You are on page 1of 24

İSTANBUL TİCARET ODASI

ETÜT VE ARAŞTIRMA ŞUBESİ

SOYA ÜRÜN PROFİLİ

Hazırlayan:
ŞEBNEM HASKINACI
Mayıs 2004
İÇİNDEKİLER

SAYFA NO:
1.ÜRÜNÜN ORİJİNİ, TANIMI VE YAYILIŞI 3
1.1.ÜRÜNÜN TARİHÇESİ, ORİJİNİ VE YAYILIŞI 3
1.2.ÜRÜNÜN TANIMI 3
1.3.GÜMRÜK TARİFE NUMARALARI 4
1.4.BESİN DEĞERİ 4
1.5.GIDA OLARAK KULLANLAN SOYANIN İNSAN SAĞLIĞI
AÇISINDAN ÖNEMİ 5
1.6.SOYANIN KULLANIM ALANLARI 6
2.SOYANIN TARIMI 7
2.1.TOPRAK İSTEĞİ VE ÜRÜN EKİMİ 7
2.2.TOHUM MİKTARI VE ÇEŞİT SEÇİMİ 7
2.3.BAKTERİ AŞILAMASI 8
2.4.SULAMA 8
2.5.GÜBRELEME 9
2.6.HASAT 9
2.7.HASTALIK VE ZARARLILAR 9
3.ÜRÜN POTANSİYELİ 10
3.1.ÜRETİM 10
3.1.1.DÜNYADA ÜRETİM 10
3.1.2.TÜRKİYE’DE ÜRETİM 12
3.2.TÜKETİM 13
3.2.1DÜNYADA SOYA TÜKETİMİ 13
3.2.2TÜRKİYE’DE SOYA TÜKETİMİ 14
4.DIŞ TİCARETİ 14
4.1.DÜNYADA 14
4.2.TÜRKİYE’DE 16
5.MEVZUAT VE UYGULAMALARI 17
5.1.ÜRÜN STANDARTLARI 17
5.2.TÜKETİCİ SAĞLIĞI AÇISINDAN YERİNE GETİRİLMESİ
ZORUNLU ŞARTLAR 17
5.3.AMBALAJ 18
5.4.ETİKETLEME VE ETİKET BİLGİLERİ 19
5.5.TAŞIMA VE DEPOLAMA 20
5.6.TESCİL VE DENETİM 21
5.7.NUMUNE ALMA VE ANALİZ METODLARI 21
5.8.DESTEK PRİM ÖDEMELERİ 21
6.SEKTÖRDEKİ MEVCUT DURUM, SORUNLAR VE ÇÖZÜM
ÖNERİLERİ 21
KAYNAKLAR 24

2
1.ÜRÜNÜN ORİJİNİ, TANIMI VE KAPSAMI

1.1. ÜRÜNÜN TARİHÇESİ, ORİJİNİ VE YAYILIŞI

Soya fasulyesi (Glycine Max ( L.)Merill Family Leguminosae) 5000 yıl önce
Doğu Asya ovalarında keşfedilmiş, beş kutsal (çeltik, soya, buğday, arpa ve darı)
ekinden biri olarak kabul edilmiş ve o günden bugüne dek Doğu Asya Ülkelerinin en
önemli tarımsal ürünlerinden biri olarak bu bölge insanlarının besin kaynağı
olmuştur. Bugün Dünya üzerinde üretimi yapılan en önemli bitkisel ürünlerden biri
olmasına karşın soya 100 yıl öncesine kadar Uzakdoğu dışında pek fazla
bilinmiyordu.
Soyanın genetik orijin merkezi Çin ve Mançurya’dır. 11. ve 17. yüzyılda Çin’in
doğusunda gıda ürünü olarak yetiştirilmeye başlanan soya bitkisi, zamanla Japonya,
Vietnam, Filipinler, Tayland, Malezya, Nepal ve Hindistan’a yayılmıştır.
Batı’nın soya ile tanışması oldukça geç olmuştur.1740’larda Fransa,
1790’larda ise İngiltere soya ile tanışmıştır. 17. yüzyılın başında Avrupa’ya getirilen
soya, iklim ve toprak koşullarının yeterli olmaması sebebiyle verimli olarak
yetiştirilememiştir.
Amerika Birleşik Devletleri’nde ise soya çalışmaları ilk kez 1804’de
başlamıştır.1919-1924 yıllarında 8 eyalette birden başlatılan soya ekimleri, çeşitlerin
ve tarımda makineleşmenin artmasıyla zenginleşmiş ,soya sanayinin kurulması ile
zamanla yaygınlaşmıştır.
Soya fasulyesinin insan sağlığı açısından önemini ilk olarak Amerika Birleşik
Devletleri keşfetmiş olup, bu keşif ABD’li üreticiler tarafından hemen
değerlendirilmiştir.Ülke genelinde seri bir şekilde soya fasulyesi ekimi başlamıştır.
Batı ülkelerinde ve ABD’de soyanın önem kazanması 20. yüzyılda
başlamıştır.İkinci dünya savaşı sonrasında protein ve yağ teminindeki yetersizlikler,
soya fasulyesinin insan gıdası olarak tüketimini arttırmıştır.
Günümüzde soya tarımı en çok ABD’de gelişmiştir.

1.2.ÜRÜNÜN TANIMI

Soya, dik büyüyen, dallanabilen, yetişme şartlarına bağlı olarak uzunluğu


30 cm ile 2 m arasında değişebilen, sap ve yaprakları gri ve kahverengi olan kazık
köklü yazlık bir baklagil bitkisidir.Ancak bünyesinde bulunan yağ oranı sebebiyle
soya tarımsal ürünlerin sınıflandırılması sırasında yağlı tohumlu bitkiler arasında
yer almaktadır.
Soya çok yönlü olarak yararlanılabilen bitkisel bir gıda maddesidir. ‘Mucize
bitki’ olarak bilinen soya hem insan ve hayvan beslenmesinde, hem de sanayide
son derece önemlidir. Soya, baklagil bitkisi olarak köklerinde toprağın serbest
azotunu bağlayabilen Rhizobium Japonicum bulunması sebebiyle hem kendi besin
ihtiyacını karşılamakta hem de toprağı bir sonraki ürün ekimi için hazır hale getirerek
tarımsal açıdan büyük fayda sağlamaktadır. Çevre kirliliğinin arttığı günümüzde
önemi daha da artan soya toprak yapısını iyileştirmektedir.
Büyüklükleri farklılık gösteren soya fasulyesi tanelerinin şekli küreseldir.
Büyüklükleri, gelişme şartlarına ve çeşide bağlı olarak değişen soya fasulyesi sarı
renkli veya hafif esmerdir. Az olmakla birlikte siyah, kahverengi ve yeşil renkte olan
soya fasulyeleri de vardır.

3
1.3.GÜMRÜK TARİFE NUMARALARI

Soya ve soyadan mamül ürünler, uluslararası ticaretin kurallarına uygunluk


sağlaması amacıyla dünyaca kabul gören bir sistemle sınıflandırılmış olup gümrük
tarife numaraları (GTİP ) aşağıda belirtilmiştir.

Soya Fasulyesi ve Ürünlerinin GTİP No.ları


Tanımı: GTİP No.
Soya fasulyesi kırılmış olsun olmasın 12.01
kahve yerine kullanılmak üzere kavrulmuş 21.01
Soya fasulyesi unu yağı alınmış 12.08
yağı alınmamış,kısmen yağı alınmış 23.04
veya yağı alınmış ve kendi orijinal
yağları ile kısmen yada tamamen yağı
yükseltilmiş
Soya fasulyesi lesitini, ticari 29.23
Soya fasulyesi yağı ve fraksiyonları 15.07
Soya fasulyesi yağlı küspesi ve diğer katı atıklar, öğütülmüş 23.04
veya pellet halinde olsun olmasın
Soya fasulyesi sürgünleri 07.09
Soya sosu 21.03

1.4.BESİN DEĞERİ

Soya fasulyesi besleyici elemanlar açısından oldukça zengindir.Yüksek


miktardaki protein içeriğinin yanı sıra soya fasulyesi lif, kalsiyum ve magnezyum
açısından da oldukça zengindir. Soya fasulyesinin tanesinde ortalama %18-24 yağ,
%40 protein ,%30 karbonhidrat, %5 mineral, çok sayıda vitamin ve değerli
aminoasitler bulunmaktadır.
Soya fasulyesinin bileşenleri, besin değeri ve ihtiva ettiği mineral ve
vitaminler aşağıdaki tablolarda kısaca özetlenmiştir.

4
100 gr. Soya Fasulyesinin Bileşenleri ve Besin Değeri:

Su 8.59 gr.
Besin enerjisi(Kcal) 416 kcal
Protein( gr) 36.5 gr.
Toplam yağ(gr) 19.9 gr
Toplam karbonhidrat(gr) 30.2 gr
Lif 9.3 gr.
Kül 4.9 gr.
İzoflavonlar 200 mg.
Yağ asitleri Doymuş 2,9 gr.
Mono-doymamış 4.4 gr.
Poli-doymamış 11.3 gr.
Kaynak:ABD Tarım Bakanlığı (USDA)
Nutrient Database for Standart Reference

100 gr. Soya Fasulyesindeki Mineral ve Vitaminlerin Dağılımı

Kalsiyum 277 mg.


Bakır 1,7 mg.
Mineraller

Demir 15.7 mg.


Magnezyum 280 mg.
Manganez 2,52 mg
Fosfor 704 mg
Potasyum 1797 mg
Sodyum 2,0 mg
Çinko 4,9 mg
Selenyum 17.8µgr.*
I

Askorbik Asit ( C vitamini) 6.0 mg.


Thiamin ( vitamin B1) 0.874 mg
Riboflavin (vitamin B2) 0.87 mg.
Niacin (vitamin B3) 1.62 mg
Pantothenic asit (vitamin B5) 0.79 mg
Vitaminler

Vitamin B6 0.38 mg
Folik asit 375µgr.
Vitamin A 2.0µgr.
Vitamin E 1.95 µgr
Kaynak:USDA Nutrient Database for Standart Reference

1.5.GIDA OLARAK KULLANILAN SOYANIN İNSAN SAĞLIĞI


AÇISINDAN ÖNEMİ

o Soya , kolestrol ve az miktardaki doymuş yağ yapısı ve protein içeriği ile


çok yönlü kullanılabilen bir gıda maddesidir.
o Soya, içerdiği vitamin, yapısındaki protein ve değerli aminoasitler sebebiyle
yüzyılın harika bitkisi olarak bilinmektedir.

5
o Protein alımının büyük kısmını soya fasulyesinden sağlayan toplumlarda
kalp hastalığı, göğüs kanseri ve osteoporoz, protein ihtiyacının çoğunu
hayvansal gıdalardan sağlayan toplumlara göre çok daha az
görülmektedir.
o İnsan beslenmesinde önemli bir yere sahip olan soya, insan bünyesindeki
yağ ve lipid metabolizmasını düzenleyen yağ asitlerini içermesi sebebiyle
şeker hastalığı ve damar sertliği hastalıkları olan kişiler için de oldukça
faydalıdır. Soya proteininde bulunan lif kandaki kolestrol seviyesinin
azalmasına da yardımcı olur .
o Soya omega-3 yağ asidi olarak da bilinen linolenik asit yönünden de
oldukça zengindir.Kemik erimesine karşı mutlak alınması gereken omega-3
yağ asidi miktarı soyanın tanesinde %5-11 arasında değişmektedir.
o Soyanın kimyasal yapısı incelendiğinde içeriğinin vücut direncini arttırarak
birçok hastalığa yakalanma riskini azalttığı, özellikle birçok kanser riskine
karşı vücudu güçlü kıldığı gözlenmiştir.
o Soya proteini tüketimi fazla olan toplumlarda mide ve prostat kanserine
daha az rastlanılmıştır.
o Ek besin gereksinmelerimizden olan ve soyada en zengin ve istenilen
yapıda bulunan izoflavonların diğer bileşenler ve soyanın protein içeriği ile
birleşmesi, soya gücünü ve insan sağlığına faydalarını arttırmaktadır.

1.6.SOYANIN KULLANIM ALANLARI

Soya kolestrol ihtiva etmeyen yapısı, içermiş olduğu yüksek kaliteli protein
içeriği ile çok yönlü olarak yararlanabilen bitkisel bir gıda maddesidir.
Soya başlıca 3 ana ürün çeşidi olarak kullanılmaktadır:
9 Yağ ürünleri (gliserol, rafine soya yağı , soya lestisini )
9 Tam soya ürünleri
9 Soya protein ürünleri (soya unu ve soya küspesi)
Türkiye’de gıda sektöründe yeni yeni yaygınlaşmaya başlayan tüketiminin
dışında soya, ağırlıklı olarak yem sektöründe tüketilmektedir. Soya dünyada bitkisel
yağların ve yüksek proteinli hayvan yemlerinin başlıca kaynağıdır.
Soya fasulyesi ve soya küspesi yem hammadesi olarak çok önemli bir bitkisel
protein olup, özellikle kanatlı yem rasyonlarında yüksek oranda kullanılmaktadır.
Soya fasulyesinden doğal olarak yararlanıldığı gibi soya filizi, soya sütü, soya
eti, soya yağı ,soya unu ve tofu olarak da tüketimi vardır. Bunların dışında tempeh,
miso, soya kepeği ve soya sosu dünya mutfaklarında kullanılan diğer soya
ürünleridir.
Soya proteinlerinin kullanım yerleri şunlardır:
9 Hamur ürünleri,
9 Bebek mamaları,
9 Şekerleme ürünleri,
9 Kahvaltalıklar,
9 Hamur un karışımları,
9 Bisküvi ve çikolata ürünleri,
9 Alerji yapmayan süt,
9 Özel diyet ürünleri,
9 Makarnalar,
9 Et ürünleri katkı maddesi,
9 Kuru / soğuk hazır yemek karışımları

6
Türkiye’deki soya gıdaları ise ,unlu mamuller, ekmek, bisküvi, makarna, kekler,
mantı, baklava, et mamülleri, çikolata, helva ve yemeklerdir .
Soya gıda dışında birçok sektörde kullanımı olan ender tarla bitkilerinden
biridir. Soyadan sanayide de sayılmayacak kadar çok değişik şekilde
faydalanılmaktadır. Soya şekercilikte, inşaatlarda kullanılan macun bileşimlerinde,
funguist ve pestisitlerde, antibiyotiklerde, dizel yakıtında ve diğer birçok endüstriyel
ve ecza ürünlerinde de kullanımaktadır.
Günümüzde sanayide yaklaşık olarak 400 endüstriyel ürünün üretiminde
değerlendirilen soya tutkal, mürekkep, benzin, sabun, böcek ilacı, alkol, plastik ve
lastik maddeler ile yağ üretiminde de kullanılmakradır.
Özellikle Amerika’daki günlük gazetelerin %75’inde soya mürekkebi
kullanılmaktadır. Soya mürekkebinin daha parlak ve belirgin renkli baskılar
oluşturması ve petrol bazlı mürekkepler kadar da zararlı olmaması tercih sebepleridir.
Ayrıca ABD’de soyadan elde edilen kağıtlar da piyasada önemli bir yer tutmaya
başlamıştır.

2.SOYANIN TARIMI
2.1.TOPRAK İSTEĞİ VE ÜRÜN EKİMİ

Soya sıcağı seven tropik ve subtropik bölgelerde iyi gelişen bir bitkidir.
Gelişme süresince 2500-3000°C’lik ısı toplamına ihtiyaç duymaktadır.Soya, toprak
isteği açısından çok fazla seçici bir bitki değildir. Su geçirgenliği iyi olan, suyu
göllendirmeyen fakat su tutma kapasitesi olan , tınlı ve Ph’ı 5.5-7.0 arasındaki
topraklar soya tarımı için ideal topraklardır. Soya topraktaki tuzluluğa karşı hassastır.
Asit topraklarda manganez zehirlenmesi ve soya bakterisi faaliyetlerinde durma, Ph’ı
7.5’den yukarı topraklarda demir noksanlığı görülebilir.
İyi ve zamanında bir çimlenme ve ürün çıkışını sağlamak için toprak sıcaklığı
en az 10-12º C olmalıdır.
Soyanın yazlık bir baklagil bitkisi olması sebebiyle ekimi bahar aylarında
yapılır. Soyanın hem ana ürün hem de II.ürün olarak ekilebilmesi, ekim zamanlarında
farklılık olmasına sebep olur. Soya ana ürün olarak ekilecek ise, bölgelerimize göre
değişmekle birlikte, Nisan ayının son haftası ile Mayıs ayının ilk yarısında ekilmelidir.
II.ürün olarak ekilecekse Trakya Bölgesi’nde Haziran ayının sonunda,
güneyde ise Temmuz’da ekilebilmektedir.Ancak II.ürün olarak ekilecek soyanın tam
vaktinde ekilmesi gerekir, aksi takdirde hasat yağışlı döneme denk gelir ve ürün kaybı
oluşur.
Soya ekimi sıra arası mesafesi ülkeye hatta bazen aynı ülkedeki farklı
bölgelere göre farklılık gösterebilmektedir. Ekim sıra arasının genel olarak 60 cm.den
fazla olması pek fazla tercih edilmez. Dar sıra aralıklarla ekim yapıldığı takdirde
yabancı otları soya bitkisi doğal ortamında bastıracak olup, yabancı ot mücadelesi
gerekmeyecek, dolayısıyla ek bir maliyet oluşmayacaktır. Sıra ekiminin dar olması
hem tohum verimini arttıracak hem de hasat kayıplarını azaltacaktır.
Mibzer ile ekimi yapılacak olan soya tohumunun en uygun ekim derinliği 2.5-
5.0 cm arasıdır.

2.2.TOHUM MİKTARI VE ÇEŞİT SEÇİMİ

Çeşit seçimi çeşidin verimi, bulunduğu ortama uyumu, olgunlaşma süresi ve


diğer özellikleri dikkate alınarak yapılmalıdır. Bazı çeşitlerin belirli çevrelere

7
diğerlerinden daha iyi uyum sağladığı gözlendiği için çeşit seçimi yapılırken tek
başına verimden çok o çeşidin diğer özellikler bakımından çevreye ve üretim
şekline uyumu da göz önüne alınmalıdır.
Soya çeşitleri, 13 olgunluk grubuna ayrılmaktadır. Bunlar 000, 00, 0, I,
II,…….X gruplarıdır. Farklı soya grupları farklı özelliklere uyum sağlamaktadırlar.
Dünyanın kuzeyinden güneyine doğru gidildikçe I,II ve III grubundaki çeşitlerin
daha iyi uyum sağladığı gözlenmiştir.
Ülkemizde ise O grubu ile V grup arasındaki olgunluk grubuna dahil soya
çeşitleri rahatlıkla yetiştirilebilmektedir. Soyanın çeşidinin seçiminde, o bölgenin
soya yetiştirmeye elverişli toplam gün sayısının bilinmesi son derece önemlidir.Bir
çeşidin bölgede yanlış seçilmesi, o çeşidin o bölgede olgunlaşmasını
tamamlayamamasına neden olabilir.
Ekilen tohum miktarı soyanın verimliliğini etkileyen en önemli faktörlerden
biridir. Kullanılacak tohum miktarı ekim sıra aralığına ve seçilen çeşidin ağırlığına
göre farklılık gösterebilmektedir. 25-40 cm sıra aralığı kullanılacaksa, çeşidin bin
tane ağırlığına göre 6-12 kg. tohumluk, 60-70 cm sıra aralığı kullanılacaksa gene
çeşidin bin tane ağırlığına bağlı olarak 3.5- 6 kg. tohumluk miktarı yeterli olacaktır.

2.3.BAKTERİ AŞILAMASI

Soyanın kendine özgü bakterisi vardır. Bakteri soyanın köklerinde yaşayan ve


havanın azotunu alarak bitkiye azot sağlayan canlılardır. Soyanın daha önce
yetiştirilmediği topraklarda bu bakteriler bulunmaz. Bu nedenle, bir tarlada soya tarımı
yapılacaksa ve o alanda daha önce hiç soya yetiştirilmemiş ise ekimden önce soya
tohumlarının bakteri ile aşılanması gereklidir.Tohumların bu kültür ile aşılanmasıyla,
soya köklerinde nodozite oluşması ve kendi azot ihtiyacını karşılaması sağlanır.
Aşılamanın amacı, soyanın ihtiyaç duyduğu azot elementinin hiçbir ekstra
girdiye gerek olmadan temin edilmesidir. Bakteri aşılaması maliyetleri azaltarak azot
temin edilmesine yardımcı olmakla birlikte, verim ve ürünün protein oranını da
arttırır.
Aşılama yapılmadan önce tohumlar nemlendirilmelidir. Ardından yeteri
miktarda bakteri ilave edilerek karıştırılan tohumlar aşılama yapıldıktan en geç 4 saat
içerisinde ekilmelidir. Genellikle 100 kg. tohuma 150-200 gr. bakteri yeterli
olmaktadır.
Aşılamanın başarılı olabilmesi için aşılama materyalinin taze olmasına, bakteri
ile aşılanmış tohumların güneş ışığına maruz kalmamasına, ekilinceye kadar serin ve
gölgede saklanmasına, kireç ve inorganik gübreler ile temas etmemesine dikkat
edilmelidir.

2.4.SULAMA

Soya gelişimini yaz döneminde sürdürdüğü için toprağın yeterli derecede


nemli olması gereklidir. İhtiyaç duyulan nem, yağışlarla olduğu gibi planlı ve doğru
sulama ile de karşılanabilir.Yüksek verim için, iklim ve gelişme dönemi uzunluğuna
bağlı olarak su ihtiyacı 450-550 mm. arasında değişmektedir. Soya fasülyesi 4 farklı
gelişim dönemine göre sulanmalıdır.
Buna dönemler şunlardır;
9 1.Dönem:Fide döneminde, bitki boyları 8-10 cm. olduğunda
9 2.Dönem: Çiçeklenme olmaya başlamadan hemen önce
9 3.Dönem:Bakla oluşumu sırasında(Alt baklalar şişmeye başladığında)

8
9 4.Dönem: Baklaların dolum dönemi (Bu dönem yaklaşık olarak 3.ncü sulama
döneminden 10-15 gün sonrasına denk gelmektedir.)

2.5.GÜBRELEME

Soya bitkisi, köklerinde bulunan rhizobium japoncium bakterileri sayesinde


toprak havasında bulunan serbest azotu bağlayarak kendi azot ihtiyacını kendi
karşılayabildiği ve ekimi sırasında bakteri kullanıldığı için azotlu gübreye pek ihtiyaç
duymamaktadır. Ancak çok az miktarda azotlu gübereleme ekimden önce yapılabilir.
Soya bitkisinin fosfor ve potasyum ihtiyacı oldukça fazladır. Ülkemiz topraklarının,
özellikle potasyum açısından zengin olması sebebiyle potasyum uygulaması da
gerekmeyebilir.Bu sebeple nasıl bir gübreleme yapılacağının belirlenmesi önemlidir.
Doğru gübreleme yapılabilmesi için toprak analizinin yapılması son derece
önemlidir. Analiz sonucuna göre en uygun gübreleme şekli belirlenmelidir.
Mibzerle soya ekimi yapılacaksa gübre ekimle birlikte verilir. Çekili mibzerle
ekim yapılacaksa gübre diskarodan önce serpilir ve diskaro çekilerek toprağa
gömülür.

2.6.HASAT

Hasat zamanı gelen soyanın hasat işlemi vakit kaybedilmeden hemen


yapılmalıdır. Geç yapılan hasat soyanın çatlamasına, ürün hasadının yağışlara denk
gelmesine ve veriminin azalmasına sebep olur.
Çeşidine bağlı olarak soyanın hasat zamanı farklılık gösterebilir.Hasat edilme
süresi 90-150 gün arasında değişmektedir. Hasat zamanı soyanın yaprakları
sararır, kurur ve dökülür. Yaprakların dökülmesinden 3-4 gün sonra hasat işlemine
başlanılabilir. Hasat zamanı gelen daneler iyice sertleşir ve çeşidine bağlı olarak
baklalar gri, sarı veya kahverengi olurlar. Hasat zamanı bitkinin üzerinde hiç yeşil
bakla kalmamış olmasına dikkat edilmelidir.
Hasat zamanı, tane nemi %13-16 arasında (%14 tercih edilir) olmalıdır. Eğer
nem oranı %12’den az iken hasat edilirse ürün zarar görebilir.
Hasat işlemi, ana üründe eylül ayı ortası-sonu; II.üründe ise ekim ayı
ortasında biçerdöver ile yapılır.
Hasadının diğer yağlı tohumlara göre daha kolay olması, tüm hasat
işlemlerinin el değmeden yapılabilmesi ve ekilen tohumların 3-4 ay içerisinde
hasada hazır hale gelmesi soyanın en önemli avantajlarıdır.

2.7.HASTALIK VE ZARARLILAR

Yabancı otlar, kuşlar, kemirgenler ve böcekler gibi zararlılar soya fasulyesinin


verimini önemli ölçüde azaltmaktadır.
Soya için yabancı otların kontrolü çok önemlidir. Özellikle soyanın ilk yetişme
evrelerinde tarlada bulunan yabancı otlar gelişimi olumsuz etkiler. Yabancı ot
mücadelesi için dikimlerin dar sıra aralıklarla yapılması, soya bitkisi sıra aralarının
daha erken kapanarak sıra aralarında çıkabilecek otları bastıracaktır.
Yabancı otlarla mücadelede yabancı ot öldürücüleri (herbisit)
kullanılabilir.Herbisit kullanımında yabancı ot yoğunluğuna ve otların yaprak
genişliğine göre ilaç seçimi yapılmalıdır. Kullanılacak ilacın miktarı toprağın yapısı ve
yabancı ot yoğunluğuna göre ayarlanmaktadır. Ayrıca tarladaki ot yoğunluğuna göre
2-3 kez traktörle özellikle birinci ve ikinci sulama dönemlerinde ara çapalama

9
yapılamalıdır. Ancak toprak neminin fazla olması çapalama sırasında bitkiye zarar
verebilir. Bu sebeple kimyasal ilaçlarla mücadele yapılması tercih edilebilir.
Soya ekiminden önce herbisitler ile yabancı otların çıkımı da
önlenebilmektedir. Yetiştirme ve kültürün seçimi ile de yabancı otlar kontrol altına
alınabilir.
Başta toprak nematodları olmak üzere bakteriler, mantarlar ve virüsler soya
hastalıkların başlıca sebepleridir. Bazı ciddi soya hastalıkları şunlardır:

9 Tohum çürüklüğü ve fide hastalıkları


9 Kök ve alt gövde çürüklüğü
9 Gövde bakla hastalıkları
9 Bakteriyel şişlikler
9 Yaprak yanıklıkları
9 Sarı mozaik hastalığı
9 Antraknoz

Tarla içerisinde virüs bulaşan bitki tespit edilir edilmez, yayılmayı önlemek
üzere bu bitki hemen sökülmeli, yakılmalı ya da derine gömülerek imha edilmelidir.
Soya bitkisinin bütün kısımları hastalığa maruz kalabilir ve hastalık derecesi
çevresel şartlara bağlı olarak bazı değişiklikler gösterebilir.
Islah çalışmaları ile hastalıklara karşılık dayanıklılık sağlanabilmektedir.
Hastalıklara dayanıklı ve dirençli çeşitler seçilerek, ürün rotasyonu ve ürün
artıklarına uygun işlemler yapılarak hastalıklarla mücadele edilebilir.
Soya tohumları ve fideleri kuş ve kemirgenler için uygun bir yem olduğu için,
ekimden hemen sonra bu hayvanlar büyük zararlar verirler. Özellikle soyanın
bütün kısımları ile beslenen böcekler ciddi zararlılardır.
Zararlılar olarak yeşil kurt , kırmızı örümcek, kokulu yeşil böcek ve özellikle
Akdeniz ve Ege sahil bölgelerinde beyaz sinek, pamuk yaprak kurdu, çizgili pamuk
yaprak kurdu soya bitkisine zarar veren böcekler arasında yer almaktadır.
Zararlılar ve hastalıklar ile mücadele kimyasal pestisitlerle yapılmaktadır.

3.ÜRÜN POTANSİYELİ
3.1.ÜRETİM
3.1.1.DÜNYADA ÜRETİM

Soyanın kullanım alanlarının genişlemesi ve insan beslenmesindeki


öneminin anlaşılması ile birlikte dünya soya ekim alanları ve üretim artışmıştır. 1999
yılında 72.105.617 hektarlık alanda soya tarımı yapılmaktayken, 2003 yılında
dünyadaki soya ekim alanı 83.613.559 hektara ulaşmıştır.
Ekim alanlarının artışına paralel olarak üretim miktarında da artış
kaydedilmeye başlamıştır. 2000 yılında dünya genelinde yaklaşık olarak 161.4 milyon
ton olan soya üretim miktarı 2001 yılında %9.3 artarak 176.7 milyon ton, 2002
yılında %2 artarak 180.5 milyon tona, 2003 yılında ise % 5 artarak 189.5 milyon
tona ulaşmıştır.

10
Dünya Soya Ekim Alanı, Üretim ve Tohumluk Miktarları

1999 2000 2001 2002 2003


Ekim Alanı (Ha) 72.105.617 74.370.644 76.749.214 78.594.061 83.613.559
Verimlilik(Hg/Ha) 21.885 21.704 23.029 22.973 22.667
Üretim (Mt) 157.802.145 161.411.410 176.742.926 180.552.623 189.523.638
Tohum (Mt) 5.623.169 5.609.873 5.780.698 5.911.370 5.909.896
Kaynak:Dünya Tarım ve Gıda Örgütü (FAO)

Dünyada soya üretimi birkaç ülkenin tekelinde bulunmaktadır. Soya tarımının


en fazla yapıldığı ülkeler ABD, Brezilya, Arjantin ve Çin’dir.Soyanın orijinin
Uzakdoğu ülkeleri olmasına karşın ABD’de ve Latin Amerika ülkelerindeki üretim
miktarı bu ülkelerden çok daha fazladır. Bu dört ülke dünya soya üretiminin yaklaşık
%90’nı oluşturmaktadır.
ABD’nin dünya’daki en büyük soya üreticisi olmasının en önemli sebebi,
soyanın bu ülkede bir sanayi haline gelmiş olması ve soyaya yönelik gen
araştırmalarının oldukça gelişmiş olmasıdır.
Dünya Tarım ve Gıda Örgütü verileri incelendiğinde, 2003 yılında diğer
yıllarda da olduğu gibi ABD’nin dünyada en fazla ekili alana sahip olduğu ve en
büyük soya üreticisi olduğu görülmektedir. ABD’nin 2003 yılındaki 65.7 milyon ton’luk
üretimini 51.5 milyon ton ile Brezilya, 34.8 milyon ton ile Arjantin izlemektedir. Çin ise
16.5 milyon tonluk üretim ile dünyanın 4. en büyük soya üreticisidir.
Brezilya’nın önemli soya üreticileri arasında yer alması ve bugünkü durumuna
ulaşmış olması 1970’li yıllarda ülkede yürürlüğe giren tarım politikaları ile bu
politikaların eksiksiz ve doğru olarak uygulanmasının bir sonucudur.

Ülkeler İtibariyle Soya Üretimi (Mt*)

Ülke Adı 1999 2000 2001 2002 2003


Arjantin 20.000.000 20.206.600 26.882.912 30.000.000 34.800.000
Brezilya 30.987.476 32.734.958 37.907.300 42.026.500 51.547.300
Kanada 2.780.900 2.703.000 1.635.200 2.334.900 2.268.300
Çin 14.245.352 15.411.495 15.407.328 16.900.368 16.500.368
Hindistan 7.081.400 5.275.800 5.856.700 4.270.000 6.800.000
Endonezya 1.382.848 1.018.000 826.932 652.755 677.531
Paraguay 3.053.005 2.980.060 3.511.050 3.300.000 4.400.000
ABD 72.223.000 75.055.288 78.671.472 74.824.768 65.795.300
Toplam 157.802.145 161.411.410 176.742.926 180.552.623 189.523.638
Kaynak:Dünya Tarım ve Gıda Örgütü (FAO) * Metrik ton

11
Ülkeler İtibariyle Ekim Alanları (Ha)

1999 2000 2001 2002 2003


Arjantin 8.180.000 8.637.503 10.400.778 11.405.247 12.200.000
Brezilya 13.061.410 13.640.026 13.985.100 16.345.200 18.436.500
Kanada 1.004.000 1.060.700 1.068.900 1.023.600 1.046.600
Çin 7.962.163 9.306.913 9.481.968 8.723.671 9.500.171
Hindistan 6.222.500 6.416.600 6.221.000 5.670.000 6.450.000
Endonezya 1.151.079 825.000 678.000 546.216 820.000
Paraguay 1.165.750 1.176.460 1.350.000 1.445.360 1.600.000
ABD 29.318.000 29.302.790 29.532.250 29.314.530 29.267.600
Toplam 72.105.617 74.370.644 76.749.214 78.594.061 83.613.559
Kaynak:Dünya Tarım ve Gıda Örgütü (FAO)

3.1.2.TÜRKİYE’DE ÜRETİM

Ülkemiz soya ile 1.Dünya Savaşı’ndan sonra tanışmıştır. Çorum fasulyesi


olarak tanınmaya başlayan soya daha sonra Karadeniz bölgesinde yaygınlaşarak,
Ordu ve Samsun illerinde 1980 yılına kadar yetiştirilmiştir. Bu bölgelerde I. ürün
olarak ekimi yapılan soya, 1981 yılının ardından Akdeniz’e götürülerek ana ürün
yanında, II.ürün olarak da yetiştirilmeye başlanmıştır.
Türkiye’de soyanın iki türlü ekimi vardır. Karadeniz, Trakya, Marmara ve
Akdeniz Bölgelerinde ana ürün olarak, Akdeniz ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde
sulanır tarım alanlarında ikinci ürün olarak yetiştirilebilir.
Soya Karadeniz bölgesinde en çok Ordu ve Samsun civarında, Akdeniz
Bölgesi’nde de en çok Antalya ve Çukurova civarlarında yetiştirilmektedir.Soya ekim
alanlarının %90’ı Çukurova’da bulunmaktadır.
Soyanın yayım çalışmaları ve ekiliş alanlarında zamanla bir miktar artış
olmuştur. Ancak soya üretiminde bir istikrardan söz etmek hemen hemen
imkansızdır.1999 yılına kadar ekili alan artışına paralel olarak üretim miktarında da
artış kaydedilmiştir.Ancak 2000 yılında üretim miktarında büyük düşüş yaşanmıştır.66
bin tonluk üretim 2000 yılında 44.5 bin tona düşmüştür.
Türkiye’nin üretim miktarı 2000 yılında yaşadığı düşüşün ardından 2001
yılında tekrardan artmıştır.2001 yılında üretim miktarı bir önceki yıla oranla %11
artarak 50.000 tona ulaşmıştır. 2002 yılında ise %50 artarak 75.000 ton
olmuştur.2003 yılında üretim bir önceki yıl ile aynı miktarda gerçekleşmiştir.

Türkiye Soya Ekim Alanı, Üretim ve Tohumluk Miktarları

1998 1999 2000 2001 2002 2003


Ekim Alanı 23.000 24.000 15.000 17.000 23.000 23.000
(ha)
Verimlilik 26.087 27.500 29.667 29.412 32.609 32.609
(Hg/Ha)
Üretim 60.000 66.000 44.500 50.000 75.000 75.000
(ton)
Tohum 2.400 1.500 1.700 2.300 2.300 2.300
(ton)
Kaynak:Dünya Tarım ve Gıda Örgütü (FAO)

12
Yeterli potansiyele sahip olmamıza karşın ülkemizde soya üretimi istenilen
düzeyde değildir. Bunun en önemli sebebi, üreticinin yeterli desteği alamamasından
dolayı katma değeri yüksek ürünler yerine, buğday gibi düşük maliyetle üretilen
ürünlere yönelmesidir. Ayrıca soya üretimi ve değerlendirilmesine yönelik yeterli
altyapının bulunmaması ve araştırma faaliyetlerinin az olması potansiyelimizi
yeterince kullanamamızın diğer sebepleridir.
Soyanın bir tarla bitkisi olması sebebiyle, bu ürünün serada ve benzeri üretim
tesislerinde üretimine ihtiyaç duyulmamaktadır.

3.2.TÜKETİM

3.2.1.DÜNYADA SOYA TÜKETİMİ

Soya fasulyesi ve soya proteini kullanılarak üretilen mamüllerin yanısıra dünya


soya yağı tüketimi oldukça fazladır.
Yapılan araştırmalar, teknoloji ve üretim teknikleri soya yağının başarılı bir
şekilde ortaya çıkmasına sebep olmuş ve ABD yenilebilir yağların en önemlisini
üretmiştir. II.Dünya Savaşı’nın getirdiği zorluklar ve kısmen soya fasulyesinin ucuz
olmasının etkisi ile dünyada soya yağının tüketimi artmış ve soya yağı pazarı
genişlemeye başlamıştır.
Günümüzde soya yağı, yalnızca ABD ‘de değil aynı zamanda Batı Avrupa’da
ve diğer ülkelerde de tüketilen, yenilebilir bir yağdır. Üretim miktarlarına paralel
olarak ABD en çok soya yağı tüketen ülkedir. Bunu Brezilya, Çin ve AB ülkeleri
izlemektedir.

Dünya Soya Yağı Tüketimi (Milyon metrik ton)


ÜLKELER 1999/00 2000/01 2001/02 2002/03 2003/04 2004
(Ocak-
Nisan)
ABD 7,28 7,40 7,64 7,75 7,39 7,42
Latin Amerika 5,02 5,26 5,54 5,67 5,97 5,82
(Toplam)
Brezilya 3,00 3,08 3,10 3,15 3,36 3,26
Arjantin 0,11 0,11 0,12 0,12 0,13 0,11
Meksika 0,79 0,84 0,94 0,94 0,95 0,94
AB 1,46 1,91 1,91 2,00 2,13 1,99
Doğu Avrupa 0,22 0,23 0,33 0,31 0,44 0,31
Asya(Toplam) 7,28 8,12 9,29 11,15 11,68 11,70
Japonya 0,68 0,68 0,69 0,73 0,73 0,73
Çin 2,90 3,26 3,96 6,39 7,10 7,09
Tayvan 0,38 0,38 0,41 0,42 0,44 0,44
Güney Kore 0,34 0,36 0,40 0,39 0,39 0,39
Hindistan 1,58 2,02 2,39 1,95 1,79 1,79
Pakistan 0,24 0,21 0,13 0,14 0,14 0,14
Bangladeş 0,48 0,50 0,51 0,42 0,36 0,38
Türkiye 0,15 0,12 0,20 0,23 2,72 0,23
Cezayir 0,29 0,30 0,33 0,36 0,38 0,38
İran 0,78 0,84 0,90 0,96 0,23 1,03
TOPLAM 24,16 26,21 28,59 30,73 31,70 31,45
Kaynak: USDA ( ABD Tarım Bakanlığı )

13
3.2.2.TÜRKİYE’DE SOYA TÜKETİMİ

Ülkemizde soyanın en çok hayvan yemi olarak tüketildiğinden daha önce


bahsedilmişti.
Gıda sanayinde ise en çok soya fasulyesinin işlenmesiyle ortaya çıkan soya
yağı tüketimi vardır.Yeteri kadar olmasa da soyanın faydalarının yavaş yavaş
anlaşılmaya başlaması ile ülkemizde de soya yağı tüketiminde yıllar itibariyle bir artış
kaydedilmiştir.

Türkiye’de Soya Yağı Tüketimi


Yıllar Miktar
(milyon ton)
1997/98 0,18
1998/99 0,14
1999/2000 0,15
2000/2001 0,12
2001/2002 0,20
2002/2003 0,23
2003/2004 0,23
2004( ocak-nisan) 0,23
Kaynak:USDA (ABD Tarım Bakanlığı)

4.DIŞ TİCARETİ

4.1.DÜNYA DIŞ TİCARETİ


4.1.1.İHRACAT

Dünya soya fasulyesi ihracatı yaklaşık olarak 40-56 milyon ton civarındadır.
Bu miktarın yaklaşık %50’sini ABD gerçekleştirmektedir. ABD’yi Brezilya ve Arjantin
takip etmektedir.

Dünya Soya Fasulyesi İhracatı


(miktar: milyon metrik ton)

1999/00 2000/01 2001/02 2002/03 2003/04


(ocak-nisan)
ABD 26,54 27,10 28,95 28,44 24,49
Brezilya 11,16 15,47 15,00 20,40 23,50
Arjantin 4,13 7,42 6,01 8,71 10,25
Paraguay 2,03 2,51 2,39 3,20 2,57
Diğerleri 1,68 1,32 1,28 1,64 1,88
Toplam 45,53 53,82 53,62 62,39 62,69
Kaynak:USDA (ABD Tarım Bakanlığı)

Dünya soya yağı ihracatının miktarı ise yaklaşık 7-9 milyon ton civarındadır.
Dünya soya yağı ihracatının yaklaşık %40’ını Arjantin gerçekleştirmektedir. Bunu AB
ve Brezilya takip etmektedir.

14
Dünya Soya Yağı İhracatı
(miktar: milyon metrik ton)

1999/00 2000/01 2001/02 2002/03 2003/04


(ocak-nisan)
ABD 0,62 0,64 1,14 1,03 0,39
Brezilya 1,15 1,53 1,78 2,25 2,82
Arjantin 3,04 3,21 3,73 4,34 4,60
AB 1,05 1,11 1,17 0,94 0,86
Diğerleri 0,67 0,77 0,84 0,80 0,91
Toplam 6,53 7,25 8,66 9,35 9,57
Kaynak:USDA (ABD Tarım Bakanlığı)

4.1.2.İTHALAT
AB dünya soya fasulyesi ithalatında ilk sırayı almaktadır. AB’yi Çin, Japonya
ve Meksika izlemektedir.

Dünya Soya Fasulyesi İthalatı


(miktar: milyon metrik ton)

1999/00 2000/01 2001/02 2002/03 2003/04


(ocak-nisan)
AB 14,12 17,45 18,24 17,11 17,03
Çin 10,1 13,24 10,38 21,41 20,5
Japonya 4,90 4,76 5,2 5,08 5,15
Meksika 4,03 4,38 4,51 4,23 4,3
Tayvan 2,40 2,33 2,57 2,35 2,35
Diğerleri 10,35 11,04 13,25 13,02 13,16
Toplam 45,9 53,20 54,15 63,2 62,49
Kaynak:USDA (ABD Tarım Bakanlığı)

Dünya soya yağı ithalatında ise ilk sırayı Hindistan almaktadır. Hindistan’ı,
İran ve AB izlemektedir.

Dünya Soya Yağı İthalatı


(miktar: milyon metrik ton)

1999/00 2000/01 2001/02 2002/03 2003/04


(ocak-nisan)
Hindistan 0,79 1,4 1,55 1,25 0,75
İran 0,76 0,85 0,9 0,95 1,02
AB 0,08 0,03 0,05 0,09 0,02
Diğerleri 4,71 4,43 5,56 6,42 7,3
Toplam 6,34 6,71 8,06 8,71 9,09
Kaynak:USDA (ABD Tarım Bakanlığı)

15
4.2.TÜRKİYE DIŞ TİCARETİ

Türkiye’de soyanın ticaretinin tek yönlü-ithalat ağırlıklı olduğunu söylemek


yanlış olmaz. Yem hammaddesi olarak çok önemli bitkisel protein kaynağı olan,
özellikle de kanatlı yem rasyonlarında yüksek oranlarda kullanılan soya küspesi,
soya fasulyesi ve soya yağı ihtiyacı üretimin yeterli olmaması, iç piyasadaki talebin
yüksek olması sebebiyle genel olarak ithalat ile karşılanmaktadır.
Yıllık ortalama 1.500.000-1.800.000 ton soya tanesi karşılığı soya ve soya
ürünleri (soya tanesi, soya yağı, soya küspesi, vs.) ithal edilmektedir. Bunların %70-
80’i ise transgenik ( genleri değiştirilmiş) üründür.
Ülkemizde bitkisel yağ açığı sebebiyle ihtiyacı karşılamak üzere gerek yağ
gerekse soya fasulyesi ve yüksek verimli tohum ithal edilmektedir.

Türkiye Soya Fasulyesi ve Soya Yağı İthalatı


(Miktar:ton)

Yıllar Soya Fasulyesi Soya Yağı


1999 353.267 168.016
2000 386.708 192.870
2001 321.252 161.135
2002 612.497 174.891
2003 813.635 134.634
Kaynak: Devlet İstatistik Enstitüsü

İstatistiki veriler özellikle 2001 yılından sonra soya fasulyesi ithalatının sürekli
arttığını göstermektedir.2001 yılında 321.252 ton olan soya fasulyesi ithalatı 2002’de
% artarak 612.497 ton, 2003 yılında da bir önceki yıla göre % artarak 813.635 ton
olarak gerçekleşmiştir.
Soya yağı ithalatımızda da dönemsel artışlardan söz etmek mümkündür.
En çok ithalat yaptığımız ülke başta ABD olmak üzere mahsul dönemlerinde
Brezilya, Arjantin’dir.
Soya fasulyesi ve soya yağı ihracatlarımız ise yok denecek azdır.2001 ve
2003 yıllarında soya fasulyesi ihracatımız olmamıştır.İhracatın büyük bir kısmı
Türkiye Cumhuriyeti Ülkelerine yapılmaktadır.

Türkiye Soya Fasulyesi ve Soya Yağı İhracatı


(Miktar:ton)

Yıllar Soya Fasulyesi Soya Yağı


1999 187 49.393
2000 101 65.036
2001 - 40.101
2002 166 5.390
2003 - 15.005
Kaynak: Devlet İstatistik Enstitüsü

16
5.MEVZUAT VE UYGULAMALARI

5.1.ÜRÜN STANDARTLARI

Soya ve soya ürünlerinin tabi olduğu yaklaşık olarak 14 adet standart


bulunmaktadır.Bu standartların TS no.ları ve tanımları kısaca şunlardır:

TS 4704 Soya Fasulyesi Ürünleri - Üreaz Aktivitesi Tayini (18.2.1986)


TS 308 Soya Fasulyesi (13.10.1965)
TS 321 Soya Küspesi (4.4.1988)
TS 8670 Soya Fasulyesi Ürünleri
- Krezol Kırmızısı İndeksi Tayini (19.3.1991)
TS 9779 Soya Fasulyesi Unu –Yenilebilir (28.01.1992)
TS 890 Yemeklik Soya Yağı (23.12.1970)
TS 9695 Hayvan Yemleri - Tam Yağlı Soya (7.1.1992)
TS 11625 Tohumluklar - Soya Fasulyesi Tohumluluğu (10.4.1995)
TS 12301 Ham Soya Yağı (16.4.1997)
TS 4707 Soya Fasülyesi Ürünleri - Üreaz Aktivitesinin Tayini (7.3.2002)
TS EN ISO 142902 Hayvan yemleri - Soya Ürünlerinin Tripsin Engelleyici
Aktvitesinin Tayini (11.11.2002)
TS 12968 Soya Sosu (14.4.2003)
TS 890 Yemeklik Soya Yağı (16.4.2003)
TS 12301/T1 Ham Soya Yağı Tadil 1 (11.12.2002)

Söz konusu standartlar ile ilgili detaylı mevzuat bilgileri Türk Standartları
Enstitüsü’nden (Adres:Necatibey Cad. No:112 PK:06100 Bakanlıklar-Ankara, tel:312-
4178330 (20 hat), faks:312-425 43 99, web:www.tse.org.tr) temin edilebilir.

5.2.TÜKETİCİ SAĞLIĞI AÇISINDAN YERİNE GETİRİLMESİ ZORUNLU


ŞARTLAR:

23.9.2002 tarih ve 24885 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 2002/63 No.lu


‘Türk Gıda Kodeksi Gıda Maddelerinde Belirli Bulaşanların Maksimum Seviyelerinin
Belirlenmesi Hakkındaki Tebliği’ne ve 16.11.1997 tarih ve 23172 sayılı Resmi
Gazete’de yayınlanan Türk Gıda Kodeksi Ek III’e göre soyada bulunma ihtimali olan,
kalıntı bırakabilen ve tüketici sağlığının güvence altına alınması zorunlu olan
maddeler ve pestisit kalıntıları şunlardır :

Soya İçin Pestisit Kalıntı Limitleri

Pestistin Adı Kabul Edilebilir En Yüksek


Değer Mg/kg (ppm)
Azinphos-Methyl 0,05
Carbaryl 0,5
Cyfluthrin 0,1
(Yağda çözülür)
Cyhalothrin( Lambda) 0,02
Cypermethrin 0,1
(Yağda çözülür)
Deltamethrin 0,1

17
(Yağda çözülür)
Diazinon 0,1
(Yağda çözülür)
Dicrotophos 0,02
Dimethoate 0,05
Endosülfan 0,2
(Yağda çözülür)
Fenitrothrin 0,1
Linuron 0,2
Malathion 0,2
Methamidophos 0,05
Methomyl 0,1
Metolachlor 0,05
Metribuzine 0,05
Monocrotophps 0,02
Phosfolan 0,1
Profenofus 0,02
Sethoxydim 0,05
Thiodicarb 0,1
Vamidothion 0,02

Metal ve Metaloidler

Tanım Kabul Edilebilir En Yüksek


Değer (Mg/kg)
Kadmiyum 0,2
(soya fasulyesinde)
Monokloropropan-1,2- 0,02
diol (3- MCPD)*
(soya sosu)
*Maksimum limit, %40 kuru madde içeren sıvı ürünler için verilmiş olup kuru
madde maksimum limit 0,05 mg/kg değerine karşılık gelmektedir.Maksimum limit
kuru madde miktarına paralel olarak ayarlanmalıdır.
Yabancı Madde ve Bileşikler

Tanım Kabul Edilebilir En


Yüksek Değer (Mg / kg)
Hekzan 30
(soya esaslı ürünlerde)

5.3.AMBALAJ

Türk Gıda Kodeksi’nde yer alan tüm gıda maddeleri ambalajlanmak


zorundadırlar. (Türk Gıda Kodeksi Yönetmeliği: 16.11.1997 tarih ve 23172 sayılı
Resmi Gazete).
Ambalajlarda aranılan özellikler şunlardır:
• Ambalajlanmış gıda maddesi, ambalajı değiştirilmediği veya açılmadığı
sürece gıda maddesine erişilemez durumda olmalıdır.

18
• Gazete ve gıda ambalaj materyali olarak üretilmemiş basılı ve yazılı
kağıtlar, yeniden işlenmiş kağıtlar ve plastik gıda ambalaj materyali
olarak kullanılamazlar.
• Ambalaj materyali, gıda maddesinin özelliğine bağlı olarak sıcaklık
değişimleri, nem, hava, ışık gibi olumsuz dış etkenlerden korumalıdır.
• Gıda maddelerinin bileşiminde istenmeyen değişikliklere ve
organoleptik özelliklerinde bozulmalara neden olmamalı ve gıda
maddesiyle etkileşim göstermemelidir.
• Ambalaj materyali üzerinde izin tarihi ve numarası ile üretici firmanın
adı ve bulunduğu il belirtilmelidir.
• Doldurma, taşıma ve depolama koşullarına dayanıklı ve istiflemeye
uygun olmalıdır.

5.4.ETİKETLEME VE ETİKET BİLGİLERİ

25.8.2002 tarih ve 24857 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 2002/58 No.lu


Türk Gıda Kodeksi Gıda Maddelerinin Genel Etiketleme ve Beslenme Yönünden
Etiketleme Kuralları Tebliği’nde yer aldığı üzere etiketleme ile ilgili kurallar şu
şekildedir:
• Satışa sunulan her gıda maddesinin ambalajında etiket
bulundurulmalıdır.
• Etiketleme dili Türkçe olmalıdır. Türkçe’nin yanı sıra uluslararası kabul
görmüş diğer resmi diller de kullanılabilir.
• Tüm yazılar fonla kontras teşkil edecek şekilde, silinmez karakterde
okunabilir renk ve boyutta olmalı, ambalaja sağlam bir şekilde
basılmış, yapıştırılmış veya tutturulmuş olmalıdır. Ayrıca etiket
üzerinde bulunması zorunlu bilgiler başka yazılar ya da resimlerle
örtülmemeli veya kesilmemelidir.
• Gıda maddesinin etiket bilgileri tam, doğru ve anlaşılabilir olarak ifade
edilmelidir.
• Gıda maddesinin etiketi, ambalajı ve biçimi sahte, yanıltıcı veya
gıdanın karakterine, yapısına, özelliklerine, bileşimine, kalitesine,
orijinine ve üretim metotlarına göre hatalı bir izlenim yaratacak,
gıdanın sahip olmadığı etki ve özellikleri açısından benzer olan gıdalara
üstün olduğunu beyan edecek biçimde olmamalı; tüketiciyi
yanıltacak resim, şekil ve benzerlerini içermemelidir.Bu hususlar gıda
maddesinin tanıtımı ve reklamı için de geçerlidir.
• Gıda maddesinin etiketinde, gıda maddesinin hastalıkları önleme,
iyileştirme ve tedavi özelliği olduğunu bildiren veya ima eden ifadeler
yer alamaz.

Gıda maddelerinin etiketinde bulundurulması zorunlu bilgiler ise


aşağıdaki gibidir;
9 Gıda maddesinin adı,
9 İçindekiler,
9 Net miktar,
9 Üretici ve paketleyici firmanın adı,tescilli markası, üretildiği yer ve
adresi,
9 Son tüketim tarihi,
9 Parti no. ve/ veya seri no,

19
9 Orijin ülke,
9 Gerektiğinde kullanım belgisi ve muhafaza şartları,
9 Üretim izin tarihi ve sayısı, sicil numarası veya ithalat kontrol belgesi
tarihi ve sayısı,

Gıda maddelerinin etiketlerinde gıda maddesinin adı, net miktarı, son


tüketim tarihi ambalajın aynı yüzünde bulunmalıdır.

5.5. TAŞIMA VE DEPOLAMA

Gıdaların taşınması ve depolanması ile ilgili asgari teknik ve hijyenik kurallar


şunlardır:
• Gıda maddeleri depolama ve taşıma esnasında her türlü dış etkenden zarar
görmeyecek, bozulmayacak şekilde korunmalıdır.
• Depolar giyinme yerleri, yatakhaneler, lavabolar, tuvaletler, banyolar, idari
bölümler ve dinlenme yerlerinden ayrı olmalıdır. Depolar hiç bir zaman amacı
dışında kullanılmamalıdır.
• Taşıma araçları ve depolarda havalandırma, sıcaklık ve rutubet ürün
özelliklerine uygun olmalı, depolarda sıcaklık ve rutubet ölçer cihazlar
bulundurulmalı, bilgiler sürekli olarak kaydedilmelidir. Soguk zincirdeki taşıma
vasıtalarında da sıcaklık ve nem ölçer cihazlar bulundurulmalıdır.
• Depolar ve taşıma araçları ürün özelligi göz önüne alınarak, derin dondurulmuş
ürünlerde (-18°C) dan daha düşük sıcaklıkta olmalı ve ayarlandığı sabit
dereceden ± 0,5°C dan fazla sapmaya izin vermeyecek sistemde olmalıdır. Soğuk
zincir bozulmamalıdır.
• Depolarda zemin pürüzsüz, duvarlar düzgün, kolay temizlenebilir nitelikte, sıvası
dökülmemiş, ürünlere olumsuz etkide bulunmayacak özellikte olmalıdır. Depo
üstü tavan ve çatılar akmayı, sızmayı önlemeli, sıcaklık değişmelerinden
etkilenmeyi önleyecek şekilde yalıtımış olmalıdır.
• Depolarda ve taşıma araç ve gereçlerinde kullanılan alet, ekipman ve malzemeler
temiz, sağlam ve hijyenik amacına uygun olmalıdır.
• Depo ve taşıma araç ve gereçleri yıkama ve dezenfeksiyona uygun olmalıdır.
• Deponun kapı, pencere ve diğer kısımları her türlü zararlının girmesini önleyecek
uygun donanıma sahip olmalıdır.
• Depolara ilk gelen ürün önce, son gelen ürün de en son çıkarılmalı, istenildiği
zaman istenilen ürün grubu veya parti çıkarılabilecek şekilde yerleştirme ve
istifleme yapılmalıdır.
• Soğuk hava depolarında jeneratör bulunmalıdır.
• Çöpler depo dışında tutulmalı, atılacak malzeme depodan uzaklaştırılmalıdır.
• Ürünler zeminle temas etmeyecek şekilde belirli bir yükseklikte ve rutubet
geçirmeyen uygun malzeme üzerinde depolanmalıdır.
• Depolama ve taşıma sırasında çevreye zarar verilmemelidir.
• Depolamada ürünlerin ambalaj ve etiketlerinin zarar görmesi önlenmeli, ürün ve
ambalajın özelliğine göre istif ve yığma yapılmalıdır.
• Gıda maddeleri birbirinin özelligini bozmayacak şekilde taşınmalı ve
depolanmalıdır.
• Gıda maddeleri toksik maddeler ile birlikte depolanmamalı ve taşınmamalıdır.
• Gıda maddeleri özelliklerine göre temizlik malzemelerinden ayrı bölmelerde
depolanmalı ve taşınmalıdır.

20
• Gıda maddelerinin taşınması ve depolanması ile ilgili gerekli iş güvenligi
önlemleri alınmalıdır.
• Depolar ve taşıma araçlarının denetim ve kontrolü Tarım ve Köyişleri
Bakanlığınca yapılır.

5.6.TESCİL VE DENETİM

Türk Gıda Kodeksi’nin 2001/29 no.lu ‘Bitki Adı ile Anılan Yemeklik Yağlar
Tebliği’ uyarınca, bitki adı ile anılan yemeklik yağları üreten ve satan işyerleri; tescil
ve izin, ithalat, kontrol ve denetim sırasında tebliğ şartlarına uymakla yükümlüdürler.
Bu hükümlere uymayanlar hakkında 560 sayılı Gıdaların Üretimi,Tüketimi ve
Denetlenmesine Dair Kanun Hükmünde Kararname hükümlerine göre yasal işlem
yapılır.
Denetim ise, 560 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye göre Tarım ve
Köyişleri Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı tarafından yapılır.

5.7.NUMUNE ALMA VE ANALİZ METODLARI

Bitki adı ile anılan yemeklik yağların üretim hattıdan ve muhafaza


deposundan numune alınmasında Türk Gıda Kodeksi Yönetmeliginin 11 inci
bölümündeki kurallara uyulmalıdır. Numune uluslararası kabul görmüş metodlara
göre analiz edilmelidir.

5.8.DESTEK PRİM ÖDEMELERİ

Son yıllarda soya üretimini arttırmak için teşvik primi uygulamasına


geçilmiştir.2001 yılı ürününe kilogram başına 8 ¢, (yaklaşık 89.000 .TL), 2002 yılı
ürününe 100.000 TL/kg (yaklaşık 6¢) destekleme primi ödenmiştir.
2004/19 no.lu tebliğ uyarınca, 2003 ürünü soya fasulyesi için de kilogram
başına 115.000 TL.(yaklaşık 7¢) destekleme prim ödemesi yapılacaktır.

6.SEKTÖRDEKİ MEVCUT DURUM, SORUNLAR VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ

Dünyada en fazla soya üretimi yapılan ülkelerin başında ABD, Brezilya, Çin
ve Arjantin gelmektedir.Özellikle ABD’nin son yıllarda önemini daha iyi anladığı
soya, plansız tarım politikaları yüzünden ülkemiz ekonomisine yeteri kadar katkıda
bulunamamaktır. Gıdadan petrol türevlerine kadar sanayinin birçok dalında kullanım
alanının olmasına rağmen ülkemizde soya genel olarak yem sanayinde
kullanılmaktadır.
Türkiye ekolojisinin yüksek miktarda soya yetiştirmeye elverişli olmasına
rağmen ülkemizde soya üretimi istenilen düzeyde değildir. Dünya genelinde birçok
ülke için soya, yağlı tohumlar içerisinde öncelikli ürün olmasına ve toplam yağlı
tohum üretiminin yaklaşık olarak %56 ‘sını oluşturmasına karşın ülkemizde ise ne
yazık ki %7 olan yağlı tohum üretiminin yalnızca %2’lik bir kısmını oluşturmaktadır.
Türkiye’de son yıllarda soya üretiminde önemli ölçüde düşüş
görülmüştür. Buna ana sebep olarak takip edilen fiyat ve pazar politikaları
gösterilmektedir. Soyaya uygulanan fiyat paritesinin üretim maliyetinin altında olması
sebebiyle çiftçi soya üretimine yanaşmamaktadır. Yeterli desteği alamadığı için üretici
katma değeri yüksek ürünler yerine düşük maliyetle üretilen ürünlere (buğday gibi)

21
yönelmektedir. Soyadan elde edilen yağların yeterince benimsenmemesi de çiftçimizi
zor duruma sokarak, bu bitkinin üretiminden vazgeçirmektedir.
Üretimdeki bu düşüşe karşılık artan iç piyasa talebi ise ithalat ile karşılanmaya
çalışılmakta, dolayısıyla ithalat çok hızlı bir artış göstermektedir. Sanayiciler için de
iç piyasadan soya temin etmek yerine yurt dışından ithal etmek daha cazip hale
gelmiştir.
Ham yağ açığının ithalat ile karşılanması önemli döviz kaybına neden olmakta,
ülkemizin sıfır gümrüklü, dış destekli , damping fiyatlı ham yağ, soya ve soya
ürünlerini ithal etmesi soya üretimini ve ülke ekonomisini olumsuz etkilemektedir.
Üreticiye yeterli desteğin sağlanması ile Türkiye soyayı ithalat etmek yerine
ihraç etmeye başlayacak ve dünya pazarlarındaki rekabet gücünü artıracaktır.Bu
nedenle, sanayide sayısız kullanım alanları ile ülke ekonomisine katkı sağlayan soya
üretiminde, üreticilere sağlanan teşvik primlerini doğru olarak işletilmeli, üretimleri
garanti altına alınmalıdır.Tüm tarımsal desteklerde soya ve diğer yağlı tohumlar
tercihli pay almalıdırlar.
Son yıllarda, genetiğiyle oynanmış soya fasulyesinin ülkemize serbestçe
girerek hayvan yemi ve insan gıdası olarak kullanılmaya başlanılması insan sağlığı
için ciddi bir tehdit unsuru olmaya başlamıştır. Türkiye kontrolsüz olarak her yıl
yaklaşık 1 milyon ton soya fasulyesi ithal etmektedir.İthal edilen bu gıdaların ve
hammaddelerin analiz edilmesini sağlayacak laboratuarlarımızın bulunmaması ve bu
sektörü düzenleyen herhangi bir mevzuatın olmaması son derece önemli bir
sorundur. Bu sebeple gerekli denetim mekanizması acilen kurulmalıdır.
Soya sektörü ile ilgili yetiştirme tekniğine yönelik Türkçe yayınların yeterli
seviyede olmasına karşın, soyanın işlenmesi ve değişik kullanım alanları ile ilgili
bilgiler yeterli değildir. Soyanın hasadı, depolanması ve işlenmesi ile ilgili eğitim
faaliyetleri günümüzde yok denecek kadar az seviyeye inmiştir. Soyanın
depolanması ile ilgili kurutma ve depo tesisleri ya bulunmamakta ya da bulunanlar
modern teknolojiden yoksun durumdadır. Soya yağlı tohum olması sebebiyle çabuk
bozulabilir. Bundan dolayı uygun şartlarda depolanması son derece önemlidir.
Soyanın günümüzde yetiştirilmesi ile ilgili altyapı Karadeniz ve Akdeniz
Bölgelerinde mevcuttur. Yeni sulamalı tarıma açılan GAP bölgesindeki çiftçiler
neredeyse böyle bir ürünün varlığından habersizdir. Soya üretimi ve değerlendirilmesi
ile ilgili araştırma faaliyetleri de oldukça azdır. Karadeniz Tarımsal Araştırma
Enstitüsü, Çukurova Tarımsal Araştırma Enstitüsü ve Ege Tarımsal Araştırma
Enstitülerinde yeni soya çeşitlerini geliştirmeye yönelik araştırma faaliyetleri devam
etmektedir.
Soya üretiminin arttırılması ile üllkemizin belki de en önemli sorunlarının
başında gelen işsizlik sorununa da çözüm getirilmiş olacaktır.Çünkü üretilen her 100
ton soya bir kişiye doğrudan, 3 kişiye dolaylı iş alanının açılmasını sağlayacak,
yaklaşık olarak 300 bin aile için işsizlik sorunu çözülmüş olacaktır.
Soya tohumu işleyecek entegre tesislerin kurulması ile bu tesislerden kozmetik
ve diğer ilaç sanayileri için gerekli bir takım kimyasalların üretilmesi de mümkün
olabilir.
Türkiye et ihraç eden bir ülke konumuna gelmek istemektedir. Bunun dışa
bağımlı yem sanayi ile gerçekleşmesi imkansızdır.
Türkiye’de soya üretimini arttırmak için yapılması gerekenler kısaca şu
şekilde özetlenebilir.

• Türkiye’de üretilen soyaların yağ sanayinde öncelikle kullanılmasının teşvik


edilmesi ve özendirilmesi gereklidir.

22
• Yağ sanayicileri soyayı sadece yağı ve küspesi için değil mürekkep, kağıt,
çocuk maması gibi ürünleri de üretecek şekilde kullanmaları için teşvik
edilmeli, entegre tesislerin kurulması teşvik edilerek soya, sanayiciler için
daha cazip bir ürün haline getirilmelidir.
• Uzun vadede ülkemizin iç kesimlerinde sulanabilir alanlarda yetiştirilebileck
soya çeşitlerinin geliştirilmesi hedeflenmelidir. Özellikle GAP bölgesinde
soya ekimi teşvik edilmelidir.
• Kurutma ve depolama ilgili tesisler teşvik edilmeli, istikrarlı bir fiyat ve pazar
politikası takip edilmelidir.
• Soyanın üretimi ve değerlendirilmesine yönelik üreticileri ve sanayicileri
bilgilendirme çalışmaları yapılmalıdır.
• Altyapı eksiklikleri giderilmelidir.

Çok yönlü yararları ve ülkemizdeki yağ açığı göz önüne alınarak soyaya
öncelik verilmelidir. Soyaya verilecek araştırma ve üretim önceliği Türkiye’nin yağ
açığını kapaması açısından son derece önemlidir. Soya üreticilerimize üretim
maliyetleri, fiyat desteklemesi ve depolama gibi konularda yardım edilmesi,
Türkiye’nin soya üretiminde dünya ülkeleriyle rekabet edecek konuma gelmesini
sağlayabilir.

23
KAYNAKLAR
• Ondokuz Mayıs Üniversitesi Ziraat Fakültesi Yayınları:12 , 2000
‘Soya- Gıda Olarak Kullanımı’ Avi Van Nostrand Reinhold
• DPT Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planı- Bitkisel Üretim Özel İhtisas
Komisyonu Raporu, 2001
• T.C. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Araştırma Planlama ve Koordinasyon
Kurulu Başkanlığı, Soya Fasulyesi Raporu Aralık 2002, Mehlika
Yosmaoğlu
• ‘The Power of Soy’ Soyfoods Guide 2003
• Gıda Dergisi, s:48-53,Mart 2004
• Makaleler:
o ‘İşsizlik Sorununun Çözümü ve Soya’ İbrahim Tütüncüoğlu , Dünya
Gazetesi Nisan 2004
o ‘Soya ve Tarımı’ Dr. Metin Babaoğlu, 2003 (Trakya Tarımsal Araştırma
Enstitüsü)
• Linkler
o Karadeniz Tarımsal Araştırma Enstitüsü (www.ktae.org)
o T.C. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı (www.tarim.gov.tr)
o Devlet İstatistik Enstitüsü (www.die.gov.tr)
o ABD Tarım Bakanlığı (www.usda.gov)
o Dünya Tarım ve Gıda Örgütü (www.fao.org)
o Soyafood.info (www.soya.be)

24

You might also like