Professional Documents
Culture Documents
I. EKOTURİZM NEDİR?
1.1. Giriş
Son 10 yıl içinde giderek artan bir şekilde sözü edilmeye başlanan “ekoturizm”
oldukça yeni bir kavram olarak karşımıza çıkmaktadır.
XX. yüzyılın başlarında ulusların refahını artırmada en önemli gösterge milli gelirin
artırılması, yani ekonomik büyüme olmuştur. Ancak, geçen yüzyıl boyunca küresel bazda
yaşanan çevre kirliliği sorunları ekonomik büyümenin bir gelişme-refah ölçütü olarak
kullanılmasında birtakım eksiklikler olduğu ve bu haliyle ekonomik büyümenin sürdürülemez
olduğunu göstermiştir.
1
The International Ecotourism Society (TIES), 2003
-1-
1.3. Ekoturizm Tanımı ve Uyulması Gereken Kurallar
Ekoturizm konusunda birçok tanım yapılsa da, üzerinde fikir birliği bulunan temel
karakteristikler şöyle sıralanabilir;2
Ekoturizmin iki önemli kriteri bulunmaktadır. Bunlardan ilki “doğal çevrenin korunarak
sürdürülebilirliğin sağlanması” ilkesine sıkı sıkıya uyulması ve gerektiğinde uzman rehber
kullanılmasıdır. Tur düzenleyen acentelerin ve tur katılımcılarının uyması gereken diğer
kurallar ise;
Milli park, doğal koruma alanı gibi ilan edilmiş bölgelerde, ilgili bakanlık ve
kurumlarca konulmuş kurallara kesinlikler uymak, girilmesi veyahut kamp
yapılması yasak veya kısıtlamalı bölgelerdeki yasaklara uymak,
Gezilen veya kamp yapılan yerlerde belirlenmiş gezi rotalarına ve tecrübeli doğa
rehberlerinin uyarı ve yol göstericiliğine uymak,
Gezilen yerlerde flora ve faunaya asgari zarar verecek şekilde hareket etmek,
Gezi faaliyeti sırasında çevreye hiçbir şekilde atık bırakmamak
Özellikle nesli tehlikede bulunan hayvanların bulunduğu bölgelerde gürültü ve
kirlilik yaratmamak,
Acenteler için; flora ve faunanın korunmasına özel önem verilen yerlerde gerek
yıl içinde gerekse uzun vadede tur rotalarını, koruma ilkelerini gözeterek sıkı sık
değiştirmek,
2
“Turizmde Yükselen Değer: Ekoturizm”, TÜRSAB, Nisan 2002
-2-
Yetkili resmi kurumlar tarafından doğa ve dağ rehberliği sertifikasyonu varsa,
mutlaka sertifikalı rehberler kullanmak, eğer yoksa, doğa turları konusunda
uzman kurum ve kişilerden eğitim almış tecrübeli rehberler kullanmaktır. 3
Ekoturizmin ikinci önemli kriteri “yerel kültürlere saygı ve yerel halkların ekoturizmden
fayda sağlamalarıdır”. Ekoturizm bölgelerinde yaşayan topluluklar genellikle otantik kültüre
sahip oldukları için, bölgeye turizm kanalıyla katkı sağlanırken, ahlaki, dini ve ananevi
değerlere saygı göstermek, yerel yeme-içme eğlenme gibi geleneklere uyumlu davranarak
manevi kültür unsurlarının bozulmamasına dikkat edilir. Diğer önemli bir unsur,
ekoturizmden bölge yerel halkının katkı sağlaması için uluslararası büyük tur operatörleri
yerine bölgede bulunan küçük acentelere başvurulması ve bu tur acentelerinin de tur
gereksinimlerini bölgeden sağlanmalarının gerekliliğidir.
Turizm, bir ülkenin ekonomik refahına olduğu kadar yaşam kalitesini ve uluslararası
alanda iletişimini güçlendirmesi ile sosyo-kültürel alışverişe de imkan sağlayan bir endüstri
olarak kabul edilmektedir. Bu düşüncelerle, özellikle II. Dünya Savaşı’ndan sonra ülkeler
sahip oldukları zenginliklerinin ve turizmin ülke ekonomisine önemli girdi sağlayarak
istihdam yaratacağının farkına varıp bu alanda yatırımlarına hız vermişlerdir. Ancak,
ekonomik gelişmenin ilk safhalarında tipik olarak meydana gelen çevresel kalitenin
azalması turizmde de geçerliliğini korumuştur. Giderek büyüyen bir pazar ve yüksek kar
amaçlı projelerin gerçekleştirilmesiyle doğa tahrip edilmiş ve ekolojik bölgeler birer beton
yığını haline gelmiştir.
3
Ekoturizm Derneği
-3-
irdelenmiştir. Agenda 21’de turizm doğrudan anılmamış olsa da, “sürdürülebilirlik” kavramı
ile ekolojik, kültürel ve sosyal çevrenin korunması turizm politikası için bir reçete
pozisyonunda olmuştur.
Konuyla ilgili olarak Müller (1996) sürdürülebilir turizm kavramını beşgen bir piramitle
somut hale getirmiştir. Buna göre, bölgedeki yerel topluluğun ekonomik refahı ve öznel
sağlığı ziyaretçi istemlerinin karşılanması için ön koşul “işleyen doğa” ve “işleyen kültür”dür.
Gelecek nesillerin biçimlendirilmesi hakkı bir üst hedef olarak kesinlikle gerçekleştirilmelidir.
Buna göre, doğal kaynakların kullanılma dereceleri ve çevre yüklenmeleri kararlı bir şekilde
azaltılarak ekonomik gelişme sağlanmaya çalışılmalıdır.5
Ekonomik
Refah
Sürdürülebilir turizm kavramı ulaşılmak istenen bir hedeftir. Ancak, bunun için fiziksel
ve sosyo-ekonomik yapının incelenmesi, stratejik kararlar alınması, teknik konularda
deneyim sahibi olmak ve eğitim kaçınılmazdır. Sürdürülebilir turizmin gelişmesindeki en
4
Prof.Dr. Helmut Scharpf, Berlin Teknik Üniversitesi, “21.Yüzyılda Sürdürülebilir Turizm Politikaları”, 1.Uluslararası
Turizm Sempozyumu, 1998
5
Scharpf, age, 1998
-4-
önemli faktör kuşkusuz ki “koruma”dır. Bu da doğal çevrenin korunması, yenilenmesi ve
ekolojik dengenin bozulmamasıyla gerçekleşecektir.
6
Prof.Dr. Mehmet Çubuk, “Sürdürülebilir Turizm, Turizm Planlamasına Ekolojik Yaklaşım”,Türkiyede 19. Dünya
Şehircilik Günü Kolokyumu, 1996
7
Mehmet Çakılcıoğlu, “Sürdürülebilir Turizme Yönelik Bir Yöntem Önerisi, Doğu Karadeniz/Trabzon İli Özelinde Bir
İrdeleme” Doktora Tezi, Mimar Sinan Üniversitesi,1996
-5-
Şema 1: Sürdürülebilir Turizm Yöntemi
SEÇİLEN ALANIN
EKOLOJİK TURİZM
SÜR. TUR. HAZIRLIK SÜRECİ
ÖLÇÜTLERİNE GÖRE
ÖZELLİKLERİ
TURİSTİK KADEMELENME
SÜRDÜRÜLEBİLİR. TURİZM. GENEL SÜRECİ
TURİSTİK TANITIM
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - --
TURİSTİN
BÖLGEYE GELİŞİ
SÜRDÜRÜLEBİLİR TURİZM UYGULAMA SÜRECİ
TURİSTİK ETKİLENME
TURİSTİN
BÖLGEDEN ÇIKIŞI
KARŞILANMAYAN YENİ YATIRIM EVET
TALEP OLANAKLARININ
ARAŞTIRILMASI
TURİSTİN HAYIR
BÖLGEDEN
ÇIKIŞI
TAŞIMA
KAPASİTESİ SINIRI
-6-
----------------------
Şema 1’de sürdürülebilir turizmin genel süreci hazırlık, veri toplama ve uygulama
aşamasını gösterilerek anlatılmaya çalışılmıştır.
8
Aykut Karaman, Sürdürülebilir Turizm Planlaması İçin Ekolojik Bir Çevre”, Türkiyede 19. Dünya Şehircilik Günü
Kolokyumu, 1996
-7-
Sözkonusu şemada “turistik etkilenme” aşamasından sonra turistik doyuma
ulaşmada olumlu ve olumsuz sonuçlar irdelenmiştir. Tabii ki en ideali turistin ve yerel halkın
doyuma ulaşmasıdır. Ancak, süreci kesintiye uğratan noktalar, sorunun ne olduğu ve nasıl
giderebileceğine dair olumsuz sonuçların da irdelenmesi öneri yönteminin amaçlarından
birisidir.
Turizm ve çevre birbiriyle doğrudan bağlantılı ve ayrılmaz bir ilişki içerisinde olan
kavramlardır. Fiziksel çevrenin tahrip edilmemiş olup, doğal güzelliklere sahip olması turist
sayısını artırmakta, ancak turistin fazlalaşmasıyla da ortaya bazı sorunlar çıkmaktadır.
Turizmin çevreye olumsuz olan etkisi iki şekilde irdelenebilir. Bunlardan birincisi,
artan turist sayısı sonucunda sahiller, ormanlar, arkeolojik sit alanları ve genel çevresel
değerler amaca uygun şekilde ürün haline getirilmekte, daha sonra ise kullanım sürecinde
her türlü atık çevreye bırakılmaktadır. Sonuç olarak da doğal yapının bozulmasıyla
meydana gelen çevre kirliliği kaynakların tükenme riski ile karşı karşıya kalmaktadır.
9
İsmet Kılıçaslan, “Çevre Koruma ve Turistik Gelişme İkilemi”, Türkiyede 19. Dünya Şehircilik Günü Kolokyumu,1996
-8-
Özellikle gelişmekte olan ülkelerin turistik bölgelerindeki en önemli
sorunlardan birisi de kentleşmedir. Kontrol edilmeyen yasadışı yerleşmeler ve
sahil bölgelerinin betonlaşması çevre kalitesini bozmaktadır.
Doğa içine yapılmış, mimari estetiğe sahip olmayan otel, lokanta gibi bireysel
binaların ve reklam panoları, yol üstü tabelaları görsel anlamda kirlilik
yaratmaktadır.
Eğitilmiş ve göreli olarak yüksek gelir seviyesine sahip turistlerin çevreye karşı
sorumlu olarak davranması beklenmektedir. Ancak, bazı turistler aşırı
gürültücü faaliyetler, çöple kirletim, yasak avlanma ve tarihi eser kaçakçılığı ile
birçok zararlı etkene sahip olmaktadır.
Ancak, turizmin çevreye yaptığı bu olumsuz etkiler yanında doğal ve tarihi çevrenin
korunması ve bu alanların kazanılması anlamında olumlu etkileri de olabilmektedir. Şöyle
ki;
Yerel kültürün bir mirası olan yapıların turizme dönük olarak çalıştırılmaya
başlatılmasını sağlar. Örneğin; eski kaleler, hanlar, kışlalar gibi yapılar restore
edilerek otel, lokanta veya dinlenme yeri gibi tesislere dönüştürülerek
korunmaktadır.
-9-
Turistik bir alan keşfedildikten sonra bölgeye sürekli bir turist akımı olmaktadır.
Bunun doyuma ulaştığı anda ve kabul edilebilirliği yitirildiği vakit diğer bir aşamaya
geçilmekte ve turist sayısında bir azalma görülmektedir. Turizmin bölgenin ekolojik ve
sosyo-kültürel yapısına etkisi olgunlaşma aşamasında görülmeye başlar. Bu doyum
noktasındaki bozulma etkileri artıkça ve taşıma kapasitesi zorlandıkça yörenin turistik
kimliği yitirilmeye başlar ve turist sayısında azalma meydana gelir. Son aşamanın getirdiği
bozulma ve kirlenme yenileme çalışmalarıyla turizmi hareketlendirme çabalarının ekonomik
maliyeti de turizm yatırım hedeflerini aşmaktadır. 10
Turizmin çevreye olan etkisinin derecesi bölgeye getirilen turizm tipine de doğrudan
bağlı olmaktadır. Bu bağlamda, özellikle doğayı tahrip etmeden, doğal çevreyi koruyan ve
yöre insanının kültürüne ve yaşam tarzına saygılı bir turizm olan ekoturizm sürdürülebilir
turizm politikasına olumlu etki yapacağı açıktır.
Ülkemizin ekoturizmde başarılı olma şansı Akdeniz çanağındaki diğer ülkelerden çok
daha fazla gözükmektedir. Çünkü, her şeyden önce ülkemizde farklı inanç ve kültürlerin bir
arada uzun yıllar yaşaması sonucu kendine has doğu ile batının arasında yarattığı kültürü
ve otantik değerlere sahip olması ön plana çıkmaktadır. Genel anlamda bakıldığında
Akdeniz çanağında turizm potansiyeli yüksek ülkelerin endüstriyelleşmiş ve kentli nüfusu
yoğunlaşmış ülkeler olduğu görülmektedir. Bu açıdan bakıldığında, ülkemizin henüz
gelişmekte olan bir ülke olması ve doğal ve kırsal kültürel değerlerinin büyük bölümünü hala
canlı bir şekilde sürdürmesi Türkiye’nin bir çok bölgesinde sürdürülebilir ekoturizm için
büyük bir potansiyelin varlığına işaret etmektedir.11
10
Aykut Karaman, “Sürdürülebilir Turizm Planlaması İçin Ekolojik Bir Çerçeve” Türkiyede 19. Dünya Şehircilik Günü
Kolokyumu,1996
11
TÜRSAB, Ar-Ge Departmanı, Nisan 2002
- 10 -
Ekoturizmde ülkemizin şanslı bulunduğu birçok noktayı değerlendirmek ve turizmi
dört mevsime yayıp kıyı bölgelerimiz haricinde doğal güzelliklere sahip bölgelerimizin de bu
pastadan pay almasını istiyorsak, bu konuda Kültür- Turizm, Orman ve Çevre Bakanlıkların
birlikte yapacakları uyumlu çalışmalarla, dağ ve doğa rehberliği gibi sertifikasyon
programları geliştirip, eko-turizme uygun bölgelerin saptanması gerekmektedir.
12
Ekoturizm Derneği
- 11 -
Dünyadaki koruma altına alınmış doğal alanları inceldiğimizde ise ülkemizdeki oranın
%1-3 oranında olduğunu görmekteyiz. Turizm konusunda rakiplerimiz olan Akdeniz
çanağındaki diğer ülkelerde ise örneğin, İtalya ve İspanya’da bu oranın %7,5-10, Fransa’da
ise %10-20 arasında olduğu göze çarpmaktadır. Aynı zamanda haritada kırmızıyla
gösterilen korunan bölgeler sayısının da ülkemizden daha fazla olduğu görülmektedir.
Dünya da bile yeni bir kavram olarak karşımıza çıkmış olan ekoturizm kavramının
Türkiye’de yeni bir olgu olması sebebiyle, turizmle ilgili resmi kurumlar bu konuda gerekli
düzenlemeleri tam olarak yapmış değillerdir. Buna rağmen, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın
çevre korumayı amaçlayan çeşitli turizm projeleri bulunmaktadır. Bunlar;
- 12 -
ATAK Projesi:
1989 yılında başlamış olan ve kısmen Dünya
Bankasınca finanse edilen Akdeniz ve Ege Turizm
Altyapısı ve Kıyı Yönetim Projesi (ATAK), Ege ve
Akdeniz kıyı ilçelerinin ve köylerin ilk önce
kanalizasyon, atıksu arıtma tesisi, çöp imha tesisi
yapımı ve temiz su teminini ile altyapı eksikliklerini
tamamlamak daha sonra ise yeni kıyı yönetim
yöntemlerini tanımlamak amacıyla tasarlanmıştır.
- 13 -
Yayla Turizmi Projesi
Özellikle, Artvin Çoruh Nehri, Artvin Altıparmak (Barhal) Çayı, Rize Fırtına Deresi,
Antalya Köprüçay, Antalya Manavgat Çayı, İçel Anamur (Dragon) Çayı, İçel Göksu Nehri ve
Dalaman Çayı rafting için en elverişli akarsularımızdır.
- 14 -
Bisiklet Tur Güzergahlarının Belirlenip Geliştirilmesi Projesi:
- 15 -
Olta Balıkçılığı:
Kuş Gözlemciliği:
Ülkemizin önemli sulak alanlarında (Manyas, İzmir, Göksu Deltası vb gibi) kuş
gözlem istasyonları ve gözlem kuleleri kurularak kuş gözlemciliği ile ilgili atılımlar
yapılmıştır. Türkiye'deki kuşlar açısından önem taşıyan alanların, kamuoyu bilinci
oluşturma, lobi etkinlikleri ve kampanyalarla korunması, alanlardaki gelişmelerin sürekli
izlenmesi amacıyla 1990 yılında Türkiye'nin Önemli Kuş Alanları Projesi başlatılmıştır.
- 16 -
Dünyada sadece belli bir bölgede yetişen veya anavatanı belli bir bölge
olan(endemik) bitkiler açısından ülkemiz dünyanın birkaç bölgesinden biridir . Ülkemizde en
çok endemik bitkiye sahip 3 ilimiz 578 bitkiyle Antalya, 478 bitkiyle Konya ve 366 bitkiyle
İçel'dir.
Av Turizmi:
1992 yılından günümüze kadar geçen sürede dünyada ekoturizm kavramı giderek
popüler hale gelmiştir ve bu tip turizme yönelik talepler artmıştır. Turizm taleplerinde bu
değişikliklerle 2002 yılı Birleşmiş Milletler tarafından ekoturizm yılı ilan edilmiştir.
Birleşmiş Milletler’in 2002 yılını Dünya Ekoturizm Yılı olarak ilan etmesinde; her
şeyden önce ekoturizmin ekonomik gelişme potansiyeline sahip alanlarda artan bir öneme
sahip olması ile ekoturizmin iyi planlanıp, geliştirildiği ve idare edildiği takdirde doğal
çevrenin korunması için güçlü bir araç olma özelliği taşıması önemli bir rol oynamıştır.
Özellikle gelişmiş ülke turistlerinin ilgi gösterdikleri bir turizm türü olan ekoturizme
yönelik harcamalar Avrupa ülkelerinin pek çoğunda ülke turizmi için ayırdıkları paydan
önemli bir kısmını kaplamaktadır.
Yukarıda dünya haritasında kırmızı ile belirtilen bölgeler ekoturizmin yoğun olarak
yapılabileceği bölgeleri göstermektedir. Haritaya göre Türkiye’nin de güney bölgeleri
tamamen kırmızı olarak gösterilmektedir. Ancak, Türkiye doğal coğrafyası ile çok zengin bir
ülke konumunda olmasına rağmen, bu zenginliğini tam olarak kullanamamaktadır. Çünkü
ülkemizin neredeyse tamamına yakın bölgesi ekoturizm için bir cennet niteliğindedir.
I
- 18 -
V. SONUÇ VE DEĞERLENDİRME
Önceki bölümlerde de değindiğimiz gibi ekoturizm kavramı tam olarak bir tarifi
olmamasına rağmen genel olarak “doğa temelli gerçekleştirilen, doğal kaynakların
sürdürülebilirliğini güvence altına alan, kendine özgü bir kütür yaratmış olan yöre insanını
ve kültürünü tanımayı amaçlayan ve bunun yanı sıra yerel halkların ekonomik kalkınmasına
destek olan” bir turizm türüdür.
Ülkemiz son 20 yıl içinde turizm pastasından giderek daha büyük pay almaya
başlamıştır. Ancak, çoğunlukla kıyı bölgelerimizi yaz mevsiminde ziyaret eden turistlerin
yanında ülkemiz yılın 4 mevsiminde de her türlü turizm aktivitesine uygun doğa koşullarına
ve zenginliğine sahiptir. Türkiye, tarih, kültür, doğa çeşitliliği gibi önemli avantajlara sahiptir.
Bu zenginliğin ortaya çıkarılıp turiste sunulması için her şeyden önce ülkemizin
potansiyelinin tanıtımını ve bu bağlamda pazarlanmasının başarılı bir şekilde yapılması
gerekmektedir.
- 19 -
KAYNAKLAR
DPT, 8. Beş Yıllık Kalkınma Planı, Turizm Özel İhtisas Komisyonu Raporu, 2001
“Sürdürülebilir Kalkınmada Turizmin Yeri”, Yrd. Doç Dr. Mehmet Şahin - Murat Aksu,
Şubat 2003
İnternet siteleri
www.ecotourism.org
www.kulturturizm.gov.tr
www.turizmdebusabah.com
www.turcev.org
www.ecotourturkey.org
www.novitas.com
- 20 -