z zca zl insafs k etmek zl * ac mamak, insafs vicdans davranmak. zca, zca insan * Memelilerden, iki eli olan, iki ayak zerinde dola szle anla ak d an, an, l ve nme yeteneolan en i geli canl mi . * Bu trden olan canl . * Huy ve ahlk ynnden stn nitelikli (kimse). * Belirsiz zamir gibi de kullan l r. insan ayade memi (veya basmam ) * iine insan girmemi , iinde insan olmayan. insan biimcilik * n niteliklerinin ba bir varl zellikle Tanr aktar , antropomorfizm. nsan ka a, 'ya lmas insan bilimci * Antropolog. insan bilimi * Antropoloji. insan bilimsel * Antropolojik. insan co rafyas * Be co er rafya. insan eli de memi (veya dokunmam ) * bak z kalmyer. ms insan eti yemek * birini eki tirmek. insan evld * insan, iyi kimse. yi insan gibi * insanlara yara biimde. r insan gnlnn artn syler * insanlar yaparken ilerinden geeni yansrlar. aka t insan hli * Olabilir, ho kar lamak gerekir. insan iine kmak * toplum iine kar ba yla ili kurmak. mak, kalar ki insan konukonu hayvan koklakokla a a, a a * insanlar konu birbirlerini daha iyi anlarlar. arak insan kurusu

* ok zay f. insan ku misali * uzaka bir yere gidildi sylenir. inde insan msveddesi * Bir insanda bulunmas gerekli niteliklerden yoksun olan. insan sarraf * Bkz. adam sarraf . insanba l * kafal nsan , androsefal. insanca * nsana yakr biimde, insan. * bak ndan. nsan m insanc * nsanc l. insanc l * seven. nsan * nsanla ilgili. * nsana de veren. er * nsanc yanlolan, hmanist. l k s

insanc l k * Eski Yunan ve Ltin kltrn en yksek kltr rneolarak alan ve Orta a skolstik d ne i n n karXlV.yzy do felsefe, bilim ve sanat gr hmanizm, humanizma. lda an , * nsanlsevgisini, insan ululu en yce ama ve olgunluk sayan hmanizm, humanizma. k unu reti, insanc ma lla * nsanc mak i lla i. insanc mak lla * nsanc l duruma gelmek. insangiller * Fosil hlinde ya insan ayan kapsayan familya. insan lar ms * nsana benzer yarat insans antropoitler. klar, lar, insan ad kaca can ks n na n * hakl haksyere ad defalktye m veya z bir k kt , ondan sonra yapt hep o gzle de klar erlendirilir. insan * nsana, insanl yak insanca. a an,

insaniincilik * nsan evrenin merkezi sayan, btn br yarat n insan iin yarat klar lmolduklar syleyen din n nitelikli antroposantrizm. reti, insaniyet * nsanl k. insaniyet nam na * insanl yakr duygulara uyarak. a insaniyetli * nsanl olan, insan, mrvvetli.

insaniyetsiz * nsanl olmayan, mrvvetsiz. insaniyetsizlik * nsaniyetsiz olma durumu. insanla ma * nsanlar maymunlardan ay evrim srelerinin hepsi. ran insanla mak * nsanca davranma zellikazanmak, insana yara biimde davranmak. i r insanl k * Btn insanlar iine alan varl k. * nsan insan yapan, insando n turan niteliklerin hepsi. n as olu * n de nsan erini, sayg veren z, insana yara ya ve d nln ama r nme ilkesi. * nsan sevme, insan sevgisi, insanc l olma.

insanletmek k * insana yara biimde davranmak. r insanlhli k * Olabilir, ho kar lamak gerekir, insan hli. insanl ktan kmak * ok zay flamolmak. * insana zg niteliklerini yitirmek. insano lu * nsan, demo lu. insano i emmi lu st * insanlardan tam bir do ruluk beklenmez. insans insans lar * Maymunlar insangilleri iine alan maymunlar alt tak , insan lar, antropoitler. ve m ms insanst * gcn ve yeteneklerini a fevkalbe nsan an, er. insektaryum * Bilimsel amalarla bcek inceleme, saklama, koruma yeri. insicam * Dzgnlk, tutarl ba k, da m. * Tutarl k. * nsana benzeyen, insan ran, antropoit. and

insicaml * Dzgn, tutarl . insicaml l k * Tutarl l k. insicams z * Birbirini tutmayan, tutars z. insicams k zl * nsicamsolma durumu. z

insiraf insiraf insiyak insiyak

* Bkn. * Bklgen (dil). * gd, sevk tabi. * gdl, sevk tabi.

instant coffee * Bkz. haz r kahve. in a * Yap kurma, yap yapma, kurma. * (dz yaz iir) Kaleme alma, yaz dkme. , ya * Dz yaz , nesir.

inetmek a * kurmak, yapmak. in aat * Yap , yap leri. i * Yapmak i yap i, m.

in ivisi aat * ap mm, boyu 4-20 cm aras deen, ba ve tepesi t ll 2-7 nda i l rt ivi. in aat * Yap lerini yneten teknik grevli. i * Yap ustas .

in l aat k * aat i n leriyle u ma. ra in allah * Allah "Tanr dilerse" anlam dilek anlat nda r. in allahla ma allahla * aba harcamadan, tevekklle. in at * okuma, syleme. iir iir * Bir bir edebiyat eserini topluluk nnde, yksek sesle ve gerektibiimde okuma. iiri, i

in etmek at * bir bir edebiyat eserini yksek sesle okumak. iiri, in irah * a , gnl a , ferahl lmas lmas k.

in bulmak irah * i a lmak, ferahlamak. inta * Bir isonuland sona erdirme, bitirme. i rma,

inta etmek * sonuland rmak, bitirmek.

intak

* Konu turma syletme. * Ki tirilen varl ile klara, hayal yarat sz syletme sanat klara , dillendirme. * Mikroptan ileri gelen hastal k. * Koku kt kokma. ma, * Mikropla olu mikroplu. an, * Mikropla bula hastal an klar.

intan

intan intaniye

intaniyeci * Mikroplu hastal doktoru, uzman klar . integral * Paralardan olu btn. mu * Trevi bilinen fonksiyon. integral denklemi * Bir dekenin bilinmeyen fonksiyonunu ve bu fonksiyonun bulundu belirli integrali birbirine ba i u layan denklem. integral hesaplar * Sonsuz integrallerin bulunmas onlaruygulanmas ilgili yntemleri kullanan matematik dal ve n ile . integrasyon * Bilinen bir diferansiyelin denklemini zme i lemi. * Bir diferansiyel denklemi zme i lemi. integre intelekt * Entegre. * Entelekt.

intelektalizm * Entelektalizm. interferometre * Giri imler. interferometri * Giri lme. im interferon * Hcrelerin virslere karolu turduklar savunma maddesi. zel interkinez * ekirde iki blnme devresi aras in ndaki dinlenme durumu. interkoneksiyon * Birok elektrik ebekesi aras ba kurma. nda lant intermezzo * Serbest bir biimde yaz lmolan ve kendi kendine bir btn olu turan mzik eseri. -inti * Bkz. - / -nti. nt

intiba intibah intibak

* zlenim. * Uyanma, uyan . * evreye veya bir duruma uyma. * llerinin birbirini tutmas ki eyin .

intibak etmek * uymak, al mak. intibaks z * Ya evreye veya duruma uymakta glk eken. ad intibaks k zl * evreye uymama durumu. intifa * Yararlanma, faydalanma.

intifa hakk * Ba na ait bir maldan yararlanma, ba na ait bir mal kas kas kullanma hakk . intiha * Son, sona erme, sonu gelme. intihabat intihal intihap intihar * Bir kimsenin toplumsal ve ruhsal sebeplerin etkisi ile kendi hayat son vermesi. na * Hayat tehlikeye d n recek a davranveya i r . intihar etmek * kendini ldrmek. intikal * Bir yerden ba bir yere geme, gei ka . * Anlama, kavrama. * Miras olarak babadan o kalma. ula * Seimler. * A rma. * Seim, seme.

intikal etmek * yer detirmek. i * anlamak, kavramak. * miras olarak babadan o kalmak. ula intikam * .

intikam almak * almak. intikamc

* almaya al an. intisap * Ba lanma. * Girme. * Kap lanma. intisap etmek * ba lanmak. * girmek. * kap lanmak. inti ar * Yay lma. * (gazete, dergi) yay kma, mlanma.

inti etmek ar * yay lmak, da lmak. * yay mlanmak. intizam * Dzenli, dzgn olma.

intizaml * Dzgn, dzenli. intizams z * Dzensiz, dzeni olmayan, kark. intizams k zl * Dzensiz olma durumu, dzensizlik, karkl k. intizar * Bekleme, gzleme. * lenme, beddua, inkisar.

intizar etmek * beklemek, gzlemek. * iIenmek, beddua etmek. inzal inzibat * ndirme, indirilme. * S dzen. k * Silhl kuvvetlerde, ordudaki dzeni sa lamak amac grevlendirilmi yla er. * S dzeni sa c k lay, dzene ba c lay, insan davran n n c lar srlay, dzenleyici, bask na al. alt c

inzibat

inzibats z * S dzeni olmayan, dzensiz, ba . k bo inzimam * Kat ulanma, eklenme. lma,

inzimam etmek * kat lmamak, eklenmek, ulanmak. inziva * Toplum hayat katek ba ya ndan p na ama. * Ddnyayla btn ba n lar keserek Tanr birle yla ebilmek iin insan kendi iine kapanmas n .

inzivaya ekilmek * toplumdan ka hibir ilgilenmeyerek tek ba ya p, eyle na amak. ip * Dokuma maddelerinin bklm liflerinden yap ba lan . * (baz blgelerde) plik. * Asarak ldrme cezas . * Bkz. - / -ip. p

-ip

ip atlamak * ipin iki ucunun tutularak evrilmesiyle, ipe aya ve ba de n n dirmeden z plamak. ip cambaz * direk aras yksekte gerilmi zerinde gsteriler yapan cambaz. ki nda, ip ip merdiven * rlmo pten , unlukla gemilerde kullan merdiven. lan ip takmak * birinin ktl iin al mak. ip torba * Pazar filesi.

ip torbal * Elinde pazar filesi olan. ipi * reten, yapan veya satan kimse. p ipik ipilik * Bitkilerin erkek organlar baie ba nda e layan ince sap. * pinin i i veya mesle i.

ipe ekmek * asarak ldrmek. ipe dizmek * boncuk gibi eyleri ipli geirmek. e ipe gelesice * "as l" anlam bir ilenme. larak nda ipe gitmek * lme gitmek. ipe sapa gelmeyen (veya gelmez) * akla yakolmayan veya birbirini tutmayan. n ipe un sermek * geersiz birtak sebepler ileri srerek istenilen iyapmaktan ka m i nmak. ipek * bcekozalar pek i zlerek lan ve dokumac kullan ok ince, esnek ve parlak tel. kar l kta lan * Bu telden yap lm .

ipek a ac

* Ekvatoral blgelerde yeti kerestesi ipek grn en, nde, sar lt de bir mobilya a . parl erli , ac ipek bce i * Kanatlar pullu bcekler sf nndan, rd kozalardan ipek elde edilen, dut yapraile beslenen bir cins kelebe t l in rt(Bombyx mori). ipek bcekelebe i i * Tllarn rd kozalardan ipek elde edilen kelebeklere verilen genel ad. rt n ipek bcekili i * ipliveya ipek bceyumurtas etmek amac ipek bceyeti pek i i elde yla i tirmek ve koza elde etmek i i. ipek ie i * Semizotugillerden, gzel iek aan bir bitki cinsi (Portulaca grandiflora). ipek gibi * ok ince, parlak ve yumu ak. * gzel, iyi huylu.

ipek mat * Cil veya vernikle a zerinde olu a turulan, ipeand yar i ran parlak grn . ipeka * Alt kk. n ipeki ipekilik ipekhane ipekli * pekten yap lmveya iinde ipek bulunan (kuma ). ipham * Belirsizlik, kapal l k. * Etkisini art iin anlam bilerek, isteyerek kapal rak . rmak n b lmas * bceyeti veya ipek satan kimse. pek i tiren * bceyeti pek i tirme veya ipek alsatma i p i. * Kozalar ipek ilesi durumuna getirilmesi iin i n, lendiyer. i

ipi (birinin) eline gemek * ynetimi ba n eline gemek, kontrol ba n elinde bulunmak. kasn kasn ipi zmek * ilgisini kesmek. ipi rk ipi kk r * Serseri, sorumsuz. ipi k rmak * savu gitmek. up ipi koparmak * ba bulundu kurulu veya yak bulunan kiile ili l u la nl i kisini kesmek. ipi sap yok * birbirini tutmaz, yersiz, anlams z. * Gvenilmez (kimse).

ipil ipil ipileme ipilemek

* Parlak bir kla yanarak, bir snp bir parlayarak. * pilemek i i. * Az kla yanmak.

ipilti

* Hafif esinti.

ipin ucunu ka rmak * ynetimde veya bir kullanmada gereken ly yitirmek. eyi ipince * ok ince, incecik.

ipini ekmek * birini ll davranmaya zorlamak. ipini k rmak * azmak, ele avuca s bir durum almak. maz ipini koparan * ba kalan. bo ipipullah * Kimsesi, mal mlk olmayan kimse.

ipipullah, sivri klh (kalmak) * yaln kimsesiz, hibir z, eysiz (kalmak). ipiyle kuyuya inilmez * kendisine gvenilmez. ipka * Yerinde, nceki durumunda b rakma. * Sfta b n rakma.

ipka etmek * yerinde b rakmak, kald rmamak, detirmemek. i ipka kalmak * sf gememek. n iple ekmek * sab kla beklemek. rs zl iplemek * Sayg gstermek, de vermek. er

iplememek * sayg gstermemek, de vermemek, nem vermemek, ald etmemek. er r ipleri birinin elinde olmak * o iel alt ynetmek. i ndan iplicik * Srlar soluk borular yerle ve ara konakz bula en ok 8 cm uzunlu n na en s an, unda akci k er l kurdu (Dictyocaulus viviparus).

iplipazara i kmak * kt nitelik ve sular ortaya kmak. iplik * Pamuk, keten, yn, ipek, naylon vb.dokuma maddelerinin uzun, ince liflerinden her biri. * Bu liflerin birlikte bklm ekilmi ve durumu. * Fasulye gibi sebzelerin veya baz meyvelerin lifi.

iplik ekmek * kuma iplik tan karmak. * iplik e irmek. iplik iplik * Tel tel. * Yol yol.

iplik kurdu * psiler sf ba trlerden her biri. nna l iplik solucanlar * psiler. ipliki * yapan veya satan kimse. plik iplikilik * Dokuma liflerini iplik durumuna getirmek iin yap i lan lemlerin btn. * satma i plik i. * Ham bitki liflerinin iplik yap yer. ld

iplikhane

ipliklenme * pliklenmek i i. ipliklenmek * Tel tel olmak, lif lif olmak. ipliksi * e benzer. pli ipnotize * pnotizma yoluyla uyutulmuetki alt kalm , nda .

ipnotize etmek * ipnotizma yoluyla birini uyutmak. ipnotize olmak * ipnotizma yoluyla etki alt kalmak; yar nda uykulu duruma gelmek. ipnotizma * Szle, bak telkin yoluyla sa la, lanan bir tr uyku. ipnotizmac * pnotizma ile u an kimse. ra ipnotizmal * pnotizma edilmi (kimse). ipnoz * Szle, bak telkin yap sa la larak lanan bir e uyku durumu, hipnoz. it

ipotek

* Bir gayrimenkuln bir borca karteminat olu turmas gerektiren ve ayn bir hak mahiyetinde olan n gayrimenkul rehin, tutu, rehin. ipotek etmek * rehinde b rakmak, rehine koymak. ipotekli ipotetik * Varsay dayanan, faraz. ma ipotez ipsi * Bkz. hipotez. * veya iplik biiminde olan. p * Rehinde bulunan, rehine konulmu .

ipsi solucanlar * Solucanlar o insan ve hayvanlarda asalak olarak ya n, u ayan, ince uzun vcutlu bir sf n. ipsiler * solucanlar bir dal psi n , iplik solucanlar. ipsiz * olmayan. pi * Haylaz, serseri, hayta.

ipsiz saps z * Birbirini tutmaz, yersiz ve anlams z. * Serseri, hayta. iptal * Yararl kullan kald silme, bozma. ktan, tan rma, * Herhangi bir hkmn geersiz oldu gerekeleri ile gstererek rtme. unu

iptal etmek * kullan kald tan rmak; bozmak. * hkmsz b rakmak, rtmek. ipten kaz kurtulmu ktan * her trl ktl yapacak yaradta olan (kimse). l ipten ku ku ak anmak * yoksul d mek. iptida * Ba . lang * Bir i ba e lama. * (i'ptida:) nceleri, en nce, ilk nce. * lkel. * lkokul.

iptida

iptida mektep * lkokul. iptidalik * ptida olma durumu.

iptidalar * nceleri. iptil iptizal * Baya ma, aya d la a me. * Bir srekli olarak kullanma. eyi ipucu * Aran gere ularabilecek iz. lan e t ipucu vermek * aran gere ularabilecek ilgili, onu bulmaya yarayan bilgi vermek. lan e t eyle ir -ir irade * dilek. stek, * Buyruk. * Bir yapyapmamaya karar verme gc. eyi p * sten. irade beyan * Bir sonuca ynelmi irade a klamas . irade d * radesiz. irade kayb * Bkz. irade yitimi. irade yitimi * Karar verme, dikkat, istekli k ldama gibi zihin veya beden etkinli ili i yapamamaktan do m ine kin leri an sinir yorgunlu unda grlen bir belirti, abuli, isten yitimi. iradeci iradecilik iradeli iradesiz * d, gayriirad. rade iradesizlik * radesiz olma durumu, istensizlik. irad mesel * Bir d nceyi ataszleri, zdeyi ile glendirme. vb. irad * radeli, istenli. * yanl. rade s * stenilik. * radeye dayanan, irad. * ridyum'un k saltmas . * Bkz. -/ -ir. r * D knlk, tiryakilik.

iradiye ranist ranistik

* Bkz. stenilik. * dili ve kltr ile u an kimse. ran ra * dili ve kltr ararmalar ran t .

ranl irap

* halk veya bu halk soyundan olan (kimse). ran ndan n * Dzgn konu ma.

irapta mahalli yok * hibir de ve nemi yok. eri irat * Gelir. * Gelir getiren mlk. * Syleme. irat etmek * sylemek. irca * Eski biimine sokma, evirme. * Dndrme. * ndirgeme. irca etmek * eski biime sokmak, evirmek, dndrmek. * indirgemek. irdeleme * rdelemek i i.

irdelemek * Bir konunun incelenmesi ve ele tirilmesi gereken btn ynlerini birer birer incelemek, ararmak, tetkik t ve tetebbu etmek, mtala etmek. irfan * Bilme, anlama, sezme, kltr. * Gere ular gl sezivar varl e tc , k. , l iri * Ola andan daha hacimli, ola a bykl olan. an an iri iri iri km y * byk, ok iri. * klm ri y . * yap gvdeli. ri l , * Abartsz. l * yap ri l .

iri lf iri yar

iriba irice iridyum

* Kuyruksuz kurba n yumurtadan yeni an kmkurtu u. * yak biraz iri (kimse veya riye n, ey).

* Atom a 193,1 atom numaras yo rl 77, unlu 22,4 olan ve pltin filizlerinde bulunan de bir u erli element. K saltmasr. irile me * mek i rile i. * Baz organlar hastal sonucunda ola d bymesi durumu. n k an irile mek * bir duruma gelmek. ri irili ufakl * Byk kk kark. irilik irin * olma durumu. ri

* Organizmanherhangi bir yerinde iltihaplanma sonunda lm n hcre art ndan ve bozulmu klar ak yuvarlardan olu mikroplu veya mikropsuz, genellikle sar rak renkte koyuca s, cerahat. an, mt v irinlenme * rinlenmek iiltihaplanma, cerahatlenme. i, irinlenmek * olu rin mak, iltihaplanmak, cerahatlenmek. irinli irinti * toplam cerahatli. rin , * Elek ve kalbur zerinde kalan iri taneler. * Hayvanlarbe n enmeyerek yemedikleri iri saman. * Saydam tabaka ile gz mercearas bulunan, ince, kas i nda labilen bir zardan olu gzn renkli blm, an,

iris ssen. iri irkili irkilme

* Ar . * rkilmek i i veya biimi. * rkilmek i i.

irkilmek

* rkerek geri ekilir gibi olmak veya p duraklamak. a r * (vcudun bir yeri) D dan gelen bir uyarn etkisiyle kanlanmek, taharr ar cn p i etmek. * (akan bir Bir engel kar nda duraklaybirikmek. ey) s p * rkilmeye sebep olan.

irkiltici irkiltme

* rkiltmek i i veya durumu. irkiltmek * rkilmesine sebep olmak. irkinti * Su birikintisi. * rperme, tiksinti. * Korku, ekinme. * rkmek iveya durumu. i irkmek * Birikmek. * Biriktirmek, toplamak. * Tiksinmek.

irkme

rlandal * rlanda halk olan (kimse). ndan irmik * Sert bu daydan elde edilen, taneleri iri, gltence zengin un.

irmik helvas * rmik, am f ya karm haz st, ve eker yla rlanan bir tatl tr. ironi * Dolayl alayl ve anlat mizah. m,

irrasyonalizm * Hayatta ve bilgilerde ak gelere tek yanl l d olarak a k veren sevgi, duygu ve i gdleri, bilginin rl kaynasayan grak l , l dc k. irrasyonel * Ak gayriakl, us d. l d, irrealist * Gerek d.

irredantizm * Dil, gelenek, grenek ve e kltr de itli erleri bak ndan bir birlik gsterdihlde ana yurt dnda m i kalmhalkya topraklar yurt srlar almak d n ad ana n iine ncesi. irs irsal irsalt * Gnderilen eyler, gnderiler. irsaliye irsen irs * Bir yere gnderilen e n listesi, gnderme belgesi. yan * Kalm yoluyla. t * Kalmla geen, soydan kalma, soydan geme, kal t tsal. * Kalm, soya ekim. t * Gnderme, yollama.

irsiyet ir at

* Soya ekim, kal veraset. t m, * Do yolu gsterme, uyarma. ru

ir etmek at * do yolu gstermek, uyarmak. ru irtibat * Ba , ba olma. lant l

irtibat kurmak * ba sa lant lamak. irtica irtica * Gericilikle ilgili gerici (davran tutum). , irtical irticalen irtifa * Bir manzumeyi veya sz birdenbire d nmeden, iine do u gibi syleme, do du a. * do u gibi syleyerek, do ine du atan. * Ykseklik. * Ykselti. * Dayanma. * Gericilik.

irtifak

irtifak hakk * Ba narsa, yol, bahe gibi ta kasn nmaz bir mal belirli bir yolda yararlanma hakk ndan . irtihal * (br dnyaya) Gme, lme.

irtihal etmek * lmek. irtikp * (kt iYapma, ktlk etme. ) * Yiyicilik, r alma. vet * Yalan syleme, hile yapma. * Resmi resmi izilme. kma, * d z m. * R alma, r yeme. vet vet * Dumande i yerde b kara leke. n di rakt * Srme. * (bir yne do at iin) Hedefe varma, hedefi vurma. ru lan ey * (piyango vb.) oyunlar kazanma, vurma. ans nda, kma,

irtisam

irti a is

isabet

* (neri, d nce, sz iin) Yerinde olma, yan lmazl k. * Gzel rastlant . * "ok gzel", "iyi oldu!" gibi anlamlarda kullan l r. isabet almak * vurulmak, yaralanmak. isabet etmek * ni al yere de an nan mek, rastlamak. * kmak. * yerinde i grm olmak. isabet oldu * yerinde, tam iste uygun. e isabetli isabetsiz * Yerinde olmayan, uygun olmayan, yersiz. isaf isal isale is'at * Kutlama. is'at etmek * kutlamak. kstrd, Muhammed'i memnun edemedi sa'y * iyilik edeyim derken kimseyi memnun edemedi. ise ise tutmak * dumana tutup karartmak. sev sevlik isfendan * Akaa a. * Akaa atan yap lmolan. isfenks * Bkz. Sfenks. ishak ku u * Bataklbayku k u. ishal * Srgn, i srme, trk, amel. * Hz. nyayd dinden olan, Hristiyan. sa' n * Hristiyanl k. * (bir dile iste Yerine getirme. i, i) * Ularma. t * Ak tma. * Yerine d , yerinde, uygun. m

ishal olmak * amel olmak, srgn olmak. ishalli isilik isim * Ad. * Ki insan. i, * Canl cansvarl , duygu ve d ve z klar nceleri, e durumlar itli bildiren kelime. isim cmlesi * Yklemi isim soyundan olan veya ek fiile kurulan cmle. isim ekimi * simlere iyelik eklerinin getirilmesi. isim durumu * hli. sim isim gvdesi * ve fiil kklerinden yap ekleriyle tretilen ve isim olarak kullan gvde. sim m lan isim hakk * Bir ticarethanenin veya malad kullanma kar talep edilen hak, patent hakk n n lnda . isim hli * Ba bir kelime ile ilgi kurmak iin, ismin yal olarak veya ek olarak girdidurum. ka n i isim koymak * ad koymak, tesmiye etmek. isim kk * Bir ismin eklerine blnemeyen anlaml kk para. en isim taban * kk ve gvdelerinin ekim eki almamhli. sim isim tamlamas * veya daha ok isim soyundan kelime ile kurulmu ki olan tamlama. isim vermek * ad vermek. isim yapmak * bir alanda n kazanmak, n almak. isimcilik * Adc l k. * olan. shali * Terlemekten veya s caktan vcutta meydana gelen kk pembe kabart rg lar, s n.

isimden treme fiil * kknden fiil yap ekiyle yap gvdesi. sim m lmfiil isimden treme isim * kknden yap ekleriyle tretilen isim gvdesi: Ev-cil, gz-c-lk vb. sim m isimlendirme * simlendirmek i i.

isimlendirmek * Adland rmak, ad koymak. isimli isimlik isimsiz * Ad olmayan, ad almam . * Yapt i bilinmesine kark kendi bilinmeyen, ads l z. iskalrya * arm n halat basamaklar hlar . iskambil * Bir yznde say veya resimler bulunan, e oyunlar oynamaya yarayan kart, oyun k . lar itli d * Bu kartlar52 tanesinden olu deste. n an * Bu kart destesiyle oynanan oyun. * Ad olan, ad alm . * smin yaz plketin konuldu yer. ld u

iskambil k d * skambil. iskambil k gibi devrilmek d * birer birer ve birbiri ard ra devrilmek. s iskn * Yurtland yerle rma, tirme. * Yurtlanma, yerle me.

iskn etmek * (ev, yurt) kazand rmak, bo yere insan yerle bir tirmek. iskandil * Denizin derinli lme. ini * Bu i kullan ara. iin lan * in i yzn renme, bilgi toplama, sorup soru turma.

iskandil etmek * deniz derinli lmek. ini * bir i i yzn ararmak, bilgi toplamak. in t * gzetlemek, evreyi kollamak. * sorup soru turmak, ararmak. t skandinav * Kuzey Avrupa yar adalarn btn. m n * skandinavyal . skandinav dilleri * Germen dillerinin kuzey kolundaki dillere verilen ad. skandinavyal * sve, Norve, Danimarka ve Finlandiya'da oturan halk ve bu halksoyundan olan (kimse). n iskarpel iskarpin * Tahta, metal veya tai lemeye yarayan elik ara. * keli, konsuz ayakkab .

iskarto iskele

* Yapaknt. r s

* Deniz ta n yana o tahta ve betondan yap denize do uzanan yer. tlarn t, u lm , ru * Kya yana deniz arac do uzat e kk kpr veya gemiye y an na ru lan reti kmay layan merdiven. sa * Vapur u veya kasaba. raolan ehir * erlerde bulunan bir yerin kendine en yakolan deniz ta u demir yolu dura n raveya t . * Yap n dnda s lar vama, boyama veya onar iin keresteden kat kat kurulan, al s nda stne m ras ma lan atk k . * Geminin sol yan . * I n yerle klar tirilmesi, k n dola lar abilmesi iin stdyolarda tavana yak yerde duvar n epeevre saran nt k . iskele almak * (gemi) merdivenleri kald p harekete haz r l rlanmak. * bir erkek, bir kad sark letmek. na nt k iskele babas * Yana gemileri ba an lamak iin r ma konmu ht dkme demir veya betondan silindir. iskele kelepesi * aatdyzeyine kurulan iskeleyi birbirine ba n n lamaya yarayan ba paralar lant . iskele ku u * Yal n apk, emircik. iskelet * ve hayvan bedeninin kemik at, te nsan s rih. * Yumu blmleri dklm bir vcudun kemiklerinin btn. ak , l * Bir olu eyi turan temel at . * ok zay f. * Bir eserin genel pln . * Kuru, plak.

iskelet gibi * ok zay f. iskelet mobilya * Esas ta c s masif a malzemeden yap ve oturma grubuna giren koltuk, kanepe, sandalye, kmlar y a lan kolakl sandalye, sallanan koltuk vb. mobilya. iskeleti kmak * ok zay flamak. iskemle * Arkal z sandalye. ks * stne sigara tablas , iek vazosu gibi konulan kk masa. eyler * Sandalye. * Dikenli salyangoz. iskete iski skite * Seregillerden, gagalar li, zararl di bcek ve kurtlarla beslenen, gzel sesli bir ku (Parus ater). * Bkz. ski. * skitlerin dili.

iskerlet

skitler sko

* M. Vlll-Vll. yzy llarda Orta Asya'dan Gney Rusya'ya g eden bir kavim. * skoya halk olan kimse. ndan * skoya yap, sskolara zg olan. * dili. sko

skoa

skoyal * halk olan kimse, sko ndan sko. iskolstik iskonto iskorbt * Bkz. skolstik. * Bkz. skonto.

* C vitamini eksikli inden ileri gelen ve dermans k, zayk ve di zl fl etlerinin iltihab belirtilerle kendini gibi gsteren hastal k. iskorina * Birle ikgillerden, lezzetli kkleri sebze olarak kullan Akdeniz blgesinde ok yeti lan, tirilen bir bitki (Scorzonera). iskorpit * skorpitgillerden, iri ba, yzgelerinde yak dikenleri bulunan, eti be l c enilen bir bal(Scorpaena scrofa). k

iskorpitgiller * Omurgal lardan, rnek hayvan iskorpit olan, s yzgeleri zehirli bezlere ba gl dikenlerle donanm rt l , btn denizlerde rastlanan bal sf klar n. iskota * Yelkenleri amak ve tutmak iin alt k elerine ba lanan halat, zincir ve palangadan olu donan an m. slm * slmiyet. * Hz. Muhammed'in yayd dinden olan (kimse), Mslman.

gizemcili slm i * Tasavvuf. hukuku slm * Din temeline dayanan hukuk, eriat. slmc * Mslmanln esaslar sadece din hayatta de hukuk, iktisad ve siyas dzenlemelerde de geerli n il, k isteyen kimse. lmak slmc l k * slmc olma durumu. slm * diniyle ilgili olan. slm slmiyet * Hz. Muhammed'in yayd din, Mslmanl k.

slmla ma * slmla i mak i.

slmla mak * Mslman olmak. slmlarma t * Mslman olmas sa n lama. slmlarmak t * Mslman yapmak. slml k * Mslmanl k. slv slvca * Slav. * Slavca.

slvc l k * Slavc l k. slvist * Slavist. slvistik * Slavistik.

slvlarmak t * Slavlarmak. t isleme islemek * tutup karartmak. se islenme islenmek isli * slenmek i i. * duruma gelmek. sli * olan, islenmiis bula si , m . * verecek biimde. s * slemek i i.

isli kf

* Toprakta ve gbreliklerde rkl ya amakla birlikte kulak, burun, akci asalaolarak da geli er ebilen askl mantar (Aspergillus fumigatus). islim * Gcnden yararlanmak iin elde edilen buhar, istim.

islim arkadan gelsin * Bkz. istim arkadan gelsin. sloven ismen * Sloven. * Ad belirterek, ad syleyerek, ad vererek. n n n

ismet

* Ahlk kurallar ba kalma durumu, sililik. na l * Drstlk, temizlik. * Ahlk kurallar ba, ismet sahibi. na l * Drst olan. * Ahlk kurallar aykdavranan. na r * Drst olmayan.

ismetli

ismetsiz

ismi kmak * nl olmak. * kt bir n yapmak. ismi gemek * ad sz edilmek, bahsedilmek, ad ndan gemek. ismi var cismi yok * sz edilen bir kimse veya gerekte var olmadn eyin anlat r. * ad olmas kar k grevini, etkinli yerine getirmeyen. na l ini ismini cismini almak * ad, kimli belirleyip kaydetmek. n ini ismini cismini bilmemek * hi tan mamak. ismiyle cismiyle * Bkz. ad san yla yla. isnaden isnat * Dayanarak. * Bir d nceyi, bir konuyu bir ki i veya sebebe dayand ykleme, atfetme. rma, * Karac iftira. l k,

isnat etmek * dayand rmak. * kara almak; iftira etmek. isnat grubu * S fatlar isimden sonra gelmesiyle olu ve genellikle deyim olarak kullan kelime grubu. n an lan ispalya ispanya * Boyac kullan tebe tozu. l kta lan ir spanyol * spanya halk veya bu halksoyundan olan (kimse). ndan n * spanyol halk zg olan. na * Herek.

spanyol dans * spanyollara zg, hareketli bir tr dans. spanyol mzi i * spanyollara zg bir tr mzik.

spanyol nezlesi * Paavra hastal. spanyolca * Hint-Avrupa dillerinden, spanya'da, Brezilya dndaki Ltin Amerika'da ve spanyol uygarln benimsemi lkelerde kullan dil. lan ispanyolet * Pencere kanatlar kapad sonra srglemeye yarayan ve ortas her iki yana i n ktan nda leyen tutacak yeri bulunan uzun demir srg. ispanyolet kilit * Elbise dolab , bro dolab e n kapaklar tak srg kollar kapa alt ve stnden vb. yalar na lan, ile ndan n kilitleme yapan gmme kilit e idi. ispari ispat * zmaritgillerden, kur renginde bir bal(Sargus annularis). un k * Tan kan t ve t gstererek bir gerek ynn ortaya eyin karma, tan tlama, tan t.

ispat etmek * kan tlamak. * tan tlamak. ispati * skambil k nda sinek. d ispatlama * Kan tlama. * Tan tlama.

ispatlamak * Kan tlamak. * Tan tlamak. ispatlan * spatlanmak iveya biimi. i ispatlanma * spatlanmak i i. ispatlanmak * Tan tlamak i lmak, tan i yap tlanmak. ispatlay * spatlamak iveya biimi. i ispatl * Tan tlanm .

ispatlahitli * Gerek yn gsterilen, tan ve kan. tl tl ispazmoz * Bkz. spazm. ispen * Bodur bir cins horoz veya tavuk. * Tar u an Hristiyan uyruktan al bir tr vergi. mla ra nan

ispen horozu * Ufak tefek oldu hlde kabaday taslayan. u l k ispeniyari * Eczac l k. ispendek * Levrek baln k n . ispermeet * Balinalardan ve zellikle ispermeet balinasn ba n lan, mum yap ve kozmetik sanayiinde ndan kar m kullan beyaz bir madde. lan ispermeet balinas * Balinalardan, bykl bak ndan balinaya benzeyen, alt enesindeki geni iyle ondan ayr deniz m di lan memelisi, ka (Physeter catodon). alot ispinoz * spinozgillerden, gagas sa ve koni biiminde, s tyleri ye rak mavi, boynu ve karn rm renkte, k rt ilimt k z gzel sesli bir ku (Fringilla coelebs). ispinozgiller * Kanarya, saka, sere, ispinoz gibi tc ku iine alan gmen ku familyas lar lar . ispir ispiralya ispirto * Etil alkol. * ki. ispirto oca * spirtoluk. ispirtocu ispirtolu * spirto ien kimse. * spirtosu olan. * At veya araba u a . * Gemi kamaralar ayd n nlatmak iin gvertelerde a kk yuvarlak caml lan kaporta.

ispirtoluk * spirto yakan kk ocak, ispirto oca kamineto. , ispirtosuz * spirtosu olmayan. ispit ispiyon * Jant. * Birinin s n rlar, davran n ncelerini gzleyip ba , d lar kalar bildirerek sa na kar layan (kimse).

ispiyoncu * spiyon. ispiyonculuk * spiyonun yapt i . ispiyonlama

* spiyonlamak i i. ispiyonlamak * Birinin s n rlar, davran n ncelerini gzleyerek yetkili ki bildirmek. , d lar ilere ispritizma * Ruhun lmedi inanan, gere llerin ruhlar ili kurulabilece ileri sren inan ruh ine inde yla ki ini , a rma. ispritizmac * spritizma ile u an kimse, ruh a mc ra . r ispritizmac l k * spritizmacn i n i. israf * Gereksiz yere para, zaman, emek vb.yi harcama, savurganl tutumsuzluk. k,

israf etmek * gereksiz yere harcamak, savurganletmek, tutumsuzluk etmek. k israfa kamak * gereksiz yere a harcamalarda bulunmak. r srafil srailli istadya * Uzakta bulunan iki noktanaras lmekte kullan ara. n n lan istalagmit * Bkz. stalagmit. istalaktit * Bkz. stalaktit. * inanna gre k slm yamet gnn ttreceboru ile bildirecek olan melek. i * halk olan (kimse). srail ndan

stanbul efendisi * Genellikle stanbul'da oturan kibar, sayg alak gnll, olgun, elebi ve yard l , msever kimse. stanbul keki i * Trakya, Bat Gney Anadolu'da yeti styl, beyaz ve pembe iekli, kuvvetli kokulu, ok yk bir ve en k ll bitki (Origanum heradeoticum). istanbulin * Tanzimat'tan Me rutiyet'e kadar Trkiye'de kullan yakas lan, kapal tr erkek ceketi. bir istasyon * Tren dura . * Ararma kurulu t u. * Sat bak agibi i yap kurulu , m, ler lan veya yer.

istasyon yapmak * duraklamak, beklemek. istatistik * Bir sonu karmak iin olgular yntemli bir biimde toplaysay p olarak belirtme i say i, mlama. * Bir dizi olayveya say gsterilen olgular yntemli bekle n ile n tirilmesine dayanan ve ilkelerini olas l k kuramlar alan, matemati uygulamal , say bilimi. ndan in dal m

istatistiki * statik uzman mlamac , say , istatikle u an (kimse). ra istavrit * Uskumrugillerden, pulsuz ve az k kl bal(Trachurus trachurus). l bir k

istavrit azman * Orkinos balna yanlolarak verilen ad. istavroz * Ha. * S tesisatta kullan drt giri ba borusu. hh lan li lant

istavroz karmak * Bkz. ha karmak. istedigibi at ko i turmak (dz oynatmak) * keyfince, istedigibi davranmak. i istek * Bir duyulan e arzu. eye ilim, * Yerine getirilmesi (ba ndan) istenilen talep. kas ey, * ve niyet kavram stek veren isteme kipi.Trkede bu kip fiil kk veya gvdesine -a/-e eki getirilerek * Belirli bir ihtiyac kar layacad nlen nesne veya duruma karduyulan zlem, arzu.

kurulur.

istek duymak * bir kare duymak, arzulamak. eye ilim istek uyand rmak * stemesine, arzu duymas yol amak. na istek yutumu * Kk ve gvdesi nl ile biten isteme kiplerinde, ayn nlden birinin d mesi. isteka * Bilrdo oyununda kullan de lan nek. * Bkz. stika. * Bas evlerinde kitap formalar k m n rmak, katlamak iin kullan tahta veya kemikten yap lan lmara.

isteklendirici * uyand te stek ran, vikkr. isteklendirme * steklendirmek i te i, vik. isteklendirmek * Birinde, bir yapma iste uyand ey ini rmak, zendirmek, te etmek. vik istekleni * steklenmek iveya biimi. i isteklenme * steklenmek i i. isteklenmek * Bir karistek duymak, heveslenmek. eye istekli * Bir karisteolan. eye i isteksiz

* Bir iyapmaya isteolmayan, gnlsz. i i isteksizce * gstermeden, isteksiz olarak. stek isteksizlik * steksiz olma durumu. istem * Bir kimseden bir yapmas veya yapmamas isteme, talep, arzu. eyi n n * veya iste eylem durumunda belirmesi. rade in * stemek i i.

isteme

isteme kipleri * Dilek, istek, gereklik ve emir kavramlar veren kipler. istemek * duymak, arzulamak. stek * Bir kendisine verilmesini veya yap n eyin lmas sylemek, dilemek. * Grmek istedi bildirmek. ini * Gerek olmak. * Evlenmek dile bulunmak. inde istemeye istemeye * stemeyerek, gnlszce. istemli * Yap yap l p lmamas insankendi iste ba olan. n ine l * Bir istek zerine veya isteyerek yap lan.

istemseme * radeyi etkileyebilecek gte olmayan, gelip geici isteme. istemsiz * stenmeden yap lan. * stemeyerek yap lan.

istemsizlik * stemsiz olma durumu. isten * rade, istek. * Davran ilgili tepilerden bir blmn tutup tekileri eyleme dn larla trme gc, irade. isten d * radesiz, irade d, gayriirad. isten yitimi * Bkz. irade yitimi. isteni * stenilik yanl. s

istenilik * Akla ve bilmeye de de iradeye stnlk tan ruhsal olaylarve bilgi srecinin temelinde iradeyi il yan, n gren bilim d iradiye, volontarizm. reti, istenli * radeyle yap irad. lan,

* Herhangi bir dzorunluluk sz konusu olmadan belirli bir durum kar nda giri s ilecek eylemi kararlaran ve uygulayabilen, iradeli. t istensiz * radeyle yap lmayan, istenci olmayan, isten d, irade d, iradesiz. * Yap lmas istenmedihlde yap (davran irade d, gayriirad. i lan ),

istensizlik * radesiz olma durumu, iradesizlik. istenilme * stenilmek, istenmek i i. istenilmek * stemek iyap i lmak. istenme istenmek * stenmek i i. * stenilmek.

istenmeyen durum * Kar lmas la beklenilmeyen durum, karkl komplikasyon. k, istenmeyen ki i * kar yi lanmayan ki(Persona non grata). i ister * Bir yap eyin labilmesinin veya olabilmesinin ba oldu gerek, icap, lzum. l u ey, * Cmledeki grevleri ayn kelimelerin ayr her birinin ba getirilerek herhangi birinin olan ayr na onanmas sak olmadn nda nca anlat r. ister istemez * Zorunlu olarak, elinde olmadan. * Yar gnll olarak, biraz mecbur olarak. ister misin? * ya olursa. isteri * Duyu bozukluklar , trl ruh karkl , nma, kas klar rp lmalar ve bazen inmelerle kendini gsteren bir sinir bozuklu histeri. u, isteri nbeti * sntnya sre. steri k sn and isterik istetme * stetmek i i. istetmek * stemek i ba na yapt ini kas rmak. * steriye tutulmu olan, histerik.

isteyeninin bir yz, vermeyenin iki yz kara * birinden bir isteyen biraz utan ey r ama isteyerine getirmeyen daha ok utanmal i d r. isteyi * stemek iveya biimi. i

istiane

* Yard isteme. m

istiane etmek * yard istemek. m istiap * (iine) Alma, (iine) s rma. d istiap etmek * iine almak, s rmak. d istiap haddi * Deniz, kara ve hava ta nyk ve yolcu miktarlar belirleyen sr. n tlar n n istiare * dn, bor veya e alma, dnleme, metafor. reti * Bir anlatmak iin ona benzetilen ba bir ad e olarak kullanma, e eyi ka eyin n reti retileme: "Bu adam hayatn sonbahar cmlesinde sonbahar kelimesi yal anlatan bir istiaredir. n nda" l istibat * Olmas uzak grme, imkn vermeme, uzaksama, n raksama.

istibat etmek * uzaksamak, raksamak. istibdat * Uyruklar hibir hak ve zgrlk tan na mayan srs monar despotluk, despotizm. n z i, istical * vedilik, acele etme, mstaceliyet.

istical etmek * ivmek, acele etmek. isticar * Kira ile tutma, kiralama.

isticar etmek * kiralamak. isticvap istida * Sorguya ekme, sorgu. * Dileke, arzuhal.

istidaname * Resm bir makama yaz dileke yaz. lan s istidat * Yarad tan gelen veya sonradan edinilmi l yetenek. * Yeteneolan kimse. i istidatl * stidad olan. istidats z * stidad olmayan. istidll * Bir konuda kan dayanarak sonu tlara karma.

* m. kar istidll etmek * kan dayanarak bir sonuca varmak. tlara istif * st ste e konularak yap dzgn yn. ya lan * Kereste, tahta gibi a rnlerini kurutmak veya bekletmek amac belirli dzenlerde st ste dizerek a ile yap yn. lan * Stok. istif etmek * ylmayacak bir biimde, dzgnce yerle k tirmek. * stok etmek. istifa * Kendi iste grevden ayr iyle lma. * ten ayr iste bildiren dileke. lma ini

istifa etmek * (i inden) ekilmek. istifade * Yararlanma, faydalanma. istifade etmek * yararlanmak. istifaname * Bir grevden kendi iste ayr belirten dileke. iyle ldn istifay basmak * herhangi bir sebeple grevinden ani bir kararla ekilmek. istifi * Mallar yay eden grevli. , e istif * stifilik yapan, stoku. istifilik * yapma i stif i. * leride bulunmayacaveya pahal acad la ncesiyle ok mal y piyasada snt yol ama, arak k ya stokuluk. istifham * (zihinde beliren) Soru.

istifini bozmamak * ald retmeyip durum ve davrann de tirmemek. hi i istifleme * stiflemek i i.

istiflemek * Dzgn bir biimde st ste y mak. * Stok etmek. istifleni * stiflenmek iveya biimi. i istiflenme * stiflenmek i i.

istiflenmek * stiflemek i lmak. i yap istifleyi * stiflemek i i veya biimi. istifra * Kusma. istifra etmek * kusmak. istifsar * Bir a eyin klanmas, ayd kavu n n nl a mas isteme, anlamaya al sorma. ma,

istifsar r hat * Hl hat r sorma. isti far * Tanr sularn balanmas dileme; tvbe etme. 'dan n n isti etmek far * tvbe etmek. isti na * nerilen bir ikarnazlanma, nazl e davranma. * Doygunluk, gnl toklu u. * Dalma, iine gmlme, dal n. * Biim detirme. i * Ba ma. kala * Ba kala m.

isti rak istihale

istihale etmek * biim detirmek. i * ba mak. kala istihare uyuma. * Bir inan gre, giri a ilecek bir i hay olup olmadn in rl ryadan anlamak iin abdest aldua okuyarak p

istihareye yatmak * giri ilecek bir i hay olup olmadn in rl ryadan anlamak iin abdest aldua okuyarak uyumak. p istihbar * Haber ve bilgi alma.

istihbar etmek * haber almak, duymak, renmek. istihbarat * Yeni renilen bilgiler, haberler. * Bilgi toplama, haber alma.

istihbarat dairesi * Haber alma dairesi. istihbarat servisi * Haber alma i lerini yrten i yeri.

istihdaf

* Amalama, hedef alma.

istihdaf etmek * amalamak. istihdam * Bir grevde, bir i kullanma. te

istihdam etmek * bir i bir grevde kullanmak. te, istihfaf * Kmseme, hor grme, hafifseme.

istihfaf etmek * kmsemek, hor grmek, hafifsemek. istihkak * Hakk olma, hak kazanma. * Hizmet karkazan hak (para). l lan * D salds durdurmak, d man rn mana karsavunma yapmak amac dzenlenmi yla yer. * stihkm i leriyle u ma, istihkmc ra l k.

istihkm

istihkm sf n * Sava birliklerin salds kolaylaran, savunma gcn art yap leriyle u an teknik asker an rn t ran, i ra sf. n istihkmc l k * stihkm sfn yapt i nn . istihkar * Hor grme, a a lama. istihkar etmek * hor grmek, a a lamak. istihlk * Tketim.

istihlk etmek * tketmek. istihra * (anlam, sonu) karma, karsama. istihra etmek * sonu karmak. istihsal * karma, elde etme. * retim, retme.

istihsal etmek * elde etmek. * retmek. istihza * Gizli veya ince alay.

istihza etmek * alay etmek, alaya almak. istihzal * stihzas olan. istihzar * Haz rlama. * Hat rlama, an msama. * Ayakkab n alt parlatmak iin kundurac n kulland kemik, isteka. lar n lar * Do rultu, yn. istikamet vermek * yn vermek, yneltmek. istikbal * Kar kar kma, lama. * Gelecek (zaman), ati.

istika istikamet

istikbal etmek * kar lamak. istikll istikra * Tme var m. istikrah * Tiksinme, i renme. * Ba zl ms k.

istikrah etmek * tiksinmek, i renmek. istikrar * Ayn kararda, biimde srme, kararl l k. * Yerle oturma. me, * Denge. * demeler dengesinde, istihdamda dzen.

istikrar bulmak * karar k lmak. * yerle mek. istikrarl * stikrar olan, dengeli, kararl . istikrarl l k * stikrarl olma durumu. istikrars z * stikrar olmayan, dengesiz, karars z. istikrars k zl * stikrarsolma durumu, dengesizlik, karars k. z zl istikraz

* dn alma, borlanma. istikraz etmek * dn para almak, borlanmak. istik af * Ararma. t * A nsama. * Bir lkeyi silh gcyle ele geirme. * Yay kaplama, sarma, brme. lma,

istil

istil etmek * bir lkeyi silh gcyle ele geirmek. * yay lmak, kaplamak, sarmak, brmek. istilc istilc l k istilzam * eden (kimse, devlet). stil * stilc olma durumu. * Gerektirme, gerekme.

istilzam etmek * gerekli bulmak. istim * slim.

istim arkadan gelsin * nce istenilen i ls gereken yapn, artlar sonradan yerine getirilsin. istim stnde olmak * (buharla i leyen aralar iin) kalkmaya haz r duruma gelmek. istimal * Kullanma. istimal etmek * kullanmak. istimara * lme, de erlendirme. * Bir kabhacmini veya alabilecemiktar n i hesaplama. * Gmrklerde mallara de bien grevli. er * Filika bykl nde, islimle i leyen deniz teknesi, atana. * mdat isteme, yard a ma rma. istimdat etmek * yard a ma rmak, yard istemek. m istimlk * Kamularma. t

istimator istimbot istimdat

istimlk etmek * kamularmak. t istimna istimrar istimza * Bir kimsenin huyunu, ki ini tan iin ararma. ili mak t * Sorma, yoklama. istimza etmek * sormak, yoklamak. istinabe * Davangrlmekte oldu mahkemeye gnderilmek iin ba bir yerde bulunan bir tann oradaki n u ka mahkeme taraf ifadesinin al ndan nmas . istinaden istinaf * Bir gr bir d e, nceye dayanarak, dayan larak, gvenerek. * Mahkemenin verdikarar i kabul etmeyerek, bunu istinaf mahkemesine gtrme. * Onanizm. * Srp gitme, sreklilik.

istinaf mahkemesi * Sulh ve asliye mahkemeleri benzeri ilk derece mahkemeler ile temyiz mahkemeleri aras yer alan ikinci nda derecede yksek mahkeme. istinas istinat * Dayanma, yaslanma. * Gvenme, kuvvet alma. * Bir kansayma. eyi t istinat duvar * Toprak veya yapn kaymas nlemek iin yap diren sa n n lan, layan duvar. istinat etmek * dayanmak, yaslanmak. istinatgh * Dayanacak, gvenecek, snacak yer, dayanak. istinga * Yelkenleri toplamak iin kullan halat. lan * Yad rgamaz olma, al nma. s ma,

istinga etmek * (yelkenleri) toplamak. istinkf * ekinme, geri durma, sak nma. istinkf etmek * ekinmek, geri durmak, sak nmak. istinsah * Bir bakarak aynn eye s yazma.

istinsah etmek * bir bakarak aynn eye s yazmak, kopya ederek rnek karmak. istinta * Sonu karma. * Bir byk nermeden k ve sonurguya, yasalardan olaylara, nedenden sonuca giderek sonu e karma.

istinta etmek * sonu karmak. istintak * Sorgu. * Sorguya ekme.

istintak etmek * sorguya ekmek. istirahat * Dinlenme, rahat etme. istirahat etmek * dinlenmek. istirdat * Geri alma. * (bir yeri) Yeniden ele geirme, geri alma, kurtarma. * Yalvarma, merhamet dileme.

istirham

istirham etmek (veya istirhamda bulunmak) * yalvarmak, dilemek, rica etmek. istiridye * Yass solungal sf lar n ndan, gl kaslarla birbiri zerine kapanan iki eneti olan, eti be enilen bir deniz yumu akas (Ostrea edulis). istiskal * So davran ho uk larla lanmadn etme. belli istiskal etmek * ho nutsuzlu belli ederek so davranmak. unu uk istismar * letme, yararlanma. * Birinin iyi niyetini ktye kullanma. * Smrme.

istismar etmek * i letmek, yararlanmak. * birinin iyi niyetini ktye kullanmak. * smrmek. istismarc * Birinin iyi niyetini ktye kullanan (kimse). * Smrc. istismarc l k * stismar etme i i. istisna

* Bir kimse veya bir benzerlerinden ayr eyi tutma. * Genelden ayr , kural d olma, ayr k. kl * Ayr tutulan kimse veya ey. istisna etmek * ay rmak. istisna * Benzerlerine uymayan, kural d olan, ayr . kl

istisnas z * stisnas olmadan, ayr z, ayr z, bilistisna. ks cas isti are * Dan ma.

isti etmek are * dan mak. isti heyeti are * Dan kurulu. ma istitrat * Sz aras s gelmi antrparantez. nda, ras ken, istiva * Birden ok birbirine e ve denk olmas eyin it .

istiva hatt * Ekvator. istizah * Herhangi bir konuda a c isteme, bir sorunun a klay bilgi klanmas isteme. n * Gensoru.

istizah etmek * sorulan soruya a c istemek, bir sorunun a klay bilgi klanmas istemek. n istizan * Yetki isteme, izin isteme. istizan etmek (veya eylemek) * yetki istemek, izin istemek. istop bir oyun. istop etmek * durmak, al mamak. istor istralya * Stor. * Gemide direk ve ubuklar taraf ba ndan, yani burundan tutan halat. * Geminin kaburgalar birbirine ba n layan demir ku ak. * Stop. * Ebenin topu havaya atmas erlerinin ka , di ve ebe taraf topla vurulmas mas ndan biiminde oynanan

istrongilos * zmaritgillerden, Akdeniz'de ya ayan, eti lezzetli bir bal(Smaris vulgaris). k

svee sveli svireli

* dili. sve * halk veya bu halksoyundan olan (kimse). sve ndan n * svire halk olan (kimse). ndan

isyan

* Herhangi bir amala kurulu dzene veya devlet glerine kargelme, ba rma, ayaklanma. kald * Bir dzene veya emre boyun e meme, uymama, itaat etmeme.

isyan bayra amak n * kargelmek, ba kald rmak. isyan etmek * ayaklanmak. * kabullenmemek, raz olmamak. isyanc * Ba r (kimse), asi. kaldc

isyanc l k * syancn i n i. isyankr * Ba r, isyanc kaldc . isyankrl k * syankr olma durumu, ba rl asilik. kaldc k, i * Bir sonu elde etmek, herhangi bir ortaya koymak iin g harcayarak yap etkinlik, al ey lan ma. * Bir de yaratan emek. er * Birinden istenen hizmet veya birine verilen grev. * Sanayi, ticaret, tar maliye vb.alanlara ili ekonomik etkinliklerin btn. m, kin * Kamu yarar yap i na lan ler. * Herhangi bir yere dzen verici, gnlk ya sa c trl al ay lay her ma. * Geim sa lamak iin herhangi bir alanda yap al meslek. lan ma, * yeri. * Ticar anla alveri ma, . * Herhangi bir maksatla kurulan dzen. * Baz deyimlerde "yarar, anlam kullan kar" nda l r. * Yap davran lan ey, . * Nak rg gibi elde yap , lan ey. * Emek, i ustal ilik, k. * lem. * Sorun, konu, mesele, maslahat. * Gizli sebep veya maksat. * Bir kimseye zg olan granlay , . * Bir kuvvetin uygulanma noktas hareket ettirirken harcad g. n * Bkz. -/ -i (I). * Bkz. -/ - -.

-i -i

i (birinden) bitmek * i sonulanmas ondan beklenilmek. in hli

i (birine) kalmak * i bitmesi iin as in l gayret birine d mek. i (g) edinmek * bir grev olarak stlenmek. eyi i amak * u tc rar, gereksiz bir durumun ortaya kmas sebep olmak. na i adam * Ticaret veya sanayi alan kazan sa nda lamak amac para yat kimse. yla ran * Kr sa lamada becerikli ve ba l arkimse. i akdi i alan * Bkz. i szle mesi, hizmet akdi. * allacak, kazan sa lanacak dal.

i a d aya mek * i , sorumsuz ve yetkisiz olanlarelinde kalmak. n i a d ba mek * kendi i kendi grme zorunda kalmak. ini i ba * (i yerlerinde) ba lama. e

i bayapmak * (i yerinde) iba e lamak. i e (grmek veya yapmak) ba nda itim * i i yaparken u nda oldu kadar i inin ini ra s u grgs, i gvenli i sa i i, i l, ynetimi konular nda da yeti tirilmesi, hizmet ii e itim. i rak b mc * b m rak yapan kimse, grevci. i rak b m * steklerini i verene kabul ettirmek iin i ilerin, i lerini hep birden b rakmas , grev. i bilenin, k ku n l anan * becerikli olanlar kazan r. i bilimi i bilmek i birli i * Ama ve karlar olanlarolu bir n turduklar ortakl, te al ma rikimesai. * Bir i e i in itli ilerce yap . lmas i birliyapmak i * ama ve karlar olanlarca al ortakl kurulmak. bir ma i birliki i birlikli * Herhangi bir alanda sa kar lama amac gden kimse veya kurulu ili kuran (kimse, kurulu n larla ki vb.). * birliile, ortaklayap i a lan. * n i uymas, amaca gre al n nsan ine n mas dzenleyen inceleme ve ararmalarbtn, ergonomi. t n * becerikli olmak.

i bitirmek * bir iiyi bir sonuca ularmak. i t i blm * Bir i iki veya daha ok kiaras blme. i, i nda * Bir toplumsal retim dzeni iindeki deik grev ve hizmetlerin, toplumun yeleri, kmeleri aras i nda kar kl lili ba k kileri iinde blnmesi. l ml i atallanmak * bir i glkle kar mak. te la i evirmek * gizli, dolambal i bir yapmak. i ndan r kmak * amac saparak dzeltilmesi g bir durum almak. ndan i karmak * ok i yapmak. * gereksiz, u tc iyol amak, sorunlara sebep olmak. rar bir e i ya d day t * Bkz. gayret day d ya t. i il de * bir ok kolay oldu belirtir. eyin unu * k nama belirtir. * alvar.

i donu

i mek d * birinin i yapmas gerekmek. i edinmek * bir grev, meslek olarak kabul etmek. eyi i eri * Elinden iyi i gelen, becerikli kimse. i etmek * aldatmak, birine beklemedibir davran bulunarak onu zarara sokmak. i ta

i grmek * i yapmak. * i yapmaya uygun olmak. i gstermek * yapmas birine i iin vermek, i buyurmak. i gc tm. i g * Bir insanyararleyler retmek iin harekete geirmek zorunda oldu fiziksel ve d n u nsel yetilerinin

* Yapacak belli bir grev, me ey, guliyet.

i sahibi g * Bir i bir grevi olan. i, i gn

* Yasayla tespit edilmi olan al gn. ma i han * Birden ok i yerinin bulundu ok katl u bina. i inada binmek * bir iyapmakta direnmek. i i lemek i * nakyapmak. i ten gemek i * bir igerekle i tirme imkn kalmamolmak. i n kad * adam . i rmak kar t * fesat sokmak. * zararl i bir yapmak. i kazas * yerinde meydana gelen ve i bedenen veya ruhen etkileyen olay. iyi i ki i kolu * yeter ki.

* Ekonomik etkinliklerin sflandlmas n r sonucu birbirine benzeyen veya ayn nitelikte olan al ma dallar her biri. ndan * Bu dallarherhangi birinde al n n btn. anlar i merkezi * yerlerinin yo oldu blge. un u * Bir ticaret ortaklnynetildiyer. n i i mi? i ola * yap bir be lan eyin enilmedi kmsendi bildirir. ini, ini * "sanki i grm anlam bir hafifseme sz. !" nda

i olaca var na r * bir soruna ald rmamay yap yapn yine ayn , ne l rsa ls sonuca ula anlat laca n r. i olsun diye * gereksiz bir hareketi belirtmek iin kullan l r. i saatleri * al saatleri. ma

i sarpa sarmak * i , iinden lmas bir duruma girmek. k zor i szle mesi * ilerle i veren aras ndaki ili kileri dzenleyen yntem ve artlar kapsayan szle i me, akdi, hizmet akdi. i tutmak * i yapmak, al mak. i vermek * birine yapacak i gstermek.

* gnl oldu unu gsterecek davran larda bulunmak, pas vermek. i yapmak * al mak. i yeri * Bir grevin yap yer. ld * inin i szle mesine gre al yer. t *o eyden yarar beklememeli. * Yaz bildirme. ile * Anlam ykletilen anlaml im. ey, iz, * Belirti, gsterge, levha, tabel, almet. * El, yz hareketleriyle gsterme.

i yok i 'ar i aret

i etmek aret * bir bir durumu el, yz hareketleriyle anlatmak, gstermek. eyi, * belirtmek. i parma aret * Elde, ba parmaktan sonraki parmak, ahadet parma gsterme parma , . i s aret fat * Bkz. gsterme s . fat i vermek aret * bir ara kullanarak bir belli etmek. eyi i areti * aret veren kimse.

i saymak areti * belirti ve gsterge olarak kabul etmek. i aretleme * aretlemek i i. i aretlemek * Bir i koymak, bir i eye aret eyi aretle belirtmek. * Belirtecek biimde hareket etmek. i aretlenme * aretlenmek i i. i aretlenmek * Bir i konulmak. eye aret i aretle me * aretle i mek i. i aretle mek * Birbirine i etmek. aret * Uzak bir yerden, bilgi vermek iin zel bir dzene gre trl i aretler kullanmak. i aretli * areti olan, i aretle belirlenmi olan.

i aretsiz i 'ar

* areti olmayan. * aretle ilgili. * Bilgi olarak. * Parmak veya el kald verilen oy. rarak * Doyurma. * Doyma.

i oy 'ar i ba

i bu * Bu, zellikle bu. i i * Ba nyarar bedenini, kafa gcn veya el uzlu kullanarak cretle al kimse. kasn na unu an * Toplu olarak ya bceklerde reme yetene olmayan, toplulu i ayan inde un lerini gren di i veya erkek.

i sigortas i * Bkz. sosyal sigorta. i ilik * i olma, i niteli olma durumu. i inde * Yapt i iye verilen cret. kar i l * i eme yap , i niteli i, l leme i. * lacak bir durum kar nda kullan a r s l r.

ibak! e

igirmek e * greve ba lamak. ikar e mak * herhangi bir konuda katk bulunmak, grev almak. da iko e mak * birine i yapt rmak. iuygun e * Yap ielveri i yarar. lan e li, e iyaramak (veya yaramamak) e * elveri olmak. li iyarar e i eme * emek i i. i emek i enmek i etme * torbas biriken idrar atmak, i drar nda d ar yapmak. * torbas biriken idrar d at drar nda ar lmak. * etmek i i. * Becerikli, elveri iuygun. li, e

i etmek i gal

* emesini sa lamak, i emesine yol amak, i yapt rmak. * Bir yeri ele geirme. * (bir kimseyi) al ten koyma, engelleme, oyalama. * U t rarma.

i etmek gal * bir yeri ele geirmek. * i al ten koymak, oyalamak. * U t rarmak. i galci i galcilik i galiye * gal eden, ele geiren. * gal etme i i. * gal edilen yere denen cret veya vergi.

i galiye resmi * Pazar yerlerinde veya toplu ticar i yerlerinde satn i ettiyer iin dedicret veya kira bedeli. cn gal i i i gder * Maslahatgzar.

i gderlik * Maslahatgzarl k. i gzar * Eli i yatk becerikli. e n, * Gereyokken, daha ok kendini gstermek iin i kar i e an. * gzar bir biimde, i gzara yakr durumda olarak.

i gzarca

i gzarl k * gzar olma durumu. i gzarletmek k * i gzarca davranmak. i vurmak i (bir eye) * i i i de tirmek. i dkmek i ...e * i i bir ba biime evirmek. i de tirip ka i...e vurmak i * gerekenden ba biimde davranmak, ... gibi grnmek. ka i i aksi gitmek * istenilen sonucu elde edememek. i i Allah'a kalmak * g artlar alt kimseden yard umudunun kalmad bir durumda bulunmak. nda, m i i anlamak * gizli bir bir sorunu anlamak. eyi,

i tmak i az * yanlve a yollara sapmak. r i a (veya a n olmak) i ba ndan mak k * pek ok i i olmak. i i bitmek * i i sona ermek. * hli, gc kalmamak. i i bozmak * yap anla , verilen sz tutmamak. lan may i i bozulmak * yapmakta oldu i gerekadar kazan sa u ten i layamaz olmak. i i ciddye almak * soruna nem vermek. i kmak i * ba bir i me olmak. ka le gul i i duman * i ve durumu kt. i mek i d * birinin yard na ihtiya duymak. m i i gc b rakmak * yapt i uzakla ten mak. i gtrmek i ileri * beklenenden daha a davran iine girmek. r lar i olmak i i * i i yolunda olmak. i i ne? i i olmak * ne ivar?. i * yapacak bir bulunmak. eyi * i i istedigibi bitirmek. i * u ma zorunda olmak. ra

i i oluruna b rakmak * i i belli bir amaca gre de de, kendi ak iinde yrtmek. il i irmek i pi * aralar gizlice anla nda mak. i gitmek i rast * yard yla i istedigibi olmak. ans m i iyi, i i i resmiyete dkmek * (bir i veya durum iin) resm bir yola sokmak, resm bir nitelik vermek. i i savsaklamak * i i yava latmak, gereken nemi gstermemek. i ya ba i tatl lamak * sorunlu bir iiyi bir biimde zmek. i,

i i temizlemek * sorunu zmek. i knda i tr * i ok uygun, ok iyi. i i uzatmak * bir isonuland i rmamak. i nalla bir ata kald i * eline nemsiz bir imkn geince byk i d kap lerin ne lanlar iin sylenir. i i (m) gm i(m) ka * i i tam istediyolda. i i alay olmak in nda * bir i gereken nemi vermemek, dalga gemek. e i ba in * bir i en nemli noktas in . i iinde i in var * (bir i i yz ba in) ka. i iinden in kamamak * ba aramamak, sorunu zmleyememek. i iinden in kmak (veya s lmak) yr * bir anlamak, bir sorunu zmlemek. eyi * g bir sorunu zemeyince kestirip atmak. * bir konudan veya i uzak durmak, kamak. ten i kolay kamak in na * derinli ararmadan basit olarak d ine t nmek, yzeyde kalmak, tembellik etmek. i kts (veya fenas in ) * st ste gelen tersliklerde kullan l r. i mi yok in * "nemli de bo anlam kullan il, ver" nda l r. i rengi de mek in i * konu ba biimde geli ka mek, ncekinden farkl davranmaya ba lamak. i tuhaf in * "Anla lamayan, garip olan" anlam kullan nda l r. i ucu in * bir i kkeni. in

i ucu birine dokunmak in * o i dolayl ten olarak zarar grmek. i stesinden gelmek in * g bir iba i armak, sonuland rmak. i inden olmak * grevini yitirmek; grevinden at lmak. i bak! ine * grevini, i srdr. ini

* sen kar ma. i gelmek (veya gelmemek) ine * na, amac d kar na, ncesine uygun olmak (veya olmamak). i gre ine * na uygun. kar i koyulmak ine * i yapmay ini srdrmek. i bilmek ini * nereden, nas l yararlanaca bilmek, n n kar bilmek. i bitirmek ini * ldrmek. i grmek ini * grevini yapmak. * dvmek. * ldrmek. i uydurmak ini * kurnaz, agz davranarak i istedigibi biim vermek. k ine i i yoluna koymak ini * i i veya grevi olumlu olarak yrtmek, snt k ekmeden gerekle tirmek. i adam inin * al i ba sa te t ar layan, i gerektirdinitelikleri ta kimse. inin i yan i itilme i itilmek * Duyulmak. i itilmemi * O gne de duyulmam in a , lacak, ola d ( an ey). i itim i iti i itme * itmek i i. * Duyma, sema (II). i kesesi itme * Suda ya baz ayan omurgashayvanlardan, i ta iinde bulunduran ak sl z itme n kan vorgan, otosist. i ta itme * Omurgal ve baz larda omurgas zlarda denge organ olan, i kulakta bulunan kalker parac , otolit. klar i itmek * Kulakla alg lamak, duymak. * Haber almak. * Kendisine sylenilmek. * itme duyusu, i yetisi. itme * itmek iveya biimi. i * itilmek i i.

i itmemezlik

* itmezlik. i itmezli getirmek (veya i e itmezlikten gelmek) * i itmemiduymamgibi davranmak, ald , rmamak. i itmezlik * itmemi , duymamgibi davranmak. i itsel i ittirme * itimle ilgili. * ittirmek i i.

i ittirmek * itmesini sa lamak, duyurmak. i kl * Gle tirme, zorlarma, etinle t tirme.

i etmek kl * gle tirmek, zorlarmak, etinle t tirmek. i kembe * Gevi getirenlerin ilk ve en byk mide blm. * Kasaplhayvanlarda mideyi olu k turan blmlerin btn. * kembeden yap lan. * Mide.

i kembe orbas * Temizlenmi nceden ha ve lanmi kembenin tavla zar bykl nde do ranmas sonra un, sirke, ndan sar msak kar r haz larak t rlanan bir orba tr. i kembe suratl * opur. i kembeci * kembe veya i kembe orbas satan kimse. i kembecilik * kembeci olma durumu veya i kembecinin i i. i kembeden atmak (veya sylemek) * uydurarak sylemek. i kembeli * kembesi olan. * (orba, yemek iin) inde i kembe bulunan. i kembesi geni * Ho grlmeyecek de ho eyi gren, haz . ml i kembesini d nmek * ncelikle kardoyurmay nmek. n d i kembesini irmek i * oburca yemek yemek. i kembesiz * kembesi olmayan. * Be enilmeyecek nitelikteki eyleri de be enen (kimse).

i kence

* Bir kimseye madd veya manev olarak yap a eziyet. lan r * D ncelerini renmek amac birine uygulanan eziyet. yla * A gerginlik, sntdurum, azap. r k l * Vidal tr srma arac bir k t .

i kence etmek (veya yapmak) * madd veya manev eziyet ektirmek. i kenceci * kence yapan.

i kenceye sokmak * madd veya manev snt k vermek, zora sokmak. i kil * Kt bir durumla kar ma san, ku kuruntu, vesvese. la s ku,

i killendirme * killendirmek i i. i killendirmek * killenmesine yol amak. i killenme * killi duruma gelme, pirelenme. i killenmek * killi duruma gelmek, pirelenmek. i killi * kil iinde bulunan, ku kuruntucu, vesveseli, mvesvis. kulu, i bzk dingilder killi * gizli bir ay olanlar herhangi bir szden al b n narak kendilerini ele verdiklerini anlat r. i olmak killi * i duymak, tedirgin durumda olmak. kil i killilik i kilsiz * kil iinde bulunmayan, ku olmayan, vesvesesiz. kusu i kilsizlik i kine i lek * kilsiz olma durumu. * Glge balgillerden, Akdeniz'de ya ayan, vcudu yass , pullu, eti lezzetli bir bal(Sciaena umbra). k * ok i leyen, canl , hareketli. * zenmeden, abuk yaz hlde okunakl gzel olan (yaz ld ve ). * Kelime tretmede skullan yap eki. k lan m * lek olma durumu. i lem * killi olma durumu, vesveselilik.

i ek lek i leklik

* Bir isonuland iin yap i i rmak lan veya uygulamalarhepsi, muamele. n * Say karkar getirip belirli birtak kurallara uygun olarak, birbiri zerine etkilendirme yntemi. lar ya m * Madde zerinde her trl de im yapma i muamele. i i, * Ham veya ara mallar maddeleri fiziksel, kimyasal deikliklerle daha uygun, kullan duruma getirme, ve i l r muamele. i hacmi lem * Borsada gerekle tirilen al sat n toplam tutar m mlar . i lemci * Bilgisayar programlarn herhangi bir dilinde yaz n lmprogram , bilgisayarda i letmeyi sa layan programlar toplulu u. * Bir bilgisayarda verilen komutlar yorumlayan ve yrten birim. i leme * lemek i i. * ve ssl el i nak nce i, . * Herhangi bir konuyu ele alarak inceleme. * ve ssl i nce lenmi . * Bir filmdeki gizli grnty ortaya karmak iin, gm bromrl tabakanlboratuvarda e kimyasal n itli i lemlerden geirilmesi. i lemeci * Elle oyma, nakvb. yapan kimse. i lemecilik * lemecinin i i. i lemek * Bir emek vererek onu daha elveri bir duruma getirmek. eye li * (ince ve ssl iin) Yapmak, nak eyler lamak. * girmek, etkilemek, nfuz etmek. ine * al yi m mak, terisi bol olmak. * Dura durumdan hareketli duruma gemek, al an mak. * Herhangi bir konuyu ele alarak incelemek, retmek. * D ncelerini herhangi birine etki yaparak benimsetmek. * lek, etkin durumda olmak. * ( Olgunla yolunda olmak. ban) ma * (yara) Kapanmak. * Gidip gelmek. * Hesaplar kay dzenli olarak tutmak veya gereken yere aktarmak. veya tlar * stnde i lemeler bulunan. i leni i lenme i lenmek i lenti * yntemi. leme i a ler lmak * piyasa canlanmak. i becermek ler * zararl i yapmak. , gizli ler * lenmek i i veya biimi. * lenmek i i. * lemek iyap i lmak.

i lemeli

i lerlik i letilme

* Gereken sonucu verecek nitelikte al durumu. ma * letilmek i i.

i letilmek * letmek iyap i lmak. i leti * letmek iveya biimi. i i letme * letmek i i. * Tar sanayi, ticaret, bankac gibi i m, l k alanlar kr amac bir sermaye yatlarak kurulan kurum. nda, yla r * Bu kurulu verimli bir duruma getirip kazan sa yntemi. u lama * yeri.

i letme defteri * Yalngelir ve giderlerin yaz defter. z ld i letme irketi * Gaz, su, elektrik vb. hatt veya da m hatt donan n leten, s, firma, halk n t ve m i ah irketi veya kurulu . i letmeci * Bir fabrikay gelir getiren bir kurulu yneten kimse. veya u * Yap dan i mc letme hakk alarak, filmleri oynatanlara kiralayda kimse. n p tan

i letmecilik * Bir i letmeyi ynetme. * Ba z bir bte ile ynetilen devlet i ms letmesi. i letmek * lemesini sa lamak, al rmak. t * Bir bir kimseyi, bir yeri kullanarak veya al rarak yarar sa eyi, t lamak. * ve birtak yalanlarla sezdirmeden birini kand veya onunla e aka m rmak lenmek. * Operatr. i letmenlik * Operatrlk. i lev * Bir nesne veya bir kimsenin grd i grme yetisi, grev, fonksiyon. , i * Bir yapn gerekle n tirilebileceve onu ba yap i ka lardan ay etme imkn rt veren eylem tr, fonksiyon.

i letmen

i yitimi lev * El, kol vb. dzenli hareketleri yapma yetersizli apraksi. i, i levci * levi yerine getiren (kimse veya nesne). * Bir i letmede yap i kararlarn al blm. lacak lerin n nd

i levcilik

* Toplumu, her bir belli bir i yapan kar kl l ve etkile esi lev bal l klar meler dzeni olarak gren, toplumu tek ba belirleyen herhangi bir temelin bulunmadn na savunan ak grevcilik, fonksiyonalizm. m, * Algn ncelikle ihtiyalar ve co n kulara dayal etkinliklerin sonucu oldu savunan grgrevcilik, unu , fonksiyonalizm. i levsel

* levle ilgili. i levsiz * levi olmayan. i levsizlik * levsiz olma durumu. i leyim i leyi i li * zeri nak. l i lik * Atlye. * Gmlek. * Sanayi, endstri. * lemek iveya biimi. i

i orun lik * adamlar zg yer, busines kls. na i mar * El, gz veya ba yap i ile lan aret.

i etmek (veya gemek) mar * el, gz veya ba i etmek. ile aret i porta * Gezici satlarmallar koymaya yarayan yayvan sepet veya bu igren, ona benzer ara, sergi. c n n i * A yap sat kta lan . i porta mal * De ersiz, niteliksiz mal. i portac * porta ile mal satan sat. c i portac l k * portada mal satma i i. i portaya d mek * de yitirmek, herkes taraf kullan erini ndan lmak. i ret * ki. i siz * i olmayan.

i gsz siz * Yapacak hibir i i olmayan veya i tutmayan. i gsz kalmak siz * bulundu i u yerinden ayr geimini sa larak layacak durumda bulunmamak. i sizlik * siz kalma, i bulamama durumu. * Bir i iin durgunluk dnemi. yeri

i tah

* Yemek yeme iste i. * arzu. stek,

i amak tah * yemek iste art ini rmak. i kapamak (veya kesmek) tah * yemek iste azaltmak. ini i gelmek taha * arzulamak. i a tah lmak * yemek isteartmak. i i kabarmak tah * isteo i almak, heveslenmek. i kapanmak (veya kesilmek) tah * yemek isteyok olmak. i i olmak tah * yemek istefazla olmak. i i tahland rma * tahland i rmak i. i tahland rmak * tah uyand n rmak, i tahlanmas sa n lamak. i tahlanma * tahlanmak i i. i tahlanmak * tah uyanmak veya artmak. * i, arzusu artmak. ste i tahl * tah olan, bo . azl * stekli, arzulu. * steyerek. i l tahl k i z tahs * Yemek yeme isteolmayan, bo z. i azs * steksiz. i zl tahs k * tahsolma durumu. z i te * Gsterilirken veya bir i edilirken sylenir. eye aret * Anlat bir szn sonucuna gelindi gsterir. lan ini * Anlat dikkat ekmek iin kullan lan eye l r. * tahl olma durumu.

i (bile) de ten il * ok kolay. i el ektirmek (veya ektirilmek) ten

* grevden uzaklarmak (veya uzaklar t tlmak). i gten kalmak ten * herhangi bir sebeple al mamak, al amamak. i te * Fiilde ortak olan.

i at te * Bir fiilin birden ok zne taraf karkl ndan , ortakla yap belirten at areket. Trkede bu l a ldn , m at- ekiyle kurulur. i fiil te i lik te i tial * Tutu parlama, alevlenme. ma, i etmek tial * tutu mak, parlamak, alevlenmek. i tigal * U ma, ilgilenme, me olma. ra gul * Bir isim birden ok zne taraf karkl ndan , ortaklayap belirten fiil, m l a ldn areket fiili. * te olma durumu.

i etmek tigal * u mak, ilgilenmek, me olmak. ra gul i tiha * tah. * Cinsel istek veya arzu. i tihar * n salma, tan nma. i tihas yerinde olmak * yemesi, imesi ve ya amas dzenli olmak. i tikak * Yar bir blmn alma. lmbir eyin * Ayn kkten treme. kma, * Ayn kkten gelen kelimeleri bir arada kullanma sanat . * Satalma. n

i tira

i etmek tira * satalmak. n i tirak * Ortakl ortak olma, ortakla paydak. k, ma, l * (bir i Yer alma, paydak etme. te) l * (bir i bir d e, nceye) Kat lma.

i etmek tirak * kat lmak. * ortak olmak. i tiraki * Ortakleden, ortak olan, kat kimse. k lan

* Sosyal gvenlik bak mdan bir sand veya benzeri bir kuruma ba olan memur i a l i. i tiyak * Grecegelme, zleme. i * Gl istek, arzu. i duymak tiyak * grecegelmek, zlemek. i i tiyakl * tiyak olan. i ve i veli i veren * ileri cretle al ran gerek veya tzel ki patron. t i, i yar it * Bir i grevli olan kimse, grevli, memur. le * Kpek. * De ersiz, terbiyesiz kimse. * Bkz. -/ -it (I). t * Bkz. -/ -it (II). t * Bkz. -t-. -it it canl * \343 - -it (I). t/ * Zora, snt dayanan, dayan . k ya kl * Kad n ilgi ekmek, gnl elmek iin tak klar , aldat tavktma, naz, cilve, eda. nlar nd ho c r, r * Nazl , cilveli, edal .

-it -it -it

it didomuz derisi i * sevilmeyen iki kiaras i ndaki anla ktan duyulan ho mazl nutlu anlat u r. it elli * Ayaklar ya dnk (hayvan). d ar it gibi al mak * ok al yorulmak. mak, it h yar * Ac elma, ac yar, ebucehil karpuzu. h it ite (buyurur), it de kuyru una * yksnlen bir i ondan ona b ldnda sylenir. rak it izi, at izine kar mak * Bkz. at izi it izine kar mak. it kopuk

* De ersiz, terbiyesiz, a (kimse). a k l it kuyru u * Kenarlar gibi yaprakl saplarn ucu koan ran, ba iekli, otsu bir bitki (Phleum). dz erit ve n and ak it srs kadar * gere inden ok, olduka kalabal k. it rr, kervan yrr * gerekle do olan i durumlara karlsa da engellenemez. mesi al lere, k it zm * Patl cangillerden, 20-50 cm yksekli inde, baz illaryap nda kullan bir yk otsu bir bitki, kpek n m lan ll zm, tilki zm. * B rtlen (Solanum nigrum). ita ita miri ita emri * Hkmete verilen deme emri, verile buyru u. itaat * Sz dinleme, boyun e buyru uymak. me, a * Verme, deme. * demeye yetkili kimse.

itaat etmek * sz dinlemek, boyun e mek, verilen buyru uymak. a itaatkr itaatli * Sz dinler, buyru uyar, itaatkr. a itaatsiz itaatsizlik * Sz dinlemez, buyruk dinlemez, kendi ba buyruk olan (kimse). na * taatsiz olma durumu veya itaatsizce davran . * Sz dinler, itaat eder, itaatli.

itaatsizlik etmek * sz dinlememek, boyun e memek, buyru uymamak. a italik * stten sa do e olan (bas harfi). a ru ik m talyan * halk veya bu halk soyundan olan (kimse). talya ndan n * talyan halk zg olan. na * Hint-Avrupa dil ailesinden talya'da konu dil. ulan * Paylama, azarlama.

talyanca itap

itap etmek * paylamak, azarlamak.

itbo an itburnu ite

* Kaplanbo an. * Yaban glnn meyvesi. * gibi, terbiyesiz bir biimde, ite benzer. t

itdirse i

* Arpac k.

ite atsan yemez * ok kt, berbat. ite kaka * (kaba ve hoyrat bir biimde) terek; zorla. * Glk(ler)le.

ite ot, ata et vermek * Bkz. ata et, ite ot vermek. ite i * Un elerken dklmemesi iin yere serilen rt. itekleme * teklemek i i.

iteklemek * Srekli itmek, kakmak. iteleme itelemek * Srekli itmek, arka arkaya itmek. itelenme * telenmek i i. * telemek i i.

itelenmek * telemek i lmak. i yap itenek * Piston.

iterbiyum * Atom numaras atom a 173,04 olan, de bir element. K 70, rl erli saltmas Yb. itfa * Sndrme. * Snm. * Bir borcu azar azar deyerek kapatma, snm.

itfa etmek * sndrmek. * demek, snmlemek. * snmlemek. itfaiye * Yangsndrme kurulu n u. * tfaiye arac .

itfaiye arac * Yangsndrmek zere zel olarak donat n lmmotorlu aralar. itfaiyeci * Yangsndrme kurulu n unda grevli kimse, yangsndrc. n

itfaiyecilik * tfaiyecinin i i. ithaf * (birinin) Ad sunma, arma etme. na an ithaf etmek * (birinin) ad sunmak, arma etmek. na an ithaf yaz s * Bir kitabveya eserin bir kimseye sunuldu belirten yaz n unu , ithafname. ithafname * yaz. thaf s ithal * alma. ine * Bir lkeye ba lkelerden mal getirme veya satalma. ka n ithal etmek * iine almak. * bir lkeye ba lkelerden mal getirmek. ka ithal mal * Yurt dndan getirilen mal. ithalt * Bir lkeye ba bir lkeden mal getirme veya satalma. ka n * Bir lkeye ba bir lkeden al mallarbtn. ka nan n

ithalt * thalt yapan kimse. ithalt l k * thalatla u ma, dlkelerden mal sat alma veya getirme i ra n i. itham * Sulama, sulu grme.

itham etmek (veya ithamda bulunmak) * sulamak, sulu grmek. ithamname * Sulama yaz. s iti * g, ilham verici. tici

iti ldrene srkletirler * r ndan kmolan bir i dzeltilmesi, bu iyol aan kimseye d in e er. itibar * Sayg grme, de gvenilir olma durumu, sayg k prestij. erli, nl * Bor demede gvenilir olma durumu, kredi.

itibar etmek * sayg gstermek, saymak de vermek. er * gz nnde bulundurmak, dikkate almak. itibar grmek * say lmak, kendisine de verilmek. er * aranmak, istenmek. itibar mektubu * (bir kimseye) Kredi a lmas bir yere yaz mektup. iin lan itibara almak * gz nnde tutmak, hesaba katmak. itibardan d mek * sayg yitirmek. nln itibaren itibar yla * - ...den ba layarak, ...-den sonra, ...-den beri. * -den say zere. lmak * Bak ndan. m * Gerekten yle olmad hlde yle say saymaca. lan,

itibar

itibar hizmet zamm * A ve tehlikeli i r lerde al grevlilerin fiil hizmet srelerine eklenen sre. an itibar sayfa * Saymaca sayfa. itibarl * , de olan, sayg tibar eri n. * Kredisi olan. * Gzde olan, nemli say lan. * , de olmayan. tibar eri itibars ma zla * tibars mak i zla i. itibars mak zla * tibarsduruma gelmek, sayg , de yitirmek. z nln erini itibars k zl * tibars de olma durumu. z, ersiz itici * i yapan. tme ini * So benimsenilmeyen, sevimsiz, sevilmeyen, be uk, enilmeyen. iticilik * olma durumu. tici itidal * A olmama durumu, l lllk. r l k, ml * So ukkanl l k.

itibars z

itidal sahibi

* ll, (kimse). l ml * so ukkanl . itidalini kaybetmek * a l kap so r a lmak ukkanl yitirmek. ln itidalini muhafaza etmek * kendini a l kapt r a rmamak; kendini tutmak. itidalli itikf * ll, , so l ml ukkanl , mutedil. * Kendini bir konuya verme. * Dnya i lerinden vazgeip bir yere kapanma, ibadet etme. * A erozyon. nma, * nanma, inan. * nan, iman. * tikad olan, inanl , imanl . * tikad olmayan inans imans z, z. itikats k zl * tikatsolma durumu inans k, imans k. z zl zl itil * Ykselme, ycelme.

itikl itikat

itikatl itikats z

itil etmek * ykselmek, ycelmek. itilf * Anla uyu uzla ma, ma, ma. itilf etmek * anla mak, uyu uygun olmak. mak, itilf * Anla uyu yanl olan (kimse). ma, ma s * Me rutiyet dneminde Hrriyet ve Cemiyeti yesi veya yanlolan kimse. tilf s * tilf olma durumu. * tilmek i i veya biimi. * tilmek i i. * ren, ayveya elde edilemez grnen d p ncelerin ki bilin alt srlmesi. ide na itilmek * tmek iyap i lmak. itimat

itilf l k itili itilme

* Gven, gven. itimat beslemek * gven duymak, gvenmek. itimat etmek * gvenmek. itimat mektubu * Gven mektubu, itimatname. itimat telkin etmek * gven vermek. itimatl * Gvenilir. itimatname * Gven mektubu, itimat mektubu. itimats z * Ba na gveni olmayan, gvensiz. kalar * Gven vermeyen.

itimats k zl * Gvensizlik. itin gtne (veya kna) sokmak * rezil etmek. itin kuyru unda * pek ok, pek bol. itina * zen, ihtimam.

itina etmek * zenmek, zen gstermek. itinal itinas z * zensiz. itinas k zl * zensizlik. itiraf * Ba nca bilinmesi sak grlen bir geresaklamaktan vazgeip a kalar ncal i klama, syleme, bildirme. * zenli.

itiraf etmek * ba nca bilinmesi kendi iin sak grlen bir geresaklamaktan vazgeip a kalar ncal i klamak, sylemek, bildirmek. * kabul etmek. itiraf itiraz * eden (kimse). tiraf * Bir d veya karar nce benimsemeyerek kar kma. * Sylenecek sz, karsyleme.

itiraz etmek * bir d veya karar kar n srmek, kar nce n ileri t kmak. itirazc itirazs z iti * tmek iveya biimi. i iti kak * terek. iti kak ip mak * birbirini itmek. * birbirini iterek akala mak. iti me iti mek * mek i ti i. * Birbirini itmek. * Birbirini iterek akala mak. * tirmek i ti i. * Her kar muteriz. eye kan, * etmeden, kar tiraz kmadan, oldu gibi. u

iti tirme

iti tirmek * mek i yapt ti ini rmak. * K ldatarak itmek. m itiyat * Al k, huy. kanl itiyat etmek (veya edinmek) * al k hline getirmek. kanl itizar * zr dileme.

itizar etmek * zr dilemek. itki * Tepi. itlf * ldrme, yok etme, telef etme.

itlf etmek * ldrmek, yok etmek, telef etmek. itlenme itlenmek * Terbiyesizce davranmak. itle me * tlenmek i i.

* mek i tle i. itle mek * tlenmek. itlik itmam * olma durumu veya ite davran t . * Bitirme, tamamlama.

itmam etmek * bitirmek, tamamlamak. itme * tmek i i. itmek * Bir g uygulayarak ileri gtrmek. eyi * (kap , pencere vb. iin) G uygulayarak amak veya kapamak. * Bulundu yerden a rmek. u ad * Srklemek, sevk etmek. * Bir cisim, belli bir yak ktaki ba bir cismi kendisinden uzakla nl ka maya zorlamak, ekmek kar . t * nanma, gvenme.

itminan itriyum

* Atom numaras atom a 88,92 olan, seryum filizlerinde bulunan, gri renkli, 4,6 yo 39, rl unlu unda de element. K erli saltmas Y. itriyumlu itt rat * Tekdze olma durumu, dzenlilik. ittifak * Anla uyu ba ma. ma, ma, la * Oy birli i. * znde itriyum bulunduran.

ittifak etmek * anla mak, uyu ba mak. mak, la ittifakla ittihat * Oy birliile. i * Birle birlik kurma, bir olma. me,

ittihat etmek * birle mek. ittihat * Birle birlik olu me, turma yanl olan (kimse). s * Me rutiyet dneminde ttihat ve Terakki Cemiyeti yesi veya yanl olan (kimse). s ittihat l k * ttihat olma durumu. ittihaz * Sayma, tutma.

* Alma. ittihaz etmek * saymak, tutmak, ... olarak grmek. * almak, gerekeni yapmak. ittirme * ttirmek i i veya durumu. ittirmek ittisal * tmek i yapt ini rmak. * Biti me. * Dokunma, de temas etme. me, * dn. * Kar k. l * dnl. * Kar olan. l * dnsz. * Kar ks z. l * Edim. * vdirmek i i. * (hareket durumunda olan bir nesnenin hareketini) abuklarmak. t * abuk davranma al olan, ive evecen, aceleci, acul. kanlnda en, * vecen olma durumu, acele, acelecilik. ivedi * abuk davranma zorunlulu acele. u, * abuk yap ivedili, acil, mstacel. lan,

ivaz

ivazl

ivazs z

ivdirme ivdirmek ivecen ivecenlik

ivedilenme * vedilenmek i i. ivedilenmek * Tez canl etmek, acele etmek, istical etmek. l k ivedile me * vedile i mek i. ivedile mek * duruma gelmek. vedi ivedile tirme * vedile tirmek i i. ivedile tirmek * duruma getirmek. vedi

ivedili ivedilik ivedilikle ive en

* abuk, hemen yap lmas gereken, evgin, mstacel. * abuk, hemen yap gerekli mstaceliyet, istical. lma i, * Tez elden, abuk yap gereklili mstacelen. lma iyle, * vecen. * abuk ilerleyen, hd, akut.

ivesi * Beyaz vcutlu, kahverengi, kirli sar siyah ba, tek paral veya l yuvarlak ve yaz bir ula son bulan ya s l kuyruklu, kaba kark yapa , yaygolarak Gney Do Anadolu blgesinde yeti l n u tirilen, st verimi yksek bir koyun tr. ivgi ivinti * abukluk, h sr'at. z, ivinti yeri * Akarsular yataklar n, ndaki ok e blgelerde kprerek, kaya dkntleri aras h akt yer. imli ndan zla klar ivme * vmek i i. * Hareket eden nesnenin kk bir zaman iinde hnda olu demenin bu zamana oran z an i . * abuk davranmak, acele etmek. * A oymaya yarar kesici ara. a

ivmek

ivmeler * Bir hareketin ivme niceli belirten, ta n h ini zlanmas do sars lar t ndan an nt , titre imleri gsteren ara, h zler, akselerometre. ivmeyazar * Bir hareketin ivmesini izerek belirleyen ara, akselerograf. iye * Kendisinin olan bir yasaya uygun olarak diledigibi kullanabilen kimse, sahip. eyi, i iyelik mlkiyet. iyelik eki * soylu kelimeye eklenerek kime veya neye ait oldu bildiren ek, mlkiyet eki. sim unu * Kendisinin olan bir yasa erevesi iinde istedigibi kullanabilme hakk ta durumu, sahiplik, eyi i n ma

iyelikli tamlama * eklerinden birini almtamlama. yelik iyesi olmak * bir elinde bulundurmak, yasaya uygun olarak diledi kullanabilmek, sahip olmak. eyi ince iyi * stenilen, be enilen nitelikleri ta be yan, enilecek biimde olan, kt kar . t * Bol, yararl , kazanl . * U hay , iyilik getiren. urlu, rl

* Esen, sakl l . * Yerinde, uygun. * Yeterli, yetecek miktarda olan. * stenilen, be enilen, yerinde, yararl , uygun bir biimde. iyi (veya temiz) i ayda alt kar * do drst yap ru lmas istenen i uzun zaman ister. iyi etmek * iyile tirmek, hastal kurtarmak. ktan * uygun, yerinde bir davran bulunmak. ta * soymak, paras, mal almak. n n

iyi gelmek * yaramak. * (giyecek iin) stne olmak, uygun olmak. * u gelmek. urlu iyi gitmek * (bir iyolunda olmak. ) * yak mak. iyi gzle bakmamak * hakk iyi d nda nmemek. iyi gn * Refah ve huzur iinde geen zaman.

iyi gn dostu * Dostlarn sntzamanlar onlardan kaan kimse. n k l nda iyi gn dostu olmak * sadece iyi gnlerde grnmek. iyi hl * Bir kimsenin ya kt ve sak bir durum olmama hli, hsnhl. aynda ncal iyi hl belgesi * Bir kimsenin ya kt bir bulunmadn sab z oldu gsteren, resm kurulu aynda ey veya kas unu larca verilen belge, hsnhl k . d iyi ho (ama) * bir grkar bir d e t nceyi sylerken kullan l r. iyi i rusu) (do * be enilmeyen bir olay, bir durum kar nda k anlat s a nl r. iyi kalpli iyi ki * gzel bir rastlant olarak, ne mutlu. iyi kt iyi niyet iyi olmak * Ne ok uygun, ne de ok ayk, byle. r yle * Herhangi bir kimse veya konuda hibir kt d beslememe, hsnniyet. nce * hastal kurtulmak, iyile ktan mek. * yerinde olmak. * Ba kalar hep iyilik d iin nen.

* uygun gelmek. iyi saatte olsunlar * cin ve perilerden sz edilirken kullan l r. iyi sylemek * vmek. iyi yrekli * Bkz. iyi kalpli. iyice * yak yiye n. * ok, geregibi, nerdeyse tamamen. i * Tam olarak, adamak. ll * etmeyi seven, hay yilik rhah. * (hastaliin) Sonu iyi, tehlikesiz, ktcl olmayan. k iyiden iyiye * Adam ak, ok iyi, geregibi. ll i iyile me iyile mek * mek i yile i. * duruma gelmek. yi * Hastal kurtulmak, sayerine gelmek, salh bulmak. ktan l

iyicene iyicil

iyile tirme * tirmek i yile i, slah. iyile tirmek * mesini sa yile lamak, sa kavu lna turmak, tedavi etmek. * Eksikli bozuklu gidermek, etmek. ini, unu slah iyilidokunmak i * yararl olmak, yarar grmek. n iyilik * olma durumu, salh. yi * Kar k beklenilmeden yap yard kayra, ltuf, kerem, ihsan, inaye. l lan m, * Sayerinde olma durumu, esenlik. l * Yarar veya elveri nimet. lilik, iyilik bilmek * kendisine yap iyiliunutmamak. lan i iyilik etmek (veya yapmak) * yararller yapmak, yard olmak. i mc iyilik grmek * madd, manev yard grmek. m iyilik gzellik * Sakl l olma durumu, iyilik sak. l iyilik perisi * Madd, manev yard bulunan (kimse). mda

iyilik sak l * Nasnsorusuna kark olarak sakl iyi durumda olundu anlat lsz l l ve unu r. iyilikbilir * De erbilir, kadir inas.

iyilikbilirlik * De erbilirlik, kadir k. inasl iyiliki * Herkesin iyili isteyen, herkese iyilik etmesini seven, hay hay ini rhah, rsever. iyilikilik iyilikle * yiliki olma durumu. * Tatl dille, iyi davran la.

iyiliksever * yiliki, hay rsever. iyilikseverlik * yiliksever olma durumu, hay rseverlik. iyimser * Genel olarak her d ve i olarak de nce i iyi erlendiren, ktmser kar , nikbin, optimist. t

iyimserlik * Genel olarak her d ve i olarak de nce i iyi erlendiren bir tutum veya ki zelli nikbinlik, optimizm. ilik i, * Her en iyi yan gren, her durumda iyi bir uman dnya gr nikbinlik, optimizm. eyi ndan kyolu , * nsanln ilerlemesine, btn durum ve artlariyiye gidece inanan n ine retilerin genel ad . iyisi iyisi mi * en do olan ru . * yap en do en uygun olan i lacak ru, .

iyiye ekmek * bir d veya olay nce olumlu ynyle de erlendirmek. iyiye iyi, ktye kt demek * hatiin sz sylememek, drst olmak. r iyodr iyon * yodun bir element veya bir birle verdibirle ikle i im.

* Bir veya daha ok elektron kazanmveya yitirmi atom veya bir atom grubundan olu elektrik bir mu ykl parac ykn. k, iyon yuvar * Yer atmosferindeki atom ve molekllerin gne yla iyonla80-400 km ykseklikler aras nlar t ndaki katman. iyonik * yonlardan olu iyonlarla ilgili. an,

iyonlanma * yonla ma.

iyonla ma * Molekllerin paralanmas veya atomlara, molekllere, molekl gruplar elektron kat veya yla na lmas lmas iyonlar olu . kar yla n mas iyonlarma t * yonlarmak i t i. iyonlarmak t * Bir ortamda iyonlar olu turmak. iyot * Atom numaras atom a 126,92 olan, tabiatta, deniz suyunda sodyum iyodr durumunda 53, rl rastlan baz lan, deniz bitkilerinde de oka birikmi olarak bulunan, mavimt esmer renkte kat element. rak bir K saltmas I. iyotlama * sular me ndaki mikroplariyot etkisiyle giderilmesi. n * Organik bir birle hidrojenin iyotla yer de tirmesi. ikte i

iyotlu tuz * Homojen kar r az % 0,007 iyot ieren yemek tuzu (NaCl). lmen t iz * Bir getiveya nce bulundu yerde b belirti, ni almet. eyin i u rakt an, * Bir dokunmas geride kalan belirti. eyin yla * Bir olay veya bir durumdan geride kalan belirti, ip ucu, emare. * Bir olay, bir durum veya ya geride kalan belirti, eser. ay tan * Bir dzlemin ba bir dzlemle veya bir do ile kesi ka ru mesinden do ara kesit. an -iz -iz -iz * Bkz. -z (I). * \343 -z (II). * \343 -(III). z

iz b rakmak * etkisini kal duruma getirmek. c iz d ml * d olan. z m iz d msel * Bir dzlem zerine iz d rlen biimlerin bozulmas kalan (zellikler). ndan iz d m * Bir k kayna nlarla ekran zerinde grnt olu ndan kan turma, projeksiyon. * Bu biimde olu turulan grnt, projeksiyon. * d dzlemi denilen bir dzlem zerinde, baz z m geometri kurallar uygularak bir cismin na gsterilmesi, irtisam, mrtesem. iz srmek * izlemek, arkas gitmek, takip etmek. ndan * av s nda hayvanayak izlerine bakarak gittiyeri bulmaya al ras n i mak. izabe * Madenleri ergitme, s durumuna getirme. v

izabe fn r * Maden ergitme oca .

izabe noktas * Madenin s duruma getirildiderece. v i iz'a * Bunaltma, tedirgin etme, ba r can s a tma, kma.

iz'a etmek * bunaltmak, tedirgin etmek, ba r atmak. izafe * (bir veya bir kimseye) Ba eye lama, mal etme, yak rma. t * Katma, ekleme, ilve etme. izafe etmek * ba lamak, yklemek, mal etmek. * katmak, eklemek, ilve etmek. izafet * Ba , grelik. nt izafeten * (bir veya kimseye) Ba eye lanarak, dayanarak, ili olarak, mal edilerek. ik * (bir kimsenin ad Sayg na) gstermek amac yla. * Ba ba l , greli, greceli, nisp rltif. l, nt * Ba olma durumu, ba l l olma durumu, grelik, grecelik. nt * Ba c grecilik, rltivizm. l nt k, * Ba l grelilik, ba k, grelik, rltivite. l nt k, ll izah * A klama.

izaf izaflik izafiye izafiyet

izah etmek * a klamak, ayr l vermek. ntbilgi izahat * A klamalar.

izahat vermek (veya izahatta bulunmak) * a klamalarda bulunmak, ayr l vermek. ntbilgi izahl izale * A klamal . * Yok etme, giderme.

izale etmek * yok etmek, gidermek. izalei yu * Bir mlk zerindeki ortakl giderme. izam

* (bir kimseyi) Gnderme, yollama. izam * Oldu undan byk gsterme, bytme, abartma. izam etmek * bytmek, abartmak. izamik iz'an * Ba olma durumu, ba l l olma durumu, grelik, grecelik. nt * Anlay anlama yetene , i.

iz'an etmek * anlay davranmak, d l nmek. iz'an yok * anlay z, kavrama yetenezay s i f. iz'anl iz'ans z * Anlay, d l nceli. * Anlay z, d s ncesiz.

iz'ans zca * Anlay z (bir biimde); akzca, d s ls ncesizce. iz'ans k zl * Anlay zl d k, s ncesizlik. izaz * A rlama.

izaz etmek * a rlamak. izazikram * Sayg gsterme ve a rlama. izbe * Bas lonemli, kuytu (yer). k, , * Sapa. * yer. zbe * e ykleri yukar itli ekmek iin halattan yap lmsapan.

izbelik izbiro izci

* gderek aradn z bulabilen kimse, keaf. * Dayan ve yard ma duygular geli ma mla n tirmek, ruha ve bedence glendirilmek iin kamplarda ve okullarda e itilen gen. izcilik * olma durumu veya izcinin yapt i zci . * Genleri ruh ve bedence sa ve yararl biimde yeti lam bir tirmeyi amalayan dnya ap ndaki spor ve e rgt. itim izdiham

* A kalabal s ylma. r kta k ma, izdiva * Evlenme. izdiva etmek * evlenmek. izd ren * Bir biimin bir dzlem zerindeki iz d mnde, biimin her noktas iz d n myle birle (do tiren ru). izhar * Belirtme, gsterme, a vurma. a

izhar etmek * a vurmak, belirtmek, gstermek. a izi belirsiz olmak * iz b rakmadan ortadan ekilmek. izi silinmek * ortadan yok olmak, kaybolmak. izin * Bir yapmak iin verilen veya al zgrlk, msaade, ruhsat, icazet, mezuniyet. ey nan * Bir kimseye al yerce verilen tatil. t

izin almak * bir yapmak iin onay sa ey lamak. izin kmak * bir yapmada serbest b lmak. ey rak izin istemek * bir gerekle eyi tirmek amac onay almaya kalkmak. ile izin koparmak * st makamdan glkle izin almak. izin vermek * birini bir yapmada serbest b ey rakmak. * i son vermek, hizmetinden ine karmak. izinden yrmek * birine iten ba lanarak onun ba i lad i ayn anlay srdrmek. la izine basmak * gzden uzaklarmayarak ne yaptn t gzetlemek. izine dnmek * bir karar veya yarg geri dnmek, bir karardan vazgemek, rcu etmek. dan izine d mek * av hayvanlarn, gittiyolu izleyerek arkalar gitmek. n i ndan izine uymak * d ve davran n nce lar benimsemek. izini d rmek * iz d mn karmak. izini kaybetmek

* bir kimse hakk bilgi alamamak. nda izinli * alarak belli bir sre iin bir yerden ayr zin lmmezun. , izinname * B rakma veya karma k . d * Bir nikhklmas kad n y iin taraf verilen izin k . ndan d * Ceza olarak hafta sonu veya tatil gn na izin verilmeyen (asker veya yat kmas l renci). * Bu cezanad n . * almadan. zin * zinsiz olma durumu. izlek izlem izleme izlemek * Birinin veya bir arkas gitmek, takip etmek. eyin ndan * (zaman, sre, s vb. iin) Sonra gelmek, arkas gelmek; olmak. ra ndan * Bir olay geli n imini gzden geirmek. * E lenmek, grmek, renmek iin bakmak, seyretmek. * Belirli bir ynde gitmek. * Gzlemek, incelemek. * Belirli bir tutum, davranveya d nceyi benimsemek. * Bir uymak, ba olmak. eye l * Herhangi bir olayla ilgilenmek. izlence izlenim * Program. * Kei yolu, patika. * zlemek i izleme, takip. i, * zlemek i takip. i,

izinsiz

izinsizlik

* Bir durum veya olay duyular yolu ile insan zerinde b etki, intiba. n rakt * Uyaranlar duyu organlar ili sinirler zerindeki etkileri veya belirli bir durumun ki n, ve kili i zerindeki zmlenmemi btn etkisi, intiba. izlenim vermek * etki b rakmak. izlenimci * zlenimcilik yanlolan (sanat veya sanat empresyonist. s ), * Kesin bir do u olmayduyumlara, izlenime dayanan. rulu p

izlenimcilik * Do , gerekte oldu gibi btn ayr lar ba kalarak de ondan edinilen izlenimin lsne gre ay u nt na l il, anlatan; do rudan do gere nesneyi de de, onun sanat uyand duyumlar ruya i, il da rd veren sanat ak , m empresyonizm. * Sanatta, detkilerin ie yans , ite izler b mas rakmas bu izlere dayanarak sanat eserlerini yaratmas ve . izleni * zlenmek iveya biimi. i izlenme

* zlenmek i i. izlenmek * zlemek iyap i lmak, takip edilmek. izletilme * zletilmek i i.

izletilmek * zlenmesi sa lanmak. izletme izletmek * zlemek i yapt ini rmak. izleyici izleyi izmarit * zlemek i yapan (kimse). ini * zlemek iveya biimi. i * zletmek i i.

* zmaritgillerden, pullu ve k kl e ufak bal(Maena smraris). Kk boy olanlar koncur, l bir it k na irilerine kanal izmariti denir. * ilmi sigara art. izmaritgiller * rnek hayvan izmarit olan kemikli bal familyas klar . izmihll * Ylma, kme. k

kfte zmir * K so maydanoz, lmekmek ii, yumurta, domates, yebiber, sar ve ya yma, an, slat il msak kullan yla haz lmas rlanan ve kk ate pi s te irilen bir yemek tr. kftesi zmir * kfte. zmir izobar * E n. bas

izobar e risi * Bkz. e n e bas risi. izohips * E ykselti.

izohips e risi * Bkz. e ykselti e risi. izolsyon izoltor izole * Yalm, tecrit. t * Yal tkan. * Yallm tecrit edilmi t , .

izole bant * Ak geirilecek elektrik tellerini, birbirlerinden veya ba iletkenlerden yal iin kullan m plak ka tmak lan sarg . izole etmek * yal tmak. * yalnb z rakmak. izomer * Ayn oranlarda birle ayn mi elementlerden olu fakat molekllerinde atom grupla an, malar i de ik oldu iin birbirlerinden farkl u zellikler gsteren (maddeler). izomeri izomerik * Cisimlerin niteli i. * zomeri ile ilgili olan.

izomerle me * Bir maddenin bunun izomeri olan ba bir maddeye do ka rudan do veya kimyasal bir etkiyle geme. ruya izometri izomorf * E lm. * E biim.

izomorfik * E biimli. izomorfizm * E biimlilik. izomori * E biim.

izomorlik * E biimli. izoterm * E cak. s

izoterm e risi * Bkz. e cak e s risi. izotop izzet * Yalnatomlarn kitleleri ynnden birbirinden farkl (ayn z n olan kimyasal element). * Byklk, ycelik, ululuk.

izzetinefis * Onur, z sayg . izzetinefse dokunmak * onuruna dokunmak; gcne gitmek. izzetinefsine yedirememek * onursuz kalmay kabul edememek, d knl veya zavall l reddetmek. izzetikbal * Sayg k. nl

izzetikram * A rlama. jJ * Trk alfabesinin on nc harfi. Je ad verilen bu harf ses bilimi bak ndan flttml di m l eti nszn gsterir. jagar jaguar jaketatay * Resm ziyaret ve davetlerde erkeklerin giydikleri, arkas rtmal y , etekleri uzun ve n k yuvarlak eleri kesilmi ceket. jaketatayl * Jaketatay olan. jakoben * Fransa'da Aziz Dominicus tarikat ba rahip ve rahibelere verilen ad. na l * Bkz. jaguar. * Kedigillerden, Orta ve Gney Amerika'da ya ayan, postu, iri benekli memeli tr (Felis onca).

jakobenizm * Jakoben yanl olma. s jakuzi jale * Gece ya ve yapraklara konan ince nem, ik an , ra . jalzi * eriden grlmeksizin d y grmeyi sa ar layan, biiminde metal veya plstik levhalardan yap erit lm bir tr pencere kapama dzeni, perde. erit jambon * Tuzlama veya dumanlama yoluyla haz rlanmdomuz budu veya kolu, domuz past . rmas * Sak havuzu. l

jambonluk * Jambon yapmaya elveri domuz eti. li jandarma * Yurt iinde genel gvenlive kamu dzenini korumakla grevli, yasa ve nizamlarkoydu hkmlerin i n u yrtlmesini ve bunlara dayanan hkmet emirlerinin yerine getirilmesini sa layan silhl asker kuvvet. * Bu kuvvette grevli olan kimse. * A kgz. jandarmal k * Jandarmangrevi. n * A kgzllk. janjan janjanl janr * Yanardner, anjan. * Yanardner olan. * r, tarz, cins.

jant Japon

* Ta tlarda, lstiklerin tak tekerle ember biimindeki blm, ispit. ld in * Japonya halk veya bu halk soyundan olan (kimse). ndan n * Japon halk zg olan ( na ey).

Japon armudu * enekliler sf olup Japonya'da ve in'de yeti bir bitki tr. ki n ndan en Japon bezi * Japonya'da retilen bir bez. Japon denizi * Byk Okyanus'ta Japon tak madalar Kore klar Sovyet uzak do aras yer alan deniz. y ve usu nda Japon elmas * Japonya'ya zg bir bitki tr. Japon gl * Kamelya. Japon hurmas * Trabzon hurmas . Japon kakts * Stle en. Japon sarma * Asmagillerden, ana yurdu in ve Japonya olan, slklerinin ucu duvarlara tutunmak iin genellikle daire biiminde geni lemi olan sar bir ss bitkisi (Ampelopsis japonica). l c Japonca japone * Japon dili. * Uzun kollu kadgiysisi iin omuz kesimi olmayan, bol ve geni n . * (kadgiysisi iin) Kolsuz. n * Dar bir ereveye zg dil, argo. * Esnek dokunmu ipekli veya ynl bir kuma . * Bu kuma yap veya esnek rlm tan lan (giyecek). jartiyer * oraplar dizin alt veya stnde tutmaya yarayan lstikli ba nda . je jel jeltin * Trk alfabesinin on nc harfinin ad . * Tedavi amac kullan jle yapnda bir krem tr. yla lan s

jargon jarse

* Daha ok hekimlik ve foto l kullan hayvanlarkemik ve krdak gibi dokular veya raf kta lan, n k ndan bitkisel yosunlardan elde edilen saydam, renksiz, kokusuz bir madde. jeltinleme * Jeltinlemek i i.

jeltinlemek * (bir yeri veya Jeltin ile kaplamak. eyi) jeltinli jeloz * Bkz. Agaragar. jen * Gen. * Jeltinden yap lmveya jeltinle kaplanm .

jenerasyon * Ku nesil. ak, jeneratr jenerik * Bkz. tan yaz. tma s jenosit jeodezi * Soy km r , katliam. * Yer lme bilgisi. * rete, dinamo.

jeodinamik * (volkan, deprem vb.) ve d(a etkenlerle yer kabu nma) unda olu deikliklerin incelenmesi. an i jeofizik * Yer yuvarla ve atmosferi etkileyen do fiziksel olaylarincelenmesi. n al n jeofiziki jeokimya jeolog jeoloji * Yer bilimi. jeolojik * Yer bilimi ile ilgili. * Jeofizik uzman . * Yer kabu olu unu turan kimyasal gelerin tm. * Yer bilimci.

jeomorfolog * Jeomorfoloji uzman . jeomorfoloji * Yeryz engebelerini ve a ile ilgili geli nma imleri inceleyen bilim. jeopolitik * Co rafya, ekonomi, nfus vb.nin bir devletin politikas zerindeki etkisi. * Bir devlette bir blgede uygulanan politikayla o yerin co rafyas ndaki ili aras ki. * Bir devletin sald nitelikteki geni rgan lemesini, ekonomik ve siyas co rafya andan hakl lmaya ynelik s k siyas reti. jeosantrik * Yer zekil.

jeosantrizm * Yer zekilik. jeosenklinal * Yer kabu unun uzun bir sre ken, buna ba olarak kat kat kaltortullarla dolmu l n bulunan blm. jeosismik * Bir patlama sonucu, derinlemesine yay dalgalar incelenmesi yoluyla (yeryz katmanlar lan n ndaki madenleri) ararma yntemi. t jeotermal * S yer iinde kalmaya veya buradan gemeye ba olan . cakl, l s jeotermal enerji * Yer alt s su veya s su buhar elde edilen enerji. ndan kan cak cak ndan jeotermi * Yerkrede olu olaylarn incelenmesi. an s n * Yerkreyle ilgili (s klarda ms i vb.) inceleyen jeofizik dal sartlar n cakl n , alveri l .

jeotermik * Jeotermi ile ilgili. jeotropizma * Yere ynelim. jersey * Sar kahverenginden esmere kadar de en renkte et tutmayan, kemikleri belirgin, sakin bak bir kltr ve i l sr rk . jest * Herhangi bir a eyi klamak iin genellikle el, kol veya ba yap igdsel veya iradeli hareket. ile lan * Genellikle yerinde yap ve be lan enilen davran . * Tepkili uak. * h son sr'atle. zla, jet motoru * Yksek bas ve ok byk h gaz akn nla zla pskrtme sistemiyle en yksek dzeyde itme gc yaratan motor, tepkili motor. jet yak t * Jet motorlarn al sistemine gre ayr r n ma lmrenksiz benzin. t jeton * Telefonda, trl oyunlarda garsonlarkasa ile hesapla nda para yerine kullan kk, metal veya n mas lan plstik marka. jeton ge d mek * konu veya sz edilen konuyu ge anlamak, ge intikal etmek. ulan jetoncu jig * Bir Orta a s alg. jigolo * Jeton satan kimse.

jet jet gibi

* Geimi yave zengin bir kad taraf sa l n ndan lanan gen, erkek sevgili, tokmak . jigolo tutmak * (ya, zengin bir kad gen bir erkekle ili kurmak. l n) ki jigololuk jikle jile jilet * elikten yap iki yan nce lm , keskin t b ra a . jilet gibi jimnastik * ok keskin. * Jigolo olma durumu. * Motorlu ta n yksek devirde al tlar iin fazla benzin akn layan alet. mas sa * Daha ok kad n blz zerine giydikleri yelek. nlar

* Vcudu evikle tirmek ve glendirmek iin yap al rmalartm, idman, kltrfizik. lan t n * Erkeklerde, yer al rmalar t , barparalel, barfiks, halkalar ve kulplu beygir; kad nlarda yer al rmalar it t , e olmayan ubuklar, barfiks, denge kalas rmalar ieren yar disiplini. al t n ma jimnastik yapmak * vcudu evikle tirmek ve glendirmek iin hareket yapmak. jimnastiki * Jimnastik yapan sporcu. * Jimnastik retmeni. jin jinekolog jinekoloji nisaiye. jip jips * Al ta . jiujitsu jiujitsucu jogging jokey * Bkz. Cokey. jorjet * Gten ok ynteme dayanan, elle savunma tekni Japon gre plak i; i. * Jiujitsu yapan sporcu. * K ormanda vb. yerlerde yap ko sporu. rda, lan u * Kadorganizmas ve cinsel organlar fizyolojik, morfolojik ve patolojik bak n n n mdan inceleyen bilim, * Kadhastal n n klar konu edinen t dal p , nisaiye. * Bkz. cip. * Bkz. cin. * Jinekoloji uzman hekim, nisaiye uzman .

* Brmck grn ok bkml, genellikle pamuk iplikleri ile dokunmu kuma l, bir . * Bu kuma yap tan lmolan. jle * Meyve suyunun ekerle kaynat yla istenilen yo lmas unlukta elde edilmiekerleme. * Et suyunun so uduktan sonra gev ve esnek bir k almdurumu. ek vam * Sadzgn bir biimde uzun sre kalmas sa n n layan ya, parlak ve yap madde. l kan * Gen. * nemli rollerde oynayan gen oyuncu, jnprmiye.

jn

jnprmiye * Jn. judo * Jiujitsudan geli , silhsolarak, tutmalara, f mi z rlatmalara, hareketsiz b rakmalara dayanan Japon kkenli dv sporu. judocu jul * Bir cisim zerine uygulanan bir nevtonluk kuvvetin uygulama noktas, kendi do n rultusunda bir metre detiren i i birimi. jurnal * Biriyle ilgili olarak yetkililere verilen ktleme, ihbar yaz. s * Gnlk. jurnal etmek * biriyle ilgili olarak yetkililere ktlemek, ihbar yazvermek veya byle bir bilgiyi iletmek. s jurnalci * Jurnal ederek yetkililere, yneticilere yaranmaya al (kimse). an * Judo yapan kimse.

jurnalcilik * Jurnalcinin yapt i . jurnalleme * Jurnallemek i i. jurnallemek * ikyet etmek, ispiyonlamak. juro jbile * kinci a triasla kretase aras kalan dnemi. n nda * Eski Ahit'e gre, Yahudilerde, elli y bir Tanr ve dinlenmeye ayr y lda 'ya lan l. * Katoliklerde, Roma'ya hacca gidenlerin, kilisece gnahlarn tam olarak baland y n l. * Evlili ellinci y dzenlenen kutlama i. in l nda enli * Bir meslekte uzun bir sre ba l arolarak al iin dzenlenen tren. anlar * Gezegenlerin en by ve Gne yak k bak ndan be 'e nl m incisi, Erendiz, M teri. jpon jri * Giysi alt giyilen etek, i etek. na * Seiciler kurulu, seici kurul.

Jpiter

* Yarglar kurulu. c jt * Ihlamurgillerden, Hindistan ve Banglade yeti ip ve uval yap nda kullan liflerinden 'te en, m lan, yararlan bir bitki (Corchorus capsularis). lan * Bu bitkinin liflerinden yap dokuma. lan K -k * Bkz. / ik, uk / k. k -k k, K * \343 -ak / -ek. * Potasyum'un k saltmas .

* Trk alfabesinin on drdnc harfi. Ke ad verilen bu harf, ses bilimi bak ndan ince nllerle n damak, m kal nllerle art damak patlay nszlerinin tmszn gsterir. n c kaba * zensiz, geli igzel yap zevksiz, sakil. lm , * Taneleri iri. * Terbiyesi, grgs k nezaketsiz. t, * Terbiyeye, inceli ayk, irkin, kt. e r * Hafif oldu hlde kalveya hacimli. u n * Kuyruk sokumunun iki yan ndaki kin yer. i

kaba dzen * byle stnkr yap i yle lan . * alg pes seslere akort etmek i lar i. kaba et * Kuyruk sokumunun her iki yan ndaki kin yer. i

kaba k t * Bir sarmak iin kullan kalk ey lan n t. kaba kurgu * Filmin son durumuna yer vermek zere seilen ekimlerin senaryodaki s gre birbirine eklenerek ralan a olu turulan ilk kurgusu. kaba ku luk * leden bir iki saat nceki zaman. kaba kuvvet * Yasa d i bir amaca ula iin zorbalyaparak veya g kullanarak tutulan yol. lerle mak k kaba saba * Grgsz. * zensiz. kaba sakal * Gr ve geni sakall . kaba s va * s nce vadan nce duvarlarda bulunan przleri doldurup kapatmak iin yap s lan va.

kaba sofu * Din kurallar yanlyorumlayarak ibadet ve d ncede a l kaan. r a kaba i

* Kaba kulak. kaba taslak * Bir ayr lar girmeden ana izgilerini belirten. eyin nt na kaba Trkesi * A , tam anlam kas yla. kaba yap * Bir binay detkenlere karkoruyup ayakta tutan temel, ana duvarlar, kiri at nden olu as ler, vb. an l gvde. kaba yel * Lodos.

kababurun * Sazangillerden, ve gllerde ya rmak ayan, eti k kl l kk bir bal(Chondrostoma nasus). k kabaca * Kaba bir biimde. * byke. rice, * Yakla k. kabaday * Korkusuz, iyi dv kendine zg namus kurallarn dna en, n kmayan kimse. * Babayi koak. it, * Bir en iyisi, ba geleni. eyin ta kabaday ca * Kabaday yakr bir biimde, kabaday ya gibi. kabaday lanma * Kabaday mak, kabaday la lanmak i i. kabaday lanmak * Kabaday etmek, kabaday davranmak. l k gibi kabaday ma la * Kabaday mak i la i. kabaday mak la * Kabaday davranmak, kabaday etmek. gibi l k kabaday l k * Kabaday olma durumu veya kabaday davran ca . kabaday etmek l k * kabaday davranmak. gibi kabaday taslamak l k * kabaday davranmak, kabaday grnmeye al gibi gibi mak. kabahat * Uygunsuz hareket, irkin, yakksdavran su, kusur, thmet. z , * Hafif hapis, para cezas meslek ve sanattan al veya konulma ile cezalandlan hafif su. r

kabahat bulmak * bir kusur, su aramak. kabahat etmek (veya i lemek) * su olacak, kusur say bir i lacak yapmak.

kabahat samur krk olsa, kimse sna almaz rt * hi kimse sulu oldu kabul etmek istemez. unu kabahati (birine veya bir yklemek eye) * i i bir suu ba n zerine atmak. ledi kasn kabahatli * Kabahati olan, kusurlu, sulu, thmetli. kabahatlilik * Kabahatli olma durumu. kabahatsiz * Kabahati olmayan, kusursuz, susuz. kabahatsizlik * Kabahatsiz olma durumu. kabak * Kabakgillerden, birok trleri olan bir bitki (Cucurbita). * Bu bitkinin trlerine gre yemeve tatl yap rn. i s lan * Esrarke kulland bir e nargile. lerin it * Bilgisiz, grgsz, kaba. * (kavun, karpuz iin) Ham, tats z. * Tysz, dazlak. * (ta lstikleri iin) Tllar t rt a narak yzeyi dzle olan. mi * Kabak kemane. * K boynuzlu hayvan. sa kabak (birinin) ba (veya ba na patlamak nda) * birok kimsenin ilgili oldu bir olaydan, yaln bir kimse zarar veya ceza grmek. u zca kabak ekirde i * Bal kaba n tohumu. n * Genellikle vakit geirmek iin yenilen kuru yemi idi. e kabak kmak (karpuz, kavun vb. iin) * ham kmak. kabak ie i * Ss e . yas kabak iegibi a i lmak * utangal abucak s larak a lde serbestlik gstermek. ktan yr r kabak gibi * tysz, her taraf k. plak, a kabak kafal * Salar dklm , dazlak. * Salar ustura ile kaz nm . * Aptal, budala. kabak kemane * Gvdesi uzunlamas ikiye blnen su kaba n zerine ince bir deri gerilerek yap telli, yayla na n lan, al bir halk alg. nan s kabak tad * Be enilmeyen, b nlveren durum. kk k kabak tad vermek * b rmak, usan vermek, tatsgelmeye ba kt z lamak.

kabak tad vermek * b nlveya snt turmak. kk k k olu kabak tatl s * Soyulmuekirdekleri lmve parmak kal bal kaba n a ate uzun sre pi , kar nlnda n te r irilmesi ve zerine ceviz serpilmesiyle haz rlanan bir tatl tr. kabak * Kabak yeti veya satan kimse. tiren kabakgiller * eneklilerden, kabak, kavun, karpuz, h gibi cinsleri iine alan, geni ki yar yaprakl , srngen ve sar lgan bir bitki familyas . kabaklama * Kabaklamak i i. kabaklamak * A alargenle iin dallar budamak. n mesi n kabakla ma * Kabakla i mak i. kabakla mak * Salar dklmek, dazlakla mak. * (ta lstikleri iin) Tllar p yzeyi dz bir duruma gelmek. t rt a n kabakl k * (karpuz, kavun iin) Haml k. * (ba iin) Tyszlk, dazlakl k. * Bilgisizlik, grgszlk.

kabakulak * Tkrk bezlerinin, zellikle kulak alt bezlerinin iltihaplanmas beliren bula , salg ve atebir yla c n li hastal k. kabakulak olmak * bu hastal yakalanmak. a kabakulak otu * Lo otu, zeravent. usa kabala * Yahudilerde, yazolarak konulmu l olan Tanr kanunlarn yan a n nda, a geen din zdan za buyruklarn, n bran felsefesinin ve efsane yaz n btn. larn * Bir retinin yanda nbtn. larn * Do ast varl klarla ili kurma sanat ki . kabala * Gtr, toptan.

kabalac * Kabala konusunda uzmanla mkimse, kabala ile u an ki ra i. kabalac * Kabala (II) i yapan kimse. kabalak * Birinci Dnya Sava Osmanl nda ordusunda kullan lmolan, apkaya benzeyen bir tr bak. l kabalak

* Kabak yapraklar biiminde etli ve tyl yapraklar olan, k rlarda ve su kenarlar yeti bir bitki. nda en kabala ma * Kabala i mak i. kabala mak * Kaba bir duruma gelmek. * Kabaletmek. k kabalarma t * Kabalarmak i t i. kabalarmak t * Kaba bir duruma getirmek, kabala na sebep olmak. mas kabal k * Kaba olma durumu. * Kaba davran nezaketsizlik, hu , unet. * Kabalac (I). * Kabala (I) yanl sanat ak . s m kaballama * Kaballamak i i. kaballamak * Maden ocaklar galerileri a nda alarla peki tirmek. kaban * Dik yoku . * Tepe. * Kalaya kadar uzunlu olan, paltoya benzeyen st giysisi. u * Genellikle otelin ana binasn dnda, plj veya havuz ks bir oda. n ynda kabara * Dayan lsa kl k lamak amac ayakkab n alt ak iri bademir ivi. yla, lar na lan, l * Ss olarak odalarah blmlerine, trl biimler yapmak iin ak iri ba, sar n ap lan l ivi.

kabalist kabalizm

kaban kabana

kabara kabara * Gittike kabararak, co arak. * Bbrlenerek, gururlanarak. kabaral * Kabara ak lmolan. kabarc k * su veya hava dolu ufak kabart krecik. i veya * Vcutta olu sivilce gibi kk kinlik. an i * (metal biliminde) S veya kat n iinde olu gaz hacmi. v lar an * Kabart .

kabarc kl * Kabarc olan. kl kabarc dze kl

* inde hava kabarc b lmsu dolu bir cam silindir ve bir tahta yataktan olu dzlem veya rak an, do rularyatayln n belirleyen alet, tesviye ruhu. kabare * e gsterilerin yap e itli ld lence yeri. * Meyhane.

kabare tiyatrosu * Daha ok gncel konular neleyici, yerici, ta c i lay biimde ele alan skelerin oynand, monologlar n, larve ark n iirlerin sylendikk tiyatro. i kabareci * Kabare oyuncusu.

kabarecilik * Kabare i letmek veya kabarede oynamak i i. kabar k * Kabarmolan. * nt olan, tmsekli. k s

kabardeniz k * Gelgit olay sular ykseldi denizin durumu. nda, inde kabar k kl * Kabar olma durumu, kinlik. k i kabar kabarma * Kabarmak i i. * Duygulanma. * Kendini stn grme, byklk taslama. * Ay ve Gne ekim etkisiyle, byk denizlerde sularykselmesi, met. 'in n kabarmak * A artmadan hacmi bymek. rl * (slar iin) Ya lardan veya kaynamaktan ta v maya yz tutmak. * Niceliartmak, bymek. i * mek, geni i lemek. * (hayvanlar iin) Tyleri dikilmek. * (kuma iin) zerinde tyler olu havlanmak. mak, * Islanveya nyerinden kurtulmak. p sp * (deniz) Dalgalanmak, byk dalgalar olu mak. * Bulanmak. * (fke, sevgi gibi baz duygular iin) Gittike glenmek. * Kafa tutmak, fkelenip stne yryecek gibi davranmak. * Bbrlenmek, gururlanmak. kabart * Tmsek, nt k , kabarmyer. kabart c * Kabartma maddesi, kabartma tozu. kabart l * Kabart olan. s * Belirgin. kabartma * Kabartmak i i. * Kabarmak i i veya biimi.

* Bir biimin veya bir sslemenin dz yzey zerindeki nt. k s * Kil, al gibi i , ta lenebilir gereleri girintili ntyzeyler durumunda biimlendirerek yap k l lmolan eser, rlyef. * Kabart yap larak lmolan. kabartma tozu * Pasta, rek vb. hamur i lerinde kabarmay layan toz, sodyum bikarbonat. sa kabartmak * Kabarmas sa n lamak, kabarmas yol amak. na * Toprat k vb. bir arala kar rmak, alt st etmek, yumu rm t atmak. kabartmal * Kabartmas olan. kabas almak n * biim verilecek bir maddenin gereksiz blmlerini gidermek. * bir yeri veya bir geli eyi igzel, stnkr temizlemek. kab s na mamak * duygular engel olamaytan davran na p k larda bulunmak. kb varamamak na * de birinden pek a erce aolmak. kab z * Kavrama, tutma. * Alma. * Peklik, srgn kar . t

kabolmak z * peklik olmak. kab k zl kabil kabil * Kabolma durumu. z * Olabilir, mmkn. * Trl, gibi, benzer. * Tr, cins.

kabil de il * imkns imkn z, yok. kabile * Ebe. kabile * Boy.

kabilinden * gibi, trnden, e idinden. kabiliyet * Yetenek.

kabiliyetli * Yetenekli. kabiliyetsiz

* Yeteneksiz. kabiliyetsizlik * Yeteneksizlik. kabin * Kk, zel blme. * Gemilerde, uaklarda, uzay gemilerinde kk blme. * Pljda soyunma yeri. * Bakanlar kurulu. * Hekim muayenehanesi. * Kabin. * Hel. kabine ekilmek * bakanlar kurulu grevini b rakmak. kabine d mek * herhangi bir sebeple bakanlar kurulu grevini b rakmak zorunda kalmak. kabir * Mezar, sin. kabir azab * Byk znt, snt k . kabir azab ekmek * ok slmak, zlmek. k kabir suali * Uzun ve b r soru. ktc kabl * nce, nceki. kablelmilt * Milttan nce. kablelvuku * Olmadan nce. kablo kablocu * Kablo d kimse. eyen kablolu * Kablosu olan. * Kablo arac i lyla levini yapan (ara, gere). * Elektrik ak iletiminde kullan ve yal bir madde ile sarbulunan metal tel. m lan tkan l

kabine

kablolu yay n * Televizyon yayn kablo, cam iletken ve benzeri bir fizik ortam zerinden halk almas nn n maksad yla abonelere ular yay tr. tld n kabotaj * Bir lkenin iskele veya limanlar nda gemi i aras letme i i.

kabotaj bayram * Deniz ticaretini te amac her y temmuz ay kutlanan bayram. vik yla l n nda

kabotaj gemisi * Kabotaj hatt al gemi. nda an kabotaj hakk * Trk kara sular Trkiye'deki akarsu ve gllerde gemi bulundurma, bunlarla gidi nda, geli ta ve ma yapma hakk . kabristan * Mezarl gmtlk, sinlik. k,

kabu dna u kmak * iinde bulundu ortam veya durumdan ayr u lmak. kabu ekilmek una * d s olan ili ile ar kilerini kesmek, kimse ile gr memek. kabu atlatmak (veya kabu k unu unu rmak) * iinde bulundu g, olumsuz veya kt durumdan kurtulup rahatlamak. u kabuk * Bir stn kaplayan ve onu detkilere karkoruyan, kendili eyin inden olu , serte blm, kr. mu * Ekme pi s nda iinden daha ok sertle dblm. in me ras en * Bir s veya atmosferi d saran, sert katman. v tan * Bir hayvan rten kitinli, kalkerli, silisli, kemiksi veya boynuzsu rt, kavk d tan . * Deri zerinde bir yaranveya sivilcenin kurumas olu serte blm. n yla an

kabuk ba lamak (veya tutmak) * stnde kabuk olu turmak, kabuklanmak. kabuk bilimi * Kabuklar inceleyen bilim dal . kabuk bcekleri * Kkanatl tak na giren, kabu hemen alt n lar m un ndaki odun kat kemirerek oyan ve bylece birok n orman ve meyve a nkurumas yol aan familya. acn na kabuk de tirme i * Yenilenme. kabuk gibi * (kuma iin) sa sert. lam kabuk kahvesi * Antep f kabu st unun tlm hafife kavrulmu ile yap ve kahveye benzer iecek. ve u lan kabuk ynetim * i yap belli olmayan, belirsiz kalan ynetim. i, s kabuklanma * Kabuklanmak i i. * Bir lv ak s bir lv gl yzeyinin kat mas nt veya la . kabuklanmak * Kabuk olu mak. kabukla ma * Kabukla i mak i. kabukla mak * Kabuk durumunu almak, kabuk gibi sertle mek.

kabuklu

* Kabu olan. u

kabuklu bit * Ko nil. kabuklular * Kabuklar lar , yap ndaki kireli tuzlar dolayyla sertle bulunan, solunum ayg bal benzeyen, s mi tlar klara ok hcreli hayvanlardan eklem bacakl sf lar n. kabuksu * Kabu benzeyen. a kabuksuz * Kabu olmayan. u kabuksuz yumurtlatmak * bir iivedilikle yaptp eksik kalmas yol amak. i r na kabul * Bir isteyerek veya istemeyerek raz eye olma. * (konuklar iolanlar veya i ) Yan sokma, kat alma. na na * Sunulan bir arma alma. eyi, an * Bir neriyi uygun bulma, onaylama. * Bir yere al nma. * R veya izin, akseptans. za

kabul etmek * bir isteyerek veya istemeyerek raz eye olmak. * yan kat almak. na, na * bir arma almak. an * onaylamak. kabul eylemek * kabul ettirmek. kabul gn * Ev han nkonuk a klar mlarn rlad belirli gn. kabul kredisi * Kabuln vadesinden nce polieyi kabul eden bankaya belirli bir tarihte belirli bir mebl denece n ine dair anla madan sonra bankanat kredi. n kabul odas * Byk konak veya dairelerde konuklaroturtulduklar n byk oda. kabul salonu * Resm konuklara n byk konuk salonu. rland kabul treni * Resm konuklar treni. kar lama kabul yeri * Bkz. kabul odas ; kabul salonu. kabullenme * Kabullenmek i i. kabullenmek * Kabul etmek. * Hakk yokken veya istemeyerek kendine mal etmek.

kaburga

* E kemiklerinin olu e turdu kafes. u * Bkz. E e. * Gemilerde dkaplaman dayand iskelet. n

kaburgalar kmak (veya say lmak) * ok zayolmak. f kbus * Karabasan. * Ac k , korku veren. , snt

kbus basmak (veya kmek) * byk snt k , korku duymak. kbus gibi * kbusa benzer, kbusu and ran. kbuslu * Karabasan dolu, sntve korkulu. k l kabuz kabuzcu kabz * Yalan, palavra. * Yalanc , palavrac . * El ile tutma, kavrama. * Azrail taraf ruh teslim al lme. ndan nma, * "Alma" anlam "ahzkabz" teriminde kullan nda l r. * Tutulacak yer, tutak, sap. * Meyve ve sebze reticileri ile satlar aras arac eden kimse, komisyoncu. c nda l k

kabza kabz mal

kabz k mall * Kabz olma durumu. mal * Kabz n yapt i mal . kacak * Bkz. kap kacak. ka * Herhangi bir niceli sormak iin kullan soru s . eyin ini lan fat * (cmle, soru cmlesi olmadnda) Birok.

-ka / -ke * Bkz. -ga / -ge. ka para eder? * neye yarar, ne de var?. eri ka paral(adam veya k ey) * de ersiz. ka para olay m! * (birok i kar nda) hangi birine yeti ler s eyim!. ka zamand r

* belirsiz, fakat ok zamandan beri, oktan beri. kaa * (fiyat iin) Ne kadara?. kaa ka * Bir yar mada taraflarald say derecenin oran belirtir. n veya n * Yar tart kavga ve benzeri gibi durumlarda taraflar oran belirtir. ma, ma, n n * ki kar kl ki inin olarak gizlice say p tahmin etmesine dayanan bir oyun. l yaz

kaa patlamak * ne kadara mal olmak, fiyat olmak. ne kaacak delik aramak * korku ile saklanacak yer aramak. kaak * Ba bulundu yerden veya yasadan kaan, uzakla kimse. l u an * Yasaca yap lmas yasak olan veya yap lmas gerekli izin al iin nmayan. * Yasaca belirtilmi gerekli gmrk ve vergileri denmeden bir yere sokulan veya bir yerden lan. kar * Bir kaptan, bir borudan gaz, s veya bir telden ak kamas v m . * Yasalara, kurallara uymayarak, gizlice. * Gizlice kalmolan mal veya madde. r

kaak gre mek * as l konuya girmeksizin ba ka eylerden sz etmek veya politikada ssd detirip esas amac k k nce i n gizlemek. kaak * Yasalara kargelerek bir yere mal sokan, bir yerden mal ka veya bir yerde satan kimse. ran

kaak l k * Bir devletin yasalar kargelerek yap ticaret. na lan * Bir lkeye gizli olarak, gmr denmemiyasaklanmmal sokma i , i. * Gizli olarak, sezdirmeden ka i rma i. kaakl k kaamak * Kaak olma durumu. * Ho grlmeyen bir ara s yapma. eyi ra * Bir belli etmeden, gizlice yapmaya al eyi ma. * Bir eyden ka yolu. nma * Kaacak yer, zellikle obanlar sry bar rmak, saklamak iin yapt yer. n nd klar * Mr unundan yap ya bir yemek. s lan l

kaamak

kaamak yapmak * ho grlmeyen gizlice ara s yapmak. eyi ra kaamak yol * Bir sorundan kendisini kurtarmak iin geli igzel ileri srlen zr. kaamak yolu * Kaamak yol. kaamakl * Kesin olmayan, yarg bildirmeyen ve her iki tarafa da ekilebilen (sz, cevap, davran ). kaan balbyk olur k * elden kalan f gzde bytlr. r rsat

kaan kaana * Pe e kama. pe kaan anas lamam n a * tehlikeden kaan kazanl km . kaar kag * Din bir anlay baz la Mslman kad n erkeklere grnmemeleri, bir arada oturup konu nlar maktan ka nmalar . ka * Ne kadar ki , ka i. ka k * (bir yana) Kam kaym , . * i kam(orap vb.). lme * Baz davran delice olan. lar * (orap vb. nin) i kamyeri. lme * Uygun olmayan ortamda byme sonucu a znn ortadan kabiimde olu . a k mas * Biraz ka k. * Ka benzer, biraz deli gibi, deliye benzer. a ka k kl * Kaolma durumu. k * Delice, ka davran ka . ka lma * Ka i lmak i. ka lmak * Kamak iyap i lmak. * ekilmek, savulmak. * Ka soru s nle fatn tirme biimi.

kaz k ka ka

ka msama * Ka msamak i i. ka msamak * Bir iyapmamak iin szde sebepler yaratmak. i ka msar * Kaamak yolu arayan, kaama sapan. a

ka kur'as n * birinin kolay kolay aldanmayacak kadar grm geirmi oldu anlatmak iin sylenir. unu ka nc * Ka soru s ns biimi. fatn ra * (cmle, soru cmlesi olmadnda) ok kez, birok kez. * Geri duran, giri olmayan, insan iine girmek istemeyen, insanlardan kaan, ekingen. ken

ka ngan

ka nganl k * Geri durma, isteksiz davranma.

* Ka olma durumu. ngan kalmaz n * ve irade dnda olan. stek ka nma * Ka nmak i i.

ka nmak * Herhangi bir i i yapmaktan veya zverili davranmaktan geri durmak, imtina etmek. ka nt * Erken do kuzu. an * Snt z , kaak. * e yaramaz, ya hayvan. l * Kalmak i r i. kalmak r * Ka iyap veya ka i konu olmak. rmak i lmak rmak ine ka r ka rma ka rmak * Kamas sa n lamak veya kamas imkn yaratmak. na * Bir ibelirlenen zamanda yapamamak. i * Zor kullanarak yan gtrmek. nda * Yararlanamamak; bir daha ele gememek zere yitirmek. * Gitmek, kamak zorunda b rakmak. * almak, kimsenin haberi olmadan gtrmek, a rmak. * Yasal olmayan yoldan bir lkeye mal sokmak veya karmak. * ly, sr mak, fazlas gitmek. n a na * S rmak. zd * stemeyerek abdestini yapmak. * Delirmek. * Bir ara veya letle i grrken arac kullanamama yznden herhangi bir zarara yol amak. iyi * Birini veya bir gstermemek. eyi * Yar bir ko di bir ko taraf h geilip aray an ucu er ucu ndan zla amak. * Futbol veya basketbolda savundu oyuncuyu bo rakmak, pas almas f vermek. u b na rsat ka rtma * Ka rtmak i i. * Ka iveya biimi. rmak i * Ka i rmak i.

ka rga kalma r

ka rtmak * Ka i yapt rmak ini rmak. * Birinin kalmas sebep olmak. r na ka * Kamak iveya biimi. i * Yar bir ko an ucunun veya bir kmenin di yar lar zla gemesi. er h kalma * Kalmak durumu. ka ma

* Ka i mak i. ka mak * Hep birden kada p lmak. kak n * (isim tamlamalar belirtilen olarak) Bir yerden veya bir i kamkimse. nda ten * nsanlardan uzak durmak, insan iine kmamak isteyen kimse. * Sayka, hangi say s dan. * Bir kimsenin hangi tarihte do unu, okulu bitirdi veya asker oldu belirtmek iin kullan du ini unu l r. * Kilo, lira, metre, adet gibi l anlatan nesnelerin hangisinden oldu belirten (soru sz). unu * Ka ya nda. * Kamak i firar. i, * Kimseye bildirmeden bulundu yerden ayr u lmak, firar etmek. * H ko bir yere saklanmak. zla up * Kendini gstermemek, rastlatmamaya al mak. * Ka nmak. * S zmak. * i kopmak. pli * Girmek. * Bir yana do kaymak. ru * Grnmeden gitmek, savu mak, s v mak. * H ko zl mak. * Yok olmak. * Yakla mak, benzemek, and rmak. * (kad iin) Kage uymak. nlar * (k kadiin) Yasalara ve aile isteklerine kargelerek evlenmek iin evinden ayr z, n lmak. * (renk iin) A armak, umak. * Yar di erlerinden h ayr aray zla l p amak. * Futbol veya basketbolda engelleyen adamdan kurtulmak veya pas alabilmek iin bo alana ko mak. * Baz nitelik bildiren szlerle birlikte "olmak" anlam yard fiil gibi kullan yla mc l r.

kal

kal k

kama kamak

kamakl k * Kamak durumu. kamaktan kovalamaya vakit olmamak * nemli i yznden ba i yeti ler ka lere ememek. kamaz * lmiklerin kamas imkn vermeyen. na kata kaurga kadana * (saat iin) Ne zaman?. * \343 ka rga. * Bir cins iri at.

kadana gibi * iri yar n). (kad kadar

* lsnde, derecesinde. * Bykl nde, geni inde. li * Dek, de in. * Gibi. * Denli. * Sre belirtir. * Miktar, derece. * Gsterme s fatlar biriyle bir say sonra geldi kesinlikle belli olmayan bir nicelibelirtir. ndan dan inde i kadastro * Bir lkedeki her e arazi ve mlklerin yerinin, alann, srlarn ve de it n n n erlerinin devlet eliyle belirlenip plna ba lanmas i. i kadastrolama * Kadastrolamak i i veya durumu. kadastrolamak * Kadastrosunu yapmak. kadastrolanma * Kadastrolanmak i i veya durumu. kadastrolanmak * Kadastrosu yap lmak. kadastroya gemek * kadastrosu yap lmak. kadavra * T p retiminde, zerinde al iin haz mak rlanm l insan veya hayvan vcudu. ,

kadavrala ma * Kadavrala i mak i. kadavrala mak * Kadavra durumuna gelmek. kaday f * Undan yap tatl lan, olarak tketilen trl biimlerde yiyecek.

kaday f * Kaday f yapan veya satan kimse. kaday l f k * Kaday f yapma veya satma i i. kadeh * imeye yarar kk bardak. ki * Kadehte bulunan iki. kadeh arkada * Birlikte iki iilen kimse. kadeh arkada l * Birlikte iki iilen kimseyle olu dostluk. an kadeh kald rmak * herhangi birini veya bir onurland iin imeden nce kadehleri yukar rmak. eyi rmak kald kadeh toku turmak * iki ierken karkl sevgiyi belirtmek amac imeden nce kadehleri birbirine dokundurmak. bir l yla,

kadehik

* Me f k, grgen gibi a e, nd alarda, meyve sapn geni n lemesiyle olu ve meyveyi ortas kadar iine an na alan kk kadeh biimindeki olu um. kadehda * Birlikte iki imeyi seven kadeh arkada . kadem * Ayak, ad m. * Ayak, fut. * U ur. * A basamak. ama, * Motorlu aralar bak ve onar i n m m lerinin yap birim. ld

kademe

kademe ilerlemesi * Devlet memurunun olumlu sicil almak yla bir yk terfi etmesi. art ll kademe kademe * Basamak basamak, derece derece. kademeleme * Kademelemek i i. kademelemek * Kademeli bir biimde dzenlemek. kademelendirme * Kademelendirmek i i. kademelendirmek * Kademeli duruma getirmek. kademelenme * Kademelenmek durumu. kademelenmek * Kademeli duruma gelmek. kademeli * A , basamakl amal .

kademesiz * Kademesi olmayan. kademhane * Ayakyolu, hel. kademli * U urlu.

kademli olsun! * u olsun!. urlu kademsiz * U ursuz.

kademsizlik * U ursuzluk. kader

* Al yaz, yazg n s . * Genellikle kalmaz kt talih. n kader birli i * ve kt gnleri, ayn yi sonu payla durumu. ma kader birlietmek i * her zaman ve her yerde, her durumu birlikte ya amak, her payla eyi mak. kaderci * Al yazna inanan ve ondan yana olan, fatalist. n s

kadercilik * Yazgl cebriye, fatalizm. c k, kadere boyun e mek * yazgn s, talihini kabul etmek. kaderin cilvesi * talihin, beklenmedik bir anda ortaya de ik bir durumu ortaya i karmas . kaderiye felsefesi. kadersiz * Kaderi olmayan. * Kt talihi olan. * Kader anlayn inkr ederek, insanlarirade ve hareket zgrlklerinin bulundu ileri sren n unu slm

kad

* Tanzimat'a kadar her trl davalara, Tanzimat'la Meden Kanun aras ndaki dnemde ise yalnevlenme, z bo anma, nafaka, miras davalar bakan mahkemelerin ba na kanlar verilen ad. na Kad ta ky * Kuvars ve opal liflerinden olu mhr ve ss e yap nda kullan yar an, yas m lan, billr silis. kad l k * Kad olma durumu veya kadn grevi. n * Bir kadn davalar bakt il srlar n na n iindeki blge. * Dicinsten eri insan, erkek veya adam kar . i kin t * Evlenmi z. k * Bayan anlam kullan bir unvan. nda lan * Analveya ev ynetimi bak ndan gereken erdemleri olan. k m * Hizmeti.

kad n

kadavc n s * Kad ba nlar tan karan erkek. kadberberi n * Kad n sa kesen ve sa tuvaleti yapan berber, kuafr. nlar n kadevi n * Yoksul, ma veya ba bir zellidolayyla muhta durumda kalan kad n geici olarak dur ka i s nlar bar klar nd ev. kadhareketi n * Bkz. feminizm. kadhastal n klar * Kadcinsel organlar ve bunlarla ilgili hastal n n n klar inceleyen bilim dal , jinekoloji.

kadkad n na * Yalnkad aras kad ba a. z nlar nda, nlar ba kadkad k n nc * Evinin i iyi yneten, han ini mefendi, terbiyeli, a l n). rba (kad kadolmak n * k yitirmek. zln * (kad evini, kocas ynetmesini iyi bilmek. n) n kadterzisi n * Kadelbiseleri diken terzi. n kadticareti n * Kocuklar kad n lkeler aras gizlice kal sat . z ile nlar nda r p lmas kad nana * Tecrbeli, ya, sayg l gsterilen kad n.

kad nbudu * Yumurtaya bulanarak ya k lan bir tr pirinli kfte. da zart kad nca * Kad yakr (biimde). na * Kadgibi, kad benzer. n na

kad nca z * Kendisine kar ve ac duyulan kad efkat ma n. kad k nc * Kk kad zavall n. n; kad kad l nc * Kad d kadd nlara kn, n kn, zendost.

kad mesi nd * Ss bitkisi olarak yeti tirilen, d biiminde iek aan otsu bir bitki. me kad ngbe i * K larak yap ortas zart lan, ukurca, bir tr yumurtal hamur tatl. s kadms n * Kad benzeyen. na kadn fendi, erkeyendi n i * kad kurnazl erkeklerden stndrler. nlar kta kadn yznn karas n erke elinin k in nas * yolsuz ili kad iin ho kiler nlar kar lanmad hlde erkekler bu gibi ili kilerden vnme pay kar rlar. kad hamam nlar * Herkesin ayn anda ve yksek sesle konu yla ok grlt edilen yerler iin sylenir. mas kad ma nla * Kad mak i nla i. kad mak nla * Kad benzer bir durum almak. na kad nl * Kad olan. n

kad erkekli nl * Kaderkek kark olarak. n kad k nl * Kadolma durumu. n * Kadn gerekli erdem ve nitelikleri ta n durumu. mas

kad nnine * Byk anne. * Yaepey ilerlemi n. kad kad nsal kad ns * Kad zg ve kad ilgili. na nla * Kad zg olan, kad yara na na r. * Kaddavran , kad benzer (erkek). n l na

kad la ns ma * Kad la durumu. ns mak kad la ns mak * Kadzellikazanmak. n i kad l ns k * Kad olma durumu. ns * Kadzellikazanmak. n i kad z ns * Kad bulunmayan. n * Kar olmayan, e s siz.

kad ntuzlu u * Bkz. sar . al kad rga * Hem yelken, hem krekle yol alan, zellikle Akdeniz'de kullan sava lmbir gemisi.

kad bal rga * Bkz. ispermeet balinas . kadidi kmak * ok zay flamak, bir deri bir kemik durumuna gelmek. kadife * Yzeyi belirli uzunlukta b lmham madde lifleriyle kapl rak , parlak, yumu kuma ak . * Kadifeden yap kadife ile kaplanm lm , .

kadife ie i * Birle ikgillerden, iekleri genellikle parlak sar renkte ve kadife grnmnde bir ss bitkisi (Tagetes). kadife gibi * (ses, ten vb. iin) yumu przsz ve parlak. ak, kadifele me * Kadifele i mek i. kadifele mek * Yumu amak, samim olmak. kadifele tirme

* Kadifele tirmek i i. kadifele tirmek * Kadifele i yapt mek ini rmak. kadifelik * Kadife gibi olma durumu. * Kadife yapmaya elveri olan. li

kadifemsi * Kadifeyi and kadife grnmnde olan. ran, kadim * Ba c lang olmayan, eski, ezel.

kadim dost * Eski dost. kadimi * Srekli. kadinne kadir * Bkz. kad nnine. * De k er, ymet. * Bir y zparlaklbak ndan bulundu basamak. ldn k m u * Gl, gc yeter, erkli. * "Her gc yeter" anlam Tanr n s eye nda 'n fatlar biri. ndan

kadir

Kadir Gecesi * Ramazan ayn kutsal say yirmi yedinci gecesi. n lan Kadir Gecesi do mu * ok , k ansl smetli kimseler iin sylenir. kadir olmak * gl olmak, gc olmak, gc yetmek. kadirbilir * De erbilir.

kadirbilirlik * De bilirlik. er kadirbilmez * De erden anlamayan, de erbilmez. kadirbilmezlik * Kadirbilmez olma durumu. Kadir Kadirlik Kadiriye * Abdlkadir Geylan'nin kurdu tarikata girmi eyh u olan kimse. * Abdlkadir Geylan taraf XI. yzy kurulan bir tarikat. eyh ndan lda * Kadirlik.

kadir inas * De erbilir, iyilikbilir. kadir k inasl * De erbilirlik, iyilikbilirlik. kadit * ok zay f. * Gne veya hafif alevde kurutulmu te et. kadmiyum * Atom numaras atom a 112,40 olan, 320 C' de ergiyen, 8.6 yo 48, rl unlu unda, gm beyazlnda, elektrik ve seramik sanayiinde kullan yumu bir element. K lan aka saltmas Cd. kadmiyumlu * inde kadmiyum bulunan. kadran kadrat * Saat, pusula gibi aralarda, zerinde yaz , rakam veya ba i ka aretler bulunan dzlem. * (bas l Dizgide harfler aras konulan yazz metal paras mc kta) na s . * (bas l Dizgi i kullan bir aralls birimi. mc kta) inde lan k * Eski salon danslar biri. ndan * Bu dansmzi n i.

kadril

kadrini anlamak * de erinin fark varmak. na kadrini bilmek * de bilmek, yararlanmak. erini kadro * Bir kamu kurulu unun, bir i letmenin, denetim veya ynlendirme i lerini gerekle tirenler ve bunlar n ta dev, yetki ve sorumluluklarhepsi. d n * Bu kive sorumluluklar , nitelik ve a i say amalar gsteren izelge. yla * Bu izelgedeki yer. * Bisiklet ve motosiklette iskeleti olu turan metal blm. kadroland rma * Kadroland i rmak i veya durumu. kadroland rmak * Kadroda yer almak. kadrola ma * Kadrola durumu. mak kadrola mak * Yeniden kadro olu turmak. kadrolu kadrosuz * Kadrosu olan, kadroya girmi olan. * Kadrosu olmayan.

kadrosuzluk * Kadrosuz olma durumu.

kadk

* De erini, nemini yitirmi , eskimi .

kadk olmak * yasama meclisinin de mesi ile nceden sunulan yasa tasar de yitirmek. i lar erini kadklk * Gerek durumu sonradan ortaya bir hukuk i kan lemin son bulmas . kaf kafa * Arap alfabesinin yirmi drdnc harfi. * Ba (zellikle insan ba ser. ), * Hayvanlarda genellikle a gz, burun, kulak gibi organlarbulundu vcudun en n blm. z, n u * Gr inanlar etkisi alt beliren d ve n nda nme ve yarg yolu, zihniyet. lama * Kavrama ve anlama yetene zek, zihin. i, * Bellek. * ocuk oyunlar kullan z p ta n veya cevizin byk boyu. nda lan pz n * Mekanik bir btnn paras .

kafa atmak * kavga s nda kar ras dakinin yzne, sert ve iddetli bir biimde kafayla vurmak. kafa bulmak * iki imek. * alay etmek. kafa cillamak * iki imek. kafa ekmek * Bkz. kafay ekmek. kafa k * Futbolda topa, kafa ile yap vuru lan . kafa detirmek i * Bkz. kafay i detirmek. kafa dengi * Gr anlay birbirine uymu ve lar kimselerden her biri. kafa dinlemek * zihni yoran sorunlardan uzak kalmak. kafa eskitmek * zihni yoran sorunlarla srekli u mak. ra kafa gz yarmak * beceriksizlik gstermek. kafa ii * Bkz. kafatas .

kafa i isi * Beyin gc ile ortaya eser koyan, araran, inceleyip ele kimse. t tiren kafa kafaya vermek * iki veya birka kibir kenara ekilip konu i mak. * ba a vermek. ba

kafa k d * Nfus czdan , nfus k , hviyet. d kafa kalmamak * zihin yorularak al olmak. maz kafa koan * Bkz. kafa k . d kafa kol * Gre bir tr oyun. te

kafa kola almak * gre kafa ve kolu birlikte kavrayarak rakibi evirmek. te * etkisi alt alkand na p rmak. kafa patlatmak * bir konu zerinde pek ok d nmek. kafa sallamak * ikaz etmek iin ba iki yana veya ne arkaya hafife e n mek. * ba sallamak. * do veya yanlher evet demek. ru eye kafa irmek i * grlt veya gevezelikle bir kimseyi tedirgin etmek. kafa tutmak * boyun e memek, kargelmek, diklenmek. kafa tlemek * ok lf edip tedirgin etmek. kafa yapmak * dalga gemek. kafa yok! * akd yok; ak z!. l, nce ls

kafa yormak * bir ibir konu zerinde oka d , nmek. kafaca * Kafa bak ndan, d m nceye gre. kafadan * zihinden, belle kullanarak. ini

kafadan atmak * bir konu zerinde inceleme yapmadan, rastgele konu mak, uydurmak. kafadan bacakl lar * Yumu akalar ba n, blgelerinde sert bir gagas ekmenli sekiz kolu bulunan nemli bir sf ve n. kafadan gayri msellh * ak z, akl bozukluk olan. ls nda kafadan kontak * D ncesiz, mant z i ks gren. kafadar * Gr anlay birbirine uyan kimselerden her biri. ve lar

kafadarl k * Kafadar olma durumu. kafada * Kafadar.

kafadak l * Kafada olma durumu. kafal * Kafas olan. * Kafas herhangi bir biimde olan. * Bilgili, kavray ve anlay . l l kafas almamak * anlayamamak, kavrayamamak. * zihin yorgunlu sebebiyle anlayamaz duruma gelmek. u * olabilece inanmamak. ine kafas bo * Cahil. kafas bozulmak * fkelenmek, k zmak. kafas bulanmak * bir olay kar nda akl anlayamaz, kavrayamaz duruma gelmek. s kar mak, kafas bulutlu * Biraz, sarho . kafas al mak * Bkz. kafas lemek. i kafas atlak * Yar aptal. deli, kafas dnmek * (s bir durumda) sersemlemek. kk * kp fkelenmek. z kafas dumanlanmak * ok dalgolmak. n * sarho olmak. * esrar imi olmak. kafas dumanl * Hafif sarho . * zemedikark d i ncelerle kafas yorgun. kafas durmak * zihin yorgunlu undan d nemez olmak. kafas dzelmek * do ve iyiyi bulmak. ruyu kafas oynamak ile * tak sporlar arkada n durumunu gz nnde tutarak, en iyi f de m nda larn rsat erlendirecek, iyice d nerek, bedenini fazla yormadan oynamak. kafas lemek i

* akl , zeks yerinde olmak, bir konu zerinde iyi d nebilir olmak, kafas al mak. kafas iyi * kiden veya esrardan sarho olan (kimse). kafas kazan olmak * Bkz. kafasi mek. kafas yak k * Kafas iyi. kafas zmak k * fkelenmek. kafas kontak * Deli, rm n. ld lg , kafas kfl * a n gerisinde kalm gerici. n , kafas rmcekli * D ncesiz, kaba, anlay z. s * Gerici. kafas sersem sepet (olmak) * grlt ve u ultudan zihni yorulmu (olmak). kafasi mek * zihni yorulmak. * grltden tedirgin olmak. kafas lmak tak * zihni srekli olarak bir u mak. eyle ra kafas tembel * Al budala, basireti olmayan. k, kafas yerinde olmamak * geregibi d i necek durumda olmamak. kafas yerine gelmek * kendini toparlamak, kendine gelmek. kafas dank etmek (veya demek) na * bir olay sebebiyle birden ay lmak, do anlamak. ruyu kafas geirmek na * at f p ba geirmek. p, rlat na kafas koymak na * karar nceden vermi n olmak, nceden artlanmak, bir yapmaya kesin karar vererek zaman ey n beklemek. kafas s na mamak * Bkz. ak l erdirememek. kafas sz girmemek na * ok aptal veya inat olmak. * nemsememek. kafas uymak na * Bkz. akl uymak. na

kafas vur, ekme elinden al na ini * uysal ve sessiz kimseler iin sylenir. kafas vura vura na * zorla, isteyip istemedi bakmadan. ine kafas vurmak na * (iki) ok etkilemek. kafas ek akmak nda im * \343 beyninde ek akmak. im kafas tutmak nda * bir unutmamak, akl tutmak. eyi nda kafas ndan karmak * bir unutmak veya ondan vazgemek. eyi kafas geirmek ndan * belli belirsiz d nmek. kafas dinlemek n * ba dinlemek. n kafas ezmek n * zararl olabilecek bir hareketi, bir durumu ba ta yok etmek, etkisiz duruma getirmek. lang kafas kald n rmak * kargelmek, ba kald rmak. * yo bir biimde d un nmek veya al mak. kafas ka n yacak vakti olmamak * Bkz. ba ka n yacak vakti olmamak. kafas k n rmak * iyice dvmek, pataklamak. kafas kullanmak n * akca davranmak. ll kafas kurcalamak n * zihnini me etmek, d gul ndrmek. kafas sokmak n * bar nabilecek bir yere yerle ba sokmak. mek, n kafas ta ta arpmak n tan a * Bkz. ba ta ta arpmak. tan a n kafas toplamak n * sakl nebilir olmak. l d kafas ttslemek n * Bkz. kafay ttslemek. * sarho etmek. kafas uurmak n * kellesini uurmak. kafas vurmak n * bir kimsenin kafas kesmek. n

kafasn bir tahtas n noksan olmak * ak l durumunda bozukluk olmak. kafasn dikine gitmek n * hibir kulak asmayarak akl koydu yapmak. de na unu kafasn etini yemek n * srekli rahatsetmek. z kafasn kontaatmak n * ok sinirlenmek, fke ile dolmak. kafas z * Kafas olmayan. * D , anlayve kavrayk n t olan, anlay z, kavray z. s s

kafas k zl * Kafasolma durumu, anlay zl kavray zl z k, s k. s kafatas * Kafatas l yana olan kimse, gr ktan . kafatas l k * nsanlar kafataslarn biimine gre de n erlendiren gr . kafatas * nsanda ve omurgal iinde beyin bulunan, ba kemik blm. larda n kafaya kmak * topa kafayla vurmak iin s ramak. kafay (yere) vurmak * hastalanyata d p a mek. * uyumak iin yatmak. kafay buland rmak * nceki d nceleri alt st etmek, de tirmek. i kafay bulmak * sarho olmak, ne keyfi yerine gelmek. esi, kafay rmak al t * kafayletmek. i kafay ekmek * iki imek. kafay i detirmek * d ncesini kanaatini de tirmek. i kafay dinlemek * sessiz ve sakin kal d p nmek. kafayletmek i * do ve iyi d ru nmek. kafay ttslemek * sarho olmak. kafay tmek * delirmek, nla lg mak.

kafay yemek * a yorgunluktan bunal d r ma mek. Kafda * Genellikle masallarda yer alan, dnyay evreledi inan arkas cinlerin, perilerin bulundu var ine lan, nda u say zmrtten da lan, . kafe kafein kafes * Aral telden, metal veya a ubuklardan yap kl a lmgenellikle ta , nabilir koyacak. * Vahhayvanlar iin demir ubuklarla yap lmta nabilir blme. * apraz ubuklarla ve aral olarak yap kl lm pencerelere tak siper. , lan * Cami ve tekke gibi yerlerde kad ayr yer. nlara lan * Ah yap n direk ve atmalardan olu kaplama tahtalar kalan iskeleti. ap lar an dnda * Hapishane. kafes gibi * zaykuru veya delik de f, ik. kafes teli kafesi * Tel itlerde kullan veya bir makine arac kafes yap nda gerekli olan ince, galvanizli tel. lan lyla m * Kafes yapan veya satan kimse. * Birini aldatarak sa kar layan (kimse). * Bkz. kahve. * Kahve ve aydan elde edilen, hekimlikte kullan uyar niteliolan bir madde. lan, c i

kafese girmek * aldat kendisinden sa l p kar lanmak. * hapse girmek. kafese koymak * aldat sa p kar lamak. kafesleme * Kafeslemek i i. kafeslemek * sa kar lamak iin birini aldatmak. kafesli * Kafesi olan veya kafes biiminde olan.

kafe antan * algkahvehane. kili, l kafeterya * M terilerin kendi kendilerine servis yapt lokanta. klar * Kahve ve benzeri iecekler sat yer. lan * Btn, tamam, hep, cmle. * Btn, hepsi, tamam . kfi

kffe kffesi

* Yeterli, yetecek lde olan. * Yeter, yeti artistemez!. ir, k kfi gelmek * yetmek, yeti mek. kafile * Birlikte yolculuk eden topluluk. * Ayn yne giden ta veya yolcu toplulu konvoy. t u, * S ile gnderilen ra eylerin her bir bl . kfir * Tanr n varln 'n inkr eden (kimse). * Genellikle Mslman olmayanlara verilen ad. * Ac z, zalim. mas * Sevilen birine tak sitem yollu kullan lma, l r. * Kfir lkesi, Mslman olmayanlarya yer. n ad

kfiristan

kfirle me * Kfir gibi olma. kfirle mek * Kfir gibi olmak. kfirlik * Kfir olma durumu. kafiye ayak. kafiyeli kafiyesiz * Kafiyeli olma durumu, uyakl , mukaffa. * kafiye kural uymayan, uyaks iirde na z. * dizelerin sonunda tekrarlanan ve ayn veren hecelerin benze iirde sesi mesi, uyak, (halk edebiyat nda)

Kafkasyal * Kafkasya halk olan (kimse). ndan kaftan * o ipek bir e uzun, ssl st giysisi. u it kaftanc * Kaftan yapan veya satan kimse. kfur * Kfur a ndan elde edilen, hekimlikte kullan beyaz ve yar ac lan, saydam, kolayl paralanan, ok rl kla t bir madde. * ok beyaz. kfur a ac * Defnegillerden, Uzak Do yeti kfur elde edilen a (Cinnamonum camphora). u'da en, a kfuru kgir * Bkz. kfur. * Ta tu ve ladan yap lmolan.

ka an ka k anl

* (hakan sznn eski biimi) Hanlar ba oldu devlet ba , imparator. n l u kan * Ka olma durumu. an * Ka n ynetimindeki lke. an

k dkmek da * yaz geirmek. ya k t * Hamur durumuna getirilmi trl bitkisel maddelerden yap yaz lan, yazmaya, basmaya, bir sarmaya ey yarayan kuru, ince yaprak. * Yazk yapra pusula, tezkere. l t , * Yazs k l nav . d * skambil k . d * K para. t * K yap ttan lm . * Belge ve dokman. * Menkul k ymetler borsas i gren tahvil, hisse senedi gibi mal de olan senet. nda lem eri k amak t * iskambil k n tlar oyunculara da ktan sonra koz olacak k n yzn evirmek. tt d k a ac t * K dutu. t k bal t * K balgillerden, gvdesi k gibi ince ve saydam, zerinde siyah benek bulunan kemikli bir bal t t k (Trachypterus trachypterus). k balgiller t * Kemikli bal klardan, rnek hayvan olan, ince gvdeli, gm k bal t renkli balfamilyas k . k dutu t * Dutgillerden, in'de ve Japonya'da yeti kabu en, undan k yap bir a (Broussenetia papyrifera). lan t a k gibi (olmak) t * kan ekilip benzi solmak. k helvac t * K helvas t yapan veya satan kimse. k helvas t * Tekerlek biiminde, ince, yass gevrek bir e helva. ve it k kaleme sar t lmak * hemen yazmaya ba lamak. k kebab t * Kemiksiz koyun eti, domates, biber, so ve baharat karmn ya k ierisine konarak fnda an n l t r pi irilmesi yoluyla haz rlanan bir kebap tr. k oynamak t * iskambil k n tlar kullanarak e oyunlar oynamak. itli k oyunu t * skambil k ile oynanan oyun. d k torba t * Ambaljlamada kullan gerekti zel makinelerde dikilerek haz lan, inde rlanan ve k yap torba. ttan lan

k zerinde (stnde) kalmak t * yap d lmas nlm oldu hlde yap u lmamak. k t * K yapan kimse. t * K ve yaz t gereleri satan kimse.

k l k t * K olma durumu. t * K sanayii. t k tlama * K tlamak i i. k tlamak * K kaplamak, k yap rmak. tla t t k tlanma * K tlanmak i i. k tlanmak * K kaplanmak. tla k tl k k tl * El alt bulundurulacak k koymaya yarayan, gzlere ayr e kutu. nda tlar lmbir it * K yapmaya uygun olan. t k ts * K benzer, k grn da t nde. ka n * tekerlekli, tekerlekleri tek para, dingili tekerlekle birlikte dnen kz arabas ki . * K olan. d

ka gibi (gitmek) n * ok yava (gitmek). ka maz n s * Ka niki tekerle birbirine ba nn ini layan ve onlarla birlikte dnen, baltayla kabaca yontulmu ktk. kaak * Eskimi , gev , da emi lmaya yz tutmu ya, yap (e ). kaama * Kaamak i i.

kaamak * Eskimek, da lmaya yz tutmak. * Herhangi bir ek yerlerinden ayr ey lmak, oynamak. * htiyarlamak. * Zay flamak, gev emek, gszle mek. kh * Bazen, kimi vakit, baz , gh. baz kahhar kah r * Kahredici, kahreden, yok edici. * Yok etme, ezme, peri etme, mahvetme. an

* Derin znt veya ac k . , snt kah r (veya kahr) ekememek n * birinin huysuzlu veya verdisnt katlanamamak. una i k ya kah r (veya kahr) ekmek n * uzun sre snt katlanmak. k ya kah r yznden ltfa u ramak * birine ktlk olsun diye yap bir itersine onun iyili yard etmek. lan , ine m kah rlanma * Kah rlanmak i i. kah rlanmak * ok ve iin iin zlmek, kederlenmek. kah rl khil khillik khin * Do ast yollardan gizli, bilinmeyen eyleri, gelecebilme iddias bulunan kimse. i nda khinlik kahir * Khin olma durumu veya khince sz, kehanet. * Kahredici, zorlayan. * Baskgelen, ezen, ezici. n * ok znts veya ac olan. s * Eri kin. * Eri kinlik.

kahir ekseriyet * Ezici o unluk. kahir kuvvet * Ezici, baskg. n kahkaha * Glerken ses. kan kahkaha atmak * yksek sesle glmek. kahkaha ie i * eneklilerden, o kenarlar ki u mavi bir izgi ile evrili beyaz, mavi, pembe veya morumsu iekler aan, bir veya ok yk, t ll rman ve otsu bir ss bitkisi, gndzsefas c . kahkahadan klmak r * ok glmek. kahkahay basmak (koparmak veya sal vermek) * kendini tutamay yksek sesle glmek. p kahpe * Orospu. * Dnek.

kahpe dl * Bkz. kahpenin dl. kahpe felek * (talih ve kader iin) "Rast gelmeyen, yr olmayan" anlam kullan nda l r. * Kadere ve talihe ksknl anlatmak iin kullan l r. kahpece kahpecik * Kk kahpe. * Oynak, ktkan. r kahpelenme * Kahpelenmek iveya durumu. i kahpelenmek * Kahpelik etmek, kahpece davranmak. kahpele me * Kahpele i mek i veya durumu. kahpele mek * Kahpece davranmak. kahpelik * Kahpe olma durumu. * Kahpece davran . kahpelik etmek * sznden dnerek birine ktlk etmek. kahpenin dl * Pi, soysuz. kahraman * Sava veya tehlikeli bir durumda yararlgsteren kimse, alp, yi ta k it. * Bir olayda nemli yeri olan kimse. * Ola anst yararl gstererek d klar man yenen komutanlara veya ehirlere devlet taraf verilen onur ndan unvan . * Roman, hikye, tiyatro ve benzeri edebiyat trlerinde en nemli ki i. kahramanca * Kahramana yara (bir biimde), yi r ite. kahramanla ma * Kahramanla i mak i. kahramanla mak * Kahraman durumuna gelmek, yi mek. itle kahramanl k * Kahraman olma durumu. * Kahramanca davran yi itlik. , kahretme * Kahretmek i i. kahretmek * Ezmek, peri etmek. an * ok zmek. * Kahpe gibi, kahpeye yara (biimde). r

* Kendine dert etmek, ilenmek, ok zlmek. * lenmek, beddua etmek. kahreyleme * Kahreylemek i i. kahreylemek * zlmesine sebep olmak. kahreyleyi * Kahreylemek iveya biimi. i kahr ekilir * katlan labilir, katlanmaya de er. kahr ekilmez * huysuz veya ok snt k l . kahr lmek ndan * ok zlmek. * a znt, lmne sebep olmak. r kahrolas * Yok olas , peri olas an (kimse, durum). ey, kahrolma * Kahrolmak i i. kahrolmak * ok zlmek, ilenmek. kahrolsun! * "yok olsun; mahvolsun" anlam ilenme bildirir, ya n kar . nda as t kahrolu * Kahrolmak iveya biimi. i kahvalt * Genellikle sabahlar ikindi st yenilen hafif yemek. ve * Bu biimde dzenlenmi yemek. kahvalt etmek * hafif yiyeceklerle kardoyurmak. n kahvalt c * Otellerde kahvalt lerini yapmakla grevli kimse. i kahvalt l k * Kahvalt yenen (yiyecek). da kahve * S iklimlerde yeti kk boyas cak en, gillerden bir a (Coffea arabica). a * Bu a n meyve ekirde ac i. * Bu ekirdeklerin kavrulup dvlmesiyle, ekilmesiyle elde edilen toz. * Bu tozla haz rlanan iecek. * Kahve, ay, hlamur, bira, nargile iilen, hafif yiyecekler bulunduran, tavla, domino, bilrdo, k oyunlar t vb. oynanan yer, kahvehane, kafe. kahve a abeyi * Kahve a . as kahve a as

* Kahvehane ve benzeri yerlerde sz geen ve a olan kimse. rl kahve cezvesi * inde kahve pi irilen metal kap. kahve de irmeni * ekirdek durumundaki kahveyi tmeye yarayan, elle veya elektrikle i leyen ara. kahve dibe i * Kahve ekirdekleri dvmek ve plerini ay klamaya yarayan ii oyuk ta veya a kap. a kahve dolab * Kahve kavrulan dner kap. kahve dvcnn h deyicisi nk * Bkz. havan dvcnn h deyicisi. nk kahve fal * Kahve iildikten sonra fincanda kalan telvenin ald biimlere bakarak gelece ili tahmin, varsay e kin m veya gr a leri klama. kahve fincan * Kahve imeye yarayan kulplu veya kulpsuz kk kap. kahve ka * Kahve kar rmak iin yap ve kullan kk ka t lan lan k. kahve makinesi * Kahve ekmek veya tmek zere zel yap otomatik makine. lan kahve oca * Kahve, i han gibi yerlerde kahve vb. pi yeri, irilen yer. kahve paras * Bah. i kahve taba * Kahve fincann alt konulmak zere yap n na lmtabak. kahve tak m * Cezve, fincan, tabak vb. olu tak an m. kahve tepsisi * stnde kahve fincanlar vb. ni ta n yarayan saps dz, kk kap. maya z, kahveci * Kahve reten veya satan kimse. * Kahve i veya kahve pi satan kimse. leten irip

kahvecilik * Kahve retme veya satma i i. * Kahve pi veya kahve i irme letme i i. kahvehane * Kahve, ay, hlamur, bira, nargile iilen, tavla, domino, bilrdo, k oyunlar oynanan yer, kahve. t vb. kahvehaneci * Kahvehane i leten kimse. kahverengi * Kavrulmu kahvenin rengi. * Bu renkte olan.

khya

* Konak, iftlik vb. yerlerde trl i yapmakla grevli kimse. leri * Esnaf kurulu nda lonca ba . lar kan * Ba ni kar kimse. kasn ine an * (motorlu ta iin) De tlar neki.

khya kesilmek * olur olmaz her i kar ine mak. khyal k * Khya olma durumu. * Khyan grevi. n * Khyaya verilen cret. * Kendisini ilgilendirmeyen i kar durumu. lere ma khyaletmek k * khyalgrevinde bulunmak. k * her kar eye mak. kaide * Kural. * Taban, dura, ayakl k. * Kala. * Kurallara ba, kuralc l . * Kurall . * Kurals z. * Taban olmayan. * Syleyen. * nanm akl yatm , .

kaideci kaideli kaidesiz

kail

kail olmak * inanmak; raz olmak. kaim * (ba bir yerine) Geen. ka eyin * Ayakta duran, var olan. * (Tanr Her zaman var olan. iin) kaim olmak * yerine gemek. kaime * Buyruk, resm k ferman. t, * K para, k lira, kayme. t t kaimelik * K para czdan t . kin kinat * Bulunan, olan. * Evren.

* Dnya. * Herkes. kak * Elma, armut gibi meyvelerin kurutulmu u. * Zay kuru. f ve * (kaya ve a oyuklar Su birikintisi. a nda) * (ocuk dilinde) Kt, irkin. * Pislik, d . k kaka yapmak * (bebek iin) byk abdest yapmak. kaka * Tuzlankurutulmu p yiyecek. * Manda past . rmas * Kakalamak i i.

kak kaka

kakalama

kakalamak * Srekli eki tirmek, itmek, kakdurmak. p * (alveri Aldatmak, kt mal satmak, kaz te) klamak. kakalamak * (bebek) Kakas yapmak. n kakalanma * Kakalanmak i i. kakalanmak * Kakalamak i konu olmak. ine kakalanmak * Kaka ile kirlenmek. kakao * eneklilerden, Amerika'ns blgelerinde yeti bir a Hint bademi (Theobroma cacao). ki n cak en a, * Bu a n meyve ekirde ac i. * Bu ekirdeklerin tlmesiyle elde edilen toz. * Bu tozdan su veya stle haz rlanan iecek. * inde kakao bulunan. kakaolu kek * inde a kl olarak kakao bulunan kek. rl kakavan * Kendini be enmisevimsiz, d , ncesiz, bilgisiz, budala.

kakaolu

kakavanl k * Kakavan olma durumu; kakavanca davran . kakavanletmek k * kakavanca davranmak. kak

* Balav kullan ucu demir kancal e z n. k nda lan, bir it pk kak kalmak l p * beklemek zorunda kalmak, hibir yere gidememek. kak lma kak lmak kak m erminea). kak ma kak mak * Bir kimsenin yapt i be in enilmedi kendisine sert szlerle sylemek; fkelenmek, k ini zmak, dar lmak, paylamak. kak n * fke, k nl zg k. * Bkz. ba kak etmek. na n kak nt * Sz dinlenmeyen, rezil, itilip kak kimse. lan kak r r kak * Kak sesi rt kararak. kak r glmek r kak * sesli ve srekli glmek. kak rca kak rdak * Kuyruk ya n eritildikten sonra kalan gevrek posas k n , krdak. kak po rdak aas * Kak rdaktan yap rek. lan kak rdama * Kak rdamak i i. kak rdamak * Kak r diye ses r kak karmak. * Kurumak. * lmek. kak rt kak kak ma * Kak i mak i. * Baz szlerde, sz beklerinde, kaklar n seslerin art arda gelmesi sonucu syleyi gl u yak in e ramas , kularahatsetmesi, tenafr, kakofoni. z * Kuru eylerin birbirine srtnmesinden veya klmas ses. r ndan kan * Kakmak i i veya biimi. * F kfaresi ad bilinen kk memeli hayvan. nd yla * Kak i lmak i. * Kakmak i lmak. i yap * Sansargillerden, yazesmer k z beyaz renkli krk de etil hayvan, as, ermin (Mustela n rm, kn erli,

* Kak i mak i.

kak mak * Drt mek, iti mek. kak rma t * Kak rmak i t i. kak rmak t * Srekli ve hafif hafif kakmak. kakl k * (kaya ve a oyuklar Su birikintisi. a nda) kakma * Kakmak i i. * A zerinde veya di ah malzemede, mobilyada, belirlenmi a er ap desen ve izimlere gre oyulmu yuvalara gmsedef gibi ss maddeleri kak oturtularak yap , l p lan. kakma a * Tepesi dzgn ekilde kesilmi ac bir kenar a gen biimindeki yar ucu aynekilde a n nda lan a, yontulmu kalemin yerle tirilip abaile ba lanmas amacunu ile rtlmesi ve eklinde uygulanan bir kalem a . s kakmac * Kakma i yapan usta. leri kakmac l k * Kakmac olma durumu. * Kakmacn ive sanat n i . kakmak * tmek, vurmak. * Kakma yapmak. * Vurarak dar bir yere sokmak.

kakmal * zerinde kakma ibulunan. i kaknem * irkin, huysuz. * Kuru, s ska. * Kak tenafr. ma, * Kaktsgillerden, yapraklar yayvan ve dikenli, gzel, parlak renkte iekler aan bir bitki, atlas ie i

kakofoni kakts (Cactus).

kaktsgiller * elenklilerden, s ve kurak lkelerde yeti gvdesi, yapraklar ve dikenli bir bitki familyas ki cak en, etli , atlas ie igiller. kakule * Zencefilgillerden, s iklimlerde yeti rl bitki (Elettaria cardamomum). cak en t bir * Bu bitkinin bahar olarak kullan tohumu. lan * kakule kat ine lm . * Bkz. kak m.

kakuleli kakum

kkl kkll kal

* Alnzerine d k kesilmi perem. n en sa sa, * Kkl olan. * Bir ala mdaki madenlerin erime derecesi fark yararlanarak bunlar ndan birbirinden ay i rma lemi.

kal kala kala kala kalaazar

* Sz, lk , lf. rd * (uzaklveya herhangi bir saat baiin) Kalarak. k * Btn, olup olaca en sonunda. , * Malta hummas .

kalaba

* Kalabal k.

kalabal k * ok say insan toplulu da u. * Gereksiz, kark seyler toplulu u. * Say ok. ca kalabala k zl * Geveze, bilir bilmez konu an. kalabaletmek k * gereksiz olarak yer doldurmak. kalabal ka * Biraz kalabal k. kalabal ma kla * Kalabal mak i kla i. kalabal mak kla * Kalabalduruma gelmek. k kalafat * Geminin kaplama tahtalar n aras stp ile doldurup ziftleyerek su geirmez duruma getirme i i. * A dar, yukar geni e yenieri ba a s s bir it l. * Osmanlmparatorlu unda vezir veya yksek mevkide devlet adamlarn giydikleri bir bak. n l * Onarma, tamir etme.

kalafat yeri * Gemi ve kay n onar yer. klar ld kalafata ekmek * gemiyi onarmak iin karaya ekmek. * azarlamak, paylamak. kalafat * Gemi ve kay kalafat eden kimse. klar kalafat lar * Tersane halk olu n turan blklerden her biri.

kalafat l k * Kalafat yapma i i. kalafatlama * Kalafatlamak i i. kalafatlamak * Geminin kaplamas kalafatla onarmak. n * Onar lmak, eki dzen verilmek. kalafatlanma * Kalafatlanmak i i. kalafatlanmak * Kalafatlanmak iyap i lmak. kalafats z * Kalafat km . kalak * Burun, burun ucu. * Gelin tac . * Tezek yn .

kalakalma * Kalakalmak i i. kalakalmak * Bir veya durum kar nda ey s a rmak. * G durumda kalmak. kalamar kalamata kalamin * Do az bulunan, g i ada lenen, hidratl inko silikat. * Havada, yksek da i s lenen metal paralaryzeyinde olu oksit katman n an . kalamit * Amfibol cinsinden bir mineral tr. * a a ta . lk a l kalan * Kalmak i yapan. ini * Artan, mtebaki. * Bir karmansonucu. n * Blme i leminde blnenden artan say . kaland r * Dokunmu kuma bezleri buhar alt veya belli bir da silindir aras geirerek tleme, ve nda s ndan parlatma, istenilen boy ve ene gre ektirip germe. kaland r makinesi * Kalandi yapan makine. r ini kaland rc * Kalandi makine arac yapan kimse. r ini lyla * Mrekkep balnbir tr (Loligo vulgaris). n * Bir tr etli ve byk zeytin.

kalanl blme * Blnenden artan srdan farkl say n, f bir oldu blme i u lemi. kalantor * Gsteri i seven, varl (kimse). kl

kalantorca * Kalantor gibi, kalantora uygun d biimde. en kalantorluk * Kalantor olma durumu. kalas * Kal biilmi n uzun tahta. * Ah yap kiri ap larda olarak kullan kalbiilmi lan n uzun tahta. * Kaba, anlay z, kereste. s * kaba, kibar veya nazik olmayan, incelikten yoksun olarak. * Gemilerde cankurtaran filikalar oturtmak iin gvertelere konulan sehpa. n * leksiz ayakkab , yemeni. * Deriden yap ya. lme

kalas gibi kalastra kalavra

kalavrahane * Kundura atlyesi. kalay * Atom numaras atom a 118,7 olan, gm 50, rl beyazlnda 232C' de eriyen, 7,29 yo unlu unda, kolay i lenebilen, yumu bir element. K ak saltmas Sn. * Kalaylanmbir kabzerindeki ala tabakas n m . * (insan iin) Aldat grn c . * Svme, kfr. kalay bal k * Balavlamada oltan ucuna yerle k n tirilen madde. kalayc * Kap kalaylayan kimse. * stnkr i yapan, sahtekr.

kalayc l k * Kalaycn i n i. * Sahtekrl k. kalaydan kmak * kalaylanmak. kalayhane * Kalaycn al yer. n t * Kalay i lerinin yap yer. ld kalay basmak * adamak kfretmek. ll kalaylama * Kalaylamak i i. kalaylamak

* Oksitlenmeden korumak iin bir metal paras veya kab n kalay tabakas kaplamak. ile * Eksiklikleri, kusurlar grn gizlemeye al te mak. * ok svmek. kalaylanma * Kalaylanmak i i. kalaylanmak * Kalaylanmak iyap veya kalaylamak i konu olmak. i lmak ine kalaylatma * Kalaylatmak i i. kalaylatmak * Kalaylamak i yapt ini rmak. kalayl * Kalaylanm(kap). * inde kalay bulunan. * Gsteri ss yapay olan. i ve * Kalaylanmam(kap). * Kalay kalmam(kap). * inde kalay bulunmayan.

kalays z

kalbe do mak * Bkz. iine do mak. * kalbine do mak. kalbe dokunmak * ac znt vermek. veya kalbe i lemek * derin znt uyand rmak. kalben kalb * ten, gnlden olarak, yrekten. * ten, yrekten, gnlden (gelen).

kalbi a na gelmek z * ok heyecanlanmak, korkmak, endi elenmek. * yrea na gelmek. i z kalbi arpmak * kalbi ok vurmak. * ok heyecanlanmak. * yrearpmak. i kalbi dayanmamak * a heyecan, znt, yorgunluk veya herhangi bir hastalyznden kalbi durmak, lmek. r k * yredayanmamak. i kalbi ferahlamak * yreferahlamak. i kalbi kararmak * inanc kaybetmek. n * yrekararmak. i

kalbi kk r * zgn, mitsiz. kalbi paralanmak * ok zlmek, yreparalanmak. i kalbi s zlamak * znt duymak, ac yres mak, i zlamak. kalbi temiz * Kt niyeti ve d ncesi olmayan. kalbi yerinden oynamak * heyecanlanmak, yreyerinden oynamak. i kalbi y kmak kolay, yapmak zordur * insanlar rmak ve zmek, mutlu etmekten daha kolayd k r. kalbi y lmak rt * ac duymak. kalbine do mak * iine do mak. kalbine girmek * sevgisini kazanmak. kalbine gre * ba kalar beslediduygulara gre. iin i kalbini amak * duygular, d n ncelerini aabirine sylemek; iini dkmek. k k kalbini almak * sevgisini kazanmak, kendine etmek. k kalbini doldurmak * yre sevgiyle tmak. ini s kalbini eritmek * merhametini ekmek, yumu atmak. kalbini kazanmak * kalp kazanmak. kalbini k rmak * zmek, incitmek, kalp k rmak. kalbini okumak * birinin duygu ve d ncelerini, niyetini anlamak. kalbiyle konu mak * d ncelerini, duygu a kl biimde anlatmak. bir rl kalbur * Tah ba iri taneli maddeleri elemek iin kullan byk delikli veya seyrek telli elek. l ve ka lan kalbur gibi * delikleri olan, delik de ik. kalbur kemi i

kemik.

* Al kemi arkas kalbur gibi kk delikleri olan, kafa tasn alt ve n blmn olu n inin nda, n turan

kalbura evirmek * delik de etmek. ik kalbura dnmek * delik de olmak. ik kalburabast * Beze biimine getirilmi hamur parasn yass tl ortas ceviz ii ve ya n lar p na konmas fnda yla r pi irilen ve pi tikten sonra zerine so uk eker erbeti dklen bir tatl tr. kalburcu * Kalbur yapan veya satan kimse. * i, bir kalburdan geirmek olan kimse. eyi

kalburculuk * Kalburcunun i i. kalburdan geirmek * kalbur yard yla ay m rmak, elemek. kalburla su ta mak * verimsiz, sonusuz bir i u mak. le ra kalburlama * Kalburlamak i i. kalburlamak * Kalburdan geirmek. kalburlanma * Kalburlanmak i i. kalburlanmak * Kalburdan geirilmek. kalburlatma * Kalburlatmak i i. kalburlatmak * Kalburdan geirtmek. kalburst * Sekin, sivrilmi . * De gzel, ba l erli, ar . kalburstne gelmek (veya kalburst kalmak) * benzerleri aras sivrilmi nda olmak, sekin duruma gelmek. kalc kala * Vcudun bacakla b aras r ndaki iki yana do ntblm. ru k l kala kemi i * Yass , genigirintisi ve ntok olan, le veya kemik atn n ve yan blmlerini olu , k s en n turan bir ift kemik, oma. kalal * Kal iyapan kimse. i

* Kalas olan. * Kalas geni olan. kalal k paras . kalas z * Davulcular davulun srtnmesine kargiysilerini korumak amac sol kalalar koyduklar n, yla na deri

* Kalas olmayan. * Kalas olan. dar * Elle rlerek yap yass lan halat. * stne ba bir giyilmek iin abadan veya me ka ey inden yap izme biiminde ayak giysisi. lan

kalete kal n

kal nc * Kal yapan veya satan kimse. n kald ki kald ra * Bundan ba bununla birlikte. ka,

* Az bir g ile byk bir yk kald rmaya yarayan, bir dayanma noktas zerinde hareket edebilen, inip kalkabilen sert ubuk, manivel. kald ran * Kald i yapan. rmak ini * Baz organlar yukar do k ldatan kaslara verilen ad. ya ru m

kaldc r * A bir yk kald r rmak veya ok k mesafelerde yerini detirmek iin kullan ara, kriko. sa i lan kaldl r * Kaldlmak i r i veya biimi. kaldlma r * Kaldlmak i r i. kaldlmak r * Kald iyap rmak i lmak. kaldm r * Yollarda ta yap d larla lan eme. * Yaya kaldm r , trotuvar.

kaldm i r nemek * ehirde ya ayarak grgs artmak. kaldm i r isi * Kum, imento veya haz rlanmyataklar zerine parke ta beton blok, tu veya bordr tad , la eyen kimse, kald . r mc kaldm kabaday r l * Ad ve basit, seviyesiz, yersiz veya gereksiz g gsterisi. kaldm kabaday r s * Basit, seviyesiz veya ucuz kahramanlgsterisinde bulunan kimse. k kaldm mhendisi r * siz gsz sokaklarda dola kimse. an

kaldm sprgesi r * Srtk. kaldm ta r * Kaldm d r emeye elveri olan sert bir ta li tr. kaldm yosmas r * Kaldm sprgesi. r kaldma d r mek * nemini, de yitirmek. erini * ucuz fiyatla sokakta sat lmak. kar a kaldmc r * Kaldm d kimse. r eyen * Dolandc r, yankesici. kaldmc r l k * Kaldm d i r eme i. * Dolandc yankesicilik. rl k, kaldmlar r ar nlamak * i gsz dola siz mak. kaldml r * Kaldm r olan. kaldms r * Olu kaldm grn and (doku). u, r n ran kaldms r z * Kaldm r olmayan. kald r * Kald iveya biimi. rmak i kald rma * Kald i rmak i.

kald kolcusu rma * Haddelenmekte olan s metali gelberi ile kaldp paso makinesine girisa cak r i layan kimse. kald rmak * Bulundu yerden almak. u * Yukar ru hareket ettirmek. do * Ykseltmek. * (rn iin) Toplamak, ta mak. * ekmek, ta mak. * Katlanmak, tahamml etmek. * Uygun gelmek, gtrmek, yak mak. * Bir kurulu al na son vermek, feshetmek, l un mas vetmek. * Hastay hastahaneye yat rmak. * (l iin) Gerekli treni yaparak gmmek. * almak, a rmak. * Al ba yere gtrmek; toplamak. p ka * Uyand rmak. * Piyasadan ekmek. * Elin ula amayacayere koymak; saklamak. * Ka rmak. * etmek, iyile yi tirmek. * Bir eyden oka satalmak. n

* Tayin etmek, atamak. * Yok etmek, ortadan silmek. kald rtma * Kald rtmak i i. kald rtmak * Kald i yapt rmak ini rmak. kale * D n gelmesi beklenebilen yollar zerinde, asker nem ta man ehirlerde, geit ve dar bo yan azlarda gvenlisa i lamak iin yap kalduvarl lan n , burlu, mazgall . yap * Genellikle bir d ncenin savunuldu srdrld yer. u, * Tak oynanan baz oyunlar topun sokulmas allan yer. mla top nda na * Satran tahtasn drt k n esine dikilen, tahtanbir taraf di taraf kadar dz olarak bo n ndan er na hanelerde gidebilen kale biiminde ta . kale almamak * nem vermemek, hesaba katmamak, ilgisiz kalmak, szn etmeye de bulmamak. er kale bedeni * Kalenin burlar nda yer alan st mazgal ve siperlerle rlm n duvar. aras kal kale izgisi * Futbol vb. top oyunlar oyun alann srlar gsteren ve kale hizas olan izgi. nda, n n n nda kale gibi * ok byk, sa (yap lam ). * kendisine gvenilen gl (kimse). kale vuru u * Futbolda topun kartak oyuncular m taraf kale izgisi dna lmas ndan kar sonunda, genellikle kaleci arac oyuna yeniden ba lyla lanmas yap at iin lan . kalebent * Kale dna kmamaya hkm giyen sulu. kalebent etmek * sululu yznden mahkm etmek. u kalebentlik * Kalebent olma durumu. kaleci * Baz oyunlarda kalenin nnde duran, topun kaleye girmesini nlemekle grevli oyuncu.

kaleci eldiveni * Top tutmay kolaylaran kal eldiven. t n kalecilik kalem * Kaleci olma durumu veya kalecinin grevi. * Yazmak, izmek gibi i lerde kullan e biimlerde ara. lan itli * Resm kurulu larda yaz lerinin grld yer. i * Yontma i lerinde kullan ucu sivri veya keskin ara. lan * e it. * (baz deyimlerde) Yaz . * Yazar.

kalem aaca * Kur kalemlerin ucunu amaya yarayan ara, kalemt . un ra

kalem amak * kalemin ucunu yontup kullan labilecek bir duruma getirmek. kalem a s * Ucu kalem gibi kesilmi ubukla yap a a . lan a s kalem beyi * Kalem efendisinden daha st grevli. kalem ekmek * gereksiz oldu belirtmek iin stn izmek. unu kalem efendisi * Kalemde al grevli yazman, ktip. an kalem erbab * Yazar. kalem i i * Elle yontularak veya izilerek i lenmi . kalem ka l * ve dzgn ka. nce l kalem kavgas * Yaz yla birbirine sata polemik. lar ma, kalem kmr * cins mangal kmr. yi kalem kulakl * Kulaklar ve dzgn (at, geyik, vb.). dik kalem kutusu * inde kalem bulunan kk kutu. kalem oynatmak * yaz yazmak. * bir yaz dzeltmek. y * bir yaz de iklik yapmak. da i kalem parmakl * Parmaklar uzunca, dzgn ve buru uksuz. kalem pil * uzun ve kk pil. nce,

kalem sahibi * yaz yi yazabilen, edip. kalem uaras * Divan tarz etkilenen okur yazar halk iiri ndan airi. kalembek * Bir cins kokulu sandal a , yalanc a . ac d ac * Bir cins mr. s kaleme (veya kaleme k sar da) lmak * hemen yazmaya ba lamak. kaleme almak

* (bir konuyu) yaz durumuna getirmek, yaz anlatmak. yla kaleme gelir * yaz labilir veya anlat labilir. kaleme gelmemek * yaz veya anlat gibi olmamak. l r l r kalemi olmak * herhangi bir nitelikte yaz yazabilmek. kaleminden kmak * herhangi biri taraf yaz ndan lmak. kaleminden kan damlamak * yaz ac dokunakl lar ve olmak. * etkili yazmak. kalemis * Bir tr misk faresi (Civet tictis). kalemiyle ya amak (veya geinmek) * geimini yaz yla sa lar lamak. kalemkr * Tavan ve duvarlara kabartma gibi grnen resimler yapan sanat .

kalemkrl k * Kalemkr olma durumu veya sanat . kalemlik * Kalem koyaca kalem kutusu. , kalem or * Yaz yla srekli olarak ba na sald yazar. lar kalar ran

kalemt ra * Kamkalemleri amak iin kullan uzun sapl lan, kk b ak. * Kur kalemlerin ucunu amak iin kullan trl biimlerdeki keski. un lan kalender * Gsteri sade ya siz, amaktan yana olan, alak gnll (kimse), ehlidil, rint. * zensiz giyinmi l z. , k ks * (k l Asl yalnbirisi tahrikli st ste konulmu kta) t nda z belirli say silindirden meydana gelen ve da dzgn yzeyli k retmek iin kullan bir makine. t lan kalenderce * Kalendere yakr (bir biimde). kalender * Bir halk tr. iiri * Bu halk iirin, airlerince yap lmbestesi.

Kalenderiye * Dnya mal gsteri nem vermeyen bir tarikat na, e slm . kalenderle me * Kalenderle i mek i. kalenderle mek * Kalenderce davranmak veya ya amak.

kalenderlik * Kalender olma durumu. kalensve * Sivri tepeli klh. * Bitkilerde kkn ucunu rten koruyucu blm, yksk. kaleska kalev * Alkalik, antiasit. kalevra * Bkz. kalavra. * Drt tekerlekli, hafif, bir tr gezinti arabas .

kaleydoskop * Bir ucu buzlu camla kapat metal veya mukavvadan bir boru iine yerle lan, tirilmi aynalararac n lyla, boru iine konulmu renkli kk cisimlerin ve grntlerin olu turdu e biimleri gsteren ara, iek u itli drbn. kaleyi iinden fethetmek * davas kartaraftan birinin yard yla kazanmak. n m kalfa * A amas rakla usta aras bulunan zanaat nda . * Ustal yeti mimar yard s ktan me mc. * Saraylarda ve byk konaklarda halay n ba bulunan kad klar nda n. * lkokullarda hoca yard s mc. * ocuklar evlerinden alarak okula, okuldan evlerine gtren kimse. * Kalfa olma durumu veya kalfani n i. * Kalfa creti. * Kalg i mak i. * S ramak, f rlamak, kalkmak. aha * fkeyle kalkmak. * apk k, serserilik yapmak. nl kalhane * Kal iyap yer. i lan

kalfal k

kalg ma kalg mak

kal dkmek ba * dkmecilikte erimi madeni kaln iine ak b tmak. kal vurmak ba * biimi bozulmu dzeltmek iin kal geirmek. bir eyi ba kal detirmek (veya dinlendirmek) b i * lmek. kal k b yafeti yerinde * grn gsteri olan kimse. li kaln b basmak * bir gvenle do eyi rulamak. kalnadam bn olmamak

* grn nden beklendigibi olmamak. i kal c * Srekli, daimi, geici kar . t * Her zaman geerli srdrecek olan. ini * Bir sre iin belli bir yerde kalan, mihman. kal ruj c kall c k * Kal olma durumu. c * M slayan etki kalkt sonra da m s olarak kalabilen cisimlerin zelli knat ktan knat i. * Tzn kendi ba zl iinde var olma biimi, tzn var olu srdrmesi ilkesi, ayr ms unu lmazlkar . k t kal kal k * Kalm artm eskimi , , . * Evlenme agemievde kalm(k , z). kal k kl * Eksiklik, noksanl k. kal m * Kalmak i i. * Bkz. lm kal m. * Kal, yok olmayan, lmsz, zevalsiz, bak, payidar. c * Orak. * Uzun sre dayan ln kl koruyan ruj.

kal ml

kal l ml k * Kal olma durumu. ml kal z ms kal n * (cisimlerde) Uzunluk ve geni dnda nc boyutu ok olan, ince kar . lik t * Enli ve gr. * Dzlem biimindeki eylerde, iki yz aras ndaki uzaklkendi cinsindekilere gre ok olan. k * Yo akl az olan. un, c * Etli, dolgun. * (ses iin) Gr. kal n * Gelin olacak k verilen para veya arma a k. za an, rl kal n * Mayal hamurun paralara ayr ve tand pi l p rda irilmesiyle elde edilen ekmek tr. * Kal olmayan, kal olmayan, yok olacak, fan. ml c

kal ba n rsak * Sindirim borusunun ince ba rsaktan anse kadar ortalama 1,5 m uzunlu undaki blm. kal kafa n * Budala, aptal, anlay z. s kal kafal n * Ge veya g anlayan, gabi. kal kafal n l k

* Kal kafal n olma durumu. kal ses n * Titre say az olan. im s kal nl n * Dilin geri ekilmesiyle art damakta olu nl: a, u. an , o, kal ya n * Ham petrolden elde edilen, makinelerin hareketli blmlerini ya lamakta kullan yo yaa ya lan un , . r kal nca * Kal yak na n.

kal ma nla * Kal mak i nla i. kal mak nla * Kal duruma gelmek. n kal t nlarma * Kal t nlarmak iveya durumu. i kal t nlarmak * Kal duruma getirmek. n kal nlatma * Kal nlatmak i i. kal nlatmak * Kal t nlarmak. kal k nl * Kal olma durumu. n * (cisimler iin) Uzunluk ve geni dnda nc boyut. lik * Kal nmak i i veya durumu. * (bir kimse iin) Kalmak. * Art kalan bakiye. p ey, * Bir kentten veya mimarleserinden artakalan blm, ynt k k , harabe, enkaz. * i z, aret. * Bir toplum, kltr, uygarlvb.den artakalan k ey. kal p * Bir biim vermeye veya eski biimini korumaya yarayan ara. eye * Genellikle kp biiminde bir kal dklerek yap ba lmolan. * Biki modeli, patron. * Belirli bir biim. * Gsterigrn li . * Biim, durum. * durumunu bozmadan.

kal nma kal nmak kal nt

kal gibi p

kal gibi oturmak p * (giysi) vcuda tam uymak.

kal gibi serilmek p * (yorgunluktan) upuzun yatmak. kal gibi uyumak p * k ldamadan uzun ve derin bir uyku uyumak. m kal kesilmek p * oldu gibi kalmak. u kal k p yafet * Dgrn . kal sigaras p * Sigara sarma makinesinden kmsigara. kal p * Kal yapan veya satan kimse. p * Grevi herhangi bir kal vurmak olan kimse. eyi ba * (yaplerinde) Beton kal n i plar yapan kimse.

kal l p k * Kal nyapt i pn . kal plama * Kal plamak i i. kal plamak * Biimi bozulmu dzeltmek iin kal geirmek, kal vurmak. bir eyi ba ba kal planma * Kal planmak i i. kal planmak * Belli bir kal verilmek, kal vurulmak. p ba kal ma pla * Kal mak i pla i. kal mak pla * Belli bir biim almak, kli mek. ele * Grevini yitirmek: birisi, hepisi kelimelerindeki -i iyelik eki kal m r. pla t kal m pla * Durumunu srdren, belli bir durumun dna kmayan. kal platma * Kal platmak i i. kal platmak * Kal vurdurmak. ba kal pl * Kal planmolan. * Dzgn, biimli.

kal k pl yafetli * Gsteri bak . li, ml kal z ps * Kal planmolan. * Biimsiz, dzgn olmayan.

kal z k ps yafetsiz * Gsteri bak z. siz, ms kal kal girmek ptan ba * sa kar lamak iin her duruma uymak. kalyeri yok r * ayr z, farks ms z. kal kal t * Kalmak iveya biimi. i * len bir kimseden yak na geen mal veya mlk, miras. nlar * Kalm yoluyla gemi t olan ey. * Grenekler yoluyla yerle olan tutum veya davranbiimi. mi * Bir kal yasalar gere yararlanan kimse, miras ttan ince , varis, muris.

kal t kalm t

* evre etkileriyle kkl olarak de tirilemedi inan zelliklerin, dllenme s nda, dive erke i ine lan ras i in kromozomlar yoluyla bir ku aktan tekine gemesi, soya ekim, irsiyet, veraset. kalm bilimi t * Bitki, hayvan ve insanlar kalm olaylar inceleyen bilim, genetik. n t n kalmsal t * Soydan geme, soydan kalma, kal ilgili, t mla rs. kal tsal * Kalmsal, t rs. kal k tsall * Kal olma durumu. tsal kaliborit kalibraj * Hidratl al sodyum ve magnezyum borat do . * Ayarlama.

kalibrasyon * l, ayar. kalibrasyon testi * Do lm iin yap uygulama veya i ru lan, lem. kalibre kalifiye * Mermilerde, ate silhlarda ap. li * Bir yapabilme niteli ve ustaln eyi ini kazanmolan, nitelikli.

kalifiye i i * stenilen nitelikleri ta iyi yeti usta i nitelikli i vas isi. yan, mi i, i, fl kaliforniyum * Atom numaras atom a 244 olan, aktinit grubundan yapay bir radyoaktif element. K 98, rl saltmas Cf. kaligrafi * Harfleri gzel biimler vererek yazma sanat , gzel yaz sanat , hsnhat.

kaliko kalinis kalinos kalipso

* Pamuk iplikleriyle yap ilk cilt bezi. lan * Bir tr ya ku su tavu mur u, u. * Levre benzer bir bal e k. * Jamaika'dan yay iki zamanl dans. lm , bir * Bu dansmzi n i.

kaliptra * Kkn byme blgesinin zerini rten yksk eklindeki koruyucu doku. kalite * Bir iyi veya kt olma zelli nitelik. eyin i, * (Frans zcada kullan lmaz) stn nitelikli.

kalite emberleri * Bir i yerinde i daha etkili ve verimli yap in labilmesi iin, bilgi aknh n zlanmas , bilgi payla n n m artmas syesinde, gnlllerin ekipler olu turmas . kalite kontrol * Her trl malretiminin ba c mal kadar nitelik ve zelli belirlenmesi iin yap n langndan kna inin lan analiz ve denetim. kalite riski * Aln varyerine gelen maln kalitesi iin yklendiriziko. cn, n i kaliteli kalitesiz * Nitelikli. * Niteliksiz.

kalitesizlik * Niteliksizlik. kalk borusu * Bir k veya bir gemideki tayfalar tay uyand rmak iin belirli saatte boru ile verilen i aret. kalkan * Oktan veya k l korunmak iin savalarkulland korunmal tan n k. * Toplum olaylar gvenlik grevlilerinin e sald aralar kendilerini ve ba n nda itli r ndan kalar korumak iin kulland , zel olarak yap klar lmkorumal k. * Koruyucu. kalkan * Yan yzergillerden, byk, yass , derisi d veya ivi denilen birtak sivri kemiklerle rtl, beyaz etli me m bal(Scophtalmus maximus). k kalkan bal * Kalkan. kalkan balgiller * Denizlerin kumlu, amurlu diplerinde ya ayan, yass bedenli, kemikli bal familyas klar . kalkan bezi * G n ve alt blmnde bulunan, salgn rtla n s kana veren, ok damarl , nemli bir bez, tiroit.

kalkan bcekleri * Bir ok tr, tar ve orman bitkilerinde asalak olarak ya m ayan, kkanatlar n kalkan bcekler familyas ms . kalkanc k * Tohum ierisinde embriyonu besi dokuya ba layan, onu besin deposundan ay ve besin maddelerini ran absorbe ederek embriyona veren zar gibi ince ve kalkan eklinde bir para. kalker * Kire ta .

kalkerle me * Kalkerle i mek i. kalkerle mek * (toprak) Kirelenmek. kalkerli kalkersiz kalk k * Birle iminde kire tabulunan. * Birle iminde kire tabulunmayan. * Dzeyine gre yksekte olan. * Kabararak yerinden ayr lm . * Dik durumda, ucu yukar ru olan. do * Kalkolma durumu. k

kalk k kl

kalk rma nd * Kalk rmak i nd i. kalk rmak nd * Kalk nmas sa n lamak, kalk nmas yol amak. na kalk n kalk nma * Kalk nmak iveya biimi. i * Kalk nmak i i. * me, bulma. yile ifa

kalk h nma z * Belirli iki tarih aras ekonomide byme veya geli durumu. nda me kalk nmak * Durumunu dzeltmek, a amal biimde geli ilerlemek. bir mek, kalkkalkoturmak p p * fkesini vcut k ldan yla belli etmek. m lar kalk * Kalkmak iveya biimi. i

kalk gemek a * (uak) havalanmak iin pistten ayr lmak. kalklma * Kalklmak durumu.

kalklmak * Kalk i konu olmak. mak ine kalk ma * Kalk i mak i. * syan, ayaklanma, k yam.

kalk mak * Yetenek, imkn ve gc a bir i giri an e mek. * Giri mek, ba lamak. kalkma kalkmak * Oturu durumundan dik duruma gelmek, do rulmak. * Uyanarak yataktan ayr lmak. * Gitmek zere yerinden ayr lmak. * Yukar ru ykselmek. do * (ta iin) Yola tlar kmak. * Umak. * Yerinden ayr yol almaya ba l p lamak. * (hayvan) art ayazerinde dik durum almak. ki * Kabarmak, ayr lmak. * (kapak, rt) Kaldlmak, al r nmak. * Derlenip gtrlmek. * erek gezecek duruma gelmek. yile * Varl, hayat bulmak. son * Yok olmak, artbulunmamak. k * Giri mek, ba lamak, davranmak, yeltenmek. * Geerli olmamak, geerli yitirmek, gemez olmak. ini * Uygulanmaz olmak. * Gncelli yitirmek. ini * Gemek. * Ba yere gitmek, ta ka nmak. * Ayakta beklemek. kalkojen kalkolitik kallavi * Periyodik dizgede, alt gruptaki oksijen, kkrt, selenyum, tellr, polonyum elementlerinin genel ad nc . * Bakn kullan r lmaya ba lamas nitelenen (tarih ncesi dnem). yla * Vezir ve sadrazamlargiydikleri bir e kavuk. n it * ok iri, kocaman. * Kalkmak i i.

kallavi fincan * kulpsuz fincan. ri, kallem * "Allem etmek, kallem etmek" sznde geer. kalle kalle e kalle lik * Sznde durmaybir i yzst kalmas yol aan; birine gizlice ktlk eden. p in na * Kalleyara (biimde). e r * Kalle olma durumu veya kalle davran ce .

kalle etmek lik * sznde durmayarak dneklik etmek; birine gizlice ktlk etmek. kalma * Kalmak i i. * Herhangi bir kimseden veya bir dnemden kalmolan.

kalma durumu * soyundan bir szn, ta kavramda bulunu bildiren durum. Trkede bu durum -da / -de, sim d unu ta / -te ekleri ile bildirilir, -de hli, lokatif. kalmak * Oldu yeri ve durumu korumak, srdrmek. u * (zaman, uzaklveya nicelik iin) Belirtilen miktarda bulunmak. k * Konaklamak, konmak. * Oturmak, ya amak, e mek. le * Hayat srdrmek, ya n amak. * Varln korumak, srdrmek. * Oyalanmak, vakit geirmek. * Sf gememek. n * lemez, yrmez duruma gelmek. * Geriye at lmak, ertelenmek. * Grevi veya yetkisi iinde olmak, d mek, durumu itibar a yla aseviyede bulunmak. * Bir kaplanmak, bir bulanmak. eyle eye * Bir ibelli bir noktada b i rakmak, ara vermek. * Gemek. * Geri kalmak, yapamamak. * Belli bir gelirle geinmek zorunda bulunmak. * Yetinmek. * (olumsuz olarak) Olmak, meydana gelmek. * Olmak, herhangi bir durumda bulunmak. * Herhangi bir durumu srdrmek. * Kk veya gvdeleri sonuna -e ( -a ) eki almfiillerle srerlik bildiren birle fiiller olu ik turur. * Baz ekiyle yap fiillerden sonra da gelerek srerlik bildirir. -ip lmzarf * Kalma durumunda olan.

kalmal

kalmal tmle * o kez fiilin, bazen de ismin anlam tmleyen ve kalma durumunda bulunan dolayl u n tmle. kaloma kalomel kalori * Demir atmbir geminin zincirinin su iindeki blm. * Tatl slmen.

* Normal atmosfer bas nda, nma s nc s s 15C' lik suyunkine e olan bir cismin, bir gramn s it n cakln 10C ykseltmek iin gerekli miktar e olan birimi. s na it s * Besinlerin, dokular iinde yanarak vcudun s k ve enerjisini sa de cakl lama erleri de kalori ile llr. K saltmas Kal. kalorifer * Merkez ve depo durumunda olan bir kazandan s hava, su veya buhar kan cak , borularla dolarmak t yoluyla bir yapn her yan tan ara veya tesisat. n n s * Radyatr. kalorifer borusu * Kalorifer s ileten boru. sn kalorifer dairesi

* Kalorifer kazann bulundu blm. n u kalorifer kazan * Kalorifer suyunun iinde bulundu kazan. u kalorifer pete i * Kalorifer s oda iinde da metal blm. sn tan kaloriferci * Kalorifer d veya onaran kimse. eyen * Kaloriferi yakan kimse. kalorifercilik * Kalorifer d veya onarma i eme i. * Kaloriferi yakma grevi. kalorimetre * Is ler. kalorimetri * Is lm. kalo * \343 galo . kalo suz kalotip kalp * \343 galo suz. * Yar saydam durumdaki k zerinde foto negatifleri elde etme yntemi. t raf

* G bo unda, iki akci aras vcudun her yan gelen kan erlere ve oradan gelen s lu er nda, ndan akci temiz kan vcuda da organ, yrek. da tan * Kalp hastal. * Sevgi, gnl. * Bir lkenin, bir kurulu i , ynetim ve varln un leyi srdrme bak ndan en nde gelen yeri. m * Duygu, his. kalp kalp * Dzme, sahte, gemez (para). * Yalanc , kendine gvenilmeyen. * e yaramaz, tembel. kalp ac s * Byk znt. kalp as r * A do znt. ktan an kalp ake * Sahte metal veya k para. t * Yaramaz kimse. * Bir durumdan ba bir duruma evirme, dn ka trme.

kalp aksesi * Kalp krizi. kalp arp s nt * Kalbi veya kalbinin al bozuk olan kimse. mas

kalp etmek * bir durumdan ba bir duruma evirmek, dn ka trmek. kalp kalbe kar r d * sevgi kar klr. d l kalp kas * Kalbin ana duvar eviren ve dzenli hareket edeb kas rgs. n kalp kazanmak (veya fethetmek) * ince bir davranveya gzel bir szle birinin sevgisini kazanmak; ilgisini ekmek. kalp k rmak * gnl k rmak, incitmek. kalp krizi * Kalbin normal al n mas birdenbire engelleyen, nlem al nmazsa lme yol aan rahats k. zl

kalp olmak * sahte, dzme olmak. kalp olmamak * ac duygusu olmamak. ma kalp sektesi * Kalbin birdenbire durmas . kalp spazm * d kalbin kas gev rade l p emesi ve bundan do rahats k, kalp s . an zl k mas kalp yaras * Yrek yaras . kalpak * Kesik koni biiminde deri, krk veya kuma yap l tan lmbak. kalpak * Kalpak yapan veya satan kimse. kalpak l k * Kalpak yapma veya satma i i. kalpakl * Kalpak giymi . kalpakl k * Kalpak yapmaya elveri li. kalpazan * Sahte para basan veya piyasaya sren kimse. * Yalan ve hile ile i gren (kimse).

kalpazanl k * Kalpazan olma durumu veya kalpazanca i . kalpi * Kalp hastal uzman klar (hekim).

kalpla ma * Kalpla i mak i.

kalpla mak * (bir kimse) eviklik, do ruluk veya al yitirmek. kanln kalpl k * Dzmelik, sahtelik. * yapma isteksizli i. * Kalp hastal olan. * Ac olmayan, kat mas yrekli, duygusuz, ac z, merhametsiz. mas kalpsizlik * Kat yreklilik, ac zl duygusuzluk, merhametsizlik. mas k,

kalpli kalpsiz

kalsa (veya kal rsa) * herhangi birinin kannca. s * elinden gelse, elinde olsa. kalseduan * Yapnda billrla s mkuvars ve biimsiz silis bulunan, mavimt beyaz renkte bir cins akik, Kad rak ky ta . kalsemi * Kanda bulunmas gerekli kalsiyum miktar .

kalsifikasyon * Kire tahline dn me. kalsit * Billrla al kalsiyum karbonat mdo . kalsiyum * Atom numaras atom a 40,80, yo 20, rl unlu 1,55 olan, 845C'de eriyen, kire ve aln birle u n imine giren, sar rak beyaz bir element. K mt saltmas Ca. kalsiyum fosfat * kalsiyum atomu ieren ve forml Ca3(PO4)2. olan fosfat. kalsiyum karbonat * En az % 38 kalsiyum ieren bir rn. kalsiyum klorr * Hidroklorik asidin kimyasal forml CaCl2 olan kalsiyum tuzu ve bunun hidrotlar tlmbiimi. kalsiyum oksit * Kalsiyumun kimyasal forml CaO olan kire ta n kalsinasyon rn. n kalsiyumlu * Birle iminde kalsiyum bulunan. kalsiyumsuz * Birle iminde kalsiyum bulunmayan. kaltaban * Namussuz. * arlatan, yalanc , hileci.

kaltabanl k * Kaltaban olma durumu. * Kaltabanca davran .

kaltak

* zeri me hal in, gibi eylerle kaplanmamolan eyerin tahta blm. * Kuskunsuz eyer. * ffetsiz, namussuz kad n.

kaltak * Kaltaklyapan kimse. k kaltakl k * Toplumca ho kar lanmayan davran larda bulunan kadn durumu. n * Byle bir kad yakr davran na . * Arapa "evet dediler" anlam nda.

kalubel

kalubeldan beri * dnya kurulal ok eskiden beri. beri, Kalvenci * Kalvenizmi benimseyen.

Kalvencilik * Tanr kul aras hibir otoritenin giremeyece Hristiyanln eski sadeli dnmesini savunan I. ile na ini, ine Calvin taraf ileri srlen Protestanln zel bir kolu. ndan Kalvenizm * Kalvencilik. kalya kalyon kalyoncu * Sadeya pi ile irilen bir e kabak veya patl yeme it can i. * Yelkenle ve krekle yol alan sava gemilerinin en by . * Kalyon eri. * Deniz eri. * Bkz. aman. * Dilek. * Zevk, mutluluk, tat. km almak * umdu ve istedi elde etmek, diledibiimde zevk almak, keyfini unu ini i karmak. kama * Silh olarak kullan ucu sivri, iki a da keskin uzun b lan, z ak. * A lmolan bo luklarda tavan ve yanlardan ta veya cevher paralarn d n mesini nlemek amac yla tahkimat elemanlar stne veya arkas yerle na tirilen bir tahkimat paras . * Kt yarmak iin kullan ucu sivri, yass ivi, takoz, k . lan , enli sk * Topun gerisini kapayan kapak. * Oyunda kazan her parti. lan * Oyunda say . kama basmak * oyunda yenmek. kamac

kam km

* Kama yapan veya satan (kimse). * Top kamas yapan veya onaran kimse. kamac l k * Kamacn iveya mesle n i i. kamalama * Kamalamak i i. kamalamak * Kama ile yaralamak. kamal * Kamas olan.

kamams * Kamaya benzeyen, kama biiminde olan. kamano * Ykleme, aktarma, elden ele geirme. kamano etmek (veya edilmek) * yklemek, aktarmak, elden ele geirmek. kamara * Gemilerde oda. * ngiltere yasama meclisi.

kamarams * Kamaraya benzeyen, kamara gibi, kamaray ran yer. and kamarill kamarot * Gemilerde yolcular hizmetine bakan grevli. n kamarotluk * Kamarotun grevi. kamas z kama ma * Kamas olmayan. * Kama i mak i. * Bir byk g sahibini perde arkas yneten kimse. ndan

kama mak * (gz) Gl bir k sebebiyle bakamaz olmak. * (diEkbir sebebiyle uyu tedirginlik vermek. ) i ey up kamarma t * Kamarmak i t i. kamarmak t * Kama na sebep olmak. mas kamber * Sadkle. k

kambersiz d olmaz n * her toplant veya her i iinde bulunmak merak olanlar iin yar da in nda sitem, yaraka olarak sylenir.

kambersiz d olmaz n * her toplant veya her i iinde bulunanlar iin alay yollu sylenir. da in kambium * ift enekli bitkilerin gvde ve kknde yer alan, yeni odun ve soymuk tabakalar turarak bitkinin olu kal mas sa nla n layan ve meristem hcrelerinden meydana gelen tabaka. kambiyo * ayr parasn birbiriyle detirilmesi. ki lke n i * Herhangi bir yerdeki bir alaca tahsili, bir borcun denmesi veya bir yerden toplanan para ve para yerine n geen ta nabilir de erlerin ba bir yere aktar ka lmas yap i iin lan lemin bedeli. * Bu i lemin yap yer. ld kambiyo ajan * Borsalarda m terilerin al ve sat yapmalar sa m m n layan kiveya kurulu i . kambiyo cirosu * Dviz kurunun, polienin ciro edilmesi ile sabit duruma getirilmesi. kambiyo senedi * Polienin birinci kopyas asl veya . kambiyocu * Kambiyo i leriyle u an kimse. ra kambiyoculuk * Kambiyo i lemleri. kambriyen * Birinci a ilk dnemi ve bu dnemde olu yer katmanlar n mu . kambriyen ncesi * Yeryz tarihinde Birinci a daha eski, da n ve magma olaylarn olu u uzun bir zaman 'dan lar n tu sresi, prekambriyen. kambur * Bel kemi g kemi e inin, s inin rilmesi veya ra itizm sonucu s ve g olu tmsek. rtta ste an * Baz hayvanlars ndaki nt n rt k . * Kamburu olan (kimse). * Yap e d ya do e veya yada ar ru rilme. * Snt k , dert.

kambur felek * (talih ve kader iin) Sitem yollu kullan l r. kambur kambur * \343 kambur zambur. kambur stne kambur (veya kambur kambur stne) * snt tersliklerin st ste geldi anlat k ve ini r. kambur zambur * Kambur ve e b ri r. kambura * Kitaplarciltlenmesiyle s blmnde olu yuvarlakl n rt an k. kambura makinesi * Ciltilikte, kitaplars n n rt yuvarlaklarmak ve s kenarlar dzgnce olu t rt n turmakta kullan makine. lan kambura vermek * ciltlenecek kitab s n n rt, formalar dikildikten sonra eki veya makine yard yla yuvarlaklarmak. m t

kambura yatmak * ayakta duran birini s st d rt rmek iin arkas iki bklm olup gizlice e nda ilmek ve ba birinin onu ka nden zerine itmesini sa lamak. kamburla ma * Kamburla i mak i. kamburla mak * Kambur duruma gelmek. kamburlarma t * Kamburlarmak i t i. kamburlarmak t * Kambur duruma getirmek. kamburluk * Kambur olma durumu. * Tmseklik. kamburu kmak * s kambur olmak. rt * (e ilerek yap i iin) ok al lan ler olmak. m * ihtiyarlamak. kamburumsu * Az kambur, kambura benzer. kamburunu karmak * (insan, kedi vb.) s n rt tmsek duruma getirmek. kam * Bir ucuna ip, deri vb. ba vurma, dvme arac l . * Bir ucu bir yere ba, br ucu herhangi bir i kullan iin serbest b lan halat. l te lmak rak * Spermatozoitlerde ve baz hcreli hayvanlarda hareketi sa tek layan ipliksi organ.

kam almak (veya vurmak) * kam lamak. kam kuyruk * cins krckoyun. yi v k kam ba * art ndan elde edilen ve dokumac kullan iplik. pek klar l kta lan kam lama * Kam lamak i i. kam lamak * Kam vurmak. ile * (ya kar, rzgr) H arpmak. mur, zla * Etkinli art ini rmak; h zland rmak; isteklendirmek, zendirmek, te etmek. vik kam lan * Kam lanmak i i veya biimi. kam lanma * Kam lanmak i i. kam lanmak * Kam dvlmek. ile

kam mak la * Kam durumuna gelmek. kam latma * Kam latmak i i. kam latmak * Kam lamak i yapt ini rmak. kam lay * Kam lamak i i veya biimi. kam l * Kam olan. s * Zor kullanan.

kam l lar * Bir hcreli hayvanlar hareket organlar n, kam biiminde olan bir sf n. kame kamelya * De ik renkli st ste iki katmandan olu ve stteki katman kabartma bir desen yap de ta i an na lan erli .

* aygillerden, byk, beyaz, pembe veya k z rm renkte iekler aan, dayan yaprakl bitki. Japon kl bir gl. in gl (Camellia japonica). kamer * Ay.

kamer bal * Ay bal. kamera * Al, foto makinesi. c raf * Bir ekime ba rken, ynetmenin aly rmalar verdibuyruk. lan c al t iin i

kameraman * Al ynetmeni. c kamer * Ayla ilgili.

kamer ay * Ay tam bir devriyle hesap edilen veya ay hareketine gre dzenlenen sre. n n kamer takvim * Bkz. ay takvimi. kamer y l * Bkz. ay y l . kameriye * Bahelerde yazoturulmak iin yap kafes biiminde, kubbeli, st ye n lan, illiklerle sar ssl ardak. lan

kameriyeli * Kameriyesi bulunan. kamersiz * Ays ay z, olmayan. Kamerunlu

* Kamerun halk olan. ndan kamet * Boy, endam. * Camide namaza kalkmak iin okunan ezan. kamet getirmek * (cemaatin namaza kalkmas mezzin, ezan "namaza kalkz" anlam iin) n n ndaki szlerini okumak. kameti art rmak * ba konu rarak mak. kamga kam * Yonga.

* Bu daygillerden, sulak, nemli yerlerde yeti bo en, umlu, sert gvdesi olan bitkilere verilen ad (Phragmites australis). * Bu bitkiden yap lm . * Erkeklik organ , penis. kamatmak (veya koymak) * birine oyun etmek, arabozanletmek. k kamkalem * Yaz yazmak iin kullan ince kam yap lan tan lmkalem. kamkemik * Baldn arka taraf yer alan ince uzun kemik. r nda kamkulak * Kulaklar ince, dzgn ve dik at. kam k * Kuyumcular kulland fle. n kam l kamk l kam s * Gvdesi kamgibi bo bo ve umlu olan. kamikaze kmil kmilen kamineto * Kk ispirto oca ispirtoluk. , kamkaz kamp * Kesme zelli yitirmikrle , keskin olmayan b orak vb. ara. ini , mi ak, * ad r veya baraka gibi e aralardan olu reti turulan konak yeri. * ( kinci Dnya Savay nda Japonya'da) llar ntihar ua . * Yetkin, eri eksiksiz, a l kin, , mkemmel. rba * Bsbtn, toptan, hep birden. * Kamolan. * Kamok olan yer.

* Bu yerde konaklama. * Tutsaklar veya siyas srgnlerin toplan yer. n ld * Belli bir d evresinde birle topluluk. nce en kamp kurmak * kamp iin kal nacak yerde gerekli dzeni sa lamak. kampa girmek (veya kamp yapmak) * genellikle yar ncesi, yar ma maya gerektigibi haz i rlanmak. kampana * an. kampana almak * (gemi, istasyon gibi yerlerde) belirli vakitlerde an almak. kampanac * Dzenbaz, hilekr, sahtekr. kampanya * (politika, ekonomi, kltr gibi alanlarda) Belirli bir sredeki etkinlik dnemi. kampanyac * Kampanyaya kat kimse. lan kamp * Kamp kuran, kampta kalan kimse.

kamp l k * Kamp kurma i i. * Kamp hayat . kamping * Kamp kurma yeri.

kampla ma * Kampla durumu. ma kampla mak * Kamplara ayr lmak, blnmek. kampus kamu * dnda kurulmu niversitenin alan yap , yerle ehir bir ve lar ke. * Hep, btn. * Bir lkedeki halkbtn, halk, amme. n

kamu davas * Kamu ad savcn at dava, amme davas na n . kamu dzeni * Btn toplumu ilgilendiren dzen. kamu gvenli i * Bir devlette zab hizmetleriyle halka sa ta lanan can ve mal gvenli i. kamu hizmeti * Devlet ve teki kamu tzel ki taraf halkgenel ve ortak ihtiyalarn kar ileri ndan n n lanmas . kamu hukuku * Devlet ile kiaras karkl i nda olarak hak ve devleri dzenleyen hukuk kolu, amme hukuku. l

kamu idaresi * Kamu ynetimi. kamu kesimi * Devlet eliyle yrtlen ekonomik i btn. lerin kamu kurumu * Belirli kamu hizmetlerini yerine getirmek amac olu yla turulan kamu tzel ki isi. kamu personeli * Devlet hizmetinde al ki an iler. kamu sa l * Bir toplumda byk halk kitlelerinin sak ko l ullar s iinde bulundu durum. andan u kamu sektr * Bkz. kamu kesimi. kamu tanr c * Tm tanr, panteist. c kamu tanrl c k * Tm tanrl panteizm. c k, kamu yarar * Devletin ihtiyalar cevap veren ve bu ihtiyalar na kar layan, devlete yarar sa layan de btn. erler kamu ynetimi * Devletin ynetim faaliyetlerinin faydal verimli bir biimde dzenlenmesiyle u an bilim dal ve ra , amme idaresi. kamuflj kamufle * rtme, saklama, gizleme, peeleme, alalama. * Grnmeyecek, tan nmayacak biimde rtlm , saklanm gizlenmi , , alalanm maskelenmi , .

kamufle etmek * gizlemek, maskelemek, alalamak, peelemek. kamular t lma * Kamular i tlmak i. kamular t lmak * Kamularmak iyap t i lmak. kamularma t * Kamularmak i istimlk. t i, * Devletle tirme. kamularmak t * Ta nmaz bir mal sahibinden sat alarak kamuya mal etmek, kamu yarar almak, istimlk etmek. n na * Devletle tirmek. kamuoyu * Bir sorun zerine halk genel d n ncesi, halk oyu, amme efkr , efkr umumiye.

kamuoyu olu turmak (veya yaratmak) * bir d nceyi yayg t ve halkdikkati o d etraf toplamak ve yo t nlarmak n nce nda unlarmak. kamus

* Byk szlk. kamusal * Kamu ile ilgili. kamusalla ma * Kamusalla i mak i. kamusalla mak * Kamusal duruma gelmek. kamutay kamyon * Motorlu byk yk ta . t * Kamyonun ta yabildimal, kimse vb. i kamyoncu * Kamyonla ta c yapan kimse. l y k * Kamyon kullanan src. kamyonculuk * Sahip oldu kamyonu ba arac al rtma i u kas lyla t i. * Kamyon srcl . kamyonet * 1500 kilogram yk ta kk kamyon, pikap. yan kamyoneti * Kamyonet kullanan kimse. kamyonetilik * Ta l kamyonet kullanma i mac kta i. kan * Atardamar ve toplardamarlar iinde dola hcrelerde zmleme, yad n arak mlama grevlerini sa layan plzma ve yuvarlardan olu k z mu rm renkli s. v * Soy. -kan / -ken * \343 -gan / -gen. kan a lamak * byk bir znt iinde bulunmak. kan akesi * Birini yaralayandan alp yaralanana veya lenin miras na verilen para. n lar kan ak tmak * kurban kesmek. kan akmak * kanl olmak. arp ma kan aktar m * Hasta veya yararl kendi veya uygun ba bir kan grubundan damar yoluyla kan verme, kan nakli, ya, ka transfzyon. kan alacak damar bilmek * nereden veya kimden sa kar lanabilece bilmek. ini * (dil ink nilk y nda) Trkiye Byk Millet Meclisinin genel kurulu. lbn llar

kan almak * bir damardan bir miktar kan ekmek veya ak tmak. kan ba * Ayn soydan gelme durumu. kan bankas * Gere hastalara aktarmak iin sa kimselerden al kanlar sakland yer. inde lam nan n kan bas nc * Bkz. tansiyon. kan ba s ramak (veya beynine na kmak) * ok sinirlenip fkelenmek. kan beynine kmak * ok sinirlenmek, hiddetlenmek, kontrol yitirmek. kan bilimci * Kan bilimi uzman , hematolog. kan bilimi * Kanmorfolojik, fizyolojik, kimyasal ve genetik a incelenmesi. n dan * Kan hastal bilimi, hematoloji. klar kan bo mak * beynine kan hcumuyla lmek. kan anagibi * Bkz. gzleri kan ana dnmek. na kan ekmek * yz ve huy, ana veya baba tarafn yzne ve huyuna benzemek. n * (akraba iin) yak k duymak. nl kan ban * K l kknden ba layarak deri alt dokusunu saran ve deride kinlikle beliren irinli kabart i . kan kmak * kan dklmek, cinayet i lenmek. kan davas * Gemi aralar cinayetten, kan akmolmaktan veya ba bir sebepten kkle bir d te, nda ka mi manl k bulunan iki ailenin karkl gtmesi. kan l kan doku * Plzmas ta yuvarlar bak ndan bir doku gibi grnen kana, doku bilimine verilen ad. ve d m

kan dola m * \343 dola m. kan dkmek * lme yol amak, cana k ymak. kan gelmek * kanamak. kan gitmek * byk abdestini ederken kan gelmek. * (kad nlarda) aybaok kanl olmak. kan gvdeyi gtrmek

* ok kan dklm olmak. kan grubu * Bireyde serum ve alyuvarlar ta antijen veya antikorlartrne gre ayc n d n r zellikler ta grup. yan kan gtmek * kan dkerek almak istemek. kan istemek * ldrlen bir kimsenin cnn al nmas istemek. n kan kanseri * Kanda akyuvarlar ola n anst o almas beliren bir hastal lsemi. yla k, kan karde i * Birinin kan emerek veya yalayarak karde and n lik imek yoluyla karde olanlardan her biri, ant karde i. kan kaybetmek * herhangi bir sebeple vcuttan ok kan akmak. kan k z rm * ok k z rm. * stn, yaman. kan kusturmak * ok eziyet ektirmek. kan kusup klc z k erbeti itim * ok eziyet ektihlde durumunu iyi gstermek. i kan nakli * \343 kan aktar . m kan olmak * insan ldrlmek. kan olmak * aralar kan davas nda bulunmak. kan otu * Gelincikgiller familyas kan k z ndan rm renkte ok yk zehirli bir bitki. ll

kan oturmak * bir damaratlamas s kan, dokular aras akkalmak. n yla zan na p kan paras * Diyet. kan plzmas * Kanhcrelerarasv n s maddesi. kan portakal * k z portakal tr. i rm bir kan revan iinde * her yan kana bulanm . kan serumu * Kankmesinden sonra stnde kalan s k . n v sm kan ta * Hematit.

kan ter iinde (kalmak) * ok terli, yorgun ve peri bir durumda (kalmak). an kan tere batmak * kan ter iinde kalmak. kan tutmak * kan grnce bay lmak. * (adam ldren kimse) geirmek. ok kan unu * Kmide ieri idrar ve benzeri yabanc l, i, maddeden ar temiz, taze hayvan kan normal i ndan lemle elde edilmigenellikle koyu, siyaha benzer bir renkte, suda znmeyen kurutulmu rn. , bir kan vermek * (hastaya, yaral kan aktarmak. ya) * kan nakli iin kan ald rmak. kan yrmek * bir organda a kan birikmek. r kana * Geminin ektisuyu gstermek iin ba kbodoslamalar i ve zerine konulan i aretler. kana boyamak (veya bulamak) * kan iinde b rakmak. kana kan * birinin ldrlmesinden sonra, ldrenin ldrlerek ceza verilmesi.

kana kan istemek * ldrenin ldrlmesini istemek. kana kana * Kan ncaya kadar, doya doya, iine eke eke. kana susamak * ldrme h duymak. rs kanaat * Elindekinden ho olma durumu, kan k, yeter bulma, yetinme, fazlas istememe, doyum. nut kl n * Kanma, inanma. * Kan kan , , inan, d nce.

kanaat etmek * yetinmek. kanaat getirmek * kanmak, akl yatmak, inanmak. kanaatkr * Azla yetinen, elindeki ile yetinen, kan kanaatli, yetingen. k, kanaatkrl k * Azla yetinme durumu, kan k, yetingenlik. kl kanaatli * Elindeki ile yetinen, kan yetingen. k,

Kanada geyi i * Kuzey Afrika'da ya iri gvdeli geyik tr (Cervus Canadensis). ayan

Kanada kava * Kuzey Afrika'da yeti uzun bir kavak tr. en Kanadal * Kanada halk olan kimse. ndan kanad na almak (veya birinin stne) kanat germek alt * korumak, himayesine almak. kanad kolu * akrabas yak . , en nlar * koruyucusu, deste i. kanadiyen * Kanadal tuzak avc nceketlerine benzeyen ii krkl veya pamuklu, yakal larn al , kemerli kruvaze ceket. * Yaz aylar giyilen bol ve geni nda dikimli astarshafif ceket. z kanal * Baz blgeleri sulamak, kurutmak amac veya gemilerin i yla lemesine elveri insan eliyle a yolu. li, lmsu * k aras ki y ndaki dar ve derin deniz. * inden damar, sinir veya bir s geen yol. v * Telefon, telgraf, televizyon gibi aralarla ileti sa imi layan yol, hat. * Tahtanliflerine dik ynde a k kuyru biimli girinti. n lan rlang u kanalc k * Kk kanal. * Bir organizmadaki kk kanal.

kanalc kl * Kanalc olan. kanalet kanal yla * Kk kanal. * Bir kimse veya bir arac yoluyla, eliyle. ey lyla,

kanalizasyon * Pis ve atsularzel kanallar arac belli merkezlerde toplanat n layan sistem, k n lyla p lmas sa ebeke. kanama kanamak * Kanamak i nezif. i, * Vcudun herhangi bir yerinden kan akmak, kan gelmek, kan kaybetmek. * (manev ac iin) Yeniden etkisini duyurmak, depre lar mek.

kanamal * Kanamas olan. kanara kanarya * spinozgillerden, ye ilimsi veya sar tyl, koni biiminde kk gagal , tc ku (Serinus canaria). kanarya ie i * an ie igillerden, sar renkli bir iek (Tropaeolum peregrinum). kanarya otu * uha ie igillerden, tohumlar kafes ku na yem olarak verilen bir bitki (Alsine media). lar * Bkz. kesim evi, mezbaha.

kanaryal k * Kanarya yeti tirilen yer. kanasta kanat * Bir tr k oyunu. t * Ku ve bceklerde umay layan organ. larda sa * (bal klarda) Yzge. * Bir ua havada durmas sa n n layan ta c aerodinamik glerin etkilediyatay yzey. y i * Kap , pencere, dolap gibi dikine a kapanan l p eylerin kapa . * Yan, taraf. * Meclis, parti gibi topluluklarda d ynnden zellik gsteren taraflardan her biri. nce * Fldak biiminde olan r eylerde kol. * Bkz. Ang . * Sava dzenindeki ordunun iki yan her biri, cenah. ndan * Futbol, hentbol vb.tak oyunlar hcum hattn sa sol ular yer alan oyuncular. m nda n ve nda

kanat amak * birini korumak, himaye etmek. kanat al rmak t * bir i al e maya al mak. kanata kanat k * A geni kulplu su kab z tek . * Kk kanat. * Baklagillerin iek tac bulunan, yan iki ta yapraktan her biri. nda * Ku n e kanad parmak ve birinci parmak kemiklerine ba teleklerinin btn. lar reti ; ba l * Kanatmak iveya biimi. i

kanat

kanatland rma * Kanatland rmak i i. kanatland rmak * ok sevinmesine sebep olmak. kanatlan * Kanatlanmak i i veya biimi. kanatlanma * Kanatlanmak i i. kanatlanmak * Umaya ba lamak. * Umak, kanat amak. * ok sevinmek. kanatl kanatl lar kanatma * Kanad olan. * Bceklerin kanatl olanlar iine alan alt sf. n n * Kanatmak i i.

kanatmak * Kanamas yol amak veya kanamas sa na n lamak. kanats z * Kanad olmayan.

kanats zlar * Bcekler sfn kanatsolan en ilkel biimlerini kapsayan alt sf nn z n. kanava kanavie * \343 kanavie. * El i iin kullan seyrek dokunmu leri lan keten bezi. * Bu bezin zerine yap lmolan i leme. * uval olarak kullan kendirden veya kenevirden yap lan lmseyrek bez.

kanayan yara olmak * srekli snt k , znt ve zarar veren bir durumda olmak. kanay kanbiyit kanca * Bir ekmeye yarar ucu demir engelli ubuk. ey kancaba * Alt sekiz ift krekle ekilen, dar, uzun bir e kay veya it k. kancac * Metal zincir imalt palet zincirlerine monte edilebilmesi iin palet zincirlerinin utaki baklalar zel nda na kanca takan kimse. kancalama * Kancalamak i i. kancalamak * Kancay takmak. bir eye * Kancay p ekmek. at * Bir kimse veya zerine b racak kadar d eyin kt mek. kancalanma * Kancalanmak durumu. kancalanmak * Kanca ile tutulmak, kancaya tak lmak. kancal * Kancas olan. kancal ne i * engelli i ne. kancal kurt * psiler familyas ndan, 10 mm boyunda, a ift engelli, ince ba z rsaklarda ya asalak solucan. ayan kancas z * Kancas olmayan. * Kanamak iveya biimi. i * Hidratl al demir silikat. do

kancay takmak (veya atmak) * bir kimsenin ktl iin u mak. ra kanc k * (hayvanlarda) Di i. * Dnek, gvenilmez. * Kad n. * Dneklik ederek, gizlice ktlkte bulunarak.

kanc ka

kanc k kl * Kancolma durumu. k * Kanc davran ka . kanc k etmek (veya yapmak) kl * dneklik, kalle etmek. lik kanc l * Kanda ya asalak. ayan kancur kan lar * zmarit balnk n . * Eliliklerde, konsolosluklarda yaz evrak i ve lerini yrten grevli.

kan k larl * Kan eliyle ynetilen i lar ler. * Bu i grld yer. lerin kan larya * Elilik ve konsolosluklarda ynetimle ilgili grevlilerin btn. * Bu grevlilerin al yer. t kandamlas * Asya ve Avrupa'da l blgelerde yeti k z sar man en rm veya iekli otsu bir bitki (Adonis). kanda * Ayn ta ayn kan yan, soydan olan. kandak l * Kan birli soy birli i, i. kandel * I yo unlu birimi, mum. K k u saltmas cd.

kand a ra ac * Mine ie igillerden, rl ss bitkisi (Lipia citriodora). t bir kand otu ra * Bu daygillerden, ok yk, srnc, otsu bir bitki (Calamagrostis). ll kandc r * nandc r. * Aldat. c * iste giderici. me ini kandc rl k * Kandc r olma durumu. kandl r

* Kandlmak iveya biimi. r i kandlma r * Kandlmak i r i. kandlmak r * Kand iyap rmak i lmak. kand r * Kand iveya biimi. rmak i kand rma * Kand i rmak i. kand rmaca * Kand amac yap dzen. rmak yla lan kand rmak * Kanmas sa n lamak, inand rmak, ikna etmek. * Aldatmak. * yeme iste kar me, ini lamak. kandidoz * Pamukuk. kandil * inde s bir ya fitil bulunan kaptan olu ayd v ve mu nlatma arac . * ok sarho . * Kandil gecesi.

kandil ie i * Civanperemi. kandil re i * Kandillerde yap sat geleneksel rek. l lan p kandil gecesi * Berat, mira, regaip ve mevlit (Hz. Muhammed'in do y um l dnm) geceleri. kandil gn * Kandil gecesinden nceki gn. kandil simidi * Kandil gnlerinde yap sat bol susaml l lan p simit. kandil ya * Kt cins zeytinya . kandilci * Cami ve minarelerin kandillerini yakan kimse. * Kandil yapan veya satan kimse.

kandilin yatkenmek * hayat sona ermek, lmek. kandilisa * Yelkenleri yerlerine ekmekte kullan halatlar genel ad lan n .

kandille me * Kandille i mek i. kandille mek

* Birbirinin kandil gnn kutlamak. kandilli * Kandili olan. * ok sarho . kandilli kfr * itilmedik, ok a bir svg. r kandilli selm * El etek perek, yerlere kadar e ilerek verilen selm. kandilli temenna * Eli e yere kadar uzatarak ve bagtrerek verilen selm. ilip a kandillik * Kandillerin konuldu yer. u * Kandil gn ile ilgili. * Birka ki oturabilecegeni koltuk. inin i likte * Genellikle ay ve kokteyller iin haz rlanan, peynir, sucuk, salam gibi eylerle sslenen ok kk ekmek. * Tel, kur boru gibi uzun ve bklebilir un eylerin halka biiminde sar yla yap ba lmas lan . * Bu biimde bklmeylerin her bir halkas . * Deve dikeni.

kanepe

kangal

kangal

kangal kpe i * oban kpeolarak yeti i tirilen, burnu ve a siyah, kulaklar k, kuyrus na do dzgn k m z d rt ru vr yaparak duran, Anadolu'da Sivas yresinde yeti tirilen ve ok tutulan bir tr kpek. kangallama * Kangallamak i i. kangallamak * Kangal durumuna getirmek. kangallanma * Kangallanmak i i. kangallanmak * Kangal durumuna getirilmek. kangren * Vcudun bir yerindeki dokunun lmesi. kangren olmak * vcudun bir yerindeki dokular lmek. * kangrenle mek. kangrenle me * Kangrenle i mek i. kangrenle mek * Kangren olmak. * Bir durum veya i dzelmeyecek duruma gelmek, uzamak. kangrenle tirme * Kangrenle tirmek durumu veya biimi.

kangrenle tirmek * Kangren durumunun ortaya kmas sebep olmak. na kangrenli kanguru * Kangreni olan.

* Kangurugillerden, iri, otul, memeli, n ayaklar sa, art ayaklar kuyru uzun ve gl, bakk, k ile u Avustralya'da ya keseli hayvan; di ayan isinin karn yavrular ta nda n yacak bir kesesi vard r (Macropus giganteus). kangurugiller * Memelilerden, s c ray, keseli hayvanlar familyas . kan * lan d nan nce, kanaat. kan ayakl * Evli kad n. kan ba kmak (veya s na ramak veya toplamak) * ok fkelenmek. kan bozuk * Soysuz. kan donmak * donakalmak; ok a rmak. kan nmak s * (birine kar yak k duymak. nl ) kan iine akmak * derdini d vuramamak. a kan kanla yumazlar, kan suyla yurlar * ktlk, ktlk yap dzeltilmez, ancak iyilik yap ortadan kaldl larak larak r r. kan kaynamak * co ve krdak olmak. kun p kan kaynamak * abucak sevgi duymak. kan kurumak * ok usanmak,ok b kmak. kan pahas na * yaralanmay lm gze alarak. veya kan cak s * Sevimli, kendini abuk sevdiren. kan sulanmak * kans u zl ramak. a kan temizlenmek * ldrlenin arkas ndan, ldren ki i veya yak ndan birini ldrerek almak. nlar kan k * Elindekinden ho olan, azla yetinen, yetingen, kanaatkr. nut * Tok gzl.

kan klanma * Kan klanmak i i. kan klanmak * Edindibir yeter bulmak, yetinmek, kanaat etmek. i eyi kan k kl kan kma * Kan i kma i. kan kmak * Kanmak, gnl kanmak. kan ksama * Kan ksamak i i. kan ksamak * ok tekrarlama sebebiyle etkilenmez olmak; al mak. * B nlgetirmek, usanmak. kk k kan ksay * Kan ksamak i i veya biimi. kan gre (veya kan ma mca) * d nceme, inanc gre. ma kan dokunmak na * ok sinirlendirmek. kan ekmek do na ramak * birinin lmne yol aarak sevinmek. * birini kk d rmek, birine zarar vermek. kan girmek na * birini ldrmek veya ldrtmek. * (bir kn) k bozmak. z zln kan susamak na * bels aramak. n kan emmek n * insafs smrmek. zca kan iine ak n tmak * sntn etmemek. k s belli kan kaynatmak n * heyecanland rmak, co turmak. kan kurutmak n * can bezdirmek. ndan kan yerde koymak n * birini ldreni lmle cezaland rmamak. kan rma * Kan i rmak i. kan rmak * Elindekinden ho olma durumu, kanaat, kanaatkrl nut k.

* (bir E zorlayarak yerinden eyi) ip karmak veya karmaya al mak. kan rtma * Kan rtmak i i. kan rtma * Bir kan eyi rmak iin kullan de veya ara, bir tr kald lan nek ra. kan rtmak * Bkp zorlayarak yerinden oynatmak. kannda olmak s * inanc olmak, kanaatinde olmak. nda kan * Kan , kanaat. * Aldan kanma. , kan t * Bir do u, gereklikonusunda kan eyin rulu i verici belge, delil. * Sonurguya ula bir uslamlaman dayand gerek, delil. an n * Kan verici anla k konusu olan e; mazl eyde, yargn kan n turan c lar olu ey. kan tlama * Kan tlamak i i. kan tlamak * Bir gerek ynn kan ortaya koymak, ispat etmek. eyin tla kan rma tland * Kan rmak i tland i. kan rmak tland * Bir d nceyi, bir sav yeterli delillerle do rulamak, belgelemek ve a klamak. kan tlan * Kan tlanmak iveya biimi. i kan tlanma * Kan tlanmak i i. kan tlanmak * Kan tlamak i lmak, ispat edilmek. i yap kan tl * Kan gsterilmimdellel. tla ,

kan tsama * Kan tsamak i i. kan tsamak * Kanbelge veya delil olarak kabul etmek. t, kan varmak ya * belli bir kan edinmi olmak. kan demek yla * yaptncezas hayat demek. n n yla kani * Kanm inanm , .

kani olmak * inanmak, kanmak. kani kankan * Kad n oynad hareketli bir Fransdans nlar z . kankurutan * Adam otu. kanlama * Kanlamak i i. * Uzun, krctyl bir cins kpek. v k

kanlamak * Kana bulamak. kanland rma * Kanland rmak i i. kanland rmak * Kanlanmas sa n lamak. kanlanma * Kanlanmak i i. kanlanmak * Kan bula mak. * Kan almak. o * Bir organda kan birikmek. kanl * Kan bula m . * Kan olan. * Kan dklmesine sebep olan. * steyerek kan dkm olan (kimse), hunriz, katil. * Kanlanmolan. * Kan un olan, demevi. yo * Kan davas taraf olan. nda

kanl basur * Dizanteri. kanl akl b * Birbirlerini ldrecek kadar d olma. man kanl akl b olmak * aralar herhangi bir sebepten dolay nda birbirini ldrecek kadar d manlbulunmak. k kanl canl * Sakl l , sapasa vcut sayznden belli olan. lam, l kanl katil * ok insan ldrm veya birini vah ldrm ice katil. kanl (lar) dkmek ya * byk zntyle a lamak. kanl l k * Kanl olma durumu.

kanl olmak s * birinin katili olmak. kanma kanmak * Sylenilen szn, anlat konunun do lan rulu inanmak. una * (tatl szlere) Aldanmak. * (soyut veya somut olarak) Bir ihtiyac, bir iste yeteri kadar kar n ini lamolmak, doymak. * Yetinmek, iktifa etmek. kanmazl k * htiyac veya iste yeteri kadar kar hlde yeterli bulmamak. n ini lad kano kanon * Belirgin aral klarla ilerleyen iki veya daha ok sesin taklidiyle olu btn. an kanotiye kansa kanser * Dz kenarlapka. * Bkz. konsa. * Bir organ veya dokudaki hcrelerin dzensiz olarak blnp o almas beliren kt ur, incitmebeni. yla * Krekle yrtlen dar, uzun, hafif tekne. * Kanmak i i.

kanser bilimi * Kanser hastal n klar inceleyen tdal p , kanseroloji. kanserle me * Kansere dn me. kanserle mek * Kansere dn mek, kanser durumunu almak. kanserle tirme * Kanser yap, kanser retici. c kanserli * Kanser niteli olan. inde * Kansere yakalanm . kanserojen * Kanserle tirici. kanseroloji * Kanser bilimi. kans z * Kan olmayan. * Kan dkmeden yap lan. * Kan olan, ok kan kaybetmi az olan, anemik. * Duygusuz ve korkak.

kansameliyat z * Kanama olmayacak derecede kan dola dondurularak gerekle m tirilen ameliyat. kanscans z z

* Kan olan, zay bitkin. az f, kans ma zla * Kans mak i zla i. kans mak zla * Kan azalmak, kanskalmak. z kans k zl * Kanda alyuvar saynve hemoglobin miktarn azalmas ileri gelen bir hastaldurumu, anemi. sn n ndan k * Duygusuzluk, korkakl k. * Soysuzluk. kant kantar * ve limonla iilen s su. eker cak

* A k srken yatay duran bir kald koluna dik olarak tutturulmu ibrenin sapmas ktleleri f rl ra bir yla tartan ara. * Tart ktle, alttaki engele tak sarmal bir yaya ba olan ve normal olarak sr lacak l nca l fgsteren bir okun, yanlarda gsterilmi k birimleri hizas gelmesiyle ktle a belirleyen bir tr tart a rl na rln aleti, el kantar . * Baskl. * 56,452 kg a veya k drt okkalbir a k ve s birimi. rlnda rk k rl a kantar a as * arve pazarlarda tart aralar denetleyen grevli. n kantar kaba * Su kaba . kantar kolu * zerinde kantar topunun bulundu ve hareket ettidemir ubuk. u i kantar topu * Kantarda bir a k tart rl l dengeyi sa rken, layan kantar kolu zerinde hareket ettirilebilen metal kre. kantara ekmek (veya vurmak) * (bir tartmak. eyi) * birini s nama. kantarc * Kantar yapsatan kimse. p * ar pazara getirilen ya, eyleri tartvergisini toplayan grevli. p kantarc l k * Kantarcn yapt i n . kantar belinde * gz a aldat k, lmaz. kantar topunu ka n rmak * ly kap a davranmak. r r kantariye * ar pazara getirilen ya, eylerden al tart nan vergisi.

kantarlama * Kantarlamak i i. kantarlamak * Kantarla a lmek. rln * D np ta nmak.

* Birini denemek, s namak. kantarl * A svg, a svmek" anlam gelen kantarl r r na kfr ve kantarl savurmak deyimlerinde geer. y kantarl kfr * A svg. r kantarl k * Kantar lsnde olan. kantarma kantaron * Kl kantarongillerden, hekimlikte kullan sar z lan, iekli, ac kkl, kk bir bitki (Gentiana lutca). * Birle ikgillerden, sar , mavi, k z rm iekli trleri bulunan otsu bir bitki (Centaurea). Bu cinsin tah l tarlalar srastlanan mavi iekli bir tr, peygamber ie belemir (Centaurea cyanus). nda k i, kantat * Kahramanlveya din konular yaz bestelenen veya bu orkestra e indeki tek veya ok k nda l p iir iirin li sesli bestesi. Kant * Kant'felsefesine ili veya Kant felsefesi yanlolan. n kin s * Azatlar etmek iin dillerini bast l zapt racak biimde yap lmdemir ara.

Kant l k * Kant felsefesi retisi. kantin * K fabrika, okul gibi yerlerde yiyecek ve iecek maddelerinin sat yer. la, ld * Bu gibi kurumlarda i letilen ve yalno kuruma ba kimselerin yemek yedilokanta. z l i * Kantin i leten kimse.

kantinci

kantincilik * Kantin i letme i i. kantiyane * Kl kantarongillerden, hekimlikte i a olarak kullan bir tr bitki (Gentiana). z tah c lan kanto * Tulat tiyatrolar oyundan nce genellikle kadsanat n syleyip dans ederek yapt gsteri. nda n lar ark * Bu gsteri s nda sylenen . ras ark kantocu * Kanto syleyen kad n. kantoculuk * Kantocunun yapt i . kanton kantonit kanun * Yasa. * Geerli olan kural. * svire Konfederasyonunu olu turan devletlerden her biri. * Do bakslfr. al r

kanun

* Dikdrtgen biiminde, bir k kesik, yass sandzerine gerilmi esi bir k tellerden olu t ad an, rnak verilen alg larla al ince saz alg. nan s knun * Y ilk (knunuevvel) ve son (knunusani) ay l n .

kanun adam * Yneticilis nda kanunlara uymaktan vazgemeyen kimse. i ras kanun d * Yasa d. kanun hkmnde kararname * Bakanlar Kurulunca yay nlanan ve kanun de erinde olan karar. kanun koyucu * Kanun yapma veya kanun koyma yetkisi olan. kanun lhiyas * Kanun tasar. s kanun maddesi * Kanun, tzk ve ynetmeliklerinin ayr hkmlerinin gsteren blm, bent, f ayr kra. kanun szcs * \343 yasa szcs. kanun tasar s * Hkmetin Byk Millet Meclisine sunulmak zere haz onaylanmamyrrl konmamkanun. rlad , e kanun teklifi * Meclis yelerinin Byk Millet Meclisine sunulmak zere haz klar rlad kanun rne i. kanun yoluyla * kanuna gre, kanunun belirttigibi. i kanuncu * Kanun alan kimse, kanun. * Kanun yapan veya satan kimse. * Yasa gere ince, yasal olarak. * Yasaya uygun, yasal, yasal . * Kanun alan, kanuncu.

kanunen kanun kanun

kanuniyet * Yasa olma gcn kazanma. kanuniyet kesp etmek * yasa niteli kazanmak, yasa durumu almak, yasala ini mak. kanunla ma * Kanunla i yasala mak i, ma. kanunla mak * Yasala mak.

kanunlar tlma * Kanunlar iveya durumu. tlmak i kanunlar tlmak * Yasalar tlmak. kanunlarma t * Yasalarma. t kanunlarmak t * Yasalarmak. t kanunname * Yasa kitab . kanunsuz * Yasas olmayan, yasas z. * Yasaya ayk. r kanunsuzluk * Yasaya aykl yasas k. r k, zl kanunuesasi * Anayasa. knunuevvel * Aralay k . knunusani * Ocak ay . kanyak kanyon * Bir akarsuyun kalkerli bir alanda oyarak olu turdu derin, dar bo kapuz. u az, kaolin kaolinit kaolinli kaos * Evrenin dzene girmeden nceki biimden yoksun, uyumsuz ve kark durumu. * Karkl karga k, a. kap * gaz, s veya kat i v herhangi bir maddeyi alabilen oyuk nesne. * Kap kacak. * Trl eylerin ta nmas saklanmas kullan torba, k anta, sepet, sandvb. veya iin lan l f, k * Kapak, cilt. * Kabiindeki yemek, e n it. kap * Gvdeyi omuzlarstnden epeevre saracak biimde yap n lmolan bir tr st giysisi. * Kad n giydikolsuz stlk. nlar i * Ar kil. * Ar temel maddesini olu kilin turan hidratl alminyum silikat. * Birle iminde ar bulunan. kil * spirto derecesi yksek, zel kokulu, sar rak renkte bir tr ikinin patent ad mt , konyak.

kp

* A kemi k i. kap kacak * Tencere, tava, sahan gibi mutfak e . yas kapac k * Bkz. kapak k.

kapaatmak * sntz, rahat bir yere snmak, kakurtulmak. k s p kapak * Her trl kabstn rtmeye veya bir delikapamaya yarayan nesne. n i * Dolap, sandgibi k eyleri rtmeye yarayan para. * Kitap, defter gibi eylerin en stne geirilen k l f. * Biilen a ktklerinin iki yan dzgn olmayan tahta. a ndan kan * Z vanada iki dyan para.

kapak atmak * a , t basa dolmu ka r olmak. kapak b c ks * Kapak b s al i knda i. an kapak b s k * Kaba tahtalar boylamas bien ve dzelten, birka testereli b tezgh na k . kapak k z * Resimli dergilerin kapak resimleri iin poz veren gen k z. kapak tahtas * Biilen tomru tahtalar en d kalan tahta paras un ndan ta . kapak tak m * Alafranga tuvaletlerde tuvaleti rten kapak, oturak ve vidalarbtn. n kapak ta * L su yolu vb. nin gereken yerlerinde b lan deli zerini rten geni yass . m, rak in ve ta * Mezarlarda en stte bulunan ta . kapak y z ld * Resimli dergilerin kapak sayfalar foto ekilen nl kimse. iin raf kapak k * Kk kapak. * Yrekte veya damarlarda kanveya ba slargeri dnmesini nleyen supap durumunda kk n ka v n kapak. kapaklanma * Kapaklanmak i i. kapaklanmak * Bulundu yerden yzst d u mek. * (yelkenli tekne) Gl rzgr veya ansn gelen sa z anak etkisiyle devrilmek. kapakl * Kapaolan. * Bkz. gizli kapakl . * Kapak ta . * Kapak yapma zg. a

kapakl k

kapaks z

* Kapaolmayan. * Grgsz, terbiyesiz. * Kapanmolan, a lmam mestur. , * Geilmez durumda olan. * (i iin) al sresi sona ermi yeri ma . * Bartl (kad n). * Ave kesin sz kullanmadan sylenen, mphem. k * Gizli, sakl . * D dnk yaradta olmayan. a l * (giyecek iin) Aolmayan. k * (hava iin) Bulutlu, karanl k.

kapal

kapal blge * Ula ekonomi, nfus hareketleri ve ileti bak ndan d yla ba s m, im m ar lant bulunmayan yer. kapal ar * Dkkn ve ara yollarn zeri tonoz ve kubbelerle rtl ar n . kapal devre * inden srekli ak geen elektrik devresi veya televizyon sistemi. m kapal duru ma * Mahkemede grevlilerden ve izinli olanlardan ba nbulunmad duru kasn ma. kapal duru yapmak ma * duru malar srdrmek. gizli kapal gemek * (bir konuda) nemli noktaya de inmemek. kapal e gi * Btn biletleri sat lmolan. kapal hava * Bulutlu hava. kapal hece * nszle biten hece: Kalk, bak gibi. kapal ameliyat kalp * Kalbin fizyolojik al durdurulmadan yap kalp ameliyat mas lan . kapal kutu * indekini belli etmeyen, s r saklayan. * Niteligizli kalan. i kapal olmak * i yapmamak. * ilgisiz kalmak. kapal oturum * Gizli celse. kapal rejim * Dlkelerle ili kurmayan siyas dzen. ki kapal tohumlular * Atohumlularla tohumlu bitkileri iine alan bitkiler leminin bir alt k ubesi.

kapal tribn * Asahadaki spor msabakalar seyircileri ya k nda murdan ve gne korumak iin zel olarak st ten kapat lmblm. kapal korkusu yer * Dar ve kapal yerlerde duyulan kayg korku, klostrofobi. veya kapal mek yeti * toplum hayat girmeden, kar na madan yeti mek. kapal yzme havuzu * Kapal mekn iine al suyu t yzme sporunun yap havuz. bir nm , slan, ld kapal l k * Kapal olma durumu. * Anlat n ave kesin olmama zelli ipham. m k i, kapama * Kapamak i i. * Taze so ve marulla pi an irilmi kuzu eti yeme i. * st ba , giyecek tak . m * Kapatma. kapamac * Hazgiysi tak satan kimse. r m kapama kapamak * Bir a rtmek iin, bir ayerin zerine getirmek. kl eyi, k * (hava iin) Bulutlarla kaplanmak, sntbir hl almak, bir grnmesine engel olmak. k l eyin * Gei i engellemek. * T kamak, iini doldurmak. * (su, elektrik iin) Geli kesmek. ini * al amaz, grev ve i yapamaz duruma getirmek. * zerinde durmamak, bir zerinde konu b ey may rakmak. * Bir yere sokup d kmas engel olmak, hapsetmek. ar na * Ortal alsaklamak. ktan p * Kar lamak, denk gelmek. kapan * Baz hayvanlar yakalamak iin kullan hayvanaya n de lan, n n mesiyle i leyen tuzak. * Dzen, hile. * Pazara sat zere gelen yiyecek maddelerinin tart resm byk kantar ve bu kantar bulundu lmak ld n u * Kilit, srg, toka gibi unsurlar kapal tutmaya yarayan dzenek.

yer.

kapan duygu * Yalnba ilerleyen, br hastal durumlara ba olmayan hastal idiopati. z na kl l k, kapan kapana * Als c ok. kapan kapana * bir ya edildi veya ok ucuz fiyatla sat anlat eyin ma ini ldn r. kapan kurmak * bir hayvan tuza d a rmek iin kapan haz rlamak. kapana d (girmek, klmak, kaymak, tutulmak veya yakalanmak) mek s * iinden lmaz bir duruma d k mek, ele gemek.

kapana d rmek (veya k rmak) st * hile ile yakalamak. kapana srmak k t * birini zor durumda b rakmak. * birini dzenle ele geirmek. kapanca * Kk kapan. * Dzen, hile. * Ttn fidelerini rtmek iin kullan has lan r veya ottan rt.

kapanca

kapanc * Kapanba bulunan grevli, tart. n nda c kapan k * Kapanm . * karart, ruh sc c k. * Kak. n kapan k kl * Kapanolma durumu. k * karart olma durumu. c kapan elinde kalmak n * ok istenir ve aran r olmak. * bir eyden ancak abuk davranabilenler yararlanmak. kapan kapanie * Padi ve yksek rtbeli din ve devlet grevlilerinin giydikolsuz, geni ah i yakal krk. kapanma * Kapanmak i i. * Kapanmak iveya biimi. i

kapanmak * Kapal duruma gelmek. * D ile ili ini kesmek. ar i * al amaz, etkinli srdremez duruma getirilmek. ini * Son verilmek, kesilmek. * Yz, gvdesi bir yere gelecek biimde e ilmek. * Tatile girmek. * (yara iin) mek. yile * (gz iin) Kr olmak. * Gkyz bulutlanmak. kapant kapari * Yemi inden tur yap gebre otunun bir ad u lan . kaparo * Pey akesi. * Patlay nszn olu ndan nceki bo c mas umlanma noktasn kapanmas n : Kap, kat, top gibi.

kaparo vermek * bir kimseye pazarlnda anla parankk bir blmn nceden vermek. bir lm n

kaparolu

* Kaparosu olan.

kaparosuz * Kaparosu olmayan. kaparoz * Yolsuzca veya zorla elde edilen mal.

kaparozcu * Yolsuzca veya zorla birinin mal ele geiren (kimse). n kaparozculuk * Kaparozcu olma durumu. kaparozlama * Kaparozlamak i i. kaparozlamak * Yolsuzca veya zorla birinin mal ele geirmek. n kapasite * (bir ) alma, s rma sr eyi ine d n, kapsama gc. * Bir kondansatrn elektrik y sr n s ma , a. * Anlama, kavrama yetene i. kapasiteli * Kapasitesi olan.

kapasitesiz * Kapasitesi olmayan. kapat l * Kapat i lmak i veya biimi. kapat lma * Kapat i lmak i. kapat lmak * Kapatmak i konu olmak veya kapatmak iyap ine i lmak. * Ortadan kaldlmak, feshedilmek. r * Bir yerde tutulmak, hapsedilmek. kapat kapatma * Kapatmak iveya biimi. i * Kapatmak i i. * Bir erkekle nikhsya kad kapama, metres. z ayan n, * Yolsuz olarak de erinden a edilmi aelde (mal). * Basketbolda, elinde top olmayan bir oyuncunun pas almas veya ilerlemesine engel olma. na

kapatmak * Kapamak. * Yolsuz olarak bir mal erinden a karkla elde etmek. de abir l * Bir kad nikhsya nla z amak. * Yay n m yasak etmek, yay na son vermek. m * Btn masraflar zerine al istedo p i rultusunda ve ba kalar ieri almadan e n lenmek. * Bitirmek, unutturmak, sz edilmesini engellemek. kapatt rma

* Kapatt i rmak i. kapatt rmak * Kapatmak i birine yapt ini rmak. kapak kap k * Uzun sapl byk kanca. * Kk kap. * Kovan. * Tah l tanelerinde anak.

kapmeyve k * Me palamudu, ceviz gibi a e lmayan, tek taneli kuru meyve. kap kl * Kap olan. kapel kap * Bir yere girip karken geilen ve a kapanma dzeni olan duvar veya blme a l p kl. * Bu a ktaki a kapanan kanat. kl l p * Gelir, geim, k sa smet layan yer, kaynak veya imkn. * Gidere yol aan ihtiya. * (tavla oyununda) pul st ste getirilerek karoyuncunun o haneyi kullanmas engel olan yer. ki na * Ev gezmesi iin gidilen yer. * Devlet dairesi. * ok yakzaman. n * Resm daire. kap kom (bir) u * biti oturan kom ikte u. kap amak * bir szn etmek veya bir i ba eyin e lamak. * pazarl ok yksek bir fiyatla ba a lamak. kap as a * Av dnda padi n yan bulunan i a n en by olan grevli. ah nda alar * Sadrazam kapn i dzenini sa sn lamakla ykml grevli. kap z a * Kapn hemen yan n . kap almak (veya yapmak) * tavla oyununda bir haneye st ste iki pul getirmek ve o hanenin karoyuncu taraf kullan n ndan lmas engellemek. kap aralamak * bir konuya giri yapmak, kar ndakini haz s rlamak. kap aramak * ev ziyareti yapmak istemek. kap baca a(veya kilitli) k * korunmasveya korunmu z (yer). kap uhadar * Osmanl devlet te nda ayak i kilt lerinde, zellikle postac grevinde kullan kimse. l k lan * apka.

kap etmek d ar * kovmak, d atmak. ar kap duvar * al a ndnda lmayan kap seda ; ses kmayan yer. kap gibi * iri vcutlu (kimse).

kap halk * Sadrazam, vezir, eyalet valileri, beylerbeyleri gibi devlet bykleri yan hizmet gren kimselere verilen nda genel ad. * Zengin ve byk bir evde al anlar btn. n kap kadar * eni ve uzunlu ok olan. u kap khyas * \343 kap kethdas . kap kapamaca * Tamam toptan, hepsi, hep birden. yla, kap aramak kap * her yeri aramak. kap dola (veya gezmek) kap mak * ev ev gezmek. * her devlet dairesine ba vurmak. kap kar * birbirine ok yak iki kom durumu. n u kap kethdas * Osmanl egemenlialt i ndaki beyliklerin, yabanc devletlerin, eyalet valilerinin, vezir ve beylerbeylerinin devletle ilgili i lerine bakan grevli. kap kolu * Kap amaya veya kapamaya yarayan, genellikle metalden yap y lmnesne. kap kom u * Biribirine ok yakveya ayn n sokak iinde evi olan kom u. kap kulu * Osmanl larda, devletten denek alan, srekli grev yapan atl yaya askerlerden olu te ve an kilt.

kap mandal * Kapn kapal n tutulmas yarayan demir veya tahtadan ara. na * e kar r lmayan, kendisine nem verilmeyen kimse. t kap lan o * Kap uhadar yama . * Eliliklerde evirmen yard s mc. kap perdesi * Rzgr ve so uktan korunmak iin, kalkuma veya deriden yap n tan lmrt, perde. kap tokma * Kap almakta kullan metal para. y lan kap yapmak

* bir istemek veya sylemek iin kar ndakini nceden ba szlerle haz ey s ka rlamak. * ev gezmesi yapmak. * (tavla oyununda) bir haneye st ste iki pul getirerek karoyuncunun pullarn ilerlemesine engel olmak. n kap yolda * Ayn yerde ve grevde al anlardan her biri. kap c * Daire, otel, apartman gibi byk yap bekilik, temizlik, alveri i grevli kimse. larda gibi lerle * Osmanl devlet te nda saray kap n kilt lar bekleyen grevli sf n . * Yumurtacn tepesinde bulunan ve yumurtaczarlarn iyice biti k n memesinden olu a an z. * Kapni cn i. kap kalmak da * ieri girememek. kap evirmek dan * geri dndrmek, kabul etmemek. kap kovsan bacadan d dan er * yzsz, arskimseler iin sylenir. z kap kule * Eski kale ve saraylarda iki yan korunma kuleleri bulunan an kap nda tsal . kap rma land * Kap rmak i land i veya durumu. kap rmak land * Kap lanmas sa n lamak. kap lanma * Kap lanmak i i. kap lanmak * Bir i girmek; o i uzun sre kalmak. e te kap yzne (zerine, stne) kapanmak lar * istenilen ula imkn eye ma verilmemek. kap atutmak lar k * herhangi bir konuda ili kesmeden anla ortam srdrmeye al kiyi ma n mak. kap kapamak lar * btn ili kesmek veya anla ortam ortadan kald kileri ma n rmak. kap lgan * Kolayca etkilenen, her abuk kap eye lan. kap k lganl * Kap olma durumu. lgan kap l * Kap olan. s * Bir i al zellikle resm bir i al te an; te an. * Kap i lmak i veya biimi.

kapk c kapl c k

kap l

kap lma kap lmak

* Kap i lmak i. * Kapmak i konu olmak. ine * Srklenmek. * Birine gvenip bo bulunarak aldanmak. * Tutulmak, ba lanmak. * Bir veya kimsenin gl etkisinde kalmak. eyin

kapn ipini ekmek n * Bkz. k kapn ipini ekmek. rk n kapkoyuvermek p * ihmal etmek. kap a s k * konuksever. kap a s k * Her isteyenin geldi konuk oldu yer. i, u kapna kilit vurmak s * girilip lmas nlemek iin bir yeri kapamak. k n * bir yerin al na son vermek. mas kapn rmak s a nd * yan ok sgitmek. na k kapn s almak * (birine) ba vurmak. kapn s yapmak * Bkz. kap yapmak. kapz s * Kap olmayan. s * Bir iolmayan. i * Kapmak iveya biimi. i * Kap ma.

kap

kapkap * Byk bir istek gstererek. kapkapgitmek * ok abuk sat lmak, ok istenir olmak. kapkapyapmak * stne at lmak, ra gstermek. bet kaplma * Kaplmak i i. kaplmak * Kap iyap mak i lmak. * ok istenilmek. kap ma * Kap i mak i.

kap mak * Birlikte bir zerine p aceleyle almak, kapmak. eyin * Kavgaya tutu mak. * Kavgaya girmek. * (gre H gre girmek. te) rsla e kap rma t * Kap rmak i t i. kap rmak t * Kap i yapt veya bu i yap na sebep olmak. mak ini rmak in lmas kap dayanmak ya * gelip atmak. * bir elde etmek iin bir yeri, bir kimseyi zorlamak, gz korkutmak. ey kap amak y * bir i veya bir konuya ncelikli olarak ba e lamak. * bir i ba te kalar rnek olmak. na kap byk amak y * ok masrafl i giri veya hesapsharcamak. bir e mek z kap gstermek y * kovmak, uzaklarmak. t kapik kapital * Sermaye, ana mal. kapitalist * Sermayedar, ana malc . * Rublenin yzde biri de erindeki para.

kapitalistle me * Kapitalistle durumu. mek kapitalistle mek * Kapitalist duruma gelmek. kapitalistle tirme * Kapitalistle tirmek i i. kapitalistle tirmek * Kapitalist duruma getirmek. kapitalizasyon * Anaparaya dn trmek i i. kapitalizm * Anamalc l k. kapitone kuma . * pamuk veya yn vatka ile doldurularak dikilmi emelik veya giyim e yap nda kullan i , d yas m lan * Bu kuma yap tan lmveya bu biimde dikilmi .

kapitlsyon * Bir lkede yurtta n zarar olarak yabanc verilen ayr k haklar lar na lara cal .

kapka

* Kapkamak yoluyla yap bir e h zl p lan it rs k.

kapka * Belli etmeden para vb. eyleri alkaan (kimse). p * stnkr i gren, igereken nemi vermeyen, ba e tansavma, alelde. kapka l k * Kapka olma durumu. kapkara * Her yan kara. * Kmr gibi kara, simsiyah. kapkaranl k * ok karanl k. kaplam mul. kaplama * Kaplamak i i. * Bir dna ssleme veya koruma amac geirilen ba maddeden kat. eyin yla ka * st herhangi bir ba maddeyle kaplanmolan. ka * Kal 5 mm den az, ince a levha. nl a * Bir kavram ve o kavram getiren terimin ierdivarl n ve bireysel olaylarbtn, kapsam, n dile i klar n

kaplamac * Gm n gibi de madenlerle kaplama i , alt erli i yapan kimse. kaplamac l k * Kaplamac olma durumu. * Kaplamacn i n i veya mesle i. kaplamak * Her yan rtmek, istil etmek. n * epeevre sarmak. * Bir kab bir k n, bir rtnn iine almak. n, l f * Yay doldurmak, etkisinde b l p rakmak. * Bast rmak. * Bir yzeyi d emek, ba bir nesne ile rtmek. ka * Kaplama ad verilen ince a levhalar i yntemlerle haz a , deik rlanan tablalara yap rmak. t * Bir madeni bir ba madenle kimyasal bir yntemle rtmek. ka * Bir kimsenin veya bir nitelikleri herkese bilinir olmak. eyin * (duygular iin) Doldurmak. kaplamal * Bir kaplanm eyle . kaplamal mobilya * Yzeyleri a plstik ve benzeri levhalarla kaplanmmobilya. a, kaplaml * Birok eyleri kaplam iine alan. kaplamsal * Kavramla ilgili btn zellikleri bir arada bulunduran. kaplamsall k * Kaplamsal olma zelli i. kaplan

* Kedigillerden, enine siyah izgili, koyu sar postu olan, Asya'da ya evik ve yc ayan rt hayvan (Felis tigris). kaplan atlamas * ift ayakla s p kazan uma hyla ara veya canl ray lan z engeller zerinden aktan sonra, kar t daki yard n omuzlar dayan hkeserek ayak st d mcn na p, z me. kaplan bcek * Ba bceklerle beslenerek tar iin ok yararl kaplan bcekler familyasn rnek tr (Cicindela ka m olan n campestris). kaplan bcekler * ok zararl bcekleri oburca avlayarak, bitki, hayvan ve insan sa yard olan, gzel renkli, k lna mc n kanatl bcekler familyas . kaplan derisi * Deri sanayiinde ok tutulan ve kadgiysisi yap nda kullan deri. n m lan kaplanbo an * Bo otunun bir tr, itbo (Aconitum napellus). an an kaplan * Kaplanmak i i veya biimi. kaplanma * Kaplanmak i i. kaplanmak * Kaplamak i lmak. i yap kaplat kaplatma * Kaplatmak iveya biimi. i * Kaplatmak i i.

kaplatmak * Kaplamak i yapt ini rmak. kaplay * Kaplamak i i veya biimi. kapl * Kaplanmolan. * Alt ndakini gstermeyecek kadar ok olan. * Kab olan. * Il ca. kapl ca * Taneleri ufak bir cins bu (Triticum monococcum). day

kapl ca

kapl k cal * Kapl uygun, kapl kullanmaya yarayan ( caya cada ey). kapl k * Kap kacak koymaya yarayan yer. * Defter, kitap gibi eyleri kaplamaya yarayan. * Herhangi bir kap dolduracak kadar olan.

kaplumba a

* Kaplumba alardan, ok sert ve kemiksi bir kabuk iinde ya ayan, a yry drt ayakl r l, , srngen hayvan (Testudo). kaplumba gibi a * so ukkanl yava ve hareket eden kimseler iin kullan l r. kaplumba yry a * ok a yry r . kaplumba alar * Srngenlerden, kara ve deniz kaplumba ntrl cinslerini iine alan tak alarn m. kapma * Kapmak i i. * Hile ile elde edilen. * Kapma. * Bkz. k kapmaca. e * Birdenbire yakalayarak, ekerek almak. * Isp paralamak. r * Koparmak, k rmak. st * itir i itmez veya grr grmez bellemek ve renmek. * (yer iin) Ay rmak, tutmak. * Bula molmak, gemek. * Hidratl al alminyum fosfat. do * Kaput veya n kapak (otomobilde). * Motorlu ta tlarda btn ta rten, genellikle sacdan yap t lmrt. * Gemi iinin ayd nlanmas hava almas ve amac gvertede a yla lmbulunan cameknl yer.

kapmaca

kapmak

kapnisit kaporta

kaportac * Otomobil kaportalar onaran usta. n kaportac l k * Kaporta yapma veya onarma i i. kapriyo * alg ses iin bestelenmiserbest biimde para. veya , kapris * Geici, d ncesizce, de ken istek. i

kapris yapmak * deken, geici isteklerde bulunarak huysuzca davranmak. i kaprisli kaprissiz * Kaprisi olmayan. kapsam kapsama * Srlar n iine ba konular anlamlar ka veya alma durumu, umul. * Kapsamak i i. * Kaprisi olan.

kapsama alan * Telsiz telefonlarda konu n yap man labilecealan. i kapsamak * almak, srlar ine n iine almak, olmak. amil kapsam alma (veya al na nma) * iine alma (al nma), mullendirme ( mullendirilme). kapsam geni n letmek * (bir srlar eyin) n iine giren geni eleri letmek, mullendirmek. kapsaml * Kapsam olan. * Kapsam geni olan, mull. kapsay c * Btn zelikleri ve incelikleri iine alan tan kr dng kar . m, s t kaps z * Kab olmayan. * Kaplanmamolan.

kapsl

* e kapa i . * Ate silhlarda horozun veya i li nenin arpmas ate yla alan, bir tr zel barutla dolu, kk, yuvarlak metal para. * Oyuncak tabancalarda kullan biiminde iki k tabaka aras konmu lan, erit t na patlay madde. c * Lboratuvarlarda kullan yar kre biimindeki kap. lan m * Baz bitkilerde tohumlar iinde ta kuru kabuk. yan * Bir organ yap evreleyen kese biiminde zar. veya y * Baz illar kolay yutulmak zere iine konuldu ilcyapn n, u, n s etkilemeyen jeltinden kap. * Rafl mobilyalarda raflar iin yan tablalara a deliklere ak ortas ta mak lan lan delik ve silindir biimli metal veya plstik ara. * Oturma mobilyalarn, masa, sehpa gibi e n ayaklarn alt ak genellikle t n yalar n na lan, rnakl veya ortadan ivili, tepesi bombeli, kal sacdan pres yap elde edilen ara. n larak kaptan * Gemi ynetimiyle ilgili en yksek grevli. * (spor oyunlar Tak ba nda) m . * Kaptan pilot. * Balkanlarda ete savayapan milis gcnde arp kimse, efe. an kaptan kprs * Kaptangemiyi ynetti geminin st kat bulunan blm. n i, nda kaptan k k * Kaptan kprs. kaptan pa a * Bkz. kaptan derya. kaptan pilot * Uak komutan . * ehirler aras yolcu otobslerinde src. kaptan derya * Osmanl devletinde deniz kuvvetlerinin en byk asker ve idar miri. kaptanl k * Kaptan olma durumu.

* Kaptan mesleve a i amas . kapt kat * Yolcu ta makta kullan motorlu kk ta lan t. * skambil k yla oynanan bir tr oyun. tlar * Kapkaarak yap h zl p lan rs k. kapt rma * Kapt i rmak i. * Marangozlukta kullan kk el testeresi. lan

kapt rmak * Ele geirmesine, kapmas yol amak. na * Vcudun herhangi bir organ kaza sonucunda makine taraf ezilmek veya kopar , bir ndan lmak. * Yanlbir davransonucu birine uygun imkn lamak, f vermek. sa rsat * Elinden ka rmak. kapuin kapuska kaput * Ltin ie i. * Etli lhana yeme i.

* Asker paltosu. * Otomobil, kamyon gibi motorlu ta tlarda motoru rten a kapan l r r biimde yap kapak, kaporta. lan * Cins ili kilerle geebilecek hastal klardan korunmak veya kadn gebe kalmas nlemek iin erkeklerin n n kulland ince, saydam bir e k prezervatif, kondom. it l f, kaput * skambilde hi el vermeden yenme. * Kt, bozuk.

kaput bezi * Pamuktan dz dokuma, Amerikan bezi. kaput etmek * k oyununda kar ndakini tek say t s almak imkn yoksun b ndan rakmak. kaput gitmek (veya olmak) * k oyununda hibir say t alamamak. * hibir s verememek. nav kaputluk * Kaput yapmak iin kullan (kuma lacak ). * Kaputlarkonuldu yer. n u * Dar ve derin bo geit. az, * girilmeyen s orman. ine k * Bak. l * Havada beyaz ve hafif billrlar biiminde donarak ya su buhar an . kr * Alveri lerinin sa para kazanc i lad . * Yarar, fayda. * Maliyet fiyat satfiyat ndaki fark. yla aras

kapuz

kap on kar

kar bayku u * skandinavya ve kuzey krede ya koyu renk benekli byk bayku ayan (Nyctes scandica). kr b rakmak * kazan getirmek. kar ie i * Ssengillerden, beyaz ve pembe iekler aan so bitki (Leuconium). anl kar dikeni * Di otugillerden, pembe iekli bir tr al (Acantholimon echinus). kr etmek * kazan elde etmek, yarar sa lamak. * etki yapmak. * iyi gelmek, etkisi iyi olmak. kr etmemek * yarar olmamak, etki yapmamak. kr getirmek * bir para kazand ey rmak. kar gibi * temiz, beyaz.

kr haddi * Kazan sr n. kar helvas * Pekmez kar r lmkar. t * edenlerin bile be cat enmedikleri ey. kar ispinozu * Asya ve Avrupa'nyksek yerlerinde, karlblgelerde ya sereye benzer kk tc ku n k ayan (Montifringilla nivalis). kr koymak * bir maliyet fiyat eyin zerine kr pay katmak, kazan koymak. n kar ku u nivalis). * Seregillerden, karl lar doruklar ya da n nda ayan, bacaklar parmaklar ve tyl bir ku (Plectrophenax

kar kuyusu * Yaz kullan zere iinde kar saklanan kuyu, karl n lmak k. kr merkezi * Bir i letmenin veya irketin kendi kr veya zararlar sorumlu olarak al yerine gre tamamen ndan an, ba z davranabilen birimi. ms kr pay * Herhangi bir mal maliyet fiyat n zerine konulan ve satya kalan kazan. c * Bir i letmenin maliyet giderleri ve zararlar kar ktan sonra kalan net krpay senedi ba d ld n na en blm, temett hissesi. kr payla m * Bir i letmenin ve irketin y l sonu krlar al ndan anlar bir te yntemi olarak, pay verilmesi. na, vik kar sapan * Kayarken kayak ular birbirine yaklarma, arka ular ise birbirinden uzaklarmayla sa n t n t lanan frenleme durumu.

kar ya mak * kar yere d mek. kr zararkarde n idir * ticarette sadece kr etmek d nlmez, zarar da edilebilir. kara kara * En koyu renk, siyah, ak, beyaz kar . t * Bu renkte olan. * Esmer. * o kez tr belirtmeye yarar. u * Kt, u ursuz, snt k l . * Yz k c zart durum, leke. kara a zl * Kara al, iftira eden. c kara baht * Kara yaz . * Yeryznn denizle rtl olmayan blm, toprak.

kara borsa * Piyasada olmayan malgizlice yksek fiyatla alp sat n n lmas i. i kara borsac * Kara borsac yapan kimse. l k kara borsac l k * Kara borsac olma durumu. kara borsaya d mek * bir mal gizlice alp sat olmak. n l r kara boya * Za ya slfrik asit. , kara bulut * Koyu esmer renkte byk ya bulutu, nimbus. mur kara cahil * ok cahil. kara cmle * Aritmetikte drt i lem. kara almak * birine iftira etmek. kara avu * Bir tr zm. kara damakl * , aksi. nat kara davar * Her ya k veya k taki l kei l kei srs. kara dzen * Halk mzi ba inde lama altrlerinden biri.

kara elmas * Kayalar delmekte kullan siyah elmas, karbonado. lan * Maden kmr. kara et * Kastan olu yaz et. an s

Kara Evli * O Trklerinin 24 boyundan biri. uz kara fn r * inde odun yak suretiyle ekmek pi lmak irilen, yksek atedayan tu e kl lalardan yap pi lmve irme sresi modern fnlardan daha uzun olan fn, ta r r r fn. kara gn * zntl, sntzaman. k l

kara gn dostu * Snt gnlerde de dostlu srdren ve yard olan kimse. k l unu mc kara haber * lm veya felket haberi. * Kt, zc veya snt k yaratan haber, bilgi. kara haber tez duyulur * kt haber abuk duyulur. kara humma * Tifo. kara iklimi * Gece ile gndz, yaz ile karas s k fark ya iklim. ndali cakl ok, az kara kafal * Bat Avrupa lkelerindeki insanlar oralarda al Trk i n an ilerine takt ad. klar kara kalem * Resim yapmada kullan kmr kalem. lan * Kmr kalemiyle yap (resim). lan kara kapl kitap * Tanolarak al kitap. k nan kara kara d nmek * ok zntl olmak, d nceye dalmak. kara ka * Ka kara ve gr olan. lar kara kedi gemek * birbirinden so umak, aralar so na ukluk girmek. kara kehribar * Ss e yap nda kullan parlak, siyah linyit, oksidiyon ta yas m lan . kara keme * Yer mantar . kara k * Kortas en , kn iddetli zaman , zemheri. * ok sntdurum veya zaman. k l

kara koca * Sa armamya kimse. a l kara kovan * Ar n fenn kovan yerine iine petek olu lar turduklar sazdan, amurdan veya sepetten kovan. kara kulluku * Yenieri ocablklerinde odalar odaya gelen konuklar ayakkab n ve n lar temizlemek, yemek kaplar n y kamak gibi i grevli er. lerle kara kurba as * Kurba alardan, karalarda ya ayan, yumurtalar suya b n rakan amfibyum. kara kuru * Esmer ve zay f. kara kusmuk * inde bol kara kan bulunan kusmuk. kara kutu * Uaklarda pilotlarkonu n malar ve kuleden gelen mesajlar p saklayan bir ara. n al kara kuvvet * Din ba n olu nazln turdu gerici ve tehlikeli g. u kara kuvvetleri * Bir lkeyi karadan gelecek sald ve tehlikeye karkorumak amac kurulan asker te r ile kilt. * Silhl kuvvetler iinde yer alan kara ordularn tm. n kara liste * Zararl sak diye belirlenen veya cezalandlmalar nlen kimselerin listesi. veya ncal r d kara ma a * Zayesmer, ufak tefek kad f, n. kara mili * 1609 m uzunlu undaki l.

kara mizah * Yalngldrmeyi de daha ok d z il, ndrmeyi ve yergiyi amalayan mizah. kara para * Yasa d yollardan sa lanan kazan. kara pazar * Piyasada olmayan mallargizli olarak yksek fiyatla sat yer. n ld kara saban * Derine inemediiin topra alt gerekadar stne getiremeyen ilkel bir saban. i n n i kara sar * Sar alan siyah. ya kara sevda * Umutsuz ve gl a k. * Ki belirli bir sebep olmadan knt durumuna girip evreden gelen uyaranlara kapanmas inin , gl su ve gnah duygular iine d durumu, malihulya, melnkoli. mesi kara sevdal * Kara sevdaya tutulmu , melnkolik.

kara su

* A akan su. r

kara sular * Bir devletin deniz klar y boyunca egemenlialt tuttu belli geni su i nda u likte eridi. kara srmek * Bkz. kara almak. kara tahta * Okullarda tebe zerine yaz lan, o tahtadan, siyah ve geni irle yaz u levha. kara tren * Tren.

kara vapuru * Demir yolu ta . t kara ya z * Sakl l , grbz, gl. kara yaz * Kt talih, kara baht. kara yel kara yeli kara yer * Mezar, sin, gmt. kara yolu * Yerle merkezlerini karadan birbirine ba im layan yol. * Kuzeybat esen, genellikle so bazen f na niteli yel, keleme kar . dan uk, rt inde i t * Yaz geceleri karadan denize do esen yel. ru

kara yosunlar * ieksiz bitkiler sf nndan, nemli yerlerde yeti birle veya spor verme yoluyla reyen, pek ok trleri en, im bulunan bir bitki familyas . kara yosunu * ay ormanlarda yumu bir bitki olu r ve ak turan ieksiz bitki, temriye. kara yz * Utan verici, yz k c zart durum.

kara yzl * Sulu, lekeli, gnahkr. karaa a * Kara a agillerin rnek bitkisi olan, kerestesi de bir a (Ulmus). erli a

karaa agiller * eneklilerden, yapraklar li, iekleri demet durumunda ve meyveleri kapmeyve olan, kara a ki di k a, itlembik gibi cinsleri iine alan bitki familyas . karaard * Gney Avrupa'da yeti bir ardtr (Juniperus sabina). en karaasma * Lo otu, zeravent. usa

karabacak * Pancar fidelerinde geli erek, fidenin lmne veya c kalmas yol aan ve yerle i blgeleri kara l z na ti beneklerle rten askl mantar. * Bu mantar sebep oldu hastal n u k. karabakal * Karatavukgillerden, kara renkli ardku (Tutrdus pilaris). u karabald r * Baldkara. r karabal k * Tatl kayas su . karaball k * Birtak bceklerin klarekerli sya yap m kard v yaprak, filiz ve meyvelerin kurum karas renkte arak bir kaplanmas yol aan ilkel mantar. na * Bu mantar sebep oldu hastal n u k. karabasan * Snt ve korkulu d k l , kbus. * Bir kimsenin iinde bulundu karmakark, sntruh durumu. u k l karaba * Rahip, ke. i * Evlenmemievlenmek istemeyen erkek. , * oban kpe i. * K dayan sert bu a kl day. * Ball babagillerden, iekleri mavi veya menek renginde ba klar durumunda olan bir bitki e ak t rl (Lvendula staechas). * Bir hcreli zel bir asala hindinin karaci n, erine yerle yapt, byk lde lmlere yol aan erek kmes hastal. karabatak * Karabatakgillerden, bal beslenen, gagas kla uzun ve sivri, kara tyl bir deniz ku (Phalacrocorax). u karabatak gibi * bir grnp bir ortadan kaybolan (kimse). karabatakgiller * Leyleksiler tak n rnek hayvan mn, karabatak olan bir familyas . karabet * Yak k. nl * Hml s k. karabiber * Karabibergillerin rnek bitkisi olan, zeytinsi, meyvelerin taneleri yuvarlak, yapraklar biiminde, kalp t rman bir bitki (Piper nigrum). c * Bu bitkinin baharat olarak kullan kuru ve siyah tanesi. lan * Sevimli ve ufak tefek esmer gzeli. karabibergiller * Tasiki eneklilerden, karabiberle trlerini iine alan bir bitki familyas z . karabina * Namlusu genellikle yivli, k ve hafif bir tfek. sa

karabinyer * talyan jandarmalar verilen ad. na karabu day

* Karabu daygillerden, tohumlar yeti iin tirilen, bir yk bitki (Fagopyrum). ll karabu daygiller * Tasiki eneklilerden, ravent, kuzukula kurtpenesi, obande i ve karabu gibi saplar z , ne day bo umlu, iekleri ba veya salk durumunda baz ak m trleri hekimlikte kullan bitkileri iinde toplayan bir lan familya. karaburak * Baklagillerden, hayvan yemi ve gbre olarak kullan bir tr, k (Ervum ervilla). lan ne karaca * Rengi karaya yakolan, esmer. n karaca karaca * Geyikgillerden, boynuzlar kk ve atall av hayvan bir (Capreolus). * st kol.

karaca dar s * Bu daygillerden, hayvanlara yedirilmek iin ekilen bir bitki (Panicum milliaceum). karaca kemi i * Bkz. kol kemi i. karaca kuruca * Esmer, zay elimsiz bir biimde. f ve karaca ot * Bir pleme tr (Helloborus niger). * rek otu. * Kara kuvvetlerine ba (subay, astsubay veya er). l * Birine i lemedibir suu veya kendisinde bulunmayan bir ay ykleyen, kara alan, iftirac i b , mfteri. * Karac olma durumu, mfterilik, iftira. karaci er * Karbo unun sa bulunan, d salg n lu nda layan, depolayan, iri, akahve rengi organ. eker k

karac karac karac l k

karaal * Hnnapgillerden, kurak yerlerde yeti iekleri altsarrenginde, dikenli bir bitki, al en, n s dikeni (Paliurus spinosa). * ki aras girerek ili ki inin na kileri bozan kimse. karaal l k * Kara al ok olan yer. s karaam * Bir tr am (Pinus nigra).

Karaayca * Karacayl n konu u Trk dilinin bir kolu. lar tu karaay r * Bu daygillerden, imen biiminde veya geni r olarak yeti ay tirilen bir park bitkisi (Lolium). Karaayl

* Karaay halk olan (kimse). ndan karada lm yok * bundan sonra herhangi bir snt kar ma ihtimali yok. k ile la Karada l * Karada halk olan (kimse). ndan karada l * Bir tr toplu tabanca. Karadeniz'de gemilerin mi batt ? * ok d nceli ve durgun grnen kimselere sylenir. karadul * Sokmas byk ac veren, iri, esmer, zehirli rmcek (Latrodectus mactans). karadut karafa karafaki * Siyah renkte olan dut. * Uzun boyunlu, kulpsuz kk rak srahisi. * Bkz. karafa.

karafatma * Kkanatl n lardan, bcek, kurt ve smkl bceklerle beslenen, tar yararl ma , parla siyah renkli bir bcek (Carabus). karagevrek * Bir e zm. it karagz * Deve derisinden veya mukavvadan kesilip boyanminsan biimlerini beyaz bir perde zerine arkadan k vererek yans yoluyla oynat oyun. tma lan * (ilk harf byk) Bu oyunda halk gr ve duyu veren kimse. n unu karagz * zmaritgillerden, 25-30 cm uzunlu unda, enli, boz renkli, beyaz etli bir bal(Sargus sargus). k karagz oynatmak * komik bir durum yaratmak. karagzc * Karagz oyunu oynatan kimse, hayal. * Karagz oyununda kullan boyanminsan biimlerini yap satan kimse. lan p karagzclk * Karagzcnn mesle i. karagzlk * Gldrp e lendirecek davran . karagzlk etmek * gldrp e lendirecek davran larda bulunmak. karagl kara * Karakul. * Ate rmaya yarayan, e ulu demir ubuk. kar t ri

kara

* Tavukkaras .

karahalile * Do Hindistanda yeti bir bitkinin olgunla nda nce toplanan ve kurutulan 1-3 cm uzunulu u en mas unda, i biiminde siyah renkli, sert, kokusuz taneleri (Fructus Myrobalani). Karahanl * Orta Asya'da kurulmu bir Trk devleti ve bu devleti kuran soy. eski karahindiba * Birle ikgillerden, uzun ve di yaprakl li , iekleri sar kme biiminde bir bitki (Taraxacum). ve karai ne * Bir e i kar it neli nca. Karaim Karay. Karaimce * Karaim Trkesi, Karayca. karakabarc k * Kara yan yan k, kara arbon. karakaan * E ek. karakafes * Sr diligillerden, iekleri beyaz ve menek alar k z eye rm renkte, eczac kullan bir bitki, e l kta lan ek kula(Symphytum). Karakalpaka * Karakalpaklarkonu u Trk dilinin bir kolu. n tu karakarga * Kuzgun. karaka * Vcudu beyaz, a burun, gz etraf z, , kulak ve t rnaklar siyah, bazen vcutlar da siyah lekeler nda bulunan, ya kuyru l unun u k akkaramanlara gre fazla sarkve daha ziyade Gney Do Anadolu blgesinde sm k u yeti tirlen bir tr koyun. karakavak * 35 m ye kadar ykselebilen, kabu koyu renkli bir kavak tr (Populus nigra). u karakavuk * Hindiba. karakavza * Yaban havucu. karakei * Sazana benzer bir tatl bal (Barbus fluviatilis). su * K l keisi. karak k l * K klar l siyah olan, k z beyaz, sert taneli bu rm veya day. karakol * o unlu Trk soyundan olan ve o Polonya ve Litvanya topraklar oturan bir Musev toplulu u u nda u,

* Gvenlisa i lamakla grevli kimselerin bulundu konut. u * Huzuru ve gvenlisa i lamak iin hkmete ba her trl silhl l kuvvet, kol, devriye. karakol gemisi * Kara sular gvenlisa nda i lamak ve gzclk yapmak iin dola kk gemi. an karakol gezmek * karakol greviyle dola devriye gezmek. mak, karakolluk * Karakolla ilgili. karakolluk olmak * kavga sonucu karakola gitmek zorunda kalmak. karakoncolos * ocuklar korkutmak iin kendisinden sz edilen, gerek d bir yarat umac k, , hayalet. * ok irkin kimse. karakter * Bir nesnenin, bir bireyin kendine zg yap, onu ba s kalar ay temel belirti ve bireyin davran ndan ran biimlerini belirleyen ana zellik, z yap , seciye. * Bir kimsenin veya bir insan grubunun tutumu; duygulanma ve davranbiimi. * stn, manev zellik. * Bas harf tr. mda * Bireyin kendi kendisine egemen olmas, kendi kendisiyle uyum iinde bulunmas, d n n n ve hareketlerinde tutarl lam kalabilmesini sa , sa layan zellikler btn. * Bir eserde duygu, tutku ve d ynlerinden ele al kimse. nce nan karakteristik * Bir kimse veya nesneye zg olan (ayc r nitelik), tipik. * Bir logaritmantam birimler anlatan blm. n karakterize * Ayc r niteliortaya konulmuay edilmi i , rt . karakterize etmek * ayc r niteli ortaya koymak, ay etmek. ini rt karakterli * Herhangi bir karakteri olan. * Karakteri sa olan. lam

karakteroloji * nsanlarda karakterin geli mesini ve zelliklerini inceleyen bilim dal . karaktersiz * Karakteri kt olan. karaktersizlik * Gvenilir karakteri olmama durumu. karakucak * Kkeni Orta Asya'ya kadar uzanan, en eski, ya srlmeden, serbest biimindeki geleneksel Trk gre i. karakul koyun. * As l yurdu Buhara'da Karakul blgesi olan ve yurdumuzda da yeti tirilen, tyleri uzun ve krcbir cins v k

karakulak * Kedigillerden, akala benzer vahbir hayvan (Caracal melanotis).

karakulak * Osmanlmparatorlu unda emir avu haberci. u, karaku karaku * Atlarayaklar yapan bir hastal n nda i k. karaku * Kanun, kural, mantllerine dayanmayan. k * Kartal trnden karaku verilen ad. lara

karalhana * Yapraklar koyu yeolan bir tr lhana. il karalhana orbas * Karalhana yapraklarn ince ince klmas sonra tere ya kuru fasulye, mr yarmas baharat ile n y ndan , s ve pi irilmesiyle haz rlanan sulu bir yemek. karalama * Karalamak i i. * El al rmak iin ok tekrarlanarak yaz yaz t lan . * stnde dzeltmeler yap temize ekilmemi tasla msvedde. lan, yaz , * Leke srme, ktlk ykleme.

karalama defteri * Karalamalaryap defter, msvedde defteri. n ld karalamak * Boya veya kalemle birtak m ekiller izerek bir yeri kirletmek. * Bir yazn zerini izerek onu geersiz k n lmak. * Taslak olarak yazmak veya izmek. * Leke srmek, ktlk yklemek, iftira etmek. * H ve acele olarak yazmak. zl karalanma * Karalanmak i i. karalanmak * Karalamak i lmak. i yap * Kara duruma gelmek. * Leke srlmek, ktlk yklenmek. karalar ba lamak (veya giymek) * yas tutmak. karalatma * Karalatmak i i. karalatmak * Karalamak i yapt ini rmak. karalay * Karalamak i i veya biimi. karaleylek * Leylekgillerden, gagas ado k k, tyleri kara, uzun bacakl kueltik gagas a ru vr bir , (Ciconia nigra). karal * Karas olan. (II) * zeri kalemle karalanm .

karal beyazl * zerinde hem kara hem beyaz bulunan. karal k * Kara olma durumu. * Karaya alan leke. * Uzaklveya karanlsebebiyle kim veya ne oldu seilemeyen, belli belirsiz, koyu renkli biim. k k u * Hafif karanl leke. k, * Karamak i i. * Hor grmek. * Karalamak, kara almak, lekelemek. * Ktlemek, yermek. karaman * Orta Anadolu'da yeti tirilen, kuyru iri ve ya bir tr koyun. u l

karalt

karama karamak

karamandola * Daha ok ayakkab yz yap bir e sa ve parlak kuma lan it lam . * Bu kuma yap tan lm . Karaman'koyunu sonra oyunu n kar * bir tam gvenmeyip ileride nas eye l olaca beklemek gerekir. n karambol * Bilrdo oyununda istaka ile vurulan bilyenin brlerine dokunmas . * arp birbirine arpma, karkl karma ma, k, a. karambole getirmek * karkl yararlanarak birini aldatmak. ktan * bir ia bir abuklukla yaparak gereken zeni gstermemek. i r karamel karamsar * Eritilmi biraz lm ve yak ekerle yap lan ekerleme. * Ktmser, bedbin, meyus, pesimist.

karamsar olmak * ktmserli kap e lmak, bedbin olmak. karamsarla ma * Ktmserle me. karamsarla mak * Ktmserle mek. karamsarlarma t * Karamsarlarma i t i. karamsarlarmak t * Karamsar etmek. karamsarl k * Ktmserlik, meyusiyet, bedbinlik, pesimizm. karamuk

* Karanfilgillerden, ekin tarlalar biten, yapraklar , iepembe mor renkte, zararl bitki nda kar kl l i bir (Agrostemmagithago). * Vcutta kara renkli kabarc sebep olan bir hastal klara k. * Koyunlarda grlen bir tr hastal k. karamusal * ifte demir at geminin dnmesiyle zincirlerin kar n ldnda mas nlemek iin kullan x biiminde ve lan f rdondye ba zincir dzeni. l Karamusal (veya Karamrsel) sepeti * nemsiz kimse veya ey. Karamusal (veya Karamrsel) sepeti sanmak * bir kimse veya ufak, nemsiz saymak. eyi karanfil * Karanfilgillerden, gzel renkli iekler aan bir ss bitkisi (Dianthus caryophyllus). * Mersingillerden, Molk adalar Filipinler'de ve Hindistan'da yeti bir a (Caryophyllus nda, en a aromaticus). * Bu a n karanfil yaelde edilen ve baharat olarak kullan a kokusunu gideren, ac , koyu renkli, ac lan, z ms kk ivi biimindeki tomurcu u. karanfil ya * Karanfilin tomurcuklar elde edilen uucu ya ndan . karanfilci * Karanfil yeti tiricisi. karanfilgiller * eneklilerden, rnek bitkisi karanfil olan, ven, karamuk, sabun otu ve benzeri cinsleri iine alan bir ki familya. karanfili s kmak * tehlikelere ve glklere g gerebilmek. s karanl gmlmek a * koyu karanliinde kalmak. k * byk snt keder iinde kalmak. k ve karanl kalmak a * var yere varmadan ak olmak. lacak am karanl de (veya y mek rtmak) * karanl grmeye al kta mak, ayd nl kmak iin aba harcamak. a * Byk snt zntden kurtulmak iin abalamak. k ve karanl k * I olmayan, btn veya bir paras yoksun olan. ktan * I olmama durumu. k * Gere anla p bilinemeyen, ne olaca sonu belli olmayan (durum). ince l , * Yasalara, treye uygun olmayan; kark. * znt, snt k , peri k. anl karanlbasmak (veya kmek) k * (hava) kararmak. karanletmek k * bir nnde durarak grnmesine engel olmak. eyin karanloda k * Foto cam raf banyosu, rntgen muayenesi gibi i yap ksoda. lerin ld z

karanl gz k kta rpmak * bir anlatmak isterken kar ndakinin anlayamayacabir i eyi s arette bulunmak veya bir sz sylemek. karantina * Bula bir hastaln yaygoldu bir yerden gelen ki gemileri ve mallar c n u ileri, geici olarak ay rma biiminde al nlem. nan * Hastahanelerde, yatacak hastalarkay kabul edildikleri yer. n t ve karantina mddeti * \343 karantina sresi. karantina sresi * Karantina iin gerekli olan ve ngrlen sre. karar * Bir i veya sorun hakk d nda nlerek verilen kesin yarg . * (herhangi bir durum iin) Tartlarak verilen kesin yarg . * Bu yarg bildiren belge. y * De meyen, dzenli durum, dzenlilik, yntemlilik. i * Trk mzi inde, taksim yaparken ana makama dn . * (hava iin) Demez olma. i * Tam lsnde, ne az ne ok. karar almak * bir davay sorunu sonuca ba , bir lamak. karar alt almak na * karar vermek, kararlarmak. t karar bulmak * kararl durum almak; yat bir mak. karar k lmak * birok deneyip birini semek. eyi karar vermek * bir sorunu karara ba lamak, kararlarmak. t karara ba lamak * bir davay sorunu zmlemek, sonuland , bir rmak. karara kalmak * (dava iin) gr lmesi bitip yargn karar beklemek. c n karara varmak * bir konuda anla bir kararlarmak. mak, eyi t karargh * Bir birlik veya kurumun, kumandan ile yard ve blmlerinden olu kurulu mcube an . * Ordunun uzun bir sre veya geici olarak konaklad yer. * Durulan veya kal yer. nan * Gerektilde. i

karar nca

karar b nda rakmak * ly a mamak. karar * Kararmak i i veya biimi. kararlama

* Kararlamak i i. * Kararlayarak (yap tahmin. lan), kararlamadan * Kararlama yoluyla, grmeden. kararlamak * l ve tart dayanmaksn, gzle oranlayarak hesaplamak, tahmin etmek. ya z kararla ma * Kararla i mak i. kararla mak * Bir iin karar verilmek. ey kararlar tlma * Kararlar i tlmak i. kararlar tlmak * Kararlarmak iyap t i lmak. kararlarma t * Kararlarmak i t i. kararlarmak t * Bir konunun, bir i herhangi bir yolda yap yla ilgili kesin d belirtmek, tayin etmek. in lmas nce kararl * Karar direnen, karar de tirmeyen, kesin karar vermi nda n i olan. * Dzenli, dengeli, ll, istikrarl .

kararl dalga * \343 durakl dalga. kararl denge * Bir g etkisiyle hareket ettikten sonra gene ayn duruma gelen cisimlerin konumunu anlat r. kararl l k * Kararl olma durumu, istikrar. kararma * Kararmak i i. * Grntlerin gittike karargrnmez duruma gemesine dayanan bir noktalama e p idi. * Rengi karaya dnmek, siyahla mak. * (k) Snmek, klmak veya gc azalmak. s * (ateSnmeye yz tutmak. ) * (i, ruh gibi szlerle) Kederlenmek, can k slmak. * Niteli yitirmek. ini

kararmak

kararname * Cumhurba nonaylad hkmet karar kann . * Bakanlar Kuruluna verilen yetkilere dayanarak al karar. nan * Bu karar bildiren resm yaz . karars z * Karar olmayan, karar vermekte glk eken, bir kararda durmayan; duruksun, mtereddit. * Dzensiz, istikrars z.

kararsdenge z * Denge durumundaki cismin kk bir yer de tirmesiyle bozulan denge. i

karars k zl * Kararsolma durumu, tereddt. z * Dzensizlik, istikrars k. zl karart * Karalt . * Kararmyer, siyahl k.

karart lma * Karart iveya durumu. lmak i karart lmak * Karanlduruma getirilmesini sa k lamak. karartma * Kararmak i i. * Sava durumunda d uaklar korunma amac klar man ndan yla rtme veya sndrme biiminde al nan nlemlerin btn. karartmak * Rengini karaya evirmek, esmerle tirmek, siyahlarmak. t * Karanlduruma getirmek. k * ( K veya rtmek. smak ) * Kt bir duruma getirmek. karasak z * Zift. karasal * Kara (I) ile ilgili, berr.

karasal iklim * Bkz. kara iklimi. karasal kumul * Deniz ks uzak, llerde olu kumul. yndan an karasal olu uk * Yer kabu unun kara blmndeki katmanlar olan olu nda uk. karasr * Orta Anadolu'da yeti sert ve kurak iklime dayan , kk yapbir sr tr. en, kl l karasinek * Bcekler sfn ift kanatl tak ndan, insan ve evcil hayvanlarkan emen, grn ev sine nn lar m n n ine benzeyen bir eklem bacakl (Stomoxys calcitrans). tr karasu glokum. kara n * o unlukla gzn i bas n o nc almas kendini gsteren, krl sebep olabilen bir gz hastal, yla e

* Esmer, sarn kar . m

karataban * bceklerinde geni pek apta lme yol aan kelebek hastal. karatavuk * Karatavukgillerden, tyleri kara, meyve ve bceklerle beslenen tc ku (Turdus merula). karatavukgiller

* Omurgal hayvanlarku sf n lar nndan, ardku n klkuyruklar lar ve z iine alan bir familya. karate * Ayak ve yumruk vuru zerine kurulu, Japon kkenli bir dv lar yntemi. karateci karaturp karavan karavana * En ok orduda erlerin yeme da ini tmada kullan ok miktarda yiyecek alan, kenarlar derince lan, dik, metal kap. * (genellikle orduda veya yatokul ve ceza evlerinde) Yemek. l * yass nce, elmas. * Attaliminde hedef tahtas bile vuramama. n karavana borusu * Yemek vaktinin geldi bildiren boru sesi. ini karavana kmak * yemek haz rlanmak veya gelmek. karavanac * Karavanay (asker). ta yan * Hedef tahtas vuramayan kimse. n karavanadan yemek * toplu durumda ayn kaptan yemek. karava * Sava tutsak edilen veya satal ve sahibinin zerinde tam bir kullanma hakk ta n nan bulunan kad n. karavak l * Karava olma durumu. karavel karavel * ift motorlu bir uak tr. * Byk deniz teknesi. * Gemilerde denizcilik kurallar aykdurum. na r * Bkz. kerevit. * Eczac kullan ve rmeyen bir bitki. l kta lan karaya ayak basmak * deniz, gl vb. den karaya kmak. * deniz ta ndan karaya t kmak. karaya karmak * gl veya denizden karaya kmas sa n lamak. karaya d mek * (deniz iinde bulunan bir ak veya dalga ile kya at ey) nt y lmak. * Karate yapan kimse. * Turpgillerden, etli, iri beyaz kkl ok yk bir bitki (Raphanus sativusvar niger). ll * Bir otomobilin arkas tak insan ta na lan, maya yarayan, tekerlekli, st kapal ara.

karavide karaya

karaya oturmak * (gemi) denizin sblmne saplankalmak. p karaya vurmak * denizden karaya at lmak. karayaka * Do Karadeniz k blgesinde yeti uzun kuyruklu, beyaz renkli koyun tr. u y en,

karayand k * Deve dikeni. karayan k * Karakabarc yan k, kara, arbon. Karayca karay lan karbojen * Bile iminde yzde 95 oksijen ve yzde 5 karbondioksit bulunan gaz karm . karboksil * Organik asit grubunda bulunan -COOH formlndeki tek de kklere verilen ad. erli * \343 Karaimce. * Boyu uzun, bairi pullarla rtl, zarar hayvanlar yediiin tar yararl i ma , tehlikesiz bir y (Coluber). lan

karboksilik * Korboksilli. karboksilli * Yapnda bir veya birok karboksil koku bulunan (maddeler), karboksilik. s karbon * Atom numaras atom a 12 olan, do elmas, grafit gibi billrla 6, rl ada mveya maden kmr, linyit, antrasit gibi ekilsiz olarak bulunan element. K saltmas C. karbon dnemi * Birinci a drdnc dnemi ve bu dnemde olu yer katmanlar n mu , karbonifer. karbon k d * Ayn zamanda hem yazmak hem de kopya karmak iin yaz n aras konulan bir yz boyal k tlarn na k t. karbonado * Kara elmas. karbonat * Karbonik asidin bazlarla birle olu erek turdu tuzlargenel ad u n . * Sodyum bikarbonat. * Genellikle sindirimi kolaylarmak iin suya kat kimyasal birle t lan im.

karbonatlama * Karbonik asit alabilen maddelere bu gaz vererek onlar karbonat durumuna dn trme. karbonatlamak * Karbonat durumuna dn trmek. karbonatl * inde karbonat olan.

karbondioksit * Renksiz, kokusuz, yo unlu 152,0C de ve 36 atmosfer bas nda kolayca sla ek tatta bir gaz u nc v an imsi (CO2). karbonhidrat * Ya ve yumurta ak lar maddeleri yan ra, insan ve hayvanlarorganik besinlerinden en nemlisi olan s n organik kimya birle iklerinin genel ad . karbonifer * Karbon dnemi. karbonik * Karbonla ilgili olan.

karbonik asit * Bir karbonla iki oksijenin birle mesiyle olu bir gaz suda erimi an n durumuna verilen ad. Bu gaz, organik veya ba karbonlu maddelerin rmesinden, yanmas ka ndan, bitkilerin ve canl n solunumundan olu lar ur. karbonil * Birle de 2 olan karbonmonokside verilen ad. me eri karbonit * Karbon grubundan basit madde.

karbonizasyon * Hayvansal lifler iinde bulunan bitkisel kmlar veya sellozik liflerin giderilmesi iin asitlerle s k s n cakl etkisi alt i grmesi. nda lem karbonlama * (metalrjide) eli karbon verme i e lemi. karbonlamak * Bir maden veya ala karbon bak ndan zenginle m m tirmek. karbonla ma * Karbonla i mak i. karbonla mak * Karbon durumuna gelmek, kmrle mek. karbonlu * Birle iminde karbon bulunan.

karbonmonoksit * 0,97 yo unlu unda, renksiz, kokusuz bir gaz. Bol miktarda a s kararak mavi bir alevle yanar ve hava a ile birle bir ok uygulama alan patlay bir karm olu erek olan c turur (CO). karborundum * A r madde olarak kullan silisyum karbrn ticaretteki ad c nd lan . karbr * Karbonun ba bir elementle birle ka mesinden olu madde. an karbratr * Patlamal motorlarda akaryakbuharlarhava ile kar n layan cihaz. t tp mas sa karbrleme * (metalrjide) Maden bir rnn karbon bak ndan zenginle m tirilmesi. karc ar * Klsik Trk mzi hareketli bir makam. inde

karda yryp (gezip) izini belli etmemek * kimsenin sezemeyecebiimde gizli i i evirmek. karda kardelen * Nergisgillerden, baharda ok erken iek aan ve eczac kullan so bir bitki (Galanthus nivalis). l kta lan anl karde * Ayn babadan do , veya ana babalar biri ayn ocuklar birbirine gre ad ana mu ndan olan n . * Ya kk olan karde a . * Aralar ok de verilen ortak bir ba nda er bulunanlardan her biri. * Seslenme sz olarak kullan l r. * Karde .

karde kan * Soy ve bak ndan aralar yak k bulunma, kan ba rk m nda nl . karde karde * Dostlukla, dosta, sevgiyle. karde kardeatm yar ba tutmu i , nda * karde ne kadar geimsiz olsa, kt bir durumda birbirlerine yard ederler. ler m karde kavgas * Bir lkede yurtta n birbirlerine kar d lar ncelerinden do silhl t an at ma. karde okul * Bir okulun, toplumsal ve kltrel bak mdan yard ihtiya duydu iin setive trl yard ma u i mlarda bulundu okul. u karde parti * Belli bir ortak amaca ynelen siyas topluluklarher biri. n karde pay * Yar ya bl e paylarla bl yar me; it me. kardeehir * lkemizdeki bir ehirle yabanc lkedeki bir aras ili bir ehir nda kileri zel olarak geli tirmeyi ve yak t nlarmay kabul eden ehirlere verilen genel ad. karde e * Karde yara (biimde), dosta, itenlikle. e r

karde kan * Karde a ndan al hekimlikte ve boyac kullan koyu renkte bir sak kan ac nan, l kta lan, z. karde a kan ac * Baklagillerden, en ok Asya'n s blgelerinde yeti bir a (Draceane draco). n cak en a karde lenme * Karde lenmek i i. karde lenmek * (ekin iin) Bir kkten birka sap birden remek. karde lik * Karde olma durumu, uhuvvet. * Karde kadar yak say kimse, yak dost. n lan n * Seslenme sz olarak kullan l r. * Birlik, beraberlik.

karde etmek lik * karde hareket etmek, karde davranmak. gibi e kard rma * Kard rmak i i.

kard rmak * Karmak i yapt ini rmak. kardinal * Papay seen, dan manln yapan ba papazlardan her biri.

kardinal ku u * spinozgillerden parlak, k z rm renkli, iri gagal , tepelikli, tc bir ku tr (Cardinalis cardinalis). kardinallik * Kardinal olma durumu. * Kardinalin grevi veya makam . kardiyak * Kalple ilgili. * Kalp hastal olan kimse.

kardiyograf * Kalbin hareketlerini, grafik biiminde kaydeden cihaz, elektrokardiyograf. kardiyografi * Kalp hareketlerini kaydetme yntemi, elektrokardiyografi. kardiyogram * Kardiyografkaydettikalp hareketlerinin izgilerle gsterilmi n i grafi elektrokardiyogram. i, kardiyolog * Kalp hastal nda uzmanla klar mhekim. kardiyoloji * Anatomi, fizyoloji ve patolojinin kalp ile ilgili blmleri. kardiyopati * Kalp hastal ngenel ad klarn . kardiyoskleroz * Bazen atardamar sertle mesiyle birlikte grlen kalp dokusu sertle mesi. kardiyoskop * Kalp kas lmalarn incelenmesine yarayan cihaz. n kardiyoskopi * Kalp kas lmalarn kardiyoskop ile dinlenmesi. n kare * Kenarlar a birbirine e olan drtgen, drdl, murabba. ve lar it * Bu biimde olan. * skambil oyunlar ayn nda trden drt k n bir araya gelmesi. d kare kare karekk * Karesi verilen bir say e olan say ya it . karekk almak * Kareleri olan, kareli.

* bir sayn kare kkn hesaplamak. n kareleme * Karelemek i i. * Herhangi bir okgenle e erli bir kare izme; e er bir kare ile hesaplama. de de * Bir resmin, byterek veya klterek kopyas n karma yntemi. karelemek * Karelere ay rmak. * Bir resmi bytme veya kltme i leminden sonra as l rne oranlar kopyas da elde etmek iin in n nda bir resmi e say karelere ay it da rmak. kareli * Karelere blnmstnde kareleri olan; damal , , satranl .

karesel blge * Karenin srlad dzlemsel blge. n karesi * bir sayn kendisiyle arp . n m karesini almak * bir say kendisiyle arpmak. y karfie karga karga * Bir as eyin l durumunu yitirerek, ba aolmas a . * Yelkenleri toplama. karga bok yemeden * ok erken bir saatte. karga burun * Burnu karga gagas benzeyen (kimse). na karga dle i * Ac yar. h karga etmek * tulumban kurumu n ksele supaplar n slatarak irmek iin zerinden su dkp kolu i i letmek. * bir geminin serenlerini daha az yer tutsun diye veya yas belirtisi olarak e bir duruma getirmek. ik karga gibi * ok zayve esmer. f karga tulumba * Birka ki i birini yakalayelleri stnde havaya kald p rarak. karga tulumba etmek * birka kibirini kollar bacaklar tutup kald i, ndan ndan rmak. karga yry * melmi olarak, ift ayakla s rayarak yap yry lan . kargabeyni * Pekmezle tatl urt kar r yap yiyecek. yo larak t lan * Orta boy demir ivi. * Kargagillerden, kanatlar genityleri kara renkte, tarla ve bahelere ok zarar veren ku , (Corvus).

kargaburnu * Ular karga gagas k k olan aralar ortak ad gibi vr n . * Tel bkmekte kullan ve ular koni biiminde olan metalden bir tr k lan sivri ska. * Sanayide kk ve yuva iine yerle tirilmi vidalar skmeye yarayan ince, uzun a alet, kargaburun. zl * Kap mandal . kargabken * Biti ta yaprakl eneklilerden, yapraklar , iekleri talk durumunda olan, meyvesi zehirli ik iki karkl l m bir a (Stryhnos nux-vomice). a * Bu a n striknin elde edilen tohumu. ac kargacburgac k k * (yaz arp dzensiz. iin) k, kargadelen * Kabu unun ok gevrek olmas dolayyla kolay klan bir tr badem. s r kargagiller * Ku sfn, tc ku tak ndan, rnek hayvan lar n n lar m karga olan ku familyas lar . kargasekmez * ok z, sarp (yer). ss karga a * K rtma ve karklyoluyla toplumda ortaya dzen bozuklu anar k k kan u, i. * Karkl dzensizlik. k,

karga a karmak * grlt patya yol amak. rt karga ac * Karga a karan (kimse). karga k al * Kargadurumu. a karg * Gvdesi 5-6 m yksekli eri e ebilen ok yk bir bitki (Arundo donax), kamsaz. ll * Dalyanlarda byk bal iin kullan demir kanca. klar lan * Silh olarak kullan ucu sivri ve demirli uzun m lan, zrak.

karg lama * Karg lamak i i. karg lamak * Karg yaralamak veya ldrmek. ile karg l k * Fi eklerin konuldu me ku fi u in akl eklik. * Kamyeti yer. en * Karg i lnet. mak i,

karg ma karg mak

* Birine, Tanr n, insanlar sevgi ve ilgisinden yoksun kal nefretlerine u 'n n p ramas inde bulunmak, dile ilenmek, lnet etmek, lnetlemek. karg n * Eriyen karlar olu n turdu akarsu. u * Karla kark ya ya an mur.

karg n Karg n karg

* Marangozlukta kullan bir tr byk rende. lan * O Trklerinin 24 boyundan biri. uz * Karg iveya bu maksatla sylenen szler, lnet, telin, beddua, alkkar . mak i t

kargetmek (veya vermek) * karg karg mak, lamak, lnet etmek. karg lama * Karg lamak i i. karg lamak * Karg mak. karg l * Tanr n ve insanlar nefretine, lnetine u 'n n ram mel'un, lnetli. , krgir kargo * Bkz. kgir. * Yk ta gemi. yan * Uak, gemi vb.bir ta ta e yk. tla nan ya, * Kargo i u an kimse. iyle ra

kargocu

kargoculuk * Kargocunun yapt i . karha * Bkz. lser. kar * (genellikle iyelik ekleriyle) Bir erke evlenmi in oldu kad erefika, zevce. u n, , * Kad n. * Ya, ihtiyar. l

kar a zl * Dedikodu yapan (erkek). kar gibi kar koca * korkak, dnek (erkek). * Birbirleriyle evlenmi n ve erkek. kad

kar kocal k * Kar koca olma durumu. kr olmamak * yapabilecei i olmamak. kar k * Kar ya alana bakma sonucu ortaya gz kama . mbir kan mas * Karl alana bakma sonucu kama bir m(gz).

kar k

* Ba bahe sulamak iin a yolu, ark. ve lmsu * Bu arklar aras kalan toprak paras nda . * Sabanla a izi. lan kar klama * Meralarda yzey akn nlemek ve toprak nemini uzun sre koruyarak vejetasyonu geli tirmek iin, 1-1,5 m aral klarla 10-15 cm kesitinde tesviye e rilerine paralel kk hendeklerin a . lmas kar klamak * Kar(I) amak. k kar kma * Kar kmak i i.

kar kmak * (gz) Fazla ktan kama mak. * (gz) Kar ya alana bakmaktan kama mbir mak. kar ma la * Kar mak i la i. kar mak la * (erkek iin) Huylar n huylar benzemek, kadgibi davranmak. kad na n kar l * (herhangi bir nitelik veya nicelikte) Kar olan. s

karkocal l * Kar koca birlikte. kar l k * Kadolma durumu. n * Evli kadn kocas gre olan durumu veya grevi. n na kar etmek l k * (evli bir kad kocas olan grevini yerine getirmek. n) na * (erkek iin) dneklik etmek, hile yapmak. kar lma * Kar i lmak i. kar lmak * Karmak iyap i lmak, kar mak. * (hayvan) iftle mek.

kar kyl m * Kar kyl. s * K k. l b kar ma kar mak kar n * Kar i mak i. * Ya lanmak, kocamak, ihtiyarlamak. * ve hayvanlarda gvdenin kaburga kenarlar kas kadar olan n blgesi. nsan ndan klara * Dl yata rahim. , * (bazeylerde) ve ii bo i blm. * Mide. * gnl, akkafa. , l, * gelen ve yans mdalgalargiri n imiyle olu durakl an dalgalarda en byk genlikte titre noktalar. en

kar as n r * Kar duyulan a. nda r * ekilmez, sevilmeyen kimse veya ad , nitelibilinmeyen i ey. kar bo u n lu * Kaburga kemikleriyle kala kemiklerinin aras vcudun her iki yan bulunan blge. nda nda kar atla n * Karf n t. kar doyurmak n * geinmek. kar zar n * Karbo unun iini, bu bo un iinde bulunan ba n lu lu rsaklar , br organlar kaplayan ve tutan zar, periton. kar zar n iltihab * Bkz. kar zar n yang. s kar zar n yang s * Karzarn had veya kronik iltihab n n , peritonit, karzar n iltihab . kar nca * Zar kanatl lardan, birok tr bulunan bceklerin genel ad (Formica). * Madenlerde, dkm s nda arada hava kalmaktan veya pastan ileri gelen ufak bo ras luk.

kar asidi nca * \343 formik asit. kar belli nca * Beli ok ince olan. kar duas nca * Bereket getirdi inan dua. ine lan kar duas nca gibi * ok kk, sve okunaks(yaz k z ). kar kaderince nca * Bkz. kar karar nca nca. kar karar nca nca * Az da olsa, elinden geldikadar. i kar ku nca u * Kar ncayiyen. kar ku nca ugiller * Kar ncayiyengiller. kar yuvas nca * Kar ncalar bar yer. n nd kar yuvas kaynamak nca gibi * ok kalabalve hareketli olmak. k kar ncaezmez * ok merhametli, ince duygulu (kimse), kar ncaincitmez. kar ncaincitmez

* Bkz. kar ezmez. nca kar ncalan * Kar ncalanmak i i veya biimi. kar ncalanma * Kar ncalanmak i i. kar ncalanmak * Bir yere, bir zerine kar mek. ey nca * Vcudun bir yerindeki uyu ukluktan sonra, kan dola nba n m lamas o yerde kar yla ncalar dola gibi bir r izlenim uyanmak. * (metal yzeylerde) Pas yznden yer yer ufak delikler olu mak. * A zihin yorgunlu r undan dolay bir durumu kavramada zorluk ekmek. bir eyi, kar ncalar * Zar kanatl n, kar ad nda toplanan ve be kadar tr say bir dal lar nca alt bin lan . kar ncal * inde, stnde kar bulunan. nca * (metal iin) Pasl dklme sonucu kk delikleri olan. veya kar ncasever * Kar yiyerek geinen ve kar yuvas nca nca evresinde ya bcek. ayan kar ncay ezmemek (veya incitmemek) bile * ok merhametli, ince duygulu olmak. kar ncayiyen * Kar ncayiyengillerden, Avustralya'da ya ayan, kar ncayla beslenen bir memeli tr (Echidna acule ata). kar ncayiyengiller * rnek hayvan ncayiyen olan, vcutlar dikenli, a kar kirpi boru biiminde uzam kar zlar ncayla , beslenen bir familya. kar k nc * Vcudun e organlar itli iinde bulunan bo luk. * Kalbin alt blmnde bulunan ve biri (sa daki) akci erlere, br (soldaki) vcuda pompalanacak kan almaya yarayan iki bo a verilen ad. lu kar ayakl ndan lar * Kar bacakl ndan lar. kar bacakl ndan lar * Yumu akalardan, kar ndaki etli, yass biimindeki uzant bacak gibi kullanarak ve srnerek nlar pul lar yryen salyangoz, smkl bcek vb. yi iine alan kabuklu hayvanlar sf n. kar nda * Karde . kr tamam etmek n * ldrmek. karn sal, tarlan tas n s n l * kadn salile tarlan ta olan n s n l makbuldr. kar nlama * Kar nlamak i i. kar nlamak * (gemi iin) Yan dayamak. n

kar nl kar nma

* Karn byk ve ntolan. k l * Kar nmak i i.

kar nmak * Sallanarak, kar mak. * iftle mek. kar nsa * Ku n ty detirme zaman lar i . kar ntas * Past l hayvan gbek etlerine verilen ad. rmac kta n kar nt * Anaforlarda olu evrinti. an * Geminin yan vurarak gemiyi sarsan dalga. ndan

kar a s zl * Karnd sn ncelerini benimseyip davran n uyduran (koca). lar ona kar kyl s * Karnyak n sn nlar benimseyip kendi yak n nlar unutan erkek. * K k. l b kar * Parmaklar birbirinden uzak duracak biimde gergin duran elde, ba parmak ve sere parmaklarular n aras ndaki a k. kl karkar * Her yan ve inceden inceye. n kar gr olmamak an eni * i kimse kar ine mamak, zgr olmak. kark * Ayn nitelikteki eylerden olu . mu * Kar olan, dzensiz, da k, intizams m n z. * Saf olmayan. * Halk inanc gre cin ve perilerle ili olan. na kisi * alkant , karga gerginlik iinde olan. a, * Anla lmas olan, aseik olmayan. g k

karkl k * Kark olma durumu, te evv . * Kalabal dzensizlik vb. nin yol at karga k, a. karlma * Karlmak i i.

karlmak * Kar iyap mak i lmak, mdahale edilmek. karm * Kar olandurumu. m n * Birden ok kar r yla elde edilen eyin lmas t ey. * veya daha ok maddenin kimyasal tepkimeye girmeden bir araya gelmesi, mahlt. ki

kar lama * Kar lamak i i.

kar lamak * Kar lmek. la kar ma * Kar i mak i. * Engelleme, araya girme, mdahale. * Dzeni bozulma. * veya ikiden ok bir araya gelip birbirinin iinde da ki ey lmak, birbirinin iine girmek. * Dzensiz, da k olmak. n * Bulanmak, durulu yitirmek. unu * A yitirmek, anla kln lmas gle mek. * Engellemek, araya girmek; mdahale etmek. * Bir araya gelmek, kat lmak. * lgilenmek, mdahale etmek, el atmak. * Yetkisinde bulunmak, bakmak, i edinmek, i i olmak.

kar mak

kar r c t * veya daha ok maddeyi birbiri iinde da ki tmaya, kar rmaya yarayan aralargenel ad t n , mikser. * e besin maddelerini kar rma veya arpma i kullan ara veya let, mikser. itli t inde lan * Ortal birbirine katan, fitneci, mfsit. kar rl c t k * Kar r olma durumu, fitnecilik. c t kar r lma t * Kar r i lmak i. t kar r lmak t * Kar rmak iyap t i lmak. kar r t * Kar rmak iveya biimi. t i kar rma t * Kar rmak i t i. kar rmak t * Kar i yapt mak ini rmak. * inde ne oldu anlamak veya aradn unu bulmak amac elle yoklamak. yla * Yemedibinin tutmamas ka alt st etmek. i iin kla * Kurcalamak, oynamak. * Okumak, ararmak, incelemek. t * Gz atmak, stnkr okumak. * Ay edememek, tam olarak seememek. rt kari karides * Okuyucu, okur. * Denizlerde veya tatl sularda ya yzc, orta byklkte kabuklu trn ad ayan .

karides a * Karides avlamakta kullan bir tr a lan . karidesi kariha * Karides satan veya yakalayan (kimse). * D nme gc.

karikatr resim.

* ve toplumla ilgili her tr olay nsan konu alarak abartbir biimde belirten, d l ndrc ve gldrc * Beceriksizce yap ey, taslak. lm

karikatrc * Karikatr izen sanat , karikatrist. karikatrclk * Karikatr izme sanat . karikatrist * Karikatrc. karikatrize * Karikatr durumuna getirilmi olan. karikatrize etmek * karikatrle tirmek. karikatrle tirme * Karikatrle tirmek i i. karikatrle tirmek * Karikatr durumuna getirmek. * Bir bir olaybelirtilmesi gereken zelliklerini bozarak, yererek, gln duruma getirerek anlatmak. eyin, n karikatrlk * Karikatr izmeye yarayan ara, gere, karikatr yapmak iin kullan malzeme. lan * Karikatr konusunu olu turan olay. * Karikatr olma durumu. karina * Gemi omurgas . * Gemi teknesinin su iinde kalan blm.

karina etmek (veya karinaya basmak) * gemiyi karinas ortaya kacak biimde bir yan zerine yat rmak. karinal lar * Omurgal hayvanlardan ku sfn hemen btn ku iine alan byk bir blm. lar nn lar karine * Kark bir i veya sorunun anla na, zmlenmesine yarayan durum, ipucu. lmas * Belirti.

karine ile anlamak * szn geli inden karmak. kariyer * Meslek, uzmanl k. kariyer yapmak * uzmanlalan al k nda uzmanla ihtisas yapmak. mak, mak, karizma * Byleyicilik, etkileyicilik.

karizmatik * Byleyici, etkileyici.

karkara karkas

* Uzun bacakl lardan, bataklblgelerde ya k ayan, k s lkelerde geiren, basorgulu turna. cak * Demirli betonla yap . lmyap * Kemikli sr eti. * Karlamak i i. * Kar ya mak.

karlama karlamak karlanma

* Karlanmak iveya durumu. i

karlanmak * Kar ile rtlmek, kar ile kaplanmak. karl * stnde kar bulunan. * Kar ya an. * Kr olan, kazanl . * para getiren i yi veya al alan ma . karl k * Kar kuyusu. * D has r rgsyle kapl , iinde kar veya buz koymak iin blmesi bulunan, so utucu olarak kullan lan byk e. i Karluk * Eski Trk boylar biri. ndan karma * Karmak i i. * Ayr trden olan elerin kar r yla olu , muhtelit. lmas t mu

krl krl i

karma e itim * Erkek ve k z rencilerin ayn okulda bir arada okumalar sa n layan e itim. karma ekonomi * zel ve kamu kesimlerini kaynarma amac gden, her iki kesimin birlikte giri t n imlerini n gren ekonomi siyaseti. karma okul * Karma e uygulanan okul. itim karma sergi * Birok ressam eserlerini sergilediyer. n i karma tamlama * tamlamas sim ndaki isimlerden birinin veya ikisinin s almas kurulan tamlama: Tok evin a kedisi. fat yla Ye k lmbas il kn gibi. karma * Yap lerinde harc i karmaya yarayan alet, mikser. karmak

* Kar rmak, bibirine katmak. t * Toz durumundaki bir s ile kar rarak amur veya hamur durumuna getirmek. eyi v t karmakar * ok kark, karmakark. karmakaretmek * ok kark duruma getirmek. karmakarolmak * ok kark duruma gelmek. karmakark * Da k, dzensiz, ok kark. n * Huzursuz, karars karma z, k. karmakark etmek * ok kark duruma getirmek. karmakark olmak * ok kark duruma gelmek. karmal k * Karma olma durumu. karman orman * ok kark ve dzensiz. karman orman etmek * ok kark ve dzensiz duruma getirmek. karman orman olmak * ok kark ve dzensiz duruma gelmek. karmanyola * iinde z yolda lmle korkutarak yap soygunculuk. ehir ss lan karmanyolac * Karmanyola yoluyla adam soyan kimse. karmanyolac l k * Karmanyolac olma durumu. * Karmanyola yoluyla soygun yapma i i. karma a * Karma olma durumu. k * Hastal davran ortaya kl lar karan, ki bilincini az ok inin artland genellikle ocukluk dneminde ran, kazan bask nda tutulmu ra, duygu ve d lm , alt hat ncelerin btn, kompleks. karma k * inde ayn cinsten bir ok bulunan, birbirine az ok ayk bir ok e r eylerden olu mudil. an, * zeltide kendisine olu turulan paralara iki ynl olarak ayr bir iyon veya birle kompleks. an ik, karma say k * Kesirleri ondalsayn tersine olarak e birimlere gre blmlenmi . k n itli say karma ma kla * Karma ma i kla i. karma mak kla * Karma duruma gelmek. k

karma ma * Karma i mak i. karma mak * Bir ba bir birle kark durum almak. ey ka eyle erek karmarma t * Kamarmak i t i. karmarmak t * Karma duruma getirmek. k karm k * ay a nda yap z lmolan bal b k eti. * Mersin bal n denizden nehirlere remek iin gei s nda avlanmalar kullan ve nehir klarn leri ras nda lan a na kurulan ok i bir olta tak . zlar neli m karmuk * Byk kanca.

karnabahar * Turpgillerden, iekleri etli ve tanecikli bir grn olan, yapraklar te lhana yapra benzeyen, sebze na olarak kullan bir bitki (Brassica oleracea botrytis). lan karnabit karnaval * Karnabahar.

* Hristiyanlarbyk perhizden nce et kesiminde renkli, komik ve c l girerek yapt n a k rt klara klar enlik ve e lence dnemi. * Bu dnemde yap e lan lence. karnaval maskaras * Karnavala kat gln giyimli kimse. lan * Gln, abartmal giyimli, ssl kimse. karnaval maskesi * Karnavalda tak gln maske, maskara. lan karne * rencilere dnem sonlar okul ynetimlerince verilen ve her dersin ba durumu ile devam, sak, nda ar l yetenek ve genel gidi durumlar gsteren belge. n * Gerektike kopar kullan iin haz l p lmak rlanmbiletlerin olu turdu defter. u * Bkz. sak karnesi. l karn a * Ac km .

karn burnunda * Gebeliok ilerlemido yak i , umu n. karn bymek * hamile kalmak. karn geni * Gams tasas z, z. karn tok * bu szlerle kan , nem verilmedi anlatmak iin kullan lmadn ini l r.

karn s pek tok rt * geimi iyi, para snt olmayan kimseler iin kullan k s l r.

karn almak zil * ok ac kmolmak. karn kara * Brlce. * Kt yrekli (kimse). karn konu ndan an * \343 vantrilok. karn konu (veya sylemek) ndan mak * i itilemeyecek kadar alak sesle sylemek. * uydurarak sylemek. karn doldurmak n * gebe kalmak. karn k yar * Bir tr k ymal can yeme patl i. * Matbaac her sayfay stun olarak dzenleme. l kta ift karni * Lboratuvarda, dam i tma lerinde kullan geni nl ve e boyunlu cam kap. lan, kar , dar ri karnivor karo * Et obur, et yiyen canl . * Oyun k n kk, k z tlarn rm, baklava biimli benekli olan, orya. * Betondan, drt k d ta e eme .

karoser

* Otomobilde, mekanizmay turan motor, makine, tekerlek ve gibi blmlerin dnda kalan, olu asi grnen dblm. karpit * Asetilen gaz karmakta kullan karbonla kalsiyum birlei madde (CaC2). lan, i

karpit lmbas * Karpitin su etkisiyle asetilen gaz vermesi ve bu gaz yak yla k elde edilen lmba. n lmas karpuz * Kabakgillerden, srngen gvdeli bir bitki (Citrullus vulgaris). * Bu bitkinin iri ve sulu meyvesi. * Karpuz biiminde yuvarlak ve iri ey. * Kadmemesi. n karpuz fener * enliklerde kullan toparlak k fener. lan t karpuzcu * Karpuz satan kimse.

karpuzculuk * Karpuz yeti tirme veya alsatma i p i. karsak * Kpekgillerden, soluk kahve rengi, karn beyaz tyl, k kulakl sa , postundan krk yap bir memeli tr lan (Vulpes corsac). krs z

* Kr olmayan, kazans z. karst * Kayalarerimesiyle yer alt nt olan, kire tave dolomit blgesi. n ak lar karstik kar * Karst zellita karst ile ilgili. i yan, * Bir bir yerin, bir kimsenin, esas tutulan yznn ilerisi. eyin, * Yol, deniz, vb. nin br ks yan rmak y veya . * n, kat, huzur. * Bulunan yere gre nde, ileride olan. * Kar zmuhalif. t, t, * Yzn bir do evirerek. eye ru * Kar k olarak, mukabil. l * hakk in, nda. * (zaman anlatan kelimelere) Do sular ru, nda.

karak n * Kartak n yapt bir ak durdurup hemen ak geme i kontratak. m n na i, kar kmak * d ardan gelenleri kar lamaya gitmek. * bir d nceye kat lmamak, cephe almak. kardevrim * Bir devrimi y kmay onun rnlerini ortadan kald ve rmay hedefleyen hareket. kardurmak * direnmek, dayanmak, boyun e memek. kard rm * Anti-damping. kargelim * Kar k. tl kargelmek * boyun e memek, ba kald rmak. kargr * Bir teze karveya iddiaya karyeni ve deik nerme getirme. i karkar ya * Yz yze. karkar gelmek ya * birden kar mak. la karkoymak * direnmek, dayanmak, boyun e memek. karolmak * birine veya bir d nceye kat lmamak, kar olmak. t karolum * Birbirinin kar nda bulunan, birbirini karkl s olarak d b l rakan kavram veya yarg ndaki ba , ta aras lant tekabl. karoy * K z rm oy.

* Muhalefet etme, kargelme. karsav * Bir at nikinci terimini olu n k turan d veya nerme, antitez. nce kar c * Kar lamaya kimse, kar c kan . lay * Kard ncede olan.

kar l k c * Kar olma durumu. c kar kar dan ya * Bir yandan br yana. * Kar grnerek, uzaktan. maz kar lama * Kar lamak iistikbal. i, * Trakya ve Marmara blgesinde oynanan bir halk oyunu veya bu oyunun mzi i. kar treni lama * (nemli bir kimse iin) Bir yere gelis nda o yerin yneticileri ve halk yap kabul treni. i ras nca lan kar lamak * D ardan gelen bir kimseye kar c olarak lay kmak, istikbal etmek. * Kar k olmak, denk gelmek, tekabl etmek. l * Sylenen, yap bildiren bir olumlu veya olumsuz bulmak. lan, eyi * nlemek, durdurmak. * Boksta karoyuncunun yumruklar savmak. n kar lan * Kar lanmak i i veya biimi. kar lanma * Kar lanmak i i. kar lanmak * Kar lamak i lmak. i yap kar ma la * Kar mak i la i. * sporcu veya iki tak aras kar kl ki m nda, olarak kazanmak amac yap yar msakaba. l yla lan ma, kar mak la * Karkar gelmek, rastla ya mak. * (iki sporcu veya iki tak iin) Yar m mak. kar tlma r la * Kar tlmak i r la i. kar tlmak r la * Kar t iyap rmak i la lmak. kar t rma la * Kiveya nesnelerin benzer veya ayn i yanlar incelemek iin k n yaslama, mukayese. kar t derecesi rma la * Daha, ok, fazla, ziyade gibi kelimelerle kavramlarkar tlst derecede gsterilmesi. n r la p kar t rmac la * Kar t rmal la edebiyat veya dil bilimi uzman .

kar t rmak la * Kar t i yapt rmak ini la rmak. * Kiveya nesnelerin benzer veya ayr i yanlar incelemek iin k n yaslamak, mukayese etmek. * (diki Giysinin bir yan yap i te) na lan lemi, e sa itlik lamak amac br yan uygulamak. yla nda kar t rmal la * Kar t yolu ile yap rma la lmolan, mukayeseli. kar t rmal bilgisi la dil * Akraba dilleri ve leheleri kar t inceleyen dil bilgisi. rarak la kar t rmal bilimi la dil * Kar t yntemiyle e diller aras rma la itli ndaki ili kileri, benzerlikleri belirleyip dil ailelerini tespit etmeyi amalayan inceleme. kar t rmal la edebiyat * Kar t yntemiyle e edebiyatlar aras rma la itli ndaki ili kileri, benzerlikleri tespit etmeyi amalayan bilim dal , mukayeseli edebiyat. kar c lay * Gelen birini kar lamaya kimse. kan * nleyen. * Yerine getiren, yapan. kar lay * Kar lamak i i veya biimi. kar k l * Bir davrann kartarafta uyand gerektirdiba davran mukabele. rd, i ka , * Bir dildeki bir sz ba bir dilde ayn ka anlamda kar sz. layan * Cevap, yan t. * Bir alrken kartarafa verilen ba bedel. ey n ka ey, * Bir i ayr iin lmpara, denek, tahsisat.

kar k vermek l * (kk by kargelmek. ne) * cevap vermek, yan t vermek. kar kl l * kiveya iki toplulu aras geen ve kar harekete e er bir hareketle beliren, mtekabil. ki i un nda lan la de * Birbirine karbulunan. * Birbirlerine kark olarak. l * Birbiriyle ilgili olarak. kar kl yapraklar l * Saplarher d n mnde karkl olarak iki iki bulunan yapraklar. l er er kar ks z l * Kar olmayan. l * Kar k gerektirmeyen. l * Kar k verilmeyecek. l kar ksa z k l * Bir tek ki kendince yaratt a tek yanl k. inin k, a kar ksek z l * denecek paranbankadaki hesapta olmad ek. n kar kta bulunmak l * cevap vermek. kar n

* Ra men. kar na almak s * birinin d ve tutumuna kat belli etmek. nce lmadn kar na gemek s * kard nceye kat lmak. * karpartiye, guruba gitmek. kar t * Nitelik ve durumlar birbirine bsbtn ayk olan, z kontrast. r t,

kar anlaml t * Anlamlar birbirinin kar olan (sz): A t ayukar geri, siyah beyaz, dar geni , ileri , byk kk gibi. kar duygu t * Baz ilere, veya varl karduyulan ve belirli bir sebebe dayanmayan ho ki klara nutsuzluk durumu, antipati. kar t * Kar karolan, aleyhtar. kan, kar ll k t * Bir i davran veya d e, a nceye karolma durumu, aleyhtarl k. kar tlama * Kar tlamak i i. kar tlamak * Bir iddiaya zolarak ba bir iddia ileri srmek. t ka kar ma tla * Kar t i rmak i. la kar mak tla * Birbirine kar olmak. t kar tl kar k tl * Kar k, zk gsteren, tezatl tl tl . * Kar olma durumu, z t ddiyet, mbayenet, tezat, kontrast. * Bir teoremin kar n da do olmas n t ru durumu. * organ, iki sistem aras ki ndaki grevlerin z t olmas durumu. * Ba nistek, dilek veya buyruklarn tersine davranma e kalarn n ilimi. * Genlive krpelikalmam i i .

kart kart

* Dzgn kesilmi ince karton paras . * Bir kimsenin kimli gsteren, kutlamalarda veya kendini tan ini tmada kullan o lan, unlukla beyaz, kk, ince karton paras , kartvizit. * Amektupla k mada kullan bir yz adrese, br yz yaz ayr lan, ya lmolan karton paras . * Kartpostal. * Baz yerlere girmek veya bazeylerden yararlanmak iin verilen, kimlibelirten belge. i * Oyun k . d kart basmak * i i iler yerine giri gelip gittikleri bir makine arac belirtmek. ve k ta l ile kart karmak * hakem kural dhareket eden oyuncuya uyar cezaland amac sar k z gstermek. veya rma ile veya rm kart

kartal

* Kartalgillerden, genel olarak kl siyah tyl, ok gl, yuvas yksek kayal zerinde kuran, iri bir z n klar yc (Aquila). rt ku kartal a ac * Dulaptal otugillerden, Hindistan'da yeti odunu d a gibi kokan bir a en, ac a. kartalgiller * Omurgal hayvanlardan ku sfn, kartallar tak n gndzy c alt tak na giren byk bir lar nn mn rtlar m familyas . kartallar kartall * Omurgal hayvanlardan ku sfn karinal blmne giren bir tak lar nn lar m. * Kartal olan. * zerinde kartal resmi bulunan.

kartall relti otu e * Yurdumuzun k blgelerinde srastlanan, yaprak sapn enine kesiti mikroskop alt iki ba bir y k n nda l kartal ran, byk yaprakl e tr (Pteridium aquilinum). and bir relti kartalma * Kartalmak i i.

kartalmak * Ya lanmak, kartla mak. kartalo * Kartla yagekin. m , kartaloz karta * Bkz. kartalo . * Genliazalm yagekince. i ,

karteks dolab * Bilgi kartlarn bulundu kutu veya ekmecelerin iinde muhafaza edildi ayr n k dz veya stor n u i, ca sm kapak ile kilitlenebilen mobilya. kartel * Tekelci sermaye piyasas birtak ticaret, retim kurulu n daha ok kazanmak veya ba nda, m larn, ka kurulu kartutunabilmek gibi amalarla aralar kurduklar lara nda dayan birli ma i. kartel * Gemilerde ilerine ime suyu konulan, ortas k, kk f. bas kartel * Tombala gibi baz oyunlarda say n yazoldu kart. lar l u * Tulat tiyatrosunun kapna as tabel. s lan

kartelle me * Kartel kurma i i. kartelle mek * Kartel kurmak. Kartezyen * Dekart .

Kartezyenizm * Dekart l k. kartla ma * Kartla i mak i. kartla mak * Kart duruma gelmek. kartl k kartograf * Kart olma durumu. * Haritac .

kartografi * Haritac l k. kartografik * Haritac ilgili. l kla karton * K hamuruyla yap ayr iinde bir veya birka lif tabakas t lan, ca bulunan kal ve sert k n t. * On paket sigaray araya getiren ambalj. bir * Tombala oyununda ekilen numaralari n aretlendikart. i * Kamu kurum veya kurulu nda imzaya sunulan evraklaryerle lar n tirildiciltli byk defter. i * Seri hlinde canlandlan, karakterleri hayvan olan izgi film. r * Karton iveya e yapan veya satan kimse. i ya

kartoncu

kartonlama * Kartonlamak i i. kartonlamak * Karton yerle tirmek veya kartonla kaplamak. kartonpiyer * Yap kabartmalarla bezemek iin o lar unlukla duvar ve tavan ara kesitleriyle tavan gbeklerinde kullan sertle lan, tirilmi mukavva veya kkl . t al kartonumsu * Karton grnmnde veya sertli olan. inde kartopu * Kardan yap sr lmve k lmyuvarlak. t * Beyaz ve tombul. * Han meligillerden, birok tr ss bitkisi olarak yeti tirilen, zeytinimsi, meyvemsi, k z rm renkte bir a k (Viburnum). a kartotek * Kartlar stne i lenmi bilgilerin dzenli bir dizgeye gre derlenmesi. * Bu biimde derlenmi kartlarsakland kutu, dolap vb. n kartpostal * Genellikle dik drtgen biiminde ince kartondan yap yz resimli posta kart lm bir , , kart. * (foto l 9x12 cm boyutlar raf kta) ndaki resim. kartpostalc * Kartpostal basan veya satan kimse. kartuk

* Byk tarla tara . kartu * Merminin, iine barut doldurulmu silindir biimindeki blm. * Dolma kalem iine yerle tirilen mrekkep dolu tp. kartvizit * Kart (II). Karun * Din kitaplar efsanelerde geen, ok zengin oldu sylenen ki ve u i. * (kk k ile) ok zengin kimse.

karya d * st benek benek beyaz olan (kuma ). karye * Ky.

karyokinez * ok hcreli canl hcrenin belli evrelerden geerek o larda almas , mitoz. karyola * zerine yatak yap yat tahta veya metal kerevet. l lan p kas kas doku * Tellerden olu ve kas vcut hareketlerini sa an larak layan organ ve bu organ telsi dokusu, adele. n * Canln hareketini sa n layan, kas labilen telleri kapsayan hcreler toplulu u.

kas tutuklu u * e al r lmamkaslaral durumunda duyulan a ve s. t n ma r z kasa * Para veya de e saklamaya yarayan elik dolap. erli ya * Ticarethanelerde para alp verilen yer. n * Baz oyunlarda oyunu ynetme veya para kar fi lnda verme i i. * Vagon, kamyon veya traktrn yk ta iin ba mak asiye lanmst blmn olu turan para. * Tahta veya sentetik maddelerden yap lm drt k sa ambalaj paras , e, lam , sand k. * (bas l Dizgi harflerinin konuldu gzlerden olu tabla. mc kta) u an * Kap pencerelerin sabit olarak tutturuldu as ve u l ereve. * Biribiri zerine istif edilerek yksekliayarlanabilen atlama arac i . kasa defteri * letmelerde gnlk alveri hareketlerinin kaydedildidefter. i kasa fi i * Satald mal veya hizmet iin dedipara kar m n i lnda teriye yazar kasadan larak verilen kk kar k belge. t kasa say m * Gnlk kasa mevcudunun, kasan devredilmesinden nce, say belirlenmesi. n l p kasaba * ehirden kk, kyden byk, henz k zelliklerini yitirmemi rsal olan yerle merkezi. im kasabac k * Kk kasaba. kasabal * Kasaba halk olan. ndan

kasac kasadar kasalama

* Veznedar, vezneci. * Ticar kurulu larda kasada oturup para al veren kimse. p * Kasalamak i i.

kasalamak * Kasalara yerle tirmek. kasalanma * Kasalanmak i i. kasalanmak * Kasalara yerle tirmek. kasal kasal k * Kasa yap na elveri ince dilinmi m li tahta. kasap * Sr, koyun gibi eti yenecek hayvanlar kesen veya dkkn perakende olarak satan kimse. nda * Bu alveri yap dkkn. in ld * Kan dkc, hunhar. * Kasas olan.

kasaphane * Kesim evi, mezbaha, kanara. kasapl k * Kasap olma durumu veya kasab yapt i n . * Kesim evine gnderilip kesilmek iin ayr lm(hayvan). * Kan dkclk, hunharl k. * Bkz. kastar. kasara kasatura kasavet * Geminin ba ktaraf as ve nda, l gverteden yksek olan k gverte. sa * Sng gibi, tfe namlusu ucuna tak veya bel kayna asolarak ta bir e b in lan l nan it ak. * znt, tasa, kayg k . , snt

kasar

kasavet ekmek * zlmek, tasalanmak. kasavet etmek * zlmek, kayg lanmak. kasavetlenme * Kasavetlenmek i i. kasavetlenmek * Kasavet sahibi olmak.

kasavetli

* zntl, snt tasal k l , , kayg l .

kasavetsiz * zntsz, sntz, tasas kaygz. k s z, s kasay devretmek * i letmelerde nbetle al kasadarlar kasa mevcudunu birbirine aktarmak. e an kse ksecik * Cam, ini, toprak vb. den yap lmderince anak. * Kk kse. * Kula dolambac bulunan ve lenf ile dolu olan kk zars n nda organ.

kseletme * Kseletmek i i. kseletmek * Kse kullanarak i yapmak. kasem * Ant ime, yemin etme. kaset * inde, grnt ve seslerin kaydedildi gerekti yeniden kullan n layan bir manyetik i, inde lmas sa eridin bulundu kk kutu. u kasetalar * Ses kaydetmeden, sadece kaset alan ara. kaseti kasetilik kas k * Vcudun karile uyluk aras n ndaki blm. kasba k c * Kas bayapan veya satan kimse. k kasba k * Fieride tutmak iin kullan ba t lan . kasbiti k * Genellikle reme organlar evresindeki k l diplerinde yerle bir tr bit (Phthirus pubis). en * Kaset satan kimse. * Kasetinin yapt i veya meslek.

kasatla k * Kasf k t. kasotu k * Karanfilgillerden, saz biiminde ince saplar olan, gzel iekler aan, kasyaralar yararl lan bir k na say bitki (Herniaria hirsuta). kas l * Kasla ilgili olan, adal.

kas l duyumlar * Kaslar iradeli kas yla ortaya hareketlerin dzenlenmesine yard eden duyumlar. n lmas kan m

kas lgan

* (kas ve organik dokular iin) Kas zelliolan, kas lma i labilen.

kas k lganl * Kas olma durumu. lgan kas l kas lma * Kas i bzlme, takallus. lmak i, kas lmak * Kasmak i lmak. i yap * Bzlp kas lmak, takalls etmek. * Byklenmek, kurumlanmak, gururlanmak. * Y 30 gn eken on birinci ay te te l n , son rin, rinisani. * Kn ba c lan 8 kas gn ba p h lang say m lay drellezin ilk gn olan 6 may kadar alt sren dnem. sa ay kas kas m m * Kas hareketiyle birlikte "ok byklenmek, kurum satmak, gururlanmak" anlam kullan lmak nda l r. kas mpat * Birle ikgillerden, iekleri iri, katmerli ve trl renkte, sonbahardan k de aan bir ss bitkisi, in a krizantem (Chyrsanthemum). kas n kas nma * Kaslarda al nma, kramp. rkas * Kas nmak i i. * Kas iveya biimi. lmak i

kas m

kas nmak * Kas kalmak. l p * Byklenmek, kibirlenmek, kendini be enmek. kas nt * Giyecedaraltmak veya k i saltmak iin yap e diki lan reti . * Byklenme, kurum, gurur. * Byklenen, gururlanan ve bunu davran yla belli eden (kimse). lar

kas l nt * Kas s nt olan. * Byklenen, kurumlu, kibirli, gururlu. kas s ntz * Kas s nt olmayan. * Byklenmeyen, kurumlu, gururlu davranmayan. kaskavurmak p * bask yaparak veya kc y davran bir toplulu ezmek, zulmetmek. larla u * ok zarar vermek, mahvetmek. * ok etkilemek, hkm srmek. kas r kas rga * K k. * H saatte 120 km yi a ok gl f na. z an rt

* Duygular patlak veri byk heyecan, co n i, ku. kas t * Ama, istek, maksat. * ldrme, yaralama veya zarar vermek isteme, kt niyet. kas tl * steyerek, bilerek yap maksatl lan, . kas z ts kaside * steyerek, bilerek yap lmayan, maksats z.

* On be beyitten az olmayan, btn beyitlerin ikinci dizeleri en ba beyit ile kafiyeli bulunan ve o taki u kez bykleri vmek iin yaz divan edebiyat lan manzumesi. kasideci * Kaside yazan air. * Birine yaranmak amac a vgde bulunan kimse. yla r

kasidehan * Kaside okumay meslek edinmi kimse. kasis * Kara yolunda olu ukurlar ve tmsekler. mu * Bir yolun do rultusunu dik kesen bir yandan br yana geen ark. * Kasa ba oturarak para alkasa fi nda p i veren kimse, kasadar. * Darbelerden bakorumak iin, sertle tirilmi sentetik maddelerden yap lam bak. lmsa l kaskat * kat kat yi , ok . * Ac z, ho mas grsz. * Krdamaksn, hareketsiz veya donmu p z olarak.

kasiyer kask

kaskat kesilmek * a co so korku, znt vb. kar nda hareket edemeyecek, bir sylemeyecek duruma ku, r uk, s ey gelmek, donup kalmak. kasket * Genellikle erkeklerin giydi n siperli bak. i, l kasketi * Kasket yapan veya satan kimse.

kasketilik * Kasketinin iveya mesle i i. kasketli kasketsiz * Kasketi olmayan. kasko kasla ma * Ta n u tlar rayacaklar kazadan do zararlarkar acak n lanmas yap sigorta. iin lan * Kasla durumu. mak * Kasketi olan.

kasla mak * Kas durumuna gelmek. kasl kasma kasmak * K saltmak. * Daraltmak. * Bask alt tutmak. s nda kasnak * Enli ember. * Kalbur ve tel gibi eylerin tahta emberi. * Naki lemek iin gergef gibi kullan kumagermeye yarayan, tahtadan ember. lan, * Pehlivanlar giydikleri kispetin bele gelen blm. n * Makinelerde, bir milden ba mile hareket geiren kay n tak demir ember. ka lar ld * Klar biiminde pervazl y oluk , metal ve tahtadan yap lmember. * Bir stunun gvdesini olu turan silindir biimindeki ta n her biri. lar * Kaslar mi geli olan, adaleli. * Kasmak i i.

kasnak i lemek * kasnakta naki lemek. kasnak * Kasnak, elek, lek gibi tahta i yapan kimse. leri kasnaklama * Kasnaklamak i i. kasnaklamak * Kasnak iine almak, emberlemek. * Kollar dolayarak kavramak. n * Yap larda, betonun mesini nlemek ve direncini art iin, sr i rmak k lmbetonun evresini metalden t bir kasnak iine almak. kasn kass z * Kas olmayan. * Adelesiz. * Kaslar memi geli olan. kast kast * Ayr klar bak ndan yukar a do kesin llerle srlanmbulunan, en koyu biimiyle cal m dan a ya ru n Hindistan'da grlen toplumsal sflarher biri. n n kastanyet * Parmaklara tak al bir tr zil. larak nan kastanyola * Bir arkdi n lerine tak geriye do dnmesini nleyen dil. l p ru * Akan gemi zincirini s karak durdurmak iin kullan gverte locasn alt konmu lan, n na , hareketli demir kol. * Bkz. kas t. * ad a ru eytantersi a gibi bitkilerden elde edilen bir zamk. , ac

kastanyola yuvas * Bir arka kastanyola iin a lerin aras lmdi . kastar * Pamuk ipli veya bezini bol ve so su ile y ini uk kayarak a artma i i.

kastarc * Kastar i yapan kimse. ini kastarc l k * Kastar yapma i i. kastarlama * Kastarlamak i i. kastarlamak * Pamuk ipli veya bezini bol ve so su ile y ini uk kayarak a artmak. kastarl * Kastarlanmolan. kasten kastetme * Kas bile bile ve isteyerek. tla, * Kastetmek i i.

kastetmek * Amalamak, ama olarak almak; demek istemek. * Ktlk etmek, k ymak, zarar vermeyi istemek. kast olmak * ona karktlk etmek, zarar verme istebeslemek. i kast * Kas olarak, bilerek, isteyerek (yap tl lan). kastor * Kunduz. * Kunduz krk. * Bu krkten yap lm . * Snt snt. k , i k s kasvet basmak (veya kmek) * ok slmak, ii daralmak. k kasvet vermek * snt k vermek. kasvetli kasvetsiz * Snt k olmayan, i s kmayan. ka * Gzlerin zerinde kemerli birer izgi olu turan k k sa llar. * Kemerli ve nt veya yer. k ley * Sarp kayal uurum. k, * Eyerin n ve arkas ndaki ntblm. k l * sc k l k, snt .

kasvet

* Duvar, ba bahelerde toprak y ve yap sr, set. arak lan n ka atmak * k zmak, fkelenmek. ka etmek gz * kagz i , aretleriyle bir anlatmaya al ey mak. ka i yapmak gz areti * ka gzle bir anlatmak, dikkat ekmek. ve eyler ka gz, gerisi sz ile * yz gzelli ka gzn nemini belirtir. inde ile ka jlesi * Ka dzgn grnmesini sa n layan bir madde. ka yapay derken gz m kartmak * i i dzelteyin derken bsbtn bozmak. ka kamak y * ka atmak. ka a * Hayvanlarmar etmek iin kullan sactan, diara. t lan, li * S ka rt iin kullan uzun sapl ka veya ek biiminde, t mak lan , ucu k rnakl ara.

ka a lama * Ka a lamak i i. ka a lamak * T etmek iin hayvana ka mar asrmek. ka a lanma * Ka a lanmak i i. ka a lanmak * Ka a lanmak iyap i lmak. ka a latma * Ka a latmak i i veya durumu. ka a latmak * Ka a lamak i yapt ini rmak. ka alot * spermeet balinas . * Aptal, budala. * (hizmet veya binek hayvanlar Durup i iin) eme.

ka an

ka yeri an * Uzun yolda hayvanlar durup i n edikleri ve biraz dinlendikleri yer. ka rma and * Ka rmak i and i. ka rmak and * Hayvan durdurup i etmek. k ne

* Byk, ssl k saray gibi yap k, . ka anma * Ka anmak i i. ka anmak * (hizmet ve binek hayvanlar Durup i iin) emek. ka ar * Koyun stnden yap tekerlek biiminde, sar rak, ya bir peynir. lan, mt l * Oyunda a kgz, kurnaz olan kimse.

ka peyniri ar * \343 ka ar. ka arlanma * Ka arlanmak i i. ka arlanmak * Bir i bir hareketle ok tecrbe kazanmak. te, * Ho gitmeyen bir harekete veya bir i al artondan znt duymaz olmak. a e arak k ka arl * Ka yap arla lm . * Ka arlanm . ka bast * Bave alna ba a lanan baatk , . ka e * Damga, mhr. * Toz illariine konuldu yutulmaya uygun, glltan kk kap. n u, * Btn beslenme i levlerinin bozulmas olu ileri derecede zayk. yla an fl * Ka elemek i i.

ka eksi ka eleme

ka elemek * Resm bir belgeyi ka ile damgalamak, mhrlemek. e ka elenme * Ka elenmek durumu. ka elenmek * Ka elemek iyap i lmak. ka eletme * Ka eletmek i i. ka eletmek * Damgalatmak, mhrletmek. ka eli * Ka olan. esi * verenin, kendisine ba bir ykmll olmadan, al sresine gre cret verdi(kimse). kaca ma i ka k * Sulu veya baz taneli yiyecekleri a gtrmeye yarayan, sapl ufak za sofra arac . * Ucu i ka biimindeki olta. neli k

ka atmak (veya almak) k * i veya abuk yemek. tahla ka al m k * Ortaln kararmaya ba zaman, ak yemezaman lad am i . ka d man k * Kad e n, . ka havas k * Orta Anadolu blgesinde ka al narak oynanan bir halk oyunu veya bu oyunun mzi k i. ka kadar k * ok kk. ka ka k k * Ka lerek. kla * Birbiri ard ve ka nca kla. ka otu k * Turpgillerden, iskobte karkullan yapraklar and gzel iekler aan bir bitki (Cochlearla lan, ka ran, officinalis). ka oyunu k * Yurdumuzun birok blgesinde, parmaklar aras sr na k lmtahta ka ile rdat ok hareketli t klar k larak bir biimde oynanan halk oyunu. ka sallamak k * yemek yemek. ka k * Ka yapan veya satan kimse. k * ir, kemik, ba gibi im a eylerden ka oyan, ssleyen zanaat k . ka ku k u * Pelikan. ka l k k * Ka yapma ve satma i k i. ka n k * rdekgillerden, gagas biiminde, tyleri ak, kara, kahve rengi, ayaklar rm bir ku ka k k z (Spatula clypeata). ka yedirip sap (gzn) kla yla kartmak * yapt bir iyilihie indirecek ktlkte bulunmak. i ka klama * Ka klamak i i. ka klamak * Ka yemek. kla * (ka yenen yemek iin) Severek, i yemek. kla tahla ka klanma * Ka klanmak iveya durumu. i ka klanmak * Ka yenmek. kla ka klay * Ka klamak iveya biimi. i

ka k kl

* ka atal, b gibi konulan kap. ine k, ak eyler * Ka yapmaya elveri k li. * Ka alabilecelde. n i * Ka i mak i.

ka ma ka mak

* T rnakla veya ba bir deriyi hafife ovmak. ka eyle

ka rma nd * Ka rmak i nd i. ka rmak nd * Ka nmas yol amak, ka vermek. na nt ka n alt gzn var dememek n nda * Bkz. gzn stnde ka var dememek. n ka n ka nma * Ka nmak iveya biimi. i * Ka nmak i i.

ka kaz nma * Merada e bcek, sinek ve ar taraf rahatsedilen hayvanlarka itli lar ndan z n narak rahatlat lmalar iin meranelveriyerlerine dikilen ve zerlerine antiseptik maddeli gres yasrlen kaz n li k. ka nmak * Ka s olmak, ka isteduymak. nt ma i * Kendi kendini ka mak. * Kt bir kark gerektiren davran l larda bulunmak. ka nt * Vcutta ka isteuyand duygu. nma i ran

ka l nt * Ka s olan. nt k if * Bulucu. ka kariko * Oyun, dolap, dzen. * Yalan. ka kaval * Tekerlek biiminde, sar renkte, ka benzeyen, bir tr peynir. ara * Aptal, sersem.

ka kaval

* Gabya ve babafingo ubuklarn topuk taraflar a deliklerden geirilerek ular n nda lan mavnalara dayanan, demir veya a takoz. a ka kol ka korse * Boyun atk. s * Ten zerine giyilen ince kad fanils n .

ka gz aras la * kimsenin sezmesine imkn vermeyecek kadar k bir zaman iinde, ok abuk. sa ka lama ka lamak ka l * Herhangi bir nitelikte kaolan. ka gzl l * Yz gzel olan. ka mer * Maskara, soytar . * Ka lamak i i. * Yz ta kaoturtmak. n a n

ka merlik * Soytar l k. ka mir * sbir tr yn. nce, k * Bu ynden yap lm . ka pusiye * Hafif stlk. kat * Bir yap iki d aras yer alan daire veya odalarbtn. da eme nda n * Bir yzey zerine az veya ok kalbir biimde, dzgn olarak yay n lmbulunan st ste konulmu ey; eylerden her biri, tabaka. * (giyecekler iin) Tak m. * Daire. * n, yan, huzur, makam, nezt. * Bklen veya k lan bir her k m vr eyin vr . * Makam, mevki. * Nicelike kez, defa, misil. * Tekrarlanan bir sayn toplam n . * Jeoloji zamanlar bir dnem iinde olu katmanl ndan mu kayalar. kat * Kesme, kesilme. * kesme. lgiyi * Sonuca ba lama, bitirme. * Kesme. kat kmak * yap kat eklemek. ya kat kat * ok, pek ok. * st ste. * Bir niceli ka kat ndn in al gsteren say . * Bir yasay anlatan formln yaz yer alan, de meyen say lnda i . * Cisimlerin fiziksel zelliklerini belirten demeyen byklkler. i

kat say

kat yuvar * Yer atmosferinin 10-60 km ykseklikleri aras kalan katman nda , stratosfer.

katabolizma * Canl protoplzmay yapan byk ve karma yapmolekllerin enerji k l kararak yanmas mlama. , yad katafalk katafot katakofti * Klsik Trk mzi 8/8' lik bir usul. inde katakomp * Hristiyanlarkayalar lk n oyarak veya yer alt kazarak yapt , uzun dehlizler biiminde; llerini n klar gmdkleri veya tap olarak kulland mezarl nak klar k. katakulli * Yalan dolan, oyun, tuzak, dzen. * nnden geilerek kendisine sayg gsterilmek istenen lnn tabutu konulmak iin yap lmyksek yer. * D dan gelen bir etkisiyle geceleyin kl ar n grnen reflektr.

katakulli okumak * yalan sylemek, palavra atmak. katalanca katalepsi * radenin yitimi, detkilere karduygunlu ortadan kalkmas hareket organlar verilen herhangi bir un ve na durumun oldu gibi srp gitmesiyle beliren sendrom. u kataleptik * Katalepsi ile ilgili. * Katalepsiye tutulmu . katalitik * Katalizle ilgili, kataliz niteli olan. inde katalitik soba * Tp gaz ile al ve evlerde tma amac kullan bir tr soba. an s yla lan kataliz * Bir maddenin kimyasal bir tepkimede hibir demeye u i ramadan tepkimenin olmas veya hn n zn demesini sa i layan etkisi. katalizr katalog * Kimyasal tepkimenin olmas veya hn de mesini sa n zn i layan, katalitik etkiye yol aan madde. * spanya'nkuzey do n usunda Katalan n konu u dil. rkn tu

* Kitapl kitaplar belli bir daldaki gereleri, nitelikleri bak ndan tan ktaki veya m tmak, arand nda klar bulunmalar sa n lamak amac yer numaralar yla, belirtilerek haz rlanmkitap, defter veya fi olu btn, fihrist. ten an * Kitap evi, yayevi, kurum gibi kurulu n yay n n lar nlar, rettikleri mallar yalar tan, gsteren liste , e tan veya kitap, fihrist. kataloglama * Kataloglamak i i. kataloglamak * Kitapl veya belli bir daldaki gereleri yer numaras ktaki , bibliyografik kimlik vb. bak ndan tespit etmek. m katalpa * eneklilerden, yapraklar iri ve kalp biiminde, iekli bir ss bitkisi (Bignonia catalpa). ki ok

katana katar

* Bkz. kadana. * Lokomotif ile vagonlar olu n turduklar tren. dizi, * Ta dizisi. t * Bir arada giden hayvan dizisi.

katar katar * Birok katardan olu , dizi dizi. mu katarakt * Ak su, ak basma, perde.

katarlama * Katarlamak i i. katarlamak * Katar durumuna getirmek, arka arkaya dizmek. katarlanma * Katarlanmak iyap veya katarlanmak i konu olmak. i lmak ine katarlanmak * Katarlanmak durumuna getirmek veya katarlanmak i konu olmak. ine katava ya * Gebe bal n, d sonucu Karadeniz'den Marmara denizine veya Akdeniz'e gemeleri. klar s mesi katbekat katedral kategori kategorik * Kesin, a k. * Kesinlikle, z olarak. arts katetme * Katetmek i i. katetmek * Kesmek, blmek. * Bir yeri a gemek, yol olmak. arak * Ameliyatlarda yaralar dikmek iin kullan ba lan, rsaktan yap lmiplik. * Sert, yumu kar . ak t * Ho grsz, ac z, merhametsiz, zalim. mas * D ve davran nda belli ilkelere s sya ba olan. nce lar k k l * Slarve gazlartersine, iinde bulundu kabveya stnde bulundu yerin biimini almayan, sulp. v n n u n u * ok, a derecede. r * Tak, konsa. l * Kat kat. * Ba kilise. * Aralar herhangi bir bak nda mdan ilgi veya benzerlik bulunan eylerin tamam , grup, ulam.

katgt kat

kat

kat kalpli * Kat yrekli. kat sz kat ya * Don ya parafin gibi normal s kta iken kat , cakl durumda bulunan ya . kat yumurta * Lop yumurta. kat yrekli * Ac olmayan, ac z. mas mas kat k * Ekmekle kar doyurmak gerekti n inde, ekme kat peynir, zeytin, helva gibi yiyecek. e lan * Yaal urt, ayran. nmyo * Sert ve kc r sz.

katetmek k * ekme ok, yeme az oldu durumlarda yemell yemek. in in u i kat klama * Kat klamak i i. kat klamak * Katetmek. k * orbay urtlamak. yo kat kl * inde katbulunan. k

kat a kl * Bulgur veya yarmadan yap yo orba. lan urtlu kat z ks * Kat olmayan. * Yabanc kar bir eyle mam . * Belli bir yerden, belli bir soydan gelen. * Niteliba hibir etkiyle bozulmamolan, tam. i ka

kat kat la la * Kat kadar, kat derecede. lacak lacak kat kat glmek la la * a derece glmek. r kat ma la * Kat mak i la i. * Bir maddenin s durumundan kat v duruma gemesi, tasallp.

kat mak la * Kat duruma gelmek. kat t larma * Kat t i larmak i. kat t larmak * Kat duruma getirmek. kat doku lgan * Hcreleri ekilsiz bir ara madde iinde bulunan, organlaras n l dokularn aralar dolduran doku. n n

kat l k zelli i. kat l m kat l

* Kat olma durumu. (I) * Bir nesnenin, boyut deikliklerine sebep olan etki ortadan kalkt sonra da bu boyutlar i ktan koruma * Ac z, duygusuz olma durumu. mas * Kat ii lmak i, tirak. * Kat i lmak i veya biimi.

kat lma

* Kat i lmak i. * im veya ortak davran bulunma yoluyla belirli bir toplumsal duruma girme sreci, i leti ta tirak. * Katmak iyap i lmak. * Bir toplulu girmek, i etmek. a tirak * Ortak olmak, benimsemek.

kat lmak

kat lmak * A derecede glmek, a r lamak, gklanmak, korkmak gibi tepkiler s nda, solunum kaslarn kas d ras n lmas zerine soluk kesilmek. kat ltma * Kat ltmak i i. kat ltmak kat m kat k ml kat nt * Birbirine kat lmkark eylerin her biri. * Hayvan srsne d dan gelip kat (hayvan). ar lan kat r * Atgillerden, k ile erkek e in iftle srak e mesinden do melez hayvan. an * nat huysuz. ve * Kaba, baya grgsz (kimse). , kat r boncu u * o binek hayvanlarn boynuna ss olarak tak mavi camdan iri boncuk. u n lan, * Bu boncuklarla birlikte dizilen kk deniz kabuklar . kat r gibi * inat (kimse). * Kat na yol amak; kat kadar gldrmek veya a lmas lacak latmak. * Katmak iveya zaman i . * Bir defada kat (miktar). lacak

kat r kar * ocu olmayan evli kad u n. * Kaba, grgsz (kad n). kat r kutur * Sert ve kaba ses kararak. * Sert duruma gelmi , sertle . mi

kat r kuyru gibi kalmak u * bir i ilerlemeden kalmak. te kat r tepmi dnmek e * ok h rpalanmak, peri duruma d an mek, felketin nereden geldi anlayamamak. ini kat lan r y * Bir tr engerek. kat rc kat l rc k * Kat n ile i veya kat e ta kimse. rlar kira leten rlarla ya yan * Kat r kiraya verme veya kat yk ta i rla i. ma

kat rkuyru u * Baklagillerden, iekleri sar ve emsiye durumunda olan ac bitki (Anagyris foetida). bir kat ma rla * Kat mak i rla i veya durumu. kat mak rla * Huysuzluk etmek, inatla mak, kat davranmak. r gibi katk rl * , huysuz olma durumu. nat

kat rna rt * Baklagillerden, dallar ince, iekleri sar ok , baz trleri hekimlikte idrar sktrc olarak kullan bir lan bitki (Genista scoparia). katk * ba kar ine ka eyler olan, kark, karma, mahlt. m

katkl k * Katk olma durumu. katks z * ba kar ine ka eyler mamolan, ar , saf. kat ma kat ma kat mak * Bir toplulu kar a kat mak, lmak. kat rma t * Kat rmak i t i. kat rmak t * Bir iine ba bir katarak kar rmak. eyin ka ey t kat' * Kesin. * Kat i mak i. * Benzer olmayan maddelerden olu btn. mu

kat' olarak * kesinlikle. ktibe

* Kadyazman, kadsekreter. n n ktibiadil * Noter. katil * ldren kimse, cani. nsan * ldrc, lme sebep olan. * ldrme.

katil

katil etmek * Bkz. katletmek. kat'le me * Kesinle me. kat'le mek * Kesinle mek. katillik ktip ktiplik kat'iyen * Hibir zaman, asla. * Kesin olarak, kesinlikle. kat'iyet * Kesinlik. katk * Bir i yap na, gerekle in lmas mesine emek, bilgi, para vb. ile kat yard lma, m. * Bir kat ba bir madde, ek. eye lan ka * Metal ve ala n haz mlar rlanmasras ilerine kat deik nitelikteki maddeler. s nda lan i * D gn davetlilerin kadar gnderdikleri arma n leye an. * Katil olma durumu. * Sekreter, yazman. * Sekreterlik, yazmanl k.

katk maddesi * Petrol rnlerine kat zaman, bunlara istenilen zellikleri sa ld layan veya do zelliklerini al kuvvetlendiren uygun bir madde. katk pay * Bir i bir ortakl giri denen cret. e, a te katk bulunmak da * bir olu na, geli eyin mas mesine veya gerekle mesine emek, bilgi, para vb. ile yard etmek. m katk lanma * Katk lanmak i i. katk lanmak * bir katk ine kar mak. katk l * yabanc ine madde kat lmolan, kark, saf olmayan.

katkz s

* zerine veya iine hibir kat ey lmam katks saf. z, , * Nitelihibir etki ile de meyen, tam, bozulmam i i . * Katlamak i i. * Mayashamurdan yap peynirli veya peynirsiz pide; yufka. z lan, * K kuma nesneleri st ste kat olu t, gibi turacak biimde bkmek.

katlama

katlamak

katland rma * Katland rmak i i. katland rmak * Katlanmas sa n lamak. katlan lma * Katlan i lmak i. katlan lmak * Katlanmak iyap i lmak. katlan katlanma * Katlanmak i i. katlanmak * Katlamak iyap i lmak. * Ho olmayan bir duruma, g artlara dayanmak, tahamml etmek. katlatma * Katlatmak i i. * Katlanmak iveya biimi. i

katlatmak * Katlatmak i ba na yapt ini kas rmak. katlay katletme * Katletmek i i. katletmek * ldrmek. nsan katl * Katlanm bklm , . * Kat katlar veya olan. * Az geli lke ekonomilerine zg birden ok dviz kuru uygulama yntemi. mi * Topluca ldrme, km, soy km r r . * Katmak i ilhak. i, * Kat eklenmiulanmmunzam. lm , , , * K veya ynden yap sicim. ldan lmip, * Katlamak iveya biimi. i

katl kur katliam katma

katma bte * zel gelirleri olan ve genel bte dnda kalan bte, mlhak bte. katma de vergisi er * Satal mal ve yiyecekten al pe vergi. n nan nan in katmak * Bir iine, stne veya yan niteli de tirmek veya niceli art iin ba bir eyin na, ini i ini rmak ka ey eklemek, kar rmak, ilve etmek. t * Birlikte gndermek. * Dllenmeyi sa lamak iin erkek hayvan inin yan salmak. di na katmak katmal katman * birbirine d rmek, aralar bozmak. n * Cismin ana renkteki grntsnn tek bir film zerinde yer ald, bir renkli film i lemi.

* Birbiri zerinde bulunan yass maddelerin her biri, tabaka. ca * Alt veya stnde olan kayalardan gzle veya fiziksel olarak az ok ayr nda labilen, kal bir cm den az nl olmayan tortul kaya birimi. * Bir toplulu olu u turan kmelerden her biri, tabaka. katman bulut * Gri renkli, sise benzeyen fakat yere kadar inmeyen bulut tabakas , stratus. katmanla ma * Katmanla i mak i. katmanla mak * st ste gelmi katmanlar durumunda yerle mek. katmanl * Katmanlar olan, katmanlardan olucan, tabakal . katmer * Bir olu eyi turan katlardan her biri. * Aras ya na veya kaymak srlerek katlanmhafif ate k ld sonra zerine f k tozu serpilmi te, zart ktan st ince yufka ekme i. katmer kald rmak * karkl k karmak. katmer katmer * Kat kat, st ste. katmerci * Katmer yapsatan kimse. p

katmercilik * Katmercinin i i veya mesle i. katmerle me * Katmerle i mek i. katmerle mek * Katmerli duruma gelmek. * o almak, artmak. katmerli

* Aras ya kaymak srlerek katlanmyufka ekme na ve i. * Katmeri olan, kat kat olan. * (bir durum, bir tutum iin) ok fazla olan, a . r katmerli badem * iekleri gzel bir tr ss al. s katmerli birle zaman ik * Yal zamanl fiille ek fiilin iki zamann birlikte kullan : Gelir idiysem gibi. n bir n lmas katmerli iyelik * st ste kullan iyelik eki. lmiki katmerli katmerli glmek * st ste ve ara vermeden a derecede glmek. r katmerli yalan * Yalan stne sylenmi yalan. katmersiz * Katmeri olmayan. Katolik * Roma kilisesinin kendine verdiad. i * Katoliklik mezhebinden olan kimse. Katoliklik * peygamberin Aziz Petrus'a aktard yetkilerin miras olan papay ba olarak tan sa s din kan yan Hristiyan mezhebi. katolunma * Katolunmak durumu. katolunmak * Kesilmek. katot katra katrak * Marangozlukta tomruklar bimeye yarayan ve birden ok testeresi olan bime makinesi. katran * Organik maddelerden kuru dam yoluyla elde edilen, s ya vam kara renkte, a is kokulu, tma v k nda, r, suda erimeyen bir madde.Bitkilerden lan bitki katran kar na , maden kmrnden elde edilenine de maden katran ad verilir. katran a ac * Lbnan ve Toroslarda yeti bir sedir tr (Cedrus libani). en katran am * Gemilerde kullan katran ld am tr (Pinus rigida). lan n kar katran gibi * karaya yak koyu renkte. n katran ruhu * Kaykatrann damlmas elde edilen ve hekimlikte kullan renksiz, keskin kokulu ve yak bir n n t yla lan c s. v * Eksi u. * Bkz. katre.

katran suyu * Hekimlikte kullan katranl lan su. katran ta * Birle imindeki su miktar olan bir e yanarda ok it cam . katran ya * Katrandan elde edilen ve hekimlikte il olarak kullan s. lan v katranc * Katran satan veya bir yeri, bir katranlayan kimse. eyi katranc l k * Katrancn iveya mesle n i i. katran kaynatsan olur mu eker? * ki kendi zn veya as i, l zelliklerini de tirmi grnse de, asla demez. i gibi i katrankp * ay r mantarlar ndan, apkasn alt yz dilim dilim ve bir halka ile evrili bulunan bir cins mantar n (Polyporus igniarius). katranlama * Katranlamak i i. katranlamak * Bir yere, bir katran srerek katranla kaplamak. eye katranlanma * Katranlanmak i i. katranlanmak * Katranlamak iyap i lmak. katranl * zerine katran srlm olan. * katran kar ine veya kar r m lmolan. t * Birle iminde katran olan. katre * Damla, damlayan ey.

katre katre * Damla damla, azar azar. katresi kalmad (veya katresi yok) * hi kalmad yok. , hi katrilyon * Trilyon kere bir milyon (1024).

katur kutur * Sert maddeleri yerken ses. kan katyon kauuk * Gvdesi odunsu, z suyu yap st k nda, yapraklar biimli, parlak ve kal s lke kan, vam oval n, cak bitkisi, lstik a (Ficus elastica). ac * Bir zeltinin elektrolizi s nda katotta toplanan iyon, art ras n.

* Amerika, Asya ve Afrika'ne a n itli alar ndan, zellikle lstik a ndan veya baz ac petrol art n klarn birle imiyle elde edilen, dayan ve esnek madde. kl * Bu maddeden yap lm . kauuklu * Kauukla kaplanmveya birle iminde kauuk olan (nesne).

kaurit tutkal * re. kav * Kav mantarlar kurutularak elde edilen, abuk tutu sngerimsi madde. ndan an, * Y n deri de tirirken att deri. lan i kav * mahzeni. ki kav gibi * kolayl tutu durumda olan veya kuru ve gevrek. kla acak

kav mantar * Bazitli mantarlardan, a alar gvdesinde veya dallar yeti ve kurusu kav olarak kullan bitki n nda en lan (Fomes fomentarius). kavaf kavaf i i kavafl k * Kavaf olma durumu. * Kavafi n i. kavait * Kurallar, kaideler. kavak * S tgillerden, sulak blgelerde yeti boyu baz en, trlerinde otuz veya k m ye de rk in kan, kerestesinden yararlan bir a (Populus). lan a kavak inciri * Amor renkli bir tr incir. k kavak l k * Kavak yeti tirme i i. kavakl k kaval * Kam yap genellikle obanlarald, yumu sesli, perdeli byk ddk. tan lan, n ak kaval kemi i * Bald olan iki kemikten kal. rda n kaval tfek * Namlusu yivsiz tfek. kavalc * Kaval yapan, satan veya alan kimse. * Kavaklar olan veya kavak a yeti ok ac tirilen yer. * Ucuz, zenmeden ve bayacins ayakkab yapan veya satan esnaf. * zensiz ve geli igzel yap lmolan.

kavalye

* Kad dansta e na, olan veya bir yerde, toplant arkadak eden erkek. da l * Kibar erkek.

kavalyelik * Kad dansta veya bir toplant e etme. na da lik kavalyelik etmek * kad dansta veya bir toplant e etmek. na da lik kavano * Yelkeni bir bordadan br bordaya geirme. * De tirme, ayn i trden bir yerine bir ba n eyin kas koyma. * Bir iba birine ykleme, ba sarma. i ka na kavanoz * Topraktan veya camdan, a geniorta veya ufak boyda kap. z , * ... kavanoz dolusu.

kavanoz dipli dnya * "bo dnya, yalan dnya, fani dnya" anlam zlmemeyi, biraz bo nda vermeyi, ac nmamay anlatan sz. kavara * Bal nmpetek. al * Kovanda zellikle kaylar ar n yemesi iin b lan bal. nda lar rak kavara * Yel, gaz. * Grlt, pat . rt kavara ekmek * yellenmek. kavarac * Grltc. kavas * Elilik veya konsolosluklarda grev yapan hizmetli. * Elilik ve konsolosluklarda koruma grevlisi. * Banka, patrikhane ve otel gibi yerlerde hizmetli veya koruma grevlisi. * Kavas olma durumu veya kavas grevi. n * Ac a. a * Yolsuz, yasa d veya gizli, cins birle melerde arac eden erkek, pezevenk. l k * Oyma a kap. a * Sert ve fazla k zarmayan bir domates tr (Solanum capsicum grossum). kavel * Halatlardiki n lerinde kullan demir veya a kama. lan a kavga * D manca davranveya szlerle ortaya eki veya dvmnazaa. kan me , * Sava . * Herhangi bir amaca eri bir elde etmek veya bir karkoyabilmek iin harcanan aba, verilen mek, eyi eye mcadele.

kavasl k kavasya kavat kavata

kavga adam * D ve inanlar son kerteye kadar hararetle savunan (kimse). nce n kavga bizim yorganba imi n na * ba kalar yznden zarar gren kimsenin syledisz. i kavga karmak * kavgaya sebep olmak. kavga kmak * dv meydana gelmek. kavga etmek * birbiriyle at dv mak, mek. kavga ka a s * Ara bozup kavga kartan, kavga arayan kimse. kavga kopmak * dv lamak. ba kavgac * Kavga etmeyi seven, kavga karan (kimse). * Bir ama u runa aba harcayan, mcadele veren (kimse). kavgac l k * Kavgacn tutumu veya al n kanl. kavgada yumruk say lmamak * kavga s nda dayak da yenir, dayak da at ras l r. kavgala ma * Kavgala i mak i. kavgala mak * veya daha ok kimse birbiriyle kavga etmek. ki kavgal * Kavgayla yap veya iine kavga kar lan an. * Birisiyle kavga ederek dar lmolan, darg n. kavgas z * Kavgas olmayan. * at kavga olmadan. ma, kavgas k zl * Kavgasolma durumu. z kavgaya giri (veya tutu mek mak) * kavgaya ba lamak. kavi * Dayan , gl, zorlu. kl * S. k * Sz. * Szle anla me, ma.

kavil

kavile me * Kavile i mek i.

kavile mek * Sa lamla mak, peki mek. kavile tirme * Kavile tirmek i i. kavile tirmek * Sa lamlarmak, pekitmek, peki t tirmek. kaville me * Kaville i me i. kaville mek * Szle mek, sz birlietmek, anla i mak. kavilya * Yelkenin kasa ve halat diki lerinde, kollar aras amak iin kullan sivri a veya demirden yap n lan, a lm sert para. kavim budun. * Aralar tre, dil ve kltr ortakl bulunan boy ve soy bak ndan da birbirine ba insan toplulu nda m l u,

kavim karda * Btn akrabalar, tanklar. d kavis * E yay. me,

kavis izmek * yay biiminde yol izlemek. kavisli kavk kavk l kavla an * a . nar ac kavlak * Kabu dklm u . * Gne derisi soyulan (kimse). ten * Yer alt luklarn tavan ve yan duvarlar bulunan gev veya d bo n nda emi ebilir kaya paras . * Kavlamak i i. kavlamak * Kabar dklmek, soyulmak. p kavlanma * Kavlanmak i i. kavlanmak * Kavlamak i u ine ramak. * Kavisi olan. * Bkz. kabuk. * Kavk olan (hayvan). s

kavlama

kavla ma

* Kavla i mak i.

kavla mak * Kav durumuna gelmek. kavlatma * Kavlatmak i i. kavlatmak * Kavlamas yol amak. na kavletme * Kavletmek i i.

kavletmek * Szle mek, anla sz kesmek. mak, kavl * Fk. t * Fkl t . kavl k * genellikle kav konulan torba veya kap. ine kavlince * Kavline gre, szne bakarak.

kavlkarar * Sz, szle me. kavlkarar etmek * karar vermek, plnlamak. kavm * Kavimle ilgili, etnik. kavmiyat kavmiyet * Etnografya. * Bir kavmin kendine zg zellikleri. * Bir kimsenin ba oldu kavme gre durumu. l u * Kavme bal l k.

kavmiyeti * Kavmiyetten yana olan kimse. kavmiyetilik * Kavmiyetinin i i. kavra kavrak * Ate yakmak iin kullan kuru yaprak vb. lan kavram * Bir nesnenin zihindeki soyut ve genel tasar , mefhum, fehva, nosyon. m * Nesnelerin veya olaylarortak zelliklerini kapsayan ve bir ortak ad alt toplayan genel tasar n nda m, mefhum, nosyon. * Karzar n , periton. * A ta tutup kald lar r rmaya yarayan, iki tutakl demir ara.

* Tutam, avu dolusu. kavram karma as * Anla lmazl anlam yetersizli d k, ine mek. kavrama * Kavramak i anlama, alg i, lama. * A ku a ak. * Kk orak. * Otomobilde motor ile vites kutusunu birbirine ba p ay motordan gelen hareketi sars solarak lay ran, ntz teki aktarma elerine ileten dzen, debriyaj. * Bu dzeni i letmeye yarayan ayakl k. kavrama noktas * Arabanharekete getian ve durum. n i kavramak * Elle sca tutmak. k * Her ynn anlamak, iyice anlamak, tam anlamak. kavramc l k * Kavram onu bildiren szden farkl varloldu ve gere zihinde bulunmadn sren n, bir k unu in ileri konseptalizm. reti, kavramla ma * Kavram durumuna gelme. kavramla mak * Kavram durumuna gelmek. kavramsal * Kavramla ilgili, kavram niteli olan. inde kavran lma * Kavran i lmak i. kavran lmak * Kavranmak. kavran lmaz * Zihinde olu turulamayan veya olu turulabildihlde gerekten byle bir var olmas s i eyin akla mayan. kavranma * Kavranmak i i. kavranmak * Kavranmak iyap i lmak. kavratma * Kavratmak i i.

kavratmak * Kavramas sa n lamak. kavray * Kavrama, anlama, alg yetisi. lama * Bir algn do n rudan do kavranmas ruya . kavray l * Kolayca anlama, alg yetisi olan. lama kavray z s

* Kavray olmayan. c kavruk * Kavrulmu olan. * Ya n ilerlemesine kar k iyi geli n l memi olan. * Kurumaya yz tutmu . kavrukluk * Kavruk olma durumu. kavrulma * Kavrulmak i i. kavrulmak * Kavurmak iyap i lmak. * geli yi memek, ufak, zayc kalmak. f, l z kavrulu * Kavrulmak iveya biimi. i kav ak * Akarsu, yol gibi uzaygiden p eylerin kesi tikleri veya birle tikleri yer.

kav adas ak * Kav iindeki hareketleri tanzim eden, gen, daire, drtgen, damla vb. ak ekillerde olabilen ve d kenarlar bordr taile srlandlmyap n r . kavuk * boey. i * Sarsar ba k. k lan l * torbas drar , mesane.

kavuk sallamak * bir kimseye yaranmak iin onun sz veya davran n lar uygun bulmak, onaylamak. kavuku * Kavuk yapan veya satan kimse. * Birine yaranmak iin onun sz veya davran n lar uygun bulan, onaylayan kimse. * Kavuk giymi . * (ilk harf byk) Orta oyununda hikyeyi anlatas p l grevi stlenen, espri ve komiklik yapan ki i. * Kavuk koymaya yarayan kk raf. * Kabakgillerden, srngen gvdeli, iri meyveli bir bitki (Cucum). * Bu bitkinin genellikle gzel kokulu, sulu ve etli meyvesi. kavuncu * Kavun satan kimse. kavunii * Pembeye alan sar renk. * Bu renkte olan. * Kavuna benzeyen, kavunu and ran. * Bu mr gibi tah n kuru yemi yenilmek iin ate kavrulmu day, s llar gibi te u.

kavuklu

kavukluk kavun

kavunsu kavurga

kavurma

* Kavurmak i i. * Tencerede pi kendi ya k ld sonra dondurulup saklanan et. irilip zart ktan yla * Kavrulmu olan.

kavurmac * Kavurma yapan veya satan kimse. kavurma * Kavrulmu day. bu kavurmak * Bir bir kabiinde su katmadan k eyi n zartarak pi irmek. * (rzgr, so s vb. iin) Kurutmak; yakmak. uk, cak * ok zmek, yakmak, mahvetmek. kavurmal * inde kavurma bulunan. kavurmal k * Kavurma yapmaya elveri yiyecek. li * Kavurma iin ayr lm . kavurtma * Kavurtmak i i. kavurtmak * Kavurmak i yapt ini rmak. kavuru * Kavurmak iveya biimi. i kavu ma * Kavu i bulu telki. mak i, ma, * Eri elde etme. me, * (gne iin) Batma. * Mantar ve yosun sf baz abitkilerde, yeni bir birey olu n ndan a turmak iin iki ayr hcrenin birle mesi.

kavu mak * Ayr nan, sevilen bir kimseyle bir araya gelmek, onu yeniden grmek. kal * Yoklu ekilen veya ok istenen bir eri onu elde etmek. u eye mek, * Kat lmak. * Bir araya gelmek, birle mek. * (gne iin) Batmak. * Varmak, ula mak. kavu tak * ve trkde tekrarlanan dize, nakarat. ark

kavu turma * Kavu turmak i i. kavu turmak * Kavu n kavu mas veya malar sa n lamak. kavu ulma * Kavu ulmak i i. kavu ulmak * Bir araya gelinmek, birle ilmek.

kavu um itima.

* Yer yuvarlabir uta kalmak zere, yerin, gne ve herhangi bir gezegenin bir do zerine gelmeleri, in ru

kavu devri um * Bir gezegenin iki kavu aras geen zaman aral. umu nda kavu su yosunlar ur * remeleri kavu yoluyla olan su yosunlar ma . kavut * Kavrulmu dvlm l ununa veya tatl ve tah eker yemi larak yap yiyecek. kat lan kavuz * Bu daygillerin ba ba klar iesaran kabuk. a nda, ak veya i * bokabuklu yemi i , .

kavuzlular * Bir eneklilerden, ieklerinde renkli ta yaprayerine, kavuz denilen yerenkte yaprac bulunan bitki il klar tak . m kavzama * Kavzamak i i.

kavzamak * S tutmak, kavramak. k * Korumak, muhafaza etmek. kay kay * Ya mur, yaz ya muru. * Kusma.

kay etmek * kusmak. kaya * Byk ve sert ta ktlesi. * Kaya.

kaya bal * Kaya balgillerden, kayalyerlerde ya k ayan, o koyu renkli kk bal(Gobius gobius). u k kaya balgiller * Kemikli bal klardan, kk boyda iri ba, yzgeleri karzerinde tekerlek biiminde olan bir familya. l n kaya gibi * ok sa lam.

kaya gvercini * Gvercingillerden, Avrupa, Asya ve Kuzey Afrika'n kayalyerlerinde ya bir ku n k ayan (Columbo livia). kaya hanisi * Lahos. kaya horozu * Gney Amerika'da ya ayan, erkekleri portakal renginde, ba tepeliolan ku nda i (Rupicola). kaya keleri * Bukalemun.

kaya lifi

* Ta pamu asbest. u,

kaya rmce i * Ta aras ya bir rmcek tr. lar nda ayan kaya sansar * Dak yerlerde ya bir tr sansar. l ayan kaya sar msa * Gen yapraklar msak yerine kullan bir tr yaban sar sar lan msa(Allium ampeloprasum). kaya sarma * Kayal klarda biten sarm sak. kaya suyu * Kayadan s su. zan kaya tuzu * Do billr durumunda bulunan tuz. ada kaya umazsa dere dolmaz * byk ihtiyalarda byk fedakarlyapmak gerekir. k kayaba * Bir Anadolu ezgisi ve bu ezgiyle sylenen ko ma. * Trk halk edebiyat oban trks. nda kaya kaya an * Do byk yer tutan, yer kabu ada unun yap gereci olan bir veya birka mineralden olu ktle. an * zerinde kolayl kay kaypak. kla lan,

kaya ta an * Killerin ba ile olu , yaprak biiminde ayr kala m mu labilen, mavimsi bir taarduvaz. , kaya k anl * Kaya olma durumu. an kayak * Kar veya su zerinde kaymak iin aya tak ara, ski. a lan * Bu arac kullanarak yap spor. lan * Kayak blgesinde yap kk ev. lan * Kayak yapan sporcu.

kayak evi kayak

kayak l k * Kayak olma durumu. * Kayak sporculu u. kayal k * Kayas olan yer. ok kayan * Kayarak yer de tiren. i * Yass , dz, kat kat olu ta mu . * Da inen sel. dan

kayar

* Hayvanlareskiyen nallarn ivilerini detirme i n n i lemi. * Pay.

kayarlama * Kayarlamak i i. kayarlamak * Hayvaneskiyen nallar onarmak, eskiyen nalivilerini yenilemek. n n n * At nal veya dven ta n n lar yeniden koymak veya onarmak. * Svmek, kfretmek. kayarto * Ahlkskimse, mel'un. z

kaybedilme * Kaybedilmek i i. kaybedilmek * Kaybetmek i lmak. i yap kaybetme * Kaybetmek iyitirme. i, kaybetmek * Yitirmek. * Yenik d yenilmek. mek, * Para bak ndan zarara girmek. m * lm dolayyla ayr s lmak. kaybolma * Kaybolmak i i. kaybolmak * Yitmek. * Grnr olmaktan kmak, grnmez olmak. kaybolu * Kaybolmak i i veya biimi. kayda de er * nemli, dikkati eken. kayda geirmek * ili bulundu deftere yazmak. kili u kaydedici * mle. kaydedilme * Kaydedilmek i i. kaydedilmek * Kaydetmek i lmak, yaz i yap lmak. kaydetme * Kaydetmek i i. kaydetmek * Yazmak, baz nemli noktalar tespit etmek. * Herhangi bir bir yere mal etmek, bir tarih, numara veya ad bir deftere geirmek. eyi eyin n * Hat rlamak iin yazmak, not etmek.

* Belirtmek, sylemek. * Sesi veya resmi manyetik bant zerine geirmek. * Olumlu sonu almak. * S k, bas gibi bir niceli dekenli tespit etmek. cakl n in i ini kaydettirme * Kaydettirmek i i. kaydettirmek * Kaydetmek i yapt ini rmak, yazd rmak. kayd hayat * Kayd hayatla ve kayd hayat yla szlerinde "ya kadar", "ya srece" anlam kullan art ad ad nda l r. kayd ihtiyat * Temkinli davranma, ihtiyatl olma. kayd rak * Yass , kaygan ak l. * ocuklar byle bir taayakla kayd oynad oyun. n rarak klar * ocuklar oturup kayarak e n lenmeleri iin, ocuk bahelerinde bulundurulan oyun arac . * Tomruklarkolay ta n nmas da kayd yer. iin dan r ld

kaydlma r * Kaydlmak i r i. kaydlmak r * Kaymas lanmak, kaymas yol a sa na lmak. kayd r * Kayd iveya biimi. rmak i

kayd rma * Kayd i rmak i. * Aln herhangi bir ara zerinde e ynlere hareket ettirilmesi. cn itli * Savunmanbelirli bir an oyunun g noktas birdenbire detirme. n nda, n i kayd rmak * Kaymas sa n lamak, kaymas yol amak. na kayd rtma * Kayd rtmak i i. kayd rtmak * Kaymas sa n latmak, kaymas sebep olmak. na kaydiye * Kay al para. t iin nan kaydolma * Kaydolmak iyaz i, lma. kaydolmak * Yaz lmak. kaygan kaygana * Omlet. * Yumurta alkanarak yap bir e tatl lan it . * Islak veya dz oldu undan, kendisi kayan veya zerinde kay kayg lan, n.

kayganal k * Kaygana iin gereken malzeme. kayganl k * Kaygan olma durumu. kayg * znt, endiduyulan d e nce, tasa. kayg ekmek * znt, tasa duymak. kayg rma land * Kayg rmak i land i. kayg rmak land * Kayg lanmas sebep olmak. na kayg lan * Kayg lanmak i i veya biimi. kayg lanma * Kayg lanmak izlme. i, kayg lanmak * Kayg duymak, zlmek. kayg l kayg n * Kaygan. * Gebe deve. kaygz s * Kayg olmayan, kayg s duymayan, ald rmaz. kaygzca s * Kaygz, ald (bir biimde). s rmaz kaygzl s k * Kaygz olma durumu veya kaygzca davran s s . Kay kay k * Krek veya yelkenle yrtlen ufak tekne. * Bir yana kaym . kaygibi k * kay benzer biimde, kayn durumuna uygun olarak. a kaysal k ncak * Bayram yerlerinde kurulan kaybiiminde sal k ncak. kaytabak k * Kaybiiminde uzun ve dz tabak. k kayyaka k * A omuzlara do olan oval yaka. kl ru * O Trklerinin 24 boyundan biri. uz * Kayg olan, zntl. s

kayyanarmak k t * bir konuya veya soruna yava yava girmek. kay k * Kay insan veya yk ta kimse. kla yan

kay kavgas k * Sonucu olmayan, b r mnaka ktc a. kay l k k * Kayyapma ve satma i k i. * Kayi k letme i i. kay khane * Kay n ekildi korundu st rtl yer. klar i, u kay n kay n * Kay ngillerin rnek bitkisi olan, kerestesi beyaz bir orman a (Fagus orientalis). ac * Kar kocaya gre birbirlerinin erkek karde kaybirader. veya i, n

kay baba n * Kaynata. kay birader n * Kay(II). n kay peder n * Kaynata. kay valide n * Kaynana. kay no * Kaybiraderlere sevgi yollu sylenen sz. n kay ngiller * eneklilerden, palamut diye adlandlan meyveleri yksks bir kadehik iinde duran, kay me ki r n, e, kestane gibi o kerestelik orman a u alar iine alan bir familya, palamutlular. n kay k nl kay k nl kay nt kay p * Yitme, yitim. * Yitik, zayi. kay vermek p * (ulus, toplum, kurulu iin) de bireylerini yitirmek. vb. erli kay kar plara mak * bulundu yerden ayr gitmek, gittiyeri bildirmemek, grnmez olmak. u l p i kay r * Kal kum. n * Kaya n alar olan yer. ok * Kay(II) olma durumu. n * Albast k rmaya yarar yiyecek, at r lmaya yarar yiyecek. t

* kum. nce kayc r * Kay koruyan, iltimas ran, . kayc rl k * Kay i iltimas rma i, l k. kaylma r * Kaylmak i r i.

kaylmak r * Kay iyap veya kay i konu olmak. rmak i lmak rmak ine kay r * Kay iveya biimi. rmak i kay rma kay rmak * Kay i koruma, himmet, iltimas. rmak i, * Koruyarak ba s sa arn lamak, elinden tutmak, himmet etmek. * Birini, ba n veya i zarar kalarn in pahas tutmak, haksyere kolayl sa na z klar lamak" iltimas etmek. * Kay rtmak i i.

kay rtma

kay rtmak * Kay i yapt rmak ini rmak. kay s * Glgillerden bir a (Prunus armeniaca). a * Bu a n aturuncu renkte, eti sulu, gzel kokulu, tek ve sert ekirdekli tatl ac k meyvesi. * Beyaz misar yar mi pi , s pi (yumurta). kay ho s af * Kayn kaynat sn lmas yap ho ile lan af. kay kompostosu s * Kayn sn ekerle kaynat lmas yap komposto. ile lan kay kurusu s * Kurutulmu s kay. kay * Ba lamak, tutmak veya s kmak amac kullan dar ve uzun ksele dilimi. yla lan, * Ustura bilenen cill ksele. * Kaymak iveya biimi. i

kay

kaybal * K balgillerden, Kuzey Avrupa denizleriyle Akdeniz'in derinliklerinde ya kemikli bir bal t ayan k (Regalecus glesne). kaydili * Kaba ve irkin szler kullan konu dil. larak ulan

kaygibi * sert, kopar lmayan. * kara, ok kirli.

kay ekmek a * aldatmak, kand rmak. kay ekmek a * usturan k n n la almak iin berber kayna srtmek. s kay * Kayyapan veya satan kimse. * Aldat, hileci. c kay ran k * Baklagillerden, kkleri topra derince girerek, tarlalar srlrken saban a tutan, iekleri k z bitki, rm bir sabank (Onosisspinosa). ran kay t * Bir yere mal ederek deftere geirme. * Bir yazn, bir hesabtarih, numara vb. nin veya kopyasn bir yerde yazbulunmas n n n l . * Srlama, davran n n lar ereveleme. * art. * nem verme, gzetme. * Resm belge. * Ses veya resmi, manyetik bant zerine geirme i lemi. kay t * Pencere erevesi. * Ara, e ya.

kayalt girmek t na * davran srlandlmak; bir yapmaya zorlanmak. n lar r ey kaydefteri t * Kay lan defter. t yap kaykoymak t * engellemek, srlamak, takyit etmek. n kaykuyut t * Srland n rmalar. kaym t * Bir olay kendi sebepleri zerindeki tepkisi, rcu. n

kaymla uslamlama t * Geriye dnerek sonu karma. kay tlama * Kay tlamak i takyit. i, kay tlamak * Bir tak m artlarla ba lamak, srland n rmak, takyit etmek. kay tl * Kayd lm kayda geirilmi yap , olan. * ba. arta l * Kay i tmak i. * Bir yapmaktan vazgemek, bir karardan dnmek, nkul etmek, rcu etmek. eyi kay z ts

kay tma kay tmak

* Kayd lmam deftere veya yaz geirilmemi yap , ya olan. * Bir ba olmayan. arta l * Ald rmaz, ilgisiz, umursamaz, lkayt. kay z kalmak ts * nem vermemek, umursamamak. kay z olmak ts * kayedilmemi t veya yaz geirilmemi ya olmak. * ilgisiz, umursamaz, nem vermeyen durumda bulunmak. kay z z ts arts * Hibir ve baolmaksn. art z kay zca ts * lgisiz, ald (bir biimde). rmaz kay zl ts k * Ald rmazl ilgisizlik, umursamazl lkayd. k, k, kay d (veya birinin kayd silmek) ttan mek n * bir yere mal olmaktan kararak defterde bu durumu belirtmek. kaykay kayk lma * Kayk i lmak i. kayk lmak * Arkaya do e ru ilerek, yaslanarak oturmak. kayk ltma * Kayk ltmak i i. kayk ltmak * Kayk n lamak, kayk na sebep olmak. lmas sa lmas kayma * Kaymak (II) i i. * Herhangi bir sebeple filmin atlamas grntnn perdeye tam olarak gelmemesi. veya kayma almak n * bir en byk pay, kr ele geirmek. eyin n n kaymak * Stn yznde zar durumunda toplanan, asar k renkli, koyu ya katman. l * St yayvan kaplar iinde ve hafif ate tutarak elde edilen koyu, ya z. te l * Ya ve selden sonra topra zerinde kalan zl tabaka. mur n * Bir en iyi ve sekin blm. eyin * Dz, veya kaygan bir yzey zerinde srtnerek kolayca yer de tirmek. slak i * Kaygan bir yzey zerinde birdenbire dengesini yitirmek. * Yerini detirmek. i * Yer, durum detirmek. i * Grd veya tutumunu detirmek. , nce i * " stemeden bir yapmak" anlam baz ey yla deyimlerde geer. * Anlam i de mek. * Kurtulmak. * Tahtadan yap alt tekerlekler bulunan zerinde kay alet. lm nda , lan

kaymak

kaymak ba lamak (veya tutmak)

* stn veya bir sn zerinde kaymak olu v n mak, kaymaklanmak. kaymak gibi * bembeyaz ve przsz. * tad gzel ve yumu ak. kaymak k d * zen isteyen bask kullan dzgn, parlak, przsz k ku k , papyeku larda lan, e t, d e. kaymak tabakas * Bir toplumun sekin ve zengin kesimi. kaymak tak m * \343 kaymak tabakas . kaymak ta * Parlat lmaya elveri yumu beyaz, yar li, ak, saydam bir tr mermer, su mermeri, albatr. kaymakalt * Yaal nmst. kaymakam * Bir ilenin en byk ynetim grevlisi, ilebay. * Yarbay. kaymakaml k * Kaymakam olma durumu. * Kaymakam grevi. n * Kaymakam makam bu makama ba resm dairelerin btn. n ve l * kaza. le, kaymak * Kaymak yapan veya satan kimse. kaymaklanma * Kaymaklanmak i i. kaymaklanmak * Kaymak ba lamak, kaymak tutmak. kaymakl * Kaymaolan. * zerine veya iine kaymak konulmu olan. kaymakl dondurma * Stten yap lmdondurma. kayme kaymelik * Herhangi bir kayme de erinde olan. kayna * Volkan blgelerinde, belli aral klarla su ve buhar f rtan s kaynak, gayzer. k cak * K para, kaime. t

kayna ta * Kaynalarda olu silisli kelti, gayzerit. an kayna almak n * (bir yerden) esas almak, bir esasa veya deste dayand e rmak.

kaynak

* Bir suyun yer, kaynarca, p memba. kt nar, * Bir yer, men eyin kt e. * Bir haberin yer. kt * Ararma ve incelemede yararlan belge. t lan * Herhangi bir enerjinin olu evreye yay yer. up ld * metal veya yapay paray l yolla birle ki s tirme yntemi, kaynaryap rma i tp t i.

kaynak ki i * Sa gvenilir, do bilgiler edinilen kimse. lam, ru kaynak makinesi * Kaynak yap nda kullan makine. m lan kaynak suyu * Kayna veya gzemin ba al su. n nda nan kaynak yapmak * iki metal veya yapay paray yoluyla birle s tirmek. kaynaka * Belli bir konu, yer veya dnemle ilgili yay kapsayan veya en iyilerini seen eser, bibliyografya, nlar bibliyografi. kaynakac * Kaynaka haz rlayan kimse. kaynak * Kaynak yapan kimse. kaynak l k * Kaynak yapma i i. kaynakhane * Kaynak i yap yer. leri lan kaynaklanma * Kaynaklanmak i i veya durumu. kaynaklanmak * Kaynak hlini almak. kaynama * Kaynamak i i. kaynama noktas * Saf bir sn belirli bir bas kaynamaya ba s k. vn nta lad cakl kaynamak * Bir s, s belli bir dereceyi bulunca, buhar durumuna geerek fokurdamak. v cakl * (byle bir sniinde bulunan Fokurdamak. vn ey) * (yemek iin) Pi mek, ha lanmak. * Yerden kmak. * (kk, atlak kemik veya metal paralar Eski durumunu almak, birbirine yap r iin) mak. * (yara iin) Kapanmak, iyile mek. * (mayal iin) Kabar kprmek. bir ey p * (mide iin) Ek imek. * alkant durumunda olmak, dalgalanmak. * ok miktarda bulunmak. * Gizli bir i evirmek, iin iin haz rlanmak. * (bir yerde) Huzursuzluk, tedirginlik olmak. * stenildigibi olmamak, gerekle i memek.

* Arada kaybolmak. * Artmak, o almak, yo unla mak. kaynana * Kad gre kocasn, kocaya gre karn annesi, kay valide. na n sn n

kaynana a z * geri veya yersiz konu gereksiz dedikodu yapma. leri ma, kaynana zlt rs * Bir sap evresinde evrilen, evrildike takl ses rtbir karan ocuk oyunca . kaynanadili * Dil biiminde yass dikenli dallar bir kakts trne halk verdiad. ve olan n i * Bir i oyas ne rne i. kaynanal k * Kaynana olma durumu. * Kaynanaya yakr davran . kaynanaletmek k * (kaynana) geline veya damada kt davranmak. * bir yakna gere n inden ok kar mak. kaynar * Kaynamakta olan. * ok s cak. * Kaynak, p nar. * Kaynak. * S su kayna cak . * Hastalara kaynat iirilen pekmez, ya baharat karm larak ve . * Birbirine kaynam kayna , m . * Krdak, oynak (kad p n). kayna ma * Kayna i mak i. * Kalabaln ok oldu bir yerde krdanma, hareketlilik. u p * Huzursuzluk. kayna mak * Ayr lmayacak bir biimde birle mek. * ok kalabalve krdak olmak, hareket etmek. k p * Birbirine iyice uymak. * Uyu yak ili kurmak, derinle mak, n ki tirmek. * Birle mek. * Huzursuzluk olmak. kaynarma t * Kaynarmak i t i. * Kelime veya birle kelime ierisinde bir araya gelen seslerin birbirlerini etkileyerek k ik salmaya yol amas olay : Kay ana > kaynana, kay ata > kaynata, stl a stla gibi. n n > kaynarma sesi t * nl ile sona eren bir kelimeye nl ile ba layan bir ek geldi araya giren y sesi: inde ki-y-i, oda-y-a, soruy-u vb. kaynarmak t * Kayna n lamak. mas sa

kaynarca

kayna k

kaynata

* Kad gre kocasn, kocaya gre karn babas n baba, kaypeder. na n sn , kay n

kaynatal k * Kaynata olma durumu. kaynat lma * Kaynat i lmak i. kaynat lmak * Kaynatmak iyap i lmak. kaynatma * Kaynatmak i i. kaynatmak * Kaynamas sa n lamak. * Kaynak yapmak. * Konu mak, sohbet etmek. * Belli etmeden almak; unutturmak. kaynayan kazan kapak tutmaz * iin iin geli olaylar veya duygular bir yerde patlak verir. en kaynay * Kaynamak i i veya biimi. kaypak * Kayagan, kaygan. * Sznde durmaz, dnek. * Biraz kaypak. * Sznde durmayarak, dneklik ederek.

kaypaka

kaypakla ma * Kaypakla i mak i. kaypakla mak * Kaypak bir duruma gelmek. kaypakl k * Kaypak olma durumu. * Sznde durmazl dneklik. k, kaypama * Kaypamak i i. kaypamak * Ayakaymak. kayra * Yksek tutulan veya say birinden gelen iyilik, ltuf, ihsan, at inayet. lan fet, * Bkz. Tanr kayras .

kayrac l k * Evrendeki btn olaylar sal sebebe dayand insanlar ancak Tanr tanr ran, n kayras ba yla, yla kurtulabilece ileri sren providansiyalizm. ini reti, kayrak * Ekime elveri olmayan, ta, kumlu toprak. li l

* Yass ta , dz . * Bileta i . kayran kayr lma * Kayr i lmak i. kayr lmak * Kay iyap rmak i lmak. kayser kay a kay ama * Kay amak i i. kay amak * Kaya, toprak vb.yerinden koparak a kaymak. a ya kay at kaytaban * Kay sonucu yerinden kopmu ama para. * Sr, deve srs. * Ba , dzensiz. bo * Kuytu. * Sznde durmayan. * Ya , dalkavuk, numarac c . * Roma, Bizans ve Alman imparatorlar verilen unvan. na * Kay amak olay , kayma, g, heyeln. * Orman iinde geni alan, dzlk. ve plak

kaytak

kaytakl k * Kaytak olma durumu. kaytan * Pamuk veya ipekten sicim. * Yelkeni yar kapatmak iin kullan rg halat. lan

kaytan bkl y * ve uzun bkl nce y . kaytanl * Kaytan olan, kaytanla dikilmi . kaytar c * ten kaan kimse. kaytar kaytarma * Kaytarmak i i veya biimi. * Kaytarmak i i.

kaytarmac * Kaytaran (kimse). kaytarmac l k

* Kaytarmacn i n i. kaytarmak * Geri evirmek, iade etmek. * ten kamak. kayy m * Bkz. kayyum. kayyum * Cami hademesi. * Belli bir mal ynetilmesi veya belli bir i yap n in lmas grevlendirilen kimse. iin

kayyumluk * Kayyum olma durumu. * Kayyumun grevi. kaz (Anser). * Perde ayakl lardan, uzun, beyaz veya gri boyunlu, suda ve karada ya ayan, uan, yaban veya evcil ku * Budala.

kaz aya * Bkz. kazaya . kaz gelen yerden tavuk esirgenmez * byk karlar beklenen yerde kk fedakrl yap d klar lmalr. kaz kafal * Anlay z, kavray z, kafas s s z. kaza * Can veya mal kayb veya zarar sebep olan kt olay. na na * Vaktinde k l nmayan namaz tutulmayan orucu sonradan din kurallara uygun olarak yerine getirme. veya * Yarg , yarg lama. * Kadn grevi. n * kaymakaml le, k.

kaza dairesi * Yarg evresi. kaza etmek * vaktinde k l nmayan namaz , tutulmayan orucu din kurallara uygun olarak yerine getirmek. kaza ile * kazara.

kaza kur unu * Yanl kla gelen mermi. l kaza ve kader * alyaz. n s kazaen kaza Kazak * Kazara. * Kaz makta veya temizlemekte kullan demir ara. lan * Kazakistan Cumhuriyeti'nde ya Trk soylu halk veya bu halktan olan kimse. ayan * Gney Rusya'da ya Slavla topluluk ve bu topluluktan olan kimse. ayan mbir

* Kazaklara zg olan, Kazaklarla ilgili olan. kazak * Genellikle kollu, ba geirilerek giyilen, rme st giysisi. tan * Cokeylerin giydi gz al renklerde bir tr ceket. i, c kazak * Rusya'da ve ran'da ayr sf olu bir n turan atl asker. * Karna sz geirebilen, dedi yapt s ini rabilen erkek, k k kar . l b t Kazak melmesi * Bir bacak zerinde melip dizi iyice bkerken, teki bacande tutma biiminde yap bir g lan al rmas t . Kazaka * Kazak Trkesi. kazakl k kazal * Karna sz geirme, dedi yapt durumu. s ini rma * Kazaya yol aan, sak , tehlikeli. ncal * Kaza geirmi olan. * olan. lesi * Obslerden, bombalardan korunmak iin yerin alt kaz na lmsiper. * ok miktarda yemek pi irmeye veya bir kaynatmaya yarar byk, derin ve kulplu kap. ey * Buhar makinelerinde, kalorifer tesisat suyun kaynat kapal nda, ld kap.

kazamat kazan

kazan (biri) kepe * bir kimsenin, bir yeri iyice arardn t anlat r. kazan dairesi * ok katl larda tma sisteminin yer ald blm. yap s kazan kald (veya devirmek) rmak * (yenieriler) yemek pi irilen kazan rarak ayaklanmak, isyan etmek. kald * yneticinin bir tutumuna karhep birden ayaklanmak, isyan etmek. kazan kaynamayan yerde maymun oynamaz * hibir i z yap karks lmaz. l kazan ta * Kalsiyum tuzlar kapsayan suyun t kabi yzeyinde olu sld n turdu katman. u kazanc * Kazan yapan, satan veya onaran usta. * Kazan leyen kimse, ate ate i. kazanc l k * Kazancn iveya mesle n i i. kazan * Sat bir mal, yap bir i lan lan veya harcanan bir emek kar elde edilen para, temett. lnda * Yarar, kr. kar,

kazanl * Kazanmolan. * Kazan getiren, kazan sa layan.

kazans z * Kazanc olmayan. kazand rma * Kazand rmak i i. kazand rmak * Kazanmas sa n lamak. kazandibi * Dibi tutturularak hafif yankokusu verilmi k muhallebi. kazan kapal kaynamak) * i yz bilinmemek. kazan lma * Kazan i lmak i. kazan lmak * Kazanmak i lmak. i yap kazan m * Kazanmak i i. * Bir i yerinde i ilere sa lanan hukuk, sosyal ve mal her tr hak. kazan * Kazanmak i i veya biimi. kazanma * Kazanmak iedinme. i,

kazanmak * Kazan sa lamak. * Olumlu, iyi bir sonu elde etmek. * kmak, isabet etmek. * Edinmek, sahip olmak. * U ramak, yakalanmak. * Kendinden yana ekmek. * Ele geirmek, fethetmek. * Yenmek, galip gelmek. kazara * Kaza sonucu, yanlkla, bilmeden, kazaen. l * Rastgele, tesadfen. kazaratar * Eklemli bir kol zerinde hareket eden kepeli bir ark veya zincirle donat makinesi, kazma, lmkaz ekskavatr. kazas z * Kazaya u ramadan yap lan. * Kazasbir biimde. z kazasbels z z * Kazaya veya gl snt u e, k ta ramadan. kazaska kazasker * KaynaKafkasya olan ve h oynanan bir halk dans zl . * lmiye sfn yksek derecesinde bulunan devlet grevlisi. nn

kazaskerlik * Kazaskerin yapt ikazaskerin rtbesi ve makam , . kazaya b rakmak * (namaz iin) vaktinde k l namayan sonra k daha lmak. kazaya kalmak * (namaz iin) vaktinde k l namamak. kazaya r gstermek za * yarg verilen hkmlere boyun e ya, mek. kazaya * Ispanakgillerden, yapraklar aya benzeyen bir bitki (Chenopodium). kaz na * ok kollu engel. * aprazlama yap teyel, Hristo teyeli. lan * Bir ucuna, ortas bir ikincisi ba ndan lanarak yap ulu halat. lan * Aturuncu renk. k * Bu renkte olan. kazaz kazazede kazboku * Ham ipeiplik ve ibri durumuna getiren kimse. i im * Kazaya u ramkaza geirmi , olan (kimse). * Kirli sar (renk). * Bu renkte olan.

kazd ukura (veya kuyuya) kendisi d mek * ba iin haz ktl kendi u kas rlad e ramak. kazd rma * Kazd i rmak i. kazd rmak * Kazmak i yapt ini rmak. kazein * Stte bulunan protein maddesi. * Bkz. bitkisel kazein.

kazein tutkal * Ek i stten kire yard ile retilen ve so olarak kullan a yap rs m uk lan a c. t kazevi kazg * Tand ekme rdan i karmaya yarayan bir ara. * Bitki kk karma yarayan ucu sivriltilmi a sopa. kaz * Bir yeri kazma ihafriyat. i, * Yer alt ndaki tarih de olan eri eyleri, yap ortaya lar karmak amac arkeologlarca topra belli yla n kurallara ve yntemlere gre kaz , arar . lmas tlmas * Tahta, maden gibi zerine yaz resim oyma i hak (II). eyler veya i, kaz bilimci * Arkeoloji ile u an kimse, arkeoloji uzman ra , arkeolog. * Saz veya kam rlm tan byk sepet, zembil.

kaz bilimi * Arkeoloji. kaz bilimsel * Arkeoloji ile ilgili, arkeolojik. kaz anlamak koz * sylenen ok yanlanlamak. eyi kaz c * Kaz oyma iyapan. veya i kaz vurmak a * bir kimseyi yere dikilmi sivri bir kaz oturtarak ldrmek. ucu a kaz k * Topra ak iin haz a lmak rlanm ucu sivri ubuk. , * Direk, sopa. * Yap n temelinde kullan topra ak veya toprak iine giren tahta, maden veya betonarmeden lar lan, a lan silindir, prizma vb.biimindeki uzun para. * nsan zerine oturtarak ldrdkleri, yere dik ak ulu odun veya . lmsivri i * Kaz oturtarak uygulanan ldrme cezas a . * Genellikle ya gre gre l te, inin, elini hasmn kispeti iine sokarak yapt oyun. n * Alveri aldat te lma. kazatmak k * aldatmak, kaz klamak. kazdikmek k * devaml kalmak, ebediyen ya amak. kazgibi k * dimdik ve sert. kazkadar k * kocaman (kimse). kazkakmak k * umuldu undan pek ok ya amak. kazkk k * Havuta oldu gibi topra dikine giren koni biiminde kk. u a * Topra iinde derinlere do dik bir n ru ekilde geli zerinden ikincil yan kkleri o en, kan unlukla az olan kk. kazmarka k * ok pahal . kazyemek k * aldat lmak, kaz klanmak. kazyutmu k gibi * Bkz. baston yutmu gibi. kaz kazan * Kaz ndnda, ayn tutardan n bir arada bulma esas dayal tr talih oyunu. na bir kaz k * Alveri aldatan, pahal satan (kimse). te mal kaz klama

* Kaz klamak i i. kaz klamak * Bir tarla veya arsansr belirtmek iin kazakmak. n nn k * Kazcezas arpt k na rmak. * Bir mal kimseye de , bir erinden ok pahal satmak, alveri aldatmak. ya te kaz klanma * Kaz klanmak i i. kaz klanmak * Kaz oturtulmak. a * Bir mal erinden ok pahal almak, alveri aldat de ya te lmak. kaz klay * Kaz klamak i i veya biimi. kaz kl * Kaz olan, kaz desteklenmi kla olan.

kaz humma kl * Tetanos. kaz l kaz l * Kaz iveya biimi. lmak i kaz lma kaz lmak kaz m kaz ma krtaj. * Kaz i mak i. * Vcutta bo luklar iinde bulunan yabanc cisimleri, hasta veya zararl lan dokular yarak almak, say kaz * Kaz i lmak i. * Kazmak iyap i lmak. * Kazma i i. * K bklm ldan uval dikmekte kullan ip, sicim. lan

kaz resim ma * A metal veya ta yzeye ayr a, bir katlar hlinde deik renkli boyalar srldkten sonra, stteki katlar i yer yer kaz yarak alttaki renklerden yararlanma tekni gravr. i, * Bu teknikle yap resim, gravr. lan kaz mak * Kesici bir arac srterek bir yzndeki tabakay rmak. eyin kald * Kesici bir ara kullanarak silmek, karmak. * Serte ovmak. * Vcuttaki yabanc cismi hasta, zararl istenmeyen bir organ bir veya almak, temizlemek, yok etmek. * T etmek. ra * Metal bir yzey stne sert bir arala izmek, yaz ekil yazmak, nak etmek. * Asl, kkn ok detayl t n ararmak. * St, muhallebi ve yemek pi erken tencerenin dibinde yanan yap blm. kan

kaz k m

kaz ayayle de n il * bir sorun, bir durum san gibi de ld ildir.

kaz nma

* Kaz nmak i i.

kaz nmak * Kendi kendini kaz mak. * Kaz i lmak. mak i yap * Derisini kaz ka r gibi mak. * Derisini yzercesine t olmak. ra * Her taraf temizlemek. iyice * Var u, elindeki btn paras nmak veya al yo al nmak. kaz nt * Kaz yarak lan para. kar * K kaz izi. tta ma

kaz l nt * Kaz s (k yaz nt olan t, ). kaz tma kaz tmak * Kaz i yapt mak ini rmak. kaz y kaziye * Kaz i mak i veya biimi. * nerme. * Kaz i tmak i.

kazkanad * Gre hasmn ba koltuk alt alarak hasm te n n na arkadan, yandan sararak, elleri koltuklar ndan alt geirdikten sonra s nda veya ensesinde birle rt tirme biimindeki oyun. kazma * Kazmak i i. * Toprakaz kald p rmak, dzeltmek gibi i kullan a sapl lerde lan a demir ara. * Kaz yap larak lm .

kazma di * n di uzun ve d do k olan (kimse). leri ar ru k kazma gibi * byk, kocaman (di ). kazmac * Kmr ocaklar kazma ile kmr nda karan i i. kazma kazmak * Bkz. kazaratar. * Herhangi bir arala topraamak, oymak. * Bu yolla ukur, kuyu, yol vb. olu turmak. * Hakketmek. * Bkz. ka mir. * Hidratl al kur ve uranyum silikat. do un

kazmir kazolit

kazulet kazurat ke kebap

* Kocaman. * D . k * Trk alfabesinin on drdnc harfinin ad . * Do rudan do ate veya kap iinde susuz olarak pi ruya te irilmi et. * K zartma, evirme veya kavurma yoluyla haz rlanan her trl yiyecek. * Kavrulmu zarm , k . * Yanm yan k. ,

kebap * Kebap yapsatan kimse. p * Kebap yenilen veya sat yer. lan kebap l k * Kebap olma durumu. kebapl kebapl k * Kebap yap lmaya elveri kebap yap iin ayr li, lmak lm . kebe kebere kebir * K kepenek. sa * Gebre otu. * Byk, ulu. * Ya byk, ya. a l * Krek kemi i. * Koyunlarkebzesine bakarak gelecekten haber verdi ileri sren kimse. n ini kee * Yapaveya kei k n dokunmadan, yaln dvlmesiyle elde edilen kaba kuma l n zca . * Bu kuma yap tan lmolan. * Yere serilen hal , kilim gibi ynl d emelik. * Kebab olan, iine kebap konulmu olan.

kebze kebzeci

kee klh etmek * aldatmak, kand rmak. kee klh olmak * ordudan veya resm grevden lmak. kar keeci keecilik * Kee yapan veya satan kimse. * Kee yapma veya satma i i.

keeleme

* Keelemek i i. * Keele i mek i.

keelemek * Bir nesneye kee geirmek. * Metal bir yzeyi keeyle parlatmak. keelenme * Keelenmek i i. keelenmek * Keele mek. keele me * Keele i mek i. keele mek * Telleri birbirinin iine girip kar ayr olmak. arak lmaz * (deri) Przl duruma gelmek, kee gibi olmak. * Vcudun bir yeri uyu duyarl azalmak. up keele tirme * Keele tirmek i i. keele tirmek * Keele mesine yol amak. keeli * Keesi olan.

keesini sudan karmak * g olan bir i durumu yoluna koyarak rahatlamak. i, keeyi suya atmak * ar ve namusu hie saymak. kei * Gevi getirenlerden, eti, st, derisi ve kiin yeti l tirilen, memeli evcil hayvan (Capra hircus). * Bu hayvandi n isi. * . nat

kei inad * Bir trl yumu amayan vazgeilmeden srdrlen inat. kei kmreni * Yapraklar an terine kullan bir tr yaban sar so lan msa . kei mantar * Bkz. ak mantar. kei postu * Keinin derisinin terbiye edilmesi ile yap post. lan kei sakal * Sakal z enede sivri ve seyrek olarak bulunan. yaln kei s d * Batakl klarda ve nemli ormanlarda ok bulunan bir s tr (Salix caprea). t kei yemi i * Yaban mersini.

kei yolu

* Engebeli yerlerden gelip geenlerin ayak izlerinden olu tekerlekli ara i an, lemeyen dar yol, r, patika.

keiboynuzu * Baklagillerden, kerestesi marangozlukta, kabuklar tabakl kullan bir a harnup (Ceratonia siliqua). kta lan a, * Bu a n baklams ekerli olan yemiharnup. ac , i, keiboynuzu gibi * i i ok, verimi az olan iin sylenir. eyler keiler * Keileri ve e koyun trlerini iine alan, dak, kayalyerlerde ya itli l k ayan, hafif yap evik gevi l , , getiren hayvanlar sf n . keileri ka rmak * delirmek veya bir bunal iinde bulunmak. m keile me * Keile i mek i. keile mek * tutmak. nad keilik * l nat k.

keilik etmek * inat etmek. keimemesi * Sert kabuklu, iri taneli, uzunca, beyaz veya k z bir e zm. rmms it keisa an * obanaldatan, da rlang. k c keisakal * Ldengillerden, ay rlarda, nemli yerlerde yeti topraklar zraks izgili iekleri mavimt veya en, m ve rak mor renkte lden bitkisinin bir tr (Cistus creticus). * Glgillerden, beyaz veya penbe iekli, bahelerde ss bitkisi olarak yeti tirilen bir a k, erkesakal a , ay rmelikesi (Spiraea aruncus). keisedefi * Keisakal . keit rna * Kesici a gen biiminde olan oyma kalemi. z keiye can kayg, kasaba et (veya ya kayg s ) s * ba nbyk zarar nda kendi kk yarar d kasn kar s n nenler iin sitem olarak sylenir. keiyi yardan uuran bir tutam ottur * gz doymayan h insanlar kk bir iin btn varln rsl kar tehlikeye atar. keder * Ac , znt, dert, sntst tasa. k , rap, keder ekmek * ac duymak, rap ekmek. st keder vermek * znt vermek, kederlendirmek, tasaland rmak.

kederlendirme * Kederlendirmek i i. kederlendirmek * Keder, znt duymas yol amak, ac na vermek. kederleni * Kederlenme durumu. kederlenme * Kederlenmek i i. kederlenmek * Kederli olmak, zlmek, tasalanmak, mkedder olmak. kederli kedersiz kedi * Kedigillerden, kpek di iyi geli , kaslar leri mi evik ve kuvvetli evcil veya yaban, kk memeli hayvan (Felis domesticus). kedi (veya eti) ne, budu ne? * yakk. * imknlar , gc srl n, paras az. kedi bal * Erik, kay gibi a s alardan s bir e zamk. zan it kedi bal * Kedi balgillerden, di ve solunga yar kk bir bal(Scyiliorhinus canicula). leri klar k kedi balgiller * Bal sfn kpek bal tak n klar nn klar m iine alan bir familya. kedi ci bakar gibi bakmak (veya szmek, seyretmek) ere * imrenerek bakmak. kedi gibi * uysal ve sokulgan. kedi gibi drt ayak zerine d mek * en g durumdan zarar grmeden kurtulmak. kedi ile harara girmek * geimsiz biri ile i birliyapmak. i kedi ile kpek gibi * birbirleriyle geinemeyen, anla amayan kimseler iin sylenir. kedi nanesi * Ball babagillerden, k rlarda yeti kedilerin kokusundan ok ho bir bitki, yaban smbl (Nepeta en, land cataria). kedi olal fare tuttu bir * imdiye kadar bir tek ba l yapabildi. ari kedi otu * Ac zntl, mukedder. l , * Acz, zntsz. s

* eneklilerden, kk sap ki hekimlikte kullan bir bitki (Valeriana). lan kedi otugiller * Yapraklar z olan otsu bitkileri, seyrek olarak da al saps durumundaki bitkileri kapsayan biti ta ik yaprakl enekli bitkiler familyas , iki . kedi yavrusunu yerken s benzetir ana * yolsuz oldu bildibir iyaparken kendini mazur gstermek iin bahane uydurur. unu i i kedi yeti emedi(veya uzanamad) ci pis (veya murdar) dermi i ere * elde edemeyecekleri hor gstermeye kalk eyi anlar iin sylenir. kediaya * Birle ikgillereden, ss bitkisi olarak da yeti tirilen, beyaz , yumu styl bir bitki (Antennaria ms ak, k dioica). kedibast * Btn yzeye tutkal srmeyi gerektirmeyen i lerde, f aral bast tutkal srme i ray kl rarak i. kedidili kedigiller * Kedi, aslan, kaplan, pars gibi hayvanlar iine alan etil memeli hayvanlar sf n. kedigz * Ta n arkas tlar ndaki k z rm renkli i lmbas aret . * Yollarda k vurdu zaman parlayan trafik i u areti. * Genellikle dondurman yan yenilen bir tr tatl n nda biskvi.

kedinin boynuna ci as er lmaz * bir kimseye, kullan zarar verece kendine mal edip ortadan kald ey emanet edilmez. p i, raca kediyalad * Kadife veya tiftikten yap rnn yzeyine verilen lmbir ekil. kediye peynir ( veya ci er) smarlamak * gvenilmeyecek birine saklamas bir b iin ey rakmak. kefal * Kefalgillerden, orta byklkte, ok pullu, kt ba, gm l renkte, beyaz etli bir bal(Mugil cephalus). k kefalet * Birinin borcunu dememesi veya verdisz yerine getirmemesi durumunda btn sorumlulu zerine i u alma durumu, kefillik. kefaleten * Kefalet yoluyla.

kefaletname * Bir kimsenin kefil oldu gsteren belge, kefillik k . unu d kefalgiller * Kefallarla onlara yaktrleri kapsayan kemikli bal familyas n klar . kefaller tak . m kefaret * Bir gnah Tanr balatmak umuduyla verilen sadaka veya tutulan oru. 'ya kefaretini demek * Kefalgiller, kum balgiller, cennet balgiller, uskumrugiller familyalar iine alan kemikli bal n klar

* cezas ekmek. n kefe * Terazi gzlerinden her biri. kefe kefek kefeki * Semercilerin kulland bir tr ara. * Kefeki. * Yap kullan arenkli, delikli, hafif, i larda lan k lenmesi kolay, atedayan bir tr ta e kl . * Di diplerinde ve kaplarda olu kire tabakas lerin an .

kefeki tutmak * kflenmek. kefekiye dnmek * delik de olmak. ik kefeleme * Kefelemek i i.

kefelemek * (atKefe (II) ile silip tylerini parlatmak. ) kefeli kefen * Gmlmeden nce lnn sar beyaz bez, kefin. ld kefenci * Cenaze gereleri satan kimse. * Zorba. * Kefesi olan.

kefeni boynunda olmak * her an lm gze almak. kefeni y rtmak * a bir hastal lm tehlikesini atlatmak. r kta kefenin cebi yok * mal veya para "lrken gtrlmez" anlam cimriler iin sylenir. nda kefenleme * Kefenlemek iveya durumu. i kefenlemek * lye kefen sarmak, tekfin etmek. kefenleyi * Kefenlemek iveya biimi. i kefenli * Kefene sar lm . * Kefene sar larak. * Kefen olarak kullan lmaya elveri(bez). li

kefenlik

kefenlik para * lm durumunda gerekli masraflargrlmesi iin ayr n lmpara. kefensiz * Kefene sar lmam . * Kefene sar lmadan. * Mslman olmayanlar, kfirler.

kefere kefil

* Borlu borcunu demedi veya bir kimse verdisz yerine getirmedi btn sorumlulu inde i inde u zerine alan kimse. kefil gstermek * bir i gerekli olan kefili bulmak. iin kefil olmak * borlu borcunu demedi veya bir kimse verdisz yerine getirmedi btn sorumlulu inde i inde u zerine almak. kefillik kefin kefir kefiye * Araplar kulland ve omuzlar rten, pskll erkek ba n da rts. kefne kehanet * uvaldveya kali ile i leyen kimsenin eline geirdidemirli kay z n ne i i . * Bir olay gerekle ini nceden bilme, khinlik. n ece * Kefil olma durumu, kefalet. * \343 kefen. * zel bir maya mantar kei veya inek stnn mayalanmas haz yla yla rlanan ekiecek. i

kehanette bulunmak * khinlik yapmak. Kehke an * Samanu rusu, Samanyolu. kehle kehribar * Bit.

* Ss e yap nda kullan asar kla kadar trl renklerde, yar yas m lan, k dan z saydam, kolay k r ve bir r l yere h ca srtld zl nde hafif cisimleri kendine eken, fosille reine, samankapan. mi * Bu maddeden yap lm . kehribar bal * Sar saydam bal. ve kehribar gibi * sapsar , koyu sar . kehribarc * Kehribardan tespih, a k gibi yapan veya satan kimse. zl eyler

kek

* Yumurta, un ve ekerden, genellikle iine ekirdeksiz kuru zm veya kakao vb. konularak yap fnda lan, r pi irilen tatl rek. * Tane ve tohumlar etin veya baln ya veya di slar n, n er v n karmak iin mekanik slmalar k yla olu fiziksel form. an kek * Keyifli bir durum anlat l "ne gzel, ne iyi" anlam sylenir. rken nda kekh keke keke * Bkz. kek. * Kekeme. * Kekeme.

kekeleme * Kekelemek i i. kekelemek * Damak sesleriyle ba layan kelimeleri ve heceleri tekrarlayarak ve keserek konu mak. * Ne syleyece p kelimeleri birbirine kar rmak. ini a r t kekeleyi * Kekelemek i i veya biimi. kekelik kekeme keke. * Kekemelik. * Damak sesleriyle ba layan kelimeleri ve heceleri tekrarlayarak birdenbire syleyen ve keserek konu an,

kekemele me * Kekemele i mek i. kekemele mek * Kekeme durumuna gelmek. kekemelik * Kekeme olma durumu, rekket. kekik * Ball babagillerden, karkl kk yaprakl l , beyaz, pembe, k z ak durumunda iekleri olan ve rm ba iebahar gibi kullan odunsu sapl i lan, , kokulu bir bitki (Thymus vulgaris). kekik ya * Kekikten elde edilen ve genellikle geleneksel halk tedavisinde kullan kokulu ya lan . kekikli keklik * Slngillerden, gvercin bykl nde, eti iin avlanan, ty boz, ayaklar gagas rm renkte bir ku ve k z (Perdrix). * Al , gzel kad ml n. keklik etmek * aptalletmek. k * zerine veya iine kekik konulmu olan.

keklik gibi * gzel, al , hareketli. ml kekre kekrelik * Kekre olma durumu. kekremsi * Tad kekre olan. az * (koku iin) Genzi yakan, buruk. * Surat k, yz glmeyen (kimse). as * Tad mt ek ve buruk olan. ac rak, imsi

kekremsilik * (tat ve koku iin) Kekremsi olma durumu. * Assuratl k olma, yz glmeme. kekresi * Tad kekreye benzeyen. kel * Vcudun k yerlerinde reyen bir tr mantar k n dklmesine yol at bula bir hastal ll n, llar c k. * Bu hastal tutularak sa a dklm olan (kimse). * Kalma ba olarak veya yalsebebiyle salar t l l k dklm olan. * (do iin) a plak. * (bitki iin) Geli memic , l z. * inde az e bulunan. ya * ilgisi olsun olmasher kar n eye an. * Kendisini a gibi gstermek isteyen zavall a kimse.

kel khya kel khya

kel lr, s sal rma olur, kr lr badem gzl olur * Bkz. kr lr badem gzl olur, kel lr s sal rma olur. kelm * Sz. * Syleyi biimi, syleme. * Tanr n varln dininin do 'n ve slm rulu konu edinen bilim. unu Kelm kadim * Kur'an kerim, Kur'an. kelm kibar * zdeyi . kelaynak * Leylekgillerden, yeryznde yalnBirecik'te, F vadisini eviren kayalarda ya uzun gagal ku z rat ayan bir (Geronticus eremita). kelba ir tarak a im * birok ihtiya varken gereksiz zenti ve gsteribelirtir. i kele kelebek * Bo tosun. a,

* Pul kanatl lardan, vcudu, kanatlar pullarla ve trl renklerle rtl, drt kanatl say trleri ince , ok da olan bceklere verilen genel ad.

* Gevi getiren hayvanlar karaci n erlerinde yerle en ok d yollar t ip nkayan bir cins asalak hayvan ve bu hayvan sebep oldu hastal n u k. * Vida, somun gibi nesnelerde kolayca evrilmeye yarayan kelebek biimindeki blm. * Kelebek biiminde olan. kelebek cam * Otomobilde n kap penceresinde ekseni evresinde dnerek a labilen veya sabit bulunan kk cam. kelebek ie i * eneklilerden, ayd k oda ve salonlarda zengin renkli ve ok dall ss birkisi. ki nl bir kelebek gzlk * Burundan tutturularak kullan sapsgzlk. lan z kelebek otu * Bir cins yaban yoncas . kelebekler * Pul kanatl lar. keleci kelek * z veya kusursuz, dzgn sz. * Olgunla mamham kavun. * Irmaklarda i leyen ve irilmi i tulumlar zerine kurulan bir e sal. it * Yer yer veya bo u olan. plakl lu * Kz. ls * Aptal. * Kelek olma durumu. * Aptall k. kelem * Lhana. keleme * Srlmeden b lmtarla. rak * Bak z b lmba ms rak veya bahe. * Byk iplik ilesi. * Ba demet. lam, * Tutuklularkamas nlemek iin bileklerine tak bir zincirle tutturulmu n n lan, demir halka. * Kablo, boru gibi eyleri bir yere ba tutmak iin kullan halka. l lan

keleklik

kelep

kelepe

kelepe vurmak (takmak veya kelepeye vurmak) * bileklere demir halka geirmek. kelepeleme * Kelepelemek i i. kelepelemek * Kelepe takmak. kelepelenme * Kelepelenmek i i. kelepelenmek

* Kelepelemek i lmak. i yap kelepeli * Kelepesi olan. * Bileklerine kelepe tak lmolan. kelepir * De erinden ok a fiyatla al veya al abir nan nabilecek olan ( ey). kelepirci * Her kelepir olarak ele geirmek isteyen (kimse). eyi

kelepircilik * Kelepircinin i i. kelepire konmak (veya yakalamak) * bir ok ucuza almak. eyi kelepleme * Keleplemek i i. keleplemek * ile yapmak. pi kelepser keler * Atba n vurmas engelleyen kay n . * Srngenler sfn kelerler tak ndan olan hayvanlargenel ad nn m n .

keler bal * Kelergillerden, 1,5m uzunlu unda bir cins kpek bal (Squalus squatina). kelergiller * As l kpek bal yla vatozlar aras geit say klar nda labilecek bal kapsayan kemikli bal familyas klar klar . kele * Yi cesur, bahad it, r. * ok yakkl gzel. , ok * Vcut yap gsteri s siz. * irkin, kt. * Kel. * Kele olma durumu.

kele lik

keleye ekmek * (inek) bo ile cinsel ili bulundurmak, bo ekmek. a kide aya keli grnmek * kusuru ortaya kmak. keli k zmak * (seyrek fkelenenler iin) fkelenmek. keli kr toplamak * iyaramaz kimseleri toplamak. e kelifit * Hidratl al magnezyum silikat. do kelik

* Eski ayakkab . kelime * Anlam ses veya ses birli sz, szck. olan i, kelime cambaz * Kelime cambazl yapan kimse. kelime cambazl * Szlerle oyun yapma. kelime hazinesi * Bkz. sz da sz varl, vokabler, kelime kadrosu. arc, kelime kadrosu * Sz varl. kelime karkl * \343 sz karkl. kelime oyunu * Szlerin ok anlaml olmas veya benzerliklerinden yararlanarak yap nkte veya ayk ndan lan r anlamland rma. * veya daha ok ki her defas bir harf ekleyerek anlaml ki inin nda kelime olu turma oyunu. kelime s kl * Dilde bir szn kullan oran lma , frekans. kelime tr * Yap , kavram, grev bak ndan aralar m ndaki benzerli gre ayr e lmbulunan kelime trlerinden her biri. Trkede sekiz kelime tr vard isim, s zamir, zarf, edat, ba nlem, fiil. r: fat, la, kelime vurgusu * Bir kelimede bir hecenin teki hecelerden daha basksyleni l i. kelimecik * Kk kelime. kelimei ahadet * "Tanr ba Tanr 'dan ka yoktur ve Muhammed onun kulu ve peygamberidir" sz; n beart slm ndan biri. kelimeleri tartarak konu mak * sonucu hesaplayarak konu mak. kelimele mek * Kelime durumuna, sz varl hline gelmek, sze dn mek. kelimenin tam anlam yla * bir durumu anlatmak iin kullan szn kapsad tam kavramla. lan kelimesi kelimesine * Hibir kelimesini atlamadan, oldu gibi, t , harfiyen, aynen, motamot. u pk kelimesiz * Sessiz, kelimeleri kullanmadan. kelin merhemi olsa ba srer (veya kelin medar kendi ba olur) na olsa nda * kendi i halledemeyen ki ayn ini iden durum iin yard istendi sylenir. m inde kelle * Ba , kafa.

* (baz peynir cinsleri ve kle durumundaki gibi iin) tane. eker eyler ri * Ekinlerde ba ak. kelle gtrmek * gereksiz bir aceleyle gitmek, ko turmak, acele davranmak. kelle koltukta (gezmek) * gzn budaktan esirgememek. kelle koparmak * olumsuz ve ba sbir durum sonunda i greve son vermek. arz e, kelle ko turmak * gere inden ok acele etmek. kelle kulak yerinde (olmak) * kanl canl iri yapolan. ve l * gsteri itibarl lan. li, say kellesinden olmak * can vermek, lmek. kellesini koltu almak una * lm gze almak. kellesini uurmak * kafas keserek koparmak. n kellesini vurdurmak * ldrmek. kelle me * Kelle i mek i.

kelle mek * Kel durumuna gelmek. kelleyi vermek * can feda etmek. n kelli * "Sonra" edat durumundaki szlerin ard ra geldi birbirine ba iki yarg gibi, kma s inde lad dan birincisini zorlay bir sebep olarak gsterir. c kelli felli kellik * K yafeti dzgn, olgun ve gsteri (kimse), kerli ferli, gn grm l k li . * Kel olma durumu. * bitkisiz yer. plak,

Kelo lan

* Trk masallarn o n unda geen, sonunda zeks yi iyle amac eren bir kahraman ad ve itli na n . * (kk k ile) Bir ailenin koruyuculu veya bir yere al ksz ocuklar una rakl nan a anlatmak iin bir ok sz gibi de kullan ama l r. kelo lan kem * Hindi. * Noksan, eksik. * Kt, fena.

kem gz

* Kt, bakt nazar de eye diren gz.

kem gzle bakmak * kt niyetle bakmak. * nazar de diren bir bak bakmak. la kem km * Verecek cevap bulamayabir anlam p k olmayan geli igzel szler sylemek" demek olan kem km etmek deyiminde geer. kem sz kem ake sahibinindir * kt sz syleyenindir. kemakn kemal * Bilgi ve erdem bak ndan olgunluk, yetkinlik, erginlik, eksiksizlik. m * En yksek de er. kemale ermek (gelmek veya kemal bulmak) * (kema:le) olgunla mak. Kemalist * Atatrk. * nceden oldu gibi, eskisi gibi. u

Kemalizm * Atatrklk. Kemalpa tatl a s * Un, ya yumurta karm ve kurabiyelerin s cak eker erbetine at yap tatl larak lan . keman * Yay. * Drt telli, enenin alt dayayarak al yayl . na nan alg keman gibi * ince, dzgn (ka ). keman yay * Kemana tak ses vermeyi sa lan layan tel. kemanc * Keman yapan veya alan kimse. kemanc l k * Kemancn i n i. kemane * Keman ve kemene yay . * A gemilerde talimar st ucundaki k m. a n vr * Bir tr halk alg. s * Delgi veya kk torna evirmek iin kullan ok yay lan biimindeki ara. kemane ekme * Ya gre elleri hasmn arkas g zerinde kilitledikten sonra midesi ve karn l te, n ndan s zerinde kuvvetli bir biimde ve bast bast gezdirme. ra ra keman * Alaturka mzikte keman alan kimse.

kemanke * Ok at, oku. c keme * Byk s an. * Domalan. * Yayla, diz zerinde al kemana benzer telli kk bir alg nan, .

kemene

kemeneci * Kemene alan veya yapan kimse. kement * Hayvanlar yakalamak iin kullan ucu ilmikli, kaygan uzun ip. lan, * iin kullan ya kay dam lan l . kement atmak * kemendi bir ucu elde kalacak biimde ileri do f ru rlatmak. kementlemek * Kement geirmek. kemer * Bele dolayarak toka ile tutturulan, kuma , deri veya metalden yap bel ba lan . * Etek, pantolon gibi giysilerin bele gelen blm. * zellikle yolculukta kullan zerinde altpara yerle lan, n tirmeye yarar gzleri olan me ku in ak. * stun veya ayabirbirine stten yar ember, base yonca yapragibi biimlerde ba ki m k ri, layan ve zerine gelen duvar a klar, iki yan rl n ndaki ayaklara bindiren tonos ba . lant * Bkz. emniyet kemeri. * Kemiklerden olu kemer biiminde tavan. mu * Katmanl kayalarda bir k n kabartepe yeri, tekne kar . vr m k t * Tmsekli. kemer ba lama * Aile by nn, gelinin beline altveya gm n kemer ba lamas treni, ku ba ak lama. kemer gz * Kemerle ayaklar ndaki bo aras luk. kemer patl can * Bir e ince uzun patl it can. kemere * Gemi gvertesinin enine konmu lerinden her biri. kiri

kemeri dolu olmak * ok zengin olmak. kemerini s kmak * al veya tutumlu davranmaya katlanmak. a kemerleme * Kemerlemek i i. kemerlemek * Ciltilikte diki sonra kitabs na yuvarlak bir biim vermek. ten n rt kemerli * zerinde kemeri olan veya kemer tak lmolan. * Kemer biiminde olan.

* Kavisli olan. kemerlik * Baz i ve satlarara veya gerelerini koymak iin bellerine takt , gzlere ayr tahta, me i c n klar lm , in veya metal kemer. * Kemer yap nda kullan m lan. kemersiz kemha * Bir e ipek kuma it . kemi (kemiklerine) kadar ine * iyice, en son sra dek. n kemik * n ve omurgal nsan hayvanlaratn turan trl biimdeki sert organlargenel ad n s olu n . * Kemikten yap lm . * Kemeri olmayan.

kemik atmak * susturmak, oyalamak iin birini kk bir avutmak. eyle kemik bilimci * Kemik bilimi uzman , osteolog. kemik bilimi * Anatominin kemiklerle ilgili blm, osteoloji. kemik doku * Omurgal hayvanlarda iskeleti olu turan bir ba dokusu tr. kemik gibi * pek kuru, kat , sert; sa lam. kemik rengi * Beyaz ile krem rengi aras olan renk. nda kemik yalay c * Dalkavuk. kemik zar * Kemikleri kapsayan beyaz ve sedef renginde zar. ms kemikik * Kk kemik.

kemikleri say lmak * ok zay flamak. kemikleri s zlamak * (l) huzursuz. rahatsolmak. z kemiklerini k rmak * birini ok dvmek, a dayak atmak. r kemikle me * Kemikle i mek i. kemikle mek * Kemik durumuna gelmek. * Sert, demez bir durum almak. i

* Dokusu kemik doku durumuna gelmek. kemikle tirme * Kemikle tirmek i i. kemikle tirmek * Kemi don e trmek. kemikli * Kemiolan veya ok kemiolan. i i * Kemikleri iyi geli . mi * ok zays f, ska.

kemikli bal klar * Bal sf klar nndan, iskeletleri krdak durumunda kalmaykemikle olan bal tak . k p mi klar m kemiksi * Kemi benzeyen. e

kemiksi blge * Krda kemi dn k n e mekte oldu kemik tabakas u . kemiksiz * Kemiolmayan, kemiayr i i lm . kemircik * Burun, kulak vb. de bulunan kk krdak. k

kemirdek * Kuyru iskeleti. un kemirgen * Kesici di ok iyi geli olan (hayvan). leri mi

kemirgenler * Tav kobay, kirpi, s ve kunduz gibi kpek di olmayan ve kesici di iyi geli memeliler an, an leri leri mi tak . m kemirici * Kemiren. kemiriciler * Kemirgenler. kemirilme * Kemirilmek i i. kemirilmek * Kemirmek i lmak veya kemirmek i konu olmak. i yap ine kemiri * Kemirmek i i veya biimi. kemirme * Kemirmek i i.

kemirmek * Sert bir di eyi leriyle azar azar koparmak. * A rmak, yemek. nd * Bir iine i eyin leyerek onu harap etmek. kemiyet

* Nicelik. kemlik * Ktlk. kemlik etmek * kt davran larda bulunmak. kemoterapi * Hastal n kimyasal maddelerle tedavi yntemi. klar kemre * Gbre, tezek.

kemreleme * Gbrelemek i i. kemrelemek * Gbrelemek. kemrelik -ken kenar * Bir bir yerin biti sm yak, k. eyin, k veya n y * Bir evreleyen izgi. eyi * Pervaz, izgi, antika, bask evre ssleri. gibi * Bir biimi srlayan izgilerden her biri. n * Merkezden uzak olan, kuytu, z, sapa, tenha. ss kenar bobini * (k l retim maksimum makine geni inde olmas sa kta) t li n layabilmek iin ana bobinlerin yan nda retilen dar, tekrar hamurlarman dnda kullan imkn sa t n ma layacak geni likteki bobin. kenar gezmek * bir eyden uzakla molmak. kenar mahalle * ehrin merkezinden uzak ve o kltrsz, grgsz ve fakir halkoturdu semt. u n u kenar semt * Bkz. kenar mahalle. kenar suyu * Kenar sslemesi. kenara atmak * bir stnde durmamak, nemsememek. eyin kenara ekilmek * arthibir kar k eye mamak. kenarc * Deniz klar avlanan bal . y nda k * Gbrelik. * Bkz. -gan / -gen.

kenarda kalmak * kendine yak yeri tutamayarak nemsiz bir duruma d an mek. kenarda k ede

* Dikkati ekmeyen veya umulmayan yerlerde. kenar rmak bast * bir kuma kenarlar krelle veya makine ile dikmek. n n vp kenardilberi n * Kibarl zenen grgs az kad a n. kenarl * Herhangi bir biimde kenar olan. * Kenar ssl, kenarlenmi i . * Kenar blmn olu turan ey.

kenarl k

kenarortay * Bir gende her tepeden karkenar ortas indirilen do paras n na ru . * Bir dikdrtgenin karkl kenar ortas birle do paras iki l n tiren ru . kenars z kendi * ekleri alarak ki yelik ilerin z varln anlatmaya yarar. * Ki zerinde direnilerek duruldu anlat iler unu r. * Bir i ba te kalarn etkisi bulunmadn n belirtir. * "Kendisi, kendileri" biiminde bazen sayg duygusuyla veya sz konusu olanlar amalayarak o ve onlar yerine kullan l r. * eki almbulunan isimlerden nce eksiz olarak iyelik d yelik ncesini peki ki tirir, isel. kendi ad na * salt kendi iin, kendisi hesab na. kendi a yla tutulmak z * suu, yalan iddiasn yanl kendi szyle ortaya veya n l kmak. kendi ba na * Kimseye sormadan. * Ba npay yard olmaksn. kasn veya m z kendi beslek * z beslenen. kendi derdine d mek * kendi sorunu sebebiyle ba ilgilenememek. ka eyle kendi d a en lamaz * kendi zarar kendi sebep olan yak na n nmaya hakk olmaz. kendi gbe kendi kesmek ini * ihtiya duydu yard ba u m, kalar esirgendi i kendi grmek. nca inde ini kendi hlinde * Hibir kar eye mayan, sessiz. kendi hlinde b rakmak * zerinde al mayarak geli tirmemek veya bak z b ms rakmak; i lememek. kendi hline b rakmak * ilgilenmemek, kar mamak. kendi havas gitmek (veya havas olmak) nda nda * Kenar olmayan.

* yalnba istedigibi davranmak. z na, i kendi hesab na * (para, d nce, davranvb. iin) kendine gre, kendince. kendi iine ekilmek * ba yla ili kurmamak, kendi yalnba kalmak, inzivaya ekilmek. kas ki z na kendi kabu ekilmek una * Bkz. kabu ekilmek. una kendi kanatlar umak yla * hi kimsenin desteveya yard olmaksn ya i m z amak veya bir iolumlu sonuca ularmak. i t kendi kendine * Kimseye dan maksn; kimseyle ilgisi, ili olmadan. z kisi * Yalnba z na. * Ba nyard ve ortakl olmadan. kasn m * Kendili inden. kendi kendine gelin gvey olmak * ilgilinin nas l kar layaca d n nmeden bir iolmu i bitmi sayarak sevinmek. kendi kendini yemek (veya kendini yemek) * a vurmadan, gizli gizli zlmek. a kendi k esinde ya amak * yalnba ya z na amak. kendi kuyusunu kendi kazmak * kendine zarar verecek davran bulunmak. ta kendi pay ma * kendi ad bana gre, bana gelince. ma, kendi syler kendi dinler * ne syledianla i veya syledi lmaz i eylere nem verilmez. kendi ya kavrulmak yla * olan geinip kimseye muhta olmamak. yla kendigelen * Umulmadbir zamanda gelen ve geli k inden sevin duyulan kimse veya iin sylenir. eyler kendili inden * Ba ka eylerin etkisi olmaksn kendi kendine ortaya bizatihi. z kan, * radesiz olarak gerekle (hareket). en * eliyle ekilmeden yeti hudayinabit. nsan en, * Detkilerin zorlamas olmadan, i sebeplerle olu srelerin gerekle niteli an me i. kendili inden reme * Her trl bilimsel reme olaylarn dnda, yoktan var olmay n anlatan bilim d kuram. kendili indenlik * D bir belirleme ile de kendi kendine gerekle etkinlik. tan il, en kendilik kendince * Bir nesnenin varln tzn olu veya turan ey. * Kendine gre, kendi bak ndan. m

kendinde

* Nesnenin do varl, durumu. al

kendinde olmamak * bilinci, akl yerinde olmamak. kendinde toplamak * kendi zerinde bulundurmak, kendi varl iinde yer almas sa n lamak. kendinde toplamak * kendi zerinde bulundurmak, kendi varl iinde yer almas sa n lamak. kendinden * Kendi akl ndan, kendi kendine. kendinden gemek * bilinci i lemez olmak, kendini kaybetmek, bay lmak. * bir kar nda co kap ey s kuya lmak, duygulanmak. * uykuya dalmak, uyuya kalmak. kendine ... ss vermek * kendini ... gibi gstermek. kendine gel! * akl ba topla" anlam bir uyarma sz. n na nda kendine gelmek * ay lmak. * akl gelmek. ba na * durumu dzelmek. kendine has * \343 kendine zg. kendine k ymak * kendini ldrmek. kendine mahsus * \343 kendine has. kendine mal etmek * benimsemek veya saymak. kendine zg * Bir kimse veya zg olan kendine mahsus, kendine has. eye kendine yedirememek (veya onuruna yedirememek) * ba nkendisine yapt i onur kc kasn i, r sayarak tepki ile kar lamak; kendisinin ba na yapmas kas sz konusu olan i ki i iin onur kc i, ili r saydndan yapmamak. kendine yontmak * bir f kan rsattan yararlanarak, ba n d kalar hi nmeyerek hep kendi n lamak. kar sa kendini (kap koyuvermek p) * kendine zen gstermemek, ktmser olmak. kendini alamamak * istemeyerek bir iyapma duruma girmek, kendini tutamamak. i kendini a agrmek * kendini ba ndan de kalar ersiz grmek.

kendini ateatmak e * bile bile tehlikeli bir i girmek. e kendini atmak * vakit geirmeden hemen gitmek. kendini avutmak * oyalamak. kendini be endirmek * ba na ho yetenekli grnmek. kalar , iyi, kendini be enmek * ba n kalar kmseyerek kendini stn grmek. kendini b rakmak * kendine zen gstermemek. * evre ile ilgisini keserek yalnbir konuyla u mak. z ra * gev rahat bir biimde kalmak. ek, kendini bilen (veya bilir) * a l onuru olan. rbave kendini bilmek * akl muhakemesi yerinde olmak. ve * bali olmak. * kendinin ve evresinin bilincine varmak. * durum ve onuruna yak biimde davranmak. acak kendini bir sanmak ey * kendini oldu undan ok de grmek. erli kendini bir yerde bulmak * fark olmadan bir yere ula nda molamak. kendini bulmak * ki kazanmak. ilik * madd ve ruh konularda durumunu dzeltmek. * Bkz. kendine gelmek. kendini dar etmek * snt k veren bir yer veya durumdan glkle kurtulmak. kendini dev aynas grmek nda * kendini oldu undan ok stn grmek. kendini dinlemek * hastalkuruntusu iinde bulunmak. k * yaln sakin kalmak. z, kendini dirhem dirhem satmak * ok nazl davranmak, a almak. rdan kendini d nmek * daima kendi n kar kollamak, egoiste davranmak. kendini ele vermek * yapt bir davranveya syledibir szle kendi suunu ortaya i karmak. kendini fasulye gibi nimetten saymak * kendini ok nemli biri gibi grmek.

kendini gstermek * be enilecek niteliklerini ortaya koymak. * ortaya kmak, belirmek. * pas alabilmek iin bo alana kamak. kendini harap etmek * snt zntden peri olmak. k veya an kendini hissettirmek * varln etmek. belli kendini kap bulmak dnda * kovulmak, i at ten lmak, bir yerden istenmeden uzaklar tlmak. kendini kapt rmak * bir etkisinden kurtulamayacak duruma d eyin mek. * u maya ba bir i kendini kurtaramamak. ra lad ten kendini kaybetmek * bay lmak. * a duygulanma dolayyla evrede olup bitenin fark varamamak. r s na kendini matah sanmak * kendini oldu undan daha fazla de kabul etmek. erli kendini naza ekmek * nazlanmak. kendini paralamak * ok aba ve zen gstermek. kendini satmak * kendisinde olmayan iyi nitelikleri varmgibi gstermek. kendini s kmak * kendini zorlamak, aba gstermek. kendini tartmak * ne durumda oldu unu renmek iin kendini yoklamak. kendini toparlamak (veya toplamak) * herhangi bir konuda eskiden kt olan durumunu dzeltmek. * bir konuda dikkatini yo unlarmak. t * manlamak, sa kavu i lna mak. kendini tutamamak * bir durum kar nda sessiz ve heyecanskalamamak; kendine hkim olamamak. s z kendini tutmak * kendine hkim olmak; dayanmak, sabretmek. kendini vermek (vurmak veya almak) * bir btn varlyla ba eye lanmak, ba her ilgisini kesip, tek a lde ilgilenmek. ka eyle eyle r kendini yiyip bitirmek * Bkz. kendi kendini yemek. kendini yoklamak * duygu, d ve beden bak ndan kontrol etmek. nce m kendir * Kenevir.

* Kenevirden yap lm . kendircilik * Kendir yeti tirme i i. kendirgiller * eneklilerden, kendir, ki erbeti otu, Hint keneviri gibi bitkileri iine alan bir familya. kendirik * Deriden veya ad r bezinden yap ve hamur tahtasn alt serilen yayg lan n na .

kendisince * Bkz. kendince. kene * Koyun, kpek, at gibi hayvanlar veya insanlarderisinde asalak olarak ya n n ayan, bula hastal c klara sebep olan bceklerin genel ad rga. , sak kene a ac * Kene otu. kene gibi yap mak * istenmedihlde birinin pe b i ini rakmamak, yakas b n rakmamak. kene gz kene otu * ok kk gzl (kimse).

* Stle engillerden, tropik blgelerde yeti a veya a k durumunu alabilen, tohumlar koyu bir en, a a ndan bitkisel ya elde edilen, bir yk otsu bitki (Ricinus communis). ll kenef * Ayak yolu. * Pis, berbat. * Eklem bacakl hayvanlardan, rmce imsiler sf giren bir tak nna m. * sert cismi birbirine ba ki lamaya yarayan, iki ucu sivri ve k k metal para. vr kenet etmek * kenetle birbirine ba lamak. kenet gibi yap mak * ok yakdost olmak, s f olmak. n kk kenet mili * at teki paralarbirle ve n tirilmesinde kullan metal perinler. lan kenetleme * Kenetlemek i i. kenetlemek * Kenetle tutturmak veya kenetle birbirine ba lamak. * Birbirine geirerek ba lamak. * Sca birbirinin zerine kapamak. k kenetleni * Kenetlenmek iveya biimi. i kenetlenme

keneler kenet

* Kenetlenmek i i. kenetlenmek * Kenetlemek iyap i lmak. * Bir konuda ayn tutum ve davrangstermek. * A lamayacak biimde sca birbirinin zerine kapanmak. k kenetli * Kenedi olan. * Kenetle birbirine ba lanmbulunan, kenetlenmi olan. * Birbirinin iine geerek sca kapanm k .

kenevir

* Kendirgillerden, sap ndaki liflerden halat, uval gibi kaba rgler yap iki evcikli bir bitki, kendir lan, (Cannabis sativa). kenevir helvas * Kenevir ve karm lan bir tr helva. eker yap kenevir ya * Kenevir a ndan yap ya ac lan . kenevircilik * Kenevir yeti tirme i i. kengel * Kenger.

kengel sak z * Kenger sak. z kenger * Birle ikgillerden, yapraklar dikenli yaban bir bitki, e dikeni (Cynara cardunculus). ek

kenger sak z * Kengel stnden yap bir tr sak engel sak. lan z, z kent * ehir. * Site.

kent soylu * Burjuva. kent soyluluk * Burjuvazi. kental kenti * Kentilik uzman , kentilikle u an kimse, ra ehirci. kentilik kentet kentilyon * ehircilik. * Be li. * Katrilyon kere bin. * 100 kg a ktle birimi. rlnda

kentler aras * ehirler aras . kentle me * Kentle i mek i. kentle mek * ehirle mek. kentli * ehirli.

kentlile me * Kentlile i mek i. kentlile mek * Kentli olmak durumu. kentsel * Kentle ilgili, ehirle ilgili. kentta * Ayn kentten olan kimse.

Kenyal * Kenya halk olan kimse. ndan kep * Bak, sipersiz l apka. * Hem irelerin giydibak. i l * Baz trenlerde profesr ve rencilerin giydikleri zel bak. l * (nesneler iin) Niteliiyi olmayan. i * Utanmaz, rezil. * Gln, de ersiz. * Talim yaparken kullan gev ok yay lan ek .

kepaze

kepaze etmek * utan bir duruma d lacak rmek. kepaze olmak * gln veya utan duruma d lacak mek. kepazelik * Kepaze olma durumu veya kepazece davran maskaral rezalet. , k,

kepbast * ift katl byk dalyan a . kepe * Sulu yiyecekleri kar rmaya, da t tmaya yarayan, uzun sapl , yuvarlak ve derince ka k. * Erimi madeni kal dkmek iin kullan byk ka ba lan k. * Sapl embere geirilmi bir olan, balveya kelebek tutmada kullan a k lan . * Bir kepenin alabildimiktarda olan. i * Tahkmr, kum gibi dkme yklerin yklenip bo lmas kullan iki veya daha ok eneden l, alt nda lan, olu motorlu ara. mu * Gemilerde, ortas dmen evi bulunan yuvarlak knt. nda k s * Gre hasm arkas bacaklar na el sokma oyunu. te n ndan aras kepe gibi * kanat gibi ne do a ru lm(kulak).

kepe kulak * Kocaman ve ne do kulaklar ru olan. kepe kuyruk * Ba ns ndan bedava geinen. kalarn rt kepe surat * ok kk yz olan. kepeburun * Bir e yaban rde it i. kepeleme * Kepelemek i i. kepelemek * eli kepe biimine getirerek, yere d ki mekte olan topu e ilerek yere de meden kurtarmak. kepeli kepek * Un elendikten sonra, elek stnde kalan kabuk knt . r lar * Sal deride olu pulcuklar. an * Baz hastal nda deriden dklen parac deri klar klar. kepeki * Kepek satan kimse. * Kepesi olan.

kepeklenme * Kepeklenmek i i. kepeklenmek * Ba kepek olu ta mak. * (elma) Susuz ve tatsduruma gelmek. z kepekli * inde kepeolan. i * zerinde kepek olu olan. mu * (elma iin) Un gibi, susuz ve tats z. * obanlaromuzlar ald diki kolsuz, keeden stlk. n na klar siz, kepenek * Pervane.

kepenek

kepenek alt er yatar nda * insanlar giydi bakarak de ine erlendirmek yanl yol aar; bazen de ki eski giymi lara erli iler olabilir. kepenk * Genellikle dkknlar kapamak iin kullan sa levha veya trl biimlerde demir veya tahta kanat. lan,

kepenkleri indirmek * i etmek. i tatil kepez * Yksek tepe, da . * Da n oyuk, kuytu yerleri. lar * Gelin ba l. * Tavuk ve ku n ibiveya ba lar i ndaki uzun tyler.

kepir

* orak, verimsiz toprak. * amurlu orak toprak. * Kepmek i i. * kmek, ylmak. k * renme, tiksinme.

kepme kepmek kerahet

kerahet vakti * (ak lar aras amc nda) kiye ba zaman lama . keramet * Ermi kimselerin gsterdiklerine inan do lan, ast, k k uyandc anl r durum. * Ola anst durum. * Keramet say labilecek nitelikte olan ey.

keramet buyurdunuz (veya keramette bulundunuz) * "ok do sylediniz", "ok gzel yaptz" anlamlar kullan bir yaranma sz. ru n nda lan keramet sahibi * keramet gsterebilen (kimse). kerameti kendinden menkul * ba bir etkenle kavu u iyi durumu kendi abasn verimi veya de ka tu n erinin karsaymak. l kerametli * Do ast gce sahip.

keramette bulunmak * do ast olaylarda bulunmak. kerata * Kar taraf aldat erkek. s ndan lan * Sevgi ile sylenen sitem sz. * Ayakkab ekece i. * T boynuz, k st deri rn olan yap olu rnak, l gibi lar turan proteinli madde. keratinle me * Keratinle iveya durumu. mek i keratinle mek * Protoplzma proteinler keratin durumuna dn mek. keratinli kerde * Sebze fideli i. kere kerem * Kez, yol, defa, sefer. * Soyluluk, ululuk, byklk, asalet. * Keratini olan.

keratin

* Ba olarak verme, iyilik, ltuf. kerem buyurun (veya eyleyin) * "izin verin, beni dinleyin" anlam nezaket sz. nda kerem etmek * bata, iyilikte bulunmak. kerem gibi sevmek (veya yanmak) * byk aya k amak, andan lmek. k kerem sahibi * huylu, cmert. yi kerempe * Denize do uzanan tak burun. ru l * Da en yksek yeri. n keres * Byk ve derin karavana. kereste * Tomruklarboyuna biilmesiyle elde edilen marangozluk ve in odunu. n aat * Kaba saba kimse, kalas. * Ayakkab m kullan gere. yap nda lan * Kereste satan kimse. kerestecilik * Kereste alsatma i p i. keresteli * yap ri l .

keresteci

kerestelik * Kereste yap lmaya elveri a li a. kerevet * zerine serilerek yatmaya veya oturmaya yarayan, tahtadan seki, sedir. ilte kerevides * \343 kerevit. kerevit * Kabuklular sf nndan, amurlu tatl sularda ya bir eklem bacakl su istakozu, karavide ayan , tatl (Potamobius fluviatilis). kereviz kerh * Maydanozgillerden, kkleri ve yapraklar sebze olarak kullan kokulu bir bitki (Apium graveolens). lan * Tiksinme, i renme. * Bir iistemeyerek, zorla yapma. i * Genel ev.

kerhane

kerhaneci * Kerhane i kimse. leten * Svg sz.

kerhen

* Tiksinerek, i renerek. * stemeyerek, istemeye istemeye, gnlsz. * Tiksindirici, i ren. * Soylu, asil. * Eli a cmert. k, * Allah'adlar biri. n ndan * (saygkonu l mada) Kevlt. z * Geriz, irkef, pislik. * Kumar. * Kolayca kandlabilen oyuncu, aptal. r * E lenti. * alg. c * Hile yapan oyuncu. * Kartalgillerden, le beslenen, 35 cm uzunlu le unda, kl tyleri olan bir ku z ms (Falco tinnunculus). * Akbaba. * Keser. * Kelli felli.

kerih kerim

kerime keriz

kerizci

kerkenez kerkes kerki kerli ferli kermen kermes

* Kale, germen. * Bir al maya yard sa m lamak iin, genellikle ahavada yap e k lan lentili toplant . * Kk ehirlerde bayram veya panay r gnlerinde yap e lan lenceli toplant .

kerpeten

* Baz nesneleri s kmak veya ekmekte kullan hareketli bir eksen evresinde apraz iki paradan lan, olu , k biimimdeki ara. mu ska * Bu biimde olan ve di ekmekte kullan ara. lan kerpi * Duvar rmekte kullan iin kal dklp gne kurutulmu lmak plara te saman ve balkarm tu k ilkel la. * Kerpiten yap lm .

kerpi dkmek * saman ve balkarm kal bo k n plara altmak. kerpi gibi * ok sert ve kuru. kerpii * Kerpi yapan veya satan kimse.

kerpile me * Kerpile i mek i. kerpile mek * ok sert ve kuru bir duruma gelmek. kerrake * softan hafif ve dar bir stlk. nce kerrakeli kerrat * Kerrakesi olan. * Birok kez.

kerrat cetveli * arp tablosu. m kerte * aret iin yap lmentik veya iz, kerti. kerte * Derece, radde.

kerte kerte * Azar azar, yava yavatedrici. , kerteleme * Kerte kerte, azar azar ilerleme durumu, tedri. kerteles * Teke ile iki hrgl erkek devenin geriye melezlenmesiyle elde edilen bir deve tr. kertenkele * Kertenkelelerden, uzun vcutlu, sivri kuyruklu, evik, bcekil, kk srngen hayvan (Lacertus). kertenkeleler * Kertenkeleleri, bukalemun ve iguanalar iine alan drt ayakl srngenler tak . m kerteriz * Bir yerin pusula kertelerine (II) gre bulundu yn. u * Bal lardenizde s klar k n l belirlemek iin kulland i klararetlerin btn.

kerteriz almak (veya etmek) * bir yerin hangi ynde veya geminin nerede bulundu pusula ile lmek. unu kerteriz noktas * Geminin bulundu yeri anlamak iin kerteriz almaya yarayan, fener kulesi, duba, u amand gibi ra eylerin harita zerindeki yeri. kertesine gelmek * tam yerini ve zaman bulmak. n kertesine getirmek * tam s n uygun zaman semek. ras, en n kerti * Kerte (I). * (ekmek, et iin) Bayat. * Kertilmi olan.

kertik

* Kertilmi gedik, entik. yer, kertik kertik * zeri kertiklerle dolu. kertikleme * Kertiklemek i i. kertiklemek * Kertik amak. kertikli kertilme * Kertilmek i i. kertilmek * Kertmek i lmak. i yap kertme * Kertmek i i. * entik. * Bir kenar kertik amak, entmek. eyin nda * Serte srtnmek. * Uzak yerlere yolcu ve ticaret e ta yk hayvan yas yan katar . * Toplu olarak birbiri ard gelen nca eyler. * Kertiolan. i

kertmek

kervan

kervan ullu u * Uzun ayakl , uzun ve e gagal lar sf ri ku n. Kervan Y z ld * ulpan y z ld. kervana kat lmak * bir toplulu kar a mak. kervanba * Kervan yneten kimse. kervanc * Kervan sahibi veya kervan gden kimse. Kervank ran * ulpan y z ld. kervansaray * Ana yollarda kervanlarkonaklamas yap byk han. n iin lan kes kes kesafet * Genellikle yakmak iin kullan iri saman. lan * Ayak bileklerini de iine alan kapal jimnastik ayakkab. s * okluk, s k. kl * Yo unluk.

* Saydam olmama durumu, bulan k. kl kesat * Alveri durgunluk. te * Yokluk, kk. tl kesatl k * Kesat olma durumu. * Kk zaman tl . kese * Cepte ta iine para, ttn gibi konulan, kuma veya rgden kk torba. nan, eyler tan * Bazeylerin zerine geirilen, kuma anta biiminde kap. tan * Y rken kir kan kartmak iin ele geirilen, vcudu ovmaya yarayan, brmckten, cep biiminde bez. * Bir kimsenin kendisine ait paras serveti. veya * Su bitkilerinde ii hava ile dolu olan ve bitkinin suda yzer durumda kalmas sa n layan kinlik. i * Herhangi bir kese miktar olan. nda * Organizmanbaz luklar verilen ad. n bo na * Be kuru para birimi. yz luk kese * K kestirme (yol). sa,

kese ie i * Ss iin yeti tirilen ve demet olarak iek aan bitki (Ceanothus). kese k d * bazeyler konulmak iin k yap ine ttan lmkese biiminde torba. kesecik kesedar * Kula dolambac bulunan ve lenf ile dolu olan kk zars n nda organ. * Zengin kimselerin paras yneten ve gerekli harcamalar n yapan kimse. * Esnaflargelirlerini toplaysatan kimse. n p * Bel, apa veya sabantopraktan kald iri para. n rd * Tezek. * imen yapmak iin zerindeki otuyla birlikte lmay kar r paras .

kesek

keseklenme * Keseklenmek i i. keseklenmek * Toprak, para para olmak. kesekli kesel * Gev eklik, tembellik. kesel gelmek * gev emek, tembelle mek. kesel perdesi * Herhangi bir mzik lsne girmeyen, insani dnyas karartan ve b nlveren bir ses tonu. n n kk k keseleme * Keselemek i i. * Para para kabarmolan (toprak).

keselemek * Kir karmak iin vcudu kese ile ovmak. keseleni * Keselenmek i i veya biimi. keselenme * Keselenmek i i. keselenmek * Keselemek i lmak. i yap * Kendini keselemek. keseletme * Keseletmek i i. keseletmek * Keselemek i yapt ini rmak. keseli * Kesesi olan.

keseli kurt * Genellikle omurgal larda, kaslariinde geli kurtuklarn genel ad n en erit n (Cysticercus). keseliler kesen * Kanguru gibi, di ilerinin karn yavrular ta nda n yarayan kese bulunan hayvanlar tak . maya m * Kesmek i yapan. ini * Bir kesen do zellikle bir genin kenarlar kesen do ekli ru; n ru. * Szle yazanla me, l ma. * Gtr, toptan i .

kesene

kesene almak e * gelirini, satalmak, iltizam etmek. n kesene vermek e * bir gelirini nceden gtr olarak satmak. eyin kesenek * Grevlilerin ayl ndan her ay belli oranda kesilip bir sosyal gvenlik kurumuna yatlan para. klar r * Fabrika, iftlik gibi gelir kaynaklarn gelirini sat alma i iltizam. n n i, keseneki * Kesenealan kimse, iltizamc i , mltezim. kesenin a n z amak * bol para harcamaya ba lamak. kesenin dibi grnmek * para tkenmek. kesenize bereket * madd katk grlen bir kimseye "ok kazan, kazanc bol olsun" anlam sylenen te s n nda ekkr sz. kesenkes * Kesin olarak, kesinlikle. keser

* Tahta, a yontmaya yarayan, k sapl yan a sa , bir keskin a , teki yan akmaya uygun elik ara. zl ivi kesesi elvermemek * btesi elveri olmamak. li kesesine bir girmemek ey * bir yarar veya sa kar lamamak. kesesine gre * paras mal imknlar gre. na, na kesesine gvenmek * paras gvenmek. na kesesini doldurmak * f rsatlardan yararlanarak para kazanzengin olmak. p keseye davranmak * demek istemek. kesici * Kesmek i yapan, kesen. ini * Kasaplhayvanlar k kesen kimse. * Kesme i kullan ara. inde lan

kesici di * Alt enenin ve st enenin on taraf bulunan, yiyecekleri kesmeye yarayan, yass nda , keskin n di lerden her biri. kesif * Yo un. * Saydam olmayan. * S kal k, n.

kesif yem * Sindirilebilir besin maddeleri yksek, sellozu d yem. k kesik * Kesilmi olan. * Kesilerek bozulmu olan. * i stten yap yaz peynir, kelek, ek lan s imik. * K sa. * Gazete, dergi vb.den kesilmi , kupr. yaz * Kesilmi olan yer. * Tarla, ba bahe evresine a hendek. ve lan

kesik hava * Halk dnda yanezgili deyi iiri k . kesik kelime * Bir blm kesilerek kullan sz. lan kesik kerem * Kerem'in ezgilerinde grlen yantrk dal k k . kesik kesik * Ara vererek ve k k sa sa. kesik koni * Bir koninin taban paralel bir dzlemle kesilmesinden elde edilen cisim. na kesik piramit

* Bir piramit, taban paralel bir dzlemle kesildi taban ynnde kalan cisim. na inde kesik prizma * Bir prizmanbtn yer ayr n n tlar kesen bir dzlemle elde edilen, kesiti ile taban nda kalan cisim. aras kesikli * Kesikleri olan. * Aral klarla sren, duraklamalar yapan (elektrik ak ). m * Kesik olma durumu. * Ansn duyulan hlsizlik, kkl yorgunluk. z r k,

kesiklik

kesiklik vermek * ara vermek. * hlsizlik, kkl yorgunluk ortaya r k, kmak. kesiksiz * Kesilmeden sren, srekli, sreli, devaml , mtemadi. * Kesilmeden, ara vermeden srp giden (elektrik ak ). m * Kesilmek i i veya biimi. * Kesilmek i i. * Kesmek iyap i lmak. * Bitkin duruma gelmek, gc, takati kalmamak. * Gibi olmak, benzemek, dnmek. * indeki maddeler birbirinden ayr bozulmak. l p * Dinmek, sona ermek. * Akmaz olmak. * Kendinden nceki kelimeyi "olmak" anlam peki yla tirir. * Son veya aralverilmek. k * Kendini herhangi bir gibi gstermek. ey * Tutulmak, kapat lmak. * Makaslamak. * Durmak. * ok be enmek, ok ho lanmak. * Yoksun kalmak. * Kesmek i i. * Blm, para, km, sektr. s * Blge, blm. * Kesme zaman . * Belli bir blm. * aretlenmi yer. belli * Terzinin belli bir l ve rne gre kumabiim vermesi ifason. e a i, * Hazineye ait herhangi bir gelirin belli bir bedel karkesene verilmesi. l e * Boy bos, endam. * Pazarl anla k, ma.

kesili kesilme kesilmek

kesim

kesim evi * Kasaplhayvanlar kesilip yzld yer, kanara, mezbaha. k n kesimci * Keseneki, mltezim. kesimhane

* Kesim evi, mezbaha. kesimlik * Kesime elveri (hayvan). li kesin * phe ve duraksamaya yer b rakmayan veya geri dnlmeyen, demez, kat'i, maktu. i

kesin bilgi * Do rulu undan ku kulan lmayan bilgi. kesin olarak * kesin bir biimde, kesinlikle. kesinleme * Kesin olan ey. kesinle me * Kesinle i mek i. kesinle mek * Kesin bir durum almak, kat'ile kat'iyet kespetmek. mek, * De me olanaolmadan yrrl girmek. i e kesinle tirme * Kesinle tirmek i i. kesinle tirmek * Kesin bir duruma getirmek. kesinlik * Kesin olma durumu veya kesin davran kat'iyet. , * Bir bilginin, bir kanaatin pheye d meden onaylanmas durumu. kesinlikle * Kesin bir biimde, kesin olarak, her hlde, mutlaka, kat'iyen. kesinme * Kesinmek iveya durumu. i

kesinmek * Kendine veya kendisi iin kesmek. kesinsizlik * Kesin olmama durumu. kesinti * Kesilen para, k nt rp . * Bir i bir sre iin durmas ta, fas in , ink la. * denen bir paradan herhangi bir gerekle kesilen blm. kesintili * Ara verilerek yap lan. * (para iin) Kesintisi olan. * Aral z. ks * (para iin) Hibir vergi kesilmeden verilen.

kesintisiz

kesintiye almak * biriyle sezdirmeden alay etmek.

kesintiye u ramak * bir sre iin durmak. kesip (veya kestirip) atmak * uzun uzad d ya nmeden kesin yarg varmak. ya * kesin olarak zmek, bitirmek. kesip bimek * paralamak, do ramak, ameliyat etmek. * a na geleni sylemek, ileri geri konu z mak. * zorbal korkutmak. kla kesir * Bir birimin blnd e paralardan birini veya birka anlatan say it n .

kesir lek * Pln ve haritalarlekleri pay olan ve kesirli say gsterilen lek. n 1 larla kesirli * Kesir niteli olan (say inde ). kesirli say * 1,5 veya 1,3 gibi kesri olan say . kesirsiz kesi kesi en * Bir nokta veya izgi zerinde birbirini kesip geen (izgiler veya yzeyler). kesi me kesi mek * Kesi i mek i. * Birbirini kesmek. * Pazarl herhangi bir fiyatta uyu kta, mak. * Erkek ve kad bak anla n, larla mak. * Bir nokta veya izgi zerinde birbirine kavu mak. * Bir inceleyebilmek iin, enlemesine veya boylamas kesildi ortaya yzey. eyi na inde kan * Bir toplumun blm, kesim. * Bir cisim dz olarak kesildi ortaya dzlemin biimi, makta. inde kan keskenme * Keskenmek i i. keskenmek * El ile veya ba bir vuracak gibi yapmak. ka eyle keski * A ta a, , metal vb. yontmaya yarayan, bir ucu keskin elik ara. * Demir ve sa kesmek iin zerine ekile vurularak yrtlen keskin ara, t rnak. * Pulluk gvdesi nne tak ve toprakesip ay b veya disk biiminde elikten yap lan ran ak lmpulluk * Kesir niteli olmayan. inde * Kesmek iveya biimi. i

kesit

paras . keskin

* ok kesici, iyi kesen. * Etkili, sert.

* Grevini iyi yapan. * (ses iin) Tiz. * Ac , znt veren. keskin sirke kpne (veya kab zarar na) * fkeli, sert kimsenin zarar kendisinedir. keskin zek keramete kattr r * zeki kimse, bir i nereye varaca keramet sahibi kimseden daha iyi bilir. in n keskinle me * Keskinle i mek i. keskinle mek * Keskin duruma gelmek. keskinle tirme * Keskinle tirmek i i. keskinle tirmek * Keskin duruma getirmek. keskinletme * Keskinletmek iveya durumu. i keskinletmek * Keskin duruma getirmek. keskinlik kesme * Keskin olma durumu. * Kesmek i i. * Teneke, sac gibi eyleri kesmek iin kullan makas. lan * Lokum. * izgisel iki do paras bir e yay srlanan dzlem yzeyi. ru ve ri ile n * ekimin birbirine do ki rudan do ba ruya lanmas ndan, iki ayr ekimin birbirini izlemesinden do an * Kp biiminde veya k olarak kesilmi eli olan. * Kesin, demez, maktu. i * Naz veya nesirde, bir cmleyi sonu anla mda biimde yar b lacak m rakma sanat , kat.

durum.

kesme imi * \343 kesme i areti. kesme i areti * zel adlara getirilen ekleri iki szn birle s nda ortaya ses d mesi ras kan mesini veya baz yabanc szlerin kesintili okunaca belirtmek iin kullan ( ' ) i n lan aretinin ad . kesme kaya * Bask nda kalarak sertle toprak. alt mi kesme eker * Kp biiminde veya k bir biimde olan eli eker. kesme ta * Yola dizilmek amac veya bir yap biimlendirilmi . yla iin ta kesmece * Kesip bakarak be enmek yla. art * Aradaki de ayr n er m gzetmeksizin hepsi bir fiyattan. * Kesilip m teriye gsterilerek sat lan.

kesmek

* B makas gibi bir arala bir ikiye ay ak, eyi rmak, paralamak, do ramak, ameliyat etmek. * Dibinden ay rmak. * Dzgn paralara ay rmak. * Kesici bir arala yaralamak. * Ucunu almak. * (hayvan iin) Ba gvdesinden ay n rmak, bo azlamak. * Ara veya son vermek. * Bir eyden yoksun b rakmak, vermemek. * Ak durdurmak. m * Belirtmek, kararlarmak. t * (verilecek bir blmn) Al eyin koyup vermemek. * (para iin) Basmak. * Azaltmak, gle tirmek. * (iskambil k iin) Destenin zerinden bir blmn kaldp te yana koymak. tlar r * Gidermek. * Gei i nlemek. * Susmak. * (hasta organ ) Ameliyatla almak. * Blmek, ay rmak. * (yaz iin) K , film saltmak. * Uydurmak, yalan sylemek. * (rzgr, so vb. iin) ok etkili olmak. uk * Birini yermek, ktlemek. * Kesme ta kar ocak. lan

kesmelik kesmik

* Kesilmi stn koyu blm. * Ba kark iri saman. akla * Ta olmu gibi toprak paras . * inde kesmik bulunan.

kesmikli kesp

* Kazanma.

kesp etmek * kazanmak, elde etmek. kesre kesret * ok olma durumu, okluk. kestane * Kay ngillerden, l iklimlerde yeti 25-30 m kadar boylanabilen, kerestesi do man en, ramac kullan l kta lan bir orman a (Castanea sabva). ac * Bu a n yenebilen meyvesi. ac * Kestane rengi. kestane dorusu * At donlar akahve rengi olan. ndan k kestane fi i e * inde tane barut ve fitilinin gemesine yarayan kk bir kanal bir tr olan enlik fi i. e kestane kaba * Esre.

* Helvac kaba . kestane kabu undan kabu be kmda unu enmemi * soyunu veya yeti i yeri, evreyi hor grenler iin k ti nama yollu sylenir. kestane kargas * \343 alakarga. kestane rengi * Akahve rengi. k * Bu renkte olan. kestane suyu gibi * sulu (kahve). kestane ekeri * Kestanenin eker erbeti iinde kaynat yla yap lmas lan ekerleme. kestaneci * Kestane kebab yapan veya satan kimse. kestanecik * Prostat. * Atlarher baca birer tane boynuz dokusunda olan k ve yayvan uzant n nda kan, sa . kestanelik * Kestane a alar olan yer. ok kestere * Kitre.

kesti(veya att) t olamamak i rnak * bir kimse, sz konusu olan kimseden de ok a erce aolmak. kestirilme * Kestirilmek i i. kestirilmek * Kestirmek i lmak. i yap kestirim * Kestirmek itahmin. i,

kestirip atmak * ayr l nmeden kesin yarg varmak. ntd ya kestiri * Kestirmek i i veya biimi. kestirme * Kestirmek i i. * Allan yolun dnda k yol, kese. sa * Amac fazla uzatmadan anlatan. * K zet olarak. saca, * K yoldan. sa * Kaynat limon s larak karak koyular eker tlm erbeti.

kestirmece * K yoldan olan, k olan. sa saca * Yakla tahmin. k, kestirmeden

* En k yoldan. sa kestirmeden gitmek * en k yoldan gitmek. sa kestirmek * Kesmek i yapt ini rmak. * Ak l yolu ile gere yakbir yarg varmak, tahmin etmek. e n ya * Kesilmesini sa lamak, kesilmesine yol amak. * Karar vermek. * K bir sre uyumak. sa * Anlamak, fark varmak. na ke * Yaal nmstten veya yo urttan yap peynir. lan * Kiin kurutulan ya z, tuzsuz yo s urt. * Aptal. * Zincirden yular veya ayak kste i. ke fedilme * Ke fedilmek i i. ke fedilmek * Ke fetmek iyap i lmak. ke fetme * Ke fetmek i i.

ke en

ke fetmek * Var oldu bilinmeyen bir bulmak. u eyi ke fettirme * Ke fettirmek i i. ke fettirmek * Ke fetmesini sa lamak. ke ide * (banka ve her tr piyango ikramiyeleri iin) ekme, ekili . * Eski Arap harfli yaz baz da harflerin ba taraf ld sonra ss iin ekilen uzatma. yaz ktan * ek veya polie dzenleyen ve imzalayan kimse. * Ortaya karma, meydana karma, ama. * Var oldu daha nce bilinmeyen bir ortaya lmas u eyin kar . * Bir olay veya durumun olu sebeplerini anlayabilmek iin yerinde inceleme yapma. * Gizli olan bir hakk geni ey nda bilgi edinme. * Bir olaca nceden anlama, sezme, tahmin. eyin n ke kolu if * D n durumunu anlamak, arazi ve yollar hakk bilgi toplamak iin gnderilen kol. man nda ke ik * S nbet. ra,

ke ideci ke if

ke ikleme * Almamnavebe. ,

ke me ikle * Ke mek i ikle i. ke mek ikle * Ke al ikle mak. ke i * Hristiyanlarda, manast ya rda ayan, hi evlenmemi papaz, karabarahip. , kehane i * Kelerin bulundu yer, manast i u r. keleme i * Gneydo udan esen yel, aka yel, kara yel kar . t * Pusulada gneydo gsteren yn. uyu kelik i ke ke ke kek * dvlm uzun sre birlikte kaynat ve bu yice ve lmet dayla yap bir yemek. lan ke keki ke ki ke kl * Ke pi kimse. kek iren * Ke ke. * Ke olma durumu. i * Dilek anlatan cmlelerin ba getirilerek "ne olurdu" gibi zlem veya pi na manlanlatke k r, ki.

* Gezici baz dervi ve dilencilerin ellerinde tuttuklar lerin , Hindistan cevizi kabu undan, metalden veya abanozdan yap lmdilenci ana . * st, dvlm stve rendelenmi f k Hindistan cevizi gibi eylerle bezenmi e st tatl, bir it s ke klfukara. ke klfukara * Ke kl. ke leme * Ke lemek durumu.

ke lemek * Ald retmemek, nem vermemek, ciddiye almamak. ke meke * Kark olma durumu, karkl k. ke meke lik * Karkl halledilmesi, iinden lmas durum. k, k zor ke mir ke af * Bkz. ka mir. * Bilinmeyen ok nemli bir ke eyi feden. * Ke kolu. if * zci. * zcilik.

ke k afl

ket

* Engel.

ket vurmak * engel olmak, gle tirmek. ketal ketap * Temel maddesi baharat kat lmdomates olan ngiliz sosu. kete ketebe * Ya, mayal l veya mayashamurdan yap klde pi z lan, irilen rek. * Yazlar, ktipler. c * El yazmas kitaplarda yazarn ad verdiyer. n n i * iribir e parlak bez. li it

keten

* Ketengillerden, iekleri mavi renkte ve be yaprakl ta , lifleri dokumac kullan bir bitki l kta lan (Linumusitatissimum). * Bu bitkinin liflerinden yap lm(dokuma vb.). keten helva * Kavrulmuekerden yap pamuk grn lan, nde bir e helva, keten helvas it . keten helvac * Keten helva yapan ve satan kimse. keten helvas * Bkz. keten helva. keten ku u * spinozgillerden, gzel sesli, 13 cm uzunlu unda tarla ve al l klarda ya bir ku ayan (Carduelis linaria). keten tohumu * Keten bitkisinin, ya lan veya dvlerek hekimlikte kullan kk taneleri. kar lan ketencik * Deniz yosununun ince bir cinsi (Muscus arboreus). * Turpgillerden, kk sar iekli, ya bir bitki (Chamaelina sativa). l * Bu bitkiden elde edilen, sabun yap nda ve ressaml kullan bir ya m kta lan .

ketengiller * Ayr yaprakl eneklilerden, keten ve benzeri trleri iine alan bitki familyas ta iki . kethda * Zengin kimselerin ve devlet byklerinin buyru unda al onlar birtak i an, n m lerini gren kimse, khya.

kethda bey * Yenieri oca yenieri a ndan sonra gelen en yksek makamdaki subay. nda, as kethdal k * Kethdanyapt i n . keton ketum * Karbonil grubuna iki alkil kknn ba lanmas treyen birle yla ik. * Ssaklayan, a s, a pek. r z k z

ketum olmak * s r saklamak, a s olmak. z k ketumiyet * A sl amazl ketumluk. z k k, k, ketumluk * Ketum olma durumu, amazl ketumiyet. k, kevel * Kuzu veya koyun postundan yap lmkrk. kevelci keven kevgir * Deri ve krk satan kimse. * Geven.

* Uzun sapl , yayvan ve delikli kepe. * Ha lanmyiyeceklerin slar veya bazv szmek iin kullan delikli, genellikle yuvarlak biimli v n slar lan, mutfak kab , szge. Kevser * Cennette bulundu inan kutsal su. una lan

kevser gibi * (iecekler iin) tatl , lezzetli. keyfetme * Keyfetmek i i. keyfetmek * Ho e ve lenceli vakit geirmek. keyf * e ba olan. ste l * Gere akla, yol ve yntemine uymayan. e,

keyfi bozulmak * hastalanmak. * cank slmak, rahat kamak. keyfi bilmek (biri) * isterse yapmak, nas l isterse yle yapmak. keyfi gelmek * ne elenmek. keyfi kamak * ne kalmamak. esi keyfi oluncaya kadar * raz oluncaya kadar. keyfi s ra * (birinin) Kendi istedigibi. i

keyfi yerinde * Ne sayerinde. esi, l

keyfi yerinde * sa ne mutlulu bulunmak. l, esi, u keyflik keyfince * ine gre, nas ste l isterse, diledi keyfine gre. ince, keyfinden bay (veya drt kolmak) lmak e * bir eyden ok k duymak. van keyfine bakmak * diledi ya ince amak, gzel vakit geirmek. keyfine gitmek * iste uygun davranmak. ine keyfini karmak * bir eyden iyice tat almak. keyfini ka (veya bozmak) rmak * zmek. keyfini yapmak * her trl istek ve dileyerine getirmek. i keyfinin khyas olmamak * birine kar maya hakk olmamak. keyfiyet * Nitelik. * Durum. keyif * Vcut esenli sak. i, l * Canl tasas k, i rahatl. l k, zl * Ho vakit geirme. * heves, zevk. stek, * Alkoll iki ve ba uyu ka turucu maddeler kullan insanda grlen durum. ldnda * Yolsuz ve kural d istek. * Esrar. keyif benim, ky Mehmet a n an * "hibir tasa etmiyorum, i eyi lerim yolunda" anlam kullan nda l r. keyif atmak * keyfetmek. keyif ehli * Rahat d kimse. na kn * Keyf olma durumu.

keyif etmek * Bkz. keyfetmek. keyif hli * ak kili, rkeyf.

keyif sormak * birine "iyi misiniz", "nasn sorular ynelterek sahakk bilgi almak; sayg lsz" n l nda gstermek. keyif srmek

* sntz, rahat ya k s amak. keyif vermek * nevermek, sarho e etmek. keyiflenme * Keyiflenmek i i. keyiflenmek * Keyifli duruma gelmek, ne elenmek. keyifli * Keyfi yerinde, ne eli.

keyifli keyifli * Keyifli bir biimde, keyifli olarak. keyifsiz * Sapek yerinde olmayan, rahats l z. * Ne esiz.

keyifsizlenme * Keyifsizlenmek i i. keyifsizlenmek * Biraz hastalanmak. keyifsizlik * Keyifsiz olma durumu. keylus * Bkz. kils. keymus kez keza kezalik * Bkz. keza. kezzap -k -ki / k ble * Deri nitrik asidin halk aras ik ndaki ad . * Bkz. -g -gi. / * Namazda ynelinen yn. * Gneyden esen yel. * Snt bir durumda yard umarak ba k l m vurulan yer. * Bkz. kims. * Bir olgunun, bir olaytekrarlandn n belirtir, defa, kere, sefer. * Tekrarlamalardan sak nmak amac "ayn yla , ayn biimde" anlam kullan nda l r.

k blenma * K ynn gstermek iin, bulunulan yere gre zel i olan pusula. ble areti K sl br * K s halk olan kimse. br ndan

* Kuyruk sokumu blgesi, popo, makat. * (baz blgelerde) Bacak, ayak. * (deniz teknelerinde) Art taraf. * Arka blmde olan. * Bkz. -g/ -gi.

-k katmak * (hayvan) ifte atmak. * ok istemek. katt rmak * ondan stn olmak. k kk r * nemsiz, de ersiz veya kimse. ey kn kn * Geri geri. kn kn gitmek * geriye do gitmek, geri geri gitmek. ru * (henz yrmeyen bebek iin) kst gitmek. kna bakarak (veya kna baka baka) * ba vurdu yerden olumlu sonu alamayarak. u kna tekmeyi atmak (vurmak veya yap rmak) t * kovmak. kn rtmak y * ba p a r rmak. * btn gcn kullanarak u mak. ra k bacakl tan * K boylu (kimse). sa k tankara * Ba demirleyen, k da halatlarla kya ba tan tan y lanan gemi. k st * K yere gelmi durumda. k st oturmak * k yere gelir duruma d mek. * herhangi bir konuda yenilmek, umdu ula una amamak. k dem * Bir grevde rtbece eskilik. * Bir grevde geirilen sre.

k tazminat dem * Belirli sre al ktan sonra ayr i grev sresine ba olarak verilen para. t lan iye l k demce k demli * Bir i tecrbe ve sre bak ndan, k te m deme gre. * Bir i eski ve tecrbesi ok olan. te * Sf temsilcisi, mmessil. n

k demli ba avu * K olan ba demi avu rtbesi. un k demli stavu * K olan stavu demi . k demlilik * K demli olma durumu. k demsiz * Bir i yeni ve tecrbesi az olan. te k demsizlik * K demsiz olma durumu. km km d d * Azar azar. k k * K . klama * Klamak i i. * Koyun, kei veya deve pisli i.

klamak * (koyun, kei, deve) Pislemek. k h * (ocuk dilinde) Kir, kirli, pis.

kr kr k k * inden gelerek, sesli bir biimde (glmek). kr kr glmek k k * iinden gelerek, sesli sesli bir biimde glmek. krdak k * Kemik kadar sert olmayan, dayan , esnek, bklgen, damarsba kl z dokusu. * Sr ve danada, hayvang bo unun arka tarafn alt blmnde bulunan para. n s lu n

krdak bilimi k * Krdaklar k inceleyen bilim dal . krdak doku k * Kemiklerin ba yerlerinde bulunan, kat lant , esnek ve saydam doku. krdakla k m * Krdak durumunu almhayvan dokusu. k krdakl k * Yapnda krdak bulunan. s k krdama k * Krdamak i k i. krdamak k * Kr kr diye ses k k kararak glmek. * Donacak kadar mek.

* So uktan donmak. * lmek. krdatma k * Krdatmak i k i. krdatmak k * Krdamas sebep olmak. k na krday k * Krdamak i k i veya biimi. krl kk krt k k l * Baz hayvanlarderisinde, insan vcudunun belli yerlerinde st deri rn olan ipliksi uzant n kan, . * Kei ty. * Bitkilerde grlen, genellikle silindirimsi, ii book ince uzant , . * Kei tynden yap lmveya dokunmu olan. k l (kadar) kalmak * ok az kalmak. k l burun k r l ad * Kei k l dokunmu ndan paralarla kurulan ad r. k l gibi k l keisi * ipince, incecik. * Deniz iine uzanmince kara paras . * glme durumu. ten * Krdarken ses. k kan

* Vcut rengi beyazdan siyaha kadar demekle beraber, tel renkliler aras en ok siyah renklisi grlen i nda yerli bir kei tr. k l otu k l pay * Dak ay l rlarda yeti ince ve sert yaprakl bitki (Nardus). en bir * (daha ok kalmak fiili ile) ok az.

k l testere * ok ince bir tr testere. k l yuma * Sa yeme al olan kimselerin midesinde olu ur. kanl an k labdan k lde k la * Ta zerinde bilenen bir kesici arackeskin yzne yap ve araciyi kesebilmesi iin, ya n an n lanm yumu ta kaldlmas ak la r gereken ok ince elik paralar . , za * \343 k laptan. * Gerdanl boyna tak ss e . k, lan yas

k la lama * K la lamak i i. k la lamak * Kesici aralar k n n la alarak keskinli art s ini rmak. k la l * K la lanm keskin duruma getirilmi , olan. k n la almak s * kesici aralar i ta veya kay srterek keskinli art bile na a ini rmak. k z la s k lptan * K la lanmam keskin olmayan. , * Pirin, bakkalay gibi madenlerden ekilerek gm altyaldvurulmu metal iplik. r, ve n z ince * Pamuk ipli s kat e ine rma larak rilmi iplik. * Bu tr iplikten yap lm .

k lavuz

* Genel olarak yol gsteren kimse, rehber. * Yol yntem gsteren ey. * Evlenecek olan erkek veya kad e na bulan kimse. * Ruh ve zihn bak mdan yol gsteren, k tutan kimse. * Somun veya boru iine yiv amakta kullan ara. lan * (dar, uzun bir yerden) Kolayl bklebilen yay biiminde tel, kablo vb. geirilirken bunlarucuna kla n ba lanan sert nesne. * Makaradaki filmlerin ba ve sonunda yer alan, filmin al, y nda c kama arac m arac , bas , gsterici gibi aralara tak lmas kolaylsa l kar nda p k layan, as l film iin pay b rakan e renklerde film paras itli . * Bir devletin k al lavuz nmas mecbur olan sular gemilere yol gsteren kimse. nda k lavuzlama * K lavuzlamak i i. k lavuzlamak * K lavuzluk etmek. k lavuzluk * K olma durumu veya k lavuz lavuzun i rehberlik. i, * Bir gemiyi limana sokmak veya limandan karmak i i. k lavuzluk etmek * yol gstermek, rehberlik etmek. k lbaz k lcal * Dalkavuk. * K olan, ok ince. l gibi

k boru lcal * Ararma ve deneylerde kullan ok ince boru. t lan k damar lcal * Btn dokularda bulunan, atardamarlar son dallar, toplardamarlarilk dallar birle ince n n n na tiren damar. k etki lcal * Birbirine de bir s ile bir katn moleklleri aras en v n ndaki etki. k kk lcal

* Ana, saak ve yan kklerden ikincil, nc kkler zerinde bulunan ince k eklindeki emici kk kan l paralar . k k lcall * K olma durumu. lcal * Bir k boru veya tpn durumu. lcal * Kapsad slar bak ndan k borularzellikleri. v m lcal n * At kuyru k u l yap tuza ndan lmku .

k lcan k k l

* Bal n eti aras bulunan diken gibi ince ve kk kemik. klar nda * Fasulye, bakla gibi sebzelerin yekabu il unda ve ekin ba nda bulunan sert ve k uzun lif. aklar l gibi * Alttaki gre inin, kuyruk sokumunu h ve birdenbire havaya kald sna abanmolan gre zla rarak rt inin dengesini bozup n veya yan taraf a p atmas na r . k k atmak l * bir kimsenin i kar rmak, bozmak. ini t k kl l * K olan. l * Przl, apra kark. k, * K olmayan. l * K rmak i ld i.

k ks l z k rma ld

k rmak ld * K i yapt lmak ini rmak. * Namaz k l nmas sa n lamak. k rtma ld * K rtmak i ld i. k rtmak ld * K rmak i yapt ld ini rmak. * Namaz k l i yapt nma ini rmak. k lg * Bir sanat ve bilim daln ilkelerini d alan n nce ndan, uygulama alan geirip gerekle na tirme i i, uygulama, tatbik, ameliye, pratik. k l lg * Harekete ili olan, yalnd alan kalmayharekete dn uygulamal kin z nce nda p en, , amel, tatbik, pratik, kuramsal kar . t * Maksada uygun, kullan ; gereklere uygun. l k n lg * K durumuna geirilebilen, amel, pratik. lg k sal lg kk l l na * K l lg uygulamal , , pratik. * Tam na. tam

kkrdamamak l p * durum ve davrann i detirmemek, ald retmemek, umursamamak.

kk yarmak l rk * titiz ve ayr l biimde incelemek, nemle stnde durmak. ntbir k k l b * Karnbask alt bulunan (erkek), kazak kar . sn s nda t

k kla l ma b * K kla i l b mak i. k kla l mak b * K k duruma gelmek. l b k kl l k b * K k olma durumu. l b

k kletmek l k b * k yak davran l a b an larda bulunmak. k na l c * (kalas, cetvel tahtas kal eninden az olan iin) Keskin ve dar taraf gibi nl eyler yukar gelmek zere, k l lama. k l * Uzun, dz veya e ucu sivri, bir veya her iki yz keskin, k iinde bele tak elikten silh. ri, n lan, * Saban kesini oka ba layan a paras a . k alay l * K ku l anma. k bacak l * Bacaklar ri olan, arpbacakl e k . k bal l * K balgillerden, burnunda k biiminde bir uzant bulunan, k ks eti beyaz ve lezzetli, iri bir l l s l z, bal(Xiphias gladius). k k balgiller l * Her trl k bal olan, di ve pulsuz kemikli bal familyas l siz klar . k almak l * k sava l la mak, k ile ldrmek. l k ekmek l * sald rmak veya selmlamak amac k kndan yla l n c karmak. k gagal l * Ya ku mur ugillerden, ok ince ve uzun gagal , tyleri ak, kanatlar bir ku kara (Recurvirosta avocetta). k kn l n kesmez * sert ve fkeli ki ndakilere zarar vermez. i yan k ku l anma * Tahta yeni Osmanl kan padi ahlarn n stanbul'daki Eyp Sultan trbesine giderek trenle k l ku anmalar . k ku l anmak (veya takmak) * k olmak ve onu ta l c yacak gce ve yetkiye hak kazanmak. k oynatmak l * egemen olarak ya amak. k oyuncusu l

* K oyunu oynayan sporcu, eskrimci. l k oyunu l * Drtc k kesici k ve delici k ad l , l l verilen silhlarla yap spor, eskrim. lan k pabucu l * K kna sm l nn ak . k sallamak l * k ile dv d zerine k soldurmak. l mek, man l la k l rmek * k ekerek sald l rmak. k l * K yapan veya satan (kimse). l * K sporuyla u an (kimse). l ra k l hane * K yap yer. l lan k kna koymak l n * savab rakmak, sava vazgemek. tan k l kuyruk * Kemikli bal tak ndan uzunlu 8-10 cm. olan, tropik ss bal (Xiphophorus helleri). klar m u k l lama * K l lamak i i. * K na. l c * aprazlama.

k l lama kamak * yan yan ko aprazlamas gitmek. arak, na k l lamak * K ok say insan l la da topluca ldrmek, k geirmek. l tan k l lay * K l lamak iveya biimi. i k l l * K ta l yan. * K olan. l c * zerinde k motifi olan. l

k l geirmek tan * ok say insan l topluca ldrmek. da k la k l f * Bir korumak iin kendi biimine gre, o eyi unlukla yumu bir nesneden yap kap. ak lmzel * Yolsuz bir i bulunan sudan gereke. e * K l flama i yapan kimse. ini * K yapan ve satan kimse. l f

k l f

k na uydurmak l f * bir durum ve tutuma, yntemine uygun biim vermek. k l flama * K l flamak i i.

k l flamak * K geirmek, k koymak. l f l fa k l fl k z l fs * K olan veya k iinde bulunan. l f l f * K olmayan veya k iinde bulunmayan. l f l f

k eki dzen vermek lna * giyini zen gstermek. ine k girmek lna * onun gibi giyinmek. k l k * Bir kimsenin giyinigiyim, st bak i, , yafet, kisve. * Bir kimsenin dgrn . * Bir kimsenin resmi, foto raf.

k k l yafet k * st ba dgrn ve . k k d l yafet k kn * Giyecekleri eskimi veya kt olan. k k kpeklere ziyafet l yafet k * giyinive grn kt ve tiksindirici olanlar iin sylenir. i k k l yafeti dzmek k * giysilerini yenilemek. k l kl * Herhangi bir k olan. l kta * Gzel, temiz. * (birinin) huyunda olan, davran n lar taklit eden.

k k l yafetli kl * giyinmi yi . k z l ks * Giyimi dzgn olmayan, snepe, sfl.

k zla l ks ma * K zla i l ks mak i. k zla l ks mak * K z duruma gelmek. l ks k zl l k ks * K z olma durumu. l ks k l k a girmek ktan l * giysi detirmek. i * ssd de tirmek. k k nce i k dokunmamak l na * bir kimseye dokunacak, zarar verecek en ufak bir davran bile bulunmamak. ta k bile krdatmamak (veya oynatmamak) l n p * bir olay kar nda ilgisiz kalmak, en kk bir tepki gstermemek. s

k l n k l nma k l nmak k l r

* K l nmak iveya biimi. i * K l nmak i i. * K i lmak. lmak i yap * Maydanozgillerden, bir yk ve zel kokulu otsu bir bitki (Ammi visnaga). ll

k l k lkapan k ran lk

* K i lmak i veya biimi. * Kehribar. * Bkz. sak ran.

k lkuyruk * rdekgillerden, uzunlu 55-65 cm, kuyru sivri tyleri ak ye kark, gagas u u il, , ayaklar mavi bir ku tr (Anas acuta). * Zayelimsiz. f, * Z niteliksiz, k z. rt, l ks k llanma * K llanmak i i.

k llanmak * K llar kmak. * B sakal kmak. y, k ll k lma * K i lmak i. k lmak * "Etmek", "yapmak" anlam yard fiil olarak kullan nda mc l r. * (namaz iin) Yerine getirmek. * Kolmayan. l * Dedikodu, sylenti. * Kolan, k kapl l l ile .

kz ls k lkal k l m

* Yar kanatl m lardan, sap, iek, yaprak ve ba aklar emerek veya yiyerek ekin hastalna yol aan, vcudu kalkana benzeyen zararl bcek (Aelia rostrata). bir k l k l m m * Durmadan k ldamadan bir durumunu anlat m eyin r. k ldama m * K ldamak, k ldanmak i m m i. k ldamak m

* Yerinden biraz oynamak. * Yerinde hafife hareketlenmek. k ldan m * K ldanmak i m i veya biimi. k ldanma m * K ldanmak i m i. k ldanmak m * Bkz. k ldamak. m k ldatma m * K ldatmak i m i. k ldatmak m * Yerinden biraz oynatmak, hafife hareketlendirmek. k lday m * K ldamak i m i veya biimi. k lt m k z m k m mk * Hafif ve srekli k ldama. m * K stnn mayalanmas yap az alkoll, ek eski bir Trk ikisi. srak yla lan, i, * A a konu (kimse). r r an * Her i a davranan (kimse). inde r

k m etmek mk * bir ia a yapmak, oyalanmak. i r r k mlanma * K mlanmak iveya durumu. i k mlanmak * (ku iin) Umaya haz rlanmak. * Kalkacakmgibi krdamak. p k n * B k gibi kesici aralar kab ak, l n . * Bu daygillerde oldu gibi, yapraklarda sap bir blmn uzunlamas saran, geni u n na dblm. * Kkanatl n bceklerin gvdeyi korumakla grevli ve ok sert yap birinci ift kanad da .

kkanat n

kkanatl n lar * Bcekler sf nndan, boynuzsu bir k biiminde olan birinci ift kanatlar n umakta kullanan teki iki kanad rten, a paralar nemeye, paralamaya elveri btnyle ba ma gsteren bir tak z i li, kala m. -k -kin n/ * Bkz. -g/ -gin. n k na * K a nkurutulmu na acn yapraklar elde edilen, sa ve elleri boyamakta kullan toz. ndan lan

k a na ac * eneklilerden, tropikal blgelerde yeti kurutulmu ki en, yapraklar k elde edilen, beyaz iekli, ndan na kk bir a (Lawsonia inermis). a

k ie na i * K ie na igillerden, iekleri tyl renkte olan, bir veya ok yk otsu bitki (Balsamina hortensis). ll k ie na igiller * eneklilerden, rnebahelerde yeti k ieolan bir familya. ki i en na i k gecesi na * D nden bir gece nce, kad n kendi aralar gelinin parmaklar k yakarken kevinde nlar nda, na na z yapt e klar lence. k gibi na * (toz durumundaki iin) ok ince. eyler k yakmak (koymak, srmek, vurmak veya yak na nmak) * k su ile kar r bulama k na getirerek boyanacak yere srmek. nay p t vam k na(lar) yakmak * (birinin u kt duruma) ok sevinmek. rad k k nac k na nak * Kk boyas gillerden, as l yurdu Gney Amerika olan, Hindistan ve Endonezya'da da yeti tirilen, kabu undan kinin lan bir a (Cinchona). kar a * Bu bitkiden yap iecek. lan k nalama * K nalamak i i. * Bu pas day mantarn, tah n l bitkilerinin sap ve yapraklar olu nda turdu pas rengindeki hastal u k.

k nalamak * K koymak, k ile boyamak. na na k nalanma * K nalanmak i i. k nalanmak * K konulmak, k yak na na lmak. * K ile boyanmak. na k nal * K ile boyanmolan. na * K n renginde veya kl renkte olan. nan z * Yap ncak.

k keklik nal * Slngillerden, Balkan Yar madas , Orta ve Do Asya'da ya u ayan, uzunlu 38 cm olan bir ku u tr (Alectoris graeca). k yap nal ncak * Bkz. yap ncak. k nama * K namak iay i, plama, takbih.

k nama cezas * Bir grevlinin i yerindeki davrannyasa ve tz aykoldu bildiren ceza. n e r unu k namak * Yap bir i kt oldu belirtir bir biimde sz sylemek, ay lan in unu plamak, takbih etmek. k nanma

* K nanmak i i. k nanmak * K namak i lmak. i yap k z nas k nay k ra nd k ra nd * Oluk veya yiv amaya yarayan ara. Kk n k nlama k nlamak k nl * K olan, bir k sarolan. n nla l * K ok geli ba bulundu sap veya ok saran yaprak. n erek l u az k nnap * Sicim. k z ns K pak * K olmayan. n * Xl-XV. yzy llarda, Hazar ve Karadeniz'in kuzeyindeki bozk rlarda ya Trk boyu, Kuman. ambir * O Trklerinin 24 boyundan biri. uz * K nlamak i i. * Bir kyapmak veya bir kna geirmek. eye n eyi n * K ile boyanmam na . * K namak i i veya biimi. * Sulak yerlerde yeti ince uzun yapraklarn kenarlar en, n keskin, koyu renkli bir tr ayotu. r

K paka * K Trkesi. pak kk p * Yar kapal (gz). kk gzl p * Gzleri yar kapal olan. kkl p k * Kk olma durumu. p

kr kr p p * Yerinde duramayarak, srekli ve aral z k ldayarak. ks m * ok hareketli, hamarat. krdak p * ok hareketli, yerinde duramayan, canl .

krdakl p k * Krdak olma durumu. p krdama p

* Krdamak, krdanmak i p p i. krdamak p * K ldamak, srekli ve hafife oynamak. m krdanma p * Krdanmak iveya durumu. p i krdanmak p * Bkz. krdamak. p krda p ma * Krda i p mak i. krda p mak * K ldamak, kr kr etmek. m p p krdatma p * Krdatmak i p i. krdatmak p * K ldatmak, yerinden oynatmak. m krt p krt p l * Krt olan. p s krtz p s * Krt olmayan. p s krma p t * Krmak i p t i. krmak p t * Gz kapaklar st ste birok kez akapamak. n p k p pk * Gzn ok k (kimse). rpan k rm pk z * Her yan rm veya ok parlak k z k z rm. k rm kesilmek (veya olmak) pk z * (yz iin) herhangi bir sebeple ok k zarmak. k z pkl * Her yan z kl veya ok kl. z * A , koyu. r * K pmak i i. * Gz kapaklar abucak a kapamak, k n p rpmak. k prama k pramak * Krdama, k p pramak i i. * Krdamak. p * Hafif ve srekli k ldanma, k lt m m.

k pma k pmak

k pray

* K pramak i i veya biimi.

k pray l * Krt p l . k z pray s * Krt olmayan, krtz. p s p s K pt * Mr halk olan kimse. s ndan * (yanlolarak) ingene. * K ptlerle ilgili olan. K ptlik k r * Beyazla az miktarda karankar ndan olu renk. n mas an * Bu renkte olan. k r * ve kasabalar dnda kalan, o bo geni ehir n u ve yer. * Orman, da vb.ye kar olan a k yer. t kl k r bekisi * K n ve ovalargvenli grevli kimse. rlar n iyle k r boynunu! * defol! ekil! git!. k r ie i * K rlarda kendili inden yeti iek. en k mek r d * gze arpar derecede beyaz k bulunmak, k mak. llar rla k lencesi r e * K yap e rda lan lence. k r gerills * Da larda, ky ve kasabalarda eylem yapan ete. k r gl * orak blgelerde biten ve gn glne benzeyen bir tr iek (Fumana). * K olma durumu. pt

k r kahvesi * K bulunan, o rda unlukla kk kahve. k r serdar * K rlarda e yanard d yollar gvenli sa k n na p n ini lamakla grevlilerin ba . k raat * Okuma. * Okuma kitab . * Kur'an'belli kural ve i n aretlere gre okunmas .

k etmek raat * okumak. k raathane

* M terilerinin okumalar gazete ve dergi bulunduran genitemiz ve iyi d iin , enmi kahvehane. * Kahve, kahvehane. k raathaneci * K raathane i kimse. leten k racak * Nalbantlar at t kesmek iin kulland keskin demir alet. n n rna n klar k ra * Verimsiz veya sulanmayan, bitek olmayan toprak.

k ma rala * K mak i rala i. k mak rala * K duruma gelmek, verimsizle ra mek. k k ral * K olma durumu veya k yer. ra ra k ra * So havalarda, su bu uk usunun yerde, bitkiler, a ve teki nesneler zerinde donmas olu ince alar yla an buz billru. k raalmak (veya vurmak) * k ra dondurup bozmak. , k mek (veya ya rad mak) * k mak. raolu k ra l k ran * K i yapan (kimse). rmak ini * Bit toplulu ve zellikle hayvanlarbyk bir blmn yok eden hastalveya ba sebep, let, afet. un n k ka k ran * K, kenar, evre, u. y * Da rt s , tepe, bay r. * K toprak. ra * Birbirine parelel olarak uzanan iki akarsu aras kalmda rt nda s . k girmek ran * k bir zaman iinde ok say lmek. sa da k k ran rana * ok mcadeleli, ac maksn ldrrcesine yap (kavga, gre z lan ). k ranta * Salar armaya ba ya erkek. a lamorta l * A l ra bak , zenli (erkek). , ya rba na men ml * (sa sakal iin) K m rla . k rat * Elmas, zmrt gibi de ta n tartnda kullan iki desigramll birimi. erli lar s lan k * Nitelik, de dzey, seviye. er, * K olan. ra s

k n yan duran ya huyundan ya suyundan (almak) rat nda * ki kiminle arkadak ederse, ondan etkilenir. i, l

k n rat lmek * de bimek, k erini ymetini belirlemek. k k ratl * K olan, herhangi bir k de rat rat erinde olan (ta ). * Herhangi bir nitelikte, de olan. erde * Yol kesen, asi. * Gen, delikanl . * Sakalariinde su ta klar z alt , deriden yap su kab n d a dar, geni lmkap, , matara. * (ocuklarda) Karmesiyle beliren bir hastal n i k. * ok su ien kimse. * Tulumcuk. * K para deri veya uzun esnek bir de in ucuna sm ba l tek ne r lanarak yap lmvurma arac .

k ray

k rba

k k rbac k rba

k kurdu rba * e trleri insanlarve hayvanlarkalba ya itli n n n nda ayan, boyu 5 cm olan eni, gzle grlmeyecek rsa incelikte bir asalak, trikosefal (Trichuris trichiura). k kurtlar rba * rnek hayvan rba kurdu olan, yuvarlak solucanlar familyas k . k rbalama * K rbalamak i i. k rbalamak * K rbala vurmak. * Canland rmak, destek vermek, harekete geirmek. k rbalanma * K rbalanmak i i. k rbalanmak * K rbala dvlmek. k rca * Hafif k m rla . * Hafif k mdurumda. rla k rc * Dolu. * Ufak ve sert taneli kar. k mant rc * Kk ve ii iyi doldurulmu mant . k n rc k r k l r * Hayvan k . ran * Kn, sisli havalarda, a dallar, toprak nt n yerleri kaplayan buz tabakas a n k lar vb. . * K maya ba k rla lam r renkli. , * Bu renkte sa olan.

k llanma r * K l duruma gelme. r k llanmak r * K l duruma gelmek, a r armak. k lla r ma * Krlla durumu. mak k lla r mak * Krl duruma gelmek. k ll rk * Krl olma durumu. * Koyu at donlar zerine ak k n tek tek da llar . lmas

k koz (veya ceviz) k (veya bini) a rd rk mak * srekli yakksdavran z larda bulunmak. k rma rd * K rmak i rd i, skonta.

k rmak rd * K i yapt rmak ini rmak. k rtma rd * K rtmak i rd i. k rtmak rd * K rmak i yapt rd ini rmak. * D fiyat verdirtmek. k * Ticar bir senedi, sresi gelmeden d fiyatla birine devretmek veya satmak. k k n rg * Bir kimseye gcenmi , gnl klmolan. r * Toplu lmlere yol aan bula hastal c k. k nl rg k * K n olma durumu. rg * Kkl r k. K z rg * K zistan Cumhuriyeti'nde ya rg ayan, Trk soylu halk veya bu halktan olan kimse. * K zlara zg olan. rg K zca rg * K z Trkesi. rg kc r * K i yapan. rmak ini * Kaba, sert, evresindekileri inciten. * Senet, tahvil, bono ve sresi gelmemi alacaklarla ilgili alveri veya i yapan kimse veya kurulu ler . * Bir gerektigibi geli eyin i mesini, olu n mas nleyici, engelleyici. * Kn olu rm turan. * Kc r olma durumu, hu unet. * I rma zelli k i.

kc rl k

kolmak r * dnem sonu al karnede ders notu zaybulunmak. nan f

kolmak r * yasa ve trelere ayk olarak karcinsten biriyle srekli ili iinde bulunmak. r ki kk r * Klmolan. r * Melez. * Tam nota gre d olan (not). k * Gcenmizgn. , * Klmbir r eyden ayr para. lan * Kemi bir etki ile klmas in r . * Bir klan yeri. eyin r * Klmbir paras r eyin . * Tavla oyununda oyun d b lan pul. rak * Kadn veya erke yasalara ve trelere aykolarak ili kurdu erkek veya kad n in r ki u n. * Kaya ktlelerinin bir klma dzlemi boyunca yerlerinden kaymas r , fay. kk izgi r * Bir veya birka noktada do detiren izgi. rultu i kk dkk r * Eski, sa olmayan, rk, de lam ersiz ( ey). * Dzgn olmayan, para para (sz). kk dl r * Evlilik d ili kiden do ocuk. an kk hava r * Hareketli ve canl oyun melodisi ve trks. kk plk gibi r * Durmaksn, ayn z tonda tekrarlayarak. kk r kk r l k kklama r * Kk kemikleri ve klar r k tedavi eden kimse, sk k . n , k * Kkn i r n i. * Kklamak i r i.

kk r kk r

kklamak r * Kk duruma getirmek, ufalamak. r kkl r k * Kk olma durumu. r * Vcutta duyulan a, yorgunluk, rahats k, k nl r zl rg k. * steksizlik, gceniklik, k nl rg k. * Kolay ve abuk k r lan. * Kolay ve abuk gcenen. klganl r k * Klgan olma durumu. r klbklmek r p

klgan r

* ktarak, kibarl zenerek konu r a mak. kldklmek r p * kibar grnmeye al mak. * ok eskimek. * kklduymak. r k kl r klma r * Klmak i r i. * Yrrken sal nazl nma, yry . * Saydam bir ortamdan ba bir saydam ortama (rne havadan cama) geen bir ndo ka in n rultusunu detirmesi. i klmak r * K i konu olmak, bir veya birok paraya ayr rmak ine lmak. * Bklerek kat yeri olu turmak. * (sava , bula hastalsebebiyle) ok say insan lmek. c k da * (so rzgr vb. iin) Eski gc kalmamak, azalmak, yat uk, mak. * (cesaret, umut, onur iin) Azalmak, yok olmak. * Birine kark n duruma gelmek, gcenmek, incinmek. rg * Kklduymak. r k * A dal zerinde meyve, iek, yaprak ok olmak. a, * Saydam bir ortamdan ba bir saydam ortama geen bir n, do de tirmek. ka rultu i * Savunmasinsanlar veya tutsaklartoplu olarak ldrlmesi, katliam. z n n * Hayvanlarhastal so gibi sebeplerle lmesi. n k, uk * Klmak iveya biimi. r i

km r

km km r r * Ktarak, kta kta. r r r Kml r * Km halk olan (kimse). r ndan kn rm knma r knmak r * I ses ve radyoelektrik dalgalarn kar t baz k, n la engelleri dolanarak gemesi olay , difraksiyon. * Knmak i r i. * Yrrken sal nmak. * Oynamak, raksetmek. * Bir eyden ayr kk para. lan * Kk kal . nt * Kurumak iin kesilip yerde b lan odun. rak

knt r

knt r klte * Knt r lardan olu klte. mu knt r l * Knt olan, knt r s r lardan olu . mu

kp dkmek r * dikkatsizlik veya fkeyle bir ok klmas sebep olmak. eyin r na kp geirmek r

* yak y p karak, ldrerek bask etki yaparak byk zarar vermek. veya * ok sert davranarak dar ltmak. * tuhaf sz ve davran yla herkesi glmekten kat lar ltmak. * hayran etmek. kp sarmak r * bir yapmak iin, glkle her trl imkndan yararlanmak. eyi k r rk * K rklar olan, ok k k bir biimde. rk; rk k rk * K r olan. m * Deride esnekli kaybolmas olu k m. in ndan an vr * K k k. r yer, rkl m * K rolan. * K olma durumu. rk * K olan yzeyin durumu. rk * K r olan yer, k m rk.

k rkl k k rkl

k z rks * K rolmayan. k r ma k r mak * Bir yzeyin dzgnl bozulmak, k k olu rkl mak. * Birbirini k rmak, yok etmek, ldrmek. * Kar kl rmak. k l * Pazarletmek. k * Bahse tutu mak. * Bir yar ya payla eyi yar mak. krma r t * Krmak i r t i. krmak r t * K na sebep olmak. r mas * Karcinsten biriyle yakili bulunmak, flrt etmek. n kide kta kta r r * Ktarak, cilve yaparak. r kt r m * Ktmak i r i. * K i r mak i.

kt kt r r m m * Ktarak. r kt r * Ktmak iveya biimi. r i ktkan r * Her zaman ktan. r

ktkanl r k * Ktkan olma durumu. r

ktma r ktmak r k rk

* Ktmak i cilve, i r i, ve. * Ho grnmek abas cilveli jest ve mimikli davran yla larda bulunmak. * Otuz dokuzdan sonra gelen sayn ad XL. n , 40, * Drt kere on, otuz dokuzdan bir art k. * Pek ok.

k (veya bin) dereden su getirmek rk * birini kand iin birok sebep ileri srmek. rmak k basmak rk * k gn dolmadan, do yapmannenin ve bebe d lmasn tehlikeli olaca geleneksel rk um in kar n ar n olarak kabul etmek. k basmas rk * Do umdan sonra k gn iinde anne veya ocu ruhsal sebeplerle ba rk un lanan ate bir hastal li a yakalanmas . k bir (buuk) ma rk allah * (cidd veya alayl ) "nazar de mesin" anlam kullan nda l r. k bir buuk rk * "Allah nazardan korusun" anlam ndaki k bir buuk kere ma rk allah" sznde geer. k bir kere ma rk allah! * pek ok, binlerce kez nazar de mesin!. k budak rk * Bekta likte erenler meydan konulan k kollu byk na rk amdan. k evin kedisi rk * birok eve girip (kimse). kan k hamam rk * Do umdan k gn sonra annenin hamama gtrlmesi ve bu amala yap tren. rk lan * Kadn lo kta ilk k gn doldurduktan sonra bebeile birlikte temizlenmesi iin hamamda n usall rk i yap toplant lan . k ikindi rk * Genellikle Orta Anadolu'da ikindi zaman an srekli ya ya murlara verilen ad. k kapn ipini ekmek rk n * bir ok yere u ramak. k merak rk * ok merakl eyi anlamak isteyen. , her k para rk * bir kuru . * (para iin) ok az. * Para biriminin k birlik de rkta erine verilen ad.

k para rk

k tarakta bezi olmak rk * bir ok iveya ili olmak. i kisi

k y rk l

* ok uzun bir sre.

k y ran olmueceli gelen lm rk l k , * ecel gelmedike lnmeyeceinanc anlat i n r. k y bir rk lda * ok seyrek olarak. k y ba(veya ba rk l n nda) * ok uzun sre iinde bir kez. k yk rk ll * ok eski, kkl. k yk yani, olur mu kni rk ll * eskimi al k kolay kolay de mez. bir kanl i K a kavunu rka * Kabu alacal renkte olan bir tr kavun. u sar k rkambar * inde de ik trden bulunan kap veya yer. i eyler * Bir ok konuda bilgisi olan kimse. * eri. k rkar * K saynle rk sn tirme biimi, her birine k her defas k bir arada olan. rk, nda rk k rkayak * Eklem bacakl n ok ayakl sf giren, ta n alt ya lar lar nna lar nda ayan, vcudu yuvarlak ve uzun bir bcek (Julus terrestris). * Kas biti. k k rkbay r * Gevi getiren hayvanlar drt gzl olan midelerinin nc gz. n k lik rkbe * Bir tabanca tr. * Dnme h dakikada k be z rk devir olan plk. k rkgeit k rk * zerinden birek kez geilmesi gereken veya birok geidi bulunan rmak. * K rkmak i i. * Davarlaryn veya k n rkmaya yarayan makasa benzer ara. n llar k

k rk kmak * (lo yeni do bebek veya l iin) do usa, an umdan veya lmden sonra k gn gemek. rk k c rk k lma rk * K lmak i rk i. k lmak rk * K rkmak iyap i lmak. k m rk * Davarlark lmas i. n rk i * Davarlaryn veya k n rkan kimse. n llar k

* Davarlark ld mevsim. n rk klar k mc rk * K c rk. k nc rk * K sayns s , s otuz dokuzuncudan sonra gelen. rk sn ra fat rada k ndan sonra at olup da kuyruk mu sallayacak rk * "vakti gemiartiyaramayacak durumda olmak" anlam kullan bir sz. , k e nda lan k ndan sonra azmak rk * ya ktan sonra ya uymayan davran land na larda bulunmak. k ndan sonra saz almak rk * ya ktan sonra uzun ve g bir igiri land e mek. k nt rk k rkikilik k rklama * K nt rp . * Bir tabanca tr. * K rklamak i i.

k rklamak * Lo veya yeni do bebek iin k gn doldurmak. usa mu rk * Bir k defa yapmak ve zellikle birok defa sudan geirmek, ok y eyi rk kamak. k rklanma * K rklanmak i i. k rklanmak * K rklamak i lmak. i yap k rklar * K ki bir evliya toplulu verilen ad. rk ilik una

k rklara kar mak * bir kimse artortalarda grnmez olmak. k k rklar kar olmak m * (ocuklar iin) ayn rk gnlk sre iinde do olmak. k mu k rkl * K paradan olu . rk mu * K gnn doldurmam rk . * Birinin k rk kmadan, br do iki ocuktan her biri. an * inde k saybulunan. rk s * K ya rk dolaylar bulunan (kimse). nda * K para. rk * Do ocuk iin haz acak rlanan bez veya giysi. k rkma * K rkmak i i. * Ucu kesilip aln stne b lan sa. n rak * Bir ular kesmek. eyi ndan

k k rkl

k rkmak

* (sa sakal, ty iin) Kesmek. * Bir hayvantylerini kesmek. n k rkmerdiven * \343 k merdiveni. rk k rkmerdiveni * Dik yoku . k rma rkt * K rmak i rkt i.

k rmak rkt * K rkmak i yapt ini rmak. k rlang * K gillerden, geni rlang gagal , atal kuyruklu, ince uzun kanatl , kk gebe ku (Hirundo). * kz arabas arka dingil ve tekerlekleri ze ba nda e layan atal a a. * Kyleri dola gz hastal n zellikle ak basmay etti ne sren sahte hekim. arak klar ve iyi ini * Osmanl donanmas yer alan, karakol ve ke i nda if lerinde kullan yelkenli ve krekli kk bir tr lan, sava gemisi. k bal rlang * K balgillerden, yzgeleri geni uzun, eti beyaz, k z rlang ve rm renkli bir bal(Trigla hirundo). k k balgiller rlang * Kemikli bal tak n dikenli yzgelikler alt tak na giren bir familya. klar mn m k dnm rlang * Ekim ayn ilk gnleri. n k f nas rlang rt * Nisan ayn ilk gnlerinde grlen fna. n rt k otu rlang * Gelincikgillerden, iekleri alt ve limon sarrenginde olan, tanelerinden asitsiz bir ya n s elde edilen ok yk ve otsu bir bitki (Chelidonium majus). ll k giller rlang * Omurgal hayvanlardan, ku sfn tc ku tak nbir familyas lar nn lar mn . k kuyru rlang u * Hayvankula delerek yap i n n lan aret. k ma rla * K mak i rla i.

k mak rla * Rengi k r olmak. k mak rla * K r durumuna gelmek. k rlent * iek veya yaprak i lemeli ss. * lemeli veya i lemesiz olarak yatak zerine konulan yast k. * K r olan yer, dnda a k yer. ehir kl * K i rmak i.

kk rl k rma

* Kumakatlayarak yap giysi ss, pli. lan * Klmveya dvlm l. r tah * Bask l forma durumuna getirmek iin belli yerlerinden bkme ve katlama i tlar i. * Ortas klarak doldurulan (ifte veya tfek). ndan r * (hayvan iin) Soyu kar , azma, melez, metis. m * Yabanc etkilerle zgn niteli yitirmi ini olan. k rmac * Giysilere pli yapan kimse. * Klmtah c. r l sats * De irmen i leten kimse, de irmenci. * Bas lmformalar katlayan kimse. k rmak * Vurarak veya ezerek paralamak. * paralara ay ri rmak. * Belirli bir biimde katlamak. * ldrmek, yok olmas sebep olmak. na * Azaltmak, indirmek. * Gcn, etkisini azaltmak. * Yok etmek. * ndirimle almak. * Dile kabul etmeyerek veya beklenmeyen bir davrankar nda b ini s rakarak gcendirmek, incitmek. * (tavla gibi oyunlarda) Karoyuncunun pulunu oyun dnda b rakmak. * Vcut kemiklerinden birini paralamak. * (tah l iin) ve kaba ri tmek. * Hareket durumundaki canln veya ta n ynn de tirmek, evirmek, dndrmek. n t i * Kamak, uzakla mak. * Daha iyi bir sonu elde etmek. * stnde k rmalar bulunan (giysi). k z rmas k z rm * K rmas bulunmayan. * K z bce rm inden lan parlak al boya, iek boyas kar .

k rmal

k z bce rm i * Zar kanatl lardan, kk bir bcek (Coccus ilicis). k z madeni rm * \343 madenk z. rm k z rm * Al, kl. z * Bu renkte olan.

k z rm izgi * zellikle am tr a alarda grlen, uygunsuz ko ullarda kurutulan a n atlayan gze zar giren ac ndan mantarlaryapt bir tr hastal n k. k z rm rk * Zararl mantarlaretkisi sonucu am tr a n alardaki gbek odunun k z rm kahverengi olmas . k z mumla davet etmek rm dipli * birine bir yere gelmesi iin ok yalvarmak, etmek. srar k z rm et * Bykba hayvanlaryave proteini yksek, besleyici eti. n

k z rm fener * Genel ev. k z rm gmlek * Saklanmaya ne kadar all allsgizlenemeyen rsa n ey. k z rm kart * Kurallara aykdavranan ve daha nce hakemler taraf sar gsterilerek ikaz edilmi r ndan kart oyuncuyu oyundan kartma cezas . k z grmek rm kart * oyundan lma cezas arptlmak. kar na r k z rm lhana * Rengi k z bir tr lhana. rm olan k z rm oy * Bir oylamada, kardurum al gsteren oy. ndn k z rmbiber * Patl cangillerden bir biber tr (Capsicum annuum). * Bu bitkinin olgunla k p yak bir ac kazanan, yemeklerde bahar olarak kullan tozu. nca zar c l k lan k z ma rmla * K z mak i rmla i. k z mak rmla * K z renk almak, k rm bir zarmak. k z rml k * K z rm olma durumu, kll zk. k z rmms * K z and k z alan. rmy ran, rmya k z rak rmmt * K z . rmms k z rmturp * Turpgillerden, kk k z bir turp tt (Raphanus sativus varradicula). rm olan k rnak * Cariye. * al , ssl (kimse). ml * Gzel, titiz. * Cilveli, oynak (kad n). * Boylu boslu; evik. * iftle isteyen di mek i kedi. * K lmolan. rp * Blk prk. * K lmak i rp i.

k rnav k k rp

k lma rp

k lmak rp * K rpmak i lmak. i yap k nt rp

* K lan rp eyden kalan kk para. * K nt rp biiminde olan. k nt rp bohas * kuma rp lar ine k nt konulan boha. k rp ma * K i rp mak i. k rp mak * (gz kapaklar ) ok ktan s sk lmak. k k rp * (k) Yan sner gibi olmak. p k ra k ra rp t rp t * K rarak, srekli ve h k rp t zl rparak. k rma rp t * K rmak i rp t i. k rmak rp t * (gz kapaklar) abuk abuk a kapamak, k n p pmak, k rpmak. k rpma * K rpmak i i. k rpmak * Paralara ay rmak, kesmek, k rkmak. * (gz kapaklar) Akapamak, k n p pmak. * Kesinti yapmak, tutumlu davranmak.

k rma rpt * K rmak i rpt i. k rmak rpt * K rpmak i yapt ini rmak. k rsal * K ilgili. r ile * Az insanbar daha ok k n nd, r durumunda olan (yer).

k alan rsal * retim etkinlikleri tar dayal ma olan, k nfusun ya ve al alan. rsal ad t k blge rsal * Genellikle tar veya hayvanc yap ve az insanya yer. m l k lan n ad k nfus rsal * Tar u an, genellikle srlar ky ve kasabalarda ya nfus. mla ra ehir n dnda, ayan k k rt rt k rtasiye * K sesi rt kararak. * Defter, k kalem, mrekkep gibi yaz ve gerelerinin btn. t, ara * K yap i tla lan lemler.

k rtasiyeci * K rtasiye satan kimse. * Devletle ilgili i yrtlmesinde, gere lerin ekle inden ok nem veren, brokrat, ekilci, formalist. k rtasiyecilik * K rtasiyecinin yapt i .

* Devletle ilgili i yrtlmesinde gere lerin ekle inden ok nem verme, brokrasi. k kl rt * Kirtikli. k pil rt * De ersiz, baya yar yamalak. m ,

k pille rt me * K pille i rt mek i veya durumu. k pille rt mek * K pil durumunda olmak. rt kk s s * Glmenin sessiz ve alayl oldu anlat unu r. kkglmek s s * sessiz ve alayl glmek. k sa * Boyu, uzunlu az olan, uzun kar . u t * Az sren, uzun olmayan. * Ayr s olmayan. nt ok * K k saca, saltarak. * K olan sa ey. * Sat r sonuna s mayan kelimelere, hecelere blerken kullan noktalama i ( - ), tire. lan areti

k izgi sa

k dalga sa * (radyo yay iin) Dalga boyu on ile yz m aras deen dalga. n nda i k devre sa * Aralar potansiyel fark nda bulunan iki nokta, direnci ok kk olan bir iletkenle birle tirildi olu inde an elektrik olay . k far sa * Otomobilde farverdi daha yakgrmesi, kar geleni rahatsetmemesi iin getirdi n i n n dan z i konum, uzun far kar . t k gr sa l * Dar gr l. k gnn kr sa * "hi olmamaktansa bu kadar iyidir" anlam kullan da nda l r. k kafal sa * Kafatasn n-art ekseni yan eksenine gre k olan (kimse), brakisefal. n sa k kesmek sa * sz uzatmamak. k k sa sa * Uzun olmayan bir biimde, azar azar.

k mesafe sa * Uzakl az olan. k mrl sa * mr az olan veya uzun sre ya amayan.

k tutmak sa * bir gerektikadar uzun yapmamak. eyi i * bir konuyu geni ayr l biimde vermemek. ve ntbir k nl sa * Bo umlanma sresi uzun olmayan nl: At, al, k kelimelerindeki nllerde oldu gibi. r gibi u

k vadeli sa * Sresi az olan. k yoldan sa * Uzatmadan, sreyi geirmeden. * Kesin bir biimde. k saca * Olduka k biraz k sa, sa. * K olarak, zetle. sa k sacas * k sylemek gerekirse. sa k k sac k k sal k sal k salma * K salmak i i. k salmak * K duruma gelmek. sa * Sresi azalmak. * ok k sa. * K olma durumu. sa * K salmak iveya biimi. i

k lma salt * K lmak i salt i. k lmak salt * K duruma getirilmek. sa k m salt * K saltmak i taksir. i, * (gzel sanatlarda) Perspektif sebebiyle baz boyutlar kk grlen nesneleri, bu grn uygun bir e biimde izme yntemi. k salt k saltma * K saltmak iveya biimi. i * K saltmak i taksir. i, * K lmad veya sz, ihtisar. salt

k saltmak * K duruma getirmek. sa * K gibi gstermek. sa k saltmal * K lmolan. salt

k saltmal kelime * Birden ok kelimenin ba harfiyle kurulmu kelime. k rma saltt * K rmak i saltt i. k rmak saltt * K saltmak i yapt ini rmak. k sarak * Biraz k k sa, saca. * K sreli. sa * Bir suluyu, ba na yapt ktl ayn kas biimde uygulayarak cezaland rma. * K ssalar, hikyeler, ykler: K enbiya. sas-

k sas k sas

k etmek sas * bir suluya ba na yapt ktl ayn kas biimde uygulamak. k k sasa sas * Yap ktl ayn lan biimde, yapan kimseye yapma, uygulama. kk s * Klmolan. s * (ses iin) Bo glkle uk, kan. * (gz kapaklar Hafife aralanm yumulmu iin) , olan. * Bir k m vr keserek iki yandaki ukurluklar birle tiren, dar ve bo biimindeki koyak, dar bo klz. az az, * Biraz klmolarak. s * Kk olma durumu. s kl s klma s * Klmak i s i veya biimi. * Klmak i s i. * Kalbin, iindeki kan damarlara vermek iin a kapanmas l p . * Hacmi, niceli gc azalmak. i, * (gz kapaklar Hafife kapanmak. iin) * Kakurtulma yolu kalmamak. p * Avu. * Paralara ayr her blm, blk, kesim. lmbir eyin * Bir cinsten veya meslekten olanlartm. n * Blm, kol, dal.

kka s kkl s k

klmak s

km s km s

km km s s * Ayr , blk blk. ayr kmlama s * Kmlamak i s i.

kmlamak s * Tek elle avulamak. knma s knmak s knt s * Her trl ihtiyac kar lamada tutumlu davranma, k azaltma. sma, knt s yapmak * tutumlu davranmak. knt s l * Knt dayanan, knt olan. s ya s s * Knmak i s i. * Kendi ihtiyalar kar n lamakta tutumlu davranmak, imsak etmek.

kntz s s * Knt dayanmayan, knt olmayan. s ya s s kr s * (insan ve hayvan iin) reme imkn olmayan, dl vermeyen. * (toprak iin) rn vermeyen. * Verimsiz, yarars sonusuz. z, * inde hibir reme olay gemeyen (canl hcre, ekirdek vb.). kr s * Ha lanmbulgur, taze so maydanoz ve baharatla yap bir tr yemek. an, lan

kr dng s * Bir nermeyi ikinci bir nerme ile, bunu da birincisiyle tan tlama. * Ayn olumsuz sonucu veren, zm getirmeyen durumlar tekrarlanmas n , srdrlmesi. krgan s * Esirgeyip vermeyen.

krganma s * Esirgeme. krganmak s * Esirgeyip bir vermekten ekinmek. eyi krla s ma * Krla i s mak i. krla s mak * Kr duruma gelmek. s krlarma s t * Krlarmak i s t i. krlarmak s t * reme organlar ameliyatla dl veremez duruma getirmek. n krl sk * Kr olma durumu. s * Verimsizlik, akamet. * K i sma i.

k s

kt s

* Ki yurttak haklar kullanma yetkisinin yarg inin l n kurulu nca kaldlmas lar r . * Bunama, mahkm olma gibi sebeplerden dolay kanunun, bir kimsenin mal, paras istedigibi n n i kullanmas ve harcamas engel olmas na na , hacir. kt alt almak s na * ktlamak. s ktlama s * Ktlamak ihacir. s i,

ktlamak s * nceden verilmi olan hak ve hrriyetlerin srlar daraltmak, tahdit etmek. n n * Birini yasal yoldan mallar kullanmaktan yoksun b n rakmak, kt alt almak, hacir alt almak. s na na * Srlamak, daraltmak. n ktlan s * Ktlanmak i s i veya biimi. ktlanma s * Ktlanmak i s i. ktlanmak s * Ktlamak i lmak. s i yap ktlay s c * Ktlayan, kt alt alan. s s na * Srlayan, daraltan. n ktlay s * Ktlamak i s i veya biimi. ktl s * Ktlanm kt alt al mahcur. s s na nm , , * Srlanm n . * Ktl s olma durumu, hacir. * Arpacso . k an * So tohumundan arpacso yeti kimse. an k an tiren

ktl sl k k ska k skac

k l skac k * So tohumundan arpacso yeti an k an tirme i i. k ska * Bir tutup srmaya yarayan kerpeten, pense gibi ara. eyi k t * A kapanan e merdiven. l p reti * Bceklerde besin maddelerini paralamaya ve kendilerini savunmaya yarayan organ. * Demircilerin k n demiri tuttuklar a gibi ara. zg ma * K biiminde olan. ska

k gzlk ska * Kelebek gzlk. k skalama * K skalamak i i.

k skalamak * K duruma gelmek. ska k skan * K skanma huyunda olan.

k skanl k * Bir kimse bir stnlk gsterdi veya sevilen birisinin, ba ile ilgilendikanna var inde kas i s ldnda taklan olumsuz tutum veya ac n duyma. k skanletmek k * k skanmak. k skand rma * K skand i rmak i. k skand rmak * K skanmas yol amak. na k lma skan * K lmak i skan i. k lmak skan * K skanmak iyap veya k i lmak skanmak i konu olmak. ine k skan * K skanmak iveya biimi. i k skanma * K skanmak i i. k skanmak * Sevgide veya kendisiyle ili kili eylerde bir ba n ortaklna veya stn durumda grnmesine kasn dayanamamak. * Herhangi bir bak mdan kendinden stn grd birinin bu stnl nden ac duymak, gnlemek, haset etmek. * Esirgemek, ok grmek. * Bir en kk saygzl gsterilmesine bile dayanamamak. eye, s k * Yerinde olmay istemek, imrenmek. k sk k vrak sk * Trl maksatlarla iki aras soku eyin na turulan, k r para, kama, takoz. stlan * zlemeyecek veya kurtulamayacak bir biimde.

k vrak yakalamak (veya ba sk lamak) * kurtulamayacak veya zlemeyecek biimde tutmak, s k ms tutmak. * tamamen etkisi alt kalmak, bir srekli me olmak. nda eyle gul k sma * K i smak i. k smak * Azaltmak, alaltmak. * (gz iin) Biraz kapamak. * Boyunu k saltmak veya daraltmak. * (lmba iin) I azaltmak. n * Srmak. k t * (para, masraf vb. iin) Azaltmak. * Pintilik etmek. * Verilen hak ve zgrlklerin sr daraltmak. nn

k smen k smet

* Btn de bir blm olarak veya baz mdan, baz il, bak ynden. * Tanr n her ki uygun grd ya durumu, nasip. 'n iye ama * (kveya kad iin) Evlenme talihi. z n * Olaylarkt sonular tevekklle kar n n durumu. lama * imdiden belli de ya olur ya olmaz anlam il, nda.

k (veya k smet smeti) kmak * (k kadiin) evlenme teklifi almak. z, n k a smet ac * Btn s lkelerde srastlanan t cak k rman ve iri gvdeli a (Clerodendron). c a k beklemek smet * evlenmeyi, evlenecekimseyi beklemek. i k kap smet s * Gelir, geim yeri sa layan yer. k olmak smet * talih yard etmek. m k smeti a lmak * kazanc artmak, bollu ermek. a * kendisiyle evlenmek isteyen biri kmak. k smeti aya (kadar) gelmek na * beklenmeyen bir sebeple kazanl durumla kar mak. bir la k smeti ba lanmak * istedihlde evlenememek. i k smeti kmak * olumlu bir duruma kavu mak. k smetinde ne varsa ka o nda kar * kine kadar abalarsa abalasalyazndaki ula i n n s eye r. k smetine mani olmak * kazanc veya evlenmesine engel olmak. na k smetini aya tepmek yla * kavu bir durumu, de bilmeyerek istememek. acaiyi erini k smetini ba lamak * (by ile) evlenmesine engel olmak. k smetli * K smeti iyi olan. k smetsiz * K smeti iyi olmayan.

k smetsizlik * K smetsiz olma durumu. k k sm * Cimri, pinti, hasis.

k sm

* Bir yalnbir blmn iine alan, tikel, cz'. eyin z

k fel sm * Vcudun bir blmnn felli duruma gelmesi. k seim sm * 1961 Anayasas gre Cumhuriyet Senatosu yelerinden sresi dolanlaryenilenmesi iin yap seim. na n lan k srak k ssa * Diat. i * Hikye, f kra.

k ssadan hisse * anlat bir olaydan al lan nacak ders. k ssadan hisse almak (veya karmak) * anlat bir olaydan ders almak. lan k stak k stas * Bir yar maday karaya ba layan, iki yan dar kara paras su, , berzah, dil. * lt.

k tutmak stas * l olarak almak. k stelyevm * Grev ba gelinmedignlerde kesilip denmeyen para. na i k r stlma * K r i stlmak i. k r stlmak * K rmak i lmak. st i yap k rma st * K rmak i st i. * erisine peynir, klmet vb. konularak sac zerinde pi y irilen brek. * Karn k yeme yar i. * aras b ki ey nda rakarak srmak. k t * Kaamayacak bir duruma getirmek. * (kuzey yar kre iin) Aralayn yirmi ikisinde ba p martyirmi birine kadar sren, y en so m k n lay n l n uk * ok so hava. uk k * Tavuk gibi kmes hayvanlar kovalamak iin lan ses. n kar

k rmak st

k mevsimi.

kbasmak * kn, iddetli so uklar lamak. ba kdnemi * Ksresine rastlayan, kn yap lan ey.

kdnencesi * Bkz. O dnencesi. lak kgn * Kn.

kkay t * Kiin saklanan yiyecekler. kk yamet * ok zorlu k ya murlu, fnal uk hava. ; rt so kuykusu * So ve kurak mevsimlere karkoyabilmek iin canl klar yapnda grlen olaylarbtn. uk varl n s n * Il ve so blgelerde, zellikle yapraklar dken a man uk n alarda ham ve ongun besi suyu dola n n m tamamen veya k smen durmas . * Durgunluk, hareketsizlik dnemi. kyapmak * (hava) ok so ve karl uk gemek. k geirmek * kmevsimini bir yerde geirmek. kn kr k rt k * K rtmak i tahrikt. k i, k rt c k * K rtmak i yapan, muharrik. k ini * K rtma yapan, provokatr. k k rt ajan c k * nsanlar , baz sular lemeye srklemekle grevli kimse. i k rtl c k k * K rt olma durumu. c k * K rt ajana zg davran c k . k rt lma k * K rt i lmak i. k k rt lmak k * K rtmak iyap k i lmak. k rt k * K rtmak iveya biimi. k i k rtma k * K rtmak i tahrik, tahrikt. k i, * Herhangi bir ki gruba, kurulu veya devlete kargiri ve onlar iye, a ilen sonradan a sonular verecek bir r kareylemde bulunmaya zorlayan, nceden tasarlanmgiri provokasyon. im, k rtmac k * K rtmak i yapan (kimse). k ini k rtmac k l k * Kmevsiminde, ksresince. * Kabuk.

* K rtmacn i k n i. k rtmak k * (kmes hayvanlar) rktp ka n rmak. * Bir kimseyi kt bir i yapmas harekete geirmek, tahrik etmek. iin k lama k * K lamak i k i. k lamak k * Genellikle kmes hayvanlar kovalamak. n k la * Askerlerin toplu olarak bar klar nd byk yap . * Koyun ve kei srlerinin gecelediveya kn bar kapal i nd a l. * Kn barlan yer. n * Kn ordular gebe oymaklarhayvanlar birlikte yayladan inip konaklad yer. n, n yla klar * K lamak i i. * Kolmak. * K (bir yerde) geirmek. * Ku kmes hayvanlar rktmek. ve n * K latmak iveya durumu. i k latmak * K (bir yerde) geirtmek. * Musallat etmek. kk l * K zg, kiin. a * Kn oturulan yap . * htiyaca yetmeyecek kadar az, bol kar . t * (duygu, sz vb. iin) Az.

k lak

k lama k lamak

k lamak k latma

k t

k t kanaat * Yoksulluk iinde ve glkle (geinmek). k t'a * Yeryzndeki be byk kara paras her biri, ana kara. ndan * Silhl silhserlerin, bir komutanemrinde bir araya gelmesinden olu birlik. veya z n an * Drtlk. * Para, tane.

k sahanl t'a * Karalar evreleyen ve karalardan say -iki yz m derinli kadar olan sdeniz dipleri. lan e * lke klar biti olan ve 200 m derinli veya bu srtesindeki su derinli do kaynaklarn y na ik e nn inin al n i letilmesine elverioldu noktaya kadar, kara sularn dnda kalan deniz alt li u n blgelerinin deniz yatave toprak alt kesiminin btn. k taat * K ana karalar. talar,

* Asker birlikleri. k tal * Vuru birbirini ldrme. ma, * Sava . k aras t'alar * Btn k t'alar birbirine ba layan, k t'alarla ilgili olan durum. kk t t na * htiyaca zor yetecek kadar. k t k k t klama * Minder, yastgibi k eyleri doldurmak iin kullan ve bazen de s n iine kat keten ve kendir lifleri. lan van lan * K t klamak i i.

k t klamak * K doldurmak. t kla k t kl k t piyos * k konmu ine t k olan. * De ersiz, baya kt. ,

k t piyozluk * K t piyoz olma durumu. k t r * Uydurma sz, yalan. * Patlammr. s * Kuru ve gevrek ses. k atmak t r * yalan uydurup sylemek. k k t t r r * ok pi irilmekten veya k lmaktan kuru ve gevrek bir duruma gelmi zart olan. * Yemek, kesmek, do ramak gibi fiillerle kullan o fiilin gevrek bir ses ldnda kararak yap belirtir. ldn k almak t ra * alay etmek. k t rc * ok yalan syleyen kimse.

k t rdama * K t rdamak i i. k t rdamak * Kuru bir k sesi ey t r karmak. k t rdatma * K t rdatmak i i. k t rdatmak * K diye gevrek ses t r karmak. k t rt * K t rdama sesi.

k tlama k ma tla

* ekeri a di kk kk rarak ay imek iin kullan zda le s l r. * K mak i tla i.

k mak tla * htiyac kar layamamak, k t duruma gelmek. k k girmek tlna ran * bir hi bulunmaz olmak. ey kk tl * htiyaca yetmeyecek derecede azl k. * Kurakl sava sebeplerle rnn yeti k, gibi memesi ve bundan do al an k. * Yiyecek maddelerinde grlen darl k. * (duygu, sz vb. iin) Azl k.

kktan (yemek) tl kmgibi * doymak bilmezcesine (yemek). k vam * (slar iin) Koyuluk; koyuluk derecesi. v * Bir en uygun zaman veya durumu. eyin * Spor al malar ba l nda arolabilmek iin, fizik ve moral ynnden istenilen iyi durum. k n vam bulmak (veya k na gelmek) vam * gerekli ve istenilen artlar yerine gelmek, en uygun an olmak. nda k vamlanma * K vamlanmak i i. k vamlanmak * (slar iin) K na gelmek, koyula v vam mak. * Olgunla mak, uygun duruma gelmek. k vamlar t c * S bir maddeyi k na getirmeyi sa v vam layan alet. k vamlarma t * K vamlarmak i t i. k vamlarmak t * Bir maddeyi sdan ay k v rarak vaml duruma getirmek. k vaml * Gereken k bulmu vam olan. k vams z * K vaml olmayan. k van * vn, iftihar. * Sevin.

k duymak van * vnmek. * sevinmeki mutlu olmak. k vanlanma * K vanlanmak i i.

k vanlanmak * K duymak, vnmek. van k vanl * vn duyan, iftihar eden, vn veren, iftihar edilecek. * Sevin duyan, mutlu. k van k vanma * K vanmak iveya biimi. i * K vanmak i iftihar. i,

k vanmak * vnlecek bir olaydan dolay sevinmek, iftihar etmek, memnun olmak. kl v * Klc v m.

kl kl v v * Toplu olarak hareket etmeyi, kayna anlat may r. klc v m * Yanmakta olan bir maddeden s rayan kk ate paras v , kl. * Demir ve ta maddelerin gl arp nda s gibi mas rayan ate durumundaki kk para. * Harekete geiren etken. * Gne yzeyinde grlen kesikli malara verilen ad.

klc v mlanma * Klc v mlanmak i i. klc v mlanmak * Klc saarak yanmak, klc duruma gelmek. v m v ml klc v ml * Klc olan, klc saan. v m v m klc z v ms * Klc olmayan, klc samayan. v m v m kr kr v v * Bklmleri olan, k ml vr . * K lmdurumda srekli hareket hlinde olarak. vr kr zr v v * nemsiz, de ersiz, derme atma. * nemsiz ayr . nt krc v k * Kk kk k mlar vr olan. * Daha ok Trakya ve Marmara'da yeti tirilen, beyaz tyl, ince kuyruklu bir tr koyun. * Bu koyunun eti. * Krcsalata. v k

krckoyun v k * \343 krc v k. krcsalata v k * Ye salata, yapraklar v k bir tr marul, krc il krc v k. krc ma v kla

* Krc mak i v kla i. krc mak v kla * Krcduruma gelmek. v k kr v krma v krmak v * Krmak i v i veya biimi. * Krmak i v i. * Bkmek. * Kenar katlamak, bkmek. ndan * Bir giysinin veya kuma kenar bkerek tersinden dikmek. n n * Kalalar iki yana sallayarak oynamak veya yrmek. n * Ba armak, ba a kmak, becermek, hakk gelmek. ndan * Uydurup sylemek. * Sapmak. * Yapmak istememek, yan izmek. * Krtmak i v i.

krtma v

krtmak v * Krmak i yapt v ini rmak. k k vrac * Derli toplu ve ikolay. i * Aya abuk, hamarat. na * Canl , hareketli, atik. * Ak, i c lek. * Yerli dokumas bezden yap kara lmkyl kadyeldirmesi. n * tlbent veya ipekli ba nce rts. * Aceleci. * Gzel, yakkl k, .

k vrak

k k vrak vrak * K olarak, k vrak vraka. k vraka * K bir biimde. vrak k vrakla ma * K vrakla iveya durumu. mak i k vrakla mak * K duruma gelmek. vrak k k vrakl k vrama * K vramak iveya durumu. i k vramak * Buru toplanmak, krcduruma gelmek. up v k * H yrmek. zl * Harekete gemek. * K olma durumu veya k vrak vraka davran .

k vrand rma * K vrand rmak i i. k vrand rmak * K vranmas sebep olmak. na * ok zmek, ac ektirmek. k vran * K vranmak i i veya biimi. k vranma * K vranmak i i. k vranmak * A, sanc fiziksel veya korku, heyecan gibi ruh sebeplerle vcut e bklmek. r gibi ilip * Ac ekmek, zlmek. * Bir ok ihtiya duymak. eye k vrant * Karars k. zl k vratma * K vratmak iveya durumu. i

k vratmak * katlad sonra iyice bkmek veya tel gibi pi ktan eyleri burmak. k k vr k kl vr k * K k olma durumu. vr k l vr k lma vr * K lmak iveya biimi. vr i * K lmak i bklme. vr i, * Da n olu lar umuna sebep olan, yer kabu unun geni lde dalgal biim almas bir . * E bklm rilip ; yuvarlak bir biim verilmi .

k lmak vr * E bklmek. rilip * Krcbir duruma gelmek. v k * Yuvarlak bir biim almak. * (dar bir yere) Bzlerek yatmak. * Dnmek, sapmak. k m vr * Bir k lan yeri, bklm. eyin vr * K lma sonunda olu toprak dalgas vr an . * Bir tr tatl .

k m k m vr vr * K mlar vr olan, dalgalanmbir yzey veya dalgal izgi biiminde olan. bir k m k m k vr vr vranmak * ok ac ekerek k vranmak. * yalvarma veya snt bir sebeple ok k k gibi vranmak. k mlanma vr * K mlanmak i vr i.

k mlanmak vr * K ml vr duruma gelmek. k ml vr * K m vr olan. k nt vr * K m. vr * K lan yer, dneme. vr k ya * Adam ldrme suu, cinayet. k yac k yafet * Cinayet i leyen kimse, cani. * K l k. * Resm giysi.

k balosu yafet * Allmgiysilerin dnda her e zel giysilerin giyildibalo. it i k d yafet kn * Kt giyimli kimse. k yafetli * Herhangi bir k yafette olan, k . l kl k yafetname * Bir lkenin veya bir dnemin giyimlerini anlatan kitap. * Yze veya dgrnbak ruh durumu anlama bilgisinden sz eden kitap. e larak k yafetsiz * K yafeti dzgn olmayan, k z. l ks

k yafetsizlik * K yafetsiz olma durumu, k zl l k. ks k yak * Kc y, zalim, gaddar. * Benzerlerinden stn olan, ok gzel, mkemmel. * Gzel, biimli, yakkl , dzgn giyimli. * Ho gr, ayr k tan cal ma.

k kamak yak * ok uygun d yakk almak. mek, k yapmak yak * madd ve manev destek olmak, yard etmek. m k yak * Gz pek oyuncu, cesur kumarbaz.

k yakla ma * K yakla i mak i. k yakla mak * K duruma gelmek. yak k k yakl * K olma durumu. yak

* K ya yakr davran yak . k yam * Aya kalkma, ayakta durma. a * Bir i giri kalk te e me, ma, ebbs etme. * Ayaklanma, ba kald kargelme. rma, * inanc gre, lmden sonra, yeniden dirilip aya kalkma. slm na a * (namazda) Ayakta durma. k yamet * Tek tanrdinlerin inanna gre dnyansonu ve btn llerin dirilerek mah toplanacazaman. l n erde * Grltl karkl grlt, pat. k, rt

k yamet almeti * K yametin kopaca nceden gsteren belirtiler. n * inde ya lan zamandurumunu be an n enmeyenlerin kulland bir tamlama. k yamet gibi (veya k yamet kadar) * pek ok. k yamet gn * Dnyan yok olaca llerin dirilip aya kalkacazaman. n , a k yamet kopmak * k yamet gn gelmek. * (bir yerde) ok grlt ve tel olmak. k yamet mi kopar? * "ne olur, ne ne nemi var" anlamlar kullan kar, nda l r. k yamete kadar * dnya durduka, uzun sre. k yamete kalmak * bir sorunun zlemeyece anlat ini r. k yametleri koparmak * bir ok k eye zarak ba p a r rmak, feryat etmek; a grltlere, karga yol amak. r aya k yas * Bir tutma, denk sayma. * Kar t oranlama. rma, la * Benzetme yolu, rnekseme. * Tas m.

k etmek yas * k eylemek. yas k eylemek yas * kar t rmak, mukayese etmek. la k kabul etmez yas * iki aras ey ndaki ayr n ok fazla oldu belirtmek iin kullan m unu l r. k muhalefet yasa * Bkz. kurala aykl r k. k yasen * K edilerek, k yoluyla. yas yas * Kar t rarak, oranlayarak. la * Benzeterek.

k mukassem yas * \343 ikilem. k ya yas * Can yakmak, ldrmek amac n yla. * ok iddetli, korkun, muthi . * Uygulama ve benzetme ile elde edilen. * Kurala gre yap lm kurall , .

k yas

k yaslama * K yaslamak imukayese. i, k yaslamak * Kar t rmak, oranlamak, rneksemek, mukayese etmek. la k yaslanma * K yaslanmak i i. k yaslanmak * K yaslamak i lmak, kar tlmak. i yap r la k rma yd * K rmak i yd i.

k rmak yd * K ymak i yapt ini rmak. k yg * Haks k, gadir. zl * Ac k, zulm. mazl * Haks u ma zl ram a , dur. * Haks u zl ramolma durumu, ma a durluk, ma duriyet. * Kara ile suyun birle i yer. ti * Kenar, u. * Karan deniz boyunca uzanan blm, sahil. n * Iss tenha yer. z,

k n yg k nl yg k k y

k bal l y k * Kdan fazla uzakla y madan bir gn iinde avlanlimana dnlme p eklinde yap avc lan l k. k bucak y * Gze arpmayan yer. k dili y kordonu. * Bir krfezin nn kapatan, denizle kk bir ba s lantkalabilen, kum ve ak birikinti, sahil l karm

k k y y * Kya yak bir biimde, ky y n y takip ederek, kdan. y k t yrm * Bu daygillerin hasad yararlan t k benzeri, di metal ve sap uzun olan, kayalar nda lan rm leri daha zerindeki kk zaydeniz yosunlarn k boyunca yap hasad kullan bir alet. f n y lan nda lan

kc y

* K ymak i yapan kimse. ini * Ac duygusu olmayan, ba na k ya ktlk eden, gaddar, zalim. ma kalar yas * Klara vuran enkaz y devletten ald izinle toplayan kimse. * Kc y olma durumu. * Gaddarl zulm. k,

kc y kc yl k

kc etmek yl k * gaddarletmek, gaddarca davranmak. k kda bucakta y * Bkz. kda k y ede. kda k y ede * Gze arpmayan, umulmayan yerlerde. kda k kalmak y ede * gze arpmayan bir yerde unutulmu olmak. kk y kk y * ne, kal yorgan i n nesi. * uvald z. klama y * Klamak i y i. klamak y * K boyunca gitmek. y kl y k klma y klmak y * ok ince ve kk paralar hlinde do ranmak. * K ymak iyap i lmak. * Ezilir, kl olmak. y gibi r km y * K ymak i i. * Klma biimi. y * Grev ynnden kt bir duruma sokma, haks u zl ratma. a * Sayankenarlar sa n n lamlarmak ve gzelle t tirmek iin dikilen hlindeki para. erit * Klmak i y i. * Klmolan. y

km km y y * imce. nce kml y kml y k * Bir defada klacak miktarda olan. y kn y * Herhangi bir biimde klmolan. y

* Gl bir kimsenin yasaya veya vicdana aykolarak ba n ratt kt durum, zulm. r kas u kn kn y y * Kdan, gizli gizli. y knma y knmak y knt y * Knmak i y i. * Ezilmi veya klmgibi bir duygu duymak. r * Alsebebiyle midede duyulan eziklik. k * Herhangi bir sebeple vcutta duyulan kkl r k. * ince do nce ranmkk para. * K ymak iveya biimi. i * K i y mak i. * Kar kl szle l mek, anla karar vermek. p * Biriyle yar maya kalkmak. * Yreklilik gstermek, cesaret etmek. kya atmak y * karaya kartmak veya srklemek. kya y kmak * karaya kmak, gemiden karaya inmek. k yma * K ymak i i. * Klmet. y * Kk ku baetlerden kavrularak yap k kavurma. lmk l * ok ince ve kk paralar durumunda do ramak. * Ac madan vermek, esirgememek, feda etmek. * Ac p ldrmek. may * Ac mayarak byk bir ktlk etmek, zulmetmek. * Bkz. nikh k ymak. k ymal * (yemek iin) inde k bulunan. yma

k y k y ma k y mak

k ymak

k ymal brek * So ve e baharatlar kat yla haz an itli lmas rlanan kavrulmu ymani olarak kullan brek tr. k n ld k ymal spanak * klm nce y spanak, so k ve tereyaile haz ktan sonra pirin, sala ve tuz eklenen bir an, yma rland yemek tr. k ymal makarna * inde kavrulmu yma bulunan makarna yeme k i. k ymal pide * Etli pide. k ymal yumurta

* kavrulmu yma konularak haz ine k rlanan yumurtal yemek. k k ymal * K yapmaya elveri yma li. k z ymas * (yemek iin) inde k bulunmayan. yma k ymet * De er.

k ymetini bilmek * nemini, de bilmek. erini k ymetlendirme * K ymetlendirmek i i. k ymetlendirmek * De erlendirmek. k ymetlenme * K ymetlenmek i i. k ymetlenmek * De erlenmek. k ymetle me * K ymetle i mek i. k ymetle mek * De duruma gelmek. erli k ymetle tirme * K ymetle tirmek i i. k ymetle tirmek * De duruma getirmek. erli k ymetli * De erli. k ymetli evrak * Senet niteli bir hak bildiren evrak, nemli yaz inde , belge. k ymetlilik * De erlilik. k ymetsiz * De ersiz. k ymetsizlik * De ersizlik. k ymettar * De erli. k k ym * ok kk ve sivri tahta, demir veya kemik paras .

k kl ym * zerinde veya iinde k k bulunan. ym

k r ytk

* De ersiz, baya basit. ,

k r k ytkl * K rdavranma. ytk k yye * Yakla 1300 gr la k ls birimi, okka. k k rl k z * Diocuk. i * Cins ili bulunmamdi ko k erden, bakire. kide i, z lan z, * Dicinsten birine daha yabiri taraf seslenilirken kullan i l ndan l r. * skambil k nda kresimli k tlar z t. * Di i.

kalmak z * bir ailenin kn z gelin olarak bir ba aileye katmak. ka kbe (veya kundakta), eyiz sand z ikte kta * kdaha be (veya kundakta) iken eyiz dzmeye ba z ikte lamak gerekir. kbce z i * Eklem bacakl n kbcekleri tak ndan, babyk, vcudu narin, zar kanatl bcek (Libellula lar z m bir depressa). kbcekleri z * rnek hayvan z bceolan, kanatlar it, cams k i e , uu srekli ve h , avc lar zl bcekler tak . m kevi naz evi z * kevi nazl kn z olur, z a satar. r kgibi z * k benzeyen. za * utanga. * ok gzel ve yeni.

kistemek z * bir k evlenmek iin ana ve babas veya yak ndan istemek. z ndan nlar kka z rmak * bir k kendinin veya ailesinin r olmadan algtrmek. z zas p kkarde z * Bir kimsenin, kendinden kk, kendisiyle ya olan kad veya kkarde Kendinden byk olana daha t n z i. ok abla denir. kk z zan kkilimi z * Gebe k n i zlar ledikleri ssl eyizlik kilim. kkurusu z * Evlenmemi l z. ya k kku z u * Ya ku mur ugillerden, uzunlu 34 cm olan, eti yenebilen, basorgulu, koyu ye u ilimsi renkte esmer, kk bir ku (Vanellus vanellus). ko z lan * \343 ko k z lan z. * oluk ocuk, ev halk .

ko k z lan z * Cinsel ili bulunmam bakire, erden. kide , kvermek z * bir ailenin kn ba aileye gelin etmek. z bir ka k a ekmek za * gemiyi bak onar iin bir sre veya hi kullan m, m lmamak zere k a almak. za * bir grevliyi etkin bir grevden alal p may gerektirmeyen, pasif bir i vermek. e k zak * Kar veya buz zerinde kaydlan tekerleksiz ta r t. * zerinde gemi yap onar veya gemiyi suya indirip sudan lan, lan karmaya yarayan zgara. * A tablalar kamburla a n mamas liflere dikey konumda a kanala geirilen uzun para. iin lan * Ambaljdibine uzunlu ak hem dip levhas n una lan, elemanlarn tutturulmas hem de ambalj n n n yerde kolayca kaymas sa n layan kereste paras . k yapmak zak * (ta iin) fren grevini yerine getirdihlde duramay kaymak. t i p k zaklama * K zaklamak i i. k zaklamak * (ta iin) Fren grevini yerine getirdihlde kaymak, k yapmak. t i zak k k zakl k k zam * Genellikle kk ya larda grlen, kuluka dnemi bir iki hafta sren, bula , ate ufak kl lekeler c li, z dktren hastal k. k k zam k * K benzeyen, ona gre hafif geen dkntl bir hastal zam a k. k kl zam * K yakalanm zam a . k zan * Erkek ocuk. * Delikanl ; silhl delikanl. ky s * oluk ocuk. * Dikpek, kedi gibi hayvanlariftle istegsterdikleri durum veya zaman. i n me i * D tahtalarn alt aprazlama olarak konulan uzun ve yass eme n na direklerden her biri.

k zan

k gelmek zana * (di i kedi ve kpek) erkek istemek. k k zanl k k zar * K zarm . k kl zar k * K k olma durumu. zar k p bozarmak zar * utan, fke gibi duygularetkisiyle yznn rengi demek. n i * K olma durumu. zan

k zar k zarma k zarmak

* K zarmak iveya biimi. i * K zarmak i i. * K z ona yakbir renk almak. rm veya n * (baz sebze ve meyveler iin) Olgunla maya ba lamak, olgunla mak. * Utan, fke gibi duygularetkisiyle, kanyze hcumu sonucu yz k z renk almak. n n rm bir * (yiyecekler iin) Tavada k n ya zg iinde veya ate k z arak pi te rmla mek. * K zarmyer.

k zart

k c zart * K zarmay layan, k sa zarmaya sebep olan. * Karalay, kirletici. c k l zart * K s zartolan, k zarm .

k lma zart * K lmak i zart i. k lmak zart * K zartmak iyap i lmak. k zartma * K zartmak i i. * K larak haz zart rlanmyemek. * K larak pi zart irilmi .

k zartmak * K zarmas sebep olmak. na * K n ya pi zg da irmek. k zca z * Kendisine kar ve ac duyulan k efkat ma z. k r zd lma * K r i zdlmak i. k r zd lmak * K rmak i konu olmak veya k rmak iyap zd ine zd i lmak. k rma zd * K rmak i zd i. * Yksek vcut s . s, ate * zm ubuklar kklendirmek iin yere gmme, dald n rma.

k rmak zd * K na sebep olmak, k n lamak. zmas zmas sa * Is tmak. * fkelenmesine sebep olmak, fkelendirmek, sinirlendirmek. k n zg * ok nm t s s , lmveya k r zd . lm * K zmolan, fkeli, mtehevvir. * K zorlu, sert, zk, iddetli. * E arayan (hayvan).

k n bulut zg * Yanarda lardan f ryksek da su buhar ba gazlardan olu , iine kl ve lv kar p k s ve ka mu bulut m grn nde yn. k nla zg ma * K nla i zg mak i. k nla zg mak * K n duruma gelmek. zg k nl zg k * K n, nmolma durumu. zg s * fkeli olma durumu. * Hayvanlariftle iste n me i.

k gnlne b rsan ya davulcuya kaar (veya var ya zurnac z rak r) ya * evlenme a ndaki k bykleri uyarmazlarsa uygun olmayan birisiyle evlenir. z k k z sra * birinin ailesindeki k ve kad zlar nlar. Kk z * O Trklerinin 24 boyundan biri. uz kl z * Parlak k z rm renk. * Bu renkte olan. * A derecede olan. r * Komnist. * Daha ok kk ya larda grlen, bula , yksek ate k z c li, rm renkte geni lekeler dktren, kuluka dnemi drt gn sren tehlikeli hastal k. * Alt n. kl boya z * Kk boyas . kl zs kl iblis z * Temmuzun ok s olan ikinci yar. cak s * ok kt ruhlu (kimse).

kl k z yamet * Byk ve a grlt, kavga, klca k r z yamet. kl tesi z * I tayf k z n tesindeki alanda yay s ndan olu gzle grlmeyen n k nda rm alan lm nlar an, m, enfraruj. kl su yosunlar z * Denizlerin yakla 200 m derinliklerinde ya k z k ayan rm renkli su yosunlar . kl yara z kl yel z kla z a * irpence. * Gneyden esen rzgr.

* Grgengillerden, diiekleri kk ve sar rak, erkek iekleri pskl biiminde olan, kerestesi kolay i mt i lenebilir bir a (Alnus). a

Klba z * mezhebinin bir kolundan olanlara verilen ad. i Klbak z l * Klba z olma durumu. klca z * Kla alar, az kl. z z * Kla alan bir e bu z it day. * A derecede, kl. r z

klca k z yamet * A bir biimde grltl, eki kavga. r me, klca k z yamet kopmak * kavga, grlt olmak. klcadi z i * 4-5 m ykseklikte, beyaz iekli bir a k (Cornus senguinea). ac klc z k * Klc z kgillerden bir a (Cornus mas). a * Bu a n gzn olgunla k z ekirdekli, reeli ve ac an, rm, tek erbeti yap buruk bir tad yemi lan, olan i.

klcreeli z k * Klcmeyvesinden kat yap ve genellikle ishale iyi gelen reel. z k eker larak lan klc z k erbeti * Klcmeyvesinden yap bir tr z k lan erbet. Bu sz kan kusup klc z k erbeti imi grnmek deyiminde geer. klc z k urubu * Klcz ile haz z k rlanan iecek. klctarhanas z k * Klcsuyu ile yo z k rularak yap tarhana. lan klc z kgiller * eneklilerden, o iri gvdeli, yakla on cinste toplanan yz kadar tr olan bir bitki familyas ki u k . klam z * Uzun boylu bir am tr. * Bir tr orman a . ac

Klderili z * Amerika yerlilerine verilen ad. Klelma z * Osmanl Roma ve Viyana larca ehirleri iin kullan sembolik ad. lan * Yeryzndeki btn Trkleri birle byk bir imparatorluk kurmay tirip ama olarak alan lk. kl z * Klmak iveya biimi. z i

klkanat z * Sazangilleredn, yzgeleri k z rm, 25-30 cm boyunda, eti k kl tatl bal (Scardinus l bir su eryhrophthalmus). klkantaron z * Klkantarongillerin rnek bitkisi olan, 10-50 cm ykseklikte, k z z rm iekli, kar kl yaprakl ve l , sap yapraklar hekimlikte kullan iki yk otsu bir bitki (Eryhraea centaurium). lan, ll

klkantarongiller z * eneklilerden, klkantaron, ac ki z yonca gibi cinsleri iine alan bir bitki familyas . klkk z klkurt z * Bkz. kk boyas . * At ve e eklerin kal ba n rsaklar yerle kanlar emen k z kurt. nda ip n rm bir

klkuyruk z * Karatavukgillereden, kn gen, kk, gzel bir ku (Phoenicurus). klla z ma * Klla i z mak i. klla z mak * Kl duruma gelmek. z kll zk * Kl olma durumu veya kl renkte yer. z z * Pudra, all dzgn. k, * Klmak i z i. * K zmak i lmak, k n, fkeli duruma gelmek. i yap zg kl zap * A efltun renk. k, * Bu renkte olan. * Bir yerden yans hafif kl renk, solgun kl. yan z z

klma z klmak z

klt z

klyaprak z * Glgillerden, yol kenarlar biten, sar nda iek aan bir bitki (Agrimonia eupatorium). klyrk z * Y k. lanc km sana sylyorum (veya dedim) gelinim sen i z it * do rudan do kendisine sylenemeyen d ve uyar n, o kimsenin ok yakna sylendi ruya nce lar n inde kullan l r. * herhangi birine dolayl olarak sylenecek uyar konusu oldu sz unda kullan l r. kn z (veya evld) dvmeyen dizini dver n * kn z, ocu gerektigibi e unu i itmeyen, ileride ok pi olur. man kp durmak z * srekli olarak k zmak ve sylenmek. k z k zk k z ma * K zmak i i veya biimi. * K z olan, m iddetli. * K i z mak i.

k z mak

* Yksek bir dereceyi bulmak, ok nmak. s * (bitkiler iin) Islaklve mikroplar etkisi alt rrken nmak. k n nda s * Zorlu, sert, k bir durum almak, zk iddetlenmek. * H zlanmak, hareketlenmek. * (hayvan iin) E isteme zaman gelmek, ksnmek.

kr z t * Krmak iveya biimi. z t i krma z t * Krmak i z t i. krmak z t * K n lamak. z mas sa * steklendirmek, gayret vermek. k zkalbi * ahteregillerden, kalp biiminde pembe iekli bir ss bitkisi (Dicentra).

k a zlar as * Osmanl saray ndaki harem a nba alarn . k k zl * Kolma durumu, erdenlik, bekret. z * Bir kadn evlenmeden nceki ya s ilgili, o dneme zg. n antyla * vey k z.

k k zar zl * Cinsel ili bulunmamk n dl yolunu k kide zlar smen kapayan zar, himen. k zma * K zmak i i.

k zmabirader * Zarla oynanan, karelerde ta yrtp e engellerle dolu karelerden olu yolu bir an nce bitirmeye itli an dayanan bir tr oyun. k zmaca * K zmaya, fkelenmeye dayanan davran . k zmak * Is veya nan bir nesnenin s ok artmak. t lan s cakl * fkelenmek, sinirlenmek. * (at, e gibi hayvanlar iin) iftle istemek, ksnmek. ek mek * (di lar iin) Zaman i ku gelip kulukaya yatma istegstermek. i

k zmemesi * Alt ntop, greypfurt. * Bir tr eftali. ki * Anlam bak ndan birbirleriyle ilgili cmleleri birbirine ba m lar. * zneyi, tmleci glendirerek cmlenin temel blmne ba lar. * "yle, o kadar, o denli" gibi elerden sonra, kullan cmleye g katar. ld * kinci cmledeki yargn birincideki hareketin yap ras grlerek bildirir. n ls nda a ldn * cmlede anlat durumlaruyu bildirir. ki lan n mazln * Yak veya k nma nama gibi duygular anlatmak iin bir cmlenin sonuna getirilir. * Bir soru cmlesinin sonuna getirildi inde phe veya endi anlat e r. * Baz kelimelerin sonuna bir ek gibi eklenerek birtak zarflar, yeni edatlar olu m turur: Belki, nk, halbuki, mademki, sanki gibi.

-ki -ki

* Bkz. -g -gi. /

* soyundan kelimelere getirilerek o ismin kimle, neyle ili oldu belirtir ve eklendiismi s ve sim kili unu i fat zamir durumuna getirir, ilgi eki: Benim giysim k z seninki? Evde-ki, odada-ki, bahede-ki, ak rm, ya am-ki, sabah-ki. Bu ek birka kelimeye -k biiminde eklenir: bugn-k, dn-k, n-k. kibar * Davran d nce, duygu bak ndan ince, nazik olan (kimse). , m * k, sekin, de erli. * Zengin, soylu, kkl (kimse, aile). * Bykler, ulular.

kibar d kn * Varln , sayg yitirmi nln kimse. kibar lokmas * Gsteri grkemli durum veya ortam. li, kibarca * Kibar bir insana yak biimde. acak

kibarlar lemi * Yksek sosyete. kibarla ma * Kibarla i mak i. kibarla mak * Kibar duruma gelmek, kibarlkazanmak. k kibarl tutmak * bir olay kar nda genel davran dnda incelik gstermek. s lar kibarl k * Kibar olma durumu, incelik. * Kibar bir insana yak biimdeki sz veya davran acak .

kibarlakmak k * a derecede kibar davranmak. r kibarlbudalas k * Kibar biri gibi grnmeye alrken gln duruma d kimse iin kullan en l r. kibarld k kn * Kibarl a derecede nem veren kimse. a r kibarletmek k * kibarca davranmak. kibarltaslamak k * kibar olmad hlde kibar gibi grnmeye al mak. kibarzade * Soylu bir aileden gelme, kibar ocu u. kibernetik * Gdm bilimi, sibernetik. kibir * Byklk, ululuk.

* Kendini byk grme, ba kalar stn tutma, byklenme. ndan * Onur, gurur. kibirleni * Kibirlenmek i i veya biimi. kibirlenme * Kibirlenmek i i. kibirlenmek * Kendini byk grmek, byklenmek. kibirli kibirsiz * Kendini byk gren, byklenen. * Kendini byk grmeyen, byklenmeyen.

kibrine dokunmak * gururu zedelenmek. kibrine yedirememek * byklenmesini, gururlanmas uygun grmemek. n kibrit * Eczal ucu srtnme sonucu yanabilecek birle olan, kk tahta veya karton paras bir imde . * inde kibrit plerini bulunduran kk kutu. * Kkrt.

kibrit akmak * kibriti yakmak iin bir yere srtmek. kibrit suyu * Zehir. kibriti * Kibrit satan kimse. * Cimri. * Kibrit koymaya yarar yer veya kap. * srail'de ortak al esaslar gre olu ma na turulmu msal topluluk. tar kifaf * Ancak yetecek kadar azk. c

kibritlik kibutz

kifaf nefs * Doyuracak miktarda. kifaf etmek nefs * ancak ya ayacak kadar yemek. kifaflanma * Kifaflanmak i i. kifaflanmak * Elde ne varsa onunla, ok az yiyecekle kardoyurmak, ok az yetinmek. n eyle kifayet * Yeti miktarda olma, yetme, kfi gelme. ir

* Bir iyapabilecek yetenekte olma, yeterlik, liyakat, iktidar. i kifayet etmek * yetmek, yeterli olmak. kifayetli kifayetsiz * Yeterli. * Yetersiz.

kifayetsizlik * Yetersizlik. kik * Dar, uzun ve hafif bir yarkay, futa (II). kikirik kikl kiklon kiklotron * Atom ararmalar elektriklenmi t nda, cisimlere yksek hveren bir ayg z t. kil kile kiler * Island zaman kolayca biimlendirilebilen yumu ve ya toprak. ak l * Genellikle tah l lmede kullan bir lek. lan * Yiyecek, iecek ve erzak sakland oda, ambar veya dolap. n * Ambar. * Saraylarda, byk konaklarda kiler i lerini yneten kimse. * Eczac kullan l kta lmolan k z rm renkli kil. kilidi kreolmamak i * (her a bulunmak, kilitli yere saklanmamolmak. eyi) kta kilim kilimci * D divan gibi yerlere serilen, genellikle desenli, havs kal k eme, z, n, l veya yn dokuma. * Kilim dokuyan veya satan kimse. * Zayince uzun boylu kimse. f, * Lpinagillerden, gzel renkli, 50 cm uzunlu unda bir bal(Labrus berggylta). k * Siklon.

kilerci kilermeni

kilimci ile kr hac * herhangi bir kimse. kilimcilik kilise * Kilim dokuma veya satma i i. * Hristiyan tap na .

* Hristiyan mezheplerinden her biri. * Hristiyanl ilgili din kurulu kla . * Hristiyanln retilmesi, din i ynetimi vb.ile ilgili papa ve piskoposlar toplulu lerin u. kilise an * Kiliselerde bulunan, saat ba nda ve din trenlerde al byk an. lar nan kilise diregibi i * ok kal(ense). n kilise hukuku * Kilisenin kurulu ve i dzenini sa unu layan kurallar. kilit * Anahtar, d gibi tak labilen bir para yard yla al kapatma aleti. me l kar p m an * Bir yan irmi, br yan demir ubuk geirilmi de na olan yar halka. m * Atlaraln alt enesine uzanan beyazl n ndan k.

kilit (krek) alt almak na * bir kilitli bir yere koyarak saklamak. eyi kilit dili * Kilidin anahtarla srlen paras .

kilit gibi olmak * birbirine ok ba ve dayan l olmak. mal kilit krek olmak * (bir yeri) korumak, o yerin gvenilir, sa adam lam olmak. kilit mevkii * \343 kilit noktas . kilit noktas * Btn i ba oldu nemli nokta, makam veya yer. lerin l u kilit sarma * veya daha ok ba ki boyunduruklar na kar kl alt olarak at biribirine f l lmve ralarla ba lanmolan bir ift sarma. kilit ta * \343 anahtar ta . kilit vurmak * Bkz. kapna kilit vurmak. s kilit yeri * Kilidin yerle i yuva. ti kilitleme * Kilitlemek i i.

kilitlemek * Anahtarla kilidi kapamak. * Bir nesne veya bir kimseyi kilitli bir yere kapamak. * (kar nt girintileri olan k ve kl eyleri) Birbirine geirmek, kenetlemek. * Sca tutmak. k kilitlenme * Kilitlenmek i i. kilitlenmek

* Kilitlemek iyap i lmak. * Fiziksel, ruh vb. sebeplerle hareket edemez, krdayamaz duruma gelmek. p kilitletme * Kilitletmek i i.

kilitletmek * Kilitlenmesini sa lamak. kilitleyici kilitli * Kilitleme i gren. leri * Kilidi olan. * Kilitlenmi . * Kilidi olmayan. * Kilitlenmemi .

kilitsiz

kilitsiz kreksiz * A kilitlenmemi k, . kiliz * Has r otu, saz, kamkofa. ,

kiliz bal * Sazangillerden bir baltr (Tinca tinca). k kilizman killeme killemek killi * inde kil bulunan. kilo * nne getirildibirimi binle arpan n ek. i * Kilogram kelimesinin k biimi. sa * Sazl kamk. k, l * Killemek i i. * Kirli ama kil kullanarak tokala y rlar kamak.

kilo almak * beslenerek vcudun a artmak, manlamak. rl i kilo vermek * vcudun a azalmak, zay rl flamak. kiloamper * De 1000 amper olan ak eri m iddeti birimi. kilogram * Uluslar aras gramla k birimi, kilo (kg). bin k rl kilograma k rl * Bir kilogramlbir ktlenin Yer taraf ekilmesini sa k ndan layan gce e olan g birimi, 9,81 newton'a it e ittir. kilogramkuvvet

* Kilograma k. rl kilogrammetre * Bir kilogram a rlndaki bir gcn, uyguland madd bir noktay do g rultusunda bir metre yer detirmesiyle yap i e i i lan e it birimi. kilohertz * Bir saniyede 1000 titre olan elektromanyetik dalga boyu ls birimi. imi kilojul kilokalori kilolu * Bin jul de erinde i birimi. * Byk kalori. * A r. * man. i * Herhangi bir kilo a rlnda. * Bir kilo a rlnda.

kiloluk

kilometre * 1000 m lik uzunluk l birimi (km). kilometre kare * Kenarlar birer kilometre uzunlu unda olan bir karenin alan e yzey l birimi, (km). na it kilometre ta * Kara yollar zerinde kilometreleri gsteren dikili ta nda . * nemli bir durumu belirleyen, zerinde durulmas gereken nokta. kilometrelerce * Mesafece uzun sren. kilosikl kiloton kilovat * De bin vat olan g birimi. eri kilovat saat * Bir kilovatlbir gcn bir saatte verdii enerji birimi. k i ve kilovolt kils kils * Ba rsaktan gelen, iinde ya damlac bulunan ak kan, keylus. klar kim kim * Hangi kianlam cmlede, zne, tmle, nesne, yklem grevinde kullan i nda l r. * Ki. * De bin volt olan elektrik gerilimi veya potansiyel fark eri birimi. * Kire, snmemi kire. * Saniyede bin devir olan elektrik ak nfrekans lmek iin kullan birim. mn n lan * De bin ton olan ktle birimi. eri

kim bilir

* belirsizlik, bilinmezlik bildirir. * olabilirlik bildirir.

kim kime, dum duma * kimsenin kimseyle ilgilenmedi kimseye nem vermedi ok kark bir durumu anlat i" i, r. kim oluyor? * "kendini ne san ne hakk yor, var?" anlam kullan nda l r. kim vurduya gitmek * bir kalabalaras ldrlen veya vurulan kimsenin kimin taraf ldrld veya vuruldu k nda ndan u anla lamamak. kime ne kimesne * Kimse. kimi * Birtak , baz. m s * Baz . * ba n kas ilgilendirmez.

kimi kimsesi olmamak * yak , koruyucusu bulunmamak. nlar kimi kpr bulamaz gemeye, kimi su bulamaz imeye * insanlar nasipleri aras n ndaki tutars klar zl belirtir. kimi zaman * Ara s bazen. ra, kimin arabas binerse onun trksn a r na r * kimden bir sa kar larsa, onun ho gidecek biimde davranan dnek ve dalkavuk kimseler iin una kullan l r. kimin nesi? * "kimin yak" anlam kullan n nda l r. kimine hay hay, kimine vay vay * kiminin talihinin iyi, kiminin de kt gitti anlat ini r. kiminin paras , kiminin duas * bir i l veya yap ktan sonra kiminden para, kiminden dua al yap rken ld nabilir. kimisi kimlik * Toplumsal bir varlolarak insana zg olan belirti, nitelik ve zelliklerle, birinin belirli bir kimse olmas k n sa layan artlar btn. n * Kim oldu tan unu tlayan belge, hviyet. * Herhangi bir nesneyi belirlemeye yarayan zelliklerin btn. kimlik belgesi * Kimlik, hviyet czdan . kimlik kart * \343 kimlik belgesi. * Baz, birtak , kimi. s m

kimono

* Japonlarnden apraz olarak kavu uzun ve geni n an kollu ulusal giysisi. * Geni kollu sabahl k. * Herhangi bir ki kim oldu bilinmeyen ki s, nefer. i, u i, ah * (olumsuz cmlelerde) Hibir ki i.

kimse

kimse kendi memleketinde peygamber olmaz * insanlar kendi evrelerinde olan kimseyi de erlendiremezler. kimse yo urdum ekdemez i * herkes satt mal herkes kendi i tutumunu ve davrann ini, ver. kimsecik * (olumsuz cmlelerde) Hi kimse. kimsecikler * (olumsuz cmlelerde) Hikimse. kimseden kimseye hayyok (veya gelmez) r * insan, yapacai ba n yard na gvenirse, hayal kklna u te kasn m r rar. kimsesiz * Anas babas n , yak, koruyucusu olmayan (kimse). * Hi kimse bulunmayan, bo .

kimsesizlik * Kimsesiz olma durumu, yaln k. zl kims * Yemeklerin mide z suyuyla kar ktan sonra ald durum, keymus. t kimya * Maddelerin temel yap n lar, birle imlerini, dn mlerini; zmleme, birle ve retim yntemlerini im inceleyen bilim. * stn zellikler ta ok de yan erli ey. kimya do rulumu * Kimyasal maddelerin etkisi ile bitkilerde grlen, maddeye do veya ters yne ynelme durumu, ru imiotropizm. kimya gm * Bir hcreli varl klarda, kimyasal maddelerin etkisi alt yana veya uzakla biiminde grlen yer nda ma ma detirme durumu, i imiotaksi. kimya olmak * bulunmaz olmak. kimyac * Kimya ile u an kimse, kimyager. ra * Kimya retmeni. kimyac l k * Kimyac olma durumu veya mesle kimyagerlik. i, kimyager * Kimyac .

kimyagerlik * Kimyac l k.

kimyasal

* Kimyaya ait, kimya ile ilgili, kimyev.

kimyasal sava * Kimyasal madde ve silhlar kullan sava n ld . kimyasal silh * nsan, hayvan ve bitkiler zerinde zehirli maddelerle lmcl olaylara sebep olan silh. kimyev kimyon * Kimyasal.

* Maydanozgillerden, 50 cm kadar ykseklikte, beyaz veya pembe iekli, bir yk, ve otsu bir bitki ll t rl (Cuminum cyminum). * Bu bitkinin tohumundan elde edilen ve bahar olarak kullan toz. lan kimyon * Kahverengiye alan yerenkte olan. il

kimyonlu * inde kimyon bulunan. kin -kin * Bkz. -g/ -gin. n kin ba lamak * birine kar alma duygusu duymak. kin beslemek (veya tutmak) * birine kar alma duygusunu srdrmek. kin duymak * birine kar alma duygusunu ya atmak veya bu duyguyu hissetmek. kin gtmek * cn al ncaya kadar kininden vazgememek. kinaye * D nleni, dolayl olarak anlatan sz. * st kapal , sitemli, dokunakl sz. * Szn geli gerek anlamlardnda bir kavrama de iyle, n inme sanat . * inde kinaye bulunan (sz). kinayeli kinayeli * Dolayl olarak, i neli. kinci kincilik kindar * Kinci, kinli. kindarl k * almak isteyen, kin tutan, kindar. * Kinci olma durumu, kin tutma. * almay amalayan gizli d manl garez. k,

kinayeli

* Kindar olma durumu. kinematik * Cisimlerin hareketlerini yrnge, hve ivme gibi konular bak ndan inceleyen mekanik kolu, sinematik. z m kinestezi kinetik * Devin duyum. * Hareketle ilgili, hareket sebebiyle olu an. * Hareket olaylar inceleyen bilim dal n . * Kimyasal tepkimelerin h n zlar inceleyen bilim dal .

kinetik enerji * Hareket durumunda olan cismin enerjisi; bir cismin hareketini sa layan veya hareket eden cisimlerde bulunan enerji. kinik kinin * Kinizm taraftar (kimse veya gr sinik. ),

* K nadan elde edilen ve s n tedavisinde kullan beyaz alkaloit. Halk aras tuzlar biri nak tman lan nda, ndan olan kinin slfat sznden k larak slfata denir. salt kinin gibi * ok ac . kinin slfat * Kinin. kininli * inde kinin bulunmak. kini kinizm * Marangozlukta tahta zerine boydan boya a kesiti kare veya dikdrtgen biiminde kanal. lan,

* n erdem ve mutlulu hibir de ba olmadan, btn gereksinmelerden s larak ba z nsan a, ere l yr ms olarak eri ebilece savunan Antisthenes'in ini retisi, sinizm. kinlenme * Kinlenmek i i.

kinlenmek * almak istemek, kin tutmak. kinli * almak isteyen, kin tutan. kinsiz kip * Kini olmayan, kin ta mayan.

* rnek, kal p. * De ebilen, geici nitelik, san kar . i t * Fiillerde belirli bir zamanla birlikte konu n, dinleyenin ve hakk konu n, teklik veya okluk an nda ulan olarak belirtilmi biimi, s yga. * Uygun, t p gelen. pat kip gelmek * t p, uygun gelmek. pat

kipe

* H bklen kalan sert ve birden gerili vcudun yat ayak st duru veya as zla n iyle, tan a lmadan dayanmaya gemesi. kipkirli kiplik kir * Herhangi bir veya vcudun zerinde olu biriken pislik. eyin an, * Utan durum, leke, lacak aibe. kir gtrmek * kirini belli etmeyecek bir renkte olmak. kir gtrmek * bir ok kirli olmak. ey kir pas * Kir. * ok kirli, amura ve pisli bula e m . * nermelerin yal belkili veya mecbur olma nitelikleri. n,

kir tutmak * kirini hemen belli edecek bir renkte olmak, ok kirlenmek. kira * Bir konutun, bir mlkn veya ta gibi herhangi bir belli bir bedel kar t eyin bir sre iin sahibi lnda, taraf ba na verilmesi, icar. ndan kas * Bu biimde tutulan bir iin kark olarak denen para. ey l kira arabas * Kiralkullan araba. k lan kira bedeli * Kiralanan mal iin denen kark. l kira kontrat * Kiralamak i karkl inde ykmllkleri belirten resm belge. l kirac kirac l k * Bir bir yeri kira ile tutan kimse, mstecir. eyi, * Kirac olma durumu.

kirada olmak (veya oturmak) * kira kar verilmi lnda olmak. * kira ile tutulmu yerde oturmak. bir kiralama * Kiralamak i i. kiralamak * Kira ile vermek. * Kira ile tutmak. kiralanma * Kiralanmak i i. kiralanmak * Kiraya verilmek.

* Kira ile tutulmak. kiralayan * Kiraya veren. kiralay c * Kiralayan kimse. kiral kiral k * Kiralanmolan. * Kiraya verilecek olan.

kiraladam k * Bir i yapt rmak iin tutulan adam. kiralev k * Kiralanmak zere haz rlanmolan ev.

kiralkad k n * Para veya ba bir kar erkeklerle cinsel ili kuran kad ka kar lnda ki n. kiralkasa k * Bankalarda m terilerin de e senet gibi erli ya, eylerinin sakland kasa. kiralkatil k * Bir kimseyi ldrmek iin bir ba taraf tutulan kimse. kas ndan kiralk k z * \343 kiralkad k n. kiraya vermek * kira kar vermek, icara vermek. lnda kiraz * Glgillerden bir meyve a (Cerasus avium). ac * Bu a n k z beyaz renkte, etli, sulu, tek ekirdekli meyvesi. ac rm ve

kiraz elmas * K z rm, kk ve sert bir elma tr. kiraz reeli * Kiraz ile kaynat n eker lmas sonucu elde edilen reel. kiraz zamk * Kiraz, badem, erik, kay ve s eftali gibi a alargvde ve dallar meydana gelen zamk. n nda kirazl k kirde kirdeci * Kirde yapan veya satan kimse. kirebolu kire * Ar n kovan deli kapamak iin kulland sar yumu madde. lar ini klar ve ak * Mermer, tebe kire ta al birok ta maddesini olu ir, tagibi , n turan kalsiyum oksit, (CaO). * Kiraz a alar olan yer, kiraz bahesi. ok * Genellikle mr unuyla yap bir tr pide. s lan

* Kalsiyum hidroksit, Ca(OH). kire fabrikas * Kire reten fabrika. kire gibi (olmak) * yznde hi renk kalmamak, rengi solmak. kire kayma * Baz ya ve yerleri mikroplardan ar e tmakta, ama a rlar artmakta kullan sar beyaz renkte ve klor lan, ms kokusunda, toz veya sulandlmkire klorr. r kire kuyusu * inde kire sndrlen geni ukur. kire oca * Kire yapmak iin kire ta nyak fn. larn ld r kire sndrmek * kireci kullanmadan nce zerine bolca su dkerek kalsiyum hidroksit durumuna getirmek. kire suyu * inde erimi durumda kire bulunan su. bir kire st * Badana iin haz rlanmsulu kire. kire ta * Kire elde etmekte kullan kalsiyum karbon tuzundan bile kaya, kalker, kire. lan, ik kirei * Kire ta kire elde eden veya satan kimse. ndan kireil * (bitki iin) Kireli topraktan ho lanan, kireli toprakta yeti kireyeren kar . en, t

kireleme * Kirelemek i i. kirelemek * Kire katmak veya kire srmek. * Kire kullanarak badana yapmak. kirelenme * Kirelenmek i i. * Organik dokulariinde kire birikmesi durumu. n kirelenmek * Kire dklmek veya sa lmak. * Kire srlmek. * Kire bula mak. * Bitkilerin hcre zarlar kalsiyum karbonat ve kalsiyum oksalat gibi kalsiyum tuzlar nda toplanmak. * (kalsiyum tuzlar Organik dokularda, dokunun grevine engel olacak derecede birikmek. iin) kirele me * Kirele i kirelenme. mek i, kirele mek * Kire durumuna gelmek, kirelenmek, kalkerle mek. kireli * Birle iminde kire olan veya kireci ok olan.

* Kirece srlmkire bula , m . kirelik * Kire konulan yer. * Kireci ok olan. kiresileme * Kiresilemek i i. kiresilemek * Is m kirece evirmek. yard yla * Yksek ile kurutmak. s kiresiz * Birle iminde kire olmayan veya ok az olan. * Birle iminde karbon tuzlarn oran k olan (su). n d

kiresizlenme * Kayalariinde bulunan kalsiyum karbon tuzunun sularla eritilerek al n nmas . kiresizle tirme * Kireten ar tma. kiresizle tirmek * Kiresiz duruma getirmek. kireyeren * Kireli topraktan ho lanmayan, kireli toprakta yeti meyen, kireil kar . t kiremit * Yap n at n lar lar rtmekte kullan yan yana dizilerek, suyu a geirmeden d ak biimde lan, a ya ar tacak yap kl topra renginde, pi ballevha. lm z , n mi k kiremit fabrikas * Modern usullerle haz rlanmbaln kiremide dn trld i yeri. kiremit rengi * Kahverengine alan kl k z z rm renk, kiremidin rengi. * Bu renkte olan. kiremiti * Kiremit yapan, satan veya d kimse. eyen

kiremitilik * Kiremiti olma durumu veya kiremitinin yapt i . kiremithane * Kiremit yap yer. lan kiremitli * Kiremiti olan.

kiri kabarmak * nem, gibi sebeplerle kir, zerinde bulundu yzeyden ayr s u labilir duruma gelmek. kiril alfabesi * Yunan byk harfi tipinde dzenlenmi alfabe ve yaz. Slav s kiri * Baz mzik aralar kullan hayvan ba telli nda lan, rsaklar yap tel. ndan lan * Ok at yayiki ucu aras lan n ndaki esnek ba . * Drt kkalkeresteden, demirden veya betonarmeden yap e n lmyatay destek paras .

* Bir e iki noktas birle do paras rinin n tiren ru . * Kaslar ular bulunan, kaslar n nda kemiklere ve ba organlara ba ka layan beyaz kordon. ms kiri i kiri hane * Kiri yap i in ld lik. kirik i rmak * bulundu yerden ayr u lmak, kagitmek. p kiri leme * Kiri lemek i i. * Ah d ap emelerde yakla 50 cm ara ile kiri koyma. k ler * apraz olarak, k l lama. * Kiri yapan veya satan kimse.

kiri lemek * (yay iin) Kiri i ekip germek. * Kiri , olarak kullan keresteyi d lan emek. kiri li * Kiri i olan. * Kiri s olan. yapnda * Kiri olarak kullan lmaya uygun. * Kiri i olmayan. * Topraderince kazarak alt stne getirme. n

kiri lik kiri siz kirizma

kirizma yapmak (veya etmek) * topraderince kazarak alt stne getirerek srmek. n kirizmalama * Kirizmalamak iveya durumu. i kirizmalamak * Kirizma yapmak. kirizme kirkit * Dokumac atk ini srmak iin kullan demirden veya a l kta ipli k t lan, atan yap li ara. lmdi kirlenme * Kirlenmek i i. * \343 kirizma.

kirlenmek * Kirli duruma gelmek, pislenmek. * Onuru lekelenmek. * (kadiin) Irz geilmek, iffeti bozulmak, lekelenmek. n na * (kad Ay baolmak. n) kirletme * Kirletmek i i. kirletmek

* Kirli duruma getirmek, pisletmek. * Kk veya byk abdestini yapmak, pislemek. * Namusuna, onuruna zarar verecek bir su yklemek, lekelemek. * (kadiin) Irz gemek, namusuna zarar vermek. n na kirli * Leke, toz vb. ile kapl murdar, mlevves. , pis, * (kadiin) Aybadurumunda bulunan. n * Toplumun de yarg na aykolan. er lar r

kirli ama r * Yasal olmayan, sakl i gizli . kirli ama n rlar ortaya dkmek * (birinin) ay kusur veya sular a p, n klamak, sylemek. kirli k * Cimrilikle zengin olmu kimseler iin sylenir. kirli n k * Bkz. kirli . k kirli kan * Toplardamarlar kalbe gtrd kan. n kirli sar * Koyu ve donuk sar renk. kirlihan peyniri m * Yumu ve ya bir tr peynir. ak l kirlilik * Kirli olma durumu, pislik.

kirliye atmak * y kanmak iin bir kenara koymak, bir yerde biriktirmek. kirlo kirloz kirmen kirpi * Kirpigillerden, uzunlu 25-30 cm olan, s dikenlerle kapl u rt memeli hayvan (Erinaceus europaeus). kirpigiller * Bcekiller tak n rnek hayvan mn, kirpi olan, s dikenlerle kapl rtlar memeli hayvanlar familyas . kirpikirpi de i ine memek * hi uyumamak. kirpik * Gz kapa n kenar n ndaki k veya bu k llar llardan her biri. * Ty gibi, kk ve ince uzant uzant veya lar. * Kirli ve pasakl . * Kirlo . * Elde yn e irmeye yarayan tahtadan yap lmara.

kirpik besleyici * Kirpiklerin dklmesini nleyen ve besleyici nitelikleri olan effaf, s madde. v

kirpikli

* Herhangi bir nitelikte kirpiolan. i * zerinde kirpik veya kirpi benzer uzant olan. e lar

kirpikliler * Bir hcreli hayvanlardan, zerleri hareketlerini sa layan kirpik biimindeki uzant kapl larla organizmalar sf n. kirpiksi * Kirpi benzer. e

kirpiksi cisim * gzde damar tabakann dblm. n kir * Kirazmayalanmas dam n ve t yla yap bir tr iki. lmas lan kirtikli kirtil kirve * Kenarlar girintili ntolan. k l * Byk kabuklu deniz hayvanlar avlamakta kullan ince dallardan rlm n lan, sepet.

* Snnet olan ocu btn masraflar stlendikten sonra snnet s nda ocu kuca alarak elini, un n ras u na kolunu tutan ve btn hayat boyunca ocuk zerinde babas yak hak ta kimse. na n yan kirvelik * Kirve olma durumu.

kirvelik etmek * kirve grevini yklenmek. kisb kisedar kispet * \343 kisp. * Para hesab yapan, paray n toplayan kimse, vekilhar. * Ya gre pehlivanlar giydikleri, belden bald kadar uzanan, dar paal in pantolon. l te n ra me

kispet lmas kar * Ya gre yenilginin en kts say kispetin has taraf ekilip lmas boydan boya l te lan, m ndan kar veya ylmas rt . kisp * Sonradan elde edinilmi , sonradan kazan lm . kist * koloit veya ya s veya yar v madde ile dolu patolojik torba. i gibi v s bir * Tek hcrelilerin veya ok hcreli kk hayvanlar uygun olmayan n artlarda veya o alma s nda ras evrelerine sald kendilerini korumaya yarayan dayan kapsl. klar kl * Sporlu bitkilerde, zellikle mantarlar veya su yosunlar grlen, bir veya birka hcreden olu nda mu organ. kistle me * Kistle i mek i.

kistle mek * Yabanc cisim veya patolojik bir urun evresinde kat doku sertle bir lgan mek.

kisve

* K l k. * Hac n Kbe'de giydikleri beyaz stlk. lar

kisvesi alt nda * herhangi bir nitelikte veya biimde. ki i * nsan, kimse, s. ah * Ekoca. , * Erkek. * Bir eserde (oyun, roman, hikye) yer alan kimse. * ekimli fiillerde ve zamirlerde konu dinleyen, sz edilen varl s. an, k, ah * Fiil ekimlerinde kullan ve ki gsteren ek, s eki: Geldi-m, gelmi gibi. lan iyi ah -sin kirefikinden azar i * kt arkada iyi kt yola srkler. , ki kizamiri i * Ki ilerin yerine kullan zamir. lan ki aras iler * Btn insanlar nne alan. gz ki aras ki iler ili * Bireyler aras ndaki toplumsal etkile veya kar ma. im la ki me ile * Ki mek i ile i.

kieki i

ki mek ile * Ki kazanmak. ilik ki tirme ile * Cansvarl veya hayvanlar z klar insanmgibi gsterme, canland sanat his. rma , te ki ilik * Bir kimseye zg belirgin zellik; manev ve ruh niteliklerinin btn, ahsiyet. * nsanlara yak durum ve davran acak . * Bireyin toplumsal hayat iinde edindial klarve davran n btn. i kanl n lar * Herhangi bir kiiin, herhangi bir ki yetecek miktarda. i iye * Herhangi bir say ki olu da iden an. * Bayram gibi nemli gnlerde veya konuklaryan n na karken giyilen yeni giysi, yabanl adaml k, k. ki d ilik * Ki olmayan, gayri isel ahs. ki kazanmak ilik * bir ki z yap, ki i belirginle inin s ili mek. ki ilikli ki iliksiz ki lu io * nsano insan. lu, * Soylu kimse. * Ki i olan, ili ahsiyetli. * Ki i olmayan, ili ahsiyetsiz.

ki isel

* Kiile ilgili, ki ili ki kendi mal i iye kin, inin olan, zat. ahs,

ki zel iye * Sadece o ki ait, o kitaraf kullan iye i ndan labilen ( ey). ki izade * Soylu. ki mir * ekici, albenili. * Esmer. * Kk taneli bir tr ekirdeksiz siyah zm. * Ki nemek iveya sesi. i

ki mi ki neme

ki nemek * (at iin) Ba rmak. ki neyi * Ki nemek iveya biimi. i ki ni * Maydanozgillerden yapraklar maydanozu and 20-60 cm ykseklikte, tysz, bir yk ve otsu bir bitki ran, ll (Coriandrum sativum), kara kimyon. * Bu bitkinin baharat olarak kullan kurutulmu lan meyvesi veya tohumu. ki niekeri * inde bir ki tanesi bulunan ufak ni eker. kit * Macun.

kitaba (veya kitab uydurmak na) * kanun olmayan bir ihile, dzen vb. ile kanuna uygun gibi gstermek. i kitaba el basmak * kutsal kitap zerine elini koyarak ant imek. kitabe * Ta , mermer vb.gibi sert cisim zerindeki oyma veya kabartma yaz , tarih, yaz t. kitabet * Yazmanl ktiplik. k, * Kompozisyon, tahrir.

kitab kapamak * herhangi bir konu ile ilgiyi kesmek. kitab * Kitapla ilgili; kitaba uygun. * Kitaba ba kalan, zgr d l nemeyen (kimse). * Dzgn, dil bilgisi kurallar uygun (anlat na m). * Ciltli veya ciltsiz olarak bir araya getirilmi l yazk yapraklarbtn. , basveya l t n * Herhangi bir konuda yaz lmeser. * Kutsal kitap.

kitap

kitap aaca * Sayfalarn bir veya iki kenar olan kitaplar n katl amak amac kullan tahta, fil di gm yla lan, i, gibi maddelerden yap ara. lan kitap dolab * n yz a yatay ve dikey blmleri olan baz k, trlerinde ekmece de bulunan, kitap koymaya yarayan mobilya. kitap ehli kitap evi * Drt kutsal kitaptan birine inanan, iman eden, ba lanan kimse. * Kitap sat yer, kitap lan dkkn .

kitap kurdu * Kitaplar yiyerek zarar veren bir bcek. * ok kitap okuyan kimse. kitap saray * Halkyararlanmas kurulmu n iin byk kitapl k. kitapa kitap * Kitabyazdna gre. n * Kitap satan veya kitap bastp satan kimse. r

kitap l k * Kitap bast veya satma i rma i. kitaplarma t * Kitaplarmak i t i. kitaplarmak t * Kitap durumuna getirmek, kitap olarak yay mlamak. kitapl k * Kitaplaryerle n tirildiraflardan olu mobilya, ktphane. i an * Kurulu ama ve grevine uygun kitap, film, plk gibi her trl d ve sanat rnn toplayan, nce dzenleyen ve genel olarak ilgilenen okurlara sunan kuruluktphane. , * Kitap yapmaya elveri li. * Herhangi bir say veya kitap olabilecek kadar. da * Belli bir say kitab da olan. * Evlerde ve i yerlerinde iinde kitaplarbulundu oda. n u kitaplbilimci k * Kitapl klarda i yrtlmesini sa lerin layan, kitapl bilimi k renimi grm kimse, ktphaneci. kitaplbilimi k * Kitap sayn altman kataloglaysfland n ve okuyucular s o n, p n rman kitaptan yararland rman n yollar, kurallar belirten bilim dal n n , ktphanecilik. kitaplgrevlisi k * Ktphanecilik renimi grmemi olan ve bir kitapl bilimsel i dnda kalan i yrten kimse, kta ler leri hafktp. z kitapsever * z ve biim ynnden iyi nitelikli kitaplar seen, kitaba tutkuyla ba kimse, bibliyofil. l kitapseverlik * Kitapsever olma durumu.

kitaps z

* Kitab olmayan. * Drt kutsal kitaptan (Kuran, Zebur, Tevrat) hibirine inanmayan, dinsiz. ncil, * Zalim, insafs z.

kitapta yeri olmak * din veya yasa kitaplar bulunmak, konusu gemek. nda kitara kitarac kitin * Eklem bacakl n ve kabuklular rtene olu lar n ini turan, dayan ve esnek organik madde; baz kl mantar ve likenlerde de rastlan r. kitle * toplulu nsan u. * Ktle. kitle haberle mesi * Kitle ileti imi. kitle ileti imi * Geni k insan topluluklarn, ayn da n n zamanda, rgtlenmi kaynaktan iletilen haberlere veya bir uyar maruz kalmas lara , birtak kaynaklardan elde edilen bilgi ve haberlerin deik aralarla geni m i halk topluluklar yaygolarak duyurulmas na n . kitlemek * Kilitlemek. kitli kitre kivi * Kilitli. * Gevenden lan bir tr zamk, kestere. kar * Bkz. gitar. * Kitara alan kimse.

* Kivigillerden, kanatlar oldu iin uamayan, bacaklar kt u gl, Yeni Zelanda'da ya bir ku ayan , apteriks (Apteryx australis). kivi kivigiller * Omurgal hayvanlardan ku sf giren bir familya. lar nna kiyanus gaz. kiyaset kizir klkson * Akca davran akl ll ll , k. * Ky muhtar mc; ky khyas bekisi. yard s ; ky * Korna. * Do serbest olarak bulunmayan, fakat birok cismin birle ada imine giren, karbon ve azottan olu bir an * Kahverenkli tyl kabu soyularak yenen ye renkli sulu, C vitamini bak ndan zengin meyve. u il m

klkson almak * korna almak. kln klpa * Yakang do inen devrik blm. n se ru klpe * Bir pompada, bir krkte, bir motorda, baz mzik aralar vb. de bir ak n gemesini sa nda kan lamak veya engellemek zere bir eksen etraf yapt aval hareketle a kapanan bir kapak. nda l p klrnet klrneti kls * Tahtadan, metal perdeli, orkestrada nemli yeri olan bir flemeli alg . * Klrnet alan kimse. * Sf. n * stn nitelikli, stn yetenekli. * Eski Yunan ve Roma adili ve sanat ilgili olan. ile * XVll.yzy l Fransdili, sanat yazarlar ilgili olan. z ve ile * zerinde ok zaman getihlde de yitirmeyen, trnde rnek olarak grlen (eser veya sanat i erini ). * Sanatta kuralc . * Allmolan, yenilik getirmeyen, geleneksel. * Eski Yunan, Roma veya XVII. yzy l Franssanat ilgili sanat eser. z yla veya * Boy.

klsik

klsikle me * Klsikle i mek i. klsikle mek * (herhangi bir sanat, sanat , eser) Klsik duruma gelmek, zamana karde yitirmemek. erini * Allmdurumda kalmak, bir yenilik, zellik getirmemek. klsiklik * Klsik olma durumu. klsisizm * Eski Yunan, Roma sanat ndan, edebiyat kaynaklanan, XVll. yzy Fransa'dan yay sanat ve ndan lda lan edebiyat r . klsman klsr klvsen klvsenci * Klvsen alan kimse. klvye * Parmaklarla hareket ettirilen piyano ve org gibi alg veya yaz hesap makinelerinde demez bir larda ve i eksen evresinde inip kalkabilen, istenilen i gre dzenlenmi mekanizmalar ran kald kollarn, tu e baz al t ra n s nbtn. ralarn * Blmleme, sflama, tasnif. n * inde belli bir s gre k konacak blmeleri olan dosya veya dolap, musannif, cilbent, s raya tlar rala. * Klvyeli ve telli bir alg .

klvyeli

* Klvyesi olan.

kleptoman * Kleptomaniye yakalanmkimse. kleptomani * Dayan bir ruhsal drtyle, ki h zlyapma ihtiyac lmaz inin rs k duymas beliren hastal ile k. klerikalizm * Dinin ve din kurumlarn toplum hayatn e kesimlerindeki yerini glendirmeyi amalayan n n itli toplumsal, ekonomik ak din erkilik. m, klik kliki klikle me * Hizip. * Hizipi. * Hiziple me.

klikle mek * Hiziple mek. klima * So veya s hava verme yoluyla kapal mekn havas detiren ara, iklimleme arac uk cak bir n n i .

klimatolog * bilimci. klim klimatoloji * bilimi. klim klinik * Hasta bak yer. lan * Hekim olacak rencilerin hasta ba uygulamal nda olarak ders grdkleri hasta ko u. u * Vcut muayenesinde grlen (hastal belirtisi). k klinker * imento yap nda fndan ezilmeden pi rn. m r kan irme

klinometre * E imler. klip klips kliring kli e * Bask kullan amac zerine kabartma resim, yaz kar da lmak yla, ekil, lmmetal levha. * Basma kal(sz, gr p vb.). kli eci * Kli yapan kimse. e kli ecilik * Grntleme. * Yayl pensle tutturulmu bir kpe, i vb. ne * Dticarette, iki lke aras yap alveri kar kl nda lan in olarak malla denmesi, takas. l

* Kli yapma i veya sanat e lemi . kli ehane * Kli yap yer. e lan kli me ele * Kli mek i ele i. kli mek ele * Kli durumuna gelmek, kal mak. e pla klitoris klor * Halojenlerden, atom numaras atom a 35,5 olan, normal s kta gaz durumunda bulunan bir 17, rl cakl element. K saltmas Cl. klorhidrat * Azotlu organik bir baz ile hidroklorik asitten treyen tuz. klorhidrik * Klorla hidrojen birlei olan klorhidrik asit teriminde geer (HCl). i klorik * Klordan tremi oksijenli asit olan klorik asit teriminde geer (HCIO3). * Br. z

klorik asit * \343 klorik. klorlama * Klorlamak i klor katma. i, klorlamak * Mikroplardan ar rmak amac suya d oranda klor katmak. nd yla k * zellikle ynl kuma ipliklere parlaklvermek iin klor gaz tutmak. lara, k na * (sava ta) nsanlara, hayvanlara ve bitkilere zararl olmas , ldrmesi iin klor pskrtmek. klorlanma * Klorlanmak i i. klorlanmak * Klorlamak iyap i lmak. klorlu klorofil * Birle iminde klor bulunan. * Gne so n urarak bitkilerde karbon zmlemesini sa layan ve bitkilere ye renklerini veren madde. il

kloroform * Renksiz, ho kokulu, daha ok anestezide kullan yat r ve uyu lan, c t turucu birle (CHCI3). ik klorometri * Klorler. kloroplst * Ye bitkilerde hcrelerin iinde bulunan, klorofil molekllerinden olu karma yapkromoplst. il an, k l kloroz * Kanda alyuvar saynazalmas ileri gelen, genellikle gen k sn ndan zlarda grlen kans k. zl * Yapraklarsar rak bir renk ald bitki hastal, sararma hastal, sar k. n mt cal

klorler klorr

* Bir sniindeki erimi vn bulunan klor miktar lmeye yarayan alet, klorometri. n * Klorun, oksijen ve flor dndaki element veya birle iklerle yapt birle ik.

klorrlendirme * Klorrlendirmek i i. klorrlendirmek * Klorla birle tirmek, klorre dn trmek. klorrle tirme * Bir organik moleklde, hidroksil OH grubu yerine klorr Cl getirme i lemi. klorrle tirmek * Klorrle durumuna getirmek. mek klostrofobi * Bkz. kapal korkusu. yer klo * Alt taraf biiminde geni an leyen (etek biimi). klozet klz * Alafranga tuvalet. * Kk. s

know-how * \343 yntem bilgisi. koalisyon * e glerin bir araya gelmesiyle olu itli turulan birlik. koalisyon hkmeti * Birok siyas parti veya grubun ortaklakurdu hkmet ve ynetim biimi, ortak ynetim. a u koaptr kobalt * Cebire.

* Atom numaras atom a 59 olan, boyac kullan nikel ve demire benzeyen, gmrenkte 27, rl l kta lan, bir element. K saltmas Co. kobalt bombas * Kobalttan veya dolaysolarak radyoaktiflenebilen bir madenden yap hekimlikte kanser tedavisinde z lan, kullan bomba. lan kobay * Kobaygillerden, bilimsel ararmalarda kullan bir deney hayvan t lan , Hint domuzu (Cavia porcellus). * Deney konusu.

kobaygiller * Omurgal hayvanlarmemeliler sf giren bir familya. n nna kobra * Kobragillerden, Afrika ve Asya'ns blgelerinde ya n cak ayan, ok zehirli, kl, esmer ve sar z renklerde bir y tr, gzlkl y (Naja). lan lan

kobragiller * Srngenler sfn zehirli y nn lanlar o iine alan bir familyas n unu . koca koca * Byk, geniiri. , * Kocaman. * Ya ihtiyar. l * Byk ulu. koca bebek * Ya daha kk davran gsteren (kimse). ndan lar koca bulmak * kveya kadkendisi ile evlenecek bir erkek bulmak. z n koca koca * Byk byk. * Byk, iri paralar durumunda. koca ku luk * yakzaman. leye n koca yemi * Fundagillerden, 3-6 m ykseklikte, iekleri beyaz veya pembe, kn yapraklar dkmeyen bir a k n a (Arbutus uneda). * Bu a n 1-2 cm ap k z ac nda, rm renkli meyvesi. kocaba * spinozgillerden, onsekiz cm uzunlu unda, s kahve rengi, karn rt pembe bir ku (Cocothraustes tr coccothraustes). * Pancar, pancar eker . * Eti, st ve derisinden yararlan sr, manda vb. hayvanlargenel ad lan n , bykba . * Do Anadolu'da, yol ve tarla kenarlar yeti 30-150 cm ykseklikte, iki yk otsu bir bitki u nda en, ll (Onopordon acanthium). kocaba * Ky ihtiyar heyetinin ba muhtar. , kocakar * Ya kad l n. * Anne. kocakar ilc * Hekim olmayan kimselerin yapt veya salverdikleri, hekimlikte kullan klar k lmayan il. kocakar masal * Avutucu ve e lendirici nitelikli masal. kocakar u so u * lkbaharda belli gnlere rastlayan so havalar. uk kocakar l tutmak * geimsiz, inatirret bir kocakar davranmak. , gibi kocakar l k * Kocakar olma durumu. * Aksi, surats geimsiz, ya bir kadgibi olma. z, l n kocal * Bir kadn e zev. n i,

* Kocas olan, evli (kad n). kocal k * Bir kad koca olma durumu. na * Yailerlemi olma durumu. kocalma * Kocalmak i i. kocalmak * Ya lanmak, kocamak. kocaltma * Kocaltmak i i veya durumu.

kocaltmak * Kocamas yol amak, ya rmak. na land kocama * Kocamak i i. kocamak kocaman * Yailerlemek, ya lanmak, ihtiyarlamak. * ok iri, byk, koca. * Ya byk olan. a

kocaman kocaman * Byk byk, koca koca. kocamanca * Biraz kocaman, irice. kocamanlarma t * Kocamanlarmak i t i. kocamanlarmak t * Kocaman duruma getirmek. kocao lan * Ay . kocas z * Kocas olmayan (kad n).

kocas k zl * Kocasolma durumu. z kocatma * Kocatmak i i.

kocatmak * Kocaltmak. kocaya gitmek * evlenmek. kocaya kamak * (kiin) ailesinin izni olmadan ve nikhlanmadan bir erkekle kamak. z kocaya varmak

* (k kad evlenmek. z, n) kocaya vermek * (kveya kad) evlendirmek. z n kocay Ko ko * Kocamak iveya biimi. i * Zodyak zerinde Balile Bo burlar nda bulunan bur. Zodyak. k a aras * Dam k erkek koyun. zl * Sakl l .grbz gen erkek. * al r. c t

ko

ko burunlu * Burnu aln ayn rultuda ve kemerli olan. yla do ko kat m * Kolargzn iftle iin koyunlararas sal n mek n na nmas i yap mevsim. , bu in ld ko kat f nas m rt * Ko kat gnlerinde fna. m kan rt ko yi it * Yakkl , gen ve grbz delikanl .

ko yumurtas * Kasaplhayvanlar erkeklik bezleri. k n koak * (erkek iin) Yrekli, yi kabaday it, . * Eli a cmert. k,

koaklama * Halk edebiyat biimi ne olursa olsun, konusu yi savakahramanlolan veya bir kahraman nda itlik, , k ven, kahramanlduygular canland yi k n ran iir, itleme. koan blm. * Marul, lhana gibi sebzelerde yapraklar sert gvde. n kt * Mr tanelerini ta zeri yaprakla sar pskll meyvesi; mrtaneleri at ktan sonra kalan sert sn yan, l , sn ld * Defter biimindeki makbuz ve biletlerin z mbal blm kopar ktan sonra cilde ba kalan paras ld l . * Tapu senedi.

koan ba lamak * (mr iin) koan olu s mak. koanc * Koan i leriyle u an kimse. ra koanc l k * Koancn i n i. koba * XV. yzy sonuna kadar kullan ku lan bir l n lan, at ehrin veya kalenin sur ve kap n kmaya yarayan, lar y n taraf ba benzeyen a direk. ko na r koboynuzu

* zerine ip ili tirmeye yarayan, iki kulakl a veya metal engel. a kokar * Dv yeti iin tirilmi ko. iri kolanma * Kolanmak i i. kolanmak * Geli ko durumuna gelmek. erek * Ko gibi sert ve atak duruma gelmek, yi itlenmek. koma komak * Komak iveya durumu. i * Kucaklamak. * Cinsel ili bulunmak. kide * Kosamak iveya durumu. i

kosama

kosamak * (di i koyun) Ko istemek. kou * Ssl bir e gezme arabas it . * Direkler zerine, yksekte kurulmu zahire ambar .

kou mak * Kucakla mak. kod kodaman * Bkz. kot. * gelen, para veya makam sahibi kimseler iin alay yollu sylenir. leri

kodamanl k * Kodaman olma durumu. kodein kodeks kodes * Afyondan lan ve ksr kesmeye yarayan bir alkaloit. kar * llarformllerini gsteren resm kitap. n * Tutuk evi, hapishane, karakol.

kodese t kmak * hapse sokmak. kodesi boylamak * tutuk evine girmek, hapse girmek. kodifikasyon * Dzenleme. kodlama * Bkz. kotlama.

kodlamak * Bkz. kotlamak. kodo * Gizli ve yasal olmayan cinsel ili ncesinde arac eden kimse, pezevenk. ki l k * Bu anlamda kullan svg sz. lan * Kodo olma durumu. * Kuruyarak veya ryerek ii bo almolan. * Bo ersiz, bilgisiz, yetkisiz (kimse). , de * Gsz, dermans z. kof kmak * bir kimsenin bilgisiz, de ersiz, i yaramaz biri oldu anla e u lmak. kofa * Has r otu, saz, kamkiliz. , kofal k kofana kofla ma * Kofan ok bulundu yer. n u * Lfer balnirisi. n * Kofla i mak i.

kodo luk kof

kofla mak * Kof, de ersiz bir duruma gelmek. kofluk * Kof olma durumu. * bo i yer. * Bilgisizlik, ahmakl k. * Gszlk, dermans k. zl * Bina giri lerinde elektrik ebeke hatt sigorta sistemi ile dzenleyen kutu. n * Bitki hcreleri ya ka plzmalar olu ve ii hcre suyu ile dolu bulunan bo land nda an luk. ko * Kov.

kofra koful

ko alamak * Kovalamak. ko alanmak * Kovalanmak. ko cu * Kovcu. ko culuk * Kovculuk.

ko durmak * Kovdurmak.

ko ma ko mak

* Kovma. * Kovmak.

ko ulmak * Kovulmak. ko u oda. yedi oda. Koh * K okul, tutuk evi, hastahane gibi kalabalyerlerde, iinde birok kimsenin yatt veya bar byk la, k nd * Osmanl Devletinde dev irilen ocuklara acemi oca e ve nda itim retimin verildi birbirini izleyen i,

* "Verem basili (mikrobu)" anlam gelen Koh basili teriminde geer. na

Koh basili * Verem hastalna yol aan bir basil (mikrop). kohenit * Gk ta nda bulunan demir, nikel ve kobalt karbr. lar kohezyon * Bkz. yak k derecesi. nl * Molekller aras ndaki ekim kuvveti. kok * Maden kmrnn dam t yla elde edilen, birle lmas iminde kmrden ok daha az oranda uucu madde bulunan kat t, kok kmr. yak kok kmr * Kok. koka * eneklilerden, iekleri kk ve sar rak, zeytine benzer meyvesi k z ki mt rm renkte olan, yapraklar ndan kokain lan, en ok Peru'da yeti bir bitki (Erytrroxylon coca). kar en * Bu bitkinin yapraklar lan madde. ndan kar kokain kokainci * Koka yapraklar lan uyu ndan kar turucu bir alkaloit. * Kokain reten, ien veya satan kimse.

kokainman * Kokain ba s kimse. olan ml kokainoman * Burnuna kokain ekme ak g (kimse). kanl olan kokainomani * Kokain ba s kimse. olan ml kokak * Kt, pis kokan.

kokak a a * Ayland(Ailanthus glandulosa). z

kokar a a * Uzak do yeti pis kokulu, byk a (Ailantthus). uda en, a kokarca * Et oburlardan, orta boyda, kendini korumak iin d na pis bir s f rtan, ince uzun bir krk man v k hayvan (Mustela putorius). kokart * Asker apkalar tak ve rengi uluslara gre deen i na lan i aret. * Belli bir toplulu zg olan i a aret.

kokartl * Kokard (kimse). olan kokbit * \343 kokpit. koket koketlik koketri kokimbit * Hidratl al demir sulfat. do koklama * Koklamak i i. * Yosma. * Koket olma durumu. * Sevimlilik, ho luluk, ss d kn.

koklamak * Kokusunu duymak iin bir burnuna yaklarmak veya bir yerin havas iine ekmek, koku almak. eyi t n kokla ma * Kokla i ma i. kokla mak * Birbirini koklamak. * Anla birbirini sevmek. mak, koklarma t * Koklarmak i t i. koklarmak t * Kokla i yapt mak ini rmak. koklatma * Koklatmak i i.

koklatmak * Koklamak i yapt ini rmak. * Yararland rmak, biraz vermek. * (olumsuz biimiyle) Hi vermemek. koklay * Koklamak iveya biimi. i kokma * Kokmak i i.

kokmak

* Koku karmak. * ryp bozularak kt bir koku karmak, koku mak. * Olaca ilgili belirtiler gstermek, olacahissedilmek. yla * Koklamak.

kokmu * ryp bozularak kt kokan, koku uk. * Yerinden k ldamaya m enen, tembel, miskin. * ok bilinen, de ersiz, nemsiz anlam kmseme sz. nda kokona * Hristiyan kad na verilen ad. nlar * Ssne d kad kn n.

kokona gibi * ok ssl ya kad benzer biimde. l na kokore * e sar korda k lan, kekikli kuzu ba i larak zart . rsa kokorei * Kokore yapan veya satan kimse. kokoreilik * Kokoreinin iveya mesle i i. kokoroz * Mr. s * Sivri ulu uzun ey. * irkin kimse.

kokorozlanma * Kokorozlanmak iveya durumu. i kokorozlanmak * Gz korkutmak, meydan okumak. kokot * A fte. kokoz * Paras olmayan, z rt.

kokozlanma * Kokozlanmak i i. kokozlanmak * Paras tketmek, paraskalmak. n z kokozluk * Paras z olma durumu. z, rt kokpit kokteyl * Uaklarda uak mrettebat ayr ve ua n k nda bulunan yer. na lan n sm * Trl ikiler kar r yap iki. larak t lan * toplant kili . * Nesnelerden yay kck zerrelerin burun zar lan zerindeki zel sinirlerde uyand duygu. rd

koku

* Gzel kokmak iin srlen esans. * Belirti, i aret. koku alma duyusu * Koklama. koku alma organ * Burun. kokucu * Koku yapan veya satan (kimse).

kokuland rma * Kokuland i rmak i. * zel bir koku vermek iin bir rne kokulu bir madde katarak ar i tma lemi. kokuland rmak * zel bir koku kazand rmak. kokulanma * Kokulanmak i i. kokulanmak * Koku srnmek. kokulu * Kokusu olan. * Gzel kokan.

kokulu ay r otu * Bu daygillerden, ay rlarda yeti hayvanlar iin iyi bir yem olan rl (Anthoxanthum odoratum). en, t bitki kokulu kiraz * \343 idris a . ac kokulu sabun * Yap l iine koku maddesi kat rken lmsabun. kokurdan * Kalkerli ve karstik zellia basan yerlerde ukurluklar engebeli arazi. i r bol, kokusu kmak * (gizli tutulan bir ianla ) lmak. kokusu sinmek * (insan veya nesnede) bir kokunun etkisi kalmak. kokusunu (veya koku) almak (veya duymak) * bir nesnenin kokusunu alg lamak. * gizli tutulan bir sezmek. eyi kokusuz koku * Kokmak i i veya biimi. koku ma * Koku i mak i. * Kokusu olmayan.

koku mak * ryp bozularak kt bir koku karmak, kokmak, taaffn etmek.

* (ki toplum vb. iin) Bozularak zelli yitirmek, tefessh etmek. i, ini * Kokla mak. koku turma * Koku turmak i i veya durumu. koku turmak * Koku na sebep olmak. mas koku uk * Koku , bozulmu mu olan, mteaffin. * Kokmu . * Kokutmak i i.

kokutma

kokutmak * Ho olmayan bir koku b rakmak. * Bozulup kokmas sebep olmak, koku na turmak. * Bir iuzatarak i kmaza sokmak. kol * vcudunda omuz ba nsan parmak ular kadar uzanan blm. ndan na * (koyun, dana, kuzu vb. iin) n aya st blm. n * Giysinin kolu saran blm. * A alarda gvdeden ayr kal dal. lan n * Makinelerde tutup evirmeye veya ekmeye yarayan a veya metal para. a * Baz larelle tutulan sap blm. alg n * Bir koltukta, bir divanda kol dayamaya yarayan para. * Bir ayr blmlerden her biri, dal, km, bran eyin ld s . * Gvenlisa i lamak amac dola polis, jandarma veya asker toplulu karakol, devriye. yla an u, * tak , ekip, grup. m * Kanat kol. * Dizi, dzen. * Bir halat olu turan bklm demetlerinden her biri. lif

kol ak m * Bir elektrik ak na yol olan bir devrenin, iki noktas na eklenen ikinci bir devre zerindeki ak m aras m. kol atmak * (bitki iin) gvdesinden ayr bir dal bir yne uzanmak. lan * evreye yay lmak, geni lemek, ula uzanmak. mak, kol ba * Kadbilezi n i. kol bre i * Yufka blnmeden uzunca sar tepsiye d bir brek tr. larak enen kol de irmeni * Bulgur, yarma, kahve gibi tah n llar tlmesinde kullan kol gc ile al ta irmen. lan, an de kol demiri * Bir kap kapad sonra. d dan a y ktan ar lmamas arkas vurulan demir destek. iin na kol gezmek * gvenlik amac dola yla mak. * (kt durum ve davran iin) oka olmak. lar * dola mak. kol kanat olmak (veya germek) * yard etmek, korumak, himaye etmek. m

kol kapa * Giysi ve gmlek kolunun bilerten blm. i kol kemi i * Kolun omuz ba dirse kadar olan blmndeki tek ve uzun kemik, paz ndan e kemi i. kol kola * Yan yana ve kollar birbirine geirerek. n

kol nizam * Mangalaryan yana de de arka arkaya yrme durumu. n il kol saati * Bile tak saat. e lan

kol uzatmak * yay lmak, ula mak. kol vermek * destek olmak. kol vurmak * dola mak. kola * ama kolalamakta kullan zel ni r lan asta. * K veya bez yap rmakta kullan kaynat asta bulamac t t lan lmni . * Kolalama.

kola * Kolagillerden, Afrika'n s blgelerinde yeti ve kola cevizi ad an ekirdekleri kahveden daha n cak en yla lan, uyar olan baz c ieceklerde ve hekimlikte kullan bir bitki (Cola acuminata). lan * Bu bitkinin yapra lan kokulu bir maddeyle kokulandlan ve iine ndan kar r eker, karbonat kat larak yap iecek. lan kola cevizi * Kola bitkisinin ekirde i. kola kma * Kamu dzeninin korunmas kolluk kuvvetlerinin bir evresinde atla dola iin, ehir malar . kola kmak * Kamu dzeninin korunmas kolluk kuvvetleri bir evresinde atla dola iin, ehir mak. kolac * Geimini giysilere, baz rt, ar gibi af eylere kola yaparak sa layan kimse. * Bu i yap yer. lerin ld * Kolacn iveya mesle n i i. * Herhangi bir amala evreyi dola pek belli etmeksizin gzden geirme. p

kolac l k kolaan

kolaan etmek * evrede olup biteni anlamak amac dola yla mak. * bir eye renmek amac k bakmak, gz atmak. yla saca kolagiller * Ayr yaprakl eneklilerden, byk ve kk kola a ta iki alar birok tr iine alan bir bitki gibi familyas .

kola as * Osmanl ordusunda, yzbaile binbaaras yer alan rtbe. nda kola z kolj kolalama * Kolalamak ikola. i, kolalamak * Sert ve parlak olmas gmlek, rt gibi iin eyleri, iinde kola eritilmi suya batp tlemek. r kolalanma * Kolalanmak i i. kolalanmak * Kolalamak i lmak veya kolalamak i konu olmak. i yap ine kolalatma * Kolalatma i i. kolalatmak * Kolalamak i yapt ini rmak. kolalay * Kolalamak i i veya biimi. kolal * inde kola bulunan. * Kolalanm . * Kolalanarak kullan lan. * Hayvansemerini veya eyerini ba n lamak iin g snden a larak slan yass r k kemer. * Dokuma, deri, kenevir gibi maddelerden yap yass enlice ba lan ve . * Ynden veya iplikten yap lm zeri i ince ku , li ak. * Giysi kolunun u blm. * Kumatahta gibi malzemelerle yap k veya kartona yap r resim veya kompozisyon. , lan, t lan t

kolan

kolan bal * Mersin bal (Acipenser sturio). kolan ekmek * kay karadan halatla ekmek, yedekilik etmek. kolan vurmak * sal ncakta h zlanmak iin ayakta durup vcudu do rultarak ileriye at na hareket etmek. l rcas * hayvaneyer veya semerini kolana ba n lamak. kolanc * Kay karadan halatla eken kimse, yedeki.

kolanc l k * Kolanc olma durumu veya kolancn i n i. kolay * Snt k ekmeden, yorulmadan yap labilen, emeksiz, zahmetsiz, g ve zor kar . t * Kolayca, sntz bir biimde, basit. k s * Kolayl k.

kolay de il * elbette, tabi ki. kolay gele! (veya gelsin!) * bir i yapmakta olanlara sylenen iyi dilek sz. kolay kolay * (olumsuz cmlelerde) Kolay bir yoldan, kolayca. kolayca * Olduka kolay olan. * (kola'yca) Kolayl snt kla, k ekmeden.

kolaycac k * ok kolay. * (kola'ycac ok kolay bir biimde. k) kolayc * Kolaya kama i yapan (kimse). ini

kolayc l k * Kolaycn davran. n kolayda * Kolay bulunabilir yerde, el alt nda.

kolay var * aresi var. kolay bakmak (veya kolay kamak) na na * bir iyapmak iin kolay ve kestirme yolu semek. i kolay gelmek na * bir i herhangi bir biimde yap n in lmas daha kolay bulmak. kolay aramak n * bir yapmak, zmek iin gerekli kolay ve kestirme yntemi ararmak. eyi t kolay bulmak n * kolayl yapabilmeyi sa kla lamak veya yapma yolunu bulmak. kolaylama * Kolaylamak i i. kolaylamak * Bir ibitirmek zere olmak, bir i sonuna yakla i in mak. kolaylanma * Kolaylanmak i i. kolaylanmak * Bir i sonuna yakla bitmek zere olmak. mak, kolayla ma * Kolayla i mak i. kolayla mak * Kolay duruma gelmek. * (engel ve glkler iin) Ortadan kalkmak. kolaylarma t * Kolaylarmak i t i.

kolaylarmak t * Kolay bir duruma getirmek, glkleri ortadan kald rmak. * Bir isonuna yaklarmak. i t kolayl k * Kolay olma durumu. * lerin kolayca yap n layan konfor. lmas sa ey, * Bir iyapabilme durumu veya imkn i .

kolaylgstermek k * yapabilme yolu, imkn lamak. sa kolayl kla * Snt k ekmeden, glklere u ramadan, kolayca.

kolbast * Gre ayakap gre te lan inin, rakibinin aya tutmas ortaya geersizlik durumu. n yla kan kolba * Herhangi bir kola ba k eden kimse, kol ba . kanl kan * Orta oyununda kolun ba olan ve kola ad veren oyunlar nda n dzenleyen, yneten kimse.

kolba k l * Kolbaolma durumu veya kolba n grevi. n kolcu * Bir korumak iin bekleyen veya kol gezen grevli, muhaf eyi z. * Hizmetilere al ev bulan kimse. acak kolculuk * Kolcu olma durumu veya kolcunun i i. kolak * Yalnba z parmaayr er drt parmabir rlm eldiven. , di yn * skemlenin kol konacak paras . * Ceket veya gmlek kollarn kirlenmesine engel olmak iin bilekten dirse kadar geirilen e kolluk. n e reti * Kola geirilen i bapazubent. aretli , * Z n kola geirilen paras rh . * Genellikle koltuklarda, bazen de sandalyelerde bulunan kol dayamaya yarayan km. s * Sadece kolun dayanmas sa n layacak ntolan sandalye. k s

kolakl sandalye * Bir ki oturmas uygun olan, esas ta c s inin na kmlar y masif malzemeden yap oturma yzeyi ve lan, arkal elstik veya elstik olmayan mobilya. kolda * arkada . koldak l * arkada l. koledok kolej * d kanal . * retim program yabanc dil nda bir retimine a k veren lise dengi okul. rl * Baz meslek okullar verilen ad. na * Kolej rencisi.

kolejli

koleksiyon * renme, yarar sa lama veya zevk amac bir araya getirilmi zelliklerine gre sflara ayr yla ve n lm nesnelerin btn. * Moda evlerinin giyimdeki yenilikleri tan iin dzenledidefilelerde gsterilen modellerin btn. tmak i koleksiyoncu * Koleksiyon yapmaya merakl kimse. koleksiyonculuk * Koleksiyoncunun yapt i . kolektif * Birok kimseyi veya nesneyi iine alan; birok ki nesnenin bir araya gelmesi sonucu olan. i ve * Ortakla a.

kolektif ortakl k * Btn ortaklarsorumlulu tam ve srsolan ortakl n u n z k. kolektif irket * \343 kollektif ortakl k. kolektifle me * Kolektifle tirmek i i. kolektifle mek * Kolektif duruma gelmek. kolektifle tirme * Kolektifle tirmek i i. kolektifle tirmek * Ortaklarmak. t kolektivist * Ortakla . ac kolektivizm * Ortakla l ac k. kolektr * Elektrik dinamolar hareketli blmn zerindeki iletken devrelerde olu ak toplay tek bir nda an m p devreye veren ara, topla. kolemanit * Hidratl al kalsiyum borat. do kolera * iddetli srgn ve kusmalarla kendini gsteren, ok bula , salgve ldrc bir hastal c n k. koleral * Koleraya tutulmu . * Kolera mikrobu olan.

kolesterin * Kolesterol. kolesterol * Kanda ve byk lde dde bulunan, besinlerle al sterol. nan kolhoz * Eski dnemlerde Rusya'da kyllerin ortak olarak al klar m i t tar letmesi.

koli kolibasil

* inde trl e bulunan posta paketi. ya

* Toprakta, insan ve hayvan ba rsaklar bazen sularda, stte, yiyeceklerde bulunan ve uygun bir ortam nda, bulunca insanda hastalyapabilen, yuvarlak ulu, omak biiminde bakteri. k kolibri * Kolibrigillerden, Amerika'da ya ayan, ok renkli, geriye do uma zelliolan, uzun gagal ru i , kk gmen ku . kolibrigiller * Omurgal hayvanlardan, ku sf giren bir familya. lar nna kolik * Kal ba n rsakta, genellikle karbo unda aral duyulan gl sanc n lu kl . kolit kollama kollamak * Kal ba n iltihab rsak . * Kollamak i i. * Olmas, ortaya n n kmas beklemek, gzetmek. * Gz nnde tutmak, gzlemek. * Korumak, gzetmek. * Kollanmak i i.

kollanma

kollanmak * Kollamak i konu olmak veya kollamak i lmak. ine i yap kollar (veya kol ve paalars ) vamak * bir i yapmaya gl bir biimde, istekle haz rlanmak. kollar kopmak * a bir ta r ey maktan veya ok i yapmaktan yorulmak. kollar amak n * itenlikle kar lamak veya kucaklamaya haz rlanmak, sevgisini ve dostlu gstermek. unu * korumak, yard etmek. m kollar sallaya sallaya gelmek n * hibir getirmeden gelmek. ey kollarn aras almak n na * kucaklamak. kollu * Kolu olan. * Herhangi bir biimde kolu olan. kolluk * Gmlek kollarn ucundaki iliklenen blm, man n et. * yaparken giysiyi korumak iin bilekten dirse kadar kola geirilen, ekseri koyu renkli bir kuma e tan dikilmi para. * Kollara tak ve dikkati ekmesi istenen grevlilerin kimliklerini gsteren lan erit. kolluk * Gvenlisa i lamakla grevli polis veya jandarma, zab ta.

kolluk kuvveti * Gvenlik glerinin olu turdu birlik. u kolodyum * Foto cam m ve cerrahl kullan alkolle eter karm raf yap nda kta lan, iinde s durumuna getirilen v nitroselloz. kolofan kolofan koloidal * Zamk, jeltin yapnda olan, koloit nitelikleri ta s yan. koloit ad . kolokyum * Bilimsel bir sorunu incelemek veya siyas, ekonomik, diplomatik sorunlar iin yap akademik tart mak lan toplant , konu bilimsel toplant u, . * Doentlik s . nav kolombiyum * Niyobyum. kolon * Stun. * Katlardaki d emeleri birbirlerine ba layan d boru. ey * Kal ba gdenden nceki blm. n n rsa * Smrge, mstemleke. * Gmen toplulu veya bu toplulu yerle i yer. u un ti * Bir lkede bulunan kk yabanc toplulu u. * Birlik durumda ya ayn ayan trden organizmalarolu n turdu topluluk. u kolonya kolonyal * Hafif kokulu tuvalet ispirtosu. * S cageirmeyen ii mantarl tr iin kullan bir apka l r. * Jeltin niteli olan ve suda da zarlardan gememekle billrsulardan ay edilen maddelerin genel inde lm rt * Hidratl al kalsiyum slfat. do * am sakn damlmas olu saydam, sar zn t yla an, renkli reine.

koloni

kolonyalama * Kolonyalamak i i. kolonyalamak * Kolonya ile i yapmak, kolanya srmek. lem kolonyalanma * Kolonyalanmak i i. kolonyalanmak * Kolonya srmek veya srnmek. kolonyal * Kolonyalanm kolonya srm , . kolonyalist

* Smrgeci. kolordu * De ik say tmen ve sava i da destek birliklerinden kurulu byk birlik. koloridye * Kolyoz balnk n . kolorimetre * Renkler. kolorimetri * Renk lme. kolostrum * Gebe kadn veya memeli hayvanlar meme salg. n n s kolsu ayakl lar * Erginken genellikle bir yere tutunarak ya ve gvdeleri iki enetli kabuk iinde olan deniz hayvanlar ayan . kolsuz * Kolu olmayan. * (giysi iin) Kol geirilmemi olan.

koltu girme a * D s nda gelinin damadkoluna girmesini sa n ras n lama merasimi. koltu girmek a * evlenmek. koltu doldurmak u * ald grevi tam olarak ba arabilecek yetenekte bulunmak. koltu girmek (veya koltu una unun alt snmak) na * birinin koruyuculu snmak. una koltuk * Omuz ba n alt kolun gvde ile birle i yer. n nda, ti * Kol dayayacak yerleri olan geni rahat sandalye. ve * Eski d nlerde gveyle gelinin konuklar aras kol kola gemeleri treni. ndan * (yapl Yan destek. c kta) * Demirledikten sonra gemiyi iskeleye, r ma veya ba bir gemiye ba ht ka layan ip. * Koltuklama veya koltuklanma. * Kay destek. rma, * Kenar, tenha yer. * Yksek mevki, makam. * Genel ev. * Mr ve bu fidesinin yanlar filizler. s day ndan kan

koltuk alt * Kolun omuzla birle i yerin alt ti ndaki ukurluk. * Kay rma. koltuk ba * Otomobillerde koltu s blmne tak darbelerde boyun veya ba zarar grmesini nleyen un rt lman n bak. l koltuk de i ne * Ayak ve bacaklar sakat olanlaryrrken koltuklar dayand uzun de n yla klar nek. * Ba nca sa kalar lanan yard m. koltuk d kn

* Mesle inden, yapt i ok oturdu makam ten u gzeten kimse. koltuk gz * Srgn ve gen dallaryaprak saplarn koltu n n unda bulunan tomurcuk. koltuk kap s * Evlerde byk kap ba kk hizmet kap. dan ka s koltuk kavgas * Ki aras geen, bir makama oturma mcadelesi. iler nda koltuk meyhanesi * lek semtlerde, yol zerinde bulunan, az mezeyle ayakst iki iilen ucuz meyhane. koltuk vermek * yzne karvmek, pohpohlamak. koltuku * Koltuk yapan veya satan kimse. * Eski ev e al satan kimse. yas p * Koltuk meyhanesi i leten. * Koltu alt elbise ve hal p sokak sokak dolararak satan kimse. un na at t * Yze karvmeyi huy edinme. * D nlerde ev dzenlenmesine yard edip gelinle damada destek olan kimse. m

koltukuluk * Koltuk yapma ve satma i i. * Yze karvmeyi huy edinme. koltuklama * Koltuklamak i i. * Yaranmak iin birine sylenen vc sz, kompliman. koltuklamak * Koltu alt almak. u na * Koltu girmek. a * K verecek biimde vmek, koltuklar kabartacak szler sylemek, pohpohlamak. van n koltuklanma * Koltuklanmak i i. koltuklanmak * vc szlerle koltuklar kabart lmak, pohpohlanmak. koltuklar kabarmak * kendine veya yak na yap vgden k duymak. nlar lan van koltuklu * Kol dayayacak yeri olan.

koltukluk * Terden, giysinin lekelenmemesi iin koltuk alt iten dikilen para, subra. na * Koltuk yapmaya ve kaplamaya elveri olan (kuma li ). koltukta olmak * baskasn konu olup kendi masraf etmemek. n u kolu kanad r klmak * bir yapamayacak duruma gelmek, aresiz kalmak. ey kolu uzun * Gc yeter, sz geer.

koluna girmek * kolunu birinin koltu alt geirmek. u ndan koluna kuvvet * i yapan bir kimseye, isteklendirmek, co turmak iin sylenir. kolunda altbileziolmak n i * kazan sa layan bir mesle zanaat i, olmak. kolye * Gerdanl k. kolyoz colias). kolza * Turpgillerden, ya tohumlu mevsimlik bitki; tohumlar elde edilen yayapay kauuk yap nda l ndan , m kullan (Brassica napus). l r kom * A davar a . l, l * Yayla evi. * Bir kimseye ait kk yerle yeri, koy, iftlik. im * Uskumrugillerden, uzunlu 30-35 cm olan, Akdeniz ve Karadeniz'de ya bir baltr (Scomber u ayan k

koma * Baz hastal s nda grlen anlama, duyma ve hareketin bsbtn veya az ok kaybolmas beliren klar ras yla derin dalg k durumu. nl koma * Eski Yunanl larda, e olmayan iki ses aras kulakla seilebilecek en kk aral it nda k. komadan kmak * komaya giren hasta bu durumdan kurtulmak, lmden dnmek. komak komal k * Bkz. koymak. * Koma durumuna gelmi .

komaletmek k * dverek krdamayacak duruma getirmek. p * ok sinirlendirmek. komalolmak k * ok yorulmak. komandit * Bir komandit sermayesinin bir veya birok ortak taraf sa irket ndan lanan blm. komandit ortakl k * Alacakl kar en az bir srl de srssorumlu ortabulunmas lara , n, bir n z gereken, tzel ki i olan ili ortakl k. komandit irket * Bkz. komandit ortakl k. komandite * Komandit irkette srssorumlu olan ortak. n z

komanditer * Komandit irkette ancak kendi koydu para kadar sorumlu olan ortak. u komando * Bask sabotaj gibi zel grevler yapan, az say askerden kurulu birlik. n, da * Komando birli grevli asker. inde * Vurucu kuvvet. komando er * Askerli komando olarak yapan er. ini komar * Kuzey Anadolu da nda yeti 3-5 m boyunda, kn yapraklar dkmeyen, iri ve mor iekleri olan lar en, n bir a k (hododendron ponticum). a komaya girmek * duyma, anlama ve hareket kabiliyetlerini kaybederek yar duruma gelmek, kendinden gemek. l * kendinden geecek kadar sinirlenmek, a rmak, zlmek. kombi kombina * Birka sanayi kurumunun tek ynetimde birle mesi. kombinezon * Bir iba ya ularmak iin al nlemler, dzenleme. i ar t nan * Kad n giydikleri k ve kolsuz i ama . nlar sa r kombiyum * Dodun ile kabuk aras bulunan, a n ya nda ac amas ve bymesini sa n layan blm. komedi * Gldr. * Yalan ve yapmacsz veya davran k . * Glmeye sebep olan olay veya olaylar. * Is tmada kullan yakdzenli ve ayarl lan t yakan ara.

komedi yazar * Daha ok komedi trnde eser veren kimse. komedya * Komedi.

komedyac * Komedyen. komedyen * Gldrlerde oynayan oyuncu. * Szleri, davran yalan ve yapmacolan (kimse). lar k komi * Otel vb. yerlerde ayak i lerine bakan kimse. * Lokantalarda garson yama . komik * Glme duygusu uyand gldrc, gln. ran, * Gldrlerde oynayan oyuncu. komikle me * Glnle me. komikle mek

* Glnle mek. komiklik * Komik olma durumu. * Gldrc davran . * Gln durum. komiser * Gvenlik te nmeslek a kiltn amalar iinde yer alan, en az lise renimi grm veya polis okullarn n orta ve yksek blmlerini bitirminiformal sivil memur. , veya * Ortakl ve toplant hkmet ad denetlemekle grevli kimse. klar lar na komiserlik * Komiser olma durumu. * Komiserin makam . komisyon * Alt kurul, encmen, komite. * Bir i arac yapan kimseye b lan yzdelik, simsariye. te l k rak komisyoncu * Komisyon i yapan kimse, simsar. leri komisyonculuk * Komisyoncunun yapt i , simsarl k. komita * Siyas bir amaca ula iin silh kullanan gizli topluluk. mak komitac * Siyas bir amaca ula iin silhl mak mcadele yapan gizli topluluk veya rgte ba kimse. l komitac l k * Komitac olma durumu. * Komitac vergi davran ya . komite komodin * Alt kurul, encmen, komisyon. * Karyolanyan konulan st masa biimindeki kk dolap, komot. n ba na

komodor * Amiral yetkisiyle grevli deniz subay . * Bir kuruluba yolcu gemilerinin en eski kaptan a l . komot * Komodin. kompakt disk * Yo teker. un kompart man * Yolcu trenlerinde vagonlar blmelerle ayr n lmblmlerinden her biri. kompas * Kk uzunluklar , aplar kal klar ru olarak lmeye yarayan bir l arac ve nl do .

kompetan * Uzman, yetkili. kompetitif

* Tekabeti. kompilsyon * Derleyip toparlama; derme atma yap i lan . komple * Dolu. * Eksiksiz, gerekli her tamam olan, tam. eyi * Ayn madde, kuma vb.den yap lmolan. * stn nitelikleri kendinde toplayan, mkemmel.

komple kilit * Bir mobilyan sadece bir ekmece veya kapa tak kilitlendizaman mobilyan btn kapak ve n na lan, i n ekmecelerini kilitleyebilen zel bir kilit e idi. kompleks * Hemen kavranamayan, zm g olan, karma k. * Karma k, karma kl a. * Ayn ekonomik etkinli asanayinin tesisler btn. e k * Karma k. * Karma ruh karma . a, as kompleksli * Kompleksi olan. komplikasyon * Karkl k. * Yan etki. komplike * elerinin veya gerekli i lemlerin sayn oklu e i yznden anla sn u, itlili , yap lmas lmas olan, g ( kark. ey), kompliman * Gnl ok c ilgi, gsterici sz. ay sz, * Koltuklama. komplo * Bir kimseye, bir kurulukartoplu olarak al gizli karar, gizli dzen. a nan * Topluca ve gizlice yrtlen herhangi bir pln. * Tuzak.

komplo haz rlamak * bir kimsenin aleyhine al onun kt duruma d mak, mesini sa lamak. komplo kurmak * bir kimseye kargizlice, toplu olarak zarar verici karar almak, tuzak kurmak. komplocu * Komplo kuran kimse. komposto * Ho af. * Bitki art ndan yap gbre. klar lan kompostoluk * Komposto veya meyve da m yapmak iin kullan genellikle yksek ayakl t lan, tabak. * Komposto yapmaya elveriolan (meyve). li kompoze * " elerini birle tirmek, btnle tirmek, yeniden olu turmak" anlam kompoze etmek sznde geer. nda

kompozisyon * Ayr paralar araya getirerek bir btn olu ayr bir turma biimi ve i i. * rencilere duygu ve tasar nraya koyup a etkili bir biimde anlatmalar mlar s k, n retmek amac n gden ders, bu dersle ilgili yazal tahrir, kitabet. l ma, kompozitr * Besteci. komprador * Arac . * Uzak Do lkelerinde yabanc u ortakl hesab i klar na szle yapan yerli arac mesi . kompres * Yaralarbak nda veya ba bir maksatla kullan birka kat katlanmbez. n m ka lan,

kompresr * Bir ak veya gaz kan , gereken bas gre srmaya yarayan alet, s nca k t kma. * Yol yap nda, dklen ak , kumlar r srmak iin kullan a silindirli ara. m llar bastp k t lan r komprime * o kez yass silindir biiminde kat hap. u veya il, * Bir konuyla ilgili olarak derinliolmayan kal mbilgi. i pla kompter * Bilgisayar. kom u * Konutlar n olan kimselerin birbirine gre ald ad. yak klar * Sr ortakl bulunan, mcavir. n kom a u * Tepeleri ve birer kenarlar ortak olan iki a her biri. dan kom hat u r * Kom aras gzetilen sayg ular nda . kom kap u s * Pek yak say yer. n lan kom kapna evirmek u s * yak olmad ve ssu lmas n k k ran gerekmedihlde bir yere ok sgitmek. i k kom kom u unun klne (veya ttnne) muhtat r * kom birbirlerine en kk iin bile muhtat ular ey rlar. kom pi bize de d uda er, er * insanlar evresindekilerin kazanc yararlanma umudunu anlat n, ndan r. kom uluk * Kom olma durumu. u * Kom ularla olan ili ki. kom etmek (veya yapmak) uluk * kom aras ili kurmak, gr ular nda ki mek. kom unun tavu kom kaz (kark grnr u uya s z) * ba bir kimsenin mal oldu ka bize undan daha de grnr. erli komut * Askerlere, izcilere, rencilere jimnastik al malar veya bir tren s nda bir durumdan ba bir nda ras ka durma gemeleri iin verilen buyruk, emir.

komut vermek * herhangi bir davran hareket vb. iin buyrukta bulunmak. , komuta * Asker birlive onunla ilgili i ynetme grevi, kumanda. i leri

komuta etmek * (askerlikte) ynetmek, kumanda etmek. komutan * Bir asker toplulu unun ba kumandan. ,

komutanl k * Komutangrevi veya makam n , kumandanl k. komnikasyon * im, haberle leti me. komnist * Komnizm yanl. s komnistlik * Komnizm. komnizm * Btn mallarortakla kullan ve zel mlkiyetin olmad toplum dzeni. n a ld * Byle bir dzenin kurulmas amalayan siyas, ekonomik ve toplumsal n reti. komtatr * Bir elektrik ak nynn detirmeye yarayan ara, anahtar, evirici. mn i kona ge * Dura kalka. * Yolculukta konaklayarak, geziye zaman zaman ara vererek. konak * Byk ve gsteri ev. li * Hkmet i lerinin grld yap . * Araba veya hayvanla bir gnde al yol. nan * Yolculukta geceyi geirmek iin inilen, konaklan yer. lan * Konak . * Misafir. * Kundak ocuklarn ba nda grlen kepek tabakas n lar . * Gzde olu ince tabaka. an

konak

konak gibi * byk ve gsteri (ev). li konak yavrusu * Konaand ev. ran konak * Toplu olarak yap yolculukta konak yeri sa lan lamakla grevli kimse. * Sefere askerlerin nnden gidip konak yeri sa kan lamakla grevli subay. * Asala erginini veya geli evrelerinden herhangi birini ta canl n im yan , konak. konaklama * Konaklamak i i. konaklamak

* Yolculuk s nda bir yerde kal geceyi geirmek. ras p konakl k * Konak olmaya uygun yer. * Konak kadar al yol. nan konalga * Gebe ve yolcularyolculuk veya g s nda konaklad sulu ve otlu yer, konak yeri. n ras klar konarger * Gebe bir hayat sren, srekli bir yere yerle meyen (a oba vb.). iret, konca koncolos kon * Aya giyilen a eylerde ayak bile inden bald do olan blm. ra ru konerto konina konlu konsuz * Koncu olmayan veya koncu k olan. sa kondansatr * inde ak z elektrik yk biriktirilen cihaz, yo ms unla. kondensele me * Yapay reinelerin olu umunu ve de imini sa i layan kimyasal tepkime. kondisyon * " durum" anlamlar baz art, nda terimlerde kullan l r. * Fiziksel ve ruhsal bak mdan bir sporcunun durumu. * Erk. kondisyon aleti * Vcut sa korumak ve geli ln tirmek iin kullan kondisyon bisikleti, ko band lan u , krek gibi ara. kondisyon bisikleti * Vcut sa korumak ve geli ln tirmek amac sabit, tekerleksiz, zerinde, pedallar diren derecesini yla n ayarlayan bir mekanizman bulundu ara. n u kondom * Kaput, prezervatif. * Birlikte al nmak zere bir alg orkestra iin bestelenmi ve mzik eseri. * Oyun k nda ikiliden alt kadar olan k tlar l ya tlar. * Koncu olan. * Bkz. gonca. * karakoncolos sznde geer.

kondurma * Kondurmak i i. kondurmak * Konmak i yapt ini rmak. * Geli igzel takmak, ili tirmek. * zerine yormak. * Birden yap vermek veya syleyivermek.

kondit

* Sahneye s gelen ki uyarmakla grevli kimse. kma ras ileri

kondktr * Yolcu trenlerinde biletleri denetleyen ve vagon i lerine bakan grevli. kondktrlk * Kondktr olma durumu veya kondktrn grevi. konektr * (demir yollar Fren kumanda kollar dingilin zerine ba nda) n layan ve her iki ucunda kumanda kolunun girmesine uygun delibulunan para veya dzen. i konfederasyon * Devletler birli i. * e ortakl n, daha ok sendikalarkmele itli klar n mesi. konfederatif * Konfederasyonla ilgili olan. konfedere * Birle devletlerin, topluluklar her biri. mi n konfeksiyon * Hazgiyim e . r yas * Hazgiyim e diken sanayi kolu. r yas konfeksiyon ma azas * Giyim evi. konfeksiyoncu * Konfeksiyon i leriyle u an kimse. ra konfeksiyonculuk * Hazgiyim e yapma veya satma i r yas i. konferans * Dinleyicilere bilim, sanat, edebiyat gibi bir konuda bilgi vermek iin yap konu lan ma. * Milletler aras sorunun zlmesi iin yap toplant bir lan . konferans ekmek * kar ndakini b racak bir biimde uzun veya verircesine konu s kt t mak. konferans vermek * herhangi bir konuda bilgi verecek biimde konu yapmak. ma konferans * Konferans veren kimse, konu , hatip. mac konferans l k * Konferans verme i i. konfeti konfor konforlu * D balo gibi e n, lencelerde serpilen, kk yuvarlak pul biiminde kesilmi renkli k paralar t . * Gnlk hayat kolaylaran madd rahatl t k. * Konforu olan.

konformizm * Bkz. uymac l k. konforsuz * Konforu olmayan. konforsuzluk * Konforsuz olma durumu. konglomera * Y m. Kongolu * Kongo halk olan (kimse). ndan

kongvde * Palmiyelerde oldu gibi, zerinde yaprak kal lar u nt , izleri bulunan dals budaksgvde. z, z kongvdeli * Gvdesi kongvde olan (bitki). kongre * e lkelerden yneticilerin, elilerin, delegelerin kat yla yap toplant itli lmas lan . * Bir kurulu temel sorunlar un, konu zere belli srelerle yapt genel toplant mak , kurultay. * Amerika Birle Devletlerinde Temsilciler Meclisi ile Senatonun bir arada iken ald ad. ik klar * Dura bir noktadan geen ve kapal e dayanarak hareket eden bir do an bir riye runun izdiyzey, i

koni mahrut. * Bu yzeyle srl cisim. n kat * Koni biiminde olan. * embersel blge zerindeki her noktan ember dzlemi dndaki bir nokta ile birle n iminden olu an geometrik cisim. konik * Koni biiminde olan veya koni ile ilgili olan, mahrut. * Taban daire biiminde olan bir koninin bir dzlemle ara kesiti. koniklik * Konik olma durumu. koni mento * Bkz. kon imento. konjonktr * Bir lkenin ekonomik hayatn ykselme ve alalma ynnde gsterdiini , dalgal n i li k l hareketlerin btn. * Her trl hlin ve artlar ortaya durum. n kard konkasr * (yapl Yol, yap yap nda kullan ak c kta) vb. m lacak l veya ta elde etmek iin, byk kayalar r lar kp ufalamaya yarayan makine, k makinesi. rma konkav konken * bkey, obruk, mukaar. * Bir e iskambil oyunu. it

konkordato * Batdurumunda alacakl n, alacaklar belli bir plna gre almalar aralar yapt szle k lar n iin nda klar me, ifls anla . mas

* Papalmakam ba hkmetler aras yap anla k yla ka nda lan ma. konkre * Somut, m ahhas. konkret konkur * \343 Konkre. * Yar yar , ma.

konkurhipik * Yalnspor amac yap at yar. z yla lan konma * Konmak i i. konmak * (kukelebek, uak, toz vb). Bir yere inmek. , * Yolculukta geceyi geirmek iin bir yerde kalmak, konuk olmak. * K bir sre iin bir yere yerle sa mek, bir yeri yurt edinmek. * Bir emeksiz edinmek. eyi * Koymak iyap i lmak.

konmak

konnektr pensi * Birden fazla kablonun birbirine tutturulmas sa n layan ara. konsa * Tak, kat l .

konsantrasyon * Bir s iindeki su veya s miktar v v azalarak koyula deri yo ma, me, unla ma. * Bkz. dikkat topla . m konsantre * Yo unlar un. tlm yo , * Deri ik. konsantre etmek (veya olmak) * d nceyi, duyguyu, gc bir noktada toplamak. * bilenmek. konsenss * Uzla mutabakat. ma, konsept * Kavram.

konseptalizm * Kavramac l k. konser * Sanat n mzik eserlerini bir toplulu almas sylemesi. lar a veya * Srekli grlt.

konser vemek * dinleyicilere, mzik eserlerini almak veya sylemek. konserto * Bkz. konerto.

konservatr * Tutucu, muhafazakr. konservatuvar * Mzik, tiyatro ve bale retiminin yap okul. ld konserve * (yiyecek iin) Is sterilize edilerek uzun zaman saklanabilecek biimde kutulanan. ile * Bu yolla haz rlanmyiyecek.

konservecilik * Konserve yapma veya satmak i i. konsey * Ynetim grevi yklenmi kimselerden olu , topluluk. mu * Baz sorunlar gr tart p iin toplanan meclis. mak konsol * Duvar kenar yerle na tirilen, stne ayna ve ba ss e konulan, ekmeceli, yksek mobilya. ka yas * Yalnbir yan z ndaki dayanak taraf ta ndan di blmleri bo nan, er lukta olan yatay yap esi. konsol saati * Konsol gibi dz yerlere oturtulacak biimde yap lmsaat. konsolidasyon * K vadeli bir devlet borcunun yerine uzun vadeli bir borcun almas sa , tahkim. konsolide * Vadesi uzat (bor), peki lan tirilmi . konsolide bte * Destekli bte. konsolit * Vadesi belli olmayan ve yaln faizi denen devlet tahvili. zca * Bir tr iskambil oyunu. konsoliti * Tahvil, hisse senedi vb. eyleri al satan kimse. p konsolos * Yabanc lkelerde, orada bulunan yurtta nhaklar koruyan, ba bulundu hkmete siyasal ve larn n l u ticar bilgileri veren di grevlisi, leri ehbender. konsoloshane * Konsolosluk i lerinin grld daire, konsolosluk. konsolosluk * Konsolos olma durumu. * Konsolosun makam grevi, veya ehbenderlik. * Bu i grld daire, konsoloshane. in konsomasyon * Gazino, bar gibi e lence yerlerinde yenilip iilen ey. * Byle eyleri yiyip ime. konsomatris * Gazino, bar gibi e lence yerlerinde, m ile birlikte yiyip ierek al yere kazan sa teri t layan kad n. konsomatrislik * Konsomatris olma durumu.

konson

* nsz.

konsonant * nsz. konsorsiyum * Uluslar aras kurulu n ve baz lar hkmetlerin iktisad ve mal yard yrtmek zere olu mlar turduklar yard kurulu ve m irketler birli i. * Kpr, yol, baraj vb. byk projelerin gerekle tirilebilmesi iin birden fazla irketin bir araya gelmesi. konstrksiyon * Yapma, yap m. konstrktivizm * Kurmac l k. konsulto * Konsltasyon. konsl * Roma'da her y l seilen iki devlet ba ndan her biri. kan * 1799'dan 1804'e kadar Fransa'da birlikte grev alan devlet ba ndan her biri. kan

konsltasyon * Bir hastal birka hekimin te koymasi, konsulto. a his i konsltasyon yapmak * birka hekim bir hastal te koymak iin bir araya gelmek. his a kon imento * Ta nmak iin gemiye teslim edilen bir mala kark olarak verilen al . l nd kont * Roma imparatorunun dan olarak setikimse. man i * Derebeylik dzeninde derebeyi. * Bat toplumunda drdnc derecede bir soyluluk unvan . kont gibi * giyinmi k (adam).

kont gibi ya amak * bolluk iinde ya amak. kontak * Kar elektrik ta iki maddenin birbirine dokunmas t yan , temas. * Ba , ilgi. lant * Ruh sayerinde olmayan, dengesiz. l

kontak amak * bir ta n motorunu al rmak iin kontak anahtar evirerek elektrik devresini amak. t t n kontak anahtar * Bir ta n motorunu al rmak iin kullan anahtar. t t lan kontak atmak * elektrik donan nda karularbirbirine dokunmas elektrik ak kesilmek. m n yla m * dengeyi kaybetmek, sinirlenip ola d davranmak. an kontak kapama * Bkz. kontak kapatmak.

kontak kapatmak * bir ta n al motorunu durdurmak iin kontak anahtar evirerek elektrik devresini kapamak. t an n * bir olay protesto etmek iin srcler trafi e kmamak, ta yla trafiengellemek veya bir sre tlar i bulundu yerde kalmotoru durdurmak. u p kontak kurmak * (biriyle veya bir olayla) ba sa lant lamak. kontak lens * Gzn saydam tabakasn zerine do n rudan uygulanan, grmeyi dzeltici mercek. kontak yapmak * kar elektrik ta iki madde birbirine dokunmak. t yan kontekst * (bir metin iinde) Szn geliszn n arkas lam. i, , ba * Olaylar, durumlar, ili rgs, btnlk, ba kiler lam.

kontenjan * Bir ykmllk veya yararlanma i inde, o i kapsam girenlerin olu in na turdu belirli say topluluk. u daki * Bir mal al sat veya da m i n, m m inde, ilgililerin her birine d pay oran t en . * Bir kurulu veya bir kimsenin seip almakta yararlanabilecel, say un i . kontenjan sistemi * D dan yurda getirilecek mallartr ve niceliklerini srland yntem. ar n n ran kontes * Kontun karnta unvan. sn d

konteyner * e e itli yalar iin uluslar aras ta mak standartlara gre yap lmbyk sand k. kontluk kontr kontra * Kont unvan hak kazand yurtluk. na ran * Konu umluk. * Kar kar aksi. t, , * Kontrplk.

kontra gitmek * birine zgitmek. t kontra mizana * Drt direkli gemilerde en arkadaki direk. kontralto * Kadseslerinin en kal. n n * Sesi byle olan sanat , alto.

kontrasomun * Kap tokma ters dndren somun. n kontrast * Kar ayk, z t, r t. * Kar k, aykl zk. tl r tl k, * Szle me.

kontrat

kontrat yapmak * szle yapmak. me kontratabla * (marangozlukta) A n al oran azaltmak ve zararsduruma getirmek iin apraz yap rma ac ma n z t yntemi ile haz rlanan tabla. * A malzemenin biim de tirmesini nlemek iin kr a n iki yzne, elyaf ynleri kr a apraz a i ac aca veya 45 e ayn nl astar kaplama ve yz kaplama yap r elde edilen tabla. ik, kal kta larak t kontratak * Karak karsald. n, r kontratl * Szle meli. kontrats z * Szle mesiz. kontrbas * Keman trnden, en kal sesli yayl . n alg * Kontrbas alan kimse, kontrbas .

kontrbas * Kontrbas alan sanat . kontrfile * Kesim hayvanlar bel kemi nda, indeki dikensi ntn iki yan bulunan et dilimi. k n nda kontrgerill * Gerill glerine karolu turulmu g. kontrol * Bir i do ve usulne uygun olarak yap yap inceleme, denetim, denetleme. in ru l p lmadn * Bir gere ve asl uygunlu bakma. eyin e na una * Yoklama, arama. * Deneti, kontrolr.

kontrol alt almak na * hastal durdurmak. * yang sndrmek. n kontrol etmek * denetlemek. * yoklamak, gzden geirmek. kontrol kalemi * Herhangi bir elektrik devresinin aveya kapal k oldu iine yerle unu tirilmi kk bir lmbanyan n p snmesiyle gsteren, ucu tornavidal , kalem biiminde ara. kontrol kulesi * (hava alan Hava trafik kontrol i nda) lerinin ynetilmesi iin yap lm evrenin iyice grnd olduka , yksek kule. kontrol saati * Bekilerin belirli yerlerden gei zamanlar belirleyen alet. n kontrolc * Kontrol yapan, deneti, kontrolr. kontrolr * Deneti.

kontrolrlk * Denetilik. kontrpiye * Sporcunun yan hareketi. lma kontrpiyede kalmak * futbolda kalecinin ters tarafa gitmesi veya hamle yapmas . kontrplk * Telleri birbirine ters gelecek biimde en az kaplamanst ste tutkallanmas olu ince, esnek n ndan an, ve dayan tahta. kl kontrpuan * e melodileri birbirine uydurma sanat itli . kontur kontuvar konu * (resimde) evre izgisi, nesneyi belirgin gsteren izgi. * Bir memleketin, yabanc memleketteki ticaret acentas bir . * Konu mada, yaz eserde ele al d da, nan nce, olay veya durum, mevzu. * zerinde konu bahis. ulan ey,

konu kom u * Btn kom birbirine yakyerde oturan kimseler. ular, n konu mankeni * Gemi olaygeli bir n mesini ve sonucunu ayn biimde yans zere canland kimse. tmak ran konu olmak u * birine konuk olarak gidip kalmak. konuk * Bir yere veya birinin evine k bir sre kalmak iin gelen kimse, misafir, mihman. sa * Konak gre asalak. ya

konuk etmek * birini evinde bir sre a rlamak. konuk evi * Resm veya zel kurulu n kendi grevlilerinin yararlanmas yapt konut, misafirhane. lar iin rd konuk gelmek * bir yere veya birinin evine k bir sre kalmak iin gelmek. sa konuk k esi * Konuklar oturmas haz n iin rlanmzel yer, yi buca it . konuk olmak * bir yerde k bir sre a sa rlanmak. konuk sanat * As l programda olmayan, program d etkinli kat sanat e lan . konuku * Yabanc konuklar yan verilen, onlar n na gezdiren, onlarla ilgilenen k veya arkada lavuz , mihmandar. konukuluk

* Konukunun imihmandarl i, k. konuklama * Konuklamak i i. konuklamak * Konuk almak. * Yeme a e rmak. konukluk * Konuk olma durumu, misafirlik. konuksever * Konuklar iyi davranan, onlar a na iyi rlayan ve kendisine konuk gelmesinden ho lanan, misafirperver, mkrim. konukseverlik * Konuksever olma durumu, misafirperverlik. konulma * Konulmak i i.

konulmak * Koymak veya konmak i lmak. i yap konulu konum * Konusu olan, mevzulu.

* Bir kimsenin veya bir bir yerdeki durumu veya duru eyin biimi, pozisyon. * Durum, yer, vaziyet, pozisyon. * Yeryznde bir noktan enlem ve boylamlaryard yla bulunan yeri. n, n m * Bir ehrin uzak ve yakevresiyle her trl ili n kisini sa layan ve ehrin geli mesini etkileyen co raf artlarn btn. n konumlama * Konumlamak i i. konumlamak * Konum durumunu kazanmak. konumland rma * Konumland i rmak i. konumland rmak * Bir rn veya hizmeti rakiplerinden ay iin pazarlama al rmak yapmak. mas konumlanma * Konumlanmak i i. konumlanmak * Yerle mek, yer almak. konur konur al konusuz * Esmer, akestane renginde olan. k * Kumral. * Konusu olmayan, mevzusuz.

konu

* Konmak iveya biimi. i * Konum. * Btn imknlar gz nnde tutularak kara, hava ve deniz birliklerinin yerle tirilmesi biimi.

konu kan * Konu , lk y may rd seven, ok konu an. konu k kanl * Konu olma zelli kan i. konu rma land * Konu rmak iveya durumu. land i konu rmak land * Sava ve gerelerini stratejik bir blgede toplamak. ara konu lanma * Konu lanmak iveya durumu. i konu lanmak * Belli bir yere veya blgeye mevzilenmek. konu ma * Konu i mak i. * Gr dan mzakere. me, ma, * Dinleyicilere bilim, sanat, edebiyat gibi bir konuda bilgi vermek iin yap konu konferans. lan ma,

konu bozuklu ma u * Baz sesleri geregibi i karamamaktan ileri gelen syleyi , kt telffuz etme. konu dili ma * Gnlk ya kullan ve yaz ay ta lan dilinden az ok farklarla ayr lmbulunan dil. konu gl ma * Baz konu organlarn geregibi al ma n i mamas sebebiyle rahat ifade edememe. konu korkusu ma * Tutukluk. konu merkezi ma * Beynin, konu i ma levini denetleyen blm. konu yapmak ma * topluluk kar nda bir konuda konu s mak. konu yetersizli ma i * Beklenen dzeyde veya yeterli lde konu amama. konu mac * Bir toplulukta konu kimse, hatip, konferans an . konu mak * Bir dilin kelimeleriyle d ncesini anlatmak. * Belli bir konudan sz etmek. * Bir konuda kar kl etmek, sohbet etmek. sz l * Sylev vermek, konu yapmak. ma * Konu dili olarak kullanmak. ma * D ncesini herhangi bir ara kullanarak anlatmak. * ki kurmak veya ili srdrmek. li kiyi * Belli bir biimde sylemek. * Geerli olmak, etkin olmak.

* k ve zarif grnmek. * Flrt etmek. * Becermek, uzman gibi yapabilmek. * Dargbulunmamak. n konu mama hakk * Adl makamlarda suluya tan ifade vermeme hakk nan . konu maya dalmak * ba ka eylerle ili keserek belli bir konudan sz etmek. kiyi konu turma * Konu turmak i i. konu turmak * Konu n lamak, konu na yol amak. mas sa mas * Bir mzik arac ok gzel almak. n konu u * Kolokyum. konu ucu * Kusursuz, dzgn, gzel, tatl sylemesini bilen. sz konu ulma * Konu ulmak i i. konu ulmak * Konu i konu olmak. mak ine * Herhangi biri konu mak. konu umluk * Bir konu sresi miktar ma . konut * Bir insanyatkalkt, i n p zaman kald veya tzel ki i olan bir kurulu bulundu ev, dnda ili un u apartman gibi yer, mesken, ikametgh. konut * Bir bilimin kurulu unda temel grevi grmekle birlikte belik'ten daha az olma ve tan mlanmayan ilkel gerek, koyut, postulat: Eukleides'in "bir noktadan bir do ancak bir parelel izilebilir" yolundaki konutu gibi. ruya konut belgesi * Yurtta n baz lar resm i lerini yrtrken gerekli olan, oturduklar yerin muhtar ald belge, ndan klar ikametgh ilmhaberi. konut dokunulmazl * Belli hukuk artlardnda, ki ait konutlara girilmemesi, arama yap n ilere lmamas e el ve yaya konulmamas durumu. konut fonu * Toplu konut yap iin devlete olu m turulan fon. konut kredisi * Konut almak iin banka vb. kurumlardan belli bir vadeye yay lmolarak dn al para. nan konutlanmak * Konut olarak kullanmak. konvansiyon * Anla ma. * Bir anayasa yapmak veya bir anayasay i detirmek iin toplanan ola anst geici meclis.

konvansiyonel * Anla ile ilgili, uzla ile ilgili. ma ma konveks * D bkey, muhaddep.

konveksiyon * Is m yay , iletim. konvektr * Is yayar. konvensiyonel silh * Taraflarca gc, nitelibilinen ve klsik olarak kabul edilen nkleer ve kimyasal silh dnda kalan sava i arac . konvertibilite * (para iin) Serbeste dvize evrilebilirlik. konvertibl * (para iin) Serbeste dvize evrilebilir. konvertisr * De tirge. i konveyr * Yk havadan veya yerden ta yarayan ve kapal maya devre al alet. an * Koruyucu gemi, refakat gemisi. konvoy * Ayn giden ta veya yolcu toplulu kafile. yere t u, * Sava gemilerince korunan yk gemileri katar . konyak * spirto derecesi yksek, zel kokulu, sar rak renkte bir tr ikinin patent ad mt . kooperatif * Ortak ihtiyalar elveri li artlarla kar lamak iin kurulan, kr amac olmayan ortakl k. * reticilerin, arac ortadan y kararak rnlerini daha iyi artlarda pazarlamak iin kurduklar ortakl k. kooperatifi * Kooperatif yesi. * Kooperatif yneticisi. kooperatifilik * Kooperatif kurma ve i letme i i. kooperatifle me * Kooperatifle i mek i. kooperatifle mek * Ekonomiyi kooperatiflere dayamak. koordinasyon * Belli bir amaca ula iin e i aras ba , uyum, dzen sa mak itli ler nda lant lama, e gdm. koordinat * Belirli bir molekl iinde zel bir konuma sahip bir atoma ba olan atom veya atom grubu. l koordinatlar * Apsis, kot ve ordinatortak ad n .

koordinatr * e i aras dzen ve uyum sa itli ler nda layan kimse, e gdmc. koordine * Koordinasyonla ilgili.

koordine etmek * uyum ve dzen sa lamak. kopal * Tropik blgelerde yeti baz en, erguvangillerden lan ve cil yapmakta kullan bir e reine. kar lan it kopanaki * El ile bir e dantel rmek iin kullan silindir biimli ara. it lan * Bu ara stnde rlen bir tr dantel. * Kollar geriye sarkcepken biiminde, beyaz keeden yap k lmkaytanla i lemeli bir e ceket. it

koparan

kopar lma * Kopar i lmak i. kopar lmak * Koparmak i lmak. i yap koparatmak p * koparmak. * ilgisini kesmek, nem vermemek. kopar * Koparmak i i veya biimi. koparma kalkma. * Koparmak i i. * melik bir durumda, ayaklar oynatmadan, halteri g hizas kald ktan sonra ayaklar s na rd aarak

koparmak * Kopmas sa n lamak, kopmas yol amak. na * Daldan, a atan altoplamak. p * Glkle elde etmek. * Birden ve gl bir biimde ba lamak veya ba latmak. * Zor kullanarak almak. * Birlikte ko yar y an stn bir aba ile h p gemek. zlan kopart lma * Kopart i lmak i. kopart lmak * Kopartmak i lmak. i yap kopartma * Kopartmak i i. kopartmak * Koparmak i yapmak. ini kopartt rma * Kopartt i rmak i. kopartt rmak

* Kopartmak i yapt ini rmak. kopa * Bir giysinin iki yan biti n tirmeye yarayan ve metal bir halka ile bir engelden olu ara. an kopalama * Kopalamak i i. kopalamak * Kopa ile iliklemek. kopalanma * Kopalanmak i i. kopalanmak * Kopa ile iliklenmek. kopal * Kopas olan, kopa ile iliklenen.

kopas z * Kopas olmayan. kopek kopil * Arssokak ocu z u. * Pi. kopkoyu * ok koyu. kopma kopmak * Kopmak i i. * Herhangi bir yerinden ikiye ayr lmak. * Yerinden ayr lmak. * Gvdeden ayr lmak. * (grltl veya tehlikeli olaylar iin) Birdenbire ba lamak veya ortaya kmak. * Btn ili kileri kesilip bsbtn ayr veya uzakla lmak mak. * Uzakla mak, kurtulmak. * ok amak. r * Ko mak, h gitmek. zla * Rublenin yzde biri de erinde para birimi.

kopolimer * Kopolimerle ile elde edilen madde. me kopolimerle me * Doymambirle karmn byk molekller vererek polimerle ikler n mesi. kopoy kopuk * Orta boylu, d kulakl k , tyleri k bir tr av kpe sa i. * Kopmu . * Toplum kurallar ald na rmayan erkek, i gsz, serseri. siz,

kopukluk * Kopuk olma durumu. * Kopu yara davran a r .

kopuksuz * Ara vermeden, durmaksn. z kopuntu * Kopmu para, diaspora.

kopup gelmek * uzak bir yerden ayr gelmek. larak kopuz * Ozanlar ald telli Trk saz n . kopuzcu kopya * Kopuz alan kimse. * Bir sanat eserinin veya yazbir metnin taklidi. l * Suret karma i i. * Bir s navda sorular cevaplamak iin ba birinden veya yerden gizli yoldan yararlanma. ka * Yazs l navda gizlice bakmak iin haz rlanmk t. * Taklit edilmi olan.

kopya ekmek (veya yapmak) * (genellikle yazs l navlarda) sorular cevaplamak iin gizlice bir kayna bakmak. a kopya defteri * Mektup kopyalarn ld ince yaprakl n kar defter. kopya etmek (yapmak veya kopyas n karmak) * (bir yaz eser iin) asl bakarak ayn veya benzerini olu veya na n turmak. kopya k d * Birka kopya karmak iin beyaz k n aras konulan karbonlu k tlar na t. kopya kalemi * Yaz kopya k yla birka k birden sert, mor renkli bir tr kalem. s d da kan kopya mrekkebi * Yaz, zerine konulan k ancak l mrekkep. s da slat nca kan kopya vermek * s navda sorulara cevap vermesi iin bir kimseye gizlice yard bulunmak. mda kopyac * Yazs l navlarda kopya yapan renci. * zgn eser vermeyip ba neserlerini kopya eden kimse. kalarn kopyac l k * Kopya yapma i i. kopyalama * Kopyalamak i i. * Geli tirilmi yntemlerle bir canln ikizini, t s yapma. zel n pkn * Basbir malzemeyi t bas yntemiyle aynen o l pk m altma. kopyalamak * Aynn benzerini o s veya altmak. * Bir canln geli n tirilmi yntemlerle ikizini veya benzerini yapmak. zel kopyalanmak * zde mek, btnle le mek.

kopye kor

* Bkz. kopya. * yanarak ate yice durumuna gelmi kmr veya odun paras . * K z rm. * Byk ac , znt, snt k . * Kolordu kelimesinin k saltmas : Korgeneral.

kor

kor dkmek * yan dayan kor durumuna girmek. nca kl kor gibi * k rm, ate pk z gibi.

kor gibi yanmak * ok parlamak. kora koral * Baca belirtisi k abuk, deken gte irade d hareketler olan bir hastal l sa, i k. * Din ezgi veya kaynadin ezgi olan orkestra paras .

koramiral * Deniz kuvvetlerinde, tmamiral ile oramiral aras ndaki, kara kuvvetlerindeki korgeneralin deniz ordusundaki dengi olan amiral rtbesi. koramirallik * Koramiralin rtbesi. * Koramiralin makam grevi. ve kordal lar * Slomlar geli ok hcreli hayvanlar toplulu iyi mi u. kordiplomatik * Bir yerde bulunan eli ve elilik grevlilerinin toplulu eliler toplulu u, u. kordon * o ipekten yap n ip. u lmkal * Saat veya madalyon gibi eyleri asmaya yarayan o unlukla ince zincir. * tellerden rlen ve zellikle ev aralar kullan elektrik iletkeni. nce nda lan * uzun s durumunda yap nce ralar lmoymal duvar veya mobilya ss. * Teneke ve inkodan yap e n stne ss yapmak iin kullan ara. lan yalar lan * Bir yere girip kmay denetim alt almak iin grevlilerden olu na turulan dizi. * Kabaran denizin kumsalda b dknt katman rakt .

kordon alt almak na * bir yere giri knlemek iin o yeri grevlilerce, korumak. kordon boyu * Denize ks y olan ehirlerde k boyunca uzanan imarl y yol. kordone * Sim, gm veya ipek ipliklerin bklmesiyle haz rlanan ve el i lemelerinde kullan ince kordon. lan * katl bklm ipek ipli i. * Kore dili.

Korece

koregraf

* Baleyi olu turan ad ve figrleri dzenleyen sanat m . * Koreografi eserleri yazar . * Dans ad nk geirilmesi. mlarn da * Bir baleyi olu turan ad figr ve anlat n btn. m, mlar * Do ru.

koregrafi

korekt

korelsyon * Bala l m. Koreli * Kore halk olan (kimse). ndan

koreograf * Koregraf. koreografi * Koregrafi. korgeneral * Kara ve hava kuvvetlerinde grevi kolordu komutanl olan, tmgeneralle orgeneral aras ndaki rtbe. korgenerallik * Korgeneral rtbesi. * Korgeneralin makam grevi. ve korida koridor * Bir yap girmeyi sa ya layan veya odalar birle genellikle dar geit, geenek. tiren * Gemeye yarayan dar ve uzun aral dehliz. k, * devlet aras ki ndaki dar toprak paras . korindon mineral. * Birle alminyum oksit olan, cam parlaklnda, saydam ve trl renklerde, elmastan sonra en sert imi * Bo gre a i.

kork aprilin be inden, kz ay e r inden r * eskiden halk aras nisan ay kullan april ayn be ift sren iki kz birbirinden ay nda iin lan n inde racak kadar hava so olur. uk korka korka * Korkarak. korkak * ok abuk ve olmayacak eylerden korkan (kimse, hayvan). korkak bezirgan ne kr eder ne zarar (veya ziyan) * i yapmaya korkan tccar, kendisini zarardan korumu olur, ama kazan da sa layamaz. korkaka * Korkak bir biimde.

korkakl k * Korkak olma durumu. * Korkaka davran .

korkakletmek k * korkak davranmak. korkalama * Korkalamak i i. korkalamak * Korkar gibi olmak, biraz korkmak. korkma * Korkmak i i. korkmak * Korku duymak, rkmek, deh kap ete lmak. * Kayg duymak, endi etmek. e * ekinmek, sak nmak, sayg duymak. * Yapamamak, cesaret edememek.

korktu ba gelmek (veya korktu u u na una ramak) * d nlen kt durum gerekle mek. korku * Bir tehlike veya bir tehlike d ncesi kar nda uyanan kayg s duygusu. * Kayg , znt. * Ktlk gelme ihtimali, tehlike, muhatara. * Gerek veya beklenen bir tehlike ile yo bir ac nda uyanan ve co beniz sararmas un kar s ku, , a z kurumas , kalp ve solunum h zlanmas belirtileri olan veya daha karma fizyolojik de melerle kendini gsteren gibi k i duygu. korku da bekler (veya a r) lar r * korku her yerde varln duyurur. korku damar * Kas klarda oldu san korkuyu atlatmak iin slmas u lan, k gerekti inan damar. ine lan korku d (veya korkuya kap mek lmak) * endi elenmek, korkmak. korku samak * herkesi korkutmak. korku vermek * korkutmak. korkudan rmak ld * a korku yznden akl yitirmek, delirmek. r n korkulma * Korkulmak i i. korkulmak * (herhangi biri) Korkmak. * Kayg duyulmak. korkulu * Korku veren, korkutan. * Kendisinden ktlk gelebilen, tehlikeli.

korkulu rya (veya dgrmektense uyanyatmak evld ) k r (veya ye dir) * tehlikeli bir igiri e mektense o i sa in layacakazantan vazgemek daha iyidir.

korkuluk kukla.

* Tarlalarda, babahe ve bostanlarda ku n zarar vermesini nlemek iin konulan, insana benzeyen , lar * D tehlikesi olan yerlere ekilen duvar veya parmakl me k. * Kendisine verilen iyapmayan veya ancak yer doldurmaya yarayan kimse veya topluluk. i

korkun * ok korkulu, korku veren, deh d ete ren, mthi . * (herhangi bir zelli k k veren. iyle) anl * ok a , pek ok, gl, r iddetli. korkunla ma * Korkunla i mak i. korkunla mak * Korkun bir duruma gelmek, korkun bir durum almak. korkunlarma t * Korkunlarmak i t i. korkunlarmak t * Korkun bir duruma getirmek. korkunluk * Korkun olma durumu. korkunun ecele faydas yoktur * kikorkmakla kendisine gelecek bir ktl nleyemez. i korkusuz * Korkusu olmayan, yrekli, pervas z. * Korku vermeyen, tehlikesiz.

korkusuzca * Korkusuz olarak, korkmadan. korkusuzluk * Korkusuz olma durumu. korkutma * Korkutmak i i. korkutmaca * Korkutma amac yap ( veya davran yla lan ey ). korkutmak * Korkmas yol amak. na * Kayg d ya rmek. * Gzdavermek. korkutucu * Korku veren. korkuya kesmek * korkmak. korlanma * Korlanmak i i. korlanmak * Kor durumuna gelmek.

korla ma

* Korla durumu veya biimi. mak

korla mak * Kor hline gelmek. korluk * Kor olma durumu. * Mangal. korna klkson. kornea korner * K e. korner at * \343 k at. e korner dire i * Futbolda katn yap belirleyen bayrakl e n lacayeri direk. kornet korneti * Kornet alan kimse. korni * Perdeleri asmaya yarayan tahta veya metalden ara. * ereve biiminde oymal k . nt * Sarp, kayalnt k k . * Korni yapan veya satan ki i. korni ilik * Korni iveya mesle inin i i. korni on korno * Kabu unun zeri prtkl, lezzetli bir tr tur h uluk yar. * Pistonlu orkestra alg. s * Motorlu ta tlarda, bisikletlerde sesle i vermek iin kullan ve iinden hava geirilerek al boru, aret lan nan * Bu borudan ses. kan * Gzde saydam tabaka.

korni i

* Sava larda a arac r olarak kullan boynuz veya fil diboru. lan, i * Bir a k, kendi zerine dolanmkoni biiminde uzun bir boru ve a geni a bir kulakl zl z e lan ktan olu flemeli bak an r alg . koro * Tek veya ok sesli olarak yaz mzik eserini uygulamak iin bir araya gelen topluluk. lmbir * Byle bir toplulu syledisz veya . un i ark

koro hlinde * toplu bir durumda, hep birlikte; grltl bir biimde. koroner * Kalbi ta eklinde ku p besleyen (damarlar). at

korporasyon * Lonca. korporatif * Korporasyonla ilgili. korsan * D veya kendi ulusunun gemilerine sald deniz haydudu. man ran * Ba nhakk zor kullanarak alan kimse. kalarn n * Bir hakk izinsiz olarak kullanan. korsanl k * Korsan olma durumu. * Bir hakk izinsiz olarak kullanma. korse korseci * Korse yapan veya satan kimse. korsecilik * Korse yapma veya satma i i. korseli korsesiz kort * Tenis oynanan alan. korte * l flrt. k, kta * Korsesi olan. * Korsesi olmayan. * Gzellik veya sak gayesiyle kullan esnek i giysisi. l lan

korte etmek * letmek. k kta kortej * Bir devlet by nn yan bulunan kimseler, maiyet, maiyet alay nda . * Bayram, cenaze gibi trenlerde s hlinde giden insan toplulu alay. ra u, * Beyin zar . * Bbrek st bezi kabu unun salg hormonlardan biri. lad kortizonlu * Birle iminde kortizon olan. kortizonlu il * ltihaplanmada, alerjilerde ve baz hastal ntedavisinde kullan birle kan klarn lan, iminde kortizon olan il. koru korucu * Orman veya kbekisi. r * K blgede gvenlik glerine yard olan sivil grevli. rsal mc * Bak kk orman. ml

korteks kortizon

korucuk

* Kk koru.

koruculuk * Korucu olma durumu veya korucunun i i. korugan * A gvdeleriyle yap evresinde kazukuru bulunan, korunmaya elveri kare biimindeki ev. a lmve l li, * Ate etmeye imkn verecek ekilde haz rlanmdelik ve mazgallar bulunan yer. koruk * Henz olgunla mamek i zm. koruk lferi * A ustosta avlanan turfanda lfer. koruk suyu * Koru ezilmesiyle elde edilen s. un v koruk erbeti * Koruktan yap lmbazen nane veya o otu kat ul lan erbet. koruluk * Koru durumunda olan sa yer. k al koruma * Can gvenli tehlikede oldu d inin u nlen bir kimseyi saldlardan korumak zere grevlendirilmi i. r ki

koruma polisi * Can gvenlitehlikede oldu d i u nlen bir kimseyi korumak zere e itilmi baz aletlerle ve zel donat lmemniyet grevlisi. koruma nsz * Ba nsz. lant korumak * Bir kimseyi veya bir detkilerden, tehlikeden veya zor bir durumdan uzak tutmak, muhafaza etmek, eyi vikaye etmek, s yanet etmek. * Gl bir kimse veya kurulu , gsz birini veya bir her trl tehlikeden esirgemek, onu desteklemek, eyi himaye etmek. * Tehlikeye kardenetimi alt bulundurmak, savunmak, mdafaa etmek. nda * Tehlikeli, zararl durumlar nlemek. * Bir eskimesini, y eyin pranmas nlemek iin gereken dikkat ve zeni gstermek. n * Sregelen bir durumun de ikli u i e ramas nlemek. n * Kar lamak, denk gelmek. korumal k * Koruma sa layan ey. korun * st derinin en dtabakas .

korun dokusu * Korun tabakas ve bu tabakan de imiyle olu t boynuz vb. yi yapan doku. n n i an rnak, korunak * Korunmak iin yap sn saklan yap ara gibi yer. lmyer; lan, lan , ma * Koruyan, esirgeyen, saklayan yer veya kimse.

korunakl * Korunaolan.

korunaks z * Korunaolmayan. koruncak mahfaza. korunga * Ambaljlanan mal detkilere karkorumak iin ambalj atna ak tahta, kontrplk vb. malzeme, s lan

* Yaban yonca, tirfil.

korungal k * Tirfil tarlas . korunma * Korunmak i i.

korunma grmek * anlayveya ho ile kar gr lanmak. korunmak * Kendini korumak, snmak, sak nmak. * Korumak i konu olmak. ine korunum * Korunmak i muhafaza. i,

korunumlu * Mekanik enerjisini demez kalan (sistem). i koruyucu * Korumak i yapan, gzetici, hami. ini * Koruyan kimse, muhaf z. * Asaladortamda yok eden, onun konak ula na engel olan (il veya i ya mas lem). koruyucu hekimlik * Hastalortaya k kmadan nce al nacak nlemlerle ilgilenen hekimlik dal . koruyucu nsz * Trkede nl ile biten bir kelimeye nlyle ba layan bir ek getirilince araya giren -y- nsz: Anne-y-e, evde-y-iz gibi. koruyuculuk * Korumak i himaye. i, koruyu * Korumak iveya biimi. i korvet korza * Denizin iinde iki zincirin biribirine dola . mas kosa kosins koskoca * Bir e uzun sapl it orak. * Tmler an sins, (cos). n * ok byk, muazzam. * Boyca uzun. * Denizalt karzel olarak silhlandlan bir e kk sava lara r it gemisi.

koskocaman * ok byk, ok iri, muazzam. * Geni , byk, kalabal k. kosmos kostak * \343 kozmos. * Zarif, kibar, al , gzel giyinmiyakkl ml , . * Yi kabaday it, , yrekli.

kostaklanma * Kostaklanmak i i. kostaklanmak * Zarif, kibar grnmeye al mak, al satmak, gsteri m yapmak. koster * K limanlar nda seferler yapmak zere in edilmi donat y aras a ve lmkk yk gemisi. kostik kostm * Hayvan ve bitki dokular yakan, a ran. n nd * Ceket, pantolon ve bazen de yelekten olu erkek tak giysisi. an m * o unlukla sokakta giyilmek iin dikilmi n giysisi. kad

kostmc * Kostm diken, haz rlayan veya satan (kimse). kostml * Kostm giymi olan. * Allmve gnlk giysilerin dnda baz giysiler giyilen. zel

kostmlk * Kostm yapmaya elveri li. ko a * ift, eikiz. , * Hep birlikte. ko kar a mak * birlikte ya lanmak (yeni evlenenlere dilek olarak sylenir). ko ko a a * ko arak. ko a * cmlelerinde zne ile yklemi birle sim tiren, ykleme olumluluk veya olumsuzluk, sreklilik, kesinlik, gl ihtimal kavramlar veren -d r/-dir eki veya de kelimesi. il ko k al ko alt ko am * Avu. * avu dolusu. ki * Ko olma durumu. a * hayvan ki birbirine ko veya ba ma lama.

ko amlama * Ko amlamak i i. ko amlamak * elle avulamak. ki ko ad ar m * Toplu jimnastikte yap hafif tempolu ko lan u. * H ad zl mlarla, ko arcas na. ko in * A hareketsiz, bol ve kabartyl bir tavuk . r, k rk ko ma * Ko i mak i. * Sazla okunmak iin hece ls ile yaz ilk parasn birinci, ikinci ve drdnc dizeleriyle teki lm , n paralardrdnc dizeleri birbiriyle, kalan dizeler de kendi aralar uyakl n nda , konular sevgi ve do olaylar bir a olan halk iiri. * Bir halat ac , a peki tirmek iin yan konulan halat veya a na a. ko maca ko mak * Birbirini kovalayarak oynanan bir ocuk oyunu. * Ad at n rarak ileri do h gitmek. m lar art ru zla * Bir yere ivedilikle gitmek. * Bir i ok ilgilenmek, ko turmak. le u * Ko uya kmak. * (ard veya pe ndan inden zarflar ) Kovalamak, stne d izlemek. yla mek, * Birlikte i grmesi iin bir ba birinin yan katmak, arkada eyi ka na olarak vermek. * Hayvan ekece ba i eye lamak. * ileri srmek. art * Birini, bir i grevlendirmek. te ko nil * K z bce gzel ll boya lan bir tr, kabuklu bit (Coccus coeti). rm inin kar

ko mak

ko turma * Ko turmak i i. ko turmak * Ko i yapt mak ini rmak. * abucak gndermek. * abalamak, u mak. ra ko turulma * Ko turulmak iveya durumu. i ko turulmak * Ko i mak i yaptlmak. r ko u * Ko yap yar arak lan . * At yar.

ko at u * Ko iin yeti u tirilmi at. ko koparmak u * h ko zla uvermek, abucak at gitmek. l p

ko yolu u * Sakl am iin orman ilerinde veya yol kenarlar zel olarak dzenlenmierit hlinde toprak yol. l ya nda ko ucu ko uk * Ko kat yar . uya lan * Naz manzume. m, * Ko trk. ma, * art. * Bir antla mada belirlenen hkmlerden her biri. * Bir kendi zelli kazanmas bulunmas eyin ini iin, gereken durum, gerekli olan zellik.

ko ul

ko ullama * artlamak i i. ko ullamak * duruma getirmek. artl ko ulland rma * artland i rmak i, artland rma. ko ulland rmak * artland na sebep olmak, rmas artland rmak. ko ullanma * artlanmak i i. ko ullanmak * artlara ba kalmak, l artlanmak. ko ullu * , me artl rut. * artlanmolan ( ey). ko tepke ullu * Do olmayan, sonradan kazandlan tepkenin bir uyaran kar nda ortaya al r s kmas biiminde beliren tepke, refleks. artl ko yan cmle ullu * yan cmle. artl ko ulma * Ko ulmak i i.

ko ulmak * Ko (II) iyap mak i lmak. * Srlmek, gnderilmek. * Herhangi biri ko (I). mak ko ulsuz * z. arts

ko ulsuz tepke * Herhangi bir artland srecinin ba belirli bir uyaranla sa rma nda lanan do tepke, z refleks. al arts ko um * Araba hayvann kaytak . n m * Hayvanarabaya ko n ulmas .

ko at um * Arabaya ko at veya hayvan. ulan ko hayvan um * \343 ko at um . ko tak um m * \343 ko um. ko umcu * Araba hayvanlarn kayblmn yapan kimse. n ko umlu ko un * Ko geirilmi ulmu um , ko (hayvan). * Asker, yan yana durmu asker dizisi, saf. * Yan yana dizilmi insanlarolu n turdu dizi. u * Ko yar u, .

ko ba un lamak * ko durumuna girmek, saf tutmak. un ko ko un un * Dizi dizi, s s ra ra. ko untu * Bir adamyan bulunanlar, yardak tayfa. n nda lar,

ko a ko a u u * Ko arak. u ko ma u * Ko mak i u i.

ko mak u * Birlikte ve birden ko mak. * Ko turmak. u ko turma u * Ko turmak i u i. ko turmak u * Bir iizlemek veya birok i i i yapmak amac srekli olarak gidip gelmek, ko mak. yla u ko ut * (iki veya daha ok do iin) er iki ayn ru ki er dzlem iinde bulunan ve kesi meyen, muvazi, paralel. * Ayn zaman iinde geli ayn en, zellikleri gsteren (olay, d vb.), paralel. nce ko utuluk * Ki ruhsal olaylarla, bedensel olaylar aras ko ide, nda utluk bulundu ileri sren paralelizm. unu reti, ko t utlarma * Ko t utlarmak i i. ko t utlarmak * Birine ko duruma getirmek, paralelle ut tirmek. ko utluk * izginin ko olmas ki ut , paralellik, muvazat. * (olay, d vb. iin) Aralar benzerlik bulunmas nce nda durumu.

kot

* Giysi yap bir tr pamuklu kuma lan . * Bu kuma yap (giysi). tan lan * Temel ile zemin aras ndaki ykseklik.

kot kota

* Bir lkede kontenjan sisteminden ithal edilecek mallare n itlerini ve e oranlar veya miktarlar it n n gsteren liste. * Baz lkelerde, sinemalarda belirli bir sre oynat lmas zorunlu olan yerli film sayn yabanc sn filmlere oran . kotan * Pulluk, byk saban. kotar lma * Kotar i lmak i. kotar lmak * Kotarmak iyap i lmak. kotarma * Kotarmak i i.

kotarmak * Pi yemeba kaba bo en i ka altmak. * Bir itamamlamak, bitirmek. i * Yemek iin hazk yapmak. rl kotlama kotlamak * Kotlarla gstermek. * Bir harita veya taslaktaki miktarkotlar koymak, rakamlamak. n n kotlet * Pirzola. kotletpane * Galeta ununa bulanarak ya k lmpirzola. da zart koton * Pamuktan yap lmolan (kuma vb.). * Kotlamak i i.

kotonperle * im gibi parlak ve kal bir cins pamuk iplik. bri nca, kotra * o unlukla bir direkli, randas olan, ince gvdeli yelkenli. kotra kov * Irmak ve gl a nda kurulan ve ince kaz zlar klarla kam lardan yap dalyan. lma * Yerip eki tirme, g ybet.

kov etmek * yerip eki tirmek.

Kova kova

* Zodyakta O ile Balburlar nda bulunan bir bur. Zodyak. lak k aras

* Genellikle su veya sulu eyleri iine koyup ta maya, kuyudan veya denizden su ekmeye yarayan stnden kulplu kap. * Futbolda ok gol yiyen kaleci veya tak m. kova * Batakl klarda yeti bir e saz, has en it r otu.

kova kova * Kovalar dolusu, kova stne kova dolusu. kova olmak * ok gol yemek. kovalama * Kovalamak i i. kovalamaca * Ebenin, yan gizlice sokulup koluna vuran na kovalayyakalamaya al p biiminde oynanan bir ocuk mas oyunu. kovalamak * Kovmak. * Kaan arkas ko yakalamaya al n ndan mak, mak. * Bir arkas d elde etmeye veya bir sonuca ba eyin na p lamaya al mak, izlemek, takip etmek. * Yar kamakta olan ko veya ko ta, ucu ucular yakalamaya al mak. kovalan * Kovalanmak iveya biimi. i kovalanma * Kovalanmak i i. kovalanmak * Kovalamak i konu olmak. ine kovalay * Kovalanmak iveya biimi. i koval k * Sazlyer. k kovan * Fi in kapsl, barut ve kur ta yuva blm, kap e un yan k. * Ar bar olarak yap trl biimdeki tahta, sepet veya sand lara nak lan, k. * Yay k.

kovan anahtar * Alt sekiz kc ve e vatalar kmak ve skmek iin kullan anahtar. s lan kovan otu * O otu. ul kovanl k kovboy * Bkz. ar (II). l k * Amerika'da sr obanlar verilen ad. na

kovboyculuk * Kovboyculara zenme durumu. kovcu kovculuk * Kovcu olma durumu, fitnecilik, fitilik, gammazl k. kovdurma * Kovdurmak i i. kovdurmak * Kovmak i yapt ini rmak. kovlama * Kovlamak i i. * Sz getirip gtren, arkadan eki tiren, fitneci, fiti, gammaz.

kovlamak * Birinin yapt isyledisz yermek, ktlemek, birisini yerip eki i, i tirmek, fitlemek, gammazlamak. kovma kovmak * Kovmak i i. * Sert veya kk d rc szlerle gitmesini sylemek, savmak. * Bir yerden srp karmak, kovalamak. * ine son vermek, grevinden atmak, uzaklarmak. t * Varlna son vermek, ortadan kald rmak. * zlemek.

kovucuk

* Bitkilerde, mantar tabakas zerinde, snger dokunun kal mad yerlerde olu ve bitkinin nla an solunumuna yard eden kk deliklere verilen ad, adese. m kovuk kovulma * Kovulmak iveya biimi. i kovulmak * Kovmak i konu olmak veya kovmak i lmak. ine i yap kovulu * Kovulmak iveya biimi. i kovuntu kovu * Kovmak i i veya biimi. kovu turma * Kovu turmak i i. * Sulu san biri iin yap soru lan lan turma ve ararma, takibat, takip. t kovu turma amak * kovu turmak i lemine ba lamak. kovu turma yapmak * kovu turma i lemini yrtmek. * Kovulmu kimse, matrut. * Bir oyuk durumunda bulunan i blm. eyin

kovu turmak * Sulu oldu ileri srlen biri iin gerekli ararma ve soru u t turmay yapmak, takip etmek. koy koyacak koyak * da aras kalan byk ukur, vadi. ki n nda * Da ve kayal lar klarda olu do ukur. mu al * Karalarda akarsu a rmas olu , bir yne do e uzunlu ukurluk. nd yla mu ru imli, una koyar koycuk * Kk koy. koydu yerde otluyor um * uzun sredir hibir ilerleme gstermeyenler iin sylenir. koydunsa bul! * arand hlde bulunamayan veya bulunmas eyler gereken yerde bulunmayan kimseler iin kullan l r. koydurma * Koydurmak i i. koydurmak * Birinin bir bir yere koymas sa eyi n lamak. koygun koyma * Dokunakl , etkili, ili, ac . kl * Koymak i i. * akarsuyun birle i yer. ki ti * Denizin, gln kk girintiler biiminde karaya do sokuldu yer, kk krfez. ru u * te beri koymaya yarayan ine ey.

koyma ak l * Tecrbe edilmemi , etkisi k sren, o an iin ortaya at tr nasihat. sa lmbir koymak * Bir bir yere b eyi rakmak, belli bir yere yerle tirmek. * Bir kimseyi i yerle e tirmek, birine i lamak. sa * B rakmak. * Katmak, eklemek. * Yazmak (imza, tarih, adres). * Uyulmas gereken kurallar belirlemek, ortaya karmak. * Etkilemek, dokunmak. * (btede) Bir veya kimse iin kullanmay ey belirlemek, ay rmak. * B rakmak, terk etmek. koynuna almak * biriyle beraber yatmak. * biriyle sevi iin yatmak. mek koynuna girmek * biriyle yatsevi p mek. koynunda y beslemek lan * bir yakndan ihanet grmek. n

koyu

* Yo unlu undan dolay akan, sulu kar . g t * Karaya kaan (renk), akar . k t * (baz nitelikler iin) A . r * Derin, hareketli. * Asiyaha yakgri, grinin bir ton koyusu. k n

koyu gri

koyu kahverengi * Karaya yakkahverengi, kahverengini bir ton koyusu. n koyu k r * K man ilk devresinde meydana gelen koyu renkli at donu. rla n

koyu k z rm * Bordoya yakk z rmn bir ton koyusu. n rm, k zn koyu koyu * (renk iin) koyu. yice koyu koyu d nmek * uzun uzun veya derin derin d nmek. koyu lcivert * Karaya yaklcivert, lcivertin bir ton koyusu. n koyu mavi * Mavinin bir ton koyusu. koyu pembe * Pembenin bir ton koyusu. koyu sar * Sarn bir ton koyusu. n koyu ye il * Karaya yakye ye birka ton koyusu. n il, ilin koyula ma * Koyula i mak i. koyula mak * Koyu duruma gelmek. * Derinle mek, hararetlenmek, a duruma gelmek. r koyularma t * Koyularmak i t i. * bir grnt veremeyecek kadar zay yi f olan bir film parasn kimyasal i n lemlerle glendirilmesi i i. koyularmak t * Koyu duruma getirmek. koyulma * Koyulmak i i. koyulmak * Koymak i konu olmak. ine * Koyula mak. * Giri mek, ba lamak, te ebbs etmek.

koyultma

* Koyultmak i i.

koyultmak * Koyu duruma getirmek. * Bir konu tat alr biimde uzatmak. may n koyuluk koyun * Gevi getirenlerden, eti, st, yapa ve derisi iin yeti s tirilen evcil hayvan (Ovis aries). * Verilen buyruklara uyan, kendi ki ini gsteremeyen kimse. ili koyun * G giysi aras sle . * (yatmakta iken) Kollar aras , kucak. * Koruyucu, efkatli evre. koyun bak l * Bn bak , budala, k l a n. koyun can derdinde, kasap ya derdinde * Bkz. keiye can kayg, kasaba et (veya ya kayg. s ) s koyun dede * Al aptal. k, koyun eti * Kesilmi koyunun paralansat eti. p lan * Koyu olma durumu.

koyun gibi * budala, k a n. * karar ve davran nda ba na ba olan, ba na uyan. lar kas ml kas koyun kaval dinler gibi dinlemek * hibir anlamadan dinlemek. ey koyun koyuna * (yatmakta iken) Birbirine sar durumda. lmbir koyun mantar * Bir e mantar, koyun gbe it i. koyuncu * Koyun besleyen veya alsatan kimse. p

koyunculuk * Koyun beslemek veya alsatmak i p i. koyungbe i * Bir e mantar, koyun mantar it . koyungz * Birle ikgillerden, beyaz ve iri bir papatya tr (Matricaria parthenium). koyuntu * Snt k , znt, keder. * Sopa, baston koymaya yarayan yer.

koyunun bulunmad yerde keiye Abdurrahman elebi derler * istenilen nitelikteki bulunamay onun daha d nitelikte olan da raz ey nca k na olunur.

koyunyn * Bir tr snger, bal pete i. koyut * Konut (II).

koyuverme * Koyuvermek, koyvermek i i. koyuvermek * Salmak, serbest b rakmak. * Oluruna b rakmak. koyverme * Koyuvermek. koyvermek * Koyuvermek. koz * Ceviz. * skambil oyunlar di k alabilen, onlara stn tutulan belirli renk ve i nda er tlar aretteki k t. * Ba f olan elveridurum, sald savunma f . arrsat li rve rsat

koz helva * Ceviz ve ekerle yap a bir tr helva. lan dal koz helvac * Koz helvas yapan veya satan kimse. koz helvas * Koz helva. koz k rmak * oyunda elindeki kozlardan birini kullanmak. koz vermek * imkn tan elveri durum sa mak, li lamak. koza * inde tohum veya krizalit bulunan koruncak.

koza ekmek * kozay temizleyip ay klamak. kozac * kozas p satan kimse. pek al kozac l k * Koza i i leme i. * kozas p satma i pek al i. kozak * Kozalak. * Metalden yap lmiine antla ve padi mektuplarn konuldu kutu. ma ah n u * Koza. * Kozalakl n o dibi yuvarlak, tepesi koni biiminde ve odunsu dokulu meyvesi. lar u * Bal mumu zerine bas lmmhrn bozulmamas zerine yap r fil di iin lan t inden kapak k. * Olmam kuru, ham meyve. ,

kozalak

kozalakl lar * Atohumlulardan, yapraklar nemsi, yemi kozalak biiminde, porsukgilleri, servigilleri, amgilleri k i leri iine alan bir bitki tak , i yaprakl m ne lar. kozalaks * Kozala benzeyen, kozalak grn a nde olan. kozalaks bez * Beynin alt bulunan kk bir bez. nda kozal * Kozas olan.

kozas ekilmek na * evreyle ili kisini kesmek, hibir kar eye mamak. kozas z kozmetik kozmik * Kozas olmayan. * Cildi ve salar gzelle tirmeye, diri tutmaya yarayan her trl kokulu madde. * Evrenle ve onun genel dzeniyle ilgili. * Haber alma ile ilgili.

kozmik nlar * Y zlar aras ld uzaylardan gelerek atmosfere giren, kaynaklar kesinlikle bilinmeyen nlar. kozmik madde * Evreni olu turan madde. kozmogoni * Evren do umu. kozmogonik * Evrenin do umuyla ilgili. kozmografya * Gk biliminin, matematik ve fizi yalntemel kavramlar yararlanarak en belliba olaylar alan in z ndan l ele dal . kozmoloji * Evren bilimi. kozmolojik * Evren bilimsel. kozmonot * Uzay adam , astronot. kozmopolit * e uluslardan kimseleri bar ran, iinde bulunduran. itli nd * Kozmopolite zg olan. * Ulusal zelliklerini yitirmi kimse. kozmos * Evren.

kozu kaybetmek * istedi yapabilme imkn yitirmek. ini n

kozunu oynamak * elindeki en stn ve son imkn kullanmak. kozunu payla (veya pay etmek) mak * aralar ndaki anla zora ba mazl vurarak zmlemek, sona erdirmek. kek * Kadk girip engi gibi oynayan erkeklere verilen ad. n lna * A ba davran olmayan kimse. l r lar * o karc veya a u ar rlama makam k ve oyun havas nda, vrak en . * Kek olma durumu veya ke yapt i in . * Kek gibi davranma durumu. kfte * Genellikle klmetten, bazen de tavuk, balveya patatesten yap trl biimlerde pi y k lan, irilen yemek. kfteci * Kfte yapsatan kimse. p * Kfte sat veya yenilen yer. lan * Kfte pi satma i irip i. * Sevgiyle sylenen paylama sz. * Kfte yapmaya elveri(k li yma). * zm yla ni kaynat ve tepsilere dklp kesildikten sonra kurutulan bir e pestil. ras asta larak it kfterlik kftn khne * Kfter yapmak iin zel olarak ayr zm veya lan ra. * Srlara yedirilen susam veya keten kspesi. * Eskiyip y pranm bak z kalm ms , . * inde ya lan zamana gre geride kalm eskimia an , , d.

keke keklik

kftecilik kftehor kftelik kfter

khnele me * Khneme. khnele mek * Khnemek. khnelik khneme * Khne olma durumu. * Khnemek i i.

khnemek * Eskimek, modas gemek. * Geersiz bir duruma gelmek, a kalmak. d

kk

* Bitkileri topra ba a layan ve onlar topraktaki besi maddelerini emmesine yarayan klorofilsiz blm. n, * (bazeylerde) Dip blm. * (kkyle ve sap lan bitkilerde) Tane. yla kar * Dip, temel, esas. * Kaynak, kken. * Bir kimseyi bir yere ba layan manev temel glerin btn. * Kelimenin her trl ekler ld sonra kalan anlaml kar ktan blm: Yapt kelimesinde kk, yaprmak blmdr. * Ola an artlarda evresinden yal t lamayan, ancak birok tepkimede nitelik de tirmeden geebilen atom i kmesi. * (denklemde) Bilinmeyenin yerine konuldu unda uygun d gerek veya birle de en ik er. kk * Saz kurmaya yarayan burgu, kulak. * Sap. * Ssende oldu gibi, her y sren ve yer stne sap u l kk karan ok yk yer alt ll gvdesi. kk bacakl lar * Kk biiminde, yalanc denilen protoplzma uzant yla hareketlenen, besinlerini bulan, amipleri, ayak lar gnsleri, deliklileri ve nl iine alan tek hcrelilerden bir sf. lar n kk bilgisi * Kken bilimi. kk boyas * Kk boyas gillerden, 1-2 m uzunlu unda, al grn nde, gvdesi sert dikenli, ok yk bir bitki, kl ll z boya, kl kk (Flubia tinctorum). Bu bitkinin srngen ve k z z rm renkteki kk saplar boyac kullan l kta l r. * Bu bitkinin kklerinden elde edilen k z sar boya, kk k z, alizarin. rmms bir rms kk boyas giller * Biti ta yaprakl eneklilerden, yapraklar , meyveleri zeytinsi olan ve kahve a , kk boyas ik iki karkl l ac , k na, yo otu, alt kk gibi birok cinsleri ve bunlara ba drt bin kadar tr iine alan bir familya. nak urt n l kk do c rays * Yedek besin maddelerini kklerinde toplayan, pancar, algam gibi kk yemlerin do ranmas kullan iin lan, bazen temizleme kafesi de bulunan zel bir alet. kk i areti * Herhangi bir kuvvete nc kuvvet diyelim, ykseltildi rne "8 sayn inde in s veren 2 say 8'in nc s kuvvetten kkdr" denir; bylece, 481 gibi bir ifadede 81 in drdnc kuvvetten kkn, yani 3 sayn s anlat r. Bir a say verildi a=b2 e ini sa s inde itli layan b sayna, "a'n kare kk" veya "ikinci kuvvetten kk", bu e s n itlik a=b3 biiminde olursa "a'nkp kk" veya "nc kuvvetten kk" denir ve bunlar gsterilir: 2a , 3a n yle bu ifadelerde kullan kk izgi biimindeki i lan r arete kk i denir. areti kk kaplama * A n kklerinden elde edilen, gzel desenli bir kaplama e ac idi. kk k z rms * Kk boyas , alizarin. kk kurdu * Danaburnu. kk mantar * Me am ve f k gibi a e, nd alarkklerinde yerle iplik grn n en, nde bir mantaremeciyle, kkn n ortak ya biimindeki birle ama mesinden olu mantar. an kk salmak * iyice tutunmak, sa lamla yay mak, lmak, kklenmek. * bir yere iyice yerle mek.

kk sap

* Ssende oldu gibi, her y sren ve yer stne sap u l kk karan ok yk yer alt ll gvdesi.

kk sapl * iebeya e gibi ok yk kk sap nci i relti ll bulunan bitki. kk skmek * ok etin i grmek. kk sktrmek * u t rarmak, glk karmak. kk kkk kken * yap nda kullan trl kk, kabuk, iek, yaprak gibi l m lan eyleri satan kimse. * Ana kkn dallanmas olu ikincil kk. yla an * Kavun, karpuz, kabak gibi bitkilerin toprak stnde yay dallar lan . * Bir dayand temel, biim, sebep veya yer, men eyin kt, e. * Soy, as l. * Bir malretildiveya yap al getirildiyer, men orijin. n i ld, nd, i e, * Tulumbac hortumlarn u k ndaki sar n sm maden sap.

kken belgesi * Bir malhangi lkeden getirildi gsteren belge, men n ini e ahadetnamesi. kken bilimci * Kken bilimi ile u an dil bilimi, etimolog. ra kken bilimi * Bir dildeki kelimelerin kayna gsteren, ne zaman ortaya klar, nereden geldiklerini, hangi n kt n evrelerden getiklerini araran; kelimelerin hem biim hem anlam tarihini ele alan dil bilimi dal t , etimoloji. kken bilimsel * Kken bilimi ile ilgili, etimolojik. kkenlenme * Kkenlenmek i i. kkenlenmek * Kkeni olmak, kkene sahip bulunmak. kkenli * Kkeni olan. * Belli bir kaynaktan kmolan, bir kayna dayanan. a * Kkenle ilgili olan. * Kkeni olmayan.

kkensel kkensiz

kkertme * Kkertmek iveya durumu. i kkertmek * Kklemek. * Fide, sebze veya asma ubu unun ufaklar kkyle n kararak ba yere dikmek. ka

kkleme

* Kklemek i i. * Tarla yapmak iin ormanda a yer. lan

kklemek * A veya bitkiyi kk ile birlikte topraktan a karmak, kkertmek. * Toprakta kalan bitki kklerini ay klamak. * Ba ubuklar veya fidanlar n kklendirip dikmek. * Minder, gibi ilte eylerin iki yzn yer yer diki tutturmak. lerle * sa rglerinden birka yeniden bir arada rmek. nce n kklemek * (sazKurmak. ) kklendiri * Kklendirmek iveya biimi. i kklendirme * Kklendirmek i i. kklendirmek * Bir a n ayerini, afilizinin kk salmas topra gmmek. ac iin a * Kk vermesini sa lamak. kkleni * Kklenmek iveya biimi. i kklenme * Kklenmek i i. kklenmek * (bitki iin) Kk olu mak; kk salmak, kk tutmak. * Kkl, temelli bir biimde yerle mek. kkle me * Kkle i mek i. kkle mek * Gl bir biimde yerle yer etmek, kk salmak. mek, kkle tiri * Kkle tirmek i i veya biimi. kkle tirme * Kkle tirmek i i. kkle tirmek * Kkle mesini sa lamak. kkl * Kk olan. * Kkle , iyi yerle , kal olan, esasl mi mi c . * Soylu, soyu sopu belli, iyi tan nan.

kkl aile * Eskiden beri bilinen ve iyi tan aile. nan kknar * amgillerden, yksek blgelerde yeti i yapraklar sa, yass en, ne k olan, reineli ve kozalakl orman bir a (Abies). ac kknar sak z

* Kknar kozalaklar elde edilen sak kknar reinesi. ndan z, kksel * Kkle ilgili. kks kksz * Ci otlar ve yosunlarda kk and bitkinin tutunmas yarayan blm. er nda ran, na * Kk olmayan. * Temeli, dayanaveya gerekliolmayan. i

kkszlk * Kksz olma durumu. kkten * Yzeyde kalmay derine inen, as p l konuyu da iine alan, kkl, cezr, radikal.

kkten iekli * iekleri kk saptan veya kk yan sren bitki e ndan itlerine denir. kkten dinci * Kkten dincilik yanl olan kimse. s kkten dincilik * Kurulu dzenin temellerini din kural ve inanlar do rultusunda detirip uygulamadan yana olan tutum i veya reti. kkten srme * Niteli soydan alm tredi olmayan, soylu. ini , kktenci * Kktencilikten yana olan, kktencilik yanl, radikal. s

kktencilik * Bilimde, dinde, siyasette kkten yenilikler yapma e ilimi, radikalizm. * Ele al konunun temel sebeplerine, kklerine kadar inen d biimi, radikalizm. nan nce * Ya biimlerini, ya ili ama ama kilerini ele kkten de tirme e tirip i iliminde sonuna kadar giden gr . * Kurulu dzenin temellerine ynelik toplumsal ve ekonomik detirmelerden yana olan tutum veya i reti, radikalizm. kkte * Ayn kkten gelen e yap grevdeki kelimeler: Sevgi, sevin, sevme; vergi, verim, veri; bak, itli ve l ba , ba gibi. lang ar kkte tmle * Fiille ayn kkten olan tmle: alg almak. Ekin ekmek gibi. Kktrke * Gktrke. kk kaz nmak * bir daha ortaya kamayacak biimde yok edilmek. kknden halletmek * herhangi bir konuyu veya sorunu temelden zmlemek. kkne kibrit suyu * "yerin dibine bats "lsn, kahrolsun!" anlamlar ilenme sz. n!", nda kkne kibrit suyu dkmek (veya kkn kurutmak) * bir daha ortaya kamayacak biimde yok etmek.

kkn (veya kknden) kaz mak * bir daha reyemez duruma getirmek, hibir kal s b ntn rakmamak, yok etmek. kler kle * Tanelere zarar veren bir bu hastal. day

* Sava tutsak al yabanc ta nan, lkelerden zorla kal zgrlkten mahrum b lan veya ba ndan r p rak kas satal erkek, kul, esir I. n nan * Birinin emri alt bulunan, zgr olmayan kimse. nda * Herhangi bir a derecede ba olan kimse. eye r l kleci * Kar ncalar ba trlerin yuvalar talan etmesi durumu. n ka n

klele me * Klele i mek i. klele mek * Kle durumuna gelmek. klele tiri * Klele tirmek iveya biimi. i klele tirme * Klele tirmek i i. klele tirmek * Kle durumuna getirmek. kleli klelik * Kle olma durumu, esirlik, kulluk, esaret. klelik dzeni * Eski a larda klelerin ba retim gc olarak kullan rejim. ld klemen * Klelerden kurulan bir asker sf n. * Birinin sahip oldu kle veya karava u . * Klesi olan.

klen olay m! * yalvarma anlat r. kleniz (veya kleleri) * sz syleyen erkek taraf sz sylenen kimseye a bir sayg ndan r gsterilmi olmak iin ben zamiri yerine kullan . l rd * sayg amac biri, yak ndan sz ederken onlar yla, nlar anlatan kelimelere de bu sz kat l r. klesiz klk kmbe * Un, tuz ve ya yo ile urulan hamurun k n kle gmlmesi yoluyla elde edilen ekmek. zg kme * Klesi olmayan. * ve yk hayvan .

* Papatya ve ay ie oldu gibi, sapyass mve geni inde u n la lemi zerinde ieklerin yan yana ucu toplanmas biimindeki iek durumu. kmr * Karbonlu maddelerin kapal havasyerlerde iin iin yanmas veya ok uzun sre derin toprak ve z ndan katmanlar nda kalbirtak kimyasal demelere u alt p m i ramas olu siyah renkli, bitkisel kaynakl ndan an, , iinde yksek oranda karbon bulunan kat t. yak * Koyu kara rengi belirtmek iin kullan l r. kmr bavurmak a * kmrn iyi yanmamas karbon oksidiyle zehirlenmekten ba r ndan kan amak. kmr gibi * simsiyah. kmr kalem * \343 fzen. kmr kayas * Kaya bal cinsinden kara renkli bir bal k. kmrc * Kmr alsatan veya odun kmr yapan kimse. p * Vapurda, fabrikada vb.de oca kmr ta i a i. yan

kmrc dnmek ra na * yz, st basiyah lekeler iinde kalmak. kmrclk * Kmrc olma durumu veya kmrcnn yapt i . kmren * Sar a benzer bir yaban otu, yaban sar msa msa(Allium rotuntum).

kmrle me * Kmrle i mek i. * Bitki kal larn kmre dn nt n mesine yol aan do olay. al kmrle mek * Kmr durumuna gelmek. kmrle tirilme * Kmrle tirilmek i i. kmrle tirilmek * Kmr durumuna getirilmek. kmrle tiri * Kmrle tirmek i i veya biimi. kmrle tirme * Kmrle tirmek i i. kmrle tirmek * Kmr durumuna getirmek. kmrl * Birle iminde kmr olan. * Yak t olarak kmr kullanan.

kmrlk * Kmr saklanan veya konulan yer.

km

* Manda, su sr , cam z.

kpe atsan yemez e * (yiyecek iin) ok kt. kpe ho kediye pidememek e t, t * kendisine zarar verenlerden korunmak iin en kk bir tepkide bulunmamak. kpeba i lasan durmaz * ya amaya elveri yerler iin kullan siz l r. kpe a na kemik atmak in z * kargelerek ba p a birini susturmak iin ona bir sa r ran kar lamak. kpek * Kpekgillerden, boy ve biim bak ndan pek ok cinsleri olan, ok iyi koku alan, sad bekilik, avc m k; l k gibi i iin beslenen memeli hayvan (Canis familiaris). ler * A niyetlerle yaltaklanan veya davran kt olan kimse iin svg sz olarak kullan a k l lar l r. kpek bal * Kpek bal ndan, gvdesi mekik biiminde, burun k sivri, solunga yar boynun iki yan klar sm klar nda bulunan, krdakl rt bal n genel ad k , y c klar (Mustelus mustelus). kpek bal klar * Omurgal hayvanlardan bal sf giren bir tak klar nna m. kpek di i * Az leri ile kesici di aras iki yanda ve altl di ler nda, stl birer tane bulunan sivri di . kpek gibi * ok yaltaklananlar iin sylenir. kpek memesi * Koltuk alt iltihapl ban. nda kan kpek sar msa * Yaban sar msa . kpek so an * Yaban sar msa . kpek soyu * "Alak, soysuz" anlam gelen bir svg. na kpek zm * zm. t kpek yese kudurur * ok a ve onur k szler iin sylenir. r r c kpekayas * Ball babagillerden, iekleri sap evresinde demet durumunda toplanmrl t birok tr olan bir bitki , (Marrubium vulgare). kpekgiller * Kpek, kurt, akal, tilki gibi et obur memelileri iine alan hayvan familyas . kpekkuyru u * Alttaki gre sarmadan kurtulmak zere dnerken, rakibinin s n getirmek iin, onu enesinden, i, rt yere aln veya g elle ekip s n getirmeye al ndan rtla ndan rt yere ma.

kpekle yatan pire ile kalkar * uygunsuz ki ilerle ili bulunman do olan kt sonucunu anlat kide n al r. kpekleme * Kpeklemek i i. kpeklemek * ok yorulmak. * Varl g ve sak ynnden d k, l knle mek. kpekleni * Kpeklenmek i i veya biimi. kpeklenme * Kpeklenmek i i. kpeklenmek * Yalvar yaltaklanarak a bir duruma d p a k l mek. kpekle i * Kpekle iveya biimi. mek i kpekle me * Kpekle i mek i. kpekle mek * Onurunu yitirip yaltaklanmak. kpekli kpeklik * Kpeolan. i * Kpeke davranma, kpek gibi yaltaklanma.

kpeko lu * Bkz. kpo lu. kpeko kpek lu * Kpo svgsnn peki lu tirilmi biimi. kpeksiz * Kpeolmayan. i

kpeksiz ky bulmu omaks(veya de da z neksiz) geziyor * kendisine engel olacak, kar kacak kimse olmad iin istedigibi davrananlara sylenir. i kpeksiz kye (veya srye) kurt iner (veya girer) * koruyucusuz kalan yere veya lkeye d girer. man kpo lu * "Hain", "dzenbaz" anlam kullan svg. nda lan * Kurnaz, i bilir, zeki kimseler iin sevgiyle sylenir. ini kpo luluk * Kurnazl dzencilik. k, kpr * Herhangi bir engelle ayr yakay lmiki birbirine ba layan veya trafik ak n ba bir trafik ak n mn, ka m kesmeden stten gemesini sa layan, ah kgir, beton veya demir yap ap, . * Geminin nn iyice grecek bir ykseklikte, sancaktan iskeleye kadar kurulan kumanda yeri. * aras ba ki ey nda veya ili sa kiyi layan ey.

protezi.

* Olmayan di yerini tutmak veya takma di a lerin leri di sa tutturmak amac yap di zdaki lere lam yla lan * Gre omuzlar de te yere dirmemek iin ayaklar aln dayaybeli yukar rarak al durum. ve yere p kald nan * Vcudun, s yere dnk olarak el, ba rt veya diz yere dayanarak yay biimi ald durum.

kpr alt ocu u * Kimsesi ve gideceyeri olmayan kimseler iin kullan i l r. kpr ba * Bir kprnn ba veya biti lang noktas . * lerlemek iin lan elveri k veya tutulan nemli nokta. k li y * nemli mevki. kpr ba (veya kpr ba n n lar) tutmak * ok nemli bir mevkii (veya mevkileri) ele geirmek. kpr kurmak * akar su veya gl vb. zerinde kpr in etmek. a * elleri arkadan yere dayay ayak ular basarak vcudu yay gibi germek. p na kpr yol * Vadiler, koyaklar veya derin dere yataklar zerine kurulan ve beton direkleri zerinde duran kara yolu kprs, viyadk. kprc * Kpr yapan kimse. * Tombazlarla kpr kuran (istihkm k ). tas * Osmanl lkelerinde, zellikle ordunun geeceyollar zerindeki kprleri onarmak ve korumakla grevli i

tak m.

kprck * Bkz. kprck kemi i. kprck kemi i * Omuz ba g kemi st ucu aras bulunan ve derinin alt belli olan uzunca kemik. yla s inin nda nda kprclk * Kpr yapma i i. kprden (veya kpry) geinceye kadar ay day ya derler * kii grdrnceye kadar yard bekledikimseye dil dker. i ini m i kprleni * Kprlenmek iveya biimi. i kprlenme * Kprlenmek i i. kprlenmek * Kprl duruma gelmek, kprs olmak. kprleri atmak * bir i vazgeme veya geri dnme imkn ten kalmayacak biimde kesin bir davran bulunmak. ta kprl * Kprs olan. * blm bir kpr ile birbirine ba ki lanm(yap ). kprnn (veya kprlerin) alt ok su (veya sular) akt ndan (veya geti) * "zamanla artlar ok de ti, eski durum kalmadanlam kullan i " nda l r. kpk

* alkanan, kaynat mayalanan, yukar dklen slarzerinde olu hava kabarc yn lan, dan v n an klar . * Yapay olarak elde edilen, yumu ve esnek dolgu gereci. ak * Gaz ve buharlar s katmanlar ku lmas olu yn. n v ile at ndan an * Hayvanlar baz de insanlar a nda grlen salyams n, kez n z kabarc klar. kpk gibi * beyaz, hafif ve kpk grn ndeki iin kullan eyler l r. kpkleni * Kpklenmek i i veya biimi. kpklenme * Kpklenmek i i. kpklenmek * st kpk ba lamak. kpkl * Kp olan, kpklenen.

kpksz * Kp olmayan, kpklenmemi . kpleme * Kplemek i i. kplemek * yast yorgan gibi ilte, k, eyleri kalve aral , sca dikmek. n kl k kpre kpre * Kprerek. kprme * Kprmek i i. * Sinirlenme, fkelenme.

kprmek * Kpk yapmak, kpk olu kpk mak, kararak kabarmak. * Ek kpklenmek. iyip * ok k zmak, birdenbire fkelenip ta mak, feveran etmek. kprtme * Kprtmek i i. kprtmek * Kprmesini sa lamak. kprtc * Kprtme zellita i yan. kprt * Kprtmek iveya biimi. i kpr * Kprmek i i veya biimi. kr * Grme duygusu olmayan, grmez. * Keskinliyeterli olmayan. i * Az ayd k veren. nl * Arkaskal veya i olmayan. t olan lek * Olgular sezme ve kavrama yetisi, dikkati olmayan.

* Duyarln yitirmi . * Bu kelime baz deyimlerde ktleyici bir s gibi kullan fat l r. kr a a * Kontratablada orta kat turan ve genellikle yumu a olu ak alardan haz rlanan blm. * Kontratablanorta k nda tabla kal n en az yarn turan, yumu a n sm nln s olu ak alardan deik i yntemlerle elde edilen masif a tabakas a . kr alan kr baca * Trafikte srcnn geriden gelenleri aynas gremediblge. nda i * Herhangi bir bulunmayan baca. k

kr ba rsak * Kalba ilk paras n n rsa . * Kal ba ince ba n n rsa rsakla birle i yerde bulunan nt ti k blm. kr bo az * Yemek ihtiyac , yeme d bo d e kn, aza kn. * Mide. * Pis bo obur (kimse). az, kr apa * Toprak topaklar da n tmakta kullan ucu kt apa. lan,

kr de ini beller gibi ne * hep ayn biimde davranhibir yenilik veya deiklik yapmay nmeyenlerin tutumunu niteler. p i d kr dv * Ayneyi gerekle tirecek kimselerin birbirinden habersiz ve birbirini engelleyecek biimdeki dzensiz abalar . kr duman * ok yo sis. un kr d m * krd m. kr fare * Kr faregillerden, toprak alt yuva yapan bir memeli hayvan (Spalax typhlus). nda

kr faregiller * Kemiriciler sf giren, gzleri kk bir deri ile rtl, kuyruksuz, rnek hayvan fare olan bir nna kr familya. kr hat * Demir yollar arkas nda kesik hat. kr kad * Hat gnle bakmadan do bildi herkesin yzne syleyen, szn esirgemeyen. ra ru ini kr kandil * I az olan kandil. ok * A derecede sarhogk kandil. r , kr kaya * Deniz yzne ok yakolan tehlikeli kaya veya s k. n l

kr kr parma gzne m * ok belli, gze batacak kadar ortada.

kr kstebek * Kr faregillerden kemirici bir memeli hayvan. kr kur un * Bir ba na veya amasat hlde bir kimsenin lmesine veya yaralanmas sebep olan kur kas z ld na un, serseri kur un. kr kurttan bile vazgememek * en kk varl bile hor grmeden korumak. kr kuyu * Suyu kurumusu , kmayan, susuz kuyu. kr ni anc * Hedefi rastlant vuran kimse. ile kr ni l anc k * Hedefi, iyi ni almas bilerek de rastlant vurma. an n il, ile kr nokta * Kr alan. kr ocak * ocuksuz aile. kr o lu * Bkz. Kro lu.

kr olas (veya kr olas olsun) ca, * bir ilenme sz olarak kullan l r. kr lr badem gzl olur, kel lr s sal rma olur * bir kimse veya bir yok olunca de kazan ey er r. kr satn kr als cn colur * "herkes dengiyle i yapar" anlam kullan nda l r. kr s an kr ans * Kstebek. * Kt talih.

kr eytan * Kt kader. kr eytandan bulmak * ilenme sz olarak kullan l r. kr talih kr tapa kr topal * Kt kader. * Borunun kullan lmayan veya kullan lmas istenilmeyen deli tak ditapa. ine lan li * Yar yamalak, iyi kt idare edecek biimde. m

kr uu * Uakaranl veya sis iinde sadece uu kta aletlerini kullanarak ynetme. kr y lan

* Kr y langillerden, solucanla beslenen, y benzer, ayaksbir srngen (Typhlops vermicularis). lana z kr y langiller * Omurgal hayvanlardan srngenler sf giren, btn s blgelerde rastlanan, kaygan pullu, 1 m nna cak boyundaki y lanlar familyas . krcesine * Gereklerden bsbtn habersiz olan (olarak), gerekleri grmeyen (grmeyerek). krd m * zlemeyen, ilmiksiz d m. * zlmesi hemen hemen imknsolan sorun. z kre * Kar yuvas nca . * Demirci kr nn, kmrlerin yand blme a deli lan i. * Gzleri ba olan ebenin, oyuna kat teki ocuklar l lan yakalamaya al ocuk oyunu. t * Krelmek iveya biimi. i * Krelmek i i. * Grevi kalmad iin veya ba sebeplerle bir organbeslenemeyerek klmesi, dumur. ka n

krebe kreli krelme

krelmek * Keskinli yitirmek. ini * Suyu ekilmek. * (ate veya k iin) Snecek duruma gelmek. * De nem veya yetene yitirmek. er, ini * Soyu tkenmek. * Grevi kalmad iin veya ba sebeplerden dolay organ beslenemeyerek klmek, dumura ka bir u ramak. kreltme * Kreltmek i i.

kreltmek * Krelmesini sa lamak. * Dumura u ratmak. * Yetene kaybettirmek. ini kre e krfez * Yerdeki kar yznde buz tutmu n olan tabaka. * Karan iine sokulmu n deniz paras . * Kuytu, i olmayan. lek * Kk krfez. * Kendini bilmeyecek kadar ok (sarho vb.). , k krle yatan akalkar * de ersiz, kt kimselerle ili kuranlar kt huylar edinirler. ki krlemeden * Bilmeden, anlamadan, bilmeksizin.

krfezcik krktk

* Ni almadan. an krleni * Kreli . krlenme * Bkz. krle me. krlenmek * Bkz. krle mek. krler mahallesinde ayna satmak * bir ona hi ihtiya duymayacak olan evreye gtrmek. eyi krle me * Krle i mek i. krle mek * Kesmez, i lemez veya yararlan duruma gelmek. lmaz * De nem veya yetene yitirmi er, ini duruma gelmek. krle tiri * Krle tirmek iveya biimi. i krle tirme * Krle tirme i i. krle tirmek * Krle mesine yol amak. krleti * Krletmek iveya biimi. i krletme * Krletmek i i.

krletmek * Keskinli azalmas veya yitirilmesine sebep olmak. in na * De ve yeteneklerinin yitirilmesine sebep olmak. er krlk * Kr olma durumu. * Kesmez olma durumu. * Dikkatsizce ve beceriksizce yap i lan . * Geregrememe durumu. i * Bitkilerin tomurcuk vermemesi durumu. * Kocan karna verdiad. n s i * (bitki iin) Dal yeni kopar ndan lm tazelistnde, daha bymemikart kar . , i , t * (insan iin) Yeni yeti mekte olan. * (hayvan iin) Bymemi . * Gen, hogzel, yeni yeti , henz bozulmam y , mi pranmam , . krpecik krpelik * ok krpe, ok taze. * Krpe olma durumu, tazelik, taravet.

Kro lu krpe

kr krne * Davranngerekesini ve nas n l sonulanaca bilmeden, d n np ta nmadan. krk * Atecanland iin kullan ve a kapand iindeki havay i rmak lan l p ka fleyen ara. * Baz aralara kapanabilir st ste katlanmblm. n l p * Baz mzik aralar hava vermeye yarayan, el veya ayakla i nda letilen me veya k blm. in t

krk gibi * kr benzeyen bir biimde, kr andrcas e r na. krk * Krk yapan veya satan kimse. * Krk kullanan kimse. * Krkleyici.

krklk * Krknn yapt i . krkleme * Krkleme i i. krklemek * Krkle flemek. * Krmak, k rtmak, z t k iddetlendirmek. krklenme * Krklenmek i i. krklenmek * Krklemek i konu olmak veya krklemek iyap ine i lmak. krkleyici * K rt. c k krkl * Kr olan.

krksz * Kr olmayan. krn istedibir gz, Allah verdi iki gz i * istenilen fazlas elde edildi. ey yla krn ta * rastlant sonucu birine zarar veren, hesapta olmayan i . krn k rmak * hevesini almak. krn ldrmek * gururunu k rmak, gszl kabul etmek. n ks * Sava larda, alaylarda at, deve veya araba zerinde ta ve i vermek iin kullan byk davul. nan aret lan

ks dinlemek * trl olaylar ya iin bilgi ve tecrbe sahibi olarak benzer veya daha basit olaylar kar nda ald ad s r etmemek. ks dinlemi * birok olaylar grp geirdi inden buna benzer eylere ald retmeyen (kimse).

ks ks ks kse

* Bande, sa sola bakmadan, yorgun, zgn, d a nceli bir durumda. * Mehter tak nda ks alan kimse. m * B sakal kmayan (erkek). y, * Kse bu day.

kse bu day * Ba l z bir e bu ak ks it day. kse sakal * ok seyrek sakall . kse i * Ate rmaya yarayan odun veya demir. kar t * Ucu yanodun, e k si. * Ayakkab taban , bavul, anta yap nda kullan byk ba m lan, hayvanlari n lenmi derisi. * Kseleden yap lmolan.

ksele

ksele gibi * (asl yumu olan iin) ok sert, i nda ak eyler nenmesi g, kopar lamaz. ksele suratl * Utanmaz, slmaz. k ksele ta * Mermerleri parlatmakta kullan kefeki ta lan . * Kundurac n stnde ksele dvdkleri ta lar . * Avadanl n a ndaki przleri dzeltmek ve inceltmek iin kullan bir tr ta klar zlar lan . kselik ksem ksemen * Srnn nnden giderek ona k lavuzluk eden ko veya teke. * Dv iri ko veya teke. ken * Yol gsteren k lavuz. * Borsada nclk yapan hisse. ksemenlik * Yol gsterme, k lavuzluk. ksemenlik etmek * yol gstermek, k lavuzluk etmek. kseyle alay edenin top sakal gerek kara * ba neksikleriyle e kasn lenen kimsenin kendisi kusursuz olmalr. d kskelmek * Bir yere yaslanarak oturmak. ksktrm * Bsbtn ktrm. * Kse olma durumu. * Ksemen.

ksn ksnk ksnl

* Erkek ve di birbirine karduyduklar inin cinsel istek, ehvet. * E isteme zaman gelmi (hayvan). * Ksnyle ilgili, ehvan, ehev, erotik. * Cinsel duyumlar veya onlara ba olan duyumlaruyand duygu ve co l n rd kularla ilgili olan, erotik. * zellikle cinsel a i kleyen, ehvet uyand (resim, heykel), erotik. ran

ksnllk * Ksnl olma durumu, ehvaniyet, erotizm. * Cinsel uyarar kara duyarlgsterme durumu, erotizm. lara r k ksnlme * Ksnlmek iveya durumu. i ksnlmek * (hayvan iin) E isteme zaman gelmek. ksnl * A cinsel isteolan, r i ehvetli. kstebek * Kstebekgillerden, toprak alt oydu yuvalarda ya nda u ayan, gzleri hemen hi grmeyen, derisinden krk yap kk bir hayvan, sokur, yer s (Talpa). lan an kstebek illeti * Atlarensesinde olu hcre dokusu iltihab n an . kstebekgiller * Omurgal hayvanlardan, memeliler sfn bcekiller tak na giren bir familya. nn m kstek i rmak * ocuk yrme ba e lamak. * ba bulundu yerle iliini kesmek. l u i kstek * Hayvankamas nlemek iin iki aya ba n n na lanan k ip veya zincir. sa * Saat, k anahtar gibi l , eylerin ucuna tak zincir. lan * Ko atlartepmesini nlemek iin kuskun kayna eklenen kay ulan n . * Bali k nesini oltaya ba layan, bir iki karuzunlu unda k l veya misina paras . * Engel.

kstek olmak * engel olmak. kstek vurmak * hayvanaya kstek ba n na lamak. * ksteklemek. * gre hasmbir veya iki aya s k te n ms yakalamak. n kstekleme * Ksteklemek i i. ksteklemek * (hayvan Aya kstek vurmak. n) na * (bir i Yrmez duruma getirmek, engellemek. i) kstekleni

* Ksteklenmek iveya biimi. i ksteklenme * Ksteklenmek i i. ksteklenmek * Aya kstek vurulmak. na * Aya bir engel tak d gibi olmak veya d na larak er mek. * (bir iYrmez duruma getirilmek, engellenmek. ) kstekleyi * Ksteklemek iveya biimi. i kstekli * Ksteolan. i * Aya kstek vurulmu na olan. * Ksteolmayan. i * Tahta rendesi. * Birbirini kesen iki izginin, iki dzlemin olu turdu a u , zaviye. * duvar birle i girintili veya ntyer. ki n ti k l * soka veya caddenin kesi i yer. ki n ti * Blm, yer veya yan. * Kuytu, tenha veya cra yer. * Kimsenin u ramad, aramad yer. * Futbol alan olu n turan yan ve kale izgilerinin kesi noktalar her biri, korner. me ndan

ksteksiz kstere k e

k at e * Futbolda bir oyuncu, topu kendi kale izgisi dna rsa, kartaraf lehine kale izgisi ile yan izgisinin kar kesi i noktadan verilen serbest vuru ti hakk , korner at. k ba e * Bir soka ba bir sokakla veya caddeyle kesi i yer. ka n ti kba tutmak e n * etkili olabilecek en nemli makamda bulunmak veya yeri ele geirmek. k bucak e * Gze arpmayan yer. k bucak kamak e * kimseye grnmek istememek. k demiri e * Dik a biiminde retilmi demir. k dolab e * K yere yerle e tirilen dik a biiminde yap lmdolap. k dnmeci e * K dnc. e k dnc e * n k zamanda sonu alacak biimde d kimse. kar, en sa nen k dnclk e * K srede sa sa kar lamak i i.

k kad e s * yapmay sevmeyen, rahat d kimse. na kn k kapmaca e * ocuklar k tutup bunlar n eleri birbirlerine kapt rmamaya al oynad oyun. arak klar k kapmaca oynamak e * biri ba na gidip bulamad s o da kendisine gelip bulamamak, birbirini araydurmak. kas rada, p k koltu e u * Odan veya salonun k kaplayacak biimde retilmi n esini koltuk. k minderi e * K yerle eye tirilmi kabarbyk minder. k k penceresi e * Duvarlar aras ndaki k bulunan pencere. ede k raf e * K kaplayacak biimde yap eyi lmraf. k ta e * Binalarda tek para biiminde k tutan ta eleri . k tutmak e * kar kendini belli etmek, grnmek. mak, k vuru e u * K at. e k yast e * K minderi zerine dik olarak konan ve k turan yast e eleri k. k yazar e * F yazan kimse. kra k yazarl e * F yazarl. kra k yaz e s * F kra. k ebent * Bir yere foto yap rmaya yarayan, gen biiminde arkas raf t zamkl kk k t. * Birle iki kereste vb. ni tutturmaya yarayan, dik a en biiminde bklm demir, L demiri.

k bucakta kalmak ede * ilgisizlikten gzden uzakta bulunmak. k egen * Bir okgende ardk olmayan veya bir ok yzlde ayn dzlem zerinde bulunmayan iki karas e na ekilen izgi, kutur, diyagonal. k ek * Deve yavrusu. k ekleme * K eklemek i i. k eklemek * Deve yavrulamak.

k eleme * K elemek i i. * K apraz gelecek biimde. eye k elemek * K gelecek biimde koymak. eye k eli * K veya k olan. esi eleri

k ayra eli * inde bulunan bir anlat ayr parantez iine al mda, ca nmas gereken bir a klama iin kullan k lan eleri kk, dz ayra. r k parantez eli * K ayra. eli k elik * duvar kesi i yere aralar ki n ti ndaki a doldurmak iin uygulanan ah veya kgir i i. y ap ili * Kap pencere aralnk olu veya n esini turan ta . * Duvar k elerinde, stne lmba vb. konan el yap , ah ssl e eyler m ap, ya. k esiz * K olmayan. esi

k at eye lmak * nem vermemek, gzden uzakta tutmak, ilgilenmemek. k ekilmek eye * hibir i kar e mayarak ya amak. k oturmak eye * (kiin) gelin olmak, evlenmek. z k sinmek eye * kimsenin grmeyecebir yere saklanmak, gizlenmek, sesi i kmaz olmak. k dnmek eyi * hibir aba gstermeden k srede zengin olmak. sa * k yoldan ve byk bir emek harcamadan sosyal ve ekonomik g edinmek. sa k k * Bahe iinde yap lmssl ev, kas r. k ker k kerlik k kl ktek * Baston, sopa. * Sopayla at dayak. lan ktek * Byk, beyaz pullu bir e bal ta it k, levre minakop. i, ktek atmak (veya ekmek) * Yemenici, ayakkab tamircisi. * K kerin yapt i . * Yang haber vermesi iin yang kulelerinde ve ba uygun yerlerde bekletilen gzetleyici. nlar n ka

* dvmek, dayak atmak. ktek yemek * dvlmek, dayak yemek. kt * (nesneler iin) stenilen, be enilen nitelikte olmayan, fena, iyi kar . t * Zararl , tehlikeli. * Korku, endi veren. e * Ho gitmeyen. a * Kaba ve k . r c * Az, yetersiz. * Kiveya toplum zerinde olumsuz etkileri olan. i * (insan iin) gerekli niteliklere sahip olmayan. yi, * stenilmeyen, gereksiz davran olan veya bu davran e lar lara ilimli olan (kimse). * stenilmeyen, be enilmeyen, yarars uygun olmayan bir biimde. z, * A , ok. r

kt adam * Filmlerde izleyiciye sevimsiz gelen, filmin kahraman eki durumunda olan ve sonunda o kez alt yla me u olan kimse. kt gz * Bakt kimseye zarar veren veya nazar de diren gz, kem gz. kt gzle bakmak * bir kimse iin iyi olmayan d nceler beslemek, bunu belli edercesine bakmak. * cinsel duygu ile bakmak. kt haber tez duyulur * Bkz. kara haber tez duyulur. kt kad n * Orospu. kt kiolmak i * baz kimseler birtak insanlar d m n manln kazanmak. kt kt d nmek * zntl d ncelere dalmak. kt olmak * olumsuz bir durum almak. * be enilmemek, takdir edilmemek. * (kad kt yola d n) mek. kt sylemek * bir tak olumsuz, be m enilmeyen, istenmeyen tutum ve davran oldu sylemek, ktlemek. lar unu kt yola d mek * kt kad olmak. n kt yola sapmak * do ruluktan ayr istenilmeyen ve yanli yapmak. l p ler kt yola srklemek (veya sapt rmak) * yasa d, uygunsuz veya ho gitmeyen bir ya a ayiine sokmak. ktcl * Ktlk isteyen (kimse). * Ktlk eden, zarar veren. * (hastalveya ruh iin) Tehlikesi olan, habis. k

ktleme

* Ktlemek i i.

ktlemek * Biri veya bir iin olumsuz, a c olmayan szler sylemek. ey a lay, ho * (insan iin) Sabozulmak. l * (nesneler iin) Nitelibozulmak, kalitesi bozulmak. i ktleni * Ktlenmek i i veya biimi. ktlenme * Ktlenmek i i. ktlenmek * Ktlenmek i lmak veya ktlemek i konu olmak. i yap ine ktle me * Ktle i mek i. ktle mek * Kt duruma gelmek. * (kad Toplumun ahlk kurallar ayk davranmaya ba n) na r lamak. ktle tiri * Ktle tirmek i i veya biimi. ktle tirme * Ktle tirmek i i. ktle tirmek * Kt duruma gelmesine yol amak. ktleyici * Ktleyen, yeren (sz, yaz vb.). ktleyi * Ktlemek i i veya biimi. ktlk * Kt olma durumu. * Zarar verecek davranveya sz. * Kemlik, er.

ktlk etmek (veya yapmak) * kt davranmak, zarar vermek. ktlk * Her trl ktl yapacak ahlkta olan, erir. ktlklk * Ktlk olma durumu, erirlik. ktmseme * Ktmsemek i i. ktmsemek * Bir olay konuyu vb.yi yalnolumsuz ynleriyle d , bir z nmek veya ele almak. ktmser

* Her kt yan ele alan, her durumu karanlgren, hep en kty bekleyen, ktye yorumlayan, eyi yla k karamsar, bedbin, pesimist, iyimser kar . t ktmserle me * Ktmserle i mek i. ktmserle mek * Ktmser duruma gelmek, karamsarla mak. ktmserlik * Ktmser olma durumu, karamsarl bedbinlik, pesimizm. k, * Her en kt yan ele alan, her durumu karanlgren ve hep en kty bekleyen dnya gr eyi ndan k , pesimizm. ktrm * Yalveya sakatlsebebiyle yryemeyen. l k k * (bacak iin) Yryemeyecek derecede sakat. * leyemeyen, i yapamayan. ktrm olmak (veya kalmak) * yalveya sakatlsebebiyle yryememek. l k k * gsz kalmak. ktrmle me * Ktrmle i mek i. ktrmle mek * Ktrm duruma gelmek. ktrmlk * Ktrm olma durumu. ktye ekmek * yanl be enilmeyen bir anlam vermek. , ktye kullanmak * yetkisini yasalara aykyolda kullanmak. r * birinin iyi davranndan istenilmeyen yolda yararlanmak. ky * Ynetim durumu, toplumsal ve ekonomik zellikleri veya nfus yo unlu ynnden u ehirden ay rt edilen, genellikle tar alanda al msal gibi i mak levlerle belirlenen, konutlar teki yap bu hayat tan ve lar yans yerle birimi. me * Ky halk . ky a as * Kyde, mal , topravb. ok olan, sz dinlenen kimse. ky ekme i * Tand veya sacda pi rda irilen bir tr pide veya somun. ky ihtiyar heyeti * Muhtarla birlikte kyn sorunlar halletmekle grevli kurul, ky ihtiyar meclisi. n ky ihtiyar meclisi * Ky ihtiyar heyeti. ky imam * Kyde din i leriyle grevli kimse. ky koruculu u * Ky korucusunun i i.

ky korucusu * Kyn evresinin ve k emniyeti ile grevlendirilmi rsal kimse. ky ky * Her taraf, pek ok yer.

ky meydan * Genellikle kyn ortas bulunan geni nda alan. ky muhtar * Ky idare eden kimse, mutar. ky odas * Kyllerin e toplant yapt veya konuklarkyde kalmas haz itli lar klar n iin rlanmyer. ky oyunu * K kesimde kyllerin haz p sundu seyirlik oyun. rsal rlay u ky roman * Konusunu kyn ve k hayatzelliklerinden alan roman. rsal n ky trks * Ky veya kyllk zelliolan trk. i ky yeri kyc kyclk kyde * Ayn kyde oturan kimselerin birbirine gre her biri. kyle me * Kyle i mek i. * Kyden nfus g dolayyla k alanlara zg davranve tutumlar ehre s rsal n ehirlerde grlmesi. * Ky, k kesim. rsal * Ky sorunlar kendine i n edinen, kylerin ve kyllerin kalk nmas yolunda al kimse. an * Ky sorunlar ilgilenme anlayveya ky kalk rma al . ile nd mas

kyle mek * Ky durumuna gelmek. kyle tirmek * Ky durumuna getirmek. kyl * Kyde ya veya kyde do olan. ayan mu * Ky halk . * Ayn kyden olan. * Kaba, anlay z ki s i.

kyl orbas * Tavuk eti, p patates, kereviz, havu ve rasa, algam kullan un ve ya na yedirilmesi sonucunda larak karm haz rlanan malzemenin bol su ierisinde pi irilmesiyle yap bir orba tr. lan kyl kentli * e yerle yerlerinden olan (kimse). itli im kylk * Ky bulunan yer.

kyllk

* Kyl olma durumu. * Kyllere zg davran . * Kk kor paras . * Kzlemek i i. * Kz zerinde pi irilen yiyecek, zellikte ate pi le irilen et, klbast .

kz kzleme

kzlemek * Et, sebze, meyve, hamur vb. yi kz zerinde pi irmek. kzle me * Kzle i mek i.

kzle mek * Kz durumuna gelmek. Kr kraa * Kripton'un k saltmas . * stavrit balnk n .

kraft k d * Dayan ambalaj k . kl d kral * En yksek devlet otoritesini, btn devlet ba yetkilerini kal veya soylularca seilme yoluyla kanl t m elinde bulunduran kimse. * Herhangi bir alanda ba ndan stn olan kimse. kalar * ok ba l zengin i arve adam . * stn, ok iyi. kralc kralc l k * Krallyanl (kimse vb.). k s * Krallyanl olma. k s

kraldan ok kralc olmak * birinin davas ondan ok savunur olmak. n kralie * Kral kar veya krall yneten kad s n. * Kendi cinsleri aras herhangi bir bak nda mdan stnl olan. * ngiliz sterlini. kralie gibi * gsteri ve a giyinmigzel (kad li r , n). kralielik * Kralie olma durumu. kraliyet * Krall k.

krallara ly k * ok stn nitelikli eyleri belirtmek iin kullan l r.

krall k

* Kral olma durumu veya grevi. * Kral taraf ynetilen devlet ve bu devletin topra ndan . * Bir veya birka kasirade d, al geici olarak kas , kas n rve lmas n.

kramp

kramp girmek * kas lmak. krampon * Futbol ayakkab nalt larn ndaki, imende rahat hareket etmeyi sa layan, deri veya sentetik kabara. * paray k tutup s ki sca kmaya yarayan metal paras . * Tu bacalarsa la n lamca durmas evresine sar ku iin lan ak.

kraniyoloji * Kafatasn igd ve yeteneklerle olan ilgisini inceleyen bilim kolu. n krank * Bir motorda bilyelerin alma hareketini dairesel harekete eviren dingil. k * Sa, inko, dkme demir, bakvb. borunun ynn detirmeye yarayan k m. r i vr * Yanarda z a .

krater

krater gl * Krater a nda olu gl. z mu kravat kravatl * Boyun ba . * Kravat veya kravat takmolan. olan

kravats z * Kravat olmayan veya kravat takmamolan. kravl * Dizleri bkmeksizin bacaklar zla hareket ettirerek kulala yzme. h kreasyon * Yaratmak i i veya yarat yarat lan ey, . * Bir terzinin veya moda evinin yaratt her trl yeni model. * Bir yaratan, ortaya koyan (kimse). eyi

kreatr kredi

* Bor demede gvenilir olma durumu. * dn al veya verilen mal, para. nan * Gven, sayg k, itibar. nl * Belli bir renimin tamamlanmas iin rencilerden istenen her trl kuramsal ve uygulamal al malar gz nnde tutularak, bir yar l veya bir y retim yokutulan herhangi bir dersin, okul program l btnl iindeki de nicelik olarak gsteren birim. erini kredi amak * birine pe para istemeden belirli bir lye kadar mal vermeyi kabul etmek. in * dn para vermeyi stne almak. kredi anla mas * Kredi al nmas yap anla iin lan ma.

kredi kart * Gnlk satalmalarda nakit para ve ek kullan n n m azaltmay amalayan bir deme biimi. kredi limiti * A kredinin azam miktar lan . kredi mektubu * Bankalarveya mal kurulu n m n lar terilerine ticar i lemlerle ilgili kredi hesab rmak iin at ubelerine veya muhabirlerine gnderdikleri yaz , akreditif. kredi szle mesi * Banka veya mal kurulu n kredi aarken m lar teriyle yapt szle klar me. kredileme * Kredilemek i i. kredilemek * Kredi amak. kredilendirme * Kredilendirmek i i. kredilendirmek * Kredilemek iyapt i rmak. kredili sat * Pe olmayan ve kredi ama esas dayanan vadeli sat in na . kredisi d mek * gvenilirli sayg yitmek. i, nl krem merhem. * Tene yumu k vermek veya gne mur gibi detkilerden korunmak iin srlen gzel kokulu akl , ya * Krem k nda haz vam rlanmolan. * Asaman rengi. k * Bu renkte olan. krema * Bir e yumurtal tatl. it st s * Stn yznden toplanan ya katman. l * Kevgirden geirilmi , krema veya stle koyular tlmorba.

kremal * Kremas olan. kremas z * Kremas olmayan. krematoryum * llerin yak yer. ld kremleme * Kremlemek i i. kremlemek * Krem srmek. kreozot * e katranlardamlmas elde edilen, hekimlikte kullan keskin kokulu bir s. itli n t ndan lan, v

krep

* ok bkml iplikle dokunmu e ince kuma bir it . * Yumurta, st, un ile tavada k larak yap kk yuvarlak tatl tuzlu yiyecek. zart lan, veya

krepd in * in krepi. kreplin krepon * K mlar yn, pamuk veya ipek kuma vr olan . * Krepon k . d krepon k d * Sslemede kullan abuk y lmayan, esnek bir tr k lan, rt t. krepsaten * pekli, parlak ve kaygan bir tr ince kuma . kre kre endo kretase * Genellikle alt blm killi ve kumlu, st blm tebe olan ll.a son dnemi. ir n kreten * Kretenizme tutulmu (kimse). * ocuk yuvas . * \343 crescendo. * ok ince bir tr ipekli kuma .

kretenizm * Tiroit bezinin kana yeterince salg vermemesi sonucu olu fiziksel, ruhsal ve duygusal geli an, imin duraklamas beliren hastal yla k. kreton krezol kriket * On birer ki iki tak aras kk ve a bir topu, ucu k lmsopalarla vurarak karkaleye ilik m nda, r vr sokmak amac oynanan bir oyun. yla kriko * A bir yk, zellikle alt taraf yap bir al r nda lacak mada otomobil vb. ta n yerden ykseltilmesini tlar sa layan alet, kaldc r. krikocu * Kriko yapan, tamir eden veya satan kimse. krikoculuk * Krikocunun iveya mesle i i. kriminolog * Kriminoloji ile u an kimse. ra kriminoloji * Toplumsal bir olgu olarak su ve sululu inceleyen bilim. u * Bir tr keten, patiska veya basma. * Tolenden treyen fenol izomerinden biri, lizol.

kripto kriptolog kriptoloji

* Siyas inanc gizleyen kimse. n * Kriptoloji uzman . * Gizli yaz belgeler bilimi veya incelemesi. lar, ifreli

kripton

* Atom numaras atom a 83, 8 olan, atmosferde yar milyonda bir oran bulunan, renksiz, 36, rl m nda kokusuz bir soy gaz.K saltmas Kr. kristal * Billr. * Billrdan yap lm .

kristal cam * Potasyum, kire ve silisin yksek da ergitilerek hamur hline getirilmesi, sonra da biimlendirilmesi ile s elde edilen cam. kristal mavisi * Kristalin yans a k ve parlakl mavi rengi. tt kl ktaki kristalle me * Billrla ma. kristalle mek * Billrla mak. kristaloit * Billrsu. kriter kritik * lt, k stas. * Tehlikeli, endi veren (durum). e * Ele tiri. * Ele tirmen.

kritik etmek * ele tirmek. kritisizm * Ele tiricilik.

kriyoskopi * Tuzlu eriyiklerin donma yasalar inceleyen fizik kolu. n kriz * Bunal buhran. m, * Bir toplumun, bir kurulu veya bir kimsenin ya nda grlen g dnem, bunal buhran. un am m, kriz geirmek * bir organda birdenbire fizyolojik de iklik olmak. i * bunal iinde bulunmak. m kriz masas * Aniden ortaya bir afeti gei kan tirmek iin yetkililerden ve uzmanlardan olu turulan kurul. kriz yneticisi

* Zorda kalan i letmeye belirli bir srede yard ederek sorunu zen tecrbeli kimse. m kriz ynetimi * letmelerde hatal retim, ham madde, kalite d , pazarlama vb. sebeplerle ortaya sorunlu kl kan dnemde i getirilen yneticilerin davran. ba na krizalit * Kelebek olmadan nce bir bce koza veya kozasolarak geirdiba ma durumu. in, z i kala krizantem * Kas mpat . krizolit kroki krokodil * lenmi timsah derisi. * Bu deriden yap lmolan. krom * Atom numaras atom a 52,01 olan, ya dayan , 15140 C de eriyen, 6,92 yo 24, rl s kl unlu unda, havada oksitlenmeyen bir element. K saltmas Cr. * Kromdan yap lm . kromaj * Metal yzeyleri kromla kaplama i lemi. * Bu i lemle kaplanmyer. * Renklerle ilgili, renkser. * Kromozomlarla ilgili. * Yar tonlardan olu (ses dizisi). m an * Zebercet. * Bir konu veya nesnenin baca zelliklerini yans biimde haz l tacak rlanmtasla .

kromatik

kromatik iplik * Karyokinez s nda kromatin maddesinin iplik biimindeki durumu. ras kromatin * Hcre ekirde kk tanecikler, dzensiz kitleler veya a inde biiminde bulunan, soya ekim olaylar n sa layan, baz boyalarla hemen boyanabilen madde. kromatit * Bir kromozomun uzunlamas iki yarndan her biri. na s

kromatofor * Plzmas pigmet tanecikleriyle dolu, okgen veya y z biiminde, belirli uzunlukta veya k ld salabilir uzant bulunan hcre. lar krome * Kromdan yap lmveya krom kaplama. kromlu * Birle iminde krom bulunan.

kromoplst * De ik renkler ta kromatofor. i yan kromosfer * Renk yuvar .

kromotropizm * Canl varln, belli renkte bir nesneye do ynelme hareketi. bir ru kromozom * Karyokinez blnme s nda hcre ekirde iinde beliren ve kromatin ipliklerinin paralara ras inin ayr yla olu baz lmas an, yeteneklerin yeni bireylere gemesine yarayan, k k ubuk biimindeki cisim. vr kron kronaksi * Bir elektrik ak nbir sinir veya kasla uyar olu mn m turabilmesi iin gereken k sre. sa kronik * Olaylarbirbiri ard s ile yaz tarih, vekayiname. n nca ra ld * Sre en. * Uzun sredir bir zm getirilmemi . * Kronik yazar . kronikle me * Kronikle i mek i. kronikle mek * Kronik bir hl almak. kronograf * Sreyazar. kronoloji * Zaman bilimi. kronolojik * Zaman bilimsel. kronometre * Sreler. kros ko u. kro e kruasan * Ay re i. krupiye * Bir kumarhanede veya oyun oynanan bir yerde oyunu yneten kimse. * K rlarda ve ormanlarda, hendeklerden, ykseltilerden, ukurlardan ve akarsulardan geerek yaya yap lan * ek para birimi.

kroniki

* Boksta bir yumruk vuruekli.

krupiyelik * Krupiye olma durumu veya krupiyenin i i. kruvaze kruvazr gemisi. * Deniz yollar gzetme, deniz ve hava filolar k n na lavuzluk etme amac topla silhlandlmh sava yla, r zl * (ceket, yelek iin) n paralar birbiri zerine gelecek biimde yap lmolan.

ksenofobi * Yabanc manl. d ksenon * Atom numaras atom a 131, 30 olan, havada on milyonda bir oran bulunan, renksiz, kokusuz 54, rl nda asal gaz. K saltmas Xe. ksilofon * De ik say akortlu tahta veya metal ubuklargam s yla dizilmesinden olu iki de i da n ras an, nekle vurularak al bir alg nan . Ku -ku * Bkz. -g -gi. / kuafr * Kadberberi. n * Erkek berberi. * Gzellik salonu. * Drtl. kubarma * Kubarmak i i. * Kuratovyum'un k saltmas .

kuartet

kubarmak * (hindi, gvercin) Tyleri kabarmak. * al bir tav nmak. ml r tak kuba ma * Kuba i mak i.

kuba mak * mece ile i yapmak, yard mak. mla kubat * Kaba, biimsiz. * Davran kaba olan. lar kubatl k * Kubat olma durumu. kubbe * Yar kre biiminde olan ve yap rten dam. m y * Kubbe biiminde olan.

Kubbealt * Topkap Saray Osmanl nda, vezirlerinin, devlet i lerini gr iin topland alan. mek klar kubbeli * Kubbesi olan. * Kubbe biiminde olan.

kubbeli delik * Trakeit gzelerinin ular bulunan ve besin suyunun d ynde ilerlemesini sa nda ey layan gei yolu. kubbeli f r n * zerinde kubbesi olan fn. r

kubbesiz kubur

* Kubbesi olmayan. * Ayak yolu deli inden l inen boru. ma * Boru biiminde kap. * Bir e tabanca, dolma tabanca. it

kubur s kmak * silh atmak, tabanca s kmak. kuburluk * Tabanca k . l f * Sadak.

kuca d na mek * d man, felket, sefalet gibi kt eylerin veya durumlar iine d onlarla kar mak. n mek, la kuca oturmak na * dizlerinin stne oturmak. kucak * Akollarla g aras k s ndaki blm. * Akollarla g aras s k s na abilen miktarda olan. * Herhangi bir durumun veya srlarn aras eyin n n , i.

kucak amak * korumak; snacak yer vermek. kucak ocu u * Yryemeyen, kucakta gezdirilen ocuk. kucak dolusu * Pek ok, pek bol. kucak kuca a * Birbirine sar lmveya birbirine yz yze sokulmu durumda. bir * ie, yan yana, beraberce. kucak kucak * bol bol. * kucaklanabilecek miktarda olan. kucaklama * Kucaklamak i i. kucaklamak * Kollarla sarg uzerine bast p s rma. * Kuca almak, kuca ta na nda mak. * almak veya epeevre sarmak. ine kucaklan * Kucaklanmak iveya biimi. i kucaklanma * Kucaklanmak iveya durumu. i kucaklanmak * Kucaklamak iyap i lmak. kucakla ma * Kucakla i mak i.

kucakla mak * Birbirini kucaklamak. kucaklay * Kucaklamak iveya biimi. i kucakta * henz yryemeyen, kk (ocuk).

kucaktan kuca a * Pek ok ki ili kurarak. i ile ki kucaktan kuca dola (veya gezmek) a mak * (kad pek ok ki yasal olmayan ili bulunmak. n) iyle kide kuu kuu * Kpekleri a iin kullan rmak l r. kuukuu * (ocuk dilinde) Kpek. kudas * Peygamber'in havarileriyle birlikte yedison yemeanmak iin, Hristiyanlar kilisede bir kap iinde sa i i n ekmek ve arab kutsayarak yapt tren, liturya. klar kudema * Eskiler, eski insanlar. * Eskilibak ndan ileri gelenler, ne i m kanlar. kudret * G, erk, erke, iktidar. * Yetenek. * Madd g, zenginlik. * Tanr s yap. * Tanr n ezel gc. 'n kudret hamam * Il ca. kudret helvas * Trl bitkilerden, z sularn kurutulmas elde edilen macun; hekimlikte i srdrc olarak kullan n yla l r. * Beyaz iekli, 5,9 yaprak , 20 m kadar ykselebilen, Kuzeybat Bat kl ve Anadolu'da yayg olan bir a n a (Fraxinus ornus). kudret nar * Sar iekli, paral yaprakl rman ve bir yk otsu bir bitki (Momordica charantia). , t c ll * Bu bitkinin 10,15 cm uzunlukta, i biiminde, zeri prtkl, nce ye ve sonra parlak sar turuncu il veya renkli meyvesi. kudretli * Gc olan, gl. * Ba l ar stn. , kudretsiz * Gc olmayan, arg takatsiz. n, kudretsizlik * Gsz olma durumu, arg k, takatsizlik. nl kudretten * eli de nsan meden olu . mu

kudurgan * Azg n. kudurganl k * Azg k. nl kudurma * Kudurmak i i.

kudurmak * Kuduz hastalna yakalanmak, kuduz olmak. * A davran r bulunmak, ta nlgstermek. larda k k * ok yaramazla mak, ele avuca s mamak. * Gcn art rmak, tehlikeli bir durum almak, tehlikeli bir duruma gelmek. * ok k zmak, fkelenmek. kudurtma * Kudurtmak i i. kudurtmak * Kudurmas sebep olmak. na * fkelenmesine yol amak. kudurtucu * Kudurmas sebep olan. na kuduruk * Kudurmu (insan veya hayvan). * Azg sald n, rgan. * ok yaramaz.

kuduru * Kudurmak iveya biimi. i kuduz * Kpek, kedi, tilki gibi baz memeli hayvanlardan insana geen, genellikle nma, sudan korkma, inme ile rp beliren, lmle sonulanan hastal k. * Azm . * Kuduz hastalna yakalanm(hayvan). kuduz bce i * Kkanatl n lardan, hekimlikte yak yakmak iin kullan 2 cm uzunlu lan, unda, parlak yerenkli bir bcek, il kunduz bce(Cantharis). i kuduz bcekleri * Ate bceklerine benzemekle birlikte, onlar gibi k vermeyen, kuduz bcetrlerini iine alan k i n kanatl familyas lar . kuduz otu * Bkz. deli otu. kuduzluk kudm arac . * Kuduz olma durumu. * Mehter tak nda ve tekkelerde kullan mlar lmolan, metal kseli, kk iki davuldan olu usul vurma mu

kudmzen * Kudm alan.

kf ku u

* Arap yazndz ve k izgilerle yaz eski bir biimi. sn eli lan

* Perde ayakl lardan, yaban ve evcil trleri bulunan, ok uzun ve k k boyunlu, geni vr gagal , geni kanatl bir su ku (Cygnus olor). u ku (gibi) u * ince uzun, narin (boyun). ku urma * Ku urmak i i. ku urmak * Gvercin tmek. kuhi kuintet kuka * Dantel veya nakipliyuma i . * Bir ocuk oyunu. kuka kk. kukla * Tespih, sigara a gibi zl eylerin yap nda kullan siyah veya stl kahve renginde Hindistan cevizi m lan, * Bu kkten yap lmolan. * Iss z. * Be kentet. li,

* Hareketli yerleri iplikle sanatn parmaklar ba n na lanarak veya eldiven benzeri bir kesiti kullanarak, bir perdenin zerinden oynat bez ve karton gibi hafif nesnelerden yap lan, lmbebek. * Ayaklar olmayan, alttan iine el sokularak oynat e nesnelerden yap lan itli lmbebek. * Bu bebeklerle oynat oyun. lan * Kendi istek ve karar i yla grmeyip ba netkisinde olan kimse. kasn kukla gibi * ufak tefek, elimsiz. * ki iliksiz. kukla gibi oynatmak * birine her istedi yapt ini rmak. * birinin istedi yap grnerek onu oyalamak. ini yor kukla hkmet * bir lkede, yabanc devlet taraf kendi amalar gerekle bir ndan n tirmek iin kurulmu szde hkmet. kukla oyunu * Yapma bebeklerin alttan el sokularak veya ba yollarla hareketlendirilerek oynat oyun, gsteri. ka ld kukla tiyatrosu * Kukla oyununun yap tiyatro. ld kuklac * Kukla oynatan kimse.

kuklac l k * Kukla oynatma veya yapsatma i p i. kuklal k

* Ba niste gre davranma. kasn ine kuklavari * Kukla gibi, kuklaya benzer biimde. kukuleta * Ya mur, so gibi detkilere karbageirilen, giysiye dikili veya ayr uk a olarak kullan bak. lan l

kukuletal * Kukuletas olan. kukuletas z * Kukuletas olmayan. kukumav * Bayku gillerden, Avrupa, Asya ve Kuzey Afrika'da ya bir ku ayan (Athene noctua). kukumav gibi * tek ba kimsesiz. na, kukumav gibi d np durmak * ok zntl bir durumda d nmek. kul * Tanr gre insan. 'ya * Yabanc lkelerden tutsak olarak getirilen ve alp sat n labilen kle veya karava . * Osmanl kle veya karavaktan yeti kad verilen ad. larda l en nlara

kul cinsi

kul hakk * nsanlarbirbirlerine geen emekleri, haklar n . kul khyas * Yenieri Oca yenieri a ndan sonra gelen en yksek dzeydeki subay, kul kethdas nda as . kul kle (veya kul kurban) olmak * tam bir do ruluk ve zveri ile ba lanarak, btn isteklerini yerine getirmeye haz r olmak. kul o lan * Vergi toplayan belediye tahsildar . kul o lu * \343 kulo lu. kul olmak * a derecede ba r lanmak, boyun e mek. kul slmay Hr yeti k nca z mez * snt olanlar k da avutmak ve yreklendirmek iin sylenir. kul taksimi * E olarak yap le it lan tirme. kul yap s * eliyle yap nsan lmolan. kula donu. * Gvdesi sar kirli sar veya renkte, yele, kuyruk ve baca alt k ndaki k n koyu renkte oldu at n sm llar u * Bu renkte olan at.

kula kul olmak * bir kimsenin buyru alt bulunmak. u nda kulac k kula * Gerilerek a kolun parmak ular ndaki uzakl lmiki aras k. kula atmak * yzerken kollar rayla stten ileriye do atsuyu arkaya do ekmek. , s ru p ru kulalama * Kulalamak i i. kulalamak * Ka kula oldu lmek. unu * Kula atarak yzmek. kulalay * Kulalama iveya biimi. i kula akaan * Dz kanatl lardan, karn atal biiminde iki uzant nda bulunan, meyve ve sebzelere zarar veren otul bir bcek (Forficula auricularia). kula(bir eyde) olmak * dikkatini (bir vermek. eye) kula(veya kulaktan) n nlas * konu yerde bulunmayan, sevilen biri an sylenir. ulan ldnda kulaa i itmek r * kulaiyi i itmemek. kuladelik * Olup bitenleri abuk haber alan. kuladikilmek * konu ulanlar dinlemek iin dikkat kesilmek. kuladuvar olmak * sa olmak. r kulakiri (olmak) te * sylenecek sz, gelecek haberi bekleyerek (beklemekte). kulakiri (veya tetikte olmak) te * sylenecek sz, gelecek haberi bekleyerek (beklemek). kulaok amak * kula ho a gelmek. kulaters taraftan gstermek * kolay yolu varken bir idaha zor ve uzun yollar kullanarak yapmak. i kulat kal * Sa a i iten. r, r * dinlemek istemeyen, dinlemeyen. kula al na nmak * ba na sylenirken kendisi de duymu kas olmak. * Bkz. kulak k.

kula arpmak na * duyulmak. kula fldamak s na * ok alak ve hafif bir ses tonuyla kula e konu ilip na mak. kula gelmek na * kula al na nmak. * biri taraf duyulmak. ndan kula girmek na * sylenilen szlere nem vermek, sylenenleri anlamak, benimsemek. kula inanmamak na * duyduklarn do n rulu undan phe etmek. kula kar suyu kamak na * s bir duruma d kk mek. kula koymak (veya sokmak) na * bir duruma veya sze haz rlamak iin nceden k anlatmak; d a saca nce lamak, telkin etmek. kula kpe olmak (veya etmek) na * bagelen bir durumdan al dersi hi unutmamak. a nan kula sylemek na * fldamak. s kula amak n * dikkatle dinlemek. kula bkmek n * bir sorun kar nda dikkatli davranmas uyar bulunmak. s iin da kula ekmek n * ceza olarak kula tutup bkerek ekmek. n * uyarmak iin hafif bir ceza vermek. kula nlatmak n * birini anmak. kula doldurmak n * bir kimseye -ba ndan bilgi almadan nce konu zerinde bilgi verirken kendi d kas ncesini a lamak. kulak * Ba her iki yan bulunan i organ n nda itme . * Bu organ sesleri toplayieriye almaya yarayan dblm. n, p * Bal klarda ba iki yan bulunan ve a n nda al solungalardan geirdisuyu d ya vermeye yarayan zdan p i ar yar klardan her biri. * Telli alg tel germeye yarayan burgu. larda * Seslerin uygunlu seebilme ve de unu erlendirebilme yetene i. * Saban topra giren k niki yan bulunan ve toprayollara dkmeye yarayan para. n a smn nda * Akarsularve zellikle gllerin karaya giren ve durgunla yerleri. n an kulak * Varl eski Rus kyllerine verilen ad. kl

kulak alt bezi * Kula yaknda bulunan, tkrk bezlerinin en by n n . kulak ard etmek

* dikkate almamak, gz nnde tutmamak. kulak asma! * "nemseme, dimleme!" anlam uyar nda sz. kulak asmak (veya asmamak) * nem vermek (vermemek), dinlemek (dinlememek). kulak ivisi * Ka da tekerle n in kmamas mazn ucuna tak ivi. iin n lan kulak davulu * Kulak zar . kulak demiri * Pulluklarda, u demirinin kald topraters eviren demir. rd kulak dolgunlu u * iterek elde edilen bilgi. kulak erimi * Sesin i itilebileceuzakl k. kulak kabartmak * belli etmemeye al dinlemek. arak kulak kepesi * Sesi toplayarak orta kula gndermeye yarayan, kula yar daire biimindeki blm. a n, m kulak kesilmek * byk bir dikkatle dinlemek. kulak krmak v * tar domatesin olgunla s nda yap bir i mda mas ras lan lem. kulak kula a * Gizlice, ba duymaksn. kas z kulak memesi * Kula yumu ve krdaksolan alt ucu. n ak k z kulak misafiri * Yan konu bir konu nda ulan eyi, maya kat lmadan dinleyen kimse. kulak misafiri olmak * yan konu bir konu nda ulan eyi maya kat lmadan dinlemek. kulak t kac * ok iddetli sesleri, grltleri hafifletmek iin, kula iine veya zerine konulan ara. n kulak t kamak * bir duymazl gelmek. eyi ktan kulak t rmalamak * (ses iin) kularahatsetmek. z kulak t rmalay c * Kularahatseden. z kulak tozu * Kula arkas n ndaki tmseklik.

kulak tozuna vurmak * tam kula stne vurmak. n kulak tutmak * dinlemek, i itmek istemek. kulak vermek * merak edip dinlemek, i itmeye al mak. kulak zar * Dkulakla orta kulabirbirine ba layan zar, kulak davulu. kulak kulak k * Kulak, burun, bo hekimi. az

* Kalbin st blmnde bulunan ve biri (sa daki) anatoplar damarlardan, br (soldaki) akci er toplardamarlar kan p kar klara veren iki bo un ad ndan al nc lu , kulac k. kulaklar dolmak * ayneyi dinlemekten usanmak. kulaklar paslanmak * oktan beri mzik dinlememi olmak. kulaklar kadar k na zarmak * ok utanmak. kulaklar dikmek n * (hayvan) dikkat kesilmek. kulaklar t nkamak * dinlemek, istememek. kulaklarn pas gidermek n n * oktan beri dinlememi mzik dinlemek. ken kulakl * Kulaherhangi bir biimde olan. * Kula benzer nt olan. a k s * Sapn ucunda kulak biiminde iki geni n atal bulunan bir e yata it an. * taraf tutulacak yeri olan yayvan tencere, kazan. ki nda

kulakl somun * Yanlar kanat gibi nt olan bir somun tr. nda k lar kulakl k * Kulaklar uk, rzgr gibi detkilerden korumak iin kulak kepesini rtecek biimde yap l so lmk f. * Radyo, telefon veya telsizde kulak ile verici aras ses ba s nda lant kurmaya yarayan al. c * A i itenlerin kulland pilli ara. r klar kulaks z kulaktan * Sadece duyarak, dinleyerek. kulaktan dolma * Ba ndan i kalar itilerek edinilen bilgi. kulaktan kula a * Bir kimseden bir ba na, gizlice syleyerek. kas * Kulak kepesi olmayan.

kulampara * O . lanc kulamparal k * O l lanc k. kule * o unlukla kare veya silindir biimindeki yksek yap . * Cihannma. * Tiyatroda, sahnenin gerisinde ve yanlar bulunan blm. nda * Bir i bir hareketin i yz, bilinmeyen ynleri. in, * Borsa dnda alveri yeri.

kulis

kulis al mas * Kulis faaliyeti. kulis faaliyeti * Toplant yerlerinde, oturum dnda e gruplaryapt gizli giri veya al itli n im ma. kulis yapmak * herhangi bir toplulukta oturumlar dnda gizli al malar yapmak. kulland rma * Kulland rmak i . kulland rmak * Kullanmak i yapt ini rmak. kullan lma * Kullan i lmak i. kullan lmak * Kullanmak i konu olmak. ine kullan lm * Az veya ok bir zaman iin ba nmal kasn olmu , yeni olmayan, mstamel. kullan m kullan * Kullanma, yararlanma, tasarruf. * Kullanmak i i veya biimi.

kullan l * Rahata kullan labilen. kullan z s * Kullan lmas kullan g, lmaya elveri olmayan. li kullanma * Kullanmak iistimal. i,

kullanmak * Bir eyden belli bir amala yararlanmak. * Bir kimseyi bir hizmette bulundurmak, al rmak. t * letmek, de erlendirmek. * Giymek, takmak. * Bir al eye olmak, imek. m * (kelime iin) Yazmak, sylemek.

* Harcamak, sarf etmek. * (birinden veya bir eyden) Amac ula iin yararlanmak, onu amac alet etmek, smrmek, na mak na istismar etmek. * Ara veya aleti i letmek, ynetmek. kullap * zerine s sarmaya yarar bir dolap. plik rma * Bir tr mente e. * Kulla iveya durumu. mak i

kulla ma

kulla mak * Kul durumuna gelmek. kulluk * Kul olma durumu, klelik. * Kulun yapt i . * Kamu dzenini korumakla grevli daire, karakol.

kulluk etmek * kul olmak. kulluk klelik * Birinin buyruklar boyun e ya durumu. na erek ama kulluku * Kullukta grevli yenieri. kulo lu kulp * len evli yenierilerin, babalar ocakta askerlik yapan ocuklar gibi, . * Kaplar sap gibi halka biiminde olan tutulacak yeri. n, * Uydurma sebep, bahane.

kulp takmak * bir kimseyi, bir kusurlu gstermek iin bahane, kusur bulmak. eyi kulplu * Kulpu olan, kulpu bulunan.

kulplu beygir * Jimnastik al rmalar destek olarak kullan gvdesinin ortas gere sklp tak t nda lan, nda inde labilen yar halka biiminde aral iki kulpu olan ara. m kl kulpsuz * Kulpu olmayan. kulpunu bulmak * yap uygunsuz bir i yasall tartlabilecek bir zm yolu bulmak. lacak iin, kuluka * Civciv yumurtaya yatmveya yatmak zere k karm , zmdurumda olan di veya di i ku i kmes hayvan , gurk. kuluka devri * \343 kuluka dnemi. kuluka dnemi * Civciv, yavru karmak iin, her tr ku yumurtalar un stne yatmas gereken sre. * Dllenmeden sonra canl organizma oluncaya kadar geen sre. bir

* Bir mikrobun vcuda girmesiyle hastaln belirmesi aras geen sre. nda kuluka makinesi * Gereken s sa cakl layacak dzeni bulunan ve ok say civciv da karmaya yarayan ara. kuluka olmak * (di ) yumurtaya yatma zaman i ku gelmek. kulukahane * Kulukal k. kulukal k * Kuluka olma durumu. * Kulukada kullan lmaya elveri li. kulukaya oturmak (veya yatmak) * di civciv i ku karmak icin yumurtalar zerine yatmak. n kulun * Do umdan alt sonra kadar olan erkek veya di veya e yavrusu. ay i at ek kulun atmak * (k veya e yavru d srak ek) rmek. kulun * iddetli a ve zellikle omuz as r r.

kulun girmek * (bir organda veya vcut blgesinde) birdenbire veya iddetli sanc mak, tutulmak. olu kulun k rmak * ayan yeri ovmak. r kulunlama * Kulunlamak i i. kulunlamak * K veya e yavrulamak. srak ek kulunluk kulunuz * alak gnlllk gstermi olmak iin ben zamiri yerine kullan . l rd kulbe * Kerpi, saman veya a atan yap lmkk, basit, ilkel ev. * Bir yeri beklemekle grevli kimsenin iinde bulundu kk bar u nak. * Hayvanlar iin yap nak. lmbar * Alak gnlllk gstermek amac "ev" anlam kullan yla nda l r. * Gr mek, konu mak, okumak, spor yapmak gibi amalarla yalnye olanlartopland yer. z n klar * Spor derne i. * Kulp i kimse. leten * K veya e gibi hayvanlarda dl yata srak ek .

kulp

kulp

kulplk * Kulp yanl ve kulp i s leriyle u an kimse. ra kulpler aras

* Birok kulbn tak n getiren sportif faaliyetler iin kullan mlar karkar ya l r. kulvar * Baz ko veya yzcnn ko u, yzd yar yar larda ucu tu eridi. kulyu kum btn. * Geni derin a ma ve zl ara. * Silisli ktlelerin, kayalar do etkenlerle paralanarak ufalanmas olu ufak, sert taneciklerin n, al ndan an * Armut, ayva gibi baz meyvelerin etli blmlerindeki sert tanecikler. * Vcuttaki bezlerin, zellikle bbre rettiince ve kat in i tanecikler. kum bal * Kum balgillerden, di ve kar yzgeleri olmayan kk bir bal(Ammodytes). leri n k kum balgiller * Kemikli bal tak n kefallar alt tak na giren bir familya. klar mn, m kum l * kumla rtl l. nce kum engere i * zellikle Balkanlarda grlen gen kafal engerek (Vipera ammodytes). iri kum f nas rt * llerde kumu havaya kar ran kas t rga. kum gibi kum grisi * pek ok. * Kum renginde olan.

kum havucu * Kumluk yerlerde yeti tirilen bir tr havu. kum havuzu * Atletlerin atlamada incinmemeleri iin d tkleri yere yap ii kumla doldurulmu lm , alan. kum kamyonu * Karoseri ve di mekanik paralar ta er kum maya uygun bir biimde dzenlenmi kamyon. kum kayas * S ve denizlerde ve zellikle kayalyerlerde ya kemikli bal(Neogobius). cak l k k ayan k kum otu * Uyuz otu.

kum saati * Dar bir bo birbirine ba azla lanmiki cam kaptan olu ve stteki kapta bulunan kumun a an a ya akmas yararlanarak zaman ndan anlamaya, lmeye yarayan ara. kum ta * Kum tanelerinin kayna yla olu bir e tortul kaya. mas mu it kum torbas * kum doldurup boks antremanlar kullan torba. ine nda lan * Sava veya sel s nda korunmas ta ras gereken yerlere ylan ii kum dolu torba. * ok man, dayan z, lapac i ks (kimse).

kuma kumal Kuman

* Ayn erkekle evli olan kad n birbirine gre ad nlar , ortak. * Kumas olan. * K pak.

Kumanca * K paka. kumanda * Komuta.

kumanda etmek * komut vermek. * ynetmek. kumandan * Komutan. kumandan gemisi * Kumandankomuta ettidonanma gemisi. n i kumandanl * Kumandan olan. kumandanl k * Komutanl k. kumandans z * Kumandan olmayan. Kumand * Kuzey Altaylarda ya bir Trk boyu ve bu boydan olan kimse. ayan kumanya * Yolculuk iin haz rlanan yiyecek, az k. * Sefer durumundaki askerler iin haz rlanan yiyecek.

kumanyac * Kumanya haz rlayan veya da (kimse). tan kumanyac l k * Kumanyacn i n i. kumar * Ortaya para koyarak oynanan talih oyunu.

kumar ebesi * Kumar oynatan kimse veya kumarc . kumar oynamak * ortaya para koyarak talih oyunu oynamak. * olumlu sonulanmaspheli olan bir i bile bile giri e mek. kumarbaz * Kumarc . kumarbazl k * Kumarc l k.

kumarc * Kumara d srekli kumar oynayan (kimse), kumarbaz. kn, kumarc l k * Kumarc olma durumu, kumarbazl k. kumarhane * Kumar oynanan yer. kumarhaneci * Kumarhane i leten kimse. kumarhanecilik * Kumarhane i letme i i. kumas z kuma * Kumas olmayan. * Pamuk, yn, ipek gibi eylerden makinede dokunmu trl dokuma. her * Bir varl veya ki i olu ili turan nitelik veya malzeme.

kuma mengenesi * Yeni dokunmu veya y kanmkuma n tlenmek amac iinden geirildisilindir alet. lar yla i kuma * Kuma fabrikas veya kuma olan satan kimse. kumal k * Kuma reten veya satan kimse. kuma l * Kumaolan. kumaz s * Kumaolmayan. kumbara * Para biriktirmek iin kullan bozuk veya k para at deliolan, metal, toprak, plstikten yap lan, t lan i lm kk kap. * Humbara. kumbarac * Humbarac . kumbarahane * Humbarahane. kumba * Kumsal. kumcu kumcul * Kum getirip satan kimse. * (bitki iin) Kumlu toprakta yeti kumlu topraseven. en,

kumda oynamak * bir f ka umulan edememek. rsat rarak elde kumkazan

* Kemirgenlerden, Afrika'ngneyinde ya bir memeli tr (Bathyergus maritimus). n ayan kumkuma * Kk testi, mlek. * Kt, olumsuz bir zellikendinde fazlas toplayan kimse, olay, olgu veya yer. i yla kumla * Kumluk yer, geni kumsal, plj. * Gne banyosu yapmak iin dzenlenmi kumsal. kumlama * am tr a alarda y l halkalar ndaki grnt ayr n aras m daha da belirtmek iin yzeye, hava bas ndan yararlanarak kum pskrtme. nc * Oyma i lerinde, ukurda kalan yzeyleri zel diaralarla ptrlendirme. li kumlamak * Kumla kaplamak veya kum dkmek. kumlu * inde kum bulunan. * ok ufak ve sbenekli. k kumluk * Kumu ok olan. * Kumsal. * Kumluk yer. kumpanya * Daha ok yabanc na, ticar ortakl s k. * Tiyatro toplulu u. * Ayn gr payla ayn an, eylemi yapan kimseler toplulu u. kumpas * Dizicilerin harfleri sat r durumuna getirirken iine yerle tirdikleri ayarlanabilir demir yuva.

kumpas kurmak * gizli bir idzen haz , rlamak. kumpir * Kaynamve kabu soyulmadan zel fnda pi u r irilmi patates. iri kumral * (sa, bk, sakal iin) Koyu sar akestane rengi. y veya k * Bu renkte olan (kimse veya ey). * Gvercinler tak ndan, gvercinden kk, boz, gri renkli bir ku m (Streptopelia).

kumru

kumru gibi * kendi dnyalar ekilmi na , sevecen. kumsal * Su klar olu kumlu yer, plj. y nda an * Kumlu.

kumsall k * Kumsal olma durumu. kumsuz * Kumu olmayan. kumu

* Sivrisine benzer ok kk bir tr sinek. e * et veya peynir konarak yap bir e sigara bre ine lan it i. Kumuk * Da stan'da ya bir Trk boyu ve bu boydan olan kimse. ayan

Kumuka * Kumuk dili. kumul -kun kunda kundak * Yeni do ocu ilk aylarda sca sarsarmalamaya yarayan geni mu u k p bez. * Kunda sar a lmbebek. * Yang n karmak iin bir yere konulan tutu ya bez paras mu l vb. * Salar yemeninin iine al ba p lama. * Tfek gibi baz li silhlarda bunlar itli ynlere evirmeye yarayan, namlunun alt bulunan a ate e nda a veya metal blm. * Ara bozma, fitne, fesat. * Arabalarda dingil yata . * Korunmak iin s sya sar ey. k k lm kundak sokmak (veya koymak) * yang n karmak iin bir yere tutu ya bez paras mu l koymak. * ara bozacak bir sz sylemek veya byle bir davran bulunmak. ta kundak * Yang n karmak iin kundak koyan kimse. * Tfek kundaklar yapan kimse. * Ara bozucu. kundak l k * Yang n karmak iin kundak koyma i i. * Ara bozuculuk. kundaklama * Kundaklamak i i. kundaklamak * Bebekunda sarmak. i a * (bir yeri) Kundakla yakmak. * Salar yemeninin iine toplayarak ba lamak. * Tfek namlusunu kunda ba a lamak. * Ara bozmak, aldatmak. kundaklan * Kundaklanma i i veya biimi. kundaklanma * Kundaklanmak i i. kundaklanmak * Kundaklama iyap veya kundaklamak i konu olmak. i lmak ine kundaklay * llerde veya deniz klar rzgrlary kum tepesi. y nda n d * \343 -g/ -gin. n * Bir e byk ve zehirli rmcek. it

* Kundaklama iveya biimi. i kundakl * Kundaolan, kunda sar a lmolan. kundaks z * Kundaolmayan. kundura * Kaba i lenmiba z, konsuz ayakkab , s .

kundurac * Kundura yapan veya satan kimse. kundurac l k * Kunduracn i n i. kunduru kunduz * Ba s adrt radan olu bir tr sert, sar bu an, , iyi day.

* Kemirgenlerden, kuyru geni yass ayak parmaklarn aras u ve , art n perdeli, a alar kemirerek beslenen, su klar ya y nda ayan, yuvalar ve su setleri kuran, postu de bir hayvan (Castor fiber). erli kunduz bce i * \343 kuduz bce i. kungfu kunt * A kal dayan ve sa n, r, kl lam. kup kupa * Giysi kesimi, kesimle verilen biim. * Genellikle geni i derinli li inden ok olan, alt gm n, , bronz veya kristalden yap lmayakl kap. * Bardak. * Yar dl olarak verilen herhangi bir sanat eseri. ma * skambil k ndrt grubundan benekleri k z tlarn rm, kalp biiminde olan . * Bir kupan alabilecemiktarda olan. n i * Kapal yalnarkada oturulacak yeri olan, drt tekerlekli araba. ve z * zmaritgillerden, l denizlerde ya bir bal(Boops boops). man ayan k kupkuru * ok kuru. * Belirgin, net. * Kendini savunma temeline dayal , karateye benzeyen in kkenli spor.

kupa kupes

kupkuru etmek * ok kurutmak. kupkuru kesilmek * ok kurumak. kupon * Piyango biiminde dzenlenmiekili kesilerek kullan baspara. , lerde lan l

* De k n (devlet tahvili veya hisse senetleri) zerinde bulunan ve belirli zamanlarda sahibine faiz erli tlar veya kazan pay olarak belirli bir gelir sa layan kesilmi para. * Yalnbir giysilik dokunmu z , stn nitelikte (kuma paras ). kupr kur * Kesik. * Yabanc paralarulusal para cinsinden de n eri. * Kurs de (II). eri * Karcinsten birine ilgi gstererek onun ho gitme, gnln kazanmaya al una ma. * Birinin duygular ok n ayacak biimde davranarak onu elde etmeye al ma.

kur

kur yapmak * karcinsten birine ilgi gstererek onun ho gitmek, gnln kazanmaya al una mak. * birinin duygular ok n ayacak biimde davranarak onu elde etmeye al mak. kur'a * Ad ekme.

kur'a ekmek * ad ekmek. kur'a efrad * Kur'a ekerek yeni asker olan erler. kurabiye * Un, ya veya badem, f k gibi st eylerle yap lan, ekerli kk rek.

kurabiye gibi * ok gevrek, a da veren (yiyecek). zda l kurabiyeci * Kurabiye yapan veya satan kimse. kurabiyecilik * Kurabiye yapma veya satma i i. kur'ac kurada * Askere al nacak genlerin belli olmas onlara kur'a ektiren subay. iin * e yaramaz, y pranm eskimibozulmu ya). , , (e * Geli memic (insan ve hayvan). , l z * (hava, mevsim, y l iin) Yas z. * (toprak iin) Nem tutmayan, abuk kuruyuveren, orak. * (bitki iin) Kurak yerde yeti kurak yerden ho en, lanan. * Kurak olma durumu, kurak hava, yas k. zl kural * Bir sanata, bir bilime, bir d ve davransistemine temel olan, yn veren ilke. nce * Davran m yn veren, uyulmas lar za gereken ilke.

kurak

kurak l kurakl k

kural d

* Bkz. kural d. kural d * Kurala uymayan, kurala aykolan, ayr mstesna, r k, az. kurala ayk r * Bkz. kural d. kurala aykl r k * Dil kurallar ayk olarak kelime kullanma, k muhalefet. na r yasa kuralc * Kurala, kurallara ba olan, kaideci. l

kuralc l k * Kuralc olma durumu. kuralla ma * Kuralla i mak i. kuralla mak * Kural durumuna gelmek. kurallarma t * Kurallarmak i t i. kurallarmak t * Kural durumuna getirmek. kurall * Kural olan, kurala uygun olan, kaideli, k yas.

kurall cmle * Yklemi sonda yer alan cmle. kurals z kuram * Uygulamalardan ba z olarak ele al soyut bilgi. ms nan * Belirli bir konuda d ncelerin, gr btn. lerin * Sistemli bir biimde dzenlenmi birok olay klayan ve bir bilime temel olan kurallar, yasalar btn, a nazariye, teori. Kurama * Trkistan'da ya bir topluluk ve bu topluluktan olan kimse. ayan * Kural olmayan, kurala uygun olmayan, kaidesiz, gayri k yas.

kuramc * Kuram ortaya koyan kimse, kurama ba olan kimse, teorisyen. l kuramc l k * Kuram ortaya koyma, kurama ba olma durumu. l kuramlarma t * Kuramlarmak i t i. kuramlarmak t * Kuram durumuna getirmek. kuramsal * Kuramla ilgili, kuram durumunda bulunan, kuram niteli olan, nazar, teorik. inde

Kur'an

* dininin temel ilkelerini, Hz. Muhammed'e gnderilen Tanr slm buyruklar ieren, Mslmanln n temel kitab , Kur'an kerim, Kelm kadim, Mushaf. Kur'an (veya ekmek) arps n! * kar ndakini dedi inand iin edilen yemin. s i eye rmak kurander * Hava ak , cereyan. m

Kur'an kerim * Kur'an. kur'as olmak * o y l askerlik a girenlerden olmak. na kurba a * Kurba alardan, yumurta ile reyen, yavrular imlerini durgun sularda tamamlad sonra kuyru ve geli ktan u solungac krelerek karada ya ayabilen, s rayarak yuryen ve suda iyi yzen kk hayvan. kurba adam a * Baladam. k kurba bal a * S ve denizlerde ya kemikli bal(Uranoscopus scaber). cak l k ayan k kurba balgiller a * S ve denizlerde ya kemikli bal familyas cak l k ayan klar . kurba otu a * D ie n igillerden bir bitki (Bufonia). kurba testi a * Kadn gebe olup olmadn n anlamak iin, idrarn kurba karn nga edilmesi yoluyla yap test. n a na r lan kurba zehiri a * Kurba zehirigillerden, tatl a sularda ya ayan, beyaz iekli, yrek biimi yaprakl ss bitkisi bir (Hydrocharis). kurba zehirigiller a * Bir eneklilerden, btn veya bir kesimi su iinde ya ayan, kurba zehri ve benzeri su bitkilerini iine a alan bir familya. kurba k ac * Kurba yavrusu, kk kurba a a. * A taban bir e kk ur. z nda kan it * Kk ngiliz anahtar . * Ayarlanabilir somun anahtar . * Pencere erevesi gibi yukar srlen ya eylerin alt kenarlar yerle na tirilen tutacak. kurba alama * Kurba n yzmesine benzer yatay hareketler yaparak yzme. an * Birbirine parelel iki t rmanma s bald ve ayak s n rna rlar rtlar kenetleyerek veya d dan diz alt ar na srarak t k t rmanma. kurba alar * Omurgal hayvanlardan, amfibyumlar sf giren bir tak nna m. kurban * Dinin bir buyru veya bir adayerine getirmek iin kesilen hayvan. unu * Mslmanlarda kurban bayram . * Bir lk u runda feda edilen veya kendini feda eden kimse.

* Bir kazada veya felkette len kimse. * Madd ve manev bak mdan felkete srklenmi veya insan de erlerini yitirmek zorunda kalmveya b lmkimse. rak * Baz blgelerde seslenme sz olarak kullan l r. Kurban Bayram * Arab takvime gre Zilhicce ayn onunda ba p drt gn sren ve bu sre iinde yoksullara da lmak n lay t iin kurban kesilen din bayram. kurban eti * Kesilen kurban da lan paralar n t . kurban etmek * Bkz. kurban kesmek. * kendi iin birini veya bir feda etmek. kar eyi kurban gitmek * susuz yere lmek, zarara u ramak. kurban kesmek * din buyru yerine getirmek iin bir hayvan unu keserek etini da tmak. kurban olay m! * a sevgi ve hayranlanlat r k r. * yalvarmak iin sylenir. kurban olmak * bir kimse veya bir iin kendini feda etmek. ey kurban vermek * can kayb u na ramak. kurban olmak * u runa rap veya byk znt, snt st k ekmek, zarara girmek, lmek. kurbanl k * Kurban edilmek iin ayr kurban edilmeye uygun. lm , kurbanlkoyun k * Kurban olmaya elverikoyun. li * Ba geleceklerden habersiz. na kurca * Kar rma, ka t ma. kurca ban * Ka p kurcalamaktan azan y ban. kurcalama * Kurcalamak i i. kurcalamak * Ellemek, kar rarak bakmak. t * Sivri bir sokup kar rarak zorlamak. ey t * Kar razd p t rmak, tahri etmek. * Me ve rahatsetmek. gul z * Bir konuyu ararmak, stnde durmak, e t elemek. kurcalan * Kurcalanma iveya biimi. i kurcalanma

* Kurcalanmak i i. kurcalanmak * Kurcalamak iyap i lmak. kurcalay * Kurcalamak iveya biimi. i kuratovyum * Atom numaras atom a 260 olan yapay element. K 104, rl saltmas Ku. kurdele * Geni ipekli erit.

kurdele bal * Kurdele balgillerden, uzun, yass vcutlu, pullar kk, kuyruk yzgeci ipli benzeyen, kemikli bir ok e Akdeniz bal, flndra bal (Cepola rubescens). kurdele balgiller * rnek hayvan kurdele bal olan bal familyas klar . kurdeleli * Kurdelesi olan.

kurdelesiz * Kurdelesi olmayan. kurde en * Ciltte e sebeplerle olu ka l itli an dkntler, rtiker. nt

kurdun o ak kurt olur lu bet * sonunda kendi karakterini, asl, d n ncesini atalar benzer na ekilde ortaya koyar. kurdunu k rmak * hevesini almak, iste yerine getirmek. ini kurdurma * Kurdurmak i i. kurdurmak * Kurmak i yapt ini rmak. kurdurtma * Kurdurtmak iveya durumu. i kurdurtmak * Kurmak i yapt ini rmak. kurgan * a mezar zerine toprak ylarak yap kk tepe. lk da lan * Kale. * (arkeolojide) Tepe biiminde mezar, hyk.

kurgu

* Bir zembere kurmak iin kullan ara, anahtar. eyin ini lan * Zembere kurulmu in olma durumu. * Bir btn olu turmak iin paralar p birle tak tirme i montaj. i, * Bir filmin de ik sre ve yerlerde ekilen blmlerini, bir anlam ve uyum btnl sa i layarak birle tirme, montaj. * alan gemeyip yalnbilmek ve a na z klamak amac gden d n nce, kuramsal ararma, speklsyon. t * Bir i haz e rlamak iin yap telkin. lan

kurgu bilimi * Teknolojideki geli melere gre ileri dzeyde say labilecek bulu ba kalarak d lara l nlen veya yap i lan . kurgucu * Kurgu i yapan kimse, montajc ini .

kurguculuk * Kurgu i yapma, montajc ini l k. kurgulama * Kurgulamak iveya durumu. i kurgulamak * Bir filmin de ik yerlerde ekilen blmlerini bir btn olu i turmak iin birle tirmek. kurgulanma * Kurgulanmak i i. kurgulanmak * Kurgu durumuna gelmek. kurgulu kurgusal kurgusuz kurk * Kuluka, gurk. kurla an kurma * Etyaran. * Kurmak i i. * Kurularak, paralar birle tirilerek olu turulan, prefabrike. * Tasarlanretilen, tasarlayarak. p * Kurgusu olan. * Kurgu ile ilgili, spekltif. * Kurgusu olmayan.

kurmaca

kurmac l k * Resim ve heykelde, eseri geometrik geleri ile kurmay temel alan anlay konstrktivizm. , kurmak * Bir olu na yard eden paralar eyin mas m birle tirerek btn durumuna getirmek, monte etmek. * Haz rlamak. * (yayl , zemberekli eylerde) Yay zemberegermek. veya i * Gereken artlar rlay kendi kendine olmaya b haz p rakmak. * (etkisi ve nemi genisrekli iin): Meydana getirmek, tesis etmek. , eyler * Yapmak, inetmek. a * Yapmak, olu turmak. * Ortaklsa k lamak. * Belli bir i beraber al te kimseleri belirlemek. acak * Bir araya getirmek, toplamak. * Gizlice haz rlamak, tasarlamak. * D nmek. * Akl koymak. na * Zihinde bytmek. * Bir kimseyi dedikodu veya telkinlerle ba na karfkelendirmek. kas

* Sa lamak, olu turmak. kurmay * Harp akademilerine girerek e itimlerini ba yla bitirmi ar subay, erkn harp. * Kurmaylyetkisi ve niteliolan (subay). k i kurmay ba kan * Ordu, tmen, tugay gibi birliklerde ve asker akademilerde karargh subay . kurmayl k * Kurmay olma durumu. kurna kurnal kurnas z * Kurnas olmayan. kurnaz kurnazca * Kolay kanmayan, ba n kalar kand n ufak tefek oyunlarla amac eri rmas ve na mesini beceren, a kgz. * Kurnaz bir biimde, kand rarak, aldatarak. * Hamamlarda, musluk alt iinde su biriktirilen, yuvarlak ve o nda, unlukla mermer veya ta tekne. * Kurnas olan.

kurnazla ma * Kurnazla i mak i. kurnazla mak * Kurnaz duruma girmek. kurnazl k * Kurnaz olma durumu veya kurnazca i . kuron kurs * Korumak iin di zerine di taraf geirilen metal kaplama. i ndan * Yuvarlak ve yass biimli nesne, a ak. r * Bir gk cisminin teker biimde grlen yz, rek.

kurs

* Resm ve zel kurulu ilgililere belirli bir konuda bilgi, beceri ve davran kazand amac larca lar rmak yla dzenlenen ve k sreli derslere dayanan e etkinli kur. sa itim i, kursa kalmak nda * istenilen bir gerekle ey ememek, yar kalmak. m kursak * Ku n yemek borusu zerinde bulunan, yiyeceklerin topland torba biiminde kin organ. lar i * Ku kursairilip kurutularak yap veya ona benzetilen kin i lan i ey. * Mide. * Kursak zar yap ile lm . * Bceklerin ve solucanlarsindirim kanallar bulunan, ku n kursa benzeyen yap n nda lar na . kursakl * Kursaolan. * Guatr hastal olan (kimse). kursaks z

* Kursaolmayan. kursiyer * Kurs rencisi. kur un * Atom numaras atom a 207,21, yo 82, rl unlu 11,3 olan, 327,4C de eriyen, yumu ve bklgen, u ak mavimt esmer renkte bir element. K rak saltmas Pb. * Tfek, tabanca gibi hafif ate silhlarda kullan mermi. li lan * Kur undan yap lm . kur atmak un * silhla mermi atmak. * d manletmek. k kur dokunmak un * mermi isabet etmek. kur dkmek un * halk inanna gre erimi unu, hastanstnde, iinde su bulunan bir kaba dkerek ortaya kur n kan ekillerin yorumuyla nazar, by, hastalvb. k eyleri nlemek, iyile tirmek. kur erimi un * Merminin en ok ula abildiuzakl i k. kur gibi un * ok a r. kur grisi un * Koyu gri renk. kur kalem un * D tahta, ii grafitli kalem. kur otu un * Bkz. di otu. kur rengi un * Kur unun rengi, koyu kl rengi. * Bu renkte olan. kur s un kmak * silh lemek, mermi yakmak. ate kur tutmak un * kur hedef olmak, kur de gibi olmak. una un ecek kur ya rmak un d * ok say kur atmak. da un kur ya un muruna tutmak * ok say ve srekli kur atmak. da un kur yemek un * vurulmak. kur dizmek una * verilen lm cezas asker bir k n att kur n tan unlarla yerine getirmek. kur uncu * Kur satan veya i un leyen kimse. * Kur dken kimse. un

kur unculuk * Kur satma veya i un leme. * Kur uncunun i i. kur ungeirmez * Ate silhlardan at mermilerin girmesini engelleyecek yap ve zellikte olan (yelek, cam vb.). li lan da kur un * Koyu kl rengi, kur rengi. un * Bu renkte olan.

kur unle me * Kur unle i mek i. kur unle mek * Kur bir duruma girmek. un kur unlama * Kur unlamak i i. kur unlamak * Kur kaplamak. unla * Kur mhrlemek. unla * Kur ile ate un etmek, vurmak. kur unlanma * Kur unlanmak i i. kur unlanmak * Kur unlamak iyap i lmak. kur ma unla * Kur mak i unla i. kur mak unla * Kur gibi a mak. un rla kur unlu * inde kur bulunan. un * Kur unlanmolan. * Kubbesi kur rtl. unla kur unsuz * Kur olmayan. unu kurt * Kpekgillerden, Avrupa, Asya ve Kuzey Amerika'da ya ayan, gri sar renkli, yc rt, etil memeli hayvan (Canis lupus). * Bir yeri, bir iyi bilen. eyi * ini iyi bilen, aldanmaz, kurnaz. kurt * Yumu vcutlu, uzun gvdeli, omurgas bacaks ayaksveya ok ilkel ayakl ak z, z, z kk hayvan. * Baz bceklere veya baz bcek lrvalar verilen ad. na

kurt baklas * Ac bakla. kurt bilimci * Kurt (II) bilimi ile u an kimse. ra

kurt bilimi * Solucanlaryap n ay n yapt hastal n lar, ya lar ve klar klarla, bu hastal karmcadeleyi anlatan klara asalak bilimi dal , helmintoloji. kurt dumanl havay sever * kt niyetli kimselerin ortal karkl ktaki klardan yararland n klar anlat r. kurt gibi * i bilir, giri (kimse). ini ken

kurt gibi kemirmek (veya yemek) * a derecede ku ve tedirginlige d r ku rmek. kurt kapan * Gre hasm d te alta rdkten sonra stne oturarak uyluklar nda ayak ba aras lama, bir yandan da iki kolu alt el geirerek a bel zerine verme. ndan rl kurt kocay akallara (kpeklere) maskara olur nca * g ve yetene yitiren insanlar, basit ve kendini bilmezlerce a rlar. ini a lan kurt kpe i * oban kpe koyun kpe i, i. kurt ku * Btn yarat btn canl klar, lar. kurt kuyusu * Dibine ucu sivri bir kazak koni biiminde kaz tuzak olarak kullan derin ukur. k lmve lm , lan kurt mantar * Tazeyken yenebilen, olgunla bas sporlar saan, beyaz renkli, yuvarlak biimli, bazitli bir tnda l nca mantar (Lycoperdon). kurt masal * Birini oyalamak, kendini susuz gstermek iin ileri srlen gereksiz, inandc r olmayan szler. kurt sine i * Kurtlara dayanan bir sinek tr. kurt yeni i * Kurt taraf yenilen yer. ndan * Bkz. bit yeni i. kurta z * Gemi ve sandallarda halatgemesi iin teknenin kenar tutturulmuaa biiminde metal n na , k z paralara verilen ad. * Do ramanbirbirine geen di n leri. kurtar c * Kurtaran, halskr. * Kendi hayat tehlikeye atarak bir kimseyi, bir toplulu g bir durumdan veya yok olmaktan kurtaran n u kimse. kurtarl c k * Kurtarma iveya biimi. i kurtar lma * Kurtar i lmak i. kurtar lmak * Kurtarmak i lmak veya kurtarmak i konu olmak. i yap ine

kurtar m kurtar kurtarma

* Kurtarmak i i. * Kurtarmak i i veya biimi. * Kurtarmak i i.

kurtarma arac * Trafikte ar zalanan, kaza geiren arac yerinden kaldp istenen yere gtren zel donan motorlu ara, r ml kurtar. c kurtarma gemisi * Deniz trafi ar inde zalanan, kaza geiren gemi, vb. aralar ilep uygun bir yere ekip gtren zel donan deniz arac ml . kurtarma kaz s * Yeni kurulacak olan baraj, gl ve yerle yerleri gibi yap n arazileri iinde bulunan arkeolojik eserlerin im lar lmas kar . kurtarmak * Bir canl bir felketten tehlikeden veya zor durumdan uzaklarmak. y t * Kurtulmas sa n lamak; uzaklarmak. t * Kazand rmak, yeniden ele geirmek. * Bir zarar gelmesini nlemek. eye * Birinin cezalandlmas engel olmak. r na * (olumsuz olarak): Bir de kar eyin erini lamamak. kurtaya * Damarl ieksizlerden, kk yapraklarla rtl ince bir sap grn nde olan bir bitki (Lycopodium clavatum). kurtayatozu * Kurtaya n sporlu ba ndan elde edilen, hekimlikte kullan sar toz. n aklar lan bir kurtba r * Zeytingillerden, yapraklar zra benzer, iekleri beyaz, kokulu ve salk durumunda olan, it m a m yapmakta kullan bir ss bitkisi (Ligustrum vulgare). lan kurtbo an * ok yk otsu bir bitki, bo otunun bir tr (Aconitum napellus). ll an kurtuk * Baz hayvanlar zellikle bceklerin yumurtadan ktan sonra, krizalit veya ergin karakterlerini n, kt kazanmadan nceki evresi, srfe, lrva. kurtul * Kurtuklarla beslenen (hayvan).

kurtk yan * Afrika'da ya src ayan kgiller familyasn genel ad n . kurtland rma * Kurtland rmak iveya durumu. i kurtland rmak * Kurtlanmas sebep olmak. na kurtlan * Kurtlanmak i i veya biimi.

kurtlanma * Kurtlanmak i i. kurtlanmak * inde veya zerinde kurt remek. * Rahat oturmaytel sab zlgstermek veya srekli k ldanmak. p ve rs k m * Bir yerde ok oturmaktan b karak gezme gereduymak. i kurtlar dkmek n * oktan beri zledibir bol bol yaphevesini almak. i eyi p kurtla ma * Kurtla i mak i. kurtla mak * Kurt durumuna gelmek, kurt gibi olmak. kurtlu * inde kurt bulunan, kurtlanm . * Yerinde rahat duramayan, srekli krdanan (kimse). p

kurtluca

* Ball babagillerden, t rman sar c iekleri olan, kokusu sar ran, gl ve akarsu klar nemli msaand y gibi yerlerde yeti bir bitki, me yer me yer palamudu, su sar en ecik, esi, msa . * Lo otu, zeravent. usa kurtluk * Kurt olma durumu. kurtpenesi * Kara bu daygillerden 20-50 cm ykseklikte, pembe iekleri salk biiminde, sap ve kknde bol tanen m bulunan ok yk otsu bir bitki (Polygonum bistorta). ll kurtsuz * Kurdu olmayan.

kurtt rna * \343 kurtpenesi. kurtulma * Kurtulmak i i.

kurtulmak * Tehlikeli veya kt bir durumu atlatmak. * stenmeyen, snt k veren, ho lmayan bir kimseden, bir yerden, bir durumdan uzakla lan mak. * Do urmak. * (bir Bulundu veya ba oldu yerden ayr ey) u l u lmak. * Ba koparkamak. n p kurtulmal k * Tutsak veya rehine olan birini kurtarmak iin verilen para, fidye, fidyeinecat. kurtulu * Bir eyden, bir yerden kurtulma, hals, necat. * Bir yerin d i man galinden kurtulma gn. kuru * Suyu, nemi olmayan, ya nemli kar . ve t * Ya almayan veya zerinde bitki olmayan. * Daha sonra kullan iin kurutulmu lmak , taze ve ye kar . il t * (bitki iin) Canl yitirmi ln . * Ar s lgar, kaknem. k, ska,

* Salg olmayan. s * D enmemi , plak. * Kat z, yan ba olmayan (yiyecek). ks nda ka ey * Etkisi ve sonucu olmayan. * Baz deyimlerde "yoksunluk, yoksulluk, yaln k" bildirir. zl * Heyecan olmayan, tekdze. , tad * Ak olmayan; duygudan yoksun. c * Kuru olan ey. * Kuru fasulye yeme k syleni inin sa i. kuru ba kalmak na * hayat veya yan kimsesi kalmamak, kimsesiz, yalnkalmak. nda nda z kuru ay * Ye ay yapraklarn e i il n itli lemlerden sonra sat hazdurumu. a r

kuru ay r * Yaz aylar bitkilerinin o nda unun kurudu tabi ay u r. kuru e me * Suyu ekilmi me. e kuru dere * Suyu olmayan dere. kuru duvar * Ta n aras har konulmadan rlen duvar. lar na kuru ekmek * Kat z ekmek. ks kuru erik * Eri kurutulmu in u.

kuru fasulye * Fasulye bitkisinin beyaz tohumu. * Fasulye tohumundan yap etli veya etsiz salal lan , sulu yemek. * Ye kabuklar ay p kurutulmu il ndan klan fasulye. kuru filtre * Hava iindeki kirleri, bezden torbalar yard yla ay szge. m ran kuru grlt * Gereksiz, nemsiz, sonu al namayacak sz veya davran . kuru grltye pabu b rakmamak * bir durum kar nda telz, korkusuz, diledi davranmak. s s ince kuru has(veya kilim) stnde kalmak r * a, paras evsiz kalmak. z, kuru hava * Nemi ok az olan hava. kuru iftira * Gerekle hibir ili i, hibir dayanaolmayan iftira. i kuru incir * zel olarak gne kurutulan incir. te kuru kafa * Ba iskeleti.

* Akz kafa. ls * Tllar rt patates yaprayiyen, alt kanatlar , st kahverengi bir tr kelebek (Acherantia adrophos). sar kuru kahve * Dvlm veya ekilmi kahve. kuru kahveci * Kuru kahve haz p satan kimse. rlay * Kuru kahve sat yer. lan kuru kahvecilik * Kuru kahve yapma veya satma i i. kuru kalabal k * Hibir i yapmayan insan toplulu u. * Hibir i yaramayan, kk dkk e e r ya. kuru kay s * Kayn kurutulmu sn u. kuru kemik * ok zay f kimse. kuru kfte * K ve ekmek ii ile yap tavada k lan kfte. yma l p zart kuru kuruya * Bo bo bo yararsyere. una, u una, z * Kuru olarak, yan ba bir iecek veya yiyecek olmaksn. nda ka z kuru kuyu * Pis suyun toprak alt s r nda kullan duvarlar na zdlmas lan, harskuyu. z kuru lf * Gerekle meyecebelli olan bo anlamssz. i ve z

kuru meyve * Ya meyvenin kurutulmu u. * Olgunla dkabu kuruyan meyve. nca u kuru ksrk * Balgam lmayan ksrk. kar kuru pasta * Tuzlu veya tatl , kremasrek. z kuru pil * Ak yapmamas elektroliti so nt iin urucu bir maddeyle kapl pil. kuru sebze * Ya sebzelerin kurutulmu u. kuru s k * Yalnbarutla slanmtfek veya fi dolgusu. z k ek * Korku vermek veya y rmak iin sylenen sz, yap davran blf. ld lan , kuru so an * Toprak alt kalan yumru so n kurutulmu nda an u. kuru so uk * Yashavadaki sert so z uk.

kuru sz

* Gerekle ilgisi olmayan, de ta er mayan bo sz.

kuru tahtada kalmak * e elinden gitmek, evde oturma durumunda kalmak. yas plak kuru tar m * Kurak veya yar kurak blgelerde, sulama yapmadan tarladan rn al nmas yollar gsteren tar n msal tekniklerin btn, kuru ziraat. kuru temizleme * Kimyasal maddelerle veya buharla giysi, e vb. yi temizleme, tleme. ya kuru temizleyici * Kuru temizleme yapan kimse. kuru zm * Ha p ard gne kurutulmak suretiyle haz lan ndan te rlanan iri veya kk taneli zm. * Ya zmn kurutulmu u. kuru yemi * F k, f k, leblebi gibi yemek dnda yenilen yiyecekler. nd st kuru yemi i * Kuru yemi satan kimse veya kuru yemi lan yer. sat kuru yk * Kara ve deniz ta yla nakledilen kat tlar madde, ticar e ya. kuru yk gemisi * Deniz ta lnda kat mac maddeleri ta zelli gre ima edilen gemi. ma ine kuru ziraat * Kuru tar m. kurucu * Bir kurumun, bir i kurulmas sa in n layan, messis. * Bir kurulu olu u turan kimse.

kuruculuk * Kurma i yapmak. ini kuruda kalmak * deniz alaldnda (gemi) karaya oturmak. kurul kurulama * Bir iyapmak veya ynetmek iin grevlendirilmi ilerden olu topluluk, heyet, konsey. i ki mu * Kurulamak i i.

kurulamak * Bir zerindeki gidermek. eyin slakl kurulan * Kurulanma iveya biimi. i kurulanma * Kurulanmak i i. kurulanmak * Kurulamak i lmak veya kurulamak i konu olmak. i yap ine

* Kendini kurulamak. kurula ma * Kurula i mak i. kurula mak * Kuru duruma gelmek. * Yoksulla mak, yozla muhtevas mak. mak, zla kurulay * Kurulamak i i veya biimi. kurulma * Kurulmak i i.

kurulmak * Kurmak i konu olmak veya kurmak i lmak. ine i yap * vnr biimde davran larda bulunmak, kas lmak. * Rahata oturmak, yerle mek. kurultay * Ulusal toplant . * Bir kurulu temel i konu iin belli srelerle veya gerektike yapt genel toplant un, leri mak , kongre. * Eski Trklerde devlet i lerinin gr karara ba meclis. lp land * Kurulmu olan, yerle , oturmu mi .

kurulu

kurulu dzen * Yerle , iinde bulunan toplumsal dzen. mi kuruluk kurulu * Kurulma iyolu veya tarihi. i, * Topluma hizmet ama ve greviyle kurulan her kurum, tesis, messese. ey, * Yap l bnye. , yap , * Bir sefer kuvvetini olu turan birliklerin yap. s kurulu btn lar * Kompleks. kurum kurum * Kurulumessese, tesis. , * Evlilik, aile, ortakl mlkiyet gibi insanlar taraf olu k, ndan turulan messese. ey, kurum * Kendini byk ve nemli gsterme davran, byklenme, tekebbr, azamet. kurum kurum kurumlanmak (veya kurulmak) * byklenmek, bbrlenmek. kurum satmak * bbrlenmek, byklenmek. kuruma * Kurumak i i. * Ocak bacalar biriken veya evrede savrulan kalis. nda n * Kuru olma durumu.

kurumak

* Islakln , nemini yitirerek kuru duruma gelmek. * (bitki) Suyu ekilip cansduruma gelmek. z * C mak, s mak, zay l zla skala flamak. * (akarsu, gl iin) Susuz kalmak. * (baz nesneler iin) Yumu yitirmek, sertle akln mek.

kurumlan * Kurumlanmak iveya biimi. i kurumlanma * Kurumlanmak i i. kurumlanmak * Gururlanarak kas lmak. * Kurum (I) tutmak. kurumla ma * Kurum nitelikazand kurum niteliverme. i rma, i * zellikle politik ve ekonomik alanlarda denetim rgtlerinin, kurumlaro lmas ilimi. n alt e * Herhangi bir davrand , inanbiiminin tarih olarak dura ve toplumca de verilen kal n , an er plara dn sreci, messesele mesi me. kurumla mak * Kurum durumuna gelmek, messesele mek. kurumlarma t * Kurumlarmak i t i. kurumlarmak t * Kurum durumuna getirmek. kurumlu kurumlu kurumsal * Kurumla ilgili. kurumsalla mak * Kurumsal duruma gelmek. kurumsuz * Kurumu olmayan. kuruntu * Yanlve yersiz d nce. * Bir konuyla ilgili kt ihtimalleri akla getirip tasalanma, i evham, vesvese. kil, * Olmayacak bir olaca sanma, vehim. eyin n * Kurum (II) tutmu olan. * Gururlanarak kas ma lan, rur.

kuruntu etmek * kt ihtimalleri d np zlmek. kuruntucu * Srekli kuruntuya kap (kimse), i mvesvis. lan killi, kuruntulu * Kuruntusu olan (kimse), evhaml , mtevehhim. kuruntusuz

* Kuruntusu olmayan. kuruntuya kap lmak * bo tasalanmak. yere kurup takma * ara ve cihazlartesisata ba n lanmas i, montaj. i kuru kuru * Liranyzde biri de n erinde Trk paras . * Kurmak iveya biimi. i

kuru kuru * Kuru bile hesap ederek. u kuru rma land * Kuru rmak i land i. kuru rmak land * Bir listede yer alan her maddenin fiyat tutar hesap edip belirtmek. n kuru luk * Herhangi bir kuru kar k olan. a l

kuru kuru u una * Hesap tam larak. kart kurut kuruta kurutma * Kurutulmu rn. st * Kurutma kab . * Kurutmak i i.

kurutma kab * inde nemeker bir kimyasal madde bulunan ve baz maddeleri kurutmak veya nemlenmelerini nlemek iin kullan kapakl kap, desikatr. lan cam kurutma k d * Yaz mrekkebin gidermek iin kullan nem emici bir tr k da slakln lan t. kurutma makinesi * Y kanmve slmama s hava iinde dndrerek kurutan ara. k rlar cak kurutma * Mrekkebi kurutmak iin kullan kurutma k ve bunun takbulundu ara. lan d l u kurutmak * Suyunu ve giderip kuru duruma getirmek. slakln * (bitkiler iin) Canl yitirmek. ln * Baz sebze ve meyvelerin buharlar yla kuru bir durum almas sa tlmas n lamak. * C duruma getirmek, zay l z flatmak. * Yiyecek ve iecekleri yiyip bitirmek. * U ursuzluk getirmek, yok etmek. kurutmal * Kurutma sistemi olan.

kurutmal k * Kurutmaya yarar, kurutmak iin ayr lm . kurutucu * Nemi, veya hava ak yla uzaklariine konulan maddeleri kurutan alet. s m t p * Boya ve parlatlarabuk kurumalar sa c n n lamak amac ilerine kat madde. yla lan

kurutulma * Kurutulmak i i. kurutulmak * Kurutmak iyap veya kurutmak i konu olmak. i lmak ine kurutu * Kurutma iveya biimi. i

kuruyas ca * e yaramaz, kt anlam bir ilenme sz. nda kuruyu * Kuruma i i veya biimi. kurvaziyer * Belirli bir programa gre deniz yolu ile yap turistik nitelikte gezi. lan kurya kurye * Vatikan yneten yrtme ve yarg organlarn btn. lama n * Genellikle elilik postas yerine ularmakla grevli kimse. n t * Uakla gnderilen mektup, koli veya havale. * Dzenli olarak ticar bir hizmet gren ta arac t . * Kuryenin grevi. * Hayvankuyru alt geirilerek eyere ba n u ndan lanan kay . * Kuskunu olan.

kuryelik kuskun kuskunlu

kuskunsuz * Kuskunu olmayan. * Peri derbeder. an, kuskunu d k * Kuskun yeri sadan a at. r aolan * Gzden d kimse. m kuskus * Un, st, yumurta ile yap ufak ve yuvarlak taneler biiminde kurutulmu lan hamur. kuskus orbas * Kuskus kullan yap orba. larak lan kuskus pilv * Kuskus kullan yap pilv. larak lan kusma * Kusmak iistifra. i,

kusmak

* Midesinin iindekilerini a yolu ile d atmak, kay etmek, istifra etmek. z ar * Reddetmek. * (boyanan veya temizlenen iin) Yeniden ortaya eyler kmak, d ya vermek. ar * Birikmi fkesini sylemek. * Kusulan ey.

kusmuk kusturma * Kusturmak i i. kusturmak * Kusmas yol amak. na kusturucu * Kusturan, kusmaya yol aan. * K sre iinde kusmaya sebep olan il. sa kusturu * Kusturma iveya biimi. i kusuntu * Kusmuk. kusur * Eksiklik, noksan, nak sa. * zr. * Bilerek veya bilmeyerek bir i i geregibi yapmamak. i * Elveri durum. siz * Bir eyden artan km, st, ksur. s

kusur aramak * yanln , eksikli elveri ini aramak. ini, sizli kusur bulmak * bir zrn grmek. eyin * gere inden ok titiz ve ho grsz davranmak. kusur etmek (veya etmemek) * ho kar lanmayacak bir davran bulunmak (veya bulunmamak). ta kusur i lemek * yanldavran bulunmak. ta kusura bakmamak (veya kalmamak) * ho grmek. kusurlu * Kusuru olan.

kusurluluk * Kusurlu olma durumu. kusursuz * Kusuru olmayan, mkemmel. kusursuzluk * Kusursuz olma durumu. ku

* Yumurtlayan omurgal lardan, akci s kanl erli, cak , vcudu tylerle rtl, gagal ayakl kanatl , iki , iki uucu hayvanlarortak ad n . ku bak * Yksek bir yerden a do btn geni i iine alacak biimde bakma. a ya ru, li * Genel olarak. ku beyinli * Akz, aptal. ls ku bilimci * Ku bilimi uzman , ornitolog. ku bilimi * Ku inceleyen bilim, ornitoloji. lar ku dili * Daha ok ocuklar kelimelerin biimlerini detirerek kelimelerin ba hecelerin aras ba kelime n, i na, na ka veya hece ekleyerek uydurduklar tr konu bir ma. ku gibi * ok hafif. * abuk i gren, eline aya abuk. na

ku (veya kadar) yemek gibi * ok az yemek. ku nmak gibi rp * aresizlik iinde tel davranmak. l ku uup gitmek gibi * ok k sren bir hastal lmek. sa kla * ok k srmek, gemek. sa ku kadar can olmak * kk, c gsz bir yaratolmak. l z, k ku kafesi * Ku iinde bar r yuva. un ndld ku kafesi gibi * ufak ve gzel (yap ). ku kanad gitmek yla * ok h gitmek. zl ku kiraz * Glgillerden, yaprak amadan nce beyaz iek veren, kaplamac kullan yaban a ncar, l kta lan a, lg gelinfeneri (Cerasus padus). * Bu a n reeli ve likr yap meyvesi. ac lan ku konduracak? mu * "yapaca grlmemi sanat eseri mi olacak?" anlam kullan ey bir nda l r. ku otu * Yol kenarlar , duvar dipleri ve bahelerde yeti bir yk ve otsu bir bitki (Stellaria media). en ll ku st * "Bulunmayan anlam baz ey" nda deyimlerde geer.

ku ile beslemek st * hi eksiksiz, zenle beslemek.

ku stnden ba her var ka ey * her trl yiyecek var. ku ty * Yatak, yorgan, yastdoldurmaya yarayan baz lar ty. k ku n * Bu tylerle doldurulmu olan.

ku ty gibi * ok yumu (oturacak, yatacak yer). ak ku umaz, kervan gemez * kimsenin u ramad z ve sapa k ss r yeri. ku uurmamak * hibir veya kimsenin kamas gemesine imkn vermemek. eyin na, ku u uu * nokta aras do ynnde al mesafe. ki nda rultu nan ku uykusu * Hafif uyku, tav uykusu. an ku zm * Siyah, ok ufak taneli ekirdeksiz bir zm e idi. ku yuvas * Ku iinde bar yer. un nd ku benzemek (veya dnmek) a * bir dzeltilmek istenirken komik veya biimsiz bir duruma gelmek. ey ku ak * Bele sar uzun ve enli kuma lan . * Sa art lamln rmak iin, bir evresine geirilen a eyin atan veya metalden ba . * Yakla olarak yirmi be k , otuz yk ya ll kmelerini olu turan bireyler be gbek, nesil, bat i, n. * Yakla olarak ayn llarda do , ayn k y mu a artlar, dolayyla birbirine benzer snt , kaderleri n n s k lar payla m benzer devlerle ykml olmu ilerin toplulu , ki u. * Bir kre yzeyi, paralel iki dzlemle kesildi iki kesitin aras kalan blm. inde nda * Yeryznn kutuplar, kutup daireleri ve dnencelerle belirlenen be blmnden her biri. * Yer yznde veya herhangi bir gk cisminde belli artlar layan blge. sa * Henz birle tirilmemi ve grnt ta filmler. ses yan ku ba ak lama * D s nda geline koltu verilmesi treninden nce baba veya ba bir byk taraf gelinin n ras a ka ndan al ku dolama, ba ak lama, kemer. * Tarikatlarda, medreselerde belli bir dzeye gelen rencilere ku takma treni, kemer ba ak lama. * Karate, judo gibi Uzak Do oyunlar a kaydetme. u nda ama ku aklama * Ku aklamak i i veya biimi. * Ku durumunda olan. ak ku aklamak * Ku aklarla sa lamlarmak. t ku akl ku z aks * Ku aolan. * Ku aolmayan.

ku am

* Bkz. giyim ku am.

ku aml * Bkz. giyimli ku . aml ku ane * Yayvan kk tencere. ku lma an * Ku lmak i an i. ku lmak an * Ku anmak i lmak. i yap ku an ku anma * Ku anmak i i. ku anmak * Beline ku k kemer gibi ba ak, l , eyler lamak. * Giyinmek. ku ant * Giyecek, ku lacak an ey. * Ku anmak i i veya biimi.

ku lma at * Ku lmak i at i. ku lmak at * Ku atmak i lmak, evresi sar i yap lmak. ku at * Ku atmak i i veya biimi. ku atma * Ku atmak ievirme, evreleme, sarma, abluka, ihata. i,

ku atmak * evresini sarmak, evrelemek, evirmek, ablukaya almak, ihata etmek, muhasara etmek. * evrelemek, oka bulunmak. * Kaplamak. * Bele sar ba l lanan p eyleri ba nbeline ba kasn lamak. ku ba * Kk bir ku babykl un nde olan (para). ku ba l * inde ku baolan. ku baz * Ss ku yeti ku lar tiren merakl. s * Padi ahlarav ku n tiren grevli. n lar yeti

ku burnu * Yaban gl a ve meyvesi (Rosa canina). ac ku u * Ss ku yeti satan kimse. lar tirip * Saraylarda ahin, do gibi avc larbak yla grevli kimse. an ku n m

* Su i leyen saray hasekilerini cezaland ve yola getirmekle grevli haseki subay rmak . ku uba * Ku ulardan sorumlu olan st grevli. ku uluk ku dili ku e * Ku tirme merak ku tirip satma i yeti veya yeti i. * Bir tr di budak. * Kaymak k . d

ku k e d * Ku e. ku ekme i * Turpgillerden, orak yerlerde yeti beyaz veya mor iekli, eskiden hekimlikte kullan en, lmolan otul bir bitki, oban da (Thlaspi). arc ku et ku etli ku etsiz * Gemi veya tren yata . * Ku olan. eti * Ku olmayan. eti

ku gm * Past n fileto blm. rman ku hane * inde ss ku beslenilen ve retilen kk oda veya byk kafes. lar

ku kanad * Gz ak ngz bebe do bir ok ucu biiminde ilerlemesi. zarn ine ru ku konmaz * Zambakgillerden, u dallar yapraks grn toprak alt saplar taze srgnleri yenen bir te, kk ndan kan bitki (Asparagus officinalis). * Ayn familyadan, saks yeti larda tirilen, uzun sapl , ince ve kk yaprakl ss bitkisi (Asparagus bir plumosus). ku ku * Bir olguyla ilgili gere ne oldu kestirmemekten do karars k, i in unu an zl kil, phe. * Ba niyi niyet ve amalar ktye yorarak i kalarn n killenme duygusu.

ku beslemek (veya ku duymak) ku ku * ku kulanmak. ku uyanmak ku * i killenmek, ku kulanmak, uyanmak. phe ku kucu * Abir biimde kan k tlanmamher eyden ku d kuya en, pheci, septik. * Ku kuculuk yanl olan, septik. s

ku kuculuk * zellikle do tesi konularda olumlu veya olumsuz yarg bulunmaktan ekinme temeline dayanan a da reti, phecilik, septisizm.

ku kuland rma * Ku kuland rmak i i. ku kuland rmak * Ku d kuya rmek, ku kulanmas yol amak, na phelendirmek. ku kulanma * Ku kulanmak i i. ku kulanmak * Ku iinde bulunmak, ku duymak, ku ku phelenmek. ku kulu * Ku belirten, ku anlatan, ku ku pheli. * Ku iinde olan, ku pheli. * Ku kucu.

ku ku kulu kulu * Ku iinde olarak, ku phelenerek. ku kalmamak kusu * bir konuda her bilmek, duymamak. eyi phe ku kusuz * Ku olmayan, i kusu kilsiz. * Elbette, phesiz. ku d kuya mek * ku kulanmak, ku beslemek, ku duymak, ku ku pheye d mek. ku lak ku lar * ok hcreli hayvanlardan, omurgal n geni sf lar bir n. ku lokumu * Yumurta, un ve ekerle yap bir tr kurabiye. lan ku luk * Gnn sabahla aras le ndaki blm. * Av ku bol olan yer. lar

ku namaz luk * Vaktinde k l nmayan sabah namaz gne m boyu ykseldikten sonra kaza edilen namaz. iin bir zrak ku vakti luk * Gnn ilk klar gne bir m boyu ykselmesi aras kalan sresi. ile in zrak nda ku yeme luk i * Ku vakti yenilen yemek. luk ku mar * Ku avlamak iin haz rlanmtuzak, ku tuza .

ku palaz * Difteri. ku yemi * Bu daygillerden, durgun sularda yeti bir bitki (Phalaris canariensis). en * Bu bitkinin taneleri. * Ku yedirilen i tah lara itli l taneleri, dane.

kut

* U baht, talih. ur, * Mutluluk. * Saka ku u. * Kutlamak i tebrik. i, * Kutlama treni. * Mutlu bir olay sebebiyle buna sevinildi birine sz, yaz arma anlatmak, tebrik etmek. ini veya anla * nemli bir olaygerekle y n mesi l dnm dolayyla tren yapmak, tes'it etmek. s * Kutlanmak iveya biimi. i * Kutlanmak i i.

kutan kutlama

kutlamak

kutlan kutlanma

kutlanmak * Kutlamak iyap i lmak, tebrik edilmek. kutlay kutlu * Kutlamak iveya biimi. i * U getirdi inan u ongun, mbarek. ur ine lan, urlu,

kutlu olsun * "u olsun, bolluk ve iyilik getirsin" anlam bir kutlama sz. urlu nda kutlulamak * Kutlamak. kutluluk kutnu kutsal * Kutlu olma durumu. * Pamuk veya ipekle kark pamuktan dokunmu n, ensiz kuma idi. kal e * Gl bir din sayg uyand veya uyand ran rmas gereken, kuts, mukaddes. * Taplacak veya yolunda can verilecek derecede sevilen, kuts, mukaddes. n * Bozulmamas , dokunulmamas k , karlmamas gereken, stne titrenilen. * Tanr adanmolan, tanr olan. 'ya sal

kutsalla ma * Kutsalla i mak i. kutsalla mak * Kutsal duruma gelmek. kutsallar t * Kutsallarmak iveya biimi. t i kutsallarma t * Kutsallarmak i kutsama. t i, kutsallarmak t

* Kutsal duruma getirmek, kutsamak. kutsall k * Kutsal olma durumu, kutsiyet. kutsama * Kutsamak itakdis. i,

kutsamak * Kutsallarmak. t * Kutluluk dilemek, takdis etmek. kuts * Kutsal.

kutsle me * Kutsle iveya durumu. mek i kutsle mek * Kutsal duruma gelmek. kutsiyet kutsuz * Kutsall k. * U ursuz, kt, menhus. * Mutsuz, zavall .

kutsuzluk * Kutsuz olma durumu. kutu * tahta, mukavva, teneke, plstik vb. den yap nce lm genellikle kapakl , kap. * Elektrik ak devrelerinde birle m tirme yapmak veya ak bir veya daha fazla kollara ay iin m rmak kullan ara, buat. lan * Elektrik veya telefon tellerinin toplanba kap. p land * (bir kimsede, bir yerde veya eyde) veya kt bir zelli fazlaln yi in belirtir. * Kutunun alabildikadar olan. i kutu gibi * kk fakat kullan ve l irin.

kutu kutu * 1'den 10'a kadar say n gizlice yaz , tahmin edilmesine dayanan ve iki ocuk aras oynanan bir lar lmas nda oyun. kutucu * Kutu yapan veya satan kimse. kutuculuk * Kutu yapmak veya satmak i i. kutulama * Kutulamak i i.

kutulamak * Kutuya yerle tirmek, kutuya koymak. kutulan * Kutulanmak iveya biimi. i kutulanma

* Kutulanmak i i. kutulanmak * Kutulamak iyap i lmak. kutulay * Kutulamak iveya biimi. i kutulu * Kutusu olan.

kutulu telefon * Halkkullan na sunulan, para, jeton veya manyetik zelliolan kartla al telefon, ankesrl n m i an telefon. kutup * Yer yuvarla n, ekvatordan en uzak olan yer ekseninin getivar say iki noktas her biri. n i lan ndan * Birbiriyle kar olan t eylerden her biri. * Bir konuda yksek bilgisi ve yetkisi olan kimse. * Gk kresinin, dolay dnd var say eksenin iki ucundan her biri. nda lan * Elektrik ak n turan gerilim ayr n en yksek dereceyi buldu iki noktadan her biri. m olu ln u * Bir m s demirinin iki ucundan her biri. knat

kutup engel * Bir pilde elektromotor kuvveti d polorma olay kargelmek ve elektirk ak ndurmas ren na mn n nlemek iin kullan (kimyasal maddelerden her biri). lan Kutup Y z ld * Gk kresinin kutbuna en yak olan kkay n denilen tak y zen ucunda bulunan, kuzeyi m ldn belirleyen, dura y z, Demirkaz Kuzey Y z an ld k, ld. kutuplanma * Kutuplanmak i polrizasyon. i, kutuplanmak * kutupta toplanmak. ki * (pusula ibresi iin) Kutba do ynelmek. ru kutupla ma * Kutupla i mak i. kutupla mak * (bir topluluk) Birbirine kar gruplara ayr t lmak. kutupsal kutur * Kutupla ilgili. * (daire ve krede) ap. * (baz geometrik ekillerde) K egen. * Billrla msilisin do ok yaygbir tr. ada n * Yalnkuvars tanelerinden birle bir kaya, kum ta z ik . kuvertr kuvz * rt.

kuvars kuvarsit

* zellikle erken veya yeni do bebeklerin, bula hastal mu c klardan korunmas amac iine yla yerle tirildi belirli s olan ara. i, cakl kuvve * D nce, niyet. * Bir devletin silhl kuvvetlerinin durumu veya gc. * Yeti.

kuvveden fiile karmak * d nlen, tasarlanan gerekle eyi tirmek. kuvvet * Fiziksel g, takat. * G. * iddet, zor, cebir. * Yetke, erk, nfuz. * Dayan olma durumu, tahamml, mukavemet. kl * Bir niceli kendisi ile arp ykseltildiderecelerden her biri: 2x2x2=23 denkleminde, 3 say2'nin in larak i s kuvvetini gsterir. * Bir lkenin sava silhl kurulu veya gc. lar * Durgunlu harekete veya hareketi durgun bir duruma eviren etken, direnci k veya diren do u ran uran zellik. kuvvet almak * herhangi bir yard gc artmak, kuvvetlenmek. mla kuvvet bulamamak * cesaret edememek. kuvvet ifti * Birbirine paralel ters ynde ve e a kta iki kuvvetin olu it rl turdu kuvvet tak . u m kuvvet komutanlar * Kara, deniz ve hava kuvvetleri komutanlar toplu olarak verilen ad. na kuvvet vermek * bir konuya ok nem vermek. kuvvetini toplamak * gcn art rmak, kuvvetlenmek. kuvvetle * gl ve sa bir biimde. lam * zerinde durarak, direnerek.

kuvvetlendirici * Gc art glendirici. ran, * (foto l Negatiflerin glendirilmesini sa raf kta) layan banyo. kuvvetlendiri * Kuvvetlendirmek i i veya biimi. kuvvetlendirme * Kuvvetlendirmek i i. kuvvetlendirmek * Glenmesini sa lamak, gcn art rmak. kuvvetleni * Kuvvetlenmek iveya biimi. i kuvvetlenme

* Kuvvetlenmek i i. kuvvetlenmek * G kazanmak, direnci veya gc artmak. kuvvetli * Gc ok olan, zorlu, iddetli. * Sa dayan olan. lam, kl * Grevini iyi yapan, keskin. * ok etkileyici, inandc r, nemli. * Sayg nfuzlu. n, * stn. * Etkili.

kuvvetlice * Olduka gl, kuvvetli. * Biraz gl, biraz kuvvetli. kuvvetler * Kuvvetleri lmeye yarayan cihaz, dinamometre. kuvvetsiz * Gc, kuvveti olmayan, gsz. * Etkisiz. kuvvetsizlik * Kuvvetsiz olma durumu, gszlk. kuvvetten d mek * gc azalmak. kuymak * Mr ununun erimi s terya kavrulmas ilve edilmesi, bir miktar peynir kat yla , su lmas bir sre ve kaynat yla elde edilen yemek. lmas * Karadeniz blgesinde ve zellikle Trabzon'da yap bir tr yemek. lan kuyru girmek a * ayakta arka arkaya durulan diziye girmek. kuyru dikmek u * (hayvan) ko maya, ba lamak. * (insan) bulundu yerden uzakla u maya ba lamak. kuyru kapana klmak (veya s u s k mak) * ok zor duruma d mek. kuyru titretmek u * lmek. kuyru basmak una * birini incitip saldda bulunmas yol amak, tahrik etmek. r na kuyru teneke ba una lamak * biriyle a derecede alay etmek. r * birini, herkesin alay edecebiimde kovmak. i kuyru k unu smak * korkup sinmek. kuyru k rmak unu st * birini g bir duruma d rmek.

kuyru tava sap evirmek unu na * haddini bildirmek, gereken dersi vermek. kuyruk * Hayvanlaro n unda, gvdenin art yan bulunan, omurganuzantolan uzun ve esnek organ. nda n s * Ku gvdenin art yan bulunan ty demeti. larda nda * Koyunun baz trlerinde eritilerek yaal bir uzant. nan s * Bazeylerde kuyru benzeyen uzant ba a veya taraf aksi ynnde kalan blm. n * Birisinin arkas tak hi ayr na l p lmayan kimse. * nsanlars beklemek iin, art arda durarak olu n ra turdu dizi. u * Ba arkas toplanmsa demeti. n na * Bir harfin biti izgisine yak yerde, birden bir dn n yapan k izgi. sa

kuyruk ac s * H al n, nacak . kuyruk ekmek * gzn evresine kalem veya srme ile izgi ekmek. kuyruk kemi i * Omurganalt ucunda bulunan, kuyruk sokumu kemiile eklemlenen, nden arkaya do yass n i ru , gen biiminde kemik. kuyruk olmak * arka arkaya dizilmek, s ralanmak. kuyruk sallamak * yaltaklanmak. kuyruk sokumu * nsanda omurganalt ucunun bitim yeri. n kuyruk sokumu kemi i * Omurganbitiminde, be n kuyruk omurunun kayna ndan olu gen biiminde kemik. mas an, kuyruk ya * Koyun kuyru unun eritilmesinden elde edilen ya . kuyruk yapmak * uzun ve pe e bir s olu pe ra turmak. kuyrukkakan * Kara tavukgillerden, bcek ve meyve ile beslenen kk tc bir ku (Saxicola). kuyruklu * Kuyru olan. u * Akrep.

kuyruklu kelebek * Kanatlar siyah benekli sar renkte bir Avrupa kelebe(Papillio machaon). i kuyruklu kurba a * Yumurtadan yeni evrim geirmemi kmve yavru kurba a. kuyruklu piyano * Duvar piyanosu gibi dik olmayan, gvdesi ayak stnde yatbir durumda bulunan piyano. k kuyruklu yalan * ok byk yalan. kuyruklu y z ld

* Gne evresinde byk yuvarlak bir elips veya bir parabol izen, kuyruk denilen kl uzant olan bir s gk cismi. kuyruklu y z ba ld * kuyruklu y znde giden yuvarlak paras ldn . kuyruklu y z ekirde ld i * kuyruklu y z ba n ortas y za benzeyen parlak nokta. ld n nda ld kuyruklu y z sa ld * kuyruklu y z ekirde saran kl yuvar ld ini gaz . kuyruklular * Omurgal hayvanlardan, amfibyumlar sfn, vcut ve kuyruklar nn uzun, bacaklar f, birok semender zay trlerini iine alan bir alt tak , urodel. m kuyruksallayan * Kuyruksallayangillerden, kanatlar vcudunun st blm kl rengi, alt blm deik sar ve i olan, uzun kuyruklu, kk, tc kuyont ku (Motacilla). , u kuyruksallayangiller * Kuyruksallayan, incir ku gibi tc ku iine alan familya. u lar kuyruksuz * Kuyru olmayan. u kuyruksuzlar * Kurba alar. kuyruksren * Bir ku . kuytu * Iss sessiz ve gze arpmayan (yer). z, * U olmayan, ierlek, sapa (yer). rak * Sessiz, z, tenha yer. ss * Gn almayan. * Kuytu, sessiz yer. kuyu * Su katman var na ncaya kadar derinli kaz genellikle silindir biiminde, evresine duvar rlen, ine lan, suyundan yararlan ukur. lan * Topra kaz derince ukur. a lan * inden lamayan durum veya yer. k * Yer alt ndaki i yerlerine ula iin a kesit boyutlar mak lmve derinli oranla srl ey veya d ine n, d eye yak ba yolu. n lant kuyu amak * kuyu yapmak. kuyu bilezi i * Su kuyusunun a na oturtulan tek para yontma ta z . kuyu f nd * Ye ilken topra gmlerek ayr e verilen f k. a bir ni nd kuyu gibi * ok derin. * basve karanlyer. k k

kuytuluk

kuyu kebab * Toprak alt zel olarak kaz haz nda l p rlanmkuyuda pi irilen ebi veya kuzu kebab . kuyu suyu * Kuyudan lan ime ve sulamada kullan su. kar lan kuyu topu u * Kuyunun yapn kuyu ba s veya ndaki tesisleri, kme s nda olu ras abilecek hasara veya zarara kar korumak amac kuyu evresinde b lan gvenlik topu yla rak u. kuyucu * Kuyu kazmay edinmi i kimse. kuyuculuk * Kuyucunun i i veya kuyu kazma i i. kuyudan adam karmak * olumsuz, uygunsuz veya yasal olmayan bir durumda son vererek birini haklar kavu na turmak. * unutulmaktan kurtarmak. kuyudat kuyum kuyumcu * De metal ve ta erli lardan bilezik, kpe gibi ss e yapan veya satan kimse, mcevherci. yas kuyumcu terazisi * Hassas terazi. kuyumculuk * Kuyumcunun ive zanaat i , mcevhercilik. kuyusunu kazmak * birinin ym al k na mak, kt duruma d mesini istemek. kuz * Glgede kalan (yan). kuzen kuzey kar . t * Teyze, day , hala veya amcanerkek ocu erkek ye n u, en. * Sa do solunu bat veren kimsenin tam kar na d yn, drt ana ynden biri, n uya, ya s en imal, gney * Bulundu noktaya gre kuzeyde kalan yer. u * Bu yne d bu ynle ilgili olan, en, imal. Kuzey Kutbu * kutuptan ekvatorun kuzey taraf yer alan kutup blgesi. ki nda kuzey noktas * Ufukta kuzey do rultusunun gk kresini deldinokta. i Kuzey Y z ld * Kutup Y z ld. kuzeybat * Ufkun kuzeye ve bat e uzakl olan noktas ya it kta . * Bu ynle ilgili olan. * (resm defterdeki) Kay tlar. * De metal ve ta erli lardan yap ss e . lan yas

kuzeydo u * Ufkun kuzeye ve do e uzakl olan noktas uya it kta . * Bu ynle ilgili olan. kuzeyli kuzgun * Kuzey lkeleri halk olan (kimse). ndan * Birok karga trne, zellikle kara kargaya verilen ad (Corvus corone).

kuzgun gibi * ok kara, ok koyu. kuzguna yavrusu (veya anka) grnr ahin * herkesin kendi yaratt irkin de olsa, gzne gzel grnr. ey kuzguncuk * Hapishane kap ndaki demir kafesli pencere. lar kuzgun * ok koyu, kara.

kuzgun siyah * ok koyu, kara renkli. kuzgunk l c * Ssengillerden, uzun, ensiz ve sivri yaprakl ss bitkisi, glayl (Gladiolus illyricus). bir kuzin kuzine * Teyze, day , hala veya amcankocu kye n z u, z en. * Hem tmaya, hem de zerinde yemek pi s irmeye yarayan byk mutfak sobas . * Gemilerde yemek pi irilen yer, mutfak. * Koyun yavrusu. * Bir meyve veya sebzeye biti olan kk meyve veya sebze. ik * Kuzu etinden yap lmolan (yiyecek).

kuzu

kuzu evirmek * kuzunun gvdesini e geirip ate i korunun zerinde evirerek pi irmek. kuzu di i * St di i. * ya dipeynir di leri larda kan , i. kuzu eti kuzu gibi * Kesilmi kuzunun paralansat eti. p lan * ok uysal.

kuzu gibi olmak * uslanmak, sessizle sakinle mek, mek. kuzu kapama * Kemikli kuzu etinin, arpacso , yeso havu, dereotu ile birlikte a ate pi k an il an, te irilmesiyle yap r lan bir yemek tr. kuzu kap s

* Byk bir kapn iinde veya yan bulunan kk kap n nda , kuzuluk. kuzu kesilmek * uysalla sessizle mak, mek,sakin bir durum almak. kuzu kestanesi * Yaban a alardan elde edilen, kk, lezzetli bir kestane tr. kuzu kuzu * Hi ses karmadan, kargelmeden, uysal bir biimde. kuzu mantar * Bazitli mantarlardan, ay rlarda, sulak yerlerde yeti en, apkas kal koni biiminde, przl, yenilir etli, n, bir mantar (Boletus edulis). kuzu postuna brnmek * kar ndakini aldatmak iin gerek ki ini saklamak, kendini zararsve uysal gstermek. s ili z kuzu sarma * Boyu 3 m kadar olabilen, t rman, beyaz stl, ok yk ve otsu bir bitki (Canvolvulus arvensis). c ll kuzugbe i * Sulak ay rlarda yeti en, apkas n ve etli, yenir bir mantar e (Agaricus campestris). kal idi kuzukula * Kara bu daygillerden, sulak yerlerde yeti iekleri iki evcikli ve k z rak bir bitki, yapraklar en, rmmt salata olarak kullan (Rumex acetosa). l r kuzukulaasidi * Oksalik asit. kuzulama * (koyun) Yavrulama. * Kuzu yry gibi emekleme. kuzulamak * (koyun) Yavrulamak. * (ocuk) Ellerini yere dayayarak dizleri stnde emeklemek. kuzula ma * Kuzula i mak i. kuzula mak * Kuzu gibi uysal ve zararsduruma gelmek. z kuzulu * (koyun iin) Kuzusu olan. * (meyve ve sebze iin) Kendisine biti olarak ayn ik cinsten kk tanesi olan. * Kuzu bar na a , l. * Yumu huyluluk. ak * Byk kap n ortas lar ndaki kk kap , kuzu kap. s

kuzuluk

kuzuluk kap s * Hanlarda byk kap zerindeki kk kap . kuzum! -k * ok k, yalvarma veya dikkat ekme anlamlar bir nlem. amal ta yan * Bkz. -ki.

Kbal kbik

* Kba halk olan. ndan * Kp ve kesme biiminde olan. * Kbizm ak na uyularak yap m lmolan. * Kp (II) biiminde olan. * Kbizmle ilgili olan. * Kbizmi uygulayan, kbizm yanl(kimse). s * Nesneleri geometrik biimlerde gsteren bir sanat ak . m * Bkz. -g/ -gi. * ok kk. * Boyutlar , benzerlerininkinden daha ufak olan, byk kar . t * Eni, boyu az. * Daha az ya. l * Niceliaz olan. i * Nitelia i aolan, baya . * Geri a amada. * stn yeteneolmayan. i * Bymesini, geli mesini henz tamamlamolan. * ocuk. * (ses) Kk, parlak olmayan. s * Yamakam, rtbe, derece bak ndan daha a (kimse). , m aolan * Kk abdest.

kbist

kbizm -k kck kk

kk abdest * eme ihtiyac , idrar. , i kk ad * ad, soyad lk olmayan n ad.

Kk Asya * Anadolu. kk ay * ay ubat , gck ay.

kk bey * Evin kk erkek ocu u. * r m, k gen. tkld mar kk burjuva * Gelir dzeyi d k ehirli halk. kk apl * De ve a az. eri rl kk apta * Belirli bir lde. * Yaygolmayan. n

kk da ben yaratt demek lar m * ok bbrlenmek, kibirlenmek. kk dalga * Orta dalga. kk dil * Damak ete ortas bulunan kk uzant inin nda . kk dil nsz * Akci erlerden gelen havanart damakta kk dilin evresinden s n zarak kmas olu nsz: yla an . kk dilini yutmak * a rmak, donakalmak. kk d mek * de veya onuru sars eri lmak. kk d rmek * de veya erini erefini sarsmak. kk gezegen * Bilinen dokuz byk gezegene gre ok kk olan gezegen. kk grmek * de nem vermemek. er, kk han m * Evin k veya gen gelini. z kk harf * Byk harflerden ayr biimde yaz harf, minskl. lan kk Hindistan cevizi * eneklilerden, s iklimlerde yeti bir a (Myristica frangrans). ki cak en a * Bu a n baharat olarak da kullan ceviz biimindeki yemi ac lan . kk kan dola m * e organlardan gelen toplardamarlarkan kulakve sa nc ta , oradan da itli n sa k kar a mas atardamarlarla kan akci n erlere ular t lmas oradan sol kulak ta ve a nmas dzeni. kk karga * Karga cinsi bir tr ku . kk kpr * Vcudun, s yere dnk olarak avular ve dizler stnde dayal gergin bulundu durum, el diz rt ve u kprs. kk kyn byk a as * byklk taslayanlar iin sylenir. kk kumru * Kumru cinsi bir tr ku . kk mart * Mart cinsi bir tr ku . kk mevlit ay * Kamer takviminin drdnc ay , rebiylh r. kk oynamak * kumarda az para ile oynamak.

kk nerme * Bir tas kk terimi ta ncl, minor. mda, yan kk parmak * Bkz. sere parmak. kk sakarca * Sakarya cinsi bir tr ku . kk sesli uyumu * Bkz. kk nl uyumu. kk algam * Turpgillerden, iekleri kokulu, tohumlar k aralar ve sabun yap nda kullan bir ya ndan nda m lan lan, kolzaya benzeyen bir bitki, yaalgam kar (Brassica rapa). kk tansiyon * Kanbeyin iindeki bas . n nc kk terim * Bir tas vargn konusu olan terim. mda, n kk tvbe ay * Kamer takviminin alt ay nc , cemaziylh r. kk nl uyumu * Trke bir kelimede dz nllerden (a, e, sonra dz nllerin, yuvarlak nllerden (o,,u,) sonra dar , i) yuvarlak (u,) veya dz geni nllerin gelmesi: Evler. Etek. Salk (a,e) mlar. rdek, Okul, Sucular gibi. n Kkay * G kuzey kutup blgesinde, Byk Ay n tersi durumda, bir tak y z, Dbbasgar. n 'n m ld kkba * Kasaplhayvanlardan koyun ve keiye verilen ortak ad. k kke * Biraz kk.

kkle kk, bykle byk olmak * her ya ki kardosta, arkada davranmak. taki ilere a * her makam ve durumdaki ki kardosta ve anlaygsterek davranmak. ilere kkle me * Kkle i mek i. kkle mek * De yitirmek. erini kkl bykl * "K de by de birlikte" anlam kulan nda l r. kklk * Kk olma durumu. * nsana yak mayacak, insande azaltacak davran n erini .

kksemek * Kmsemek. klme * Klmek i i.

klmek * Bykken herhangi bir sebeple ufak duruma gelmek. * Bzlmek, hacimce ufalmak. * De ve onurunu azaltacak davran bulunmak. er ta kltme * Kltmek i tasgir. i, * Bir k gsteren sz biimi. eyin n

kltme eki * Kelimelerin anlam kklk, azl sevgi, ac kavramlar na k, ma katan ekler. Trkede bu kavramlar u eklerle sa r. lan kltmek * Bykken daha kk duruma getirmek. * De ve onurunu azaltmak. erini * Ya gizleyerek kk gstermek. n kl * Klmek iveya biimi. i kmen * Benzerlerinden daha kk olan, pek kk.

kmencik * ve kk. yi kmseme * Kmsemek i i. kmsemek * De ve nem vermemek, kk grmek, kmsemek. er kmsenme * Kmsenmek i i. kmsenmek * Kmsemek i lmak. i yap kmseyi * Kmsemek i i veya biimi. krek * Biraz kk. kf * Ekmek, peynir gibi organik maddelerin zerinde, nem ve netkisiyle olu o yerenkli mantar. sn an, u il * Pas.

kf ba lamak (veya tutmak) * kflenmek. * unutulmak. * bitmek, kalmamak. kf kokmak * kapal , nemli yerler gibi a kokmak. r kf kokusu * A pis ve bunalt koku. r, c kf ye ili * (renk iin) Aye k il.

kfe

* Genellikle s veya ba a dallar rlen, yk ta t ka a ndan yarayan, kaba ve dayan sepet. maya kl * Kaba et, k . * Bir kfenin alabildimiktar. i * Kfe yapan veya satan kimse. * Kfe ile snda te beri ta hamal. rt yan

kfeci

kfecilik * Kfecinin i i. kfelik * Bir kfeyi dolduracak miktarda. * Kendi kendine yryemeyecek derecede sarho (kimse).

kfelik olmak * ok sarho olmak. kffar * Mslman olmayanlar, kfirler.

kflendirme * Kflendirmek i i. kflendirmek * Kf ba lamas yol amak. na kflenme * Kflenmek i i. kflenmek * Kf olu mak. * Zaman gemek, khnele mek. * al f bulamayarak zelliklerini veya yetene yitirmek. rsat ma ini kfletme * Kflendirme.

kfletmek * Kflendirmek. kfl * Kflenmi olan. * Zaman gemi , khne. * Saklanmaltpara. n * Bkz. mantar hastal. * Nankrlk. * Kfretmek isvme. i, kfretmek * Svmek. kfr * Svme, svmek iin sylenen sz, svg.

kflce kfran kfretme

* Tanr n varl ve birligibi dinin temellerinden say inanlar 'n i lan inkr etme ve bu yolda sylenen sz. * Olumlu i kt gsterme, varl inkr etme. leri klar kfr kfr * (rzgr iin) Tatl , serin ve hafif bir biimde eserek. kfr savurmak * kfretmek. kfr yemek * kendisine kfredilmek. kfrbaz * Kaba svgleri ok kullanan, a bozuk. z

kfrbazl k * Kfrbaz olma durumu. kfr basmak * kfretmek. kfv kheyln kkre kkreme * Kkremek i i. kkremek * (aslan) Ba rmak. * Co mak, tanlgstermek. k k * (deniz, nehir iin) Kabarmak, ta mak. * K nlve fke ile yksek sesle ba zg k rmak. * Co kuyla sald rmak. * Mayalan kabarmak. p * Gr bir biimde yeti mek. kkreyi * Kkremek iveya biimi. i kkrt * Atom numaras atom a 32,06 olan, do saf veya ba cisimlerle birle olarak bulunan, sar 16, rl ada ka ik renkli, 119 C de eriyen ve 444 C de kaynayan element, sulf. K saltmas S. kkrt ie i * Kkrt buharn birdenbire so n utulmas elde edilen kkrt. yla kkrtatar * Kkrtl buhar karan ve zerinde kkrt biriken alan. kkrtleme * Kkrtlemek i i. kkrtlemek * Toz kkrt serpmek. kkrtlenme * Birbirine benzeyen veya yak denk. an, * Soylu Arap at . * fke veya cinsel istek yznden saldc durum alan (hayvan). r bir

* Kkrtlenmek i i. kkrtlenmek * Kkrtlemek i konu olmak veya kkrtlemek i lmak. ine i yap kkrtl * inde kkrt bulunan.

kkrtsz * inde kkrt bulunmayan. kl * Yanan eylerden arta kalan toz madde. * Yanmbir yapn kal s n nt. * Btn, tm.

kl

kl ba lamak * (ate iin) snmek. * gcn, etkisini yitirmek. kl re i * Klde pi irilen rek. kl etmek * yakmak, kavurmak. * birinin var yo yok etmek. n unu kl gibi * (bet beniz iin) soluk, renksiz.

kl kesilmek * heyacandan rengi solmak. kl olmak * btnyle yanmak. * var yo yitirmek. n unu kl rengi * Odunun yanmas olu kln akla kara aras yla an, ndaki rengi, gri. * Bu renkte olan.

kl rengi et sine i * Eklem bacakl n bcekler sf lar nndan, larvalar hayvan ls veya et zerine b n rakan bir tr sinek (Sartophaga carnaria). kl tablas * Sigara klnn, iine dklp biriktirildicam veya metal kap. i kl ufak olmak * ok kk paralara ayr lmak. kl yemek (veya yutmak) * kurnazca yap bir oyuna d lan mek, aldat lmak. klh * Erkeklerin giydigenellikle keeden, ucu sivri veya yksek bak. i l * bazeyler koymak iin huni biiminde bklm kap. ine k t * Bu kabalabilecemiktar. n i * Oyun, hile.

klh giydirmek * hile ile, oyunla aldatmak. klh kapmak * dzen, dalavere ile bir i ba gemek. in na klh pe olmak inde * yalan ve dolanla bir i ba gemeye al in na mak. klh takmak * hile ile, oyunla kandp paras almak. r n klh * Klh yapan veya satan kimse.

klh anlat! ma * sylediklerine hi inanam yorum, beni kand ramazs n. klh ms * Klha benzer, klh ran. and klh havaya atmak n * pek ok sevinmek. klh ters giydirmek n * ok kurnaz olmak. klhlar i detirmek (veya demek) i * "bozu mak" anlam ve tehdit olarak kullan yla l r. klhl * Klh olan. * Koni biiminde tavan olan. klhs z * Klh olmayan. klbast * Izgarada pi irilen kemiksiz et. klbast l k * Klbast yapmaya elveri olan (et). li kle * Eritilerek kal dklm ba maden veya ala m. * Yn durumundaki nesnelerin olu turdu kme. u * Kle durumunda olan.

kle gibi oturmak * yorgun veya bitkin bir durumda kvermek. klele me * Klele i mek i. klele mek * Kle durumuna gelmek. * ok yorulmak. kldken * Kad e n, . kldr

* Bkz. pald r kldr. klek * Bal, yayo gibi koymaya yarar tahta kova. , urt eyler klfet * Snt zorluk, yorgunluk. k l * Byk masraf.

klfete katlanmak * snt zorlu nem vermemek. k ya, a klfetli * Sc yorucu, zen isteyen. k, zor, * Byk masraf gerektiren. * Snt z, kolay, zen istemeyen. k s * Az masrafla yap lan.

klfetsiz

klfetsizce * Klfet alt girmeden, klfete katlanmadan. na klhan * Hamamlar tan, hamamalt bulunan kapal geni s n nda ve ocak, cehennemlik.

klhan makinesi * Enerji reten makinelerde yanmay layan ana blm, yanma hcresi. sa klhanbeyce * Klhanbeye benzer biimde, klhanbey gibi. klhanbeyi * Kendilerine zg giyini konu biimleri olan, argo kullanan, ba , haylaz delikanl ve ma bo , kabaday , serseri, hayta, klhan, apa . klhanbeyi a z * Klhanbeye yakr biimde konu ma. klhanbeylik * Klhanbeyi olma durumu, kabaday l k. * Klhanbeyine yakr davran . klhanc * Hamam oca yakan kimse. n klhan * Klhanbeyi, kabaday , serseri, hayta, apa . * Hafif svg anlam bir ok sz. ta yan ama klkedisi * ok yen, ate yan ayr in ndan lmayan (kimse). * Uyu miskin (kimse). uk, * Pasakl , grgsz (kad n). klleme * Kllemek i i. * Bir mantaryapt ba n hastal. * Genellikle ate zerini klle rtmek. in

kllemek

klleni kllenme

* Kllenmek iveya biimi. i * Kllenmek i i.

kllenmek * Genellikle ate zerinde kl olu in mak. * Bir ac snt , bir k unutulur gibi olmak. kll * Btne ve genele ili kin. * Tmel. klliyat * Bir yazarbtn eserlerini ieren dizi. n klliye * Bir caminin evresinde cami ile birlikte kurulmu medrese, imaret, sebil, kitapl hastahane gibi e k, itli yap n btn. lar klliyen klliyet * Btnyle, tamam tamamen. yla, * Btnlk, tmlk. * okluk, bolluk. * Pek ok, bir hayli. * inde veya zerinde kl bulunan. * inde kl eritilip szlerek elde edilen su. kllk * Kl ve sprnt at yer, plk. lan * Sigara tablas . * Kazan ve sobada kllerin dkld yer.

klliyetli kll kll su

kllk a z * Klhanbeylerinin kulland dil, argo. klot * K beli lstikli i ama , don. sa, r * Daha ok binicilerin giydikleri, paas st blm geni dar, pantolon.

klot pantolon * Bkz. klot. klotlu orap * Kalalar iine alabilecek biimde retilmi da orap. klt * Tapma, tap nma. * Din. * Din tren, ibadet, yin. * Kle.

klte

* Kaya. * Demet, ba lam. kltivatr * Toprayzeyden i lemeye yarayan dialet. li kltr * Tarih, toplumsal geli sreci iinde yarat btn madd ve manev de ile bunlar me lan erler yaratmada, sonraki nesillere iletmede kullan insando ve toplumsal evresine egemenli lsn gsteren aralar lan, n al inin n btn, hars, ekin. * Bir topluma veya halk toplulu zg d ve sanat eserlerinin btn. una nce * Muhakeme, zevk ve ele tirme yeteneklerinin renim ve ya lar yoluyla geli ant tirilmi olan biimi. * Bireyin kazand bilgi. * Uygun biyolojik artlarda bir mikrop trn retme. * Tar m. kltr ak m * Bir toplumun kltrnden baz elerin ba bir topluma gei ka i. kltr bal l k * Belli merkezlerde zel olarak haz rlanmhavuzlarda bilimsel yntemlerle balretme i k i. kltr bitkileri * nsanlarca yeti tirilen bitkilerin btn. kltr evresi * Bir ulusun kltrn, ba uluslarkltrleriyle ili iinde geli katmanla bala ka n ki erek mve l mbir zellikler btn olarak tan mlayan kuram. kltr g * Bir kltr motifinin veya kltrel bir uygulaman bir ba kltre gemesi. n ka kltr ortam * Canl uyku durumunda olan belirli mikroorganizmalaryeti veya n tirmek ve geli tirmek zere a land besin maddeleri ortam . kltr saray * inde e kltr al itli malar ayr iin lmsalon, i kitaplvb. yerler bulunan byk bina. lik, k kltr sitesi * Kltre ve kltrn geli imine hizmet etmek amac kurulmu yla opera, tiyatro, sergi saray binalar vb. toplulu u. kltr varl klar * Bir blgede bulunan madd kltr rnleri veya eserleri. kltre alma * Kf mantar itleri ve bakteri gibi mikroorganizmalar bir kltr ortam retilmesi i e n nda lemi. kltrel * Kltre ili kltrle ilgili. kin,

kltrel antropoloji * Bkz. sosyal antropoloji. kltrfizik * Jimnastik. kltrlenme * Kltrlenmek iveya durumu. i kltrlenmek

* Bir arada bulunan iki bireyin veya etnik grubun de yarg ile kltrel birikiminin zellikleri birbirinden er lar etkilenerek deikli u i e ramak. kltrl * Kltr geli olan. mi

kltrllk * Kltrl olma durumu. kltrsz * Kltr olmayan.

kltrszlk * Kltrsz olma durumu. klnk * Ta , kayalar lar paralamakta kullan sivri kazma. lan

kln savurmak * bir btnyle bitirip yok etmek. eyi klstr * Y pranm eski grn olan. , l * Bak z. ms

klstrlk * Klstr olma durumu. klyutmaz * Aldanmaz, kolay inanmaz. kmbet * Kubbe. * Dam kubbe biiminde olan yap . * Kubbe biiminde toparlak kabart . * Tmsek biimindeki yn. * Birok canln veya nesnenin olu n turdu topluluk, grup. u * Kme biiminde olan, kmeyi and ran. * Tak n durum ve nitelikleri gz nnde bulundurularak belli say tak mlar daki mdan olu turulan topluluk, * Ko ularda, kendili inden olu yar gruplarn her birine verilen ad. an n * Bir dershanede rencilerin, belli bir e veya itim retim amac bir sre iin olu yla turduklar m veya tak

kme

lig. bek.

kme bulut * st blmleri bembeyaz ve kme durumunda, taban o kez yatay ve esmer bulut, kmls. da u kme al mas * rencilerin, aralar setikleri bir ba n k nda kan lavuzlu alt i u nda birliyaparak ortak amalar i do rultusunda al malar imkn sa na layan e yntemi. itim kme kme * Kmeler durumunda. kmeden d me * Bulundu kmedeki tak u mlardan en az puan alarak veya puan e inde daha kt averaja sahip olmas itli yznden bir alt kmeye inme, ligden d me. kmeleme * Kmelemek i i.

* Film yap n m kolaylarmak amac ayn t yla dekor iindeki ekimleri bir araya toplama, oyuncularal n ma durumlar dzenleme. n kmelemek * Kme durumuna getirmek, y mak, biriktirmek. kmeleni * Kmelenmek i i veya biimi. kmelenme * Kmelenmek i i. kmelenmek * Bir yere toplanmak, ylmak. kmele im * Bir hastal kara a lanmolan veya hastalgeirmi canln kan bulunan maddenin, hastaln k bir n nda mikroplar kme durumuna getirme olay n , agltinasyon. kmele me * Kmele i mek i. kmele mek * Kme durumunda toplanmak. kmeli kmes * Kmesi olan. * Tavuk, hindi gibi evcil hayvanlarbar n nmas yarayan kapal na yer. * Ufak ev.

kmltif * Katlanm birikmiyo kmeli. , , un, kmlt kmls * Kme bulut. -kn knc knde * Bkz. -g n/-gin. * Susam (taneleri). * Sulular aya ba n na lanan demir halka, kstek. * Gre inin, hasm alt al bir elini nden, tekini arkadan geirerek kilitlemesi. n na p * Dzen, tuzak, oyun, hile. * K rlarda, ormanlarda e olarak yap reti lmbeki veya avc kulbesi.

kndeden atmak * aldatarak tuza d a rmek. kndeleme * Knde oyununu yapma. kndelemek * Knde oyununu yapmak. kndeye gelmek

* aldanmak, tuza d a mek. kndeye getirilmek * aldat lmak, tuza d a rlmek. kndeye getirmek * knde de durumuna girmesini sa lamak. * oyuna getirmek, tuza d a rmek. knefe kney * S yenilen bir e peynirli tel kaday cak it f. * Gne bakan yan, gney, kuzey kar . e t

kngldeme * Kngldemek i i. kngldemek * Uyuklamak. * Elden ayaktan d mek. kngrdemek * Kngldemek. knh * z, kk, i yz.

knhne varmak * bir zn, asl anlamak. eyin n knk knye * Bir kimsenin ad , soyad , lkesi, do umu, meslegibi zelliklerini gsteren kay i t. * Bu zelliklerin yazoldu bilezik, kolye gibi metalden e l u ya. * Soyu sopu ile ilgili kimlik bilgileri. knyesi bozuk * Kt durumlar grlm olan, sab . kal knyesi gelmek * (sava Bir askerin lm haberi kendi evine bildirilmek. ta) knyesini okumak * ay n plar yzne vurarak bir kimseye svmek. kp kap. * Su, pekmez, ya slar un, bu gibi tah saklamaya yarayan, geni nl dar toprak gibi v veya day llar kar , dibi * Sarho . * Baz deyimlerde okluk, fazlalbildirir. k kp * Birbirine e karelerden olu alt it an yzl dikdrtgen, mikp. * Bir cismin hacminin l birimi. * Bir sayn nc kuvveti: (43)=4x4x4=64. n * Kp biiminde nesne. kp gibi * pek man. i * Pi toprak veya imentodan yap n su borusu. mi lmkal

kp eker * Kp biiminde alt yz olan eker, kesme eker. kpe * Kad n kulak memelerine takt ss tak. nlar klar s * Baz hayvanlarboyunlarn iki yan sarkan deri uzant . n n ndan lar

kpe ie i * Kpe ie igillerin rneolan ss bitkisi (Fuchsia). i * Bu bitkinin k z rm, pembe, mor veya beyaz renkli ie i. kpe ie igiller * Ayr anak yaprakl eneklilerden, kpe ie yak gl kestanesi gibi bitkileri iine alan bir familya. iki i, otu, kpe dnmek * ok manlamak. i kpeli * Kpe takmolan. * Kpeye benzer bir deri uzant olan. s kpelik * Dalyan direklerini dikerken alt ucun batmas sa n lamak iin ba lanan ta veya zincir. kpe te * Gemilerde gverte hizas nda skarmoz ba na tutturulan dikmelerin dyzlerine kaplanan kaplamalar lar n olu turdu siperler, borda kaplamalarn en st, gverteden yukar u n kalan blmler, parapet. * Duvarlarzerine, balkon veya pencerelerin iine imento ve mozayik karm yap dolgu set. n ile lan kple i * Kre baltan sap tak yeri. in, n lan kpleme * Kar su birikmesi sebebiyle olan, meyle beliren hastal nda i k.

kplere binmek * ok fkelenmek. kpl * Kp olan. * Rak bol, ucuz meyhane. s * ok rak ien, ayya .

kpn doldurmak * eline f gemi oka para biriktirmek. rsat ken kr * bak ve il tedavisi. yi m * zel tedavi yntemi.

kr yapmak * sakorumak amac herhangi bir yntemi bir sre uygulamak. l yla krar * Gney Amerika yerlilerinin oklar srdkleri bitkisel zehir. na kraso krdan * Ac portakal kabu undan yap bir iki. lan * Di temizlemek iin kullan kk ara. leri lan

krdan gibi * ok zay incecik, elimsiz. f, krdanl k * Krdan koymaya yarayan kap. krd * Klsik Trk mzi si bemol notas and perde. inde n ran * Dgh perdesindeki bir makam.

krdlihicazkr * Klsik Trk mzi inde, rast perdesinde bir makam. kre * Btn noktalar merkezden ayn uzakl bulunan bir yzeyle srl kta n cisim. * Yeryz, dnya. kre * Madenci oca maden fn , r. kre ku a * Bkz. ku ak. krek * Toprak, kmr gibi eyleri bir yerden bir yere alatmaya, ta p yarayan ve yayvan bir blm, buna maya ba uzun bir sap l bulunan ara. * Kk deniz teknelerini yrtmeye yarayan, bir ucu yass , uzun a a. * Krek cezas . krek ayakl lar * Pelikanlar , kara batakgilleri iine alan ku tak . lar m krek cezas * Gemilerde krek ekme yoluyla uygulanan ceza. * (daha sonra) A hapis cezas r . krek ekmek * deniz teknesini yrtmek iin krekullanmak. i krek kadar (veya papu kadar) dili olmak * saygzca davrananlar iin sylenir. s krek kemi i * Omzun art blmnde bulunan, gen biiminde geni ince kemik. ve krek krek * Krekler dolusu, pek ok. kreki * Krek yapan veya satan kimse. * Sandal vb. de krek eken kimse. * Fn, tren, vapur gibi yerlerde oca krekle kmr atan kimse. r a

krekilik * Krek yapma veya satma i i. * Sandal vb. de krek ekme i i. * Fn, tren, vapur gibi yerlerde krekle oca kmr atma i r a i. kreleme * Krelemek i i.

krelemek * Krekle attemizlemek. p krelenme * Krelenmek i i. krelenmek * Krekle at lmak, krekle ylmak. kreme kremek kremsi * Kremek i i. * Krekle attemizlemek, krelemek. p * Kreye benzeyen. * E i azar azar deen ve biimi kreye yak olan kat rili i n cisim. * Kre ile ilgili olan. * Kre biiminde olan, krev.

kresel

kresel gk bilimi * Gk kresindeki cisimlerin yerlerinden sz eden bilim. kresel gen * Bir kre yzeyi zerine izilen ve kenarlar byk ember yay gen. olan kresel valf * Do gaz sisteminde gaz akn al kesmeye yarayan let. kreselle me * Kreselle durumu, globalle mek me. kreselle mek * Dnya milletleri, ekonomi, siyaset ve ileti bak ndan birbirine yakla ve bir btn olmaya im mlar ma gtrmek, globalle mek. krev kreyici * Cevher veya posay , sabit bir makara zerinden dn yapan sonsuz halat arac arkaya do kreyen lyla ru mekanik dzen. kreyve * Yuvar. krit kriyum * Atom numaralar ile103 aras bulunan elementlerin genel ad 96 nda . * Kresel, toparlak.

* Aktinitlerden, pltonyum 239 'un helyum ekirdekleriyle bombard ndan elde edilen, atom numaras man 96 atom a 248 olan, radyoaktif bir element. K rl saltmas Cm. krk * Baz hayvanlar giyecek yapmak iin i n, lenmi postu. * Krkten yap lm .

krk bce i * Kkanatl n lardan, esmer uzun k, krk, hal ll , kee ve ynlleri kemiren bir bcek (Attegenus pellio).

krkas krk

* Stle engillerden, meyve ekirdekleri zehirli bir bitki, Hint f (Jatropha curcas). st * Hayvan postlar krk haz ndan rlayan veya bu i ticaretini yapan kimse. in

krklk * Krk haz rlama sanat . * Krk ticareti. krkl * Krk olan, krk giymi . * Krkle sslenmi . * Postu krk olarak kullan (hayvan). lan * Krnemek i i.

krneme

krnemek * (hayvanlar iin) S veya so un etkisiyle birbirine sokulup toplanmak. ca n u krs * Kalabal karsz syleyenlerin zerine klar a kt ykseke yer. * Bir fakltede ararma ve t retim birimi. * Sandalye. krs ba kan * niversitede bir blmn idar i lerinden ve e itim, retim, ararma grevlerinden sorumlu t retim yesi. krs hocas * Camilerde krsiden vaaz veren hoca. * niversitede bir krsde grevli olan retim yesi. krs eyhi * Bkz. krs hocas . Krt * n Asya'da ya bir topluluk ve bu topluluktan olan kimse. ayan krtaj kaz ma. * Vcutta bo luklar iinde bulunan yabanc cisimleri, hasta veya zararl lan dokular yarak alma, say kaz * Dl yata n iini kazp dlt alma i n y i.

krtajc * Krtaj yapan (kimse). krtn krtn krme krmek * Kremek. ks * Yk hayvanlar vurulan semer, palan. na * Rzgretkisiyle kuytu yerlere toplanmkar yn n . * Krmek i i.

* Ksmdarg , n. ks ks * Sessizce ve bzlm durumda. bir kse en * abuk ve ssksen (kimse). k k * Kstm otu. * Taveya duvara delik amak iin kullan uzun, a ve bir ucu sivri demir. a lan r * Ta rmakta kullan uzun demir ubuk veya basit, a kald lan, atan kald ra. * Ksm olan, gcenik, mu ber. * Geli memikk kalm , . * Kstm otu.

ksk

kskn

kskn kskn * Gcenik, dargbir biimde. n ksknle me * Ksknle i mek i. ksknle mek * Kskn duruma gelmek. ksknlk * Kskn olma durumu, ks. kskt * it sarma gillerden, ince uzun ipliksi saplar asma, baklagiller ve baz yla, meyve a na sar alar larak onlar smren, klorofilsiz bir asalak bitki, eytan sa (Cuscuta). ksktk * ok sarhokrktk. , kslk ksme ksmek * Ks olma durumu, darg k. nl * Ksmek i i. * Dar lmak. * Geli ememek, byyememek. * Grevini yerine getirememek. * Bir madde, herhangi bir sebeple istenilen niteli yitirmek. ini * Hayvan yemi, yakacak ve gbre olarak kullan yaveya suyu lmher trl ya tohum ve bitki lan, kar l * z al nmmeyvelerin kalan blm. * S sayg madan davranan (kimse). ra, tan kstaha * Kstah, saygz (bir biimde). s

kspe art. kstah

kstahla ma * Kstahla i mak i.

kstahla mak * Kstah duruma gelmek. kstahl k * Kstah olma durumu veya kstaha davran . kstahletmek k * kstaha davran larda bulunmak. kstere * Bir e uzun rende. it * De irmen tayap ta lan . * Bileark i . kstm otu * Baklagillerden, dokunuldu unda yapraklar prsyen bir bitki, kse (Mimosa pudica). en kstrme * Kstrmek i i. kstrmek * Ksmesine yol amak. ksuf ksur * Gne tutulmas . * Artan blmler, geriye kalan blmler, kesirler. * Tam say sonra gelen kesirli say dan . * Artan, geriye kalan paralar, kesirler, ksur. * Ksuru olan. ksursuz ks ksl ks me * Ks i mek i. ks mek * Birbirine ksmek, karkl lmak. dar l k ade k at * A a k, lm . * Ama, a . l * Gzellik, ho luk. * Tavlada bir e oyun. it * A k, ferahl kl k. * Ksuru olmayan. * Ksknlk. * Aralar darg k, ksknlk bulunan. nda nl

ksurat ksurlu

k ayi

k ne k m

* Kara burak. * Ku ku. * Kayg .

k mlenme * K mlenmek i i. k mlenmek * Ku kulanmak. * Kayg lanmak. kt * K ve kal sivri ve uzun olmayan. sa nca; * Keskin olmayan. * Tahta gibi kateylere vuruldu unda sesi anlat kan r. * st ste kt sesi kararak. ktikl * Yapraklarher iki yznde bulunan ve suyu s rmad iin bitkinin kurumas engel olan ince zar. n zd na * Kabuklular ve bceklerin rtene koruyucu, kitinli katman n inin . * Bitkilerin kutikllerini olu turan, geirgen olmayan bal mumu yapnda madde. s

kt kt kt

ktin

ktinle me * Sellozun ktin biimine dn mesi. ktle * (kat maddeler iin) Byk para, kme, yn. * Bir yerde toplanm bir araya gelmi , insan toplulu kitle. u, * Belirli i leviyle zellik gsteren byk insan toplulu u. * nsanlarbyk o n unlu u. * Bir nesneye uygulanan kuvvetle, olu ivme aras an ndaki orant veren kat say nesne niceli y veya i. * Ktlemek i i. ktlemek * Bir yere arpkt diye ses p karmak. ktlesel ktle me * Ktle ile ilgili olan. * Ktle i mek i.

ktleme

ktle mek * Kt duruma gelmek. ktle tirme * Ktle tirmek i i veya durumu. ktle tirmek * Kt duruma getirmek.

ktletme

* Ktletmek i i.

ktletmek * Kt diye ses kartmak. ktl ktlk * Kt olma durumu. kttedek * Birdenbire ve kt diye ses kararak. * ekirdekli, i (pamuk). itli

kt geirmek e * ana deftere yazmak. ktk * Kal a gvdesi. n a * Kesilmi a gvdesi. a * Kesimden sonra a gvdesinin toprakta kalan blm. a * Asma fidan . * Resm kay t defteri, ana defter. * Grgsz, kaba (kimse).

ktk gibi * ok mi i . * ok sarho . ktkle me * Ktkle i mek i. ktkle mek * Sert ve duygusuz bir duruma gelmek. ktklk * ine arjre geirilmi tfek fi i konulan ve palaska kayna geirilen ksele anta, fi e eklik.

ktphane * Kurulu ama ve grevine uygun kitap, film, plk gibi her trl d ve sanat rnn toplayan, nce dzenleyen ve genel olarak ilgilenen okurlara sunan kurulu . * Kitap sat dkkn, kitap evi. lan ktphaneci * Kitapl grevli kimse. kta * Kitaplbilimci. k * Kitap evi sahibi, kitap . ktphanecilik * Kitaplgrevlisinin i k i. * Kitaplbilimi. k ktr ktr * Elma, ayva, karpuz gibi gevrek meyveler kesilir veya r sl sesi anlat rken kan r. * Bu trl ses karan, taze. ktrdeme * Ktrdemek i i. ktrdemek

* Ktr ktr diye ses karmak. ktrdetme * Ktrdetmek i i. ktrdetmek * Ktr ktr diye ses kartmak. ktrt kvet * Ktr ktr diye ses. kan * inde bazeyler veya el y kanan kap. * Banyoda iinde y lan tekne. kan * Kveyt halk olan. ndan * Romen rakamlar dizisinde 50 sayn s gsterir. -l -l -lL demiri * Sanayide kullan L biiminde bklm lan demir ubuk. -l-, -al- / -el* S fattan fiil treten ek: k yce-l-, sivri-l- vb. sa-l-, l, L * Trk alfabesinin on be harfi. Le ad inci verilen bu harf, ses bilimi bak ndan tml di m eti-avurt nszn gsterir. L nsznn biri art (kal br de n (ince) olmak zere iki tr vard n), r. La l * Lntan' k n saltmas . * Gam dizisinde "sol" ile "si" aras ndaki ses. * Bu sesi gsteren nota i areti. * simden isim treten ek; yer isimleri yapar. * simden fiil treten ek: su-la-, ta tuz-la-, gz-le-, gece-le-, hece-le- vb. -la-, lakal lbada * En az ndan, hi olmazsa. * simden s treten ek: ye < ya-l, do < do yasal < yasa-l vb. fat il - al a-l, * Fiilden isim treten ek: okul < oku-l, inal < ina-l vb. * Fiilden fiil treten ek; edilgen fiil at kurar: yaz- ver-i-l-, yedir-i-l-, iir-i-l-, d lar -l-, n--l- vb.

Kveytli L

-la / -le -la / -le

* Karabu daygillerden, dere klar sulak ay y nda, rlarda kendili inden yeti ok yk ve yapraklar en, ll sebze olarak kullan bir bitki, efelek (Rumex petientia). lan lbirent * kolayl bulunamayacak kadar kark koridorlar yap kyeri kla olan .

* inden lmas veya imknsdurum, sorun. k g z lborant * Ararmalarda, lboratuvar deneylerinde yard olarak al r kimse. t mc lan t lborantl k * Lborantiveya mesle n i i. lboratuvar * Bilimsel ve teknik ararmalar, al t malar iin gerekli ara ve gerelerin bulundu yer. u * Bkz. dil lboratuvar . lboratuvar muayenesi * Bir hastal te kta hisin konmas gereken tedavinin belirlenmesi amac yap tahlil ve muayene. ve yla lan lbrador * Labrador klar parlak bir trne rastlanan, feldspatlar grubundan ve pljiyoklz serisinden olan y nda alminyum, kalsiyum ve sodyum silikat . lbros lciverd * Lcivert renkli, lciverde alan. lcivert ta * inde dzgn bir biimde da kkrt bulunan sodyumla alminyum silikatolu lm n turdu de u erli, lcivert renkli ta . lcivert,-di * Koyu mavi renk. * Koyu mavi renkte olan. lcivertlik * Lcivert renklilik. lin lka * Bir tr ahin, do an. * Gemi halatn gev bo b lmas n etilip a rak . * Gev , verimsiz duruma gelmidzeni bozulmu emi , . * Lpina balnbyk cinsi. n

lka etmek * bir halat koyuverip bo altmak. * gev etmek, bitkin bir duruma getirmek. lka olmak * vida, mil gibi makine blmleri a narak veya yuvalar leyerek gev geni emek. * herhangi bir dzen iyi i lemez olmak. lkala ma * Lkala i mak i. lkala mak * Lka olmak. * Herhangi bir dzen iyi i lemez olmak, gev emek, bozulmak. lkal k * Laka olma durumu. lden

* Ldengillerden, Akdeniz lkelerinde yeti tyl ve genellikle yap yaprakl en kan , beyaz veya pembe iekli, reinesi hekimlikte kullan bir bitki (Cistus creticus). lan * Bu bitkiden elde edilen srme, rast k. ldengiller * eneklilerden, Akdeniz lkelerinde yeti lden ve benzeri trleri iine alan bir bitki familyas ki en, . ldenli ldes * Tavu ldes kemi iki ki birer ucundan tutarak k , birinin "akl un ini inin rmas mda" veya "hatmda" r demeden bir tekinden almas yenilmi larak biten oyun. eyi yla say ldes kemi i * Ku g kemi stnde iki kanat aras bulunan V biimindeki ince kemik. larda s inin nda ldes oyunu * Bkz. ldes. ldes tutu mak * tavu ldes kemi birer ucundan karkl un ini tutup k ldes oyununa ba l rarak lamak. ldin * amgillerden, 50-60 m kadar ykseklikte olan, dz gvdeli, kozalaa do sark kerestesi ve a ya ru k, reinesi ok be enilen, am trne ok yakbir orman a (Picea). n ac ldin ledri * Yazar bilinmeyen, anonim. * Bilinemezci. ledriye * Bilinemezcilik. lf * Sz, lk . rd * Sonusuz, yarar olmayan sz. * Konu ma. * Konu, mevzu, bahis. * "yle olamaz", "bu szn hibir de yok" anlam hafifseme yollu kullan ey eri nda l r. * Din d. * Lden srm olan.

lf (veya sz) alt kalmamak nda * kendisini inciten, itham eden veya rahatsbir duruma d sze gereken kar verip durumu z ren l dzeltmek. lf amak * sz etmek, sz amak, konuya girmek. lf anlamaz * sz dinlemeyip kendi bildi inat eden. inde * kaba, aptal (kimse). lf anlatmak * szn dinletmek, kar dakini ikna edinceye kadar konu mak. lf aram zda * "sz aram ba zda, kalar bilmesin, duymas anlam kullan n" nda l r. lf atmak

* syle konu mek, mak. * uzaktan, dolayyla dokunacak sz syleyip i s ittirmek. * szle sark letmek. nt k lf cambaz * Etkileyici ve kandc syleyebilen kimse. r sz lf cambazl * Kandc etkileyici sz syleme. r ve lf karmak * yeni bir sylemek, ortaya atmak. ey * dedikodu yapmak. lf kmak * dedikodu ba lamak. lf ebeli i * Lf ebesi olma durumu. lf ebesi * ok konu herkese lf yeti an, tiren.

lf kalabal * zerinde konu konuyla, esasla veya sorunla ilgisi olmayan bo yn ulan sz . lf kaynaygitmek p * sz bo sylenmek, anla a olmak, hibir etki yapmamak. lmaz lf lf aar * "bir konu zerinde konu ulurken ilgisi dolayyla sz ba bir konuya geer, sohbet uzar, gider" s ka anlam kullan nda l r. lf ola beri gele! * konu konu ile ilgili olmayan bir sz sylendi veya bir sorun tartl hi ilgisiz bir ifade ulan inde rken ey edildi sylenir. inde lf olsun det yerini bulsun * konu herhangi bir konu bulunmad durumlarda rastgele sz sarfetmek. acak lf oturtmak * gerektiyerde, beklenilmeyen bir durumda, kartarafa esasl gereken bir lf sylemek. i ve lf salatas * e konular itli iine alan anlams bo z, szler. lf syledi bal kaba * biri konu ile ilgisi olmayan sama bir sz syledizaman kullan i l r. lf syledi bal kaba ! * konu urken gereksiz yere ve aptalca sz sylendizaman, bunu alaya almak iin kullan i l r. lf ta mak * dedikodu ederek lf gtrp getirmek. lf yak rmak t * konu s nda yerinde sz sylemek, gerekeni ifade etmek. ma ras lf yapmak * dedikodu yapmak. lf yeti tirmek

* birinin sylediklerine olur olmaz kark vermek, ene yar rmaya kalkmak. l t lf yok! * "mkemmel, ok gzel, kusursuz, ele tirilecek bir taraf anlam kullan yok" nda l r. lfa bo mak * zerinde konu konu ierisinde, hi ilgisiz, gereksiz ve anlamsbir biimde sz edip as ulan z l konuyu detirmek, unutturmak, kar rmak. i t lfa dalmak * uzun sren bir sohbette bulunmak, ok konu mak. lfa kar mak * biri veya birileri konu urken bir ba konu kas mak, konu maya kat lmak. lfa tutmak * yersiz ve zamansolarak ve srekli konu me etmek, oyalamak. z arak gul lfazan * Geveze. lfazanl k * Gevezelik. lf * ok konu geveze. an, * etkili konu yi, an. * Sz gtrp getiren, dedikoducu. * Lf olma durumu.

lf l k

lf z t a na kamak * birinin rahata konu n mas engelleyip susturmak, syleyece imkn tan ine mamak. lf z b a nda rakmak * birinin konu n mas kesmek, szlerini bitirmesine f vermemek. rsat lf z kalmak a nda * sz a nda kalmak. z lf lamak ba * bir konu zerinde son sz sylemek. lf i detirmek * ba konuyu dile getirmek, ba bir ka ka eyden sz etmek. lf gemek * sz etkili olmak, sz dinlenmek. * bahsedilmek. lf dinlemek (veya anlamak) kndan * konu konuyu ilgisiz, stnkr veya nem vermeden dinlemek (veya yanl ters anlamak). ulan , lf sa kesmek k * syleyece k veya zet olarak belirtmek, az ve z konu ini sa mak. lf olur? m * " onun s de daha nemli konular var" anlam kullan imdi ras il, nda l r. * "(bir i yapmak iin) seve seve zahmete girerim, hi nemi yok" anlam kullan nda l r. lf suland rmak

* bir konu zerinde ciddiyetle durup konu urken araya ilgisiz, anlamsveya tutarsbo katmak. z z lf lf uzatmak * konu may gereksiz bir biimde ba szlerle srdrmek. ka lf yabana atmamak * sylenen sze de vermek. er lf (veya lfz n n) balla kestim * bir kimsenin szn kesmek gerekti "izin verin" anlam kullan inde nda l r. lf bilmek n * ak uslu konu ba n ll up kas rahatsetmemek, gzel ve tutarl z konu mak. lf etmek n * birinden veya bir konudan sz etmek, onunla ilgili olarak konu mak. lf kesmek n * araya girip, birinin szn bitirmesine f vermemek. rsat lf na rmak * ne diyece bilememek, ba sylemek. ini a rarak ka eyler lf yedirmek n * iddial olarak syledisz geri alma zorunda b i rakmak. lf z * Sz, kelime. * Yasanszle anlatmak, bildirmek istedianlam. n i lflama * Lflamak i i. lflamak * Konu mak, sohbet etmek.

lflaya lflaya * Srekli konu oradan buradan sz asohbet ederek. arak, p laforizma * ok bilinen bir sz veya ataszn biraz de tirip eklemeler yaparak gncel sorunlar i belirten cmle, k ssadan hayat hisseleri: Bir toplumda de hakland o toplumda hep h zlar aklanAk z ba cezas erler ka, rs r. ls n n halklar eker. sz gibi. lfta kalmak * bir i nce a d amas kalgerekle nda p memek. lftan anlamak * syleneni dinleyip uymak veya uygulamak. lfgzaf * Bo sz. lfzen lfz lgar * Szn geli syleni yapna gre, yazolmayarak. ine, ine, s l * Szn syleni yapna ait, szle ilgili. ine, s * Zayelimsiz, etsiz. f,

lgos lgn l m

* Bkz. lhos. * Denizden dar bir k kordonu veya bir kanal ile ayr deniz kula y lmgl, .

* Bir yerle merkezinde pis sular akgitmesi iin yer alt a im n p nda lmkanal, geriz. * D n kale duvarlar y man n kmak veya d ordugh zarar vermek amac d siperlerine man na yla, man do yer alt a dar yol. ru ndan lan l ukuru m * Abdesthanelerin pis sular ve pisliklerini toplamak iin kaz n lmkapal kuyu, fosseptik. l d m emi * Bkz. kanalizasyon. l mc * Pis su kanallar atemizleyen i n p i. * D kalelerini y man kmak iin l kazan asker. m

l l k mc * L n yapt i n mc . l atmak mla * (bir kayay ) delip, iine patlay maddeler koyduktan sonra bu maddeleri ate c leyerek paralamak. l v * (bir kurulu Kald u) rma. * Hkmsz k feshetme. lma,

l vedilme * L vedilmek i i. l vedilmek * (bir kuruluKaldlmak. ) r * Hkmsz k l nmak, feshedilmek. l vetme * L vetmek i i veya durumu. l vetmek * (bir kuruluKaldlmak. ) r * Hkmsz k lmak, feshetmek, da tmak. l volma * L volmak i i.

la volmak * (bir kuruluKaldlmak. ) r * Hkmsz k l nmak, da lmak. t l volunma * La volunmak iveya durumu. i l volunmak * L vedilmek. lhana * Turpgillerden, gz ve ksebzesi olarak yeti tirilen ve birok tr olan bitki, kelem (Brassica oleracea). lhavle

* Sabrtkendi belirtmek iin sylenir. n ini lhavle ekmek (veya okumak) * bir snt, fkeyi yat rmak iin "lhavle"ile ba k y t layan Arapa duay okumak. lhika lhit * Ek. * Kenarlar kgir, st kapak ta yla rtl mezar. lar * Ta veya mermerden oyma mezar.

lhmacun * stne k klmso ve baharat konularak f pi yma, y an r nda irilen pide. lhmacuncu * Lhmacun yapan ve satan kimse. lhmacunculuk * Lhmacuncunun iveya mesle i i. lhos lhurak lhur lhut * Tanr lemi. * Kutsal. lhut * Tanr lh, sal. lhza lhzac k lhzada lik * Din i lerini devlet i lerine kar rmayan, devlet i t lerini dinden ayr tutan. likle me * Likle i mek i veya durumu. * Zamanblnemeyecek kadar k bir paras n sa , an. * K bir an. sa * arabuk, bir anda, hemen, bekletmeden. * Hanigillerden, Akdeniz ve Ege'de ya lezzetli bir bal kaya hanisi. ayan k, * Lhor'a ait. * Lhor'da yap her tr Lahor . lan al, al

likle mek * Lik duruma gelmek. likle tirme * Likle tirmek i i. likle tirmek * Dinle ilgili olmayan i din gr dnda tutmak. leri lerin liklik

* Lik olma durumu, lisizm. * Devlet ile din i lerinin ayr l; devletin, din ve vicdan zgrl nn gerekle bak ndan yans mesi m z olmas , lisizm. lin lisizm * Lnetlenmimel'un. , * Liklik.

-lak / -lek * ve s sim fatlardan isim ve s treten ek: Teker-lek, yuvar-lak, di vb. fat -lek lka * Uzak Do yeti Amerika elmas zamk. u'da en ndan kan * Boyac kullan k z bce st deri bezlerinin salg madde. l kta lan, rm inin lad * Lka veya vernik sren i i.

lkac lkap

* Bir kimseye veya bir aileye kendi ad ayr ndan olarak sonradan tak o kimsenin veya o ailenin bir lan, zelli inden kaynaklanan ad. lkap takmak * bir kimseye onun bir zelli belirtecek bir ad vermek. ini lkapl lkayd * Ald rmazl ilgisizlik, umursamazl kay zl k, k, ts k. lkayt * lgisiz, ald rmaz, umursamaz, kay z. ts * Herhangi bir lkab olan; lkap tak lmolan.

lkayt kalmak * ilgisiz davranmak, ald rmamak. lkaytl k lke * Lka ile cillanm . lkerda * Palamut, torik gibi bal klardan dilim dilim kesilerek yap salamura. lan * Lkayt olma durumu.

lkerdac * Lkerda yapan veya satan kimse. lk rd * Sz. * Bo dedikodu, lf. sz,

lk ta rd mak * Bkz. lf ta mak. lk a ndan dklmek rd z * isteksiz konu mak. lk alt kalmamak rd nda

* Bkz. lf alt kalmamak. nda lk rd karmak * Bkz. lf karmak. lk ebesi rd * Geveze. lk etmek rd * konu mak. * dedikodu konusu etmek. lk kavaf rd * Geveze. lk olmak rd * sohbet edilmek. lk yeti rd tirmek * bir sze kar k vermekte gecikmemek. l lk c rd * Lk bulup syleyen, konu rd kan. * Geveze. * Dedikoducu. lk s z kalmak rd a nda * konu kimsenin, bir ba nsze ba an kasn lamas an bir olay sonucunda sz yar kalmak. veya m lk s rd az * sessiz, az konu durgun kimse. an, lk s olur? rd m * konu bir nemsizli veya yersizli anlatmak iin sylenir. ulan eyin ini ini lk s etmek lk s etmek rdn rdn * hakk konu nda mak. lk ya bo rd mak * gereksiz ve bo szlerle konu may uzatmak. lk ya tutmak rd * konu oyalamak. arak lk y z t rd a na kamak * birinin szn bitirmesine imkn vermeden onu ters bir kar kla susmak zorunda b l rakmak. lk y bzmek rd ezip * konu n mas beceremeyip ayneyleri tekrarlamak. lkin * Ama, fakat. lklk * Leyle gagas ses. in yla kard * Ara vermeden sylenilen sama sapan sz dizisi, gevezelik.

lklak etmek * karkl igzel, havadan sudan konu , geli l mak. lklka * Gereksiz, anlams bo z, sz.

lklk yat * Bo rd de lk lar, ersiz szler. lkonik lkoz lkrimal * Gzyaile ilgili. lktaz * St ekerini (laktoz) zm ekerine (glikoz) eviren bir ba enzimi. rsak * K ve zl (sz), Veciz. sa * Hanigiller familyas yuvarlak kuyru bulunan bir baltr (Epinephelus zeneus). ndan u k

lktik asit * Ek i stte ve bitkilerin o unda bulunan asit alkol, st asidi. lktoz ll * Dili tutulmukonu , amaz hle gelmi , dilsiz. ll * Parlak k z rm renkte, billrla m saydam bir alminyum oksidi olan de bir ta , erli . * K z rm renkli bir e mrekkebe verilen ad. it * Parlak k z rm renkte olan. * konu amaz duruma sokmak. lala * ocu bak e ve un m, itim retimiyle grevli kimse. * ehzadelerin zel e itmenleri. * Padi ahlarvezirlerine seslenirken kulland hitap sz. n klar * Stte bulunan, stn buharla yla kristal durumunda toplanan mas eker, st ekeri (C12H22O11).

ll etmek

lala pae a lendirmek * i gcn b p kar ndakinin ho ini rak s vakit geirmesini sa lamak. lalal k llanga lle * Lala olma durumu veya lalan grevi. n * Ya k larak, zerine veya da zart eker erbet dklen bir hamur tatl. s

* Zambakgillerden, yapraklar uzun ve m zraks , iekleri kadeh biiminde, trl renkte bir ss bitkisi (Tulipa Gesneriana). * Meyve koparmak iin ucuna l veya drtl bir atal geirilmi r sk. * A hapis mahkmlarn boynuna geirilen demir halka. r n lle a ac * Manolyagillerden, ana yurdu Gney Amerika olan, iekleri lleye benzeyen bir ss a (Liriodendron ac tulipifera). lleli * Lle bulunan veya yeti tirilen (yer). * zerinde lle deseni veya motifi bulunan.

llelik

* Osmanl seramik ve cam sanatn gzel rneklerinden olan ve iine lle konulan vazo. n llettayin * Ay etmeksizin, geli rt igzel, zensiz, rastgele. llezar * Lle yeti tirilen yer, lle bahesi.

llebkem * Dili tutulmukonu , amaz hle gelmi , dilsiz. lm * Arap alfabesinde l harfinin ad . * Ebcet hesab otuz saynad nda sn . * Mikroskopta incelenecek maddelerin zerine konuldu dar, uzun cam paras u . * Dar, ok ince metal para.

lm

lm elif evirmek (veya izmek) * k bir sre dola gelmek. sa p lma * Gevi getirenlerden, Gney Amerika'ndak blgelerinde ya n l ayan, yk hayvan olarak kullan lan, karadan aka kadar trl renklerde olabilen, tyleri uzun, boyu yksek, boynu uzun hayvan (Lama). lma * Tibetlilerde ve Mo ollarda Buddha rahibi. Lmalaren by dalay lma denir. n ne lmac * Lmac yanl olan (kimse). l k s

lmac l k * Budizmin Orta Asya ve zellikle Tibet'te ya biimi. ayan * Tibet Budizminde olu hiyerar dzen. an ik lmaist lmaizm lmba * Petrol gibi yan bir madde yakarak veya elektrik ak yla iindeki teller akkor durumuna geerek k c m veren alet. * Radyo allar ve televizyon yay nda kullan havas alt c nda nlar lan, bo lmveya iine d bas bir gaz k nl doldurulmu cam, seramik veya elikten ampul. * Kap , pencere kenarlar a genellikle dik agirinti. na lan, l lmba amak * kap ; pencere kenarlar genellikle dik agirinti amak. nda l lmba karpuzu * I yumu atmak iin lmbalara geirilen, mat camdan, basvazo biiminde nesne. k lmbada * Gney Amerika'da yap bir dans. lan * Lmac . * Lmac l k.

lmbada dans * Bkz. lmbada. lmbalama

* Lmbalamak i i. lmbalamak * Lmba incelemek. yla * Kap pencere kenarlar girinti amak. ve na lmbal * Herhangi bir say lmbas da olan. * Lmba ile al an. * Birbirinin iine geebilecek biimde yap lm . lmbal k * Eski evlerde lmba koyacak veya tak yer. lacak * Bir lmbanalabilecekadar. n i

lmbas z * Lmbas olmayan. lmbay amak * yakmak. * lmbanfitilini ykseltip o n n altmak. lmbri * Bir yapn i duvar kaplamas n . * Tavan kaplamas . lme * Dokusunda o unlukla gm alt renginde tel bulunan (kumaveya metal parlakl verilmi ve n ) (deri). * Byle bir kuma veya deriden yap lmolan. lmekn * Mekn olmayan, mekns(Allah' s ndan). z n fatlar * Yersiz yurtsuz, belli bir adresi olmayan. lmekn tak m * Yersiz yurtsuz, adresi belirsiz ki toplulu iler u. lmel * Mikroskopla yap incelemede bazen lmlarstne kapat drt k kk ve ince cam paras lan n lan e, . * ok ince tabaka.

lm yok cimi * demez, kesin, ba yolu yok. i ka lminarya * Btn denizlerde yeti sar esmer renkte, emici kklerle kayalara tutunan, uzun en, veya eritler durumunda bir deniz yosunu (Laminaria). lmise * Dokunum. * Duyarga. * Anten. * Ulan sznn k syleni kaba hitap, ey. sa i, * Hidratl al kur slfat. do un

lan lnarkit lndo

* Drt tekerlekli, iinde dingillere paralel olarak dzenlenmi iki oturma s bulunan, st a kar kl l ras l p kapanabilen ift krkl binek arabas .

lndon lnet

* Bkz. lndo. * Tanr n sevgi ve ilgisinden mahrum olma, beddua. 'n * Ters, berbat, ok kt.

lnet etmek * ilenmek, ktl istemek. n lnet okumak * bir kimsenin Tanr n merhametinden mahrum kalmas dilemek. 'n n lnet olsun! * ilenme sz olarak kullan l r. lnetleme * Lnetlemek i i. * Lnetlenmi . lnetlemek * Karg lnet etmek. mak, * (Tanr Merhametinden mahrum b ) rakmak. * Dinden kovmak. lnetlenme * Lnetlenmek i i. lnetlenmek * Lnet edilmek, lnete u ramak. lnetli * Lnetlenmikarg karg , mel'un. , nm , l

lang r lungur * Metalsi bir ses kararak. * Dikkatsizce, savruk bir biimde. lng rt * Dikdrtgen masa zerinde trl aletleri ynetmek yoluyla kk bilyeleri belirli deliklere sokmak veya bu deliklere girmesini nlemek amac dayanan oyun. na lngur * Maymunlardan, Hindistan'da ya ayan, kl rengi veya k z alan sar rmya tyl, byk bir maymun (Presbytis entellus). lngust * Kabuklulardan, makaslar olmamas , duyargalarn daha uzun ve gl olmas istakozdan ayr eti n yla lan, iin avlanan bir deniz hayvan (Palinurus vulgaris). lnolin lnse * at ortaya lm leri lm , kar . lnse etmek * tan tmak amac ne srmek, ortaya yla karmak. lntan * Yapa elde edilen, eczac ve parfmeride kullan sar rak renkte bir ya dan l kta lan, mt .

* Atom numaras atom a 138,9, yo 57, rl unlu 6,1 olan, beyaz, havada abuk oksitlenen, parlak bir u alevle yanan, seyrek bulunur bir element. K saltmas La. lntanit * Birbirine ok yak kimyasal zellikler gsteren, atom numaras ile 71 aras olan, seyrek bulunan n 57 nda elementlerin genel ad . lp lp lp * Kpek ve kedi gibi hayvanlarsu ierken klar anlat n kard sesi r. lpa * Ni astal tanelerin, su ile kaynat bulama k na getirilmi larak vam durumu. * Keten tohumu ve benzeri bitkilerin kaynat yla elde edilen, s olarak tlbent iinde vcuda d lmas cak tan uygulanan il. lpa gibi * yumu gev ak, ek. lpa lpa * Yass iri taneler durumunda. ve * Yumu ve a bir d nde sesi anlat ak r ey t kan r.

lpa vurmak * ay r kesmek, iyile tirmek amac lpa koymak. yla lpac * Vcuta toplu ve iri olmas ra direnci az olan. na men * Yorgun, bitmi tkenmi . * Tembellik gev eklik. * Taban inden olan, mest, edik. me lp nl lpilli lpina * Aya lpgiymi na n olan. * Yanarda lardan f rlayan ok kk kat para.

lpac l k lp n

* Lapinagillerden, kayalklarda, ssularda ya 25, 35 cm uzunlu k y ayan unda, k z rm benekli, mavi veya yebal(Crenilabrus pavo). il k lpinagiller * Kemikli bal tak na giren bir familya. klar m Lpon * Lponya halk veya bu halksoyundan olan kimse. ndan n * Lponya veya Lponlara zg olan ( ey). Lponca * Lpon dili. Lponyal * Bkz. Lpon. lppadak * Bir d eyin erken lp sesi anlatmak iin kullan kardn l r.

lrenjit larghetto

* G rtlaktaki a ve sre iltihap. r en * Bir paranlrgodan abuk ve hafif al anlat n naca n r. * Bu biimde al mzik paras nan . * Bir parana ve grkemli al veya sylenece anlat n r naca n ini r. * Bu a kta al mzik paras rl nan . * Ansn ve gl bir biimde. z * Lrp diye, ansn. z * Kurtuk.

largo

lrp lrpadak lrva lrvac l laser lsk lskine

* Lrvayla beslenen hayvanlar. * Bkz. lzer. * Yak ilgili. ile * skambil k yla oynanan bir oyun. tlar

lso lsta

* Kement.

* Kuzey Avrupa'da kullan 2000 kg'a yakgemi yklerine ve byk miktardaki ticaret mallar de lan, n na er bimeye yarayan ktle l birimi. lsteks * Kauuk, ipek, pamuk veya yn karm tr yapma kuma bir . * Bu kuma yap tan lmolan. * Kauuktan yap ey). lm( * Ya murlu havalarda ayakkab zerine giyilen kauuktan pabu. * Kauuktan yaz silgisi. * Baz n tekerleklerine geirilen kauuk ember. ta tlar * Esnek, ince kauuk veya kauuklu erit. * Bir tr esnek rg. * Korse.

lstik

lstik a ac * Kauuk. lstik gibi * evik. * (et iin) az pi ,sert. mi lstik tutkal * Lstiklerin kasna yap r n layan madde. a lmas sa t

lstiki

* Lstik rnlerini yapan veya satan kimse. * Otomobil lsti satan kimse. ini * inde veya zerinde lstik bulunan. * Trl anlamlar verilebilen (sz, konu ma).

lstikli

lstikli sz * De ik anlamlara gelebilen, farkl erlendirilebilen konu i de ma. lstikotin * iplik ile ok sdokunmu nce k ynl kuma . * Bu kuma yap tan lmolan. * Le . * Bkz. lka. * Dar ve kal tahta. nca lta ltanya * Osmanl ilmiyenin giydibir tr stlk. larda i

l e l ka lta

* (Karaip dilinden) Baz trleri evlerde ss bitkisi olarak yeti tirilen, baz trlerinden de dokumaliplik elde k edilen bir tr palmiye (Latania rubra). lteks lteksli lterit * S nemli iklimlerde olu parlak k z kahverengiye alan k z cak, an, rm veya rm renkli, demir oksit ve alminyum bak ndan zengin toprak. m lteritli * znde lterit bulunduran. lterna * Kolu evrilerek al sandbiiminde bir tr org. nan, k * Baz bitkilerin genellikle st grn olan z suyu. nde * znde lteks bulunduran.

lternac * Lterna yapan, satan veya alan kimse. ltif ltife * Ltif olarak, ho . ltife * aka. * Yumu ho ak, , ince bir gzelliolan. i

ltife etmek * etmek. aka

ltife gtrmek * kald aka rmak. ltife ltif gerek * yaparken bile incelikten ayr aka lmamak gerek anlam kullan nda l r. ltifeci ltiflik * Ltif olma durumu. ltifundia * yntemlerle ve d verimle i lkel k letilen geni m alanlar tar . ltifundiac l k * Ltifundia sistemi ile geni m alanlar i tar nletme yntemi veya biimi. ltilokum * Bkz. lokum. Ltin * talya'da Ltium blgesi halk olan kimse. ndan * \343 Ltin halklar . * Ltinlerle ilgili olan ( ey). Ltin ie i * Ltin ieklerinden, kalkan biiminde yuvarlak yaprakl ve k z , sar rm iekli, bir ss bitkisi (Tropeoalum). Ltin ie igiller * eneklilerden, rneLtin ieolan bir familya. ki i i Ltin iekleri * Bkz. Ltin ie i. Ltin dilleri * Frans zca, spanyolca, talyanca, Portekizce gibi dillerin ortak ad . Ltin halklar * Dilleri Ltinceden tremitalyan, Frans z, spanyol, Portekiz halklar . Ltin yelkeni * Bir serene ba lanarak dire e bir durumda kaldlan gen yelken. e ik r Ltince Ltinlik lubal * Ltin dili. * Ltin gibi olma, davranma. * Saygz, ekinmesi olmayan. s * Senli benli, teklifsiz. * A samim, teklifsizce. r * akac .

lubal olmak * a samim veya teklifsizce davranmak. r lubalice * Lubaliye yak n.

luballe me * Luballe i mek i. luballe mek * Lubal davran bulunmak. ta luballik * Lubal olma durumu veya lubalye yakr davran . lubaliyane * Saygzca, terbiyesizce. s lv * Yanarda n pskrme s nda yeryzne klar lar ras kard dnyanderinliklerinden gelen k n, erimi n zg maddeler. lv silh * Uzun menzilli, atebir silh tr. li lv ta mas * Lvpskrme s nda yanarda z n ras a ndan karak alak yerlere do yay . ru lmas lva * Herhangi bir yere yana mfilikankrek ekmeksizin ilerlemesi iin verilen emir. n lva etmek * bir filikay ilerletmek. * birini eki tirmek. lvabo * zerinde s ve so su musluklar cak uk bulunan, porselen, emaye veya sacdan yap yz, bula lm el, , k y kamaya yarar, ukur yer veya e ya. * Lokanta, gar gibi yerlerde bu dzenin bulundu yer. u * Ayak yolu, hel, yz numara, tuvalet. lvabo bataryas * Lvabolarda kullan birka ayg bir araya getirilerek belirli biimde eklenmesinden olu tak lan t n an m. lvabo muslu u * Lvaboya gelen so ve s suyu akapayan ve akmas ayarlayan musluk. uk cak p n lvaj * (metalrjide) Bir i sonras lem , metal yzeyleri su ile y kama. * Bir organ vererek y p temizleme. su kay

lvaj yapmak * herhangi bir organ mikroplardan temizlemek amac y yla kamak, ar tmak. lvanta * Lvanta ie inden yap ispirtolu esans. lan

lvanta ie i * Ball babagillerden, mavi veya mor renkli iekleri koku sanayiinde kullan bir bitki (Lavandula lan angustifolia). lvanta mavisi * Lavanta rengindeki mavi. lvantac * Lvanta yapan veya gezici olarak esans satan kimse. lvantac l k

* Lvanta yapma ve satma i i. lvantal k * Lvanta kokusunu koymaya yarayan e. i lvantin lva * Lvanta ie bir ba tr. inin ka * Mayal hamurdan tand pi rda irilerek yap ve yap yere gre bykl deen ince ekmek tr. lan ld i * Yufka inceli a inde lmuzun sade pide.

lvdanom * inde afyon bulunan sulu bir il. lvman * Kal ba yoluyla su f rtarak y n ans rsa k kama. * Bu i kullan alet ve s. iin lan v

lvrensiyum * Bkz. lorentiyum. lvrovit * Piroksen grubundan do silikat. al lvsonit lvta lvta * Hidratl alminyum ve kalsiyum ift silikat . * M zrapla al gvdesi uttan kk bir alg nan, . * Ebe. * Do ocu ana rahminden ekmeye yarayan alet. acak u * Erkek do hekimi. um * Lvta (I) alan kimse.

lvtac

lvtac l k * Lvtacn mesle n i. lyemut * lmsz, lmez. lyenkati * Kesintisiz, aral z. ks

lyn bulmak * dengini, yara e bulmak. ini r * hak etticezay i bulmak. ly k yara an. * Nitelikleri, z, hareketleri, davran yla bir elde etmeye hak kazanmolan; bir kimseye uygun olan lar eyi

lygrmek k * yak rmak, uygun grmek. t lyolmak k * hak kazanmolmak. * Uygun olmak.

lyyla k lyiha

* Gerektigibi, gerekti i ince. * Herhangi bir konuda bir gr d ve nceyi bildiren yaz . * Tasar . * Bir eserde, bir duyguyu, bir d nceyi veya ki i gstermek iin srekli tekrarlanan motif, ana motif. ili * Bir edeb eserde, bir kltr rnnde pek ok tekrarlanan forml. * Hata i lemeyen, yanlyapmayan. * Gney Kafkasyal halk veya bu halktan olan kimse. bir * Bu halkla ilgili olan. * Bal koymaya yarayan kk tekne. * Bir e it talyan makarnas .

lytmotif

lyuhti Lz

lza lzanya Lzca lzer lz m

* Lzlarkulland dil. n * ok gl k plt olu rlar turan, ileti ve biyolojide yararlan k kayna imde lan . * Gerek, gerekli. * Gei (fiil). siz

lz gelmek (veya olmak) m * gerekmek. lz me * Yap lmas gerekli olan ey. * Gereke. lz k ml * Oturak. lzl k lzut le -le * Bkz. -la / -le. -le leb * \343 -la / -le. * Lz olma durumu, lz gibi davranma. * Mr. s * Trk alfabesinin on be harfinin ad inci .

* "Daha sze ba rken ne denmek istenildi abucak anlamak" anlam leb demeden lebleyi anlamak lan ini nda deyiminde geer. lebalep lebbeyk * Buyrun, efendim, emredin. lebiderya leblebi * Deniz kenar . * Dkabu ld sonra fnda kavrulup e u kar ktan r lencelik olarak yenen nohut. * A na kadar dolmu z (olarak), silme.

leblebi ekeri * inde leblebi olan eker. leblebici * Leblebi yapan veya satan kimse. leblebicilik * Leblebi yapma veya satma i i. leblebiden nem kapmak * en kk bir olay veya davran olumsuz etkilenmek. tan lee leek * Ba rts, yn atk . leelik ledn * Lee. * Tanr . kat * Tatarla. l

ledn ilmi * Tanr ilgili bilgi. ile lef * sokma, ili ine tirme. lef etmek leffetme * Bkz. leffetmek. * Leffetmek iveya durumu. i

leffetmek * sokmak, ili ine tirmek. leffne ir * Birka ad szn ba syledikten sonra bunlars veya fiillerini daha a s bir nda n fat a ralama. da legal * Kanun, yasal, me ru.

legalle me * Legalle i mek i veya durumu.

legalle mek * Legal, yasal duruma gelmek. legato legorn le en * Genellikle, iinde bir y ey kamak iin kullan metal veya plstikten, yayvan kap. lan * Btn stn yapomurgal l larda, gvdenin arka veya alt ucunda bulunan, bir yandan omurgan bel n blmyle, te yandan bacaklarla eklemlenen kemik at , havsala. le ba en almak ndan * hamarat diye seerek almak. le ibrik en * El ve yz y kamak, abdest almak iin kullan le ve ibrikten olu tak lan, en an m. Leh leh * Polonya halk veya bu halksoyundan olan kimse. ndan n * Onun iin, onun taraf ondan yana. na, * Bir eyden veya bir kimseden yana olma. * Yarar, menfaat, fayda. * Polonya dili. * Bir dilin tarih, blgesel, siyas sebeplerden dolay yap sz dizimi zellikleriyle ayr kolu, diyalekt. ses, ve lan * konu tarz ive, ma . * Bir parannotalarn, ara vermeden birbirine ba n n lanarak sylenece veya al anlat ini naca n r. * Yumurta verimi ok, genellikle beyaz tyl bir tavuk . rk

Lehe lehe

lehe bilimi * Bir dilin lehelerini inceleyen bilim dal , diyalektoloji. leheci lehdar * Yandataraftar. , lehim * Erime noktalar k metalleri tutturma i d lemlerinde kullan kalay ve kur ala lan, un ngenel ad mlarn . * Bu ala yap i mla lan lem. * Lehim yapan kimse. * Lehe bilimi uzman .

lehimci

lehimcilik * Lehim yapma i i. lehimleme * Lehimlemek i i. lehimlemek * Lehimle yap rmak, lehimle tutturmak. t lehimlenme

* Lehimlenmek i i. lehimlenmek * Lehimle yap r lmak. t lehimletme * Lehimletmek i i. lehimletmek * Lehim yapt rmak. lehimli * Lehimle tutturulmu .

lehinde olmak * bir taraf tutmu eyin n olmak veya birinin yarar olmak. na lehinde sylemek (veya bulunmak) * iyili sylemek. ini lehine olmak * bir kimsenin iyili yard eder olmak. ine m lehte olmak * (bir eyden) yana olmak. lejant * Bir foto n, desenin veya karikatrn zn anlatan yaz raf . lejitimist lejyon * Me rutiyeti. * Eski Romal larda, piyade ve svarinin olu turdu asker birlik. u * Birka tak mdan olu asker birli an i. * Lejyon asker. * Fransa'da lgion d'honneur ni almkimse. an * Bkz. -lak / -lek. * Kirliligsteren iz. i * Bir yzeyde trl sebepler dolayyla olu renk deikli s an i i. * Yz k zartacak durum, namussuzluk, kara, aibe. * Vcudun herhangi bir yerinde olu renk de mesi. an i * Parlak bir yzeyde grlen karanlblm (Gne gezegen iin). k , Ay,

lejyoner

-lek leke

leke etmek (veya yapmak) * lekelemek. leke getirmek * yz k zartacak, onur k racak durumla kar mak. la leke olmak * stnde leke olu mak. leke srmek * birine onurunu sarsacak biimde iftirada bulunmak, su yklemek, lekelemek.

lekeci lekeci kili lekecilik

* Kuru temizleme yapan, kuru temizleyici. * Kuma lardaki lekeleri karmak iin kullan bir tr kil. lan

* Do biimlerini de boya biimlerini de a il, erlendiren ve boya vuru undan do grntnn, insani an n co kusunu anlatmaya yeter oldu inanan soyut resim anlay, ta una izm. lekeleme * Lekelemek i i. * Namusa dokunur bir su ykleme. lekelemek * Bir kirletmek, bir zerinde leke olu eyi ey turmak. * Birine, namusa dokunur bir su yklemek. lekelenme * Lekelenmek i i. * Ad ktye kma. lekelenmek * Leke olu mak. * Kt tan nmak. lekeli * Herhangi bir sebeple zerinde leke olmulekesi olan. , * Kt tan nm lekelenmi , . lekeli humma * Tifs. lekende lekesiz * Kaba diki . * Lekesi olmayan, tertemiz. * Namuslu.

leksikbirim * Szlk birimi. leksikograf * Szlk yazar , szlk. leksikografi * Szlk yazarl; szlk bilgisi. leksikolog * Szlk bilimci. leksikoloji * Szlk bilimi. lektr * (niversitede) Okutman. * Yayevlerinde yay n nlanmas nlen eserleri inceleyerek de d erlendiren okuyucu. * Okutmanl k.

lektrlk

lemis lenduha lenf

* El ile dokunarak duyma, bir el ile dokunma. eye * ok iri ve kaba ( ey).

* Lenf damarlar dola kanla, doku geleri aras arac nda an nda grevi yapan, kan plzmas lenfositten ve olu saydam, sar an renkte bir s, ak kan. v lenfa * Lenf. lenfatik * Lenfle ilgili olan. * Lenfatizme tutulmu olan (kimse).

lenfatizm

* Vitamin azlndan veya lenf bo umlarn hacminin artmas do derinin a beyazl, tenin ok n ndan an, r yumu olmas ak , ayaklarda me ve boyundaki bezlerde byme gibi belirtilerle kendini gsteren bir hastal i k. lenfosit lenger * Kanda, kemik ili inde, lenfte bulunan, tek ve ok iri ekirdekli, kk, renksiz bir kan hcresi. * Yayvan ve kenarlar , byk bakkap. geni r * Bir lengerin alabilecemiktarda olan. i * Gemi demiri.

lengistik * Bkz. Dil bilimi. Leninci * Lenincilibenimsemi i veya Lenincilik yanl kimse. s

Lenincilik * Lenin'in d ncelerine dayanan bir ak m. Leninist * Leninci. Leninizm * Lenincilik. lens * Mercek. * Bkz. Kontak lens. * Bir parana al anlat n naca r n r. * Bu tempoda al para. nan * Kap pencerelerin a ta ve a, veya betondan st e i, boyunduruk. i * Pars. * Leipzig ehrinde retilen ipek. * Uzun, sar yumu (sa iin). ve ak

lento

lento leopar lepiska

lepra lerzan lerze

* Czam. * Titrek. * Titreme, titreyi .

lesepase

* Bir srdan geebilmek iin verilen yazizin. n l * Bu izni gsteren belge. * Kokmu hayvan ls. * ok kt kokan ( ey). * (yer iin) ok pis. * (koku iin) rahatsedici, a z r. * tembel veya ok yorgun.

le

le gibi

le sarho gibi * kr ktk sarho sarho , ok . le serilmek gibi * kollar bacaklar yayarak k ldamadan yatmak. n n m le kargas * Kargagillerden, Avrupa ve Asya'da orman, ay bahelerde ya r ve ayan, bakara, vcudu kl rengi bir ku (Corvus cornis). le cil * Le beslenen (hayvan). le

le akbaba cil * Tyleri beyaz , kanat ular ms siyah, bakk akbaba. plak l le ini karmak * ok dvmek, adamak dvmek. ll le sermek ini * (gz daolarak) ldrmek. le ker * Asker. * Ordu. * Gzellik, ho luk. * Yumu k, incelik. akl * Ya i ama levlerinin ok zay ok derin ve srekli patolojik uyku durumu. flad, * Leton dili.

letafet

letarji Lete

Leton dili * Letonya'da kullan dil. lan leva

* Bulgar para birimi. Levanten * YakDo yerle veya evlenerek soyu kar n uda mi Avrupa as kimse. m ll * (kk l ile)Levantene zg olan. levanti * Bir rzgr tr. levaz m * De ik i i kollar gerekli olan nda eyler, ara ve gereler. * Gerekli ara ve gereleri sa layan bro. * Ordunun lojistik hizmetinde bulunan btn malzeme veya bu malzemeyi sa layan blm.

levaz bl m * Levaz i m leriyle u an asker birlik. ra levaz sf m n * Silhl kuvvetlerin, silh ve cephanenin dnda kalan yiyecek, giyecek gibi ihtiyalar sa n layan asker sf n. levaz mat * Gerekenler, lz olan m eyler. * Asker ara gerelerin tm. levaz mat * Levaz satan veya alan kimse. mat * leni gmmek iin gerekli malzemeyi satan kimse. levaz mc * Levaz sf olan kimse. m nndan levaz l mc k * Levaz ngrevi. mcn levendane * Levende yakr biimde, yakkl gsteribir tarzda. ve li levent * Osmanl donanmas ve klar grev yapan asker sf nda y nda n. * Boylu boslu, yakkl (kimse). * Boyca uzun olan. * Levent olma durumu. * Levendin grevi. levha * Bir yere as iin yaz , safiha. lmak lmyaz * Tablo, resim. * Tabel. levhac levhac k * ok ince ve ok kk levha. levhac l k * Levhacn yapt i n veya mesle i. levrek * Levrekgillerden, eti beyaz, zeri pullu iri bir bal(Labrax labrax). k * Levha yapan veya satan kimse.

leventlik

levrekgiller * Kemikli bal klardan, bir blm tatl sularda ya ayan, yzgeleri dikenli bir familya. levloz levye ara. ley -leyin leyin vb. leylk * Balda ve birok meyvede bulunan bir tr eker, meyve ekeri, frktoz. * Bir mekanizmankumanda kolu. n * Bir yerinden oynatmak, kald eyi rmak, harekete geirmek, gev etmek vb. iin kullan kald benzer lan, raca

* Rumen para birimi. * simlerden zaman zarf treten ve ses uyumuna uymayan ek (vurgusuz): sabah-leyin, ak am-leyin, gece-

* Zeytingillerden, yapraklar bir a k (Syringa vulgaris). karkl l a * Bu a n koni durumunda toplanm beyaz, efltun veya pembe renkte, gzel kokulu iekleri. ac , * Leylk renginde olan.

leylk

leylehavada grmek i * ok gezenlere tak iin sylenir. lmak leyle (yuvadan) att yavru in * evresinde gerekadar ilgi grmeyen kimse. i leyle mr (veya gn) lklkla geer in * bo , anlamskonu z anlar durumunu anlatmak iin sylenir. n leylek * Leyleksilerden, kn tropikal Afrika'da ya ayan, siyah telekli, uzun gagal , uzun bacakl , byk, beyaz, gmen ku (Ciconia ciconia). leylek gibi * zay uzun bacakl f ve . leylekgagas * Bir izimin oranlar , bozulmadan daha kk veya daha byk izimi iin kullan ara. lan leylekgiller * Leyleksilerden bir familya (Ciconiidae). leylekler * Leyleksiler tak nbir alt tak (Ciconiiformes). mn m

leyleksiler * Ku sf leylekler, smskgiller, bal llar ve flmanlar lar n ndan k iine alan omurgal hayvanlar tak . m leyl * Yat l . * Geceye zg. leyl meccan * Parasyat z l . lezar

* Kertenkele derisinin sepilenmesiyle elde edilen bir tr deri. lezbiyen * E cinsel, sevici kad n. lezbiyenizm * Kad aras cinsellik, sevicilik. nlar e lezbiyenlik * Lezbiyen olma durumu. leziz * Tad gzel, lezzetli. * Hogzel, zevkli, ltif. , * Bkz. doku bozuklu u. * A yoluyla al tat. z nan * Herhangi bir kar nda duyulan zevk, haz. ey s lezzet almak * ho lanmak. lezzetlendirme * Lezzetlendirmek i i. lezzetlendirmek * Tat vermek; lezzetlenmesini sa lamak. lezzetlenme * Lezzetlenmek i i. lezzetlenmek * bir tat kazanmak, tat verilmek, lezzetli bir duruma gelmek. yi lezzetli * Tad gzel. * Zevkli, haz dolu. * Tad gzel olma durumu. * Tad gzel olmayan, tats z.

lezyon lezzet

lezzetlilik lezzetsiz

lezzetsizlik * Tatsolma durumu. z -l -li, / -lu / -l / * simden s treten ek: tat-l fat , biber-li, tuz-lu, bilgi-li, grg-l, szl, ya vb. -l l l lama l lamak * Alvyon. * L lamak i i. * Sel, akarsu, ince amur, birikinti getirip y mak.

l lanma

* L lanmak i i.

l lanmak * stnde lbirikmek. l l * L olu veya zerinde lbirikmi dan mu . -l/ -lik, -luk / -lk k * simden isim treten ek. * Yer isimleri yapar: Odun-luk, kmr-lk, vi ne-lik vb. * Alet isimleri yapar. * Soyut isimler kurar. * S fatlar tretir. lr k * Slarbir kaptan akarken ses. v n kard

lr lr k k * (kaptaki s) Akarken lldiye ses v k k kararak. lrdama k * Lrdamak i k i. lrdamak k * (kaptaki s) Akarken lldiye ses v k k karmak. Li -li -li * -/ -ili. l libas liberal * Giysi. * Hrriyet ve serbestlikle ilgili. * Ho grl. * Serbest ekonomiden yana olan kimse. * Lityum 'un k saltmas . * -l -li. /

liberalizm * Serbestlik. liberalle me * Liberalle i mek i. liberalle mek * Serbest bir duruma gelmek. liberallik * Liberal olma durumu. liberasyon * thalt serbest b rakma, ithalta konulmu miktar srlamalar kald n n rma. liberasyon listesi * yolu ile girmesine izin verilen mallarlistesi. thal n

libido libo

* Cinsel i gdnn belirtilerini gsteren, ya gcnn btn. ama

* Liberal ekonomiyi ve liberal siyaseti savunurken abucak zengin olmay amalayan ve bu yolda hibir de yargn er s kabul etmeyen, her mubah gren kimse. eyi libre libretto * Yar kilogramlbir a k l birimi. m k rl * Bir operan szlerinin yazbulundu kitap. n l u * Bir pantomimi veya baleyi a klayan kitap. * Libya halk olan (kimse). ndan * Ynetimde gc ve etkisi olan kimse, nder, ef. * Bir partinin veya bir kurulu en st dzeyde ynetimiyle grevli kimse. un * Bir yar mada ba bulunan tak veya yar . ta m mac liderlik * Liderin grevi. * Lider olma durumu. * . ark * ok ince ve uzun para. * Y kanmak iin kullan bitki telleri demeti veya bu amala trl ipliklerden yap lan lmrg. * Tel. lif lif lifleme * Liflemek i i. liflemek liflenme liflenmek * Vcudu lifle sabunlamak. * Liflenmek i i. * Lif olu mak. * Lifle sabunlanmak. * Lifle durumu veya biimi. mek * Lif durumuna gelmek. lifle tirme * Lifle tirmek i i. lifle tirmek * Lifle mesini sa lamak. * Tel tel, ince ince.

Libyal lider

liet lif

lifle me lifle mek

lifli lift lig liga

* Lifi olan. * Teniste topa arkadan ne ve yukar a do vurma. dan a ya ru * Kme. * deniz mili uzunlu unda eski bir l birimi.

ligden d mek * kmeden d mek. lignin lik lika * Mrekkep hokkalar konulan ham ipek. na liken * Bir mantarla bir su yosununun ortak ya amas ortaya bitkilerin genel ad yla kan . * Ka r bir deri hastal. c nd * Bitkide kk ve gvdenin sert ve odunsu yapn turan madde. s olu * Bkz. -l/ -lik. k

liken bilimi * Likenleri inceleyen bilim dal . likidasyon * Tasfiye. likide likidite * Para ve ticaretle ilgili i lemlerde kullan labilecek durumda olan satalma gc. n * Kolayl paraya evrilebilme zellifazla olan varl kla i klar. likit * S, ak v kan. * Kullan lmas hemen mmkn olan para. likorinoz * Bal n iste kurutularak yap past . klar lan rmas likr * Meyve, alkol, esans karm yap yla lan ekerli iki. * Alacak ve verecekleri hesaplayarak sonucu belirtmek anlam likide etmek teriminde geer. nda

likr barda * Likr ikram edilen kk, ince ve zarif cam bardak. limaki liman * Gemilerin bar narak yk al bo p altmalar yolcu indirip bindirmelerine uygun kurulu olan do na, lar al veya yapay snak. * Ayakkabl kullan kk e c kta lan e.

liman czdan * Deniz adamlarn zel kimlik belgesi yerine seferlerde kulland kk defter. n liman i isi * Limanda al i i. an liman reisi * Gemilerin limana girip kmas al vermesi i , yk p lerine bakan yetkili kimse. limanlama * Limanlanmak iveya durumu. i limanlamak * (gemi) Bir limana girip orada kalmak. * Yat mak, sakinle mek. limanl k * Liman gibi kullan liman kurmaya elveri(yer). lan, li * (deniz, hava iin) Yat dalgas sakin. , m z, * Irmaklarda, ssularda yk ta bir tr tekne. yan * Bir ticaret gemisinin iindeki yk, bordas yana ba bir gemiye aktarma i na an ka lemi. * Para. * Para para, ayr y k. lm rt ,

limbo

lime lime lime

lime lime olmak * paralanufalanmak, para para olmak. p limit * Bir nicelik bak ndan eri eyin m ebileceen son nokta veya yer. i * De ken bir bykl istenildikadar yakla i n i abildidura byklk. i an * Srlandlm srl n r n. ,

limitet

limitet ortakl k * Ortaklarn sorumlulu koyduklar n u, sermaye ile srl n bulunan ortakl k. limitet irket * Bkz. limitet ortakl k. limitsiz * Srs herhangi bir ktlama olmaksn. n z, s z limnoloji limon * Gl bilimi. * Turungillerden, 3,5 m ykseklikte, kn yapraklar dkmeyen, beyaz iekli bir a (Citrus limonum). n a * Bu a n sar ac renkli, kabu kokulu, suyu ekmeyvesi. u i

limon asidi * Bkz. sitrik asit. limon esans * Taze limon kabu unun slmas elde edilen uucu ya k yla .

limon gibi * sar sar , ok . * ok ek i. limon kabu u * e maddelerin yap nda kullan ve limonu evreleyen kabuk. itli m lan limon kabu gibi u * kk ve biimsiz ( apka). limon kf * Ye alan mavi renk. ile * Bu renkte olan. limon otu * Kn yapraklar dken, salk iekli bir a k (Lippia citriodora). n m a limon sar s * Limon kabu unun rengi. limon suyu * Limon slarak elde edilen meyve suyu. k limon tozu * Sitrik asit. limon tuzu * Sitrik asit. limonata * Su, ve limon suyundan yap eker lan erbet.

limonata barda * Limonata ikram etmek iin kullan ince, uzun cam bardak. lan limonata gibi * s gnlerde serin esen hafif rzgr iin sylenir. cak limonatac * Limonata yapan veya satan kimse. limonatac l k * Limonata yapmak veya satmak i i. limoncu limon * Limon yeti veya satan kimse. tiren * Limon renginde olan, ye alan asar ile k . * Al ngan, beklenmeyen bir zamanda fkelenen. * (insan ili kileri iin) Biraz bozuk.

limon hava * Ya ya ya mur mayacabelli olmayan kapal p hava. limonit * Sar kahverengi do hidratl veya al demir oksit.

limonlama * Limonlamak i i. limonlamak

* veya stne limonun suyunu s ine kmak veya katmak. limonlu * limon slmveya limon do ine k ranm . limonluk * S iklim bitkilerinin korundu ve yeti cak u tirildi bir blm veya btn caml i, , kapal ser, sera. yer, * zerine kesilmi limon bastlslan, ortas r k p tmsek ve oluklu kk ara. * Merdiven, balkon gibi yerlerin klar ekilen, 20, 30 cm yksekli y na indeki set, tavhane.

lin * Birden ok kimsenin kendilerine gre su olan bir davranndan tr birini, yasa dve yarg lamas z olarak, tasopa gibi aralarla dverek ldrmesi. , lin etmek * (kalabal topluluk) yarg k, lamadan ldrmek. lineer * izgilerle ilgili olan. * De mesi bir do ile gsterilebilen. i ru * Srgn. * Hcre ekirde bulunan ve kromatin tanelerini ta a inde yan biimindeki ipliksi yap verilen ad. ya * Ate yry n kin . * im dizgesi birli leti i. linolyum linotip linyit lipari * irozluktan sonra ya lanmaya ba layan uskumru. liparit lipit lipom lipsos * skorpitgillerden, Akdeniz ve Atlas Okyanusu'nda ya ayan, yzgelerindeki dikenlerde yaralara sebep olan bir zehir bulunan, 40 cm uzunlu unda, eti ok be enilen bir bal(Scorpaena porcus). k lir * Kaynamitolojik a dayanan kiri bir alg lara li . lira * Riyolit. * Her tr organik ya verilen ad. a * Ya dokusunun, bulundu yerde bymesiyle olu zararsur, ya u an z uru. * Yer d emesi olarak kullan zeri keten yave mantar tozuyla kaplanmjt bezi, mu lan, amba. * Bas evinde harfleri dizen ve sat blok durumunda dken dizgi makinesi. m rlar * Birle imindeki karbon oran 60, 70 olan, kahverengi veya siyah ta kmr. % l

linet linin link link

* Yz kuru erinde Trk para birimi. de * Baz lkelerin para birimlerini de gsterir. * Yedi gram a altsikke. rlnda n liral k * Herhangi bir lira de erinde olan. * Lira. * talyan para birimi. * Co ilhamla dolu. kun, * Eski Yunan edebiyat lir e inde sylenen ( nda li iir). * ok etkili, co genellikle ki duygular getiren edebiyat. kun, isel dile * Yunanl lir e inde okunan larda li iir. * Co ve ate bir anlat olan, toplumun ortak veya ki duygular yans kun li m airin isel n tan iir. * Ki duygularilham yolu ile co ve etkili anlat . isel n kulu m * Dil, zeban.

liret lirik

lirik iir

lirizm lisan

lisana gelmek * (konu maz eyler) konu maya ba lamak, dile gelmek, dillenmek. lisan hl * Hl diliyle, davran d ve istenileni anlatma. la nce

lisan mnasip * Kar ndakinin kolayca anlayabilecedil ve uslp. s i lisan lisaniyat * Dil bilimi; lengistik, filoloji. lisans * Genellikle drt y l sren niversite veya yksek okul renimi. * Bu renim sonunda elde edilen ve diploma ile belgelendirilen akademik derece. * Yurda mal sokma veya yurttan mal karma izni. * Bir mal yabanc firma ad retme izni. na * Bir sporcunun resm yar malara kat labilmesi iin spor federasyonunun kendisine verdikayfi i t i veya kimlik kart . lisansiyer lisansl * niversitede okuyan renci. * Lisans olan. * Dille ilgili.

lisansst * Lisans e sonras itimi . lisansst e itim * Lisans e bittikten sonra yap yksek itimi lan retim. lise

* Sekiz yk ilk ll retimden sonra en az yk bir e ll itimle hayata veya yksek retime haz rlayan orta retim kurumu. liseli liste * Alt alta yaz eylerin btn. lm liste ba * Herhangi bir seimde, listenin en ba olan isim. nda listeci * Liste yapan kimse. * nternet arac alya gnderilen mesaj, mektup veya dosyalar lyla, c dzenli bir biimde listeleyen dzenek. * Listelemek iveya durumu. i * Lise rencisi.

listeleme

listelemek * Liste durumuna getirmek. literatr * Edebiyat, yaz n. * Herhangi bir bilim dal yaz nda lmolan yaz eserlerin btn. veya litografi * Bkz. litografya. litografya * Ta basmas . * Bu yntemle bas , resim). lm(yaz

litografya ta * Ta basmas kullan ok dzgn bir kalker. nda lan litografyac * Litografya i u an, litografya yapan kimse. i ile ra litoloji litosfer * Ta yuvar . litre * Slar v lmede kullan bir desimetre kp hacminde l birimi. lan, * Bir litrenin alabilecemiktarda olan. i * Herhangi bir litre lsnde s alan. v * Bkz. kudas. * Ta bilimi.

litrelik liturya lityum

* Atom say 3, atom a 6,94, yo s rl unlu 0,55 olan, 180 C de eriyen, gm u parlaklnda, bilinen en hafif element. K saltmas Li. lityumlu * Lityum ieren bir madde.

liva

* Sancak. * Tugay. * Tu general. * Avlanan bal canl klar olarak saklamak iin a iine do konik rlm z ru sepet. * inde diri balsaklanan, denizden ayr k lmhavuz. * Livar olan.

livar

livarl

livarl tekne * Avlanan bal canl klar saklamak iin denizde ba l lantblmleri olan gemi. liyakat * Lyolma, yara k, uygunluk, de k rl im. * Yeterlilik, kifayet.

liyakat gstermek * ba armak. liyakat sahibi * Ba l ar erdemli, yetenekli. , liyakatli liyakatsiz * Liyakati olan, ba l ar yetenekli, de , imli. * Liyakati olmayan, ba s yeteneksiz, de arz, imsiz.

liyakatsizlik * Liyakatsiz olma durumu. lizol * Krezol. lizz lobelya lobi * Yatakta kad n giydibir e yn h nlar i it rka. * Salk durumunda mavi iekleri bulunan bir veya ok yk Kuzey Amerika bitkisi (Lobelia). m ll * Bir yapn kapndan ieri girildi grlen ilk bo dalan. n s inde luk, * Otel, tiyatro gibi yerlerde giri yakgeni e n yer. * Baz ortak karlar gruplartemsilcilerinden olu topluluk. olan n an * karlar ortak olan gruplartemsilcisi, dalanc n . * Dalanc l k. * Kal k ve dzgn sopa. n, sa * Kol gcn geli tirmek iin kullan grgenden jimnastik arac lan, . loca * Tiyatro, sinema gibi e lence yerlerinde veya parlmento salonlar zel blme. nda * Masonlar toplant n yeri.

lobici lobicilik lobut

loa

* Gemilerin ba bodoslamalarn her iki yan apay n nda, iine alabilen ve gverteye a demir zincirin lan getidelik. i loda * Kme, yn. * Demet. * Taneli veya tanesiz saman yn . * zeri toprak veya otla rtlm saman yn . * Gneyden veya gneybat esen ve bazen de ya getiren yerel rzgr, kaba yel. dan * Bu rzgr estign veya zaman. n i * Gney yn. lodos bal * Lodos esti sersemleyip kolayca avlanan bal inde k. * Al sersem, k ne yaptn k, a n, bilmez hlde dola (kimse). an lodosa evirmek (veya dnmek) * hava so iken lodosla nmak. uk s lodoslama * Lodoslamak i i. lodoslamak * Lodos esmeye ba lamak. * (rzgr) Lodosa evirmek. lodoslu lodosluk * Lodosu olan, lodosa sahip veya lodosa maruz kalan. * Lodosun estiyn, gney. i

lodos

logaritma * Byk arpmalar , blmeleri, kk ve kuvvet al n lar yapabilmek iin bulunan bir yol; biri geometrik, br aritmetik olarak kurulan iki say dizisinden aritmetik olan her say, kar t geometrik sayn n s la n logaritmasr. d logaritma tablosu * Say n logaritmalar gsteren izelge. lar n logaritmik * Logaritmaya ili kin. logistik * Bkz. lojistik. logo logos lo lo lama * Lo lamak i i. lo lamak * Arma. * Bkz. deyi. * Yollarda, toprak damlarda yeri bast veya tarlalarda topraezmek iin gezdirilen ta rmak silindir.

* zerinde lo gezdirip toprabast rmak, srmak. k t lo usa * Yeni do yapmkad um n. lo hummas usa * Albast . lo otu usa * eneklilerden, iekleri koyu kahverengi ve pis kokulu, t ki rman bir bitki (Aristolochia). c lo usa ekeri * inde karanfil, baharat ve ekerci boyas bulunan, baklava biiminde k zeker. rm lo usa erbeti * Lo usa ekerinden yap do dolayyla kutlamaya gelenlere sunulan lan, um s erbet. lo k usal * Lo olma durumu. usa * Do umdan sonraki yedi veya k gnlk dnem. rk lojik lojistik * Mant k.

* Askerlik mesle sava veya asker harektta, yol, haberle sak, yiyecek, iecek ve silh sa inin ta me, l lama gibi ok ynl hizmetleri en ak , etkili ve seri bir biimde pln ve programa ba p uygulayan hizmetler btn. lc lay * Modern mant k. * Lojistik hizmetle ilgili. lojistik dairesi * Askerlikte lojistik hizmetlerin grld blm. lojistik hizmet * Askerlik mesle sava veya harektta ok ynl grevlerini yerine getirme. inin ta lojman lok lokal * Belli bir yerle, blgeyle ilgili, yerel, mahall, mevzi. * Srl yerle ilgili olan, yerel, mevzi. n bir * Bir dernek veya kurulu yelerinin bulu un malar ayr dernek evi. iin lmyer, * Mzikli e lencelerin yap yer, gece kulb. ld lokalizasyon * Kurulu seimi. yeri lokanta * Kazan amac a para kar yemek yenilen yer, restoran. yla lm , lnda * Bir al yerinde grevlilere, i ma ilere parasveya az bir kira kar verilen konut. z lnda * Gemileri, farkl su dzeyinin birinden brne a iki iin yap havuz. rmak lmara

lokantac * Lokanta i leten kimse. lokantac l k * Lokanta i letme i i. lokantal * Lokantas olan.

lokatif lokavt lokma bir tatl .

* hllerinden bulunma durumu, -de hli. sim * verenin i topluca i uzaklarma veya i ileri ten t ten karma karar . * A bir defada alp gtrlen yiyecek paras za n , sokum. * Mayal hamuru yuvarlak lokmalar durumunda k n ya dkp k ktan sonra zg a zartt erbete atarak yap lan * Trl kal ktaki c nl vatalar lu geirip skmeye veya srmaya yarayan metalden alet. , bo una k t * Yemek. * Genellikle haksolarak ele geirilen mal veya para. z

lokma anahtar * Alt sekiz k vidalar veya eli, skmeye yarayan alet. lokma ba l * Lokmalar tak para. n ld lokma i nenmeden yutulmaz * her i emekle yap in l r. lokma dkmek * lokma tatl yapmak. s * konuk iin yemek haz rlamak. lokma etmek * (dervi aras yemek yemek. ler nda) * yemek. lokma gz * D f rlamgz, patlak gz. ar lokma gzl * F patlak gzl. rlak, lokma lokma * Lokmalar durumunda, lokma biiminde blnm olarak. lokma tatl s * Mayal hamuru kk yuvarlak lokmalar durumunda k n ya dkp k ktan sonra zg a zartt erbete atarak yap bir tatl lan , lokma. lokmac * Lokma yapan veya satan kimse. lokmac k * Kk bir lokma. lokmac l k * Lokmac olma durumu veya lokmacn i n i. Lokman hekimin ye dedi i * ( tad aka) gzel olan iin kullan eyler l r. lokman ruhu * Eter. lokmas z bymek a nda * znt veya i zlsebebiyle lokmas yutamamak. tahs k n

lokmas dkmek n * bir lnn hat iin lokma dkp da ras tmak. lokmas saymak n * sofras yemek yiyen kimsenin ne kadar yedi dikkat etmek. nda ine lokomobil * Sanayi ve tar kullan tekerlekler zerine kurulmu mda lan, , istenilen yere ekilebilen patlamal motor veya buhar makinesi. lokomotif * Vagonlar eken, tekerlekli, buharl , elektrikli, termik motorlu veya sr k lmhaval t makine. lokomotifli * Lokomotifi olan. lokomotifsiz * Lokomotifi olmayan. lokosit lokum * Akyuvar.

* ekerli ni eriyi pi hafif a t asta ini irip dalararak yap kk kp veya dikdrtgen biiminde kesilen lan, ekerleme, kesme, ltilokum. lokum gibi * tatl , gzel, yumu iin sylenir. ak eyler * ok gzel (kad n). lolo lololo * Ters ve olumsuz davraniin sylenen bir sz. lombar lomboz lonca * Gemi bordalar kpe na, telerine a drtgen biiminde delik. lan * Kamaralarla alt gverteleri ayd nlatmak iin bordalardan ve gvertelerden a yuvarlak pencere. lan * Belli bir i kolunda usta, kalfa ve raklar iine alan dernek, korporasyon. * Gsteri , kabaday l k.

lonca ustas * Lonca ba . kan loncac l k * Lonca kurulu na dayanan ekonomi ve devlet anlay. lar london longa longoz * Deniz veya rmaklarda birdenbire derinle yer. en longpley * Landon. * Trk mzi yrk zellik ta oyun havas inde yan .

* Uzun devirli plk, uzunalar. lop * Yumu yuvarlak ve irice. ak, lop lop et lop incir lop lop * paralar durumunda (yemek veya yutmak). ri lop yumurta * Suda ok kaynat lmkabuklu yumurta. lopuk loppadak lopur * Bir yerken veya yutarken ses. eyi kan lopur lopur * Lopur sesi kararak. lor * Bir tr taze, yumu ve tuzsuz beyaz peynir. ak * Kk lop. * Lop diye ses kararak. * Bir organyuvarlak ve birbirinden ayr n lmparalar her biri. ndan * Yaz, iyi pi , iri para et. s mi * ve yumu bir tr incir. ri ak

lorentiyum * Atom numaras olan, 1961 'de Berkeley'de kaliforniyum atomlarn bor ekirdekleriyle 103 n bombard ndan elde edilen yapma element. K man saltmas (eskiden Lw). Lr lort unvan . * ngitere'de babadan o veya ailenin ilk erkek ki geen veya kral taraf ba lanan soyluluk ula isine ndan * Lortlar Kamaras yesi. * ok zengin kimse. * Skseli, kalantor, gsteri (kimse). li * bolluk iinde ve rahat bir biimde. lorta * Ayakkab bn ap kaln .

lort gibi

lortlar kamaras * ngiliz parlmentosunda senato. lostra * Ayakkab boyama.

lostra salonu * Ayakkab boyan yer. lan lostrac

* Lostra salonunda al ayakkab an boyac. s lostromo * Ticaret gemilerinde tayfalarba n . lostromoluk * Lostromonun yapt i . losyon lo * Deri ve sa bak nda kullan alkoll veya alkolsz, kokulu s. m lan v * Yeterince ayd k olmayan, yar nl karanl az k alan. k, * Az k veren. * Az k alm yar , karanl k. * Lo mak i la i. lo mak la * Lo duruma gelmek. lo t larma * Lo t i larmak i. lo t larmak * Lo duruma getirmek. bir lo luk * Lo olma durumu. lota lotarya * Tatl sularda ya ayan, bir tr gelincik bal (Lota vulgaris). * Ad veya numara ekilerek oynanan oyunlarn genel ad ans n .

lo a lo ma la

lotaryac * Lotarya yolu ile kazan sa layan kimse. lotaryac l k * Lotarya oynatma i i. lotus lk lk * Nilfer cinsinden birok bitkiye verilen genel ad. * Bir tr erkek deve.

* Kire, zeytinya pamuk ve yumurta akn kar r ndan elde edilen, kk, atlak anak mlekleri, , n lmas t r knkleri birle tirmekte kullan macun, lkn. lan lk gibi oturmak (veya kmek, dikilmek) * bir yere btn heybetiyle, a oturmak (veya kmek, dikilmek). rlyla lkleme * Lklemek i i. lklemek

* Lkle yap rmak. t lkoplst * Bitki hcrelerinde veya baz kam l sitoplazma iinde bulunan ve genellikle ni taneci larda asta ini olu turan cisimcik. lkosit * Akyuvar. lkoz lkn lp lp lp * ve yumu olan. ri ak lpr * Bir yerken veya yutarken ses. eyi kan * Lsemi durumu. * Bkz. Lk. * ve yumu ri ak.

lpr lpr * Lpr sesi kararak. ls lsemi * Bkz. kan kanseri. lsemit Lr Lu -lu * Bkz. -l -li. / -lu -luk lmbago lnapark * Trl e lence ve oyun kurulu bulunan alan. lar lup lustrin * Byte. * Parlak kuma kullan yap ayakkab larak lmbir tr. * Bkz. -/ -ili. l * Bkz. -l/ -lik. k * So un etkisiyle veya bir bklme sonucunda, bel blgesinde birdenbire beliren a. u r * Lsemilerde grlen deri belirtileri. * Lorentiyum'un k saltmas . * Ltesyum'un k saltmas . * En ok vadilerde, yamalarda bulunan, kil ve kum karm renkli verimli bal , sar k.

lt ltr

* Lt kavminin sapdavran n edinen, kulampara, o . k lar huy lanc * Su samuru. * Su samurundan elde edilen post. * Bu posttan yap lmolan. * Bkz. -l -li. /

-l

Lbnanl * Lbnan halk olan kimse. ndan lfer * Hanigillerden, eti beyaz, tad gzel, gvdesi pullu bir bal(Temnodon saltator). Lfer, bykl gre k ne s yla adlar r: Defneyapra inakop, sar ras u al , kanat, lfer, skara, kofana. rt lferci * Lfer avc veya lfer yemesini seven kimse. s

lfere kmak * lfer avlamak. lfergiller * S ve denizlerde ya kemikli bal familyas cak l k ayan klar (Pomatomidae). lgat * Kelime, sz, szck. * Szlk.

lgat paralamak * konu dilinde gemeyen yabanc ma kelimeler kullanmak; a konu dal mak. lgate * Kk szlk. * Herhangi bir eserin sonunda yer alan ek szlk. * Szlk yazar haz veya rlayan . * Szlk yazarl veya haz c rlayl. lgol lk -lk * Yz birim suya bir birim iyodo-iyodr kat olu larak turulan gl bir zelti. * Boyac kullan Hint zamk l kta lan . * Bkz. -l/ -lik. k

lgati lgatilik

lk boyas * K z rm boya. lknet lks * Dilde pelteklik, tutukluk. * Giyimde, e yada, harcamada a gitme, gsteri r , atafat.

* Gsteri li, atafatl . * Gerekli olansrlar a n n n an. lks * Ayd nlatma l birimi (k saltmas Lx). * Hava bas bir tr petrol lmbas nl .

lks bask * (matbaac Kitaplarnormal bask s iyi cins k ve zel ciltli kapaklara bas biimi. l kta) n say dnda t lan lks hayat * Fazla masraf gerektiren tantanal , gsteri ve gz kamar ya biimi. li tc ama lks koltuk * Salonun arka ve yan taraflar zel blmelerde yer alan ve creti farkl koltuk. nda olan lks lmbas * Lks (II). lks mevki * Normal tarifeden daha pahal ve iyi hizmet verilen mevki. olan lks tarife * Normal fiyattan yksek olan iyi hizmet verilen yerlere uygulanan cret. lksmetre * Ayd kler. nl lle * Bklmdrlmey. , * Ttn ubu pipo, nargile vb.nin ucuna tak ttn konulan yuva. u, lan, * Musluksuz su borusu. * Sa k m vr . * Su akan musluksuz boru. * K mlar vr olan, k m k m. vr vr

lle lle

lle ta * Deniz kp . lleci * ubuk, nargile, pipo vb'nde kullan lleyi yapan kimse. lan

lleci amuru * Lle yap zl ve kl bal lan z k. llecilik lleli * K k k k (sa). vr vr lmen * I iddeti 1 mum olan, e da ml nokta kayna n 1 steradyan iine yay k ak. k it bir t n mlad s * Lle tai i. ili

lmensaat * I miktar k birimi lmenlik k akyla 1 saatte yay k ls. s lan lnet * Gzlk cam , gzlk.

lp

* Hi emek vermeden ele geirilen ey. * Byke bir birdenbire ve kolayl yutulmas anlatan ses. eyin kla n * Lpe konmas seven. n * Lp olma durumu. * Lpletmek i i.

lp lplk lpletme

lpletmek * H bir biimde yiyecekleri mideye indirmek. zl lpten Lterci * A bedavadan, parasolarak. ktan, z * Ltercilikle ilgili olan. * Ltercilikten yana olan (kimse).

Ltercilik * Kilise retisinin yaln kutsal kitaba dayanmas isteyen Martin Luther'in kurdu mezhep. zca n u ltesyum * Atom numaras atom a 175 olan, iterbiyumun z ile olu renksiz tuzlar veren, henz 71, rl mesi an, uygulama alan olmayan ok ender bir element. Sembol Lu. ltfen * Birinden bir isterken "dilerim, rica ederim" anlamlar kullan ey nda l r. * Bir i bir davrann istenmeyerek, gnlsz yap sitem yollu anlat in, ldn r. ltfetme * Ltfetmek i i. ltfetmek * Vermek, ihsan etmek. * Sylemek, bildirmek. * vermek, msaade etmek. zin * (yksek veya saygbir kimse) Alak gnlllk gstermek. n ltfeyleme * Ltfeylemek i i. ltfeylemek * Ltfetmek. ltuf * nem verilen, say birinden gelen iyilik, yard ihsan, inayet, at lan m, fet.

ltuf dilemek * yard istemek. m ltufkr * yiliksever, kibar.

ltufkrane * yilikle davranarak. ltufkrl k

* Ltufkr olma durumu. lzucet * Yap k, yap olma durumu. kanl kan * Yapp uzayan durumu. eyin lzuc * Yap kan. lzum * Gerek, gereklik, gereklilik, icap.

lzum grmek (veya grmemek) * gerekli bulmak (bulmamak) gerekli grmek (grmemek). lzum var * gerekli. lzum yok * gereksiz. lzumlu * Gerek, gerekli, lz m.

lzumlu lzumsuz * Yerli yersiz, gerekli gereksiz. lzumsuz * Gereksiz. lzumsuz adam * Bir i gereken nitelikleri ta iin hlde orada grevli olarak bulunan veya avare, bo ilgisiz kimse. mad ve lzumsuz grmek * gereksiz bulmak. lzumsuz yere * bo yere, gerek yokken. lzumsuzca * Gereksiz olarak. lzumsuzluk * Gereksizlik. lzumundan fazla * gerekenden ok. Lw M m * Metrenin k saltmas . -m -m * Fiilden isim treten ek. * Teklik I. kiiyelik eki. i * Lorentiyum'un eski k saltmas . * Romen rakamlar 1000 sayn nda s gsterir.

-m m, M gsterir.

* Baz ekimlerinde teklik 1. kieki. fiil i * Trk alfabesinin on alt harfi. Me ad nc verilen bu harf, ses bilimi bak ndan genizsi ift dudak nszn m

-ma- / -me* Fiillerin olumsuzluk at n lar kuran vurgusuz ek. -ma / -me * Fiilden isim ve s treten vurgulu ek. fat * isimleri: oku-ma, yaz-ma, gel-me, git-me vb. * Somut isimler: dol-ma, kaz-ma, kapa-ma, dondur-ma, ek-me vb. * S fatlar: as-ma (kpr), em-me bas-ma (tulumba), gm-me (dolap) vb. maada maaile maalesef * -den ba gayri. ka, * Ailece, ev halk birlikte. yla * "zlerek sylyorum ki, ne yazki" anlam kullan k nda l r.

maalmemnuniye * steye isteye, seve seve, memnunlukla, memnuniyetle. maarif * Bilgi ve kltr. * retim ve e sistemi. itim * retim ve e kurum veya kurulu nda al kimse. itim lar an * Ayl k.

maarifi maa

maa almak * aylalmak. k maa lamak ba * aylba k lamak. maa bordrosu * al anlarbir aylhizmet bedelini, vergi matrah ve kesintileri ile aylnet cretini gsterir cetvel, ayl n k n k k bordro. maa vermek * aylvermek. k maa gemek a * ayl gemek. a maa l maaz s * Ayl z. ks maatteessf * Ayl . kl

* "zlerek sylyorum, ne yazki..." anlam kullan k nda l r. maazallah * Tanr korusun, Tanr esirgesin. mabat * (bitmemi , roman vb. iin) Arka, devam, sonra. yaz * K . * Tap ibadet yeri, ibadethane. nak, * zel bir konuda, sevgi ve sayg ba ile lanmanortaya konuldu yer. n u * Ara. * Eski konaklarda harem ile selmlaras k ndaki daire. * Padi saray ah . * kiaras ki i ndaki so ukluk.

mabet

mabeyin

mabeyinci * Osmanl devletinde padi n d yla olan ili ahlar ar kilerine bakan, buyruklar ilgililere bildiren, baz n ki ilerin dileklerini kendisine ileten grevli. mabeyincilik * Mabeyincinin grevi. mablak * Hamur, merhem, boya gibi eyleri ezip kar rarak yo t urmak iin kullan ve bir ucu ele al lan nacak biimde sapl , br ucu yass alet. olan * A kazanlar kar rmakta kullan uzun sapl yayvan ulu tahta kepe. ure n t lan, ve mabude * ok tanrdinlerde kendisine taplan di l n i tanr , tanr ilhe. a, * Taprcas sevilen kad sevgili. n na n, * Kendisine tap varl tapacak, tanr lan k, , ilh.

mabut

-maca / -mece * Fiilden isim treten ek: bul -maca, bil-mece, ek-mece, se-mece, kes-mece vb. Macar * Macaristan halk veya bu halk soyundan olan kimse. ndan n * Macaristan veya Macarlarla ilgili olan ey.

Macar biberi * Hafif ac rm biber. k z Macar ine i * besiye gelen, eti ve st iin beslenen bir tr inek. yi Macar salam * Bir tr salam. Macarca * Macar dili. Macarl k * Macar olma durumu. -macas / -mecesine na * Fiilden zarf treten ek.

macera

* Ba geen ilgin olay veya olaylar zinciri, serven, sergze avantr. tan t, * Hi olmayacak gibi grnen i .

macera aramak * ba geleceklerden habersiz, sonu bilinmeyen, tehlikeli, heyecanl i giri na bir e mek. macerac * ve tehlikeli olaylar lgin gze alan, maceraperest. macerac l k * Servencilik. maceral * Servenli, heyecan veren, karma ola k, and. maceraperest * Servenci, macerac . maceras z * Servensiz, heyecan vermeyen, basit, s radan. maceraya at lmak * tehlikeli, yorucu, sc ne olacabilinmeyen bir i kalk k ve e mak. macun karm. * Hamur k na getirilmi vam madde. * Boyac atlak ve aral kapamak, camc camlar l kta klar l kta tutturmak iin kullan hamur k nda lan vam * Baharl nl , tar , yumu ve yap ak ekerleme. kan

macun ekmek * boyac dzgnlk ve dayan lsa l kta, kl k lamak iin boyanacak yzeye macun srmek. macun kre i * zerinde macun haz rlanan ve s i va lerinde kullan yard el aleti. lan mc macuncu * Macun yapan veya satan kimse. macunculuk * Macun yapmak veya satmak i i. macunlama * Macunlamak i i. macunlamak * atlak, delik yerleri veya boyanacak yzeyleri macun srerek kapatmak. macunlanma * Macunlanmak i i. macunlanmak * Macunlamak i konu olmak veya macunlamak iyap ine i lmak. macunla ma * Macunla i mak i. macunla mak * Macun koyulu gelmek. una

macunluk * macun konulmaya yarayan zel kap. ine ma * Baz dallar iki tak iki ki iki taraf aras yap kar ma. spor nda m, i, nda lan la

-ma / -me * Fiilden isim treten ek: bula-ma, y rt-ma, de-me vb. ma ma * Saki z nerken ses. kan

ma satmak * msabaka sonucunu belirlemek amac me olmayan yollardan veya para karanla yla ru maya varmak. l ma yapmak * iki tak veya iki ki m i aras kazanmak amac kar ma yapmak. nda yla la maa * Oyun k nda, m ucuna benzer, ayakl tlar zrak siyah beneklerle olu dizi, pik. an * Dkm paras ii bokopya elde etmek iin kullan kum, maden veya erimi nda, , lan durumdaki dkm maddesine dayan ba bir maddeden yap kl ka lmdolgu kal p. maa beyi * skambil destesinde maa dizisinde yer alan as, birli. maa beyi gibi kurulmak * saygzca yay oturmak. s larak maa k z * skambil destesinde maa dizisinde yer alan k z. * Bir tr iskambil oyunu. mauna * slimle al a k kald makas an rl rma .

Madagaskarl * Madagaskar halk olan. ndan madalya * Yararlgsterenlere, yar k larda ve sergilerde derece alanlara dl, bazen de nemli bir olay dolayyla s ilgililere hat olarak verilen metal ni ra an. madalya treni * Yararl gsteren birine madalya verilirken yap toplant l k lan . madalyal * Madalya almolan. madalyan(veya madalyonun) ters taraf n (veya tersi) * olumlu bir i durum veya bir olayd , bir n nlmesi, hesaba kat lmas gereken olumsuz yn. madalyas z * Madalyas olmayan. madalyon * kck resim, sa teli gibi konulan, boyna zincirle as genellikle de metalden yap ine eyler lan, erli lm , trl biimde ss e . yas madalyoncu * Madalyon yapan veya satan kimse.

madam

* Fransa'da evli kad verilen san. nlara * Trkiye'de Mslman olmayan evli kad n. * Madam.

madama

-madan/-meden * Fiilden zarf treten ek (vurgusuz): oku-madan, sor-madan, bil-meden, ren-meden vb. madara * Kt, sevimsiz. madara etmek * kt duruma d rmek, yalan, yanln karmak. n madara olmak * kt duruma d mek, yalan , yanl ortaya kmak. madarala ma * Madarala i mak i. madarala mak * Madara durumunda olmak. madde * Duyularla alg lanabilen, blnebilen, a olan nesne. rl * ge, unsur. * Yasa, szle antla gibi metinlerde, her biri baba bir yarg me, ma l na getiren ve o kez rakamla u belirtilen blm. * Szlk ve ansiklopedilerde tan mlanan, anlat kelime, ad veya konulardan her biri. lan * srlen sorun. leri * Para, mal vb. ile ilgili ey. madde ba * Szlk yapma dzeninde ba ba bir anlam ifade eden ve siyah olarak yaz tan verilen szlk l na lan, m birimi. maddeci * Materyalist. * Para, mal vb. ne ok nem veren kimse. maddecilik * Materyalizm. * Para, mal vb. ne ok nem verme. maddele me * Maddele i mek i. maddele mek * Madde durumuna gelmek. maddesel * Madde ile ilgili, madd. * Madde niteli olan, madd. inde maddesel nokta * Bir maddenin, boyuttan soyutlanmvar say ok kk paras lan . maddeten * Madde bak ndan, madd bak m mdan, manen kar . t

madd

* Madde ile ilgili, maddesel, manev kar . t * Maddeden olu an. * Nesnelerle ilgili olan. * Paraya, mala ok nem veren (kimse).

maddle me * Maddle i mek i. maddle mek * Maddeye nem verir duruma gelmek. maddlik maddiyat maddiyet * Maddlik, nesnel varl k. madem * "De mi ki..., -diiin,... -di gre" anlamlar sebep gstermek iin, ba getirildicmleyi daha il i ine nda na i sonraki cmleye ba lar. mademki maden mineral. * Madem. * Yer kabu unun baz blgelerinde e i ve ddo etkenlerle olu ekonomik ynden de ta itli al an, er yan * Metal. * Maden ocaveya maden i letmesi. * ok de erli eyleri kapsayan kaynak. * Kolay ve iyi kazan sa layan i veya paras elinden kolayl al kimse. kla nan * Madenden yap lm . * Uyu turucu, esrar, eroin. maden bilimi * Mineraloji. maden cevheri * indeki maden oran letilmeye elverimiktarda olan filiz. i li maden damar * Maden cevherinin yo olarak bulundu blm. un u maden devri * Tarihten nceki zamanlarayr a sonuncusu olan ve madenlerin kullan n ld dan lmaya ba lad zaman kesimine verilen ad. maden filizi * Maden cevheri. maden gaz * Madende olu gaz. an maden kiras * Maden i letilsin veya i letilmesin verilen para. maden kmr * Ta kmr. * Madd olma durumu. * Madde ile ilgili eyler.

maden kuyusu * Maden oca . maden mavisi * Kl rengine alan parlak mavi. maden oca * Kaz maden cevheri lan yer. larak kar maden sodas * Maden suyu iine sr doldurulduktan sonra elde edilen e suyu. k lmgaz t i maden suyu * inde, erimi mineraller bulunan ve baz hastal n tedavisinde kullan kaynak suyu. klar lan maden yata * Maden filizi katmanlarn bulundu alan. n u maden yn * Yal olarak kullan bir madde. tkan lan madenci * Maden i kimse. leten * Maden ocaklar al i nda i. an madencilik * Yer alt ndaki madenlerin arar , lmas i tlmas kar ve letilmesiyle ilgili teknik ve yntemlerin btn. * Madencinin yapt i . maden * Madensel, madenle ilgili. maden para * Alt gm r, bronz, alminyum vb. maddelerin ala ndan yap para, demir para. n, , bak m lan maden ya * Madensel rnlerden elde edilen ya . maden yn * Maden yn. madenk z rm * Antimon birle imlerinden al renkte bir madde. madensel * Madenle ilgili veya madene zg olan, maden, metalik. * Madenden yap lm . madenselle mek * Maden durumuna girmek, madensel zellik kazanmak. madensi * Maden gibi olan. * Metalsi. * Ana, anne.

mader

mader ah * Anaerkil, matriarkal.

mader ahlik * Anaerki. maderzat mad mak * lkbaharda k rlarda yeti ufak yeyapraklspanak gibi yenilen bir bitki. en, il , madik * Miskete fiske vurarak oynanan z p oyunu. pz * Dolap, hile. * Anadan do ma.

madik atmak (etmek veya oynamak) * dolap evirmek, hile yapmak. madiki * Hile yapan, hileci kimse.

madikleme * Madiklemek i i veya durumu. madiklemek * Hile yapmak, dolap evirmek. madlen * Bir marka olmakla beraber ikolata anlam kullan nda l r.

madrabaz * Hayvan, bal sebze, meyve gibi yiyecekleri, yerinden getirerek toptan satan kimse. k, * Hile yapan, hileci. madrabazl k * Madrabaz olma durumu. * Madrabaza yakr davran . madreporlar * Mercanlar sfn kalkerli hayvanlar nn iine alan bir tak . m madrup * Dvlm (kimse). * arp lan. * Alt a amada bulunan. * Ast.

madun

maestoso * Bir parangrkemli ve a tempoyla al anlat n r naca n r. * Bu tempo ile al para. nan maestro * Besteci. * Orkestra efi. * st a amada bulunan. * st, yukar . * Yok, kalmad . * Bir e yumurtal hafif hamur tatl. it ve s

mafevk

mafi

mafsal

* Eklem. * Birbirine ba lanmparalarher ynden dnmesini sa n layan ba lant esi. * Yasa d i u an, zor kullanarak birtak gizli lerle ra m karlar sa layan rgt veya bu rgte mensup olan * Gizli rgt.

mafya kimse.

mafyac * Mafya gibi davranan. mafyac l k * Mafyac olma durumu, mafya yesi olma. mafyala ma * Mafyala i mak i veya durumu. mafyala mak * Mafya durumuna gelmek. * Mafya zelli kazanmak. ini * Mafya i leriyle u mak. ra mafyal k maganda * Mafyan yapt i n . * Grgsz, kaba, anlay z, terbiyesiz ve uyumsuz kimse. s

magandal k * Maganda olma durumu. magazin * o unlu ilgilendirecek, e konulardan sz eden, bol resimli yay u itli n. * Depo.

magazinle me * Magazinle i mek i. magazinle mek * Magazin hlini almak. magma * Yerin iinde, s veya hamur k nda uucu gazlarla doymu v vam olarak bulunan eriyik.

magmasal * Magma ile ilgili. magmatik * Magma ile ilgili, magmasal. magnezyum * Atom numaras atom a 24,30, yo 12, rl unlu 1,7 olan, gm u renginde, parlak bir alevle yanan, ok hafif bir element. K saltmas Mg. magnezyum karbonat * Magnezit ve zellikle kalsiyum ve magnezyum karbonat tuzu olan dolomit biiminde madde, MgCO3. magnezyum klorr * Hidratl billrlar vererek billrla deniz suyunun dam an, t yla elde edilen madde, MgCl2. lmas

magnezyum slfat * Renksiz, kk i neler biiminde ve hidratl olarak billrla deniz suyunda ve baz an, maden sular nda bulunan madde, MgSO4. magnezyumlu * znde magnezyum bulunduran, magnezyum ieren. magri ma ara * Bir yamaca veya kaya iine do uzanan, bar olarak kullan ru nak labilen yer kovu in. u, * Karst blgelerinde kire ta nerimesiyle olu byk, birbirine koridorlarla ba yer alt larn an, l kovuklar . ma bilimci ara * Ma bilimi ile u an kimse. ara ra ma bilimi ara * Konusu ma aralar alt , yer ndaki uurumlar klar , yar , oyuklar alt , yer akarsular ararmak ve n t incelemek olan bilim. ma resmi ara * Tarih ncesi insanlarma duvarlar yapt resim. n ara na klar ma sesi ara * Derin, bo ve korkmu uk vurgulu ses. ma aza * Byk dkkn. * E ve azdeposu. ya k * Y balgillerden, Avrupa klar ya lan y nda ayan, eti lezzetli byk bir bal(Conger conger). k

ma azac * Ma azas veya ma i olan aza leten kimse. * Depo bekisi. ma dur * Haks u k n. zl ram yg a ,

ma etmek dur * zarara u ratmak. ma olmak dur * zarara u ramak. ma duriyet * Ma olma durumu, k nl ma dur yg k, durluk. ma durluk * K nl ma yg k, duriyet. ma firet * Af, ba lama. ma etmek firet * (Tanr ) balamak. ma fur * Affolunmu , balanm .

ma lbiyet * Yenilme, yenilgi.

ma lp

* Yenilen, yenik d en.

ma etmek lp * yenmek. ma olmak lp * yenilmek. * iste karduramamak, gerekle ine memesi gereken bir iin iradesizlik gsterip direnememek ve ey yap n lmas kabul etmek. ma mum * Tasal , zgn. * (hava iin) Sc k, kapan k. Ma rib ma rip * Bat . * z. Afrika'n Mr dndaki kuzey lkeleri. n, s ma rur * Kurumlu, gururlu. * Gurur belirten. ma rurane * Ma rurca. ma rurca * Gururlanarak, kibirlenerek, byklenerek. ma rurcas na * Ma gibi davranarak. rur ma rurlanma * Ma rurlanmak i i. ma rurlanmak * Kurumlanmak, gururlanmak. ma rurluk * Ma olma durumu. rur mau mahal * Kark. * Yer, yre, mevzi. * Ma halk olan kimse. rip ndan

mahal kalmamak * gerek kalmamak, gereolmamak. i mahal yok * yeri, gereyok. i mahalle * Bir ehrin bir kasaban byke bir kyn blnd paralardan her biri. n, * Bir mahallede oturan insanlar, mahalle halk .

mahalle aras * Mahallenin sokaklar nda kalan yer. aras

mahalle arkada * Ayn mahallede oturan kom veya dost. u mahalle bekisi * Mahallenin gvenli dzenini sa ini, lamada yard olan gvenlik grevlisi. mc mahalle apk n * Beceriksiz apk n. mahalle imam * Mahalledeki mescitte veya camide grevli imam. mahalle kahvesi * Mahallede oturanlar devam etti oyun oynad, ay vb. me n i, rubat itikahve. i mahalle kahvesi gibi * havas grltl ve kalabal(yer). z, k mahalle kar s * Grgsz, kavgac n. kad mahalle mektebi * Mahallede bulunan ilkokul. mahalle muhtar * Mahallenin yasal i lerini yapmak zere, o mahallede oturanlar taraf seilen kimse. ndan mahallebi * Bkz. muhallebi. mahallebici * Bkz. muhallebici. mahallebicilik * Bkz. Muhallebicilik. mahallece * Mahallede oturanlar taraf ndan, mahalleliye gre. mahalleli * Ayn mahalleden olan. * Ayn mahallede oturan kimselerin btn.

mahalleyi aya kald a rmak * ba p a r rarak konu kom tedirgin etmek. uyu mahall * Yresel, yerel.

mahall idare * Bkz. yerel ynetim. mahall seim * Bkz. Yerel seim. mahallle me * Yreselle yerelle me, me. mahallle mek * Yreselle mek, yerelle mek.

mahana maharet

* Bahane, ileri srlen szde sebep. * grmede becerikli, uzluk, beceri, ustal k.

maharet kazanmak * beceri edinmek, ustala mak. maharetli * Eli i yatk becerikli, usta. e n,

maharetsiz * Eli i yatkolmayan, beceriksiz. e n maharetsizlik * Maharetsiz olma durumu. mahbes * Ceza evi, hapishane. mahbube * Sevilen kad n. mahbup * Sevilen erkek.

mahcubiyet * Utangal slganl k, k k. mahcup * Utanga, slgan. k mahcup karmak (veya karmamak) * utand rmak (veya utand rmamak). mahcup etmek * utand rmak. mahcup kalmak * utanmolmak. mahcup olmak * utanmak. mahcupluk * Mahcup olma durumu, utangal k. mahcur mahcuz mahdum * Erkek evlt, o ul. mahdut * evrilmi n , srlanm . * Saybelli olan, say az. s l , * Dar, basit. * Ktl s. * Haciz alt al hacizli. na nm ,

mahfaza

* inde kpe, yzk, bilezik vb. gibi de ss e nsakland kutu. erli yalarn

mahfazal * Mahfazas olan. * Korunan, mahfuz. mahfe mahfel * Bkz. mahfil. mahfi mahfil * Gizli, saklanm . * Toplant yeri. * Toplanmkimseler. * Camilerde parmakl ayr kla lmyksek yer. * Saklanm korunmu , , korunan, sakl . * Deve, fil gibi hayvanlars na konulan, zerine oturmaya yarayan sepet. n rt

mahfuz

mahfuzen * Gzalt olarak. nda mah v mahir * Becerikli. * Uzman, i iyi bilen, usta. ini mahirane * Becerikli bir biimde, becerikli olarak, ustaca. mahitap mahiye * Bkz. Mehtap. * Ayl k. * Aylolarak. k * Nitelik, vasz, asesas. f, l, * yz. * Yok etme, yok olma.

mahiyet

mahkeme * Bir yarg veya bazen savc yarg tan ve lardan olu bir kurulun, yarg an grevini yerine getirdikleri yarg yeri. * Dava, duru mahkeme. ma, mahkeme duvar * Bkz. yz mahkeme duvar . mahkeme kad mlk de ya il * hibir kimse, bulundu kamu hizmetinde mrnn sonuna kadar kalmaz. u mahkeme kap s * Mahkeme.

mahkeme karar * Dava sonunda a klanan karar, hkm. mahkeme masraf * Mahkeme a l denen cret ile avukatlgiderleri. rken k mahkemede day olmak s * yksek bir makamda koruyucusu, kay s r bulunmak. c mahkemele me * Mahkemele iveya durumu. mek i mahkemele mek * Kar kl olarak birbirini dava etmek. l mahkemeli * Mahkemeye d , daval m . mahkemelik * Mahkemede yarg lanmas , zmlenmesi gereken. mahkemelik olmak (biri ba yla) kas * mahkemeye d mek. mahkemeye d mek * anla k konusu mahkemeye gtrlmek. mazl mahkk * Kaz lm hakkedilmi , .

mahkkt * Kaz lm hakkedilmieyler. , mahkm * Hkm giymi , hkml. * Zorunda olan, mecbur. * Kt bir sonuca varmas n olan. kalmaz * Hkm giymi kimse.

mahkm etmek * hkm giydirmek. * kt bir duruma srklemek. * mecbur etmek. mahkm olmak * hkm giymek. * kt bir duruma d mek. * mecbur olmak. mahkmane * Mahkm gibi, mahkmmu na. cas mahkmiyet * Hkm giymi olma durumu. * Hkm giyilen sre. mahls * Bir kimsenin ikinci ad . * airlerin eserlerinde kulland takma ad. klar * Glgillerden, 6-10 m yksekli bir a kokulu kiraz, idris a (Prunus mahaleb). inde a, ac

mahlep

* Bu a n bahar olarak kullan nohut bykl ac lan, ndeki yemi i. mahlk * Yarat yarat k, lm . mahlkat mahll * Yarat klar. * Hallolmu , zlmda , . lm * Eriyik. * Miras olmayan bir kimseden hkmete kalan (mlk). s * Katk. * Karm.

mahlt

mahmude * it sarma gillerden, yapraklar ucu biiminde, iekleri soluk sar ok renkte, 50-100 cm boyunda, ok yk ve otsu bir bitki (Convolvulus scammonia). ll * Bu bitkinin kklerinden lan, hekimlikte kullan reineye benzer bir madde. kar lan, mahmudiye * Bugn ss alt gibi kullan II. Mahmut zaman bas n lan, nda lmince altsikke. , n mahmul * Ykl, dolu. * Ykletilmi . * Yklem.

mahmul olmak * dolu bulunmak. mahmur * Sarho un sebep oldu sersemlik iinde olan. lu u * Uykudan sonra zerinde sersemlik, a k bulunan. rl * Szgn, dalg bak (gz). n l

mahmur bak * Yumu szgn bak ak, . mahmur ie i * i dem. mahmurla ma * Mahmurla iveya durumu. mak i mahmurla mak * Mahmur bir duruma gelmek. mahmurluk * imi kimsenin duydu ba r ve sersemlik, ay. ki bir u as lt * Uykudan sonra duyulan a k ve sersemlik. rl mahmuz * izmenin veya potinin arkas tak ve binek hayvanlar drtp h na lan n zland rmaya yarayan demir veya elik para. * Tavukgillerin ve baz larayaklar nda bulunan, boynuz yapndaki sivri uzant ku n ard s . * Eski tr sava gemilerinde su kesimi alt ileriye do uzanan, kar ndaki gemiyi bat nda, ru s rabilen uzant . * Kpr ayaklar bas azaltmak iin suyun geldive gittiyanlardaki nt nda, nc i i k . mahmuz ie i

* enekliler familyas Akdeniz blgesinde yeti k z ki ndan en rm, pembe veya beyaz iekler aan iki yk ll otsu bir bitki (Centranthus). mahmuzlama * Mahmuzlamak i i. mahmuzlamak * Mahmuzla drtmek. mahmuzlanma * Mahmuzlanmak i i. mahmuzlanmak * Mahmuzlamak i konu olmak veya mahmuzlamak i lmak. ine i yap mahmuzlu * Mahmuzu olan. mahna * Mahana. mahpus * Kapat lm hapsedilmi , (kimse). * Bir e tavla oyunu. it

mahpushane * Ceza evi, hapishane. mahpusluk * Mahpus olma durumu. * Mahpus olma sresi. mahra mahrama mahre * kyeri, kak. * Bo umlanma noktas . * Payda. mahrek mahrem * Yakakrabadan oldu iin nikh d n u meyen. * Ba na sylenmeyen, gizli. kalar * S . rda mahremiyet * Gizli olma durumu, gizlilik. mahremiyetine girmek * bir kimsenin zel hayat n renecek kadar ona yak olmak. n mahremlik * Mahrem olma durumu. mahrukat * Yakacak, yak t. * Yrnge. * zm ta yarayan a genidibi dar tahta kap. maya z , * Baz blgelerde kad n soka nlar a karken manto stne rtndkleri i lemeli geni rt.

mahrum

* Yoksun.

mahrum olmak * yoksun kalmak. mahrumiyet * Yoksunluk. mahrut * Koni. mahrut * Konik.

mahsuben * Hesaba geirilerek, alaca say a larak, hesab say zere. na lmak mahsubunu yapmak * hesab yapmak, hesab geirmek. n na mahsul * rn. * Ortaya elde edilen verim. kan, ey, mahsult * rnler. * Ortaya elde edilen kan, eyler. mahsuldar * Bitek, verimli. mahsup * Hesap edilmihesaba geirilmi , .

mahsup etmek * hesap etmek, hesaba geirmek. mahsur * Ku lm sar evrilmi at lm , , .

mahsur kalmak * ku lmak, sar at lmak, evrilmek. mahsus * zg. * Biri veya bir iin ayr ey lmmnhas , r. * zel olarak, bilhassa. * Bilerek, isteyerek. * olarak, aka akadan. * Duyulan, anla hissedilen. lan, * Belli, ortada, a ikr. * zellikle, yrekten.

mahsus

mahsusen * zellikle. mah er * K yamet gn dirilenlerin toplanacaklar inan yer. na lan

* Byk kalabal k. mah gibi er * ok kalabal k. mah gn er * K yamet. mah midillisi er * K boylu, fitneci (kimse). sa mah dnmek ere * ok kalabal mak. kla mah er * Mah and eri ran. mahunya * eneklilerden, iekleri sar ki renkte, kokulu ve salk durumunda olan, kklerinden sar m boya lan kar bir ss bitkisi (Mahonia). mahur * Klsik Trk mzi bir makam. inde

mahurbuselik * Klsik Trk mzi bir makam. inde mahut * Bilinen, ad geen, sz geen.

mahvetme * Mahvetmek i i. mahvetmek * Yok etmek. * Bozup iyaramaz duruma getirmek. e * Onmaz duruma getirmek. * Bogitmesine sebep olmak, heba etmek. a mahviyet * Alak gnlllk.

mahvolma * Mahvolmak i i. mahvolmak * Yok olmak. * Bozulup yararsduruma gelmek. z * Onulmaz duruma gelmek. * Bogitmek, heba olmak. a mahya * Ramazan gecelerinde, camilerde iki minare aras gerilen ipler zerine kandil veya elektrik ampulleriyle na yaz yaz yap resim. lan veya lan * at iki e yzeyin birle i blm. larda ik ti mahya kl * Mahya zerine yaz kl . lan yaz mahya kiremidi * Mahyay rtmek iin dizilen, uzunca ve oluk biiminde kiremit.

mahya i enli * Bat Trakya'da ( skee'de) et ve pilv yeme topluca yenmesi gelene inin i. mahyac * Mahya yapan kimse. * Kiremit aktars c. mahyac l k * Mahya yapma i i. mahyal k * Bir atn k n elerini rten kur levha. un mahzar * Yksek makaml kimsenin yan bir , huzuru. * Yksek bir makama sunulmak iin yaz ok imzal lan dileke. * Mahkeme sicil defteri. * Yap yer alt larda deposu. mahzun * zgn, zntl.

mahzen

mahzun etmek * znt vermek. mahzun mahzun * Mahzun olarak, mahzun bir biimde. mahzun olmak * zgn durumda olmak, boynu bklmek. mahzunane * Mahzuncas zntyle. na, mahzunla ma * Mahzunla i mak i. mahzunla mak * Mahzun duruma girmek, mahzun olmak. mahzunluk * Mahzun olma durumu. mahzur * Sak nca. * Engel.

mahzur do urmak * engel ortaya karmak, sak yaratmak. nca mahzur grmek * sak bulmak. ncal mahzurlu * Sak . ncal ma * Mavi. mail

* E olan. ilimi * E ilmi olan, e e yalman. ik, inik, * Benzeyen, and ran. * Sevmek, gnln kapt rmak. maile main mai et maiyet * st grevlinin yan bulunan kimseler. nda * Bir kimsenin buyru alt al u nda ma. maiyet memuru * Yksek makaml devlet memurunun yan grev yapan resm memur. bir nda maiyetinde * yan nda. majeste * Hkmdarlara verilen san. * Devlet ba kanlar kullan san. iin lan * Aklan. * E kenar drtgen. * Geim, geinme.

majesteleri * devlet ba kanlar seslenme sz olarak kullan na l r. majr * Byk, nemli. * Bir makam, bir akort veya bir araln olu biimi. ma * Byk nerme.

majr gam * Be tonla iki yar tondan olu gam. m an majskl * Byk (harf).

-mak / -mek * Fiilden isim treten ek. * Eylem isimleri: al- mak, ver-mek vb. * Somut isimler: ak-mak, tokmak (< toku-mak),ye-mek vb. makabil * (bir ncesi, gemi eyin) i.

makabline amil * nceyi kapsayan. makadam * Klmta enip silindir geirilerek yap yol. r d lan makadamlama * Makadamlamak i i. makadamlamak * Makadamla kaplamak.

makak makale

* Gneydo Asya'da ya kuyruklu bir maymun (Macacus). u ayan

* Bilim, fen konular siyas, ekonomik ve toplumsal konular klay veya yorumlay niteliolan yla a c c i gazete veya dergi yaz. s makam * Mevki, kat, yer. * Klsik Trk mzi bir dizinin i biimine verilen ad. inde leni * Yer.

makam arabas * Yksek makamdaki bir kimse iin ayr araba. lan makam odas * Yksek makamdaki bir kimse iin ayr oda. lan makam otomobili * Bkz. makam arabas . makam dene i * Makam tazminat . makam ofr * Makam arabas kullanan n ofr. makam tazminat * Yksek makamda grevli bulunanlara aylmaa dnda fazladan denen cret. k lar makara * zerine iplik, tel, gibi sar kenarlar k l erit eyler lan, nt ekseni boyunca delik silindir. , * Bir ykn yukar kaldlmas sa ya r n layan ara. * A yklerin kaldlma ve indirilmesinde kullan birbirine paralel iki veya daha ok tabla aras r r lan, nda dnen, kenar epeevre oluklu tekerlek veya tekerleklerden olu mekanik alet. mu * Srme kapak raylar zerinde hareket edecek biimde metal veya plstikten yap i tiplerdeki lmdeik srme kapak aleti. makara ekmek * (tc ku iin) srekli tmek. lar makara gibi * ard aras kesmeden (konu n n ma). makaralar koyuvermek (zapt edememek veya sal vermek) * kendini tutamayarak kahkahayla glmeye ba lamak. makaral * Makaras olan, makara ile al an. makaral ku * Srekli ten ku . makaraya almak * bir kimseyle alay etmek. makarena * El kol hareketleri ile birlikte yap bir tr h dans. lan zl makarna yemek. * veya una yumurta kar r haz rmik larak t rlanmtrl biimlerdeki kuru hamur ve bu hamurdan yap lan

* talyan lireti. makarnac * Makarna yapan veya satan kimse. * talyan. * Makarnay seven (kimse). ok * man, hareketsiz (kimse). i makarnac l k * Makarna yapma veya satma i i. makas * Bir eksen evresinde dnebilecek biimde apraz eklemlenmibirbirine bakan yzleri keskin iki elik , lmadan olu , aras yerle mu na tirilen herhangi bir kesmeye yarayan ara. eyi * Birbirine kom iki demir yolu hatt hemen bunlaruzantndaki nc hatta ba u n n s lamaya yarayan alet. * Uygun bir a turacak biimde birbirini kesen demir yolu hatlar olu . * st ste konulmu birka yass elikten yap araba yay lan . * st ular birbirine ba, alt ular k olan iki direkten kurulmua k kald dzeni. l a , rl rma * at kprlerde genellikle a veya elikten yap a karkl aya veya duvara aktaran ve a lan, iki rl l a at lmkiri sistemi. * alma, k rpma. * Dirsek. * Baz eklem bacakl hayvanlar n ayaklar bulunan, savunma ve sald n nda rmada kullan k lan ska. * Mobilyalarda yukar a do a kapaklar dan a ya ru lan yatay konumda tutmak amac yap yla lmmafsall , kollu kapak arac . makas almak * yanaorta parmak ile i parmaaras alsrmak, makaslamak. aret na p k t makas hakk * Bkz. makas pay . makas pay * Kuma bierken ihtiyat olarak b lan pay. rak * lden fazla b lan veya fazlal ho rak grlen miktar. makas vurmak * makasla kesmek. makas * Makas yapan veya satan kimse. * Demir yollar makaslar p kapayarak trenlere yol veren grevli. nda a makas l k * Makasn grevi. n * (bas Ba gazetelerdeki haberleri kesip oldu gibi aktarma i nda) ka u i. makaskr * K oymac u an kimse, oymac t l ile ra , kesme ve oyma sanat u an kimse. ile ra makaslama * Makaslamak i i. * aprazlama. makaslamak * Makasla kesmek. * (yaz vb. iin) K , film saltmak, kesmek. * Makas almak. makaslanma * Makaslanmak i i.

makaslanmak * Makaslamak i konu olmak. ine * Kesilmek. makasl * Makas olan. makasl bcek * Kkanatl ndan, bave makaslar bir bcek, ba n lar iri kesen (Lucanius). makastar * Kuma bien, prova yapan, paralar patrona gre ayarlayan, i m yapan usta. da n t makat * K . * Ans, er. * Minderli alak sedir. * Minder yz, minderin zerine yay kuma lan . * Mezar, kabir, medfen. * Kabul edilen. * Be enilen, ho kar lanan. * Geer, geerli. makbul olmak * be enilmek. makbule gemek * ok be enilmek, ho gitmek, i yaramak. a e makbuz * Al . nd

makber makbul

Makedon * Makedonya halk olan kimse. ndan Makedonca * Makedonya'da kullan dil. lan Makedonyal * Makedonya halk veya bu halksoyundan olan kimse. ndan n maket * Yap , heykel gibi eylerin taslak durumundaki kk rne i. * Mimarl sanayide ve baz kta, sanat dallar yer alan eserlerin taslak durumundaki kk rne nda i.

maket b a * Maket yap nda kullan ince ve keskin b m lan ak. maketi * Maket yapan kimse.

maketilik * Maket yapmak veya satmak i i. makferln * Omuzdan yar kadar inen pelerini olan palto. bele maki

* Akdeniz dolaylar yayg bodur a ve al nda n a lardan olu bitki rts. an maki (Lemur). * Makigillerden, Madagaskar adas srastlanan, uzun kuyruklu, yumu tyl bir memeli primat nda k ak

makigiller * rnemaki (II) olan primatlar sf i n. makilik makine * Maki yeti yer. en

* Herhangi bir enerji trn ba bir enerjiye dn ka trmek veya belli bir etki olu turmak iin birle tirilmi aletler btn. * Bir alet veya ta n hareket sa t layan mekanizmas . * Araba, otomobil. makine ekmek * diki makinesinde dikmek. makine dolab * Makineler iin zel yap dolap. lan makine gibi * ok abuk, art arda, ayn biimde yap veya olan. lan makine gibi adam * dzgn, ok ve abuk i karan adam. makine gc * Bir makinenin bir saniyede yapabildii i miktar ; uygulamada beygir gc, vat veya kilovat ile llr. makine odas * Makinelerin tamir edildiyer. i * (sinemalarda) Sinema makinesinin bulundu yer. u makine ya * Orta s kta ve hafif yk alt al makinelerin hareketli paralarn ya cakl nda an n lanmas kullan bir nda lan ya ya lama . * Gres. makineci * Makine satan veya onaran kimse. makinele me * Makinele i mek i. makinele mek * retimde makine gcnden, giderek daha ok yararlanmak. * Davran , hareketleri makinelerinkine benzer duruma gelmek, bazleri al lar i kla yapmak. kanl makinele tirme * Makinele tirmek i i. makinele tirmek * Makine ile yap n lamak. lmas sa makineli * Makinesi olan, makine ile i leyen. * Makineli tfek.

makineli tabanca * Bir tr otomatik silh. makineli tfek * Teti bas srekli kur atan bir e tfek, mitralyz. ine l nca un it makineli tfek gibi * ok h , birbiri ard zl nca. makineyi bozmak * ba rsaklar bozulmak, ishal olmak. makinist * Lokomotif, vapur, fabrika vb. nin makinesini i kimse. leten * Makinelerden anlayan, makineleri onarabilen usta.

makinistlik * Makinistin grevi. makrama makro* Birok kelimenin nnde "byk" anlam veren n ek. makrome * Kal iplikle elde rlm . n i makromeli * Kol veya bacaklardan birinin veya birkan a geli n r mesi. makrosefal * Baanormal derecede byk olan (kimse). maksat * stenilen ama, gaye, erek. ey, maksat gtmek * (bir iyaparken) gizli amac i olmak. maksat hs l olmak * amaca ula lmak, ama gerekle mek. maksatl * Bir amac olan. * Kt niyetli, kas. tl maksats z * Bir amac olmayan. * Bilmeden, istemeden, kas z. ts maksi * Uzun. * Bkz. Mahrama.

maksi etek * Boyu topuklara kadar uzanan etek. maksimal * Maksimum. maksimum * Bir iin gerekli en byk (derece, nicelik), maksimal. ey

* De ebilen bir niceli varabileceen yksek olan (sr), azam, maksimal. i in i n maksure * Camilerde, parmakl klarla evrilmi yer. * Bir evin yabanc n girmesine izin verilmeyen blm. lar maksut * stenen, niyet edilen, gdlen, amalanan. makta * Bir kesildiyer, kesit. eyin i * Divan edebiyat gazelin veya kasidenin son beyti. nda * Kemikten yap lmkalem ucunu dzeltmeye yarayan ara.

-makta / -mekte * imdiki zaman grevinde kullan ek. lan maktel maktu * Cinayet i lenen yer. * Kesilmikesik. , * Kesin olarak de biilmi eri . * l ile sat lmayan, gtr.

maktu fiyat * De mez olarak tespit edilmi i , pazarledilmeyen fiyat, kesin fiyat. k maktul * ldrlm , ldrlen.

maktul d (veya olmak) mek * vurulup lmek, ldrlmek, katledilmek. makul * Akla uygun, akca. ll * Akca i ll gren, mant . kl * A olmayan, uygun, elveri r li. * Belirli. makul olmak * akca, akla uygun davranmak. ll makule * Tak e m, it. * Ulam, kategori. * Ters evrilmiba agetirilmi , a . * U ursuz, kt.

maks

makyaj

* Yz gzelle tirmek iin boyama, yz boyama, yz bak , dzgn. m * grnt sa yi lamak, belli bir tipi yaratmak veya yaln baz zca dzeltmeler yapmak iin oyuncunun yznde ve ba organlar yap boyama ve de meler. ka nda lan i makyaj odas * Televizyon, sinema, foto lve reklmc filmin ekiminden nce gerekli makyaj yap yer. raf k l kta n ld makyaj tak m * Makyaj iin gerekli olan malzemeleri bir arada bulunduran set.

makyaj yapmak * yz e i itli lemlerle temizlemek, boyamak ve di i er lemlerle daha bak ve gzel gstermek. ml makyajc * Makyaj yaparak geimini sa layan kimse, dzgnc. makyajc l k * Makyajcn grevi, dzgnclk. n makyajlama * Makyajlamak iveya durumu. i makyajlamak * Makyaj yapmak. makyajl * Makyaj olan. makyajs z * Makyaj olmayan. Makyavelcilik * Politikada, amaca ula iin ahlka aykda olsa, her trl arac gren anlay Makyavelizm. mak r ho , Makyavelizm * Makyavelcilik. mal * Bir kimsenin veya bir tzel ki mlkiyeti alt bulunan, ta r veya ta inin nda n nmaz varl n btn. klar * Birinin mlkiyeti alt bulunan bykba nda hayvanlarbtn. n * Alp sat n labilen her trl ticaret e , tccar mal yas , emtia. * Baya a kt kimse. a k, , l * Esrar. * Fiilden s treten ek. fat mal beyan * \343 mal bildirimi. mal bildirimi * Mlkiyeti alt bulunan ta r ve ta nda n nmaz mallarlistelenerek istenen makama sunulmas n . mal birli i * Hukuk bak ndan kar koca mallarn bir btn say . m ve n lmas mal bulmu rib gibi ma * byk bir zenginli kavu as byk sevin ve co ile. e mu na ku mal canyongasr n d * insan, mal gelen zarardan, can gelmi na na esine ac duyar. mal canl s * Mala ok d mal seven. kn, ok mal da yalan mlk de yalan, var biraz da sen oyalan * bu dnya gelip geicidir, mala mlke fazla de vermemek gerekir. er mal edinmek * kendine mal sa lamak, mal sahibi olmak. mal etmek

-mal

* bir de kar sahip olmak. er lnda * kendi mal , eseri, bulu gibi benimsemek veya saymak. u * yklemek, ait oldu gstermek. unu mal kald rmak * rn elde etmek. mal kapatmak * para kar herhangi bir retim alan lnda ndaki verimin s kendisine ayr n lamak. rf lmas sa mal meydanda * bir i gizli bir ynnn olmadn in belirtir. mal mdrl * Bir ilede devlet gelirlerinin topland maliye dairesi. mal mdr * Maliye Bakanlnilelerdeki mal i n lerini yrtmekle grevli memuru. mal mlk * Her trl ta r ve ta n nmaz madd varl k. mal olmak * bir de kar birinin iyelialt girmek. er lnda i na * bir ibir davransonucu zarara u , ramak. * (bir yeri,bir benimsemek. eyi) mal para * Kendi z de erleri, yani ihtiva ettikleri satalma gcne ok yakolan deme arac n n .

mal sahibi * Bir mal , mlkiyeti alt bulunduran kimse. nda mal sand * Para al veren devlet dairesi. p mal varl * Bir ki ait para ile llebilen haklarbtn, mamelek. iye n mal yapmak * servet sahibi olmak. mala srg. malafa * nceden delinmi paralar tornalamaya zg torna tezgh lama aleti. ba malaga * spanya'nMalanga yresinde yap bir tr n lan arap. * taneli misket zm. ri * Manda yavrusu. * Ye renkli, yontulup parlat il labilen, do bak, hidratl al rl karbonat, bakta r . * Har alsrmeye yarayan, o gen biiminde, yass p u , demirden, stten tahta sapl , duvarc s arac ve va ,

malak malakit

malaklama * Malaklamak i i.

malaklamak * (manda)Yavrulamak. malalama * Malalamak i i. malalamak * imento veya al srlm yzeyi mala srerek dzeltmek. bir malama malarya malayani malaz * Sulak yer. * Srlmemi brm , ot toprak. * Su alt kalan, su basmtarla. nda malca mal * Toprak ve rutubet muhafazas amalar ay mera zerine b lan veya ba yerlerden getirilip ile r ve rak ka serpilen her trl bitki art. malen * Mal olarak, malca. malgama * C n herhangi bir madenle birle yapt ala amalgam. van erek m, * Mal olarak, mal bak ndan. m * Samanla kark tah l. * S tma. * Bo yarars sama. ve z,

-mal -meli / * Gereklilik kipi eki: al , grmeli, bil-meli-yiz vb. -mal mal ta * Bazen kay klarda apa yerine kullan ipe ba byke ta lan, l . mal gz n * En iyisi, en gzeli. * Agz, kurnaz, ok bilmi k . * A ve dzenci kimse. a k l * ffetsiz. mal * Mal ve para ile ilgili, parasal. * Maliyeye ili maliye ile ilgili. kin, * Ykl, dolu. * ok fazla. * Her y l btenin uygulanmas martbirinden ba p ertesi y ubat sonunda kapanan sre. iin, n lay l

mal

mal y l

mal analist * Ekonomik ve mal konular zmleyen uzman.

mal belge * Kredi a gstermek iin lan ve ikrazc ln kar bankaya finansman yenilemesi yapmay layan senet. sa mal cebir * Paraya ili konular alan bilim dal kin esas . mal senet * Mal belge. malihulya * Kara sevda. * Kuruntu. malik * Sahip, iye.

malik olmak * sahip olmak. malikne Malik * slml snnet ehli denilen drt mezhepten biri. kta * Bu mezhepten olan kimse. Maliklik * Malik mezhebi. malikiyet maliye * Malik olma durumu. * Kamu ile ilgili i yrtlmesi iin gerekli gelirleri ve harcanan paralar lerin dzenleyen kurallarbtn. n * Konusu bu kurallar incelemek olan bilim dal . * Devlet gelir ve giderlerini yneten kurulu , Maliye Bakanl. * Maliye i lerinde uzman olan veya devletin maliye kurulu nda al kimse. lar an * Yurtluk.

maliyeci

maliyecilik * Bir devletin mal i leri. * Maliyecinin grevi. maliyet * retimde bir mal elde edilinceye de harcanan de in erlerin toplam .

maliyet fiyat * Bir male retim ve da m dnemlerinde, o dneme kadar yap n itli t lmolan harcamalarbtn. n maliyetli * Maliyeti olan, de erli. maliyetsiz * Maliyeti olmayan, de ersiz. Malkar * Kuzey Kafkasya'da Kabarda-Balkar Cumhuriyeti'nde ya Trk soyundan bir halk ve bu halktan olan ayan kimse, Balkar. Malkarca * Malkar Trkesi.

malk ran malko

* Hayvan vebas . * Osmanl ak lar oca n komutan larda nc n .

mallanma * Mallanmak i i veya durumu. mallanmak * Mal edinmek, zenginle mek. malt malta * Bira yapmak iin imlendirilip kurutularak haz rlanmarpa. * Malta erirenginde. i

Malta eri i * Glgillerden bir a yeni dnya (Eriobotrya japonia). a, * Bu a n erik bykl ac ndeki, iri ekirdekli, sar renkli, sulu ve mayho yemi i. Malta hummas * Akdeniz lkelerinde grlen, en ok kei st ile bula ate bir hastal kalaazar. an li k, Malta palamudu * Uskumrugillerden, ve s denizlerde ya l k cak ayan, zerinde enlemesine mavi izgiler bulunan, gri renkli bir bal(Naucrates ductor). k Malta ta * Bahe, mutfak gibi yerleri d emekte kullan drt k yass lan, e, , kolay klan bir tr ta r . Maltal Malt z malt z * Malt(I). z * Malta adas ndan veya bu halksoyundan olan kimse. halk n * o unlukla yemek pi irmekte kullan iinde lan, zgaras bulunan, ayakl ta r ocak. ve n

Maltkeisi z * Ana yurdu Malta adas olan, ok st veren, k tyl, kk bir cins kei. sa maltlanma * Maltlanmak i i. maltlanmak * Malt ile i grmek, iine malt kat lem lmak. maltoz mall * Sakat (kimse). mall gazi * Bir sava sakat olarak tan kmkimse. mallen * Sakat, hasta bir biimde. * Ni astasn tam olmayan hidroloji s nda ortaya ve simgesi C12H12O11 olan madde. n ras kan

malliyet malllk malm

* (insanda) Sakatl hastal malllk. k, k, * Sakat olma durumu, malliyet. * Bilinen, belli. * Bilinen konu, i vb. * Evet, belli, biliniyor, ku kusuz. * Etken (fiil).

malm de il * olup olmayacakesinlikle bilinmeyen konular iin kullan l r. malm olmak * iine do mak. malm ya! * bilinen ey. malmat * Bilgi. * Bilgi. malmat almak * bilgi edinmek. malmat edinmek * bilgi edinmek, renmek. malmat sahibi * Bir konuda bilgisi olan. malmat vermek * bilgi vermek. malmatfuru * Bilgilik taslayan. malmatfuru luk * Bilgilik taslama, malmatfuru olma durumu. malmatl * Bilgili. malmats z * Bilgisiz. malmattar * Bilgili, malmat sahibi. malmattar etmek * malmat vermek. malmu ilm etmek * bilinen ve aolan bir sylemeye, a k eyi klamaya kalkmak. malya * Deniz dibinde otlara tak lmoltay kurtarmaya ve deniz derinliklerinden ahalat, sicim vb. , eyleri karmaya yarayan drt t rnakl demir.

malzeme

* Gere, materyal. * Bir eserin haz rlanmas yararlan btn bilgi ve kaynaklar. nda lan * Bebek iin haz rlanan yiyeceklerin genel ad . * aa. * Bununla birlikte, durum byle iken.

mama

mamafih

mamaliga * Kaynar suda ha p zerine ya lan gezdirilen mr unu yeme s i. mambo * Haiti kkenli, rumba ve aaya benzeyen bir dans. * Bu dansmzi n i. * (birinin veya tzel ki Olanca mal nesi varsa, var u, mal varl. inin) , her yo * Yap lenmi lm i , , imal edilmi ya, yiyecek). (e mamult mamur mamure mamut * Filgillerden, drdnc zamanda Avrupa ve Asya'da ya amolan, ancak fosili bulunan iri, k bir imdi ll hayvan (Elephas primigenius). -man / -men * S fattan kltme s treten ek: koca-man, kle-men, kse-men, Trkmen, uz-man, kmen fat (kk'ten) vb. -man / -men * Fiilden isim treten ek: az-man, de ir-men, ret-men, ynet-men, okut-man, say-man vb. mana * Anlam. * Yap eyler. lm * Bay r. nd * Bay r yer, bay rl nd nd k.

mamelek mamul

mana karmak * yersiz bir yarg varmak; yanlde ya erlendirmek; bir sze, syleyenin akl gemeyen bir anlam ndan vermek. * anlam karmak. mana kmak * anlam gelmek, anlam ta na n mak. mana vermek * kendince bir yarg varmak, yorumlamak. ya manaca * Anlamca.

manaland rma * Manaland rmak i i. manaland rmak * Anlam vermek. manal * Anlaml . * Gizli anlam olan, manidar. manal manal * Bir sezdirmeye al ey anlaml arak, olarak, anlaml anlaml . manas * Kkanatl n lardan, ergin evrede yapraklar , kurtuk evresinde kkleri kemirerek tar bitkilerine ve orman m a alar byk zarar veren bir bcek (Polyhylla fullo). na manas z * Anlams z. * Yersiz, bo , yarars z.

manas k zl * Manasolma durumu, anlams k. z zl manast r * Baz kesin kurallara ba rahip veya rahibelerin dnya ile ilgilerini keserek ya klar , kehane. l ad yap i manat manav * Meyve ve sebze satan yer. * Meyve ve sebze satan kimse. * Genellikle Romanya ve Bulgaristan'dan g etmi kimse. manavl k * Manavi n i veya mesle i. manaya gelmek * anlam bildirmek. * anlama gelmek. manca * Yiyecek. * Kedi, kpek yiyece i. mancana * Stle engillerden, Antil Adalar yeti ok zehirli bir a nda en, a. manck n * Top yap nbilinmedia mn i larda, kale ku atmalar a ta nda, glle f r rlatmakta kullan basit bir sava lan arac . * peki kr. manck i n i * Kozadan ipek sa lama i i. manck n * peki kullanan kimse. krn Manu * Manurya halk olan kimse. ndan * Azerbaycan ve Trkmenistan para birimi.

Manuca manda manda

* Manu dili. * Gevi getirenlerden, derisinin rengi siyaha yak uzun seyrek k bir hayvan, su sr n, ll (Buffelus).

* Birinci Dnya Sava sonra baz geli lkeleri, kendi kendilerini ynetecek bir dzeye eri ndan az mi tirip ba zl kavu ms a turuncaya kadar Milletler Cemiyeti (Cemiyet-iAkvam) ad ynetmek iin baz na byk devletlere verilen vekillik. manda gibi * ok iri ve hantal. manda gibi yay lmak * dikkatsizce ve btn a oturmak. rlyla manda gibi yemek * ok ve acele ile yemek. mandac * Bir lkeyi manda temeline gre ynetmesi iin Milletler Cemiyetince grevlendirilen (devlet), mandater. * Osmanlmparatorlu unda, tersanedeki gemilerin bak ile grevli kimse. m mandac l k * Mandac veya mandac s olan yanl. mandagz * Nikel yirmi kuru . mandal * Kap gibi eyleri kapal tutmaya yarayan, dner tahta veya metal para. * serilen ama tutturmak iin kullan yayl ska. pe r lan k * Ut, kanun, keman gibi alg n tellerini geren d lar me. * Evlek.

mandal

mandalina * Turungillerden, portakala ok benzeyen bir a (Citrus nobilis). a * Bu a n tatl ac , kokulu, lezzetli meyvesi. mandallama * Mandallamak i i. mandallamak * (kap , pencere kanad Mandalla tutturmak. iin) * ama mandalla tutturmak. r mandallanma * Mandallanmak i i. mandallanmak * Mandallamak i lmak, mandalla tutturulmak. i yap mandall * zerinde mandal bulunan. * Mandalla kapat lmolan (kap , pencere). * Mandalla ipe tutturulmu . mandals z

* zerinde mandal bulunmayan. * Mandalla kapat lmamolan (kap , pencere). * Mandalla ipe tutturulmam . mandapost * Posta havalesi. mandar * (gemilerde) Kk makara.

mandarin * Avrupal n in devlet memurlar verdikleri ad. lar na mandarinlik * Mandarin olma durumu. * Mandarinin grevi veya makam . mandater * Mandac . mandepsi * Tuzak, oyun. mandepsiye basmak (veya bast rmak, d mek) * aldat lmak, tuza d a mek. mand ra * Koyun, kei gibi st veren hayvanlarbar r st ve st rnlerinin elde edildiyer. n ndld, i mand rac * Mand i ra leten kimse. mand l rac k * Mand i ra letme iveya biimi. i mandolin * er iki ayn erde drt ift telli, k sapl alg ki er de sa bir . mandolinci * Mandolin yapan veya satan kimse. * Mandolin alan kimse. manej * At e itimi. * Bu e itimin yap yer. ld * (bir atl gsteride) Binicilik gsterilerinin tm. manen manev * Grlmeyen, duyularla sezilebilen, soyut, tinsel. manev evlt * Bir ki kanunlara gre evlt edindikimse. inin i manev ilim * Anlayyntemini esas alan bilim dal . manev tazminat * Manev zarar ve ziyan denmesini kapsayan dava, tazminat davas ahs . * varlbak ndan, manev ynden, maddeten kar . k m t

manev zarar * Manev ynden u lan kay ran p. maneviyat * Madd olmayan, manev eyler. * Yrek gc, moral. maneviyat bozulmak * moral gc sars lmak. maneviyat k n rmak * moral gcn sarsmak. manevra * Bir aletin i ini dzenleme, ynetme iveya biimi. leyi i * Geminin bir yere yana veya bir yerden mak kmak iin yapt hareket. * Lokomotifin, katar katmak veya katar da iin ileri geri giderek hattan hatta gemesi. tmak * Hareket, gidi . geli * Asker birliklerini sava haz a rlamak amac arazi zerinde yap geni yla, lan lde sava denemesi. * stenilen amaca ula iin tutulmas mak gereken yol.

manevra fi i e * Asker harektta kullan ve kuru s at yapan fi lan k m ek. manevra yapmak * bir araca istenilen hareketi yapt rmak. * (asker birlikleri) sava denemesi yapmak. manga * On ki asker birli ilik i. * Sava gemilerinde deniz erlerinin yatt ko . u * kor konulan, sacdan, bakveya pirinten, trl biimlerde st akap, korluk. ine r k

mangal

mangal gibi yreolmak i * cesareti ok olmak. mangal kmr * Odun kmr. mangal ya * Etin yap mamas mangaldaki iin zgaraya srlen ya . mangal yrekli * Korkusuz, gere inden fazla cesur, gzn daldan budaktan esirgemeyen, gz pek. mangalda kl b rakmamak * yapamayacai yapabilirmi sylemek. leri gibi mangan * Manganez. manganez * Atom numaras atom a 54,93, yo 25, rl unlu 7,39 olan, 1244 C de eriyen, do oksit durumunda u ada bulunan, elisertle i tirmek iin kullan ok sert ve k lan, r bir element. K lgan saltmas Mn. manganin * Manganezin bak nikelle yapt ala r ve m. mang r * Bak yap iki buuk para de rdan lm , erinde sikke.

yakacak.

* Nargile llesine konulmak iin kmr tozundan yap abuk tutu tavla pulu biiminde bir e lan, ur, it * Para.

mang rl * Bol paras olan. mang z rs * Hi paras olmayan. mangiz * Para. mango mani mni iiri. * Hint Kiraz . * Ki sevin, gven ve her trl etkinliklerinin normal olmayan bir biimde artt ruh hastal. inin * Genellikle birinci, ikinci ve drdnc dizeleri uyakl olan, daha ok hecenin yedili lsyle sylenen halk

mani dzmek (veya yakmak) * mani okumak veya mzik e inde mani sylemek. li mni olmak * nne gemek, engellemek, nlemek. mni,-i mnia mnial manicilik * d Mani'nin III. yzy kurdu ve iyilik ktlk esas dayal doktrin. ranl nr lda u na din manidar * Anlaml olan, manal . * Bir yap n eyin lmas nleyen engel. ey, * Engel. * Engelli.

manifatura * Fabrika yap her trl kuma bez gibi dokumalar. m ve manifaturac * Manifatura e satan kimse. yas * Manifatura e n sat yer. yasn ld manifaturac l k * Manifaturac olma durumu. manifesto * Bir gemideki mallar gstermek iin kaptan taraf bo ndan altma i lemlerinin yap lacagmrk idaresine verilen liste. * Bildiri. Maniheizm * Manicilik.

manika manikr

* Gemilerde, ambarlara ve makine blmne hava vermek iin gverteye a baca. lan * Elin ve zellikle el t rnaklarn bak . n m

manikrc * Meslemanikr yapmak olan kimse. i manikrclk * Manikrcnn yapt i . manikrl * Manikr yap manikr olan. lm , manikrsz * Manikr olmayan. maniple * Telgraf i aretlerini gndermek iin, bir devredeki ak kesmekte veya yeniden vermekte kullan ara. m lan maniplsyon * Varl yap, a c yararl biimde kullanma i klar c klay ve bir i. manipltr * Manipleyi kullanan kimse. * Maniple. Manisa kebab * Manisa yresine zg bir kebap tr. Manisa llesi * D ie n igillerden, korularda, k rlarda yeti bir bitki (Anemone pulsatilla). en mani ka * dilli iki makara ile yap palanga. ki lan manita * Hileyle, dzenle, tanr gibi bir hl tak narak para s rma, h zl zd rs k. * Sevgili.

manitac * Manitac para s ran dolandc l kla zd r. manitac l k * Tanyormu yaparak veya evredeki yanda ndan destek alarak birinden para s rmak ibir e gibi lar zd i, it dolandc rl k. manivel * Bir ucunun ba bulundu bir nokta evresinde dnen kol. l u * Kald ra.

manivell * Manivels olan. mankafa * Anlay z, aptal. s * Sakahastalna tutulmu (at).

mankafal k * Mankafa olma durumu, anlay zl aptall k, s k. * Atlarda grlen sre en, iddetli saka .

manken

* Genellikle moda evlerinde giysileri allara gstermek i grevli kimse, model. c iyle * Ressam ve heykeltra n gerektike model gibi kulland , trl durumlar lar klar alabilen eklemli, o unlukla tahtadan yap lminsan veya hayvan rne i. * Terzilerin, giysi denemek, sergilemek iin kulland insan vcudu biimindeki tahta, mukavva vb. kal klar p. manken gibi * vcut lleri dzgn ve ince olan. mankenlik * Mankenlik i i. manolya * Manolyagillerden, yapraklar alma iri ve parlak ye renkte bir ss a (Magnolia grandiflora). k, il ac * Bu a n ok iri, beyaz ve limon kokusunda gzel ie ac i.

manolyagiller * Ayr yaprakl eneklilerden, manolya gibi o gzel kokulu bitkileri iine alan familya. ta iki u manometre * Buharveya herhangi bir gazbulundu kab i yzeylerine yapt bas len alet, bas n n u n nc ler. mansap mans p * Makam, yksek memuriyet. mansiyon * Bir yar mada konulan dle yeterli nitelikte grlmemekle birlikte, an lmaya de bulunan kimseye veya er esere verilen derece. man et * Bir gmle kol a na geirilen, genellikle ift katl in z kuma yap blm, kolluk. tan lan * Gazetelerin ilk sayfalarn st blmne iri puntolarla konulan bak. n l * Elleri so uktan korumak iin kullan astarlanmkrk, el krk. lan, * Bkz. ek bilezi i. * Bir denize veya ba bir a dkld veya kavu u yer, a , kav munsap. rma n ka rma tu rmak z ak,

man on

mantar

* Mantarlardan, iinde zehirlileri de bulunan, emeleri bir gvde ve bunun stnde bir biiminde apka geli , ilkel bitkilerin genel ad mi (Fungi). * Esnek ve sudan hafif oldu undan e tapas i , cankurtaran simidi, cankurtaran yele ayakkab i, taban ve daha birok eylerin yap nda kullan su geirmesiz, me a tabakas m lan, e ac . * Bu tabakadan yap e tapas lan i . * ocuklar zel tabanca ile patlatt barutlu madde. n klar * Bala n yznde tutmaya veya olta sarmaya yarayan mantar paras k lar su . * (hayvanlarda) Burun ucu. * o unlukla yzde, deri zerinde koyu kl veya mor renkte olu bir cilt hastal, kflce. z an * Baz mantarlaryol at bitki veya hayvan hastal, kflce. n * Uydurma sz, yalan. mantar a ac * Turungillerden, kerestesi ok gzenekli, sngerimsi, asar k renkli bir a (Phelloderidron amurer a se). mantar atmak * yalan sylemek, martaval atmak. mantar bilimci * Mantar bilimi ile u an kimse. ra

mantar bilimi * Mantarlaryap n ay n yol at hastal inceleyen bilim dal n lar, ya lar ve klar klar , mikoloji. mantar orbas * Mantarlarpi n irilmesinden sonra unun yo urtla karmn tereya sar ile birlikte bol su iinde n msak , kaynat yla yap bir orba tr. lmas lan mantar gibi yerden bitmek * birdenbire veya kendili inden ortaya kmak. mantar hastal * Mantar, kflce. mantar kent * Nfusu h artan yerle blgesi. zla im mantar me esi * Bat Akdeniz blgesinde yeti bir tr me(Quercus suber). en e mantar z * Karbon, hidrojen ve oksijenden olu baz hcrelerinin eperlerini kaplayarak s ve gazlar an bitki v n gemesini nleyen, bu sebeple hcrenin lmne veya mantar olu umuna yol aan madde. mantar tabakas * A alarda hcrelerin eperlerine mantar z y ve protoplzmas yitirerek mantar olu arak n umuna yol aan, dbytken tabaka. mantar tabancas * Tabanca biiminde, borusunun ucuna ii barutlu mantar tak patlat bir e ocuk oyunca larak lan it . mantara basmak * birinin haz oyuna d rlad mek, oyuna gelmek. mantarc * nsanlar birtak hilelerle sa p paralar alan (kimse), yalanc m rt n , dzenbaz. * Mantar yeti veya satan kimse. tiren mantarc l k * Mantarc olma durumu. * Mantar yeti tirme veya satma i i. mantardo uran * Mantarla mhcreler olu turacak mantar tabakas do n uran (bytken doku). mantarhane * Mantarlari n lendiyer. i mantarlama * Mantarlamak i i. mantarlamak * Aldatmak, yalan sylemek. mantarlar * Sap, yaprak, iek gibi organlar yerine dall dz iplikler grn veya nde emelerden olu klorofilsiz, an, ieksiz, ilkel bitkiler sf n; ekmek, peynir, limon gibi baz yiyeceklerin zerinde geli kfleri ve zehirsiz olanlar en yenen k r mantarlar iine al n r. mantarla ma * Mantarla i mak i.

mantarla mak * Hcre zarlar mantar z kar geirimsiz duruma gelmek. na arak mantarl * inde mantar bulunan, iine mantar konulmu olan. * Mantar olan. * Mantar hastalna yakalanm . mantarl k * Yenilebilen mantarlar yeti n tirildiyer. i * ncelenmek amac mantar kltrlerinin sakland yer. yla mantars * Mantara benzeyen. mant mant * Gabya serenini kald halat ve makara. ran mant c mant k * Mant yapan veya satan kimse. * k konularak kk bohalar biiminde drlm ine yma hamur paralar haz yla rlanan yemek.

* Do d ru nme sanat bilimi. ve * Do d ru nmenin yolu ve yntemi. * D ncenin ve d ncenin varlbiimlerinin, gelerinin, trlerinin, olanaklarn, yasalarn ve d k n n nce ba lamlarn bilimi. n mantd k * Mant hibir ilgisi olmayan. kla * Mant zmlenemeyen. kla mantncesi k * Mant d ksal ncesinin henz olu dnem. mad mant ka * Mantbak ndan, mant gre. k m a

mant k * Mantbilimiyle u an (kimse). k ra * Kesin ve sa bir ynteme gre ak lam l yrten (kimse). * Mantderslerini veren k retmen. mant l k k * Mantbiliminin her stnde oldu benimseyen felsefe. k eyin unu * Btn bilimleri matematik biime indirgeyen ve matematimantn bir uygulamas i durumuna getiren reti. mant ken * Bkz. mant ka. mant k * Mant , mant ilgili, mant kl kla ksal.

mant kl * Mant uygun, akla uygun, mant mant a ksal, k. * Mant uygun davranan. a mant ksal * Mant ilgili olan, mant uygun, mant , mant kla a kl k.

mant z ks * Mant akla aykolan. a, r * Mant uygun davranmayan. a mant zl ks k * Mant z davranma durumu. ks manti mantin * Yelkenlide aba gabya sereni kandilisas o . * Canfese benzeyen bir tr ipekli kuma .

mantinota * Kapatma, metres. mantis manto mantolu * Bir sayn logaritmasn ondalblm. n n k * Kadpaltosu. n * Mantosu olan.

mantoluk * Manto yapmaya elveri (kuma li ). mantosuz * Mantosu olmayan. manel manyak * El kitab . * Maniye (I) u ram(hasta). * Gln, garip, c a davran olan (kimse). rt lar * Hakaret sz.

manyaka * Manya yakr (biimde). a manyakla ma * Manyakla i mak i. manyakla mak * Manyak durumuna girmek, manyak gibi davranmak. manyakl k * Manyak olma durumu veya manyaka davran . manyat * Alamanadan kk, ifte bal kay. k * Bu kay klarla at karadan ekilen kk a l p . * M sla ilgili, kendinde m s zellikleri bulunan. knat knat * Yzetine manyetik kay t yoluyla bilginin depolanabildibir m slanabilir kaplamas plk i knat olan ekilli

manyetik tabaka.

manyetik alan

* Bir m s N ucundan d p da ktan sonra yine toplanS ucundan iine giren kuvvet knatn k ar ld p izgilerinin yay lmbulundu alan. u manyetik disk * Yzeyinde manyetik kay t yoluyla bilginin depolanabildibir m slanabilir kaplamas plk i knat olan ekilli tabaka. manyetik kart * zerine manyetik kay t yoluyla bilginin depolanabilecem slanabilir bir yzeyi olan kart. i knat manyetik kartu * Bir koruyucu iinde bulunan ve koruyucusundan karmaksn kullan z labilir manyetik ve koruyucu erit bile im. manyetik kaset * Manyetik kartu . manyetik erit * Yzeyine manyetik kay r yoluyla bilginin depolanabildibir m slanabilir kaplamas bir i knat olan erit. manyetik tambur * Yzeyinde manyetik kay t yoluyla bilginin depolanabildibir m slanabilir kaplamas dik bir i knat olan dairesel silindir. manyetit * M s zelliolan do demir oksidi(Fe2O4). knat i al

manyetize * Manyetizma ile etki alt al na nm . manyetize etmek * manyetizma ile etkilemek. manyetize olmak * manyetizma ile etkilenmek. manyetizma * M s zelliklerinin btn. knat * Fizi bu zellikleri inceleyen blm. in * Telkin ve hipnozla bir kimseyi etkileme. manyetizmac * Manyetizma yapan kimse. manyetizmac l k * Manyetizmacn yapt i n . manyeto * Srekli bir m s manyetik alan indklenen elektrik reteci. knatn yla

manyetolu * Manyetosu olan. manyetometre * Manyetik momentleri ve manyetik alanlarmomentlerini lmeye, kar t n rmaya yarayan alet. la manyezi ad . manyezit * srdrc olarak kullan beyaz renkli, suda az eriyen, hibir tad lan, olmayan, magnezyum oksidinin bir

* Do magnezyum silikat, lle ta Eski ta al , ehir .

manyok

* Stle engillerden, s lkelerde yeti yapraklar cak en, alma veya yedisi bir arada yelpaze durumunda k, olan, byk bir a (Manihot utilissima). a manzara * Bak, dikkati eken her ey. * Grn . * Grn , durum, tablo. * Konusu bir do veya paras resim, gravr veya desen. a ehir olan

manzara koymak * yays nda beklenmeyen kesinti aralar doldurmak iin ekrana deik manzara resimlerini getirip n ras n i gstermek. manzaral * Manzaras olan. * Manzaras olan. iyi manzaras z * Manzaras olmayan. * Manzaras kt olan. manzum * Naz ifade ile, ll ve uyakl m ekli biimde yaz lm . * Dzenli, muntazam.

manzume * Genellikle ll, uyakl lmeser, manzum para. yaz * Dizge, sistem. Maocu * Maoculu benimsemi u veya Maoculuk yanl(kimse). s

Maoculuk * Mao Z -dong'un d ncelerine dayanan Marksist ak m. mapa * Ucu halkal civata. * Gemi iini ayd nlatmaya yarayan zeytinya yanan siperli fener. yla * Mahpus. * Mapushane.

mapus

mapushane * Mahpushane. maraba * ifti. * iftilikte, toprai leyerek rne ortak olan kimse, ortak , ortak, yar. c

marabac l k * Ortak a dayanan tar i i. l m ili marabut maral * Digeyik, meral. i marangoz * Kuzey Afrika'da dervi verilen ad. lere

* A i a leriyle u an ve a ra atan e e yapan usta. itli ya marangoz bal * Bkz. testere bal. marangoz mengenesi * Tutkallanmveya i lenecek olan tahtalartutturuldu k n u ska. marangozhane * Marangozun al i yeri. t marangozluk * Marangozun i i. * Marangozun zanaat . maranta * Bir enekliler sf nndan, Antillerde ve btn tropikal blgelerde yeti tirilen, kkndeki yumrulardan ararot lan bir kame ararot kam (Maranta arundinaca). kar idi, Mara dondurmas * Mara yresine zg sert ve k vaml dondurma. Mara i i * Karton zerine gerilmi kumasim, s gibi gereler sar yap bir tr nak a rma larak lan . maraton * 42.195 m lik en uzun yaya ko usu.

maratoncu * Maratonda yar sporcu. an maraz * Hastal illet. k, * Dayan g durum. lmas * Huysuzlu ve titizliile can s u i kan. * Hastal illet, anla k, eki kavga. k, mazl me,

maraza

maraza aramak * eki olay mek, karmak iin bahane aramak. maraza karmak * kavgaya yol amak, kavga karmak, anla mazl yol aacak i yapmak. a ler maraz * Hastal ilgili, hastal . kla kl * Hastalderecesinde. k

marazlanma * Marazlanmak i i. marazlanmak * Hastalanmak, hasta olmak. marazl marazl k * G, snt huzursuz durum. k l , marazletmek k * Hastal hasta. k,

* g, snt k veren, huzursuzluk do uran bir durum yaratmak. marda * Iskarta mal. mare al * En yksek asker unvan; bu unvan asker, m ta yan ir.

mare allik * Mare olma durumu, m al irlik. * Mare san al . mare asas allik * Trenlerde mare allerin ellerinde tuttuklar sa ve zeri ssl sopa. k margarik asit * Margarin yap nda kullan palmatik asitle stearik asit aras billr durumunda yapay ya m lan, nda, asidi. margarin * ya nda bulunan, margarik asidin gliserinle birle lar tirilmesiyle de yapay olarak elde edilen, 47C de eriyen ve besin de olan bitki ya eri . marifet * Ustal hner, uzmanl k, k. * Uygun olmayan, ho gitmeyen, can sc veya davran a k i . * Bilim, bilgi. * Arac , ikinci el. marifetiyle * eliyle, arac lyla. marifetli * Ustal , hnerli. kl

marifetsiz * Ustal olmayan, hner gerektirmeyen. marihuana * Hindistan'da yeti kenevirin ieklerinden ve yapraklar elde edilen uyu en ndan turucu madde. marina * Kk teknelerin ve yatlarbar n nabilmeleri iin zel bir mendirekle evrilen veya bir liman iinde ayr lan deniz alan liman , yat . marinac l k * Marina i letmecili i. mariz * Hastal , hasta olan. kl

marizleme * Marizlemek iveya durumu. i marizlemek * Dvmek, dayak atmak. marj * Ticar bir i lemde zarar tehlikesine karayr pay. lan * Yaz lmveya basbir k n kenar b lmbo l d nda rak luk. * Toplum dnda yer alan.

marjinal

marjl mark

* Marj olan. * Alman para birimi. * Finlandiya para birimi, markka. * Resim veya harfle yap i lan aret. * Bilet, para yerine kullan metal veya ba lan ka eyden para.

marka

markac * Marka satan kimse. markaj * Baz m oyunlar ayakla veya vcutla kartak oyuncusunun davranna engel olma. tak nda m

markalama * Markalamak i i. markalamak * Bir nesneyi tan veya benzerlerinden ay iin i koymak. tmak rmak aret markalanma * Markalanmak i i. markalanmak * Markalamak i lmak. i yap markal * Markas olan. markas z * Markas olmayan. marke * aretlenmi , belirtilmi .

marke etmek * tak oyunlar kartak m nda mdaki bir oyuncuyu yak izlemek, tutmak. ndan market * Aln kendi i kendisinin grd daha ok her trl yiyecek maddesinin ve mutfak gerecinin cn ini , sat dkkn. ld marketi * Market i kimse. leten marketilik * Market i letme i i. marketing * Pazarlama. marki markiz * Markinin kar. s * ki alak, olduka geni ki ilik, koltuk. * Bir kap pencere nnde ya veya murdan korunmak iin yap saak. lan * Baz devletlerinde kont ile dk aras Bat ndaki bir soyluluk unvan .

markizet markka markr

* Bir e ince ve o kez iekli, pamuklu kuma it u . * Finlandiya para birimi, mark. * nemli ibareleri veya dikkati ekmek istenilen yerleri i aretlemeye yarayan kalem.

Marks * Marks yanl olan (grkimse). l k s , Marks l k * Marx'd n ncelerine dayanan devrimci sosyalist ak m. Marksist * Marks .

Marksizm * Marks l k. marley * Yap d gereci olarak kullan plstik madde. larda eme lan Marmara ras * Peri etmek, mahvetmek veya peri olmak, mahvolmak" anlam an an nda. marmara gibi (yakmak veya yanmak) ras * deyiminde geer. Marmara gibi yanmak ras * byk bir zarara u ramak, peri olmak. an marmelt * kar r pi eker larak irilmi t meyve ezmesi. marn topra . marnlama * Marnlamak iveya durumu. i marnlamak * Kireci az olan topra iine marn katarak daha iyi duruma getirmek. n maroken * Fas'ta i lenen yumu bir e kei derisi. ak it * zerine benekler bas marokene benzetilen koyun derisi. larak * Marokenden yap lmveya marokenle kaplanm . * ok ince taneli kil minerallerinden ve kalsitin deik oranlardaki karm olu tortul kaya, pekmez i ndan an

marokenci * Maroken e yapan kimse. ya marokencilik * Maroken deriden e e yapma sanat itli ya . maron * Kestane rengi. marpu

* Nargileyi kolayca imeyi sa layan ve nargileye tak hortum biiminde uzun ve bklgen boru. lan marpuu * Marpu yapan veya satan kimse. Mars mars * Merih gezegeni, Sak t.

* Tavlada oyunculardan birinin, kartaraf pul toplamaya ba layamadan, btn pullar toplayoyunu n p bitirerek iki say kazanmas . mars etmek * tavla oyununda kar ndakine hibir pul toplamaya f vermeden, kendi pullar toplayoyunu s rsat n p kazanmak. * kar ndakini sz syleyemeyecek duruma getirmek. s mars olmak * bu ekilde oyunu kaybetmek. * sz syleyemeyecek duruma gelmek. marsama mars k * Barsama. * Yap l iyice yak iin, yak duman ve koku vererek ba r yapan odun kmr. rken lmad ldnda as

marsgibi k * koyu esmer, kmr gibi, simsiyah. mars van * Sr beyi. n * E ek. mars ay van s * Bkz. mars e i. van e mars e i van e * Geri zekl kaba ve aptal. , ok mars otu van * Birle ikgillerden bir cins kokulu bitki (Tanacetum balsamita). mar * Askerlikte yry gemek iin verilen komut. e * Ritmi, yryen bir kimsenin veya toplulu ad n rlatan mzik paras un mlar hat . * Bir toplulu simgelemek iin dzenlenmi u mzik paras . * Otomobil, kamyon gibi motorlu aralarda motoru i letme dzeni.

mar mar ! * Ko komutu. ma mar andiz * Yk katar treni. , yk mart * Y 31 gn sren nc ay l n .

mart dokuzu * Martnc haftas grlen bir f na (Gregoryen takvimine gre). n nda rt mart havas gibi

* karars huysuz kimseler iin kullan z, l r. mart ieri, pire d ar * tedirgin edici biri gelince br gitmeye kalkan kimseler iin kullan l r. mart kap baktr, kazma krek yaktr dan r r * mart ay nda iddetli so uklar olur, insanlar kazma krek saplar yakacak duruma d n erler. mart kedisi * apkve azgkimse. n n martaloz martaval * Yalan, uydurma sz, palavra. martaval atmak (veya okumak) * inan lmayacak szler sylemek, yalan sylemek. martavalc * Yalan syleyen, palavrac . martavalc l k * Yalan syleme, yalanc l k. mart * Mart gillerden, o beyaz renkte, eti yenmez, yzc, perde ayakl u deniz ku nortak ad larn (Larus). mart giller * Omurgal hayvanlardan ku sf giren, birok tr bulunan bir familya. lar nna martin martini martolos * Trk garnizonlar hizmet eden garson. nda maruf * Herkese bilinen, tan belli, sanl nan, . * n uygun grd be eriat , endive buyurdu i u. * Tek kur atan bir e tfek. un it * Portakal kabu cin ve vermutla yap iki. u, lan * Bkz. martolos.

marufiyet * Bilinme, tan belli olma. nma marul marulcu * Birle ikgillerden, geni uzun olan yeyapraklar olarak yenilen bir bitki (Lactuca sativa). ve il taze * Marul yeti veya satan kimse. tiren

marulcuk * pleme. Marun * Lbnan ve Suriye'de oturan Katolik Sryan toplulu u. * Bu topluluktan olan kimse.

maruz

* Bir olay veya durumun etkisinde veya kar nda bulunan. s * Arz edilen, sunulan, verilen. maruz b rakmak * bir olay veya durum kar nda veya etkisinde b s rakmak. maruz bulunmak (veya olmak) * bir olay veya durum etkisinde veya kar nda bulunmak. s maruz kalmak (veya kalmamak) * bir olay veya bir durumla karkar olmak (olmamak). ya maruzat marya * Mevki, makam veya ya m byk birine sunulan, bildirilen dilek veya bilgi, sunu bak ndan . * Be byk veya dam k db lmdikoyun. ya ndan zl rak i * Dihayvan. i * Bir tr kk bal k.

marya a * Uzunlu altm geni i drt kula olan bir tr bala u , li k . mas * Emme, emerek iine ekme, so urma.

mas etmek * Bkz. massetmek. masa * Bir destek zerine oturtulmu tabladan olu mobilya. bir an * Ayn masada oturanlar tm. n * Dairelerde, kurumlarda belli konularla ilgili i grld blm. lerin * Bkz. masas fls . * ie geme ayaklar yksekliayarlanabilen masa biiminde atlama arac yla i .

masa ba * Masada, masada oturarak. masa rts * Masa zerine serilen kuma maddeden yap rt. vb. lan masa saati * Masa zeri iin yap saat. lan masa tablas * Masa zerine konulan veya masa iin yap lmtabla. masa takvimi * Masa zerinde bulundurmak zere zel olarak yap tr takvim. lmbir masa tenisi * Masa topu. masa topu * Kurallar tenisinkine benzeyen, masa zerinde zel top ve raketlerle oynanan bir oyun,masa tenisi. masa st yay l nc k * Kitap, dergi vb. gncel yay n plnda tutan yay lmesle nlar nc k i. masaj

* Vcut yzeyinde el, elektrik, su arac e i lyla itli lemler yapma biiminde, iyile tirme ve bak yntemi; m ovma, ovu turma. masajc * Sak veya tedavi amac masaj yapan kimse, masr. l yla

masajlama * Masajlamak iveya durumu. i masajlamak * Masaj yapmak. masal * Genellikle halk yaratt, a n a ku zdan za, aktan ku a srp gelen, o a unlukla insanlarveya tanr n n lar ba geen, ola d olaylar ndan an anlatan hikye. * verici, ahlk dersi veren alegorik eser. t * Bo yalan sz. ve * De ersiz, nemsiz ey. masal lemi * Do ast, gerek d, ancak masallarda rastlanabilecek yerler iin kullan l r. masal leminde ya amak * gerek olmayan, gerekle g olan d mesi eyler nerek ya amak. * masallardaki gibi ola anst gzel anlar ya amak. masal gibi * olmayacak biimde. masal okumak (veya anlatmak) * inandc r olmayan, oyalay szlerle kand c rmaya al mak. masalc * Masal anlatan, yazan veya okuyan kimse. * Yalan uyduran, hayal anlatan kimse. eyler

masal ms * Masal ran, masala benzeyen. and masallarmak t * Masal durumuna getirmek. masara * Kk, dar yer veya hcre. masarif masarika masat masif * Ktlesi, grnrdeki btn hacmi kaplayan, kaplama veya doldurma olmayan, som. masiko mask * Rengi k z sar nda deen, do kur oksit (PbO). rm ile aras i al un * Genellikle lnn yzne uygulanarak elde edilen yz kal. b * Giderler, masraflar. * Ba rsaklar tutan kari zar n . * B bilemeye yarayan elikten, ubuk biiminde ara. ak

maskanyin * Do amonyum slfat. al maskara * E lendirici, sevimli, gldrc, ho . * (kfr olarak sylendi inde) erefsiz, haysiyetsiz, rezil. * Karnaval maskesi. * Kirpik boyas , rimel.

maskara etmek * bir kimseyi veya gln ve eyi erefsiz duruma d rmek. * bir bozmak, berbat etmek. eyi maskara olmak * gln bir duruma d mek. maskaraca * Maskara gibi, maskaraya benzer. maskaralanma * Maskaralanmak iveya durumu. i maskaralanmak * Maskaraletmek. k * erefsiz, haysiyetsiz ve gln davran bulunup herkesin e larda lencesi olmak. maskarala ma * Maskarala i mak i. maskarala mak * E lendirici, ho durum almak. bir * Herkesin e lencesi durumuna gelmek. maskaral k * E lendirici, gldrc davran soytar , l k. * erefsizce, haysiyetsizce davran rezalet. , maskaras olmak * birinin e lencesi olmak. maskaras n karmak * birini rezil etmek, kk d rerek gln duruma sokmak. maskarat * Maskarata.

maskarata * Ayakkabn st yznn n taraf diki ayr burun blm. n nda le lan maskaraya almak * biriyle e lenmek, alay etmek. maskaraya evirmek * gln bir duruma sokmak. maske * Boyal karton, kumaplstikten yap , lmolan ve ba nca tan kalar nmamolmak iin yze geirilerek kullan yapma yz. lan * Korunmak iin, zel olarak yap yze geirilmiey. lm , * Yz ve boyun gzelliiin cilde srlen krem, macun vb. i * Gerek duygular bir gerek grn gizleyen aldat grndavran veya eyin n c , .

* Ki oynad rol veya hem kendisine hem de evresine kartak davran inin nd . maskeleme * Maskelemek i i. maskelemek * Grnmemesini sa lamak, maske ile rtmek, alalamak, kamufle etmek. * Gerek grn saklamak, gizlemek. n maskelenme * Maskelenmek i i. maskelenmek * Maskelemek iyap veya maskelemek i konu olmak. i lmak ine maskeli * Maskesi olan, maskelenmi . * Davranve tutumunda gerek ki ini saklayan. ili

maskeli balo * Yze maske tak gidilen balo. larak maskesi d mek * gerek niyeti ve niteliortaya i kmak. maskesini atmak * amalar gizlemesini bilen kimse, bu tutumunu b n rakarak gerek ki ini ve amalar a vurmak. ili n a maskesini d rmek (veya srmak) y * gerekleri ortaya karmak. maskesini kald rmak * gizli amalar, gerek ki ini ortaya n ili karmak. maskesiz * Maskesi olmayan. * Davranve tutumunda gerek ki ini saklamayan. ili maskot * U getirece inan ur ine lan ey. * U say kimse veya hayvan, u ur lan urluk. maslahat * , nemli i , mesele. * Erkeklik organ . maslahatgzar * "gren, yapan, eden" Bir byk elinin temsilci olarak bulundu lke dna u kmas durumunda veya o lkeye gelmesinden nce ona veklet eden diplomat, i gder. maslahatgzarl k * Maslahatgzar olma durumu, maslahatgzar mesle n i. * Maslahatgzarmakam gderlik. n , i maslak * Srekli su akan boru. * Su yolu zerinde bulunan su haznesi. * Byk yalak. maslp * As as ldrlm lm larak ; (kimse).

masmavi masnu

* Her yan mavi, gmgk. * Sanatla yap sanat rn. lm , * Asl olmayan, uydurma, yapma, dzme, dzmece, sahte. * Sanatla yap eyler, sanat eserleri. lm * Asl olmayan eyler, yapma ve dzme eyler. * Masonluk derneyesi, farmason. i

masnuat

mason

mason locas * e derecelerdeki masonlardan olu gruplardan her biri. itli an masonluk * Birtak karde ilkelerini benimseyen, birbirlerini parola ve i m lik aretlerle tan loca denilen blmlere yan, ayr kimselerden kurulu dernek. lan * Mason olma durumu, farmasonluk. masr * Erkek masajc , ovucu. masz masraf * Bayan masajc , ovucu. * Harcanan para, gider. * Bir yap nda kullan gere, har. eyin m lan

masraf etmek * para harcamak. masraf grmek * alveri veya deme i lerini yapmak. masraf kap s * Para harcamay gerektiren bir i . masraf kapamak s * para harcamay gerektiren bir igiri e mek. masrafa girmek * bir i veya yap iin ok para harcamak. m masraf ekmek * bir i gereken paray iin demek, gideri kar lamak. masrafl * ok masraf gerektiren, pahal ya kan. masrafs z * Masraf gerektirmeyen veya az masraf olan, ucuza mal olan. * Klfeti az olan. masraftan kmak * beklenmedik bir s para harcama durumunda kalmak, paradan rada kmak. masruf * Sarf edilmiharcanm , .

massetme * Emme, iine ekme, so urma. massetmek * Emmek, iine ekmek, so urmak. mastar vb. mastar mastara * A lme cetveli, iletki, m stara. master mast * niversite diplomas doktora aras yla ndaki akademik derece, yksek lisans derecesi. * Kulaklar uzun ve d bacaklar sa, bodur bir kpek cinsi. k, k * Fiilin -mak/-mek veya -ma/-me ekleri alan ve isim gibi kullan al-mak, lan ekli: -mek, gr-me, bul-ma

* S ve duvarc n, cetvel gibi kulland , uzun, ensiz ve dz tahta, m vac lar klar star.

mast i ie * kzgz. mastika * Sak tatlandlmrak z rak. zla r , sak s * Saka ndan lan reine. z ac kar mastor * ok sarho . mastur masturi * Mastor. * Geminin en geni yeri.

mastrbasyon * Cinsel blgelere dokunarak orgazm sa lama. masum * Susuz, gnahs z. * Temiz, saf. * Kk ocuk. masum masum * Masumlukla, masum bir biimde. masumane * Susuz, temiz, masum bir biimde. masume * Susuz, gnahs(kad z n). * Temiz, saf (kad n).

masumiyet * Masumluk. masumluk * Masum olma durumu, masumiyet.

masun

* Korunan, korunmu . * Saklanm .

masuniyet * Korunmu olma durumu. * Dokunulmazl k. masura * Karton, tahta veya plstikten yap zerine iplik vb. sar koni veya silindir. lan, erit, lan * e z me vanas . * Bir akarsu l birimi. * Bir e brlce (Phaseolus aureus). it ma a * Ate veya k n bir tutmaya, korlar rmaya yarayan iki kollu metal ara. zg ey kar t * ok kk eyleri tutmaya yarayan kk, kollu ara. * Ba nisteklerine, amalar alet olan kimse. kasn na * Bisiklet atnn ve arkas atal biiminde, tekerleklerin tak para. sn nda, ld * Salar v krmak, dzeltmek iin elektrik veya ate t ma biiminde alet. le s lan a

ma

ma gibi a * zay kuru (kimse). f ve ma gibi kullanmak a * Bkz. ma olmak. as ma kadar a * (yeni do ocuklar iin) ok ufak. an ma varken elini yakmak a * bir i gelebilecek zarardan kendini koruyacak bir yol varken o yolu tutmamak. ten ma ac * Mayapan veya satan kimse. a

ma l ac k * Ma niveya mesle acn i i. ma ala * Ba bahelerde ekilmek iin ayr ve lmtoprak paras , evlek. ma alama * Ma alamak i i. ma alamak * Salar a ile krmak veya dzeltmek. ma v ma alanmak * Maile tutturulmak. a ma al * Ma olan. as * (sa iin) Ma ile k lm a vr . ma k al * Ba npek de ho kasn olmayan, sak isteklerine, amalar alet olma durumu. ncal na * A h nl yaramazlyznden dayak yemeye aday (ocuk). r k, r k

ma k etmek al * ba n , isteve amalar rultusunda al kalarn kar i do mak. ma allah * "Ne gzel", "Allah nazardan saklas gibi be n" enme duygular anlat r. * Umulmaddurumlar kar nda k k ve sitem belirtmek iin sylenir. k s a nl * Nazar de memesi iin ocuklar zerine ili n tirilen veya e aralara, binalara vb. yerlere as stnde itli lan, "ma allah" yaznazarl l k. ma allah var * bir kimsenin veya bir iyi bir durumu anlat eyin l sylenir. rken ma olmak as * sak bir i biri taraf ara olarak kullan ncal te ndan lmak. ma k atl ma er * toplulu toplum. nsan u, ma er * Toplulu ait olan, toplumu ilgilendiren. a * Toplumsal. * Tek paral kol yerine yar olan bir e kadstl ve klar it n . * Baz kl varl Araplargiydiipekten harmani. n i * Metal, toprak vb. den yap z k kulplu, barda benzeyen, kk kap. lm a a , a * Do u. * Sevilen, olunan (erkek). k * Sevilen, olunan (kad k n). mat mat * Satran oyununda taraflardan birinin yenilgisi. * Parlak olmayan, donuk. * Mslman olmayanlar zellikle Yahudilerin mezarlna verilen ad, me k. n, atl

ma lah

ma rapa mak r ma uk ma uka

mat etmek * (satran oyununda) yenmek. * bir tart sonunda kar ndakini cevap veremez duruma d ma s rmek. * kt duruma d rmek, bozmak. mat olmak * (satran oyununda) yenilmek. * bir tart sonunda veya benzeri bir durumda yenik d ma mek. matador matafora * Bo gre toreador. a isi, * Sandallar asmaya yarayan ve gemilerin bordalar bulunan dikmelere verilen ad. nda

matafyon * Yelkenlere ve teknelere a delik. lan matah matara * Yolculukta veya askerlikte kullan boyna veya bele asolarak ta genellikle aba veya deri kapl lan, l nan, , metal su kab . matbaa * Bas evi. m matbaac * Bas , bas evi sahibi. mc m matbaac l k * Bas l bas evi i mc k, m letmecili i. matbah matbu * Bas bas l lm , . matbua matbuat matem * Basma. * Bas n. * Yas. * Mutfak. * (hafifseme duygusu ile) nsan, mal, e vb. iin kullan ya l r.

matem ay * Kamer aylar muharrem ay ndan . matem havas * Bir yerde herhangi bir sebeple ortaya zntl durum. kan matem tutmak * Bkz. yas tutmak. matematik * Aritmetik, cebir, geometri gibi say l temeline dayanarak niceliklerin zelliklerini inceleyen ve bilimlerinin ortak ad , riyaziye. * Say dayal ya , mant , ince hesaba ba. kl l matematiki * Matematikle u an kimse, riyaziyeci. ra * Matematik retmeni. matematiksel * Matematik bilimi ile ilgili olan, riyaz. * Kesin, sa btn ku lam, kulardan, btn ters ihtimallerden uzak olan. matemli materyal * Yasl . * Malzeme, gere.

materyalist * Materyalizmden yana olan (kimse, gr maddeci. ), materyalizm * Dnyada, yaln maddenin varln zca kabul eden, tanr gibi manev kavramlar ve inkr eden , ruh ret felsef gr , maddecilik, zdekilik. matine * Tiyatro, sinema, konser salonu vb.de gndz gsterisi. * Herhangi bir eserin tan t , okunmas lmas , yorumlanmas bir sanat anma amac dzenlenen veya y yla toplant . matiz matiz * halat yeri kal mayacak biimde birbirine ekleme i ki ek nla i. * ok sarho . * (orta oyununda ve Karagz'de) Sarho .

matiz olmak * sarho luktan s zacak duruma gelmek. matizlik * Sarho luk. matkap matla * Tahta, maden, beton vb.gibi sert maddeler zerinde delik ama yarayan alet, delik ama aleti, delgi. a * Gk cisimlerinin do . mas * Gk cisimlerinin do u yer. du * Divan edebiyat kaside veya gazelin ilk beyti. nda

matla ma * Matla i mak i. matla mak * Mat duruma gelmek. matlarma t * Matlarmak i t i. matlarmak t * Mat duruma getirmek. matl k matlup * Mat olma durumu. * stenilen, aran lan. * Alacak.

matmazel * Frans zcada evlenmemi zlar iin kullan unvan. k lan * Trkede evlenmemi Hristiyan k iin "bayan" sz yerine kullan zlar l r. matra almak a * alaya almak, e lenmek. matrah * Bir verginin miktar belirtmek iin temel olarak al de n nan er.

matrak

* Kal sopa, de n nek. * E lenceli, gln, ho .

matrak gemek * alay etmek, e lenmek. matrak * Osmanl ordusunda acemilere matrak denilen silhla sava may reten usta. matriarkal * Anaerkil. matriks matris * inde birok biyolojik olaymeydana geldi akl az, cansbir s ortam. n i, c z v * Hesap ve kumanda i lerini gerekle tirmeye yarayan elektronik devre. * statistikte, bir elemanlar toplulu unun dzenlenmi biimi. * Gerek ve karma say n dikdrtgen biiminde tablosu. lar k * Bask yoluyla teksir iin kullan girintili ntmetal veya mukavva kal bask b lan, k l p, kal.

matris k d * Bas formankaln lacak n b almada kullan yumu karton. lan ak matru * T olmu ra .

matru luk * Sakals bksolma durumu. z, y z matrut matuf * Bir yne e . ilmi * Yneltilmi . matuf olmak * bir yneltilmek. eye matuh maun * Bunam bunak. , * Kovulmu lm , kar .

* Tespih a gillerden, Hindistan ve Honduras'ta yeti byk bir orman a , akaju (Swietenia ac en ac mahagoni). * Bu a n parlak k z rak renkte, sert ve iyi cillanan kerestesi. ac rmmt * Bu keresteden yap lan. maval * Yalan, uydurma sz. maval okumak * yalan sylemek, yalan syleyerek oyalamak, masal okumak. mavera * te. * Grlen lemin tesi. * Ye ile menek rengi aras bir renk; bulutsuz gkyznn rengi. il e nda

mavi

* Bu renkte olan. mavi boncuk * Mavi renkli boncuk. * Nazar de mesin veya gze gelmesin inanc tak boncuk. yla lan mavi boncuk da tmak * birok ki birden sevgi gstermek ve sz konusu ki bu sevginin yalnkendisine verildi iye ileri, z ine inand rmak. mavi boncuk kimde? * (biroklar ayr "en ok sevdi sensin" diyen kimsenin) en ok sevdikim?. na ayr im imdi i mavi hastal k * Kalbi ikiye ay blmenin kapanmas ran sonucu temiz ve kirli kanbirbirine kar na yol aan hastal n mas k. mavi kf * zellikle ttn fidelerinde reyerek, yaprak hastalna yol aan asalak mantar.

mavikantaron * Birle ikgillerden, baharda bu tarlalar mor renkli iekler aan bir bitki, belemir, peygamber ie day nda i (Centaurea cyanus). mavile me * Mavile i mek i. mavile mek * Mavi duruma gelmek. mavili * zerinde mavi renk olan ( ey). * Mavi renkte giysi giymi olan (kimse). * Mavi renkte olma durumu. * Mavi gibi olan, rengi maviye alan.

mavilik mavimsi

mavimt rak * Maviyi and ran. mavi * Ak tenli, mavi gzl olan (kimse). mavi mavi (bakmak) * mavi gzlerle (bakmak). mavna * Gemilere ve yakklara yk ta gvertesiz byk tekne. n y yan, * Byk, k yelkenli yk gemisi. e

mavnac * Mavna i (kimse). leten mavruka * Kur undan dklm uzun ve yuvarlak, iki ucu delikli, mazgallan c parlat p vayla lmveya sar madenden dkm yap nikeljlanm 80-130 gr a bir av aleti. l p , rlnda mavuna * Mavna.

mavzer maya

* Ath dakikada ortalama alt z mermi olan ve orduda kullan bir tfek tipi. lan

* Baz besinlerin yap nda mayalanmay lamak iin kullan madde, ferment. m sa lan * Yarad , z nitelik. l * erdikleri enzimlerin katalizr nitelietkisiyle i ekerleri karbondioksit ve alkole dn tren bir hcreli bitki organizmalar . * Ars utanmaz kimse. z, maya * Dam k di zl i hayvan. * Dideve. i maya * Bir tr halk trks. maya a ac * Meyvelerinden yemek ya lan bir tr hurma a (Elaels). kar ac mayabozan * Bir mayanetkisine karkoyan, protein yapnda madde. n s mayalama * Mayalamak i i. mayalamak * Maya koymak, iine maya kar rmak. t mayaland rma * Mayaland i rmak i. mayaland rmak * Mayalanmas sa n lamak. mayalanma * Organik maddelerin baz mikroorganizmalarca salg lanan enzimler etkisiyle u deiklik, tahammr, rad i fermantasyon. * S veya hamur durumda bulunan organik maddelerin kendili v inden kabar kprerek gaz p karmas olay . mayalanmak * Mayanetkisiyle ek kabarmak. n iyip mayal * maya kar r ine lm t . * Maya ile ek kabarm iyip . * Daire eklinde a mayalanmhamurun, sac veya f pi lan r nda irilmesiyle elde edilen ekmek. * Maya olarak kullan iin ayr maya olmaya yarar. lmak lm , * Dam k hayvan. zl

mayal k

mayas bozuk * Kt yaradl l, karaktersiz. * Hain. mayas l * Birdenbire ortaya karak geli k , ka en zart sulanma, kabuk ba gibi doku bozukluklar nma, lama yla kendini gsteren ve bula olmayan bir deri hastal, egzama. c * Basur.

mayas l otu * Bir deri hastalna karkullan bitki trlerine (zellikle Ajuga, Hypericum, Digitalis, Teucrium) verilen lan ad. mayas z * inde maya bulunmayan.

maydanoz * Maydanozgillerden, 50-80 cm ykseklikte, ufak ye yaprakl kokulu iki yk otsu bir bitki il , zel ll (Petroselinum crispum). maydanozgiller * Ayr anak yaprakl eneklilerden, iekleri iki emsiye durumunda olan, anason, kereviz, maydanoz ve kimyon gibi bitkileri iine alan bir familya. mayho * Tadekerli ve az ek i olan. * (dostluk ili iin) Bozulmu kisi veya bozulmaya yz tutmu olan.

mayho luk * Mayho olma durumu. may n * Toprak alt stne veya suyun iine yerle na, tirilen, do rudan do ruya, arpma veya bas etkisiyle n patlayarak zarara yol aan patlay madde. c may dkmek n * denize mayb n rakmak, denizi may nlamak. may gemisi n * Denize maydkmek iin zel olarak yap n lmgemi. may tarlas n * Patlay maddelerin d i veya oka bulundu yer. c endi u may nc * Maydkmeye yard eden veya mayd kimse. n m n eyen may nlama * May nlamak i i. may nlamak * (bir yere) May dkmek veya d n emek. may nlanma * May nlanmak i i. may nlanmak * May nlamak iyap i lmak. may nl * May nlanmyer. may z ns * May olmayan, may n nlanmamyer. may s may s * Y 31 gn sren be ay l n inci . * Taze sr gbresi.

maybce s i * Kkanatl n lardan, uzunlu 20-25 mm olan, geli be l sren, bitkilere zararl bcek u mesi y bir (Melolontha vulgaris). maybcekleri s * Otul zellikleri dolayyla bitki saynnden nem ta bcekler toplulu s l yan u. may sl may ma * May i mak i. may mak * ok yemekten, s caktan veya zevkten gev emek. mayi mayistra * S. v * Grandi dire en alt sereni ve bu serene ekilen yelken. inin * Kuzeybat rzgr . * nsandan ba btn primatlara verilen genel ad. ka * irkin ve gln. * Takliti. * Bol gbreli.

maymun

maymun bal * Yuvarlak babir cins kpek bal (Squatina vulgaris). l maymun gibi * tuhaf, gln hareketler yapanlar iin sylenir. * takliti. maymun gzn at * geen bir olaydan ders al anlat ndn r. maymun i tahl * Hevesi abuk geen, karars z. maymuna benzetmek (evirmek veya dndrmek) * gln ve irkin duruma sokmak. maymuna dnmek * irkin ve gln duruma girmek. * uslanmak. maymuncuk * Kk maymun. * Her kilidi amaya yarayan, demirden, e ve sivri ara. ri * Ergin evrede ba zmlerinin yaprak ve srgnlerini, kurtuk evresinde kkleri kemiren, parlak siyah k n kanatl bcek (Otiorrhyncus peregrinus). maymunlar * Omurgal hayvanlardan, memeliler sfn etenliler alt sf giren bir tak primatlar. nn nna m, maymunla ma * Maymunla i mak i. maymunla mak * Maymuna benzemek, maymun gibi davranmak.

* Takliti davranmak. maymunlarma t * Maymunlarmak durumu. t maymunlarmak t * Maymun davran ile hareket ettirmek. lar maymunluk * Gldrmek veya dikkati ekmek iin yap tuhafl lan k. maymunsu * Maymun gibi, maymuna benzer. mayna * Yelken indirme, fora kar . t * ndir. * B lma, son verilme. rak mayna etmek * herhangi bir halat ve palanga arac denize veya yere indirmek. eyi lyla * (fna iin) yat rt mak. mayo mayocu * Mayo diken veya satan kimse. mayoculuk * Mayo retmek, dikmek veya satmak iveya mesle i i. mayonez * Yumurta sar, zeytinyave limonla yap bir e koyu, so sala. s lan it uk * Genellikle denize girerken ten zerine giyilen, vcudun gerekli kmlar sca rten giysi. s n k

mayonezli * Mayonez kat lmveya kar r lm t . may or * Alman gm . maytaba almak * biriyle alay etmek, e lenmek. maytap * Yandnda renkli ve parlak klar saan, gecelerinde yak hava fi enlik lan ek.

-maz / -mez * Olumsuz geni zaman eki: anla-maz-s, oku-maz-sz , yaz-maz , bil-mez-ler vb. n n * Fiilden s treten ek: fat k-maz (sokak) tken-mez (kalem) vb. mazak * K balgillerden, Atlantik Okyanusu, Akdeniz ve Marmara denizinde ya rlang ayan, k z rm renkli, lezzetli bir bal(Trigla lineata). k mazarrat mazbata * Tutanak. mazbata muharriri * Zarara u rama, zarar.

* Bir komisyon kararn gerekesini kaleme alan ye. n mazbut * Ele geirilmizapt edilmi , . * Bir yere yaz deftere geirilmi lm , . * Unutulmam hat kalm rda , . * Dzenli, dzgn, be enilen. * Do olaylar etkilenmeyecek biimde korunmu a ndan olan (yap ). mazeret * Kendini veya ba birini zrl gstermek iin ileri srlen sebep, zr. ka * Bir kimseyi zrl gsteren durum veya olay. * Bir eyden kurtulmak veya ka nmak iin ileri srlen gereke, bahane.

mazeret bulmak * iinde bulunulan durumu a klayacak bir sebebi ortaya koymak. mazeret k d * rencinin okula gelemeyi sebebini bildiren ve velisi taraf imzalanarak okul ynetimine verilen inin ndan belge, tezkere. mazeretli * Mazereti olan, mazur.

mazeretsiz * Mazereti olmayan. mazgal * Kale duvarlar i yan , dyan delik. nda geni dar

mazgall * Mazgallar olan. mazhar * Bir ortaya grnd yer veya kimse. eyin kt, * (bir iyili Eri , eri (kimse). e) mi en

mazhar olmak * iyi bir ermek, ula eye mak. mazhariyet * Eri elde etme. me, maz * Servigillerden, yapraklar alma ve kk pullar biiminde, gvdesi dz olan, dipten dallanan bir ss k bitkisi (Thuya). * Hayvansal ve bitkisel asalaklar bitkilerde olu n turdu ur. u maz * Ka ve arabalarda iki tekerlebirbirine ba n i layan a dingil. a

maz esi me * Maz stnde urlarolu u me tr (Quercus infectoria). n tu e maz l k * Maz alarn ok oldu yer. a n u mazi * Gemi . * Gemi zaman.

maziye kar mak

* gemi kalmak, yrrlkten ve i te lerlikten kmak. mazlum * Kendisine zulmedilen. * Sessiz ve uysal, boynu bkk. mazlumluk * Haks ve zulme u zl a ramolma durumu, ezilmi lik. * Sessizlik, uysall k. mazmun * Anlam, kavram. * Divan edebiyat baz nda kavramlar dolayl anlatmak iin kullan nkteli ve sanatl lan sz. maznun * San k. mazo ist * Cinsel zevk almak iin kendisine eziyet edilmesi gereken, eziyet ekerek cinsel zevk alan (sap zezer. k),

mazo izm * Eziyet ve ac cinsel zevk alma e ile ilimi, zezerlik. mazot * Yak t olarak kullan ham petroln dam rnlerinden biri. lan tma

mazotlama * Mazotlamak i i. mazotlamak * Mazot tabakas kaplamak. yla * Ya paralar l mazotla temizlemek, y kamak. mazruf * Zarf iine konmuzarfl , . * Zarfl k t. * Mazereti olan, mazeretli.

mazur

mazur grmek * kusura bakmamak, ho grmek, balamak, affetmek. mazur olmak * mazeretli olmak, bahanesi bulunmak. mazurka * Bir e Leh dans it . * Bu dansmzi n i. mazuryum * Teknetyumun eski ad . me me -me * Trk alfabesinin on alt harfinin ad nc . * Koyun, kuzu gibi hayvanlar ses. n kard * \343 -ma / -me (I).

-me meal

* \343 -ma / -me (II). * Anlam, kavram, mefhum. * Ortaya sonu, netice. kan ey, * zn, anlam alarak, anlam n nca. * Ba lang , ba . * unsur, prensip. lke, * Kaynak, kk.

mealen mebde

mebiz mebl

* Yumurtal k. * Para miktar , tutar.

mebni

* -den dolay , -den tr. * Yap lm kurulmu , , bina olunmu . * Milletvekili.

mebus

mebusluk * Milletvekilli i. mebzul * Bol, ok.

mebzuliyet * okluk, bolluk. mecal * Glk, dinlik, derman, takat.

mecal kalmamak * g kalmamak, gszle mek. mecalsiz * Arg dermans takatsiz. n, z,

mecalsiz d mek * gszle mek, takati kalmamak. mecalsizlik * Arg k, dermans k, takatsizlik. nl zl mecaz mecazen mecaz * Mecazla ilgili, mecaz niteli olan. inde mecazl * Bir ilgi veya benzetme sonucu gerek anlam ba anlamda kullan sz. ndan ka lan * Mecaz yoluyla, mecaz olarak.

* Gerek anlam saptlarak benzetmeli olarak kullan ndan r lm(sz). mecbur * Herhangi bir konuda ykml, bir yapmak zorunda olan. eyi * Ba, d tutkun. l kn, mecbur etmek * zorlamak. mecbur kalmak (veya olmak) * herhangi bir yapmak zorunda bulunmak. eyi mecbur tutmak * zorlamak, ykml saymak, mecbur etmek. mecburen * Kendi iste dnda, zorla, kalmaz, zorunlu olarak. inin n mecbur * Kalmaz, zorunlu. n mecburiyet * Ykml, zorunlu olma durumu. meccanen * Parasolarak, bedava. z meccan -mece * Bkz. -maca/-mece. mecelle * Kitap. * Fh hkmleriyle bu konudaki trl itihad araya getiren, Tanzimattan sonra haz k bir rlanmolan, yasa yerine kullan eser. lan mecidit * Uranyum ve kalsiyum hidratl al slfat do . mecidiye meclis * Osmanl Devletinde 1840 y bas 20 kuru erinde olan gm l nda lm , de sikke. * Bir konuyu konu veya gr iin yap toplant bu toplantn yap yer, mak mek lan ve n ld ura. * Bir konuyu konu veya gr iin bir araya gelmi mak mek kimseler toplulu u. * (zel ad olarak) Trkiye Byk Millet Meclisinin k lm. salt * Dostlar toplant. s * Parasolarak, bedava. z

meclis ararmas t * Belli bir konuda Trkiye Byk Millet Meclisinde bilgi edinmek iin yap inceleme. lan meclis kurmak * birka ki i konu veya e mak lenmek iin toplanmak. meclisara meclp * Gzel konu kendini toplant konu yla sevdiren (ki an, larda mas i). * Tutkun.

mecmu

* Bir araya getirilmi , toplanm btn, hep. , * Toplam. * Dergi.

mecmua

mecmuac * Dergi i leriyle u an kimse. ra mecmuac l k * Dergi i leriyle u ma. ra mecnun * Sevdadan tr kendini kaybetmi . * n, deli. lg

mecnun olmak * sevda sebebiyle kendini kaybetmek. * delirmek, rmak. ld mecnunane * n gibi, nca olan. lg lg * n bir biimde. lg mecnunca * Mecnun gibi, deli gibi; delice. mecra * (akar sularda) Yatak, akak, su yolu. * Bir i gidibir olaydo in i, n rultusu.

mecras i de mek * (bir ibir olay iin) gidiyn, do , i, rultusu demek. i mecruh * Yaral , yaralanmolan (kimse). * ncinmi olan (kimse). * Ateinek, timsah vb.ne tapan kimseler. , * Zerddininde olanlar. t * Mecus dininden olan kimse, Zerd t.

Mecus

Mecus

Mecuslik * Mecus dini veya Mecus toplulu u. meczup * Tanr k akl yitirmi ayla n kimse. * Akl yitirmideli, sap n , k. * Sng gibi yalnbatlarak yaralamaya yarayan, k dz ve ensiz k z r sa, l . * Sakk tutamlar biiminde deik renklerde boyanmdurumu. n i * Bkz. -ma / -me.

me me -me

mehul

* Bilinmeyen, bilinmedik. * Edilgen (fiil). * Bilinmeyen, anla lmayan eyler, mehuller. * Dnence. * Dayanak, yard . mc

mehult medar

medar olmak * yard , yararl dokunmak. m medar iftihar * vnlen, onur duyulan, iftihar edilen veya kimse. ey medcezir meddah * Bkz. meddcezir, gelgit. * Taklitler yaparak, ho hikye anlatarak halk lendiren sanat e . * ven, a vgde bulunan kimse. r

meddahl k * Meddah sanat , meddah i n i. * vclk. meddcezir * Bkz. gelgit. -meden meden * Kentlile , k ktan kurtulmuuygar. mi rsall , Meden Kanun * Yurtta yasas lar . meden nikh * Nfus idaresince kabul edilen ve yasalara gre yap resm evlenme i lan lemi. medenle me * Uygarla ma. medenle mek * Uygarla mak. medenle tirme * Medenle tirmek iveya durumu. i medenle tirmek * Meden duruma getirmek, medeniyet seviyesini ykseltmek. medenlik * Uygarl k. medeniyeci * Meden hukuk dersini veren retim yesi. medeniyet * Bkz. -madan / -meden.

* Uygarl k. medeniyetilik * Medeniyet yanl olma durumu. s medeniyetsiz * Uygarla mam . medeniyetsizlik * Medeniyetsiz olma durumu. medet * Yard imdat. m, * Yard et, imdat. m

medet Allah! * zor bir durumda bulunulurken sylenir. medet ummak (veya beklemek) * yard beklemek. m medhsen * vg. medih * Bkz. meth.

Medine dilencisi * st baperi kt giyimli insanlar iin sylenir. an, Medine kurdu * ve birok ba memelinin, deri alt lgan dokusunda ya s lkeler solucan nsan ka kat ayan cak (Filaria medinensis). mediyastin * G yanlardan akci sn, erler, nden g kemi arkadan omurga ile srlanan orta blgesi. s i, n medll medrese * Anlam. * lkelerinde, genellikle dini kurallar uygun bilgilerin okutuldu yer. slm slm na u * Faklte.

medreseli * Medrese rencisi. medreseye d mek * iinden lmaz bo k tart malar konusu olmak. n medz * Denizanas . medya * Byk ileti ve yayorganlarn btnne verilen ad. im n n * im ortam im aralar leti , ileti , kitle ileti aralarn tm. im n

medya camias * Bkz. basdnyas n . medya maydonozu * Televizyonlarda ssprogramlara kat kendinden sz ettiren kimse. k k larak

medya star * Kitle ileti aralar ok syer alan, grnen kimse, medya y z im nda k ld. medyac * Medya grevlisi. medyatik medyum * Ruh tesi ileti kurma deneylerinde, ruhlarla insanlar aras arac etti ileri sren kimse. im nda l k ini medyumluk * Medyum olma durumu. medyun * Verecekli, borlu. * im aralar zg, ileti aralar ilgili. leti na im yla

medyun olmak * kendini borlu hissetmek. mefahir * vnlecek eyler, vnceler. mefharet mefhum * vnme, vnce, iftihar etme. * Kavram.

mefhumcu * Mefhumlara ba kalan kimse. l mefhumculuk * Mefhumcunun i i. mefkre * lk, ideal.

mefkreci * Mefkre sahibi olan. mefkrecilik * Mefkre sahibi olma i i veya grevi. mefl * nmeli, felli. mefret mefru mefru at * Kocaman, iri, byk, muazzam. * D eli. * Ev d emek iin gerekli e d ya, eme.

mefru at * Mefru satan kimse, d at emeci. mefru l at k

* Mefru ni atn i. mefsuh * Feshedilmi , kaldlm da lm bozulmu r , t , . meftun * Tutkun, gnl vermivurulmu , .

meftun etmek * kendine ba lamak. meftun olmak * tutulmak, gnl vermek, vurulmak. meftuniyet * Meftunluk. meftunluk * Tutkunluk, gnl vermi lik. mef'ul * Yap lenmi lm i , . * Bir i etkisinde olan. in * Tmle. * Bir birimin nne geldi inde, bu birimi bir milyonla arpan n ek, dev, devasa. K saltmas M.

mega

mega store * \343 Byk ma aza. megafon * Sesi bytp uza iletmeye yarayan koni biiminde alet. a

megahertz * De bir milyon hertz olan frekans birimi. K eri saltmas MHz. megaloman * Megalomaniye tutulmu olan (kimse). megalomani * Byklk hastal. megaton * Bir milyon ton de erinde ktle birimi.K saltmas Mt. * Nkleer bir bombanveya merminin gcn lmeye yarayan birim. n

megatonluk * Herhangi bir megaton de erinde olan. megavat * Bir milyon vat de erinde elektrik g birimi.K saltmas MW. megavatl k * Herhangi bir megavat de erinde olan. me er me erki * Bilinmeyen, fark olunmayan bir durum iin kullan me oysaki. nda l r, erse, * veya emir kipinde olan ve biri di engelleyecek durumda bulunan iki cmleyi birbirine ba stek erini lar.

me erse mehabet

* Me hlbuki; oysa. er, * Byk ve sayg er kimselere duyulan sayg de . * Byklk, ululuk, ycelik.

mehabetli * Byk, ulu, yce. mehaz * (bir eser yaz l ba rken vurulan) Kaynak. mehd mehel mehil * Do yolda olan, hidayete ermi ru olan. * Uygun, yerinde, denk. * Bir i bitirilmesi iin tan ek sre, nel. in nan

mehil mddeti * nceden tan sre, zaman tan nan ma. mehil vermek * sre tan mak. mehle * Kasaplhayvanlar omuz ba k n klbast veya past k yumu et. ndan kan l k rmal ak

Mehmetik * Sevgi duygusu ile Trk askerine verilen ad. mehr * \343 mihr. mehtaba kmak * ay gezip dola nda mak. mehtap * Ay .

mehtapl * Mehtab olan. mehter * Mehterhane tak nda grevli kimse. m * Osmanl larda, ad bakan u rlara ak. mehter musikisi * \343 mehter mzi i. mehter mzi i * Klsik Trk mzimakamlar usullerinin kullan tek sesli bir mzik tr. i ile ld mehter tak m * Mehterhane. mehter yry * ad ileri, bir ad geri yap yry ki m m lan .

mehteran * Mehterler. mehterba * Mehter tak nyeti mn tirilmesinden ve al ndan sorumlu kimse. mas mehterhane * Osmanl ks, nakkare, zil, zurna ve borulardan kurulan asker mka tak . larda z m * Bu tak n bulundu yer. m u * Hapishane. -mek mekn * Yer, bulunulan yer. * Ev, yurt. * Uzay, feza. mekn akusti i * inde bulunulan yerin ses dzeninin uyumu. mekn gruplar * Bir yeri dolduran geler. mekn tutmak * bir yere yerle mek. mekn zarf * Yer zarf . meknc * Mekn tutan kimse. mekanik * Kuvvetlerin maddeler ve hareketler zerine etkisini inceleyen fizik dal . * Denge veya hareket kurallar ilgili. yla * El veya makine ile yap lan. * D nmeden (yap lan). mekaniki * Mekanikili ili veya mekanikilikten yana olan (grkimse vb.). e kin , mekanikilik * Btn fiziksel olaylar , uzay ve uzayda yer de tirmelerle a i klayan grmekanizm. , * Canl klar varl , organik olaylar , mekanik yasalara gre a klayan mekanizm. reti, mekanikle tiricilik * Makine-insan ikilemini model alan maddeci kuram. mekanizasyon * Mekanik dzeni sa lama. mekanize * Sava ta gerelerleriyle donat ta veya birlik). ve ma lm(k mekanize birli i * Sava ularma aralar donat ve t yla lmbirlik. mekanizm * Mekanikilik. * Bkz. -mak / -mek.

mekanizma * Belli bir sonuca ula iin karma bir biimde dzenlenmi mak k organ veya paralar birle sistem, imi, dzenek. * Organlari biimi. n leyi * Ate silhlari li n lemesini sa layan mekanik blm. * Oluortaya i . , k leyi , mekik * El veya otomatik dokuma tezghlar atk arga denilen ve enine olan iplikleri, uzunlamas olan nda veya na ar n aras geirmeye yarayan masural lar ndan ara. * Oya yapmakta kullan kemik, a veya plstikten, iki ucu sivri, aras iplik geecek bir yar lan, a ndan bulunan kk ara. mekik atmak * mekiar aras h geirmek. i lar ndan zla * hibir yerde duramayiki yer aras gidip gelmek. p nda mekik diplomasisi * Bir sorunun zm iin devletler aras gerekle nda tirilen seri diplomatik temaslar. mekik dokumak * iki yer aras srekli gidip gelmek. nda mekik gibi * srekli gidip gelen iin sylenir. eyler mekik oyas * Dantel. mekkre * Osmanl ordusunda ta i lerinde kullan at, deve, kat hayvanlara verilen ad; bu amala halktan ma lan r gibi cret kar kiralanan yk hayvan lnda . mekkreci * Yk hayvan kiralayarak ta iyapan kimse. i ma meknuz mekruh * Gml, sakl . * ren, tiksindirici. * dininde, dince yasaklanmad hlde yap slm lmamas istenen. * Kondansatr, iine elektrik enerjisi ylan alet.

meksefe

Meksikal * Meksika halk olan (kimse). ndan mektebi asmak * okula derslere girmemek iin keyf olarak gitmemek, okulu asmak. mektep * Okul.

mektep ocu u * renci, okul ocu u. * Acemi, toy. mektep grmemi * okula gitmemi . * kaba, saygz. s

mektep kaa * Okul kaa . mektep medrese grm * okumu renim grm , . mektepli * Okula giden (kimse), renci. * Okulda yeti olan, alayl mi kar . t

mektepten e Marsuvan'dan kan ek kmaz * yksek renim yapmolsalar bile baz hi e lar itilmemi davranabilirler. gibi mektubu dndan okumak * bir kimsenin yz izgilerinden iinden geeni anlamak. mektup * Bir haber vermek, bir sormak veya istemek iin, birine o ey ey unlukla posta yoluyla gnderilen, zarfa konulmu l name. yazk t, mektup almak * yaz mektup adrese gelip ele gemek. lan mektup atmak * mektubu postaya vermek. mektupu * Osmanl larda, bir resm dairenin yaz lerini ynetmekle ykml yksek grevli ki i i. * Bir il idaresinin yaz lerini yneten grevli. i mektupuluk * Mektupunun grevi. mektupla ma * Mektupla i mak i. mektupla mak * Birbirine mektup yazmak. mektupst * Mektubun gideceadres. i mel mel * Aptal aptal, bn bn. * zgn zgn, bel bel.

mel mel bakmak * aptal aptal veya zgn zgn bakmak. melike * Melekler. * Melek gibi gzel (kad n). mell * Can snt, usan. k s melmet Melm * K nama, ay plama, azarlama, k ma. * Melmlik yanlolan kimse. s

Melmlik * Her trl gsteri dnya kayg ndan uzak kalmay tleyen Snn tarikat ve lar . mel'anet melnit * Byk ktlk, lnetlenecek i veya davran . * Do demir ve kalsiyum silikat. al

melnkoli * Kara sevda, malihulya. melnkolik * Kara sevdaya tutulmu , kara sevdal . * Hzn veren, hzn belirtisi olan. melnurya * zmaritgillerden, gm renkli, eti k kl Akdeniz bal (Sparus melanuiya). l bir mels melce melek * Tanr insan aras arac yaptna ve nurdan oldu inan manev varl ile nda l k una lan k. * Terbiyeli, uysal (kimse). melek gibi * sessiz, sakin, ok temiz ve iyi huylu. melek otu * Maydanozgillerden, su kenarlar yeti iekleri ye rak beyaz ok yk bir bitki (Angelica nda en, ilimt ll sylvestris). meleke * Tekrarlama sonucu kazan yatk k, al k. lan nl kanl * Yeti. * Yelken makaras . * retiminde, billrla al ktan sonra kalan eker an eker nd ekerli posa. * Snak, bar nak.

melekler gibi * gnahs iyiliksever, iyi kalpli. z, melekt meleme * Ruhlar ve melekler lemi. * Melemek i i. * Koyun veya kei sesi. * A , rahat d rkanl na kn. * (koyun veya kei) Ba rmak. * itlembik. * Beli kk at.

melemek melengi meles

mele mele me

* kuzulu koyun. ki * Mele i mek i.

mele mek * Birlikte melemek. melez * De ik trden hayvan veya bitkiden remi i (hayvan veya bitki), k azma, metis. rma, * De ik ana babadan do olan (kimse). i rkta mu * Katk.

melezleme * Melezlemek i i. melezlemek * ayr iftle birle ki tr tirip tirmek. melezle me * Melezle i mek i. melezle mek * (bir bitki) Ba bir bitki trnn iekleriyle dllenmek. ka * Yabanc mak. la melezle tirme * Melezle tirmek i i veya biimi. melezle tirmek * Melez duruma getirmek. melezlik melfuf melfufen melhem * Bkz. merhem. melhuz melik melike melinit * Asl pikrik asit olan patlay bir madde. c melisa melodi * O otu. ul * Ezgi. * Mlhaza edilen, d nlen. * Padi hkmdar, hakan. ah, * Kadhkmdar, padi kar. n ah s * Melez olma durumu. * Sar ba lm lanm eklenmi , , . * Eklenmi olarak.

melodik

* Melodi ile ilgili, ezgili.

melodram * Yunan trajedilerinde koro baile bir oyuncu aras geen l nda arkdiyalog. * Mzik e inde oyuncular sahneye girip klar oyun tr. li n kt bir * a tiyatroda, hareketli ve duygusal olaylara dayal oyun tr. da bir melon meltem mel'un * Yuvarlak ve bombeli bir tr apka. * Yaz karadan denize do esen mevsim rzgr n ru . * Tanr taraf lnetlenmi ndan olan, lnetli. * Nefretle kar lanan, kt. * Lnetlenmi kimse. * Mel'una yakr biimde, melun gibi. * zgn. * Boynu bkk, zavall , yoksul.

mel'unca mell

mell mahzun * ok zgn, snt a k l lamakl , . mell mell * zgn zgn. memalik memat memba * Memleketler. * lm. * Kaynak, p nar. * Bir yer. eyin kt

memba suyu * inde erimi olarak mineraller bulunan, ime suyu olarak veya tedavi amac kullan su. yla lan meme * Yavrular emzirmek iin, memelilerin g n snde trl biim ve say bulunan ve meme badenilen da nt olan organ. k lar * Baz aralarmeme ba benzeyen blm. n na * Vcudun herhangi bir yerinde olu kk nt mu k . * Ate silhlarveya baz li n patlaylarate c n lendint i k . * Gemi apas kollarbirle i kin yer. nda n ti i * Bkz. Emcek, emcik. meme ba * Memenin ucundaki nt k . meme bezi * Memenin st salg layan dokusu. meme sngeri

* Meme ba n evresindeki koyu renkli yuvarlak blm. n meme vermek * emzirmek. meme yapmak * motorlu aralarda pltin elektrik ak n m geirmeyecek lde oksitlenmek, i levini yapmaz olmak. memecik * Deri ve smk doku zerinde grlen kk ve sivri nt k .

memede olmak * henz meme ile beslenmek. memeden kesmek * artemzirmemek. k memeli * Memesi olan. * Herhangi bir biimde memesi olan.

memeliler * Do urarak reyen, memeleri olan, s kanl akci yre drt bo u olan, vcutlar cak , iki erli, inde lu genellikle tylerle rtl omurgal hayvanlar sf n. mememsi * Meme babiiminde olan. memi hane * Ayak yolu, abdesthane. memleha * Tuzla.

memleket * Bir devletin egemenlialt bulunan topraklarbtn, lke. i nda n * Bir kimsenin do byd yer, yurt. up * ve retim bak ndan ele al blge. klim m nan * Bir lkede ya bireylerin btn. ayan memleket havas * Halk trks. memleketi * Memleketin her bak mdan ykselmesini, geli mesini isteyen, bu yolda aba harcayan kimse. memleketilik * Memleketi olma durumu. memleketler aras * Uluslar aras . memleketli * Ayn memleketten olan (kimse), hem ehri. * Memleket halk . memlk * Kle. * (zel ad olarak) Klemenlerden olan kimse. * Men edilmiyasaklanm yasak. , ,

memnu

memnu meyve * Tanr n yasaklamas ra Adem'in, Havva'n elinden yedimeyve. 'n na men n i * Elde edilmesi yasaklanan ey. memnu m ntaka * Girilmesi, film ve foto ekilmesi yasak olan yer, yasak blge. raf memnuiyet * Yasak olma, yasak edilme durumu. memnun * Herhangi bir olaydan veya durumdan tr sevin duyan, k , mutlu. vanl

memnun etmek * (bir kimseyi) sevindirmek, k vermek. van * yklce para veya bol bah vermek. i memnun memnun * Memnun bir biimde, memnun olarak, memnuniyetle. memnun olmak * sevinmek, sevin duymak, k vanmak. memnunca * Memnun gibi, az ok memnun. memnuniyet * Sevin, sevinme, k van, k vanma. memnuniyetle * K duyarak, k van vanla. memnuniyetsiz * Memnun olmayan. memnuniyetsizlik * Memnun olmama durumu. memnunluk * K vanma, k van. memorandum * Muht nota. ra, memul * Umulan, d nlen.

memul etmek * beklemek, ummak. memul olmak * umulmak, beklenilmek. memur * Devlet hizmetinde ayl al kimse, grevli. kla an * Bir i grevlendirilmi le olan, ykml. memur etmek * grevlendirmek. memure

* Bayan memur. memurin * Memurlar. memuriyet * Memur olma durumu, memurluk. * Grev, vazife. memurluk * Memur olma durumu. men -men -men * Bkz. -man / -men (II). menafi * Yararlar, faydalar. * Yasaklama, izin vermeme. * Bkz. -man / -men (I).

menafiiumumiye * Kamu yarar . menajer * Menecer.

menajerlik * Menecerlik. menak p * Menk beler.

menak pname * Menk beleri konu edinen eserlerin ortak ad . mendebur * Smsk, snepe, pis, i ren. mendeburluk * Mendebur olma durumu. mendelevyum * Atom numaras ktle numaras olan, izotopu 1957'de yapma olarak elde edilmi 101, 256 olan element. K saltmas Md. menderes * Bir akarsu yata n az e koyak tabanlar ve ova dzlklerinde izdiS harfine benzeyen k m. n imli nda i vr mendil * Burun ve ter silmekte, bazen de el ve yz kurulamakta kullan kk, kare biiminde dokuma veya lan yumu ince k ak, t. * bazeyler konulan dokuma, yak. ine l mendil atmak * herhangi bir duyguyu, gizli bir mesaj haberle insana e anlamlar renkli mendille bildirmek. ilen itli olan mendil kadar * (alan iin) ok kk.

mendil sallamak * birini uzaktan mendil sallayarak selmlamak veya u urlamak. mendilli * Mendili olan.

mendilsiz * Mendili olmayan. mendirek * Dalgak yap ranla lmliman. menecer * Ynetici. * Bir sporcunun veya sanatn meslek i n lerini yneten kimse, menajer. * Bir spor daln, tak n teknik yneticisi. n mn

menecerlik * Menecer olma durumu. * Menecerin grevi. menedilme * Menedilmek i i. menedilmek * Yasak edilmek, yasaklanmak, nne geilmek. menejer menek e * Bkz. Menecer. * Menek egillerden, bir veya ok yk otsu bitki (Viola tricolor). ll * Bu bitkinin mor renkli, gzel kokulu ie i.

menek gzl e * Gzleri koyu lcivert renkte olan. menek gl e * T c rman, kk iekli bir gl (Rosa chinensis). menek rengi e * Menekie mor rengi. e inin * Bu renkte olan. menek egiller * iekleri ayr yaprakl enekli bitkiler familyas ta iki . menemen * Yumurtal biber, domates yeme sivri i. menengi * Bkz. melengi. menenjit iltihab . menent * Benzer, e . menetme * Ate , iddetli ba r, kusma, ense kat mas klama gibi belirtilerle ortaya beyin zarlar as la , say kan

* Menetmek i i. menetmek * Yasak etmek, yasaklamak, engel olmak. menevi * Bir yzeyde renk dalgalanmas sonucu grlen parlakl hare. k, * Terementi a ntohumu. acn menevi lenme * Menevi lenmek i i. menevi lenmek * Bir yzeyde renk dalgalanmalar mak, harelenmek. olu menevi li * Menevi olan. leri menfa * Bir kimsenin srgne gnderildiyer, srgn yeri. i menfaat * Yarar, kr, fayda. kar,

menfaat d kn * Sadece kendi n nen, her kendine yontan kimse. kar d eyi menfaat gtmek (veya gtmemek) * n plnda tutmak (veya tutmamak). kar n menfaati * , na d (kimse). karc kar kn menfaatine * yarar na. menfaatperest * . karc menfaatperestlik * l karc k. menfaatperver * na d kar kn. menfaattar * Menfaati. menfez menfi * Girecek veya geecek yer, delik, ama. * Olumsuz. * Her olumsuz ve kt yanlar ele alan. eyi yla * Srgn edilmi . * Negatif. * Olumsuz. * Bkz. olumsuzluk. menfur

menfilik

* Nefret edilen, i ren, tiksindirici. mengene * Onarma, i leme, dzeltme gibi i lemlerin uygulanacanesneyi sr istenildigibi tutturmaya yarayan k p t i bir e sr alet. it k c t * Ya veya suyunu n karmak iin rnleri s kmaya yarayan alet veya ara, pres. mengene gibi * kuvvetle iyice srarak. k t menhiyat * Din yasaklar . menhus meni menisk * U ursuz. * Dl suyu, bel suyu, atm sperma. k, * Bir yz ibkey, br yz d bkey olan mercek. * Baz eklemlerde kemik aras bulunan krdak blm. nda k

menisks * Diz meniski travmas . menk be * Din byklerinin veya tarihe gemi nl kimselerin ya amlar ola ve anst davran yla ilgili hikye. lar menkul * Bir yerden ba bir yere ta ka olan. nm * A a geerek gelmisylenegelmi zdan za , . * Bir yerden bir yere ta nabilen (mal), ta r. n

menolunma * Menolunmak i i. menolunmak * Yasak olmak, yasaklanmak. menopoz * Kad nlarda gebe kalma ve do urma yetene sona ermesi, ya inin dnm. menopoza girmek * kad iin aybahlinin ve yumurtlaman tamamen sona erdidnem ba nlar n i lamak. mensubiyet * Bir yerle, bir kimse ile ilgili, ili olma durumu, ilgililik. kili mensucat * Dokuma, dokumalar, tekstil. mensup * Bir yerle veya bir kimseyle ba s lant olan, ili -den olan, -e ba (kimse). kili, l

mensup olmak * bir veya kimseyle ba s ey olmak. nt mensur * Dz yaz biiminde olan, manzum olmayan. mensur iir

* yn a basan dz yaziirce. iir r , men e * Ba , bir yer, kken, kaynak, sebep. lang eyin kt men e ahadetnamesi * Bkz. kken belgesi. men eli * Kkeni olan, kkenli.

Men evik * Men eviklik yanl olan kimse. s Men eviklik * Rus sosyalizmi iinde Bol evikli kar olarak geli ak e t en m. men ur * Yay ne lm da lm redilmi , t , . * Bime. * Padi taraf verilen vezirlik, beylerbeyilik veya ba bir unvan ah ndan ka gsteren bir ferman tr. * Bir mille birbirine tutturulmubiri sabit, br hareketli iki paradan olu metal para, reze. , mu mentol * Nane kokusu. * Nane ruhunda grlen CHO formll alkol billru. * inde mentol bulunan. * Allmolan. * Yabanc ekmeyen, al alk. l k , m * Yenecek yemeklerin listesi, mn. * Sofraya lacak yemeklerin hepsi. kar

mente e

mentoll menus

men

mensks * Menisk. menzil * Yolculukta dinlenmek amac durulan yer, konak. yla * konak aras ki ndaki uzakl k. * Bir merminin ula abildiuzakl erim. i k, * Ordunun cephe gerisi i lerinin btn. * Bir gnlk yol. * At detirmek veya konaklamak iin kervanlarve posta tatarlarn indikleri bina veya han. i n n * Ok atma yar nda eri mesafe. lar ilen

menzil atmak * ok atyar malar rekor k nda rmak. menzil dikmek * at ok ile klan rekorun yerini belirten ta lan r dikmek. menzilci * Uzak yerlere menzil beygirleriyle giden posta tatar . menzilci beygiri gibi ko mak

* durup dinlenmeden al mak. menzile * A kerte, ykseklik derecesi. ama, mepsuten * Yay lm lm a , . mera * ayk, otlak. rl

mera bitkileri * Meralarda kendili inden yeti veya sun' olarak yeti en tirilen, yem de olan veya olmayan tm bitki eri trleri. merak * Bir anlamak veya eyi renmek iin duyulan istek. * Bir edinmek, yapmak, bir u mak iste eyi eyle ra i. * D knlk, heves. * Kayg , tasa.

merak etme! (k kalokunur) n * kayg lanma!. merak etmek (k kalokunur) n * anlamak veya renmek istemek. * kayg lanmak. merak getirmek * kara sevdaya tutulmak. merak olmak * anlamak veya renmek istemek. merak sarmak (duymak veya salmak) * bir edinmek, yapmak veya onunla u mak iste kap eyi ra ine lmak, bir e duymak. eye ilim meraka d mek * kayg lanmak. merak dokunmak (veya merak mucip olmak ) na na * ilgisini ekmek. merak uyand n rmak * merak etmesine sebep olmak, meraklanmak. merakland rma * Merakland rmak i i. merakland rmak * Meraklanmas yol amak, kayg rmak, tasaland na land rmak. meraklan * Meraklanmak i i veya biimi. meraklanma * Meraklanmak i i. meraklanmak * Kayg lanmak, zlmek, tasalanmak, sebebini anlamak iin aba harcamak. merakl

* Her anlamak ve bilmek isteyen, mtecessis. eyi * Bir ok d olan, srekli onunla u an. eye kn ra * Titiz. * Kayg l . * Bir d olan kimse. eye kn * Kendisini ilgilendirmeyen bir konuda bilgi sahibi olmaya al kimse. an meraks z * Anlamak, renmek iste duymayan. ini * Kaygz, aldz. s r s meraks k zl * Meraksolma durumu. z merakta b rakmak * kayg iinde b rakmak. merakta kalmak * kayg iinde olmak. meraktan atlamak * ok kayg lanmak. * bir eyi renmek iste a lde duymak. ini r meral meram * Maral, di i geyik. * ama, gaye, maksat. stek,

meram anlatmak (veya meram anlatmak) n * iste derdini anlatmak. ini, meram etmek * stne d mek, yapmak istemek. merasim * Tren. * (resm i iin) Yol yntem, yol yordam. ler

merasim salonu * Bkz. tren salonu. merasimli * Kurallara, trelere a ba olan. l r merasimsiz * Trensiz. * Resm davran uzak, yal sade. tan n, merbut * Ba, ba l lanm . * ik, ili li kin. merbut olmak * ba bulunmak. l merbutiyet * Bal ilgi. l k, mercan

* Tropik ve denizlerde ya l k ayan, geni resifler olu turan, mercanlar sfn rneolan, k z nn i rm kalker iskeletli hayvan (Corallium rubrum). * Bu hayvaniskeletinden elde edilen, ss e n yalar m kullan madde. yap nda lan * Bu maddeden yap lm . * zmaritgillerden, Atlantik Okyanusu, Akdeniz ve Karadeniz'de bulunan, ak z k rm renkte, eti be enilen bir bal(Pagrus pagrus). k mercan adas * Su yzne kadar mercan resiflerinden olu ada, atol. kan mu mercan a ac * Fasulyegillerden, s lkelerde yeti iekleri parlak k z rman bir ss bitkisi (Erythrina). cak en, rm, t c mercan bal * \343 mercan. mercan i nesi * Soldan sa ve k a elerde birer d olu m turarak yap zikzak i lan leme. mercan otu * Karanfilgillerden, nemli yerlerde yeti yapraklar , iekleri beyaz, ok yk otsu bir bitki en, karkl l ll (Sagyna procumbens). mercan resifi * Yk ortalama deniz suyu s 200 C nin zerinde bulunan blgelerde k kenardaki adalars ll cakl tasal n sahillerinde, kalkerli bitkisel ve hayvansal organizmalaryl . n m mercan teknesi * Mercan avlamak iin yap zel bir tr tekne. lan mercan terli i * Ayak topu kavrayan, arka blm olmayan, kesiz, genellikle k z unu rm deriden terlik. mercan tespih * Mercandan yap otuz lk veya doksan dokuzluk de tespih. lan erli mercan ye ili * Mercan renginde olan yerenk. il mercan y lan * K z vcudunda halka biiminde siyah lekeler bulunan bir Amerika y (Elaps corallinus). rm olan lan mercanc * Mercan avlayan kimse. * Mercan i leyen kimse. mercank k * Ball babagillerden, kk yaprakl , gzel kokulu bir saks bitkisi, merzeng ile, (Origanum majorana). mercanlar * rnek hayvan mercan olan, selenterelerden bir sf. n mercanl * inde mercan bulunduran. mercek * inden geen paralel nlar dzenli bir biimde birbirine yaklaran veya birbirinden uzaklaran, t t camdan veya k kc r herhangi bir maddeden yap genellikle kresel yzeylerle srlanmsaydam cisim, lens. lm , n mercekli * Merceolan. i

merci

* Ba vurulacak yer veya makam.

mercimefna vermek i r * kad erkek gizlice aili kurmak. nla k kisi mercimek * Baklagillerden, beyaz iekli bir tar bitkisi (Lens culinaris). m * Bu bitkinin, besin de yksek, ufak, ye veya kahverenkli, yuvarlak ve yass tohumu, yasm eri il ca k. mercimek orbas * K z yemercime ana malzemesini olu rm veya il in turan, so un, tereya et suyu, tuz, k z an, , rm veya karabiber ile haz rlanan orba. mercimek kadar * ok kk ve yuvarlak. mercimek kemi i * Orta kulakta rs ve zengi kemiaras bulunan kk kemik. i nda mercimek kfte * nceden hafife pi mercimek, so ince bulgur ve baharat kat yo ine en an, larak urulan kfte. mercimek kftesi * K z rm mercime hafife pi in mesinden sonra so maydanoz, taze nane ve yeso karm an, il an na kat iyice yo l p rulmas sonunda haz rlanan bir yemek tr. merdane merdane * Trl i kullan silindir biiminde ara. lerde lan, * Oklava. merdaneleme * Merdanelemek i i. merdanelemek * Bir zerinden merdane (II) geirmek. eyin merdiven * Bir yere kmaya veya bir yerden inmeye yarayan basamaklar dizisi. merdiven alt * Katlar aras ndaki merdivenlerin alt kalan bo nda luk. merdiven bo u lu * ok katl evlerde bulunan merdivenler evresinde bulunan bo luk. merdiven dayamak * (byk bir ya iin) bu ya basmak veya yakla a mak. merdiven evi * Merdiven yap duvarlarla evrili km. lan s merdiven korkulu u * Demir veya ah merdivenlerin bo kenar ap luk ndaki nt n stndeki blm, trabzan. k lar merdiven kovas * Dnerek lan merdivenlerde yukar a bak ortada grlen bo k dan a ya ldnda luk. merdiven sahanl * Erke yakr biimde, merte, yi e ite.

* Merdiven bo u veya ba lu . merdivenci * Yap lardaki beton merdivenleri dken kimse. merdivenli * Merdiveni olan. merdivensi * Merdiveni and ran. merdmgiriz * nsanlara kar maktan ho lanmayan, insanlardan kaan (kimse), mizantrop. merek * Samanl odunluk, hayvan yemi deposu veya ah k, r. meres meret * (kpek iin) Ya . * Snt k veren, ho lmayan veya kimseler iin svg sz olarak kullan lan eyler l r. * U ursuz. * Sevilip aranan, istenilen, be enilen. * Yay rahat oturun!" "Gnayd veya "ho l n, n" geldiniz" anlam bir esenle veya selmla sz. nda me ma

mergup merhaba

merhaba etmek * hl hatsormak, gr konu r p mak. merhabala ma * Merhabala i mak i. merhabala mak * Birini merhaba szyle esenlemek. merhabas olmak * esenle kadar tankl, yak olmak. ecek nl merhabay kesmek * biriyle ilgisini kesmek. merhale * Derece, basamak, a evre. ama, * Var istenen noktaya kadar a lmas lmas gereken yerlerin her biri, konak, menzil. * Bir yolcunun ortalama bir gnde, sekiz saatte gidebilecemesafe. i

merhamet * Bir kimsenin veya bir ba canln kar t kt durumdan duyulan znt, ac ka n la ma. merhamet etmek * ac mak. merhamete gelmek * ac duygusuna kap ma lmak. merhameten * Ac yarak, merhamet ederek.

merhametli * Ac olan, merhamet eden. mas merhametsiz * Ac olmayan, ac z, kat mas mas yrekli, kalpsiz. merhametsiz olmak * merhamet etmemek. merhametsizce * Merhamet etmeksizin, merhametsiz bir biimde, ac madan. merhametsizlik * Ac z olma durumu, ac zl kalpsizlik. mas mas k, merhem * Deriye srlerek kullan iinde birok etkili madde bulunan, yumu ve koyu k lan, ak vamda, ya veya l yaz il. s * are. merhem olmak * bir derde are olmak. merhemleme * Merhemlemek i i. merhemlemek * Merhem srmek. merhum * lm Mslmandan sz edilirken "Tanr n rahmetine kavu " anlam kullan bir 'n mu nda l r. * lm Mslman erkek.

merhum olmak * lmek. merhume * lm Mslman kad n. mer'i * Yrrlkte olan, geerli.

meridyen * Ekvatoru dik olarak kestive iki kutup noktas geerek dnyay i ndan evreledivarsay daire. i lan meridyen dairesi * Meridyen dzleminin gk kresiyle ara kesiti. meridyen dzlemi * kutup aras ki ndaki do ile o yerin ekl do ru rultusunun belirttidzlem, n nnehar. i len, sf Merih merinos * Uzun, ok ince, beyaz ve bol tyl yapa ndan dokumac yararlan bir koyun cinsi (Ovis aries s l kta lan hispanica). * Bu koyundan elde edilen yn. * Bu ynden yap lmolan. merinos koyunu * Bkz. merinos. * Gne olan uzakl, Yer'in Gne olan uzaklndan daha ok olan dgezegenlerin ilki, Sak Mars. 'e 'e t,

meristem mer'iyet

* Srgen doku. * Yrrlk.

merkantilist * Merkantilizm yanl olan kimse. s merkantilizm * lkenin refah sahip oldu altve gm de madenlere ba n u n gibi erli layan, lkedeki de maden erli yataklarn i n letilmesine nem veren ve ihracat r ithalat artp azaltmaya al iktisat an retisi. merkat * Mezar, kabir. merkep merkepi merkez * E ek. * E eki. * Bir dairenin veya bir kre yzeyinin her noktas ayn ndan uzakl bulunan i nokta, zek. kta * Bir kapal rinin veya baz e okgenlerde k egenlerin kesi noktas me . * Bir lkenin, blgenin veya kurulu ynetim yeri. un * Bir i in retildiyer. i * Bir i yo olarak yap yer. in un ld * Belirli bir yerin ortas . * Polis karakolu. * Biim, durum, yol.

merkez a * K emberin merkezinde bulunan a esi . merkezce * Merkeze gre, merkez bak ndan. m merkezci * Merkeziyeti.

merkezcil * Merkeze do yakla ru an. merkezcilik * Merkeziyetilik. merkezde * yolda, durumda. merkez * Merkezde olan, merkezi olu turan.

merkez tma s * Merkeze ba ortak tma sistemi. l s merkez idare * Merkez ynetim. merkez lke * Ynetme, denetleme ve konumu bak ndan merkezde bulunan lke. m

merkez y kama * Merkeze ba veya bir merkezden ynetilen temizlik sistemi. l merkez ynetim * Ynetme, denetleme ve i letme bak ndan yetkinin bir yerde topland ynetim tarz m . merkezle me * Merkezle i mek i. merkezle mek * Merkez durumuna gelmek. merkezle tirme * Merkezle tirmek i i. merkezle tirmek * Otoriteyi ve i merkezde toplamak. i bir merkeziyet * Merkeziyetilik. merkeziyeti * Merkeziyetilik yanl olan (kimse) veya merkeziyetili uygun (iynetim), merkezci. s e , merkeziyetilik * Otoritenin ve i tek bir merkezde toplanmas amalayan gr in n , merkezcilik. * Bu grdayanan ynetim biimi. e merkezka * Merkezden uzakla santrifj. an, merkezka kuvvet * Bir merkez evresinde dnen bir cismi merkezden uzaklaran kuvvet. t merkezkalama * Bir karmbile n enlerini merkezka kuvvetiyle ay i rma lemi. merkezleme * Merkezlemek iveya durumu. i merkezlemek * Merkez durumuna getirmek. merkezlenme * Merkezlenmek i i. merkezlenmek * Ayn merkezde toplanmak, temerkz etmek. * Merkez bir ynetime ba lanmak. merkezle me * Merkezle i mek i veya durumu. merkezle mek * Merkez durumuna gelmek. merkezle tirme * Merkezle tirmek i i. merkezle tirmek * Merkez durumuna getirmek.

merkum

* Yaz lm . * Ad geen, az nce an (kimse). lan * zerine binilmi olan. * Gne sisteminin Gne en yakolan gezegeni, Utarit. 'e n * Bir tr mezgit bal (Merlangus communis).

merkp Merkr merlanos mermer

* Birle iminde %75 'ten ok kalsiyum karbonat bulunan, genellikle beyaz, renkli ve damarl da olan, s cillanabilen billrla mkire ta . * Bu ta yap tan lm . mermer gibi * beyaz, parlak, sert ve przsz. mermer kireci * Mermerden yap lmkire. mermerci * Mermer karan, i leyen, satan, mermer ve benzeri ta lardan yap zemin i mutfak d larda slak leri, emesi, eviye veya mezar ta yapan kimse. lar mermercilik * Cill yzeyler elde etmek iin sert ta i sanayii. lar leme * Mermer i sanat leme . mermerle me * Genellikle ba ma etkisiyle, kire ta nyeniden billrla sonucu mermere dn kala larn ma mesi. mermerle mek * Mermer durumuna dn mek. mermerli * Mermeri olan.

mermerlik * Mermerle d yer. eli mermer ahi * Tlbent ile patiska aras ince bir tr pamuklu kuma nda . mermi * Ate silhlar taraf at delici, patlay madde, kur li ndan lan c un.

merserize * Kimyasal bir yntemle parlaklverilmi k pamuk ipli i. * Bu iplikle yap lmolan. mersi mersin * Mersingillerden, Gney ve Bat Anadolu da nda yeti yapraklar kye kalan, beyaz iekli bir lar en, yaz il a (Myrtus communis). a * "Te ekkr ederim!"anlam kullan nda l r.

mersin bal * Mersin balgillerden, denizlerde, gllerde ya l k ayan, tatl sularda yumurtlayan, yumurtalar havyar ndan yap bir bal(Acipenser sturio). lan k mersin balgiller * rnemersin bal olan, vcutlar i parlak pullarla veya kemik d meciklerle rtl, o yumurtlama u zaman nda rmak a na gelen i zlar biiminde uzun bal familyas klar . mersin bal klar * Mersin balgiller familyas iine alan bal tak . n klar m mersin morinas * Mersin balgillerden, Karadeniz, Hazar Denizi ve bu denizlere dklen rmaklarda ya ayan, yumurtas havyar yap bir bal(Huso huso). ndan lan k mersingiller * eneklilerden, mersin, karanfil, okaliptus gibi yapraklar ki alma iekleri genel olarak talk k, m durumunda bulunan bitkileri iine alan bir familya. t rl mersiye * A t.

mersiyehan * A okuyan, a . t t mert * Yi it. * Sznn eri, gvenilir (kimse). * Erkeke, yi merdane (I). ite, * A derece, rtbe. ama, * Evre, safha. * Yap kullan drt k veya yuvarlak, kal sk. da lan e nca r * Yi erkeklik. itlik,

merte mertebe

mertek mertlik

meryem ana kandili gibi * zayyanan (k). f, meryem pelesengi * Kabuklar ayn an bir reine lan ve Antil adalar yeti bir a (Calophyilum ndan adla lan kar nda en a calaba). meryemana asmas * Bkz. ak asma. meryemana dikeni * \343 deve dikeni. meryemana ku a * Gk ku mur ku a ya , a . meryemanaeldiveni * an ie bir tr (Campanula medium). inin merzeng

* Mercank k. mesabe * Derece, de rtbe. er, mesabesinde * yerinde, de erinde, hkmnde. mesafe * Ara, uzakl k. * kilerde ok iten olmama durumu, resmiyet. li

mesafe b rakmak (veya koymak) * ili kilerde samim olmamak. mesafeli * Aras olan, uzakl bulunan. * kilerde itenli yer vermeyen. li e

mesafelik * Aral k. mesaha * Yeri lme. * Yz lm. mesai * al emek. ma, mesai saati * al saatleri, i ma zaman . mesai yapmak (veya mesaiye kalmak) * bir i yerinde, yasal gnlk i sresi dnda ek bir cretle fazla al mak. mesaj * Bir devlet by nn, bir sorumlunun belirli bir olay veya durum dolayyla ilgililere gnderdibildiri. s i * Yaz szle verilen, gnderilen bilgi; bildirme yaz, ileti. veya s * Yaz szle anlat veya lmas amalanan duygu veya d nce.

mesaj b rakmak * (yaz szle) bilgi vermek. veya mesamat mesame * Gzenek. mesane mescit * torbas drar , kavuk. * Cami. * inde cuma ve bayram namaz l k nmayan, minaresiz, kk cami. * rnek al nacak sz. * Atasz. * E hikye veya masal. itici * Cilt zerindeki kk delikler, gzenekler.

mesel

mesel olmak

* (sz, cmle, dize vb.) atasz durumuna gelmek. mesel * Sz geli sz gelimi, rne i, in. mesele * Sorun. * Problem. * G i .

mesele karmak * znt verecek veya iinden g l durum yaratmak. k bir r mesele yapmak * nemsiz bir nemli bir sorun durumuna getirmek. eyi mesele yok! * herhangi bir glk yok!. mesen meserret * Sevin. meserretle * Sevinle. meses mesh * Hayvanlar drtmekte kullan ucu demirli de vendire. lan, nek, * Bir elle s eyi vazlama. * Abdest al eli bave meste srme. rken slak a * Sanat ve bilim adamlar koruyan kimse. n

meshetme * Meshetmek i i. meshetmek * Abdest al eli bave meste srmek. rken slak a Mesih mesire mesirelik mesken * Konut, ikametgh. mesken tutmak * yerle mek. meskenet * Miskinlik, beceriksizlik. * Yoksulluk, fakirlik. Mesket Trkleri * \343 Ah Trkleri. ska * Peygamber'e verilen adlardan biri. sa * Gezinti yeri, gezilecek yer. * Gezmeye elveri yer, mesire yeri. li

meskkt * Sikkeler, metal paralar. meskn * oturan, nsan eneltilmi (yer). * Yurt edinilmi (yer).

meskn k lmak * bir yeri eneltmek. meskn mahal * Yerle merkezi. im meskt * Sylenmemi . meskt gemek * sylemeden gemek. meskt kalmak * konu ulmamak. mesle eri olmak inin * i uzman ustas inin veya olmak. meslek * Bir kimsenin geimini sa lamak iin yapt srekli i . * U . ra * r, okul, ekol. * Birbirine ba bilimsel veya felsef d l nceler birli bir fikir evresinde toplanme bilgiler, dizge, i; itli sistem. meslek icab * mesle gereolarak. inin i meslek ii e itim * Meslekteyken grevlinin kendini geli tirmesi iin ald kurs. r meslek semek * geimini sa lamak iin yeteneklerine ve iste gre bir isrekli yapmak. ine i meslek * Mesle ili meslekle ilgili olan. e kin, mesleksel * Meslek, meslekle ilgili. mesleksiz * Mesleolmayan, i gsz (kimse). i siz mesleksizlik * Mesleksiz olma durumu. meslekta * Ayn meslekten olan. meslektak l * Meslekta olma durumu. mesmu * itilmiduyulmu , olan.

mesnet

* Dayanak. * Mevki, makam. * Dayanaolan.

mesnetli

mesnetsiz * Dayanaolmayan. mesnev * Her beyti ayr uyakl divan edebiyat m biimi. bir naz * Bu trdeki eserlerin genel ad . * Sevinmisevinli. , * Sarho , kendinden gemiesrik. , mest * zerine ayakkab giyilen k konlu, hafif ve yumu bir tr ayakkab sa ak .

mesrur mest

mest etmek * kendinden geirmek. mest olmak * kendinden gemek, sarho olmak. mestane * Sarho kendinden gemi gibi, esine. mesti mestilik mestur mesture * rtl. * Bkz. Tahsisat mesture. mes'udane * Mes'ut bir biimde, mes'ut olarak. mes'ul * Sorumlu. * Mest yapan veya satan kimse. * Mest yapma veya satma i i. * rtl, kapal , gizli.

mes'ul olmak * sorumlu olmak. mes'ul tutmak * sorumlu grmek. mes'uliyet * Sorum, sorumluluk. mes'uliyet almak

* sorumluluk yklenmek. mes'uliyetli * Sorumlu. * Sorumluluk gerektiren. mes'uliyetsiz * Sorumsuz. * Sorumluluk gerektirmeyen. mes'uliyetsizlik * Sorumsuzluk. mes'ut * Mutlu, sevinli, ongun.

mes'ut etmek * mutlu k lmak. mes'ut olmak * mutlu olmak, onmak. me akkat * Glk, snt k , zorluk. me akkat ekmek * snt k iinde olmak. me akkate katlanmak * gl snt g germek. e, k ya s me akkatli * G, snt k l . me akkatsiz * G olmayan, sntz. k s me 'ale * Ucunda, alev kararak yan bir madde bulunan, ayd c nlatmaya yarayan de nek.

me ekmek ale * nderlik etmek, nayak olmak. me aleci me k atl * Musevlere zg mezarl ma k. k, atl me bu * Dolmudolu. , * Doymu . * Ortal ayd nlatmak iin vb. yakmakla grevli kimse. ra

me e

* Kay ngillerden, yz kadar tr aras kyaz yapraklar dkmeyenleri de bulunan, kerestesi nda, n dayan bir orman a (Quercus). kl ac * Bu a atan yap lmolan. me kmr e * Me yak ile elde edilen dayan kmr. enin lmas kl me odunu e

* Me a ndan elde edilen dayan odun. e ac kl * Anlay z, grgsz ve kaba saba kimse. s me palamudu e * Me tr bir cins palamut. e me ecik * Bkz. Kurtluca. me elik me gale me gul * Me korusu veya meorman e e . * U i u ra ey, g, ra lan . * Bir i u an, i le ra grmekte olan. * alr, kullan durumda olan, dolu. l r

me etmek gul * vaktini almak. * u t rarmak. * oyalamak. me olmak gul * vaktini vermek, u mak, oyalanmak. ra me guliyet * Me olma, u ma durumu. gul ra * U . ra me her me het * d yer veya ehit len ehidin gmld yer. me hur * nl, tan herkese bilinen, ang nm , n. * nl, tan nmkimse. * Sergi.

me olmak hur * n kazanmak, tan nmak, n almak, nlenmek. me hurluk * Me olma durumu, nllk, tan k. hur nm l me hut * "tanolunan" Grlen, gzle grlmtan olunmu k , k .

me crmler mahkemesi hut * Bkz. sust mahkemesi. me su hut * Bkz. sust, crmme hut. me ihat * eyhlik. * eyhlislmmakam eyhlislml n , k. * Dl yata .

me ime

* Etene, son, dl e i. me in * Sepilenmi koyun derisi. * Bu deriden yap lmolan. me gibi in * kararmve sertle (insan derisi). mi * iyi pi irilmeyip i kalmet. me suratl in * Utanmaz, erefsiz (kimse). me yuvarlak in * (futbolda) Top. me k * Bir retmenin, ayn yazmalar n iin rencilerine verdiyaz i rne i. * (yaz mzikte) Al ve ve mak renmek iin yap al el al rmas lan ma, t . * Yaz mzik dersi. veya

me almak k * ders almak. me etmek k * al veya mak renmek iin al mak. me vermek k * ders vermek. me kk * phe uyand ran, pheli. me kr me rep * Be enilmivlm , . * Yarad , huy, karakter, miza. l * Davranbiimi. * Yasan dinin ve kamu vicdann do buldu n, n ru u.

me ru

me mdafaa ru * U lan bir saldkar nda ki kendisini korumak iin ba ran r s inin vurdu yol. u me saymak ru * geerli bulmak. me rubat * ilecek eyler, iecekler. me rubat * Me rubat haz rlayan, reten veya satan kimse. me ruhat * Bir maddenin a klanmas yaz iin lanlar, a klamalar. me ruiyet * Me geerli olma durumu. ru, me ma rula

* Me mak i rula i. me mak rula * Me duruma gelmek. ru me t rularma * Me t i rularmak i. me t rularmak * Me duruma getirmek. ru me rut me ruta * Sat lmamak ile bir kimseye, miras veya bir kurulu verilmi art lara a mlk. me ruten * ba olarak. arta l me ruten tahliye * zgrl ba c lay cezan bir blmn iyi hl ile geiren hkmlnn, n artlara uymamas durumunda yeniden hapsedilmesi yla sal art verilmesi. me rut * Me rutiyetle ilgili olan. * ba, . arta l artl

me rutiyet * Hkmdarla ynetilen bir lkede hkmdarba alt parlamento ynetimine dayanan hkmet n kanl nda biimi. * Osmanlmparatorlu unda 1876 Anayasas ba yla layan ve 1918 Mondros Mtarekesine kadar sren ve I. ve II. Me rutiyet dnemi adlar an sre. yla lan me rutiyeti * Me rutiyet yanl olan kimse. s me 'um me veret * U ursuz, kt. * Bir konu hakk birinin d nda ncesini sorma, dan ma.

me veret etmek * dan mak. met met * Gelgit olay denizin kabarmas nda . * elik omak oyunu. * Bu oyunda kullan 10-15 cm uzunlu lan, undaki de nek. * Mal, ticaret mal . * Elde bulunan varl sermaye. k,

meta

metabolizma * Canl organizmada veya canl hcrelerde hareketi, enerjiyi sa lamak iin olu biyolojik ve kimyasal an, deimlerin btn. i metafizik * Do tesi, fizik tesi. a

metafiziki * Metafizik ile u an kimse. ra metafizikilik * Metafizikinin iveya mesle i i. metafor metal * ok yksek elektrik ve iletkenli kendine zg parlakl olan, oksijenli birle s i, imiyle o unlukla bazik oksitler veren madde, maden. * Dizgi makinelerinde sat olu rlar turmak iin eritilen antimon ve kur ala na verilen ad. un m metal bilimi * Genellikle elementleri, zellikle metalleri saf olarak elde eden ve bunlari tekni belirleyen kimya n leme ini endstrisi kolu, metalrji. metal yatak * z, temeli metalden olu yatak. an metalik * Madensel, madenle ilgili. * Madenden yap lm maden. , metalografi * Maden, ala ve maden filizlerinin yzeylerini, kesitlerini ve billrla zelliklerini mikroskopla m ma inceleyerek zmn yapan bilim kolu. metaloit * Metalsi. metalsi metaloit. metalrji * Metal bilimi. * Metallerin fiziksel zelliklerini, metal olmayan gelerin ise kimyasal zelliklerini ta element, madensi, yan * stiare, dnleme.

metalrjik * Metal bilimi ile ilgili. metamorfik * Ba u kala ma ramolan. metamorfizm * Ba kala m. metamorfoz * Ba ma. kala metan (CH4). metanet * rmekte olan karbonlu maddelerden havada sar alevle yanan, renksiz bir gaz, bataklgaz kan, bir k

* Metin olma, dayanma, dayan l sa k. kl k, laml

metanet gstermek * kt bir duruma katlanmak, dayanmak.

metanetli

* Dayan , metin. kl

metanetsiz * Dayan z. ks metanetsizlik * Dayan zl ks k. metapsi ik * Ruh tesi. metastaz * Organizmanherhangi bir noktas bulunan bir hastalolayn organizmanba bir yerine n nda k n n ka s ramas , gm. metatez metazori metbu * Kendisine uyruk olunan. meteli kur atmak e un * hi paras kalmamak. metelik * On para de erinde olan sikke. * ok az para. * G yer detirme. me, i * Zorla.

metelik etmez * ok de ersiz grlen nesne veya kimseler iin kullan l r. metelik vermemek * de ve nem vermemek, umursamamak, ald er retmemek. meteliksiz * Paras olmayan, z rt. meteliksizlik * Paras k, z zl rtlk. meteor * Atmosfer iinde olu s k demeleri, rzgr, y r ya an cakl i ldm, mur, dolu gibi olaylara verilen genel ad. * Akan y z. ld

meteor ta * Gk ta . meteorit * Gk ta meteor ta , .

meteorolog * Meteoroloji uzman . meteoroloji * Atmosfer iinde olu s k demelerini, rzgr, y r ya dolu gibi olaylar an cakl i ldm, mur, inceleyen fizik dal , hava bilgisi. meteoroloji istasyonu

* Hava krede ssgrlen de iklikleri inceleyen ve len gzlem evi. k k i meteorolojik * Meteoroloji ile ilgili olan. metfen metfun meth methal * Bir yapn giri giri n yeri, antre. * Bir kitabgiri n blm. * Giri . methaldar * Bir i kar e olan, bir i parmaolan. m te methali olmak * bir i kar e bulunmak, bir i parmaolmak. m te methetme * Methetmek i i. methetmek * vmek. methini i itmek (veya duymak) * nnden haberdar olmak. methiye * vg. * Bir kimseyi veya bir vmek iin yaz iir. eyi lm methiye dzmek * vmek, vg yazmak. iiri methsena * vme, ululama. metil metilen metilik * Metan birle imlerinin s . fat metin tekst. metin * Ac kar nda dayanma gcn yitirmeyen, sa dayan , metanetli. lar s lam, kl metin olmak * (eser, yasa, belge iin) Bir yaz biim, anlat ve noktalama zellikleriyle olu y m turan kelimelerin btn, * Basveya el yazmas l para, tekst. * Yapnda metil kk bulunan birle s ikleri adland rmakta kullan n ek. lan * Metaniki hidrojen atomunu yitirmesiyle treyen bir kk (CH2). n * Mezar, kabir, sin, makber. * Gmlm olan, gml. * vme, vg.

* dayan ve sa olmak, metanetini yitirmemek. kl lam metis * K azma, melez. rma, metodik * Yntemli. * Dzenli, derli toplu.

metodoloji * Yntem bilimi. metodolojik * Yntem bilimi ile ilgili, yntem bilimsel. metot metotlu * Yntemli. metotsuz * Yntemsiz. * Yntem.

metotsuzluk * Yntemsizlik. metraj * Metre olarak uzunluk. * Metre ile lme.

metrajl * Herhangi bir metre uzunlu unda olan. metrdotel * Ba garson. metrdotellik * Ba garsonluk. metre m2). * Yer meridyen dairesinin k milyonda biri olarak kabul edilen, temel uzunluk ls birimi (k rk saltmas * Genellikle desimetre, santimetre, milimetrelere blnm metre uzunlu , bir undaki l arac . * Herhangi bir metre uzunlu unda olan. metre kare * Kenar metre olan bir karenin alan e yzey ls birimi (k bir na it saltmas m3). metre kp * Kenar metre olan bir kpn oylumuna e oylum ls birimi (k bir it, saltmas m). metre sistemi * Metre, metre kare, metre kp, kilogram, litre gibi kk metreye dayanan l sistemi, metrik sistem. metrelik metres * Bir erkekle nikhsya kad kapatma. z ayan n, metres tutmak * Uzunlu herhangi bir metre olan. u

* metresle ya amak. metreslik * Metres olma durumu. metreslik etmek * metres olarak ya amak. metrik * Metre veya metreyi temel olarak alan llerle ilgili.

metrik sistem * Bkz. metre sistemi. metris * Askerin arp s nda korunmas yap toprak siper. ras ma iin lan metro * Byk ehirlerde semtler aras i nda leyen yer alt demir yolu hatt . * Bu hatta al ta an t. * lme ile ilgili bir bilim dal . * A klar ve ller stne inceleme kitab rl .

metroloji

metronom * Bir mzik parasn hangi h al n zla nmas gerekti gsteren alet. ini metropol * Bir blgenin veya lkenin en nemli ana ana kent. ehri, ehir,

metropolit * Ortodokslarda patrikten sonra gelen ve bir blgenin din i lerine ba k eden din adam kanl . metropoliten * Bir devletin veya bir lkenin ana ehrine ili kin. * Metro. metrk * B lm terk edilmi rak , . * Kullan lmayan. metrkt * len birinin b rakt eyler. metruke * B lm geriye kalm rak , .

metrukiyet * B lma, terk edilme. rak * Ayr bo lma, anma. mevali * Osmanl Devletinde grev yapan yksek dereceli ilmiye mensuplar verilen ad. na

mevcudat * Var olan eyler, varl klar. * Yarat klar. mevcudiyet * Var olma, varl var olu k, .

mevcut

* Var olan, bulunan. * Bir toplulu olu u turan bireylerin tm.

mevcut olmak * var olmak, bulunmak. mevdu mevduat * Belli bir sre sonunda veya istenildi ekilmek zere bankalara faizle yatlan para, tevdiat. inde r * Yatm. r mevduat defteri * Bkz. banka czdan . mevhibe * Ba, vergi, ihsan. * Emanet edilmiverilmib lm , , rak .

mevhibeiilhiye * Tanr vergisi. mevhum mevize * t. mevki * Yer, mahal. * Makam. * Baz aralar yolculara veya tiyatro, sinema gibi yerlerde seyircilere sa ula m nda lanan konfora ve bilet cretlerine gre dzenlenmi yer. * Durum. mevkii olmak * bir i nemli bir makamda bulunmak. te mevkuf * Vakfedilmi . * Gerekte olmayvar san var diye d p lan, nlen, kuruntuya dayanan, vehmolunmu .

mevkufen * Tutuklu olarak. mevkufiyet * Tutukluluk durumu. mevkut mevkute Mevl * Tanr . mevl * Efendi, sahip, malik. * (byk M ile) Tanr . * Sreli, periyodik, vakfedilmi . * Belli zaman aral ile yay sreli yay periyodik. klar kan n, n,

mevls bulmak n

* istedi eri ine mek. Mevlev * Mevlevlik tarikat ba kimse. na l mevlev pilv * Kemiksiz koyun etinin hafife pi irilmesinden sonra nohut, kestane, havu, so yaf k ve pirinle an, , st kar r kk ate haz l s te t p, rlanan bir pilv tr. Mevlevhane * Mevlev tekkesi. Mevlevlik * Mevlna Cellettin Rum'nin gr lerine dayanan ve o taraf kurulan tarikat. lu ndan mevlit * Do do ma, um. * Do yeri, insando u yer. um n du * Hz. Muhammed'in do umunu, hayat anlatan mesnev. n * Sleyman elebi'nin 15. yzy ba yazd "Vesiletnnecat" adl l n nda mesnev. * Bu mesnevnin okundu din tren. u

mevlit alay * Hz. Muhammed'in do gn olarak benimsenen Rebilevvel'in 12. gn dzenlenen tren. um Mevlit Kandili * Hz. Muhammed'in do y um ldnm. mevlit ekeri * Mevlit okunurken da lan zel olarak yap eker. t lm mevlithan * Mevlit okuyan kimse. mevlt * Do um. * Yeni do ocuk. mu mevrut * Gelen, gelmi . mevsim * Y gne , k alma sresi ve dolayyla iklim l n, ten s s artlar m farkl gsteren drt bak ndan l k blmnden her biri, sezon. * Baz atmosfer olaylarn en ok belirdikleri zaman. n * Herhangi bir ekimin yap veya bir rnn yeti i dnem. ld ti * Herhangi bir etkinlik dnemi, sezon. eyin * Ya blm. am mevsimli * "Yersiz, gereksiz, zamanskonu z mak" anlam ndaki mevsimli mevsimsiz konu deyiminde geer. mak

mevsimli mevsimsiz * Bkz. mevsimli. mevsimlik * lkbahar ve sonbaharda giyilen. * Bir mevsim iin, bir mevsim sresince. mevsimsiz * Zaman seilmemi iyi . * Uygun zaman gelmeden olan veya yap lan.

mevsuf

* Nitelenminitelikleriyle belirlenmi , . * (s tamlamalar Tamlanan. fat nda) * Belgeye dayanan, do do ru, rulu gvenilen, sa una lam. * lm. * ller, lm l, lm ler, . * Vaat olunmu verilmi , sz .

mevsuk mevt mevta mevut mevzi

* Yer, mahal. * Bir asker birli yeri veya bu birlik taraf ele geirilen blge. in ndan * Genel olmayan, bir yere zg olan, yay lmam dar, srl , n, mahall, yerel. * Yerel, lokal.

mevzi

mevzilenme * Mevzilenmek i i. mevzilenmek * Mevzide yerini almak, mevziye girmek. mevzu * Konu.

mevzua girmek * as l konuyu ele almak. mevzuat * Bir lkede yrrlkte olan yasa, tzk, ynetmelik vb. nin btn. * Sand uval, teneke gibi iine ticaret mal k, konulan koyacaklar. * Konulu. * Biimli, dzgn, oranl , uyumlu. * ll, vezinli.

mevzulu mevzun

mevzusuz * Konusuz. mevzuubahis * Konu olan, sz konusu; ad geen, sz geen. mevzuubahis etmek * sz konusu etmek, hakk konu nda mak. mevzuubahsetme * Mevzubahsetmek durumu. mevzuubahsetmek * Sz etmek.

mey mey meyal meyan

* arap. * Do Anadolu'da kullan bir tr kk zurna. u lan * Bkz. hayal meyal. * Bkz. meyan kk.

meyan

* Ara, orta.

meyan bal * Meyan kknden elde edilen urup. meyan kk * Fasulyegillerden, 30-60 cm ykseklikte, tys yaprakl , mavimsi, mor iekli, tatl toprak alt olan blmleri hekimlikte ve serinletici ikilerin yap nda kullan ok yk otsu bir bitki (Glycyrrhiza glabra). m lan, ll meyanc * Arac , arac eden kimse. l k meyanc l k * Arac eden kimsenin durumu. l k meyane * orba gibi yiyeceklere lezzet kazand iin un ve ya yap sos. rmak la lan

meyanesi gelmek * (helva vb. iin) k na gelmek. vam meydan * Alan, saha. * Yar e ma, lence veya kar ma yeri. la * Bulunulan yer ve evresi, ortal k. * F imkn veya vakit. rsat, * (Mevlev tekkelerinde) Ayin yap yer. lan

meydan (bir veya kimseye) kalmamak eye * f bulamamak. rsat meydan amak * sebep olmak. meydan almak * geli yay mek, lmak, geni lde olmak. meydan b rakmamak * f vermemek. rsat meydan bulamamak * f bulamamak. rsat meydan daya * Ceza olarak a ve kalabaliinde sululara at dayak. kta k lan meydan daya ekmek na * herkesin iinde veya ok dvmek.

meydan korkusu * Bkz. alan korkusu. meydan muharebesi * Meydan sava . meydan okumak * korkmadn , ekinmedi a bildirmek; kavga veya yar ini ka maya a rmak. meydan saati * Halkyararlanabilmesi iin alanlara konulan byk saat. n meydan sava * Bir sava kesin sonu almak iin d ta, mana karbtn glerle yklenilen lm kal sava m . meydan saz * On iki teli olan, sesinin ykseklisebebiyle ayerlerde al i k nmaya uygun, halk ozanlarn kulland en n byk saz, divan saz . meydan vermemek * kt bir durumun gerekle iin imkn veya zaman b mesi rakmamak. meydana at lmak * ortaya kmak. meydana atmak * ortaya karmak. meydana karmak * a kavu kl a turmak, ortaya karmak, belli etmek. * bularak ortaya karmak. meydana kmak * ortaya kmak, grnmek. * belli olmak. * yeti mek, bymek. meydana dkmek * hepsini sergilemek, ortaya dkmek. meydana d mek * bir i yapmak iin kendini ortaya atmak. meydana gelmek * olmak, olu mak. * ortaya kmak. meydana getirmek * olmas sa n lamak, olu turmak. meydana koymak * yaportaya p karmak, gstermek. meydana vurmak * belli etmek, ortaya karmak. meydanc * Avlu, bahe gibi yerleri sprp temizleyen hizmetli. * Hapishane ko lar ayak i u nda lerini gren kimse. * Mevlev tekkelerinde konuklar , Mevlevleri kar layan, meydan aan, Mevlev raks dzenleyen tarikat n adam .

meydanc k * Kk meydan. meydanc l k * Meydanc olma durumu. meydanda * Ortada, belli, a a k, ikr. * Ortada bulunan, gzle grlen ey. meydanda b rakmak * a evsiz barksb kta, z rakmak. * ortada, herkesin gz nnde b rakmak. meydan (birine veya bir b eye) rakmak * savundu u eyden vazgemek veya yar madan ekilmek. meydan bulmak bo * kendisini engelleyecek kimse grmeyerek a davran r bulunmak. larda meydan * Bir tr iek.

meydanl k * Geni , meydana benzeyen yer, a k. kl meyhane * sat ve iilen yer, iki yeri. ki lan * Kabare.

meyhane pilv * K so biber ve domates kullan bulgurdan yap bir pilv tr. yma, an, larak lan * Meyhane havas zg ve mezelik niteli olan pilv. na inde meyhaneci * Meyhane i leten kimse. meyhaneci otu * obandd . meyhanecilik * Meyhane i letme i i. meyil * E e ak . iklik, im, nt * Sevme, gnl verme.

meyil vermek * e sa iklik lamak. * sevmek, gnl vermek. meyilli * Bir yana e olan, e imi ik. * Sevmignl vermi , , k. * Meyli olmayan.

meyilsiz

meyletme * Meyletmek i i.

meyletmek * E ilmek. * E inmek. meyli olmak * be enmek, sevmek, ho gitmek. una meymenet * nitelik, u haybereket. yi ur, r, meymenetli * U urlu. meymenetsiz * U ursuz. * Surats k z, huysuz, ters (kimse). z, l ks meymenetsizlik * U ursuzluk, kademsizlik, eamet, nuhuset. meyus * zgn. * Umutsuz, karamsar.

meyus etmek * zmek. meyus olmak * zgn ve umutsuz bir duruma d mek. meyusiyet * Umutsuzluk, karamsarl k. meyve * Bitkilerde ie dllenmesinden sonra yumurtaln geli in mesiyle olu tohumlar organ, yemi an ta yan . * rn, sonu, kr.

meyve a ac * Meyve veren a a. meyve bahesi * inde meyve a alar bahe. olan meyve d * Meyvelerin derisi. meyve ezmesi * Meyvelerin ezilmesi sonucu elde edilen yiyecek. meyve ii * Meyvelerde, tohumlarbulundu i blm. n u meyve kabu u * Meyvenin dyzeyini kaplayan kal tabaka. n meyve ortas * Yemi meyve d ve meyve ii aras bulunan sulu ve etli blm. lerin nda meyve reeli * Meyveden yap lan ekerli tatl . meyve sine i

* Meyvelere musallat olan sinek tr. meyve sine igiller * Kanatlar koyu renkli lekeler bulunan bir tr sinek familyas nda (Trypetidae). meyve suyu * Meyveden elde edilen su. meyve ekeri * Bkz. levloz. meyve yaprak * ie dllenmeden sonra yemi turan yapra in, i olu . meyveci * Meyve yeti veya satan kimse, yemi tiren i. meyvecilik * Meyve yeti tirme i i. * Meyve alsatma i p i. meyvedar * Meyveli, meyvesi olan, meyve veren. meyveho * Kuru yemi . * Yemi . ar s meyvelenme * Meyvelenmek i i. meyvelenmek * Meyveli duruma gelmek, meyve vermek. meyveli * Meyvesi olan, meyve veren yemi li. * Meyve ile yap lm iinde meyve bulunan. , * Yarat olan, olumlu bir ortaya koyabilen. c ey meyveli a ta ac larlar * o kez bilgili, hnerli kimselere sata u rlar. meyvelik * Meyve a dikili, belirli byklkte yer, yemi ac lik. * Meyve konulan kap, yemi lik. meyvesiz * Meyvesi olmayan, meyve vermeyen. meyvesizlik * Meyvesiz olma durumu. meyyal meyyit -mez * Bkz. -maz / -mez. mezalim * E ilimli, e imli. * l.

* Zulmler, haks klar, kmlar. zl y mezamir * Ddkler. * Makamla okunan Zebur sureleri. mezar * "ziyaret yeri, ziyaret edilen yer" lnn gml oldu yer, kabir, sin, makber, gmt. u mezar kak n * ok zay flamkimse. mezar ta * Gmlen ki ait kimlik bilgileri, dua vb. yaz kaz iye lar nmolarak zerinde bulunduran ve mezarba n ucuna dikilen ta . mezarc * Mezar kazan ve mezarl bakan kimse. a mezarc l k * Mezar kazma ve mezar bakma i i. mezardan karmak * bir kimseyi lmden kurtarmak. mezar kazmak n * ktl istemek, kt duruma d n rmek iin u mak. ra mezarl k mezat * Mezarlar bulundu yer, kabristan, gmtlk, sinlik. n u * Art ile sat rma .

mezat mal * Bayave ucuz mal. mezata karmak (veya koymak) * aart yoluyla bir mal k rma sat karmak. a mezat * Artt ile sat ynlendiren kimse. rma * Srekli olarak mezad takip eden kimse. mezbaha mezbele * Hayvan kesilen yer, kesim evi, kanara,salhane. * plk, sprntlk, p ve sprnt dklen yer, kllk. * A ve kt durum. a k l

mezbelelik * plk, mezbele. mezcetme * Mezcetmek i i. mezcetmek * Birbirine katmak, kat rmak. t meze * iilirken yenilen yiyecek. ki

* E lence, alay. mezeci * Meze satan kimse. mezecilik * Meze yapsatma i p i. mezelik * Meze yap lmaya elveri meze olarak kullan li, lan. * Meze olarak yenilen ey. * Alalma, baya ma. la * Meze yemeden iilen (iki). * Meze yemeyerek.

mezellet mezesiz

mezgit

* Mezgitgillerden, Avrupa ve Trkiye denizlerinde ya ayan, uzun vcutlu, byk a , eti lezzetli bir bal zl k, tavuk bal (Gadus merlangus). mezgitgiller * Bal sfn, kemikli bal tak na giren, genellikle tatl klar nn klar m sularda ya bir familya. ayan mezhebi geni * Namus konusunda a ho grl davranan (kimse). r mezhep * Bir dinin gr , yorum ve anlayayr l sebebiyle ortaya kollar her biri. klar kan ndan * reti. * Anlay gr , .

mezhepi * Mezhep yanlolan kimse. s mezhepilik * Mezhepi olma durumu. meziyet meziyetli mezkr * Ad geen, az nce an sz geen, zikredilen, zikrolunan. lan, mezoderm * Orta deri. mezon mezosfer * Eloktrondan a protondan hafif bir atom cisimci r, i. * Orta yuvar. * Bir ki veya nesneyi benzerinden stn gsteren nitelik. iyi * Be enilen, stn nitelikleri bulunan.

mezozoik * kinci a . mezozom

* Bakterinin remesi s nda bakteri zar k mlar yaparak meydana gelen mitokondri benzeri yap ras ndan vr . mezra * Ekime elveri ekilecek tarla veya yer. li, * En kk yerle birimi. im mezraa * Bkz. mezra. mezru mezun * Ekilmiekili. , * alm izinli. zin , * Bir okulu bitirerek diploma alm(kimse). * Bir i yetki verilmiyetkili. iin ,

mezun olmak * (okulu) bitirmek. mezuniyet * olma durumu. zinli * (okulu) Bitirme. * Yetki. mezura mezr * Terzilikte l almak iin kullan genellikle 1,5 m uzunlu lan, unda metre. erit * Bkz. mezura. * l.

mezzosoprano * Soprano ile kontralto aras kadsesi. nda n * Sesi byle olan sanat . Mg * Magnezyum'un k saltmas .

m mi, mu / m / * Sonuna getirildicmleye veya kelimeye, syleyi i biimine ve tonlamaya gre soru, ma veya inkr a anlam verir. * Soru anlam rica ve emir cmleleri yapar. yla * Tekrarlanan kelime aras kullan kelimenin anlam peki nda larak n tirir. * Belirli gemi zamanl cmle ile ba bir cmleyi zaman, veya sebep ili ile birbirine ba bir ka art kisi lar. mr c * Bkz. mucur. mrl gk m gri m h m hlama * M hlamak i i. m hlamak * Mr olma durumu. g * Sular zda ya bir y bal tr (Conger conger). m ayan lan * Byk ivi.

* M tutturmak, akmak, ivilemek. hla * Birini veya bir bir yerden ayr eyi lmaz, krdayamaz duruma getirmek. p m hlanma * M hlanmak i i. m hlanmak * M hlamak i konu olmak veya m ine hlamak i lmak, ivilenmek. i yap * Oldu yerde kalbir yere krdayamaz olmak. u p p m c hlay * Alt gm ta metal yuvalara i n, vb. lar leyen ve sran usta. k t m hl * M olan. h * M hlanm m tutturulmu hla , . * Dimdik, sabit, k ldamaksn. m z

m t hs * Eli s, cimri. k m t hs l k * Cimrilik. -m/ -mik, -muk / -mk k * Fiilden isim treten ek: k k , il-mik , kus-muk ,soy-muk, kes-mik, yala-muk vb. y-m m klep * Eski Trk ve aletlerinde alt kapa sertap ile ba slm a lanm ucu genimsi, katlanabilir para. ,

m s knat * Demiri ve daha ba baz ka metalleri eken demir oksit. * Demiri ekme zellita veya sonradan bu zellikazanan her trl madde. i yan i * ekicili albenisi olan kimse. i, m s knat * M sla ilgili,manyetik. knat m siyet knat * M sl knatk. m slama knat * M slamak i knat i. m slamak knat * (bir demir ubu M s zellivermek. una) knat i m slanma knat * M slanmak i knat i. m slanmak knat * M s zellikazanmak; m sl duruma gelmek. knat i knat bir m sl knat * M s knat olan. * M slanmolan. knat m sl ne knat i * Merkezinden bir iple asbulunan, dar ve sivri bir e l kenar drtgen biiminde yap knatubu lmm s u. m sl knat k * M sl knat olma zell m siyet. i, knat

m k m k nc nc * M klayarak. nc m klama nc * M nlamak i nc i. m klamak nc * rseleyecek veya biimini bozacak gibi ellemek, srmak. k t m klanma nc * M klanmak i nc i. m klanmak nc * M klamak iyap veya m klamak i konu olmak. nc i lmak nc ine m r nc k m ka nt m r r m * Sular zda ya bir y bal tr (Echelus myrus). m ayan lan * Mldamak fiili ile kullan bir sz. r lan ml ml r r * Mldanarak. r mldama r * Mldamak i r i. mldamak r * Alak ve g anlar bir sesle bir sylemek. l eyler mldan r * Mldanmak iveya biimi. r i mldanma r * Mldanmak i r i. mldanmak r * Alak sesle kendi kendine bir sylemek. eyler * Alak bir sesle sylemek. ark * Ancak yan ndakinin duyabilecebir biimde konu i mak. mlt r * Mldan ses. r rken kan mn kn r r * Bir istekabul etmeme, nazlanma. i mn kn etmek r r * bir isteyerine getirmemek iin e sebepler ileri srmek, nazlanmak. i itli m rlama * M rlamak i i. * Kk, afacan, zeki (ocuk). * Blge.

m rlamak * (kedi) M r diye ses r m karmak. m r rm

* Bir tr kedi. * Yzgesiz, uzun gvdeli bal plak k. m r rmk * M rlanan. * Srekli sorun karan. m rnav m rra * Kahve e bir tr ac idi, kahve. m sdak mr s * Bir do oldu kan eyin ru unu tlayan lt. ey, * Miyavlama sesi.

* Bu daygillerden gvdesi kal yapraklar n, byk, boyu yakla 2 m olabilen erkek iekleri tepede salk k m durumunda, diiekleri yaprakla gvde aras koan biiminde olan bir kltr bitkisi (Zea mays). i nda * Bu bitkinin koan zerindeki taneli rn. Mr baklas s * Ac bakla. mr ekme s i * Mr unu, tuz ve suyun karm s yoluyla yap hamurun bir kap iinde pi lan irilmesiyle haz rlanan ekmek tr. Mr ful s * Hint ful. mr kalburu s * Aleve tutularak iinde mr patlat kalbur biiminde bir kap. s lan mr z s * Mrdan elde edilen z madde. s mr patlatmak s * cin mr kalburda ve ate sn zerine tutarak patlamas sa n lamak. mr pskl s * Mr koann ucundan sarkan sar s n renkli pskl biimindeki tepeci i. mr pskl gibi s * (sa iin ) seyrek, ince ve cans z. Mr tavu s u * Hindi. Mr turnas s * bis. mr unu s * Kuru mr tanelerinin s tlmesiyle elde edilen un. mr ya s * Mr tanelerinden lan s ya s kar v . mrc s * Mr yeti veya satan kimse. s tiren Mr'daki sa sultan bile duydu s r

* duymayan kalmad . Mrl s * Mr halk olan kimse. s ndan mrl sk m skal m skala m l sm * Eti yenilebilen, murdar olmayan. m sra m star m stara * Manzumenin sat ndan her biri, dize. rlar * Mastar. * Bkz. mastar. * Geni starlalar mr bulunan yer. * Her biri ba perdede bir s kambo ka ra umundan yap lmddk, musikar. * Metal parlatmaya yarar alet.

-m/ -mi ,-mu -m / * Belirsiz gemi zaman eki: al-m ,yer-miyaz-m n, git-mi , -s -siniz vb. * S fatlar: pi (a l-m ek), ha -mi ), (e lan-m(et) vb. * simler: dol-muer-mige-mi , , vb. ml ml * Rahat sessiz ve derin soluk alarak. mldama * Mldamak i i. mldamak * Ml ml ses kararak. m m * Kay veya zerdali. s

m nt ym * n sabr tketecek derecede yava m zca i nsan n ve zm gren. m nt ym l k * M nt ym olma durumu. -m/ -miz,-muz / -mz z * okluk 1. kiiyelik eki: Baba-m i z,anne-miz ,ordu-muz, ky- -mz vb. mka z * Bando. * Armonika.

mkac z * Bandocu. * Armonika alan (kimse). mkal z * Saraymzik tak nda al kimse. n m an

mk z

* e sebeplerle oyun bozan, yenilgiyi kabul etmeyen, kolayca dar (kimse), ordubozan, oyunbozan. itli lan

mk z l k * Mk z olma durumu,ordubozanl oyunbozanl k, k. mk etmek z l k * mklanmak, oyunbozanletmek. z k mklanma z * Mklanmak i z i. mklanmak z * e sebeplerle oyun bozmak, yenilgiyi kabul etmemek, oyunbozanletmek, mk etmek. itli k z l k mldanma z * Mldanma, z ikyeti bir sesle konu sldanma. ma, z mldanmak z * Mldanmak, z ikyeti bir sesle konu sldanmak. mak, z mma z * Mmak i z i veya durumu. mmak z * Mk etmek. z l k

mrdanma z * Mrdanmak i z i. mrdanmak z * Yak narak konu sldanmak, homurdanmak. mak, z m z zm * Her kusur bularak hibir eyde eyden memnun olmayan. * evresindekileri rahatsedecek kadar tembel olan. z m zca zm * M za yakr (biimde), m z gibi. zm zm m zlanma zm * M zlanmak i zm i. m zlanmak zm * M zca davran zm larda bulunmak, m zletmek. zm k m zl zm k * M z olma durumu veya m zca davran zm zm . m zletmek zm k * m zlanmak. zm m zrak * Uzun sapl , sivri demir ulu silh, c da. * Atletizmde kullan cirit. lan

m uvala girmez (s zrak maz) * gizli tutulmas imknsdurumlar kar nda sylenir. z s m zrakl * M zraolan, m ta zrak yan.

m zrakl ilmihl * dininin ilkelerini slm reten ilmihl kitaplar biri. ndan m zraks * M a veya m ucuna benzeyen. zra zrak m zraks z * M zraolmayan. m zrap * Telli alg almaya yarayan ve a kemik, maden veya kiraz a ndan yap alet, alg tezene. lar a, ac lan , m zrapl * Telleri bir m veya parmakla al (saz). zrap nan mi mi * Bkz. m mi. / * Gam dizisinde re ile fa aras ndaki ses ve bu sesi gsteren nota i areti.

miad dolmak * bir kullan sresi bitmek,eskimek. eyin m miad gelmek * zaman gelmek. miat * Bir yap eyin lmas tan sre. iin nan * Bir yerine yenisinin verilebilmesi iin kabul edilmi eyin bulunan sre, kullanma sresi. * Tohum ekme aleti. * Selloz molekllerinin en kk paras . * Muo. mide * Omurgal larda, sindirim sisteminin, yemek borusu ile onikiparmak ba nda besinlerin sindirime aras rsa haz r duruma getirildiomurgashayvanlarda sindirim kanaln bu blgeye kark olan paras i z n l . * Kar kar blgesi. n, n * Yemek yeme iste i. mide a z * Yemek borusunun mideye a alt ucu. lan mide buland rmak * kusacak bir duruma getirmek. * Ku kuland rmak. mide fesad * ok ve e yemenin yol at mide bozuklu itli u. mide fesad u na ramak * ok ve e yiyecekler yemekten midesi bozulmak. itli mide kap s * Midenin onikiparmak ba a alt ucu. na lan rsa

mibzer miel mio

mideci

* Kendi karlar ba bir d ndan ka ey nmeyen (kimse).

midesi (veya ii) ezilmek (veya kaz nmak) * alduymak. k midesi almamak (kald rmamak, kabul etmemek veya gtrmemek) * hastal tiksinme gibi sebeplerle bir yiyememek. k, eyi * irkin bir kar nda huzursuz olmak, rahat ey s kamak. midesi bulanmak * kusacak gibi olmak. * i renmek, tiksinmek. * ku kulanmak, i killenmek. * huzursuz olmak, rahat p tedirgin olmak, ho ka lanmamak. midesi ek (kaynamak veya yanmak) imek * yeni yenilmi yiyeceklerden tr midede rahats k duymak. zl midesiz * Yenmeyecek eyleri yiyen. * Hibir eyden tiksinmeyen, en i renilecek kar nda bile tiksinti duymayan. eyler s * Mide ile ilgili olan. * Mideye uygun olan, mideye iyi gelen.

midev

mideye oturmak * yenilen sindirilmeyip mideye rahats k vermek. ey zl mideyi bast rmak * hafif yiyerek aln eyler gidermek. midi * Orta. midi etek midibs * Diz kapa rten veya diz kapa n drt santim kadar a ndan ainebilen etek. * Kk otobs.

midibs * Midibs alsatan, i p leten veya kullanan kimse. midilli * Normalden daha kk boyda, bir tr at. midye * Yass solungal , yumu akalardan, kabuklar birbirine e denizlerin kayalyerlerinde kmeler it, k durumunda ya eti yenir bir hayvan (Mytilus). ayan midyeci * Midye avlayan veya satan kimse.

midyecilik * Midyecinin i i. midyelik * Yapay olarak midye retilen yer.

miftah migmatit migren

* Anahtar. * Tortul katmanlar aras ma girmesiyle olu deim kayac na ma an i . * Yar ba r. m as

mi fer mihanik

* Sava baddarbelerden koruyan, demir, elik vb. yap l tolga. ta lmbak,

* D nmeden, llerek de de yaln al verdikolayl veya yalnkaslarhareketiyle il zca kanln i kla z n yap (ihareket vb.), mekanik. lan , mihenge vurmak * denemek. mihenk * Denek ta . * Birinin de erini, ahlk anlamaya yarayan lt. n * Konuk misafir. * Kal. c

mihman

mihman olmak * konuk olarak bulunmak. mihmandar * Resm konuklar a rlamak ve onlara k lavuzluk etmekle grevlendirilen kimse, konuku. mihmandarl k * Mihmandar yapt i n . mihnet * Snt k , znt.

mihnet ekmek * sntbir duruma katlanmak, snt k l k ekmek. mihr * Mslman bir erke nikh esnas e vermeyi kabullendimal veya para. in nda ine i mihrab ms * Mihraba benzeyen. mihrace mihrak mihrap * Cami, mescit gibi yerlerde Kbe ynn gsteren, duvarda bulunan ve imama ayr lmolan oyuk veya girintili yer. * Umut ba lanan yer. mihver * Eksen. * Konu yaz tartlan veya d ulan, lan, nlen bir konunun en nemli noktas . * Hindistan'da racadan daha byk hkmdarlara verilen unvan. * Odak.

-mik mika

* Bkz. -m/ -mik. k

* Pskrk ve ba mkayalar iinde bulunan, alminyum silikat ile potasyumdan olu , yapraklar kala mu durumunda ayr labilen parlak bir minarel, evren pulu. * Bu minaralden yap lmolan. mikado * Japon imparatorlar verilen unvan. na * Fil di tahta veya kemikten yap i, lmkk ubuklarla oynanan bir oyun. * Yap nda mika maddesi kullan m lan.

mikal

mikal cam * Yap nda mika maddesi kullan darbe aldnda tuz buz olup da m lan, lmayan cam tr. mikp mika ist * Kk kuvars billrlar mikadan olu , yaprak biiminde ba u yla mu kala ma ramkaya. mikoloji mikos mikoz mikro* "Kk" anlam veren n ek. mikroamper * Amperin milyonda birine e ak it m iddet birimi. mikrobik * Mikropla ilgili; mikroplu. * Mantar bilimi. * Mantar asalaklar olu hastal ndan an k. * Mantar. * Kp.

mikrobiyolog * Mikrobiyoloji uzman . mikrobiyoloji * Mikroplar konu alan bilim dal . mikrodalga * Boylar mm. ile 1 m. aras deen (milimetre, santimetre ve desimetre cinsinden) elektromagnetik 1 nda i dalga. mikrofilm * Herhangi bir belgeyi, yay vb. yi kk sinema filmi gibi bir zerine eken, zel bir fotograf n erit makinesiyle elde edilmi film. mikrofon * Elektrik ak etkisiyle sesi uzakta bulunan alya ularan ara. m c t mikrofona koymak * hikye, roman, oyun gibi eserleri radyo iin elveri duruma getirip yay li mlamak.

mikrofoncu * Ses kayna n yer detirmesine gre mikrofonu yneten kimse. n i mikrofonik * Mikrofona uygun d en. mikrokok * Nokta biimdeki mikroplara verilen genel ad. mikrolit * Baz laryapnda bulunan, prizma biiminde ve ancak mikroskopla grlebilen billrlar. ta n s mikrometre * Byk lde bytme gc olan teleskop, mikroskop gibi optik aletlerle incelenen nesnelerin oylumlar n lmede kullan alet. lan * ok kk uzunluklar lmeye, incelemeye yarayan alet. * Mikron. mikron * Bir metrenin milyonda biri, milimetrenin binde biri, mikrometre.

mikroorganizma * Mikroskopla grlebilen organizma. mikrop * Mikroskopla grlebilen, rmeye, mayalanmaya ve hastal yol aan bir hcreli canl klara . * Kendisinden ktlk ve zarar gelen kimse.

mikroplanma * Mikroplanmak i i. mikroplanmak * Mikroplu duruma gelmek. * Kirlenmek. mikroplu * Mikrobu olan, mikropla bulu intan. an,

mikropluk * Yaramazl ktlk, fesatl k, k. mikropsuz * Mikrobu olmayan, mikrobu ldrlm olan. mikropsuzland rma * Mikropsuzland i rmak i. mikropsuzland rmak * Bir mikroplar kimyasal maddeler veya yard yla ldrmek, dezenfekte etmek. eyin n s m mikropsuzlarma t * Mikropsuzlarmak iveya durumu. t i mikropsuzlarmak t * Mikropsuzland rmak. mikrosefal * Yetersiz geli sonunda beyni ve kafatas me kk olan (kimse). mikrosinema * Mikroskopla grlebilecek nesnelerin grntlerini tespit etmekle u an sinema kolu. ra

mikroskobik * Mikroskopla grlebilecek kadar kk olan. mikroskop * Bir mercek yard yla kk nesneleri byltp daha iyi belirtmeye veya gzle grlmeyenleri m plak gstermeye yarayan alet. mikroskop alt koymak na * en ince noktas kadar ararmak, didik didik edip incelemek. na t miksefe mikser * e yiyecek maddelerini kar rmaya yarayan elektrikli alet, kar r. itli t c t * Har karma aleti, karma. miktar * Bir llebilen, say eyin labilen veya azal o p abilen durumu, nicelik. * l, para, km. s mikyas * lek, l. mikyasl * leveya ls olan. i mikyass z * leveya ls olmayan. i * Hadsiz hesaps hesaba kitaba s z, mayan. mil mil * Selin srkleyip getirdiok kk taneli amurla i mkum ve toprak karm . * Trl i lerde kullan iin yap ince ve uzun metal ubuk. lmak lan * Gze srme ekmeye yarayan, kemik veya fil di inden yap ve uzun ara. lmince * Yer yer uzunlu deen bir uzakll birimi. kara mili, deniz mili. u i k * \343 meksefe.

mil

mil ekmek * birinin gzlerini k n mille kr etmek. zg mild * Milda dayanan, miltla ilgili olan.

mild takvim * peygamberin do sa umunu (asl do nda, umunun yakla olarak drdnc y ) ba olarak alan k l n lang takvim. mild tarih * Mild takvimin belirttitarih. i milt * peygamber'in do u gn. sa du

milttan nce * Mild tarih ba c geriye do say y gre belirtilen tarih (k lmbiimde: M. .). langndan ru lan llara salt milttan sonra

* Mild tarih ba c bu yana say y gre belirtilen tarih (k lmbiimde: M. S.). langndan lan llara salt mildiyu * En ok ba larda grlen, peronospora cinsinden, emelerini bitkilerin yapraklar salarak ya aslak na ayan bir mantarolu n turdu hastal u k. milel * Milletler, uluslar. milfy milimilibar miligram * Bir gram binde birine e a k ls birimi (mgr). n it rl mililitre milim * Bir litrenin binde birine e oylum l birimi (ml). it * Santimetrenin onda biri. * ok ince yufka ve kremayla yap bir tr pasta. lan * Bir l biriminin nne getirildi bu birimi binle blen n ek. K inde saltmas m. * Bir barbinde biri de n erinde atmosfer bas l birimi. nc

milim oynamamak * lsne tam olarak uygun d mek. * hi krdamamak. p milim mamak a * tam denk d mek. milimetre * Metrenin binde birine e uzunluk l birimi (mm). it * En kk miktar, en az. milimetrik * Milimetre ilgili olan. * Milimetrelere blnm . milimi milimine * Tam, tastamam, iyice. milimikron * Bir mikronun binde biri (m). milis * Sava ras orduya yard olarak toplanan halk gc. s nda mc * Baz lkelerde yard gvenlik gc. mc * Bir d ncenin, bir gr ba kazanmas sava mcadele eden. n ar iin an, * Bir rgtn etkin yesi. * Mcadelesini zor kullanarak ve yasa dyollarla yapan taraftar.

militan

militanla ma * Militanla iveya durumu. mak i militanla mak * Militan olmak, militan durumuna girmek.

militanlarma t * Militanlarmak i t i veya durumu. militanlarmak t * Militan durumuna getirmek. militanl k * Militan olma durumu. militarist * Militarizm yanl. s militarizm * Bir lkede ordu gcnn a derecede a basmas r r . * Btn yurt sorunlarn yalnordu gcyle zlebilece savunan gr n z ini . millenme * Millenmek iveya durumu. i

millenmek * Akarsuyun getirdikumlu, amurlu toprak bir yere ylmak. i millet * o unlukla ayn topraklar zerinde ya ayan; aralar dil, tarih, duygu, lk, gelenek ve grenek birli nda i olan insan toplulu ulus. u, * Benzer zellikleri olan topluluk. * Bir yerde bulunan kimselerin btn, herkes. millet meclisi * Milletvekillerinin olu turdu kurul. u * Bu kurulun topland yap . millete * Millet taraf ndan, millete gre, millet olarak.

milletler aras * Milletler aras yap milletler aras nda lan; ndaki ili kilerle ilgili olan, uluslar aras . milletler aras c * Bkz. Uluslar aras. c milletler arasl c k * Bkz. Uluslar arasl c k. milletsever * Milletini seven kimse. milletseverlik * Milletsever olma durumu. milletta * Ayn milletten olan. milletvekili * Anayasaya gre yasama meclisine seimle giren millet temsilcisi, mebus. milletvekilli i * Milletvekilinin grevi, mebusluk. mill * Milletle ilgili, millete zg, ulusal.

mill e itim * E itimin ulusal olmas . mill ekonomi * Bir milletin kendine zg ekonomi siyaseti. mill gelir gelir. * Bir yk toplumsal retimde, retim aralar harcananlard ll iin n lmesinden sonra kalan blm, ulusal

mill gvenlik * Kamu dzeni ve emniyeti. mill hviyet * \343 mill kimlik. mill iktisat * Ulusal ekonomi. mill irade * Ulusa kullan ve hibir gcn etkileyemeyecekuvvet. lan i mill kimlik * Bir milletin kendine zg d n ya ve aybiimi, dil, tre ve gelenekleri, toplumsal de yarg ve er lar kurallar olu zellikler btn, mill hviyet. ile an mill mar * stikll mar . mill mcadele * stikll Sava Kurtulu , Sava . mill mdafaa * Milli savunma. mill savunma * Ulusal savunma. mill tak m * Uluslar aras yar malarda bir lkeyi temsil etmek iin bir araya gelmi sporcular grubu. millle me * Mill nitelik kazanma. millle mek * Mill nitelik kazanmak. millle tirme * Mill bir nitelik verme, millle tirmek i i veya durumu. millle tirmek * Mill bir nitelik vermek. * zel sektre ait yerli ve yabanc firmalar devlet mlkiyetine geirmek, ulusallarmak. t milllik milliyet * Millete zg olma durumu veya mill olma durumu, ulusall k. * Ba bulunan millet, tabiiyet. l * Mill olma durumu.

milliyeti

* Milliyet ilkesini benimseyen, ulusu.

milliyetilik * Madd ve manev a lardan millet ve lkesinin karlar her stnde tutma anlay, ulusalc n eyin l k. milliyetperver * Milletini seven, milletine ba olan (kimse), ulussever. l milliyetperverlik * Milliyetperver olma durumu, ulusseverlik. milliyetsever * Milliyetini benimseyen, milliyeti. milliyetseverlik * Milliyeti olma durumu, milliyetini benimseme durumu. milliyetsiz * Millet sevgisi olmayan, mill duygular f (kimse). zay milyar * Milyon kere bin, 1.000.000.000. * Bu sayn ad n .

milyarder * Bir veya daha ok milyar (kimse). olan * Madd varl bak ndan zengin say (kimse). m lan milyarderlik * Milyarder olma durumu. milyarlarca * Milyar milyar, birok milyar bir arada olarak. milyarl k * Nicelimilyarla llen. i * Madd varl milyar de erinde olan. * Bin kere bin, 1.000.000. * Bu sayn ad n . * Bir veya daha ok milyonu olan kimse. * Madd varl bak ndan zengince say kimse. m lan

milyon

milyoner

milyonerlik * Milyoner olma durumu. milyonlarca * Milyon milyon, birok milyon bir arada olarak. milyonluk * Nicelimilyonla llen. i * Madd varl milyon de erinde olan. mim * Arap alfabesinde m harfinin ad . * Ebcet hesab kar40 olan harf. nda l * Biten bir yazn alt konulan i n na aret.

mim

* Eski Yunan ve Roma'da ya , treleri taklit amac am gden komedi tr. * Bir oyuncunun herhangi bir davranveya duyguyu yz ve vcut hareketleriyle anlatt komedi tr. * Bu tr gerekle sanat tiren .

mim koymak * unutulmamas i koymak. iin aret * nemli bularak stnde srarla durmak. mimar * Yap n pln yapbunlargerekle lar n p n mesini sa layan, yneten kimse.

mimarba * Osmanl saray resm yap n onar ve yap i nda, lar m m leriyle u an mimarlar ba ra n . mimar * Mimarl k. * Mimarl ilgili, mimarl ili kla kin. a

mimarsiz * Pln mimar taraf yap ndan lmayan, kaba yap . mimarl k * Mimar olma durumu. * Belirli l ve kurallara gre yap yapma sanat lar , mimar. mimik * Yz, el, kol hareketleriyle d nceyi anlatma sanat . * Duygular nceleri belirtecek biimde yzde beliren k ldan hareketler. , d m lar, mimleme * Mimlemek i i. mimlemek * Birini, hogitmeyen veya iyi olmayan bir davrandolayyla hakk iyi d a s nda nlmeyenler aras na koymak. mimlenme * Mimlenmek i i. mimlenmek * Mimlemek i konu olmak. ine mimli * Genellikle davran ndan ku duyulan, kt olarak bilinen, mimlenmi lar ku . * Arap alfabesinde mim harfi ile i konmu aret olan (kitap, yaz vb.).

mimoza

* Baklagillerden, iekleri sar baz ve trlerine beyaz veya menekrenginde, yapraklar e akasya yapra na benzeyen bir ss bitkisi (Mimosa). minakop minare * Namaz vaktinin geldi bildirmek iin mezzinin p ezan okudu bir veya birka ini k u, erefeli, o unlukla ta yksek ve ince yap tan, . minare boyu * A ayukar ile 20 m aras ykseklianlatmak iin kullan 10 nda i l r. minare gibi * Glge bal, ta levre i.

* ok uzun. minare glgesi * Gerekle imknsdurumlar iin kullan mesi z l r. minare k rmas * ok uzun boylu (kimse). minareci * Minare yapan usta.

minarecik * Kk minare. minarecilik * Minarecinin yapt i . minareli * Minaresi olan.

minaresiz * Minaresi olmayan. minareyi alan k n rlar l haz f * kolay kolay gizlenemeyecek kadar byk bir yolsuzlu yapan kimse, sorumluluktan kurtulma yollar u n nceden d nr. minber minder * yumu bir madde ile doldurularak dikilen, oturmaya, yaslanmaya yarar i ak ilte. * Yer al rmalar ve atlamalarda, yerin ve d t nda melerin sertli gidermek iin kullan deri veya ini lan, kauuktan yap ilte. lm * Gre malarn zerinde yap en az 10 cm kal kar la n ld, nlnda, 9 m ap bir ember izilmi nda olan, aprazlama k k z mavi renklerle belirlenmi eleri rm ve yayg . minder alt etmek * Bkz. has etmek. r alt minder rtmek * i gsz oturmak. siz, * bir yerde uzun sre oturmak. * otururken yap i uzun y u mak. lan lerle llar ra minder dna atmak * ortadan kald rmak, silmek, kovmak. minderalt * De e n veya paralarsakland yer. erli yalar n mine * Metal e zerine vurulan renkli cam katman ya . * Saat kadran . * Di ta k n lerin sm kaplayan beyaz ve sert doku. * ve parlak nak nce . * Camilerde hatibin p hutbe okudu merdivenli, ykseke yer. k u

mine ie i * Mine ie igillerden, yapraklar ve oymal kar kl l , iekleri ba durumunda alacal ak , mavi veya menek e renginde, sap k olan bir bitki (Verbena). drt eli t rl * Bu bitkinin ie i.

mine ie igiller * Biti ta yaprakl eneklilerden, mine ieve benzeri trleri iine alan bir bitki familyas ik iki i . mineci * Mine yapan sanat .

mineleme * Minelemek i i. minelemek * Mine ile sslemek. mineli mineral * Mine ile bezenmi .

* Normal s kta do kat cakl ada durumda birtak maddelerle kark veya birle olarak bulunan veya m ik kimyasal yollarla elde edilen inorganik madde. * inde inorganik maddeler bulunan. mineral bilimci * Minerolog. mineral bilimi * Mineral ve billrlarla, onlarfiziksel ve kimyasal zelliklerini inceleyen bilim, mineroloji. n mineralle tirici * Bir madenle birle onu mineral duruma dn erek tren (madde). mineralle tirme * Mineralle tirmek i i. mineralle tirmek * Bir metali mineral duruma getirmek. * inde mineral maddeler eritilerek suyu, maden suyu niteli getirmek. ine mineralli ya lar * neft, mazot gibi yerden lan ya kar lar. minerolog * Mineral bilimi ile u an kimse. ra mineroloji * Mineral bilimi, maden bilimi. mini mini etek minibs * Kk. * Diz kapa yukar e k kta etek. ndan da, itli sal * 10, 12 ki kk otobs. ilik

minibs * Minibs olan, minibs alsatan veya i kimse. p leten minibslk * Minibs i letme i i. minicik * ok kk, ufac k.

minik minimal

* Kk ve sevimli. * Minimum.

minimetre * Silindir biimindeki nesnelerin i aplar denetlemekte kullan l aleti. n lan minimini * Kck. * Pek kk (ocuk). minimum * Bir iin gerekli en az veya en kk (derece, nicelik). ey * De ken bir niceli inebildien alt, asgar, minimal. i in i miniskl * Kk (harf). mink minkale * Bkz. vizon. * letki.

minnac k * ok kk, minimini. minnet * Yap bir iyili karkendini borlu sayma, gnl borcu. lan e * Bir iyili karte e ekkr etme, memnuniyet duyma. minnet alt kalmamak nda * birinin iyili karkendini borlu durumdan kurtarmak iin, kark olarak bir iyilikte bulunmak. ine l minnet duymak * birinin iyili karkendini ona borlu saymak. ine minnet etmek * boyun e yalvarmak. ip minnettar * Bir kimsenin grd iyili karte e ekkr borcu olan, gnl borlusu. minnettar kalmak * birinden grlen iyili karte e ekkr duygusu beslemek. minnettarane * Minnettarca. minnettarl k * Minnettar olma durumu, kran. minno minorka * (tavukulukta) Akdeniz rklar ierisinde en iri yapolan bir yumurta . l rk minr * Kk ve sevimli kimselere sylenen seslenme sz.

* Daha kk. * Bir makam, bir akort, bir gam, bir aralzelliolan. k i * Kk nerme. mintan * Yakas uzun kollu erkek gmle z, i. * Gmlek zerine giyilen kollu yelek.

mintanl k * Mintan yapmaya elveriolan. li minskl * Kk harf.

minsks * Bkz. menisk. minval minyatr sanat . * Biim, yol, tarz. * o unlukla eski yazma kitaplarda grlen, k, glge ve hacim duygusu yans t lmayan kk, renkli resim * Bu biimde yap lmkk resim. * Bir kk lekte kopyas benzeri. eyin veya minyatrc * Minyatr yapan sanat . minyatrclk * Minyatr yapma sanat . minyatrle tirme * Minyatrle tirmek i i veya durumu. minyatrle tirmek * Bir btne veya onun bir paras en gzel ve kusursuz boyuta vermek, kltmek. na minyon * kk, sevimli, cici, p nce, t t . mir * Ba , kumandan, amir. * Bey, emir.

mira

* Arazi zerinde seilmi i noktasn d ( do bir aret n eyini akul rultusunu) gsteren, yn belirtmek iin uzaktan gzlenen, geometrik biimli tahta lta. mira * G e kma.

Mira Gecesi * Recep ayn yirmi yedinci gecesine rastlayan Hz. Muhammed'in g inan gece. n e ktna lan Mira Kandili * Mira Gecesi ile ilgili kandil. miralay * Albay. miralayl k

* Miralay olma durumu veya a amas , albayl k. miras * Birine, len bir yakndan kalan mal mlk, para veya servet, kal n t. * Kalm yoluyla gelen herhangi bir zellik. t * Bir neslin kendinden sonra gelen nesle b rakt ey. miras yemek * kendine miras kalmak. * kendine kalan miras tketmek. mirasa konmak * bir kimseye nemlice bir kal t kalmak. miras * Kendisine miras kalan, varis. * Ba niyi veya kt ynlerini aynekilde ortaya koyan. kasn mirasyedi * Kendisine nemli bir miras kalan, mirasa konan (kimse). * ok savurgan (kimse). mirasyedilik * Mirasyedi olma durumu veya mirasyediye yara davran r . mirat mir * Ayna. * Hkmetin, hazinenin mal olan, beylik. * Devlet hazinesi.

mir ktibi * Osmanl devletinde maliye ile halk aras davalara bakan yarg nda . mir mal mirici * Osmanl maliyesinde, koyunlar p vergilerini toplayan grevli. say mirim mirliva * Seslenme sz olarak kullan Beyim, aziz dostum, arkada l r. m!. * Tu general. * Devlet mal , hazine mal .

mirlival k * Mirlivalmakam mirliva olma durumu. k veya mirza * Baz Trk topluluklar ve nda ran'da kullan bir soyluluk san lan . mis mis mis gibi * ngilizcede evlenmemi nlar iin kullan unvan. kad lan * Gzel kokulu bir madde. * temiz ve gzel kokulu. * ok iyi, usta; elveri li.

* pekl, elbette. mis sabunu * Gzel kokulu sabun. mis zm * Kokulu zm. misafir * Konuk. * Gzn saydam tabakas herhangi bir sebeple olu beyaz leke. nda an

misafir a rlamak * konu gerekli ilgiyi gstermek, ikramda bulunmak. a misafir etmek * konuk olarak kar p yedirip iirmek, yat lay rmak. misafir gibi oturmak * bulundu yerden her an ayr u lacakmgibi e stnkr oturmak. reti, misafir kalmak * bir yerde yiyip imek, yatmak ve konuk olarak ilgi grmek. misafir odas * Evlerde konuklar al oda. n nd misafir olmak * bir yerde konuk olarak kar p, gerekli ilgiyi, izzet ve ikram lan grmek. misafir salonu * Evlerde veya resm konutlarda konuklara ayr salon. lan misafirhane * Yolcularkonaklad han, kervansaray vb. n klar * Konuk evi. misafirlik * Konukluk.

misafirperver * Konuksever. misafirperverlik * Konukseverlik. misak * Szle antla ba ma. me, ma, la misak mill * Erzurum ve Sivas kongrelerinde tespit edilip, Osmanl Mebusan Meclisinde 28 Ocak 1920'de kabul edilen ve millete sonuna kadar uygulanmas karar verilen alt na maddelik mill szle me. misal * rnek olarak al nabilen, gsterilen rnek. ey, * Benzer, e gibi.

misel

* Koloit iyonlar molekl ylmas olu ve yalnba koloidin btn niteli ta kabul nda ndan an z na ini d edilen blm. misil

* Ebenzer. , * Miktar. * Kat. misilleme * (kt bir davran Dengiyle kar ) lama. misina * Yapay ve sentetik ham madde ile tek kat ekilmi i kal kta iplik. , de ik nl * Bal larolta ipi olarak kulland k k n klar l veya naylondan iplik. * ngilizcede evlenmi nlar iin kullan bir unvan. kad lan

misis misk

* Asyanyksek da nda ya bir tr erkek ceylan kar derisi alt n lar ayan n n ndaki bir bezden lan gzel kar kokulu madde. misk gibi * Bkz. mis gibi. misk yerini belli eder * de ki erli i nerede olsa varln gsterir. miskal miskalle misket * Gzel kokulu meyveleri nitelemek iin kullan l r. * Misket zmnden yap lan arap. misket * Bomba ve arapnellerin iinde bulunan kur veya demir tanelerin ad un . * Bilye. misket oyunu * Bilyelerle oynanan oyun. * Ankara ve evresinde bir tr halk oyunu. miskin * ok uyu olan (kimse). uk * Ho grlemeyecek durumlar kar nda tepki gstermeyen (kimse). s * Aciz, zavall . * Czam hastalna tutulmu olan (kimse). miskin miskin * Miskin gibi, miskinle olarak. mi miskinane * Miskincesine. miskince * Miskin gibi, miskin bir biimde. miskinhane * Czaml n yerle lar tirildikleri yer. miskinler tekkesi * siz gsz oturanlar tembellerin topland yer. n, klar * Bir buuk dirhem de erinde eski bir a k l birimi. rl * ok az lde, ok az miktarda.

miskinle me * Miskinle iveya durumu. mek i miskinle mek * Uyu tembel duruma gelmek. uk, miskinlik * Uyu tembel olma durumu veya miskine yak uk, davran meskenet. acak ,

misli menendi yok * benzeri, e i yok. mister mistik * ngilizcede bay. * Mistisizm yanl olan, ilhiyat veya mistik ya u an kimse, gizemci. s amla ra * Mistisizm ile ilgili.

mistisizm * Tanr ve gere ak ararma yolu ile de de gnl yolu ile, duygu ve sezgi ile ula ya e l ve t il abilece kabul ini eden felsefe ve din doktrini, gizemcilik. * Bir konuda en st derecede bulunabilme tutkusu. misvak * Kuzey Afrika, ve Hindistan'da yeti dikensiz kk bir a (Salvadora persica). ran en a * Bu a n ucu dvlp f durumuna getirilen ve di ac ra temizli kullan inde lmas Mslmanl snnet ka olan ubu u. misyon * Bir kimseye veya bir kurula verilen zel grev. * Dinsel, bilimsel veya diplomatik bir grev yklenmi kimselerden olu kurul. an misyon stlenmek * zel bir grevi zerine almak. misyoner * Bir dini, zellikle Hristiyanl yaymakla grevli kimse. * Bir d nceye, bir lkye kendini adayan kimse.

misyonerlik * Misyoner olma durumu veya misyonerin grevi. -mi * Bkz. -m/- mi .

-mi gemi li * Bkz. belirsiz gemi . mit * Geleneksel olarak yay veya toplumun hayal gc etkisiyle biim detiren, tanr lan i , tanr evrenin a, do u ile ilgili hayal, alegorik bir anlat olan halk hikyesi, mitos. u m mitil * yn, pamuk vb. doldurulan beyaz yastveya yorgan k . ine k l f * yz beyaz kapsyorgan. ki z miting * Gsteri amac veya bir olaya dikkati ekmek iin, genellikle ayerlerde yap toplant yla k lan . mitingci

* Miting dzenleyen veya mitinge kat kimse. lan mitle me * Mitle durumu. mek mitle mek * Mit durumuna gelmek. mitle tirme * Mitle tirmek i i. mitle tirmek * Birini, bir varl, bir olay vb.yi hayal gc ile bytmek, yceltmek, mit durumuna getirmek. mitokondri * Kondriyom gesi hlinde stoplzmaniinde bulunan organc n k. mitoloji * Mitleri, do lar, anlamlar yorumlayan, inceleyen bilim. u n n * Bir ulusa, bir dine, zellikle Yunan, Ltin uygarlna ait mitlerin, efsanelerin btn. * Mitoloji ile ilgili, mitolojiye ait. * Bkz. mit. * Bkz. karyokinez. * Kalpte sol kulakile sol kar k aras kapayan. k nc n mitral darl * Kankulak kar gei zorlaran mitral kapakniki parasn k n ktan nc a ini t n n smen birbirine kaynamas . mitral hcreler * Beyinde koku lobu iinde bulunan sinir hcreleri. mitral kapak * Sol kulakile sol kar k aras kan akn k nc nda n dzenleyen, iki paradan olu kapak. an mitral yetersizlik * Kar bzlmesi s nda kankulak geri gelmesine sebep olan mitral bozukluk. ncn ras n a mitralyz * Makineli tfek, makineli. mitralyz gibi (konu iin) ma * hi durmadan, ara vermeden. miyane miyar * \343 meyane. * De madenlerde yasanistedia k, saflve de derecesini gsteren l. erli n i rl k er * lt, l. * Ay ra. * Eskiden salghastal yol atna inan etken. n klara lan

mitolojik mitos mitoz mitral

miyasma

miyav

* Kedinin ses, kedi sesi. kard

miyavlama * Miyavlamak i i. miyavlamak * (kedi) Ba rmak. miyavlatma * Miyavlatmak i i. miyavlatmak * (kediyi) Ba rtmak. miyaz miyokart miyom * Kas uru. miyon miyop * Kas dokusu uru. * Nesnelerin grntleri a tabakan n taraf kald iin uzaiyi gremeyen (gz). n nda * Gzleri byle olan (kimse). * Sinek kurtuklarn insanda ve hayvanlarda ortaya bozukluk. n kard * Kalp kas .

miyopluk * Miyop olma durumu. miyosen * nc a memeliler ve maymunlar geli oldu dnemi. n n mi u * Bu dneme ili kin. * Kumarda ortaya srlen para. * Huy, yarad, tabiat. l * vcudunun fizyolojik yap, sak. nsan s l mizagir * Herkesin huyuna ve keyfine gre davranan, nabza gre erbet vermesini bilen. mizagirlik * Mizagir olma durumu. mizal mizas z mizah * Glmece. mizah * Mizac herhangi bir zellikte olan . * Saiyi olmayan, rahats keyifsiz. l z,

miza miza

* Glmece sanat. s mizah l k * Glmece sanat l. mizah mizan * inde glmece bulunan, glmece nitelita (yaz i yan , karikatr vb.). * Terazi. * Tart , l aleti. * l. * Sa lama. * Bir tccar ticar durumunu, i genel sonucunu gsteren, belirli zamanlarda yapt hesap zeti. n, inin * veya daha ok direbulunan yelkenli gemilerde arka direk. i * Gazete, dergi gibi yay nlarda sayfa dzeni. mizanpli * Islak sasar s hava yard yla kurutulmas sonra f ve tarakla yap kadsa tualeti. n l cak p m ndan ra lan n

mizana mizanpaj

mizansen * Ynetmenin belli bir oyun iinde oyuncular dzene almas onlar ve oyuna uygun bir uyum iine sokmas iin yapt hazk, al rl ma. * Bir bir durumu oldu eyi, undan deik gstermek amac haz i yla rlanan dzen. mizantrop * Toplumdan, insandan kaan kimse, merdm. * nsandan nefret eden kimse. Mn * Manganez'in k saltmas .

mnemotekni * Bir tak al rma ve a m t rmlardan yararlanarak bellegeli i tirme yntemi. Mo mobil * Hareketli. * Hava olaylar etkisiyle hareketlenen heykel. mobilet * Bir motosiklet markas . mobilize * Hareketli, devingen. * Molibden'in k saltmas .

mobilize etmek * harekete geirmek. mobilya * Oturulan, yemek yenilen, allan, yat yerlerin d lan enmesine yarayan ta nabilir e yalara verilen genel ad, mble. mobilyac * Mobilya yapan veya satan kimse. * Mobilya sat dkkn. lan

mobilyac l k * Mobilya yapma veya satma i i. mobilyal * Mobilyas olan, d enmi , mbleli. mobilyas z * Mobilyas olmayan, d enmemimblesiz. , moda * De iklik ihtiyac sslenme zentisiyle toplum ya na giren geici yenilik. i veya am * Belirli bir sre etkin olan toplumsal be bir kargsterilen a d eni, eye knlk. r * Geici olarak yenili ve toplumsal be e eniye uygun olan. moda evi * Moda giysilerin yap ve sat yer. ld ld

moda olmak * yayg duruma gelmek, herkese kabul edilmek. n modac * Moda i leriyle u an kimse. ra

modac l k * Modacn i n i veya mesle i. modala ma * Modala iveya durumu. mak i modala mak * Moda de kazanmak. eri modalarma t * Modalarmak i t i veya durumu. modalarmak t * Moda durumuna getirmek. modalist * Modacn yarat gcn kal n c playan teknisyen.

modas gemek * moda olmaktan kmak. * nemini yitirmek, geersiz duruma gelmek, artaranmamak. k model * Resim, heykel veya buna benzer yap eyler l baka baka benzetilme allan nesne, rnek. rken e * Bir zelliolan nesne veya ki i i. * Bir sanat poz veren kimse. ya * Biim. * rnekleri iinde toplayan dergi. * Tip. * Benzer, rnek. * rnek olmaya de kimse veya er ey. * Manken. model salonu * Modellerin sergilendialan, yer. i modelaj

* Kil, bal mumu gibi kolayca biimlendirilebilen maddelerin yap heykellere model haz lacak rlamak zere hacimli olarak biimlendirme, taslak yapma, oylumlama. modelci * Model haz rlayan sanat .

modelcilik * Model yapma sanat . modellik modem * Modelin i i veya mesle i. * Bilgi i lem.

moderato * Tek ba kullan zaman orta h bir tempoyu belirtir. na ld zda * Ba bir terimle birlikte kullan gsterilen temponun biraz yava lmas ka ld nda, lat gerekti anlat ini r. modern * a uygun, a l, asr, a . a c da

modern mobilya * Antika, taklit, stil mobilyalardnda kalan ve genellikle dz hatlardan meydana gelen mobilya. n modernizasyon * Modernle mek. modernize * Yenile tirilmi , modern, al duruma getirilmi c . modernize etmek * yenile tirmek, a l duruma getirmek. c modernle me * a lla c ma. modernle mek * a lla c mak. modernle tirme * a llarma. c t modernle tirmek * a llarmak. c t modernlik * a ll ck. modifikasyon * Bireyde meydana gelen deiklik, de me. i i modistra modul * Kadterzi. n * Bkz. nodul.

modullamak * Bkz. nodullamak. modl

* Bir yapn e blmleri aras orant sa n itli nda y lamak iin kullan l birimi. lan * Herhangi bir mekanik zellibelirten kat say i . * Bir uzay ta nbtn yap iinde yer alan ba z blm, para. n t s ms modlsyon * Bir sesin yay nmas ortaya ye nda kan inlik, vurgu, ton de imlerinden her biri. i * Bir dalgangenlik, evre ve s n bir yasaya gre zaman iinde farkl mas n kln la . * Bir tondan ba bir tona gei ka . modler * Modll.

modler sistem * Paral sistem. modll Mo ol * Mo olistan halk veya bu halksoyundan olan kimse. ndan n * Mo ollara zg, Mo ollarla ilgili ( ey). Mo olca * Mo dili. ol mohs le i * Z mpara taneciklerinin sertli saptamada kullan de tablosu. ini lan erler moka * ok kokulu bir tr kahve. * Bu kahveden yap iecek. lan * Kuzey Amerika Klderililerinin giydideriden yap tek para ayakkab z i lm , . * K keli, baz ayakkab sa s . * Yorgunlu gidermek iin duraklama. u * Koyverme. * (voleybol ve basketbolda) Tak n oyun aras ald birer dakikaldinlenme sresi. mlar nda klar k * Modl olan.

mokasen

mola

mola ta * Hamallars ndaki yk dayayarak dinlenmeleri iin sokak kenarlar konulmu n rtlar na ykseke ta . mola vermek * uzun sren yolculu yry veya al a, e maya, dinlenmek amac bir sre ara vermek, oturup yla dinlenmek. molas molas z molekl * Element veya birle olu ikleri turan ve onlarzgl niteliklerini gsteren en kk birim, madde. n * (fiziksel kimyada) Bir veya birka atomun birle mesinden olu birka ekirdek veya elektronlu yap an, . * Bir btnn en kk paras . molekler * Molekle ili moleklle ilgili. kin, * Karbonatl ta kum . * Bkz. duraks z.

molibden * Atom numaras atom a 95, 94 olan ve 617 C ye do eriyen, gm 42, rl ru beyazlnda, k r trl lgan, eliklerin ala na giren element. K m saltmas Mo. molibdin molla * Do ancak amorf durumunda bulunan, do molibden oksit. ada al * Byk kad . * Medrese rencisi. * Byk bilgin. * Molla olma durumu.

mollal k

Molotof kokteyli * Bir eye benzin, makine ya deterjan doldurularak yap fitilli bir tr yangbombas i , lan n . moloz * Toprak ve kirele kark ta r lar knt , yap dknts. * De ersiz, i yaramaz veya kimse. e ey moloz duvar * Moloz ta yap duvar. larla lan moloz ta * Kaba, przl ta . molozluk * Molozla dolu toprak yn . * De ersiz, i yaramaz olma durumu. e moment * Kuvvetin, bir cismi bir nokta veya bir eksen yrngesinde dndrme etkisini belirleyen vektr niceli i.

momentum * Bir cismin hareket miktar , ktlenin srat ile arp . m * H h l z, zl k. monadizm * Bkz. monat l k. monar i * Siyas otoritenin genellikle miras yolu ile bir ki zerinde topland devlet dzeni veya rejim, tek erklik. inin monar ist * Monar izme ili bu rejimi benimseyen ve savunan kimse, tek erki. kin, monar izm * Monaryanl nsiyas doktrini, tek erklik. i larn monat * Eski Yunan felsefesinde blnmez birlik. * Leibniz'in felsefesinde artblnemez bir birlik olan sonsuz say cevherlerin her biri. k daki

monat l k * Evrenin monatlardan olu unu ileri sren Leibniz'in tu retisi. monden * Toplum ya ile ilgili. am * Yksek sosyete ya n am seven.

Mongolist * Mo dili ve kltr ile u an kimse. ol ra Mongolistik * Mo dili ve kltr ararmalar ol t . monist * Teki. monitr * Her tr al malarda yeti tirici. * I m ye dzeyini alg p len alet. n inlik lay * Ses dalgas iletiminde, iletimi bozmadan ve kesmeden niteli denetleyen alet. ini * Televizyonda grnt ile sesin niteli e ini leme, grnt seimini gerekle tirme, grnty yay mlama gibi i denetlenmesinde kullan alet. lerin lan monizm * Tekilik.

monogam * Tek e li. monogami * Tek e tek kar tek kocal lilik; l k, k. monografi * Bilimsel alanlarda zel bir konu veya sorun zerine yaz inceleme, tek yaz lan . monokl monolog * Ka kemerinin alt sr kullan gzlk cam na k larak t lan . * Bir oyunda, ki ilerden birinin kendi kendine yapt konu ma. * Dinleyicilere bir ki anlatt, genellikle, gldren olay. inin * evresindekilere f vermeden bir kimsenin yapt konu rsat ma. * Tekel. * Tek bir raydan olu demir yolu. an

monopol monoray

monoteist * Tek tanr. c monoteizm * Tek tanrl c k. monotip * Harfleri ayr dizip dken dizgi makinesi. ayr

monoton * Tekdze, yeknesak. monotonla ma * Monotonla iveya durumu. mak i monotonla mak * Monoton duruma gelmek. monotonluk * Tekdzelik, yeknesakl k.

monsenyr * Hristiyan prenslerine verilen unvan. * Yksek a amal adamlar verilen unvan. din na mont * Kuma veya deriden yap genellikle belden kemerli, stnde cepleri bulunan, gmlek veya h zerine lan, rka giyilen k hafif giysi. sa, montaj * Kurgu.

montajc * Kurgucu. montajc l k * Kurguculuk. monte etmek * Kurmak, bir makine veya cihaz skl paralar yerli yerine takmak. n n mor * K z mavinin kar ndan olu renk, menek renginin k z alan rm ile mas an e rmya . * Bu renkte olan.

mor karaman * Kldan mora kadar de en renklerde, gz, a burun etraf z i z, , daha a ba ayaklar vcuduna gre k, ve daha koyu renkte, kaba kark yapa Do Anadolu blgesi ile kuzeydo illerimizde yeti l u u tirilen bir tr koyun. mor tesi * Gzle grlmeyen, dalga boylar yakla 4000 angstrmle 200 angstrm aras olan, mor n tesinde k nda n yer alan, yapay olarak da elde edilip t kullan bir n ltraviyole. pta lan m, mor salk m * Baklagillerden, salk durumunda mavi, mor, beyaz, pembe renkli iekler aan, 20 m ye kadar uzayabilen m ok yk bir sarma (Wisteria sinensis). ll k moral * Bir insanruhsal gc, yrek gc, maneviyat. n

moral e itimi * Ruhsal gc, maneviyat glendirme. moral knt * Manev dirensizlik, ruhsal ynden direnememe, cesareti yitirme. moral vermek * bir kimsenin ruhsal direnme gcn art rmak, cesaretlendirmek, yreklendirmek. morali bozulmak * ruhsal ynden direnme gcn yitirmek, iine korku d mek. moralini bozmak * bir kimsenin ruhsal ynden direnme gcn azaltmak, sarsmak. moralizm * Ahlk doktrini, ahlk de ama sayan doktrin, trelcilik. l k ara il, morar * Morarmak i i veya biimi. morarma

* Morarmak i i. morarmak * Mor bir renk almak. * Herhangi bir snt hastal vcudun bir organ renk almak. k veya kla mor morart * Morarmyer, morluk. morartma * Morartmak i i. morartmak * Morarmas sebep olmak, mor renk vermek. na moratoryum * ok bunal dnemlerde bir lkede, blgede bir blm veya tm borlardaki deme zorunlu ml unun geri b lmas rak . * Resm geciktirme. moren morfem morfin * Afyonda % 10 oran bulunan, uyu nda turucu, nemli bir alkaloit. morfinlenme * Morfinlenmek i i. morfinlenmek * Morfinle uyu turulmak. * Yksek sesle gevezelik yznden yar uykulu, yar aptal duruma girmek. morfinoman * Morfin kullanma al olan kimse, morfin tiryakisi. kanl morfoloji * bilgisi, biim bilgisi, yap ekil bilgisi. * Bkz. biim bilimi. morfolojik * Morfoloji ile ilgili, morfolojiye ili kin. morg * Adliyede kovu turmay gerektiren olaylar sonucu veya birdenbire ve pheli lmlerde, lm sebebinin ve lnn kim oldu unun tespit edilmesi iin llerin konuldu ve inceleme yap yer veya yap u lan . morg raporu * llerin muayene ve otopsisinden sonra dzenlenen rapor. morga kald rmak * lleri incelenmek iin morga gtrmek. morina * Mezgitgillerden, kuzey denizlerinde ya ayan, eti yenilen, karaci erinden balya lan bir bal(Gadus k kar k morrhua). Moritanyal * Moritanya halk olan. ndan * Buzul ta . * Kelimelere gramer bak ndan biim veren o ek hlinde olan kelime paralar m u , biim birimi.

morla ma * Morla i mak i. morla mak * Mor duruma gelmek. morluk * Mor olma durumu. * Moraran yer.

mormenek e * Rengi mora alan bir tr menek e. mors * Morsgillerden, Kuzey Atlantikte ya ayan, 4 m uzunlu unda, derisi, di yaiin avlanan bir memeli i ve (Odobenus rosmarus). * Gizli i aret. mors * Nokta ve izgilerden olu bir alfabe kullanan telgraf dizgesi. an * Bu i aretleri almaya ve gndermeye yarayan alet. * Gizli i aret.

mors alfabesi * Telgraf kullan nokta ve izgilerden olu alfabe. l kta lan, an morsgiller * Memeliler sfn yzge ayakl alt tak na giren bir familya. nn lar m mortadella * Bir tr talyan sucu ve bre u i. mortlama * Mortlamak i i veya durumu. mortlamak * lmek. morto mortocu * Hristiyanlarda cenaze ta iin tutulan kimse. mak * Cenazelerde a okuyarak ald parayla geinen kimse. t * mam. mortoyu ekmek * lmek. moruk * Ya erkek, baba. l morukla ma * Morukla iveya durumu. mak i morukla mak * Ya lanmak, ihtiyarlamak. morul * Yumurta hcresinin embriyon olu urken geli ald ilk biim, blstul. erek * l.

morumsu * Mora alan, moru and ran. morumt rak * Morumsu. Moskof * Rus. * Ac z, zalim. mas Moskof cam * Bir tr beyaz mika. Moskof gvuru * Rus. Moskof topra * Maden parlatmak iin kullan sar lan, renkte bir tr gevrek ta . Moskofluk * Moskof olma durumu. * Ac zca davran mas . mosmor * Her yan mor, koyu mor.

mosmor kesilmek * herhangi bir sebeple morarmak. mosmor olmak * kt duruma d mek, bozulmak, mahcup olmak. mostra * rnek, gstermelik, model.

mostra olmak * kendini gln bir duruma sokmak. mostral k * Gstermelik, numune. * Kt veya yersiz davran yla gze batan kimse. lar motamot * Kelimesi kelimesine, hi de tirmeden, aynen. i motamot eviri * Asl ba kal na l narak yap eviri. lan motel * Motorlu ta yolculuk edenlerin bar tlarla nmalar, arabalar park etmelerini ve ba ihtiyalar n n ka n kar lamak iin i kara yollar lek zerinde yap lmotel. motelci * Motel i leten kimse.

motelcilik * Motel i letme i i. motif * Yan yana gelerek bir bezeme i olu ini turan ve kendi ba na birer birlik olan gelerden her biri. lar * Bir eserde sstekrarlanan ssleyici ge. k k * Bestenin bir paras e ynlerden birlik sa na itli layan belirleyici kk birim.

motifli motifsiz

* Motifi olan. * Motifi olmayan.

motivasyon * Gdlenme. moto* Motorlu, motorla ilgili. motopomp * Motorlu tulumba. motor * Herhangi bir enerjiyi mekanik enerjiye dn tren sistem. * Akaryakmotoruyla i t leyen deniz arac . * Motosiklet.

motor ya * Motorlarda srtnmeyi azaltarak a nmay nlemeye yarayan bir tr ya . motorbot * Motorla al kk deniz ta . an t motorcu * Deniz motoru i leten kimse.

motorculuk * Deniz motoru i letmecili i. motorin motorize * Motorlu ta al rmada kullan bir ya tlar t lan . * Motorlu ta donat ta veya birlik). tlarla lm(k

motorkros * K rlarda ve engebeli arazilerde motorsikletle yap yar lan . motorkrosu * Motorkros yar s . motorlu * Motorla al an.

motorlu ta t * veya yk ta iki veya daha ok dingilli, motor gcyle hareket eden aralara verilen genel ad. nsan yan motorlu tren * Bkz. mototren. motosiklet * Motor silindirinin hacmi 125 cm den byk olan, iki tekerlekli motorlu ta t. mototren * Bir termik motorla al yolcu ta demir yolu ta . an, yan t motris

ta t. mozaik

* Birka arabal katarda elektrik motoru veya patlamal bir motorla al ve br arabalar an ekmeye yarayan

* Trl renklerde, kk kp biiminde mermer, ta veya pi toprak paralarn yan yana getirilmesiyle mi n yap resim ve bezeme i lan i. * Bu i kullan mermer paralar iin lan . * kum, imento ve kk mermer paralar olu karmla d s . nce ndan an eme vas * Tatl biskvi paralar yap kakaolu pasta. yla lan * imento iine kk mermer paralar konulup doldurularak yap (d merdiven vb.). lan eme, * De ik dillere ve kltrlere sahip insan toplulu i u. mozaik d eme * Mozaik karm lan yer d yap emesi. mozaik plka * Mozaikle yap p d maddesi. lmkal eme mozaiki * Mozaik yapan veya satan kimse. * Yap mozaik i larda lerini dzenleyen kimse. mozak * Domuz yavrusu. mozole mble mbleli mblesiz * Mobilyas z. mn msy * Bkz. men. * Frans zcada erkeklere verilen bir unvan. * (yabanc erkekler iin) Bay. * Byk, gsterigmt, an li tkabir. * Mobilya. * Mobilyal .

-msa- / -mse* simden fiil treten ek: az- -msamak, o -u-msa-mak, k-mse-mek vb. -ms -msi / * Kltme s fatlar treten ek: sar , mavi-msi, pembe-msi, mor-u-msu, tatl , ek -ms -ms i-msi vb. -mt / -mturak rak * Kltme s fatlar treten ek. mu muaccel * Bkz. m mi. / * Acele olunmu . * Pe hemen denmesi gereken. in, * Snt k veren, taciz eden, b ran, usand kt ran.

muacciz

* Yap s ukal (kimse). kan, rna k, muaddel * De tirilmide ikli u dekin. i , i e ram i , muadele * E beraberlik, denklik. itlik, * Anla i lmaz . * Denklem. * E denklik, e erlik. itlik, de muadil muaf * E denk, e er. it, de * Balanm affedilmi , . * Ayr tutulmuayr k tan , cal nm . * zgr, serbest.

muadelet

muaf tutmak (veya tutulmak) * bir devi, bir grevi balamak, ayr k tan cal mak. muafiyet * Ayr tutulma, kendisine uygulanmama, ba k. kl * Ba k. kl

muafiyet tan mak * kendisinden beklenilen veya istenilenlerin btnn istememek. muafiyet s nav * E itimde veya herhangi bir dalda bilgi birikiminin nceden yeterli olup olmadnbelirlenmesi iin n yap s lan nav. muafl k muahede * Anla ma. muahedename * Antla metni. ma muaheze * K nama, paylama, ay plama. * Ele tiri. * Muaf olma durumu.

muaheze etmek * paylamak, ay plamak, k namak. muahezename * Ele yaz ve kitab tiri s . muahhar * Sonraki, sonradan gelen, ertelenmidaha sonraki. , muahharen * Sonradan. muakkip * zleyen, arkas ko takip eden. ndan an,

* (iYrten. ) muall * Yksek, yce. muallk * As as lm l , . * Sonuca ba lanmam srncemede kalm , . * Ba. l

muallkta olmak (veya muallkta kalmak) * sonuca ba lanmak, srncemede kalmak. muallel muallim muallime * Sakat, eksik. * retmen. * Bayan retmen.

muallimlik * retmenlik. muamelt * Dairelerde evrak zerinde yap i lan lemler, i lem. muamele * Davranma, davran . * Yol, yntem, iz. * lem. * Alveri . * lem.

muamele etmek * davranmak. muamele grmek * i uygulanmak, davran lem lmak. muamma * Bilmece. * Anla lmayan, bilinmeyen ey. muamma asmak * k gelene herhangi bir konuyu manzum olarak bilmece trnde dzenleyip genellikle kl inde kahvehanelerde herkesin grecebir yere koymak. i muammal * Bilmeceli, muamma dolu. muammal k * Muamma dolu olma durumu. muammer * Ya am . muammer olmak * ya amak. * uzun ve mutlu ya amak.

muannit muaraza muare

* eden, inat nat , direnge, anut. * eki kavga. me, * Dalgal lt verilmi parlar olan bir tr kuma , kareli kuma . * Bu kuma yap tan lmolan.

muarefe * Kar kl birbirini tan tan tankl l ma, ma, k. muar z muas r * Karkoyan, kar kan. * Ayn yzy l iinde olan. * a . da

muas ma rla * Muas mak i a la rla i, da ma. muas mak rla * a la da mak. mua aka * Sevi sevgi, l me, k. kta mua akada olmak * sevi mek, birbirine olmak. k mua eret * Birbiriyle toplumsal ili iinde bulunma. kiler

mua adab eret * Grg kurallar , adab eret. mua muattal * lemez, kullan duruma gelmi lmaz . * Bo siz. , i muattar * It, gzel kokulu. rl muavenet * Yard m. muavenet etmek * yard etmek. m muavin * Yard , yard eden. mc m * Bir grevlinin, bir yneticinin i yard eden, yoklu ine m unda yerini ve yetkilerini zerine alan kimse.

muavinlik * Muavin olma durumu. * Muavinin grevi. muayede * Bayramla birbirinin bayram kutlama. ma, n

muayene

* Bir kimsenin hasta olup olmadn hastaln nerede oldu ararma. veya unu t * Gzden geirme, ararma, yoklama. t

muayene etmek * bir kimsenin hasta olup olmadn hastalnnerede oldu ararmak. veya n unu t * ararmak, incelemek. t muayene olmak * hekimce bak lmak. muayeneci * Araran, yoklayan kimse. t muayenehane * Hekimlerin hastalar kabul ettikleri yer. n muayyen * Belli, belirli; kesin olarak belirlenmi . * Kararlar tlan.

muayyeniyet * Belli olma durumu, bellilik. muazzam * ok byk, ok iri, koskoca, koskocaman. * Allmn srlar a n n an. * Gl, nemli. muazzep * Ac k , azap eken. , snt

muazzep olmak * ac , azap ekmek. muazzep etmek * ac , azap ektirmek. muazzez * Say sayg lan, duyulan, sevgili, aziz. mubah * Dince yap nda sak olmayan, yap gnah veya sevap olmayan. lmas nca lmas * Yap nda sak grlmeyen. lmas nca

mubah grmek * ho grmek, sak z bulmak. ncas mubass r * Okullarda rencilerin durumu ile ilgilenen ve dzeni sa lamakla grevli kimse. mubayaa * Satalma. n

mubayaa etmek * satalmak. n mubayaac * Satalan kimse. n mucibince * Gere ince.

mucip

* Gerektiren, gerektirici. * Sebep.

mucip olmak * gerektirmek. mucip sebep * Gereke. mucir mucit * Yeni bir bulu ortaya koyan, icat eden kimse. * Yarat, yaratan. c mucize * nsanlar hayran b rakan, tabiatst say olay, tans lan k. * akln alamayacaolay. nsan n * Ola anst, c a . rt mucize gstermek * ola anst bir olay yaratmak. mucize kabilinden * umulmayan, beklenmeyen bir biimde. mucizeli mucuk mucur * Mucize nitelibulunan. i * Bir e kk sinek. it * Kmr knt, mr. r s c * Yol yap nda kullan ta r s m lan knt. * Bir iyaramayan blm. eyin e * Gemilerde, kk ya tayfa yama mio. ta , * Meyhaneci ra . * Kiraya veren kimse.

muo

mudarebe * Bir yandan sermaye, te yandan emek konularak kurulan irket. mudi * Emanet b rakan kimse. * (bankaya) Para yat kimse. ran * Karma g, etin. k, * Ayr l nt . mufla * Cisimleri, aleve de dirmeden ate etkisine u in ratmak iin kullan byk toprak kap. lan * Porselen f . r n

mudil mufassal

muflon

* Yaban koyun, argali. * Pardslerin iine iliklenerek geirilen bir e ok kal e astar. it n, reti muflonlu * inde kee bulunan ok kal yumu parlak tyl kuma n, ak, . * Bu kuma geirilerek yap lmolan. * Besleyici, besleyen. * Yan ltacak sz, yan ltmaca. mugaltac * Mugalta yapan kimse. muganni * syleyen kimse, c ark ark.

mugaddi mugalta

muganniye * c n. ark kad mugayeret * Uygun olmama durumu, uymazl aykl k, r k. mugayir mu ber * Uymaz, ayk. r * Gcenmigcenik, kskn. ,

mu olmak ber * gcenmek, ksmek. mu lk * Anla lmas anla g, lmaz, kark, apra k. muhabbet * Sevgi. * Dosta konu yarenlik. ma, muhabbet beslemek * sevgi duymak. muhabbet ie i * Muhabbet ie igillerden, ekleri ye rak beyaz, gzel kokulu bir ss bitkisi (Reseda odorata). ilimt muhabbet ie igiller * Ayr yaprakl enekli bitkiler sf ta , iki n. muhabbet etmek * karkl , dosta konu l mak. muhabbet ku u * Papa angillerden, as l yurdu Avustralya olan, yurdumuzda da kafeslerde retilen, e ok d sar ine kn, , ye ve kl rengi tyl, uzun ve sivri kuyruklu bir ku il (Melopsittacus undulatus). muhabbet telll * Kad erkek aras yolsuz ili nla nda kilere arac eden kimse, pezevenk, kavat. l k muhabbetname * A mektubu. k

* Arkadadost mektubu. , muhaberat * Haberle meler, haberle dolayyla yap yaz me s lan malar. muhabere * Haberle yaz me, ma. muhabere etmek * haberle yaz mek, mak. muhabere memuru * Telgraf , haberle sa meyi layan kimse. muhabere sf n * Sava haberle dzeninin kurulmas, d n elektronik aralar kullanmas engellemeyi veya ta me n man n bunu srland n rmay layan yard sf. sa mc n muhabereci * Muhabere sf olan asker. nndan muhabir grevli. * Bas ve yayorganlar haber toplayan, bildiren veya yazan kimse. n n na * Herhangi bir kurulu al yla ilgili olarak, merkezle ba bir lke aras ba y layan un mas ka nda lant sa

muhabirlik * Muhabir olma durumu. * Muhabirin grevi. muhaceret * G, gme. * (ya amakta oldu lkeden) Yabanc lkeye uzun veya k sreli yerle iin gitme. u bir sa mek muhaceret etmek * ya lkeden ayr ad lmak. muhacim * Sald saldc ran, r. * Futbolda ileri u oyuncusu. * Gmen.

muhacir

muhacir arabas * st ve yanlar rtl, drt tekerlekli, yaysaraba. z muhacir gitmek * g etmek. muhacir olmak * gmen durumuna girmek. muhacirlik * Gmenlik. muhaddep * D bkey, konveks. muhaddis * Hadis ile me olan, Hz. Muhammed'in szlerini bildirmi gul olan kimse.

muhafaza * Koruma, saklama, korunum. muhafaza alt almak na * korumak, saklamak, bir yerde tutmak, kapatmak. muhafaza etmek (veya edilmek) * korumak, saklamak (veya korunmak saklanmak). * oldu gibi b u rakmak, kapatmak (veya b lmak, kapat rak lmak). muhafazakr * Tutucu. muhafazakrl k * Tutuculuk. muhafazal * Muhafazas olan. muhafazas z * Muhafazas olmayan. muhaf z * Birini veya bir koruyan, kollayan, gzeten kimse, koruyucu. eyi * Bir kalenin veya bir ehrin nemli yerlerini korumak, dzeni ve gvenlisa i lamakla grevli komutan. muhafalay z * Devlet ba kanlar, krallar n korumakla grevli asker birlik. muhaf k zl * Muhafolma durumu. z * Muhafn grevi. z muhakeme * Birbirine karolan iki taraf dinleyerek bir yarg varma, yarg ya lama. * Bir konuyu zihinde iyice d np inceleyerek karar verme, ak l szgecinden geirme, usa vurma, uslamlama. * Bir sorunu zmek iin yol arama. kar muhakeme etmek * yarg lamak. * ak l szgecinden geirmek, d nmek. muhakeme usul * Yarg yolu, muhakeme tarz . muhakeme yrtmek * d nmek, soruna bir zm aramak. muhakkak * Do rulu gereklikesin olarak bilinen, gereklikesinle . u, i i mi * Her hlde ne olursa olsun, kesinlikle. muhakkik * Gereararan. i t * Soru turucu, soru turmac . muhal * Olamaz, olmaz, olmayacak; olmas , gerekle olanaks mesi z.

muhalefet * Bir tutuma, bir gr bir davran karolma durumu, aykl e, a r k.

* Kargr tutumda olan kimseler toplulu te, u. * Demokraside iktidar dnda olan parti veya partiler. n muhalefet etmek * kardavran bulunmak, kar ta kmak. muhalefet partisi * Hkmet kurmaya kat lmamparti. muhalefet erhi * Karolma yaz, muhalefet gerekesi. s muhalif * Bir tutuma, bir gr bir davran karolan, aykolan. e, ta r * Aykleden, uymayan, uygunluk gstermeyen. r k

muhallebi * Ste, ve pirin unu kat yap bir tatl eker larak lan . muhallebi ocu u * Nazl bytlm ocuk. muhallebici * Muhallebi yapan veya satan kimse. * Muhallebi sat yer. lan * Nazl bytlm kimse. muhallebicilik * Muhallebici olma durumu. * Muhallebi yapma ve satma i i. Muhammed * Hz.Muhammed mmetinden olan kimse, Mslman. muhammen * Oranlanan, tahmin edilen. muhammes * Be paras olan, be li. * Be gen. * Be li. muhammin * Oranlayan, tahmin eden. muharebe * Sava vuru harp etme, iki ordu aras ma, ma, ndaki arp sava ma, . * Gl tart ma. muharip * Sava kat sava sava. a lan, an,

muharrem * Kamer takviminin birinci ay ure ay , a . muharrer muharrik * Hareketini sa layan, harekete gelen. * K rt, ayart. c k c * Yaz yazyaz geirilmi lm , l ya .

muharrir

* Yazar.

muharrirlik * Yazarl k. muharri * T rmalayan, tahri eden. * rkilten, korku veren. muhasamat * D manl k. * (sava arp ta) ma. muhasara * Ku atma, sarma, evirme. muhasara etmek * ku atmak. muhasebat * Hesap i leri. muhasebe * Hesapla karkl ma, hesap grme. l * Hesap i leriyle u ma. ra * Hesaplarbtn. n * Hesap i lerinin yrtld yer, saymanl k. muhasebeci * Sayman, muhasip. muhasebecilik * Sayman grevi, saymanl n k. muhasebesini yapmak * bir olumlu veya olumsuz ynlerini gzden geirerek bir yarg varmak. eyin ya muhas m * Birbirine d olanlardan her biri. man muhas r muhasip * Ku saran. atan, * Sayman, muhasebeci.

muhasiplik * Saymanl k. muhassala * Elde edilen sonu. * Bile ke. muhassas * (birine) Ayr tahsis olunmu lm , . muhassasat * Bir kimseye maatay vb. olarak verilmieyler. , n * Devlet btesinde devlet kurulu iin ayr lar lmpara, denek. muhassenat

* Yararl , gzel, hay, i rl ler. muhass l * Osmanlmparatorlu unda Tanzimattan nceki dnemde vergi tahsildar verilen isim. na muhat * Ku lm sar evrilmi at lm , , . * Kitabs k ile mukavvasn aras isteka ile bastlarak olu n rt d n nda r turulmu hafif ukurluk. * Kendisine sz sylenilen kimse, kendisiyle konu kimse. ulan

muhatap

muhatap olmak * kendisine sz sylenmek, hitap edilmek. * kar nda kalmak. s muhatara * Korku verici durum, tehlike. * Zarar, ziyan. muhataral * Korkulu, tehlikeli. muhavere * kiaras kar kl ki i nda olarak yap konu l lan ma. muhavere etmek * birbiriyle konu mak. muhavvil * De tiren, dn i tren.

muhavvile * Dn trc, transformatr. muhayyel * Hayal gcyle yarat hayal edilen. lan, muhayyer * Be enilmedi geri verilmek yla al (e vb), semece. inde art nan ya * Semeli. * Trk mzi bir makam. inde muhayyer b rakmak * semeli b rakmak, semeye izin vermek. muhayyerbuselik * Trk mzi bir makam. inde muhayyerkrd * Trk mzi bir makam. inde muhayyerlik * Semeli olma durumu. * Seme hakk . muhayyersmble * Trk mzi bir makam. inde muhayyile * Hayal etme gc.

muhbir

* Haber ular, haber veren. tc * Yasa d olan bir durumu yetkili makamlara bildiren kimse, ihbarc .

muhbirlik * Muhbir olma durumu veya muhbirin yapt i . muhik muhil * Dokunan, bozan, ihll eden. muhip muhit * Seven, sevgi besleyen, dost. * evre, yre. * Bir kimsenin srekli ili bulundu insanlar toplulu evre. kide u u, * Hakl ru. , do

muhit yapmak (veya edinmek) * ili oldu tank oldu kimselerin sayn altmak. kili u, u s o muhkem muhlis * Dostlu unda ve inanlar iten olan. nda * Bkz. halis muhlis. muhrik * Yak. c * Yan dokunakl k, (ses). muhrip * Torpido, top ve denizalt karsilhlarla donat kk, h giden sava lara lm , zl gemisi, destroyer. muhta * Bir ihtiya duyan. eye * Yoksul, fakir (kimse). * Bakmaya mecbur oldu aile bireylerini veya kendisini geindirmeye yetecek geliri, mal u , kazanc bulunmayanlar. muhta etmek * birini, ihtiya duydu bir ba ndan sa u eyi kas lamak zorunda b rakmak. muhta olmak * ihtiya duymak. muhtal k * Bakmaya mecbur oldu aile bireylerini veya kendisini geindirmeye yetecek geliri, mal u , kazanc olmayanlar iinde bulundu durum. n u muhtar kimse. * zerk. * Ky veya mahallenin yasalarla belirtilmi lerini yrtmek iin o ky veya mahallede oturanlarsetikleri i n * Sa sa lam, lamlar tlm .

muhtariyet * zerklik. muhtarl k

* Muhtargrevi veya makam n . * Muhtargrevini yapt yer. n muhtasar * K lmolan, k zet. salt sa;

muhtasaran * K k saca, saltarak, zet olarak. muhtekir muhtel muhtelif * Vurguncu, spekltr. * Dzeni bozulmu , bozuk. * Zbirbirini tutmayan. t, * e e e it it, itli. * Beylik mal veya paray zimmetine geiren, alan. * Karma, kark. muhtemel * htimal dahilinde olan, beklenen, beklenir, umulur, olas l , olas mmkn. , muhtemel olmak * umulmak, beklenmek. muhtemelen * Umulur ki, beklenir ki, grn bak e larak. muhterem * Sayg er, say de n. muhteri * Yeni bir yaratan, icat eden. ey * Yalanlar uydurarak bir kimseye iftirada bulunan. * H . rsl * ekingen. * slm ehirlerinde arve pazar esnaf din kurallar gre denetleyen grevli, belediye memuru. n na

muhtelis muhtelit

muhteris muhteriz muhtesip

muhte em * Grkemli, gsteri byk ve gz al. li, c muhteva muhtevi * Bir iindeki, iteki, ierik. eyin * htiva eden, iine alan, kapsayan, iinde bulunduran.

muhteviyat * indekiler.

muht ra

* Herhangi bir hat eyi rlatma, uyarma amac yaz yaz yla lan . * Bir devletin ba bir devlete politik sorunlarla ilgili olarak yollad uyar s ka yaz, diplomatik nota. * Anda. * Gnlk. * lgililerin mahkemede bulunmalar sa n layan grevli.

muhz r muin muinli muinsiz muit * Okullarda ocuklar rmakla grevli kimse, al t retmen yard s mc. mujik -muk mukaar * Rus kyls. * Bkz. -m/ -mik. k * bkey, obruk, konkav.

* Yard eden, yard . m mc * Askere al ailesine bakacak kimsesi olan. ndnda * Askere al ailesine bakacak kimsesi olmayan. ndnda

mukabele * Kar k verme, kar l lama, kark. l * Kar t kar kl lan okuma. rma, la yap l * Kargelme, ba kald rma. * Camilerde Kur'an okunurken, haf n da kar k olarak ezbere Kur'an okumalar zlar l . mukabele etmek * kark vermek, karkta bulunmak. l l * kargelmek. mukabele okumak * ramazanda, en ok camide yksek sesle ezbere kur'an okumak. mukabeleci * Camilerde Kur'an okuyan kimse. * Brolarda temize ekilmi hesaplar msveddeleri ile kar t grevli. ran la * Askerin yoklamas yapan kimse. n mukabelede bulunmak * kark vermek. l mukabeleli * Kar olan, mukabelesi bulunan. l mukabelesiz * Kar olmayan, mukabelesi bulunmayan. l mukabil * Bir kark olarak yap bir kar olan. eye l lan, eyin l * Bir kar nda bulunan. eyin s * Kar k. l * Kar k olarak, kar l lnda.

mukaddem * nce gelen, nceki. * ncl. mukaddema * nce, evvelce, eskiden. mukaddeme * Bkz. mukaddime. mukadder * Yazg var olan, yazg ilgili olan, al yazolan. da ile nda l mukadderat * Yazg . mukaddes * Kutsal. mukaddesat * Kutsal say her trl inan ve davran lan lar. mukaddesat * Kutsal tan nan eylere a lde balgsteren kimse. r l k mukaddime * n sz. * Bir olay ba c n lang. mukaffa * Kafiyeli, uyakl . mukallit * Takliti.

mukallitlik * Mukallit olma durumu, mukallidin i i. mukannen * Belli, belirli, kesinle , maz. mi a * Kanun durumuna gelmi , kanunla m . mukarenet * Yakla kavu biti ma, ma, me. * Yak k. nl mukarrer * Kararla kararlar m , tlm .

mukarrer bulunmak * kararla mak. mukarrerat * Al kararlar, kararlar eyler. nan tlm mukassem * Ayr blnm lm , . mukassi * Snt snt k l k verici, bunalt. , c

mukataa

* Kesim.

mukataal * Kesime verilmi (yer). mukattar * Dam t , dam lm t k. mukavele * Szle me. mukavele yapmak * szle mek. mukaveleli * Szle meli. mukavelename * Szle me. mukavelesiz * Szle mesiz. mukavemet * Dayanma, kardurma, karkoyma, direnme, direni , dayank. rl * Diren. mukavemet etmek * direnmek, dayanmak, karkoymak. mukavemet gstermek * direnmek, karkoymak. mukavemet ko usu * 3-15 km aras ndaki uzun mesafeli ko ular. mukavemeti * D salds boyun e man rna meyip her e arala kargelen yurtsever. it * Uzun mesafe ko ucusu. mukavemeti klmak r * direnci, gc azalmak. mukavemetli * Dayan , gl, direnli. kl mukavemetsiz * Dayan z, gsz, dirensiz. ks mukavim * Dayan , gl, direnli. kl * Karkoyan, ba ran. kald mukavva * Karton. * Bu k yap ttan lm . mukavves * Kavisli, e e ri, meli. mukavvi

* Kuvvetledirici, g kat. c mukayese * Benzeterek veya kar t de rarak la erlendirme, kar t k rma, yaslama. la mukayese etmek * kar t rmak, k la yaslamak. mukayeseli * Kar t . rmal la mukayyet * Ba olan, ba l lanm . * Bir veya kay ba olan. art tla l * Yaz yaz kay. lm , l tl , mukayyet olmak * korumak, gzetmek. mukayyit * Bir kalemde, kay lerini yapan kimse. t i * Kaydedici makine. * (bir yerde, bir evde) Oturan, e en, ikamet eden. le * nand ikna eden. ran, mukoza mukriz * Smk doku. * dn para veren, bor veren.

mukim mukni

muktebes * Yararlanmak iin al aktar nm , lm . muktedir * Bir yapmaya, ba eyi armaya gc yeten, erkli. muktedir olmak * gc yetmek, yapabilmek. muktesit mukteza * Tutumlu. * Gereken, gerekli olan. * Bir i l gerekli i yap rken lemlerin btn. * Gereken, gerekli olan. * Solunum yollar sindirim organlarn hcreleri taraf salg ve n ndan lanan madde. mulaj * Bir bal mumu, al bir madde ile kaln karmak iin yap i eyin gibi b lan lemlerin btn. * Bu i lemler sonunda elde edilen kal p.

muktezi mukus

mulaj k d

* Terzilerin patron karmak iin kulland bir e saydam k klar it t. mum * Bir fitilin zerine erimi mumu, i ya stearik asit veya parafin dklp genellikle silindir biiminde bal , dondurulan ince, uzun k arac . * Bal mumu. * I ye i birimi, kandel. inli k * K smen oksitlenmi hidrokarbonlar. kat mum a ac * S lkeler ile Kuzey ve Bat cak Avrupa'da yeti bir tr mum palmiyesi (Myrica cerifera). en mum ampul * Mum biiminde ampul. mum ayd nlatma * Mum yap yap ayd larak lan nlatma. mum boya * Bkz. mum boyas . mum boyas * Mum, terebentin, su ve toprak boyalarla haz rlanan boya. mum cils * Parafin ve bal mumunun terebentin veya neft ya z nda trlmesi ile elde edilen, a e a yalar cillamakta kullan madde. lan mum ie i * eneklilerden, gzel kokulu, ki emsiye biiminde kk beyaz iekler aan, etli yaprakl l bir ss , sar c bitkisi (Cerinthe minor ve Cerinthe retortra). mum dibine k vermez * gl ki ilerin kendi yak n rmaktan ekindiklerini anlat nlar kay r. mum direk * Dimdik. * ok uslu, yaramazlyapmayan. k mum duru u * Vcudun, ense ve omuzlara dayanarak ellerin kalay desteklemesiyle ba a yere dikey bulundu a , u durum. mum etmek * Bkz. muma evirmek. mum gibi * dosdo dimdik. ru, * uslu, krtz. p s * tertemiz dzgn. * zay flamak sarar solmak. p mum kesilmek * sessiz, uslu, do dzgn durmak. ru mum olmak * h nl ,yaramazl b r rakmak. * raz olmak. mum palmiyesi * Il blgelerde yeti gvdesi boyunca 1 cm kal bir mum katman man en, nlnda bulunan, yapraklar hurma yapra benzeyen bir a (Cerexylon andicola). na a

mum yakmak * kutsal say bir yere giderek adak adadnda mum yakkoymak. lan p mum yap rmak t * bir k z eyi rm mumla mhrlemek. * nemli bir unutmay ak tutmak. eyi p lda muma dndrmek (veya evirmek) * her sz dinler duruma getirmek, usland rmak. mumaileyh * Ad geen, yukar an sz geen kimse. da lan, mumcu * Mum yapan veya satan kimse. * Fitilli tfek kullanan asker. * Yenieri oca avu nda lardan sonra gelen, yenieri a na ba on iki subaydan her biri. as l mumhane * Mum retim yeri. mumla aramak * ok isteyerek ve zlenle aramak. mumla aratmak * daha kt olan yeni bir bir durum, bir kimse, pek iyi olmayan eskisini aratmak. ey, mumlama * Mumlamak i i. * Bitki hcrelerinin de ikli u i e rayarak kendilerini su geirmez duruma getirir biimde mum ba lamas olay . * Lboratuvarlardan filmin e aletlerde kolayca dnmesini sa kmbir itli lamak iin iki kenar ince bir na bal mumu katman srmek. mumlamak * Bal mumu srmek, bal mumuna bat rmak. * Mhrlemek, mhr mumu srmek. * Mum cils yapmak. mumlanma * Mumlanmak i i. mumlanmak * Mumlamak iyap veya mumlamak i konu olmak. i lmak ine mumla ma * Mumla i mak i. mumla mak * Bal mumu durumuna gelmek. mumlay c * Filmleri mumlamakta kullan alet. lan mumlu * Mumu olan, mum konulmu olan. * Muma batlm mumla haz r , rlanmolan.

mumlu k t * Mrekkep geirmeyen ve delinebilir bir dolgu maddesi emdirilmi , mrekkebi geiren, fakat kolay delinmeyen bir cins pelrden veya lifli bir dokudan olu turulmuteksir makinesinde bas yaz n yaz k , lacak lar ld t.

mumluk

* Mumu olan. * Herhangi bir mum gcnde olan. * amdan.

mumsnd * Alev gelene var oldu ileri srlen bir tr tren. inde u mumya ceset. * Birtak zel illar kullan bozulmayacak duruma getirilmi m larak olan ve bugn kaz ortaya lan larla kar * ok zay f kimse.

mumya gibi * ok zayve renksiz (kimse). f mumyalama * Mumyalamak i i. mumyalamak * Bir cesedi, bozulmamas zel illarla mumya durumuna getirmek. iin mumyalanma * Mumyalanmak iveya durumu. i mumyalanmak * Mumya durumuna gelmek. mumyala ma * Mumyala i mak i. mumyala mak * Mumya durumuna gelmek. mundar * Bkz. murdar.

mundarl k * Mundar olma durumu. munfas l * Ayr duran, ayr k. lmayr , munis * Allan, allm yabanc , olmayan. * Cana yak uysal, sevimli. n, * Uygun.

munkab z * Bzlmtoplanm , . * Pekliolan, peklik eken. i * Verimsiz, iyaramaz. e munkalip * De mi i , dn olan. m munkariz * Batm kmtkenmi , , . munsap * Kavu an.

* Bkz. mansap. muntazam * Dzgn. * Dzenli, derli toplu. * Dzenli, srekli ve dzgn bir biimde. muntazaman * Dzenli olarak. muntaz r * Bekleyen, gzleyen. muntazolmak r * beklemek, gzlemek. munzam -mur * Katma, kat lm ulanm eklenmi , , , ekleme, ek. * Fiilden isim treten ek.

murabaha * Bir mal fazla krla satma. ok * Kanunun izin verdisrdan a n faiz alma, tefecilik. i n k murabahac * Bir mal fazla krla satan kimse. ok * Kanunun gsterdisr arak a faizle dn para veren kimse, tefeci. i na r murabahac l k * Murabahac olma durumu, tefecilik. murabba * Drt eyden olu drtl. an, * Drdl, kare. * Drt m bentlerden olu divan edebiyatiiri. sral an * Terbiye edilmi . * Kaynat k l vama geldikten sonra dondurulan meyve suyu tatl. p s murab t * Sava dervi . * Murabut. murabut * Kuzey Afrika'da dervi verilen ad. lere murabut ku u * Uzun bacakl lardan, leyle benzeyen, gagas ve uzun bir ku e iri (Leptoptilus). murada ermek * iste kavu ine mak, arzusu yerine gelmek. murad ermek na * dilegerekle i mek, ok istedi kavu i eye mak. murafaa * Duru ma. * Yarg yap duru tayda lan ma.

murabba

murahhas * Delege. murahhasl k * Delegelik. murakabe * Denetleme, denetim. * (tasavvufta) Tanr ba 'ya lanarak ile doldurma. murakabe etmek * denetlemek. murak p * Deneti. * Tanr ba 'ya lanarak ile dolduran kimse.

murak k pl * Denetilik. murana * Y balna benzeyen, ok y c cak denizlerde ya lan rt, s ayan, g yzgeci olmayan, eti be s enilen bir deniz bal (Muraena). murassa murat * De ta bezenmicevahirle sslenmi erli larla , . * dilek. stek, * Ama, erek, gaye.

murat almak * dile kavu ine mak. murat etmek * dilemek, istemek. mur murdar * Betona delik amakta kullan sivri ulu, elikten yap alet. lan lmbir * Kirli, pis. * Cinsel birle meden sonra y kanmam(kimse). * eriata uygun olarak kesilmemi olan (hayvan).

murdarilik * Omurilik. murdarl k * Murdar olma durumu. muris murt * Mersin a . ac murt yememek * oyuna gelmemek. musaffa * Temizlenmi t , arlm . * Miras b rakan, miras .

musahabe * Konu gr syle ma, me, i. musahhih * Dzeltici, dzelten. musahhihlik * Musahhih olma durumu. * Dzelticinin grevi, dzelticilik. musahip * Sohbet, arkadak eden kimse. l * Tatl konu malar byklerin, zellikle padi ile ahlar gzel zaman geirmelerini sa n lamakla grevli kimselere verilen unvan. musahiplik * Musahibin yapt i . musakka yemek. musalla * Ufak paralar biiminde do ranmsebzelerin, ku veya k ve so pi baet yma anla irilmesiyle yap bir lan

* Namaz k lmaya yarayan ayer. k * Camilerde cenaze konulup nnde namaz k yer. l nan

musalla ta * Namaz l k nmak iin stne cenaze konulan masa biiminde yksek ta . musallat * Bir kimse veya zerine b racak kadar d eyin kt en. musallat etmek * birini, bir ba n ba bel etmek. kasn na musallat olmak * birini srekli rahatsetmek, birine sata z mak, hi pe b ini rakmamak. musalli * Be vakit namaz srekli olarak k n lan.

musamaha etmek * ho ile davranmak. gr musand ra * Evlerde yatak yorgan konulan yer, yklk. * Mutfakta yksek ve geni raf. musanna * Uydurma, dzme. * Sanatla yap bir usta elinden lm , km sanatl , . * Yap l nt . * Sfland n ran. * Kitap yazan, yazar. musap * Ba bir ktlk, felket gelmi na olan. * Hastal yakalanm tutulmu ram a , , u .

musannif

musavver * Resim konulmu , resimli. * Zihinde tasarlanm d nlm , olan. Musev * Musa Peygamberin dininden olan kimse.

Musevlik * Musa Peygamberin dini, Yahudilik. Mushaf * Kur'an. mus r musibet * Bir sz veya d ncede direnen, ayak direyen. * Ansn gelen felket, snt z k veren ey. * U ursuz. * Gagas ndaki deliklerden rzgr estike trl sesler inan bir masal ku ktna lan u. * M skal. * Mzik. * Kula ho a gelen sesler dizisi.

musikar

musiki

musiki inas * Mzikle u an kimse. ra muska * inde din ve byleyici bir gcn sakl oldu san ta , takan sahip olan u lan, yan veya zararl etkilerden koruyup iyilik getirdi inan bir nesne veya yazk hamayl ine lan l t, . * gen biiminde katlanmolan ey. muska bre i * peynir, k gibi konularak gen biiminde katlanan bir tr brek. ine yma eyler muskac * Muska yazan kimse. muskac l k * Muskacn i n i. muslihane * Bar bir yolla. muslin * Sdokunmuparlak, ince, yumu bir tr kuma k , ak . * Bu kuma yap tan lmolan.

musluk

* Tak lmbulundu boru veya kabiindeki ak , istenildi ak u n kan inde tabilecek bir dzende yap lm a kapanalet. l r r * El y kamaya yarayan yer. musluku * Musluk satan veya onaran kimse. * Abdest almak iin ceketini karanlarpara veya de n erli eylerini alarak h zlyapan kimse. rs k muslukuluk

* Muslukunun yapt i . * Abdest almak iin ceketini karanlarpara veya de n erli eylerini alarak yap h zl lan rs k. musluklu * Muslu olan. u

musluksuz * Muslu olmayan. u muson rzgr. mustarip * Ist ve ac rap eken. * Saks hasta. l z, * Gney Asya klar Hint Denizi'nde yaz ve kmevsimlerinde birbirine ters ynlerden esen geni y yla alanl

mustarip etmek * ac rap vermek. ve st mustatil mu -mu * Bkz. -m/ -mi . mu amba * Bir taraf kauuk veya ya boya srlerek su geirmeyecek duruma getirilen kalbez. na l n * Bu bezden yap lmolan. * Su geirmeyecek biimde yap murluk. lmya * Linolyum. mu amba gibi * ok kirlenmi ama kumart vb. iin sylenir. r, , mu ambala ma * Mu ambala iveya durumu. mak i mu ambala mak * Mu amba gibi olmak, mu amba durumunu almak, mu ambaya dnmek. mu mula * Glgillerden, 2-3 m ykseklikte dikenli kk bir a k (Mespilus germanica). ac * Bu a n olgunla rdkten sonra yenilebilen, yuvarlak, mayhoburuk ve be ac p , ekirdekli meyvesi, dngel, be y bk. mu mula gibi * yznde pek ok buru ve k bulunan. uk rk mu ta paras . * Kar ndakine vurmak iin zel olarak a s lmdeliklerine parmaklargeirilmesi ile kullan demir n lan * Kundurac n, derileri vurarak inceltmek iin kulland metalden tokmak. lar klar * Parma biri bklp sivriltilerek vurulan yumruk. n mu talama * Mu talamak i i. mu talamak * Dikdrtgen. * Alt kk gezinti vapuru. dz,

* Mu ile vurmak. ta mu tu * Sevindiren haber, sava, mjde. mu tucu * Mu getiren, savac tu , mjdeci.

mu tulama * Mu tulamak i i. mu tulamak * Sevinilecek bir i olay vb. nin oldu birine haber vermek, mujdelemek. in, n, unu mu tulanma * Mu tulanmak imjdelenme. i, mu tulanmak * Sevinli bir haber verilmek, mjdelenmek. mu tulu * Mu bildiren, sevindirici, mjdeli. tu

mu tuluk * Mu tucuya verilen arma mjdelik. an, mut * Btn zlemlerin eksiksiz ve srekli olarak yerine gelmesinden duyulan k kut, saadet. van, mut muta * Elli iniklik tah l le i. * Veri.

mutaass p * Ba naz. mutabakat * Uyu anla itilf. ma, ma, * Uygunluk. * Uyum. mutab k * Birbirine uyan, aralar anla k olmayan. nda mazl * Uygun.

mutabkalmak k * uyu mak, anla maya varmak. mutabolmak k * aralar anla k olmamak, anla nda mazl mak. mutaf * Kei k l hayvan ulu, yem torbas dokuyan kimse. ndan gibi eyler * Kei k l dokunmu ndan veya rlm hayvan ulu, yem torbas gibi ey.

mutallka * Bo anarak dul kalmkad n. mutantan * Grkemli, atafatl .

mutariza

* Yayayra, parantez.

mutasarr f * Kendinde kullan hakk m olan, elinde bulunduran. * Tanzimat'tan sonra, Osmanl ynetim te nda sancaklaryneticisine verilen ad. kilt n mutasarrk fl * Mutasarrn grev ve makam f . * Sancak. mutasavver * Tasarlanm d nlm , . mutasavv f * Tasavvuf inanlar benimseyerek kendini Tanr adamkimse, sofi. n 'ya mutasyon * De inim. i mutasyonist * De inimci. i mutasyonizm * De inimcilik. i mutat * Allm allan. , * Al k, allm kanl ey.

mutatabbip * Hekimlik taslayan kimse. mutavaat * Boyun e uyma, itaat etme. me, * Dn l. mutavaat fiili * Bkz. dn fiil. l mutavass t * Arac . * Orta, ortalama. mutazarr r * Zarar grm , zarara u ram . mutuluk * Hayat anlam mutlulukta bulan, insan davran nmutluluk iste belirlendigr dayanan n n n lar iyle i ne ahlk retisi, evdemonizm. muteber * Sayg itibar n, olan, hatsay r l r. * lgvenilir, sz geer. nan r, * Yrrlkte olan, geerliliolan. i

muteber olmak * yrrlkte olmak, geerli olmak. muteber olmak zere * geerli olarak.

mutedil

* D nce, i vb.de a ya kamayan, , itidalli. r l ml * Il man.

mutedillik * Il k. manl mutekit mutemet * Bir inanan, itikat eden, inanl eye , inanl , imanl , mmin, dindar. * Kendisine inan gvenilen kimse. l p * Dairelerde, i yerlerinde baz i para lerine bakan grevli.

mutemetlik * Mutemedin grevi. mutena * zenilmizenle yap , lm . * Sekin, nemli. muteriz * Kargelen, itiraz eden, itirazc . * eden (kimse). tiraz mutezile * Kaderi inkr ederek "kul, ettiklerinin yaratsr" diyen ve Tanr n s cd 'n fatlar konusunda snnet ehlinden ayr bir Mslman felsefesi. lan mutfak * Yemek pi irilen yer. * Yiyecekleri haz rlama sanat . mutfak dolab * Mutfak aletlerinin yerle tirilmesi iin yaptlan zel dolap. r mutfak havaland rmas * Mutfaklara yerle tirilen havaland sistemi. rma mutfak havlusu * Mutfakta kullan havlu, el bezi. lan mutfak merdiveni * Mutfak ile davluyu birbirine ba layan merdiven. muti * Yumu ba, itaat eden. ak l mutlak * Salt. * Salt k. * Kesin olarak, mutlaka.

mutlak de er * Bkz. salt de er. mutlak mera * zerinde kendili inden geli ve otlatmaya elveribir bitki rts ta mera. en li yan mutlak nem * Bkz. salt nem.

mutlak s k cakl * Bkz. salt s k. cakl mutlak sr f * Bkz. salt sr. f mutlaka * Kalmaz bir biimde, her hlde, ne olursa olsun. n * Kesinlikle, mutlak.

mutlak * Salt yanl olan. l k s mutlak l k * Salt l k. mutlakiyet * Salt l k. mutland rma * Mutland i rmak i. mutland rmak * Mutlanmas yol amak, mutlanmas sa na n lamak. mutlanma * Mutlanmak i i. mutlanmak * Mutlu olmak. mutlu * Mutlulu eri olan, ongun, mes'ut. a mi * Mutluluk veren.

mutlu etmek * mutluluk vermek, bahtiyar etmek. mutlu olmak * mutluluk duymak, bahtiyar olmak. mutluca * Mutlu olmaya yak n. mutluland rma * Mutluland i rmak i. mutluland rmak * Mutlanmas yol amak, mutlanmas sa na n lamak. mutlulanma * Mutlulanmak i i. mutlulanmak * Mutlu bir duruma gelmek, mutlanmak. mutluluk * Btn zlemlere eksiksiz ve srekli olarak ula lmaktan duyulan k durumu, ongunluk, kut, saadet. van

mutluluk ubu u * ktidars k sorunu bulunanlara sakl zl l cinsel ya iin zel olarak tak yapay organ. ant lan

mutmain

* nanm gnl kanmemin olan. , ,

mutmain olmak * inanmak, gnl kanmak. mutsuz * Mutlu olmayan, bedbaht.

mutsuzla ma * Mutsuzla i mak i. mutsuzla mak * Mutsuz duruma gelmek. mutsuzluk * Mutsuz olma durumu, bedbahtl k. muttali * renmihaber alm bilgi edinmi , , .

muttali olmak * bir durumdan haberi olmak, bir durum zerine bilgi edinmek. muttarit muttas f muttas l * Dzenli, tek dze. * Nitelenminitelikli, vas. , fl * Biti yan yana olan. ik, * Aralvermeden, aral z, hi durmadan, biteviye. k ks

muvacehe * Yzle yz yze gelme. me, muvacehesinde * (bir durum) Kar nda, yzne kar s . muvafakat * Uygun grme, onama, kabul etme. muvafakat etmek * uygun grmek, onaylamak, kabul etmek. muvaffak * Ba ar(kimse). arm ba l , * Ba lm ba l ). ar ar(i , muvaffak olmak * ba armak, ba l arolmak; becermek. muvaffakiyet * Ba . ar muvaffakiyetli * Ba l ar . muvaffakiyetsiz * Ba s arz.

muvaffakiyetsizlik * Ba s k. arzl muvaf k * Uygun.

muvafbulma(ma)k k * uygun grme(me)k, kabul etme(me)k. muvafolmak k * uygun d mek, kabul edilebilir olmak. muvahhit * Tanr n birli inanan. 'n ine muvakkat * Belirli bir zaman sren, srekli olmayan, geici, palyatif. muvakkaten * Az bir zaman sresince, geici olarak, e olarak. reti muvakkit * Gne bakarak namaz vakitlerini bildiren kimse. e muvakkithane * Genellikle byk camilerin yan bulunan ve zaman nda ayarlayan oda. muvasala * Gidip gelme imkn eri , ula m, im.

muvasalat * Bir yere ula varma. ma, muvasalat etmek * varmak, ula mak. muva ah * Akrosti . muvazaa * Dank, dankl k.

muvazaal * Dankl . muvazat * Ko utluk, paralellik. muvazene * Denge. * Dengelemek. muvazeneli * Dengeli, ll. * Davran ll olan. lar muvazenesiz * Dengesiz, lssz. * Ne yaptn bilmeyen, bir sz bir szn, bir davranbir ba davrann ka tutmayan. muvazenesizlik

* Dengesizlik, lszlk. muvazi * Ko paralel. ut, muvazzaf * Bir grev ve hizmetle ykml olan (kimse). * Silhl Kuvvetlerde al meslekten subay ve astsubaylarla askerlik hizmetini yapan erler. an muvazzaf hizmet * Askerlik a girince erkeklerin yapmakla ykml bulunduklar na askerlik grevi. muvazzaf subay * Mesleaskerlik olan subay. i muvazzafl k * Muvazzaf olma durumu. muylu * Ba bir para iin dnme ekseni grevini yapan, silindir biiminde para. ka * Bir milin yata dnmesini sa nda layan blm. * Bir top namlusunun iki yan tutturulan millere verilen ad. na muylu yata * Top kunda n yanlar bulunan, silh muylulargemesi iin a n nda n lmdelikli blm. muymul * Atmaca ve do benzeyen bir tr y c . ana rt ku muz * Muzgillerden, s blgelerde yeti bir enekli, ok yk bir bitki (Musa sapientum). cak en, ll * Bu bitkinin kendine zg ho kokulu, tatl , besleyici, kal kabuklu, uzun meyvesi. n * -m/ -miz. z * stnlk elde etmi , zafer kazanm yenmiutkulu. , , * Zafer kazanm stnlk elde etmi , kimse veya ulus.

-muz muzaffer

muzaffer olmak * stn gelmek, yenmek, zafer kazanmak. muzafferane * stn bir biimde, zafer kazanm yara biimde. a r muzafferiyet * stn gelme, stnlk, zafer kazanma. muzaheret * Destekleme, yard etme, arka m kma. muzahir muzgiller muz r * Sabozan, zarar l dokunan, zararl . * Yaramaz, cinsel geli meye zararl . * (ocuk iin) Her bozan, kar ran. eyi t * Destekleyen, yard eden, arka m kan. * S blgelerde yeti zellikle muzlar cak en, iine alan bir enekliler familyas .

muz ma rla * Muz mak i rla i veya durumu. muz mak rla * Muz r duruma gelmek. muzk rl * Zararl olma, zararl veya davran i larda bulunma durumu. * (ocuk iin) Zarar verici yaramazl klar. * etmekten ho aka lanan, tak lgan. * Muzibe yakr biimde, muzip gibi. muziple me * Muziple i mek i. muziple mek * Tak davran bulunmak. lgan ta muzipli u ine ramak * aldat lmak, akaya hedef olmak. muziplik * Tak k, yaramazl lganl k. muziplik etmek * bir kimseye yollu szler sylemek. aka muzlim * Karanl k. * Gizli, belirsiz.

muzip muzipe

muzmahil * kmkntye u , ram . muztar * Bir iyapmak zorunda kalan, zorunlu. i

muztar kalmak * zorunda kalmak. m * Bkz. m mi. /

mbadele * De , de toku i i . mbadele etmek * de toku i etmek. mbadil * Ba nyerine getirilmimbadele edilmi kasn , . * Lozan antla na gre, Trkiye'de, mas stanbul dnda oturan Rumlarla de tirilerek Bat i Trakya dndaki Yunanistan'dan getirilen Trklere verilen ad. mbahase * Konu ma.

mbal a * Abartma, abart . mbal etmek a * abartmak. mbal ac * Abart. c mbal l ac k * Abartl c k. mbal al * Abart l . mbal z as * Abartz. s mbarek * Verimli, bereketli. * Kutlu, u urlu, kutsal. * Be enilen, sevilen iin sylenir. eyler * Klan, kimse veya iin alay yollu kullan z a lan eyler l r. * ok sayg duyulan. mbarek ay * Din bak mdan kutsal say zelliveya nemi oldu inan ay. lan, i una lan mbarek gn * Din bak mdan zellive nemi olan gn (gnler). i mbarek olsun! * "hay, u olsun" anlam bir kutlama sz. rl urlu nda mbarek otu * Birle ikgillerden, sar iekli, bir y ve otsu bir bitki (Cnicus benedictus). llk mbareze * d taraftan birer ki arp . ki man kan inin mas mba eret * Bir i ba e lama, giri me. mba ir * Mahkemede duru maya girecekleri ve tan a yargn emirlerini bildiren, k klar ran, c getirip gtren tlar grevli, ac r. mba irlik * Mba olma durumu. ir * Mba grevi. irin mbayenet * Ayr ba k. l k, kal * Tutmazl kar k, uyu k, tl mazl k. mbe ir * Mu veren, mjde getiren (kimse). tu

mbeyyiz * (yaz ) Temize eken kimse. lar mbrem

* ok gerekli olan, kalmaz, vazgeilmez. n mcadele * taraf aras birbirlerine isteklerini kabul ettirmek iin yap zorlu al sava ki nda, lan ma, . * Herhangi bir amaca eri veya bir kuvvete karkoyabilmek iin bir ki mek i veya toplulu gl, srekli un abas , sava m. * Hasm yere sermek iin g g yap arp n s se lan ma. mcadele etmek * u mak, sava ra mak, at mak. mcadele vermek * sava vermek, mcadele etmek. mcadeleci * Mcadele etmeyi seven, sava . mc mcahit * Kutsal lkler u runa sava (kimse), alp eren. an

mcahitlik * Mcahit olma durumu. mcamaa * Cinsel ili bulunma. kide mcavir * Yakkom n u. mcazat mcbir * lenen bir sutan tr ceza verme. * Zorlayan, zorlay. c

mcbir sebep * Herhangi bir kimse taraf al ndan nacak nlemlere kar nne geilmesi olanaks borcun yerine , z, getirilmesine engel, borlunun iradesi dnda beklenmedik olaylar. mcehhez * Donanm . * Hazkl rlanm rl , haz . mcehhez olmak * ta kendinde bulundurmak. mak, mcell * Parlat parlak. lm , mcellit * Cilti.

mcellithane * Cilt evi. mcellitlik * Ciltilik. mcerrep * Denenmi nanm , s . mcerret

* Soyut. * Evlenmemibekr. , * Yal durum. n * Soyut. * Yaln ancak. z, mcessem * Cisim durumunda olan. * (soyut kavramlar iin) Somut bir varl tam olarak belirmi kta olan. mcevher * De ss e . erli yas mcevher kutusu * Mcevherlerin sakland kk kapal kutu. mcevher mahfazas * Mcevher kutusu. mcevher tarih * Divan edebiyat ebcet hesab gre yalnnoktal nda, na z harfleri say sz konusu olaytarihini ldnda n gsteren dize veya sz. mcevherat * Mcevherler. mcevherci * De ss e satan kimse, kuyumcu. erli yas mcevhercilik * Mcevhercinin i kuyumculuk. i, mcmel mcrim mcver * Rendelenmi kaba un, yumurta, peynir, dereotu, tuz, karabiber, taze so kat yap bir tr kfte. a an larak lan mtehit mdafaa * Ayet ve hadislere dayanarak yarg varan, karar veren din d ya nr. * Savunma, koruma. * zet olarak anlat k ve zl. lm sa , * Sulu.

mdafaa etmek * savunmak, korumak. mdafaaname * Savunma. mdafi * Savunucu. * Bir davada, davac davaln haklar savunan (kimse). veya n n

mdahale * Kar araya girme. ma, * Bir dava sonucu verilecek olan karar dolayl n, olarak etkileyecenc ki i ilerin davaya kat lmalar . mdahale etmek

* kar araya girmek, el atmak. mak, mdahil * Kar an. * Davaya mdahale eden. mdana * Minnet. mdana etmek * minnet etmek. mdara * Yze glme, yze glclk, dost gibi grnen.

mdara etmek * dost gibi grnmek, yze glmek. mdavi * (hastaya) Bakan. mdavim * Bir yere srekli olarak giden (kimse), gedikli. mdavim olmak * bir yere srekli gidip gelmek. mddei * Dava eden, bir savda bulunan (kimse), savlay, davac c .

mddeialeyh * Daval . mddeiumum * Savc . mddeiumumlik * Savc l k. mddet mddetli * Sreli, sresi olan. mddetsiz * Sresiz, sresi olmayan. mdebbir * Tedbirli. mdekkik * nceleyici. mdellel * Kan tlanm kan. tl , mderris * Ders veren, profesr. * Medresede veya camide retmen. * Sre.

mderrislik

* Mderris olma durumu veya mderrisin grevi. mdevven * Bir araya getirilerek divan durumunda toplanm( vb.). iir * Bir araya toplanm dzenlenmi , . mdevvenat * Bir araya toplanmeserler. mdevver * Yuvarlak. mdir mdire * Bkz. mdr. * Bayan mdr, bayan ynetmen.

mdiriyet * Bkz. mdriyet. mdrik mdrike mdrir mdr * eden, yneten, ynetmen, direktr. dare mdr muavini * Bkz. mdr yard s mc. mdr yard s mc * Mdrn i lerine yard eden, yoklu m unda yetkileri zerine ali yneten kimse. p leri mdriyet * Mdrlk. mdrlk * Ynetmenlik, direktrlk. * Ynetmenin, mdrn makam . mebbet * Sonu olmayan. * Ya ka sren, mr boyunca olan. d meccel * leriye at ertelenmi lm , . meddep * Uslu, terbiyeli, edepli. mellefat mellif * Yazeserler. l * Kitap yazan veya kitap haz rlayan, bir eseri ortaya koyan ve eserin sahibi olan kimse, yazar. * Anlam akl ermi , . * Anl k. * drar ran, idrar sktrc. art

memmen * Sa lanm emniyete al gvenilir. , nm , mennes messes * Kurulu, kurulmu . messese * Kurulukurum (I). , * Kurum (I). * Bir toplumda baz sorunlar zmlenebilmesi iin uygulanan yntem. n * Di il.

messesele me * Kurumla ma. messesele mek * Kurumla mak. messif * zc, znt veren. * Ho gitmeyen, kt (olay, durum). a * Dokunakl . * Etkili, sonulu. * Etken.

messir

messir olmak * etkilemek. messiriyet * Etkinlik. messis * Kurucu.

meyyide * Yaptm, yapt gc. r rma mezzin * Namaz vakitlerini bildirmek iin ezan okuyan din grevlisi.

mezzinlik * Mezzin olma durumu veya mezzinin grevi. mfekkire * D nme yetisi veya gc. mferrih * a, ferahlverici. c k mfessir * K ve anla sa lmas bir metni a g klayan, a kavu kl a turan, metnin anlam ve amac stnde yorumda bulunan (kimse). * Kur'an' yorumlayan (kimse). mfetti * Bir kurulu i konu ve tzklere uygun olarak yrtlp yrtlmedi denetleyen kimse. taki lerin ini mfetti lik

* Mfetti grevi veya makam in . mfit * Yararl , faydal . * Anlatan, ifade eden. mflis * Bir i btn paras bat te n rm batk ifls etmi , n, . mfredat * Bir btn olu turan bireyler, ayr lar. nt

mfredat program * Bkz. retim program . mfret mfrez * Bir btnden ayr lm . mfreze * Trl asker grev ve hizmetlerin yap lmas kk birliklerden, belli bir kurulu ba kalmadan geici iin, a l olarak olu turulan gruplara verilen ad. mfrit mfritlik mfsit mft * Bedava, bele . mftehir mfteri mft mftlk * Mft olma durumu. * Mftnn grevi veya makam . mge * ie nci i. mhendis * Mhendislik mesle inden olan kimse. mhendishane * Osmanl Devletinde mhendis yeti yksek okul. tiren mhendislik * Yol, kpr, yap , makine, gemi ve uak yap vb. ile maden, su ve elektrik i gibi bay rlve m leri ndk zanaatla ilgili teknik al malardan birini konu edinen meslek. * Bir vn bilerek onunla sevinen, vnen, iftihar eden. eyi * Karac , kara alan, iftirac . * ve ilelerde Mslmanlardin i l n lerine bakan grevli. * A . r * A olma durumu. r * Ara bozucu, kar r, fesat c t , mnaf k. * Tekil.

mheyya

* Haz r.

mheyyi * Co turucu, heyecan verici. mhim * nemli.

mhimmat * Sava gereleri, cephane. mhimseme * Mhimsemek i i. mhimsemek * nemsemek, nem vermek. mhimsemezlik * nem vermemezlik. mhlet * Bir i yap in lmas bir borcun denmesi iin gsterilen sre, vade, mehil. veya mhlet istemek * bir i yap , tamamlanmas belirli bir sre verilmesini istemek. in lmas iin mhlet vermek * (bir i veya bor iin) belirli bir sre tan mak. mhlik mhliye * Adana blgesinde yeti tirilen ve yapraklar sebze olarak kullan bir bitki (Corchlorus olitorius). lan mhmel mhre * B lm bak rak , lmam ilgisizli u , e ram . * Her tr yuvarlak kk top. ey, * Cam boncuk. * K yumu k, parlaklve dzlk vermek iin kullan camdan ara. da akl k lan * Deniz bcekabu i u. * Demirci ekici. * Y n ba bulunan taca benzer nt lan nda k . * Baz hayvanlar ekmek iin kullan rtkan ku av n lan . * ldrc, tehlikeli.

mhreleme * Mhrelemek i i. mhrelemek * K mhre ile cillamak, parlatmak, dzeltmek. d mhreli * Mhre ile cillanm .

mhresenk * Alaca somaki, balgam ta . * Ssleme nak n yald mhrelemekte kullan ara. lar ve zlar lan

mhrsleyman * Kuzey Anadolu 'da orman ve al alt bulunan, 30-80 cm. yksekli l klar nda inde, tysz, ok yk ve otsu ll bir bitki (Polygonatum multiflorum). mhtedi mhr * Dnme.

* Bir kimsenin, bir kurulu adn veya unvann tersine kazbulundu metal, lstik gibi un n n l u, eylerden yap lmara, damga, ka e. * Bu arala bas ve imza yerine geen ad. lan mhr basmak * mhrlemek. mhr gzl * Koyu renkte, iri, be enilen gzleri nitelemek iin kullan l r. * Sevgili. mhr kazmak * bir metal zerine, bir kimsenin, bir kurulu ad, unvan ters olarak kaz un n n mak. mhr kimde ise Sleyman odur * bir i yetki kimde ise kuvvet ondad te r. mhr mumu * stne mhr bas ve bal mumu ile reineden yap genellikle k z lan lan rm renkli madde. mhr pensi * Elektrik, su ve do algaz sayalar mhrlemek amac bir kur parasn teller zerine tutturulup n yla un n sr k lmas kullan ara. t iin lan mhrc * Mhr kaz kimse. yan

mhrclk * Mhrc olma durumu. * Mhrcnn grevi veya zanaat . mhrdar * Devlet byklerinin mhrlerini ta ve gereken k mhrlemekle ykml grevli. mak tlar mhrleme * Mhrlemek i i. mhrlemek * Bir yaz , belge vb.nin do unu veya kabul ve onay belirtmek amac alt mhr koymak, mhr rulu n ile na basmak. * (yetkili makamlara) A belli olsun diye bir zerine yap r k z l rsa, eyin lan rm muma mhr basmak. t * Yasalara, ahlk veya sak kurallar ayk grlen i l na r veya e lence yerlerinin al n mas durdurmak amac kapna n yla, sn lmas engellemek iin uygun yere mumu yap r zerine mhr basmak, kapatmak. p, t mhrlenme * Mhrlenmek i i. mhrlenmek * Mhrlemek i lmak, mhr basmak. i yap mhrletme * Mhrletmek i i. mhrletmek

* Mhrlemek i yapt ini rmak. mhrl * Mhr bas lm . * Mhrle kapat lm . mhrsz * Mhr olmayan. * Mhr bas lmamolan. mjde * Sevindirici haber, mu tu. * Mu tuluk. * Sevindirici haber verilecezaman sylenir. i mjde ko turmak * bir mu bir kimseye ivedilikle ularmak. tuyu t mjde vermek (veya gtrmek) * bir kimseye sevindirici, mutlu bir haberi ularmak. t mjdeci * Mu tucu. * nc.

mjdeleme * Mu tulama. mjdelemek * Mu tulamak. mjdelenme * Mu tulanma. mjdelenmek * Mu tulanmak. mjdeli mjdelik mkfat * Mu tulu. * Mu tuluk. * dl. * De erlendirici, sevindirici davran .

mkfat almak * dl almak. mkfaten * Mkfat olarak. mkfat grmek n * herhangi bir olumlu davrann, zverinin, sntn iyi sonucunu elde etmek. k n mkfatland rma * dllendirme. mkfatland rmak * dllendirmek.

mkleme * Kar kl konu l ma. mkedder * zgn, ac zntl, kederli. l , mkedder olmak * zlmek, kederlenmek. mkellef * Bir yapmak zorunlulu olan, ykml. eyi u * Eksiksiz, zenli bir biimde yap lm . * Vergi vermekle ykml olan kimse veya kurulu .

mkellefiyet * Ykm, ykmllk. mkemmel * Eksiksiz, kusursuz, tam yetkin. mkemmelen * Eksiksiz, kusursuz olarak. mkemmeliyet * Mkemmellik. mkemmellik * Eksiksiz, kusursuz, tam, yetkin olma. mkerrer * Tekrarlanm yenilenmi , .

mkerreren * Tekrarlanarak, tekrar edilmi olarak. mkevvenat * Yarat n btn. klar mkeyyifat * Keyif verici, uyu turucu maddeler. mkrim * kram eden, konuksever, ikramc , a rlayan.

mktesebat * Edinilen, kazan bilgiler. lan mktesep * Kazan edinilmi lm , . mlhaza * D nce. mlhaza yapmak * d nmek. mlhazat * D nceler. mlhazat hanesi * Bir hakk ey ndaki d ncelerin yaz yer. ld

mlhazat hanesini ab k rakmak * bir kimse hakk kesin bir kan varamayarak zamanla ortaya nda ya kacak geli meleri beklemek. mlhham * man. i mlkat * Bulu gr ma, me. * Rportaj. * Bir i al e nacak ki aras seim yapabilmek amac kendileriyle karkl iler ndan yla konu gr l ma, me. mlkat vermek * (belli bir konuda) konu mak, deme vermek. mlkat yapmak * bir kimsenin bir konu veya sorunla ilgili gr lerini almak. mlki * Bulu kavu gr an, an, en.

mlki olmak * bulu kavu gr mak, mak, mek. mlyemet * Yumu huyluluk, uysall ak k. * Ba rsaklaryumu n akl. mlyim * Uygun, ho grlebilir. * Yumu huylu. ak * Pekliolmayan. i

mlyimlik * Mlyim olma durumu. mlz m * Bir i girmek iin bir sre parasolarak o idevam eden. e z e * Te men.

mlemma * Alaca renkli, renk renk. * M sralar her biri ba dille yaz iir. ndan ka lm * Bula vanm m s , . mlevven * Renk renk, renkli. mlevves * Kirli, pis. * Kark, dzensiz. mleyyin * Yumu k veren, yumu c akl at. * Ba rsaklar altan, d nd bo n kmas kolaylaran il. k ar n t * Varl kaldlan, kapat r lan. * Bir btne sonradan kat lmolan, eklenmi . * Bir asker karargh subay yard s nda mc.

mlga mlhak

mlhak bte * Bkz. katma btesi. mlhakat * Bir btne kat lanlar, ekler. * Bir merkeze ba olan yerler. l * do , birinin iine do , esinlenmi e mu mu .

mlhem

mlhem olmak * esinlenmek. mlhit * Tanrz. s * Do yoldan ru km . * Ev, dkkn, arazi gibi ta nmaz mal. * Devletin egemenlialt bulunan topraklarbtn, lke. i nda n * Vak f olmay do p rudan do birinin mal yer veya yap ruya olan . * Bir lkeyle ilgili olan. * lke ynetimine ili kin. * Asker sf kalan. ndnda mlk idare * Yerel ynetim. mlk idare amiri * Yerel ynetimlerde en yksek devlet memuru. mlkiye * Asker olmayanlar sf n. * Siyasal bilgiler okulu.

mlk

mlk

mlkiye idadsi * darecilik renimi yap okul, lise. lan mlkiye mektebi * Siyasal Bilgiler Fakltesinin eski ad . mlkiye memuru * Sivil devlet grevlisi. mlkiye mfetti i * Sivil devlet mfetti i. mlkiyeli mlkiyet mlteci mltefit * Gler yz gsteren, ho davranan. mltezim * Siyasal Bilgiler Fakltesi rencisi veya bu faklteyi bitirmi i. ki * yelik. * Ba bir lkeye veya yere snmolan kimse, sn ka k.

* Keseneki, kesimci. mltipleks * Ayn zamanda, ayn zerinde birok ileti sa hat im layan veya bu zellikte olan (alet). mmanaat * Engel olmak, karkoymak. mmanaat etmek * karkoymak, engel olmak. mmarese * Al yatk k, el yatk ma, nl nl. mmas * Dokunan, temas eden. * Te et. mmasil * Benzeyen, and ran. mmbit * Verimli, bitek.

mmessil * Temsilci. mmessillik * Temsilcilik. mmeyyiz * kty, do ve yanl ay seen. yiyi, ru ran, * Ay rtman. * Yaz beyaz k temize eken kimse. lar da mmeyyizlik * Ay rtmanl k. * Mmeyyizin grevi. mmin * nanan, inanl , imanl , mutekit. * Mslman.

mminlik * Mmin olma durumu. mmkn * Muhtemel, olabilir, olas . mmkn mertebe * Olabildi yapabildikadar. ince, i mmkn olmak * imkn bulunmak. mmtaz mmteni * Bir yapmaktan ekinen, ka eyi nan. * Olamaz, olmayacak. * Sekin.

mnacat

* Tanr yakarma, yakar 'ya . * Divan edebiyat Tanr ven tr veya bir blm. nda 'y iir iirin * Kamuya duyurulmak istenilen eyleri yksek sesle haber vermeyi i edinmi olan kimse. * Arabozan, blc, kar r, fesat c t , mfsit.

mnadi mnaf k

mnaf k kl * Arabozanl k. mnakalt * Ularma. t mnakale * Ula m. * Bir bir yerden bir yere aktarma. eyi mnakasa * Eksiltme. mnaka a * Tart ma. mnakaetmek a * tart mak. mnakagtrmemek a * tart maya yer vermeyecek biimde kesin olmak. mnaka al * Mnaka olan, iinde veya zerinde mnaka edilen. as a mnasebat * lgiler, ili kiler. mnasebet * ik, ili ilinti. li ki, * aras ki ey ndaki uygunluk. * Sebep, vesile, gereke, neden. mnasebet almak (veya almamak) * uygun d (veya uygun olmamak, yakksolmak). mek z mnasebet d mek * uygun bir durum ortaya kmak. mnasebet kurmak * iki aras ili bulmak, yak k grmek. ey nda ki nl mnasebete girmek * tan yolu amak, ili kurmak. ma ki * cinsel yakla bulunmak. mda mnasebeti d mek * s gelmek. ras mnasebetini getirmek * s n ras getirmek.

mnasebetiyle * Dolayyla, sebebiyle, itibar ilgisinden dolay s yla, . mnasebetli * iolan, ili lii kili. * Uygun, yakk alan. mnasebetli mnasebetsiz * Yakk alsalmas yerli yersiz. n n, mnasebetsiz * Uygun olmayan, yakks irkin. z, * Ters, aksi. * Yakksi z gren, s sayg ra, gzetmeyen (kimse). mnasebetsizlik * Mnasebetsiz olma durumu veya mnasebetsiz davran saygzl , s k. mnasebette bulunmak * ili olmak. kisi * ili kurmak. ki * cinsel ili gerekle kiyi tirmek. mnasip * Uygun, yerinde. * Be enilen, ho giden, uygun. a

mnasip bulmak * uygun oldu yerinde grld kabul etmek. unu, n mnasip grmek * uygun ve yerinde bulmak. mnavebe * Nbetle ke me, ikleme. mnavebe ile * nbetle nbetle, s ile. e, ra mnazaa * A kavgas z , eki mnaka me, a. * taraf aras ki ndaki kavga, d manl k.

mnazara * Bir konu zerinde, belli kural ve yntemlere uyularak yap tart lan ma. * Divan edebiyat z klar ve kavramlar aras nda t varl ndaki kar anlatan yaz tl tr. mncer * Bir yana do ekilip srklenen. ru

mncer olmak * ...-e dklmek, -e varmak. mndemi * Bir iinde var olan, bulunan, sakl eyin olan. * kin. mndericat * indekiler. mnderi * Bir iinde yer alm eyin .

mnebbih * Uyar. c mneccim * Y zlardurum ve hareketlerinden anlam ld n karan kimse, y z falc, astrolog. ld s * Gk bilimci, astronom. mneccimba * Saray hizmetinde bulunan bilginlerden gk bilimiyle u anlara verilen unvan. ra mneccimlik * Y z falc ld l, astroloji. * Mneccimin makam . mnekkit * Ele tirmen, ele tirici, ele tirmeci. mnekkitlik * Ele tirmenlik, ele tirmecilik. mnevver * Ayd n. * Ayd lm nlat . mnezzeh * Temiz, ar ; uzak. mnfail * Gcenmial rg , nm k n. , * Edilgin.

mnferiden * Tek ba yalnolarak. na, z mnferit * Tek, ayr , kendi ba olan na ey.

mnfesih * Bozulmu feshedilmi , da , lm . mnhal * Bo olan, abulunan (memuriyet vb.), boa k , k. * Erir, eriyebilen, zlen. * E ri. * Bir tarafa sapm do unu yitirmi rulu , .

mnhani mnharif

mnhas r * Bir kimse veya bir iin ayr mahsus. ey lm , * Srlanm srl n n. , mnhas ran * Yaln zellikle. z, mnhat * ngin, alak. mnhezim

* Bozguna u ram bozulmuyenilmi , , . mnkesir * Klm kk. r r , * K n, gcenmi rg . mnkir * eden, kabul etmeyen. nkr * Tanr n varlna inanmayan. 'n mn eat * Sanatl yaz mektuplar topland dergi. dz veya n * Kaleme al yaz eyler. nm , lm mn i * Mektup trnde usta ve ba l arolan, in gl (kimse). as mntahabat * Semeler. mntahap * Seilmiseme. , mntahip * Semen. mnteha * Son. * Sona ermibitmi , . mntehir * Kendini ldren, intihar eden. mntesip * Bir yere, birine ba lanm kap intisap etmi , lanm , olan. * bulunan, ilgili. lgisi * Yayg yay n, lm . * (gazete, dergi vb. iin) Yay mlanan, yay mlanmolan. * Topluluktan kaan, yalnba kalmay z na seven. * Belirsiz. * Ave seik olmadan. k

mnte ir

mnzevi mphem

mphemiyet * Belirsizlik. mphemlik * Belirsiz olma durumu. mptedi * Bir ey renmeye yeni ba layan, ba c lay. mptel * Kt al klar kanl olan, d merakl kn; . * Tutulmu . * vurgun. k,

mptel olmak * al mak, d olmak, tutulmak. kn mptezel * Sayg yitirmi nln . * oklu undan dolay erini yitiren, de de ersiz. * Ba vuru. * Dan ma. * Herhangi bir eserden yararlanma.

mracaat

mracaat etmek (veya mracatta bulunmak) * ba vurmak. mracaat * Ba vurucu. mradif * Anlamdae , anlaml . mrai mrailik * kiyzl. * kiyzllk.

mrdesenk * Do kur oksit, PbO. al un mrdm * Mrdm eri i. mrdm eri i * Reeli veya ho yap bir cins kk ve kara erik. af lan mrdmk * Baklagillerden, yazekilen bir yk otsu bir bitki (Hyrus sativus). n ll mrebbi * E itici.

mrebbiye * Kendisine bir ocu e ve bak verilmi un itim m olan kad n. mrebbiyelik * Mrebbiye olma durumu. * Mrebbiyenin grevi. mreccah * Bir ba ndan daha ok be kas enilip tercih edilen, stn grlen, yeye , rek. mreffeh * Refah ve varliinde ya k ayan, gnenli.

mreffehen * Gnenle, sntz bir biimde, bolluk iinde. k s mrekkebi kurumadan bozmak * karar, szle anla yaz ndan ok k sre sonra bozmak. me, may lmas sa mrekkep

* Yaz yazmak, desen izmek veya basmak iin kullan trl renklerde s madde. lan, v mrekkep * Birle , birle mi ik. * -den olu , -den olma. mu mrekkep bal * Kafadan bacakl lardan, l ve s denizlerde ya man cak ayan, eti yenen, kendini korumak iin siyah renkli bir s salarak suyu buland bir yumu v ran aka, supya (Sepia officinalis). mrekkep olmak * ...den olu mak. mrekkep yalamak * renim grmek. mrekkep yalam * renim grm , kltrl. mrekkepi * Mrekkep (I) yapan veya satan kimse. mrekkepleme * Mrekkeplemek i i. mrekkeplemek * Mrekkep srmek, mrekkep dkerek veya damlatarak bir yzeyi lekelemek. mrekkeplenme * Mrekkeplenmek i i. mrekkeplenmek * Mrekkep srlmek, dklmek veya damlat lmak. mrekkepli * Mrekkep srlmdklm , veya damlat lmolan. * mrekkep konularak kullan ine lan. mrettebat * Gemi, uak gibi ta tlarda i ba ndaki grevli olan ki iler. mrettep * Dizilmidizili. , * Gizli bir amala dzenlenmiyap ). , lm(i * Sonradan dzenlenmiderlenmi , . * Dzenleyen, haz rlayan, s koyan. raya * (bas evinde) Dizgici. m mrettiphane * Bir bas evinde dizgicilerin al blm. m t mrettiplik * Dizgicilik. mrevvi mrit * Bir d ncenin taraftar yays veya c. * Bir tarikat eyhine ba lanarak ondan tasavvufun yollar n renen, onun do rultusunda ilerleyen kimse.

mrettip

mritlik mr it

* Mrit olma durumu. * Do yolu gsteren, k ru lavuz. * Mritlerine tasavvufu reten, s ve gerekleri gsteren tarikat rlar eyhi. * lmgebermi , (hayvan).

mrt

mrt olmak * lmek, gebermek. mrteci mrtefi * Yeni dzene kardirenen gerici. * Ykselen, yksek bir yere kmolan. * Yksek, yce. * (para, kazan karolarak) Kt, uygunsuz i eviren. l ler * R yiyen, yiyici. vet

mrtekip

mrtesem * d projeksiyon. z m, mrtet mrur * Geme, bir taraftan girip di taraftan er kma. * Geip gitme, sona erme. mruriye * Gemelik. mruruzaman * Sre a , zaman a . m m mrvvet * Bir ailede ocuklardo n umu, snneti, evlili iyi bir greve gemeleri gibi olaylardan duyulan mutluluk, i, sevin. * Yi mertlik. itlik, * yilikseverlik, cmertlik. mrvvetini grmek * (anne, baba iin) ocuklarn sevinli gnlerini grerek mutluluk duymak. n mrvvetli * nsanl olan, iyiliksever, insaniyetli. mrvvetsiz * nsanl olmayan, insaniyetsiz. mrver * Han meligillerden, yapraklar , demet durumundaki beyaz ieklerinden hekimlikte yararlan karkl l lan, meyvesi zeytine benzer bir a k (Sambucus nigra). a msaade * icazet, ruhsat. zin, * Elveri uygun olma durumu. li, * Mslmanl b p ba bir dine gemi rak ka olan (kimse).

msaade etmek (veya buyurmak) * izin vermek. * gei yol vermek, yol amak. iin * elveri uygun olmak. li, msabaka * Yar yar kar ma. , ma, la msabakaya girmek * yar mak, yar maya kat lmak. msab k * Yar , yar . mac

msademe * Silhl grup aras iki ndaki k at arp sa ma, ma. * U ma. ra msadere * lenen bir su kar olarak, sulunun maln btn veya bir blm stndeki sahipli son l n ine verilmesi ve bu sahipli bir ba kuruludevredilmesi. in ka a * Tanzimat'tan nce herhangi bir ki ait mallara, padi ad el konulmas iye ah na . msadere etmek * bir kanun olarak el koymak. eye msadif msait * Uygun, elveri li. * Flrt etmeye hazolan, kolayca flrt edebilen (kad r n). msakkafat * zeri damla rtlm olan yap lar. msamaha * Ho gr, tolerans. * Grmezlikten gelme, gz yumma. msamahakr * Ho grl davranan, toleransl . msamahakrl k * Ho grlk. msamahal * Ho grl, toleransl . msamahas z * Ho grs olmayan. msamahas k zl * Ho grszlk, toleranss k. zl msamere * Okullarda rencilerin sundu program ko oyun, gibi gsterilenlerin yer ald e u, nda uk, lence. * o unlukla ak toplant, ak e am s am lencesi. msavat * E denklik. itlik, * Rastlayan.

msavat l k * E itilik. msavats z * E olmayan. it msavats k zl * E itsizlik. msavi * E denk. it, msbet ilimler * Pozitif bilimler. msebbip * Bir olmas yap na sebep olan, yol aan (kimse veya eyin na, lmas ey). mseccel * Kt geirilmi e , tescil edilmi , sicilli.

mseddes * Alt gen. * Divan edebiyat her bendi alt sradan olu naz biimi. nda m mu m msekkin * Yat r. c t msellem * edilemeyen, karlamayan, sz gtrmez. nkr k mselles * gen. * blmden olu l. an, * Kokteyl trnden kark bir iki. * kere dam t yap bir larak lmzel arap.

msellesat * Trigonometri. msellim mselsel * Osmanl Devletinde eyalet ve sancakta ynetimi elinde bulunduran ki verilen ad. ilere * Birbirine ba olan, art arda zincirleme olarak gelen. l

msemma * Ad verilmiad , olan. msemmen * Sekiz blmden olu sekizli. an, * Sekizer m bentlerden olu sral an iir. msevvit * Msvedde yapan kimse, ktip. * Taslak yapan kimse. mshil * Ba rsaklar rtemizleyen, d n kolayl d at n layan il. al p t n k kla ar lmas sa mskirat

* Sarho eden eyler, alkoll ikiler. Mslim * Mslman. Mslman * dininden olan kimse. slm * Dine ba, dindar. l * Do haktan ayr kimse. ru, lmaz Mslman adam * Do ruluktan ayr lmaz, drst, hakyemez adam. Mslman mahallesinde salyangoz satmak * Bkz. krler mahallesinde ayna satmak. Mslmanlarma t * Muslmanlarmak i t i, slmlarma. t Mslmanlarmak t * Bir toplulu veya bir kimseyi dinine sokmak, u slm slmlarmak. t Mslmanl k * Hz.Muhammed'in yayd din, dini, slm slml k, slmiyet. * Mslman olma durumu. * Mslman toplulu u. msmir * Yararl , verimli. * Sonu veren. * Olumlu. * Pozitif.

mspet

mspet ilimler * Pozitif bilimler. msrif * Tutumsuz, savurgan. msriflik mstacel * Tutumsuzluk, savurganl israf. k, * Acele yap lmas gereken, ivedi, evgin.

mstacelen * abuk olarak, ivedilikle. mstaceliyet * vedilik. mstafi msta ni * Kendi iste i iyle inden ekilmi , istifa etmi . * Elinde olanla yetinen, doygun. * Nazl davranan.

mstahak * Hak etmihak kazanm ly , k. ,

* Bir kimsenin lyoldu dl veya ceza. k u mstahak olmak * hak kazanmak, lyolmak. k mstahdem * Hizmette bulundurulan (kimse), hizmetli, odac , hademe. mstahkem * Belirtilmitahkim edilmi lamlar , , sa tlm . mstahkem mevki * Trl savunma tesislerini kapsayan blge. mstahsil * retici, yeti tirici. mstahzar * Kullan hazduruma getirilmi rlanm ma r , haz . * nceden haz rlanarak eczahanede bulundurulan haz r il. mstahzarat * Eczahanelerde haz r olarak bulundurulan illar. mstait mstakar * Do tan yetenekli, kabiliyetli olan. u * stikrar bulmu , durulmu . * Karar k l yerle yer. nan, ilen

mstakbel * bir tarihte beklenen, gelecek. leri * Gelecek (zaman), istikbal. mstakil * Ba z. ms * Kullanynnden ba bir yap ba s ka ile lantolmayan. * Kullanynnden belli ki i veya ki iin ayr iler lmolan.

mstakim * Do do ru, ruluktan mayan. a * Do rulu. mstamel * Kullan lmolan. * Yeni olmayan, eski. mstantik * Sorgu yarg. c mstantiklik * Sorgu yarg l. mstear * E olarak al takma. reti nm , * Klsik Trk mzi bir makam. inde mstebat * Olacasan lmayan, uzak grlen. mstebit

* Hkm alt bulunanlara sz hakk davranzgrl tan nda ve mayan, zorba, despot. mstebitlik * Mstebit olma durumu veya mstebite davran zorbal despotluk. , k, mstecir mstefit * Kira kar bir yeri tutan kimse, kirac lnda . * Yararlanma.

mstefit etmek * yararland rmak. mstefit olmak * yararlanmak, faydalanmak. mstehase * Fosil, ta l. mstehcen * Asa edebe ayk yakks k k, r z. , mstehcenle me * Mstehcenle iveya durumu. mek i mstehcenle mek * Mstehcen duruma gelmek. mstehcenlik * Mstehcen olma durumu. mstehlik * Tketici. mstehzi * Alayc .

mstekreh * ren. mstelzim * Gerektiren. * Gerekli olan, gereken. mstemirren * Ara vermeden, srekli olarak. mstemleke * Smrge. mstemlekeci * Smrgeci. mstemlekecilik * Smrgecilik. msteniden * Dayanarak. mstenit * Dayanan, yaslanan.

mstenkif * Oy vermekten veya bir karara kat lmaktan ekinen, ekimser. mstensih * stinsah eden, suret karan kimse. * (yaz ) o lar altma makinesi, teksir makinesi. msterih * Btn kayg lardan kurtulup gnl rahata kavu ii rahat olan. an,

msterih olmak * ii rahat olmak, kayg kurtulmak. dan mstesna * Bir btnn veya kuraldnda olan, kural d, n az. * Benzerlerinden stn olan, benzerleri az bulunan. * Ayr , ayr cal tutulan, ayr k. * Dndaki, ayr tutularak, hari. mste ar * Kendisinden bilgi al kendisine danlan kimse. nan, * Bakanl klarda, eliliklerde bakan veya byk eliden sonra gelen en byk ynetici.

mste k arl * Mste olma durumu. ar * Mste n grevi veya makam ar . mste rik * Do bilimci, u arkiyat , oryantalist. mstevi * Her yeri ayn dzeyde olan, dz. * Dzlem. * Bir yeri istil eden, ynetimi alt alan (kimse, devlet, ordu vb.). na * Salg n. * o almas istenilen, artm . * Her dizesine bir kk dize eklenmi divan edebiyat m tr. naz

mstevli

mstezat

msvedde * Yaz tasla karalama. , * Bir kt benzeri. eyin msvedde defteri * Karalama defteri. msveddelik * Msvedde yapmaya elveri li. msveddelik k t * Karalama iin kullan k lan t. -m * Bkz. -m/ mi .

m abehet * aras benzerlik, benze ki ey nda lik.

m abih

* Aralar benzerlik olan, benzer, benze nda .

m ahede * Grme. * Gzlem. m ahede etmek * gzlemlemek. m ahhas * Somut, konkre. m ahit * Bir gren, gzleyici. eyi * Gzlemci.

m areket * Ortakl ortakla k, ma. m areket etmek * ortaklaal a mak. m areket fiili * te fiili. m arnileyh * (bir kimse iin) Ad geen, ad lan ki an i. m avere * Dan dan ma, . m avir * Dan man.

m avirlik * Dan manl k. m ebbeh * Bir aras benzerlik bulunan, benzetilen. eyle nda m ekkel * Biim verilmi . * gsteri ri, li. m erref * Onur verilerek yceltilmi .

m olmak erref * onurlanmak, onur kazanmak, ereflenmek. m evve * Belirsiz, kark, dzensiz. m evvik * Arzusunu o altan, iste art ini ran. * Ayartan, k rtan, nayak olan. k m fik * Sevecen, efkatli. m ir

* Mare al. m ir * Yaz bildiren, haber veren. ile * Gsterge. m irlik * Mare allik. m kilt karmak * yapmakta bulundu igle u i tirecek durumlar yaratmak. m kl * G, zor, etin. * Engel, glk, zorluk. * Glk, glkler, zorluklar.

m klt

m klt ekmek * zorluk, glk iinde kalmak. m kltl * Gl olan, zorluk iinde olan. m kle * Ba bozumuna yak bir zamanda yeti kal kabuklu, iri ve uzun taneli bir zm. n en, nca

m klle me * M klle i mek i veya durumu. m klle mek * M duruma girmek, gle zorla kl mek, mak. m klpesent * G be enen, titiz. m rik m tak * Tanr ortak ko 'ya an. * Ba bir kelime veya kkten tremi km ka , . * Trev. * zleyen, grecegelen. i * Bir iin ok istek gsteren, istekli. ey * tahl . * Yak s nan, zlanan, ikyeti.

m tak m tehi

m teki

m olmak teki * yak nmak, ikyeti olmak. m temilt * Herhangi bir yap gre ayr i bulunan blm veya yap ya bir levi , eklentiler. m terek * Ortak.

* Birlik. * Ortakla el birli yap veya haz a, iyle lan rlanan. m terek bahis * At yar nda, en az iki ko yar hayvanlardan birinin kazanmas ba lar uda an na lanan talih oyunu. m tereken * Ortakla birlikte, el birli a, iyle. M teri m teri * Erendiz, Jpiter. * Al, hizmet gren ve kar cret deyen kimse. c lnda

m hizmeti teri * M teriye verilen hizmet. mt'a * Geici kazan. * Geici olarak yap nikh. lan mt'a nikh * Baz yerlerde kad verilen para kar yap geici nikh, evlenme. na lnda lan mtala * Okuma, ders al ma. * rdeleme, mzakere, grett. , * D nce, oy.

mtala etmek * okumak. * zerinde d nmek, iyice incelemek. mtalada bulunmak * gr veya d ileri srmek. nce mtareke * Sava taraflarate an n i belli bir sre iin kesmesi, ate b kes, rak ma.

mteaddit * ok, birok. mteaffin * Koku pis kokulu. uk, mteahhit * Ba yla ilgili bir iyapmay kas i zerine alan kimse, stenci. mteahhitlik * stencilik. mteakiben * Sonra, arkadan, ard ra. s mteakip * Arkadan gelen, ard sonra gelen. * Sonra.

mtealiye * Deneystclk, transandantalizm.

mteallik

* kin, ilgili. li

mteammim * Yaygduruma gelmigenelle . n , mi mtearife * Aksiyom, belit. mtebahhir * Geni , derin bilgisi olan. mtebaki * Geri kalan, kalan.

mtebasb s * Yaltak, yaltaklanan, yaltak . mtebeddil * De en. i * Karars z. mtebessim * Glmseyen, gle. mtecanis * Ba homojen. da k, mtecasir * Yeltenen, cret eden. mtecaviz * Sald sald , sata rgan, r c kan. * ...-den ok.... -i a an. mtecessis * Gizliyi arayan, gizliyi gzetleyen. mtedair * Ait, iin, dolay , zerine, ... ile ilgili. mtedavil * Tedavlde bulunan, elden ele gezen. mtedavil sermaye * Bkz. dner sermaye. mtedeyyin * Dindar. * Belli bir dini kabul etmi . mteessif * zlen, ac yerinen, esef eden. nan, mteessif olmak * zlmek, ac nmak, yerinmek, esef etmek. mteessir * zlm , zntl. * Etkilenmi . mteessir olmak

* zlmek. * etkilenmek. mtefekkir * D nr. mtefennin * Fen bilgini. mteferrik * Ayr da k. lm , n mteferrika * Kk giderler iin ayr para. lan * Gvenlik kurulu nda lar pheli kimselerin ilgili yerlere gnderilmek iin geici olarak bar r klar ndld blm. * Padi vezir ve daha ba devlet byklerinin yan trl hizmetlerde al kimse. ah, ka nda, an mtegallibe * Zorba, zorba tak . m mtehakkim * Hkim olan, hkmeden. * Zorbaleden, hkmn zorla yrten. k mtehammil * Dayan grnml. kl mteharrik * Yer de tirebilen, oynar, devingen, hareketli. i * leyen, al an. mtehass s * Uzman. mtehass k sl * Uzmanl k. mtehassis * Duygulanm . mtehassis etmek * bir kimseyi duyguland rmak. mtehassis olmak * herhangi bir sebeple duygulanmak. mtehavvil * De ken, karars i z. mtehayyir * m a a , rmolan. mtehevvir * fkeli, k n. zg mteheyyi * Heyecana kap lmheyecanl , . mtekabil * Kar kl . l

mtekabiliyet * Kar kl olma durumu. l mtekabiliyet esas zerine * karkl olarak. l mtekait * Emekli. mtekmil * Olgunla geli , geli m , mi kin. mteksif * Yo unla m koyula , m deri , ik. mtekebbir * Kibirli, kendini be enmi . mtekellim * Syleyen, konu an. * Teklik birinci ki i. mtelezziz * Lezzet bulan, tat alan, mutlu olan, ho lanan. mtelezziz olmak * lezzet duymak, tat almak, mutlu olmak. mtemadi * Srekli, aral z. ks mtemadiyen * Ara vermeden, srekli olarak, biteviye. mtemayil * stekli grnen, e olan. ilimi mtemayiz * Kendini gsteren, sivrilen. mtemekkin * Yerle olan, yerle mi ik. mtemerkiz * Deri mteksif. ik, mtemmim * Tamamlayan, btnleyen, bitiren. * Btnler. * Tmle. mtenak s * Azalan, eksilen. mtenak z * eli atk, eli kili, ik. mtenasip * Orant , oranl , uygun. mtenavip * Alma k.

mtenaz r * Bakml , simetrik. mtenebbih * Akl ba toplam ak n na llanm uslanm , , . mteneffir * renmitiksinmi , . mtenekkir * K detiren, takma ad kullanan, kendini tan istemeyen. l i k tmak mtenekkiren * K detirerek, takma ad kullanarak, kendini tan l i k tmadan. mtenevvi * Trl, e itli. mteradif * E anlaml , anlamdasinonim. , mterakim * Birikmitoplanm ylm , , . mterakki * ilerlemi leri, . mtercem * evrilmi , tercme edilmi . mtercim * evirmen. mtercimlik * evirmenlik. mtereddi * Soysuzla m . mtereddit * Tereddt eden, ekingen, karars ikircimli kimse. z, mtesanit * Dayan iinde olan kimse. ma mteselli * Avunan. mteselli olmak * avunmak. mteselsil * Aras kesilmeden birbirini izleyen, zincirleme. mte ebbis * Giri giri ken, imci. mte ekkil * Olu , meydana gelmi mu . mte ekkir

* Te ekkr eden, te ekkr borcu olan. mtetebbi * Bir konuyu dikkatle araran, irdeleyici, arar. t tc mtevakk f * (gerekle mesi) Bir ba bulunan. eye l mtevali * Art arda gelen, st ste olan, ardk.

mtevaz * Alak gnll. * Gsteri iddias siz, z. mtevazi * Birbirine paralel olan.

mtevazin * Birbirine uyan, oranl . mteveccih * Bir yere gitmeye, bir yapmaya karar veren. eyi * Ynelmi . mteveccihen * Bir yere do gitmek zere. ru * Bir yapmaya ynelmi eyi olarak. mteveffa * (insan iin) lml. , mtevehhim * Kuruntulu, evhaml . * Korkak, dlek. mtevekkil * Her i Tanr veya oluruna b kadere boyun e . ini 'ya rakm , mi mtevelli * Bir vakf ynetimi kendisine verilmi n olan kimse. mtevelli heyeti * Bir vakf veya bir kurulu ynetim i n un lerinin do rudan ba bulundu kurul. l u mtevellit * Do , dnyaya gelmi mu . * Meydana gelmi gelmi , ileri . mteverrim * Veremli. mteyakk z * Uyan tetikte, sak. k, mtezayit * Artan, o alan. mthi * Korkuya d ren, korkun, deh etli. * ok rahatseden, dayan z lmaz. * kadar deik. a lacak i

* "Ne anlam kullan a lacak ey" nda l r. mttefik * Ba la k. mttefikan * El birli hep birlikte. iyle, * Oy birli iyle. mttehiden * Birlikte, birlik olarak. mttehit * Birlik durumuna gelmibirle birlik olmu , ik, . * Birle ik. * Birini kendine vekil olarak seen kimse.

mvekkil

mvellidlhumuza * Oksijen. mvellidlma * Hidrojen. mverrih mvesvis mvezzi * Tarih yazan kimse, tarihi. * killi, kuruntulu, vesveseli. * Da c . t

mvezzilik * Mvezzi olma durumu. myesser * Kolayl ortaya kla kan.

myesser olmak * kolayl ortaya kla kmak, kolayl elde edilmek. kla * nasip olmak. -mz * Bkz. -m/ -miz. z

mzaheret * Yard etme, arkalama, destekleme, arka m kma. mzaheret etmek * yard etmek, arkalamak, arka m kmak. mzahir * Arkalayan, destekleyici, arka yard . kan, mc

mzahrefat * Sprntler, pislik. * Yalanlar, sapt rmalar. mzakerat * Bir konuyla ilgili konu malar, dan malar, mzakereler.

mzakere * Bir konuyla ilgili gr dan me, ma. * Szl s nav. * Ett, mtala. mzakere etmek (veya yapmak) * bir konuyu gr konu mek, mak. * szl s yapmak. nav mzakereci * rencileri al ran kimse. t mzayaka * Snt k, paras k. k , darl zl mzayede * Art rma. mze * Sanat ve bilim eserlerinin veya sanat ve bilime yarayan nesnelerin sakland, halka gsterilmek iin sergilendiyer veya yap i . mze gibi * eski ve de e erli yalar (yer). olan mzebzep * (ynetim iin) Bozuk. * ok kark, karmakark. mzeci * Mze kuran veya mzede al kimse. an mzecilik * Mze kurma veya i letme i i. mzehhep * Alt suyuna bat n r olan. lm * Yald sslenmi zla , yald zlanm . mzekker * Eril. mzekkere * Bir i herhangi bir st makama yaz yaz iin, lan . * Yarg makamn, bir karar yerine getirilmesi konusunda belli bir makama yazd yaz lama n n . mzelik * Mzeye konulacak de veya eskilikte olan. erde * Eski, khne. * Sz gtrp getiren, arabozan.

mzevir

mzevirleme * Mzevirlemek i i. mzevirlemek * Birinin ba aleyhine yapt veya sylediklerini kartarafa iletmek, ara bozmak. kas klar mzevirlik * Mzevir olma durumu.

mzevirlik etmek * sz getirip gtrmek, ara bozmak. mzeyyen * Sslenmibezenmi , . mzi mzik * Duygu, d ve tek sesli veya ok sesli olarak anlatma sanat nce , musiki. * Bu biimde dzenlenmi seslerden olu eserlerin okunmas al an veya nmas . mzik bilimci * Mzik bilimi alan ararmalar yapan bilgin veya uzman, mzikolog. nda t mzik bilimi * Mzik konular, bilimsel yntemlerle inceleyen bilim, mzikoloji. n mzik corner * Bkz. mzik k esi. mzik dolab * Radyo, televizyon, teyp, pikap, video ve benzeri ses cihaz ve aksesuarlar koymaya yarayan mobilya. mzik k esi * De ik mzik trlerinin bir ma n belli bir blmnde veya k i azan esinde, plk, kaset, uzunalar vb. olarak sat sunuldu yer. a u mzik market * De ik mzik trlerinin plk, kaset, uzunalar vb. yollarla halka pazarland yer. i mzik odas * Mzik dinlemeye ayr lmyer. mzik salonu * Mzik dinlenen geni salon. mzikal * Mzikle ilgili. * Mzik e inde sergilenen film veya tiyatro oyunu. li * Bunalt, tedirgin edici, sc c k.

mzikalite * Ahenkli, uyumlu olma. mziki * Mzik eserleri yaratan, besteleyen veya besteleri alan kimse, mzisyen. * Mzik retmeni. mzikilik * Mziki olma durumu. mzikhol * Fon mzi inden yararlan e larak lenceli, fantezi oyunlar oynand yer. n mziklendirmek * Mzik ile e itlemek, sslemek. mzikli * (film ve oyun iin) Baz blmlerinde mzikten de yararlan lan.

mzikolog * Mzik bilimci. mzikoloji * Mzik bilimi. mziksever * Mzik tutkusu olan, mziseven (kimse). i mziksiz * Mziolmayan. i * Herhangi bir mzik paras nmayan. al

mzisyen * Mziki, mzik sanat. s mzmin * Uzun sreli, sre kronik. en, * Ne kadar srecebelli olmayan, uzun sreli olan, srekli. i

mzminle me * Mzminle isre me. mek i, enle mzminle mek * Sre mek. enle mzminle tirme * Mzminle tirmek iveya durumu. i mzminle tirmek * Mzmin duruma getirmek. mzminlik * Mzmin olma durumu. Mv N * Azot'un k saltmas . -n -n -n * Teklik 2. ki i iyelik eki: anne-n, baba-n, kitab- defter-i-n vb. -n, * Baz ekimlerinde teklik 2. kieki: gel-di-n, gr-d-n, yap-sa-n, et-se-n vb. fiil i * Mendelevyum'un k saltmas .

* Fiillerin dn ve edilgenlik at n llk lar treten ek: dv--n-, v--n-, tara-n-, y ka-n-, bekle-n-, bul-u-n, al- vb. -nn, N * Trk alfabesinin on yedinci harfi. Ne ad verilen bu harf, ses bilimi bak ndan genizsi didi m , eti nszn gsterir. Na naa * len kimsenin vcudu, ceset. naat * Sodyum'un k saltmas .

* Bir niteliklerini vme. eyin * Hz.Muhammed'in niteliklerini vmek, ondan dilemek amac yaz kaside. efaat yla lan nabekr * Yarars i yaramaz. z, e * Serseri, haylaz, avare, i siz.

nab z

* Kalp vuru unun sa kan bas ndan dolay lad nc atardamarlara ve zellikle bilekteki atardamara parmakla bas duyulan k ldama. ldnda m * E d ilim, nce, niyet. nabalmak z * Bkz. nabz saymak. n nabz atmak * kalp vuru srmek. u * ortaya kmak, grnmek, belli olmak. nabz durmak * lmek. nabz girmek na * elindeki imknlar kullanarak birinin ho nutlu kazanmak, birini yola getirmek ve d unu ncelerini benimsetmek. nabz gre na erbet vermek * birinin ho gidecek, gururunu ok una ayacak yolda davranmak. nabz saymak n * bir dakikadaki kalp atn saymak. nabz tutmak n * nabz saymak iin bile tutmak. n ini nabz yoklamak (veya nabyoklamak) n z * niyetini, d ncesini, e ilimini anlamaya al mak. nacak * Sap sa, kk odun baltas k . naar * aresi olmayan, aresiz. * Zavall kn. , d

naar kalmak * bir are, yol bulamamak. kar naiz naizane nadan * Bilgisiz, cahil. * Nobran, kaba, kt. nadanca * Nadan davranna benzer bir tarzda. nadanl k * De ersiz, nemsiz. * ok kk, nemsiz bir olarak. ey

* Nadan olma durumu veya nadanca davran . nadas * Tarlay srerek dinlenmeye b rakmak. nadas etmek * bir tarlay srerek dinlenmeye b rakmak. nadasa b rakmak (veya nadasa yat rmak) * tarlay nadas etmek iin ekmeyip b rakmak. nadasl nadasl k * Nadas iin ayr lm . nadide nadim * Az grlr, grlmedik, seyrek grlen, ok de erli. * Yapt bir davran pi tan manlduyan, pi k man. * Nadasa b lm rak .

nadim olmak * pi olmak. man nadir * Seyrek, az, az bulunur. nadirat nadiren nafaka * Seyrek, az grlen, az bulunan veya durum. ey * Seyrek, seyrek olarak, pek az, binde bir. * Geinmek iin gerekli olan eylerin btn, geimlik. * Birinin geindirmekle ykml bulundu kimselere, mahkeme karar ba u yla lanan ayl k.

nafaka ba lanmak * (yasaca, bak lmas zorunlu olan ki mahkeme karar evlt, koca gibi bir kimsenin, geim paras iye) yla vermesini sa lamak. nafaka sa lamak * geinecek kadar para temin etmek. nafakalanma * Nafakalanmak i i. nafakalanmak * Geimi sa lanmak. naf a nafi nafile * Yarars bogiden, boiyaramayan. z, a , e * Bo bo una, yere. * Fazladan k (namaz veya tutulan oru). l nan * Bir yeri bay r duruma getirmek iin yap i tamam nd k i nd lan lerin , bay rl leri. * Yararl , kazanl .

nafile namaz * Fazladan k namaz. l nan nafile yere * Bo yere, bo bo u una. nafiz * Delip geen. * i e leyen. * Sz geen, etkili olan. * Petrolden 100-250C aras dam rn. nda t lan

nafta naftalin

* Maden kmr katrann kuru kuruya dam n t ndan elde edilen, zel kokulu, beyaz, 1,158 lmas yo unlu unda, 80 C de eriyen, 218 C de kaynayan, suda erimeyen, alkol, benzol ve eterde kolayl eriyen, kla antiseptik bir hidrokarbon. naftalinleme * Naftalinlemek i i. naftalinlemek * Gveden korumak iin ynller zerine veya aras naftalin serpmek veya atmak. na naftalinlenme * Naftalinlemek i i. naftalinlenmek * Naftalin serpilmek, naftalin dklmek. nagehan na me * Ansn, birdenbire, ani olarak. z * Gzel, uyumlu ses, ezgi. * Ezgi blm, nota. * Birinin yalandan ve nazlanarak syledisz. i

na yapmak me * bildibir bilmez grnmek. i eyi * bahane ileri srmek. na meli * Na mesi olan.

na mesiz * Na mesi olmayan. nahak * Haks gereksiz. z, * Bo bo una, yere. nahak yere * Haks gereksiz olarak, bo z, yere, bo una. nah r nah rc * Sr srs. * oban.

nahif

* Zayc elimsiz. f, l z, * Bkz. zay f nahif. * Cmle bilgisi, sz dizimi, sentaks. * Bucak. * Blge.

nahiv nahiye

nahiye mdr * Bucaktaki grevlerin sorumlu yneticisi. naho naif sanat . nail * Eri , ele geirmiba mi , arm kazanm ula , m , . nail olmak * eri mek, ula mak, kavu mak. naip * Tahtta hkmdar olmad zaman veya hkmdarocuklu s nda devleti yneten kimse. n u ras * Naiplik yapan. * Naip olma durumu, niyabet. * Bir da her k ark tadan sonra tekrarlanan ve bestesi de meyen para. i * ok stekrarlanan, bundan dolay kk k vererek nemini yitiren sz. k b nl * Bir iinde iki veya daha ok kez tekrarlanan blm. iirin * Kendi kendisini yeti tirmi al bir plstik sanat yetene sahip sanat taraf yarat resim , do ine lar ndan lan * Ho olmayan, hogitmeyen, kt, irkin. a

naiplik nakarat

nakaratl * Nakarat olan. nakarats z * Nakarat olmayan. nakavt * Boks ma yumruk etkisiyle yere d ve 10 saniye iinde kalkdevam edemeyen oyuncunun nda en p yenilmesi durumu. nakavt etmek * boks ma nakavtla yenmek. nda * mat etmek. nakavt olmak * boks ma nakavtla yenilmek. nda nakden * Para olarak. * Pe olarak. in

nakd

* Para ile ilgili, para bak ndan, paraca, parasal. m nakd ceza * Para cezas . nakd k ymet * Para bak ndan de m eri. nakd teminat * Borcun denece dair, alacakl parayla sa ine ya lanan gvence. * Kredi kullan lmas durumunda gvence olarak gsterilen nakit de er. nakd vergi * Mal veya hizmet yerine para olarak denen vergi. nakd yard m * Para olarak yap yard lan m. nak s * Eksik, tam olmayan, bitmemi , noksan. * zr, kusuru olan. * Eksi. nak * Genellikle kuma zerine renkli iplikler veya s ve sim kullanarak elle, makineyle yap i rma lan leme. * zellikle duvar ve tavanlar sslemek iin yap resim. lan * Beste ve semalerin, drt yerine iki haneli olanlar verilen ad. na * Hile.

nakipli i * e motifleri kuma itli zerine i lemek iin pamuk, ipek, yn veya ba maddelerden haz ka rlanan s rma, sim gibi zel iplik. naki lemek * kuma zerine renkli iplikler, s veya sim kullanarak i yapmak. rma leme nakmakinesi * Naki leyen zel olarak yap lmmakine. nak * Nakyapan kimse.

nak l k * Nakyapma i i. nak lama * Nak lamak i i. nak lamak * Nak bezemek, i la lemek. nak l nak k l * Nakolma durumu veya de eri. nak z s nak z * Nak olmayan. * Bozma, zme; k rma. * Nak olan.

nakible raf * Peygamber soyundan olanlari n lerine bakmak zere kendi aralar atanan grevli. ndan nakil * Bir yerden alba bir yere iletme, aktarma, ta geirme, aktar p ka ma, m. * G, ta nma. * Anlatma, syleme, hikye etme. * Bir grevden ba bir greve atanma, tayin. ka * (yaz , resim iin) Aynn ka bir zerine yapma, kopya etme. s ba eyin * Ba dilden bir eseri kendi diline evirme, tercme etme. ka * Ta aktaran, geiren. yan, * Anlatan, hikye eden. * letken.

nkil

nakil etmek * Bkz. nakletmek. nakil vas tas * Ta arac ma , ta t. nakip * Bir kavmin veya kabilenin ba yahut onun vekili. kan * Bir tekkede en ya dervi l veya dede. * Eksiklik, kusur. * Para, ake. nakit para * Birikmikullan , lmaya hazpara, efektif. r nakkare * Mehterhanede yer alan, biribirine ba iki yar l mkre benzeri ve iki de nekle vurularak al bir tr nan kk ks. nakkarhane * Mehtar tak na ve bunun bulundu yere verilen ad. m u nakka * Yap n duvar ve tavanlar sslemeler yapan usta, bezeki. lar na * Nak .

nakisa nakit

nakkak l * Nakka olma durumu. * Nakka i i. n nakledilme * Nakledilmek i i. nakledilmek * Nakletmek i lmak veya nakletmek i konu olmak. i yap ine naklen * Nakil yoluyla, aktar larak.

naklen yay n

* Baz veya gsterilerin oldu s radyo veya televizyonda yerinden aktar , duyurulmas olay u rada lmas , gsterilmesi, anlat , canl n. lmas yay nakletme * Nakletmek i i.

nakletmek * Nakil i yapmak, bir yerden ba bir yere geirmek, iletmek. ini ka * Anlatmak, aktarmak. naklettirme * Naklettirmek i i. naklettirmek * Nakil i yapt ini rmak, nakledilmesini sa lamak. nakl * Ta ile ilgili olan. ma * Nakle dayanan, anlat sylenen (gerek). lan, * Nakille ilgili.

nakl

nakl mazi * Belirsiz gemi . nakliyat * Ta i ta l leri, ma mac k. nakliyat * Ta i yapan (kimse), ta leri ma . mac nakliyat l k * Nakliyat olma durumu. * Nakliyatn i n i. nakliye * Ta i i. ma * Ta paras k. ma , ta mal * Ta . mac

nakliyeci

nakliyecilik * Ta l mac k. nak etme * Nak etmek i i. nak etmek * Sslemek, bezemek, nakyapmak. * Kal ve etkili olmas sa c n lamak. Nak ibend * Nak ibendilk tarikat olan kimse. ndan Nak ibendlik * Muhammed Bahaddin Nak eyh ibend'in kurdu gizli ibadete dayanan bir tarikat. u, Nak lik * Nak ibendlik.

nak olma * Nak olmak i i. nak olmak * Bir yerde belirli bir iz b rakmak, yer etmek. nak olunma * Nak olunmak iveya durumu. i nak olunmak * Nak olmak iyap i lmak. nakzen * Bozarak.

nakzen grmek * yarg taraf bozulan bir karar zerine bozma sebeplerini de gz nnde tutarak davaya yeniden tay ndan bakmak. nakzen iade etmek * bir yarg karar, yarg yntemine ili hkmler bak ndan yerinde grmeyip bozarak, hkm n lama kin m veren mahkemeye geri gndermek. nakzetme * Nakzetmek i i. nakzetmek * Bozmak. * Yarg bir mahkemenin yargn tay, s yerinde veya yolunda bulmayarak geri evirmek. nal * At, kz gibi hizmet hayvanlarn t n rnaklar ak demir paras na lan . nal akmak * nallamak. nal deyip mdememek h * bir d ncede direnmek. nal toplamak * (at) yar sonlara kalmak veya sonuncu olmak. ta naln * nleyici, inleyen. naly k nalbant * Yakks ho z, olmayan. * Hayvanlar nallayan kimse.

nalbantl k * Nalbant olma durumu. * Nalbandi n i. nalbur * At nal yapan demirci. * ivi, kilit, mente gibi yap lerinde kullan e i lan eyleri satan kimse, h rdavat .

nalburluk * Nalbur olma durumu, h rdavat l k.

nala

* Ayakkab n alt ak demir. lar na lan * Kate sr gibi hayvanlart r, ek, n rnaklar na ak demir paras alt lan . * Nalas olan. * Nalas olmayan. * Ta, ak (yol). l ll

nalal nalas z naldken nale nlekr nal n nal nc

* nleme, inilti. * nleyen. * Hamam gibi taban olan yerlerde kullan st tasmal slak lan, , taban yksek, a atan bir tr takunya. * Nal yapan veya satan kimse, takunyac n .

nal keseri nc * Hep kendi na al kar an. nal keseri gibi kendine yontmak nc * yapt i hep kendi n nmek. lerde kar d nal l nc k * Nal n i ncn i. nal nl * Nal giymi n olan, takunyal . nal z ns nallama nallamak * Nal olmayan, takunyas n z. * Nallamak i i. * Nal akmak (hayvanaya n na). * ldrmek. * Nallanmak iveya biimi. i * Nallanmak i i. nallanmak * Nallamak i konu olmak. ine nallar dikmek * (hayvan veya hayvana benzetilen ki lmek. i) nam * Ad. * n.

nallan nallanma

nam almak * hret sahibi olmak, tan nmak. nam kazanmak * n sahibi olarak tan nmak. nam salmak * nn her yana yaymak. nam vermek (veya salmak) * n kazanmak. nama * ad kendine, kendisine. na,

nama lup * Ma olmam hibir yenilgi almam lup , . namahrem * Evlenmelerinde yasa bak ndan sak olmayan (kad ve erkek). m nca n * Yabanc , el. namahremlik * Namahrem olma durumu. namaz * Mslmanlargnde be yapmalar n kez dince buyrulan ve dua okuyarak k rk, scut, kuut denilen yam, beden durumlar, kural tekrarlayarak Tanr edilen ibadet, salt. n nca 'ya namaz bezi * Namaz k larken kad n ba na rttkleri tlbent vb. kuma yap rt. nlar lar tan lan * Bartlen bir tr rt. a namaz k lmak * namaz ibadetini yerine getirmek. namaz niyaz * badet. namaz rts * Bkz. namaz bezi. namaz seccadesi * zerinde namaz k seccade. l nan namaz vakti * Namaz k n l nacavakit. namaza durmak * namaz k lmak. namazbozan * E otu trnden bir bitki. relti namazc * Namaz dzenli k n lan. namazgh * A namaz k iin haz kta lmak rlanmolan ve k ynne do dikili bir tabulunan yer. ble ru namaz l k nmak

* (Mslman cenazesi iin) cenaze namaz l k nmak. namaz niyaz (olmak) nda nda * din grevlerini gerektigibi yerine getirmek. i namazla * stnde namaz k kilim, post gibi l nan eylerden yap lmseccade. namazl k * zerinde namaz k seccade veya ba l nan ka ey. * Namazda okunan k dualar. sa * Namaz kadar sresi olan, sren. namazs z * Aybadurumunda olan (kad n). namdar name * nl. * Mektup.

name okumak * herkesin bildideyimleri veya szleri sylemek. i namerde muhta olmak (veya namerde muhta b rakmak) * gvenilmeyecek kimselerden yard istemek zorunda kalmak (b m rakmak). namert namerte * Korkak, alak, mert olmayan. * Korkaka, mert olmayan bir biimde.

namertlik * Alakl korkakl k, k. namevcut * Mevcut olmayan, bulunmayan, yok. nam an ni kalmamak * yok olup unutulmak. nam na * ad kendisine. na, * yerine, olarak.

Namibyal * Namibya halk olan. ndan naml * nl, tan nm . naml * Saman ayr ndan lmamarpa, bu yn day .

namlanl * ok nl. namlu * Tfek, tabanca, top vb. atesilhlar ucunda bulunan boru biimindeki para. li n * Kasatura, k me ve b gibi kesici silhlaruzun ve keskin blm. l , ak n

namus

* Bir toplum iinde ahlk kurallar karbeslenen bal na l k. * Drstlk, do ruluk. * Sililik, iffet.

namus bels * Namusunu ve halk aras ndaki sayg korumak iin katlan snt nln lan k . namus davas * Namusuna dokunulan ki at dava. inin * Onur meselesi. namus sz * Namus ve onur zerine verilen sz, sz. eref namuskr * Namuslu, namusuna d kn. namuslu * Ahlk kurallar uygun olarak davranan. na * Uygun, hilesiz, geregibi. i

namusluluk * Namuslu olma durumu. namussuz * Ahlk kurallar uygun olarak davranmayan, ahlk kurallar i na n neyen. namussuzca * Namussuz bir biimde. namussuzluk * Namussuz olma durumu veya namussuzca davran . namusu iki paralolmak k * biri onursuz bir duruma d mek. namusu temizlenmek * (bir i iinden) kendi sayg yitirmeden in nln kmak. namusuna dokunmak * birinin namus ve onurunu olumsuz biimde etkilemek. namusuna sinek kondurmamak * kollamak, gzetlemek. * namusuna, onuruna lf sylettirmemek. namusunu temizlemek * ahlk ve onuruna ters d bir durumdan kurtulmak iin birini veya kendini ldrmek. en namusuyla ya amak * ahlk ve onuruna ba ya l amak. namnasip * Uygunsuz. namsait * Uygun olmayan, elveri siz.

namtenahi * Sonsuz, ucu bucaolmayan.

namtenahilik * Sonsuz olma durumu. namzet * Aday. * Szl, yavuklu.

namzet gstermek * bir i aday belirleyip sunmak. iin namzetlik * Namzet olma durumu, adayl k. nan * Ekmek. nanay nane * Yok.

* Ball babagillerden, yapraklar z, iekleri beyaz veya menek renginde, , ok yk ve otsu bir saps e t rl ll kltr bitkisi (Mentha piperita). nane likr * nane esans larak yap likr. ine kat lan nane ruhu * Nane yapraklar lan esans. ndan kar nane suyu * inde nane ruhu eritilmi su. nane ekeri * Nane ruhu kar r yap bir e larak t lan it eker. nane yemek * yakksbir davran bulunmak, uygunsuz bir i z ta yapmak. naneli * Nanesi olan. * inde nane ruhu olan.

nanemolla * Gsz, dayan z (kimse). ks * ok shastalanan, saks(kimse). k l z * ten ka nan, enge. nanesiz nan aziz * Nanesi olmayan. * Tanr taraf ihsan edilen, besin olarak verilen nimet. ndan * En kutsal yiyecek. * Ba parmaburna de teki parmaklar dirip aarak ve sallayarak yap alay i lan areti.

nanik

nanikleme * Naniklemek i i. naniklemek

* Ba parmaburun ucuna de di parmaklar dirip er sallayarak alay i yapmak. areti nankr * Kendisine yap iyili de bilmeyen, iyilik bilmez. lan in erini nankrce * Nankr (bir biimde). nankrle me * Nankrle durumu. mek nankrle mek * Nankr duruma gelmek. nankrlk * Nankr olma durumu. * Nankrce davran kfran. , nankrlk grmek * nankrce davran kar mak. la la nansuk napalm madde. * Bir cins ince, sdokunmu k patiska. * Yangbombalarn doldurulmas kullan alminyum veya sodyum palmitatla k n n nda lan, vamlar tlm

napalm bombas * Napalm doldurulmu trl biimlerde bomba. nar * Nargillerden, yapraklar , iekleri byk, koyu k z kar kl l rm renkte, kk bir a (Punica granatum). a * Bu a n k z rak sar bir kabukla rtl, iinde ok say k z rak, sulu taneler ac rmmt sert da rmmt bulunduran yuvarlak yemi i. nr * Ate .

nar balinas * Narval. nar ie i * Parlak k z rm renk. * Bu renkte olan. nar gibi * iyice k zarm(yiyecek). nara * Hayk ba rma, rma. * Sarho veya klhan beyi ba . rmas

nara atmak (veya basmak) * yksek sesle uzun uzun hayk rmak. nra yakmak * bir kimseye veya kendine zarar vermek. narc l * Hindistan cevizi.

nardenk nardin

* Nar, erik, klcgibi yemi z k lerden yap pekmez. lan

* Maydanozgillerden, ay rlarda yeti ve hayvanlara yem olarak verilen, ba klar iekli kk bir en ak tek bitki (Eryngium campestre). narenc * Turun.

narenciye * Turungiller. narenciyeci * Narenciye reticisi. nargile * Tmbeki denilen bir cins ttnn dumann sudan geirilerek iilmesini sa n layan ara.

nargile ttn * Tmbeki. nargiller * eneklilerden, nar e ki itlerini iine alan kk bir familya. narh * Tketiciyi korumak amac zellikle temel ihtiya maddeleri iin resm makamlarca belirlenen ve her yla, yerde geerli olan fiyat. narh koymak * ihtiya maddeleri iin demez fiyat belirlemek. i nr beyza * Akkor. nr (veya nra) yanmak na * Bkz. ate yanmak. ine * zarara u ramak, ktlkle kar mak. la narin * yap yepelek, nazenin. nce l , * nazik. nce, * Narin olma durumu. * Uyu turucu. narkotizm * Uzun sre ve ok miktarda uyu turucu madde kullanmaktan do bozukluklarbtn. an n narkoz * yapay olarak sa lla lanan ve vcutta bir veya birka grevin azalmas yol aan uyku durumu. na

narinlik narkotik

narkoz vermek * il vererek hastay bilinsiz ve a duymaz duruma getirmek. r narkozcu * Ameliyat s nda hastaya narkoz veren uzman. ras narkozculuk

* Narkozcunun i i. narkozitr * Narkozcu. narsis * Kendi benli seven. ini

narsis kompleksi * Kendini sevme zelli n plna ini karmak i i. narsisizm * n kendi benli sevmesi, zseverlik. nsan ini narsislik * Narsisizm. narval narven nas * Atlas Okyanusunun Antartika blgesinde ya bir tr balina (Monodon monoceros). ayan * Karaa a. * A k, ave kesin yarg kl k . * dogma. nak,

nasbetme * Nasbetmek i i. nasbetmek * Atamak. nasfet nas l * Hak ve adalete uygunluk, hakkaniyet, n sfet. * (bir kimse, bir olay veya bir konu iin) Ne gibi, ne trl. * Bir i ne biimde, hangi yolla oldu belirtmek iin kullan in unu l r. * Bir hareketin yap biimine duyulan k belirtir. l anl * "Yapmama imkn m anlam var ?" nda. * Ne kadar ok. * Elbette, kesinlikle. * Ben sana dememi miydim, grdn m?. * in zorunlu oldu belirtir. unu * Ne dediniz? veya "iyi mi, be endiniz mi?" anlamlar nda. * iki cmle aras ndaki anlam ili kisini "oldu gibi" anlam ba u nda lar.

nas l ki

nas l olmu sa * her nas lsa. nas l olsa nas lsa * her durumda, er ge. * Herhangi bir sebeple veya bilinmeyen bir sebeple. * Ku kusuz, er ge, elbette.

nas n lsz * bir kimsenin sa ve durumunu ln renmek iir sorulan nezaket sorusu.

nas p nas r

* Atama.

* En ok el ve aya srekli srtnmelere u n rayan noktalar st derinin kal mas sertle nda nla ve mesiyle olu deri. mu nas lamak (veya tutmak) r ba * nas rlanmak. * duygusuzla mak, duyarln yitirmek. nasna basmak r * menfaatlerine dokunmak. nas rlanma * Nas ma. rla nas rlanmak * Nas mak. rla nas ma rla * Nas mak i rla i. nas mak rla * Nas mak. r olu * Duyarln yitirmek. nas rl nas z rs * Nasolan, nasba nas m r r lam , rla . * Nasolmayan. r

nasibini almak * gzel, ho giden bir a eyden k bir sre de olsa yararlanmak, sebeplenmek. sa * nasiplenmek. nasihat * t. nasihat etmek (vermek veya nasihatte bulunmak) * vermek. t nasihat yollu * benzer bir biimde. de nasihati * veren kimse, t t.

nasihatilik * Nasihatinin i i. nasihatname * Din konularda veren eser. t nasip * Birinin pay d na en ey. * Bir kimsenin elde edebildi sahip olabildi i, i ey. * K smet, talih, baht. * Gnlk kazan.

nasip almak * (Bekta ilikte) tarikata girme treni yap lmak. * yararlanmak, k smetine d elde etmek. eni nasip etmek (veya etmemek) * f vermek. rsat * eri tirmek. nasip olmak * f d rsat mek, elvermek. * (mutluluk veren ve gzel iin) eri ula kavu eyler mek, mak, mak. nasiplenme * Nasiplenmek i i. nasiplenmek * Nasibini almak, sebeplenmek. nasir * Nesir yazan, nesir ustas . Nasran * Hristiyan, sev.

Nasranlik * Hristiyanl k, sevlik. Nasrettin Hoca'ntrbesi gibi n * her yan k oldu hlde yalnbir giribulunan veya kilitli olan yerler iin sylenir. a u z i nasyonal sosyalizm * Hitler ve Nasyonal Sosyalist Partisinin retisi, Hitlercilik. nasyonalist * Ulusuluk yanl. s nasyonalizm * Ulusuluk. na i na ir * Yayan, saan. * (gazete, dergi, kitap) Yay mlayan, karan, yay , tbi, editr. mc natamam * Eksik, tamamlanmam bitmemi , . nat ka * D np syleme yetene i. * Dzgn ve iyi konu yetene ma i. * Dzgn ve iyi konu an. * tr, dolay .

nat kal

nat z kas * Nat olmayan. kas nat r * Kad hamam hizmet eden ve m nlar nda terileri y kayan kad n.

natnal r n * Kadhamam en yksek keli naltr. n nda n nat k rl nativizm * Do tanc u l k. nato natron natuk natura * n yarad zelli nsan l i. natr natralist * Tabiat, do a. * Natralizm ak n m benimseyen (ki i). * Sz dinlemez, sz anlamaz, ta kafa" anlam gibi ndaki nato kafa, nato mermer deyiminde geer. * Hidratl al sodyum karbonat. do * Dzgn, gzel ve kolayl sz syleyen. kla * Nat r olma durumu veya natn i r i.

natralizm * Gere do uygun biimde yanslmas amalayan sanat ak . in aya t n m * Gere yaln do ile a in zca a klanmas . natrel natrist * Natrizm retisini benimseyen kimse. natrizm * Toplumsal kurulu n ve ya lar aybiiminin do dnk olmas ama edinen aya n reti. * Do rastland gibi, do uygun olan, do glerine, kurallar uyan, do tabi. ada aya a na al,

natrmort * Konusu, cansvarl veya nesneler olan resim. z klar nava an * iekleri katmerli ve mor renkte olan bir tatula tr (Datura). navlun * Bir yerden ba yere ularmak iin gemiye al e n btn. ka t nan yan * Ta c taraf y ndan, gemisinde ta nacak yk iin istenen cret. naylon madde. * Temel maddesi poliamit reinesi olan, birok giyim ve ev e yap na yarayan, sert, dayan ve esnek yas m kl * Bu maddeden yap lmolan. * Dzme, sahte.

naylon fatura * Giri faturas olmayan bir mal iin alya verilen ve birini harcama yapmgibi gstermek amac c yla dzenlenen faturanhalk aras n ndaki ad . naylon k z * Asr, modern k z.

naz

* Kendini be endirmek amac yap davran cilve. yla lan , * steksiz gibi grnerek yalvartmak amac yap davran yla lan . * mar k. kl

naz etmek * nazlanmak. naza ekmek * istekli oldu hlde yapmac davran isteksiz gibi davranmak. u kl larla nazal nazar * Genizsil.

* Bak bakma, gz atma. , * Bir konu hakk d nda nme, gr . * Belli kimselerde bulundu inan insanlara, zellikle ocuklara, evcil hayvanlara, eve, mala mlke, una lan; hatta cansnesnelere de zarar veren, bak arp ve ldrc g. z taki c nazar boncu u * Gz de mesin diye tak mavi boncuk veya bunun yerini tutan ba gz boncu lan ka ey, u. * Ebenzeri olmayan, tek. i nazar de (veya nazara gelmek) mek * gz de mek. nazaran * Gre, oranla, k yasla.

nazar dikkat * lgi. nazar dikkatini ekmek * ilgisini ekmek. nazar itibar * dikkat. lgi, nazar itibara almak * dikkat etmek, dikkate almak. nazar nda * birinin d ncesine gre, birinin gznde. nazar bakmak yla * ona yle imi o gzle bakmak. gibi, nazar nazariyat * Kuram niteli olan, kuramsal, teorik. inde * Kuramlar.

nazariyat * Kuramc . nazariye * Kuram, teori. nazariyeci

* Teorisyen, kuramc . nazarl k gibi ey. nazenin * Cilveli, nazl . * Narin, ince yap l . * (yerme amac k, nazl tirilmi yla) mar yeti . * Bir Bekta tarikatn ad n . naz gemek * diledi kabul ettirecek kadar hatsay ini r lmak. naz m nz m * Dzenleyen, dzene koyan, tertip eden. * Manzume yazan kimse. naz birimi m * en kk anlam btnl sa iirde n layan ve kendi iinde ba z dize toplulu ms u. nz pln m * Bir yerle blgesinin btn bay rli im ndk lerinde gz nnde tutulmak iin haz rlanmpln. naz tr m * ine ve konusuna gre kendi iinde ayr eri iirin lmas adlandlmas ve r . naz katlanmak na * istenen her hangi durumda olursa olsun yerine getirmek. eyi naz ekmek n * her istedi yerine getirmek. ini naz r * Bir yere do bakan (ev, oda vb.). ru * Bakan. * Nazizm yanl (kimse). s * Ba na karsaygdavranan. kalar l * yap narin. nce l , * zen, dikkat gsterilmezse klabilen, bozulabilen. r * zen gsterilmezse, gerekli nlemler al nmazsa ktle ebilen, kritik. * Dikkat isteyen, zen gerektiren. * ncelikle, sayg nezaketle. yla, * Nazik, ince, sayg(bir biimde). l nazikle me * Nazikle i mek i. nazikle mek * Nazik davranmak. * Hece ve durak bak ndan denk ve kendi ba bir btn olan kafiyeli sz dizisi, manzume, ko m na uk. * Nazar etkisiz duruma getirdi inan kuma ine lan, paras , mavi boncuk, kur dua yazk muska un, l t,

Nazi nazik

nazikne nazike

* zen gsterilmezse ktle ebilecek bir duruma girmek. naziklik * Nazik olma durumu veya nazike davran nezaket. , nazil * ini nen, . * Konaklayan.

Nazile tirme * Nazile tirmek i i. Nazile tirmek * Propaganda yolu ile Nazizm yanlyapmak. s nazir nazire * (davransz iin) Kark olarak, benzetilerek yap davran sz. , l lan , * Ba bir manzume rnek al ka narak ayn ve ayn l uyakla yaz manzume. lan nazire yapmak * bir sze, bir davran benzeriyle kar k vermek. a l nazirsiz Nazizm * Benzersiz, e siz. * Benzer, e , rnek.

* Almanya'da 1930'lu y llarda Hitler taraf kurulan Nasyonal Sosyalist Partisinin, Alman n ndan rkn stnl savunan politikas n , Hitlercilik. nazlan nazlan * Nazlanarak. nazlan * Nazlanmak iveya biimi. i nazlanma * Nazlanmak i i. nazlanmak * Kolayca gnl olmamak, beklemek. srar * steksiz grnmek. nazl * Kolayca gnl olmayan, kendini a satan, i edal r veli, . * stne titrenilen, de verilen, sevgili. er * zen isteyen, nazik. * Nazl olma durumu. nazmen * olarak. iir

nazl l k

nazmetme * Nazmetmek i i veya durumu. nazmetmek * Naz biimine sokmak, naz olarak dzenlemek. m m

Nb

* Niyobyum'un k saltmas .

-nc /-nci, -ncu/-nc * Say adlar ndan, s say treten ek. ra lar -n * Fiilden isim ve s treten ek: bas- kork-u-n, gl--n vb. fat -n, Nd ne ne * Neodim'in k saltmas . * Trk alfabesinin on yedinci harfinin ad . * Hangi ey. * Soru biiminde ma bildiren nlem. a * ( birle zaman Her art ik yla) ey. * (okluk ekiyle) Birok eyler. * Hangi. * Soru yoluyla itiraz anlat r. * Nas l. * ma veya okluk bildirir. a * Sana ne, bana ne gibi soru cmlelerinde "ne ilgisi var" anlam r. ndad * Ne iyi, diyecek bir yok. ey ne l memleket * haksve yersiz i ho z lerin grld kurallabir ortam iin ters anlat "diyecek yok" ne gzel!" , t la anlam kullan nda l r. ne lem * yad rganan ama klmayan davran olan kimseler iin kullan z lar l r.

ne l

ne lemde? * nas l?. ne al veremiyor? p * iste dilenedir, niin musallat oluyor?. i, i ne alt b n rakmak ne stn * bir veya yerin her taraf kar rmak (dola eyin n t mak). ne arar (veya onda ... ne gezer) * onda yoktur. ne ar yor * ne, neden oraya gitmi .

ne biim? * nas l?. ne buyrulur? * onun nas oldu grdnz, buna ne diyorsunuz?. l bir ey unu ne are ne kar * aresi yok, elden ne gelir. * ne zarar var?.

* bir sonu vermez!. * nas yarar umulur?. l bir ne iektir, biliriz * ne yeteneksiz, niteliksiz oldu biliriz. unu ne da ba var, ne akaldan davam da m * tuttu bir taraf yok ki ona sald um ranlarkar nda olay n s m. ne de olsa * ne denli eksi kusuru olursa olsun, byle olmakla birlikte. i, ne de olsa * ne kadar eksiolursa olsun. i ne dedim de * pi manlgsterir. k ne demek olsun * Bkz. ne demek. ne demek? * bunun anlam nedir?. * hi yle olur mu, o nas ey, hi yakk al ?. ey l r m ne demeye * ne diye, nas d l bir nceyle, hangi maksatla, niin?. * hangi anlama?. ne denir! (veya ne dersin) * bir konuda syleyecek sz kalmadn anlat r. ne denli * ne kadar.

ne dese be enirsin? * "nas l beklenmeyen bir sz sylendi biliyor musun" anlam kullan nda l r. ne diye? * nas d l bir nceyle, niin?. ne ekersen onu biersin * nas l davran yle kark grrsn. rsan l ne fayda ne gezer ne gibi? * nasne trl?. l, ne gzle bakmak * inanc belirtir biimde bakmak; de n erlendirmek. ne gne duruyor? * ... varken ba gerekmez. ka ey * yapmazsa (kullanmazsa) ne zaman yapacak (kullanacak)?. imdi ne gnlere kald k! * zamanolaylar yak anlat n ndan nma r. * i ten getikten sonra al bo i nan nlemler iin "neye yarar" anlam kullan nda l r. * bulunmaz, yoktur.

ne haber? * bir biliyor musunuz?. ey ne hacet * gereksiz.

ne haddine! * ona m m m d , ona kalm ona d , mez. ne hlde? * hangi durumda?. ne hli varsa grsn * ( ve uyar t dinlemeyenler iin) ne yaparsa yaps beni ilgilendirmez" anlam kullan n, nda l r. ne hesaba gelmek, ne de kantara * elle tutulur olmamak, tutarl sa grnmek. ve lam ne hikmetse (hikmettir) * bilinmeyen bir sebepten dolay . ne idibelirsiz i * ne oldu soyu sopu belirsiz. u, ne imi ? ne ise * ne de var?. eri * neyse.

ne istedi bilmek ini * amac kesin ve kararl biimde belirlemek. n bir ne iyi! * mutluluk ve be enme anlat r. ne kadar * nicelik anlam soru bildirir. yla * ok, olduka. * ne lde.

ne kadar olsa * ne de olsa, sonuta. ne kokar ne bula r * (iyilik yapacak durumda olmakla birlikte) kimseye iyilide dokunmaz, ktl de. i ne lz m * niin ilgileniyorsun, ilgilenme.

ne mal oldu biliriz unu * iyaramaz, hatta kt kioldu biliriz. e i unu ne mal oldu bilmek (veya anlamak) unu * (birinin) nas nitelikte, yetenekte ve yaratta oldu bilmek, kestirmek. l bir l unu ne mene * ne e ne trl. it,

ne mmkn * olacak de imkns ey il, z.

ne mnasebet! * hi yle mi olur, hi ilgisi yok. ey ne o? * ne var, ne oluyor?.

ne od var ne ocak * yoksulluk ve peri k iinde. anl ne olacak! * kmseme anlat r. * ne de var, nemi yok. eri ne oldu bilememek unu * a rmak, akl gitmek. ba ndan ne oldum delisi olmak * ummad bir duruma ula kimse ok an marmak. ne olur (veya ne olursun, ne olursunuz) * yalvarm, ltfen, rica ederim. r ne olur ne olmaz * her ihtimale kar ne olacabelli de , il. ne olur ne olmaz * her ihtimali d nmek gerekir. ne olursa olsun * her durumda, olumlu veya olumsuz btn artlarda. ne oluyor? * ne gerevar veya ne karyor?. i ne pahas olursa olsun na * ne byk zveri isterse istesin; her trl snt tehlikeyi gze alarak. k ve ne sakala minnet ne b y a * en yakakrabalarn bile yard n n n m istemeyerek kendi imknlar yetinme. yla ne sylyorsun? * syledi dikkat ediyor musun?. ine * gerek mi? do mu?. ru ne sularda? * ne durumda, ne merkezde?. ne n am' ekeri ne Arap'zekeri (veya yz) n * yarar bile istenmeyen kimseler iin sylenir. olsa ne eytan ne salavat getir gr * gcnn yetmedii kalk i e mamay , kalkl da ba ndan medet ummamay rsa kalar anlatmak iin sylenir. ne yansne kebap i n * iki taraf da gcendirilmesin veya korunsun. ne var ki * aralar ayklbulunan cmleleri ba nda r k lamaya yarar, ama, fakat, lkin.

ne var ne yok * ne haberler var, i nas ler l?.

* olanlarbtn. n ne yapars ki (veya ne yapmal n ki) * ne are ki. ne yap yap p p * her ne durumda olursa olsun bir zm yolu bularak. ne yrdan geer ne serden * elde etmek istenen zveri gerektirir. ey ne yazar ne yzle * hi utanmadan. ne... ne... * Birden fazla zne, tmle veya fiili birlikte inkr etmek iin, bunlardan nce yer alan kelimelerin ba na lar getirilen tekrarlamal la, hem...hem kar . Bu ba anlamca olumsuz olan cmlelerdeki fiilin olumlu kalmas ba t la, n gerektirir. * Ne ile ba lanan zne veya cmlelerden nceki fiiller a gsterilen durumlarda olumsuz kullan a) a da l rlar Fiil, ne ile ba lanan zne veya cmlelerden nce gelirse: "Benimle hemzeban olmaz ne Firdevs ne Hakan." - Nef'. b) ne'li cmlenin fiili olursa: Sen ne yaz, ne kdinlemezsen abuk kersin. c) fiilden nce olumsuz bir anlam artl veren bir nlem veya zarf bulunursa: Ne ttne, ne ikiye sak al n. Ne n may zmir'e ne Bursa'ya hi gitmemi . d) di -eli beri, -inceye kadar, -ince, -dike, -dikten sonra veya -den nceki biimindeki zarf-fiilerle. i, * s veya s durumunda olan iki kelimenin ba getirildi ki fat fat na inde, iki kavram ortalamas n olan nc bir kavram anlat r. * ne ... ne okluk, gzellik vb. anlat r. nebat * Bitki. nebatat * Bitkiler. * Bitki bilimi, botanik. * hkm olur mu? de var m eri ?.

nebatat bahesi * Her trl bitkinin rnek olarak yeti tirilip merakl n incelemesine abulundurulan yer, botanik lar k bahesi. nebat nebev nebi neblz * Bulutsu. nebze * Az az. ey, * Biraz, k bir sre, bir parac sa k. * Pek az, kck. * Temiz bir soydan gelme, soyluluk. * Bitki ile ilgili, bitkisel. * Hz. Muhammed'le ilgili, Hz. Muhammed'e ili kin. * Peygamber, savac .

nebzecik necabet

necaset

* Pislik. * D , ters (Il). k * Kurtulu .

necat

necat bulmak * kurtulmak. nece * Hangi dilde, hangi dilden?.

Necef ta * Parlak ve saydam bir e kuvars billru. it neci * Ne i yapar, ne ile u ra r?.

neci oluyor! * niin karyor, ona ne?. necip nedamet * Pi manl k. nedamet duymak (veya getirmek) * pi olmak. man nedametle * Pi manlduyarak. k nedbe neden * Bir olay durumu gerektiren veya do ba olay veya durum, sebep. veya uran ka * Bir olay uran ba bir olay do ka sormak iin kullan niin. l r; * Bir varl veya olay etkileyen, olu turan, do uran sebep, illet. ey, neden bilimi * Olgulara yol aan sebeplerin btn, etiyoloji. * Hastalsebeplerini araran tdal k t p , etiyoloji. neden ise * Bkz. nedense. neden olmak * bir olmas veya ortaya eyin na kmas yol amak, sebep olmak. na neden sonra * gere inden ok sonra. neden sonra * Aradan bir hayli zaman geince. * Aradan bir sre geince. neden tanrl c k * Deizm. * Yara izi. * Soylu, soyu temiz.

nedeniyle * Yznden, dolayyla, sebebiyle. s nedenli * Nedeni olan, sebepli.

nedenli nedensiz * Hibir dayanayokken, nedeni olsun veya olmas sebepli sebepsiz. n, nedense * Bilinmeyen, belli olmayan bir sebep dolayyla. s nedensel * Nedenle ilgili olan, sebep niteli olan, illi. inde

nedensellik * Nedensel olma durumu, illiyet. nedensellik ilkesi * Her bir sebebi vardve aynartlar alt ayn eyin r nda, nedenler, ayn etkileri do biiminde urur zetlenebilen ilke. nedensiz * Nedeni olmayan, sebepsiz. * Bir sebebi olmadan. * Arkadayakdost. , n * Yksek makamdaki ki ho ileri szlerle, gzel f ve hikyelerle e kra lendiren kimse. * Han arkada m . * Han sultan yksek makamda bulunan kad n yard s han m n, nlar mcolan m. * var ki. u * hangi nedenle?. * nemsiz, de ersiz. * Nicelik bak ndan allan umulanveya gerekenin alt olma durumu, azl seyreklik. m n, n nda k,

nedim

nedime

nedir ki

nedret

nedret kesbetmek * seyrelmek. nefaset * Nefis olma durumu. nefer * Derecesi olmayan asker, er. * Kimse. * Soluk. * (bo inanla) verir diye hastaya okuyup fleme. bir ifa * Sigara, pipo iilirken ie ekilen duman. * Canl k. varl * Bektave Alevlerin gr d ve ncelerini belirtmek iin yaz iir. lm

nefes

nefes ald rmamak * dinlenmesine f vermemek, aralvermemek. rsat k

nefes almak * havay erlerine ekmek, soluk almak. ci * dinlenmek. * ferahlamak, rahatlamak. * mutlu bir biimde ya amak. nefes borusu * Bkz. soluk borusu. nefes ekmek * sigara veya ba bir duman iine ekmek. ka eyin n * esrar imek. nefes darl * Solumada ya snt anan k . nefes etmek * bo inan gre, rahats illeti geirmek iin okuyup flemek. bir a zl, nefes kesici * Heyecanl kulu. , co nefes nefese * Soluyarak, soluk solu a. nefes nefese kalmak * solu t u kanacak gibi olmak. * dara dar. nefes tketmek * ok konu maktan yorulmak. nefesi durmak * lmek. * k k iinde kalmak. a nl nefesi kesilmek (daralmak veya tutulmak) * g soluk alacak duruma gelmek veya solu bsbtn durmak. u * bunalmak, slmak. k * hayran kalmak, etkilenmek. nefesleme * Nefeslemek i i. nefeslemek * Nefesini bir yneltmek, flemek. eye * Okuyup, flemek, nefes etmek. nefeslenme * Nefeslenmek i i. nefeslenmek * Nefes alacak kadar duraklamak, biraz dinlenmek. nefesli * Soluk alvermeden uzunca bir zaman durabilen, nefesi gl olan. p

nefesli alg * Bkz. flemeli alg . nefeslik

* Bir soluk al ncaya kadar geen sre. * Hava alma yeri, hava deli i. nefha * Gzel koku. * Esinti. * Boynuzdan yap bir tr boru. lan * z varl ki k, ilik. * n yeme ime gibi ihtiyalarn btn. nsan n nefis * Pek ho , istek uyand ok gzel. ran, nefis muhasebesi * n isteklerini, h n yapt n nsan rslar ve klar gzden geirmesi, do veya yanl n ru lar vicdann n szgecinden geirip bir de erlendirme yapmas . nefis mcadelesi * n, kendi nefsinin isteklerini nleme abas nsan . nefis mdafaas * Bkz. nefsi mdafaa. nefiy * Srme, srgne gnderme. * Olumsuzluk ve olumsuz k lma. * etme. nkr

nefir nefis

nefiy edilmek * Bkz. nefyedilmek. nefiy etmek * Bkz. nefyetmek. nefret * Bir kimsenin ktl mutsuzlu istemeye ynelik duygu. n, unu * Tiksinme, tiksinti. nefret duymak * (birinden) tiksinmek, ho lanmamak. nefret etmek * birine veya bir karnefret duygusuyla dolu olmak. eye * tiksinti duymak. nefret uyand rmak * nefret etmesine sebep olmak. nefrit nefsan * Bbrek iltihab . * Canl zorunlu k ihtiya ve isteklerle ilgili, beden arzular ilgili. ln ld yla

nefsaniyet * D manlduygusu, kin besleme. k nefsi mdafaa

* Korunma, kendini, z benli koruma. ini nefsine d kn * bencil. nefsine uymak * bedenin isteklerine uymak, gnah i lemek. nefsine yedirememek * bir yapmay ey kendisi iin a onur kc r, r bulmak. nefsini krletmek * beden isteklerinden herhangi birini stnkr gidermek, nefsini yat rmak. t neft * Organik maddelerin ayr ndan olu tutu slarbiro verilen ad. mas an ur v n una * o unlukla boyac kullan petrol trevlerinden bir e mineral yaneft ya l kta lan, it , . neft ya * Bkz. neft. neft * Siyaha yak koyu ye n il.

neftle me * Neftle iveya durumu. mek i neftle mek * Neft olmak, rengi neftye dnmek. neftle tirme * Neftle tirmek i i veya durumu. neftle tirmek * Rengini neftye evirmek, neftle mesine yol amak. neftimsi * Nefte benzer, nefti andr, neft gibi. r * Neftye benzer, neft gibi.

nefyedilme * Nefyedilmek i i. nefyedilmek * Srgne gnderilmek, srlmek. * Olumsuz k l nmak. nefyetme * Nefyetmek i i.

nefyetmek * Srgne gndermek. * Olumsuz k lmak. negatif * Olumsuz, menfi. * Eksi, pozitif kar . t * Gerekteki ayd k ve karanlblmleri tersine gsteren foto cam filmi. nl k raf veya negatif byklk * Ayn trden pozitif bir byklkle ters ynde olan byklk.

negatif say * Bkz. eksi say . nehar nehir * Irmak. nehir roman * Bkz. rmak roman. nehiy nekahet * Bir i yap n in lmas yasak etme, engelleme, menetme. * Hastalsonras l duruma geme dnemi. k , sakl * Yatz, gndzl okul veya s renci.

nekahethane * yurdu, dinlenme yurdu, evi. ifa nekais nekbet * Eksiklikler, noksanl klar. * zl talihsizlik. anss k, * D knlk. * Eli s, cimri. k * Cimri olma durumu veya cimrice davran cimrilik. , * Beklenmedik ho c ve a szler syleyen, gldrc hikye anlatan (kimse), nkteci. rt nekrelik nekroloji nekrotik nekroz * Canl maddelerin fiziksel ve kimyasal deimi. i nektar * Yunan mitolojisinde, ienleri lmszl kavu e turan tanr ikisi. * Bal z. * ok ve e itli eyler. * Nekre olma durumu. * Nekroz bilimi. * Nekroz grnmnde veya durumunda olan.

nekes nekeslik nekre

neler

neler de neler, maydanozlu kfteler * (alay yollu) akla gelmedik a lacak eyler. nem * Havada bulunan su buhar . * Hafif k, rutubet. slakl

nema

* Byme, geli o me, alma. * Faiz, rem.

nemaland rma * Nemaland iveya durumu. rmak i nemaland rmak * Nemalanmas sa n lamak. nemalanma * Nemalanmak i i. nemalanmak * (faizin kat yla para) o lmas almak. * Beslenmek. nemcil * Nemden ve nemli yerden ho lanan (bitki), hidrofil. Neme * Osmanl Avusturya'ya ve halk verilen ad. larca, na

nemeker * Havadaki nemin niceli lp gsteren alet, higroskop. ini * Havadaki nemi emme zelliolan, higroskopik. i nemdenetir * Bir yerdeki nemlilik derecesini dura durumda bulunduran alet, higrostat. an neme gerek * Neme lz m. neme lz m * "Bu i ilgilenmem, buna kar le mam" anlam kullan nda l r. * Gereksiz, ihtiya olmama. * Do rusunu isterseniz, do sylemek gerekirse. ruyu neme lz mc * lgilenilmesi gereken eylerle ilgilenmekten ka (kimse). nan neme lz l mc k * Gerekli eylerle ilgilenmekten ka durumu, bir umursamama durumu. nma eyi neme ynelim * Canl n zorunlu olarak havannemine gre ynelmesi ve yer detirmesi, higrotropizm. lar n i nemf * Bceklerin kurtuk durumundan yeti duruma geerken, arada ald zel biim. kin klar

nemlendirici * Nemlendirmeye yarayan. * Klima tesisat havan nemlenmesini sa nda n layan blm. nemlendirici krem * Kuru ciltlerin bak ndan veya makyaj ncesinde kullan zel krem. m lan nemlendirme * Nemlendirmek i i. nemlendirmek

* Nemli duruma getirmek, rutubetlendirmek. nemleni * Nemlenmek i i veya biimi. nemlenme * Nemlenmek i i. nemlenmek * Nemli duruma gelmek, rutubetlenmek. nemletme * Nemletmek i i veya durumu. nemletmek * Nemli duruma getirmek. nemli * Nemi olan, az rutubetli. slak, * (gz iin) Ya. l

nemli nemli * Islak olarak, biimde. slak nemlilik nemler nemrut * Yz glmez, ac can yak. maz, c nemrutla ma * Nemrutla i mak i. nemrutla mak * Nemrut gibi davranmak, ac z olmak, yz glmemek. mas nemrutluk * Nemrut olma durumu. Nemse * Neme. nene * Anne. * Byk anne, nine. * Atom say 60, atom a 144,3 olan, seryumdan daha sert, 6,96 yo s rl unlu unda bir element. K saltmas * Nemli olma durumu. * Havannem derecesini lmeye yarayan alet, higrometre. n

neodim Nd. neojen sistem. neolitik

* nc zaman blnd drt byk devirden son ikisi olan pliyosen ile miyoseni birden kavrayan n * Bu sistemle ilgili. * Ta devrinin son aile ilgili.

neolojizm

* Sz tretmecilik ve uydurmac l k. neon * S durumuna getirilmi v havadan elde edilerek k aralar kullan atom say 10, atom a 20,2 nda lan, s rl yo unlu 0,7 olan ve havada pek az olarak bulunan asal gazlar sf bir element. K u nndan saltmas Ne. * Neon lmbas . neon lmbas * Neon tp kullan yap ayd larak lan nlatma arac . neon tp * inde neon gaz bulunan boru biiminde bir e ampul. it neoplzma * Yeniden olu doku. an * Ur. neozoik nepotist * nc ve drdnc zamanla ilgili. * Akraba ve yak arkada n ran. n lar kay

nepotizm * Akraba ve yak arkada kay n lar rma. Neptn * Gne yak bak ndan sekizinci olan gezegen. 'e nl m neptnyum * Uranyumun ntronlarla bombard mandan yapay olarak elde edilen, atom numaras atom a 239 93, rl olan, radyoaktif bir element. K saltmas Np. nerde nerden nerdeyse nere * Hangi yer anlam yer sormak iin kullan nda l r. * Hangi taraf veya organ (vcut iin). nerede * "Hangi yerde?" anlam yer zarf na . * "zlem, arayimkn m var , imkns anlamlar kullan z" nda l r. nerede ak orada sabah am * bir kimsenin gece kalacak belli bir yeri olmadn , rastgele bir yerde kalabilece anlat ini r. nerede bu bolluk * bu iyapmak san kadar kolay de imknlar srl i ld il, n . nerede hareket, orada bereket * hareket olan yerde bolluk olur. nerede ise * Bkz. neredeyse. * Nerede sznn k salmbiimi. * Nereden sznn k salmbiimi. * Bkz. neredeyse.

nerede kald * ne yarar oldu?. nerede kald ki * olacak gibi grlmeyen bir d nceyi anlatan szn ba getirilir. na nerede, ... nerede * iki aralar eyin ndaki uzakl veya nitelik ayr n m belirtir. nereden * "Hangi yerden?" anlam yer zarf na . * Nasne gibi bir ili ile. l, ki

nereden nereye * olay aras ki ndaki ili anlat kiye a ldn r. * Uzak, dolambal ili ile. bir ki neredeyse * K bir sre iinde, hemen hemen. sa nereli neresi * Birinin memleketini, do yerini sormak iin kullan um l r. * Hangi yn. * Nerede, hangi yer. * Tekrarlandnda kar tlan r eylerin uzakln la belirtir. * "Hangi yere?" anlam yer zarf na .

nereye nergis

* Nergisgillerden, iekleri ayr bir kk sap zerinde veya emsiye durumunda, a lmadan nce bir yenle rtl bulunan ve baz trlerinde beyaz, baz nda sar lar renkte, 20-80 cm ykseklikte, so bir ss bitkisi anl (Narcissus). nergis zamba * So retilen, iri ve gzel iekli bir ss bitkisi, gzelhatun ie(Amaryllis). anla i nergisgiller * Bir eneklilerden, nergis, fulya, kardelen gibi o kk ve kokulu iekleri iine alan bir bitki familyas u . neritik * K yeridinde deniz kabuklar , kum, ak l gibi eylerle olu ynakla ilgili. an nervr * Bir veya iki milimlik pli. * Direnci art nt ran k . * Nervr olan.

nervrl

nesebi gayrisahih * Kanun olmayan bir birle sonunda do (ocuk). me an nesebi sahih * Kanuna uygun bir evlenme sonunda do (ocuk). an nesep * Soy, baba soyu. nesi

* bazen insanlar iin zamir olarak kullan l r. * hangi yn, hangi taraf . * ok iyi, ok gzel. nesi * Hangi yn, hangi taraf .

nesi var nesi yok * btn serveti. nesi * Doku. nesih * Kald hkmsz b rma, rakma. * Arap harflerinin, bas ve yazma kitaplarda en ok kullan e mda lan idi. * Gbek, ku ak. * (hayvanlar iin) Dl.

nesil

nesilden nesile * ku aktan ku a, ku a aklar boyunca. nesim nesir neskafe * Hazkahve. r nesli tkenmek * bitmek, tamamen yok olmak, ortadan kalkmak. nesne * Belli bir a ve hacmi, rengi, maddesi olan her trl cansvarl obje. rl z k, ey, * znenin dnda kalan her konu, obje. * Geifiili btnleyen yal veya belirtme durumunda bulunan tmle. li n * Hafif yel, esinti. * Dilin sz dizimi kurallar uygun olarak kullan anlat biimi, manzum olmayan sz ve yaz yaz na lan m , dz .

nesne be i * Nesneyle ilgili olarak kullan kelimelerin btn. lan nesnel * Nesne ile ilgili, nesneye ili znel kar . kin, t * Gere varmak amac taraf tutmadan inceleme yapan, hkm veren, afak, objektif. e yla, * Bireyin ki gr isel nden ba z olan, objektif. ms * Nesnelcilikle ilgili olan. * Nesnelcilik yanl olan kimse, objektivist. s

nesnelci

nesnelcilik * znel olmayan, yani herkes iin geer, znenin de nesnenin gerekli dayanan bilgileri arayan ak il ine l yolu, objektivizm. nesnelle me * Nesnel duruma gelme. nesnelle mek * Nesnel duruma gelmek.

nesnellik nesnesel nesnesiz

* Nesnel olma veya nesnelerin gere dayanma durumu. ine * Nesneye ili kin. * Nesnesi olmayan. * Belli bir nesneye dayanmayan ruhsal durum. * Nastur adl Sryan rahiplerinden birinin ortaya koydu mezhepten olan (kimse). u * znts olmamaktan do d vuran sevin, an, a etaret. * Hafif sarho ak olma. luk, rkeyf

Nestur ne e

ne elendirme * Ne elendirmek i i. ne elendirmek * Ne duruma getirmek, eli enlendirmek, keyiflendirmek. ne eleni * Ne elenmek iveya biimi. i ne elenme * Ne elenmek i i. ne elenmek * Ne duruma gelmek, eli enlenmek, keyiflenmek. ne eli * Sevinli, keyifli, en.

ne kamak esi * sevinci azalmak, kederlenmek. ne yerinde esi * ne eli. ne bulmak esini * ne bir duruma gelmek, ne eli elenmek. ne esiz * zgn, d nceli, keyifsiz.

ne esizlik * Ne olma durumu, zgnlk. esiz ne et * ileri gelme. kma,

ne etmek et * kayna bir yerden almak, do n mak. ne etli ne ide * . k l * Bir toplulukta okunmaya de er iir.

* Atasz gibi kullan beyit veya dize. lan ne ir * Yayma, da sama. tma, * Yay m. ne redilme * Yay mlanma. ne redilmek * Yay mlanmak. ne ren ne retme * Yay yoluyla. m * Ne retmek i i.

ne retmek * Yaymak, da tmak, samak. * Yay mlamak. ne riyat * Yay n. ne rolunma * Ne rolunmak iveya durumu. i ne rolunmak * Yay mlanmak. ne ter * Kan almak, ayapmak veya kk apseleri amak iin kullan ufak b lan ak.

ne vurmak ter * kesin bir sonuca ula amac bir sorunu ele almak. mak yla ne terleme * Ne terlemek i i. ne terlemek * Ne kesmek. terle * znt verecek bir durumu veya sorunu hat rlatmak, de mek. ne veli * Ne eli.

ne vnema * Geli yeti me, me. ne vnema bulmak * geli mek. net * Btn izgileri belirgin olan, gzn btn ayr lar alg iyi grnen ( nt yla lad ey). * duyulan (ses). yi * Kesintilerden sonra geri kalan (miktar), safi. * Aseik olan, anla k yan lmaz bulunmayan. * Genellikle 1/10 le izilen ve i nden, yandan stten grn veren teknik resim. inde in; n

net resim

net cret netameli

* Brt cretten gelir vergisi, sigorta primi vb. kesildikten sonra ele geen cret. * Gizli bir tehlikesi oldu san tekin olmayan. u lan, * Ba sskaza gelen. k k na * Bkz. nitekim. * Sonu.

netekim netice

neticelendirme * Neticelendirmek i sonuland i, rma. neticelendirmek * Sonuland rmak. neticeleni * Neticelenmek i i veya biimi. neticelenme * Neticelemek isonulanma. i, neticelenmek * Sonulanmak. neticele me * Neticele iveya durumu. mek i neticele mek * Sonuca eri mek. neticesiz * Sona ula mayan, sonusuz. neticeten netle me * Sonu olarak. * Netle i mek i veya durumu.

netle mek * Net, aseik, iyi bir duruma gelmek. k netle tirme * Netle tirmek i i. netle tirmek * Net ve abir duruma kavu k turmak. netlik * Net olma durumu.

neuzbillh * "Tanr snd "Tanr 'ya k", korusun" anlam tehlikeli bir durum kar nda kullan nda, s l r. neva * Ses, ahenk, na me. * Klsik Trk mzi bir makam ad yeghtan bir oktav tiz olan "re" perdesi. inde ve

nevabuselik * Klsik Trk mzi bir birle makam. inde ik nevale * Gereken yiyecek ve iecek eyler, az k.

nevaleyi dzmek * gerekli yiyecek ve iecesa i lamak, sofray rlamak. haz nevazil nevazi nevbet neveser * Klsik Trk mzi birle bir makam. inde ik nevi * e cins, tr. it, * Nezle, ingin, duma . * ltifat, gnl alma, ok ama. * Nbet.

nev'i na mnhas ahs r * Kendine zg davranve karakteri olan kimseler iin kullan l r. nevir nevmit * Umutsuz, aresiz. nevmit olmak * aresiz kalmak, umudu kalmamak. nevralji nevraljik * Sinir zerinde duyulan, genellikle iddetli ve bat a. c r * Nevraljiyle ilgili, nevralji trnden olan. * Yzn rengi, bet beniz.

nevrasteni * Ba r , sindirim glkleri gibi fizik rahats klar ve ruhsal grevlerde gev ve bitkinlik biiminde alar zl eme grlen, sinirsel glerin zay flamas do nevroz. ndan an nevresim * Torba biiminde dikilmi yorgan ar . af nevri dnmek * belli etmemeye al bir fkeye kap t lmak, ok sinirlenmek. nevrofik nevroloji nevropat * Sinir hastas . nevroz * Bkz. nrotik. * Bkz. nroloji.

* Bkz. Sinirce. nevruz * Eski takvimlere gre y ve baharilk gn say martyirmi birine rastlayan gn. l n n lan n * Nevruz Bayram . Nevruz Bayram * Nevruz gn k rlarda bahargeli kutlamak iin yap bayram. n ini lan nevruz otu * eneklilerden, iekleri aslana na benzeyen, trl renkte, ta glikozit sebebiyle i sktrc olarak ki z d kullan bir k lan r bitkisi (Linaria vulgaris). nevton * Uluslar aras birim sisteminde, ktlesi 1 kg olan cisme saniye karede 1 m lik bir ivme veren g birimi.

nevyunanlik * 20. yzy Yahya Kemal ve Yakup Kadri'nin ba klar l ba nda latt Akdeniz mitolojisine ynelen edebiyat hareketi ve anlay. nevzat ney * Yeni do ocuk. an

* Klsik Trk mzi ve zellikle tekke mzi yer alan, kaval biiminde, yansesli, kam bir inde inde k tan fleme alg. s ney flemek (veya frmek) * ney almak. neye * Kk ney. * Dokumac n kulland kk kam lar . neye * Bkz. Niye. neye u bilememek (veya radn a rmak) * ansn zc, sc eli, gzel veya ho durum kar nda kalmak. z k, ne bir s neyi * Hangisi.

neyin nesi (kimin fesi) * "kimdir, nas ki ne idibelirsiz" anlam kullan l bir idir? i nda l r. neyleyim * ne yapabilirim, elden ne gelir?. neymi neyse * sylendi gre, gya. ine * nemi yok, olan oldu. * ok kr, bereket versin. * Konuyu kapatal uzatmayal her ne ise. m, m, * bir yere, bir dereceye kadar. * Ney fleyici, ney alan kimse.

neyse ne neyzen

neyzen bak l * Boynunu yana arp bakan. tarak nez hli nezafet nezahet * Temizlik, ahlk temizli i. nezaket * Ba na karsaygve incelikle davranma, incelik, naziklik. kalar l * (bir i veya durum iin) nemli olma, dikkatli davranmay gerektirme. * lm hli. * Temizlik, pakl k.

nezaket gstermek * davran larda nazik olmak. nezaket kesp etmek * snt nazik, kritik bir durum almak. k l , nezaketen * Nezaket olarak, nazik davranarak. nezaketli * nazik. nce, nezaketlilik * Nezaketli olma durumu. nezaketsiz * Nazik olmayan. nezaketsizlik * ve nazik olmama durumu, kabal nce k. nezaret * Bakma, gzetme. * Bakanl k. * Gr. * Gzalt , gzetim. * Denetim, kontrol. * Nezarethane. nezaret etmek * denetlemek, bakmak. nezarete almak * gz alt almak. na nezarethane * Gzalt al kimselerin konuldu yer. na nan u nezaretli * Grn grntye sahip. l,

nezaretsiz * Grn olmayan, manzaras grntsz. z, nezdinde

* Yan nda. nez'etme * Nezetmek iveya durumu. i nez'etmek * Ay rmak, ekip almak. nezif nezih nezir * Adak. nezir etmek * Bkz. nezretmek. nezle nezle otu nezleli * Nezlesi olan. nezretme * Nezretmek iveya durumu. i * So almaktan ileri gelen, burun akmas rma ile beliren hastal ingin, duma uk , aks k, . * Bkz. pirekapan. * Kanama. * Temiz, temiz ahlkl .

nezretmek * Adamak. nezt n kris * Damla hastal, gut. n sfet * Bkz. nasfet. * Yan, kat.

n nnehar sf * Meridyen dzlemi. n sfiye nf s * Yar m. , yar nf kutur s * Yar ap. n r ad * Amonyak tuzu. * Bir e k ney. it sa

n r kayma ad * Amonyum karbonat.

n r ruhu ad * Amonyak. Ni nice * Ka, ne kadar. * Olduka ok. * Nas l. * Uzun sreden beri. nice nice nicel niceleme * Nicelemek i i. nicelemek * Bir say eyi , l vb.ile bildirmek. * Bir terime, tek veya ok olu gre bir nicelik yklemek. una niceleyici * Niceleme niteliolan. i * Pek ok. * Nicelik bak ndan olan, nicelikle ilgili. m * Nikel'in k saltmas .

niceleyi * Nicelemek i i veya biimi. nicelik * Bir say eyin labilen, llebilen veya azal o p alabilen durumu, kemiyet, miktar. * Bir e paralara blnebilen ve llebilir olan yanlar eyin it . * Genellikle say labilen, toplam rudan say do olarak belirtilebilen genel zellik. * Bir olay amac, sebebini sormak iin kullan n n l r. * a ba rma, seslenme. rma, * nlem. * Geimsizlik, anla k, ara bozma, ay mazl rma.

niin nida

nifak

nifak sokmak * ara amak, anla k mazl karmak. nifak niha * Arabozan, araaan (kimse). * i sona erdiren, ikesen, sonuncu. i

niha karar * Muhakeme sonunda verilen karar. nihale * Sofrada kullan sahan altl. lan nihan

* Gizli. nihavent * Trk mzi bir makam. inde nihayet * Son. * (ni'ha:yet) Sonunda. * -den ba bir de ka ey il.

nihayet vermek * ili kesmek, bir i al kiyi i, yapmaktan vazgemek. kanl * bitirmek, tamamlamak, sonuland rmak. nihayetinde * Sonunda. nihayetlenme * Nihayetlenmek i i. nihayetlenmek * Bitmek, son bulmak, sona ermek. nihayetsiz * Sonsuz, sonu gelmez, bitip tkenmez. nihilist * Nihilizm yanl. s nihilizm * Moral gereve de i erleri reddeden bir reti. * Her trl gerek varl inkr eden a bireycilik, yokuluk. r * Her trl siyas dzeni inkr eden, toplumun birey zerinde hibir baskn s kabul etmeyen gr .

Nijeryal * Nijerya halk olan kimse. ndan nikh * Bir erkekle bir kadn evlilik birlikurmas sa n i n layacak kanun i lem. * Nikh s nda erke kad borland para. ras in na

nikh d mek * birbiriyle evlenmelerine kanun veya rf bak ndan engel bulunmamak. m nikh etmek * bir erkek bir kad nikhla almak. n nikh k ymak * nikh memuru kanuna gre iftlerin kar olduklar bildirmek. koca n nikh memuru * Kanunlara uygun olarak nikh i lemini yapan, nikh k grevli. yan nikh ekeri * Nikh treninde davetlilere da lmak zere zel olarak yapt t r eker. lan nikh tazelemek * bo ki yeniden evlenmek. and iyle nikh olmak nikhlama

* Nikhlamak i i. nikhlamak * Nikh etmek. * Nikh k ymak. nikhlan * Nikhlanmak iveya biimi. i nikhlanma * Nikhlanmak i i. nikhlanmak * Bir kimseye nikhla ba lanmak. * Kanun olarak nikh i lemleri yap lmak. nikhlay * Nikhlamak iveya biimi. i nikhl nikhl k * Nikhla ilgili olma durumu. nikhl l k * Nikhl olma durumu veya biimi. nikhs z * Aralar nikh olmad hlde kar nda koca hayat sren. * Nikhsolarak. z * Kanun olarak nikh i yap lemi lmolan kar koca. veya

nikhs k zl * Nikhsolma durumu veya biimi. z nikhta keramet vard r * nikh evlenenleri sevgi ba ba yla lar. nikap * Yz rts, pee. Nikaragual * Nikaragua halk olan kimse. ndan nikbet nikbin nikbinlik * yimserlik, optimizm. nikel * Atom say 28, atom a 58,71, yo s rl unlu 8,9 olan, gm u parlaklnda, demir sertli inde, kolay i ve kolayca tel durumuna getirilir bir element. K lenir saltmas Ni. nikel kaplama * Nikelj. nikelj * Metal bir yzeyi nikelle kaplama. * D knlk, talihsizlik, felket. * yimser, optimist.

* Nikel kaplanmmetal. nikelleme * Nikelj. nikellemek * Nikelj yapmak. nikelli * Birle iminde nikel bulunan. * Nikelle kaplanm . * Nikeli olmayan, iinde nikel bulunmayan.

nikelsiz nikotin

* Ttn yapraklar lan, renksiz, a b l havadan oksijen alarak esmerle 247C de ndan kar kta rak nca en, kaynayan ve 1,033 yo unlu unda ok zehirli bir alkaloit (C10H14N2). nikris nikriz * Klsik Trk mzi inde, dizisi bir sekizli iinde gsterilebilen basit grn bir birle makam. l ik nilfer * Nilfergillerden, yapraklar yuvarlak ve geniiekleri beyaz, sar , , mavi, pembe renkte, durgun sularda veya havuzlarda yeti bir su bitkisi (Nymphea). en nilfergiller * eneklilerden, rnek bitkisi nilfer olan bir familya. ki nim nimbus nimet * ltuf, ihsan. yilik, * ya yi amak iin gerekli her ey. * Yiyecek iecek, zellikle ekmek. * Yararlan imkn. lan nimet bilmek * saymak. eref nimet hakk * Yenen, iilen stne yemin sz. eyler nimeti aya tepmek yla * Bkz. k smetini aya tepmek. yla nimet inas * bilir (kimse). yilik nine * Torunu olan kad byk anne. n, * Ya kad seslenmek iin kullan l nlara l r. * Kk ocuklar uyutmak iin sylenen trk. * Yar . * Kara bulut. * Bkz. n kris.

ninni

* Sylenen ninnilerin sonunda tekrarlanan sz. * Bu tr bestelenmi eser. nipel nirengi * Belli say noktankonumunu kesinlikle tespit edebilmek iin, bu noktalar olarak kabul ederek, bir da n tepe alan genlere blme i i. nirengi haritas * Nirengi yoluyla lan harita. kar nirengi noktas * Nirengi i leminde ayr genlerin tepe noktas lan . * Gemicilerin seyir iin kulland do yn noktas al . * Ba . lang nisa * Kad ilgili. nla * Kadhastal ile ilgili. n klar * Kad . ns nisaiye * Kadhastal , jinekoloji. n klar * Hastahanelerde kadhastal ile ilgili blm. n klar * Kadhastal uzman n klar , jinekolog. * ba paras birbirine yak olarak eklemekte kullan zel para. ki lant n n lan

nisaiyeci

nisaiyecilik * Nisaiyecinin i i. nisan * Y 30 gn sren drdnc ay l n .

nisan bal * Nisan birinci gnnde yap aldatma ve n lan aka. nisan ya muru * Nisan ay ya ve bereketine inan ya nda an lan mur. nisap * Yeter say . nispet * Oran. * Ba , ilgi, ilinti. nt * Birini zmek iin veya inat olsun diye yap i lan . * K skand veya zmek iin. rmak

nispet eki * Baz yabanc isimlerin anlamlar ba yabanc fatlar kuran ek. na l s nispet etmek * e tutmak, oranlamak. it nispet kabul etmek * e tutmak, oranlamak. it nispet kabul etmemek * e tutulamamak. it

nispet vermek (veya yapmak) * kar ndakini k rmak iin ona gsteri s zd yapmak. nispeti nispeten * Nispet vermek huyu olan. * Gre, k yaslayarak, oranla. * Bir dereceye kadar, olduka.

nispeti olmak * ilgisi olmak, ba s lant olmak. nispetli * Oranl . nispetsiz * Orans z. * Birbirine uymayan, farkl .

nispetsizlik * Orans k. zl nisp * Greli, ba l , izaf, rlatif. nt * Birbirine gre (olan), nceki duruma gre.

nisp temsil * o unluk partisi dndaki partilerin de kuvvetleri oran ye semelerini sa nda layan seim biimi. nisyan ni * Duvar iinde b lan oyuk, gz, hcre. rak ni aburek * Klsik Trk mzi rast makam uak makamn buselik "si" perdesiyle olu bir makam. inde ve n mu ni an * aret, iz, belirti, almet. * Ni anlanma s nda yap tren. ras lan * Evlenmek zere birbirine sz verme, ni anlanma. * Kur ta un, vb.ile vurulmak istenen hedef. * Hedefi vurmak iin silh, ta vb.ye gerekli do rultuyu verme. * Grdkleri nemli i lerden dolay ileri onurland iin devlete verilen anmal ki rmak k. * Unutma.

ni almak an * (ate silhlara) bir hedefi vurmak iin gerekli do li rultuyu vermek, gezlemek. * kendisine ni verilmek. an ni atmak an * atesilhlarla atyapmak. li ni halkas an * Evlenecek olan iftin ni anlan takt ve d nca klar nden sonra da ta klar d halka biiminde yzk, ni an yz . ni koymak an * ileride tan yabilmek veya lebilmek iin bir durumunu, onun herhangi bir zelli ak tutmak eyin ini lda veya iz b rakmak.

ni takmak an * (ni anlanan ift iin) ni yzklerini parmaklar geirmek. an na * g ni ili sne an tirmek. ni vermek an * birini ni ile dllendirmek. an ni yapmak an * ni treni dzenlemek. an ni yz an * Ni halkas an . ni anc tevkici. * Att kur ta un, vb.ile hedefi vurmakta ustalkazanmolan. k * Padi divan ah yesi olan, antla berat, men name ve fermanlarba tu eken grevli, ma, ur, n na ra

ni l anc k * Ni olma durumu. anc ni ane * Ate silhlarda, namluya hedefin uzaklna ve bulundu yerin yksekli gre gereken ykseli s li u ine an veren, silh hedefe do bu rultmaya yarayan alet. * Hedef. * Eser, iz, belirti. ni angh * Ate silhlarda namluya hedefin uzaklna ve bulundu yerin yksekli gre gereken ykseli s li u ine an veren, silh hedefe do bu rultmaya yarayan alet. * Hedef. ni ange * Dzeltilmi a parasn kenar deik aral bir a n na i klarda paralel izgiler izmek iin, marangozlukta kullan el arac lan . ni atmak (veya bozmak) an * (kadveya erkek) ni n andan vazgemek. ni anlama * Ni anlamak i i. ni anlamak * Bir iftin evlenme i kararla belirti olarak parmaklar yzk takmak, yavuklamak. inin tna na * Bir hedefi vurmak iin silh, ta vb.ye belli bir do rultu vermek. * Bir yerini belirtmek, i eyin aretlemek, ni koymak. an ni anlan * Ni anlanma iveya biimi. i ni anlanma * Ni anlamak i i. * Bir erkekle bir kadn ileride birbirleriyle evlenmek iin yapt szle n klar me. ni anlanmak * Ni duruma gelmek. anl * Evlenmeye sz verme belirtisi olarak yzk takmak. ni anl * Evlenmek iin sz verip yzk takmolan (kimse). * Belirleyici bir i areti, almeti, ni olan kimse. an

ni k anl

* Ni l anl k.

ni l anl k * Ni olma durumu, yavukluluk. anl ni z ans ni asta * Tah l tanelerinden mercimek, bezelye gibi baz baklagillerden veya patates gibi birtak yumrulardan zel m yntemlerle lan una benzer bir madde. kar ni bu asta day * Kapl and ufak taneli, ni cay ran, astas dak yerlerde yeti bir bu tr. ok, l en day ni l astac k * Ni yapmak veya satmak i asta i. ni astalanma * Ni astalanmak i i veya durumu. ni astalanmak * Ni astaya kar olmak, ni ile i grmek. m asta lem nite * Nasniin. l, nitekim nitel niteleme * Gerekten, nas hakikaten. l ki, * Nitelik bak ndan olan, nitelikle ilgili bulunan. m * Nitelemek i i. * Belirleyici bir i areti, almeti, ni olmayan. an

niteleme belirteci * Niteleme zarf . niteleme s fat * Bir ismi niteleyen s ok al Pek yaramaz vb. fat: kan. niteleme zarf * Bir fiilin, bir s n veya bir ba zarfanlam nitelik bak ndan etkileyen zarf: Byle konu n fat ka n n m mayz. Glerek gitti. etti. yi nitelemek * Bir niteli belirtmek. eyin ini nitelendirilme * Nitelendirmek i i. nitelendirilmek * Nitelendirmek i konu olmak. ine nitelendirme * Nitelendirmek i vas rma. i, fland nitelendirmek * Niteli belirtmek, nitelik kazand ini rmak, vas rmak. fland

niteleni * Nitelenmek iveya biimi. i nitelenme * Nitelenmek i vas i, flanma. nitelenmek * Nitelibelirtilmek, nitelik kazanmak, vas i flanmak. niteleyi * Nitelemek iveya biimi. i nitelik * Bir nas eyin l oldu belirten, onu ba unu ka eylerden ay zellik, vaskeyfiyet. ran f, * Bir iyi veya kt olu kalite. eyin u, * Bireyi, nesne veya ya nbir ynn, tekilerden ay etmeye yarayan ve lebilen zellik, keyfiyet. antn rt * Bir ay edici zellik veren, vas. eye rt fl * Bir nitelik bak ndan stnlk kazand kaliteli. eye m ran, nitelikli i i * stenilen nitelikleri ta iyi yeti , usta i kalifiye i vas i yan, mi i, i, fl i. niteliksiz * Ay edici zelliolmayan, basit, dz. rt i * Nitelik bak ndan stn olmayan, kalitesiz. m

nitelikli

niteliksizlik * Niteliksiz olma durumu, kalitesizlik. nitramit nitrat nitratin * Do sodyum nitrat. al nitratla ma * Organik maddelerin nitrat durumuna dn mesi. nitratl * Temel maddesi nitrat olan. * Nitrat emdirilmi . * Do amonyum nitrat. al * Nitrik asit tuzu.

nitrik asit

* Organik maddeler zerinde yak ve sarart bir etki gsteren, birle c c iminde bir azot, oksijen ve bir hidrojen bulunan yo unlu 1,52 olan 86 C'de kaynayan, sanayide kullan asit (HNO3), kezzap. u lan nitrik oksit * Nitrojen veya amonya oksitlenmesiyle elde edilen, renksiz zehirli gaz (NO). n nitrogliserin * Nitrik asit iine gliserin konularak elde edilen, uuk sar renkte, ya vam gl patlay zelliolan k nda, c i madde. nitrojen * Azotun ba bir ad ka .

nitroselloz * K yap nda kullan pamuk veya odun hamuru biimindeki selloz zerine nitrik ve slfrik asit m t lan, karmn etkimesiyle elde edilen sellozun nitrat esteri. n niyabet niyaz * Naiplik. * Yalvarma, yakarma.

niyaz etmek (veya eylemek) * yalvarmak. niye niyet * Bir olay amac veya sebebini sormak iin kullan n n l r. * Bir yapmay eyi nceden isteyip d nme, maksat. * Fal gibi kullan amac iine mani yaz katlanmveya lmak yla l p ekerlere sar paras lmk t . * Namaz k lmaya, oru tutmaya ve abdest almaya karar verip ba duas lang okuma.

niyet ekmek * niyetiden niyet almak. niyet etmek * bir yapmay eyi zihinde tasarlamak, d nmek, niyetlenmek. niyet tutmak * fala bak l olmas rken istenilen akl geirmek. eyi ndan niyeti * Al r lmgvercin, saka ku tav gibi hayvanlara para kar niyet ektiren kimse. t u, an lnda niyetilik * Niyetinin i i.

niyeti bozuk * Kt bir davran bulunmas ta beklenen. niyetleni * Niyetlenmek i i veya biimi. niyetlenme * Niyetlenmek i i. niyetlenmek * Niyet etmek, tasarlamak. * Oru tutmaya karar vermek. niyetli * Niyeti olan, niyet eden. * Orulu. * Niyeti olmayan, niyet etmeyen. * Oru tutmayan.

niyetsiz

niyobyum * Atom say 41, atom a 92,91, yo s rl unlu 8,57 olan, oksijen, kkrt ve klor gibi maddelerle birle u ikler veren bir element, kolombiyum. K saltmas Nb. niza

* eki bozu kavga. me, ma, nizam * Dzen. * Kural. nizam * stenilen dzende olan, dzene uygun olan, kurallara uygun olan. * Kanunlarla ilgili olan. nizamiye * Kara ordusu. nizamiye kap s * K ve garnizonlarda giri s la kap. nizamiye karakolu * Nizamiye kapndaki karakol. s nizaml * Dzenli, tertipli. * Tz uygun. e

nizamname * Tzk. nizams z * Dzensiz, tertipsiz. * Tz ayk. e r nizams k zl * Nizamsolma durumu, dzensizlik, tertipsizlik. z * Tz aykl e r k. No * Nobelyum'un k saltmas . nobelyum * Atom numaras olan radyoaktif element. K 102 saltmas No. nobran nobranca * Davran kaba, sert ve gnl kc r olan, nadan. * Kaba, sert, kc biimde). r (bir

nobranl k * Nobran olma durumu veya nobranca davran . noda nodul * Bkz. loda. * vendirenin ucuna ak demir ivi. lmsivri

nodullama * Nodullamak i i. nodullamak * Hayvan vendire ile drtmek. * (i iin) Drtmek, uyarmak, hat rlatmak.

nodullanma * Nodullanmak i i. nodullanmak * Nodullamak i konu olmak. ine Noel * Hristiyanlar n do gnn kutlad yortu. n, sa'n um klar Noel a ac * Noel yortusunda Hristiyanlarmumlarla ve oyuncaklarla ssledikleri kk am a . n ac * Gemilerde e anlamlar ta kl aretlerin topluca s itli i yan raland direk. Noel baba * Hristiyan ocuklar Noel gecesi gelip kendilerine arma b anlat ak sakall na an rakt lan masal ve efsane kahraman . Nogay * Alt Ordu devleti ba lar biri olan Nogay'ynetimindeki K n bu ndan n paklara verilen ad. * Bugn Kuzey Kafkasya'da ya bir Trk boyunun ad ayan . * Nogay dili. * Kirli veya donuk sar (renk).

Nogayca nohud nohut

* Baklagillerden, birle telek yaprakl ik , iekleri sar rak renkte, meyvesi baklams ni mt , bol astal bitki bir (Cicer arietinum). * Bu bitkinin yuvarlak tanesi. nohut oda, bakla sofa * bir evin kkl ve darln n anlatmak iin sylenir. nohutlu nohutsuz * Nohudu olmayan. nokra * Bvele sebep oldu daha ok davar ve srlarda, seyrek olarak insanlarda rastlanan, ortas in u, delik kinliklerle tan hastal i nan k. noksan * Eksik, eksiklik, kusur. * (genellikle yiyecekler iin) nohut kat ine lm .

noksan bulmak * be enmemek, uygun bulmamak. noksanl k * Noksan olma durumu, eksiklik. noksans z * Eksiksiz (bir biimde). nokta * ok kk boyutlarda i benek. aret, * Hibir boyutu olmayan i aret. * Baz harflerin zerine konulan ufak i aret. * Cmlenin bitti anlatmak iin sonuna konulan kk benek biimindeki i durak. ini aret,

* Yer. * Konu, konu ile ilgili nemli blm. * Tek nbeti bulunan yer. * Sr, derece, radde. n * Nbeti, gzc, beki. nokta memuru * Kav aklarda durup trafik akn dzenleyen grevli. nokta nokta * Hafif hafif, belli belirsiz. noktac * Noktac ilgili, noktac l kla l uygulayan (kimse).

noktac l k * (resimde) Tonlarblnmesini yan yana renkli noktalarla gstererek, titre n n imini daha iyi yans tmak isteyen sanat anlay. noktainazar * Grgr s , a. noktainazardan * herhangi bir bak mdan. noktalama * Noktalamak i i. * Bir filmin ekim, sahne, ayr blm gibi e paralar birbirinden ay m, itli n rmakta kullan i lan lemlerin btn. noktalama i areti * Noktalama i aretleri. noktalama i aretleri * Cmle veya yan cmledeki trl geleri birbirinden ay rmaya yarayan, nokta, virgl, noktal virgl, iki nokta, nokta, soru i nlem i parantez vb. i areti, areti, aretleri. noktalamak * Nokta koymak. * Yaz noktalama i da aretlerini yerli yerine koymak. * Sona erdirmek. noktalanma * Noktalanmak i i. noktalanmak * Noktalamak i lmak. i yap noktalay * Noktalamak i i veya biimi. noktal * Nokta konmu olan, stnde noktalar olan.

noktal delik * Trakeit hcreleri ile z nlarkesi noktalar bulunan ve yatay ynde besin suyu iletimini sa n me nda layan gei yolu. noktal virgl * Ba z fakat mant a birbirini btnleyen cmleleri ba ms k dan layan noktalama i (;). areti noktas noktas na

* Eksiksiz, tastamam, tamamen. noktas z * Noktas olmayan. nom nominal * Eski Mr'da devletlerine verilen isim. s ehir * Ad belirtilerek yap lan.

nominal de er * Hisse senedi, tahvil vb. iin zerinde belirtilmi er. de nominalizm * Adc isimcilik. l k, nominatif * Yal durum. n nomografi * Say hesaplar yerine, ba izgilerle kesim noktalar sal ka zmleri veren, uygun biimde izilmi izgi veya grafiklerden yararlanmaya dayanan yntem. nonfigratif * , hayvan ve tabiat gelerini i nsan lemeyen sanat, betisiz sanat. nono * Sevgi sz olarak sylenir. * Homoseksel erkek. * \343 duraks z. * Kural olarak benimsenmiyerle ilke veya kanuna uygun durum, dzg. , mi normal * Kurala uyan, allagelene uyan, dzgye uygun, dzgl. * Bu durumda olan ey. * Bir e bir te rinin etine de noktas izilen dikme. me ndan

non-stop norm

normalalt * Bir e ili normalin, bir do kestinokta ile normalin ayaaras riye kin ruyu i ndaki parano do n ru zerindeki iz d m. normalle me * Normalle i mek i. normalle mek * Normal duruma gelmek, normal olmak. normalle tirme * Normalle tirmek i i. normalle tirmek * Normal duruma getirmek. normallik * Normal olma durumu. normalst

* Ola d. an normatif * Bir kural de erini, gcn ta norma ili dzgsel. yan, kin, norton ele i * Z mpara taneciklerinin byklklerini saptamak ve birbirlerinden ay i kullan elekler grubu. rmak inde lan Norvee * Norve dili. Norveli nostalji * Yurt zlemi, yurtsama, dass la. * Gemi zamana duyulan a bir zlem. bir r nostaljik * Yurt zlemiyle ilgili. nosyon not * Bir zerindeki gerekli bilgi, kavram. ey * Bir hat eyi rlamak iin yaz k yaz lan sa . * Okullarda her rencinin bilgisi zerine edinilen kan gsteren say derece, numara. y veya * Bir nitelizerine edinilen kan eyin i . * Norve halk veya bu halksoyundan olan kimse. ndan n

not almak * bir baca noktalar zetleyerek yazmak; biri konu eyi l n urken onun sylediklerini yazmak. * ( renci iin) iyi veya kt numara, derece almak. * bir niteli ilgili bir karar verilmek. eyin iyle not atmak * retmen, rencinin al durumunu not vererek de ma erlendirmek. not d mek * not yazmak. not etmek * not olarak yazmak, kaydetmek. not k rmak * verilen notu d rmek azaltmak veya az not vermek. not tutmak * biri sz sylerken ba onun sylediklerini yazmak. kas not vermek * bir de zerinde olumlu veya olumsuz bir kan varmak. eyin eri ya * rencinin bilgisini bir say derece ile belirlemek. veya nota * Bir mzik sesini belirtmeye yarayan i aret. * Bir devletin ba bir devlete veya elisine yapt bildiri. ka * Notalamak i i. * Seslerin ve icrani n aretleri olarak belirlenen ekiller btn.

notalama

notalamak

* Bir eseri notaya almak. notam * Havac ve pilotlar iin yay lar mlanan blten. noter * e belge ve i itli lemlere geerlik kazand rmak, yasanngrd di grevleri yerine getirmekle n er ykml, belli nitelikleri ve kendine zg bir hukuk stats olan kamu grevlisi. * Noterin al yer. t noterlik * Noterin grevi veya makam . * Noter. notunu (veya numaras) vermek n * bir kimse iin kt bir kan varmak. ya nova nbet * Parlakl birdenbire artan, deen y z. i ld * S ke ra, ik. * S ile yap grev, ke ra lan ik. * Hastalsebebiyle titreme, yksek ate k . * Vakit vakit ortaya ayn kan trden fizyolojik bozukluklarbtn. n * Kez, defa.

nbet beklemek (veya tutmak) * (asker, polis vb.) bir yeri, bir kimseyi, bir arac gzetlemek, korumak gibi amalarla bulundu yerden belli u bir sre ayr lmamak. * s ile bekleme. ra nbet almak * belli zamanlarda mka almak. z nbet ekeri * Halk aras il olarak kullan billrla eker. nda lan m nbeti * Nbet bekleyen, nbet s kendisinde olan (kimse). ras nbetilik * Nbeti olma durumu. nbetle e * Nbet s yla, nbetle, mnavebe ile. ras nbetle me * Nbetle i mek i. nbetle mek * S ile nbet grevini yapmak. ra nrolog nroloji * Sinir hastal uzman klar . * Sinir sistemini inceleyen ve tedavisi ile u an tdal ra p , sinir bilimi, nevroloji. * Hastahanelerde sinir hastal yla ilgili blm. klar * As l hcre ile protoplazma uzant ndan ve bir silindir eksenden olu sinir hcresi. lar mu

nron

nrotik

* Sinir sisteminde rahats olan kimse. zl * Sinir sistemi zerinde etki yapan.

nrotik karakter * Toplumun koydu de yarg na karters davran u er lar larda bulunan kimsenin sahip olduzellik. nrotik ki ilik * Nratik karakter. ntr * Tarafs yans z, z. * Kimyada turnusol gibi bir ayra kar nda ne asit ne alkali tepkisi gstermeyen, yans s z. * Fizikte elektri karhibir tepkisi olmayan, yans e z. * Turnusal gibi bir ayra kar nda asit veya alkali tepkisi gstermeyen, yans s z. * Ntrlemek i i.

ntrleme

ntrlemek * Asit veya alkali tepkisi gsteren bir eriyialkali veya asit katarak ntr duruma getirmek. i ntrle me * Ntrle i mek i. ntrle mek * Ntr duruma gelmek. ntrle tirme * Ntrle tirmek iveya durumu. i ntrle tirmek * Ntr duruma gelmesini sa lamak. ntrlk ntron * Yakla olarak proton a ve elektrik ykl olmayan bir atom cisimci k rlnda i. -nt -nti, -ntu / -nt / * Fiilden isim treten ek: ak- , sil-i-nti, kur-u-nt, gr--nt vb. -nt Nuh * Adem, ve ten sonra gelen drdnc peygamber. it dris' * Ntr bir cismin veya ortamdurumu, niteli n i.

Nuh der, peygamber demez * inan ve d ncelerini kolay kolay detirmez. i Nuh nebiden kalma * ok eski, oktan modas gemikhnemi , . Nuh nebiden kalma * ok eski, modas oktan gemi olan. nuhuset nukut * U ursuzluk, kademsizlik, eamet, kt, berbat. * Paralar.

numara

* Bir bir dizi iindeki yerini gsteren say eyin , rakam. * l, derece. * Benzer eyleri ay etmek iin her birinin zerine i olarak yaz say rt aret lan . * renciye verilen not. * Bir telefonun a n layan say lmas sa lar. * E lendirici oyunlardan her biri. * Hile, dzen. * Okullarda rencileri birbirinden ay etmek iin her birine verilen say rt .

numara yapmak * bir hareketi yalandan yapmak veya yapar gibi grnmek. numarac * Davran yapmac olan (kimse). lar kl numarac l k * Numaracn i n i. numaralama * Numaralamak i i. numaralamak * Bir veya daha fazla s numaras gstermek, numara koymak. ra yla numaraland rma * Numaraland i rmak i. numaraland rmak * Numara vermek, numaralamak i yapt ini rmak. numaralan * Numaralanmak i i veya biimi. numaralanma * Numaralanmak i i. numaralanmak * Numaralamak i konu olmak. ine numaralay * Numaralamak i i veya biimi. numaral * Numaras olan. * Belli bir numaras olan. numaras vermek n * bir kimse iin kt bir kan varmak. ya numaras z * Numara verilerek belirtilmemi . * (gzlk veya gzlk cam Gzn grme gcn art zellibulunmayan. iin) rma i numen * Nesnenin kendisi, grng kar ; Kant'modern felsefesinde, insanlar duyularla ba oldu t n l undan nesnenin grn olaylar n, bilebilir, nesnenin zn bilemezler, onu yalnd z nebilirler. numune * rnek. numunelik

* rneklik. nur * Ayd k, k, par. nl lt * bir g taraf gnderildi inan parlakl lah ndan ine lan k. nur gibi * parlak, pl p r r l. nur iinde yats n * sevgiyle an ller iin sylenir. lan nur inmek * kutsal bir yere gkten ilh k ya mak. nur ol! * be enme, alksz.

nur topu gibi * sakl gzel ve temiz (ocuk). l , ok nur yzl * Sayg uyand pak yzl ihtiyarlardan sz ederken kullan ran, l r. nuran * I . kl * Sayg uyand nurlu. ran,

nurland rma * Nurland i rmak i veya biimi. nurland rmak * Nur gibi yapmak, parlak ve tertemiz bir duruma getirmek. nurlan * Nurlanmak iveya biimi. i nurlanma * Nurlanmak i i. nurlanmak * I iinde kalmak. k * Temiz, parlak bir duruma gelmek. nurlu * Ayd k, kl nl , parlak. * Sayg uyand temiz, nuran. ran, * Sayg uyand rmayan, sevimsiz.

nursuz

nursuz pirsiz * Sevimsiz, bak z. ms nuruayn m * Gzmn nuru. nurue mim * Gzmn nuru. nurudidem * Nur yzlm.

Nusayr

* Hatay ili ve evrelerinde ya bir Trk toplulu eskiden verilen ad. ayan una

nutku tutulmak * korkudan, k ktan ve fkeden konu anl amaz olmak. nutuk * Sz, konu ma. * Sylev.

nutuk atmak (veya ekmek) * bir kimsenin uzun, sc konu yaptn zden yoksun bir sylev verdi belirtmek iin k bir ma veya ini kullan kmseyici bir sz. lan nutuk vermek * bir konuda zel olarak haz p konu rlan mak. n * plak. nans * Ay , alar, fark. rt

nbvvet * Nebilik, savac peygamberlik. l k, nfus * Ki i. * Bir lkede, bir blgede, bir evde belirli bir anda ya ayanlarolu n turdu toplam say u . * Ortak bir zellik gsteren kimselerin btn.

nfus bilimci * Nfus bilimiyle u an kimse, demograf. ra nfus bilimi * nfusunu yap me ve da m andan inceleyen bilim, demografi. nsan , geli l s nfus bilimsel * Nfus bilimiyle ilgili, demografik. nfus co rafyas * Yeryzndeki nfus yo unlu unun da inceleyen ve bunu trl ynleriyle a ln klayan co rafya kolu. nfus czdan * Bir lkenin vatanda na devlete verilen, kimlikleriyle ki durumlar gsteren resm belge, kafa lar isel n ka , nfus tezkeresi. d nfus k d * Nfus czdan . nfus kalemi * Nfus memurlu u. nfus kayd * Nfusa yaz lma. nfus kesafeti * Nfus yo unlu u. nfus kt * Nfusa kay olunan defter. tl

nfus memurlu u * Nfus kay n yap ve nfus i tlarn ld lerinin dzenlendiresm daire. i nfus patlamas * Gnmz toplumlar hayat nda artlar ndaki trl iyile meler sonucu lm oranlarn d n mesi, do um oranlarn ise dememesi sonucu nfusun byk h o n i zla almas . nfus plnlamas * Ailelere, sahip olmak istedikleri ve yeti tirebilecekleri ocuk say konusunda karar verebilme ve bunu s gerekle tirecek yntemleri uygulayabilme imknlarn verilmesi. n nfus say m * lkenin nfus sayn s tespit etmek iin yap say lan m. nfus tezkeresi * Nfus k , nfus czdan d . nfus yo unlu u * Nfus ile bu nfusun zerinde ya topraklar yzlm aras ad n ndaki oran. nfusu * Nfus memuru.

nfusunu karmak * nfus kt kay ne t yapt nfus czdan rarak almak. nfuz * (iine) Geme. * Sz geirme, gl olma, erk.

nfuz etmek * bir iine i eyin lemek, gemek. * inceli varmak, anlamak. ine * etkili olmak. nfuz ticareti * Bir kimsenin bulundu makamgcne dayanarak baz lere karp kendine sa u n i kar lamas . nfuzkr nfuzlu * Sz geer, istedi yapt erkli. ini ran, * Yksek makam, st kademe. nfuzsuz * Nfuzu olmayan. nfuzu alt tutmak nda * sz geirme gcn stn k lmak, egemenlialt bulundurmak. i nda nhft nkleer * Klsik Trk mzi bir birle makam. inde ik * Atom ekirdeile ilgili, ekirdeksel. i * Etkileyici, gl.

nkleer enerji * Atom ekirde paralanmas do enerji. inin ndan an nkleer reaktr

* Uranyum, plutonyum gibi atom ekirdeklerinin paralanmas yararlan enerji elde edilen kaynak. ndan larak nkleer santral * Nkleer reaktr yard yla elde edilen enerjiyi da merkez. m tan nkleer silh * Nkleer enerji ile ym gc sa k layan silh. nkleon * Atom ekirde olu ini turan proton ve ntronun ortak ad .

nkleoprotein * Proteinlerin nkleik asitlerle kurdu molekler birlik. u nksetme * Nksetmek i i. nksetmek * (hastalveya ba bir durum) Geri dnmek, yeniden ba k ka lamak, depre mek. nkte * anlaml ndrc ve sz, espri. nce , d akal * Yaz resimde, szde ve davran ince, derin anlam, espri. da, ta

nkte yapmak * nkteli sz sylemek. nkteci * gzel nkteler yapan (kimse). nce,

nktecilik * Nkteci olma durumu. nktedan * Nkteci.

nktedanl k * Nktecilik. nkteli nktesiz * Nktesi olmayan. nkul * Vazgeme. * Nkte ile sslenminktesi olan, esprili. ,

nkul etmek * caymak, vazgemek. nmayi * Gsteri. * Gsteri . nmayi i * Bir gsteride yer alan kimse, gsterici. * Gsteri i. nmayi kr * Gsteri ile, gsteri ilgisi olan. ile

nsha

* Birbirinin t s yaz pk olan leylerin her biri. * (gazete, dergi vb. iin) Say . * Benzer, ayn , kopya. * Bkz. rm. * Bkz. nevazi . * Bir z, ekirdek. eyin * nme, fel.

ntasyon nvazi nve nzul

nzul inmek (veya gelmek) * fel geirmek, felce u ramak. nzull o o * Teklik nc ki gsterir. iyi * veya daha ok ki eyden, daha nce sz geeni gsterir. * Uzakta olan, hakk konu kimse veya belirtir. nda ulan eyi O o bu * Baz kimseler ve nesneler. o denli * yle, o kadar. * Oksijen'in k saltmas . * nmeli, felli. * Ba getirildicmlenin anlatt duyguyu belirtir. na i

o duvar senin, bu duvar benim * birinin yalpalayacak kadar sarho oldu anlat unu r. o gn bugn(dr) * o zamandan beri. o hlde * bu durum kar nda, demek oluyor ki, yleyse. s o kadar * a lbelirtir. k r * tehdit ve k nlbildirir. zg k

o kap (mahalle) senin bu kap (mahalle) benim * srekli gezip dola anlat may r. o saat o s rada * Hemen, o anda. * inde bulunulan zamanda.

o tarafl olmamak * ilgi gstermemek, konuyla ilgisi yokmu davranmak. gibi o tarakta bezi olmamak * o ilii bulunmamak. eyle i o yolda * yle, o gidi dzenle. ve o yolun yolcusu * (toplumun ahlk anlayna gre) kt bir hayat srdren kimse. * lmle sonulanacak bir durumda olan kimse. o, O oba * Trk alfabesinin on sekizinci harfi; ses bilimi bak ndan kal yuvarlak ve geni m n, nly gsterir. * Gebelerin konak yeri. * Bu konak yerinde konaklayan gebe halk veya aile. * Genellikle blmeli gebe ad. r

obaba * Obanbaolan kimse. n obart * Bkz. abart .

obart c * Bkz. abart. c obart lmak * Bkz. abart lmak. obartma * Bkz. abartma.

obartmak * Bkz. abartmak. obelisk oberj * merkezinin dnda sade, basit kurulmu ehir konaklama tesisi. obje objektif * Nesne. * Dikili ta .

* Nesnel, afak. * Foto makinesi, mikroskop, drbn gibi optik letlerle, cisimlerden gelen nlar p ekran zerine raf al yans mercek veya mercek sistemi. tan objektif olmak * nesnel olmak. * tarafsdavranmak. z objektiflik * Objektif olma durumu. objektivist * Nesnelci.

objektivite * Objektiflik. objektivizm * Nesnelcilik. obruk * bkey, mukaar, konkav. * inde su biriken ukur yer, do kuyu. al * Obru olan. u

obruklu

observatuvar * Gzlem evi, rasathane. obstrksiyon * Engelleme. obua obuac obur * Gere inden ok yemek yiyen, doymak bilmeyen (kimse). oburca * Doymak bilmezcesine, gere inden ok (yiyen). * Orkestrada yer alan ift kam, tahta flemeli alg l . * Obua alan kimse.

oburla ma * Oburla i mak i. oburla mak * Obur duruma gelmek. oburluk * Obur olma durumu. obs * Yksek ve alaktan mermi atabilen, top ve havanlarbaz n zelliklerine sahip k namlulu top. sa

ocabatmak * yuvas k veya soyu tkenmek. ylmak ocakr kalmak * soyu tkenmek, ocu bulunmamak. u ocasnmek * aile da lmak, yok olmak, oluk ocuk yok olmak. ocattmek * soyu devam etmek. oca dar na ekmek * Bkz. oca incir dikmek. na oca d na mek * birine korumas snmak veya yard etmesi iin yalvarmak. iin m

oca incir dikmek na * birinin evini bark da n tmak. oca ye ertmek n * aile yuvas canland n rmak. ocak * Ate yakmaya yarayan, pi irme, tma, nma gibi amalarla kullan yer. s s lan * Odalarda, genellikle duvar kenarlar tu veya ta yap nda la tan lm bacas yer, , olan mine. * Is vererek zerine veya iine konulan maddeleri tan, pi kaynatan, eriten ara veya let. s iren, * Kahvelerde, kurulu ay, kahve vb.nin yap yer. larda ld * Yer stnde veya yer alt cevher lan yer. nda kar * Bahelerde ve bostanlarda her tr meyve ve sebze ekimine ayr evresinden biraz ykseltilmi lm , toprak * Bir en ok bulundu veya yap yer. eyin u ld * Ayn ama ve d nceyi payla n kurduklar anlar kurulu veya topland , grev yapt yer. klar klar * (baz deyimlerde) Ev, aile, soy. * Baz hastal iyi etti inan aile. klar ine lan * Y 31 gn sren birinci ay l n , knunusani.

paras .

ocak ba * Oca ba yemek yenilen yer. n nda ocak e i e * Ocakta odunlar dayayarak atmaya yarayan ayakl demir ara. ocak ka * Oca iinde stne kazan, tencere oturtmaya yarayan yer. n ocak kat * Belirli bir dzeyde haz rlanmgaleri a n tm. n ocak ta * Oca evresine yerle n tirilen ate dayan ta e kl . ocak * Ate i. * Ocak bacalar temizleyicisi. * Kahvelerde ocak ba kahve, ay gibi nda eyleri haz rlayan kimse.

ocak l k * Ocak olma, ocakn i n i. ocakl * Ocaolan, iinde ocabulunan. * Ocaktan olan (yenieri). * Bir aileye, babadan o gemesi iin verilen (mlk). ula * Ate lan yer, ocak. yak * Bir yapn temelini veya atn turan byk kereste, temel dire n s olu i. * Mutfak. * Baca. * Bir eyden korkmak, rkmek, ekinmek. * Bir eyden so umak. od * Ate . od ocak

ocakl k

ocumak

* Mal, mlk, madd zenginlik. od yok ocak yok * "ok yoksul" anlam kullan nda l r. oda * Evin veya herhangi bir yapn oturmak, al n mak, yatmak gibi i yarayan, banyo, salon, giri lere vb. dnda kalan, bir veya birden fazla olan blmesi, gz. k * Serbest meslek adamlar iinde toplayan resm birlik. n * Yenieri k . las oda hapsi * Asker ceza hukukunda kabul edilmi ceza tr. bir oda mzi i * Az say alg ve zel toplant al da iin larda nmak amac bestelenmi yla mzik. oda spreyi * Havaskalan veya havas an odalarda gzel ve ho z a rla koku veren bir sprey tr. odaba * Hanlarda al u aklarba an n . * Yenieri kurulu unda grevi alaylarda selm trenlerini dzenlemek ve ynetmek olan subay. odac * Resm kurulu larda, i yerlerinde, temizlik ve getir, gtr i lerine bakan grevli, hizmetli, hademe, mstahdem. odac k odac l k odak mihrak. * Bir k veya kayna s yay nlartopland yer, mihrak. ndan lan n * Herhangi bir d ncede, nitelikte olan kimselerin kaynaveya bir topland, yo eyin unlayer, t * Kk oda. * Odac olma durumu veya odacn grevi, hademelik. n

odak noktas * Bir merce paralel olarak gelen nlar mercekten geip kld sonra merce te yan e n, r ktan in nda birle tikleri nokta. odaklama * bir grnt elde etmek, grnty tam odak noktas d yi na rmek iin al merce yap c inde lan dzenleme. odaklamak * grnt elde etmek, grnty tam odak noktas d yi na rmek iin al merce dzenlemek. c ini odaklanma * Odaklanmak i i. odaklanmak * Odaklamak i konu olmak. ine * Belli bir noktada, yerde veya olguda toplanmak. odakla ma * Odakla durumu. mak odakla mak * Bir k demeti veya elektron akbir noktada toplanmak.

* Odak durumuna gelmek. odaklarma t * Odaklarmak i t i. odaklarmak t * Bir k demetini veya elektron akn noktaya toplamak. bir * Odak durumuna getirmek. odaklay c * Alsn al r cn lmas ras odaklamay t s nda gerekle al ynetmeni yard s tiren c mc. odal * Herhangi bir say odas da olan. * Topkap saray oturan saray adamlar nda . * Bir erke nikhsolarak ald cariye. in z * Padi ve ah ehzadelerin, saraya al karava aras setikleri kad ikbal. nan lar ndan n, * Eski Yunan'da mzisyenlerin konser verdibasamakl i yer.

odal k

odeon

oditoryum * Dinleme salonu. odsuz * Ate siz. odsuz ocaks z * ok yoksul, a ve bar z. naks odun * Yak iin kesilmi lmak , paralanma a. * Anlay z ve kaba (kimse). s

odun bilimi * Odunun yapn s; fiziksel, mekanik ve kimyasal zelliklerini inceleyen bilim dal , ksiloloji. odun gibi * anlay z, grgsz. s odun kmr * Odunun kmrle tirilmesiyle elde edilen, kalori de d kmr, mangal kmr. eri k odun z * Bitkiye destek olan, besi suyunu ta odunda bulunan kat yan, maddelerden her biri. odun sobas * Sadece odun yak na elveribir soba tr. lmas li oduncu oduncul * Odunla beslenen bcek. odunculuk * Odun kesme ve satma i i. odunla ma * Baz hcrelerinde odun z denilen bir kimyasal madde alarak odunsu bir duruma girmeleri olay bitki . * Odun kesen veya satan kimse.

* Kabala ma. odunla mak * (bitkilerde) Odun durumuna gelmek. * Kabala mak. odunluk * Odun konulan yer. * Odun durumuna getirilip yak lmaya elveri(a li a). * Kabal anlay zl k, k. s odunsu * Oduna benzeyen, odunu and ran.

odunumsu * Oduna benzer, odun gibi. * Kaba, iri, heybetli. odyometre * itme organ sisteminin niteliklerini de ve erlendiren, i itmeyi len ara. odyovizel * Grsel-i itsel. of * Snt k , bezginlik, usan, ac duygular gibi bildirir.

of ekmek * oflamak. ofis * yeri, daire, bro. oflama oflamak * Oflamak i i. * "Of" diyerek snt k , bezginlik, usan, ac yorgunluk duydu belli etmek. veya unu

oflatpuflatmak p * bunaltsnt p k ekmeye sebep olmak. oflaya puflaya * slarak, ac k ekerek, bunalarak. oflaz ofris ofsayt * gzel, mkemmel. yi, * Salepgillerden, iekleri sinek, rmcek gibi birtak bcekleri and yumrulu, otsu bir bitki (Ophrys). m ran,

* Futbolda hcuma geen tak n en az bir oyuncusunun topla oynand anda rakip tak n kale izgisine, m m o tak n en yakoyuncusundan daha yak bulunmas m n n durumu. ofset ofseti * Ofset bask yapan kimse. oftalmolog * Kal izlerini nce kauu kauuktan da k geirmeye dayanan ift kopyal p a, da bask yntemi, dz bask .

* Gz hekimi. oftalmoloji * Gz hekimli i. oftalmoskop * Gzn iini ayd p grmek ve gz muayene etmek iin kullan ayna. nlat lan o alamak * Bkz. ovalamak. O an * Tanr .

o durmak * Bkz. ovdurmak. O lak o lak * Zodyakta Yay ile Kova aras ndaki bur, Cedi. \343 Zodyak. * Kei yavrusu.

O dnencesi lak * Gney yar krenin 230 27'lik enleminde, gne 23 Aral zeri dimdik durdu ember, k in k'ta, le u dnencesi. o laklamak * (kei) Yavrulamak. o lan * Erkek ocuk. * Yeti erkek. kin * skambil k nda gen erkek resimli k bacak, vale. tlar t, * Cinsel bak mdan erkeklerin zevkine hizmet eden saperkek ocuk. k o evi lan o lanc o k lanc * Kk o ocuk. lan o l lanc k * O lanc olma durumu, kulamparal k. o ma o mak o ul * Erkek evlt. * Ya kimselerin gen erkeklere syledibir seslenme. l i * Baz kelimelerin anlam peki n tirmek iin kullan l r. * Bey veya ana ar denilen bir diar kovandan ar i yla kan toplulu u. o bal ul * O ar nyapt bal. ul larn * Bkz. ovma. * Bkz. ovmak. * Ni d gibi trenlerde erkek tarafn bulundu ev. an, n n u * Erkeklerle cinsel ili kuran e ki cinsel aktif erkek, kulampara.

* Bir byk anneye veya byk babaya gre o uldan olan erkek torun. o ul karmak * bir kovan, yeni bir o ar toplulu meydana getirmek. ul s u o o ul ul * Gruplar hlinde, blk blk. o otu ul * Ball babagillerden, 20-150 cm ykseklikte, t yapraklar yararlan ok yk ve otsu bir bitki, pta ndan lan ll kovan otu, melisa (Melissa officinalis). o u ul ak * ocuklar ve torunlar. o vermek ul * o ar n bir bl kovandan ayr ayr kovana gitmek. ul larn l p bir o ulcuk * O sznn sevgi bildiren kltme veya ok biimi. ul ama * Dllenmi yumurtacn geli meye ba andan dlt olmas kadar geen sredeki ad eym, lad na , r embriyon. * Bitki tohumlar bir kkk ile bir filizcikten olu ana blm. nda an o ulduruk * Dl yata . o ullanma * O ullanmak i i veya durumu. o ullanmak * Ar o durumuna gelmek. lar, ul o ullu o ulluk * O olan. lu * O olma durumu. ul * vey o ul. * O olmayan. lu

o ulsuz

o unmak * Bkz. ovunmak. o turmak u * Bkz. ovu turmak. O uz * XI. yzy Harezm blgesinde toplu olarak ya ve daha sonra bat do g ederek, bugnk lda ayan ya ru Trkmen, Azer, Gagavuz ve Trkiye Trklerinin asl olu n turan byk bir Trk boyu. o uz O uzca * huylu (kimse). yi

* Trk dilinin Trkiye Trkesi, Azerbaycan Trkesi, Trkmence, Gagavuzca ile Km'gney r n blgelerinde kullan Trkeyi iine alan grubun ortak ad lan . oh * Sevin, be enme, hayranl rahatlama gibi e duygular k, itli belirtir.

oh ekmek * birinin kt duruma d mesine sevinildi anlat ini r. oh demek * rahata ermek, rahata kavu rahat bir soluk almak. mak, oh olsun! oha * Byk ba hayvanlar durdurmak iin kullan seslenme. lan * Kaba ve yakksbir davran bulunana karkullan z ta l r. ohlama * Ohlamak iveya durumu. i ohlamak ohm oje ojeli * inde oje bulunan. * Oje srlm . ojit * Yanarda ktlelerinde bulunan ve feldspatla birlikte bazaltlartemelini olu n turan piroksen cinsinden mineral madde. ok * Yayla at ucunda sivri bir demir bulunan ince ve k tahta ubuk. lan, sa * Yn gstermek amac belli yerlere konulabilen, oka benzeyen i yla aret. * Baz letlerde veya aralarda dz ve uzun blm. * Bir dairede bir kiri ortas bu kiri in nda i gren yay ortas indirilen do paras n na ru . ok atmak * miras kalan mallar etmek iin ad ekmek. pay * Oh sesini karmak, oh demek. * Bkz. om. * T cils rnak . * sz dinlemeyerek, yanldavranarak kt duruma d enlere "ok iyi olmu anlam sylenir. " nda

ok gibi (yerinden) f rlamak * ok h gitmek. zl ok meydan * Ok atma ustal edinilen veya ok atma yar nyap alan. n lar ld ok meydan buhurdan yakmak nda * geni yeri yetersiz bir tmaya al bir eyle s mak. * nemli bir i yetersiz imknlardan yararlanmaya al iin mak. ok yaydan (veya yay ndan) kmak * geri dnlemeyecek bir i yapmak. ok y lan * Bapullu, boyu 2 m kadar olan, zehirli ve tehlikeli bir y lan. okalipts * Mersingillerden, as l yurdu Avustralya olan, boyu 100 m'yi a abilen, topra suyunu ekerek yerin batakl n k duruma gelmesini nleyen bir a (Eucalyptus globulus). a

okapi

* Gevi getirenlerden, Kongo'da bataklormanlarda ya k ayan, byk bir antilop boyunda, gvdesi kl z kestane, bacaklar beyaz izgili bir memeli hayvan (Okapia johnstoni). okar okazyon * Telli bal l. k * F rsat. * Kelepir. * Ok yapan veya satan kimse. * Okuluk sporunu yapan kimse, kemanke . * Ok yapma veya satma i i. * Ok ve yay kullan yap spor, ok atl. larak lan c * Plstik, tahta veya mika benzeri maddelerden yap larla oynanan ve konkene benzeyen bir tr oyun. lmta * 1283 gr'la k ls birimi; 400 dirhem bir okka ederdi, k k rl yye.

oku

okuluk

okey okka

okka ekmek * hacminden umulmayacak kadar a gelmek. r okka her yerde drt yz dirhem * konu bir gere a ve tart gtrmezli anlatmak iin sylenir. ulan in kln ma ini okkalama * Okkalamak i i. okkalamak * Bir a yakla olarak anlayabilmek iin elle yoklamak. eyin rln k * Gere inden ok vmek veya ilgi gstermek, koltuklamak, pohpohlamak. okkal * Kiloca fazla olan, a eken. r * Byk. * A r.

okkal kahve * Bol kahve ile yap byk fincana konulmu lmve kahve. okkal k * Herhangi bir okka a veya oylumunda olan. rlnda

okkanalt gitmek n na * haksyere ezilmek, bir zarar veya ceza grmek. z oklama oklamak * Oklamak i i veya durumu. * Ok gibi f rlama. * Okla vurmak. * Oklanmak i i veya durumu.

oklanma

oklanmak * Okla vurulmak. oklava * Hamur amakta kullan silindir biiminde uzunca de lan nek.

oklava (veya baston) yutmu gibi * dimdik duranlar iin sylenir. oklu kirpi * Kemirgenlerden, kirpiye benzeyen, uzun dikenleri olan bir hayvan (Hystrix cristatus). okluk okrama okramak oksalat * Billrlar idrarda bulunabilen ve idrar yolunda ta yapan kalsiyum oksalatk biimi. n sa oksalik * Kuzu kulagibi birok bitkilerde rastlanan, zellikle temizleme maddesi olarak kullan "keskin, zehirli lan, asit" anlam gelen oksalik asit teriminde geer, (HOCO-COOH), kuzu kulaasidi. na oksalik asit * Oksalik. oksidiyon ta * Oltu ta . oksijen * Hidrojenle birle suyu olu erek turan, atom numaras atom a 16, rengi, kokusu ve tad 8, rl olmayan, havada be bir oran bulunan bir gaz, mvellidlhumuza. K te nda saltmas O. oksijen ad r * Hava geirmeyen bir dokumadan veya plstikten yap birini normak bir havadan ayp saf oksijen veya lan, r karbojen etkisi alt koymaya yarayan alet. na oksijenleme * Oksijenlenmek durumu veya biimi. * Oksijenlemek i i. oksijenlemek * Bir maddenin birle imine oksijen katmak. * Salar rengini sulandlmoksijenli su ile sarartmak. n r oksijenlenebilir * Oksijenle birle ebilen madde. oksijenlenmek * Oksijen ile birle mek. * znde oksijen bulunmak. oksijenli * Birle iminde oksijen bulunan. * (sa iin) Oksijenli su ile sarart lm . * ok konulan ve s ta me ine rtta nan inden yap k , sadak. lmok l f * Okramak i i veya durumu. * (ac km susamolan at iin) Yiyecek veya su grd zaman ki , nemek.

oksijenli su * Hidrojen peroksidin (H2O2) sulu zeltisi. oksilit peroksit. oksit * Suyla birle inde oksijen a ti karan, birle a iminde nikel ve bak r tozlar bulunan sodyum ve potasyum

* Oksijenin bir element veya kkle birle mesiyle olu madde. an

oksitleme * Oksitlemek iykseltgeme. i, oksitlemek * Oksit durumuna getirmek, oksijenle birle tirmek, ykseltgemek. oksitlenme * Oksitlenmek iykseltgenme. i, oksitlenmek * Oksit durumuna girmek, oksijenle birle ykseltgenmek. mek, oksiyr * Bkz. sivrikuyruk. ok ama ok amak * Ok amak i i. * Sevgi veya efkat belirtisi olarak elini bir zerinde yava eyin yava gezdirmek veya ona hafife vurmak. * Hafife dvmek. * Benzemek, and rmak, hat rlatmak. * Bir kimseyi ho etmek. nut

ok k amal * Gnl ok c ay zelliolan. i ok anma * Ok anmak i i.

ok anmak * Ok amak i konu olmak. ine ok ant ok atma * Ok atmak i i veya durumu. ok atmak * Ok amak i yapt ini rmak. ok c ay * (sz, davranvb. iin) Ho giden, gnl alan. a ok ay oktan * Parafinler serisinden, birok izomerli doymu hidrokarbr (C8H18). oktant * Ok amak i i veya biimi. * Ok ama.

* Y zlaryksekli ve a ld n ini uzakln gzlemeye yarayan alet. oktav * Sekiz sesten olu ses dizisi; bir do sesiyle ondan sonraki do sesi aras an ndaki uzakl k. oktrua okul * giren ehre eylerden al vergi. nan

* Okuyup yazmadan ba layarak en yksek dzeyde bilim ve sanat bilgisi vermeye kadar, e derecede itli toplu olarak retimin yap yer, mektep. ld * Bir okuldaki renci ve grevlilerin btn. * Bir bilim veya sanat kolunda ayr nitelik ve zellikleri bulunan yntem veya ak ekol. m, okul ocu u * renci. okul kaa * Derslere girmeyip, okul dnda vakit geiren. okul kooperatifi * Okulda rencilerin kalem, defter, kitap, yiyecek vb. ihtiyalar kar n layan kurulu satyeri. ve okul ncesi * ocu okul a girmesinden nceki a un na . * Bu a ilgili, bu a zg. la a okul sonras * Okul a sonra gelen a ndan . * Bu a ilgili, bu a zg. la a okuldan ayr lmak * renime son vermek. okulda * Okul arkada . okulla ma * Okulla durumu. mak okulla mak * Okul durumuna gelmek. okullu * Bir okula devam eden kimse, renci.

okulu asmak (veya k rmak) * okuldan kamak, derslere girmemek. okuma * Okumak i k i, raat.

okuma kitab * Okuma becerisini kazand rmak amac iinde deik metinlerin bulundu kitap. yla i u okuma saati * Zamanbelli bir blmn okumaya ay an n rma , okuma vakti. okuma yazma * Okuma ve yazma bilgisi. okuma yitimi

* Grmede hibir bozukluk olmad hlde okuma yetisinin yok olmas , aleksi. okumak * Yaz geirilmi metne bakarak bunu sessizce zmleyip anlamak veya ayn ya bir zamanda seslere evirmek. * Bu biimde yaz lmolan bir metnin iletmek istedi i eyleri renmek. * Bir konuyu renmek iin okulda, bir retmenin yan veya yaz zerinde al nda leyler mak, renim grmek. * ( , trk veya vb. iin) Sesli olarak veya ezgi ile sylemek. ark iir * Bir anlam zmek. eyin n * Baz belirtilerle bir anlam , gizli bir duyguyu anlamak, kavramak. * Hastal iyi edece ileri srerek okuyup flemek, frklk etmek. ini * Bir yere a rmak, davet etmek, okuntu gndermek. * Svmek, kfretmek. okume * Afrika'da yeti kerestesi parlak, z odunu mor, dodunu pembe renkli bir a (Aucoumea). en, a

okumu * Okuyarak bilgisini geni letmi , renim grm (kimse). okumu olmak * okunmu grnmek, yle farzedilmek. gibi okumu luk * Okur yazar, renim grm olma durumu. okunakl * (yaz Ave dzgn harflerle yaz kolayl okunabilen. iin) k lm , kla okunaks z * (yaz Glkle okunabilen, dzgn olmayan. iin) okunma * Okunmak i i.

okunmak * Okumak i konu olmak. ine * Okunulmak. * Belli olmak, a grnmek. ka okuntu * a k , al davetiye. r d r k,

okunulma * Okunulmak iveya durumu. i okunulmak * Okumak iyap i lmak. okunu * Okunmak iveya biimi. i okur * Okuyan kimse, okuyucu, kari.

okuryazar * Okumas yazmas olan, renim grm (kimse). okuryazarl k * Okuryazar olma durumu.

okus pokus * Dolap, dzen, hile. okutma okutmak * Okumas, n renim grmesini sa lamak. * Okumak i yapt ini rmak. * Ders vermek, bir konu zerinde yeti tirmek. * Satarak elinden karmak. okutman * niversitede yabanc Trke, tarih dil, retimi ile grevlendirilen, uygulamal al malar yneten retim yesi yard s mc, lektr. okutmanl k * Okutmangrevi, lektrlk. n okutturma * Okutturmak i i. okutturmak * Okutmak i yapt ini rmak. okutulma * Okutulmak i i. okutulmak * Okutmak i konu olmak. ine okutu okuyucu * Srekli olarak gazete, dergi vb. okuyan, okur, kari. * , trk okuyan kimse, c ark ark, trkc. * D a yapan kimse. ne r okuyup flemek * din inanca gre bir duay okuduktan sonra, fleyerek ruhlara yollamak. okuyu * Okumak iveya biimi. i okler okltizm okyanus * Optik aletlerinde objektiften ald nlar gze veren mercek sistemi. * Bkz. gizlicilik. * K birbirinden ay engin, adeniz, ana deniz, umman. talar ran k * Okutmak iveya biimi. i * Okutmak i i.

okyanus ukuru * 3000-4000 m derinlikten 6000-7000 m derinli kadar devam eden deniz dibi ukuru. e okyanus mavisi * Koyu mavi. ol * O gsterme s . fat

ola ola ki olabilir olabilirlik

* acaba, sahi, bulunabilir. * olabilir ki, belki. * Gerekle imkn me bulunan, olur, mmkn, kabil. * Olas ihtimal. l k,

olabilme

* Olabilmek i i veya durumu.

olabilmek * Gerekle mmkn olmak, uygulanabilir olmak. mesi olacak * Olmas lmas , yap uygun olan. * Kendinden beklenilen davran gsteremeyen. * Olma, gerekle olas me l bulunan ey. * Olmasn nne geilemeyen durum. n

olacak gibi de il * olamaz, olmuyor, olaca benzemiyor. a olagelme * Olagelmek i i.

olagelmek * Srmek, sregelmek, devam etmek. ola an * Ssolan, olagelen, tabi. k k * Allmolan, normal. ola d an * Ola olmayan, gayri tabi. an ola ma anla * Ola mak i anla i. ola mak anla * Ola duruma gelmek. an ola t anlarma * Ola t iveya durumu. anlarmak i ola t anlarmak * Ola duruma getirmek. an ola k anl * Ola olma durumu. an ola anst * Allm benzerlerinden farkl tan, olan, fevkalde. * Beklenmedik bir zamanda yap nceden tasarlanmolan, fevkalde. lan, * Byk bir hayranl yol aan, harikulde. a ola anst hl

* Synetimden nce, sonra veya bundan tamamen ba z olarak kanunla belirtilen ola k ms anst yetkilerin sivil ynetime verilmesi ve kullan lmas durumu. ola anstlk * Ola anst olma durumu. olamaz * Olmas nleyecek derecede gl engelleri bulunan, olanaks gayrimmkn. n z, * Hayret, bildirmek iin kullan a rma l r. olan * olmak fiilinin imdiki zaman s fat-fiili. * isim tamlamas belirtileni durumunda bulunan bir isimden sonra getirildi o ismin s de inde fat erinde bir birle olu ik turur. olan biten (veya olup biten) * meydana gelen olaylar, ortaya durum veya olu her kan an ey. olan oldu * i ten geti, artyapacak bir kalmad i k ey . olanak * Yararlan uygun imkn. lan art,

olanak sa lamak * bir i olmas elveri ortam rlamak. in na li haz olanakl * Olma ihtimali bulunan, mmkn, kabil. olanaks z * Olanaolmayan, olma ihtimali bulunmayan, gayrimmkn, imkns z. olanaks ma zla * Olanaks mak i imkns ma. zla i, zla olanaks mak zla * Olanaksduruma gelmek, imkns mak. z zla olanaks k zl * Olanaksolma durumu, imkns k. z zl olanca * Btn, elde bulunanhepsi. n olas olasl c k * Grngre olacasan muhtemel, mmkn. e lan,

* Bilginin ancak olas de oldu kesin do l eri k unu, runun bilinemeyece bilginin yalnolas a ini, z l eri ebilece ileri sren teoriye dayanan ku probabilizm. ini kucu reti, olas l * Olas a dayanan, belkili, ihtimal, muhtemel. l * Belkili.

olas l k

* Bir olabilmesi durumu, olabilirlik, ihtimal. eyin * O zamana kadar yap deneylerle bir olayortaya lan n kmasn beklenilmesi, ama yine de tam bir n kesinlilibulunmamas i durumu. olas hesab l k

* Bir olay gerekle n mesi anslarn yzdesini bulmaya yarayan kurallar n inceleyen matematik dal , ihtimaller hesab . olas ya olay * Ortaya olu durum, ilgiyi eken veya ekebilecek nitelikte olan her trl ihdise, vak'a. kan, an , * nemli tarih olgu. olay bilimi * Grng bilimi, fenomenoloji. olay karmak * ho olmayan bir durum yaratmak, hdise karmak. olay yapmak * oldu undan nemli veya byk d ncesini yaratmak, sorun karmak. olayc l k * Grngclk, fenomenizm. * Olabilecelde, olabilecekadar. i i

olaylarma t * Olaylarmak i t i veya durumu. olaylarmak t * Olay durumuna getirmek, olay yapmak. olayl olays z olum * Hekimlik taslayan kimse. * Kendini becerikli, usta gsteren kimse. * Eli i yatk becerikli kimse. e n, oldu * Peki, evet, tamam, hay hay, elbette, ba stne, olur, tabi, memnuniyetle. * Olay olan, olay kmolan, hdiseli. * Olay olmayan, hibir olay kmamolan, hdisesiz.

oldu olacak * Artekinilecek bir kalmad k ey . oldu olacak, kld r nacak * her olup bitti, i ten geti. ey i oldu olanlar * ho olmayan kt birtak olaylar oldu. m oldubitti emrivaki. * Ba na kar f vermeden bir i kas rsat ma i aceleye ve karga getirip sonuca ba al a lama, olup bitti,

oldubittiye (veya olupbittiye) getirmek * geri dnlmesi g veya olanaksbir durum yaratmak, emrivaki yapmak. z olduka * Yetecek kadar, epey, hayli. oldum bittim

* Eskiden beri, bildim bileli. oldum bittim (oldum olas oldum olas veya ya) * kendimi bildi imden beri. oldum olas * \343 olmak. oldurgan oldurma * Geide li ilken bir ek kat geiduruma getirilen (fiil). larak li * Oldurmak iveya durumu. i

oldurmak * Olmas sa n lamak. * Olgunlarmak. t ole * Yreklendirmeye yarayan spanyolca kelime, ya a. olefin oleik * Etilen gibi yapna ba bir ge veya kk sokulabilen, karbonlu hidrojenlerin genel ad s ka .

* Ya larda gliserin ile birlikte bulunan, rengi, kokusu, tad olmayan, 40C de billr durumunda kat an s la v bir madde olan oleik asit teriminde geer. oleik asit olein * Oleik. * S ya v larda ve margarinlerde bulunan oleik asidin bir esteri.

oleometre * Ya n yo lar unlu lmeye yarayan sler. unu v olgu * Birtak olaylardayand sebep veya bu sebeplerin yol at sonu, vak m n a. * D nlm n kar , olmu olan t olan, gerek olan, gerekle olan, vak mi a. * Olguculukla ilgili olan, pozitivist. * Olguculuk yanl olan (kimse). s

olgucu

olguculuk * Ararmalar olgulara, deneylere, gereklere dayayan, fizik tesi a t n klamalar kuramsal olarak olanaksve z yararsgren Auguste Comte 'un at felsefe r z , pozitivizm. olgun * (meyveler iin) Yenecek duruma gelmi . * (insanlar iin) Bilgi, grg ve ho grs gerekadar geli , kmil. i mi

olgun odun * A gvdesinin z odun ile dodun aras olu a i gereci olarak en stn nitelita a nda an, a leri i yan blm. olgunca * Olgun gibi, olguna benzer.

olgunla ma * Olgunla i mak i.

olgunla mak * (meyveler iin) Olgun duruma gelmek. * (insanlar iin) Bilgi, grg ve ho grs gerekadar geli olmak. i mi olgunlarma t * Olgunlarmak i t i. olgunlarmak t * Olgun duruma getirmek. olgunluk * (meyveler iin) Olgun, yenilebilir olma durumu. * (insanlar iin) Bilgi, grg ve ho bak ndan gerekadar geli olma durumu, yetkinlik, kemal. gr m i mi

olgunluk a * hayat beden ve ruh yeteneklerinin en yetkin oldu dnem. nsan nda u olgunluk s nav * Bilgi, grg ve ho bak ndan gerekadar geli olma durumu, yetkinlik, kemal. gr m i mi olgunluk ya * Bkz. olgunluk a . oligar i oligoklz oligosen * III. a miyosen ile eosen aras n ndaki dnemi. olijist olimpik olimpiyat * Kl renkli, kayalarda rastlanan do demir oksidi. z al * Olimpiyatlarla ilgili, olimpiyat llerinde olan. * Siyas gcn birka ki bir grubun elinde topland ynetim, aristokrasinin daralmbiimi, tak erki. ilik m * Billr ktlelerde serpme durumunda bulunan, beyaz rak bir tr feldspat. mt

* Eskiden Yunanistan'da Zeus onuruna yap yar lan malara verilen ad. * Her drt y bir ba lkede yap yaln amatrlerin kat uluslar aras yar lda ka lan, zca ld spor malar , olimpiyat oyunlar . * e spor dallar dzenlenen yar itli nda ma. olivin olma olmad k * Sar ye renkli, cam parl ms il lt magnezyum ve demirli silikat, peridot. , * Olmak i i veya durumu. * Daha nce hi olmam allmam hi beklenmeyen, ola kar . , , an t * Gereksiz, yerinde olmayan davranveya sz. * Varlkazanmak, meydana gelmek, vuku bulmak. k * Gerekle veya yap mek lmak. * Bir grev, makam, san veya nitelik kazanmak. * Bir elde etmek, edinmek. eyi * Bir durumdan ba bir duruma gemek. ka * Herhangi bir durumda bulunmak.

olmak

* Uygun d yerinde grlmek. mek, * Yeti mek, olgunla mak. * Haz rlanmak, haz r duruma gelmek. * Bulunmak. * (zne olarak zaman bildiren kelimelerle) Gemek, tamamlanmak. * Srdrmek, yrtmek. * Bir kurulu rgtle ilgili bulunmak, mensup olmak. la, * (zaman bildiren bir isimle) Yakla mak, gelip atmak. * Bir birinin mlkiyetine gemek. ey, * zne bir isim tamlamas oldu unda, belirtenin belirtilene ait oldu d u ncesini anlat r. * Ek fiilin geni zaman -d olan r (-dir) anlam kullan nda l r. * Sarho olmak. * Uymak, tam gelmek. * Yitirmek, elinden ka rmak. * Bir yerde do , ya mu amolmak. * Bu fiilin geni zamann tekil nc ki olumlu oldu n isi unda kabul, olumsuz oldu unda ret anlat r. * (bir birlikte) Bir olayla kar mak; ba kt bir gelmek. eyle la na ey * (ne ile birlikte) Ne gibi bir ilginin bulundu sormak veya hibir ilgi olmayaca belirtmek iin unu n kullan l r. * Yol amak. * Bir isim veya s n belirttidurumu almak. fat i * S fat-fiil eki almkelimelerle birlikte ba lama, bitirme vb. bildiren fiilleri olu turur. * (hastalanlatan bir kelimeyle) Hastal yakalanmak, tutulmak. k a olmam * Olgunla mam ham. , olmayacak * Gerekle imkns mesi z. * Olmas grlmeyen, uygun olmayan. ho olmayacak duaya min demek * gerekle meyecek, sonu, vermeyecek i u mak. lerle ra olmaz * mkns gerekle z, emez. * Yap lamayacak i , tutum veya davran . olmaz olmaz * olamayacak, imkns yoktur. z ey olmazl olmazl k olmu * Olmas ihtimal d olan. * Olmazl olma durumu veya olmazl olan ey. * Olgunla ergin. m , * Olu . mu

olmu (veya pi ) armut gibi eline d mi mek * emeksiz ve zahmetsizce eline gemek. olsa olsa * Son ihtimal olarak, nihayet. * Ancak. olta * Genellikle, bir olta tak n ava haz mn r btnne verilen ad. * Balavlamada kullan ucuna engelli i tak en o at kuyru k k lan, ne l , u u l olan veya naylon tellerden ndan yap lmiplik.

* Hile, dzen, oyun, yem. olta bal * Olta ile avlanan bal k. olta i nesi * Olta tak nucuna tak ve biimlerine gre deik adlarla an esas baln yakalanmas mn lan i l p nda kullan kk engel. lan olta tak m * Olta ile balavlamada kullan i zoka gibi gerelerin btn. k lan ne, oltac * Olta vb. balav k gereci satan kimse. * Olta ile balavlamada usta kimse. k * Olta yapmak veya satmak i i. * Olta ile balavlama i k i.

oltac l k

oltaya d mek * hileyle kar mak, oyun veya dzen iinde girmek. la oltaya vurmak * (bal oltaya tak k) lmak. oltay yutmak * aldanmak. Oltu kebab * Oltu yresine zg yatay olarak e geirilip k lan ve kk kk kesilen bir tr kebap. i zart Oltu ta * e ss e nyap nda kullan kara kehribar, oksidiyon ta itli yalarn m lan . Oltu tozu * Bkz. pire otu. oluk * Bir akmas yarayan st yan k boru. eyin na a * Ya sular damlarkenarlar toplay ak yatay konumlu, genellikle inko vb. boru. mur n n na p tan * Bir zerinde oyulmu eyin yol. * Ay yzeyinde grlen uzun yar klardan her biri. oluk gibi akmak * ok bol ve aras kesilmeden gelmek. oluk oluk * Pek ok. olukuk * Kk oluk. * Baz organlar yzeyinde bulunan entikler. n olukla ma * Olukla i mak i. olukla mak * Oluk durumuna girmek, oluk grnm almak. oluklu * Olu olan. u

* stnde yol yol oluklar bulunan. olumlama * Olumlulu ortaya koyma, icap. u olumlu * Gzetilen amaca veya beklenilene uygun, yararl , mspet. * Yap. c * Onaylayan, kabul eden, lehte olan. * Olgulara, deneylere dayal olarak baz nitelikleri belli olan, mspet, pozitif.

olumlu bildirme eki * o srerlik, kesinlik veya kuvvetli ihtimal kavramlar vermek iin yklemin sonuna gelen durur u n kelimesinin ekle biimi olan -d -dir eki. mi r, olumlu cmle * Yklemi olumlu olan cmle: ocuk okula gitti. rencinin bilgisiz oldu anla yordu gibi. u l olumlu eylem * Bkz. olumlu fiil. olumlu fiil * Bir i bir davrann, bir olu oldu bildiren fiil: Sylemiyazacak... gibi. in, un unu , olumlu tmce * \343 olumlu cmle. olumluluk * Olumlu olma durumu. olumsal * Olmas kadar olmamas mmkn bulunan, mmkn, zorunlu kar . da t olumsall k * Olumsal olanniteli olumsal olma durumu, imkn, zorunluluk kar . n i; t olumsuz * Yap ve yararl c olmayan, hibir sonuca ula mayan, menfi, negatif. * Davran be lar enilmeyen, yc nceleri olan, zararl k d , menfi. * Bir inkr eden, inkr veya ret zellita eyi i yan.

olumsuz cmle * Yklemi olumsuzluk kavram veren cmle: ocuk hasta de . Paras Gelmezseniz biz de gitmeyiz ilmi yok. gibi. olumsuz eylem * \343 olumsuz fiil. olumsuz fiil * Olumsuzluk kavram veren fiil, Trkede -ma, -me olumsuzluk eki, -maz, -mez olumsuz geni zaman eki alan fiil: Sylememeliydi, hastalanmaz, gelmeyince, yorgun de gibi. ildir olumsuz tmce * Bkz. olumsuz cmle. olumsuzluk * Olumsuz olma niteliveya durumu, nefiy. i olumsuzluk eki * Kk fiil olan bir kelimeye olumsuzluk kavram veren ek. Trke'de bu kavram -ma, -me eki ile verilir: Sevmemek, sevmeyecek, okumamgibi.

olumsuzluk kelimesi * Cmle iinde art arda kullan iki veya daha ok zneyi, tmleci, yklemi, aralar baz na lan ndan lar olumsuzluk kavram vererek birbirine ba layan veya yklemin olumsuz ekimini sa layan de kelimesi. il olunma olunmak * Olunmak i i veya durumu. * Olmak fiiline konu olmak.

olup olaca * hepsi bu kadar. olupbitti * Oldubitti, emrivaki.

olupbittiye getirmek * Bkz. oldubittiye getirmek. olur * Olabilir. * Peki. * Geni zamannc tekil ki n isi. * Onay, tasdik, yapabilme izni.

olur almak * yetkili makamdan bir uygulamay yapabilmek iin yazizin almak. l olur ki * belki, muhtemelen.

olur olmaz * rastgele, s radan. * nemsiz, gereksiz, yersiz. olur olmaz * Olunca, olmas hemen sonra. ndan * Do mu, yanlm ru , yerinde mi yersiz mi oldu d u nlmeden sylenen (sz), iyi mi kt m oldu una bak lmadan seilen ( ey). * Rastgele, s radan, kimli nitelibelirsiz (ki i, i i). olur ey * ola grlegelen, s an, radan, alelde.

olur (veya olur ... de ey il) * ma anlat a r. olur de ey il * olabileced i nlmeyen veya gerekle beklenmeyen ( mesi ey). olurluk * Olabilme durumu. oluruna bakmak * bir i yap in labilirli ararmak, yapmaya al ini t mak. oluruna b rakmak * (bir i kendi gidi b i) ine rakmak. oluruna b rakmak (veya ba lamak) * sonucu nemsemeyerek, bir i yap in labildi olabildikadar yetinmek. i, i yla

oluruyla yetinmek * elde olanlar yeterli bulmak, kanaat etmek. olu * Olmak i i veya biimi, vuku. * Olu te ma, ekkl, tekevvn. * Bir durumdan teki duruma gei . * Olu i te mak i, ekkl. * Belli bir varlkazanmak, ortaya k kmak, meydana gelmek, te ekkl etmek, tekevvn etmek.

olu ma olu mak

olu turma * Olu turmak i i. olu turmak * Olu n lamak, meydana getirmek, te mas sa ekkl ettirmek, tekvin etmek. olu turulma * Olu turulmak i i. olu turulmak * Olu sa mas lanmak, te ekkl ettirilmek. olu uk * Olu . mu * Bir jeoloji dneminde meydana gelmi katmanlar dizisi. olu um * Olu i te mak i, ekkl, te kil. * (katman, ktle, gk cismi vb. iin) Biimlenme sreci. olu umcu * Olu umculuk yanlolan kimse. s olu umculuk * n ruh dnyas olu ve geli bir durumun ya geli ini ileri sren gr nsan nda an en la ti . om om oma * Kala kemi i. * Bel kemi i. omaca * Kesilmi a kk, ba a kt . * kemik. ri ombra * Do rama i lerini kahverengine boyamakta kullan toprak boya. lan oma * Kala kemi bir blm. inin * Ba kt . * Kemiklerin toparlak ucu. * Elektrik diren birimi, ohm.

omfazit

* Piroksen grubundan, yerenkli do silikat. il al omlet * lmyumurta, peynir, k mantar vb. kat tavada pi rp yma, larak irilen bir yemek, kaygana. ommatidyum * Grme hcresi. omnibs * Dolmu yapan byk at arabas . * Yolcu ta byk motorlu ta yan t. * Hem et hem ot ile beslenen canl . * Omurgay turan kemiklerden her biri, f olu kra.

omnivor omur omurga

* Birbiriyle eklemlenince kafatas kuyruk sokumuna kadar uzanan bir kemik eksen olu ndan turan omurlar n btn, bel kemi i. * Gemi kaburgasn a n ataraftan ba bulundu boy ekseni do l u rultusunda boydan boya geen ana yap gesi. * Bir varl ile ilgili en nemli blm, temel, bel kemi esas. eyin i, omurgal lar * Memelileri, ku , amfibyumlar lar , srngenleri, yuvarlak a lar bal iine alan hayvan blm zl ve klar (Vertebrata). omurgas zlar * Omurgasok hcreli hayvanlar (Protostomia). z omurilik ilik. omuz * Omurga iinde bulunan kanal boyunca uzanan, boz madde ve ak maddeden olu sinir dokusu, murdar an

* Boynun iki yan kollar gvdeye ba blm. nda, n land

omuz ba * Kol ile omzun birle i yer. ti * Yan ba stten a , a . omuz eklemi * Kol kemi ba krek kemi yuva ukuruyla birle eklem. inin n inin tiren omuz kald rmak * bilmez gibi davranmak. omuz omza * ok s bir durumda, yan yana; dayan kk arak. * Dayan birlikte. arak, omuz p mek * e derecede olmak. it omuz silkmek * ald rmamak, nem vermemek. omuz vermek * omzuyla dayanmak. * destek olmak.

omuzda ta mak * ok sayg gstermek, yceltmek, vmek. omuzda * (daha ok, iyi olmayan i lerde) Arkadahempa. , omuzdak l * Arkadak, dayan tesant. l ma, omuzlama * Omzuna alma, omzuna vurma. * Destek olma. omuzlamak * Omzuna almak. * Omzuyla dayayitmek. p * Destek almak. * (bir i veya grevi) Yklenmek, sorumluluk almak. * Al gtrmek, s p ka p rtlay rmak, a rmak. omuzlanma * Omuzlanmak i i veya durumu. omuzlanmak * Omuzlamak i konu olmak. ine omuzlar kmek * bitkin, peri ve ylmbir durumda olmak. an k omuzlu * Omzu olan. omuzluk * Rtbeyi gstermek amac omuzlara tak i apolet. yla lan aret, * Gemilerde ba kblmlerinin her bir yan ve . * Omza alp iki ucuna yk as k sk, i n lan sa r indirik.

omzuna binmek * yk olmak, a k vermek. rl on * Dokuzdan bir art k. * Dokuzdan sonra gelen sayn ad bu say gsteren rakam: 10, X. n ve y

on (defa veya kere) * pek ok. on (veya bepara etmez ) * de ersiz. on alt l k * Birlik notan on alt biri uzunlu n da unda nota. on ayakl lar * e istakoz, yenge ve karides trlerini iine alan eklem bacakl itli kabuklular tak . m on binlerce * Say olarak okluk ifade eder. sal on binlik * On bin liralbtn k veya maden para. k t

on bir ayl k * Bkz. uha ie i. on iki telli * Tambura cinsinden, on iki telli bir halk alg. s on para on aslana nda n z * para kazanmak ok gle ti. on paral k * De ok az veya de eri ersiz, hi. on paraletmek k * birine hakarette bulunmak, birini kt duruma d rmek. on paras z * Hi paras olmaksn, paras z z. on paraya on taklak atar * kk sa kar lamak iin her trl onur kc e katlan r i r. on parmabo nda olmak az * isteyap i lmazsa snt d d k ya me, rme anlam kullan bir sz. nda lan on parma on hner (veya marifet) nda * elinden her i gelir, ok becerikli. on parma on kara nda * herkesi lekelemek huyu olanlar iin kullan l r. ona * O zamirinin ynelme durumu.

ona buna dil uzatmak * herkes iin ileri geri konu mak. ona gre hava ho * onun iin fark etmez, tutulacak yolu ba kalar nsn. d onama onamak onanizm * Mastrbasyon, istimna. onanma onanmak onar * Onanmak i i. * Onamak i konu olmak. ine * On sayn le n tirme sayfat birine on; her defas onu bir arada. s , her nda * Onamak iuygun bulma, tasvip. i, * Bir ido ve uygun bulmak, tasvip etmek. i ru

onar onar * Her biri on tane, her biri on taneden olu olan. mu onar c

* Onarmak i yapan kimse. ini * Hasar grm hcreleri canl duruma getiren madde. onar lma * Onar i lmak i.

onar lmak * Onarmak i konu olmak, onarmak iyap ine i lmak. onar m etme. * Onarmak i tamirat, tamir. i, * Bir yapn, bir heykelin, bir resmin bozulmu n yerlerini yeniden yapma, ilk durumuna getirme, restore

onar grmek m * onar lmak. onar mc * Onarma i yapan kimse, tamirci. ini onar l mc k * Bozulmu olan nesneleri onar yararl duruma getirme, tamircilik. p bir onarma onarmak * Bozulmu , eskimi olan bir dzeltip i veya kullan duruma sokmak, iyarar duruma getirmek, eyi ler l r e tamir etmek. * Bir yapn, bir heykelin, bir resmin bozulmu n yerlerini yeniden yapmak, ilk duruma getirmek, restore etmek. * lenen bir kusuru veya yap bir yanl giderecek veya nleyecek davran lan l bulunmak. larda onartma * Onartmak iveya durumu. i * Onarmak i i.

onartmak * Onarmak i birine yapt ini rmak, tamir ettirmek. ona mak onat * zenli, dzgn, uygun. * Yararl . * Drst, iyi ahlkl . onay * Uygun bulma, tasdik. * Kar klza gstermek, raz r l olmak.

onay almak * onaylanmas sa n lamak, kabul veya tasdik ettirmek. onay sunmak na * tasdike arz edilmek. onaylama * Onaylamak i tasdik. i, onaylamak * Yap bir ido ve yerinde bularak kabul etmek, tasdik etmek. lan i ru

onaylan * Onaylanmak iveya biimi. i onaylanma * Onaylanmak i i. onaylanmak * Onaylamak iyap veya onaylamak i konu olmak, tasdik edilmek. i lmak ine onaylatma * Onaylatmak i i. onaylatmak * Onaylamak i birine yapt ini rmak, tasdik ettirmek. onayl onays z * Onaylanmamtasdik edilmemi , . onba * Erba ralamasn ilk basama s n . * Onaylanmolan, tasdik edilmi .

onbak l * Onbaolma durumu, onba n rtbesi. n onbe * On be oyuncudan olu rugby tak . an m * Teniste yap ilk say lan . * On bir oyuncudan olu futbol tak . an m * Dizeleri on bir heceli iir. * Bentleri on bir dizeden olu manzume. an * On bir dereceyle ayr iki noktanaral. lan n onca * Ona gre, onun d ncesince. * (ok olan iin) O kadar, o denli. eyler

onbir onbirli

onculay n * Ona gre, onun gibi. onda * O zamirinin kalma durumu. ondal k * Onda bir olarak al veya verilen cret. nan * Toprak rnlerinden onda bir oran al vergi, a nda nan r, ar. * Temel olarak on sayn s alan, a ar.

ondalkesir k * Paydas veya 10'un herhangi bir kuvveti olan kesir: 0,3 (onda ), 0,15 (yzde on be 0,007 (binde 10 ), yedi) gibi. ondalsay k * Payda olarak 10 veya 10'un herhangi bir kuvvetini alan kesirli say . ondal k

* Onda bir pay alarak al kimse. an ondan * O zamirinin durumu. kma * O sebeple. ondurma * Ondurmak i i. ondurmak * Onmas sa n lamak, iyiye dndrmek. ondurmaz * ldrc, ktle tirici. ondltr * Telgraf yaz. s ondle * Dalgal vr , k lm , k ml vr . ondleli * Ondlesi olan.

ondlesiz * Ondlesi olmayan. onejit ongen * On a, on kenar okgen. s olan ongun * ok verimli, bol, eksiksiz. * Yarar duruma gelmi nd , bay r. * Mutlu. * Kutlu, u urlu. * Hidratl al oksit. do

ongun

* toplumlarda toplulu kendisinden tredisan kutsal say hayvan, a rzgr gibi lkel un i larak lan a, herhangi bir do nesne veya olay, totem. al * Arma. ongun besi suyu * Yapraklarda yeni maddelerle zenginle tikten sonra bitkiyi beslemek iin her yana inen besi suyu. ongunculuk * Bir onguna duyulan inanca dayanan toplumsal kurulu din uygulama biimi, totemizm. ve ongunluk * Ongun olma durumu, mutluluk, bolluk, bereket, feyiz, saadet. onikiparmak ba rsa * Mideden sonra gelen ince ba blm. rsak oniks onkoloji * Balgam ta . * Urlar inceleyen t dal p .

onlar onlar onlarca

* O zamirinin o ulu. * Ondalsay k sistemine gre yaz bir tam say sa sola do ikinci basama verilen ad. lan da dan ru a * okluk ifade etmek iin kullan l r.

onlu

* On paradan olu kendinde herhangi bir an, eyden on tane bulunan. * On i aretli iskambil k . d * On birimden, on paradan olu an. * On zerinden tam not alan. * On para, on kuru lira veya on bin lira de , on erinde para.

onluk

onluk bozma * onlu on tane birli evirme. u, e onma * Onmak i i veya durumu.

onmad k * Talihi yaver gitmeyen, babeldan kurtulmayan. * Bereketsiz. onmak * Daha iyi bir duruma girmek, salh bulmak. * Eksikalmaygnl ferahlna ermek, mutlu olmak, mesut olmak. i p * Hastal dertten kurtulmak, bulmak, felah bulmak, iflh olmak. ktan, ifa * me ihtimali bulunmayan. yile

onmaz

onomastik * zel adlar ve zellikle kiadlar i bilimi. onomatope * Bkz. yans ma. ons * Fransa'da 30,59 gr, ngiltere'de 28,349 gr a bir a k birimi. rlnda rl onsuz ontik * O olmaksn. z * Varl ksal.

ontojenez * Birey olu . ontoloji * Varlbilimi. k ontolojik * Varlbilimi ile ilgili, varlbilimine ait. k k

ontolojizm * Tanr bilgisinin insan iin do oldu ileri sren kuram. al unu

onu onulma onulmak onulmaz

* O zamirinin belirtme durumu. * Onulmak i i. * Onmak i konu olmak. ine * mez, bulmaz. yile ifa

onum onun

* Kt bir durumdan kurtulma. * O zamirinin tamlayan durumu.

onun iin * bundan dolay , bundan tr. onuncu * On sayns s , s dokuzuncudan sonra gelen. sn ra fat rada * Onuncu s alan veya kimse. ray ey onur * n kendine karduydu sayg sayg nsan u , z , haysiyet, izzetinefis. * Ba ngsterdisaygn dayand ki de gurur, kalarn i n isel er, eref. onur belgesi * belgesi. eref onur kurulu * Bir kurulu veya derne yeleri aras onur davalar gren veya bu kurulu in nda kan n veya derne in ilkelerine aykdavranan yelerin bu davran n r lar inceleyip karara ba layan kurul, haysiyet divan . onur yesi * Bir kurulu veya derne ki i ile onur katacad e ili nlerek seilen kimse. onurland rma * Onurland i rmak i. onurland rmak * Kendisine sayg duyulan bir kimse, bir yere gelerek oradakileri mutlu etmek, onur kazand rmak, onurunu art rmak, ereflendirmek, vermek. eref onurlanma * Onurlanmak i i, ereflenme, t e errf. onurlanmak * Onur duymak, ereflenmek, te etmek. errf onurlu onursal * Onuru olan veya onurunu stn tutan, erefli, gururlu. * Sayg verilen veya vn iin kabul edilen (ba k, yelik, profesrlk gibi unvan), fahr. iin kanl

onursal ba kan * Bir kuruluonur vermek iin sorumsuz ve yetkisiz olarak ba seilen kimse. a kan

onursuz

* Onuru olmayan veya onura aykdavran r bulunan, larda erefsiz, haysiyetsiz.

onursuzluk * Onursuz olma durumu, erefsizlik. onuruna ... vermek * birine sayg gstermek iin yemek, toplant bir a gibi rlamada bulunmak. onuruna dokunmak * (birinin) gururunu, haysiyetini incitmek. onuruna yedirememek * bir kimse, kendine duydu sayg ba mayan ve onur kc veya davran kar nda tepkide u yla da r olay lar s bulunmak, kendine yedirememek. oosfer oosit op * Bkz. opus. opal * Silis grubundan de bir mineral; silisin hidratl jeltinli btn trlerini kapsar. erli ve * dzgn dokunmu nce, pamuklu kuma . * Opali and camdan yap ran lmvazo, kupa vb.ne verilen ad. * Bitkilerde erkek gamet taraf dllenerek yumurtay turan digamet. ndan olu i * Byme evresini tamamlamfakat henz dllenebilecek duruma gelmemi i gamet. , di

opalin

opalle me * Saydam bir cam zndeki kristallerin kmesiyle opal renge girmesi. n, oparlr opera * Szlerinin btn veya o l u arkolarak sylenen mzikli tiyatro eseri. * Bu eseri uygulayan sanat toplulu u. * Byle eserlerin oynand yap . operac * Opera sanat. s * Bkz. Hoparlr.

operakomik * Konu ve l mal arkblmlerin bir arada bulundu oyun. u operasyon * Ameliyat. * Elde edilecek sonu iin al nlem ve yrtlen i nan lemlerin btn. operatr * Ameliyat yapan, uzmanl ameliyat yapmak olan hekim, cerrah. * Baz teknik aletleri i letenlere verilen ad. * Bilgisayar rgerekli uygulamay al p t yapan kimse, i letmen. * Bas metinleri dizgi makinesinde dizen kimse. lacak

operatrle me * Operatrle i mek i.

operatrle mek * Operatr olmak, operatr gibi davranmak. operatrlk * Operatr olma durumu. operatris * Operatr. operet * E lenceli, hafif konulu, iinde bestesiz konu malar bulunan sahne eseri. * Operet oynayan oyunculardan olu kurulu an . * Operet metni yazan, besteleyen veya operette rol alan sanat .

opereti

oportnist * Duruma gre davranan, iinde bulundu u artlar erlendirmeyi bilen (kimse). de oportnizm * G durumlarda, davran n lar ahlk kurallar dzenli bir d veya nceden ok, karlar uyacak biimde na ayarlamay amalayan tutum. opsiyon * (bankac Bor senetlerinin, bankalara denmesi iin vade tarihinden ba l kta) layarak tan iki gn. nan * (ticarette) Bir alveri karara ba in lanmas genellikle satn alya tansre. iin cn c d * Belli bir tarih iin, vapur, uak, vb. nde nceden deme yapmadan, ba yer ay arta l rtma. * Grme ile ilgili olan. * Fizik biliminin k olaylar inceleyen kolu. n

optik

optik kayd rma * Aln de ir odakl cn i merce yak uza veya uzaktan yak do odaklanmas elde edilen inin ndan a na ru yla sonu, zum. optiki optimal optimetri * Grmeyi inceleyen optik veya fizik dal . optimist * Yarad l gereher iyi yan grme e i eyin n iliminde olan, iyimser, nikbin pesimist kar . t * Tek yelkenli, tek ki yar ilik . * Gzlk. * En elveridurum, optimum. li

optimizm * Her en iyi yan gren, her durumda iyi bir uman dnya gr iyimserlik, nikbinlik. eyi ndan kyolu , optimum * (s k, nem veya tutumda) En elveri durum. cakl li * En elveri en iyi olan, optimal. li, * Bestecinin, besteleni ras gre numaralanmmzik eseri. K s na saltmas Op. * Ordu kelimesinin k saltmas .

opus or

ora orac k orac kta

* O yer. * Hemen o yer, bulundu yer. u * Hemen o yerde, oldu yerde. u

orada

* Sz edilen yerde, bulundu yerde. u

orada burada * her yerde. oradan * Sz edilen yerden.

oradan buradan * belli bir s gzetmeksizin, kark olarak. ra orak * Ekin bimekte kullan yar ember biiminde yass lan, m , ensiz ve keskin metal bir b akla, buna ba bir l saptan olu ekin bime arac an . * Ekin bime zaman . orak ay * Temmuz. orak bce i * A ustos bce i. orak orak l k * Orakla ekin bien kimse. * Orakn i n i.

orakla ma * Orakla i mak i veya durumu. orakla mak * Orak biimini almak. oralarda olmamak * i i sezmemi davranmak, anlamamazl gelmek. gibi ktan oral * O yerden olan.

oral olmamak (veya oral olmamak) bile * nemsememek, umursamamak, ald rmamak, ilgilenmemek. oral l k oramiral * Oral olma durumu. * Deniz kuvvetlerinde, kara kuvvetlerindeki orgeneralin dengi olan en yksek rtbeli amiral.

oramirallik * Oramiral rtbesi. * Oramiral makam grevi. ve

oran

* Byklk, nicelik, derece bak ndan iki aras veya para ile btn aras bulunan ba , nispet. m ey nda nda nt * birbirini tutmas uygunluk, tenasp. ki eyin , kar kl l * Ak l yoluyla gere yakoldu inan verilen yarg e n una larak , tahmin. * byklk, iki nicelik aras ki ndaki ba . nt

oran d * tam sayn blm olmayan (say ki n ). oranca * Oran bak ndan, orana gre. m orangutan * Sumatra ve Borneo'da ya ayan, insana benzeyen, yemi beslenen bir cins maymun (Pongo pygmaeus). le oranla oranlama * Herhangi bir gre, herhangi bir k eye eyle yaslayarak, nispeten. * Oranlamak i tahmin, k i, yas.

oranlamak * lmek, hesaplamak, hesap etmek. * Ak l yoluyla gere yakoldu inan hkm vermek, tahmin etmek. e n una larak * Kar t rmak, k la yaslamak. * E tutmak. it oranl orans z * Kendinde oran bulunan, nispetli, mtenasip, mtevazin. * Kendinde oran bulunmayan, nispetsiz.

orans k zl * Oransolma durumu, nispetsizlik. z orant tenasp. * Bir olu eyi turan paralarkendi aralar ve paralarla btn aras bulunan uygunluk, oran, n nda nda * Birincinin ikinciye oran , ncnn drdncye oran e olan drt terim aras na it ndaki ba . nt

orant lama * Orant lamak i i veya durumu. orant lamak * Orantolarak d l nmek veya de erlendirmek. orant lanma * Orant lanmak i i veya durumu. orant lanmak * Orantolarak d l nlmek. orant l * Bir orant ilgili olan, aralar orant yla nda bulunan, mtenasip. * Bir niceli iki, , ... kez o in almas azalmas ka bir niceli o nispette o veya ba in almas veya n azalmas gerekli k "bu iki nicelik birbiriyle orant r" denir. n larsa l d oras * O yer, ora. * O yn.

oras senin, buras benim dola (veya gezmek) mak * durmadan gezip dola mak. oras buras na na * da k olarak, geli n igzel. oratoryo oraya * O yere, o yne. orcik * ile kaplanmceviz ii. eker * Solo sesler, koro ve orkestra iin yaz oyun gesi bulunmayan, kutsal nitelikte mzik eseri. lm ,

ordinarys * Trk niversitelerinde 1960 ncesinde, en az be l profesrlk yapm bilimsel al y , malar kendini yla tan retim yeleri aras seilerek bir krsnn ynetimiyle grevlendirilen kimselere verilen unvan. tm ndan ordinat * Bir noktanuzaydaki yerini belirtmeye yarayan izgilerden biri; en o apsise dikey olarak izilir. \343 n u koordinat. ordino havale. ordonat * Silhl kuvvetlerin sava gerelerini, aralar ve bunlara benzer her trl ihtiyalar sa n n lamakla grevli sf (ordu donat i sznn k n m leri saltmas ). ordvr * Yemekten nce sofraya getirilen so yiyecekler, erez, meze. uk ordvr arabas * Ordvlerin servisinde kullan kk el arabas lan . ordvr taba * genellikle so mezelerin kondu zel olarak haz ine uk u rlanmtabak. ordu * Bir devletin silhl kuvvetlerinin tm. * Bu toplulu baca blmlerinden her biri. un l * Ama, nitelik vb. ynlerden benzeyen insanlarbtn. n * ok say insan, kalabal da k. * Bir polienin arkas ciro edildiki denmesi iin yaz havale emri. na i iye lan * Tccar mal gmrkten ekebilmesi iin vapur kumpanyas yk kon n n ndan imentosuna kark verilen l * Denizcilik i letmelerinde gemi adamlar gemilere atama belgesi. n

ordu donat m * Ordonat. ordu evi * Kara, deniz ve hava subay ve astsubaylarn bulu n tuklar , sosyal ihtiyalar kar n layabilecek biimde yap lmlokal veya yap . ordu komutan * Bir orduya komuta eden ve genellikle orgeneral rtbesinde olan asker. ordu merkezi * Ordu kararghn bulundu yer. n u

ordubozan * Mk z , dnek, oyunbozan. * Fesat karan, fesat . * Bacaklardaki varis hastal. ordubozanl k * Ordubozan olma durumu, fesat mk l z l k, k. orducu * Sava na gitmek iin yola Osmanl alan kan ordusunun her trl ihtiyalar sa n lamak iin birlikte giden zanaat ve esnafa topluca verilen ad. lar ordugh ordusuz orfoz * Hanigillerden, Ege ve Akdeniz'de bulunan, eti beyaz ve lezzetli, 10 kg dan 50 kg a kadar a olan bir rl baltr (Epinepheles gigas). k org * Klvyeli byk ve kk borulardan yap krklerden elde edilen havanbu borulardan gemesiyle lm , n deik ses tonlar i verebilen, genellikle kilise alg, erganun. s organ * Canl vcudun, belirli bir grev yapan ve srlar bir n kesin olarak belirlenmi blm, ye, uzuv. * Bir grevi, bir iyerine getirmekle ykml kurulu i . organ aktar m * Bkz. organ nakli. organ nakli * levini yitirmi organ yerine sa bir organ bir n lam koyma, organ aktar , transplntasyon. m organik * Organlarla ilgili, uzv. * Bir grevi yerine getirmekle ykml kurulu ilgili olan. la * Canl , gl (ili ki). * Ordunun konaklad yer. * Ordusu olmayan.

organik kimya * Karbon birle iklerinin incelenmesini konu alan kimya blm. organik ktle * Birle imindeki gelerin byk ve belirgin blm canl klardan olu kaya. varl an organiki * Organik kimya uzman .

organizasyon * Dzenlemek i dzenleme, tertip. i, * Devlet, idare, toplum vb.nin dzenleni biimi. * Dzenli bir grup yelerinin btn. * Kurulukurum, te , kilt. organizatr * Dzenleyici. organize * Dzenlenmidzenli. ,

organize etmek * dzenlemek. organize sanayi * Birbirini btnleyen, deik sanayi kollarn ve kurulu nolu i n larn turdu i . u alan organize su * e kive rgtlerce plnlani itli i p lenen su. organizma * Canl varl olu bir turan organlarbtn, uzviyet. n * Herhangi bir canl k. varl organla ma * Organla i mak i. organla mak * (canl iin) Organlar olu lar mak. organl k * Organ olma durumu.

organoleptik * Cisimlerin duyu organlar etkileme yetene n i. organtin * Seyrek dokunmu , ince, sert bir kuma . * Bu kuma yap tan lm . * veya keten iplikle dokunmu pek , tlbent inceli bir e kolal inde it kuma . * Bu kuma yap tan lm . * Cinsel uyar ve zevkin en yksek noktas m . * Org alan sanat .

organze

orgazm orgcu

orgeneral * As l grevi ordu komutanl olan rtbesi en yksek general. orgenerallik * Orgeneralin rtbesi. * Orgeneralin makam grevi. ve orijin * Soy sop. * Kken, ba , kaynak. lang orijinal * zgn. * Al agelenden daha de ik, c i a nitelikte olan. rt * Fabrikas yap nca lmolan, taklit olmayan (ara ve gere). * Otantik. orijinalite * zgnlk. * Allagelenden de ik, c i a nitelikte olma durumu. rt * Orijinal olma durumu, zgnlk.

orijinallik

orkestra

* Yayl flemeli alg toplulu ve lar u. * Eski Yunan tiyatrolar sahne ve seyirciler aras nda, ndaki ember biiminde koro yeri. * Baz tiyatrolarbirinci kat sahne veya perdeye en yak koltuklara verilen ad. n nda n

orkestrac * Orkestrada grevli kimse. orkestralama * Bir alg toplulu iin yaz u lmparan notalar, alg n t farklar gz nnde tutarak, bu n n lar n n toplulu olu u turan alg aras paylarma sanat lar nda t . orkestral * Orkestras olan. orkestras z * Orkestras olmayan. orkide orkinos * Uskumrugillerden, boyu 2,5 m kadar olabilen, eti yenir bir bal ton (Thunnus). k, orkit orlon * Er bezlerinin iltihaplanmesi. p i * Yapay dokuma ipli i. * Bu iplikle dokunmu kuma . * A alarla rtl geni alan; bu a alarbtn. n * Salepgillerden, ieklerinin gzellidolayyla caml i s klarda yeti tirilen birtak bitki trlerinin ortak ad m .

orman

orman ay r * Orman ierisindeki a klarda veya orman a kl alarn alt yeti tabi ay n nda en r. orman evi * Orman koruma memurunun evi. orman gibi * (sa, ka iin) gr, ok. vb. orman gl * Avrupa, Asya da nda yeti aelyaya benzer bitki. lar en orman i letmesi * Ormanla ilgili i yrten kamu kurumu. leri orman kebab * Tas kebab benzer bir e et yeme na it i. orman kibar * Ay . * Kaba, grgsz, baya(adam). orman kyls * Orman kynde ya ve geimini orman a ayan alar kesip satarak temin eden kimse. n orman ky * Orman arazisinde kurulmu ky.

orman ku a * S ormanlarolu ral n turdu dizi, orman dizisi. u orman sarma * Ak asma. orman s an * Ormanlblgede ya bir s tr (Mus sylvaticus). k ayan an orman ta lamak * bir kimsenin d ncesini dolayl olarak renmeye al mak. orman tavu u * Orman tavu ugillerden ku n, zellikle Avrupa ve Asya'da ya siyah tyl trlerinin ortak ad lar ayan . orman tavu ugiller * Dnyan so ve n uk l blgelerinde ya man ayan, orta veya byk yap mat veya parlak renkli, orman da, tavu il ve ay u, r tavu iine alan bir familya. unu orman ye ili * Koyu ye il. ormanc * Orman i lerine bakan kimse. * Orman mhendisi. * Kaba, grgsz kimse. ormanc l k * Orman iile u ma. i ra * Ormanlaryeti n tirilmesi ve bak n m konu alan bilim. * Ormana de verme anlay. er ormanla ma * Orman durumuna gelme. ormanla mak * Orman durumuna gelmek. ormanlarma t * Ormanlarmak i t i. ormanlarmak t * Orman durumuna getirmek. ormanl k * Orman olan, ormanla kapl orman gibi olan (yer). ok veya ormans z * Orman olmayan. ormans ma zla * Ormans mak durumu. zla ormans mak zla * Ormanskalmak, orman z bulunmamak. ornatma * Ornatmak i ikame etme. i, * Bir trn yerine onun deik bir biiminin gemesi. i * Molekln geri kalan blmnde de ikli yol amadan bir atom veya bir kk yerine bir ba atom veya i e ka kkn gemesi.

* Bir cebirsel ifadenin yerine bir ba n kas koyma i lemi. ornatmak * Bir yerine ba bir koymak, ikame etmek. eyin ka eyi ornitolog ornitoloji * Ku bilimi uzman . * Ku bilimi.

ornitorenk * Bkz. gagal memeli. orojeni * Da . olu orospu * Erkeklerin cinsel zevklerine para karhizmet eden ve bu imeslek edinen kad fahi l i n, e. * Kolay elde edilen, d ahlkl n. k kad

orospu bohas * Derli toplu olmayan, sarsak ve d ml, d mleri tav kulakl an , kt dzenlenmi boha. * Acele yap f k yerine az miktarda ceviz konmu lm nd , , ekmek ii iyi ezilmemisar , msaklar di di kalm bir tr tarator. orospu bre i * El ayas bykl nde haz rlanmhamurun iine k konarak tavada aceleyle pi yma irilmi brek tr. orospu ocu u * Serseri, haylaz, hino luhin, hilekr, kalle . orospu yeme i * Domates, yebiber, so maydanoz vb. sebzelerin dzensiz do il an, ranmas ya acele pi ile da irilmi tr bir yemek. orospuluk * Orospu olma durumu veya orospunun mesle fahi i, elik. * Kalle lik. orostopolluk * Kurnazca i , dalavere, dolap. orsa * Yelkenleri rzgr estiyne evirmekte kullan her iki taraftan yelkenin ortas ba n i lan, na lanan ip. * Geminin rzgr alan yan , rzgr st, poca veya rzgr alt kar . t * Geminin, rzgrgeldiyne dndrlmesi. n i

orsa alabanda * Gemiyi birdenbire rzgrstne evirme. n orsa boca * Bkz. orsa poca. orsa poca * Geminin bazen rzgr ynne yakla bazen ondan uzakla yol almas arak, arak . * Bata iyi kt. ka, orsalama * Orsalamak i i. orsalamak

* (gemi) Rzgr alan tarafa dnmek. orta * utan e uzakl olan yer veya durum. ki it kta * (zaman iin) Ba c bitimi aras e uzakl olan sre. lang ile nda it kta * Bir kenarlar yakla olarak ayn eyin ndan k uzakl olan yer. kta * Bir e olarak ayr eyin it labileceblm. i * Grnr, alg r durum. lan * (topluluk) inde, aras nda. * E itimde zay iyi aras f ile ndaki derece. * Siyasette sorunlarzmnde a l n klardan ka ll bir yntem izleyen (siyas parti). r nan, * Her iki yanda kendi trnden e say nesneler bulunan. it da * kar nitelik veya durum aras bulunan, tutarll , vasat. ki t nda , ml * Bir olay iinde gerekle i yer. n, ti * Bkz. orant . * Gre pehlivanlar ayr klar dereceden ncsne byk orta, drdncsne de kk orta te n ld be * Futbolda oyunculardan birinin, topu, kale a nda duran arkada na havadan yollamak iin yapt vuru z lar . * Yenieri oca tabur. nda

denir.

orta a k rl * Boksta 71 kg dan 75 kg a kadar olan boksrlerin ayr kategori. ld * Gre gllede ve halterde 72-79 kg a ktaki oyuncularayr kategori. te, rl n ld orta boy * Orta byklkte olan.

orta boylu * Orta ykseklikte, boyda olan. Orta a * Bat Roma mparatorlu unun k nden (476) ba layarak 1453 'e veya 1492'ye kadar sren a . orta dalga * Dalga boyu 200 ile 600 m aras deen dalga. nda i orta damar * Bitki yapraklarn tam ortas bulunan ve yan damarlara gre daha kalolan damar. n nda n orta deri * Dderi ve i deri aras ndaki hcre katman , mezoderm.

orta dikme * Bir do paras orta noktas dik olan do ru na nda ru. orta direk * ad veya e yap merkez a yklenen ve dengeli da m layan direk. rda itli larda rl sa l * Toplumun memur, emekli, kk esnaf, kk ifti gibi dar ve sabit gelirli ki ilerden olu kesimi. an Orta Do u * Trkiye, Kuzey K s Trk Cumhuriyeti, Suriye, Mr, Lbnan, Filistin, S. Arabistan, Irak ve br s srail, ran' iine alan lkelere verilen ad. orta eli orta hlli * Byk eliden nceki elilik a amas bu a ve amada olan kimse. * Ne zengin, ne yoksul olan.

orta hece yutumu * Baz durumlarda orta hecede bulunan vurgusuz nllerin d mesi, haploloji.

orta hizmetisi * Bir evin temizlik i lerine bakan hizmeti. orta hizmeti * Bir evin temizlik i lerinin btn, orta i i. orta i i * Orta hizmeti. orta karar * Orta derecede, biraz uygun. orta kar n * Gbe stnde kalan karblgesi. in n orta kulak * Kulak zar , eki, rs, zengi kemiklerinin bulundu dkulakla i kulak aras u, ndaki blm. orta kulak bo u lu * Dkulak ile i kulak aras ndaki bo luk. orta kulak iltihab * Orta kulakta olu iltihapl an hastal k. orta ku ak * Toplumda gen ku ile yaku aras yer alan ya ak l ak nda grubu. orta mal * Herkesin yararland. * Yayg zgnl olmayan, basmakal n, p. * Her isteyenle ili bulunan kad hayat kad, fahi orospu. kide n, n e, orta masas * De ik say k ayaklar zerine yatay olarak yerle i daki sa tirilmi tablas genellikle oturma grubu ile olan kullan mobilya. lan orta mektep * \343 ortaokul. orta nokta * Futbolda ba vuru lama unun yap yer, nokta. ld orta oyunculu u * Orta oyuncusunun sanat . orta oyuncusu * Orta oyununda oynayan (sanat ). orta oyunu * Sahne, perde, dekor, suflr kullanmadan, halkortas oynanan Trk halk tiyatrosu. n nda orta renim * lk renim ile yksek renim aras grlen nda retim dnemi. orta retim * retim ile yksek lk retim kurumlar nda yer alan, genel okullar aras , teknik ve meslek okullar n ynetmek grev ve sorumlulu yklenmi unu bulunan kurulu . * retimden getikten sonra lk renimini srdrmek isteyen rencileri daha st renime veya teknik ve meslek alanlar haz nda rlamak iin plnlanan retim dnemi. orta parmak * El parmaklarn sa ve soldan nc olan n dan .

orta saha

* Futbol, hentbol vb. oyunlarda topun oynand sahanorta blm. n

orta s klet * Bkz. orta a k. rl Orta ark * Orta Do u. orta ekerli * Ne az ne de ok olan. ekeri * (durum iin) Ne ok iyi ne de ok kt, byle. yle orta tedrisat * Bkz. orta retim. orta terim * ncl iine alan terim. ki orta u * Orta blgenin en ilerisi.

orta ya l * Ne gen ne de ya olan. l orta yaylak * Devaml oturma ve normal tah m lan blge srn stndeki, genellikle deniz seviyesinden l tar yap nn 1200-1600 metre ykseklikteki yaylak. orta yol * zme a herkes taraf kabul edilebilir olan davranve tutum. k, ndan orta yolcu * Orta yolu seen, orta yoldan yana olan. orta yolculuk * Orta yolcu olma durumu. orta yuvar * Yer hava yuvar kat yuvarn zerinde, s azald yakla olarak 60-80 km aras nda n cakln k ndaki katman, mezosfer. orta yuvarlak * Futbol, basketbol vb. oyunlarsahas ortada bulunan ve ba vuru veya atnyap n nda lama u n ld noktanmerkez oldu alan, santra yuvarla n u . orta ortada * grnr yerde, gz nnde. * (sporda) sonucu belli olmayan kar malar iin kullan la l r. ortada b rakmak * birini ok g bir durumdayken terk etmek. ortada fol yok yumurta yok * Bkz. fol yok yumurta yok. ortada kalmak * yersiz kalmak, bar nacak yer bulamamak. * S fat-fiil, partisip: Hi tan kalmad dm . Gelen ocuk. Ad batas adam.

* g bir durumda veya iki aras kalmak. ey nda * (bir kimse zerine almamak. eyi) ortada olmak * d nlmesi ve yap lmas gerekmek. ortadan kald rmak * saklamak. * yok etmek. * ldrmek. ortadan kaybolmak * saklan lmak, bulunmaz olmak. * yok edilmek, kullan lmamak. * ldrlmek. ortadan kaybolmak * nereye gittibilinmemek, kimseye sezdirmeden gitmek. i ortadan s r olmak * kaybolmak, arkada iz b rakmadan gitmek. ortadan sylemek * herkesin iinde, belli bir kimseyi amalamadan konu mak. ortak * Birlikte i yapan, ortakla yararlarla birbirlerine ba kimselerden her biri, hissedar. a l erik, * Kuma. * Birden ok kimse veya nesneyi ilgilendiren, onlara zg olan, onlar kat yla olu m n lmas an, terek.

ortak (veya kuma) gemisi yrmelti gemisi yrmemi , * bir erke kar birbirleriyle anla in lar abilirler, ama karde kar geinemezler. lerin lar ortak blen * veya daha ok say blen say ki y . ortak arpan * veya ikiden artsay arpan say ki k y . ortak dil * Ana dilleri farkl topluluklar aras anla sa n nda may layan dil.

ortak etmek * bir payla eyi maya raz olmak, kat lmaya onay vermek. ortak fark * Bir aritmetik dizide bir geyi elde etmek iin ondan ncekine kat say lan . ortak gider * Kat mlkiyetinde her dairenin aylgiderlere e lde kat pay k it lma . ortak hesap * Birden fazla kiveya kurulu kulland banka hesab i un . ortak kat * Birtak tam say n kat m lar olabilecek say . ortak mlkiyet * Mallarortak kullan . n m ortak nesne * Birle cmlede yer alan yklemlere ortak olarak ba ik lanan nesne.

ortak olmak * bir payla veya bir kat eyi mak eye lmak. ortak llmez say lar * Aralar ortak tam blen bulunmayan say nda lar. ortak zne * Birle cmleyi olu ik turan yklemlerle ba olan zne. ml ortak payda * Asgar m terek. ortak tam blen * veya ikiden artsayn hepsini tam olarak blebilen say ki k n . ortak tmle * Birle cmledeki yklemlere ba zarf tmleci, nesne veya dolayl ik ml tmle. ortak yap m * e lkelerde iki veya daha ok yap ni itli mcn birli inden do film al . an mas ortak ya ama * Ba trden iki canln dengeli ve s bir i ka n k birliile birbirinden yararlanarak ya i amalar durumu. ortak ynetim * Koalisyon. ortak yklem * Birden ok znenin ba bulundu yklem. l u ortak maraba. * Ba ntarlas al veya srsne bakarak, belli bir anla kasn nda arak maya gre rnne ortak olan kimse, * Konakn sindirilmemi n besininden yararlanan konuk.

ortak l k * Ortak olma durumu. * Ortak ama durumu. ya ortakla a * Ortak olarak, el birli m iyle, tereken, kolektif. ortakla ac * Ortakla lyanl, kolektivist. ac k s ortakla l ac k * retim aralar ki sahiplikaldp ortak kullanmay toplum iinde her trl harekette ortak ndan isel i r ve davransavunan kolektivizm. reti, ortakla ma * Ortakla i mak i. ortakla mak * Ortak olarak davranmak, ortak olmak. ortaklarma t * Ortaklarmak iveya durumu. t i ortaklarmak t * Ortak duruma getirmek, kolektifle tirmek.

ortakl k

* Ortak olma durumu, i tirak, m areket. * veya daha ok kimsenin i ki yaparak kazan elde etmek iin birle meleri, irket, kumpanya.

ortakletmek k * ortak olma durumuna gelmek. ortaklkurmak k * irket, kumpanya amak veya al rmak. t ortaklsenedi k * Anonim irketlerde veya kooperatiflerde her orta yelik haklar gsteren ada yazsenet. n n l ortaklszle k mesi * Ortak ticar kurulu n olu lar umunda ortakl k artlar ieren belge. n ortakya ar * Ortak ya durumunda bulunan (canl ama ). ortakya k arl * Ortakya olma durumu. ar ortalama * Ortalamak i i. * veya ikiden artnicelik toplamn, bu niceliklerin sayna blnmesinden (sayvasat. ki k n s kan ), * Orta yerinden. * kar d aras olan, yakla ki nce t nda k. ortalamak * Ortas bulmak, ortas varmak. n na * Topla oynanan baz oyunlarda, oyuncu topu alanortas do atmak. n na ru ortalamas na * Ortalayarak. ortal * Defterde, bir araya getirilmi say yapraklarolu belli da n turdu blmlerden olan. u

ortal ... almak * kaplamak. ortal ... gtrmek * kaplamak. ortal birbirine katmak * karga a karmak. ortal kp geirmek r * herkesi heyecana srklemek. * ok k zarak evresindekilere ba p a r rmak. ortal k * Bulunulan yer, evre. * inde bulunulan, ya lan ev, oda gibi yer. an * Herkes. * Yeryznn grnen blm; evre, etraf.

ortala k armak * sabah olmaya ba lamak. ortaldzelmek k * toplum iindeki karklyok olmak, tedirginlik kalmamak. k

ortalkararmak k * ak olmak. am ortalkar k mak * toplumda veya devletler aras dzensizlik ba nda gstermek. ortalyat k mak * toplum iindeki dzensizlik ve karga sona erip dzenli ya a ayyeniden ba lamak. ortal k * Lokanta, gazino, pastahane gibi yerlerde ayak i lerine bakan kimse. ortal kta ortam btn. * Gz nnde, meydanda. * Canl varln iinde bulundu do veya madd bir u al artlar btn. n * Bir kimsenin veya bir insan toplulu unun ya etkileyen ruhsal, toplumsal ve kltrel etkilerin ayn * Nesnel ve toplumsal ynlerle bazen ki i dnyas da kapsayan yakevre, vasat. inin n n

ortam yaratmak * imkn sa lamak. ortanca * Ya m karde by ile k aras bulunan. bak ndan in nda * Byklk, irilik bak ndan nesne aras sondan veya ba ikinci gelen. m nda tan

ortanca

* Tarangillerden, k z k rm, pembe veya mor renkli ieklerini yaz ba aan, glgelik yerlerde yeti nda tirilen bir ss bitkisi (Hydrangea hortensia). ortancal * Ortancas olan. ortansa n * Il ml siyas grgre, sosyal alanla ilgili sosyal yap koruma veya oldu gibi srdrme e e y u iliminde bulunan partilerin benimsedikleri gr . ortansolu n * Il ml siyas grgre, sosyal alanla ilgili kkl de imleri gerekle e i tirmek abas bulunan partilerin nda benimsedikleri gr . ortaokul okulu. * rencileri genel e yoluyla bir yandan hayata, bir yandan da liseye haz itim rlayan yk orta ll retim

ortas bulmak n * derecesini bulmak, uzlarmak. l ml t ortay * Bir dzlem ayn eklin yndeki paralel btn kiri lerini e paralara blen (izgi). it * Bir uzay yzeyi e iki paraya blen (dzlem, izgi). , bir it

ortaya almak * her yan evirmek, ku n atmak. ortaya at lmak * ileri srlmek, herkesin bilgisine sunulmak. * (bir kimse) bir iyapmak iin kendini gstermek, ortaya at i lmak.

ortaya atmak * sylemek, ileri srmek. ortaya bir balgam atmak * bir i vam iken, biri herkesin zihnini buland k nda racak bir sz sylemek. ortaya karmak * delilleriyle gstermek, ispat etmek. ortaya kmak * yokken var olmak, meydana kmak, tremek. * biri kendini gstermek. ortaya dkmek * karmak, gstermek. * a klamak. ortaya d mek * (kad orta mal n) olmak, soka d a mek. ortaya koymak * herkesin grebileceyere koymak. i * yaratmak, yapmak. ortaya srlmek * anlat lmak, belirtilmek, sylenmek. ortaya yay lmak * herkes taraf duyulmak, yay ndan lmak. Ortodoks * Do maya ve kilise retisine uygun olan. * Ortodoksluk mezhebinden olan (kimse). Ortodoksluk * Me kilisenin resm kararlar uygun ve d ru na reti ncelerin btn. * Do Hristiyan kiliselerince srdrlen, Yunan ve Slvlaro u n unun benimsedimezhep. i ortodonti * Di hekimli di enelerin zerine estetik ve grev bak ndan dzenli bir biimde inin, leri mlar yerle tirmekle u an kolu. ra ortoklz * Dik a biiminde ayr olan, billrlar tlar para hlinde dilinen bir e potasyum feldspat. it ortopedi * Hekimli ocuklardaki vcut biimsizliklerini dzelten veya nleyen bir kolu. in * Vcutta kemikler, eklemler, kaslar, kiri sinirler gibi hareketi sa ler, layan organlar bozukluklar n n dzelten, tedavi eden cerrah kolu. ortopedik * Ortopedi ile ilgili olan. ortopedist * Ortopedi uzman . * Ortopedi protezleri yapan kimse. ortoz * Ortoklz.

orucunda olmak * herhangi bir yemez imez olmak. eyi

oru

* Tanr ibadet amac yeme, ime gibi birok 'ya yla eylerden belli bir sre veya biimlerde kendini al koyma. * Haz veren eylerden sa lanan yoksunluk.

oru amak * vakit gelince oru bozmak, iftar etmek. oru bozmak * bir yiyerek, ierek orucunu kesmek veya sona erdirmek. ey oru tutmak * oru ibadetini yerine getirmek. oru yemek * oru tutmamak. orulu orusuz orun * Oru tutan (kimse), niyetli. * Oru tutmayan (kimse). * zel yer. * Makam, mans mesnet, mevki. p,

orunlama * Bir konunun yerine onunla benzerlikleri olan bir ba konuyu anlatma. ka orya * Karo. oryantal * Do ile ilgili, do hat u uyu rlatan.

oryantalist * Do bilimci, u arkiyat , mste rik. oryantalizm * Do bilimi. u Os * Osmiyum'un k saltmas . Osman * Osmanl ilgili. larla

Osmanl * XIII. yzy Osman Gazi taraf Anadolu'da kurulan ve birinci Dnya Sava lda ndan sonra da ndan lan byk Trk mparatorlu unun uyruklar verilen ad. na * D nd ekinmeden, a syleyen, bulundu toplulukta yetki sahibi olan. n ka u Osmanl Trkesi * XIII-XX. yzy aras Anadolu'da ve Osmanl llar nda Devleti'nin yay btn lkelerde kullan ld lmolan, Arapa ve Farsana baskalt kalan Trk diline verilen ad. n r s nda Osmanl ca * Bkz. Osmanl Trkesi. Osmanl l cac k * Osmanl cadan yana olan kimsenin tutumu.

Osmanll c k * Osmanl d l ncesini benimseyen ve yayan d ak . k nce m Osmanl l k * Osmanl olma durumu. osmiyum * Mavi renkte, 2700 C de eriyen, pltin filizlerinde bulunan ok klgan bir element. K r saltmas Os.

osmiyumlu * Bile iminde osmiyum ieren (madde). osteololi osurgan * Kemik bilimi. * ok yellenen.

osurgan bce i * Kendisini, pis bir koku ile savunan bir bcek (Brachynus crepitans). kard osurma * Osurmak i i. osurmak * Yellenmek.

osuru cinli u * abuk ve olmayacak eylere bile kp fkelenen kimse. z osuruk * Yellenme.

o inografi * Okyanus ve denizlerin fiziksel, kimyasal ve biyolojik zellikleri zerine deneysel ararmalar yapan bilim t kolu, ana deniz bilimi. ot * Toprak stndeki blmleri odunla p yumu kalan, ilkbaharda bitip, bir iki mevsim sonra kuruyan may ak kk bitkilere verilen ortak ad. * A zehir. , * l. * Otla yap lmveya otla doldurulmu . * Esrar. ot tutunmak * vcuttaki istemneyen k d llar rmek iin il srnmek. ot yiyenler * Bitki yiyerek beslenenler. ot yoldurmak * ok zor bir i grdrmek, ok u t rarmak. otac otac l k * Hekimlik. ota * Hekim.

* Byk ve ssl ad r. otak * Bkz. ota . otak * Ota yapan veya satan kimse. * Orduda ota kuran er. * Otalamak i i. * Zehirlemek, a lamak. * Otamak. * Otamak i tedavi. i, * vererek hastal iyi etmeye al l tedavi etmek. mak, * Gerek olan, gere veya asl dayanan, orijinal, mevsuk. e na otarma otarmak otarsi otar i * Bkz. otokrasi. otu otul otel * Kylerde hekimlik yapan kimse. * Otla beslenen (hayvan). * Otarmak i i veya durumu. * Otlatmak. * Bir lkede ekonomik alandaki ihtiyalar kendi kendine kar lamaya ynelen tutum.

otalama otalamak

otama otamak otantik

* Yolcu ve turistlere geceleme imkn lamak, bunun yan yemek, e sa nda lence gibi trl hizmetleri sunmak amac kurulmu letme. yla i otelci * Otel sahibi kimse. * Otel i leten kimse. * Otel sahibi olma durumu. * Otel i letme i i. * kapan psikolojik sorunlar kimse. ine k, olan * yneliklik. e otlak

otelcilik

otist otizm

* Hayvan otlat yer, salmal yayla, mera. lan k, otlak * Para ve emek harcamadan ba n s ndan geinen (kimse). kalarn rt otlak l k * Ba ns ndan geinme durumu. kalarn rt otlakiye otlama otlamak * (hayvan) Dola yerdeki ot, imen, yaprak vb.ni yemek, me olmak, bulunmak. arak gul * Para ve emek harcamadan ba n s ndan geinmek. kalarn rt otlanma * Otlanmak i i. otlanmak * (hayvan) Otlamak. * (otlak) Hayvanlar taraf yenilmek. ndan * Otlat i lmak i. * Osmanl dneminde, devlet mal otlaklarda yay hayvanlardan al vergi. lan nan * Otlamak i i.

otlat lma

otlat lmak * Otlamaya b lmak. rak otlatma * Otlatmak i i.

otlatma sistemi * Bir meradan beklenen maksimum yarar , zellikle vejetasyona devaml zarar vermeden elde etmek ve bir bununla birlikte meranher tarafn ayn n n derecede otlat n lamak iin uygulanan bir otlatma pln lmas sa . otlatmak * Hayvan sry otlayabilecebir yere gtrmek, otlamaya b veya i rakmak, otlamas sa n lamak. otlu * Otu olan.

otlu ba a * Kara kurba (Bufa). a otlu peynir * Gzel kokulu otlar zellikle yaban sar n iine kat yla yap bir e beyaz peynir. n, msa n lmas lan it otluk * Otu bol olan yer. * Kiin kurutulmu yn ot . * Ot konulan yer. oto oto * Otomobil kelimesinin k lm. salt oto park l k * Baz kelimelerin birle imine girerek "kendi kendine'" anlam veren n ek. n

* Otoparkini yapan kimse. i otoban * Otoyol. otobiyografi * Bir ki kendi hayat anlatt yaz ya yks. inin n , z am otobiyografik * Otobiyografi ile ilgili. otobs otobs * Otobs i letmecisi. * Otobs ofr. otobslk * Otobs i letmecili i. otodidakt * z renimli. otoerotizm * Ki kendi vcudu zerinde cinsel etkinliklerde bulunma sap . inin nc otogar otograf * Bir yazarveya ki kendi elinden (yaz n inin kan ). otografi * Ya mrekkeple zel k izilen l da ekillerin litografya tekniile ta i zerine yaz . lmas * ehirler aras motorlu ta n yolcular ald ve indirdikleri yer, garaj. al an tlar n klar * Yolcu ta motorlu, byk ta yan, t.

otojestiyon * z ynetim. otokar otoklv * Vida ve civatalarla tutturulmu basit bir kapaolan, i bas dayan kap. nca kl * Lboratuvar i lerinde ve ameliyatlarda yararlan her trl ara ve gereleri mikropsuzlarmak iin lan t kullan bas buhar kazan lan nl . otokontrol * z denetim. otokrasi * Hkmdar btn siyasal kudreti elinde bulundurdu ynetim biimi. n, u otokrat otokritik otokton * Siyasal kudreti elinde bulunduran (hkmdar). * z ele tiri. * Yerli. * Toplu geziler iin yap lmbyk otobs.

otolit otoman

* Bkz. i ta itme . * Bir tr ipekli kuma . * Sedir biiminde kanepe.

otomasyon * Endstride, ynetimde ve bilimsel i lerde insan arac l olmadan i otomatik olarak yap . lerin lmas otomat * Canl varln yapabilecebazleri yapan mekanik veya elektrikli ara. bir i i * S su verecek biimde haz cak rlanm hava gaz , ocakl cihaz. * Yap larda, merdivenleri ayd nlatacak biimde dzenlenmi elektrik tesisat . otomati almak (veya ba e lamak) * kendi kendine yeniden dzene sokmak. otomati gemek e * otomatik olarak al maya ba lamak. otomatik * Mekanik yollarla hareket ettirilen veya kendi kendini yneten (alet). * (insan iin) dnda yap (davran rade lan ).

otomatik olarak * kendili inden. otomatik sigorta * Fazla ak geti manyetik veya termik mekanizmalarla devreyi aan alet. m inde otomatikle me * Otomatikle i mek i. otomatikle mek * Otomatik duruma gelmek. otomatiklik * Otomatik olma durumu. otomatikman * Otomatik olarak. otomatizm * Bir cihaza, bir alete otomatik bir i kazand leyi rmak iin gerekli olan dzen. otomobil * Patlamal , iten yanmal , elektrikli bir motor veya gaz trbiniyle hareket eden ta t. otomobilci * Otomobil alsatan kimse. p otomobilcilik * Otomobil alsatma i p i. otomotiv otonom * zerk, muhtar. otonomi * Motorlu ta yap n m konu alan endstri kolu. t

* zerklik, muhtariyet. otopark * Motorlu ta n belli bir sre iin b ld yer. tlar rak otopark * Otoparkta al grevli. an otoplsti otopsi otoray * Ray zerinde i leyen motorlu ta arac ma . otorite * Yetke, sulta, velyet. * Eksik bir organa, ki ba bir yerinden para aleklemek yoluyla yap onar inin ka p lan m. * lm sebebini belirlemek amac bir cesedi ainceleme i yla p i.

otorite sa lamak (veya temin etmek) * yetki kurmak veya sahibi olmak. otoriter otoriterli * Otoritesi olan, otoriter. otosist otostop * Bkz. i kesesi. itme * Bir yayan yoldan geen bir otomobili durdurarak binmesi ve gideceyere para vermeden gitmesi. n i * Yetkeli, otoriteli.

otostop yapmak * bu biimde yolculuk etmek. otostopu * Otostop yapan (kimse). otostopuluk * Otostop yapma i i. ototrof ototrofi otoyol * H bir trafik ak sa zl m lamak amac yap veya drt yla lan, eritli, ift ynl geni otoban. yol, otsu * Ot gibi olan, gvdesi odunla mayan, k mrl (bitki). sa * z beslenen. * z beslenme.

otsu topluluk * Gvdesi odunla mayan k mrl bitki toplulu sa u. otsul * Bkz. otsu.

otsuz

* Otu olmayan.

otu ek kkne bak * ki kimli inin ini renmek iin soyunu sopunu bilmek gerekir. oturacak * Sandalye, tabure, kanepe gibi stne oturulan ey. oturak * Oturulacak yer veya ey. * Tahtadan alak iskemle. * Bir yere gelen taraf eyin , taban. * abdest bozulan kap, lz k. ine ml * algve kad e kili, l nl lenti. * Bacaklar veya ba bir yerinde, gezmesine engel olacak bir zr oldu nda ka undan hep evde oturan (kimse), * Boru mengenesinin tezgha oturdu ve vidaland blm. u * Krekli teknelerde krekilerin oturdu enli tahta. u

ktrm.

oturak lemi * Anadolu'nun baz yrelerinde, sadece erkeklerin kat kad oynat ikili toplant ld, n lan . oturak kndesi * Gre bir elin arkadan iki bacak aras te ndan, tekinin de nden getirilerek kaszerinde kilitlenmesi k biimindeki kndeleme. oturakl * Sa gsteri lam, li. * Sayg uyand a l ran, . rba * (sz iin) Yerinde ve s nda sylenen. ras oturakl l k * Oturakl davrana l oturmu l , rba k, luk. oturma * Oturmak i i. * (k sre ile) Konuklu gitme. sa a

oturma belgesi * Baz lkelerde al veya ticaret yapan kimselere verilen oturma izni belgesi. an oturma duvar * Su basman , oturmal k. oturma grevi * Bir istegerekle i tirmek amac i yla, ilerin i yerlerinden ayr lmaksn bulunduklar oturarak grev z yere yapmaktan ka nmalar . oturma grubu * Koltuk, kanepe, sandalye, kolakl sandalye, sallanan koltuk vb. mobilyalardan olu grup. an oturma izni * Belli bir blgede resm makamlarca verilen oturma belgesi. oturma mobilyas * Boyutlar insan vcudunun llerine uygun olan ve rahat oturmay layan, oturma yzeyi elstik ve ekli sa veya elstik olmayan malzemeden yap mobilya. lan oturma odas * Ev halkn oturmas ayr n iin lmoda.

oturmak

* Vcudun belden yukar dik duracak biimde a kaba etlere vererek bir yere yerle s rl mek. * Bu biimde yerle i yerde kalmak. ti * Uygun gelmek. * Bir yerde srekli olarak kalmak, ikamet etmek. * Hibir i yapmadan bo vakit geirmek, bo durmak. * (toprak veya yap kmek, a iin) ainmek. * Biriyle beraber ya amak. * Bir iyapmakta olmak, bir i ba i e lamak zere olmak. * Mal olmak. * Yer almak, gemek. * Benimsenmek, yerle mek, kkle mek. * Belli bir yrngede dnmeye ba lamak. * (s tortular Dibe kmek, dipte toplanmak. v iin) * Herhangi bir durumda belli bir sre kalmak.

oturmal k * Su basman , oturma duvar . oturmu * Yerle yerle , glenmi ik, mi . oturmu luk * Oturmu olma durumu. * Benimsenmi , yerle olma durumu. mi oturtma * Oturtmak i i. * Halka halka kesilmi patates, patl kabak gibi sebzelerden yap bir e k can, lan it ymal yemek. oturtmak * Oturmak i yapt ini rmak. * Koymak; yapmak, yerle tirmek. oturtmal k * Yapn toprak stnde kalan, 1 m kadar ykseklikte, btn yap n boyunca devam eden, stne gelen duvarlardan birka santim d ntana temel duvar k l ar . oturtulma * Oturtulmak i i. oturtulmak * Oturtmak i konu olmak. ine oturulma * Oturulmak i i.

oturulmak * Herhangi biri taraf oturmak i lmak. ndan i yap oturum * Bir meclis veya kurulun zmlenmesi gereken sorunlar gr tart p iin yapt toplant mak , celse. * Yasama meclislerinin birle imlerinden her biri. oturup kalkmak * hareket etmek. oturu * Oturmak i i veya biimi.

oturu ma * Oturu i mak i.

oturu mak * Yat mak, h azalmak. z otuz * Yirmi dokuzdan sonra gelen sayn ad bu say gsteren i 30, XXX. n ve y aret: * kere on, yirmi dokuzdan bir art k.

otuz be lik * inde s maddelerden, 0,50 lt. lsnde bulunan e. v i * Kk rak . otuzar otuzluk * Otuz saynle sn tirme biimi; her birine otuz; her defas otuzu bir arada. nda * Yaotuz civar olan. nda * inde otuz det bulunan. * Otuz lira de erinde olan.

otuzuncu * Otuz sayns s ; s yirmi dokuzuncudan sonra gelen. sn ra fat rada ova * evrelerine gre ukurda kalm o unlukla alvyonla rtl, e az, akarsularderine gmlmemi , imi n oldu genellikle geni u, veya dar dzlk, yaz . oval * Yumurta biiminde olan, yumurtams , sobe, beyzi. * Kapal , dbkey ve uzunca btn e riler, zellikle elips gibi iki simetri ekseni olan (simetrik e ri). * Ovalamak i i.

ovalama

ovalamak * Ellerini bir veya birbirine srtmek. eye * Serte ovmak. * Ezmek veya ufak paralara ay rmak. ovalanma * Ovalanmak i i. ovalanmak * Ovalamak i konu olmak. ine * Kendi kendini ovmak. ovalatma * Ovalatmak i i. ovalatmak * Ovalamak i ba na yapt ini kas rmak. oval oval k ovas z * Ovas olmayan. ovdurma * Ovada ya ayan, ova halk olan. ndan * Ovas olan, ovalarla kapl .

* Ovdurmak i i. ovdurmak * Ovmak i yapt ini rmak. ovdurtma * Ovdurtmak i i. ovdurtmak * Ovdurmak i birine yapt ini rmak. ovma ovma * Hamuru ovalayarak yap r larla pi lmknt irilmis orba. * Taze tarhana. ovmak * Bir zerine bast el gezdirmek. eyin rarak * Bir temizleyiciyle bir yeri veya bir kuvvetle srterek temizlemek. eyi ovogon * Alg, mantar gibi ilkel bitkilerde dicinslik hcresi. i ovogon da arc * ieksiz bitkilerin o unda reme organlar bar ran bo n nd luk. ovolit ovulma ovulmak * Ovmak i konu olmak. ine ovunma * Ovunmak i i. * ie mineral kabuklardan olu balyumurtas an k biiminde kalker. * Ovulmak i i. * Ovmak i i.

ovunmak * Kendi kendini ovmak. ovu mak * Ovu turmak i i.

ovu turma * Ovu turmak i i. ovu turmak * Bir bast ba bir zerinden geirmek. eyi rarak ka ey * (el iin) Birbirine srtmek. oy * Bir toplant kat ya lanlar bir sorunla ilgili birka seenekten birini tercih etmesi, rey. n, * Bu tercihi belirten i sz veya yaz aret, .

oy birli i * Bir toplant oylamaya kat btn yelerin ayn da lan ynde oy kullanmas . oy birliile i * oylamaya kat btn yeler ayn lan ynde birle erek.

oy oklu u * Oylamaya kat lanlar yar fazlasn ayn n dan n ynde oy kullanmalar . oy hakk * Ki tan oy verme yetkisi. ilere nan oy sand * Seimlerde oy k n iine at mhrl sand tlarn ld k. oy vermek (veya oyunu kullanmak) * bir sorun zerindeki gr belirtmek, rey vermek. n oya * Genellikle ipek ibri kullanarak i mekik, tveya firkete ile yap ince dantel. im ne, lan

oya ie i * Koyu menek veya pembe renkte iekler aan ss bitkisi (Lagerstroemia indica). e oya gibi * ince, gzel, zarif.

oya koymak * bir konuda sonucu belirlemek iin oy verilmesini istemek, oylama yoluyla bir toplu gr almak. un n oyac oyac l k oyalama * Oya yapan veya satan kimse. * Oya yapma ve satma i i. * Oyalamak i i.

oyalamak * Belirli bir sre birinin dikkat ve ilgisini ba bir zerine ekmek, me etmek. ka ey gul * Vakit kazanmak iin aldatmak. * E lendirmek, ho vakit geirtmek. a oyalamak * Oya ile sslemek. oyaland rma * Oyaland i rmak i veya durumu. oyaland rmak * Oyalanmas yol amak, oyalanmas sa na n lamak. oyalanma * Oyalanmak i i. oyalanmak * Oyalamak i konu olmak. ine * Kendi kendini oyalamak. * Bo zaman harcamak, vakit geirmek. una oyalant * Oyalanmak iin yap hobi. lan ey, oyalay c * Vakit geirmeye yol aan, e lendiren, ho vakit geirten.

oyal oyculuk oyda

* Kenar oya yap na lmveya geirilmi . * Oy alabilmek iin trl yollara ba vurma i i. * Ayn ncede, ayn d inanta olan, hemfikir.

oydurma

* Oydurmak i i.

oydurmak * Oymas sa n lamak. oylama oylamak * Oya koymak veya oya sunmak. oylamaya gemek * oy verme i lemine ba vurmak. oylamaya koymak * bir toplant oy sayn daki s belirlemek, oy verilmesini istemek, oya sunmak. oylan oylanma * Oylanmak i i. oylanmak * Oylamak iyap i lmak. oyluk oylum * Uyluk. * Hacim, cirim. * oyulmuukur duruma getirilmi i , . * Resimde derinlik, boyutluk etkisi, mimarl mekn kar kta l. * Oylamak iveya biimi. i * Oy kullanma i i.

oylum oylum * Oymal , girintili nt k l . oylumlama * Resim ve heykel sanat gelere hacim duygusu ve biim verme i modelj. nda i, oylumlamak * Resim ve heykelde gelere oylum duygusu ve biim vermek. * Klterek yapmak. oylumlu * Oylumu olan, hacimli. * Byk, geni . oyma * Oymak i i. * Bir nesnenin yzeyini zel aralarla oyarak veya delerek trl biimler verme. * A yongas a .

* Oyularak yap ssleme. lan * Oyularak yap lm . oyma ak l * Yer etmiuzun tecrbeler sonunda kabul grm , nasihat. oyma bask * inko, bak tahta gibi levhalara kaz ile yap resimleri k basma tekni r, ma lan, da i. oymac * Oyma i yapan sanat leri , hakkk.

oymac l k * Oyma yapma sanat . oymak * Keskin, sivri ulu bir cisimle bir yontarak veya delerek ukur olu eyi turmak. * Kuma bir girintili bir biimde kesmek. gibi eyi

oymak

* Dil ve kltr ynnden byk bir trde gsteren, bir ok boydan olu yapndaki aileler aras lik an, s nda toplum, ekonomi, din, kan veya evlilik ba bulunan gebe veya yerle nitelikteki topluluk, a lar ik iret. * zcilikte kk birlik. oymak her biri. * Hemen hemen benzer veya ayn y zlardan olu , Samanyolunun seyrek yapgen kmelerinden tr ld mu l

oymak oymak * Top top, kme kme. oymakba * Oymaklarlideri, nde geleni. n * zcilikte kk birliklerin ba . oymal * Oymalar bulunan, oymalarla sslenmi olan.

oymal yaprak * Me yapragibi kenarlar e girintili ntolan yaprak. k l oynak * K ldayan, yerinde sa durmayan, hareketli. m lam * Hareket, canl veren. l k * De ken, karars i z. * (kadveya kiin) Davran a l n z lar rba olmayan. * Eklemlerin bklp do rulmaya elveriolan e oynar eklem. li idi,

oynak kemi i * Diz kapakemi i. oynaka oynakl k * Oynak olma durumu. * Oynaka davran . oynama * Oynamak i i. oynama! * Oynak (bir biimde), oynak olarak.

* (olumsuz olarak) "oyalanma, geregibi yap, bo vakit geirme!" anlam kullan i una nda l r. oynamak * Vakit geirme, e lenme, oyalanma gibi amalarla bir u mak. eyle ra * Herhangi bir tutku, ilgi veya oyalanma gibi sebeple bir kendini vermek. eye * K ldamak, hareket etmek. m * Bir srekli evirip evirmek veya srekli olarak dokunmak. eyi * Bir temsilde rol almak. * Film gsterilmek. * (tiyatro iin) Sahneye konmak. * Tedirgin etmek, rahatsedici davran bulunmak. z ta * (e iin) Herhangi bir paras m ya k ldamak, hareket etmek. * (insan iin) (olumsuz olarak) Gerekli grevini yapacak hareketten yoksun olmak. * Sars lmak, yeri demek. i * Sporla ilgili al malara kat lmak. * Mzi gerektirdiuyumlu hareketleri yapmak. in i * Rastgele yn vermek, aldatmak. * Herhangi birine karnemsemeyici davran larda bulunmak. * Byk bir ustal beceri ve kolayl bir iyapmak. k, kla i * Tehlikeye koymak. * De iklik gstermek. i oynan * Oynanmak iveya biimi. i oynanma * Oynanmak i i.

oynanmak * Oynamak i konu olmak. ine * Herhangi biri oynamak. oyna oynak l * Aralar toplumca ho nda kar lanmayan ili bulunan kadveya erkekten her biri. kiler n * Oyna iveya mesle i n i.

oynak etmek l * toplumda ho kar lanmayan ili kilerde bulunmak. oyna ma * Oyna i mak i.

oyna mak * Birbiriyle oynamak. * letmek. k kta oynat lma * Oynat i lmak i. oynat lmak * Oynatmak i konu olmak. ine oynat m * Oynatmak i i. * Sinema endstrisinin, filmlerin seyircilere gsterilmesi i u an kolu. iyle ra oynat mc * Oynat i u an kimse. m iyle ra oynat

* Oynatmak i i veya biimi. oynatma * Oynatmak i i. oynatmak * Oynamas sa n lamak. * K ldamas yol amak. m na * Herhangi bir canl istenilen hareketleri yapt ya rmak. * Korkutmak, heyecanland rmak. * Herhangi bir devi yerine getirmeyerek kartaraf dzenle oyalamak. * Sahneye koymak. * Bir ara, gere kullanmak. * Akl yitirmek. n oynaya oynaya * Sevine sevine, byk bir sevinle. oynay * Oynamak i i veya biimi. oysa hlbuki. oysaki oyuk * Oysa, hlbuki. * Oyulmuii bo ukur olan. , ve * Oyulmu yer. * Oyu olan, oyuklar u bulunan. * Elle yap kal seyrek diki lan n, . * Aralar kar k, ayklbulunan iki cmleyi "tersine olarak, -dihlde" anlamlar birbirine ba nda tl r k i yla lar,

oyuklu oyulga

oyulgalama * Oyulgalamak i i. oyulgalamak * (kumaGeligzel dikmek. ) i * Saplamak, sokmak. oyulgalanma * Oyulgalanmak i i. oyulgalanmak * Kuma igzel dikilmek. geli * Birikmek, s ralanmak. oyulgama * Elle yap kal seyrek, geli lan n, igzel diki . oyulgamak * Oyulgalamak. oyulganma * Oyulganmak i i. oyulganmak

* Bir iine iyice girmek. eyin oyulma * Oyulmak i i. oyulmak oyulu oyum * Oymak i lmak. i yap * Oyulmak i i veya biimi. * Oymak i i.

oyumlama * Oyumlamak durumu veya biimi. oyumlamak * (bitki) Kk salmak, tutmak. oyun * Vakit geirmeye yarayan, belli kurallar e olan lence. * Kumar. * k k uyandc a nl r hner. * Tiyatro veya sinemada sanatn roln yorumlama biimi. n * Mzik e inde yap hareketlerin btn. li lan * Sahne veya mikrofonda oynamak iin haz rlanmeser, temsil, piyes. * Bedence ve kafaca yetenekleri geli tirmek amac yap evikli dayanan her trl yar yla lan, e ma. * Hile, dzen, desise, entrika. * (gre Hasm yenmek iin yap trl biimlerde c te) n lan a hareket. rt * (teniste) Taraflardan birinin drt say kazanmas elde edilen sonu. yla

oyun alan * Malaryap yer. n ld oyun almak * oyunda kazanmak, say sahibi olmak. oyun ba lamak * gre rakibe bir oyun uygulayonu sonuland te p rmadan beklemek. oyun bozmak * tasarlanmbir i i yersiz ve vakitsiz olarak kar rmak, plnlar st etmek. t alt * mk etmek. z l k oyun karmak * ba l aroyun oynamak. oyun ebesi * ocuk oyunlar oyunun baveya cezal, ebe. nda s oyun etmek * kurnazl birini aldatmak. kla oyun havas * K ritmli ezgi. vrak oyun k d * skambil k . d oyun kurmak * bir yar kazanmak iin belirli bir taktik uygulamak. may

oyun kurucu * (futbolda) Tak savunucular ile ak lar aras yer alan, grevi hem savunucular, hem de ak lara mda, nc nda nc yard etmek olan oyuncudan her biri, haf. m oyun masas * zeri genellikle yeile kaplanmmasa. il oyun oynamak * birini aldatmak, kand rmak. oyun sahas * Oyun alan . oyun salonu * Oyun masalarn bulundu geni n u oda. oyun vermek * oyunda kaybetmek. oyun yapmak * gre rakibe oyun uygulamak. te oyun yazar * Tiyatro, radyo ve televizyonda sahnelenmek veya oynanmak zere piyes, ske tr eserler kaleme alan sanat . oyun yazarl * Oyun yazma i i. * Oyun yazarn mesle n i. oyuna kmak * oyun iin sahneye kmak. oyuna gelmek * aldat lmak. oyuna getirmek * birini tuza d a rmek, aldatmak. oyuna kurban gitmek * bir hile, dzen sonunda zarara, iftiraya u ramak. oyunbaz * Oynamay seven. * Dzenci, hileci.

oyunbazl k * Dzencilik, hilecilik. oyunbozan * Birlikte yap na karar verilen bir i tek tarafl lmas ten cayan (kimse), mk z . oyunbozanl k * Oyunbozan olma durumu, mk z l k. oyunbozanletmek k * birlikte yap lmas plnlanan bir i ekilmek. ten oyuncak * Oynaye p lenmeye yarayan her ey. * nemsiz ve kolay i .

* Ba nca bir ara gibi kullan hie say gsz kimse. kalar lan, lan, oyuncak * Oyuncak yapan veya satan kimse. oyuncak l k * Oyuncak yapma veya satma i i. oyuncakl * Oyuncaolan. * ocuksu, ocuk gibi davranan. oyuncu * Herhangi bir oyunda oynayan kimse. * Sahne, perde veya bir gsteride rol alan sanat , aktr, aktris. * Oyunu seven. * Dzenci, hileci. * ok oyun yapan, oyundan oyuna geen kimse.

oyunculuk * Oyun oynama i i. * Sahne sanat l. * Dzencilik, hilecilik. oyunlar tlma * Oyunlar durumu. tlmak oyunlar tlmak * Oyun biimine getirilmek. oyunlarma t * Oyunlarmak i t i. oyunlarmak t * Tiyatro trnden olmayan herhangi bir eseri teknik ynden oynanabilir duruma getirmek. oyunluk oyuntu * Tiyatroda oyun oynanan yer, sahne. * Oyulmu blm. * Oyuk, ukur.

oyunu almak * oyunu kazanmak. oyu * Oymak i i veya biimi. ozalit ozaliti ozan * Yzeyi karduyarl madde ile kapl a bir k zerine, kal ekilmi t ptan resim kopyas . * Ozalit yapan veya karan kimse. * Halk airi. * yazar kimse, iir air. * Ozana yakr (biimde), ozan gibi.

ozanca

ozanl k ozans

* Ozan olma zelli i. * Ozana yakr biimde, ozan gibi, airane.

ozans l k * Ozans olma durumu, airanelik. ozmonoloji * Ozmos bilimi. ozmos ozokerit ozon * Moleklnde atom bulunan oksijenden olu a kokulu, gaz durumundaki basit element (O3). an, r ozon lm * Havada ve oksijen iindeki ozonu lme i i. ozon tedavisi * Lokal veya genel banyo, pansuman veya nga hlinde ozon ve oksijen vererek yap tedavi. r lan ozon yuvar * Atmosferin 15-40 km aras bulunan tabakas nda . ozonlama * Ozonlamak i i. ozonlama cihaz * Ozonlanmoksijen elde etmeye yarayan, duyarl alet, ozonlay. bir c ozonlamak * Oksijeni ozon durumuna getirmek. ozonla ma * Ozonla durumu. mak ozonla mak * Ozon durumuna gelmek. ozonlar tc * Ozonlu oksijen veya hava haz rlayan alet. ozonlay c * Ozonlama cihaz . ozonoliz * Ozonla ayr ma. * Gei me. * Yer mumu.

ozonometre * Ozonler. ozonosfer * Ozon yuvar . ozonoskop * Ozonun varln tespit etmeye yarayan dzenek.

ozonler * Atmosferdeki ozon niceli tespit etmeye yarayan alet. ini ozonr ozuga * Tikinme veya b anlat kma r. , bek * Trk alfabesinin on dokuzuncu harfi; ses bilimi bak ndan ince, yuvarlak, geni m nly gsterir. * Ozonun ift ba organik maddelerle meydana getirdikat bilei. l i lma i * Tropikal Afrika ve ormanlalanlarda yeti ince dokulu bir a tr (Saccoglottis gabonensis). k en a

* Birbirine benzer veya ayn cinsten olan eylerin olu turdu btn, tak kme grup. u m, * zne, yklem veya e tmlelerle birlikte kullan szlerin btn. itli lan * Genel olarak ya , uzay da mlar h bak ndan benzer zellik gsteren dizgelere ili , yap l ve zlar m kin y zlar kmesi. ld bek bek * Yn yn, kme kme toplu bir biimde. beklenme * beklenmek durumu veya biimi. beklenmek * bek durumuna gelmek, bek bek olmak. bekle me * bekle durumu. mek bekle mek * Bir grup olu turmak, bek durumunu almak. br * "Bu" zamiriyle belirtilen bir eyden sonda olan, teki, di er. * (zaman iin) nmzdekinden bir sonraki.

br dnya * ldkten sonra ruhun ya ayaca inan lem, ahret. na lan br dnyay boylamak * lmek. brk br * teki, br kiveya di i ey, eri. c * (ocuk dilinde) Umac . * br.

cn karmak * Bkz. almak. * Kt bir davranveya sz cezaland rmak iin ktlkle kark verme isteve i intikam. l i i,

almak (veya cn almak) * yap bir ktl acn lan n s ktlk yaparak karmak, intikam almak. be * Geveze, ok konu an. * Ukal, bilgi geinen. * lenmek iveya durumu. i

lenme

lenmek * beslemek, ile dolu duruma gelmek, h beslemek, kin duymak. n l d d * Kin ve intikam dolu, alma iste olan. inde * Karaci salg ye sar erin lad il, renkte acv v s, s safra. * Yanarken gzel koku veren bir a d a . a, ac * Bu a n klmparalar yap tts. ac y ndan lan

d a ac * Dulaptal otugillerden, s lkelerde yeti din trenlerde yak ve yanarken gzel koku veren, tropik cak en, lan blgelerde yeti odunu ve kabu ho en, u kokulu bir a (Aquilaria agallocha). a d d * Dnl .

d kanal * Karaci ve d kesesi kanallarn birle er n mesinden olu safray a veren kanal, koledok. an, ba rsa d kesesi dem deme demek * Bir alveri kisinde, borlu olunan kar alacakl vermek, tediye etmek. ili eyin ln ya * Bedelini vererek bir zarar kar lamak, tazmin etmek. * (bir ibir kurulu , iin) Harcanan, yatlan paray kartmak, itfa etmek. r * Bir i bir grevin kar vermek. in, ln * Bir zveri ile, zahmetle kavu eye mak. demeli * De postahaneye dendikten sonra alya verilecek olan. eri c * Kartarafa denmek yla edilen (telefon) veya ekilen (telgraf). art * demi olan. * Bir i ayr belli para, tahsisat. iin lan * Devlet harcamalarn yap n labilmesi iin, her y btesiyle yrtme organ verilen harcama izni. l n na * Parlamento yelerine, grevleri sebebiyle verilen, yolluk dnda kalan para. * Karaci yapk, armut biiminde, d salg kk organ, safra kesesi. ere layan * Baz hastal klarda yzde, ellerde, ayaklarda grlen iltihaps. z i * demek itediye. i,

demli denek

denekli

* deneolan. i * Belli dnemlerde devlet btesinden yard veya belirli bir pay alan kiveya kurulu m i . deni denme * denmek i i. denmek denmez denti de me * de i mek i. de mek * Birbirine olan borlar deyip, alacak verecek b rakmamak. * Kar k olarak benzer ihareket yapveya bir verip manen borlu kalmamak. l , p ey * detmek i i. * demek i yapt ini rmak. * Yap , yerine getirilmesi, insanlduygusu, tre veya yasa bak ndan gerekli olan i lmas k m veya davran , * retmenin rencilere verdial i ma. * demek i konu olmak. ine * denemeyecek kadar, denmeyecek biimde. * Dernek, kurulu yelerinin dernek kasas demeyi stlerine ald para, aidat. vb. na klar * denmek i i veya biimi.

detme detmek dev vazife.

dev bilgisi * Herhangi bir meslekte bulunanlarbirbirleriyle ve ba yla olan i n kalar lerinde tutmalar gereken yollar ve yerine getirmek zorunda bulunduklar devler zerinde duran, bilgi, deontoloji. dev bilmek (veya saymak) * bir yapmay ey kendisi iin yerine getirilmesi zorunlu bir i olarak kabul etmek, bor bilmek. devcil * devine ba olan, devlerini yerine getirmeyi seven, vazife l inas.

devlendirilme * devlendirilmek iveya durumu. i devlendirilmek * devlendirmek i konu olmak. ine devlendirme * devlendirmek i i veya durumu. devlendirmek * Birine dev vermek. devli * dev yklenmiolan, vazifeli. , diyometre

* Bkz. odyometre. dlek * Korkak, tabans yreksiz. z, dleke dleklik * dle yara (bir biimde), dlek gibi. e r * dlek olma durumu veya dleke davran .

d bokuna kar mak * ok korkmak. d kopmak (veya patlamak) * ansn ok korkmak. z dl * Bir ba kar verilen arma mkfat. ar lnda an, * Bir iyili kar k olarak verilen arma mkfat. e l an,

dl almak * herhangi bir ba kar nda arma lygrlmek. ar s ana k dl vermek * dllendirmek. dllendirme * dllendirmek i i. dllendirmek * Bir ba y bir iyilidlle de ar veya i erlendirmek, mkfatland rmak. dn taviz. dn vermek * dnle uzla sa ma lamak. dnc dn * dn veren, tavizci. * leride geri verilmek veya al nmak yla (al veya verilen). art nan * Uzla maya varabilmek iin hak, istek veya savlarn bir blmnden, kartaraf yarar vazgeme, ivaz, n na

dn alma * dnleme. dnle me * dn olarak al nmariyet. * Ba bir dilden al btnyle zmsenmemi ka nmve (sz). dnleme * dnlemek i taviz. i, * Engellenen ve doyurulmayan dilek, istek ve davran n yaratt tedirginli onlaryerine geebilecek lar i, n ba dilek, istek ve davran giderme. ka larla dnlemek * dnle kar lamak, taviz vermek. dnl

* dn niteli olan, dn vererek yap ivazl inde lan, . * dn veren (kimse). dnsz * dn niteli olmayan, dn vermeksizin yap ivazs inde lan, z. * dn vermeyen (kimse).

dn koparmak (veya patlatmak) * ok korkutmak. dyometre * Kimyasal tepkimelerde gazlarhacim de melerini lmeye yarayan ara. n i f fke * Usan, bezginlik, tiksinti gibi duygular anlat r. * Engelleme, incinme veya gzdakar nda gsterilen sald k tepkisi, k nl hm, hiddet, gazap. s rganl zg k,

fke baldan tatl dr * fkeye kap ba p a l nca r insan rmak rahatlat r. fke ile kalkan ziyanla (zararla) oturur * fkesine kap i larak gren sonunda g duruma d er. fke topuklar na kmak * ok fkelenmek. fkelendirme * fkelendirmek i i. fkelendirmek * fkelenmesine yol amak, k rmak. zd fkeleni * fkelenmek iveya biimi. i fkelenme * fkelenmek i i. fkelenmek * fkeli duruma d mek, k zmak. fkeli * fkelenmik n, hiddetli, gazup. , zg

fkesi burnunda * ok fkeli. fkesi kabarmak * ok k zmak, sakinle ken yeniden fkelenmek, tekrar sinirlenmek. mi fkesini karmak (veya almak) * (fkeli ki haksyere birine atmak. i) z fkesini yenmek * iradesini kullanarak fkesini gidermek. fkesiz * abuk fkenmeyen. * K n olmayan. zg

fkeye kap lmak * ok sinirlenmek, k zmak, hiddetlenmek. ge * Birle bir olu ik eyi turan basit eylerden her biri, unsur, eleman. * Bir sf veya bir toplulu bireylerinden her biri. n un * Bir cmleyi olu turan zne, yklem, tmle gibi birimlerden her biri. * Tatl sularda ya ayan, kam biimindeki uzantile hareket eden mekik biimindeki bir hcreli. s

glena

glenagiller * rnek hayvan glena olan kambir hcreliler sf l n . le * Gn ortas . * leyin k namaz. l nan ezan le * namaz haber vermek iin okunan ezan. le n namaz le * vakti k namaz. le l nan paydosu le * al yerlerinde vaktinde yemek yeme, dinlenme gibi amalarla ibir sre b ma le i rakma. tatili le * Bkz. paydosu. le

uykusu le * Genellikle yeme le inden sonraki k sreli uyku. sa vakti le * Gnn saatleri. le yeme le i * saatlerinde yenen yemek. le len * le. * Meridyen dzlemi, n nnehar. sf * (ikili retim yapan okulda) leden sonra ders gren ( renci), sabah . kar t * leyin. lest lezeri leyin mek * Bkz. vmek. rek * yakbir zamanda. leye n * yakzaman. leye n * vakti, zeri. le le

lenci lende

* At srs. rencelik * renme amac ilk yap i yla lan . renci * renim grmek amac herhangi bir yla retim kurumunda okuyan kimse, talebe, akirt. * Bir bilim veya sanat yetkilisinin gzetimi ve yol gstericilialt belli bir konuda al kimse. i nda an * zel ders alan kimse.

renci belgesi * renci olundu gsteren yazbelge. unu l renci bileti * renciler iin indirimli fiyatla sat giri lan bileti. renci kart * Bir kimsenin renci oldu gsterir belge. unu renci kimli i * rencinin ad ve soyad gsterir belge. n n renci yurdu * rencilerin bar yeme ve al nma, malar kolayca kar n layabilecek zel olarak yap veya bina. lmyer rencilik * renci olma durumu, talebelik. renilme * renilmek i i. renilmek * renmek i lmak. i yap renim * Herhangi bir meslek, sanat veya i gerekli bilgi, beceri ve al klarelde edilmesi mac yap iin kanl n yla lan al tahsil. ma, renim belgesi * Bir kimsenin herhangi bir retim kurumunda kay bulundu gsterir belge. tl unu renimli * renim grmokumutahsilli. , , reni renme * renmek i i veya biimi. * renmek i la. i, tt

renmek * Bilgi edinmek; bellemek. * Yetenek, beceri kazanmak. * Haber almak. renmelik * Bir renciye renimini yapmas bir kimsenin bilgi ve grgsn art veya rmas bir kurulu verilen iin a para, burs. reti * Bilimde bir dzenli gr olu turan ilke ve dogmalarbtn, meslek, doktrin. n * Belli bir anlay d a, nceye dayal ilke veya ilkeler dizisi, doktrin. olan

retici

* retme, yeti tirme ve a klama niteli olan, didaktik. inde

reticilik * retici olma durumu. retilme * retilmek i i. retilmek * retmek iyap i lmak. retim * Belli bir amaca gre gereken bilgileri verme i tedris, tedrisat, talim. i, * renmeyi kolaylaracak etkinlikleri dzenleme gereleri sa ve k t lama l vuzluk etme i i.

retim bilgisi * retim ilke, yntem ve yollar ili genel sorunlar na kin inceleyen bilgi dal , didaktik. retim grevlisi * niversitelerde retim yesi bulunmayan dersler iin geici veya srekli olarak grevlendirilen, ders veren ve uygulama yapt kimse. ran retim program * Bir okulu bitirmek veya bir alanda uzmanla iin okunmas mak gereken ders ve konular kapsayan pln, mfredat, ders program . retim yesi * Yksek retim kurulu nda grevli profesr, doent ve yard doent. lar mc retim yard lar mc * Yksek retim kurumlar belirli sreler iin grevlendirilen uzmanlar, eviriciler, ararma grevlileri nda t ve e itim retim plnlamac , rektrn onay atanan lar yla retim grevlileri, okutmanlar. retim y l * orta ve yksek okullar ile niversitelerde lk, retimin ba ve sona erdign aras geen sre. lad i nda reti * retmek iveya biimi. i retme * retmek i i.

retmek * Bir kimseye bir konuda bilgi ve beceri kazand rmak. * Yetenek kazand rmak. * Bilinmeyen bir konuda bilgi sahibi olmas sa n lamak. retmen * Meslebir bilim dal, bir sanat teknik bilgileri i n veya retmek olan kimse, muallim, muallime. retmen evi * retmenlerin bar yemek ve e nma, lence ihtiyac kar n lamak zere yap lmbina. retmenlik * retmenin grevi. n * (yemek iin) Kez. nme

* Bkz. vnme. nmek * Bkz. vnmek. r * Ya yak boyda taydaakran. a n, , ya t, , * renmial , . m * Al yad , m rganmaz olmu , menus. * Tak f zmre. m, rka,

olmak r * oka birlikte bulunmaktan ok s bir al k edinmek. k kanl recegelmek i * ok i renmek. me rle * mek i rle i. mek rle * olmak, birbirine al r mak, istinas etmek. rlk rme * rmek i i. rmek * Kusarken veya kusacak gibi olurken sesi rt karmak. * B rmek. * olma durumu, istinas. r

rtleme * rtlemek i i veya durumu. rtlemek * Ay rmak, ay klamak, semek, temizlemek. rtme * rtmek iveya biimi. i

rtmek * rmesine yol amak. rt * rmek i i. * rrken ses. kan

gelmek rt * rmeye ba lamak. rtc r t * Bir kimseye yapmas yapmamas veya gereken iin sylenen sz, nasihat. eyler vermek (veya bulunmak) t tte * rten. * rmek iveya biimi. i

* bir kimseye yapmas yapmamas veya gereken iin yol gstermek, nasihat etmek. eyler t * veren kimse, nasihati. t * Vaiz. tleme * tlemek i nasihat. i, tlemek * Birine bir yapmas veya yapmamas salvermek, nasihat etmek. eyi n n k tme * tmek i i.

tme haznesi * Mutfaklarda yemek art n k su borusuna aktarmadan nce kk paralara ay evyeye ba ara. klar at ran, l tmek * Bir arala tane durumundaki nesneleri ezerek un durumuna getirmek. * Ezmek, i nemek. tc * tme zelliolan. i * tme i yapan makine. ini * (k l Gerekli zelliklerdeki k veya karton hamuruna istenen baz kta) t t zellikleri kazand rmak iin sulu ortamda elyafl maddelerin i lenmesinde kullan diskli veya konik rotor ve statoru olan makine. lan tc di * Az i, az di . tlme * tlmek i i. tlmek * tmek i konu olmak. ine tl * tlmek iveya biimi. i t h * tmek i i veya biimi.

* ksrme sesi. * Bir kimsenin kendi varln etmek, sylenen bir zerine dikkati ekmek, birine tak veya belli ey lmak biriyle e lenmek gibi amalarla, ksrr gibi yaparak ses. kard ke * Ayakkab n topu rastlayan yksek blm. altn a * Topu arka blm. un * Saban demirinin getia paras i a .

ke ene * Boru anahtarn kola ba olan setleri d dnk, hareketsiz enesi. n l a keci keli * Ayakkab iin ke yapan veya satan kimse. lar * kesi olan veya kesi yksek olan topuklu.

kesiz ke kelik

* kesi olmayan (ayakkab ). * Deha sahibi kimse, dahi. * ke alma durumu.

kleme

* Kk i letmelerde, hayvanlaryere ak bir kaz uzun bir iple ba n lan a lanarak belirli bir daire ierisinde otlamalar izin verilen ve bu alandaki yem tamamen otland sonra kazn yeri detirilmek suretiyle devam na ktan i edilen bir otlatma sistemi. kse * kse otu saplar veya oban pskl kabuklar lan yap macun. ndan ndan kar kan * Ku tutmakta kullan bu macunla bulanmde lan, nek. * Erkekleri kendine ba lamas bilen ok al kad n ml n. kse ubu u * zerine kse srlm nek. de kse ku u * Saka ku u. kse otu * kse otugillerden, elma, armut, hlamur, kiraz,erik gibi a alardallar n zerinde asalak olarak ya ayan, zme benzer yemi veren, saplar kse lan zararl (Viscum album). ndan kar bitki kse otugiller * Tasiki eneklilerden, kse otu gibi a dallar z a zerinde asalak olarak ya bitkileri iine alan bir ayan familya. kseleme * kselemek i i veya durumu.

kselemek * kse ile yakalamak. kseme * zlemek, grecegelmek, istemek. i

kseye basmak * dikkatsizlik ederek zarara u ramak veya yan lmak. ksrme * ksrmek i i.

ksrmek * Solunum yollar zarlarn rahats sebebiyle akci n zl erlerdeki havay birdenbire ve grltl bir sesle d ar vermek. * ksrtc hastal tutulmu a olmak. ksrtme * ksrtmek i i. ksrtmek * ksrmesini sa lamak. ksrtc * ksrten, ksr yol aan. e

ksrk

* Ci erlerdeki havan solunum organlarn kas n, n lmas zorlanmas a ve yl grlt ile zdan kmas . * tme gibi bir sebeple ortaya g ingini. kan s

ksrk otu * Gvdesi pullarala kapl iekli,ekin tarlalar zararl yk ve otsu bir bitki (Tussilago farfara). , sar iin , ok ll ksrk t r ksk * Ssksrrken g ingini hastal. k k s ksrkl * ksr olan, srekli ksren. * Ya ve hasta. l ksrkl t r kskl * Saks sabozuk. l z, l ksrp t rmak ks * ksrmek. ksr * ksrmek iveya biimi. i ksz * Anas hem anas babas veya hem lm olan (ocuk). * Kimsesiz.

ksz kalmak * anas hem anas babas veya hem lm olmak. * kimsesiz olmak. kszdoyuran * ok byk bardak, anak ve bunlariindeki yiyecek ve iecek. n kszler anas , kszler babas * yoksul ve kimsesiz olanlar gzeten kadveya erkek. n kszlk * ksz olma durumu. * Kimsesizlik.

kszsevindiren * De az, cicili bicili iin sylenir. eri eyler kz * ift srmekte, araba ekmekte kullan etinden yararlan i edilmi lan, lan, di erkek sr. * Bn, grgsz, kaba, anlay z, yeteneksiz kimse. s * C zar. val

kz arabas * kz ko ulmu araba. kz arabas gibi * ok yava . kz bal * Drt k ayave st enesinden a do sarkiki byk di sa a ya ru k i olan, 6 m boyunda, foka benzer bir deniz memelisi (Trigia Iyra). kz dam * kz ah. r

kz gibi

* aptal, anlay z. s

kz gibi bakmak * aptalca, hibir anlamadan bakmak. ey kz ld, ortaklbozuldu (veya bitti) k * iki ortak veya taraf aras ndaki yak dayand sebep yok olunca, bu yak k da zlr. nln nl kz so u u * Nisan 15'inden sonra olan fnanad n rt n , sitteisevir. kz trene bakt gibi bakmak * Bkz. kz gibi bakmak. kzburnu * Seregillerden, gagas uzun ve ok kal eti yenir bir ku n, (Calao). kzdili * Srdili. kze boynuzu yk olmaz (veya a gelmez) r * insan kendi yak n kendi i nlar ve lerini yk saymaz. kzgz * Birle ikgillerden, sar renkte, papatyay rbir iek ve onun bitkisi, sr gz, mast i, arnika andr ie (Arnica montana). kzlk * Budalal sersemlik. k, * Budalaca, sersemce i .

kzn alt buzaaramak nda * olmayacak sebeplerle su ve sulu bulma abas olmak. nda l * Topra nemi, yak, hl. n l

l dediyerde lmek, kal dediyerde kalmak i i * onun sznden hi kmamak. lek * Birim kabul edilen herhangi bir alabildikadar l. eyin i * Tah l lmeye yarar kap, kile. * Drt okkaya e a k ls. it rl * Herhangi bir lek miktar olan. nda * Bir harita veya resimde grlen uzakl klarla bunlari etti kar gerek uzunluklar aras n aret i, land ndaki * Bir l aletinin zerinde izgilerle ayr lmblm, kadran.

oran.

lek izgisi * Haritanle gstermek iin, kenar izilen ve her santimetresinin gerekte ka kilometreye kar k n ini na l oldu gsteren do unu ru. lekli * lek fark aynen btn veren geometrik veya eleman. yla ekil ler lerme * Atekar racak demir kol. i t * lermek i i veya durumu.

lermek lme lmek

* Snmekte olan atelambay i, canland rmak. * lmek i i.

* En, boy, hacim sre gibi nicelikleri kendi cinslerinden seilmi birimle kar tp ka birim bir r la geldiklerini belirtmek. * A olmamas dikkat etmek, kontrol etmek. r na ltrme * ltrmek i i.

ltrmek * lmek i yapt ini rmak. l * Bir niceli o nicelik iin kabul edilmi i, birimlerden birine gre oranlayarak de erlendirme, mizan. * Bu de erlerlendirmede kullan birim, lme birimi. lan * lme sunucu bulunan rakam. * Belirlenmi boyut. * A olmama, , uygun olma durumu. r l ml * De itibar. er, * lt. * Bir ezginin e blmlere ayr it l. * Bir manzumedeki dizelerin hece ve durak bak ndan denk olu vezin. m u, l almak * yap bir zerinde kullan lacak eyin lacanesneye uygunlu sa unu layabilmek iin o nesneyi lmek. * (terzi) vcut llerini tespit etmek. l bilimci * l bilimi ile u an kimse. ra l bilimi * A klar lleri inceleyen bilim dal rl ve , metroloji. l vermek * (terziye, ayakkabya, marangoza) yap i ilgili lleri bildirmek. c lacak le lc * lme i yapan kimse. ini llebilir * lme i konu olabilir fiziksel byklk. ine llen * Bir lme i lemine imkn sa layan fiziksel byklk.

llendirme * llendirmek i i. llendirmek * lme i lemlerini bir dzlem zerine aktarmak. llme llmek * llmek i i. * lmek i konu olmak. ine

ll

* ls al llm nm , . * Belli bir lye gre dzenlenmi olan (manzume, dz yazvezinli. ), * Davranve d ncelerinde a olmayan, , mutedil, hesapl r l ml .

ll biili * zenle haz rlanm iyice hesaplanm , . lllk lm * ll, dengeli olma durumu, itidal. l m, * lmek i i. * lerek elde edilen sonu. * lmlemek sonucu, takdir.

lmleme * De erlendirme, de bime. er lmlemek * Muhakeme etmek. * Ak l szgecinden geirmek, sonu almak, takdir etmek. lml ln lnl * Standart. lnme * lnmek iveya durumu. i * Metrik. * Standart.

lnmek * Bir uzun uzun d eyi np hesaplamak, teemml etmek. lp bimek * bir konuda ok ayr l nmek, inceden inceye d ntd nmek, de erlendirmek. lsz * llmemi , ls al nmamolan. * Pek ok, a , geli r igzel, rastgele. * Nereye varacad nlmeksizin, yerli yersiz. * ls olmayan, vezinsiz. lszlk * lsz olma durumu. l l me * l i mek i. l mek * (biriyle) Yan yana gelerek boy bak ndan llmek. m * Yar msabaka yapmak. mak, * Kar t rmak, mukayese etmek. la * lmek iveya biimi. i

l trme * l trmek i i veya durumu. l trmek * l i yapt mek ini rmak. * Aradaki fark bulmak iin iki yan yana getirmek, kar t eyi rmak, mukayese etmek. la lt * Bir yarg varmak veya de vermek iin ba ya er vurulan ilke, k m kriter. stas, sdak,

ly ka rmak * yiyip imekte veya davran a gitmek. larda r ldresiye * ldrrcesine. ldrme * ldrmek i i.

ldrmek * Bir canln hayat son vermek. n na * (bitki iin) Solup kurumas sebep olmak. na * (bazeylerin) Dirli tazeli veya sertli gidermek. ini, ini ini * ok zmek veya a yormak. r * (zaman anlatan kelimelerle) Bo gemek. una * lmesine yol amak. * Sa bozmak, rahats k vermek. ln zl * Yok olmas ortadan kalkmas azalmas yol amak. na, na, na * Etkisini ve gcn azaltmak. ldrtme * ldrmek i i. ldrtmek * ldrmek i yapt ini rmak. ldrc * ldren, lme sebep olan, lme yol aan. * Bayc lt, bunalt, sc c k, yorucu.

ldrlme * ldrlmek i i. ldrlmek * ldrmek i konu olmak. ine ldr * ldrmek iveya biimi. i lenle lnmez * ok sevilen birinin lmnde ok yas tutulmamas, hayatsrp gidece anlat n n ini r. lesiye let leyazma * leyazmak iveya durumu. i leyazmak * lecek kadar. * ldrc hastalsalg, k k n ran.

* lecek duruma gelmek, yakla mak. lgn * Dirli canl i, l, tazelikalmamprsmsolmu i , , . * Gc azalm zay flam , . lgnlk * lgn olma durumu. lme * lmek i i.

lme e im, lme (yaza yonca bitecek) e * umutsuz bir bekleyianlatmak iin sylenir. i lmek * Ya amaz olmak, hayat sona ermek, can vermek. * (bitki iin) Solmak. * Baz sebeplerle ok snt ac k veya ekmek. * De erini, geerli gcn yitirmek, kullan ini, lmamak.

lmek var, dnmek yok! * "neye mal olursa olsun bu i lacak; yap ndan kalmayacak" anlam kullan yap lmas n nda l r. lmez * lmsz oldu inan kal olan. una lan, c * ok dayan , kolay eskimeyen. kl

lmez iek * Bkz. lmez iek. lmez iek * Basit ve tyl yaprakl , parlak sar iekleri uzun zaman saklanabilen, zel kokulu, ok yk ve otsu bir ll bitki, yayla gl (Helichrysum). lmez o lu * Bkz. lmezo lu. lmez otu * Beyaz, mor veya firfiri iek aan otsu bitki (Xeranthemum). lmezle tirme * lmezle tirmek i i. lmezle tirmek * lmszle tirmek. lmezlik * lmez olma durumu, lmszlk.

lmezo lu * ok dayan iin sylenir. kleyler lm * len, l olan. * Gemi len kimse. te * Hayat sona ermi olan, artya yor olan. k am * Snk, gsz. * Ya lmayan veya ok durgun, hareketsiz. an * S canl cakl, l olmayan.

* lm insan, mteveffa, mevta. * (isim tamlamalar belirtilen durumda) Hayvan le nda i. l a l dalga * H azalmolarak gelen dalga. z l deniz * F nadan sonra tamam sakin duruma gelmi rt yla deniz. * Dalgas adenizden etkilenmeyen deniz. z, k * Gnmzde kullan lmayan, konu ulmayan, sadece elimizde belgeleri olan dil. * Do veya yapay bir engel dolayyla gzetlemenin veya atn mmkn olmad yer veya blge. al s

l dil

l do um * Bebe l do in mas durumu. l fiyat na * De erinden ok ucuza, yok pahas na. l gibi * hi k ldamadan, hareketsiz. m l gz gibi * (k iin) snk, fersiz. l gz kadar * ok az, damla, bu katre. l gznden ya ummak * hi olmayacak yerden, mmkn olmayan durumda yard veya destek beklemek. m l helvas * l evinde pi konuklara da lan un veya irmik helvas irilip t . l mevsim * Herhangi bir i faaliyetin veya hareketlili durgunla yava sre. in, in p lad l nokta * Gzden uzak yer. l rt l renk * Parlakl olmayan, donuk renk. l saat l sal * Herhangi bir faaliyet, i veya durum s nda yitirilmi veya zaman. ras sre * Tene ir. * Dklen yaprak ve ba bitki kal lar olu rt. ka nt ndan an

l sezon * Turizm sezonunun en durgun oldu dnem. u l yatm r * Ticaret veya sanayide kr getirmeyen, gelece veya pazar imkn e bulunmayan yat r m. l yeme i

* l evine kom veya akrabalar taraf haz p getirilen yemek. u ndan rlan l y kama * Din kurallara gre, ly gmlmeden veya kefene sarmadan nce y kamak i i. l y c kay * Din kurallara gre, ly kefenlenmeden veya gmlmeden nce y kayan kimse. l zaman * Bkz. l saat. lk llk * Canskalma durumu, cans k. z zl lm * Bir insan, bir hayvan veya bitkide hayattam ve kesin olarak sona ermesi, mevt, irtihal, vefat. n * lme biimi. * cezas dam . * Sona erme, yok olma, ortadan kalkma. * ok byk snt k , znt. * lmesi istenen kimse veya iin kullan ey l r. * Canl l azalm hlsiz. ,

lm Allah'emri n * herkes lecek, lmek mukadderdir. * tehlikeli bir karar verme durumunda "lmden korkmuyorum, lm bile gze al yorum" anlam nda kullan l r. lm cezas * Bkz. idam cezas . lm dirim * Hayat nemi olan. lm d i e * lm hlinde, lmek zere. * Son nefesinin verileceyatak veya yer. i lm emri * Birinin mutlaka lmesi gerekti bildiren emir. ini lm ferman * Bir kimsenin, lmesini gerektiren durum, i vb. lm hak miras hell * lm nas l normal bir olaysa miraspayla n lmas ola bir i da an tir. lm kal m * Her trl tehlikeyi gze alma. lm kal meselesi m * Yok olmamak amac giri mcadele. yla ilen lm kal sava m * lm kal meselesi. m lm korkusu * lme tehlikesiyle yz yze gelmekten duyulan korku, can korkusu. lm oran

* Bir lkede toplam nfus iindeki lm sayn ortaya oran. sn kard lm orucu * Herhangi bir amaca ula iin sonunda lm bile gze alarak tutulan oru. mak lm lm de, h rlamaya ne borcum var? * snt k , znt, keder, dert veya yoksulluk ekmektense lm daha iyidir. lm sessizli i * Derin sessizlik. lm sigortas * Sigortaln lm hlinde sigortalayan taraf denmesi kabul edilen paray n ndan gsteren sigorta tr. lm sktu * Yo ve derin sessizlik. un lm sktu kmek * yo ve derin sessizlik kaplamak. un lm tazminat * Szle meye gre, lm hlinde lenin geride b klar i rakt na veren taraf denen para. ndan lm var dirim var * "insan her an lebilir de ya ayabilir de" anlam nlem almay tler. nda lmcl * lmle sona erme ihtimali olan veya lmle sona eren. * Can eki en. lmle burun buruna gelmek * lmle sonulanabilecek ok byk bir tehlike ile kar mak. la lmle al nmaz * d manlarlmnden sevin duymak insanl yak n a maz. lml * Gelip geici, kal z, fani. ms * nsan.

lml dnya * Sonunda lece dnya, fani dnya. imiz lmlk * Baz kimselerin, ldklerinde cenazelerinin kaldlmas harcanmak iin biriktirdikleri para. r na

lmlk dirimlik * lm d inde, a hasta yatarken kimseye muhta olmamak iin elde tutulan (para, mal). e r lmllk * lml olma durumu, fena (II). lmsek lms lmsz * Hibir zaman lmeyecek olan, ebed, lyemut. * Hi unutulmayacak, daima an olan, ebed. lacak * Hi unutulmayacak olan kimse. * lmcl. * lm and lm durumuna yak ran, an.

lmszle me * lmszle i mek i. lmszle mek * lmsz olmak, lmsz duruma gelmek. lmszle tirme * lmszle tirmek i i. lmszle tirmek * lmsz duruma getirmek. lmszlk * lmsz olma durumu, lmezlik. * Kall ebedlik. c k, lm gze almak * elde etmek istedisonu u lmekten korkmamak. i runa lm p * bir konuda kar ndakini ikna etmek iin kullan kesin yemin sz. s lan lmn solu ensesinde duymak unu * her an lece beklemek, lm korkusu ile dolu olmak. ini lmne susamak (veya lme ko mak) * lm kendi zerine ekecek tehlikeli davran bulunmak. ta lnme lnmek * lnmek i i veya durumu. * Herhangi biri lmek.

lp lp dirilmek * ok snt ekmek veya ok a hastalgeirmek. k , ac r k lr msn, ldrr msn? * ok klacak bir terslik kar nda kal sylenir. z s ndnda ls kandilli * gitmeyen bir i svg yerine kullan yi iin l r. ls k nal * Bkz. ls kandilli. ls ortada kalmak * cenazesini kald racak kimse bulunmamak. lsn pmek * yemin sz olarak kullan l r. l * lmek i i veya biimi.

ly gldrmek * ok gldrmek. mre bedel * bir mre de kadar (iyi, gzel, de ecek erli).

mr olduka * ya ka. ad mr uzamak * uzun sre ya amak veya ok dayanmak. mr vefa etmemek * bir sonuca ula madan lmek. mrbillh * imdiye de veya hibir vakit. in mrde * hibir zaman.

mrhayat * Geirilen, ya lan btn mr boyu. an mrmn var * sevgi sz olarak kullan l r. mrnce * mr boyunca, ya sre iinde. ad

mrne bereket * "mrn uzun olsun!", "var ol", "sa anlam kullan ol" nda l r. mr * Ya veya var olma sresi, ya hayat. ama am, * ok ho giden. a

mr adam * Ne ho eli, sohbet, komik, e lendiren ve be enilen kimse. mr boyu * Sa nd, ya srece. kal and mr boyunca * Hayat devam ettisre iinde, sa i oldu srece. u mr rtmek * uzun zaman emek vermi olmak veya bo vakit geirmi una olmak. mr geirmek * ya amak. mr srmek * iyi ve rahat ya amak. * ya belli am artlar iinde srp gitmek. mr trps * Uzun ve zc i . mrler olsun * eli plenin pene "ok ya anlam syledisz. a" nda i mrl * mr uzun olan. * Uzun sreli. * mr k olan. sa

mrsz

* K sren, yarars sa z. n * Bir esas tutulan yz, arka kar . eyin t * Bir esas tutulan yznn bakt yer, kar eyin . * Bir kimsenin ilerisi. * Yakgelecek zaman. n * Giyeceklerin genellikle g rten blm. s * Benzerler aras bak veya gidilen ynde olan. nda lan * Baz kelimelerin ba getirilerek kelimenin anlam "nce olan" veya "ilk kavramkatar. na na " * Civar, yre. n ad * Ki verilen ilk ad. ilere * S fat. * Bir mlk kaa satal o mlke o para ile sahip olma, n nm sa, ufa.

n al m

n al hakk m * nc ki sat bir mlk bir kimsenin ncelikle satalmas yetki veren hak, hakk iye lan n na ufa . n avurt * Avurdun n blm. n avurt nsz * Dil ucunun n dama arpmas olu ve dilin yanlar nsz. a ndan an ndan kan n belirti n bilgi n bilim * Din inan gre Tanrn gelecekteki her nceden bilmesi. a n eyi n al ma * Bir al maya ba layabilmek iin yap gereken haz k. lmas rl n damak * Dama n blm. n n damak nsz * Ci erlerden gelen havan dil s yard yla n dama e noktalar patlayarak veya s n rt m itli n nda zarak olu turdu nsz: k, g, y. u , n denetim * Yap lmas nlen bir i ba d e lamadan nce gereken n ararmanve incelemenin yap . t n lmas n deyi * Sunuprediksiyon. , n deyi * Bir eserde as l konu olarak ele al olaylardan nce, gemi nan birtak ba olgular m ka anlatan ilk blm, prolog. n ek gibi. n g s * Baz yabanc dillerde kelime kknn nne gelerek kelimeye belirli bir anlam katan ek: normal, anormal * Belirtilerin ilk olarak belli olan . * Herhangi bir konuda derinlemesine bir ararma yapmadan sa t lanan birtak bilgiler. m

* Bceklerde g glgesinde bulunan hakladan en ndeki. s n gn * Bir nceki gn, arife. n kol * Kolun dirsekle bilek aras ndaki blm.

n kol kemi i * n kolun iskeletini olu turan iki uzun kemikten d olan ta . n ko ul n lisans * Yksek retimde ilk iki yk lisans program ll . n oda n olu * Gzde saydam tabaka ile iris aras kalan bo nda luk. * n art.

* Varln yoktan olu , tohum durumunda, son derece kk ve tam olarak nceden var oldu madn unu, sonradan byyp geli ini ileri sren teori. ti n olu um * Bkz. n olu . n seici n seim * Genel seimde aday gsterilecek ki belirlemek iin, bir parti yesi olan belli say semenlerin ileri daki kat ya yap seim. lmas lan * Bir yar mada yar maya kat lanlar aras n eleme yapma i nda i. * Bir antenin ald e yay aras bir alngiri itli nlar nda cn devreleriyle yap seim. lan n ses * Kelimenin olu u seslerden ilki. tu * n elemeyi yapan (kimse, kurul).

n ses d mesi * Kelime ba ndaki bir sesin kaybolmasIs > s tma > s gibi. : cak cak, s rma n sezi * Hibir belirti yokken bir olaca sezme, ie do hissikablelvuku, alt duygu veya his. eyin n ma, nc * Temellendirilmeyen duygu; verilmemi olan bilinmeyenin, zellikle gelecekle ilgili olan nceden n, n duyulmas ru say . , do lmas n sezili * n sezisi olan.

n soru turma * Yap soru lacak turmayla ilgili olarak nceden yap soru lan turma. n sz * Bir eserin konusunu tan amac, i biimini a tan, n leni klayan, bazen haz rlanmada emegeen ki i ileri belirten yaz , mukaddime. n szle me * Gelecekteki bir szle menin gerekle tirilmesi amac geici olarak yap szle akit vaadi. yla lan me, n art * Bir i zmlenmesinde ilk nce yerine getirilmesi gereken n ko in art, ul.

n tasar n tas m n teker

* Herhangi bir tasar ilk biimi. n * Varg ba bir tas kk veya byk nerme durumunda olan tas s ka mda m. * Aralarn dzeninde yer alan tekerlek. n * nder, lider, baeken ki i.

n treme * Asl kelimede bulunmayan bir nszn veya nlnn n seste belirmesi: urmak > vurmak, Rum > nda Urum gibi. n uyum n vurgu * Yer adlar zarf, ba ve nlem olarak kullan baz nda, la lan kelimelerde, ilk hecede bulunan vurgu: A'nkara, Ka'yseri, a'nsn gibi. z n yarg * Bir kimse veya bir ilgili olarak belirli olay veya grntlere dayanarak nceden edinilmi eyle art, olumlu veya olumsuz yarg in yarg in hkm. , pe , pe n yarg l * n yarg olan, n yarg karar veren. lar ile n yaylak * Esas yaylaktan daha a bulunan yayla a da a karken veya yaylaktan dnerken bir sre otlat ve bir lan miktar ot biilip kurutulan yaylak. n yzba * K iki rtbe artlmyzba demi r . nayak * Bir i nc, iyrten (kimse). te i * Bir canl belli bir ortama kendini uydurma yatk varln nl.

nayak etmek * bir i birinin ba e, lamas, giri n mesini istemek. nayak olmak * bir i ilkin ba p herkesi arkas srklemek. e lay ndan nce * olarak, ba ta. lk lang * (zaman anlatan kelimelerden sonra getirilerek) kadar zaman gemi u n bulundu anlat unu r. * Ba gemi blm, gemi taki, teki zaman.

nce bilim * Bkz. n bilim. nce can sonra canan * insanlar bencil olduklar, nce kendilerini, sonra yak n sevdiklerini d n n nlar ve ndklerini belirtir. ncecilik * Bir ba ndan nce yapma iinsiyatif. eyi kalar i, * nde gelmek i i. * Ba larken, ba ta, daha nce, evvelce. lang

nceden

nceki ncel

* nce olan, evvelki, mukaddem, sab k. * Bir grevde, meslekte kandinden nce yerini tutmu olan kimse, selef, ard l kar . t * (okluk olarak) Bizden nce ya amolanlar. * Sonucun ld nerme veya nermeler. kar

ncel belirleme * Tanrn her nceden bildidogmas dayan n eyi i na larak, her nceden Tanr dzenlenmi eyin ca oldu anlatan terim. unu ncel dzen * Ruhla beden aras ndaki ili kinin Tanr nceden dzenlendi ileri sren ca ini reti. nceleme * ncelemek i i. ncelemek * Bir nceden yapmak, geri b eyi rakmakmak, ne almak, takdim etmek. nceleri * nceki zamanda, ba ta. lang ncelik ncelikle ncelikli ncesiz * Zamanda ba c lang olmayan, ezeli. ncesizlik * ncesi olma durumu, ezeliyet. * Ba c lang olmad d nlen zaman, ezel. nc * nde gidip haber ularan kimse. t * Bir sanat veya d ak n gre yeni bir gr ba kimse veya eser, mjdeci, avangart. nce m, a na latan * nder, k lavuz. * Yry kolun ilerisinden giden k pi art te ta, dar, kar . t * Bir brnden nce olmas eyin durumu, takaddm. * ne al narak, daha nce olarak. * nceliolan. i

nc oyun * Geleneksel tiyatrodan ayr kurulu anlat ynnden yenilikler getirmek isteyen oyun. lan, ve m nc tiyatro * Herhangi bir ak veya dnemde birtak yenilikler getiren tiyatro. mda m ncl * Bir m ncller kmesini olu kar n turan nermelerden herhangi biri mukaddem. * Bir tas sonucu haz mda rlayan ilk iki nermeden her biri, mukaddem. * Bir bilimsel al mada i koyulurken, ararmaya konu edilmeksizin do say nerme. e t ru lan * K lavuz, nc.

ncl olmak * K lavuzluk, nclk yapmak.

nclk

* nc olma durumu. * nderlik.

nclk etmek * bir iba i latmak, bir i ba in lamas nayak olmak. na nde gelmek * nemli durumda olmak. ndelik * Anla maya gre, yap bir hizmet veya sat al lacak n nacak bir mal kar gerekle bortan, ncelikle l ecek denen blm, avans. nder * Gc, n veya toplumsal yeri dolayyla, belli zaman ve durumlar iinde, ili bulundu kme veya s kili u toplumun tutum, davranve etkinliklerini de tirip yneltme yetene gsteren kimse, lider, i ini ef. nderlik * nder olma durumu veya ndere yakr davrannclk, liderlik. , ne almak (veya al nmak) * bir veya bir kimseye ncelik tan (tan ey mak nmak). ne d mek * nden yrmek. * k lavuzluk etmek. ne sermek * ortaya koymak, meydana karmak, gstermek. ne srmek * (birini) ilkin harekete gemesi iin nermek. * ileri srmek. nel * Bir i tamamlanmas tan ek sre, mehil. in iin nan * szle mesine gre i i lmas inin ten kar durumunda tan sre. nan * Bir nitelik veya nicelik bak ndan de olma durmu, ehemmiyet. eyin m eri

nem

nem vermek * de vermek, nemli saymak. er nemli nemlice * nemi olan, mhim, ehemmiyetli. * nemli say labilecek kadar. * Cidd.

nemseme * nemsemek i i. nemsemek * nemli saymak, nem vermek, mhimsemek. nemseni * nemsenmek iveya biimi. i nemsenme

* nemsenmek i i. nemsenmek * nem verilmek, zerinde durulmak. nemseyi * nemsemek iveya biimi. i nemsiz * nemi olmayan, ehemmiyetsiz.

nemsizce * nemli say lmayacak kadar. nemsizlik * nemsiz olma durumu. nerge * Meclis, kongre gibi resm bir toplant herhangi bir konu veya sorunla ilgili olarak bir nermede da, bulunmak iin, yelerden biri veya biro taraf ba verilen, oya konularak karar verilmesi istenen yaz u ndan kanl a l k takrir. t, nerge vermek * bu tr bir yaz ilgili meclis veya kongre ba sunmak, takrir vermek. y kanlna neri * Bir sorunu zmek zere ne srlen gr nce, teklif. , d

neride bulunmak * nermek, teklif etmek. neri nerme * nermek i i. * Kabul edilmesi iin ne srlen d nce, teklif. * Bir sav sren veya bir durumu dile getiren cmle; belli bir yorumda belli bir do ne ruluk de kazanan eri dzgn deyim, kaziye. nermek nerti * Bir sorunu zmek zere bir ne srmek, teklif etmek. ey * nermek iveya biimi. i

* bir nermenin anlatan n blm: "Duman yorsa ate artl art k vard sznde "duman yorsa" r" k bir nertidir. art neze * Avc n av beklemek iin ta ndan yapt pusu, evsin. lar ynlar klar * Srek av pusuda av bekleyen avc nda . * ngrmek i i.

ngrme

ngrmek * iin kararlarmak, gz nnde tutmak, derpi lerisi t etmek. ngr * Bir i ilerisini kestirme veya bir i nas yol alaca nceden anlayabilme ve ona gre davranma. in in l bir n

ngrlme * ngrlmek i i veya durumu.

ngrlmek * iin kararlar lerisi tlmak, gz nnde tutulmak. ngrl nlem * Bir i ileride nas in l olaca kestirerek ona gre davranan, ngrs olan, durendi n . * Bir sa eyi layacak nleyecek yol, tedbir.

nlem almak * kt veya yanlbir ortadan kald eyi rmak veya engel olmak amac haz k yapmak ve bu amac yla rl gerekle tirmek iin birtak arelere ba m vurmak, tedbir almak. nleme * nlemek i i. nlemek * Bir olmas veya yap na engel olmak. eyin na lmas * Ortaya veya nlen bir tehlikeyi durdurmak, nne gemek. kan kacad * nlenmek iveya biimi. i * nlenmek i i.

nleni nlenme

nlenmek * nlemek iyap i lmak. nleyici * nlemek veya engel olmak amac yap yla lm . nleyi nlk * nlemek iveya biimi. i * yaparken giysinin n kirlenmesin diye bele ba lanan rt. * lkokul rencilerinin giydibir rnek stlk. i * yaparken, alrken giysiyi korumak iin giysi zerine giyilen nden veya arkadan ilikli, kollu giyecek. * Kk ocuklara yemek yedirirken stlerini korumak iin boyunlar ba na lanan rt. * nlk giymi olan. nlklk nsel nsellik * nlk yapmaya elveri i (kuma ). * Hibir denemeye dayanmadan ve yalnak z l yoluyla, apriori. * nsel olma durumu.

nlkl

n al nmak * nlenmek. n s ra * nnden, ok uzak olmayan bir aral kla.

nnce (veya nnden) * -den biraz nce.

nnde ard gidilmez nda * arkada gvenilmez. lna nnde perende at lmamak * aldat lmamak. nne arkas bakmadan na * iyi hesap etmeden, d ncesizce. nne bakmak * utanmak, utanc cevap vermemek. ndan nne bir kemik atmak * Bkz. a na bir kemik atmak. z nne kmak * rastla kar mak, kar na mak, la s kmak. * ilk defa grmek, yz yze gelmek. * yolunu kesmek iin birdenbire kardurmak. nne dikilmek * gelip kar nda durmak; kar na dikilmek. s s * kar ndakine engel olmak istedi sz veya davranyla gstermek. s ini nne gemek * birinin nnden yrmek. * birine k lavuzluk etmek. nne gemek nne gemek * yolunu kesmek. * nlemek. nne gelen * kar na rasgele, olur olmaz kimse. s kan, nne geleni kapar, ard geleni teper na * ars huysuz, geimsiz (kimse). z, nne katmak * nden yrtp kendisi ard ra gitmek. s nn almak * nlemek. nn ard d n nmemek * sonucun ne olaca hesaplamamak, ilerisini gerisini d n nmemek. nn kesmek * yolunu kesmek. * (akarsu iin) akmas engel olmak. na p baban elini n * beklenmedik, elveri bir durum kar nda " siz s imde ne olacak?" anlam kullan nda l r. perken r sr * gsterdigler yze gvenilmemesi gereken kimseler iin sylenir. i pme * pmek i i. pmek

* Sevgi, sayg l te , bal ekkr belirtmek amac dudaklar bir de k, ya n eye dirmek. ptrme * ptrmek i i. ptrmek * pmek i yapt veya pmesine izin vermek. ini rmak pck * pme, pbuse. ,

pck gndermek (veya yollamak) * parmaklarn i ucunu pp birine atar gibi yaparak onu selmlamak. n pck kondurmak * hafife pmek. plme plmek * plmek i i. * pmek i konu olmak. ine

pp ba koymak na * bir nimeti veya kutsal say bir varl sayg el stnde tutmak, yksekte tutmak. lan yla * bir memnunlukla kar eyi lamak, sayg duymak, sayg kar yla lamak. p p me * p i mek i. p mek * Birbirini pmek. * (nesnelerin paralar ) Biribiriyle tam olarak yanyana bulunmak, temas olmak. * merdiven. p * Perde ayakl lardan, evcil ve yaban trleri bulunan su ku (Anas). u * Erkek hastalaryataktan kalkmadan iine idrar yapmak iin kulland boynu e kap. n klar ri * Uzak yolculuklarda srclerin yollardan ald yolcu. klar * pmek i i veya biimi.

rcin rdek

rdek bal * Lapinagillerden, Akdeniz ve Avrupa klar ya y nda ayan, 25-35 cm uzunlu unda, e ve gzel renkleri itli olan bir bal(Labrus mixtus). k rdek yry * rdek gibi badi badi yrme. rdekba * Ye lcivert aras ille renk: El de ye rdekbagibi. il, il! * Bu renkte olan. rdekgagas * Aturuncu renk. k * Bu renkte olan. rdekgiller * K bacakl sa , perde ayakl , szge gagal ku familyas su lar .

rdrme

* rdrmek i i.

rdrmek * rmek i yapt ini rmak, rmesini sa lamak. rek reke * E rilmekte olan yn, keten gibi eylerin tutturuldu bir ucu atal de u, nek. ren renlik rf rf * rfle ilgili. rf idare rge rgen rgensel * rgenle ilgili, organik, uzv. rg * rmek iveya biimi. i * Tve lerle, zel makinesiyle ilmiklerin yan yana getirilmesiyle rlerek yap ey. i lm * rlm bl belik. sa , * Dokumac atk zg ipliklerinin, dokumay turacak biimde belli bir desene gre kesi l kta ve olu mesi. * Baz veya damarlar birbirine geip dola ndan ortaya olu sinir n mas kan um. * im, ula vb'nin lke yzeyinde yay leti m lmbiimi, a . * Konunun ana izgisi, oyunun i i veya at. leni s * rlerek yap lmolan, rme. * Yap . * rgs olan, rlm . * rg grn nde olan. * rg rp satan kimse. * rgs olan, rg biiminde bulunan. * Synetim. k * Motif. * Organ, uzuv. * Eski yap veya kal s ehir nt, harabe, virane. * ren durumuna gelmi harabelik. yer, * Yasalarla belirlenmemi olan, halk kendili n inden uydu gelenek, det. u * Duvar.

rgc

rgl

rgl pilv * Tavuk ve tavuk ci erinin kk ate pi s te irilmesinden sonra pirin, tere ya f k, un ve yumurta st , karm haz yla rlanan bir pilv tr. rgn * Bir igerekle i tirmek amac trl ve dzenli grevler yapan organlardan olu yla an.

rgn e itim * Ki ilerin hayata at lmadan, i meslek kollar al ve nda maya ba lamadan nce okul veya okul niteli i ta yerlerde, genel ve zel bilgiler bak ndan yeti yan m melerini sa lamak amac belli kanunlara gre dzenlenen yla e itim. * Dzenli, plnl , yntemli biimde verilen herhangi bir e itim. rgsz rgt * Ortak bir ama veya igerekle i tirmek iin bir araya gelmi kurumlarveya ki n ilerin olu turdu birlik, u te ekkl, te kilt. * Bir kuruluba alt blmlerin btn. a l rgt kurmak * te olu kilt turmak, birlidzenlemek. i rgt * rgtleme i leriyle u an, bu i ra lerde yetenekli kimse, te kilt . rgtlk * rgt kurma ite i, kilt l k. rgtleme * rgtlemek ite te i, kil, kiltland rma. rgtlemek * Belli bir i geregibi grlebilmesi iin rgt kurmak, te in i kiltland rmak. rgtlendirilme * rgtlendirilmek i te i, kiltlandlma. r rgtlendirilmek * rgtlendirmek iyap i lmak, te kiltlandlmak. r rgtlendirme * rgtlendirmek i te i, kiltland rma. rgtlendirmek * rgtlenmesini sa lamak, te kiltland rmak. rgtleni * rgtlenmek i i veya biimi. rgtlenme * rgtlenmek ite i, kiltlanma. rgtlenmek * rgtlemek i konu olmak, te ine kiltlanmak. * rgt durumuna girmek. rgtleyi * rgtlemek i i veya biimi. rgtl rgtsel * rgtle ilgili. rgtsz * rgtlenmi olan, te . kiltl * rgs olmayan.

* rgtlenmi olmayan, te kilts z. rgtszlk * Herhangi bir rgtlenmenin bulunmamas durumu. rk rkleme * Hayvanlar ra ba ay lamaya yarayan kal ip, rk. n * rklemek iveya durumu. i

rklemek * Hayvanlar otlamalar uzun bir iple ay ba iin ra lamak, rklemek. rme * rmek i i. * rlerek yap lm . rme kepenek * Dkknlar n cephesine ekilen ubuk demirle yap n lmkorumal k. rmek * yn, tel, saz gibi plik, eyleri elde , tyard yla birbirine dolayarak i i m lemek veya tezghta dokumak. * Kuma lardaki delikleri elde iplikle besleyerek kapatmak. * (sa, yele gibi iin) Telleri birka blme ayp bir birine geirmek yolu ile da kl kurtarmak. eyler r ktan n * Duvar yapmak veya onarmak. * (mzik, edebiyat vb. iin) Bir zelliolu i turmak, ortaya koymak. * Estetik kayg duygulu biimde bir gzelliortaya koymak. yla, i * Sz geli sz gelimi, sz misali, rnek olarak, mesel. i,

rne in

rne almak ini * biimini izmek. rne ini karmak * benzerini yapmak veya izmek. rnek * Benzeri yap olan; benzetilmek istenen model. lacak ey, * Bir btnn niteli anlatmak iin btnden ayr verilen kk para, gstermelik, numune. ini larak * Bir benzeri, t s eyin pk, misil. * Bir d nceyi, kural , gzlemi veya sav desteklemek ve a klamak amac ileri srlen sz, yap yla lan davranmisal. , * Durum ve nitelibenimsenmeye de kimse veya i er ey. * En iyi biimde olan. rnek almak * bir kimseye huy ve davran uymak, birini l olarak benimsemek. ta * bir eyden kendisi iin ders karmak. * incelemek zere insan ve hayvan vcudunun veya bitkinin herhangi bir yerinden doku paras almak. rnek olmak * hay davranynnden ba nkendisine benzemesi yolunda etkili olmak. r ve kasn rneklem * Bir ararmada btn anlamak iin btnden seilen ararma tekniklerinin uygulanacagrup. t t rnekleme * rneklemek iveya durumu. i rneklemek

* rnek vermek. rneklendirme * rneklendirmek iveya durumu. i rneklendirmek * rneklerle gstermek, rneklerle a klamak. rneklenme * rneklenmek iveya durumu. i rneklenmek * rnek verilmek. rneklik * rnek olarak ayr lmbulunan, numunelik. rneklik etmek * rnek al nmak, rnek olarak kabul edilmek. rnekseme * rneksemek i i. * Bir kelime rnek tutularak ba kelimelerin yarat , k analoji. ka lmas yas, rneksemek * rnek olarak almak. rs * Biimleri yap i gre de en, zerinde maden dvlen, elik yzeyli, demir ara. lacak e i * zerine ivi ak ayakkab lacak geirilen kundurac . arac

rs kemi i * Orta kulakta eki kemi zengi kemiaras rse benzeyen kemik. iyle i nda, rs ve eki aras kalmak nda * ayn derecede gl veya zorlu iki kiveya d aras bulunmak. i nce nda rseleme * rselemek i i.

rselemek * Y pratmak, eskitmek, h rpalamak, zedelemek. * Gcn azaltmak, canl gidermek, sarsmak. ln rseleni * rselenmek iveya biimi. i rselenme * rselenmek i i. rselenmek * rselemek i konu olmak. ine rseleyi * rselemek iveya biimi. i rt ki lem * ok nemli eyleri elde edemeyen ki ilerce "nas ar anlam kullan l ya m" nda l r. rtbas * "Bir durumun duyulmamas, yay n lmamas sa n layan nlemler almak" anlam gelen rtbas olmak, na rtbas etmek deyimlerinde geer.

rtenek

* Hayvanlarvcudunu rten deri, kty, pul gibi dokularbtn. n l, n * Baz organlar rten zarlara verilen ad. * rtmek i i. * Ba rts. * st kapal ayer. , n k

rtme

rtmece * Sylenmesi kaba, irkin veya sak grlen nesnelerin, kavramlar ba kelimelerle daha uygun ncal n, ka biimde anlat , edebikelm. lmas * Kand gizleme yolu ile. rma, rtmek * Korumak, grnmez duruma getirmek veya gizlemek iin stne bir koymak. ey * Kapamak. * Kaplamak. * (kt bir durumu) Belli etmemek, gizlemek saklamak. * ttrmek i i.

rttrme

rttrmek * rtmek i yapt ini rmak. rt * rtmek iin kullan lan ey. * Yap at larda , dam. * rtl, kapal . * rtlmek i i. * Bir gk cisminin Yer'deki gzlemciye gre, ba bir gk cisminin arkas gemesi. ka ndan rtlmek * rtmek i konu olmak. ine rtl * rts olan. * rtlmbir ile kaplanm , ey . * A klama yapmadan kapal olarak, mphem.

rtk rtlme

rtl omurgal lar * Vcutlar , g yzgeleri byk, omurlar kat kat kirelenmi yass s nda emberleri olan, kpek bal nbir alt tak . klarn m rtl denek * Gizli tutulan i harcanmak iin yetkililerin emrine verilen para, tahsisat mesture. lerde rtnme * rtnmek i i.

rtnmek * Kendi zerine bir rtmek. ey * (kad Erke grmemesi iin ba ve yzn rtmek. n) in n rtsz * rts olmayan.

* rtlmemi . * Aseik, gizlenmeyen. k rt rt me * rt durumu veya biimi. mek rt mek * Ayn noktalarda ve dzlemlerde kesi mek. r * rmek i i. * Yama olarak yap rg. lan * Tarlalarda sele karta yap tan lmset. * Otlak. * rme iyapan kimse. i * Kuma veya rglerdeki y klar rt , delikleri onaran kimse veya bu i yap yer. lerin ld * Duvar yapan veya onaran kimse, yap ustas . * rcnn yapt i . * rlm olan yer. * Sa rgs. * rk. * rtmek i i veya biimi.

r rc

rclk rk

rk

rkleme * rklemek iveya durumu. i rklemek * rklemek. rlme rlmek rl * rlmek i i. * rmek iyap i lmak. * rlm olan.

rl olmak * her eyiyle mkemmel, eksiksiz ve estetik btnl sahip bulunmak. e rl rm rmce * rlmek iveya biimi. i * Srnn gece veya sabaha karotlamas . * rmcek.

rmce imsiler * Karada ya akrepler, rmcekler, keneler ve uyuz bceklerini iine alan, drt ift ayakl ayan eklem bacakl sf lar n. rmcek * rmcekler tak ndan eklemli hayvan (Aranea). m * Bu hayvanrd a n . * Yrte.

rmcek ba lamak * zerinde rmcek aolmak. * bir uzun sre kullan ey lmadan kendi hline b lmolmak. rak rmcek kafal * Eskiye saplanyeniliklere d olan eskiye ba p kalmolan, geri d p man lan nceli. rmcek ku u * rmcek ku ugillerden, orta boyda, tyleri koyu kl rengi, siyah, beyaz, baznda pembe veya koyu s k z rm benekler bulunan tc ku (Lanius). rmcek ku ugiller * rmcek ku ve benzerlerini iine alan tc ku familyas u lar . rmcek sarmak * bir yer rmcek a ile dolmak. lar rmceklenme * rmceklenmek i i. rmceklenmek * (bir yer) rmcek a yla dolmak. lar * Bak z ve terk edilmi ms bulunmak. * Ate hastal li klarda gz, a gibi yerler kurumu larla perdelenir gibi olmak. z salg rmcekler * rmceklerle akrepleri iine alan bir eklem bacakl tak . lar m rmcekli * rmcek a yla kaplanm rmcek ba lar , lam . * Eskimi , modas gemikhne, a , d. rmceksi * rmcek agibi ince ve seyrek dokulu olan. rmceksi zar * Beyni ve omur ilirten sert zar ile ince zar aras bulunan a ince, seyrek dokulu zar. i nda gibi r staki * Burun bo u ile orta kulabirle boru biimindeki yol anlam staki borusu teriminde geer. lu tiren nda staki borusu * Bkz. staki. r rc * A ondal ar, k. * alan, toplayan grevli. r * rmek iveya biimi. i

t te

* Bkz. d (I). * Konu n temel olarak ald bir an eyden daha uzak olan yer veya mavera. ey, * Bir arkadan gelen blm. eyin * br yan. * (yer veya zaman iin) Konu gre uzakta kalan. ana * Daha fazla, ok. * Bulunulan yere gre karyanda olan. * Trl, nemsiz, ufak tefek eyler. * Geen gn, yak gnlerden birinde. n

te beri te gn

te yandan * Di taraftan, ba bir ynden, kark olarak. er ka l tede beride * e yerlerde, itli urada burada. teden beri * Daha nceden oldu gibi, ba u itibaren. ndan teden beriden * e yerlerden veya itli eylerden, undan bundan, uradan buradan. teki * Bilinenden, sz edilenden ayr , br. * Sz edilen veya benzer iki nesneden nem veya konum bak ndan uzakta olan. m

teki beriki * Olur olmaz kimseler, bu. u tekisi teleme telenme * teleme. tesi (var m ?) * korkum yok, daha diyecek var m ?. tesi berisi * Neyi varsa, btn e . yalar * e yerleri veya itli eyleri. tesinde berisinde * e da k yerlerde. itli, n teye beriye * Trl yerlere. teyi beriyi * e yerleri. itli tle en * tede bulunan, di ba . eri, kas * Bir cismin, btn noktalarn e paralel ve ynde n it, yollar izmesiyle beliren hareketi, intikal.

* tle engillerden, kla alan sar renkli tc kual z , boz , blbl (Sylvia communis). tle engiller * rnek hayvan en olan tc ku familyas tle lar . tle i tme tmek * Bir cins kartal. * tmek i i. * (ku bcekler iin) Deik tonda ses ve i karmak. * (fleme alg n) Sesi lar kmak. * Yank yankses vermek. veya l * Anlams bo z, konu mak. * (sarhoKusmak. ) * Arap yaznda bir sesin yuvarlak, dar ve kal(u), Trkede de yuvarlak (o, , u,) okunaca gsteren s n n

tre i aret. ttrme * ttrmek i i. ttrmek tc * tmesini sa lamak veya ses kartmak. * Gzel ten, t gzel olan.

tc ku lar * Ku sfn geni tak . lar n n bir m tml * Ci erlerden gelen havan ses yolundaki sivrilmi gerilmi n ve kapal engele arpmas olu bir yla an, titre ses veren (nsz), srekli, yumu tonlu, sedal c, d, g. imli ak, : b, tmlle me * tmlle i mek i. tmlle mek * Kelimelerin son sesinde bulunan tmsz nszler, nl ile ba layan bir ek aldnda tml duruma gelmek: Ekmek-i > ekme a > a kanat- kanad > dibi gibi. i; a-a aca; > ; dip tmllk * tml olma durumu. tmsz * Ci erlerden gelen havan a bo undaki tam kapal yar n lu z veya kapal engellere arpmas olu yla an, titre imsiz ses veren (nsz), sreksiz, tonsuz, sedas , f, h, k, p, s, z: , t. tmszle me * tmszle iveya durumu. mek i tmszle mek * tmsz duruma gelmek. tmszlk * tmsz olma durumu. trme

* trmek i i veya durumu. trmek * (hayvan veya insan) olmak. shal tr trk trkl t * tmek iveya biimi. i t me t mek ve ve ve * ya ki ndaki erkek koyun. vg vgc * Birini veya bir vmek iin sylenen sz veya yaz yaz eyi lan , methiye. * Birini veya bir ven (kimse). eyi * Birini gereyokken veya a olarak ven (kimse). i r * t i mek i. * Birlikte veya karkl tmek. l * Srekli verek, ok verek. * Bir eyden dolay yznden. , bir ey * srgn, amel. shal, * shalli, amel olmu (insan veya hayvan).

vgclk * vgc olma durumu. vme vmek * Birinin veya bir iyiliklerini, stnlklerini syleyerek de yceltmek, methetmek, sena etmek, eyin erini yermek kar . t vlme * vlmek i i. vlmek vl vnce vn * vnme, k iftihar. van, vn izelgesi * vmek i konu olmak. ine * vlmek iveya biimi. i * vnmeye yol aan veya hak kazand mefharet. ran ey, * vmek i sena, medih. i,

* Bir okulda davran ve derslerindeki ba lar dikkat eken sekin lar ar ile rencilerin adlarn yaz n l d izelge, iftihar listesi. vn duymak * iftihar etmek, k vanmak. vndrc * vnmeye sebep olan, vnmeyi sa layan. vndrclk * vndrc olma durumu. vnek vngen * vnlecek vn kaynaveya sebebi. ey, * ok vnen, farfara.

vngenlik * ok vnme durumu. vnme * vnmek i k iftihar. i, van

vnmek * Bir nitelisebebiyle kendini ycelmi i sayarak bundan abartmal biimde sz etmek, iftihar etmek. bir * Kendi kendisini vmek, tefahr etmek. vnmek gibi olmas n * kendini vmeye haz rlanan kimselerce, vnmesini ho gstermek veya alak gnll grnmek iin kullan l r. vnt vr v * vmek iveya biimi. i yk * Ayr lar anlat olay. nt yla lan * Hikye. * Hikyeci. * vnlecek tutum veya davran . * Bkz. r.

ykc

ykclk * Hikyecilik. ykleme * Tahkiye. yklemek * Tahkiye etmek. ykle tirmek * yk durumuna getirmek. yknce * Fabl.

yknme

* yknmek i taklit. i,

yknmeci * yknen, benzemeyen al takliti. an, yknmek * Birinin yapt gibi yapmak, birine veya bir benzemeye al eye mak, taklit etmek. yle * Onun gibi olan, ona benzer. * O yolda, o biimde, o tarzda. * O denli, o kadar, o derece. * inde "ne", "nas gibi sorular bulunan cmlelerin sonuna geldi l" inde, o cmlede anlat ho lan eyin kar lanmadn ona anlat veya a ldn r. yle (veya yle ya yok! ma) * "yle bir olmaz, yle bir yap ey ey lmamalanlam kullan " nda l r. yle gelmek * sanmak, zannetmek. yle olsun * peki, pek l. yle yle * Bylece, yava yava . yle veya byle * ne olursa olsun, her hlde, bu durumda. yle ya ylece * ku kusuz, tabi, elbette. * O biimde, tam yle. * ylelikle. * O yoldan, o biimde, sonunda, ylece.

ylelikle

ylemesine * ylesine. ylesi ylesine z * Ona benzer, onun gibisi. * A bir biimde, fazla, o kadar ok. r * Bir kimsenin benli kendi manev varl, nefis, derun. i, * Bir temel knh, zbde. eyin esi, * Kendi, zat. * "Kendi" anlam birle kelimeler tretir. nda ik * Bir en kuvvetli veya k eyin vaml blm, hulsa. * Bitkilerin kk, gvde ve dallarn boydan boya ortas bulunan, hafif, gevrek ve o yumu blm. n nda u ak * banlariinde lm n dokudan olu irinle birlikte para. an kan * Kan baile ba, vey olmayan. l

* ar , safln ine, ln bozacak hibir kar ey mamolan, saf, ar . z * Dere, ay. * Sulak, verimli yer. z ba k kl * Bireyin, kendi vcudundan olan karantikor yapmas elere . z beslenen * Besinini ba z olarak sa ms layan, inorganik azot, azotlu madde ve CO2'den protein ve karbon hidratlar n sentezini yapabilen (bitki), kendi beslek, ototrof. z beslenme * Besinini ba z olarak sa ms lama, inorganik azot, azotlu maddeler ve karbon hidratlar sentezini n yapabilme, ototrofi. z denetim * Daha nemli bir amaca ula abilmek iin ki tepkilerini, davran n ba amaca ynelme inin lar veya ka e ilimini denetleyip ktlamas s . z devim * Endstride, ynetim ve bilimsel i lerde insan arac l olmadan i otomatik olarak yap , lerin lmas otomasyon. z devinim * Bir alete otomatik bir i kazand leyi rmak iin gerekli olan dzen, otomatizm. z deyi * Bir d nceyi, bir duyguyu, bir ilkeyi k ve kesin bir biimde anlatan, genellikle kim taraf sylendi sa ndan i bilinen zl sz, vecize, kelm kibar. z d z dikeni z diren * Her cismin elektrik ak na kargsterdidiren. m i z ele tiri * Bir ki kendi davran zerine ynelttiyarg inin lar i , otokritik. z gemi * Bir ki kendisinin anlatt hayat inin , tercmeihl, hl tercmesi. z gven z n * A gvdesinde yatay ynde besin iletimi yapan ve z kesitte parl a ltgrnen hcreler toplulu u. z indkleme * Bir elektrik devresinde iinden getiak n demeleriyle olu indkleme. i m i an z itme z itmeli * yerle ine tirilen z itmeli dzenek yard yla otomatik olarak al m ma. * Atmosferde veya uzayda otomatik olarak al dzene iticili hareket eden (cihaz vb.). an inin iyle * n kendine gvenme duygusu. nsan * zde olmayan, d kalan. ta * Dikenli, t c kn yapraklar dkmeyen bir bitki, diken otu (Smilax aspara). rman ve n

z karde * Ana babalar yalnbabalar olan karde veya z bir lerden her biri. z kedi balgiller * Kpek bal nrtl omurgal giren bir familyas klarn lara . z kesit * Tomru boyu ynnden al ve znden geen kesit yzeyi. un nan z odun * Olgunla a gvdesinin ze yak blm. an a n

z renim * Kendi kendini yeti tirme i i. z renimli * Bir okula gitmeden kendi kendini yeti tiren, otodidakt. z sayg * n kendine duydu sayg nsan u onur, haysiyet, izzetinefis. z su * Bitki ve hayvan dokular bulunan slara verilen ad, usare. nda v * Salg olu ve iinde enzimler bulunan organik s. ile an v * Tomru znden geecek biimde kesilerek al tahta. un nan * Karakter. * Bir ki yalnkendini ilgilendiren zel ya . inin z am

z tahta z yap z ya am

z ya yks am * Bir ki kendi ya yks zerine yazd yaz eser; hayat hikyesi, otobiyografi. inin am veya z ynetim * retim kurulu nda, lar rencilerin ynetmeliklere ve okul kurallar gre sz ve karar sahibi olmalar na ilkesine dayanan ynetim. zbek * zbekistan Cumhuriyeti'nde ya Trk soyundan bir halk ve bu halktan olan kimse. ayan * zbeklere zg olan, zbeklerle ilgili olan.

zbek pilv * Havu, et, zm kar r yap pirin pilv larak t lan . zbeke zbez zcesi * zet olarak, k , szn z, szn k . sacas sas zdek * Duyularla alg lanabilen, blnebilen, a olan nesne, madde. rl * Kullan lmaya, harcamaya uygun, ta nmas kolay e ayniyat. ya, * yerlerinde e ve malzeme i ya leriyle ilgilenen blm, ayniyat. * n al yla bir ama u biim verdiveya yararland do cisimler, nesneler. nsan mas runa i al * zbek dili. * Gerek, z.

zdeki

* Materyalist, maddeci.

zdekilik * Maddecilik, materyalizm. zdeksel zden * zle, z varl gerekle ilgili. kla, * Tims. zdenlik * zden olma durumu. * Varl kendinden olma, kendi zyle var olma durumu. zde * Her trl nitelik bak ndan e olan, ay edilmeyecek kadar benzer olan, ayn m it rt . * Bir ve ayn olan, bir ve ayn anlama gelen. * Kendinde zde bulunan, identik. lik zde leme * zde lemek i i. zde lemek * zde duruma getirmek. zde me le * zde mek i le i. zde mek le * zde duruma gelmek. zde tirme le * zde tirmek i le i. zde tirmek le * zde duruma getirmek. zde lik * zde olma durumu, ayniyet, ayn l k. * De en durumlarda ayn i kalma, ayn olma. * yan ki birbirinin ayn veya harflerle verilen say de ne olursa olsun iki yan say e olan sal erler da ca it de alan e erler itlik. zde tirme * zde tirmek iveya durumu. i zde tirmek * Ba birinin ve bir grubun llerini, beklentilerini benimsemek. ka ze zek * Bir trde veya bireyde bulunan, ayn cinsten ba hibir trde veya bireyde rastlan ka lmayan, has. * Bir evreden ayn eyin uzakl olan yeri, merkez. kta * zdekle ilgili, zdek niteli olan, madd, materyalist, tinsel kar . inde t

zek a ac * Arabalarda n ve arka dingili birbirine ba layan uzun tahta.

zek demiri * zek a n ac arabaya ba layan demir. zek doku * Selloz eperleri kal m odunla nla , mamolan, deik grevler yapan hcrelerin olu i turdu doku, u parankima. zel * Yalnbir ki bir ait veya ili olan. z iye, eye kin * Bir ki ilgilendiren veya ki ait olan, husus, zat. iyi iye * Devlete de ki ait olan, husus, resm kar . il, iye t * Dikkatle de istisna. er, * Her zaman grlenden, ola andan farkl . * Tek varl bildiren ad: Ali, Ay Ankara, Sakarya, Kl gibi. e, z rmak zel af zel dil * Yal hastalgibi sebeplerle bir sulunun cezasn kaldlmas l k, k n r . * Ayn meslekten olanlarveya ayn alan al n i nda anlarkendi aralar konu n nda tuklar dil.

zel ad

zel giri im * Ekonomi alan zel ki nda ilerin veya kurulu n yapt i btn, kamu kesimi dnda kalan i , lar lerin alan hr te ebbs. zel giri imci * zel giri imcilik yanl (kimse veya gr s ). zel giri imcilik * Ekonomik alanda zel giri tercih etme. imi zel hayat * Ki kendine zg ya ya tarz inin ay ama kendisini ilgilendiren tutum ve davran. zel kesim * Resm kesimden ayr ba z al grup. ve ms an zel mlkiyet * Ki sahip oldu menkl veya gayr inin u menkl. zel okul * Devlet ynetimininden ayr mlkiyeti ki veya bir zel kurulu ait e iye a itim retim yeri. zel radyo * Kiveya kurulu ait radyo istasyonu. i lara zel say * Belli bir sreli yayn, bir konuya ayr say. n lmbir s zel sektr * zel te ebbs. zel televizyon * Kiveya kurulu ait televizyon kanal i lara . zel te ebbs * Bkz. zel giri im. zel tiyatro * Kiveya kurulu ait tiyatro. i lara

zel ulak ekspres.

* Geldipostahanede hi bekletilmeden, zel bir ara veya grevli ile yerine ular (mektup, paket vb.), i tlan

zel ya am * zel hayat. zelik * Herhangi bir durumu gsterebilme yetene i.

zelle me * zelle i mek i. zelle mek * zel bir duruma gelmek. zelle tirme * Devlete ait menkl veya gayrimenkllerin teklif alma ya da ihale yoluyla satn yapma, zelle tirmek i i veya durumu. zelle tirmek * Bir zel duruma getirmek veya zel olarak kullanmak. eyi zellik zellikle zeme * zemek iveya durumu. i zemek zen * Yo pekmez gibi koyu urt, eyleri suyla inceltmek, suland rmak. * Bir i elden geldi iyi olmas abalama, zenme, itina, ihtimam. in ince na * Bir benzerlerinden veya ba eyin ka eylerden ayr n layan nitelik, hususiyet. lmas sa * zel olarak, her eyden nce, hele, bilhassa, hususuyla.

zen gstermek * bir zenerek, elden geldi iyi olmas gayret ederek yapmak, itina etmek. eyi ince na zenci * zengen, amatr. zen * stek. * mrenme.

zendirme * zendirmek durumu, i te i, vik. * Promosyon. zendirmek * zenmesini sa lamak, te etmek. vik zene bezene * zen ile itina ile, istekle. zengen * Bir ikazan gzetmeksizin yalnve zevk iin yapan kimse, zenci, hevesli, amatr. i z

zengenlik * zengen olma durumu, amatrlk. zeni zenilme * zenilmek i i. zenilmek * Bir zenti duyulmak. eye zenip bezenmek * bir iayr lar var i nt na ncaya de byk bir zenle ve titizlikle yapmak. in zeni zenli * zen gsterilerek yap (i itinal lan ), . * zenle al (kimse). an zenme * zenmek i zen. i, zenmek etmek. * Bir yaparken elden geldi iyi yapmaya abalamak, bir byk dikkat ve ilgi gstermek, itina eyi ince eye * zenmek iveya biimi. i * zenme i i.

* Kendisinde olmayan veya yapna uymayan be s endibir durumda olmaya, be i endi benzemeye i eye al mak, yapmaya kalk mak. * Birini veya bir taklit etmeye al eyi mak. zensiz * zenmeden, kaba, ba savma, geli tan igzel yap (i itinas lan ), z. * zenmeden, isteksizce i yapan (kimse).

zensizlik * zensiz olma durumu, itinas k. zl zenti zentici * Birine veya bir benzemeye al eye an. zenticilik * zentici olma durumu. zentili zentisiz zerk * Ayr yasaya ba olarak kendi kendini ynetme yetkisi olan (kurulu muhtar, otonom. bir l ), zerkle me * zerkle iveya durumu. mek i zerkle mek * zerk duruma gelmek. * zenti ile yap lan. * zenti olmadan yap zenti gsterilmeden yap zenmeden yap lan, lan, lan. * Be endibir durumda olma, be i endi benzeme abas i eye .

zerkle tirme * zerkle tirmek i i veya durumu. zerkle tirmek * zerk duruma getirmek, zerklik vermek. zerklik otonomi. zet * Bir toplulu bir kurulu ayr yasaya ba olarak kendi kendini ynetme, hakk un, un bir l muhtariyet, * Bir ki bir toplulu kendi uyacayasay inin, un kendisinin koymas . * Bir yaz szn anlam daha k ve zl biimde veren yaz sz, hulsa, fezleke. veya n sa veya * Filmin konusunu en k biimde anlatan, bir senaryo al nilk basamaolan metin. sa masn * zetlemek i i.

zetleme

zetlemek * Bir yaz sz daha az szle, daha k bir biimde anlatmak, zn vermek, k veya sa saltmak, hulsa etmek. zetlenme * zetlenmek i i. zetlenmek * zet durumuna getirilmek, hulsa edilmek. zezer * zezerlikle ilgili olan, mazo ist. * zezerlik sap gsteren kimse, mazo nc ist. * Fiziksel ac a c veya a lat davran doyuma ula biiminde beliren cinsel sapk k, mazo larla ma nl izm. * Ba ka. * Ki yarar gzetmeksizin ba na yararl isel kas olmaya al (kimse) di an erkm. zgecil zgecilik zg zgl * Bir trle ilgili, bir tre ili kin. zgl a k rl * Bir cismin 1 cm hacmindeki parasn a n rl. zgleme * zglemek i i. zglemek * (bir veya bir yeri) Birine, bir ay ey eye rmak, vermek, hasretmek, tahsis etmek. * zgeci tutumu olan. * zgeci olma durumu, di erkml k. * zellikle birine veya bir ait olan, belli bir kimsede veya bulunan, has, mahsus. eye eyde

zezerlik zge zgeci

zgllk zglk zgn

* zgl olma durumu. * zg olma durumu, hasiyet. * Yalnkendine zg bir nitelik ta orjinal. z yan, * Bir bulu sonucu olan, nitelikleri bak ndan benzerlerinden ayr stn olan. m ve * eviri olmayan, as l olan (metin).

zgnle me * zgnle i mek i. zgnle mek * zgn duruma gelmek. zgnle tirme * zgnle tirmek i i. zgnle tirmek * zgn duruma getirmek. zgnlk zgr * Herhangi bir ktlamaya, zorlamaya, ba olmayan, serbest, hr. s arta l * (ulus, lke iin) Ynetim bak ndan yabanc gcn etkisi alt bulunmayan ba bir ynetime ba m bir nda ka l olmayan, ba z, hr. ms * Kendi kendine hareket etme davranma, karar verme gc olan. * Tutuklu olmayan, hr. * Ba nklesi olmayan, hr. kasn * Siyas bir g taraf denetlenmeyen, engellenmeyen. ndan * Toplumsal bask zellikle grg kurallar boyun e lara, na meyen, tavve davran nda serbest olan. r lar zgrce * zgr bir biimde. * zgn olma durumu, orjinallik.

zgrle me * zgrle i mek i. zgrle mek * zgr duruma gelmek. zgrle tirme * zgrle tirmek i i. zgrle tirmek * zgr duruma getirmek, zgr hle gelmesini sa lamak. zgrlk * Herhangi bir ktlamaya, zorlamaya ba olmaksn d s l z nme veya davranma, herhangi bir ba arta l olmama durumu, serbest. * Her trl detkiden ba z olarak insankendi iradesine, kendi d ms n ncesine dayanarak karar vermesi durumu, hrriyet. zgrlk * zgrlk yanl. s zgrlk demokrasi * Bireylerin her trl d ncelerine sayg gsteren, yasak koymayan demokrasi biimi.

zgrlklk * zgrlk olma durumu. zlem zleme zlemek * Bir kimseyi veya bir grmeyi, kavu eyi may istemek, grecegelmek. i zlemini ekmek * Arzulamak, ok zlemek, hasretini ekmek. zlemini duymak * yrekten istemek, arzu etmek. zlemli zlenme * zlenmek i i. zlenmek * zlemek i konu olmak. ine zlenti zlentili zle me olay . * zle i ar ma. mek i, la * A n o ac unlukla ze yak blmlerinin artz su iletmemesi ve bunun sonucunda kuruyup sertle n k mesi * zlem, hasret. * zlem ta zlem dolu. yan, * zlemi olan, zleyen, hasretli. * Bir kimseyi veya bir grme, kavu iste hasret, tahassr. eyi ma i, * zlemek i i i, tiyak.

zle mek * z durumuna veya zl bir duruma gelmek, ar mak. la * (tah l iin) Olgunla mak. zle tirme * zle tirmek iar t i, larma. zle tirmeci * zle tirmeden yana olan kimse. zle tirmecilik * Bir dili yabanc gelerden ar ar z bir duruma getirme ve kendi imknlar geli tarak , katks yla tirmeyi amalayan al ma. zle tirmek * z durumuna getirmek, zl durum kazand rmak, ar t larmak. zletme zletmek * zletmek i i. * zlemesine yol amak.

zleyi zl

* zlemek iveya biimi. i * z olan, z blm oka olan. * Benli inde, varlnda, yapnda herhangi bir nitelik bulunan. s * (toprak iin) Yap verimli. kan, * Gereksiz sz kullanmadan d nceyi bildiren.

zl amur * Yap amur. kan zl sz zl un zlk * Bir durumu, mahiyet. eyin * (grevli) Kizat. i, zlk hakk * Genel memur stats iinde ki kanunlar ngrd ve inin, n ekil artlara ba oldu hakk l u . zlk i leri * Bir kurulu grevlilerin atanmalar ta , ykselmeleri ve emeklilikleri gibi ki i isel lemlerin btn ve bu i leri yrten blm, zat i leri. zne * Bir cmlede bildirilen i i yapan veya yklemin bildirdidurumu zerine alan kimse veya fail: ocuk i ey, uyudu. ocuk sevildi. ocuk henz kktr cmlelerinde ocuk sz znedir. * Bilinci, sezgisi, d gc olan, baz filozoflara gre de ddnyaya kar olan birey. t zne grubu * Birden ok kelimeden olu ve cmlelerle btnyle zne grevinde bulunan szler. an zne be i * zneyle ilgili olarak kullan szlerin btn. lan znel * zneye ili olan, znede olu nesnelerin gere de bireyin d ve duygular dayanan, kin an, ine il, nce na enfs, sbjektif, nesnel kar . t znelci * znelcilik yanl, znelcilibenimseyen ve savunan (kimse), sbjektivist. s i * Gereksiz ayr lardan ar nt nmsz. * Hamuru yap olan un. kan

znelcilik * Btn bilgilerin zneye ili ve de yarg nbireysel, znel oldu ileri sren kin er larn unu reti, sbjektivizm. znellik * znel olma durumu, sbjektivite, nesnellik kar . t

zr kabahatinden byk * bir su veya kabahat iin zr dilerken daha byk su i leyen kimseler iin sylenir. zsel zsever * z ile ilgili. * Ki kendi benli karduyulan ba inin ine lanma, hayran olma, narsist.

zseverlik * Ki kendi bedensel ve ruhsal benli karduydu hayranlve bal narsisizm. inin ine u k l k, z sz bir * d nd gibi syleyen veya davranan. zmleme * zmlemek itemessl, temsil, asimilasyon, anabolizma, yad i, mlama kar . t * Edinilmi olan bilgileri kendi z mal durumuna getirme. zmleme dokusu * Bitkilerde, havadaki karbondioksidi karbonhidrata eviren, daha ok yapraklarda bulunan doku. zmlemek * (canl klar) D dan ald besinleri, de ikli u varl ar klar i e ratarak yeni bir birle imle, organizman n gereksinme duydu maddeler durumuna getirmek, temsil etmek. u * Edinilmi olan bilgileri bireyin z mal durumuna getirmek. zmlenme * (besin iin) zmlemek i i. * Edinilmi olan bilgiler bireyin z mal durumuna gelme. zmlenmek * zmlemek i konu olmak. ine zmseme * zmsemek iveya durumu. i zmsemek * zmlemek. zmsenme * zmsenmek iveya durumu. i zmsenmek * zmlenmek. zn erosluk * Ki kendi vcudu zerinde cinsel etkinliklerde bulunma sap , otoerotizm. inin nc znl zr * Bir asl veya gere olan, ilinekle ilgili olmayzde bulunan, derun, zat, dnl eyin nda inde p kar . t

* Bir kusurun, bir suun elde olmadan yap ileri srme veya bu kusurun ho ldn grlmesini gerektiren sebep, mazeret. * Sakatl bozukluk, eksiklik veya elveri k, sizlik, kusur, defo. zr dilemek * zrn ileri srerek bir i i yapmay istememek, bir i ba lanmas istemek. ten n * yapt bir yanl tr ba lanmas istemek. tan n zrl * zr olan. * Eksiklik, sakat veya kusuru olan, defolu. * zr olmayan. * zr olmaksn. z

zrsz

zt

* Ekstre, hulsa. zveren * zverili. zveri * Bir ama u runa veya gerekle tirilmesi istenen herhangi bir iin kendi menfaatlerinden vazgeme, ey fedakrl k. zverili P p, P * zveri ile davranan, zverisi olan, fedakr. * Fosfor'un k saltmas .

* Trk alfabesinin yirminci harfi. Pe ad verilen bu harf, ses bilimi bak ndan tmsz, patlay ift dudak m c nszn gsterir. Pa * Protaktinyum'un k saltmas .

pabucu by okutmak e * ak zca davrananlar iin alayl olarak kullan ls bir t l r. pabucuna kum dolmak (veya ta kamak) * ortaya durum kar nda tedirgin olmak. kan s pabucunu dama atmak (veya pabucu dama at lmak) * kendinden stn birinin yla gzden d kmas mek. pabucunu eline vermek * kovmak. pabucunu ters giydirmek * g bir duruma sokarak tel ka la rmak. pabu * Ayakkab . * Masa, sandalye gibi mobilyalar ayaklar tak metal veya plstik eklenti. n na lan * letken telleri elektrik birimlerine ba layan veya civatal lant sa ba y layan para. * Bina kolonlarn temeldeki basma yzeyinin geni daha gl olarak yo tlmblm. n ve unlar

pabu b rakmamak * y p, yapaca lmay vazgememek, ald ndan rmamak, korkmamak. pabu eskitmek (veya paralamak) * bir i bir yere ok gidip gelmek, i iin i takip etmek. pabu kadar dili olmak * kabaca ve terbiyesizce kark vermek. l pabu pahal * birinin u maya kalkt kimsenin, kendinden gl ra kmas durumunda sylenir. * herhangi bir durum veya giri i sonunda zararl kma ihtimali bulundu belirtir. ilen in unu pabuu * Ayakkab yapan veya satan kimse, ayakkab. c * Ayakkab kar girilen yerlerde ayakkab bekleyen kimse. larak lar

pabuuluk * Ayakkabni ayakkabl cn i, c k.

pabular evirmek n * dolayl olarak kovmak. pabulu pabuluk * Aya pabucu olan. nda * Evlerde veya cami giri lerinde kap girilince ayakkab kar veya konulan, genellikle raflar yer. dan lan olan

pabusuz * Aya pabucu olmayan. nda pabutan a a * a a k. l pa paa * Ba. * Pantolon, don, alvar gibi giyeceklerde bacaklar a n kt ablm. * Kasaplhayvanlar kesilmi k n aya . * Kasaplhayvanlar ayaklar yap orba. k n ndan lan

paa gn * D nn paa orbas ziyafeti ekildiertesi gn. i paa kasnak * Ya gre gre bir elini hasmn paas l te, inin n ndan, teki elini de aparas geirerek kispetin ndan belinden kavraykar ndakini yenmek iin s p s rtst evirmesi biiminde uygulanan bir oyun. paac * Kasaplhayvanlar ayaklar satan kimse. k n n * Paa, i kembe pi irilen dkkn. * Paacn iveya mesle n i i. * Ekmek yapmak iin e tah n yasaya gre belirlenen gerekli karm oran itli llar . * e itli eylerin karm . paalar (veya kollar vamak ) s * bir i giri iin haz e mek rlanmak. paalar akmak ndan * pislik ve kirin oklu belirtmek iin kullan unu l r. paal * Herhangi bir biimde paas olan. * Tyleri ayaklar kadar uzanan (ku na veya kmes hayvan ).

paac l k paal

paal k

* Pantolon, alvar veya uzun klot paasn ayak bile saran blm. n ini * Paa orbas yapmak iin ayr lm . * Gelinin paa gn giydigiysi. i * Otomobilde tekerle ta in , amur atmas nleyen ve tekerlek arkalar tak lstik veya plstikten n na lan yap lmara. paar z * apraz.

paas k d * Giyimine dikkat etmeyen, pasakl . paas tutup atmak ndan * hakaretle kovmak. paas ekecek (veya toplayacak) hli olmamak n * gsz, beceriksiz olmak. paas z paavra * Paas olmayan veya iinde paa bulunmayan. * Eskimi veya kuma bez paras , aput. * De ersiz ve i veya kimse. ren ey

paavra gibi * de kimse veya ersiz eyleri nitelerken kullan l r. paavra hastal * Grip, nezle, enflenza. paavrac * Paavra toplaysatan kimse. p paavrac l k * Paavra toplaysatma i p i. paavrala ma * Paavrala i mak i veya durumu. paavrala mak * Paavra durumuna girmek. paavraya evirmek (veya paavras n karmak) * ok h rpalamak, da k, bozuk veya berbat bir duruma getirmek. n paay rmak kapt * yakalanmak, ele geirmek. * kar ama sonradan ayr istedibir i kendini kurtaramamak. t, lmak i ten * diledigibi davranamamak. i paay kurtarmak * kendini bir dertten, tehlikeden veya zor durumdan kurtarmak. paoz * Kefal trnden bir bal(Mugil cephalus). k * Fahi e. * ldrldkten sonra ss amac ii doldurulmu yla hayvan. * Osmanlmparatorlu unda devlet ba na verilen unvan, hkmdar, sultan. kan * Padi ile ilgili, padi ait. ah aha

padalya padi ah padi ah

padi k ahl * Padi olma durumu, hkmdarl sultanl ah k, k. * Padi n grevi. ah * Padi n ynetimi. ah

* Padi n saltanat dnemi. ah * Padi taraf ynetilen lke. ah ndan padok pafta * Byk harita, pln veya modeli olu turan ayr paralardan her biri. * Metal ubuk ve borulara di aan let, yivaar. * Ss iin at tak na veya ba yerlere tak metal pul veya ak iri ba ivi. mlar ka lan lan l * Byk benek, leke. paftal paftas z pagan * ok tanrdinden olan (kimse). l paganizm * ok tanrl c k. pagoda pah * in, Japonya gibi Uzak Do lkelerindeki tap u naklara verilen ad. * E olarak kesilmi ik kenar. * Bir yap eleman e bir yzey elde etmek amac keskinligiderme. nda ik yla i * De fiyat. er, * Paftas olan. * Paftas olmayan. * (hipodromda) Yaratlarn yedekte gezdirildikleri yer. n

paha

paha biilmez * de llemeyecek kadar yksek. eri paha bimek * de tahmin etmek veya belirlemek. erini pahac * Pahal satan kimse. mal

pahac l k * Pahac olma durumu. pahal * Ters, aksi. pahalanma * Pahalanmak i i. pahalanmak * Pahal duruma gelmek, fiyat artmak, pahal mak. la pahal pahal ca * Biraz, pahal gibi. pahal ma la * Pahas yksek olan, ucuz kar . t

* Pahal mak i la i. pahal mak la * Pahalanmak. pahal l k * Bir fiyatn yksek olmas eyin n durumu veya pahal olma durumu. * Fiyatlar genel olarak ykselmesi fiyat art. n

pahal oturmak (veya pahal mal olmak) ya ya * ok para, zveri, emek gerektirmek, kolay elde edilememek veya zarara, snt yol amak. k ya pahas na * kar u lnda runa, ... iin.

pahaya kmak * pahalanmak, pahal mak. la pahaya gemek * de bir erli eymi esirgenmek. gibi pahlama * Pahlamak i i.

pahlamak * Bir parankeskin kenar keserek pah durumuna getirmek, keskinli gidermek. n n ini pak paket miktar. * inde bir veya birok bulunan, k sar haz ey da larak rlanm elde ta , nacak byklkte nesne. * Yiyecek, il gibi eylerin k sar veya bir kutuya konularak sat haz da larak a r duruma getirilmi bir belli * Temiz.

paket etmek * paketlemek. paket program * Banda veya filme alp gerekti radyo ve televizyonda yay n inde mlamak iin haz rlanmprogram. paket ta * Drt kyontulmu e kaldm ta r . paket tur * Bir veya birden fazla yere ynelik olarak dzenlenen ula konaklama gibi ihtiyalar m, kapsayan tur.

paketleme * Paketlemek i i. paketlemek * Bir veya birka ka sararak veya kutuya koyarak ba eyi da lamak. * Birini ba savmak, atlatmak. tan paketleni * Paketlenmek i i veya biimi. paketlenme * Paketlenmek i i. paketlenmek * Paketlemek i konu olmak. ine

paketletme * Paketletmek i i. paketletmek * Paketlemek i yapt ini rmak. paketleyi * Paketlemek i i veya biimi. Pakistanl * Pakistan halk veya bu halksoyundan olan kimse. ndan n paklama * Paklamak i i.

paklamak * Temizlemek. paklanma * Paklanmak i i. paklanmak * Temizlenmek. pakl k pakt pal pala * Kavisli, k u blm genikabzas do daralan bir tr k sa, , na ru l . * Krek gibi baz aralar enli ve yass n, blm. * Bir yere aprazlama konulan yass veya kereste. kiri pala * Bez paralar dokunan basit kilim, yazg ndan . * Eski, kullan ya veya giysi. lme * Temizlik. * Antla ma. * Bir cins gvercin.

pala bk y * Gr, uzun, yanaklara do k k bk. ru vr y * Pala bklar y olan, pala bkl y . pala bkl y * Gr, uzun ve k k bklar kimse. vr y olan pala almak (veya sallamak) * u mak, didinmek, abalamak. ra pala ekmek * palay belinden p vurmak. kar pala srtmek * abalamak, u mak. ra paladyum * Atom numaras yo 46, unlu 11,4 olan, 1500 C de eriyen, tel durumuna getirilebilen, baca zelli u l i hidrojeni so urmak olan ok sert bir element. K saltmas Pd.

palal k palamar

* at inin yan kiri . * Gemileri iskele, r m veya ht amand ba raya lamaya yarayan kalhalat. n

palamar boyu * Deniz milinin onda biri,120 kula. palamar paras * Gemilerin bir iskeleye yana iin dedikleri para. mak palamar resmi * Bkz. palamar paras . palamarc * Grevi, gemilerin yana kalkma vb. s nda gemiden verilen palamar ma, ras iskeleye, amand takmak, raya karmak olan kimse. palamar koparmak (veya zmek) * kamak, s v mak. palamut * Uskumrugillerden, ortalama 1 veya 2 kg gelen, eti esmer, k ksve pulsuz bir bal(Pelamys sarda). l z k Bykl gre trl adlar al ne r. palamut * Yurdumuzda yeti me trlerinin uzunca, f benzeyen, sert ve przl, bir yksk iinde bulunan, en e nd a tanen bak ndan zengin meyvesi, pelit. m palamut me esi * Yurdumuzun bat blgesinde yeti 5-10 m yksekli en inde, kn yapraklar dken bir me tr n e (Valonea). palamutlama * Palamutlamak i i. palamutlamak * Deriyi sepilemek iin palamut maddesi doldurulmu ukura yat rmak. palamutlular * Kay ngiller. palan * Genellikle e eklere, bazen de atlara vurulan, kaz, enli, yayvan ve yumu bir e eyer. s ak it

palan vurmak * palan hayvansna koyup ba n rt lamak. paland z * e menin musluk ta . palandken * Tak yoku l . palanga * Bir halatla makaralardan olu turulan, a cisimleri kald r rmaya, sa sola dndrmeye yarayan donan a m.

palangal * Palangas olan.

palangas z * Palangas olmayan. palanka palas * Lks otel veya gsteri yap li . * Kolay, rahat. * Kolaylgsteren, ho giden (nesne, kimse, yer). k a palas * Kei k l dokunmu ndan kaba kilim, yayg . * A ve toprakla yap a lm hendekle evrilmi , kk hisar.

palas pand ras * Geregibi derlenip toparlanmaya vakit bulamadan, arabuk. i palaska * Askerlerin bellerine ba klar g lad veya slerine aprazlama takt , zerinde fi kasatura vb. klar ek, koymak iin yerleri bulunan, genellikle kseleden yap lmkay . palaspare palavra * Pasakl rtgiysi. , y k * Herhangi bir konuda gere ayk, uydurma sz veya haber; uzun ve bo e r konu martaval. ma, * Genellikle posta vapurlar st gvertenin alt nda ndaki gverte.

palavra savurmak (atmak veya s kmak) * uydurma, asz bir sz veya haberi gerekmi ortaya atmak; abartarak konu ls gibi mak, byk ba lardan ar sz etmek. palavrac * Uydurma sz veya haber ortaya atan, yapt i abartan, bu davran huy edinmi leri lar olan (kimse), t ra. palavrac l k * Palavra syleme al kanl. palaz * Kaz, rdek, gvercin gibi baz yavrularn civcivlikten sonraki durumu. ku n

palazlama * Palazlamak veya palazlanmak i i. palazlamak * (ku yavrusu) ip semirmek. rile * (kk ocuk) Geli mek. * Varl artmak, zenginlemek. palazlanma * Palazlanmak iveya durumu. i palazlanmak * Geli iri duruma gelmek, bymek. mek, * Varl artmak, zenginle mek. palazla ma * Palazla i mak i. palazla mak * mek, geli rile mek, bymek.

pald m

* Yk ve binek hayvann, semer veya eyerinin ileri kaymas nlemek iin arka ayaklarn kaba etleri n n n zerinden geirilen kay . pald a m mak * ba aramayacabir igiri e mek. pald r kldr * Kaba bir grlt kararak, grlt ile. * Ansn ve kurallara uyulmaksn. z z paleograf * Eski el yaz uzman lar .

paleografi * Eski el yaz n lar okuma bilgisi. paleontoloji * Jeolojik devirlerde yer yznde ya klar amvarl inceleyen bilim dal . paleozoik * En eski fosillerin olu turduklar jeolojik zaman. * Bu zamanla ilgili. palet * Ressamlarboyalar n zerine dizerek f ile kar rd tahta veya porselen levha. ra klar t * Sanayide e amalarla kullan yayvan ve geni itli lan levha. * H yzmek iin aya geirilen ara. zl a * Tank her trl arazide yol almas sa n n layan iki yan ndaki tekerleklerini iine alan metal t l (II). erit, rt * Paleti olan (ta t). * Paleti olmayan (ta t). pal t palikarya * Bkz. pelit. * Kabaday Rum delikanl. s * (yermeli olarak) Yunanl . * zmleme i yapan yapraklar st yzndeki dokunun ad palisat dokusu teriminde geer. ini n olan

paletli paletsiz

palisat

palisat dokusu * Palisat. palmitat * Palmitik asidin tuzu veya esteri. palmitik * Doymu ya bir asidi CH3-(CH2)14-CO2H ve bu asitten treyen birle iin kullan ikler l r.

palmitik asit * Ya maddelerin pek o l unda palmitin durumunda bulunan, suda znmeyen, alkol ve eterde znen beyaz, tatsbir kat z . palmitil * Palmitik asitten treyen C15H31-CO formlndeki tek de kk. erli

palmitin palmiye

* Gliserinin palmitik esteri. * Palmiyegillerden olan a alargenel ad n .

palmiyegiller * Genellikle s blgelerde yeti basit bir kon gvde ve bu gvdenin tepesinde yelpaze biiminde telek cak en, damarl yapraklar olan, hurma ve Hindistan cevizi a n alar iine alan bir familya. palmiyelik * Palmiyesi ok olan yer. palto * So havalarda br giyeceklerin stne giyilen kalkuma giysi. uk n tan paltolu paltoluk paltosuz palze * Bir e pelte. it palze gibi * beyaz, dolgun ve titrek (ten). palyao * Genellikle panay r tiyatrolar sirklerde gldrc rol oynayan acayip k , yz a ve komik nda, l kl r makyajl oyuncu. palyao gibi * gln olacak derecede acayip k . l kl palyaoluk * Palyao olma durumu veya palyaonun yapt i . * Tavve davran gldrclk. r ta palyatif palyo * K ve iki yan sa keskin, dz k l . pampa pamuk * Gney Amerika'daki bozk verilen ad. rlara * Yeterli etkinliolmayan, bir sre iin olan, geici, muvakkat. i * Paltosu olan. * Palto yapmaya elverikuma li . * Paltosu olmayan.

* Ebe gmecigillerden, koza biimindeki meyvesi , drt, be dilimli olan, s blgelerde yeti tar cak en m bitkisi (Gossypium). * Bu bitkinin tohumlarn evresinde olu ince, yumu tellerin ad n mu ak . * lenmi pamuk. * (dokumac l kta) lenmi pamuktan yap lm . pamuk atmak * yay ve tokmakla pamu ditmek. u

pamuk bal * Beyaz bal. pamuk bal * Il denizlerde ya man ayan, s mavi, karn rt beyaz, tehlikeli bir kpek bal (Carcharius glaucus). pamuk bezi * Pamuktan dokunan bez. pamuk elmas * Pamuk telleri ve tohumla dolu bir kapslden olu pamuk bitkisinin meyvesi. an pamuk gibi * ok yumu ak. * iyi huylu, munis. pamuk ipli i * Pamuktan yap mat ve parlak diki nakipli lan ve i. pamuk ipli ba iyle lamak * etkisi az srecek bir are ile gei tirmek. pamuk ta * Birtak kaynak sularn dibinde biriken, kalkerli veya silisli tortu, traverten. m n pamuk ya * Pamuk ekirdeklerinden elde edilen, zeytinya benzer bitki ya na . pamukaki * Beyaz i lemekte kullan bir e parlak pamuk ipli i lan it i. pamuku * Pamuk yeti kimse. tiren * Pamuk al satan kimse. p

pamukuk * Genellikle bebeklerde grlen ve bir mantardan ileri gelen, sindirim organ a ortaya iltihapl nda, zda kan hastal aft. k, pamukuluk * Pamuk yeti tirme ve satma i i. pamuklanma * Pamuklanmak i i. pamuklanmak * st incecik pamuk biiminde kf ba lamak. * (toz iin) Pamuk gibi olmak. pamuklu * Pamuk ipliveya ba iplikler kar r dokunmu i ka larak t (kuma ). * Yzyle astar na pamuk yay dikilen h aras larak rka. * Orta Amerika'da yeti bir bitkinin yapraklar rlm en ndan yumu has ak r apka. * zel olarak dokunmu kuma bir tr.

panama

Panamal * Panama Cumhuriyeti halk olan kimse. ndan panay r * Belli zamanlarda ve genellikle kk yerle birimlerinde kurulan, sergi niteli de ta byk pazar. me ini yan

panay r yeri * Panayn kuruldu alan. r u * ok kalabalyer. k panay rc * Panay satyapan kimse. rda panay l rc k * Panay ni rcn i veya mesle i. pancar * Ispanakgillerden, vitamince zengin bir bitki (Beta vulgaris). * Bu bitkinin elde edilen kal ve etli kk. eker n

pancar gibi olmak (veya pancar kesilmek) * kan hcum edip ok k zarmak. pancarc * Pancar yeti ve satan kimse. tiren pancarc l k * Pancar yeti tirme ve satma i i. pancarla ma * Pancarla iveya durumu. mak i pancarla mak * Pancar rengini almak. pancur * Bkz. panjur. panda * Etillerden, Avustralya ile Himalaya ormanlar ya nda ayan, tyleri sve pas k zrenginde, karn k rms , bacaklar kara, postu be enilen bir hayvan (Ailurus fulgens). pandantif * bir zincirle boyna tak de tak nce lan erli . pandispanya * Yumurta kat yap larak lan ekerli, kabar yumu bir tr pasta. k, ak pandispanya gazetesi * Uydurulmu yalanlar, hikyeler. pandomima * Tanzimat ve Me rutiyet dnemlerindeki tiyatrolaro n unda izlenen oyunlar aras sr szsz na k lan t oyun. * Pantomim. pandomima kopmak * izleyenler iin e lendirici bir kavga kmak. pandufla * Bkz. pantufla. pandl panel * Sarka, rakkas.

* Dinleyiciler nnde, seilmi konu grubunun bir konuyu tart amac dzenleditoplant bir mac mak yla i , toplu gr aoturum. me, k * Yerle tirileceyzeyin bir blmne uyan, o i unlukla dikdrtgen biiminde dzgn para. panel kpr * A bir engelin bir yan olu lacak nda turularak br yana ula sa m layan, ta c kk elemanlardan y olu kpr. an pani kap e lmak * ok korkmak. pani vermek e * byk bir deh d ete rmek, ok korkutmak. panik * Toplulu kaplayan an deh duygusu, byk korku, rk. u et panik olmak * byk korku yaratan bir olay birdenbire ortaya kmak. panik yaratmak * korku, deh uyand et rmak. panikleme * Paniklemek iveya durumu. i paniklemek * Pani kap e lmak. Panislmc * Panislmizm yanl. s Panislmc l k * Panislmizm ak n m benimseme. Panislmizm * Btn Mslmanlar ynetim alt toplama amac gden politik ak ayn nda n m. panjur * Gere gre gne rzgr ine i ve nlemeye, azaltmaya yarayan, a kapandar ve yatay tahtarlardan, l r r plstikten veya metal gerelerden yap pencerenin iki yan tak kapatma kanad lm , na lan . pankart levha. * Toplant gsterilerde ta zerinde benimsenen amac birka szle gsterildikarton veya bezden ve nan, n i

pankartl * Pankartl veya pankart bulunduran. olan pankras pankreas bir bez. pano * Gre boksu veya yumruk dv birle spor kar mas le n tiren la . * Midenin arkas bulunan, bo c nda alt kanallar onikiparmak ba ba, i ve dsalg olan iri yla na rsa l lar

* zerine bildiri, a klama veya tan k tma tutturmak iin haz tlar rlanmlevha. * Elektrikle al aralarkontrol ve komuta d an n meleri, ekran, sinyal lmbas paralarn bir arada gibi n topland blm. * A duvar kaplamalar veya tavanlara ss i konulan resim. a na in * Hafif malzemeden yap ve iki yz kontrplakla kaplanan levha. lan

* nceden belirlenmi n ierisinde al cevher alan srlar an . panorama * Yksek bir yerden bak gz nne serilen geni l nca grn . * Genel grnm. panoramik * Geni gr n alan kaplayan. pansiyon * Btn veya bir blm srekli veya belli bir zaman iin kiraya verilen, iste gre yemek de veren ev. e * cretli renci yurdu.

pansiyoncu * Pansiyon sahibi. * Pansiyon i leten kimse. pansiyonculuk * Pansiyon sahibi olma durumu. * Pansiyon i letme i i. pansiyoner * Bir pansiyonda oturan kimse. Panslavizm * Slav as btn halklar ynetim alt toplama amac ll ayn nda gden politik ak ve hareket. m pansuman * Yara temizlive bak . i m pansuman yapmak * yarantemizlik ve bak n n m yapmak. pansumanc * Pansuman yapmay meslek edinmi kimse. pansumanc l k * Pansuman yapma i i. panteist panteizm * Tanr evreni birle zle felsefe ile tirip tiren retisi veya sistemi. panteon * Yunanl Romal n en byk tap ve lar naklar verdikleri ad. na * Bir halk bir ulusun btn tanr . n, lar * Byk yararlgstermi k kimselerin gmld ulusal an t. * Pars. pantograf * Bir biimi bylterek veya klterek kopya etmek iin kullan kollu, eklemli bir tr cetvel. lan pantol pantolon * Pantolon. * Belden ba layan ve genellikle paalar bileklerine kadar inen giyecek. ayak * Panteizm yanl. s

panter

pantoloncu * Pantolon diken terzi. pantolonculuk * Pantolon dikme veya satma i i. pantomim * D ve duygular nce mzik veya trl e e inde bazen dansla, bazen de gvde ve yz yalar li hareketleriyle yans tmay amalayan oyun, szsz oyun. pantufla * Aba terlik. pantuflac * Pantufla yapan veya satan kimse. * Dolandc r, yankesici. pantuflac l k * Pantufla yapma veya satma i i. Panturanizm * Bkz. Turanc l k. Pantrkizm * Bkz. Trklk. panzehir * Zehrin etkisini ortadan kald rabilme zelliolan madde, antidot. i panzehir otu * Kk, beyaz iekli, kk zehirli, ok yk ve otsu bitki (Cynanchum acutum). ll panzehir ta * Antilop gibi hayvanlarmidesinde olu zehiri nleyici etkisi olan ktle. n an, * Bkz. opal. panzer * kinci Dnya Sava Alman ordusunun kulland, gnmzde polisin kanunsuz sokak gsterileri gibi nda hareketleri bast iin yararland, yksek tekerlekli, z , hafif silhlarla donat rmak rhl lmara. papa * Katolik kilisesinin, bir meclis taraf seilen, Vatikan'da oturan ve Peygamber'in vekili say ndan sa lan ba . kan papa an * Papa angillerden olan ku verilen ad. lara * Duyduklar d n nmeden oldu gibi tekrarlayan kimse. u

papa anahtar an * Sacdan yap lmkk apl boru ve ba paralarn sklp tak nda kullan anahtar. lant n lmas lan papa gibi ezberlemek an * anlam bilmeden ezberlemek. n papa gibi tekrarlamak an * pe e, art arda sylemek. pe papa yemi an * Bkz. aspur. papa angiller

* Ayaklarrmanmaya uygun, canl t renkli, basit konu t , z maya al r labilen, papa muhabbet ku gibi t an, u s lke ku n alan familya. cak lar iine papa anlar * Tek familyas papa angiller olan, papa olarak bilinen btn ku kapsayan tak an lar m. papa k anl * Duyduklar d n nmeden, anlam bilmeden tekrarlama durumu. n papak papal k * Uzun tyl kalpak. * Papan makam grevi. n veya * Ba papanbulundu siyas ve din kurum. nda n u * Sardalye yavrusu. * Ekmek, peynir ve et suyu veya st ile yap bir tr yemek. lan * Azar. * Orta oyununda zurnaya verilen ad.

papalina papara

papara

papara (veya z t) yemek lg * ok azarlanmak. papatya * Birle ikgillerden, 20-50 cm ykseklikte, baharda iek aan, ta yapraklar beyaz, ortas kmeli, bir sar yk otsu bir bitki (Matricaria chamomilla). ll papatya fal * Niyet tutup "olacak, olmayacak" diye papatyanyapraklar birer birer kopararak bak fal. n n lan papatyal * Papatyas olan. papatyas z * Papatyas olmayan. papaya * Bir tr meyve. papaz * Hristiyan din adam . * zerinde papaz resmi olan iskambil k . d

papaz bal * Kk bir e kaya bal (Chromis chromis). it papaz balgiller * Il denizlerde ya kemikli bal familyas man ayan klar . papaz her gn pilv yemez * insannne her zaman ayn n nitelikte elveribir imkn li kmaz. papaz karas * K zarap yap nda kullan bir tr zm cinsi. rm m lan * Bu zmden yap k zarap. lan rm

papaz uurmak * ikili e lence dzenlemek. papaz yahnisi * So , sar anl msakl arapl sirkeli bir et yeme , veya i. papaza dnmek * salar sakal ve uzamak, darmada olmak. n papaza kp oru (veya perhiz) bozmak z * ba na kp kendisine zarar verecek i kas z grmek. papazi * Bir tr ince, ipekli kuma .

papazkat * Bir tr iskambil oyunu. papazl k * Papaz olma durumu veya papazgrevi. n papazletmek k * ders vermek, ikna edici szlerle kand rmak. papel * Bir liralk para. k t * Para, zellikle k para. t * Sokaklarda iskambil k yla halk tlar doland bir tr dolandc ran r, zarf .

papelci

papelcilik * Papelcinin yapt i . papiki * Sokak sats c. papirs * Papirsgillerden, Nil klar yeti bir bitki (Cyperus papirus). y nda en * Eski Mrl n papirs saplar yapt k s lar ndan klar t. * Bu k yaz yazmas da lmel .

papirsgiller * Bir eneklilerden, rnepapirs olan otsu bitkiler familyas i . paprika papura * Ac az bir e k z s it rm biber. * ift kzle ekilen a saban. ki r

papyeku e * Bkz. kuk . e d papyon * Kelebek biiminde, bir engelle veya lstik ba yakaya tutturulan kravat, papyon kravat. la par par * Bir pary titremeyi anlat lt veya r.

par par yanmak * yksek ateolmak. i

para

* Devlete bastlan, zerinde saymaca de yazk veya metalden deme arac r eri l t , nakit. * Kuru k biri. un rkta

para al sat m m * Para de imi. i para babas * Paras varl kimse. ok, kl para basma * Piyasaya yeni para karma. * ok para kazanma, i iyi gitme. leri para basmak * darphanede veya bas evinde metali veya k para durumuna getirmek. m d * kumarda ortaya para koymak. para bozmak * byk paray paralarla detirmek. ufak i para canl s * Paraya d para gzl. kn, para cezas * lenen bir suun para kar n devlete denmesini ngren ceza. ln para czdan * Para koymaya yarayan czdan. para antas * Para ta yarayan zel anta. maya para ekmek * bir yere yatlmparadan bir blmn geri almak. r * para s rmak, birinden birtak gerekelerle para almak. zd m para karmak * para basmak. * ba yerde bulunan kimseye posta veya banka ile para gndermek. ka para k mamak * para yeti memek. para darl * Para kinli karnlem olarak paranpiyasada azalmas satalma gcnn artmas i ine n yla n , deflsyon. para deimi i * Para de tirme i i lemi. para dkmek * bir i ok para harcamak. iin para dnmek * r i lmak. vetle yap para etmek * de olmak. eri para etmemek * de pahas sat eri na lamamak.

* etkisi olmamak, i yaramamak. e para getirmek * kazan sa lamak. para ile de il * ok ucuz. para ile de s ile il, ra * her i parayla yap in lmayaca anlat n r. para kesmek * para basmak. * ok para kazanmak. para k rmak * ok kazanmak. para ktlamas s * Piyasada likit para dola n n rma. srland m para ktlay s c * Para ktlama i s lemini yapan kimse. para olmak * kazan sa lamak. para paray eker * elde para bulunursa onunla yeni paralar kazan l r. para pe k z in in, rm me * her i kar an denmeli, anlam bir sz. in nda l nda para pul * Para veya para eden ey.

para saymak * demek. para s rmak (veya koparmak) zd * zorlayarak veya kand birinden para almak. rarak para kinli i i * Dolan mdaki para miktar mallarve sat al yla, n n nabilir hizmetlerin toplam ndaki an aras bymesinden ortaya ve fiyatlartoplam ykseli parande kan n i, n erinin d biiminde kendini gsteren mesi ekonomik parasal sre, enflsyon. para tutmak * para biriktirmek. para yapmak * para kazanbiriktirmek. p para yat rmak * gerekti almak zere bir yere para vermek. inde para yedirmek * gereksiz olarak ba na ok para harcamak. kas * r vermek. vet para yemek * gereksiz olarak ok para harcamak.

* grevli bulundu yerin imknlar yararlanarak para almak, r almak. u ndan vet parabellum * Eskiden Alman ordusunda kullan tabanca. lan parabol * Bir dzlemin odak denen sabit bir noktadan ve do rultman denen sabit bir do rudan e uzakl it ktaki noktalarn geometrik yeri. n parabolik * Parabol biiminde olan, parabolle ilgili.

paraboloit * Odaolmayan, yalnbir simetri ekseni bulunan ikinci dereceden yzey. z paraca paraol * Gemi atmas e para. nda ri * Cumba vb. alt destek olarak konulan e a na ri a. * Tek at ko turularak ekilen, zeri kapal , yanlar k bir tr araba, para a ol. paradan kmak * para harcamak zorunda kalmak. paradi * Bir tiyatroda en st balkon. paradigma * Dizi. paradoks * Kkle inan aykolarak ileri srlen d mi lara r nce. * Para ile ilgili olarak, para bak ndan. m

paradoksal * Aykd niteli olan. r nce inde paraf * Yalnba z harflerle yaz k imza. lan sa parafazi parafe * Bkz. sz karkl. * Paraf konulmuparafla imzalanm , .

parafe etmek * adn ve soy adn yalnba n n z harfleriyle imzalamak. parafeleme * Parafelemek i i veya durumu. parafelemek * Parafe etmek. parafin * Katran, petrol, neft gibi maddelerden lan, kat kar , beyaz, yar saydam, buhar parlak bir alevle yanan, kimyasal etkenlere karilgisiz, kat hidrokarbon, al kan. parafinli * Birle iminde parafin bulunan.

* Parafine batlm r . parafinsiz * Birle iminde parafin olmayan. paraflama * Paraflamak iveya durumu. i paraflamak * Adn ve soyadn ba n n harflerini kullanarak imzalamak. paragz paragraf * Herhangi bir yazn bir sat teki satba kadar olan blm. n r ba ndan r na * Kanun maddelerinin kendi ilerinde satba yla ayr klar blmlerden her biri. r lar ld ufak * engel i aretinin () bir ba ad ka . Paraguayl * Paraguay halk olan kimse. ndan paraka * neli uzun baloltas k . parakete * Geminin saatteki hn z anlamak iin kullan ara. lan * zerinde yzlerce i kstek bulunan uzun baloltas neli k . * Paray seven, paraya ok d ok kn.

paraketeci * Parakete ile balavlayan (kimse). k paralks * Biri yerkrenin merkezinden, br yeryznde bulunan bir kimsenin gznden iki do kan runun, bir gk cisminin merkezinde birle olu erek turduklar nlen a d . paralama * Paralamak i i.

paralamak * (genellikle y c rt hayvanlar iin) Paralamak. * Y p eskitmek. prat paralanma * Paralanmak (I,II) i i. paralanmak * Parasiken para elde etmek. z paralanmak * Para para olmak. * Snt znt iinde, olmayacak bir i u mak, didinmek. k ve le ra * Bir i ok aba ve zen gstermek. te paralatma * Paralatmak i i. paralatmak * Paralamak (II) i yapt veya paralamas sebep olmak. ini rmak na paralay c * Paralamak i yapan (kimse). ini

paralel

* Yan yana ve birbirini kesmeden, birbirine kavu madan uzangiden ( p eyler), ko muvazi. ut, * Yerkresi zerinde izildivar say ekvatora paralel emberlerden her biri. i lan, * Bir dnel yzeyin, eksene dik bir dzlemle kesiti.

paralel ak m * Bir paralel ba dan geen ak lant m. paralel kaidesi * Ayn noktaya uygulanan iki vektrn bile kesini bulmak iin her birinin bitim ucundan brne paralel birer izgi izilerek bir paralel kenar olu turduktan sonra vektrlerin uygulama noktas (bile temsil etmek ndan keli iin) bir k ekme yolu. egen paralel yz * Her yz bir paralelkenar olan bime. paralelizm * Ko utuluk. paralelkenar * Kar kl kenarlar l paralel olan drtgen. paralelle tirme * Paralelle tirmek iveya durumu. i paralelle tirmek * Ko t utlarmak. paralellik * Paralel olma durumu, ko utluk. * Benzerlik. * Paras olan, zengin (kimse). ok * Para kar sa lnda lanan, bedava olmayan. * zerinde yuvarlak ve irice benekleri olan. * Biraz paras (kimse). olan paral k * Herhangi bir para de erinde olan. * Genellikle de ersizlik belirtir. * Fel. * Mant sistem bozuklu ksal u.

paral

paral ca

paralizi paralojik

paralojizm * Ak l szgecinden geirirken bilmeyerek d yan ; mant uymazl len lg a k. parametre * Cebirde bir denklemin kat say na giren deken nicelik. lar i * Geometride, bir koninin oda dikeyin konikle kesi i noktaya kadar olan paranuzunlu ndan kan ti n u. parametreleme * Parametrelemek i i. parametrelemek

* Parametreli bir e veya yzey belirlemek. ri parametreli * Bir veya birok parametre ile ilgili. parametrik * Parametreli. parampara * Pek ok paralara ayr para para olmu lm , . parampara olmak * pek ok paralara ayr lmak, klmak. r paranst n * satal tutar artan para. n nan eyin ndan paranyz s r n cakt * paranekicili ve geri evrilemeyece anlat n ini ini r. parankima * zek doku. paranoya * Abartgurur, ku gvensizlik, bencillikle belli olan bir ruh hastal. l ku,

paranoyak * Paranoya ile ilgili. * Paranoyaya tutulmu kimse. parantez * Cmle iinde geen bir sz metin dtutmak iin o szn ba ve sonuna getirilen yay biimindeki na i yay ayra. aret, * Konunun dnda kalan sz ve yaz . parantez amak * sz veya yazn iine, sz edilen konu ile ilgili bir blm koymak. n parantez kapatmak * sz, konu bitirmek. may parapet * Kpe korkuluk. te, * Yap pencere nlerinde, beton, mozaik, mermer, tahta gibi larda eylerden yap nt lmdar k . * Para ile ilgili, para bak ndan, nakd. m

parasal

parasempatik * Parasempatik sinir sistemi ile ilgili olan. parasempatik sinir sistemi * Ya atkan sinir sistemini olu turan iki sistemden biri; kalbin at n lar yava r, sindirim sistemini, salg lat lar dzenler. paras n karmak * ana paray kurtarmak, masraf n karmak. paras soka atmak n a * de olmayan bir mala para vermek. eri paras yemek n

* hi al madan bedavadan geinmek, birinin s ndan geinmek. rt paras rezil olmak yla * para vererek yapt bir iyi rd ey kmamak, parasn kar alamamak. n ln paras z * Paras olmayan. * Yoksul. * Para verilmeden elde edilen, bedava. * Para verilmeksizin, parasolarak, bedavadan, bedava. z

paraspulsuz z * Yoksul, z rt. * Hi para harcamadan. parasyat z l * renim giderleri, yatacak yer ve yemedevlete kar i lanan ( renci). paras k zl * Parasolma durumu. z para ol para t * Bkz. paraol.

* Yksek bir yerden d veya inen bir cismin, bir insan d n a t yere inmesini sa en n, rarak rla layan genellikle ipekten ara. para birlikleri t * Para ini tle yapmak iin yeti tirilmi asker birlikleri. para ile atlama t * para kulesinden atlama. t * taktik amalarla belli bir blgeye havadan inme veya bir tehlikeden kurtulmak iin uaktan para tle atlama. para kulesi t * Para atlama e tle itiminin yap kule. ld para t * Bir uaktan para atlamak ve yere iner inmez sava tle abilmek amac e yla itilmi asker. * Bir hava ta ndan para atlayarak yere inen kimse. t tle para tlk * Para kullanma veya para atlama i t tle i. para tl * Para olan. t paratoner * Y r ld msavar, eksavar. im paratberkloz * Gevi getirenlerde aside direnli bir bakterinin sebep oldu hastal u k. paravan * Mente elerle birbirine ba birka paradan olu ve yap baz l an larda blmleri ay rmakta kullan lan, katlan ta r ereveli perde. r, n * Ad ndan, yetkisinden, gcnden kendisine belli etmeden yararlan (kimse veya kurulu lan ). paravan mente esi * Dz yaprak mente elerinin benzeri, yaprakl iki milli mente ve e.

paravan yapmak * ba nad kasn ndan, yetkisinden, gcnden, kendini belli etmeyerek, yararlanmak. paravana * Paravan.

paraya evirmek * herhangi bir para ile detirmek. eyi i paraya d kn * paray seven kimse. ok paraya k ymak * gereken yerde para harcamaktan ka nmamak. paraya para dememek * ok para kazanolmak. r * elde edilen paray bulmak. az * bol para harcamak. paraya pul dememek * para kazanc ok olmak. pek * herhangi bir paray bulmak, kmsemek. az paray araya de paraya vermeli il, * paray gerekli yere harcamal . paray denize atmak * bo harcamak, israf etmek. una paray veren dd alar * para harcay insan istedi elde edebilir. nca ini parazit * Asalak. * Radyo yayna kar yabanc veya crt n an ses z . * Ba ns ndan geinen kimse, asalak. kalarn rt parazitlenme * Parazitlenmek iveya durumu. i parazitlenmek * Radyo, telsiz gibi cihazlaryay na yabanc kar n nlar ses mak. parazitli parazitlik * Paraziti olan. * Asalakl k.

parazitoloji * Asalak bilimi. parazitsiz * Paraziti olmayan. para * Bir btnden ayr ayr lan veya artakalan lan, say ey. * Bir btnden kopmak, klmak, y lmak vb.yoluyla ayr r rt lmblm. * Birka araya gelince bir btn olu bir turan eylerin her biri. * Sayfat "tane" anlam gelir. s yla na

* Bir edebiyat veya mzik eserinin bir blm. * (isim tamlamalar Belirtilen durumunda bazen kmseme ve de sayma anlat nda) ersiz r. * Az bir miktar. * ay paras , elmas paras deyimlerde "benzeri", "bir rne gibi anlamlarda kullan gibi i" l r. * Az miktarda. para almak * biyopsiyi gerektiren incelemelerde canln belli bir yerinden doku paras karmak. n para ba na * her para iin. para bohas * Bikiden artan e e kuma it it paralarn iine konuldu boha. n u para blk * Km km, azar azar, oradan buradan. s s para para * Paralanmbir durumda, lime lime. * Azar azar, blm blm. para para etmek * paralara ay rmak. para prk * Az, nemsiz. parac * Kuma toplar artmparalar ndan satan kimse. * Makine yedek paralar satan kimse. * Elektron, proton, ntron gibi atomu olu turan paralarher biri, partikl. n

parac k

parac l k * Paracn i n i. paralama * Paralamak i paralara ay i, rma. paralamak * Paralara ay rmak, btnl bozmak, para para etmek. n * Birlibozmak amac blmek. i yla paralan * Paralanmak iveya biimi. i paralanma * Paralanmak i i. paralanmak * Paralanmak i konu olmak, paralara ayr ine lmak. * Ba n kas mutlu etmek iin elden gelen her yapmak, didinmek. eyi paralatma * Paralatmak i i. paralatmak * Paralamak i yapt ini rmak. paralay c

* Paralara ay ran. paralay * Paralamak iveya biimi. i paral * Birden ok paradan olu . mu

paral boha * Renk renk ve e e kuma it it paralar birbirine eklenerek yap boha. lan paral boha gibi * birbirini tutmaz paralardan olu an. pardon * "zr dilerim", "affedersiniz" anlam kullan bir sz. nda lan pards pare * Serin havalarda br giysilerin zerine giyilen ince stlk. * Para, km. s * Tane, adet. * Para para. * Gzel koku.

pare pare parfm

parfmc * Parfmeri rnleri reten veya satan kimse. parfmclk * Parfmcnn mesle i. parfmeri * e kozmetiklerin ve kokularyap ve sat . itli n m m * Kozmetiklerin ve kokulartm. n * Bunlar sat dkkn. n ld par l l par * Par ldayarak, k saarak. par ldama * Par ldamak i i. par ldamak * I samak. k * Geli mek, ykselmek. par ldatma * Par ldatmak i i. par ldatmak * Par ldamas sa n lamak. par c lday * Par ldama zelliveya nitelibulunan madde. i i par lday * Par ldamak iveya biimi. i

par lt parl lt pars ltz parite

* Par ldama, gze arpan parlakl k. * Parlakl olan, par ldayan, lt yalab l , k. * Parlakl olmayan. * lke parasn karkl eri. ki n de l

park bahesi.

* Bir yerle merkezinde halk gezip hava almas dzenlenmi alve iekli byk bahe, millet me n iin a k * Otopark. * Trafik zorunluklar durma biimi. dnda * Cephane, makine veya otomobillerin bulundu yer. u

park etmek (veya yapmak) * ta trafik kurallar m uygun bir yerde belli sre b tlar bak ndan rakmak, park yapmak. park saati * Paral yerlerinde park eden arackald sreyi belirleyen saat, parkmetre. park n park yeri * Ta n trafik bak ndan uygun olan ve belli bir sre b ld aveya kapal tlar m rak klar k yer. parka * Genellikle askerin ahava e k itimi ve manevra s nda kaput yerine giydiso a karkoruyucu, ras i u bakl e stlk. l bir it park park l k parke d eme. * Oto park leten kimse. i * Parkta grev yapan kimse. * Kk, ince, uzunca, lleri e tahta paralarn belirli bir dzene gre yerle it n tirilmesiyle yap lan * Dzgn bir biimde yontulmuk ta yap r , eli larla lmkaldm.

parke ta * Yol yap nda kullan dzgn ve k ta m lan, eli . parkeci * Parke yapan, satan veya d kimse. eyen

parkecilik * Parkeci olma durumu. * Parkecinin iveya mesle i i. parkeleme * Parkelemek i i. parkelemek * Parke ile d emek. parkeletme * Parkeletmek i i.

parkeletmek * Parke ile d etmek. parkmetre * Park saati. parkur parlak * Parlayan, ldayan. * Temiz ve kl . * Gze arpacak kadar ba l ar . * Yz gzel (o lan). parlakla ma * Parlakla i mak i. parlakla mak * Parlak duruma gelmek. parlakl k * Parlak olma durumu, revnak. * ve dikkat ekici olma durumu. lgi * Bir k kayna n (y z verdi al (gz) zerinde yapt etki. n ldn) i c n, parlama parlamak * Gl bir k karmak, k samak. * Bir k kayna gelen nlar tmak. ndan yans * Tutu alev up karmak. * n, san kazanmak; herkese tan nmak, mevkii ykselmek. * Birdenbire fkelenmek. * I ldamak. parlmentarizm * Yrtme organn, seimle kurulmu n yasama organlar karsorumlu oldu politik dzen. na u parlmenter * Parlamento yesi. * Parlmentoya dayanan, parlamento ile ilgili. parlmento * Baca grevi yasama, devlet btesini l karma, hkmeti denetleme olan ve yeleri halk oyu ile belirli bir sre iin seilen meclis veya meclisler. parlat c * Parlatma zelliolan (nesne), cil. i parlatma * Parlatmak i i. * Parlamak i i. * Binicilik, bisiklet, atletizm gibi yar malaryap zel yol. n ld

parlatmak * Bir yzeyi dzgn ve parlak duruma getirmek, parlamas sa n lamak. * (iki iin) mek. parlay * Parlamak iveya biimi. i

parmaa nda kalmak z * akalmak, mak, hayret etmek. a a parmaolmak * bir iolumsuz ynde etkilemek, bir i kar i e olmak. m parmavar * (bir i ilgisi var, (i kar le) e) . m parma dolamak na * bir konuyu, bir kimseyi ele al srekli u mak, diline dolamak. p ra parma oynatmak nda * her istedi yapt ini rmak, kukla gibi kullanmak. parma aramak (birinin) parmaolmak n * ilgisini, ba s aramak, kurulan dzeni ararmak. lantn t parma bile krdatmamak (veya oynatmamak) n p * bir i hibir davran bulunmamak. iin ta parma yaranzerine basmak n n * as l derdi veya bir derdin as l sebebini gstermek. parma n ucuyla (veya ucunda) evirmek n * bir ikolayca ve ustal yapabilmek. i kla parmak * nsanda ve baz hayvanlarda ellerin ve ayaklarson blmn olu n turan, bo umlu, oynak, uzunca organlarher biri. n * Bir tekerle merkezinden emberine kadar uzanan ubuklarher biri. in n * ngiliz uzunluk ls olan ayak'(fut) on ikide biri, in, pus.25, 4 mm ye e n ittir. * Zira ve ar n yirmi drtte biri; 3 cm kadar gelir. n' * El parma n eni kadar olan. n * Koyu slara daldp l parma bula (miktar). v r kar nca a an * Bir i kar e olma ilgisi. m parmak atmak * sorun yaratmak. parmak basmak * imza yerine parma mrekkebe bat n rarak bir yere bast rmak. * bir konu zerine dikkati, ilgiyi ekmek. parmak bozmak * (ocuklar aras arkadasona erdirmek, ksmek. nda) l parmak hesab * Parmaklar kullanarak yap hesap. lan * Hece ls. parmak rmak s * byk k k duymak. a nl parmak rtmak s * herhangi bir davranyla k k iinde b a nl rakmak, a rtmak. parmak izi * Genellikle kimlik belirlemede yararlan parmak ularn ii taraf lan, n ndaki derinin her ki de ik olan ide i izi. parmak kadar

* ya ok kk. a parmak kald * az kald kals neredeyse. , az n, parmak kald rmak * bir toplulukta sz istemek iin i parma ab aret k rakarak kapal yukar rmak. n eli kald parmak parmak * Parmak biiminde. * Parmaklayarak, parmak parmak yemek parmaklayarak yemek. parmak tatl s * Parmak biiminde yap bir tr hamur tatl. lan s parmak zm * Uzun taneli bir zm tr. parmak yalamak * kendine, hakk olmaksn bir sa z kar lamak. parmakla gsterilmek * bir az bulunmak. ey * sekin, nl olmak. parmakla say lmak * ok az olmak. parmaklama * Parmaklamak i i. parmaklamak * Parmakla yemek; parmakla dokunmak. * Drtmek. parmaklar (birlikte) yemek n * yediyemeok be i i enmek. parmakl k * Dik ve biraz aral olarak yan yana dizilmi kl tahta, demir vb.ubuklarla yap lmblme veya korkuluk. * Kesik veya yara bulunan parmakorumak iin zerine geirilen, o unlukla plstik k l f. parmakl kl * Parmakl olan. parmakl z ks * Parmakl olmayan. parmaks * Elin parmaklar andr biimde olan. n r parm can * Bir e it talyan peyniri. parodi * Cidd say bir eserin bir blm veya btnn alaya alarak, biimini bozmadan ona bamba bir z lan ka vererek biimle z aras ndaki bu ayr l gln etki ktan karan tr. parola * Askerlerin veya gizli derneklerin toplant na kat kimselerin birbirlerini tan lar lan malar sa n layan ve kendi aralar nceden kararlard kelime veya sz. nda t klar * Var istenen amac lmak zetleyen sz.

* Gizlilik ortam insanlarbirbirini tan nda n malar ve anla n malar sa n layan i aret. parpa * Kalkan balnyavrusu. n pars * Kedigillerden, genellikle Asya ve Afrika'n s blgelerinde ya n cak ayan, postu benekli, bazen de dz siyah, evik, y c rt, etil memeli hayvan, leopar (Felis pardus). parsa * Bir izleyici toplulu nnde yap gsteriden sonra toplanan para. u lan

parsa toplamak * gsteriden sonra bir kutu, tepsi vb. gezdirerek izleyicilerden para istemek. parsay kas ba toplamak * bir eme kar o emeeken de ba biri almak. in ln i il, ka parsel * yasalar gre ayr srlanmarazi paras mar na l n p . parselsyon * Parselleme. parselleme * Parsellemek i i. parsellemek * Parsellere ay rmak. * e ki belirli bir topraaralar payla itli iler nda mak. * e kurulu itli veya i yerlerinde mevki ve makamlara sahip kmak, payla mak. parsellenme * Parsellenmek i i. parsellenmek * Parsellenmek iyap i lmak. parselletme * Parselletmek i i. parselletmek * Parsellere ay rtmak. * Paylarmak. t parselli * Parsellere ayr lm .

par men * Yaz yazmak, resim yapmak iin zel olarak haz rlanan deri, tir e. par men k d * Par mene benzetilerek yap mat, dayan ve hafife saydam k lan, kl t. partal * ok kullan lmaktan y pranm eskimi , . * Abart yalan. lmsz, partenojenez * Dllenmesiz reme, dllenmesiz o alma. parter

* Tiyatro, sinema gibi yerlerde, sahnenin bulundu ilk kata ve burada bulunan koltuklara verilen ad. u parti * Ortak d ve gr ki nce teki ilerin olu turduklar siyas topluluk, f rka. parti * Bir btnn paras s , km. * Baz oyunlarda bir kez. * Bir kibir kurulu i, veya bir toplulu o belli bir kutlama amac dzenledikleri e un, u eyi yla lence. * ok ucuza elde edilen kelepir. ey, * Vurgun, kazan. * Armoniyi olu turan ezgilerden her biri.

parti evirmek * k oyunlar t , tavla vb. iin bir parti oynamak. parti vermek * bir kutlamak veya e eyi lenmek iin birok kimseyi bir araya toplamak. partici * Parti yesi. * Bir partiye ok ba olan, o partinin l retisini savunmay , onun karlar korumay n ama edinen. * Siyas gcn yalnkendi yanda na sa z lar kar lamak iin kullanan (kimse). * Bir partiden yana olma, f l partizanl rkac k, k. * Parac k.

particilik partikl

partile me * Partile iveya durumu. mek i partile mek * Parti durumuna gelmek. partili partisip partisyon * Bir orkestra eserinde blmlerin btnn iine alan nota defteri. partiyi kaybetmek * elde etmeye al bir kazanc ndakine kapt t kar s rmak. * ba yla eki i bir konuda yenilmek. kas ti partiyi vurmak * byk bir kazan sa lamak. partizan * Partici. * D manlar karmcadele verirken silhl na harekete kat kimse. lan * Bir partiden olan kimse. * Fiilin s gibi kullan fat labilen s ekli, fat-fiil, orta.

partizanca * Partizana yakr (bir biimde). partizanl k * Partizan olma durumu veya partizanca davranma. * Particilik.

partner

* E . * arkada ortak. , * Cinsellikte taraflarher biri. n * Tiyatro, sinema vb.sanat kollar zellikle ba oynayan sanatn rol arkada nda rol n . * K oyunlar ortak. t nda * Birlikte dans eden kimse.

partner

parttaym parya

* Yar gn. * Hindistan'da kast dolanlara verilen ad. * Herkes taraf hor grlen ve a ndan a lanan kimse, ayak tak . m

pas * Su iinde ve nemli havada metallerin, zellikle demirin yzeyinde oksitlenme sonucunda olu madde. an * Genellikle midenin bozulmas tr dilin zerinde olu beyaz tabaka, bar. ndan an * Baz asalak mantarlare bitkilerde olu n itli turdu portakal sar veya kahve rengi lekeler; bu lekelerden u s ileri gelen bitki hastal. pas * Baz oyunlar oyunculardan birinin topu ba na geirmesi. top nda kas * Baz iskambil oyunlar s kendisine gelen oyuncunun oyuna o elde kat nda ras lmayaca belirtir. n

pas amak * bir pas giderip parlatmak. eyin n pas almak * baz oyunlar bir oyuncu br oyuncudan gelen topu kullanmak. top nda pas gemek * baz iskambil oyunlar o ele kat nda lmamak. * vazgemek, caymak, ald retmemek. pas mantar * Pas mantar gillerden, bu daygillerde ve baklagillerde pas hastalna sebep olan mantar (Uromyces). pas mantar giller * Bitkilerin zerinde ya ayarak pas denilen lekeler yapan asalak bir mantar tak . m pas rengi * K z kahverengi aras rmyla ndaki renk. * Bu renkte olan.

pas tutmak * pasl duruma gelmek, paslanmak. * al amaz duruma gelmek. pas vermek * baz oyunlar bir oyuncu br oyuncuya top geirmek. top nda * kad bak ve davranile erke umut ve cesaret vermek. n, e pasaj * inde dkknlar bulunan, zeri kapal aar veya k . * Bir yaz bir eserden al blm, para. dan, nan * Kir.

pasak

pasakl

* Giyimine veya e n temizli dzenine nem vermeyen, apaul. yan ine,

pasakl l k * Pasakl olma durumu. pasaparola * Bir birli verilen ve a e a btn askerlere yay emir. zdan za lan pasaport * Yabanc lkelere gidecek olanlara yetkili kurulu verilen, yabanc yetkililerinin kimlik incelemesinde a lke geerli olan belge. pasaportunu eline vermek * kovmak, i atmak. ten pasata pasavan * Bir tr kumar oyunu.

* Trkiye Cumhuriyeti ile srlar lkelerin sr blgeleri iinde oturan Trk vatanda na serbeste n olan n lar gidip gelmeleri iin verilen belge. pasif * Bir kartepki gstermeyen, etkinliolmayan, ba netkisine katlanan, edilgin. eye i kasn * Edilgen. * Bir mal varl stnde etki yapan, para ile de erlendirilebilir bor ve ykmllklerin toplam . * ekingen, durgun.

pasif korunma * Sava ras d saldlar korunmak iin yap alalama, gizlenme gibi yntemlerin btn. s nda man r ndan lan pasifik * Bir okyanus ukuruyla srl n, dengesiz ve depremle ilgili k kenar ta . * Byk Okyanus.

pasifle me * Pasif olma durumu. pasifle mek * Pasif duruma gelmek. pasifle tirme * Pasifle tirmek i i. pasifle tirmek * Etkisiz duruma getirmek. pasiflik pasiyans paskal paskall k * nsan gldrp e lendirecek sz ve davran . paskalya * Pasif olma durumu. * skambille a bir fal. lan * nsan gldrp e lendiren (kimse).

* Hristiyanlar her ysa Peygamberin dirildi inan gnn y n, l ine lan l dnmnde kutlad bayram. paskalya re i * Paskalyada yap bir e tatl lan it rek. paskalya yumurtas * Paskalyada Hristiyanlare renklere boyad yumurta. n itli klar paskalya yumurtas gibi * yzne ok allsrenler iin kullan k l r. pasland rma * Pasland i rmak i. pasland rmak * Paslanmas yol amak. na paslan * Paslanmak i i veya biimi. paslanma * Paslanmak i i.

paslanmak * zerinde pas olu mak. * sizlikten, tembellikten, hareketsizlikten canl yitirmek, uyu kalmak. ln up paslanmaz * Paslanmaya kardayan l olan (ala veya metal). kl m paslanmaz elik * Paslanmaya karzel olarak dayan l sa kl lanmolan elik tr. pasla ma * Pasla i mak i.

pasla mak * Baz oyunlar oyuncular topu birbirine geirmek. top nda * Bak anla larla mak. paslatma * Paslatmak iveya durumu. i

paslatmak * Paslanmas sebep olmak, pasland na rmak. pasl * zerine pas olu , pas tutmupaslanm mu , . * Hastaldolayyla dilin beyaz tabakayla paslanmolmas k s . * Huzursuz, snt zgn, karars k l , z. paso pasr * Top oyunlar topu ba na geiren ki nda kas i. paspal * ok kepekli un. * Bu un kar r haz larak t rlanan yem. * Kt cins esrar. * Bak z, da k, pis (kimse, k vb.). ms n l k * Bir kimsenin, herhangi bir cretin btnnden veya bir blmnden batutuldu gsteren belge. k unu

paspall k * Bak zl da kl ms k, k. n paspartu paspas * Ayn boyda bask , desen ve foto raflaryerle n tirildikarton ereve. i * Ayakkab n alt temizlemek iin kap lar n nlerine konulan kplstik vb. den yap l, lmyz t kl rt silecek. * Yer silmekte kullan zel olarak yap sopa ve ona geirilmi lan, lmbir bezden olu temizlik arac an .

paspas yapmak * paspaslamak. paspas * Paspasla yerleri silen kimse. paspas l k * Paspasn i n i. paspaslama * Paspaslamak i i. paspaslamak * Paspas ile yerleri silmek. paspaslanma * Paspaslanmak iveya durumu. i paspaslanmak * Paspaslamak i konu olmak. ine paspaslatma * Paspaslatmak i i. paspaslatmak * Paspas yapt rmak. pass z * Pas olmayan. pasta * kat ine lmtrl maddelerle zel bir tat verilmi r veya ba bir yolla pi , fnda ka irilerek haz rlanmbir tr hamur tatl. s pasta * Giysilerde diki k m. li vr

pasta kal b * inde pasta hamurunun pi irildide ik i i ekillerdeki kal p. pastac * Pasta (I) yapan veya satan kimse. * Pastahane.

pastac l k * Pasta yapma veya satma i i. pastahane * iinde pasta sat oturularak veya ayakta pasta yenilen yer, pastac lan, . pastahaneci

* Pasta yapan veya satan (kimse). pastahanecilik * Pastahanecinin iveya mesle i i. pastal pastal pastav * Ttn yapradizisi. * zerinde pasta bulunan. * uha kuma n sar top. n ld

pastav makinesi * Kuma toplarn st ste katlanarak ylmas yapan alet. n n pastavla pazarl k * Toptan pazarl k. pastel * Resim yapmakta kullan renkli boya kalemi. lan * Byle kalemlerle yap resim. lan * Soluk renk. * Tuz, emen, k z rm biber karmn et zerine srlerek gne veya iste kurutulmas n te yoluyla yap lan

past rma yiyecek.

past ayaz rma * Past yaz rma . past yaz rma * Gzn sonundaki s gnler. cak past rmac * Past yapan veya satan kimse. rma * Past sat yer. rma lan past l rmac k * Past yapma veya satma i rma i. past rmal * inde past bulunan (yemek). rma past yumurta rmal * kavrulmu rma ve yumurta konularak haz ine past rlanan bir tr yemek. past k rmal * Past yapmaya elveri rma li. past n karmak rmas * bir kimseyi iyice dvmek, h rpalamak, pestilini karmak. pastil * A eritilmek iin yap ekerli il tableti. zda lm pastis pasti * Anason kokulu bir tr alkoll iki. * Ba sanat n eserlerini taklit yoluyla meydana getirilen sanat eseri. ka lar

* Bir ekoln zelliklerine gre meydana getirilmi eser. pasti i * Pasti yazar . pastoral * K r hayat ve trelerini anlatan. n

pastoral oyun * Ki kad ve erkek obanlar olan tiyatro eseri. ileri n pastrizasyon * St, bira, meyve suyu gibi maddelerin mikroplar ldrmek iin zel aletlerde t birdenbire n slarak so utulmak yoluyla uygulanan i lem. pastrize * zel aletlerde 750 C ye kadar t birdenbire so slarak utulmak yoluyla, iindeki mikroplar ldrlm olan (st, bira vb.). pastrize etmek * (st vb. iin) mikroplardan ar nmduruma getirmek. pastra * Bir tr iskambil oyunu, pi ti. pa a * Osmanlmparatorlu zaman yksek sivil memurlara ve albaydan stn rtbede bulunan askerlere u nda verilen unvan. * Cumhuriyet dneminde general. * Uslu, a l . rba pa a a ac * Kerestesi asar ilimsi renkte, iri gzenekli, genellikle kaplama olarak kullan de bir mobilya k , ye lan erli a . ac pa ay a * ok ave ay. k l k pa gibi ya a amak * bolluk iinde ya amak, bey gibi ya amak. pa kap a s * Hkmet kona . pa olmak a * fazlaca iki imi olmak. pa pa a a * Uslu uslu, gzel gzel. pa ababa * Pa k yapmbyk baba. al pa r aad * Begonyagillerden, kalp biimindeki yapraklarn alt rmmt st koyu ye gvdesi srnc ve n k z rak, il, etli bir ss bitkisi (Begonia feasti). pa al pa k al * Pa san alan byk devlet adamlarn yakhizmetinde bulunan gedikli a a n n n a. * Pa unvan paolma durumu. a veya a

* Bir pa n ynetimindeki blge. an pa azade * Pa o a lu. * Rahat d gsteri na kn, i seven. pa mak * Bkz. ba mak. pa mak * Bkz. ba mak . pat pat pat * Birle ikgillerden, kas mpat benzeyen bir iek. na * Bu iek biiminde elmas i ne. pat diye * birdenbire, ansn. z pat krem pat kt pat pat pat sat * Zaman zaman, ara s tek tk. ra, pata * Oyunda yenen ve yenilen olmamas , berabere kalma. * Pata krem. * Sopa gibi bir veya elle st ste vurmay eyle belirtmek iin kullan l r. * El veya yass birok kez vurmay bir eyle anlat r. * Yass k. , bas * Yass vurulunca ses. bir eyle kan

pata akmak * askerce selm vermek. pata gelmek * k oyunlar berabere kalmak. t nda * de raz mek, olmak. pata krem * Yz ve boyundaki bozukluklar przleri gideren pudra ile fondten karm madde. ve bir pata olmak * rakibine gre stnlk kazanmak. patadak patak * Birdenbire, anden. * Dayak, ktek.

pataklama * Pataklamak i i.

pataklamak * Rastgele vurarak dvmek. pataklanma * Pataklanmak i i. pataklanmak * Dvlmek. patalya patates * Her iki krebir kitaraf ekilen, birden ifteye kadar sava i i ndan gemisi sandal . * Patl cangillerden, yapraklar srgnleri ac bitki (Solanum tuberosum). ve bir * Bu bitkinin toprak alt olu ni nda an, astaca zengin, yenebilen yumrular .

patates bce i * Patates ve patl cangillere dadanan sar kl renkli bcek. ve z patates orbas * Ha p rendelenmi lan patates, sala, tereya nane ve k z , rm biber karmn pi n irilmesiyle yap bir lan orba tr. patates kftesi * Ha lanmve rendelenmi patates, bayat ekmek ii, rendelenmi ar peyniri, yumurta, maydanoz, tuz ve ka biber karmn kfte biiminde fnda pi n r irilmesiyle yap bir yemek tr. lan patates peronosporas * Patatesin srgnlerine ve yapraklar dadanan, yumrular rten peronospora. na n patates presi * Ha lanmve ezilmi patatesi st, ya et suyu ile kar rarak elde edilen yiyecek. ve t patates salatas * Ha lanmve f k bykl nd nde do ranmpatateslere, so nane, reyhan karmn eklenmesinden an, n sonra yalimon suyu, tuz ve baharatla haz , rlanan bir salata tr. patates sufle * Yumurta ak sar larak ve patates ezmesi kar r kabar ile s rp larak t ncaya kadar pi irilen yemek. patatesli * inde patates olan, patatesle yap lm .

patavats z * Szlerinin nereye varaca d n nmeden saygzca konu davran na dikkat etmeyen. s an, lar patavats zca * Patavats(bir biimde). z patavats k zl * Patavats davran zca . paten * Buz stnde kaymak iin kullan o lan, unlukla taban dar uzun bir elik takayakkab na, l . * Bu ayakkabn dz yerlerde kaymakta kullan tekerlekli tr. n lan * Buz pateni yapan veya patenle kayan kimse. * Bir bulu veya o bulu uygulama alan kullanma hakkn bir kimseye ait oldu gsteren belge. un u nda n unu * Uyrukluk belgesi.

patenci patent

* Gemilere ayr klar ld limansak durumu iin verilen belge. n l * Bir durum veya bir iyaln kendi yetkisi alt grme. i zca nda patent damgas * Alt gm maddelerin alt vurulan ve oran belirten damga. n, gibi na n patent hakk * malt izni. patentinin alt almak na * egemenlialt almak. i na patetik * Dokunakl , etkili.

patktr r * Genellikle yrme, d dklme gibi hareketlerin grltl, gl bir biimde, acele ile yap veya me, ldn ortaya anlat ktn r. patpat r r * Genellikle yrme, d dklme gibi hareketler olurken gl, grltl ses anlat me, ktn r. pat rdama * Pat rdamak i i. pat rdamak * Pat l rtses karmak. pat rdatma * Pat rdatmak iveya durumu. i pat rdatmak * Pat l rtses kartmak. pat rt * Herhangi bir biimde lan veya ayaklar kuvvetle basarak yrme sonucu grlt. kar yere kan * Grltl al arbede. ma, pat rt karmak * kavgaya sebep olmak, kavga karmak. pat kopmak rt * kavga kmak, karga k olmak. al pat l rt * Pat s rtolan.

pat s rtz * Pat s rtolmayan. pat ya (veya grltye) vermek rt * tel karkl yol amak. ve a pat ya pabu b rt rakmamak * nemli bir tehlike yaratmayaca bildik rtmalara, y rmalara ald p bildi yapmak. n i k ld rmay ini pati * (kedi, kpek iin) n ayak. * Kk ocuk aya . * Alt yumu veya ince deriden, genellikle stten ba kk ocuk ayakkab. ak l s

patik

patika patinaj

* Kei yolu, r.

* Patenle kayma i i. * Yolun kaygan olmas dolayyla tekerlekler dnmeksizin bir ta n kaymas tekerleklerin dnmesine s t veya ra ta n ilerleyememesi. men t patinaj yapmak * tekerlek iin, yap eksiklisebebiyle ilerlemeksizin ayn ma i noktada dnmek. patinaj zinciri * Patinaj nlemek iin tekerle tak zincir. e lan patis patiska * o pamuktan dokunmu k ve dzgn bez. u s * Bu bezden yap lm . patlak * Patlayarak a yk, yar lm rt , k. * Patlamyer. * Bkz. galon. patlak gz * D ya do biraz f ar ru rlamgz. * Gzleri iri ve d f rlamkimse. ar patlak vermek * gizli kalmas istenen veya beklenmedik bir olay, ansn ortaya z kmak. patlaka * Patlak gibi, patla benzer. a patlama * Patlamak i i. * Birdenbire geli me. * "sabret, sakin ol" anlam yat r bir sz. nda c t * (nesneler iin) bas n etkisiyle ve o nc unlukla byk ses kararak da lmak, infilak etmek. * Y la rt p lmak. * Genellikle i bas n artmas nc yznden bir yar ey lmak. * Grnr duruma gelmek, ortaya kmak, ye ermek. * Ansn, tehlikeli ve grltl bir ba z ey gstermek. * ok slmak, snt sab zln etmek. k k ve rs belli * Zorlu tepki gstermek. * Ansn bir grlt duyulmak. z * Herhangi bir durum veya bir de yitirilmesine yol amak, mal olmak. erin * Patiskank lm n salt ekli.

patlama patlamak

patlamal * Hava etkisiyle benzinin, petroln, alkoln h yanmas zl sonucu beslenen (motor). patlanga * Kamveya a dal yap tabanca gibi ses veren pistonlu ocuk oyunca a ndan l p . * Yere vurulmak yoluyla patlat e larak lenilen bir e fi i. it enlik e

patlang * Patlanga. patlatma * Patlatmak i i.

patlatmak * Patlamak i yol amak. ine * Bir silh patlay bir maddeyi ate veya c lemek. * Bir insansabr tketmek, bir kimseyi nispet vererek k rmak. n n zd * Tokat atmak. patlay c * Patlama zelliolan (madde). i patlay nsz c * Ci erlerden gelen havan a n, tam kapal zdaki engellere arparak patlamas olu nsz, patlamal ile an nsz: b, p, d, t, c, , k, g. patlay patl can * Patl cangillerden, kalsapl n , uzunca yaprakl bitki (Solanum melongena). otsu * Bu bitkinin mor renkli, uzunca veya toparlak rn. patl bre can i * Hafif pi irilmi boylamas iki veya e blnm ve na maydanoz, domates, yumurta ve k karmn yma n eklenmesi ve fnda pi r irilmesiyle yap bir yemek tr. lan patl inciri can * ncirin iri ve mor bir tr. patl kebap can * F k bykl nd nde do ranmkemiksiz koyun etinin domates, patl so karm birlikte kk can, an yla s ate pi te irilmesinden sonra karabiber, yenibahar ve tuzla kar r orta s ktaki fnda pi l t p cakl r irilmesiyle yap bir lan yemek tr. patl k can zartmas * Kabu soyulduktan sonra ince dilimlenmi can k v da yap k u patl n zarms ya lan zartmas . patl oturtmas can * Dilimlenmi k lmpatl n zerine kavrulmu yma, domates ve sebze eklenerek pi ve zart can k irilen yemek. patl salatas can * Kzlenip soyulmu ince klmpatl ve y canlara sar msak, domates, ye biber, maydanoz karmn il n eklenmesiyle haz rlanan bir salata tr. patl cangiller * eneklilerden, rnek bitkisi patl olan, iine domates, biber, patates, ttn gibi birok bitkileri alan ki can familya. patl can * Patl renginde olan. can * Patlamak i i veya biimi.

patl canl * Patl canla yap lm . patojen * Hastalolu k turan.

patolog patoloji patolojik

* zellikle patoloji ile u an doktor. ra * Hastal bilimi. klar * Patoloji ile ilgili.

patpat

* Kk yumru ekilde kin, Do Anadolu'da yeti bir bitki. i u en

patriarkal * Ataerkil. patrik * Ortodoks ve Do kiliselerinin ba u kanlar verilen ad. na

patrikhane * Patri grev yeri. in patriklik * Patrik olma durumu. * Patri grevi veya makam in . * Bir ticaret veya sanayi kurumunun sahibi, ba i vereni. , * Bir kurulu bir i ta, yerinde makam bak ndan yetkili kimse. m * Sz geen paral kimse. * Kuma biilmesine yarayan, bir giysi rne n indeki paralarbiimine gre kesilmi kal n k t, p. patron karmak * patronlar izili oldu modelden kopya yolu ile bir k geirip kesmek. u da patrona patronaj * Osmanl devletinde tmamirale yakbir deniz subayl unvan n .

patron

patron

* Ceza evinden serbest b lan sulunun toplum ya s yeniden uyabilmesini sa rak antna lamak amac yla yap yard al . lan m mas * Ynetim, gzetim. patronca patroncu * Patron gibi, patrona yakr bir biimde (davranmak). * rne gre lp bierek ilk patronu e karan nitelikli i i.

patronculuk * Patroncunun yapt i . patronluk * Patron olma durumu. * Patron olmaya elveri k vb. li t pattadak pattadan * Ansn, beklenmedik (bir biimde veya anda). z * Pattadak.

pavk rma * Pavk iveya durumu. rmak i pavk rmak * (tilki veya akal) Ulumak. * Atealev alev yanmak; alev, bir yere do ynelmek. , ru * ok fkelenmek. pavurya pavyon * Bir cins iri yenge. * Bir kurulu bir kurumun, bir bahe iindeki yap ndan her biri. un, lar * Geceleri a ikili e k, lence yeri.

pavyoncu * Pavyon i leten kimse. pavyonculuk * Pavyon i letme i i. pay * Birden fazla kiaras bl i nda lm btnden, bu ki bir ilerin her birine d blm, hisse. en * E blm. it * Bayakesirlerden birinin e paralardan ka tane al gsteren say it ndn : paydanstne yaz yat n larak k bir izgi ile ondan ayr l r. pay b rakmak * kesme, bime, yapma s nda, bir daha sonra kullan iin fazlalb ras eyde lmak k rakmak. * bir ili fazla samim olmamak, mesafe b kide rakmak. pay bimek * durumu bir kiveya bir durumu ile kar tp yarg varmak. i eyin r la ya pay karmak * bir olay veya durumdan gereken tecrbeyi kazanmak, tutulacak yolu belirlemek. pay etmek * bl le mek, mek. pay vermek * hisse vermek, bl mede bulunan paralardan ay rmak. * (kk by kar k vermek, saygzca davranmak. e) l s payam payan * Badem. * Son, sonu, nihayet.

payan olmamak * sevin, zevk vb. iin srs belirtir. n zl payanda * Yerinden oynambir d eyin memesi iin konulan e veya dz destek, dayak. ik * Madd ve manev destek. payanda vurmak * payandalamak. payandalama

* Payandalamak i i. payandalamak * Bir yeri veya payandalarla sa eyi lamlarmak. t payandalar zmek * ayr lmak, kamak, uzakla mak. payandal * Payandas olan. payans z * Sonu olmayan.

payansolmak z * sonsuz, bitmez tkenmez olmak. payans k zl * Sonsuzluk. payda * Bayakesirlerde birimin ka e paraya blnm it oldu gsteren say unu , mahre; payda, payalt n na yaz yatbir izgi ile ondan ayr larak k l r. payda * Bir ortaklveya mal zerinde pay kimse, hissedr. k olan

payda l * Birden fazla payda mal n olan, payl , hisseli. paydak l * Payda olma durumu, i tirak. paydos * i veya al geici olarak b may rakma. * Herhangi bir i rakt i b rmak iin sylenir.

paydos borusu * Paydos zamann geldi bildiren boru sesi. n ini paydos borusu almak * i rakma zaman i b gelmek. paydos demek * yap lagelen bir i vazgemek. ten paydos etmek * i i durdurmak, al b may rakmak. paydos vakti * i b rakma zaman . paye * Rtbe, derece a ama.

paye vermek * de nem vermek. er, payelendirme * Payelendirmek iveya durumu. i payelendirmek

* Paye vermek, belli bir payeye ularmak. t payen * Bkz. pagan. payet * Giysi vb. i lemek iin kullan kk, pltpul. lan rl

pay d na mek * bl mede hisse ayr lmak, belirli bir blm verilmek. pay almak n * kendine ayr almak. lan * azarlanmak, paylanmak. payidar * Kal , kal, sabit. ml c

payidar olmak * kalmak, yok olmamak, ya amak. payitaht paylama * Ba ba ehir, kent. * Paylamak i azarlama, tekdir, tevbih. i,

paylamak * Birine kusurundan tr sert szler sylemek, azarlamak. paylanma * Paylanmak i i. paylanmak * Paylanmak iyap i lmak. payla lma * Payla i lmak i. payla lmak * Payla i lmak. mak i yap payla ma * Payla i mak i. payla mak * Aralar bl pay etmek, le nda mek, mek. * Kat lmak. paylarma t * Paylarmak i t i. paylarmak t * Herkese kendi pay d ald veya vermek. na eni rmak paylatma * Paylatmak i i veya durumu.

paylatmak * Birinin, ba n kas paylamas sebep olmak. na payl

* Hisseli, hissedarlar olan. payplayn * Boru hatt , boru yolu. payreks paytak * S dayan bir trl cam. cakl a kl * arp e bacakl k, ri , satran oyununda piyade ta .

paytak ad m * yana sallanarak yrme. ki paytak paytak * yana sallanarak. ki paytaka * Biraz paytak, paytak gibi, payta benzer. a

paytakl k * Paytak olma durumu. payton paytoncu * Faytoncu. pazar * Satlarbelirli gnlerde mallar satmak iin sergiledikleri belirli geici yer. c n n * Belli bir sat yer. eyin ld * Haftan birinci gn, cumartesi ile pazartesi aras gn. n olan * Al sat alveri m m, . * Fayton.

pazar kay * stanbul'da e ta byk kay ya yan k. pazar kay gibi * ok yklenmi iin sylenir. ta tlar pazar ola! * satlara "satn bol olsun!" anlam sylenen bir iyi dilek sz. c nda pazar yeri * Pazar kurulan yer. * Yabanc lkenin mallar satma olana sa lke. bir n n lad pazar yerine dnmek * kalabal mak. kla pazara karmak * sat a l karmak. pazarba * Pazar yneten, ona dzen veren kimse. pazarc * De ik gnlerde kurulan pazarlarda mal satan kimse. i

pazarc l k * Pazarcn i n i.

pazarlama * Pazarlamak i i. * Bir rnn, bir mal bir hizmetin satn tirmek amac tan , paketlemeyi, satelemanlarn n, geli yla tmay n yeti mesini, piyasa ihtiyalar tespit etme ve kar n lamay ieren etkinliklerin btn. pazarlamac * Pazarlama i u an grevli, pazarlama uzman i ile ra . pazarlamac l k * Pazarlamacn i n i. pazarlamak * Mal satacak uygun piyasa bulmak. pazarlanma * Pazarlanmak iveya durumu. i pazarlanmak * Sat sunulmak. a pazarla ma * Pazarla iveya durumu. mak i pazarla mak * Bir fiyat zerinde anla mak, pazarletmek. k pazarl giri a mek * pazarlyapmaya ba k lamak. pazarl pi irmek * pazarl uyu sa kta ma layacak duruma gelmek. pazarl k * Bir alveri taraflarkendileri iin en elveri fiyat ndakine kabul ettirmek amac yapt te n li kar s yla klar gr me. * zellikle pazar gnleri giyilen gsteri giysi. k, li * Baz kolayl elde etmek veya daha iyi bir zme varmak amac yap gr klar yla lan me. pazarletmek k * bir fiyat eyin zerinde karkl mek. eki l * bir konuda anla iin gr yapmak. mak me pazarl k * Pazarlyapmay k seven kimse. pazarl kl * Pazarl ba. a l pazarl kl * sinsi. pazarl alveri kl * Pazarla suretiyle yap al sat mak lan m m. pazarl z ks * Pazarlyap k lmadan. pazartesi * Haftan ikinci gn, pazar ile sal n aras gn. olan pazen

* Dokumas n, sve yumu bir tr pamuklu bez. kal k ak, paz varcicla). paz * Kolun omuz ile dirsek aras ndaki blmnde bulunan, kince kas kitlesi. i paz * Bir ekmeklik hamur topa beze. , * Ispanakgillerden yapraklar sebze olarak kullan bir bitki, yaban pancar lan , yaban spanak (Beta vulgaris

paz kemi i * Bkz. kol kemi i. paz bent * Belli bir amala kola geirilen enli ku kolak. ak,

paz bentli * Paz bendi olan veya paz takan. bent paz l pazz s pazval pazvant * Osmanl imparatorlu unda Rumeli'de gece bekilerine verilen ad. Pb Pd pe pe * Rus mimarsinde odalar tmak iin yap fn tarz s lan r ocak. pee * Eskiden lkemizde, bu gn baz lkelerde kad n sokakta yzlerine rttkleri ince siyah rt, nikap. nlar * Bir gizlemek iin zerine ekilen rt. eyi * Maske, sgiz. r, * Y z resimlerinin al plnlar yzeyinde grlen hafif karart ld nd n . * Peelemek i i. * Kur un'un k saltmas . * Paladyum'un k saltmas . * P harfinin ad . * Paz olan. s * Paz olmayan. s * Kundurac n alrken kunduray lar dizleri zerinde tutmak iin kulland kay klar .

peeleme

peelemek * Bir rtmek, gizlemek. eyi * Uzaktan seilmesin diye bir zerine a dal gibi rtmek, alalamak, kamufle etmek. eyin a , al eyler peelenme * Peelenmek i i veya durumu. peelenmek

* Peelemek i lmak. i yap peeli * Yzn rtmek iin pee takmolan. Peenek * VIII-XI. yzy aras Trkistan'da, Gneydo Avrupa ve Balkanlarda ya llar nda u amolan bir Trk kavmi.

Peeneke * Peenek Trkesi. peesiz peete * Yemek yerken sofra rtsn veya giysiyi korumak, a kurulamak iin kullan ince, kk k veya z lan t kuma paras . pei * Zar yerine yedi tane kk deniz hayvan kabu at bunlar ataraflarn ste veya alta u larak n k n gelmelerine gre ta ilerleterek oynanan bir oyun. * Bir tr k oyunu. t pedagog pedagoji * E bilimi. itim pedagojik * Pedagoji veya e itimle ilgili olan, e itimsel. pedal pedavra * Bir makinede, bir arata ayak yard yla dnmeyi veya hareketi sa m layan dzen, ayakl k. * Kknar ve ldin a alar elde edilen, at ndan rts olarak kullan ince tahta. lan * E itimci, terbiyeci. * Pee takmamolan.

pedavra gibi (veya pedavras km ) * kaburga kemikleri say kadar zay lacak f insanlar iin sylenir. peder pederane * Baba. * Babaya yakr biimde.

peder ah * Soyda, temel olarak babay ve ailede ocuklar alan baba soyuna mal eden topluluk durumu, ataerkil. peder ahlik * Peder olma durumu, ataerki. ah pediatri pediatrik pedikr * ocuk hastal ile ilgili hekimlik dal klar . * ocuk hastal ile ilgili. klar * Deriye batmt rnaklar dzeltmek, nas yumu rlar atmak veya karmak gibi i u ma, ayak bak . lerle ra m

pedikrc * Pedikr yapan kimse. pedikrclk * Pedikrcnn i i. pedodonti * Di hekimli ocuk di inde lerinin tedavisine a k veren uzmanlalan rl k . pedolog pedoloji pedoloji * Toprak bilimci. * ocuk bilimi. * Toprak bilimi.

pedometre * Ad msayar. peganit pegmatit pehlivan * Hidratl al alminyum fosfat. do * Baca kuvars, feldspat ve Moskof cam olu arenkli bir tr magma ta l ndan an, k . * Gre i. * Boylu poslu ve gl kimse.

pehlivan duas * Ya gre greba l te e lamadan nce cazgtaraf sylenilen uyakl r ndan szler. pehlivan yak s * Keskin yak . pehlivanane * Pehlivane yakr biimde, pehlivanca, yi ite. pehlivanl k * Pehlivan olma durumu. * Gre ilik. * Gllk. pehpeh * Be enme, ma anlat a r.

pehpehleme * Pehpehlemek i i. pehpehlemek * Pohpohlamak. pejmrde * Eski psk, y k. rt * Da k, peri n an. pejmrdelik * Pejmrde olma durumu. pejoratif

* Kmseyici, a c a lay, ktleyici, yerici, yermeli. pek * Sert, kat . * Sa dayan . lam, kl * Gereken, beklenen veya allmolandan ok. * H olarak. zl pek ba l * . nat pek canl * Dayan . kl pek ok * Yeterinden fazla, bir hayli. pek doku * Selloz eperleri deik kal kta hcrelerden olu dallardik durmas sa i nl an, n n layan doku. pek gzl * Y lmaz, yrekli, gz pek. pek pek * Olsa olsa, en stn olarak.

pek sylemek * kc sert konu r ve mak. pek yrekli * Ac olmayan, yreksiz, merhametsiz. mas pek yzl * Kar ndakilerin k s r bildihlde duygular veya isteklerini sylemekten ekinmeyen. laca n i n * Utanmas olmayan, slmaz. k pekl * Benzerlerinden a aolmayan. * "Dedi gibi olsun", "yle kabul edelim" anlam genellikle bir itiraz cmlesinden nce getirilir. in nda * Kardurum al naca anlatan cmlelerin ba getirilir. n na * ok iyi. * stekle, iyice. pekent peki * Kolayca geit vermeyen, a ok g do engel. lmas al * Verilen buyruk veya sylenen szn onaylandn , kabul edildi anlat ini r. * cmlelerine "pekl, madem yle" anlam kullan tiraz nda l r.

peke

Pekin rde i * in kkenli zellikle Amerika'da ya bir tr rdek. ayan peki me * Peki i mek i.

peki mek * Sertle mek, kat mak. la * S k mak, t kanmak. * Glenmek, artmak, o almak, kuvvetlenmek.

peki tirme * Peki tirmek i i. peki tirme nls * Peki tirmeli kelimelerde kavram glendirmek iin treyen nl: Yap-a-yaln ep-e-evre, gp-e-gndz z, gibi. peki tirmek * Sertle mek, kat t larmak. * Sa lamlarmak, tahkim etmek. t * Glendirmek. peki tirmeli * Peki tirilmi olan. peki tirmeli isim * Peki tirmeli kelime biiminde kurulmu isim. peki tirmeli kelime * Trkede o kez s n, bazen de ismin ilk hecesindeki nlnn, ba nszle birlikte, -p, -m-, -r-, -su fat taki nszlerinden biriyle veya nlyle ba layan bir ismin veya s n yaln-p- nszyle kapat yla ortaya fat z lmas kan hecenin, ayn fat veya ismin ba eklenmesiyle kurulan kelime. s n na peki tirmeli zne * Kendi kendisi dn zamirle kuvvetlendirilmi l zne. peki tirmeli s fat * Peki tirmeli kelime biiminde kurulmu fat. s peki tirmeli zarf * Peki tirmeli kelime biiminde kurulmu zarf. pekitme pekitmek * Pekitmek i tekit. i, * G vermek, glendirmek, tekit etmek. * Daha nce istenip de yerine getirilmemi i yeniden resm bir yaz bir iin yazmak, tekit etmek. * retimde, rencinin de erlendirilmesinde kullan en yksek ba derecesi. lan ar * Pekle i mek i.

pekiyi pekle me

pekle mek * Sertle mek, kat mak. la * Glenmek, sa lamla mak. pekle tirme * Pekle tirmek i i. pekle tirmek * Pekle mesine yol amak, pekle i yapt mek ini rmak. * Glenmesini sa lamak. peklik * Pek olma durumu. * D nkat n k l yznden byk abdest bozamama veya glkle bozma durumu, ink kab baz, z. * Sa k, dayan l diren. laml kl k,

peklik ekmek * (srekli olarak) glkle byk abdest bozmak. pekmez * Genellikle zm, dut gibi meyvelerin kaynat koyular larak tlmsuyu.

pekmez helvas * Eritilen tereya unun hafife kavrulmas sonra pekmezle kar r yla yap ve cevizle nda ndan lmas t lan sunulan bir tatl tr. pekmez kaynatmak * pekmez yapmak. pekmez kp * Pekmez kaynat l kazan zerinde olu tatl rken n an kpk. pekmez topra * zm n ras kestirmek iin kullan kil ile kark kireli toprak, marn. lan, pekmezci * Pekmez yapan veya satan kimse. pekmezcilik * Pekmez yapmak veya satmak i i. pekmezkefi * Kula ile doru aras bir at donu. nda pekmezkp * Akahverengi. k pekmezli * Pekmezi olan veya iinde pekmez bulunan. * Tad olan, ok tatl fazla .

pekmezlik * Pekmez yapmak iin ayr lm . * Pekmez yapmaya elveri li. * Ky evlerinin yan pekmez yapmak iin kullan nda lan, araphane ve ocabulunan zel bina veya blme. peksimet pektin * Pi irildikten sonra dilimler hlinde kesilerek ile kurutulmu s , uzun sre dayanabilen ekmek. * Bitki dokular bulunan renksiz, amort, metil grubundan madde. nda * Gze zarn peltemsi kabu n u. * zellikle bitki hcrelerinin orta lmelinde bulunan byk molekll karbohidrat karm madde. * G ait. se * G veya akci hastal na ait, g hastal na ili se er klar s klar kin. * Irmaklarda i leyen, bir e alt kay it dz k. * Bkz. belemir. * Panter. pelerin

pektoral

peleme pelemir peleng

* Omuzlardan a adklen, geni , kolsuz bir e stlk, harmani. it pelesenk * Trl bitkilerden lan kokulu bir reine. kar * Pelesenk a ndan elde edilen de kereste. ac erli pelesenk a ac * Kldeniz'in Afrika ve Asya klar yeti ve kn yapraklar dkmeyen, de kerestesi z y nda en n erli kahverengi, mor veya esmer, hatta vi r olabilen, do ne ramac kullan bir a (Commiphora l kta lan a. opobalsamum). pelikan * Pelikangillerden, pembeye alan beyaz tyl, kanatlar renkli, alt gagas deriden bir kesesi olan iri gri nda ku (Pelecanus onocrotalus). pelikangiller * Omurgal hayvanlarku sfn, leyleksiler tak nbir alt familyas n lar nn mn . pelikans lar * Baz n rmalara gre, pelikangiller, karabatakgiller ve smskgiller familyalar iine alan bir tak sfland n m. pelikl pelin * Bo film, film eridi.

* Birle ikgillerden, yapraklar ve teki blmlerinde ok act bir madde bulunan, hekimlikte nda , rl kullan ok yk ve otsu bir bitki, pelin otu, ac lan ll pelin, akpelin (Artemisia absinthium). pelit pelte * Me a n meyvesi, palamut. e acn

* Ni ve su karmn pi asta, eker n irilerek so utulmas yap bir tr tatl yla lan . * Bu k vamda olan madde. * Koloidal bir kat iine bir sni vn lemesinden sonra, ya bu sya daldlan koloidin do v r rudan do ruya mesiyle ya da s haz i cakta rlanan olduka konsantre zeltinin so ultularak k vamla yla olu esnek madde. mas an * Denizanas . pelte gibi * ok gev ek. * ok yorgun. peltek * Dilini di lerinin aras algibi konu ve bu yzden s, z gibi sesleri kusurlu syleyen. na r an * (konu iin) Tutuk, titrek bir biimde. ma peltek di nsz * Dil ucunun, n di aras girmesiyle olu nsz. lerin na an peltekle me * Peltekle i mek i. peltekle mek * Peltek duruma gelmek. pelteklik * Peltek olma durumu, peltek konu ma.

peltelenme * Peltelenmek i i veya durumu. peltelenmek

* Pelte k nda olmak. vam peltele me * Peltele mek. * Bitkisel hcre zarlar ndaki sellozun de mesi ve jeltin k n i vam almas . peltele mek * Pelte k n vam almak. * ok yorulmak. * Donukla mak, yumu amak, a mak. rla pelr pel * Bir yz uzun tyl, yumu ve parlak, kadifeye benzer bir kuma ak tr. pembe * Beyazla biraz k zn kar ndan olu arenk. rmn mas an k * Bu renkte olan. * Daktiloda yaz o y altmak iin kullan ince k lan t.

pembe gemre * Bir e zm. it pembe grmek * ok iyimser olmak, her iyimser bir gzle grmek. eyi pembekurt * Pamuk ve bamya tarlalar zarara yol aan k z tl. nda rmmsrt pembele me * Pembele i mek i. pembele mek * Pembe bir renk almak. pembele tirme * Pembele tirmek i i. pembele tirmek * Pembe bir duruma getirmek. pembelik * Pembe olma durumu veya pembe yer. pembemsi * Rengi pembeye yak olan, pembeye alan. n pembezar * Genellikle gmlek yap nda kullan bir tr ince ve yumu bez. m lan ak * Bu bezden yap lan. pena penalt * Telli sazlar almaya yarayan ve kemik, boynuz gibi eylerden yap alma arac zrap, alg lan , m .

* Futbolda ceza olarak topun yalnkalecinin korudu kaleye ortadan ve tam kar on iki ad z u dan m uzakl noktadan ktaki utlanmas . penalt alan * Futbolda ceza alan iinde penaltn kullan . n lmas

penalt at * Futbolda ceza alan iinde penaltn kullan . n lmas penalt noktas * Penalt n yap nokta. atn ld pencere * Yap ve ula aralar (tren, vapur gibi) ayd lar m n nlatmak, havaland amac yap ereve, cam, rmak yla lan, panjur, perde gibi eklentilerle daha kullan bir duruma getirilen a k. l kl pencere amak * yeni bir gr s a kazand rmak. pencere ete i * Pencere ile d aras eme ndaki blm. pencere kanad * Sabit veya menteyard yla a kapanan pencere eleman e m l p . pencereli pencik * Asker yeti tirilmek iin sava tutsaklar be bir oran ayr acemi o adaylar verilen ad. ndan te nda lan lan na * Bir klenin kime ait oldu gsteren satsenedi, klelik k . unu d pencd * Tavla oyununda zarlar st yznn birinin be brnn ikili gelmesi. n li, pencse * Tavla oyununda zarlar st yznn birinin be brnn l gelmesi. n li, * Penceresi olan.

pencyek * Tavla oyununda zarlar st yznn birinin be brnn birli gelmesi. n li, pene * Y c rt hayvanlarn ayaklarn parmaklar t n n yla rnaklar . * Etkisinden kurtulmak olanaks etkisi ok olan g. z, * Ayakkabn taban n ndaki ksele. * El.

pene atmak * (yc rt hayvan) n ayaklar sald yla rmak, vurmak. * gcne gvenerek bir elde etmeye al eyi mak. pene pene * Geni ve slekeler durumunda, yer yer k z e k rm (yanak). pene peneye gelmek * k ya, ldrrcesine dv yas mek. pene vurmak * penelemek. * ayakkab pene ekmek. ya peneleme * Penelemek i i. penelemek * Penesiyle kapmak, yakalamak, pene vurmak. * Ayakkab pene vurmak. ya

penelenme * Penelenmek i i. penelenmek * Penelenmek i konu olmak veya penelemek iyap ine i lmak. penele me * Penele i mek i. penele mek * Pene peneye gelmek, kavga etmek, dv mek. * ok u mak, mcadele etmek. ra peneletme * Penelemek i yapt ini rmak. peneletmek * Penelemek i yapt ini rmak. peneli * Penesi olan. * Pene vurulmu (ayakkab ). * Gl. * Sata kan.

penesine d mek * yakalanmak. penesiz pengh penik * Gmrk idaresince belirli bir vergi kar kle sahibine verilen sahiplik hakk gsterir senet. lnda n pendname * kitab t . peneplen penes peng * kinci Dnya Savasonuna kadar kullan Macar para birimi. lan penguen * Penguengillerden, Gney Kutbunda ya ayan, s kara, g ak, iyi yzen, deniz hayvanlar beslenen rt s yla k kanatl sa deniz ku (Aptenodytes patagonica). u penguengiller * Omurgal hayvanlardan, ku sfn penguenler tak nbir familyas lar nn mn . penguenler * Penguengiller familyas iine alan tak n m. peni * Sterlinin yzde biri de erindeki para birimi. * Erozyon etkisiyle olu , yumu engebeli yeryz paras mu ak , yontuk dz. * Ss olarak kullan ziynet alt taklidi, sar lan, n tenekeden pul. * Penesi olmayan. * Klsik Trk mzi rast ve bayat dizilerinden olu birle makam. inde an ik

penis penisilin pens

* Erkeklik organ . * Metabolizma rnlerinden elde edilen antibiyotik. * Pense.

pense

* e biim ve byklkte ma veya k itli a ska. * Giysilerde baz yerlerden ieriye do daralt dikilmi ru larak blm. * Forml C5H12 olan doymu hidrokarbon.

pentan

pentatlon * Eski Yunan'da ko uzun atlama, cirit atma, disk atma ve grekapsayan atletizm yar . u, i mas * Modern pentatlonda be spor dal (uzun atlama, m atma, 200 m ko disk atma, 1500 m ko n zrak usu, usu) kapsayan atletizm yar . mas penuar penye pepe * Bir tr sabahl k. * Dokumac zel arala apresi yap l kta lmolan (kuma ).

* Dudak sesleriyle ba layan kelimelerin ilk seslerini glkle syleyen ve birka kez tekrarlad sonra ktan arkas getirebilen tutuk dilli. n pepeleme * Pepelemek i i. pepelemek * Pepe gibi konu mak. pepelik pepeme * Pepe olma durumu. * Pepe.

pepemelik * Pepelik, rekket. pepsin * Mide mukozasn salg albminli besinleri peptona eviren enzim. n lad pepton * Vcuta zmlenebilecek duruma gelmi albminli besin.

perakende * Dzenli olmayan, ayr , da k, peri ayr n an. * Mallarteker teker veya birka para durumunda azar azar sat na dayanan (satbiimi), toptan n lmas kar . t * Bu biimde al veya sat nan lan. perakendeci * Mal perakende olarak satan tccar. n perakendecilik

* Perakende olarak yap alveri lan . perem * Ba nra lar t edenlerin tepede b klar tutam rakt sa . * Yele. * Kkul. peremli perin * veya daha ok levhay ki birbirine ba lamak iin geirilen ivinin, ezilerek ba durumuna getirilen ucu. perin tabancas * Levha olarak retilmi paralar birbirine st ste koyarak birle tirmek, kaynarmak iin kullan el leti. t lan perinleme * Perinlemek i i. perinlemek * Bir ba y perinle tutturmak. nt * veya daha ok paray blmlerini birbiri zerinde ezerek birle ki , kar kl l tirmek. * Sa lamlarmak, glendirmek. t perinleni * Perinlenmek iveya biimi. i perinlenme * Perinlenmek i i. perinlenmek * Perinlenmek i konu olmak. ine perinle me * Perinle i mek i. perinle mek * (arkadak, dostluk ili l kileri iin) ok glenmek, peki sa mek, lamla mak. perinle tirme * Perinle tirmek iveya durumu. i perinle tirmek * Perinli duruma getirmek, perinle sa meyi lamak, sa lamlarmak. t perinleyi * Perinlemek iveya biimi. i perinli perinsiz perdah * Parlatma, parlaklverme. k * Sakal t sonra k kynnn tersine yap ikinci t . ra ndan l lan ra perdah ekmek * sakal daha ve k kn ters ynnde olmak zere t etmek. bir l n ra perdah vurmak (veya etmek) * Perin yap sa larak lamlar tlm . * Perin yap lmamolan. * Peremi, kkl olan.

* parlatmak. perdah * Baz parlat maddelerle cil yapan kimse. c * Birini as z szlerle kand ls rmaya al kimse. an perdah l k * Perdahn i n i. perdahlama * Perdahlamak i i. perdahlamak * Parlatmak. * Birini as z szlerle kand ls rmaya al mak. * Svmek, kfretmek. perdahlanma * Perdahlanmak i i. perdahlanmak * Parlat lmak. perdahl * Parlat perdah edilmi lm , . perdahs z * Parlat lmam perdah , olmayan. perde * Gr engellemek veya bir gizlemek iin bir a nne gerilen rt. , eyi kln * zerine bir cismin grnts yans saydam olmayan yzey. t lan * yeri birbirinden ay blme. ki ran * Do ruyu grmeye engel olan ey. * Katarakt, ak su, ak basma. * Bir sahne eserinin byk blmlerinin her biri. * Bir mzik paras olu n turan seslerden her birinin kal k veya incelik derecesi. nl * Bu ses derecelerini sa lamak iin alg bulunup parmaklarla bas yer. larda lan * (ses iin) Pes perde. * Kaz, rdek, mart hayvanlar parmaklar birbirine biti zar. gibi n n tiren * Utanma duygusu.

perde arkas * Bir grnrde olmayan gizli yan eyin . perde arkas (veya arkas nda ndan) * olay ynetenin kendisi oldu belli etmeyerek, gizliden gizliye. unu perde ayakl lar * (eski sfland n rmalara gre) Kaz, rdek, mart suda yzen ve parmaklar nda perde bulunan gibi aras ku tak . lar m perde ekmek * (bir nnde) perde germek. eyin * gzlemek, rtmek. perde inmek * gzde katarakt olmak. * gizlemek, rtmek. perde kurmak * Karagz oyununa ba lamak.

perde perde * Yava yavaazar azar. , perdeci * Perde satan veya diken kimse. * Sahne perdelerini akapamakla grevli kimse. p * Osmanl yksek makaml larda kimselerin kap nda bekleyen ve girmeye izni olanlar alan grevli, lar ieri perdedar. perdecilik * Perdecinin i i. perdedar * Perdeci.

perdeleme * Perdelemek i i. * Bir oyuncunun rakip oyunculardan birinin topu almas engel olma amac nnde bulunmak i na yla i. perdelemek * Bir nne perde ekmek, perde ile rtmek. eyin * Bir durumun, bir olayanla n na engel olmak, gizlemek. lmas * Basketbolda rakibin nne geerek top almas engellemek. n perdelenme * Perdelenmek i i. * Syleyi sesin de ik bir perdeden te i kmas . perdelenmek * Perdelemek i konu olmak. ine perdelerini amak * tiyatro yeni mevsimde temsillerine ba lamak. perdeli * Perdesi olan veya perde ile rtl bulunan. * Duvakl . * Perde sa lamak iin parmaklarla bas yerleri olan (alg lacak ).

perdeli pilv * Tavuk eti, badem ii, pirin, ku zm, un ve yumurta kullanarak haz rlanan bir pilv tr. perdelik * Perde yapmaya elveri kuma li . * Perdeden olu an.

perdesi s k yr * Bkz. perdesi yk. rt perdesi y k rt * Utanmaz, arlanmaz. perdesiz * Perdesi olmayan. * Utanmaz, hays z.

perdesizlik * Perdesi olmama durumu. * Utanmazl hays k. k, zl pereme

* Gondola benzeyen bir kay k. peremeci * Pereme kullanan veya yapan kimse. peren perende * lker y z ld. * Havada ark gibi dnerek at takla. lan

perende atamamak * herhangi bir konuda birinden a a beceriksiz olmak. , * oyun evirememek, aldatamamak. perende atmak * havada ark gibi dnerek takla atmak. perese * Duvarc n do lar rultu bulmakta kulland ipi. klarakul * Durum, derece, kerte. peresesine getirmek * tam s n ras, uygun zaman bulmak, biimine getirmek. n pereseye almak * bir id i nmek, gz nne almak. perestij etmek * sevmek. peresti * Tap taparcas sevme. nma, na

peresti kr * Taparcas seven, tap na nan. perforaj * Delme.

performans * Ba m, takat sr ar n. pergament k d * Slfrik asitli i ile srekli doku olu lem turularak, yzey sertliarttlmve organik slar genellikle i r v n belirli kat lar s ya n ve gres ya n k nfuz etmesine karyksek derecede dayan l ya n, v lar n da kl k kazandlmk r t. pergel * Yay veya ember izmekte ve lmekte kullan ara. lan

pergel hareketi * Pergele zg ve pergel ynnde hareket etme. pergelleme * Pergellemek i i. pergellemek * Pergelle lmek. pergelleri amak * uzun ad mlarla yrmek.

pergola perhiz

* Kaz n ve belli kal ktaki dikmelerin zerine bindirilmi tr demir veya ah ardak. klar nl bir ap

* Sakorumak, dzeltmek veya fazla para harcamamak amac uygulanan beslenme dzeni, imsak, l yla riyazet, diyet, rejim. * Hristiyanlarve Yahudilerin belli gnlerde et, ya baz n gibi yiyecekleri yemeden tuttuklar oru. perhiz yapmak (veya etmek) * sakorumak veya dzeltmek amac az veya zel bir beslenme dzeni uygulamak. l yla perhizkr * Perhiz yapan, perhize uyan. perhizkrl k * Perhizkr olma durumu. perhizli * Perhiz yapan (kimse). perhizsiz peri * Perhiz yapmayan (kimse). * Do ast gleri oldu inan hayal d varl una lan, k. * ok gzel, al , becerikli kad ml n.

peri bacas * Kolayca a nabilen ta kayalardan olu , sivri kule veya piramit grn yer biimi. ve mu l peri gibi * ok gzel.

peri hastal * Sara ve isteri gibi baz hastal klar. peri masal * Kahramanlar perilerin olu n turdu bir tr masal. u peri masas * Dik ta n stne yerle , masa biimindeki yass lar mi kaya. peri oyunu * Ola anst unsurlara ve byye a k veren bir tr sahne eseri. rl peri piramidi * Bir ta ile bunun alt kalmtopraktan olu piramit biiminde tmsek. yn nda an, pericik * Kilit dili. * Peri hastal. * Olivin. * Olivin ve piroksenden olu magma ta mu . * Kalbin zerini saran zar.

peridot peridotit perikart

perileri ba mak da * uyu anla up mak, y zlar ld bar mak. perili * Kt ruhlar bulundu inan tekin olmayan (yer). una lan,

peripatetizm * Gezimcilik. perisi ho lanmamak * yak k duymamak, namamak. nl s periskop * Denizalt larda, tanklarda, siperlerde kullan gzlemcinin gzn evirmeksizin evreyi ararmas lan, t n sa layan optik ara. peri an * Da k olma durumu, da k, dzensiz, karmakark. n n * Ac nacak durumda olan, zavall .

peri etmek an * da tmak, dzenini bozmak. * ac nacak duruma getirmek. peri olmak an * da lmak, dzeni bozulmak. * ac nanacak duruma gelmek. peri k anl * Peri olma durumu. an peri k vermek anl * peri duruma getirmek, peri etmek. an an periton * Karzar n . peritonit * Karzar n iltihab .

periyodik * Belli aral klarla tekrarlanan, sreli. * Sreli yay n. periyot * Dnem. * Devir. * Tatl levre(Perca fluviatilis). su i

perki perlit

* Erimi sodyum potasyum alminyum silikattan ibaret olan cam gibi bir volkanik kayadan kabart larak pudra hline getirilmi bulunan, yem maddelerinin preslenmesinde yard madde veya kekle nleyici bir mc meyi madde. * Feldspat cinsinden suyu az ve eridizaman inciye benzeyen taneleri olan yanarda i kaynakl inci ta cam, . * Bkz. inci ta . perlitli * znde perlit bulunduran. perlon

* olarak Almanya'da yap sentetik dokuma ipli lk lan i. * Bu iplikle dokunmu kuma . perlon f ra * Boya i lerinde kullan perlondan yap ra. lan lmf permanant * Salar uzun sre dalgal n kalmas sa n lamak iin uygulanan i lem. permanganat * Mikrop ldrc olarak kullan suda eriyimenek renginde bulunan potasyum permanganatk lan, i e n sa ad . permee permi * Yedek olarak kullan ince halat. lan * Yazizin belgesi. l * zellikle dticarete ili olarak devlete verilen izin. kin * Devlet Demir Yollar paso. nda

permiyen * Birinci a alt ve sonuncu dnemi ve bu dnemde olu (yer katmanlar nc n mu ). peroksit peron * Birle iminde normal oksitlerden daha ok oksijen bulunan oksitlerin genel ad . * Tren istasyonlar tren yolu boyunca uzanan, inilip binilen, ykseke d nda eme.

peronospora * Patates, pancar, asma ve daha ba bitkilerde mildiyu hastalna yol aan mikroskobik mantar. ka persenk personel * Konu urken gereksiz tekrarlanan sz. * Bir hizmet veya kurulu grevlileri, bir i un yerinde al anlar tm. n * Devlet ve di kamu kurulu nda al etkinli e grevleriyle kat gerek ki er lar an, e itli lan iler.

perspektif * E ve nesnelerin uzaktan grn ya . * Nesneleri bir yzey zerine grldkleri gibi izme sanat . per embe * Haftan be gn, ar n inci amba ile cuma aras gn. olan per embenin geli ambadan bellidir i ar * bir i sonunun nas in l olaca imdiki gidi inden belli olur. pertavs z * Byte. peruk peruka * Bkz. peruka. * Takma sa.

perukac * Peruka yapan, haz rlayan veya satan kimse.

perukac l k * Perukacn iveya mesle n i i. perukr Perulu * Peru halk olan kimse. ndan perva pervane * ekinme, sak korku. nma, * Berber.

* Geceleri k evresinde dnen kk kelebek. * Dnd nde bir mekanizmay leten bir eksene dikey olarak ba i lanm iki veya ikiden ok kanattan , yap lmalet. * Seluklularda ve lhanl has, zeamet, t ile ilgili olarak verilen ferman. larda mar pervane bal * Ay bal. pervane gibi * srekli dnen eyleri nitelendirmek iin kullan l r. * bir kimsenin yan hi ayr ndan lmayan kimseler iin kullan l r. pervane kesilmek * sayg duydu bir ki hizmet edebilmek iin devaml u iye etraf olmak, didinip durmak. nda * her isteyapmak iin evrede drt dnmek. i * dnp durmak. pervane olmak * byk bir bal yan ayr l kla ndan lmamak. pervaneci * Seluklu divan bulunan, arazi defterlerine bakan grevli. nda pervaneli * Pervanesi olan.

pervanesiz * Pervanesi olmayan. pervas olmamak * korkmamak, ekinmemek. pervas z * ekinmez, sak nmaz, korkusuz.

pervas zca * Pervas(bir biimde), ekinmeden, sak z nmadan. pervas k zl * ekinmezlik, sak nmazl korkusuzluk. k, pervaz * Kap , pencere gibi yerlerin kenarlar geirilen ensiz para. na * Giysilerin yaka, kol, etek gibi yerlerine veya kuma yap er e n kenarlar geirilmidar, tan lmdi yalar na , uzun para. * Cilt kapa n i taraf konulan deri paras n na . * Uu . pervaz etmek

* umak. pervin * lker y z ld. pes pes * Yenilgiyi kabul etti belirtmek iin veya birinin sanlveren davran na kar k olarak kullan ini k k lar l l r. * Hafif, yava sesle sylenen.

pes demek * kar ndakinin kendisinden daha stn oldu kabul etmek, boyun e s unu mek. pes etmek * yenilgiyi kabul etmek, pes demek. * yenilece anlay s nyere gelmesini istemeyen pehlivan, yenildi kabul anlam ya "pes ini p rtn ini na ediyorum" demek, ya da hasmn kispetine eliyle vurarak i vermek. n aret * birinin a kurnazl kar nda ancak bu kadar olur inanc varmak. r s na pes perdeden (konu mak) * alak ve kal(sesle). n * alttan alarak, yumu bir dil kullanarak. ak pesek peseta pesimist * Ktmser, karamsar, bedbin, optimist kar . t pesimizm * Ktmserlik, karamsarl bedbinlik. k, pesle me * Pesle i mek i. * Di di . kiri, pas * spanyol para birimi.

pesle mek * (ses iin) Hafif, yava duruma gelmek. peso * Birok Gney Amerika devletinde kullan para birimi. lan pespaye * Alak, soysuz, a a k. l

pespayelik * Alakl soysuzluk. k, pespembe * ok pembe. pest * Pes (II). pestenkerani * Sama, de ersiz, nemsiz, uydurma. pestil * yufka biiminde kurutulmu nce meyve ezmesi.

* ok yorgun, gsz. * Hasta. * Tavan ile kmr damar nda yer alan ince, yumu killi tabaka. aras ak pestil gibi * k ldayamayacak kadar gsz, bitkin. m pestile evirmek * ok yormak. pestili kmak * ok yorulmak. pestilini karmak * ok yormak. * ok dvmek. pestille me * Pestille i mek i veya durumu. pestille mek * Pestil durumuna gelmek. * Yorgun duruma gelmek. pess pe pe * Baz giysilerin bol olmas yanlar eklenen kuma iin na paras . pe e pe * Birbiri ard ndan, arka arkaya. * inde ya lan toprak kandil. yak * Arka.

pe ine i pe * Arka arkaya. pe ra i s pe in * Bir alveri alveri d anda, al tesliminden nce veya teslimiyle birlikte denen, te, yapl nan eyin veresiye kar . t * al madan verilen (cret, ayl k). * Daha nce, nceden. * Tutar cretin nceden denmesi . n, art pe cevap in * Sonradan sylenecek bir nceden bildirme. eyi pe fikir in * n yarg d , n nce. pe hkm in * n yarg . pe pazarl in k * Sonradan olacahat gelen zerinde nceden konu anla ra eyler up ma. pe pe in in * Arkas ndan, ard ndan, ard ra. s

* nceden benimsenmi olarak. pe piyasa in * Pe sat ba alveri in l a dzeni. pe sat in * Bedeli pe denerek yap sat in lan . pe yarg in * Bkz. n yarg . pe inat * Pe olarak verilen para, avans. in

pe z inats * Pe para almadan. in pe inci pe inde pe inde * Mal in para ile satan veya sat alan (kimse). pe n * ok istenilen belirtir. eyi * Srekli izinde, takibinde.

pe (veya pe inde inden) ko mak * elde etmek iin u mak. ra pe dola (veya gezmek) inde mak * bir amala birisini izlemek. pe gitmek inde * bir kimseyi izlemek. pe gitmek inde * bir kimseyi izlemek. * d ve gr nce lerini benimsemek. pe inden srklemek * birinin veya biroklarn arkas gelmesini sa n ndan lamak. pe inden yrmek * birinin arkas nadan yrmek, gitmek. * bir kimseye her konuda uymak. pe d (veya gitmek) ine mek * arkas gitmek, izlemek. ndan * bir iste gerekle in mesini sa lamaya al mak. pe tak ine lmak * ard gitmek. ndan pe tak ine lmak * arkas gitmek, hi ayr ndan lmamak. pe takmak ine * yan gtrmek. nda pe inen * Pe olarak, nceden. in

pe b ini rakmak (veya b rakmamak) * bir kimseyi veya izlemekten vazgemek (veya vazgememek). eyi pe ke * Arma an.

pe ekmek ke * ba nmal birine balamak; verilmemesi gereken bir uygunsuz bir amala veya yersiz olarak kasn n eyi birine vermek. pe kir * (genellikle pamuk ipli inden dokunmuHavlu. ) * Yemek yerken kullan el kurulanan, byk mendil biiminde pamuk veya keten bez, peete. lan, pe kirci * Pe dokuyan veya satan kimse. kir pe kircilik * Pe kircinin i i. pe li * Pe eklenerek geni (II) letilmi (giysi).

pe melba * eftalili, kremal e dondurma. bir it pe rev * Klsik Trk mzi inde, faslgiri n taksiminden sonra ilk al drt haneli ve drt teslimli para. nan * Gretutu e madan nce pehlivanlarellerini birbirine ve uyluklar vurarak ve hafife s n na rayarak yapt gsteri. klar * Halk hikyelerinde, trklerin okunup als nda trk aralar kat mani trnden kk n ras na lan trkler. pe revlenme * Pe revlenmek i i. pe revlenmek * Gretutu e madan nce pehlivanlar, ellerini birbirine ve uyluklar vurarak, hafife s na rayarak gsteri yapmak. pe tahta * masas kullan ekmece. gibi lan * Sarraflarzerinde para sayd tahta. n klar

pe tamal ku anmak * bir zanatta ustalkazanmak. k pe temal * Hamamda rtnmek ve kurulanmak iin kullan ince dokuma. lan * yaparken bele ba lanan uzun, geni dokuma. * Bartlen dokuma. a

pe temalc * Pe tamal, futa, havlu gibi dokuyan veya satan kimse. eyler pe temalc l k * Pe tamalcn i n i. pe temall * Pe temal olan. pe temall k

* lek bir dkkn kiralamak isteyenin o dkkn letene verdipara. i i pe temals z * Pe tamal olmayan. Pe tuca pet e i petek * Afgan kabilelerinin kulland dil. * Naylondan yap lmiecek kab .

* Ar n yumurtalar b lar n rakmak ve bal depo etmek iin yapt, dzgn alt a bal mumu yuvac gen zl klar toplulu u. * Bu yuvac toplulu klar unun bal olmayan . * Bal yap ve dikine duran sandbiimindeki tah ktan lan k l ambar . * Ar kovan . * Minarelerde klh ile erefe aras ndaki blm. * Is tesisat da m, iinden s su geerek sa tma nda s n t cak layan dilim, radyatr. petek dokuma * zerinde kk petek motifleri bulunan pamuklu dokuma. petek gz * Eklem bacakl hayvanlarda grlen, birok grme hcresinden olu gz tr. an petek gvesi * Ar kovanlar peteklere zarar veren iki asala ad nda . n petografi * Ta bilimi.

petrifikasyon * Ta hline dn me. petrokimya * Petrolden organik kimyasal rnler elde etmede kullan sanayi dal lan . petrokimyac * Petrokimya dal uzmanla nda mkimse. petrol * Yo unlu 0,8'den 0,95'e kadar de ebilen, hidrokarbrlerden olu , kendisine zg kokusu olan, u i mu koyu renkli, ar t lmam do yan mineral yayer ya al , c , . petrol lmbas * inde petrol rnleri yak ayd larak nlatmay layan ara. sa * Gaz yakan ayd nlatma arac . petrol mavisi * Koyu mavi renk. petrolc * Petrol arama, bulma i u an kimse. iyle ra * Petrol ve trevlerini alsatan kimse. p * Yer biliminde kayalarolu mekanizmalar inceleyen uzmanlalan n um n k . * Patl cangillerden, e renkte iekler aan, kokulu bir ss bitkisi (Petunia). itli

petroloji petunya

pey

* Bir szle mede taraflardan birinin brne i caymayaca belirtmek amac nceden verdi ten n yla i gvence paras . pey akesi * Szle yap me l taraflarba klar gstermek amac birinin di rken, n land n yla erine verdipara, kaparo. i pey srmek * art ile sat bir iin nce bir miktar para vermek veya nermek. rma lan ey * rekabet etmek. peyda * Belli, a k.

peyda etmek * karmak, olu turmak, ortaya karmak, edinmek. peyda olmak * kmak, ortaya kmak, olu mak. peydahlama * Peydahlamak i i. peydahlamak * Genellikle istenmeyen veya yolsuz grlen edinmek. eyler * Grnmek, ortaya kmak. peydahlanma * Peydahlanmak i i. peydahlanmak * kmak, olu mak, ortaya kmak, peyda olmak. peyderpey * Azar azar, blm blm, yava yava . peygamber * Tanr n buyruklar bildiren, haber getiren kimse, yalva, eli, resul, nebi. 'n n * Hazreti Muhammed. peygamber a ac * Yaban kimyongillerden, Antil Adalar ve Venezuela'da yeti 10-15 m ykseklikte, kn yapraklar nda en, n dkmeyen, reinesinden gayakol lan bir a (Guaiacum of cicinale). kar a peygamber bal * Bkz. dlger bal. peygamber ie i * Mavi kantaron, belemir (Centaurea cyanus). peygamber dikeni * \343 deve dikeni. peygamber zm * Bir e tatl zm. it , iri peygamberane * Peygambere yara biimde. r peygamberdevesi * S ve cak l lkelerde ya man ayan, genellikle yerenkte ve ortalama 5 cm boyunda, dz kanatl obur il , ok bcek (Mantis religiosa).

peygamberlik * Peygamber olma durumu, yalval k. peygamberkz * Ahmak, budala. peygambervari * Peygamberce, peygamber gibi. peyk * Uydu. * Bir ba na ba l olan. kas ml peyke * Genellikle eski kahvelerde ve evlerde bulunan, duvara biti alak, tahta sedir, kerevet. ik peyklik peyleme * Peyk olma durumu, uyduluk. * Peylemek i i.

peylemek * Para vererek bir nceden kendine ay eyi rtmak. peylenme * Peylenmek i i. peylenmek * Peylemek iyap i lmak. peynir * Peynir mayas kat tlarak stten yap ve birok tr olan besin. ile lar lan

peynir a ac * Ebe gmecigillerden, tropikal blgelerde yeti kozalar k lifli pamuk bulunan a (Bombax en, nda sa a criodendron). peynir di i * Bazen ileri ya di ta kan lerden her biri, kuzu di i. peynir ekmek gibi * ok kolay biimde, abucac k. * ok revata, ok tutulan, be enilen. peynir helvas * Rendelenmi l tuzsuz beyaz peynire, yumurta kar rd sonra un, ya eklenmesi ve ya ve ktan t ve eker kk ate pi s te irilmesiyle yap bir tatl lan tr. peynir ekeri * A kolayca eriyen, donuk beyaz bir tr zda eker. peynir tatl s * Tuzsuz taze peynir ve irmikle yap bir e tatl lan it . peynirci * Peynir yapan veya satan kimse.

peynircilik * Peynircinin i i.

peynirhane * Peynir yap yer. lan peynirle me * Peynirle i mek i. peynirle mek * (st iin) Kesilmek, peynir durumuna gelmek. peynirli * peynir konulmu ine .

peynirli brek * Maydanoz ve peynirin karmn yufkalar aras serilmesiyle yap brek tr. n na lan peynirli pide * Mayalanmve ya yumurta kar rarak haz ile t rlanmhamura peynir, maydanoz, yumurta eklenmesiyle haz rlanan bir pide tr. peynirsiz peyrev * (ba n kasn) zinden giden, izleyen, izleyici. peyzaj * K r resmi. * peynir konulmam peyniri olmayan. ine ,

pezevenk * Erkeklere yasa d yollardan kad bularak paral n birle melere arac eden kimse. l k pezevenklik * Pezevengin yapt i . * Yolsuz davran . pezo pH * Bir snasit veya bazlderecesi, sertlik derecesi. vn k p ht * Koyula yar duruma gelmi v arak kat s. * Peso.

p lanma ht * P lanmak i ht i. p lanmak ht * inde p lar olmak. ht p la ht ma * S durumdan p durumuna geme, p la i v ht ht mak i. p la ht mak * P durumuna gelmek. ht p larma ht t * P larmak i ht t i. p larmak ht t * P durumuna getirmek. ht

pp l rt * Eski e ya. * (hafifseme amac E yla) ya. p p y l rt (veya pp y y l rt) toplamak * gitmek zere eski pskleriyle birlikte btn e n yalar toplamak. pm pm ll ll * Khne ve eskimi olmay anlat r. pm pm olmak ll ll * khnele mek. p nar * Yerden kaynayarak su, kaynak. kan * Bu suyun yer, kaynak, memba. kt * (r sesi uzat sylenir) Ku larak kanatlarn sesi anlat n kard r. * Bir yerden ka gitme d p ncesini anlat r. * Genellikle ku kanadn sesi and sesleri anlatmak iin kullan n kard r r l r.

p r

pp r r

pp r r etmek * (k iin) yan snmek. p p rasa * Zambakgillerden, sap yararlan ok yk bir ksebzesi (Allium porrum). ndan lan, ll

p bkl rasa y * Uzun, gr bkl y . p razvana * K b gibi sapleylerin sap iinde kalan blm. l ak , pl pl r r * ok parlak, ok kl . * ok temiz, tertemiz. * ok yeni. * Kusursuz, eksiolmayan, tam. i pldak r * I a kapamak yoluyla i p k aretler vererek anla sa may layan ara. pldak r * Pldak kullanmas bilen ve bu i al kimse. r n te an pldama r * Pldamak i r i. pldamak r * I samak, ldamak. k plt r * Pldayan k. r eyin kard plt rl * Plt olan, parlak. rs * Ssl, zentili.

p rlak

* Do atmaca gibi y c lar an, rt ku yakalamada a olarak kullan avc bir kafes iinde av rtkan lan, larca yerine b lan ku rak . p rlama p rlamak * (ku iin) Herhangi bir eyden rkp umak. * (insan iin) Hemen uzakla bulundu yerden ko uzakla mak, u arak mak. p rlang * Ses kararak dnen topa. p rlanmak * (yavru kuUmaya abalamak. ) p rlanta * Birok faetas olacak biimde yontulmu foyasparlak elmas. z * zerinde p rlanta olan. * P rlamak durumu veya biimi.

p rlanta gibi * ok iyi nitelikleri olan, de saf, temiz. erli, p rlantal * P rlantas olan. p rnal * Kn yapraklar dkmeyen bir tr me al (Quercus ilex). n e s p kmr rnal * al yap kaliteli, iyi kmr. dan lan, p k rnall p rp p r rp * Yenieri salma erlerinin giydikleri k z rm uhadan yap lmcbbe, pirpiri. * Bir tr Bizans alt. n * Uar , hovarda. p rlama rp * P rlamak iveya durumu. rp i p rlamak rp * Yansnmek. p p rlanma rp * P rlanmak iveya durumu. rp i p rlanmak rp * P rlanmak i konu olmak. rp ine p t rp * Eski psk, de ersiz, i yaramayan. e * El tezgh dokunmu nda kaba ynl. * Pehlivanlar gre kispet yerine giydikleri, kalbezden yap n te n lmveya kei k l rlm ndan don. * P t iile u an kimse. tp i ra * P al rnal l. * Y sokmas karil oldu inan bir tr ta lan ta lan na una lan , y .

p t rp

p rt

* De ersiz e ey, ya. * Ufak tefek ev e . yas * Basma ve ketenden yatak, yorgan yz, giysilik kuma . * Bkz. y k p k. rt rt

p k rt p rtlak

* P rtlam d f rlam patlak. , ar , * Kolayca kabu undan d kabilen. ar * P rtlamak iveya durumu. i

p rtlama

p rtlamak * Bulundu yerden kayd u p kmak. ar pr sk pr ska * Prgibi, pr yara biimde. sk s a r pr ma skla * Pr mak i skla i. pr mak skla * Prolmak, prduruma gelmek. sk sk pr k skl p smak * Bkz. pusmak. p lama p * P lamak i p i. p lamak p * Bebekucakta yava i yava sallayarak uyutmaya al mak. p t * Isl ses. kl * Prolma durumu veya pr davran sk ska . * Tutuk, snepe, a ekingen, yreksiz ve beceriksiz. r

p demek t * rahatsedici bir sz sylemek. z p t pp t t * ok kk bir nesnenin, su damlasn yere veya herhangi bir zerine d n ey mesiyle hafif ses. kan * P t sesi kararak.

pp t t atmak * korku ve heyecan gibi bir sebeple kalbi fazla arpmak. pr p t t r * Hafif ses kararak sve dzgn bir k ekilde. prdama t

* Prdamak i t i. prdamak t * Prt karmak, prt t t etmek. prdatma t * Prdatmak i t i. prdatmak t * Prt karmas yol amak. t na prt t * ok hafif pat, hafif grlt. rt

prt t etmek * ok hafif grlt na yol amak. kmas p trak * Dikenli tohumlar hayvanlark na ve insanlargiysilerine tak bir yk ve otsu bir bitki (Xantium n llar n lan ll spinosum). * ok taneli, s k. p gibi trak * a ve dal zerinde ok say meyve bulundu belirtir. a da unu * ok say tanecikli. da, p m p m yr yr * ok eskimi y , ok pranm . pi say s * ember evresinin uzunlu unun apn uzunlu blnmesi ile elde edilen sabit say n una (3,1416). pianta pi * Ayakkabn alt kenar n . * Anas babas nda evlilik baolmadan dnyaya gelen ocuk. ile aras * Terbiyesiz, arsocuk. z * Her k asl benzemeyeni. eyin , na * Bir ana bitkinin evresinde yeniden beliren srgn ve filizler.

pi etmek * yapay derken bozmak, m kmaza sokmak. * tad ka n rmak, tatsbir durum yaratmak. z * bo geirmek, boharcamak. a pi kurusu * Soysuz ve yaramaz ocuk. pi olmak * tad bozulmak. * bogitmek. a pi sinek pile me * Bir tr olta i nesi. * Pile i mek i.

pile mek * Yozla bozulmak. p

pilik

* Pi olma durumu. * Kalle yap kt davran e lan . * Palamut balniri bir tr. n

piuta pide

* Mayal hamurdan yap gere zerine yumurta, k peynir, past vb.konarak pi lan, inde yma, rma irilen, ekmek yerini tutan, ince, yayvan yiyecek. pide gibi pideci * Pide yapan veya satan kimse. pidecilik pideli pigme pigment * Canl organizmanolu bir n turdu ona zel bir renk veren kimyasal madde. u, pijama pik pik pik * Bkz. maa. pik boru pikaj pikajc * Kal demir veya dkme boru. n * Bilgisayarda dizilen yaz milimetrik kartona yap rdzenleme i lar p t i. * Pikaj yapan kimse. * Ceket ve pantolondan olu yatak giysisi. an * Dkme demir, font. * Geminin ktaraf ndaki bayrak serenine a gen biimindeki yelken. lan * Pidecinin iveya mesle i i. * Pidesi olan, pideyle yap lan. * Boy ortalamas cm alt olan Afrika kkenli bir zenci toplulu bireyi. 150 nda un * yamyass .

pikajc l k * Pikajcn yapt i n . pikap * Elektrikle veya pille al plk dinlemekte kullan ara. an, lan * Kk kamyon, kamyonet. * Kabartmal pamuklu kuma . * Bu kuma yap tan lan. * Bu kuma yap yatak rts. tan lan

pike

pike pike

* (uak) Yksekten, hedef zerine byk bir a inme; yksekten hedefin zerine dik olarak sald ile rma.

* ayr yi lamama sebebiyle un veya irmik ierisinde kalmolan, gzle grlebilen, iri ve koyu renkli kepek vb. parac k. pike yapmak * uak dik biimde inmek. * bilrdoda, masaya dikey durumda tutulmu isteka ile topa vurmak. piket piknik * K yenen yemek. rda piknik alan * Piknik yapmaya elveri geni ye alan. li ve il piknik tip * Orta boylu, manca, geni yumu yzl, kal boyunlu, yukar ru daralan kin g ve iri i ve ak nca do i sl gbekli kimse. piknik tp * Piknikte yemek tmak veya pi s irmek iin kullan kk btan gaz lan tr. piknik yapmak * k yemek yemek. rda pikniki * Piknik yapmay seven kimse. piknometre * zgl a lmeye yarayan alet. rl piko pikocu * Makinede yap bir tr antika. lan * Piko yapan kimse veya piko yap yer. lan * veya drt ki ki, i aras ve 32 k oynanan bir tr iskambil oyunu. nda tla

pikoculuk * Pikocunun iveya mesle i i. pikoya vermek * piko yap lmas baz iin rt, ar ama vb. ni pikocuya gtrmek. af, r pikrik asit * Nitrik asidin anilin, ipek, yn vb. maddelere etkimesiyle elde edilen asit OH-C6H2(NO2)3. pil pilki * so sar ine an, msak, maydanoz ve havu gibi kat zeytinya pi eyler larak yla irilen ve so olarak uk servisi yap yemek. lan * Aptal, ahmak. pilv * Genellikle pirinten veya bulgurdan yap bir yemek. lan * Kimyasal enerjiyi elektrik enerjisine eviren ara.

pilv yiyen ka yan (veya belinde) ta n nda r * bir eyden yararlanmak isteyen kibunun iin gereken arac alt bulundurmalr. i, eli nda d pilvdan dnenin ka r n kls * yararl elde etmek iin sonuna kadar u , direnilece anlatmak iin kullan bir eyi ra laca n ini l r. pilvl k * Pilv yapmaya elveri li. pili pili gibi piling pilli * Pili olan, pille al an. pilot * Bir hava ta n kullanmak ve ynetmekle grevli kimse. t * Deneme niteli olan. inde * Tavu k erginle un ; memi tavuk veya horoz. * gen, diri, gzel ve al (k ml z). * Cildin l hcrelerden ar r n layan, kan dola n zland bir krem tr. ndlmas sa h m ran

pilot blge * Tar t endstri, e gibi herhangi bir al alan devletin ve halkortak al yla m, p, itim ma nda, n mas kalk hareketini kolaylarmak ve rnek olmak iin ayr nma t lmblge. pilot kabini * Pilot k k. pilot k k * Uaklarn taraf pilot ile uu n nda teknisyeninin bulundu ua ynetildizel blm, kokpit. u n i pilotaj pilotluk * Pilotun grevi. pim * ie geen veya birbiri zerine gelen paralar tutturmaya yarayan bir tr tahta veya metal ivi. * Mobilyalardaki cam raflar iin yan tablalara yerle ta mak tirilen kapsllerin iine tak silindirik, yass lan ve L biimli raf ta aleti. ma pimpirik * ok ya ve gsz (kimse). l * Harap, bozuk, virane. pinekleme * Pineklemek i i. pineklemek * Uyuklamak, uyuklar gibi hareketsiz oturmak. * Bir yerde hibir i yapmadan oturmak. pinel pines * Rzgrestiyn gstermek iin direk n i apkalarn stne konulan yelkovan biimindeki ara. n * Yumu akalardan, midye biiminde, ondan daha byk kavkbir deniz hayvan l (Pinna nobilis). * Bir hava ta n ynetme. t

pingpong * Masa topu, masa tenisi. pinhan pinpon pinti * A derecede cimri, k k. r sm pintile me * Pintile i mek i. pintile mek * Pinti duruma gelmek. pintilik pipet * Slar v , solukla iine ekip kaptan kaba aktarmaya yarayan cam boru. pipi * (ocuk dilinde) Erkeklik organ . * Pinti olma durumu veya pintice davranhisset. , * Gizli, sakl , gizlenmi . * Ya, km l .

pipiriklenme * Pipiriklenmek iveya durumu. i pipiriklenmek * Kuruntulu, vesveseli bir duruma d mek. pipo * Ucundaki lle iine ttn konulan ve yak duman larak ekilen k ubuk biimideki ttn ime arac sa, . pir * Ya, koca, ihtiyar. l * Bir tarikat veya sanatilk kurucusu. n * Herhangi bir konuda, bir meslekte tecrbe kazanmeskimi , kimse. * Adamak, iyice. ll

pir ana k * kark gzetmeden veya kark grmeden tam inanla, gerek bir sevgi ile. l l pir ol! * "ok ya var ol" anlam yollu bir be a, nda aka enme sz. piramidal * "ok ya var ol" anlam yollu bir be a, nda aka enme sz. piramit * Tepeleri ortak bir noktada birle tabanlar herhangi bir okgenin birer kenar birtak en, da olan m genlerden olu cisim, ehram. mu * Mr firavunlarn mezarlar verilen ad. s n na * Gsteri jimnastiklerinde, jimnastikilerin, aral arasolarak birbirlerinin omuzlar dizlerinde veya z nda, olu turduklar gsteri ve dzenli biimler. li piramitik * Eski Mr piramitlerinde ve dikilita nda tepelik olarak yer alan kk piramit. s lar

piramitli piramitsi pire

* Piramit biiminde olan. * Piramide benzeyen veya piramidi and ran.

* Pirelerden, insanve baz n hayvanlarkan emerek ya n n ayan, iyi s iin kolay yakalanamayan, kk rad asalak bcek (Pulex). pire gibi * evik, ok hareketli, yerinde duramayan. pire iin (veya pireye kp) yorgan yakmak z * nemsiz bir durum kar nda k s zarak kendisine daha byk zarar verecek davran bulunmak. ta pire otu * Yakla 25-50 cm ykseklikte, paral k yaprakl , otsu bir bitki (Tanacetum coccineum).

pirekapan * Pire otu. pirekate in * A n kimyasal yntemle boyanmas ilk boya gereci olarak kullan renksiz, billrsu cisim. ac nda, lan pirek ran * Pireyi yok etmeye ve ldrmeye yarayan il.

pirelendirme * Pirelendirmek i i. pirelendirmek * Ku kuland rmak, i killendirmek, phelendirmek, huyland rmak. pirelenme * Pirelenmek i i. pirelenmek * zerinde pire olmak. * Pirelerini ay klamak. * killenmek, huylanmak. pireler * nsanlarla hayvanlarda dasalaolarak ya ayan, a yap sokup emmeye elveri birok familyaya z lar li, ayr kanatl tak . lan lar m pireli * Pire bulunan. * Her eyden bir anlam karan, ku i vesveseli. kulu, killi, pireyi deve yapmak * nemsiz bir olay bytmek. pireyi gznden vurmak * keskin bir ni olmak. anc pirifan pirina * htiyar (kimse).

* Zeytinin, sld sonra ya m zenginli yitirmeyen, gbre veya hayvan yemi olarak k ktan bak ndan ini kullan kspesi. lan

pirince giderken evdeki bulgurdan olmak * byk bir kazan arkas ko ndan arken eldekini de ka rmak. pirinci (ok) su kald rmamak (veya gtrmemek) * al ngan, abuk dar olmak, l r akadan anlamamak. pirincin ta ay klamak n * "ay pirincin ta " sznde geen bu deyim yap i zor ve karma oldu anlat kla n lacak in k unu r. pirin * Bu daygillerden, kkleri bol su iinde yeti bir bitki (Oryza sativa). en * Bu bitkinin besin olarak kullan tanesi. lan pirin * Bak inko kat elde edilen sar ra larak renkte bir ala m. * Bu ala mdan yap lm . pirin orbas * Pirin suyu ile pi irilen orba. pirin rg * lmekleri bir ters bir dz rp arka s da buna uygun rme biimi. ray pirin pilv * Pirinten yap pilv. lan pirin taneleri * Gne kresinin Yer'den grnen yzndeki tanecikler. 'in pirin unu * Kurutulmu pirin tanelerinin tlmesiyle elde edilen un. pirinsi pirit * Pirin irili veya biiminde olan. inde * Bu ala mdan yap lm .

pirogravr * Bkz. da lama resmi. piroksen * Do kalsiyum, magnezyum ve demir silikatlar verilen ad. al na pirometre * ok yksek s klar cakl lmeye yarayan alet. pirometri * ok yksek s lme yntemi. cakl pirosfer pirpiri * Bkz. p r rp. piruhi pirpak * Bir e hamur yeme it i. * Tertemiz, lekesiz. * Barisfer.

pirpak olmak * tamamen kurtulmak, rahatlamak, huzura kavu mak. piryol pirzola * zerinde kmbet biiminde bir kapabulunan, olduka byk bir tr cep saati. * Kasaplhayvanda omurganiki yan k n ndaki blge. * Bu blgeden dilimler durumunda lan kemikli et paras kar , kotlet.

pirzolal k * Pirzola yapmaya elveri li. pis * Leke, toz veya kirle kapl olan, kirli, i rendirici, murdar, mlevves. * Kendinde pislik olan veya pislenmi olan. * Be enilmeyecek durumda olan, kt, zararl . * Kendinde pislik veya kir olmamas ra baz na men sebeplerden dolay renilen. i * irkin, sevimsiz olan. * (sz iin) Dinleyenleri utand racak durumda olan. * inden lmas g, kark. k ok pis bk y * K gr olmayan ve biime girmeyen bk. llar y * Yakksve seviyesiz kimse. z

pis lk rd * Ay say veya hakaret olarak kabul edilen, yakk almayan sz. p lan pis pis * Ho gitmeyecek yolda. a pis pis d nmek * derin ve zntl d nceye dalmak. pis pis glmek * ba n zd kalar k racak, sinirlendirecek biimde glmek. pis sz * Bkz. pis lk . rd * Ay say sz. p lan * Ayak yolu, banyo, mutfak gibi yerlerden gelen kirlenmi , sularkarm suyu. n , l m

pis su

pis su borusu * inde, ayak yolundan gelen pis su ve pisliklerin akt boru. pis su tesisat * Pis sular dan d ta boru a yap ar yan . pisbo az * Zamansve ay etmeden, eline geeni yiyen (kimse). z rt

pisbo k azl * Pisbo olma durumu veya pisbo davran az azca . pisi * (ocuk dilinde) Kedi. pisi bal

limanda). pisi pisi

* Kemikli bal klardan, uzunlu 40 cm kadar olan, s prtkl, esmer renkli, yass tr bal(Limanda u rt bir k

* (ocuk dilinde) Kedi. * Kedileri a iin kullan rmak l r.

pisi pisi otu * Bu daygillerden, tarla ve yol kenarlar kendi kendine biten bir tr arpa; fazla k kl nda l oldu undan hayvan yemi bile olmaya elveri de (Hordeum murinum). li ildir pisi pisine * Bo yere, bo una. pisik * Kedi. pisin piskopos * Yzme havuzu. * Katoliklerde, bir blgenin din i lerine ba k eden, papazln en yksek a kanl amas olan din grevlisi. nda

piskoposhane * Piskoposluk. piskoposluk * Piskoposun ynettiblge. i * Piskoposun oturdu bina. u * Piskoposun grevi. pisleme pislemek * Byk veya kk abdestini etmek, kirletmek. * Pisletmek. pislenme * Pislenmek i i. pislenmek * Pis olmak, pisli bula e mak. pisletme * Pisletmek i i. * Pislemek i i.

pisletmek * Pis duruma getirmek, kirletmek. * Kt bir duruma sokmak. pislik * Kir. * D , necaset. k * Pis olandurumu. n * Kt, zararl davranveya i . * Kt durum.

pislik bce i * Bok bce i. pislik gtrmek

* o yer, ok pis olmak. pislik parma (veya paalar ndan ndan) akmak * ok kirli olmak. pislikil pist pist erit. piston * D sal. k * Kediyi kovmak iin kullanll r. * Gsteri yapmak, dans etmek vb.iin dzenlenmigenellikle yuvarlak yer. , * Bir hava alan uaklarkalkinmesine, park yerlerine gidip gelmesine yarayan zel olarak haz nda n p rlanm * Yar ve ko iin zel olarak dzenlenmi yar k. lar ular yer, l * Baz aralarda, motorlarda bir silindir iinde dzenli hareket eden daha kk apl silindir, itenek. * Kay kimse, arka, iltimas. ran * Pistona benzeyen, piston grevi yapan. * Pistonu olan. * Arkal , iltimasl . pisuvar * Su dkme yeri. pi dar pi en e pi ek Pi ekr * Orta oyununda kavuklu ile karkl konu oyunu aan kimse. l arak pi i pi ik pi im * Mayal hamurdan yap ya k larak pi lan, da zart irilen bir tr yiyecek. * Apyeri, koltuk alt tenin birbirine srtnen yerlerinde terin yakmas olu k . gibi yla an zart * Pi iveya biimi. mek i * Pi irim. * Ocakta brek pi irmeye yarayan alet. * Pi irmeyi sa layan. * Fnlarda ekmek pi i yapan kimse. r irme ini pi irili * Pi irilmek i i veya biimi. pi irilme * nc, nde giden kimse. * Kolay pi en. * Pi en. e

pistonlu

pi irge pi irici

* Pi irilmek i i. pi irilmek * Pi irmek i konu olmak. ine pi irim pi irimlik * Bir kez pi irmeye yetecek lde olan, pi im. * Pi irim.

pi kotarmak irip * bir isonuland i rmak, tamamlamak. pi iri * Pi irmek iveya biimi. i pi irme pi irmek * Pi irmek i i. * Bir besin maddesini gerektikadar da tutarak yenebilecek bir duruma getirmek. i s * Is etkisiyle belirli bir kullan elveri duruma getirmek. ma li * al arak renmek. * Olgunlarmak, yoluna koymak. t * Bunaltacak kadar tmak, yakmak. s * Pi irtmek i i.

pi irtme

pi irtmek * Pi irmek i yapt ini rmak. pi kin * Gere pi ince mi . * abuk pi pi en, pi en, e ek. * Saygzca davranarak i yrten. s ini * Girgin. * Tecrbesi olan, herhangi bir al eye olan, olgun. m * Biraz pi kin. * Pi yakr (biimde). kine

pi kince

pi e vurmak kinli * kt bir davran veya sze ald a rmamak. pi kinlik pi man * Yapt bir i veya davrann olumsuz sonucunu grerek zlen, nadim. in pi etmek man * pi olmas sa man n lamak. pi olmak man * yapt bir i yanlveya uygunsuz sonu verdi anlamak. in ini pi maniye * Telleri ince ince ayr labilen bir tr helva. * Pi olma durumu veya pi kin kince davran .

pi maniyeci * Pi maniye yapan veya satan kimse. pi manl k * Pi olma durumu, nedamet. man pi manlduymak (veya getirmek) k * pi olmak. man pi me pi mek * Pi i mek i. * Ate fnda, kaynar suda veya ya etkisiyle yenilebilir duruma gelmek. te, r da s * Is sonucu belirli bir kullan uygun duruma gelmek. tma ma * (meyve iin) Olgun duruma gelmek. * Pi olu ik mak. * Bir konuyu iyice renmek. * e alp beceri ve ustalkazanmak, zorluklar slemek. k g * (iKonu haz ) ulup rlanmak. * Bunalacak kadar s k duymak. cakl

pi armut gibi (birinin) eline d mi mek * Bkz. olmu armut gibi birinin eline d mek. pi a(so su katmak mi a uk) * yoluna girmi olan bir ibozmak. i pi kelle gibi stmak mi r * di lerini gstererek yersiz ve aptalca glmek. pi tavu ba gelmemek mi un na * Her trl zarara, ktl felkete u e, ramak, ok snt k ekmek. pi pirik * Bir e iskambil oyunu. it pi piriki pi t pi ti pi tov * Bir tr tabanca. piti piti piton pitoresk piyade * Yaya sava askerlerin olu an turdu sf. u n * Bu sftan olan asker. n * Piyon. * (ad iin) Zorlukla, yava m yava . * Boagillerden, Afrika ve Asya'da ya ayan, zehirsiz, ok gl byk y (Python). lan * Durumu ve grn resim konusu olmaya de (grn er ). * Pi oynayan kimse. pirik * Sylenen szn onaylanmadn ifade eden bir hareket. * Bir e iskambil oyunu, pastra. it

* Bir ift krekle ynetilen bir tr hafif kay k. * Yaya. piyale piyan * Mantara benzeyen kabarc klarla ortaya ciltte yaralar yapan, bula s blge hastal. kan, cak c piyango * Dzenleyenlerce bastlmnumaral satalanlar iinden, kazananlar kur'a ile tespit edildi r k tlar n n i talih oyunu. * Beklenmedik olay veya durum. piyango ekmek * talih oyunu iin haz rlanmk tlardan birini bulundu yerden almak. u piyango vurmak veya kmak * piyangoda ikramiye kazanmak. * beklenmedik bir yerden byk kazan sa lamak. piyangocu * Piyango sat yer veya piyango satan kimse. lan piyangoculuk * Piyango satma veya dzenleme i i. piyangolu * , talihli kimse. ansl piyanist * piyano alan kimse. yi piyano * Klvyeli, telli, de ik tu bas al a ve byk alg i lara larak nan r . * Yava , sesleri hafifleterek. * barda iki kadehi. arap ,

piyano mente e * Boy mente e. piyanocu * Piyanoyu akort eden veya onaran kimse.

piyanoculuk * Piyangocunun i i. piyasa * Satlarmal satmak iin bir araya geldiyer, pazar. c n i * Bir yol zerinde gidip gelerek gezinme. * Alveri fiyat , geerli fiyat. * Arz ve talebin kar t alan. la * Ortal k. piyasa ekonomisi * retimin bir plna gre de iste gre yap fiyatn arz ve talebe gre belirlendiekonomi. il, e ld, n i piyasa etmek * dola mak. piyasac * Piyasa yapan kimse.

piyasaya d mek * ok bulunur olmak. * (kadiin) kt kadolmak. n n piyata * Yass byk yemek taba ve . * Yass .

piyata e e * Yass e. e piyata taba * Dz ve byk yemek taba . piyaz * Ha lanmkuru fasulyenin zerine ince do ranm tuzla ovulmu an ve maydanoz kat ktan sonra , so ld zeytinya sirke dklerek yap fasulye salatas , lan . * Kebap, kfte, balgibi susuz yemeklerin yan kat ince do zgara k na lan, ranmve tuzla ldrlm maydanozlu so an. * Bir sa kar lamak d ncesiyle sylenen vc sz. piyazc * Piyaz yapsatan kimse. p * Yze glc, iten olmayan davran bulunan. larda

piyazc l k * Piyazcn i n i. piyazlama * Piyazlamak i i. piyazlamak * Eti pi irmeden birka saat nce so ve karabiber, targibi baharatla ovup bir sre b an n rakmak. * Bir sa kar lamak amac birini a vmek. yla r piyes piyon * Satranta oyun ba n s dizilen, bulunduklar ra zerinde ilk hamlede ister iki, ister bir hane nda raya s gidebilen sekiz kk tapiyade. , * Bir sa kar lamak iin yararlan istenildigibi kolayca kullan lan, i labilen kimse. piyore pizolit * Kalsiyum karbonat birle nohut bykl imli, nde, yuvarla kalsit tanecikleri veya bunlar ms n ba lanmas ta yla durumuna geen kire ta . pizza * zerine konulmak zere, genellikle domates, zeytin, peynir, mantar, anuez, e et ve sebze trleri itli karm haz p fnda pi yla rlan r irilen pide. pizzac * Pizza yapan veya satan kimse. pizzac l k * Pizzacn yapt i n . pizzicato * (yayl larda) Tellerin parmak eki alg leriyle seslendirilmesi. * Di iltihab eti . * Oynanmak iin yaz lmeser, tiyatro eseri veya oyunu, oyun.

plka

* apul, vurgun.

plkac * apulcu. plj * Deniz banyosu iin dzenlenmi genellikle kumluk alan, kumsal. * Kumla.

pljiyoklz * Dilinimleri birbirine gre e bir durumda kalsiyum ve sodyum ieren feldspat. ik plk * Metal yaprak, plka. * Sesleri kaydetmek ve kaydedilen sesleri yeniden pikap veya gramofonda dinlemek amac haz yla rlanan plstik daire biiminde yaprak. plk bozulmak * can s kmak, b nlverecek biimde konu d r etmek. kk k mak, rd plka * Metal yaprak. * Plk. * Kamyon, otomobil gibi kara ta na tak numara levhas tlar lan . plkac * Plka yapsatan kimse. p

plkac l k * Plka yapmak veya satmak i i. plkal plkas z * zerinde plka bulunan. * Plkas olmayan.

plkasotomobil z * Trafi tescili yap e lmam kaydedilmemi , ara. plk * Plk haz rlayan, yapan veya satan kimse. plk l k plket pln * Plkn i n i veya mesle i. * Metalden, trl biimlerde yap kk, alak kabartma levha. lan, * Bir i bir eserin gerekle in, tirilmesi iin uyulmas tasarlanan dzen. * Bir ehrin, bir yapn, bir makinenin e blmlerini gsteren izim. n itli * ekim. * D nce, niyet, maksat, tasavvur.

pln kurmak * bir amac gerekle tirecek eyleri d nmek, tasarlamak. * bir dzen haz rlamak. plnc

* Pln haz rlayan veya yapan kimse. plnc l k * Plncn iveya mesle n i i. plnete * Harita karmaya yarayan bir alet.

plnda tutmak * bir i veya kimseye ... kadar nem vermek. e plnerit plnet * Gezegen. plnetaryum * Gk evi, y z evi, y zl ld ld k. plnkton plnlama * Sularda bulunan, ancak mikroskopla grlebilen yarat toplulu klar u. * Hidratl al alminyum fosfat. do

* Plnlamak i i. * Hkmet taraf ula ndan lacak amalar belirleyen, baz kesimlerdeki artlsn tespit eden ve uygulanmas gerekli areleri nceden gsteren ekonomik, sosyal program belli sreler iin haz n rlanmasi. i plnlamac * Plnlama i lerinde al plnlama yapan kimse. an, plnlamac l k * Plnlamacn iveya mesle n i i. plnlamak * Yap bir i lacak i belli plna gre dzenlemek. plnlan * Plnlanmak iveya biimi. i plnlanma * Plnlanmak i i. plnlanmak * Plnlamak iyap i lmak. plnl * Belirli bir plna gre yap yrtlen, dzenlenen. lan, * nceden belirlenerek yap ll, hesapl lan, . plnl byme * Plnl geli bir meyle mal ve hizmetlerin gittike bolla . mas plnl ekonomi * Toplumun ihtiyalarn kar n lanmas geli amac gden ekonomi, piyasa ekonomisi kar . ve mesi n t plnr plnrc * Hava ak ndan yararlanarak uan, ua benzer motorsuz hava ta . mlar a t * Plnr kullanan kimse.

plnrclk * Plnrcnn i i. plns z * Belirli bir pln olmayan. * nceden d nlmeyen, lsz, hesaps z.

plnsprograms z z * Dzensiz, belli bir ynteme ba kalmaksn. l z plntasyon * Sanayide kullan baz lan bitkilerin (kahve, kakao, kauuk gibi) geni lde yeti tirildii i letme. plnya * A rendelemekte kullan uzun marangoz rendesi. a lan

plnyac * Plnya ile i gren usta, plnya ustas . plnyalama * Plnyalamak iveya durumu. i plnyalamak * A plnya tezgh rendelemek. ac nda plse * At yar ndaki m lar terek bahislerde, sekiz at kat yar n ld ilk , drt atkat yar larda n ld ise larda ilk iki dereceyi kazanacak atbilinmesi biiminde oynanan oyun. n * Futbolda kavis verilerek yap yumu vuru lan ak . plse etmek * kavisli ve yumu vuru ak yapmak. plseleme * Plselemek i i. plselemek * Topu kavisli vuru ileri gndermek. la plsenta plsman * Yatm. r plster plstik * Yara zerine yap r genellikle ill bant. lan, t zel * Biim verilmeye elveri olan. li * Organik ve sentetik olarak yap madde. lan * Bu maddeden yap lan. * Etene, son, me ime.

plstik ameliyat * Vcudun gereken yerlerini dzgnle tirmek veya gzelle tirmek iin yap ameliyat. lan plstik boru * Plstikten yap boru. lan plstik cam * Testere ile kesilebilen, rendelenebilen, esnek, cam grn nde saydam malzeme.

plstik cerrah * Vcut ve yz bozukluklar gidermek amac yap operasyon, plstik ameliyat. n yla lan plstik sanatlar * Heykel, seramik gibi boyutlu olan sanatlar. plstik tutkal * Mobilyac kullan a yap r. l kta lan a c t plstiki * Plstik i i yapan kimse.

plstikilik * Plstikinin i i veya mesle i. plstomer plstik * Is yumu ve biimlendirilebilen plstik tr. t ldnda ayan plstron * Erkek giyiminde, gmle g tarafn zerine tak para. in s n lan * K oyunu oynarken kullan me g l lan in slk. plterina * Gm bal. pltform * Ykseke yer. * Byk apl tabakalararp n lmas bunun sonucunda olu hafif e ve an imlerle nitelenen jeolojik yap tipi. * Bir siyaset program dayan d veya d nda, lan nce ncelerin tm. * Kemikli bal klardan, 15-25 cm uzunlu unda, s zeytun bir tatl bal (Acerina cernua). rt su pltin * Atom numaras atom a 195,23 olan, 21,4 yo 78, rl unlu unda, 1755 C de eriyen, kolay i lenen, ok dayan , de bir element. K kl erli saltmas Pt. plto * Yayla. * Dekorun kuruldu yer. u * Pltonculuk yanl. s

pltika

Pltoncu

Pltonculuk * Plton'un kurdu sonradan kendisine ba u, l rencilerin geli i, duyu dnyas ve zihin tirdi ndan rnlerinden farkl , kavranabilir bir gerekli varln in kabul eden reti. pltonik * Gerekte var olmayan, d kalan, hep yle kalmas te istenilen (sevgi ve ilgiyi belirtmek iin kullan l r).

Pltonizm * Pltonculuk. play-back * Bkz. pleybek. plza plzma * Toplum iin ayr lmgeni alan. * Kanda alyuvarlarla akyuvarlariinde bulundu s. n u v

* Elektrik yk yansolan gaz molekllerinden, pozitif iyonlardan ve negatif elektronlardan olu ak z an kan. plzma kimyas * Plzmay kimyasal a inceleyen bilim dal dan . plzmalarma t * Plzmalarmak i t i. plzmalarmak t * Bir gaz plzmaya gn trmek. plebisit * Devletler hukukunda bir ulusun hangi devlete ba lanaca ilgili oylama. yla * Bir kimse veya bir sorun iin halkolumlu veya olumsuz kann belirmesi amac yap oylama. n sn yla lan

pleistosen * Bkz. buzul dnemi. plevra * G bo unun i yzn ve akci s lu erleri saran zar, g zar s . pleybek * nceden kaydedilmi alrken, seslendirmeye uygun olarak e mimik ve hareketlerin bir ark n itli yap . lmas pleybek yapmak * pleybek i gerekle ini tirmek. pli * Kumak vb.de bir blmn brnn zerine gelmesiyle olu k m. , t an vr * Bu biimde k m vr olan. * Plisi olan. * Plisi olmayan. * nc a en son dnemi. n plonjon plralist * Topu yakalamak amac savunmadaki bir oyuncunun yatay olarak s yla ramas . * o ulcu. * oku.

plili plisiz pliyosen

plralizm * o ulculuk. * okuluk. pltokrasi * Zenginler iktidar , zenginlerin ynetimi. Plton * Gne sisteminde Neptn'den daha uzakta olan, 1930 y bulunmu l nda olan kk bir gezegen.

pltonyum * Atom numaras olan, neptnyumdan elde edilen radyoaktif bir element. K 94 saltmas Pu. plviyometre

* Bkz. yaler. Pm * Prometyum'un k saltmas . Po poca podset * Polonyum'un k saltmas . * Bkz. boca. * Yumu yz ince havl tr deri, set. ak, bir * Bu deriden yap lmolan.

podyum

* Genellikle atletizm yar malar derece alan atletlerin veya giysileri sergilemek iin mankenlerin klar nda kt merdivenli, ykseke yer. pof * Yere d kaba ve yumu bir veya havas alan bir nesnenin sesi anlat en aka eyin bo kard r.

pofur pofur * Srekli, dzenli olarak pof sesini anlat kan r. * Bol ve srekli duman kan belirtir. pofurdama * Pofurdamak i i. pofurdamak * Can snt sebebiyle sesli nefes vermek. k s pofurdatma * Pofurdatmak i i. pofurdatmak * Pofurdamas sebep olmak. na pog * (bk iin) Gr ve uzun. y pogrom po aa * Katliam, soykm. r * peynir, k vb. konarak haz ine yma rlanan bir tr tuzlu rek.

po aac * Po yapan veya satan kimse. aa po l aac k * Po n i aacn i veya mesle i. pohpoh * Pohpohlama i i.

pohpohu * Pohpohlamaktan ho lanan (kimse). pohpohlama * Pohpohlamak i i.

pohpohlamak * Birini, yzne kargere inden ok vmek, koltuklamak; pehpehlemek. pohpohlanma * Pohpohlanmak i i. pohpohlanmak * Pohpohlamak iyap veya pohpohlamak i konu olmak. i lmak ine poker * Bir tr k oyunu. t

poker evirmek * poker oynamak. pokerci * Poker oynayan kimse.

pokercilik * Poker oynama veya oynatma i i. polarg * Polar. c

polar c * I polarmaya yarayan alet. polar lma * Polar i lmak i veya durumu. polar lmak * Polarma olay u na ramak. polarimetre * Polarler. polarimetri * Polarma sisteminde etkin maddelerden geerken olu dnmenin llmesi. an polariskop * Bir do veya polar n al lmolup olmadn belirlemeye yarayan alet. polarite * Bir elektrik retecinin kutuplar birbirinden ay etmeyi sa n rt layan nitelik. polarizasyon * Kutuplanma. * Polarma. polarma * Do rudan do kendi kayna ruya bir yansktan veya kld sonra gsterdi ndan kan n, d r ktan i zelliklerin tm. * Kimyasal tepkimeler dolayyla bir pildeki gerilimin d s mesi. polarma dzlemi * Polar k titre lmkta, imlerinin do rultusunu belirleyen dzlem. polarmak * Polarma olay u na ratmak. polaroit * Geirdipolaran saydam yaprak. i

* ekim ve bask lemlerini ok abuk ve otomatik olarak yapan foto makinesi. i raf polarler * Bir polarma oran lmeye yarayan alet. n n polemi girmek (veya giri e mek) * siyas, bilimsel veya edeb konularda sert tart malar yapmak. polemik * Siyas, bilimsel, edeb konularda sert tart ma.

polemiki * Polemik yapan kimse. polemikilik * Polemikinin i i. poli poliandri poliasit polie * Belirli bir srenin sonunda belirli bir paray kendi ad veya bir ba nemrine demesi iin alacakln na kasn n borluya yazd bildiri. * Sigorta senedi. polie ekmek * bir m teriye deme yapmas bildiride bulunmak. iin polietilen * Etilenin e yntemlerle polimerle itli tirilmesinden elde edilen, dayan , parlak, birok kimyasal madde kl etkisiyle bozulmayan saydam kat . polifoni * ok seslilik. polifonik * ok seslilikle ilgili, ok seslili ili e kin. * ok ynl. * ok e li. * ok e lilik. * Ate silhlarla atyap yer, ate atyeri. li lan yeri, * okgen. * ok kar k. l l * e hastal n bak klinik. itli klar ld polimer * Baz kelimelerin birle imine girerek "ok fazla" anlam veren n ek. * ok kocal l k. * Birle iminde birok asit fonksiyonu bulunan madde.

poligam poligami poligon

polijini poliklinik

* Tekrarlanan yap kmelerin olu sal turdu yksek molekl a kl u (birle rl ikler). polimeri * Polimerlik. polimerle me * Polimerle iveya durumu. mek i polimerle derecesi me * Bir plsti makromolekln haz in rlamak iin gerekli olan molekl say. s polimerle mek * Benzer veya farkl birok kk molekl "polimer" denilen byk molekller biiminde birle mek. polimerle tirme * Polimerle tirmek i i. polimerle tirmek * Bir maddeyi polimer durumuna dn trmek. polimerlik * Biri, di erinin polimeri olan iki molekl aras ndaki ba . nt polip * Selenterelerden, toplu veya tek ba ya na ayabilen basit yaphayvan. l * Mukoza ile kapl luklar iinde geli yumu telsel, genellikle sapl armut biiminde ur. bo en, ak, bir * ehirde kamu dzenini, huzur ve gvenlisa i layan kurulukolluk, zab , ta. * Bu kurulu yer alan grevli, kolluku. ta

polis

polis arabas * Polislerin grev s nda kulland araba. ras polis evi * Polis hizmetinde bulunanlardinlenme ve bar amac kulland bina. n nma yla polis hafiyesi * Su say bir iveya bu iyapan lan i i ortaya karmakla grevli kimse, detektif. polis noktas * Polis grev yeri. polisaj * Dokunmu kuma lardaki tarak izlerini yok etmek iin bu kuma bir b lar aktan geirme i lemi. * Parlaklverme. k * Konusu polisin ilgilendialanlarda olan. i

polisiye

polisiye film * Polis mesle n plnda tutan film. ini polisiye roman * Polisiye olaylarleyen macera roman i . polislik * Polis olma durumu. * Polisin grevi. * ok tanr. c

politeist

politeizm * ok tanrl c k. politik politika * Politika ile ilgili, siyas, siyasal.

* Devlet i lerini dzenleme ve yrtme sanat , siyaset, siyasa. * Yntem. * Bir hedefe varmak iin kar ndakilerin duygular ok s n amak, zay f noktalar veya aralar ndan ndaki uyu klardan yararlanmak gibi yollarla i yrtme. mazl ini politika gtmek * politika izlemek. politika yapmak * politika yoluyla bir i i zmlemek istemek. politikac * Politika ile u an kimse, siyaseti. ra * Kar ndakinin duygular ok s n ayarak sa kar layan (kimse), siyaseti. politikac l k * Politika ile u ma iveya tutkusu. ra i poliretan * Yo unlu ok d cam, vernik, kauuk veya kpk grn u k ndeki lsti benzeyen madde. e polka * Bir e Polonya dans it . * Bu dansmzi n i. * evgen. * Polonyal . * (kk harfle) Bir e dans. it * Bu dansmzi n i.

polo Polonez

Polonyal * Polonya halk veya bu halksoyundan olan kimse. ndan n polonyum * Atom numaras atom a 210 olan, ilk radyoaktif element. K 84, rl saltmas Po. polyester * Tahta zerine srld nde koruyucu, parlak bir katman olu turan poliasidin doymamalkollere veya glikollere etkimesiyle elde edilen kimyasal madde. Pomak Pomaka * Pomak dili. pomat * Genellikle saa srlen ya ve kokulu merhem. l * Rumeli'de Bulgarca konu bir Trk ve Mslman toplulu an u.

pomel mente e

* Yapraklar , milleri dz yaprak mente elerden daha kalve mil yataklar n palamut, mermi, yumurta ve silindir biimlerinde olan mente e. pompa * Hava veya herhangi bir ak bir yerden ba bir yere aktarmaya (basmaya) yarayan makine. kan ka * Bir kapta bo olu luk turmak iin, o kaptaki havay emmeye yarayan alet. * Pompalama.

pompaj

pompalama * Pompalamak i i. pompalamak * Pompa ile irmek veya tulumba ile suyu ekmek veya vermek. i * Krmak, z t iddetlendirmek, krklemek. pompalanma * Pompalanmak i i. pompalanmak * Pompalamak i lmak. i yap pompal * Pompas olan. pompal silh * Pompas olan, iindeki mermiyi mekanik olarak veya bas hava yard yla f nl m rlatan silh. pompal tfek * Havansr n k lmas bas nartmas patlay madde atan silh. t ve ncn yla c ponje * Dz, ince ve sdokunmu tr ipekli. k bir

ponje patis * Ponje gibi parlak ve ince patis. ponksiyon * Vcudun herhangi bir bo unda bulunan bir sy tmak veya ekmek iin, ii boydan boya abir lu v ak k i bat i neyi rma i. ponpon * Yuvarlak pskl. * Pudra srmek iin kullan yumu tyl tuvalet gereci. lan ak, ponton * Batmgemileri ask almak i kullan byk duba. ya inde lan * Tombaz. ponza * Baz yzeylerin temizlenmesinde, mermerlerin parlat nda, ovma i lmas lerinde kullan ok gzenekli, lan, ok hafif kaya, snger ta ponza ta , . ponza ta * Bkz. ponza. ponzalama * Ponzalamak i i. ponzalamak * Ponza ile silmek, ovmak, temizlemek.

ponzalanma * Ponzalanmak i i. ponzalanmak * Ponzalamak iyap i lmak. pop k saltma. * Halkaras ya motiflere, gelere yer veren, onlardan yararlanan (kltr) "halka ait" kelimesinden n nda ayan

pop mzik * ngiliz ve Amerikal n ba klar lar latt , hareketli, ritmli, yerel motiflerden yararlan yap mzik. larak lan popu * Pop mziile u an, ilgilenen ve bunu seven kimse. i ra populuk * Popunun i i. poplin * Pamuk, keten veya ipekten sdokunmu bir tr kuma k ince . * Bu kuma yap tan lmolan. * Kaba et, k .

popo

poplarite * Halk taraf sevilme, tutulma. ndan poplarite kazanmak * halk taraf sevilmek, tutulmak. ndan popler * Halkzevkine uygun, halk taraf tutulan. n ndan * Herkesin tan d.

poplerlik * Popler olma durumu. poplizm * Halk l k. porfir porfirit * Andazit birle iminde bir e pskrk ta it . porno * Pornografik sznn k lm. salt * Feldspat gibi byk minerallerden veya ok ince tanelerden olu i kaya, kaya. an

pornografi * Asayayveya resim; edebe aykkitap veya resim. k k n r pornografik * Pornografi ile ilgili olan. porselen * Kaolinden yap beyaz, sert ve yar lma, saydam mlek hamuru. * Bu hamurdan yap lm(anak, mlek).

porselenci * Porselen yapan veya satan kimse. porselencilik * Porselen yapmak veya satmak i i. porsiyon * Herhangi bir yemekten bir kimseye verilen belirli miktar. porsuk * Sansargillerden, su klar kazd deliklerde ya y nda klar ayan, ot ve etle beslenen, pis kokulu, memeli bir hayvan (Meles). porsuk * Porsumu , prsm .

porsuk a ac * Porsukgillerden, yapraklar ne biiminde, kn yapraklar dkmeyen bir orman ve ss a (Taxus i n ac baccata). porsukgiller * Atohumlulardan, rneporsuk a olan bir familya. k i ac porsuma * Porsumak iveya durumu. i

porsumak * Prsmek. portakal * Turungillerden, Akdeniz lkelerinde yeti bir a (Citrus aurantium). en a * Bu a n k z alan sar ac rmya , toparlak veya sbe, kabu gzel kokulu meyvesi. u

portakal bahesi * Portakal yeti tirilen yer. portakal rengi * Portakal kabu n unun rengi. * Bu renkte olan. portakal suyu * Portakal slarak elde edilen su. k portakall k * Portakal bahesi. portatif * Kolay ta nabilen, katlanarak ta nabilir duruma getirilebilen, seyyar. * Sklp ba yerde kurulma imkn ka bulunan. portbagaj * Otomobil, bisiklet gibi ta tlarda e konacak yer, yk yeri, bagaj. ya portbebe porte * Bebekleri kucakta, elde ve s ta iin kullan anta. rtta mak lan * Bir i geni nem derecesi, etki alan in lik, . * Bir i gereken para tutar iin . * Notalar zerinde veya aras yaz be n, nda ld paralel izgi. * De nem. er,

Portekizce * Hint-Avrupa dillerinden, Portekiz'de, Brezilya'da ve Portekiz uygarln benimsemi lkelerde kullan lan dil. Portekizli * Portekiz halk veya bu halksoyundan olan kimse. ndan n portfy * Para czdan . * Banka, simsar veya bir arac kurulu kendi elinde tuttu istedigibi tasarruf ettimenkul de un u, i i erler toplam . portmanto * Palto, gibi apka eyleri asmak iin yap rafl lar lm , , baz aynal yeri. ask portmone * Bozuk para czdan . porto * Portekiz'de yap nl bir lan arap. portr * Ta c . ; da c y t

portrlk * Portr olma durumu. * Ta cn i n i veya mesle y i. portre * Bir kimsenin ya boya, foto vb.bir yolla yap l raf lmresmi. * Bir kimsenin, bir szl veya yaztasviri. eyin l * Portre ressam .

portreci

portrecilik * Portrecinin i i. pos * (bk iin) Gr ve uzun. y pos bk y * Uzun ve gr bk. y pos bkl y * Pos bolan. y posa * Suyu al tr yiyecek maddesinin art. nmher * Tortu, kelti. * Ezilmi pancarso suda birka kez slmas sonra geriye kalan ve suda erimeyen art n uk k ndan k.

posalanma * Posalanmak i i. posalanmak * Tortu durumuna gelmek, tortulanmak. posal * Posas olan. posas n karmak

* bir ki i veya sonuna kadar smrmek. eyi * birini ok dvmek. posas z post * Tyl hayvan derisi. * Tarikatlarda eyhlik makam . * Makam. * Baz deyimlerde "can" anlam kullan nda l r. post elden gitmek * ldrlmek. * bulundu yksek makamdan ayr zorunda kalmak. u lmak post it * Hat rlanmak zere stne not yaz kendinden yap olan kk pusula. lan, kan * Posas olmayan.

post kavgas * ktidar bir makam geirme eki veya ele mesi. post vermek * can vermek, lmek. n posta * Bir yere gelen veya bir yerden gnderilen mektup ve emanetlerin tm. * Bu emanetleri toplayan ve da kurulu bu kurulu bulundu yer. tan ve un u * Genellikle posta gtren ta t. * Tak kol. m, * Hizmet nbetinde bulunan er. * Kez, defa, sefer. * Vapur, tren, uak gibi ta yap yolculuk. tlarla lan * 24 saatlik al gnnn, al blmlerinden her biri, vardiya. ma ma * Bir sanayi veya ticaret i letmesinde ayn iinde al sre n tm. anlar * Tatar.

posta etmek * grevliler, birini resm bir daireye gtrmek. * birini, gnl olmasa da bir kimseye teslim edip bir yere gndermek. posta kart * Sert ve dayan k yap bir taraf kl ttan lan, haberle iin ve di tarafn yaralnadresi, pul veya me er n s cn postalama i aretleri iin ayr lmbulunan, zarfspostalanarak kullan bir haberle malzemesi. z lan me posta koymak (veya atmak) * birini korkutmak, gzdavermek. posta kutusu * Postahanelerde veya halkkolayca ula n abileceyerlerde bulunan mektup, kart gibi haberle evrakn i me n konuldu zel kutu. u posta posta * Grup drup, ayr , bek bek. ayr posta pulu * Posta ile gnderilen eylere yap r ve para kar al pul. lan t lnda nan posta treni * Daha ok ticar mal veya posta ula n layan tren. sa m posta yapmak

* bir yere gidip gelmek, sefer yapmak. postac * Mektup, gazete, havale, paket gibi maddeleri, gnderilen yere gtren posta idaresi grevlisi. postac l k * Posta i letme i i. * Postacn grev n . postahane * Posta ile gnderilen maddelerin kabul edildi postaya verilmi i, maddelerin ayr ve da mn yap m n t ld kamu hizmeti yap. s postal * Konlu ve kaba potin. * D kad kn n.

postalama * Postalamak i i. postalamak * Postaya vermek. * Herhangi bir sebeple birini yan uzaklarmak. ndan t postalanma * Postalanmak i i. postalanmak * Postalamak iyap i lmak. postaya atmak (veya vermek) * (mektup, gazete, paket vb. iin) gideceyere ula iin posta kurulu vermek, postalamak. i mas una postay kesmek * ilgiyi kesmek. * bir yapmaktan vazgemek. eyi poster posti postlu postni in * Postta oturan, tekkenin olan kimse. eyhi postrestant * Als c taraf postahaneden al ndan nmak zere gnderilen mektup veya paket. post-scriptum * Mektup k nsonlar do bo yerine yaz ek, hami n d na ru, bir lan . postsuz * Postu olmayan. * Duvara as zere kullan byk boy resim. lmak lan * Kad n genellikle ba n arkas takt ek sa. nlar larn na klar * Postu olan.

postu deldirmek * kur vurulmak. unla * lmek.

postu kurtarmak * ldrlmek tehlikesini atlatmak. postu sermek * gittiyerde, saygzca ve sorumsuzca uzun bir sre kalmak. i s postult * Konut (II), koyut. postundan olmak * bulundu makam u yitirmek. po et * Kk torba.

po etleme * Po etlemek i i veya durumu. po etlemek * Po iine sokup paketlemek. et po u po ulu pot * Bir tr kenarlar saakl ipek, pamuk, yn vb. den yap rts. lmba * Po olan. usu * Kt diki sebebiyle kuma olu bzlme veya k m. ta an vr * Yanl k, hata, gaf. l * Poker gibi iskambil oyunlar oyunculartmnce ortaya srlen e miktardaki para veya fi nda n it . * Irmaklar gemek iin kullan sal. lan

pot

pot ba * Irmakta potun yanak yeri. t y pot gelmek * sonu iyi olmamak, ters gelmek. pot k rmak * yersiz ve kar ndakine dokunacak sz sylemek, gaf yapmak. s pot yapmak * (diki kabar k veya bzlme olmak. te) kl pot yeri pota * inde maden eritilen kap. pota potal * Basketbolda d bir levhaya monte edilmi ey yatay ember ile a meydana gelen kale. dan * Potas olan. * Bozuk veya kt diki yznden elbisede olu k m veya bzlme yeri. an vr

potal at * Basketbolda topu potaya arpt embere sokma. rarak

potansiyel * Varl, gc ortaya kmamolan, gizil. * Gizil g. potansiyel fark * Bkz. gerilim. potansiyel sulu * Sulu oldu varsay veya tahmin edilen kimse. u lan potas * Potasyum hidrat , potasyum karbonat potasyum birle gibi iklerine verilen genel ad. potas kostik * Bkz. potasyum hidroksit. potasyum * Potasyum hidroksit iinde bulunan, atom numaras atom a 39,10 olan, 0,87 yo 19, rl unlu unda, 62,5 C de eriyen, 15 C de mum gibi yumu so sert ve klgan element. K ak, ukta r saltmas K. potasyum hidroksit * Ak kor derecede uucu olan, 360C de eriyen, suda a s kararak znen, beyaz bir kat a madde (KOH). potasyum klorr * br potasyum birle iklerinin o unun haz rlanmas kullan susuz durumda 768C de eriyen, nda lan, renksiz kpler biiminde billrla madde (KCI). an potasyum nitrat * Bkz. gherile. potasyum slfat * Potasyum klorr stne slfrik asidin etkisiyle elde edilen, tar gbre olarak kullan madde mda lan (K2SO4). potasyum slfr * Kkrtl hidrojenin potasyum hidroksite etkimesiyle olu birle (KHS). an ik potin * Koncu ayak bile rtecek kadar uzun olan, ba kl yan taraf ini c veya lstikli ayakkab , fotin. potkal potla * Kaza veya ba bir olay ka karadakilere bildirmek iin gemilerden denize sal iinde mektup olan e. nan, i * Kl derililerin birbirlerine arma z anlar verdikleri din bayram.

potlanma * Potlanmak i i. potlanmak * Pot yapmak, potu olmak, k m vr olmak. potpuri potrel potuk * Sevilen mzik eserlerinden seilmi blmlerin s ralanmas olu mzik paras yla an . * Bkz. putrel. * K ve geni rmal .

potuk potur

* Deve yavrusu. * K ve potlu. rmal * Arka taraf k nda rmalar bacaklar bir tr pantolon. ok, dar * Potur giymi olan. * Yz peniden olu an ngiliz para birimi.

poturlu pound poy

* Tohumlar rm bibere benzeyen, 10-50 cm ykseklikte, karabiberle karr past emeninde k z larak rma kullan bir bitki, emen otu (Trigonella joenumgraecum). lan poyra poyraz * Ortas parmaklarsokuldu evresi delikli a ak. nda, n u r * Kuzeydo udan esen so rzgr. uk * Kuzey yn.

poyrazlama * Poyrazlamak i i. poyrazlamak * (hava iin) Poyraz esmeye ba lamak. poz * (resim ve foto rafta) Duru . * Foto rafta objektifin akald sre. k * Kurum, al m. poz vermek * resim yapt rmak veya foto ektirmek iin durum almak. raf pozisyon * Bir bir kimsenin bir yerde bulunu eyin, durumu, konum. * Bir kimsenin toplumsal durumu. pozitif * Olgulara, deneylere dayal olarak baz nitelikleri belli olan, olumlu, mspet. pozitif bilim(ler) * Deney sonular dayanan bilim(ler), mspet ilim(ler). na pozitif elektrik * Cam ubu unun bir kumasrtnmesi sonucu olu art i a an, (+) aretiyle gsterilen elektrik. pozitif film * Film zerine al siyah beyaz grntlerin, renklerinin asl uygun olarak olu n lamak iin nan na mas sa kopya yap d duyarl film, kopya film. lan k kta pozitif grnt * Renkli ve siyah beyaz filmlerde do adaki renklerin as na uygun olarak belirlendigrnt. llar i pozitif hukuk * Belli imkn ve zamanda konulmu kurallar birli i. pozitif kutup

* Elektrik yk art olan kutup. (+) pozitif say * Kendisinden nce art i bulunan srdan byk say (+) areti f . pozitiflik * Pozitif olma durumu. * Pozitif elektriklenme olaylar gsteren bir cismin durumu. * Olgucu.

pozitivist

pozitivizm * Olguculuk. poziton * Bkz. pozitron.

pozitonyum * Bkz. pozitronyum. pozitron * Pozitif elektron.

pozitronyum * Negatif bir elektronla bir pozitrondan olu hidrojen atomuna benzeyen kararsyap an, z . pozsuz * Poz vermeksizin. * Kurumsuz, al z. ms * Kuyruksokumu kemi i. * Kuyruk sokumu, kuyruk. pf prsk * renme anlat r. * Gev sarkm y eyip pranm , .

p pk

prsklk * Prsk olma durumu. prsme * Prsmek i i. prsmek * Gev sarkmak. eyip prtlek * (gz iin) D ya do k, patlak. ar ru k * Ck v eylerin atlayan kabuktan, delikten d ya ar kmdurumu. * Prtlemek i i.

prtleme

prtlemek * (gz) e sebeplerle a itli lmak, d ya do f ar ru rlamak. * Meyve kabu yar ii d ya do u l p ar ru kmak.

psteki

* Koyun veya kei postu.

psteki sayd rmak * iinden lmaz bir i k ykleyip u t rarmak. pstekini sermek * dverek k ldamayacak duruma getirmek, pestilini m karmak. pstekiyi kurtarmak * ho olmayan bir durumdan kurtulmak. ptibr ptifur ptikare * Tereya kk biskvi. l * Kuru hamurdan haz rlanan veya aras krema doldurulan kk pasta. na * Kk kareli kuma . * Bu kuma yap tan lmolan. * Praseodim'in k saltmas . * skambil k yla oynanan bir tr oyun. tlar pragmac * Pragmac l kendine olarak kabul eden, pragmatist. reti pragmac l k * Do rulu ve gereklitek yanl u i olarak yaln hareketlerin sonular ba lar de zca ve ar ile erlendiren pragmatizm. reti, pragmatist * Pragmac . pragmatizm * Pragmac l k. pranga * A cezal n ayaklar tak kal zincir. r lar na lan n pranga cezas * Pranga ile cezaland rma. pranga kaa * Azhaydut. l pranga mahkmu * Pranga cezas almkimse. prangal * Prangaya vurulmu . prangas z * Prangas olmayan. prangaya vurmak * aya pranga ba na lamak, zincire vurmak.

Pr prafa

praseodim * Atom numaras atom a 140,92 olan, soluk sar 59, rl renkli bir element. K saltmas Pr. pratik * Teoriye dayanmayan, davranve uygulama ile ilgili olan, k l lg uygulamal , , tatbik, amel. * Kolayl uygulanabilir, kullan. kla l * Bir yapma yntemi veya biimi, teaml. eyi * Bir sanat ve bilim daln ilkelerinin, kurallarn uygulan, k , uygulama, tatbik, ameliye. n n lg * K sak idaresine gemilere verilen giri kizni. y l pratikle me * Pratikle i mek i. pratikle mek * Pratik duruma gelmek. pratiklik pratikte * Gnlk ya uygulamada. ay ta, pratisyen * Mesle sanat pratik yoluyla ini, n renip uygulayan kimse. * Pratik olma durumu.

pratika

prefabrik konut * Duvar, kap , pencere ve di elemanlar er fabrikasyon olarak retilen ve konutun yap lacabeton pltform zerine monte edilen konut. prefabrikasyon * (ev, gemi vb. eylerin) nceden haz rlanmbir plna gre, bir btn olarak birle tirilmesi yntemi. prefabrike * Paralar nceden haz p, konulacayerde bir btn olu rlan turan, kurma. prehistorik * Tarih ncesine ili veya bu dnemden kalma. kin prehistorya * Tarih ncesi. prekambriyen * Kambriyen ncesi. prelt * Ses veya alg ilgili bir kompozisyona girisa ile i layan yazveya do l atan olan mzik paras .

prematre * Vaktinden nce, erken do (bebek). mu prens * Hkmdar ailesinden olan erkeklere verilen unvan. * Bir prensli ba bulunan kimse. in nda * Baz lkelerde en yksek soyluluk unvan . * Hkmdar ailesinden olan kadveya k verilen unvan. n zlara * Hkmdar kar. s

prenses

prenseslik * Prenses olma durumu ve prensesin grevi. prensip prenslik * Prens olma durumu veya prensin grevi. * Bir prensin ynetiminde olan lke. preparat * Mstahzar. pres * letme, onarma, dzletme gibi i lemlerin uygulanmas bir nesneyi, iki a k aras mekanik olarak iin rl nda srmaya yarayan alet, mengene. k t * zm, elma, zeytin gibi meyva sebzeleri s karak suyunu, ya karmakta kullan alet veya ara, n lan cendere. pres yapmak * bir tak n karkaleye do ak s nda teki tak n oyuncular m ru n ras m taraf engellemeye gemek, ndan bask yapmak. presbit * Presbitli u e ram(gz veya kimse). * umde. lke,

presbiteryen * Prensbiteryenlikle ilgili. presbiteryenlik * Protestan mezhebinin demokratik kurallara gre kurulmu kolu. bir presbitlik presi presilik * Pres yapmak, satmak veya kullanmak i i. prese * Sr slmolan. k lm k t , * Gzde uyum gcnn azalmas yznden, yak ndaki nesneleri net grememe durumu. * Pres kullanan kimse.

presesyon * Bkz. devinme olay . presleme * Presle srma. k t * Kuma bas alt tutarak yap i lar n nda lan lem.

preslemek * Presle srmak. k t preslenme * Preslenmek i i. preslenmek * Preslemek iyap i lmak. prestij * Sayg k, itibar. nl

presto

* abuk, ok abuk bir tempo ile. * Bu tempo ile al mzik paras nan .

prevantoryum * Vcutlar verem mikrobu girmesine ra henz hastal yakalanmamzaykimselerin, vereme na men a f yakalanmas nlemek amac bak klar lkurumu. n yla ld sak prezantabl * Sunulabilir. prezantasyon * Tan takdim etme. tma, prezante * "Tan tmak, takdim etmek" anlam etmek yard fiili ile birlikte kullan nda mc l r.

prezante etmek * takdim etmek, sunmak. prezervatif * Kaput. prezidyum * Btn yetkilerini eski S.S.C.B anayasas zg bir tarzda kullanan rgt. na prim * (i verence) hacmiyle orantolarak ve i l yapan isteklendirip, i hacmini ve verimi art veya sonuca rmak daha kolay ve abuk ula amac verilen para. mak yla * Sosyal Sigortalar yasas ba olan i na l ilerin ve bunlar ran i al t verenlerin Sosyal Sigortalar Kurumuna demek zorunda olduklar cretin belli bir yzdesiyle belirlenen paraya verilen ad. * Pay senetlerinin as l fiyat piyasa fiyat ndaki art ile aras . primadonna * Operada ba n roln oynayan oyuncu. kad primat * Btn maymun trlerini ve baz bilginlerin sflamas gre, insanlar n na iine alan memeliler tak , m primatlar. primatlar primitif * Maymunlar. * iptida. lkel,

primitivizm * lkelcilik. printer * Bilgiyazar, yaz. c priz prizma * Elektrik ak almak iin fi sokuldu yuva. m in u * Bime. * I nlar sapt ve ayr ran, saydam maddeden yap n ran k t lmgen prizma.

probabilizm * Olasl c k.

problem

* Teoremler veya kurallar yard yla zlmesi istenen soru. m * Mesele, sorun. * Davran normal olmayan ve zel olarak e lar itilmesi gereken.

problematik * Problemli, sorunlu. problemli * Meselesi, sorunu olan. problemsiz * Meselesi, sorunu olmayan. prodksiyon * Yap m. prodktivite * Verilen eme ve yap masrafa oranla retilen miktar rn verme gc, retkenlik. e lan prodktr * Yap . mc * retici. prodktrlk * Prodktrn i i. profesr * niversitede ve yksek retim kurulu nda en st derecede olan lar retim yesi.

profesrlk * Profesr olma durumu veya profesrn grevi. profesyonel * Bir ikazan sa i lamak amac yapan (kimse) merakl yla , hevesli, amatr, zengen kar . t profesyoneli olmak * bir i bir u btn inceliklerini veya a n in, ra n klar kavramolmak. profesyonelle me * Profesyonelle i mek i. profesyonelle mek * Profesyonel duruma gelmek. profesyonellik * Profesyonel olma durumu. profil * Yandan grn . * n yznn yandan grn nsan . * Yanay.

proforma fatura * Bir malsat al n n nmas sa n layabilmek amac demenin nceden yap yla lmas kesilen fatura. iin program * Belirli artlar ve dzene gre yap lmas ngrlen i lemlerin btn. * Bilgisayara bir i yapt iin yaz komutlar dizisi. lemi rmak lan

programc

* Program haz rlamakla grevlendirilmi kimse, yap . mc * Tiyatro, konser gibi yerlerde program satan veya da kimse. tan programc l k * Program yapma veya haz rlama i i. programlama * Programlamak veya programlarmak i t i. programlamak * Programa ba lamak, bir program yapmak. eyin n programlanma * Programlanmak i i veya durumu. programlanmak * Programl duruma gelmek, programa ba lanmak. programlarma t * Programlarmak i t i. programlarmak t * Bir i program yapt in n rmak. programl * Program olan. * Programa ba lanm belli bir programa gre dzenlenmi , . programs z * Belli bir program olmayan. * Belli bir programa gre dzenlenmemiprograma ba , lanmam . proje * Tasarlanm tasar ey, . * Mal sahibinin iste gre yap bir yap, belli bir programa gre in edilecek bir yap ine lacak y a btnn, bir makine veya bir kurulu pln durumunda gsteren izim. u * De ik alanlarda nceden pln ve programa al maliyeti hesaplanm kurum ve kurulu n ynetim i nm , , lar organlar onaylanm k ve uzun vadeye ba nca sa , lanarak zel kurum veya devlet ad gerekle na tirilmesi kabul edilmi bilimsel al tasar. ma s proje yapmak * tasarlamak. projeci * Proje sahibi veya proje yapan kimse.

projeksiyon * d irtisam, mrtesem. z m, * Gsterim, grntleri bir ekran zerine yans i tma lemi. projektr * I ldak. * Gsterici, projeksiyon aleti. projektr * I etrafa sat k. n lda projektr olmak nda * gz nnde bulunmak, ortada olmak. projelendirme * Projelendirmek i i veya durumu.

projelendirmek * Proje durumuna getirmek, projesini haz rlamak. proletarya * al anlarolu n turdu sosyal topluluk. u proleter * al emeki. an,

proleterle me * Proleterle durumu. mek proleterle mek * Eme nem veren sf tirmek. e ngeli prolog * n deyi .

prometyum * Atom numaras atom a 145 olan, nadir topraklar grubundan bir element.K 61, rl saltmas Pm. promosyon * zendirme. promnat * Gezinti yeri. propaganda * (bir d veya inancBa reti, nce ) kalar tan benimsetme ve yayma amac sz, yaz yollarla na tma, yla gibi gerekle tirilen al ma. propagandac * Propaganda yapan kimse. propagandac l k * Propaganda yapma i i. propagandist * Tan . t c prosedr proses * Bir amaca ula iin tutulan yol ve yntem. mak * Sre.

prospekts * Tan k, tarife. tmal prostat * Erkeklerde idrar torbasn alt bulunan, siye ba blmn evreleyen ve meni yap nda n nda in lang m grev alan, i salg salg bez, kestanecik. da layan * Bu organda olu hastal an k. prostel * nlk.

prostell * nl olan. protaktinyum

* Aktinit grubundan, atom numaras atom a 231 olan radyoaktif bir element. K 91, rl saltmas Pa. protein * Canl hcrelerin ana maddesini olu turan, genellikle slfr, oksijen ve karbon bulunan amino asit eleri birle iminden olu karma yapdo madde. mu k l al proteinli * Proteini olan. proteinsiz * Proteini olmayan. Protestan * Hristiyanl reform hareketi sonucu do mezhep. kta an * Bu mezhebe ba olan kimse. l Protestanl k * Protestan olma durumu. * Anglikan, Lterci, Kalvenci vb. gibi trl kollar iine alan, papan din ba ve Katolik kurallar n kanln n tan mayan kilise birli i. protesto * Bir davran, bir d nceyi, bir uygulamay haks yersiz, gereksiz bularak kar kabul etmeme. z, kma, * Herhangi bir davrann haks yersiz, gereksiz grlerek onaylanmadn z, bildiren resm a klama. * De evrak niteli erli indeki bor senedinin denmemesi durumunda, zel bir biime ba ve belli hukuk l sonular do uran bildirim. protesto ekmek * protesto yollamak. protesto etmek * itiraz etmek, reddetmek. * protesto yollamak. protez * Eksik bir organyerini tutmak, bir organsakatln n n rtmek amac yap yapma organ veya para. yla lan * Bu amala yap kullan (organ). l p lan * n treme. protezci * Protez yapan kimse.

protezcilik * Protez yapma i i. protojin protokol * Gnays yapnda, genellikle Alp da nda rastlanan bir granit. s lar

* Bir toplant , oturum, soru turma sonunda imzalanan belge. * Diplomatlar aras yap anla tutana nda lan ma . * Diplomatl devletler aras kta, ndaki ili kilerde geen yaz malarda, resm trenlerde, devlet ba kanlar ile onlartemsilcileri aras n ndaki gr melerde uygulanan kurallar. * Resm ili kilerde ve i lemlerde ciddiyet. protokolc * Protokol i leriyle u an kimse. ra * Kurallara s sya ba olan kimse. k k l protokole dahil * resm trenlere kat hakk (kimse). lma olan

proton

* Atom ekirde her biri (+1) pozitif elektrik yk ta tanecik. inde yan * Hidrojen atomunun ekirde i.

protonema * Yosun sporlarn imlenmesinden olu iplik biimindeki organ. n an protoplzma * Yap m ekirdek ve sitoplazmadan olu yan s, saydam ve canl bak ndan an, v hcrenin metabolizma olaylarn olu u yer. n tu prototip prova * Bir amac uygun, istenilen dzeyde olup olmadn eyin na anlamak iin yap deneme. lan * Bir giysiye son biimini vermeden nce giysiyi giyecek ki zerinde yap dzeltme. inin lan * Yazar veya dzeltmen taraf stnde dzeltmeler yap basmetin. ndan lan l prova yapmak * gzden geirmek. * oyunu sahnelemek iin nceden denemek. providansiyalizm * Kayrac l k. provizyon * Bir ekin para olarak kar l. provizyonsuz * Bankada kar olmayan (ek). l provokasyon * K rtma. k provokatr * K rt. c k provoke * "K rtmak" anlam gelen provoke etmek k nda eklinde kullan l r. prozodi * Bir bestesinde, hece vurgularn mzik vurgu ve ykseli iir n leriyle iyice uyu olmas bu yoldaki mu ve kurallar btn. n prmiyer * Yeni oynanmaya ba layan tiyatro oyununun ilk temsili. * rnek, ilk tip. lk

Prusyal * Almanya'n Prusya blgesinden olan kimse. n pruva * Geminin veya sandaln taraf blm. n , ba

pruva hatt * Gemilerin birbirinin ard ra gitmek iin ald durum. s klar psikanaliz * Freud'un geli i, insanuyumlu veya uyumsuz davran nkaynasay bilinalt ve tirdi n n lar lan, at ma gdleri ararbilince tp kararak davransorunlar zme yntemi, ruh zmleme. n psikanalizci

* Hastalar psikanalizle tedavi eden hekim. n * Psikanalizle u an kimse. ra psikasteni * Saplant n o lar unun kknde bulunan ak ruh zay l ve fl. psikiyatr * Psikiyatri uzman bilimci. , ruh psikiyatri * Ruh ve sinir hastal yla, ki grlen nemli uyumsuzluklar klar ide nleme, te ve tedavi etmeyle u an his ra uzmanldal k . psikolog psikoloji * Ruh bilimci. * Ruh bilimi, ruhiyat. * Bir grubu, bir bireyi belirleyen hareket etme, d nme, duygulanma biimlerinin btn. * Herhangi bir edebiyat rnnde, ki ilerin ki iliklerini belirleyen duyud , davranbiimi. , n

psikolojik * Ruh bilimsel, ruh bilimi ile ilgili. * Ruhsal. * Ruhu ok ayan, hogiden, iyi kar a lanan. psikolojik sava * Temeli propagandaya dayanan, kard nceli gruplarbirbirlerini etkileyebilmek ve kendi d n ncelerini kabul ettirmek iin tehdit, antaj, y rma gibi psikolojik ld elerin kullan mcadele tr. ld psikolojizm * Ruh bilimcilik. psikometri * Ruh lm. psikopat psikopati * Ruh veya sinir hastalna tutulmu kimse, ruh hastas . * Ak l hastal.

psikopatoloji * Ak ruh sa inceleyen bilim. l ve ln psikopatolojik * Psikopatoloji ile ilgili. psikoterapi * Hekimin hastay etkilemek iin kulland psikolojik yntemlerin btn. psikoz * Trl sebeplerle ki in btnlk ve uyum gcn geni ili lde y ruh bozukluklar; ak kan l hastal n genel ad klarn . * Toplumsal bir sars ya ba olarak do ruh durumu. nt l an psi ik Pt * Ruhla ilgili olan, ruh, ruhsal. * Pltin'in k saltmas .

ptiyalin Pu puan

* Ni astansindirilmesine yarayan, tkrkte bulunan bir enzim. n * Pltonyum'un k saltmas .

* e sporlarda kullan ls ve de deken birim. itli lan eri i * Genellikle test biimindeki s navlarda cevaplandlacak sorularsay r n olarak de veya cevaplayan eri n ba de ar eri. * Kuma lardaki benek, nokta. puan almak (veya kazanmak) * spor kar malar ba l oyun la nda arbir kararak kendine say lamak. sa * genellikle test biimindeki s navda herhangi bir puan elde etmek. puan hesab yenmek yla * rakibinin aldndan daha ok puan alarak oyunu kazanmsay lmak. puan tutturmak * gereken say para kazanmak. da puan vermek * de bimek, not vermek. er puanlama * Puanlamak i i. puanlamak * (test k nda) Sorulara verilen cevaplar tlar puan olarak de erlendirmek, puan vermek. puanland rma * Puan vermek i i. puanland rmak * Puan vermek. puanl puanl k puantaj puanter * Bir av kpe . i rk puantr puding * al anlargiri ksaatlerini i n aretleyen kimse veya alet. * Meyve, biskvi vb. ile yap bir lan ngiliz tatl. s * ak ta r larn kendi kendine imentola ndan olu ktle. l ve knt n mas mu * zerinde puan bulunan. * Puan de erinde olan. * Bir denetlendi veya grld belirtmek iin i eyin ini n aretleme, i koyma. aret

pudra

* Baz mineral rnlerin karm elde edilen, cildi korumak, dzgn ve gzel gstermek veya k klar ile rkl , przleri gizlemek amac yze ve tene srlen, kokulu ince toz. yla pudra eker * Dvlerek ince un durumuna getirilmieker.

pudralama * Pudralamak i i. pudralamak * Pudra srmek. pudral pudral k * Pudra kutusu. pudriyer puf * Pudral k. * Arkal z, alak, yumu ayaklar ks ak, gzkmeyen oturacak. * Kaba, kabart lm yumu minder. , ak * Bezginlik, usan anlat r. * Pudra srlm olan (yz, cilt).

puf

puf bre i * Mayal hamurdan elde edilen yufkanaras peynir veya k konularak yap ve tavada k lan bir n na yma lan zart e brek. it pufla * Perde ayakl lardan, Kuzey Kutbu'na yak yerlerde, n skandinavya klar ya y nda ayan, ince ve yumu ak tyleri iin avlanan bir ku (Somateria). * Bu ku tyleriyle doldurulmu un . pufla gibi * ok yumu ve kabar ak k. puflama puflamak * Puf diye ses kararak snt zntsn belli etmek. k veya puhu * Bayku gillerden, orman, da kayal ve klarda ya ayan, uzunlu 65 cm, s koyu kahve rengi bir ku u rt tr (Bubo bubo). pul * Posta paras kar mektuplara, damga resmine kark k l l yap r baskk k paras tlara lan, t l t . * Eskiden kullan akeden kk metal para. lan * Baz giysilerde ss olarak kullan parlak, incecik, genellikle metal levhac lan k. * Tavla oyununda kullan plstik, tahta vb.den yap lan, lmyass yuvarlak levhac k. * Vida, c vb. vata eylerin boynuna geirilen, ortas delik metal levhac k. * Bal n, srngenlerin ve baz larla memelilerin vcudunu kaplayan boynuzsu, sert levhac klar ku k. * zerinde bulundu organa yapk, biim ve yap ok basit yapraklarher biri. u ca n * Propaganda amac kullan yazkk k yla lan l t. * Pula benzeyen, pulu and ran. * Kurutulduktan sonra dvlerek pul pul olan biber. * Puflamak i i.

pul biber

pul kanatl lar * Eklem bacakl lardan, kanatlar geni sayz kk pullarla rtl, slar ve s v emmek iin hortum biiminde a olan, ba maya u z kala rambcekleri, kelebekleri iine alan bcekler tak . m

pul pul pul e i pulat pulat gibi

* Kk paralar durumunda. * Ye camdan yap ok ince eperli e. il lan i * elik. * elik gibi, gl kuvvetli.

pulcu

* Pul satan kimse. * Pul derleyen veya derleyenlere pul satan kimse, pul koleksiyoncusu. * Pul satma i i. * Pul derleyiciliveya derleyenlere satma i i i. * Pullamak i i. * zerine pul yap rmak. t * Pullarla sslemek. * Pullanmak i i. * Dderinin boynuzsu kk pullar veya byk geni paralar durumunda dklmesi.

pulculuk

pullama pullamak

pullanma

pullanmak * (zarf, mektup, evrak vb. iin) zerine pul yap r lmak. t * Pul pul olmak. pullarma t * Pullarmak iveya biimi. t i pullarmak t * Pul hline getirmek. pullu * zerine pul yap r lm t . * zerine pul i lenmi . * Pulu olan. pullu sazan * Bir tr bal k. pulluk * Toprasrmek iin kullan tar arac lan m . pulluku pulman pulsuz * Pulluk yapan, haz rlayan veya satan kimse. * Yatar koltuk. * Pulu olmayan.

pulu pululuk puma

* Cinsel gc olmayan (erkek). * Pulu olma durumu, ananet.

* Kedigillerden, uzunlu 120 cm, kuyru 70 cm, s kahverengi, karn u u rt beyaz, Amerika'da ya bir ayan memeli tr, Yeni Dnya aslan (Feis concolor). pumba * Kabart yumu duruma getirilmi lm , ak . pumpa pun * Bkz. pumba.

* ay, tar limon karm rom veya kanyak gibi dam alkoll ikiyle yap ve bu eker, n, na t bir lm lan ikinin buharla alkol yak ktan sonra iilen iki. an ld punduna getirmek (veya pundunu bulmak) * bir yapmak iin uygun zaman eyi semek. punt punto * Bas l harflerin byklk ve kklklerine gre ald ad. mc kta puntolu pupa * Herhangi bir byklkte puntosu olan. * Geminin arkas . , k * Arkadan. * (bir iin) Uygun zaman, f ey rsat.

pupa yelken ilerlemek (gitmek...) * yelkenler, arkadan esen rzgrla miolarak, tam yolla. i * alabildi hibir ba olmadan. ince, eye ml puro pus * Yaprak ttnle yap n ve uzun sigara. lmkal * Gr uzakln azaltmayan bir tr hafif sis. ok * Baz meyvelerin zerinde olu zamk veya sak benzeyen madde. an, za * Yapraklarzerinde grlen, rmcek a and bcek veya kurt yuvas n n ran . * A alarktk ve dallar n ndaki yosun. * Bazen meme ba olu kabuk. nda an * Parmak, in. pusar k * Puslu, puslanm sisli. , * Ilg yalg serap. m, n, * Pusarmak i i.

pus

pusarma

pusarmak * Puslu duruma gelmek, sislenmek.

pusat

* Ara. * Silh, z gibi sava . rh arac * Giysi veya giysilik kuma . * Orta oyununda ak ve tahta k vb. kullanan oyuncu. ak l

pusat pusatland rma * Pusatland i rmak i veya durumu. pusatland rmak * Pusatlanmas sa n lamak, tehiz etmek. pusatlanma * Pusatlanmak iveya durumu. i pusatlanmak * Gereken ara veya silhlar edinmek. pusatl * Pusat olan. * Z giymi rh . * Bkz. buselik. * Elle srlen, hafif, kk ocuk arabas . * Puset yapan, satan veya onaran kimse. * Bkz. pusula (I), (II). pusland rma * Pusland iveya durumu. rmak i pusland rmak * Puslu duruma getirmek. puslanma * Puslanmak i i. puslanmak * Hava hafif sisli bir durum almak. * Bu ulanmak. puslu * Puslanm pusar hafif sisli. , k, * zerinde pus bulunan. pusma * Pusmak i i. pusmak * Sinmek. * Bir kendine siper edip saklanmak. eyi * Ortal hafif sis kaplamak, pusarmak.

puselik puset puseti pusla

pusu

* Birine sald rmak iin saklanarak beklenen yer. * Birine sald rmak iin haz rlanma durumu.

pusu kurmak * sald racakimseye grnmemek iin bir yerde gizlenip beklemek. pusucu pusula * zerinde kuzey - gney do rultusunu gsteren bir m s i bulunan ve yn tespit etmek iin knat nesi kullan kadranl lan ara. pusula * Kk bir k yaz sa mektup, tezkere. da lmk * zerinde alacak hesab lmk yaz t. pusulal * Pusulas olan. pusulama * Pusulamak iveya durumu. i pusulamak * Pusu konumuna veya durumuna getirmek. pusulas z * Pusulas olmayan. pusulaya rmak * g bir duruma d ne yapaca bilememek. erek n * do tutum ve davran ayr ru tan lmak. pusuluk * Pusu kurulan yer. pusuya d mek * pusu kuran kimsenin saldalan girmek. r iine pusuya d rmek * yolunu gizlice bekleyip ktlk etmek. pusuya yatmak * pusuda beklemek. pusval * Yemenicilerin kulland l. pu t * E cinsel erkeklerin cinsel zevklerine hizmet eden saperkek ocuk. k * A ve kaba svg sz. r * Pusu kuran veya pusuya yatan kimse.

puolmak t * birinin ilencine u p ktle mahvolmak. ray mek, pu tluk put feti . * Puolma durumu. t * Baz toplumlarda do ilkel ast g ve etkisi oldu inan canl cansnesne, tap sanem, una lan veya z ncak,

* Ha. put * drt tel ipekten bklm iplik. put gibi * sessiz, anlamsbir bak ve k ldamaksn. z la m z

put kesilmek * sessiz ve hareketsiz bir durum almak. putla ma * Putla i mak i.

putla mak * Gere inden ok de kazanmak. er putlarma t * Putlarmak i t i. putlarmak t * Bir ola eyi anst grerek, gere inden ok de vermek, put durumuna getirmek. er putperest * Puta tapan. putperestlik * Puta tapma durumu, feti izm. putrel putrelli puya pf * Bir ate i sndrmek, canland rmak iin dudaklar hafife bzerek d verilen solu ses. ar un kard pf desen uacak * ok zaykimseler iin kullan f l r. pf noktas * Bir i en ince, hassas ve nemli noktas in . pfkrme * Pfkrmek i i. pfkrmek * fleyerek pskrmek. pfleme * Pflemek i i. * Yap larda, demir yollar kullan demir kiri nda lan . * Putreli olan. * And da nda yeti 60-70 y bir en grkl tek ie veren bitki. lar en lda ini

pflemek * Sndrmek veya so utmak iin flemek. pfr pfr * (rzgr iin) Hafif ve serin bir biimde eserek.

pkl

* Bkz. ekli pkl.

plverizatr * Pskrte. pnez * Raptiye. pr pr prek * dolu, ok" anlam birle s yapar: prhiddet, prne vb. nda ik fatlar e * am, ard ldin a , alarn i gibi ince yapraklar n ne . * akaklardan sarkan sa, zlf. * Bitkilerin saakl kk veya pskl.

preklenme * Preklenmek i i. preklenmek * Prekli duruma gelmek, pskllenmek. prekli * Preolan. i

preksiz * Preolmayan. i prk prkl * Havu. prdikkat * Dikkatli. pre pren * Sebze veya eti ezerek veya szgeten geirerek elde edilen ezme. * Sprge otu. * Prek.

prhiddet * Hiddetli. prik prin priten * Prinden treyen baz. * Fosfor oksiklornn rik aside etkimesiyle olu trikloroprinin indirgenmesinden elde edilen baz. an * Kutsal kitaplar yeniden ve deik bir anlay okumaya zen gsteren kat i la presbiteryen.

pritenlik * Priten olma durumu. * Ahlk, siyas vb. konularda kat taassub.

prizm

* Dilbilgisine, gnlk kullan uymayan kelime ve deyimleri kullanmama veya eskiden kullan slba a lan dnme iste i. prmell prne e * Hzntl, zntl. * Ne eli.

prs hhat * S hhatli, sakl l . prtel * Tel. l prtk * Herhangi bir zerindeki nt eyin k biiminde kk kabarc nt k, k . * (ses iin) Crt z .

prtklenme * Prtklenmek i i. prtklenmek * Herhangi bir zerinde prtkler olu eyin mak. prtkl * Prtkleri olan. prz * Bir dzgnl bozacak nt eyin n k , gedik veya kusur. * Engel, glk.

przal r * Bir borunun a na biim vermek, geni z letmek veya apaklar, przlerini almak iin kullan n lan, evresinde kesici yz bulunan alet, rayba. przlenme * Przlenmek i i. przlenmek * Prz olu mak, przl duruma gelmek. * (ses) Bo ve bozuk uk kmak. * Kark ve g bir duruma gelmek. przl * Prz olan. * Bo ve bozuk (ses). uk * Kark, g (durum, i ). * Prz olmayan. * Dzgn, falsosuz ses. przszlk * Przsz olma durumu. psk pskl * Bkz. eski psk. * Bir ucundan bazeylere ss olarak tak di ucu serbest saak biimindeki iplik demeti. lan, er

przsz

pskl kuyruklular * Vcutlar tys uzant sonulanan, kanats ince, yumu en bilinen tr gm olan iki, yla z, ak, n bcekler tak . m psklck * Gne kursunun baz renkli resimlerinde grlen parlak bulut. tek pskll * Pskl olan, pskl tak lmolan.

pskll bel * Byk snt k , zarar veren kimse veya ey. psklsz * Pskl olmayan. pskrge * Slar toz durumundaki maddeleri duman hlinde samaya veya atmaya yarayan tulumba veya krk v ve biimindeki ayg t. pskrme * Pskrmek i i. * Sve tek tek benekler durumunda. k * Yanarda duman, kl ve lv n, karmas , indifa. pskrme benli * Bir arada irili ufakl benleri olan. pskrmek * A nda bulunan bir s veya toz durumundaki bir h savurtarak d z v eyi zla karmak. ar * (yanarda iin) Lv karmak, indifa etmek. * (fke vb. iin) Patlarcas d vurmak. na ar pskrte * Slar toz durumundaki maddeleri gaz veya toz durumunda samaya yarayan alet, plverizatr. v ve pskrtme * Pskrtmek i i. * Sulu boya pskrterek e tonlarda yzeyler elde etme tekniveya bu teknikle yap itli i lmresim. * Pskrtlerek yap lm . * S f ram rlam , . pskrtme makinesi * Pskrte. pskrtme tabancas * Vernik veya boya slar bas hava yard ile pskrterek srmekte kullan tabanca biiminde v n nl m lan ara. pskrtmek * H ve savurtarak zla karmak. * F rtmak. k * Geri dnmek zorunda b rakmak. pskrt * Pskrme durumunda bulunan yanarda maddelerin btn, lv. dan kan

pskrtc * Pskrtmek i yapan ara veya kimse. ini pskrtlme

* Pskrtlmek i i. pskrtlmek * Pskrtmek i lmak. i yap pskrt * Pskrtmek i i veya biimi. pskrk * Yanarda pskrmesiyle ortaya n kan. pskrk klte * Yanarda pskrme sonucu kat mduruma gelen ta ndan la . pskrk ta * Pskrk. psl pstl psr * Bkz. ssl psl. * dolu kabarcveya sivilce. rinle k * Bir can sc ayr s prz. eyin k, kark nt veya * Can sc k, istenmeyen kimse. * Tembel, kalpazan. * (ip, sa vb. iin) Kark, dola k. * (i iin) Kark, kusurlu. * Bkz. bok psr. * Psr olan, przl. * Psr olmayan, przsz. ptr * Kk kabarc nt k, k , prz, prtk.

psrl psrsz

ptr ptr * zerinde pek ok ptr bulunan. * Sertle atlam ip . ptrlenme * Ptrlenmek i i. ptrlenmek * Ptrl olmak. ptrl * Ptr olan, przl, prtkl. ptrsz * Ptr olmayan.

ptrszlk * Ptrsz olma durumu. -r * nl ile biten fiillere eklenen geni zaman eki.

r, R

* Trk alfabesinin yirmi birinci harfi. Re ad verilen bu harf, ses bilimi bak ndan tml, srtnc di m eti nszn gsterir. Ra -ra / -re Rab * Tanr . rabban * Tanr gelen, 'dan eytan kar . t * Tanr ula 'ya m . * Tanr , Tanr m. * Radyum'un k saltmas . * simlerden yer ve zaman zarf treten ek.

Rabbena

rabbena hakk iin * ant ierken inand iin kullan rmak l r. rabbim rab t * Baba , lama. rab t edat * Ba la. rab ta * Ba layan ba ey, . * ili lgi, ki. * Bal l k. * Birbirini tutma, tutarl k. * Dzen, s ra. * Dzgn, dzenli. * Szn bilen, tutarl l , a rba. * Dzensiz, birbirini tutmaz. * A l rba olmayan, tutars z. * Birbirine ba veya tutarl l olmadan. * Tanr m.

rab tal

rab z tas

rab zl tas k * Rab z olma durumu. tas raca raci * Geri dnen. * Dokunan, ilgilendiren, dayanan. raci olmak * dokunmak, dayanmak, ilgilenmek. racon * Hindistan'da prenslere verilen unvan, mihrace.

* Yol, yntem, usul. * Gsteri , fiyaka. racon kesmek * grn gre hkm vermek. e * gsteri yapmak. radansa radar * Radyo dalgalarn yankn n s alarak cisimlerin yerini ve uzakln bulabilen, genellikle uak ve gemilerde kullan cihaz. lan * gd, sezi . radarc * Radar kullanan veya radarbak ve onar yla grevli kimse. n m m * Yelkenlere a deliklere ve halat ilmiklerine geirilen metal halka. lan

radarc l k * Radarcn grevi. n radde * Derece, kerte.

raddelerinde * (zaman iin) S nda, sular ralar nda. radika radikal * Kkl, kesin, kkten. * Kktenci. radikalizm * Kktencilik. radikalle me * Radikalle durumu. mek radikalle mek * Kktenci olmak. * Kesin durum almak. radon * Atom numaras atom a 222 olan, radyum tuzunun su ile i 86, rl lenmesinden, hidrojen ve oksijenle karm durumunda elde edilen, boru yard yla s hava iinden geirilerek karmdan ayr radyoaktif element. m v lan K saltmas Rn. radyan * Bir dairede yar uzunlu ap undaki yay paras gren merkez a e a n ya it lme birimi. * I veya yayan. n s * Yapraklar salata olarak yenen baharl yk bir bitki (Taraxacum officinale). , ok ll

radyasyon * I m. n radyatr * Bir akaryak yanmas veya s bir ak t n ndan cak kandan ald y ileten dilimli borulardan olu s d ar an tma arac s . * Ba bulundu motordaki derecesinin ykselmesini nleyen so l u s utucu. radyatrc

* Radyatr yapan, satan, onaran veya d usta. eyen radyo * Elektrik dalgalarn zelli n inden yararlanarak seslerin iletilmesi sistemi. * Elektrik dalgalar dzenli olarak yayyapan istasyon ve bu istasyonun programlar dzenlemekle yla n n grevli kurulu . * Radyo istasyonlarn yay n ara. n nlar alan radyo etkinli i * I etkinlik, radyoaktivite. n radyo evi * Radyo yay yap yap m lan .

radyo gazetesi * Radyo arac yay l ile mlanan haber, yorum ve roprtajlartm. n radyo istasyonu * Radyo vericilerinin bulundu merkez. u * Radyoda al veya bulunan her bir yay nan n. radyo muhabiri * Radyo haber ve rportajlar haz n rlayan gazeteci. radyo oyunu * Radyoda oynanmak ve seslendirilmek zere yaz oyun. lan radyo taksi * Telsiz telefon aile bir irkete veya dura ba olarak al taksi. a l an radyo yay n * Do rudan kamuya seslenen ve sesli programlar yayan ileti arac im . radyoaktif * I etkinliolan, n etkin. n i radyoaktif izotoplar * Baz hastal n te klar hisinde ve iyile tirilmesinde yararlan izotoplar. lan radyoaktifle tirme * Bir elementi radyoaktif duruma getirmek. radyoaktiflik * Radyoaktif olma durumu. radyoaktivite * Alfa, beta, gama nlar yayma zelli n etkinli n i, i. radyobiyoloji * X nlarn canl n dokular zerindeki etkisini inceleyen bilim. radyocu * Radyo yapan, onaran veya satan kimse. * Radyoda grevli kimse. * Radyo yap veya onar yer. lan lan

radyoculuk * Radyo yapma, onarma veya satma i i. * Radyo kurulu n letme ve ynetme i lar i i. radyoelektrik * Fizi elektromanyetik dalgalararar ve uygulanmas ilgili blm. in n tlmas ile

radyoelektriksel * Radyoelektri ili e kin. * Radyofrekans. radyoelektronik * Elektroni radyoelektri uygulanmas in e . radyofizik * Radyoelektri ili olaylar e kin inceleyen bilim dal . radyofizyoloji * Radyobiyoloji. radyofoni * Elektromanyetik dalgalarzelliklerinden yararlanarak sesleri ileten sistem. n radyofonik * Radyo ile ilgili, radyo ile verilen. radyofonik ses * Radyoda konu yapmaya uygun ses. ma radyofoto * Foto yaz grntlerin radyo dalgalar uzaktan iletilmesini sa raf, gibi yla layan sistem. * Bu sistemle al foto nan raf. radyografi * X nlar yararlan resim ekme. ndan larak * Bu teknikle al foto nan raf. radyogram * Telsiz telgrafla verilen haber ve bunun yazoldu k l u t. radyoizotop * Do bir elementin radyoaktif izotopu. al radyokimya * Radyoaktif cisimleri ve onlarkimyasal zelliklerini inceleyen bilim dal n . radyolink * Radyo, telefon, televizyon ve teleks gibi ileti aralarn kablo ba s im n lant olmaksn, istasyonlar aras z nda veya stdyo ile verici istasyon aras yksek frekansl nda radyo dalgalar ba kurmaya yarayan sistem. ile lant radyolog radyoloji * I bilimi uzman bilimci. n , n * I elektrik ve n nuygulama alanlar inceleyen bilim dal bilimi. k, smlarn n , n

radyometre * I nler. radyometri * I iddetinin lm. ma radyometrik * Radyometri ile ilgili. radyoskopi * Bir organ veya cismin nlar alt muayenesi. nda

radyoteknoloji * Elektro filmi ekme tekni i. radyotelefon * Telsiz telefon. radyotelgraf * Telsiz telgraf. radyoterapi * X nlarn biyolojik etkisine dayanan tedavi yntemi. n radyum * 1898 y l Pierre Curie ve etaraf bulunan, atom numaras atom a 226,05 olan, 700 C nda i ndan 88, rl de eriyen, so suyu ayr ran, n etkinliok bir element. K ukta t i saltmas Ra. raf * stne te beri koymak iin dolaba veya bir dolabiine birbirine paralel olarak tutturulmugenellikle n , geniuzun tahta veya metal levha. , rafa koymak (veya kald rmak) * savsamak, artstnde durmamak, ihmal etmek. k rafadan Raf z * Raf i benimseyen kimse. zli Raf zlik rafinaj rafinatr rafine * ncelmi , ince, ar t , saflar lm tlm . * Hassas, duygulu, nazik, ince, sekin. rafineri * Ar evi, tasfiyehane. t m rafit rafting rafya * Baz hayvan ve bitki hcrelerinde bulunan, i biiminde billr madde. ne * zellikle rmaklarda azg sular aras yap salc sal yar. n nda lan l k, * Afrika ve Amerika'da yeti iri gvdeli, uzun yaprakl en, palmiye (Raphie). * Bu palmiyenin dokuma i lerinde kullan lifleri. lan * Palmiye liflerinden yap lmolan. * Bkz. rugby. * arzu. stek, * Be enme, itibar. * mezhebinin bir kolu ve bu koldan olanlarinanc i n . * Ar t m. * Odun liflerini iinde bulunabilecek yabanc maddelerden ar nitesi. tma * Kaynar suda kabu ile az pi u irilmi (yumurta), alakok.

ragbi ra bet

ra etmek (veya gstermek) bet * istemek, be enmek, istekle kar lamak. ra grmek (veya kazanmak) bet * istenilmek, be enilmek, istekle kar lanmak. ra betli ra betsiz * steksiz, gnlsz, ra etmeyen. bet * stenilmeyen, ra edilmeyen. bet ra betsizlik * steksizlik, gnlszlk, ra etmeme. bet * stenilmeme, ra edilmeme. bet ra m * na davranma. nad ra men ra na m rahat * Kar n. * "bir karterslik olsun diye, inad anlam kullan eye na" yla l r. * nsanda znt, snt k , tedirginlik olmama durumu, huzur. * znt, snt tedirginliolmayan. k ve i * Snt yorgunluk, tedirginlik vermeyen. k veya * Ald rmaz, gams z. * Kolay bir biimde, kolayl kla. * "Hazol" durumunda bulunanlara, olduklar r yerde serbest bir durum almalar verilen komut. iin * gren, ra gren, ra edilen. stek bet bet

rahat batmak * iyi bir durumdayken bu durumu olmayacak sebepler yznden b rakanlar iin sitem yollu sylenir. rahat b rakmamak (veya vermemek) * tedirgin etmek. rahat d i e * ly kaldncaya de iinde yat klar ek. r in rd d * Bir kimsenin ld yerden sz edilirken deniz, sava alan yerlere kar olarak evindeki yata ve gibi t n dolayyla evini anlat s r. rahat durmak * yaramazletmemek veya k ldamamak. k m rahat duru * Vcudun al rmalar aras dinlendirilmesi iin, eller arkaya dik olarak birle t nda tirilmi , bacaklar nde veya yana yar ad duru m m unda ald gev durum. ek rahat etmek * sntz durumda olmak, ferahlanmak, dinlenmek. k s rahat kna batmak * bulundu rahat durumun de bilmemek. u erini rahat olmak * zntl, sntveya tedirgin durumda olmamak. k l

rahat rahat * Rahat bir biimde, kolayl kla. rahat yz grmemek * hi rahat etmemek. rahata * Rahat (bir biimde). rahat kamak * rahats tedirgin olmak, zlmek. z, rahat bakmak na * hibir ald eye retmeyerek rahat sa n lamaya al mak. rahatlama * Rahatlamak i i. rahatlamak * znt, snt k , tedirginlik veren veya bir ihtiyac giderilmesi durumun ortadan kalkmas n , azalmas yla rahata kavu mak. rahatlatma * Rahatlatmak i i. rahatlatmak * Rahatlamas sa n lamak, ferahlatmak. rahatl k * znts, snt, tedirginliolmama durumu, rahat. k s i * Yorgunluk veya snt k vermeme durumu. * rahat bir biimde, kolayl kla. * Rahat olmayan, tedirgin, huzursuz. * Rahat kullan lmayan, snt k , tedirginlik veren. * Hasta, keyifsiz.

rahatl kla rahats z

rahatsetmek z * rahat bozmak, rahat, keyfini ka n n rmak. rahatsolmak z * rahat bozulmak, keyfi kamak, sabozulmak. l rahats zlanma * Rahats zlanmak i i. rahats zlanmak * Sabozulmak, hastalanmak, rahatsolmak. l z rahats ma zla * Rahats mak iveya durumu. zla i rahats mak zla * Rahats zlanmak. rahats k zl * Rahatsolma durumu, tedirginlik. z * Hastal k.

rahats k duymak zl * tedirgin olmak, huzurunun ve rahatn katn n hissetmek. rahats k vermek zl * rahat bozmak, rahat, keyfini ka n n rmak. rahibe * Kadrahip. n rahibelik * Rahibe olma durumu. * Rahibenin grevi. * Dl yata . * Koruyan, ac merhamet eden. yan, * Hristiyanlarda genellikle manast ya din adam i rda ayan , ke. * Rahip olma durumu. * Rahibin grevi. rahle * zerinde kitap okunan, yaz lan, baz a kapanabilen alak, kk masa. yaz lar l p rahleitedrisinde * yeti e me, itim, d bak ndan "o kimsenin etkisinde" anlam kullan nce m nda l r. rahman rahman rahmet * Birinin suunu balama, yarl gama, merhamet etme. * Ya mur. rahmet okumak * Tanr n merhamet ve ba lamas dua etmek. 'n iin * biri, kt bir kimseden daha kt kmak. rahmet olsun can na * "Allah rahmet eylesin" anlam ller an nda l kullan iyi dilek sz. rken lan rahmetli * "Tanr n rahmetine kavu , yarl 'n mu ganm anlam lm " nda kimseleri sayg anmak iin ad veya yla unvanlarn ba getirilir, merhum. n na * lm kimsenin ad bir yerine kullan l r. rahmetli olmak * lmek. rahmetlik * Rahmetli. rahmetlik olmak * lmek. * Herkese, her canl merhamet eden Tanr ya . * Tanr ilgili, tanr ile sal, eytan kar . t

rahim rahm rahip rahiplik

rahne raht

* Gedik, yar k. * At tak . m * Yolda lz olacak m eyler. * D vb. tak . eme mlar * Pencere ve kap kanatlar ereveye tutturan mentetak . n e m * Ko arken bir yandaki iki baca ayn atan binek hayvanlarn biniciyi sarsmayan ko biimi. n anda n ma * Bu biimde ko (binek hayvan an ). * (binek hayvan Bu biimde ko iin) arak.

rahvan

-rak / -rek * S fatlar kar t derecesini treten ek: ufarak "ufaka", krek "daha kk" vb. n rma la rakam * Say gstermek iin kullan i lar lan aretlerden her biri. * Bu i aretlerle yaz . lmsay * Nicelik, miktar. rakamlama * Rakamlamak i i. rakamlamak * Bas notalarn stne akortlar belirten rakam koymak. n n rakaml raket * Rakam olan, iinde rakam bulunan.

* Pingpong, tenis gibi oyunlarda topa vurmak iin kullan oval tahta bir kasna gerilmi a veya lan, a bir la lstikle kaplanmolan, uzunca sapl ara, vura. rak * zm, incir, erik gibi meyvelerin alkolle mayalanarak dam t yla elde edilen iki. lmas

rak lemi * Rak meclisinde gerekle tirilen e lence. rak barda * Rak imek iin zel olarak retilen, dar ve uzunca bardak. rak meclisi * Rak ba iki iip yemekler, mezeler yiyerek vakit heirilen, alp sylenerek e veya ka n lenilen toplant . rak c * Rak yapan veya satan kimse. * Rak (kimse). ien * Rak yapmak veya satmak i i. * Ykselti. * Kadrakip. n rakik

rakl c k rak m rakibe

* narin. nce, * Merhametli, yufka yrekli. rakip rakiplik * Birbirine rakip olma durumu, rekabet. rakipsiz rakit rakkas * Daha stn, daha iyisi bulunamayan (kimse veya ey). * Durgun (su). * Sarka, pandl. * Raks meslek edinmi erkek. * Raks meslek edinmi n. kad * Herhangi bir i bir yar birbirini gemeye al ayneyi elde etmeye u an (kimse). te, ta, an, ra

rakkase

rakkasl * Sarkac olan. rakor * S tesisatta iki boruyu dndrmeden birbirine ba hh lanmas sa n layan ba paras lant .

rakorlu musluk * Hortum ba lamak iin kullan musluk. lan raks * Dans. * Salm. n

raks aksa * Klsik Trk mzi bir kk usul. inde raksetme * Raksetmek i i. raksetmek * Oynamak, dans etmek. ralli * Yar lar otomobille belli yollar mac n izleyerek ve zel kurallara uyarak belirli bir yere ula malar na dayanan otomobil yar . mas rallici ram * Ralliye kat yar . lan mac * Boyun e kendini ba nbuyru b en, kasn una rakan.

ram etmek * boyun e dirmek, itaat ettirmek. ram olmak * boyun e mek, itaat etmek. ramak * "Bir olmas ok az kalmak" anlam gelen ramak kalmak deyiminde geer. eyin na na

ramazan

* Ay takviminin dokuzuncu ay aylar ad , verilen recep, ve ramazan aylarn sonuncusu, oru aban n tutulan ay. Ramazan Bayram * Bayram eker . ramazan davulu * Ramazan gnlerinde oru tutacaklar sahura kald iin mahalle aralar al davul. rmak nda nan ramazan keyfi * Oru tutanlarda iftar saatine yak grlen sinirlilik. n ramazan pidesi * Ramazan ay zel olarak yaptlan susaml nda r pide. ramazan topu * Ramazan gnlerinde sahur ve iftar vakitlerini halka duyurmak iin at top. lan ramazaniyelik * Ramazanda iftar ve sahurda yenmek iin al yiyecekler. nan ramazanl k * Ramazan iin ayr lm(yiyecek). rambo * Dv . rami * Is rgangillerden, in, Vietnam ve Malezya'da yeti de bir bitki (Boehmeria nivea). en erli * Bu bitkinin dokumac kullan lifi. l kta lan * At, atan kimse. c * Bir tiyatro sahnesinin nnde, k ve ldaklaryerle n tirildi izleyiciye en yakyer. i, n ramp karmak na * bir oyunu sahnelemek. rampa * Bir arazinin, bir kara yolunun, bir demir yolu hattn yatay do n rultuya gre yoku olan blm. * zellikle istasyonlarda, vagonlara e yklemek veya bo ya altmak iin yap ambarnnde bulunan set. lan, n * Bir vagonu raya sokmak veya raydan karmak iin kullan ara. lan * Bir geminin bir ba gemiye, dubaya, iskeleye veya sala de biimde yana . ka ecek mas * a veya takozlar ki ac birbirine kenetlemek iin kullan ular riltilmi sivriltilmi lan, e ve demir ubuk. * Fzeli mermi veya makinelerin, havaya f lmak iin stne yerle rlat tirildikleri e destek. ik

ramp

rampa etmek * ta bir yere, bir veya bir ba ta yana t eye ka ta mak. * birinin iki masas almad hlde oturmak. na r rampac * Deniz sava nda, borda bordaya sava kargemiden gelen saldlar lar ldnda r nleyen veya d man gemisine atlaysava er. p an rampalama * Rampalamak i i. rampalamak * Rampa etmek.

rampal * Yoku olan. u randa randevu * Belli bir saatte, belli bir yerde iki veya daha ok ki i aras kararlar bulu nda t lan ma. randevu almak * bir kimseden belli bir saat ve yerde bulu iin sz almak, gn almak. mak randevu evi * Gizli fuhu amac i yla letilen ev. randevu vermek * belli bir saatte, belli bir yerde biriyle bulu iin sz vermek. mak randevucu * Randevu evi i leten kimse. randevuculuk * Randevucunun i i. randevula ma * Randevula i mak i. randevula mak * veya daha ok kibelli bir yerde veya zamanda bulu iin szle ki i mak mek. randevusu olmak * belli bir saatte, belli bir yerde bulu iin biriyle szle olmak. mak mi rand man * Verim. rand manl * Verimli. rant * Bir mal veya paran belirli bir sre iinde emek verilmeden sa gelir, getirim. n, lad * Gemilerin mizana dire gerisindeki yelken. inin

rantabilite * Yatlmsermayenin bir kurulu veya bir plsman konusunun gelir sa r un layabilme olana verimlilik. , rantabl rant rant l k rantiye * Bankada bulunan paranfaiziyle veya sahibi bulundu de evrak(hisse senedi vb.) geliriyle ya n u erli n ayan kimse, getirimci. rantiyeci * Rant . rantiyecilik * Gelir getiren, kr sa layan, verimli, getirimli. * Rant i u an kimse. iyle ra * Rantn yapt i n .

* Rant l k. ranza * Gemi, tren, k yatokul gibi yerlerde st ste yap yatak yeri. la, l lan rap rap rap rapor yaz . * "Birdenbire durmak" anlam rap diye durmak deyiminde geer. nda * Bir birli yry in, dzenine girmi toplulu uygun ad yrrken ses. bir un, m kard * Herhangi bir i bir konuda yap inceleme ve ararma sonucunu, d te, lan t nceleri veya gzlemleri bildiren

* Hastaln te hisini, hastandurumunun gerektirdidinlenme vb. ni gsteren, doktor veya doktorlar n i kurulunca verilen yaz . rapor vermek * herhangi bir konuda yap inceleme, ararma sonucu; d veya gzlemleri yaz bildirmek. lan t nce yla raporcu * Bir i bir konuyu inceleyerek onunla ilgili rapor vermekle grevli kimse. i,

raporlama * Raporlamak durumu. raporlamak * Rapora ba lamak, rapor hline getirmek. raporlu * Raporu olan. * Hastaland iin rapor alarak i inden ayr lmolan. * Ruh sa n bozuk oldu bildiren raporu olan, ka ln unu k. * Szc. raportrlk * Szclk. rappadak rapsodi * Ansn, beklenmedik bir biimde ve anda. z * inde, Homeros'un iirlerindeki olaylardan birini i leyen veya para. ark * Mill veya mahall konulardan esinlenerek olu turulmu mzik eseri. * Ba olarak, tutturulmu l biimde. * Raptetmek i i. raptetmek * Bir bir yere ili eyi tirmek, tutturmak. raptiye ara. * Dz, geni l sa bir ivi grn ba, k nde, k veya karton gibi t eyleri bir yere tutturmak iin kullan lan

raportr

rapten raptetme

raptiyeleme * Raptiyelemek i i.

raptiyelemek * Raptiye ile tutturmak. raptiyelenme * Raptiyelenmek i i. raptiyelenmek * Raptiye ile tutturulmak. rasat * Gzlem. rasat * Gzlemci.

rasathane * Gzlem evi, observatuvar. ras t raspa trp. * Demir, tahta yzeylerdeki boya, pas gibi eyleri karmak, przleri gidermek iin kullan iri dibir lan li * Kundurac kselenin yzn srmaya ve perdahlamaya yarayan alet. l kta y * Gzleyici.

raspa etmek * raspalamak. raspa ta * Gemi gvertelerini temizlemek iin kullan snger ta lan . raspac * Raspa yapan (kimse).

raspalama * Raspalamak i i. raspalamak * Raspa kullanarak boyalar , paslar mak, przleri gidermek veya iki yzeyi birbirine yap rmak, kaz t oturtmak. raspalanma * Raspalanmak i i. raspalanmak * Raspalamak i konu olmak. ine rast * Do ru. * Tesadf. * (at Hedefi vurma. lan ey) * Klsik Trk mzi bir makam. inde rast gelmek * d nmedi ummad hlde kar mak, rastlamak, tesadf etmek. i, la * d nmediveya d i lmedihlde pay d i na mek. * (at hedefi bulmak. lan ey) * tesadf etmek, denk gelmek.

rast

rast getirmek * rast gelmesini sa lamak. * kollamak, semek. * aranmakta olan bir veya kimseyi umulmadbir yer veya zamanda bulmak. eyi k * (Tanr ) uygun getirmek, ba l lmak. ark rast gitmek * uygun d mek, istenilen biimde geli mek. rastgele * Herhangi bir, geli igzel. * Semeden, iyisini ktsn ay rmadan, geligzel, llettayin. i * " rast gitsin" anlam kullan iyi dilek sz. iniz nda lan rastgeli * Rast gelmek iveya biimi. i rast k * Kad n ka n salar boyamak iin srdkleri siyah boya. nlar lar veya n * Srme mantargillerin yol at ve tanelerin iini kurum karas tozla dolduran ekin hastal, srme. bir rastekmek k * rastsrmek. k rast kl rastlama * Rastsrlm k olan (ka veya sa). * Rastlamak i i.

rastlamak * Bir kimse ile karkar gelmek, kar mak, rast gelmek, tesadf etmek. ya la * (at Hedefi bulmak, rast gelmek. lan ey) rastlanma * Rastlanmak iveya durumu. i rastlanmak * Kar mak, rast gelinmek, tesadf edilmek. la rastlant * Bilgiye, iste kurala veya belli bir sebebe dayanmaksn oluveren kar ma, tesadf. e, z la rastla ma * Rastla i mak i.

rastla mak * Birbiriyle kar mak, birbirine rastlamak, tesadf etmek. la * Ayn zamanda olmak, st ste gelmek. rastlay * Rastlamak iveya biimi. i rasyon * Bir hayvan24 saatlik bir periyot iin besin maddeleri ve enerji ihtiyac sa n n layan toplam yem miktar . rasyonalist * Ak , usu. lc rasyonalite * Ussall k.

rasyonalizasyon * Ussallarma, akla dayatt t rma. rasyonalizm * Ak l usuluk. lc k, rasyonel * Usa dayanan, ll, ussal, hesapl .

rasyonel say * Tam veya kesirli say n ortak ad lar . rasyonelle me * Rasyonelle durumu. mek rasyonelle mek * Rasyonel duruma gelmek. rasyonelle tirme * Rasyonelle tirmek i i. rasyonelle tirmek * Rasyonel duruma getirmek. ra e * Titreyi , rkme.

ra elenme * Ra elenmek durumu. ra elenmek * Titremek, rpermek. ra * R veren kimse. vet ra itik ra itizm * Ra itizm hastalna yakalanm(ocuk).

* ocuklarda kalsiyum, fosfor eksikli inden veya dengesizli inden ileri gelen, biim bozuklu sebep olan una kemik hastal. ratanya * Kara bu daygillerden, 20-40 cm ykseklikte, basit yaprakl , kk srgn kesici olarak kullan a k lan a (Krameria triandra). rate * Byk fare. * Ya, verimsiz, geimsiz (kimse). l * Yanemli. , * Reyting. * Bkz. dnem. ravent

rat p rating raunt

* Karabu daygillerden, 1-2 m ykseklikte, byk yaprakl , beyaz iekli, ok yk ve otsu bir bitki (Rheum ll officinale). ray rayba * Przal r. raydan (veya ray ndan kmak) * dzeni bozulmak, alt st olmak. ray girmek na * (bir ibir giri dzene sokulmak, iyi bir duruma getirilmek. , im) ray oturtmak na * bir iyoluna, yntemine koymak, dzgn i duruma getirmek. i ler rayi * Bir para veya biriminin mal satve srm de n eri. rayi fiyat * Bir para biriminin malsrm de piyasa fiyat n eri, . rayiha rayihal razak * Kal kabuklu, iri ve uzunca taneli, ok bir tr zm. nca ekeri raz * Uygun bulan, benimseyen, isteyen, kabul eden. * Koku, gzel koku. * Gzel kokulu. * Tren, tramvay gibi ta tlarda tekerleklerin zerinde hareket ettidemir yol. i

raz etmek * kabul etmek. raz gelmek * uygun bulmak, kabul etmek. raz olmak * uygun bulmak, be enmek, benimsemek, istemek, kabul etmek. razmol Rb Re re * Re harfinin ad . re * Gam (II) dizisinde do ile mi aras ndaki ses. * Bu sesi gsteren nota k saltmas . * Kepekli un. ri, * Rubidyum'un k saltmas . * Renyum'un k saltmas .

-re

* Bkz. -ra / -re. reaksiyon * Tepki, akslmel. * Tepkime. reaktr * Yak t olarak evre havay kullanan ve pervanelerin yard olmaksn do m z rudan do tepki ile al ruya an, iki ucu aboru biiminde itici. k * Bir katalizr yard yla kimyasal tepkime yaparak retim elde edilen endstri kurulu m u. realist * Gereki.

realist olmak * gereki olmak. realite realizm * Gerek, gereklik. * Gerekilik.

reasrans * Bir sigorta ortaklnsigorta ettiparanbir blmn, olabilecek zarara kar ba bir ortakl n i n ka , a yeniden sigorta ettirmesi i i. reaya * Bir hkmdar ynetimi alt n ndaki halk. * Tanzimat'tan nce Osmanlmparatorlu unun Mslman olmayan uyruklar . * Hristiyan. * Rebap alan kimse. * duygulu. nce, * Gvdesi Hindistan cevizi kabu undan yap lmuzun sapl saz.

rebab

rebap

rebiylh r * Ay takviminin drdnc ay , kk mevlit ay . rebiylevvel * Ay takviminin nc ay , byk mevlit ay . recep recim * Ay takviminin yedinci ay aylarbirincisi. , n * Tatutma, ta tutarak ldrme. a a

recmetme * Recmetmek i i. recmetmek * Tatutmak, tatutarak ldrmek. a a reel reelci * Meyveleri ekerle kaynatarak haz rlanan tatl . * Reel yapan veya satan kimse.

reelcilik reellik reete

* Reel yapma ve satma i i. * Reel yapmaya uygun veya reel yapmak iin ayr lmolan (meyve). * zerinde doktorun hastas gerekli grd illarla, bunlarkullan biimleri yazolan k iin n l l t. * Yol, yntem, are. * Yemek veya halk tedavisinde kullan il tarifesi. lan

reete gibi * okunaks(yaz z ). reeteli reetesiz * Reete aranmaksn sat (il). z lan reeteyi yapt rmak * reetede yazolan illar rlatmak veya satalmak. l haz n reine * Baz bitkilerde, zellikle amlarda olu kat yar organik salg an, veya ak kan maddesi. * Sonsuz polimerle ile elde edilen, byk molekll yapay madde. me * Reete kar sat (il). lnda lan

reine kanal * Genellikle am tr a alarda bulunan, ba kesitte (gzeneklere benzeyen) kk noktalar hlinde grlen, ii reine dolu blm. reine kesesi * A n y nda grlen, ii reine dolu kese biimindeki blmler. ac l aras reine ya * Reineden ya kan . reineli * znde reine bulunduran. redaksiyon * Yaz metin zerinde gereken dzeltmeleri yaparak yaz yay hazduruma getirme. lmbir y ma r * Yaz yazma, kaleme alma. redaktr * Yaz metin zerinde gereken dzeltmeleri yaparak yaz yay hazduruma getiren kimse. lmbir y ma r * Yaz yazan, bir yaz kaleme alan kimse. y

redaktrlk * Redaktrn grevi. reddedilme * Reddedilmek durumu veya biimi. reddedilmek * Reddetmek i konu olmak. ine reddedi * Reddetmek iveya biimi. i reddetme

* Reddetmek i i. reddetmek * Verilen veya yap lmas istenen bir kabul etmemek, geri evirmek. eyi * (aileden olan birini) Aileden bir kiolarak saymamak, tan i mamak. * Yalanlamak, rtmek. reddeyleme * Reddeylemek iveya durumu. i reddeylemek * Reddetmek. reddiye * Bir d nceyi, bir retiyi rtmek iin yaz yaz lan .

reddolunma * Reddolunmak iveya durumu. i reddolunmak * Verilen veya yap lmas istenen bir kabul edilmemek, geri evrilmek. ey redevans * Bir berat, lisans hakk ticar marka sahibinin bunu devrettifirmalardan ald madd kark. veya i l redif * Son dnem Osmanl ordusunda, askerlik grevini bitirdikten sonra yede ayr er. e lan * uyaktan sonra tekrarlanan ayn iirde anlamdaki kelime veya ek, yedek. * Arkas rtmal y , etekleri uzun, ift s d ra meli, resm erkek ceketi.

redingot

redingotlu * Redingot giymi olan. redoks redresr * Do rultma. redksiyon * ndirgeme. reel * Gerek. * Bir atom veya moleklden tekine bir veya daha ok elektronun gei i olay .

reenkarnasyon * Ruh g, tenasuh. reeskont * Bir bankanelinde bulundurdu vadesi gelmemi n u, senetlerin bir ba bankaya iskonto ettirmesi. ka refah refahl refakat * Bolluk, varlve rahatliinde ya gnen. k k ama, * Mreffeh, rahat, huzurlu. * Arkadak etme, birlikte bulunma. l * E etme. lik

refakat etmek * beraberinde gitmek, arkadak etmek, e etmek. l lik * e etmek. lik refakati * Hastahanelerde hastan yan kalan, hastaya yard olan kimse. n nda mc

referandum * Halk oylamas . referans * Bir kimsenin yararln , yetene gsteren belge. ini * Ba vurulmas gereken kaynak. * Refetmek i i. * Yukar rmak. kald * Ortadan kald rmak, gidermek. refik * Arkadadost. , * Koca, ezev. , refika * Ekar , , zevce. refleks * D gelen bir uyar sonucu do hareket, salg i tepkilere yol aan irade d sinir etkinli tan m an gibi i, tepke, yans . refleks yay * Uyarn al n nmas , duyu siniri ile merkeze iletilmesi, merkezden verilen cevab motor sinir ile kasa n aktar lmas sonucunda meydana gelen bir sinir sistemi mekanizmas . reflektr reform reformcu * Gelen klar tan ara, yans yans ta. * Daha iyi duruma getirmek iin yap deiklik, iyile lan i tirme, dzeltme, slahat. * Reform yanl, sslahat .

refetme refetmek

reformculuk * Eldeki imknlarla, ihtille ba vurmadan toplum dzeninin daha iyi duruma getirilebilece sosyal ini, adaletin sa lanabilece ileri sren siyas sistem, ini slahat l k. reformist * Reform yanl olan. s reftiye refj * Osmanlmparatorlu unda Tanzimat'a kadar ihra edilen maldan al vergi. nan

* Ta trafi yo oldu yollarda yayalarkar kar gemesi iin yolun ortas dzenlenmi t inin un u n dan ya nda kaldm, orta kaldm. r r regaip * Amine Hatunun Hz. Muhammed'e gebe kald gece.

* Recep ayn kandil olarak kutlanan ilk cuma gecesi. n Regaip Gecesi * Recep ayn ilk cuma gecesi. n Regaip Kandili * Hz. Muhammed'in ana rahmine d kabul edilen gece. t regln * Pelerinli bir e palto. it * Omuzlardan geerek boyna kadar uzanan (kol).

regresyon * Di bir olaybelirli bir bykl kar k bulan bir olayyakla bykl bulma amac er n ne l n k n n gden i lem. regltr reha * Dzenleyici. * Kurtulukurtulma. ,

rehabilitasyon * Bir kimsenin i yapmaya engel olan sakatln yetersizli gidermek amac uygulanan tedavi, veya ini yla iyile tirme. rehavet * Vcutta grlen gev eklik, a k, tembellik. rl rehavet kmek (veya basmak) * gev eklik, a k duymak ve uyumak istemek. rl rehber * K lavuz. * Birinin do bulmas yard olan, yol gsteren kimse veya delil. ruyu na mc ey,

rehber retmen * rencilerin zel durumlar yak ilgilenen ve yla ndan renciye, zorluklar kar nda yard olan s mc retmen. rehberli rehberlik * Rehberi olan. * K lavuzluk. * rencilerinin sorunlar n renerek onlara yard bulunma. mda

rehberlik etmek * yol gstermek, k lavuzluk etmek. rehbersiz * Rehberi olmayan. rehin * Bir borcun denece teminat olarak, denince, geri al ine nmak yla borlunun alacakl verdide art ya i erli tutu, ipotek. ey, rehin etmek * rehin olarak vermek. rehine

tutak.

* Bir anla szle veya iste yerine getirilmesini sa ma, me in lamak iin teminat olarak ele geirilen kimse,

rehine koymak (veya vermek) * dn para almak iin de bir rehin olarak vermek. erli eyi reis * Ba ser. kan, * Kk tekne kaptan . reis bey * \343 ba kan. reis efendi * \343 reislkttap. reisicumhur * Cumhurba . kan reislik * Ba k. kanl * Kk tekne kaptanl.

reislkttap * XVII. yzy kadar Osmanl padi divan la larda ah ktiplerinin ba reis efendi. , * Tanzimat'tan nce Osmanlmparatorlu unun D leri bakan i . reji * Tekel idaresine verilen ad. * Sinema, tiyatro, radyo ve televizyon oyunlar oyunu ynetme. nda

reji masas * Rejisrn oyunu ynlendirdiyer. i reji odas * Ynetmenin al oda. t rejim * Ynetme, dzenleme biimi, dzen. * Perhiz, diyet. * Bir devletin ynetim biimi. * Akarsu debisinin y l boyunca gsterdideikliklerin tm. i i

rejim yapmak * sakorumak veya zay l flamak amac belirli yiyecekleri yemek. yla rejisr * Tiyatro ve sinema oyunlar oyuncularrollerini da p oyunu dzenleyen, metin, yorum, dekor, mzik nda n t gibi geler aras birlik sa nda lamaya al sanat an , ynetmen. rejisrlk * Rejisrn grevi, ynetmenlik. rejisrlk etmek * tiyatro ve sinema sanat ynetmenlik yapmak. nda -rek rekabet * Bkz. -rak / -rek. * Ayn amac gden kimseler aras ndaki eki yar yar me, ma, .

rekabet etmek * yar mak. rekabeti rekket * Kekemelik, pepemelik. rekt blm. reklm * Bir halka tan eyi tmak, be endirmek ve bylelikle srmn sa lamak iin denenen her trl yol. * Bu ama iin kullan yaz lan , resim, film vb. * Namazda bir k (ayakta durma), bir rk (ayaktayken e yam ilme) ve iki secdeden (yere kapanma) olu an * Rekabet yanl olan kimse, yar . s

reklm etmek * herhangi bir kimseyi veya olay , durumu a vurmak, iln etmek, afi etmek, ifetmek. a e a reklm filmi * Herhangi bir rn tan amac evrilen k metrajl tmak yla sa film. reklm nt s * Bkz. spot. reklm ku a * Reklmlar yay n mland belirli saat veya dakikalar. reklm levhas * Herhangi bir rn tan duvara, zel haz tan, rlanmerevelere veya yerlere yap r as veya lan, lan t tutturulan iln. reklm yapmak * her trl arac kullanarak bir halka tan eyi tmak, nlenmesini sa lamak. reklmc * Reklm iile u an kimse. i ra reklmc l k * Reklmcn i n i. rekolte * Tar bir y derlenen rnlerin btn. mda lda rekonstrksiyon * Yeniden kurma. rekor * Bir sporda eri ilmi derecelerin en stn. * Daha nce elde edilmemi olan sonucu a yeni sonu. an

rekor k rmak * daha iyi bir derece veya eski rekoru a yeni, stn bir sonu elde etmek. p rekortmen * Rekor k kimse. ran rekortmenlik * Rekor k i rma i. rekreasyon

yapma.

* nsanlarbo n zamanlar e nda, lence ve spor amac gnll olarak kat klar ile ld faaliyetler, yeniden

rekreasyon alan * Rekreasyon amac zel olarak dzenlenmi yla alan. rektr * niversitenin tzel ki ini temsil eden, ynetimden, ili retimin dzenli yrtlmesinden sorumlu kimse. rektrlk * Rektrn grevi. * Rektrn makam . * Gden, gden ba rsa . * Rekzetmek i i.

rektum rekzetme

rekzetmek * Dikmek, saplamak, kurmak. remel * Aruz llerinden biri. * Klsik Trk mzi bir usul. inde remi * skambillerle oynanan bir tr oyun. remil * Kumda birtak izgiler izerek fala bakma. m * Bu biimde bak fal. lan

remil atmak (veya dkmek) * kumda bir tak izgiler izerek fala bakmak. m remilci remilcilik remiz * Sembol, rumuz. Ren geyi i * Geyikgillerden Kuzey Kutbuna yak so blgelerde ko hayvan n uk um olarak kullan ve etinden, lan stnden, derisinden de yararlan evcil bir memeli tr (Flangifer tarandus). lan rencide * ncinmi , kalbi k r . lm * Kumla fala bakan kimse. * Remilcinin i i.

rencide etmek * incitmek, kalbini k rmak. rencide olmak * incinmek, kalbi klmak. r rencidelik * Rencide olma durumu. renper

* Tarla, babahe, yap toprak i , ve lerinde a i gren gndeliki, leri r rgat. * ifti. renperlik * Renper olma durumu, renperin i k. i, rgatl rende * Tahta yzeyleri przsz duruma getirmek, biim vermek iin marangozlarkulland ara. n * zerinde kk delik ve kesici nt bulunan, peynir, so havu vb. ufak paralara ay iin k lar an, rmak kullan mutfak leti. lan * Bu letle ufak paralara ayr ey. lm rendeleme * Rendelemek i i. rendelemek * Rende ile przlerini gidermek, istenilen biimi vermek. * Rende ile ufak paralara ay rmak. rendelenme * Rendelenmek i i. rendelenmek * Rendelemek iyap i lmak. rendeli rendesiz * Rendesi olan, rendelenmi . * Rendesi olmayan, rendelenmemi .

rengrenk * e renkleri olan, renk renk. itli rengi atmak (kamak veya umak) * solmak. * korku, heyecan gibi sebeplerle benzi sararmak. renk * Cisimler taraf yans ndan lanan gzde olu n turdu duyum. u * Nitelik. renk almak * yeni bir renk kazanmak. renk bilimi * Rengi ve renk olaylar inceleyen bilim dal n . renk cmb * Trl renklerin olu turdu karm. u renk gelmek * renklenmek, canlanmak. renk krl * Btn renkleri veya birka rengi, zellikle k z ye birbirinden ay etmeye engel olan grme rm ile ili rt bozuklu daltonizm (Akromatopsi). u, renk kr * Renk krl tutulmu ne (kimse). renk lme

* Slar da c v n, yzeylerin, canl n vb.nin renklilik derecesini lme, kolorimetri. t lar renk renk * Rengrenk, her renkte olan, ok renkli, trl renklerde grnen ( ey). renk vermek (veya katmak) * ne canl veya deiklik kazand e, l k i rmak. renk vermek (veya rengini belli etmek) * duygular, d n ncelerini veya ba bir durumunu belli etmemek, bir bildihlde bilmez gibi ka eyi i grnmek. renk yuvar * Gne yuvar saran, yakla olarak 10.000 km kal in n k nlndaki kre kabu kromosfer. u, renki * I , glgeyi ve biimleri renk yoluyla veren ressam. * Renklendiren kimse.

renkgideren * Baz maddelerin rengini yok etmekte kullan kimyasal madde. lan renkleme * Renklemek i i. renklemek * Boyamak, renk vermek. renklendirici * Renk veren (madde). renklendirme * Renklendirmek i i. * Kimyasal i lemlerle tek renkli pozitif grntde de ik renkli sonular elde etme. i renklendirmek * Bir renklenmesini sa eyin lamak. * Ne elendirmek, canl ve hareket kazand l k rmak. renklenme * Renklenmek i i. renklenmek * Renkli duruma gelmek. * Canl hareket kazanmak. l k, renkli * Rengi olan. * Beyaz dnda ba rengi veya renkleri olan. ka * Ne canl ekici. eli, , ilgi * Kendine zg, ilgin, arp nitelikleri olan (kimse). c * Do adaki renkleri oldu gibi grntye aktarmay u gzeten film. renkli bas n * Bkz. boyal n. bas renkli film * Renkleri yans film. tan renkli i itme * Ses duyumu s nda gze birtak renklerin grnmesi durumu. ras m

renkli televizyon * Renkleri oldu gibi ekrana yans televizyon sistemi veya aleti. u tan renklilik * Renkli olma durumu.

renkler * Bir snrenk derecesini lmeye yarayan ara, kolorimetre. vn renksemez * Beyaz zmlemeden veren, akromatik. * Hcrede boyay kabul etmeyen. renkser renksiz * Renklerle ilgili olan, kromatik. * Rengi olmayan. * Geregibi rengi olmayan, solgun grnen, soluk. i * Davranve d ynnden belli bir niteliolmayan. nce i

renksizlik * Renksiz olma durumu. * Kendini belirtecek, gze arp niteliolmama durumu. c i renkta * Ayn renkte olanlar.

renktak l * Ayn renge ba olma veya ayn l rengi ta renkta ma, olma durumu. * Bir hayvanla ya ortamda renk benzerlisa ad i layarak hayvan grlmesini, hi de insan gzyle n ilse grlmesini zorlaran renk (ve daha geni t anlamda grnzde i. ) li renkten renge girmek * korkudan veya utantan yznn rengi demek, slmak. i k renyum * Atom numaras atom a 186,2, yo 75, rl unlu 21 olan, parlak beyaz renkte ve 3150 C de eriyen bir u element. K saltmas Re. reomr * Suyun buz tutmas C, kaynamas C esas alp ikisi aras 0 80 n seksen e paraya blnerek elde edilen it s cakler. reorganizasyon * Yeniden dzenlenme, yeniden dzen verme. reosta repertuar * Bir tiyatro kurulunun oynamak iin seip haz rlamoldu oyunlarlistesi. u n * Bir oyuncunun ezberledive oynad rollerin listesi. i * Bir mzik toplulu unun veya sanatn haz n rlamoldu paralar. u * Birikim. replik * Oyuncunun sz kar ndakine b rken syleyeceson sz. s rak i * Oyunda, kar ndakinin szne gerekli karverme. s l * Elektrik ak n mn iddetini azalto p altmaya yarayan ara, dimmer.

replik almak * oyuncunun kar ndakinden kendi yapacaespriye hazk mahiyetinde bir sz veya cmle almak. s rl

repo

* Bankalar araslemlerde bir gecelik faiz uygulamas i . * Faiz. * Repo uygulayan veya repoya para yat (kimse). ran

repocu

repoculuk * Repocu olma durumu. reprodksiyon * Aynn s yapma, t s meydana getirme. pkn resen * Kendi ba kendili na, inden. * Ba z olarak, kimseye ba olmaksn. ms l z resepsiyon * Kabul, kabul etme. * Resm ziyafet, kabul treni. * Bir kurulu m ile ilgili bro ve broda al kimselerin hepsi. ta teri an reseptr resesif * ekinik. resesyon resif resim * Durgunluk. * Su dzeyindeki s kayalar. ra * Varl n, do klar adaki grn lerinin kalem, f gibi aralarla k bez vb. zerinde yap biimleri. ra t, lan * Bunu yapmak iin gerekli yntemleri reten sanat. * Foto raf. * Baz yadan ve i e lerden al vergi veya har. nan * Tren. * Alma.

resim almak * bir resmini yapmak. eyin * resim ekmek. * vergi detmek. resim ekmek (veya karmak) * foto makinesiyle bir biimini k geirmek. raf eyin da resim gibi * ok gzel. resim yaz * Eski a larda, baz uygar uluslarca kullan nesnelerin yal tlmresimlerine dayanan yaz lan, nlar , hiyeroglif. resimci * Foto . raf * Resim retmeni. * Nakka .

resimleme * Resimlemek i i. resimlemek * Bir yazn konusu ile ilgili resimleri o yazn uygun yerine koymak. n n * Herhangi bir konuyu resimlerle anlatmak. resimlendirme * Resimlendirmek i i. resimlendirmek * Resimlemek. resimle me * Resimle i mek i. resimle mek * Resim durumuna gelmek. resimli * inde resimler bulunan, musavver.

resimli roman * Konusu bir dizi resimle anlat roman veya hikye. lan resimlik * Resim takmaya yarayan ereve. * Albm. * Resme zg olan, resme benzeyen. * Tek bir sanatn tek bir alg verdikonser. n ile i * Devlet ad devlete, resm olarak. na, * Kanuna, ynteme uygun olarak, yntemince. * Kesinlikle, a kesin olarak. ka,

resimsi resital resmen

resmetme * Resmetmek i i. resmetmek * Bir resmini izmek. eyin * yapmak, i z lemek, nak etmek. resm * Devletin olan, devlete ait, devletle ilgili. * Devletin ngrd yntemlere uygun olarak yap lan. * Samim olmayan, teklifli, cidd, iten olmayan. * Bir lkede kanunla kabul edilen dil.

resm dil

resm elbise * niforma. * Baz bayram, toplant , yemek vb.de giyilmek zorunda olunan belli niteliklerdeki giysi, k yafet, resm giysi. resm giysi * Resm elbise, niforma.

resm nikh * Kanunlara uygun olarak nikh memurunun k devlet kay na geen nikh. yd, tlar resmigeit * Geit treni. resmikabul * Kabul treni. resmle me * Resmle durumu veya biimi. mek resmle mek * Resm bir duruma girmek. resmle tirme * Resmle tirmek i i. resmle tirmek * Resm bir duruma getirmek. resmlik resmiyet * Resm olma durumu, resmiyet. * Resmlik.

resmiyete dkmek * (bir i veya durum iin) resm bir yola sokmak, resm bir nitelik vermek. ressam * Resim yapan sanat . ressaml k * Ressam olma durumu. * Resim yapma sanat . rest * Pokerde, bir oyuncunun nndeki parantm. n

rest ekmek * (oyuncu iin) nndeki parantmn ortaya koymak. n * herhangi bir konuda sert ve kesin olarak son sz sylemek. resti grmek * ileri srlen paranmiktar kabul edip ayn n n miktarda paray ortaya koymak. restitsyon * Yeniden tasar mlama. restle me * Restle iveya durumu. mek i restle mek * Kar kl restini grmek. l restoran * Lokanta.

restorasyon * Eski bir yap ylm bozulmu da k , olan blmleri asl uygun bir biimde onarma, yenileme. na

restore

* Eski durumuna veya ilk biimine getirilmi .

restore etmek * (eski ve de bir yap) onareski durumuna getirmek. erli y p resul * Haberci. * Kendisine kitap indirilmi oldu inan peygamber, yalva. una lan reslmal * Ana mal, ana para. re it * Ergin.

re olmak it * erginle mek. re me ret * Uygun bulmama, geri evirme, kabul etmeme. * (aile bireylerinden birinin) Sorumlulu stnden atma, varln mama, aileden saymama. unu tan retina * A tabaka. retorik * Gzel sz syleme, hitabet sanat . * Sz sanatlar inceleyen bilim dal n , belgat. * Yakr, yerinde, uygun. * Hayvanba yular gemi. n l, ve

reva

reva grmek (veya grmemek) * bir davran, bir olay kimse iin uygun grmek (veya grmemek). bir reva * Geerli ve de olma, srm. erli

reva bulmak * geerli ve de say erli lmak. revata olmak * de stn veya geerli olmak. erli, revak revakiye * st rtl, n ayer, sundurma. k * Stoac l k.

revalasyon * Bir paran de alt ve dvizlere gre yeniden ayarlama, de katma. n erini na er revan * Giden, yryen.

revan olmak * gitmek.

revani revanici

* Yumurta ve irmikle yap fnda kabarpi lan, r p tikten sonra erbet dklen bir tr tatl . * Revani yapsatan kimse. p

revanicilik * Revanicinin i i veya mesle i. revanla ma * Revanla iveya durumu. mak i revanla mak * Yryp gitmek, uyum sa lamak. reverans revir revi * Gidi , yry . * slp. * Tutum, yol. revize revizyon * Yeniden gzden geirme, dzeltme, yenileme, yenilenme, inceleme, kontrol etme. revizyoncu * Revizyonist. revizyonculuk * Revizyonizm. revizyonist * Bir retinin, bir anayasan bir antla n yeniden gzden geirilmesi iin sava (kimse) veya yeniden n, man an gzden geirmeyi gerektiren (gr revizyoncu. ), revizyonizm * Bir retinin, bir anayasan bir antla n ana temellerini tart konusu yapanlar tutumu. n, man ma n revnak * Parlakl gz all k, c k. revnak vermek * ho gzellik, renklilik katmak. luk, revnakl * Revnak olan, renkli, popler, gz al olan. c revolver alt patlar. rev * Fi koymaya yarayan blm silindir biiminde ve namlu gerisinde olan, tek paradan olu tabanca, ek mu * "Dzeltmek, yenilemek" anlam revize etmek sznde kullan nda l r. * Selm veya te ekkr iin e ilerek veya dizleri k rarak yap hareket. lan * Okul, k gibi yerlerde hastalar iin ayr la lmblm.

* e dans ve oyunlardan olu , zengin grnml sahne gsterisi. itli mu

rey

* Oy. * D nce, gr , fikir.

rey vermek * oy kullanmak. reyb reye * izgili ubuklu izgileri olan (kuma ). reye pantolon * izgili kuma yap tan lmpantolon. reyhan reyhan * Fesle en. * nak. nce l * Arap harfleriyle yaz bir yaz lan tr. * Bir ma azan yalnbir tr e sat blm. n z ya lan * Kitle ileti aralar izlenme durumu, de im nda erlendirme, takdir, rating. rezalet * Toplumun duygular inciten olay veya durum, kepazelik, maskaral rezillik. n k, * pheci.

reyon reyting

rezalet karmak * rezalet say bir durumun ortaya lacak kmas yol amak. na reze * Mente e. * Kap ieriden ve d dan a kapamaya yarayan ve ba y ar p parmakla bas i larak letilen dzen.

rezede

* Muhabbet ie igillerden, 1,5 m yksekli inde, tohumlar kandil ya ieklerinden sar lan ndan , boya kar otsu bir bitki (Reseda luteola). rezede ie i * Rezede. rezeksiyon * Sa kmlar lam s korumak ve gerekiyorsa o kmlarba s yeniden kurmak suretiyle bir organbir s n lantn n paras kesip n karmak iin yap cerrah mdahale. lan rezeleme * Rezelemek i i. rezelemek * Reze ile kapamak. rezene * Maydanozgillerden, 1-1,5 m yksekli inde, sar iekli, yapraklar biiminde paral kokulu, iplik ho baharl meyveleri anason gibi yemeklerde ve baz ikilerde tat verici olarak kullan hekimlikte gaz sktrc olarak lan, yararlan ok yk otsu bir bitki (Foeniculum vulgare). lan ll rezerv

* Saklanm biriktirilmiey. , * Yedek, ihtiyat. * Yata veya havzas bulundu hesaplanan, henz i nda nda u letilmemi kmr, demir, petrol vb. rezervasyon * Otel, gazino, lokanta, ta gibi yerlerde yer ay i t rtma i. * Bu tr kurulu m larda terilere yer ay i stlenen blm. rma ini rezervuar * Tuvaletlerde kullan lmaya yarayan su deposu. rezidans rezil * Alak, a a k. l rezil etmek * isteyerek veya istemeyerek birini ok utanacak g bir duruma sokmak. rezil olmak * ok utanacak bir duruma gelmek. rezil rsva olmak (veya rezil kepaze olmak) * toplum iinde ay planacak bir duruma d mek. rezilce * A alak bir nitelikte olan. a k, l * Rezil bir biimde. rezili kmak * ok eskimek, bozulmak, paralanmak. rezille mek * Rezil duruma gelmek. rezillik rezistans rezonans * Dzgn itmelerin etkisiyle bir salm genli art. n inin Rh r h r hdan r m ht * Bir akarsu veya deniz ks doldurularak yap gemilerin indirme bindirme veya ykleme bo ynda lm , altma yapabileceyer. i r za * Raz olma, isteme, istek. r gstermek za * Rodyum'un k saltmas . * Yaz mrekkebi kurutmak iin dklen ok ince ve renkli bir tr kum. daki * Yaz kurutmak iin kullan zel kumun kondu zeri delikli kap. lan, u * Rezil olma durumu, rezalet. * Bkz. diren. * Yksek devlet grevlileri, eliler vb.nin oturmalar ayr konut. na lan

* raz olmak, onamak, uygun bulmak. r olmak zas * izni olmak, msaadesi olmak. r n zas almak * onay almak, msaadesini almak. n r zk * Yiyecek, iecek az ey, k. * Tanr n herkese verdi inan nimet. 'n ine lan * Ya amak iin gerekli yiyecek, doygu.

r n karmak zk * gnlk yiyecek paras n karmak. riayet * Sayma, sayg , a rlama, itibar etme. * Uyma, boyun e me.

riayet etmek * uymak. riayetkr riayetsiz * Saygz, kaba. s riayetsizlik * Saygzl s k. * Uymazl dinlemezlik. k, rica ricac * Dileyidileme, dilek. , * Birinin ad ricada bulunan, bir isteyen kimse. na ey * Uyan, sayg gsteren, riayet eden.

ricada bulunmak (veya birinden rica etmek) * dilemek. rical * Erkekler. * Yksek makamlardaki devlet adamlar . ric'at * Vazgeme. * Gerileme, geri ekilme, geri kama. ric'at etmek * gerilemek, geri ekilmek. rik'a rikabdar rikkat * Arap harflerinin en ok kullan el yaz biimi. lan s * Osmanl hkmdar ata binerken zengisini tutan ki larda n i. * ncelik, naziklik. * Sevecenlik, ac ma.

rikkat vermek * duyguland rmak, etkilemek. rikkatli rimel * Duygulu, sevecen. * Kad n kirpiklerini krmak ve daha uzun gstermek iin f ile srdkleri ya srme, maskara. nlar v ra l

rimelleme * Rimellemek i i. rimellemek * Gze rimel srmek. rimellenme * Rimellenmek i i. rimellenmek * Rimellemek iyap i lmak. rimelli * Rimel srlm . rina rindane ring * T rpana. * Rind gibi, rinde yakr biimde. * zerinde boks yap evresi kordonla evrilmi lan, yer.

ring seferi * Genel ta n tlar ehirde bir yerden kalk yakla olarak bir daire izdikten sonra ayn gelmesi. p k yere ringa * Kemikli bal klardan, denizlerde byk srler hlinde dola ve tts ile kurutulmu s tketilen, l k an u ka uskumru irili bir bal(Clupea harengus). inde k rint * Ho grs geni k yrekli, gvenilir kimse, gnl eri, kalender. , a * Dnya i lerini ho gren, aldz, kalender kimse. r s * Rint olma durumu. * Kk kitap, bro r. * Riziko. * Riski olan. risling ritm * Bir e zm veya bu zmden yap beyaz, hafif buruk, ho it lan iimli arap. * Olaylardzenli aral n klarla tekrarlanmas niteli dizem, tart i, m.

rintlik risale risk riskli

ritmik

* Dzenli aral klarla tekrarlanan, dizemli, tart . ml

ritmik sayma * Bir kural dahilinde say klar detirmeden ileri, geri sayma. aral n i ritmli ritmsiz * Ritmi olmayan, dzensiz aral klarla tekrarlanan. rituel rivayet * Ayin. * Sylenti. * Bir olay, bir haber veya sz nakletme. * Dzenli aral klarla tekrarlanan, dizemli, tart , ritmik. ml

rivayet birle zaman ik * Yal zamanl kiple ek fiilin belirsiz gemi n bir zaman kavram (>-miekinin birlikte kullan ndan imi ) lmas olu birle zaman: Gelmi , gelecekmi an ik mi gibi. rivayet olunmak (veya edilmek) * (bir olay, bir haber vb. iin) anlat lmak. riya riyakr * kiyzl, yze glen, mra. riyakrane * kiyzllkle. riyakrl k * kiyzllk, mralik. riyal * Peseta'ndrtte biri de n erinde spanyol paras . * Suud Arabistan ve Yemen'de kullan para birimi. ran, lan * Osmanl donanmas tmgenerale e rtbe. nda bir * Ba k. kanl riyas z riyazet * Oldu gibi grnen, ikiyzl davranmayan. u * Nefsin isteklerini k rma. * Perhiz. * Matematik, geometri gibi bilimlerle ilgili olan. * Matematik bilgisi. * nand, d nd gibi davranmama, z sz bir olmama huyu, ikiyzllk.

riyala riyaset

riyaz riyaziyat

riyaziye riyaziyeci riyolit

* Matematik. * Matematiki, matemetik retmeni. * Granitle ayn kimyasal yap iinde mikrolitler olan kaya, liparit. da,

riziko Rn roba

* Zarara u rama tehlikesi. * Radon'un k saltmas . * Giysi, giyecek. * Bir giyece g omuz aras kalan blmne eklenen para. in sle nda * Robas olan.

robal

robd ambr * Bkz. ropd ambr. robot * Belirli bir iyerine getirmek iin manyetizma ile kendisine e i yaptlabilen otomatik ara. i itli ler r * Ba nbuyru ile i kasn u yapan, kendi ak iradesini kullanmayan kimse. l ve * Birtak i m levlerde insanyerini alabilecek dzeneklerin haz n rlanmas ilgili al ve tekniklerin yla ma

robotik btn.

robotla ma * Robotla durumu. mak robotla mak * Robot durumuna gelmek. robotlarma t * Robotlarmak i t i veya durumu. robotlarmak t * Robot durumuna getirmek. robotluk roda rodaj rodeo * Bir binicinin yaban at veya kz zerinde durabilmesine dayanan Amerikan oyunu. rodeocu * Rodeo yapan kimse. * Robot gibi mekanik hareket etme durumu. * Yntemine uygun dzgn sar lmhalat yuma . * Bir motorun yava r al r . yava al larak lmas t t

Rodezyal * Rodezya halk olan kimse. ndan

rodyum

* Atom numaras atom a 102, 91 olan, 1970 C de eriyen, 12,33 yo 45, rl unlu unda, gm renginde, sert, klgan bir element. K r saltmas Rh. roka * Turpgillerden, yapraklar salata gibi yenen, 20-40 cm yksekli inde, sebze olarak bahelerde yeti tirilen kokulu, 1-2 yk bir bitki (Eruca sativa). ll roket * Ats nda mekanik olarak yn verilen, yrngesinin ba c z itmeli olarak yol alan ve daha ras langnda sonra yalnbalistik kanunlar ba kalan mermi. z na l * Bir e fze. it roketatar * z itmeli mermi atan, z aralara karyak sava ras kullan hafif silh. rhl n s nda lan rokfor * Koyun stnden yap mahzenlerde olgunlar ii zel kfl peynir. lan, tlan,

rokfor peyniri * Bkz. rokfor. rokoko * XVIII. yzy ba Fransa'da ok geerli olan, kavisli izgileri bol, gsteri bir bezeme slbu. l n nda li * Bu slpta olan. * Bir ki i canland oyuncunun sylemesi ve yapmas ili ran gereken hareketlerin genel ad . * Bir i bir kimse veya stne d grev. te eyin en * Gerek olmayan davran gsteri , . * bir oyunda grev almak.

rol

rol almak

rol at mas * Toplumun statlere ba olarak beklediveya buyurdu iki veya daha fazla kar nda ferdin l i u ey s gsterdieli istekler, davran i ik lar. rol ifls * Buyruklar veya beklentilerin ynelttidurumda ortaya davran zl n i kan k. s rol kesmek * yalan, uydurma sz sylemek veya iten olmayan davran bulunmak. larda rol oynamak * oyunda rol almak. * (birinin bir i nemli etkisi olmak. te) rol yapmak * davran larda itenlik bulunmamak. rolc rolclk * Rol yapan kimse. * Rol yapma durumu.

rol olmak * etkisi bulunmak. rolne kmak

* oyunda belli bir ki i sahnede oynamak. ili rom * kamndan yap eker eker l elde edilen z suyun, mels ve art n mayalandlarak kurutulmas rken klar r yla elde edilen alkoll sert iki. Romal * Roma halk olan. ndan roman * n veya evrenin karakterlerini, greneklerini inceleyen, servenlerini anlatan, duygu ve tutkular nsan n zmleyen, itibar veya gerek olaylara dayanan uzun edebiyat tr. Roman * ingene.

Roman dilleri * Ltinceden tremi ayan diller. ya romanc * Roman yazar . romanc l k * Roman yazma sanat . romanesk * Roman zelliolan. i * Romanla ilgili olan. * Duygusal, d . romanist * Roman dilleri uzman . romanlarma t * Romanlarmak i t i. romanlarmak t * Bir konuyu roman biiminde yazmak. Romanoloji * Roman dilleri bilimi. romans * Sekiz hecelik dizelerden olu bir mu spanyol tr. iir * trnde ve piyano iin haz ark rlanm genellikle k biiminde beste. , t'alar romantik * Davran nda duygu ve co lar kunun a lde etkisi bulunan. r * Romantizm ile ilgili. * Romantizm r olan yazar. ndan romantiklik * Romantik olma durumu. romantizm * XVIII. yzy l sonunda ba layan; duygu, co ve sembole a yer veren sanat ak . ku r m * Duygusal e ilim. * Romantik ortam veya durum. Romanyal * Romanya halk olan kimse. ndan

romatizma * Kaslarda ve zellikle eklemlerde kendini gsteren al rhastal n genel ad klar . romatizmas tutmak * romatizma a lar lamak. r ba Romen * Roma halk olan kimse. ndan Romen rakamlar * Romal lardan kalma, say gstermek iin kullan I, V, X, L, C, D ve M i lar lan aretleri; s yla 1, 5, 10, 50, ras 100, 500 ve 1000 rakamlar gstermeye yarayan i n aretler. rondel rop * Ortas delik yuvarlak para. * o tek para kadgiysisi. u n

ropd ambr * Ev iinde giyilen stlk. rosto * Ha ktan sonra veya do land rudan do k larak pi ruya zart irilen, dilim dilim kesilen et. rostoluk rot rota * Rosto yapmaya elveri(et). li * Motorlu ta tlarda direksiyon ile tekerlek aras ndaki ba y layan demir ubuk. lant sa * Bir gemi veya ua gidi n yn, izleyeceyol. i * Gr veya tutuma gre gidilen, izlenen yol. * Bir birimde al grevlilerin dzenli bir biimde yer detirmeleri. an i * Byk bir abuklukla dnerek i leyen ve saatte binlerce adet basan bir tr bas makinesi. m rotatifi * Rotatifte al kimse. an

rotasyon rotatif

rotay i detirmek * gidilen yolu detirmek. i * tutumunu de tirmek, izlediyoldan ayr i i lmak. rotil rotor roza * Bir tr pembe elmas. * Bu elmasla yap lmolan (tak ). rozbif * K lmak amac haz zart yla rlanmveya k lmsr eti paras zart . roze * Otomobilin n dzeninde yer alan para. * Bkz. dne.

* Bir tr pembe arap, gl . arab rozet nesne. * Yakaya tak iin e biimlerde yap bir kurulu sembol say ufak k veya metal lmak itli lan, un lacak t * Muslu gizli d un, enmi boruya vidaland yerin irkin grn kapatmak amac kullan nikel n yla lan veya krom kaplanmember biimli sac para. * Kap kolunun alt monte edilen metal para. na * Gney Anadolu sahillerinde yeti pembe ve beyaz iekleri olan ss bitkisi. en rfle * (sa iin) Deik tonlarda boyanma; yans i ma. rlns sz. rlnti * Motorlu ta tlarda motorun en az yak al ayar tla ma . * Poker gibi oyunlarda konu madan nce zaman kazanmak veya srlm olan paray rmak iin sylenen art

rlntide durmak (veya al mak) * moturlu ta tlarda, motor bo al ta mak. rlntiye almak * (motorlu ta motoru bo almak, bo al rmak. tta) a ta t * herhangi bir iyava i latmak. rltif rltivist * Ba c . nt rltivite * Ba , grelik, izafet. nt * Ba l , izaf, nisp. nt

rltivizm * Ba c grecelik, izafiye. l nt k, rle rlyef * Kabartma. rmork * Ba bir ta taraf ekilen motorsuz ta ka t ndan t. * De tirge. i

rmorkr * Yede ba ta gtren ta ve zellikle deniz ta . inde ka tlar t t Rnesans * XV. yzy ba ldan layarak talya'da ve daha sonra di Avrupa lkelerinde hmanizmin etkisiyle ortaya er klsik a kan, lk kltr ve sanat dayanarak geli bilim ve sanat ak . na en m rntgen * X veya gama nlarn miktar lm birimi. K n saltmas R. * Herhangi bir organ durumunu tespit etmek iin ekilen film. n

rntgen ekmek * herhangi bir organdurumunu tespit etmek iin film ekmek. n * bir olay btn gemi ve durumunu belirlemek. n ini

rntgenci * Rntgen nlar uzman . * Kad gizlice gzetleme al nlar olan erkek, dikizci. kanl rntgencilik * Rntgen nlar uzmanl. * Kad gizlice gzetleme al nlar dikizcilik. kanl, rntgenleme * Rntgenlemek iveya durumu. i rntgenlemek * Kad gizlice gzetlemek. nlar rportaj * Konusu bir soru turma, ararma olan gazete veya dergi yaz. t s * Radyo ve televizyon habercisinin ararma ve soru t turma sonucunda haz rlamoldu program, mlkat. u

rportajc * Rportaj yazan ve yapan kimse. rportajc l k * Rportajcn i n i. rportr * Rportaj yazan veya yapan kimse.

rprodksiyon * o altma. * Asl bozmadan yap taklit. n lan * Bir sanat eserinin kopyas taklidi. veya rtar rtarl rtu * Gecikme. * Gecikmeli, tehirli. * Foto l resimleri basmadan nce cam zerinde dzeltme i raf kta i. * Dzeltme amac yap detirme. yla lan i

rtu etmek (veya yapmak) * kusurlar giderme amac dzeltmek, de tirmek. yla i rtu u * Rtu yapan kimse. rtu lama * Rtu lamak i i. rtu lamak * Rtu yapmak. rtu lu rvan * Sporda veya oyunda yenilmi olan ayn n rakiple oynad ikinci oyun. rvanalmak * Rtu lm dzeltilmi yap , .

* ikinci kar may la kazanmak. Ru * Rutenyum'un k saltmas . ruam ruba ruba * En ok atlarda grlen, insanlara da bula lmcl bir hayvan hastal, saka an . * Giysi, giyecek. * Divan edebiyat drt dizeden olu ve belirli aruz kal ile yaz drdl. nda an plar lan iir,

rubidyum * Atom numaras atom a 85,48 olan, 1,53 yo 37, rl unlu unda, 39 C de eriyen, abuk oksitlenen, ttn, pancar gibi baz bitkilerde, maden sular bulunan, potasyuma benzer kimyasal element. K nda saltmas Rb. ruble * Birle Devletler Toplulu ik u'nda geerli olan para birimi. rubu ruf Rufa * Drtte bir. * at , dam. * Rufalik tarikat olan kimse. ndan

Rufaler karr * bu i kark ki bunu kimse zemez. yle Rufalik rugan * Ahmed Rifa'nin kurdu Snn bir tarikat. u * Ayakkab , anta vb. yap nda kullan parlak deri. m lan * Bu deriden yap lm . * On be ki iki tak aras oval bir topla oynanan oyun. er ilik m nda * Dinlerin ve dinci felsefelerin insanda vcuttan ayr varlolarak kabul ettiz, tin. bir k i * Canl duygu. l k, * En nemli nokta, z. * Esans. * Bedeni etkin k canl ilkesi, bedenin hayat gc. lan l k * Hayalet, grnmeyecek kadar zay f.

rugby ruh

ruh bilgini * Ruh bilimi uzman . ruh bilimci * Ruh bilimi ile u an uzman, ruhiyat ra , psikolog. ruh bilimcilik * zellikle din, sanat, ahlk gibi olaylar yanl tek olarak yaln ruh bilimsel a inceleme ve a zca dan klama, psikolojizm. * Ruh bilimini btn bilimlerin ve felsefenin temeli yapma e ilimi. * Mant ruh biliminin birbirine kar r . kla lmas t

ruh bilimi * Duyum, heyecan, d nme gibi olgular bunlaryasalar inceleyen bilim, ruhiyat, psikoloji. ve n n ruh bilimsel * Ruh bilimi ile ilgili olan, psikolojik. ruh knts * Ruhsal snt bunal k ve m. ruh doktoru * Ruh hekimi. ruh g * Ruhun bir bedenden ba bir bedene geerek varln ka srdrd inanc , tenash, reenkarnasyon.

ruh hastas * Ruh veya sinir hastalna tutulmu i, psikopat. ki ruh hekimi * Ruh hekimliile u an uzman, sinir hastal uzman i ra klar . ruh hekimli i * Ruh ve sinir hastal yla ki grlen nemli uyu klar ide mazl nleme, te ve tedavi ile u an klar his ra uzmanldal k . ruh karma as * Ruhsal snt k . ruh kazand rmak (veya vermek) * herhangi bir yeri veya canl eyi , hareketli, ne bir duruma getirmek. eli ruh lm * Ruhsal srelerin llmesinde kullan aralar yntemleri gerektiren bir ruh bilimi dal lan, ve , psikometri. ruh tesi * Ruhlarla ili kurma, gelecekten haber verme gibi ruh biliminin kapsam girmeyen ve onun dnda ki na incelenen olaylar kapsayan (alan), metapsi ik. ruh sa l * Ruh bak mdan sakl l olma. ruhan * Ruhla ilgili. * Din ve mezhep i lerini ele alan, bunlarla ilgili bulunan. * Manev. ruhaniyet * Ruhtan ibaret olma durumu. * lm kutsal bir kimsenin, bir inan gre srp gitmekte bulunan manev gc, manevlik. a ruhban * Rahipler.

ruhbaniyet * Rahiplerin evlenmeyerek ve dnyadan el etek ekerek ya amalar durumu. * Ruhbanl k. ruhbanl k * Ruhban olma durumu. * Ruhban sf n.

ruhen ruh ruhiyat

* Ruh bak ndan. m * Ruhla ilgili, ruhsal. * Ruh bilimi, psikoloji.

ruhiyat * Ruh bilimi uzman , psikolog. ruhiyat l k * Ruh bilimi ile u ma. ra ruhlu * Grn veya ruh durumu herhangi bir nitelikte olan. * Canl , etkili. * Ruhla ilgili olan, ruh, psi ik. * Ruh bilimi ile ilgili, ruh bilimsel, psikolojik. * msaade. zin, * belgesi, ruhsatname. zin * Bir izin belgesi gerektidurumlarda iznin verilmesi dolayyla al para. i s nan * Yap lmas kullan vb. iin gerekli izni olan, ruhsat ve lmas olan. ruhsatname * Belli etkinliklerde bulunabilmek, kamu hizmet ve mallar yararlanabilmek iin ki nceden ndan ilere, belirlenmi bazartlara uyma kayd idarece verilen izin, ruhsat. yla ruhsats z * Yap , kullan lmas lmas iin gerekli izni olmayan, ruhsat vb. olmayan. ruhsuz * Cans gsz, etkisiz, miskin. z,

ruhsal

ruhsat

ruhsatiye ruhsatl

ruhsuzla ma * Ruhsuzla i mak i veya durumu. ruhsuzla mak * Ruhsuz duruma girmek. ruhsuzlarma t * Ruhsuzlarmak iveya biimi. t i ruhsuzlarmak t * Ruhsuz duruma getirmek veya sokmak. ruhsuzluk * Ruhsuz olma durumu. ruhu (bile) duymamak * hi haberi olmamak, anlamamak. ruhu olsun! ad

* (ller iin) sevinsin, mutlu olsun. ruhum! * sevgi anlatan bir sz. ruhunda gne amak * rahatlamak, huzura ermek. * sevinmek, ne elenmek, co mak. ruhunu etmek ad * lm kimseyi anarak onun ruhunu memnun etmek. bir ruhunu teslim etmek * lmek. ruj rujlama * Rujlamak iveya durumu. i rujlamak rujlanma * Ruj srmek. * Rujlanmak i i veya durumu. * Dudak boyas .

rujlanmak * Ruj srmek. rulet * Bir bilyenin, dnmekte bulunan derin tepside yaznumaralar ve siyah ile k z l ndan rm renklerden birinin zerinde durmas kazanan yla belirten kumar arac bununla oynanan kumar. ve * Pastac n, terzilerin vb.nin kulland di kk demir ark. lar li, rulman * Mekanik ve elektrikli sistemlerde kayma srtnmesi yerine bir yuvarlanma srtnmesi sa layarak enerji kay n plar azaltmak iin yataklar ile muylular aras yerle na tirilen para. rulo * Drlerek boru biimi verilmi veya k tomar. deri t * Boya i lerinde kullan emici zelli sahip snger veya sentetik silindir. lan e * Silindir biiminde, iine deik malzeme konularak haz i rlanmkfte, pasta, dondurma. * Mslman lkelerde oturan Yunan as kimse. ll * Rumlara ili Rumlarla ilgili. kin, * Do Roma u mparatorlu srlar u n iinde ya ayan, Roma yurttahaklar sahip olan halk. na * Anadolu.

Rum

Rum ate i * Denizde veya karadaki sava Bizansl kullan ve srekli yanan ate larda larca lan , grejuva. rumba * Kba'dan Amerika ve Avrupa'ya yay bir dans. lan * Bu dansmzi n i. * Rumlarkulland yeni Yunanca. n * Osmanlmparatorlu zaman Avrupa topraklar ya Trklerden olan kimse. u nda nda ayan

Rumca Rumelili

Rumen

* Romanya halk veya bu halksoyundan olan kimse. ndan n * Romanya ve Rumenlerle ilgili olan ey.

Rumence * Rumen dili. Rum * Milad takvimden 13 gn geri bir gne takvimi olan Rum takvim ad kullan nda l r. * Anadolu ile ilgili, Anadolu'ya ba, Anadolu'da ya l ayan. * Bizans mparatorlu ve bu imparatorlu egemenlialt una un i ndaki kimselere ili kin. * Anadolu Seluklularn slplard filiz, yaprak ve hayvan motiflerinden olu dola ssleme. n t klar mu k

Rumla ma * Rumla iveya durumu. mak i Rumla mak * Rum dilini benimsemek. Rumlarma t * Rumlarmak iveya durumu. t i Rumlarmak t * Rum dilini ve kltrn benimsetmek. Rumluk * Rum olma durumu. rumuz * Sembol, simge, remiz. * Gizli anlamlar i olan aretler ve szler. * Rumuzu olan. * Bkz. rn. * Bkz. rnik. * Hindistan'da ve Asya devletlerinde para birimi. Rus * Rusya Federasyonu'nda ya Do Slav halk bu halksoyundan olan kimse. ayan u veya n * Rusya veya Ruslarla ilgili olan ( ey).

rumuzlu run runik rupi

Rus ruleti * Toplu tabancada bir tek mermi b larak topun geli rak igzel dndrlmesi ve ba dayayteti bir kez a p in ekilmesiyle karkl iki ki kar kl ve l inin oynad lm oyunu. l Rus salatas * Patates, bezelye, pancar, havu, h tur kapari, mayonez ile yap salata. yar usu, lan Rusa * Rus dili.

Rusla ma * Rusla i mak i veya durumu.

Rusla mak * Rus dilini benimsemek. Ruslarma t * Ruslarmak iveya durumu. t i Ruslarmak t * Rus dilini ve kltrn benimsetmek. Rusluk rusta * Rus olma durumu. * Kyle ilgili, kyl.

rutenyum * Atom numaras atom a 101,07, yo 44, rl unlu 12,3 olan, 2400 C de eriyen, sert ve klgan, havada u r kolayca oksitlenen bir element. K saltmas Ru. rutherfordyum * Kuratovyum elementine Amerikal n verdiad. K lar i saltmas Rf. rutin * Allagelen, s radan, s radanl e k, itlilik gstermeyen, allagelmi dzen iinde yap lan. * Al kla elde edilmi kanl beceri. rutubet * Yak, nem. l rutubetlendirme * Rutubetlendirmek i i. rutubetlendirmek * Rutubetlenmesine yol amak. rutubetlenme * Rutubetlenmek i i. rutubetlenmek * Nemlenmek, slanmak. rutubetli * Rutubeti olan, nemli.

rutubetsiz * Rutubeti olmayan. ruz * Gn.

ruziklenmek * Sefil bir biimde gn geirmek veya geinip gitmek. ruzname * Osmanl Devletinde defterdarl gnlk hdiselerin yaz kk defter. kta ld ruzname * Gnlk olaylaryaz defter. n ld * Gndem. * Olaylarzaman s na gre yaz n ras lmbulundu defter. u

ruzname tutmak

* gnlk olaylar deftere yaztoplamak. bir p ruzu eb * Gece gndz, srekli. rbap rcu * Bkz. rebap. * Geri dnme, szn geri alma, cayma, tersinme. * Kay t m.

rcu etmek * geri dnmek. rcu hakk * Bir demede bulunmu olan kimsenin bu deme iin bundan yararlananlara geri dnp ba vurabilmesi. rhan * stnlk, ye lik. rhan hakk * Bir hakk s bak ndan kendinden sonra gelen hakka ncelik tan . n ra m mas resa rfeka rk * ne do e ru ilme. * Namazda elleri dizlere dayay ne do e p ru ilme. rkn * Bir en gl ve sa yn. eyin lam * Bir kurulun, bir toplulu en nemli yelerinden her biri. un rk * Gln bir biimde giyinip sslenen (kad n). rk lk rn rnik * Rk olma durumu. * Rnik yaz harflerin her biri. daki * Rn yaz lardaki biimleri and yaz ran stili. * Ba kanlar. * Arkada lar.

rping sistemi * Kapal kazanlarda nce bas artp sonra d nc r rerek uygulanan a koruyucu s emdirme yntemi. aca v rstik * Ky evi veya ky grn veren, k rsal. * Pencere stlerine tak ah korni lan ap . * Vergiler. * Baz mallardan devlete al vergiler. nan

rsum rsumat

rsup rsva rsval k

* Tortu, kel, kelti. * Ay planacak hlde olan, rezil. * Rsva olma durumu.

r dn isbat etmek * kanunlara gre ergin say ya gelmi lacak a olmak. r eym r t r tiye r vet * Yaptlmak istenen bir i yasa d kolaylveya abukluk sa r te k lanmas bir kimseye mal veya para iin olarak sa lanan kar. r almak vet * r olarak verilen paray mal vet veya kabul etmek. r vermek vet * bir grevliye bir iyapt iin para veya mal vermek. i rmak r yemek vet * bir iyapmak iin birinden r almak. i vet r veti * R alarak i vet gren kimse. * O ulcuk, embriyon. * Erginlik. * Ortaokul derecesinde olan e kurumu. itim

r vetilik * grmek iin r alma tutumu. vet rtbe * Mertebe, derece, paye. * Subay, astsubay ve polislerin sahip oldu derece, mevki. u * Rtbesi olan. * Rtbesi olmayan, k demsiz. * D . * Gerekle imknsdurum, hayal. mesi z * Gerekle beklenen ve istenen umut. mesi ey, * ola d, ok gzel. an

rtbeli rtbesiz rya

rya gibi

ryalar girmek na * ryas grmek. nda * bir eyden ok etkilenmek, ok korkmak.

ryas kmak * (grlen rya) gerekle mek. ryas grememek nda * olaca , gerekle ini hi d n ece nememek. ryas grse hayra yormamak nda * hatve hayalinden geirmemek, olaca inanmamak. r na ryet * Grme. rzgr * Havanyer de tirmesinden olu esinti, yel. n i an

rzgr almak * yel esen bir yerde bulunmak. rzgr alt * Poca. rzgr ekip f na bimek rt * yapt bir ktl ok daha kts ile kar mak. n la rzgr gelecek delikleri t kamak * istenmeyen bir durum veya geli meye karher trl nlemi almak. rzgr gibi * abucak, ok h . zl rzgr gl * Pusula kadran yap r rzgrlarynn ve ad gsteren levha. na lan, t n n rzgr tutmak (veya tutmamak) * rzgra ave kapal k bulunmak. rzgr st * Bkz. orsa. rzgrlama * Rzgrlamak i i. rzgrlamak * Estirmek, savurmak. rzgrlanma * Rzgrlanmak i i. rzgrlanmak * Yel esmeye ba lamak. * Yele kardurmak. rzgrl * Yel esen, yelin esti yelli. i, rzgrl havankuytusu, ya n murlu havanuykusu n * rzgrl havada kuytu bir yer, ya murlu bir havada da uyku tercih edilir. rzgrl k * Kap stlerine konulan e saak biimindeki rtme. ik * Rzgrdan korunmak iin giysilerin stne giyilen bir tr stlk.

rzgrs z * Rzgr olmayan, rzgr tutmayan, yel esmeyen. S s, S * Kkrt'n k saltmas .

* Trk alfabesinin yirmi ikinci harfi. Se ad verilen bu harf ses bilimi bak ndan tmsz sc eti m z di nszn gsterir. -sa / -se -sa / -se * eki: (ise'den k art salma, vurgusuz) alr-sa (kazan okur-sa (adam olur) vb. r), -sa / -se saadet * simden fiil treten ek: umur-sa-mak, mhim-se-mek, nem-se-mek vb. * Mutluluk, ongunluk, mut, kut. * Dilek eki: (param) ol-sa, (bahar) gel-se vb.

saadet asr * Hz. Muhammed'in ya dnem. ad * Devrisaadet. saadet zinciri * Bir dizi mutluluk. saadethane * Yksek rtbeli kimselerin evi. * Mutlu ve huzur iinde ya lan yer. an saadetle * gle gle yerine kullan bir u lan urlama sz. saadetle saadetlu unvan. saat * "Gle gle" anlam esenleme sz. nda * Osmanl dneminde korgeneral ile albay aras ndaki rtbeli subaylara ve bu derecedeki vezirlere verilen

* Bir gnlk srenin yirmi drtte birine e altmdakikalzaman dilimi, zaman paras it, k . * Vakit, zaman. * Bir i yap belli bir zaman. in ld * Yryerek bir saatte al yol. nan * Gnn hangi saati oldu gsteren alet. unu * Saya.

saat cam * Saat kadran rakamlar detkilerden koruyan zel yap ve n lmcam. saat a s * Konum geninin iinde bulunulan yerin saatini veren a. s saat ayar * Vaktin ve saatin dzenli akn lamak amac yap ayar. sa yla lan saat ba

* Her saatin ilk dakikalar saat. , tam saat bagaliba! * bir toplant herkesin dalsustu da, p unda, bu durumu fark eden bir kimsenin syledi sz. i aka saat bu saat * ele geen f rsattan yararlanman tam zaman n . saat cebi * Saat konulmak zere pantolonlara zellikle yeleklere yap cep. lan

saat ie i * Bir tr iek. saat dairesi * Bir y zdan ve g kutuplar geen byk daire. ld n ndan saat dilimi * Greenwich ba boylam itibaren yer yzn 24 paraya ay 15' lblmlerden her biri. lang ndan ran, k saat fark * Dnyan dn n nden ve meridyen farklndan olu zaman aral. an saat gibi * tam bir dzgnlkte, dakik.

saat gibi i lemek * hi aksamadan, ara vermeden al mak. saat kulesi * Bkz. kule. saat on bir buu almak u * yaok ilerlemi bulunmak. saati saatilik * Saat yapma, onarma veya satma i i. saati almak * bir vakti gelmek. eyin saati saatine * Tam vaktinde. saati saatine (veya dakikas dakikas uymamak na) * ssdurumu, huyu demek. k k i saati tutmak * saate bakarak bir i ne kadar srd hesaplamak. in n saatlerce saatli * Uzun sre, uzun uzad ya. * Saati olan, saati bulunan. * Saat yapan, onaran veya satan kimse.

saatli bomba * stenilen saatte patlamas nceden ayarlanmbomba.

saatlik saba saba

* Herhangi bir saat sresince yap veya olan. lan * Klsik Trk mzi bir birle makam. inde ik * Bkz. kaba saba.

saba

* Sabahleyin gn do usundan esen hafif ve yumu rzgr. ak

saba rzgr * Sabah vakti gn do usundan esen yumu ve hafif rzgr, sabah yeli, saba. ak sababuselik * Klsik Trk mzi bir birle makam. inde ik sabah * Gndzn, gnn ba c lang. * Gne do u andan kadar geen zaman, sabahleyin, sabah vakti. in du leye sabah ak am * Her vakit, daima, srekli, devaml . sabah ezan * Sabah namaz vaktini duyuran ezan. sabah kahvalt s * Sabah vakti yenilen yemek. sabah keyfi * Sabahleyin ge kalkma, yatak keyfi yapma. sabah ko usu * Sabahleyin spor amac yap ko yla lan u. sabah namaz * Gnde be vakit k namazdan ilki olan ve sabahleyin eda edilen namaz. l nan sabah ola, hay r ola * "Sabah olsun, o vakte kadar i belki dzelir" anlam kullan nda l r. sabah sabah * Sabahleyin, erkenden. sabah yeli * Sabahleyin gn do usundan esen hafif ve yumu yel, saba rzgr ak . sabaha kmamak * sabaha kadar ya ayamamak, sabahtan nce lmek. sabaha do ru * Gecenin sabaha yakbir zaman n nda. sabah * Nbeti sabaha do olan veya sabaha rastlayan kimse. ru * Uyumadan sabah bulan kimse. * Okula leden nce giden renci.

sabah kahvesi * Sabaha kadar akalan veya sabaha kara kahve. k lan

sabah bulmak (veya etmek) * sabaha kadar uyumamak, sabahlamak. sabah krnde n * sabah en erken saatinde, erkenden, ortaliyice ayd n k nlanmadan. sabahki * Sabah olan, sabah yap lan.

sabahlama * Sabahlamak i i. sabahlamak * Bir yerde sabaha kadar kalmak. * Herhangi bir sebeple btn geceyi uyumadan geirmek. sabahlar hayrolsun! * gnayd n!. sabahlar * Sabah vaktinde. * Her sabah. sabahlatma * Sabahlatmak i i. sabahlatmak * Sabahlamak i yapt ini rmak. sabahleyin * Sabah vaktinde, sabahilk saatlerinde. n sabahl sabahl k * Bkz. ak sabahl aml . * Sabahlar yataktan kalk geici olarak giyilen stlk. nca * Sabahla ilgili, sabaha zg; sabaha yetecek kadar. * Sabaha zg olmak zere. * Sabahleyin, sabah sabah.

sabahtan

sabahtan ak ama * btn gn. sabahy z ld * Afrika'da yeti sert ve kaba dokulu, turuncu sar en renkli a (Nauclea didemichii). a saban * Tarlay ekilir duruma getirmek iin ift sren hayvanlarko n uldu demir ulu tar arac u m . saban bal * Dev kpek balgillerden, boyu 5 m kadar olabilen, kuyru sabana benzer bir kpek bal, deniztilkisi u (Alopias vulpes). saban demiri * Saban toprayarmaya yarayan taban k na tak demir. n sm lan saban kemi i * Burun bo luklar birbirinden ay eperi arkas bulunan ince uzun kemik. n ran nda

saban kula * Saban topra alt stne getiren blm. n, n n saban srmek * toprasabanla kazalt st etmek. p * gre yzkoyun hasm te, ayaklar tutup yerde srmek. ndan saban tuta yap el a kalmaz n na an * iftilik yapan veya al a kalmaz. an sabank ran * Kay ran. k sab k * Geen, nceki, eski. sab ka * Gemi bulunan gemi ey, bulunan olay. * Gemi i te lenmimahkemece ispatlan cezaland , p r olan su. lm

sab kayd ka * Adl sicilden verilen bilgiye gre bir kimsenin sab durumunu gsteren yaz ka . sab kal * Sab olan. kas

sab z kas * Sab olmayan. kas sab r dayan. * Ac , yoksulluk, haks k gibi zc durumlar kar nda ses zl s karmadan onlar gemesini bekleme erdemi, n * Olacak veya gelecek bir tel eyi gstermeden bekleme.

sab dmeyvesi tatlr r acr, d * sabretmenin zor bir i oldu ancak gzel sonu verdi anlat unu ini r. sab r etmek * Bkz. sabretmek. sab r ta * ok sab kimse. rl sab rla sab rl sab z rs * Sabgstermeyen, sabr r olmayan. sab zlan rs * Sab zlanmak iveya biimi. rs i sab zlanma rs * Sab zlanmak i rs i. sab zlanmak rs * Sab davranmamak, sab zlgstermek. rl rs k * Sabgstererek, sab davranarak. r rl * Sabgsteren, katlanan, sabreden. r

sab zl rs k * Sabgstermeme, sab davranmama durumu, sab z olma durumu. r rl rs sab zl rs kla * sab r gstermeyerek; merakla. sabi * Kk ocuk. sabit * Yerinden oynamayan, yer de tirmeyen, dura i an. * Gereklitespit edilmi tlanmolan. i , kan * De meyen, hep ayn i kalan, nceden ayarlanm .

sabit fikir * Saplant . sabit kalem * Kopya kalemi. sabit olmak * bir varl, gereklikesin olarak belli olmak. eyin i * dura durumda bulunmak. an sabite * Bir formlde geen ve nceden belirlenmi bulunan de mez nicelik. i * Dura y z. an ld

sabitkadem * Sreklilik gsteren. * Szne sad szn tutan ve yerine getiren. k, sabitle me * Sabitle i mek i. sabitle mek * Sabit duruma gelmek. sabitle tirme * Sabitle tirmek i i. sabitle tirmek * Sabit duruma getirmek. sabitlik sabo * Sabit olma durumu. * Genellikle birok Avrupa lkesinde giyilen tahta ayakkab . * zerinde deri vb. bir bant bulunan bir tr sandal. * Baltalama.

sabotaj

sabotaj yapmak * y kmak, tahrip etmek, kullan durumdan l r karmak. * bir iktl i s olarak bozmak, baltalamak. sabotajc * Sabotaj yapan kimse, baltalc y. sabotajc l k

* Sabotaj yapma. sabote * Baltalama. sabote etmek * baltalamak. sabreden dervi murad ermi na * beklemesini bilen kimse sonunda amac ula na r. sabretme * Sabretmek i i.

sabretmek * Sabgstermek, sab davranmak. r rl sabreyleme * Sabreylemek iveya durumu. i sabreylemek * Sabgstermek durumu. r sabr mak (veya tkenmek) ta * artkatlanmaz, dayanmaz duruma gelmek, sabr k kalmamak. sabuh * Sabah vakti iilen iki. sabuk * Bkz. abuk subuk.

sabuklanma * Baz hastal klarda grlen abuk sabuk konu anlamsdavran ma, z larda bulunma gibi belirtiler gsteren ruh bozuklu hezeyan. u, sabuklanmak * Abuk sabuk konu anlamsdavran gsterme biiminde belirtileri olan ruhsal bozuklu ma, z lar a yakalanmak. sabun * Kirli ve ya leyleri temizlemekte kullan trl ya alkaliler birle lan, larla tirilerek yap madde. lan * Bu maddenin kaldurumunda olan biimi. p

sabun a ac * z suyu kpren a alara verilen ad (Sapindaceae). sabun bal * Atlas okyanusu klar ya ve bol miktarda mukus salg y nda ayan layan kk bedenli bal(Rypticus k saponacens). sabun kp gibi snmek * gsteri olmakla birlikte en hafif bir etki ile yok olmak. li sabun otu * ven. sabun ta * Terzilerin kumai aretlemek iin kulland , ye klar ilimsi veya beyaz renkli, sertli1 olan magnezyum i silikat. sabun tozu

* Toz durumunda olan sabun. sabuncu * Sabun yapan veya satan kimse. sabunculuk * Sabun yapma veya satma i i. sabunhane * Sabun yap yer. lan sabuniye * Bir tr ni helvas asta .

sabunlama * Sabunlamak i i. sabunlamak * Herhangi bir sabun srerek y eyi kamak. sabunlan * Sabunlamak iveya biimi. i sabunlanma * Sabunlanmak i i. sabunlanmak * Sabunla y kanmak. sabunla ma * Bitkisel veya hayvansal ya n sabun durumuna dn lar mesi. sabunla mak * Sabun durumuna gelmek. sabunlarma t * Sabunlarmak i t i. sabunlarmak t * Bir maddeyi sabun durumuna dn trmek. sabunlay * Sabunlamak iveya biimi. i sabunlu * inde sabun eritilmi . * Sabun srlm fakat durulanmam . * sabun konulan kk kap. ine * Sabun yap na elveri olan. m li * inde sabun bulunmayan. * Sabun srlmeden. * ok sab. rl * Gemi safras .

sabunluk

sabunsuz

sabur sabura

sac

* Yass demir elik rn. * Bu nesneden yap d lm bkey pi arac irme . * Sactan yap lmolan.

sac bre i * Mayalanmhamurun yufka hlinde a iine k l p yma, spanak, kavrulmu an gibi malzeme so konulmas yap ve sacda pi yla lan irilen bir tr brek. sac ekme i * Mayalanmhamurun oklava ile daire eklinde a sac zerinde pi l p irilmesiyle elde edilen ekmek. sac kavurmas * Orta ya ve f k bykl l nd nde do ranmkoyun etinin a ate pi te irilmesi ve sonra so domates, r an, yebiber, dereotu eklenmesiyle haz il rlanan karmtekrar kk ate pi n s te irilmesiyle yap bir yemek tr. lan sac kebab * Sac zerinde ate pi te irilen kebap. sacaya * zerine tencere, tava gibi koymaya yarayan, ate eyler zerine oturtulan, ayakl ember veya gen biiminde demir destek. sacayak sa * Ba derisini kaplayan k llar. sa * Kuyruklu y z ekirde saran kl yuvar ld ini gaz . * Bkz. sacaya .

sa a artmak * Bkz. sa sakal a artmak. sa ba * Salar tm. n

sa rgs * Naki lerinde bir tr motif ad . sa saa * Salar tutarak. ndan

sa saa ba a (sa saa ba a gelmek veya dv ba ba mek) * (daha ok kad iin) k ya h nlar yas rpalayarak kap mak. sa sakal a artmak * o i uzun zaman al emek vermi te , m olmak. sa sakala kar m * sa t ve rauzam zensiz bir durumda. , saak * Baz giyim e nda veya d yalar emeliklerde kuma kenarlar dikilen ssl iplikten pskl. na * (havlu, hal iin) Kenarlardaki iplik pskl. vb. * Bir yapn herhangi bir blmn gne ya n ve murdan korumas o blmden d ta n ve alt iin, k a bo olarak yap rt. ta lan * Bir gaz ortama yerle tirilen ve yksek bir potansiyel verilen ve nesnenin yzeyinde olu k olay an . * Grn saaand pskl. ran, saak bulut

* ty gibi saakl nce, grn olan buz paralar olu beyaz bulut, sirrus. ndan mu saak kk * Bu dayda oldu gibi as u l kkn evrisindeki ek kklerin geli mesiyle olu kk toplulu an u. * Kk bo n hemen alt k ndan ba p ok dallanmolarak toprakta yzeysel azn sm lay ekilde geli kk. en saak pmek * sarayda bayramla trenine kat bykler, padi n taht sark saaklar pmek. ma lan ah ndan t hal lm n saaklanma * Saaklanmak i i. saaklanmak * Kenarlar saak gibi olmak. saakl saalama * Saalamak i i. saalamak * Samak, serpmek. saalanma * Saalanmak i i. saalanmak * Sa lmak, dklmek. sa * Gelinin ba a lan iek, ndan asa eker, arpa, para gibi eyler. * D arma . n an sa armak baa * ya lanmak. sa bitmedik (yetim) * do ok olmam(yetim). al sa lmak (veya sa k atmak) * gelinin ba iek, arpa, para samak. ndan eker, sa sakal gibi akar * st baperi bir hlde. an sa topuklar dvmek n * sa uzun olmak. ok sa uzun akl sa k * eskiden kad a nlar a lamak iin kullan bir sz. lan sa k * Sa serpilmi lm , . * Asa k k. * Saaolan.

sa dklmek l p * gere inden veya kald rabilece inden ok harcamak. * iindekini sylemek. sa l * Sa iveya biimi. lmak i

sa lma sa lmak

* Sa i lmak i. * Samak i lmak. i yap * Da lmak, yay lmak. * A sa l lmak. p

saak m m n kara , nne d grrsn nce * acele etme, sonucun ne oldu biraz sonra anlars unu n. sa (sakal kar ya na na) mak * sa (sakal ) akla maya ba lamak. sa ak d na mek * sa armaya ba a lamak, ya lanmak. sa ba bakmadan na na * ilerlemi yak ya na mayacak biimde. sa ba yolmak n n * ok zlmek, zntsnden dvnmek. sa sprge etmek n * (kad zveri ile alp hizmet etmek. n) sa nt * Sa da dknt. l ey p lan

sasavurmak p * paras d n ncesizce, bo harcamak. una sa * Samak i i veya biimi.

sa rma t * Azar azar samak, da tmak, serpmek. * Rastgele samak. sa rmak t * Da tmak. * Rastgele gemek. sak ran * Bir mantarolu n turdu k dken bir deri hastal, k ran. u, llar lk

salar trl olmak iki * yailerlemi bulunmak. sal * Sa olan. sal e me * Bir tr me (Quercus cerris). e sal sakall * Ya lanm(kimse), akl olmas ba nda gereken. sama * Samak i i. * Yersiz, akla ayk, tutarssz. r z

* Bir tr bala serpme a k , . * Avda kullan fi lan eklerin iine konulan, trl boylardaki kk ve yuvarlak kur tanesi. un * Akla uygun olmayan, yersiz bulunan, pestenkerani. * Byle sz syleyen veya i yapan. sama sapan * ok tutars ok sama. z, sama sapan konu mak * ne syledi bilmeden d ini ncesiz, tutarskonu z mak. samac * Sama sapan sz syleyen kimse. samak * Bir ortal da eyi a tmak, dkmek. * (k ve iin) Yaymak. s * Belli bir gr d , nceyi yaymak. samalama * Samalamak i i. samalamak * Anlams gereksiz, tutars sama sapan szler sylemek. z, z, samala ma * Samala durumu veya i mak i. samala mak * Sama davran larda bulunmak. samal k * Sama konulan yer. * Yeri ve de olmayan sz, davran eri . * Sa olmayan. * Dkmclerin kulland a atan yap p. lmkal sada sadak sadaka * Bkz. seda. * ok konulan torba veya kutu biiminde k ine l f. * Dilenciye verilen para. * Yoksullara yard olarak kar ksverilen m z l ey. * bal sa gl dostluk. ten l k, lam, * ba, sad ten l k. sadakatlilik * Sadakatli olma durumu. sadakatsiz * Sadolmayan. k

sas z saula

sadakat sadakatli

sadakatsizlik * Sadakatsiz olma durumu. sadakatsizlik gstermek * sadakatsiz oldu ortaya koymak, a unu klamak. sadakl sadakor * Dz dokunmuasaman renginde bir tr ipek kuma , k . * Bu kuma yap tan lmolan. sadal * Bkz. sedal . sadaret sadas z sade * Osmanlmparatorlu unda ba vezirli sadrazaml verilen ad. e, a * Bkz. sedas z. * Ss, gsteriolmayan; yal gsteri i n, siz. * (kahve iin) ekersiz. * (sa:'de) Yaln yaln ancak, sadece. zca, z, * (slp iin) Yal sssz, anla r olan. n, l * Sadaolan.

sade birimler bl * Birden dokuza kadar olan say bl lar . sade kahve * konulmadan pi ine eker irilen Trk kahvesi. sade kek * katk ss maddesi kat ine ve lmadan yap kek. lan

sade suya * yaz. s sadece * Ba bir bulunmaksn, yaln ancak, sade. ka ey z zca,

sadede gelmek * konuyla ilgisiz szleri b rakarak as l konuya dnmek. sadele me * Sadele i yal ma. mek i, nla sadele mek * Yal bir durum almak, yal mak. n nla sadele tirme * Sadele tirmek i i. sadele tirmek * Yal bir duruma getirmek, yal t n nlarmak. sadelik * Yal olma durumu. n * Yal k. nl

sadet sadeya sad k

* Konu as ulan l konu, as l madde. * Stten lan yemeklik ya kar . * Do gerek. ru, * Dostlu ve bal iten olan, sadakatli. u l

sadkalmak k * (birine, bir baln eye) l srdrmek, ba kalmak. l sad kane * Sad ka. sad r * G sine. s, * Yrek, kalp. * Kazaskerlere verilen unvan. * Sadrazam sznn k syleni sa i. * grnen. kan,

sd r

sad r olmak * ortaya kmak. sadik * Sadistlik zelliolan. i * Sadist. * Sadik olma durumu. * Ba na ac kalar ektirerek cinsel doyum sa layan kimse. * Ba na ac kalar ektirmekten zevk duyan kimse. * Sadistlik niteli olan. inde * Sadiste yakr bir biimde. * Sadist olma durumu. * Sadiste davranma, sadizm. * Ba na ac kalar ektirme yoluyla cins doyum sa lama biiminde kendini gsteren bir tr sap k, sadistlik. kl * arp toku vurma. ma, ma, * Sars . nt

sadiklik sadist

sadiste sadistlik

sadizm sadme

sadra vermek ifa * gnl, yrerahatlatmak, ferahlatmak. i sadrazam * Osmanl mparatorlu unda ba bakan. sadrazaml k

* Sadrazam olma durumu. * Sadrazammakam grevi. n veya saf saf * Kat z, ar z, halis, has. ks , katks * Kurnazl akl a ermeyen, kolayl aldat kla labilen. * niyetli, art niyetsiz. yi saf ba lamak * s ralanmak, s girmek. raya saf d * Dizi d. * lgisiz, ba s i lantz, lemez. saf detmek * dizinin dna karmak. * ilgisini kesmek, i gere in inden alakoymak, i lemez duruma getirmek. saf kan * Irkn katkszelliklerini ta (at). n z yan saf saf saf saf safa safahat * Evreler, safhalar. safal safari * enlikli, e lenceli. * Dizilmi olarak, dizi dizi. * Safa, kolayca aldat larak. * Bkz. sefa. * Dizi, s ra.

* Afrikando n usunda toplu olarak yap vah lan hayvan av . * Toplu olarak ava kma. * Genellikle ketenden yap k pantolon, byk cepli uzun ceket ve geni lan sa kenarl mantar apkadan olu av k an l. safa * Biraz saf. * (sa'fa) Saf bir biimde, saf olarak. safderun * Kolayca aldat saf. lan, safdil safer saffet * Kolayca aldat saf. lan, * Ay takviminin ikinci ay , sefer ay . * Temizlik, ar l k.

safha

* Evre. * Faz. * Kat z, duru, temiz. ks * Net. * (sa:'fi) Yalnolarak, yaln sadece. z z, * yass geni nce, ve metal nesne, levha. * Mavi renkli, de bir korindon tr, gk yakut. erli

safi

safiha safir

safir mavisi * Koyu mavi renk. safiyet * Safl temizlik. k, safla ma * Safla i mak i.

safla mak * Saf (I,II) durumuna gelmek. saflarma t * Saflarmak iveya durumu. t i saflarmak t * Saf durumuna getirmek. safl k * Saf olma durumu; temizlik, ar l k. * Kolayca aldat labilme durumu.

safra

* Gemileri ve her boyda deniz arac dengede tutmak, istenilen su dzeyine kadar bat n rabilmek iin, dip blmlerine konulan a k. rl * Baz k a n alt taraf tak a su iinde kalmas sa bal larn na lan, n n layan a k. rl * Balonlarda bulunan pilotlar ykselmek veya iniyava n, i latmak istediklerinde att a k. klar rl * Snt k , tedirginlik, rahats k veren kimse. zl safra * d.

safra atmak * snt k veren bir kimseden veya bir eyden kurtulmak. safra bast rmak * aln racak kadar az bir yemek. yat t ey safra kesesi * d kesesi. safra ye ili * Siyaha alan ye renk. il safral * Safras olan.

safran

* Ssengillerden, baharda iek aan, 20-30 cm boyunda, so bir kltr bitkisi (Crocus sativus). anl * Bu bitkinin tepeciklerinin kurutulmas elde edilen, baz yla yiyecek ve ieceklere tat, koku ve sar renk vermekte kullan toz. lan safran gibi * ok sar . safras kabarmak * al midesi bulanmak. ktan safsata * Bo , temelsiz, asz sz. ls * Sofizm.

safsatac * Bo , temelsiz, asz konu (kimse). ls an safsatac l k * Bilgicilik. sagar sagu sa * barda ki . * Baz hurma a alarn znden lan ve pirin gibi kullan ni n kar lan astal madde, Hint irmi bir i. * Vcutta kalbin bulundu taraf kar nda olan, sol kar . u n s t * Bu taraftaki yn. * Ekonomi ve siyasette eskiden yana olan, geleneki (kimse, gr ). * Sa esen. lam, * Katkz. s * Ya amakta olan. * Futbolda forvettekiler aras yer alan, sa ta bulunan oyuncu. nda ba * Ayar olan para, rk ake kar . tam t * Bir tak n, kalecinin nndeki iki savunucusundan sa m ynde yer alan oyuncusu.

sa

sa k a sa ake sa bek

sa karma * Boksta sa yumruk vurma. sa karmak * boksta sa rakibine yumruk atmak. elle sa ilimli e * Dnya gr sa l muhafazakrl yatkolan. c a, a n sa elinin verdi sol elin grmesin ini * birine yaptn iyiligizli tut. i sa eliyle sol kula gstermek n * k yoldan yap bir i sa lacak i dolambal yollardan geerek yapmaya al mak. sa esen

* Sakla, esenlikle. l sa gzn sol gznden sak nmak * ok k skan olmak. sa haf sa i * Futbolda oyun kurucular sa n ucunda yer alan oyuncu. * Futbolda, forvet aras yer alan be nda oyuncudan, sa ikinci yerde bulunan oyuncu. dan

sa kalmak * mrn devam ettirmek, ya amas srdrmek. n sa kanat * Futbol ve hentbolda hcum alann sa n taraf . sa kolu sa ol * ok gvendikimse. i * Ho giden bir davraniin "ok ya te a a, ekkr ederim" anlam sylenir. nda

sa olsun * biri iin sitem yollu bir sylenecezaman syleyenin iyi niyetini belirtmek amac szn ba ey i yla na getirilir. * para, al gc vb. ye gven duymay ma belirtir. sa para * Eskiden mecidiyenin on dokuz kuru hesab dendizaman sa para yerine kullan deyim, yla i lam lmbir rk para kar . t * Sa para. lam sa salim sa erit sa yap! * Hibir zarar grmeden. * Trafikte sa tarafta yer alan yol izgilerinin olu turdu blm. u * direksiyonu sa evirerek sa a yne git!.

sa kaymak a * siyasette ve ekonomide sa ilimli olmak. e sa sola a * rastgele yerlere.

sa sola bakmadan a * ortal kollamadan, saygzca. s sa alma sa almak * Sa kavu iyile l a mak, mek. sa c alt * Sa altma i yapan. ini * Asala do rudan do konak , ruya zerinde ortadan kald (il veya i ran lem). sa m alt * Sa almak i i.

* Sa altma itedavi. i, * Bir hastal yenecek etkenleri ve bu etkenlerin kullan yntemlerini bularak hastansnt n lma n k lar giderme, iyi etme i terapi. i, sa altma * Sa altmak i tedavi. i,

sa altmak * Sa kavu l a turmak, iyile tirmek, iyi etmek, tedavi etmek. sa anak * Birdenbire ba layan, genellikle k sren sa iddetli ya mur. sa anlar * Omurgal hayvanlardan ku sfn, gk kuzgunumsular tak n bir alt tak . lar nn mn m

sa eni be * Gzeli irkinden ay edebilme yetkisinin en ykse rt i. sa c * Parlmentolarda ba n sa oturan, gelenek ve greneklere, mevcut dzene ba kalan siyas gr kan nda l temsil eden ki i veya parti. sa l c k * Sa olma durumu. c

sa geri dnmek (veya sa geri etmek) dan dan * geri dnmek, geri dnp gitmek. sa d * D nde gelin veya gveye k lavuzluk eden kimse.

sa eme d i * Kar al nmayan, bogiden emek, aba. l a sa l d k sa rma d * Sa rma i d i. sa rmak d * Sa i yapt mak ini rmak. * Sa na sebep olmak. mas sa duyu * Do akla uygun yarg verme yetene akl ru, lar i, selim, hissiselim. * Do ile yanl birbirinden ay ve do yarg gc. ru rma ru lama * Sa olma durumu. d

sa duyulu * Sa duyusu olan. sa gr * Gerekleri yan lmadan grebilme yetene basiret. i,

sa grl * Sa grs olan, basiretli. sa grsz * Sa grs olmayan, basiretsiz. sa grszlk

* Sa grsz olma durumu, basiretsizlik. sa * Ku tersi, ku gbresi. sasolu olmamak * nas l davranacakestirilmez olmak. sasolu olmamak * olumlu mu olumsuz mu davranacabilinmeyen bir ki i olmak. sa c sa l * Sa i lmak i veya biimi. sa lma sa lmak * Sa i lmak i. * Sa i konu olmak. mak ine * (kuma Bir yerinden iplik p sklmek. n) k * Akmak, kaymak, a do h inmek. a ya ru zla * Sa i mak i. * St veren hayvan. * Sa yapan kimse. m

sa m

sa makinesi m * Sa hayvanlarstn sa mal n maya yarayan ve emme sistemi ile al alet. an sa ml sa k ml sa n * Do ruluk kural uygun olan. na * Szn anlat istenene tam kar k olmas uygun d niteli sahih. lmak l , tam mesi i, sa bilimler n * Denetlenebilir l ve hesaplara dayanan bilimler; dar anlamda matematik. sa solunu bilmemek n * d ncesiz, dikkatsiz olmak. sa r * itme duyusundan yoksun, i itmeyen (kimse). * Ses geirmeyen, yank yapmayan. * Is az veren, ge nan. y s * Vuruldu zaman ses vermeyen. u * St veren, sa mal. * Sa iin beslenen (hayvan). lmak

sa dilsiz r * Duymaz ve konu amaz zrl (kimse). sa duvar r * Ses geirimsiz duvar. sa etmek r * sa mas sebep olmak, i rla na itemez duruma getirmek.

sa kap r * Ses geirmez zellikte yal yap . t ve lm lmkap sa kef r sa nun r * Trkedeki nazal "n" sesini kar "kef" harfi. layan * Trkede genizden gelen "n" sesini veren "nun" harfi.

sa olmak r * sa duruma gelmek, sa mak. r rla sa pencere r * Ses geirmez zellikte yal yap t ve lm lmpencere. sa renk r * De ik renklerin veya boyalarkar ndan ortaya ve kesin bir ad i n mas kan olmayan renk. sa y lan r * Engerekgillerden, daha ok dak yerlerde ya l ayan, 65-75 cm uzunlukta, ok zehirli bir tr y (Vipera lan aspis). sa ma rla * Sa mak i rla i. sa mak rla * itemez duruma gelmek, sa olmak. r * (tencere, soba vb. iin) G narak ge pi s irmek. sa k rl * Sa olma durumu. r sa istem sa lam * niyet, hsnniyet. yi * Dayan , kolay bozulmaz, ylmaz. kl k * Zarar grmemibozulmam , . * Sakatlveya hastal bulunmayan, sakl hhatli. k l , s * Gvenilir. * Gerek, inan bir temeli olan. l r * (sa' Her hlde, muhakkak. lam)

sa ayakkab il lam de * bir kimsenin gvenilmez oldu belirtir. unu sa durmak lam * gcn, yetene ve cesaretini toplamak. ini sa kaz (veya sa lam a lama) ba lamak * i sonulanmas engel olacak in na eyleri ortadan kald rmak, i aksamadan yrmesini sa in layacak nlemleri almak. sa para lam * Uluslar aras piyasas kolayl detirilebilen ve kuru devaml para nda kla i koruyan veya ykselen para. sa lama * Sa lamak i i. * Bir problemin zm veya bir hesabdo unu denetlemek iin yap i mizan. n rulu lan lem,

sa lamak

* Bir i olmas gerekli durumu, in iin artlar rlamak, temin etmek. haz * Elde etmek, sahip olmak. * Bir i lemin do unu ortaya koymak. rulu sa lamak sa lamca * (ta aralar Yolun sa na gemek, sa bir biimde. t iin) yan lam * Olduka sa sa lam, lama yak n. * (sa la'mca) Sa olarak. lam

sa lamc * ini sa lama ba layan kimse. sa lamlama * Sa lamlamak i i. sa lamlamak * Sa bir duruma getirmek. lam * Bir durumun, bir szn do gerek oldu kan ru, unu tlamak. sa lamla ma * Sa lamla i mak i. sa lamla mak * Sa duruma gelmek. lam sa lamlarma t * Sa lamlarmak i t i. sa lamlarmak t * Sa bir duruma getirmek, peki lam tirmek. sa k laml * Sa olma durumu. lam sa lan sa lanma * Sa lanmak iveya biimi. i * Sa lanmak i i.

sa lanmak * Sa lanmak i konu olmak. ine sa c lay * Sa niteliolan, sa lam i layan. sa sollu l * her iki yanda olan. * her iki yandan. sa sollu l * Sa ve solda olan. da * Sa ve solda olarak, hem sa hem soluna. da na sacakla l * Sakla, esenlikle, rahatliinde. l k sacakla kal l * ayr l kalanlara sylenen bir esenlik sz, ho kal. rken a

sa lnda * ya amakta iken, ya arken. sa za ln * iki ierken "sakl l olmandile iiyorum" anlam sylenen sz. z iyle nda sak l * Vcudun hasta olmamas durumu, vcut esenli esenlik, s i, hhat. * Vcudun iyi veya kt olmas durumu. * Sacanl olma durumu. , , diri sak l * Sal k.

sak bilgisi l * Sa hastalanmadan nce korunmas ilgili bilimsel incelemelerle u an tdal ln, ile ra p , hijyen. sak bilimi l * Sak konular iine alan tdal l n p . sak evi l * Sak oca l .

sak grevlisi l * Sakla ilgili kurum ve kurulu grev yapan veya al kimse. l larda an sak hizmeti l * Sak konular ieren al alan l n ma . sak karnesi l * Sigortaln geindirmekle ykml bulundu kimselerin hastal nda, sak yoklama ve bak yla n u klar l mlar illar kullan defter. iin lan sak kurulu l * Kisa inceleyen ve denetleyen hekimler kurulu. i ln sak memuru l * Sak i l leriyle grevli kimse, sak teknisyeni. l sak merkezi l * Sak i l lerinin topluca grld yer. sak muayenesi l * Sak kontrol. l sak oca l * Kasaba ve kylerde hastalara bakmak iin a kurulu lan . sak olsun! l * zc bir durum veya bir zarar kar nda avunma sz olarak sylenir. s sak sigortas l * Hastalveya lm durumunda sigorta k irketinin yard n layan sigorta anla . m sa mas sak taramas l * Halk sa n dzenli bir biimde gzden geirilmesi. ln sak yurdu l * ehirlerde veya byk merkezlerde hastalara bakmak iin a kuruludar lan , ifa. sakl l * Sak durumu iyi olan, sa esen, s l lam; hhatli.

* Sa do gvenilir, gerek. lam, ru, sakl am l ya * Sak konular kurallar uygun olarak ya l ve na ama. saksal l saks l z * Sakla ilgili, hijyenik. l * Sak durumu iyi olmayan, sabozuk, s l l hhatsiz. * Sa do gvenilir olmayan. lam, ru,

saks k l zl * Saksolma durumu. l z sa ma sa mak * Memeyi parmaklar aras s nda karak stn ak tmak. * (bal ) Kovandaki peteklerden almak. * Yumak durumundaki bir zp amak. eyi * Aldatarak paras ekmek. n sa mal * St veren, sa sa . lan, ml * Bol st veren inek, sa lan. * Smrlen, kendisinden sa lan (kimse, lke vb.). kar lan * Sa i mak i.

sa inek mal * Aptal yerine konularak, kendisinden srekli sa kar lanan kimse. sa r * Memeli hayvanlarda bel ile kuyruk aras ndaki dolgun ve yuvarlaka blm.

sa kemi r i * Bel kemiile kuyruk sokumu kemiaras i i ndaki kemik. sa u * A t. sa sa u mak * lnn arkas parayla tutulan kadyksek sesle a ndan n lamak, a sylemek. t sa ucu * A . t

sa uculuk * Sa syleme i u an kimse. u iyle ra sa ya * Bkz. sadeya . sah * Bir do oldu belirtmek iin yap i eyin ru unu lan aret.

sah ekmek * bir yazn do oldu bu i n ru unu aretle belirtmek. saha * Alan.

saha avantaj * Bir spor kar mas yar la nda n yap alan ma ve seyirci deste sahip olma imkn man ld tan ine . sahabe * Hz. Muhammed'in meclislerinde ve konu malar bulunan kimseler. nda * Sahipler, sahip kanlar. * Koruma, kay rma.

sahabet

sahabet etmek * korumak, kay rmak. sahabeti Sahaca sahaf sahafl k * Sahafyapt i n , eski kitaplar toplay satma i p i. sahan sahanl k * inde yemek t veya yumurta gibi pi s lan eyler irilen, derinliaz metal kap. i * Yap ve baz larda ta tlarda kap nnde, merdiven ba nda veya ortas bulunan geni lar nda yer. * Sahan ald miktar kadar olan. n * El a ak seleklik, cmertlik. kl, l k, * Gerekten, gerek olarak. * Herhangi bir zerinde mlkiyeti olan kad ey n. sahici sahiden sahife sahih * Gerek, do sa hakik. ru, n, sahil * K, yaka, yal y . * Sahte olmayan, gerek, yapma kar . t * Gerek olarak, gerekten. * Sayfa. * Koruyucu, kayc r (kimse). * Bkz. Yakuta. * Genellikle eski kitap al satan kitap p .

sahavet sahi sahibe

sahil boyu * Deniz ks y. sahil izgisi * Ksal blgede denizin sakin oldu devrede suyun kara ile birle i hat. y u ti

sahil kordonu * K dili. y sahil eridi * Deniz ks yboyunca uzanan dzenli alan. sahile me * Sahile i mek i. sahile mek * Gerek bir durum almak, gerekle mek. sahile tirme * Sahile tirmek i i. sahile tirmek * Gerek bir durum almas sa n lamak, gerekle tirmek. sahip malik. * Herhangi bir stnde mlkiyeti olan, onu yasaya uygun bir biimde diledigibi kullanabilen kimse, iye, ey i * Herhangi bir niteliolan kimse, ehil. i * Bir i yapm stlenmi , veya bir eser ortaya koymu kimse. * Koruyan, arka gzeten kimse. kan,

sahip kmak * kendinin oldu ileri srmek. unu * korumak, koruyucu olmak, ilgilenip gzetmek. sahip k lmak * sahip olmas sa n lamak. sahip olmak * mlkiyetinde olmak, elinde bulundurmak. sahipk ran * Gl ve stn hkmdar. sahiplik * Sahip olma durumu, iyelik. sahipsiz * Kimsenin mal olmayan, iyesiz. * Koruyucusu, gzeteni bulunmayan, kimsenin sahip kmad.

sahipsizlik * Sahipsiz olma durumu. sahlep sahn * Salep. * Avlu. * Cami ve medreselerde umumun toplanmas mahsus st kubbeli, rtl yer. na

sahne

* zleyicilerin kolayca grebilmeleri iin genellikle yerden belli bir lde yksek yap oyun, mzik gibi lan, her tr gsteri yapmaya uygun yer. * Bir oyun veya filmin baca blmlerinden her biri. l * Grnm, grnt. * Tanolunan, gzlenen olay. k * Gsteri sergilenen e lence yeri veya tiyatro.

* Bir konu veya al evresi, al dal ma ma . sahne almak * sylemek ve gsteri yapmak amac gerekli dzenlemeleri yapmak. ark yla * s gelip sahneye ras kmak. sahne olmak * bir yerde bir olay gemek. sahneleme * Sahnelemek i i. sahnelemek * (oyun) Sahneye koymak. sahnelenme * Sahnelenmek i i. sahnelenmek * (oyun) Sahneye konulmak. * Bir durum, bir olay ortaya kmak, grnr olmak. sahneleyi * Sahnelemek iveya biimi. i sahneye kmak * (tiyatro, mzik vb. sanat iin) sanat izleyici nnde uygulamak, gstermek. lar n * kullan lmak, grnmek, ortaya kmak. sahneye koymak * tiyatro eserini veya mzikal bir oyunu, metin, oyun, yorum, dekor, mzik vb. birbiriyle uyumlu eleri duruma getirerek sahne iin uygulamak, sahnelemek. sahra * K r. * l.

sahra topu * Da topu gibi kat rt ta r s nda nmayatlarla ekilen top. p sahre sahte * Klte. * Bir asl benzetilerek yap dzme, dzmece. eyin na lan, * olmayan, yapmac ten k. * Dzmeci, sahtekr. * Sahte i yapma, dzmecilik, sahtekrl ler k. sahtekr * Sahte i yapan, dzmeci, sahteci. ler

sahteci sahtecilik

sahtekrl k * Sahtekr olma durumu veya sahtekryapt idzmecilik. n , sahtelik * Sahte olma durumu.

sahtiyan

* Tabaklanarak boyanmve cillanmderi.

sahtiyanc * Sahtiyan reten, alan veya satan kimse. sahtiyanc l k * Sahtiyancn i n i veya mesle i. sahur * Ramazan ay oru tutanlar gn do nda n madan nce belirli saatte yedikleri yemek. * Bu yeme yendivakit. in i

sahur yeme i * Sahur zaman yenen yemek. sahura kalkmak * (oru tutan kimse) gn do madan, yemek yemek iin yataktan kalkmak. sahurluk * Sahurda yenecek eyler. * Sahurda yenme elveri e li. * Sebep. * Gd. * Y r ld m. * Sebep. sair * Ba teki, di ka, er.

saik

saika saika

sairfilmenam * Uyurgezer. sak * Uyan gz a mteyakk k, k, z. * Uykusu hafif. * Sap.

sak

sak durmak * dikkatli, uyandurumda bulunmak. k sak yatmak * derin uykuya dalmadan uyumak. saka saka * Evlere, e meden su ta i may edinmi olan kimse.

* Seregillerden, ba ve boynunda k z tyler bulunan, gzel tt iin kafeste beslenen kk nda rm, sar bir ku (Carduelis cardelis). saka * Bayg k, kendinden geme durumlar yol aan bir hastal nl na k.

saka beygiri gibi * bir i runa birok yere u u rayarak dola kimseler iin kullan an l r. * yalnvakit geirmek iin amasdola z z anlara sylenir. saka ku u * Bkz. saka. sakaf saka * zellikle atlarda grlen ve insanlara da bula lmcl bir hayvan hastal, ruam. an sakak sakal * ene alt . * Yeti erkeklerde yanak ve enede k n tm. kin kan llar * Baz hayvanlarda ene alt bulunan k n tm. nda llar * at , dam.

sakal b rakmak (koyuvermek, sal vermek veya uzatmak) * sakal t etmeyip bytmek. n ra sakal oynatmaz * a eriyecek kadar olgunla zda m(yemi , yiyecek). sakal * Saka hastalna tutulmu . sakal bitmek * bir i srncemede kalmak. sakal irmende a de artmak * ya hlde bir land ey renmemi olmak. sakal vermek (veya sakal rmak) ele kapt * ba nsznden kasn kmayacak bir duruma d mek. sakal rmak sayd * sayg ktan d nl mek. sakal k * Sakani n i.

sakal yok ki szm dinlensin m * "ancak ya kimselerin sz ve l tleri dinlenir" anlam kullan nda l r. sakal gre tarak vurmak na * birinin ho lanacabiimde konu veya davranmak. mak sakal glmek na * cidd gibi grnen szlerle alay etmek. sakaln alt girmek n na * yak k kurarak ona d nl ncesini a lamak. sakallanma * Sakallanmak i i. sakallanmak * Sakall duruma gelmek; sakal kmak.

sakall

* Sakal olan. * Sakal t etmemit nra , ragelmi raz. , t s * Sava tutsaklarn yagekin olanlar n .

sakall kartal * vcutlu, gl ve gagas ri engelli y c (Gypaetus barbatus). rt ku sakals z * Sakal olmayan. * T ragelmemi raz. , t s * Bozukluk, yanlk, eksiklik. l * Kt, bozuk.

sakamet sakametli

sakandk r * Ba giysilerinde ene ba . sakar * Baz hayvanlar zellikle atlar al nda bulunan beyaz leke, kk ak n, n nlar tma. * Sskk, nemsiz kazalar yapan (kimse). k k

sakar meke * Yaban kaz . sakar otu sakarca * Yuvarlak ba, pembe veya beyaz iekli al bir bitki (Dorycnium). l tipi * Sakar gibi, sakara benzer.

sakarimetre * Bir sda zelti durumunda bulunan miktar belirlemeye yarayan alet. v eker n sakarimetri * ekerli zeltilerin dozunu belirleme yntemi. sakarin * Genellikle hastalarn yerine kulland, maden kmr katran elde edilen beyaz bir toz. eker n eker ndan

sakarla ma * Sakarla i ma i. sakarla mak * Sakar durumuna gelmek. sakarl k * Sakar olma durumu veya sakar yapt i n . * Sskk kazalar yapma, arp kp dkme i k k p r i.

sakarometre * Sakarozler. sakaroz * kamveya pancar elde edilen bir tr (C12H22O11). eker eker ndan eker

sakarozler * Sakaroza gre derecelenen ve bir snkurulu tespit eden yo vn unu unlukler.

sakat

* Vcudunda hasta veya eksik bir yan (canl olan ). * Bozuk veya eksik ( ey).

sakat olmak * sakatlanmak. sakatat * Kesilmi hayvanci i n er, kembe gibi i organlar ba ayaklarhayvanlar etin dnda kalan yla ve , n, kmlar organlar s , i (yrek, karaci bbrek, i er, kembe, beyin, dil, ba paa). ve sakatat * Sakatat satan kimse. sakatat l k * Sakatat satma i i. sakat * Sakatat .

sakatlama * Sakatlamak i i. sakatlamak * Sakat bir duruma getirmek, sakat etmek. * Bozmak. sakatlan * Sakatlanmak i i veya biimi. sakatlanma * Sakatlanmak i i. sakatlanmak * Sakat duruma gelmek. sakatl k * Sakat olma durumu, malliyet. * Kaza, terslik. * Yanl kusur, hata. , * Yapmaktan ekin, ekinin, zinhar. * Korkulacak bir durum olmas n. * "yapma! yapmaktan ekin! " anlam yap nda lmas istenmeyen bir davran engel olmak iin sylenir. a * ekinilmesi, dikkatli olunmas gereken, sak nmay gerektiren durum, mahzur.

sak n

sakha! n sak nca

sak ncal * Sak nmay , ekinmeyi gerektiren mahzurlu. sak z ncas * Sak nmay gerektirmeyen, mahzursuz. sak ngan * Sak narak davranan, ihtiyatl , ihtiyatkr.

sak nganl k * Sak olma durumu. ngan

saklan gze p batar n * zerine ok d len eylerin daha ok kazaya veya zarara u belirtir. radn sakm n * Herhangi bir tehlikeye karal nlem, ihtiyat, tedbir. nan

sakml n * htiyatl , tedbirli. sak n * Sak nmak i i veya biimi. sak nma * Sak nmak iitinap. i, * Olabileced i nlen kt durumlara karnlem alma, ihtiyat. * Boksrn korunmak iin, ayaklar oynatmadan eliyle, gvdesiyle sa sola, ne arkaya yapt hareket. n a

sak nmak * Herhangi bir korku veya d ile bir yapmaktan uzak durmak, itinap etmek. nce eyi * Olabileced i nlen ktlklere karnlemler almak. * Korumak, esirgemek, gzetmek. sak nmas olmamak * korkusu, ekinmesi olmamak. * incelik kurallar sayg ald na, ya rmadan davranmak. sak nt * Snt yol aabilecek durumlara karal nlem, ihtiyat. k ya nan

sak l nt * Sak s nt olan. sak s ntz * Sak s nt olmayan. sak r r sak * Aral z titremeyi anlat ks r. sak rdama * Sak rdamak iveya durumu. i sak rdamak * Korkudan veya so uktan titremek. sak rga sak rt Sak t sak t * D d . en, m * Hkm kalmam eski nemini yitirmi , . * D k. sak t olmak * hkm kalmamak. * Kene. * Korkudan veya so uktan titreme. * Merih, Mars.

sak z

* Baz alarve zellikle saka nkabu a n z acn undan s i zan, nendi yumu inde ayan, ho kokulu, beyaz renkli reine. * Vcudu beyaz olup ba ve ayaklarda belirgin siyah i ta aretler bulunan, ince kemik yapve yksek ayakl l , ince yaz uzun kuyruklu bir koyun tr. s * Saka . z ac saka z ac * Antep f stgillerden, kn yaprak dkmeyen, meyvesi zms ve ya, bodur bir a (Pistacia lentiscus). l a sakbademi z * Bkz. di bademi. sakbaklas z * Uzun ve ince, ok lezzetli turfanda bakla e idi. sakdikeni z * Sak lan bir tr diken. z kar sakenginar z * Yapraklar sivri, kenarlar dzgn, lezzetli bir enginar tr. sakgibi z * ok temiz, ok beyaz. * ayr bilmez, yap lmak kan. sakkaba z * Sebze olarak kullan kabak (Cucurbita pepo). lan sakleblebisi z * Bir tr kabuklu beyaz leblebi. sakrak z s * inde sakbulunan rak z , mastika. saktatl z s * sakkar r haz ine z larak t rlanan bir tr tatl . sak ma zla * Sak mak i zla i veya durumu. sak mak zla * Sakdurumuna gelmek. z sak t zlarma * Sak t zlarmak iveya durumu. i sak t zlarmak * Sakdurumuna getirmek. z sak zl * Sak olan, iinde sakbulunan. z z saki sakil * toplant nda iki da kimse. ki lar tan * A r. * Snt k veren, snt k l . * irkin, kaba, uyumsuz. * Trk mzi bir usul. inde

sakim sakin

* Bozuk, yanl eksik. , * Durgun, hareket etmeyen, k ldamayan, dingin. m * Sessiz. * Kimseyi rahatsetmeyen, k nlgstermeyen. z zg k * Huysuzlu rahats azalmveya gemi u, zl . * Bir yerde oturan, sekene.

sakin olmak * bir yerde yerle mek, oturmak. * sakin duruma gelmek. sakin sakin * Durgun, dingin olarak. * Heyecan, telk nlgstermeyen. , zg k * uslu uslu. sakince * Sakin (bir biimde).

sakinleme * Sakinlemek i i. sakinlemek * Sakinle mek. sakinle me * Sakinle i mek i. sakinle mek * Yat mak, durgun duruma gelmek, durgunla mak. * Snt veya heyecan k s gemek. sakinle tirme * Sakinle tirmek i i. sakinle tirmek * Sakinle mesini sa lamak, sessiz, dingin bir duruma getirmek. sakinlik sakit * Sakin olma durumu, durgunluk, sesizlik, dinginlik, sknet. * Susmusessiz. ,

sakit kalmak * sz sylemesi gerekirken susmak. sakla saman , gelir zaman * gereksiz grlen ileride gerekli olabilir. ey saklama saklamak * Saklamak i i. * Elinde bulundurmak, tutmak. * Kaybolmamas gizli bir yere koymak. iin * Grnmesine engel olmak, ortal bulundurmamak. kta * Bozulmadan do durumlar durmas sa al ile n lamak, korumak, muhafaza etmek. * Gizli tutmak, duyurmamak.

* Birine vermek iin ay rmak. * Korumak, esirgemek. saklamba * Oyunculardan birinin ebe olmas saklanan arkada n ve lar bulmas temeline dayanan bir ocuk oyunu. saklan lma * Saklan i lmak i. saklan lmak * Saklanmak i lmak. i yap * Gizli tutulmak. * Herhangi biri saklanmak. saklan * Saklanmak i i veya biimi. saklanma * Saklanmak i i.

saklanmak * Kendini saklamak. * Saklanmak i lmak. i yap saklant * Saklanan ey. saklatma * Saklatmak i i.

saklatmak * Saklamak i yapt ini rmak. saklay sakl * Saklamak i i veya biimi. * Saklanmolan. * Elde tutulan, mahfuz. * Gizli bir yere konarak kaybolmas al veya nmas nlenen. * Ba ndan gizlenen, gizli tutulan, hafi. kalar * Uyan k, teyakkuz. kl sako saksa an * Paltoya benzer bir tr stlk.

sakl k

* Kargagilerden, karn beyaz, kanatlar kuyru kl rengi di yerleri parlak, kara uzun kuyruklu ku ve u er (Pica pica). saks * Pi topraktan yap iine toprak konularak iek yeti mi lan, termekte yararlan kap. lan * Ba , kafa.

saks topra * iek yeti tirmek iin haz rlanmzel bir tr toprak. saks gzeli * Dam koru ugillerden, yapraklar iekleri ba biiminde bir ss bitkisi (Cotyledon umbilicus). etli, ak

saks l k

* Saks koymaya yarar raf. * saks ine oturtulan ssl kap. * Kn saks ieklerinin sakland yer. * Bandolarda ve caz topluluklar kullan bir tr flemeli alg nda lan .

saksofon

saksofoncu * Saksofon alan kimse. saksofonculuk * Saksofoncunun i i. saksonya * Almanya'da Saksonya blgesinde yap iyi nitelikli porselen tabak vb. trden (kap). lan, sakuleta sal -sal * Silindir biiminde bir demirin iine ivi, c gibi maddelerin doldurulmas yap bir tr mermi. vata ile lan * Birok kaldirek yan yana ba n lanarak yap dz ve korkuluksuz deniz veya ta . lan, rmak t * Fiilden s tretme eki. fat

-sal / -sel * isimden s tretme eki: duygu-sal, k bilim-sel, blge-sel vb. fat r-sal, sal yar * Genellikle nehirlerde sal ile yap bir tr yar lan . sal * Cemaati bayram veya cuma namaz a na veya baz rmak yerlerde de cenaze iin k l nacak namaz haber vermek amac minarelerde okunan salt. yla sal vermek (veya okumak) * minarelerde, salt okuyarak namaz haber vermek. salbet salacak * stnde l y lan kerevet, tene kan ir. salh * Dzelme, iyile iyilik. me, * Kat sa k. l laml k,

salh bulmak * dzelmek, iyile onmak. mek, salhiyet * Yetki.

salhiyetli * Yetkili. salhiyetsiz * Yetkisiz. salhiyetsizlik * Yetkisiz olma durumu, yetkisizlik.

salhiyettar * Yetkili. salak salaka * Giyini inden, konu ve davran ndan seviyesiz, dengesiz ve saf oldu anla kimse. ma lar u lan * Sala yakr (bir biimde). a

salakla ma * Salakla i mak i. salakla mak * Salaka davran bulunmak. larda salakl k salam * Salak olma durumu veya salaka davran . * klmdomuz veya sr etinden yap genellikle so yenen bir yiyecek. ri y lan, uk

salamandra * Semender. * Odalar aras gezdirilebilen bir tr kmr sobas nda . salamanje * Yemek odas . salamura * Peynir, et, bal tur asma yapragibi yiyeceklerin, bozulmamas iinde tutulduklar k, u, iin tuzlu su. * Bu suyun iinde tutulmu yiyecek. * Bu suyun iinde tutulmu olan.

salamurac * Salamura yapan. salamurac l k * Salamuracn yapt i n . salamural k * Salamura yapmaya elveri li. * Salamura yapmaya ayr l . m salangan * Hint ve in denizleri klar ya y nda ayan, uzun kanatl , drt k k kuyruklu, esmer kk ku e sa (Collocalia). salapurya * Ticaret e ta yas makta kullan 10-15 tonluk, gen biiminde yelkeni olan ticaret gemisi. lan,

salapurya gibi * ok byk olan veya aya byk gelen (ayakkab a ). sala * Sebze, meyve vb. satmak iin kurulmue derme atma dkkn. , reti, * Tahtadan yap lm(baraka). sala pur * Seyrek dokunmu , astarlince bez. k salt

* Namaz. * Hz. Muhammed'in ad ldnda sayg an gstermek iin okunan dua. salata yiyecek. salatal k * Genellikle baz ot ve sebzelerle yap yalimon gibi maddeler konulan, yemeklerle birlikte yenen i lan, ,

* H yar. * Salata yapmak iin kullan lan. * Namazlar. * Hz. Muhammed'e ve onun soyundan gelenlere sayg bildirmek iin okunan dua. * Ya gre yar l te, malardan nce cazgn okudu dua. r u

salvat

salvat getirmek * tehlikeli bir durumda salavat okumak. salvat parma * aret parma . salc * Sal ile yolcu ve yk ta kimse. yan salc l k sala * Sal ile yolcu ve yk ta i i. ma * Yemeklere konulmak iin yap domates veya biber ezmesi. lan * Baz yemeklere ve en o et yemeklerine kat domates, bahar gibi u lan eylerle yap sos. lan

salalama * Salalamak iveya durumu. i salalamak * Yemeklere sala katmak. salalanma * Salalanmak i i veya durumu. salalanmak * Sala durumuna gelmek. salal * Sala konmu , iinde sala olan.

salal makarna * Makarnanpi n mesinden sonra servis ncesinde, zerine ya hafife kavrulmu la salan dklmesiyle n haz rlanan makarna yeme i. salal k * Sala yapmaya elveri li. * Sala yapmak iin ayr lm . * K rtan olmadan ba na sald yapnda sald zelliolan (devlet, kimse, hayvan) mtecaviz. k kas ran, s rma i

sald rgan

sald rganla ma * Sald rganla iveya durumu. mak i sald rganla mak

* Sald duruma gelmek. rgan sald k rganl * Sald olma durumu. rgan * Sald bir biimde davranma. rgan * Bireyin kendi d ve davran n direnmelere kar zorla kar ndakine benimsetme abas nce lar d taki , s . sald r * Ktlk veya y pratma amac bir kimseye kardo yla, rudan do silhl silhsbir eylemde ruya veya z bulunma, hcum, taarruz, tecavz. saldc r * Sald birinin zerine at mtecaviz. rgan, lan, saldc rl k * Saldcn i rn i. salds rz * Salds r olmayan, sald yapmadan. r sald r * Sald i rmak i veya biimi.

saldya u r ramak * sald kar nda kalmak, tecavze u r s ramak. sald rma * Sald i rmak i. * Bir tr byk b ak. sald rmak * Bir kimseye veya bir karsald eye rynetmek, zarar verici bir davran bulunmak, hcum etmek. ta * Yc sert ele k ve tiriler yapmak. * Bir veya kimse zerine saldyap na sebep olmak. ey r lmas * Gemi, kalkmak iin yelken a ba gideceyola evirmek. p n i * Etkisiyle eritmek. sald rmazl k * Birbirine sald rmama durumu. sald rmazlantla k mas * Sald rmazlpakt k . sald rmazlpakt k * Devletlerin birbirlerine sald rmamalar ilkesine dayanan antla ma. salep * Salepgillerin rnek bitkisi (Orchis). * Bu bitkinin yumru durumundaki kklerinden dvlerek haz rlanan beyaz toz. * Bu tozun, ekerli st veya su ile kaynat yla yap s iecek. lmas lan cak salepi salepilik * Salepinin i i. salepgiller * Gzel iekli, vanilya, orkide, vensar, salep gibi bitkileri kapsayan, tek enelilerden bir familya. salg * Salep yapsatan kimse. p

* Hcrelerin veya vcuttaki bezlerin kandan ayp olu r turduklar yeniden kana, ba organa veya ve ka d ya sald s madde, ifraz. ar klar v * Gne d do madde f 'ten ar ru rlamas . salg lama * Salg lamak i i.

salg lamak * Salg turmak, bu salg kana veya di organlara b olu y er rakmak. salg c lay * Salg reten organ veya doku. salg lay * Salg lamak iveya biimi. i salg l salg n * Salg karan veya reten. * K zamanda evredeki insan, hayvan veya bitkilerin byk bir blmne bula mstevli. sa an, * Bir hastaln veya ba bir durumun yayg mas bir ok kimselere birden bula . ka nla veya mas * Gere herkesten para veya mal olarak toplanan geici vergi. inde * Bir bir yere girip her yan eyin kaplamas , istil. * Belli bir hareketin, davrann, szn toplumda yayg mas nla . * Salgtoplayan kimse. n salg ma nla * Salg mak i nla i veya durumu. salg mak nla * Salgdurumuna gelmek. n salhane sal * Haftan nc gn, pazartesi ile ar n amba aras gn. olan sal k * Olmu veya olacak bir olay, bir olgu ile ilgili verilen bilgi, haber. * Kesim evi, kanara, mezbaha.

salg nc

salvermek k * haber vermek. * iyi, uygun oldu sylemek, tavsiye etmek. unu sal sal na na * Yrrken bir sa bir sola hafife e a ilerek; sal narak. sal ncak * ucundan iki iple yksek bir yere as ve zerine oturulup sallan e ki lan lan lence arac . * Kk ocuklar uyutmak iin be yerine kullan ve karkliki yere iple ba bulunan asyatak. ik lan l l l

sal ncak * Bayram yeri gibi baz lence yerlerinde sal al ran kimse. e ncak t sal ncakl * Sal gibi sallanmaya yarar biimde olan, sal ncak ncaolan. sal ncaks z

* Sal ncaolmayan. salm n * Sal nmak i i. * Dzenli olarak hep ayn konumlardan ayn zla geen bin nesnenin hareketi. h * Ay'yar yzeyinden biraz fazlasn yerden grlebilmesini sa n m n layan olay. sal n sal nma * Sal nmak i i. sal nmak * Yrrken uyumlu hareketlerle hafife bir yandan bir yana e ilmek. * Salmak i konu olmak. ine * Sal nmak i i. * Herhangi bir etkiyle sars labilen, sallanabilen. * (yry iin) yana sal ki nan. * Sal nmak iveya biimi. i

sal nt sal l nt

sal verilme * Sal verilmek i i. sal verilmek * Sal vermek i konu olmak. ine sal verme * Sal vermek i i. sal vermek * B rakmak, koyuvermek, serbest b rakmak. salik * Bir yola giren, bir yolda giden. * Bir tarikata ba lanan.

salik olmak * yola girmek. salim * Esen, sa lam. * Sakin, huzur iinde. * Sa esen olarak, hibir kt durumla kar madan. ve la * Ha. salipli salipsiz salise * Salibi olan. * Salibi olmayan. * Saniyenin altm biri. ta

salimen salip

salisen salisilt

* nc olarak. * Salisilik asidin tuzu. * Salisilik asidin trl alkollerle ve fenollerle yapt ester. * S kabu t undan lan antiseptiklerle ilgili olan. kar

salisilik

salisilik asit * Aldehidin ykseltgenmesiyle elde edilen, trl uucu ya larda ester biiminde bulunan, ek i veya tatl olabilen, 155 C de eriyen bir asit. salk m * zm gibi, biro bir sap zerinde bir arada bulunan yemi u . * Ana saptan yan iekleri saplar ayn kan hep uzunlukta olan iek durumu. * Baklagillerden, salk durumunda mor iekler aan ve o asma gibi arda sar a tr ve ie m u a lan a i (Wistaria sinensis). * topla at demir paralar lan . salk a m ac * Akasya. salk ba m ak * Tek veya birle ba n salk ik aklar m eklinde olu turdu bitki. u salk kpe m * De ta erli lardan yap m biiminde kpe. lmsalk salk saak m * Da k, dzensiz bir durumda. n * Paralar lm ayr . salk salk m m * Salk gibi, salk olarak, salk biiminde. m m m * bek bek, kme kme. salk s m t * Dallar yapraklar sarkan bir e s (Salix babylonica). ve yere it t salk topu m * evreye da mermi paralar top. lan atan salk ma salk mak * Salk durumu. mak * Gev sarkmak, prsmek. eyip

salk ms * Salk and m ran. sallaba * Basrekli sallanan. * Her sz d nmeden onaylayan. * Sallamak i i. * Dzenli bir biimde ve hep ayn rultuda hareket ettirmek. do

sallama sallamak

* Bir isrekli olarak ba bir zamana ertelemek, savsaklamak. i ka * Vurmak, tokat atmak. sallamamak * nem vermemek. sallana sallana * Sallanarak. salland rma * Salland i rmak i. salland rmak * Sallanmak i yapt ini rmak. * Asmak, idam etmek. sallan sallanma * Sallanmak iveya biimi. i * Sallanmak i i.

sallanmak * Ba bulundu yerde gev duruma gelip yerinden oynamak, k ldamak. l u ek m * (bir iin) Belli noktas bir yere ba kalmak yla, o noktaniki taraf ayn rultuda ve ey ndan l art n na do srekli olarak gidip gelmek. * Sal hamak vb. de kendini sallamak. ncak, * Vaktini bo yararsi u arak geirmek, oyalanmak, savsaklanmak. ve z lerle ra * Gl bir biimde sars lmak, titremek. * Makam veya bulundu durumdan uzakla ndan u mak, yerini bir ba na b kas rakmak tehlikesiyle kar mak. la sallant * Sallanmak i i. * Srncemede b rakma, savsaklama.

sallant b da rakmak * (bir sonuca ba eyi) lamamak, savsaklamak. sallant kalmak da * bir zme ba lanmamak. sallapati * D nmeden ve saygzca davranan. s * D ncesizce, saygzca ve patavatsbir biimde. s z * zensiz, dikkatsiz ve kaba saba yap (nesne). lm sallapatilik * Sallapati olma durumu. * Ciddiyetsizlik. sallas rt * "S na almak", "yklenmek" anlam sallas etmek deyiminde kullan rt yla rt l r.

sallas etmek rt * yklenmek, omuzda ta mak. sall salma * Byk ve genisal gibi yayvan. , * Salmak i i.

* Pirinle pi irilen bir tr yemek. * Toplanacak para tutar sa n lamak iin herkese biilen pay. * Baz kyl giysilerinde kolun yeninden sarkan kuma paras . * Ku n retilmesine ayr oda. lar lan * Ba gezen (hayvan). bo * Srekli akan (su). * Osmanl devletinde kol gezen kolluk eri. salma gezmek * ba hayvan gibi dola bo mak. salma tomruk * Salma erlerin gece yakalad sulular klar kapad yer. klar salmak * Ba lna, tutuklulu veya bask ndaki durumuna son vererek serbest k ml una alt lmak, b rakmak, koyuvermek. * vedilikle yollamak, hemen gndermek. * Koymak, katmak. * Srmek. * U ratmak. * (vergi) Yklemek. * zerine yrtmek. * Sald rmak. * Sark tmak. * (gemi) Demir zerinde drt yana dnmek. * Bakmamak, ilgilenmemek, zen gstermemek. salmal k salmastra * Otlak.

* Halat tellerinden sa gibi rlm olan ip. * zellikle makinelerde birbirine sca de iki yzey aras yerle k en na tirilerek, bu yzeyler aras su, buhar na veya ya n s n lar zmas nleyen urgan. salname salon * Yk. ll * Bir evin en geni blm. * Bir evde konuklar a rlamakta kullan oda. lan * Toplant n, kutlamalar gsterilerin yap lar n, labilecegeni i yer. * Baz dkkn ve ma azalara verilen ad.

salon adam * Kad erkekli zel toplant kat bu gibi yerlerde nas nl lara lan, l davran iyi bilen ve durumuyla dikkati laca n eken adam. salon am * Kk am eklinde, dallar zerinde diken bulunan bir ss bitkisi (Ara ucaria). salon ie i * Salonlar ssleyen gsterive bak ev ie li ml i. saloz * Salak.

salozla ma * Salozla iveya durumu. mak i salozla mak

* Saloz durumuna d mek. salozluk * Saloz olma durumu, salakl k. salpa salpak salt * Gev i ek, bilmez, tembel. * Salpa. * Yaln sadece, tek, s z, rf. * inde yabanc bulunmayan, mutlak. bir e * kendisine yabanc ine, hibir kar ey mam ar . ,

salt o unluk * Oylamada, yar bir fazla ye sayn oyuyla sa dan sn lanan o unluk. salt de er * Bir cebirsel sayn, i gz nne al n areti nmaksn de mutlak de z eri, er. salt nem * Bir metrekp hava iinde bulunan su bu niceli mutlak nem. usu i, salt s k cakl * -273C yi sr olarak alan s k, mutlak s k. f cakl cakl salt sr f salta salta * Gergin duran bir halat biraz koyuverme i i. salta * Yakas iliksiz, kollar z, bolca bir tr k ceket. sa * Salt s k le s noktas cakl inde f r : -273 mutlak sr. f * Kpe arka ayaklar in zerine aya kalkmas a .

salta durmak * (kpek) arka ayaklar zerine kalkmak. saltanat * Bir lkede hkmdar padi n, sultan egemen olmas n, ah n . * Bolluk ve zenginlik, gsteri ya li ay . * Birinin bir i bir yerde bulunan kimseler zerindeki egemenli te, i.

saltanat srmek * hkmdarletmek. k * bolluk iinde ya amak. saltanat * Saltanat yanlolan kimse. s saltanatl * Gsteri grkemli. li, saltanats z * Gsteri grkemsiz. siz, salt l k

* Hkmdarbtn siyasal kudreti elinde bulundurdu ynetim biimi, mutlakiyet, mutlak n u l k. salt k * Kendi ba var olan, hibir ba olmayan, ba z, mutlak. na eye l ms * Ba z, greli olmayan ve kendi ba tam say (bir olgunun niteli ms na lan i). salto * Rakibin bedenini kollar birlikte kavrayarak yana veya arkaya savurma, devirerek bast biiminde yla rma uygulanan bir gre oyunu. salto atmak * rakibe salto oyunu uygulamak. Salur salvo salya * O Trklerinin 24 boyundan biri. uz * Genellikle topla yap yayl ate lan m . * A s tkrk. zdan zan

salyams * Salyaya benzeyen. salyangoz * Yumu akalardan, bahelerde ya ayan, sarmal kabuklu kk hayvan (Helix). sam sam sam yeli * lden esen s rzgr, sam. cak saman * Trl ekinlerin taneleri ayr ktan sonra, harmanda kalan paralanmsaplar ld . * lde esen rzgr, sam yeli. * Rus yap karadan havaya gdml, sol-air Missile teriminin k s saltmas an silh. ile lan

saman alevi * Gelip geici, basit, stnkr. saman alevi gibi * birden parlay arkas hemen yat iin sylenir. p, ndan eyler an saman alt su yrtmek ndan * hi belli etmeden i evirmek, ortal kar rmak. t saman gibi * tats yavan. z, saman k d * Daha ok kur kalemle yaz un yazmaya elveriolan veya ambalj iin kullan kaba k li lan t. saman nezlesi * Daha ok bahar aylar grlen, iek tozlar karalerjiden ileri gelen nezle, bahar nezlesi. nda na saman rengi * A soluk sar k, renk. * Bu renkte olan.

saman sar s * Saman rengi. saman * Saman rengi, asar k .

samankapan * Kehribar. samanl * Saman olan. samanl gbre * Saman gerektikadar yanmamgbre. i samanl kerpi * saman kar r dklen kerpi. ine larak t samanl k * Saman saklanan yer. Samanu rusu * Samanyolu. Samanyolu * Agecelerde gk yznde boydan boya grlen uzun y z kmesi, Kehke k ld an. samaryum * Atom say 62, atom a 150,4 ve yo s rl unlu 7,75 olan seyrek bulunur element. K u saltmas Sm. samba * Bir e Brezilya dans it . * Bu dansmzi n i. Sam * Hz. Nuh'un o Sam'dan trediklerine inan beyaz n Arapa, Asurca, lu lan rk branca ve Habe konu e an e kavimlerinin topland kol. itli * Bu kola zg olan. samim * ten, itenlikle. * Candan, ayreklikle davranan. k * d , senli benli olarak. li l

samim olmak * iten, ayreklilikle davranmak. k * ili d olmak. l samimle me * Samimile i mek i. samimle mek * olmak, candan davranmak. ten samimlik * olma durumu, itenlik, samimiyet. ten samimiyet * tenlik. * Senli benli olma durumu, samimlik. samimiyetle

* tenlikle. samimiyetsiz * Samim davranmayan, itenliksiz, itensiz. samimiyetsizlik * Samim olmama durumu, itenliksizlik, itensizlik. samsa samsun samur * Kuzey Avrupa'da ya ayan, ok yumu ve ince tyleri olan, postu iin avlanan kk hayvan (Martes ak zibelilina). * Samur postundan yap lan. samur ka l * Ka kumral, yumu ve gr. lar ak samur krk * Sansar veya sincap derisinden yap krk. lan samuray samut san * Bir derebeyinin hizmetindeki sava. * Susan, suskun. * n, an, hret. * Sayg belirtme sz, unvan. veya * Herhangi bir neyse o yapan nitelik, kip kar . eyi, t * Sen zamirinin ynelme durumu. * Baklavaya benzeyen bir tr hamur tatl. s * Sava kullan kpeklere verilen ad. ta lan

sana

sana ta vurana sen a var (veya dokun) la la * sana sert davranana sen yumu davran. ak sana vereyim bir kendi ununu kendin t: t * kikendi i kendisi yapmalr. i ini d sana yalan, bana gerek * syledi sen bilmiyorsun, ama do im eyi rudur, ben biliyorum. sanal * Gerekte yeri olmay zihinde tasarlanan, mevhum, faraz, tahmin. p, * Negatif bir say zerinde al ve ikinci kuvvetten bir kk ta cebirsel anlat nan yan m.

sanal say * Karma say . k sanat * Bir duygunun, tasarn veya gzelli anlat nda kullan yntemlerin tamam bu anlat n in m lan veya m sonucunda ortaya stn yaratl kan c k. * Belli bir uygarln veya toplulu anlayve zevk llerine uygun olarak yarat un lmanlat m. * Bir yapmadan gsterilen ustal ey k. * Bir meslekte uyulmas gereken kurallartm. n * Zanaat.

sanat adam * Bkz. sanat . sanat dnyas * Sanat evresinin olu turdu atmosfer. u sanat enstits * Endstrinin trl dallar ve kk sanatlar alan bilgili usta i ve teknisyen yeti na na i tirmek amac gden n retim kurumu. sanat eri * Bkz. sanat adam .

sanat eseri * Yaratlve ustalsonucu ortaya stn ve de eser. c k k kan erli sanat evi * Sanat eserlerinin retildiveya sergilendiyer. i i

sanat filmi * (kazan d nlmeden) Salt sanat kaygyla yap film. s lan sanat okulu * A kl olarak sanat dallar e veren okul. rl nda itim sanat * Gzel sanatlarherhangi bir dal yaratl olan, eser veren (kimse), sanatkr. n nda c * Sinema, tiyatro, mzik gibi sanat eserlerini oynayan, yorumlayan, uygulayan (kimse). sanat l k * Sanat olma durumu. sanatkr * Sanat . * El ile yapt ikendisine meslek edinen (i veya usta). i i * Bir iustal yapan, usta, mahir. i kla

sanatkrane * Sanat yakr biimde. ya sanatkrl k * Sanat l k. sanatl * Sanat gsterilmiustaca yap , lmolan, musanna.

sanatoryum * zellikle veremli hastalariyile n tirilmesi iin kurulmu lkurulu sak u. sanatsal * Sanata ili sanatla ilgili. kin, sanatsever * Sanat tutan, sanat koruyan ve ya (kimse). atan sanayi endstri. * Ham maddeler i lemek, enerji kaynaklar yaratmak iin kullan yntemlerin ve aralarbtn, n lan n

sanayi blgesi * Sanayinin yo olarak yer ald blge. un

sanayi kurulu u * Sanayi ham maddesini i leyen ve retim sa layan kurulu . sanayi odas * Sanayiciler aras dayan nda sa may lamak, ortak sorunlarla u mak, yabanc ra sanayicilerle ili kurmak, ki ortak karlar korumak iin yasa ile kurulan, tzel ki e sahip kurum. ili sanayi sitesi * Pek ok sanayi kurulu unun bir arada bulundu semt veya blge. u sanayi lkesi * Ekonomisinin a sanayi rnleri olu rln turan lke. sanayi yatm r * Sermayesini sanayi alan de nda erlendiren i kolu. sanayici * Herhangi bir sanayi dal yatm yapmolan ve o alanda i na r gren kimse. * Sanayie nem veren.

sanayicilik * n sanayii tek ama olarak benimsedisistem, endstriyalizm. nsan i sanayiinefise * Gzel sanatlar. sanayile me * Sanayile i endstrile mek i, me. sanayile mek * retimde makine, tezgh gibi madd retim aralar giderek daha ok yer vermek, endstrile na mek. sanayile tirme * Sanayile tirmek i i. sanayile tirmek * Sanayile mesini sa lamak. sancak * Bayrak, liva. * o unlukla asker birliklere verilen yaz lemeli, kenarlar i saakl gnderli bayrak. ve * Osmanl ynetim te nda illerle ileler aras yer alan ynetim blm, mutasarrk. kilt nda fl * Gemilerin sa . yan

sancak beyi * Sanca asker ve askerin dndaki ynetiminden sorumlu olan grevli. n sancaktar sanc sanc otu * Tyl dalak otu. sanc lanma * Sanc lanmak i i. sanc lanmak * Sanc tutulmak. ya * Sancata kimse. yan * organlarda batar veya saplan duyulan, nbetlerle azalo a. r gibi p alan r

sanc l sanc ma

* Sanc tutulan veya sanc ya veren. * Sanc i mak i.

sanc mak * Sanc vermek, amak. r sanc tutmak s * birdenbire ve iddetli bir a gelmek. r sanma sanmak sandal sandal * ta nsan yacak biimde yap krekle yrtlen deniz teknesi. lm , sandal * Yalntaban z bulunan, aya kordon ve kay ba a la lanan aayakkab k . * Sanmak i i. * Saplanmak, batmak. * Sandalgillerden, kerestesi sert ve kokulu bir a (Santalum album). a

sandalc * Sandal (II) i leten kimse. sandalc l k * Sandalcn yapt i n . sandalet * Sandal (III). sandalgiller * Tropikal ve l blgelerde ya man ayan, iki yzden ok tr olan tasiki enekli bitkiler familyes z . sandalye * Arkal , kol koyacak yerleri olmayan, bir ki oturma e . kl ilik yas * Makam, koltuk, mevki.

sandalye kavgas * Makam kapmak veya makam yitirmemek iin gsterilen aba. n sandalyeci * Sandalye yapan ve satan kimse. sandalyecilik * Sandalye yapma veya satma i i. sandalyeli * Sandalyesi olan. sandalyelik * Sandalye yapmaya elveriolan a li a. * Sandalyeden zedelenmemesi iin duvara ak ince uzun tahta kaplama. lan sandalyesiz * Sandalyesi olmayan.

* Koltuktan inmi , koltu kaybetmi unu . sand k * e ine itli eyler konulan, tahtadan, drt k kapakl e . e, ev yas * Bir kurumda para alp verilen yer. n * Kamu kesiminde al personelin sosyal gvenlik i an lerini yrten kurulu . * Yap kum, ak larda l gibi eyleri lmek iin kullan st ve alt k, drt k tahtadan l. lan, a eli * Mahalle tulumbac nomuzda ta klar larn d sandbiimi tulumba. k * Kamu kesiminde al personelin kendi durumunda d faiz ve taksitler hlinde geri demek zere an k bor para ald birim. sandbal k * Sandbalgillerden, tropikal denizlerde ya k ayan, vcudu ok kenarl kemik plkalardan olu z sert an rh ile kapl , boyu yar metre kadar olabilen bir bal(Lactophrys triqueter). m k sandbalgiller k * Sandbiimi vcutlar k kemik plkalarla kapl omurgal hayvanlar sf n. sandba k kan * Seimlerde sandkurulunun ba getirilen kimse. k kanlna sanddzmek k * eyiz haz rlamak. sandemini k * Hkmet veznedarl. sande k yas * eyiz iin toplanan ama havlu, rt gibi r, eyler. sandkurulu k * Seimlerde bir sandevresinde oy verme i k leminin dzenli yap lmas iyle grevli kimseler. i sandlekesi k * Sand havaland kta rmadan uzun sre saklanan e olu pas renginde leke. yada an sandodas k * Sand sepet gibi e ev e nkonuldu kk oda. k, itli yasn u sandsepet k * (e iin) Ortada ne varsa. ya sand k * Sandyapan veya satan kimse. k sand l k k * Sandyapma veya alsatma i k p i. sand klama * Sand klama i i. sand klamak * Sandiine koymak, yerle k tirmek, ambaljlamak. sand klanma * Sand klanmak i i. sand klanmak * Sand konulmak, sand yerle a a tirilmek. sand kl * Duvar kaplamalar kullan bir tr ince tahta. nda lan

* Ss olarak kullan bir tr altpara. lan n sand s nda, ambardaki karn ktaki rt nda * nesi varsa giyer, nesi varsa yer. sand ktan kmak * seimle i gelmek. ba na sand rma * Sand rmak i i.

sand rmak * Sanmas sebep olmak, zannettirmek. na sanduka * Mezarzerine yerle n tirilmitabut bykl , nde tahta veya mermer sand k. sandvi sandvii sanem * ince ekmek dilimi aras tereya peynir veya sucuk gibi konularak haz ki na , eyler rlanan yiyecek. * Sandvi yapan ve satan kimse. * Put. * ok gzel kad n. * Sersemle , k molan, sz kolayca anlamayan. mi a nla

sang

sang lama * Sang lamak i i veya durumu. sang lamak * Sang olmak, sersemle mek, k mak. a nla sang l k san san k * Sulu oldu san (kimse) maznun. u lan san k kl san lma san lmak * Sanolma durumu. k * San i lmak i. * D nlmek, olabilece inan ine lmak, zannedilmek. * Sersemlik, k k. a nl * Sanmak durumu veya sonucu, zan, zehap.

sanna kap s lmak * sanmak, zannetmek. sanidin saniye * Volkanik kayalarda bulunan ortoz feldspat tr. * Bir dakikanveya bir derecenin altm biri. n ta

* Fizik ve mekanikte zaman birimi. saniyelik * Bir saniye sresinde olan, bir saniye kadar sren. sanki szde. sanl sanma * Sanmak i i. sanmak * Bir olma veya olmama ihtimalini kabul etmekle birlikte, olabilece daha ok inanmak, zannetmek. eyin ine * Gibi gelmek, farz etmek. * Bir veya kimsenin... oldu d ey unu nmek. * Uyanbir ki kendi dnda var sand ama gerekte yok olan olgular lamas k inin, alg , birsam. sanr lama * Sanr lamak i i. sanr lamak * Gerekte olmayan bir var oldu grld duyuldu sanmak. eyin unu, n, unu sanr sal sansar * Trl etil hayvanlarortak ad n (Martes martes). sansargiller * Kk, uzun yap krkleri be l , enilen, sanar, porusk, gelincik, vizon gibi hayvanlar iine alan y c rt etiller sf n. sansasyon * Pek ok kimsede yarat gl heyecan. lan sansasyon yaratmak * byk bir ilgi ve heyecan yaratmak. sansasyonel * Gl heyecan yaratan. Sanskerite * Sanskrit dili. Sanskrit * Hint-Avrupa dilleri grubundan olan, klsik Hint din ve edebiyat dili. * Bu dille yaz lmolan. * Sanr ili ya kin. * Soru cmlelerinde belirtilen konuya ilgiyi ekmek veya uyar bulunmak iin kullan da l r. * Sorulu olmayan cmlelerde anlat d lan ncenin gerekte var olmayyle san gsterir, szm ona, p ldn * Bu ikinci kullan cmlelerin sonuna "gibi" edat kat ta da labilir. * San olan, nl.

sanr

sansalizm * Duyumculuk. sansr

* Her trl yayn, sinema ve tiyatro eserlerinin hkmete nceden denetlenmesi i yay ve n i; n gsterilmesinin izne ba olmas k l , s denetim. * Denetleme i yapan kurul. ini sansr etmek (veya sansrden geirmek) * bir sanat eserine veya herhangi bir yay sansr i na lemini uygulamak. sansrc * Sansr yapan. * Sanat eserlerini denetlemekle grevlendirilmi (kimse).

sansrclk * Sansrcnn yapt i . sansrleme * Sansrlemek i i. sansrlemek * Sansrden geirmek. sansrlenme * Sansrlenmek i i. sansrlenmek * Sansrden geirilmek. sansrl * Sansr edilmi . santiar * Bir ar'yzde biri, bir metre kare (ca). n

santigram * Bir gramyzde biri, bir desigramonda biri (cgr). n n santigrat * Suyun buz olma noktas s buharla noktas 100 sayarak, aras derece olarak adland yz e n f r, ma n n ran it k blme yoluyla bulunan le sma s i. santilitre santim * Herhangi bir birimin yzde biri. santim ka rmamak * ok dikkatli ve hesapl olmak. santimantal * Duygulu, ili, hassas. santimantalite * Hassasl duygululuk, itenlik. k, santimantalizm * A duygululuk, davran na duygular yn veren kimsenin durumu. r lar yla santimetre * Bir metrenin yzde biri (cm). santimetrelik * Santimetre lsnde olan. * Bir litrenin yzde biri (cl).

* Dalga boyu bir ile on santimetre aras deen radyo dalgalar nda deen radyo dalgalar nda i aras i glgesi. santra * Orta, orta alan, merkez. santra izgisi * Orta izgi. santra noktas * Orta nokta. santra yuvarla * Orta yuvarlak. santral * Do adaki ba enerji trlerini elektrik enerjisine eviren kurulu ka . * Telefonlar ba oldu merkez. n l u * Telefon santralinde al grevli, santralci. an santralci santrfor * Futbolda gol atmakla grevli, ileri uta, ortada oynayan oyuncu. santrhaf santrifj * Futbolda ki haf hattn ortas yer alan oyuncu. ilik n nda * Merkezka. * Santrifjr. * Santral memuru.

santrifjr * Merkezka kuvvetten yararlanarak bir karmta kebilir ayp ktrmekte kullan n d eleri r llan lboratuar aleti. santrozom * Hcre sitoplazmas iinde ekirde yaknda bulunan, arenkli ve genellikle homojen plzma ktlesi. in n k santur santurcu * Santur alan kimse. santur sap * Santur alan kimse. * Bitkinin dal, yaprak, iek gibi blmlerini ta a yan, alarda odunla gvde durumunu alan blm. arak * iek veya meyveyi dala ba layan ince blm, sak. * Bir arac tutmaya yarayan blm. * tire, ibri gibi plik, im eylerde i neye geirilen bir diki iplik. lik * Demet durumundaki ekinler. * Kanuna benzeyen, tokmaklarla al bir tr telli alg nan .

sap ekmek * biilmi ekini tarladan harmana kald rmak. sap derken saman demek * belirli ve doyurucu bir d ortaya koyamamak. nce sap dner, keser dner, gn gelir hesap dner

* her zaman iinde plnland gibi gerekle eyin meyebilece anlat ini r. sap gibi * ok ince. sap yiyip saman s mak * bir olaya kp ate z pskrmek. sapa sapak * Gidilen yol zerinde olmayan, sap var larak lan. * Sapakl olan. * Bir ana yoldan ayr yolun ba noktas lan lang . * Akarsuyun kollara ayr yer. ld * Belli bir lye, belli kurala uymama durumu. * Hastalniteli olmamakla birlikte, normalden belirgin durumda sapma gsterme durumu, anomali. k inde

sapakl k

sapan

* ucu ip, ortas ki rme veya me olan bir ta in atma arac . * Genellikle ocuklarku n vurmak iin kulland , iki ucuna lstik ve lstiklerin aras da geni me klar na bir in paras l ba bulunan atal. * Kaldlacak bir zerine geirmek iin halattan yap ember. r eyin lan * Makaray yere ba bir lamak iin tablar evresine geirilen halat veya demir ku n aklar. saparna * Eskiden kk hekimlikte kullan lmolan, zambakgillerden, ye ilimsi iekli, dikenli ve t rman, ok yk c ll bir bitki (Smilax). saparta * Gemi bordas ndaki top lan drt k bo ve a k. kar e luk kl * Bir batarya topun birden ate etmesi, alabanda ate i. * Azar, tersleme.

sapartay vermek * azarlamak, terslemek. sapartay yemek * azarlanmak, terslenmek. sapasa lam * ok sa her yan lam. lam, sa sap k * Kk sap. * Bir organ , organizman teki blmlerine ba n layan, iinde damarlar, sinirler ve grev kanallar bulunan elerin tm. * Ucunda iek bulunan dalc k. sap silik sap k anormal. sap ka * Tavve davran do n gsterdiyoldan veya geleneklerden, trelerden ayr (kimse), gayritabi, r lar an i lan * Delice davran olan, meczup. lar * Sap(bir biimde). k * Ki iliksiz, ba , serseri, bald bo r plak.

sap ma kla * Sap ma i kla i. sap mak kla * Sapduruma gelmek. k sap k kl * Sapolma durumu veya sap davran k ka . sap lma sap lmak * Sap i lmak i. * Sapmak i lmak. i yap

sap kadar na * (iyi bir nicelikte eksiksizlik veya a lbildirmek iin) pek ok; tam anlam btnyle. k r yla, sap n * zel bir grevin normal sonucuna ula na engel olan sap k, dallet, aberasyon. mas kl * Bir gk cisminin, grnge hnk h ile birle zn z mesinden ileri gelen, grnen yer de imi, aberasyon. i sap r r sap * ok say ve kendili da inden. sap sap t sap tma sap tmak * Ruh bir dzensizlik iine d mek. * Samalamaya ba lamak. * a rmak. * Akl bozmak. n sapk sapk n * Bir grevin ve zellikle bir fizyoloji grevinin ters bir yn almas . * Do yoldan ayr ru lmolan. * Sapk u ya ramolan. * Sapmak i i veya biimi. * Sap i tmak i veya biimi. * Sap i tmak i.

sapkkaya n * Buzlar etkisiyle yerinden oynayuzakalara srklenmi n p olan kaya. sapk k nl * Sapkolma durumu. n sapla saman rmak kar t * iyi ile kty ay ramamak. saplama * Saplamak i i. * ie geen veya ba bir para zerine eklenen paralarba s kullan trl kal k ve ka n lantiin lan, nl uzunlukta, bir yan yuvarlak metal kama. yivli, * Bir mente iki oyanak paras birle enin n tirmeye yarayan kk, ince metal mil.

saplamak

* H bat zla rmak.

saplan * Saplanmak iveya durumu. i saplanma * Saplanmak i i. saplanmak * H batmak. zla * Batma sonucu hareket edemez olmak, batkalmak. p * Bir ilgisini kesmemek, tak kalmak. eyle l p saplant * Ki etkisinden kendini kurtaramad yersiz sama d inin, nce, sabit fikir, fikrisabit, idefiks. saplant l * Saplantolan. s saplay sapl * Saplamak iveya biimi. i * Sap olan. * Saplanm . * Uzunca bir sap kap. olan * Byk kepe.

sapl e me * Yurdumuzda yeti bir metr (Quercus robur). en e sapma * Sapmak i i. * Serbest bir m sl nenin denge konumunda iken gsterdido knat i i rultudan geen d dzlemle, ey bulunulan noktasn meridyen dzlemi aras n ndaki a . * Bir nsaydam bir bimeden getikten sonraki do n rultusu aras olu a nda an . * Baz kelimelerin kurallara gre almalar gereken biimlerden uzakla durumu: Ben-ge > bene yerine mas bana, sen-ge > sene yerine sana olmas gibi. sapmak * Yn detirmek. i * nceden belirlenmitespit edilmi , gr n , d , ama veya davran ayr tan lmak. * Do ruluktan ayr lmak.

sapot a ac * Sapotgillerin rnek bitkisi olan, lezzetli meyvesi ve iklet yap nda kullan stl salg iin s m lan s cak lkelerde yeti tirilen bir a (Achras sapota). a sapotgiller * eneklilerden, rnek bitkisi sapot a olan, s lkelerde, genellikle Orta Amerika'da yeti baz ki ac cak en, cinslerinden gtaperka lan bir bitki familyas kar . saprofit sapsar * rkl. * ok sar her yan . veya sar

sapsar kesilmek (veya olmak) * ok sararmak.

saps z

* Sap olmayan.

sapsbalta z * Koruyucusu, dayanaolmayan kimse. saptama * Saptamak itespit. i, * Y kanmgm bromrl batakan gm n, bromr kal lar eritmek iin filmin kimyasal bir eriyikten nt n geirilmesi. saptamak * Bir belirgin k eyi lmak, tespit etmek. saptan m * Saptanmak i i. saptan l mc k * Hayvan trlerinin hi demeyip hep ayn i durumda kaldn sren trlerin saptan ileri reti, m retisi. saptan * Saptanmak i i veya biimi. saptanma * Saptanmak i i. saptanmak * Saptanmak i lmak, tespit edilmek. i yap saptay c * Saptayan, sabit k srekli k lan, lan. * Tebe boya, sulu boya, kur kalemi, izim ve resimlerin bozulmalar nlemek iin btn k ir, un n t yzeyine pskrtc ile slan sakve alkol karm k z resim verni i. saptay * Saptamak i i veya biimi. saptc r * Sapmaya yol aan, sapmaya sebep olan. saptlma r * Saptlmak i r i. saptlmak r * Sapmak i i yaptlmak. r sapt rma * Sapt rmak i i. * Ss olarak yap k izgili silme. lan r k sapt rmak * Sapmak i yapt ini rmak. sara * Zaman zaman kendini kaybederek oldu yere d vcutta u me, iddetli nmalar ve a kprmesi ile rp z ortaya bir sinir hastal, tutarak, tutarga, yilbik. kan sara * Ko ve eyer tak um mlar yapan veya satan kimse. * Ko ve eyer tak n leyen ve ssleyen kimse. um mlar i * Deri, mu amba gibi gerelerden bavul, anta yapan kimse.

sarahane * At tak , araba ko mlar umlar inden e yap ve sat yer. , me ya lan lan saral k sarahat * A belli, anla r olma durumu. k, l sarahaten * A apa aaktan a ka, k, a. sarahatle sarak saraka * Alay, istihza. saraka etmek * biriyle alay etmek, e lenmek. sarakac * Alayc , mstehzi. sarakaya almak * alay etmek, alaya almak. saral * Sara hastal olan kimse. sararsolmak p * giderek daha ok solmak. * sabozulmak. l sarar sararma sararmak * Sararmak iveya biimi. i * Sararmak i i. * Sar olmak, rengi sar dnmek. ya * Korku, znt, co gibi sebeplerle yzn rengi solmak. ku * Sararm sar benzer bir renge dn . ya , m * Sarartmak i i. * C ve soluk renkli kimse. l z sarartmak * Rengini sar evirmek, sararmas yol amak. ya na sarat saray * Byk delikli kalbur. * Hkmdarlar veya devlet ba n kanlarn oturdu byk yap n u . * A kla. kl * Yap yzeylerinde yatay, enli, az nt ssl veya dz silme. k l , * Saraciveya mesle n i i.

sarart sarartma

* Kamu i lerinin yrtld byk yap . * Devlet ba ve evresi. kan * Grkemli, iyi zevkle d enmi . yap saray ie i * Hezaren. saray lokmas * Bir e yumurtal it lokma tatl. s saray menek esi * Gsterive bol iekli bir tr menek li e. sarayl * Osmanlmparatorlu unda padi saray bulunmolan (kad ah nda n).

saraypat * Gzel iekleri iin yeti tirilen bir ss bitkisi (Callistephus sinensis). sarban * Deve srcs, deveci.

sarbanba * Padi ahlardevelerine bakan devecilerin ba n . sarbanl k * Deve srcl yapan kimse, devecilik. sardalye * Hamsigillerden, konservesi ve tuzlamas lan, gm yap renginde, pullu ve 10-15 cm boyunda, kk bir bal ate (Clupea pilchardus). k, bal sardalye gibi istif olmak * bir yerde ok kalabalve s bulunmak. k kk sard rma * Sard i rmak i.

sard rmak * Sarmak i yapt ini rmak. * Srekli olarak bir konuyu d nmek. sardo an * Sar renkli bir tr do an. sardun sardunya * Bal larkulland bir tr halat. k n * o unlukla pembe iekler aan, sardunyagillerden bir bitki (Geranium).

sardunyagiller * eneklilerden, sardunya, r, turna gagas bitkileri iine alan bir familya. ki t gibi sarf * Harcama, tketme, kullanma, masraf etme. * Dil bilgisi, yap bilgisi. sarf etmek * tketmek, harcamak. * kullanmak.

sarf nazar * Say lmama, vazgeme, dikkate almama. sarf nazar etmek * hesaba katmamak, saymamak, vazgemek. sarfiyat * Harcanan eylerin tm, harcamalar, masraflar. sarg * Esnek bir maddeden yap lmuzun, dar ve ince erit. * Bir elektrik makinesinde veya arac ayn nda devreyi olu turan iletkenlerin tm. * Vcudun bir blmn yerinde veya bask nda tutmak amac uygun biimde sar erit. alt yla lm

sarg lama * Sarg lamak i i. sarg lamak * Sarg sarmak. ile sarg l sarg n sargz s * Sarg olmayan. s sarho * Alkoll iki veya keyif verici bir madde sebebiyle kendini bilmeyecek durumda olan kimse, esrik, esri, mest, sermest. * Ho giden bir etki ile kendinden gemi a olan. * Bir eyden ok fazla mutluluk duyan. sarho etmek * (alkol veya keyif verici madde) sarho olmas yol amak. na sarho olmak * sarho duruma gelmek, esrimek. bir sarho ma la * Sarho mak durumu. la sarho mak la * Sarho duruma gelmek, sarho olmak. sarho a vurmak lu * kendini sarho gstermek, sarho gibi olmu na davranmak. cas sarho luk * Sarho olma durumu, esriklik. * Dalg k, k k. nl a nl sar * Gnen ayr tayf ye ile portakal rengi aras olan renk, altn rengi. n ma nda il nda n * Bu renkte olan. * Soluk, solgun. sar benek * Gzde, a tabakn ortas bulunan ve cismin en net olarak olu u sar n nda tu renkli duygun nokta. * Sarg lm sarg olan. sar , s * ten, ykekten.

sar bez

* Grmeyenlerin tan nmak iin kollar takt zerinde siyah noktan bulundu sar na klar n u renkli bant.

sar izmeli mehmet a a * kim oldu nerede oturdu bilinmeyen kimse. u, u sar humma * Bkz. sar humma. sar humma * o unlukla s lkelerde grlen, bir cins sivrisinek arac bula tene sar renk veren, ate cak l ile an, bir li bir hastal k. sar rk sar kart * Tenleri sar renge yakolan bir tr n rk.

* Kurallara devaml olarak uymayan, a , sert veya kas faul yapan, centilmence davran r tl lardan uzak kalan oyuncuya hakemin ikaz gsteren kart. n sar grmek kart * futbol veya hentbolda oyun kurallar ayk hareket yapan oyuncu kart cezas na r almak. sar lira * Osmanl dneminde kullan n karm lar lm alt para. ,

sar sendika * i sendikalar karmcadele eden sendikal rgt. na sar sendikac l k * Sar sendika rgt ad al na ma. sar cak s sar ya * Trkiye'nin gney illerindeki yak gne ve s a verilen ad. c e ca * Tereya .

sar ya z * Kula cinsi at. sar a sar a z sar asma oriolus). * Kn yapraklar dken, sar n iekli ve al grn bir bitki, sifin, zifin. nde * Glge balgillerden, a nii sar zn , byk pullarla rtl bir baltr (Sciaena aquilla). k * tc ku tak n sar lar mn, asmagiller familyas ndan, paralak sar tyl, kara kuyruklu bir ku (Oriolus tr

sar asmagiller * rnek hayvan asma olan bir ku sar familyas . sar k bal * Sazangillerden, byk pullu, iri bir bal(Idus jesses). k sar ca * Sar and sar yak y ran, ya n. * Yaban ar. s * Eyalet valileri buyru undaki ba bozuk asker.

sar k cal sar c sark c

* Kloroz. * Sarmak i yapan kimse, saran. ini * Sar asma.

sarl c k

* Sar olma durumu. c * zerinde toplay olma durumu. lgiyi c

sar al

* Ayr yaprakl eneklilerden, iekleri sar ta iki , meyvesi ekve k z i rm renkte, kabu ve kk solucan u d rc il olarak kullan bir bitki, kad lan ntulu amberbaris (Berberis vulgaris). u, saryan sar iek * Sinsi, hain sarn (kimse). * lmez iek.

sar dem i * iekleri sar renkli i dem. sar diken * Dikenli, tyl, iki veya ok yk otsu bir bitki (Scolymus hispanicus). ll sar erik sar fi sar gz salvieri). * Kay. s * Sar renkli fi . * zmaritgillerden, rengi alt sarolan, Atlantik Okyanusu'nda ve Akdeniz'de ya bir bal(Sargus n s ayan k

sarburma * Burma sarbiimi verilmi e hamur tatl. k bir it s sar halile * Do Hindistan'da yeti bir tr bitkinin olgunla u en madan nce toplanan, kurutulan 3-5 cm uzunlu unda, erik biiminde, sar rak esmer renkli sert kokusuz taneleri (Terminalia citrina). mt sar hani * Hanigillerden, uzunlu 25 cm kadar olan bir Akdeniz sal (Epinepheles gigas). u sar k sar kanat sar k sarz k * Esrar. * nek. * Kavuk, fes gibi baz l n zerine sar tlbent, aban veya verilen ad. bakar lan ala * inakoptan biraz byk lfer. * Sariin gerekli tlbent, abani gibi kuma satan veya e biimde sarsaran kimse. k lar itli k

sar kl

* Ba sarsarmolan, sar olan. na k * Mslman din adam , hoca.

sar kuyruk * S ve denizlerin k blgelerinde ya kemikli bir baltr. cak l k y ayan k sar ma la * Sar mak i la i.

sar mak la * Sar renk almak, sararmak. bir sar lgan * Sap n yakndaki ba bitkilere veya ba ka ka eylere sar ykselen, otsu veya odunsu (sap, bitki). l p

sar gvde lgan * Tutunup sar lmaya yarayan uzun srgn. sar l sar l * Sar lmolan. sar l k * Sar olma durumu. * Sar renk. * Derin, dokularve organizmadaki slarsar renk almas beliren hastal n v n bir yla k. * Sar olan (kimse). l k sar l sar ma l * Sar iveya biimi. lmak i * Sarmak i l i. * stnde sar bulunan. renk

sar l kl

sar mak l * Birbirlerine sar lmak. sar lma * Sar i lmak i. sar lmak * Sarmak iyap i lmak. * Bir zerine bir veya birka kez dolanmak. eyin * Kollar dolamak, kucaklamak. n * Btn gc ile ele almak. * Byk bir istekle kendini vermek, benimsemek. * Hemen yapmaya koyulmak, giri mek. * Sarmak i i. * Bir bir kez saracak miktar. eyi * Elektrom slarda makara biiminde sar iletken telin her bir halkas knat lan .

sar m

sar mercimek * Sar renkli bir tr mercimek. sar ml

* Otomatik olarak kendi kendine saran. sar msagelin etmi de k gn kokusu ler rk kmam * insanlar kt yanlar kolay kolay belli etmezler, haklar yarg bulunmakta acele edilmemelidir. n nda da sar msak * Zambakgillerden, 25-100 cm ykseklikte, yapraklar saplar ve toprak alt nda, nda ndaki so biimli an srgnlerinde kokulu ya bulunan bir kltr bitkisi (Allium sativum). * Bu bitkinin baharat olarak kullan di blm. lan li sar msak hardal * Bkz. sar msak otu. sar msak otu * Turpgillerden, beyaz, kk iekli, ovuldu unda sar msak, kokusu veren bir bitki, sar msak hardal , ku ekme(Alliaria petolata). i sar msak yemedim ki am koksun z * kt bir i yapmad ki sonucundan korkay sorumlu olay m m, m. sar msaklama * Sar msaklamak i i. sar msaklamak * sar katmak. ine msak sar msakl * inde sar msak bulunan. sar ms * Sar alan, sar benzeyen. ya ya

sar rak mt * Sar and sar benzeyen. y ran, ya sar nma sar nmak * Kendi stne sarmak. sar sarmalamak p * sca sarmak. k sar papatya * iekleri sar renkli papatya. sar r sab * Zambakgillerden, s blgelerde yeti yapraklar cak en, olduka yksek bir saptepesinde rozet biiminde n toplanmbulunan bir ss bitkisi (Aloe vera). * Bu bitkinin etli ve kalyapraklar lan, k z rak esmer renkli, hekimlikte ve boyac n ndan kar rmmt l kta kullan bir madde. lan sar m salk * Baklagillerden, salk durumunda sar m iekleri bulunan, bahelerde ss bitkisi olarak yeti tirilen bir a a (Laburnum anagyroides). sar sarn * Sarmak iveya biimi. i * Sar ve ak tenli kimse. sal * Sar nmak i i.

* Sar yakrenkli. ya n sarnca * Sarna yak n. sarnl k * Sarn olma durumu. sar yonca * Sar yaprakl yonca tr. sar zambak * Sar iekli zambak. sari * Hint kad na zg giysi ve bu giysinin yap kuma nlar ld . sri * Ba na geen, geici. kas * Bula , bula (hastal c k k).

sarig

* Amerika'da ya ayan, genellikle yavrular s nda ta keseli hayvanlardan bir tr s (Didelphys nrt yan an dorsigera). sarih * Akolay anla r, belli belirgin, belgin. k l

sarih mef'ul * Bkz. belirtili nesne. sarka * Dura bir nokta evresinde a n etkisyile salm yapan hareketli kat an rln n cisim, rakkas, pandl.

sarkalama * Sarkalamak i i. sarkalamak * Trl tutu duru gergin durumda bulunan vcut blmlerini kendi a klar d ve lar rl yla meye ve sallanmaya b rakmak. sark k sark k kl sark l sark nt * A ru uzanan, sarkan ado ey. sark olmak nt * sata mak, tak lmak, musallat olmak. sark l nt k * Sata ve daha ok kad sata lf atma, rahatsetme, huzur bozma, tasallut. ma nlara ma, z sark letmek (veya yapmak) nt k * sata mak, lf atmak. * A ru uzanm sarkm slpk, salpa, gev ado , , ek. * Sarkolma durumu. k * Sarkala ilgili, hareketi sarka hareketine benzeyen.

sark sark t sark tma

* Sarkmak i i veya biimi. * Ma aralar tavan olu genel olarak koni biiminde kalker birikintisi, damlata n nda an, , istalktit. * Sark i tmak i. * Sarkbiimi ss. t

sark tmak * Bir sarkmas sa eyin n lamak. * Asmak, dar a na ekmek. ac sarkma * Sarkmak i i. sarkmak * A do uzanmak. a ya ru * Yolunu uzatmak, u ramak. * Ktcl ba dokusu uru. * Sarmak i i. * Saran, iine alan zarf. ey, * Ku atma, evirme, ihata. * Lhana, paz asma yapra ve i haz ndan rlanarak sar yap etli veya zeytinya yemek. l p lan l * Bir ayakta al parelel veya dik olarak dikmelerin zerine yerle nan tirilen direk. * Sar yap larak lan.

sarkom sarma

sarma kafiye * Bir drtl birinci ve drdnc, ikinci ile nc dizelerinin kafiyeli olmas b b a. n a sarmak * evresini evirmek, epeevre dolanmak. * evrelemek, dolay yer almak, ku nda atmak, evirmek, ihata etmek. * Yay etkisi alt almak, kaplamak. l p na * rtmek. * Kucaklamak. * Yumak yapmak. * K veya bir bitki yapra drmek. t yla * Ho gitmek, zevkini ok una amak. * Sar t l rmanmak. p * Bir ba bir iine koyup onunla kaplamak. eyi ka eyin * Szle sald rmak, tedirgin etmek. * (ta iin) T t rmanmak, ykse do e ru kmak. * Sald rmak, hcum etmek. * Helis biiminde olan, helisel, helezoni. sarmalama * Sarmalamak i i. sarmalamak * S s sarmak. k k sarmalanma * Sarmalanmak i i.

sarmal

sarmalanmak * Sarmalanmak i konu olmak veya sarmalamak i ine i yapmak. sarman * Azman, iri. * Sar tyl kedi.

sarma dola * Birbirine sar kucakla durumda. l p mbir sarma dola olmak * birbirine sar kucakla l p mak. * i ie girmek, karman orman olmak. sarma an * Sar lgan. sarma k * Sarma kgillerden, koyu ye renkli, de ik biimli yapraklar il, i olan, sap ve dallar kk ek ndan kan kklerle dik, dz yerlere yap t arak rmanan bitki (Hedera helix). sarma kgiller * rnek bitkisi sarma olan, iki eneklilerden bir bitki familyas k . sarma ma * Sarma i mak i. sarma mak * Birbirine sar lmak, kucakla mak. sarn * Ya suyu biriktirmeye yarayan yer alt deposu. mur su * Gemilerde bulunan satan yap su deposu. lmtatl sarngemisi * Petrol, benzin gibi akar yak ta tlar yarayan gemi. maya sarnvagonu * Akaryakta t maya yarayan deposu olan vagon. sarn l sarp * Sarn olan. c * Dik, kmas geilmesi g, yalman. ve * G, glk. * zmaritlerden, boyu 35 cm kadar olan bir Akdeniz bal (Boops salpa).

sarpa

sarpa sarmak * glkler ortaya kmak, zlmesi ok g bir duruma gelmek. sarp n * Tah l kuyusu, zahire ambar , silo. * Ekmekoymaya yarayan drt gzl sand i k. * Alt gen biiminde tek direkli, iki yelkenli, iki ki tekne. dz, ilik

sarpi

sarpla ma * Sarpla i mak i.

sarpla mak * Sarp bir duruma girmek. sarpl k sarraf sarrafiye * Sarraf alt bozmak, detirmek gibi i iin stelik olarak ald para, sarraflhakk n n i ler k . sarrafl k sarsak * Sarraf i n i. * Yal hastalgibi sebeplerle gsz kalarak vcudu titrer gibi sars l k, k lan. * Sarp olma durumu. * Mesle de k ve metal paralar i, erli t birbiriyle detirmek, tahvil alveriyapmak olan kimse. i i

sarsak sarsak * Sarsak bir biimde, sarsak olarak. sarsak sursak * Sarsaka, sars larak. sarsaka sarsakl k * Sarsak (bir biimde), titrer gibi, titreyerek. * Sarsak olma durumu.

sarsalama * Sarsalamak i i. sarsalamak * Sarsmak. sars c sars k * Sarsma niteliolan, sarsan. i * Sars lm .

sars sars la la * Sars larak. sars l * Sars iveya biimi. lmak i sars lma * Sars i lmak i. * Etkilenme. * Sarsmak i konu olmak. ine * Gsz durumda kalmak. * Beklenmedik bir olaydan ok etkilenmek.

sars lmak

sars m * Sarsmak i i. * Gk cisimlerinin, genel ekim yasas uygun olarak birbirine ekmesi sebebiyle herhangi bir gezegenin na hareketinde grlen karkl k.

sars nt

* Sars i birden sallanma. lmak i, * Titreme. * Deprem. * Deprem s ndaki yer hareketlerinin her biri. ras * Bir kurum veya kurulu dengesini etkileyen bozukluk. un * Kaza, il ve uyu turucularyaratt, birdenbire geli karma belirtilerin tm. n en k

sars l nt * Sars sallanma. lan, * Gven verici olmayan, dzenli olmayan. sars s ntz * Sars s nt olmayan, sars lmayan. * Gven iinde olan, belli bir dzeni olan. sars sarsma sarsmak * Sarsmak i i veya biimi. * Sarsmak i i. * Birdenbire ve gle k ldatmak, sallamak, oynatmak, titretmek. m * Zarar verecek yolda etkilemek, aksatmak. * Kf ve rk gibi kokan. * Koku . mu

sas

sas kokmak * (o unlukla yiyecek iin) bozulmu ; rm . sas sas * Sas sas benzeyen. gibi, ya sas ma sas mak sata lma * Sas i tefessh. mak i, * Koku tefessh etmek. mak, * Sata i lmak i.

sata lmak * Sata i konu olmak. mak ine sata kan sata ma sata mak * Sata sald mtecaviz. an, rgan, * Sata i mak i. * Bir kimseyi rahatsedecek davran bulunmak, musallat olmak. z ta * Sark letmek. nt k * Atlas. * Atlas gibi parlak, pamuklu kuma .

saten

sath

* Yzeysel, stnkr.

sathle me * Sathle i mek i. sathle mek * Yzeysel duruma gelmek. sathle tirme * Sathle tirmek i i. sathle tirmek * Yzeysel duruma getirmek. sathlik sat sat c * Alya bir satan kimse. c ey satl c k * Sat olma durumu veya satn i c cn i. * Kk lde ticaret yapma i i. * Yz, yzey. * Yzeysel olma durumu. * Satmak i sat i, .

sat h

sat a l karmak * satmak, sat karmak. a sat l k * Sat lmolan. kar a

sat ziftin olsun, Selnik'ten kel gelir l k * iyaramaz sandn bir mal l rsan grrsn ki akla gelmeyen yerlerden onu arayanlar gelir. e sat a kar sat l sat lma sat lmak * Sat i lmak i. * Sat i lmak i. * Satmak iyap i lmak. * Para veya kar gizlice kartarafa hizmet etmek. kar l, * Satmak i sat i, . * Sat i yapan (kimse). m ini sat k ml sat n * Satn mal sahibi ad satt cn, na eyden ald yzdelik, beyiye. * "Fiyat vererek bir almak" anlam kullan satalmak deyiminde geer. n ey nda lan n

sat m sat mc

satalma n * Satalmak i n i. satalmac n * Satalma i n lerini yrten kimse, mbayaac . satsavmak p * gereken paray lamak iin elindeki mal sa ucuza sat tketmek, yok pahas elden p na karmak. sat r * Bir sayfa zerinde yan yana dizilmi kelimeler. sat r * Et kesmeye, kemik k rmaya yarayan a ve enli bir tr b r ak.

sat r atmak * herkesi ldrmek, kp geirmek. r sat r ba * Yaz her paragraf teki sat gre biraz ierden al da n, rlara narak belirtildiyer. i sat r r sat * Btn sat n hepsini, her sat ilgilenerek. rlar rla sat r sonu * Satn son k . r sm sat * Sat ile al aras yap ve bir malalya verilmesi ve bunun kar c c nda lan n c bir fiyat, bir de lnda er al nmas yoluyla yap i sat lan lem, m. satbedeli * Sat mal creti. lan n satde eri * Bir malsat n labilecefiyat. i satfiyat * Bir malsatbedeli. n satmerkezi * Bir malsat ana merkez. n ld satmukavelesi * Al sat s nda malcinsi, miktar deme m m ras n ve artlar belirten yazanla metni. n l ma satruhsat * Bir malsat na ili izin belgesi. n lmas kin satsaray * Satmerkezi. satszle mesi * Satnrettimalmlkiyetini belli cn i n artlar alt alya vermesi. nda c sat artnamesi * Satmukavelesi. satyapmak * satmak.

satyeri

* Bir malsat yer. n ld

sat karmak a * satmak iin ortaya koymak. sat ya karmak * satmaya karar verip bu karar ilgililere bildirmek. n satir satirik satl can satma * Satmak i i. satmak * Bir de kar bir mal c vermek. er lnda alya * Kendinde olmayan bir var gibi gstermek, taslamak. eyi * Bir yolunu bularak birinden ayr lmak. * Bir kimse, kendini veya ba n kas oldu undan daha nemli, yetkili ve de gstermek. erli * Bir kar bir gzden kar lnda eyi karmak feda etmek. * Yergi. * Yergi ile ilgili, yergi niteli olan. inde * G sanc, ate s s , titreme, ksrk gibi belirtilerle ortaya akci zar kan er iltihab , zatlcenp.

satran

* kiaras altmdrt kareli bir tahta zerinde de ki i nda erleri ve adlar i olan on alt siyah ve deik ar beyaz ta oynanan bir oyun. larla satran tahtas * zerinde satran oynanan altmdrt kareli tahta vb. yzey. satran tak m * Satran oyununda gerekli olan altmdrt kareli tahta, siyah ve beyaz on alt ardan otuz iki ta n olu turdu tak u m. satran ta * Satranta kullan ta lan lardan her biri. satran vezni * Halk iirinde aruzun "Mfteiln mfteiln mfteiln mfteiln" kalna verilen ad. b satran * Satran oynayan kimse. satran l k * Satran olma durumu. satranl * Satran tahtas karelere ayr biimde izilmi gibi lmbir veya bas lmolan, kareli. satrap * Perslerde il yneticisi, vali. satsuma satt rma * Bir mandalina tr. * Satt i rmak i.

satt rmak Satrn satvet sauna

* Satmak i yapt ini rmak veya satmak zorunda b rakmak. * Gne yak k bak ndan alt olan gezegen, Sekendiz, Zhal. 'e nl m nc * Zorlu, sindirici g. * Fin hamam . * Bu hamamve di blmlerinin bulundu yer. n er u

sav * ddia, tez. * Haber, sz. * Atasz. * Tan tlanmas gereken nerme, tez. sava * Haber. * Mu mjde. tu, * Haberci. * Mu tucu. * Peygamber, nebi. * De irmen suyunu ba yne ak iin yap dzen. ka tmak lan * De irmen ark ndaki fazla suyun akmas a ikinci su yolu. iin lan * Bir barajfazla suyunu ak iin yap dzen. n tmak lan

savac

savak

savaklama * Savaklamak i i. savaklamak * Suyu arklara salmak. savan * Pamuk ipli inden yap kal kilim. lan nca * Yayg , rt. * Ekvator ku a ndaki otsu bitkilerle kapl rlara verilen ad. ay * Devletlerin diplomatik ili kilerini keserek giri tikleri silhl mcadele, harp. * U ma, kavga, mcadele. ra * Hayvanlarbirbirleriyle yapt mcadele. n * Bir ortadan kald eyi rmak, yok etmek amac giri mcadele. yla ilen

savana sava

sava amak (veya iln etmek) * bir veya daha fazla devlete karsava durumuna gemek. * ortadan kald iin u mak. rmak ra sava * Sava sava an, durumunda bulunan, muharip. * veya ok sava sava cengver. yi an, kan, * Sava kat kimse. a lan

saval k * Sava olma durumu. sava m * Herhangi bir amaca eri bir gce karkoyabilmek amac bir ki mek yla i veya grubun srekli abas , mcadele. sava vermek m * bir amaca eri mek, bir gce karkoyabilmek iin u mak, aba gstermek, mcadele etmek. ra sava mc * Sava veren kimse, mcadeleci. m sava kan sava ma * sava ok sava sava, cengver. yi an, an, * Sava i muharebe. mak i,

sava mak * Ordu lsnde iki silhl kuvvet karkar gelip arp ya muharebe etmek. mak, * U mak, mcadele etmek. ra savat * Gm stne zel bir biimde kur i unla lenen kara nak .

savatlama * Savatlamak i i. savatlamak * Gm stne kur kara nak i unla lemek. lar savatl savca savc * Devlet ad ve yarar davalar aan, kamu haklar ve hukuku yerine getirmek zere yargkat na na n nda san kovu klar turan grevli, mddeiumum. savc l k * Savc olma durumu; savcn grevi veya mddeiumumlik. n savd rma * Savd i rmak i. * Savat olan, savatlanm . * ddianame.

savd rmak * Savmak i yapt ini rmak. sav tsama kan * Bir gene kendisine dayanarak, kendisini kan eyi t gstererek tan tlamaya al ma. sav lma * Sav i lmak i veya durumu. sav lmak savla * Savmak i konu olmak. ine * Gemilerde bayraklar e ekmekte kullan ince ip. dire lan

savlama savlamak

* Savlamak i i veya durumu. * etmek. ddia

savlay c * Bir sav sren (kimse), davac ileri , mddei. savlet * Hamle. savma savmak * Savmak i i. * stenmeyen birini yan uzaklarmak. ndan t * Sc durumu geirmek, atlatmak. k bir * Geirmek. * Gemek. * Akl i vermeyen, dikkatsiz. nine * Dzensiz, da k. n savrukluk * Savruk olma durumu. savrulma * Savrulmak i i.

savruk

savrulmak * Da lmak, sa lmak. * Savurmak i lmak. i yap savrulu * Savrulmak i i veya biimi. savruntu savsak * lerine nem vermeyip onlar igzel yap geli veren veya daha sonraya b rakan, ihmalci, ihmalkr. savsaklama * Savsaklamak i umursama, ba savma, igeciktirme, ihmal, ihmalkrl i, tan i k. savsaklamak * Belirli bir sebebi olmaksn bir iisteyerek geri b z i rakmak, geciktirmek, umursamamak, ertelemek, ihmal etmek. savsaklanma * Savsaklanmak i i. savsaklanmak * Savsaklanmak i konu olmak, ihtimal edilmek. ine savsaklay * Savsaklamak iveya biimi. i savsama * Savrulurken dklen knt r .

* Savsaklama, ihmal. savsamak * Savsaklamak, ihmal etmek. savul, savulun! * yol yer(in), ekil(in), dokunma(y n)!. savulma savulmak savunma * Saldya karkoyma, mdafaa. r * Bir ki i veya d nceyi do hakl ru, gstermeyi amalayan yaz konu savunu, mdafaaname. veya ma, * (futbolda) Kaleyi korumak iin oyun sresince bir tak n gsterdiaba, defans. m i savunma yapmak * hakl oldu ortaya koymaya al unu mak. * oyunda rakip tarafhcumlar karkoymak. n na savunmak * Herhangi bir saldya karkoymak, saldya karkorumak, mdafaa etmek. r r * (sz veya yaz Bir kimseye hareket veya d ile) nceyi do hakl ru, gstermeye al onun yan mak, nda olmak. savunmal k * Savunmaya yarar, tedaf. savunmas z * Savunma gc olmayan. savunu * Savunma. savunucu * Bir savunan kimse, mdafi. eyi * Kalecinin nnde yer alan, kaleyi savunan oyunculardan her biri, bek. savunuculuk * Savunu yapma i i. savunulma * Savunulmak i i. savunulmak * Savunmak iyap i lmak. savunu * Savunmak iveya biimi. i savurgan * ok ve bo para harcayan, tutumsuz, msrif. una * Savulmak iveya durumu. i * Bir eyden ekinerek bulundu yerden uzakla u mak.

savurganca * Savurgan (bir biimde). savurganl k * Savurgan olma durumu veya savurganca davran tutumsuzluk, msriflik, israf. ,

savurma

* Savurmak i i. * Kol, bacak gibi vcut blmlerinin a klar yararlanarak omuz ve uyluk eklemleri evresinde trl rl ndan ynlere do h evirme. ru zla savurmak * Havaya atda p tmak, samak. * (rzgr) Bir yeri, bir eyi iddetle eserek alt st etmek, havaya kald rmak, da tmak. * Kaldp atmak, f r rlatmak. * iddetle dndrerek sallamak, kald rarak vurmak. * Bir snhavalanmas veya kaynayan snta n vn n vn mas nlemek, so utmak amac alyine kendi yla p kab dkmek. na * Sallamak, uurmak, dalgaland rmak. * (yalan, kfr vb. iin) Sylemek. * Bo ve ok miktarda harcamak, israf etmek. una savurtma * Savurtmak i i.

savurtmak * Savrulmas sebep olmak, savrulmas sa na n lamak. savurtu * Savurtmak iveya durumu. i savu ma * Savu i mak i.

savu mak * Bulundu yerden aceleyle, gizlice veya dikkati ekmeden ayr u lmak. * (hastalveya ba kt bir durum) Gemek, iyile k ka mek. savu turma * Savu turmak i i. savu turmak * Gei tirmek, atlatmak. savu gitmek up * ilgi ekmeden, gizlice aceleyle ayr lmak. say * al emek. ma, * Dz, ince, yass . ta

say beni, sayay seni m * Bkz. sev beni, seveyim seni. saya * Ayakkabn yumu olan st blm. n ak * nl . * Ayakkab n sayalar haz lar n rlayan kimse. * Sayacn i n i. * Hava gaz , elektrik, su gibi eylerin kullan miktar veya mekanik etkilenmeleri len alet. lan n saya tak m

sayac sayac l k saya

* Saya giri taraf gaz servis hatt n na ktarafn tketici yakhatt ba n t na lanmas amac kurulan boru yla donan ve boru ba paralar m lant . saydam * inden gemesine ve arkas n ndaki eylerin grlmesine engel olmayan (cisim), effaf. * zerindeki resim ve ekilleri beyaz bir zemin zerine yans amac tepegz ve projeksiyona konan tmak yla effaf, geiren madde, slayt. * Aseik, belirgin. k saydam resim * Kolay anla labilen resim. saydam tabaka * Gzn n blmnde bulunan, geiren kresel zar, kornea. saydamla ma * Saydamla i mak i, effafla ma. saydamla mak * Saydam bir duruma gelmek, effafla mak. * Belirgin, abir duruma gelmek. k saydamlarma t * Saydamlarmak i t i. saydamlarmak t * Saydam duruma getirmek, effaflarmak. t saydaml k * Saydam olma durumu, effafl k. saydams z * Saydam olmayan, geirmeyen. saydams k zl * Saydam olmama durumu, geirmeme zelli i. sayd rma * Sayd i rmak i.

sayd rmak * Saymak i yapt ini rmak, sayn s buldurmak, say belirterek sonu almak. * Szn dinletmek, sayg gsterilmesini sa lamak. saye * Glge. * Koruma, yard m. * Glgelik.

sayeban

sayesinde * Bir eyden dolay , sebebiyle, yard yla. m sayesinde sayeban olmak * istenilen bir ba n arac elde etmek. eyi kasn lyla sayfa * zerine yaz lan veya bas bir k yapra iki yznden her biri, sahife. yaz lan t n * Gazete, dergi gibi yay nlarda zel bir alan iin ayr lmblm. * Konu.

sayfa ba lamak * bas evinde dizilen yaz sayfa durumuna getirmek. m lar sayfa ekran * Bili sisteminde kullany im c bilgilendirmek amac grnt ekrann btnn kaplayan bilgi. yla n sayfalama * Sayfalamak i i. sayfalamak * Bilgisayarda sayfalara ayr bellek kullanma dzenine dayal lmbir sistemi uygulamak. sayfaland rma * Sayfaland rmak iveya biimi. i sayfaland rmak * Gazetecilikte, bas evinde dizilen yaz sayfa durumuna getirmek. m lar sayfalanm * Sayfa durumuna getirilmi . sayfalanmprogram * Sayfalar hlinde dzenlenmi program. sayfal k * Herhangi bir say sayfas da olan. * Herhangi bir say sayfaya s da abilen. * Yazl yazlev. k, k

sayfiye sayg

* De stnl yal, yararl eri, , l l, kutsall dolayyla bir kimseye, bir kardikkatli, zenli, ll s eye davranmaya sebep olan sevgi duygusu, hrmet, ihtiram. * Ba n kalar rahatsetmekten ekinme duygusu. z sayg duru u * Sayg belirtmek iin al haz durumu. nan r ol sayg duymak (veya beslemek) * birine, bir karsayg eye hissetmek. sayg gstermek * saymak, de vermek. er sayg er de * Kendisine sayg gsterilmeye de say muhterem. er, n, sayg l sayg n * Sayg olan, sayg s gsteren, hrmetli. * Sayg gren, say hat, itibarl lan, rl , muteber. * Hat, itibarl rl , muteber. * De de anla en st dzeye ula erli, eri , lm m . * Sayg grme, gvenilir olma durumu, itibar, prestij. * Gereken sayg gstermeyen, sayg olmayan, hrmetsiz. y s

sayg k nl saygz s

saygzca s * Saygz (bir biimde), saygz olarak. s s saygzl s k * Saygz olma durumu veya saygzca davran hrmetsizlik, mnasebetsizlik. s s , saygzletmek s k * saygzca davran bulunmak veya sz sarfetmek. s ta sayha say * Ba k. , r l

* Sayma, lme, tartma gibi i sonunda bulunan birimlerin ka oldu anlatan sz. lerin unu * Gazete ve dergi gibi srekli yay n bir btn olu nlar turan, deik tarih, numara ta bask ndan her i yan lar biri, nsha. * Bir spor kar mas kar anlardan her birinin ba derecesini tespit eden nicelik. la nda la ar say boncu u * Genellikle ocuklara hesap retmekte kullan her teline onar boncuk geirilmi lan, hesap arac , rk, abaks. say fark * Futbol gibi baz malarda bir tak n elde ettisay n, kartak n elde ettiklerine blnmesiyle kar la m i lar m bulunan say , averaj. say gstergesi * Say veya say lar durumunu gsteren levha, skorbort. say hesab yla * bir spor yar nda bir sporcu veya tak n kazand say m mas m bak ndan. say levhas * Say . * Say gstergesi, skorbort. say fat s * say sim, kavram m belirten s bak ndan fat. say ca say c * Vergi almak iin hayvan say yapan kimse. m say klama * Say klamak i i. say klamak * Uykuda veya bir hastaln verdidalg k s nda anlams tutarsszler sylemek. i nl ras z, z * stedi zledibir i, i eyden srekli sz etmek. say lama * Say i lmak i. * Say mlama. * Say m bak ndan, adete.

say lamak * Nesnelerin veya olaylarniceli rakamlarla belirtmek. n ini say l * Herhangi bir say olan. s * Saybelli olan, say s lmolan.

* Saybirka s gemeyen, az olan, mahdut. * Az grlen, nemli, mahdut. sayf na lrt * Kabaday . say lma * Say i lmak i. say lmak say m * Saymak i konu olmak, addedilmek, addolunmak. ine * Saymak itadat. i,

say bilimi m * Bir dizi olayveya say gsterilen olgular yntemli bekle n ile n tirilmesine dayanan ve ilkelerini olas l k kuramlar alan, matemati uygulamal , istatistik. ndan in dal say suyum yok m * (ocuk oyunlar "k bir sre iin oyun dy anlam kullan nda) sa m" nda l r. * (ocuklar aras bir i nda) te akaya yer verilmeyece anlat ini r. say vergisi m * Her y l tespit edilen hayvan say zerinden al vergi. s nan say mlama * Bir sonu karmak iin olgular yntemli bir biimde toplaysay p olarak belirtme, istatistik. say mlama * Say mlamak iveya durumu. i say mlamac * Say mlama uzman , istatiki. say mlamak * Say yapmak. m say ml * Saybulunan. s say msal say z ms say n * Say mlama veya say bilimi ile ilgili olan. m * Saybulunmayan, sayz. s s * Sayg belirtisi olarak konu ve yaz ma malarda kiadlarn nne getirilen unvan, sayg er, muhterem. i n de

saydkmek p * ne var ne yok, hepsini sylemek. say sal * Say ilgili, say dayanan. ile ya

say lotto sal * Dnen bir kre iinden ekilecek toplar zerine i aretlenmi birden k dokuza kadar olan say rk lardan alt tanesinin nceden tahmin edilmesine ve para yatlmas dayanan bir talih oyunu. r na sayn s Allah bilir * o kadar ok ki, saymakla bitmez.

sayz s

* Say lmayacak kadar ok, pek ok.

sayzl s k * Sayz olma durumu. s say say ma * Say itakas. mak i, * (ocuk oyunlar Say nda) sayarak ebeyi belirleme. say mak * de mek, hesapla hesab saymak, takas etmek. mak, na * (ocuk oyunlar Say nda) sayarak ebeyi belirlemek. Say tay * Devlete harcanan paralarhesaplar denetleyen yksek kurul, Divan n n muhasebat. saykal * Maden, ayna gibi nesneleri parlatmak iin kullan cil. lan * Cillamakta kullan ara. lan * Bu cily yapan kimse. * Saymak i i veya biimi.

saykallama * Saykallamak i i. saykallamak * Saykal kullanarak parlatmak, cillamak. saylama saylamak saylav * (dil ink nilk y nda) Milletvekili, mebus. lbn llar sayma saymaca * Saymak itadat. i, * Gerekte yle olmad hlde nce say itibar. lan, * Sayarak. * Saylamak i i. * Semek.

saymak

* Bir cinsten ka para bulundu anlamak iin, bunlar unu birer birer gzden veya elden geirirken, her defas bir say nda ykselterek bir sonuca varmak, sayn s bulmak. * Say arka arkaya sylemek. lar * De stnl yal, yararl eri, , l l dolayyla bir kimseye veya bir kardikkatli, zenli, ll s eye davranmak, sayg gstermek, szn dinlemek, hrmet etmek. * Hesaba katmak, dikkate almak. * Geer tutmak. * nem vermek, nemsemek, mhimsemek. * Herhangi bir s koymak, herhangi bir s yer aldn raya rada kabul etmek. * Herhangi bir yerine koymak veya herhangi bir gzyle bakmak, addetmek. ey, ey * Var saymak, tutmak, farz etmek. * Arka arkaya sylemek, s ralamak. * Gibi grmek, kabul etmek.

* demek, pe vermek. in saymakla bitmemek (veya tkenmemek) * pek ok olmak. saymamazl k * Saymazl k. sayman * Hesap uzman , muhasip, muhasebeci.

saymanl k * Hesap i lerinin grld yer, muhasebe, muhasiplik. saymazl k * Sayg gstermeme durumu. sayr sayr l * Hasta. * Hastal ilgili, maraz. kla

sayr evi lar * Hastahane. sayr l k * Hastal maraz, esenlik kar . k, t * A d knlk, tutku. r sayr msak * Gerekte hasta olmad hlde kendi hasta gsteren. sayr msama * Sayr msamak i i. sayr msamak * (dil ink nilk y nda) Gerekte hasta olmad hlde kendini hasta gstermek, temaruz etmek. lbn llar sayvan * Gne ya ten, murdan korunmak iin veya ss olarak bir zerine ekilen dam saagibi dz veya eyin e ilimli rt. * Evlere biti n a direkler zerine oturtulmuzeri rtl yer. ik, k, , * Kulak kepesi. saz * kam has nce r otu, kiliz, kofa. , * Sazdan yap lm . * Her tr mzik arac . , alg * Trk halk mzi ba inde lama, cura, tar vb. m zrapl largenel ad alg n . * Trk halk mzi kullan gvdesi oyularak yap telli, uzun sapl , ba inde lan, lm , alg lama. * alg m tak .

saz

saz benizli * Solgun, sar renkli. saz eseri * Klsik Trk mzi yaln saz tak nal inde zca mn iin bestelenen eser. mas saz evi

* Sazdan yap lmbasit bar nak. saz evi * Her trl mzik aleti yap ve sat yer. lan lan * Sazl szl e lence yeri. saz rengi * Soluk, uuk sar . saz semasi * Klsik Trk mzi faslen son al szsz paras inde n nan . saz airi saz iiri * Saz alarak iirler, deyi ve destanlar syleyen halk sanat, ozan ler s . * Halk edebiyat genellikle saz e inde sylenen nda li iir.

saz tak m * Ut, keman, kanun, ba lama vb. mzik aralar alanlarolu n n turdu alg m u tak . saz tavu u * Bir tr tavuk. sazak * Kuvvetli esen rzgr. * Batakl sazl k, k.

sazan

* Sazangillerden, Avrupa, Asya ve Amerika'ntatl n sular ya nda ayan, eti be enilen k kl bal l bir k (Cyprinus carpio). sazangiller * Tatl sularda ya k kl klargeni familyas ayan l bal n bir . sazc * Saz alan kimse. * Saz yapan veya satan kimse. * Saz almak veya yapsatmak i p i. * Sazc . sazendelik * algl saz sanat c k, l. sazkr * Klsik Trk mzi bir birle makam. inde ik

sazc l k sazende

sazkayas * Kayalblgelerde ya bir tr bal k ayan k. sazl * Saz al narak yap lan. sazl szl * Saz al narak yap (e lan lence). sazl k * Sazlar ok olan yer. (I)

sazs z Sb Sc

* Saz olmayan. * Antimon'un k saltmas . * Skandiyum'un k saltmas .

score board * Bkz. skorbord. Se -se -se -se * Bkz. -sa / -se (III). seans * Mesle veya sanat yapan bir kimsenin yan o kimsenin mesle ilgili bir i harcanan sre. ini n nda, iyle iin * Sinema, tiyatro, konser gibi sanat dallar yap gsterilerden her biri. nda lan * Aral z bir i harcanan sre. ks iin * Sznden veya kararlar dnmeme, bir isonuna de srdrme, dire ndan i in me. sebat etmek (veya gstermek) * sznden veya karar dnmemek, bir isonuna kadar gtrmek, dire ndan i mek. sebatkr sebatl sebats z * Sebat etmeyen. sebats k zl * Sebatsolma durumu. z sebayd sebebiyet * Tavla oyununda zarlardan birinin l, brnn ikili gelmesi. * Bir bir olaya sebep olma, yol ama. eye, * Dire sebatl ken, . * Sebat eden, dire sebatkr. ken, * Selenyum'un k saltmas . * Bkz. -sa / -se (I). * Bkz. -sa- / -se (II).

sebat

sebebiyet vermek * (bir bir olaya) Sebep olmak, yol amak. eye sebebiyle sebep * nedeniyle, dolayyla, yznden. s * Bir olmas veya belli bir hlde bulunmas yol aan eyin na na ey.

sebep bilimi * Neden bilimi, etioloji. sebep olan sebepsiz kals n * herhangi bir kt duruma yol aanlar iin kullan bir ilenme. lan sebep olmak * neden olmak, yol amak. sebeplenme * Sebeplenmek i i. sebeplenmek * Dolayyla yararlanmak. s sebepli * Sebebi olan.

sebepli sebepsiz * Hibir dayanayokken, sebebi olsun veya olmas n. sebepsiz * Sebebi olmayan, nedensiz. * Bir sebebi olmadan. sebepsiz kalmak * yoksul bir duruma d mek. sebepsizce * Bir sebebi olmaksn. z sebil * Kutsal gnlerde kar k beklemeden, hayiin da lan ime suyu. l r t * Genellikle camilere biti zel bir biimde yap kark beklemeden, hay ime suyu da lan ta ik lm , l r iin t yap , sebilhane. * Meyan kk erbetini bir hay da r iin tma. sebil etmek * bol bol vermek, da tmak. sebilci * Sokaklarda dola sebil da kimse. arak tan * Sebilde su da tmakla grevli kimse. * Sebil.

sebilhane

sebilhane bardagibi * hogitmeyen kalabalinsan dizileri iin kullan a k l r. sebkihindi * XVII. yzy divan lda iirinde ba layan, karma mazmunlara, hayal oyunlar g anla r, allmad k na, l k benzetmelere dayanan ssl bir anlat biimi. m sebze * Genellikle pi irilerek yenen bitkiler veya bunlartaneleri, gveri, zerzevat. n

sebze orbas * do nce ranmso n ya kavrulmas sonra havu, patates, maydanoz, paz an da ndan yapra kereviz , yaprave pirin karm pi yla irilmesi ve szgeten geirilmesiyle haz rlanan karmst ve yumurtayla lmas n rp ve kk ate kaynat yla yap bir orba tr. s te lmas lan

sebzeci

* Sebze satan kimse, zerzevat .

sebzecilik * Sebzecinin yapt izerzevat , l k. sebzelik * Sebze bahesi. * Buz dolaplar sebze konulan yer. nda * Sebzeler, zerzevat. * Bir ki zerinde namaz k inin labilecebyklkte, hal kuma yayg i veya tan , namazl k. seccadeci secde * Seccade dokuyan veya satan kimse. * Namaz k larken aln ayaklar, dizleri ve ayak parmaklar yere getirerek al durum. , el n n nan

sebzevat seccade

secde etmek (secdeye varmak veya kapanmak) * namaz k larken aln ayaklar, dizlerini, ayak parmaklar yere getirmek. , el n n seci * Nesirde yap kafiye veya uyak. lan seciye seciyeli seciyesiz * Yarad , huy, karakter. l * Sa karakterli, kendisene gvenilir (kimse). lam * Karakteri bak ndan gvenilmez (kimse). m

seciyesizlik * Seciyesiz olma durumu. seal seenek sei seici * Semek i yapan (kimse, kurul vb.). ini seici kurul * Bkz. seiciler kurulu. seiciler kurulu * Yar s gibi etkinliklerde ba l ma, nav ar stn olanlar , semek amac olu yla turulmu geici kurul, jri. seicilik * Seici durumunda olma. * Selfservis. * Seme durumunda, birinin yerine seebilecek bir ba yol, yntem, tutum, alternatif. ka * Semek i i.

seik seili seilme

* Bkz. aseik. k * Seilmek durumu veya biimi. * Seilmek durumu.

seilmek

* Semek i konu olmak. ine

seilmi * Seerek ayr lm . * Ayn cinsten olan nesneler aras iyi ve sekin olanlar ktan sonra geride kalanlar. ndan kt seim * Semek i i. * Kanunlar, ynetmelikler uyar kanun koymak ve ynetmek iin bir veya daha ok aday aras belli nca ndan bir veya birka seme, intihap. n seim blgesi * Seimlerde her muhtarl ba blge. l a seim evresi * Bir milletvekilinin seilmi oldu blge. u seim sand * Seim blgelerinde oylarkullan k. n lacasand seim tutana * zellikle milletvekili seiminde, yetkili kurulca seim sonularn tespit edildiresmi belge. n i seim yapmak * semek. seim yasa * Seim gn Yksek Seim Kurulu taraf iln edilen yasaklar. ndan seimlik * Seme i konu olma. ine

seimlik ders * Semeli olarak al nabilecek ders, semeli ders. sei seki sekin * Semek iveya durumu. i * airlerin, yazarlar bestecilerin eserlerinden al n, nm seme paralardan olu eser, gldeste, antoloji. , an * Benzerleri aras niteliklerinin yksekli gze arpan, stn, mmtaz, gzide, mutena, elit. nda iyle

sekincilik * Sekin kimselerden yana olma durumu. sekinler * Bir toplumda gc ve sayg olan kk toplumsal kme, elit. nl

sekinle me * Sekinle durumu. mek

sekinle mek * Sekin duruma gelmek. sekinlik seme * Sekin olma durumu. * Semek i i. * Sekin, seilmi .

seme hakk * Bir szle ile belirlenen deme biimi yerine bir di koyabilme yetkisi, muhayyerlik, hakkyar. me erini h seme sresi * Seme i yap inin lmas ayr sre. iin lan seme yetkisi * Seme i verilmesi. in semece * Semek ile, seerek. art * Seerek al veya sat nan lan. * Semeciliili eklektik. i kin, * Semecilik yanl olan (filozof, gr s ).

semeci

semecilik * Kurulmu olan dizgelerden deik d i nceleri seip alma ve kendi retisinde birle tirme yntemi ve bu yntemle al filozoflar an n retisi, eklektizm. semek * Benzerleri aras ho gideni almak veya yararlanmak iin ay nda a rmak. * Birine oy vererek bir greve getirmek. * stn, iyi, uygun bularak ye lemek. * Ne oldu anlamak, fark etmek. unu * Farkl grmek, stn grmek. * Seme yaz veya eserler, mntahabat. lar * stedi semekte veya yapyapmamakta serbest olan, muhayyer. ini p * Mecbur olmayan. semeli ders * Seimlik ders. semeli yemek * Grerek ve be enerek seilen yemek. semen * Seimde oy verme hakk kimse, mntahip. olan

semeler semeli

semen kt * Semen adlarn yazoldu liste, defter. n l u semenlik * Semen olma durumu. semesiz yemek

* Seme olanaolmayan yemek, tabldot. setirme * Setirmek i i. setirmek * Semek i yapt ini rmak. seda sedal sedal l k * Sedal olma durumu. sedas z * Sessiz, nsz. * Ses, sada. * Sesli, nl.

sedas k zl * Sedasolma durumu. z sedef * Midye ve istiridye gibi deniz hayvanlarn kabu n unda bulunan sedefilikte kullan plt beyaz, sert lan, rl , bir madde. * Bu maddeden yap lmveya bu madde ile sslenmi . * Sedef hastal. sedef hastal * Sedefi and pulcuklarbelirmesiyle ortaya bir deri hastal. ran n kan sedef kakma * Abanoz, maun, ceviz gibi de ah erli aplarzerine de ik motiflerin gmme yntemiyle yap ssleme. n i lan sedef otu * Sedef otugillerden, 50 cm kadar ykselebilen, zel kokulu, sar iekli ve hekimlikte kullan ok yk lan, ll bir a k (Ruta graveolens). ac sedef otugiller * Ayr yaprakl eneklilerden, rnek bitkisi sedef otu ve alt familyas ta iki turungiller olan geni bitki bir familyas . sedefi sedefilik * Sedefinin i i. sedefkr sedefli * Sedefi, sedef i leyen usta. * Sedefle i lenmi . * Sedef zerinde al sedef kullanarak e yapan kimse. an, ya

sedefli kalker * Ssleme i lerinde kullan yumu lan, akalar kavk nbirbirleriyle kayna ndan olu bir mermer n larn mas an tr. sedefsi * Sedefe benzeyen, sedefi and ran.

sedefsi bulut * Zaman zaman atmosferin yksek tabakalar grlen stratosfer bulutu. nda sedimantasyon * Tortu olu , kelme. mas * P la nlenmi ht mas kanda, al yuvarlar dibe kme hn llmesiyle yap bir tr kan muayenesi. n zn lan * Tortula ma. sedir sedir * Kol koyacak yeri olmayan, arkal z, st minderli ve yast olabilen kerevet, divan. ks kl

* Kozalakl lardan, boyu 40 m kadar olabilen ve kerestesi yap lerinde kullan bir orman a , da i lan ac servisi (Cerrust). sedye sedyeci * Sedye ta kimse. yan sedyelik * Sedye ile gtrlebilecek durumda olan. * Hasta veya yaral yarayan katlanabilir hasta yata teskere. ta maya ,

sedyelik olmak * ayakta duramayacak duruma gelmek. sefa * Gnl rahatl, rahatl kaygz ve sakin olma, safa. k, s * E lence, zevk, ne e.

sefa (veya sefalar) bulduk * "sefa geldin" veya "sefa geldiniz" szne "te ekkr ederim" anlam kark olarak kullan nda l l r. sefa geldin (veya geldiniz) * ho geldin (veya ho geldiniz) anlam kullan a nda lan rlama, kar sz. lama sefa geldine gitmek * bir kente, bir mahalleye yeni gelen veya geziden dnen birine ziyarete gitmek. sefa pezevengi * zevk ve e lenceye d (kimse). kn sefa srmek * rahat, sakin ve e lenceli ya amak. sefahat * Zevk ve e lenceye d knlk, uar l k. * E lence. sefalet * Yoksulluk, yoksulluk snt. k s sefalet ekmek * yoksul ve peri ya an amak. sefaret * Elilik, sefarethane.

sefarethane * Elilik.

sefas srmek n * bir durumun getirdi sa olanaklardan yararlanmak. i, lad sefer * Yolculuk. * Genellikle yurt dna yap asker harekt, sevagitme, sava lan a . * Kez, yol, defa. * \343 safer.

sefer

sefer tas * Yemek ta makta kullan ve birbiri zerine konulup bir sapa geirilen kaplar tak veya bunlardan her lan m biri. sefer tas gibi * her kat birer odas (yksek ev). nda olan seferber * Sava haz a rlanmveya girmi (asker birlik). seferber etmek * bir ibir ama iin btn olanaklar , kullanmak. seferber olmak * bir ibir ama iin, birok kimse btn olanaklar giri , yla mek. seferberlik * Bir lkenin silhl kuvvetlerini savahazduruma getiren, lkenin ekonomisini, ynetimini sava a r gereklerine uyacak duruma sokan haz k ve nlemlerin tm. rl * Bu durumun iln edildiveya sava srdrd dnem. i n seferberlik iln etmek * bir lkenin silhl kuvvetlerini savahazduruma getirmek iin gerekli duyuruyu yapmak. a r sefer * Yolculukla ilgili olan. * Sava ilgili olan. la * Yolcu oldu undan, oru tutmak ve namaz k zorunda olmayan kimse. lmak

sefer durum * Sava ortam . * Yolculuk dolayyla namaz ve oruz ibadetinden izinli olma. s sefer hl seferli seferlik * Herhangi bir defaya yetecek miktarda. sefih sefihane sefil * Zevk ve e lenceye d uar kn, . * Alakas na. * Sefalet eken, yoksul. * Alak. * \343 sefer durum. * Sefere giden veya sefere kan.

sefilne sefillik

* Sefilce, sefil gibi. * Yoksulluk. * Alakl k. * Gemi. * Eli. * Bayan eli. * Eli kar. s

sefine sefir sefire

sefirikebir * Byk eli. sefirlik segh * Elilik. * Klsik Trk mzi si perdesi ve bu perdedeki makam. inde

segh perdesi * Klsik Trk mzi orta sekizlinin 22. perdesi. inde segman para. se irdim * Yaya ko usu. * Top at kunda geri tepmesi. ldnda n * De irmene su veren olu e un imi. * Yenieri mutfaklar kullan etleri ta hayvanlar n ve arkalar yryen yenieri. iin lan yan n nda se irdim yolu * Kale bedenlerinde korunmal yol. * Han odalar nnde dar yol. se irme se irmek * Se irmek i i. * Bir motorun alt blm ile st blm aras ndaki gaz gei nlemek amac kullan esnek metal ini yla lan

* Hafif k ldamak ve daha ok, vcudun bir yerinde deri ile birlikte dirinin hemen alt m ndaki kaslar hafife oynamak. se irtme * Se irtmek i i. * (bal l Yemsiz kullan olta. k kta) lan

se irtmek * abuk ad mlarla veya s rayarak yakbir yere do yrmek. n ru se men * Bayram gnlerinde, d nlerde trene yerli giysilerle, atl silhl ve olarak kat yi seymen. lan it, se reme

* Se irme. se remek * Se irmek. seher seher yeli sehim * Sabah gn do n madan nceki zaman a s , tan art. * Seherde esen yel. * Hisse bedeli. * Pay, hisse. * Sonucu bak ndan ok nemli olmayan yanl k, yan. m l lt * stne bir koymaya yarayan ayakl ey destek, atk . * Kk masa. * Dar a . ac * Ressamzerinde al tablosunu yerle i genellikle tahtadan yap n t tirdi lmdestek. sehpaya ekmek * asarak ldrmek, dar a na ekmek, asmak. ac sehven sek * su, ba bir iki veya bir s kar r ine ka v lmam(iki). t * (iki iin) su veya bir ba iki kar rmadan. ine ka t sekant * Kesen. * (trigonometride bir an sekant an kosinsnn tersi. n ) Bu n sekban * Osmanl larda, sr boylar grev yapan bir sf asker. n nda n * Eyalet pa ve sancak beylerine ba olarak grev yapan bir sf asker. alar l n sekbanba * Osmanl ordusunda sekbanlarkomutan n . sekel Sekendiz sekene seki * Evlerin nne oturmak iin ta amurdan yap set. ve lan * Oturulacak sedir biiminde ta veya set. * Toprak stndeki ykseklik, do set. al * Akarsulariki yakas n ndaki yamalarda, baz deniz ve gl klar grlen basamak biiminde yer yz y nda set taa, teras. ekli, seki * Bir hastal sonra yerle kalan i veya doku bozuklu ktan ip lev u. * Satrn, Zhal. * Bir yerde oturanlar, sakinler. * Yanl kla. l

sehiv sehpa

* At, e ve srlarayaklar bile veya dize kadar beyazl ek n nda e kan k. sekileme * Sekilemek i teraslama. i, sekilemek * Bir yamac aland iin sekiler (I) yapmak, teraslamak. a rmak sekili sekincilik seki * Sekmek iveya biimi. i sekiz * Yediden sonra gelen sayn ad bu say gsteren rakam, 8 VII. n ve y * Yediden bir art k. * Krek yar nda sancak ve iskelesinde drder kreolan tekne. lar i * Sekisi olan. * Bkz. dingincilik.

sekiz tek

sekiz yzl * Sekiz dzlem paras evrelenmi yla cisim. sekizer sekizgen * Sekiz kenarl okgen. sekizinci sekizli * Sekiz sayn s s , s yedinciden sonra gelen. sn ra fat rada * Kendinde sekiz saybulunan. s * skambil k nda sekiz i bulunan k d areti t. * Sekizlik. * Sekizi bir arada, sekiz tane alabilen. * Birlik notan sekizde biri. n * K ynden dokunmu ldan, uval. * On batman (un, vb). * Sekmek i i. * Bir merminin bir yere veya bir cisme vurduktan sonra s ramas . * Tek veya iki ayak zerinde s ramak veya s rayarak ilerlemek. * At bir nesne bir yere dokunduktan sonra s lan rayarak gitmek. * Bir yere bir cisme arparak yn de tirmek. i * (olumsuz biimiyle) Aralvermeden srp gitmek. k * Aral z iskemle. ks * Basamak. * Sekiz sayn le sn tirme s , her birine sekiz, her defas sekizi bir arada olan. fat nda

sekizlik

seklem

sekme

sekmek

sekmen

sekoya

* Kozalakl n porsukgiller familyas lar ndan, Kaliforniya'da yeti 100-130 m boyunda, byk bir orman en, a (Sequoia). ac sekretarya * Sekreterlik i lerinin yap yer. ld sekreter * zel veya kamu kurulu nda haberle sa lar meyi layan, yaz yapabilen grevli, yazman, ktip. ma * zel veya kamu kurulu nda ynetim ve yaz lar malardan sorumlu kimse, yazman. * (bas Sayfa dzenlemesini yapan gazeteci. nda)

sekreterlik * Sekreterin grevi, yazmanl ktiplik. k, * Bir veya daha ok sekreterin alayer veya bro. t seks seksapel seksek seksen * Yetmi dokuzdan sonra gelen sayn ad bu say gsteren rakam, 80, LXXX. n ve y * Sekiz kere on, yetmi dokuzdan bir art k. seksen kapn ipini ekmek n * iinde bulundu sorunu zmek iin kap dola u kap mak, birok yere u ramak. seksener * Seksen saynle sn tirme s , her birine seksen, her defas sekseni bir arada olan. fat nda * Cinsellik, cinslik, cinsiyet. * Cinsel cazibe, cinsel ekicilik. * Sekerek oynanan bir ocuk oyunu.

sekseninci * Seksen sayns s , s yetmi sn ra fat rada dokuzuncudan sonra gelen. seksenlik * inde seksen say bulunan. * Seksen ya olan. nda * Cinsel ekiciliolan. i * Blm. seksolog seksoloji sekstant seksel * Cinsel cinsellikle ilgili, cins. sekte * Seksoloji uzman , cinsellik bilimci. * Cinsellikle ilgili sorunlarincelendibilim, cinsellik bilimi. n i * Gne y zlara yksekli lmeye yarayan bir alet. in, ld n sal ini

seksi seksiyon

* Durma, kesentiye u rama, kesilme, durgu. * Bozukluk. * nme, fel. sekte vermek * kesintiye u ramak. sekte vurmak * kesilmesine sebep olmak, kesintiye u ratmak. sekteikalp * Kalbin durmas kalp sektesi. ve sekter * Ba nsiyas, din vb. d kalarn ncelerine, inanlar kar kat ho na kan, ve grsz davranan kimse. * Kat grsz (d , ho nce, tutum).

sekteye u ratmak * kesilmek, kesintiye u ramak. sektirme * Sektirmek i i.

sektirme pas * Basketbolda topu sektirerek verilen pas. sektirmek * Sekmesine sebep olmak. sektirmemek * Aksatmamak, aralvermeden srekli yapmak. k * Byk bir dikkat iinde bulunmak. sektr * Blm, kol, dal, kesim. * Manyetik tamburun, manyetik diskin veya bir disk paketinin zerindeki, veri ortamn nceden n belirlenmi l de tirmesi s nda manyetik kafalareri ayer i ras n ebildi bir iz veya bant paras i, . sel * Srekli ya murlardan veya eriyen karlardan olu getiyerlere zarar veren ta n su. an, i k * Hareket hlindeki byk kalabal yn. k, * Etki ve iz b rakan gl durum veya davran . -sel * Bkz. -sal / -sel.

sel gibi (akmak) * (slar iin) bol ve gr (akmak). v * (zaman iin) abuk ve h gemek. zla * (insanlar iin) kalabalbir yn hlinde gitmek, yrmek. k sel gider, kum kal r * geici durumlara gvenmek do de ru ildir. sel gtrmek * ok ya ya mur mak. * ok ya murdan dolay blgede, yollar zor geilir duruma gelmek. bir sel ile gelen yel ile gider * emek vermeden ele geen para arur olur gider. sel seli gtrmek

* ok fazla sel olmak. selm * Bir kimseyle kar ldnda, birinin yan gidildi veya yan uzakla kendisine szle la na inde ndan ldnda veya i aretle bir nezaket gsterisi yapma, esenleme. selm almak * birinin selmlamas kar k vermek. na l selm akmak * selm vermek. selm durmak (veya selma durmak) * bir by bir ste veya sayg e, duyulan bir ayakta selm vermek. eye selm etmek * uzakta olan birine bir kimse veya mektup arac esenlik dilemek. lyla selm olsun * "sayg esenlik dileklerim ona ulan" anlam bir iyi dilek sz. m, s nda selm otu * Maydanozgillerden, 1-2 m boyunda, pis kokulu, hekimlikte kullan bir bitki (Levisticum). lan selm para, kelm para * her davranpara harcamaya bad lr. selm sabah * Selmla hatsorma. p r selm sylemek * selm birine gtrmesini sylemek. n * birinin gnderdiselm kas iletmek. i ba na selm sylemek (veya yollamak) * birine esenleme haberi gndermek. selm verdik, borlu k kt * kk bir ilgi gsterdik, zerimize byk bir i yklendik. selm vermek * selmlamak. * ba sa sol omuzlar evirerek namaz n ve na bitirmek. selmet * Esen olma durumu, esenlik. * Her trl korku, tasa ve tehlikeden uzak gvenlik iinde olma. * Anlat temel olan d ma ncenin her bak mdan do ve sa olmas ru lam .

selmete kmak * esenli kavu kurtulmak. e mak, selmetleme * Selmetlemek iveya durumu. i selmetlemek * Yolcuyu, konu u u urlamak, geirmek. selm sabah kesmek * her trl ili kisine son vermek. selmlama

* Selmlamak i selm verme. i, selmlamak * Bir kimseyle kar ldnda, birinin yan gidildi veya yan uzakla selm vermek, la na inde ndan ldnda esenlemek. selmlanma * Selmlanmak i i. selmlanmak * Selmlamak iyap i lmak. selmla ma * Selmla iesenle mak i, me. selmla mak * Birbirine selm vermek, esenle mek. * ok az tan mak. selmlay * Selmlamak iveya biimi. i selml k * Saray, k veya konaklarda erkeklerin bulundu ve erkek konuklaral blm, haremlik kar . k u n nd t * Osmanl padi ahlar cuma namaz k iin camiye giderken yap tren. n lmak lan selms z * "Saygz bir biimde, selm vermeksizin, sayg s gstermeksizin" anlamlar kullan selmssabahs nda lan z z sznde geer. selmssabahs z z * Saygz bir biimde, selm vermeksizin, sayg s gstermeksizin. selmnaleykm * "Selmet sizin zerinizde olsun" anlam bir esenleme sz. nda selmnaleykm kr kad * a tok szl ki iin uyarma yollu sylenir. r iler selmnkavlen * Sak dileme sz. l * nme, fel. selset seltin * Sultanlar. seltin camii * Osmanl padi ahlarn veya e n lerinin yapt klar rd cami. seltin meyhanesi * Byk meyhane. selcik Seluk * Seluklu. Seluklu * Kk sel. * Akl c k.

bir soy. sele sele sele

* XI. yzy Anadolu, Orta blmnde devlet ve imparatorluk kuran, o lda unlu O unu uzlarolu n turdu u * Bu soyun kurdu ve XIII. yzy sona eren Trk devleti. u lda * Yayvan sepet. * Bisikletin oturulacak yeri. * Bkz. sere.

sele gitmek * gereksiz yere telef olmak. sele zeytini * Az tuzla haz rlanan bir e zeytin. it selef selek * Cmert, eli a k. seleksiyon * Seme. selektr * Tahyabanc l maddelerden ay rmak iin kullan ayg lan t. * Otomobilde farlaruzun ve k uzakl yanmas sa n sa kta n layan ara. * Ses, haber, bilgi. * Bir grevde, bir makamda kendinden nce bulunmu olan kimse, ncel, ard l kar . t

selen

selentereler * Bitkimsi hayvanlardan deniz analarn, sifonlular mercanlar n ve iine alan nemli bir blm. selenyum * Atom numaras yo 34, unlu 4,8 olan, 217 C de eriyen, ve elektriileten, daha ok telsiz telefon, u s i televizyon yap nda kullan bir element. K m lan saltmas Se. selfdeterminasyon * Kendini ynetme hakk belirleme. n selfservis * Kafeterya, lokanta, ma gibi yerlerde aln grevli bir satn arac aza cn, cn l olmaksn kendine hizmet z ettisatyntemi, seal. i seli suyu kalmam * (yemek veya meyva iin) suyu kalmam . selika selim * Gzel syleme ve yazma yetene i. * Do drst, kusursuz. ru, * (ur veya baz hastal iin) Sonu iyi, tehlikesiz, ktcl olmayan, iyicil. klar * Ya sebebiyle olu ufak sel. an * Sel sularn b er p. n rakt

selinti

selis

* Ak (sz). c

sellemehsselm * Ulu orta, ekinmeden, destursuz. selofan seloteyp * Yap rma i t lerinde kullan ince, saydam, bir yz yap lan, erit. kan selp * Zorla alma, kapma. * Kald ka yok etme. rma, rma, * Sellozdan yap lmince, saydam, ambalj yap nda kullan tabaka. , m lan

selp etmek * zorla almak, kapmak. * kald rmak, ka rmak, yok etmek. selloit * Nitroselloz ile kfurdan olu foto k , sinema filmi, bilrdo yuvarla tarak gibi an, raf d , eylerin yap nda kullan plstik madde. m lan selloz * Bitkilerde hcre yapnbyk bir blmn olu sn turan k yapay ipek ve patlay maddelerin t, c yap nda kullan bir karbonhidrat (C6H10O5). m lan sellozik selva * inde selloz bulunan.

* Amerika'da Amazon, Afrika'da Nijer rmaklar Ekvator blgesindeki byk sulargetihavzalarda gibi n i bulunan geni balta girmemi ve ormanlara verilen ad. selvi selvie selzede * Sel felketine u ram selden zarar grm , (kimse). sem sema sema * Zehir, a . * Gk, gkyz. * itme, duyma. * Mevlev dervi lerinin ney, n gibi alg e inde, kollar iki yana a dnerek yapt yin. sfiye lar li n p klar * Demir yollar gndz mekanik olarak k z kolla gece k z i veren let. nda rm bir rm kla aret * gemi veya gemi ile k istasyonu aras haberle ki y nda mede kullan kollu i stunu. lan aret * Orta Anadolu blgesinde yaygolan ve mzik e inde oynanan, tren nitelita oyun. n li i yan * \343 servi. * Gemi armas bulunan oynak halat. nda

semafor

semah

semahane * Mevlev tekkelerinde dervi sema yini yapt zel blm. lerin klar semahat sema * Bir kurala ba olmayancak i l p itmekle renilen (sz). * Klsik Trk mzi iki basit usulden biri. inde * Sekizer hece lsyle yaz lmolan halk tr. iiri sema * Semav. * Cmertlik, iyilikseverlik.

sema kahvesi * Halk airlerinin topland , sazl klar szl e lencelerin yap sema, mani ve trklerin okundu kahve. ld, u seman * Bir metalle temas durumunda t ve yksek s kta ayr ta elementlerden bir veya slan cakl arak d biro o metalin yzeyine yayan madde. unu * Di kklerini kaplayan sert madde. semantik * Anlam bilimi. semaver * zellikle ay demlemekte kullan kmr ve yakacak ocakendi iinde bulunan, elektrikle de al lan abilen bakpirin gibi metallerden yap r, lmmusluklu kap. semav semazen * Gkle ilgili, g ili e kin. * Sema eden, dnen dervi .

semazen ba * Mevlevlikte sema ayinini yneten dede. sembol * Duyularla ifade edilemeyen bir belirten somut nesne veya i remiz, rumuz, timsal, simge. eyi aret, sembolik * Sembolle ilgili, sembol niteli olan, simgesel. inde

sembolist * Sembolizmle ilgili. * Sembolizm yanl olan kimse, simgeci. s sembolizm * Olaylar yorumlamaya veya inanlar anlatmaya yarayan semboller sistemi, simgecilik. * Sanat eserinin de erini, gere oldu gibi aktlmas de duygu ve d in u r nda il, ncelerin, i ve aret biimlerin uygunluk iinde dzenleni gren, ayr kelimelerin mzik ve sembol de inde ca erine dayan en larak anlat duygu inceliklerinin bile sezdirilebilece savunan edebiyat ve sanat ak , simgecilik. lmaz ini m sembolle me * Sembolle iveya durumu. mek i sembolle mek * Sembol durumuna girmek, sembol olarak kabul edilmek. sembolle tirme * Sembolle tirmek i i.

sembolle tirmek * Bir olay insan veya bir duyguyu sembollere ba , bir vurarak anlatmak, simgele tirmek. seme * Sersem, ahmak, al k.

seme tavuk * Ahmakl anlatmak iin kullan bir sz. lan semele me * Semele durumu. mek semele mek * Seme duruma gelmek. semen * Semizlik.

semen peyda etmek * manlamak. i semender * Semendergilerden, uzun gvdeli, drt bacakl , kuyruklu, kertenkeleye benzeyen, birok tr bulunan bir hayvan (Salamandra). * Ate yanmadna, hatta atesndrd inan efsanev hayvan. te i ne lan semendergiller * Omurgal hayvanlardan amfibyumlar sfn, kuyruklu hayvanlar nn iine alan bir familyas . semer * Beygir, katgibi hayvanlan s na yerle r r rt tirilen, zerine yk ba lanan veya binilen, iskeleti a atan yast k. * Hamallaryk ta n kulland deriden s yast, arkal rken rt k. * Yuka. semer vurmak * semeri, yk hayvann s na koyup ba n rt lamak, semerlemek. semerci * Semer yapan veya satan kimse. semercilik * Semercinin i i. semere * Yemimeyve, rn. , * stenilen sonu, verim. * Verimli.

semereli

semeresini vermek * bir istenilen verimi, sonucu vermek. ey semeri devirmek * e gibi kabaca yatmak. ek semerleme * Semerlemek i i. semerlemek * Semer vurmak.

semerlenme * Semerlenmek i i veya durumu. semerlenmek * Semerlemek i lmak, semer vurulmak. i yap semerli semersiz * (yk hayvan Semeri olmayan. iin) semi semih seminer * itme. * Cmert, eli a k. * (yk hayvan Semeri olan. iin)

* Bir konu ile ilgili bilgi vermek ve bu bilgiler zerinde tart amac birka yetkilinin ynetimi alt mak yla nda dzenlenen toplant . * niversitelerde ve yksek okullarda retim yesinin ynetimi alt nda rencilerin yapt ararmalarla klar t ilgili rapor haz rlama, tart biiminde yrtlen grup al , toplu al ma mas ma. semirgin * Tembellikten ya layan, semiren (kimse). ba * Semirmekten dolay hareketleri a m(kimse). rla * Semiz duruma gelme.

semirme

semirmek * Besili, ya bir duruma gelmek, semizlemek, manlamak. l i semirtme * Semirtmek i i.

semirtmek * Besili, ya bir duruma getirmek, semizletmek. l semiyoloji * Hastal n belirti ve i klar aretleriyle ilgilenen hekimlik dal . * Gsterge bilimi. semiyotik * Gsterge bilimi. * Gsterge bilimi ile ilgili olan. semiz * man. i * Eti, yaok olan, tavl .

semiz otu * Semiz otugillerden, etli ve mayho yapraklar sebze olarak yenilen otsu bir bitki (Portulaca oleracea). semiz otugiller * Ayr yaprakl eneklilerden, semiz otu, ipek iegibi bitkileri iine alan familya. ta iki i semizce * Semiz gibi, semize yak semizi and n, ran.

semizleme * Semizlemek durumu. semizlemek * Semiz duruma gelmek, semirmek. semizlenme * Semizlenmek i i veya durumu. semizlenmek * Semiz duruma gelmek, semiz olmak. semizle me * Semizle durumu. mek semizle mek * Semiz duruma gelmek. semizlik * Semiz olma durumu, tav, semen. sempati * Bir insanbir ba na kardo ve igdsel olarak bir e sevgi ve yak k duymas n kas al ilim, nl , cana yak k, nl s kanl cak l k. sempati duymak (veya beslemek) * birini sevimli, cana yakbulmak. n sempatik * Cana yak s kanl n, cak , sevimli. * ok hohogiden. , a

sempatik sinir sistemi * Ya atkan sinir sistemini olu turan iki sinir sisteminden biri. sempatisini kazanmak * sevgi, ilgi ve yak kazanmak. nln sempatizan * yesi olmad hlde bir partinin, bir toplulu gr un lerini benimseyen veya bir grbir , retiyi, bir ak tutan kimse, duyguda m . sempozyum * Belli bir konuda dzenlenen oturum veya seminer, bilgi leni. semptom * Bulgu, araz. semt * Yan, taraf, cihet. * Yerle blgesi. im

semtine u ramamak * bir yere zellikle gitmemek. * (birini) hi aramamak, onunla ilgisini kesmek. semtrreis * Ba noktas ucu . sen * Teklik ikinci ki gsteren zamir. iyi

sen a ben a koyunlar a a, (veya inekleri) kim sa a? * i ka ten nanlara yollu sylenen bir uyarma sz. aka sen ben davas (veya kavgas ) * bir konuda anla d mazl a ld anlat n r. sen bilirsin (veya siz bilirsiniz) * nas l uygun bulursan( yle yap(z). z), n sen giderken ben geliyordum * ben bu oyunlar senden iyi bilirim. sen saben selmet , * iyi veya kt bir sonula biten bir i nda artyapacak bir kalmadn kar s k ey anlat r. sena senarist * Senaryo yazar , senaryocu. senaryo * Bir tiyatro, sinema, televizyon veya radyo eserinin sahnelerini ve akn gsteren yazmetin. l * Bir olay ka bir yne, bir amaca ularmak iin uydurulan yalan. ba t * vme.

senaryocu * Senaryo yazar kimse, senarist. senaryoculuk * Senaryo yazarl. senato * Eski Roma'da zellikle soylulardan olu yneticiler meclisi. an * (baz lkelerde) Ya e ve itimlerine gre seilmi parlamento yelerinden olu meclis. an * niversite yasas gre seilen ve rektr ba toplanan yksek karar organ na kanlnda . * Senatrlerin topland yer. klar * Senato yesi.

senatr

senatrlk * Senatr olma durumu. * Senatrn grevi veya makam . sendeleme * Sendelemek durumu. sendelemek * Dengesi bozularak d gibi olmak, ad na ecek mlar rmak. * Herhangi bir olay kar nda ne yapaca s a n racak kadar sars lmak. sendik sendika * ilerin veya i verenlerin ikazan, toplumsal ve kltrel konular bak ndan , m karlar korumak ve n daha da geli tirmek iin aralar kurduklar nda birlik. sendikac * Sendikac yapan kimse. l k * Sendikada al kimse. an * Bir birli ortakln veya alacakl grubunun haklar korumakla grevli kimse. in, lar n

sendikac l k * Ayn meslekte al kimselerin ikazan, toplumsal ve kltrel konular bak ndan an , m karlar korumak, n daha da geli tirmek amac birlik olmay yla amalayan ak sendikalizm. m, * Sendikalar etkinli sendikalizm. n i, * Toplum ya nda sendikalara nemli bir grev yklemek amac gden sendikalizm. am n reti, sendikal * Sendika ile ilgili. sendikala ma * Sendikala i mak i veya durumu. sendikala mak * Sendikal duruma gelmek. sendikalarma t * Sendikalarmak i t i. sendikalarmak t * Sendika hlinde te kiltland rmak. sendikal * Sendikas veya sendika yesi olan (i i olan i, yeri). sendikal l k * Sendikal olma durumu. sendikalist * Sendikac . sendikalizm * Sendikac l k. sendikas z * Sendikas olmayan veya sendika yesi olmayan (i i i, yeri). sendikas k zl * Sendikasolma durumu. z sendrom sene * Y l. Senegalli * Senegal halk olan (kimse). ndan * zel bir bozuklu belirleyen, bir arada grlen, te kolaylaran bulgu ve belirtilerin tm. u hisi t

seneidevriye * Y l dnm. seneikebise * Arty k l. senek * am a ndan yap testisi. ac lmsu senelik senet * Yk. ll * Bir kimsenin yapmaya veya demeye borlu oldu gstermek iin imzalad resmi k belgit. u eyi t,

* Dayan veya dayan olan lan lacak ey. senet sepet * "Senet yerine geebilecek szle anlam kullan ey, me" nda l r. senet vermek * yazbelge vermek. l * "bir i byle oldu sana senet veririm" biiminde bir inand sz olarak kullan in unu rma l r. senetle mek * Birbirine senet vermek. senetli * Senedi olan, senetle sa lamlar tlmolan.

senetli sepetli * (bir i Yazbir belgeye dayan yap anlat in) l larak ldn r. senetsiz * Senedi olmayan, senede dayanmayan. senetsiz sepetsiz * (bir i Yazbir belgeye dayan in) l lmadan, geli igzel yap anlat ldn r. senev senfoni * Yk. ll * Sonat biiminde orkestra eseri.

senfoni orkestras * Senfonileri alacak biimde dzenlenmiflemeli, telli, yayl vurma alg , ve lardan olu byk orkestra. an senfonik * Senfoni ile ilgili; senfoniye dayanan.

sengin sema * Yrk sema. seni gidi seni (veya seni seni) * "yaramaz, haylaz, apk anlamlar kullan n" nda l r. seninki can da benimki patl m can ? * "senin cann de var da benimkinin de yok mu" anlam kullan n eri eri nda l r. senir senit * da ndaki s ki aras rt. * Hamur tahtas .

senkretizm * Birbirinden ayr nce, inanveya d retileri kaynarmaya al felsefe sistemi. t an senkron * E zaman. senkroni * E zamanl l k.

senkronik * E zamanl .

senkronizasyon * E leme. senli benli * A lde samim olarak, teklifsiz bir biimde. r senli benli olmak * i ie olmak, btnle mek. * a lde iten, teklifsiz olmak. r senozoik sensen * A kokular zdaki gidermek iin i nenen baharl madde. bir sentagma sentaks sentaktik sentetik * Birle yolu ile elde edilen, birle im imli. sentez senyr * Birle im. * Orta a Avrupa'da topraolan derebeyi. da * Fransa'da bir soyluluk unvan . * Dizim. * Cmle bilgisi, sz dizimi. * Cmle ile ilgili. * nc a .

senyrlk * Senyr olma durumu. * Senyrn topra . sepek sepelek sepeleme * Sepelemek i i. sepelemek * K sreler iinde ve serpinti hlinde ya sa mak, dklmek, serpelemek. sepet kap. * Saz, kamveya ince dallardan rlerek yap genellikle sap lan, olan, yiyecek ve e ta iin kullan ya mak lan * Sepet gibi rlerek yap lm . * Bir sepetin ald lde. * Sazdan rlm k kapan bal . * Basketbolda say kazanmak iin, iine top at lmaya allan demir embere geirilmi aa alt k . * Bkz. senet sepet. sepet havas almak * De irmen ta n ekseni. n * Bkz. sersem sepelek.

* i inden karmak, sepetlemek. * yan uzaklarmak, gitmesini sa ndan t lamak. sepet kafal * Bilgisiz ve akz. ls sepet sand k * Sepet gibi, ince dallardan rlm o me ile kaplanmsand ve u in k. sepet topu * Basketbol. sepeti * Sepet yapan veya satan kimse. * ingene.

sepeti s d * S tgillerden, yapraklar uzun, dallar sepet rmeye elveribir s tr, sokrun (Salix viminalis). li t sepetilik * Sepet yapma veya satma i i.

sepetkulpu * Baskemer veya tonoz. k sepetleme * Sepetlemek i i. sepetlemek * (meyva, sebze vb. eyleri) Sepete koymak, sepete yerle tirmek. * Yan kovarcas uzaklarmak. ndan na t sepetlenme * Sepetlenmek i i. sepetlenmek * Sepetlemek iyap i lmak. * Bir yerden uzaklar tlmak, kovulmak. sepetli * Sepeti olan. * Bkz. senetli sepetli.

sepetli motosiklet * Yan taraf tek tekerlekli sepet biiminde e ve yolcu ta nda ya elverimotosiklet. maya li sepetlik * Sepet yapmaya elveri olan. li * Yap nt larda k . * Gbek evresindeki karblgesi. n sepetsiz * Sepeti olmayan.

sepette pamu olmamak u * bilgisiz, bo kafal olmak. sepi sepici * Deri, post vb.yi kullanabilecek duruma getirmek iin uygulanan i lemlerin tm, tabakl k. * Sepi i yapan kimse, tabak (II). ini

sepicilik sepil

* Sepicinin itabakl debagat. i, k, * "Sepil sepil" ikilemesinde kullan ve "hafife ya ya l r an mur"u anlat r.

sepil sepil * Ya iseleyerek veya hafif ya mur arak. sepileme * Sepilemek itabaklama. i, sepilemek * Deri, post vb. yi kullanabilecek bir duruma getirmek iin deik, e i i itli lemlerden geirmek, uygulamak, sepi yapmak, tabaklamak. sepilenme * Sepilenmek i i. sepilenmek * Sepilemek i lmak, tabaklanmak. i yap sepili sepken * Bkz. sulu sepken. septik septisemi septisizm sepya * Mrekkep balndan al koyu siyah boya. nan * Bu boya ile yap (resim). lan ser * Ba , kafa (baz birle kelimelerde) Ba reis. ik kan, * Ba reis (baz kan, birle kelimelerde). ik ser * Limonluk. ser verip s r vermemek * s r vermeyen, drst ve gvenilir bir kimse olmak. sera serac * Sebze ve meyvelerin yeti tirildive hava i artlar karkorundu cam ve naylonla kapl ser. na u yer, * Sera yapan ki i. * Serada turfanda sebze yeti kimse. tiren * Sera yapma i i. * Serada sebze yeti tirme i i. * Ku kucu, pheci. * Kanda hastalyapan bir bakteri bulunmas ileri gelen her trl hastal k ndan k. * Ku kuculuk, phecilik. * Sepilenmitabaklanm(deri, post). ,

serac l k

serak seramik

* Dik yerlerden inen buzullarda, derin yar lmalar sebebiyle buz paralarn koparak a d n a ya mesi. * Yksek da pi s irilmi toprak, fayans, porselen yap yla ilgili olan. m * Yksek da pi s irilmi topraktan yap vazo, anak, mlek gibi nesne. lan

seramiki * Seramikle u an kimse. ra seramikilik * Seramik yapma sanat . * mlekilik. serap * Atmosferde k nlarn klmas do ve llerde kolayl gzlemi yap n r ndan an kla labilen optik yan lma, uzaktaki bir cisme bakarken sanki bir su yzeyinden yans yormu cisimle birlikte ters grntnn olu gibi, umu, n, lg yalg pusar n, k. serapa serasker * Ba ba btn olarak. tan a, * Sadrazamlgreviyle ykml olmayan ve Osmanl k ordusunun komutanln yapan vezirin unvan .

serasker kap s * Seraskerin resm grev yeri. seraskerlik * Seraskerin grevi veya makam . serazat serbaz serbest * Hibir ba olmayan, istedigibi davranabilen, erkin. arta l i * Tutuklu veya ba olmayan, zgr, hr. ml * Zaman istedigibi kullanabilen, yapacak bir i n i i olmayan. * Baz kurallara ba olmayan. l * Slmadan, k a rmadan konu ve davranan. an * (kadiin) A l n rba olmayan, hoppa. * Hareketi herhangi bir biimde engellenmeyen. * Rahat, zgr, ba z bir biimde. ms serbest b rakmak * (tutuklu veya gz alt bulunan birini) serbest, zgr duruma getirmek, tahliye etmek. nda serbest blge * Bir lkenin gmrk srlar konu r ve ticaret rejimi andan k n dnda landlan s smen veya tamamen gmrk mevzuat dndaki dzenlemelere tabi olan, uluslararas liman veya hava alan yak yerlerde kurulan, a na n k blge. serbest al ma * Belli bir i yerine ba kalmaksn yap i l z lan . serbest elektron * Do elektrik yknn olu al turdu demetler. u * Serbest ve zgr. * Yrekli, yi korkusuz olan (kimse). it,

serbest enerji * Kullan belli kurallara ba olmayan enerji. m l serbest gre * Tehlikeli olabilecek baz oyunlardnda vcudun her yan oyun uygulanabilen bir gre n na tr. serbest kart * Giri . kart serbest meslek * Resm veya yar resm meslekler dnda kalan meslek veya i . serbest m ka nt * Ablge. k serbest naz m * Vezin ve kafiye gibi klsik ve ba c lay kurallar kenara iten tarz bir iir . serbest su * A n gze bo unda toplanan su. ac lu serbest vuru * Kale nndeki ceza alan dndaki bir noktada, bir oyuncunun kural d davran bulunmas ta zerine, bu noktadan kartak oyuncularn yapt vurufrikik. m n , serbest yk * Belli srlamalara ba kalmayan yk. n l serbeste serbest * Serbest (bir biimde). * Erkinlik, serbestlik.

serbestleme * Serbestlemek durumu. serbestlemek * Sc durumdan veya kalabal kurtulmak. k bir ktan serbestlik * Serbest olma durumu. sere * Seregillerden, insanlara yak yerlerde ya n ayan, kn gmeyen, koyu boz renkli, kk tc bir ku (Passer domesticus). sere parmak * Be parma en k n . sereden korkan dar ekmez * tehlikeleri gzde byterek i giri e mekte ekingen davrananlar amalar ula na amazlar. seregiller * Gagalar biiminde, bcek, meyve vb. ile beslenen, rnek hayvan koni sere olan ku sf lar n . serin * Mekik dili. * Seme, sekin olan. * (Osmanlmparatorlu unda) Ba komutan.

serdar

serde ... var * sz edilen kimsedeki bir nitelibiraz alay ederek anlat i r. serdengeti * Feda. serdengetilik * Fedalik. serdetme * Serdetmek i i. serdetmek * srmek. leri serdirme * Serdirmek i i.

serdirmek * Sermek i yapt ini rmak. serdmen * Dmen kullanmakla grevli bilgili ve tecrbeli tayfa. * Sava gemilerinde avu yksek bir a tan amada bulunan er. sere * Aduran ba k parma ucundan i parma n ucuna kadar olan uzakl sele. n aret n k, sere serpe * Bkz. sermek. seremoni * Tren. * Genellikle resm yerlerde, resm i lerde uyulmas gereken kural, yol ve yntemlerin tm. * Yelkenli gemilerde zerine drt k yelken amak ve i kald iin dire yatay olarak ba e aret rmak e lanan * Konut kap nda mente ve kilidin tak d konumdaki kalpara. lar e ld ey n serenat * Sesli olarak sylenen veya mzik arac al serbest biimli mzik paras lyla nan . * Geceleyin, ahavada sevgi duyulan biri iin bir mzik arac verilen kk konser. k yla

seren gnder.

serencam * Bir i bir olaysonu, ak in, n bet. * Bagelen bir durum veya olay. a serendi seretan * Drt, alt sekiz direk stne yap l, meyve ve sebze kurusunu saklamak iin kullan kiler. veya lmtah lan * Yenge. * Yenge burcu. * Derebeylik toplum dzeninde toprakla birlikte alp sat kle. n lan * Raf. * Gstermelik olarak veya sat nesnelerin sergilendicaml lan i blme veya yer, camekn, vitrin.

serf sergen

sergerde

* (kt, olumsuz i lerde) Eleba .

sergerdelik * Elebak. l sergi * Aln grmesi, semesi iin dizilmieylerin tm ve bu nesnelerin serildiyer. cn i * Halkgezip grmesi, tan iin uygun biimde yerle n mas tirilmi rnlerin, sanat eserlerinin tm. * Bir yerin, bir lkenin veya e lkelerin kendine zg, tar sanayi vb.rnlerini tan iin bunlar itli m tmak n uygun bir biimde gsterildiyer, me i her. * Yayg , kilim. sergi amak * sergilemek. sergi evi * Sanat eserlerinin sergilenmesi iin haz rlanmyer.

sergi sermek * kurutmak veya gstermek iin bir dz bir yere yaymak. eyi sergici * Mallar sergileyerek satan kimse. n

sergileme * Sergilemek i te i, hir. sergilemek * Bazeyleri gstermek, tan tmak veya satmak amac herhangi bir biimde, herkesin grebilecebir yere yla i yerle tirmek, te etmek. hir * Vermek veya sunmak. sergileni * Sergilenmek iveya biimi. i sergilenme * Sergilenmek i i. sergilenmek * Sergilemek iyap i lmak. * Verilmek veya sunulmak. sergileyi * Sergilemek iveya biimi. i sergilik * Sergi yeri. * Sergilenenlerin bulundu yer, stand. u * Serilmi olan. * Yatan (hasta).

sergin

sergin vermek * hastalanyata yatmak. p a sergze t * Serven, macera. sergze ti

* Maceray seven, maceraya at kimse. lan serhat * Sr boyu. n seri * Herhangi bir bak mdan bir btn olu turan eylerin tm, dizi. * Bir fabrika veya atlyenin uzun bir sre ayn zerinde al retim tipi. i t * H . zl * abuk, arabuk.

seri serian serigrafi

* Bir lstik silindir ile uygun bir malzemenin ablon maskeye bastlarak grntnn bir yzey zerine r geirilmesi i lemi. serili * Serilmiyay , lm .

serilip serpilmek * rahat bir biimde yatmak. * geli mek. serilip yatmak * rahat bir biimde yatmak. serili serilme serilmek * Serilmek i i veya biimi. * Serilmek i i. * Sermek iyap i lmak. * Uzanmak. * Genellikle tiyatro eserlerinde giri blm. * (hava iin) Az so ile so aras uk, l k uk . * Ho giden, hafif bir so a ukluk veren ( ey). serin kanl * Kolayca fke, tel heyecana kap ve lmayan, so kanl uk . serin kanl l k * Serin kanl olma durumu, so kanl uk l k. serin tutmak * s caktan etkilenmeden daha so bir durumda bulundurmak. uk serince * Az serin, serine yak n.

serim serin

serinleme * Serinlemek i i. serinlemek

* (hava) Serin bir duruma gelmek, hafife so umak, serinle mek. * Ho giden hafif so a uklu duymak. u * Biraz avunarak ferahlamak. serinlenme * Serinlenmek iveya durumu. i serinlenmek * Serinlik duymak. serinle me * Serinle durumu. mek serinle mek * Serin duruma gelmek, serinlemek, serinlik vermek. serinletme * Serinletmek i i veya durumu. serinletmek * Serin duruma getirmek, serinlik vermek. serinlik * Serin olma durumu. * Serin hava. serinlik vermek * serin duruma getirmek. * acn k s azaltmak, avundurma. s, sntn * rahatlatmak, huzura kavu turmak. seri serke * Kafa tutan, ba kald ran. serke lik serlevha sermaye * Kafa tutma, ba kald rma. * (yaz larda) Bak. l * Sermek iveya biimi. i

* Bir ticaret i kurulmas inin , yrtlmesi iin gereken ana para ve paraya evrilebilir mallartamam n , ana mal, kapital. * Varl servet. k, * Konu. * Genel ev kad. n sermaye piyasas * Kanunla dzenlenmi hisse ve tahvil al sat n yap ticaret merkezi. m mn ld sermaye yapmak * i amak iin gereken paray yeri biriktirmek, vermek. sermayeci * Bir i sermaye koyan kimse, ana malc e , kapitalist. sermayecilik * Sermayeci olma durumu.

sermayedar * Sermayesi olan. * Sermayeci, ana malc , kapitalist. sermayeli * Sermayesi olan.

sermayesiz * Sermayesi olmayan. sermayesizlik * Sermayesiz olma durumu. sermayeyi do rultmak * ticaret iin ortaya konan ana paray rmadan i bat letmek ve para kazanmak. sermayeyi kediye yklemek * paras yiyip bitirmek. n serme * Sermek i i. * Sac ekme i. * Asmak. * Gstermek amac asmak veya yaymak. yla * Kurutmak iin dz bir yere yaymak. * Aarak yaymak veya d emek. * Boylu boyunca yere yat rmak, d rmek veya h rpalamak. * Bo lamak, savsamak. * Esrik, sarho .

sermek

sermest

sermest olmak * ok ho lanmak. sermestane * Sarho sarho a, olarak. sermest * Sarho luk.

sermestlik * Sarho olma durumu. sermuharrir * Ba yazar. sermrettip * (bas evinde) Ba m dizgici, ba mrettip. serpantin * E lencelerde kullanmak iin kendi zerine sar haz larak rlanan, savruldu unda zlen, renkli k ttan yap ve uzun lmince erit. * Kalorifer tesisat bklm nda borularla yap sc lmt. * Y ta lan . serpe serpe * Serbest, rahat bir biimde, ekinmeden. serpeleme

* Serpelemek i i. serpelemek * Seyrek damlalar durumunda ya mak. * Srekli olarak ve az serpmek. serpici * Su serpen veya su saan alet. serpilme * Serpilmek i i.

serpilmek * Serpmek i konu olmak. ine * Geli bymek. mek, serpinti * Dklen veya akan bir eyden s p serpilen blm. ray * Azar azar, kk damlalar veya tanecikler durumunda ya ya veya kar. an mur * Bir durumun etkisinin azalmoldu blm. u * Serpmek iveya biimi. i

serpi

serpi tirme * Serpi tirme i i. serpi tirmek * Azar azar, ince ince ya (ya veya kar iin). mak mur * Geli igzel serpmek. serpme * Serpmek i i. * Koni biiminde, ucuna bir s kur dizilmi k a ra un bal . * Serpilmi durumda olan. * Bir da eyi biimde dkmek, samak. lacak * Belli bir yere da biimde dkmek. lacak * Vermek, samak. * Azar azar, ince ince ya mak.

serpmek

serptirme * Serpi tirmek i i veya durumu. serptirmek * Serpmek i yapt ini rmak. serpu sersefil sersem * Herhangi bir sebeple bilinci ve duygular flamolan. zay * D nmeden hareket eden, ne yaptnfark olmayan. n nda sersem etmek (veya serseme evirmek) * sersemletmek. sersem gibi * Bak. l * ok sefil olan, yoksul.

* serseme yakr biimde. sersem sepelek * Sersem bir biimde, sersemligemeden. i sersemce * Sersem (bir biimde).

sersemleme * Sersemlemek, sersemle durumu. mek sersemlemek * Sersem duruma gelmek. sersemletme * Sersemletmek i i. sersemletmek * Sersemlemesine sebep olmak. sersemlik serseri * Sersem olma durumu veya sersemce i . * Belli bir i yeri olmayan ba kimse, kabaday i ve bo , hayta, holigan. * Tutars be z, enilmeyen davran olan. lar * Belli bir hedefi olmayan, belli bir hedefe at lmamolan, rastlant gelen. yla

serseri may n * Belli bir hedefi olmayan, rastgele yerle tirilen may n. serseri serseri * Ba , avare, amas bo zca. serserice * Serseri (bir biimde), serseri gibi. serserile me * Serserile durumu. mek serserile mek * Serseri duruma gelmek, serseri olmak. serserilik * Serseri olma durumu veya serserice davran .

serserilik etmek * serserice davranmak. serserilik yapmak * serseri tavr davranmak, evreye rahats k vermek. nda zl sert * izilmesi, klmas r , kesilmesi veya i nenmesi g olan, pek, kat , yumu kar . ak t * Esnekliaz olan, kolayca e bklmeyen. i ilip * Kolay dayan lmayan, zor katlan etkili, yumu kar . lan, ak t * H n, fkeli, hiddetli. r * Titizlikle uygulanan, s. k * Gl kuvvetli. * Sars niteliolan, arp, keskin, hafif kar . c i c t * Balamas grs olmayan. , ho * Gnl kc , ters. r, kat

* Minerallerin izilmeye kargsterdikleri diren. sert bu day * K ve rma tmeye kardaha direnli olan yo unlu di bu u er daylara gre daha yksek bulunan ve tane kesiti cams grnen bu day. sert damak * Dama n blm. n sert doku * Gergin grnml esnek doku. sert sert sert su * Sert olarak, sert bir biimde. * Kire derecesi yksek su.

sert tabaka * Gz yuvarla n dn n rten sa zar; n blmne gz ak lam denir. sert nsz * Sert damakta olu , h, f, k, p, s, nszleri, tmsz, tonsuz nszler. an ,t sert zar sertabip sertelme * Sertelmek durumu. sertelmek * Direnci artmak. * Sert, fkeli bir durum almak, sertle mek. sertifika * renim belgesi. * Beyni saran zarlaren d ve en sert olan n ta . * Ba hekim.

sertifikal * Sertifikas olan. sertifikasyon * Tasdik etme, tasdik. sertitikas z * Sertifikas olmayan. sertlenme * Sertlenmek durumu. sertlenmek * Sert bir tav r almak. sertle me * Sertle i mek i.

sertle mek * Sert bir durum almak, kat mak. la * Gc artmak, zorlu bir durum almak. * Sert, kc r olmak.

sertle tirici * Kimyasal tepkimeli yapay reine tutkal verniklerinde, kuruma ve sertle sa ve meyi lamak iin kullan lan, s veya toz hlinde olan kimyasal yard madde. v mc sertle tirme * Sertle tirmek i i. sertle tirmek * Sert bir duruma getirmek, sertle mesine sebep olmak. sertlik * Sert, kat olma durumu. * Sert, kc davran r, kat iddet, husumet. ,

serum

* P la sonunda kandan ayr s blm. ht ma lan v * Mikroplu bir hastal veya zehirli bir maddeye kara a hayvanzellikle atkan elde lanmbir n n ndan edilen s madde. v * Hcre yenilenmesini h zland deriyi besleyen, su kayb, cildin solunumunu ve do savunmas ran, n al n kuvvetlendiren s. v serven * Bir kimsenin ba geen veya iine at ndan lmoldu heyecanl u olay, macera, sergze avantr. t, servenci * Serven geirmeye, servenlere at lmaya merakl , macerac , maceraperest. servencilik * Servenci olma durumu, macerac l k. servenli * Serveni olan, maceral .

servensiz * Serveni olmayan, maceras z. servet * Varl zenginlik, mal mlk. k,

servet sahibi * Mal mlk ok olan kimse, varl , zengin. kl servi * Servigillerden, Akdeniz blgesinde ok yeti kn yapraklar dkmeyen, ince uzun bir a (Cupressus en, n a sempenvirens). servi boylu * ve uzun boylu (kimse). nce servigiller * Kozalakl lardan, servi, ard maz a , gibi alar iine alan, iekleri bir veya iki evcikli bir bitki familyas . servilik servis * Servisi ok olan yer.

* Sofrada hizmet etmekle grevli kimsenin yapt i bu i yap biimi, sofra hizmeti. ve in lma * Yemekte gerekli olan tabak, atal, b ka peete gibi ak, k, eylerin tm. * Bir ynetimde, bir kurum veya kurulu btnn bir paras olu ta, n turan ihizmet; bu i yap yer , in ld ve burada grevli kimselerin tm. * Herhangi bir kurulu ula i un lerinde kullan ta arac m lan ma .

* Voleybol, pingpong gibi oyunlarda oyuna ba vuru lama u. servis arabas * Bir kurum veya kurulu grevlilerin, un rencilerin ta nmas hizmet veren ara. iin * Lokantalarda m teriye hizmet vermek zere kullan tekerlekli araba. lan servis arac * Servis arabas . servis asansr * Bir kurum ve kurulu hizmet iin kullan asansr. ta lan servis atmak * voleybol, pingpong gibi oyunlarda oyuna ba vuru yapmak. lama unu servis istasyonu * Motorlu ta n benzin ald, bak nyap yer. tlar mlarn ld servis kap s * Otel, byk ev veya apartmanlarda hizmetlilerin ve satlarkulland ayr . c n kap servis merdiveni * Bir kurum veya kurulu yaln hizmet iin kullan merdiven. ta zca lan servis otobs * Bir kurum veya kurulu al un anlar ta n iin kullan otobs. mak lan servis taba * Sofraya yeme getirildibyk tabak. in i servis tak m * Yemek tak . m servis yapmak * (sofrada) hizmet etmek ve yemeda i tmak. servisi * Yetkili serviste al kimse, servis yapan kimse. an

servise kmak * ula arac m ile rencileri veya numaralar gidecekleri yere ta mak. seryaver * Ba yaver. seryum * Atom numaras atom a 140,1 olan, 6,7 yo 58, rl unlu unda, 8100 C de eriyen, birle de baz me eri birle iklerde 3, baz nda 4 olan, gm lar parlaklnda, akkor temeline dayanan lmbalar yap nda kullan bir n m lan element. K saltmas Ce. seryumlu * Birle iminde seryum bulunan. serzeni * (bir Ba kakma, sitem etme, takaza. eyi) a serzeni bulunmak te * (bir ba kakmak, sitem etmek, takaza etmek. eyi) a ses * Kula duyabildititre n i im. * Ci erlerden gelen havan ses yolunda yapt titre n im.

* Gzel ve etkileyici ses. * Duygu ve d nce. * Herhangi bir davrantutum kar nda uyanan ruh tepki. , s * Aralar uyum bulunan titre nda imler. ses aleti * Ses ayg. t

ses ayg t * Sesin meydana gelmesi iin gerekli olan aletler btn. ses bilgisi * Bir dilin seslerini bo umlanma noktalar, bo n umlanma zellikleri vb. bak nlardan inceleyen dil bilimi m kolu, fonetik. ses bilimi fonoloji. * Szl dilde, anlam ayr olu m turan yakses birimlerini, dil yapbak ndan inceleyen dil bilimi kolu, n s m

ses birimi * Dildeki ba seslerle kurdu ili ynnden belirlenen ayc ka u ki r zellibulunan ses fonem. i esi, ses karmamak (veya etmemek) * bir ho eyi grerek kar kmamak, itiraz etmemek. ses kmamak * haber gelmemek. ses dalgalar * Titre etkisiyle cisimlerde olu dalgalar. im an ses de mesi i * Dilde kendili inden veya bir etkenle olu ses ba mas an kala : hidmet > hizmet, kat ka, Necdet > > t Nejdet gibi. ses duvar * Havada ses hna yakbir h hareket eden bir cismin olu z n zla turdu aerodinamik olaylartm. u n ses d mesi * Kelimede bir sesin kaybolmass > s tma > s gibi. : cak cak, s tma ses etmek * seslenmek. ses ikizlenmesi * Baz szlerde trl sebeplerle ayn nlnn veya ayn nszn yan yana bulunmas a > ya sekiz > : ya a, sekkiz, a > aa k gibi. a k l l ses ikizle mesi * Baz kelimelerde iki nl veya iki nszn yan yana gelerek tek sese dn mesi. ses kakm * Kula ho a gelmeyen hece veya szlerin bir araya gelmesi. ses kar lanmas * Bir dilde bulunmayan bir sesi benzeri bir sese evirme: Arapa Fad Trke FazArapa hidmet > l> l, Trke hizmet gibi. ses kesilmek * ses, artduyulmamak. k ses kiri i

* G iinde ikisi sa ikisi solda bulunan ve havan titre rtla n da, n mesiyle ses karmay layan k m. sa vr ses kiri leri * G iinde ikisi sa ikisi solda bulunan ve havan gemesiyle titre ses rtla n da, n erek karan drt k m. vr ses ku a * zerinde bir veya birka ses yolu bulunan ku ak. ses organlar * Ses karmaya yarayan organlarher biri. n ses perdesi * Sesin alak veya yksek olmas durumu. ses seda * Haber, iz, almet, belirti. ses seda kmamak * haber kmamak veya hibir tepki grlmemek. ses seda kesilmek (veya kalmamak) * hibir ses duyulmamak. ses seda yok * "hi haber gelmedi" anlam kullan nda l r. ses soluk * Pat , grlt. rt * Haber. ses telleri * G iinde havantitre ile sesin olu n layan organlar. rtla n n mesi mas sa ses tremesi * Bir szn asl bulunmayan bir nl veya nszn sonradan tremesi: urmak > vurmak, hkm > nda hkm gibi. ses uyumu * nl ve nsz uyumu. ses vermek (veya vermemek) * herhangi bir sesi karmak (veya karmamak). * bir aya kark vermek (veya vermemek). r l ses yitimi ses yolu * Ses kiri lerinin e sebeplerle i itli leyememesi yznden sesin klyok olmas s p , afoni. * Sesin olu iin ak ci mas erlerden gelen havan g burun veya a izlediyol. n rtlak, zda i * Bir ses ku yer alan, ses titre a nda imlerinin grntlerini ta bir veya birka dar yol. yan

ses ynetmeni * Radyo ve televizyonda ses dzenini sa lamakla grevli kimse. sesi * Radyoda, televizyonda ses kayd yapan ve yays nda ses dzenini ayarlayan teknik grevli, tonmayster. n ras sesil * Sesleri btn zellikleri ve ayr lar gsteren, fonetik. nt yla

sesil alfabe * Bir konu n ses zelliklerini ayr l man ntolarak gsteren alfabe.

sesil yaz m * Kelimelerin seslendirili de teki erlerini oldu gibi yans yaz u tan . seselim * Rezonans, tannanl k.

sesi (veya sesi solu u) kmamak * bir sylemeyerek susmak. ey sesi ayyuka kmak * ok yksek sesle ba rmak. sesini karmamak * bir zerindeki d ey ncesini sylememek. sesini kesmek * sylemekte iken susmak. sesini k smak * sesini alaltmak. sesini ykseltmek * yksek, fkeli bir sesle sylemek. seslem sesleme seslemek * Hece. * Seslemek i i veya durumu. * Dinlemek, kulak vermek. * a rmak.

seslendiri * Seslendirmek i i veya biimi. * Seslendirme. seslendirme * Seslendirmek i i. * Sesin, ekimden sonra film zerine geirilmesi, kaydedilmesi. seslendirmek * Sesli duruma getirmek, sesli olmas sa n lamak. * (bir notay ) Perdeli okumak. sesleni seslenme * Seslenmek i i. * Sz birine veya birilerine yneltme, hitap. seslenmek * Uzaktan ba rarak, a rmak, nlemek. * Bir sylemek iin sesini ey karmak veya cevap vermek. * Sz birine veya birilerine yneltmek, birine karsylemek, hitap etmek. sesli * Sesi olan, ses karan. * Ses kararak. * Seslenmek iveya biimi. i

* Bkz. nl. sesli film * Grntlere ili sesi de veren film. kin sesli harf * nl.

sesli okuma * Yksek sesle okuma iveya biimi. i sesli ta * Vuruldu unda nlama sesi veren, gri veya yerenkli, ortoklazl il yanarda kayas , fonolit.

sesli uyumu * nl uyumu. seslik sesliki sessiz * Her tr sesli belgelerin sakland yer. * Ar ivlenmi belgelerini koruyan, gzeten grevli. ses * Sesi olmayan, sesi kmayan. * Ses, grlt karmadan yap lan. * Az konu suskun, skt. an, * Yumu huylu, kendi hlinde ve sakin (kimse). ak * Ses ve grlt karmadan. * Bkz. nsz.

sessiz film * Grntlerin yan ra bu grntlere ili sesi vermeyen film. s kin sessiz harf * nsz. sessiz okuma * Yksek sesle de iinden okuma. il, sessiz sedas z * Sakin, kendi hlinde (kimse). * Kimse duymadan, grmeden, sessiz ve grltsz bir biimde. sessiz sessiz * Sessiz olarak, sessiz bir biimde. sessiz uyumu * nsz uyumu. sessiz yry * Bir d nce, davranveya uygulamay , yersiz bularak kar kmak amac sessiz olarak yap toplu yla lan yry . sessizce * Sessiz bir biimde, sessiz olarak. sessizle me * Sessizle i mek i. sessizle mek * Sessiz duruma gelmek, sessiz olmak.

sessizli gmlmek e * hi sz etmemek, sesi kmamak, susmak. sessizlik * Sessiz olma durumu. * Ortal grlt olmama durumu, skt. kta * E sesli, e , homonim. adl * Bkz. sesta . * Sesleri radyo dalgalar marifetiyle yayma aleti. sesyazar set * nceden zel bir madde zerine tespit edilmi sesleri, istenildi tekrar eden alet, fonograf, gramofon. inde * Topra kay akmas veya suyun yay n n p n lmas nlemek iin yap kalduvar. lan n * Bulunulan yerden daha yksekte kalan dzlk. * Seki. * Ate silhlarda namlunun iindeki helisin nt li k blm. * Pingpong, voleybol gibi oyunlarda maher bir blm. n set ekmek * suyun akmas, topra kaymas nlemek iin duvar yapmak. n n n * bir i bir davran, bir istenlemek, engellemek. i, i seter setir setli * Uzun tyl ngiliz kpe i. * Bir rtme, gizleme. eyi * srdrc bir maden suyu. * Karbonat kat kprtlm larak limonata. * Dz yakal ilikli bir tr ceket. , n * Setretmek i i. setretmek * Bir rtmek, gizlemek. eyi setriavret sevap * Ay yerlerini rtme. p * Hay bir davrankar nda Tanr rl s taraf verilece inan dl. ndan ine lan * Tanr taraf dllendirilece inan davran ndan ine lan .

sesta seste sesyayar

set

setre setretme

sevap kazanmak (veya i lemek) * hay bir davran bulunmak. rl ta

sevda

* Gl sevgi, a k. * A ve gl tutku; istek. r

sevda ekmek * birine tutkun olmak, atutkusu iinde olmak. k sevdalan * Sevdalanmak i i veya biimi. sevdalanma * Sevdalanmak i i. sevdalanmak * Sevdaya tutulmak. sevdal * Sevdaya tutulmu olan, tutkun, vurgun, a k. * Bir gere eye inden ok d knlk gsteren, e duyan. ilim

sevdas d na mek * bir seyi amalamak, ba armaya al mak. sevdice im * Sevgilim. sevdirme * Sevdirmek i i. sevdirmek * Sevmesini sa lamak. sevecen * Ac yarak ve koruyarak seven, efkatli, m fik.

sevecenlik * Ac yarak ve koruyarak sevme, efkat. sevgi * nsan veya bir kimseye karyak ilgi ve balgstermeye ynelten duygu. bir eye n l k sevgi beslemek * sevgi duymak, sevmek. sevgi seli sevgili * Sevginin yo olarak sergilenmesi. un * Sevgi ve balduyulan. l k * Sevilen, olunan kimse, dost, yar. k * Sevgisi olmayan. * A sevgi ve balduygusu, a r l k k. sevici sevili * E cinsel kad n. * Sevilmek iveya biimi. i

sevgisiz sevi

sevilme sevilmek sevim

* Sevilmek durumu. * Sevgi duyulmak, sevgi beslenilmek, be enilmek. * Sevmek i sevgi. i, * Bir kimse veya bir bulunan ve o kimse veya ba na sevdiren zellik. eyde eyi kalar * Ho gitme zelliolan, hogiden, (canl iin). a i a irin lar

sevimli

sevimlile me * Sevimlile i mek i. sevimlile mek * Sevimli duruma gelmek. sevimlile tirme * Sevimlile tirmek i i. sevimlile tirmek * Sevimli duruma getirmek, sevimli olmas sa n lamak. sevimlilik * Sevimli olma durumu. sevimsiz * Ho gitmeyen (canl iin). a lar * Ho nutsuzluk, memnuniyetsizlik yaratan ( ey).

sevimsizle me * Sevimsizle i mek i. sevimsizle mek * Sevimsiz duruma gelmek. sevimsizlik * Sevimsiz olma durumu. sevinci kursa kalmak nda * bir engel sebebiyle sevinemez duruma gelmek. sevincinden a kulaklar varmak z na * ok sevinmek. sevin * stenen veya ho giden bir olmas duyulan co a eyin yla ku.

sevin gz ya (veya sevin ya ) dkmek lar lar * sevinten a lamak. sevinli * Sevinci olan ve sevin veren. sevinsiz * Sevinci olmayan, sevin vermeyen.

sevinten umak * ok sevinmek.

sevindirici * Sevindiren, sevinilmesine yol aan, sevin uyand ran. sevindirme * Sevindirmek i i. sevindirmek * Sevinmesine yol amak, sevinmesini sa lamak. sevini * Sevinmek i i veya biimi. sevinme * Sevinmek i i.

sevinmek * Sevin duymak. Sevir sevi * Sevmek iveya biimi. i sevi me sevi mek * Sevi i mek i. * Birbirini sevmek. * Cinsel ili bulunmak, a yapmak. kide k * Dzey. * Dzeyi, de yksek olan. eri * Dzeyi, de d bayaolan. eri k, seviyesizlik * Seviyesiz olma durumu. sevk * Gnderme, gtrme. * Srkleme, itme. * Bo burcu. a

seviye seviyeli seviyesiz

sevk etmek * gndermek, gtrmek. * srklemek, itmek. sevk olmak * gnderilmek. sevk pusulas * Askerlik karar narak birli gnderilecek askerin durumunu bildiren ve askerlik al ine ubelerince verilen belge. sevk tabii * gd, insiyak.

sevkiyat

* Silhl Kuvvetlerde, personel, silh, ara, yiyecek gibi ikmal maddelerinin, stratejik ve taktik amalarla bir yerden ba bir yere gnderilmesi. ka sevkulcey * Strateji. sevme sevmek * Sevgi ve balduymak. l k * Birine sevgiyle ba lanmak, gnl vermek. * ok ho lanmak. * Ok amak. * Yerini, uygun bulmak. artlar n sevsinler! seyahat * sevilmeyen, hogitmeyen bir davran bulunan bir kimse iin alay yollu sylenir. a ta * Gezi, yolculuk. * Sevmek i i.

seyahat acentesi * Gezi s nda yolculare ihtiyalar kar ras n itli n layan ticar kurulu . seyahat etmek * uzak yerleri gezerek grmek, yolculuk etmek. seyahatname * Bir yazargezip grd yerlerden edindibilgi ve izlenimlerini anlatt eser. n i seyek seyeln * Tavla oyununda zarlardan birinin l, brnn birli gelmesi, bir. * Akma, ak . nt * Ak .

seyfiye

* Osmanl Devletinde Yenieri Ocakaldld sonra, yerine kurulan yeni ordu rgtnde grev yapan r ktan subaylarolu n turdu asker sf. u n seyir * Gidi , yry , ilerleyi . * Bir yerden ba bir yere gitmek iin yola ka kma. * E lenmek iin bakma, ho lanarak bakma. * Bak e p lenecek e ey, lendirici durum.

seyir etmek * Bkz. seyretmek. seyirci * Bir olay gren, izleyen kimse, izleyici. * zlemek, e lenmek iin bakan kimse, izleyici.

seyirci kalmak * bir olay kar nda hibir tepki gstermeyerek ikar s e mak. seyirlik * Seyir iin olan.

seyirlik oyun * Seyirci nnde gsterilen, genellikle beceriye dayanan, e lendirici nitelikteki oyun. seyirtme * Seyirtmek i i.

seyirtmek * Ko mak. seyis seyislik seyit * Ata bakan, t eden kimse, at baks mar c. * Ata bakma i at bakl. i, c * Bir toplulu ileri gelen ki un isi. * Hz. Muhammed'in soyundan olan kimse.

Seyln ta * Yapnda alminyum ve demir bulunan bir granat tr, seylan. s seyln * Seyln ta . seylp seymen seyran * Su bask, ta tan, feyezan. n ma, k * Bkz. Se men. * Gezme, gezinme.

seyran etmek (veya eylemek) * gezmek, gezinmek, dola mak. seyrana kmak * gezmeye, gezintiye kmak. seyranl k * Gezinti yeri. seyre dalmak * bir kendini vererek bakmak. eye seyredilme * Seyredilmek iveya durumu. i seyredilmek * Seyretmek i konu olmak. ine seyrek * Benzerleri veya paralar nda ok aralbulunan, aral , skar . aras k kl k t * ok bulunmayan, az rastlanan. * Uzun zaman aral yla, arada s klar rada. * Aral olarak, aral bir biimde. kl kl

seyrek otlatma * Otlayan hayvanlar genellikle koyun ve keilerin, mera zerine seyrek bir n, ekilde da larak, birbirini t rahatsetmeden, obanlar taraf otlat . z ndan lmas

seyreke

* Biraz seyrek, seyrek (bir biimde).

seyrekle me * Seyrekle durumu. mek seyrekle mek * Seyrek duruma gelmek, seyrelmek. seyrekle tiri * Seyrekle tirmek i i veya biimi. seyrekle tirme * Seyrekle tirmek iseyreltme. i, seyrekle tirmek * Seyrek duruma getirmek, seyreltmek. seyreklik * Seyrek olma durumu. seyrelme * Seyrelme i i.

seyrelmek * Seyrekle mek. seyreltik * Seyreltilmi olan, deri kar . ik t

seyreltiklik * Seyreltik olma durumu. seyreltilme * Seyreltilmek durumu. seyreltilmek * (bir s) Bir miktar su veya s kat az yo duruma getirilmek. v v larak un seyreltme * Seyreltmek iseyrekle i, tirme. seyreltmek * Seyrekle tirmek. * (syBir miktar su veya s katarak az yo duruma getirmek. v) v un seyret! * Beklenmedik bir olaca anlat ey n r. seyretme * Seyretmek i i.

seyretmek * Bir durumunu, olu eyin umunu gzlemek, bakmak. * Bir olaya kar madan bakmak. * E lenmek, grmek, renmek vb.iin bakmak, izlemek. * (gemi iin) lerlemek, yol almak. * (hastaliin) Srmek, devam etmek. k seyreyle gmbrty * kacak olaylar ibretle seyret. gr,

seyreyleme * Seyreylemek iveya durumu. i seyreylemek * (bir Seyretmek, geriden gzlemek. eyi) seyrsefer * Gidi , trafik. geli seyyah seyyal seyyanen seyyar * Belli bir yeri olmayan, gezici, gezgin. * Kolay ta nabilen, katlanarak ta nabilir duruma getirilebilen, portatif. seyyar hastahane * Harektta veya acil durumlarda kullan zere motorize, gezgin hastahane. lmak * yard antas lk m niteli sak malzemesinin bulundu dolap veya anta. inde l u seyyar sat c * Belli bir satyerinde al mayan, tketicinin bulundu yere giderek mal sat sunan kimse. u n a seyyare seyyiat seyyibe seyyie * Ktlk. * Yanlveya kt bir davransonucu kar kt durum. lan la seza * Uygun, yara bir de r, eye er. sezaryen * Do umun do olmad durumlarda kar ve dl yata n kesilerek bebe al al n n in nmas . * Gezegen. * Din bak ndan yap ktlkler, gnahlar. m lan * Dul (kad n). * Gezgin, turist. * Ak kan. * E olarak. it

sezaryenli * Sezaryen ameliyat olmu (kad veya do n um). sezaryensiz * Sezaryen ameliyat olmam(kadveya do n um). sezdiri * Sezdirmek i i veya biimi. sezdirme * Sezdirmek i i.

sezdirmek * Sezmesine yol amak, belli etmek, hissettirmek.

sezgi

* Sezme yetene feraset. i, * Sezme gc yerinde olan kimse. * Gere deneye veya akla vurmadan, do in rudan do kavranmas ruya . * Bilginin sezgiyle elde edilebilece savunan ini retilerin genel ad .

sezgicilik sezgili sezgisel sezi sezilme * Sezilmek durumu. sezilmek * Bir bir durum anla ey, lmak, hissedilmek.

* Sezgi ile edinilen, sezgiye dayanan. * Sezgili. * Sezgi.

sezindirme * Sezindirmek i i. sezindirmek * Sezinlemesini sa lamak, sezdirmek. sezinleme * Sezinlemek i sezme. i, sezinlemek * Sezer gibi olmak, sezmek. sezinleyi * Sezinlemek iveya biimi. i sezinme sezinmek * Bkz. Sezinlemek. sezi sezme sezmek * Sezmek iveya biimi. i * Sezmek i i. * Abir kan k t olmaksn, olmu z veya olacak bir anlamak, kestirmek, hissetmek. eyi * Anlamak, fark etmek. * Mevsim. * Bkz. Mantar me esi. sezyum * Sezinmek iveya durumu. i

sezon sez

* Atom numaras atom a 133 olan, 1,90 yo 55, rl unlu unda, 28C de eriyen ve do ender rastlanan ada bir element. K saltmas Cs. sfagnum sfenks yarat k. * Yunan mitolojisinde, geen yolculara bir tak bilmeceler sorarak bilmeyenleri yuttu inan efsanev m una lan * Mr'da eski Mrl a s slar kalma kadba aslan vcutlu heykel. ndan n l * Batakl klarda, nemli yerlerde kmeler durumunda yeti kk yaprakl tr yosun (Sphagnum). en, bir

-s -si / -su / -s / * Teklik nc ki i iyelik ekinin nl ile biten kelimelere eklenen biimi: kap , k ordu-su, t-s -s e-si, vb. -s si / -su / -s / * simlerden "...gibi" anlam s treten ek: bu na fat day-s n-s , kad , erkek-si, ocuk-su, l-s vb. s k cac * Yeter derecede ve ho giden bir s olan. a cakl * ten, samim, ho , sevimli, gzel. s ca cas na * Vakit geirmeden, vakit geip unutulmadan, hemen. s cak * Yakmayacak derecede s s olan, yakmayacak kadar veren, so kar . s uk t * Isyksek olan, ok nm s s . * Dosta olan, sevgi dolu. * Havadaki yksek . s * S yer. cak * Hamam.

s bakmak cak * anlay kar la lamak, olumlu de erlendirmek, ilgi duymak. s basmak (veya bast cak rmak) * hava ok nmak. s s dalgas cak * Atmosferde s yo olarak olu ve bir blgeyi etkisi alt almas cakln un mas na . s harp cak * \343 s sava cak . s ku cak ak * O ve Yenge dnenceleri aras kalan geni lak nda blge. s olmak cak * s artmak. cak s para cak * Tedavlde olan para. s renkler cak * Sar rm ve turuncu renk ve bu renklerin tonlar verilen ad. , k z na s sava cak * Silha ba vurularak yap sava lan . s s cak cak * S k, ok s cac cak.

* So utmadan, lezzeti tad kaybolmadan. s yz gstermek cak * yak k gstererek kar nl lamak. s caka * Biraz s s a yak cak, ca n.

s cakkanl * Normal vcut s iinde bulunduklar cakl, ortams n caklndan ba z olan (hayvan). ms * Sevimli, cana yak sempatik. n, s cakkanl l k * S kanl cak olma durumu. s cakla ma * S cakla i mak i. s cakla mak * S duruma gelmek. cak s caklarma t * S caklarmak i t i. s caklarmak t * S duruma getirmek. cak s k cakl * S olan durumu, etkisi veya s olan niteli hararet. cak eyin cak eyin i, * Bir arala veya cihazla llebilen derecesi, suhunet. s * Is . * Hamamlarda y lan s yer. kan cak * Sevgi, itenlik ve sevimlilik.

s k seviyesi cakl * Bir noktadan ba bir noktaya l enerji gitmesine yol aan s k derecesi. ka s cakl s kler cakl * Havans veya vcudun s lmeye, gstermeye yarayan ara, derece, termometre. n cakln sn s kyayar cakl * Termograf. s an * S angillerden, fareden iri, zararl birok tr bulunan kemirgen, memeli hayvan (Rattus). * Fare.

s deli s an e mam bir de kuyru kabak ba , una lam * kendisi snt durumunda iken yan bir kidaha alm na i . * bir iba i aramayacak durumda iken bir i daha ykleniyor. s delibin ake an i * ka saklanacak yer yok. p s deli paha biilmez olmak an ine * g bir durumda snacak bir yer bulmakta glk ekmek. s di an i * Giysi veya ba bir kenar kryap dikiantika. ka ey n v p lan , s d bayar an se l r * (evde) yiyecek, kullanacak bir yok. ey

s k an r * S n ty renginde olan. an s otu an * Arsenik.

s yolu an * L yolu veya buna benzer yer alt m yolu. s dnmek ana * st baok slanmak. s angiller * Omurgal hayvanlardan, s anlar s ms iine alan geni familya. ve an lar bir s ms an lar * Baz n rmalara gre, omurgal sfland hayvanlardan memeliler sfn, kemiriciler tak n bir alt tak . nn mn m s ankula * Bkz. farekula . s ankuyru u * Delikleri geni letmek iin kullan konik ve uzun bir tr trp. lan sp s vamak * fkelenip kaba kfrlerle dolu szler sylemek. srgan * Srgne tutulup her yan pisleten.

srganl k * Srgan olma durumu. s ma * S mak i i. s mak * D y al yolla d atmak. do k ar * Bozmak, berbat etmek. * S ramak i i. * Ayaklarla, birdenbire yeri teperek k sre havada kalma. sa

s rama

s rama tahtas * Aratan atlamalarda, zerine h basarak ykselme h kazan yayl esnek tahtadan e yzeyli zla z lan veya ik ara. s ramak * Ayaklarla, birdenbire ve kuvvetle yeri teperek h yukar veya ileriye at zla ya lmak. * Bir uyar heyecan sebebiyle rkerek birdenbire oldu yerde do veya u rulur gibi sars lmak. * Yerinden koparak h paralar durumunda savrulmak. zla, * Yay lmak, bir yerden ba bir yere gemek. ka

s mak ra * (sular iin) S ramak, dalgalanmak. s ratma * S ratmak i i. s ratmak

* S ramak i yapt ini rmak. s c ray * S rayarak ilerleyen. s ray * S ramak iveya biimi. i

s cafer, bez getir t * birinin berbat bir i grd anlat n r. s dk * Do ruluk, gereklik. * bal ten l k.

s s lmak dk yr * birine karduyulan gven ve inanc yitirmek. s fat * Bir kimsenin grev, dev, toplumsal veya hukuk bak mdan yeri ve zelli i. * Yz, k ve dgrn l k . * Bir ismi, nitelik, nicelik, yer, s vb.bak ndan niteleyen, belirten kelime. ra m s tak fat m * Bir cmlede s fatlarolu n turdu ayr unsurlar. u ayr s tamlamas fat * S fatlar kendilerinden sonra gelen bir ad n niteleyerek veya belirterek kurdu tamlama. u s fat-fiil * Fiilden -an (-en), -r (- -ir, -ur, -r), -acak (-ecek) gibi eklerle tretilmi r, isim ve s grevinde kullan fat lan kelimeler, orta, partisip. s fat-fiil grubu * S fat-fiillerin cmlede birlikte kullan klar ld kelimelerle olu turdu grup. u s fatland rma * S fatland i rmak i. s fatland rmak * Herhangi bir kimseye bir s veya unvan vermek. fat s t fatlarma * S t i fatlarmak i. s t fatlarmak * Bir sz s durumuna getirmek, s olarak kullanmak. fat fat sr f * Kendi ba de olmayan, ondalsay na eri k sisteminde sa geldirakam kere byten i (O). na i on aret * Hi yok. * Kt, ba s verimsiz. arz,

sra inmek f * bitmek, tkenmek, yok olmak. * futbol, hentbol gibi oyunlarda hcum oyuncusu rakip alanda biti izgisine kadar gitmek. sra sr, elde var s f f f r * btn al malarbogitti istenilen sonucun al n a ini, namadn anlat r. src f * Derslerde, rencilere ok sr veren ( f retmen).

srdan ba f lamak * en ba hibir sahip olmadan bir i giri tan, eye e mek. sr f tketmek * gc kalmamak. * yoksul duruma gelmek, yoksulla mak. * lmek. srlama f * Srlamak i f i.

srlamak f * Bir denklemdeki btn terimleri yalnbir yanda toplayarak denklemin br yan e duruma getirmek. z n it * Sayma i yapan bir gstergeyi sr sayna getirmek. lemi f s s * (gl, deniz, akarsu vb. iin) Derinliaz, dibi yzeyine yakolan. i n * Ayr ya inmeyen, yeterli olmayan, yzeyde kalan. nt * Bir kondansatrn elektrik y sr n kapasite. ma , * Bkz. s vamak. * Besin maddelerinin sindirim kanal iinde ilerlemesini sa layan (hareket). s r lma d * S r i lmak i. d s r lmak d * S rmak i lmak. d i yap s r d s rma d * S rmak i d i. s rmak d * (bir kab veya bir yerin) ald n ine rmak. sn snak * Ala geyik. * Ya mur, gne veya e tehlikelerden korunmak iin sn yer, melce. itli lacak * zellikle d at ndan, hava bombard man lar manlar korunmak iin yap ndan lmyer. * Ktlklerden koruyan, sn kimse veya lan ey. * Ba bir lkeye veya yere snmolan kimse, mlteci, snmac ka . * Sn i lmak i. * S rmak i d i veya biimi.

s a s amak s amsal

sn k sn lma

sn lmak * Snmak i lmak. i yap sn

* Snmak i i veya biimi. snma * Snmak iiltica. i, * Yars nda, rzgar etkisinden korunmak iin baska bir yar narkas sinme. ras n n na snma cebi * Kara yollar aralar durmas beklemesine ayr sa nda n na, lm , tarafta yer alan blm, alan. snma hakk * Genellikle bir ceza kovu turma ve mahkmiyetten kurtulmak amac yabanc lkeye kama veya yla bir yabanc lkedeyken geri verilmemeyi isteme, iltica hakk . snmac * Ba bir lkeye veya yere snmolan kisn mlteci. ka i, k, * Yabanc lkede iltica etmeden nce belirli bir sre kalan kimse. bir snmac l k * Snmac olma durumu. snmak * Tehlikelerden kaarak gvenilir bir yere ekilmek. * Korunmak amac bir yere veya birine ba yla vurmak, ba kalarn yard ve korunmas ihtiya duymak. n m na * Genellikle siyas sebeplerle kendi lkesinden kaba lkeye gitmek, iltica etmek. p ka * Gvenmek, yard istemek veya ummak. m * Bulundu yerde kalmas u istenmeyen, varl gereksiz grlen kimse. sr * Gevi getirenlerden, boynuzlu byk ba evcil hayvanlargenel ad n . * Anlay z, kaba saba kimse. s * Srdan elde edilen, besleyici bir k z tr. rm et

snt

sr eti

sr mantar * Sr trnde grlen bir tr mantar. sr sine i * Yumurtalar srteni alt b n n na rakan sinek (Tabanus bovinus). sr eridi * Sr tenyas . sr tenyas * aptesbozan. erit, sr vebas * Srlarda yaygolarak grlen veba tr. n src src k * Seregillerden, siyah renkli, uzun gagal , sereden iri, tc bir kuekirge ku (Sturnus vulgaris). , u src l k srdili * Srcn iveya mesle n i i. * Sr diligillerden, 30-60 cm ykseklikte, tyl, ok yk ve otsu bir bitki, kz dili (Anchusa officinalis). ll * Sr besleyen veya satan kimse.

* Cnk. srdiligiller * eneklilerden, sr dili ve havac bitkilerini iine alan familya. ki va srgz * kz gz, mast i, arnika. ie

srkuyru u * S racagillerden, lkemizde yaban olarak birok trleri yeti tyl yaprakl iekli bir k en, , sar r bitkisi (Verbascum). srd srtma s ma * S i mak i. s mak * Ancak s mak, glkle s mak. * K rlarda grlen bir tr al cinsi bitki. * Sr gden kimse, sr oban .

srma t * Srmak i t i. srmak t * Glkle s rmak. d s la * lkemizde Mu ilinde yeti 20 m yksekli eri la en, e ebilen, grn bir a sigala, gnlk nar nde a, a (Liquidambar orientalis). ac s ya la * S a ngvdesinden elde edilen bir ya acn la . s ma la * S mak i la i.

s mak la * Sduruma gelmek. s k l * Solma durumu. * S(yer). * Yzeyde kalma durumu, derine inmeme durumu. * S iveya durumu. mak i * Bir kaba, bir yere btnyle girebilmek veya iinden geebilmek. * Uygun olmak. * Sak, esenlik. l * Do ruluk.

s ma s mak

s hhat

s hhatler olsun * hamamdan kanlara veya t olanlara sylenen bir nezaket sz. ra

s hhatli s hh

* Sakl l . * Sakla ilgili, sa yarar. l l a

s imdat hh * yard acil yard lk m, m. s tesisat hh * Yap temiz ve atsu ile ilgili donan larda k m. s tesisat hh * Yap temiz ve atsu ile ilgili i yapan donan . larda k leri mc s tesisat hh l k * S tesisatn iveya mesle hh n i i. s hhiye * Sak i l lerinin tm. s hhiyeci * Sak memuru, sak grevlisi. l l * Orduda basit sak i grebilecek kadar bilgi ve tecrbesi olan er, avu l leri veya ba avu . * Akrabal hml k, s k. * Evlenme sonucu olu yak k, akrabal dnrlk, hml an nl k, s k.

s hr s hriyet

s hriyet peyda etmek * akrabalolu k turmak. s k * Benzerleri veya paralar nda ok az aralbulunan, seyrek kar . aras k t * ok bulunan, ok rastlanan. * K zaman aral yla, az aral sa klar klarla. * Aral z olarak, aralar az aralb ks nda k rakarak. sbo k az * Bir yapt ey rmak iin "birini zorlamak, bask yapmak" anlam gelen sbo etmek deyiminde geer. na k az sotlatma k * Otlayan hayvanlar genellikle koyun ve keilerin, mera zerinde ok sbir sr hlinde, birbirlerine n, k yak bir n ekilde obanlar taraf otlat . ndan lmas ss k k * Az aral klarla. * (zaman iin) Aras gemeden, az aral solarak, s ok kla, k ka. * Bir nesneyi, iki a k aras mekanik olarak srmaya yarayan ara. rl nda k t * Genellikle meyve s kmak iin kullan her tr ara. lan * Olduka s k. * Dar. * sr doldurulmu k gev olmayan. yice k lm t , , tz; ek * Zorlu, gl ve etkili.

s kacak

s ka s k

* Dikkatli, titiz ve gz yummadan uygulanan. * lkelerine ok ba, ho l grs olmayan, kat . * Yo ve acele. un * Cimri. * Sca, iyice, disiplin. k * Zorlay durum. c * A dolma atesilahlarda, barut ve kur zdan li unun stnden namluya sokulup bastlan bez ve ka r t paralar gibi eylerin tm. * Gl ve abuk, h . zl s a k zl * Gizli kalmas gerken eyleri ba na sylemeyen, stutabilen ketum. kas r s basmak k * gl davranmak, direnmek. s denetim k * Sansr. s doku k dokusu. * Gzenekleri ve z nlar ka grnmeyen, y a l halkalar biimde birbirinden ayr lamayan a n alar

s durmak k * gl, dayan olmak, dikkatli bulunmak. kl s dzen k * Bir toplulu yasa ve tzklere ba olmas un l , disiplin, zapturapt. s f kk s s k k * Birbirine ba ve teklifsiz. l * yice.

s sya k k * ok s olarak, s k k ms. * yice. s tutmak k * nem vermek. sca k * S bir biimde, iyice. k sc k slama k slamak k * s can s tedirgin eden. kan, kan, * Slamak i k i. * S duruma getirmek. k * Dolma tfek, tabanca gibi ate silhlar doldurup srma. li a zdan k t * Srmak. k t * Srmak, bunaltmak veya zorlamak. k t

slanma k * Slanmak durumu. k slanmak k * Slamak iyap k i lmak.

slgan k

* Kendinde gereken gven ve cesareti bulamayan, utanga.

slganl k k * Slgan olma durumu. k sl k k * S olma durumu. k * Cimrilik, pintilik. * Slmak durumu veya biimi. k * Slma i k i. * Utanma ve ekinme duygusu, hicap. slmak k * S kmak iyap i lmak. * Can snt duymak. k s * Utanekinmek. p * Snt d k ya mek. slmaz k * Slmas k olmayan, utanmaz, yzsz.

sl k slma k

slmazl k k * Slmaz olma durumu. k sm k * S i kma i. * Kapal alabildimiktar. elin i * Bir defada slan miktar. k * (ate silhlarda) Bir atiin yeterli olan miktar. li snma k snmak k snt k * sizlik, tekdzelik, bezginlik gibi sebeplerden do ruh yorgunluk. an * Bir bozuklu karkln sebep oldu etkili ve srekli yorgunluk, me un, u akkat, mihnet. * Yolluk ve paras yol at geim darl. zln * Sorun, problem, mesele. * Darl yokluk. k, snt k basmak * ok slmak, can snt duymak. k k s snt k ekmek * zorluk veya yoksulluk iinde ya amak. snt k vermek * tedirgin etmek, bunaltmak. snt olmak k da * geim darl ekmek. snt k l * Snmak i k i. * Kendini s kmak, zorlamak.

* Snt olan. k s * Snt k veren, kasvetli, me akkatli, mukass. snt olmak k s * tedirgin, rahatseden bir durumda bulunmak. z * abdesti gelmek, s k mak. sntz k s * Snt olmayan. k s * Snt k vermeyen, me akkatsiz. snt d k ya mek * darl yokluk iinde olmak. k, snt gelememek k ya * g i dayanamamak. lere s kk s k kkl s k ma s k mak * Birbirine bas yapacak kadar yakla n mak. * Bas iki aras kalmak. nla ey nda * Dar bir yere zorla s veya s r mak lmak. d * Zor bir durumda kalmak. * Snt darlvermek, arp duymak. k ve k nt * Abdesti gelmek. sr k c t * Srma i yapan let. k t ini sr k lma t * Sr i k lmak i. t sr k lmak t * Sr i lmak. k lmak i yap t sr k t * Srmak iveya biimi. k t i srma k t * Srmak i k t i. srmak k t * Bir dar bir yere zorla s rmak, t eyi d kmak. * Bir nesneyi sca duracak biimde bir yere koymak, yerle k tirmek veya orada tutmak. * Gev veya seyrek olan ek eyleri birbirine yaklararak s duruma getirmek. t k * Bir s na, klmas ezilmesine sebep olmak. eyin k mas s na, * Ansn, gizlice ve kar ndakinin isteyip istemedi bakmadan bir vermek, tutu z s ine eyi turmak. * Kamayacak biimde embere almak, k rmak. st * Zorlamak. * Elle sark letmek. nt k st k * Komprime. * S durumda olan. k bir m * S olma durumu. kk * S durumu. k mak

st k

* D k.

sya almak k * hareketlerini srlamak veya nlemler almak. n * disiplin alt almak. na sya gelmek k * g bir durumla kar mak. la synetim k * Ola anst zamanlarda ve durumlarda lkede gvenli sa in lanmas korunmas ordunun ve iin gerekle i ynetim biimi, rf idare. tirdi sysa! k * kendine gveniyorsa. s n kk s nl kk k s klamak s ma kla * S mak i kla i. s mak kla * Sduruma gelmek veya s ortaya k ka kmak, sgrlmek. k s tlma klar * S tlmak i klar i. s tlmak klar * S t iyap klarmak i lmak. s t klarma * S t i klarmak i. s t klarmak * Sduruma getirmek veya s yapmak, sayn rmak. k ka s art s klet * A k, yk. rl * Snt k . * Solma durumu. k * Frekans. * S geen, kullan s olma. ka m k * ok slm k . * S n olma durumu. kk * Bkz. s klaya klaya.

s k kl

s kma

* S kmak i i. * Bir tr pantolon veya alvar. * Dar bir tr kadyele n i. * Slmaya, suyu al k nmaya elveri li. * Bayat ekme su ile l slmas elde edilen malzemeyi un, tuz ve suyla yo hamur hline in slat k yla p urup getirdikten sonra pi irilmesi ve aras kavrulmu an, peynir konularak yap bir yemek. na so lan s ba kma

* Kad n ince bir kuma salar sararak yapt bir sa ba nlar la n klar lama biimi. * Bu ekilde taranan sabir rtyle tamamen kapat n lmhli. * Bu ekilde giyinen kimse. s kma s kmak * Kompresr. * evresine sar veya bir sararak epevre bas alt almak. larak ey n na * Bas suyunu, ya , s k n kar ak nla v sm p tmak. n * Dar gelmek. * Bas bir arala f rtmak, pskrtmek. nl k * Tetiekip bo i altmak (ate silhlar iin). li * Bask na almak, zmek, bunaltmak, zorlamak. alt * Snt k vermek. * Slmaya elveri k li.

s k kmal s rma kt

* Tahkimat birimlerinin oynamas veya kaymas nlemek amac birim ile arazi aras kalan n n yla nda bo luklara sr bir tr takoz. k lan t -s -sil, -sul / -sl l/ * simden "...ile ilgili" anlam s treten ek: dudak-sdamak-sdi yok-sul vb. na fat l, l, -sil, s la * Bir sre ayr bir yere veya yak na kavu kald nlar mak. * (gurbetteki bir kimse iin) Do byd ve zlediyer. up i s zlemi la * Yurtsama, yurt zlemi. s s la ygas * Zarf-fiil. s lac * Memleketine, do byd yere dnerek yak na kavu kimse. up nlar an

s gitmek laya * bir sre ayr evini, yurdunu grmeye gitmek. kald s ma * S durumu veya biimi. mak s mak * K rmak, bozmak. * Yenmek, ma etmek. lup * ok s (olarak), s (bir biimde), pek s s cak. cak cak cak, ps * ok samim, ok duygulu. * ok s (olarak), s (bir biimde). k k

s cak ms

s k ms

-s/ -sin / -sun / -sn n * ve fiil trnden yklemlere eklenen teklik 2. ki aks gen-sin, ocuk-sun, kt-sn, gelirsin, sim i eki: lln, gelecek-sin, okuyor-sun, lm vb. -sn -s/ -sin / -sun / -sn n * Teklik 3. ki i emir eki: sin/-sun/-sn: al-s gel-sin, otur-sun, gl-sn vb. n,

s naat s na s nama s namak

* Zanaat. * Sanayi ile ilgili. * S namak ideneme, tecrbe. i,

* De anlamak, gerekli nitelita p ta erini i y bulmak iin birini, bir nesneyi veya bir d madn nceyi yoklamak, denemek, tecrbe etmek. * Bilgisini, yetene yeterlili veya niteli yoklamak, imtihan etmek. ini, ini ini s nanma * S nanmak i i.

s nanmak * S namak i konu olmak. ine s natma s natmak s nav * S natmak i i. * S namak i yapt ini rmak. * rencilerin veya bir igirmek isteyenlerin bilgi derecesini anlamak iin yap yoklama, imtihan, test. e lan * Direnme, dayan g gerektiren, sonuta bir tecrbe kazand zor durum. ma, ran

s vermek nav * s navdan gemek. s ekilmek nava * (birinin) bilgisi llmek. s girmek nava * bir kimse, bir konu zerindeki bilgisinin llmesini sa lamak iin yap yoklamada hazbulunmak. lan r s nay s ncan s nd * Makas. s r ndlma * S r iveya durumu. ndlmak i s r ndlmak * S rmak i konu olmak. nd ine s rma nd * S rmak iveya durumu. nd i * S namak i i veya biimi. * Sak bir tr dikenli al zl (Astragalus).

s rmak nd * K rmak, paralamak. * Yenerek bozmak, ma etmek. lp * Sindirmek.

s n ng

* Gz korkmusinmi , (kimse). * ekingen, rkek. * zgn, d nceli. * rencilerin yk ll renime gre ayr klar ld blmlerden her biri. * Ders okutulan yer, dershane, derslik. * Bir toplumda, ayn grevi yapan, ayn menfaati sa layan, ayn sartlarda ya byk insan grubu, kls. ayan * Tak mlardan olu birlik, dallaralt blm. an n * nemlerine, niteliklerine gre kiveya nesnelerin yerle i tirildikategorilerden her biri. i * Belli ortak belirtileri olan tek tek nesneler be i.

sf n

sflama n * Blmleme, tasnif. sflamak n * Blmlemek, tasnif etmek. sfland n rma * Blmlendirme. * Kar t esas ba olarak tasnif yapma. rma la na l sfland n rmak * Blmlendirmek. * Kar t esas ba olarak tasnif yapmak. rma la na l sflan n * Sflanmak durumu veya biimi. n sflanma n * Blmlenme. sflanmak n * Blmlenmek. sfla n ma * Sfla i n mak i. sfla n mak * Toplumda sf farklar mak. n olu sfl n sfsal n * Sfla ilgili. n sfs n z * Sf nolmayan. * Sf nolan.

sfta akmak n * sfta kalmak. n sfta akt n rmak * sfta b n rakmak. sfta kalmak n * ba l arolamayan renci, bir st sfa geemeyerek ayn n yeniden okumak. n sfta sk n

* Kk, k. r k * Yenilmibozguna u , ram . sk n * Kk, k ba r k layan kimse, k k .

sk n l k * Skn yapt i n n . sr n * kom devletin topraklar birbirinden ay izgi, hudut. ki u n ran * Kom il, ile, ky veya ki u ilerin topraklar birbirinden ay izgi. n ran * Bir yay eyin labileceveya geni i leyebileceson izgi, u. i * U, son.

sr a n * Bir ortamda gelip daha kc ka bir ortama geerken klan nolu r ba r n turabileceen byk a i . sr boyu n * lke srlar n . sr ekmek (veya izmek) n * sr belirtmek. nn * son vermek. sr d n * lke srlarn tesi. n n sr d etmek n * bir kimseye kendi lkesinde veya ya ba bir lkede bulunma, ya hakk tan ad ka ama n mamak, ba ka lkeye gndermek. sr karakolu n * Sr blgesinde grev yapan kolluk gc. n sr tesi n * lke srlarn d. n n sr ta n * Sr nbelirlemek iin koyulan ta veya benzeri madde. srda n * Ortak srlar n olan, hemhudut.

srdak n l * Srda n olma durumu. srlama n * Srlamak i n i.

srlamak n * Sr izmek, sr belirtmek veya belirlemek. n n nn * Belli bir sr iinde b n rakmak, belirlemek. srland n rma * Srland i n rmak i. srland n rmak * Srlamak, hudutland n rmak. srlan n * Srlanmak durumu veya biimi. n

srlanma n * Srlanmak durumu. n srlanmak n * Sr ekilmek. n * Belli bir sr iinde b lmak, belirlenmek. n rak srlay n * Srlamak i n i veya biimi. srl n * Sr nolan, bir srla ayr n lmolan, hudutlu. * Srlanm belirlenmi n , , belirli. * Miktarca srl n.

srl ru n do * Bave sonu belli olan do ru. srl n ortakl k * Belirli bir sermaye ile kurulan ortakl k. srl n say * Sonsuz de olmayan say erli . srl n sorumluluk * Borlunun borcunu dememesi durumunda, btn mal varlyla de de mal varlnbir blmyle il n sorumlu olmas durumu. srs n z * Sr nolmayan, bir srla ayr n lmamolan, hudutsuz. * Pek ok, sonsuz.

srsdo n z ru * Bave sonu olmayan do ru. srssay n z * Sonsuz de say erli . srssorumluluk n z * Borlunun borcunu dememesi durumunda alacakl karbtn mal varlyla sorumlu olmas ya durumu. srsyetki n z * Yetkilerin alabildi geni ine letilmesi. s nma s nmak * S nmak iveya durumu. i * Klmak, paralanmak, bozulmak. r * Yenilmek, bozguna u ramak. * E yavrusu. ek * Pek s cana yak s cak. cak, n, ms

s pa s cak ps s r

* Baz nesnelere parlaklvermek, detkilerden korumak, s k zmalar nlemek gibi amalarla srlen, n saydam veya donuk vernik. * Aynalararkas ve kaplama metal e n yzne srlen ince metal tabaka. n na yan

s r

* Varl veya baz ynleri a vurulmak istenmeyen, gizli kalan, gizli tutulan giz. a ey, * akln yeterince a k getiremedi nsan n kl i ey. * Bir i bir dikkat, yetenek, tecrbe ve sezgi yard yla kavranabilen en zor, en ince yan in, eyin m . * Bir amaca ula iin kullan ba mak lan, vurulan zel ve gizli yntem. * Kendisine gizli yaz yazdlan kimse. lar r * Birok s bildihlde hibirini a vurmayan kimse. rlar i a

s r ktibi s r kp s r olmak

* Bkz. s rrolmak.

s r tutmak (veya saklamak) * bir s a vurmamak, ba na sylememek. rr a kas s r vermek (veya s rmak) zd * bir s a vurmak, ba na sylemek. rr a kas s ra * Bir izgi zerinde yan yana veya art arda olan veya kimselerin tm, dizi. ey * Bu biimdeki toplulu durumu. un * Belirli bir dzene ve niteli gre dizilme durumu. e * Bir ayr uygun grlen veya rastlayan zaman. eye lan, * zerinde birka ki yer almas yarar tahtadan oturacak yer. inin na * Dershane, meclis gibi yerlerde kullan ve oturup yaz lan yazacak biimde yap lmolan mobilya. * Dzen. * S durumunda olan, s olu ra ra turan. * S kelimesi ard ra , arkas , n ve yan kelimelerinden sonra gelerek tamlamalar kurar ve ard ndan, arkas ndan, nnden, yan ndan, beraberinde, anlamlar kullan nda l r. s daya ra * Aym gzetmeksizin s r radan ba layarak ki tek tek dvmek. ileri s dayaekmek ra * birden ok ki teker teker ve birbirinin ard ra dvmek. iyi s s d ra * Ola d. an s mal ra * De ve zelliolmayan mal. eri i s olmak ra * dzenli bir biimde s olu ra turmak, dizilmek. s savmak (veya s n ra ras savmak) * grevini yerine getirmek. s say fat ra s * Bir dizili eyin veya a amadaki s n ras bildiren s fat. s s ra ra s raca tr. * Deride ve daha ok boyunda grlen deiklik; lenf d i mlenmelerinin kinli beliren tberkloz i iyle * Bir s hlinde, s ra ralanmbir biimde.

s otu raca * S racagillerden, birok trnn kkleri hekimlikte kullan lmolan bir bitki (Scrophularia). s racagiller * S otu, bit otu gibi bitkileri iine alan, iki eneklilerden bir bitki familyas raca . s racal * S racas olan. s rac s rada s radan * Esas alg m tak gelmedi onlaryerine saz alan ve trk okuyan kimse. inde n * Ortak zellikler gsteren, aralar uzunlamas vadilerin bulundu da dizisi. nda na u lar * Herhangi bir, baya alelde. ,

s radanl k * S radan olma durumu. s rala s ralama * inde belli bir s gre k konacak blmeleri olan dosya veya dolap, musannif, cilbent, klsr. raya tlar * S ralamak i i.

s ralamak * Birbiri ard ra veya yan yana koyarak s durumuna getirmek. s ra * Belirli bir dzene gre yerle tirmek veya dzenlemek, s koymak. raya * Sylenecek, yaz lacak, yap lacak eylere zihinde gerekli dzeni vermek. * Ayn davran birbiri ard birok kez yapmak. nca * Ayn davran birok stnde tekrarlamak. ey * (kk ocuk) Tutunarak yrmeye ba lamak, tutunarak yrmek. s ralan * S ralanmak durumu veya biimi. s ralanma * S ralanmak i i. s ralanmak * S olu ra turacak biimde yer almak. * S dzene konulmak. raya, s ralatma * S ralatmak iveya durumu. i

s ralatmak * S ralamak i yapt ini rmak. s c ralay * S ralayan, s koyan (kimse). raya s c ralay harf * Bir tam ok terimlinin e terimlerinde, artan veya eksilen kuvvetlerine gre bu terimlerin dizildis itli i ray gsteren harf. s ralay * S ralamak i i veya biimi. s ral

* S ralanm dzenlenmi , , dizili. * Yere, zamana, konuya, ynteme uygun olan. s cmle ral * Anlam yak ba nlyla lanmcmlelerin olu turdu cmle: Sazn stne saz yok, sznn stne sz u n yok. Anas gzyadkmbabas , boynuna sar yarenleri yolunu kesmionu dndrememi cmlelerinde lm , , ler. oldu gibi. u s olu ral * Birbirini takip etmek. s s z ral ras * Yer veya zaman uygunlu gzetmeksizin. u s s ram ram * S durumunda veya s ra ralanmolan. s s dizilmek ram ram * s veya s olu ra ralar turacak biimde yan yana, arka arkaya gelmek. s d ras mek * uygun zaman gelmek. s gelmek ras * bir ba ndan sonra s birinin veya bir olmak. kas ra eyin * s d ras mek. s gelmi ras ken * "f d ken, sz bu konudayken" anlamlar kullan rsat m nda l r. s na gemek ras * adam, insan denecek bir de yokken nas yle say eri lsa lmak. s na getirmek (veya s n ras ras getirmek) * uygun zaman, f n n rsat bulmak. s na gre ras * durumun gerektirdigibi. i s nda ras * gerekince, yerinde ve zaman nda.

s n ras kaybetmek * hastalveya ba bir sebep dolayyla uyku ve meme zaman k ka s na rmak. s yla ras s z ras * S gelince, s na dikkat ederek. ras ras * S olmayan, s olmayan, dzensiz. rada ras * Yere, zamana, konuya, ynteme uygun olmayan. * Yol.

s rat

s kprs rat * ( slm inan gre) Mah gn, stnden geilece inan kpr. a er ine lan s kprsnden gemek rat * snt eziyetli durumlardan zarar grmeden kurtulmak. k l , s koymak raya

* dzenlemek, s ralamak. s ra * Cam. * Camdan yap lm . s k oturan kom ra kte usuna ta atmamal * kendinde herhangi bir kusur varken ba kalar ayn n kusurla sulamamal . s rda s a rda s l rdak s rf * Salt, ancak, sadece, yaln z. * Tmyle, btn olarak, bsbtn. sk r * De nekten uzun ve kal a nca a. sk domatesi r * Dallar r desteklenerek yeti skla tirilen, iri, dzgn ve etli meyve veren bir tr domates. sk fasulyesi r * Dallar r desteklenerek yeti skla tirilen, ince, uzun, k ksbir tr fasulye. l z sk gibi r * "uzun boylu" anlam alayl nda kullan l r. * Birinin s n rlar bilen kimse, mahrem. * S l yakr (bir biimde). rda a * S olma durumu. rda

sk hamal r * Ta nacak ykleri s geirerek omuzlar ta hamal. r a nda yan sk r * Atletizmde skla atlayan sporcu. r

skla atlama r * Atletizmde, eldeki sktan g kazanarak belirli ykseklikteki a iin yap bir yar tr. r tay mak lan ma sklama r * Sklamak i r i.

sklamak r * Fasulye, domates gibi bitkilerin tutunmas , dallarn desteklenmesi iin yanlar sk dikmek, n na r hereklemek. * A p gtrmek, almak. r sls rklam * Bsbtn ok s klam. slak, slak, rs sls rklam k * Bkz. s klam rs k. * delicesine sevdal , kara sevdal , tutkun. sls olmak rklam * ok slanmak. sm r

* Baz lerde sicim yerine kullan iin, sicim kal i lmak nlnda, ince ve uzun, esnek deri paras . sm gibi r * ince yapve gl (kimse). l sma r smak r * Smak i r i. * Yorgan, gibi ilte eyleri iri ve aral dikmek. kl * Sa ve sca dikmek. lam k * Srekli olarak stan. r * Stmak iveya biimi. r i * Srekli stan, stma huyu olan. r r stkanl r k * Stkan olma durumu. r stma r stmak r * Stmak i r i. * Di lerini gstererek aptall k k, kurnazlveya alay belirtir biimde glmek. k, anl k * Btn irkinlive kusuru ortaya i kmak. * S rlamak i i. * Baz nesnelere, toprak kaplara s srmek. r (I) s rlanma * S rlanmak durumu.

st r k st r stkan r

s rlama s rlamak

s rlanmak * S rlamak iyap i lmak. s rl s rma * Alt yald veya yald z ince gm n zl zs tel. * Rtbe gsteren erit. * S rmadan yap lmveya s gibi olan. rma s sa rma * Alt sar renginde sa. n s * Ssrlmsolan. r , r

s rmake * Gm veya ba madenleri haddeden ekip s yapan kimse. ka rma s rmake hane * S yap yer. rma lan s rmal * S ile i rma lenmi veya sslenmi .

s rna k

* Can s rahatsetti ald ktna, z ine rmadan, bir kimseden srekli, yalvar na istekte bulunan ve bu rcas iste direnen kimse. inde * Snt k veren, rahatseden, tedirgin eden, musallat olan. z s rna ka * S yakr (bir biimde). rnaa s k rna kl * S olma durumu veya s davran rna k rna ka . s rna s ma rna * S mak iveya biimi. rna i * S mak i rna i.

s mak rna * S davranmak. rna ka s t rnarma * Sarnarmak i t i. s t rnarmak * S k yapmas sebep olmak. rna kl na S rp kimse. S rpa S k rpl * S olma durumu. rp s ermek rra * gizli tutulan veya sdurumunda olan bir anlamak, kavramak. r eyi s kadem basmak rra * bir kimse ortal yok olmak, ortal grnmemek. ktan kta s rretme * S rretmek i i. * Yugoslavya'n S n rbistan blgesinde ya Slavlar gney kolundan bir halk ve bu halksoyundan olan ayan n n

* S n kulland bir gney Slav dili, S dili. rplar rp

s rretmek * Bir veya kimseyi ak ey l almaz bir biimde ortadan yok etmek, grnmez k lmak. s rrolma * S rrolmak i i.

s rrolmak * Bir veya kimse ak ey l almaz bir biimde ortadan yok olmak. s klam rs * Bsbtn ok sls slak, slak, rklam.

s klam rs k * Delicesine k. s klam olmak rs

* ok slanmak. s z rs * Ssrlmemis olmayan. r ; r * S olmayan, a gizlilibulunmayan. rr k, i s rt * Omurgal omurgashayvanlarda boyundan kuyruk sokumuna kadar uzanan st blm. veya z * nsanlarda boyundan bele kadar uzanan st blm. * Kesici aralar kesmeyen kenar n . * Da n veya tepelerin st blm. lar * (insan iin) st, arka. * Bir st, st blm. eyin * Dikilmi veya ciltlenmi kitaplarda diki bulundu blm. in u s evirmek (evirmemek) rt * (birine) nem vermemek, iyi davranmamak. * (bir nem vermemek, onu kabul etmemek, yapmamak veya srdrmemek. eye) s s rt rta * Arka arkaya, s birbirine de biimde. rtlar ecek

s s vermek rt rta * i birliyapmak. i s rtar * Bir keler tr.

s bal rtar * Gl izmariti. s rtarma * S rtarmak i i.

s rtarmak * Stmak. r * Karkoymaya haz rlanmak. * A kalarak grnmek. kta s rt s l rt k * Hammall k. s ka yor rt n * dayak yemeyi hak edecek davran bulunanlar iin kullan ta l r. s pek rt s s rt ra * Kal giyinmi n . * Birinin arkas ndan, izinden. * Hamal.

s yere gelmek rt * yenilmek, alt olmak. s yufka rt * giyinmi nce . * Etkili, gl veya makam sahibi bir dayana arkas yak olmayan (kimse). , veya n s kara rt

* Lferin bir tr. s na almak rt * yklenmek, uval rt ald sna . * bir giyecegiymek veya sna rtmek. i rt s na geirmek rt * bir giymek. eyi s nda (veya arkas yumurta kfesi yok ya! (veya olmamak) rt nda) * eski d ve ynn kolayca detiren veya sznden caymakta sak grmeyen kimseler iin nce i nca kullan l r. s ndan (para) kazanmak rt * bir kimseden yararlanarak para sa lamak. s ndan atmak rt * ba savmak veya birinin, bir sorumlulu ykn zerine almamak. ndan eyin unu, s ndan rt karmak * o kimseye detmek. s ndan geinmek rt * geimini o kimseden sa lamak. s n rt dayamak (veya vermek) * bir yere dayanmak, yaslanmak. * gl birine, bir yere gvenmek. s n getirmek rt yere * gre hasm rtst yere yat te s rarak yenmek. * stn gelmek. s rtlama s rtlamak * S rtlamak i i. * S na alyklenmek. rt p * Birinin, bir sorumlulu ykn veya geimini zerine almak. eyin unu, * S rtlangillerden, daha ok le beslenen, etil, postu benekli bir hayvan (Hyaena). le

s rtlan

s rtlangiller * Omurgal hayvanlardan memeliler sf giren birok tr iine alan etil hayvanlar familyas nna . s k rtl * S dayayacak yeri olan. rt s rtst s rtst * Bkz. s rtst. * S yerde olmak zere. rt

s rtst yatmak * s yere gelmek zere yatmak. rt * al madan rahat bir ya srmek. am s ska * ok zay kuru, kaknem, ar f ve k. * Karbo una su dolmu n lu olan.

s olmak ska * karbo una su dolarak karni n lu mek. * a zay r f olmak. s skala ma * S skala i mak i. s skala mak * S duruma gelmek. ska s k skal * S olma durumu. ska

s skas kmak * ok zay flamak, s skala mak. s tma * Anofel tr sivrisine sokmas insandan insana bula titreme, ate ter nbetleriyle kendini in yla an, ve gsteren bir hastal malarya. k, s bilimi tma * S asalaklar, s sivrisineklerini, s trlerini ve s tma n tma tma tmayla savainceleyen asalak bilimi dal . s grmemi tma (ses) * gr ve kal(ses). n s nbeti tma * S hastalnda kar ate titreme durumu. tma lan la ve s tutmak tma * ate ter nbetleriyle titremeye ba ve lamak. s tmalanma * S tmalanmak i i. s tmalanmak * S tmaya tutulmak. s tmal * S tmaya tutulmu (kimse). * S tman salgdenecek kadar ok grld (yer). n n * S tmaya ok yakalan yer. lan

s k tmal s va

* Herhangi bir yap yzeyleri dzgnle daki tirmek iin kullan yar kum, kire, imento karm lan, ak kan, veya toprak har. * Bir yapn duvarlar srlen ince har tabakas n na . s vurmak va * bir duvarva kullanarak dzgnle s tirmek, s vamak. s vac * Duvarlar vayan kimse. s s ku vac u * S ku vac ugillerden, Avrupa ve Asya ormanlar ya nda ayan, 15 cm uzunlu unda tc bir ku (Sitta europea). s ku vac ugiller

* Omurgal hayvanlardan, birok tr bulunan tc ku iine alan bir familya. lar s l vac k * S ni vacn i. s valama * S valamak i i.

s valamak * S vurmak, s va vamak. s val * S vurulmu va srlm va , s . * S gibi bula vanm var m s , . * (para, kol iin) S vanm k lm vr , . * S vamak i i. * S r gibi stne kaplanm rtlm van , veya ok stak k lm . * Zemini hemen hi grlmeyecek kadar kaplanm rtlm , veya tak lmolarak. * A na kadar (dolu), silme. z s vamak * S ile kaplamak, s vurmak. va va * Harc yere vurmak. bir * S gibi bularmak. var t * Ok amak, s vazlamak. * (kol veya para iin) Yukar ekip toplamak veya krmak. ya v s vanma * S vanmak i i.

s val s vama

s vamak

s vanmak * S vamak i lmak. i yap s vanmak * S vamak (II) i lmak. i yap * Bir i giri e mek. * tahla yemek. s ma va s mak va * S mak durumu. va * Bula stne srlmek. mak, * Sk veya s bir duruma gelmek. v vk

s t varma * S t i varmak i. s t varmak * Bularmak, stne srmek. t * Sk veya s duruma getirmek. v vk s vatma * S vatmak i i. s vatmak

* S vamak i yapt ini rmak. s vazlama * S vazlamak i i. s vazlamak * Bir stnde yava eyin yavahafife el gezdirmek. , * Ok amak. s vazlatma * S vazlatma i i. s vazlatmak * S vazlamak i yapt ini rmak. s v s ya v * Havannormal s s durumunda bulunan her trl ya n caklnda v . sk v * Yumu k , suyu fazla. ak vaml * Bulundu kab biimini alabilen ve st yatay bir dzlem durumuna gelebilen (cisim) , mayi. u n

sklarma v t * Skla rmak i v t i. sklarmak v t * Sk duruma getirmek. v slarma v t * Bir gaz v s durumuna dn trme. slarmak v t * S duruma dn v trmek. snd v rma * Snd i v rmak i. snd v rmak * Bir gaz veya buhars k derecesini d n n cakl rmek veya bas n rmak yoluyla onu s durumuna nc art v getirmek. snma v snmak v * Gaz veya buhar durumundan s durumuna gemek. v sler v srya v * Bir snzgl a lmeye yarayan alet, areometre. vn rln * (ticaret ya iin) Alabildi am ine. * Srekli olarak. * Birbiri ard ra. s * Yapp bula an. * Bir kimsenin yan ayr ndan lmayarak insan tedirgin eden (kimse). * Snmak i v i.

s vk

s v ma

* S i v mak i. s v mak * Bula yay mak, lmak, s mak. va * Haber vermeden, sessizce gidivermek, kamak. s yanet * Koruma. s yanet etmek * korumak. s yga * Kip.

s ygaya ekmek * birine sorular sorup cevaplar istemek, sorguya ekmek. n s yg * Hacim. srga y * Harmanda sap toplamaya veya damlardan kar kremeye yarayan ara. * Kar kremekte kullan byk krek. lan * Yzeyinden bir para s lmolan. yr * Utanmas olmayan. * S lmyer. yr * Srmak i y i veya biimi. srma y srmak y * Srmak i y i. * H srtnerek bir yznden bir para soymak, koparmak veya zerini hafife y zla eyin rtmak. * Srtnerek veya ekerek bir yerinden almak, kald eyi rmak veya d rmek. * Bir stndeki rty ekerek almak veya amak. eyin * ekerek karmak. * Kaz yarak, silerek zerinde veya iinde hibir b ey rakmamak. * ekip kurtarmak. * Srtmak i y i. * Srmak i yapt y ini rmak. * arpma veya vurma sonucunda vcutta hafife kaz zedelenmi nm , , soyulmu , kanamolan yer. s l yr s lma yr s lmak yr * S lmak i yr i veya biimi. * S lmak i yr i. * Srmak i konu olmak. y ine * Bir yerden veya bir durumdan kmak, kurtulmak.

sr yk

sr y

srtma y srtmak y s k yr

s nt yr

* Kapta kalan yemek, yemek art. * Bir bezden el ile kopar uzunca para. lan * S k. yr

-s/ -siz, -suz / -sz z * simden olumsuz s treten ek: tat-s bilgi-siz, su-suz, tuzsuz, lm-sz, k-sz vb. fat z, s zak * Da rtlar ta s nda, aralar s su, kk p ndan zan nar.

s r zdlma * S r i zdlmak i. s r zdlmak * S rmak i lmak. zd i yap s rma zd * S rmak i zd i. s rmak zd * S na yol amak. zmas * (haber, svb.) Duyurmak, yaymak. r * Eritip szerek temiz bir duruma getirmek. * Bask trl bahanelerle birinden para ekmek. veya s t zg s z * Hafif ve ince a. r * Ruh acst , rap. sc z * S niteliolan. zma i sc z nsz * Ci erlerden gelen havan a bo undaki hafif kapal engele arp s n, lu z bir p zmas olu nsz. ile an sldanma z * Sldanmak i z i. sldanmak z * S zlanmak, yak nmak. sl z * Ss z olan. slt z * S zlanma, yak nma, ekva, ikyet. * Ho nutsuzluk. * S zlanmas yak z, nmadan. * Kavrulmu kavurma. et,

sltz zs

sm sm z z * S zlamak, s zlanmak gibi fiillerin anlam peki n tirir. sm sm s z z zlanmak -sn / -sizin z

* simlerden ve mastarlardan zarf treten vurgusuz ek: an-sn, durmak-sn, dinlenmek-sizin vb. z z snt z * S zan ey. * Genellikle iltihaplanma sebebiyle deri veya mukozada beliren s, ak . v nt snt z l * (hastaliin) Snt k z yapan. srma z srmak z s z s zlama * S zlamak i i. s zlamak * Ss z ortaya kmak, ss z olmak. * S zlanmak. * S zlanmak iveya biimi. i * S zlanmak i yak i; nmak, ikyet, ekva, tazallum. * Srmak i z i. * S rmak, szmek. zd * S zmak iveya biimi. i

s zlan s zlanma

s zlanmak * Kendine yap bir haks kendisini tedirgin eden bir durumu, are bulmas sadece sntna lan zl, veya k s ortak olmas kar ndakine anlatmak, yak iin s nmak, ikyet etmek, etmek, tazallum etmek. ekva s zlatma s zlatmak * S zlamas sebep olmak. na s zlay s zma * S zlamak iveya biimi. i * S zmak i i. * Kap , pencere aral ndan oda havasn demesi. klar n i * aral nce klardan veya gzeneklerden az miktarda ve belli olmadan yava yava akmak, kmak. * Gizli tutulan haber, sgibi duyulmak, yay r eyler lmak. * D mevzileri aras gizlice girmek ve ilerlemek. man na * Herhangi bir toplulu bir rgt yolundan sapt iin gizlice aras girmek. u, rmak na * Gizlice, haber vermeden gitmek, s v mak. * veya yorgunluk gibi sebeplerle kendinden geerek uyuyakalmak. ki * Silisyum'un k saltmas . * Gam dizisinde la ile do aras ndaki ses. * Bu sesi gsteren nota i areti. * S zlatmak i i.

s zmak

Si si

-si -si sibak

* Bkz. -s -si, -su / -s (I). / * Bkz. -s -si, -su / -s (II). / * Bir gemi eyin i.

sibakusiyak * Bkz. siyakusibak. sibernasyon * Gdm biliminden yararlanarak zellikle fabrikalardaki retimin, bilgisayarlar yard yla denetimi. m sibernetik * Gdm bilimi, kibernetik. sicil * Resm belgelerin kaydedildiktk. i * Grevlilerin her trl durumlarn i n lendidosya. i

sicil vermek * sorumlu bir grevli, yan al birinin bir a nda an amaya gelmesinde yeterli olup olmadn gereken makama bildirmek. sicilli * Sicile gemi , sicili defterine i lenmi , mseccel. * Suu sicile gemisab , museccel. , kal

Sicilyal * Sicilya halk olan. ndan sicim * Keten, kenevir gibi bitkilerin liflerinden yap ince ip, k lan nnap. sicim gibi * damlalar arkaya gelip sicim gibi akan (ya arka mur, gzya ). siderit * inde yalndemir ve nikel bulunan gk ta z . * Sideroz. * o unlukla kahverengi demir karbonat birle demir cevheri. imli * Bbreklerde kandan szlerek idrar yollar d ya at s, idrar. yla ar lan v

sideroz sidik

sidik borusu * Sidibbreklerin her birinden sidik torbas ak bir ift kanal. i na tan sidik kavu u * Sidik torbas . sidik sktrc * Sidiart il. i ran sidik torbas * Sidi birikti yap zar ve kastan olu hazne, mesane. in i, s mu

sidik yar * nemsiz ve de konularda inatla birbirinden stn gelmeye al ersiz arak anlardurumunu anlatmak iin n kullan l r. sidik yolu * Sidik torbalar siye ortak ad ve in . sidik zoru * Sidi yeterince kolayl d at in kla ar lmamas durumu, idrar tutuklu u. sidikli * stne sidik bula mbulunan. * Sidi tutamayan, stne i ini eyen. sidikli me e * Yanarken su karan bir me tr. e sidiklik * Canl sidi at organ. larda in ld * Tutuk evlerinde a su i r leyen kimselerin cezalandlmak zere kapat klar r ld hcre. * thaltta bir malbedeli, sigortas navlunu giderleriyle birlikte olmak zere maliyeti. n ve * Bkz. frengi. * Bir sy kaptan ba bir kaba aktarmaya yarayan, deik uzunlukta iki kolu olan bklm v bir ka i boru. * demir yolu gibi yap n alt bir akar suyu geirmek iin yap boru biiminde kanal. ose, lar ndan lan * Pis su tesisat ndaki kokular yap yay n n ya lmas nleyen ara. * H f rt su yard yla pis su ile d lar k su tesisat ak dzenek. zla lan k m k at na tan

sif sifilis sifon

sifonlama * Sifonlamak i i. sifonlamak * Sifonu ekmek. sifonlular * Yass solungal lardan bir sf. n sifonu ekmek (veya sifon ekilmek) * sifondaki suyu bo altmak veya su bo lmak. alt siftah * (bir satveya satal Alveriba ey p n p) e lama. * kez olarak. lk

siftah etmek * (esnaf iin) sabahleyin ilk alveriyapmak. i siftahlama * Siftahlamak i i. siftahlamak * Bir ilk kez satmak, siftah etmek. eyi * Turfanda bir ilk kez yemek. eyi siftinlik * Ad, baya berbat. ,

siftinme siftinmek

* Siftinmek i i. * Oyalanmak, vakit geirmek. * Bir yere srtnerek ka nmak. * Bkz. s la. * Puro.

sigala sigar sigara

* k klmttn sar haz nce y da, larak rlanan, silindir biiminde, a duman zdan ekilen nesne.

sigara bce i * Kkanatl n lardan, ttnden ba kiler ve mutfaklarda sakl ka, birok yiyecek maddelerine d knl ile tan bcek (Lasioderma serricorne). nan sigara bre i * Yufka aras peynir veya k koyduktan sonra sigara gibi sar tavada k lan brek. na yma l p zart sigara imek * sigaray ucundan yakbr ucundan duman emerek iine ekmek. bir p n sigara k d * Sigara sarmaya yarar ok ince k t. sigara k gibi d * ok ince. sigara sarmak * sigara k na ttn koyarak sigara yapmak. d sigara tabakas * sigara yerle ine tirilen, kapakl , metal kutu. sigara tablas * Sigara kl silkelenen ve sigara sndrlen kap, kllk. sigara tiryakisi * Sigaraya a d olan kimse. kn r sigarac sigaral sigaral k * Sigara konulan kap. * Sigara a zl. sigaras z * Sigaras olmayan, sigara imeyen. sigaray tellendirmek * keyifle sigara imek. sigorta * Sigara satan kimse. * Sigaras olan.

* Bir veya bir kimsenin herhangi bir ynden ileride kar abilecezarar eyin la i gidermek iin, nceden denen prim kar bu i u an kurulu yap iki tarafl lant lnda le ra la lan ba szle mesi. * Bu tr szle meleri yapan irket. * zellikle elektrik devresinde, ak ok gl oldu m unda eriyerek gvenlisa i layan, kazay nleyen nesne veya dzen. sigorta atmak * bir ar sonucu sigortada elektrik ak kesilmek. za m sigorta etmek * bir bir kimseyi ileride olabileced eyi, i nlen kazanzarar gidermek iin sigortaya ba n n lamak. sigorta olmak * bir kimse veya bir ileride olabileced ey i nlen kazanzarar gidermek iin sigortaya ba n n lanmak. sigortac * Belirli bir prim kar sigortal veya bir tazminattan yararlanacabelirtilmi lnda, ya olan kimseye, bir zarara u ramas durumunda bir para veya gelir demeyi stlenen kimse. sigortac l k * Sigortacn i n i. sigortalama * Sigortalamak i i. sigortalamak * Sigorta etmek. * (bir Gven alt almak. eyi) na sigortalanma * Sigortalanmak iveya durumu. i sigortalanmak * Sigorta ba lmolmak. lan sigortal * Sigorta edilmi . * Gven alt al sa na nm lama ba , lanm . * Sosyal sigorta kapsam al i. na nmi sigortal l k * Sigorta olma durumu. sigortas atmak * r ndan kmak, ktle mek. sigortas z * Sigorta edilmemi . * Gvence alt al na nmam sa ba lama , lanmam . * Sosyal sigorta kapsam al na nmami i. sigortas k zl * Sigortasolma durumu. z si il * Deride, zellikle ellerde olu zarars prtkl kk ur. an z, si il si otu il * Odun yarmakta kullan a veya demir kama. lan a * Kal yapraklar ban ve yaray letip iyile nca , i tirmekte kullan lbadaya benzer bir e ot. lan, it

sihir sihirbaz

* By, ba . * Byc.

sihirbazl k * Byclk. sihirlenme * Sihirlenmek iveya durumu. i sihirlenmek * Bylenmek. sihirli sik sikalar * Atohumlardan, parklarda ss bitkisi olarak yeti k tirilen, yurdu Gney Asya olan, palmiyelere benzer a a ve a klar a iine alan bir familya. sikatif * Ykseltgenerek polimerle meye uygun olan. * zellikle maden birle iklerinden olu katalitik zellikler ta ve abuk kurumas sa an, yan n lamak amac yla boya, vernik ve ya boyalara az miktarda kat madde. l lan sikke * Maden para. * Maden paralara vurulan damga. * Hayvanlar lamak iin yere ak demir veya a kaz ba lan a k. * Mevlev dervi lerinin giydikleri yksek ve tepesi dz kee klh. sikkeleme * Sikkelemek iveya durumu. i sikkelemek * Hayvanlar sikkeye ba lamak. * Damgalatmak, mhrletmek. siklmen * Tav ankula buhurumeryem (Cyclamen coum). , * K z alar efltun renk. rmya * Bu renkte olan. * Byl, afsunlu, fsunkr. * Erkeklik organ .

sikke sikke

siklememek * De ve nem vermemek, ald er retmemek. siklon sikmek * Atmosferde bir alak bas alan n evresinde h dnen rzgrlarolu zla n turdu u iddetli f na, kiklon. rt * (erkek iin) Cinsel ili bulunmak. kide

siktir et!

* ald nem verme!. rma, * kov, defet!. * defol!. * Baya a ad. a k, , l

siktir! siktirici

siktirip gitmek * ba algitmek. p n siktirmek -sil * Defolup gitmek. * -s -sil, -sul / -sl. l/

sil ba tan * "olmad , yeniden yapal anlam kullan m" nda l r. silh * Savunmak veya sald amac kullan ara. rmak yla lan * Savunmak veya sald iin kullan ba rmak lan, vurulan her ey. silh baetmek * askerlikte, verilen komut zerine herkes grevi ba gemek. na silh ba na * silh baetmek iin verilen komut. silh atmak * silhlar uca apraz bir biimde dayayarak durdurmak. u silh ekmek * silhla vurmaya davranmak veya silhla vurmak. silh patlamak * (silh) ate almak. * sava lamak. ba silh silha girmek * karkl olarak ate l etmek. silha davranmak * kullanmak iin silh el atmak. na silhalt * Askerlik grevi. silhalt almak na * askerlik grevine ba latmak. silhalt bulunmak nda * silhalt olmak. nda silh * Silh yapan veya satan kimse.

silhendaz * Gere karaya lan, zellikle tfeklerle donat inde kar lmdeniz eri.

silhhane silhlama

* Silhlarsakland, korundu yer. n u * Silhlamak i i.

silhlamak * Silhland rmak. silhland rma * Silhland rmak i i. silhland rmak * Silhl duruma getirmek. silhlanma * Silhlanmak i i. * Silh veya silhl n kuvvetlerini o altma ve glendirme. silhlanmak * Silhl duruma gelmek. silhl * Silh olan.

silhl kuvvetler * Kara kuvvetleri, deniz kuvvetleri, hava kuvvetleri ve jandarma kuvvetlerinden olu kurulu an . silhl k * Tabanca, b gibi silhlar ak yerle tirmek iin kullan lmolan, kat kat, enli, me kemer. in * K erlerin silhlar yerle b klar lada n tirip rakt yer. * Silh olmayan.

silhs z

silhs zland rma * Silhs zland i rmak i. silhs zland rmak * Silhs zlanmas sebep olmak, silhs na zlanmas sa n lamak, silhlar b rmak. n rakt silhs zlanma * Genel barve gvenlik iin silh gcn, silh kuvvetlerini azaltma veya bsbtn ortadan kald rma. silhs zlanmak * Silhlanmaktan vazgemek. silh or * Kullanan kimse, sava.

silh orluk * Silh olma durumu. or silhtar kimse. * Osmanl dneminde padi sadrazam, vezir gibi devlet byklerinin silhlar bakan ve koruyan lar ah, na

silhtar a a * Osmanl dneminde grevi sarayda padi korumak, trende padi n k n olan kimse. ah ah l ta c mak silj

* Taze bitkilerin klmbiiminin bir siloda sr korumaya ve saklamaya al y k larak t nmas yntemi. sildirilme * Sildirilmek i i. sildirilmek * Silmek iyap i lmak. sildirme sildirmek sildirtme * Sildirtmek i i. sildirtmek * Sildirmek i yapt ini rmak. silecek * Y ktan sonra kurulanmak iin kullan byk havlu, hamam havlusu. kand l r * Motorlu ta tlarda n cam silmeye, temizlemeye yarayan alet. * Evlerde ayakkab n lar temizlemek iin kap nlerine konulan bez, kee gibi paspas. ey, * Kalem veya daktiloyla yaz lmveya izilmieyleri silmeye yarayan, birle iminde kauuk olan madde. * Tebe yaz eyleri silmeye yarayan kee, snger veya kuma irle lm paralar . * Hamam tak , havlu. m * Silmeye yarayan alet, silecek. sili sili * Kilim, ynden dokunmu yayg . * Ar , temiz. * ffetli. * Silip temizleme, dzeltme, parlatma gibi i yapan kimse. leri * stndeki yaz izgiler silinmibozulmu veya , , a nmolan. * Kendini gsteremeyen, dikkati ekmeyen veya nemli ve belirli olmayan. * Sildirmek i i. * Silmek i yapt ini rmak.

silgi

silgi

silici silik

silikat

* Silisik asidin bazlarla birle olu erek turdu tuz; yap u malzemesi olarak kullan cam, imento, tu gibi lan la maddelerin birle iminde bulunur. silikatlama * Silikatlamak i i. silikatlamak * Kire, tatahta gibi maddeleri sertle , tirmek zere silikata bat rmak. silikatla ma * Bir maden oksidin silisle birle silikat durumunu almas erek . silikatla m * Silisle birle silikat durumu alm erek .

silikle me * Silikle i mek i. silikle mek * Silik duruma gelmek. silikle tirme * Silikle tirmek i i. silikle tirmek * Silik duruma getirmek. siliklik silikon * Silik olma durumu.

* Karbon yerine silisyumun getiorganik cisimlere benzer maddelerin genel ads suya kardayan ; ve kl oldu iin yaplstik, merhem gibi maddelerin yap nda kullan u , m l r. silikoz sililik * Silis tozu iinde al i ilerin yakaland hastal an klar k. * Sili olma durumu, ar temizlik. l k, * namus. ffet,

silindir

* Alt ve st tabanlar birbirine e dairelerden olu bir nesnenin eksenini dikey olarak kesen, birbirine it an paralel iki yzeyin srlad cisim, stvane. n * Metalleri inceltmek, kuma parlatmak, k zerine bask lar t yapmak gibi i iin sanayide kullan ler lan merdane. * Motorlu ta n motorunda pistona gl bir iti lamak iin gaz karmn yand veya patlad yer. tlar sa n * zellikle yol yap nda toprasrarak dzle m k t tirmek iin kullan genellikle motorlu ara. lan silindir gibi ezmek * bir kimseyi her ynyle gsz duruma getirmek. silindir kal plama * Plka ve naylon benzeri ince levhalarsilindir aras geirilerek retilmeleri yntemi. n ndan silindir apka * Resm trenlerde sivillerin giydi silindir biiminde siyah i, apka. silindir ya * Yksek viskoziteli ve parlama noktas yksek olan; buhar makinelerinin valf ve silindirlerini ya lamak amac kullan bir ya ya yla lan lama . silindiraj silindirik silindirli * Herhangi bir say silindiri olan. da silindirsel * Silindirle ilgili. * Silindir biiminde olan, silindirik. silindirsel yzey * Bir zerinden silindir geirme. eyin * Silindirle ilgili, silindir biiminde.

* Do rultman ad verilen dzlem bir e dayanarak ve dura bir do paralel olarak yer detiren riye an ruya i bir ana do runun izdiyzey. i silinip gitmek * bir birdenbire yok olmak veya unutulmak. ey silini * Silinmek iveya biimi. i silinme silinmek * Silinmek i i. * Silmek i konu olmak. ine * Kendini silmek. * Birden yok olmak, gzden kaybolmak. * Bir yazn silinmi n oldu gsteren iz. unu

silinti

silip sprmek * evi, ortal temizlemek. * ne var ne yoksa hepsini yemek. * ne var ne yok hepsini algtrmek veya yok etmek. p silis silisil * Kum, akmak ta kuvars gibi silisyumun oksijenli birle , imlerine verilen ad. * Silisli yerde yeti (bitki). en

silisik asit * Silikatlar asitlerle birle n mesiyle elde edilen zay asit. f bir silisiz * Silisi olmayan, iffetsiz. silisizlik silisli silisseven silisyum * Atom say 14, atom a 28,09, yo s rl unlu 2,34 olan, 1420 C de eriyen, endstride geni u lde kullan ve do oksijenden sonra en bol bulunan element. K lan ada saltmas Si. sili * Silmek iveya biimi. i silkeleme * Silkelemek i i. * Silisiz olma durumu, iffetsizlik. * Yapnda veya birle s iminde silis bulunan. * Silisli topraklar seven bitki.

silkelemek * stndeki eyleri d rmek, kayd rmak iin bir st ste, birden silkmek. eyi * Kuvvetle sarsmak. * Sarsmak, etkilemek. * Yk olan, yk say birinin geim ve sorumlulu stnden atmak. lan unu

silkelenme * Silkelenmek i i. silkelenmek * Silkelemek i konu olmak. ine * An bir hareket yaparak vcudu sars lmak, silkinmek. silkeleyi * Silkelemek i i veya biimi. silki * Uykuda s rama. silkindirme * Silkindirmek i i veya durumu. silkindirmek * Silkinmesini sa lamak. silkinip s lmak yr * kendine gelip kurtulmak. silkini * Silkinmek iveya biimi. i silkinme * Silkinmek i i.

silkinmek * stn silkmek. * An bir hareketle, korkuyla vcudu sars lmak, silkelenmek. * Bir stnden atmak, ondan kurtulmak. eyi silkinti * rkerek s ramak. * Bitkilerde iek d rme durumu.

silkip atmak * her trl ilgisini kesmek. silkme * Silkmek i i. * do ri ranmkabak, patl gibi sebzelerle yap et yeme can lan i. * (halterde) Ayaklar aarak, halteri ba stne kald biimi. rma * stndeki eyleri d rmek veya temizlemek iin bir kuvvetle sallamak veya sarsmak. eyi * An bir hareketle sarsmak. * Silktirmek iveya durumu. i

silkmek

silktirme

silktirmek * Silkmek i yapt ini rmak. sille * Aelin i yzyle vurulan tokat. k

sille tokat * Dve dve. silme

* Silmek i i. * Duvar veya tavan gibi yerlerde yap kabartma kenar. lan * A na kadar dolu, s z vama, lebalep. * Ba a (olarak), tamamen. tan a tam , silme kal b * maden plka zerine oyulan ve ta nce yzeyinde silme i lemini ayarlamaya yarayan alet. silme makinesi * Profil, kaval ubuk gibi maddelerin silme i leminde kullan makine. llan silme tahtas * le tepeleme doldurulan tah doru almakta kullan tahta. e l n unu lan silmece * A na kadar dolacak biimde. z silmeci silmek * Silme i yapan usta. ini * Bir gidererek kuru duruma getirmek. eyin slakln * zerine genellikle bir bez srterek tozlar, kirlerini almak veya parlatmak. n * (bir yaz veya izgiyi) Kaz y yarak veya srterek yok etmek. * Tahta malzemeyi makineyle dzgn ve przsz hle getirmek. * zerini izerek atmak, yok etmek. * stnlk gstererek, o alanda stn olanlar ikinci plana atmak. * Ortadan kald rmak, yok etmek veya gidermek. * Tahyumru, kk gibi rnlerin korundu sakland veya depoland, genellikle silindir biiminde l, u,

silo ambar. silolama

* Silolamak i i.

silolamak * Tar rnlerini siloya koyup y m veya saklamak. mak silsile * Birbirine ba, birbiriyle ilgili l eylerin olu turdu dizi, s u ra. * Bilinen en eski atalardan ya torunlara kadar aile s . ayan ras

silsilename * Bir kimsenin silsilesini gsteren izelge. siluet * Bir yalnkenar izg eyin z leriyle tek renk olarak beliren grnts, glge. silryen sim * Birinci a ikinci dnemi ve bu dnemde olu (yer katmanlar n an ). * Gm . * Genellikle i lemelerde kullan gm lan, grn nde ve parlaklnda olan iplik vb. * Gm parlayan. gibi * aret. * Yz, ehre.

sim sima

* Kimse, insan, tip. simetri * veya daha ok aras konum, biim ve belirli bir eksene gre l uygunlu bakm. ki ey nda u, * Eksen olarak al bir do nan rudan, benzer noktalar olarak ayn karkl l uzakl bulunan iki benzer kta paranbirbirine gre olan durumu, bakm, tenazur. n simetrik simetrili * Simetrisi olan, bakml , simetrik. simetrisiz * Simetrisi olmayan, bakms asimetrik. z, simetrisizlik * Bakmsolma durumu, bakms k. z zl simge simgeci * Sembolist. simgecilik * Sembolizm. simgeleme * Simgelemek durumu. simgelemek * Sembol durumuna getirmek. simgele me * Simgele iveya durumu. mek i simgele mek * Simge durumuna gelmek. simgesel * Sembolik. * Sembol. * Simetrisi olan, bakml simetrik, mtenaz r.

simgesel mant k * Sembolik kal verdinemli yerden dolay da plara i a mant verilen ad. a simit * Halka biiminde, genellikle zerine susam konmu rek. * Denizde kullan halka biiminde cankurtaran. lan * bulgur, d nce rck. simiti simitilik * Simit yapma veya satma i i. simpozyum * Bkz. Sempozyum. simsar * Komisyoncu. * Simit yapan veya satan kimse.

simsariye

* Komisyon.

simsarl k * Komisyonculuk. simsiyah * ok kara, her yan kara, kapkara.

simltane * Ayn anda olan, e zamanl . simya simyac sin sin * Ya lmolan sre, ya an . sinagog sinagrit sinameki * Yahudi tap na havra. , * Bkz. sinarit. * Baklagillerden, s blgelerde yeti birok tr bulunan bir bitki (Cassia). cak en, * Bu bitkinin meyvesi. * Bu bitkinin baz trlerinden elde edilen, hekimlikte i srdrc olarak kullan madde. lan * M z, sevimsiz, ba yla ili kurmayan kimse. zm kalar ki * Al imi. * Al imist. * l gmlen yer, gmt, mezar, kabir, metfen, makber.

sinameki gibi * m z, sevimsiz, kimseyle ili kurmayan (kimse). zm ki sinara sinarit sincab * Kahverengi ile kur rengi aras olan (renk). un nda sincap * Sincapgillerden, a alarda ya ayan, daha ok yemi beslenen, ok tyl, uzun kuyruklu, ince gvdeli bir le hayvan, de (Sciurus vulgaris). in sincapgiller * Kemirgen memeli hayvanlar iine alan, geni familya. bir sindirilme * Sindirilmek i i. sindirilmek * Sindirmek i konu olmak. ine * Byk zoka. * zmaritgillerden, Akdeniz'de ya ayan, pullu, eti be enilen bir bal(Dentex vulgaris). k

sindirim

* Besinlerin e enzimlerle eritilerek, paralanarak ince ba itli rsakta emilebilir, kana kar abilir duruma gelmesi iin u klar rad fiziksel ve kimyasal deikliklerin btn, haz i m. sindirim ayg t * Organizmada besin maddelerinin sindirilip emilmelerini ve geri kalan yararsmaddelerin d at z ar lmalar n sa layan organlar btn. n sindirim bilimci * Sindirim sistemi hastal hekimi, gastroenterolog. klar sindirim bilimi * T n sindirim organlar bb hastal n klar inceleyen dal , gastroenteroloji. sindirim organlar * Sindirim aygiinde yer alan organlarbtn. t n sindirim sistemi * Bkz. sindirim ayg. t sindiri sindirme * Sindirmek i i veya biimi. * Sindirmek i i.

sindirmek * Sinmesini sa lamak veya sinmesine sebep olmak. * (yenilen besin maddesini) Sindirim sisteminde gereken de ikliklere u i ratarak kana kar bir duruma abilir getirmek, hazmetmek. * Kendine mal etmek. sine * G s. * Gnl, yrek. * Ba i. r, * ift kanatl lardan, birtak uucu bceklerin genel ad m . * skambil k nsiyah renkte yoncay ran tlarn and , ispati.

sinek

sinek a k rl * Boksta 48 kg dan 51 kg a kadar olan a k, sinek s rl klet. sinek avlamak * i i veya m terisi olmaybo p oturanlar iin yollu sylenir. aka sinek bar * At rma yeri, at rmak. t t

sinek ku u * Seregillerden, kk, gzel bir ku tr (Trochilus). sinek mantar * Bir mantar tr. sinek s klet * Bkz. Sinek a k. rl sinek ufak (veya kk), ama mide bulandr r * nemsiz, kk gibi grnen bir kt ve olumsuz bir izlenim yarattn eyin anlat r.

sinekil

* Seregillerden, sinekle beslenen, Amerika'ns blgelerinde ya bir ku n cak ayan (Muscicapa).

sinekkapan * Droseragillerden, Kuzey Karolina batakl nda yeti yapraklar konan sinekleri, bcekleri sp klar en, na k emen bir bitki (Dionaea muscicapa). * Bcekleri, zellikle sinekleri yakalayarak beslenen kk tc ku verilen ad. lara sinekkapangiller * S ve cak l blgelerde, zellikle batakl man klarda bcekle beslenen bitkileri iine alan bir bitki familyas . * Omurgal hayvanlardan e tc ku iine alan bir ku itli lar familyas . sinekkayd * (t iin) zenle yap ra lm . sineklenme * Sineklenmek i i. sineklenmek * Sineo i almak, sinekli duruma gelmek. * Sineklerini kovmak. sinekler * Birok sinek trn iine alan ift kanatl familyas lar . sineklik * Sinekleri kovmaya yarayan ucu pskll de nek. * Sineklerin yap iin zerine yap madde srlm mas kan k t. * Ucu yass geni ve plstik, tel vb. den sinek ldrmek iin kullan sapl lan ara. * zellikle kara sineklerin girmesini nlemek iin dkkn kapna tak boncuk dizisi gibi s lan erit, eylerden yap reti perde. lme * Sinekleri ok olan yer. sinekoloji * Hayvan ve bitki topluluklarn ekolojisi. n sinekromi * Filmlerin renklendirilmesi ile ilgili sinema kolu. sineksavar * Sinekleri sav ldrmekte kullan ve il pskrten sprey. p lan sinekten ya karmak * olmayacak eylerden yararlanmaya al mak. sinekyutan * Sinekil. sinema * Herhangi bir hareketi dzenli aral klarla paralara blerek bunlarresimlerini belirleme ve sonra bunlar n gsterici yard yla karanlbir yerde, bir ekran zerinde yans hareketi yeniden olu m k tarak turma i i. * Film gstermeye yarayan zel bir makineyle grntlerin beyaz perdeye yans salon veya yap t ld . * Gzel sanatlardal n olarak, yans t lmaya uygun olan filmleri gerekle tirme ve yaratma sanat . sinema endstrisi * Film yap n m gerekle m, da n t tiren, sinema aralar reten endstri. n sinema perdesi * Film grntsnn yans bez veya plstik maddeden yap t ld lmbeyaz sat h. sinema salonu * Film gsterimi iin seyircilere ayr geni lan salon.

sinema sanat s * Sinema yap nda emegeen sanat m i . sinema sanayii * Bkz. sinema endstrisi. sinema tekni i * Bir sinema filmini yaratmada kullan teknik aralarla ilgili yntem. lan sinemac * Sinemane kollar birinde al kimse filmci. n itli ndan an * Film yap s ynetmeni, filmci. mc veya * Sinema i leten kimse. sinemac l k * Sinema filmlerinin gerekle tirilmesi iin gerekli ara ve gereleri yapmak, film evirmek, bunlarsrm n ve da m sa n lamak amac yap al t yla lan malartm, filmcilik. n * Bu al malar yapanlari n i. * Sinema al malar ilgili konular. yla sinemalarmak t * Sinema durumuna getirmek. sinemasever * Sinemay seven, sinema sanat , kltr ve al malar ilgilenen kimse. yla sinemaskop * Geni sahnenin 55 mm'lik film zerindeki grntye s r ndan sonra gstericiye tak ikinci bir lmas d lan, bir merce sr e k lmgrnty, as t l bykl evirmesi temeline dayanan geni ne perde ve boyutlu sinema tekni i. sinematek * Sinema filmlerinin sanat, e ve genellikle kltr amalar nnde tutularak topland, korundu itim gz u yer veya kurum. sinematograf * Grntleri film zerine kaydetmeye yarayan ara. sinerama * Mercekleri 27 mm aral ayr cn yan yana birle kl aln tirilip e lemeli olarak al r yla ortaya lmas t kan bir geni perde ve boyutlu sinema tekni i. sinerji * Grevde lik.

sineroman * Sinema iin kaleme al roman. nan sinestezi * Duyum ikili i.

sineye ekmek * kt bir davran sz veya olaya ister istemez katlanmak. , singin sini * zerinde yemek de yenilebilen yuvarlak, bak r veya pirinten byk tepsi. sinik * Utanga, slgan. k

* Sinmi lm pusmu , y , . sinik * Bkz. kinik. sinir * Duyu ve hareket uyar n lar beyinden organlara, organlardan beyne ileten beyaz teller ve bu tellerin ms olu turdu demet. u * Kas kiri zar i ve . * Rahatsedici, hastalderecesine varan zellik. z k * Herhangi bir bir olay kar nda tepki gsterme duyarl ve ki ruh niteli ey, s inin i. * Ho gitmeyen, can s a kan. sinir arg nl * Beden ve ruh grevlerde gev ve bitkinlik biiminde beliren bir sinirce, nevrasteni. eme sinir bilimi * Sinir sistemini inceleyen t dal p , nroloji. sinir buhran * Sinir sisteminde grlen bozuklu yaratt snt hastal un k veya k. sinir doku * Beyni ve sinirleri olu turan ve nron denilen hcrelerle rlm bulunan doku. sinir harbi * Sz veya davran birbirini sinirlendirme. larla sinir hastal * Sinir sistemiyle ilgili hastal n genel ad klar . sinir hastas * Sinir hastalna tutulmu olan, nevropat. sinir ilc * Sinir sistemiyle ilgili bir hastal tedavi etmek iin kullan yat r il. lan c t sinir kanatl lar * Saydam olan kanatlar biiminde damarlarla rl, drt kanatl a bcekler tak . m sinir kesilmek * ok sinirlenmek. olmak sinirlenmek, fkelenmek. sinir kp * ok sinirli olma durumu. sinir otlar * enekli, iekli bitkiler tak . ki m sinir otu * Sinir otugillerden, iekleri tek bir sapucunda ba durumunda, birok yaban tr bulunan ve n ak hekimlikte kullan bir bitki (Plantago). lan sinir otugiller * Sinir otlar ndan, iki enekli, biti ta yaprakl ik bitkiler familyas . sinir sava * Sinir sisteminde olu zayk ve buhran. an fl sinir sistemi * Yksek yaporganizmalarda, organizmanya ortama uymas, e organlari l n ad n itli n birli i durumunda al n layan, sinir hcreleri, sinirler ve sinir merkezinden olu sistem. mas sa an

sinir trps * Sinirleri, ruh durumu zay flatan, y pratan ey. sinirce * Genellikle bunal ve beden grevleri zerinde yak m nmalarla beliren, ki in ve uyumun btnn ili etkilemeyen, ruh kaynakl hastal, nevroz. sinir siniri oynamak * fkelenmek, sinirlenmek. siniri tutmak * birdenbire sinirlenmek veya davran n lar denetleyememek. sinirine dokunmak) * ho gitmemek, sinirlendirmek. una sinirleme * Sinirlenmek i i.

sinirlemek * Etin iindeki kas kiri lerini ve kalzarlar klamak. n ay * Sava larda, hasmalt n ndaki At art ayak kiri n lerini k kesmek. l la * Sindirmek, hazmetmek. sinirlendirici * Sinirlenmeye yol a. c sinirlendirme * Sinirlendirmek i i. sinirlendirmek * Sinirlenmesine sebep olmak. sinirleni * Sinirlenmek iveya biimi. i sinirlenme * Sinirlenmek i i. sinirlenmek * Duygu ve davran n lar denetleyemeyecek duruma gelmek, fkelenmek, kprmek, feveran etmek. sinirleri alt st olmak * sinirleri bozulmak, sinirlenip ne yapaca a n rmak. sinirleri ayakta olmak * ok sinirlenmi veya fkelenmi bulunmak. sinirleri bo anmak * sinirlenip kendini tutamayarak glmek, a lamak veya ba rmak. sinirleri bozulmak * ok sinirlenmek, ne yap edece bilmeden k karma bir duruma d p ini an, k mek. sinirleri gergin olmak * sinirlendirici yeni bir olay karsa hemen tepki gsterecek durumda olmak. sinirleri gerilmek * sinirlenmeye haz durumda bulunmak. r bir sinirleri gev emek (veya yat mak)

* sinirliyken ferahlamak, sakinle mek. sinirleri kuvvetli * Kolayca, abuk heyecanlanmayan veya sinirlenmeyen. sinirleri zay f * Kolayca, abuk heyecanlanan veya sinirlenen. sinirlerine hkim olmak * davran n kendini denetleyebilmek, so lar ve ukkanl olmak. sinirlerini bozmak * k rmak, sinirlendirmek. zd sinirli * inde sinir bulunan. * Kolayca ve abuk sinirlenen, asab. sinirlilik * Sinirli olma durumu veya sinirli bir biimde davranma, asabiyet. sinirsel sinirsiz * Sinirle ilgili, sinir bak ndan, asabi. m * Siniri olmayan. * Kolayca sinirlenmeyen, sakin, sinirli kar . t * Sinirsiz olma durumu. * Sinmek iveya biimi. i * Bkz. Kinizm. sinle sinlik sinme sinmek * Kendini gstermemek iin bzlmek, saklanmak, pusmak. * Korku, y nl gibi sebeplerle konu lg k mamak, hareket etmemek veya tepki gstermemek. * Hi kmayacak veya g kacak biimde i lemek, nfuz etmek. * Huy, al k vb. iyice yerle kanl mek. Sinolog Sinoloji sinonim * E anlaml , anlamdamteradif. , sinsi * Sinoloji bilgini. * Konu olarak in ile ilgili bilgileri (dil, uygarl tarih) ele alan filoloji. k, * Mezarl k. * Mezarl kabristan, gmtlk. k, * Sinmek i i.

sinirsizlik sini sinizm

* Ktlk yaparken gizli ve kurnaz olan. * Gizlilik ve kurnazlbelirten. k * Gizlice ba layan, yava en ve a sonular do geli r urabilen (hastalvb.). k sinsice * Gizlice, belli etmeden, el alt yap ndan lan.

sinsile me * Sinsile i mek i. sinsile mek * Sinsi duruma gelmek. sinsilik sinsin sintigrafi yntemi. sintine sins * Organlarveya dokulararas bulunan bo n n nda luklar. * Trigonometrik bir ember zerine ta yayucunun ve bu yaya kark olan merkez an bir nm n l sn ordinat saltmas . K sin. sinzit * Ateba r, burun t kl ve ak s beliren yz sinslerinin iltihaplanmas , as kan nt ile . * Sinsi olma durumu veya sinsice davran . * Geceleyin, ate evresinde, gen erkeklerin davul, zurna e inde oynad bir halk oyunu. li klar * Gama nlar yayan radyoaktif bir izotopun organizma iindeki yolunu izlemek temeline dayanan te his

* Geminin iinde en alt blm.

sinzoidal * Sinzoit ile ilgili olan. sinzoit * Bir emberin, sr dereceden 360 dereceye kadar olan yaylarn sinslerinin demelerini grafik ile f n i gsteren devirli dzlem e ri. sinyal * Bir bildirmek iin verilen i ey aret. * Telefonda, hat ba sn oldu numaralar lantn unu, evirmeye ba lanabilece haber veren ses. ini

sinyal lmbas * Genellikle motorlu ta tlarda, ta n hangi yne dnece gsteren lmba. t ini sinyal mzi i * Radyo ve televizyonda ayn programba al mzik. n nda nan sinyal vermek * bir i eyi aretle bildirmek. sinyalizasyon * (demir yolu, kara yolu ve limanlarda) Trafidzenleyen kl i sistem. sinyor sipahi * talyanca "bay" kar kullan bir unvan. lnda lan * Osmanl t sahibi bir sf atl larda mar n asker.

sipahilik sipari

* Sipahi olma durumu veya sipahinin grevi. * Bir yap n eyin lmas, gnderilmesini, getirilmesini isteme, smarlama. * Yap lmas smarlanan ey. * Birinin kendi maa kesilerek ba na gnderdi dediaylpara. ndan kas i, i k

sipari almak * bir yap eyin lmas gnderilmesi kendisine veya smarlanmak. sipari etmek * bir yap n bir gnderilmesini istemek, eyin lmas veya eyin smarlamak. sipari vermek * bir yap n eyin lmas, getirilmesini veya gnderilmesini birine smarlamak. sipari i * Sipari veren (kimse). sipastik * zrl. * zrl veya sakat kimse. * Korunulacak, arkas alt veya iine girerek saklan yer. na, na lacak * Ya mur, gne rzgretkilemedigizli, kuytu yer, dulda. ve n i * Gne ya ve murun etkisinden korunmak amac ve kasket gibi yla apka eylerin nne yap nt lan k , * Askerlerin gidi inde veya sava kartarafa hedef olmadan ate geli ta edebilmesi iin kaz a lmst k * Kuytu, korunabilen.

siper

siperlik. hendek.

siper almak * bir siper olarak kullanarak gizlenmek. eyi siper etmek * kendini veya bir korumak amac bir ba siper olarak kullanmak. eyi yla ka eyi * bir veya bir kimse iin kendini tehlikeye atmak. ey sipere yatmak * siper iine saklanmak, gizlenmek. siperisaika * Y r ld msavar, y r ran, y r k, paratoner. ld mk ldml siperlenme * Siperlenmek i i. siperlenmek * Korunmak, saklanmak amac bir yeri, bir kendine siper etmek veya siper alt arkas veya iine yla eyi na, na girmek. siperli * Siperi olan. siperlik * Gne ya ve murun etkisinden korumak amac yla apka, kap , lmba gibi eylere yap koruyucu engel, lan siper, gne lik. * Siper olma zellibulunan yer. i

sipolin sipsi

* Katmanlar i ie daireler bulunan billurlu bir kalker tr. nda * A dallar yap ddk. a ndan lan * Gemici dd . * Zurnan dudaklara gelen kamblm. n

sipsipullah * Yz uzun, kafas sivrice kimse. sipsivri * ok sivri.

sipsivri kalmak * herkesin ekilmesiyle yalnkalmak veya ortada kalmak. z sirayet * (hastal Geme, bula k) ma. * Yay da lma, lma.

sirayet etmek * (hastal gemek, bula k) mak. * yay lmak, da lmak. siren sirer sirk sirkat * alma, h zl rs k. sirke sirke * Bit, tahta kurusu gibi asalak bceklerin yumurtas . * Salatalara, yemeklere ek vermek iin kullan ek zm suyu. ilik lan imi * Birtak kimyasal yntemlerle haz m rlanmbirle iklerin ortak ad . * Ta tlarda bulunan, tiz ses karan alet, canavar dd . * Deniz k; st taraf z, alt taraf k oldu inan deniz k. z k bal una lan z * E itilmi hayvanlar ve cambazlarakrobasi hareketleri yapt genellikle kapal n n klar yer.

sirke ruhu * Asetik aside verilen ad. sirke sine i * Eklem bacakl lardan, k duyargal sinek (Drosophila). sa bir sirkeci * Sirke yapan veya satan kimse. sirkecilik * Sirke yapma veya satma i i.

sirkelenme * Sirkelenmek i i. sirkelenmek * Birok sirke tremek. * sirke konmak. ine

sirkele me * Sirkele i mek i. sirkele mek * Sirke durumuna gelmek, ek imek. sirkeli * zerinde veya iinde sirke olu olan. mu * inde sirke bulunan, iine sirke konmu olan. * Sirke yapmaya yarar. * Sirke kab . * Yaban spanak (Chenopodium album).

sirkelik

sirken

sirkengebin * Sirkeli bal erbeti. sirklsyon * Dolan dolan tedavl. m, , sirkler * Genelge, tamim. * zel olarak toplant iin yap yaza lara duyurum. lar lan l r * Do Anadolu'da yeti bir yaban so tr (Allium atrovilaceum, Allium vineale). u en an * Akdeniz havzas grlen ok s bir rzgr. nda cak * Karaci irile veya krelmesi ile belirlenen bir hastal erin mesi k. sirozlu sirrus sirtaki sirto * Trk mzi bir oyun havas inde . * Bir tr halk oyunu. sis * Atmosferin alt tabakalar ndaki kk su veya buhar tanelerinden olu bulutlar ok alalarak yeryzne an n kadar inmesiyle olu duman. an sis bombas * Sis olu turmak iin kullan bomba. lan sis far * Otomobillerde sisli havalarda gr mesafesini aan lmba. * Siroza tutulmu olan. * Saak bulut. * Bir e dans. it

sirmo siroko siroz

sis lmbas * Sisli havalarda trafikolaylarmak iin kullan sar veren bir lmba. i t lan, k

sis perdesi * Ordunun hareketlerini d mandan saklamak iin istenilen bir yerde olu turulan perde grnmnde sis. * Herhangi bir olaygizli ve karanloldu belirtmek iin kullan n k unu l r. sislendirme * Sislendirmek i i. sislendirmek * Sislenmesine sebep olmak, sisli duruma getirmek. sislenme * Sislenmek i i.

sislenmek * Sisle kaplanmak, sise brnmek, bulanmak. sisli sismik * zerine sis inmi olan, sislenmibulan , k. * Depremle ilgili.

sismograf * Depremyazar. * En ince ayr lar nt bilen, her hareketi gzleyip de erlendiren (kimse). sismolog sismoloji * Deprem bilimi. sistem * Bkz. Dizge. * Dzen. * Bir sonu elde etmeye yarayan yntemler dzeni. * Yol, yntem. * Bir arac turan dzen, dzenek, tertibat. olu * Model, tip. * Deprem bilimi uzman .

sistematik * Dizgeli, sistemli. sistemcilik * Toplum biliminde etkile alanlar e sistemlere ay bilim yntemi. im n itli ran sistemik * Say ve ekonomik konulara belli sistemler erevesinde bakan. sal

sistemle me * Sistemle i mek i. sistemle mek * Sistemli duruma gelmek. * Sistem durumuna gelmek. sistemle tirme * Sistemle tirmek i i. sistemle tirmek * Sistemli duruma getirmek.

* Sistem durumuna getirmek. sistemli * Dzenli. * Belli ilkelere, kurallara uyan, dizgeli, sistematik. sistemsiz * Dzensiz. * Belirli kural ve ilkelere uymayan, dizgesiz. sistemsizlik * Sistemsiz olma durumu. sistire sistireci * Bir tahtanzerindeki ufak przleri giderip onu dmdz bir duruma getirmeye yarayan ince elik lma. n * Sistre yapan kimse.

sistireleme * Sistirelemek i i. sistirelemek * Dzgn bir yzey elde etmek iin a vb. a eyleri sistireden geirmek. sistit sistol sit kal . nt * Genellikle bakterilerin sebep oldu sidik torbas u iltihab . * Kalp kasn kas devresi. n lma * Tarih ncesinden gnmze kadar deik a n ve uygarl n kltr de i lar klar erlerini temsil eden eser veya

sit alan * Sit btnl veya onun bir paras zerinde bulunduran yer. n n sitayi * vme veya vg. sitayi kr site * vc, ven. * Daha ok belli meslek adamlar yap iin lmveya belli amalarla kurulmu konutlar toplulu u. * a kendi yasalar ynetilen bir veya birka kentten olu devlet. lk da yla an * Kent, ehir.

sitem

* Bir kimseye, yapt bir hareketin veya sylediszn znt, al i nganl k nlgibi duygular k, rg k uyand fkelenmeden belirtme. rdn sitem etmek * bir kimseye zld kldn n, r fkelenmeden belirtmek. sitemkr sitemli * Sitem edici, sitem eden. * Sitem ta yan.

sitil sitoloji

* Byk bakra, su kovas . * Genel biyolojinin hcre blm, hcre bilimi.

sitoplzma * ekirdek d kalmak zere protoplzma yn ta . sitrik asit * Birok meyve ve sebzede serbest durumda veya potasyum, kalsiyum tuzu olarak bulunan, hafife mayalanmlimon suyunun kaynar durumdaki kalsiyum karbonatla i lenmesinden elde edilen asit, limon asidi. sitteisevir * Nisan ay ve ortalama alt sren f na. nda kan gn rt sitteisevir her saati bir devir * bu f na gnlerinde hava her saat deikli u rt i e rar. sitteisevir kap evirir y * bu f na gnlerinde d rt kmamay tlyen bir sz. ar sittinsene * Altmysonu gelmeyecek kadar uzun zaman mr boyu. l, sivil * Asker olmayan. * Asker sf olmayan (kimse). n ndan * zel bir biimde olmayan, niforma olmayan (giysi). * niforma veya zel giysi giymemi olan (kimse). * Sivil polis. * plak. plak, r

sivil idare * Bkz. sivil ynetim. sivil polis * zellikle niformasgvenlik grevlisi, sivil. z sivil savunma * Bar do afetlere kar sava s at iinde sivil halk ta al , ta cak ma korumaya ynelik nlemler btn. sivil ynetim * Asker a ba olmayan ynetim biimi. dan ml sivilce sivilceli * inde irin bulunan kk deri kabarc, en kk ban. * Sivilceleri olan (kimse).

siville me * Siville iveya durumu. mek i siville mek * Sivil duruma gelmek. siville tirme * Siville tirmek i i veya durumu. siville tirmek * Sivil duruma getirmek.

sivillik sivi mek sivri

* Sivil olma durumu. * Bkz. S v mak. * Ucu keskin ve bat olan. c * Ucuna do gittike incelen. ru * Genel tutumun veya geleneklerin dnda kalan, gze bat zelliolan, a . c i r * Bkz. palamut.

sivri ak ll * Acayip d nceleri olan ve kimsenin akl be n enmeyen (kimse). sivri biber * Uzunca ve ince yebiber. il sivri fare sivri * Kaya atlaklar na sokulup zerine balyozla vurulan, ucu sivri, yakla bir metre boyunda elik ubuk. aras k sivrikuyruk * 3-12 mm uzunlu unda, insanlar zellikle ocuklar ba n, n rsaklar ya kk bir solucan, oksiyr. nda ayan sivrile me * Sivrile i mek i. sivrile mek * Sivri duruma gelmek. sivrile tirme * Sivrile tirmek i i. sivrile tirmek * Sivri duruma getirmek. sivrilik sivrili sivrilme * Sivrilmek i i. sivrilmek * Sivri duruma gelmek, sivrile mek. * Ba n kalar geride b p ykselmek veya n kazanmak. rak * Sivriltmek i i. * Sivri olma durumu. * Sivrilmek iveya biimi. i * Kurt, fare gibi hayvanlar yiyen ve bu bak mdan tar yararl lan kk bir memeli (Sorex araneus). ma say

sivriltme

sivriltmek * Sivri duruma getirmek. sivrisinek * ift kanatl lardan, insan ve memeli hayvanlar kan beslenen, birok tr bulunan ve bir tr s n yla tma mikrobu a layan, sulak, bataklyerlerde ok reyen ve bula hastal yayan uucu bcek (Culexpipiens). k c klar

siya siya siya

* Krekleri tersine kullanarak sandal geriye yrtme. * Geri geri. * Yava yava .

siya siya gitmek * geri geri gitmek. siyah * Kara (II). * Koyu renkte olan. * (bask Ba harflerden daha koyu grnen harf tr. da) ka

siyah beyaz * Yalnsiyah izgilerle k n beyazlndan olu resim veya bu iki rengi verecek gibi haz z d an rlanmkli e tekni i. * Tek renk temeline dayanan, siyahtan beyaza kadar e yo itli unluk derecelerini gsteren film. siyah gemre * Siyah gbre. siyah rk * Orta Asya, Afrika'da ya ayan, teninin rengi siyah olan insan . rk

siyah kalem * Kur kalem ile yap un lmresim sanat . siyah ms * Siyaha yak n. siyah rak mt * Siyaha alar, siyah gibi, siyaha yak n. siyah * Zenci, fellah.

siyahlanma * Siyahlanmak i i veya durumu. siyahlanmak * Siyahla mak. siyahla ma * Siyahla i mak i. siyahla mak * Rengi karaya dnmek, kararmak. siyahlatma * Siyahlatmak i i. siyahlatmak * Rengini karaya evirmek, karartmak. siyahl k * Siyah olma durumu, kara renk. * Karanlveya koyuluk. k

siyak

* Szn geli anlat biimi. i, m siyakat * Genellikle devlet dairelerinde kullan yaz lmbir tr. siyakat yaz s * Siyakat tarz kaleme al . ile nmyaz siyakusibak * Szdeki uygunluk ve tutarl l k. siyanojen siyanr * Hidrosiyanik asidin tuzu veya esteri olan ok gl bir zehir. siyanrik * inde siyanr bulunan asit. * Oksalik asidin azot ve karbon birle (C2N2). imi

siyanrleme * Siyanrlemek i i. siyanrlemek * Siyanrden geirmek. siyasa * Politika, siyaset. siyasal * Politika ile ilgili, siyas, politik.

siyasal parti * Bkz. siyas parti. siyaset * Politika, siyasa. * Devlet i lerini dzenleme ve yrtme sanat ilgili zel gr yla veya anlay .

siyaset bilimi * Siyas kurum, kurulu olu ve umlarn al i lerini inceleyen ve irdeleyen bilim dal n leyi ma . siyaset meydan * lm cezalarn uyguland yer. n * Siyas konularda e kesimlerden gr ortaya kondu ve tartld yer veya ortam. itli lerin u siyaseti * Politikac . siyasetilik * Siyasetinin i i. siyaseten * Siyaset bak ndan, siyaset andan. m s

siyasetname * Siyaset bilimini anlatan ve bu konuda veren eser. t siyas * Siyasetle ilgili, siyasal, politik. * Siyaseti, politikac .

siyas ambargo * Bir lkeyi cezaland amac siyas alanda yaptm uygulama. rmak yla r siyas co rafya * Devlet ile lke aras ndaki ilgiyi kuran ve inceleyen be co er rafyanbir kolu. n siyas harita * Devlet ve lke srlar gsteren harita. n n siyas parti * Politik hayat en nemli unsuru olan ve belli bir siyas gr temsil eden parti. n siyasiyat siyatik siyek * Sidik torbas ba ndan layarak d ya kadar uzanan sidik yolunun son blm. ar siyenit siyer * Birle iminde bol miktarda alkali feldspat bulunan bir granit. * Hz. Muhammed'in hayat anlatan kitap. n * Politika i leri. * Bacaktaki iki sinir ve bu sinirlerin al rhastal.

siyim siyim * ince, yava nce yava . siyme * Siymek i i. siymek siyonist * Kedi, kpek emek. * Siyonizmle ilgili. * Siyonizm yanl. s

siyonizm

* XIX. yzy l sonlar e lkelerde Yahudilerce ortaya at Filistin'de ba z bir Yahudi devleti nda itli lan, ms kurmay amalayan ak m. siz * okluk ikinci kizamiri. i * Sayg incelik belirtisi olarak tek ki kullan seslenme sz. ve i iin lan * Bkz. -s/ -siz, -suz / -sz. z

-siz

siz bilirsiniz * nas l istersiniz yle olsun. siz sa olun * ne yapal ziyan m, yok. sizden iyi olmas n * birinin, orada bulunmayan bir kimseyi verken kar ndakine syledibir nezaket sz. s i size (veya sizlere) mr * bir kimsenin ld bildirmek iin kullan n l r.

size doyum olmaz * bir yerden ayr l sylenen bir nezaket sz. rken -sizin skandal * Bkz. -sn / -sizin. z * Byk yank uyand utan verici veya kk d ran, rc olay.

Skandinav * Bkz. skandinav. skandiyum * Atom numaras atom a 44,96 olan, az rastlanan bir element. K 21, rl saltmas Sc. skavut ske ski * Kayak. skif skink * yalnkrek ekenin girebildiok uzun ve ok dar yarkay. ine z i * Skinkgillerden, l blgelerinde, kurak blgelerde ya bir srngen tr (Scincus). ayan * ok h gidebilen bir tr ke gemisi. zl if * Daha ok radyo ile yay mlanmak iin haz rlanm genellikle gldr niteli k oyun. , inde sa

skinkgiller * Omurgal hayvanlarsrngenler sf n n ndan, zerleri pullarla rtl, kk vcutlu hayvanlar iine alan bir familya. skleroz Sko * Bkz. sko. skolstik * nan ve bilgiyi kiliseyle, zellikle Aristoteles'in bilimsel sistemini uyumlu bir biimde birle tirmeye al an Orta a felsefesi. * Bu felsefe ile ilgili olan. * Orta a yntemlerine uygun, eski. skor skorbort * Say gstergesi. sllom tr. sllomcu Slav * Sllom yapan erkek veya kadyar . n * Kayak sporunda bayraklarla i aretlenmi birtak dnemelerden olu pist zerinde yap bir yar m an lan * Durum veya sonu. * indeki kat dokunun artmas dolay organ veya dokunun patolojik sertle lgan ndan bir mesi.

* Rus, Beyaz Rus, Ukraynal , Leh, S H Sloven, Bulgar, Slovak ve ek halklar dillerindeki yak k rp, rvat, na nl dolayyla verilen ortak ad. s * Slav halklar zg olan. na Slavca Slavist Slavistik * Slavlarla u an bilim dal ra . slavlar * Slav dilleri alan ya etnik grup. nda ayan * Slav dili. * Slavistik alan al bilgin. nda an

slavla ma * Slavla iveya durumu. mak i slavla mak * Slav gibi davranmak. slavl k * Slav olma durumu. slyt slip * Saydam bir yzey zerine al nm projeksiyonda kullan , lmaya zg pozitif grnt, diyapozitif. * K kesilmik biilmikk deniz donu. sa , sa , * Paas kas oturacak biimde dikilmi z, klara kilot. * Kredi kartl lerde demenin daha sonra denetlenmesi iin verilen fi alveri . * K ve arp propaganda sz. sa c

slogan

slogan atmak * slogan sylemek. ba rarak sloganc * Slogan haz rlayan veya atan kimse. sloganc l k * Slogancn i n i. sloganla ma * Sloganla i mak i veya durumu. sloganla mak * Slogan durumuna gelmek. sloganlarma t * Sloganlarmak i t i. sloganlarmak t * Slogan durumuna getirmek. Slovak * Slovakya'da oturan Slav halk bu halksoyundan olan kimse. ve n * Slovak ulusuyla ilgili, Slovak ulusuna zg olan.

Slovaka

* Slovaklarkulland Slav dili. n Slovakyal * Slovakya halk olan kimse. ndan Sloven Slovence * Slavlargney kolundan bir ulus veya bu ulustan olan kimse. n * Slovenlerin kulland dil.

Slovenyal * Slovenya halk olan kimse. ndan Sm * Samaryum'un k saltmas . sma smar smokin * Voleybolde yukar a topu serte yere vurmak. dan a ya * Voleybolda file zerinde karalana do yukar a topu serte yere vuran, oyuncu. ru dan a ya

* Gece ziyafetlerinde, galalarda ve gece e lencelerinde erkeklerin giydikleri, n a ceketi daha ok atlas k, yakal m giysi. tak Sn * Kalay'k n saltmas .

snack-bar * Bkz. sinek bar. snobizm snop * Snop gibi davranmay benimseme yanl olan. s

* Sekin grnmek iin, baz evrelerdeki d nceleri benimseyen, hayranlduyan ve onlar gibi k davranmaya zenen (kimse), zppe. snopluk soba sobac * Soba yapan, satan, onaran veya kuran kimse. sobac l k * Sobacn iveya mesle n i i. sobal k * Sobaya girebilecek byklkte olan. * Soba yapmaya elveriolan. li * Sobanalabilecemiktarda olan. n i * Snop olma durumu, zppelik. * Bir yeri tmak iin iinde kmr, odun veya gaz yak kullan bir ara. s larak lan

sobe

* Genel olarak ko maca, saklamba vb. ocuk oyunlar ebeden nce davrandaha nce kararlar nda, p tlm yere ula sylenen sz. ldnda sobeleme

* Sobelemek i i. sobelemek * Sobe diyerek ebeden nce kararlar ula bildirmek. tlmyere ldn soda * Sindirimi kolaylarmak; susuzlu gidermek, ikileri suland iin kullan iinde sodyum karbonat t u rmak lan, bulunan, kpren su. * Billrla msodyum karbonat piyasadaki ad n . sodyum * Atom numaras atom a 22,990 olan, 0,971 yo 11, rl unlu unda, 97,5 C'de eriyen, deniz ve kaya tuzlar do birle olarak ok yaygbulunan, beyaz, parlak, mum gibi yumu bir element. K nda, ada ik n ak saltmas Na. sodyum bikarbonat * zellikle kabartma tozu olarak kullan madde (NaHCO3). lan sodyum florit * Metalurjide, eczac kullan kristal madde (NaF). l kta lan sodyum fosfat * Eczac hekimlikte kullan fosforik asidin sodyumlu tuzu (NaH2, NaHPO4, Na3PO4). l kta, lan sodyum hidroksit * Sabun yap nda kulan 320 C de eriyen kuvvetli bir baz, sut kostik (NaOH). m lan, sodyum hiposlfit * Foto l eczac kullan suda eriyebilen kristal madde (Na2S2O4). raf kta, l kta lan, sodyum karbonat * Sabun yap nda, temizlik i m lerinde kullan gl bir alkali tuz (Na2CO3). lan, sodyum klorr * Tuz. sodyum nitrat * Gbre yap nda, eti korumada kullan madde (NaNO3). m lan sodyum slfat * Tekstil, k cam sanayiinde kullan madde ((Na2SO4). t, lan sodyumlu * Birle iminde sodyum bulunan. sof * Bir e serte, ince ynl kuma it . * Ham ipekten yap lmastarlkuma k . * Evlerde oda kap na geni yer, hol. larn ld e * Tasavvuf felsefesine ba olan (kimse), mutasavv l f. * Sofi olma durumu. sofist sofistik * Sofizmden yana olan (kimse, d vb.). nce * Safsatal ltmal , yan .

sofa sofi soflik

sofistike

* A lde yapmac davranan (kimse). r kl * A karma olan (durum). r k * Sofist olma durumu. * Sofiler. * Tasavvufla ilgili veya mutasavv yakr biimde olan. flara * Bilgicilik.

sofistlik sofiyan sofiyane sofizm sofra

* Masa, sini gibi eylerin, yemek yemek zere haz rlanmdurumu. * Yemek (yedirme ve yeme). * Birlikte yemek yiyenlerin tm. * Genellikle tekerlek biiminde, zerinde yemek de yenebilen ayakl hamur tahtas . * Ans. * Hal gbe daire biimindeki iekli blm. inde

sofra (veya sofraykald (veya toplamak) ) rmak * yemek yendikten sonra masa, sini vb. yi temizlemek. sofra (veya sofraykurmak ) * yemek yemek iin sofra tak n m dizmek ve yiyecekleri haz rlamak. sofra ba * Sofranetraf n , yemek yeme yeri. sofra bezi * Sofranalt serilen yayg n na . sofra donatmak * sofraya bol ve trl yiyecekler koymak. sofra duas * Yemek sonunda yap yemek duas lan . sofra rts * Sofra kurulurken masanzerine serilen rt. n sofra tahtas * Yerde yemek yenecezaman zerine sofra tak konan alak masa. i m sofra tak m * Yemek yerken kullan atal, b tabak, rt, peete gibi lan ak, eylerin tm. sofrac sofral k * Saraylarda sofray kurmak, kald rmak, yemeda i gibi i grevlendirilmi tmak lerle kimse. * Sofrada yemeye yarayan.

sofras k a * Konuklar yeme al n e koymay seven, sofras konuk eksik olmayan. nda softa

* Medrese rencisi. * lmiyeden olanlara a amac verilen ad. a lama yla * Bir gr bir inan kr krne ba e, a lanan kimse. * Ya a gerisinde kalm geri kafal ad n , kimse. softaca * Softaya yara (bir biimde). r

softala ma * Softala i mak i. softala mak * Bir gr bir inan kr krne ba e, a lanmak, softa durumuna gelmek. softal k * Softa olma durumu. sofu sofuca sofuluk * Dinin buyruk ve yasaklar btnyle uyan (kimse). na * Sofuya yara (biimde). r * Sofu olma durumu. * Sofuca davranma. * Zambakgillerden, yemeklere tat vermek iin yumrusu ve yeyapraklar il kullan bitki (Allium cepa). lan t rl * i dem, lle, zambak, sar msak gibi bitkilerin toprak alt ndaki yumru kk.

so an

so ie an i * Fulya. so anc * So satan kimse. an so k anc * Yal kat yaprakla sar besin bak ndan zengin kk so n l , m an. * Sar di msak i. * Beyinle omurilik aras kalan beynin son blgesi. nda so anlama * So anlamak i i veya durumu. so anlamak * So katmak. an so anl so ans * inde so bulunan, iine so do an an ranmolan, so pi anla irilmi olan. * So benzer, so yak ana ana n.

So daka * So dca. So dca so rulma * Orta Asya'da So n kulland kkenli l dil. dlar klarran * So rulmak i i.

so rulmak * So urmak i konu olmak. ine so rumsama * Bkz. yze so urma. so uk * Isd olan, s kar . s k cak t * tecek derecede s s olan. * Duygudan, sevgiden yoksun olan, sokulgan olmayan. * Yakve iten olmayan, ilgisiz. n * Sevimsiz veya yersiz. * (kadiin) Cinsel istek duymayan. n * lgisiz, sevimsiz bir biimde veya memnuniyetsizli belli ederek. ini * Isn n tecek kadar az veya d olmas k durumu.

so alg uk nl * Nezle, anjin, bron gibi it tmeden ileri gelen rahats k. zl so almak uk * yerek hastalanmak, tmek. so bez uk * Keten ipli inden yap tlbende benzeyen bir tr ince, seyrek bez. lm , so bfe uk * Baz toplant larda, ayakta yenilmek iin so yiyecek ve ieceklerle haz uk rlanmmasa. so almak uk * (bitki iin) so zarar vermek. uk so uk kmak * hava so umak. so dalgas uk * Yo olarak so havan art arda gelmesi. un uk n so damga uk * Mrekkep kullan lmadan, bask yap kabartma damga. ile lan so durmak uk * ilgisiz, sevimsiz davranmak. so du uk etkisi yapmak * (ansn bildirilen tatsbir haber iin) olumsuz bir tepki yaratmak. z z so d (veya kamak) uk mek * (sz, davranvb. iin) yersiz ve sevimsiz olmak. so harp uk * So sava uk . so hava deposu uk * Bozulabilen yiyeceklerin konuldu srekli olarak so u, utulan depo. so rmas uk s * So un etkisiyle parmaklarda, kulak kenarlar olu k z r . u nda an rm, ka ci nd so neva uk * Bkz. so nevale. uk

so nevale uk * nsanlara yakla mayan, sz veya davran so olan sevimsiz kimse. lar uk so renkler uk * Mavi, lcivert ve mor renk ve bu renklerin tonlar verilen ad. na so sava uk * II. Dnya Sava 'ndan sonra do ve bat u bloklarn zaman zaman sava karma tehditlerinin btn n dnyada yaratt gerginlik. so uk aka * Ho kar lanmayan, yersiz nkte veya szle yap lan aka. so ter dkmek (veya so ter basmak) uk uk * korku, heyecan anlar birden terlemek. nda so vurmak (veya yakmak) uk * (bitki iin) ok so un etkisiyle kurumak. u so uka * So gibi, so a benzer. uk u * So a yak u n.

so ukkan * Kolayca fke, tel heyecana kap lmayan, serin kanl . so ukkanl * Olaylara ve geli melere sakin, ve temkinli yakla (kimse). l ml an so ukkanl havyanlar * Vcut lar ad ortams gre de en hayvanlar. s ya klar n sna i so ukkanl olmak * kolayca, fke, tel heyecana kap ve lmamak. so ukkanl l k * So ukkanl olma durumu, serin kanl l k. so uklama * terek hastalanma, so alg uk nl. so uklamak * terek hastalanmak, so almak. uk so ma ukla * So mak i ukla i. so mak ukla * So umak. * lgisiz, isteksiz, sevimsiz bir durum almak, so davranmak. uk so t uklarma * So t uklarmak i i. so t uklarmak * So duruma getirmek. uk so ukluk * So olma durumu, so bir etki yapan zelli uk uk eyin i. * Yeme sonunda yenen meyve, ho komposto gibi in af, eyler. * Hamamlarda y lan yerle giyinilen yer aras kan ndaki az t yer. s lan * So sevimsiz ve ilgisiz davran ilgisizlik. uk, ,

* K nl darg yol aabilen sevgi azalmas rg a, nl a . * Cinsel istek duymama durumu. so ulma * So ulmak i i.

so ulmak * Suyu veya st ekilerek prsmek. * Irmak, kuyu, p gibi yerlerde su ekilip yok olmak. nar so uma * So umak i i. so umak * Isn zla veya yava s h yava yitirerek so duruma gelmek. uk * Birine karolan sevgi veya bir iin duyulan istek kalmamak. ey

so umler * So durumunu lmeye yarayan alet. uma so urgan * Emen, so uran.

so urganl k * Bir madde veya enerjiyi so urma gc, yetene i. so urma * So urmak i emme, massetme. i, * Kat s bir maddenin bir gaz almas veya v , iine , emmesi. * Bir ortamk enerjisini belli nicelikte emmesi olay n . so urmak * (bir madde bir sy ekmek. v) ine * Kat s bir madde so veya v urma yoluyla bir gaz almak, emmek, massetmek. iine so urmal * So urma yoluyla al an. so urucu * So urma zelligsteren madde. i so uru * So urmak iveya biimi. i so ma u * So mak i u i.

so mak u * (toprak iin) Su so urup tavlanmak. so utkan * S azaltan, so cakl utma zelliolan. i * So utma, so utucu. so utma * So utmak i i. so utma * So utucu. so utmak * So umas sa n lamak, so umas sebep olmak. na

* (herhangi bir durum, kiveya olay) Birine, bir yere veya bir karduyulan sevgi ve ilginin yok i eye olmas yol amak. na so utucu * So utma zelliolan, frigorifik. i * Yiyeceklerin s caktan bozulmas nleyen, iecekleri so n utan, motorla al dolap biiminde ara, buz an dolab , frijider. * Bir makine veya yap a nmay da, s r nlemek iin yer alan dzen. so utulma * So utulmak i i. so utulmak * So utmak i konu olmak. ine so utu * So utmak i i veya biimi.

so uyu * So umak iveya biimi. i sohbet * Dosta, arkada konu ho vakit geirme, syle yarenlik, hasb a arak bir i, hl. * Syle i.

sohbet etmek * dosta, arkada konu ho vakit geirmek, syle bulunmak, yarenlik etmek, hasb etmek. a arak bir ide hl sohbet ustas * Konu zevkle dinlenen ve doyurucu olan, dinleyicileri deta byleyen kimse. mas soka (veya sokaklara) d a mek * (kad kt yola saparak orta mal n) olmak. * (bir o p de yitirmek. ey) al erini * skneti, huzuru evin dnda aramak. soka atmak a * birini d yoksul kalacak biimde evden, i kn, yerinden uzaklarmak veya kovmak. t * (para, e vb.yi) bo harcamak. ya yere soka atsan a * en a afiyatla sat bile. lsa soka a kmak * gezmek veya bir i grmek iin evden kmak. soka dklmek a * herhangi bir sebeple d kmak. ar sokak * ile gibi yerle blgelerinde, iki yan evler olan, caddeye oranla daha dar veya k olabilen yol. l, im nda sa

sokak ocu u * Genellikle vaktini sokaklarda geirip e itimden yoksun kalmocuk. sokak kad n * Kt yola d kad (veya k m n z). sokak kap s * Evin soka a kap. a lan s sokak k z

* Bkz. sokak kad. n sokak sprgesi * Evinde oturmayok gezen kad srtk kad p n, n. sokakta bulmamak * (herhangi bir de ve nemli bulmak. eyi) erli sokakta kalmak * snacak yeri olmamak, bakacak kimsesi bulunmamak. sokaktaki adam * genel olarak kamuoyunun gr dile getirdi inan herhangi bir ki n ine lan i. * vatandabelirgin bir zelliolmayan, s , i radan adam. sokaktan toplamak * kolayca sa lamak, masrafsve zahmetsiz elde etmek. z soket * K orap. sa sokma sokmak * Sokmak i i. * veya aras girmesini sa ine na lamak. * Bir yere girmesini sa lamak, ieri almak. * Bat rmak, saplamak (b ak ne vb. iin). ak, , i * (bcek, zehirli hayvan iin) nesini bat veya rmak; zehirlemek. rmak s * Yasak bir mal gizlice getirmek veya gtrmek. * Belli etmeden kt bir mal vermek. * Konu s nda bir sz, soruyu veya d ma ras nceyi syleyivermek. * Dokunakl r veya ac sylemek. , kc sz * Bir e uzun konlu izme. it sokra * (gverte d emeleri vb.) a n u uca gelmesiyle olu aral ki ac an k.

sokman

sokranma * Sokranmak i i veya durumu. sokranmak * Sylenmek, homurdanmak, isteksiz i grmek. sokturma * Sokturmak iveya durumu. i sokturmak * Sokmak i yapt ini rmak. soku * Ta dibek. * Dibekte, havanda tah l dvmeye yarayan tokmak. * Sokan, sokmak i yapan. ini * K srede insanlarla kayna dost olabilen, kendini abucak sevdiren. sa p

sokucu sokulgan

sokulganl k * Sokulgan olma durumu. sokulma * Sokulmak i i.

sokulmak * Sokmak i konu olmak. ine * Girmek. * Yana mak, yakla mak. sokulu * Sokulmu olan. * Sokulmu olarak. * Sokulmak iveya biimi. i * Lokma. * Yufka ekme inden yap drm. lan * Bkz. kuyruk sokumu. sokur * Kstebek. * Snmieriye batm , . * Bir gz kor. * Sokmak iveya biimi. i * Soku i mak i veya durumu.

sokulu sokum

soku soku ma

soku mak * Dar bir yere sokulmak. * Usulcacaraya girmek. k soku turma * Soku turmak i i. soku turmak * Dar bir yere zorla veya iterek sokmak. * Belli etmeden kt bir mal vermek. * Dokunakl r veya ac sylemek. , kc sz sol * Kalbin bulundu tarafta olan, sa u kar . t * Bu taraftaki yn. * (parlmentoda oturu dzenine gre) Solcu gruplar tm. n * Bir parti ierisinde, sosyalizme yakgr olan grup. n te * (boksta) Sol yumrukla vuru . sol * Gam dizisinde fa ile la aras ndaki ses. * Bu sesi gsteren nota i areti. * Futbolda forvette yer alan, sol ba bulunan oyuncu. ta

sol a k

sol anahtar * Portedeki notalarfa yksekli olaca gsteren i n inde n aret.

sol bek

* Futbolda kalecinin nnde yer alan savunma oyuncularn solda bulunan n .

sol e ilimli * Dnya gr solculu yatkolan. a n sol eli beklemek * yeme beklenilen birine, yeme ba yollu anlatmak iin kullan e e landnaka l r. sol haf * Futbolda oyun kurucularn sol ucunda yer alan oyuncu. n sol i sol erit * Futbolda forvette bulunan be oyuncudan, soldan ikinci yerde bulunan . * Trafikte yolun veya caddenin sol taraf yer alan yol izgilerinin olu nda turdu blm. u

sol taraf kalkmak ndan * aksilik, huysuzluk, terslik edenler iin kullan l r. * i ters gitmek, iyi gnnde olmamak. leri sol yapmak * direksiyonu sola do evirerek sola ynetmek. ru sola kaymak * siyasette ve ekonomide sol e ilimli olmak. solak * Eller kullan yap i larak lan lerde daha ok sol elini kullanan. * Yenieri oca n, padi n gzeticili yapan asker sf n ah ini n. * Solak olma durumu. * Hastal gne klar nlar tedavi etmeyi amalayan kurulu ile .

solakl k solaryum solcu

* Parlmentolarda ba n solunda oturan, sosyal ve ekonomik konularda sosyalizme yak kabul edilen kan n birtak siyas deiklikler yapma gr temsil eden (ki m i n i veya parti). solculuk * Solcu olma durumu.

solda sr f * hibir de ve nemi olmayan, benzerleriyle kar tl de eri r la nca ersizlidaha iyi anla i lan. soldat soldurma * Asker. * Soldurmak i i.

soldurmak * Solmas sebep olmak. na solfej * Mzik ezgilerinin uygulan. * Notalar erlerine gre seslendirmeyi amalayan mzik al . de mas

solgun

* Rengini, tazeli canl veya parlakln ini, ln yitirmi olan, solmu .

solgunla ma * Solgunla i mak i. solgunla mak * Solgun duruma gelmek. solgunluk * Solgun olma durumu. solidarist * Dayan . mac

solidarizm * Dayan l mac k. solipsizm * Tek bencilik. solist solistlik sollama * Solocu. * Solistin grevi. * Sollamak i i.

sollama yapmak * sollamak. sollamak sollay sollu solluk * Sol olma durumu. solma solmak * Solmak i i. * Rengini yitirmek, rengi umak. * Tazeli dirili veya parlakln ini, ini yitirmek. * Solmayan, rengini yitirmeyen. * Bir ki i taraf sylenen veya al mzik paras ndan nan . * Bir ta ba bir ta gemek iin solundan ilerlemek. ka t t * Sollamak iveya biimi. i * Bkz. Sa sollu. l

solmaz solo

solo yapmak * mzik paras kitaraf sylenmek veya al bir i ndan nmak. solocu

* Sesiyle veya bir alg solo yapan kimse, solist. yla solucan * Yuvarlak veya yass , uzun kurtlara verilen genel ad. solucan d rc * Ba kurtlar ldrmeye veya organizmadan d atmaya yarayan il. rsak n ar solucan gibi * solgun ve zaykimseler iin kullan f l r. solucan otu * Birle ikgillerden, Karadeniz ve Do Anadolu blgelerinde yeti 15-35 cm ykseklikte, yuvarlak u en, yaprakl iekleri solucan d rc olarak kullan ok yk ve otsu bir bitki (Pelargonium endlicherianum). lan ll solucanlar * Halkal lardan, yer solucan , tenya, askarit gibi, vcutlar uzun, yumu ve ayakshayvanlar alan ak z iine tak m. solu an * Nefes darlna tutulmu . * Ssoluyan (hayvan). k * Uzaklarda esen rzgrdan sonra ba layan dalga hareketi.

solu etmek an * soluk solu b a rakmak. solu (bir yerde) almak u * bir yere hemen gitmek veya snmak. solu kesilmek (veya tutulmak) u * soluk almaz duruma gelmek. solu kesmek u * (bir ok heyecan veya korku vermek. ey) soluk * Akci erlere ekilen, akci erlerden at hava veya ci lan erlere hava alverme, nefes. p * Dikkat ekici, arp yanlar kimse veya c olan ey. * (cilt iin) Donuk bir beyazl olan, rengi atmolan, solmu . * (k iin) Parlakln , gcn yitirmi olan. * (nesneler iin) Rengi atmolan.

soluk

soluk ald rmamak * ara vermeden al rmak, vakit b t rakmamak. soluk almadan (dinlemek, izlemek veya bakmak) * bir davrann dikkatle ve heyecanla yap anlat ldn r. soluk almak * havay erlere ekmek, nefes almak. ci * dinlenmek. soluk borusu * G rtlakla bron aras bulunan, yakla 12 cm uzunlu lar nda k unda, havan akci n erlere girip kmas n sa layan boru. soluk darl * Soluk alamaz duruma gelmek.

soluk kesici * ok heyecan veya korku veren. soluk solu a * Ko maktan glkle soluk alarak, sssoluyarak, yorgun, bitkin veya tel k k la. soluk solu kalmak a * nefes alamayacak duruma gelmek, ok yorulmak. soluklama * Soluklamak i i veya durumu. soluklamak * Soluk duruma gelmek. soluklanma * Soluklanmak i i. soluklanmak * Geni rahat soluk almak, dinlenmek, teneffs edilmek. ve solukla ma * Solukla iveya durumu. mak i solukla mak * Gerek rengini yitirmek, rengi solmak. solukluk soluksuz * Soluk alamayacak biimde. soluksuzluk * Soluksuz olma durumu. * Kolay, srekli ve verimli yazamama. soluma solumak * Solumak i i. * Nefes al vermek. p * Sve kesik soluklar alvermek. k p * Zorlanmak, gcnn hepsini harcamak. * Suda ya hayvanlar solunum organ ayan n , galsame. * Solunmak i i. * Soluk olma durumu.

solunga solunma

solunmak * Soluk alvermek, teneffs etmek. p solunum * Btn canl larda, oksijen al karbondioksit verme biiminde grlen hareket, teneffs. p solunum ayg t * Organizmada solunumu sa layan organlar tm. n solunum sistemi * Bkz. solunum ayg. t

solusyon solu solutma solutmak

* zellikle lstikleri yap rmakta kullan koyu, yap madde. t lan kan * Solmak iveya biimi. i * Solutmak i i. * Solumas sebep olmak. na

soluyu solsyon som

* Solumak i biimi. i ve * zelti. * dolu olan ve d kaplama olmayan. i * Katks z. * R msu stnde olan blm. ht n * Kemikli bal klardan, hem denizde hem tatl sularda ya ayan, eti be enilen, irice bir bal(Salmo salar). k

som som som soma soma somak

* K siztan para birimi. rg * damlan ve iinde anason bulunmayan rak lk t . * Cinsiyet hcreleri dnda, vcut hcrelerinin tm. * Bkz. sumak.

somak somaki

* Hayvanlarda yzn ntve az ok sivri olan n blm. k l * Kl veya yerenkte, damarl ok sert bir porfir tr mermer. z il ve * Bu mermerden yap lm . * Somali halk olan. ndan * Bir tr bal k.

Somalili soman

soman bal * Bkz. som (III). somata somon * Bademden yap bir lan erbet, badem subyesi. * Bkz. som (III).

somun somun

* Yuvarlak ve kin ekmek. i * C vatanucuna geirilen, ii yivli demir bak. n l

somurdanma * Somurdanmak i i. somurdanmak * Homurdanmak, somurtarak sylenmek. somurma * Somurmak iveya durumu. i somurmak * Dudaklar rkuvvetlice iine ekmek, emmek. yap p t somurtkan * Srekli somurtan, assuratl k . somurtkanl k * Somurtkan olma durumu. somurtma * Somurtmak i i. somurtmak * Ksknl bir sldn n, eye k , keyifsizli anlatacak biimde yzn buru ini turmak, surat asmak. somurtuk * Assuratl k , yz glmez, snt ekilmez. k l , somurtu * Somurtmak iveya biimi. i somurulma * Somurulmak i i veya durumu. somurulmak * Somurmak iyap veya somurmak i konu olmak. i lmak ine somut * Gereklialg i lanabilen, mu ahhas, konkre, soyut kar . t * Somut olan ey.

somut isim * Be duyudan biriyle veya birka belirlenen varl ile k. somutlanma * Somutlanmak i i veya durumu. somutlanmak * Somut duruma gelmek. somutla ma * Somutla i mak i. somutla mak * Somut duruma gelmek.

somutlarma t * Somutlarmak i t i. somutlarmak t * Somut duruma getirmek. somutluk * Somut olma durumu. somya son * ilteyi ta maya ve ona esneklik vermeye yarayan, yaylarla donat lmkerevet. * imdiki zamana en yakzamandan beri olan veya bu zamanda yap olmu n lm , olan, ilk kar . t * En arkada bulunan. * Artondan tesi veya ba olmayan. k kas * Bir en arkadan gelen blm, bitimi, nihayet. eyin * Etene, edl eme plsenta. , i, ime, * Olum. * Olanca.

son adam * Futbolda en geride bulunan savunma oyuncusu. son birim * En sonda yer alan yer. son bulmak (veya sona ermek) * bitmek, tkenmek. son derece * Pek ok, ok fazla. son deyi * Baz edeb eserlerde yer alan son sz niteli indeki blm, hatime. son drt son ek * Son drtlk. * Kelimelerin kk veya gvdesine gelen ek.

son grev * Bir akraba veya dostun lmnde gerekli olan sayg gstermek, treleri yerine getirmek. y son grl * Bir kimsenin yalnda kavu u rahat, bolluk ve huzur. l tu son knun * Ocak, knunusani. son kozunu oynamak * elinde bulunan son imkan kullanmak. son nefes * lmden nce ya n son dakikalar am . son nefes * lmden nceki son anda al nefes. nan * Hayat sonu. n son nefesini vermek

* lmek. son pi manlfayda vermez (veya etmez) k * i ten getikten sonra pi olman yarar i man n yoktur. son ses * Bir kelimenin veya hecenin sonundaki ses.

son ses d mesi * Sz sonundaki bir sesin yok olmas . son turfanda * Bir meyve veya sebzenin mevsiminin sonunda al en son rn. nan son vazife * Bkz. son grev. son vermek * bitirmek, sona erdirmek. sona kalan dona kal r * bir i ge kalan istedi elde edemez. te i eyi sonar * Batmolan nesnenin yerini ve durumunu akustik dalgalarla belirleyen sistem. * Bu sistemden yararlan yap larak lm denizalt kullan cihaz. , larda lan * Bir veya iki alg yaz veya drt blmden olu mzik eseri. iin lm , an * Gz. soncul sonda * Son bulma zelliolan. i

sonat sonbahar

* Suyun herhangi bir noktadaki derinli lmek, dip tabakalaryapn ini n s incelemek iin kullan ara. lan * Bir bo un iini yoklamaya yarayan uzunca ve ucu kt demir ara. lu * Vcut iinde herhangi bir bo veya mesafeye sokulan, te inceleme, tedavi ve d s atmada luk his, v ar kullan ara. lan sondaj * Sonda ile yoklama, sondalama. * Bir durum, bir d ile ilgili olarak yap yoklama, ararma. nce lan t sondaj kuyusu * Sondaj al malarn yap kuyu. n ld sondaj yapmak * sonda ile yoklamak, sondalamak. * bir durum, bir d nceyle ilgili olarak yoklama yapmak, ararmak. t sondajc * Sondalamac . sondalama * Sondalamak i sondaj. i, * Dip tabakalaryapn n s sonda kullanarak inceleme ve ararma. t sondalamac * Sondalama yapan kimse, sondajc .

sondalamac l k * Sondalamacn i n i. sondalamak * Suyun derinli sonda ile lmek. ini * Dip katmanlar yapn n s sonda kullanarak incelemek ve ararmak. t * Su, maden, petrol vb.ararmalar topra derinliklerine sonda sokmak. t iin n sondurmak * Bkz. Sundurmak. sone sonlama * drtl ve iki lden olu on drt dizeli bir batiir tr. ki an, * Sonlamak iveya durumu. i

sonlamak * Bitirmek, sonuland rmak, sona erdirmek, noktalamak. sonlu * Sonu olan, bitimli. * Sonu olan, sonsuz olmayan.

sonlu byklk * ls sonlu bir say ifade edilen byklk. yla sonra * Daha ileri bir zamanda, mteakiben. * Daha uzak ve ileri bir yerde. * Makam, s de ve nemde arkada olu bildirir. ra, er u * Yoksa, aksi hlde. * Arkadan gelen blm veya zaman. * Konu zamanard gelen zamanda. ulan n ndan

sonradan

sonradan gelen devlet devlet de ildir * kiya ktan sonra gelen zenginlik iyaramaz. i land e sonradan grme * Sonradan zenginle gsteri erek , vnme gibi yersiz davran larda bulunan kimse. sonradan grme, gvurdan dnme * sonradan grme olan bir kimsenin makbul bir adam olmadn anlatan bir deyim. sonradan grmelik * Sonradan grme zelliveya durumu. i sonradan grm * Sonradan zenginle kimse. mi sonradan grm lk * Sonradan zenginle gsteri erek , vnme gibi yersiz davran larda bulunma. sonradan olma * ba na k yeni olan, yeni ortaya kas yasla kan. sonraki * Sonra olan.

sonralar * Sonraki zamanlarda. sonras z * Bkz. sonsuz.

sonras k zl * Bkz. sonsuzluk. sonsal sonsuz * Deneyden ve deneye ba olan (bilgi), aposteriori. kan l * Sonu olmayan, hi bitmeyen, ebedi. * llemeyecek kadar ok veya byk olan. * Sonu, sr n olmayan, ok. * Sonu olmayan, her nicelia i abilen deken (nicelik). i * Sonu ve sr n olmayan ey.

sonsuz kk * Sra e olmamak yla, herhangi bir say daha ok sra yakolabilen deken. f it art dan f n i sonsuzla ma * Sonsuzla i mak i. sonsuzla mak * Sonsuz duruma gelmek, sonu olmamak. sonsuzluk * Sonsuz olma durumu. * Sonu olmayan gelecek zaman, ebediyet. * Sonu ve sr n olmayan uzay. sonte rin * Kas te m, rinisani.

sonu gelmek * bitmek, tkenmek, yok olmak, lmek. sonu * Bir olay do n urdu ba bir olay veya durum, netice. u ka * Bir geli veya giri im imden elde edilen ey. * z, zet. * Yazn veya szn bitim blm. n

sonu almak * bir ibitirmek, sonuland i rmak. * istenilen sonuca ula verim almak. mak, sonu kar mas la * Bkz. sonu yar . mas sonu oyuncusu * Maskorunda etkili olan oyuncu. n sonu tak m * Malarda sonu almas bilen tak n m. sonu vermek * bir durumun sa lanmas imkn sa na lamak. sonu yar mas

* Sonucu almak iin yap yar lan . sonulama * Sonulamak i i. sonulamak * Sonuca ularmak, sonuland t rmak, bitirmek. * Sonu vermek; yol amak. sonuland rma * Sonuland i rmak i. sonuland rmak * Sonuca ularmak, bitirmek, neticelendirmek, inta etmek. t sonulan * Sonulanmak iveya biimi. i sonulanma * Sonulanmak i i. sonulanmak * Sonuca ular tlmak, sonuca ba lanmak, bitirilmek, neticelenmek, inta edilmek. sonusuz sonunda * Sonuca ula amayan, sonu vermeyen, neticesiz. * (bir S sonda olan, en sona kalan eyin) rada , nihayetinde.

sonunu almak * bir ibitirmek veya bir i bitti grmek. i in ini sonunu getirememek * iyi ba bir iba yla bitirememek. lad i ar sonunu getirmek * o iba p bitirmek. i ar sonurgu sonurtu * Birbirine ba iki nermeden sonraki sznde "ate l vard nermesi bir sonurtudur. r" sonu maz * Sonsuza giden bir e e noktalarn gittike yaklaba bir e veya do asimptot. rinin itli n t ka ri ru, sop sopa * Bkz. soy sop. * Kal de n nek. * Sopayla yap vuru lan . * Dayak, ktek. * Bir ba c bir olgunun, bir ilginin renkli ve zorunlu grlen sonucu, varg. langn, s

sopa atmak (veya ekmek) * dvmek. sopa yemek * dvlmek, dayak yemek.

sopalama

* Sopalamak i i.

sopalamak * Sopa ile vurmak, dvmek, sopalanmak. sopalanma * Sopalanmak iveya durumu. i sopalanmak * Sopa ile vurulmak, svlmek. sopal soplu soprano * Kadveya gen erkek ocuklarda en ince ses. n * Sesi byle olan sanat . * Bir alg toplulu unda en ince sesleri veren mzik aralar . sopso uk * ok so uk. sora sora * Sorarak. sora sora Ba (veya Kbe) bulunur dad * insan sora sora ok uzak yerleri bile bulur. sordurma * Sordurmak i i. sordurmak * Sormak i yapt ini rmak. sorgu * Sormak i i. * Ceza muhakemeleri usul kanununa gre, sann ararma konusu olayla ilgili olarak yargkar ndaki t s beyan , istintak. sorgu hakimi * Bkz. sorgu yarg. c sorgu sual * Soru turma. sorgu suale ekmek * sorguya ekmek. sorgu yarg c * San sorguya eken yarg sorgu hakimi, mstantik. klar , sorgu * Baz lartepelerinde bulunan uzunca ty. ku n * Serpu n n taraf tak ty veya pskl biimindeki ss. lar na lan * Elinde sopas olan. * Bkz. soylu soplu.

sorgulanmak * Sorgu biimiyle ekillenmi grnmek. gibi

sorgulu

* Sorgucu olan.

sorgusuz * Sorgucu olmayan. sorgulama * Sorgulamak i i. sorgulamak * Su niteli bulunan bir sorun zerine ilgili bulunanlara sorular sormak. inde sorgulan * Sorgulanmak i i veya biimi. sorgulanma * Sorgulanmak i i. sorgulanmak * Sorgulamak i konu olmak veya sorgulamak i lmak. ine i yap sorgun sorgusuz * Bkz. Sorkun. * Sormadan, hi soru turmadan anlam sorgusuz sualsiz ikilemesinde geer. nda

sorgusuz sualsiz * Hi soru turmadan, sormadan. sorguya ekmek * bir sula ilgili olarak soru sorup cevap istemek. sorit sorkun sorma * ncul say ikiden ok olan tas m. s msal kar * Sepeti s d. * Sormak i i.

sorma ki asl, sohbetinden bellidir inin n * bir ki nas insan oldu konu ndan belli olur, soyunu sopunu inin l bir u mas renmeye gerek yoktur. sorma! (sormay veya sorma gitsin!) n! * okluk, a lve kt bir durum anlat k r r. sormaca sormak * Soru turma, anket. * Birine soru ynelterek herhangi bir konuda ondan bilgi istemek, sual etmek. * Bir i sorumlulu kendisinde olmak, bir i sorumlu bulunmak. in u ten * Sorumak , emmek.

sormak

sormak (veya sormasay olmas ) p n * sorulmas teklifsizlik say bir sormadan nce zr dilemek iin kullan lan eyi l r. sormuk

* ocuk emzi i. * Tlbent iine lokum, konularak kk ocuklara verilen emzik. eker sorti * Elektrik tesisat lmba veya fi nda konacak kollarher biri. n * k .

sorti yapmak * uaklar havalan p kyapmak. soru * Bir ey renmek iin birine yneltilen ve kar k gerektiren sz veya yaz l , sual. * Bir renciye s navda yneltilen sz veya yaz , sual. soru cmlesi * Herhangi bir gesinde soru kavram bulunan cmle. soru eki * Soru kavram veren mi eki.

soru i areti * Soru cmlelerinin sonuna konan i aret. soru s fat * soru yoluyla belirten s smi fat. soru sormak * bir konu hakk bilgi edinmek zere soru yneltmek. nda soru zamiri * simlerin yerini soru yoluyla tutan zamir. soru zarf * Bir fiilin anlam soru yoluyla a n klayan zarf. sorulma sorulmak * Sormak i konu olmak. ine sorulu grnm * Soru biimindeki bir fiilin bir ba fiilden nce gelerek zaman zarf ka grevinde kullan . lmas sorum soruma sorumak * Emmek. sorumlu * stne ald veya yapt i lerden dolay hesap vermek zorunda olan, sorumluluk ta kimse, mesul. yan * Sorumluluk, mesuliyet. * Sorumak i i. * Sorulmak i i.

sorumlu tutmak * sorumlu saymak, mesul olarak grmek. sorumluluk * Ki kendi davran n kendi yetki alan giren herhangi bir olay sonular stlenmesi, inin lar veya na n n mesuliyet.

sorumluluk d mek * sorumlu say lmak, sorumlu olarak grlmek. sorumsuz * Sorumlu olmayan, sorumluluk ta mayan, mesuliyetsiz, gayrimesul. sorumsuzca * Sorumsuz (bir biimde). sorumsuzla ma * Sorumsuzla iveya durumu. mak i sorumsuzla mak * Sorumsuzca davranmak. sorumsuzluk * Sorumsuz olma durumu veya sorumsuzca davran mesuliyetsizlik. , sorun * Arar tl renilmesi, d p nlp zmlenmesi, bir sonuca ba lanmas gereken durum, mesele, problem. * Snt k veren durum, dert. * Sorunu olan, problemli. * zm belli olmayan. * Do olma ihtimali bulunmakla birlikte, ru phe uyand kesin olmayan, problematik. ran, sorunsuz * Sorunu olmayan, problemsiz. soru ma * Soru i mak i.

sorunlu sorunsal

soru mak * Birine sormak. soru mak * Emilip yok olmak. * (ama Kurumaya ba r) lamak. soru turma * Soru turmak i i. * Herhangi bir konuda ilgili ki soru ynelterek bilgi toplama isormaca, tetkik, tahkik, anket. ilere i, * Bir idar veya adl makam yneltiinceleme, tahkikat. n i * Herhangi bir konuyla ilgili durum veya tutumu belirlemek iin dzenlenmi ntve kapsaml ayr l soru dizisi. soru turma amak * soru turma yapmak. soru turma kurulu * Herhangi bir konuda soru turma yapmak zere olu turulmu kurul, tahkikat kom syonu. soru turma raporu * Soru turma kurulunun haz rlamoldu yazbelge. u l soru turmac * Soru turma yapan, anketi.

soru turmac l k * Soru turma yapma i anketilik. i, soru turmak * renmek istenilen inceden inceye ve birok ki sormak. eyi iye soru turucu * Soru turma yapan (kimse), muhakkik. sorutkan sorutma * Somurtkan. * Sorutmak i i.

sorutmak * Ayakta durmak, dikilmek, beklemek. * Somurtmak, surat asmak. sos sosis * Klm baharat kat ttsleme ve pi gibi i y , lmetle, irme lemlerden sonra yap bir tr sucuk. lan sosluk sosyal * Sos konulmak iin konulan kap. * Toplumla ilgili, toplumsal, itima. * Baz yemeklerin zerine dklen, domates, baharat gibi eylerle yap terbiye. lan

sosyal adalet * Toplumun de ik kesimlerinde hayat standard i , gelir dzeyi gibi birtak llerin f e i m rsat itli erevesinde dikkate al nmas sosyal alanda sa yla lanan denge durumu. sosyal antropoloji * Kltr bir btn olarak inceleyen, kltr kal aras plar ndaki benzerlikleri ve farkl l ortaya koyan klar bilim dal . sosyal bilgiler * Sosyal konular ieren bilgiler. sosyal bilim * Toplum olaylar, insansosyal ve kltrel faaliyetlerini inceleyen bilimlerin ortak ad n n . sosyal bilimler * Sosyal bilim dal ararma ve inceleme yapan bilimler. nda t sosyal bnye * Sosyal yap . sosyal de erler * Toplumun fertlerini birbirine yaklaran, bir arada tutan; toplumun devam sa t n layan temel yarg lar, de erler. sosyal deme i * Sosyal bak mdan sz konusu olan deme. i sosyal demokrasi * Sosyal alanda emeki toplum kesimlerinin karlarn korunmas retimi art yan haka n ve rmak nda bl de n plnda tutan sosyal ve siyas ak m m.

sosyal demokrat * Sosyal demokrasi yanl olan kimse. s sosyal devlet * Ekonomik ve sosyal alanlarda bireylere sosyal gvenlik ve adalet sa c lay politikalar reten devlet modeli. sosyal dzen * Sosyal yapn dzenli bir biimde olu . n mas sosyal faaliyet * Sosyal konulu etkinlik. sosyal geli me * Sosyolojik bak mdan gzlenen de me ve geli i me. sosyal gvenlik * Sosyal sigorta ve sosyal yard gibi aralarla halksosyal durumunu gvence alt alma. m n na sosyal hayat * n toplum iindeki ya biimi. nsan ama sosyal ili ki * Birbirlerinden haberi olan, en az iki insan aras bir sre devam eden, anlaml nda , belirli amalar bulunan sosyal ba . sosyal konut * Dar gelirliler iin zel olarak yap sa uygun ucuz konut. lm l , a sosyal olay * nsanlar aras kilerden do ve bir defa olup biten sosyal olu sosyal hadise. ili an um, sosyal olgu * Sosyal nitelikli olay, sosyal vak a. sosyal olu um * Zaman iinde insanlarolu n turdu toplumla ilgili sosyal deim. u i sosyal psikoloji * Toplumun insan davran na etkisini konu edinen bilim dal lar . sosyal sigorta * Bir i cret kar al te l anlar sa , gelece gvence alt almak amac kazanlar bir n ln ini na yla ndan blm kesilerek yap sigorta, i sigortas lan i . sosyal stat * Bir sosyal pozisyonunun di sosyal pozisyona gre i ettiduruma verilen ad. er gal i sosyal tabaka * Bir toplumda ya biimi, madd imknlar renim durumu bak ndan birbirine benzeyen ki ama , mlar ilerin olu turdu sf. u n sosyal yap * inde sosyal ili kilerin, sosyal olaylarmeydana geldi sosyal gruplarve kurumlaryer ald n i, n n toplumun ve erevesiyle ilgili dgrn sahip olan bir sosyal varl ekil e k. sosyal yard m * Yoksul kimselere yiyecek, giyecek, yakacak, tedavi ve il sa lanarak yap parasyard lan z m. sosyal ya am * Bkz. sosyal hayat. sosyalist

* Sosyalizm yanl, toplumcu. s sosyalistik * Sosyalizm yanl. s sosyalizasyon * Baz imknlardan, kurulu lardan toplumun yararlanmas sa n lama, toplum hizmetine koyma, toplumsallarma. t sosyalizm * Toplumculuk. sosyalle me * Toplumsalla ma. sosyalle mek * Toplumsalla mak. sosyalle tirme * Toplumsallarma. t sosyalle tirmek * Toplumsallarmak. t * Toplum kurallar gre davranacak biimde e na itmek. sosyete * Topluluk, toplum, cemiyet. * Bir topluluktaki gelir dzeyi yksek ve kendilerine zg ya biimleri olan topluluk. ama * Sosyete ile ilgili. * Yksek sfya biimine zenen. n n ama * "Toplumla ilgili" anlam n ek. nda

sosyetik

sosyo-

sosyoekonomik * Ayn anda hem toplumsal alan ekonomik alan aralar hem veya ndaki ili kileri ilgilendiren. sosyokltrel * Ayn anda bir toplumu veya toplumsal bir grubu ve kendine zg olan kltr ilgilendiren. sosyolengistik * Dil, toplum ve kltr aras ndaki ili konu edinen dil bilimi dal kileri . sosyolog sosyoloji * Toplum bilimi uzman , toplum bilimci, itimaiyat . * Toplum bilimi, itimaiyat.

sosyolojizm * Btn sosyal bilimleri yalnsosyolojinin bir dal z olarak sayan ve bunlarsadece sosyolojik metotlarla n a klanabilece syleyen gr ad ini n . sote * Kk kk do ranmet, ci bbrek gibi ya hafife kavrulduktan sonra su, domates, biber er, eyler da vb. kat yap yemek. larak lan sovhoz * Sovyetler'de devlet eliyle ynetilen tar i m letmesi.

Sovyet soy

* 1990 ncesi SSCB'de Dan kurulu, konsey. ma ura, * Manzum sz. * Bir atadan gelen kimselerin toplulu sulle. u, * ve stn nitelikleri bulunan. yi * Cins, tr, e it.

soy a ac * Bir ailenin kkenini ve sonraki yelerini gsteren a biimindeki izelge, hayat a , a ac ecere. soy gazlar * Bkz. asal gazlar. soy km r * Bir insan toplulu ulusal, dinsel vb. sebeplerle yok etme, jenosit. unu soy olu * Trlerin, ortaya klar kt zamandan bulunduklar zamana kadar geirdikleri geli evrelerinin tm, im filogenez, birey olu kar . t soy sop * Btn soy ve hmlar. s soya * Fasulyeye benzer bir bitki (Soia hispida).

soya ekim * Kalm, irsiyet, veraset. t soya ekmek * soyunun zelliklerini ta mak. soya fasulyesi * Kkeni in ve Japonya'ya uzanan bir tr fasulye, soya. soyad soyda * Herkesin ailece an na yarayan z ad sonraki ad ad lmas ndan , aile . * Soylar olan, trde bir , hemcins.

soydak l * Soylar olma, bir soydan olma durumu. bir soydur eker, boktur kokar * her insan veya yarataz ok soyuna benzer. k soydurma * Soydurmak i i. soydurmak * Soymak i yapt ini rmak. soygun * Genellikle ete durumunda bir araya gelmi haydutlar taraf yap silhl rs k. ndan lan h zl * Hibir emek harcamadan ve yolsuz olarak elde edilen byk kazan, vurgun.

soyguncu * Soygun yapan (kimse).

soygunculuk * Soygun yapma, haydutluk, ekavet. soyka soyka * Tyleri alacal , kk bir karga tr. soylama soylamak soylu * Soylamak i i. * Manzum sz sylemek. * Do tan veya hkmdar buyru u uyla, baz cal sahip olan ve zel unvanlar ta (kimse), asil. ayr klara yan * tan kkl bir aileden gelen (kimse), necip, ki yi nm , izade, asil. * Sayg uyand ycelik ta ran, yan. * lnn zerinden giysi. kan

soylu erki * Ekonomik, toplumsal ve siyas gcn soylular sfn elinde bulundu ynetim biimi, aristokrasi. nn u soylu soplu * Kkl ve tan aileden. nmbir soyluluk * Soylu olam durumu, asillik, asalet, necabet. soyma soymak * Soymak i i. * Bir zerinden kabuk, deri, zar gibi eyin eyleri karmak. * Birinin giysilerini karmak. * Birinin stnde, yan veya bir yerde bulunan nda eyleri alarak al gtrmek. p

soymuk

* Damarl bitkilerin kk, gvde ve yapraklar ongun besi suyunu ileten borularla, yakhcrelerden ve nda, n bunlararas dolduran zek dokudan olu tabaka. n n an * am a ni acn nenip emilen i kabu ve bunu almak iin a n gvdesine a yara, yalamuk. u ac lan soysal * Soyla ilgili. soysuz * Soyunun zelliklerini yitirmi olan (kimse, bitki vb.). * Biyolojik ve toplumsal ller ynnden gze batacak kadar ktye giden (kimse), dejenere. * Kt tan nm ahlks , z. * Soysuz bir biimde, soysuzca yakrcas na. soysuzla ma * Soysuzla i mak i. soysuzla mak * Biyolojik, toplumsal, do bozulmaya, da al lmaya u ramak; ya biimi ve grevlerinde gerilemek, ama bozulmak, yozla mak, tefessh etmek. soysuzlarma t * Soysuzlarmak i t i.

soysuzca

soysuzlarmak t * Soysuz bir duruma getirmek. soysuzluk * Soysuz olma durumu veya soysuzca davran . soytar * Sz ve davran yla halk lar gldrp e lendiren kimse, maskara. * Hileci, yaltak kimse, ka mer.

soytar l k * Soytar olma durumu veya soytar yakr davran ka ya merlik, maskaral , k. soyulma * Soyulmak i i. soyulmak * Soymak i konu olmak. ine soyunma * Soyunmak i i.

soyunmak * stndeki giysilerin bir blmn veya tmn karmak. * Kendini herhangi bir biimde gstermeye al mak. * (Mevlevlikte) Tarikata girmek. soyuntu * Soyulup at lan ey. * Bir yer soyularak al ( nan ey).

soyunup dknmek * sokak giysilerini p ev iinde kulland rahat k giymek. kar ln soyunu * Soyunmak i i veya biimi. soyup so evirmek ana * hibir b ey rakmamacas soymak. na * (h z) bir yeri veya bir ki adamak soymak. rs iyi ll soyu * Soymak i i veya biimi. soyut * Soyutlama ile elde edilen, varl ancak e gerekle mccerret, somut kar , abstre. yada en t * Anla , kavran lmas lmas g.

soyut isim * D yoluyla kabul edilen varln ad l, hayal, lk gibi. nce : Ak soyut say * Birimlerinin tr belirlenmemi , abstre say say . soyutuluk * Soyutlamalara, somut gereklerinkine e de verme; ama olarak soyutu alan tutum, abstraksiyonizm. it er soyutlama * Bir nesnenin zelliklerinden veya zellikleri aras ndaki ili kilerden herhangi birini tek ba ele alan zihn na i gereklikte ayr lem; lamaz olan ncede ay d rma.

soyutlamak * Bir soyutlama i eye lemini uygulamak. * (bir kimseyi, durumu, d vb. yi) iinde bulundu toplum, durum veya d nce u nceden ayr tutmak. soyutla mak * Soyut duruma gelmek. soyutlarmak t * Soyut duruma getirmek. soyutluk * Soyut olma durumu. sbe * Biimi yumurta gibi olan, beyz, oval.

s drme * Bkz. svdrme. s drmek * Bkz. svdrmek. s e * Sve. s me s mek s lme * Bkz. svme. * Bkz. svmek. * Bkz. svlme.

s lmek * Bkz. svlmek. s nt s rme s * Bkz. svnt. * Ate kzlenerek haz te rlanmpatl can. * Suda kaynat pi l irilen, suyundan ayr so yenen et. p larak uk * zerine ya limon konulmadan ve birbirine kar r ve lmadan yenen dilimlenmi t domates, salatalvb. k

s lemek * Doland rmak. s lk * S yapmaya elveriet veya sebze. li s me * Bkz. sv me.

s mek * Bkz. sv mek. s trmek * Bkz. sv trmek.

s t

* S tgillerden, akarsu kenarlar yeti yapraklar nda en, alma ve alt yzleri havla rtl byk bir a k a (Salix). Aks (Salix alba). Salk s (Salix babylonica). Kei s (Salix caprea). Bozs (Salix cinerea). t m t d t s tgiller * eneklilerden, s kavak ve benzeri trleri iine alan bir bitki familyas ki t, . s tl s tlk * S a bol olan yer. t ac skel * Sakat (kimse), mall. * Gsz. * Skmek i i. * Bir bulundu yerden kuvvet kullanarak veya gev eyi u eterek karmak, ekip ay rmak. * Kurulmu paralar ay bir eyi na rmak. * Rzgr, sel, akarsu, bir yerinden eyi karmak, gtrmek. * Geip gitmeye engel olan zorluklar atlatmak. * Kark bir yaz okumak. y * Okuyabilme beceresini kazanmak. * , akmas kmas kolayla mak. * Gelmeye ba lamak veya kagelmek. * Gemek, etki yapmak. * Ay rmak, uzaklarmak, vazgeirmek. t * rlm veya dikilmieyin, rgsn veya diki ay ini rmak. * S a t alar bulunan (yer).

skme skmek

sktrme * Sktrmek i i. sktrmek * Skmek i yapt ini rmak. sk otu skk * Dikisklm i veya rgs zlm ey). ( skk dikmek * sklm olan bir onarmak. eyi skk sklme * Skk dikip yama yapan (kimse). * Sklmek i i. * Baklagillerden, kumlu topraklarda yeti bir bitki (Ornithopus). en

sklmek * Skmek i konu olmak. ine * (genellikle para iin) istemeyerek vermek, harcamak. skl * Sklmek i i veya biimi. skm

* Skme i i. skn * (birok ki i veya birbiri ard gelmek, grnmek, anlam gelen skn etmek deyiminde geer. ey) ndan na sknt * Sklen paras eyin . * A k yerden a tarla. al lan

skp atmak * gzden karmak, k ymak, feda etmek. sk slom * Skmek iveya biimi. i * Orta derinin iki tabakas nda bulunan ve o aras ulcukta genel vcut bo unu olu lu turan oyuk.

slomlular * Bir vcut bo u bulunan hayvanlar. lu slpk slpme * Gev kendini koyuverm eyip . * Slpmek iveya durumu. i

slpmek * manken zay i flamak. * Gev emek, prsmek. smestr smikok * Ta kmrn ok yksek olmayan s kta (500-600 Cde) dam elde edilen kmr. cakl tarak smrge * Bir devletin kendi lkesinin srlar egemenlik kurarak ynettiekonomik veya siyasal n dnda i karlar sa lke, smrlen lke, mstemleke, koloni. lad smrgeci * Smrgesi olan veya somrge elde etmek amac olan, mstemlekeci. nda * Smrgecilikle ilgili olan. smrgecilik * Genel olarak bir devletin ba uluslar ka , devletleri, topluluklar , siyasal ve ekonomik egemenlialt i na alarak yay lmas yay veya lmay istemesi, mstemlekecilik. smrgele me * Smrge durumuna gelme. smrgele mek * Smrge drumuna gelmek. smrgele tirme * Smrgele tirmek i i. smrgele tirmek * Smrge durumuna getirmek, smrge yapmak. smrgen * retim y n ayr iki dnemden her biri, yarl. l n ld y

* Smrc. smrgenlik * Smrgen olma durumu. smrme * Smrmek i i. smrmek * (yiyecek iecek iin) hepsini birden yiyip bitirmek, silip sprmek. * Bir kimseden veya bir eyden haksve srekli z karlar sa lamak. * Dudaklar yap rarak solu ile ekip imek. n t u * retim aralar sahipleri, ba neme ve onlaryaratt de kalarn ine n klar erlere el koymak. * Bir ulus veya devlet, di bir ulusun veya devletin do kaynaklar er al ndan, ekonomik de erlerinden kar sa lamak. smr * Smrmek i i.

smrc * Smry gerekle tiren, smrgen, istismarc . smrclk * Smrc olma durumu. smrlme * Smrlmek i i veya durumu. smrlmek * Smrmek i konu olmak. ine smr * Smrmek i i veya biimi. sndrme * Sndrmek i i. sndrmek * Ate k iin, yanmas ayd ve na, nlatmas son vemek. na * Hava veya gaz ile irilmi havas veya gaz bo i bir eyin n n altmak. * Tutku ve duygular iin, yat rmak, etkisiz duruma getirmek. t sndrc * Yangsndrmeye yarayan alet. n * Yang sndrmeye yarayan. nlar sndrlme * Sndrlmek i i. sndrlmek * Sndrmek i konu olmak. ine snme snmek * Snmek i i. * Yanmaz, ayd nlatmaz, parlamaz olmak, parlakln yitirmek. , n * Hava veya ba bir gaz ile irilmi havas p kinliinmek. ka i bir eyin ka i i * (yanarda iin) Etkinli yitirmek. ini * (duygular iin) Dinmek, yat mak, etkisini yitirmek. * Gerilemek, parlaklve nemini yitirmek. k * (ses iin) Duyulmaz olmak.

* Tkenmek, yok olmak, yitmek. snk * Snm olan. * Parlakl, h az veya azalmolan, etkisiz, zay z f. * Gze arpmayan, silik. snklk snm * Bir salm hareketinin genli trl direnlerin etkisiyle klmesi, itfa. n inin * Bir borcun her y l denen taksitlerle belli bir zaman sonunda denmi olmas , itfa. snm ayr m * Sresi gelmi bor senetlerini demek amac ayr yla lmyedek para. snmleme * Snmlemek i i. snmlemek * Bir salm hareketinin genli sra indirmek, itfa etmek. n ini f * Bir borcu, her y l denen taksitlerle belli zaman sonra demek, itfa etmek. snml * Belirli bir srede genlisra inen (salm hareketi). i f n * Snk olma durumu.

snmsz * Genlihibir zaman sra yakla i f mayan, her devirde beslenen (salm hareketi), beslenen. n sr * Katolik mezhebinde kendini dine adayan ve manast ya kad rda ayan n. * Katolik mezhebinde dinle ilgili bir ykmllk almayan, ama din u hem runa irelik, hasta baklgibi c k i al kad lerde an n. srf srf * Srf sporu yapan kimse. svdrme * Svdrmek i i. svdrmek * Svmek i yapt ini rmak veya svmesine yol amak. sve * Kap pencerenin yerle i kasa, ereve. ve ti * E ik. * Avlu kapniki yan konan uzun ta sn na lar. * Byk sopa. * it yapmakta kullan byk kaz lan k. * Svmek iin sylenen sz, svme, kfr. * Sven, kfreden. * zel kayma arac yelkenlisi ile denizde yap bir tr spor. ve lan

sven

svg svgc

svme

* Svmek i svg, kfretme. i, * Bir kimsenin namus, onur ve ki ine yap her trl sald. ili lan r * Onur kc u basmakalkaba szler sylemek, kfretmek. r, o p * Svlmek i i.

svmek svlme

svlmek * Svmek i konu olmak. ine svnt * Hafif svme yollu, kaba ve yakkssz. z

svp saymak * aral z kfrler s ks ralamak, uzun uzad sverek yermek. ya sv sv me * Sv i mek i. sv mek * Birbirine svmek. sv trme * Sv trmek iveya durumu. i sv trmek * Birbirine svdrmek. sylem * Syleyisylenitelffuz. , , * fade, kal m kli mi pla ele sz. , syleme * Sylemek i i. sylemedi b ini rakmamak * bir kimse veya bir konu ile ilgili olarak iyice d nmeden, geli igzel konu mak. sylemek * D nd veya bildi szle anlatmak. n ini * Bir d nceyi ileri srmek, ortaya atmak. * Bir yap n eyin lmas szle istemek. * Trk, vb. okumak. ark * Yazmak, dzmek. * Haber vermek. * nceden bildirmek, tahmin etmek. * Herhangi bir bildirmek, anlatmak, demek istemek, hat eyi rlatmak. * Svmek iveya biimi. i

sylemesi ay p * utan bir durumun a lacak klanmas ras kullan s nda l r. sylemseme * Sylemsemek i i. sylemsemek * Syleni zellita i sylemeye zen gstermek. mak;

sylence

* Efsane.

sylenilme * Sylenilmek i i. sylenilmek * Sylenmek. * Herhangi biri sylenmek. syleni * Syleyisylem, telffuz. , sylenme * Sylenmek i i. sylenmek * Sylemek iyap i lmak. * k mak, azarlamak, ele tirmek, s zlanmak. sylenti syle i * A a dola kesinlik kazanmayan haber, rivayet. zdan za an, * Arkada dosta kar kl a, konu hasb sohbet. l ma, hl, * Bir bilim veya sanat konusunu, konu and biimde inceleyerek anlatan edebiyat tr, sohbet. may ran * Syle i mek i.

syle me

syle mek * Kar kl konu l mak, hasb etmek, sohbet etmek. hl * Bir i nas lmas in l yap gerektikonusunda konu mzakere etmek. i mak, syletme * Syletmek i i.

syletmek * Sylemesine yol amak. * Sylemek zorunda b rakmak, itiraf ettirmek. sylev hitabe. sylevci * Co ve gzel konu hitabede bulunan kimse. kulu an, syleyeceolmak i * herhangi bir konuda kendisinin de diyecekleri bulunmak. syleyi sz * Bir kelimenin ses, hece, ton ve vurgu bak ndan sylenme biimi, sylenisylem, telffuz. m , * Bir d nceyi eksiksiz olarak anlatan kelime dizisi, lk , kelm, kavil. rd * Bir veya birka heceden olu ve anlam ses birli kelime, szck. an olan i, * Bir konuyu yazolarak a l klamaya yarayan kelime dizisi. * Kesinlik kazanmayan haber, sylenti. * Bir iyapaca kesin olarak vadetme. i n * Mzik paralarn yazmetni, gfte. n l * Bir toplulu d a nceler, duygular a lamak amac sylenen, uzunca, co ve gzel sz, nutuk, yla kulu

sz (veya lf) alt kalmamak nda * bir kimsenin kendisine dokunan szne gereken cevab vermek. sz (veya lf) aram zda * sylenen szn gizli kalmas gerekti anlat ini r. sz (veya lf) d memek * ba nkonu ndan kendisine s gelmemek. kalarn mas ra * ba kalar dururken kendisinin sz sylemesine gereklik bulunmamak. sz (veya lf) i itmek * azarlanmak, birisi kendisine dar lmak. sz amak * bir konu zerine konu maya ba lamak, lf amak. sz almak * konu iin toplant kan izin almak, konu mak ba ndan maya ba lamak. * birinin bir iyapaca kesin olarak bildirmesini sa i n lamak. * erkek taraf ullar evlendirmek zere kn ailesinden olumlu cevap almak. o yla z sz anlayan beri gelsin * "hibiriniz lf anlam yorsunuz" anlam kullan nda l r. sz aras nda * konu s nda. ma ras sz atmak * birine dokunacak bir sz ortal sylermi sylemek, szle tak a gibi lmak, lf atmak. * birine szle sark letmek. nt k sz aya d a mek * bir sorun, kar malar gerekmeyen veya yetkisiz ve sorumsuz kimselerin gr bildirdikleri duruma gelmek. sz ba * n sz. sz bir, Allah bir * verilen szden hi dnlmeyece anlat ini r. sz birli i * Anla ayn ma, gr olma. te sz birlietmek i * ayneyleri sylemeyi veya yapmay kararlarmak, a birlietmek. t z i sz bl * Anlat n paras m . sz blkleri * Kelimelerin isim, s fiil, zamir, edat, ba zarf, nlem diye adlandlan trleri. fat, la, r sz cambaz * Sz sylemesini iyi bilen, a lf yapan kimse. z sz cambazl * Sz iyi kullanma becerisi. sz kmak * ortal bir sylenti dola kta mak.

sz da arc * Bir dilde kullan veya bir kimsenin bildi kulland szlerin btn, sz varl, vokabler, kelime lan i, hazinesi. sz dala * Kar kl syleme, szle sald sz l rma. sz dinlemek (veya sz tutmak) * sylenen bir sz, verilen bir benimsemek, davran n d lar bunlara uydurmak. sz dizimi * Bir cmleyi olu turan kelime trlerinin aras ndaki ili inceleyen dil bilgisi kolu, cmle bilgisi, nahiv, kileri sentaks. sz dizimsel * Sz dizimi ile ilgili olan, sentaktik. sz dellosu * kiaras szle yap tart sz yar. ki i nda lan ma, sz d rmek * konu may bir konuya getirmek. belli sz ebesi sz ehli * Konu istekle, zevkle dinlenen kimse. mas sz etmek * o zerinde konu ey mak. sz etmek * o dedikodusunu yapmak. eyin sz geirmek * syledi istedi yapt ini, ini, rmak. sz gelimi * Mesel, rne sz geli in, i. sz geli i * Bir d nceyi a klamak iin rnek gsterilece o rne giri inde e olarak sylenir. sz gelmek * (bir davranndan dolayele ) tiriye konu olmak, yerilmek. sz getirmek * birinin ele tirilmesine sebep olmak, bir kimseye sz gelmesine yol amak. * bir kimseye sz gelmesine yol amak. sz gsterisi * Toplumun ilgisini eken, e konularele al karklaka ve tak itli n nd, l lmalarla sslenen program, ene yar rma, tolk t ov. sz gtrmek * do u ve gereklitart rulu i abilir olmak. sz gtrmez * do u ve gereklitartlamayacak kadar aolan, tersi savunulamayan. rulu i k sz gm skt alt r se nd * Bkz. lf ebesi.

* susmak bazen konu maktan daha iyi sonu verir. sz kald rmamak * onuruna dokunan sze dayanamaykar k verir yaradta olmak. p l l sz karkl * Bir kelimenin yerine bir ba n kas kullanma biiminde grlen konu bozuklu kelime karkl, ma u, parafazi. sz kesimi * Genlerin evlenmeleri iin n anla yap , szlenme. ma lmas sz kesmek * genellikle evlenmek iin anla kesin karar vermek. p sz konusu * Sz edilen, zerinde konu ulan ey. sz konusu olmak (veya sz konusu etmek) * konu ulmak, konu mak; sz edilmek, sz etmek. sz meydan * Serbeste konu ulacak yer. sz misali * Szn geli i. sz olmak * dedikodu yap veya bir i kar lmak ho lanmamak. sz r veti * Bir sa kar lamak iin bir kimseyi vme. sz sahibi * Bir konuda bilgisi veya yetkisi olan kimse. sz sahibi olmak * bir konuda konu yetkisi olmak. ma sz s ras * bir toplulukta konu yapma zaman ma . sz sz amak * bir konudan konu urken hemen arkas trl konulara gemek. ndan sz temsili * Szn geli rne mesel. i, in, sz tutmak * sz dinlemek. sz ustas * Sz sylemesini bilen veya a na sz yak kimse. z an sz varl * Bir dildeki szlerin btn, sz hazinesi, sz da vokabler, kelime hazinesi. arc, sz vermek * bir iyapaca kesinlikle bildirmek. i n sz yar * Sz dellosu.

sz yazar * Mzik paralarn metnini yazan kimse, gfteci. n sz yitimi * Ses karma yetenekaybolmad hlde istenilen sz bulup syleyememe hastal, afazi. i sz yok! * hakk hibir sylenilemez. nda ey

sz zinciri * Dil birimlerinin birbirini izlemesinden do ve ardkl dayanan dzen. an a szc kimse. * Bir kurul, bir topluluk veya kiad sz syleme, onun d ve davran n i na nce lar savunma yetkisi olan

* Bir komisyonun verdikararlargerekesini kaleme algenel kurul kar nda savunmakla i n p s grevlendirilen ye, raportr. szck * Kelime.

szck hazinesi * \343 sz varl. szck tr * \343 kelime tr. szck vurgusu * Kelime vurgusu. szclk szde * Soru anlam ta mayan cmlelerde anlat d lan ncenin gerekte var olmay yle san gsterir, p ldn szm ona, sanki, gya. * Gerekte yle olmayyle geinen veya bilinen. p szde kalmak * (yap lacabildirilmi ikonu gerekle bir ) ulup memek. szde zne * Edilgen fiilin zne grevini yklenmi nesnesi: Kap ld a cmlesindeki kap szde znedir. sze at lmak * bir konu konu ulurken birden araya girip konu maya ba lamak. sze ba lamak * konu maya ba lamak, bir konuya girmek. sze kar mak * ba kalar konu urken araya girip konu mak. sze son vermek * konu may bitirmek. sze yatmak * sz dinlemek. szel * Szle ilgili, sze dayanan. * Bir kurul, bir topluluk veya kiad konu grevi, raportrlk. i na ma

* Sosyal konular kapsayan s nav. szel renme * D ncelerin ileti ve a imi klanmas gerekli anlama ve anlatma becerilerini elde etme i iin i. szlendirici * Bir filmin szlendirilmesinde al kimse, dubljc an . szlendiricilik * Szlendirici olma durumu ve szlendiricinin idubljc i, l k. szlendirme * Bir filmin grntleriyle e zamanl olarak szl duruma getirilmesi, dublj. * Yabanc filmin dilini ba bir dile evirme. bir ka szlendirmek * Bir filmi grntleriyle e zamanl olarak szl duruma getirmek. * Yabanc filmin dilini ba bir dile evirmek. bir ka szlenme * Szlenmek iveya durumu. i szlenmek * (evlenecek genler) Anla kesin karar vermek. arak szle me * Szle i mek i. * Hukuk sonu do urmak amac iki veya daha ok ki veya kurulu karkl birbirine uygun yla inin un ve l irade beyanlar gerekle i ba akit, mukavele, kontrat. yla en lem, t, * Bu i gsteren belge, mukavelename. lemi szle tutana me * Szle me artlar ieren belge. n szle yapmak me * bir szle yazolarak belirlemek, mukavele yapmak, kontrat yapmak. meyi l szle mek * Herhangi bir i konusunda birbirine kar kl vermek. sz l * Belli bir yerde, belli bir saatte bulu may kararlarmak. t szle meli * Szle meye dayanan, szle yap me lmolan, mukaveleli, kontratl . * Szle yap me larak. szle mesiz * Szle meye dayanmayan, szle yap me lmamolan, mukavelesiz, kontrats z. * Szle yap me lmayarak, szle olmaksn. me z szl * Szle, konu biiminde yap yaz kar . ma lan, l ifah , t * Herhangi bir konu ile ilgili olarak biri ile szle bulunan. mesi * Evlenmek iin birbirine sz vermi olan (kimselerden her biri).

szl film * Oyuncular yalndavran n il, konu n z lar de malar da veren (film). n szl soru * Byk Millet Meclisinde szl olarak cevaplandlmas r istenen soru. szlk

* Bir dilin btn veya belli bir a kullan da lmkelime ve deyimlerini alfabe s na gre alarak tan n ras mlar yapan, a klayan veya ba dillerdeki karklar veren eser, lgat. ka n l szlk bilgisi * Szlk bilimine ili bilgiler. kin szlk bilimci * Szlk bilimi uzman , leksikograf. szlk bilimi * Szlk yazma ve haz rlama i leksikografi. i, szlk birimi * Szlkte madde baolarak yer alacak anlaml varl. sz szlke szlk * Szlk yazar . szlklk * Szlk yazma veya haz rlama i szlk yazarl. i, szsz * Konu madan yap lan. * Herhangi bir bilim daln sz varln n ieren szlk.

szsz oyun * Bkz. pantomim. sz (veya lf z gevelemek ) a nda * sylemek iste syleyememek. ini sz a lmak * bir veya bir konu zerinde konu ey ulmaya ba lanmak. sz a na t z kamak * bir kimsenin konu na f vermeden kendisi konu mas rsat maya ba lamak. sz a nda b z rakmak (veya sz a ndan almak) z * (birinin) sylemekte oldu bitirtmemek. u eyi sz a nda kalmak z * konu n mas bitirememek. sz ba lamak * konu may sonuca vard bir rmak. sz evirmek * konu n sak bir biim ald anlay ba bir konuya ynelmek, lf konuyu de tirmek. man ncal nca ka veya i sz da tmak * konu urken birok konuya de inerek anlatmak istekonudan uzakla i mak. sz edilmek * nemli say lmak. sz gemek * kendisini kabul ettirmi olmak, hat say r lmak. * ad lmak, bahsedilmek. an sz kesmek

* konu n mas bitirmeden susmak. * ba nkonu n kasn mas nlemek. sz m olur? * zerinde konu kadar nemi yok. acak sz sohbeti yerinde * gzel, oyalay, k c rmadan konu an. sz tartmak * ll konu mak. sz uzatmak * gere inden ok konu mak. szm ona * Sanki, ylesine, gya. szm yabana (veya szm meclisten d ) ar * konu aras irkin bir sz kullanmak gerekti o szden orada bulunanlaral ma nda inde n nmamas n belirtmek iin sylenir. szn ard a bo kmak * sz olumlu sonuca ula mamak. szn k sas * Sonu olarak, zet olarak, k saca. sznde durmak * verdisz yerine getirmek, verdiszden dnmemek, verdisz tutmak. i i i sznden kmamak * birinin isteklerine, tlerine, szlerine uyarak davranmak. szne gelmek * sonunda birinin syledi kabul etmek. ini szne sahip * Syledi yerine getiren, szn tutan. ini szn (veya sznz) balla kestim (veya kesiyorum) * kar ndakinin konu n s mas kesip arada hat rlatmak istenildi inde, izin dilemek iin sylenir. szn bilmez * bir sz, nereye varaca d n nmeden syleyen, patavats z. szn esirgememek (veya sak nmamak) * d nd kar ndakini k n, s racak bir sz olsa bile sylemekten ekinmemek. szn geri almak * stne ald bir i vazgeti sylemek. ten ini * sylemi oldu bir szde haksoldu kabul ederek onun sylenmemi lmas istemek. u z unu say n szn kesmek * biri konu urken sze karp onun konu na f vermemek. mas rsat szn tutmak * dne uymak. szn tutmak * verdisz yerine getirmek. i

sznn eri olmak * verdisz ne olursa olsun yerine getiren bir ki i i olmak. spaghetti spazm * Kaslar zellikle diz kaslarn iradesiz kas . n, n lmas spektroskop * Tayfler. spektroskopi * Tayflm. speklsyon * Kurgu. * leride meydana gelebilecek fiyat dalgalanmalar yararlanarak kazan sa ndan lama. * Vurgun, vurgunculuk, ihtikr. spekltif * lerde do abilecek fiyat dalgalanmalar yararlanarak gelir sa ndan lama. * Kurgusal, d ntl. spekltr * Vurguncu. sperm sperma * Atm er suyu, bel, meni. k, * Bir ba bir gvdesi, hareket etmeye yarayan kuyru olan, yumurtadan ok kk erkek e hcresi. , u eylik sperma ana hcresi * Erkek e organ atm olu eylik nda klar turan ana hcre. spermas k zl * Sperma salgnyoklu sn u. spermatozoit * Er bezi borucuklarn retti atmn iinde bulunan erkek dl hcresi. n i, spesifik spesiyal * zel, belli bir zelliolan. i spesiyalist * Uzman. spesiyalite * zelliolan, de veya az bulunan. i erli spiker spikerlik * Spiker olma durumu. * Spikerin yapt i . * Radyo ve televizyonda programlar , haberleri sunan kimse. * Bir trn, bir olay karakteristik ynn veren. n * Bkz. sperma. * e soslu it talyan makarnas .

spiral

* Sarmal biiminde olan. * Dl yataiine konan, gebelinleyici sarmal biiminde ara. i * Sarmal biiminde uzun ve k k, baz titrek tylerle kapl vr lar , iplik biimindeki bakterilerin genel ad .

spiril

spiritalizm * Tinselcilik. sponsor * Bir i bir faaliyetin madd ve manev ynn stlenen kimse veya kurum. in, sponsorluk * Sponsorun yapt i . spontane * Kendili inden (olan). * An yap nda lan.

spontaneizm * Kendili indencilik. spor * Ki veya toplu oyunlar biiminde yap genellikle yar isel lan, maya yol aan, baz kurallara gre uygulanan beden hareketlerinin tm. * Kullan rahat, kolay olan. spor * ieksiz bitkilerde reme organ . * Bir hcreli hayvanlar ok zelle olan reme hcresi. n mi

spor kesesi * ieksiz bitkilerde, iinde sporlar bulundu kk kese. n u spor loto * e say veya futbol malar itli lar ndaki beraberlikleri nceden kestirip para dl kazanmak temeline dayanan bir oyun. spor toto sporcu * Sporla u an (kimse). ra sporculuk * Sporla u ma, spor yapma. ra sporlanma * Spor olu turma veya (bakterilerde) spora dn me. sporlanmak * Spor olu turmak veya (bakterilerde) spora dn mek. sporlular * Bir hcrelilerin, omurgal omurgashayvanlarda asalak olarak ya ve z ayan, ok az hareket edebilen, sporla reyen bir alt tak . m sporsever * Her trl spora karilgi duyan (kimse). sportif * Futbol malarn sonular nceden kestirip para dl kazanmak temeline dayanan bir oyun. n n

* Sporla ilgili. sportmen * Sporcu. * Vcudu iyi geli . mi spot * Herhangi bir aynal ile ekran zerinde olu alet turulan grnt. * Dar bir alana ok gl k yneltebilen stdyo lmbas . * Bir mal miktarda toptanc veresiye ald sonra piyasada de ok dan ktan erinden daha a pe olarak a ya in

satma. spot al m

* Fabrikalardan ve piyasalardan toptan ve vadeli senet kar mal satalma. lnda n

spot lmbas * Sahneyi ayd nlatmak iin yksek ve gr s bozmayacak yere konulan projektr. an spot ma aza * Fabrikalardan toptan ve vadeli mal satalarak bunlar n indirimli fiyatlarla pe olarak satan i in yeri. spot sat m * Fabrikalardan ve piyasalardan toptan ve vadeli mal satma. spotu * Bir mal miktarda toptanc veresiye ald sonra piyasada de ok dan ktan erinden daha a pe olarak a ya in satan kimse. sprey * Bir pskrtc yard yla ok ince damlac durumunda pskrtlen s demeti. m klar v * Pskrtme amac kullan ara. yla lan * Bkz. espritel. * Stronsiyum'un k saltmas .

spritel Sr

stabilizasyon * stikrar. stabilizatr * Dengeleyici. stabilize * Dz duruma getirilmi . * Sa lamlar tlm .

stabilize etmek * kararl duruma getirmek, sa bir lamlarmak. t stabilize yol * Kum, ak l veya mucur ve ba c lay olarak kil karm yap silindirle sr yol. yla lan, k lan t stadya * Bir noktantakeometreye olan uzakln n lmek iin, bu nokta zerine d do ey rultuda konan santimetrelere blnm mira. stadyum * Tak oyunlarn, atletizm kar malarn vb.nin yap m n la n labilmesi, seyircilerin trenleri veya oyunlar izleyebilmesi iin elverikurulu olan alan, stat. li lar

stafilokok * Mikroskopta zm salk na benzer kmeler durumunda grlen mikroplar. mlar stagflsyon * Durgunluk iinde enflasyon. staj dnem. stajyer stajyerlik * Stajyer olma durumu. stalgmit stalktit stand * Dikit. * Sark t. * Bkz. stant. * Herhangi bir meslek edinecek olan kimsenin geirdiuygulamal renme dnemi. i * Bir kimsenin, meslek bilgisini art iin bir kurumun bir veya birok blmnde al geirdi rmak arak i

* Staj yapan kimse.

standardizasyon * Standartla ma. standart * Belli bir tipe gre yap lmveya ayr lm . * Belirli llere, yasaya, kullan uygun olan. ma * rnek veya temel olarak al nabilen, tek biim. * Bir i letmede, bir rn, bir al yntemini, retilecek miktar btenin para miktar vb. yi ma , bir n belirlemek iin konulmu kural. standart dil * Bir lkede yaz ve konu a dil, yaz lan ulan da dili. standartla ma * Standartla iveya durumu. mak i standartla mak * Standart duruma gelmek. standartlarma t * Standartlarmak i t i. * Nitelikte belirli dzeyi, kaliteyi, pazarlamada kolayl ve de birli sa er ini lamak amac her tr rnden yla, benzer nitelikte bulunan rma. ay standartlarmak t * Standart duruma getirmek. stand-bay * (kredi i lemlerinde) her an sarf edebilecek (kredi) anlam kullan nda l r. stand-by stant * Bkz. stand-bay. * At yar nda seyirci tribn. lar * Bir sergide veya fuarda mallarsergilendiyer, sergilik. n i

star starking start

* Sinema, tiyatro veya mzikhol sanat, y z. s ld * Bir e elma. it * k .

start almak * yar lar ba i lama aretiyle yar ba lamak. a * plnlanan bir igiri e mek, ba lamak. start vermek * yar larda ba i lama aretini bayrak, tabanca vb ile belirtmek. start yeri * Ba yeri. lama

starta gemek * al maya ba lamak. * ko maya haz r duruma gelmek. starta girmek * at veya motorlu aralaryar nda yar larba izgisi arkas yerlerini almak. n lar n lama nda stat statik * Hareketi olmayan, belirli bir sre demeyen, duruk. i * Kuvvetlerin dengelenmesi ile ilgili. * Hareket etmeyen nesnelerin zerindeki kuvvet dengelerini konu olarak alan bilim dal . * Dalgal ml ak elektrik motor ve retelerinde hareket etmeyen blm, statr. * Geli ilerleme gstermeyen, duruk. me, statolit stator statosist stat * Bir topluluk veya bir toplum iinde bir kimsenin durumu veya kazand sayg k. nl * Kadro bak ndan ba oldu durum, pozisyon. m l u * Tzk. * Heykel. statko stearik CO2H). stearin * Yrrlkte bulunan antla malara gre olmas gereken veya sregelen durum. * Bitkisel ve zellikle hayvansal stearin durumunda bulunan stearik asit iin kullan (CH3-(CH2)16l r * Omurgal larda, denge ve ynelimle olan ilgileri bak ndan i ta na verilen ad. m itme lar * Duruk. * Statolitlerin iinde bulundu kesecik. u * Bkz. stadyum.

* Gliserinin stearik asit esterlerine verilen ad.

sten sten

* 9 mm ap nda, ngiliz yap, hafif, kullan kolay bir tr makineli tfek. s

* Sisteminde kuvvet ls birimi, bir tonluk bir ktleye bir saniyede bir metre hart veren kuvvete z e K ittir. saltmas sn. steno * Stenografi kelimesinin k lmbiimi. salt * Stenografi i aretleriyle herhangi bir metni konu hyla yazan kimse, stenograf. ma z * Steno.

stenograf

stenografi * Sylenen szleri sylendikadar abuk yazmaya elveri k ve yali i li, sa n aretlerden olu yaz an yntemi. stenotip step stepne ster * Yn durumundaki yakacak odun iin kullan 1 metre kpe e hacim ls birimi. lan, it steradyan * Bir krenin merkezini tepe olarak alan ve kre yzeyi zerinde, kenar krenin yar na e bir kare bu ap it kadar alan ay uzay a e uzay a ran, ya it, birimi (sr). stereo * Stereofoni ve stereofonik'in k lmbiimi. salt * Stenografi iin yap makinesi. lmyaz * Bozk r. * Ta tlarda janta takirilmi li vaziyette yedek olarak bulundurulan tekerlek.

stereofoni * Kaydedilen veya radyo ile yay mlanan sesleri, ses kaynaklarn mekndaki da m uygun olarak iletme n na l tekni stereo. i, stereofonik * Stereofoni ile ilgili olan. stereografi * Kat nesneleri bir dzlem zerinde gsterme sanat . stereografik * Stereografi ile ilgili. stereoskop * Stereoskopik iftlerin incelenmesinde kullan ve konuyu kabartma olarak gsteren optik let. lan stereoskopik * Stereoskopla ilgili olan. stereoskopik ift * Stereoskopla incelemek iin ayn grn farkl n, gr noktalar al foto ndan olu ndan nmiki raf an btn. stereotipi * Bas l matris k kullanarak formalar eleri ve metinleri o mc kta, d , kli altmaya yarayan yntem.

steril

* Verimsiz, kr. s * Her e mikroptan ar it nm .

sterilizasyon * Bir yaran bir maddenin, lboratuvar veya ameliyat alet ve aralarn ta ferment ve mikroplar n, n d yok etme. sterilize * Her trl mikroptan ar nm . * Bozulmas yol aabilecek mikroorganizmalardan ve fermentlerden sterilizasyon yntemiyle ar na nmolan (rn vb.). * Krlar s tlm . sterilize etmek * mikroplar ldrmek. n sterille me * Sterille i mek i veya durumu. sterille mek * Steril duruma getirilmek. sterlin sterol * Hayvanlarda, bitkilerde ve D vitamininde bulunan, daha ok karbon atomlar olu alkol niteli ndan an, inde organik bir madde. stetoskop * Kalbin, i organlarhareketlerini dinlemeye yarayan ara. n stey n stil * Arkas kapile bir veya iki koltu ve e konacak yeri araciine dahil edilmi nda s u ya n binek otomobili. * slp, biem, tarz. * ngiliz liras .

stil mobilya * Antika mobilyanzelliklerini k n smen yans ve teknolojik geli tan melerden yararlanarak retilen mobilya. stilist * Bir moda evinde yeni rnlerin olu umunu ve yarat n layan kimse. lmas sa * Giyim e alan uzmanla yas nda mmoda desinatr. stilistik * slp yntemlerini ve trlerini inceleyen edeb ararma ve dil bilimi dal t , anlat bilimi. m stilo stoac stoac l k * Dolma kalem. * Stoac yanl (kimse, gr l k s vb.).

* Akl egemenli do uygun ya n ini, aya amay , ruhun duyumsamazl ve dnya yurttalksn ama l olarak koyan K sl br Zenon'un kurdu Zenon derslerini stoa denilen direkli galeride verdiiin bu u reti. i retiye stoac ad l verilmi k tir. stok * Bir satyerinde sat haz a r bulundurulan mallar tm, istif. n

* Bir sanayi dal yararlan ham, i nda lan lenmi veya yar lenmi i maddelerin tm. * Bir ihtiyac kar layacak maddeden ok miktarda y istif. ma, * Sat lmam istif edilmi , mal. stok etmek * bir bir yere ok miktarda y eyi mak, biriktirmek, istif etmek. stoku * Stok yapan kimse, istifi.

stokuluk * Stoku olma durumu, istifilik. stoklama * Stoklamak i i veya durumu.

stoklamak * htiyacstnde bir mal miktarda y n a r mak. stop * Dur!. * Telgraf ve telefonla olan haberle melerde cmleleri birbirinden ay iin kullan rmak l r.

stop etmek * durmak, duruvermek, al olmak. maz stop lmbas * Otomobillerin arkas yerle na tirilen ve ayak frenine bas yanan lmba. l nca stop valf stopaj stor * S tesisatta suyu kesmeye yarayan contal hh vana. * (vergi iin) denilen paradan kanunun ngrd lde yap kesinti, kaynakta kesme. lan * A kuma den yap kanal iinde hareket ederek a kapanan perde. a, vb. lmbir l p

stor kapak * n esnek bir yzeye yan yana dizilmesiyle yap ve k larak a kapanan kapak. nce talar lan vr l p storlu stratej strateji * Storu bulunan. * Strateji uygulayan kimse veya uzman.

* nceden belirlenen bir amaca ula iin tutulan yol. mak * Bir ulusun veya uluslar toplulu unun, barve sava benimsenen politikalara en fazla destevermek ta i amac politik, ekonomik, psikolojik ve asker gleri bir arada kullanma bilimi ve sanat yla . stratejik * Stratejiye ili kin. * Asker bir gr sn nemini belirten, savado an rudan do ilgilendiren (her iin kullan ruya ey l r).

stratigrafi * Jeolojinin katmanlar inceleyen kolu. stratosfer * Kat yuvar .

stratus

* Katman bulut.

streptokok * S ortamda zincir biimde koloniler olu v turan, o zaman patojen olan bir mikrokok. u streptomisin * Verem basiline, arbon, difteri, veba, menenjit, zatrree gibi hastal sebep olan mikroplara kar klara kullan bir antibiyotik. lan stres * Ameliyat a yorgunluk, znt, travma, so heyecan vb. etkenlerin organizmada, i organlarda oku, r uk, ve metabolizmada olu turdu bozukluklar tm. u n streslenme * Streslenmek iveya durumu. i streslenmek * Stresli duruma girmek veya gelmek. stresli striknin striptiz * Genellikle gece kulplerinde, pavyonlarda gen bir kad oyuncunun mzik e inde dans edip soyunarak n li yapt gsteri. striptizci * Striptiz yapan (kad n). stronsiyum * Atom numaras atom a 87,63, do baz 38, rl ada maden filizlerinde bulunan, yo unlu 2,6 olan, u 771C de eriyen sar element. K bir saltmas Sr. strktr * Yap . * Stresi olan. * Kargabkenden lan etkili bir zehir. kar

strktralist * Yap . salc strktralizm * Yap l salc k. strktrel * Yap sal. stdyo * Sanat al malar dzenlenmi iin oda. * Foto nal oda, alan, foto i i. rafn t raf li * Sinema, televizyon ve radyo iin film ekilen, ses al ve yayyap yer. nan n lan * Bir odal daire.

su

* (kural d olarak, isim tamlamalar belirten durumunda iken suyun ve belirtilen durumunda iken suyu nda biimini al Hidrojenle oksijenden olu oda s s durumunda bulunan, renksiz, kokusuz, tatsmadde. r). an, caklnda v z * Bu sdan olu kitle, deniz, akarsu. v an * Meyve, sebze gibi eylerin slmas elde edilen s. k yla v * Baz kokulu yaprak veya iekler imbikten ekilerek elde edilen kokulu s. v * Yeme sulu blm. in

* Y kamak sz ile bir su y kamak, iki su y kamak biiminde kullan "kez" anlam gelir. larak na * Demir aralar te k rd sonra, suya daldlarak sa lan sertlik. ate zd ktan r lan * Yn, taraf, cihat, yan. su -su -su * \343 -s -si, -su / -s (II). / su (veya sz) gtrmez * ba bir yoruma elveriolmayan, kesin. ka li su (yz) grmemi * (yz, el) ok kirli. su akrebi su almak * suyu iine ekmek. * (gemi, sandal) iine, dibinden su girmek. * gemiye ime suyu doldurmak. * herhangi bir organdan tedavi maksad su bo yla altmak. * bozukluk, yozla ba ma lamak. su alt * Deniz, gl gibi sularyzeyinin alt kalan blm. n nda * Vcudu geni yass ve , durgun sularda ya zehirli bir akrep tr. ayan * \343 suta . * Bkz. -s -si, -su / -su (I). /

su alt arkeolojisi * Su alt gerekle nda tirilen arkeolojik ararmalar. t su alt fl * Suyun alt film ekmek iin gerekli veren cihaz. nda su alt foto l raf * Su alt foto ekme mesleveya i nda raf i i. su altleri i * Dalg k, baladaml inci, midye, snger avc deniz, gl ve akarsularda su alt al l k k, l gibi nda may gerektiren i ler. su ask lar * Tatl sularda ya bir alg familyas ayan . su ayg r * ift parmakl lardan, Afrika rmaklar boyunca ya ayan, ok iri yapve geni memeli hayvan, l a zl hipopotam (Hippopotamus). su ayggiller r * rnek tr su ayg olan memeli hayvanlar familyas r , hipopotamgiller. su bald ran * Maydanozgillerden, su klar ve batakl y nda klarda yeti zehirli, otsu bir bitki, su rezenesi (Cicuta virosa). en, su barda * Su imeye yarayan bardak. su bas nc

* Durgun bir su ktlesinin birim yzeyini etkileyen yer ekimi. su bask n * Sellerin veya eriyen kar sularn kat yla kabaran akarsularyataklar ta evreyi basmas n lmas n ndan arak , ta n, ta seylp. k ma, su basmak * (bir veya yer) sular alt kalmak, her yan ey nda suyla dolmak. su basman * Sa bir taban olu lam turmak iin temel ile birlikte belli bir yksekli ula noturdu blm. e myapn u su bidonu * Su ta maya ve depolamaya yarayan bidon. su bilimci * Su bilimi uzman , hidrolog. su bilimi * Sularmekanik, fizik, kimya ve biyoloji bak ndan zelliklerini inceleyen bilim, hidroloji. n m su biti * Bkz. Su piresi.

su bitkileri * Tek hcreli veya hcre topluluklar olan, suya uyum gsteren, Schizomycetes sf n ndan, suda ya bitki ayan ve hayvanlarllerinde saprofit ve su canl nda parazit olarak ya su bitkileri. n lar ayan su bombas * Su alt bombalar atmaya yarayan alet. n su borusu * Su veya su buhar bir yerden bir yere aktarmaya yarayan demir veya naylon boru. n su boyas * Su ile eriyebilen a boyas a . su bce i * Kkanatl n lardan, kk su birikintilerinde ya ayan, 18 mm uzunlu unda kahverengi bir bcek, hidrofil (Hydrophilus caraboides). su blm izgisi * Kom iki akarsuyun beslenme teknelerini ay izgi. u ran su bre i * Fna koymadan nce yufkalar r suda ha lanan, katlar na peynir, k konarak haz aras yma rlanan bir tr brek. su cenderesi * Lokomotiflerin su haznelerine veya tenderlerine su vermeye yarayan ara. su arpmak * (yzn) su ile y kamak. su ekmek * iine su almak. * alak bir yerden tulumba vb. ile su karmak. su kr * Kuyudan su karmaya yarayan kr k. su ullu u

* Bataklullu k u. su damar * Su kaya n kollar n . su de irmeni * Su gc ile al de an irmen. su deposu * Su depo etmeye yarayan merkez. su dolab * Kuyudan su karmaya yarayan ark; kkleri el, bykleri at vb. yard yla al r m l t r. su dkmek * kk abdest bozmak. su dknmek * y kanmak. su dzeyi su etmek * Su yksekli durumu. inin * bir geminin iine herhangi bir yerinden su girmek veya su s zmak.

su geirmez * Birle iminden tr su geirmeyen, suyu ekmeyen (kuma , toprak vb.). su gelmek * do umdan nce amniyos suyu dl yolundan akmak. su gibi (olmak) * ok (olmak). slak su gibi akmak * zaman h gemek. zla * (para, yiyecek vb.) bol bol gelmek. su gibi aziz ol! * su getirenlere iyi dilek olarak sylenir. su gibi bilmek (veya okumak) * yanl z bilmek veya okumak. s su gibi ezberlemek * yanl z okuyabilecek kadar ezberlemek. s su gibi gitmek * bol bol harcanmak. su gibi terlemek * ok terlemek. su gsterdi * su etmek. su gtrr yeri olmamak * ba trl yorumlanacak bir yn bulunmamak. ka su hatt * Bkz. su kesimi.

su ts sc * Su tmaya yarayan alet. s su iinde * (fiyat iin) en az ndan, kolayl kla.

su iinde kalmak * ok terlemek, su gibi slanmak. su iktiza etmek * gusl gerekmek. su kaba * Kabakgillerden, alt blm kin, birok yerlerde kurutulup su kab i olarak kullan bir tr asma kaba lan (Lagenaria vulgaris). su kab * Su koymaya yarayan kap.

su ka rmak * su s rmak. zd * ba r atmak, can s kmak. su kam * Su kam gillerden, suda ve batakl klarda yeti yapraklar en, alma dive erkek iekleri ayr aklar i k, ba durumunda toplanmkk bir bitki (Typha). su kamgiller * Bir eneklilerden, su kam, su vb.trleri iine alan bir familya. eridi su kapmak * (yaralar iin) azmak. su karanfili * Ormanlarda, akarsu ve gl kenarlar yeti 20-50 cm ykseklikte, sar nda en, iekli, ok yk ve otsu bir ll bitki (Geum urbanum). su kat lmam * kendine zg olan durumu koruyan, ba bir etkiyle dememibozulmamolan. ka i , su kaya * Su zerinde yap kaysporu. lan k su kayb * Vcutta e sebeplerle kaybolan su. itli su keleri * Kurba agillerden, durgun sularda ve karada ya bir tr kk hayvan (Lophius). ayan

su kemeri * zerinde su yolu bulunan kemerli kpr. su kesesi su kesimi * Su bitkilerinde ii hava ile dolu blm, kinlik. i * Geminin su stnde ve su alt kalan blmlerinin kesi i yer. nda ti

su kesmek (veya su kesilmek) * sulanmak.

su keteni

* Birle ikgillerden, sulak yerlerde yeti boyu 1,5 m kadar olabilen, bir tr pembe iekli bitki, yaban en, keteni (Eupatorium cannabinum). su kireci * Suyun iinde abucak kat an bir tr kire. la

su korkusu * Sudan korkma, hidrofobi. su koyuvermek * sebze ve et pi erken suyunu sal vermek. * sznde durmamak, ctmak. v su k sz by n, n * byklerin say , kklerin korunmas lmas gerekti anlat ini r. su kre * Bkz. Su yuvar .

su mantarlar * Klorofilleri olmadndan su iindeki bozulmu organik madde zerinde saprofit veya su canl zerinde lar parazit olarak ya su bitkileri. ayan su mercime i * Su mercime igillerden, mercime benzeyen yapraklar e sular yzn kaplayan bir su bitkisi (Lemna). n su mercime igiller * Bir eneklilerden, rnek bitkisi su mercimeolan, kk bir bitki familyas i . su mermeri * Kaymak ta albatr. , su muhallebisi * Ni st ve su karmn nce pi asta, n irilmesi, buzdolab kat mas sonra ceviz bykl nda la ndan nde kesilip ve gl suyu iinde zerine f k serpilerek sunulan bir tatl eker st tr. su nanesi * 20 ile 90 cm ykseklikte, k z rak renkli, az veya ok tyl, yapraklar rmmt sapl kuvvetli kokulu, ok ve yk ve otsu bir bitki (Mentha aquatica). ll su rmce i * Su alt kendi rd ipekten kese iinde ya rmcek (Argyroneta aquatica). nda ayan su rmce igiller * Su rmceile yaktrleri kapsayan, suda e bceklerin stnde veya yumu i n itli akalar n solungalar asalak olarak ya bcekler familyas nda ayan . su perisi su piresi * iekleri tek e gvdesi iki e olan su bitkisi. eyli, eyli * Kabuklulardan, durgun sularda ya bir hayvan, su biti (Daphnia pulex). ayan

su rezenesi * Su bald . ran su saati * Bkz. su sayac .

su samuru * Sansargillerden, tyleri koyu kahverengi, iyi yzen, krk be enilen, kk bir tr hayvan, lutr (Lutra).

su sar msa * Bkz. Kurtluca. su sarn c * Su biriktirmeye yarayan yer alt deposu. su su sayac * inden geen suyun miktar len ara, su saati. n su serpilmek * ferahlamak. su seviyesi * Su dzeyi. su sr * Manda. su sine i * Kkanatl n lardan, durgun sular zerinde ya ayan, parlak ye ilimsi siyah renkli bir bcek (Hydrophilus).

su tabakas * Su ile kaplanmyzey. su tankeri * Su ta maya yarayan tanker. su ta n k * Bkz. sel. su tavu u * Su tavu ugillerden, gri, kl karm z tonda, benekli veya izgili tyleri olan bir ku (Fulica atra). su tavu ugiller * Bataklve su klar ya k y nda ayan, gagalar yandan bas kanat ve kuyruklar sa olan, su tavu su yelvesi k, k u, trlerini iine alan bir familya. su tedavisi * Bkz. hidroterapi. su terazisi * Bas ok olan suyun, bas n nc nc azaltarak, knklerin patlamas nleyen, belli aral n klarla yap depo lm , grevindeki kule. * e yzeyleri istenilen konuma getirmek iin kullan l aleti. itli lan su teresi * Turpgillerden, su kenarlar yeti tereye benzeyen, ok yk ve otsu bir bitki (Nasturium officinale). nda en, ll su testisi * Su koymaya yarayan topraktan yap kab lmsu .

su testisi su yolunda k r r l * bir ki i ama edindii kazaya u i te rar. su topu * Topu kartak n kalesine sokmak temeline dayanan, yedi yzcden olu iki tak aras havuzda m an m nda yap spor tr. lan su tulumbas * Kuyudan su karmaya yarayan ve elle al tulumba. an

su trbini * Su gcnden yararlanmay layan nemli bir makine sistemi. sa su uyur, d uyumaz man * d mana karher zaman uyandavranmak gerekir. k su rnleri * Denizlerde ve i sularda bulunan bitkiler ve hayvanlar ile bunlaryumurtalar n . su vermek * bitkileri sulamak. * hayvanlara su iirmek. * insanlara imek iin su getirmek. * eli sertlik, dayan lve esnekli art iin k nken suya bat in kl k ini rmak zg rmak. su yapmak * (gemi, sandal) iine, dibinden su girmek, su almak. su yata * Su kayna . su yelvesi * Su tavu ugillerden, s yekahve rengi, karn beyaz izgili bir ku rt il kara (Rallus aquaticus). su y lan * Su y gillerden, uzunlu 50 cm olan, su kenarlar ve ba lan u nda larda ya bir srngen (Natrix natrix). ayan su y giller lan * rnek hayvan y olan srngenler sfn bir familyas su lan nn . su y lanlar * Srngenler sfn baz nn zehirli ve zehirsiz y lanlar kapsayan geni blm. bir su yolcu su yolu * stanbul'un su yollarn ve bunlara ili kurulu n bak onar ve i n kin lar m, m letmesiyle u an kimse. ra * Knk veya demir boru ile yap lmoluk, ark. * Baz n dokusunda bulunan ve ancak tutulunca grlen izgi, resim veya yaz k tlar a , filigran. * K zerine konulan noktalararalar izgilerle birle t n n tirerek oynanan bir ocuk oyunu.

su yoncas * Tac beyaz salk iekli ok yk su bitkisi. m ll su yosunlar * Denizlerde, tatl durgun sularda, daha ok su yzeyinde ya ve ayan, yaprak veya tel biiminde tall bitkiler alt ubesi, algler. niye, su yosunu * Su yosunlar ndan, klorofilli bitki, alg. su yuvar * Denizlerin yeryznde olu turdu yuvar, su kre, hidrosfer. u su yrmek * ilkbahara do a ru alar tomurcuklanmaya ba lamak. su yzne kmak * (bir sre rtl kalmbir i veya sorun) ayd nlanmak, belli olmak. sual * Soru.

sual amak * (st bir mevki) sorumlu say birine soru sormak. lan sual etmek * sormak. suare * Ak yeme am inden sonra yap e lan lence, toplant . * Gece yap sinema, tiyatro gsterisi, matine kar . lan t

suba

* ehirlerin gvenlik i lerine bakan grevlilerin ba . * Acemi ocaklar kk a nda amal subay. * Osmanl kap svarileri aras larda kulu ndan, sava zaman gvenlik i lerine bakmak, barzaman vergi da toplamak i iin ayr kimse. leri lan * Rumeli'de iftlik kahyas . subay * Silhl kuvvetler iinde aste menden mare (deniz kuvvetlerinde byk amirale) kadar rtbelere ale ykselebilen, zel kanunlara ba asker. l subayl k * Subay grevi veya rtbesi. n subra subret subye sucu * Su satan veya evlere su ta kimse, saka. yan sucu unu karmak * yormak. * ok dvmek. sucuk * irilip kurutulmu iine baharl k i ba rsak et ymas doldurularak yap bir tr yiyecek. lan * Ceviz, badem ii gibi eyler, bir ipli dizildikten sonra ni ile koyular e asta tlmkaynar zm na ras batlarak yap tatl r lan yiyecek. sucuk gibi olmak (veya slanmak) * ba a tan a slanmak. sucuku * Sucuk yapan veya satan kimse. * Koltukluk. * Komedilerde hafif me gen kadveya i hizmeti rollerine kadoyuncu. rep n veli kan n * Aya alt geen, tozlu veya pantolon paalar ba ndan n a na lanan deriden veya kuma tan erit.

sucukuluk * Sucuk yapma ve satma i i. sucukla ma * Sucukla iveya durumu. mak i sucukla mak * Ter ve kirle sucuk rengini ve grnmn almak. sucul

* Suyu seven, suya d kn. * Suyu eken, hidrofil. suculuk su * Trelere, ahlk kurallar ayk davran na r . * Yasalara aykdavran crm. r , su aleti * Suun i lendialet veya suun i i lenmesinde sz konusu olan alet. su duyurusu * lenen suu resm makamlara bildirme, duyurma. su duyurusunda bulunmak * ilgiliye, ilgili makama suu bildirmek. su i lemek * yasaya, treye aykbir davran veya harekette bulunmak. r ta su olmak * su say lmak. su ykleme * Birine su atma. suie i sulama sulamak * Su yklemek, itham etmek. sulandlma r * Sulandlmak iveya durumu. r i sulandlmak r * Su yklendirilmek, itham ettirilmek. suland rma * Suland i rmak i. suland rmak * Sulu oldu karar vermek, sulu oldu ileri srmek. una unu sulanma * Sulanmak i i. * Genellikle ocuklarda grlen dkntl, bula , salghastal c n k. * Sulamak i itham. i, * Evlere su ta veya satma i sakal ma i, k.

sulanmak * Sulamak i konu olmak, itham edilmek. ine sulay sulu * Su i , suu olan (kimse), kabahatli, mcrim. lemi sulu olmak * Sulamak iveya biimi. i

* sulu say lmak. sulu say lmak * sulu oldu kabul edilmek. u sululuk * Sulu olma durumu.

sululuk duygusu * Ki ahlk veya din kurallar nedi sezmesi sonucu bilinli veya bilinsiz olarak kap ve inin i ini ld kendisiyle ilgili de yarg n er lar sarsan duygu. susuz * Suu olmayan, su i lememi olan, masum.

susuzluk * Su i lememi olma durumu. suunu balamak (veya birinin suundan gemek) * bir kimseye i i suun cezas vermemek. ledi n sust * Suu i lerken, crmme hut.

sust mahkemesi * Failin su st yakaland durumlarda duru n grld mahkeme, me crmler mahkemesi. masn hut sust yakalama * Su i leyenin suu i i s veya hareketinden ok az nce yakalanmas ledi rada . suda pi mi * kaynat veya ha larak lanarak pi irilmi . sudak sudan * Levrekgillerden, tatl sularda ya ayan, eti beyaz ve lezzetli bir bal(Lucioperca fluviatilis). k * nemsiz, sama, ba savma. tan

sudan cevap * ba savma, inandc tan r olmaktan uzak cevap. sudan dnmek kmbal a * herhangi bir sebeple ne yapaca bilememek, ok n a rmak. sudan geirmek * (ama iin) stnkr y rlar kamak. * (sabunlu ama ) durulamak. r Sudan tavu u * Be tavu unun bir tr. sudan ucuz * ok ucuz, bedava. Sudanl sufle tr tatl . * Sahnedeki oyunculara, izleyicilere duyurmadan unutulmu sz veya cmleyi hat bir rlatma. * Un, eker, yumurta gibi maddelerin muhallebi k na gelinceye kadar lpi vam rp p irilmesiyle yap bir lan * Sudan halk veya bu halk soyundan olan (kimse). ndan n

sufle etmek * oyunculara, izleyicilere duyurmadan syleyecekleri sz veya cmleyi fldamak. s * birine unuttu bir sz veya cmleyi kimseye duyurmadan hat u rlatmak. suflle mek * A durum almak, a mak. abir a la * K zla l ks mak, pis k duruma gelmek. l kl suflr suflrlk suibri i * Oyunculara, rollerinde unuttuklar szleri izleyicilere duyurmadan syleyip hat rlatan kimse. * Suflrn grevi.

* Suibri igillerden, yapraklar alma saplar k, uzun ve slks, yaprak ayas ibrik biiminde geli olan, mi s lkelerde yeti t cak en, rman bir bitki (Nepenthes destillatoria). c suibri igiller * eneklilerden, otuz kadar bitki trn iine alan ve rnek bitkisi suibriolan bir bitki familyas ki i . suiistimal * (grevini, yetkisini vb.yi) Ktye kullanma, yolsuzluk. suiistimal etmek * Bkz. ktye kullanmak. suikast * Gizlice cana k ve ktlk etmeye kalk yma ma. * Bir devlet by veya nemli bir ki pln kurarak ldrme. n iyi * Suikast yapan (kimse).

suikasti

suikastta parmaolmak * dzenlenen suikast olay rol oynamak. nda suiniyet * Kt niyet. suizan sukut * Kt san, ku ku. * D me.

sukut etmek * d mek. sukutuhayal * D r hayal kkl. kkl, r -sul sulak * Bkz. -s -sil, -sul / -sl. l/ * Suyu olan, suyu bol. * Ku iin su konulan kk kap. lar * Sulak olma durumu.

sulakl k

sulama

* Sulamak i i. * Arklar veya savaklar yard ile su ak herhangi bir toprak blgesini kurakl kurtarma. m tarak ktan * (toprak, bitki vb. iin) Su vermek. * Hayvana su vermek, suvarmak. * (para iin) demek, vermek, harcamak.

sulamak

sulandc r * Suland rmay layan (madde). sa suland rma * Suland i rmak i. suland rmak * Sulu duruma gelmesini sa lamak. * Su veya ba bir s katkar rarak yo ka v p t unlu azaltmak. unu sulanma * Sulanmak i i. * Baz nesnelerin, havannemini so n urarak znme zelli i.

sulanmak * Sulu duruma gelmek. * Suyu o p yo al unlu azalma. u * Sulamak i lmak. i yap * (gz iin) Ya armak. * mrendi a vurmak. ini a * Birine karduyulan cinsel istekendisine sezdirmek, ye i illenmek. sular kararmak * ak olmaya ba am lamak. sular nda sulatma * Sulatmak i i. sulatmak * Sulamak i yapt ini rmak. * Yasaat gibi kelimelerle birlikte yakla bir zaman bildirir. , k

sulbnden gelmek * bir kimsenin z evld olmak. sulfata sulh * Bar . sulh olmak * uzla mak. sulhu * Baryanl olan, bar , bar s sever, bar l. * Kinin sulfat ve genel olarak kinin tuzlar verilen ad. na na

sulhperver * Baryanl olan, bar , bar s sever, bar l.

sulhsever sulp

* Bar sever. * Bel kemi omurga. i, * Dl, nesil, zrriyet. * Kat . * Yetke, otorite. * Mslman, zellikle Snn hkmdarlar kulland unvan, padi n klar ah. * Padi ahlarerkek ve kocuklar anne ve e n z ile lerine verilen unvan. * Baz Bekta azizlerine verilen ad.

sulta sultan

Sultan Ahmet'te dilenip Ayasofya'da sadaka vermek * kendi yoksullu bakmadan ba na yard etmeye kalk una kalar m mak. sultan bre i * Yufka aralar hafife pi na irilmi baet, so ve dil peyniri kat fnda haz ku an larak r rlanan bir brek. sultan efendi * Osmanl padi n kkarde ile k na verilen unvan. larda ah z leri zlar sultan kethdas * Padi ahlarve n ehzadelerin evlendirilen k ndairelerindeki i bakan grevli. zlarn lere sultan * Sultanlara yara veya sultanlarla ilgili. an * 1908'den sonra Osmanl lkelerinde, bugnk lise dengi retim kurumu. * Mr, Trablus ve Cezayir darphanelerinde bas Osmanl n s lan alt. * ekirdeksiz bir tr zm.

sultan tembel * grmekten hi ho lanmayan, ok tembel. sultan tembellik * grmekten hi ho lanmama, ok tembel olma durumu. sultanbuselik * Klsik Trk mzi bir birle makam. inde ik sultanhzzam * Klsik Trk mzi bir birle makam. inde ik sultanyegh * Klsik Trk mzimakamlar biri. i ndan sultanl k * Sultan olma durumu, padi k, saltanat. ahl * Sultan san ta bir hkmdarn lkesi. n yan slm n * Rahat ya durumu. ama

sultano lu * Padi k n padi soyundan olmayan kocalar do erkek ocuklar verilen ad. ah zlarn, ah ndan an na sulu * Suyu olan, iinde su bulunan. * Suyu ok olan. * su kat sulandlmolan. ine lm , r

* Yersiz akalar yapan, sz ve davran ile evresini tedirgin eden veya kad ho lar nlara olmayan iltifatlarda bulunan (kimse). sulu boya * Su ile kar r kullan bir boya. larak t lan * Bu tr boya ile yap lmolan (resim). sulu gz * Bkz. sulu gzl.

sulu gzl * Gz ya tutamayan, hemen a n layan. sulu sepken * Ya murla kark bir biimde (ya an). sulu tar m * Sulamaya dayal m. tar sulu z rtlak * Oyunlarda kurallar bozup mk eden, a z l k layan, kaan kimse. suluk * Oda iinde y kanmak iin ayr lmkk yer, guslhane. * Ku kafeslerinde su konan kap. * Kk ocuklarba nda, yer yer sa dklmesi ve kabart beliren bir deri hastal. n lar larla * Yar lar su, glikozlu su, ay veya meyve sular n koymalar yarayan su kab na . * Tavuklarsu ihtiyalar kar n n lamak zere uzun, yuvarlak, kk anak veya damlal biimlerde deik kl i malzemeden yap otomatik veya otomatik dzen. lmyar * Bykba hayvanlar bar yerlerde su imelerini kolaylaran kk tekne veya havuz. n nd t suluk zinciri * At vb. hayvanlargemlerinin alt tak kk zincir. n na lan sulula ma * Sulula i mak i. sulula mak * Yersiz, yavan akalar yapmak veya kad tatsiltifatlarda bulunmak. nlara z sululuk * Sulu olma durumu. * Yersiz akalar yapma veya kad tatsiltifatlarda bulunma durumu. nlara z

sululuk yapmak (veya etmek) * sulula mak. sumak * Antep f stgillerden, s blgelerde yeti kabu hekimlikte, yapraklar cak en, u dericilikte kullan bir a lan a, somak (Rhus coriafia). * Bu a n, ek vermek iin dvlerek yemeklere kat mercime benzeyen meyvesi. ac ilik lan e sumen * zerinde yaz yazmaya, aras evrak saklamaya yarayan deri kapl k. nda altl

sumen alt etmek * bir evraki konulmas engellemek veya bir i yap n n leme n in lmas geciktirmek. Sumer * Mezopotamya'da ya ulus ve bu ulustan olan kimse. ambir Sumerce

* Sumer dili. Sumerolog * Sumer dili ve eserleri ile u an bilim adam ra . Sumeroloji * Sumer dili ve eserlerini konu alan bilim dal . sumsuk * Yumruk. * Yumrukla vurma.

sumsuklama * Sumsuklamak i i veya durumu. sumsuklamak * Yumrukla vurmak, yumruklamak. -sun * Bkz. -s/ -sin, -sun / -sn. n -sun suna * Bkz. -s/ -sin, -sun / -sn. n * Erkek rdek. * Gl rde i.

suna boylu * Bkz. suna gibi. suna gibi sunak * Tap naklarda, zerinde kurban kesilen, gnlk yak din tren yap ta lan, lan masa. sundurma * Sundurmak i i. * Ya murdan, gne korunmak iin yap ve arkas duvara verilen at ten lan bir . * Sundurma biiminde olan, sundurma grevini yapan. * st kapal balkon, evlerin nndeki tak. l sundurmak * Sunmak i yapt ini rmak. * Vermek. sungu * Bir by sunulan arma e an. * Bir tanr veya tap a yap ba. ya na lan * Do benzeyen, yc ku ana rt, avc . * Yapma, yapay, takma. * Yapmac e k, reti. sun' bbrek * Sonradan tak bbrek. lan sun' ay r * boylu boslu ve yakkl .

sungur sun'

ay r.

* Rutubetli veya sulanabilen topraklarda bu daygil ve baklagil yem bitkilerinin bir karm olarak yeti tirildi i

sun' gbre * Bitki kal larn ticar gbre ile kar r nda elde edilen gbre. nt n lmas t sun' kalp * Sonradan tak kalp. lan sun' peyk * Yapma uydu. sun' solunum * Normal solunumun yeterli olmad durumlarda onu takviye etmek amac solunum aleti takma. yla * Detki ile g bastlarak yapt solunum. se r r lan sun' tahta * Sunta. * Odun lifi levhas , yonga ve tala levhalarn bir tr. n sun' teneffs * Sun' solunum. sun'lik sunma * Sunmak i i. sunmak sunta sunt ra * Bir by veya nezaket gere bir kimseye bir vermek, yollamak, gndermek, takdim etmek. e ince eyi * (< sun tahta) Do ramac kereste olarak kullan sr l kta lan, k lmtala yongadan yap tahta. t ve lan * Nalbantlar nallanacak hayvant keserken kulland keskin ara, nalbant keskisi. n, n rna n klar * Saralarderilere yiv amakta kulland , metalden U biimindeki ara. n klar * Yaman, adamak, deh ll etli. * Gsteri grkemli. li, * Yapma, yapay olma durumu veya zelli yapayl i, k.

sunturlu

sunturlu kfr * ok kt, berbat, a al za nmaz kfr. sunu * Sunulan ey. * Piyasaya mal kartma, arz. sunu ve istem * reticinin piyasaya mal karmas tketicinin piyasadan mal ekmesi olaylar ve talep. ve , arz sunucu * Radyoda, televizyonda, bir e lence yerinde program sunan, a klayan (kimse), takdimci.

sunuculuk * Sunucunun ive grevi. i sunulma * Sunulmak i i.

sunulmak * Sunmak i konu olmak veya sunmak iyap ine i lmak. sunulu sunum * Lokma, para. sunu * Sunmak iveya biimi. i * Byklere sylenilen sz, maruzat. * n sz. * Sunulmak i i veya biimi.

suoku * Su okugillerden, batal blgelerde ve su kenarlar yeti kk saplar iken kekre olan, kurutulunca k nda en, taze yenilebilen kk bir bitki (Sagitteria). suokugiller * Bir eneklilerden, rnek bitkisi suoku olan ve yetmi kadar tr bilinen bir bitki familyas . suler sup * Su ve benzeri ak kanlara ili derinlive a bas lmeye yarayan alet, hidrometre. kin i nc rl, * ikolata ile yap bir e tatl lan it .

supanglez * Sup. supap * Bir yay yard yla gergin tutulan ve yata dzlemine dik olarak yapt gidip gelme hareketiyle bir m n ak n gei ayarlamaya yarayan kapak. kan ini * Bir devreye yerle tirildi inde, belirli artlar alt ak n yalnbir ynde gemesini sa nda, m z layan ve bylece dalgal mlar rultmaya yarayan sistem. ak do supara * Osmanlmparatorlu unda okul kitaplarn genel ad n .

suphanallah * "Tanr her trl kusur, ayve eksikliklerden, insanl zg niteliklerden uzak tutar anlam 'y p a m" nda k k bildirir. a nl suples supya * Mrekkep bal. sur sur sura * Kale duvar . * U al yaz, talih. ur, n s * (Hindistan'da dokumac merkezi Surate'nin ad l k ndan) Yumu ince bir tr ipekli kuma ak . * Bu kuma yap tan lmolan. * Yz, ehre. * Somurtkanl asyzllk. k, k * Gre hasm s n getirmek iin yap bir evirme hareketi. te n rt yere lan

surat

* So davranma. uk surat (veya surat kar ) bir * fkeli, k n ve somurtkan. zg surat asmak * ka n p yzne kskn veya dargbir anlam vermek, somurtmak. lar at n surat d kn * irkin yzl, ehre z rd. surat etmek * birine karkskn durmak, asyzl olmak. k surat kalmamak * utanmaz duruma gelmek. surat mahkeme duvar * assuratl k , kimseye glmeyen, suskun duran. * utanmaz, slmaz. k surata bak sngye davran * ok assuratl k kimseler iin kullan l r. surat i de mek * bir kimseye kardavrandemek, daha sert bir durum almak. i surat kasap sngeriyle silinmi * utanmas k , slmas kalmam . surat indirmek na * tokat atmak. surat d bin para olmak ndan en * Bkz. yznden d bin para olmak. en * ok somurtmak, can sntn ka belli etmek. k s a surat ek n itmek * yzne memnun olmadn belirten bir anlam vermek. suratl surats z * Yz glmez, somurtkan. * Somurtkan. * irkin. * Aksi, huysuz.

surats k zl * Somurtkan olma durumu. surdinlemek * Sesini kesmek, sessiz hle getirmek. sure * Kur'an'blnm n oldu 114 blmden her biri. u suret * Grn , biim. * Yaz resim kopyas veya , nsha. * Biim, yol, tarz. * Yz, ehre.

* slm felsefesinde, varln grnen yan be na, duyu ile alg lanan ynne verilen ad. * Resim, foto raf. suret almak (veya karmak) * (bir belgenin) kopyas n karmak. sureta * Grngre, grn e te. * Yalandan. sureti haktan grnmek * kendisini iyi niyetli imi gstermek. gibi * birinin iyiliiin alyor grnmek. i suretine girmek * bir grn biimine benzemek. eyin ne, Suriyeli * Suriye halk veya bu halksoyundan olan (kimse). ndan n

sus pay * Susmal k. susak * Susamolan, susayan. * Salak, aptal. * Su kaba yap ndan lmveya a atan oyulmu rapa. ma

susak a zl * Anlams bo z, konu (kimse). an susak burunlu * irkin burunlu (kimse). ri, susakl k * Susamolma durumu. * Salakl aptall k, k. susallar * Suda ya bitki veya hayvan familyas ayan . susam * Susamgillerden, s blgelerde yeti kk bir bitki (Sesamum indicum). cak en * Bu bitkinin kk, sar mtrak tohumu. * Ssen.

susam helvas * Kaynat dalekerden yap ve susama bulanan bir tr tatl lma lan . susam ya * Susam tanelerinden lan ya an. kar , rla susama susamak * Susamak i i. * Su ime ihtiyac duymak. * ok istemek, zorlu bir ihtiya duymak, zlemek.

susamgiller * eneklilerden, en nemli ve rnek bitkisi susam olan, kk bir bitki familyas ki .

susatma susatmak

* Susatmak i i. * Susamas yol amak, susuz b na rakmak. * Zorluk, glk karmak. * Susamak iveya biimi. i * Az konu susma, skt. ma,

susay susku suskun

* ok az konu sessiz, sakin olan, skt. an, * Sessiz, sakin bir biimde.

suskunla ma * Suskunla i mak i veya durumu. suskunla mak * Suskun olmak. suskunlarma t * Suskunlarmak iveya durumu. t i suskunlarmak t * Suskun hle getirmek. suskunluk * Suskun olma durumu, sktlik. susma * Susmak i i. * Trk nak nda bir i tr. lar ne

susma hakk * Bir soru turma s nda sann, ceza ynnden leyhine sonu do ras uracak sorulara cevap vermeme hakk . susmak * Konu n mas kesmek veya konu maktan ka nmak. * Ses veya grlty kesmek, ses ve grlt yapmamak. * Etkisini gstermemek, tepki gstermemek.

susmal k

* Susmas , kargelmemesi veya bildibir s yaymamas birine verilen para vb. sus pay i rr iin ey, , hakk skt. suspus * Susmusinmi , .

suspus olmak * susmak, sinmek, hi sesini karmamak. susta * (kpek) Arka ayaklar zerinde durma. susta * Emniyet yay .

susta durdurmak * kpearka ayaklar i zerinde durdurmak.

* (bir kimseyi veya birilerini) y rmak. ld * etkisi alt almak. na susta durmak * (kpek) arka ayaklar zerinde durmak. * korktu bir kimsenin kar nda saygve ekingen davranmak. u s l sustal * Sustas olan. * ak .

sustal ak * A ktan sonra sustas bas ka kapanmayan bir tr byk ak ld na lmad . sustaya kalkmak * (kpek) susta durmak. susturma * Susturmak i ilzam. i,

susturmak * Susmas sa n lamak, susmas sebep olmak. na * Verdikar kla veya yapt bir davran birini artsz syleyemeyecek bir duruma getirmek, ilzam i l la k etmek. * Etkisini, gcn azaltmak, gidermek, bast rmak. susturucu * Susmas sa n layan, susmas sebep olan. na * Patlamal tepkili motorlarda, yanmgazlard ya at ndan do grlty nlemeye, veya n ar lmas an azaltmaya yarayan ara, egzoz. * Ate bir silhpatlama grltsn azaltan sistem. li n susturulma * Susturulmak i i. susturulmak * Susmas lanmak, konu nlenmek. sa mas * Ald kar kla artsz syleyemeyecek bir duruma d l k rlmek. susu susuz * Suyu olmayan, suyu bulunmayan. * Suyu ok az olan. * Ya mursuz, kurak geen. * Susamolan. * Su olmadan. susuzluk * Susuz olma durumu, kurakl k. * Susamolma durumu. * Susmak iveya biimi. i

su eridi

* Su kamgillerden, and 1 m ye kadar uzayabilen, yapraklar k ye renkte sucul bir bitki eridi ran, a il (Sparmanaum). sut * Eskiden baz bitkilerden, bu gn sodyum klorrden elde edilen sodyum karbonat ticaretteki ad n .

sut kostik * Sodyum hidroksit.

suta sutyen

* Baz giysilerin yaka, kol, cep gibi yerlerini sslemekte kullan i lan lemeli suyolu. erit,

* G sleri dik tutup dolgun gstermek iin kullan saten, dantel vb.kuma lan, lardan yap kadi lan n ama . r sutyenci * Sutyen diken ve satan kimse.

sutyencilik * Sutyen dikip satma i i. suvare * Bkz. Suare. suvar m suvarma * Bir suvarmada veya sulamada verilen su miktar . * Suvarmak i i.

suvarmak * (hayvana) Su vermek, su iirmek. suvat * Hayvan suvaracak yer. suya d mek * (genellikle bir i veya tasar gerekle iin) ememek. suya gstermek * hafife y kamak. suya gtrp susuz getirir * ok kurnaz, hileci kimseler iin kullan l r. suya sabuna dokunmamak * sak konularla ilgilenmemek; davran n ncal lar kimseyi incitmeyecek biimde ayarlamak. suya salmak * bo harcamak. una suyolu * Suta .

suyu (veya aygrmeden paalarvamak ) s * henz hibir belirti yokken veya gere inden ok nceden haz rlanmaya kalk mak. suyu ba (veya ba tan ndan) kesmek * i asl in zerinde kesin bir syleyip ayr lar konu ey nt n maya gerek duymamak. suyu getiren de bir, testiyi k da ran * Bkz. testi. suyu grnce teyemmm bozulur * bir zorunluk dolayyla yap s lmakta olan bir i bu zorunluk ortadan kalk geregibi yap iin in, nca i lmak yeni ba ele al tan nmas gerekir. suyu hrmetine (veya yz suyuna) * birinin veya bir hatna veya varlna de verildiiin. eyin r er i

suyu nmak (veya kaynamak) s * i uzaklar ba ndan t lmas yakla veya gelmek. mak suyu kesilmi irmene dnmek de * i lemez, yararsduruma gelmek. z suyu kesiyor * ok krle . mi suyu mu ? kt * be enilmeyecek nesini grdn?. suyu nereden geliyor? * bir igrmek iin harcanan para hangi kaynaktan sa yor?. i lan suyu seli kalmamak * (sulu yemek) kaynaya kaynaya suyu azalmak. suyuk * Organizman(kan, lenf gibi) s blm. n v

suyukuluk * Organizmadaki hastalbelirtilerini suyuklarbozuklu ba k n una layan t p retisi. suyun ak s gitmek ntna * olaylarveya durumun geli n mesine gre davranmak, uymak. suyun ba * suyun yer, kaynak. kt * en ok yarar sa lanacak yer. * bir i as in l yetkililerinin bulundu yer. u suyuna gitmek * suyunca gitmek. suyuna tirit * ba savma, de tan ersiz, zensiz. suyunca gitmek * bir kimseyi sinirlendirmeyecek biimde davranmak. suyunu almak * kaynat yiyece suyunu ay lan in rmak. suyunu ekmek * yemek kaynaysuyu kalmamak. p * tkenmek. suyunun suyu * bir ancak ok uzaktan uza ilgisi olan eyle a ey. -suz suzidil * Bkz. -s/ -siz, -suz / -sz. z * Klsik Trk mzi bir birle makam. inde ik

suzidilra * Klsik Trk mzi bir birle makam. inde ik suzinak

* Klsik Trk mzi bir basit makam. inde -s * -s -si, -su / -s. / -s sbap sbek boru. sbekli sbjektif * znel, nesnel kar . t sbjektiflik * Sbjektif olma durumu. sbjektivist * znelci. sbjektivite * znellik. sbjektivizm * znelcilik. sblime * Sblimle tirme yoluyla elde edilen rn. * Ak slmen. * -s -si, -su / -su. / * Bkz. Supap. * Baz yerlerde be ikteki ocuklarbacaklar na yerle n aras tirilen sidik esi veya sidibir kaba ak i i tacak

* Sbeolan. i

sblimle me * Sblimle i mek i. sblimle mek * Bir cisim, kat durumdan s durumuna gemeden, do v rudan do gaz durumuna dn ruya mek. sblimle tirme * Bir cismi kat durumdan do rudan do gaz durumuna dn ruya trmeye dayanan i lem. * Baz cisimleri tarak buharlard sonra so kat s t ktan utma yoluyla yeniden kat durumda elde etmek iin yap zel dam yntemi. lan tma sblimle tirmek * Bir cismi kat durumdan do rudan do gaz duruma dn ruya trmek. sbut * Gerekle me, pheye yer b rakmayacak biimde ortaya kma.

sbut bulmak * tan tlanmak, ispat edilmek. sbvansiyon * Devlete yap para yard , destekleme. lan m sbyan * ocuklar.

sbyan ko u u * Tutuk evlerinde sulu ocuklar bulundu blm. n u sbye * Mrekkep bal. * Badem ii, kavun ekirdegibi i eylerden yap boza koyulu lan undaki erbet. * Secdeye varma, secde etme. * Sdremek i i.

scut sdreme

sdremek * Sarho olmak, esrimek. set sfl * Bkz. podoset. * A a k, baya ad. a a , l , * K z, pis k , h l ks l rpan. kl

sflle me * Sflle i mek i. sflle mek * Sfl duruma gelmek, sfl olmak. sfllik * Sfl olma durumu. Sheyl shulet * Gney yar krede bulunan parlak y z, Y rak. m ld ld * Kolayl k. * Yumu k, naziklik. akl * Uygun ortam. * S k. cakl * Ayn tonda yaz lmalg paralar dizisi. * Otellerde de ik amalar iin kullan zere donat birden ok odaya sahip olan zel blm. i lmak lmve * Konu. * zne.

shunet sit

sje

sklm pklm * Su i lemi utan veya korku iinde bzlm gibi olarak. skse * Ba . ar * Gsteri ekecek durum. , ilgi

skse yapmak * ba kazanmak. ar * ilgi ekecek bir durum yaratmak.

skn sknet

* Sknet. * Durgunluk, dinginlik, hareketsizlik. * Huzur, rahat. * Dinme, yat ma.

sknet (veya sknet) bulmak * sakinle rahatlamak. mek, sknetli skt * Durgun, sakin, hareketsiz. * Susma, konu mama, sz sylememe, sessizlik.

skt hakk * Susmal sus pay k, , susma hakk . skt ikrardan gelir * susmak kabul etmek demektir. skt sktlik * Sessiz, suskun (kimse). * Sessizlik, suskunluk.

sktla gei tirmek * sz edilmesi gereken bir noktay sylemeden atlamak, bile bile bir konuya hi de inmemek. -sl slle slf slfamit * Mikroplara karetkili olan azotlu ve kkrtl organik birle imlerin ortak ad . slfat * Slfrik asidin tuzu veya esteri. * Bkz. -s l/-sil, -sul/-sl. * Soy; ev, aile. * Kkrt.

slfatlama * Mantar hastal na karbitkilere bak klar r slfat, demir slfat pskrtme veya bitkileri bu maddelere bulama i lemi. slfatlanma * Bir akmlatrn levhalar zerinde kur slfat tabakasn olu . un n mas slfatla ma * Do maden slfrlerinin hava ve su etkisiyle yava al yava slfat durumuna dn mesi. slfit * Slfrl asit tuzu. slfitleme

* ( arap zm, elma veya armut n l kta) ras kkrtdioksitle temizleme yntemi. slfr * Kkrdn ba bir elementle yapt birle ka ik. slfrik * Kkrttrioksit ile bunun yerini tutan ve en nemlisi slfrik asit olan asitler iin kullan l r.

slfrik asit * Suda znerek byk bir a s karan, k nda, renksiz, kokusuz, 100 C de kat an bir s, a urup vam la v kara boya, za ya . slfrimetre * Bir maddedeki kkrt oran tespit etmek iin kullan alet. n lan slfrleme * Kkrtle birle tirmek iin yap i lan lem. * Kkrtleme. slfrlemek * Kkrtle birle tirmek. sline * Dar ve uzun kavkbir deniz yumu l akas , deniz ak (Solen). s slk * Bir yola girme, bir yol tutma. * Bir tarikata girme.

slk etmek * (bir i girmek. e) * bir tarikata girmek. sl en * Erimi unun, bir hava ak nda ykseltgenmesiyle retilen, ok yo ve zehirli, pas nleyici astar kur m un boyalar haz n rlanmas kullan k z nda lan rm boya. slk * Slklerin rnek asalak hayvan (Hirudo). * Slklerden, tatl sularda ya ayan, vcudunda 22 sindirim kesesi oldu iin bir kezde, a n sekiz kat u rln kan emebilen, halk aras baz hastal ntedavisinde yararlan hayvan (Hirudo medicinalis). nda kan klarn lan * Yaprak veya saplaryanlar geli ince uzant n nda en , asma b y. slk gibi * ok yap (kimse). k, rna kan slk vurmak * tedavi amac slk yap rmak. yla t slk * Slk satan kimse. * Slkle kan almay meslek edinen kimse.

slkler

* Tatl tuzlu sularda ya ve ayan, halkal tak ndan, uzun ve yass lar m vcutlar paradan olu , gzleri 34 mu geli memiiki ekmenli, kan emen trlerinde tkrk bezlerinin bir salg, kan p la n , s n ht mas nleyen bir enzim yapan asalaklar sf n. slmen * Ak slmen. sln

* Slngillerden, kuyru ok uzun, eti be u enilir bir ku (Phasianus colchicus). sln gibi * boylu boslu ve yry gzel (kveya kad z n). slngiller * Omurgal hayvanlardan ku sfn, tavuksular ve tavuklar alt tak na giren geni familyas lar nn m bir . slnlk sls * Slnlerin retildive yeti i tirildiyer. i * te bir. * Arap alfabesiyle yaz bir tr ssl yaz lan . * Erata yolculuklarda indirim sa layan belge.

smbl

* Zambakgillerden, so retilen, 15-20 cm ykseklikte, iekleri kuvvetli kokulu ve trl renkli ok yk anla ll bir ss bitkisi (Hyacinthus orientalis). smble smbl * Klsik Trk mzi bir makam. inde * Ya ya rmayan koyu renkli bulutlarla rtl (hava). mur d

smblteber * Zambakgillerden, gzel kokulu, beyaz renkli bir iek (Polianthes). smek * E irilmek iin temizlenmitaranmyumak biiminde yn. ,

smkrme * Smkrmek i i. smkrmek * Solu burundan h vererek sm d atmak. u zla ar smkrtmek * Smkrmesini sa lamak. smmettedarik * Son anda d nlerek (yap lan). smsk smsk * Uyu davranan, miskin, aptal, m nt uk ym , snepe, pr sk. * Smskgillerden, sivri gagal sa bacakl , k deniz ku (Sulabassana). u

smskgiller * Leyleksiler tak n kanatlar mn, , kuyruklar uzun deniz ku sf ok lar n. smskle me * Smskle i mek i. smskle mek * Uyu duruma gelmek, miskinle uk mek, pr mak. skla smsklk * Smsk olma durumu.

smter smk

* K z rak, kk taneli sert bu rmmt day.

* Burun bo luklar gelen yap s. ndan kan v * Smk doku hcrelerinin ve zerinde bulunan bezlerin, doku yznde nemli, ak, kaygan bir tabaka c olu turan salg. s smk doku * zerinde ok say ince memecik ve salg delikleri bulunan, i organlar da bezi kaplayan koruyucu doku, mukoza. smkl * Sm olan. * Burnundan srekli smk akan.

smkl bcek * Kar bacakl ndan lardan, akci otul ve kabuksuz yer yumu erli, akas (Limax). smksel * Smkle ilgili. smks * Smk zelli olan, sm benzer, smk gibi. inde e smks zar * Burun bo luklar yuta kadar kaplayan smk doku. n a -sn -sn * Bkz. s n/-sin, -sun/-sn. * Bkz. s n/-sin , -sun/-sn.

sndrme * Sndrmek i i. * Taze peynir ve ekerle yap bir tatl lan . sndrmek * Bir ekerek uzatmak, esnetmek. eyi snds sne * Dokunu alt gm unda n, tellerin de bulundu kaftan ve giysi dikiminde kullan bir tr ipekli kuma u lan .

* Yar kanatl m lardan, yumurtalar ekin yapraklar b n na rakan, esmer renkli, zararl bcek (Eurigaster integriceps). snepe * K z ve uyu smsk. l ks uk,

snepelik * Snepe olma durumu. snger * Genellikle denizlerde bir yere tutunarak koloni durumunda ya ayan, ok hcreli ilkel hayvan. * Bu hayvantemizlik i n lerinde kullan suyu fazlaca eken esnek iskeleti. lan, * Yapay olarak elde edilen dolgu gereci. snger avc s * Snger alsatan kimse, sngerci. p

snger ekmek * bir hi olmamsaymak, silmek, silip atmak, unutmak. eyi snger doku * Yapra alt yznde bulunan seyrek hcreli, gzenekli ve az klorofilli zek doku. n snger geirmek * silip atmak, unutmak. snger gibi * ok yumu ak. snger ta * Metal ve fil di i parlatmakta kullan ok gzenekli ve przl, a az, sert bir yanarda lan, rl feldspat . sngerci * Snger avc l yapan kimse. * Snger alsatan kimse. p

sngercilik * Snger avc l. * Snger alsatma i p i. sngerler * Vcutlar , iten dar ve uzun kanalc klardan olu d bu kanalc a deliklerle kapl u an, tan klara lan , o kayalara tutunmu olarak, koloniler durumunda ya hayvanlar tak . ayan m sngerle me * Sngerle i mek i veya durumu. sngerle mek * Snger durumuna gelmek. sngerli sngersi sng * Sngerle d enmi veya sngerden yap lmolan. * Snger gibi gzenekleri olan, sngere benzeyen. * Tfek namlusunun ucuna tak kk k biiminde delici silh. lan l * Mezar ba ni olarak dikilen sk. na an r * Is kazan kmrn kar r n layan demir ubuk. tma nda lmas sa t * Kavlaklar rmek iin kullan sivri ulu, uzun elik ubuk. d lan

sngleme * Snglemek i i. snglemek * Sng bat rmak. * Sng ile ate r kln i kar p t zgaradan a adklmesini sa lamak. snglenme * Snglenmek i i. snglenmek * Snglemek iyap i lmak. sngle me * Sngle i mek i. sngle mek

* Birbirine sng ile sald rmak. sngl * Sng takmolan. sngs depre mesin * llerden kt bir an sz edilirken sylenir. la sngs d k * Sa esenlibozuk. l, i * Atakl, etkinli ne kalmam i, esi . snme snmek * Snmek i i. * Esnekli yitirerek gev ini emek. * Kopmadan uzamak, gerilmek.

snnet

* Hz.Muhammed'in Mslmanlarca uyulmas gerekli say davran ve herhangi bir konuda sylemi lan lar oldu sz. u * Erkek ocukta, erkeklik organn ucundaki derinin epeevre kesilmesi. n * Snnet d n. snnet ocu u * Snnet edilmi veya edilecek ocuk. snnet d n * Erkek ocuklarsnneti s nda yap e n ras lan lence. snnet ehli * Mslmanl Hz. Muhammed'in koydu kurallar kta u oldu gibi uygulayan, onun izinden giden kimse. u snnet etmek (veya yapmak) * erkek ocukta erkeklik organn ucundaki deriyi epeevre kesmek. n snnet olmak * snnet edilmek. snneti * ocuklar snnet eden kimse.

snnetilik * Snnetinin yapt i . snnetleme * Snnetlemek iveya durumu. i snnetlemek * (tabaktaki yeme Srbitirmek. i) yp snnetli snnetlik snnetsiz * Snnet edilmemi olan. Snn * Snnet edilmi olan. * Snnet iin haz rlanmolan.

* Snnet ehlinden olan kimse. Snnlik * Kur'an'a ve Hz.Muhammed'in snnetlerine gre davranmay do ve tek yol sayan drt byk mezhep en ru (Hanef, Malik, Hanbel). afi, sper * Nitelik, nicelik ve derece bak ndan stn olan. m * Belli bir normun stnde olan. sper benzin * Oktan indisi 100 ve 100'n zerinde olan, yksek nitelikte benzin. sper imento * Yksek direnli, abuk sertle imento. en sper fostat * Do trikalsiyum fosfatslfrik asitle i al n lenmesinden elde edilen ve gbre olarak kullan rn. lan sper lise * zel e sistemi ile desteklenmi itim lise. sper star * ok nl veya tan nmsanat . spermarket * Trl tketim mallarn, zellikle her trl yiyecek maddelerinin ve mutfak gerelerinin allarca seilip n c satal n nabildibyk satyeri, byk ma i aza. spermarketi * Spermarket i leten kimse. spermarketilik * Spermarketinin iveya mesle i i. sprlmek * Bkz. sprlmek. sprnt * Sprge ile temizlik yap toplanan toz ve p. ldnda * Baya a veya kimse. a k ey , l sprntc * Herhangi bir yerin sprntsn temizleyen kimse. * Her en ktsn alan veya satan kimse. eyin sprntlk * Sprnt at yer, plk. lan sprge * Sprmeye yarayan ara. * Elektrik sprgesi.

sprge al s * Sprge otu. sprge dar s * Bu daygillerden, s blgelerde yeti ve iek saplar sprge yap dar benzeyen bir bitki. cak en ndan lan, ya sprge otu * Fundagillerden, iekleri kk bir ana benzeyen, i lenmemi topraklar zerinde yeti kknden en, a k, dallar kaba sprge yap al zl ndan lan, grn bir bitki, funda, erika (Erica). nde

sprgeci * Sprge yapan veya satan kimse. * Sokak sprcs. sprgecilik * Sprge alsatma veya sokak sprme i p i. sprgelik * Sprge yapmaya elveriolan (al li , bitki vb.). * Yap n iinde, duvarlard lar n emeyle birle i yerde tabandan 10-15 cm yksek, d ya nta ti ar k l a, mermer veya mozaik ku ak. sprme * Sprme i i.

sprmek * Bir bir yerin stndeki er p, toz toprak gibi eyin, eyleri sprge, f veya ba bir arala toplamak, ra ka temizlemek. * p atmak, kovmak. kar * Tketmek, bitirmek. sprtme * Sprtmek i i veya durumu. sprtmek * Sprmek i yapt ini rmak. sprlme * Sprlmek iveya durumu. i sprlmek * Sprmek i lmak. i yap spr * Sprmek i i veya biimi. srahi sr'at * ecek koymaya yarar, cam veya billr. * H h l abukluk, ivinti. z, zl k,

sr'at katar * Ekspres tren. sr'atle * abucak, abuk, h zla. sr'atlendirme * Sr'atlendirmek i i. sr'atlendirmek * Sr'at vermek, hkazand z rmak, h zland rmak. sr'atlenme * Sr'atlenmek i i. sr'atlenmek * H artmak, h z zlanmak. sr'atli

* abuk hareketlenen, abuk giden, abuk i leyen, h . zl sr * Srme. srme srmek * Srmek i i. * Yrrken yanlad at dengesini bozmak. m p * Dalg kla yanlbir i nl yapmak, yan lmak.

srtrme * Srtrmek iveya durumu. i srtrmek * Srmek i yapt ini rmak. srlisan * A yanl kla sz, dil srmesi, anlam kullan zdan l kan nda l r. srdrme * Srdrmek i i. srdrmek * Srmek i yapt ini rmak. * (bir durumun, bir eyin) srmesini, olmas sa n lamak. srdrm * Bkz. abonman. srdrmc * Bkz. abone. srdr * Srdrmek iveya biimi. i sre * Bir olay baile sonu aras geen zaman paras n nda , zaman aral, zaman blm, mddet.

sre a m * Bir i zerinden belirli bir zaman geerek, onun geersiz kalmas in , zaman a , mruruzaman. m sre len * Sreleri kullanarak bir yar zaman ta belirlemekle grevli kimse. sre lm * Yar ve e larda itimde harcanan sreyi lme. sre sonu * Vade sonu. sre * Aralar birlik olan veya belli bir dzen veya zaman iinde tekrarlanan, ilerleyen, geli olay veya nda en hareketler dizisi, vetire, proses. sreduran * Sredurum durumunda olan. sredurum * Bir cismin iinde bulundu dzgn hareket veya hareketsizlik durumunun srp gitmesi, hareketsizli u e veya hareketsizlikten harekete kendi ba geememesi zelli atalet. na i,

sregelen * Ba c beri ayn langndan biimde sren, devam eden. sregelme * Sregelmek iveya durumu. i sregelmek * Ba c beri ayn langndan biimde srmek, devam etmek. sre en * Ne kadar srecebelli olmaksn srp giden, mzmin, kronik, eve kar . i z en t * Uzun sreli olan (hastal mzmin, kronik, akut kar k), l. sre me enle * Sre mek imzminle enle i, me. sre mek enle * Sre bir durum almak, mzminle en mek. srek * Sren, devam eden zaman. * Satmak iin pazara gtrlen hayvan srs. * H sren, h giden. zl zl

srek av * Birok avcn kat yla ve o kez at zerinde av atarak yap avlanma, srgn av n lmas u ku lan . sreki srekli * Davar alveri u an kimse. iyle ra * Kesintisiz olarak sren, devaml . * Uzun sreli olarak, daima.

srekli nsz * tml nsz. sreklilik * Srekli olma, kesintisiz olarak srp gitme durumu, devaml l k. sreklilik ilkesi * Her yerde srekli bir gidi oldu do s unu, ada ramanolmadn bir btn iinde rld n , her eyin n syleyen temel ilke. sreksiz * Az sren, devams z.

sreksiz nsz * tmsz nsz. sreksizlik * Sreksiz olma durumu, devams k. zl sreli * Belirli aral klarla yap mevkut, periyodik. lan, kan, sreler * Belirli bir i i in, lemin, yar n veya teknik alan belli bir i k sresini lmek amac man nda in sa yla kullan alet, kronometre. lan srerlik

* Uzun srme durumu. srerlik fiili * Sreklilik kavram veren fiil. Bu kavram herhangi bir fiilin -e'li zarf-fiil ekiyle durmak, kalmak ve bazen de grmek fiilerinden birinin kullan lmas sa r: Gidedurmak. Bakakalmak. Yapagrmek gibi. ile lan srerlik grnm * Trkede bir zarf-fiille yard fiilin veya herhangi bir fiille durmak fiilinin birlikte kullan ndan mc lmas olu ve srerlik kavram an veren grnm. sresiz * Sresi belirli olmayan. * Sresi belli olmayarak. sreyazar * Belirli bir i k sresini izerek belirleyen ara, kronograf. in sa Sreyya srfe srfile * lker. * Kurtuk. * Bir kuma tarazlanmamas klar yap seyrek ve apraz diki n iin y na lan .

srfile makas * Kuma kenarlar zikzakl biimde kesen ve srfile yap n n bir lmas gerektirmeyen bir tr makas. srfile makinesi * Srfile iyapan makine. i srfile yapmak * bir kuma tarazlanmamas kenar seyrek ve apraz diki n iin na yapmak. srgen doku * Bitkilerde kk ve saplargeli n ebilecek durumda olan u blmlerindeki, ok yzl, kolay reyebilir hcrelerden olu bir doku tr, meristem. an srgit * Sonsuz olarak, sonsuzlu kadar, ilelebet. a

srgit yapmak * (i iin) uzatmak, srdrp durmak. srg * Kapn kapanmas arkas yatay olarak yerle n iin na tirilen demir veya a kol, t srme. a rkaz, * Srlm tarlay rmak ve dzeltmek iin kullan ta veya a kt bast lan, tan a nden tar arac m , tapan. * S bastp dzeltmek iin kullan byk mala. vay r lan * Hastanbyk ve kk abdestini yapabilmesi iin alt srlen kap. n na * o kez blmlere ayr ubuk zerinde veya bir cetvelin, bir kumpasortas a oluk u lmbir n na lmbir iinde kayabilen sivri u veya kk lama. srg kolu * Tfeklerde fi srp kovan bo ek altan srgnn elle tutulan kolu. srgleme * Srglemek i i. srglemek * Srg srerek kapamak. * Srg ile bast rarak dzeltmek.

srglenme * Srglenmek i i. srglenmek * Srglenmek i lmak. i yap srgl * Srg kolu olan. * Srgs itilmi , srglenmi olan. * Ceza olarak belli bir yerin dnda veya belli bir yerde oturtulan kimse, menfi. * Bu biimde srlmek i bu i sonucu, nefiy. i ve in * Bir kimsenin srld yer. * Bir bitkide yeni sren filiz. * Ola andan daha ok, daha sve sulu d k karma, ishal, amel. k

srgn

srgn av * Srek av . srgn gitmek * srgne gnderilmek, srgn cezas u na ramak. * Bkz. srgn olmak. srgn olmak * ola andan daha ok, daha sve sulu d k karmak, ishal olmak. k srgne gndermek * ceza olarak bir yere srmek. srme * Srmek i i. * Kap kanad ieriden kapamak veya dolap kapa yerinde tutmak gibi i yarayan ve yuvas n n lere iinde ileri geri srlebilen sistem, srg. * (masa ve dolapta) Kk ekmece. * Srlerek kullan lan. srme * Kirpik diplerine srlen siyah boya. * Srme mantar gillerin yol at ve tanelerin iini kurum karas tozla dolduran ekin hastal, is, rast bir k. srme ekmek * gzleri srme ile boyamak. srme mantar giller * Srme mantarlar bir familya. ndan srme mantarlar * Bitkilerin, zellikle tah n dokular ya srme veya rastdenilen hastal yapan, bazitli asalak llar nda ayan k mantarlar tak . m srmedan * Srmelik. srmek * Ynetip yrtmek, sevk etmek. * nne katgtrmek. p * Uzatmak, ileri do itmek. ru * Dokundurmak, de dirmek. * Oturdu bulundu yer veya lkeden ceza olarak ba bir yer veya lkeye gndermek, nefyetmek. u, u ka * Bir maddeyi bir yzey zerine ince bir tabaka olarak yaymak veya dkmek; serpmek.

* Bir mal sunmak, piyasaya sat a karmak. * Yasal olmayan yolla piyasaya para karmak. * Herhangi bir durum iinde bulunmak. * Pulluk veya sabanla toprai lemek. * Olmaya devam etmek. * Zaman gemek. * Zaman almak. * Yeti ortaya ip kmak, bitmek, ye ermek. * (zne olarak i veya kar kelimelerini aldnda) Ola n andan daha ok, daha sve sulu d k karmak. k srmeleme * Srmelemek i i. srmelemek * Srme (I) yi srp kapamak. * (gze) Srme (II) ekmek. srmelenme * Srmelenmek i i. srmelenmek * Srmelemek iyap i lmak. srmeli * Srme ile boyanmolan. * Srg ile kapat lmolan, srmelenmi olan. * A veya kemikten yap iine gz srmesi konulan kk kap, srmedan. a lan, * Srekli ve a al r madan do yorgunluk; bitkinlik. an srmesiz * Srme ile boyal olmayan.

srmelik srmenaj

srmeyi gzden ekmek * Bkz. gzden srmeyi ekmek. srnatralist * Do astc. srnatralizm * Do astclk. srpriz * Beklenmeyen ve insana rtarak sevindiren veya zen olay, beklenmedik olay.

srpriz yapmak * birini, beklenmedik, sevindiren veya zen bir olayla kar t a rtan, rmak. la srre * Osmanl padi ahlarn her y n l Mekke ve Medine'ye gnderdikleri para ve arma anlara verilen ad.

srre alay * Osmanlmparatorlu unda her y l recep ayn 12'sinde Hicaz'a gitmek zere trenle yola lan ve n kar padi n arma ahlar anlar ta topluluk. n yan srre emini * Srre alay gideceyere ularmakla grevlendirilen ki n i t i. srrealist

* Gerek stc. srrealite * Gerek st. srrealizm * Gerek stclk. srsat * Sava giden ordunun geeceyollar evresindeki kyllerden sava a i ara ve gerelerini temin etmesi ve rayi de zerinden yiyecek sat almas eri n . sr arj * Bir sayn veya kelimenin yerine gemek iin, zerine ba bir say kelime basma i n ka veya i.

srt Allah srt! * bo bo dola vaktini yitirmeyi anlat u una p r. srtme * Srtmek i i. srtme a * Adenizlerde iki gemiyle srklenerek kullan iki kollu ve geni k lan, torbal k a bal . srtmek * Bir bast di bir zerinden geirmek. eyi rarak er eyin * Dokundurmak. * Ba dola bo mak, yararsdola z mak. * Vaktini ok gezerek geiren, evinde oturmayan (kad n). * Orospu.

srtk

srtkle me * Srtkle iveya durumu. mek i srtkle mek * Srtk durumuna gelmek. srtklk * Srtk olma durumu. srtlme * Srtlmek i i. srtlmek * Srtmek i lmak. i yap srtnme * Srtnmek i i. * Yzeyleri birbirinin stne gelerek biri veya her ikisi tekine gre ters do rultuda kayan iki cismin durumu, delk. srtnmek * Geerken de mek, srnmek. * Kavga etmek iin sebep aramak. srtnp durmak * , kazanc yaltaklandurmak. kar iin p srtn * Srtnmek i i veya biimi.

srtp durmak * yersiz, sebepsiz olarak durmadan dola mak. srt srt me * Srtmek i i veya biimi. * Srt i mek i. * Anla k, uyu k. mazl mazl

srt mek * Birbirine srtnmek. * Anla amamak, uyu amamak. srt trme * Srt trmek i i. srt trmek * birbirine srtmek. ki eyi srur sr * Sevin. * Evcil hayvanlar toplulu u. * Bir insanbak alt n m ndaki hayvanlartm. n * Birlikte ya hayvan toplulu ayan u. * Dzensiz insan toplulu u. * Pek ok.

sr sepet * Birok kimse veya hep birlikte. ey sr sr * Pek ok. src * Hayvan, at arabas motorlu ta sren kimse, ve t ofr.

src belgesi * Ta srclerine, ilgililerce verilen ara kullanmada yeterli olmay t gsteren belge, yeterlik belgesi, ehliyetname, ehliyet. srcl * Sr durumunda ya ayan.

srclk * Srcnn i i, ofrlk. srden ayr koyunu (veya kuzuyu) kurt kapar lan * arkada n yard yla yap veya bir ama u topluca giri bir i ayr lar m lan runa ilen ten lanlar zararlara u rarlar. srden ayr lmak * herkesin tuttu yolu b p ayr yol tutturmak, herkesin yaptn u rak bir yapmamak. srkleme * Srklemek i i. srklemek * Bir yerden kald eyi rmadan iterek veya ekerek gtrmek. * Akarsu iin, gtrmek.

* stekli olmayan birini bir yere gtrmek, getirmek veya bir iyapmaya zorlamak. i * Kt bir duruma, sona do gtrmek. ru * uyand b lgi rarak rakamayacak duruma getirmek, ok ilgilendirmek. srklendirme * Srklendirmek i i veya durumu. srklendirmek * Srklenmesine yol amak. srkleni * Srklenmek iveya biimi. i srklenme * Srklenmek i i. srklenmek * Srklemek iyap veya srklemek i konu olmak. i lmak ine * Kendi kendini srklemek. * Bir isonulan , ncaya kadar bo gecikmelere u yere ramak. * Tekne, ak ve rzgretkisiyle geli nt n igzel dola mak. srkletme * Srkletmek i i. srkletmek * Srklemek i yapt ini rmak. srkleyici * Srkleme niteliveya gc olan. i * srdren. lgiyi srkleyi * Srklemek iveya biimi. i srlme * Srlmek i i. * Piyasaya lma. kar * Srlmek i konu olmak veya srmek iyap ine i lmak. * Uzaklar tlmak, nefyedilmek. * Srlmek iveya biimi. i * Bir ticaret maln sat olmas n l r , reva. * Bir paran geer olmas n , tedavl. srm srm * Srnmek fiilini peki tirmek iin kullan l r. srm srm srnmek * yoksul ve peri ya an amak. srmcemede b rakmak * bir isonulan i ncaya kadar bo geciktirmek, uzatmak. yere srmcemede kalmak * bir i sonulan ncaya kadar bo gecikmek, uzamak, ask kalmak, bir trl sonulanamamak. yere da

srlmek

srl srm

srme srmek

* Srmek i i. * Bir yerden kald eyi rmaksn ekerek, iterek gtrmek, srklemek. z * Hafif iin, srklemek. eyler * Herhangi bir glkle yrmek. * Bir pe takmak, algtrmek. eyi ine p * Devam etmek. * Srm ok olan, ok srlen, sat (mal). lan

srml srmsz * Srm olmayan, az sat veya sat lan lmayan (mal). srmszlk * Srm olmama durumu. srnceme * Bir i sonulan in ncaya kadar bo u gecikmelerin tm. yere rad srndrme * Srndrmek i i. srndrmek * Srnmek i yapt ini rmak, srnmesine sebep olmak. * Glk ve snt u k ya ratmak. srndrlme * Srndrlmek i i. srndrlmek * Srndrmek iyap i lmak. srngen * Srngenlerden olan (hayvan). * Yere yatay olarak uzanan (sap veya kk).

srngenler * Omurgal n, suda ve karada ya lar ayabilen y kertenkele, kaplumba timsah gibi yerde srnerek veya lan, a, yryerek ilerleyen sf n. srnme * Srnmek i i. * o unlukla uzun gvdeli bir hayvan bacaklarn yard olmaksn kat yzeyde ilerlemesi. n, n m z bir

srnmek * Karn zerinde srnerek ilerlemek. * Kendi zerine srmek. * Bir de gemek, geerken de eye erek mek. * Srnmek i konu olmak. ine * Yoksul ve peri ya an amak. srn * Srnmek i i veya biimi. srp gitmek * eskiden oldu gibi, eskiden nas gene yle olmak, yle devam etmek. u lsa srr * K z vaoksit. rm c

srsne bereket! * pek ok, pek bol. sr * Srmek i i veya biimi.

sr trme * Sr trmek i i. sr trmek * Srekli olarak, yava yava ovarak srmek. ve * zensizce, abucak srmek. srtme * Srtmek i i. * Deniz dibini taramaya yarar, demir bir ereveye geirilmi . a * Deniz iinde ekilerek balavlamaya yarar bir tr olta. k srtmek * Srmek i yapt ini rmak. sry gden kurdu grr * zor bir i giren onun btn snt yla kar abilir. e k lar la srveyan Sryan * Gzetmen, gzetici. * Samilerin, Aram kolunun do blmnde olan bir Hristiyan toplulu ve bu topluluktan olan kimse. u u

Sryance * Sryan dili. ss * Sslemeye, sslenmeye yarayan bezek. ey, * Ssleme veya sslenme i i. * Gzellik veren, gzelle tiren ey. * Anlam zenginle edebiyat sanat tiren . ss bitkisi * Yerle blgesinde i ve ddekorasyonu sa im layan bitki. ss iin ss ps * (kmseme duygusuyla) Ss. ssen * Ssengillerden, yapraklar lbiiminde, iekleri iri ve mor renkli, gzel grn ve kokulu, ok yk k l ll bir ss bitkisi, susam ( germanica). Baz ris blgelerde bu bitkiye zambak ad verilmektedir. da ssengiller * Bir eneklilerden, ssen, safran gibi bitkileri iine alan familya. ssleme * Sslemek ibezeme, tezyin. i, * Ssleri yerle tirme biimi veya sanat . * Sanat eserlerinin yzeyini sslemek iin kullan motif, oyma vb. lan * "yararl olmak amac de veya "gerektiiin de anlam kullan yla il" i il" nda l r.

ssleme sanatlar

* Bir yap, bir e kullanamac birlikte gze daha gzel gstermek iin e trlerde yap estetik y yay yla itli lan al malar tm. n sslemeci * Ssleme sanat u an kimse. yla ra sslemecilik * Ssleme sanat . sslemek etmek. * Birtak katk bir daha gzel, daha gz al olmas, daha ho m larla eyin c n grnmesini sa lamak, tezyin * Sz oyunlar gzelle yla tirmek. * Birinin kusurlar uzun uzun yzne vurmak. n

sslendirme * Sslendirmek iveya durumu. i sslendirmek * Sslenmesini sa lamak. ssleni sslenme * Sslenmek i i veya biimi. * Sslenmek i i.

sslenmek * Kendini sslemek. * Sslemek i konu olmak. ine ssletme * Ssletmek i i.

ssletmek * Sslemek i yapt ini rmak. ssleyici * Ssleyen, dekoratif.

ssleyip pslemek * zenle, zen gstererek sslemek, gze arpacak kadar sslemek, telleyip pullamak. ssl * Ss olan, sslenmibezenmi , . * Sslenmeye, sse ok d olan. kn

ssl psl * Gze arpacak derecede ssl. ssl slp * Trl edeb sanatlarla sslenmi slp. ssme ssmek * Ssmek i i. * (boynuzlu hayvan) Boynuzu ile vurmak, tos vurmak.

sspansiyon * znemeyen madde parac ndibe kmeden bir s ortamda kalmdurumu. klarn v * Byle bir s karm lt v , as.

* Bir otomobil asisinin yayla sa lanmesnekli i. sssz * Ss olmayan, sslenmemigsteri yal sade. , siz, n, st * Kad n ve memeli dihayvanlaryavrular beslemek iin memelerinden gelen, besin de yksek nlar i n n eri beyaz s. v * Baz bitkilerin trl organlar bulunan beyaz renkte z su. nda * Erkek baln tohumu. * Ste benzeyen her trl s. v * Benzin, mazot. st a ac * Is rgangillerden, Gney Amerika ormanlar yeti stl z suyu ok olan bitki (Galactodendron). nda en, st asidi st beyaz * Lktik asit. * Bembeyaz, ok beyaz.

st beygiri gibi (ayakta uyumak) * ok tembel ve miskin (olmak). st almak * bozuk st, ocu hasta etmek. u st ekmek * bir zelliakrabalar benzemek. i na st ocu u * Stle beslenen ocuk. st orbas * St, tuz, et suyu ve unun birlikte lmas haz rp yla rlanan orba. st danas * Yeni do , daha st emen dana. mu st di i st di i * Bkz. st di i. * Bebe 5 veya 6 ayliken in k karmaya ba 7 ya nda kendili lad, lar inden dklen di .

st dkm gibi (olmak veya st dkm kedi kediye dnmek) * suunu bilerek bundan utanan kimsenin durumunu anlat r. st gibi st k r * ok beyaz, ok temiz. * (at donu iin) Beyaz renkte olan.

st kuzusu * Do umdan ikinci aysonuna kadar olan ve ana st emen erkek veya di n i kuzu. * ok kk ocuk, bebek, yavru. * ok nazl bytlm kimse. st mavisi * ok amavi. k

st otu

* St otugillerden, Kuzey Amerika'da yeti kkleri hekimlikte kullan otsu bir bitki (Polygala vulgaris). en, lan

st otugiller * Sar gvdeli ot ve al iine alan, iki enekli, ayr yaprakl lgan lar ta iekli bitkiler familyas . st ekeri * Bkz. lktoz. st tozu * zel yntemlerle kurutularak toz durumuna getirilen ve sulandlarak kullan st. r lan st vermek * emzirmek. stana * Bir ocu anas ba stn emmi un, ndan ka, oldu kad u n.

stanal k * Stanne olma durumu. stanne * Bkz. stana. stannelik * Bkz. stanal k. stbaba stba st * St satan kimse. * Bol st veren hayvan. stlk * St satma i i. * Stten kaymak, tereya yo peynir gibi rnler elde etme i urt, , i. sthane * St ve st rnleri sat yer. lan stkarde * Ayn ndan st emmi kad ocuklarbirbirine gre ald ad. n klar stk z stl stle en * Stle engillerden, yaprak sap ve kklerinde st grn kekre ve yak bir z su bulunan, verdiz su l, c i trlerine gre hekimlikte ve sanayide kullan 700 kadar tr bilinen, bir veya ok yk bir bitki, Japon kakts lan, ll (Euphorbia). stle engiller * eneklilerden, stle kauuk, manyok gibi nemli bitkileri iine alan bir familya. ki en, * Bir kadn kendi ocu de n u ilken emzirdive kocas birlikte evlt olarak benimsedikocuk. i yla i z * St, ve pirinten yap bir tr tatl eker lan . * Stannenin kocas . * Kaynat lmstn yznde toplanan kaymak.

stlendirme * Stlendirmek i i. stlendirmek * Stn artmas sa n lamak. stlenme * Stlenmek i i. stlenmek * St gelmek, st o almak, stl duruma gelmek. stliman * Durgun, sakin. * Grltsz, olays z. * inde st bulunan, stle yap lan. * St veren, sa mal. * Taneleri sertle memiyumu taneli (mr, bu vb.). , ak s day

stl

stl kengel * Deve dikeni. stl ot stlce stlk * St koymaya yarayan kap. stnine sto ul stler stre * Perde, rt. * Stre ile kaplamak. * D gznden ve ate man inden korunmaya yarar do veya yapma siper. al stsz * inde st bulunmayan, st kat lmadan yap lan. * Az st veren. * Krpe olmayan, kart. * Kt soydan gelen, st bozuk kimse. * St olmama durumu. * Kt soydan gelme, st bozuk olma durumu veya stszce davran . * Bebe st vermek iin para ile tutulmu n. e kad * Bir kadn kendi ocu de n u ilken emzirdive kocasn da evlt olarak benimsedierkek ocuk. i n i * Stn yo unlu lmeye yarayan alet. unu * uha ie igillereden, yapraklar salata gibi yenilen bir bitki (Glaux maritima). * D ie n i.

stszlk

stten a yanan yo z urdu (veya ayran ) fleyerek yer (veya ier) * bir olaydan gerekli dersi alan, sonra uyandavran k r. stten a yanmak z * bir olaydan gerekli dersi alarak uyandavranmak. k

stten kesmek * (bebek iin) emzirmeye son vermek. stun * Herhangi bir maddeden yap stnde stun badenilen ntbir blm olan, genellikle bir altl lan, l k l a, bazen do rudan do yere dayal ruya silindir biiminde d destek, kolon. ey * Gazete, dergi veya kitap gibi yaz leylerde, sayfanyukar a do ayr n dan a ya ru lmoldu dar u blmlerden her biri, kolon. * Olduka ykse ve silindire benzeyen e kan ey. * Alt alta s ralanm dizisi. eyler * Bir tablo veya grafikte d durumdaki yzey. ey stun amak * yer vermek, yay nlamak. stuncuk * Gvdesi klsik stunlardan ince ve uzun olan kk stun.

st bozuk * Kt soydan gelen (kimse). stne havale etmek * ibeklenen biimde yapmas o ki vicdan namusuna b i, n inin na, rakmak. stne kalmak * insanlna, namusuna kalmak. styen svari * Bkz. sutyen. * Atl . * Atl asker. * Gemi kaptan .

svari alay * Atl askerlerden olu alay. an svari bl * Alt askerlerden olu blk. an svari polisi * Atl polis. svari sf n * Harekt ve manevra yetene at stnde gerekle ini tiren, ayn zamanda piyade gibi de grev yapan asker sf. n svarilik * Svari olma durumu. * Pantolonun dizine ve arkas konulan para. na * Bkz. sve.

sve sven

* Bozuk ve gev arazide veya gk amada ba ek direklerinin st ve yan arazi iine ak srlen ndan larak ucu sivri direk veya kama. sveter * Genellikle alt gmlek veya bluz giyilen rg kazak. na

sveyda

* Kalbin ortas var oldu san siyah benek. nda u lan * Kalpteki gizli gnah. * Bkz. cebire. * neye geirilen bir sap iplik. * Bkz. -s z/-siz, -suz/-sz.

syek sym -sz

szdrme * Szdrmek i i. szdrmek * Szmek i yapt ini rmak. szek * Szge, filtre. * I nne konulan, ince kuma n veya tlden yar saydam yay r. ndc * Kasna gerilmi a kumai veya t yap bir tr nak a ne la lan . * Slar v szmeye yarayan ara. * Bir ak kandaki yabanc maddeleri szp ay alet veya aletlerden olu dzenek, filtre. ran an * Sulama kovasn ucuna tak kk delikli metal para. n lan,

szeni szge

szgegagal lar * rdek, kaz, flman gibi perde ayakl lar ku iine alan alt tak m. szgeleme * Szgelemek iveya durumu. i szgelemek * Szgeten geirmek. szgeli szg * Szgeci olan. * Delikli anak. * Bal kepesi. k * Fide sulamak iin tenekeden yap ucunda szgeci olan kap. lan, * Biraz zay gszle . flam , mi

szgn

szgn bak * st gz kapaklar biraz kapal olarak bak . szgn gz * Szgn veya lgn bak larla bakan gz. szgnle me * Szgnle i mek i. szgnle mek

* Szgn duruma gelmek. szgnlk * Szgn olma durumu. szme * Szmek i i. * Szlm olan, szlerek elde edilen. * Kt, a malgz (kimse). a k, l n * Katks saf. z,

szme bal * Peteklerden szlerek elde edilen bal. szme yo urt * Bir torbaya konularak suyu szlen yo urt. szmek * Bir sy v, iindeki kat maddelerden ay iin bez veya delikli bir kaptan geirmek. rmak * Baz v n yo slar unla na yol aan, kat tortulu maddeleri bu slardan ay mas ve v rmak. * Gzle, inceleyerek, dikkatle bakmak. * (gz iin) baygve anlaml n bakmak. * Szme zelliolan. i * Zaygsz, szgn. f, * Szgnle , szlm mi . szle szle * Szlerek, srekli szlmek i yaparak. ini szlme * Szlmek i i. * Bir ku kanat vurmadan yapt uu un . * Bir ua motorunu bo alarak veya durdurarak yapt uu n a .

szc szk

szlmek * Szmek i konu olmak. ine * Akmak. * (ku iin) Kanatlar gerili olarak, grnr bir hareket yapmadan havada ilerlemek. * Sessizce ve grnr bir hareket yapmadan ilerlemek. * (insan iin) Sessiz, gizlice ve kay yormu gitmek. gibi * ok zay flamak. * (gz iin) Bayg mak, mahmurla nla mak. * Uyumlu ve sal narak yrmek veya yzne nazl anlam vermek. bir szl * Szlmek iveya biimi. i

szm szm * Kendini a satarak, nazl eda vererek. ra bir szm szm szlmek * kendini be enmi tav a l bir rla rba oturup evreye bakmak. sznt * Bir sy v szerek elde edilen tortu. * Vcut suyunun d at ar lmas ras bbrekte k ml s nda vr kanalc geen ve iinde e kimyasal klara itli maddeler bulunana s. v

- ,

* Fiillerin i lik at n te lar kuran ek: a -mak, bek-le- la- -mek, bul-u -mak, gr- -mek vb.

* Trk alfabesinin yirmi nc harfi. ad e verilen bu harf, ses bilimi bak ndan flttmsz, di m l etidamak nszn gsterir. a * Sporculararas yave ya n yerine alkiin ya kelimesinin kez tekrar sonra yine kez n nda a as ndan tekrarlanarak sylenir. aban * Ay takviminin sekizinci ay aylardan ikincisi. , * Aptal, al saf, k budala. k, an,

abanla ma * abanla i mak i. abanla mak * Aptal, al k duruma gelmek, aptalla k, a n mak. abanl k ablon * Aptall k.

* zerindeki harf ve ekillerin evre izgileri kalem ucu girecek biimde oyuk olan, bu izgilerden kalemle istenilen biim elde edilen, metal veya plstikten cetvel. * De ik alanlarda dzeltme, belirleme, lme, denetleme i i lerinde kullan ve yapt i gre yap lan e s deen ara. i * Kr krne yans lanan, ok kez tekrarlandndan kan ksanmbasmakal rnek. p abloncu * Bir d nceyi enine boyuna irdelemeden oldu gibi benimseyen veya kabullenen kimse. u

ablonculuk * abloncu gibi davranma. ad * Sevimli, ne eli.

etmek ad * ne elenmesini, sevinmesini sa lamak. olmak ad * sevinmek, memnun ve mutlu olmak. rvan ad * Genellikle cami avlular bulunan, evresindeki musluklardan ve ortas nda ndaki f skiyeden su akan, zeri kubbeli veya ahavuz. k afak * Gne madan az nce beliren ayd k. do nl atmak afak * birden nemli bir durumla karkar oldu anlamak. ya unu skmek afak * sabahleyin ortalayd k nlanmaya ba lamak. afi * slml snnet ehli denilen drt mezhepten biri. kta * Bu mezhepten olan kimse.

kpegibi titremek afi i * ok titremek. kpe dnmek afi ine * yz gz ok kirli olmak. afilik aft * Bir makinenin dnme hareketini teki paralara aktaran ve ucuna diarklar, tekerlekler veya pervane li ba lanan demir mil. aful * Bal konulan ufak tekne. ah * veya Afgan hkmdar eh. ran , * Satran oyununda her ynde tek hane gidebilen en nemli ta . * Benzerlerine oranla en stn, en gzel, en iyi. * (Alevlik, Bekta likte) Pir. * At n ayaklar yerden keserek arka ayaklar n, n stnde ayakta durmas . * mezhebi. afi

ah

damar ah * Boynun iki yan kan a ve yze gtren aort damarlar her biri, gazel damar nda, ba ndan . iken ah ahbaz olmak * herhangi bir sebeple irkinliveya durumunun ktl artan kimseler iin alay yollu kullan i l r. kalkmak aha * (at) n ayaklar yerden kesip arka ayaklar n stnde durmak, ahlanmak. * ta nlgstermek, co k k mak, kkremek. ahadet * Tan k, kl ahitlik. * Yksek bir lk u runda lme, olma. ehit

ahadet etmek * herhangi bir konuda bildi grd i, eyleri sylemek. ahadet getirmek * n slm artlar "Tanr ba tapacak yoktur ve Hz. Muhammed onun kulu ve peygamberidir" ndan 'dan ka anlam gelen kelimei na ahadet ad ta Arapa sz okumak. n yan ahadet parma * Gsterme parma i parma aret , . ahadet erbetini imek * d ehit mek. ahadetname * Diploma, sertifika, brve. * Bir i yap gsteren, yetkilisi taraf verilmi in ldn ndan olan onaylanmbelge. ahadette bulunmak * tan k etmek. kl ahane * Hkmdarla ilgili, hkmdara zg olan.

* Hkmdara yak durumda olan. acak * ok gzel, ok mkemmel, stn nitelikli. ahap ahbaz * bir tr ak do ri an. * evik ve becerikli. * Yi kahraman, mert (kimse). it, aheser * stn ve kal nitelikte olan eser. c * De stn olan, stn nitelikli. eri * Akan y z, a ld ma.

aheser yaratmak * stn, kal niteliolan bir eser ortaya koymak, ok nemli bir yapmak. c i ey m ah * ya . m kadar severim ah bu * ben zverinin bundan o gze alamam. unu s ah s h ahika * Doruk, zirve. * En st derece. ahin * Kartalgillerden, 50 - 55 cm uzunlu unda, Avrupa ve Asya'n ormanlve al yerlerinde ya y c n k l k ayan rt bir ku (Buteo buteo). bak ahin l * Sert ve keskin bak . l ahinci ahit * Padi ahlarav n ahinlerini retip besleyen ki i. * Tan k. * Kimse, ki zat. i, * Yer lme i lerinde kullan dereceli ve i lan aretli sk. r

olmak ahit * tan olmak. k tutmak ahit * birini tan olarak gstermek. k ahitli ahitlik * ahidi olan. * Tan k, kl ahadet.

ahitlik etmek * tan k etmek. kl

ahitsiz

* ahidi olmayan.

ahland rma * ahland i rmak i. ahland rmak * ahlanmas sebep olmak. na ahlan * ahlanmak iveya biimi. i ahlanma * ahlanmak i i. ahlanmak * (at) n ayaklar yerden keserek arka ayaklar n stnde durmak, kalkmak. aha * Tanlgstermek, co k k mak, kkremek. * Parlamak, ldamak. k ahl * olma durumu. ah * Afgan ve hkmdarl. ran * (bir kimsenin) Saltanat dnemi.

ahmeran * Bainsan, gvdesi y biiminde oldu inan efsanev yarat lan una lan k. ahmerdan * Vurucu a mekanik olarak ykselmesi ve d sonucu dvme i yapan makine. rln, mesi lemi * Bir yapn temel kaz n n klar akmakta kullan bir e ara. lan it * ok a bir e tokmak veya eki. r it ahmerdanc * ahmerdan kullanan kimse. ahne ahni in ahni * ahni in. , ehni li ahni * ahni i olan. * Anadolu ve ran'da devlet kurmu halklarda devlet grevlilerine verilen ad. * Eski Trk mimarsinde odankarn cephesinde yer alan yan n pencereli cumba. kma,

ahrem ahrem * (herhangi bir Paralanmyar ey) lmolarak. , ahsen * Kendi (kendim, kendin...), bizzat. * Tan madan, dgrn ile, uzaktan. * Ki ait, ki ilgili, ki mal iye iyle inin olan, ki zlk. isel, * Ki ait i iye ler. * Bir kimsenin zel hayat zerinde sylenen szler.

ahs ahsiyat

ahsiyat yapmak (veya ahsiyata dkmek) * sz edilen konudan uzakla olumsuz ynleriyle ki zerinde durmak. arak iler ahsiyet * Ki belirgin zellik. ilik, * Ki de ki i; erli i. * Ki ilikli.

ahsiyetli

ahsiyetlilik * ahsiyetli olma durumu. ahsiyetsiz * Ki iliksiz. ahsiyetsizlik * ahsiyetsiz olma durumu, ki iliksizlik. ahtere * ahteregillerden, tarla ve yol kenarlar yeti 20 - 40 cm ykseklikte, iekleri hekimlikte kullan nda en, lan, ok yk ve otsu bir bitki (Fumaria officinalis). ll ahteregiller * eneklilerden, ki ahtere ve benzeri trleri iine alan kk bir bitki familyas . ahtur * donanma gemilerinden biri. nce aibe * Kir, leke. * Eksiklik, kusur, ay p.

alt (tutulmak) aibe nda * kusurlu, ay olmak;lekeli say pl lmak. aibeli air * Eksi kusuru, ay olan. i, b * syleyen veya yazan kimse. iir * Geni hayali olan, duyarl bir , duygulu kimse. * yakr biimde, gibi. aire air * nitelita air i yan.

airane

airanelik * yakr bir aire ekilde, gibi davranma durumu. air aire * Kad n air. airlik ak ak * olma durumu. air * Enlice bir vuruldu eyle unda sesi anlat kan r. * Yarma, yar lma. * Yar atlak. k,

etmek ak * akketmek. ak ak aka * Eller birbirine vuruldu unda sesi ve bunun benzerlerini anlatmak iin kullan kan l r. * Gldrmek, e lendirmek amac kar ndakini k yla s rmadan yap hareket veya sylenen sz, ltife. lan

etmek aka * bir kimseye yollu tak aka lmak. gibi gelmek aka * bir trl inanamamak. gtrmemek aka * (bir durum veya ihafifsemeye, dikkatsizli gelmemek. ) e * akadan ho lanmamak. iken kaka olmak (veya aka akay kakaya evirmek) * el veya dil ile yap lan akadan, ho olmayan bir sonu veya kavga kmak. kald aka rmak * akaya dayanmak, katlanmak. maka aka * A ok duymayarak. rln sylemek aka * bir yapmolmak iin sylemek. eyi, aka yapmak aka * niteli bir yapmak. aka inde ey yollu aka * Bkz. yoluyla. aka yoluyla aka * Cidd bir grnm vererek (syleme, konu eye aka ma). akac * yapmas seven, aka n akala madan ho lanan, ltifeci.

ktan akac * (ocuk dilinde) olarak. aka * yapar grnerek. aka * olarak yapmaya ba fark olmadan. aka lam ken, nda l akac k akadan * akac olma durumu. * olarak, diye, mahsus. aka aka

akaatmak * ok sinirlenmek. akak * Gz, alve yanak aras elmackemi stnde bulunan ukurumsu blge. n nda, k inin akaklar armak (veya beyazlanmak) a

* akaklar ndaki salar k mak, a rla armak. akala ma * akala i mak i. akala mak * Kar kl olarak etmek. l aka akas yok * hatgnl tan gerekeni yapar. r maz, * tehlikeli. z akas * yapmaksn, cidd olarak. aka z

akaya almak * sylenilen gerek sz gibi kabul etmek. aka akaya bo (dkmek veya bozmak) mak * cidd ba layan bir sz veya davran akaya evirmek. akaya gelmek * akaya katlan r olmak. akaya getirmek * cidd bir a a syleyemeyip grnm vererek sylemek. eyi ktan a aka akaya vurmak * cidd bir sz veya davran yoluyla gei aka tirmek. akaya gelmemek * akaya dayanamamak. * hafifsemeye, savsaklamaya gelmemek. k akay * D ie n igillerden, iekleri trl renkte, ok yk gzel bir ss bitkisi (Paeonia mascula). ll ldak ak ma ak mak ak * Bir e ocuk oyunca it . * mak i ak i. * (tc ku iin), Ezgili ses lar karmak, tmek, akramak, terennm etmek. * ( , iin) sylemek. ark iir * ok konu enesi d mak, mek.

r r ak ak * Srekli olarak ya ya an murun, t ku n veya buna benzer ho giden en lar a eylerin sesi anlat kard r. * Kolayl iyi bir biimde, ak olarak. kla, c * ok parlak ve kl olarak. r ak ukur * Fazlaca rt kararak. ak rdama ak * rdamak i ak i. rdamak ak * r r ses ak ak karmak. * (ya mur) Gl bir biimde ya mak.

rdatma ak * rdatmak i ak i veya durumu. rdatmak ak * r r ses ak ak kartmak. rt ak rt akl * rtolan. ak s rtz aks * rtolmayan. ak s t ak y ak aki * Haydut, e ya. k akilik akirt akkadak * Haydutluk. * renci, rak. * Beklenmedik bir zamanda, birdenbire, ansn. z * Murana. * mak i ak i veya biimi. * rdayan bir ses, r r ses ak eyin kard ak ak karma.

akketme * akketmek i i. akketmek * Yarmak, paralamak. aklaban * en, akac gldrc (kimse). ve * Dalkavuk.

aklabanl k * aklaban olma durumu veya aklabanca davran . aklama aklamak * diye ses ak karmak. aklatma * aklatmak i i. * aklamak i i.

aklatmak * diye ses ak kartmak. akrak * (ses iin) ne en, eli. * (insan iin) ne hayat dolu. en, eli,

akrak ku u * spinozgillerden, basiyah, boynu k z rm, tc bir ku (Pyrrhula pyrrhula). akrakl k * akrak olma durumu. akrama * akramak i i veya durumu.

akramak * mak. ak ak ak * o unlukla hokkabazlarkulland , hafife vuruldu n klar unda h vurulmu diye ses zla gibi ak karan tahta ma a. ak ak * Bir kimseyi veya onun yapt her do bularak ven ve ba na da kabul ettirmeye al kimse, eyi ru kalar an alk . c * zellikle eski tiyatroda oyunu alk lamak iin parayla tutulan kimse. ak ak l k * ak ak olma durumu. akul akul * ekl. * eklle ilgili. * D ey.

akulleme * akullemek i i. akullemek * eklle d do ey rultusuna bakmak. * Yoklamak. al * Genellikle Hindistan'da dokunan, zel motifleri olan de bir yn kuma erli . * Kad n omuzlar rtmek iin kulland geni . nlar n klar atk * aldan yap sar ku lmbele lan ak.

ku al ak

rne al i * allarda grlen motiflerle bezenmi kuma rt, h iin kullan rka l r. alak alak ale algam * Turpgillerden, yumru kkl bir bitki (Brassica rapa). * Bu bitkinin insan ve hayvanlar iin besin olarak kullan etli ve tatl lan kk. * Bymemi karpuz. * taklidi kuma al . * Uzun saakl s alak da at olan konutu.

ali allak

* Tiftikten yap bir cins ince kuma lan . * plak. * Giyimine zen gstermeyen kimse.

mallak allak * l r plak. * Giyimi ok zensiz olarak. alo * Peru para birimi.

binas alt * Gaz boru hatt ana da m boru hatt boru donan veya boru donan elemanlar (vana, veya t nda, m m n bas regltr vb.) korumak iin yer alt inedilen bina. n nda a alter * Bir devredeki elektrik ak n p kapama veya detirme i yapan ara, evirge. m a i ini * Gi e. alupa * Kk bir gemi gibi kullan labilen byk sandal. alvar * Genellikle aok bol olan, bele bir ukurla ba lanan geni donu. st

alvar gibi * ok bol (pantolon). alvarl * alvar giyinmi olan kimse.

f am st * Antep f st. ama amal amama * Bal mumuna veya parafine batlmfitil. r * ile yap ama lm . * Gzel kokulu bir tr kk kavun. * Kavuna benzer bir yk otsu ve srngen bir bitki (Cucumis dudaim). ll

amama gibi * ufak tefek, sevimli insanlar iin kullan l r. aman * amanl gelecekten haber verme, by yapma gibi grevleri olan, ruhlarla ili kurarak hastal kta, ki klar iyile ine inan din adam tirdi lan , kam. amand ra * Halkalar tekne ba na lamak iin limanda demirlenmi olan, ii boher yan , kapal unlukla metalden , o yap f vb. lan * Denizde yol gstermeye, bir tehlikeyi veya gei yolunu haber vermeye yarayan yzer cisim. * Kapama dzenini sa layan, metal veya plstikten yap suda yzen top. lm , * Kandilde fitili tutmak iin ya yzen telli mantar dzeni. da amand ralama

* amand ralamak i i. amand ralamak * Belli bir noktay aretlemek iin bir i amand zincirleriyle birlikte denize b ray rakmak. aman amanist * amanist. * amanlyanl olan kimse. k s

amanizm * amanl k. amanl k * Kuzey ve Orta Asya'da Trkler, di k er t'alarda da ba topluluklar aras gnmze kadar sregelen ka nda do tapma, do aya ast ruhlara inanma temeline dayal din, amanizm. amar * Aelle yze vurulan tokat. k amar atmak * amarlamak. amar indirmek * tokat atmak. amar o lan * Btn kt olaylar sebebi say srekli sulu bulunan ve azarlanan kimse. n lan, amarlama * amarlamak i i. amarlamak * Yze aelle vurmak, k amar atmak. amata * Grlt, pat . rt

amata etmek (veya koparmak) * grlt pat yapmak. rt amatac * Grlt, pat yapan, yaygarac rt . amatal * Grltl, pat l rt . ambaba * \343 ambabas .

ambabas * Bir tr hamur tatl, baba tatl. s s * Sorumlulu olmayan, hay z baba. u rs ambrel amdan * zerine mum yerle tirilen destek. amdanc * Otomobil i lsti i.

* amdan yapsatan kimse. p * Saraylarda ayd nlatma i leriyle grevli kimse. amdanc l k * amdancn iveya mesle n i i. amil * alan, kaplayan, kapsayan. ine ampanya * Arenk, tatl kpkl k ve arap. ampanya barda * ampanya imeye ayr lmzel, ince, uzun veya geni tabanl sa bardak. k ampanyal * ampanya verilen. ampiyon * Mill veya milletler aras yar bir mada ilk dereceyi alan, birinci olan kimse veya tak m. ampiyona * ampiyonluk yar . mas * ampiyonluk. ampiyonluk * ampiyon olma durumu. ampuan * Genellikle sa y kamakta kullan s sabun. lan v

ampuanlama * ampuanlamak i i veya durumu. ampuanlamak * ampuanla y kamak. an * n, san, hret. * Gsteri , gsteri lilik. * g makamla ve perde ayr yla e duyumlar uyand ses dizisi. nsan rtla ndan kan mlar itli ran

an

vermek an * n salmak. andel * Yksekten topu diklemesine kaleye gnderme.

andelleme * andellemek i i veya biimi. andellemek * Topu yksekten diklemesine karkale ynne veya iine gndermek. r ang ungur * Byk bir rt kararak. ang rdama ang * rdamak i ang i.

rdamak ang * (tabak, bardak vb. iin) Bir yere veya birbirine arparken, kl grltl ve c r rken nlay ses karmak. rdatma ang * rdatmak i ang i. rdatmak ang * rdamas sebep olmak. ang na rt ang * (tabak, bardak vb.) Bir yere veya birbirine arparken, kl ses. r rken kan

na yedirememek an * yenilgiyi kabul edememek. ndan olmak (veya na yak an an mak) * bir onun bykl karakterine uygun olmak, yara ey ne, mak. anjan * Yanardner, janjan. anjanl * Yanardner olan, janjanl . anjman * Motorlu ta tlarda hde tirmek iin, motorun ykn azaltarak arabanhareket etmesini sa z i n layan di toplulu vites kutusu, man. liler u, anz anl * Tan nl. nm , * Yce, ulu, byk. * Ola anst yararl gstererek d klar man yenen komutanlara veya ehirlere devlet taraf verilen onur ndan

unvan .

anlhretli * Grkemli ve etkileyici. ano ans * (tiyatroda) sahne. * Talih, baht, felek.

tan ans mak * imkn vermek, f vermek. rsat ansa kalmak * bir olabilmesi iin ok az umut olmak. eyin dnmek ans * talihi iyiyken kt veya ktyken iyi olmak. yaver gitmek ans * talihli olmak, baht k olmak. a z ans * nsz. * Gsteri siz. * K z, k l ks yafetsiz. * Talihi olan, talihli.

ansl

l ansl k anson ansonet anslye

* Talihli olma durumu. * K ad t'a verilen ve gibi sylenen m dizisi. ark sra * Kk anson, k trk. sa * Federal Almanya Cumhuriyetinde ve Avusturya'da hkmet ba . kan

anslyelik * Almanya ve Avusturya'da hkmet ba kanl. z anss * Talihi olmayan, talihsiz.

zl anss k * Talihsiz olma durumu, talihsizlik. antaj * Para veya herhangi bir sa kar lamak amac bir kimseyi, kendisiyle ilgili lekeleyici, gzden d yla rc bir haberi yayma veya a karma tehdidiyle korkutma. a yapmak antaj * gzda korkutmak. yla antajc * antaj yapan kimse.

antajc l k * antajcn yapt i n . antiye * Yap gerelerinin ylsakland veya i p lendiyer. i * a durumundaki ev, fabrika, baraj gibi her trl yap n . * Gemi tezgh . * Erkek c ark. * Kad c n ark. * Genellikle yazlgiyim e yap zerinde kendinden desenli izgileri bulunan, ham ipekle dokunmu k yas lan,

antr antz antung kuma .

man anz * Bkz. anjman. ap * stekle perken sesi anlat kan r. * Birden yere d veya arpma s nda sesi anlat me ras kan r.

ap

* Alminyum ve potasyum slfat veya amonyum alminyum slfat olu s suda eriyen, tad ndan ndan an, cak buruk, antiseptik bir madde. ap

* kum ve imentoyla yap dzgn d s . nce lan eme vas gibi ap * a al za nmayacak kadar tuzlu. gibi donmak (veya kalmak) ap * ses a rarak karmayacak duruma gelmek. gibi yanmak ap * ortada kalmak, destek bulamamak. hastal ap * Srlarda, a ve t z rnaklar aras kabarc grnmesiyle, yksek ate beliren, genellikle ar b nda klar le za rakan bula hastal c k. ap ap ta ap * Kldeniz'den lan, beyaza alan renkte, pek ok dal mercan tr. z kar olan oturmak apa * iinden lmas bir duruma d k g mek. apadanak * Birden bire, aniden. * diye ses ap karak. apc l ap k aphane * lan yer, oca ap kar ap . r r ap ap * Ses kararak acele ile yemek yemeyi veya st ste pmeyi anlat r. r ap upur * perken veya yemek yerken sesinin ldn ap kar anlat r. rdama ap * rdamak i ap i. rdamak ap * perken veya bir yerken diye ses ey ap karmak. rdatma ap * rdatmak i ap i. rdatmak ap * perken veya bir yerken diye ses ey ap kartmak. rt ap apka * Kee, has maddelerden yap bak. r gibi lan l * Boru, baca, direk gibi eylerin aolan st blmn havan etkisinden korumak iin tak bak. k n lan l * perken veya yemek yerken ses, rdama sesi. kan ap * yapan veya satan kimse. ap * nyapt i apn . * st ste pmeyi belirtmek iin kullan l r.

organ.

* Baz bitkilerde, zellikle mantarlarda sapstnde bulunan, reme organlar ta biimindeki n n apka yan * Dzeltme i (^). areti

apka karmak * (bir sz veya durum kar nda) sylenecek sz kalmamak ve takdir etmek. s i apka areti * Bkz. apka. apkac * apka yapan veya satan kimse. apkac l k * apka yapma veya satma i i. apkal * apka giymi olan (kimse). * apkas bitki. olan * zerinde dzeltme i bulunan (nl). areti * apka koymaya yarayan veya yer. ey * apka yapmaya elveri li. * apkas olmayan. * diye ses ap karan tokat. * aplamak i i. * diye ses ap karmak. aplamak aplamak aplatma * Bir su ile eyi apl slatmak. * Bir yapn taban ince kum ve imentoyla haz n n rlanan karmla s vamak. * aplatmak i i.

apkal k

apkas z aplak aplama aplamak

aplatmak * diye ses ap kartmak. * Sesli amar vurmak. apl * inde bulunan. ap appadak * Apans z. * An bir rt ap sesi kararak. aprak al ap * Eyer rts, aprak. * Aptalca davran larda bulunan, al k.

* stne ba nem vermeyen, zen gstermeyen. na * (giyecek iin) Bol, dkk ve biimsiz. al yaka ap * Dkml ve geni yaka. alak ap * zensiz, dzensiz (kimse). alca ap * ala yakr (bir biimde). ap

alla ap ma * alla durumu. ap mak alla ap mak * al duruma gelmek. ap all ap k * al olma durumu veya alca davran ap ap . - / - ar er * nl ile biten say adlar yar kelimesine eklenen le ile m tirme eki. ar ar arab arampol * Kara yollarn kenar yol dzeyinden a kalan blm. n nda a da arap * zm veya ba meyve sular trl yntemlerle mayaland elde edilen alkoll iki. ka n rarak * l l. arar * K zarap renginde olan. rm

barda arap * imek iin zel olarak retilen cam bardak. arap ana arap * iilen yayvan anak. arap fs arap * n dinlenmeye b ld byk tahta f. arab rak rengi arap * K zarabrengi. rm n * Bu renkte olan. arap * yapan veya satan kimse. arap * ok ien, arap araba d (kimse). kn

arap l k * yapma ve satma i arap i. araphane * yap yer. arap lan * sat veya iirilen yer. arap lan arapl * arab olan, verilen (yemek, davet). arap

arapnel arbon

* misket dolu top mermisi. i

* e hayvanlarda, zellikle koyun ve srlarda grlen, deri veya mukoza yoluyla insana bula itli an, bulayerde kara bir yapan tehlikeli hastal kara kabarc kara yan yan t ban k, k, k, kara. l l ar ar * Suyun bol ve sesli akmas anlat n r. ldama ar * ldamak i ar i. ldamak ar * (su iin) Bol bol akarak ses karmak. lt ar arj * ldayan ses, ldama sesi. ar eyin kard ar * Ykleme, doldurma.

etmek arj * yklemek. * bir anlamaya, kavramaya ba eyi lamak. arjr * Otomatik silhlarda, belli say fi ta ve bu fi da ek yan ekleri namluya arka arkaya srmeye yarayan mekanizma. ark * Do u.

ark ban * Yurdumuzun do blgelerinde, Hindistan ve Kuzey Afrika'da insanlar zellikle yznde veya u ran, n kollar grlen, iyile iz b nda ince rakan bula ban. c arkadak * Ansn dz ve serte bir yzeye vuruldu z unda sesi anlat kan r. ark * Tonlama deiklikleriyle e duygular uyand uyumlu, ezgili insan sesleri dizisi. i itli ran * Klsik Trk mzi azerine sylenen, nakarat ara na inde k ve mesi olan para. * Ezgi, mzik paras , melodi. * Divan edebiyat bestelenmek iin, drtlkler biiminde ve uyakl nda olarak yaz lmolan biimi. iir

sylemek ark * belirli bir besteye gre gfteyi uyumlu olarak okumak. tutturmak ark * bir nszlerini veya sadece bestesini seslendirmek. arkn c ark * syleyen, syleme yeteneolan veya mesle sylemek olan kimse, muganni, muganniye. ark ark i i ark

c arkl k * cn iveya mesle arkn i i. ark * Do ilgili do zg olan, do uyla uya u.

arkiyat

* Do bilimi, oryantalizm. u

arkiyat * Do bilimci, do bilimi uzman u u , mste oryantalist. rik, arkiyat l k * Do bilimleriyle u ma. u ra arkl l arkl k arkteri arlama * arlamak iveya durumu. i arlamak * ldamak. ar * Ba p a r rmak, hakaret etmek. * Kendi bilgi ve niteliklerini veya mallar verek kar ndakini kand doland kimse. n s ran, ran * Do garpl . ulu, kar t * Do olma durumu, do ulu ululuk. * Salam, sosis, sucuk, past gibi haz rma r yiyeceklerin sat dkkn. ld

arlatan

arlatanca * arlatan bir biimde. arlatanl k,- * arlatan olma durumu veya arlatanca davran . arpi * Alt gen biiminde tek direkli, iki yelkenli iki ki tekne. dz, ilik art * Olmas ka durumlar gerekle ba n mesini gerektiren ko ey, ul.

etmek art * " olsun" diyerek yemin etmek. art kipi art * Bkz. birle zaman. artl ik

ko art mak * nceden bir ba arta lamak. olmak art * gerekmek, kalmaz bir durum almak. n olsun art * "nikh zerine yemin ederim ki, yle de veya bunu yapmazsa, kar bo sn (olsun)" anlam m ilse m d nda yemin olarak kullan l r. * yemin etmek iin kullan biz sz. lan tan art urt maz * kendini hibir ba saymaz. arta l nca art * Geregibi. i

artlama

* artlamak i i.

artlamak * Din inanlar gere ince, kirlenmi lan bir en az , en ok k kez sudan geirip kirli say say eyi rk lmaktan kurtarmak. artland rma * nceden belirlenmiartlara gre uydurma i i. artland rmak * nceden belirlenmiartlara gre uydurmak. artlan * artlanmak iveya biimi. i artlanma * nceden belirlenmiartlara gre uygun duruma gelinme i i. artlanmak * (din bak mdan) artlamak i lmak. i yap * nceden belirlenmiartlara gre uyarlanmak, ko ullanmak. ma artla * artla i mak i.

mak artla * Bir veya birok kar kl art kabul etmek. l artl * ba, ko arta l ullu. * (din bak mdan) artlanm( ey). * artlanmolan, ko ullu. * etmi art olan (koca). birle cmle artl ik * Bir esas cmle ile bu esas cmleye ba, fiili -sa / -se ekini almyan cmlenin olu l turdu anlat birli u m i. birle zaman artl ik * Belli bir zaman eki almykleme -sa /-se eki getirilerek olu art turulan vb. ekil: refleks artl * Bkz. ko tepke. ullu artname * Satalma, satma, yapt kiralama gibi i gerekle n rma, leri tirmek isteyen tarafdzenledi her iki taraf n i, n da uymay stlendikleri artlartespit edildiresm belge. n i z arts * ba olmayan, ko arta l ulsuz. * Din bak mdan artlanmam( ey).

z refleks arts * Bkz. ko ulsuz tepke. z arts urtsuz * Hibir ba kalmaksn. arta l z aryo * Bir aletin veya arac hareketli paras n . * Yaz makinesinin k tak tu vurulduka ilerleyen blm. lan, lara t

* Baz uaklarn kalkn layan f av n sa rlatma dzeni. * Bir e dzlem boyunca arabalarta ik n nmas sa n layan kk vagon. ase asi * Foto l iine duyarl cam veya k konulan, yass geirmez kutu. raf kta bir t , k * Yap lerinde srme ereve. i * Otomobilin, zerine karoser oturtulan iskelet blm. aa a * Grkem, gsteri , tantana. * Parlakl par. k, lt * Grkemli, gsteri li. * Parl lt . * mendil, gecelik gibi ine eyleri koymaya yarayan, e byklkte, kuma koruncak. itli tan

aal a

akalma a * akalmak i a i. akalmak a * ok a rmak, k ktan ne yapaca bilememek. a nl n alama a * alamak i a i.

alamak a * kbir duruma d a n mek, k davranmak, anca a rmak. alatma a * alatmak iveya durumu. a i alatmak a * alamas sebep olmak. a na a * Birbirine paralel grme ekseni olmayan (gz veya kimse). * Gzlerini arp tarak.

r demektense kr de de kurtul aak * dolayl , dolambal yollara ba vuraca gereoldu gibi syle. na i u a las ma a la * a lmas gereken ( ey). * mak i a la i.

mak a la * aduruma gelmek, aolmak. ak l a lma a lmak * Birbirine paralel grme ekseni bulunmama durumu. * i a lmak i. * k u lmak. a nl ran a

p kalmak a r * ok a rmak, byk bir k d a nl a mek. a r a rma * i a rmak i. a rmak * Bir i nas lay o inas e l ba p, i l srdrece ve nas ini l sonuland bilemeyecek duruma gelmek, raca n iinden kamamak. * Do gerek ve gerekli olan rt edemeyecek duruma gelmek. ru, ay * Ne yapmak gerekti bilememek, nas ini l davranaca kestirememek, hayret etmek. n c a rt * niteliolan, a rtma i a rtan. c a olmak rt * a rtmak. a rtma * a rtmak i i. * A fidanlar veya iek fidelerini ba yerlere aktarma i a n ka i. * i a rmak i veya biimi.

a rtmaca * a rtmak iin yap oyun. lan a rtmak * na sebep olmak. a rmas * Yan ltmak. * Daha iyi yeti melerini sa lamak iin a fidanlarn veya iek fidelerinin yerlerini detirmek. a n i * k mak, mak. a nla a kaloz a * k kimselere hakaret yollu sylenir. aveya a n k a n * D nceleri da ne yapaca bilemez duruma gelmi , kar , lm m n . * Akz, sersem, budala. ls

k k a n an * ok a rmdurumda. k evirmek a na * c a olaylar kar nda kduruma getirmek. rt s an k dnmek a na * beklenmedik bir durum kar nda k mak. s a nla k a nca * k(bir biimde). a n k ma a nla * k mak i a nla i. k mak a nla * kbir duruma gelmek. a n k k a nl * kolma durumu veya k davran a n anca .

k kla a nl * kbir biimde, k olarak. a n a n l ak ma a * mak i a i. mak a etmek. * Umulmayan, beklenmeyen veya ola anst bir olay, bir olgu kar nda kduruma gelmek, hayret s a n * Baharatl sirkeye yatlmkoyun etinden haz r rlanmet.

* (fiilin olumsuz soru biimi veya kendinden sonra gelen olumsuz bir fiille) Yolundan sapmamak, gidi ini detirmemek veya yan i lmamak. * a rmak. maz a at * De mez ve yan nitelikte olan. i lmaz * Ssularda a ykleri ta r iin kullan alt bir e tekne. mak lan, dz it * Sevinli, ne eli. * al ss. m, * Ss ve gsteri . atafatl * Ssl ve gsteri li. atafats z * Sssz ve gsteri siz. athiyat athiye * Yergiye, alaya, akaya yer veren manzum eser. * Tanr , tak bir syleyi konu gibi yaz tekke edebiyatiir tr. ile akal lmal le, ur lan r at * Ne keyifli, eli, en. * Tren ve alaylarda padi n, vezirin yan yryen grevliler. ah nda ato * evresi hendek, sur ve kulelerle evrili derebeyi (senyr, kral) kona . * Geni topraolan byk konut. gibi ato * byk, grkemli (yap ). avalak avk * Aptal, al sersem, budala. k, * I k. * Cidd bir d nceyi, konuyu, ve alay yollu anlatmak iin yaz aka lmdeyi ler.

ataf atafat

vurmak avk * bir yans eyin mak.

ma avk

* mak i avk i.

mak avk * I samak, parlamak. k avul * akul, ekl. avullama * avullamak i i. avullamak * akullemek. * Yoklamak veya kollamak. * Gz gezdirmek, ararmak. t ayak * Kaba dokunmudayan bir e yn kuma , kl it . * Bu kuma yap tan lm . * (bir Uygun, yara de ly eye) er, r, k. * Uygun, yakr. * (ihtimal derecesi daha az olmak zere) E er. * Yayg yay veya haber). n, lm(sz * Bir her noktas ilgisi bulunan (pay). eyin yla ayia * Yay lmhaber, yayg sylenti. n ayka * Trklerin Karadeniz'deki rmak klarn korunmas Kazaklarklara sald y n nda, n y rmada kulland alt klar dz, yayvan gemi. az e eamet eb * Bkz. gece, ruz. ebabet ebboy * Genlik veya genlik y . llar * Ayr kural d, mstesna. k, * Trk alfabesinin yirmi nc harfinin ad . * U ursuzluk, kademsizlik, nuhuset.

ayan ayeste ayet ayi

* Turpgillerden, gzel kokulu, dar yaprakl i renkli iekleri olan, ok yk ve otsu bir ss bitkisi , deik ll (Cheiranthus cheiri). ebek

ad. ebeki ebeke

* Daha ok Afrika'n dak blgelerinde ya n l ayan, uzun veya k kuyruklu trleri olan maymunlara verilen sa * irkin ve ars(kimse). z * ebek oynatan kimse. * lke ap yayg t ve ileti rgs, a nda nlar ula lm m im . * Birbiriyle ba l gizli al kimselerin tm. lantve an * niversite rencilerinin kimlik kart . * Primatlaralt tak . n m * D gecesi. n * Her y l Konya'da dzenlenen ve Mevlna'nlm y n ldnm olan aralayn on yedinci gn yap k n lan

ebekler ebiarus tren. ebiyelda ebnem ecaat

* En uzun gece. * iy. * Yi itlik.

ecere

* Bir ki veya bir ailenin en uzak atas ba inin ndan layarak btn kollar belirten izelge, soy a , soy n ac kt hayat a . , ac * Atlarsoyunun yazoldu izelge. n l u ecereci * ecere tutan kimse. ecereli * eceresi olan, olduka uzak bir ataya kadar dedeleri belli olan.

ecerename * Soya n ac gsteren kitap veya yaz . eci * Yrekli, yi it.

edaraban * Klsik Trk mzi bir makam. inde et eddad edde eddeli * ok byk ve sa (yap lam ). * Arap yaznda, bir nszn iki kez okunmas s gerekti gsteren harfin stne konulan i ini aret. * zerinde edde i bulunan veya yan yana iki tane imi okunan (harf). areti gibi

eddeli e ek * ok kaba ve yeteneksiz kimse. edit

* Ye in, iddetli. ef * Yetki ve sorumlulu olan, yneten kimse. u * nder, lider. * Ba , ynetici durumda bulunan. efaat * Birinin suunun balanmas dile yerine getirilmesi iin o kimseyle bir ba aras yap veya inin kas nda lan arac zellikle de Tanr kul aras yap arac l k, ile nda lan l k. efaat etmek * birinin suunun balanmas dile yerine getirilmesi iin arac etmek. veya inin l k efaati * Birisi iin efaatte bulunan, efaat eden kimse. efaatilik * efaati olma durumu. effaf * Saydam.

effafla ma * Saydamla ma. effafla mak * Saydamla mak. effaflarma t * Saydamlarma. t effaflarmak t * Saydamlarmak. t effafl k efik * Sevecen, efkatli, m fik. efkat efkatli * Ac yarak ve koruyarak sevme, sevecenlik. * Ac yarak ve koruyarak sevecenlikle ve itenlikle davranan, sevecen, m fik. * Saydaml k.

efkatlilik * Sevecenlik. efkatsiz * Sevecen olmama durumu, kat yreklilik. efkatsizlik * Sevecen olmama durumu, kat yreklilik. eflik * olma durumu. ef * al daire. efin t * Glgillerden, l blgelerde yeti 8-10 m ykseklikte, pembe renkli bir a (Persica vulgaris). man en, a

eftali

* Bu a n tatl sulu meyves ac ve . eh * Bkz. ah. ehbender * Konsolos. ehbenderlik * Konsolosun yapt ikonsolosluk. , * Bu i grld daire, konsolosluk. in ehev ehir * ehvetle ilgili, ksnl, erotik.

* Nfusunun o ticaret, sanayi veya ynetimle ilgili i u an, tar etkinliklerin olmad yerle u lerle ra msal im alan , kent. co ehir rafyas * Yerle blgelerinde me ehrin yay yerin inceleme ve arar n ld tlmas konu edinen co rafya kolu. hatlar ehir * ii yollar ehir . * ii ula . ehir m rehberi ehir * ehrin belli bayerlerini gsteren harital klamal lavuz. l , a k turu ehir * Bir gezmek ve grmek amac dzenlenen gezi. ehri yla ehirci ehircilik * ehircilik uzman ehircilikle u an kimse. , ra

* ehirlerin kurulmas dzenlenmesinde, gzelle nda, tirilmesinde kullan lacak, uygulanacak yntemleri, ehirlerle ilgili toplumsal, ekonomik vb. sorunlar konu edinen bilim dal . ehirler aras * veya daha ok aras ula veya ileti sa ki ehir nda m im layan. ehirle me * ehirle i mek i. * zellikle sanayinin geli sonucu nfusun mesi ehirlerde toplanmas alanlarn geni ve ehir n lemesi sreci. ehirle mek * (ky, kasaba) Byyerek durumuna gelmek, kentle ehir mek. ehirli * halk olan, kentli. ehir ndan

ehirlile me * ehirlile i mek i. ehirlile mek * yerle ehre ip ehir artlar uyar duruma gelmek. na ehirlilik * ehirli olma durumu. ehit

* Kutsal bir lk veya inan u runa sava len kimse. rken d (veya olmak) ehit mek * lkesi, lks veya inanc runda sava u lmek. rken etmek ehit * lkesi, lks veya inanc runa sava u ldrmek. rken ehitlik * olma durumu. ehit * ehitlerin gmld mezarl k. * Kusurlu say lmayacak kadar hafif a(gz). * Hkmdarlar niteliklerini, stn ba lar anlatan, mesnev biiminde yaz n ar n lmmanzume. * Manzum olarak yaz lmtarih.

ehl ehname

ehnameci * ehname yazar . * Osmanl vaka'nvisli kurulu larda in undan nce devletin resm tarih yazar . ehnaz * Klsik Trk mzi bir makam ad inde .

ehnazbuselik * Klsik Trk mzi eski makamlar birinin ad inin ndan . in ehni * Bkz. , in. ahni ahni

ehremaneti * Osmanlmparatorlu unda, bugnk belediye zab grevini yapan, tas ehrin temizlik ve gzelli iyle ilgilenen mahall ynetim. * Bugnk belediyenin Trkiye'de kurulan ilk biimi. ehremini * Osmanlmparatorlu unda Tanzimat'a kadar saray ve devlet yap n onar na, haremin gider ve ayl larn m k i lerine bakmakla ykml kimse. * ehremanetinin ba bulunan kimse, belediye ba . nda kan ehriyar * Padi hkmdar. ah, ehriye * orba yapmakta kullan trl biimlerde kesilerek kurutulmu day unu hamuru. lan, bu

ehriye orbas * Yatuz, su ve , ehriyeden yap bir tr orba. lan ehvan * ehvetle ilgili, ksnl, ehev. * ehvete a derecede d olan (kimse), r kn ehvetli.

ehvaniyet * ehvetli olma durumu, ksnllk, erotizm. ehvet * Cinsel istek, ksn. * A istek. r

ehvetli

* Cinsel isteolan, ksnll. i * A isteolan. r i

ehvetperest * ehvete, cinsel isteklerine a derecede d olan. r kn ehzade * Padi ahlarve o nerkek ocuklar verilen san. n ullarn na

ehzadelik * ehzade olma durumu. * ehzadenin grevi. ek * phe. ekavet ekel eker * Haydutluk, soygunculuk. * para birimi. srail

* kam, pancar eker eker , patates, havu, mr, bu gibi birok bitkilerin sap ve kklerinin z s day suyundan veya ni ndan lan, birle astas kar iminde karbon, oksijen ve hidrojen bulunan, beyaz, suda eriyen, mayalanabilen ve o tatl maddelerin genel ad u olan . * kat yap eker larak lmlokum, akide, ikolata gibi tatl yiyeceklerin genel ad . * hastal. eker * hastaln belirtisi olan kan ve idrardaki yksek miktar eker n eker . * Sevimli, cana yakve gzel. n a eker ac * 8-10 m ykseklikte bir a (Hovenia dulcis). a aktarmas eker * aretlerle ileti kurma, gizlice haberle im me. Bayram eker * Ramazandan sonra gelen ve gn sren din bayram. fasulyesi eker * Bad etli, tohumu yuvarlak ve beyaz bir tr fasulye. c gibi eker * ok sevimli, gzel. hastal eker * Kanda glikozun artmas sonucu idrarda bulunmas su ime ok yemek yeme ve ok idrar yapma eker , ok ile beliren hastal k, eker. kam eker * Bu daygillerden, iekleri salk durumunda ba klar olu m ak turan, 10 m ye kadar uzayabilen, z suyundan lan bir bitki (Saccarum officinarum). eker kar pancar eker * Ispanakgillerden, etli kknden elde edilen iki yk bir bitki (Beta vulgaris var rapa). eker ll ekerci * ve eker ekerleme yapan veya satan kimse. * sat yer. eker lan

ekerci boyas * ekerci boyas gillerden, kk i srdrc olarak kullan 2-3 m ykseklikte, zms meyvesinden lan, araplar boyamak iin k z rm boya lan ok yk bir bitki, Amerika zm (Phytolacca americana). kar ll ekerci boyas giller * Ispanaklar tak na giren, m ekerci boyas bitkileri iine alan bir bitki familyas vb. . ekercilik * ve eker ekerleme yapma veya satma i i. ekeri kestirmek * eker erbetine, limon suyu veya limon tuzu katarak kaynatyeniden billrla n p mas nlemek. ekerim! * genellikle kad n kulland sevgi bildiren seslenme sz. nlar

ekerleme * ekerlemek i i. * eker erbeti iinde kaynat zeri l p ekerle kaplanmmeyve vb. bonbon. * Yata yatmaksn uyunan hafif ve k uyku. a z sa ekerlemeci * ekerleme yapan veya satan kimse. ekerlemecilik * ekerlemecinin i i veya mesle i. ekerlemek * koymak, ine eker ekerle tatland rmak. ekerlenme * ekerlenmek i i. ekerlenmek * ( ekerli eriyikler iin) indeki billr durumuna gelip ayr eker, lmak. ekerle me * ekerle i mek i. ekerle mek * Ni astal sellozlu maddeler, enzimlerin veya inorganik asitlerin etkisiyle mayalanabilir veya ekerler durumuna dn mek. * (bir kimse) Sevimli, hogidecek bir duruma gelmek. a ekerli * inde bulunan. eker * hastal olan. eker

ekerli kahve * bol kat pi ine eker l irilen kahve. p ekerlik * kab eker . * yapmaya elveri eker li.

ekerpare * ok tatl kay e bir s idi. * Bir e hamur tatl. it s ekerrenk * Sar alan (renk). ya * kiaras ki i ndaki dostluk ili kisinin bozuk oldu belirtmek iin kullan unu l r.

ekersiz

* ekeri olmayan. * ekeri az, tad olan. az * Bir nesnenin dizgileri bak ndan niteli d grn biim. m i, tan , * Bir konuyu a klamaya yarayan resim. * Davranbiimi, tutum, yol, tarz. * Bir kavram d n, ncenin, olayveya i deik olu n in i biimi. * Toplumsal bir btnn kurulu biimi. * Olma biimi, durum, hl. * Baz matematiksel varl n gsterilmesine yarayan resim. klar * Anlat biimi. m * Biim.

ekil

almak ekil * belli bir biime girmek, biimlenmek, ekillenmek. bilgisi ekil * Kelime bilgisi, morfoloji. detirme ekil i * Transformasyon. ve ekil email * grn . vermek ekil * belirli bir biime girmesini sa lamak, biimlendirmek, ekillendirmek. ekilci * Allmkural, tutum veya davrandna kamayan, biimci, formaliteci, formalist.

ekilci olmak * belli biimler, kal dna plar kamamak. ekilcilik * Biimcilik.

ekilde * Biimleri ayn olan. ekilde lik * Biimleri ayn olma durumu. ekillendirme * ekillendirmek i biimlendirme. i, ekillendirmek * Biimlendirmek. ekillenme * ekillenmek ibiimlenme. i, ekillenmek * Biimlenmek. ekilli * olan. ekli ekilperest

* Biimcili a nem veren, biimci kimse, formaliteci. e r ekilsiz * Belli ve belirli biimi olmayan (nesne). * Biimi bozuk, biimsiz. ekilsizlik * ekilsiz olma durumu, biimsizlik. sokmak (veya koymak) ekle * uygun bir biime girmesini sa lamak. * herhangi bir biimde sonuca ularmak. t eklen ekl ekva ekvac * ikyet eden, yak nan. ekvac olmak * ikyet etmek, yak nmak. elle elek * Byk a layan, avlan. * S ta yk. rtta nan * Boynuzunun biri kk hayvan. r * Karalar evreleyen ve karalardan say 200 m derinli kadar olan sdeniz dipleri. lan, e * Mum, balmumu. ema * Bir aletin, bir aracveya bir biimin ana izgilerini gsteren izim. n * Bir edebiyat eserinin, bir tasarn pln n . * Bir kimsenin dgrn nn zellikleri. * Huy, karakter. * Biim bak ndan, biim ynnden. m * Biimle ilgili, biimsel, formel. * Yak s nma, zlanma, ikyet.

elf em

email

emalarma t * emalarmak iveya durumu. t i emalarmak t * izerek durumuna getirmek. ema ematik * Bir nesne, organ vb.nin genel dzenini gsteren. * Ana izgilerine indirgenmi .

empanze * Primatlardan, ayaklar parmakl yavru do be , tek uran, iyi t rman olan, ormanlarda ya bir maymun c ayan tr (Pan troglodytes).

ems emse

* Gne .

* Yazma kitaplar cildine, ba n sayfalarn st blmne veya kuma kap n lara, , pencere gibi yerlere i lenen veya izilen gne biiminde ss. ems emsiye * Gne ilgili. le

* Bir sap zerinde esnek tellere gerilmi lkapanabilen, ya ve gne korunmak iin kullan n , a p mur ten lan, su geirmez kuma yap tan lmta nabilir e ya. * Bu biimde gne lik. * Ayn noktadan e uzunluktaki sap n ucunda bulunan kan it klar emsiye grn ndeki iek toplulu u. emsiyeci * emsiye yapan, satan veya onaran kimse. emsiyecilik * emsiyecinin iveya mesle i i. emsiyelik * emsiye koymaya yarayan, alt nda emsiyelerden s suyun toplanmas zel kutusu olan, giri zan iin te bulunan mobilya. * emsiye yapmaya elveriolan ( li ey). en * Ya amaktan mutlu oldu davran yla belli eden, sevinli, ne unu lar eli. * Ne veren, ne e elendiren, e lenceli. * Ne belirtisi olan ( e ey).

olmak en * ne elenmek, sevinmek, mutlu olmak. en akrak * ok ne eli, akrak. r en at enaat * renlik, ktlk, alakl k. endere * Kaplamac kullan ince tahta. l kta lan * F kaburgas . * Tekir cinsinden bir bal k. * enelmek i i. enelmek * Bo yer, insanlar yerle bir n mesiyle yurt durumuna gelmek, meskn olmak. * Sevinmek, keyiflenmek, ne elenmek. * (bitki) Geli mek, bymek, serpilmek. eneltme * eneltmek i i. eneltmek * Bkz. en akrak.

enelme

* enelmi duruma getirmek, meskn k lmak. eni * Kt, irkin, alaka, utan verici. eniyet * Gerek.

enlendirilme * enlendirilmek i i veya durumu. enlendirilmek * enlenmesi sa lanmak. enlendirme * enlendirmek i i. enlendirmek * enlenmesini sa lamak, ne elendirmek. enleni * enlenmek iveya biimi. i enlenme * enlenmek i i. enlenmek * duruma gelmek, ne en elenmek, gnl a lmak. * Bay r duruma gelmek. nd * Canl hareket kazanmak. l k, enlik * olma durumu, en etaret. * Belli gnlerde yap co veren e lan, ku lendirici gsterilerin tm, bayram. * Belli bir sanat veya sanat ayr ya lmgsteri dizisi, festival. * Sevin, ne e.

enlik grmemi * terbiyesiz, grgsz (kimse). enlikli * Birok kimsenin oturdu kalabal bay r, u, k, nd erefli. * E lenceli. * Kalabalolmayan. k * E lenceli olmayan, e lencesiz. * Hamurdan ok ince a sacda pi larak irilen ekmek. * Ktlk, fenal k. * artlar, ko ullar. er'an erare * bak ndan. eriat m * Klc ak ak v m, m, n.

enliksiz

epit er erait

erbet

* Meyve suyu ile ekerli su kar r yap iecek. larak t lan * Belli olaylar sebebiyle konuklara sunulan ekerli iecek. * Baz maddelerin suda eritilmi i.

erbet gibi * (hava iin) yumu gzel. ak, erbeti * erbet yapan veya satan kimse. * erbet sat yer. lan

erbeti otu * Yapraklar , sap lgan olan, iekleri yumurtams karkl l sar kozalaklara dn ve kozalaklar bira en ndan yap nda yararlan ok yk ve otsu bir bitki (Humulus lupulus). m lan ll erbetilik * erbet yapma ve satma i i. erbetleme * erbetlemek i i. erbetlemek * Y vb. hayvanlarsokmamas soktu lan n veya unda zehirin etkisiz olmas bir kimseyi afsunlamak. iin * Tar topra verimini art iin bitkiye gbre suyu vermek. mda n rmak erbetlenme * erbetlenmek i i. erbetlenmek * Y vb. hayvanlarsokmamas soktu lan n veya unda zehirinin etkisiz olmas afsunlanmak. iin * Tar topra verimini art iin bitkiye gbre suyu verilmek. mda n rmak erbetli * Serbeti olan, erbet kat lmolan. * Y vb. hayvanlarsokmas zarar grmeyen. lan n ndan * Kt davranmay ,kt i yapmay edinmi ler huy olan. * Kendisine kt davran na al lmas olan. m erbetlik erbetsiz * erbet yapmaya yarayan veya erbet yapmak iin ayr lmolan. * erbeti olmayan. * Y vb. hayvanlarsokmas kar lan n na erbeti olmayan. * erbet verilmemi olan. * Ans, makat. * Ba ngsterdisaygn dayand ki de onur. kalarn i n isel er, * Erdem, gz peklik ve yetenekle kazan lmiyi hret.

er eref

k eref t'as * Devlet ba kanlarn, yksek a n amada devlet adamlar kumandanlarn kar ve n lanma ve u urlanmalar nda haz r bulunan tren k . t'as konu eref u * Bir toplant , davet, balo vb. ye alan konuklar aras kendisine ayr k tan en ok de ve r nda cal nan, er nem verilen ki i.

locas eref * Tiyatro, sinema gibi yerlerde konuklar ayr zel loca. eref na lan misafiri eref * Bkz. konu eref u. salonu eref * Hava alan , saray gibi byk yap kral, ba gibi ki larda kan ilerin oturduklar nemli trenlerin, veya kar lamalaryap yer. n ld sz eref * Namus sz. tribn eref * Stadyum, hipodrom gibi aseyir yerlerinde devlet ba k kanlar yksek makamlardaki devlet adamlar na, , kumandanlara ve kulp yneticileri ile di yetkili ki ayr er ilere lmzel koltuklu blm. yesi eref * Bkz. onur yesi. vermek eref * onurland rmak, ereflendirmek. yeri eref erefe * Bir toplant zel sayg da, gsterilen kimse iin ayr lmyer. * Minarenin ezan okunan yeri.

erefe (veya erefinize) * iki iilirken kadeh kald kar ndakine de verildi belirtmek iin sylenen sz, sa veya rarak s er ini lna sa za. ln erefine * kutlanmas na. erefine imek * mutlu bir olay veya durumu kutlamak amac iki imek. yla erefiye * Bir yer bay r duruma getirildi nd inde, evrede bulunan mlklerin de arttndan tr, bunlar eri n sahiplerinden belediyece al para. nan ereflendirme * ereflendirmek ionurland i, rma. ereflendirmek * Kendisine sayg duyulan bir kimse, bir yere gelerek oradakileri mutlu etmek, onurland rmak. ereflenme * ereflenmek i onurlanma, te i, errf. ereflenmek * Onurlanmak, te errf etmek. erefli * Onurlu. * Onur veren, veren. eref * Bay r, nd enlikli.

ereflilik

* erefli olma durumu. erefsiz * ereften yoksun olan, onursuz. erefsizlik * erefsiz olma, erefini koruyamama durumu, onursuzluk. erefyap * kazanan (kimse). eref

erefyap olmak * onur kazanmak. ergil * Ask , ba nt bels . erh * Ama, ay rma. * (bir anlat veya kitab klama, yorumlama. m ) A * Bir a eyi klamak amac yaz yla lmkitap. * Ave ayr l k ntanlatma.

etmek erh * a mlamak. erha * Dilim, para. * Yara. erha erha * Dilim dilim, para para. er' eriat * eriatle ilgili.

* Kur'an'daki ayetlerden, Peygamberin szlerinden lan, din temellere dayanan Mslmanlkanunlar kar k , hukuku. slm eriat * Dinin esaslar sadece din hayatta de hukuk, iktisad ve siyas dzenlemelerde de geerli k n il, lmak isteyen kimse. eriat l k * eriat olma durumu, yanl. eriat s n kestiparmak ac eriat i maz * kanunlaruygun grd cezaya katlanmak gerekir. n erif * Kutsal, erefli. * Soylu, temiz. erif ynetici. erik * Byk Britanya'da kendi blgesi iinde kral temsil eden, yasalara sayg gsterilmesini sa lamakla grevli * Amerika Birle Devletlerinde seimle i gelen, hukuk yetkisi srl ynetici. ik ba na n olan * Ortak.

eriklik erir erirlik

* Ortakl arkadak. k, l * Kt, ktlk, fesat kimse. * olma durumu, ktlklk. erir

erit

* Dar, uzun para ve zellikle dokuma veya kuma paras . * Dar, uzun k paras y . * Herhangi bir maddenin dar, dz ince ve uzun paras . * Bir kara yolunda trafik izgileri ile ayr lmblmlerden her biri. * eritgillerden, vcudu yass , birbirine kenetlenmi umlar bo bulunan ve baz metrelerce boyda olan bir s ba asala tenya. rsak , * Paralel ve birbirine yakiki izgi aras kalan alan paras n nda ; tayfta birbirine yakiki dalga boyu aras n nda kalan para. bal erit * Kurdele bal. de tirmek erit i * trafikte hdurumuna ve yol z artlar gre belirli kurallar iinde bir yol na eridinden di erine gemek. makarna erit * Uzun ve ince makarna. metre erit * Bezden yap lmaya uygun metre. lm sar , eriti eritilik * eritinin mesle i. eritgiller eritleme * eritler. * eritlemek i i. * Ss yapan veya satan kimse. eridi

eritlemek * geirmek, erit eritle sslemek. eritler * Vcutlarerit biiminde ve paral olan, asalak olarak insan veya hayvanlarba n rsaklar ya yass nda ayan solucanlar tak . m eritli * olan. eridi eritsiz eriye * olmayan. eridi * eriatla ilgili.

mahkemeleri eriye * Osmanl devletinde fh esas gre yarg yapan mahkemeler. k na lama

errine lnet * kt bir kimse ile u mak istenilmedi veya kaldn ra ini n anlat r. e be e * Tavla oyununda at zarlardan birinin alt lan , brnn begelmesi. li cihar e * Tavla oyununda at zarlardan birininin alt lan , brnn drtl gelmesi. * Alt .

i be e grmek * yanlgrmek, k dnmek, anlam alay yolu sylenir. a na nda per e d e * Tavla oyununda at zarlardan birinin alt lan , brnn ikili gelmesi. se e yek e et * Tavla oyununda at zarlardan birinin alt lan , brnn l gelmesi. * Tavla oyununda at zarlardan birinin alt lan , brnn birli gelmesi. * S karak ba lama, s kma. * Klsik Trk mzi bir makam inde kendi perdelerinden daha tiz veya pes perdelerde alma i i. * Sevin, enlik, ne e. * etareti olan, ne cl cl. eli, en, v v etim etlant ev * Svme, svg. * Shetland adalar yeti koyun trnn ynnden yap kumarg vb. nda en lan , * li yer, bay ni r. * E meyilli. ik, * ahitler, tan klar. * heves. stek, * Sevin, ne e. vermek evk * isteklendirmek. evke gelmek * iste hevesi artmak; ne i, elenmek. getirmek evke * canland rmak, iste art ini rmak. * Sava aralar alt ndan dilimli topuz.

etaret etaretli

evahit evk

evkefza evket evketli

* Klsik Trk mzi III. Selim taraf dzenlenmi birle makam. inde ndan bir ik * (genellikle padi ahlar iin) Byklk, ululuk, ycelik, heybet. * "Byklk, g sahibi" anlam padi nda ahlara verilen bir san.

klmak evki r * iste hevesi kalmamak. i, evkli evksiz * olan. evki * olmayan. evki

evksizlik * evksiz olma durumu. evval * Ay takviminin onuncu ay , bayram ay . ey * Belirsiz bir anlamda madde, e sz, olay, idurum vb. nin ad ya, , yerine kullan l r. * Nesne, madde.

eyh

* Tarikat kurucusuna, bir tarikatta en yksek dereceye ula molan kimseye, tarikat byklerine veya tarikat kollar birinin ba bulunan kimseye verilen ad. ndan nda * Arap kabile ve a ba . ireti kan eyhin kerameti kendinden menkul * byk i grd syleyen birinin szne inan anlatmak iin sylenir. ler n lmadn eyhlik * olma durumu. eyh

eyhlislm * Osmanl imparatorlu unda, kabinede sadrazamdan sonra yer alan ve din i lerine bakmakla birlikte dnya i lerine de din bak ndan kar ye. m an eyhlislm kap s * eyhlislmlargrev yapt daire, fetvahane. n eyhlislml k * eyhlislm olma durumu. * eyhlislm makam . eytan * Din kitaplar gre isyanc na meleklerin, kt ruhlarbaolarak nitelenen varl n k. * Kt d nce, kt niyet. * ok kurnaz, uyan(kimse). k

eytan aldatmak * baz davran larda iradeli, gl davranamamak, nefsine uymak. * uyku hlinde iken meni bo almak, d azmak. eytan azapta gerek * "sevilmeyen bir kimse zorluk iinde kaldnda bunu hak etmi anlam kullan tir" nda l r.

eytan bezi * Erkek elbisesi yap nda kullan kadife dokunu bir tr pamuk kuma m lan lu . eytan ekici * Hareketli ve becerikli ocuk. eytan diyor ki * yap lmamas gereken bir davraniin, yapma isteduyuldu i unda sylenir. eytan drtmek * durup dururken uygunsuz, kt bir davran bulunmak. ta eytan elini ekmi * uygunsuz bir i yapacak veya ktlk d necek durumu olmayan ok ya kimseler iin kullan l l r. eytan elmas * Tatula. eytan gemi gibi * konu s nda birden k bir sessizlik olmas ma ras sa durumunda sylenir. eytan gibi * ok zeki ve kurnaz. eytan grsn yzn * sevilmeyen, grmek bile istenilmeyen kimse iin sylenir. eytan kand rmak * d azmak, eytan aldatmak. eytan kula kur na un * aksama ihtimali bulunan durum veya i dzenli gitti "nazar de ler inde mesin" anlam sylenir. nda eytan ku u * Kurba ile beslenen, kuyruksuz bir cins byk yarasa (Rhinolophus ferrum equinum). a eytan otu * Maydanozgiller familyas nemli yerlerde yeti mavi iekli ok yk bir bitki (Seabiosa ukranica). ndan en ll eytan rmce i * rd arzgra salarak onunla birlikte uzaklara giden bir cins rmcek. * s havada rmcek agibi tel tel grnen gne le ca nda . eytan algam * Kabakgillerden, iri ve etli, ni astadan olu an,kk sap mshil olarak yararlan t ndan lan, rman bir ss c bitkisi (Bryonia diocia). eytan ta lama * Hac grevini yerine getiren Mslmanlar Mina adl n, yerde kurban bayramn birinci, ikinci ve nc n gn eytana yedi ta er atmalar verilen ad. na eytan ty (olmak) * kendini herkese kolayl sevdirme zelli(bulunmak). kla i eytan uurtmas * K bklerek yap e gen biiminde kk uurtma. ttan, lmbir it eytana parmak rtmak s * ok kt ve irkin bir yapmak. ey eytana klh (veya pabucu) ters giydirmek

* ok kurnaz olmak. eytana uymak * kt bir yapma iste kap ey ine lmak. eytanarabas * Baz bitkilerin havada uu uzun ve ince tyl tohumu. an eytanca eytanet * eytana yara bir biimde, kurnazca, kurnazl r kla, eytan. * eytanl kurnazl k, k.

eytanfeneri * Yanardner fener. eytan lin * Lnetlenmi olan eytan. eytan baca (veya aya ) k n n rmak n * herhangi bir sebeple yap lmayan bir i ba e lamak veya gidilmeyen bir yere gitmek. * u ursuzlu zl, aksiliyenmek. u, anss i eytan iyok n i * kt talih dolayyla. s eytan kbaca(veya art aya n ) * ok ak ve yaramaz (ocuk). ll eytan yatt yeri bilmek n * bilinmesi ve hat rlanmas g eyleri bilmek, ok kurnaz ve agz olmak. k eytan * eytanca. * eytanla ilgili.

eytani nesi * eytani nesigiller familyas giren kbceklerine verilen genel ad (Aeschna). na z eytani nesigiller * Kbcekleri tak na giren bir familya. z m eytanl k * eytan olma durumu. * Hile, kurnazl k. eytanletmek k * eytanca bir davran bulunmak, kurnazletmek. ta k eytanminaresi * Baz deniz bceklerinin koni biimindeki kavk. s eytansa * Bkz. Kskt. eytantersi * Maydonozgillerden, Orta Asya'da ve Akdeniz lkelerinde yeti kalkkl, sar en, n iekli, pis kokulu bitki (Ferula assa-foetida). * Bu bitkiden elde edilen ve hekimlikte kullan reineli zamk. lan eytant rna

* T yan olu rahatsedici, sertle kalkmst deri. rna n nda an, z ip * an iekgilerden, biro da u larda yeti bir e bitki (Phyteuma). en it ezlong k * Gzel, zarif, modaya uygun. * Gzel, modaya uygun giyinmi olan. * Yerinde, geregibi. i k * Bir konuda seilebilecek yollar al n, nabilecek kararlarher biri, seenek, alternatif. n * zerine uzan labilecek biimde ayarlanan, d yerine bez gerilen bir tr ta labilir koltuk. eme n

rr k k * Metal paralarbirbirine arpmas ses. n yla kan * Parlak, pl pl. r r r r oynamak k k * canl biimde oynamak. bir * ok sevinmek. rdama k * k rdamak i i. rdamak k * Birbirine arpan metal paralar sese benzer bir ses n kard karmak. * Ayd nlanmak, parlamak. rdatma k * k rdatmak i i. rdatmak k * k l rtses kartmak. * Birine para verilece yollu anlatmak. ini aka rt k ma kla * Metal bir nesnenin veya suyun dklrken, bir yere arparken ses. kard * kla i mak i.

mak kla * k duruma gelmek, olmak. k t rma kla * klarmak iveya biimi. t i t rmak kla * k duruma getirmek, olmas sa k n lamak. k kl k k * rakl ng ocuk oyunca . r r ld ld * (gz iin) Canl , parlak. * Gzleri ya olarak veya ya l ararak. k ll * k olma durumu.

* A ve bayabiimde sslenip boyanmkad r n. k mar * marm lm , mart . ka mar * mar(bir biimde). k kl mar k * marolma durumu veya ka davran k mar . mar marma * marmak i i. marmak * Kendisine gsterilen sevgi ve sayg veya verilen de dan erden yreklenerek yersiz ve a davran r larda bulunmak. lma mart * mart i lmak i. lmak mart * martmak i konu olmak. ine martma * martmak i i. * marmak i i veya biimi.

martmak * marmas yol amak. na - n l ng * Kltme s fatlar treten ek. * Bir salk olu m turan kk salk mlardan her biri. * Kk ve parlak ss.

r r ng ng * ng rdayarak. rdama ng * ng rdamak i i. rdamak ng * (kk iin) Bir yere arpd eyler p erken veya birbirine de erken nlama sesi karmak. rt ng p diye p * ng rdama sesi. * D su damlasn ses. en n kard * ansn beklenmeyen bir anda. z * hemen. * \343 psevdi.

sevdi p

p p p p d k p

* D su damlasn ses. en n kard * sesi p kararak. * kesiz ve arkal z (terlik veya pabu). ks

n i i p

* Kolayca ve abuk yap lan.

r r p p * p rdayarak. rdama p * p rdamak i i. rdamak p * Su vb. hi ara vermeksizin, damla damla akarken sesi p karmak. rt p pka ppadak psevdi * Grr grmez seven, olan kimse. k psevdilik * psevdi olma durumu. p p ra * kesiz ve arkal z terlik, d ks k. p * Henz mayalanmamzm suyu. * Baz meyve ve sebzelerin zlerine verilen ad. * Szlm afyon. * ra yapsatan kimse. p * ra sat yer. lan * Bir nesne ba bir nesneye birdenbire, ka iddetle arptnda sert ve hrtsesi anlat kan l r. * p rdama sesi. * Torpidolara karve daha ba i iin gemilerde kullan halattan rlm . ka ler lan a * Birdenbire ve beklenmeyen bir zamanda.

rac

rak

rak rak * rak sesinin sreklili anlat ini r. rakkadak * Ansn, birdenbire. z ral k ral * Tad suyu bol. ve * ra olmaya elveri olan meyve. li

k zm ral * ra yapmak iin ayr lmzm. raler nt rf l l r r * Genellikle suyun az ve srekli aktn anlat r. ldama r * r ldamak i i. * ranyo n unlu lmeye yarayan alet. unu * Seviyesi d baya(kad k, n).

ldamak r * (su vb. iin) Akarken veya dklrken l l ses r r karmak, lt akmak. yla r lt r nga r * Havay slar veya v emmeye veya itmeye yarayan alet. * Vcuda il vermek iin kullan ucu i kk pompa, enjektr. lan, neli * Bir doku veya bo a bas s doldurmaya yarayan aletlere verilen ad. lu nla v nga etmek r * gaz veya s bir maddeyi gzenekli ba bir maddenin iine nga ile doldurmak. v ka r nga yapmak r * nga ile vcuda gerekli yerinden il vermek. r ngalama r * r ngalamak iveya durumu. i ngalamak r * r etmek. nga * Birtak d veya duygular ba na benimsetmek, telkin etmek. m nce bir kas an rla rlama * Susam ya . * rlamak i i. * Gaz veya sn dar bir delik veya kanaldan gemesiyle duyulan ses. vn * r ses l l r kararak akmak. * Budanmya a n budanan yerlerinden taze srgnler, filiz. l alar kan * F nayla ya ya rt an mur. ia * slmiyette Hz. Ali'ye yanda olanlar. * ilik. iar * Belgi. edinmek iar * r ldayan suyun ses. kard

rlamak n vg

* benimsemek, ilke olarak kabul etmek. valf iber * Suyu akapamaya yarayan contasvana. p z iddet * Bir hareketin, bir gcn derecesi, ye inlik, sertlik. * H z. * (duygu veya davraniin) A l k. r * Kar gr olanlara, inand veya uzlarma yerine kaba kuvvet kullanma. t te rma t

iddet gstermek * kaba, sert davranmak. iddet olay * evreyi sindirmek iin yarat olay veya giri hareket. lan ilen iddete ba vurmak * kaba kuvvet kullanmak. iddetle * gl bir biimde.

iddetlendirme * iddetlendirmek i i. iddetlendirmek * iddetini giderek art rmak. iddetlenme * iddetlenmek i i. iddetlenmek * iddeti giderek artmak, h zlanmak. iddetli * Zorlu, sert. * H . zl * A . r * Pamuk kozas . * ras nmzm posas al . * Beden veya ruh bir hastaln son bulmas , hastal kurtulma, onma. ktan

if

ifa

bulmak ifa * iyi olmak, onmak. niyetine ifa * bir kimseye il verilirken "iyi olmas , fayda sa lamas iyle" anlam kullan dile nda l r. otu ifa * Demet hlinde iek aan ve kk bir saraypat benzeyen otsu bir bitki (Erigeron). na

vermek ifa * iyi etmek, sa kavu lna turmak. ifahane * Hastahane.

ifahen ifah

* A zdan, szle syleyerek. * A zdan, szl.

ifalar olsun * aks ranlara, banyodan kanlara veya il ienlere sylenen bir iyi dilek sz. ifal z ifas * Sa yararl l a olan. * olmayan. ifas

bulmak (veya kapmak) ifay * hastalanmak veya hastal artmak. ifleme * iflemek i i veya biimi. iflemek * Pamu kozas ay u ndan rmak. * Mr skoan ay ndan rmak. * iplikle dokunmu pek ince, kuma effaf . * Bu kuma yap tan lm . * ekmecelerine ama konulan dolap. r * Gizli haberle meye yarayan i aretlerin tm.

ifon

ifoniyer ifre

anahtar ifre * ifrede kullan i lan aretleri gsteren liste. ifreci * Metinleri ifreleyen veya bir metni zen kimse. ifreli ifreleme * ifrelemek i i.

ifrelemek * Bir metni duruma getirmek. ifreli ifreli * ile yaz ifre lm . * ifresi olan; ancak zlnce a ifresi labilen.

anta ifreli * A kapanmasifreli rakamlara ba olan zel yap l p l lmanta. hesap ifreli * Gizli hesap. kasa ifreli * nceden belirlenmi veya rakamlardan olu zel bir harf an ifrenin uygulanmas sonucunda a kapanan l p kasa. * A kapanmasifredeki rakamlara ba olan elik kasa. l p l

kilit ifreli * stnde her birinde epeevre birok harfler yazbir s tekerlek bulunan ve bunlar evrildi bilinen l ra inde bir kelime ortaya l a kar nca labilen kilit. telgraf ifreli * Metni olan ve bu zlnce anla ifreli ifre labilen telgraf. ifreyi zmek * bir ifrede kullan i lan aretlerin anlam bulmak. n i * mezhebinden olan kimse. ilik ilik * Hz. Muhammed'in lmnden sonra, damad Ali'nin ilk halife ve imametin ancak onun soyundan gelenlere ait oldu kabul edenlerin, Snnlerden ayr kurduklar unu larak mezhep. iir * Zengin sembollerle, ritmli szlerle, seslerin uyumlu kullan yla ortaya edeb anlat biimi. m kan m * Bir bir dnemin bu sanat airin, kulland zel biim. * Manzume. * D gcne, hayale, imgeye, gnle seslenen, an , duygu, co uyand etkileyen yn. ku ran,

defteri iir * Yaz lmveya derlenmiiirlerin iinde bulundu defter. u gibi iir * ok gzel, ok ho . kitab iir * i eri iirlerle dzenlenmi kitap. iirce iiriyet * Mensur yn a kl basan) dz yaz iir, iir (a rl r . * olma zelli iir i.

tirme iirle * tirmek iveya durumu. iirle i tirmek iirle * hline getirmek. iir iirli iirsel ikr * Av. * Avlanan hayvan. * D mandan ele geirilen mal, ganimet. ikyet * Ho nutsuzluk belirten sz veya yaz zlanma, slt nma. , s z, yak * havas olan. iir nda * niteliolan. iir i

ikyet etmek * s zlanmak. * birinin yapt yanlbir i veya davran daha st makamdakine bildirmek.

ikyet getirmek * s zlanmak, yak nmak. ikyeti * S zlanan, sltolan, yak zs nan, ikyet eden kimse.

ikyetilik * ikyeti olma durumu. ikyetname * Bir grevlinin, yanlve kt hareketleriyle davran n ve yetkili makama bildiren yaz ikyet lar ilgili , mektubu. ikyette bulunmak * yak nmak, ikyet etmek. ike yapma. * Madd veya manev bir kar anla ile bir masonucunu detirme, dank spor kar mas kar ma l n i la * Bir kar uzla bir i kar l, arak yapma, aldatma. yapmak ike * dank spor kar mas la yapmak. * bir karanla bir iyapmak. kar arak l i ikeli * Dankl (spor kar mas la ).

ikemperver * Bo na d az kn. ikesiz ikeste * Klm kk. r r , * Yenilmiyenik d . , m * Gcenmik n, kederli. , rg ile bezi ile * Gecelik, gmlek, peete yap nda kullan bir tr ince, y m lan, kanabilir pamuklu kuma . * Bu kuma yap tan lmolan. ilem * Brite bir ekibin, en ok bir el vererek yapt oyun. ilep ilepilik ilin * Yk ta yarayan gemi, yk gemisi. maya * i ilep letmecili i. * Avusturya para birimi. * ngiliz lirasn yirmide biri olan para. n * ngiliz smrgelerinde ve ba baz ka lkelerde para birimi. * Mercan k k. * olmayan. ikesi

ilt

* zerine genellikle bir kurum veya kurulu ad areti kaz un , i lmolan ve arma olarak bir kimse veya an tak verilen, kalkan biiminde levha, ergilik. ma ilte imal * Kuzey. imal imdi * Kuzeyle ilgili, kuzeye zg, kuzey. * anda, iinde bulundu u umuz zamanda. * Az sonra, yak nda. * Az nce, biraz nce, demin. * Art bundan byle, bu duruma gre. k, * stnde oturulan, yat ii ynle, pamukla doldurulmu ek. lan, d

imdi imdi * Ancak ok yakbir zamandan beri. n imdicik imdiden * Hemen imdi, anda. u * inde bulundu umuz zamandan ba layarak.

imdiden tezi yok * hi vakit geirmeden hemen imdi. imdiki * inde bulunulan anda olan veya yap bu andaki, bu zamandaki. lan, imdikiler * yeni ku ak, imdiki genler, yeniler. imdilerde * Bugnlerde. * Bu s ralarda. imdileyin * imdiki zamanda. imdilik * imdiki durumda veya zamanda, imdiki zaman iin, duruma gre. u

imdiye kadar (veya imdiye dek) * ana kadar, bugne gelinceye kadar. u imendifer * Demir yolu. * Demir yolu katar , tren. imiotaksi * Bkz. kimya gm. imiotropizm * Bkz. kimya do rulumu. ek im * Bir bulutun taban yer aras iki bulut aras veya bir bulut iinde elektrik bo rken olu kk ile nda, nda al an r izgi biimindeki geici k.

* Par. lt ek akmak im * ek olu im mak. * a parlamak. r ek gibi im * ok h . zl ek ta im * Gk ta . eklenme im * eklenmek i im i veya durumu. eklenmek im * ek akmak. im ekleri stne ekmek im * sert ele tirilere hedef olmak. ekli im * (hava iin) ek olu ek akan. im an, im * Grltl pat l rt sinirli, tart . , mal

ir im

* irgillerden, yapraklar mevsimde yekalan, tak, orak blgelerde kendili im her il l inden yeti veya en bahelerde ss bitkisi olarak yeti tirilen, odunu sar renkli ve ok sert olan, 1-5 m ykseklikte bir a k (Buxus ms a sempervirens). * Bu bitkinin sert, dzgn sar renkte kerestesi. * Bu keresteden yap lan. irgiller im * eneklilerden, rnek bitkisi ir olan ve ir trlerini iine alan bir bitki familyas ki im im . irlik im inanay * Sevin, mutluluk, ho nutluk, k belirtir. van * Cicili bicili. * lmbas dare . * Yok, kalmad , tkendi. inik * Tah kullan sekiz kiloluk lek. l iin lan, * in alabilecemiktarda olan. ini i * Sarayda babas lmehzadelerin ya yer, kafes. ad

inikleme * iniklemek i i. iniklemek * inikle tartmak, lmek. into * Japonya'n mill dini. n intoculuk * dini yanl, bu dini benimseme. into s intoizm * into.

ip ak ip

* lkemiz sular ya bir mersin bal tr, biz (Acipenser nudiventris). nda ayan * Birden, abucak, hemencecik, derhal.

ak ip * Sokakta be dakika iinde resim ekip haz on rlayan ve bunlar satan foto . raf ak ip l k * akn yapt i ip n . irin ip iraze * ok sevimli, ok cana yak irin, n. * Ciltilikte, kitap yapraklar dzgn tutmaya yarayan ince rlmerit. n * Pehlivan kispetinin paas .

irazeden kmak * ak l dengesini kaybetmek. irazesinden kmak * dzenini kaybetmek, r ndan kmak. irden * Gevi getiren hayvanlarda, i nenmi besinin bir kez daha mide sular sindirildi drt blml midenin yla i, drdnc blm. irin * Sevimli, cana yak tatl . n, , ho irinlik irk * olma durumu, sevimlilik. irin * Tanr n birden ok oldu inanma, Tanr ortak tan e ma. 'n una 'ya ma, ko

ko irk mak * Tanr n birden ok oldu sylemek, Tanr ortak tan e mak. 'n unu 'ya mak, ko irket * Ortakl k. irketle me * irketle iveya durumu. mek i irketle mek * irket durumunu almak. irpene * Deri alt hcre dokusunun ve ya bezlerinin iltihaplanmas olu geni inde ok tehlikeli ndan an, ledi olabilen, stafilokoklarsebep oldu bir kan , kl yara. n u ban z irret irrete * (bir biimde). irret irretle me * Geimsiz, huysuz, kavga karmaktan ho lanan, edepsiz, yaygarac .

* irretle i mek i. irretle mek * Huysuzla mak, edepsizle mek. irretlik * olma durumu, yaygarac irret l k. * irrete davran .

irretlik etmek * edepsizce davranmak. iryan ist * Atardamar. * Kolayca yapraklara ayr labilen, silisli, alminli tortul kayalar genel ad n . * Molozla kark btn moloz maddelerinin bilimsel ad . * mek i istle i veya durumu.

me istle

mek istle * Kmre kar moloz oran ok olmas m n yznden, bir tabaka tmyle i letilemez olmak. istli istlilik i * gibi yaprakl ist . * Baz kayalara zg olan dilimlere ayr labilme durumu. * mikin, kabar i , i k. * mi i olan yer, lik. i * Bir ucu sivri, demir veya a atan, bazen silh gibi kullan labilen ince uzun ubuk. * rg rmekte kullan metal, a kemik vb. den yap uzun ubuk. lan, a, lan * e geirilerek veya te pi i i irilmi olan (et). * te pi kebap. i mi * e geirilerek haz i rlanmve pi irilmi kfte. * Bkz. hane. i e i * Slar zellikle de ikilerin konuldu camdan yap dar a uzun kap. v n, u lm , zl * Gaz lmbas fitil evresine konulan cam koruyucu. nda * enin ald lde. i * Tavan tahtalar ndaki a kapatmak iin uzunlu ak aras kl una lan ta. e ekmek (veya vurmak) i * a dindirmek amac iinde alev yak havas r yla larak seyreltilen zel bir eyi veya bardas uygulamak, i rta vantuz ekmek. eci i

kebap i kfte i ane i

e i

* e alan veya satan kimse. i ek i * Bir veya iki ya nda koyun. aras * Kuzulama dnemine girmi veya do urmu koyun. eleme i * elemek i i i. elemek i * eye doldurmak. i elenme i * elenmek i i i. elenmek i * eye doldurulmak. i elik i * e konulacak yer. i hane i inme i inmek i * Namlusu alt tfek veya top. yivli * inmek i i i.

* Ba na yksekten bakar gibi bir tav nmak, bbrlendi davran yla belli etmek, kabarmak, kalar r tak ini lar gururlanmak. * Surat asmak, dargdurmak. n * Baz bcekler, saldya u klar btn uzant eklentilerini, d n r rad nda ve man korkutup rktecek biimde yayarak geni letmek. irilme i * irilmek i i i. irilmek i * irmek i konu olmak. i ine iri i irme i * irmek iveya biimi. i i * irmek i i i. * Ba savma, kt (i tan ). * Ba savma, kt (i tan ). * kin bir duruma getirmek. i * (bir sz veya yaz) Gereksiz katmalarla uzatmak. y * Ba savma i tan grmek. * Abartmak. irtme i irtmek i * irtmek i i i. * irmek i yapt i ini rmak.

irmece i irmek i

kin i kinlik i

* miirilmi i , i . * kin olma durumu. i * Kabar k, lik. kl i * Ba rsaklarda gaz birikmesi sonucu kar olu me ve gerginlik. nda an i * Enflsyon. * man. i * Toplu, dolgun. * man olma durumu. i * lemek i i i. * saplamak, bat i i rmak. * Kama, ak bir arala yaralamak. gibi * lenmek i i i.

ko i

koluk i leme i lemek i

lenme i

lenmek i * saplamak, le yaralanmak. i i * Kama, ak bir arala yaralanmak. gibi lik i * olma durumu. i * olmaya elveri i li. man i * Deri alt fazla ya nda toplanmas sebebiyle vcudun her yani grnen kimse, ko, mlhham. kin i manca i * Olduka man, biraz man. i i

manlama i * manlamak i i i. manlamak i * man duruma gelmek. i manlatma i * manlamak i i i. manlatmak i * manlamas sa i n lamak, man duruma getirmek. i manl i k * man olma durumu. i me i mek i * hava veya gazlarla dolarak gerilmek. i * Bir emerek hacmi bymek, geni ey lemek. * (vcudun bir yeri) yabanc maddenin girmesiyle veya ba bir etkiyle gerilmek, kabarmak. ine bir ka * mek i i i.

* ok yemek yiyerek rahatsolacak kadar doymak. z * Yorularak ko veya msabakay uyu srdremez olmak. * Gururlanmak, byklenmek. * Bozulmak, bozum olmak, utanmak. ita itaiye * K . * Divan edebiyat kmevsimini konu olarak i nda leyen iir. * Bir kasidenin k anlatan giri blm. * Syleyi zelli i. * Naz, eda. * A z. * veli, cilveli, iveli. * Nazl , edal . * herhangi bir zellikte olan. ivesi * Syleyikusurlu, bozuk olan. i * Syleyi bozukluk. te * izofreniye tutulmu kimse. izofreni * Gereklerle olan ili kilerin byk lde azalmas nce, duygu ve davranalanlar nemli , d nda bozulmalar ortaya n kmas belirtiler gsteren bir ruh hastal. gibi lempe lpa. nitzel norkel ofben ofr * Karada kullan motorlu aralar lan srp yneten kimse, src. a ofr z * ofrlerin aras kullan ve kendilerine zg deyim ve argoyu ieren konu tarz nda lan ma . koltu ofr u * Ta tlarda srcnn oturdu n koltuk. u mahalli ofr * Ta tlarda srcnn bulundu n koltuk. u * Tavuk etinden yap bir tr yemek. lan * Dizel motorlu denizaltn su alt uzun sre kalmas sa n nda n layan dzen. * Gaz veya elektrikle al s su sa arak cak layan ara. * Tanelerin veya melasfermantasyonundan veya dam yoluyla alkol al ktan sonra ok sulu hldeki n tma nd

ive

ivekr iveli

ivesiz ivesizlik izofren

muavini ofr * Genellikle otobs, kamyon, minibs gibi kara ta l yapan aralarda mac ofre, yolculara yard eden m kimse. okulu ofr * Src belgesi almak isteyen adaylara zel e veren kurulu itim . ofrlk * olma durumu, srclk. ofr * ofrn i i.

ok

* Kaza, beklenmeyen bir olay veya baz ve uyu il turucularyaratt, fiziksel veya ruh nitelikte birdenbire n geli karma belirtilerin tm. en k tedavisi ok * Hastay illar baz yksek dozda vererek veya beyinden gerilimli elektrik geirerek iyile tirme. oke * "Birdenbire a rmak, ho gitmeyecek bir yapmak" anlam etmek veya "birdenbire a ey nda oke a rmak, ho gitmeyecek bir kar mak" anlam olmak deyimlerinde kullan a eyle la nda oke l r. okola * ikolata, eker, su veya stle yap s iecek. lan cak olo om * Peru para birimi. * U ursuzluk.

a om zl * Srekli kt eylerden sz eden ve szlerinin u ursuzluk getirece inden korkulan (kimse). opar * ingene ocu u. * mar kstah, yaramaz. k, oparl k * opar gibi davranma. or orca orlama orlamak * (su vb. iin) diye ses or kararak akmak. orolo * Kad m kad k girmi nla , n lna olan ve ahlk dili iin kullan erkek. kiler lan * Bat Sibirya'da ya bir Trk toplulu ayan unun ad . * Trkesi. or * orlamak i i.

orololuk * orolo olma durumu. orolop * Birdenbire ve h yutmay rsla anlat r. * Yalan.

ort ose oset oson

* Genellikle baz sporlar yaparken giyilen, paalar dizlerin yukarnda ba s layan k pantolon. sa * Genellikle ta r zerine kum d silindir geirilerek yap yol. kklar enip lan * K orap. sa * Kuma veya ince deriden, o unlukla dz topuklu, ayabtnyle saran ayakkab .

ov

* Genellikle , dans gibi e ark lendirici nitelikteki gsteri.

yapmak ov * gsteri yapmak. oven * ovenizmden yana olan kimse, gr vb.

ovenizm * Kendi ulusunu ne kararak de ik ve uluslar aras d i rk nda manlyaratmay k amalayan ve bu yolda k rtmada bulunan a ak k m. r ovenlik * oven olma durumu veya ovence davran . ovmen ovrum biyet * yapan kimse, gsteri adam ov . * Sergi evi. * Hamurdan yap bir tr baklava. lan * yufkalariine kaymak konulup stne dvlm st serpilen bir tr tatl nce n f k . * Herkese bilinme, tan durumu, n. nma * Tan nl kimse. nm ,

hret

hret bulmak (veya kazanmak) * n sahibi olmak, ne kavu mak, nlenmek. hret kap a s lmak * me olmaya ba hur lamak, ok nl olmak. hret sahibi * ne ula mkimse. hret salmak * n yay lmak. hreti dnyay tutmak * ok tan nmak. hretli * n olan, nl, tan nm . hretsiz

* n olmayan, nsz. len * E lenmek veya bir olay kutlamak amac birok kimsenin bir araya gelerek yedikleri yemek, ziyafet. yla * Sanat gsterisi. * Belli bir amala dzenlenen e lence. * Din treni niteli yemek toplant. inde s ekmek len * dzenlemek, ziyafet vermek. len * sanat gsterisinde bulunmak. mine miz * Ocak. * Gmlek. * Kitap k . l f * Yakas erkek gmle and uzun kollu man kadblzu. ini ran, etli n * Bkz. miz. vale valye * Ressam sehpas . * Eski Roma'da sftan ikincisinin yesi olan yurtta n . * Orta a Avrupa's zel e nda itimle yeti , belli lkler ta soylu, atl mi yan, sava. * Derebeylik dzeninde soyluluk unvanlarn en alt basama n . * Gnmzde Franshkmetinin verdi belgesi ve ni . z i eref an

mizye mz

valye ruhlu * valye geleneerevesinde yeti kimse. i en valye yz * Kakal ve k bir e yzk. n eli it valyece * valye gibi, valyeye yakr biimde. valyelik * valye olma durumu. * valyenin ba oldu derebeylik kurumu. l u * Gere inden ok yreklilik, at k gsterme durumu. lganl yle * unun gibi, benzer. una * yolda, biimde, a u u ayukar . * Geli igzel, zerinde durmayarak, stnkr. * K k sreli, hemencik. saca, sa

bir yle

bir bakmak (veya gz atmak) yle * k bakmak. saca byle yle * Ne iyi ne kt, orta derecede, deta. * A ayukar , hemen hemen, yakla olarak. k

dursun yle * bir i gerekle in mekten ok uzak bulundu ona ba daha kolay, daha basit bir bile unu, l eyin gerekle medi anlat ini r. ki yle bu u ufa * bir d nceyi, bir iddiay klamak iin sylenecek szlerin ba gelen ba a na la. * Birtak kimseler ve nesneler. m * n al m.

hakk ufa * Bkz. n al hakk m . uh uhluk ule una * zamirinin ynelme durumu. u bak una * hafifseme veya k nama iin sylenir. * Ne ve serbest (kad eli n). * olma durumu. uh * Alev, yal m.

buna una * Bir ba na. kas unca uncac k * kadarc birazc u k, k. unda * zamirinin kalma durumu. u * kadar. u

unda bunda * Herkeste. undan * zamirinin durumu. u kma

undan bundan * Belirsiz eyler. undan bundan konu mak * havadan sudan konu mak. unlar unu * zamirinin o u ulu. * zamirinin belirtme durumu. u

bunu unu * e nesneleri. itli bunu bilmemek unu * itiraz dinlememek, mazeret kabul etmemek. unun * zamirinin tamlayan durumu. u unun bunun * Herkes, el lem. * Kimlibelli olmayan, ad bilinmeyen. i san unun uras * kmseme, az msama belirtir. ura ra k urac * Yakve belirli bir yeri gsterir. n kta urac urada * Yakve belirli bir yerde. n * yerde. u * (anlatana veya syleyene gre biraz uzakta olan bir yeri belirtmek iin kullan yer. l u r) * Dan kurulu. ma

urada burada * birok yerde, rastgele yerde. uradan buradan * (yer iin) birok yerden, rastgele yerden. * (konu iin) her konuda. ural * yerin halk olan, yreden olan. u ndan u bural ural * Trl yerlerden olan. uras * yer. u * zerinde durulan, konu konuyu a c ulan klay, tamamlay vb. bir cmlenin ba getirilir. c na

devlet ray * Dan tay. urup * ok kaynat koyular erbet. larak tlm * inde ok miktarda bulunan koyu s k eker v vamda olan il.

busu usu * Belirsiz mal varl. ut * (futbolda) Bir oyuncunun topu, ayaveya kafas ba bir oyuncuya, kaleye veya alan dna ile ka gndermek iin yapt sert ve h vuru zl .

ekmek ut * topu sert ve h bir biimde kaleye atmak. zl utlama utlamak * Kovmak, kap etmek. d ar uur uuralt * Bilin. * Bilinalt . * utlamak i i veya durumu.

uurla ma * uurla i mak i. uurla mak * uurlu durumda olmak. uurlu * Bilinli.

uurluluk * Bilinlilik. uursuz * Bilinsiz.

uursuzluk * Bilinsizlik. heda kran kretme * ehitler. * bilme, gnl borcu, minnettarl yilik k. * kretmek i i.

kretmek * Tanr minnet duygusunu sunmak. 'ya * Bir kimseye minnet duymak, gnlden borlu olmak. kreyleme * kreylemek iveya durumu. i kreylemek * Bkz. kretmek. kr * Tanr duyulan minneti dile getirme. 'ya * Mutlu bir olay veya durumdan, yap bir iyilikten duyulan ho lan nutlu bildirme. u

etmek kr * iyilik dolayyla ho s nutlu bildirmek. u krler olsun * duyulan ho nutlu bildirmek iin kullan u l r.

mul

* alma, kaplama, kapsama. ine * Kaplam.

mullendirme * inde bulundurma, kapsam alma. na mullendirmek * Etkisini, evresini, kapsam geni n letmek, yaymak. mull * Kapsam geni olan, birok etkileyen veya iine alan, kapsaml eyi . phe * Ku ku.

phe b rakmamak * ku sebep olan btn ihtimalleri ortadan kald kuya rmak. phe etmek * ku kulanmak. phe kurdu * nsan tedirgin eden ku ok ku. phe yok * ba trl olamaz. ka pheci * Ku kucu, septik.

phecilik * Ku kuculuk, septisizm. phelendirme * phelendirmek i i. phelendirmek * Ku kuland rmak. pheleni * phelenmek iveya biimi. i phelenme * phelenmek i i. phelenmek * Ku kulanmak. pheli phesiz * Ku kulu. * Ku kusuz.

pheye d mek * ku kulanmak. pheye d rmek * ku kuland rmak. pheye kap lmak

* phe duymak. rek * Ortaklar, erikler. * Yandataraftar, desteki. , yu * Herkese duyulma, yay lma. bulmak yu * herkes taraf duyulmak, yay ndan lmak. vester * Hem ire. * Kkarde z . * Trityum'un k saltmas . * simden s treten ek: ya-t, e vb. fat - i-t * simden s treten ek: ya-t, e vb. fat - i-t -t -tT cetveli * Fiilden isim ve s treten ek: ge-i-t, yak- kon-u-t, ta-t, kan- ko vb. fat -t, - -t, -u-t * Baz fiillerin ettirgen at n lar kuran ek: ba bekle-t-, oku-t- vb. la-t-,

T -t -t

* Bir kenar izim yap yzeyin kenar dayaydi kenar birbirine parelel yatay izgiler izmeye n lan na p er yla yarayan T biimindeki cetvel. T cetveli t, T * Trk alfabesinin yirmi drdnc harfi. Te ad verilen bu harf, ses bilimi bak ndan tmsz patlay di m c nszn gsterir. Ta * Tantal'k n saltmas . ta * dek, de kadar veya beri gibi edatlarla birlikte kullan in, larak, bir fiilin, bir hareketin, bir yerin, bir eyin ba veya sona erdinoktay lad i , zaman ve uzaklbak ndan abartmal biimde anlat k m bir r. -ta / -te * Bkz. -da / -de, -ta / -te. * T harfine benzeyen, parelel do izmek iin kullan cetvel. rular lan

ta kendisi (ta k sylenir) sa * (biri iin) o kimse, tastamam kendisi. ta ki (ta uzun sylenir) * yeter ki, sonunda. taaccp * ma. a taaccp etmek

* hayrete d hayrette kalmak, mak. mek, a taaddt * o alma, say artma. s taaffn * Koku pis kokma. ma,

taaffn etmek * koku pis kokmak. mak, taahht * Bir yapmay ey stne alma, stlenme.

taahht etmek * stlenmek. taahhtl * Taahht edilmistlenilmi , olan. taahhtl mektup * Kayba u ramadan yerine ular tlmas posta idaresince kayda al narak stlenilmi olan mektup. taahhtname * Bir yapmay eyi stne aldn bildiren yazk l t. taallk * olma, ilgisi bulunma, ilgi, ilinti. lgisi taallk etmek * ilgili bulunmak, ilgili olmak, ilgilendirmek. taallkat taam * Hm ve yak s nlar. * Yemek, yiyecek.

taam etmek * yemek yemek. taammden * Bilinli bir biimde, nceden tasarlayarak, bile bile, kasten. * lenecek bir suu nceden plnlayarak, plnl biimde, tasarlayarak, taammt. bir taammm * Yay genelle lma, me. taammm etmek * yay lmak, genelle mek. taammt * Bir iveya suu bile bile, tasarlayarak yapma. i * lenecek bir suun daha nceden tasarlanmas . * Direnme, ayak direme, inat etme, direnim.

taannt

taannt etmek * direnmek, inat etmek, ayak diremek. taarruz

* Sald. r taarruz etmek * sald rmak. taassup taauk taayyn * Ba k. nazl * olma. k * Belli olma, ortaya belirme. kma,

taayyn etmek * belirmek. taayy taba * Ya geinme. ama, * Kuru ttn yapra and kl kahverengi. n ran z ms * Bu renkte olan. * Bas l mc k. * Hekimlik. * Tbilgisi. p * Yiyecek koymaya yarar, az derin ve yayvan kap. * Herhangi bir taba alacamiktarda olan. n * Tabaklama i yapan, sepici, debba ini .

tabaat tababet

tabak

tabak

tabak gibi * dmdz ve a(yer). k tabak sevdideriyi ta taalar i tan a * birinin yak na gsterdisert davranonun iyiliiindir. nlar i i tabaka * Katman, kat. * Bir toplum iinde makam, hret, meslek vb. bak mdan ayr topluluklardan her biri, kat. lan * Cepte ta ttn veya sigara kutusu. nan

tabaka

tabakalama * Tabakalamak iveya durumu. i tabakalamak * Tabaka durumuna getirmek. tabakalanma * Tabakalar birbiri stne veya birbiri ard s n nca ralan. tabakalanmak * Tabakalar hline gelmek.

tabakal * Katmanl , tabakas olan. tabakas z * Katmans tabakas z, olmayan. tabak * Tabak yapan veya satan kimse. * Lokanta vb. yerlerde bula y kayan kimse. k

tabakhane * Hayvan postunu kullan duruma getirme i lacak leminin yap yer, sepi yeri. ld tabaklama * Tabaklamak i i. tabaklamak * Hayvan postlar kullan n labilecek duruma getirmek amac deik kimyasal maddelerle i yla i lemek, terbiye etmek. tabaklanma * Tabaklanma i i. tabaklanmak * Hayvan postlar itli kimyasal maddelerle i e lenmek, terbiye edilmek. tabakl k tabakl k * Tabaklama, tabaklama i debagat. i, taban * Aya alt yz. n * st kapal yerin gezinilen, ayakla bas yz, tavan kar . bir lan t * Ayakkabn alt blm. n * Bir yere dayanan blm veya bir zerine oturtuldu nesne, ayakl dura, kaide. eyin eyin u k, * Bir en alt blm. eyin * K vb. yap nda kullan iyi cins demir. l m lan * (de erlendirmede) En alt derece. * Bir toplumu, bir kurulu olu u turan, ynetime kat lmadan etkili olan kitle. * Bir en derin olan orta yeri. rma n * Bir cismin veya bir biimin yksekli lmek iin a yukar do ba noktas ini a dan ya ru lama olarak al nan yzey veya izgi, kaide. * Dikey duran direk, ubuk, seren vb.nin alt blm. * Temel, temel ilke, baz. tab'an * Huy bak ndan. m * Yarad tan. l * Tabak koymaya yarayan ve st ste birka kattan olu raf. an

taban basma * Gre bir aya n taban hasmn aya baseliyle enesinden veya omuzlar tutarak inin n yla, n na p ndan evirmesi. taban dzeyi * Bir akarsuyun, a rma ile eri nd ebileceen alak yer. i taban fiyat * Bir mala, resm kurulu konulan fiyaten alt sr d satbedeli. larca n n, en k

taban hal s * Tabana serilen byk hal . * Bin liralbtn k para. k t taban l m * E bir cevher yata n taban imli n ndaki tabakalar iinde ve cevher yatado rultusuna paralel olarak srlen l tr. m taban tabana z t * birbirine son derece ayk. r taban tepmek (veya patlatmak) * uzun yol yrmek. tabana kuvvet * bir yere yayan gitmekten ba are olmadn ka anlat r. tabana kuvvet kamak * ok h , ko kamak. zl arak tabanca * K hafif, cepte veya belde ta atesilh. sa, nan li * Boyac kullan bas hava yard yla boya pskrtmeye yarayan ara. l kta lan, nl m

tabanca boyas * Tabanca ile yap boya. lan tabanca cils * Tabanca ile pskrtlerek yap cil. lan tabancaya davranmak * ate etmek iin tabancay bulundu yerden almaya kalk u mak. taban k yar * Korkak, gven vermeyen kimse. tabanlar rmak kald * ko kamak. arak tabanlar patlamak * ok yrmekten, ok ayakta durmaktan a yorulmak. r tabanlar lamak ya * uzak bir yere yayan gitmeye haz rlanmak. * h ca ko zl mak, kamak. tabanl * Taban olan. tabanl k * zerinde raylaryerle n tirildi enine konmu i, olan a beton veya demir para. a, * Aya rahat etmesi iin ayakkab n iine yerle tirilen, ayak, kee, deri veya kuma paras . * Taban olmayan. * Korkak, yreksiz.

tabans z

tabans k zl * Tabansolma durumu. z * Korkakl yreksizlik. k, tabanvay

* "Yayan gitmek" anlam kullan tabanvayla gitmek deyiminde geer. nda lan tabasbus * Yaltaklanma, yaltakl k. tabasbus etmek * yaltaklanmak. tabel * zerinde tanc t, belirtici bir yaz klama, i veya resim bulunan, tahta, sac vb. den yap levha. , a aret lan * Hastahane, yatokul, asker birlik gibi toplu yemek verilen yerlerde, gnlk yemek iin lan erzak l kar n trn, miktar gsteren izelge. n * Hastahanelerde her hastangndelik yemek ve ilcn yaz k n n ld t. tabelc * Tabel yazan kimse. tabelc l k * Tabelcn i n i. tabetme tabetmek tab * Miza, huy, tabiat, karakter. tab tabi tbi * Bas . * \343 tabi. * Ba . ml * Ba. l * Bas. c * Yay , na editr. nc ir, * Tabetmek isi. * Basmak.

tbi

tbi k lmak * egemenlialt almak, boyun e i na dirmek, kendine uydurmak. tbi olmak * birinin kontrol alt girmek, bir veya bir kimseye ba olmak. na eye l tbi tutmak * ba k lmak. ml tabiat * faaliyetlerinin dnda kendi kendini srekli olarak yeniden yaratan ve detiren g, canl cans nsan i ve z maddelerden olu varln hepsi, do an a. * Tabi zellik. * Bir kimsenin e ilimlerinin, igdlerinin hepsi, huy. * Gzeli ay melekesi, zevk, be rma eni. * n byk abdest bozma kolayl veya zorlu nsan u. tabiat bilgisi * Okullarda do ile ilgili bilgileri iine alan dersin ad a .

* Bu dersin konular ieren kitap. n tabiat bilimleri * Konusu tabiat, tabiat olaylar kanunlar fizik, kimya, gk bilimi, biyoloji gibi bilimler. ve olan tabiat yla * Tabi bir biimde, tabi olarak. * Kendili inden. * Herhangi bir yaradta, huyda olan. l * irkin ve kaba eylerden tedirgin olmayan, zevksiz (kimse). * Huysuz, geimsiz.

tabiatl tabiats z

tabiats k zl * Tabiatsolma durumu. z tabiatst * Tabiat kanunlar uymayan, tabiat kanunlar a na yla klanamayan, do ast. tabiatstclk * Tabiat kanunlar a yla klanamayan olaylarve gereklerin varlna inanmak gerekti ileri sren n ini reti, srnatralizm. tabi * Tabiatta olan, tabiatta bulunan. * Ola allm her zamanki gibi olan, beklenildigibi. an, , i * Sa duyuya, mant ola dzene uygun olan. a, an * Yapmacolmayan. k * Kat z, saf. ks * Elbette, tabi olarak, i gereolarak. in i tabi fetler * nlenmesi insan eliyle olmayan, tabi glerin yaratt sel, f na, deprem, dolu gibi felketler. rt tabi hukuk * n do tan sahip oldu inan haklar ele alan hukuk. nsan u una lan n tabile me * Tabile i mek i. tabile mek * Tabi duruma gelmek. tabilik * Tabi olma durumu. tbiiyet * Bir veya bir kimseye ba olma, ba l bal eye l k, ml l k. * Uyrukluk. * Herhangi bir lkenin uyru olan, uyruklu. u

tbiiyetli

tbiiyetsiz * Herhangi bir lkenin uyru olmayan, uyruksuz. u tbiiyetsizlik * Tbiiyetsiz olma durumu, uyruksuzluk.

tbilik tabip tabiplik

* Yay l basl editrlk. mc k, c k, * Hekim, doktor. * Hekimlik, doktorluk.

tabir

* Deyi , anlat ifade. m, * Deyim. * (rya iin) Yorma, yorumlama.

tabir etmek * yorumlamak. * sz ile anlatmak. tabiri caizse * szn zn sylemek gerekirse. tabirname * Ryalaryorumunu yapan kitap. n tabiye * Haz rlama, yerle tirme. * Taktik. * Davul. * Sat vb. nin kulland tahtadan tepsi. c * Soba, mangal gibi eylerin alt konulan metalden veya tahtadan yap tepsiye benzer altl na lan k. * Bir dz ve geni eyin blm. * Sigara kl silkelenen, sigara sndrlen cam, metal vb.den kap. * Makaralaryzlerini olu n turan dblmleri. * A atan veya a rnlerinden haz a rlanm byk yzeyli dzgn para. , * Bir tablan ald miktarda olan. n * Ba nad gezerek satlyapan kimse. kasn na c k * Byk konaklarda mutfaktan yemek tablalar gtrp getiren grevli. n * Tablas olan. * Tepesi geni daire biiminde olan. ve * Lokanta ve otellerde belirli bir para kar verilen birka kap yemek, semesiz yemek. lnda * Birok ki erzak sa p kendilerine yemek pi inin lay irtmek iin kurduklar ortakl k.

tabl tabla

tablakr

tablal

tabldot

tablet

* Dz ve yass biime konmu yenecek veya yutulacak madde. * Eski medeniyetlerden kalma, pi veya gne kurutulmu mi te kilden yap zerinde ivi yazile metin lm , s yazbelge. l tabliye tablo * Kprlerde ilk yerle tirilen ve kpry olu turan blm. * Bez, tahta, k gibi maddeler zerine yap l t lmya boya, sulu boya, pastel veya kara kalem resim.

* Birbiriyle olan ilgilerine gre dzenlenerek yaz eylerin hepsi. lm * Ya anan, var olan olay ve olgular hepsinin genel grn manzara. n , * Bir perdenin dekor deikli belirlenen alt blm. i iyle tabu * Kutsal say baz lan insanlara, hayvanlara, nesnelere dokunul mas, kullan n n lmas yasaklayan, aksi yap zarar ldnda dokunacad nlen din inan. * Yasaklanarak korunan (nesne, kelime, davran ). * Tekinsiz. tabula ma * Tabula iveya durumu. mak i tabula mak * Tabu kabul edilmek, tabu gibi grnmek, tabu de kazanmak, tabu durumuna getirilmek. eri tabur * Drt blkten kurulan, bir binba n komutas bulunan asker birli n nda i. * Dzgn s durumunda art arda dizilmi ralar insan toplulu u. * Hastahaneden kmas kararlar tlm(hasta).

taburcu

taburcu edilmek * hasta iyile hastahaneden erek kmak. taburcu etmek * (doktor) hastay hastahanedeki bak ilii kalmad iin hastahaneden mla i karmak. taburcu olmak * hastahanedeki bak ilii kalmad iin hastahaneden mla i kmak. tabure tabut * S ve kol dayayacak yeri olmayan iskemle. rt * lnn mezarl gtrlrken iine konuldu sand a u k. * yumurta konan uzun sand ine k. * Cami avlusunda tabutlarkonuldu yer. n u * Ancak bir ki hareket etmeden ayakta durabilecezel i inin i kence blmesi.

tabutluk

tabtvan * G, kuvvet, takat. tabya * Ayr olarak yap silhlarla glendirilmi lmve istihkm. Tacik Tacike tacil * Tacikistan Cumhuriyeti'nde ya halk ve bu halk soyundan olan kimse. ayan n * Tacik dili. * H zland abuklarma, tezle rma, t tirme.

tacil etmek * h zland rmak, tezle tirmek, abuklarmak. t tacir

* Ticaretle u an kimse, tccar. ra taciz * Tedirgin etme, can s n kma. taciz ate i * Hasm tedirgin etmek iin silhla a ate lan . taciz etmek * snt k vermek, rahatsetmek. z tacizlik * Tedirginlik verme.

tacizlik etmek * tedirgin etmek, can s kmak. tacizlik getirmek * tedirgin olmak. * usan getirmek. tacizlik vermek * tedirgin etmek. * usand rmak. ta * Soyluluk, iktidar, g veya hkmdarlsembol olarak ba giyilen, de ta ssl bak. k a erli larla l * Gelinlerin ba na tak ss. lar lan * Baz tarikatlarda eyhlerin giydikleri bak. l * Genellikle gz dzeyinden yksek mobilyalar stlerindeki kabartmal n oymal ssl blm. * ie d ikinci halkas bulunan yapraklarhepsi. in tan nda n * Futbol veya hentbolda, topun, alan yan izgileri dna n kmas , yan.

ta

ta at * Futbol veya hentbolda taca topun, kartak oyuncusu taraf elle ba kan m ndan zerinden geirilip arkadan ne do oyun alan at . ru na lmas ta beyit * Kasidelerde adn getibeyit. airin n i

ta giyme treni * (hkmdar olacak kimse iin) Ba tac giydirerek hkmdarln resmen iln na n amac dzenlenen yla tren. ta giymek * tahta kmak. * kral veya kralie seilmek. ta yapra * Tac turan yaprak olu klardan her biri. ta yaprakl * Ta yapraklar herhangi bir durumda olan. talanma * Talanmak i i.

talanmak * Ta giymek.

tal

* Tac olan. * Tac olan. * Tac olmayan. * Tac olmayan.

tas z

taskral z * Herhangi bir konuda byk n yapmolan kimse. tas zlar tadat * Sayma, say . * Say m. * Sayarak yoklama yapma. tadat etmek * saymak. tadata kmak * yoklamaya kat zere toplanmak. lmak tad dama kalmak nda * yenen bir tad unutamamak. eyin n * hogiden, zevk al bir unutamamak. a nan eyi tad gitmek (veya kamak) * tatsbir duruma gelmek. z * bir ho gidecek ynlerini yitirmek. ey a tad kalmamak (veya tad bozulmak) tuzu tuzu * eski zevki kalmamak, yavanla mak. tad yok tuzu * zevksiz, yavan. tad m * Tad bakmak iin bir na eyden a al miktar. za nan * Tat alma yetisi. * Bir tad bakmaya yeter (miktar). eyin na * ok az. * ieklerinde ta bulunmayan bitki familyalar bitkiler. ve

tad k ml

tad bakmak na * a na altad denemek, test etmek. z p n tad doyum olmamak na * bir tad be eyin ok enilmek. tad varmak na * bir eydeki ince gzellikavramak, duymak. i tad b nda rakmak * a l kamamak. r a tad yenmemek ndan * ok tatl hogider olmak. , ok a

tad almak n * bir gzelli bilir olmak, zevkine varmak. eyin ini tad bulmak n * tad yerine gelmek. tad n karmak * bir gzelli eyin inden veya sa imknlardan yeterince yararlanmak. lad tad ka n rmak * a l kamak, ho gitmeyen bir durum yaratmak. r a a tadil * Tadilt.

tadil teklifi * De tirge. i tadilt * De iklik. i tadilt etmek (veya yapmak) * detirmek. i taflan * Glgillerden, 2-6 m ykseklikte, kn yapraklar dkmeyen, iekleri salk durumunda ve beyaz olan, n m ss bitkisi olarak bahelerde yeti tirilen kk bir a kara yemi ac a, a (Prunus laurocerasus). tafra * Kendisini oldu undan byk gsterip bbrlenme, yksekten atma.

tafra satmak * bbrlenmek, byklenmek, byklk taslamak. tafrac * Bbrlenen, yksekten atan. tafsil tafsilt * Bir ayr lar anlatma, a eyi nt yla klama. * Ayr lar. nt

tafsilt vermek * bir kimse, bir veya durumun zelliklerini, inceliklerini, ayr lar anlatmak, uzun uzad anlatmak. ey nt yla ya tafsilta girmek * ayr lar zerinde durmak. nt tafsiltl * Ayr l nt . tafta * Bir tr sert, ipekli kuma . * Bu kuma yap tan lm . * Birinin kt yanlar ortaya n karma, rezil etme. * Beslenme.

tafzih tagaddi

tagallp tagayyr

* Zorbal k. * De me, ba ma. i kala

tagayyr etmek * demek. i tai * (bir iine ba bir madde) Kar rma, kat rma. eyin ka t t

tai etmek * kar rmak. t ta yir * De tirme, ba t i kalarma. * Bozma.

ta etmek yir * detirmek, ba t i kalarmak. * bozmak. tahaccr * Ta ma, ta la kesilme.

tahaccr etmek * ta mak. la tahaffuz * Bar korunma. nma,

tahaffuzhane * Sefer s nda, yolcu ve gemi adamlar nda bula hastalgrlen gemilerin karantina srelerini ras aras c k geirmeleri, gerekli sak nlemlerinin al l nmas hastalar iyile ve n tirilmeleri iin byk limanlara yakklara n y kurulmu lkurulu sak u. tahakkuk * Gerekle me.

tahakkuk etmek * gerekle mek. tahakkm * Bask , zorbal hkmetme. k, tahakkm etmek * bask yapmak, zorbaletmek, hkmetmek. k tahammuz * Ek ime. tahamml * (nesneler iin) Gl, zorlay detkenlere karkoyabilme, dayanma. c * (insan iin) Kt, g durumlara karkoyabilme gc, kald katlanma. rma, tahamml etmek * dayanmak, katlanmak, kald rmak. tahammlfersa * Dayan lmaz.

tahammlsz * Tahamml olmayan. tahammlszlk * Tahammlsz olma durumu. tahammr * Mayalanma, fermantasyon. tahammr etmek * mayalanmak. taharet * Temizlik, temiz olma. * dini inan na uygun olarak yap temizlik. slm lar lan * Abdest yapt sonra temizlenme. ktan

taharet almak * temizlenmek. taharet bezi * Taharetten sonra kullan kk kurulama bezi. lan taharet borusu * Alafranga tuvaletlerde abdest sonras temizlik iin suyun akmas sa n layan k ml vr boru. taharetlenme * Taharetlenme i i. taharetlenmek * Abdest yapt sonra temizlenmek. ktan taharri * Arama, ararma. t * Sivil polis.

taharri etmek * ararmak. t taharri memuru * Sivil polis, taharri. taharr * T rmalanma, kurcalanma, azdlma. r taharr etmek * t rmalanmak, kurcalanmak, azd r lmak. * irkilmek. tahassun tahassr tahasss tahat * Ylma, birikme, ynak. tahattur * Korunmak iin bir yere ekilme, snma. * Kavu istenen veya kimse iin zlme, zlem. mak ey * Duygulanma, duygulan m.

* Hat rlama. tahattur etmek * hat rlamak. tahavvl * Bir durumdan ba bir duruma geme, deme, dekenlik, dn dn ka i i me, m.

tahavvl etmek * demek, dn i mek. tahayyl * Hayalde canland sembolle rma, tirme.

tahayyl etmek * hayal etmek. tahdidat tahdit * Srlamalar, knt n s lar. * Srlama, evreleme, evresini daraltma. n

tahdit etmek * srlamak. n tahfif * Hafifletme, ykn azaltma. tahfif etmek * hafifletmek, ykn azaltmak. tah l * Bu arpa, mr, yulaf, avdar, pirin gibi rnlerin genel ad day, s , hububat.

tah l yemi * Henz olgunla mam kuru ot, silo yemi, klmyeyem olarak kullan zere biilen veya ken y il lmak biilmeden otlat tah lan llar. tahin * tlm susam koyu s durumu. n v

tahin helvas * Tahinin ekerle veya pekmezle kar r yla yap bir tr helva. lmas t lan tahin rengi * Kirli, koyu sar renk, tahin. * Bu renkte olan. tahin * Tahin rengi olan.

tahinli ekmek * Mayalanmhamurun 1-2 cm kal a zerine nlnda l p ekerlendirilmi tahinin serilmesiyle elde edilen malzemenin fnda pi r irilmesiyle yap bir tr ekmek. lan tahirbuselik * Klsik Trk mzi bir birle makam. inde ik tahkik * Soru turma.

tahkik etmek * soru turmak. tahkikat * Soru turmalar.

tahkikat komisyonu * Soru turma kurulu. tahkim * Kuvvetlendirme, sa lamlarma. t

tahkim etmek * sa lamlarmak, kuvvetlendirmek. t tahkimat * Bir yeri d salds karkoyabilecek duruma getirmek iin yap trl haberle hendek, siper man rna lan me, gibi savunma tesislerine verilen ad. tahkimli tahkir * A a latma, onur k onuruna dokunma. rma, tahkir etmek * a a latmak, onur k rmak. tahkire u ramak * hakaret grmek. tahkiye * Bir olay anlatmadaki dzen, anlatdzeni. * Hikye etme, anlat . * Tahkim edilmi olan.

tahkiye etmek * hikye etmek. tahlif * Ant iirme, yemin ettirme. tahlil * e ynlerden veya maddelerden olu bir zmleme. itli an eyi * zmleme, analiz. * zmleme.

tahlil etmek * zmlemek, analiz etmek. tahlil tahlis tahlisiye * zmlemeli. * Kurtarma. * Kurtarma, can kurtarma. * Kazaya u rayan gemilerin yolcular ve gemi adamlar kurtarmak i n n i. * Bo altma. * (tutuklu iin) Serbest b rakma.

tahliye

tahliye etmek * bo altmak. * (tutuklu iin) serbest b rakmak. tahmil tahmin * Ykleme. * Yakla olarak de k erlendirme, oranlama. * Akla, sezgiye veya baz verilere dayanarak gelecek bir olay eyi, kestirme. * nceden kestirilen, d nlen ey.

tahmin etmek * yakla olarak de k erlendirmek; oranlamak. * kestirmek. tahminen * Yakla olarak, a k ayukar . tahmin tahmis tahmis * Kahve vb. eyleri kavurma. * Kavrulmu ve tlm kahve satan yer. tahmisi * Kuru kahveci. tahnit * ly, bozulmamas illama. iin * Oranlamaya, tahmine gre, kararlama, a ayukar . * Divan edebiyat bir gazelin her beytinin ba m kat nda na sra lmas durumu, be leme.

tahnit sanat * doldurulmu hayvan i ss maketi yapma sanat . tahra tahribat * Yp bozma, harap etme. k tahrif * Bozma, kalem oynatma, detirme. i * Bir tr e budama b ri a .

tahrif etmek * bozmak, de tirmek. i tahrifat tahrik * Yola kartma, hareket ettirme, k ldatma. m * Cinsel iste duygular rma. i, art * Bir kimseyi kt bir i yapmas ileri srme, k rtma. iin k tahrik etmek * k rtmak. k * harekete geirmek. * Bir asl bozma, detirme. eyin n i

* cinsel iste duygular rmak. i, art tahrikt * K rtmalar, k rt k lar. k tahriki * Tahrik eden kimse.

tahrikilik * Tahrikinin i i. tahril tahrilli * izgili. * Renkli blm izgi izgi olan (gz). tahrip * Y kp dkme, harap etme, bozma. kma, r tahrip etmek * y kmak, kp dkmek, bozmak. r tahripkr tahrir * Yc kan, zarar veren, tahrip eden. k, y * Yazma, kitabet, kompozisyon. * izgi.

tahrir heyeti * Yaz kurulu. tahrirat * Resm bir dairece yaz yaz ve mektuplar. lan lar

tahrirat ktibi * lede resm yaz leriyle grevli kimse. i tahriren tahrir * Yaz yaz l ile. , tahri * T rmalanma, t rmalama. * Yakarak ka rma. nd * Yaz yazolarak. yla, l

tahri etmek * t rmalamak, yakmak. tahsil * (para iin) Alma, toplama. * renim.

tahsil etmek * (para iin) toplamak. * renim yapmak. tahsil grmek * yksek renimde bulunmak.

tahsilt tahsildar

* Kamu alacaklarn toplanmas sresi iinde denmeyenlerin zorla al n veya nmas . * Bir kimse veya bir kurulu na para toplamakla grevli kimse, al . ad mc * Vergi toplayan kimse, vergici.

tahsildarl k * Tahsildar grevi. n tahsis * Bir bir kimseye veya bir yere ay eyi rma.

tahsis etmek * ay rmak, zglemek. tahsisat * Bir kimseye, bir kurulu veya toplulu ayr a lmpara, denek. * Bir igerekle i tirmek iin ayr lmpara.

tahsisat mesture * Bkz. rtl denek. tahsisli * Bir zg k bir ayr eye l , nm eye lm .

tahsisli yol * Belediyece grevlendirilmi toplu ta aralar kentin ana caddelerinde ayr ma iin lmyol eridi. tah iye * Ha yazma, yapma. iye kma taht * Hkmdarlar oturdu byk, ssl koltuk. n u * Hkmdarlmakam k , hkmdarl k. * Dz, enlice, uzun ve az kalbiilmi a. n a * Bu paralardan olu yzey. mu * Tahtadan yap lm . * Sebze bahelerinde ayr kk yer. lan * Kara tahta. * Tahta kurusu.

tahta

tahta biti

tahta kmak * hkmdar olmak. tahta g s * ok kk, kuru ve zayg (kad f s n). tahta g sl * ok kk, zayg f slere sahip kad n. tahta kurdu * Tahtadan yap e kemirerek delik de eden kkanatl lma yay ik n bcek (Anobium punctatum). tahta pamuk * D emecilikte kullan bir dolgu ve rt malzemesi. lan

tahta perde * yeri birbirinden ay tahta duvar. ki ran tahtabo * Dam en fazla ama sermeye yarayan ve inko ile d bulunan dz blm, taraa. n, r eli Tahtac * Anadolu'da ya baz ayan Alevlere verilen ad. tahtac * Orman i letmelerinin izni do rultusunda a alar leyen, budayan, do i rayan ki i.

tahtac l k * Tahtac olma durumu. tahtakurular * Yar kanatl m lardan, pis kokulu, kan emici bcekler toplulu u. tahtakurusu * Yar kanatl m lardan, uzunlu 3-5 mm, vcudu oval ve yass u , kanatlar relmioturulan, yat yerlerde , lan reyen,kan emerek beslenen,pis kokulu bcek (Cimex lectularius). tahtala ma * Tahtala iveya durumu. mak i tahtala mak * Tahta durumuna gelmek. tahtal * Tahtas olan. * Bkz. tahtal gvercin.

tahtal gvercin * Yaban gvercini. tahtal ky * Mezarl sinlik. k, tahtal boylamak ky * lmek. tahtas eksik * akl olmayan, k al budala. tam a n, k, tahtaya kald rmak * renciyi szl s iin sftaki tahtannne a nav n n rmak. tahtaya kalkmak (veya kald rmak) * (s iin) kara tahta nne nav kmak. tahtelbahir * Denizalt . tahterevalli * ucuna birer ki ki i oturup, kar kl olarak havada ykselip inerek e l lenmeyi sa layan, ortas bir yere ndan dayal tahta kalas. * Ka deli. k, tahteuur * uuralt , bilinalt . taht revan

* omzunda veya deve, fil, at vb.ne yklenerek gtrlen, st rtl, tekerleksiz ta nsan t. tahttan indirmek * hkmdarlna son vermek. tahvil * De tirme, evirme, dndrme, dn i trme. * Devletin veya zel bir kurulu dn para almak iin yk faiz getiren yazsenet. un kard, ll l

tahvil etmek * dn trmek. tahvilt taife tak * Tahta vb. bir vurulunca veya silh patlay tok ve sert ses. eye nca kan tak * Mill bayramlarda veya nemli bir olay anmak iin dzenlenen enliklerde, geit yap caddelere geici lacak olarak kurulan, yaz ve ieklerle sslenen kemer. lar tak tak tak tuk taka takac * Taka i leten kimse. takac l k * Takacn i n i. * Vurma, arpma s nda (ses), bu sesi ras kan kararak. * Vurma, arpma s nda (ses), bu sesi ras kan kararak. * Do Karadeniz blgesine zg yelkenli bir tr k teknesi. u y * Tahviller. * Bkz. tayfa.

takaddm * nce gelme. * nce davranma. takaddm etmek * ncesine gelmek, ncesinde yer almak. takalls * Bz kas me, lma.

takalls etmek * bz kas mek, lmak. takanak * Alacak, bor. * ki. li * Yak ma, yakla yana nla ma, ma. * Bir yerde karar k yerle lma, me.

takarrp takarrr

* Karar verilme. takas * Mal alkar mal vererek de p lnda me. * Kliring. takas (veya takas tukas) etmek * say detirmek. mak, i takat * Bir yapabilme, ba eyi arabilme gc, g, hl, derman.

takat getirmek * dayanmak, katlanmak. takat kalmamak (veya kesilmek) * gc azalmak, bitmek. takat yetmemek * gc yeterli olmamak. takatli takatsiz * Gl, dayan . kl * Takati kalmam yorgun, arg dermans kudretsiz, mecalsiz. , n, z,

takatsizlik * Takatsiz olma durumu. takatsizlik duymak * gsz ve kuvvetsiz kaldn anlamak. takatuka * Grlt pat . rt * Bas evlerinde dizilmi m harfleri iyice yerle tirmek iin zerlerine vurmaya yarar takoz. * Uzun ttn ubuklarkullan a n ld larda odanortas yerle n na tirilen kl ana . * Ba olma, ba l lanma. * stne d zen gsterme. me, takaza * Azarlama, bakakma, serzeni a . takaza etmek * azarlamak, serzeni bulunmak, bakakmak. te a takbih * K nama, ay plama.

takayyt

takbih etmek * k namak, ay plamak. takdim * Bir karksolarak birine verme, sunma. eyi z l * Tan tan rma. tma, t * ne alma, nceye alma. takdim edilmek (veya olunmak) * sunulmak. * tanlmak, tan r t lmak. t

takdim etmek * sunmak. * tan tmak, tan rmak. t * nceye almak, ne almak, ncelemek. takdim tehir * (bir szn iki gesi aras Yer deimi. nda) i takdimci * Tan . tmac * Sunucu.

takdimcilik * Tan l tmac k. * Sunuculuk. takdir * Be enme, be belirtme, de verme. enip er * (bir de eyin erini, nemini, gereklili Anlama. ini) * De bime, reyting. er * Tanr n uygun grmesi, Tanr n iste kader. 'n 'n i, * (bu, o gibi gsterme s u, fatlar birlikte kalma durumunda kullan yla ldnda) "O durumda, byle olunca" anlamlar durum veya anlat nda art r. takdir etmek (veya eylemek) * be enmek. * nemini, gereklili de anlamak. ini, erini * de bimek, de er erlendirmek. takdir hakk * Kanunun belirledidurumlarda (gere hakl i ine, sebeplere gre) yarg tan de ca nan erlendirme serbestli i. takdir olunmak * be enilmek. * de nemi, gereanla eri, i lmak. * de biilmek. eri takdir yetkisi * Bkz. takdir hakk . takdiriilh * Yazg , kader, alyaz. n s takdirini kazanmak * bir kimse veya bir topluluk taraf be ndan enilmek. takdirkr * Takdir eden, be enen, hayran.

takdirname * Yap bir i be lan in enildi belirtmek amac verilen yazbelge. ini yla l takdis * Kutsal sayma, kutsama.

takdis etmek * mbarek, kutlu, aziz k lmak, kutsamak. takeometre * Dzenlenmi arazinin yz lmn bulup pln yapmaya yarayan alet. n

tak

* o unlukla evlenen veya ni anlanan birine arma olarak verilen kpe, bilezik, yzk gibi an eylerin tm. * Kad n ziynet e . nlar yas * smin ba bir kelime ile ilgi kurmak zere ald ek. Trkede -i, -e, -de, -den, -in ekleri birer takr. ka d * , yollu zecek veya u t nsanaka raracak davran bulunmay edinmi larda huy olan, muzip.

tak lgan

tak k lganl * Tak olma durumu, muziplik. lgan tak l * Tak tutturulmu lm lm , , as .

tak kalmak l p * oyalanmak. * bak n ramamak. lar ay tak l * Tak iveya biimi. lma i tak lma tak lmak * Tak i lmak i. * Takmak i lmak. i yap * Denge bozulacak bir biimde bir yere ili aksaklortaya ip k kmak. * Bir yere ili veya dokunup kalmak. ip * K rmak, zmek, zd a rtmak amac yollu konu yla aka mak. * Olumsuz veya aksayan, eksik bir yan grerek stnde durmak. n

tak m

* Bir i veya bir yerde kullan e ve aletlerin tamam te lan ya , ekipman. * Meslek, davran durum vb. ynlerden birbirine uyan kimselerin olu , turdu topluluk. u * Grev bak ndan birbirini tamamlayan kimselerin toplulu ekip, trup. m u, * Birbirini tamamlayan eylerin tm. * Sigara a zl. * Bl olu turan birliklerden her biri. * Bir filmin evriminde grntleri alma, ayd nlatma, ses alma gibi belli ba al l malar yapmak iin gerekli en kk teknikiler toplulu u. * Canl n blmlendirilmesinde familya ile sf aras yer alan, yakbenzerlikler gsteren lar n nda n organizmalar olu n turdu birlik. u * Bir oyunda sahaya belli kurulu ba oyuncular toplulu kan lara l undan her biri. * Birlikte oynayan, kazanmak iin birlikte al sporcu toplulu an u. * (a c kmseyici anlamda) Topluluk. a lay ve * Benzer, gibi. tak erki m * Oligar i. tak oyunu m * Oyuncular say olan tak belli da mlarla yap spor tr. lan * Bir ipayla ve ortakla yapmak. i arak a tak tak m m * Kk topluluklar durumunda. tak taklavat m * Hepsi, hep birlikte. tak tutmak m * spor tak ndan birini desteklemek. mlar

tak mada

* Birbirine yakbykl kkl birka adantm. n n

tak ld my z * Birbirine gre durumlar zaman ayn her kalan kom y zlar toplulu u ld u. tak nak * Bilince tak korku ve bunal yaratan, ki abalar kar kurtulamad d larak m inin na n nce.

tak nakl * Tak naklar (kimse). olan tak davran nakl * Bilince tak ve btn kurtulma u na kardirenen bir d lan ra lar ncenin yaratt davran . tak z naks * Tak naolmayan (kimse). tak nma tak nmak * Kendine takmak. * Bir nitelik veya durum almak. tak nt * Bir durum veya sorunla ili olan ba durum veya sorun. kisi ka * Btnlemeye kal ders. nan * Kk, nemsiz bor. * Bir kimseyle kurulan ili ki. * Kadtak . n lar tak l nt * Tak s ntolan. tak s ntz * Tak s ntolmayan. taktak rmak p t * zenerek sslenmek. tak r r tak * Tak sesi rt kararak. * Sert ve kuru biimde. * Sert ve kuru. tak r tukur * Kaba bir tak sesi rt kararak. tak rdama * Tak rdamak i i. tak rdamak * Tak sesi rt karmak. tak rdatma * Tak rdatmak i i. tak rdatmak * Tak rdamas yol amak, tak na rdamas sebep olmak. na * Tak nmak i i.

tak rt tak ma tak mak

* Bir kuru ve sert ses. eyin kard * Tak i mak i. * Birbirine tak lmak. * Anla d mazl a mek, kavgaya tutu mak, a kavgas z yapmak.

tak rma t * Tak rmak i t i. tak rmak t * Kpe, bilezik, yzk gibi ss e n yas oka takmak. tak yye * Sak ekinme. nma, * Mezhep belirtmemek, gizlemek. * Oldu undan farkl grnme.

tak yapmak yye * sak nmak, ekinmek. * oldu undan farkl grnmek. takibat takiben * Kovu turma. * Ard ndan. * zleyerek, hemen sonra. * H zler. * Verimsiz duruma getirme, sonusuz b rakma, krlarma. s t * Mikrobundan ar tma.

takigraf takim

takimetre * Hareket durumundaki bir cismin hn z lmeye yarayan alet. takip * Yeti mek, yakalamak veya bulmak amac birinin arkas gitme, izleme. yla ndan * Ard gitme veya gelme. nca * Kovu turma, kovu turulma. * zinden gitme, uyma, izleme. * Geri ekilmekte olan d man yenmek, yok etmek iin yap hareket. lan takip etmek * yeti mek, yakalamak veya bulmak amac birinin arkas gitmek, izlemek. yla ndan * belli bir yne gitmek. * uymak, bir izlemek. eyi * dikkatle dinlemek, anlamak. * kovu turmak. * hemen arkas gelmek. ndan takipi takipilik * Takip eden, izleyen kimse, izleyici. * Takipinin i i.

takipsiz

* zerinde durulmayan, takip edilmeyen. * Takip edilmeksizin, takip edilmeyerek.

takipsizlik * Takipsiz olma durumu. takipsizlik karar * Herhangi bir sutan tr sandurumunda olan bir kimse iin kovu k turmadan vazgeme karar . takkadak takke * kuma ve o nce tan unlukla yar kre biiminde bak. m l * Yar kre biimindeki kubbenin st blm. m takke d kel grnd t, * bir ay rten ortadan kalkt zaman gere ortaya anlat b ey in ktn r. takkeli takkesiz takla hareketi. * Takkesi olan. * Takkesi olmayan. * Bave elleri yere koyduktan sonra ayaklar rvcudu stten a kaldp rtarak ne veya arkaya yap dnme lan * (otomobil, kamyon vb. iin) Devrilip yuvarlanma. * (uak vb. iin) Uzunlamas veya yanlamas dnme hareketi. na na * Birden, an hemen. nda,

takla atmak (veya k lmak) * takla hareketini yapmak. * ok sevinmek. * bir kimseye yaranmak iin onun ho giden davran una larda bulunmak, dalkavukluk etmek. takla att rmak * bir diledigibi beceriyle kullanabilmek. eyi i * birine istediher yapt i eyi rmak. takla bce i * Kkanatl n lardan, s rtst evrildi g inde sndeki zel bir organ yard yla takla atarak dzgn durma n m yetene olan ve tel kurdu denilen kurtuklar inde dolayyla nem ta bcek (Agriotes lineatus). s yan takla bcekleri * Takla bcetrlerini iine alan k kanatl familyas i n lar . taklac taklak taklavat taklid * Taklit yoluyla yap lan. taklid kelime * Takla atan kimse. * Bkz. takla. * Bkz. tak taklavat. m

* Bkz. yans ma. taklidini yapmak * bir veya kimsenin konu n eyin mas, davrann daha ok komik bir biimde tekrarlamak. * yknmek. taklip etmek * bir biim ve kaln i eyin b detirmek, evirmek. taklip,-bi * Dndrme, evirme. * Bir biim ve kaln i eyin b detirme. * Belli bir rne benzemeye veya benzetmeye al e ma. * Birinin davran n , konu n lar mas tekrarlayarak e lenme. * Benzetilerek yap ey). lm(

taklit

taklit etmek * bir kalp, sahtesini, yalancn eyin n s yapmak, benzetmek. * bir kimseye veya bir benzemeye al eye mak. taklit mobilya * Antika mobilyanzelliklerini aynen uygulayarak sonradan yap mobilya. n lan takliti * Bir benzerini yapan kimse. eyin * Birinin veya bir davran n eyin , konu lar malar tekrarlayarak e n lendiren kimse, mukallit.

taklitilik,- i * Takliti olma durumu. takma * Takmak i i. * Gere yerine konulan, e inin reti. * Kendi ad ba e al ad, mahls. ndan ka reti nan

takma ad

takma ayak * Kesilen bir aya yerine tak zere plstik ve benzeri bir maddeden zel olarak yap n lmak lmayak. takma bacak * Takma ayak. takma di * Gerek di yerini tutabilecek biimde yap reti di lme . takma isim * Bkz. takma ad. takma kirpik * Kirpik yerine tak ve kirpik yerini tutan e kirpik. lan reti takma kol * Kesilen bir kolun yerine tak yapma kol. lan takma sa * De ik renk ve boyda yap farkl i lan grntye sahip olmak iin ba tak sa modeli, peruk. a lan takmak * Bir ba bir yere uygun bir biimde tutturmak, ili eyi ka tirmek, geirmek.

* (tak Vermek, arma etmek. iin) an * (ad, lkap) Koymak. * Ku anmak. * (olumsuz biimde) nemsememek, nemli saymamak, de vermemek. er * Bor b rakmak. * Biriyle olumsuz olarak u mak. ra * (arka, art ve pe kelimeleri tmle alarak) Kendisiyle birlikte gtrmek, yan almak veya arkas gibi na ndan izletmek. * S n aramamak. nav ba

takmamazl k * Dikkate veya ciddiye almama, umursamama. takmazl k * Takmamazl k. takoz * Bir e n alt krdamadan dik durmas yerle yan na p iin tirilen a kama, k . a sk * ivi akmak iin duvariine yerle n tirilen a paras a . * K zaktaki geminin, stnde oturdu a u alardan her biri. * Lkerda yap iin kesilmi lmak torik bal paras .

takoz koymak * arachareketini nlemek iin tekerleklerden birinin nne veya arkas takoz yerle n na tirmek, takoz atmak. * olacak i i engellemek. takozlama * Takozlamak i i. takozlamak * Takoz koymak. takriben takrib takrip * Yaklarma. t takrir * Yerle tirme, yerle tirilme. * Anlatma, anlat ders verme. , * nerge. * Tapu dairesinde ta nmaz mal ba na sattn ipotek etti syleme. n kas veya ini * A ayukar , yakla olarak. k * Yakla k.

takrir etmek * ders anlatmak. takrir vermek * sat larda sattn sylemek. * nerge vermek. takriz * vme, vbir eserin ba konulan yetkili bir kimsenin yazd, vc tan yaz, be , na tma s ence. taksa creti. taksa pulu * Pulu yap r lmadan veya eksik yap r gnderilen mektup iin, aln cezal t larak t cn olarak dediposta i

* Taksal mektuplara yap r pul. lan t taksal * Pulu yap r veya eksik yap r iin paras lmad t ld t , cezas birlikte kendisine gnderilen kimseden yla al (mektup). nan taksi * Belli bir cret karyolcu ta taksimetresi olan otomobil. l yan, taksi taksici taksicilik taksim * Paralara blme, bl trme. * Blme ve bl. * Klsik Trk mzi faslba ve ortas algnirticalen yapt gezinti. inde n nda nda cn taksim etmek * blmek, bl trmek, pay etmek. * k bir sre alg sa almak. taksimat * Blntler. * Gm. * Geimini taksi i leterek srdren kimse. * Taksicinin i i.

taksimetre * Taksilerde kullan denecek creti gsteren saya. lan, taksir * K saltma, k sma. * Kusurda bulunma. * Dikkatsizlik, tedbirsizlik, meslekte acemilik veya dzene, buyruklara ve talimata uymamazl do ktan an kusurlu olma durumu. taksirat * Kusurlar, sular. * Al yaz. n s * Kusurlu.

taksirli

taksirli su * steyerek veya plnl olarak i lenen bir fiilden fail taraf i ndan lenmemi olmas ra kanunun na men cezaland sonularortaya rd n kmas durumundaki su. taksit * Bir borcun belli zamanlarda denmesi gerekli olan paralar her biri. ndan taksit demek (veya taksit vermek) * belli zamanda deme artlar ba na lanmbir paran bir blmn vermek. n taksit taksit * Taksite ba lanarak, taksitle. * Az az, blm blm, km km. s s taksite ba lamak * bir belli aral eyi klarla, belli miktarlarda deme artlar almak veya satmak. ile

taksitlendirme * Taksitlere ba lama. taksitlendirmek * Taksitlere ba lamak. taksonomi * Canl n sflandlmas sfland lar n r , bu n rmada kullan kurallar btn. lan takt * Yerinde konu veya davranma. ma takt sahibi * Davranve szlerinde uygunluk arayan. takt rma * Takt i rmak i.

takt rmak * Takmak i yapt ini rmak. takti etmek * paralara ay rmak. takti,-i * Kesme, paralama. * Aruz lsnde bir dizeyi lnn paralar gre ay na rma.

taktik

* Trl sava aralar belli bir sonuca ula amac etkili biimde birle n mak yla tirerek ve kullanarak kara, deniz veya hava sava ynetme sanat n , tabiye. * stenen sonuca ula amac izlenen yol ve kullan yntemlerin tm. mak yla lan taktik vermek * e sorunlarda sonuca ula iin yol ve yntem gstermek. itli mak taktiki taktir * Taktikle u an kimse. ra * Dam imbikten ekme. tma,

taktir etmek * dam tmak. takunya * Nal n. takunyac * Nal . nc takunyac l k * Takunyacn iveya mesle n i i. takunyal * Takunyas olan. * Siyaseti din kurallara gre yapmak isteyen kimse. takunyas z * Takunyas olmayan.

takva takvim

* Gnahtan sak zht. nma, * Zaman llara, aylara ve gnlere ay yntem. y ran * Bir y gnlerini, aylar, saygnlerini gsteren izelge veya defter. l n n l * Yap bir i trl evrelerini zamana ba olarak gsteren program. lacak in l * Sa lamlarma, kuvvetlendirme, berkitme, peki t tirme. * Yard kuvvet, destek. mc

takviye

takviye etmek * sa lamlarmak, kuvvetlendirmek, desteklemek. t takyit * Ba k ktlama, kay l lma, s tlama.

takyit etmek * ba k l lmak, bir davran ktlamak, birtak s m artlara ba lamak, kay tlamak. tal talk talkat * Kk, sap ve yaprak eklinde farkl mambir bitkinin ya ve byme organ la ama . * Evlili sona ermesi, erke karn amas in in s bo . * Dzgn sz syleme kolayl.

talk selse * Mecelleye gre, kocanayr kez veya bir arada kez karn adn n ayr s bo bildirmesiyle gerekle en bo anma. talan * Ya apul. ma, talan etmek * ya malamak. talanc * Talan eden kimse.

talanc l k * Talancn yapt i n . talanlama * Talanlamak iya i, malama. talanlamak * Ya malamak. tala * Testere ile biilen veya rende, matkap, trp gibi aralarla i lenen bir eyden dklen knt r lar.

tala bre i * pi ine irilmi baet ve sebze konularak haz ku rlanan bir tr brek. tala kebab * Bkz. tala bre i. tala lama

* Tala lamak i i. tala lamak * Tala dkmek. tala lanma * Tala lanmak i i. tala lanmak * Tala dklmek. talaz * Dalga, kas rga. * pekli kuma n rselenmesiyle yzndeki tellerde olu kabar k. lar an kl

talazlanma * Talazlanmak i i. talazlanmak * Dalgalanmak. * pekli kuma vb.nin bzlerek iplikleri p kabarmak. k talazl k * Dalga serpintilerini nlemek iin kay n kpe klar tesine ba k do yerle tan a ru tirilen tahta. talebe talebelik talep * renci. * rencilik. * Bir kimseden bir yapmas veya yapmamas isteme, dileme, istem. eyi n n * stek.

talep etmek * istemek, istekte bulunmak. talepname * bildiren belge. stek tali talih * kinci derecede olan, ikincil.

* Rastlant dzenledi ve insanlara iyi veya kt durumlar haz inan tabiatst g, kut, lar ine rladna lan baht, felek. ans, talih ku u * talih. yi talihi yaver gitmek * talihi iyi olmak, iyolunda gitmek. i talihin kuca at lmak na * kendi kaderine boyun e mek. talihine ksmek * kt bir durum veya olayla kar yaln talihi sulamak. ldnda la zca talihli * Talihi iyi olan, baht k olan, bahtl ansl a , .

talihsiz talihsizlik talik

* Talihi ters olan, talihi kt olan, z, bahts anss z. * Talihsiz olma durumu, talihi olmama durumu, zl bahts k. anss k, zl * Asma, yukar rma. kald * (bir i yap n in lmas herhangi bir Ba tutma. arta) l * (belli bir zamana) B rakma, erteleme. * Arap alfabesinde geli tirilen, yatolarak yaz yaz k lan trlerinden biri. * Bu tr yaz yaz ile lm .

talik etmek * asmak. * (bir i yap n in lmas) sonraya b rakmak, ertelemek. talika * Drt tekerlekli, st kapal , yayl tr at arabas bir . talil * Sebep gsterme. * Tmden gelim. * retim. * Yeti tirme. * Al rma. t * Uygulamal olarak yap askerlik lan renimi, e itimi.

talim

talim etmek * retmek, bilgi kazand rmak. talim etmek * az para kar al lnda mak. * hep ayneyi yemek zorunda olmak. talimar ekleme. talimat * Bir i yerinde, st makamdan asta verilen, al s nda uyulmas ras ma gerekli noktalar bildiren resm yaz , ynerge, direktif. * Grevin gerektirditrl hizmetlerin ba yla yrtlmesi iin kumandanl ba k veya daire i ar k, kanl ba kanlar verilen, o hizmetle ilgili sorumluluk, dzen ve ilkeleri iine alan buyruklara verilen ad. nca talimat vermek * st dzeyde bulunan biri, yapt le ilgili olarak gr belirtmek, yol gstermek. racai n talimatname * Ynetmelik. talimgh * Uygulamal olarak subay aday tirilen kurulu yeti . talimhane * Talim yap yer, alan. lan talimli * Talim grme , itilmi . * Ba bodoslamas omurgaya kadar uzanan, c ndan vadra donan na desteklik etmek amac konulan m yla

* Alk, eli yatk n. talimname * Sava uygulanan trl manevralar ta , ara ve gerelerin nas l kullan , her sf grev ve davrann laca n nn belirten kurallartopland kitap. n talip * steyen, istekli. * Genellikle evlenmek isteyen ve bu iste evlenecekimseye bildiren erkek. ini i talip kmak (veya talibi kmak) * (kiin) evlenme teklifi almak. z * bir istekli olmak, istemek. eye talip olmak * istemek. * evlenmek iin iste belirtmek. ini talipli * Talip olan, talibi bulunan, talip. talk * Genellikle aye toz durumundayken ya bir grnmde, zgl a 2,7, sertli1 olan, hidratl k il, l rl i do magnezyum. al talk pudras * Ni bizmut, karbonat vb. ile kar r yap zellikle st ocuklarn pi gibi deri hastal asta, larak t lan, n ik klar iin kullan pudra. lan talk ist * Talktan olu billr mu ist.

talk ovcu * ene yar r. c t talk m talk n * Telkin. talk ov tallahi * Bkz. ene yar rma, sz gsterisi. t * nand rmaya g katmak iin sylenen vallahi ve billhi gibi bir ant sz. * Ana sapbir iekle sonuland, bymeyi yan saplarsrdrd bir tr iek durumu. n n

tall bitkiler * Kk, gvde, yaprak gibi ana organlardan yoksun bulunan ve o asalak veya rkl ya ilkel u ayan bitkiler toplulu u. taltif * ederek gnl alma. yilik * Ni madalya, aylart gibi an, k rma eylerle dllendirme.

taltif etmek * gnl ok amak. * ni madalya vb. vermek; dllendirmek. an, talveg * Bir akarsu yata n en derin yerlerini birle izgiye verilen ad. n tiren

talyum

* Atom numaras atom a 204,39 olan, fizik zellikleri bak ndan kur ok yakla yo 81, rl m una an, unlu u 11,85, erime derecesi 303 C olan, tuzlar birle zehirli bir element. K ve ikleri saltmas Tl. tam * Eksiksiz, kesintisiz. * Btn, tm. * Gerek, ehliyetli, yetkin, kusursuz. * (zaman ve yer iin) Anlam kesinle tirir. * Uygun olarak, t , ayn pk . * S nda, an ras nda. * Amerikan dolar . * An bir kenar, tepesi evresinde dndrerek elde edilen a n n .

tam a

tam adam atmak na * olumsuz bir davranve tutum iinde bulunan kimseyle karkar gelmek. ya tam adam bulmak (veya tam adam d n na mek) * en uygun ki semek. iyi * (alay) en uygunsuz ki semek. iyi tam alg * Bir tasarveya alg n ieri bilinli olarak kavranmas inin . tam asalak * Topra ve zmlemeye ba btn besinlerini konak sa a l dan layan bitki asala . tam bak m * Sak ynnden yap genel yoklama, ekap. l lan tam bak merkezi m * Tam bak n yap yer. m ld tam bak yapt m rmak * sak ynnden genel bir yoklama yapt l rmak, ekap yapt rmak. tam bilet * ndirimli olmayan bilet. tam blen * Bir nicelikte bir tam say kadar bulunan ba bir nicelik. ka tam gaz * H h olarak. zla, zl

tam gelmek * uygun gelmek, uymak. tam gn * Yasalara gre kabul edilmi olan i gn, fultaym. tam kafiye * Kafiyeli kelimelerin son harfleri aras bir sesli bir sessiz harf benze nda mesinden olu kafiye. an tam maa tekat (veya emekli) la * ( i deneok olan bir iyerle aka) i az, i e enler iin sylenir. tam mesai * Tam gn al ma.

tam otomatik * Btnyle otomatik olan ara veya alet. tam pansiyon * Konaklama tesislerinde oda, kahvalt le ve ak yemekleri gibi hizmetlerin tamamn verildisistem, , am n i yemek veren otel, pansiyon. n tam say * Bir btn olu turan tekler iin kararla mbulunan say . * Kesirsiz say . tam siper * Hibir yeri grnmeyecek biimde sipere yatmak.

tam tam na * Btnyle, oldu gibi, tamam u tamam na. tam tarife * ndirimsiz. tam stne basmak * istenilen bulmak. eyi tam yol tamah * A gzllk, h rs. tamah etmek * a gzl davranmak. * ok be istemek. enip tamahkr * A gzl, camgz. * ok abuk, yksek h sr'atli. zda,

tamahkrl k * A gzllk. tamam * Btn, tm. * Eksiksiz. * Yanlve yalan olmayan, do ru. * Tamamlanm bitmi , . * Evet, peki, olur!. * Ta n yola koyulabilece anlat tlar ini r. * Be enilmeyen bir i veya neri kar nda sylenir. s

tamam bulmak * bitmek, sona ermek. tamam gelmek * bir uygun d eye mek. tamam m ? * "oldu mu, anlak m anlam soru. t ?" nda tamam olmak * sona ermek, tamamlanmak. tamamen * Btn olarak, bsbtn.

tamam tamam na * Btnyle, tastamam. tamam yla * Tam olarak, bsbtn, klliyen. tamamiyet * Btnlk. tamamlama * Tamamlamak iitmam. i, tamamlamak * Eksiksiz, tamam duruma getirmek, btnlemek. * Bitirmek. tamamlan * Tamamlanmak i i veya biimi. tamamlanma * Tamamlanmak i i. tamamlanmak * Eksiksiz duruma getirilmek, tamam olmak, btnlenmek. * Bitirilmek. tamamlatma * Tamamlatmak i i. tamamlatmak * Eksi yerine koydurmak, btnletmek. ini tamamlay c * Tamam durumuna getiren, tamamlayan. tamamlay * Tamamlamak i i veya biimi. tamanit tambur * Klsik Trk mzi baca alg ndan biri olan, yay veya m inin l lar zrapla al uzun sapl tahta alg nan, , telli . tambura ad . tamburac * Tambura alan veya yapan kimse. tambur tamer * Tambur alan kimse. * Eksikliolmayan er, tam tehizatl i asker. * Trk halk mzi kullan cura, bulgari, ba inde lan, r, lama gibi telli ve alg al alg n genel la nan lar * Do kalsiyum ve demir fosfat. al

tam na tam * Bkz. tam tam na. tamik

* Derinle tirme. tamim * Genelge, sirkler. * Genelleme. * Genelle tirme. tamim etmek * genellemek. tamir * Onarma, onar m. * Yap bir yanl, kusuru dzeltmeye al lan ma. tamir etmek * onarmak. * yap bir yanl dzeltmeye al lan mak. tamir grmek * onar lmak, dzeltilmek, yenilenmek. tamir tak m * Onar i m lerinde kullan ara ve gerelerin hepsi veya bunlar lan iinde bulunduran anta. * Motorlu aralarda karbratrn yenilenmesinde kullan paralar. lan tamirat tamirci * Onar m. * Bir onaran kimse. eyi * Onar yap yer. m lan * Tamircinin i i.

tamircilik

tamire vermek * onar iin bir onaracak kimse veya yere vermek. lmak eyi tamirhane * Genellikle teknik aralaronar yer. n ld tamlama * Bir adanlam ynnden tam belirtilmesi iin, bir ba addan, zamirden veya s n ka fattan yard grmesi, m terkip: Evin kap. Bizim evimiz. Karl lar gibi. s da tamlanan gibi. tamlayan * Tamlamalarda temel olan bir adanlam a n n klayan ad, zamir veya s belirten: Evin kap. fat, s retmenin kitab yolu gibi. . Su tamlayan durumu * Ad grevindeki kelimenin ta kavramba bir kavrama ba d n ka lanmas durumu, -in hli, genitif. Trkede bu durum -in (-nin) tak ile kurulur: Evin, araban okulun gibi. s n, taml k tampon * Eksik olmama durumu, olgunluk. * Bir delikapamaya yarayan, herhangi bir maddeden yap i lmbyk t ka. * Tamlamada anlam belirtilen, a klanan ad, belirtilen, mevsuf: Evin n. retmenin khyas . Elma a ac

* Bir darbenin iddetini azaltmaya yarayan, ii yumu maddeyle dolu ak ey. * arp malaretkisini azaltmak iin vagonlar otomobillerin n ve arka yerlerinde bulunan yayl n n, metal donan m. * Kan silmek veya durdurmak iin kullan gaz bezi yumaveya sterilize edilmi lan pamuklu zel para. * Bir darbenin, at n man iddetini azaltan etken. tampon blge * devlet aras hudut boyunca, askerden ar r ki nda, ndlmtoprak paras . tampon devlet * Co konumu bak ndan, gl ve birbirine d iki devlet aras bulunan devlet. raf m man nda tamponlama * Tamponlamak i i. tamponlamak * Tampon koymak, yerle tirmek. tamtak r * inde bulunmas gereken eylerden hibiri bulunmayan. tamtak r kuru (veya k z r rm) bak * bo , bombo . tamtak r olmak * iinde gerekli hibir kalmamak. ey tamtam * Orkestrada yer alan bir tr in gongu. * (Afrika yerlileri aras Davul. nda) * Bu davulla yap baz lan olaylar haber vermeye veya a klamaya yarayan ses. * Cehennem. * Do Anadolu'da, toplu olarak oynanan bir halk oyunu. u * Gne madan nceki alaca karanl do k. -tan / -ten * Bkz. -dan / -den. tan a armak (veya atmak) * gn do maya ba lamak, skmek. afak tan skmek * tan a armak. tan tun * ldrlmek veya babelya u ramak anlam gelen tan tuna gitmek deyiminde geer. na tan yeli tan yeri * Sabaha do hafif rzgr. ru kan * Gne do zere oldu s ufukta hafife ayd in mak u rada, nlanan yer.

tamu tamzara tan

tan yeri a armak * sabah olmaya ba lamak, ufku belli belirsiz bir ayd k kaplamak. nl

tanassur tandem tand r

* Bkz. Hristiyanla ma. * ki bisiklet. ki ilik

* Yere ukur kaz yap bir tr fn. larak lan r * Baz yerlerde, kn ayaklar tmak iin, alak bir masan alt mangal konulup stne yorgan rtlerek s n na yap dzen. lan tandalevi r * Tand meodununun yak ve etkili alev. rda e kard c tandate r i * Tand meodunundan yak rda e lmas olu dayan ve etkili ate ile an kl . tandbre r i * Tand pi rda irilen brek. tandre r i * Tand pi rda irilen rek. tandekme r i * Tand pi rda irilen ekmek. tandkebab r * Ku ve so yap tand pi baet anla lan, rda irilen et yeme i. tand rname * Tand oturulurken sylenen veya okunan masal. r ba nda * Bilgisiz kimselerin inand sama fikirler ve bu fikirlerin yaz san kitap. ld lan tane * Herhangi bir say olan ( adet. da ey), * Baz bitkilerin tohumu. * ekirdekli kk meyve.

tane ba lamak * (meyve veya herhangi bir bitki iin) tohumlar durumuna gelmek. tane tane tane * Teker teker.

tane tane sylemek (veya konu mak) * acele etmeden, seslerin hakk vererek, herkesin anlayabilecegibi konu n i mak. tanecik * Kk tane. * Say gsteren bir szle birlikte bir azl belirtilmek iin kullan eyin l r. * ok kk boyutlu madde, cisim. * Kck tanelerden olu . mu * Yzeyi taneciklerle kapl grnen. gibi

tanecikli

taneciksiz * Taneciolmayan. i tanecil * Tah beslenen. lla

taneleme

* Tanelemek i i.

tanelemek * Tanelerini ay rmak. tanelenme * Tanelenmek i i. tanelenmek * Tanelere ayr lmak; taneler olu mak. taneli * Tanelerden olu . mu * Herhangi bir biimde tanesi olan, ufak taneli. * Birok bitkisel maddede bulunan, deri tabaklamada, hekimlikte kullan tad lan, buruk bir madde.

tanen

tang r tang r * Bo nesnelere vuruldu unda kaba ve c kan nlay sesleri anlat r. tang r tungur * Genellikle bo nesnelerin yuvarlan kaba ve c anlat rken kard nlay sesi r. tang rdama * Tang rdamak i i. tang rdamak * (maden iin) Kuru ve grltl ses eyler karmak. tang rdatma * Tang rdatmak i i. tang rdatmak * (maden iin) Kuru ve grltl ses eyler kartmak. tang rt * Maden eylerin kuru ve grltl ses. kard

tang l rt * Tang s rtolan, grltl. tango * zel ritmli a bir dans. r * Bu dansmzi n i. * Son modaya a uyarak giyinmi r , zppece (kad k n). * Bir hastal tan i te ma i, his. * Tanl konu kimse, bildik. p ulan * Daha nceden bilinen, grlen, a ina.

tan tank d

tank d kmak * nceden birbirlerini tan molmak, tanolmak. * bir daha nceden eyi renmi , duymu olmak. tan k * Grd ve bildi anlatan, bilgi veren kimse, n ini ahit. * Duru mada bilgisine, grgsne ba vurulan kimse, ahit.

tanolmak k * bir olay grmek ve duymak, olmak. ahit tantepe k * Yatay veya bir yana e katmanlardan olu bir yaylada, akarsu a rmas az ok kurtulabilen ve imli an nd ndan a nmadan nceki yzeyin bir paras tepecik. olan tan klama * Tan klamak i i. tan klamak * (bir iddiayTan desteklemek, tangstermek. ) kla k tan k kl * Tanolma durumu veya tann yapt i k , ahitlik. tan k etmek kl * mahkemede, tanolunan bir durumu sylemek, k ahitlik etmek. tan lama * Tan lamak ite i, his.

tan lamak * Te etmek. his tan lmak * Tan nmak, bilinmek. tan m tan ma tan mak * Bir varl bir zg niteliklerin belirtilmesi, bir kelimeyi belirleyen, a a, eye klayan anlam, tarif. * Tan i mak i.

* Daha nce grlen, bilinen bir kimse veya kar bunun kim veya ne oldu eyle ldnda, la unu hat rlatmak. * Daha nce grm olmak, ili bulunmak, bilmek. kisi * Bir kimse veya ilgili, do ve tam bilgisi bulunmak. eyle ru * Bilip ay rmak, semek, ay etmek. rt * (hukuk ynden) Varln kabul etmek. * Boyun e mek, yargna uymak, saymak. s * Sorumlu bilmek. * Bir yap , bitirilmesi iin belli bir sre vermek. eyin lmas tan mamazl k * Tan k. mazl tan k mazl * Tan mama durumu. tan ktan gelmek mazl * bir kimseyi tan hlde tan yormu davranmak. d m gibi tan mlama * Tan mlamak i tarif etme. i, tan mlamak * Bir kavram btn geleri ile eksiksiz anlatmak, zel ve demez niteliklerini sayarak bir tan i eyi tmak, tarif etmek.

tan mlanma * Tan mlanmak i i. tan mlanmak * Tan yap m lmak, tarif edilmek. tan mlay * Tan mlamak iveya biimi. i tan k ml tan n tan nma * \343 harfitarif. * Tan nmak iveya biimi. i * Tan nmak i i.

tan nmak * Kim oldu bilinmek. u * Herhangi bir zelliile bilinmek. i * (hukuk ynden) Varl kabul edilmek. tan nm * Herhangi bir zelliile n kazanmolan. i * nl. tanzl s k * Tan bilinen varl , grme, i gibi duyu organlar nan, klar itme yoluyla ay edememe durumu, agnozi. rt tan * Tank (kimse veya yer), bildik. d tan kmak * daha nceden tan olmak. m tank * Birbirini tan yanlardan her biri.

tankl k * Birbiriyle tan bulunma, birbirini tan m molma durumu. tan * Tan iveya biimi. mak i tan ma tan mak * Tan i mak i. * Birbirini tan r duruma gelmek.

tan rma t * Tan rmak i takdim, prezantasyon. t i, tan rmak t * Birbirini tan mayanlar tan n lamak, tan n mas sa tmak, takdim etmek. tan t * Tan tlamaya yarayan belge veya herhangi bir beyyine, hccet. ey, * ne srlen bir do unu gstermede izlenen d sreci. eyin rulu nce

tanc t

* Tan i yapan, tan tma ini tan. * Piyasaya yeni lmil, kitap gibi kar eyleri tan kimse, propagandist. tan tanl t tanlma t * Tan t i lmak i. tanlmak t * Tan i konu olmak, takdim edilmek. tmak ine tanm t tan t tan tlama * Tan tlamak iispatlama. i, * ne srlen bir iddiando unu mant yntemle gsterme. n rulu ksal tan tlamak * Bir iddian gerekli inkr edilmeyecek bir kesinlikle gstermek, ispatlamak. n ini * Muhakeme etme yoluyla veya tangstererek bir do unu ortaya koymak. k eyin rulu tan tlan * Tan tlanmak i i veya biimi. tan tlanma * Tan tlanmak i i. tan tlanmak * Tan tlamak i lmak veya tan i yap tlamak i konu olmak, ispatlanmak. ine tan tlay * Tan tlamak i i veya biimi. tan tl * Tan tlanm tan dayanan. ta , tan tma * Tan i takdim. tmak i, * Tan tma. * Tan iveya biimi. tmak i * Tan t i lmak i veya biimi.

tan filmi tma * Bir sinemada bir sonraki program , filmi tan iin o programdaki filmden nce gsterilen rnek tmak paralar, fragman. tan kart tma * Kimlik belgesi. tan yaz tma s * Kitap, dergi, film vb. eserlerin zelliklerini genel izgileriyle anlatan yaz . * Bir filmde emegeen yap , ynetmen, oyuncu vb. nin adlar, filmin yap yla ilgili bilgileri iine i mc n m alan, filmin ba (bazen de sonunda) bulunan liste. nda tan tmac * Tan i grevli kimse, takdimci. tma iyle tan l tmac k * Tan n i takdimcilik. tmacn i,

tan tmak

* Bir kimsenin veya bir tan eyin nmas sa n lamak. * Bir ki kim oldu ba na bildirmek, tan rmak, takdim etmek, prezante etmek. inin unu kas t

tan k tmal * Bir eyden nas l yararlan ilgili bilgileri vermek iin yaz tma yaz, tarife, prospekts. laca yla lmtan s tan z ts tan y * Tan iveya biimi. mak i tanin taninli tanjant * T nlama. * Ahenkli, ritmik. * Ba bir izgiye, e veya yzeye dokunan, fakat onu kesmeyen izgi, e veya yzey. ka riye ri * Bir yalnbir noktada de eye z en. * Z ve silhl rhl , tekerlekleri paletli, motorlu sava ta . t * Metal sarn . * Tank kullanan veya tankla birlikte sava (asker). an * Petrol, benzin gibi akaryak t rnleriyle, sanayi ile ilgili ya vb. s maddeleri ta gemi veya , arap v yan * Tan tlanmam tan dayanmayan. ta ,

tank

tank tanker kamyon. tankerci

* Tanker i u an kimse. iyle ra tankercilik * Tankercinin i i veya mesle i. tanksavar * Tanklar hedef olarak seen ve onlar etkisiz hle getirmek iin kullan silh. lan tanlama tanlamak * mak, a a rmak. tannan Tanr tanr * T nlayan, nlayan. * Allah. * ok tanrl var oldu inan insanst varl c kta una lan klardan her biri, ilh. * Tanlamak i i.

Tanr k ana * Allah ana. k tanr bilimci

* lhiyatla u an kimse, ilhiyat ra , teolog. tanr bilimi * lhiyat, teoloji. Tanr kayras * Tanrn dnya i n lerinde beliren iyilik ve bilgeli i. Tanr korusun * Allah korusun. Tanr misafiri * almadan gece yatna gelen konuk. r s Tanr vergisi * Sonradan elde edilmeyip yaradtan var olan nitelik, yetenek veya zellik, Allah vergisi. l Tanr yaratt dememek * k ya dvmek, vurmak. yas tanrl c k * Evreni yaratan ve yneten, vahiy yoluyla insanlara buyruklar veren bir tanrn varlna inanma, teizm. n tanr a * ok tanrl kadtanr c kta n , ilhe.

tanr ma la * Tanr mak i la i. tanr mak la * Tanr durumuna gelmek. tanr t larma * Tanr t larmak i i. tanr t larmak * (birini veya bir Tanr tan Tanr eyi) diye mak, yerine koymak. * A derecede vmek. r tanr l k * Tanr zg olan varl nitelik, ulhiyet. ya k,

Tanr n gn 'n * Allah'gn, her gn. n tanr sal * Tanr ilgili olan, tanr zg olan, lhut. ile ya

tanr k sall * Tanr olma durumu, ulhiyet. sal tanrz s * Tanr olmayan, tanr mayan, mlhit. s tan

tanrzl s k * Tanrz olma durumu. s tanr maz tan * Tanrn varln n inkr eden, ateist. tanr mazl tan k * Tanrn varln n inkr eden ateizm. reti,

Tanr 'ya kr * hamdolsun. tans k * akln alamayaca c anst olay, mucize. nsan n a , ola , rt

tansiyometre * Gerilimler. tansiyon * Kandamarlara ieriden yapt bas kan bas . n n, nc * Gerilim. tansiyon d rc * Atardamar bas n ren (il). nc d tansiyon lmek * bir kimsenin zel bir aletle tansiyonunu tespit etmek. tantal * Atom numaras atom a 180,88, yo 73, rl unlu 16,6 olan, 3000 C ye do eriyen ve siyah bir toz u ru durumunda elde edilen bir element. K saltmas Ta. tantana * Grkem, aa. a

tantanac * Tantana yapan kimse. tantanal * Grkemli, gsteri aal li, a . tantanas z * Tantanas olmayan. tantuni * Ku daha kk et paralarn so biber, maydanoz, domates vb. ile bir sac zerinde ba ndan n an, pi irilmesi sonunda haz rlanan kebap tr. Tanzanyal * Tanzanya halk olan (kimse). ndan tanzifat * (belediyece yaptlan) Temizlik i r leri.

tanzifat amelesi * Temizlik isisi. tanzifat arabas * Temizlik arabas . tanzifat vergisi * Temizlik vergisi. tanzim * S koyma, s raya ralama. * Dzeltme, dzenleme, dzen verme, yoluna koyma.

tanzim etmek * s ralamak. * dzenlemek, dzeltmek, dzen vermek.

tanzim sat * Sat fiyatlarn ykselmesini nlemek, baz c n mallartketiciye ula n lamak iin belediye veya n mas sa ba kamu kurulu nca yap sat ka lar lan . Tanzimat * Sultan Abdlmecit zaman 1839'da Glhane Hatt nda, hmayunu ad an bir fermanla iln edilen, yla lan ynetimi iyile tirme tasar ve bu iyile s tirmenin yap dnem. ld * (kk t ile) i dzeltilmesi iin al nlemlerin ve yap uygulamalartamam dar lerin nan lan n . Tanzimat * Tanzimat hareketinde grev almolan kimse. * Tanzimat yanl kimse. s tanzir * Benzetme. * Divan edebiyat bir rnek olarak ona benzer bir rnek kaleme alma. nda iiri taoizm * Falc l k. tapa * e gibi dar delikleri t i kamaya yarayan mantar, cam, tahta veya plstikten t t ka, pa. * Top mermisinin ucuna tak ve mermi at ktan sonra patlamas sa lan ld n layan ayarl l bak. * Tapalamak i t i, palama.

tapalama

tapalamak * e vb. nin a na tapa koymak, t i z palamak. tapalanma * Tapalanmak i i. tapalanmak * Tapa ile t kanmak, t palanmak. tapal tapan * Tapa konmu olan, t . pal * Tarlaya at tohumu rtmek iin gezdirilen, a lan atan geni ara, srg.

tapan ekmek * tapanlamak. tapanlama * Tapanlamak i i veya durumu. tapanlamak * Tarlaya at tohumu rtmek iin srg ekmek. lan tapas z tap * Tapa konmamolan, t z. pas * Mabut.

tap klama * Tap klamak iveya durumu. i tap klamak

* Birini be enerek arkas ok n amak, tap lamak. * T p lamak. tap nak tap ncak * Bkz. Feti . tap ncak l k * Bkz. Feti izm. tap n tap nma * Tap nmak iveya biimi. i * Tap nmak i i. * inde tanr kulluk edilen, taplan yap ya n , mabet, ibadethane.

tap nmak * Tanr veya ilh olarak tan varl karinanve balanlatmak iin belirli kurallara ba din ya nan a l k l hareketlerde bulunmak. * Tanr karkulluk grevini yerine getirmek, ibadet etmek. ya * Byk bir sevgiyle ba lanmak, a sevmek. kla tap rdama * Tap rdamak i i veya durumu. tap rdamak * Tap sesi rt karmak. tap rt * Yrrken ayak sesini andr ses. kan r tap * Tapmak iveya biimi. i

tap lama * Tap lamak i i. tap lamak * Tap klamak. * Hamurun zerini dzeltmek iin hafif hafif vurarak elle s vamak. tap lanma * Tap lanmak i i. tap lanmak * Tap lamak iyap i lmak. tapi * Pokerde k da lmadan nce oyunculardan birinin yere srdkten sonra nnde fi tlar t i veya paras kalmadn belirtmek iin syledisz. i tapi kalmak (oyunlarda) * kumar oyunlar fi ve paraskalmak. nda siz z tapir * Tapirgillerden, bir tr Asya ve Afrika'ntropikal blgelerinde ya n ayan, 2 m uzunlu unda, k hortumlu sa bir hayvan tr (Tapirus). tapirgiller * Tek parmakl lardan tapir trlerini iine alan bir familya.

tapma tapmak

* Tapmak i i. * Tanr tan kulluk etmek. diye mak, * Tutku ile sevmek, ba lanmak. * Nitelid eski, elde kalm i k, . * A a(kimse). * Tapon mal al satan kimse. p, * ok taze. * Bozulmadan, de erinden bir yitirmeyerek. ey * Tapt i rmak i veya durumu.

tapon

taponcu taptaze

tapt rma

tapt rmak * Tapmas sa n lamak. tapu * Bir ta nmazstndeki mlkiyet hakk gsteren belge. n n * Tapu i lerinin yrtld kurulutapu dairesi. ,

tapu kt * Bir ta nmazstndeki hak ve ykmllklerin yaz tapu sicil muhafnca tutulan resm ktk. n ld, z tapu memuru * Tapu kt tutmakla grevli memur. tapu sicili * Bkz. Tapu kt . tapucu * Tapu i leriyle u an, tapu memuru. ra tapulama * Tapulamak i i.

tapulamak * Ta nmazlar ve bunlarla ilgili ipotek, irtifak gibi baz ufa, haklar kt geirmek. tapu ne tapulu * Tapusu olan. * Emri alt mlkiyetinde. nda, * Tapusu olmayan. * Manyok kknden lan ni kar asta. tar taraba * Do Anadolu ile Azerbaycan'da al bir alg u nan tr. * Tahta perde.

tapusuz tapyoka

taraa

* Bir yapn dam evresi, st ayer, tahtaboteras. n nda k , * Toprak veya ba malzemeyle elde edilen, bir duvarla desteklenen yksek dzlk. ka * Seki. * n, arka, sasol, st, alt vb. yanlarher biri. , n * Yn, yan, do rultu. * Yre, yer. * stekleri, d nceleri kar olan iki ki veya iki topluluktan her biri. t iden * Bir ki soyundan gelenlerin hepsi. inin * Bir belli blm, k . eyin sm

taraf

taraf gzetmek * birinden yana olmak. taraf tutmak ( kmak veya olmak) * birinden yana olmak, birinin gr d ve ncesini desteklemek. tarafa olmak (veya kmak) * birinin gr d ve ncesini benimsemek, desteklemek. tarafeyn tarafgir * Bir taraf ran, bir taraf kay tutan. tarafgirlik * Bir taraf rma, bir taraf kay tutma. taraf mdan * benden. taraf na * ona. * taraf. ki

taraf ndan * herhangi birinden. * eliyle, arac lyla. * trnden, e idinden. tarafl * Yan yn olan, yanl ve . * Herhangi bir yreden olan. * Herhangi bir d nceyi, inanc , kimseyi destekleyen, yanl .

tarafl olmamak * kendini ilgili saymamak veya anlamazl gelmek. ktan tarafl l k tarafs z * Hibir d nceyi, inanc payla mayan, tutmayan, yans z. tarafsblge z * Sava iki taraf yetkilileri veya kumandanlar karar verilen, askerden ar ta nca nmblge. tarafs t zlarma * Tarafs t zlarmak i i. * Tarafl olma durumu.

tarafs t zlarmak * Tarafsduruma getirmek. z tarafs k zl * Tarafsolma durumu, yans k; btarafl z zl k. taraftar * Yan tutan, bir yan destekleyen (kimse), yanda . * Sporcunun veya sporculartemsil ettikleri renklere, kulbe veya bayra ba n a lanan kimse.

taraftarl k * Yandak. l taraftarletmek k * bir taraf tutmak, bir yan desteklemek. tarak ara. * Salar sakal hayvan tylerinin karkln n, n, gidermeye veya kad n salar tutturmaya yarayan di nlar n li * Bah kta topra ta ay vanl klamak iin kullan ucu bu biimde olan ara. n n lan, * Dokuma tezghlar di aras aripliklerinin getitarak biiminde ara. nda, leri ndan i * Baz larba bulunan yelpaze biiminde tepelik. ku n nda * nsanda aya yksek olan st blm. n * (suda ya hayvanlarda) Solunga. ayan * Yass solungal lardan, kabuklar yuvarlak, yelpaze biiminde bir yumu aka.

tarak dubas * Denizi taraklama i kullan dolapl inde lan duba. tarak i i * Tarak di gibi yol yol yap i leri lmel i. tarak otu * Tarak otugillerden otsu bir bitki (Dipsacus).

tarak otugiller * Biti ta yaprakl eneklilerden bir familya. ik iki tarak vurmak * taramak. tarak * Tarak yapan veya satan kimse. * Taraklama i i yapan kimse. tarak l k * Tarakn i n i. taraklama * Taraklamak i i. * Ta taraile yap lmolan. * A gemilerde kaplamalar zedelenmesi durumunda, ieriye su girmemesi iin omuzluktan su dzeyine a n kadar, skarmozlar aras uyumlu olarak yerle na tirilen, a atan yap peki lan tirme. * Ba bahe i lerinde ta tarakla toplama, ay lar klama. taraklamak * Babahe topra n yzn tarakla dzeltmek. , n * Gereksiz maddelerden ay klamak amac ara geirmek, taramak. yla * Y lankavi izgilerle boyamak. * Tarar gibi yapmak.

tarakl

* Taraolan. * Ba tarak bulunan (ku nda veya kad n). * Yol yol nak. l * Tarageni olan (ayak). * Selenterelerin, saydam ve jelatinli deniz hayvanlar iine alan sf n n.

tarakl lar taraks

* Tara benzer, taraand a ran.

taraks kas * Uylu st blmnde bulunan kas. un taraks z * Taraolmayan.

tarakta bezi olmamak * sz edilen konu ile ilgisi olmamak, bilgisi bulunmamak. taral tarama * Taranm . * Taramak i i. * Balyumurtas yap bir tr meze. k ile lan * Glgeleri yol yol ve izgi izgi olan (resim, harita). * Bir tellerini birbirinden ayp karkln eyin r gidermek. * Bir veya kimseyi bulmak, denetlemek iin trl yntemlerden yararlanarak bir yeri s bir biimde ey k

taramak aramak.

* Bir iindeki gereksiz maddeleri tarak, t k vb.ile ay eyin rm klamak, taraklamak. * Ta yzn di elik kalemle i n li lemek. * Makineli tfek vb. ate silhlarla srekli olarak bir yere ate li etmek. * Derleme ve ararma yapmak iin bir yay dikkatle gzden geirmek veya gerekli cmleleri veya yaz t n lar tespit etmek. * Dikkatle bakmak, szmek. * Kafas geirmek, belli belirsiz d ndan nmek. taranga taran taranma taranmak * Taramak iyap i lmak. * Kendi ba taramak. n tarant * Taramak sonunda gereksiz kan eyler. tarassut * Gzleme, gzetleme, dikkatle bakma. * Bir tr tatl bal. su * Taranmak iveya biimi. i * Taranmak i i.

tarassut etmek * gzlemek, gzetlemek.

tara

* Tarla, babahe gibi yerlerden toplanan rnden artakalanlar. ,

tara lama * Tara lamak i i. tara lamak * Tarla, babahe gibi yerlerden kaldlan rnlerden artakalanlar , r toplamak. tarat * Taratmak iveya biimi. i taratma taratmak tarator taravet * Krpelik, tazelik. taravetli taray taraz * Krpe, taze. * Taramak iveya biimi. i * gibi dz ve parlak bir kuma zerinde bulunan tel tel iplik. pek n * Taratmak i i. * Taramak i yapt ini rmak. * Ekmek ii, ceviz, zeytinya sar msak ve sirke ile yap bir tr meze. , lan

taraz taraz * (kuma iin) zeri tel tel iplik olan. * (sa, ty vb. iin) Da k, biim verilmemikabar n , k. tarazlama * Tarazlamak i i. tarazlamak * Tezghtan kuma tarazlar ay kan n n klamak. tarazlanma * Tarazlanmak i i. tarazlanmak * Kuma iin, zeri tel tel ipliklerle kaplanmak, iplikleri kabarmak. * (sa iin) Da k, kark olmak, tel tel kabarmak. n * (deri iin) Ptr ptr olmak. tar n * Defnegillerden bir a (Cinnamomum). a * Bu a n, iinde kokulu bir ya ac bulunmas dolayyla bahar gibi kullan kabu s lan u. * Sar kahverengi aras ile renkte olan. * Be dizelik bentlerden olu naz paras an m .

tar n tardiye

taret

* Gemilerde veya kalelerde, topu mevzilerinde topun makine blmn ve topular koruyacak biimde yap rhl lmz kule. tarh * karma. * (vergi iin) Koyma. * Bahelerde iek dikmeye ayr lmyer.

tarh etmek * bir say bir say y dan karmak. * vergilendirmek, vergi koymak. tarhana * domates, biber, so kokulu otlar, st veya yo kat bulgurdan veya mayalanmve ine an, urt lan, kurutularak ufalanmhamurdan yap orba malzemesi. lan * Bundan yap orba. lan tarhana orbas * tarhana kat haz ine larak rlanan orba. tarhanal k * Tarhana yapmaya ayr lm . tarhun tar k tar m * Gerekli, yararl bitkileri yeti tirmek amac toprak zerinde yap al yla lan malarbtn, ziraat. n tar co m rafyas * Beslenme, giyinme gibi ihtiyalarve tar ilgili verilerin gsterildiveya konu edildico n mla i i rafya bilimi. tar mc * Tar i m leriyle u an kimse, ziraat ra . * Tar mhendisi veya teknisyeni, ziraat m . * Birle ikgillerden, hekimlikte kullan bir bitki (Artemisia dracunculus). lan, t rl * Sabah y z ld, Vens.

tar l mc k * Tar i m leriyle u ma, ziraat ra l k. tar msal tarif * Tan m. * Bir i yap yntemini a in l klama ve belirtme. * Bir bulundu yeri, evre ile ilgisini belirterek a eyin u klama. tarif etmek * tan mlamak. tarife * Fiyat gsteren izelge. * Ta n gidi tlar geli zamanlar gsteren izelge. n * alet vb. l, eylerin nas l kullan a laca n klayan k tan k, prospekts. tmal t, tarifeli * Belli bir tarifeye gre olan. * Tar ilgili, zira. mla

tarifesiz

* Tarifesi olmayan.

tariflendirme * Tariflendirmek i i. tariflendirmek * Tarifini yapmak, tarifeye ba lamak. tarifli * Tarifi olan.

tarifname * Bir i yap veya bir aletin al n klayan yaz bro in ln mas a veya r. tarifsiz * Tarifesi olmayan. * Anlat lamayacak derecede ok olan.

tarih

* Bir olay gnn, ay ve y bildiren sz veya gn. n n l n * Toplumlar , milletleri, kurulu etkileyen hareketlerden do olaylar lar an, zaman ve yer gstererek anlatan; bu olaylar aras ndaki ili kileri, daha nceki ve sonraki olaylarla ba lar, kar kl lant n etkilenmeleri, her milletin l kurdu medeniyetleri, kendi i sorunlar inceleyen bilim. u n * Evrensel tarihin herhangi bir blmn ele alan anlat . * Bir konuyu gemive geli iinde inceleyen anlat i imi . * Tarih kitab . * Tarih dersi. tarih atmak (veya koymak) * bir zerine tarih yazmak. eyin tarih d rmek * nemli say bir olay o lan n, unlukla naz biiminde sylenen szlerle, ebcet hesab gre tarihini m na belirtmek. tarih ncesi * Yazn bulunmas nceki a n ndan lar. * Yazn bulunmas nceki insan topluluklarn evrimini inceleyen bilim, prehistorya. n ndan n tarihe tarihi * Bir olay veya nesnenin zet olarak yaz lmtarihi. * Tarih konular zerinde ararmalar yapan, tarih kitaplar t yazan kimse, mverrih. * Tarih retmeni. * Tarih konularda incelemeler yapma i i.

tarihilik

tarihe gemek * nemi bak ndan hi unutulmayacak bir durum kazanmak. m tarihe kar mak * unutularak yalnad z kalmak. tarih * Tarihe dair, tarihle ilgili, tarihsel. * Tarihe gemi . * Unutulmayan, an de olan. lma eri

tarih co rafya

* Co rafyan tarih ynn ve geli n mesini ele alan ve inceleyen co rafya kolu. tarih eser * Tarihsel bir konuyu i leyen eser. tarih film * Tarihsel bir konuyu i leyen film. tarih maddeci * Tarihsel zdeki. tarih maddecilik * Tarihsel zdekilik. tarih roman * Baca ki ve olaylar l ileri tarihten al roman. nan tarih tiyatro * Tarihsel bir konuyu veya tarihe mal olmu bir ahsiyeti i leyen tiyatro eseri. tarihlendirme * Tarihlendirmek i i. tarihlendirmek * Tarihini belirtmek, belirlemek. tarihli * Herhangi bir tarihi ta gnl. yan, tarihsel * Tarih.

tarihsel zdeki * Tarihsel zdekilik yanl olan kimse. s tarihsel zdekilik * Toplumsal geli menin zdeksel yap dayandn ya savunan Marx gr . tarihsel roman * Bkz. tarih roman. tarihsiz * Tarihi yaz lmam yaz gn, ay veya y ld , l belirtilmemignsz. , * Uzun bir gemiolmayan. i * Yol. * Tasavvufa dayanan, Tanr ula iin kendilerine gre baz 'ya mak yntemler benimseyen yollardan her biri.

tarik tarikat

tarikat * Tarikatlar yaymak ve ya atmak isteyen, o yolda al kimse. an * Bir tarikata ba olan (kimse). l tarikat l k * Tarikat olma durumu. tariz * Kapal biimde, dolayl bir olarak sz syleme, ta . tariz etmek

* sata mak, dokundurmak. tarizde bulunmak * (szle) sata mak, ta lamak. tarla * Tar elveriolan, srl belirli toprak paras ma li n ve . * Deniz hayvanlarn oklukla bulundu yer. n u

tarla amak * al , a lar alar lar rarak veya ormanlblgede a keserek, yakarak bir yeri srlp ekilir , ta kald k a duruma getirmek. tarla faresi * S angillerden, 10 cm uzunlu unda, topraoyup yuva yapan, ekinlere zarar veren bir memeli tr (Microtus arvalis). tarla ku u * Tarla ku ugillerden, tarlalarda yuva yapan, uzunlu 20 cm s kahverengi, karn u rt beyaz olan, kk tc kuay u, toygar (Alauda warvensis). , r ku tarla ku ugiller * tc ku lardan, rnek hayvan ku olan bir familya. tarla u tarla s an * Tarla faresi. tarla tump * Toprak paras , toprak seddi, yn . tarlada izi olmayan harmanda sz olmaz n * kendini ivermeyenden, bir i e retmeyenden hay r gelmez, anlam kullan nda l r. tarlakoz * Bir tr kk manyat a .

tarlantas n (veya kadn) sal n l, karn n s * kadn sal, tarlan tas aras daha ye n s n l halk nda tutulur. tarlatan tarpan * Atgillerden, soyu tkenmi olan, kk, evik bir yaban at (Equus gmelini). tarsin * Sa lamlarma. t * Baz giyeceklere sertlik vermek iin kullan bir tr kuma lan .

tarsin etmek * sa lamlarmak. t tart tart * Kal pi bir tr meyveli pasta. pta en tart etmek (veya eylemek) * uzaklarmak, savmak. t tart suu * Disiplin suuyla belli sreler iin okuldan veya meslekten uzaklar tlma. * Kovma, karma.

tartak martak * Kazda p tarak, darmada ederek. n tartak martak etmek * kaz da p tmak, darmada etmek. n tartaklama * Tartaklamak i i. tartaklamak * ekerek ve iterek h rpalamak. tartaklan * Tartaklanmak iveya biimi. i tartaklanma * Tartaklanmak i i. tartaklanmak * Tartaklamak iyap i lmak, h rpalanmak. tartaklay * Tartaklamak iveya biimi. i tartarak yenme * Ya gre hasm kuca al ayaklar yerden keserek ad ta veya yar ember dn l te, n p na n m ma m durumuna getirerek onu yenik sayd rma. tartarat tartarik * Tartarik asit tuzu. * Yapnda iki alkol ve iki asit bulunan madde. s

tartarik asit * zomerli kristal organik birle (C4H6O6); tartarik asit pastac kuma ik l kta, basmac baz lnda, ikilerin haz rlanmas foto l kullan nda, raf kta l r. tart * Tartmak iveya biimi. i * A k. rl * Tartma aleti. * Oran, l, karar. * Yelkenleri indirip kald rmaya yarayan ip. * Tartmakla grevli kimse. tart l tart l * Tart dayanan. ya * Tart lm . * ll, dengeli. * Tart i lmak i veya biimi. * Tart i lmak i.

tart c

tart l tart lma

tart lmak

* Tartmak iyap veya tartmak i konu olmak. i lmak ine * Kendini tartmak. * Bkz. dizem. * Bkz. dizemli. * Tart lmam . * lsz, dengesiz.

tart m tart ml tartz s

tart * Tartmak iveya biimi. i tartlma * Tart i mak i. tartlmak * Tart iyap mak i lmak. tart ma * Birbirine kar d nceleri kar kl t savunma. l * A kavgas z , mnaka a. * Bir sorun zerine szle veya yazolarak karkl l , bazen de serte savunma. l

tart gtrmek ma * bir konu tart maya aolmak. k tart gtrmemek ma * tartlmaz, tartlmaya lzum olmamak. tart mac * Bir konu ile ilgili ayr gr savunan kimselerin her biri. leri tart mak * Bir konu zerinde, birbirine ters olan gr inanlar savunmak. ve karkl l * A dalayapmak, mnakaetmek. z a * (gre Karkar durum alelle birbirini yoklayarak zay te) ya p f yanlar aramak. n

tart mal * Tart yap ma lan. * Tartlmakta olan, kesinle memi . tart maya girmek * mnaka etmeye ba a lamak. tartma * Tartmak i i. * (gre Gre kuca alaya yerden kesme. te) iyi a p n * Ba rts, yemeni.

tartma tartmak * ba rts takmak. tartmak * Bir birim cinsten a bulmak. eyin rln * Bir avu iinde sallayarak a kestirmeye al eyi rln mak. * Dikkatle incelemek, de bimek. er * Binek hayvanlarn dizginlerini ekip b n rakarak sallamak.

* Bir btn sonular d eyin n nmek, hesap etmek. tartt rma * Tartt i rmak i. tartt rmak * Tartmak i yapt ini rmak. tartura tarumar * k . kr ark * Da k, kark, peri n an.

tarumar etmek * da tmak, kar rmak, peri etmek. t an tarumar olmak * da lmak, kar mak, peri olmak. an tarz * zel olu veya davranbiimi, slp. * Bir kimse iin zel anlat biimi. m * (gzel sanatlarda) slp, stil. * Yap kt bir davraniin zr dileme, gnl alma. lan

tarziye

tarziye vermek * gnl almaya al zr dilemek. mak, tas * Genellikle iine sulu konulan metal vb.den yap eyler lmkap. * Bir tas alacamiktarda olan. n * Bagiyilen metal koruyucu. a * sas dazlak. z, * ok dz, a k.

tas gibi

tas kebab * Yaz ku s baetlerin zerine tas kapat pirin, so patates vb. malzeme ile haz l p an, rlanan bir tr yemek. * do nce ranmso n ku sala, karabiber ve patatesle birlikte kk ate pi an baetle s te irilmesi ile haz rlanan bir yemek tr. tas tas tasa * Taslar dolusu, tas stne tas dolusu.

* zntl d durumu, kayg nce . * Tatmin edici olmayan veya tedirgin eden durumlarortaya n kmas nleyebilmede, gvensizlik iinde n bulunuldu unda duyulan tedirgin edici duygu. tasa ekmek * kayg lanmak, znt iinde olmak, zlmek. tasa etmek * zlmek, kayg kap ya lmak. tasalanma * Tasalanmak i i.

tasalanmak * Bir kendine tasa etmek, zlmek, kayg eyi lanmak, endi elenmek. tasal tasallut * Musallat olma, sald rma. * Sark l nt k. tasallut etmek * sark letmek. nt k tasallp tasannu tasar * Kat ma. la * Bir oldu eyi undan daha de gsterme, yapmac erli k. * Bir ibir d s n , nce ras, dzeyini gsteren resim, yaz , pln. * Tasas olan, kayg l .

tasar izim * Bir sanat eserinin, yapn veya teknik rnnn ilk tasla desen, dizayn. n , * Bir ararma srecinin e dnemlerinde izlenecek yol ve i t itli lemleri tasarlayan ereve, dizayn. tasar izimci * Tasar izimcilerin konu ald taslaizen uzman. tasar * Bir kimsenin yapmay nd olmas yap d ey; veya lmas istenen bir zihinde ald biim, proje. eyin * Hukuk bir i lemin, o i yapmakla yetkili kurul veya organ nne getirildiandaki durumu, stnde lemi i gr ve oylama yap me labilir durumdaki metin, lyiha. tasar geometri * Uzaydaki tasavvur edilmi biimleri iz d mlerle gsteren geometri. tasar m * Tasar mlamak iveya tasar i mlanan biim, tasavvur. * Tasar izim, dizayn. * Daha nce alg lanmolan bir nesne veya olaybilinte sonradan ortaya kopyas n kan .

tasar mc * Tasar yapan kimse, dizayn m r. tasar mlama * Tasar mlamak i i. tasar mlamak * Bir biimini zihinde canland eyin rmak, tasavvur etmek, dizayn etmek. tasar mlanma * Tasar mlanmak durumu. tasar mlanmak * Tasar mlama i lmak, dizayn edilmek. i yap tasar ml * Tasar mlanm zihinde canlandlarak biim verilmi , r . tasarlama * Tasarlamak i i.

tasarlamak * Bir nas eyin l gerekle ebilece d ini nmek, zihinde haz rlamak. * (bir ta bir a n) Kaba blmlerini, nt n n, ac k lar almak. tasarlan * Tasarlanmak iveya biimi. i tasarlanma * Tasarlanmak i i. tasarlanmak * Tasarlamak iyap i lmak. tasarlay * Tasarlamak iveya biimi. i tasarruf * (bir eyi) stedigibi kullanma yetkisi, kullan i m. * Para veya herhangi bir dikkatli kullanma, idareli tketme. eyi * Para biriktirme, artm. r

tasarruf bonosu * Maa kazanlarla baz devletin borlanmas ile yap kesintiye kark verilen ve gibi sat larda yolu lan l zerinde faiz kuponlar bulunan senet. tasarruf etmek * bir malsahibi olmak; onu istedigibi kullanmak. n i * para biriktirmek. * bir dikkatli ve idareli kullanmak. eyi tasarruflu * Paras ll, dikkatli harcayan. n * Az masrafl . tasas m t? sana d * "sen kar seni ilgilendirmez" anlam kullan ma, nda l r. tasas z * Hi tasas , derdi olmayan, kaygz. s * Hibir kendine dert edinmeyen. eyi tasasolmak z * dertsiz olmak. tasas k zl * Tasasolma durumu. z tasavvuf * Tanr n niteli ve evrenin olu 'n ini umunu varlbirli(vahdetivcut) anlayyla a k i klayan din ve felsef ak mistisizmi. m, slm tasavvuf tasavvur * Tasavvufla ilgili, tasavvufa ait. * Gz nne getirme, hayal etme, zihinde bir ki kazand ilik rma. * Tasar m. * D nce, ama, niyet, maksat, pln.

tasavvur etmek * zihinde canland rmak, gz nne getirmek.

tasdi tasdik

* Can s ba r tedirgin etme. kma, atma, * Do rulama. * Onay, onaylama.

tasdik edilmek * onaylanmak. tasdik etmek * do rulamak. * onaylamak. tasdik ettirmek * onaylatmak. tasdikli * Onaylanm . * Do rulanm geerli, onayl , , tasdik edilmi . tasdikname * renim belgesi. tasdiksiz * Do rulanmam . * Onaylanmam .

tasfiye

* Ar ay tma, klama, temizleme. * Bir ticaret kurulu unun batmas , kapanmas sebepler zerine hesaplarkesilmesi, alacakl ortada gibi n lara, kalan mal ve paradan paylar d miktar verilmesi, likidasyon. na en n * Trl sebeplerle birok kimsenin grevine son verme. tasfiye etmek * ar tmak, temizlemek. * bir ticaret kurulu kapatmak. unu * yok etmek, ortadan kald rmak. * i son vermek. ine tasfiyeci * Herhangi bir toplumsal olgudan yabanc gelerin ay klanmas taraftar (kimse). olan

tasfiyehane * Ar evi, rafineri. t m tasgir tashih * Dzeltme, dzelti. tashih etmek * dzeltmek, do rultmak. tas taratoplamak * bir yerden acele gitmek zorunda kalmak, kamak. tas m k yas. * Do olarak kabul edilen iki yarg nc bir yarg karma temeline dayanan bir uslamlama yolu, ru dan * Kltme, ufak duruma getirme.

tas mlama * Tas mlamak i i. * Bir konuyu, nesneyi zihinde biimlendirme, tasmim. tas mlamak * Bir i tasarn rlamak, tasmim etmek. in s haz tas msal taslak kimse. taslama taslamak * Tas ilgili. mla * Bir bir sanat veya edebiyat eserini ancak ana izgileriyle, trl blmleriyle belirten n al eskiz. eyi, ma, * Herhangi bir konuda ba aramayacabir i giri veya kendini o i ustas e en in olarak kabul ettirmeye al an

* Taslamak i i. * Kendinde olmayan bir de varmgibi gstermek. eri * (tal Bir ta kaba blmlerini, nt n kta) n k lar almak. * (ciltilikte) Haz rlanmkitap kapa n cilt beziyle kaplanmas kapa yan k yla birle n ve n d tirilmesi. * Gzetlemek, gizlice izlemek.

tasma

* Baz hayvanlarboynuna tak bu hayvanlar yere ba n lan, bir lamaya, ekip gtrmeye yarayan kemer biiminde ba . * Nal ve terli ayatutan stteki me blm. n in in tasmim * Tasarlama. tasmim etmek * tasarlamak. tasni * Yapma, sun. * Dzme, uydurma, yak rma. t * Yap . nt * Blmleme, sflama. n

tasnif

tasnif etmek * blmlemek, sflamak. n tasnifleme * Tasniflemek i i veya durumu. tasniflemek * Tasnif etmek. tasrif * ekim.

tasrif etmek * ekmek, ekimlemek. tasrih * Asyleme, belirtme. k

tasrih etmek * a belirtmek. ka tastamam * ok uygun, t p. pat tastir * Yaz yazma, sat r dizme. tastir etmek * yaz yazmak, sat r biiminde dizmek. tasvip * Bir d veya davrann do oldu belirtme, onama, uygun bulma. nce ru unu

tasvip etmek * bir d veya davrann do oldu belirtmek, onamak, uygun bulmak. nce ru unu tasvip grmek * birinin bir d ve davranuygun, yerinde bulunmak. nce tasvir * Tasarlama, bir szle veya yaz anlatma, gz nnde canland betimleme. eyi yla rma, * Resim.

tasvir etmek * ayr lar anlatmak, gz nnde canland nt yla rmak. * resmini yapmak. tasvir gibi * ok gzel (kimse). tasvir * Tasvir niteli olan, tasvirle ilgili, deskriptif. inde

tasvir dil bilgisi * Bir dilin belirli bir a inceleyen dil bilgisi. n ta * Kimyasal veya fiziksel durumu deiklikler gsteren, rengini iindeki maden, tuz ve oksitlerden alan sert i ve kat madde. * Baz yerlerde ve i kullan iin bu maddeden zel olarak haz lerde lmak rlanmmalzeme. * Yap lerinde kullan iin bu maddeden haz i lmak rlanmmalzeme. * Mcevherlerde kullan yksek de ta lan erli . * Dama, domino gibi oyunlarda kullan metal, kemik, plstik veya tahta paralardan her biri. lan * Baz organlar iinde, zellikle idrar kesesi vb. de olu trl biim ve hacimdeki kat n an, madde. * Baz ktlelerden kopan veya kopar para. lan * st kapal biimde sylenen i bir neleyici sz, tariz. * Ta yap tan olu . tan lm ta , mu -ta * Bkz. -da -ta / . ta arabas * Aptal, sersem. ta atmak * dolayl olarak birine dokunacak bir sz sylemek. ta n da kolun mu yoruldu? (veya ta p kolu yorulmak) att at * bir kazanchi yorulmadan sa anlat n landn r.

ta bademi * Kabu ok sert bir tr badem. u ta bal * kine balna verilen bir ad. ta bask * Ta basmas . ta basmac * Ta basmas u an kimse. ile ra ta basmas * Kalkerli ta yzeyine sert bir cisimle kaz ktan sonra bas nd lmolan (yaz , resim), litografi, litografya. * Bu bas yntemi. m ta bebek * Genellikle al den yap vb. lmoyuncak bebek. ta bebek gibi * ok gzel fakat genellikle so ve donuk (kad uk n). ta bilimi * Ta n yapn lar s inceleyen bilim, litoloji, petrografi, petroloji. ta bina * Ta yap bina. tan lan

ta bce i * Kabu katboncu benzeyen bir yumu (Cypraea). u r una aka ta atlasa * zorlansa, ne yap gerekle imkns lsa mesi z. ta kartmak * biri tekinden zellik,yetenek vb. bak ndan stn olmak. m ta devri * n ortaya ve ta aralar yapmas ba nsan k tan ndan layarak kalkolitik a sonuna kadar geen tarih n ncesi dnem. * Bir henz geli eyin memiilkel durumu. , ta dolgu * Ta yap ile lmdolgu. ta eme d * Zemin geni yzeyli ta kapl larla olmak. ta ekmek * ta eli fnda pi olan ekmek. i d r mi ta gibi ta i ili * Ta n yapraklar durumunda ayr n layan ara katman lar lmas sa . ta kalpli * Ac z, merhametsiz, ta mas yrekli. * ok sert,ok kat .

ta kalplilik * Ta kalpli olma durumu.

ta kesilmek * ok p ne yapaca , ne syleyece bilememek, sesini a r n ini karamaz olmak. ta koymak * (ihareketi vb.) engellemek iin bahane yaratmak. i, ta kmr * Jeolojik dnemler boyunca dn u me rayarak byk bir kalori gc kazanan bitki fosillerinden olu an do yakmaden kmr. al t, ta kre * Bkz. Ta yuvar .

ta levre i * Glge bal. ta mantar * Bir tr mantar. ta nanesi * 10-50 cm yksekli inde, tyl ve ok yk bir bitki (Micromeria fruticosa). ll ta oca * Yap lerinde kullan ta n ld yer. i lacak lar kar ta pamu u * Asbest. ta pudra * Sslenmek iin kullan pudra ve krem karm madde. lan kat

ta msa sar * Gen yapraklar an yerine kullan bir so tr (Allium scorodoprasum). so lan an ta srmek * satran, dama, domino gibi oyunlarda ta lardan birini oynatmak. ta tahta * Kaya ta yap an tan lmhesap tahtas . ta stnde b ta rakmamak * ba ba yp,yerle bir etmek. tan a k ta toprak * Yzeyi ta toprakla kapl ve alan. ta ar k ya yamet koparken * tel ve tehlikeli zamanlar l anlat r. ta ya * Gaz ya . ta yerinde * a r herkesin,her kendi evresinde nem ta anlat rd eyin dn r. ta yuvar * Yer kabu olu unu turan ve yer yuvarla n merkez ekirdeevresinde bulunan kat n i yuvar, ta kre, litosfer. ta yrekli * Kat yrekli, hi ac olmayan, ac z, ta mas mas kalpli.

ta yreklilik * Ta yrekli olma durumu, ac zl mas k. ta ekmek a * bileta k i nda la lamak. ta tutmak a * st ste ta atmak,aral z ta ks lamak. * z mparalamak amac ok h dnen bileta hafife dokundurmak, przlerini almak, yla zla i na dzgnle tirmek. ta ak ta akl * Er bezi, erkeklik bezi, haya. * Ta aolan. * Szn geirir, tuttu koparyi unu r, it. * Ta yontan, satan veya ta ta karan kimse. oca ndan

ta

ta tara * Mozaik s taramak iin kullan dielik kalem. vay lan li tal * Taand ta ran, gibi. * Ta ve kayalar zerinde veya ta topraklarda yeti lar l en. * Ta olma durumu. * Her trl yap kullan ta kesme, biimlendirme sanat da lacak lar . * Ta emengillerden, suda ya ayan, ok ilkel yapomurgal l hayvan (Petromyzon).

tal k

ta emen

ta emengiller * Ta emenleri iine alan, yuvarlak a omurgal zl hayvanlar familyas . ta eron * Byk bir i bir blmn yapt , as in rmay l mteahhitten kendi zerine alan ikinci mteahhit.

ta eronluk * Ta eronun yapt i . tagedi koymak ine * gerekli bir sz tam zaman ve yerinde syleyerek kar ndaki kimseyi susturmak, zekice davranmak. nda s taleyim * kk, ezik, yara gibi durumlar anlat bir kimsenin vcudu zerinde yer gsterildi "benden uzak r rken inde olsun" anlam sylenir. nda tas suyunu r ksa kar * vcuta ok gl kimse. ta l * Gemi bilimi zamanlar ili hayvan veya bitkilerin, yer kabu kayalar yer na kin u iindeki kal lar nt veya izleri, mstehase, fosil. ta bilimi l * Ta dayanarak Yer'in gemi inceleyen bilim dal llara ini , paleontoloji.

ta ma lla * Ta mak i fosille lla i, me. ta mak lla * Ta durumuna gelmek, fosille l mek. * D nme gcn yitirmek. ta ll ta m * Kaynama s nda ta ras ma. ta ma * Ta i mak i. * inde ta bulunan, fosilli. l

ta (veya dkme) su ile de ma irmen dnmez * i i yapacak olanda yeteri kadar g bulunmad ba ka kalarn kk katk yla srekli ve byk bir i n lar yrtlemez. ta mac * Ba ne n kalarn yas istenilen yere ta sa may layan kimse, nakliyeci, nakliyat . ta l mac k * nsan, mal vb nin e aralarla bir yerden bir yere ta itli nmalar , nakliyecilik, nakliyat, transport. ta mak * Bir bir yerden alba bir yere gtrmek. eyi p ka * stnde bulundurmak. * (nesne iin) A yklenmek. rln * (boru, kanal vb. iin) S maddeleri bir yerden ba bir yere aktarmak. v ka * Giymek. * Sahip olmak, zellik olarak bulundurmak. * Katlanmak, stlenmek, yklenmek, ekmek. * Duymak, hissetmek. ta k ml ta ms * Ta kadar. acak * Taand tabenzeyen. ran, a

ta nabilir * Ta nmas mmkn olan. * Para, ek, senet, tahvil vb. de k menkul. erli t, ta r n * Ta nabilen (e ya). * Ta nabilen (mal), menkul. ta n * Ta nmak iveya biimi. i ta nma ta nmak * Ta nmak i i. * Ta i lmak. mak i yap * Ba bir yere gitmek, gmek. ka * Bir yere ssgitmek. k k

ta nmaz

* Ta namayan. * Ev, tarla gibi ta namayan (mlk), gayrimenkul. ta nt ta rma * Ta rmak i i. ta rmak * Ta na yol amak. mas * Sabr tketmek. n * Ta arac ma . * Ta kullanan kimse, src. t * Ta yapan, satan veya onaran kimse. t * Ta i mak i. * Ta i yapt mak ini rmak. * Ta i yapan (kimse veya ini ma ey). * cretle yk ta yarak geinen kimse, yk, hamal. * Kendisi hastal yakalanmaksn o hastaln sebebi olan mikrobu ta (kimse veya hayvan), portr. a z yan ta y ta ikardi * Kalp atndakikada en ok 90 olan normal atn mas n a . ta n k * Ta durumda olan. mbir * A . r * Su bask, seylp, feyezan. n * Tan, a (bir biimde). k r ta nl k k ta ran k * Tan olma durumu veya ta nca davran k k . * Bkz. ta ran otu. k * Ta i mak i veya biimi. * Sel sular ta , toprak. ile ta nm

ta t ta t

ta tma ta tmak ta c y

ta nca k

ta ran ie k i * Tarangillerden, 2500 m den yukar k yerlerde sert kayalar p yeti bir iek (Leontopodium yar en alpinum). ta ran otu k * Tarangillerden, baz k trleri ss bitkisi olarak yeti tirilen, saplarn paralanmas reyen bir bitki n yla (Saxifraga). ta rangiller k * Ayr yaprakl eneklilerden, rnek bitkisi taran otu olan bir familya. ta iki k

ta lama

* Ta lamak i i. * Sert madenleri a r bir ta parlatma ve yerine uymas sa c nd la n lama. * Alayl halk iiri. * Yergi. * Hakaret.

ta lamac * Ta i u an usta. lama iyle ra * Yergici. ta lamac l k * Ta ustasn yapt i lama n . ta lamak * Ta atmak, ta tutmak. a * Bir iindeki ta ay eyin lar klamak. * Metal bir paray mpara ile trpleyerek yuvas al rmak. z na t * Ta emek. d * st kapal neleyici sz sylemek. , i ta lanma * Ta lanmak i i.

ta lanmak * Tatutulmak, ta lmak. a at ta lanmipek * pekten dokunmu kuma birtak kimyasal i n m lemlerden geirilerek dayan ve parlak duruma getirilmi kl biimi. ta ma la * Ta mak i la i.

ta mak la * Ta durumuna gelmek. * ok a rarak bir yapamaz, konu ey amaz duruma gelmek, donakalmak. ta latma * Ta latmak i i. ta latmak * Ta rmak, ta tutturmak. att a ta l * (tahbakliyat vb.iin) l, inde ta olan, ta kar olan. m * zerinde ta bulunan. * zerinde ss tabulunan. * Tabol, ta (yer). l * Ta d la enmi avlu, sofa, merdiven alt vb. * Ku hayvanlar sindirim kanallar vb. n zerinde bulunan kasl tc mide, kat konsa. , (II), * Ta i mak i. * (akarsular iin) Yata ndan karak evresini kaplama. ta mak * S maddeler, iinde bulunduklar s v kaba mayacak kadar o ve kabarma yznden kenarlar mak. alma a * (akarsular iin) Yata ndan karak evresini kaplamak. * Bulundu yzeyden geni u gelerek kenarlar mak. a

tak l

ta ma

* fke, sab zlveya heyecan yznden kendini tutamamak. rs k * nsan, nesne vb. oka bulunmak, sayartmak. s ta ra * Bir lkenin ba veya en nemli ehri ehirleri dndaki yerlerin hepsi, d k. arl

ta a ra z * Bir lkede, yaz dilinin dayand belirli bir konu dndaki blge a . ehir mas z ta ral * Ta halk olan (kimse), d kl ra ndan arl .

ta kalmak ral * bir kimse ta edindigrg, rf ve detleri b rada i rakmamak. taz s Tat * Trklerin egemen oldu yerlerde ya Arap veya lara verilen ad. u ayan ranl * Hazar Denizi ks Azerbaycannnda ya ynda, ran sr ayan, soyundan olan bir toplulu ad ran un . tat * Baz cisimlerin tat alma organ stnde b duyum. rakt * Tatl l k. * Ho giden durum, lezzet, zevk. a tat * Dilsiz. * Taolmayan.

tat alma duyusu * A konulan nesnelerin tad anlamaya yarayan duyu. za n tat alma organ * Bkz. dil. tat almak * bir eyden ho lanmak, zevk almak.

tat duyusu * Bkz. tat alma duyusu. tat kazanmak (veya tad gelmek) * belli bir tada kavu mak, olgunla mak, tatlanmak. tat vermek * ac , ek bir tat kazand , tatl i vb. rmak. * hogiden bir duruma sebep olmak. a * b rmak. kt Tatar * Tataristan'da, Bat Sibirya'da ve Rusya federasyonu'nun deik blgelerinde ya Trk soyundan bir i ayan halk ve bu halktan olan kimse. tatar * Posta srcs. tatar a as * Posta grevi yapan tatarlaramiri. n * Beceriksiz, ba s dikkate al arz, nmayan. tatar arabas

* Posta arabas . Tatar bre i * Ha lanmkal yufka paralar yo ve k kat nca na urt yma larak, zerine k n ya zg gezdirilerek yap lan yemek. Tatar orbas * Unun hafife kavrulmas sonra so domates, patates ve benzeri malzeme ile haz ndan an, rlanan bir tr orba. Tatarca * Tatar Trkesi. tatarc k * S lkelerde, zellikle Akdeniz evresinde ya cak ayan, trl hastal yol aan kk bir sinek klara (Phlebotomus). * iddetli karas n r. tatarchummas k * Tatarc klarla insana geen, iddetli ate ba r ile beliren bir hastal ve as k. Tatar ms * Tatara benzeyen. tatarla mak * Tatar gibi davranmak. Tatars * Tatara benzeyen, Tatar gibi, tatar ran. and * pi yi memiyar mi , pi . * Uygulama, pratik.

tatbik

tatbik etmek * uygulamak. tatbik imzas * Bir kimsenin, resm makamlara sunulan ve onlar taraf tan imzas ndan nan . tatbik mhr * Bir kimsenin, resm makamlarca tan nmolan mhr. tatbikat * Uygulama. * Manevra.

tatbikat * Uygulay. c tatbik * Uygulama ile ilgili, uygulamaya yer veren, uygulamal , pratik. tatil * Kanun gere al ince maya ara verilecebelirtilen sre, dinlenme. i * Okul, meclis, adliye gibi kurulu n al n lar mas durdurdu veya kapal u bulundu dnem. u * E lenmek, dinlenmek amac al yla maksn geirilen sre. z

tatil etmek * ba bir gne, zamana erteleyerek al ka maya ara vermek. * okul, i vb. yi kapatmak, al na ara vermek. yeri mas

tatil ky

* Turistlerin veya lke insanlarn dinlenmesine uygun bir yerde kurulmu n olan ve evleri gerekti belirli inde bir sre dinlenmek isteyenlere kiralanan yerle yeri. im tatil olmak * kapanmak, ara vermek. tatil yapmak * tatile kmak; i ara verip dinlenmek. e tatile girmek * belirli bir sre iin al malara ara vermek. tatland rma * Tatland i rmak i. tatland rmak * Tat vermek, tad kazanmas sa n n lamak. tatlanma * Tatlanmak i i.

tatlanmak * Tat kazanmak, tad gelmek, olgunla mak. tatl * tad olan. eker nda * Ac olmayan, iilebilen, yenilebilen. * nsan eken; gze, kula ho a gelen, rahatlatan, dinlendiren, sevindiren. * ekerle veya ekerli eylerle yap yiyecek. lan * Sinirlendirmeden, ho gidecek bir biimde, tatl a l kla. * Sevildikleri iin verdikleri snt zntlere katlan (kimse). k ve lan

tatl bel

tatl n kmak can s * gereksiz eylere zlmek ve bunlar edinmek. dert tatl dil * Gnl al sz. c tatl gler yz dil * efkatli, gnl al konu ve davran c ma . tatl y deli dil lan inden r kar * gnl al, ok c c ay szlerle kar zdakinin inad m yenilebilir. tatl dilli * Gzel, kandc r, gnl al konu c an.

tatl limon * Suyu tatl bir tr limon. olan tatl sert tatl sz * Ne ok sert, ne ok yumu (sz, davran ak ). * Bkz. tatl dil.

tatl szl * Bkz. tatl dilli.

tatl su

* Ac tuzlu olmayan, iilebilen su. veya

tatl Frengi su * YakDo lkelerinden oldu hlde Avrupal grnen Hristiyan. n u u gibi * Avrupal grnmeye zenen, zppe tav. gibi rl tatl gelinci su i * Tatl sularda biten bir tr gelincik. tatl su stakozu * Kerevit, kerevides. tatl kayas su * Tatl sularda ya bir e bal kara bal ye sazan. ayan it k, k, il tatl kefali su * Sazangillerden, uzunlu 80 cm, eti k kl bal(Leuciscus cephalus). u l bir k tatl levre su i * Akarsularda, gllerde ya ayan, iki s yzgeli, beyaz etli bir bal rt k. tatl slmen * C birle va imlerinden, hekimlikte kullan zehirli bir madde, kalomel. lan tatl tatl * Gzel, hogidecek bir biimde tatl gzel gzel. a l kla, tatl yerinde b rakmak (veya kesmek) * bir ican sc duruma sokmadan sona erdirmek. i k bir tatl ca * Biraz tatl tatl , az . * ten, hogzel. , * Hoyumu bir biimde. , ak * Tatl yapan veya satan kimse. * Tatl lan yer. sat * Tatl seven kimse. y * Tatl p satma i yap i.

tatl c

tatll c k

tatl ma la * Tatl mak i la i. tatl mak la * Tatl durum almak. bir * Sevimli, hogiden bir durum almak. a tatl t larma * Tatl t i larmak i. tatl t larmak * Tatl duruma getirmek. bir tatl l tatl l k * Tatl olan, iinde tatl s bulunan. * Tatl olma durumu.

* Sevimlilik, ho luk, irinlik. tatl l kla * Tatl dille, anlay ho gstererek, iyilikle. la, gr tatl ms * Tatl and az tatl y ran, .

tatl tuzlusu s * De ik, bol ve ok yiyece bulundu sofra, yemek. i in u tatl ba ya lamak * kavgal ignl ho uyla bitirmek. bir i lu tatma * Tatmak i i. tatmak * Tat alma duyusu yard yla bir tadn nas m eyin n l oldu anlamak. unu * Bir eyden az miktarda yemek veya imek. * Duymak, hissetmek. * (bir duruma) u ramolmak. * stenen bir gerekle eyin mesini sa lama, gnl doygunlu erme, doyum; doyurma. una * Doygunluk. * Cinsel isteklerini giderme.

tatmin

tatmin etmek * kar ndakine gven vererek onu istenilen bir biimde ho etmek, doyurmak. s nut * kar ndakinin cinsel isteklerini gidermek. s tatmin olmak * istedibir ula ho olmak, rahatlamak, doyurulmak. i eye arak nut * cinsel isteklerini gidermek. tatminkr * Tatmin eden, tatmin edici zellikte olan, uygun, doyurucu. tatminsiz * Tatmin olmayan.

tatminsizlik * Tatmin olmama durumu. tatsal tats z * Tat alma duyusu ile ilgili. * Tad olmayan, lezzetsiz. iyi * Ho gitmeyen, can s a kan. * Sohbeti ho olmayan veya geimsizlik karan (kimse).

tatstuzsuz z * ok tats z. tats ma zla * Tats mak i zla i. tats mak zla * Tad azalmak, tad kalmamak. * Tats k etmeye veya tatsbir durum almaya ba zl z lamak.

tats k zl

* Tatsolma durumu. z * Ho gitmeyen, can s davranveya durum. a kan

tats k zl karmak * hogitmeyen, can sc a k, gergin bir duruma sebep olmak. tatt rma tatt rmak * Tatt rmak i i. * Tatmak i yapt ini rmak, tad bakt na rmak. * Duyurmak, hissettirmek.

tatula

* Patl cangillerden, iekleri beyaz veya mor renkte, meyveleri dikenli, bir yk ve otsu bir bitki; kaslar ll n kas n lmas giderdiiin hekimlikte kullan i l r. taun tav * lenecek bir nesnede bulunmas gereken n nemin yeterli olmas sn, durumu. * (hayvanlarda) Semizlik. * En uygun durum ve zaman. tav vermek * gereken ve uygun nemi sa lamak. * en uygun duruma getirmek. tava * Ya zd k rmak, yiyecek k zartmak gibi i yarayan, uzun sapl lere yayvan kap. * Bu kapta pi yemek. mi * Maden eritilen sapl pota. * Kire kar r tekne. lan t * Tuzlalarda, deniz suyu ekilen blm. * Gemilerde borda iskelesinin alt ba ndaki sahanl k. * Fide yeti tirmek iin ayr lmtoprak blm. * Veba hastal.

tava bre i * Tavada pi irilen brek. tava ekme i * Tavada pi irilen ekmek. tava gelmek * yumu amak, kanmak, yola gelmek. * (toprak) szlecek duruma gelmek. tava getirmek * gerekadar tmak. i s tavaf * Bir evresini dola veya kutsal bir yeri ziyaret etme. eyin ma * dininde hac zaman Kbe'nin evresini dola slm nda ma.

tavaf etmek * bir evresini dola eyin mak. * hac tresince Kbe'nin evresini dola mak. taval k

* Tavas lmak iin aran byk boy et, bal midye. yap lan k, tavan * Bir yapn, kapal yerin st blmn olu n bir turan dz ve yatay yzey, taban kar . t * Bir de eyi erlendirmede kabul edilen en yksek seviye veya fiyat. tavan aral * Bkz. tavan aras . tavan aras * Bir yapn tavan at nda kalan blm. n ile aras tavan fiyat * Bir mala resm kurulu konulan fiyat en st sr larca n n. tavan penceresi * Binalarda veya evlerde tavan k nda yap pencere. sm lan tavan sprgesi * Tavan sprmek iin uzun sapl sprge. tavan kmek (veya ylmak) na k * beklenmeyen bir durum kar nda p kalmak. s a r tavassut * Arac ara bulma, arac etme. l k, l k

tavassut etmek * arac etmek. l k tavattun * Yerle yurt edinme, yurtlanma. me, tavattun etmek * yerle vatan edinmek, yurt edinmek, yurtlanmak. mek, tavazzuh * A k kazanma, ayd kl nlanma.

tavazzuh etmek * ayd nlanmak, a k kazanmak, belirli duruma gelmek. kl tavc * Birini kand rarak, yze glerek aldatan (kimse). tavc l k taverna * Tavc olma durumu. * algmeyhane. l

tavernac * Taverna i kimse. leten tavhane * inde bitki yeti tirilen sobal caml limonluk, sera. k, * Yoksullar snd s yer. n cak tav getirmek na * i uygun duruma getirmek. i en tav bulmak n

* (i iin) en uygun vb. artlar yakalamak. tav r * Durum, davran vaziyet, hl. , * Byklenme, yapma davran . tav r almak (veya tak nmak) * belli bir durum veya davranbiimini benimsemek, vaziyet almak. tavik taviz * Al koyma, geciktirme, tehir. * dn, dnleme.

taviz vermek * dn vermek. tavizci * dnc. tavizcilik tavla tavla oyun. * dnclk. * At ah. r * Blmlere ayr yanl lmiki tahta zerinde on be erden otuz pul ve iki zarla iki ki karkl inin oynad l * Bu oyunun zerinde oynand, iki i yz blme desenli, dik drtgen biimindeki tahta kutu.

tavla atmak * tavla oynamak. tavlac tavlac * Tavla oyununa d kimse. kn tavlama tavlamak * Tavlamak i i. * lenilecek bir nesneye gereken y nemi sa s veya lamak, tav vermek. * Yolsuz ve kolay kazan umudu vererek doland rmak. * Kandp elde etmek. r * At beslenen tavlaya bakan kimse.

tavland rmak * Byk snt k , zg, eziyet. tavlanma * Tavlanmak i i.

tavlanmak * Tavlamak iyap i lmak. * (hayvan) Semirmek, manlamak. i tavl * Tavlanm tav , olan, tav verilmi . * Semiz, man. i

tavsama tavsamak tavsatma

* Tavsamak i i. * Bir ibir durum vb. gcn, hn , z kaybetmek, yava lamak, gev emek. * Tavsatmak i i.

tavsatmak * Tavsamas sebep olmak, yava na latmak, gev etmek. tavs z tavsif * Tavlanmam tav verilmemi , . * Nitelendirme, niteliklerini syleme.

tavsif etmek * nitelendirmek, niteliklerini sylemek. tavsiye * tleme, yol gsterme. * Bir kimseyi iyi tan sal verme. tarak k * Bir bir kimsenin iyi, i yarar oldu ilgili ki syleme, referans. eyin, e unu iye tavsiye etmek * bir yap n yap eyin lmas veya lmamas n tlemek. * salvermek. k tavsiye mektubu * Birinin iuygun oldu i al e unu, e nmas bildirmek amac yaz n yla lmmektup, referans. tavsiyeli * Kaylmas r istenen, kay r lan. tavsiyename * Tavsiye etmek amac yaz mektup. yla lan tavsiyesiz * Kaylmayan. r tav an * Tav angillerden, uzunlu 70 cm, eti yenen, h ko postundan yararlan bir memeli tr (Lepus u zl an, lan europeus). tav an * De a erli alar zerine ince oymalar i leyen sanat , tahta oymac. s

tav anahtar an * Maymuncuk. tav boku gibi (ne kokar, ne bula an r) * (kaba) ne yarar de zarar (kimse). , ne olan tav da ksm da haberi olmam an a de n * istenilen etkiyi yapmaktan ok uzak kalan darg klar kar nda sylenir. nl s tav duda an * Do tan yardudak. u k

tav eti an * Tav n yumu ve pembe eti. an ak tav uykusu an * Hafif ve ku uyku. kulu tav yrekli an * ok rkek, korkak. tav ka, taz tut demek ana ya * iki taraf , kar olan davalar k rtmak, ikili oynamak. t nda k tav z ana * Pembe renkli bir tr iek. tav anaya * Demir yollar iki raykesi noktas bulunan paralardan her biri. nda n me nda tav y anb * Bir yonca tr. tav anc * Tav yeti kimse. an tiren * Tav satan kimse. an tav l anc * o tav avlamakla beslenen kartal, akbaba gibi y c lara verilen ad. u an rt ku tav l otu anc * Maydanozgillerden, nemli yerlerde yeti krpesi baz en, yerlerde hayvan yemi olarak kullan bir bitki lan (Heracleum). tav l anc k * Tav yeti an tiricili i. * Tav satl. an c tav angiller * rnek hayvan an olan kemirgenlerden bir familya. tav tav araba ile avlamak an * i telz ve so ini s ukkanl grmek. l kla tav n suyunun suyu an * iki aras ey ndaki ilginin ok uzak oldu anlat unu r. tav ankan * Parlak ve koyu k z rm renk. * Bu renkte olan. tav ankula * uha ie igillerden, kalp biiminde geni yaprakl , beyaz, pembe, rengi iekli bir bitki, arap buhurumeryem, siklamen (Cyclamen). tav k anl * De a erli alarla ince i yapma sanat ler . tav anmemesi * 30-100 cm ykseklikte, kn yapraklar dkmeyen bir a k, yaban mersini (Ruscus aculeatus). n a tavuk * Slngillerden, eti ve yumurtas retilen kmes hayvan iin (Gallus).

tavuk ayayemek * gevezelik etmek, dedikodu yapmak. tavuk bal * Mezgit. tavuk biti * Kmes hayvanlar bulunan ve kmesleri saran bir bit tr. nda tavuk budu * Tavu en ok sevilen eti olan but k . un sm tavuk eti * Beyaz ve yumu olan tavuk eti. ak

tavuk gibi * erken yatuyuyanlar iin sylenir. p tavuk kaza bakmda kn rtm y * ba ndan geri kalmamak iin gcn a i giri byk zararlara u kalar an lere enler rarlar. tavuk kftesi * Ha p ince klmtavuk etine ekmek ii, et, so maydanoz, yumurta ve baharat eklenmesinden lan y an, sonra yo rulup, galeta ununa bulanarak ya k lmas yap bir kfte tr. da zart yla lan tavuk kmesi * Tavuklarkorunmas bak iin yap kmes. n ve m lmzel tavuk sarmas * Ha lanmhavu, kabak ve tavuk g syle haz rlanan, zerine sala ve yo sos dklerek servisi urtlu yap bir yemek. lan tavuk suyu * Tavu iinde ha orba vb. iin yararlan su. un land, lan tavuk yahni * Domates, patates, so karm tavu kat an na un lmas kk ate pi ve s te irilmesiyle yap bir yemek tr. lan tavuk yelpazesi * Tavuk bifte pi inin irilmesinden sonra domates, biber, sar zerine be sos dklerek msa n amel haz rlanan bir yemek. tavukaya * Bir tr maymuncuk. tavuku * Tavuk besleyicisi. * Tavuk satan kimse. * Kesilmi tavuk sats c.

tavukuluk * Tavuk yeti tiricili i. * Tavuk satl. c tavukgiller * Slngiller. tavukg s * Lifleri yumu ncaya kadar ha ay lanm didiklenmi , tavuk g etinin pirin ve st ile koyula s ncaya kadar pi irilmesiyle yap muhallebiye ve tavuk suyu kat haz lan eker larak rlanan bir tatl tr. tavukgt

* Si il. tavukkaras * Az ayd k yerlerde grememe biiminde beliren gz hastal. nl tavuklar * Tavuksular tak nbir alt tak . mn m

tavukpenesi * Tropikal blgelerin karakteristik im bitkisi. tavuksular * Tavuklar tepeli tavuklar ve iine alan bir tak m. tavulga * Kabu k z erguvan renkte olan ve tabaklamada kullan bir s tr. u rm veya lan t tavus * Slngillerden, erke tyleri uzun, kuyru parlak, gzel renkli, ac tiz sesli, ss hayvan inin u ve olarak beslenen bir ku (Pavo). tavus ku u * Bkz. tavus. tavus ty * Tavus ku unun renkli ve gsteri ty. li tavus ye ili * Tavusun kuyru unda grlen ye zmrt ye il, ili. tavuskuyru u * Sarho kusmu u. tavzif * Vazifelendirme, grevlendirme, i verme.

tavzif etmek * vazifelendirmek, grevlendirmek. tavzih * A klama, ayd nlatma.

tavzih etmek * a klamak, ayd nlatmak. tay tay * ya kadar olan at yavrusu. na * Denk, e e it, . * Hayvanbir yan n ndaki yk. * Kk, yrmeyen ocuklar ayakta durmaya zendirmek iin kullan veya tay tay durmak deyiminde l r

tay tay geer.

tay tay arabas * Kk ocuklar yrmeye al ran drt tekerlekli ara,yrte. t tay tay durmak * emekleme dneminde, henz yryemeyen ocuk ayaklar zerinde durmak.

taya tayal k tayda

* Dad . * Dad l k. * Yameslek, toplumsal durum vb. bak ndan birbirine e olanlardan her biri, akran. , m it r,

tayf

* Grnt, hayalet, ruh. * Birle bir k demetinin bir bimeden getikten sonra ayr basit renklerden olu grnt. ik ld mu

tayf lm * I tayflarn incelenmesi, spektroskopi. n n tayfa * Bir gemide bulunan, trl i lerde al r sefer i lan t ileri, mrettebat. * Ayn i yapan topluluk. i * Bir adamyan bulunan yardak ko n nda lar, untu. * Zeytin toplayan i i. * I tayflar incelemeye yarayan alet, spektroskop. n n tayfun tayga taygeldi tay n * Asker az. tay bedeli n * Bir aylasker aznkarolan para. k n l tayin * Ne oldu anlama, gsterme, belirtme, kararlarma. unu t * Atama. * in Denizi'nde ve Hint Denizi'nde grlen gl tropikal siklon. * Orman ku a kozalakl , orman bitki rts. * kinci kez evlenen kadn beraberinde gtrd ocuk(lar). n

tayfler

tayin edilmek * atanmak. tayin etmek * kararlarmak. t * atamak. * belli etmek, gstermek. * ayarlamak. * belirlemek. tayini kmak * atanmak. tayinli tayinsiz * Tayine ba olan. l * Tayine ba olmaksn. l z

tayip taylak taylama taylamak

* Ay plama, k nama. * At veya deve yavrusu. * Taylamak iveya durumu. i * (k do srak) urmak.

Taylorculuk * verimini art racak yolda i i dzenlemek iin Taylor taraf ileri, srlen yntem. ili ndan tayming tayt * Bkz. zamanlama. * Bacaklar k s saran zel kuma yap tr pantolon. tan lmbir * S, gergin, dar; s k zmaz, su geirmez bir kuma yap ort giysi. tan lm * Uucu. * Uak. tayyareci * Pilot.

tayyar tayyare

tayyarecilik * Tayyarecinin i i. tayyetme * Tayyetmek i i.

tayyetmek * karmak. * Aradan karmak, yok etmek. tayyr * Ceket ve eteklikten olu kadgiysisi. an n tazallm * S zlanma, yanylma, a ma, yak p k la nma.

tazallm temek * s zlanmak, yak nmak, yanyak p lmak. tazammun * Kapsama, iine alma, ierme. * lem. tazammun etmek * iermek. tazarru * Yakarma. tazarruda bulunmak

* Tanr yakarmak. 'ya taze * Bozulmam bayatlamamolan; solmu , , prsm olmayan. * Din, y pranmam yorulmam , . * Yeni, son, zaman gememi . * Kuru olmayan, krpe. * Gen kad n. taze fasulye * Fasulye bitkisinin taze ve turfanda olan . * Bu sebzeden yap yeme ad lan in . taze ot grm ek gibi e * i tahlanmak. taze para tazece tazeleme * Tazelemek i i. tazelemek * Yenisiyle veya tazesiyle detirmek. i * Baz yiyecekleri, bayatlam kaynattaze duruma getirmek. ken p * Unutulmu duygu veya bir d bir nceyi yeniden canland rmak. * Bir ibir daha yapmak, tekrarlamak. i * Bozuldu d u nlen bir ba veya inanc yeniden yapmak. tazelenme * Tazelenmek i i. tazelenmek * Tazelemek i lmak. i yap * Taze duruma gelmek, tazelik kazanmak. tazele me * Tazele i mek i. tazele mek * Taze bir durum almak, canlanmak, genle mek. tazelik * Taze olma durumu, krpelik, taravet. * Din, diri, canl olma durumu. * gcn glendirmek amac birok ve farkl yla kaynaklardan sa lanan para. * Tazeye yak taze gibi. n,

taz

* Genellikle tav av kullan uzun bacakl an nda lan, , ekik kar , ok evik bir kpek tr (Canis familiaris nl grajus hibernicus). taz gibi * ok zayve ince kemikli (insan). f * ok h ko (kimse). zl an

taz taz ulu de mi o ama i * tan z s dm radan ki ba gemi i i na veya giyim ku n am dzeltmi oldu iin tan u nmaz olmu . taz c * Taz tiren veya satan kimse. yeti

taz ma la

* Taz mak i la i.

taz mak la * Taz zay p incelmek. gibi flay taz dnmek ya * ok zay flamak. * sls rklam. tazim * Sayg gsteme, ululama.

tazim etmek * sayg gstermek, ululamak. tazimat tazip taziye taziyet * Taziye. taziyetname * Ba l dileme yaz. sa s taziz tazmin * Sevgi ile anma. * Zarar deme. * Yksek sayg . * Azaba sokma, zme. * Ba l dileme. sa

tazmin etmek * zarar demek. tazminat tazyik * Zarar kar denen para. l * Bas n. * Manev bask , zorlama, zarara sokma. * Srma, darlarma. k t t

tazyik etmek * zorlamak, bask yapmak. * srmak. k t Tb Tc Te * Terbiyum'un k saltmas . * Teknetyum'un k saltmas . * Tellr'n k saltmas .

te

* Trk alfabesinin yirmi drdnc harfinin ad . * S tesisatta su borusunu ynl kullanma durumuna getiren para. hh * Bkz. -de. * Birbirine denk olma, denkle denklik. me, * Art arda gelme.

-te teadl teakup

teakup etmek * birbiri ard gelmek. nca teali teaml * Ykselme, ycelme. * , davran . * Bir yerde teden beri olagelen davran . * Tepkime.

teaml hukuku * rf ve dete dayanan hukuk. * rf ve det durumuna gelmemi l , yazolarak tespit edilmemi hukuk. tearuz teati * at birbirine ters d ma, me. * Kar kl p verme. al l

teati etmek * karkl p vermek. al l teavn tebaa tebahhur * Yard ma. mla * Uyruklu. * (su, s vb. iin) Kaynaybuhar olma, bu ma, uma. v p ula

tebahhur etmek * buharla mak, umak. tebaiyet * Kanun buyruk ve benzerlerine uyma. * (devlete, gl ki Ba iye) lanma. * Belirme, grnme.

tebarz

tebarz etmek * belirmek, grnmek. tebarz ettirmek * belirtmek.

tebcil

* Yceltme, ululama.

tebcil etmek * yceltmek, ululamak. tebdil * De tirme. i tebdil etmek * detirmek. i tebdil gezmek * tan nmamak iin k detirerek gezmek. l i k tebdili meknda ferahlvar k * yer veya evre detirmenin insana ferahlsa i k layacaanlam kullan nda l r. tebdili mak a * ne yapaca bilememek, tel kap n a lmak. tebdilihava * Hava deimi. i tebeddl * Bir durumdan ba bir duruma geme, deme. ka i

tebeddlt * De iklikler, demeler. i i tebelle * stenmeyen hlde, birinden veya bir yerden ayr lmayan, gitmeyen, musallat olan. tebelle etmek * (birini veya bir birinin ba bel etmek, y eyi) na kmak. tebelle olmak * bir kimsenin yan ayr ndan lmamak, onun ba dert olmak, musallat olmak. na tebell * Bildirimi alma.

tebell etmek * bir bildirimi almak. tebellr * Billrla ma. * Belirme.

tebellr etmek * billrla mak. * belirmek. teber * Balta. * Baz dervi ta klar uzun, keskisi aya biiminde, kk ve hafif balta. lerin d sap * Me kesmek iin kullan ara. in lan * Teberi olan. teberru

teberli

* Balama, ba. teberru etmek * bata bulunmak, balamak. teberrk * U sayma. ur

teberrken * U sayarak, mutlu olsun diye. ur teberrz * Meydana grnme. kma,

teberrz ettirmek * belirtmek. tebersiz * Teberi olmayan.

tebessm * Glmseme. tebessml * Tebessm eden, tebessm olan. tebessmsz * Tebessm etmeyen, tebessm olmayan. tebesm etmek * glmsemek. tebe ir * Toz zerreciklerinden olu izdiyerde iz b an, i rakan, beyaz veya arenkte kireli kaya. k * Bu maddeden yap kara tahta, duvar vb.yzeylere yaz lan, yazmak iin kullan kk ubuk. lan

tebe me irle * Bir dokunun kal tebe benzer kat nlnda ire birikintilerin olu . mas tebe irli tebe irsiz * Tebe olmayan. iri tebeyyn * Belli olma. * Tebe olan. iri

tebeyyn etmek * belli olmak, ortaya kmak. tebligat * Bildirim.

tebligatta bulunmak * bildirim yay mlamak, bildirimden haberdar etmek, bildirim gndermek. tebli * Bildirme, haber verme. * Bildiri.

tebli etmek

* bildirmek. tebrik * Kutlama. tebrik etmek * kutlamak. tebriye * Aklama, temize karma.

tebriye etmek * aklamak. teb ir * Mjdeleme, mu tulama. teb etmek ir * sevinilecek bir haber vermek, mjdelemek, mu tulamak. tebyiz * Bir yaz ilgili taslatemize ekme. ile

tebyiz etmek * temize ekmek. tecahl * Bilmez gibi grnme, bilmezlikten gelme. tecahl etmek * bilmez gibi grnmek, bilmezlenmek. tecahlarif * Bir anlam inceliyaratmak iin bildi bilmez grnme sanat i i eyi . tecahlarifane * Tecahlarif. * Bilmezlikten gelerek, bilmez davranarak. tecahlarifaneden gelmek * bilmez gibi davranmak. tecans * Bir btn olu turan geler aras uyum bulunmas nda durumu. tecavz * Hcum etme, sald sald, sald . rma, r r * Ba nhakk el uzatma. kasn na * Namusuna sald sark l rma, nt k. * A tesine geme. ma,

tecavz etmek * sald rmak, hcum etmek. * ba nhakk el uzatmak. kasn na * namusa sata mak. * a gemek. mak, tecavzkr * Sald sald . rgan, r c tecdit * Yenileme, tazeleme.

teceddt tecelli

* Yenile yenilik. me, * Belirme, grnme, ortaya zuhur etme, meydana kma, kma. * Tanr n insanlarda ve do grnmesi. 'n ada * Al yaz, kader. n s

tecelli etmek * belirmek, grnmek, ortaya kmak, zuhur etmek, meydana kmak. tecemmu tecennn * Toplanma, birikme, ylma, ynak. * rma, delirme, akl oynatma. ld n

tecennn etmek * rmak, delirmek. ld tecerrt * Her eyden uzakla s lma, soyutlanma. ma, yr

tecerrt etmek * s lmak, soyutlanmak. yr tecessm * Boyut kazanma, cisimlenme. * Grnmeye ba lama, belirme. * Gz nne gelme, canlanma.

tecessm etmek * boyut kazanmak, cisimlenmek, belirmek. * canlanmak. tecesss * Belli etmeden, kendini ilgilendirmeyen eyleri renmeye al ma. * Merak gidermeye al grme, anlama merak n ma, . * Paralara ayr ayr blnme. lma, lma,

tecezzi

tecezzi etmek * blnmek, paralara ayr lmak. tecil * Erteleme. tecil etmek * ertelemek. tecim tecim evi tecimen * Tacir, tccar. tecrit * Ticaret. * Ticarethane.

* Ay ayr tarafta tutma. rma, bir * Soyutlama. * Yalm, izolsyon. t tecrit etmek * herkesten veya her eyden ay rmak, bir kenara koymak. * yal tmak. tecrbe * Deneme, s nama, eksperyans. * Grg. * Deney.

tecrbe etmek * denemek, s namak. tecrbe tahtas dnmek (veya evirmek) na * st ste ba sdenemelere konu olmak. arz tecrbe yapmak * denemek, s namak. tecrbeli * Tecrbesi olan, grm geirmi . tecrbelilik * Tecrbeli olma durumu. tecrbesi olmak * grgs, bilgisi olmak. tecrbesiz * Tecrbesi olmayan. tecrbesizlik * Tecrbesiz olma durumu. tecrb tecvit * Deneye dayanan, deneme ile ilgili. * Kelimelerin syleni seslerin inde, kaklar uzunluk ve k klar gre okunmas na, sal na . * Kur'an'do okunmas sa n ru n layan bilim. * Bu bilim zerine yaz lmkitap. * Tecviti olan, tecviti ortaya koyan. * Yap n lmas uygun bulma, izin verme.

tecvitli tecviz

tecviz edilmek * uygun bulunmak, izin verilmek. tecviz etmek * uygun bulmak, izin vermek. tecziye * Cezaland rma.

tecziye etmek * cezaland rmak.

tehil

* Birinin bir konuda bilgisizli syleme, bilmezleme. ini

tehil etmek * birinin bilgisizli gstermek, bilmezlemek. ini tehiz * Donatma, donat m.

tehiz etmek * donatmak. tehizat tedaf tedahl * Donatmaya yarar eyler, donat . * Savunma ile ilgili olan, savunmal k. * Birbirinin iine girme. * demede gecikme. * Yl kalma, birikme. p

tedahlde kalmak * denmeden birikmek. tedai tedarik * Ararbulma, sa tp lama, elde etme. tedarik etmek * bulmak, sa lamak. tedarikleme * Tedariklemek i i. tedariklemek * Sa lamak, tedarik etmek. tedarikli * Her nceden sa eyi lamolan. * Her nceden sa eyi lamolarak. tedariksiz * nceden gereken eyleri sa lamamolan. * nceden gereken eyleri sa lamadan. tedarikte bulunmak * hazk yapmak. rl tedavi * vb. ile hastal iyi etme, iyile l tirme, sa m, sa alt altma. * Aksayan bir dzeltme, iyile eyi tirme. * a rm.

tedavi etmek * illa iyile tirmek, sa altmak. * dzeltmek. tedavl

* (para ve para yerine geen bono, senet vb.iin) Geerli olma, srmde bulunma, srm, geerlik. * Mal veya paranelden ele dola , dolan sirklsyon. n mas m, tedavlde olmak * geerli olmak, srmde bulunmak. tedavlden kalkmak * (para iin) artkullan k lmamak. tedavle karmak * paray piyasaya karmak. tedbir * nlem.

tedbir almak * nlem almak. tedbirli * nceden hazkl rl davranan, nlemini zaman alan, mdebbir. nda * Hazkl biimde, nceden d rl bir nerek. tedbirsiz * nceden hazkl rl davranmayan, nlemini zaman almayan. nda * Hazksbir biimde, nceden d rl z nmeyerek. tedbirsizce * Tedbirsiz (bir biimde), tedbirsiz olarak. tedbirsizlik * Tedbirsiz olma durumu veya tedbirsizce davran . tedenni * Gerileme, d me.

tedenni etmek * gerilemek, d mek. tedfin * Gmme. tedhi tedhi i * Korku salma, y rma, terr. ld * Terorist.

tedhi ilik * Tedhi olma durumu. i * Terorizm. tedhi li tedhi siz * Korkusuz, iddet ve terr olmayan. tedip * Usland yola getirme, terbiye etme. rma, * Korkulu, terr dolu.

tedip etmek * yola getirmek, usland rmak, terbiye etmek.

tedirgin

* Rahat , huzuru kam .

tedirgin etmek * rahat, huzurunu ka n rmak. tedirgin olmak * rahat kamak. tedirginle me * Tedirginle i mek i. tedirginle mek * Tedirgin olma durumu. tedirginlik * Tedirgin olma durumu. * nc bir cismin veya cisimlerin ekim etkisiyle yrnge hareketinin bozulma durumu. tediye * Para vb.bir verme, deme. ey * Gerekle bir alacapara ile deme. en

tediye emri * deme emri. tediye etmek * demek. tedricen * Azar azar; giderek, gittike. tedric * Derece derece olan, yava yava olan.

tedric olarak * giderek. tedri tedris * Ders verme, retme, retim. tedrisat tedvin * retim. * Derleme. * Derece derece ilerleme, kerteleme.

tedvin etmek * derlemek. tedvir * evirme, dndrme. * Ynetme, ekip evirme. tedvir etmek * ynetmek, evirmek, dndrmek. tedviren

* Ynetmekle grevli olarak. teeddp * Utanma, slma. k teeddp etmek * utanmak, slmak. k teehhl * Evlenme.

teehhl etmek * evlenmek. teehhr * Gecikme. teemml teenni teessf * Bir iayr lar d i nt yla nme, d np ta nma. * lerisini d nerek acelesiz i grme, a davranma. r * Ac yaz nma, klanma, yerinme.

teessf ederim! * yaz olsun!. klar teessf etmek * ac zlmek, yerinmek, yaz mak, klanmak. teessr * zlme, znt. * Duygulan m.

teessr etmek * zlmek, ac mak. teessrat teesss * Kurulma, ortaya kma. * Yerle temelle kkle me, me, me. teesss etmek * kurulmak, ortaya kmak. teeyyt * Do gereklenme. ru kma, * Ac zntler, snt lar, k lar.

teeyyt etmek * do ru kmak, gereklenmek. tef * Zilli bir kasna geirilmi a kursak zar olu alg ndan an .

tef alsan oynayacak * karmakark olan e iin sylenir. yalar tefahr

* vnme. tefarik * 60-100 cm yksekli inde, byk yaprakl beyaz iekli bir bitki (Pogostemon patchouly). ve tefavt * Ayc r zellik, farkl l k.

tefavt etmek * farkl duruma getirmek. tefcir tefe * Dokuma tezgh taratutan a veya metal para. nda a tefe koymak (veya tefe koyup almak) * biri hakk alayl nda dedikodu yapmak. tefeci tefecik tefecilik * Tefecinin ifaizcilik, murabaha. i, tefehhm * Anlama. tefek tefekkr * Bkz. ufak tefek. * D nme, d . n * El alt yksek faizle dn para veren kimse, faizci, murabahac ndan . * Bkz. ufactefecik. k * Akalama, drenaj.

tefekkre dalmak * derin d nmek d nceye dalmak. tefeli teferruat * Sdokunmu k (bez). * Ayr lar. nt

teferruatl * Ayr l nt . teferr * A ferahlama. lma, * Gezinti. teferrt * Tek, yalnolma, herkesten uzakla yalnkalma. z arak z * Benzeri bulunmama, benzersiz olma, sivrilme. tefessh * rme, bozulma, koku ma. * (ki toplum vb. iin) zelli niteliklerini yitirerek bozulma, koku i, ini, ma.

tefessh etmek * rmek, koku mak. * (ki toplum vb. iin) zelli niteli yitirerek bozulmak, koku i, ini, ini mak. tefel * Fal ama, fala bakma. * U sayma, hayra yorma. ur

tefel etmek * fala bakmak, fal amak. tefevvuk * stnlk, stn gelme.

tefevvuk etmek * stn gelmek, bast rmak. tefeyyz * Ykselme, ilerleme.

tefeyyz etmek * ykselmek, ilerlemek. tefhim teflon * Etilen ve flordan elde edilen plstik madde. * Bu madde ile yap ya dayan kap. lan, s kl tefrik * Ay ay etme. rma, rt tefrik etmek * ay rmak, ay etmek. rt tefrika * Gazete veya dergilerde birbirini tamamlayan yaz kan, lardan olu dizi. an * Bu biimde yay mlanan. * Birbirine ktlk etmeye kadar varan srekli anla k, ikilik. mazl * Anlatma, bildirme.

tefrika etmek * bir yaz dizisini, bir roman yi gazete ve dergilerde bu biimde yay vb. mlamak. tefrika roman * Sreli yay nlarda her gn bir blm yay mlanan roman. tefri * D i eme i. * Bir yeri gerekli e ile d ya eme.

tefri etmek * d emek. tefri at * D i eme leri. * D emenin gerektirdibtn paralar veya e n tm. i yan tefrit * Genellikle tutum ve davraniin gere inden a kalma durumu, ifrat kar . a da t tefsir

* Yorumlama. * Kur'an'surelerini a n klayarak, gr ileri srme ve bunlar ler yazma, yorumlama. * Kur'an'surelerini a n klayan eser. tefsir etmek * yorumlamak. teftih * Ama. * Ge irme. * Bir grevin yolunda yrtlp yrtlmedi anlamak iin yap ararma, denetleme, denetim, bak ini lan t .

tefti

tefti etmek * bir grevin yolunda yrtlp yrtlmedi ararmak, denetlemek. ini t tefti heyeti * Tefti kurulu, denetleme kurulu. tefti kurulu * Denetleme kurulu, tefti heyeti. tefti raporu * Herhangi bir konuda tefti kurulunun haz rlamoldu rapor. u tefviz * Bir ibir kimsenin zerinde b i rakma, ihale. * Da tma. * Bir ta nmaz mal bilinen de kar bir kimseye verme. eri l tegafl * Anlamazl gelme. ktan

tegafl etmek * anlamazl gelmek. ktan teganni * syleme. ark

teganni etmek * sylemek. ark te elti te et * Bir e yan geen ve ona ancak bir noktada de do mmas. rinin ndan en ru, te men * Orduda rtbesi aste menle ste aras olan, tak komutanl yapan subay. men nda m * Binek hayvanlar eyerin alt konulan kee. nda na

te menlik * Te rtbesi veya te men menin grevi. tehacm * Birlikte ve birden hcum etme, sald rma. * me, bir yere topla ma. * Aykl r k.

tehalf

tehalf etmek * birbirine aykolmak. r tehalk * Can atma, ok isteme.

tehalk etmek * can atmak, ok istemek. tehcir * G ettirme, g etmesine sebep olma.

tehcir etmek * bir yerden g ettirmek, srmek. tehdit * Birinin gzn korkutma, korku verme, gzda .

tehdit etmek * korkutmak, korku vermek, gzdavermek. * tehlikeli bir durum yaratmak. tehdit savurmak * korkutmak, gzdavermek. tehditkr tehditsiz tehevvr * Tehdit dolu, tehdit edici. * Tehditi bulunmayan tehditten uzak. * ok k fkelenme, kprme. zma,

tehevvr etmek * ok k zmak, fkelenmek, kprmek. teheyy tehi tehir * Co heyecanlanma. ma, * Bo . * Sonraya b rakma, erteleme. * Geciktirme.

tehir etmek * ertelemek. tehiriicra * Yrtmenin durdurulmas . tehirli * Geciktirilmi , ertelenmi . * Gecikmeli, rtarl . * Tehiri olmayan, gecikmesiz. * Byk zarar veya yok olmaya yol aabilecek durum, muhatara.

tehirsiz tehlike

* Gerekle ihtimali bulunan fakat istenmeyen durum. me tehlike atlatmak * byk zarar ve snt yol aacak bir olay k lara savu turmak. tehlikeli tehlikesiz * Tehlikesi olan, korkulu, kazal , muhataral . * Tehlikesi olmayan.

tehlikeye at lmak * zarar ve snt yol aacak bir davran bulunmak. k lara ta tehyi * Co turma, heyecanland rma. tehyi etmek * co turmak, heyecanland rmak. tehzil * Alaya alma. * Cidd bir esere alay tarz nazire yazma, bir anlat evirme. nda akal ma * ayda bulunan ve kafein niteli olan etkili madde. inde * Tanrl c k. * Eolmayan, biricik, yegne. i * Yaln yaln salt, sadece. z, zca, * ile blnemeyen (say ki ). * Birbirini tamamlayan veya ayn trden olan nesnelerden her biri. * Bir kadeh iki. * nne getirildicmleye istek ve zlem kavram i katar. * Hi, hibir. tek tek adam * Teklik zelli gsteren kimse. ini * Lider. tek adam gsterisi * Benzeri olmayan, teklik rnesergileyen, ki ortaya koydu gsteri. i inin u tek anlaml * Tek anlam (kelime veya kavram). olan tek anlaml l k * Tek anlaml olma durumu. tek ba na * Kendi kendine, yalnolarak. z tek biim * Standart. tek bir * Sessiz, hareketsiz, uslu.

tein teizm tek

* (olumlu cmlelerde) yalnbir. z * (olumsuz cmlelerde) hibir. tek ekirdekli * Yalnbir ekirdeolan hcreye denir. z i tek ekirdekliler * Yalnbir ekirdeolan hcreliler. z i tek enekli * Tek eneolan. i tek enekliler * Bu daygiller, zambakgiller, palmiyeler, salepgiller, ananasgiller, muzgiller gibi bitkilerin nemli bir sf n. tek eneklilik * Tek enekli olma durumu. tek dalmak * gre kargre te inin tek baca kapmak. n tek delikliler * Ku gibi yumurtlayarak reyen, d l olan memeliler tak . lar k m tek durmak * uslu durmak, yaramazletmemek, sessiz kalmak. k tek durmamak * bir taraf br tarafa karbaz hareket ve al malar iinde bulunmak. * yaramazl apk k vb. yapmak. k, nl tek elden tek erki * Monar ist. tek erkilik * Monar izm. tek erklik tek e li tek e lilik * Kadn veya erke karcinsten yalnbir ki evlenebilmesini onaylayan, birden ok kad veya n in z iyle nla birden ok erkekle evlenmeyi yasaklayan evlilik biimi, monogami. tek evli * Bkz. tek e li. tek evlilik * Bkz. tek e lilik. tek fazl * Elektrik ak ntek faza yklenmesi. mn tek heceli dil * ince ve Tibete gibi kelimeleri tek heceden olu dil. an * Monar i. * Ebir tek olan, monogam. i * bir yerin veya bir merkezin kumanda ve ynetimi alt olarak. nda

tek hcreli * Bir hcreli. tek ki ilik * Tek ki zg. iye tek krekle mehtaba kmak * eksik hazkla bir i kalk rl e mak. * becereksizce alay etmeye kalk mak. tek liste * Seimde muhalefeti olmayan liste. * Yenilecek yemeklerin ne oldu nceden belirlenip gelen m u terilere ayn yemeklerin verildiuygulama, i fiks mn. tek rnek * Ayn yolda srp giden, yeknesak. tek parmakl lar * Memeliler sfn otul, gevi nn getirmeyen, be parmakl parmakl fil, gergedan, tapir veya bir parmakl toynakl iine alan alt tak . lar m tek partili * Tek partiye dayanan (siyas hayat). tek renkli * Tek rengi olan. * Yalnbasit bir renk veren (k). z tek say tek seici tek sesli * 1, 3, 5, 7, 9 say . lar * Bir tak girecek sporcularseiminde yetkili olan kimse. ma n * Benzer seslerin kullan . lmas * E sesli.

tek seslilik * Tek sesli olma durumu. tek tanr c * Tek tanrl inanan (kimse), monoteist. c a tek tanrl c k * n, do ve toplumda, ilk veya demez sebebi ararmas yol aan tarih nsan ada i t na artlaretkisiyle her n gc yeten bir tek tanr ncesine varmas eye d , monoteizm. * Evreni, do ve toplumu yarat yneten her gc yeten tek bir tanr ay p eye bulundu inanma ve ona una tap nma. tek tarafl * Tek baka, tek yanl s . tek ta * Sadece bir p rlantas elmas yzk. veya olan tek tek * Birer birer, bir bir.

tek t i rnak areti

* Bir anlat iinde ift t m rnakta verilen bir al niinde yer alan bir ba sz tek t aras ntn ka rnak nda gsterme ve bu tek t (' ') i rnak aretini kullanma. tek tk * Az, seyrek (olarak).

tek yanl * Yalnbir gr bir d z , nceyi benimseyen. tek ynl yol * zerinde trafi yalnbir ynde hareket edebildikara yolu. in z i tek yumurta ikizi * Tek yumurtada dllenen ve ikizler. kan tekabl * Kar kl olma, kar l lama. * Karolum.

tekabl etmek * kark olmak, kar l lamak, bir yerini tutmak. eyin teklif * Teklifler. * Vergiler, salmalar. tekml * Olgunluk, olgunla ma. * Evrim, geli geli im, me. tekml etmek * olgunla mak. * evrim geirmek, geli mek. tekpu * Dalkavukluk etme, birinin her dedi her yaptn ini, onaylama. teksf * Bir araya gelme, toplanma, s k ma. * Yo duruma gelme, yo un unla ma.

teksf etmek * toplanmak. * yo mak. unla teksl * enme, engelik, gev eklik, tembellik.

tekadiye * Emekli ayl. tekat * Emekliye ayr lma. * Emekli.

tekat ikramiyesi * Emekli ikramiyesi. tekat maa * Emekli ayl. tekat olmak

* emekli olmak, emekliye ayr lmak. tekatlk * Emeklilik. tekbenci * Tekbencilik yanlolan kimse. s

tekbencilik * "Yalnben var benden ba her yaln benim tasar mddiyen, znel ben'i bilin ierikleriyle z m, ka ey zca m r, birlikte tek gerek, tek var olarak kabul eden grsolipsizm. , tekbir * Mslmanl Tanr n bykl yceli anmak iin sylenen ve Allahuekber sz ile ba kta 'n n, ini layan duan ad n . tekbir getirmek * bu duay makam okumak. zel yla teki tekilik * Gerekli temeli olarak yaln tek bir ilkeyi benimseyen dnya gr monizm. in zca , * Gerekli herhangi bir organ gibi blnmez bir btn oldu ve ba z paralar in una ms bulunmadna inanan monizm. reti, tekdir * Azarlama, paylama. * Tekilik taraflolan, tekilikle ilgisi olan (kimse), monist. s

tekdir etmek * azarlamak, paylamak. tekdze * De meksizin, dzenli, ayn i biimde tekrarlanan, srp giden, muttarit, yeknesak, monoton. * De meyerek, ayn i biimde tekrar edilerek.

tekdzele me * Tekdzelemek i i. tekdzele mek * Tekdze bir duruma gelmek. tekdzelik * Tekdze olma durumu, yeknesakl monotonluk. k, teke * Keinin erke i. * Bir karides tr. * Tyl devenin erkeile tek hrgl di i i devenin geriye melezlenmesinden elde edilen bir deve tr. teke dikeni * Patl cangiller familyas yksek al ndan biiminde dikenli bitki. teke tek * Bire karbir. tekebbr * Kibirlenme, byklenme, al kurum. m,

tekeden st karmak * olamayacak eyleri olur duruma getirmek.

tekeffl

* Bir sorumlulu zerine alma, ykmlenme. eyin unu * Kefil olma.

tekeffl etmek * ykmlenmek. * kefil olmak. tekel * Bir malyap n tek bir kurulu elinde bulundu durum; herhangi bir retim alan devletin elinde n mn, un u n tutma, sat tek elden ynetme ve fiyata hkim olma durumu, inhisar, monopol. * Bir tek tek ba sahip eye na kma. tekel bayii * Tekel rnlerini satan i yeri. tekel maddesi * Tekel rnleri aras sat sunulmu nda a madde. tekelci * Tekel kuran ve bu tekeli kabul ettiren, inhisarc . * Tekel grevlisi. * Bir bir d eye, nceye tek ba sahip olma, benimseme, yayma taraflolan. na s

tekelci anamalc l k * Ana sermayenin merkezle e me iliminden do tekelle a an me amas . tekelcilik * Tekelci olma durumu, inhisarc l k.

tekelinde olmak * (herhangi bir tekeli alt bulunmak, elinde tutmak, inhisar olmak. ey) nda nda tekeline (veya tekellerine) almak * bir tek ba sahip olmak, inhisar almak, patentine almak. eye na na * fikir, sanat vb. alanda kendi gr hkim k n lmak. tekelle me * Tekelle i mek i. tekelle mek * Tekel durumuna gelmek. tekelle tirme * Tekelle tirmek i i. tekelle tirmek * Tekel durumuna getirmek. tekellf * Zahmet veren bir i grme, gl katlanma. e * Bir igsteri bir biimde yapmaya al zenme, gsteri i li ma, . tekellm * Syleme, konu ma. tekemml * Olgunla yetkinle ma, me. tekemml etmek * olgunla yetkinle mak, mek, erginle mek.

teker

* Tekerlek. * Bu biimde olan ( ey). * Bir gk cisminin ember biiminde grnen yzeyi; cismin gkyz zerindeki iz d m. * ve ap nce olduka byk teker eklinde para.

teker meker yuvarlanmak * dne dne yuvarlanmak. * iyi durumda olan bir kidurumunu birdenbire yitirmek. i teker teker * Birer birer, ayr . ayr tekercik * Bilgisayarda olu turulmu lmbilgileri saklamak, bir ba yere aktarmak amac kullan ara. , yaz ka yla lan tekeralar * Disk-player. tekeralarc * Diskjokey. tekere omak sokmak (veya ta koymak) * birinin yolunda giden i aksatan, engelleyen davran bulunmak. ini ta tekerlek * Merkezde bulunan ve bir eksenin evresinde dnebilir kurs veya ember, teker. * Teker biiminde olan ( ey). tekerlek kld sonra yol gsteren ok olur r ktan * sonucu kt ktan sonra bir davranzerine ak reten ok bulunur. kt l tekerlek pabucu * Arabalar yoku n, inerken h zlanmalar nlemek iin, tekerlek alt srlen ve arabaya zincirle ba n na l bulunan demir paras . tekerleki * Araba tekerliyapan kimse. i tekerlekilik * Araba tekerleyapani i n i. tekerlekli * Tekerleolan, tekerli. i

tekerlekli koltuk * Sakatlarbir yere gidebilmek iin kulland tekerlekli olan oturma arac n klar . tekerlekli sandalye * Sakatlarbir yere gidebilmek iin kulland tekerlekleri olan oturma arac n klar , tekerlekli koltuk. tekerleme * Tekerlemek i i. * o unlukla basmakalsz. p * o unlukla, masallarba bulunan kafiyeli giri n nda szleri. * Birbiriyle uyumlu haz kal. r sz b * Saz airleri aras yap deyi nda lan yar. * Orta oyununda, zellikle Kavuklu'nun kulland szler. tekerlemek * Yuvarlamak, dndrmek.

tekerlenme * Tekerlenmek i i. tekerlenmek * Yuvarlanmak, dnmek. * Durumu bozulmak, ktye gitmek. * U mak, pe ko ra inde mak, yuvarlan gitmek. p tekerli tekerrr * Tekeri olan,tekerlekli. * Tekrarlanma.

tekerrr etmek * tekrarlanmak. tekesakal * Birle ikgillerden, kkleri sebze olarak kullan otsu bir bitki (Tragopogon porrifolius). lan tekesemek * (di i kei) Teke istemek. tekessr * o alma, artma.

tekessr etmek * o almak, artmak. tekevvn * Oluolu var olma, do . , ma, u tekfin * Kefenleme.

tekfin etmek * kefenlemek. tekfir tekfur * Bizans imparatorlu zaman vali dzeyinde olan yneticilerle Anadolu ve Rumeli'deki Hristiyan u nda beylerine verilen ad. tekfurluk * Tekfur olma durumu. * Tekfurun ynetimi alt bulunan yer. nda tekil * Kelimelerde bir varl veya ekimli fiillerde bir ki bildiren biim, teklik, mfret, o okluk kar : iyi ul, t ocuk, ev, geldim, geldin gibi. tekillik * Tekil olma durumu. tekin * Bo , iinde kimse bulunmayan. * U urlu. * Eski Trklerde bir baban ta n nmaz mallarn miras olan en kk o n s lu. * Kfir sayma.

tekin de il * (yer, zaman vb. iin) cin, peri vb.do ast varl n bulundu inan u klar una lan, ursuz, tehlikeli. * (insan veya hayvan iin) kendisinde do ast bir g oldu san u u lan, ursuz, saklmas n gereken. tekinsiz * Tekin olmayan, u ursuz. * Belli davranveya szlerin bir toplumca, bir toplumsal grupa tehlikeli say lmas olumsuz yaptmlara ve r ba lanarak yasaklanmas , tabu. tekir * Postu siyah ubuklarla ve beneklerle ssl, kl renginde veya boz olan (kedi). * Barbunyaya benzeyen bir bal(Mugil surmulletus). k * Kuvvetle tirme, sa lamlarma, steleme. t

tekit

tekit etmek * kuvvetle tirmek, sa lamlarmak, peki t tirmek, stelemek. tekke * Tarikattan olanlarbar klar n nd , ibadet ve tren yapt yer, dergh. klar * siz gsz kimselerin bulu snd yer. up klar * Esrar iilen st kapal yer. * Teklemek i i. * (sfideleri) Seyrekle k tirmek. * (motorda) Pistonun biri al mamak. * (tabanca) Bozulup tutukluk yapmak. * (kalp iin) Sabozulmak. l * Kekelemek. * Bir kelimenin iindeki ift nszn bire ini Kassap > kasap, sarra > sara gibi. i: tekle mek * Tek zellik gstermek. tekli teklif * Mzik dnyas tek ki nda i taraf doldurulan kaset veya yo teker. ndan un * Birinden yap zor, eziyetli bir i lmas isteme. * ncelenmek veya kabul edilmek iin bir sunma, nerme, neri. ey * ncelenmek iin ileri srlen neri. ey, * olmayan, resm davran ten .

tekleme teklemek

tekle me

teklif etmek * nermek, ne srmek, neride bulunmak. * evlenmek i birine di cinsten olan ini er nermek. teklif tekellf * Samim olmama, resm olma durumu, teklifli olma. teklifli teklifsiz * Kendisiyle samim, ili d olunmayan, resm. l * Samim, ili d, s f. k k l

teklifsiz konu ma * Senli benli, samim, resm olmadan konu ve davranma. ma teklifsizce * Teklifsiz bir biimde, iten olarak. teklifsizlik * Teklifsiz olma durumu veya teklifsiz davran . teklik * Tek, bir olma durumu. * Kelimelerde, tek ki veya varl bildiren biim, o okluk kar : iyi ul, renci-y-im, ev-im, gel-di-m vb. t * Bir lira. * Tek zellik gsteren ek. tekme * Ayakla vuru . * Hayvanart aya vurmas n yla , ifte.

teklik eki

tekme atmak (veya tekme vurmak) * ayakla bir yere serte vurmak. * ifte atmak. * ihanet etmek. tekme yemek * birinin aya darbe almak. ndan * ihanete u ramak. tekmeleme * Tekmelemek i i. tekmelemek * Tekme vurmak. tekmelenme * Tekmelenmek i i. tekmelenmek * Tekme vurulmak. tekmil * Tamamlama, bitirme. * Btn, tm. * Eksiksiz. * Bkz. tekmil haberi. tekmil haberi * Askerlikte astste verdiszl rapor. n i * Bir i tamamlanmoldu haberi. in u tekmil vermek * bir ast bir ste bir i durum zerinde bilgi vermek. , bir tekmilleme * Tamamlamak i i. tekmillemek * Tamamlamak, btnlemek, bitirmek. tekne

* Trl i kullan iin o a lerde lmak u atan veya ta yap uzun ve geni tan lan, kap. * Geminin omurga, kaburga ve kaplamadan olu temel blm. an * Deniz ta . t * Katmanl kayalarieri do ukur, alak blm, ine, kemer kar . n ru t * Yer kabu undaki k mlar ukur, alak yeri, havza. vr n * S rabilir veya s rmaz olarak yap levhalar paradan olu , kulplar kulp delikleri zd zd lm , bir mu ve bulunan bir veya iki ki i taraf ta ndan nabilir st abir ambalaj tr. k tekne kaz s nt * Yalarson do ocuklar l n an . tekneci * Tekne, zellikle deniz teknesi yapan ve satan kimse. * Sokaklarda balsatan kimse. k

teknecilik * Deniz teknesi yap . m teknetyum * Atom numaras atom a yakla 98 olan, sun olarak elde edilen radyoaktif element. K 43, rl k saltmas Tc. teknik * Bir sanat, bir bilim, bir meslek dal kullan yntemlerin hepsi. nda lan * Fizik, kimya, matematik gibi bilimlerden elde edilen verileri i yap alan uygulama. ve m nda * Bu uygulamaya dayanan, bu uygulamaya ili kin. * Yol, beceri, yntem. * Teknikle ilgili bir sanata, bir bilime, bir mesle zg olan. e teknik e itim * Mekanik alandaki u lara, sanayi ile ilgili i veya uygulamal ra lere bilim alanlar ili e na kin itim. teknik lise * Genel ve teknikle ilgili dersleriyle renciyi teknik alanlarda e vererek yksek itim retim kurumlar na haz rlayan orta retim kurumu. teknik okul * rencileri teknik alanlarda yeti okul. tiren teknik retim * Bir tekni veya teknik yntem ve becerilerin kazandlmas nem veren in r na retim. teknik niversite * Teknikle ilgili retimin a kl olarak yap lisans ve yksek lisans dzeyinde e veren yksek rl ld itim retim kurumu. tekniki * Bir i bilim ynnden ok, uygulama ve pratik yn ile u an kimse, teknisyen, tekniker. in ra * Film yap nherhangi bir teknik kolunda al usta i mn an i. tekniker * Tekniki. teknisyen * Tekniki. teknokrasi * Devlet ynetiminde son szn ynetim ve ekonomi uzmanlar b lmas dayanan siyas yntem. na rak na teknokrat * Teknokrasiden yana olan.

* Ekonomik mekanizmalarteorik incelenmesine dayanan, ama insan etkenini her zaman yeterince gz n nnde bulundurmayan devlet adam memur. veya teknokrat l k * Teknokrat yanlolan kimse. s * Teknokratlar iktidar n . teknoloji * Bir sanayi dal ilgili yap yntemlerini, kullan ara, gere ve aletleri kapsayan bilgi. ile m lan

teknolojik * Teknoloji ile ilgili. tekrar * Ayn n, i hareketin yeniden ortaya tekrarlanmas olay in, k, . * Bir konu veya yaz ayn nceyi, kelimeyi birok defa syleme. ma da d * Bir daha, yine, yeniden, gene.

tekrar etmek * yeni ba sylemek veya yapmak. tan tekrar tekrar * st ste, ard na. ard tekraren * Tekrar tekrar, tekrarlanarak, defalarca.

tekrarlama * Tekrarlamak i i. tekrarlamak * Tekrar etmek, yeni ba yapmak. tan tekrarlanma * Tekrarlanmak i i. tekrarlanmak * Tekrar edilmek, tekrar tekrar dile getirilmek, yeniden sylenmek. tekrarlatma * Tekrarlatmak i i. tekrarlatmak * Tekrar ettirmek, yeni ba yapt tan rmak. tekrarl tekrir * Tekrar edilen, mkerrer. * Tekrar etme, yeniden syleme. * Bir yaz veya sz ya da kavram da iirde anlat peki m tirmek amac sstekrar etme sanat yla k k .

tekrir etmek * tekrarlamak. teksif * Yo unlarma, s t koyularma, toplama. t klarma, t

teksif etmek * yo t unlarmak, toplamak. teksir

* o altma. teksir etmek * (yaz o iin) altmak. teksir k d * o altma makinesinde kullan bask . lan k d teksir makinesi * o altma makinesi. tekst tekstil * Dokuma. * Dokumac l k. tekstilci * Tekstil iile u an. i ra tektonik tekvando tekvin * Paralanda katmanlarn birbirleri ile olan ilgilerini araran yer bilimi kolu. p yer lm n t * El ve kol vuru ndan ok, ayak ve tekme tekniklerine nem veren, Uzak Do zg dv lar uya sanat . * Olu turma, var etme, yaratyaratma. , * Metin (I).

tekvin etmek * yaratmak. tekzip * Yalanlama.

tekzip etmek * yalanlamak, do olmadn klamak. ru a tel * Trl metallerden yap kopmaya karbir diren gsteren ince uzun nesne. lm , * Bu nesneden yap veya bu biimde olan. lm * Baz organizmalardemet durumundaki olu n umunu meydana getiren ipiklerin her biri, lif. * sa olu nsan n turan ipik. * Telgraf kelimesinin k saltmas .

tel

tel cambaz * Telde oynayan cambaz. * ok kaypak davranan kimse. tel ekmek * telle evirmek, tel germek. tel ekmek * telgraf ekmek. tel ivi * Telden yap ivi. lan tel diki

* Telle yap diki lan . tel dokuma * Telle rlm dokuma. tel dolap tel f ra tel halat * Yanlar kapaince delikli telden yap ve lmyemek dolab . * Tel ile yap f lmsert ra. * Telden yap kal halat. lan n

tel kaday f * tel biiminde, zel kal nce plardan dklerek s sa zerinde kurutulan hamur ve bu hamurdan yap cak lan tatl . tel kafes * Tellerle rlm kafes. tel kurdu * Ekin ve sebze kklerini kemirerek byk zararlara yol amas sebebiyle tar iin ok zararl bce m tarla i kurtuklar verilen ad. na tel kf * Vcutta hemen btn dokularda yerle ebilen asalak bir mantar tr (Sporotrichum schneckii).

tel kflce * Tel kften ileri gelen ilkel mantar hastal. tel rg * Dikenli tellerden yap lmengel.

tel ehriye * tel biiminde, hamurun kurutulup kesilmesiyle elde edilen ve genellikle orbas lan bir yiyecek nce yap tr. tel tel * Tel biiminde. * Ayr teller durumunda. ayr tel yaz s * telgrafla gnderilen yaz . tel z mba tel telffuz * K birbirine tutturmaya yarayan ara. tlar * Kuma astar aras konularak giysinin dik durmas sa la na n layan kolal bez. * Syleyisyleni , . * Bo umlanma.

telffuz cihaz * Bir dildeki sz varl ndo ve dzgn telffuzunu gsteren alet. klarn ru telffuz edilmek * sylenmek. * bo umlanmak.

telffuz etmek * sylemek. telffuz organ * Szlerin ses durumuna gelmesini sa layan organlar. telfi * Kt bir etkiyi veya sonucu ba bir etki ile yok etme, kar ka lama, yerine koyma. telfi etmek * (ziyan olan veya elden bir yerini doldurmak, kar kan eyin) lamak. telki telkki * Bulu kavu ma, ma. * Anlay gr , . * Kabul etme, sayma.

telkki etmek * saymak, yle kabul etmek, yle anlamak. tellama * Tellamak i i. tellamak * kuma ki paras na tel koymak. aras tel * Herhangi bir sebeple acelecilik. * Kayg , tasa, snt k , endi e. * k ktan do karkl karga a nl an k, a.

tel almak * herhangi bir sebeple heyecanlanmak, endi elenmek, acele etmek. tel etmek * snt k duyarak acele etmek, endi elenmek, tel lanmak. tel gstermek * tel belli etmek. n teld a mek * tel lanmak. teld a rmek * tel rmak. land telgelmek a * (bir itel ras yap ) s nda lmak. telvermek a * davranve hareketleriyle evresindekileri heyecana, aceleye, snt sokmak. k ya tel e * Tel . telmdr e * ok tel veya evresini telveren kimseler iin kullan l a l r. telnaz e r * Bkz. telmdr. e

tel dalmak na * herhangi bir ilgili olarak heyecanla, aceleyle, snt davranmak. eyle k yla tel rma land * Tel rmak i land i. tel rmak land * Tel lanmas sebep olmak. na tel lan * Tel lanmak iveya biimi. i tel lanma * Tel lanmak i i. tel lanmak * Herhangi bir sebeple acelecilik gstermek. * Endi elenmek, kayg lanmak, tel etmek. tel l * Tel eden, teld a en.

teltel l l * Aceleci bir biimde, tel gstererek. tell l k * Tel olma durumu. l telz s * Tel etmeyen, tel gstermeyen, so kanl uk . * So ukkanl l a kla, rmadan.

telzl s k * Telz olma durumu. s teltin telcik * Bir tr sa yumu dana veya kz derisi. lam, ak * Kk tel. * ok ince baz organlara, zellikle kklerin ince ayr lar nt ndaki ince iplikiklere verilen ad. * Erkek organda bata ince blm. yan * Sinir veya kas hcrelerinin sitoplazmas bulunan ince iplikikler. nda * Yok etme, ldrme. * Bo harcama, y yere pratma.

telef

telef etmek * ldrmek, mahvetmek. telef olmak * lmek, mahvolmak. telefat teleferik * Birbirinden uzak iki yksek yer aras havada gerilmi veya birka kablo zerinde kayarak hareket nda, bir eden asta l t. * Savakaza vb. sebeplerle u lan can kayb , ran .

telefon

* Belirli bir uzakl konu ktaki malar ileten ve yans elektrik tesisatn btn. tan n * Birbirinden uzakta bulunan iki ki konu n layan cihaz. inin mas sa

telefon dire i * Telefon tellerinin aktar iin dikilen a veya metal direk. m a telefon etmek (veya amak) * birini telefonla aramak ve bir sylemek. ey telefon hatt * Telefon tesisini ve ileti imini sa layan tel rg a . telefon kabini * Telefon edilmek iin yap lmkulbe. telefon kart * Telefon etmek iin sat al ve manyetik gc ile telefon makinesini al ran kart. n nan t telefon kulbesi * Telefon edilmek zere veya mahallelerin belli yerlerine konulan kulbe, telefon kabini. ehir telefon rehberi * Telefon numaralarn sahiplerini alfatik s gre gsteren kitap. n raya telefon santrali * Ayn merkeze ba ve ileti ak iin giri otomatik olarak yap n layan sistem. l im ve kn lmas sa telefoncu * Telefon dzeni kuran veya telefon onaran kimse. * Santral memuru, santralci.

telefonculuk * Telefon kuruculu veya onarl. u c * Telefon santral memurlu u. telefonla ma * Telefonla i mak i. telefonla mak * (birbiriyle) Telefonda konu mak. telefonometre * Telefon konu malarn sresini ve sayn n s gsteren saya. telefotografi * Foto resim, yaz dura grntlerin elektrik ak yla uzaklara iletilmesi yolu. raf, gibi an m telek * Ku n gvde, kanat ve kuyru lar unda bulunan, uma, rt ve kuyruk telekleri olarak e ayr e lan, itli renklerde kal eksenli ty. n telekart teleke telek z * Telefon ile ileti kurarak fuhu im yapan kad n. telekinezi * Telefon etmek iin kullan kart. lan * Kanat teleklerinin uzun ve serti.

* Bkz. Uza devim. telekomnikasyon * Haber, yaz , resim, sembol veya her e bilginin tel, radyo, optik ve ba elektromanyetik sistemlerle it ka iletilmesi, bunlaryay veya al n m nmas ileti , uz im. telekonferans * Telefon ile uzak merkezlerden konu lar mac kenferans yerine ba layarak gerekle tirilen konferans. teleks teleksi * Telsiz ve telem aralar uzaktan haber yazd dzeni, uz yaz na rma m. * Teleks grevlisi.

teleksilik * Teleksinin iveya mesle i i. telem uzyazar. teleme * Bir tr tuzsuz ve yumu peynir. ak teleme peyniri * Tuzsuz ve yumu bir peynir tr. ak teleme peyniri gibi * tombul ve beyaz tenli kad iin sylenir. nlar telemetre * nokta aras ki ndaki uzakl lmeye yarayan gere. * Foto makinelerinde, ekimi yap nesneye olan uzakl belirterek bunun ayar yapan dzen. raf lacak n * Uzakller. k * Bir metnin do rudan do gnderilmesini ve al olarak bas evi harfleriyle yaz n layan ara, ruya c m lmas sa

telemetri

teleobjektif * Uzaktaki cisimlerin ok yakgrntlerinin elde edilmesini sa n layan, ok uzun odakl mercek tr. teleoloji telepati telepatik teleradar * Televizyon arac radar grnts alma i lyla i. teles * Y pranm h rpalanmbir , ekilde telleri, lifleri meydana km . * Evreni maksatlarla sonular aras bir ili sistemi olarak gren teori. nda kiler * Birinin d ndklerini veya uzakta geen bir olay duygusal hibir ba olmadan alg lant lama, uza duyum. * Telepati ile ilgili.

telesekreter * Arayanlarmesajlar bir banda kaydeden telefonla birlikte al ara. n n an telesime * Telesimek durumu.

telesimek

* Yorulmak, gsz kalmak; yorgunluktan bay duruma gelmek. lacak * Zay flamak. * Bkz. telesinema.

telesine

telesinema * Bir sinema filmini televizyonda gstermeye yarayan cihaz. * Televizyonda filmleri iletme ve yans i u an blm. tma i ile ra telesiyej teleferik. teleskop * Kayak veya turistleri srekli hareket hlindeki bir kabloya asoturma yerlerinde ta bir tr lar l yan

* Sonsuzdaki bir nesnenin gerek grntsn, ibkey bir aynadan yap lmmerce odak dzleminde inin veren ve gk bilimiyle ilgili gzlemlerde kullan optik cihaz, lan rakgrr. Telet Telete * Telet Trkesi. televizyon * Elektromanyetik dalgalar yoluyla halkdo n rudan do almas ruya maksad yap hareketli veya sabit yla lan resimlerin sesli veya sessiz kal olmayan grntlerinin renkli veya siyah beyaz yay. c n * Televizyon als c. televizyon als c * Televizyon yay n nlar almaya ve seyrettirmeye yarayan cihaz. televizyon bandrol * Televizyon als birlikte verilen ve vergisinin denmi c ile oldu gsteren belge. unu televizyon filmi * Televizyonda gsterilmek iin haz rlanmfilm. televizyon oyunu * Televizyon iin yap lmfilm. televizyon program * Televizyonun yayakn n gsteren program. televizyon verici istasyonu * Televizyon yay yapmak zere donat trl hareketli veya sabit tesis, televizyon vericisi. n lmher televizyon yay n * Televizyon verici istasyonlarn arac allara ular yaydzeni. n l ile c tlan n televizyoncu * Televizyon als c satan kimse. * Televizyon onars c. * Televizyon kurulu unda al grevli kimse. an televizyonculuk * Televizyon yapma, onarma veya satma i i. * Televizyoncunun yapt i . telfin * Lkerda yap iin kesilmi lmak torik bal paras , takoz. * Bat Sibirya'da ya bir Trk toplulu ayan u.

telgraf

* merkez aras kararla aretlerin yard yla yazhaberlerin veya belgelerin iletimini sa ki nda, mi m l layan bir telekomnikasyon dzeni. * Bu arala al haber. nan telgraf ekmek * telgrafla haber gndermek, tellemek. telgraf ie i * Bir eneklilerden, bo umlu sarkdall k , yapraklar ular etli, sivri, baz trlerinde yapraklar alt ve st n yz mor ve gmyollu, beyaz, mavi veya pembe iekli bir ss bitkisi (Tradescantia). telgraf dire i * Telgraf hatt aktarmada kullan a veya metal direk. n lan a telgraf teli * Telgraf ileti imini sa layan tel. telgraf slbu * K ve zl anlat sa m. telgraf * Telgraf grevlisi. telgraf l k * Telgrafn grevi. n telgrafhane * Telgraf arac haberle sa lyla meyi layan resm kurulu . telhis * zet, zetleme, k saltma. * Sadrazambir sorunu kendi d n nceleriyle birlikte zet olarak yaz padi sundu k p aha u t.

telhis etmek * zetlemek. telhisi * Padi sunulacak i zetini aha lerin karmakla grevli kimse. teli k rmak * ba bulundu kurulu ili l u larla kisini kesmek. telif * Uzlarma. t * (kitap) Yazma.

telif etmek * uzlarmak. t * (kitap) yazmak. telif hakk * Bir fikir veya sanat eserini yaratan ki bu eserden do haklarn hepsi. inin, an n tel'in * Lnet okuma, karg karg ma, .

tel'in etmek * lnetlemek, karg mak. tel'in mitingi

* Herhangi bir siyas veya sosyal olay etmek iin gerekle telin tirilen protestolu gsteri. telis * Bitkisel tellerden yap kaba rgl byk uval. lm , telkri * Tel durumundaki gm alt rerek veya bir zerine kakarak yap i , n ey lan . * Gm veya alt ince teller durumuna getirip rerek yap (tak n lan vb). * Gm veya alttellerden yap n lmmotiflerle ssl. * A lama, a . telkin * (bir duyguyu, bir d nceyi) A lama. * l gmldkten sonra mezar ba imamsyledidin szler. nda n i * Bilin d bir srecin arac ki ruh veya fizyolojik alan ilgili bir d lyla, inin yla ncenin gerekle tirilmesi.

telkih

telkin etmek * a lamak. tellk tellkl k telll kimse. * Hamamlarda y kanmak zere gelenleri keseleyip y kayan erkek. * Tell yapt i n . * Bir sat veya herhangi bir halka bildirmek iin ar pazarda yksek sesle ba eyin laca n eyi da, ran * Sat larda arac eden kimse. l k

telll a rtmak * bir haberi, bir istevb. yi telll arac duyurmak. i lyla tellliye tellll k * Telllyapt i n . * Tellla verilen cret veya yzdelik, tellliye. telleme * Tellemek i i. tellemek * Tel geirmek, tel takmak. * Tel ile sslemek. * Telgraf ekmek. * Tellll k.

tellemek

tellendirme * Tellendirmek i i. tellendirmek * (sigara, nargile, ubuk vb.) Keyifle tttrerek imek. tellenme * Tellenmek (I,II) i i. tellenmek

* Tel tak nmak. * Telle evrilmek. tellenmek * Telgraf ekilmek. teller takmak (veya tel tak nmak) * sevincini a davran gsterenler iin kullan r larla l r. telleyip pullamak * birok sslerle sslemek. * de erinden ok vmek. telli * Teli olan. * Teller tak telle sslenmi nm , .

telli bal l k * Ba ok biiminde bir tel demeti bulunan bal l, okar. nda k telli alg lar * Vurma alg ve yayl lar lar alg iine alan, teller arac ses lyla karan alg lar. telli duvakl * Duvakla ve telle sslenmi olan (gelin). telli pullu * Zevksiz bir biimde sslenmi ey veya kimse). ( telli turna * Turnagillerden, su klar ya y nda ayan, uzunlu 85 cm olan, vcudu gm bave boynu kara, byk u , bir ku (Anthropoides virgo). tellice * Tel gibi, teli and ran. * Tek kadtaraf oynanan bir tr oyun. n ndan

tellr

* Atom numaras atom a 127,60, yo 52, rl unlu 6, 24 olan, 450 C de eriyen, mavimt beyaz renkte u rak bir element. K saltmas Te. telmih * Anlat istenen sz aras imal lmak eyi nda olarak belli etme, a sylememe. ka * Bir m srada veya beyitte bilinen bir olay ataszn veya bir f hat , bir kray rlatma sanat .

telmih etmek * st kapal , imal biimde anlatmak. bir telmihen telsi telsiz * Teli olmayan. telsiz * Telsiz telefon veya telsiz telgraf k ad n sa . * Telmih olarak, telmih yoluyla ima ederek. * ok ince telciklerden olu an.

telsiz ba s lant * Telsizle haberle sa meyi layan sistem.

telsiz telefon * Elektromanyetik dalgalar yard yla al telefon. m an telsiz telgraf * Elektromanyetik dalgalar yard yla al telgraf. m an telsizci * Genellikle gemilerde, uaklarda yerle gemi, yerle uak aras ve daha ba gemi ve uaklarla telsiz nda ka ba s lant kurmakla grevli kimse. telsizcilik teltik * Yanl hata. , teltikli teltiksiz telve telvis * Kirletme, pisletme. telvis etmek * kirletmek, pisletmek. telyaz * Telgraf. * Hatal , kusurlu. * Hat z, yanl z, kusursuz. rs s * Fincandibine ken kahve tortusu. n * Telsizcinin grevi.

telyaz s * Telgrafla gnderilen yaz . tem * Tema. tema * Asl konu. * Uzun anlat dayal ma edeb eserlerde okuyucuya verilmek istenen mesaj. * Sanat eserlerinde i lenen z konu. * Bir hikyede, retici veya edeb bir eserde i lenen d nce, gr . * Herhangi bir sanat eserinde i lenen konu. * Bir besteyi olu turan temel motif. temadi * Srme, srp gitme, uzama.

tema

temadi etmek * srmek, uzamak, srp gitmek. temaruz * Kendini hasta gibi gsterme, hastaltaslama. k

temaruz etmek * kendini hasta gibi gstermek.

temas

* De dokunma (I), dokunu me, (I). * Bulu gr ili kurma, mnasebet. up me, ki * De inme, szn etme, bahsetme. * Gidip gelme, ula ba . m, lant * Dokunma.

temas etmek * dokunmak, de mek. * konu gr up mek. * de inmek, szn etmek, bahsetmek. temas etmek (veya biriyle temasta bulunmak) * gr konu p mak. * de inmek. * cinsel ili bulunmak. kide temasa gemek * arada bir ba kurmak, gr yapmak. lant me temasa gelmek * bulu gr up mek. tema a * Ho lanarak bakma. * Oyun, temsil, piyes, tiyatro.

tema etmek a * seyretmek, bakmak. tema sanat a * Oyun, temsil, piyes, tiyatro, sahne sanatlar . tematik * Bir tema etraf olu nda an. temayl * Bir tarafa e ilme, meyletme. * Belli bir gayeye veya sonuca ynelen faaliyete dn meyen etki gc, ynseme. * Bir kimseye veya bir ilgi duyma. eye * Ba na gre stn duruma gelme, sivrilme, sekinle kalar me. temayz etmek * sivrilmek, sekinle mek. tembel * grmeyi, al sevmeyen, aba gstermekten, snt kaan kimse, haylaz. may k dan * Fonksiyonunu yerine getirmede yavak gsteren (organ). l

temayz

tembel tembel * Tembel bir biimde. tembelce * Tembel (bir biimde).

tembele i buyur, sana ak retsin l * kendisinden bir konuda yard olmas mc istendi yard edeceyerde zm yollar inde m i gsteren kimseler iin kullan l r.

tembelhane * inde bulunanlar al n maya karisteksiz davrand yer. klar tembelle me * Tembelle i mek i. tembelle mek * Tembel duruma gelmek. tembelle tirme * Tembelle tirmek i i. tembelle tirmek * Tembel olmas sebep olmak. na tembellitutmak i * tembelle mek. tembellik * Tembel olma durumu veya tembelce davran . tembellik etmek * tembelce davranmak. tembih * Bir belli biimde ve yolda yap n eyin lmas syleme, bunu steleyerek hat rlatma, uyar . * Uyarma.

tembih etmek * bir belli biimde ve yolla yap n eyin lmas istemek, sylemek, uyarmak. tembihat * Tembihler, uyar .

tembihatta bulunmak * uyarmak. tembihleme * Tembihlemek i i. tembihlemek * Uyarmak, hat rlatmak, tembih etmek. tembihlenme * Tembihlenmek iveya durumu. i tembihlenmek * Tembihlemek i lmak, tembih edilmek. i yap tembihli tembul temcit * Uyar rlat lm hat lm tembih edilmi , , . * Hindistan'da yeti t en, rman bir tr biber a (Piper betle). c ac

* Recep, ve ramazan aylar aban sresince, sabah ezan sonra minarelerden okunan ve Allah' ndan n ululu belirten dua. unu temcit pilv ttne srmek gibi s s p p * birok defa tekrarlanan iin kullan eyler l r.

temdit

* Uzatma, srdrme.

temdit etmek * uzatmak, srdrmek. temeddh * Kendini vme, vnme. temeddh etmek * vnmek. temeddn * Uygarla medenle ma, me. temek temel * Bir yapn toprak alt kalan ve yap dayanak olan duvar, taban vb. blmlerinin tm. n nda ya * Bu blmleri yapmak iin kaz ukur. lan * Bir geli iin gereken ilk geler. eyin imi * En nemli, belli ba, ana, esas, asbaz. l l, temel atma * Bir yapn temellerini toprak seviyesinin alt yapmaya ba n nda lama. * Bir i bir yapn olu iin ilk ad atmak, temeline ilk harc in n umu m koymak. temel atmak * bir yapn temellerini yapmaya ba n lamak. * herhangi bir i ba e lamak, giri mek, bir geli eyin mesine, bymesine sebep olmak. temel bilimler * De ik bilim alanlarn fizik, kimya, biyoloji, matematik gibi temel bilgilerini ieren bilim dallar i n . temel cmle * Birle veya giri cmlelerde, yan cmle, ara cmle ve i cmlelerin ba oldu as ik ik l u l yarg belirten y cmle. temel ivisi * Yap lerinde kullan byk ivi. i lan temel dire i * Byk, kaldirek. n * Bir dayand, g ald en nemli ge, nesne veya ki eyin i. temel duru * Bir jimnastik al rmas ba t na lamak iin, vcudun dayanak yzeyine gre ald, deen ilk durum. i temel duvar * Temeli olu turan duvarlar. temel e itim * retimi kapsayan e sistemi. lk itim temel haklar * Ki e ba dokunulmaz, devredilmez hak ve zgrlkler. ili l temel harf * Kanunla kabul edilmi Trk alfabesindeki harflerin tamam yeni . temel kakmak * Ah gbreyi d atmak iin kullan kapakl kapaksdelik, pencere. rdaki ar lan veya z

* bulundu yerden kolay kolay ayr gibi olmamak. u lacak temel kaz s * Temel atmak iin yap kaz leri. lan i temel retim * Temel e itimin uygulanmas . temel nerme * De ik nermelerin zn olu i turan nerme. temel say * As . l say temel ta * Bir yapn temeline konan ta n . * Bir temel olan ge veya ki dayanak, esas. eye i, temel tutmak * temelin kaz lacazemin sa olmak. lam * srp gidecek bir duruma gelmek, kkle mek, yerle mek. temel tmce * As l yargn temsil edildiyklemin yer ald ana cmle. n i temellendirme * Temellendirmek i i. temellendirmek * Temel tutmas sa n lamak, yerle tirmek. * Sreklilik ve kallkazand c k rmak. temellenme * Temellenmek i i. temellenmek * Temel tutmak. temelle me * Temelle i mek i. temelle mek * Temel tutmak, yerle mek. * Srekli ve kal bir duruma girmek. c temelle tirme * Temelle tirmek i i. temelle tirmek * Temel tutmas, yerle n mesini sa lamak. * Sreklilik kazand rmak, kal bir duruma getirmek, temelli olmas sa c n lamak. temelli * Herhangi bir nitelikte temeli olan. * Geici olmayan, srekli, kal, devaml c , daim. * (te'melli) Srekli olarak. * Bsbtn, tamamen.

temelli senatr * Belli bir sreye ba olmayan atanmsenatr. l temellk

* Kendine mal etme. temelsiz * Temeli olmayan. * Gerek veya sa olmayan, as z, yanl lam ls . temenna * ne do e ru ildikten sonra do rulurken eli ba gtrerek verilen selm. a temenna etmek * eli bagtrerek ve ne do e a ru ilerek selm vermek. temennah * Bkz. temenna. temenni * Dileme, dilek.

temenni etmek * dilemek. temerkz * Bir yerde toplanma. temerkz etmek * bir noktada toplanmak, deri mek. temerkz kamp * Bkz. toplama kamp . temerrt * Dik kafal kafa tutma. l k, * Direnim. temerrt * Ek faiz deme durumu. temerrt etmek * kafa tutmak. temessl * Benze me. * zmleme. * Kazan.

temett

temett hissesi * Bkz. kr pay . temevv * Dalgalanma. temeyyz * Kendini gsterme, sivrilme. temeyyz etmek * kendini gstermek, sivrilmek. temhir * Mhrleme.

temin

* Korkusunu giderme, inan verme. * Sa lama, elde etme. * Gerekle tirme.

temin etmek * korkusunu gidermek, gven vermek. * sa lamak, elde etmek, tedarik etmek. teminat * Garanti, gvence.

teminat akesi * Art ve eksiltmeye girenlerden garanti kar al para. rma nan l teminat mektubu * Bir kimsenin belirli bir iyapabilece ili bankalarca verilen para gvencesini ieren belge. i ine kin, teminat senedi * Ticar kurulu n kullanabilecekleri krediye kar k olarak bankalarda bulundurduklar teri eki ve kar l m senetleri. teminat vermek * gvence vermek. teminatl * Teminat olan. teminats z * Teminat olmayan. temiz * Kirli, lekeli, pis, bula olmayan, pak. k * zenle yap lm yanl z. , s * ok az kullan lmveya hi kullan lmamolan, zr olmayan. * Ahlka lekesiz, necip, nezih. * dzgn, yoluna yntemine uygun biimde. yi, * Bir s yla kullan alay yollu iyice, adamak, ok, anlam kullan fat ldnda ll nda l r.

temiz k d * Bir otomobilin fabrika kbelgesi. temiz kan * Atardamarlarda dola akci an, erlerden oksijen ta yarak vcudun her yan giden kan. na * (at vb. iin) Soyuna ba soy kar ka mam . temiz pak * ok temiz, tertemiz. temiz para * Kesintiden veya masraflardan sonra elde kalan para miktar . temiz raporu * Hastal olmadn gsteren rapor. temiz temiz * Temiz olarak, temiz bir biimde. temiz tutmak * (bir kirletmeden, bozmadan kullanmak; temiz olmas zen gstermek. eyi) na temiz yrekli

* d bir olan, kalbi temiz olan. i temiz yreklilik * Temiz yrekli olma durumu. temize ekmek * bir yazn karalamas temiz olarak yazmak. n n temize karmak (veya kartmak) * bir sulamadan kurtarmak, akland rmak. temize kmak * susuz oldu anla u lmak. temize havale etmek * uzaygiden bir i p i bitirivermek. * yiyeceyiyip bitirmek. i * k yoldan zmlemek, abucak bitirmek. sa temizleme * Temizlemek i i. * Yzeylere yap ve kirlerin giderilmesi, zelti veya as durumuna getirilmesi olay leke m lt . temizlemek * Temiz duruma getirmek, paklamak, ar tmak. * Sak , przl bir i ncal i olumlu sonuland rmak. * Bitirmek, tketmek. * Vcudunu ortadan kald rmak, ldrmek, yok etmek. * Bir yara veya dokunun sa olmayan blmlerini ne veya b kesmek. lam ter akla * Kumar oyunlar br oyuncular btn paralar almak. nda n n temizleni * Temizlenmek iveya biimi. i temizlenme * Temizlenmek i i. temizlenmek * Temiz duruma gelmek, ar nmak, paklanmak. * Sak bir durumu, i ncal i dzeltmek, bitirmek. * Ortadan kaldlmak, ldrlmek. r * Kad nlarda aybadurumu sona ermek. * Kumarda br oyuncu veya oyuncularca btn paras nmak. al temizletme * Temizletmek i i. temizletmek * Temizlemek i yapt ini rmak. temizleyici * Buhar makineleri arac temizleme i yapan kimse. lyla ini * Bu i yap yer. in ld * Temizleme zelliolan. i temizleyi * Temizlemek i i veya biimi. temizlik * Temiz olma durumu, saffet, nezafet. * Temiz durma veya tutma durumu. * Temizleme i i.

* Ortadan kald yok etme, ldrme. rma, temizlik i leri * belediyelerce yaptlan temizlik. r temizlik i leri * Temizleme i lemine konu olan i ler. temizlik malzemesi * Temizlik iin kullan sabun, deterjan, sprge, e boy ve ebatta f bez ve benzeri gerelerin lan itli ra, tm. temizlik yapmak * temizlemek. * zararleyleri yok etmek. temizliki * Temizlik i yapan kimse. ini temizliki kad n * Temizlik i yapan kad leri n. temizlikilik * Temizliki olma durumu. temkin temkinli * Bir i sonunu d in nerek ll, tedbirli davranma. * Davran nda ll olan. lar

temkinli temkinli * ok dikkatli. temkinlice * Temkinli olarak, temkinli bir biimde. temkinsiz * Davran nda ll olmayan. lar temkinsizlik * Temkinsiz olma durumu. temlik * Mlk olarak verme. * Bir hakk di bir kimseye geirilmesi. n er

temlik etmek * bir mal kimseye mlk olarak vermek. bir temlikname * Temlik belgesi. temmuz tempo * Y 31 gn sren yedinci ay l n . * Bir mzik paras ndaki blmlerin h n zlar belirtmek iin kullan kelime, vuru lan . * Gidi , ilerleyigeli h, tarz. , me z * Vcut al rmalarn belirli sre iinde tekrarlanma h. t n z

tempo tutmak

* el rparak veya el ve ayaklar bir yere vurarak bir mzi e etmek, vuru n e lik tutmak. tempolu * Temposu olan. temposuz * Temposu olmayan. temren temrin temriye * Deride yer yer kme durumundaki birtak kabart kendini gsteren hastal m larla k. * Kara yosunu. temsil * (birinin veya bir toplulu Ad davranma. un) na * Belirgin zellikleri ile yans sembol olma, simgeleme. tma, * Sahne veya mikrofonda oynanmak iin haz rlanmeser, oyun. * Sz geli rnek, misal olarak. i, * zmleme. temsil etmek * hak ve grev bak ndan veya birok kimse ad davranmak. m na * bir eseri sahnede oynamak. * belirgin zellikleriyle yans tmak, sembol olmak. * zmlemek. temsilci * Hak ve grev bak ndan birinin veya bir toplulu ad davranan (kimse), mmessil. m un na * Benzerlerine rnek olan. * Arac olarak ba na mal satmakla grevlendirilen ve o kas unlukla kanun al yeri ve elinde mal ma olmayan kimse. temsilcilik * Hak ve grev bak ndan birinin veya bir toplulu ad davranma grevi. m un na * Temsilcinin makam grevi, mmessillik. ve temsil * Bir gz nnde canland temsille ilgili. eyi ran, * Ok, karg gibi eylerin ucundaki sivri demir. * Tekrarlatarak al rma. t

temsil istiare * Alegorik anlat m. temsil resim * Tahayylde canlandlmresim. r temtek * Bsbtn tek. temyiz * Ay etme. rt * Mahkemelerce verilen karar kanun ve usul ynnden incelenmesini sa n layan kanun yol.

temyiz etmek * ay etmek. rt * mahkemelerce verilen kararkanun ve usul ynnden Yarg incelenmesini istemek. n tayda temyiz mahkemesi

* Yarg tay. ten * vcudunun dyz. nsan * Vcut. -ten * Bkz. -dan/ -den. ten fanils * Do rudan do ten zerine giyilen ince fanil. ruya ten rengi * Beyaz insanlarteninin rengi. n * Bu renkte olan. * Kak kakofoni. ma, * Azalma, eksilme. * Anlam aykl, eli eli r me, ki. tenakuza d mek * birbiriyle eli szler sylemek. en tenash tenasl tenasp * Birbirine uyma, yak aralar uygunluk bulunma, oran, orant ma, nda . * Birbirleriyle ilgili sz veya kavramlardizelerde toplanmas n sanat . tenaspsz * Tenasp olmayan, uygunluk, dzgnlk bulunmayan. tenazur tencere * Bakm, simetri. * inde yemek pi irilen, kapakl , genellikle metal kap. * Ruh g. * Nesil yeti tirerek reme.

tenafr tenakus tenakuz

tencere dibin kara, seninki benden kara * "ktlk, kusur ynnden sen benden daha betersin" anlam kullan nda l r. tencere tava, herkeste bir hava * herkesin kendi bildigibi davranarak ortada d birlikalmadn i nce i anlatmak iin sylenir. tencere yuvarlanm kapa bulmu , n * hogitmeyen herhangi bir nitelik ynnden birbiriyle benze iki ki araya gelmi a en i bir . tencerede pi kapa yemek irip nda * (geim konusunda) var olanla yetinmek. tenceresi (veya tencereleri) kaynamak * geimleri az ok yerinde olmak.

tenceresi kaynarken, maymunu oynarken * geimi yolunda, keyfi yerinde iken. tender * Lokomotifin arkas ba na lanan, gerekli yak suyu ta vagon. t , yan

tendrst * Din, sa lam. teneffs * Solunum. * Temiz hava almak, dinlenmek iin verilen ara. * Koku.

teneffs etmek * soluk almak. * iinde bulunmak, ya amak. teneffshane * Genellikle okullarda, ders aralar dinlenmek iin nda rencilerin salon veya bahe. kt teneke * Yumu elikten yap ak lmzeri kalay kapl sac. ince * Bu maddeden yap yakla 20 litre hacmindeki kap. lan, k * Bu kabald miktar. n * Tenekeden yap ey). lm(

teneke almak * tenekeye sopa vb. ile vurarak giden bir ki hakaret etmek. iye teneke mahallesi * Damlarn o teneke kapl n u , derme atma evlerin olu turdu mahalle. u tenekeci * Tenekeden kap ve teberi yapan veya onaran kimse.

tenekecilik * Tenekeden kap ve te beri yapma, lehimleme veya tenekeden yap lmmalzemeyi onarma i i. tenekeleme * Tenekelemek i i. tenekelemek * Teneke kutuya doldurmak. tene ir * l y kanan kerevet, salacak.

tene horozu ir * ok zay f kimse. tene kargas ir * Bkz. tene horozu. ir tene paklar ir * ya arken kirli i bula kimseler iin tek yolun lm olacad lere an kar nld nde kullan l r. tene tahtas ir * zerinde lnn y kanmas kullan uzun masa. iin lan tene gelesi ire * "lsn" anlam bir ilenme. nda

tene irlik

* Cami avlular tene ve tabut konulan yer. nda ir * Tene yapmaya yarayan tahta. ir * lene kadar kt huyunu srdrecek olan kimse. * lmek zere bulunan (hasta). * e itlenme, e itlilik. * Ayd nlanma.

tenevv tenevvr

tenevvr etmek * ayd nlanmak. tenezzh tenezzl * Gezinti. * Alalma, alak gnlllk gsterme.

tenezzl etmek * kendi durumuna, dzeyine ayk d bir veya ikabul etmek. r en eyi i tenge tenha * Kazakistan para birimi. * Yaln z,tek. * inde allandan az insan bulunan, kalabalolmayan, z. k ss

tenha kalmak * evresindekiler gidip tek ba yalnkalmak. na, z tenhaca * Kalabalolmayan. k

tenhala ma * Tenhala i mak i. tenhala mak * Yalnkalmak. z * Tenha duruma gelmek, bo almak, zla ss mak. tenhal k * Bo z (yer). ve ss * Tenha olma durumu.

tenis

* A ortas ikiye blnen bir alanda tek veya ift oyuncular raketle karkl la ndan n vurduklar l veya eldikleri topu, belli kurallara gre, kar lanamayacak biimde birbirlerinin alan d na rerek say kazanmalar na esas dayanan oyun, alan topu. tenis kortu * Bkz. kort. tenisi tenk ye * Tenis oyuncusu. * Lavman.

tenkid tenkil

* Ele tirmeli, ele tirili. * Uzaklarma. t * Herkese rnek olacak bir ceza verme. * D veya zararl man kimseleri topluca ortadan kald rma. * Azaltma, eksiltme.

tenkis

tenkis etmek * azaltmak,eksiltmek. tenkisat tenkit * Ele tirme, ele tiri. tenkit * Noktalama. * Azaltmalar, eksiltmeler.

tenkit etmek * ele tirmek. tenkiti * Ele tirmen, ele tirici. * Ele tirici.

tenkitilik * Ele tiricilik. tenkitli * Ele tirmeli. tenkiye * Ansten su vermek yoluyla kal ba iini temizleme. n n rsa * Bu i kullan ara. iin lan * Mevlev dervi lerinin giydikolsuz, yakas y i z, rtmal k , uzun ve geni , beli rmal giysi. * En tiz erkek sesi. * Sesi byle olan c ark, sanat . * Dzenleme, dzeltme, yoluna koyma.

tennure tenor

tensik

tensik etmek * dzeltmek. tensikat * Dzen vermeler, dzenlemeler. * Bir i yerinde kadro dzenlemeleri. tensil * A n d yapraklar toplaydibine gmme. ac en n p tensil sahas

* a n d yapraklarn topland alan. ac en n tensip * Uygun grme, yararma. t tensip etmek * uygun bulmak, uygun grmek, mnasip grmek. tente tenteli tentene * Dantel, dantel. tenteneli * Dantell . * Genellikle gne korunmak iin bir yerin zerine gerilen bez, naylon vb. den yap ten lmrt. * Tentesi olan.

tentenesiz * Dantels olmayan. tentesiz tentr * Alkoln bir veya birden ok bitki stndeki eritici etkisi sonucu elde edilen s il. v tentrdiyot * Bir kesi bir s mikrop kapmasn nne gemek iin srlen iyot tentr. e, yr a n tenvir * I kland ayd rma, nlatma. * Bilgi verme, ayd nlatma. * Tentesi olmayan.

tenvir etmek * kland rmak, ayd nlatmak. * bilgi vermek, ayd nlatmak. tenvirat * I kland ayd rma, nlatma.

tenvirat tanzifat vergisi * Ayd nlatma ve temizlik vergisi. tenya * erit. tenzih * Ar kusur kondurmama. lama, * Allah'btn kusurlar uzak oldu inanma. n ndan una

tenzih etmek * kusurlu ve kabahatli olmadn , kt vas flardan soyutland , dnda tutuldu bildirmek. rdn unu tenzil * ndirme, azaltma, kartma, a rme, a ad a latma.

tenzil etmek * indirmek.

tenzilt

* Fiyat indirimi, iskonto.

tenzilt yapmak * indirim yapmak. tenziltl * ndirimli, iskontolu. tenzilts z * Tenzilt yap lmaksn, indirimsiz. z teogoni teokrasi * Tanr n meydana gelihakk bilgi. lar i nda

* Siyas iktidar Allah'temsilcileri olduklar inan din adamlarn elinde bulundu toplumsal, siyas n, n na lan n u dzen, din erki. teokratik teolog * lhiyat , tanr bilimci. teoloji teorem * lhiyat, tanr bilimi. * Kan tlanabilen bilimsel nerne. * Mant usa vurma ile kan ksal tlanan nermenin veya zelli bildirimi. in * Kuram, nazariye. * Kurama dayanan, kuramsal, nazar. * Kuramc . tepe * Bir en stteki blm. eyin * Yksekligenellikle birka yz metreyi gemeyen, ok kez tek ba yamalar k yer biimi. i na, yat * Birinin yan ucu. ba ba , * Bir yerin, bir nesnenin vb. nin st, tam hizas . * Ba st, kafatasn iki kulak aras kalan blm. n n nda * a) okgende veya ok yzlde k elerden her biri; b) ikiz kenar bir gende e kenarlar kesi noktas it n me ; c) bakm ekseni bulunan bir e rinin veya yzeyin bu eksenle kesi noktalar her biri. me ndan tepe a s * Eksenden dikey kesitte yumu enetlerinin u k nda olu a aka sm an . tepe a a * Ba a a . tepe cam * Tavanda veya tavana yakyerde, tepeye yakbulunan caml n n pencere. tepe lmbas * Cankurtaran, polis ve trafik aralarn zerine konan aral n klarla renkli k yayan lmba. * Teokrasiye dayanan.

teori teorik teorisyen

tepe tepe kullanmak * (sa gvenilen iin) y lamlna eyler pranaca d n nmeden, esirgemeden, sak nmadan, hoyrata kullanmak. tepe tomurcu u * Dallarucunda bulunup o dallar uzamalar srdren tomurcuk. n n n tepeba * Siyah pullarla kulaptan tutturulmu bu yntemle i ve lenmi kuma veya giysi. tepecik * Yerden ykseklikleri ok az olan tepeler. * iek tozunun konmas yarayan, ieklerde di na i organlarucu. n tepeden bakmak * kmsemek. tepeden inme * Beklenmedik, c a . rt * Yksek bir makamdan (buyruk). kan tepeden inmeci * Tepeden inme yntemine ba vurulan kimse, jakoben. tepeden inmecilik * Tepeden inmeci olma durumu, jakobenizm. tepeden t a rna * Herkes, her ey. * Ba a yan tan a her , . tepeden t a szmek rna * herhangi bir sebeple birine dikkatlice bakmak. tepegz * Dar al ,gzleri salarn bittiyere ok yakgrnen (kimse). nl n i n * Dikkatsizce, sa sola arparak yryen (kimse). a * Medine kurdunun ara konak,tepegzlerin rnek tr olan kk kabuklu (Cyclops strenuus). s * Derslerde asetat zerine yaz yaz veya grafikuvvetli bir k kaynaarac perdeye yans lan y i l ile tan optik ara. tepegzler * Birok tr, nemli solucan trlerine ara konak eden, duyargalar kollu, be ift ayaklar l k tek inci krelmi kabuklular familyas . tepeleme * Tepelemek i i. * Tepe biimi verecek veya kenarlar ta kadar. ndan acak * Ta kadar dolu olan. acak

tepelemek * Ayaklar nda ezmek. alt * Bozguna u ratmak, h rpalamak. * K ya dvmek. yas tepelenme * Tepelenmek i i. tepelenmek * Tepelemek i lmak. i yap tepeletme

* Tepeletmek i i. tepeletmek * Tepelemek i yapt ini rmak. tepeli * Tepesi olan. * Ba sorgu, hotoz gibi bir ss bulunan (ku nda ).

tepeli akbaba * Kondor. tepeli blbl * Tepesi tyl bir tr blbl. tepeli dalg * Dalgku ndan, ba kara tylerden bir tepelik bulunan, sazlgllerde ya bir kuelma ba lar nda k ayan , (Podiceps cristatus). tepeli deve ku u * Uma yeteneolmayan Yeni Gine ve Avustralya'da ya deve ku tr. i ayan u tepeli deve ku ugiller * Deve ku familyas olan ku u ndan tr. tepeli horoz * i iri ve yksek dv horoz. bi tepeli kstebek * Burun deliklerinin evresinde dokunma organ grevi yapan dokunalar bulunan ve uzun kuyruklar olan kstebek. tepeli patka * Orta Anadolu'da ya dal rdek. ayan c tepeli tarla ku u * Tepeli uzun kuyruklu, at d lar nda beslenen tarla ku k aras u. tepeli tavuk * Tepeli tavukgillerden, Gney Amerika'da ya ayan, a alara t rmanan bir ku (Opisthocomus hoazin). tr tepeli tavukgiller * Tavuksular tak nbir familyas mn . tepeli toygar * Tepeli tarla ku u. tepelik * Anadolu'da kyl kad n kulland , altve gm nlar klar n paralarla, baz erli ta ssl bak. de larla l * Bir yapn veya bir mobilyanen yukarna ss olarak yap blm. n n s lan * Tepeleri oka bulunan (yer).

tepesi (veya beyni) atmak * birdenbire fkeye kap lmak, fkelenmek. tepesi a agitmek * i bozulup byk zarara u leri ramak. tepesi st * bayere gelmek zere, tepetaklak. tepesinde bitmek

* istenmedihlde birinin yan gelip ayr istememek, trl isteklerle can s i na lmak nkmak, rahatsetmek. z * ansn yan gelmek. z na tepesinde havan dvmek (veya de irmen evirmek) * st katta oturan biri,grlt yaparak alt kattakini rahatsetmek. z tepesinden (veya ba ndan) kaynar su dklmek * derin bir znt duymak. tepesine (veya ba binmek (veya na) kmak) * genellikle kendinden daha gsz kimseleri ezmek,kt davranmak. tepesine dikilmek * yan nda,ba ucunda durmak. tepesinin tas atmak * birdenbire ok sinirlenmek. tepesiz * Tepesi olmayan. tepetakla * Baa agelecek biimde, tepesi st.

tepetakla etmek (veya devirmek) * birinin tolumsal veya ekonomik durumunu bozmak. tepetakla gitmek (veya yuvarlanmak) * h bir biimde toplumsal ve ekonomik durumu bozulmak. zl tepetaklak * Bkz. tepetakla. tepest tephir * Ba n zeri. n * Buharla buharlarma. ma, t * Bu ulama, bu tutma, etvden geirme. uya

tephirhane * Mikroplu e n etvden geirildiyer, bu evi. yan i u tepi tepik * Tekme. tepikleme * Tepiklemek i i. tepiklemek * Binek hayvan yrtmek iin ayakla vurmak, tekmelemek. n * Otomobilin gaz pedal sonuna kadar basmak. na tepilme tepilmek * Tepilmek i i. * Geri evrilmek. * Bir i yapmak, harekete gemek iin duyulan ve bireyin engelleyemeyecekadar gl istek. i

tepindirmek * Tepinmesine yol amak. tepini tepinme * Tepinmek i i. tepinmek * Ayaklar h vurmak. n zla * fke ve sevincini a vuracak davran a larda bulunmak. * (ayaklar vurarak) Grlt etmek. n * Bir istememek, diretmek, kabul etmemek. eyi * Tahsaman ve kavuzlardan ay l rmaya yarayan, k veya kam yap ldan tan lmelek. * Tepirlemek i i. tepirlemek * Tah ta ay l rmak, elemek. n n tepi tepi me tepi mek * Birbirini tepmek. * ip kak ti mak. tepke etkinli i. tepki * Organizmanherhangi bir uyarmaya karbirdenbire ald durum,yans n ,refkeks. * D gelen bir uyar sonucunda do ve hareket, salg tepkilere yol aan samimiyetsiz sinir tan m an gibi * Tepmek iveya biimi. i * Tepi i mek i. * Tepinmek i i veya biimi.

tepir tepirleme

* Bir cismin kendini iten veya sran ba bir cisme gsterdikaretki, akslmel, reaksiyon. k t ka i * Herhangi bir etkiye cevap olarak do sz veya davran an . * Tepkisi olan veya tepki gc ile al an. * zel cihazlar gazla bas sa n kard n lanan, h ok olan uak, jet. z

tepkili

tepkili uak * Tepkili motorlarla al ok h uak. an, zl tepkime * Tepkimek i i. * Birbirini etkileyen maddeler aras ortaya olay, reaksiyon. nda kan tepkimek * (bir cisim) Etkisini ald karetkide bulunmak. eye, tepkin tepkinlik * Tepkimeye ili tepkiyen. kin, * Tepki gsterme becerisi.

tepkisel

* Tepkiyle ilgili, tepkiye ait.

tepkisel davran * Devreden gelen bir uyarn etkisiyle ortaya bir davran n kan . tepkisiz * Tepkisi olmayan. * Tepki gc ile al mayan.

tepkisizlik * Herhangi bir tepki gstermeme durumu. tepme * Tepmek i i. * Tekme. * Suda i nenerek keele tirilen ynden dokunmu (kuma , kee vb.). tepmek * (hayvan) Aya vurmak. yla * zerine basarak srmak. k t * Glkle, oka yrmek. * De anlamamak veya kestirememek, geri evirmek. erini * Yeniden ortaya kmak, tazelenmek, depre mek. * Bastlmak, itilmek. r

teprenmek * Bkz. deprenmek. tepre mek * Bkz. depre mek. tepserme * Tepsermek iveya durumu. i

tepsermek * Kurumaya ba lamak. tepsi * Fincan, tabak, bardak gibi eyleri ta yarayan, trl byklkte, derinliolmayan dz kap. maya i * inde brek, tatl pi vb. irmeye yarayan, az derin, genidz kap. , * Tepsi biiminde olan. * Bir tepsinin alabilecemiktarda olan. i

teptim kee oldu, sivrilttim klh oldu * bir i geldigibi gsterenler veya yorumlayanlar iin sylenir. eyi ine i ter * Derinin gzeneklerinden s kendine zg bir kokusu olan, yap renksiz, tuzlu s. zan, kan, v

ter al rmak t * terinin biraz kurumas beklemek. n ter atmak * vcudu rahatlatmak amac a derecede terlemek. yla r ter basmak * ok terlemek. ter bezi * Derinin iinde bulunan ve ter salg bez. layan

ter bo anmak * snt birdenbire ok terlemek. k dan ter dkmek * ok terlemek. * (bir i yapmak iin) zahmet ekmek. ter ter terakki * Direnmek, istememek, inat etmek, sinirlenmek, anlamlar ter ter tepinmek deyiminde geer. nda * lerleme, ykselme, geli me.

terakki etmek * ilerlemek. terakki gstermek * geli ini, ilerledi ortaya koymak. ti ini terakkiperver * lerici. terakm * Birikme, ylma.

terakm etmek * birikmek, ylmak. terane * Ezgi, makam, na me. * ok tekrarlandndan usan verici bir durum alan sz. * tirme, sa m, tedavi. yile alt * Taraa. * Seki. * Bkz. teras.

terapi teras

terasa

teraslama * Sekileme. teraslamak * Sekilemek. teraslanma * Teraslanmak i i. teraslanmak * Teras durumuna gelmek, sekilenmek. teravi * Ramazan ay boyunca, yats namaz sonra cemaatle k yirmi rektlnamaz. ndan l nan k

teravi namaz * Bkz. teravi. teravih

* Bkz. teravi. Terazi * Zodyakta, Ba Akrep burlar nda bulunan burcun ad akla aras . Zodyak. terazi * Bir kolun iki ucuna asiki kefeden olu tart l an ,mizan. * cambazlarn dengeyi sa p n lamak iin kulland uzun sk. klar r * Vcudun, as veya dayanarak yere paralel bulundu denge duru larak u u.

terazileme * Terazilemek i i. terazilemek * Cambazl kol veya s yard yla denge sa kta r k m lamak. * Bir a elle yoklamak. eyin rln teraziye vurmak * iyice tartarak d nmek. terbi * Drdn. * Drtleme. * E itim. * Grg. * Baz yemeklerin suyunu trl yollarla koyularma. t * (hayvan) Al rma. t * Araba hayvanlarn dizginleri. n terbiye almak (veya grmek) * belli bir e itimle yeti mek. terbiye etmek * e itmek. * tabaklamak. terbiye yapmak * terbiye yapmak. terbiyeci * E itimci, pedagog.

terbiye

terbiye

terbiyeleme * Terbiyelemek i i. terbiyelemek * E itmek. * e katk itli maddeleriyle yemelezzetli duruma getirmek. i terbiyeli * Topluluk kurallar uygun olarak davranan,meddep. na * terbiye kat ine lm(yemek).

terbiyeli orba * e katk itli maddeleriyle lezzetli hle getirilen orba. terbiyeli kfte

* K ekmek ii, so maydanoz ve baharat karmn unland sonra kaynamakta olan su ve tuz yma, an, n ktan iinde pi irilmesi ve limon suyu ile yumurtan larak azar azar zerine dklmesiyle yap bir kfte tr. n rp lan * e katk itli maddeleriyle lezzetli hle getirilen kfte. terbiyeli maymun gibi * ok sayg ekingen (kimse), itaatkr. l , terbiyeli terbiyeli * Terbiyeli bir biimde, kimseyi rahatsetmeksizin, uslu uslu. z terbiyelilik * Terbiyeli olma durumu. terbiyesini bozmak * terbiyesizlik etmek. terbiyesini vermek * sert szlerle terbiyesizli kendisine anlatmak. ini terbiyesiz * Terbiyesi olmayan. * Topluluk kurallar ayk davranan. na r terbiyesizce * Terbiyesiz (bir biimde). terbiyesizle me * Edepsizle me. terbiyesizle mek * Edepsizle mek. terbiyesizlik * Terbiyesiz olma durumu. * Terbiyesizce davran . terbiyesizlik etmek (veya yapmak) * toplum kurallar grg kurallar aykdavran bulunmak. na, na r ta terbiyev terbiyum * Atom numaras atom a 159 olan, ok ender bulunan bir element. K 65, rl saltmas Tb. tercih * Bir brne gre daha iyi, stn veya nemli sayma, ye eyi tutma, ye leme. * E ile ilgili. itim

tercih etmek * ye lemek. tercihan tercihane * Terciibentte vas beytinden nceki beyitlerin olu ta turdu bent. u terciibent * Divan edebiyat kafiyeleri ba ba olan birka bentten olu ve her bendin sonunda tekrarlanan nda ka ka an bir beyit bulunan bir manzume biimi. tercman * Tercih hakk kullanarak. n

* evirici, dilma. tercman olmak * ba nd kasn ncesini ve duygusunu bildirmek, dile getirmek, anlatmak. tercmanl k * eviricilik, dilmal k. tercme * (dilden dile) evirme. * eviri.

tercme etmek * evirmek. tercmeihl * z gemi tercmesi, biyografi. , hl tere * Turpgillerden, yapraklar salata olarak yenen baharl bitki (Lepidium). bir terebentin * Kozalakl lardan ve baz alardan ya kendi kendine veya a n izilmesiyle akan, ya boya, ya vernik a ac l l retiminde ve inceltilmesinde kullan ince, renksiz, kokulu reine, terementi. lan, tereci * Tere yeti veya satan kimse. tiren

tereciye tere satmak * birine ok iyi bildibir i eyi retmeye kalkmak. tereddi * Soysuzla yozla ma, ma.

tereddi etmek * soysuzla mak, yozla mak. tereddt * Karars k, duraksama. zl

tereddt etmek * kararsdavranmak, duraksamak. z tereddtle * duraksayarak, tereddt ederek. tereddtl * Tereddd olan, tereddde yol aan, duraksamal . tereddtsz * Tereddd olmayan, tereddde yol amayan, duraksamas z. * Kararl olarak, duraksamadan. terek tereke terekkp * Evlerde veya dkknlarda ykseke yerde yap raf. lan * len bir kimseden kalan her b t. ey, rak * Birka birle eyin mesinden olu birle ma, me.

terekkp etmek * birka eyden olu birle mak, mek. terekkp tarz * Olu biimi. terelelli * Hafif ve hoppa. terementi * Bkz. terebentin. terennm * Gzel ve alak sesle syleme. ark * (ku iin) ma, tme. ak * Anlatma, ifade etme. terennm etmek * gzel ve alak sesle sylemek. ark * anlatmak,ifade etmek. teres teressp * Pezevenk. * kelme.

teressp etmek * dibe kmek. terettp * Gerekme, icap etme. * (i iin) Gerekme, ait olma. vb. terettp etmek * gerekmek. * dev olarak zerine d mek. tereya * Stten lan taze ya kar . tereyagibi * ok yumu (elma, armut). ak tereya k ndan l eker gibi * her trl mecburiyet ve mkellefiyetten ve sorumluluktan kolayca s larak. yr terfi * (derecesi, makamYkselme. ) * Ykseltme.

terfi etmek * bir grevde derecesi ykselmek. terfian * Terfi ederek, ykselerek. terfih * Ferahlatma, rahat ya amas sa n lama, gnendirme.

terfih etmek * iyile tirmek, ferahlatmak, gnendirmek.

terfik

* Bir kimseyi arkada olarak yan alma veya arkada na olarak yan bir kimse verilme. na

terfik etmek * yan katmak, yan almak. na na tergal * Sentetik polyester lifleri veya ipli i. * Bu iplikten yap lm . * Rehin olarak b rakma, rehine koyma, tutuya koyma.

terhin

terhin etmek * rehine koymak, tutuya koymak. terhis * Askerlik devini bitirenleri ordudan b rakma.

terhis edilmek * (askerlik devini bitirenler) b lmak. rak terhis etmek * (askerlik devini bitirenleri) b rakmak. terilen * ngiltere'de retilen sentetik lif, tergal. terim * Bir bilim, sanat, meslek dal veya bir konu ile ilgili zel ve belirli bir kavram yla kar layan kelime, lah. st * a) Cebirsel bir anlat + veya - i mda aretleri aras bulunan paralardan her biri; b) bir denklemde = nda i aretinin iki yan ndaki anlat mlardan her biri; c) bir kesrin pay ve paydas her biri. ndan * Geleneksel mant zne veya yklem. kta terini so utmak * serinde dinlenmek. terk * B rakma, ayr lma. * Vazgeme. * B rakma, ihmal etme. terk etmek * b rakmak, ayr lmak. * sal vermek, vazgemek. * bakmamak, ihmal etmek. terki * Eyerin arka blm. * Binek hayvann sa s n r. * Tamlama ile ilgili.

terkib

terkibibent * Divan edebiyat kafiyeleri ba ba olan birka bentten olu ve her bendin sonunda kafiyeleri ayn nda ka ka an birer beyti bulunan bir manzume biimi. terkin * Yaz izerek silme. lmbir eyi

terkin etmek * yaz izerek silmek. lmbir eyi terkip * Birle birle im, tirme, bir araya getirme. * Tamlama.

terkip etmek * birle tirmek, bir araya getirmek. terkiphane * Terkibibentte vas beytinden nceki beyitlerin olu ta turdu bent. u terkisine almak * zerinde bulundu atsas bindirmek. u n rna terleme * Terlemek i i. * Yapraklargzeneklerinden buhar durumunda su kaybetmeleri. n * Ter karmak, ter dkmek. * indeki suyu ter biiminde s rmak. zd * Bir zerinde buhar olarak yo mak. eyin unla * (bk) y kmaya ba lamak. * (bir i yaparken) Yorulmak veya glkle ba armak, emek harcamak. * Terlemeye sebep olan, terleten. * Snt yol aan. k ya * Terletmek i i.

terlemek

terletici

terletme

terletmek * Terlemesine sebep olmak. * Snt d k ya rmek, oka yormak. terleyi * Terlemek iveya biimi. i terli terlik * Terlemi olan. * Genellikle ev iinde giyilen hafif ve trl biimlerde ayakkab . * Beyaz patiskadan dikilen veya ynden rlen takke, bak. l * Terlik yapan veya satan kimse. * Terlik yapma veya satma i i. * Terlik biiminde olan. * Btn kirpiklilerden, durgun ve kirli sularda ya ayan, yass gvdeli, bir hcreli hayvan (Paramaecium). termal * S kapl sular kullan cak ca iin l r. * Bu sudan yararlanma imkn layan (kurulu sa vb.).

terliki terlikilik terliksi

terme termik

* Bir tr yaban turpu. * Is s kla ilgili, l. ile, cakl s * Isn retilmesini, iletilmesini ve kullan n n lmas inceleyen fizik dal .

termik santral * Yak olu dan elektrik reten santral. tla an s termikle tirme * Termikle tirmek i i veya durumu. termikle tirmek * Yksek enerji ntronlar termik ntron durumuna getirmek iim yava n latmak. terminal * Otobs, uak gibi ta n yolcular ilk ald veya son b yer. tlar n rakt * Bilgisayar ucu.

terminoloji * Bir sanat kolunda, bilim dallar veya teknik alanlarda zel olarak kullan terimlerin tm. nda lan termit termitler * Bkz. Akkar ncalar. termiye * enekliler sfn baklagiller familyas beyaz iekleri olan bir yk bitki. ki n n ndan ll * Bkz. Akkar nca.

termodinamik * Is enerjisi ile kinetik enerji aras ndaki ilgileri ve bu konuyla ilgili olaylar inceleyen fizik kolu. termoelektrik * Is enerjisi ile elektrik enerjisi aras ndak ilgileri ve bu konuyla ilgili olaylar inceleyen fizik kolu. termoelektrik ifti * Is enerjisini do rudan do elektrik enerjisine dn ruya trebilen iki metalden olu pil. an termoelektrik ma a * ok kk nesnelerin s lmekte kullan seri olarak ba iki elemandan olu ma cakln lan, l an a. termoelektrik pil * Bkz. termoelektrik ifti. termofor * Kauuktan veya trl maddelerden yap ii s su veya kimyasal bir madde ile doldurularak srekli lan, cak s sa layan kap. termokimya * Tepkimelere e eden termik olaylar lik inceleyen kimya dal . termometre * Havans veya vcudun s lmeye yarayan ara, s n cakln sn cakler. termonkleer * Ancak ok yksek s klarda, hafif elementler aras do (ekirdeksel tepkime). cakl nda an termoplst

* S cakta biim verilmeye elveri so olduka sert olan, kal li, ukta pland sonra biim detirmeyen yap ktan i malzemesi. termos * Yalm maddesiyle kapl t metal bir k iine yerle l f tirilen, aralar hava bo u bulunan ift eperli cam nda lu eden olu iine konan sns uzun sre koruyan kap. i an, vn cakln termosfer * S gittike ykseldi100 -300 km ykseklikler aras cakln i ndaki atmosfer tabakass , yuvar . termosifon * S su elde edilen bir kazan ve iindeki borulardan olu ara. cak mu termostat * Bir yer veya nesnenin s kendili sn inden dzenleyen, ayn derecede olmas sa n layan cihaz, denetir. s terorist * Bir siyas davay kabul ettirmek iin kartarafa korku salacak, cana ve mala k yacak davran larda bulunan kimse, y rmac ld , tedhi i. terorizm terr terrc * Terr yanlveya te s vikisi, rgt, terorist. terrclk * Terrcnn i i. ters * Gerekli olan duruma kar (olarak). t * Uygun olmayan, elveri mnasebetsiz. siz, * Gnl ve cesaret kc r, huysuz, sert. * Bir ie gelen yan eyin ,arkas . * Kesici bir aletin kesmeyen yan . * Bir aksi, kar . eyin t * Hayvan pisli i. * Siyas bir amaca ula iin y rma hareketlerini dzenli bir biimde kullanma, tedhi mak ld ilik. * Y rma, cana k ve mal p y korkutma, tedhi ld yma yak kma, .

ters

ters (veya sol) taraf kalkmak ndan * huysuzluk etmek. ters a * Birinin kenarlar brnn kenarlarn uzantndan olu a n s an lardan her biri. ters anlamak * yanlyorumlamak, do anlam vermemek. ru ters be ik * S rtst yat kollarla, bkl durumdaki dizleri kavrayarak s zerinde ba ayak ynnde sallanma ta rt ve (yuvarlanma). ters d mek * ayk durumda olmak, kar olmak. r t ters evirme * Olumlu kll veya olumsuz k olan bir nermenkonusunun tersini yklem ve yklemin tersini konu sm n yapma.

ters pers

* Dzelemeyecek kadar ters.

ters pers olmak * yzkoyun d mek. * fena hlde bozulmak. ters ters * Ters biimde.

ters ters bakmak * d manca ve fkeli bir biimde bakmak. ters trs * Geli igzel, rastgele. * Dzgn gitmeyen, iyi i lemeyen. ters yz geer. * Bir sre kullan lmolan giysilerin iini dna evirmek, anlam kullan ters yz etmek deyiminde nda lan * Gerisin geriye.

ters yz (ters yzne) evirmek * geri dndrmek. ters yz (ters yzne) dnmek * geri gitmek, geri dnp gitmek. ters yz (veya ters yz) geri dnmek * gittibir yerden istedi elde edemeden dnmek. i ini ters yz * Gerisin geriye.

ters yz geri dnmek tersane * Gemi yap yer, gemilik, tezgh. lan

tersane kethdas * Tersanede kaptan pa sonra gelen en yksek a adan amal en yetkili Osmanl ve subay . tersane sergisi * Osmanlmparatorlu unda tersanede al anlaralacaklar gsteren izelge. n n tersaneli * Osmanlmparatorlu unda deniz subay ve erlerine verilen ad. tersi * Bkz. Tirsi.

tersi dnmek * p bulundu ve gideceyeri kestirememek. a r u i tersim * Resmini yapma.

tersin tersin * Ters olarak. tersinden okumak

* yanlanlamak. tersine * Beklenilenin, umulanaksine, kar olarak, bilakis, aksine. n t tersine evirmek * iini dna evirmek. tersine dnmek * beklenildi umuldu gibi gerekle i, u memek, aksi olmak. tersine gitmek * istenildigibi gerekle i memek, iyi sonu vermemek. * bir i veya bir durumdan ho ten lanmamak. tersinir * Bir olay ortaya n kma artlar ndaki sonsuz kk bir deikli etkisiyle herhangi bir anda yn i in detirebilen (kimyasal, fiziksel ve mekanik dn i m). tersinirlik * Tersinir bir olayzelli n i. tersinme * Tersinmek i i veya durumu. tersinmek * Geri dnmek, rcu etmek. * Hiddetlenmek, aksilik etmek. tersiyer tersleme * ncl. * Terslemek i i.

terslemek * Bir kimseye gnl kc sz sylemek veya gnl kc r, sert r davranmak, azarlamak. terslemek * (hayvanlar iin) Pislemek. terslenme * Terslenmek i i. terslenmek * Terslemek i konu olmak. ine * Aksilik etmek, terslik gstermek. tersle me * Tersle i mek i.

tersle mek * Terslik etmek, z t davranmak. terslik * Ters olma durumu veya terse davran aksilik. , tertemiz * ok temiz, her yan temiz, pirpak. * Ktlk d nmeyen, gnahs lekesiz, susuz. z,

tertibat

* Dzen, dzenleni . * Bir i glklerini kar in lamak iin yap n hazklar. lan rl tertibat almak * olacad nlen sak bir duruma, harekete karhazk yapmak. ncal rl tertibe d rlmek * zarar verici bir eyleme u lmak, komplo haz lmak. rat rlat tertip * Uygun bir s dzene koyma, s raya, ralama. * Dzenlenis , ralanbiimi. * Dzenleme, haz rlama. * Hile, dzen, komplo. * Doktorun hastaya verdiil dzeni. i * Dizgi. * Askere al dnemi. nma

tertip etmek * dzenlemek, haz rlamak. tertipi * Tertip eden, dzenleyen (kimse). * Bir amaca ula iin kt bir hareket veya durum dzenleyen (kimse). mak

tertipleme * Tertiplemek i i. tertiplemek * S dzene koymak, dzenli bir biim vermek. raya, * Dzenlemek, haz rlamak. tertiplenme * Tertiplenmek i i. tertiplenmek * S konulmak, dzene sokulmak. raya * Dzenlenmek, haz rlanmak. tertipleyici * Dzenleyen, haz rlayan (kimse). tertipli * Dzenli, derli toplu, yerli yerinde. * (insan iin) Da kl ho ktan n lanmayan, dzenli. * nceden dzenlenmihaz , rlanm . tertiplilik tertipsiz * Da k, dzene konmam dzensiz. n , * Savruk, da k, intizams(kimse). n z tertipsizlik * Tertipsiz olma durumu. tertaze tervi * ok taze, krpe. * (bir d nceyi) Tutma, destekleme. * Tertipli olma durumu.

tervi etmek * bir d nceyi tutmak, desteklemek. terzi * Giysi biip diken kimse. * Giysi dikilen yer, terzihane.

terzi ra * Terziye yard olan ve i renme al kimse. mc i e an terzi kalfas * Giysi biip dikme i ustaya yard olan kimse. inde mc terzi kendi sk dikemez n * insanlar ba na yapt hizmetleri kendilerine gelince o kez savsaklarlar. kalar klar u terzihane terzil * Giysi biilip dikilen yer, terzi dkkn . * Kk d rme.

terzil etmek * kk d rmek, rezil etmek. terzilik * Terzinin yapt i . tesadf * Yalnihtimallere ba oldu d z l u nlen olaylar kesin olmayan, de ebilen sebebi. n i * Rastlant geli , rast .

tesadf etmek * rastlamak, rast gelmek. tesadfen * Rast gelerek, rastlant sonucu olarak. tesadf tesahup * Benimseme, sahip kma. * Arkadak etme. l tesahup etmek * benimsemek, sahip kmak. * arkadak etmek. l tesalp * birbiri zerine apraz biimde gelmesi. ki eyin * Sinir ve damarlarbirbirinin zerinden apraz olarak gemesi. n tesant * Dayan omuzdak. ma, l tescil * Herhangi bir resm olarak kaydetme, kt geirme. eyi e * Bir ta nmazzerinde bir ayn hakk kurulmas tapu kt yap n n iin ne lmas gerekli kay t. * Raslant .

tescil etmek

* (bir bir yere kaydederek resmle eyi) tirmek, kt geirmek. e tescilli * Tescil edilmiresmen kay. , tl tescilsiz tesdis * Tescil edilmemi . * Sayn ya s alt karma veya alt blme. ya * Bir gazelin her beytine drt dize ekleyerek altduruma getirme. l * Ac olay bir unutturmaya al acn ma, s hafifletme, avunma, avuntu, avun.

teselli

teselli bulmak * avunmak. teselli etmek (veya vermek) * avutmak, avundurmak. teselli mkfat * Bir yar vb. de kazanamayana onu yreklendirmek amac verilen dl. ma yla tesellisiz tesellm * Teselli edilemeyen, ok ac . * Verilen bir alma, teslim alma. eyi

tesellm etmek * verilen bir almak. eyi teselsl * Zincirleme. * Birden fazla kimsenin bir bortan dolay sorumlu olmas . * Birbirine ba, birbiri ile ilgili l eylerin olu turdu dizi, s silsile. u ra,

teselsl etmek * kesintisiz, zincirleme srp gitmek. tesettr * (kadiin) Erkekten kama, rtnme, saklanma. n

tesettr etmek * (kadiin) rtnmek. n tesettr ma azas * Tesettr tarz giysileri yapan, yapt ve satan ma ran aza. tesettr modas * rtnme modas . tesettrl * Tesettr iinde olan, rtnen. teseyyp teshil * Kay zl tembellik, ihmalcilik. ts k, * Kolaylarma. t

teshil etmek * kolaylarmak, kolaylsa t k lamak. teshin * Is tma.

teshin etmek * tmak. s teshir * Byleme, by yapma. * Kendine ba lama, elde etme. * Ele geirme, zapt etme.

teshir

teshir etmek * bylemek. * kendine ba lamak. teshir etmek * ele geirmek, fethetmek. tesir * Etki.

tesir b rakmak

You might also like