You are on page 1of 89

Aliler Divan Ylmaz Karakoyunlu "Gvdesi olmayan ba kesilmez.

" Lewis Carroll / Alice Harikalar lkesinde Yakub Cemil'i, o gece kuruna dizdiler. Kthane tepelerinde be silah patlad... ri gvde, sert gerdan direndi; sonra dizlerinin zerine kt. Bir sre de yle kald... Yakub Cemil, usulca dilini kard; her eyi ocuka alaya alan bir erikin usanmlyla ykld. steseydi biraz daha direnirdi; gld, bo verdi... Gzleri hl ak ve uysald. Fedai kan koyudur; gecenin karanlnda grlmez... Seyredenlerin cierini derin bir nefes doldurdu; ak sarkl hocann dudaklarnda alelacele bir Fatiha dolat: min! zzet Paa'nn korkusu bykt. Yeni kurduu kabinede ttihatlarn baskn isimlerinin istedii vekillikleri datm, sadece, Harbiye nezaretini uhdesinde tutmutu. in gerei uydu: zzet Paa, Harbiye nezaretinin kendi elinde kalmasyla orduyu tamamen kontrol edeceine inanmyordu. zerine ar bir sknt km, neredeyse btn takatini tketmiti. Konan bu geni ve ssl salonunda tek bana oturmu, gnein srarlarna set ekmi kaln kadife perdelerin yaratt lk koyulua snmt. Maka'daki konan sessizlii insan korkutur. Paa, geni bir koltua gmlm, telal ve kukulu rpnlar iinde saraydan gelecek haberi bekliyordu. Bazen kk bir ima, kurduu btn hayallerini ykabilirdi. Artk, sarayn kendisine olan gveninin taml konusunda kukular kesinlik kazanm, vesveseli tabiatn, tam anlamyla ileden km gibi karmakark hale getirmiti. Vahideddin, Dahiliye vekilliine nerilen smail Canbulad iin, "Bu katili nereden bulup kardnz?" diye aka kendisini azarlamt. Kapda gen bir cariye grnd. Elindeki gm tepside, iri bir kristal srahi iinde vine erbeti tayordu. Uysal ve tertipli admlarla yaklap Paa'nn nnde hafife diz krd; getirdiklerini masaya koydu. Gz gze geldiler. Taze el, buz gibi erbeti iri bardaa doldurup sundu; geri geri ekilip bekledi. Cariyenin yz dzgn ve davetkrd. Salarn toplam, ensesinin zerinde kk bir topuz yapmt. Banda ince bir tlbent, bu lepiska demetini derin bir hasretle kucaklam ve vazgeilmesi imknsz bir hazineyi koruyan ihtirasla sarmt. Naslsa kendisini bu hasret cenderesinden kurtarm birka ince tel, ensesinde geliigzel bir danklkla duruyor, kadife perdelerden yansyan glgelerden ald renkle koyulayordu. Tlbentin tam alnna gelen ksmna kk ilemelerle parlak desenler katlm ve ularna bir iki inci tanesi ilenmiti. Ald terbiyenin btn inceliklerini hissettiren bir zarafetle her emre hazrd... Srp rknn bu gzel rneini Enver Paa hediye etmiti. zzet Paa ceketini kard; uzatt: "Bunu yerine asnz, kzm." Koyu lacivert kaln kuman zerine itinayla ilenmi geni srmalar, ceketin ta ucundan balayarak omuzlarna kadar uzanyor; giderek genileyen biimlerle apoletlerinin bulunduu yerde yunus balklarnn gvdelerini andran bir zarif kvrmla son buluyordu. Aklndan geenleri gzlerinin merceinde toplad. Cariyeye uzun sre bakt; sesinde sabrl bir hasret gizliydi: "Enver'in bir ince taraf olduunu sylyorlar ya, bunun doru olduuna inanyorum." Enver ad, zzet Paa'nn houna gitmiyordu. Enver'in ordu, Cemal'in donanma zerindeki etkisinin farkndayd. Maliye'ye getirdii Cavid Bey'in, en az Enver kadar, Cemal kadar, hatta daha belal bir pskl olaca endiesini hissediyor, bu korkuyu kendine yakn ve anlayl bulduu Rauf Bey araclyla iskandil ediyordu. Rauf Bey'in nabzn iyi tutarsa, Mustafa Kemal'in yreindeki kan basncn renecei tesellisindeydi. Kim bilir, belki uhdesinde tuttuu Harbiye nezaretine Mustafa Kemal'i getirerek ttihat basksna bir lde kar koyabilirdi. yle ya, ittihatlar ile Mustafa Kemal, artk atlm bir kprnn iki yakas gibi birbirlerine ok uzaktan bakyorlard. "Bu frsat iyi kullanrsam Cavid'i de saf d brakabilirim" diye dnd. Cavid Bey, zzet Paa'nn, padiah telkinlerine ak karakter ve terbiyesinden hep kukulanmt. Huzursuz tavrlarla sorular soruyor ve izzet Paa'ya zor geecek bir hkmet hayatnn arln hissettiriyordu. lk frsatta Sadrazam zzet Paa'ya yaklap: "Paam! Saraya saygnz anlayla karlarm; bu bir terbiye, hatta meslek iidir; ama, her telkine tabi olmak hkmet etmek deildir" demi, sonra, alayc bir ifadeyle eklemiti: "Vahideddin'in, hatt hmayununda bir mevlit hzn var..." Cavid Bey, dediklerinin tersini yapmaya hazr bir sadrazamn Maliye nazr olarak, kabinenin hangi sorumluluklar iinde olmas gerektiini aklamaya karar verdi. Bunu, Meclis'te yapaca bte konumasnda geni biimde ortaya koyacakt.

izzet Paa Kabinesi'nin ilk genelgesi yaymland. Taradaki memurlara derin bir vatan sevgisi telkin eden bu genelgede, devletin iinde bulunduu knt cmlede zetlenmiti. Siyasal giriimlerin hibirinden bir sonu alnamyordu. Harbin getirdii karklk, hakszlk ve yolsuzluk son noktasna gelmi ve imparatorluk, ahlakyla birlikte ktrlmt. Halk artk eski saygsn kaybetmi; gvensizlik ve hile bir asl unsur gibi her rktan Osmanl'nn karakteri olmutu. stanbul, sanki hi fethedilmemi gibi bir Rum aznln taknlyla dzenini kaybetmiti. Cavid Bey kabine toplantsndan ktktan sonra hzl admlarla merdivenlere kotu. Odasna girmekte olan zzet Paa'nn nn kesti. evresindeki yaverlere kovar gibi bakt: "Paam, Ahmet Rza Bey'in ziyaretinden malumatnz var myd?" "imdi iittim. Yemin ederim ki, imdi iittim. Ltfen, sakin olunuz..." Ahmet Rza Bey, Rum Patrikhanesi'ni ziyaret etmi, Vahideddin'in en kalb sevgi ve sayglarn sunarak Rum patriinin elini pmt. Jntrkler'in Ayan reisi Ahmed Rza Bey, o adal lisanyla bu "buse"yi, kendi aracl ile Vahideddin'in Rum milletine ithaf etmi olduunu sylyordu. Cavid Bey'in btn hrnl zerindeydi: "Be asr sonra Osmanl hnkr, Rum patriinin elini pecek noktaya getirilmitir. Hicap edeceimiz yerde, benden nasl sknet beklersiniz. Dn de Dahiliye nazrnz Ermeni Patrikhanesi'ne ziyarette bulunmu..." "Ne yapmam istiyorsunuz Cavid Bey?" "lk iiniz u olmaldr: Harp Anadolu'yu tamamen boaltt... ark'ta yaplacak bir plebisitte, Mslmanlar aznlkta kalacaktr. Buna fevkalade dikkat ve itinayla are bulmalyz. leride bamza byk iler aacandan korkarm..." 11 zzet Paa, konuyu tam kavram gibi grnmemekle beraber, ne yapacan hemen kestirmi ve bu isabetli ikazn sahibini ta d kapya kadar geirmek ihtiyacyla yaknlk ve teekkrn ifade etmek istemiti. Yerine dnerken yaverine adeta barr gibi emrini yazdrd: "Dahiliye Nazr Ali Fethi Bey'i davet ediniz. u Ticaret Serbestisi'ne ait evrakla hemen gelsin..." Cavid Bey, gecenin tenha saatinde Meclis'e sunaca btenin takdim konumasn tamamlam, yorgun gzlerle pencereden darsn seyrediyordu... stanbul'da gecelerin, tadna doyulmaz bir alay vardr... Sessizce iini kendine aan sevdal konak kzlar gibi, sadece gz pnarlarnda biriken bir iki damla yala, bir koca mrn akn gergefe ilercesine dikkatli bir alaytr bu... Cavid Bey, aylardr endiesini hissettii bu tehlikeli gidiin sonunda byk bir felaketin geleceini fark etmi, nasl bir tedbir alnaca konusunda hkmeti yeterli ve geerli bir kararllk iinde grmediinden ar bir yk taryormu gibi ihtiyarlamt. Merkezi Umum'nin uzun sreden beri bir tela iinde bocaladn gryor, sk sk ykselen seslerin, sinik bir yalnzlkla kaybolup gittiini seyretmekten gerek bir ac duyuyordu. Acaba ttihat Terakki'nin hkim karakteri, bilinmeyen bir elin srkleyip gtrd acl sona hzla yaklayor muydu ? Akla gelmesi bile insan rktecek kadar irkin ve imknsz grlen ihtimal, yoksa gerekleecei noktaya m gelmiti ? Selanik gnlerini hatrlad. Bu oynak ruhlu liman ehrinin tabiat, sanki ahsiyetini bir trl bulamam yetikin insanlar arasndaki sk ve seviyesiz kavgalar gibi hem utan, hem mit veren bir atmaya benzerdi. Bakaldrmaya meraklanan herkesin macerasna yataklk etmeye hazr bir davetle 12

bekleyen bu ehrin grnmeyen tesiri, vazgeilmeyen hasreti hep canl kalmt... Tccar tabiatndaki o kvrak zek, denizci ruhunun hr ve engin sanlan cesaretiyle birleince, ele avuca gelmez bir liman yosmas gibi adam kolayca rotasndan saptrabilirdi... Selanik'in grnen yan, yal ve sabrldr. Grnmeyen yannda her fikrin bereketli tohumlarn besleyen gbre vardr. Gne knca ilk filizini hzla bytp kendi toprann derinlerinde kkletirir... Selanik, her yata ekici bir kadn gibi hatrlanr. Abdlhamid'in, "Ben Manastr'dan deil, Selanik'ten rkerim" sznde, gn grm bir tehis, hatta, korkuyu nceden sezen hayvani lezzet vard... Cavid Bey rahat deildi. Syleyeceklerinin ounda en yakn bildii arkadalarnn bile kendisine kar kaca endiesini tayordu. Meseleleri dikkatle snflandrm, kelimeleri zenle semiti, ittihatlarn ounda, tek bir kelime yznden krk yllk dostlua srt evirmeye hazr bir ocukluk vard. Gecenin bu derin koyuluunda bir yakn ses duymak, bir scak yz grmek istiyordu... alt masaya, "Yatsan iyi olur" diye yaklaan bir helalin huylandrc sesini duymak, sonra da, sevdiini koruyan yetikin edasyla "Sen yat, ben biraz daha alacam" diyerek gidiini seyretmek ne zevkli bir naz olurdu.

Saniye Hanm'n lmnden sonra nasl bir yalnzlk iinde bocaladn unutmas mmkn deildi. Incehastalk, bu duygulu kadnn gsne basm ve inat tabiatyla bir trl kalkmak istememiti. Selanik stasyonu'nda ac haberin tesiriyle boanan gzlerini, kk ceviz tabutun bana serilmi kenarlar mor ilemeli tlbende dikmi ve dakikalarca alamt Selanik'te ttihatlarn grnen ilk gzya budur... Saniye Hanm, son nefesine kadar srekli bir sabr ve mit iinde olmu, sonunda "Cavid! Yeti, kurtar beni" diye son ln ykseltmiti. Hayat zordu ve yalnzlk ekilmiyordu... 13 Tekrar masann bana oturdu. I ykseltti. Kk yuvarlak ereveli gzln takt. Ropdambrnn kuan gevetti... Yazdklarna son bir gz atp, yapaca kk dzeltmeleri tamamlamak istedi... O zledii huylandrc helal sesi, sanki kapy ap elinde lambayla ieri girerek omuzlarna dokunmu gibi irkildi. Geri dnd; uzun ve yksek bir karanlktan baka hibir ekil ve ses yoktu. Tekrar pencerenin nne geldi. Ayn derin ve yksek karanlk, nasl doldurulaca bilinmeyen bir boluk gibi nnde uzanp gidiyordu... Talat Bey, gerginlii srdrmeye niyetli deildi ama, syleyeceklerini de mutlaka bitirmek istiyordu: "ikbal, ok kere bizim irademiz, hatta isteimizin dnda gelebilir. Sahibini sevindirir, etrafn mutlu eder. Bir sre sonra ikbal, sahibi iin yk, belki utan haline dnebilir; ama, evresi hl ikbale sahip olmak srarn srdrrse, ihtilafn domas kanlmaz olur... Bir nimeti paylaan ok kii vardr; ama, nimetin dnda kalan ok sayda kii daha vardr, ite ikbalin bu ikiyzll, mutlaka bir tertibin hazrln davet eder..." Talat Bey'in uzun sreden beri kafasn megul eden sorunlarn yk artmaya balam, bu gidiin akbetini kestiremeyen arkadalarnn hl kendilerini Niyazi'nin daa kt gndeki gibi hayret ve heyecan iinde hissetmelerine duyduu asabiyet btn vcudunu sarmt. Bir ikbalin bin bela ile birlikte geldiini kavramayan herkesi kk grecek bir yaps vard. Talat Bey, sonunda patlad: "iin de, gidiin de farknda deilsin Enver!" "Bu tela senin sakin tavrna uymuyor..." Enver'in sesinde, vefal bir arkadan teselli vermek isteyen itenlii kadar, az rastlanr bir meziyetin sahibinde grlen iddia da dikkat ekiyordu: 14 "Yoksa bir ihanetten mi korkuyorsun?" Talat Bey'in gvdesi hzl harekete elverili deildi. Oturduu koltua yaylmak, bylece ilk elde ettii rahatln tonunda arkadana cevap vermek istedi: "Her an bir ihanete urayacan korkusuyla hareket edemezsin... nk doruyu elden karrsn. Dorunun peinden giderken tedbirli olmak her zaman dirayetin eseri deildir. O zaman, talih veya kader dediimiz ilah bir karakteri inkr etmi oluruz..." Talat Bey, szlerini iin znde bitirmek istedi: "Talihimiz dnd Enver! Sakn bunu gzden uzak tutma..." Enver Paa, sevimli bir glle yaklat; ellerini, Talat Bey'in oturduu koltuun zerine koydu. Omuzlar kendiliinden kabarm, apoletlerindeki yldzlar hemen grnen bir dikkat iareti gibi Talat Bey'in gzlerinin hizasna kadar ykselmiti. Sesi, istese bile bu kadar ho ve okayc olamazd. Syleyeceklerine bir seviye kazandrmak ihtiyacyla ayan yandaki tabureye koydu. Dirseini, izmelerinin ancak grnmesine izin verdii dizine dayad: "Ben, devirme paas deilim. Mazim kadar, tim de karakter ve kabiliyetle irtibatldr. Benim, talihle alveriim olmamtr..." Enver Paa'nn damatlk imtiyaz, sadece Naciye Sultan'n geni alnl yznde glmseyen yeil gzlerini yakndan seyretmekten ibaret deildi. Sarayn verdii nimetler yannda, Naciye'nin arklarda sylenen ipek salar vard... Aliye Hanm, yorgundu. Aylardr etrafndaki huzursuzluk artm, uzun sredir iinde byyen endie gelip son kapy almt... Byle giderse, saygdeer bulduu her eyin bir bir elinden ktn grecek ve bu kaybolan gzelliin akn durduracak takati hibir zaman bulamayacakt. 15 Saray grmek, aslnda akll bir insana gerei grmek imkn verir... Aliye Hanm, bu gerei grmt. Bir padiah gelini hissiyle salnp gezdii ihtiaml salonlarn boy aynalarnda grnen alml baklar, imdi yorgun ve mitsizce snabilecei bir uzlet kesi arayan telaa dnmt. Abdlhamid, saygl bir ekilde ayaa kalkp elini ptrd gzel gelinini uzun bir sre seyretmi ve uyarmt:

"Yznzde harem terbiyesini utandran bir ciddiyet var. Byle karakterlerin vicdann szlatmaya merakl ok insan bulunur. Kendinizi hep bir tertibin hedefi grp, uyank bulununuz kzm..." Aliye Hanm, imparatorluun yreini skan kukuyu ilk defa, o elin ekingen scaklnda duymu, her gn artan bir hzla bu phenin saray bir esaret altnda inlettiini fark etmiti. Bir sre sonra mabeyincinin, ehzade Burhaneddin Efendi'ye bayram harl derken makbuz alndaki srarl bekleyiine ahit olmu ve derin bir yara alm gibi ii szlamt. Aliye Hanm'n bu hayretli acsn gzden karmayan mabeyinci, hi ekinmeden ve nmeden bu slup farkn aklamt: "Benim kimseye itimadm yoktur. Herkes uyanksa ben de uyank olmalym. skeleti kana kadar Mslman'n bile cesedine hep rkerek bakarm." Aliye Hanm'n hayretti baklarn seyreden bu tecrbeli Ermeni, baskn kacan sand her savata biraz ileri gitmeye merakl bir tabiat kazanm ve bu slupla sarayda hatr saylan bir mevkiye gelmiti. imdi bu ateli ehzade gzdesine bir yeni saray lehesi tantmaya merak sard: "Beni hepten kt, korkak, aresiz biri gibi grmeyiniz. Buras saray, burada efkatle tedbir, bir arada adam ahsiyetsiz yapar. Saraylnn bir gz yiitse, br gz kaltak olmaldr." 16 Aliye Hanm, mabeyinciye yaklat; uzunca bir sre yzne bakt. Her ikisi de sessizce, ilk konuan bekliyordu. Mabeyinci, bu taze gelinin saray tecrbesi olmayndan kaynaklanan zaafla bocalayacandan ve telal bir sesle kendisini teslim edeceinden emindi. Aliye Hanm, hiddetle gzlerini mabeyincinin yzne evirdi: "Mesainizi takdir etmemek mmkn deil. Byle hizmetler insanlarn karakterleriyle ilgilidir. Ben utanmay, btn dinlerin kltrnde yer alm bir terbiye sanyordum. Sizi tanynca yanldm fark ettim." Pikin mabeyinci sarsld. Bir hakaret dinleseydi belki sabrl bir nezaketle bu ehzade haremine saygl bir cevap verir ve alt rahatlk duygusu iinde grevine dnebilirdi. Aliye Hanm, tecrbeli mabeyinciye sarayn az rastlad nazik slupta terbiyesini hatrlatyordu. Mabeyincinin cam yeili, souk gzleri nemlendi; iri ukurlar slandka, sabrl bakan yeilin camlar koyulap daha iren bir renkle kirleniyordu. Belli ki, bu pislik; bir kuru, bir slak, mr boyu srp gidecekti... Doktor Nzm, aylardr uramad evine girdi. Darda, insan doduuna piman eden bir yamur vard. apkasnn terei iddetli yamurla yumuam ve kulaklar hizasna kadar dmt. Bu haliyle Doktor, karanlkta kafasna tas geirmi yal ve tandk bir deliyi andryordu. Glge gibi ieri szld, hemen kapy rtt. Souk, btn tal doldurmutu. Kapnn nnde bekleyen bir besleme, Doktor'un eline kd tututurdu. Kk kz srlsklamd. Nzm Bey kda gz ucuyla bakt, sesi gr ve acmaszd: "u ocuun zerine bir ey rtn. Kr msnz ki, nasl titrediini grmyorsunuz? antam getirin bana; bir de lamba verin..." Doktor Nzm, tabancasnn emniyetini at, kabzay kolayca kavrayacak ekilde beline yerletirdi. Birlikte tekrar iddetli ya17 mura daldlar. ocuk, Doktor Nzm'n elini tutmu gidecekleri yere doru srklyordu. Vardar Bonmaresi'nin varlkl sahibi Hac Salih Efendi, akam yemeinden sonra iddetli bir fenalk geirmi ve olduu yere yklmt. Nefes almakta glk ekiyordu. Hemen Doktor'a haber salmlar ve gelmesini beklemilerdi. Evde, byle telal zamanlarn tecrbesinde hi kimse yoktu. Doktor Nzm sordu: "Hasta neyin olur senin ? Baban m ?" "Enitem! Acele edelim. Ablam evde yalnz; korkuyorum..." Korkmak !.. Doktor Nzm da korkuyordu. Haftalardr, Merkezi Umum'nin ileri srd areleri byk bir sabrla dinlemi, her kafadan kan sesin, iler tutar bir taraf olmadn grmt. Belli ki, bir tela gelip btn ttihatlarn omuzlarna kmt. Avaz avaz barmaya merakl gr karakterde birka paayla, her eyi sabrla dinlemeye merakl birka Mlkiyeli, nasl olmu da ayn at altnda bu kadar sakin bir ruhla birleip bugne kadar gelebilmiti. Doktor Nzm, yanlmakta olduunu anlad. "Bugne kadar geirdiimiz sknet, hep cehaletimizdeki hazm" diye dnd. lerin sarpa sard hissedilmeye balannca, bu sknet, yava yava yerini hrn bir ifadeye brakm ve her hrnlk, kendi isyann hazrlayacak noktaya gelmiti. Doktor Nzm, "Bu gidiin sonu iyi deil" diye dnyordu. Mesele, Talat'n dedii gibi basit bir talih dnyle izah edilemezdi. Belki de btn ihtilaflar, Ahmed R-za'nn ilk gn dedii gibi, bir karakter farknda kendisini gsteriyordu. Ahmed Rza, tecrbeli tavr ve sakin bir dille bu terbiye farkn anlatmaya balamt: "ttihatlarn siyaset terbiyesi, aile terbiyelerinden

kaynaklanyor, byle olunca, her karakter, kendini bir ttihat Terakki gibi gstermeye balayacaktr... Bir dal ile bir adalnn yemek yiyilerine bakn; ekmei nasl bldklerini grn. 18 Aradaki fark iyice kavrayn; bu misal, size ne demek istediimi anlatmaya yeter. Aranzda mterek bir siyaset terbiyesi olmadka, meyledeceiniz her fikirden, her teebbsten rkyorum." Ahmed Rza'nn, Ayan Reislii'ndeki adal dilini bir yana brakp rkmeden syledii bu ak seik Trkenin, ka kiinin zihnindeki zilleri aldn kestirmek mmkn deildi. Yamur iddetini artrm, dar ve amurlu yollar birlikte yrmeyi ciddi ekilde zorlatrmt. Doktor Nzm, ocuun elini skca tutuyor, uzun yllardr zlemini ektii bir scak dostluk ihtiyacn, bu kk besleme kzn telal, korkak ve alamakl gzlerinde grd sevimli yeilliin iinde bulmu gibi seviniyordu. Bu gnlere zor gelinmiti. imdi lkenin, ok dar bir kapnn nnde klmas imknsz bir hcreye tklmak iin rselendiini gryordu. Herhalde, bir lkenin barn bu kadar derin ve onarlmaz biimde yaracak kudrete sahip olmak bir tesadf deildi... Bir ihmal, bir cehalet, bir kast, ne denirse densin; btn gler ancak bu kadar uygun bir kimyada birleip byle tesir icra edebilirdi... Felaket yaklamaktayd. Doktor Nzm, glmeye balad. Yznde gergin bir hat kalmayacak kadar gevemi, kendisi bile, nasl olduysa, bu kadar yumuak bir ehreyle daha sevimli grnebileceine inanmt. Dnceleri yine ayn hzla akp zihnini igal ediyordu. Yrrken, kendiyle konumak gibi gzel bir det gelitirmiti: "Talat talih diyor; Enver, iin farknda deil... Cavid, cehalet diye hrn bir mazeretin sahibi... Biz ne yaptmz hakikaten biliyor muyuz ? Belki, Mustafa Kemal'in dedii doru kar, biz de rahat buluruz..." Doktor'un yzndeki tebessm gerginleti. Kk kzn elindeki dostluu hl btn scaklyla avucunda tutuyordu. Dostluk, ancak iyi insanlar arasnda gerekleebilirdi. iero'nun, "Bir 19 davaya taraf olanlarda sadakat hissi tehlikelidir; dava sadakati tektir ve dostluu yoktur..." szn ilk okuduu zaman, kitabn altn izmi, sonra, ayn blmleri birka defa okuyacak kadar derin haz ve huzursuzluklar hissetmiti. Bir hekim ciddiyetiyle kendi hakknda hkmn vermiti: "Ayn anda haz ve huzursuzluk, bir dengesizliin ifadesidir." Yanndaki ocukla ilgilenmek gereini duydu: "Adn ne senin yavrum ?" Kk kz, yzn Doktor'a evirdi. Gzlerinde "Sras m imdi?" diyen bir kvlcm vard. Sonra, Nzm'n elini pt. Dudaklarnn titreyii ac vericiydi. Teni, korkmu ve bzlmt. Sesindeki heyecan hissetmemek imknszd: "Benim adm Didar, ablamnki de Nigr..." Sonra ekledi: "te geldik, ev grnd..." Doktor Nzm evi grnce ard. Bu bir konak yavrusuydu. Nasl olur da byle bir evde kimseler olmazd. Birden rkt. Yoksa bir tertip iinde miydi ? Aylar var ki, huzursuzluk iinde kvranyor, nasl bir areyle bu illete son vereceini dnyordu. Bir ara durdu. ocua bakt. Gzlerindeki ince alay grd. Kendinden utand. "Hi kimse bir yal cana kymak iin bu kk kzn iri gzlerini byle ince bir alayla slatmaya tahamml edemez" diye dnd. Kap hzla ald; evden ieri girdiler. ri gzl bir taze kapy rtt. Bu rtte, kvaml bir kadn daveti, gn grm bir sabr ve tamaya hazr bir istek vard. Gekin ile krpe birbirine hep scak bakar. Gekinin atei daha yksektir... Hastaya yaklat, elini tuttu. Gzlerinde her eyi helal etmi ih20 tiyar skneti vard. Hac Salih Efendi, gecenin ilerlemi bir saatinde, son saadetiyle lfet etmek isterken tayamayaca bir ykn altna girmi ve yorgun bir hamal gibi kmt... Doktor, gzlerine bakar bakmaz anlad; stanbul, bir yeni taze dulu daha barna basmaya hazrlanyordu. Kendi kendine sylendi: "Bu gzleri mutlaka bir daha greceim; bu gzler, bir himaye hissi gibi iimi styor." Bu istanbul, ah bu stanbul!.. Bu stanbul, gerekten gzel alyor, gzel glyordu... Akln, btn inanlara kar hoyrat ve srarl bir tepkisi vardr. Her kubbenin tepesinde oturan g, btn kudretiyle sonsuz gzellikte dnyalar yaratacak yerde, neden byle kaim duvarlara hapsedilmi insanlar ve kt meknlarla yetinmiti ?

Neden, temkinli bir akla o sonsuz dediimiz kudret uzlap daha gzel bir hayatn srlarn birbirlerine verip, mutluluu getirmiyordu ? Mademki, her basamak bir sonrakinin temeliydi, neden insanlar yukar doru ktka bayalayordu ? Doktor Nzm, dar kt. Yamur dinmi, sabahn ilk klarnda grlen o kurun beyazlk, uzaklarda bir yerden kolunu uzatp Doktor'un rkerek yrd yola ak sak bir bekleyi hissi vermiti. Sabiha Sultan'a haberi duyurduklarnda, hznl bir aknlk gstermi, sonra da yumuak bir sesle bu kararn tevekkln etrafna aklamt: "Paa'nn kararndaki isabeti takdir, benim haddim deildir. Seviyemi bilirim. ahsma iltifat etmekle beni yceltmi olduunu kendilerine bizzat arz etmeyi ok isterdim. te talihimin bu eksikliine esef ediyorum..." 21 Eer Vahideddin anlayl davransayd, Sabiha Sultan hi ekinmeden Mustafa Kemal'i kald evde ziyaret edecek ve kendini grcye karm bir sarayl edasyla boy gsterecekti. Bu edada, hazrlkl kadn kokusu vard... Mustafa Kemal'e grnmeyi ne kadar arzu ettiini, Mnibe Sultan'a bir sr gibi aklarken ocuk gibi uan bir yz taknmt: "Paa'nn akr gzleri varm. Derinden ve uzun bakan bir erkek seyrine yle hasretim ki..." Sabiha Sultan, Mnibe'nin hayretlerine aldrmadan szn tamamlad. Bu szde, uan ocukluk hevesi birden kanatlanm, yerini, gemlenmez, bir kadn hrs almt: "Tenim, halktan birine deince, zledii lezzetin gerek terini tadacak..." Vahideddin'in, Mustafa Kemal'i sarayda damat grmek arzusunu uzun sredir tad biliniyordu. Almanya seyahatinden sonra yaverliini yapan bu akr gzl kumandan Sabiha Sultanla evlendirmek, bylece gvensizliini giderecek akrabal kurmak ho bir fikir gibi gelmiti. Sabiha Sultan, byle bir teebbs iin nce sarayl cakasyla ilgisiz grnmeye gayret etmi, sonra byk bir tela ve endieyle odasna kapanp iin asl iin diz kmt: "Yarabbi! Ksmetimi, hayalimin de tesinde yceltiyorsun. Bana bunu nasip etmen iin ne yapmalym ?" Gnlerdir Sabiha Sultan'n ksmetini konuan sarayl kadnlarn abartl anlatmlaryla Mustafa Kemal, daha imdiden Enver'in saraydaki yerini sarsmt. Mustafa Kemal, saraya damat olmay dnm, sonra, Doktor Rasim'in tlerine uyup bu iten vazgemiti. zzet Paa Kabinesi'nin skntlar gn getike artyor, zerindeki basklarn arlyla Paa, erken ken bir yorgunluk ve aknlk gsteriyordu. Fethi ve Rauf beylerin kabineye alnmakla 22 avutulduu sanlan Mustafa Kemalciler ar basmaya balamt. Mustafa Kemal'in Harbiye nazrln bir kenara brakm olmasn imdi ar bir yk gibi hissediyor ve Vahideddin'in telkinlerine itibar eden kapkulu tabiatndaki dirensizliine yanyordu. n saf ttihatlarn Mustafa Kemal'e duyduklar gvensizlikten bir para teselli bulsa bile, bunun ok srmeyeceine emindi. Cavid Bey'in son ziyaretinde bu meseleye parmak basan aklamalarn makul bulmutu. Cavid Bey'in; sivri ve aykr hareketi meslek edinmi askerin, kabine iinde siyaset terbiyesiyle hareket edeceinden endiesi vard. Cavid Bey, yakndan tand Enver'in, Mustafa Kemal'i orduda belli rtbelerin ve mesuliyetlerin altnda tutmak istediini grmt. Bu kurnazlk imdi siyaset iinde de uygulanarak Mustafa Kemal, stanbul'dan uzak tutulabilirdi. Hem zzet Paa Kabinesi rahat bir nefes alm olur, hem de Vahideddin, kendisine damat olmay reddeden Mustafa Kemal'e gvensizliini srdrme lezzetini tadabilirdi. Hesap tutmad. zzet Paa kararlyd; istifa edecekti. Kuruluundan tam bir ay sonra, istifa eden zzet Paa Kabinesi'nin, Maliye nazr Cavid Bey, yerini Tevfk Paa Kabinesi'nin Abdurrahman Paa'sna brakt. Cavid Bey, akam evine dndnde, kendisine yorgunluk kahvesini getirecek bir helalin varln daha candan bir istekle hissetti... O da kararlyd, bir mnasip zamanda, temiz st emmi bir grgl kadnla evlenecekti. Saniye Hanm ne demiti: "Cavid Bey, lrsem mutlaka evleniniz! Zira, sizin gibi insanlarn tabiatlarna daima bir ipek demelidir." Masasna oturdu; gnn yorgun tartmalarndan ayklayabildii nemli tespitlerini bir kenara not etmeye balad: "Tevfik Paa Kabinesi'nin takati yoktur. Bir iki ay iinde devrilmesi mukadderdir. Saray, kendine bal olduuna inand Tevfik Paa'y bir 23

iki defa denemekte srar edebilir. Sonunda areyi Ferid'de arayacaklardr. Ferid Paa'y tehlikeli, hatta menhus gryorum... Bu zatn damatlndan da Osmanl'ya hayr gelmemitir..." Cavid yanlmamt. ki aylk bir iktidar mrn zar zor tamamlayan Tevfik Paa Kabinesi'nin yerine Ferid Paa'y sadrazamla getirdiler. O gn, Mustafa Kemal denize ald. Maysta Karadeniz, hep dalgal olurmu... II "lmn bizi nerede bekledii belli deil; iyisi mi biz onu her yerde bekleyelim." Montaigne / Denemeler (I. kitap, XX. blm) stanbul'da hava, gecenin kt anda serinler. Kl rengi bir yamur bulutu, kaygl, yorgun ve delirgin hrslarla, ehrin surlar zerinden yava yava sarayn bahesine yaylr. Ar ar soyunan bir cariye gibi ilk hazzn merak ve korkusuyla, titrek dallara aslr. Dolmabahe'nin pencerelerinden baknca denizin, ehri bir fildii beyazlyla sard grlr. Bu vuslat, seyredenleri kendine eker; bir sre derin tutkular iinde kucaklayp, birden artc bir hzla uzaklar. Yalnzlk, ilk korku gibi alp insan, gvercin kanatlarndan kaygan ve sert talara brakverir. Gazi, yarn zmir'e gidecekti. zmir, hrsla hrsn, nefretle nefretin, sevgiyle sevginin kucaklat bir kaltak yata gibi scakt. Gazi, uza seyretmekten derin bir zevk alm gibi mutluydu. "Bu yatak bana hep Selaniki hatrlatyor" diye iinden gld. Gvercin kanatlarnda rpna rpna, o derin hisli uzaklara doru uuyormu gibi sevinler duydu. Yznde, genliinin btn renkleri parlad, alev ald, yand ve kllendi... Hrpalanm bir kadn yznde gzellik yorgunlar, hatlar derinleir ve zarafet, dnya nimetlerini sunmaya hazr bir cennetin musikisine dner. fke ve isyanlarn kaln ruhu bu sakin musikide sner. O yorgun gzellik, renklerin, biimlerin ibadetiyle, alayc bir dehann hnerlerini ezmeye alr. Sabah ezamyla birlikte Yukar Mahalle'nin, kaderine raz sesleri balar. Bu sesler, Selanik'in zerine yaylr; gn na hasret kalm karanlklarla ustaca kucaklar. Sahil boyu, bulanktr. an sesleri, takn arpntlarla ahenkten ve skndan tiksinen bir hiddetle skntlara dnr. Bu skntda tok, fakat doymak bilmeyen bir oburluun patlamaya hazr sabr gizlenir. Denizden Selanik'in seyrine doyum olmaz. Gnein douuyla Selanik, takdir ve hayranlk yaratan bir gzelin uyanna benzer. nce biraz gerinir, sonra, btn gece can karlm gibi yorgunluunu zerinden atar. Bembeyaz siluetin incecik izgisinde, sanki kadn tenindeki rkleri andran koyuluklar grlr. Bunlar, tek dala tnemi kargalar gibi rhtm boyuna yanam kk balk tekneleridir. Hepsinde, ehrin akln hor gren bir serseri tavr hissedilir. Beyaz Kule, komitac dulu gibi ba ak, dimdik durur. Bu heybetli grn, kanl gemiin, ak bir yzde gizledii alma duygusuyla hep canl, hep itahldr. Selanik'in o beyaz izgisinde, tan en ince iilii, ahabn okanr gibi rendelendii gzellikle birleip, seviir gibi kucaklamtr. Beyaz pancurlar alnca, balkon demirlerinin aralndan, odalardaki i rahatl hissedilir. Gergin iplere aslan amarlar, ayn maceray baka renk ve biimlerde resmeder. Sabah, boyunu tam gsterince, sahilde atlarn ektii tramvaylar pe pee sralanr. Musev tccarlarn ktipleri, balarnda hasr apkalar, ellerinde bastonlaryla tramvaya koarlar. Yiit tavrl Arnavutlar, sabrl Rumlar, aresiz Bulgarlar, Vardar Kaps'ndan, Unkapan'ndan, Yakapan'ndan, Yedikule'den; Yenika27 p'dan, Kordonboyu'na doru yol alr. Yukar Mahalle'nin arnavut-kaldrmlarndan fakir Mslman kafilesi, ellerindeki iri sepetlerle arya ynelir, Derviler Tekkesi'nin nnde durup, eyhin hayr duasn alrlar. Selanik'te, Edirne'den ok, stanbul'dan az cami vardr. Btn camiler, drt bir yandan Bizans'n gngrm kaln duvarlaryla evrilir. Paytoncular, nce Lle Camii'nin sebilinde atlarn sulayp, arabalarn ykar; bir sevimli hasret arks syler gibi hepsinin dilinde anlamn tam kavramadklar arklar dolar; sonra, srasyla Hamidiye Caddesi'ndeki yerlerini alp tramvaya inat bir tahammlle mteri bekler. Alatini Kk en hkim tepeden bakar gibi marurdur. Bu gurur, iri kanatl bir kartal gibi szlp, kk kubbeli camilerin gvercinlerini rkterek dolar ve sahildeki byk gvdeli Alatini Un Fabrikas'nn uzun bacasna konar. Kanatlarn, korkusuz bir gzelin n barna basar gibi can actc bir sesle rpar; sonra bu ses, Midhatpaa Caddesi'nin sonundaki Kapal ar'nn demir kaplarnda yansr. Bu kap, her zaman ar alr. Ve Selanik'te sabah, ite o zaman balar...

Gazi, gecenin ilerlemi saatinde bir hasret hissiyle konuuyordu. Sofradakilerde byle bir hasreti hakl karacak hatrann bulunmayndan doan kskanlk vard Hepsi, Rumeli esnafnn kk evlerinde, yere serilmi lohusa deklerinde gzlerini am, Manastr veya Selanik idadiyeyi askeriyelerinde adam olmann tlerini almlard. Bu kadronun medeniyet grm rahatln hissettirmek iin, her akam bir frsat yaratlyordu. Nuri Conker, kafay iyice bulduu bir gece Gazi'yi yoklamak istedi: "Paam! Ara sra Anadolu erafndan birka mebus arsanz' da u Rumeli trklerinden baka eyler dinlesek..." 28 Gazi, ban iki yana sallad: "Yooo Conker, Selanik sabahnda uyan gibi bir lezzeti hibir eye feda etmem. Selanik'in sabahlarm en iyi seninle ben biliriz." Nuri'nin hayatnda Selanik sabahlar, ancak Mustafa'yla gzeldi. Mustafa'nn o ilk sabahn hatrlad. Mustafa, ttihat ve Terakki iin Yafa'dan gizlice yola kmt. Selanik'te henz sabah balamadan gelecekti. Nuri, btn gece telala zledii yz beklemi ve limana demir atan geminin ip merdiveninden kk bir kaya atlayan eski dostunun yorgun yryn fark etmiti. Kk kayk, hrsl bir kolun ektii krekle yanayordu. Her krekte, Mustafa'nn yzndeki hrsl ve sabrsz hal, Nuri'nin hasretini, dayanlmaz bir gle geriyor ve ince bir ibriimi kopaca noktaya getiriyordu. Yzba Tevfk, Mustafa'y gmrkten geirip iskeleye kard ve beyaz ibriim koptu. Nuri, sevinle koup, Mustafa'sn kucaklad: "Mustafa! ok zlemitim seni..." "Merasim ne zaman Nuri?" "Gn batnca." Selanik'te gn, zor batard. Akamlarn, dayanlmaz bir bekleyile adam deli eden taraf kabarr, Splendid Oteli'nin kaldrmlarna dizilen kk yuvarlak masalarn zerine beyaz rtler serilip, demir sandalyeler konur. Caddelerdeki btn satclar yava yava ekilip bir mahrem mekn yaratlr gibi istekli sessizlik ker. ubuklu tisor entarilerin zerine giydikleri siyah cppeleri ve yn kuaklaryla nce Musev esnaf evlerine ynelir. Balarndaki fesin, yana kayklm kabadaylk zentisinden syrlan gen Yahudiler, akamn temiz kyafetleriyle sokaa dnerler. Paytonlar, meydana kurulmu masalarn evresini dolduracak gen Rum kzlarn sahil boyuna getirir. Varlkl Mslman hanmlar, balarndan omuzlarna doru uza29 np belinin zerinde kvrlan ajurlu taftalar iinde iddial yrylerle masalar doldurmaya balar. Selanik'te en yksek duvarlar batda rlmtr. Gne, bat duvarlarnn ardna ekilince sokaklarn zerine beklenen grilik yaylr. inko leenlere zenle yerletirilmi iekleriyle yal ve iman Rum kadnlar ortaya dklr. Demetler, yeniden ayrlp canl olanlar kk renk yumaklar gibi birletirilip masa kenarndaki mterilere sunulur. Yukar Mahalle'nin kaldrm talarnda, eeklerinin iki yanna yerletirilmi kfelerindeki satlmayan zerzevat evine gtren yorgun esnafn tevekkl, Mslman mahallesinin sabrna uygun bir grntyle akam belli eder. lk ezan, Eski Saray Camii'nden duyulur. Kapal ar'nn demir kaps ar ar kapanr; klar sner. Ve sonra gecenin hengmesine ilk pencere alr. Selanik'te sabah baka gzeldir, akam baka... Nuri, o sabah yeniden yaad. Mustafa'nn yk yoktu. Bir paytona bindiler. Hasreti sesinden belli oluyordu: "Nuri! Eve gitmeden nce Yonyo'nun gazinosunun nnden geelim; aksa, birer bira ieriz; sonra da Bey Hamam'na gidip ykanalm." Nuri ard. Mustafa, bu aknl hi kale almadan konumasn srdrd. Sesinde, sabrsz bir gl vard: "Haberin var m; Fikriye gelmi mi ?" Nuri Conker, gld, silkindi, kendine geldi. Selanik imdi bir daha grlmesi imknsz bir hatra hissiyle cann yakyordu. Kl rengi yamur bulutlar, asld titrek dallardan kendini koyverdi. Kaygl hrslarla Dolmabahe'nin mermerlerine boand... Nuri, elindeki kadehi Gazi'ye uzatt: "Haydi Paam, bu son olsun, i ve erken yat. Yarn yolcusun. zmir'i uzaktan seyret. Kaltak, her yanyla yle gzeldir ki..." III "Maske der yz ortada kalr."

Lucretius Geceyars iki glge keyi dnd. Etrafna baknd. Sessizce iaretletiler. Gaffarzade Oteli'nin ikinci katna ylan gibi srnerek ktlar. Dar koridorda glgelerin yolu ayrld. Bir gvde pencereden, dieri kapdan ayn anda tekmelerini vurup ieri girdiler. ki elde drt silah, tek noktaya yneldi. "Kprdama!.." Ziya Hurid kprdamad; lambann artp oday tam aydnlatncaya kadar yle kald. Yzndeki gl, aknlkla, alayn imknsz yapsnda birlemiti. Haber bomba gibi patlad: Gazi'ye suikast!.. Kel Ali, otomobilin arka koltuuna geti. Ayaklarn biraz karnna doru ekip geriye yasland. Kenarlar yukar kvrlp terei bir eit suyolu gibi derinletirilmi apkasn kard. plak bann zerinde birikmi terleri nce eliyle, sonra ceketinin kk cebinden kard iri beyaz mendiliyle sildi. Otomobilin nnde oturan Kl Ali'ye seslendi: "Kl! stersen Ayc'ya gidip biraz hasbhal edelim." Sonra ban camdan karp arkadaki otomobile bard: "Doktor ne dersin, Ayc'nn kknde mola verelim mi ?" Doktor Reid Galib, Necib Ali'yle birlikte Kel Ali'nin peine ta32

33 kldlar. ki otomobil ankaya'ya doru yolland. Ayc Arifin abartl slubundan Gazi'nin delikanllk maceralarn dinlemek her ikisinin de houna gidiyordu. Necib Ali, Ayc'nn bu hosohbet sesinde, Gazi'nin bilinmeyen ok yann renmek gibi bir iptilaya sahipti. Ankara stiklal Mahkemesi'nin Hkimler Heyeti, bir "Gazi sohbeti" iin gnlk durumalarn erken bitirmilerdi. Cerrahpaa Sermezzini Hilmi Efendi, kdam gazetesini cebine yerletirdi. Telala caddeyi geip kahveye girdi. Aradn grmedi, ayn telala kt; doru sar eve yrd. Kapy ald, bekledi. stanbul'da namuslu evlerin kaps ge alr: "Hayrola Hilmi Efendi?" "Kk Efendi evde mi, Valide ?" Yal kadnn yrei titredi: "Erken kt bu sabah. Posta Mdr Sabit Bey'le limana gittiler..." Hilmi Efendi, birden kolunun kanadnn krldn hissetti. "Byle gnlerde mahalleyi yalnz brakmamak gerekir" diye dnd. smet Paa, Dahiliye vekilinin odasnda hrsl admlarla dolayor, beklediklerinin gecikmesini affetmeyen bir asabiyetle knyordu: "Ne zaman ihtiya olsa, bunlar bulamyorum... Sonra da her emre hazr olduklarn syleyip duruyorlar... Tren hazrland m?" Gazi Paa Hazretleri, Naim Palas Oteli'nin byk holnde kurulmu sofrann bandayd. Yznde akbetinin tayin edilmi olduu karanlktan kurtuluunu belirten yumuaklk grnyordu. Bu akam scanda buz gibi bir kadeh raky sonuna kadar iti. Suikast haberinin verdii hnla otelin nnde birikmi halkn sesi giderek ykseliyordu. Bu ykseli, kalabaln arttn ve hrsnn bydn gsteriyordu. Biraz evvel hafiyeler yavaa Gazi Paa'ya suikast tertip edenlere kar halkn lin arzusunda olduunu sylemi ve uzun bir sre beklemiti. stanbul'dan beklenen Terakkiperver ileri gelenleri eski ttihatlarn da ayn ekilde lin edilebilecei ihtimalinin yksek olduunu Gazi'ye anlatarak emir beklediler. Gazi Paa, hibir ey olmam gibi zmir akamnn imbatnda serince demleniyordu. Birisi Gazi'ye fsldad: "Dar kmaynz, halknzdan gizli demlenmenize veriyorlar, Paam! Bu halk nankrdr." Gazi, topluluun bekledii kvama geldiini yakalad. skemlesini biraz geriye doru itip hiddetlendi: "Milletimden gizli bir ey yaptm yoktur. Derhal kaplar anz!" Yava, rahat, gvenli fakat temkinli admlarla dar kt. Sesi keskindi. Bu sesle, ok ey sylyordu: "Cumhuriyet Hkmeti'mizin demir penesi ve Yksek stiklal Mahkemesi'nin adil eli, vaziyete hkimdir." Cumhuriyet Hkmeti'nin demir penesi, smet Paa'nnd. Yksek stiklal Mahkemesi'nin adil elini skmak iin Dahiliye Ve-kleti'nde sabrszlkla bekliyordu. Odaya hepsi birlikte girdiler. smet Paa telgraf Kel Ali'ye uzatt. Sonra elinden alp Necib Ali'ye verdi. "Siz okuyunuz Necib Ali Bey; kraatiniz hepsinden iyidir..."

Necib Ali, zmir mahreli telgrafla Gazi Paa'ya suikast tertip edenlerin yakalandn belirten ifadelerin zerine basarak okumu, derin bir nefes alarak iin ahdamarn atlatmay sona brakmt. Bir derin nefes daha ald. Gazi Paa'nn, Naim Palas Oteli nnde toplanan zmirlilere irat ettii nutkun can alc ksmn okudu: "Bu gibiler, Cumhuriyet'in adalet ve kudret penesinden mstahak olduklar muameleye maruz kalacaklardr. Baka nasipleri yoktur..." zel tren garda hazrd. stiklal Mahkemesi'nin adil elinin iaretiyle yol alp btn hzyla zmir'e yneldi... Glcemal Vapuru iskeleye yanat. Polisler nce kenara ekildiler. Sonra tek tek hepsini boaltp, arabalara tktlar... Cavid Bey, ellerini kelepeye uzatt. Bileklerini sanki namaza durmu gibi gbeinin zerinde birletirdi. Demir kilit dnd. Kalaslarn zerinden yrtp Cavid Bey'i bir arabaya bindirdiler. Demir kilit tekrar dnd. Dar bir hcrenin iine itildi. Simsiyah bir rutubet ve toprak kokusu burnunu yakt. Hcrenin en yakn duvarna tutunup tedbirli birka admla bulunduu evreyi el yordamyla tanmaya alt. Seslendi: "Kimse var m ?" Yalnzd... Hcrenin, ttihat kaderinde daima bir yeri vardr. Cavid Bey kk hcrede, vicdan muhasebesine terk edilmi bir mason adaynn rkek ve tedbirli sabryla takriz edilecei an beklemeye koyulmu gibi titredi. Senelerce nce, byle karanlk bir hcrede, nne konulmu kum saatinin kvaml akn seyrederek, yanndaki kuru kafay gzlemi, bu seyirden, bir otopsi ustasnn ald meslek hazz tatmt. imdi, bombo bir hcrede kendisine bir teselli frsat verecek kuru kafa bile yoktu. Belki birka kii yeniden gelip kollarndan tutarak onu bir maceral gezintiden geirip yemin krssnn nne koyacakt. Sonra gznn ban zp herkesin bir azdan "Nur" diye haykrd kubbeden szlen youn kla kamaan gzlerini biraz ovup, her eye hayret ve teekkrle bakacakt. Cavid Bey bu karanlk hcrenin sknt veren yalnzlnda ilk tutukland gn hatrlad. skeleden inerken nn kesen iki sivil polis koluna girip doruca Unkapan Karakolu'na gtrmt. Cavid Bey, bir sulu gibi hrpalanmaktan ok, eski bir ttihat itibaryla karland karakolda ikram grm ve saygyla hemen salverilmiti. Akam eve dndnde, konan ta merdivenlerinden itibaren hissedilmeye balanan tela, omuzlarna kmeye balamt. kr Naili Paa, Cavid Bey'i kapda karlam ve hemen teklifini ileri srmt: "Vaziyet kark Cavid! Byle zamanlarda insan, kim vurduya gidebilir. Hemen bu akam ka. Arkada bekleyen bir sandal var..." Bayram sabah evin etrafn saran sivillerin daraltt ember sonunda kapy alm ve Cavid Bey'i yakalamlard. Dn akam, hatrl bir misafir gibi uurland Unkapan Karakolu'na bu defa, gerekten bir sulu gibi itilmi ve rutubetli bir koua konulmutu. Anlalan yukarlardan bir emir gelmi ve btn o scak sayg ve sevgiyi bir anda yok etmiti. Bu kadar ksa srede byle ak bir deiikliin herhalde utanlacak bir sebebi vardr diye dnmt. Cavid Bey, Unkapan Karakolu'ndan alnp Glcemal Vapuru'na konuluunu aypl bir hatra gibi zihninde tazeledi. Galata skelesi'nde bekletilirken uzaktan Refet Paa'y, Ali Fuad Paa'y grm ve silkelenmiti. Cavid Bey, ayn silkinile yeniden kendine geldi. Koridor, arl seslerle bir bozgun yerini andryordu. Osmanl'nn birleik ruhu, kim bilir bu yz leheli edebiyattan nasl bir azap ekmi ve bu azab byk bir miras gibi Cumhuriyet'e brakmt. imdi

Cumhuriyet, bu mirasn reddi iin dava ayordu... Dilaver Bey, smet Paa'y arayp emrin yerine getirildiini arz etti: "Karabekir Paa Hazretleri'ni emriniz zerine serbest braktm. Keyfiyeti stiklal Mahkemesi'ne de intikal ettirdim, Paam!" Dilaver Bey, Bavekil'in emriyle salverdii Kzm Paa'nn kendi mesuliyeti olmakszn braklm olduunu Kel Ali'ye bildiriyor, bylece, yklenebilecei sorumluluu btnyle mcadeleye hazr iki tarafn taktik ve takdirine brakyordu.

Gazi Paa Hazretleri banyodan km, zerindeki bornozla kurulanyordu. Kl Ali, nceden birka kere tekrarlayp ezberledii ekilde olay Gazi Paa'ya anlatt. Kzm Karabekir Paa'nn Bavekil'in emriyle serbest braklmas, "stiklal Mahkemeleri'nden beklenilen srat ve katiyet konusunda istenmeyen tereddtlerin domasna sebebiyet" verebilirdi. Gazi Paa, yaveri Hayati Bey'e smet'in telgraf bana arlmasn istedi. Gazi Paa, smet'in zmir'e gelerek olayn gidiindeki aksamay dzeltmesini istiyor, hatta, stiklal Mahkemesi'nn doru yolda olduunu aka ifade etmesini belirtiyordu. Aksi halde, smet Paa da, gznn yana baklmadan tevkif edilecekti... Gazi Paa, Robespierre'in szn ilk okuduu gn ok beenmiti: "Halk Mahkemesi'nin olduu yerde hakka baklmaz..." Bavekil, istenilen aklamay yapt. stiklal Mahkemesi'nin, kendisine tevdi edilmi grevin sorumuluunda davranan kararlaryla Cumhuriyet'in geleceine kasteden her hareketin ban ezecek kudrette olduunu akla kavuturdu. smet Paa, "stiklal Mahkemesi'nin adalet numunesi olacak kararlarna tam bir emniyet hissi iinde olduunu" yazyla Kel Ali'ye bildiriyordu. 37 stiklal Mahkemesi'nin adil eliyle Cumhuriyet'in demir penesi bir kere daha el sktlar. Akam yemekte, Kl Ali bir iki kadeh itikten sonra, kendini ykseltecek hkm verdiine inanyordu: "smet'i iyi tanrm; ne zaman uysal olmas gerektiini bilir..." tirakiyuncular, akam bir tenha yerde toplandlar; korku, drt yan sarmt. Semih Naci, glge gibi duvar diplerine snarak yryor, kimsenin sesini bile duymasna frsat vermeyecek bir siniklik iinde titriyordu. Keyi dnnce kapa ieri atacakt. Arnavutkaldrmlarnn zerinden sekerken cannn yandn ar ekilde hissetti. Bacandaki kurun, her mevsim deiikliinde yeniden saplanp soumu gibi ac veriyordu. Aya burkuldu, sendeledi, tutunmak istedi, ama beceremeyip dt. Kurun girdii yerden, ta kalbine saplanm gibi btn vcudunu yakt. Dorulmaya alt, gc yetmiyordu. Kaskat baca kvrlmyor, gvdesini ayaa kaldracak kadar glenemiyordu. "te! Gediz Mdafaas'nn hatras..." diye gld. Tekrar dorulmaya alt; gc yetmedi. " be admlk yol kald, olmazsa srnrm" deyip ilk hamleyi yapt. Bir iki kii karanlkta yetiip Semih Naci'yi kaldrdlar. Kollarna girip, ikenceden yeni kalkm bir mahkmu hcresine gtrr gibi srklediler. Gediz Savunmas'nn kaskat baca hl dik, fakat faydasz bir baston gibi bolukta sallanyordu: "Saol orbac! Allah raz olsun." "Estafurullah beyim!" Sonra yalvarr gibi ekledi: "Seninkiler merak ediyordur. Allah akna tedbirli ol!" Akif Usta, gecenin yarsnda dkknna gidiyordu. Sabahn erken klaryla yola dklm, esnafn, amelenin geerken urayp itii orbay kaynatacakt. Bekleyenler, kapy ap Semih Naci'yi ieri aldlar. Birisi, lk 38 su ile bez getirdi, yzn ykad. Bir dieri koltuk verip, kahvesini nne koydu. Semih Naci, aciz birisi gibi muamele grmekten rahatsz olmutu. Bu histe, utanmaktan ok, acnmak korkusu vard. Sorumluluk duygusuyla gecikmesinin verdii rahatszl zerinden atmak istiyordu: "Geciktik beyler; hemen balayalm." Masann zerinde tasvir duruyordu. Gz iri puntolara iliti ve elini hrsla masaya vurdu. Sesini ykseltirse acnmak duygusundan kurtulacan sand: "Ahlakszlar... Kim bu suikast tertip etmise kendi elimle asarm..." Sonra hibir ey olmam gibi konumasna balad: "Evet, efendiler! Ya kadere bal olacaz ya da hr... Arasndaki hibir yer bizim iin are deildir. are, tektir ve ad itirakiyundur*. ttihatlar, fesli Osmanl tccar; Cumhuriyetiler, kalpakl mill tccar ile girdiler kanmza. Servet, devletindir ve devletin kalmaldr. Devlet, elindeki imkn, evlad arasnda adil ekilde taksim etmelidir." Semih Naci'nin acs artyordu... tirakiyun meclisinin mritleri, manasn kavramadklar bir duaya ba salladlar. Bu dar sokakl mahallenin, tevekkl iinde mrn tamamlayan insanlarnn hayatnda, iktisadn laf m olurdu... Allah vermiti ite. Geinip gidiyorlard. mr, bir o yandan, bir bu yandan sallanan ocuk beii gibi ninnilerin, arklarn, feryatlarn arasndan geip gidecekti. Bu saadetli dnyann nazlarn unutmaya ne sebep vard ki... Semih Naci yiitti, temiz insand, namusluydu; ama * itirakiyun: komnizm.

39 neden byle konuuyordu. Allah, nifak gnah saymam myd ? Peygamberin sar, Papa'nn tacndan evla deil miydi ? Neden Kel Ali, apka giymedi diye Atf Hoca'y ipe ekmiti ? Neden Tahirlmevlev'yi ieri tkmt ? orbac Akif, srtndaki ekmek kfesini frnn nne koydu. Hamurkrlar, ince telli kemeneden dklm gibi rtkan bir Rize trksyle teknelerin bandayd. Dillerinde, zor anlalr bir sevda vard. orbac selam verdi: "Selamnaleykm, aalar! Krk somun koyun." Frnclar scak ekmekleri bir rpda kfeye attlar. Tekrar yola koyuldu. kindi namazndan sonra evine dnecek, derin bir uykuya yatmadan nce karsna soracakt: "Gusl suyunu sttn m, gzel kz ?" Kel Ali huzursuzdu. eme'de Gazi'yle grmelerinden sonra zmir'e dnerken yol boyunca azn hi amamt. smet'in, Gazi'yi etkisi altna almak iin gsterdii gayreti hayretle karlam ve Gazi'ye kar kabilecek bir tabiatn srarl savunmas karsnda, nadir duyulan taze bir heyecan yaamt. smet de kim oluyordu? Nasl bir sara gelip smet'i esareti altna almt ki, Gazi'ye hatal hareket etmekte olduunu sylemiti. Bir eski silah arkadann byle kendinden gemi ekilde be ttihat eskisini savunmasn aknlktan teye, hatta aypla karlyordu. Elbet bir gn smet'in de suyu snacakt... Karabekir'in, Rauf'un, Ali Fuad'n savunmasnda smet'in gsterdii dostluk ve vefa hissine hayranlk duymak belki dnlebilirdi; ama, smet ile Hseyin Cahid arasndaki yaknla mana vermek mmkn deildi. Hele Cahid'in yakn dostu Cavid'in bu vesileyle korunmak istenmesini smet'e yaktramad. Cavid kim, smet kimdi ? Kel Ali patlamaya hazrd. Bu sabah karsna getirdikleri "ba40 caksz maliyeci" bir zamanlar imparatorlua elkoymu ittihat Terakki'nin nl hesap adam deil miydi ? Sait Paa'nn "Kk dev" dedii kudret bu muydu? Enver'in, Talat'n rkt zihin, u kk bedenin tamakta zorluk ektii iri kafa myd ? Enver gibi gz pek, itaat edilmeye alm bir kumandann, kendini srekli tetikte hissettii, dalamaktan zenle kand ahsiyet imdi Kel Ali'nin karsndayd. Bu adamn korkulacak nesi vard ? Kel Ali, hafzasndaki kprdanmalara kar koyamyor, ya tenekesinin boaltlndaki o kokulu ve kaygan hzla her eyi bir huninin azndan iri gzlerindeki sinirli baklara dolduruyordu. Enver'in emrinde alt gnleri hatrlad. Enver'in Fedaiyan Taburu'nda kaymakamlk yapm, ballk yeminini bir ibadet gibi kutsallatrmt. zzet Paa'nn, kabineyi kurarken, Babli Baskn'na benzer bir mdahale endiesiyle Talat'a adeta yalvarrcasna yardm rica ettii korku, ite bu Fedaiyan Taburu'ydu. Kel Ali, Enver'i hayranlk iinde seyretmi, bu yakkl seraskerin yumuak baklarnda, sessizce vaat edilen kk mevkilerin hakkn verecei gnleri beklemiti. Enver'in "Talihin dndn ilk defa hainler anlar; kpein zelzeleyi hissettii gibi bunlarda bir meziyet vardr" szn dilinden drmeyiine bir mana veremezdi. Fedaiyan Taburu'nun kaymakam olarak Kel Ali, ilk bakta vurucu, krc, gz pek bir savadan ok, orta halli bir kasaba imam gibi sevgi uyandran grne sahipti. Uzaktan baklnca yumuak, hatta kibar grnen bu adamn iinde, hi acmadan lm emri veren bir yarg tabiat yatyordu. Siniri yava yava sinmi, yerini, kukuya brakmt. Cavid'in aktan aa bir suikastn tertibinde yer alacak tynette olduuna inanmakta zorluk ekiyordu. Bu adamn ne eitimi, ne grgs, en nemlisi ne de cesareti intikam peinde komaya msait grnyordu. Gazi'nin, teden beri ekemedii Maliye Nazr Cavid 41 bu muydu ? imdiye kadar karsna gelenlerin hepsinin sradan komitac gibi sadece yksek tonlu bir iki kla btn varlklarn ortaya koyduklarn grmt. Bunlarn, geride nemsenecek bir eyleri bulunmadn kolayca sezmek mmknd. Canbulad'n, Maarifi kr'nn, Ziya Hurid'in hatta Ayc Arifin, btn barutu tkenmi kabaday narasndan daha fazla korkutacak bir taraf yoktu. Siyasette yerlerinin pekimedii, pelerinden gidilecek hibir meziyetleri olmad, Meclis koridorlarnn ilk gnlerinde aa kmt. Ziya Hurid takmna verilecek cezayla hem sulular layn bulmu olacaklar, hem de bu korku, etraf sindirmeye yetecekti. ttihatlarn, topyekn iktidar iin yllardr kurduu tertiplerin birka beceriksiz komitacyla yrmesi dnlemezdi. Bu bir siyas komplodan ok, kiisel garazla hareket eden babozuk takmnn yzne bulatrd bir beceriksizlie benziyordu.

Kel Ali, gerilerden getirdii hatralarla zihninin daha da bocaladn grdke, bu baskndan kamaya alyor, ancak kendisini drt yanndan skca saran hatralar zincirinden kurtulamyordu. Sonunda hkmn verdi: "Bu alak teebbsn Cumhuriyetin kutsal ateini sndrecek nefesi yoktur. Var sanlyorsa, skarm grtlan olur biter..." Kl Ali, adann dncelerini okuyordu. Kl, rahat halleriyle herkesin houna giden bir babacanlk iindeydi. Davann btn sorumluluuna fevkalade istekle talip olan Kel Ali'nin kavrayamad gerei grmt: "Btn mesele, be ttihat'nn karna getirilmesi deildir, adam... Bir Cavid, bir Nzmla btn ttihat Terakki'yi engizisyondan geirdiini sanmakla hata ediyorsun. ok deil, on yl iinde bu ikisine sen dahil adam herkes yanacak. Ama dava, bu adamlar istiyor. imdi sen, bir cinayet tertibinin maznununu de-

il; bir cumhuriyet ve inklap davasnn kaderini muhakeme edeceksin." Szler gzel ve etkileyiciydi. Kel Ali, adann ileri srd nemli noktay vaktinde tehis edememi olmann acsn hissetti. Gerekten de ttihat Terakki, Cumhuriyet dahil btn dnemlerde lkeye hkim olmu iktidarlarn en byk, en gl tekilatyd. Bu tekilatn, kt sanlan yerde, birden dik bal bir ekya gibi yeniden dalara kn beklemek gereksizdi, ama ehrin gzden uzak bir semtinde yeniden canlanp bir canavar gibi Cumhuriyet'e saldrmas beklenmeliydi. stanbul'un kaltak koynu, bir eski husumeti saklayp, frsat gelince, gr duygularla ortaya karacak kadar scak ve ehvetliydi. Kel Ali, bu endieyi ahsen hissetmekle kalmam, ayrca, bu ihtimalin yakn olduunu Gazi'den iitmiti. Gazi'ye yakn olmak Kel Ali'nin en byk gururuydu. Bu gururu her vesileyle evresine hissettirmeye baylyordu. Kl Ali, Gazi'yi adandan daha iyi kavram ve bir dava adam hviyetini daha keskin izgilerle taknmt. Kel Ali'nin tabiatnda grd o kycl belli bir kalba oturtmak gerektiine inanyordu: "Byle davalarn hukuku yle kolay dzenlenmez. imdi bize den mesuliyet bu aypl teebbse kan kusturacak bir eriat yaratmaktr. yle ki, aslan her maznunla birlikte bu eriatn kitaplar yaklmal, mabetleri yklmaldr. Vicdan savunmak, hukuku savunmaktan daha kolaydr." Kel Ali bir sre kbus iinde kvranm gibi terlemi, yznn btn hatlarna korkulu bir tela sinmiti. Gzleri hor bakmaya muhta bir zayflk iinde baygnlat. Tek bir eye inanyordu: Ga-zi'nin houna gidecek her ey mutlaka bu gzel memleketin, bu biare halkn yararna olacakt... Kl Ali bastrmaya devam ediyordu: "itilaflar Cavid'in kellesini istediklerinde yle eyler sylediler ki, biz bu davada ne yaparsak yapalm, masum ve vicdanl insanlar gibi itibar greceiz. En iyisi gel, bunlarn hkmn bu davadan ayr tutalm... Unutma, bu hem onlarn haysiyetini ykseltir, hem bizim..." Kel Ali'nin dayanaca payandann ilk filizi gzkt. Bu kk dal ksa srede geliip iriyar bir ktk oldu. Usta bir elin hzarnda biimlenip stiklal Mahkemesi'nin terazisine altlk olacakt. Kl Ali, son sz sylemeye hem merakl, hem de bunda baarlyd: "Adam! Bu davay birbirinden ayr. Katilleri zmir'de as; Cavid'in hesabn Ankara'da grrsn..." Gazi Paa, Naim Palas Oteli'nin kendine ayrlan katnda yalnzd. Btn varln mahzun ve yalnz hissediyor, bu ar duygunun ykyle yorgunluu artyordu. Tutuklanp hcreye kapatlanlarn ou, bir zamanlar kendisinin en scak duygularn paylatna inand dava, kadeh, hatta apknlk arkadalaryd. Otel kendisini skyordu. Geri halkn gsterdii byk ve rtkan sesli tezahrat gz doldurucuydu, ama Gazi Paa, bunun kalbna kolayca kanacaklardan deildi. ok deil, daha yedi yl nce Kral Konstantinos zmir'i igal ederken ayn izmirli, yine ayn otelde kalan Konstantinos'a da benzer heyecanlarla sevgi ve sayg gstermiti. zmirlinin, Girit'ten, Midilli'den, Sakz'dan getirdii bir kvrak taraf vard ki, bunu dikkate almamak imknszd. Eski adyla Kramer Otel'i, Kral Konstantinos'u karlamak iin o st beyaz mermer merdivenlerin zerine al renkli hallar serdirmi, bu ihtiaml yry merakndaki Yunanlya, sanki Trk bayran inetiyormu gibi bir zevk tattrmak istemiti. Maatlk'ta toplanp Reddi lhak Cemiyeti'ni kuranlar ayn zmirli deil miydi ? Osman Nevres'in att ilk kurun bu meydan kana boyamam myd ? Dn gece yemekte arkadalarnn Terakkiperver Frkas'nn 44

mensuplar iin ileri geri konumalarn hayretle dinlemi, sonra, bu kadar ksa srede bylesine hzl deiimle dava arkadalarn sulayanlar ibretle seyredilecek bir kadro gibi hafzasna naketmiti. "Bu adamlardan korkmak gerekir" diye dnd. yle ya, daha dne kadar, Gazi'nin hrmet ettii eski silah arkada paalar, bugn tutuklanp hcreye kapatlnca, birdenbire en cani ekya gibi ayaa drlp alaya alnyordu. Gazi Paa'nn sessizliinde sanki tasdik varm gibi hcum giderek iddetini artrmt. zmir'in, Selanik'e benzer bir yan vard. ttihatlarn zmir'e bak bakayd. zmir, ttihatlarn kendilerini sanki Selanik'te gibi rahat ve emin hissettikleri limand... Gazi Paa, ttihatlar ile i ie geen hatralarn tazelemek istiyor, fakat ayn zamanda bu yadn, ac bir ikaz gibi yreini buracan hissediyordu. ttihatlarn ounu sevmiti. Hem de adamakll sevmi, ounu bir davann peinden giderken tutunup dikleebilecei bir omurga gibi kendi vcuduna yerletirmiti. ktidar olma ansnn doduu ilk frsatta bile, eski ttihatlar yokmu gibi farz ederek hareket edememi, hatta karsndaki ngiliz komiseri hayrete drecek bir ciddiyetle ttihatlar savunmutu. Gzlerini yiyen ince bir ip gibi kst ve uzak diyarlara evirip, bolua uzatt. ngiliz komiserin mutlaka kabul greceine emin olduu bir grme artnda, hafif alay, hafif iddet ifade eden szlerini nasl bir hiddetle cevaplandrdn hatrlad ngiliz komiser, Mustafa Kemal'i zorluyordu: "Evvela, ttihat Terakki'nin cinayetlerini tasdik ettiinizi bizzat sizden duymak isterim, Paa..." Mustafa Kemal, nce "Bu adam aptal m ?" diye dnd; sonra ciddiyetine kanaat getirerek cevap verdi: "Ben ttihat Terakki'nin mmessili deilim!.. Fakat, hemen belirteyim ki, ttihat Terakki, vatanperver bir cemiyetti. Balangcndan ok zaman sonrasna kadar ben de bu cemiyet iinde bulundum. Cemiyet hibir zaman, sizin bu alaltc szlerinize hak verdirecek mahiyet almamtr. ok kusurlar olabilir; ama vatanperverlii bu seviyesiz suallerin stndedir." Gazi Paa, bir ngiliz komiserin siyas cinayet faili gibi gsterdii ttihatlar, vatanperver ilan ederek savunduu gnlerden kendini syrm; onlar imdi, canna kastetmi "kara ete" elemanlar gibi gryor ve bu hzl gelimenin gerek karakteri kadar siyas akbetini de stiklal Mahkemeleri'nin adil eline brakyordu. zmir'in kurtuluunda yerletii Karyaka'daki evin ilk gecesini hatrlad... Yeil bahesi iinde bembeyaz kkn krfeze bakan pencerelerinden uzun uzadya seyrettii zmir'in akamstlerindeki o hlyal bekleyii ok iyi llerde iine sindirmiti. zmir, onun iin daima gler yzl bir hatrayd. Latife'yi burada tanm, baklar dumanl ve hrn eraf kznn gzlerinde, Selanik'in zledii Beyaz Kule gazinolarna benzer bir yaknlk duygusu tatmt. Bu delimen kzn iindeki gr alev, Gazi Paa'nn haar gzlerinde, elie su verilirken duyulan czrtl sesle serinlemiti. imdi zmir, canna kastetmiti. nsann cann sevmesi kadar doal bir sray yoktur. Gazi Paa birden srad. Kramer Oteli'nin mermer merdivenlerinden aa hzla indi. Yaver Hayati Bey telala peinden kouyordu. Merakla kuku aras bir hisle geri dnd. Rahatlad... "Ankara'ya dnyoruz..." Saray dulunun gzlerindeki bkknlk ve hasretin ikisi de gevektir. Yalar boldur ve kolay boanr. Dinmez sanlan bu pnarlarn kayna birden kurur ve eski en atr havas evreyi hemen doldurur. Saray dulunun gzlerinde, her eyin sabr da, isyan da birlikte yaar... Hatralar hoyrattr. Aliye Hanm, ehzade Burhaneddin Efendi'den boanm, bir kenarda yeni bir kader ksmet bekleyii iine girmeksizin canl bir hayat sryordu. Bir zamanlar evresindeki yaknlarn gler yzl baklarnda durgunlaan sevgilerin yerini, imdi kendisi, daha en ve emin olduu gzel bekleyilerle doldurmay renmiti. Tek deimeyen gler yz, Maliye Nazr Mehmed Cavid Beyindi... Cavid Bey, Burhaneddin Efendi'nin ehzadelik gnlerinde kurduu yakn dostluk duygusunu devam ettirmi, ilk tand gndeki gnl okayan sz ve baklarn daima scak ve hazr tutmutu. Aliye Hanm, akam ziyaretlerinde Cavid Bey'in nazik bir slup ve ferahlk iindeki iltifatlarn hatrlad. Cavid Bey, sz sanatn, sevgi sanatna dntren bir kvrakln sahibiydi. Bu sanat ne zaman kullanacan iyi bilmenin getirdii btn faydalar ve haklar almaya almt. Yahya Kemal, Cavid Bey'in yle pek kolay tehis edilemeyen bu zelliini, ireti bir tavrdan ok, kskanlacak bir vasf olarak grm ve glerek kendisine hatrlatmt:

"Cavid Bey, sizde gpta ettiim en zengin kabiliyetiniz, kadnlar zerindeki bu derin ve bereketli vasfnz olmutur." ri gvdeli airin tehis ettii vasf, Aliye Hanm da ilk grd anda fark etmi ve sanki Cavid Bey'in en hassas srrna ortak olmu bir yakn gibi bu hususiyetini kendisine saklamt. inde bu hissi tamaktan mutluydu. Zaman zaman bu hissin eski hatralaryla tazelenen bir heyecan duyuyor, sonra vakti gelmemi bir talebin haksz hkmnden korkarak bekliyordu. Eski bir dost, bir frsatn bulup kendisini uyarmt: "Aliye, hl gzelsin! Eski cazibene kattn bu gzel olgunluk 47 sana yle yakm ki, talihin kime gleceini merak ediyorum." Aliye Hanm'n talihi Cavid Bey'e glyordu. Aliye Hanm, insanlarn glerek bakan gzlerle kendisine gzel eyler sylemesine altrlmt Sarayl terbiyesinde glmenin, sevinten, hazdan, gururdan teye, adeta yaplmas mutlaka lazm gelen bir ibadet gibi vakti ve saati vard. O vakit, o saat gelince, btn ehreler, bir elin uzaktan iaretine bal olarak dudaklarn hafife ayrp uzun sre yle tutard. Aliye Hanm'n dudaklarndaki her tebessmde ya mahzun bir sabr, ya ince bir isyan grnrd. Abdlhamid'in kendisine ilk iltifatn hatrlad. O kukulu yz, biraz hatlarn gevetmi, o rkek ses biraz canlanp konumutu: "Sizdeki ahs terbiyeyi, bu sarayda meslek haline getirmek iin neler vermezdim, kzm..." Aradan yllar gemi, saray kendi terbiyesindeki huysuz tarafn pis bir marklkla ortaya koymu ve Aliye Hanm' hudutlarnn dna karmt Bu sessiz sedasz ayrlta krgn olan yoktu. Aliye Hanm her bahsi aldnda, ehzade Burhaneddin Efendi'nin nazik bir zevce olarak, gsterdii saygy hatrlar ve hangi artlarda olursa olsun bu deerli itibar evresine aktarrd. Aliye Hanm ile ehzade Burhaneddin Efendi, szltsz ekilde ayrlmlard. Burhaneddin Efendi'nin eski gz arsna arka kmak isteini anlatabilecei gzel bir lisan vard. inin titreyerek bakt Aliye Hanm'n imdi saraydan ayrld byle bir gnde syleyecei szlerin ar ykn tad aka belli oluyordu. Elindeki mcevherleri kendisine sunmu ve sesinin titreyiine aldrmadan sevdal bir erkek gibi Aliye Hanm'a yksek seviyeli bir sayg gstermiti: "Bunlar muhafaza ediniz ltfen! Sizdeki zarafete yakacak deerde olmaylarnn beni nasl zdn tahmin edemezsiniz..." 4

Belki de Burhaneddin Efendi, bu ebed ayrln zntsn anlatmak ister gibi sevgilerini aklamaya almt. Saraylnn daha fazla ak olmas beklenemezdi... Aliye Hanm, Cavid Bey'in nikhna getiinde gerek mutluluk hissini tarif edecek deeri aram ve bir trl bulamad inandrc bir ifade iin uzun sre huzursuzluk duymutu. Aliye gzel kadnd.. Baklarnda insan rahata geiren bir emir hissedilirdi. Boyuyla bosuyla, etrafna meydan okuyan gzeliinin hakkn vermesini biliyordu. Peki, Cavid'in ksa, tombul vcudundan nasl bir k kp bu gzel kadn tesiri altna almt ? ehzade Burhaneddin Efendi'nin az sayda dostunu davet ettii akam yemeklerinde Cavid'in, Aliye Hanm' uzun ve serbeste szen baklarnda nasl bir tesir vard ki insann duygularn, dncelerini hatta sevgilerini altst edebiliyordu? Uzun yllar nce gpta, sonra hayranlk, hatta terbiyeli snrlar iinde lezzet duyduu bu erkein hususiyetini kavramakta glk ekmi ve kendisini adeta esir eden tesiri bir trl yakalayamamt. imdi karsyd; ama hl Burhaneddin Efendi'nin sofrasndaki gnlerden getirdii duygularn ak seik tarif edememekten rahatszd. En skntl annda Hseyin Cahid imdadna yetimiti. Yalnz kaldklar bir anda Aliye Hanm'a fsldad: "Hayatmda bir tek, senin bu bacaksz kocandan rkerim. Ondaki cevherin korkutmad kudret yoktur. Bilir misin ki, iktidara talip olan herkesin kafasnda Cavid bir korkudur... ttihatsndan Cumhuriyetisine kadar btn mevkilerin ryasnda bu kbusun bast bir huzursuzluk duygusu yatar." Aliye Hanm artk rahatt. Dm zmt... Cavid kendisine derin bir huzur hissi ve nadir duyulan scaklkta heyecan ayn anda veriyor ve bktrmadan bu derin lezzetin mrn canl tutuyordu... 49 Kel Ali yorgundu. Kendisini Akdeniz'in ortasndaki o kk ve kayalk adann scak havasnda yeniden kavruluyormu gibi hissetti. Malta Adas'nn iri kemerli, kaln duvarl, yontma tal mahpushanesinin uzun ayvanndaki samimi serinlik hissini yeniden duymak iin neler vermezdi ki... Srgn acsn

tatmak, ayn kaderle bir araya gelmi herkesi ok "ocuklu bir ailenin kardeleri gibi birbirine balamt. Malta Yran'nn samimi sadakati her vesileyle acl bir heyecan gibi hissedilmi, btn srgnleri, tek bir derghn sevdal dervileri gibi kenetlemiti. Her biri tekbir getirir gibi vatan hasreti ekiyordu. Kel Ali, Malta'daki srgn arkadalarndan ounu karsna alm, babo bir selahiyet ve sertlikte yarglyordu. Rauf, Kara Kemal, smail Canbulad, Midhat kr, Hseyin Cahid hep ayn kaderin ortaklar gibi, Malta scanda srgn terleri dkp rahatlamlard. imdi bunlarn ou, Kel Ali'nin karsnda yeniden terleyecekti... Ya Cavid? Ya Nzm? Doktor Nzm, daha Mondros Mtarekesi'nin imzaland gn kayplara karm, ttihatlarn yedi byk ba bir gnde ka-vermilerdi. Cavid, zamannda yaplm bir ikazla ortalkta grnmemi ve kapa svire'ye atabilmiti... Malta Srgn'nn her hatrasnda, bu kan, bir gn hesab sorulacak ayp duygusu kadar tamah lezzeti de vard. Bir gn bunu, Nzm'a, Cavid'e sormay ok istiyordu. vnmek bir lezzet gibi gelir... Bu lezzet yzn kaplad. Sesinin rengini deitirdi. Kl Ali'ye dnd: "Adam, biz Malta'dayken tpk bir hkmet gibiydik. Ahmed Emin'in szlerini hi unutmadm... Sadrazamyla, eyhlislamyla, vekiliyle, paasyla, mebusuyla tam bir hkmet... Osmanl, hi byle kenetlenmi bir iktidara sahip olmamtr." O kenet ksa srede gevemi ve srgn gnlerinin samimi sa-

dakati, nce bir boluk hissi, sonra ciddi husumetle yer deitirmiti. Kl Ali, Malta srgnln byk bir iftihar gibi her saniye teneffs eden Kel Ali'nin bu sk tekrarl hatrlatmasnda, hafif alayc havay seziyor, ilk doacak frsatta bunun cevabn vermeyi zlyordu. Doktor Reid Galib'le gz gze geldi. te beklenen frsat yaklamt. Bu frsat karmak Kl Ali'ye yakmazd: "Damat Ferid'e kredin ki, sizi ngilizlere srdrd. Yoksa hepiniz tilaflarn ipinde aslacaktnz." Kel Ali amaza dt: "Allah bizi, Nemrud Mustafa Divan'na dmekten korudu. Yoksa hepimizi, Boazlyan kaymakam gibi keyfince ipe ekerdi. Byle bir adalet divanndan, btn lem utanmtr..." Kl Ali, ikinci frsat daha iyi kulland: "nallah kimse sana Nemrud Mustafa gibi sonradan lanet okumaz..." Kel Ali hiddetlendi; ayaa kalkt. Elini beline atp bir sre bekledi. Doktor Reid, oturduu yerden ok sakin bir sesle mdahale etti: "Haydi otur yerine Reis! Khin dahi olsan, ne yapacan sen bile bilemezsin. Byle hiddet gsterecein yerde, bu mahkemenin ispat edecei iddiay idrake al..." Kel Ali oturdu. Batan karlm bir evlatlk tecrbesizliiyle teslim oldu. Sabahn erken saatinde, Semih Naci'yi bir duvar dibinde buldular. Sert ayak, yine tkezlemi, yaz gvdeyi hrsla yere sermiti. Kalkacak takati yoktu. Derin bir ksrk iinde hkrr gibi zar zor nefes alyordu. lkin Kuyumcu Aznif Aa grd. Oturduu krsden frlad, sonra geri dnp bard: 51 "Biriniz daha gelin. Bu Kaymakam Semih Naci Bey..." Semih Naci Bey srlsklamd. Sabaha kar boanan yamur btn gece byle ssz bir kede aresiz kalm adam perian etmiti. Ateler iinde yanyordu. Gzlerinin kslm, sesi btn gcn kaybetmiti. Doru Berber Rstem'in dkknna gtrdler. Ocaktan bir ay getirdiler. Aznif Aa, birka yudum iirdi. "Biriniz kosun; Doktor Fahri Bey'e haber etsin." Birka birden kotu. Semih Naci biraz dikilir gibi oldu. Sert ayan uzatt. Dorulmaya alt: "Boverin, doktorluk iim yok benim..." Sonra, berberin koltuuna yklr gibi oturdu. "Rstem u sakallarm kes nce. Doktor beni byle dkn grmesin..." Gediz Taburu'nun yiit kaymakam Semih Naci Bey, utanl bir miras gibi her saniye yanndan ayramad bu aksak bacan acsna bir son vermek istiyordu. "Buna bir are bulmak gerekir" diye dnd. Doktor'un, verecei ifa yoktu. Her karlatklarnda yalvarr gibi sorard. "Doktor ? Ben, btn bir mr bu ktrm aya tamaya mecbur muyum ?" Doktor Fahri'yle tabur arkadayd. Byk Zafer kazanlmadan nce Semih Naci'yi re karmlar, erefli bir mcadelenin son lezzetini tatmaktan mahrum etmilerdi. Gsn ssleyecek bir madalyas da yoktu. Gzlerini kapatt, hlyalara dalm mahalle kzlar gibi rahatlk duygusuyla gevedi. Bir lk

rzgr, salarndan balayp teninin btn hcrelerine sinen esintilerle iini okuyordu. Yreinin boaldn hissetti. Boluk duygusuyla korkusu yeniden bakaldrd. Bu isyan, btn hzyla vcudunu dolduruyor, kaslarn geriyordu. "Benim daha lmemi binlerce

yanm var be!" diye gururland. Sesi, kendine yetecek kadard: "Haklarnn teslimini isteyen her sesin ykseldii yerde, benim de adm geecek. tirakiyun, bu heybeti bana verecektir..." Sonra, bu gururu tek bana hissetmekten utanm gibi teselli arad. Bakalarnn hakkn teslimde adil olmas gerektiini dnd: "tirakiyun, bu memleketin nimetidir." Ustura tenine deince, yorgun kemiklerinin atrdadn hissetti. Rstem, mahir hareketlerle, temiz yzn hatlarn dolap sakallarn perdahlyordu. inin ehliydi. Kk bir bakr tasta yzn ykad, hafife kremledi, pudra srp havluyla sildi, kolonya serpti: "Shhatler olsun Kaymakam Bey!" Semih Naci'nin aynadaki aksi bakadr. Zmrt kakl bir sedef kutu gibi dik ve davetkr durur. Belal bir bak, adam ileden karacak kadar derin ve srekli inatlarla glmser. Bu gl, bir alaytr aslnda... Dizkapann paraland gn, saatlerce yalvarmt: "Doktor! N'olur beni sakat brakma; aren yoksa ldr gitsin." Doktor Fahri'nin tesellisini hatrlad: "Gnah olmayanlar da yldrm arpar. Takdiri ilahdir bu..." Tekrar aynaya yaklat, kendini seyretti. Mutlu oldu. Herkesin hayretli baklar arasnda dkkndan kp uzaklat: "Hayr! Bugnn adaleti, bugn teslim edilmelidir insana;.." Aksaray'a doru yneldi. Dar sokaklarn birbiri zerine yklm ahap evlerinin pencerelerinde, kk kafesler alp, keten perdeler ekiliyordu. Derin ve din bir hava teneffs eder gibi khne sokaa dald. Bir tevekkl ve teslim ruhunun sindii bu mahalleden arad cesareti bulamam gibi krgnd. Valide Camii'nin oymalarndaki sslere bakt Kim bilir nasl bir tahamml veya

hiddet bu gzel oymalar yaptrmt ustalara... "Bu ustalar haklarn bilmiyorlard ki, alabilsinler" dedi iinden... Birden klcn kuanm ve mer adaletini datyormu gibi konutu: "Az kald. Bir hak, sahibinin istemesine hacet kalmadan kendisine verilecektir." Simsiyah duvarlar ak yaldzl aynalar gibiydi. Her admda kendini daha bym daha glenmi bir gvdeyle seyretti. ki aya da yaz atlar gibi kouyordu. Bu atn srtnda efkat, bir scak yuvadr. Bu yuvaya snd. Gzbebeklerine bir ilkbahar dedi. Cavid Bey, kapatld dar ve karanlk hcrenin boucu scandan bunalmt. Gnlerdir kimseyle konumam, bir tek ses, bir tek haber almakszn ne yapacan arm vaziyette bekliyordu. Bir ara, helaya gitmek iin kendisine nezaret eden jandarmadan rica etmi, yllardr zerinde alt "Mal Lgat" msveddelerinin verilmesi istirhamnda bulunmutu. Akamn karanl artyor, dar hcrenin iinde bu koyuluk sanki bir zifir scaklk gibi her yeri kaplyordu. Gece knce, yukardaki pencerenin szdrd n sessiz sedasz ayrlndan hzne kaplyordu. Bu pencere, ona zamann nasl getiini gsteren tek vefayd. Kap ald; bir k yanp sner gibi oldu; nce ieri birini ittiler, sonra bir iskemle uzattlar. Demir kapnn kaim kilidi yeniden dnd. Gelenin kim olduunu anlamaya imkn yoktu. eri itilen, belki bu karanlkta sadece kendisinin bulunduunu sanabilirdi. Cavid Bey bir sre bekledi cebindeki tabakasn kard; bir sigara yakp uzatt: "Sigara ier misiniz ?" Karanlkta bir el uzand. Korun ucunu tutup hzla kendine ekti. lk derin nefesi, bir baka derin nefes izledi: 54 "Yznz gremiyorum; ama sesinizden tandm. Siz Cavid Bey'siniz... Mlkiye'de hocamdnz..." Cavid Bey ard. Hcresine bir kimsenin daha geleceine ihtimal vermiyordu. imdi bir mutluluk hissi duymu gibi rahatt. Hi olmazsa, konuup dertleecek bir ses bulmutu. Yeni gelen kendisini tantt: "Ben Mnir Hsrev! Erzurum mebusuyum."

Cavid Bey, ksa srede gelimeleri rendi. Terakkiperver'in btn kdemli paalar, bir bir toplanp Kel Ali'nin emriyle yarglanmak zere Ankara'dan yola karlp zmir'e getirilmilerdi. Btn bu adamlar gerekten iddia edildii gibi bir araya gelip Gazi Paa'y ldrmeyi planlamlar myd ? Bunun inandrc bir yan bulunabilir miydi ? Bir hrs, bir yaranma duygusu bylesine gemi azya alp her ahlakn zerine saldrabilir miydi? Akl bunu ne lde kabul edebilirdi ? Ahlak, sbjektif bir deer yargs olarak kabul edilecek kadar basit miydi? Cavid Bey bu dncelerini, henz hususiyetini bilmedii bir insanla tartmaya hazrlkl deildi. Birdenbire irkildi. Eski talebesi, imdi btn yrek aklyla Cavid Bey'i sigaya ekiyordu: "Neden kamadnz ?" Cavid Bey iddetle cevaplad: "Ne haysiyetsiz bir sual. Bana bunu sormaya nasl cesaret ediyorsunuz ?" "Hiddetlenmeyiniz! Mtareke gecesi katnz duyduumda ok sevinmitim. Davay srdrecek insanlar kr ki, Nzm Paa Divan'na dmediler diye gururla gezinmitim. Yalnz ben deil, daha birok talebeniz... Efendim..." Cavid Bey'in hiddeti henz sknet bulmamt. Gzleri, karanla yava yava alm, ehreler, rtl bir dostluk gibi bakan aydnlk hissi kazanmt. Cavid Bey talebesini canlandrmak istedi: 55 "u kk pencereyi gryor musun; yarn sabah gerek bir dost gibi buraya k verecek. Camnn biri krk. En ok o krk olan seviyorum. Ikla beraber hava veriyor, ses veriyor... Pencerenin arkasnda bir meydan var; meydann ortasnda bir havuz. Havuzun drt yannda, drt iri kayn aac var; dallarnda sere kular tyorlar. Arada bir iskemleye kp meydan seyrediyorum..." Cavid Bey, bir itiraf lezzeti tatmak istedi. imdiye kadar aldrmad bir eksikliin hasretini ekiyor gibiydi: "Boyumun ksa oluuna ok yanyorum. Meydan tam grmek ksmet olmuyor. Yarn siz bakp bana derinliine anlatrsnz..." Birden sesini deitirdi: "Unutuyordum sylemeyi; yarn ilk celseye kyoruz. Metin olunuz..." zmir'de temmuz sca... Cehennemin bir baka tarifidir bu... Mill Ktphane binas tka basa dolmu, caddelere taan kalabalk rkek, piman ve merakl baklarla meydan bir maher yerine evirmilerdi. Yal bir Arnavut omuzunda tad kaim sopann iki ucuna aslm cierlerin peinde koan kedileri tekmeledi; yanndaki torununa vnr gibi jandarmalarn arasndaki paalar gsterdi: "te padiahmz yok eden Merutiyetiler... Allah nasl da insana yaptnn hesabn soruyor..." ocuun anlamadan seyrettii bu hengmede elenecei hibir ey yoktu. Dede, Cavid Bey'i gsterdi: "u nde giden bodur var ya, onun ad Cavid! Balkan Harbi'ndeyken yzba ona, "Merutiyetin hnkr budur; Enver'i, Cemal'i bo verin" derdi... 56 Tutuklular ieri aldlar. Son ttihat girene kadar arkalarndan bakt. Sonra torununa dnd: "Haydi, biz iimize bakalm; bize mi kald Gazi'nin, mazinin hesabn sormak." Belinden kemik sapl ba kard, iri manda cierlerinin en ak yerinden bir para kesip gerideki kedilere frlatt. Btn kediler, akciere tler. Koyu bir kan yere damlad. Arnavut, intikam hissi alyormu gibi konuuyordu: "Ben genliimde, Hamidiye Alay'nda onbaydm. Halifemiz Efendimiz'i beklerdik. ttihatlar geldi, bizi iimizden etti. Allah belalarn versin..." Sonra derin bir nefes ald ve boald: "Manco! Manco, haydi manco..." Kk ocuk, dedesinin peinden koarken, durup durup geriye bakyor, ufack bir cier parasna m kedilerin en canhra feryatlarla birbirlerinin cann yakp bir para kapmak isteyilerindeki hoyrat ve doal itihay merakla seyrediyordu. Arnavutcierci, vefal bir teslim sesi gsterdi: "Bunu babamdan renmitim. Onlar bir para cier iin didiirken, biz, bin admlk yol alrz..." Tekrar derin bir nefes ald ve boaltt: "Manco! Haydi manco..." O gn, savcnn mtalaas istendi. Necip Ali, gzel cmlelerde kesin anlatmlar aktaran bir slupla konuuyordu:

"Muhterem hkimler! Belli oldu ki, bu davann iki yan vardr; birincisi, Gazi Paa Hazretleri'nin canna kymak isteyen adi caniler; ikincisi, memlekete suikast hazrlayan hain ittihatlar... Cumhuriyetimizi devirmek isteyen bu hain ittihatlarn tekil ettii kara etenin, Ankara'da hesap vermelerinin muvafk olaca kanaatindeyim..." 57 Cumhuriyetin fedaileri, Selanik makulesini bakentin hr ve mesut havasnda yarglamay kararlatrd... Durumalara Ankara'da devam edilecekti... Gnlk gazeteleri Aliye Hanm'a verdiler. Cumhuriyetin bamakalesinde Yunus Nadi, kaleminden kan kstrmt. Durumaya karlm btn sanklar "cife" diye tanmlyor ve bu "sefiller kadrosunu nefretle seyretmekten doan mesuliyetini, ancak Cumhuriyet'in muazzam mefkresiyle temizleyebildiini" aklyordu. Gazeteyi Cavid Bey de okumu, sonra bir teessf hissiyle frlatmt: "Ben Yunus Nadi'yle bir firar kaderi yaam adamm. Btn yol boyunca bana, 'Cavid, sen faziletin timsalisin' diyordu. imdi byle bir cife kadrosuna beni de ithal etmesinden nasl utandm suratna bizzat sylemeyi ok isterdim. Nemrud Mustafa Divan'na kmann ne cife bir kimya olduunu benden renmitir." Akam gazetelerini Kel Ali'ye verdiler... Kel Ali, arkadalaryla grm ve savcnn talebi dorultusunda, ttihatlarn bir ksmn izmir'de asmaya karar vermiti. Kemeralt'nda dizilmi sehpalarda aslan eski ttihatlarn akbeti, btn stanbul'un merakn uyandrm; herkes bir eyler renmek ihtiyacyla akam gazetelerine komulard. Kel Ali, Maarif Nazr kr Bey'in sehpayla birlikte devrilip dakikalarca yerde can ekimesini byk bir hazla anlatan Cellad Ali'nin szlerini birka kere okudu. Selanikli ingene, kr Bey'in boynunu, ipten nasl ekip kardn, sonra srtnda tayarak bir baka sehpaya gtrp yeniden ipe ekiini anlatrken hayret ve gurur ifade ediyordu:

"Hi byle gvdeli bir adam asmamtm..." kr Bey gvdeli adamd; en yakn dostu smail Canbulad'n ince, uzun bedeni yannda iri ve kaln bir nar gibi dururdu. Kel Ali, her ikisini de uzun ve zahmetli Malta srgnlnde devaml seyretmi, bazen gpta, bazen hayret iinde bir vefal dostluk grmt... Direnmek istemesine ramen, kendisini eski gnlere dnmekten alkoyamyordu. ngilizlerin, hatrl ttihatlar, "Prenses Ena" ilebiyle Malta'ya srdklerini iittii gn, Kel Ali, byk bir hrsla dar frlam ve haykrmt: "Bu milletin temiz evladn, ngiliz'e teslim edenlerin Allah belasn versin; bir gn bu hain hkmn sahibinden hesap soracama yemin ederim..." Ertesi gn, Ayvalk'ta dmana ilk kurunu atan mfrezenin bandaki Yarbay Ali, yeminini tutmu olmann huzurunu duyuyordu. Dman barna sklan ilk ordu kurunu, Kel Ali'nin ektii tetikten kmt... Kel Ali, Malta'ya srlenlere iinin nasl yandn hatrlad. Hepsinin kendisinde hatr saylr izleri vard. Gn gelmi kader, Kel Ali'yi de Malta'ya gtrm ve srgnln derin tesirli macerasna ortak etmiti... Bekiraa Bl'nden, Malta Liman'na kadar uzanan srgn gnlerindeki aclar imdi yeniden yreini skyordu. Yarabbi ne skntl, ne acl, ne utanl gnlerdi!.. Bir yandan Ermeni tazlarnn koklad sokaklardaki ngiliz polisi, te yandan padiah hafiyesi, bir ortak sefer iin el ele vermi, memleketin gzide evladn avlamaya kmt. imdi Kel Ali, bir Cumhuriyet hafiyesi gibi srgn arkadalarn, sert bir tabiat gsterisiyle muhakeme ederek asmt... Elindeki gazetede, bu hkmn infazndan doan acnn feryad okunuyordu... Nemrud Mustafa Divan'nda bile, en azl ttihatlar yar-

glanrken, avukat tutmalarna izin verilmiti. Kel Ali, kendi divannda byle bir hakkn verilmeyiini bile ho grecek kadar hviyet deitirmiti. smail Canbulad'n avukat tutmak istemesi zerine sinirlenip nasl bardn hatrlad: "Ben avukatlarn canbazlna gelmem!.." ngilizlerin stanbul'da asmaya cesaret edemedikleri Canbulad' Kel Ali zmir'de asmt.

. IV "Hayallerimizde hangi rol oynarsak oynayalm, o roln yaratcs biziz; o bizim hayallerimiz ve biz onun sahibiyiz... Gerekten de, hayal kurarken zaman ve uzay kanunlarnn egemen olmadklar bir dnyann yaratcs olabiliyoruz..." Erich Fromm "Dleyen birinin yannda muhakkak yorumlayan birisi bulunur." Paul Ricoeur Ankara... Ak renkli bir kbus! Rekabetsiz bir hiyerari... drakine tam varlmam bir kltr ve snf fark... iddetin, tesir ve mesuliyetteki kontrolsz hissi... Cebeci... Khne ve rkek... Her davann seyrinde ve sonucunda korkak ve mark... ttihat kaderinin barnd zor mekn... Geceyars zmir'den getirildikleri bu khne hapishanenin kaln duvarlar, artk insan rktmyor. Darda austosun scak basks... Aslm eski dava arkadalarnn hazin hatras. Emsalin getirdii gvensiz bekleyi... Korku ve umut! Cavid Bey, yeniden sorgulanmak zere bu vakitsiz arln-

dan endieye kaplm ve her eyi sadece kendisine ynelmi bir kastn almaya hazr perdeleri gibi grmeye balamt. Arkadalarnn yannda telal bir hazrlk iinde grnmekten utanyor, fakat bu arln gerisinde mutlaka bir tertibin varlndan kukulandn bir trl gizleyemiyordu. Byle bir varsaymla mstantik nnde syleyeceklerinde arabilir, hatta kontrolsz bir asabiyetle evresine zarar verecek eyler yapabilirdi. Cavid Bey, endiesini ayyuka karanlardan deildi; ama bir teselli ihtiyac iinde olduunu hissediyor, bir gzel sz bekliyordu. Doktor'un sezgiyle yakalad gerek, belki avaz avaz yzne haykrlsa bu kadar etkili olmayabilirdi. Doktor Nzm, yllarca bir miza atmas iinde karlkl tavr ald Cavid Bey'in yaknd tabiat ve terbiyesi karsnda imdi, deer verdii bir hastaya yanl tehis koymu hekim utanc duyuyordu. " bu kadarla kalsa iyi olacak" diye dnd. Bu dilekte, erken duyulmaya balanm bir matem hissini andran hzn vard Sesindeki titreyileri ustaca gizleyerek konutu: "Meseleyi yanl deerlendiriyorsun. Hadiseye sadece ahs bir hviyet vermen isabetsiz. Bunun gerisinde ok byk bir davann muhasebesi yaplacak. Kel Ali'yi fazla tanmam; bir iki kere Enver'den dinlemitim. Benim de bir tecrbem oldu. Kycdr..." Cavid Bey Kafda'nda bir teselli penceresi alm gibi mstantik gzlerinde sknet arad. Bu kadar sakat bir malzemeyle salam bir ey yapmann mmkn olmadn biliyor, fakat, bu ksz, havasz sorgu odasndan bahtiyar bir zihinle kmak midini kaybetmemeye alyordu: "Bu sabah her eyi anlattm. Beni, ayn mevzuda yeniden zorlamanza bir mana veremiyorum. Ankara'nn, hakikati hzl bir hisle kavrayacan siz de fark ediyorsunuz deil mi?" 63 Ksa srede insanlarn ktn, direnme glerinin kalmadn grm, o sabrl tabiatnn sar bir benizle btn vasflarn kaybedecei endiesi iinde adeta erimiti... Mstantiin kavrad hibir ey yoktu. Cavid Bey, alayabilirdi... Sanki btn mahkmlar mesut etmek greviyle ruhuna tevdi edilmi ilah nezaketi elden karm gibi rahatszd. Mstantik, hikmetini anlayamad bir ttihat sabrnn yaknda kokusunun kacan bekliyor, bu koca adamn byle az birlii iinde yalan sylemesini nafile bir yorgunluktan baka hibir eye benzetemiyordu. Btn byl ve iirli szlerine ramen, bu taklit edilmez heyecan, hamiyetli birka ahidin yeminiyle tkenecekti. Mstantik, giderek derinleen tecrbesiyle hangi yzde riya olduunu kolayca grebildiine inanmt. imdi karsnda ekirge gibi evik bir sesle haykran bu inat adamn, somurtkan ve korku verici gzlerindeki manzarada hibir eyi tehis edemiyordu. Mstantiin sabr tkendi. Cavid Bey'in bana dikildi: "Siz kendinizi insandan m sanyorsunuz'?" Sonra, karantinaya alnm bir vebaldan kaar gibi masann br tarafna geti. Hibir hayret veya durgunluk yaratmayacak kadar ahsiyetsiz bir sesle devam etti:

"Milletin ve memleketin hayat varlna kastedecek kadar seviyeniz var m sanyorsunuz ? Sizi istintak etmek bile ahlakszlnza itirak etmektir. Cumhuriyetimizin bana tevdi ettii bu kutsal grev iin kendimden utanyorum." Cavid Bey hzla ayaa kalkt; kapdaki jandarmalara dnd: "Beni bu kadar seviyesiz bir cehalete muhatap etmeyiniz." Sonra ekledi: "Ltfen!" Btn vcudunu geriye evirdi. Mstantik ard. Muteber bir adam azarlama korkusu btn vcudunu kaplad. Cavid 64

Bey'in sesi terbiyeli bir hiddeti tebli ediyordu: "Biraz vicdannz varsa, bunu bir meziyet gibi saklamanz size tavsiye, hatta ihtar ederim. nk sizde tedavisi imknsz bir ahlakszlk ba gsteriyor." Mstantik btn gcyle bard: "Enezli! Al, gtr bunu hcresine... Elimden bir kaza kacak..." Koridor boyunca hi konumadlar. Enezli avu, hibir eyin farknda deildi. Mstantiin sert sesinden rkm ve Gazi'ye kymak isteyen bu elimsiz adam hayretle seyretmiti. Gazi'ye kyacak adamn da gibi gvdesi olmas gerektiini dnyor, bu mtevaz bedenin byle bir teebbsn hayali altnda ezileceine inanyordu. aknlk iindeydi. Cavid Bey koua dndnde, bekleyenlerin korkulu yzlerinden utand. Fakir ve sefil bir manzaradan gzlerini ayrp saf ve przsz bir tabiat boluu seyreder gibi etrafna bakt. Eski dava arkadalarndan bir ksm oradayd. Geri kalanlarn ilk defa gryordu. Enezli, Cavid Bey'i bir duvar dibine gtrd. Bo duran bir sandalyeyi uzatt: "Otur beyim!" Doktor Nzm, yanna yaklat. Elini tuttu. Cavid Bey'in avular buz gibiydi. "Neyin var Cavid? Titriyorsun!" "Bu vehim, vahete dnebilir." Doktor Nzm, Cavid Bey'in elini brakmad. ekli ve cinsi tayin edilemeyen bir efkat gsterir gibi birlikte keye ekildiler. evredekilerin hepsi, tembihlerin tesiri altnda suskun ve korkulu halleriyle olduklar yerde kaldlar. Her rivayeti yalansz yeminlerle dorulayacak kadar can korkusu iinde sinmilerdi. Mehuller arasnda bilinen tek ey, Doktor Nzm'la Cavid'in arasndaki 65 bu scak grnen dostluun gerek olup olmadyd... Herkes, hayat, kendi yaad ekilden ibaret sayan masumiyet ve saadet iinde grnyordu. Bu zorba tabiatl doktorun zihnindeki iddetle, yzndeki efkatin kolayca kaybolaca gn beklemek nafile bir sabrd. Doktor Nzm, Cavid Bey'in yz hatlarn seyrediyor, bu terli, bu souk vcudun iindeki kuru ve scak isyann, hakszlktan ok ahlakszla tahamml edemeyen terbiyesine hayran gzlerle bakyordu. Sesi her zamanki gibi tok, szleri dzgnd: "Seni, ilk tandm gnden beri sevemedim Cavid! slubumuz farklyd... Fakat iindeki o arif terbiyeyi btn gayretimle takdir ettim." Bunu, bu artlarda ifade hissi iinde olmaya kendini zorlad: "Sana kar hibir husumetim olmamtr, Doktor. Belki dostluum yoktur; ama terbiyemle uyumayan hareketim de yoktur. Dediin gibi, aramzda sadece slup fark vardr, o kadar..." Doktor Nzm, saras tutmu evlatln vakti gelince eski salna kavuup hibir ey hatrlamayacan gvenle bildiren bir aile hekimi gibi konuuyordu: "Ben hi kimseyi pheden muaf tutmadm; sense Cavid, herkes, hatta Talat', Enver'i bile efsanev kahramanlar gibi tartmadan aldn. Hatas olmayan meziyet dnemem..." Cavid Bey irkildi. Doktor Nzm, gerei yzne haykryordu, iin banda Enver'i, Talat' hakikaten efsanev kahramanlar gibi grm ve gvenilir adamlarn dostluuyla daima mutlu olmutu. Zamanla deien kanaatlerini nce kendine saklam, sonra gerek yarglarn btn hiddetiyle herkesin bilgisine sunmutu. Cavid iin Enver, artk "ahman biri'ydi. Talat, her tertibin gerisindeki tuzan sahibi olarak Cavid'in terbiyesini utandran noktaya gelmiti. imdi bu iki eski dava adamnn iyi ve kt hatralaryla dar hcre66

67 ye gelip oturmalarna ne gerek vard? Doktor Nzm, neden bu iki insann hatrasn tazeleyerek Cavid'in can acsn artryor, neden ifa vermesi beklenen hekim, hastasnn zihnini zehirliyordu. Cavid, iinden bir damarn yrtldn hissetti. Enver ve Talat'n, kendisini sk sk aldatarak yaptklar her yanl harekette, bir tr adam yerine konmamlk duygusuyla isyan ediyor; sonra, btn bu oldubittilerin pisliklerini temizleyecek bir cesaret kazanyordu. Cavid, eski gnlere dnmeye hi niyetli deildi. Osman iar' gzlerinin nne getirdi. Yumuak yzne bukleler halinde dalan salarn eliyle geriye atp gzlerindeki sevimli kprdaylarn seyrettii olunun srekli glmeye hazr istidadn zledi. Bu tebessmn bir kader gibi btn mr boyunca srmesini yalvararak Tanr'dan talep etmiti. imdi bu gzel ocuk kim bilir annesinin kucanda nasl bir zlemle Cavid Bey'in akam dnn bekliyordu. Ge yata ocuk sahibi olduu zaman derin bir teekkr hissiyle Aliye Hanm' kutlam, "Artk soyumun devam iin Allah bana ltfunun en byn verdi" diyerek sevinli bir iftiharla mutluluunu etrafa yaymt. Cavid Bey, kafasndaki rahatszlklar atmak, konuyu deitirmek iin sordu: "Doktor, senin hayatnda hi sevgi diye bir ey olmad m ?" Doktor Nzm, sanki bin yllk bir ahde ihanet ediyormu gibi isteksiz bir ses kard: "Krpeliimde bir kadnn peinde kotum. Kefiliymiim gibi, o zamanlar dirilii olan her eyin arkasnda durur, bana gelecei gn beklerdim. Herkesin beni kaygsz sand yerde, utantan lecek kadar sabrl bir terbiyeyle bu krpeyi bekledim. Aradan uzun yllar geti. Selanik Hastanesi'nde bahekimdim. Acil bir hasta iin geceyars ardlar; gittim... Mfik baklarnn, ak alnnn parltsn yeniden seyrettim. O diri varlk, frengiden lyordu..." Cavid, ortak bir anlay iinde olmalarna imkn grmedii Nazm', imdi yersiz ve yanl yorumlarla deerlendirmek korkusuna kapld: "Doktor! Senin bir insan sevebileceine asla ihtimal vermedim. Ayp etmiim." "Ben, her 'asla'nn mutlaka bir yedeini bulundurdum." Doktor Nzm'n sesi keskin bir usturann son bir ihtiyala palaskada bilenmesi gibi kuru ve inceydi: "Bendeki ketumiyet hissi meslek bir taahhtten ok, zevkli bir zaaftr. Galiba vkf olduum her srda bir sevgi aryordum..." Sonra ekledi: "Bilir misin Cavid, senin yzlerce srrna sadece ben vkfm..." Gazi Paa, Ali avula karlkl oturmu sohbet ediyordu. Bu kk ta binann en scak gnlerde bile serin bir havas vard. Geceler daha serin olur ve insann teninde duymak istedii bir scakl hep zletirdi. Gazi'nin sesinde zledii scakln acs vard: "Ali avu, ne gnlerdi deil mi buradaki hayatmz?" "yi gnlerdi, zor gnlerdi; ama hep emindik Paam!" "zerimde hakkn vardr." "Estafurullah Paam!" Ali avu'un Gazi'nin zerinde hakk vard. Bu hakk dememilerdi. Ali avu'un hayatn renklendiren tek incelik, tek yumuak ses, tek gler yz, imdi ok uzak bir hatra gibiydi. Gzlerinin nne her geliinde ince bir hznle sarslp, hkracak kadar acyla doluyordu. Gecenin yarsnda, garn yanndaki kk konan kapsn atrmlar, Ali avu'a bu hazrlksz ziyaretin sahibini merak ettirmilerdi. avu o geceyi hatrlyordu. ri kilitli kapnn anahtarn evirirken telaa kaplm, gelenin kim olduunu sormay unut68

mutu. eri girdiler. Ali avu lambay yakp, gelene yaklat. Bu dal gibi ince gzellik, oydu. "Ho geldiniz Fikriye Hanm." Akaretler'deki kk evin beslemesi, imdi iddial bir kadn gzelliiyle Ankara'nn hakkn veriyordu. Doru yukar kata kt; odasna girdi. Pirin bir karyola odann tam ortasna yerletirilmi, zerine pembe ilemeli bir rt atlmt. Komodinin zerinde geni azl bir srahi ile bardak duruyordu. Tavandan sarkan tun avizenin klar Fikriye'nin yzne yansynca, bir aynada aksini bulup etrafa daha gr renkler veren mumlarn titreyii gibi seyrine doyulmaz bir gzellik sergiliyordu. Fikriye, ka geceler bu yataa uzanm ve bu klarn yzndeki titreyiini seyrettirmenin lezzetini tatmt. Fikriye doru yataa gitti, rty at. Pembe araflardan serin bir lavanta kokusu etrafa yayld. Gnlerdir kapal duran odann arlam havasna kolayca sindi.

Yatan iinde baka bir ey yoktu. Fikriye, sabrszd: "Ali avu! Git neredeyse bul, iki tane yastk getir buraya." Gecenin yars her yerde ayndr... Pislii, acy, kty gizler. Zaptiyeler, keyi tutmulard. Birka koldan yaklatlar. kisi, cami duvarnn arkasna geti. Komiser, son bir kere tarif verdi: "Bodurdur, toparlaktr; "hep ksrr, Allah'n belas... Sakn karmayn. Polis mdr, Gazi'nin gzne girmek istiyor..." Trabzonlu zaptiye bir sigara yakt. Komiserine uzatt: "Buyur!" Sonra ekledi: "Derdi ne Gazi Hazretleri'nin, bu adamla?" "Bilmem! Kel Ali, 'aecisiz olmaz' diyormu." Sert bas sesini uzaktan belli eder. Bir iki ksk ksrk, birka 69 derin nefes gecenin sessizliinde hemen belli oldu. Keyi dnnceye kadar beklediler. Komiser'in sesi tekrar ykseldi: "Dur! Sakn kprdama..." ksrkler durdu; nefes allar sklat. Sert ve beceriksiz admlar uzaklamak iin rpnd. Cami duvarnn arkasndaki iki el tetie bast. Koyu karanlk bir iki rpnla tkendi; sert sesle devrildi: "Ah..." Komiser yaklat, yerdeki gvdeye esefle bakt; yzn evirince duruldu, titredi, sesi rengini kaybetti: "Eyvah! Bu bizim Kaymakam Semih Naci... Bir uval inciri bok ettik..." Gecenin yarsnda Cavid Bey'i tekrar gtrdler. Buras biraz daha ferah, temiz ve kl bir odayd. erisi botu. Kede bir kk masa, gerisinde iri bir koltuk, ortalkta geliigzel braklm bir iki sehpa ve sandalye dikkat ekiyordu. Perdeler ardna kadar kapatlm, sanki, gzden karlmak istenilen bir eyin srlar bu kaln kadifelerin arkasna saklanmt. Duvarda iri bir ereve iinde Gazi Paa'nn profilden ekilmi resmi aslyd. Bu resmi, st ste karld celselerde, mahkeme salonunda da grmt. Gazi Paa, bir derin hayale dalar gibi gzlerini ksm ve canna kastettiine kesin inan iinde olduu eski dava arkadalarna aka srtn dnmt. Enezli avu, Cavid Bey'i ortadaki sandalyelerden birine oturttu. Etraf bombo kalm koca odann ortasnda Cavid Bey tek bana braklmt. yle duvara yaslanm iskemlelerden birine ilise, hi olmazsa srtn birine dayam gibi hafif bir emniyet hissiyle rahat edecekti. 70

Kendisini ne amala davet ettiini bilmedii bir mstantiin geliini beklerken gerek bir yalnzlk duygusu iine girdi. Dudaklar kurumu, ince deri, bu iri azn zerinde yarlmaya hazr bir yorgunlukla atlamaya balamt. Kede bir damacana duruyordu. ri bir marapayla azn rtmlerdi. Enezli marapay doldurup Cavid Bey'e uzatt: "i biraz beyim!" Cavid Bey, irkilerek avu'a bakt. Bu gen adamn esasl unsurlarndan hepsini bir anda gzlerinde seyretmek mmknd. Doutan gelen bir erken gelime, gen avuu isabetle akl yrten yetikin yapm, saygl olan her eyin o zengin canlln rkmeden bu adamn yzne yerletirmiti. Cavid Bey, marapay dudaklarna gtrd: "Teekkr ederim." avu'un yaknlndan mutlu olmu, yalnzlk duygusunu paylamaya hazr bir eski dost bulmu gibi sevinmiti. Acaba, her zamanki gibi yine, telal bir sevinle her karlat insanda iyi bir eyler bulup barna m basyordu ? nsanlarn, gerek vasfn ortaya karaca, hazrlksz anlarn beklemeye hi mi sabr yoktu ? Bu sabrszlk neden iinde bylesine yer etmiti. Biraz daha az sevimli bir hissiyatla beklemeye alkanlk kazanm olsayd, iyi deerler verdii insanlar hakkndaki hkmlerini deitirmek zorunda kalmayacakt. Gemiin getirdii her eyi, hakl haksz olduu gibi muhafaza etmek istei bu durumun hazrlnda hi mi pay sahibi deildi ? Cavid Bey, birden Hseyin Cahid'in sert sesle kendisini ikaz ettii Mlkiye gnlerine dnd. Hseyin Cahid, Cavid'in iindeki nimet ve serveti cmerte datmasna ierlemi ve sert szlerle adeta azarlamt: "Yettin artk Cavid! En basit hneri deha sanarak yceltiyor71 sun. Bu meziyet deil, zaaftr; aldanmaktan irendiin gn, i iten gemi olacak..."

Hseyin Cahid'in kibirli ve zalim ifadelerini tam krk yl sonra, Doktor Nzm baka bir slupla tekrarlamt. Nzm, Cavid'in meziyetlerini ve zaaflarn rlplak bir vcudun otopsiye hazr haliyle neterlemi ve btn mevcudunu ortaya dkmt. Nzm'n sesinden, rkmekle sevinmek arasnda bocalayan bir haz duydu. "Sende, bir eit sklma duygusu var ki, bunu bir terbiye gibi grp, seni atlayanlar kt. Aslnda bu sklma duygusu hodbinliin ho bir eididir. Eer Merkezi Umum bu vasfn grebilseydi senden korkup boyun eerlerdi. Kendi nefsine bile aklayamadn bu gurur, senin en byk zaafn oldu..." Nzm, Cavid'in hayretle alan gzlerine bakmadan konumasn srdrd: "Hodkm olmay ayp saymyorum. Bir davaya sahip kmak isteyenlerin byle bir vasf olmas gerektiine inanrm. Bende de vardr. ok fazla sevilmeyiim bundandr. Bizim gibi insanlarda, bildiini okuma dediimiz o cesur tavr kendini ok sk gsterir. Biz, aslnda sakin bir akln sesini ykseltiriz o kadar..." Hseyin Cahid de ayn eyleri sylemiti: "Cavid, senin ttihatlnn en mmtaz yan bencilliin! Herkesin gznde senin kadar egoist bir insan yoktur. Onlar senden hep ihtilalci bir zek beklediler. Sen, inatla sakin bir akl kullandn. Henz tarifini bilmediim bu sanat bana yle bir i aacak ki, eer o gn grrsem, kahretmekten ok utanacam." Cavid Bey, Selanik dnnde, stanbul'da kendisini karlayan dostu Hseyin Cahid'in geree daima bir baka adan bakmay meslek edinmi meziyetini gryor; zledii bu buhranl adam derin bir kran ve saygyla kucaklyordu. Birlikte, Dyunu Umumiye binasna doru yrrlerken, Hse72 yin Cahid aralksz konuuyor ve Cavid Bey'e taknmas gereken tavr ve slup hakkndaki nasihatlerini sralyordu: >"* "Herkeste bir ebedlik iptilas vardr. ounun gsterdii fedakr manzaraya aldanman hayretle karlyorum. Kltrn kavramadm hibir ahlak kabul etmem." Hseyin Cahid Bey, Cavid Bey'e boy farknn getirdii yukardan bakla son szlerini tamamlayp konuyu kapatmak istedi: "Unutma Cavid! Senin iin her ey bir yalann arkasna kolayca snabilir." Cavid Bey, Hseyin Cahid'in dostluunu gzlerinin nnden karamyordu. Hi kimseyi Hseyin Cahid kadar sevmemiti. Cavid Bey, btn gizli ve ak ruh hallerini sknetle kaynatrarak bu pervasz dostunu seviyordu. Hseyin Cahid Bey'in karakterinde kolayca mutlu olmayan bir direnme vard. Vatan ve millet iin sz bol olanlar, karc ve laubali bulan acmasz bir tehir hastas gibi grrd: "Bunlardaki vefay da, ihaneti de hep szlandklar heves grdm. Mensup olduklar irfan da yoz ve seviyesiz buluyorum." Sonra, nemli bir tembihte bulunuyormu gibi ekledi: "Yarnki Tanin'i iyice oku. Bamakalemde nemli bir tehisim var. Mustafa Kemal'in fikirlerini takdir ediyorum." Cavid Bey, elindeki marapadan birka yudum daha ald. Uzun sredir bekledii bu odaya henz kimse gelmemiti. Yarm saati akn bir sredir bekliyor ve tek bir kelime konumakszn kendisini seyreden Enezli'nin sabrn hayretle karlyordu. Zaman, sanki ba dndrc bir hzla gemi ve gnlerdir aresiz kalm gibi yorulmutu. Glerek avu'a bakt. Yumuak huylu delikanlnn yzndeki en olumsuz varlk, lsn artrm itaat duygusuydu. Bu duyguyu iyi biliyordu. nceden kurulmu gibi belli bir ton ve eda iinde 73 verildiinde her sesi emir saymaya alm Osmanl askeri gibi bu delikanly imdi esas durua geirebilirdi. yle yukardan bir bak, arln koyan bir ses, atlm bir iki ka darbesi ve sulayan bir ifadeyle barsa Enezli avu, elindeki silah omzuna koyup selam verebilirdi. Enezli, kede oturmu, bacaklar arasna sktrd tfeine skca sarlmt. inde bulunduu bu yenilii merakl gzlerle tespite alyordu. Cavid Bey'in varl avu'un zerinde kuvvetli ve uyarc bir ac hissi yaratmt. Bu sabrl adamn yerli yersiz tedirgin edilerek alnp getirilmesini, sonra hibir ey olmam gibi geri gtrlmesini yakksz buluyordu. lk karlatnda, vatan haini gibi tiksindii Cavid Bey'den zamanla holanm, ilk filizini veren acma duygusu ok ksa srede deimi, neredeyse hayranla dnen bir takdir hissi iinde boy atmt. Enezli, biraz daha cesaretlenip Cavid Bey'i aktan aa seyretmeye balad. Bu yuvarlak ban dklmeye yz tutmu salar, ocukluunda kim bilir ne kadar gzeldi. Annesi nasl bir efkatle okar, sonra, dudaklarnn en hassas titreyiini bu ban zerine koyarak perdi. Enezli, Cavid Bey'in ocukluunu hayal etmeye balad. Bu ocuk, hrn ve haar olabilirdi... Birinden bknca tekine

atlayan mark ocuklarn arasnda, herhalde dikkat ekse bile sevgi davet etmedii muhakkakt. avu iinin sndn fark etti: "ster misin sana koutan sigara getireyim? Ben imem de..." "Olduun yerde kalman isterim." "Neden?" "Bana bir rahatlk hissi veriyorsun. Bu hissime dokunma..." avu, yanl bir ey yapm gibi azarlandn zannetti. Doruldu. Vahi saylabilecek bir sesle, tresine sadk kalarak kendisini savundu: 74 "Ben aypl birisi deilim Bey!" "Ben de avu!.." Cavid Bey'in bu nidasnda, gnlerdir tekrarlad inanc vard. Dar bir ark sonuna kadar am ve sularn grl grl aktn grm Ferhad gibi sevinle elindeki grz gkyzne doru frlatt. Dt yerde irin gelip, kendisine sarlacakt. Elli yllk mr iinde sadece birka defa bylesine sevinler duyabilmiti. Kendini kontrol edemedi; tekrar gerilere dnd. 31 Mart gibi, kann gvdeyi gtrd, irtica eytannn yanlp Hseyin Cahid Bey zannyla Lazkiye Mebusu Emin Bey'i ldrdn kahrla renmi, daha sonra Hseyin Cahid'in kurtuluundan tarifsiz sevin ve saadet duymutu. Bu duyguyu yllar sonra Hseyin Cahid'e anlatrken ne bir ycelik duygusu ne de gereksiz bir tevazu gstermiti: "Suikasttan kurtulduuna delicesine sevinmitim. 'Allahm krler olsun!..' diye bardm. Sesim ilk defa, insiyaki ve beer olarak bu kadar yksek kt; seni her kucakladmda, Emin Bey'e bir Fatiha okurum." Hseyin Cahid Bey, byle scak sevgiler iitmesine ramen, meselenin zn nemsemeyen kim olursa olsun sinirleniyor ve en yakn dostunu bile kracak iddette kelimelerle hatay knyordu: "Bu hareketin mahiyetini hi beenmiyorum. Belki ban ezdik, fakat hl endieliyim. yi de olsa, kt de olsa hibir fikir, olup bitmi, niha eklini alm deildir. Her ey srekli ekilde deiiyor. Bir gn bu fikrin ok daha habis bir ruhla karmza kacandan korkuyorum." Cavid Bey, dostuna sarld. Bir nar kucaklamak isteyen ocuk gibi kollarn iki yana amt: "Bu feyizli tesirini hep takdirle karladm, kardeim..." 75 Kap birdenbire hzla ardna kadar ald. Hayal ile tecellisi ayn anda el ele ieri girdiler... Bir ba iaretiyle iki jandarma, Cavid Bey'i alp tekrar kouuna gtrd. Hkimler heyeti arkadan gidilerini seyrediyordu. Cavid Bey koutan ieri girdiinde, hi kimsenin kl kprdamad. Doktor Nzm, kalkar gibi oldu; sonra kime kalkt anlalamad. Ardna kadar ak braklm kapda, hkimler heyeti duruyordu. Kel Ali ve arkasndakiler bir sre Cavid Bey ve arkadalarn seyretti. Terakkiperver Frkas'nn nde gelenleri ayaa kalkt. En gl olduklar sanlan paalar bile, Kel Ali'nin karsnda dimdik duruyor izlenimi vermek iin nefessiz beklediler. Bu gngrm paalar kadrosu, kap kapannca, eskisinden daha byk bir takatsizlik iinde kecekti. Kel Ali'nin gr kalar, gzlerinin zerine geni bir saak gibi yerlemi, bu kumral tente ip gibi incelmeye merakl baklarna etrafl bir glge drmt Burnu uzun bir boru gibi aa sarkyor, iri deliklerle genileyen bir yasslkta yzne yapm gibi duruyordu. Bu yass deliklerle az arasndaki geni alann tamam bykla rtlyd. Dudaklar gergindi ve gr byklarn rktmemek iin incelip uzamt. Kel Ali'nin baklarnda, en az kendi kadar iddial bir dman seyrederken taknlan bbrl rahatlk hissi vard. Uzun sre Cavid Bey'i seyretti. Cahillikle ifal edilmi beslemesini seyreden varlkl bir ky aas gibi acma duygusu ile ehvetli arzuyu bir arada sergiliyordu. nce ortaya konuur gibiydi; tecrbesizlikle fazla cesaret bir arada artc bir hviyet kazanm, herkes glmemek iin kendisini zor tutmutu: "Az kald beyler! Rauf ile Adnan da gelince cemaatiniz tamam olacak." Kel Ali, Cavid Bey'e doru yaklat. Tam konuaca sanlan anda yanndan geti. Cavid Bey'i nemsiz biri gibi ciddiye alnma76 dn gstermek istiyordu. Sonra geri dnp, ismi bilinmeyen birine yneldi. Bo inanlar korkusuyla uursuz gnleri sayan ihtiyarlara benzer bir pheyle kvrlm yal adamn elini tuttu. Kk bir ocuun bileini bkm kabaday gibi bbrlyd. Sesi yksek tondan kyordu:

"Sen kimlerdensin ?" Adamn cevap vermesine frsat tanmadan ekledi: "ttihat msn, Terakkiperverci mi ?" Yzndeki tebessm gerdi: "Ne olursan ol!" Adamn elini brakt. Eliyle birlikte adam da kt. Cavid Bey'in ayaklarna doru serildi. Bu kk mahalle esnafnn takati, bu barbarl kaldracak kadar dayankl kmamt. Kel Ali kapya doru yrd; geerken Cavid Bey'i szd: "Benim hesap adamlarna hrmetim vardr. Yaknda tekrar greceiz." Geldiinden daha sert admlarla kt. Cavid donup kalmt. Herkeste bir yozlam sabr ve eyvallah hissi yerlemiti. Doktor Nzm, korkudan km ihtiyarn bileini tuttu: "Korkak birine benzemiyorsun, ama nasl oldu da byle hemen ktn ?" Aliye Hanm, geceyi skntlar iinde geirdi. Gnlerdir Cavid'den bir trl haber gelmeyiini haksz bir cezaya arptrlm gibi hazmedememi ve yorgun bir zihnin getirebilecei btn kt ihtimalleri birbiri ardna sralamt. Sabrsz bir insan telandan ok, aresiz bir kadn dankl iinde bocalyordu. Hallayan Efendi Kona'ndan ayrlmas gerektiini dnmt. stanbul'a inmeyi ve ili'deki eve yerlemeyi tasarlyordu, ama kt gnler iin bir kenara konulmu be kuruun yokluu ar 77 bir utan gibi zerine km, grtlan skmaya balamt. Hallayan Kona, Bykada'nn en hkim mevkiinden stanbul'a bir apkn kadn gibi bakar. Bu bakta, bazen sonsuz bir emel, bazen aypl bir perianlk duygusu grlr. Bu konan pencerelerinden hibir vakit kindar ve kyc bir ehrenin stanbul'u seyredecei dnlmemitir. Her sabah efkatli ve cmert bir yz, harap stanbul'a bakar, sonra, bu ltufla yetinerek kendi zengin dnyasnn gzalc scaklna dner... Aliye Hanm, Hallayan Kona'nn tepe penceresinden stanbul'a bakyordu. Artk yava yava tertipli bir kadn tavryla derlenip toparlanmas ve ehre inmesi uygun olacakt... Yazn scakl iddetini artrm, am serinliinin estii geni kamelyal bahenin tadna doyulmaz gzellii btn hrsyla etraf sarmt. Bu gzellik yle kolay braklacak cinsten deildi; ancak ksa srede tkenmi tasarruflar bu hayat srdrmeye izin vermiyordu. Gecenin yarsnda aa inmi ve kk kasaya kilitlenmi kutuyu karp yar karanlk salonda bir bir elden karlacak eyann sralamasn yapmt... Bunlar, Burhaneddin Efendi'nin boanrken Aliye Hanm'a zengin bir iltifat cmlesiyle birlikte verdii deerli taklard... Abdlhamid servetinin bir ksm imdi Cumhuriyet'in adliyesinde hesap veren eski bir Merutiyeti'nin karn tokluunu salamak iin, kuyumcu esnafnn insafna braklacakt. Eline ilk geleni yle kantarlar gibi tartt. Bu yeil gerdanlk, dnlerinin yldnmnde ehzade Burhaneddin Efendi tarafndan itinayla gerdanna taklm ve uzun bir sre o pembe beyaz tazelik zerinde iddial bir mr srmt. Cavid Bey, davetlisi olduu bir akam yemeinde bu gzel gerdanlkla sslenmi Aliye Hanm' uzun ve manal baklarla seyretmi ve kendini tutamayarak saray ktiplerini andran bir slup iinde iltifatta bulunmutu. Bu iltifatta, ehzade Burhaneddin Efendi'nin nikhn tehlikeye 78 drecek bir aklk grlmese bile, bir ima hissedilirdi. Aliye Hanm, bu imay hemen fark etmi, nce gzlerini, sonra gnln cesurca gldrmt. Mrebbiyesi, Osman iar'a beyaz bir tulum giydirmi, asklarn srtnda apraz balamt. Yuvarlak yzl ocuk, ilgiden mutlu olmu, bu sevinli haliyle nce mrebbiyesini, sonra yukardan bakan annesini mesut edecek tek grevli hissiyle kouyor, akrak bir iki ses kararak bu grevin btn sorumluluunu idrak ettiini ispata alyordu. Hangi dili konuacan arm gibiydi. Bir yandan annesinin adal saray dilinin nezaketi, te yandan Cavid Bey'in Merutiyeti lisanndaki hm ve mizah; iin en kts, mrebbiyesinden becerikli bir Fransz dil terbiyesiyle henz kvamn bulmam bir hamur gibi yoruluyordu. Mrebbiye, neredeyse kr gibi Aliye Hanm'a seslendi: "Madam, ka gndr Osmanck' yannza almyorsunuz. stelik sz verdiiniz halde elbiselerini de getirmediniz." Mrebbiyenin dnyadan haberi yoktu. Aliye Hanm, yavaa baheye indi. Tarlalar arasnda kouan kk yaramaz yakalayp barna bast. Yanan perken kulana fsldad: "Bugn mutlaka sana sz verdiim eyi alacam."

Cavid Bey, yar l andran bir sesle uyand. Yatt yerden dorulmaya alt. Sanki kaba ve gl bir kol gsne bastrm, kalkmasna frsat vermiyordu. Gzleri yorgun ve mitsiz bir ekilde karanln iinden bir k arad. Baz geceler zerine ken bu derin tesirli kbusu bir kere daha yaamt. Aliye Hanm'n ilk lohusa lklarnda da byle bir korkuya kaplm ve felaketli bir haber gelecekmi gibi ii titremiti. Nihayet, byk sevincin heyecanl bekleyii ve daha sonra o kk ve sevimli ln boaltt taze nefes... 79 Aliye Hanm, ehzade Burhaneddin Efendi'ye verdii Erturul Osman'dan sonra, imdi de Cavid Bey'e bir Osmanck veriyordu: Osman iar... Saltanat nesebinin ehzadesi ile Merutiyet hnkrnn veliahd ayn dl yatann bereketinden kardelii tadyordu... Cavid Bey'in bekledii k grnd. Doktor Nzm, bir sigaray ikiye bld, yarsn Cavid Bey'e uzatt: " bunu! Rahatlarsn..." lk derin nefesle yarm sigara hemen tkenmi, neredeyse Cavid Bey'in elini yakacak hale gelmiti. Doktor, yelek cebinden kard yasemin azl Cavid'e uzatt: "Bunu kullan! Hi olmazsa bir ie yarasn..." "Sen ne yapacaksn?" "Bende yzlercesi daha var..." "Yzlercesi mi ?" Doktor Nzm'n bavulunu verselerdi, koutaki herkese yzden fazla azlk databilirdi. arkap'da bir han giriinin kuytuluuna snm utanga yzl kadnn gelene geene uzatt ceviz tabladaki yasemin azlklarda bir zarafet vard. nce bir iiliin sabr ve hznle batrd kzgn elik, bu zevkli aacn barnda narin dehlizler amt. Yzlerce az bu dehlizden duman teneffs ediyordu. Doktor Nzm, kadn grnce rkp uzaklamak yerine aceleyle yaklam, elindeki torbay ap uzatmt: "Hepsini buraya boalt Nevber Hanm! Arkadalara azlk szm vard. Allah senden raz olsun." Nevber Hanm, ceviz tabladaki azlklar torbaya boaltt. Gzleri slanacak kabiliyetlerinin hepsini kaybetmiti: "Teekkr ederim Nzm Beyefendi! Allah asl sizden raz olsun."

81 Sonra hkim bir sesle ekledi: "Kk kz rejide alyor. Fazlaca tm. Kt ve devaml ksryor. Yolunuz derse gelip bir dinleseniz ne iyi olur. Rahmetlinin size hrmeti bykt." Nevber Hanm, gzlerinin btn dikkat ve ricasn Doktor Nzm'a evirdi. Bu sert yzl doktorun sessizliinden rkm, gelmeyecei phesine kaplmt Sesi titriyordu: "Gel Doktor! Korkmadan gel, Allah rzas iin gel... Kz elden gidiyor..." Nevber Hanm tablasn koltuunun altna sktrarak hzla uzaklat. Babli Baskn'nn gz pek fedaisi Yakub Cemil'in heybetli kars Nevber Hanm, imdi bir harabe gibi Gedikpaa'ya doru yneldi. Kadnn srklenir gibi uzaklamasn seyretmek Doktor Nzm'n soukkanlln terletiyordu. Yakub Cemil'in palabykl deirmi yzn hatrlad. En son Merkezi Umum'nin merdivenlerinde karlamlard. Tmen kumandanl talebinin Enver tarafndan reddedilmesi zerine Yakub Cemil, Doktor Nzm'n elini alayc bir glle skm ve ilk ikazn yapmt: "Minnetim, yalnz Allah'adr Doktor... Ama seni severim; hrmetim vardr..." Yakub Cemil'in cretkr tabiatndaki gevezelik gerein ok tesindeydi. Yakub Cemil, ne kadar gz pek olursa olsun Doktor Nzm' rktecek kadar dehet, hatta heybet bile kazanmt: "Yakub! Hrsz dediin adamlar arasnda benim de adm gemi, ne tecellidir ki hl yamal potinle geziyorum. Bunca yllk hekimlik, bunca yllk vekillikten sonra bu potinle vnmek sana da ar gelmiyor mu ?" Doktor Nzm, saanak halindeki yamurun altnda potinini saknan ocuklar gibi talar zerinden sekerek Nevber Hanm'a yetimeye alrken huzursuzdu. Bir i hesaplamas yapar gibi sesi alamaklyd: "Ttn, adamn cierine iler. Allah vere de, kz elde tutabilsek..." Doktor Nzm, byle bir hatradan rahatsz oldu. Kendinden emin bir ekilde her eyi hatrlad: Yakub Cemil'i sevmiti... Onun yreindeki pervaszlk, her ttihat'nn iindeki isteklerden daha mtevaz bir

dl ya da akllca yaplm bir iki tle gemlenebilir, ancak herkesin rkp kamaya hazrland yerde Yakub Cemil, dizginleri braklm bir ksrak gibi koturulabilirdi. Sesini kontrol edemedi. Bolukta bir yanklanma oldu. Doktor Nzm hkmn vermiti. "Yakub Cemil kadar cinayette dengesi olan bir bakasna rastlayamazsnz." Cavid Bey ard. Doktor'u anlamakta yeniden zorluk ekiyordu. Yoksa Doktor, imdi bir iddetkvsavunmasna m hazrlanyordu ? Yoksa o ok abuk iini saran erken duygularla yeniden yanl yarglara m varacakt ? "Yooo! Olmaz Yarabbi; bu kadar ksa srede, bu kadar ok deiiklik olmaz" diyebildi. Nzm, bir sigara daha kard. kiye bld, yarsn Cavid'e uzatt: "Yakub Cemil, kyd insanlarn ailesine yapt yardmlar, eer ocuklarna miras diye braksayd, imdi bu yasemin azlk dudaklarnda olmayacakt..." Cavid Bey, Yakub Cemil'i hi sevmemiti. Onu, Enver'in bir tehdit iareti gibi parmann ucunda oynatmasndan rahatszd. Yakub'un, meseleyi anlayp dinlemeden hiddetlenen tabiat, ok kiinin cann yakmt... Bir keresinde Cavid Bey, bu iddetli silah iin Talat'n kapsn zorlam ve arbal sadrazam gvdesine 82

83 yakmayacak hzla yerinden kaldrmt: "Bana doruyu syle Talat! Bu pislikte parman var m ?" Harbe girmemek konusunda srar eden herkesin zerine Yakub Cemil'in gnderilip susturulmak istendiini duymu, aylardr mcadelesini verdii bir fikrin aksini, iddet kullanarak kabul ettirmek isteyenleri en irkin yzleriyle ortaya sermek istemiti. Talat Paa alml bir dilber bak karsnda kendinden gemi kasaba eraf gibi bir sre suskun durdu. Daha fazla sessiz kal kendisine yaktramad Bir tala her zaman iki ku vurmaktan holanrd. Makedonya Locas'nda tekris edildii gece Emanuel Karasu'nun szlerini hatrlad. Bir dost akasn andran latifeden alnacak pay iyi karm ve iyi saklamt. Emanuel Karasu szlerinin daima edeb bir sanat tadna inanrd: "'Tek bir nimet iin silah skmam. Dokunduum tetikten, bin ku dmezse eer, parmam bile oynatmam..." Talat Paa, bu frsat iyi kullanmak istiyordu: "Bunlarn hepsi, o Deli Kl'n bann altndan kyor. Geen gn arp nasihatler ettim. Bana glerek, 'Bizim Yakub Cemil tpk Osmanl maliyesine benziyor. Dardan baknca iinde ok ey var sanyorsun, ama kapan kaldrnca, kof olduunu gryorsun; Yakub Cemil, Cavid'in maliyesi gibidir; ikisinden de fayda gelmez' dedi." Talat Bey'in "Deli Kl" dedii Enver'di... Gya samimi bir iltifat gibi syledii bu benzetmenin ardnda nc ku vurulmaya hazrd. Cavid Bey'e yaklat: "Biraz ayan denk al. Sada solda, ileri geri konuman muvafk bulmuyorum. Bu harbin felaket getireceini her sylediin vesilede senin iin korkak diyeceklerdir. Cavid, senin yrekli birisi olduunu iyi bilirim. Aman Enver'e dikkat et. Nzm'a dikkat et..." Talat Paa, yarm yamalak bir tesellinin, btn kollarn hazr tutan bir ahtapotu avna ynlendirmekten daha ac verici olduunu biliyordu. Saray paalarnn tutukland Merutiyet gecesi, mallarna elkonularak geri gnderilmeleri teklifine Cavid'in nasl kar ktn ve "Bunun ekyalktan ne fark var?" diye zmir Valisi Rahmi'nin zerine yrdn iitmiti. Bu frsatn kapsn aralamakta yarar grd : "Unutma Cavid! Rahmi, Nzm'n adamdr..." Doktor Nzm, bu olayn btn ayrntsn hatrlyordu. Mondoros Mtarekesi'nin imzaland gn kaarlarken Rahmi Bey anlatm ve bu enlikli gasp olayn, sanki bir tuluat tiyatrosunun final sahnesini taklit eder gibi alaya almaya almt: "Merutiyet'in ilan edildii gece, Serasker Rza Paa bata olmak zere Abdlhamid'in btn paalarn toplattm. Varlkl olanlarn setim. Hepsine 'stibdadn Enkaz' diyordum. En babayiit grneni Rza Paa'yd; en abuk o kt. Bayram sabah kurban fiyat keser gibi hepsiyle el tutuup kolumuz kncaya kadar sallayarak anlatk. Rza Paa, Osmanl Bankas'ndaki yz otuz bin liray hemen verdi. En cimrisi Memduh Paa'yd. Bu air tabiatl paann o hayran olunan nazik lehesinin byle nekes bir dille alayacan hi ummuyordum. lm korkusu tayan paalar yklerinden kurtulmu bir hafiflik ve

fakirlik iinde kendilerini bekleyen ocuklarna geri verildi. Eer demeselerdi, hepsinin yzne 'Enkaz stibdat' diye' mhr vurdurup, sokaa dkecektim..." Rahmi Bey anlattktan sonra uzun sre glm ve eklemiti: "ttihatlar, Cavid'den ektiini kimseden ekmemitir. Cavid, bu hareketimi ekyalk gibi grm, ama paray kullanmaktan da geri kalmamt. Eer biraz daha bastrsaydm, istikraza gerek kalmayacakt..."

85 Cavid Bey, Hazine'ye gelir yazlan bu ykl serveti kullanm ve istemese bile Enver'in basksna dayanamayarak bir ksmnn Merutiyet paalarnn elde tutulmas amacyla harcanmasna gz yummutu. Abdlhamid'in serveti vris deitirmiti. Cavid Bey, o gnlerin ruhunda derin bir tesir braktn daha sonra Aliye Hanm'a anlatrken ar bir dil kullanm, kendini kontrol edememi bir taze damat heyecanyla aklna gelen ilk sz syleyivermiti: "ttihatlar, hanedandan daha abuk soysuzlatlar..." Cavid Bey, bu szlerinde uzun sren basklarn ar ykn hatrlyordu. Harbe kar kmak iin btn gcyle direnmi ve ttihatlar kzdrmt. Yakub Cemil'in kendisini nasl tehdit ettiini ve savaa girmememin bir vatanszlk olduunu anlatmaya gelmi gz kara fedainin elini devaml silahnn zerinde tuttuunu hatrlad. Bunda mutlaka Enver'in tesiri vardr diye dnm ve bu fikri zihninde hep canl tutmutu. Daha sonra Yakub Cemil'in srarla savunduu "mnferit sulh" isteinin kzdrd ttihat balarnn komplosuyla harp divanna gnderilip en ucuz yoldan kuruna diziliini hatrlad. Cavid Bey, btn ttihat simalarn gzlerinin nnden geirdi. Sevda hlyalarna benzeyen ince yapl yzlerden masal devlerinin iddetini taknm sert ehrelere kadar hepsinin baklarnda yaldzl hayallerin ani ve aypl kayboluu vard. Dalgn baklarnn yeni bir hviyet verecek gc kalmamt. Doktor Nzm, bu evreyi daha nce de seyretmiti. Bir yknt hissinin getirdii ar yk, insann btn saadetini elinden alsa bile vicdann rahat brakabilirdi. Frenginin alp gtrd o diri gzellik son nefesinde Doktor Nzm'n elini tutmu ve fsldar gibi konumutu: "Bir insann mesut lmesi ile msterih lmesi ok farkl eydir, Doktor... Ben, hem mesut, hem msterih gidiyorum..." nsann sevmediine acmasn beklemek yanllktr. Cavid Bey, doru olmakla vnrd... V "Hayvanlar dehet iinde bekletiler. Sndklar binalardan kmaya cret artk imknszd. Birka dakika sonra adamlarn etrafa dalp uzaklatklar grld. Akabinde kulaklar patlatan bir gmbrt koptu. Gvercinler havada uutular. Napoleon hari btn hayvanlar yzst karnlarnn stne kapandlar. Ve balarn kaldrdklar zaman deirmenin olduu yerde muazzam ve kesif bir duman bulutu grdler. Yava yava rzgr bulutu datt; artk deirmen yerinde yoktu." George Onvell / Hayvan iftlii (ev. Halide Edip Advar) smet Paa bir mutluluk duygusu iindeydi. Uzun ve zahmetli gecelerden sonra ilk defa derin bir uykuya dalm ve sabah zinde bir yzle karlamt. Kzm Karabekir Paa'yla buluacak ve belki de imdiye kadar hi yapmad ekilde ok derin bir "oh" sesi ile kucaklayacakt. nsanlarn geriden getirdiklerini bir yana brakmas kolay deildi. Kzm Paa'yla kkl bir gemii vard ve bu gemi, scak bir kuak gibi ikisini de sarp styordu. Kzm Paa, yznde bir bebek gzellii ve ara sra bu gzellie yakmayan bir ask maske tard eri girdiinde bu maske, hemen dikkat ekmesi iin biraz abartlmt. smet Paa kollarn at: "Yllar var ki, hi byle bir hasret hissi tamamtm. Bu hissin bana bir heyecan verdiini yeni yeni fark ediyorum." * -S; Kzm Paa'nn ask maskesindeki hatlar yumuad: ^ "Ahlak, bir insann en fazla cesaretini artrr. Sende grdm cesaretten ok sevgiydi, smet. Bu beni sevindirdi; ama, o kadar vnlecek ey olmadn da sylemeliyim." smet Paa ard. Kzm Paa'nn bu imal szlerle neyi kastettiini tam karamad. Bolukta kalmaktan holanmayan bir tabiat vard Kelimeleri gereksiz ekilde zorlayp manalar karmak yerine, aka sormay uygun buldu: "Bana sylemek istediin bir ey var, ama bunu kfi cesaret ile ortaya koyamyorsun. Aramzda her bahsi grecek samimiyet ve ciddiyet vardr."

Kzm Paa, tekrar smet'e sarld. "Birbirimizi ne kadar sevdiimizi ikimiz de iyi biliyoruz. Seni arada bir ikaz etmek ihtiyac duyarm. Byle bir ihtiya seni krmamaldr." smet Paa szn nereye uzanacan artk merak etmiyordu. Neredeyse Kzm Paa'nn syleyeceklerinin tamamn zihninden geirmiti. Yine de belli bir sabr gstermek gerektiini dnd. Bir sevgi gsterisiyle konumann zc bir yne dnmemesine zen gsteriyordu: "Seni her mevzuda mutlaka dinlerim; ancak nce hasret giderelim..." Kzm Paa, szlerini tamamlayacak frsat bulamam olmaktan rahatszlk duydu. Sras gelmi veya gelmemi hi fark etmeden btn syleyeceklerini ortaya koymay dnd. Yenilgiye almam bir tavr iinde smet'in hassas davranabilecei btn ihtimalleri bir yana brakt: "Ba olmay isteyenlerin, balarndan vazgemeyi bilmeleri de gerekir. yle bir vaheti etrafa saldnz ki, senin bu tertipte yer almana bir trl mana veremedim. Yrein hi mi szlamad ?" Kzm Paa sylediklerinin etkisini artrmak ihtiyacn duydu, tam srasym gibi konumasn srdrd: "Tek emre dayanan her devlet zayftr. Bunu imdiye kadar hi fark etmemi olman hayretle karlyorum." smet Paa'nn hasret dedii, Edirne'deki kurmaylk gnleriydi. Yzba Kzmla yakn arkadaln btn hukukunu kullanmay alkanlk haline getirmi ve skntl gnlerin hemen hepsini bu rahat dostluun sohbetlerinde feraha karmay baarmt. imdi Kzm, eski gnlerin hesabn soran birisi gibi karsna dikilmi, gemiin terbiyesinde kendi hakknn teslimini istiyordu. Kzm'n sesi, smet'in hi iitmedii kadar dikti: "Evsaf olandan korkmak yerine onun hizmetinden istifade etmeyi bilmeliyiz. Bir insann muvaffak olmas iin iddias olmasn anlayla karlarm. Fakat sizdeki, sabrsz bir zorlamayla liderlik etmek ihtirasna dnmtr." smet Paa, kendisini byle bir tartmann havasna sokmaya niyetli deildi. Birka kk gnl alc cmleyle ii yumuatmak istedi: "Seni bu kadar ok zleyeceimi hi dnmemitim. Bu benim sana yaptm tek hakszlk. Demek ki, hasretimin lsn bilmiyormuum..." Kzm Paa ayaa kalkt. Gitmeye hazrlandn aka belli ediyordu: "Mevhibe Hanm'a teekkrlerimi syle. Hapisteyken evime urayp, cesaret ve sabr telkin etmi. Bunu yapmak byk yrek isterdi... Senden yrekliymi smet..." smet Paa hznlendi. Gerekten Kzm'n evine gidip bir iki gnl alc szle cesaret verebilirdi. smet Paa alttan alyordu: "Akama bize gidelim. Mevhibe sevdiin yemekleri hazrlad." 90 "Sadece Mevhibe Hanm'a kranlarm syle." "Estafurullah!" Kzm Paa bastrd: "Bana bir i gelmeyeceinden emin misin smet ? eri tktklarnz bizim kardelerimizdir. Hep ayn yeminin sahipleriyiz. Osmanl'nn karde katlindeki terbiyeden utanarak bydk. imdi siz, Cumhuriyet'in terbiyesine bu zaaf yeniden kattnz. Korkarm ki bu zaaf, sizi de bir gn, en gl sandnz yerde tkezletecektir." smet Paa gerildi. Sabrla tahamml arasnda gidip gelen bir terazi ibresi gibi salland. Gemiin eski dostuna gelecein scakln hissettirmek kadar Cumhuriyet'in hakkn da teslim ettirmek istiyordu: "Hi kimse sana olan sevgimi elimden alamaz, Kzm... Fakat bilmeni istediim bir ey var: Cumhuriyet'in bekasna tesiri olacak harekette bulunma. Ben, Kel Ali'yi kullanmam, kendim asarm seni..." Hrpani klkl bir adam polis mdrlnden ieri girdi. evredekiler iki yana ekilip yol verdiler. Birisi koturup kapy at; hrpani adamn niformasn getirip emir bekledi: "Bakomisere syle hemen gelsin." Sonra telefona sarlp amirini arad. Sesindeki sayg grlmeye deer bir lezzetteydi. Soluyan bir taznn, burnundaki srekli titreyie benzer bir hzla konuuyor, her kelimenin sonunda burun delikleri, byklarn daha zengin gsteren bir hrsla enine boyuna geniliyordu: "Hayr efendim, eminim. Bu sefer ihbar doru... Cenazede istihbarat yaptk. Msaadenizle baskna geelim..." Semih Naci'nin cenazesinde bu hrpani klkl adam, acl bir

91 tahamml sergilemi, vefas denmemi bir dostun hesabn sorar gibi barmt: "Kara Kemal ayp etti, beyler... nsan yaknnn cenazesinden hi kaar m ?" Sonra, tek tek tirakiynculara basal dileyip sesine manal bir vaaz slubu katmt: "Sonu lm de olsa, davadan dnmeyeceiz..." Aliye Hanm, Sarraflar Soka'na sapt. Kapalar'nn hafif serinlii iinde, utanl birisi gibi ban nne emi yryor, evreden kimseye grnmemek iin gsterdii zen, tanmas ar bir yk gibi vcudunu aa doru ekiyordu. Bildik bir sarrafn meslek namusuna snp bu srr saklayaca midindeydi. Hallayan Efendi'nin bir yakn salk vermi ve emniyet iinde elindekini karabileceini sylemiti. Kapalar'nn kemerleri adam artr. Bir yolun ucundan hi istemediiniz bir yola karsnz. Sonra dnp yine bilmediiniz bir sokan banda bulursunuz kendinizi... Aliye Hanm, aradn bulmakta zorluk ekti. evredeki birine sormak ihtiyacyla kvranyor, te yandan bunun getirebilecei bir utan iinde kebilecei korkusuyla ne yapacan aryor-du. Yreklenip bir kuyumcuya sordu: "Selanikli Nesim'in dkkn hangisidir acaba?" Kuyumcu nce uzun uzun Aliye Hanm' seyretti, sonra dkkndaki adama bakt ve sanki hibir ey bilmiyormu gibi yle sessiz kald. arm, gelenin kim olduunu anlaynca, korkuyla sinmiti. Kim bilir daha nce gelseydi nasl bir itibarla karlayp yaltaklanabilirdi. Aliye Hanm'n terbiyesi, korkusuna ar bast: "Efendi! nsan nezaketen bir cevap verir, biliyor veya bilmiyor olabilirsiniz. Bunun ayp taraf yoktur. Ama bu tavrnzn terbiyede yeri yoktur, biliniz..." 92 Aliye Hanm, dkkndan hmla kt. Geride ne braktnn farknda deildi. Kuyumcu bir sre daha sessiz kald. erdeki adam sesini ykseltti: "Tandn m ?" Kuyumcu cevap vermedi. Yanl bir ey sylemek korkusu yreini adamakll skm, adeta nefes almasna imkn vermemiti. erdeki adam szn tamamlad: "Bir zamanlar istibdadn geliniydi. Sonra Merutiyet'e nikh kyd... Bir ara Cumhuriyet'e gz krpt, ama nafile..." Kuyumcu ilk defa rahat bir nefes ald: "Hanmefendi Cavid Bey'in refikalardr. Mdafaai Hukuk'ta bir kere kendisinden sz almt. Hakikaten gzellii kadar terbiyesi de aikr..." kindi ezan okundu. Esnafn ou, dkknlarn kapatm camiye doru gidiyorlard. Kuyumcu, Aliye Hanm' tekrar grd, yanat: "Hanmefendi! Ltfen affediniz, maksadm terbiyesizlik etmek deildi. Cahilliime veriniz. Dkkndaki adama gvenemedim. Malum, herkes tetikte imdi..." Aliye Hanm, bu pahay hak etmek iin katland skntl gnleri ve arkasndan gelen tatl hayat hatrlad. Henz ocukluunu bile kavrayamad bir gnde babas elinden tutup saraya gtrmt. Bahar ieklerinin yeni filizler vermeye balad lk bir ikindi vaktiydi, ri narlarn glgeledii yolu yryerek geip sarayn kapsna varmlard. erden bir ssl payton geliyordu. Kenara ekilip yol verdiler. Muhafzlar koumu, bu kk ocukla babasn biraz itelemilerdi. Paytoncu, mein krbac yaz atlarn sarsnda keyifli bir delikanl rahatlyla aklatyor, sonra bu sevimsiz sesin lnda, gururla verdii hizmetinin takdirini bekleyen bir ihtiya iinde kvranyordu. Gk mavi, etraf yeildi... Kandilli tepelerinden stanbul, her zaman bu kadar sevimli grnmez. Gne koca bir yuvarlak halinde klarn Boaz'n sularna dkm, kprtl denizin zerinde her an lgnlklar yapmaya merakl bir kadn gibi oynap duruyordu. Bu gzalc gzellikte, istense de kolay fark edilmeyen bir hzn, bir sabr, hatta aypl bir korku vard. Bu korku, tepelerden, aalardan, sulardan nce ykselip ban kaldrm, sonra el ele vererek tek bir g halinde Adile Sultan Saray'nn iri gvdeli aalarna aslmt. Uzun yolu yryen herkesin, dallardan sarkan bu korkulu histen kendini syrmas imknszd. Kk kz, btn korkular sadece kendi bana decekmi gibi sinmi, ikiye katlanm gibi eilmiti. Babasnn elini smsk tutmu, btn heyecanlarn bu terli avucun iine hapsetmiti. Birden paytondaki delikanlnn yzn grd. Bu ehre, rkntsn alp gtrd. Hlyal baklarla sslemeye alt yznde, sinik bir sevimlilik ile ak seik bir melankoli delikanly gvenilir birisi gibi kolayca kabul ettiriyordu.

Baba kz, yan kaplardan birinin nne doru itildiler. Baba, bir an evvel aradn grmek istei iinde telal hareketlerle ne yapacan arm gibiydi. Kk merdivenlerden sonra koca bir salona girdiler. Acemi gzlerin heyecanyla etraf seyrettiler. Kk kz mrnde grmedii bir genilik iinde buldu kendisini. Babasnn elini brakp boy aynasna doru kotu. Uzun ve memnun baklarla vcudunu seyretti. Gelimeye yz tutmu bu bedeninin iindeki sevimli ocukluk, kim bilir nasl bir talihle serpilip, kime yr olacakt. Hlyal baklarla yzn sslemeye alan delikanlnn gven veren sevimliliini hatrlad. Sanki o melankolik gzler, serpilip gelimeyi hemen istiyormu gibi, btn gcyle kk kzn zerinde younlamt. 94 Terifatnn elini ptler. nce babas eilip iri siyah eli dudaklarna gtrd, bir sre yle eik durdu ve ban kaldrmadan geri ekildi; sonra kk kz babasnn yaptn tekrarlad ve ban kaldrp terifatya bakt. Bu yzn hmna uramaktan korktu... Harem kdemlisini ieri ardlar. Kalfa kadnn ilk bakta maln anlayan tecrbesi vard. Kk kz elinden tutup kapnn kenarna gtrd. Terifat bir kk keseyi babasna teslim etti: "Seninle iimiz bitti Hseyin Efendi. Bir daha buralarda grnme. Kzn, talihliymi..." Babasnn geri geri gidiinde bir hzn, bir umut, bir teselli vard, ama gzlerinde arad hasreti, sevgiyi bulmakta zorluk ekti... Terifat seyrediyordu. Hayretle seyrettii yz kendine yaklayordu. Sert ehrenin hatlarnda hibir deiiklik yoktu. Sesi, haksz bir hkm tebli eder gibi ayplyd: "erkez soyundandr, haris ve sert olurlar... Adn, Aliye Nazl-yr koyalm." Aliye Hanm rahatt. Yoluna devam etti. Babli'ye karanlk kmek zereydi. Paytondaki melankolik yz hatrlad; her zaman scak ve cmertti. O yz, ilk gerdeinde, hatlarndan hibirini deitirmeden btn yumuakln korumu ve bunu en saygl biimleriyle daima hissettirmiti. O hatrda bugn, Aliye Hanm'n, eliak bir ehzadeye duyulan kranlar da gizliydi. antasnda, ehzade Burhaneddin Efendi'nin gerdanlna biilmi pahann arl vard. Akama Osman iar'n yeni elbiseli fotorafn ektirecek ve Ankara'ya yollayacakt. Nuruosmaniye Kaps'nda iki zabta bir kadn keye sktrm hrpalyordu. Kadnn araf bandan syrlm, sert bir elin ektii elbisesi yrtlm, gs grnyordu. Utan, yzne istemedii bir renk vermi, gergin derinin hatlarna sinmiti. Kadnn sesi yksekti: 95 "almadm efendiler, sadece istedim." Zabtann biri elini kaldrd, btn iddetiyle kadnn yzne indirdi. Burnundan kan boand; boynundan gslerine doru kayd ve orada durdu. Kadn hibir ac duymam gibi direniyordu: "Sadece yalvardm, birka dilim versin diye..." "Pis orospu! Sus..." "Ayptr efendi. Ben ehit karsym. Hakkm seninkinden byktr." Zabtann eli yine havadayd. Aliye Hanm son gcn kulland: "Dokunma o kadna!" Zabta durdu. Bu iyi giyimli kadnn, hatrl bir Cumhuriyeti ailesi olabilecei endiesiyle geri ekildi. Hareketini hakl gsterecek bir ey bulmak istiyordu: "alarken yakaladk." Kadn yerinden frlad: "Yalan sylyor. H! Elimi harama hi srmedim. oluk ocuk az sadece..." Yavaa zabtaya yaklat. Gzlerinin iine derin bir nefretle bakt: "Kara Kemal kadar bile olamadnz. Onun iaeciliinde hi olmazsa kocam eve tayn getirirdi, kavurma getirirdi..." Aliye Hanm, birine arka kmann verdii huzuru hissediyor, bu saadet veren tesadf iinde iin tadna varacak rahatln yokluuna esef ediyordu. Mendilini karp kadnn yzndeki kan sildi. antasn at, ehzade Burhaneddin Efendi mirasnn bir blmn saymadan ekip karp, kadna uzatt: "Bununla ocuklarnza gzel elbiseler alnz ltfen..." VI "Ayn trn bireyleri her bakmdan birbirleriyle sk bir yara girdikleri iin, en zor yaama mcadelesi, onlar arasnda olacaktr." Charles Darvvin / Darvin Kuram (ev. Cem Taylan) Sofray ankaya'da kurdular... Gazi, pantolonunu dizlerine kadar syrm, oraplarn karp ayakkablarnn iine taktrmt. Havuzun kenarna oturmak istedi. Koup bir yastk getirdiler. Oturdu, ayaklarn suya soktu. Derin,

biraz da hayran gzlerle ayaklarn seyrediyor, serin suyun iinde parmaklarn oynatarak houna giden dalgalar yaratm bir mutlu ocuk gibi sevinler gsteriyordu. Masann etrafna dizilmi misafirlerini uzun sre seyretti. Hepsinin ehresinde yalnzlk korkusu gryordu. Bu korkunun, insan nasl yiyip bitirdiini ac anlarla yaam ve adam pis bir panik iinde aalara ekip gtrdn fark etmiti. Gazi'nin baklarn kestirmek imknszd. Yumuak baktna inandnz anda umulmayan bir hzla parlayp, etrafna iddet gsterir, bazen de en sert sandnz dehetin iine, artc bir incelik katarak insanlar rahatlatrd. Anlalan Gazi, byle davranmaktan holanyordu. Sessizlik, herkeste bir huzursuzluk yaratm, sonunun nasl bitecei kestirilmeyen bir korkuya dnmt. Gazi, ayaklarn sudan kard. Yalnayak imenlerin zerinden yryerek masann bana geti. lk kadehi kaldrd; bir sre havada tutup herkesi seyretti ve sonuna kadar iti. Gzleri, bir mavi buu gibi etrafna bakt ve sonra Nuri Conker'in zerinde younlat. O buu, bir hzn damlas gibi birikip gz ukurlarn doldurdu: "Yonyo'daki gibi ielim Nuri, bir sen, bir ben. Erken pes eden hesab desin." Nuri Conker, Gazi'nin gzlerindeki ne dehetten korkan, ne de efkatten medet uman bir ilgisizlik iindeydi. Bu babo vermi-lik, herkesi kskandran bir cesarete dnm, hatta, snr tayin edilemeyen bir patavatszlk halini almt. Kadehini doldurup bana dikti: "Ben sram savdm Paam! imdi Fethi ile Ali Fuad olmalyd ki, Yonyo'daki oyun tamam olsun." Sofraya bir baka korku daha geldi. Gazi'nin birden parlayarak bu densizi azarlayaca bekleniyordu. Bu bekleyite, birinin amaza dtnde duyulan mutluluun sinsi sabr vard Gazi, ayaa kalkt. Kudreti elinde tutann yumruu serttir: "Sofray datn!" Nuri Conker'e dnd: "Arada bir insanlar, bekleyilerinin dndaki noktalara gtrmek gerekir. Bunu Ali Fuad'dan renmitim." Bo bir ey sylemi gibi rahatsz oldu. Derdini anlatacak kadar yakn hissettii bir dostuna bu skntsn teklifsizce aktarmak istedi: "Nuri, gel seninle dertleelim!.." Baheye ktlar. Gzlerindeki o mavi nem inatla olduu yerde duruyordu. nnde boz bir Ankara akam uzanp serilmiti. Akam scak ve kuruydu. Gazi'nin ii kavruluyordu: "kisini de ok zledim, Nuri." "Rahatla! Ne anlatrsan anlat seni sonuna kadar dinlerim." Gazi, rahatlamak istiyor, ancak nereden balayacan kestire99 miyordu. Yonyo'nun gazinosunda birlikte itikleri dostlar artk yannda yoktu. Baarya varnca yollarn ayrlacan nceden grmt, ama bu yollarn byle blk prk hale gelmesinde kendi paynn da nemli olduunu hissediyordu. Hepsi bir bir dalp gitmilerdi. "Tabiat boluktan nefret eder" diye dnd. imdi etrafn saran bu kalabalk, bolua tahamml olmayan tabiatn bir teselli gibi doldurduu hakszlkt Gazi, eskilerden kimsenin kalmad etrafnda dostlarn aryordu. Ali Fuad, zmir'de paay kurtarmt, ama dostluklar hayli ypranm, adeta lime lime dalmt Bu netameli macera aralarnda kapanmaz bir yara gibiydi. Kabuu her kandnda, altndan kanla irinin kark irkinliindeki renk kendini daima gsterecekti. Nuri Conker, hayretle Gazi'yi seyrediyordu. "Bu kanla irinin ac rengini ilk gren Gazi'nin kendisi olmal" diye dnd. Bir kadeh raky beraberinde getirmiti. Uzatt: " Paam! Sra senindi." Gazi iindeki her eyi anlatmak istiyor, fakat bir gurur kskacyla kelimeler azndan kmyordu. Kadehi alp yarsn iti; kalan Conker'e uzatt. Kska gevemi, birka kelime usulca svan kurnaz ocuklar gibi dudaklarndan dklmt: "Paalar srf Ali Fuad iin affettirdim..." Ali Fuad'n yzsuyu hrmetine kurtulan paalar gerekten bir vefann nekes bahii gibi deersiz miydi ? Ya da onca paay affettirecek kadar Ali Fuad deerli miydi ? Gazi, Ali Fuad'n pahal olduu gnleri hatrlad. lmn burnunun dibinde soluduu facia gnlerinde Ali Fuad'la tehlikeli macera heyecanlarn paylar, sonra kendilerini tutamayp, katlarak glerlerdi: "Nuri, biliyor musun, beni rakya Ali Fuad altrd." "Biliyorum, Paam! Bykada'daymsmz. abuk sarho ol100 musun; sonra Ali Fuad'a sarlp 'Adamn air olas geliyor' demisin. stelik oturup alamsn." Nuri Conker, istedii kvamn yaklatn fark etti. Bu kvam karmak istemiyordu:

"Ali Fuad' gidip grsene Paam!" "Ankara'da deil ki!.." "yleyse stanbul'a git." "Samalama Nuri!" "Demek ki, vicdann hl rahat deil Mustafa..." Bir sessizlik oldu. Bahenin zerine basm scak ve kuru hava arln btn lleriyle hissettirdi. Gazi, gmleinin dmelerini zd; gsnde serin bir rzgr istiyordu. Belli ki, o rzgr bu akam kmayacakt. Nuri Conker sessizlii bozdu: "Tad kalmad bu akamlarn artk... Ben evime gidiyorum." Elindeki yarm kadeh raky Gazi'nin eline tututurdu. Sesi, ocukluk gnlerinin eski akac ve sevinli tonlarn bir yana atm, mat ve dengeli bir la dnmt: "Dediimi unutma Mustafa! zerinde Ali Fuad'n hakk vardr, emei vardr..." Gazi, Nuri'ye hak veriyordu. Ali Fuad'la gemileri zengin ve renkliydi. Gazi'nin de Ali Fuad zerinde hakk vard, emei vard. nsan emeine, hakkna sahip kmay bilmeliydi. "Dur! Gitme, burada kal bu gece. Dertlemeye ihtiyacm var." ttihat ve Terakki'ye katld gece duyduu gurur ve hazz hatrlad. Toplantdan sonra Olympos Gazinosu'nda Ali Fuad'la doyasya imilerdi. Ona, ince hayallerini sert sesle aktarm ve ttihat ve Terakki'nin bir ordu gibi gidip iktidara elkoymas gerektiini anlatmt. Gerekirse parti, bir ihtilal yapp saltanat mstebidin elinden almalyd. Gazi, kendini bu i iin biilmi kaftan gr101 m ve bu hoyrat hazz aka ifade etmiti: "Parti, gidip iktidar olmaldr. Ben bunu yapacam. Benimle varmn Fuad?" Gazi'nin, Ali Fuad'dan baka kimsesi yoktu. Bu haz birka hafta srm, ttihat kinini davet edecek kadar hzla klk deitirmi, hatta bir gz pek fedai, Gazi'nin iine lm korkusu bile getirmiti. ttihat ve Terakki'nin namlusu karsndaym gibi titredi: "Yakub Cemil'i sever miydin, Nuri?" "Ben severdim!" "Bende!" "Sen de mi ?" "Biliyor musun Nuri, Yakub Cemil isteseydi, Selanik'i bana zindan ederdi..." Selanik!.. Kysndan kesinden gemi hibir ttihat yoktur ki, bu isimle titremesin! Gazi, Selanik akamlarndan hep hzn kapmt. Her hatra, bu hzn bir yeni ekle sokup karsna karyor, tam alt srada, bir yeni yzle grnp bir baka hznn kapsn ayordu. Yakub Cemil karsndayd. nce korkuyla karlam, sonra iinin sndn fark etmiti. Baka artlarda sevmesine imkn grmedii bu fedaiye imdi scak bir ilgi duyuyor, hatta lsn artrabilecei bir yaknlk hissiyle sayg gstermesi gerektiini fark ediyordu. Yakub Cemil, dorudan konuya girmi ve Mustafa Kemal'i "tetikte durmaya" davet etmiti. ttihat ve Terakki'nin her emrini gzn krpmadan yerine getiren bu gler yzl cellat, soukkanl bir sesle konumutu: "Seni ldrmek iin bana ve Hsrev Sami'ye emir verdiler. kimiz de reddettik." 102 Ylmaz Karakoyuru 103 Mustafa Kemal, Yakub Cemil'in sesindeki sadelikten rkt. Gerekten lm burnunun dibinde duruyordu. Hoyrat fedai, uysal bir ocuk gibi melmi sakin bir sesle hatra anlatr gibi konuuyordu: "Sende dinmek bilmeyen bir ykselme hrs var. Bu hrs, sonunu getirebilir. Galiba Enver'in dedii doru, gzn hibir eyle doymuyor, Mustafa..." Yakub Cemil'in son szlerinde bir samimi ikaz itinas kadar, gpta hissi de dikkati ekiyordu: "Kim senden korkuyorsa, sen ondan daha ok korkmalsn. Tekilat Mahsusa'da rendiim tek doru ey bu oldu. Doktor Nzm, ne kadar azl mahpus varsa hepsini Tekilat'a alrken sinmi korkularla, ak hayranlklar arayp durdu. Doktor, kullanaca kuma avucunda okamaya merakldr." Gazi, tek bir hareket gstermeksizin dinliyordu. Sonuna kadar sessiz kalp, bir sevgi gsterisiyle az alm bu sr kpnn iindekileri bilmek istiyordu. Yakub Cemil, ayan denk ataca noktay iyi renmiti. Szlerini tamamlamak ihtiyacn duydu: "Halil ile Abdlkadir'e dikkat et. Bu vazifeyi onlar stlendi. Halil, grltl fakat zayftr, kolay boyun eer. Abdlkadir sessiz ama serttir. Doktor'un setii kumatr. Parman hep tetikte olsun, keleri aktan dola, Mustafa."

Halil'i gerekten iyi tanyordu. Byle bir cinayeti stleneceine ihtimal vermemiti, ama Enver'in amcasyd ve yakkl seraskerin her emrine itaat etmeyi meslek meziyet haline getirmiti. Abdlkadir ise, rklecek birisiydi. ki gazeteci vurmutu. Hasan Fehmi ile Ahmed Samim'in kan, bu gz kara valinin eliyle akmt. Yakub Cemil'in ikaz doru km, Mustafa Kemal, aktan dolat bir kenin banda iki glge grp silahna davranmt. Karanlk, kurun sesi gibi tiz ve haindi... Gazi Paa, bu hatralar yar hznl bir sevin gibi hep canl tutmutu. Halil imdi sofrasnda yumuak bal bir yandat, ama Abdlkadir'in Ankara valisi olduu gn gzlerindeki sertlik ve dik ballk, hi deimeden Mustafa Kemal'e bakm durmutu. O bak hl zerinde hissediyordu. Titredi. Bu titreyi yreini burdu. Kimsenin grmesini istemedii bir ayb varm gibi korunmak istedi. Nuri kendisine bakyordu. Gazi, vakti tayin edecek yere gelmiti ve tayin etti: "Haydi git evine Nuri. in tadn gerekten kardk galiba..." Mevhibe Hanm, kendi piirdii kahvesini Paas'na sundu; yan bana oturdu: "Skntl bir haliniz var, Paam!" "Yorgunum!" "Sayenizde ok grdm, geirdim Paam; yorgunlukla sknty fark edecek tecrbedeyim." Paa, kahvesinin ilk yudumunu ald. Yznn btn hatlar gerginliini koruyor, bu gerginlik, bir vicdan ve ahlak dsturunu kaybetmi gibi kk alnnn ince derisini terletiyordu. Mevhibe Hanm, uuraltna itilmi bir kan panie dnmesinden kukuluydu. Skntl bir hayat srdrmek, phe ierisinde yaamak, en dayankl dediimiz insanlar bile gvensizlik hissiyle ykabilirdi. Hayat stnkr baklmayacak kadar ac gemiti. Mevhibe Hanm, Paas'nn katland btn skntlar paylam, hatta ounu tek bana stlenmiti. imdi, bir hi uruna her eyin yok olup gitmesine raz olamazd. Gerekirse Paas'nn yakasna sarlp, "Bizi byle brakamazsn; biz buraya yle kolay gelmedik; sen skntlar iindeyken, biz aclarla kvranyorduk; ama hep arkandaydk. imdi de yalnz deilsin, bir ailen var" diye haykrabilirdi. Mevhibe Hanm, Paas'n iyi tanyordu. natyd... Bu zaafn, 104

105 "srarc" gibi gstermeyi baaryordu ama, bu stnlk iddias birdenbire ani ve tehlikeli kin duygularna dnebilirdi. Menfaatleri kesin olarak atmad srece ufak tefek tavizler vermenin ne sakncas olabilirdi? Bu tehisini Paas'na sylemenin tam srasyd: "Asl balarnz hi kaybetmeyiniz Paam. Buna hem siz, hem biz muhtacz." Paa bir sigara yakt, derin bir nefes ekip kk salonun ortasna doru savurdu. Duman, lgn klar altnda uzun ve yumuak bir konu gibi uzad, sonra sevimli bir danklk iinde yaylp mtevaz eyann zerine kt. Paa, uzun sredir kafasn dolduran skntlarn zetini vermek ihtiyacn duydu: "Olanlardan rahatszm, fakat inzivaya ekilmeyecek kadar da vasflym." "Elbette Paam. Elbette!.." Paa'nn sknts kolay giderilecek cinsten deildi. Bir gayya kuyusu alm, merakl meraksz herkesi bana toplamt. Biri, dierini aa itmek iin ilk frsatn doaca an bekliyordu. Pislik, alp ban yrmt. Gvenler, sevgiler kaybolmu, yerini, ayaa dm bir tynet pazarna brakmt. Sevdikleri farkl yakalara gemi, birbirlerine ters duygularla bakyorlard. Arada bir bu derin uurumu kapatacak kpr gibi uzanmak istiyor, sonra zerine basp geeceklerin, bir daha geriye dnmeyecei korkusu iinde bu grevi yklenmekten uzak kalmaya alyordu. Yalnzlk korkusunun gc, kim olursa olsun eteine yapp avn kanlmas imknsz bir girdabn iine ekebilirdi. Paa byle bir kpry kurmay dnm, dehete dm gibi titremiti. Kendisini yalnzlktan koruyacak bir snaa ihtiyac vard. Hislerini gizleyemiyor, aklndan geenlerin hepsini, Mevhibe Hanm ilk bakta okuyordu. Mevhibe Hanm'n sesindeki uysallk, Paas'nn houna gidiyordu: "Her insan, kendisiyle ayn kaderi paylaan bir arkada arar. Allaha kr ki siz, Gazi Paa'yla ayn kaderin cennetindesiniz." Paa, Mevhibe Hanm'n terbiyeli slubundaki korkulu sezileri fark etmiti. Ayn kaderin cennetinde olmak gzeldi ama, gayya kuyusunun etrafnda ak maskelerle gizlenmi kara yzlerin nasl bir cehennem yaratmaya hazr olduklarn ok iyi biliyordu. evredekiler de bo deildi. nsann iinde neler kprdadn kolay kestiren bir meziyete sahiptiler. ttihat grgsnden aldklar tuzak terbiyesi her tertibin kalbna kolayca uyacak noktaya gelmiti. Her biri kaynatlm mum gibi gevemi,

dklecei kabn ekline, vurulacak mhrn hkmne boyun emeye hazr hale gelmiti. Gazi'nin kesin itaat istedii aikrd. stediinin zerine mhrn vuruyor, dik durmak isteyen karsa deviriyordu. Srann kime geleceini kestirmek imknszd. Kzm'n, Fethi'nin, Rauf'un, hele Ali Fuad'n gittii yere, smet'in de yolu sapabilirdi. Her ihtimal, smet'te bir endie halini almt. Byle bir endieden kurtulmann ilk yolu belki boyun emek ve Gazi'nin ltfuna snmak olabilirdi. Byle bir are, kendi gszlne ve nemsizliine dnecek diye derin korkular iindeydi. "Bugn Gazi'yle mnakaa ettim." Mevhibe Hanm'n yrei titredi. imdi kt gnler yaanyordu. nsanolu ayaa dm, herkesi sulayarak nn amaya alyordu. Gazi Paa'nn itaatsizlik fikriyle itham edilen her eye kar iddet gsterdiini yakndan grmt: "Skntnz bu mudur Paam ?" smet Paa bu yatan sonra karsna yalan syleyecek deildi: "Hayr!" Bir sessizlik daha balad. Mevhibe Hanm ile Paas bir sre yle kaldlar. Paa, konuyu bir baka yne aktarp, kendi derdine kendi aresini bulaca zaman aryordu: 106 Ylmaz Karakdyunlu "Bugn Kzm'la grtm. yle zlemiim ki... Gzlerini ptm. Bana krgn olduunu hissettim. stelik gzm de korkutmak istedi." "Kzm Paa sizi kardei gibi sever." "Bana, 'Kendinden emin misin?' diye telalar gsterdi." Mevhibe Hanm, yreini skan korkularn bir yakn tarafndan sylenmi olmasndan rahatszlk duydu. Kzm Paa'nn smet'e byle bir ikazda bulunmasnn mutlaka bir sebebi olmalyd. Kzm Paa'ya saygs bykt. Onun, ince imal szlerle byk eyler sylemeye merakl birisi olduunu biliyordu. ocuklarla bile byle bir slup iinde konuurdu. Gazi'nin nikh ahitliini yapan Kzm Paa, Mevhibe Hanm'n yannda Latife Hanm'a "Kzm huzurun asl kayna evdedir. Erkein sert adamdr. Sende hrn bir tabiat gryorum. Eer Gazi'ye boyun emezsen, ne sende, ne bizde huzur kalr. Kendine rnek aryorsan Mevhibe Hanm'a bak. Ben Mevhibe'deki bu saadet serinliini hep gpta ile seyrederim" demi ve Mevhibe Hanm'a da bir nasihatte bulunmutu: "smet'i iyi tanrm. Evinde huzuru varsa, dnyay yksalar bana, mutlaka bir yerden bir yol bulup tekrar gsterir gvdesini..." imdi smet'in dnyas m yklyordu yoksa? smet yklm da, ban kaldracak bir yol mu aryordu ? Mevhibe Hanm, "Laf uzatmann manas yok" diye dnd. Sesi, en yumuak yerinden titredi: "Kendinizden eminsiniz deil mi, Paam ?" smet Paa, Mevhibe Hanm'n yzn avulad, yukar kaldrd; gzlerindeki ak renkli efkati seyretti... "Koca adamlarn bile efkate ihtiyac vardr" diye dnd. Eilip alnndan pt. Mevhibe'nin gzleri boald, utanm gibi ban edi, Paas'nn elini yzne srd ve saygyla pt. Dudaklar, syleyemedii her eyi bir anda Paas'nn yreine boaltm gibi rahatlad... smet Paa 107 ayaa kalkt. Garp Cephesi komutan dimdikti ve tekmil alyormu gibi esas durutayd: "Ben hep Cumhuriyet'ten yana oldum. Hi gzm krpmadan..." Mevhibe'nin yz hl elini styordu. O eli tutup yukar ekti, gzlerine en derin ekliyle bakt: "Bizim akbetimiz Cumhuriyet'tedir. Baka hangi rejim gelirse gelsin bana hayat hakk tanmaz. Ben Cumhuriyet'e sahip kmaya mecburum. Baka arem yok. Ben aresiz kalamam..." Kel Ali'nin yz glyordu. Gazi Paa'nn iltifatlaryla btn endiesi kaybolmu bir ty gibi hafiflemiti. ankaya'nn merdivenleri uzun ve genitir. Her defasnda bu merdivenlerden sekerek inerdi. Kapda Salih Bozok'la karlat. apkasn kard, selamlad. Sonra hareketinden utanm gibi yanna gidip kucaklat: "Gazi'nin keyfi yerine geldi, Salih." "Senin de korkun kaybolmu. Baksana gzlerinin ii glyor. Bu kahkahayla artk her hkm verirsin." Kel Ali, usta bir pikinlikle bu imay duymazlktan geldi. imdi kimseyle atmann sras deildi. Salih, yava yava palazlanmaya balam ve Gazi'nin gzne girmiti. En yakn srlarna vkft: Salih'e yakn olmakta fayda vard. Sesinin alttan alan tavrnda pusuyu bekleyen tilki kurnazl gizliydi: "Gel seninle biraz gezelim Salih, eski gnleri yd ederiz." Salih Bey, ard. Kel Ali'nin byle bir teklifte bulunacan hi ihtimal vermemiti. Eski gnleri yd etmenin bir ihtiya olduunu hissediyor; ancak dertleecek kimsenin yokluundan yaknyordu. Bu frsat karmak istemedi. Fakat grevinin zorluu zerine basmt. Byle bir gnde Gazi'yi kzdrmann hi lemi yoktu:

108

109 "yi olurdu ama, birazdan Gazi Paa'nn misafiri gelecekler. Paa bekliyor." Kel Ali frsat karmad. "Olsun, beklerim! Spora gideriz." Talihin insana ne zaman glecei hi belli olmaz... Misafiri getiren Mercedes nlerinde durdu. Salih Bey, koarak kapy at. Kel Ali kenara ekilip apkasn kard ve Gazi Paa'ya yakn bu gzel kadnn nnde saygl bir ekilde ban edi. Sanki bir hnkr haremine bakmaktan korkarm gibi ban ylece eik tuttu. Akam gnei, en kzl rengiyle bu bata yansd; sonra rahatsz olmu gibi yeillerin zerine doru koutu. Salih Bey, misafirin elini tutup inmesine yardm etti, merdivenlerden yukar kard. "Aman Yarabbi! Ne kadar da Fikriye'ye benziyor" diye dnd. Fikriye'nin ankaya'ya gelilerinde Salih Bey, Gazi'nin bu sevdal gzelini derin bir hogryle karlard Fikriye, sanki al ipekten bir gelin bohas tayormu gibi itinal bir tecrbe iinde hep glerdi. Fikriye'nin sar salar, krmz elbise zerinde dn telleri gibi dalm, kendini rzgra brakmt. Salih Bey, bu hatrann yaratt lezzetli tela iinde ard. Hangi yze baksa bir Fikriye hasreti hissediyordu: "Ho geldiniz Fikriye Hanm. Gazi Paa Hazretleri terifinizi bekliyorlard." Hatrl misafir, gen yata gn grm bir edayla gld; merdiven banda Salih Bey'in elini brakt: "Daha fazlasn zahmet etmeyiniz Salih Bey. Gidebilirsiniz! Paama kendimi ben takdim ederim." Salih Bey, Kel Ali'nin arabasna bindi. kisi de koltuklara yayldlar. Kel Ali apkasn giydi. Gazi Paa'nn bu srrna vkf olmu gibi gururluydu. ofrne seslendi: "Balara doru gidelim!" Akamn yorgun klarnda yeilin rengi koyulap katrana dner. Siyah bir kor gibi insana korku ve ate bastrr. ankaya'dan ayrlnca bu kor, suya dm gibi ikisinin de yreine serinlik getirdi. Mercedes, Ayc Arifin evinin nnden geiyordu. Kel Ali, eliyle ofrn omuzuna dokunup arabay durdurdu. br aalarn arkasna snm bu ak yzl konan btn pancurlar rtlm, aypl bir ie kapanla siyaha dnmt. Havuzun fskiyesi krlm, babo akan su, yollar amura evirmiti. Dallarn diri yeilliine ramen, etraf sanki bin yl sren bir kzarklk sarm gibi bitkindi. Asmalardaki iri salkmlar koruktu... Kel Ali yzn ekitti. Bu ardan altna toplanp Ayc Arifin sohbetlerini dinlemekten ne kadar mutlu olur, nasl bir gle yzle evine dnerdi. Ayc'nn yrekli bir taraf vard. Bu yrei hep kskanmt. Bu yrek, gz peklikten, vurup krmaktan ok farkl bir cesaretin meclisiydi. Ayc Arif, Gazi'yi yakndan tanmann getirdii genlik maceralarnn her birini sanki itirak etmi gibi yayarak anlatr, bu nadir hatralarn heyecanna sahip tek kii gibi grnmekten gurur duyard. Gazi'nin ho grd bu cesaret, bir gn btn talihini kaybedivermiti. Ayc'nn lm emrini verdii zaman aklna bir trl gelmeyen anlar, imdi olanca hzyla Kel Ali'nin iri kafasnn iini doldurmu ve tek bir bo nokta brakmamt. Salih Bey, sessizlii bozdu: "Sen krlanglarn yolunu arp nasl dtklerini hi grdn m?" "Krlanglar m ? Ne alakas var imdi bunun ?" Salih Bey'in sesi hatra anlatmaya msaitti. Kelimeleri istedii sertlik veya yumuaklk iine sokmakta stn bir beceri sahibiydi: 110 "Selanik'in krlanglar biraz iri olur... Krfezden tepelere doru uarken gelip konak atlarna konarlar. Alatini Kk'nn atsnda yzlerce krlang dinlenirdi. Birinin dn seyrettim. Sabrszd. Hepsinin nne gemek, kendini gstermek istiyordu. Geridekiler kanatlarn rpnca, aralarnda ezildi." Kel Ali aknlk iindeydi. Salih Bey, karsndakinin dinleyip dinlemediini nemsemeyen bir tavr iindeydi, ama Kel Ali'nin tek bir kelimeyi karmadan btn dikkatini bu szlere verdiinden emindi. vnmek ihtiyac duydu: "Ben ilk dersimi onlardan aldm Reis! Hangi atda dinlenirsen dinlen, ilk kanat rpan sen olma..." Kel Ali, Alatini Kk'nn muhafz subayln hatrlad. Abdlhamid'in tahttan indirilerek yerletirildii Selanik'teki kkn muhafz taburunda Salih Bey'le grevliydi. Padiah eskisinin kaderine byle bir hizmetle itirak etmekten nce holanm, sonra Balkan Harbi knca bu hizmetin telanda epey terlemiti. Bu huzursuz telan anlatlacak bir hatra olmayndan rahatszd. Bo bir sandk tayormu

gibi bu yk srtndan nasl atacan bilememiti. Durup dururken bu hatralar tazelemenin ne lemi vard ? Salih Bey, balad konuya ayrnt katmadan kapatmay sevmezdi. At kapy rtnceye kadar her eyi anlatmaya meraklyd. Bu merak bir iptila gibi iine girmi bir daha da kmamt. Kald yerden devam etti: "Bu krlanglar garip mahluklardr... Konduklar her yeri enlendirdiklerini sanrlar. Her eyin gelip geici olduunu bir bilseler, binlerce yanl ilemeden hayata lezzet katarlar. Aslnda btn canllar byledir." Kk sereler, ynla gelip asmann dallarna kondu. Koruklar gagaladlar... Biri sabrszd, umak istedi; kanatlar asma dal111 larna dolat, kurtulamad, rpnp yere dt. tekiler uup gittiler; geride delik deik sahipsiz salkmlar braktlar... Doktor Nzm, srtn duvara dayam, dizlerini karnna doru ekmiti. Sknts vard. Biraz ileri gittiini kabul ediyor, fakat kendini kontrolden karan bu huysuz adamn vasflarn da grmezlikten gelmeyi hakiki bir ayp sayyordu. Cavid'le tartm, galiba bu defa ikisi de sesini ykseltmeyi zm gibi grmt. Nzm'da pimanlk duygusu yoktur, iyi dnr, drt yann sekiz defa hesaplar. Nzm bir kere karara vard m, korkuyu da, sevgiyi de gz kara bir saygszlkla elden karr. Hcresinde yalnzd. ubuklu pijama, zerinde bir niforma gibi duruyordu. Her gece ayn eyi giymek, her sabah yeniden karp katlamak, yatan ayak ucuna yerletirmek, itaati gerekli bir talim gibi Nzm'n cann actyordu. Hrsla kalkp zerinden bu pijamalar atmak, elbisesini giymek, kravatn takmak, hatta gerekirse bana apkasn geirip yle uyumak istedi. "Bir hakszla bakaldrmann yolu, bazen delice davranmaktr" diye dnd. Hcresi giderek koyulayordu. Birazdan lgn n takati tkenip, etraf tamamen karartacakt. nce pijamann altn kard, pantolonunu giydi; sonra, gmleini zerine geirdi, kravatn balad. Ceket dmesi kopmutu, n yle ak kald... Hcre kaps zor alr. Ar ve gcrtl bir tonla etrafa dolar, hamam kubbesinden yanklanan ses gibi tok ve dokunakl etkisini hissettirir. Btn korkusuna ramen ieriye bir k, bir serinlik getirir. In, serinliin gerisinde gen bir temen duruyordu. Arkasnda Enezli, tfeini omzuna asm, emniyetini ak brakmt. Elindeki tepsiden scak ve baharl bir koku hcrenin boluunu 112 doldurmu, Enezli'yi bir baka gzelliin sahibi yapmt. Temen, Doktor Nzm' selamlad: "Size gndermiler, efendim." "Kim gndermi? Niin gndermi?" Kuku, insann hasretindeki gzellii bile ldrr. Temen saygsn koruyordu. Enezli tepsiyi getirip Doktor Nzm'n masasnn zerine koydu, suyunu doldurdu; sonra dar kp, haznesi dolu bir yeni fener getirdi. Oday taze bir aydnlk brd. Temenin sesindeki sayg bykt: "Yemeinizi bitirdikten sonra isterseniz sizi grtrrm. Yalnz kalmanz bekledim. Btn mesuliyeti ben alrm zerime."v "Hemen grmek isterim." "Sofranz souyacak ama..." Doktor Nzm, birden ittihat ve Terakki umum valisi olduu gnlerin sert ve kararl sesini taknd. "Enezli, yemei scak tut! Soutursan, hesabn senden sorarm." Temen hibir rkeklik hissetmeden hcrenin kapsnda Doktor Nzm'a yol verdi. Dar ve uzun koridora sralanm hcrelerin kaplar iyice rtlm ve stlerine ar kilitler aslmt. Bir odaya girdiler. Kede sinmi glgenin izlerinde tazelik hissi vard. Temen lambann n ykseltti: "Ben dardaym, efendim. Grmeniz bitince haber veriniz." Doktor Nzm'a dnd: "sterseniz sofranz burada kurduraym." Doktor Nzm, "ne mnasebetsiz sual" der gibi temene bakt. Temen daha sert bir bakla Doktor'u szd: "Zannederim, sizde mesut olma kabiliyeti kalmam, Doktor. Belki de yokmu..." Doktor Nzm sarsld. Bu bacakszn bir yabanc yannda ken-

113 dini azarlayacak ekilde hareket etmesindeki cesareti hayra yormad. Hcredeki saygl temen gitmi, sanki bir okul mubassr gelmiti. "Ben yle sertliklere pabu brakmam" diye gvenini tazeledi ve rahatlad. Olduu yerde durup glgenin yanamasn bekledi. Yaklatka k yzn aydnlatyor ve gelenin ehresindeki sevgiyi yava yava hissettiriyordu. Doktor Nzm yanlmamt; bu glgede fark ettii yaknlk duygusu nihayet karsndayd. Cesaretli bir sesle irkildi: "Ho grn onu Doktor! Kt gnlerde insanlarn nce gvenleri kaybolur." Nzm, ceketinin dmesinin kopmu olmasna esef etti. Saygyla eilip, karlamay ok isterdi. Demek ki, Doktor'un iindeki her ey lmemiti. Temen yanlyordu. inde gerekten mesut olma kabiliyeti vard; ama, frsatn bulamamt. Nzm, hayret etmekten holanmazd. Kendini kontrol edemedi: "Nevber Hanm! Ne iiniz var burda? Bu ne cret byle?.. Banza i mi aacaksnz ?" "Ben, Yakub Cemil'in koynunda terbiye grdm Doktor. Enver bile gzm korkutamad." Nevber Hanm, da gibi duruyordu. Karanln btn perdeleri birdenbire yrtlm, etraf bir beyaz aydnlk sarmt. Derin koyuluklarda gizlenmi baklarn kadns inceliinde, ei bulunmaz zevklerin varln anlatmaya hazr hrsl bir sayg yerlemiti. Bu sayg, vakti gelmi gibi bakaldrd. Nevber Hanm, Doktor'a sarld: "Allah senden her zaman raz olsun Nzm Bey. Srf seni grmeye geldim. Yarn dnyorum; bir emrin varsa ekinmeden syle. Halktan bir kadnm; hibir ykn bana ar gelmez..." Doktor Nzm'n gzleri neredeyse slanacakt. Nevber Hanm, nemi nceden fark etti: 114 "Sakn slatma gzlerini Doktor; senin anna yakmaz. Sen Cavid deilsin..." Nzm, biraz nce en ar tonlarda mnakaa ettii arkadan savunmak gereini duydu: "Cavid'in kefedilmemi meziyetleri vardr. Biraz burnu byktr; hep bu yzden yanl anlalmtr. Bakn siz bile Cavid'i tanmamsnz. Dorusu buna zldm. Cavid, ok deerli bir ttihatdr." Nevber Hanm, vaktin darln biliyordu. Btn skntlar bir rpda zp bitirmeye niyetliydi: "Kk kz, rejide ef oldu. Ksmetse sert bakl bir temene nikahlayacam. 26 austosta dn var. nallah o gne kadar karsnz da, siz olursunuz ahidi." Nevber Hanm, bu temennideki kukusunu hissettirmeden devam etti: "Eer izin verirseniz, gelip elinizi psn. Babas saylrsnz..." Doktor Nzm, yorulduunu fark etti. Hi byle scak ve duygulu gn yaamamt. "Hi kimseye ahs bir kinim olmamtr; ama ben bir dava adamym ve bu dava iin gzm krpmadan her eyi yapmaya hazrm" diye dnd. Nevber Hanm'n yzn seyrediyordu. Nevber Hanm, bu baklar bilirdi. Gzn krpmayan pervaszlarn bile baklarnn yumuad anlar olurdu. Nevber Hanm elindeki kk keseyi uzatt. Utanyordu: "Yakub Cemil'e maa balamlar. Yarsn size getirdim. Byle gnde insann mutlaka paraya ihtiyac olur." Doktor Nzm, artk gzlerini tutamad. Nevber'in o yakmaz dedii yalar gelip sert bakl gzlerini buulamt. Kadnn elini kapatt, sonra kucaklad: "Nevber Hanm, hayatmda ilk defa Yakub Cemil'i kskandm. Sen ne mbarek bir eymisin..." 115 Doru kapya yneldi; ardna kadar at. Temen karsnda duruyordu.: "Talihli adamsn Temen; ama sakn bu talihi zorlama... Bu kzn zerindeki hakkn, Allah'n elinde bile olsa, yakasna yapp alrm..." Taze yasemin azlklardan birini dilerinin arasna koydu; olanca gcyle srd; iindeki btn iddeti nazik ahabn tenine iledi. Hcre kaplar kilitliydi. Her hcrenin kilidini krp btn mahkmlar affetmi gibi mutlu duygularna bir ahlak dsturu katmak istedi. Hepsinin duyaca tonda bard: "Yakub Cemil Babli'yi eer basmasayd, Enver Merkezi Umum'de hl ene alyor olacakt..." VII "Bakaldranlar geldi. Ey kanl tasar! Gece, btn ktlkler kol gezerken bile, Gstermekten utanmyor musun lm ykl kan, gzn ? Ya gndz, Gndz nerede bulacaksn yleyse Canavar suratn Saklayacak kadar karanlk bir maara? Bouna arama, ey hanet! Sakla kendini Gler yz, tatl szler arkasnda Yoksa en derin Gayya kuyular bile Saklayamaz seni kukunun gzlerinden." Shakespeare / Julius Ceasar (ev. Sabahattin Eybolu) Ali avu, Gazi'nin istedii her eyi byk bir sanda ykleyip, ankaya'ya getirmiti. inde Fikriye'nin de eyas vard. Acl bir hatra sahibi gibi hepsini Gazi'nin nne serdi: "Hepsi bu Paam! zninizle bir resmini kendime sakladm."

"Mezarn yaptr Ali avu; sade bir ey olsun. Sonra, uzak bir camide mevlit okut ara sra." Ali avu sadece ban sallad. O hznl gn hi aklndan kmyordu. Fikriye, Gazi'nin yz vermedii bir gn canna kymt. Kk silahta kurun vard. lki Fikriye'ye yetti. Kimisi, teki kurunlardan birinin Gazi'ye, dierinin Latife'ye ayrlm olduunu sylyordu. Ali avu, hep glp geti. 118 Selanik sabahlarnn scak deklerinde kumral bahar andran Fikriye, artk yoktu. Bir kk hela aralnda, en sevdal haliyle uzanm ve Gazi'yi basmak istedii barndan akan kanlarn kzartt bembeyaz entarisi zerine den salaryla, ankaya merdivenlerini kt o al gelin bohas haline brnmt. Ali avu'un gzleri yalyd. Btn cesaretini toplayp azn at: "Bir bahard Fikriye, Paam! Hele bir rzgr esmeye grsn." Gazi, Fikriye'yle son gecesini hatrlad. Sanki odann iindeydi; sanki o geni karyolaya uzanm, kendisiyle konuur gibiydi. O rzgr, Fikriye'nin salarndan esmeye grsn, Gazi, salarn tel tel dalp cotuunu hisseder ve dayanlmas imknsz bu byk lezzete derin bir hasret ve kskanlkla bakakalrd. Tazelik, en diri ihtiyalar bu ak tene ylesine yerletirmiti ki, Mustafa'nn zihni, zor zlen bir muammada kaybolmu gibi bocalard. Mavi ayr yakrd Fikriye'ye, beyaz ayr.. Krmz Fikriye'de, utancndan ylesine allanrd ki, ten baka trl yorulurdu, ruh baka trl... Her renk, omuzlarndan aa uzanrken, gslerinin zerinde dinlenir, tpk gnein kollarna aslm tr damlalarnn kaynap kvrld bir gkkua gibi serin ve tatl bir maceraya dnrd. Mutluluk baka gzeldi Fikriye'nin gzlerinde, hzn baka... Fikriye'ye dokunmak bir imtiyazd... Dokunulduunda bu umman, bir damla iksir olurdu Gazi iin... mre bedel bir hazzn yorgunluuna hazrlar ve rahatlatrd... Son gece, Gazi Paa yorgundu. Salih Bey, akam sofrasna kimlerin davet edileceini sormak iin Fikriye'nin kmasn bekliyordu. Vakit yaklatka huzursuzluu artyor, kalabalk bir sofrann bu saatten sonra yetimeyece119 inden ve Gazi Paa'nn bo yere sinirleneceinden korkuyordu. Haftalardr Gazi'nin yznn gld yoktu. Zaman nasl da hrslanp geiyordu. Akam tam kt. Salih Bey tecrbeliydi. "Bu saatten sonra sofra kurulmaz" diye teselli arad. Yanlmamt. Gazi Paa, odasnda yemek yiyecekti. Raksnn iyi soutulmasn istiyordu. Souk raknn lezzetini birlikte tatmlard. Selanik'te, erefe kadeh kaldrmann dostluu, bir iki kk kanat rpyla gelip Ankara'nn scanda yzne oturmutu. Bu yz Gazi, hep latifeli szlerle tarif eder; sonra, Salih'in itirazsz gzlerindeki hzne taklrd. Bu yzn bugn deien hibir izgisi yoktu. Kaim ve koyu kalar, gz kapaklarn rtecek kadar aalara km ve iri beyazln btn rktcln alp gtrmt. Salih Bey kadar hi kimse, meyus bir kadn portresini yakndan seyretmemitir. Ankara, karanla gmlm haliyle hatrdan km bir akraba eskisi gibiydi. Balkona uzanm aalarn yapraklarndaki o tozlu yeilliin kokusu kaybolmu, yerine heyecanl bir macerann teri basm gibi kk damlalar dmt. Fikriye balkona kt: "Paam! Baknz dallardaki her damlada bir umman birikmi gibi genilik var..." Gazi duymam gibi dald derinlii srdrd. "Fikriye'nin gzleri glyordu. Mutluluk, her zaman gzeldi Fikriyenin galerinde... ini saran bu sevdal saadet, her nefes alnda byyor, kendisine emsalsiz bir akl ve ruh stnl verilmi gibi her eyi kmseyen kahkahalara dnyordu. Dnya artk Fikriye'nindi... Gazi Paa, balkona kt. Btn yaadklarn geride brakm gibiydi. Elini, Fikriye'nin omzuna koydu. Her rzgr esiinde Fikriye'nin salar, bir ipek demetinin dal gibi yzne deiyordu. 120 Gazi Paa rahatt, ama mutlu deildi. Sesi, istese bile bu mutsuzluu gizleyemezdi: "Tabiatn kanunu, zarurettir. Her ey insan zorlar. Tesadf diye bir ey yoktur benim hayatmda... Bu sz, insanlarn kavrayamad gerekler iin uydurduklar bir eydir. Ben her eyi bilerek, dnerek tanarak yapmmdr. Karma kan frsatlar ise, benim hep bu dnceli bekleyiimin sonulardr. Tpk, bugn gibi; tpk yarn ve br gn olacaklar gibi..."

Fikriye, birden ard. Birka dakika ncesinin mutlu adamnn hazlar kaybolmu, yerine sanki yeise kaplm bir dervi gelmi ve kendisinin kolay kavrayamayaca eyleri sylemeye balamt. Hayretle Paa'ya bakt; ak mavilikler kapkara bir frtnayla rengini koyulatrp rktc bir girdap gibi gzlerine yerlemiti. Korkuya kapld: "Bir ey mi oldu Paam? Birden ok deitiniz..." "u syleyeceklerimin manasn anlaman ok isterdim, Fikriye..." Fikriye'nin bir hovarda tavr vard. Bu tavr, alay bile apknlatrr; kadnlnn scak ve zgr yapsnda gnahsz bir kurnazla brnp, en akl banda insan dize getirirdi: "Siz syleyin Paam; ben bir ocuk gibi anlattklarnz dinlerim; rahatlarsnz." Paa, sanki Fikriye yokmu gibi konuuyordu. slubunu ve arln deitirmeden fikrini aka anlatmaya devam etti: "Devletin salam bir temelde ykselmesi iin insanlarn nce kendilerini, sonra grevlerini bilmeleri gerekir. nsanlar bilmedikleri zaman ktdrler. Her tehlike bu cehaletten gelir..." Fikriye'nin salar hl yzn okuyordu. Bir sre bu lezzeti tatt. Bu kzn insan rahatlatan bir yan vard, ama o kadard... "Eve mi gitmek istersin Fikriye, yoksa burada m kalrsn ?" 121 "Siz bilirsiniz Paam" Gazi sustu. Fikriye, Gazi'yi avucunun ii gibi biliyordu; stelemek istemedi: "En iyisi eve dneyim Paam; ne zaman emrederseniz gelirim..." Gazi Paa, balkondaki hasr koltua oturdu. Ayaklarn st ste atp balkon demirlerine dayad. Fikriye giderken bir kk sehpa getirip yanna koymu ve bir paket sigara brakmt. Bir tanesini yakt. Kibrit snnceye kadar bekledi. Sanki bu kk kla birdenbire istedii btn aydnl bulmu gibi sevindi. Koup, Fikriye'yi armak arzusunu duydu. Balkondan aa bakt. Fikriye, Ankara'nn karanlna doru yrrken sevimli bir ocuk gibi sekiyordu. Birden geri dnd, hasretli gzlerle Paa'ya el sallad Gazi, bu hasreti paylar gibi gerindi. "Herkes u Fikriye gibi grevlerini tam bilse ve onunla yetinse ne iyi olurdu" diye dnd. Brakt yerdeki dncelerine dnd. Paa, bir kere ald m kolay tutulmazd: "Ben elimden geleni yaptm. Fazilet bir nimetse bu nimeti de sundum onlara... Ama, ihtiraslar bu byk nimeti bekleyecek sabr kreltmiti..." Gazi, "onlar" dediinin kolay adamlar olmadn biliyordu. Baa klmas zor bir kadroyla savaa girerken kendisine etraf aramasnn tabi bir ihtiya olduunu iyi kavramt. Bu kadro kolay kurulmazd. Zamana ihtiyac vard. Her nimet beraberinde bir de klfet getirecekti ama, bu klfeti yklenmeye hazrd. Yava yava istedii kimseler evresinde birikip kenetlenmeye balamt. "te, Halil Paa'ya bak! Enver'i brakp bana yanat. Dn yol ortasnda alnm hedefleyen silahn imdi benim istediim yree yneltecek kadar yaknm oldu" diye dnd. Odaya geti; yatana uzand. Fikriye'nin bahar esmi salarndaki kokuyu andran bir rahatlk duygusu iindeydi. Nuri'nin "ra122 hatla" dedii ey bu olmal diye aklndan geirdi. Sonra rahat olduunu hakikaten fark etti: "Ben faziletin kprsn uzattm; onlar gemesini bilmediler..." Bu kpry uzattna gerekten inanyordu. Kara Kemal'i zmit'e arm, esnaf felsefesini iyi bilen bu adamla her ihtimali konumutu, ittihatlarn kolay yutulur lokma olmadn biliyordu. ttihatlarn gzn hep kendi zerinde hissetmi ve bu baklardan daima huylanmt. Kara Kemal'in ttihatlar zerindeki etkisini yakndan tanmt. Kara Kemal yle gz korkutulacak birisi deildi. Tehdit etmek yerine her eyi ak seik ortaya koymak daha kolay bir anlama zemini yaratabilirdi. Gazi ak seikti: "Aramzda gittike derinleen bir uurum beliriyor. Bunu halletmek iin her imkn kullanalm. Cumhuriyet rejimi, sizin tahmin edebileceinizden ok daha yksek bir fazilettir. Kavrayamadnz husus budur. Gelin bu fazilette birlik olalm. Zaten yola birlikte kmadk m ?" Sonra, imal bir sesle ekledi: "Vatanperverlik budur." Kara Kemal, byk bir sabrla dinliyordu. ttihatlarn "Kk Efendi"sinin o tombul ve canl yznde hibir hareket yoktu. Olanca dikkatini Gazi'nin szlerine vermiti. Perdenin gerisinde btn ipleri oynatan byk kudretin sahibi ite bu uysal grnl devdi... Doktor Nzm: "Selanik'te korkulacak tek gkgc Kemal'dir; ama, sars deil, karas..." diyerek ekindii bu adam hafif latifelerle takdir etmiti. imdi Sar'syla, Kara'syla, Nzm'n rkt iki gkgc kar karyayd.

Gazi de, Nzm'dan rkmt. 123 Balkan Harbi srasnda, istedii iae tahsisatnn verilmeyii nedeniyle Gazi, Cavid Bey'e ve onun arkasndaki Nzm'a sinirlenmi ve yksek sesle barmt: "Bunlarn ikisini de ipe ekmek gerekir..." Gazi, Kara Kemal'e bir sigara daha ikram etti. Kara Kemal, sigarasn iri bir mercan azla yerletirdi; dudaklarn rtecek kadar gr ve dank byklarnn arasndan bir yol bulup ilk ve derin nefesi ekti. Artk konumak zaman geldiini hissettirerek dinlediklerinin zetini verdi: "Sylediklerinizi anladm sanrm, Paam! Lakin terbiyem, meseleyi etrafmla grmemi gerektiriyor. Vaziyeti grp neticesini arz ederim. Faziletinizi takdir ederim. Ben de kesinlikle inanyorum ki, hepimizin akbeti artk Cumhuriyet'tedir. El ele buna sahip kmalyz." Kara Kemal ayaa kalkt. Biraz nce Gazi'nin imal sesine ak bir cevap vermek istedi: "Vatanperverlie gelince Paam; ttihatlnz srasnda sizden ok ey renmitik..." Gazi, bu alttan ala bir hinliin sindiini fark etmiti. Derinlemek istedi: "Ne zaman grebilirsiniz, nerede buluabilirsiniz ? Bir yardmm dokunabilirse ekinmeden syleyiniz." Kara Kemal, bo deildi. ttihat kural, mzakerenin yerini daima sakl tutard. Sar Kemal, hi bo deildi. stelemedi... imdi bu hatra ok gerilerde kalm, Kara Kemal, Sar'nn uzatt kprye bakmadan geip gitmiti. Aradan geen zaman hangi kinleri bilemi, hangi sevgileri kreltmiti, pek bilinmiyordu, ama ihtirasn kllar knlarndan ekilmi bekliyordu. Gazi, hayflanma duygusuna kaplr gibi oldu. "Eer teklifimi kabul etselerdi bunlarla ne gzel bir Cumhuriyet kurardm" diye 124

125 aklndan geirdi. Zorluklar, inanlarn henz deitirmemiti. Bir hakk teslime hazrd: "Bu millete benliini kazandran ilk heyecan hep ttihatlar verdi. Onlar olmasayd ben yolu bu kadar kolay yryemezdim." Millete ilk benliini kazandran kadro imdi, Cumhuriyet'in sigasna ekilmek zere bir hcreye hapsedilmiti. Gazi Paa, ktphaneye indi. Alk bir tavrla raflara uzanp, arad kitab buldu. Sanki ezberindeymi gibi istedii sayfay at; altn izdii satrlar bir kere daha okudu: "Asl olan ey, iyi ile ktnn ortasnda, dnyay olduu gibi gren; iyi yanlar kadar, ktsn de kabul eden akldr." Kitab alp odasna yneldi. Merdivenlerde Salih Bey'le karlat: "Salih, sen hi Candide'i okudun mu ?" Gazi, Voltaire'i ilk defa Harbiye talebesiyken okumu ve Candide'in bn tarafn sevimli bulmutu. Necib Ali, merasimli bir konumaya sahipti. Cazibeli ibadetlerin telal imamlarnn vaazlarna benzer tavrlarla derin nefesler alp dinleyenleri meraklandrmaktan holanrd. ddianameyi hazrlarken kelimeleri itinayla semi, yazdklarn sk sk yksek sesle okuyarak etkisini lmt. Necib Ali'ye gre bu iddianamenin kaleminden kan damlamt. Evin hizmetkr, misafirlerin geldiini bildirdi. Vakit geceyarsn gemiti; bu saatteki ziyaretiler artk Ankara'da hayra yorulmuyordu. Telala aa indi ve rahatlad. Kel Ali balarnda olduu halde stiklal Mahkemesi'nin hkimler heyeti tam kadrosuyla Necib Ali'yi ziyarete gelmilerdi. Necib Ali, iddianamenin bo braklm blmlerini dolduracak kadroyu barna bast. Kel Ali, elindeki sepeti evin hizmetkrna uzatt: "st zmdr; altnda karpuz var." Hkimler heyeti, Necib Ali'nin alma odasna sere serpe uzandlar. Kel Ali, Gazi'nin direktiflerini iyi hazmetmiti; hi teklemeden hepsini bir bir aklad. Sra kendi hkmn vermeye gelince sesinin tonuna bir hkimiyet kazandrmak istedi: "zmir'de Terakkiperverin soluunu kestik; Ankara'da da ttihatlarn grtlan skacam..." Kl Ali, adann bir siyaset mesihi gibi bol hareketli konumasn bazen hayret, bazen hayranlkla izliyor ve bu dengesiz nutkun nereye varacan merak ediyordu. Son cmlede, bu hazin sesli vaazn hedefi belli olmutu. Kel Ali'yi kontrol etmek imknszd. Oynak kvam iinde istenilen kalba

dklebilirdi. Kl Ali'nin adana taklmak merak bir sre sonra ciddi bir istihzaya dnmeye balamt. Bu kvam, artk dklecei kalp belli bile olsa, belki daha sevimli bir ekle dnr diye beklemi, umduunu bulamaynca o da iin ucunu brakmt: "Cumhuriyet bir idealler rejimidir. Bunu Gazi Paa'ya borluyuz. Ama unutmayalm ki, bu fazileti idrak iin ttihat mirasna vris olmamz gerekiyordu. Hepimiz o terbiyede bydk." Kel Ali, imay fark etmedi. Eski tempodaki konumasn srdrd: "ttihatlarn bir ksm demagog, bir ksm komitacyd. Byle ruhlarda Cumhuriyet'in fazileti barnmazd zaten. Demagogla komitacnn kimyasnda siyaset, hile ile silah ayn anda kuanr." Kl Ali ile Reid Galib gz gze geldiler. Bu szn bir baka biimini yine Kel Ali'den dinlemilerdi. Geen yl Meclis koridorunda Deli Halid Paa'y vurduunda, yine Cumhuriyet'in faziletine snm ve sesini ykseltmiti: "Cumhuriyet'in hakk iin bu silah herkesin alnna dayarm. Hatta kendi alnma bile..." 126

127 Kel Ali'nin aln iriydi... Elinde silah, iman gvdesi, edas ve tavryla Meclis koridorlarn gururlu admlarla gemi ve sanki Cumhuriyetin Yakub Cemil'i gibi yzne mutlu bir mana vermek iin dudaklarnn snrn zorlayacak genilikte bir tebessm taknmaya almt. Reid Galib o gnleri iyi hatrlyordu. Fsldar gibi konutu: "Biz ttihatlara hem kran borluyuz, hem krgnz..." Evin hizmetkr, geni bir bakr tepsiye serilmi zm salkmlarn, karpuz dilimlerini Reis'in nne koydu. Kel Ali en iri salkm seti ve srd. Tepsiyi tekilerinin nne srd. Bozulmutu: "Neymi bu kranmz Doktor; anlat da renelim?" Reid Galib, elindeki karpuz dilimini srd; uzun uzun ineyip yuttu. Syleyeceklerini bir bir aklnda sraya dizdi. Reid Galib fazlaca filozof grnmeye meraklyd: "Bir siyasetin muhasebesini yapmak yle kolay deildir. Dnya gr ister; ufuk zenginlii ister, adalet ister. Biz bunlara sahip miyiz diye etrafl dnmeliyiz. Unutmaynz ki, en vatanperver nesli biz ttihat ruhuyla yetitirdik. Gazi Hazretleri bile bu ruhun azmiyle kt yola. ptidada ilk kafa tutan onlard. Hepsinde bir efsane tesiri, hepsinde bir halk tevazuu vard." Kel Ali sinirlerini kontrol edemez noktaya yaklayordu. Bir salkm zm daha ald, bir nceki gibi sra sra yemeye balad. Dolu azl konutu: "Laf gzaf bunlar, Doktor... Bo konuuyorsun. Onlar ihtilalciydi, biz inklapyz. Aradaki fark kavrayamayan Cumhuriyet'e sahip kamaz." Kel Ali'nin sznde ince tehdit vard. Gazi ile son grmesinden sonra yzndeki tebessm, abartl lleriyle arkadalarna gsterdiinden beri konumasnn eklini deitirmiti. Hareketlerinde, szlerinde, Halid Paa'nn peinden kotuu gnlerdeki atak ve hazr heyecan grlyordu. Kl Ali, kk bir latifenin balatt tartmann hrnlatn fark etti. Byle giderse bu tartma, kendi balarn da yiyebilirdi. Fakat balatt tartmada taraf olmak istemese bile grnr gerei aklamaya kendini mecbur hissetti: "Her davann edebiyat gzeldir. Ama, nemli olan ona sahip kacak karakterdeki zarafet ve sabrdr. Cavid'e bak, Nzm'a bak... Bunlarn ttihat Terakki'ye sahip kt kadar Cumhuriyet'e sahip kacak ka adam bulunur bu memlekette ?" Kel Ali, rndan kmaya hazrd. Srtndan bir ter boandn hissetti. Yoksa, kendi arkadalar bile davaya sahip kacak kadar yrekli deil miydi ? Yoksa, srtn yanla m dnmt ? Kimin ne zaman arkaya dolanacan kestirmenin g olduu gnlerde kendisini bu kadar gevek mi brakmt ? Toparlanmak ihtiyacn duydu. Srtn Gazi'ye dayamak, kendisine yeni bir gven duygusu kazandrm ve iini rahatlatmt. Yerli yersiz kulland cesaretini artk her yerde gsterecek kadar pervasz bir tehirin sahibiydi: "Misal verecek baka adam m bulamadnz ? Yazklar olsun size!.. Cavid'mi... Nazm'm..." Reid Galib, sindi: "Telalanma Reis, lafn gelii yle..." Kel Ali, kprd: "O Nzm deil mi, uluorta Gazi Paa Hazretleri ile alay eden; 'Gazoz Paa', 'Eli gbeinde Napolyon' diye her yerde Cumhuriyet'i kk dren?.. O Cavid deil mi Cumhuriyetin iktidarna ecnebiyi ortak etmek isteyen?.. Efendiler, grdm ki, Cumhuriyeti idrakte acziniz var. Sizinle bir davann peine dlmezmi." Necib Ali, kyda kede kalm bir insan rahatszl duydu.

128 Bir yerinden meseleye girip tarafn belirtmekte fayda vard. imdi, yldzlar Kel Ali'nin bann zerindeydi: "Reis Bey hakl, beyler! Masonlarn, varlkl Yahudilerin basksn unuttunuz mu Cavid'in serbest braklmas iin? Neyse ki, bamzda yedi dvele meydan okumu Gazi'miz var..." Kel Ali, tartmaya uluslararas bir nitelik kazandrmak istedi. Sesindeki kaba alay, artk cesaretini bile amaya hazrd. Yzndeki tebessm, biraz ekimi, fakat verdii gururu korumutu: "Cavid'i serbest brakrsak ngilizler Musul'u bize vereceklermi. nandnz m buna?" Ayaa kalkt. Belindeki tabancasn zenle dzeltti. Emniyetini at. Tekrar yerine koydu. Bir iki kere ekme provas yapt. Oturanlara dnd: "Ben zmir'de, bu adamlarn cambazlna gelmedim; imdi sizin cambazlnza m geleceim ? Mademki bu kadar seviyorsunuz bunlar, ben astktan sonra oturup arkalarndan alarsnz." VIII "Tanrlarn bize verdii btn nimetlerin hibiri katksz ve kusursuz deildir; onlar bin bir dert pahasna alrz." Yunan atasz skdar'n akamlar daha fakirdir... Biraz sofu, biraz tevekkll, fakat daima ciddi ve az konuan bir kadn tertibiyle kurulmu sofraya benzer. Bereketini ve krn uzaktan hisseder ve biraz utanrsnz. Harem'den, Salacak'tan, Kuzguncuk'tan, yasl insanlar grnr. Bir yokuun banda buluurlar. Hayatn ar ykn omuzlam bu tahammll kadronun daima derin bir teselli ihtiyacyla rpndklar fark edilir. Gnln mrvvetle birletirmi insanlarn her ite tek yardmcs Tanr'dr... zbekler Tekkesi'nde her akam iri kandiller yanar. lgn n meclisinde, akln ruha duyduu derin bir sayg hemen hissedilir. Yrek salamlnz varsa, bu tekkede eliinize baka su verirler... Tekkeden dalanlar kapda ufak tefek bir kadn karlyor ve gelenlerin hepsine yer gsteriyordu. Esmer kadnn gzlerinde bu akam, hem sevin, hem hzn birlikteydi. Yz hatlar sert ve acmasz, tavrlar biraz bbrl ve her haliyle itaat bekleyen bir kararllk iindeydi. Ba siyah bir ipekle rtlm ve yznn sertliine lm hissettiren bir koyuluk vermiti. Gelenlerin en yals, esmer kadn oturuncaya kadar ayakta bekledi: 13 "Yorgun grnyorsunuz Halide Hanm!" Halide Edib, yorgun olmaktan ok, huzursuzdu: "Adnan Bey'in ban Kel Ali'den kurtarmann bir yolu muhakkak bulunmal" diye dnyordu. Adnan Bey, henz Kel Ali'nin nne karlmamt ama, hibir tertibin iinde bulunmadna emin olduu kocasnn, byle bir iddiayla kar karya braklmasn tahamml edilmez bir ayp gryordu. Kafasna koyduunu yapmaya kararlyd. Sert karakteri, bazen ylesine irret bir dile dnr ve etrafn azarlard ki, setii kelimelere dayanmak imknsz olurdu: "Gerekirse gider Gazi'nin yzne haykrrm! 'Cinayeti meslek edinmi insanlarn arasna Adnan' katmak kimin haddine? Bu ne tanmaz bir ayptr; bunu, bilmiyorsunuz Paa' derim..." Sigarasndan derin bir nefes ekti, brakt. Bir daha ekti ve uzun sre iinde tuttuktan sonra boaltt: "Ne sanyor sanki; Adnan, bir Bahaeddin akir mi, bir Nzm m? Mcadeleye baladnda yannda kimler vard; bir kere hafzasn tazelesin, sonra verdirsin hkmn." Halide Edib, en ok Bahaeddin akir'den nefret ederdi. Cemal Paa'nn emrinde eitim program uygulamak zere Suriye'ye gittiinde, trende Falih Rfk, ince bir dille Bahaeddin akir'i tantrm ve bu emrivakiden adeta irenir gibi rahatsz olmutu. Falih Rfk'nn yakasna nasl sarldn hatrlad: "Sen Falih! Nasl olur da beni bir katilin elini skmaya mecbur edersin ?" Halide Edib, Cavid iin ayn heyecan gstermedi. Cavid'in de, Adnan gibi Anadolu'ya geip mcadeleye katlmak istei iinde olduunu biliyordu. Fevziye Mektepleri'nin mdiresi Nakiye Hanm araclyla Cavid'in, Sivas Kongresi'ne stanbul temsilcisi olarak katlmasnn sz konusu olduunu renmi, bunun doruluk derecesini, iin bandakinden renmek istemiti. Birka gn 131 sonra, Nakiye Hanm, Halide Edib'in araclyla ald notu okuyunca durulmutu: "Cavid Bey! Meseleyle alakadar kiiler, sizin Sivas'a murahhas gitmenizi imdilik muvafk bulmuyorlar." Halide Edib, bir hatrann hakkn vermek istedi: "Cavid aktayd. Anadolu da istemiyordu, stanbul da istemiyordu... Lozan bu mevsimde daha gzeldi..."

Halide Hanm, misafirlerinin en yalsna dnd: "Hocam! Yunanl balknn hikyesini bilirsiniz deil mi ?" Yal adam, nazik bir dille mazeret belirtti. Halide Edib, bu cevab bekliyordu. Kendisini daima aranan bir kadn seviyesinde tutmak iin her frsat kullanr, en az ihtimal iinde grdn bile en mmkn hale getirecek kapy mutlaka zorlard Byle bir frsat imdi nndeydi. Etrafa bir fazilet dersi vermenin tadn karacakt: "Denizin ortasnda frtna zalimdir; korkarsanz zulm artar. En iyisi Yunanl balknn yaptn yapmaktr. Balk (diyor ki, 'Allahm, ister beni batr, ister kurtar; ben, bildiimden amayacam, dmeni krmadan dosdoru rotamdan gideceim."" Yal adam, kayglyd. Halide Hanm' ikaz etmek ihtiyacn duydu: "Halide Hanm! Dikkat ediniz; Kel Ali'nin size bir fenal dokunmasn..." Halide Edib kprd; Sultanahmet Mitingi'ndeki iddial jestlerini yeniden taknd: " ne anlar bu ilerden? htilalci ile inkllap hesaplamas deyip duruyormu; belli ki, Cumhuriyeti bile kavrayamam, zalim... Hayr, hayr zavall..." Yal adam, etrafndakilere iaret etti; kalkma vaktinin geldiini hatrlatt. Halide Edib, hepsini tek tek itibarla yolcu etti. Gece de olsa, skdar zerinden stanbul hep gzel grnr.

133 Bu akam bir baka gzellik gelip yerlemiti. Yokuun sonunda herkes kendi yoluna ayrlacakt, iki kii, Kuzguncuk tarafna yneldi. kisi de birbirinin sabrn lyordu Gen olan dayanamad: "Halide Hanm' bu gece ok asabi grdm." "Bu onun tabi halidir." "Szleri ok zalimdi." "Sinirlenince gz hibir eyi grmez; karsndakine kpek muamelesi yapar, stelik de ok sk sinirlenir..." Aliye Hanm, mektubunun son satrlarna gzya dklmesini istemiyordu. Elbisesinin manetine sktrlm mendille gzlerini sildi ve imzalad: "Bin hasretle efendim. Hayatmda sizin kadar temiz kalpli bir insan tanmadm Cavid Bey... Osman iar ellerinizi pyor, efendim..." Mektubu katlad, Osman iar'n resmine bir kere daha bakt ve zarfn iine yerletirdi. Dili, zamkn zerinde uar bir ada kz evikliiyle dolat ve artk gz ukurlarnn saklayaca hibir ey kalmamt. Ayaklarnn altnda bzlp korkuyla sinmi kpeini kucaklad. Bol tyl beyaz kani, kk ayaklarn Aliye Hanm'n gsne dayad ve ciz kald her eyde snd sevgiyi bulmu gibi yzn uzatt. Aliye Hanm, bu siyah burunlu, kestane gzl beyaz yuma tek vefakr gibi okayp pt: "Biz bize yeteriz deil mi yavrum ?" Masann zerinde mesut gnlerin resimleri duruyordu. Hepsi gm erevelere yerletirilmi ve bir kdem sras iinde yan yana konulmulard. lkinde Cavid Bey'in genlik resmi vard. Maliye nazr olduu gn ekilmiti. Bir masann kenarnda ayakta durmu, elini yumruk yaparak kitaplanr zerine koymutu. teki eliyle ceketini biraz geriye ekerek cebine sokmu, bileinin grnmesine zen gstermiti. Btn vcudunu saran yeleinin cebine bir altn zinciriyle bal saatinin ikinlii hemen fark ediliyordu. Fesini biraz sola yatrm, kalarnn tam zerine gelecek ekilde alnn kapatmt. Burun delikleri soluyor gibi akt. Byklar, abartl biimiyle yzne bir sertlik getirmiti, ama baklarndaki dalgn hava bu sertlikten rkmeksizin kendini gsteriyordu. Aliye Hanm, Osman iar' kucanda tuttuu resmi eline alp hangi manaya yorumlanaca kestirilemeyen bir bolukla bakt: "Bu ocuk babasz kalrsa, Allah'a isyanmda her hak benim olur." Resmi pt. Osman iar, babasnn kucana atlarken top gibi yuvarlanm, bir elden tekine uuun zevkini duyan btn sevinleri yznde sergilemiti. Bu resmin ekildii gnn tela aklna geldi. O gece, verilecek bir suare iin yeni elbiseler diktirmi, ipek taftadan bir beyazlk iinde Markiz de Savigny kyafetine brnmt. Kalarn biraz koyulatrm, dolgun yznde iri elmack kemiklerinin grnmesine epey emek vermiti. Banda, eski Fransz asilzadelerinin hayranlkla seyrettii saray kadnlarnn takt peruk vard Boynunda iri incilerden bir kolye bu peruun omuzlarna den bukleleri arasndan hemen seiliyordu. Kor gibi bir az sevimli llerde alm, yanaklarnda kk gamzeler meydana getirmiti. Gzlerinde sevinli bir heyecan, glmek iin srasn beklemekteydi.

Cavid Bey'in gnderdii mektubun son satrlarn okudu: "Aliye, daha birok geceler geecek ve sonunda phesiz bizi birbirimize kavuturacak sabah gelecektir. O saat gelince, gecenin yars dahi olsa, sabaha kadar aydnlk olacaktr." Birden irkildi. Yukardan telal sesler geliyordu. Koarak odasna kt. Belikal mrebbiye, hzla Osman iar'n odasna kotu. Aliye Hanm' grnce duralad.

i
134

135 "Endie etmeyiniz Hanmefendi; sabaha az kald..." "Bu dava arma gidiyor, Nzm! Adam beni sulamad, aka hicvetti. Ta zmir'den beri bu alay iime sindiremiyorum. Necib Ali'yi fazla tanmam; hususiyetim yoktur. Neden byle yapmak istediine mana veremiyorum..." "Aldatmak, insanlar iin zevk verici bir duygudur; delice bir taraf vardr bu zevkte. En tehlikelisi insann kendini aldatmasdr. Bu delilik deil, aptallktr. Yzlerce deliyi tedavi ettim, ama tek bir aptala tahamml edemedim." Cavid Bey, byle bir cevap beklemiyordu. Durumalarda Kel Ali'nin, Necib Ali'nin srekli kk drmelerinden yaknrken, birdenbire hcre arkada daha ac bir alayla karsnda duruyordu. Frsatn karmak istemedi: "Hatrinaslk veya ikiyzllk; kurnazlk veya drstlk; tek balarna bir mana tar. Birlikte bulunmas mmkn olmayan eyleri bir araya getirmek maharet deildir, ikimizin birlikte olmas byle bir zaaf tayor." Cavid Bey, yava yava kendini toparlad; Nzm' alaya alarak alakgnll ve ekingen grnen tabiatn kprtmek istedi. Sesinin tonu incelmi, baklar elenceli bir ey seyrediyormu gibi keskinlemiti: "Galiba en sunturlu iki deli aransa Nzm, seninle beni bulurlard." Aralarnda bir sessizlik belirdi. Bir akann lsn artrmak iin zeky keskinletirmenin ho bir yan olmadn hemen kavradlar. Cavid Bey bir sigara ikram etti: "Terbiye, insanlar iin hava kadar, su kadar mhim bir ihtiyatr. Bazen en byk ahlakszlklar anlayla karlayabilirim; yeter ki, cvtmasnlar. Merkezi Umum nndeki dilenciyi hatrlyor musun? Kadnn byk serveti olduunu biliyordum; ama o kadar nazikti ki, aldatlmak houma gidiyordu..." Doktor Nzm, hrsla ayaa kalkt. Henz bir iki nefes iilmi sigarasn yere att, ezdi: "Aldatlmak kadar irkin bir ey dnemiyorum. Nezaket nasl olur da ahlakszl mazur gsterir? Kel Ali sana nazik davransayd, yapt hakszl, ahlakszl hie mi sayacaktn ? Bu, zavall olmak demektir." Cavid Bey, Nzm'a bir sigara daha ikram etti. Szleri, maksadn at iin rahatsz olmutu. Nzm, irenir gibi yasemin azl yere att; onu da ezdi. Hrs hl zerindeydi: "Bak Cavid, ben hayatmda hibir zavallya acmadm; sadece irendim. Bir soytary dakikalarca alklayan takdirlerim oldu. Soytar olmak onun mesleiydi; karakteri deil... Benim iin mhim olan insanlarn vazife ve mesuliyet yklenmeleridir. Bunun hangi artlarda yapldnn ehemmiyeti yoktur." Doktor Nzm, Cavid Bey'in elindeki sigaray adeta karr gibi ald; iki derin nefes ekti: "u anda ttihatln en mhim vazifesinin mesuliyetindeyiz Cavid! Namuslu insanlar olduumuzu ispatlayacaz." Cavid Bey, Doktor Nzm'n ttihat Terakki'nin yaylma yllarnda, kimsenin yklenmeye cesaret edemedii zahmetli mesaiyi ok sk duymutu, ama yeteri kadar inceliini bilmiyordu. Merkezi Umum toplantlarnda Talat Paa, Nzm'n zmir'deki almalarndan her vesile ile bahis aar, hayranlk ifade eden kelimelerin arkasnda kkl korkularn gizlemeye alrd. Doktor Nzm, zmir'de kk bir evin alt katnda at bakkal dkknnda, yllarca her eyini, her meziyetini gizleyerek sradan bir hayat yaamt. Zor dayanlr artlara hi szlanmadan katlanm ve hi fire vermeksizin grevin stesinden gelmiti. 136 Cavid Bey, insanlarn zel yaamlarna inmekten holanmazd; ama, Nzm'n macerasna gerek bir ilgi duyuyordu:

"Doktor u Ttnc Yakub hikyesini anlatsana... Hayatmda hibir ey beni bu kadar meraklandrmamtr." Ttnc Yakub Aa, Doktor Nzm'n ttihat propagandas yapmak iin arkasna gizlendii isimdi. Gerek bir bakkal kiiliine brnm, zmir'in bir kenar mahallesinde, her hareketi hadise olan bir adam haline gelmiti. Hem korku, hem sayg uyandrm, derin uurumlar gibi birbirinden ayrlm kyl ile kentli arasna bir kpr olmutu. Akam dnlerinde, o kk mahallenin sokaklarnda bir dervi gibi karlanr, itibar grrd. Doktor Nzm birden deiti; sradan bir mahalle esnaf hviyetini yeniden taknd. Sokak kahvesinde sohbet eder gibiydi: "nce bir sigara ver bana..." Cavid Bey, bir sigara da kendine yakt. Nzm'n yznde yle gerilere gitmi insanlarn taknmaya merakl olduu hlyal baklar yoktu. Sadece, gvenli ve kararl insanlarn sertliine biraz incelik katmt. Bu incelik, anlattklar bittiinde, kaybolup gidecek ve belki bir daha hi gelmeyecekti. "Bence, ttihatlarn en pikin kurnaz Talat't. Bouna kendisine 'Byk Efendi' denilmemitir. ttihat zaafn iki kii grd; biri Talat, dieri Mustafa Kemal!.." "Mustafa Kemal mi? Hadi canm sen de!.." Cavid Bey, ara sra kendinden daha stn bir varln olamayacan dnr ve bu fikrini mutlaka bir vesile bulup ortaya sererdi. Szlerine devam etti: "Kudret, zafer, makam, an; btn bunlar, bir meslee bal olarak geliir... Baldr plak bir sefaletten, kskandrc mevkilere ykselmek, ancak Allah'n nadir, fakat basit ltfudur; ama hibir zaman buna meziyet denmez. Bu meziyet, Allah'n yksek va137 sfl ltfudur. Bu meziyet sende var Nzm; bende var..." Meziyet terazisinin kefesine Doktor Nzm' da dahil ederek szlerinin etkisini artrmak istedi: "En zlmez sanlan dmlere elimizin demesi yeter..." Doktor Nzm, bir mesih dlnden gelmi gibi btn gereklere kar kmaya meraklanm adamn ayaklarn suya erdirmek istedi: "Cavid, ok yksek meziyetlerin vardr; ok kiiyi kskandrmsndr. Benim bile gpta ettiim zamanlar olmutur, ama bunlar senin byttn lde asla deildir." Cavid Bey, kolay pes edecek birisi deildi. Nzm'n yumuak slupta syledii szlerin yle tanmayacak bir arl yoktu. Cavid bu hafiflie ahsiyet kazandrmak istedi: "Bu meziyetlerimizle bazlarnn bana bela kesildiimiz iin buradayz." Nzm, yatana oturdu; nasl hislerle ykl olduu kestirilemeyen bir sadelikle Cavid'e bakyordu: "Suumuz olmadna adm gibi eminim; ama mesuliyetimiz, meziyetlerimizden deil, gafletimizden kaynaklanyor." Cavid Bey, baucundaki kk tahta masann bir kesine sktrd biskvi kutusunu karp, Nzm'a uzatt: "ngiliz olanlar daha iyidir; Ankara'da ancak Belika mal bulabilmiler. Ne yapalm, zor artlardayz, dayanacaz... Bunun hesabn bir gn sorarm..." Doktor Nzm, btn kuvvetini elinin tersinde toplayp kendisine uzatlan kutuya itti; biskviler darmadan yere sald. Hcrenin lgn nda, kenarlar kk yarm dairelerle evrili ptibrler karanlk zeminde pasl akeler gibi duruyordu. Cavid'in eli bolukta kald. Eilip toplamak istedi. Alayn sesi ince olur denir ya, bu doru deildi. Doktor Nzm kaln bir sesle grledi: 138 "Dokunma onlara !.. Lekesiz cmertliin kirlenmesin, asilzade..." Cavid Bey, meldii haliyle kald; bir sre dorulamad. Bylenmi gibiydi. Nzm, devam etti: "Sende fevkalade zppe bir tavr var, Cavid! Bazen bu karakter halini alyor. Bunu, elini sktm ilk gn fark etmitim. Sen Osman iar'a mama getirmek iin Fransa'y keyifle gezerken, Yakub Cemil'in kz veremden lyordu... Sen Aliye'yle svire dalarn teneffs ederken, ben ambar bekilii yapyordum. Doktordum; mesleimde ustaydm! Bana kereste tattlar, ta tattlar, kum tattlar..." Nzm artk rndan kmt: "Sen ampanyasz sofraya oturmazken, ben dere suyundan amur ayklayp iiyordum. Sakn bana bir daha insan haysiyetinden bahis ama; biz onu oktan kaybettik..." Ar bir sessizlik ve karlkl utan hissi her ikisini de etkisi altna alm, gergin sinirleri kt bir olayn balangcna hazrlamt. Doktor Nzm, meslek terbiyesiyle ayaa kalkt, Cavid Bey'e sarld ve skca barna bast:

"Senin delilerle birlikte yaamaya merakl olduunu sylemilerdi, doruymu. Biliyor musun, delilerde bin bir eit haz bulunurmu; bunu, Erasmus'tan okumutum..." Cavid Bey, Nzm'a bir sigara daha ikram etmek istedi. Doktor, ban sallayarak geri evirdi: "Haydi, yat artk Cavid! Yarn mstantik karsna kacaksn; zihnin yorgun olmamal." "Samalama doktor, benim aklm bamda..." "Sana, senelerce deli tedavi ettiimi sylemedim mi ?" IX "Ey hkmdar sen bugn bir hekimsin; halkn ise, sana muhta olmann hastasdr." Yusuf Has Hcib / Kutadgu Bilig (ev. Reit Rahmeti Arat) Cumaya daha ok vakit vard. Ali avu, kk ta evin bahesine kt. Biraz sonra ilk tren gelecek, stanbul yolcular, bakentin boucu havasn cierlerine dolduracaklard. Ankara, korkunun kol gezdii dar bir sokak gibiydi. Perona doru yrd, raylar uzayp gidiyor ve Ali avu'un artk ihtiyarlayan gzlerinin kestiremedii bir uzaklkta birleiyordu. Ankara Gar'na trenin giriini seyretmekten hep holanmt. Fikriye'nin geldii zamanlar, sabah ok erkenden kalkar, mevsimine gre evin temizliini yapard. K sabahlarnda iri ini sobay doldurup bir hamam klhann kskandracak kadar scakl o byk yatak odasna doldururdu. Fikriye, "Paa sca seviyor" demiti. Yaz gnlerinde Beypazar balarnn zmlerini toplatr, Kazan kylerinden getirttii kavunlar kuyuya sallandrd sepetlerin iinde soutup, Fikriye'nin bunlar yemesini seyrederdi. Fikriye itahlyd... Ali avu, trenin ddn duyunca perondan ayrld. Bu trenler artk Fikriye'yi getirmeyecekti. Ulus'a doru yrmeye balad. Bozkrn sca yava yava Ankara'nn zerine basyordu. Mec-lis'in nnde bir sre dinlendi. Ta binann kapsndaki nbetile140 ri selamlad. Bu Meclis'in insan hayrete dren bir vitrini vard. Bir yanda, Redif Taburu'nun niformasyla dolaanlar, te yanda, geldikleri kk Anadolu kasabasnn gndelik kyafetiyle gezinen mebuslar yan yana oturur, grlmeye deer bir manzara yaratrlard. Akamlar, Meclis dalnca, beygirlerine, merkeplerine, arabalarna, akam nevalesini ykleyip ba evlerinin yolunu tutan mebuslar, Tunal Hilmi Bey'in glerek selama duruunu beklerlerdi. eriye Komisyonu'nun sarkl mebuslar, cerre km ky imamlar gibi her eyin merakyla gzlerini etraftan ayrmazd. Brmckten yaplm bol entarileri zerindeki abam sarklaryla yrrler, tpk kasabalarnda olduu gibi, arkasnda khyalar, erkn minderleri ile ky kilimleri tarlard. Ali avu, bunlar her grdnde, vekillerin stanbul, zmir mebuslar arasndan seilmesinde bir hikmet olduuna inanmt. Tunal Hilmi, Tbbiye'de okuduu gnlerin tecrbeleriyle her olay, bir hastalk tehis eder gibi deerlendirir ve hkmn mutlaka bir reete yazar gibi verirdi. Her akam, evlerine dnen Anadolu mebuslarnn bir defileyi andran geilerini seyrederken, sanki akam vizitesine km bir hekim gururu duyard: "nsanlarn kyafetleri de, tpk hastalklar gibi iinde yaad artlara baldr." Tunal Hilmi Bey, artk eski hekimlik merakn yava yava kaybetmeye baladn hissetmi ve hayflanma duygusunu ekinmeden aklamt: "u ttihatlk merakyla Paris'e kamasaydm bugn da gibi bir hekimdim." Her olan bilmek, her eyi iitmek Meclis'in ahlak haline gelmiti. Lehe ve ive bakmndan, birbirinin adeta krk yllk yabancs gibi mebuslar arasnda snmas imknsz bir soukluk vard. Binann btn pencereleri, kaplar, bu soukluu hissettirmek 141 iin adeta yar iindeydiler. ttihat Terakki'nin, Merutiyet'te ianeyle yaptrd bu merkez binas, imdi Cumhuriyetin Meclisiydi. ankr Yolu'nun iki yanna dizilmi, kk, bask, ahap dkknlar, sabahn ilk klarnda bile kasvetlidir. afakla gelen kzllk, tozlu yolun zerinde naslsa bir atlak bulup boyunu gstermi bir iki kk armut aacn, rastlanmas imknsz bir vahann hurma aalarndaki ltl renklerine dntrrd. Gn olur, l bile enlenir... Her yann rtm siyah araflar iinde, omuzlarnda sepetleriyle pazara mal getiren Ilgazl, Kazanl, Beypazarl, Ayal kadnlar, vahaya inmi l dilberlerini andran bir serinlik verir. Her testide kevser varm gibi bu itinal yry, bask dkknlarn tenteleri altnda ar bir kle son bulur. Kulaklarnn

hizasna kadar kafalarn rten kasketlerinin altnda, all beyazl iri mendillerle yzlerine hayretli manalar katm bir erkek ordusu hep nde yrr. ifa datan da eyhlerinin kerametini getirmi gibi ellerini arkalarnda balayp iri tespihlerini ekerler. arn izi derin olur, arln en sert topraa bile hissettirir. Bu sert toprak, tam Ulus Meydan'nda biter. teyi grmek, Anadolu'ya yasaktr. Tahan'n nnde zaptiyeler, kl kyafeti bozuk olan iteler. Bu itite biraz hiddet, biraz efkat vardr: "Sen ara sokaa gir hemerim. ulun aputun bozuk... rseletme kendini." Keden smet Paa grnd. Erken saatte Meclis'e geliyordu. Ali avu, hayra yormad; kenara ekilip selam verdi. Rzgr, smet Paa'nn salarn yzne drmt. Eliyle salarn kaldrd, sanki taryormu gibi parmaklarnn arasndan geirip ta ensesine kadar uzatt. Ali avu'u selamlad, hatrn sordu. Ali avu bu duygulu seste, smet Paa'nn, Fikriye'yi selamlayndaki ince142

143 ligi grd, sevindi. "Hl Ankara'da bir Fikriye tazelii var" diye dnd. Hacbayram'a yneldi. Anadolu, Allah'a kredecekti... Ankara demek, Meclis demekti; Meclis, korkunun kol gezdii bir dar sokakt. Cavid Bey, sorgusu bitince hemen hcresine dnmek istiyordu. Hseyin Cahid'in getirilip koua yerletirildiini sorgu yargcndan renmiti. Mstantik kendinden ok emindi; sesine allm bir alay katyordu: "ttihatlarn btn gc, birbirinize olan ihtiyacnzdan geliyordu. imdi bu gcnz artrmak iin Hseyin Cahid'i de getirttik." Cavid Bey, sevinten haykrr gibi sormutu: "Hseyin Cahid mi ?" "Evet! Hseyin Cahid... St dkm kedi gibiydi. Biraz evvel o heybetli gvde st dalndan daha narin titriyordu." Cavid Bey, igzar sorgu yargcna bir gvde gsterisinde bulunmak ihtiyacn duydu. Bu ihtiya, ilhamn, daha saray geliniyken Aliye Hanm'n Cavid Bey'e iltifatndaki imadan alyordu. Neeli bir akam yemeinden sonra salona gemiler ve ehzade Burhaneddin Efendi misafirlerine piyano alarken, Aliye Hanm, Cavid Bey'in yanna oturarak salona bir baka musiki getirmiti: "Cavid Bey, sizde farkl bir ahsiyet tesiri var. stidadnz ve heveslerinizi fevkalade yakndan hissediyorum. Grleyeceiniz gnler kim bilir ne derin akisler yaratacaktr." Cavid Bey grledi: "Hseyin Cahid kmez. Kendinizi aldatmaynz hkim efendi. O, bir devdir..." smet Paa, eve beklenenden erken dnd; yz ask, hareketleri sertti. Uzak kalmak istedii eyin tesirinden kendini kurtaramam gibi yorgundu. Gazi'nin kararlarn etkileyecek noktadan ayrlm gibi acl bir yzle her hatraya souk bakyordu. Doruca gramofonun bana gidip bir plak koydu. Yemen'deyken edindii bu ince kalpl zevkle avunmak ihtimalini aryor, her ses, ktye yorulan bir iaret gibi btn teselli imknlarn elinden alyordu. Gazi, Doktor Nzm'n ismi geince neden bu kadar asabi bir tavr taknmt. Cavid szn duyunca neden ayaa kalkp celsenin bittiini sylemiti. smet Paa birden silkindi. Mevhibe'ye "Ben, aresiz kalamam" demiti. imdi, gerekten aresiz kalm gibi zayflk hissediyor, bu boluk hissinin mutlaka bir eyle doldurulmas gerektiine inanyordu. Bu hissi yllar nce bir kere daha yaam ve sonunda zevkli bir vedayla ayrlp, iinde yeni heyecan hazz duymutu. O haz, ilk gndeki alml tavryla hl zerindeydi. Doktor Nzm'n, kendisini ciddiye alarak karsnda oturtup ihtilal tleri verdii gn hatrlad. Doktor bir kk oda minderine bada kurmu, Topu Yzbas smet Efendi'ye iddial adam vasfn ok basit ekilde ispatlamt: "Bu seviyesiz bir gazaptr; cesaret diyerek deer kazandrmayn, Yzba..." Doktor Nzm'n gazap dedii ey; Mustafa Kemal'in ttihat zaaflarn cesaretle ortaya koymasyd. smet Paa, henz iei burnunda bir yzbayken erat sevkiyat iin zmir'e geldiinde, durmu oturmu bir hali olmadn fark etmiti. Sleyman Asker Bey'i bulmu ve inklap hareketinin heyecann o gece zmir'de ok farkl ekilde duymutu. Sleyman Asker'nin ak ve ateli bir sesi vard: "Yarn seni, ok mhim bir ahsiyete takdim edeceim. Dikkatli ol..." 144

Yzba smet, yarn iple ekti. zmir bakayd. stibdadn ban ezmeye azimli olduklarn syleyen Rumeli komitaclar, zmirli ttihatlarn yannda, ne yapacan bilmeyen dank hevesli delikanllar gibi grnyordu. Ertesi sabah ara sokaklardan kukulu hislerle geerek kk bir mahalle bakkalnn nne geldiler. Dkkn, dar gelirli halkn gndelik ihtiyalarn karlayacak ufak tefek eylerin geliigzel yerletirildii darack bir hcreye benziyordu. nce kylm ttn paketleri ile sigara ktlar yan yana konmu ve bu zahmetli bitkinin gzel kokusu etrafa sinmiti. Raflarn birine yerletirilmi kkl bykl fesler, kalplanmak zere bekliyordu. Dikkat ekmemek iin, kurnaz bir esnaf terbiyesinin hissettirildii bu dkknda insan etkileyen, fakat kolay kestirilmeyen bir kabaday taraf vard. Sleyman Asker, evreyi iyice kolladktan sonra ieri girdiler. Bakkal, gelenleri grmemi gibi davranyordu. Kk bir kz ocuu, bakkaln verdii ekmekleri kucaklam, barna basmt. Boyu ancak tezgha uzanacak kadar gelimiti. Bakkal, parmaklarn ocuun boynunda dolatrdktan sonra tezghn altndan bir bal kavanozu karp verdi: "Al! Bunu annene ver; her sabah sana iki kak yedirsin. Syle, sakn zlmesin, Allah istibdadn belasn verince baban kacak. O zaman der borcunu..." Sleyman Asker Bey, smet'in kulana fsldad: "Ttnc Yakub Aa'y ziyaret ediyoruz; belki Galib Hoca da gelir. Her ikisine de hrmetkar ol..." ocuk knca, Yakub Aa dkkn kapatt. Dar bir merdivenden yukar ktlar. Yakup Aa, gelenin kimlii hakknda nceden bilgi almt; yer gsterdi: "Ho geldiniz smet Efendi! yle oturun; istirahat buyurun." 145 Yakub Aa, Yzba smeti tam karsnda oturtup, bir tr snamaya ald talebeye itina eden hoca grnts veriyordu. nce karsndakinin vasfn yoklayan sorular ynelterek Edirne'nin durumunu renmek istemiti. Yakub Aa, maldan anlard: "Evsafn, hretinden daha ok, Yzba..." Yakub Aa, kk bir mangala cezveyi yerletirip hafif hafif kartrarak misafirlerine kahve yapt; oturduu yerden kprdamakszn cezveyi ve bo fincanlar nlerine koydu. Kuann arasndan gm bir tabaka karp ttnleri yerdeki beyaz rtnn zerine dkt; tel tel ayrp en iyilerini seti ve incecik ktlara sarp sundu. Misafirlerine memnuniyetle bakyordu. Ttnc Yakub Aa denilen bu mtevaz yz, bu ocuksu ifade, birden yiit baklara dnt. Bir insan yznn manzaralarnda bu sk ve elikili deiikliin hayra yorulmas imknszd. Bu yzn btn manzaralar, Yzba smet'in emsaline rastlamad bir iddet ve isabet iinde istibdad silkeliyordu. Yakub Aa, dolat her evrede, itibarl bir mahalle esnaf hviyetiyle her yerde Abdlhamid'in ipliini pazara karmt. ttihat sesi, Anadolu'dayd. Yzba smet bylenmi gibiydi. Yakub Aa'nn slubunda, manal olmak merakna ustaca kartrlm bir istihza ve kaltak tavr vard Konumalarnda, mstehcen enide sayg duyulan bir zarafet dikkati ekiyordu: "Rumeli'deki ttihatlarn hemen hepsi askerdir, silahlarna gvenirler. Bu faydaldr, ama her ie yaramaz. Bunlarn hcumlar da, ricatlar da kolaydr." Yzba smet zld. ttihat yemini tayan bir asker olarak can evinden vurulmu gibi titredi. Doktor Nzm, elindeki haneri gz dnm bir ekya hiddetiyle etrafa sallyor, usta bir cerrahn neter kullanmasn andran maharetle dokunaca cerahati iyi tespit ediyordu: 14 "ttihat terbiyesinden beklenen eyleri ancak sivillerle temin edebiliriz Yzba... Sadece Rumeli'de kalrsak bir saman alevinden farkmz kalmaz; Anadolu'ya gemeyen ve yaylmayan hibir teebbsn akbetinden emin olamam." Yakub Aa, ayaa kalkt; belindeki kua zd. Bir ucunu kk odann duvarndaki iviye ast, teki ucunu tutup yeniden sarmaya balad. Bir Mevlev derviinin semaini hatrlatan ekilde dnyor ve elindeki kuaa dolanyordu. Kuan pskln iyice gerip beline yerletirdi; iri tabancay kolayca bulaca yere sktrd; gelip smet'in nnde durdu: "Bu gerei gren iki kii tanyorum. Talat ve Mustafa Kemal..." Sonra hkim bir sesle smet'e nasihat etti: "Kendine bir patron bul Yzba! Buna ihtiyacn olacan hissediyorum..." smet Paa, ald pla yeniden koydu. Mutluydu. Kendini daima yukar eken glere sahip bir patronu vard; fakat Gazi'nin, Nzm ve Cavid hakkndaki hiddetini tam kavrayamyordu. Yakub Aa'nn

istibdada bakaldran hiddetini Gazi'de bile bulamamt. Ne olurdu da talih yaver gidip bu iki insan birletirebilseydi. Mevhibe Hanm kapdan grnd; elinde Paas'nn sinirini dindirecek kahvesi vard. Saygyla sundu, imesi bitinceye kadar bekledi. Paas'nn yznde bekledii serinlii grd, sylemenin tam sras diye dnd: "Aliye Hanm ziyaretinize gelmek iin izninizi istiyor, 'Paam, Lozan'daki gnlerimizin hatrna ltfen beni dinlesin' diyormu." Paa'nn sesi, Vivaldi'nin ln bastrd: "Sras m imdi bunun ? Yapabileceimizi sandmz eylerin yarsna bile kadir deiliz." Yakub Aa'nn szlerini hatrlad ve rahatlad: 147 "Bakasnn eytan, benim meleimdir..." Gazi Paa bahede dolayordu. Akamstlerinin hafif serinlikler getirmeye balamasyla birlikte, bodur aal yollara sapp tek bana gezinmekten holanrd. Krmz toprak tozutmasn diye, geecei yollar nceden askerler tarafndan bahvan tenekeleriyle sulanrd. Krmz topran kokusunda insan gerginlie gtren bir sr vard. Bazen, Fikriye'yi de yanna alr, onunla akalaan, can damarndan yakalayp kzdran latifeler yapard. ok deil, birka yl nce Fikriye'yle yine bu patikalarda gezinmiti. Fikriye'nin bekleyileri, Gazi'nin hogryle karlayaca lleri am, bakalarnn gptalarn okayan noktaya ulamt. Srekli olarak, kaygl ve sevinli bir tutkunun basklarn aa vurmamak iin aclarna bir tebessm katmaya alyordu. Bazen hrn seslerle Gazi'ye karakterini snavdan geiren sabrszlklarla kafa tuttuu oluyordu. Gazi, bir gn Fikriye'ye uzun uzun bakm, bu bakta, hasretle vuslatn insanda yaratt irade ve insiyak ortakln seyrettirmiti: "Fikriye, Selanik'i zlyor musun?" "Hayr, Paam!" "Hi mi hatras yok sende ?" "Siz varsnz Paam!" Gazi Paa, Fikriye'nin elini tuttu: "Selanik, Yahya Peygamberin kellesini kestiren Salome gibi bin bir ruhludur. Bu ehrin ruhunda, efkatle iddet, sadakatla ihanet ayn kuvvet ve derinliktedir. Selanik'i bunun iin severim." Fikriye armt. Gazi alttan almak istedi: "Sendeki uysallk baka gzel, isyan baka; ama her ikisi de heyecan vericidir..." Gazi'nin duyguland anlarda zaman unuttuu olurdu. Bahe148

149 de gezinirken vaktin nasl getiini fark etmemiti. Kendi kendini hesaba ekmek gerektiini dnyordu. Bugn smet Paa'yla etrafl bir grme yapm ve dinledikleri huzursuzluunu artrmt. "Denin dostu olmaz. Bana bunu ttihatlar retti. Dorulduum an tek bama kaldm grdm" diye sylendi. Gazi iindeki sesi ykseltti: "Cumhuriyet'in de iddeti olacan neden dnmek istemiyorlar; bu da bir davadr. Cumhuriyet'in de, seviyesini yksekte tutmak istedii lkleri vardr. Tabiatn kefetmeye sarf ettiimiz her gayrette bu lknn lezzetini duyacaz. Bunu anlatmakta ektiim zorluu hi kimse, ama hi kimse anlamyor." Bu hkm, ilk elde Gazi'nin houna gitti. Arada bir her insan, kendi vicdann rahatlatrken bile, kendinden yana bir kayrma iine girip, asl gerei kendinden uzak tutabilirdi. Gazi de insand nihayet... Bir sre bu sonucun rahatlk veren hissi ile gevedi. indeki bir baka gerek kollarn germi, ellerine toplad btn enerjisiyle bu teselli hkmnn grtlana parmaklarn geirmiti. Bu parmaklarn kemiklerini kracak, sonra bileini bkecek ve o takatli olduu sanlan kolu omzundan ekip alacakt. Gazi, iyi pimi bir pili budunu srmaya hazr itah iinde bu parmaklar tuttu ve krar gibi zevk alarak hkmn verdi: "Cumhuriyet, bir yeni ihtiya ve ahlak deiikliidir. Bunu herkese kanrta kanrta kabul ettireceim. Gzm baka hibir eyi grmeyecektir. Bunu imdiye kadar hissettirmeye altm, artk ifade etmenin zaman geldi." Gerekten zaman gelmiti. Gazi, halknn ruhunu kendi ruhuna yanstm gibi, nadir duyulan bir hazzn iindeydi. Bu haz, vicdan rahatlatmas gibi bir ihtiyat. Bu hazzn anlatlabilecei kelimeler kolay seilemiyordu. Gazi, kendini zorlad: "Ben inkr edilmesi imknsz bir ii baardm. Hayranln getirdii itaat, kolayca ihanete dnebilir. imdi haklarm koruyorum. Onlar, kellemi

istiyorlar! yleyse, ben de kelle istemeye hak sahibiyim. Nefsin mdafaas kutsaldr." Gazi Paa, muhaliflerinin ortadan kaldrlmasyla arzu ettii rahatln ileri gnlerde snrsz bir kudret gibi kendisine zledii btn imknlar getireceinden emindi. Sabah smet, bu ihtimali ilk gren birisi olarak ok saygl ifadelerle anlatm ve Gazi'nin insaf hissiyle hareket edeceini beklemiti. smet'in sesinde, bir efkat talebinden ok bir hakkn teslimini isteyen cesaret vard: "Sizin de kellenize biilmi fiyatlar vard Paam. Drrizade'nin fetvasn hatrlaynz; Nemrud Mustafa Paa Divan'nn hkmn hatrlaynz. Onlara kar nasl isyan iinde ayaa kalkp haykrdnz gnleri unutmaynz! Hakszla maruz kalmak kadar insan aalayan hibir ey yoktur." Gazi Paa, son cmleyle sinirlenmi ve bir kesin tavr taknmak gerektiini duymutu: "Hakszla maruz kalmann haysiyeti mi dedin ?" "Bu sz benim deil, sizindir Paam!.. Sizdiniz, 'Drrizade'nin fetvasn bir lm ferman olarak deil, bir utan levhas gibi boynunda tayordum' diyen... Sizdiniz, Nemrud Mustafa Divan'nn hkmne, 'Adaletin haysiyetsiz aybdr' diyen... 'na telkinlerinizde bu haysiyet ihtiyacnz hatrlayn..." Sonra smet kp gitmi, Gazi'yi teselliye muhta bir annda yalnz brakmt. Gazi'de, "halkndan ekinen" bir ruh haleti balamt. Belki de Halide Edib'in dedii doruydu. Halide avu, Gazi'ye, "Paam, byk davalarn insanlar baaryla doymazlar; zirveler tkenince, zorbalk balar... Siz mcadeleyi, kazandktan sonraki hayatnzn felsefesine zaman ayracak frsat bulamadnz. O zaman gelince ne olacanz ben de merak ediyorum" demiti. Gazi Paa, bazen bu gezintilerinde vaktin nasl getiini kesti150 remezdi, Salih Bey, koarak geldi. Misafirinin beklediini bildirdi. Gazi'nin yzndeki endieli hal aynen duruyordu. Paa, patikaya sapt. Gevrek hurma dallarndan birini tuttu, tam gvdeyle birletii yerden kvrp kopard. Yznde sabrl bir efenin kuzu buduna saldrndaki itiha vard. Bu itiha sesini ykseltti: "te, beklediim an geldi." Kkn bekleme salonunda misafiri ayakta bekliyordu. Gazi'nin ieri giriiyle birlikte kendine daha belirgin bir ekidzen verdi. Elini skmak iin ileri doru yrd, yar beline kadar eilip yle kald. "yle oturunuz Tevfk Bey." Tevfk Rt, gsterilen koltuu kadar yryp ayakta durdu; Gazi'nin oturmasn bekliyordu. Gazi de ayaktayd. Balangta mesafeli bir kal yaparak misafiri zerinde planlad etkiyi yaratacak, bylece talep edecei konu karsnda gsterecei iddeti nceden kabul ettirecek ortam hazrlayacakt: "Size oturunuz dedim, Tevfik Bey!" Tevfik Rt, d politikadaki gelimeleri sunmaya geldiini syleyerek hazrlad raporu masaya brakt. Yabanclarn, btn gelimeleri yakndan izledikleri ve endieye kapldklar izlenimini edinmi olduunu belirtti. Tevfik Rt'nn sesinde belki ak bir tehdidin havas hissedilmiyordu, ama Gazi tetikteydi, buluttan nem kapacak noktaya gelmiti: "Sadede geliniz Tevfik Bey, sylemek istediiniz nedir?" Tevfik Rt Bey de ayaa kalkt. Bir nebze olsun gleri eitlediine inand: "Muvaffakiyetinizi herkes takdir ediyor, Paam! Byle hzl ykselmeler, bakalarnda bir husumet davet eder. Sizi byle bir husumetin merkezinde grmeye tahammlm yoktur, ama byle bir hedef haline gelmeye herhalde tabiatnz da msait olmamaldr." 151 Gazi birden grledi: "Sen bir akraba hkmne efaat talep etmeye mi geldin, yoksa hovardalk arkadana atfet mi diliyorsun ?" Sonra daha gr bir sesle ekledi: "Dikkat et! Bu kusurlu akrabalk bana i amasn, Doktor..." Tevfik Rt, Doktor Nzm'n hem enitesi, hem de genliinde hovardalk arkadayd. Gazi'nin, iddet gstermek bahanesiyle byle bir hatrlatmada bulunmasn pek terbiyeli bir slup gibi grmemiti. rker ekilirse, Gazi'nin btn hzyla zerine, geleceini biliyordu. Paa'nn sesinde, zlemlerine henz kavumam fke ve isyanlar gizliydi. Bu bunalmn, bu hznn her trdeki glge ve , Gazi'nin yznde eitli renk ve ekil oyunlar yaratan bir eviklik ve kvraklkla oynap duruyordu. Bu yz, giderek deerli llerinden ayrlm, kk bir cep aynasnda seyredilebilecek boyutlara dnmt. Doktor Tevfik Rt, anlalmaya muhta bir hasta seyreder gibi Gazi'ye bakt. Daraac metotlaryla yaratmak istedii dehetin arkasndaki gerei bulmak iin kendisini grevli bir hekim gibi hissediyordu. Yaklap, o cep aynasnn kk emberine snm yz maharetle okamak ve yine

eski dev aynasnn o iri, fakat mfik boyutlarna ulatrmak istiyordu. Yalnzlk duygusunun insanda yaratt irenme tepkilerinden kurtulmasnn kolay olmadn yzlerce kere grm ve aresiz kald bir illet karsnda btn meziyetlerine esef etmiti. Nazm'n, saf bir yz manzaras iindeki szlerini hatrlad: "Enite ! Hayranlk yaratan her eyin arkasnda, yalnzlkla yoksulluun kaynat bir yksek seviye vardr. Bu seviyeyi tutturanlar daima ykselir, bu seviyede duracak kadar tecrbesi olmayanlar, hep bize gelirler." Gazi mcadele yllarnda iinde hep bir yalnzlk hissetmi, ilk 152 Ylmaz Karakoymlu ttihatlk gnlerinden beri kendisini, istemese bile kk grmt. Yoluna dikilmi herkesin zihninde bunun bir sabit fikir haline geldiine inanmt. Her ey, her hareket, Gazi'yi ykseldii yerden alaa etmeye alan dman hayalleri gibi gznn nnde byyordu. Bir Cavid, bir Nzm, bir Nail, grmeye tahamml edemedii dman yzleri gibi nne kan hayaletlerdi. Ziya Hurid'in baklar, Canbulad'n esrarl yz, kr'nn dilindeki imalar artk bir daha yoluna kamayacakt. Kara Kemal'in baklarndaki alay, Abdlkadir'in gzlerindeki ate sndrlmeiydi. Tevfik Rt, hl Gazi'yi seyrediyordu. "Bu yze, gerek hayatn hlyalar ne gzel yakr" diye dnd. Bu yz imdi, uuraltna bada kurmu tutkularn ve korkularn elindeydi. Btn bu korkulu portreler, bin bir ekle brnebilen bir geometriyle karsndayd. Bir neterle, bu ehrelerin korkulu etkileri ortadan kaldrlp, yeni bir hayat ve gr enerjisiyle, ayn uurun altnda bir mutluluk filizine dntrlebilirdi: "Paam! Her ey sadece bir tabiat eseri deildir. nsann kendi terbiyesinden gelenler de vardr... Siz askersiniz, selahiyetlerinizi avucunuzda tutmaya merakl bir disiplinde yetitiniz. Bu disiplin korkuya dayanr. Gelin isterseniz, size bir sevgi idrakinin ok daha lezzetli bir nizam olduunu anlataym. Ebedlik dediimiz tutku bu vasatta daha gr ve gzel yetiir." Tevfik Rt, Gazi'nin kendisini dinlemediini fark etti. Gazi ban, odann boyutlarn tam kavrayacak ekilde srekli hareket ettiriyor ve izlenmesi mutlaka zorunlu bir ibadetin cezbesine kaplm gibi gzlerinin btn dikkatini bu tabloya dikmi bakyordu. Ak pencereden ieri girmi bir sere, odann btn kelerine doru umu, k yolu bulamad iin, iri bir in vazosunun zerinde tnemek istemiti. Yorgunlukla yaklat vazo153 nun iine dt ve rpnmaya balad. Serenin, kk gvdesinden kan ince sesler, devasa lklar gibi koca oday dolduruyordu. Belki de Ayc Arifin asmalarndan umu ve bir sitem mektubu getiren gvercinler gibi bu odann kaderinde rpnmaya balamt. Gazi emir erini ard: "abuk, u sereyi kar bu vazodan..." Asker, ne yapacan armt. Sere artk bir hcreye kapatlm gibi btn takatini tketmi, soluunun bittii noktada son seslerini vermeye balamt. Askerin iri elleri vazonun iine giremiyor, korkulu tela btn gcn alyordu. Bu kadar deerli bir vazoya zarar geleceinden korkmu ve ellerini geri ekmiti. Gazi'nin yz hatlar gerildi. Sesindeki diklik, yeni bir karakter kazanm gibi sancl bir acya dnmt. Ancak bir lk bu acy hafifletebilirdi: "Kr vazoyu!.." Asker durdu. Gazi'nin sesinde artk o eski musiki yoktu: "Kr diyorum sana! Bu kk serenin o hcrede lmesine tahamml edemem..." Cavid'in "kmez" dedii dev kmt. Dar hcrenin bask tavan, sanki Hseyin Cahid'in omuzlarna basm ve dev kapy kertmiti. Cavid Bey, sorgudan sonra doru Cahid'in bulunduu hcreye koup, dostuna sarlmt. Enezli, koskoca iki insann neredeyse alayacak kadar duyguland bu garip manzaray anlamakta glk ekmi, sadece Cavid Bey'e kk bir ikazda bulunmak gereini duymutu: "Beyim, etraf telaa verme. Mstantik yakmasn cann..." Cavid Bey, Enezli'nin itenliini de yedeine alarak, belki gn154

lerden beri duyabildii ilk mutluluk hissiyle bu frsat karmak istememi ve ikyete balamt:

"Burada layk olmadm muamelelere maruz kalyorum. zlyorum Cahid. Alay, hor grme, kin, ; aklna gelen ne varsa hepsini tatbik ediyorlar... Yaknda sen de greceksin Cahid... Benim tahammlm kalmad artk." Mustafa Nail Bey, bu vakitsiz szlanma karsnda rahatsz olmu ve yeni gelmi birinin cesaretini kracak szlerle balayan konumay yadrgamt: "Hseyin Cahid Bey, siz sabrl bir adamsnz. Byle telalara itibar etmeyiniz ltfen." Hseyin Cahid, dostu Cavid Bey'in bir knamaya maruz kalmasn hazmedemedi, ama Mustafa Nail Bey'i, abartmaya merak olmayan birisi olarak ok yakndan tanyordu. Nail Bey'in ikazn dikkate almakla beraber duymam gibi davranmak istedi: "Sen kolay, zora tercih eden birisi deilsin Cavid. Biraz yorulmusun, o kadar..." Mustafa Nail Bey de eski bir maliye nazryd. Cavid Bey'le aralarnda kyasya hesaplald olaylar gemi ve bu ihtilaf, saygsn hi kaybetmeden bu gnlere gelmiti. Bu kere ie bir latife katmak gereini duydu: "Cavid Bey'in szlanmas pek umum bir kanaate dayanmyor. Maliye'de de bu tabiat sebebiyle pek muvaffak olmutu. Cavid Bey, her hadisede kendine has bir vasf aramaktan mesut olurlar..." Cavid Bey, sert ve insafsz glerle uramaya merakl karakterinin kendisine btn frsatlar vermesinden mutluydu. Bakalarna ilham verdiine inand bu zarif inceliinden her zaman cesaret alm, kim karsa ksn, karsndakine saldracak kuvveti bulmutu. fkesini canlandran kk grmeleri, seviyesiz kina] 55 yeleri unutmu, bu duygularn yaratt bolua biraz sevgi, biraz kran katmak istemiti: "Neyse ki, btn skntlarmda Doktor Nzm bana hep teselli verdi." "Nzm m ?" Hseyin Cahid, hzla yaklap Cavid Bey'in elinden tuttu, kouun tenha saylan kesine gtrd. Bir sre yzne bakt; sesi aclyd: "Hayret ediyorum Cavid; nasl olur da bu kadar ksa srede byle deiebilirsin? Nasl olur da Nzm'n tesellisine muhta hale gelirsin? O Nzm deil mi, senin iin 'Korkak ve hain' diyen? O Nzm deil mi, her mecliste, 'O bir Yahudidir, ad da Cavid deil, David'dir' diyen?" Hseyin Cahid Bey, yatana dnerken durdu, Cavid Bey'in arm yzne son bir kere daha bakt: "Beni hayrete sevk etmekte daima bir sebep bulursun. Mustafa Nail Bey, kanl canl bir dnyaya hasret kalm sknet iinde Hseyin Cahid Bey'i seyrediyordu. Bu seyirde, hayal ve mitlere kaplm yal, hatta, dindarca bir haz vard. Bu haz, kaalanmay bekleyen ksrak kvrakl ile btn vcuduna yaylmt. Arada bir insan afallatmaktan holanan beenmilik hissiyle hareket ederdi. Hseyin Cahid'in yzndeki hatlar avucuna alm, sonra istedii yeni ekli yaratp yeniden suratna yaptrm gibi mutluydu: "Nzm'dan sz ettiniz deil mi?" "Nereden karyorsunuz bunlar." "Hissediyorum." Hseyin Cahid Bey armt. evresindekilerin hepsinde Nzm' hissetmek gibi bir merak, hatta meziyetin yerlemi olduunu gryor, bu terbiyede olmayndan doan btn zaaflarn 156 umursamadan srdrmeye alyordu. Mustafa Nail Bey, bu umursamazl silkelemek istedi: "Hatrlyor musunuz Hseyin Bey, Osmanl Bankas para basmay reddettii zaman, sizin imzanzla Dyunu Umumiye para basmt. Bu memlekette parann kymetini dren ilk insan sizsiniz. Cavid Bey, o gnlerde srf boyu yetimedii iin grtlanz skamamt... Sizi koruyan tek kii Nzm'd. Szleri hl kulamda: 'ttihatlar arasnda Hseyin Cahid'in ahsiyetini kavrayacak evsafta adam zor bulunur.'" Cavid Bey, aknln zerinden atamamt. Mustafa Nail Bey'in ortaya att hatradan rahatsz olmu ve ylece bulunduu yerde kalmt. Hseyin Cahid Bey, bu kaba ve duygusuz anlatmdan etkilenmemi gibiydi, gidip Cavid Bey'i oturduu yerden alp getirdi. Herkes hayretle birbirine bakyordu. Bu manzaradaki manay kavramak imknszlam gibiydi. Tek bir imza, artk gerilmi btn sinirleri en keskin biimiyle ayaa drebilirdi. Mustafa Nail Bey, bu defa szlerine ince ve duygulu bir bekleyi hissi katt: "Ltfen, Nzm Bey'i rica ettiimi kendilerine syler misiniz ? Gsmde holanmadm bir ar var." Gecenin karanl knce komiser, elindeki feneri yakt; geni bir daire izer gibi iki defa sallad. Bakomiser, glerek takld:

"yi beceriyorsun bu ii." "Babam kahveciydi; ocukluumda esnafa ay ekerken tepsiyi hep byle sallardm, elim o gnden alm demek..." Bakomiser yanna iki polis alp, nceden peyledii evin kapsna doru yanat. evreyi sarm polisler, yava yava gizlendikleri yerden yzlerini gsterdiler. ember darald; bir eytann grtlan skar gibi parmaklar gerildi, pazular iti. Sert bir izme ah157 ap kapy tekmeledi, krd. Lo talkta taze gelin l duyuldu; sonra, yal bir kadn sesi bu tecrbesiz la hkim oldu: "Korkma kzm! Tfeim omzumda..." Btn polisler ieri girdiler; bu tela, darack evin loluunda glnecek bir manzara oluturdu. Bakomiser elindeki silah merdivenlere yneltti. Yal kadn tfei omzuna yerletirmi, namluyu talktaki hedefine evirmiti: "Yaklamadan konu!" "Kemal nerede ? Kara Kemal!" Yal kadn tfei indirdi, yava yava tala yrd: "Kemal krk yl evvel kt bu evden, olum..." Bakomiser, elindeki feneri yal kadnn yzne tuttu; k, ihtiyar ehrenin eski gzelliini ortaya karmaya yetti. Bakomiser, btn gn pusuya yatm bir tilkinin eli bo dnnden huzursuzdu. Bu kadnn yznde anasn andran bir ey vard. Bakomiser, muhacir yzlerini iyi tanrd: "Anacm, o ne gzel tfek tututu yle." Yal kadn cevap vermedi. Merdiven banda endieli gzlerle evreyi seyreden gelinini rahatlatmak ihtiyacn duydu: "Haydi, sofray yeniden kur kzm, bak misafirlerimiz var." Yal kadn, aynal lambay yakp merdiven bana koydu. Tfeini duvara asarken pt: "Ben Edirne'nin mdafaasnda kr Paa iin vurutum." Aliye Hanm'a, smet Paa'nn gremeyecei haberini verdiler. Sarslm gibi grnmek istemedi. Necmeddin Sadak Bey ziyaretine gelmi ve btn teebbslerin bir netice vermediini uygun bir dille anlatmt. Necmeddin Sadak, byle gnlerde, mitlerin bazen bo kmasn ho karlamak gerektiini sylerken ciddi bir mitsizlik iindeydi. Vali Sleyman Sami Bey, Kzm inasi'nin 158

159 srarlaryla Bavekil smet Paa'ya bir telgraf ekmi ve Cavid Bey iin efaat talep etmiti. Necmeddin Sadak, smet Paa'nn "Byle talebin cevab m olur ?" diyerek telgraf p sepetine attn duymutu. Aliye Hanm, btn sknetini kaybetmi gibi sesini ykseltti: "Ama Cavid Bey onun her talebini karlamt. Bir vefa hissi beklemitim." "mitsizlie kaplmayn Hanmefendi." "mitsizlik deil, yeise kaplyorum, Necmeddin Bey. Beni byle yokmu farz etmek ok haysiyet krc bir ey." Aliye Hanm, iindeki sitemi hakl karacak btn hatralarn Necmeddin Sadak Bey'e anlatmaya kararlyd: "smet Paa, Cavid'i Lozan'a ardnda hemen yardmna kotu. Siz hi Lozan Palas Oteli'nde kaldnz m Necmeddin Bey?" "Hayr Hanmefendi!" Aliye Hanm, konsolun gzndeki albm getirip Necmeddin Bey'e uzatt. Maroken kapakl albmn ilk sahifesinde, Cavid Bey ile Aliye Hanm'n nikh resimleri vard. Cavid Bey bu resim ekildiinde, glerek Aliye Hanm'n elini pm ve "Alp Dalar'nda kylan ilk Mslman nikh budur" demiti. Necmeddin Bey resimlere bakt. kinci sayfay boydan boya kaplayan fotorafta, Aliye Hanm, smet Paa'nn koluna girmi, birlikte byk merdivenlerden aa iniyorlard. Aliye Hanm'la gz gze geldi: "Gzelliinizden hibir ey eksilmemi Hanmefendi!" "O gece smet Paa odamza gelmiti. Elimle kahvesini piirdim; telal hatta aresizlik iinde, olaylarn arkasndaki manalar Cavid'den soruyordu. Cavid, uzun ve teskin edici cevaplarla Paa'y rahatlatt. 'Bana yaptn yardmlar hi unutmayacam Cavid Bey' diyerek gzlerini pt. Sonra koluma girip salona indik. Benimle, Paa arasnda, erefe kadeh kaldrmann dostluu vardr."

Doktor Nzm, ban Mustafa Nail Bey'in yal gsne koydu. Nabzn kontrol etti. Sesinde, soluunda hl o ilk tand gnlerdeki heyecan duydu. Bu heyecan biraz yalanm, fakat tazeliini korumak iin narin bedeni epeyce yormutu. Sesini hafife ykseltti: "Cavid'i zme Doktor, bilirsin biraz hissidir." "Nereden kardnz bunu ?" "Hissediyorum." Mustafa Nail Bey, hadiseleri hissetmek gibi bir kabiliyeti olduuna kendisini inandrmt. Cavid'i hissetmekse, artk alkanlk haline getirdii eydi. Cavid Bey, Mahmud evket Paa'yla ihtilafa dp istifa ettii zaman, Maliye nazrlna getirilen Mustafa Nail Bey, dorusu, Cavid Bey'den ok ekmiti. Cavid Bey, Hallayan Efendi'nin desteiyle btn kabine toplantlarnda Mustafa Nail Bey'e hcum etmekten zevk alan bir meslek gelitirmiti. Cavid Bey'i hissetmek alkanln o gnlerde kazanmt. Doktor Nzm, muayenesini tamamlad. Yapacak bir eyi yoktu. Mustafa Nail Bey'in nefes almakta glk ektiini gryor, elinden bir eyin gelmeyiine esef ediyordu. Bu gsn biraz temiz havaya ihtiyac vard. Geriye dnmeden yksek sesle bard: "Biriniz pencere asn uradan, biraz temiz hava gelsin. Mezbele bile buradan daha temiz kokar." Hi kimse kprdamad. Doktor Nzm'n sesi duyulmam gibi, herkes sinmiti. Doktor Nzm, geri dnp bakt. Hepsi aklm gibi olduklar yerde duruyordu. Birinin kalkp, bir pencere aacak kadar ya cesareti ya gc kalmam gibiydi. Nzm, yerde duran bakr srahiyi kapt gibi pencereye frlatt. Cam krld; srahi, 160 demir parmaklklara arpp yere dt. Ses kouta yankland. erdekilerden biri telala ileri frlad: "Ne yapyorsun gene ? Bamza i aacaksn... Bktk artk senin bu iddet merakndan..." Doktor Nzm, arbal, istifini srdrd: "Nail Bey'in temiz havaya ihtiyac vard, mesele bu kadar basit..." Temiz hava, nce oday, sonra Mustafa Nail Bey'in cierlerini doldurdu. Hcreye km baygn hava, krlan camla birlikte bir canllk kazand, d hayatla temasa gemi gibi rahatlk duydu. Doktor, bu rahatl parmaklarnda hissetti. Nail Bey'in nabz, Nzm'n hiddetinden ifa bulmu gibi hzland: "Hl ta gibisin Nail Bey." "Sen de yle Doktor. Bana eyh Mehmed'i hatrlatyorsun..." Gen temen, ayaa kalkp geleni saygyla selamlad; Gazi Paa'nn nbet defterine ziyaretisinin adn yazd: Kl Ali Beyefendi... Gazi'nin, Kl Ali'den holanan tavr dikkati ekmi, bu heybetli ziyaretinin her gelii ankaya'da nemli bir olay gibi deerlendirilmiti. Nbet defterine gre Gazi'nin, en ok kabul ettii ve ziyaret ettii kiilerin banda Kl Ali geliyordu. Tevfik Rt Bey, Kl Ali'nin zndeki cevheri iyi yakalam ve bundan istifade etmeyi dnmt Tevfik Rt Bey de, hekimlik sanatnn iyi tehis kabiliyetiyle diplomatlk mesleinin mahareti birlemi ve yepyeni bir ahsiyet gibi ifadesini bulmutu. Tehisleri doru, tarifleri daima akt: "Bir davann esasn en abuk kavrayan Kl Ali'dir; iin zn on koldan sarar, sonra da eklini bakasna brakr." Kl Ali, on birinci kol iin merdivenleri trmand. smet Paa'nn huzursuzluu son noktasna varmt. Karabe161 kir'in ikazndan sonra Ali Fuad da, benzer bir endieyi hissettirmek istemi, bu gelimelerin ileride byk ve zmsz glkler yaratabilecei korkusunu yaratmaya zel bir gayret iinde olmutu. Btn yaknlar ayn eyi sylyordu. Korku sinecei yerde, pervasz bir kabahatli gibi nne kp her frsat ganimet bilecek noktaya gelmiti. smet Paa, sinirli bir ekilde barm, bu koroyu bir sre susturmutu: "Bir endieyi ifade edenleri daima takdir ettim; ama i bununla bitmez. areyi gsteren yok. te, etrafmda eksikliini hissettiim meziyet bu." smet Paa, yllar nce Ttnc Yakub Aa'nn tavsiyesini hatrlad: "Kendine bir patron bul Yzba; ileride buna ok ihtiyacn olacak..." smet Paa glmeye balad. Byle gller pek az yzde, ifade etmek istedii manay aksettirir. nsan ve dncesini birbirinden ayrmak imknszdr: "u Doktor Nzm, ne kendine has bir adam; hem ihtilaf, hem are retmekte esiz..." smet Paa, Ttnc Yakub'la tantktan sonra Doktor Nzm'n btn gemiini merakla eelemi ve ilk gnde edindii o byl havay srdrp getirmiti. Doktor Nzm btn hayatnda, insanlar hayrete dren bir sabr ve srarla dikkati ekmiti. Her olay onun hayatnda, bir yeni macera gibi

nem kazanm grnts vermesine ramen, aslnda tek bir iddiann ispatna yardmc olacak hviyetlere brnr ve o llerde kalrd. Her isim, her sfat, Doktor Nzm iin sadece ihtiya olduu srece saygdeerdi. Geride brakt hibir isim ve unvan iin bahis at grlmemiti. eyh Mehmed Efendi ismiyle Paris'ten gelmi ve Selanik'te ttihat Terakki'yi kuranlar, keyfinin istedii kalba sokmutu. Banda sark, srtnda cppe, ayanda mesh lastikle Selanik sokaklarn arnlayan bu imam, ifreci Talat' kk postane me162 murluundan alp, ttihat Terakki'nin bana oturtmutu. Talat Bey, hibir gayret ve iftihar gstermeksizin konuan eyh Mehmed Efendi'nin getirdii paray alm ve elini skmt. Ayn akam, Makedonya Locas'nn biraderlerine olay anlatrken, "Bu adamn elinde kavranmas imknsz bir keramet var" demiti. stanbul konaklarnn sevda trklerinde ad sylenen tkrldm Doktor Bahaeddin akir'den mthi bir komitac yaratan kudret, Doktor Nzm'n eliydi. smet Paa, Nzm'n genlik yllarn, bol gazelli bir Boaz sofrasnda Yahya Kemal'den dinlemiti. Emirgn tepeleri, safal bir akam yayordu. Kandilli, mehtabn srklendii sularda uykuya dalmt. Hlya tepeler, hlya aalar durgun suda dinlenmeye ekilmi, gaip bir musiki mevsim sonunu getirmiti sanki... Nedim Divan'nn adal terkipleriyle konuan airin dili arndrlnca, kelimelerin gerisinde bir hayret, bir gpta ve iddial bir hasret grlyordu. Yahya Kemal, Doktor Nzm' anlatrken vezni, kafiyesi yerinde bir ruba tanzim eder gibiydi: "Dnn bir kere Paam! Vardar boylarnn hoyrat adam, Descartes Soka'nda Paul Verlaine'e komu oturuyordu. Klfetsiz biriydi; yznde ne kibir ne tevazu vard Ben buna sadelik deil, basitlik derim..." Yahya Kemal, kendi gk kubbesinde daima mutluydu... Birdenbire bir hayranlk hissi iinde vezin deitirdi; sanki omzuna bir Lahor al atm Mehlika'nm tarifini verir gibi hlyalyd: "Nzm, gzel adamd; gzel ne demek, ok gzel adamd. Gzlerinde, sevmedii herkesi ebed lanete mahkm eden bir lisan dinlerdiniz. Teni beyazd; uzun ve sar salarn itinayla tarar, geni alnnn zerinde sanki bir lle yaplm gibi toplard. Kalar da grd kfirin... Sar byklarn tam dudaklarnn hizasnda kesmi, geni yznn ortasna bir baak demeti gibi brakmt. Bu 1(63 hummal ba, ka ateli tazenin gsn dinlemitir bilemezsiniz... Bir gn bu canl yz sakall, o lle salar makineyle tral grdm. Btn gzelliini feda etmi, zerine imam sar geirmiti. Meer Selanik'e gidiyormu... smet Paa'nn zihninde, kk bakkal dkknnn tezghndan bal kutusu karan Yakub Aa'nn simas daha canl ve gzeldi. airin, "Mahur Gazel"i anlatan konumasna fazla tahamml etmek istemedi. Paa, ak seik konumay severdi: "stat, iyi tarif ettin; ama bu surette Nzm'n ruhundan eser yok..." Btn sinirler gerilmi, hibir olaya kar duyulmayan meraklar, birdenbire canlanm ve bir yeni by hazrlanr gibi kartrlmt. Her hareket, en basit ve nemsiz niteliinden syrlp, ok byk manalar tayan ibadetler gibi deer kazanmaya balamt. Herkes, mstantiin tebessmnden bir beraat karar tebli edilmi gibi sevinler duyuyor, Enezli'nin dnceli halinden idam hkm verilmi gibi telaa, yeise kaplyordu. Herkes, her olay kendine ait bir eymi gibi benimsemi, ocuklamaya balamt. Mustafa Nail Bey, her yzn canl bir tasvir gibi kendini anlatn seyretmekten ok holanrd. "Kim bilir benim ehremde nasl bir illetin tarifi var" diye aklndan geirdi. Hseyin Cahid'e dnd: "Bu benim ilk tecrbem; siz Malta'da bu tecrbeyi geirdiniz, bu illet geer mi Cahid Bey?" Malta arm, Hseyin Cahid Bey'in gzleri nne Kel Ali'yi getirdi. Srgn gnlerinin arlnda herkes hummaya yakalanm gibi atele kvranyor ve her ehreyi kendi felaketini hazrlam eytan gibi gryordu. Btn diller bilenmi, btn baklar keskinlemiti. lk frsatta oklar torbasndan ekilip yaylarda gerilecekti. Btn dostluklar birer birer geveyip, herkes en yakn164 n dman grecek kadar hrslanmt. Hseyin Cahid, Nail Bey'i cevapsz brakmak istemedi: "Bu illet bulacdr Nail Bey. Malta'da her gn, bin ihtilaf iinde neredeyse dvyorduk. Hassas noktay kavrayacak kimsemiz yoktu. Btn cesaretler tkenmi, k balamt. Krk yllk dostlarla kanl bakl hale gelmitik. Bir gn, Kel Ali ortaya frlayp bard:

"Haydi efendiler! Zeybek oynayalm..." Hseyin Cahid Bey, Nail Bey'in yanna geldi; omuzlarn tutup, sarld: "O gn zeybek oynadk; her el birbirinin omzuna dedi. Kzgn bir tekke eyhi suratmza tkrm gibi kendi aybmz, kendimiz baladk. Yeniden kenetlendik." Hseyin Cahid Bey uzanp bakr srahiyi ald, azna dikti ve bitirinceye kadar iti. Srahiyi, ilk evladn kucana alm yal bir babann sevin ve mutluluuyla kucaklad: "ok korkuyordum Nail Bey. kmekten korkuyordum. Neyse ki Nzm imdadmza yetiti. Cam krd an rahatladm. Yoksa o illet hepimize bulaacakt." Vardar Bonmaresi'nin sahibesi Nigr Hanm nce kk lavanta tanelerini itinayla ayrd, hepsini tek tek koklad; hasret giderir gibi mutlu bir yz taknd Lavantalar, pahal bir mcevheri mahfazasna yerletirir gibi ipek geceliin iine serpti. Bir gelinliin katlan gibi zenle paketledi. Akama Ankara postasna yetitirmek iin sevimli bir tela iindeydi. Maazann muhasebecisini ard: "Sizin el yaznz okunakldr, ltfen u paketin zerine yazar msnz: Selanikli Doktor Nzm Bey'e takdim edilmek zere. Cebeci Hapishanesi, Ankara." 165 Krmz elii kdna paketlenmi gecelii barna bast. zerine, kendi el yazsyla Paul Verlaine'den bir msra ekledi. Bu ms-rann Trkesinde, Fahreddin Irak'nin parltlarn hatrlatan bir rzgr esiyordu: "Kavumakta ben nefsimin klesiyim, ayrlkta btn efendilerin efendisiyim." Gen temen, nbet defterine ziyaretinin k saatini yazd: "ok uzun kaldnz ierde, kumandanm! Gazi Paa Hazretleri bugn yorgundular." ankaya merdivenlerinde her zaman hrmetli yryler vardr; bazen sevinli bir kalp, bazen azarlanm bir yz, bazen ne olduu tam kestirilmeyen bir macera hissinin boluu gezinir. Kl Ali apkasn ald, bana geirdi; arabasna doru yneldi, durdu... smet Paa'nn otomobili geliyordu; emir eri koup kapy at. Kl Ali, saygl ekilde Paa'nn geliini bekledi; selam verip elini skt: "Naslsnz Paam! Hanmefendi nasllar?" smet Paa konuyu elden karmak istemiyordu. zerine gitti... "Mahkeme ileriniz nasl gidiyor?" "Bildiiniz gibi, Paam!" Paa'nn ani durular vard; karsndakinden ok kendini artrd: "Bilmek mi? Kimsenin bir ey bildiini sanmyorum." Kl Ali, gerei teslim eden terbiyede bymt, yiidin hakkn vermek istedi: "Gazi Paa Hazretleri'ne malumat arz ettim." smet Paa, elindeki apkasn havaya kaldrd, Kl Ali'ye selam verir gibi bir sre bolukta tuttu ve kolunu indirmedi, yr166

167 d. Sesi, arkadan btn tonlaryla duyuldu: "Peki, ne talimat aldn." Paa, cevab beklemeden hzla merdivenleri kt, doru Gazi'nin odasna girdi. Oda botu. Masann zerinde deiik kitaplar, dergiler geliigzel braklmt. Kalemlerin ucu ustaca yontulmu ve bir kristal hokka takmnn nndeki gmten bir merdivene benzeyen kalemlie dzgn biimde yerletirilmiti. Bir deste kt ve birka zarf, be mektup, umasn diye gm tokmakl "papier buvard"n altna konulmutu. Masann zerinde Fikriye'nin resmi vard. Gazi Paa ieri girdi doruca misafirinin yanna geldi, elini skt: "Ho geldin!" "Ho bulduk Paam!" Gazi, ak renk bol bir pantolon giymi, kaim kahverengi kemerle belini skmt. Hasr gibi ilenmi bir deri pabu, bu kemerle ayn renkteydi. zerindeki bembeyaz, tiril tiril gmlein cebine sahibinin adnn ilk harfleri ilenmiti. Belli ki usta bir el, biraz da hasret giderir gibi bir scak tatminle bu harflere gz nuru dkmt. Uzaktan bakldnda, Gazi'nin yreinden fkrm iki damla kan bu beyazln zerinde phtlam gibi grnyordu... Gazi, smet Paa'ya sigara ikram etti: "Sylediklerinin hepsini uzun uzun dndm, smet! Baz notlar aldm. Baz grlerimi deitirdim; baz yeni grler gelitirdim. Gryorum ki, Cumhuriyet'e sahip kacak kltr ve terbiyeye henz sahip deiliz. Esef etmiyorum; demek ki, grevimiz henz bitmemitir." Gazi Paa, masasnn gzn at, kendi el yazsyla hazrlam olduu notlar smet Paa'ya verdi:

"Btn ikazlarn dikkate aldm; hepsinden ok istifade ettim... Cumhuriyetin verilecek o kadar ok sava var ki, bana vicdan muhasebesi telkin edenlerin szleri, meselemizin kavranmasndaki glmz gsteriyor." Gazi Paa'nn konumasnda zamirler deimi, smeti de kapsama alan bir genilik kazanmt: "ktisat Kongresi'nin zabtlarn okudunuz sanrm ?" "Bitirdim Paam!" "Bir de una bak!" Gazi Paa, bir esericedit kdn kaim izgilerle eit paraya blm, her blmn bana byk harflerle balklar koymutu: "Siyas", "ktisad", "tima". Kt elindeydi. Bir iskemle ekip smet Paa'nn yanna oturdu. rencisine matematik problemini anlatr gibi konuuyordu: "Bu tasnifi hi aklmzdan karmayalm... Siyas mcadelemizin kalb budur; ttihatlara, "saltanat" diyorum; cumhuriyetilere "devlet"... Onlar, saltanattan, merutiyete geldiler; biz devlette cumhuriyetiz... imdi, eriattan laiklie geeceiz." Gazi, masasna gitti; iyi yontulmu kalemlerinden birini ald. Kdn zerindeki oklar izleyerek aklamalarn srdrd: "ktisadiyatmz mstakildir. Mill kapitalist bir ekonomiye destek verecek seviyede devleti olmak zorundayz. Bunu tahakkuk ettirdiimiz an, itima davamzn btn hedeflerini tahakkuk ettirebiliriz..." Gazi'nin sesi deiti. O beyaz gmlein yerine, mareallik niformasn giymi gibiydi. Szleri bir fikrin tartmaya almasndaki sluptan ayrlm, emir yazdran hviyete brnmt: "tima hedefimiz iin hibir taviz kabul etmeyeceiz, smet... ttihatlar, Garpllamak istedi; biz, medeniyeti olacaz. Onlar, komitac hviyetiyle ihtilalci olmak istediler; biz, inklap olaca108

169 * z. Onlar, Osmanllamak istedi; biz, milliyeti olacaz. Onlar, slamlamak istedi; biz, laik olacaz..." Gazi, smet Paa'nn elini tuttu, parmaklarn parmaklarna geirdi: "Bir itirazn var m ?" smet Paa'da ses yoktu. Gazi, bastrmak gereini duydu: "Beni anlyorsun deil mi ? Cumhuriyet iin neden kimsenin gznn yana bakmadm anlyorsun deil mi ?" smet Paa ayaa kalkt; ellerini havaya kaldrd. Sanki dua eder gibiydi: "Paam, sadece bir dileim var, daima adil olalm..." Gazi, smet Paa'yla vard ahengi bozmak istemedi. ri aynal konsolun nne gidip bir sre kendini seyretti; yznde ne sevin, ne hzn vard. Gazi byle bo bir yzle bakmay sevmezdi. Konsolu at, bir kutu kard. Kutunun iinde, bir zamanlar smet Paa'ya gnderdii altn kalemin ayns duruyordu... Bo yzne bir sevimli tebessm taknd: "Yarn, 24 temmuz; Lozan'n nc yl... Senin adn var Lozan'da; benim deil... Ben, seni Lozan'da hi yalnz brakmadm smet! Sen de beni sakn Cumhuriyet'te yalnz brakma..." Akam vakti yaklam, kouun ald koridorlarda telal ayak sesleri balamt. Her hcrenin kapsn tek tek yoklayan jandarma eri, akam yemei smarlamak isteyenlerin sipariini alyor, her defasnda hi duymad isimleri bir yere yazmalar iin, kt kalem uzatyordu. Cavid Bey isteksizlik gsterdi. Aliye'nin sessizlii ve Osman iar'dan yeteri kadar haber alamayyla zlemleri artm, evre, kendisini ilgilendirmeyen bo bir varlk haline dnmt. Eylle yaklamak stanbul'da bir zevkti. Ada'nn serinlii balaynca, amlarda gezip, Aliye'yle mehtab seyretmek, mutluluk duyduu nemli ve deerli bir alkanlkt. "imdi, Ada ne kadar gzeldir" diye aklndan geirdi. Osman iar'n her akam banyosunu aldktan sonra mrebbiyesinin kucanda salona gelip annesine ve babasna veda pc vermesi ne tadna doyulmaz bir iftihard. Tyleri rperdi. Tahamml edemeyecei bir kabala maruz kalm gibi kendini geri itti. Aklnda en kt ihtimallerin ayn anda bir zincir gibi birbirine eklenip Aliye'nin zerine ullandn dnd. Aliye Hanm, Osman iar'n "Kiss dady" diye uzatt yanan imdi ayn gurur iinde pecek huzura sahip miydi ? "Mmkn m, elbette ki imknsz, elbette ki imknsz" diye bir esef duygusuyla atei barna bast. Bu esefin sesini ykseltti: "Aliye, mutlaka her gece iki defa pyordur Osman'; biri benim iin, biri kendi iin..."

Bu teselliyi uzun sre canl tutamazd. Gerein ne olduunu abucak kestirdi: Osman iar'n alnna, o kor dudaklarn yerine, aresiz bir hasta ehresinin soluk ve sessiz az uzanm gibi yeniden hznlendi. Yatana uzanp, biraz dinlenmek istedi. Ceketini kard. Hayal meyal aydnlatan snk lambann fitilin ykseltti ve bir kaba lkla kendini geri ekti: "Defol pis hayvan!.." Krk camdan ieri giren kedi, Cavid Bey'in et konservesini yataa devirmi, byk bir agzllk iinde yiyordu. Avustralya koyunlarnn en yasz butlarndan hazrlanm kubalar, bu sokak kedisini bir saray sofrasna oturmu gibi mutlu etmiti. Kahverengiye alan sala yataa bulam, Cavid Bey'in gecelik entarisini pislik iinde brakmt Bir cesaret gsterip kedinin elinden konserve tenekesini kapt ve dar att. Kedi bir mermi hzyla krk camdan dar frlad ve en ince yerine bir tekme yemi gibi acyla kat Cavid Bey'in dar att ete saldran yal bir 170 Ymaz Karakoyunlu AJiler Divan 171 kadn, kedinin sofra artna krk yllk ekya agzllyle elkoymutu. Bu frsat, o haliyle brakmaya niyetli deildi. eri seslendi: "Beyim bir daha sefere, kda sar da at, nimettir bu..." Cavit Bey, artk alayacak noktadayd. Geceler yalnz ve sszd. Osman iar'n "Boncorno" diyen sesi yoktu. Bu sesteki o incelik, o tat kaybolmu; apr upur pyormu gibi az sulandran bir ekilik gelmiti. Doktor Nzm, fitili ykseltilmi lambay duvardan alp masann zerine koydu: "Nedir bu asabiyetin Cavid ?" "Bu akam giyecek geceliim bile yok. Dnsene arafsz bir yataa uzanacam. Yarabbi, nedir bu bama gelenler..." Doktor Nzm, elii kdna sarlm ipek gecelii Cavid Bey'e verdi: "Ben lavantadan holanmam, sen giy..." Cavid Bey gecelii ald; yatana oturdu. Nzm'n sesi ayn serbestlik ve terbiye iindeydi: "Yatarken giyersin; imdi en temiz elbiseni giy; kravatn tak." Cavid Bey, bu bembeyaz ipein tenine dedii yerde bir cennet bahesi alm gibi enlenebilirdi. Hzn, zerine yle ar bir yk gibi kmt ki, kprdayacak gc kalmamt. Yatana oturdu; yksek sesle Fikret'ten iirler okumaya balad. Rbab-% ikeste'nin her sayfasn cildinden ayrm, baucuna raptiyelemiti. Her skntl annda rastgele bir yapran nne geip nce hafzasna gvenerek okuyor, takld yerde kdn karsna geip yeni batan alyordu. Doktor Nzm, Cavid Bey'e yaklat ve elindekini uzatt: "Ayakkablarnn tozunu da al..." Cavid Bey eline tututurulan eyi hayretle karlad" "Ne yaptn Doktor?" "Sadece eteinden biraz kestim. Aklma koyduumu yaparm, Cavid!.." Halide Edib Hanm, Adnan Bey'e yazaca mektubu tasarlyordu. Ksa mektuba ok ey sdrmak zorunda oluundan ikyeti deildi. "Araya birka kk tahlil cmlesi sktrrsam Doktor maksadm kolayca terih edebilir" diye dnd. Mektubun balang cmlesini kafasnda kurdu: "Bir memlekete yaplabilecek fenalklar dndm; ihanet, menfaat, aptallk, korku, hatta kast, bana tesirleri byk fakat sradan sebepler gibi grndler. Bunlar ahs karakter eksiklikleri gibi deerlendirmek mmkndr. Meseleye, memlekete hkim olan karakter asndan baknca karma kanlar ok byk bir dikkatle gzden geirmek ihtiyacn duyuyorum. Vefa, ok haysiyetli bir duygudur ve mill karakter halini almas gerekir. Kadirbilir olmaktan uzaklamakla btn fenalklar davet ettiimizden cidden endieliyim." Karabekir Paa, Zeyrek Yokuu'ndan iniyordu. Hasret hissini teselli edecek bir ihtiyala ocukluunun getii yerleri gezmek istemiti. Akamn alacas yeni yeni boy gsteriyordu. Arkasndaki ayak sesinden rkt ve hzla geri dnd. Mesafeli duruyordu: "Sizi tanyor muyum, Efendi?" Adam duralad. Haksz bir muameleyle azarlanm gibi duyguland. Eer aypl bir durum varsa sorana ait olmal diye dnd: "Nasl tanmazsnz Paam! Kars Cephesi'nde avuunuzdum..." Kzm Paa yaklat adam uzun bir sre seyredip elini uzatt; avu'un pp bana koyaca ana kadar bekledi: "Ho gr avu! Sen unutulacak adam deilsin... imdi kt gnlerdeyiz, herkes tetikte duruyor."

Birlikte yrdler. Kzm Paa, srtndaki terin kuruduunu 172

173 hissetti. avu'un anlattklarn dikkatle dinliyordu: "Harpten sonra dkknma dndm; Cerrahpaa'da bakkallk ediyorum. Ta Birinci Harp'ten beri askerim, Paam. Biraz yzmz gld derken, bamza bu belay atlar..." "Hangi belay ?" "Gazi'yi vurmak istemiler. Gya Kara Kemal varm iin banda." Kzm Paa ne syleyeceini armt. Bu dzgn konuan mahalle esnafnn azndan duyduklarn hayretle karlad. Aklna gelen ilk soruyu yneltti. "Kara Kemal kimdir bilir misin ?" "Bilmez miyim Paam; ayn mahallenin insanlaryz. aeci olduu gn dkkn babama o atrd. imdi sayesinde bir iim var. Minnetim byktr..." Kzm Paa, avu'u yeniden seyretti. Gzleri doluydu, sinirlendi: "Yakmyor sana avu! Dk o gzndeki ya da rahatla..." Akamn ilk kt anda insan rkten bir rengi vardr. El ayak ekilince koyulaan renkler arasnda altnz her ey kaybolur; evrede hibir eya kalmam gibi plak bir sahipsizlik hissine kaplrz. nsann yokluk iinde kalmdaki korkusunun grtlan skan tek g utantr. Cavid Bey, gemiin kendinden kopmayan olaylarn vefal bir dost gibi gn geldiinde hatrlayan ve kutlayan alkanlklar iindeydi. Aliye Hanmla geen gzel gnlerin hatrasna snm, tek bana brakldna inand bu yorgunlukta teselli bulmu gibi kendisini sevinlere bomutu. Aliye Hanm'n Ankara'ya gelmek isteklerinin hepsini geri evirmi, bu aypl halin seyrinden utan duyuyormu gibi yz kzarmt. Aliye, daima scak ve diri bir hatrayd. Her gn, bu hatrann ilk yaand gn seyreder, evresindeki btn surlar ykp o eski muhitin iine girerek avunurdu... Sonra gerein balyozu kafasna inmiesine kendine gelirdi. O balyoz grnd... Doktor Nzm kapdayd. Yz glyor, gzlerinin ii glyordu. Dudaklar bak srtn andran ince izgisinden kurtulmu, bir tebessm sna gibi bymt. Glerken bile Nzm'n yz sert bakard. Sesi, hibir yumuama gstermemi, sadece, kelimelerin tadklar manalarn dnda yorumlanmasna imkn vermeyen bir aklk kazanmt: "Benimle gel Cavid! Sensiz olmuyor." Cavid Bey, etei geliigzel krplm ipek entari iinde yatan ucuna ilimiti. Hcrenin karanl iinde bembeyaz ipek, dedii teni huylandrm, Cavid Bey'i btn klar snm bir hatrann terk edilmi tahtnda oturan yorgun bir ihtiyar efkryla alatacak noktaya getirmiti. Hatrlamak ac bir arzu gibi neredeyse Cavid Bey'i, her vesilede gzleri slanan ocuk kadar duygulandrmt. Cavid Bey, bu efkrl saadet lezzetinden mahrum kalmaya niyetli deildi: "Dokunma bana bu gece Nzm. Aliye'yle dertlemek istiyorum." Doktor Nzm'n sesi yumuad: "abuk ol! Elbiseni giy, kravatn bala ve yzne az rastlanr gzellikte bir vakar takn. Bakn o ilk gnleri andran alevli klarla parlasn. Buna hepimizin ihtiyac var. Eminim, Aliye Hanm da ok mesut olacaktr." Cavid Bey nce ard; sonra, Nzm'n dediklerini bir itaat hissi iinde aynen yerine getirdi. Lambay eline alp aynaya yaklat. Alacakaranlkta yansyan yznn yorgun hatlarnda hl taze ve hasretli izgiler grnyordu. Baklarna o alevli scakl taknmaya alt: 174

"Hazrm Doktor! Bu gece iimde gcn tam kestiremediim bir dev kprdyor." Son bir defa bakmak ihtiyacyla aynaya yaklat; salarn dzeltti. Duvara ast iirlerden Fikret'in, gptayla esefi i ie yaad feryadn bir kere daha yksek sesle okudu: "Yiyin efendiler, yiyin; bu hn- itih sizin..." Nazm'n yz ekidi. Hangi artlarda olursa olsun, yanl yorumu affetmeye niyetli grnmyordu. Bu seste, ak bir vicdan muhasebesi yatyordu: "Fikret o iiri, Yldz' yamalayan ttihatlar iin yazmtr. Sen kimi kastettin bilmiyorum." Birlikte dar ve nemli koridoru getiler; yol boyunca Cavid Bey, Doktor'daki deiikliin sebebini aryor, bu ani heyecan ve mutluluun nasl gelip Nzm' etkilediini kestirmeye alyordu. Merkezi Umum

kapsnda skmamak iin duvar dibine gizlenmeye alt Nzm'n eli, imdi avucundayd ve zlediinden daha scakt. Doktor Nzm kapy at, Cavid Bey'in girmesi iin saygl ekilde geri ekilerek yol verdi: "Cavid'in hakk, Cavid'e verilmelidir." Kou allmn dnda aydnlkt. Btn tutuklular, hcrelerinin lambalarn alp gelmiler ve bu enlikli meclisin rengini amlard Mustafa Nail Bey ne kp Cavid Bey'in elini skt: "Bu fikrin sahibi Doktor'dur. Ben sadece kendilerine yardm ettim..." Mustafa Nail Bey, Doktor Nzm' kucaklad. Nail Bey'in ela baklar karard, alayacak kadar gevemiti: "Kardeim! Velinimetim! Seni her zaman farkl bir insan olarak takdir ettim." Hseyin Cahid, Cavid Bey'in yanna yaklat, bylece Nzm 175 ile Cavid'in arasna kendi varln yerletirmi ve Cavid'in maruz kalabilecei herhangi bir asabiyete kar iri gvdesini siper etmiti. Sesinde bir baka asabiyet gizliydi: "Mahiyetini tam bilmediin bir ey iin nasl byle istekli grnebiliyorsun ?" Nzm, Hseyin Cahid'i iteleyerek ortaya kt. Elindeki paketi at, iindekini gsterdi ve sabah hiddetle krd camm zerine itinayla yerletirdi: "Merutiyet Bayram bugn rtn ispat ediyor. Tam on sekiz sene nce istibdada son verdik. Bugn, bizim en byk Hrriyet Bayram'mzdr. Hibir ihtimal, hatta tehditle bundan vazgeemeyiz." Cavid Bey hayretle pencereye aslan bayraa bakt. Vardar Bonmaresi'nin sahibesi Nigr Hanm'n itinayla paketledii krmz elii kd dzeltilmi ve Cavid Bey'in giydii beyaz ipek geceliin eteinden kesilen paradan ay-yldz yaplarak zerine zenle yaptrlmt. Hseyin Cahid, Doktor Nzm'a yaklat, ellerini tuttu ve kendisine ekip sarld. Krk yln acs, tatls birbirine karm, Hseyin Cahid bir gururu, sahibine teslim etmiti: "Nzm! Seni kskanmaktan takdire frsat bulamadmz iin esef ediyorum. Beni daima hayrette brakan meziyetlerin vardr." Koutakiler heyecana kapld. Herkes birbirini kucaklyordu. Aylardr dar hcrelere lanetliler gibi kapatlanlar, bir darrifa-dan boanm gibiydiler. Niyazi'nin daa kt geceyi andran gurur krlm, btn hazlarn zerine youn bir karanlk basmt. akn bir mutluluk, bu karanln iinde sert ve scakt. Mustafa Nail Bey, sabah vakti skan gsnde ferahlk hissetmi ve cierlerinin btn geniliini kullanan kantocu gibi derin nefes aldktan sonra sesini ykseltmek ihtiyacn duymutu: 176 "Haydi, hep birlikte syleyelim..." Mustafa Nail Bey, biraz nce hoaf itii bakr sahan eline alm, tpk tef alar gibi usul vurarak yallar korosuna Hrriyet Mar'n syletiyordu:

"Bayramz, anmz; Hrriyet imanmz."


ttihatlarn hepsinde kk bir iaretle kenetlenecek disiplin ruhlarna ylesine sinmiti ki, btn dargnlklar unutulmu, ilk gnlerin heyecan ve saadeti yeniden birbirine balamt. Ufack kouta ky dnlerini hatrlatan bir rahatlk ve geveklik iinde cotular. Hseyin Cahid Bey, marn nakaratn tek bana syledi:

"Feda olsun canmz; Kurtuldu vatanmz."


Doktor Nzm, Mustafa Nail Bey'e yaklat: "Bir daha bana gsm skyor deme, Nail Bey. Btn meslek hayatmda byle geni gs dinlemedim. Sende snmeyen bir ate olduunu sylediklerinde zor inanmtm. Demek ki doruymu. Nereden kardn bu mar ? Mustafa Nail Bey istifini bozmad: "smail Hakk Bey sk sk ziyaretime gelirdi. Her vesileyle mek ederdik. Musikimizin ttihats odur. Ksmet olur evimize dnersek Doktor, sana mkemmel bir evkefza fasl dinleteceim." Doktor Nzm, elindeki lambay yukar kaldrd. Hafif bir rzgrla ksk alev titredi, bayraa yansyan klardaki oynay sanki dalgalanyormu gibi serinlik getirdi. Nzm'n sesinde rastlanlmam bir sknet dikkat ekiyordu. Bu ses birden ykseldi ve tekrar eski sknetine dnd: 177

"Lambalar kaldrn! Ik! Daha bol k!.." Bu seste, yllarca nce himaye talep eden stanbullu taze dulun, Nzm' zleyen yumuakl vard. Hac Salih Efendi'nin cenazesinden sonra basal dilemek iin gittii matemli konan lo selamlnda, alkantl bir mrn sudan yorgunluunu zerinden atm gen ve diri bir gzellik seyretmiti. Bu gzellik, dnyaya metelik vermeyen bir bak daveti uzatr gibi Nzm'a yaklam, teselli ihtiyacn aka ifade etmiti: "Doktor! mr boyunca himayenize ihtiyacm olacaktr. Hissettiklerimi size bizzat ifade etmekten memnunum. Ltfen bu szlerimi rastlamak istemediiniz cesaretler gibi ayplamaynz. Eminim ki, yaknlmn size getirecei hibir yk olmayacaktr." Doktor, her vesileyle stanbul'a geldiinde bu himaye ihtiyacndaki taze dulun avunabilecei btn ihtimalleri sonuna kadar kullanm ve her seferinde turfanda bir mevsim meyvesi tadar gibi heyecanlanmt. Her yaz tenine deen ince ketenler, sadakor gmlekler, bu rint tavrl dulun gz nurunu getirirdi. Her k, terini emen Selanik fanilalar, Nigr Hanm'n hasretini hissettiren lavanta kokularyla Vardar Bonmaresi'nin etiketini tard. O ipek gecelie, Nigr'n omuzlarn okar gibi dokunmu, baygnlk geirir gibi titremiti. Bir hayal hafiflii Nzm'n yreine km, nabzlarnn vuruu, gneli bahar sabahlarndaki yamurlar gibi birden boanvermiti... Nigr dank salarnn rzgryla bu kk hcreye girmi, usul admlarla Nzm'a yaklamt. Ryal ruhunu sunmaya hazr Meryem gibi Nzm'n sert ve hatrl kasnanda gerilmeye hazrd. Avucunda serin sular getirmi Bedevi kzlarnn atei hissediliyordu. Mermer alnl sebil emelerinin, zerinde dualar kaznm bakr taslarndan birini sunar gibi eildi. Hayatn btn srlar zlm, takati tkenmiti... Nigr, himaye talep ettii gecenin o ilk ve devaml scaklyla kar178 sndayd. Btn musikisiyle Nzm'a bakyordu. Yeil glgelere gmlm evliya trbeleri gibi, hayatn deimez derleni ve toplann getirmiti. Doktor Nzm, birdenbire Tekilat Mahsusa'ya fedai seen eyh Mehmed gibi vecde geldi. Gzlerinin nndeki zarif endaml hayali devirdi; elindeki ipei buruturup att. nsann kendini ayplayndaki ses, btn klar sndrr: "Nzm! imdiye kadar hibir eyin srasn armadm." Koridorda telal sesler ykseldi. Hrriyet Bayram'n kutlayanlar derlenip toparlandlar. Krk camm zerindeki bayrak hafif rzgra gs germi gibi sessiz ve biraz da hznle dalgaland. Kapy Enezli at. Kl Ali ile Necib Ali glndler. Hepsi ayaktayd; yanl zamanda karlatklarnn farkna varm, artlarn getirdii bir tesadfi hakszla uram gibi, acsn belli edecek btn tavrlarn taknmlard. Kapnn almasyla birlikte elii kd, hrslanm gibi iddial bir sesle dalgalanmaya balad; tutturulduu yerde bir iki takatsiz mukavemet gsterdi ve sonunda dt. Doktor Nzm ile Kl Ali, ayn anda eilip bayra aldlar. Nzm'n sesinde frtna vard: "Nasl buldunuz Ali Beyefendi ?" Kl Ali bir ey sylemek istememi ve skc bir sessizlik domutu. Cavid Bey ileri frlad: "lleri tam deil. Bir eyi nizamnda yapmann nemli ve meden bir vasf olduunu daima grmek istemiimdir." Kl Ali frsat karmad: "Anlalyor ki, Cavid Bey'in fikrini almamsnz." Sonra ekledi: "Nzm Bey'i takip edebilmek benim iin daima mkl olmutur. Sizin de kendisini kolayca izleyemediinizi gryorum." 179 Lo hcrenin zerinde yldzlar iri ve klyd. Her eyiyle llp biilmi bir nizamn haklarn tavana asmt Sonsuzdan duyulan bir ses ve teselli getiriyordu. Necib Ali Bey, hafif alayc bir tavr iindeydi, Nzm'n elindeki bayra ald, inceledi: "Nihayet Cavid Bey'in katlacam bir fikrini bulabildim. Gerekten lleri tam deil. Tehisinizi tebrik ederim Cavid Bey..." Mustafa Nail Bey, kklerini himaye etmek isteyen yal gibi ortaya kt. Elinde bakr sahan tutuyordu. nce, uzun parmaklaryla bir iki tempo tuttu: "Necib Ali Bey, bir zamanlar Hrriyet Marn en yksek perdeden okuduunuz gnlerimiz olmutu. Yine bana itirak etmek istemez misiniz ?" Sonra geriye dnd:

"Haydi beyler! Necib Ali Bey'in hafzasn tazeleyelim." ttihatlar yava yava Mustafa Nail Bey'in etrafn sard. Hep birlikte ayn tempoya uygun ekilde seslerini ykselttiler:

"Bayramz, anmz; Hrriyet imanmz."


Cavid Bey, Necib Ali'ye yaklat. zmir durumalarndaki, yukardan bakn intikamn alyormuasna heyecanland Tek fslt, gecenin barn yaran bir lk gibi ykseldi, yankland: "Marseillaise de byle sylenmitir, Necib Ali Bey." Sonra Kl Ali Bey'e dnp ekledi: '"Zamann iinden, dna tamak iin hi bu kadar zarif bir sebep zuhur etmi miydi hayatnzda, Ali Bey?" Cavid Bey, Merutiyet Bayram'nn her yldnmnde gemi kutlamalarn kendisini nasl mutlu bir ruha kavuturup gururlu bir neeyle sardn hatrlad. Btn felaketlere ramen insanla180 Ylmaz Karakoyuu 181 ra yaamak ve hissetmek hakkn veren bu siyas bayram bir mutasavvf dindarlyla idrak ediyor ve sevinlerini ortaya dkyordu. Hcresine dnd bir kda gemi on sekiz yln takvimini yapt. lk mjdeyi Bkre'te bir kr kahvesinde avaz kt kadar baran gazetecinin sesinden almt. nanarak istememeye varan hayreti ve sonsuz sevinci ayn anda duymu, akas biraz da tereddt etmiti. "Selanik'e dnmem gerekir" diye dnm ve hemen yola kmt. Yol boyunca btn istasyonlarda sele kaplm gibi srklenircesine kouan binlerce insan, sanki bu harika hadisenin yaratcsym gibi trenden inen herkesin ellerini, ayaklarn pyordu. skp stasyonu'nda daha perona girer girmez bir keyi siper edinmi iki endieli sima dikkatini ekmi ve Cavid Bey'i rktmt. Talat ile Hafz Hakk'nn durgun yzlerinde hayra yoracak hibir iz yoktu. Talat, Cavid'i kucaklam, ask ehrenin sebebini aklamt: "Cavid skntdayz. Arnavutlar mard. Bamza i amalarndan korkuyorum. Onlara teminat vermek ihtiyacndaym. Fikrini almak isterim. Geliin ok isabetli oldu." Hafz Hakk hrriyet adna iirler okuyan mektepli ocuklar gibi enlenmek istiyor; Talat'n ar gvdesinin basksndan kurtulamam gibi sesini ksm duruyordu. Talat'n etkisini yeniden takdir eden duygulara kapld. Cavid Bey, kk hadiselerden byk davalarn sonucuna varm gibi saadete kaplrd. Geceyarsna doru Selanik'e geldiklerinde, kadnl erkekli binlerce insan istasyonu doldurmu, zn tam kavrayamadklar bu ilah bayram kutluyorlard Cavid Bey, sevinle bu yzlerdeki memnuniyeti seyretmi sonra endieye kaplmt. "Bu bayram idrakte acze dtkleri gnden bizi koru Yarabbi!" diye sessizce dua etmiti. ehre giden yolun her kesinde durdurulmu, gittike byyen kafilenin srarlaryla nutuk atmt. Vardar kysnda, Olympos Meydan'nda, Hamidiye Bahesi'nde Cavid'in sesi saatlerce yanklanmt. Bu ses hl kulaklarnda nlyor, Selanik sahillerinden kopup gelmi bir dalga gibi dar hcreyi serinletiyordu. Kap ald. Cezaevi kumandan ieri girdi. Enezli kapda emir bekliyordu. Yldzlarn baracana inand iki eski arkada bir araya getirmi gibi mutluydu. Kumandan gz ucuyla masann zerindeki kda bakt, Cavid Bey'in elini skt: "Hatralarnz m Cavid Bey?" "Merutiyet Bayram'n nerelerde kutladmzn takvimini kardm. Buyrun! Okuyunuz efendim." Kumandan elindeki kitab uzatt: "Ancak bunu bulabildim. Zira, sizin okumadnz bir kitab bulmakta zorluk ekiyorum." Kumandan, masann zerine Halide Edib'in Handan romann brakt: "Baka istediiniz bir ey var m Cavid Bey?" Cavid Bey artk tutulamazd... Boald. Szleri, dndklerinden daha hzl ekilde dklyor ve kendisini bile hayrette brakyordu: "sterim! sterim!.." Masann zerindeki resmi gsterdi. Gm erevenin iinde Osman iar, al bir yzle glyordu. Aliye Hanm'n kollarndan frlayp kumandann kucana sramak, haki elbisenin zerinde kk altnlar gibi parlayan dmelerle oynamak ister gibi hrnlk gsteriyordu. Osmanck'n gzlerinde "Babam isterim" diyen alamakl bir bak vard...

Cavid Bey szlerini tamamlad: 182 "Osman' isterim Kumandan Bey! Ama biliyorum, onu getirmek sizin elinizde deil..." Cavid Bey, istediinden piman oldu, duruldu... Yz, bak, iini baka trl szlatt. "Bu hissi anlamak kolay deildir" diye dnd. Her ikisinin de gzlerinde ortak bir ihtiya ifadesini bulmu, kelimelere dklmeden o dokunakl haliyle ylece kalmt. Doktor Nzm, Mustafa Nail Bey'i bir kere daha elden geirdi: "Kendine iyi bak Nail Bey! Bana szn var, burdan knca fasl dinleteceksin. Biliyorsun, ben alacam kimsede brakmam..." Mustafa Nail Bey fanilasn giydi, yatann ucuna oturdu: "Doktor! Yalnz kalmay bekledim. mrmn sonuna yaklayorum. Hi kran hissi tatmamtm; nasl bir ey olduunu hep merak ediyordum. Bu gece bana bu nimeti sen verdin... Sa ol!" Doktor Nzm, Nail Bey'in neredeyse bir ocuk gibi alayacak noktaya gelmesinden rkt. Byle zaaflarn bir dava adamnn karakterinde ciddi tehlikeler yaratabileceini ok grmt. Gevemek, Nzm iin en az ihanet kadar ar bir su demekti: "Kimseye minnetin, krann olmamal ki Nail Bey, ban daima dik tutabilesin. Talat'n, Enver'in benden ekinmesi hep bu yzden olmutur." Mustafa Nail Bey, bilgi tavrla ban sallad: "Bilirim! Bilirim, Doktor..." Doktor'un sesi birden sertleti: "Hayr efendim, bilemezsiniz. Asla bilemezsiniz... O meclislerin mahrem hayatna vkf olabilmeniz mmkn deildir." Nzm artk tutulamazd. Son nefesinde itiraf etmeyi tek are grm bir esrarengiz liderin takatsizlii iindeydi: "Enver'i hep ocuk bulmuumdur. Onu ciddiye aldm tek bir 183 hatram bile yok. Mustafa Kemal, Enver'i kskanacak yerde sevmeye alsayd gn iinde iini bitirir, ezer geerdi... Talat'n himayesi olmasayd, Manastr'da daa kacak cesareti bile bulamazd. Talat'a gelince, onu hep takdir ettim. nceleri kestiremediim hibir hareketini hatrlamyorum. Ona kar hep saygl fakat tetikte durdum." Mustafa Nail Bey, hkmlerinin deer tadnn kabul edilmesini istiyordu: "Talat Bey adam arkadan vuracak tynette deildir." Nzm kprd: "Elbette deildir! Olsayd, onu oralarda tutar mydm hi ?.. Kurnazd, ama metodu yoktu. Sisteme ulaamamt. Btn ipleri elinde tuttuunu sanyordu. Bir kuklac, hangi parmana hangi ipin bal olduunu mutlaka bilmek zorundadr. Talat bazen elini kaldrmak istedii kuklann ayan krard." Doktor Nzm krd potun farknda deilmi gibi devam etti: "Maliye nazrlndan drldnz gn hatrlaynz Nail Bey; bugn bile maruz kaldnz hakarete hakl bir sebep bulabiliyor musun?" Mustafa Nail Bey'in sesinde hibir esef hissi yoktu: "O gnler ok geride kald, Doktor..." "Hayr! Hayr, hibir ey geride kalmad. Heyecanlarnz kaybolmu, ihtiyarlamsmz. Btn bencillikleriniz ortaya dklp sizi esir alm. Ne yazk!.. Kendinize has bir srrnz yokmu meer. Bazen kendime yazklar olsun Nzm, hi kimse iin asln kavrayacak kabiliyette deilmi diyorum. stibdat hepinizin nefretiydi; benim hedefim. Ben vurdum, siz sevindiniz; o kadar..." Nzm, marapadaki suyu iti. Yeniden doldurup Mustafa Nail Bey'e sundu: 184

185 "iniz biraz." Mustafa Nail Bey suyu ierken Nzm konumasna devam etti: "in asln kavrayan tek kii vard: Kara Kemal... Onun kadar hzl dnen bir zihne, onunki kadar salam bir manta rastlamadm. Zihnindeki kudrete sadece vicdanyla kafa tutacak kadar inceydi. zlediim iki canldan biri daima Kara Kemal olmutur. Ona hayran olunmaz; mmkn olsa taplrd..."

Nzm, bu bahsi artk kapatmak istiyordu. Daha geni bir tartma ierisinde, ykseltmeye alt Kemal iin yeni kskanlklar, yeni husumetler domasna yol aabilirdi. Baka artlarda olsa sonuna kadar srdrecei bir kavgann "imdi sras" deil diye dnd. Sinirler gerilmi, eski dostluklar, o sevdal vasflarn kaybedip sradan alkanlklar gibi kolayca bo verilecek seviyelere dmt. Sadece seviye farkn hatrlatan bir kk ima, yahut ak seik bir ikaz yeterli olabilirdi: "Onu takdir edebilecek seviyeye acaba kamz ulaabildik!.." Kouu doldurmu kim varsa hepsinin yznde sknt vard. Doktor, knayan bir hrsla ekledi: "Neden ipleri bu aylaklara braktn Kemal ?" Doktor Nzm, Talat'n geliigzel hkmnn ar bedelini demi bir arkadann gururunu ykseltmek istedi. Getirildii gnden beri uzakta, kendi kurduu dnyada sessiz sedasz kalmay yeleyen Hilmi Bey'e dnd. Kara Kemal'in, "Tek sakin tabiatl ttihat" dedii Hilmi Bey, gerekten geldii gnden beri azn amamt: "Hilmi Bey, sen anlarsn ne dediimi. Sana kar Talat'n iledii hakszl asla affetmedim." Hilmi Bey, hibir eyi umur etmeyen bir garip rahatlk iindeydi. Umum ktiplik gnlerinin heyecanlarn gerilerde brakmt. lk defa, Merutiyet Bayram'nda giyinmi ve sesini sadece o gn ykseltmiti: "Beyler! zmir'de verdiimiz ehitlerimizin ruhuna bir Fatiha okuyalm..." X "lk ceza odur ki, hibir sulu kendi yarglarndan kurtulamaz." Juvenalis stiklal Mahkemesi'nin hkimler heyeti hep birlikte ieri girdiler. Yzleri, celsedeymi gibi iddetle aslmt. smet Paa souk saylabilecek bir tavrla karlad Sadece Kl Ali'nin elini biraz uzunca skp sordu: "ocuklarn nasl ?" "Ellerinizi pyorlar Paam!" "Gzlerini ptm syleyiniz Ali Bey." Gazi, smet Paa'nn gnln almak iin ilk frsat bulmu ve Lozan Antlamas'nn yldnm iin Hariciye Kk'nde bir yemek verilmesini istemiti. Gazi grnrlerde yoktu. Falih Rfk, bir tavan gibi hzl ve sevimli beyazlklar iinde ieri girdi, nn ilikleyip Paa'y selamlad. "yi akamlar Paam!" smet Paa elini Falih Rfk'nn omuzuna koydu, glyordu: "Seninkiler burada. Sakn bir hadise karmalarna frsat verme." Hadise kmasna imkn yoktu. Gazi grnd. Herkes iki yana ekilip saygyla geiini seyretti. Gazi, Falih Rfk'nn nnden geerken durdu: "Naslsn ocuum ?" 188 Bu ilgiyi, dikkatle izlendiine emin olduu bazlar iin kastl olarak gstermi, sonra Falih Rfk'y elinden tutarak kendisiyle beraber srklemiti. Birlikte bir keye doru yrdler. smet Paa ev sahibi olarak Gazi'yi izliyordu. Akam gzel bir serinlik iindeydi. Bahenin iri gllerinden yaylan baygn bir koku evreyi sarm, herkesi kendine balayan, fakat ulalmas imknsz bir kadna dokunuyormu gibi lezzet vermiti. Gazi raksn iti. Bir tane daha verilmesini istedi. Falih Rfk koup bir yeni kadeh getirdi. Avucundaki iri tuzlu leblebileri uzatt: "Baka emriniz var m Paam ?" "Bartn m?" Gazi'nin sesinde ihtar vard. Bir hata ilenmi ve gerei yokken iki yakn birbirine cephe alm, hatta aka sulayacak kadar ileri giden dmanlklara dnmt Falih Rfk, zmir durumalarnda Kel Ali'nin Cavid Bey'e hakareti bir det haline getirmesinin yakksz olduunu Gazi'ye anlatm ve bu hareketi hakl gsterecek hibir sebep bulamayacan sylemiti. Falih Rfk, Kel Ali'nin ileri geri konuup hatta tehdit etmesini iitince, "Bu adamla temas etmek iin Gazi'nin bile emrine kar karm" diye dmanl artracak her hareketi stlenmiti. Gazi, emrine itaatsizlik gsterilmesine tahamml edemezdi. Falih Rfk'ya seviyesini hatrlatan bir tonda konutu: "imdi gelip elini skacaklar. Bir skntya meydan vermeni istemiyorum..." Falih Rfk, o geceyi btn ayrntlaryla hatrlyordu. Elhamra Sinemas'ndaki durumaya katlm ve mebus olduu iin mahkeme heyetiyle birlikte sahnede oturmutu. Sanki btn mebuslarda, Cumhuriyet adna ttihatlar sigaya eken bir intikam lezzeti vard. Kel Ali, Cavid Bey'i karsna alm ar bir dille hakaret edi-

189 yordu. Falih Rfk, srtndan bir terin boandn hissetti. Bu korkulu nem, btn vcudunu sarm ve fena bir ey yapm ocuklar gibi Falih Rfk'y utandrmt. "Bir geri ttihat, bir ileri ttihatya kar kinini kusuyor" diye dnm ve yeise kaplmt. Akam, eme'de Gazi'yi ziyaret etmek ve izlenimlerini aktarmak gereini duymutu. Gazi, smet Paa'yla bir kk kke misafir olmu ve kendisini ziyarete gelenleri kabul ediyordu. Falih Rfk, istekle ieri girmi, Talat Paa'nn yaveri Abdlkadir'i grnce duralamt. Gazi vaziyeti anlaynca yaknlk gstermiti: "ekinme! Syleyeceklerini dinleyeceim." Falih Rfk ekinmeden konumutu: "Paam! Bir adalet mahkemesi veya siyas bir rejim mahkemesi olabilir. Adalet yalnz hakly haksz, rejim mahkemesi ise yalnz kendi selametini dnr. Ben her ikisini de anlarm. Fakat, Ali Bey'in ne yapmak istediine mana vermek mmkn deil." Gazi susmu, bir ey sylememiti. Daha sonra Kel Ali'yi bir kenara ekip durumalarda saygl davranlmas gerektii konusunda ihtarda bulunduu duyulmutu. Kel Ali, Falih Rfk'y kara listeye alm ve "gammaz" diye cezalandraca frsat aramt. , kdem srasna gre gelip Gazi'ye hrmetlerini sundular. Sonra Falih Rfk'nn elini sktlar. Gazi, Kel Ali'yi ard: "Reis! Bu ii fazla uzatma artk. Bir an evvel sonuca git." Sonra Falih Rfk'ya dnd: "Sen de, bu bahsi bir daha ama." Gazi, sinirli ekilde aralarndan geip gitti. ki dman grup, yeniden hrslarn tazelemi gibi birbirlerini szd. smet Paa, Falih Rfk'nn koluna girip, bu delikanl ruhlu gazeteciyi 'nn errinden kurtarmak istedi: 190

191 "Meseleye bu kadar ehemmiyet verdiini bilmiyordum Falih. Memnun oldum." "Bunu nasl dnebildiniz, Paam. Beni iyi tandnz sanyordum... Dorusu zldm..." smet Paa, kendi skntlarn anlatabilecei birisini bulmu, hi olmazsa bir hatra ciddiyetiyle bu gerei aklayacana emin olduu birisine iini amak ihtiyac hissetmiti: "Hepimizin skntlar var Falih! Tahminlerinin ok stnde skntlar..." Falih Rfk, itibar edildiini fark etmekle beraber, biraz da kk grlm gibi hitap edilmesinden rahatsz olmutu: "Geen hafta Halide Edib Hanmla birlikteydim. Adnan Bey'in adi bir cani gibi Kel Ali'nin eline teslim edilmek istenmesinden fevkalade rahatsz olmutu." Yakalad frsat tam kullanmak istiyordu. Bastrd: "Bilirsiniz, dili istedii zaman ok arlar... Setii kelimeleri hatrlamaktan imdi bile utanyorum. Fakat kendisini haksz bulmadm." smet Paa sinirlendi: "Sen de ayn fikirde misin ?" "Belki daha ilerideyim, Paam." "Ne kadar ileridesin Falih, bilmek isterim..." Gen gazeteci, Halide Edib'le yapt grmenin telkinleri altnda kaldn biliyor, fakat mmkn olduu kadar kendi grlerini aktarmaya alyordu: "Gazi'nin mill kahramanlk ve liderlik otoritesi gittike zayflyor. Cumhuriyet'in devam edebilmesi iin Mustafa Kemal'in uzun yaamasndan baka are grmyorum. Ancak, bu arenin kfi olduuna inananlar giderek azalyor. Gazi'den yana olanlara gazeteciler 'dalkavuk' diyorlar. Heyecan varken sarldmz ey sknet gelince bizi brakabilir. Her baarda mutlaka rekabet, hatta ahs kinler vardr. Halkn hazmedecei kadar vakit tanmadnz her harekette bu kinlerin domasn beklemeye hazrlkl olmalydnz. Ama ly karmamak gerektiini unutmaynz. Sinsice bekleyen mark ve korkak bir ses duyuyorum. Mustafa Kemal'in lmn, Cumhuriyet'in sona ermesi iin tek are gryorlar." smet Paa grledi: "lmn are olmas bakadr, ldrmeye karar vermek baka..." "Cavid'in, Nzm'n, Nail'in, hele Hseyin Cahid'in Gazi'yi ldreceine nasl ihtimal verirsiniz. Bu size yakr m Paam?" smet Paa'nn sesi yumuamt: "Ne yapmam bekliyorsunuz?" "Eski fedailer zihniyetini Cumhuriyet'e sokmayn Paam. Bir gn sray size de getirebilirler..."

smet Paa, yanlarndan gemekte olan garsonun tepsisinden iki kk kadeh ald. Birini Falih Rfk'ya uzatt, tekini sonuna kadar bir defada iti: "Ayn eve iki kere yldrm dmez, delikanl..." Mustafa Nail Bey'in gs ars tekrar bastrm, kouu telaa vermiti. Herkes bir fire verilecei endiesiyle siniklemi, adm atamaz hale gelmiti. Hseyin Cahid, Doktor Nzm' armak iin frlad. Mustafa Nail Bey, derin soluklar alyor, her nefes alta daha da skan gsne artk gvenemeyecei korkusuyla terliyordu. Nzm ieri girdi ve duraklad. Karsnda yine zlmeye hazr bir kadro grm ve bu ar basky mutlaka kovmas gerektiine inanmt. Hilmi Bey yadrganacak kadar sakin tavrn bir kenara brakm ve telala koup Nail Bey'in bana gelmiti. Doktor olarak korkulacak bir ey olmadn sylese bile, gevemeye ha192 zrlkl bu rkek meclisin yreindeki arl skp atmas mmkn olmayabilirdi. Beklemedikleri anda artan ihtimalleri getirmek, ok etkisiyle bu bitkin toplulua yeni bir can kazandrmak istedi. Sevimli bir yz taknmaya alt, beceremedi. Sesini en gr tonuyla ykseltti: "Tefini verin eline, anlalan mar sylemek istiyor." erdekiler gltler, ilk ciddi tepki Mustafa Nail Bey'den geldi. lk nefes bar alm, dzenli teneffs etmeye balamt. Gerekten tefi eline alp mar syleyecek kadar rahat grnyordu. Doktor Nzm bir sre bekledikten sonra, yeniden Mustafa Nail Bey'i muayene etti: "Tekrar ediyorum Nail Bey! Ta gibisin, biraz sigaray azalt." Kendisi bir sigara kard, yasemin azla takt. Derin bir nefes ekip, keyifle duman savurdu. Hseyin Cahid, hayretle doktoru seyrediyordu. "Bu adam hakikaten ok farkl hususiyetlerle yaratlm" diye dnd. Hseyin Cahid, akl kalplar dedii snrlarn dndaki her insan hayret, her hareketi dehetle seyreden bir alkanlk kazanm, daima uyank, daima hazrlkl olmak gibi sahibini ar yk altnda ezen bir zahmete sahip olmutu. Doktorla dertlemek istiyordu: "Doktor! Gel yle otur, sana bir kahve piireyim." Nzm birdenbire deimi, yine eski akac haliyle yakalad frsat kullanmak istemiti: "Sen de Cavid gibi cezveyi bana ykatrsn. stemem... Malum a ayn kaptan su iersiniz." Hseyin Cahid ekeri, kahveyi cezveye koyup ispirto ocann zerine yerletirdi. Birlikte yataa oturdular. Nzm, bir divana kurulmu gibi bacaklarn ekip yayld. Konuya nasl, gireceklerinden kaynaklanan bir sessizlik oldu. Doktor, uzanp cezveyi ald, fincanlara dkt ve ilkini Hseyin Cahid'e verdi: 193 "Ben aslnda sade ierim, ziyan olmasn diye iiyorum." Hseyin Cahid telaland: "Neden nceden sylemedin?" "Bunca yllk arkadalmz var. Demek ki, zerre kadar dikkatini ekmemiim." "Hakszlk ediyorsun Nzm! Bari, 'Hatrn iin iiyorum' de..." Nzm, hakszlk ettii inancnda deildi, fakat stelemek istemedi. Cevapsz brakmak houna gitmiyordu: "Siz, etraftan gelen btn tesirlere kar hassassnz. Byle olunca, meselelere ayp, mahzurlu, makul, muvafk gibi hkmlerle bakyorsunuz. Ben ise nce gerekli mi, doru mu diye bakarm. htilafa dtm her meselede hep bu nokta dikkat ekmitir. Beni, kimseyi adam yerine koymayan burnu byk biri sanmanz da bundandr. Tam idrak edemediiniz ey hakknda ayp olmasn diye hkm veriyorsunuz. Brakn, ayp olsun... Bir ey kaybetmezsiniz. Asl bu ekilde ayp ettiinizi bir kavrayabilseydiniz ne muhteem bir kadro olurduk..." Hseyin Cahid, istenilen yerden konuya girildiini grnce rahatlad. Uzun sredir kafasn igal eden sorular ortaya dkecek ve Nzm' zecekti. imdiye kadar Nzm' hep bakalarndan dinlemiti. in sonunda Nzm da insand ve eer doru yoldan yaklalrsa onu da amak, gerekiyorsa amaza drmek mmkn olabilirdi: "nsanlar ancak sosyal ihtiyalarna gre sevk edilebilirler. ktisat ilmi de insanlar iin tp kadar nemlidir. Fakat sen Nzm, insan denilen varl bir eye muhta grmekten rahatsz oluyorsun. Buna, efkat de dahil... Byleleri mfik grnseler bile aslnda zalimdirler. Bylelerine yaklamak zordur, gvenmek imknszdr. Senin, hep korkulan, hep uzak kalnmak istenen bir kii olman bundandr. Halbuki, herkes birine ait olmak, ondan kabul grmek 194

ister. Bana tek bir hadise gster ki, irkin olsun ve iinde mutlaka, 'Nzm vardr' denilmesin?" Hseyin Cahid, kahvesinden bir yudum ald ve devam etti: "Bu ne byk hakszlk! Burada bulunuun bile bu kadar basit bir sebebe dayanyor. Hibirimizin zerre kadar suu olmadna ylesine imanm var ki..." Nzm, konumay kesti: "Gryorsun ite! Hl hadisenin tam idrakinde deilsin. Ziya Hurid manyan biriydi. Gazi'yi vurmay kafasna koyduuna eminim. Ama hadisenin bize sramas onun suu deildir. Cavid de ayn hatay iliyor, sen de... Cavid'in btn suu terbiyeli, biraz da bbrl adam olmasndan geliyor. Demin iktisat ilmi diyordun, haklsn... Cavid, byk evde byd, daha bynde ihtiam iinde yaad. En bynn hayalini kurdu. Byk konaklarn adamlarnda varn younu gstermek merak vardr... Kara Kemal, Gazi'yle grmesini anlatmak iin, isteyince evini at. te, sizin su diye grdnz ey bu. Buradan hareket edince, her haliyle masum olduunuza inanyorsunuz. Ya kar taraf meseleye nasl bakyor, hi bunu dndnz m ?" Nzm, kendi sorusuna cevap vermedi, bekledi. Hseyin Cahid'in kavrayn lmek istiyordu. Hseyin Cahid, Cavid'i korumak ihtiyacyla cevaplad: "Cavid'in srati intikali ok yksektir... Ayn hzla cevap vermek istedii iin bazen etrafl dnmeden hareket eder. Bir meziyetin bu kadar mahzuru olmas tabidir. Buna kader deyip gemek gerekir." Nzm, konumalarn gidiinden artk rahatsz oldu. Kvam kam bir grmeye zorla ortak olmu gibi bkknlk gstermeye balad. Gerek elden kam gibi huysuzlam, dnceleri ve dili sertlemiti: 195 "Yorma beni stat! Ziyan edecek vaktim yok." "Kayorsun..." "Kavrayamyorsun." kisi de sakinlemek ihtiyacn duydu. Koutakiler, yataklarna oturmu byk dikkat ve sessizlik iinde konumalara kulak kabartmlard. Bu tartmada btn kou, Hseyin Cahid'den yana olmu, Nzm'a kar birikmi ne kadar kskanlk ve kin varsa, hepsinin hesabn grecekleri bir frsat yakalam gibi kaslmlard. Herkes kendisini, Tann bayazarnn szlerindeki kadar saf ve masum gryordu. Nzm konumay bitirmek niyetindeydi: "Gazi'yi de, smet'i de hepimizden iyi sen tanrsn. Mukayese edecek imknlara sahipsin. Bizim ufkumuz, istibdad devirmekten ibaretmi. stibdat dediimiz, otuz yllk bir saray kdemlisi... Smz anlayacan... Gazi, Cemiyet'e girdiinde aramzda barndrmadk. Neden ? nk, ufkunu yakalayamadk. O genilikten, o derinlikten rktk... Dnp mazinize baknz, hepiniz Anadolu'dan bir vebal gibi katnz. stelik vatanperver sfatlarla itibar grdnz... Bir tek o, Anadolu'ya geti. O zaman yakaladm ondaki cevheri. Ama i iten gemiti. Saltanatn ilgas, hilafetin ilgas... Btn bunlar dnmek, en iri kafalarn bile kellesini atlatrd." Nzm, alm gidiyordu. Bir sre sonra bu sylediklerinden pimanlk duyacan fark etmesine ramen szlerini srdrd. Hibir eyi, "ayp olur" endiesiyle sylemekten ekinmiyordu. Sanki, Ttnc Yakub Efendi yine o eski paspal cppeyi giyip ortaya km gibiydi. Kendi sorusunu cevaplamak istedi: "Yolunu tutmu gidiyor. Hibir ey lazm geleni yapmaktan alkoyamaz. Gazi iin biz bir ufunetiz, irinli bir yarayz. Tpta bir kanun vardr; bir yaraya neter vurulacaksa, o neter mutlaka vurulur. O kan aktlr..." 196 Son hkm karsnda Hseyin Cahid ard. Ne syleyeceini bilmeden bir sre bocalad. Cevap verecek bir ey bulamyordu. Dinleyenlere bakp yardm istedi. Tanin'de Ali Kemal'e kan kusturan kalem krlm, o bak gibi dil krelmiti. Bir eyler sylemek istedi: "Cavid nerede acaba? Bir de onun fikrini alsaydk." Nzm'n elinde neter vard ve vurdu: "Herhalde Aliye ile Osmanck'n resmine bakp bakp alyordur gene..." Yahya Kemal, Falih Rfk'dan dinlediklerini yemeden imeden Halide Edib'e yetitirmi, sanki sevinli bir haber mjdeler gibi, duyduklarn heyecanla aktarmt. Varova elisinin dili prl prl bir dzlkteydi: "smet Paa'nn gsterdii srar kmsemek doru olmaz. Bu sabrnn sonunda byk bir yanarda gibi patlayacandan eminim. Mutlaka bu mesuliyetsizlie bir are bulacaktr." Halide Edib, iittiklerine ihtimal vermedii gibi, cesaretli grmedii kimselerin vaadine itibar etmediini de her vesileyle sylyor, dizginlerini tutamad asabiyetiyle sesini ykseltiyordu: "Gazi'ye ramen mi

demek istiyorsunuz ?" "Evet Hanmefendi! Gazi'ye ramen smet Paa'nn bu mesuliyetsizlii sahibine deteceine eminim. Gelse gelse, Kel Ali'nin hakkndan smet Paa gelir..." Halide Edib, bezgin bir dul kahrn kusar gibi konuuyordu: "stat, hayal iindesiniz!.. Unutmaynz ki, 'Aziz stanbul' iin kasideler yazmyor, Adnan'n hayatn konuuyorsunuz benimle... Krk dkk manzumelere kafiye arayan skntlar gsterip, derdimi teskin etmeniz mmkn deil. Ben sizden bo dedikodular deil, varsa bu konudaki fikrinizi renmek istiyorum. Gazi'yi bu da197 vasnda hakl grebildiiniz tek bir sebebiniz var m ? Varsa bana onu syleyiniz..." Yahya Kemal, bir durgunluk geirdi ve sessiz kald. Yaral bir kadnn, hele Halide Edib gibi, kelimeleri haner kadar keskinletirebilecek kabiliyette bir kadnn bekledii tasdikleri ileri srmenin sras deil diye dnd. Halide Edib'in hiddetinde, sadece syledii gibi bir hakszln ifadesi deil, ak seik llerde bir koca hasreti de hissediliyordu: "Konusanza stat! Sizin greviniz sadece nargile iip gazel sylemek deildir." Yahya Kemal benzer bir hiddetle cevaplad. Sadece nargile iip, iir yazan sorumsuz ve bencil bir air gibi grlmekten rahatsz olmutu: "Bir kararllk kazanmay neden denemiyorsunuz ? Neden, sakin bir aklla meseleleri deerlendirmekten kayorsunuz. Her dakika, her saniye hiddetle ne elde edebileceinizi sanyorsunuz ?" Yahya Kemal, son szlerini syleyecek noktaya geldiini hissettirmek istedi: "Yank bir mersiye gibi kendinizi tekrar etmekten vazgeiniz... Yusuf Akura haklym. Ruhunuzda ya hiddet ya da istihza var, sizde aklselime rastlamak mmkn deil..." Halide Edib ayrlmak zereyken Yahya Kemal'in arkasndan bard: "Peki, ya Ankara'da ne var ? Ben, hangi aklselimden bahsediyorum ?" Cavid Bey, gerekten alyordu. Elindeki btn nimetlerin alnmasna meyus bir tahamml gstermi, en basit bir eyin yok olmasna kar rndan km bir ocuk gibi hngr hngr alyordu. 198 Lozan'da smet Paa'ya, "Paa, talep ederken elini masaya vur, bu bir irretlik deil, hakkn istemenin ahlak iddetidir. Zeus bile uysal isteklere gler, hiddetli taleplere boyun eerdi. Ecnebiyle ok temasm olmutur, bunlar iyi bilirim. Btn zalimler gibi hiddetten korkarlar..." diyen Cavid Bey, adeta buharlam, bir souk iklimden geip yamur gibi ipince bir Cavid'e dnmt. Cebeci'de sabahn ilk klar tembeldir. Cavid Bey, yataktan frlad; sesinin btn gcyle bard: "Bugn 14 austos! Evliliimizin altnc yl. Saadete erdiim asrn ilk gn..." Son durumaya kt gnden beri Cavid Bey bir k iine girmi, kendisini hayata balayan her eyini kaybetmi gibi bir bolua gmlmt Her gece karasevdal meczup titreyileriyle sevdiklerinin resimlerinin nne geip, saatlerce sessiz baklarn fotorafn zerinde tutuyor, sonra boalyordu. tinayla tra oldu. En yeni elbisesini giydi. Yatak araflarn, yastk yzlerini deitirdi. Dudaklarnda bir delikanl slyla dolamaya balad. Aliye'nin btn hatlar, ilk rastlad gnn taze-liindeki gen kz evikliini kazanm, dar hcrenin meydannda gezinmeye balamt. Cavid Bey, Selanik kafeantanlarnda akam sefas srmeye gelmi hatrl aile kzlarnn yznde ok sk rastlad o davetkr saygy yeniden seyrediyormu gibi derin bir hayranlk, hatta tapnma duygusu iinde Aliye'yi izlemeye balad Uzaklardan bir ince musiki, sadece ikisinin duyabilecei kadar nazik ve cmert tonda boluu doldurdu. Cavid Bey, elini uzatt, Aliye Hanm' tuttu. Sarldlar Alpler'in bol mineli, yksek tavanl da otellerinin en geni salonunda karlar seyreden bir rahatlkla dans etmeye baladlar. Mor gecenin zeminindeki kar taneleri, Aliye'nin fotoraftaki beyaz puanl lacivert elbisesine benziyordu. Birden kar durdu, mor zemin zifire dnd. Cavid Bey, 199 bolukta kalan ellerinin aresizliiyle doru duvara kotu, Aliye'nin resmini ald. Souk erevenin camn pt, pt, pt... Yatan iine girdi. Resmi yeniden koklad, kucaklad. Aliye'nin salarn datr gibi yastn zerine yerletirdi. Ban yanna koydu. Dudaklarndaki ate, hasret gidermi gibi serinledi. Aliye ile Cavid, artk birlikte alyordu. Hcre kaps zor alr. Cavid Bey, Enezli'nin anahtar eviriin-deki dostluu yakalam ve bu sesten bir musiki yaratmt. Enez-li, ekilip kumandana yol verdi. Cebeci'de sabahn ilk klar nihayet gelmiti... Kumandan, Cavid Bey'e sarld; yanaklarn pt:

"Bugn evlilik yldnmnz. Sizi tebrik ederim Cavid Bey. Allah uzun ve sevdal yllar nasip etsin. Hanmefendi'ye ltfen hrmetlerimi yaznz." Kumandann gzlerinde bir sad destei glyordu. Elinde-kini uzatt: "iek bulamadm. Buyrun! Odamdaki saksdan iki yaprak getirdim." Cavid Bey, yeniden boald. Yapran birini Aliye Hanm ile Os-manck'n resimlerinin zerine yerletirdi. Gzleri, bir hznl hasretle slakt. Kumandan ayrld. Enezli, hcrenin kapsn kilitlerken sordu: "Akama ne istersin beyim ?" Cavid Bey, ikinci yapra inelerken maziyi dimanda yaatyordu: "Bol yourtlu patlcan kzartmas..." XI "ounluk yola, aznlk hedefe bakar." F. Nietzsche stanbul! ehvetli bir kskanln hzn ve kahkahas... Apa bir kadn kadar hazr ve rahat... Constantinus'tan, igal ordusuna kadar her ehreye aina, byl fakat soluk... Ufukta kaybolan gne, titreyen birka k, bezgin bakl bir yz gibi rtnen deniz... Boaz daima gzeldir... Tarz Nevin vapurunun gvertesinde tiril tiril bir beyazlk... Hrsl bir zihin, gsn rzgra vermi, Kandilli'den, stinye'den, ubuklu'dan geiyor... Yzaklarna srt evirmi eski stanbul seyrinde serinlik var... Birka bulut, garip bir grilik iinde, uursuz bir haberci figr gibi maviliklere oturmu. Dokunsalar alayacak... Salih Bey, efkatle yaklat: "Paam! Serinlik artyor, yeceksiniz..." Elindeki kaln hrkay Gazi'nin srtna koydu. nndeki masaya bir yeni ie, birka engelky bademi ile bir kk zm salkm brakt... Gazi ieyi eline ald, palaybykl efenin meydan okuyan iddetini biraz glerek seyretti: "Hi denedin mi bunu ? Sakz zmlerinden yaplmtr. Emsalinden stndr ve gayet lezizdir. te! Mehur Kara Efe Raks..." 202

Bardana biraz dkt, suyunu ilave etti ve bir defada bana dikti; sonra hibir ey olmam gibi konumasn srdrd: "ttihatlk, ne gklere karlacak kadar muhteem, ne de yerin dibine batrlacak kadar aypl bir harekettir... artlar onu yaratt ve imdi artlar yok edilmesini istiyor. Btn kavgalarn iinde yer ald diye korkmaya sebep yoktur. Bir davann haysiyetini incitmeden sulularn cezalandrmak hakszlk deildir." Bir kk engelky bademi srd, be zm tanesini seti ve leblebi iner gibi azna att. Artk dolu bir azla konuuyordu: "Biz de o davann iindeydik smet! Ben de o davann iinde nice tehlikelere gs gerdim, sen de..." smet Paa, fazla iltifat olmayan bir sessizlik iinde dinliyordu. artlarn yaratt kadronun ileri gelenlerinin imdi ayn kadronun geride kalmlarnn elinde nihayete erdirilmek istenmesinde ak bir hakszlk hissediyor, bu huzursuzluk iinde syleyeceklerinin tam hviyet kazanmadn grmekten sknt iinde terliyordu: "Onlar da ayn tehlikelere gs gerdiler Paam! Kabul ediniz ki, Cumhuriyet'te emekleri vardr... Mesela Cavid! Lozan'daki hizmetini hatrlyorum. Eksik kaldmz her eyi tamamlayan bilgi ve maharetine hayranlm hi deimedi." Gazi, istemedii bir yola giren konumadan rahatsz olduunu belli edecek tavr taknmak istiyor, iddet gsterecei noktaya bir trl gelemiyordu... nce, karsndakini hazrlamay, sonra yumuadn grnce, birden parlamay daha uygun bir yol grmt. imdi alttan almann srasyd: "Cumhuriyet iin grdm en byk tehlike bir ttihat sultasnn diklenmesidir. Mesailerini takdir etmiyor deilim. Cumhuriyet mesleinde yer almalar iin teklifte bulundum, Kara Ke203 mal'e saatlerce Cumhuriyet'in bir manev medeniyet olduunu anlattm... Bo konumuum!.." Gazi, diklenecek zamann geldiini fark etti. Bunu hatrlatmak istiyordu:

"smet? Senin ne kadar yumuak kalpli olduunu bilirim, efkatinin bir hataya meydan vermesindeki ihtimali hatrladka titriyorum. Cumhuriyet'in gelecei sz konusu olunca, senin o efkatli kalbinin nasl gz pek bir iddetle herkesi ezdiini de grdm. imdi sadakati pheli bir iki mahalle arkadana arka kmak iin zayflk gstermeni istemem." Gz pek bir zalim gibi davranmak... smet Paa, holanmad bir sfatla tanmlanm olmaktan rahatsz oldu. Pervasz bir emir eri gibi deil', danarak, grerek Gazi'yle ortak kararlar alm ve en sert haliyle uygulamt. eyh Said'in Gen vilayetinin dalarnda ykselttii mistik ada aslnda, Cumhuriyet'in canna kastetmi bir ekya narasndan farkl deildi. Bu ses, nce hilafeti geri istiyor, sonra eteine kapanaca saltanatn ltfunu zlyordu. smet Paa, eyh Said'in dalarn kana boyamt; mor dalarn kan uzun sre koyu akt... ngilizler, Said'in elindeki fitili atelemi ve uzaklamt. Bu bomba, nce douda patlayacak, sonra adm adm Ankara'ya kadar uzatlacakt. Bu fitili smetin dkt kan slatm, sndrmt... Gazi, smet Paa'nn dald hatralarn acl gecelerinde nasl sabahlara kadar altklarn hatrlad. Bu heyecan eyh Said'in asld gece smet'in yznde uzun srecek bir mutluluk gibi seyretmi ve bu yorgun gururun ortana sarlp kucaklamt. Gazi imdi rahatt. smet'in o gz pek yannn yeniden atelenip istedii sertlii getireceini bekliyordu: "Kel Ali bu ii fazla uzatt. Muhakemeler artk balasn." 204 ismet Paa son bir gayretle boyunu gstermek istedi: "Paam, inanyorum ki, bu arkadalarnz Cumhuriyet'e sadktrlar." Gazi, grmeyi kapatmak gerektiini anlad: "Cumhuriyet'i ben kurdum. Kkleinceye kadar sadakat deil, aka itaat isterim." Birka saniye bekledi. smet'in gnln alacak bir sz arad. Gazi aradn nceden hazrlamt: "ok gen yata ok byk mesuliyetler tam birisin, byle bir davann basit yknden korkacan dnmek bile istemiyorum." smet Paa duraklad. Birden kendini toplayp sesini ciddi ekilde ykseltti: "Korkmak m dediniz, Paam ?" "Canm lafn gelii ite..." smet Paa'nn btn hatlar gerildi. Btn ihtimalleri cevaplayacak bir ses ykseltti: "Benim karakterim, lafn geliine braklamaz, Paam! Bunu, fark etmemi olmanz hayretle karlyorum." Gazi, tavrn deitirdi: "Peki yleyse! efkatin bamza bir i amasn diyorum..." nce zorbalk, sonra korkaklkla hrpalanm ahsiyetine Gazi'nin imdi mfik bir tarikat dervii yaktrmasyla gnln almaya almasndan rahatsz oldu: "Yapabilecek neyim var?" diye dnd. Bir sre bekledi. Doktor Nzm'm senelerce nce verdii dn tok sesi kulaklarnda yankland: "Yzba! Kendine bir patron bul..." Saint-Just'n, Robespierre'e hayranln belirten szlerini hatrlad. Bu szleri ilk okuduunda ne kadar heyecanlanmt: "Mucizelerine bakp Tanr gibi inandm insansn..." 205 Tarz Nevin vapuru, Moda nlerine yanayordu. Sahildeki sevinli kalabalk kendi dnyasnn teninde ve ruhunda bir garip hzla inliyor, bu lk la haykran heyecan, rndan km bir meczubun alayn andran zavall bir tehdide dnyordu. Denizin ortasnda bir saln her yan mealelerle evrilmi, lacivert sular bir ibadet ateiyle aydnlatlmt. Usta bir el, tiz telleri zorlayan trnaklarla kanun alyordu. Saln ortasnda Deniz Kz Ef-talya'nn sesi bu ibadet ateine bir baka renk katacak kadar kendinden gemiti:

"Gel ey denizin nazl kz, nui arap et."


Gazi, tekrar raksn doldurdu, iti; sonra btn gcyle arkya katld. Eftalya susmu, sakin tavryla, bol kl denizin dalgalarna yeni bir renk drmt. Gazi, smet Paa'y da bu hengmeye katmak istedi: "Haydi, sen de bir eyler syle..." smet Paa, dald Saint-Just hayranlndan silkinmek istedi: "Paam ! Sizin daima mucizeler yarattnza hep inanmmdr..."

Hilmi Bey, gnlerdir arad frsat bulmu, adeta, ocuk gibi sevinmiti. Son hafta iinde hzla gelien olaylar karsnda nasl bocaladn fark etmi, ayn huzursuzluun, btn hcre arkadalarn ezip getii hissine kaplmt. nceleri, aklna gelen ihtimalleri hastalkl bir ruhun hezeyanlar gibi grm, dndklerini arkadalarna aarsa, kolayca tehis edilen bir hastalk yznden ayplanaca korkusuna kaplmt. Baka artlarda olsa, hemen cevaplayaca byle basit sorular, hcrenin havasnda ar bir ikence gibi omuzlarn kertiyordu. Uzun sre dnm ve kararn vermiti; kafasn kurcalayanlar arkadalarna anlatmad takdirde, davaya ihanet etmi gibi kendisini aypl hissede206

207 cekti. "Beni ancak, Doktor Nzm anlar" diye dnd. Gnlerdir kendi kesine ekilmi suskun bir tahamml gsteren Hilmi Bey'in bu ani heyecan Doktor Nzm' rahatsz etmiti: "Telalanmaynz Hilmi Bey! Bunu bir hastalk gibi grmeyiniz; syledikleriniz vehim deil, bir ihtimali tespit etmektir." Hilmi Bey, Doktor Nzm' daima cesaret verici bir kaynak gibi grm, ihtiyac olduu zaman bu kayna sonuna kadar kullanmt. Gerekmedii zamanlar, uzak durmay en uygun yol olarak semiti. Hilmi Bey'in inancna gre, Doktor Nzm'la fazla hususiyet iinde olmak adama zarar getirebilirdi. ttihat Terakki'ye umum ktip olduu gece, evinde tebrike gelen Doktor Nzm'n ziyaretinin nasl pheler davet ettiini hayretle grmt. imdi, Doktor Nzm'a ihtiyac vard: "Anlatacaklarmn hibir ehemmiyeti olmayabilir; hatta bir hezeyan olarak da grebilirsiniz; ancak ttihat nasl dnr, bilirsiniz Doktor." Hilmi Bey, ttihat dncesinde her ihtimalin mutlaka gzden geirilmesi gerektii terbiyeyi iyi almt. Bu terbiye imdi kendisini, nemli bir konuyu gndeme getirmeye zorluyordu: "Bir iin iinde eer menfaat yoksa insanlar bir davaya balamak zordur. Biz yle deil miydik ? Az m para dattk Selanik'te... Benim dattm para, senin Tekilat Mahsusa'ndan daha messir neticeler getirmitir." Doktor Nzm, hayret iinde kald. Glmemek iin kendisini zor tuttu. Birinin desteine ihtiya duydu ve hcrenin teki ucuna seslendi: "Cavid Bey! Baknz Hilmi Bey ne artc eyler sylyor." Cavid Bey, "iar'n Defteri" iin ufak notlarn tespit ediyordu. Hilmi Bey'in syleyeceklerinin imdilik bir nemi yoktu. Hilmi Bey, Cavid Bey'in ilgisizliinden alnm gibi bir yz taknd. Sonra, hi nem vermemi gibi devam etti: "ttihat'n bir sermayesi var Doktor. Bu sermayeye elkonmas lazm. Bu sermayenin ne olduunu iyi anlamak lazm. Bu ev deil ki, ykasn... Tarla deil ki, yakasn... Bu bir ruh, bir felsefe, bir tekilattr." Hilmi Bey, btn gcn toplad. Gnlerdir kafasnda kurduu cmleler artk dklebilirdi: "Bu sermayede mhim olan Kara Kemal'dir, Cavid Bey'dir, Nail Bey'dir... Bu sermayede mhim olan sensin, Doktor. ttihat sermayesinde kim hak iddia edecekse, onun temizlenmesi gerekiyor..." Sonra, emin bir ses tonu taknarak ekledi: "te bu yzden buradayz. Sermaye, sahip deitirirken geride vris brakmak istemiyor..." Cavid Bey, dalgn ve sevdal bir ruhla Osman iar iin ald notlara dalmt. Doktor Nzm'm yanma yaklatn fark etmedi: "Hilmi Bey'in tehislerini dinlemeni istiyorum Cavid Bey!" Hilmi Bey, sesinin tonunu deitirmeden ayn emniyet iinde devam etti: "Yakn saylr bir akrabam vard: Semih Naci... tirakiyunculara meyletmiti. Bir gece bu felsefeyi ondan dinlemitim: sermaye, snf deitirirken kan grmezse rahat etmezmi.. Takriri Skn Kanunu'nun kt gece nasl bir asabiyetle haykrdn hatrlyorum: 'Devlet, kendi terrn hukuka dayandrmak iin kanun karrsa, bu kanun, adam Allah korkusundan bile uzaklatrr' diyordu." Cavid Bey, Doktor Nzm'la gz gze geldi. Hayretli baklar abucak kaynat. Doktor bir sigara yakp uzatt: "Buyrun Hilmi Bey! in ltfen, biraz sakinleirsiniz..." Hilmi Bey oral bile olmad. Kald yerden konumasn srdrd: 208

"steselerdi bizi, zmir'de sca scana asarlard. Acs da abuk geerdi. Neden yapmadlar ? nk sermaye, snfn kanrta kanrta deitirmek ister. Ankara'ya bunun iin getirdiler. yle bir kertecekler ki, belimizi bir daha dorultamayacaz." Doktor Nzm, sigaray tekrar uzatt: " Hilmi Bey, i!.." Hilmi Bey, yine oral olmad: "nnde sonunda, lmle kucaklaacaz... Hepimizden iyi sen bilirsin Doktor; lm daima bir endiedir, bir korkudur. Fakat, nasl ve niin olduu daima mhimdir. Eer beendiimiz ekilde gelirse, lm, korku olmaktan kar, bir memnuniyet, bir gurur olur... ehitlik denilen eyi bouna m icat etmi peygamberler..." Hilmi Bey artk oral olmann zaman geldiine karar verdi ve Doktor Nzm'n elindeki sigaray alarak derin bir nefes ekti: "Bu sermayede ben de ok nemli bir adamm..." Halide Edib, misafirlerinin zerinde brakt etkiyi seyrettike gururlanyor ve bu tesirin devamn salayacak btn imknlar kullanmak noktasna geldiini hissediyordu: "Eer dediim gibi Amerikan mandasn kabul etseydik, devletin adaletini Kel Ali'ye teslim etmezdik. Bu bir terbiye meselesidir; bir kltr kavramak ve o kltrn hakkn teslim etmek meselesidir... Btn muvaffakiyetlerine ramen Cumhuriyet de bir Drri-zade yaratmak istiyor. Nemrud Mustafa Divan'nda kellesi istenenler, 'ndan kelle isteyecek kadar kendi adaletinden uzaklam..." Yusuf Akura hiddetle parlad: "Halide Hanm, herhalde ttihat makulesini gklere karacak deilsiniz..." 209 Yusuf Akura, ttihat makulesi dedii kadroya dahil olmak iin ok istekli davranm, hatta, Merkezi Umum'den ieri girerken rehberine sarlp neredeyse alayacak bir sesle teekkr etmiti. "Sana minnetim byktr kr!" Yusuf Akura o geceyi hatrlad... Gzleri siyah bir bezle balanm ve yemin krssnn nne getirilmiti. Eli kalbinin zerindeydi. Gzlerini atlar... Titreyii, btn vcudunu zelzeleye yakalanm bask tavanl ky evi gibi silkeliyor ve bu korkulu heyecan, o tavann altnda kalm gibi omuzbalarndan dizlerine kadar btn gvdesini eziyormu gibi actyordu. Elini Kuran'a gt-rememi ve ar bir tereddt geirmi, sonra btn cesaretiyle sesini ykseltmiti: "nanmadm eyin zerine yemin edemem. Haysiyetim msait deildir. Osmanllk diye bir ey dnemiyorum. Ben, Trkm!.." Cavid'i, Nzm', Nail'i, Hilmi'yi hep o gece tanmt... on, Dor, Korinthos slubu stunlarn etrafna dizilmi ttihat balar dik fakat hrslyd. Hepsi hayretle bu garip adam seyrediyor, ikballerin sald mabet kapsnda, bir kk haysiyet meselesini byten Kazanl retmenin aklndan phe ediyorlard. Yusuf Akura, gr salarn be parmann tarandan geirmi, kendisini, Filistin mabedinin stunlarn deviren Samson kadar kuvvetli ve k hissetmiti... Herkesin bir nimet midiyle girmeye can att bu kapdan Yusuf Akura'y gazapl bir tehditle darya karmlard. kr Bey asabiyetle yaklap sordu: "Mademki byle zaaflarn vard, neden sylemedin ?" Yusuf Akura, ayn srar srdryordu. Sarlp kr Bey'i kucaklad: "Ne Osmanlla itikadm, ne de drt kitaba imanm vardr. Fakat yemin ederim ki, sana minnetim byk olacaktr, kr..." 210

211 kr Bey'in zmir'de asld gn, Yusuf Akura'nn sesi yumuakt: "Hi kimseye minnetim kalmamtr artk..." Halide Edib, yaratt havann birden bozulaca endiesi iinde ne syleyeceini kestiremiyordu. Syleyecek akll bir ey bulamad zaman ahslara hcum etmeyi faydal ve devaml bir det haline getirmiti: "Yusuf Bey! Sizdeki Turan hayalini hep hayretle seyrettim. Medeniyete her vesileyle srt evirmeyi nasl bu kadar rahat hazmedebiliyorsunuz. Siz belki bir ayp duygusundan kurtuldunuz, ama bu fikirlerle memleketi nasl bir atein iine attnzn farknda msnz ? Nereden alyorsunuz bu seviyesiz ilhamlarnz ?"

Yusuf Akura gld: "Adnan Bey'in Paris sohbetlerinden Hanmefendi." Enezli kapdayd. Cavid Bey'den bakas zor tanrd Enezli'yi... zerindeki avu elbisesini karm, srtna ypranm bir yelek giymiti. Pantolonu, vcudunun her yann gizleyecek kadar boldu... Kalnca saylan bir urganla belini balam, sonra pantolonun st ksmn bu urgan gizlemesi iin zerine kvrmt. inde, dik izgileri temiz bir beyazla glge drm yakasz mintan vard. Omzunda anasnn zenle diktii muska dikkati ekiyordu. Saygyla yaklap Cavid Bey'in elini pt: "Terhis oldum, Beyim. Kyme dnyorum." Cavid Bey, koup raftaki paketleri getirdi, Enezli'ye uzatt: "Al bunlar! inde Paris'ten gelmi bonbonlar, karamelalar, fondanlar var. Evine gtr. ocuklarna yedir..." Doktor Nzm, aknlk iindeydi. Enezli, bilmedii bir dilde ibadete davet edilmi mmin gibi titriyor, korkulu baklarla Cavid Bey'i seyrediyordu. Tekrar eilip elini pt. Cavid Bey, Enezli'ye sarld: "Babana selamlarm syle. Ailene selamlarm gtr..." Enezli ne diyeceini ard. Aklna gelen kelimeler olduu gibi azndan kyordu: "ki olum var; biri Mehmet, teki Osman..." Cavid Bey, Enezli'ye tekrar sarld. "Osman', iki kere p; biri benim iin olsun..." Enezli, Cavid Bey'in bir kere daha elini pmek istedi. Cavid Bey bu kere geri ekildi, hrmet ettii birinin eilmesinden ilk defa rahatszlk duyduunu fark etti: "Estafurullah!" Enezli'nin hayreti devam ediyordu: "Anam mmin kadndr. Be vakit namaz klar. Sylerim, size dua eder..." Doktor Nzm, oturduu yerden sesini ykseltti: "Evsaf olan adamsn, lakin frsatn olmam avu!.. Kendine frsat yaratmaya bak. Yoksa bu evsaf bir boka yaramaz..." Enezli, Doktor'un elini pt, geri geri gidip kapya yanat. Kollar Aliye Hanm'n zorlukla bulup gnderdii ikolata paketleriyle doluydu. Doktor Nzm'n sesi duyuldu: "Hakkn helal et avu! Anann ellerinden ptm syle." Cerrahpaa'y yeniden bastlar. Sermezzin Hilmi Efendi'nin cppesine sarlm bir zaptiye btn hiddetiyle yal adam sarsyordu: "Nerede ulan bu herif?.. Elimden imdi bir kaza kacak. Patlatacam yumruu..." "Kim beyim ?" "Kara Kemal!" Sermezzin'in sesi ayp bir ey istiyormu gibi titriyordu: 212

"Vakit geiyor beyim. Gnahtr. Beni mahalleye rezil etme. Brak sabah ezann okuyaym... Vallahi dnerim. O zaman patlatrsn yumruunu..." Sabah ezan, denize doru uzand. Bir deli rzgr bu derin sesi alp, lacivert sularn ta telerine gtrd. Moda koyunda, kl bir sandaln direklerine arpp durdu. Eftalya'nn sesine erkeke bir sarlla yankland. Hilmi Efendi, namazn kld. Ayakkablarn giydi, cppesini, sarn karp, adrvann stne ast. Yaklat: "Haydi Beyim! imdi patlat yumruunu. Ben Sarkam'ta da dmann karsna byle bir ezan vakti kmtm. Bu kol, o sabah kesildi..." Hcrenin kapsn bir deiik el at. Enezli'nin gl yoktu. Baklarndaki o uuk mavi kaybolmu, uzak ve buulu bir siyahla rtlm derin iki ukur bu hasretli mavilii yok etmiti. Sert yzlyd. Sesi tok ve kabayd. Biraz sabr ve biraz istek gsterdiinizde, bu sert yzde, iten gelme bir scaklk bulabilirdiniz. Kendisini bir baka kalba sokmamaya yemin etmi inat bir adam kapy ardna kadar at: "Nazr Bey sen misin ?" Cavid Bey beklemedii bir ziyaretten rahatsz olmutu. Enezli, glen yz, yumuak sesi, hele o kl, o kokulu teniyle artk hasretini duyduu bir varlk gibi iine ilemiti. Kim bilir ocuklar o bonbonlar nasl sevip yemilerdir diye hep hayal kurmutu. Bir gn Enezli'nin kp geleceini bekliyordu. Her kap alnda, yumuak sesi duymak, o mavi uukluunu seyretmek isteiyle heyecanlanrd. Bu sabah bir baka sert yz, bir baka tok ses gelip Nzm' gtrmt. Cavid Bey, eski nazr hviyetini taknd: "Sabah gelen avu nerede? Her gn adam deitiriyorlar." Sorulanlarn hibiri yeni avu'un umurunda deildi. Hevesli213 si olmad bir hizmetin iinde aksamadan grevini yerine getirmek ciddiyeti tayor ve bu ciddiyet hemen fark ediliyordu. "Kumandan, 'Nazr Bey hemen gelsin' dedi. Haydi Beyim! Zorlama ii. Sana yakmaz."

Cavit Bey neyin kendisine yaktndan emindi... Btn gn, Aliye'nin srarl gelmek isteklerini geri eviriini dnd. Byle bir manzarada grnmek gururunu zedelemi gibi ar bir hakaret olacakt. Saltanat sofralarnn cmbl sohbetlerinden, zindan koridorunun korkulu sorularna dnen talihin ortana bu ac seyir, mr boyu unutamayaca ar bir hatra hissi verebilirdi. Dn yine Aliye Hanm'dan mektup gelmi ve Ankara'ya gelip Cavid Bey'i grmek istediini yazmt. Osman iar'n baheden koparp getirdii gl, Cavid Bey'in dnne sakladn yazan blmlerini defalarca okumu, kumandann getirdii iki yapra gtrmeyi vaat eden bir sessiz yeminle rahatlamt Her gece bu yeminle yataa uzanyordu. Birdenbire etrafn karardn, gecenin hzl ve ar bir kokuyla hcreye ktn hissetti. Sanki uykuya dalyormu gibi bir yorgunluk duygusuna kaplmt. Ban yasta koydu: "Boncorno ve aldomano!.." avu'un sesinde ayn ciddiyet vard, ama hisleri yumuamt: "Haydi Beyim, kumandan bekletmeyelim." Cavid Bey giyinikti. avu'un arkasna takld. Koridoru birlikte yrdler. Btn hcrelerin kaplar alm, ierdekiler alnp gtrlmt Bu nemli koridorun her tulasna, dar hcrelerin demirlerine bir hzn sinmi gibiydi. Kapda kumandan karlad: "Muhakeme edilmek zere gidiyorsunuz Cavid Bey. Eminim ki, adil bir karar ve rahat bir kalple dneceksiniz. stemen size refakat edecek..." 214 Cavid Bey'i bir otomobile bindirdiler. Btn arabalar srayla yola koyuldu. Gen stemen kendisini tantt: "Adm smail Hakk, efendim... nallah yaknda huzura kavuursunuz." Cavid Bey, "inallah" szyle birlikte btn hviyetini deitirdi. Artk, her gece Aliye ile Osman'n resimlerine bakan, gzleri bol yal, sesi alamakl Cavid gitmi, yerine hi rastlanlmayan bir dikkat ve itinayla hadiselere tehis koyan bir baka Cavid gelmiti. Bu Cavid, yllar nce Hamidiye Meydan'nda Hrriyet Bayram'n ilan eden bir delikanl gibiydi. Btn ttihatlarn kskand, halkn "Merutiyet Hnkr" dedikleri Cavid olmutu. Yanndaki gen subaya dnd: "Hkimlerin vicdannn lastikten yaplm olduuna ihtimal vermiyorum... Pamuk ipliinden daha ince bir delille yirminci asrda, velev ki bir rejim mahkemesinin bile masum insanlar mahkm edeceine inanmyorum. Fakat eer bir mahkmiyet olursa, Midhat Paa'nn mahkmiyetinden daha ar bir siyas facia olur." Cavid Bey'i mahkeme binasna gtrdler. Koridorda beklemesi iin sandalye verip oturttular. Dn de ayn ekilde, Necib Ali Bey'in iddianamesinin okunmas iin yine byle getirilip bekletilmiti. Necib Ali, eski ttihatlarn hepsini, Cumhuriyet'e kar komplo kurmu mahalle ekyas gibi gryor ve bu hainler etesinin mutlaka yok edilmesini istiyordu. Kara Kemal'in kkrtmasyla btn ttihatlar Cavid'in evinde toplanm ve Gazi'yi devirmek iin tertip almlard. Gazi'yi ldrmeye kalkanlarn yanna, Gazi'yi devirmek isteyenlerin de gitmesi gerektiine Necib Ali ylesine inanmt ki, kelimeleri dnp dolap lmn souk sesini getiriyordu. yle ya, hepsi Cavid Bey'in geni evinde toplanp, bu tertibin hazrln yapmlard Nitekim Necib Ali, iddianamesinde artk hkmn ne olacan tebli eder bir ifade kullanmt: 215 "Siz, Kara Kemal'in, Gazi Hazretleri'nin arzusuyla bir araya geldiinizi sylyorsunuz ama, Gazi Hazretleri byle bir ey sylemiyor. Yani, Cumhuriyet'imizi ykmaya kararl olduunuz aktr." Necib Ali Bey'in szleri Doktor Nzm' ldrtacak noktaya getirmiti. Hemen sesini ykseltti: "Kara Kemal yalan sylemez." Kel Ali frsat yakalamt: "Otur yerine!.. Buras dingonun ahr deil..." Necib Ali Bey, ba istiyordu. Cavid'in ban istiyordu. Nzm'n ban istiyordu. Nail'in, Hilmi'nin, Hseyin Cahid'in ban istiyordu. Jandarmalar, Cavid Bey'i ieri aldlar. Doktor Nzm yannda oturmu, hayretle etrafn seyrediyordu. Cavid Bey, utanlm bir ey yapm gibi ar bir ahlak ykyle ban emiti. Nzm dirse-iyle dokundu: "u ablak yzlye bak Cavid! Hatrlyor musun ? Merutiyeti ilan ettiimiz gece, saltanat artklarnn aff iin ayama kapanmt Cumhuriyeti bu meclisle ilan etmenin bir ayb varsa, ite bu ahsiyetsiz adamdr."

Mahkeme heyeti iin n tarafta bir divan kurulmu, gerisine mebuslarn oturmalar iin sralar dizilmiti. Cavid Bey, bu aina yzleri ibretle seyretti. Bu seyirde hzn, tahamml, kbus, teselli, fakat mutlaka bir isyan hissi vard... Bu ehrelerin ouyla dostluklar olmu, neeli gnler geirmiti. ounun ikbalinde Cavid'in eli vard. Gerilerde Falih Rfk'nn yzn grd. O tavan bakl ehre, sessiz kalm bir vefann aresizliini haykrmak istiyordu. Yunus Nadi Bey'in hatlar gergindi. Cavid Bey, kendisi iin "cife" dediini okuyunca irkilmi ve Yunus Nadi Bey'i gzden karmt. Baka yzleri seyretmesine frsat vermeden Reis'in sesi duyuldu: 216 Ylmaz Karakoymlu "Oturunuz efendiler!" Kel Ali, kendisini kibar gsteren bir manzaraya brnmt. Necib Ali'nin iddianamesindeki ifadelerin verdii sert ve acmaszl bu manzarann rtebileceini sanyordu. Kelimelerine bir yumuaklk katmak istedi: "Buyurunuz Cavid Bey!.. Mdaafanz dinlemeye hazrz..." Bakomiserin iaretiyle polisler evreye dalp evin etrafn iyice kuattlar. Polis mdr, "Ku umayacak" demiti. Kk evin gerisindeki iri ceviz aacnn dallarnda kular tnemi, korkuyla birbirlerine sokulmulard. Mahallede endieli bir serinlik hissi vard. Pencerelerin gerisine ekilmi yzlerdeki korku, dantel perdelerin aralarndan fark edilecek kadar yaknd. ember giderek daralyor, ceviz aacnn glgesine yerletirilmi kmesi saryordu. On bein zerinde polisin elindeki toplu silahn namlusu kmese evrilmi, emniyetleri almt. Parmaklar tetikte heyecanl ve titrekti. Ceviz dalnda kular, daha da korkup birbirlerine sokuldular. Polis mdrnn sesi top gibi grledi: "Etrafn sarld Kemal! in bitik artk. Teslim ol!" Kmesin nnde bir horoz ban kaldrm hayretle etraf seyrediyordu. be tavuk bu hayretli bakn kskanl iindeydiler. Yzlerce insan ehresi, kafeslerin arkasndan, acl bekleyile olan biteni izliyordu. Erken bir silah patlad, ceviz dalndaki kular uuup daldlar; her biri bir beyaz buluta doru yol ald. Artk, Kara Kemal yoktu... ttihatlarn iae nazr, akana skt kurunla iri ban datm, ablak yznn btn girintilerine koyu bir kan toplanmt Gzleri akt ve maviydi. Belli ki, ac bir isyanla nemlenmi ve yzne hznl bir veda seyri brakmt. Posbyklarnn zerindeki kan tazeliini koruyor ve her telinden bir ayr damla halinde samanlarn zerine dklyordu. 217 Polislerin en genci, ayayla iri gvdeyi iteledi. Kara Kemal'in kprs km, srt yere gelmiti. Gzleri, maruz kald muameleden utanm gibi kendiliinden kapanmak istiyor, sonra bu yeni lemin seyrinden uzak kalmak korkusuyla akln koruyordu. Baklar hl, Gazi'nin haberini getirdii gnk gibi mitliydi... "Arkadalar! Gazi Paa, ttihatlar yine etrafnda grmek istiyor..." Mahallenin yal bakkal, kk ahap eve doru yrd; pencerenin kafesini kaldrp dantel perdeyi hrsla ekip ald; usul admlarla yaklap kanla saman karmnda hl canlym gibi bakan yzne rtt. "Bu mahalleye emein byktr, Kk Efendi; n'olur hakkn helal et!.." Cavid Bey, bir yudum su daha iti ve barda yerine koydu. Mdafaasn tamamlam ve yorulmutu. Yerine oturmak iin bir sre hkimlerin msaade etmesini bekledi; ses kmaynca oturdu. Kel Ali, bandaki kalpa kard. Sanki Mill Mcadele gnlerinin kyafetiyle Cumhuriyet'e sahip km bir fedai grnts veriyordu. Kalpak, alnn srlsklam etmiti; iri ter damlalar yzne doru akmaya balad. Bir baka zamanda bu yz grenler, ar bir vicdan azabndan kurtulmaya alan bu adama acyabilirlerdi. lk acma duygusunu Kl Ali gsterdi; cebinden mendilini karp uzatt: "Buyrun Reis Bey! Bunu kullann..." Kel Ali byk mendille yzn sildi. Alnndan balayarak geriye doru btn ban kurulad sonra mendili gmlek yakasndan ieri sokarak gsnde gezindirirken sesini ykseltti: "Cavid Bey'i darya aln, hayr hcresine gtrn. Doktor Nzm gelsin..." 218

Doktor Nzm' ne kardlar, yannda iki jandarma duruyordu. Btn salon sessizlie gmlmt. Nzm, Cavid Bey'in darya karlmasna kadar bekledi. Kavgasyla, grltsyle kimi gn dostluk, kimi gn hrsl mcadele iinde bir mr srdkleri Cavid Bey'in gtrlne saygn bir merasim dzenliyormu gibi ayaktayd. imdi kalpakl hkim karsnda, sanki sar bana yeniden dolanm bir eyh Mehmed vard. Nzm, istedii an, diledii kyafete brnyor, karsndakileri ulalmas imknsz bir tepeden kvrak, fakat korkulur seyirlerle artyordu. Birden Ttnc Yakub Aa gibi fesi kafasnda grnd Bu sakin grnl esnaf ehresinde bir baka dehet daha sergilendi. Sonra, beyaz gmlei iinde Selanik Hastanesi bahekimi olarak salonun boluunu doldurdu. Btn bu kyafetler, Nzm'n maceral mrnn sayfalar gibi evrildike, tok ve kendinden emin sesle mdafaasna renk katyordu. Nzm Bey almt: "Bu davada beni sulamak iin, istediiniz delili kullanabilirsiniz. Bir mcadele iin ban ortaya koymu insanlarn ruhunda her felaketi gsleyecek cesaret vardr. Hakikaten bir davaya ba koymam insanlarn bu cesareti anlamalar mmkn deildir. nk byle cesaretleri yoktur... Bu ruhlarda vazgeilmez bir itaat kabiliyeti vardr. Kendine faydas olacan hissettii her efendiye bu itaati gsterir. En yksek mevkilerde bile seviyesiz ve korkak kalr. Bu szlerimle imdi syleyeceklerim arasnda nasl bir irtibat kuracanz dorusu tahmin etmek benim iin mmkndr. Tp mesleinin erbabym ve bu karakterleri tanmakla mrm geirdim. Bir gn byle bir tehisi kendi hayatmn zerinde yapacam dnmtm. Yani hazrlklym." Kel Ali birden grledi: "Bo laflarla mahkemeyi megul etme. Syleyecek doru drst bir eyin yok mu?" 219 Nzm Bey, hi etkilenmemi gibi durdu. Kald yerden konumasn srdrmeye kararlyd: "Byle hiddetlerle telalara kaplmam... iddetle benim inancm deitiremezsiniz. Bana kabul edeceim bir sebep gsteriniz. yle bir sebep gsteriniz ki, insann vicdann, Allah'n adaletini incitmesin. Allah diyor ki, bir ahitle kimseyi asamazsnz. Sizin elinizde bir tek namuslu insanla bizi sulayabilecek delil varsa..." Kel Ali daha hzl bir sesle yklendi: "Tekilat Mahsusa'y kuran sen deil misin ? Kimlerin kanna girdiini bile hatrladn sanmyorum. Sende vicdandan, adaletten sz edecek hal mi var ?" Doktor Nzm, yine istifini bozmad. Bir sre mahkeme heyetini ve gerisinde oturan mebuslar seyretti: "Bu hali nce, kendi vicdannza sorun, Reis Bey!" Cavid Bey'i dar karnca kap kenarndaki sandalyede bir sre dinlenmesine msaade etmilerdi. Yorgun ve iddial bir hayranlk hissi iinde Nzm' dinliyordu. Bu ses, baz gnler grlemi, hatta yakasna yapp Cavid'i silkelemi, baz gnler, en mfik tonuyla kulaklarndan akp ruhundaki btn sknetleri yaratmt. Neydi ierdeki bu geveme. Bu ses, Nzm'n olamazd. Bu ses ilk defa yalvarr gibi kmeye balad. Doruydu, Nzm Tekilat Mahsusa'y kurmutu; bu tekilatla ok kiinin kanna girilmi, ok ocak sndrlmt. imdi Nzm, baba efkatinin en titrek tonundayd. i erimi, Nzm' bitirmiti. Bir hkm hissetmek adam kertir. Nzm, ayakta dimdik durmak iin btn gcn kullanyordu. Birazdan sesi, bir efkat talebiyle rpnacakt. Cavid Bey'in sinirleri geriliyor, Nzm'n byle bir sesle kebilmesini bir trl hazmedemiyordu. indeki btn arzular ayaa kaldrp, "Nzm bu, yle kolay kmez" diyebildi. Doktor Nzm, son szleri iin derin bir nefes ald. Cierlerinin 220

btn koridorlarnda bu nefesi dolatrd ve boaltt: "Hayatmda kimseye minnetim olmad, Reis Bey... Bunu en iyi bilenlerin banda gelirsin." Doktor Nazm, bir minnet, bir kran arz etmeye hazr noktaya gelmiti: "Ahlakn ve adaletin namusuna sahip kmak, byk meziyetler ister... Allah bile tam adil deildir; bu meziyetleri herkese vermez... Cumhuriyet'le yat bir kzm var. Bari, ona sahip kacak kadar haysiyetli olun..." Cavid Bey artk dayanamyordu. Osmanck da Cumhuriyet'le yat saylrd. Ona da sahip kacak bir efkat kuca istemek, doymak bilmez hasretini artryor ve acl bir hastalk gibi vcudunu actyordu. erde btn gcyle dimdik durmaya alt bedeni, salam zihni, yava yava zlmeye balad. Bu noktada Nzm'dan bir ey renmi olmann mutluluunu duyuyordu: "Cumhuriyet, kendi nesline sahip kmaldr." ok deil, daha birka yl nce nasl mutlu bir lezzetle "iar'n Defteri"ne Cumhuriyetin karakteri hakknda not dmt. Btn kelimeler hl zihnindeydi ve hepsini bir ament tekrarlar gibi hatrlad: "Cumhuriyet bir fazilet rejimidir. Ne insan ve gzel bir rejimdir; fakat her eyin kt bir muhitte

Cumhuriyet'in kahramanlarnn ve rehberlerinin bu kne gz yummalarn hayretle karlyorum, nk fazilete hrmet kalmam..." Cavid Bey'i otomobile koydular. stemen smail Hakk yannda oturuyordu. Durumalarda Cavid Bey'in savunmasn dinlemi ve biraz rahatlamt: "ok gzel konutunuz Cavid Bey." Cavid Bey mdafaasnda, gemi btn meslek yllarn ve yklendii sorumluluklar anlatm, bu hizmetlerin vatan uruna verilmi mesai olduunu sylemiti. Heyecanlyd. Kelimeleri dik221 katle seiyor, her birinin tad mana iinde kellesini kurtarmaktan ok haysiyetini korumaya alyordu. Son szlerini sylerken btn gcn taknmt Gzlerinin nnde Aliye, Osmanck ve acsyla tatlsyla gemi bir koca itibarl mr canland: "Allah'n adaletinden nce, devletin adaletini talep etmeye hakkm vardr; vereceiniz karar, mesut zamanlarnzda vicdannz rahatsz etmesin..." Bir sessizlik belirdi, sonra birka kk el rpt, arkasndan uultulu bir alk koptu. Falih Rfk'nn yznde, tavanms dilerinin arasna yerletirilmi muzip bir yetikin tebessm vard, alka itirak etti. Kel Ali btn gcyle bard: "Kesin grlty!.." Kurt sustu, kuzu sustu... Doktor Nzm ayaa kalkt. Sesi, Reis'inkinden daha grd: "Adaletin alklanmasna siz grlt m diyorsunuz, Reis Bey?.." Yaz gelince, ankaya'da sofra, bahede kurulur. Salih Bey btn gn, Gazi'nin houna giden yiyecekleri hazrlatt. ankaya'da akam sofralarnn rengi her gece deiir. Gazi aa inince btn davetlilerin hatrn sorar ve gnn nemli konusunu tartmaya aard. Gazi, smet Paa'yla aa indi. Yzleri gergindi. Baklar kendilerini am, tuhaf bir cesaretle hayatn hakszlna katlanm gibi sessiz sedasz klarndan ayrlmt. Herkes merak iindeydi. Gazi'nin bu akam ne syleyeceini kestirmek mmkn deildi. Sermezzin Hilmi Efendi, gece duasn yapt. Bir insan hayatnn kesin ve deimez gerei iin ii yanyordu. Mahallenin yal bakkal lokma dktrm, ekmek datmt. Berber, tasta su stm, temiz bir araf yrtp zerine i et ezmiti. Hilmi Efendi'nin 222

kandaki yarann kan kurumu, gzn germiti. Berber, bezi Hilmi Efendi'nin bana sard, zerine scak su dkt. Kuru kan gevedi, bezi ala boyad. Zaptiye eli ardr... Mahalle bakkal, tasn iine bir kese brakt. Sesi utanr gibi titrekti: "Kk Efendi'nin evine sahip kmak lazm. Ailesi artk, bize emanettir..." Gecenin yarsnda Hallayan Kona'nda bir lk patlad. Bir el, pencereleri ardna kadar at ve simsiyah bir boluu seyretti. Ada'nn amlarndaki dikenler titredi, gc yetmeyenler dklp topraa saplandlar. Gller, slak yapraklarn arasndan pembe beyaz kokularla etraf sard. Osmanck, ili'deki evde uyuyordu. Gece bir kbus gibi kmt. Aliye Hanm, yatan ucunda oturmu bir gurur seyri iinde Osmanck'n kvrck salarn, dz alnn seyrediyordu. Birden kk damlalarla terleyen alnndan endieye kapld. Elini Osman'n gsne soktu. Kk kalbi, zayf titreyilerle Aliye Hanm' cezbeye tutulmu gibi silkeledi. Gzyalarn saklamasnn bir lemi yoktu. Alad: "Hayr Yarabbi! manla ifade ederim ki, bu hakikaten hakszlktr..." El ayak ekilince Didar btn gece uram, Vardar Bonmaresi'nin vitrinini yeniden dzenlemiti. Yeni vitrini grnce, kim bilir ablas nasl sevinecekti. Birka gn sonra bu yollarda Zafer Bayram kutlanacak, akam da balo verilecekti. Bakanlarn cann yakacak kadar al bir kadifeden bayrak dikmi, vitrin duvarn tamamen kaplayacak ekilde germiti. Bayran kenarlarna defne dallarndan bir elenk yapm, tam ortaya Gazi Paa'nn resmi223 ni koymutu. Vitrine, boydan boya uzanan bir gelinlik yerletirecek, zerine gelin tellerini koyup ularn Gazi'nin fotorafnn bulunduu ereveye asacakt. Nigr Hanm, ieri odada btn itina-syla gelinliin zerine kk inci tanelerinden bir kumru deseni ilemekteydi. Haftaya nianls rtbe

taknca, bu gelinlii giyecek ve kendisini stemen Remzi'nin kollarna brakacakt... Nigr Hanm, "Az kald, Nzm Bey knca nikhnz kyarz" diyordu. Didar, o yamurlu gecede eve getirdii Doktor Nzm'n elindeki scakl, hl yananda hissediyordu. Yllardr zlemi duyulmu bir aile babas gibi okam, sonra "Byynce ne olacaksn ?" diye sormutu. Didar'n gzleri hl yalyd. Kavrayamad bir hakikat zerine km ve ailenin btn yalarn sanki bu kk kzn gzlerine yerletirmiti. l evinin sessizliinde bu slak baklarn bysn Doktor Nzm, yllar sonra kendisine anlattnda yeniden alamakl bir bakla ellerine sarlm "Allah daima sizden raz olsun efendim" diyebilmiti. Doktor Nzm'n elinden tutup kendisini Muallim Mektebi'ne yazdrd gn hatrlad. Kapnn nnde, Didar' kucaklayp havaya kaldrm ve efkatle yanan pmt: "Artk kocaman bir muallime olacaksn Didar. Memleketin evladnda emein olacak, hakkn olacak... Bunun ne byk bir gurur olduunu imdiden anlaman isterim." "Ya ablam?" "Ben himaye ederim." Nzm Bey yllarca Nigr' himaye etmiti. Didar tatillerde eve dnnce, sk sk ziyaretlerine gelen Nzm Bey'in yznde o ilk gecenin hznl ve gururlu hatrasna dnyor ve az bulunur bir heyecan, gzel bir elence hissi ve nihayetsiz bir ferahlama duyuyordu. Baz geceler Nzm Bey uzak bir hatra hissini taze tutmak ihtiyacyla suskunlar, sonra bu derin sesizlii gr bir sesle patlatrd: 224 "Haydi Didar! Bana 'Vardar Ovas'n oku..." Nzm Bey'in dalgnl bir baka gzellik tard. Her eyiyle bu sessizlie gmlm gibi durur, beklerdi. Sonra, Didar'n gen kzln yeni bulmu haneresindeki sesten uzaklar gibi syrlr ve kendi tok sesini her yerde hkim klmaya alm bir derebeyi edasyla grlerdi: "Vardar Ovas... Vardar Ovas..." Asl hengme o zaman balard. Nzm Bey'in gzleri derinleir, gmld yerden frlamaya hazr sert baklar yumuar, yznde ince bir tebessm izgisiyle trky sonuna kadar okurdu. O derin gzlerde, o sert baklardaki istekli gevemede Nzm Bey'in sevdal seyirleri btn saygl istekleriyle bakaldrrd. Didar bu baklar seyrettii geceler kk ocuk kskanlklarna benzer hrnlklarla Nzm Bey'e sarlr, sonra bir bakasnn hakkna el atm gibi piman, fakat hasretli bir hisle ayrlrd. Baz geceler Nigr Hanm udunu eline alr ve Selanikli Ahmet Bey'den mek ettii arky sitemli sesle okurdu: "Kalbi sevdazedeler ah ile daima inler, Bir ak yareye doktor, vurulur mu neter?" Nzm Bey arknn bitiine kadar vuslat, vakarl bir hasretle beklerdi: Birden ablasnn ln duydu. Sanki Hallayan Kona'ndan kopan frtna, nce ili'deki evin kk Osman'n tm, sonra, btn iddetiyle Vardar Bonmaresi'nin vitrinlerini sarsmt. Didar, telala ieri kotu. Nigr Hanm'n elindeki makas bir dalgnlk annda bileine batm ve kan kk kumrunun incilerle bezenmi vcudunu ala boyamt. Didar kendisini tutamad. "Hakszlk bu!.." Nigr'n yzndeki o usta bak btn becerisini kaybetmi, hoyrat bir el gelip iinden bir eyleri skp gtrmt. Komodi225 nin zerindeki resme hasretle bakt. Doktor Nzm, uysal bir bakla glyordu. Nigr da gld. Sesindeki titreyi, hzne eti adeta... "Doktor! Bu kan benim gelinliime akmalyd." ki karde birbirlerine sarldlar. Hac Salih Efendi'nin lmnden beri Nigr Hanm ilk defa alyordu. Gazi, sofradakileri hayrete dren bir lisanla konuuyordu: "Hayatmda en fazla kan bu gece dkmmdr... Dumlupnar'da haykrdm o geceyi hatrlyorum. Zafer btn nimetleriyle, tpk bir kuun azndan omuzlarma doru geldi. Bir kumru, bamn zerinde dolayordu." Sofradakilerin sessizliini seyretti. Bu sknette sayg, hayranlk, gpta, belki kran, fakat mutlaka korku vard. Gazi, szlerini tamamlamak istedi: "Hayatmn en mhim zaferini 26 Austos'ta kazandm. Bu tarih daima bana byk zaferlerimin kapsn amtr." Gerideki orkestraya bard: "'Sar Zeybek'i aln!"

Gazi, dizini yere vuruyordu. Da gibi bir zeybein meydan okuyuundaki inceliin yerini derin bir teessr alm ve bu tesirli hznde merhamet hissini andran bir ifa btn vcudunu sarmt... Salih Bey telal admlarla kendisine doru geliyordu. Eliyle beklemesini iaret etti; durdurdu. Derin bir nefes ald ve boald: "Ben de bir insanm, sevaplaryla, gnahlaryla bir insan..." XII "Ey benimle bunca etin iler grm yiitler ! Bugn dertlerinizi arapla giderin; Yarn, engin denizlere alacaz." Horatius 26 austos! Gece sabaha kar... Naid Hakk, gecenin bu saatinde Vali Atf Bey'in arabasn grnce silkindi. Siyah otomobilde, Merkez Komutan Hurid Bey ile Adl Mavir Nail Bey oturuyordu. Arkalarndan komaya balad. Cebeci Hastanesi'nin kesine gelince tkand; derin bir nefes almak istedi. Otomobiller rktlm kular gibi art arda utular... Naid Hakk Bey arkalarndan bakakald. Kelerde bir yerden Zafer Bayram'nn takm kuran askerlerin eki sesleri geliyordu. Drt gn sonra Ankara, bayram yaayacakt. Gazi gururla oturacak, btn gcyle emrettii ordu, nnden geecekti... Sonra yiitliini yeni yeni hissetmeye balayan delikanllar, gen kzlar ve en sonunda ocuklar bu sevin seline kaplm gibi akacaklard. Naid Bey, derin bir iki nefes aldktan sonra komaya devam etti. Soka dnnce Cebeci Hapishanesi grnecekti. Karanlk iinde ta binann birka penceresinde k hissediliyordu. Birden btn klar yaktlar... Sermezzin Hilmi Efendi, yatsy okuduktan sonra berber ile 228 mahalle bakkaln alp birlikte muhtarn evine gittiler. Kafese vurup uyandrdlar. "Kalk muhtar! Kk Efendi'nin anas evine gelmi. Gidip elini pelim." Yumruunu sert ve sk vuruyordu: "Haydi muhtar! Uyan, uyan..." Muhtar kafesi bile kaldrmadan cevaplad: "Sen hi adam olamayacaksn be Hoca Efendi. Devir deiti, asl sen uyan, uyan!" Esnaf kafilesi geri dnd. Bir iki kap daha ald, bir iki glge daha sokaa szlp kafileye katldlar. Hekim Fahri Bey, orbac Akif, Kuyumcu Ustas Aznif Aa, hep birlikte eve girdiler. Kara Kemal'in anas hepsini kucaklayp pt. Hoca Efendi'nin eline kapand: "Cenazeyi yarn vereceklermi Hilmi Efendi, namazn sen kldr. mrm yetmezse eer, vasiyetim olsun; krknda, nce camide, sonra evinde Kuran okuyuver..." Atf Bey, Yzba smail Hakk Bey'i gnderdi: "Hepsini srayla getirin. nce Cavid'i. Dikkat et Yzba, sakn kamasn..." Cavid Bey, hcresinde soyunmu oturuyordu. le zeri mahkeme kararn dinlemek iin gtrleceini beklemi, kimse gelip Cavid'i almamt. Bugn mahkeme karar okunacakt. Heyecan iinde bir haber bekliyordu. Yalnzlk duygusu altnda ezilmi gibi titriyor, bu heyecanl bekleyi iinde huzursuz ve dengesiz ekilde aklna gelen her ihtimal, kesin hkmm gibi telaa kaplyordu. Btn gn kvranm, "Aliye niye gelmiyor?" diye alamt. Bazen kendisini toparlyor, "Elbette gelmeyecek, gelmesini istemedim ki" diye gerein eteini bir ucundan tutuyordu. 229 Enezli'nin eviriine benzer bir el kilidi at. Yzba smail Hakk Bey'in yz sapsaryd. Cavid Bey sarsld, titredi; dmemek iin tutunacak bir ey arand Kapda iki jandarma eri duruyordu. Omuzlarna tfekleri aslm, dmana saldracakm gibi sngleri ularna geirilmiti. Keskin demir, lgn kta yle bir parlayp Cavid Bey'in yzne yansd. O souk renk, alnndaki terleri kuruttu, dudaklarndaki atlaktan geip kanna kart. Cavid Bey'in sesi toklayordu: "Biraz daha serinlik ltfen!" Jandarma eri kelepeyi uzatt: "Getir ellerini efendi. Kaarsan, felaket olurmu!" "Bari elbiselerimi giymeme izin veriniz." Yzba smail Hakk Bey ban edi: "Telalanmalarna sebebiyet vermeyiniz efendim." "Kumandan Bey! Ayptr, beni bu kyafetle halkn nne karmak kimseye yakk almaz. Ben pijamayla dolatrlacak adam deilim..." Cavid Bey'in bileine kelepeyi taktlar. zledii serinlik, bir scak cendere gibi btn vcudunu skm, suyunu karacak kadar haysiyetini ezmiti. Koridora kt Derin bir korku, utan, ac ve mitsizlik darack aybyla uzanp gidiyordu. Ka gece bu koridordan mitle geip gitmi, ka sabah hsranla

dnmt. "kr sana Yarabbi, bu azap nihayete eriyor" diye sevin belirtti. Arkasndan ayak sesleri geliyordu. Dnd, geriye bakt. Karanlkta gelenlerin kim olduunu seemiyordu. Bu sert bak, bu derin nefes, mutlaka onundur diye dnd. Tekrar geri dnd; o mavi denizi seyretti. Nzm'n sesini duydu: "Hatrlyor musun Cavid, Mustafa Kemal bir gn bizi asacak demitim? Onunla ilgili hibir hkmmde yanlmadm." Cavid Bey, o eski acy yeniden duydu. Sofya Ataesi Mustafa 230 Kemal'in hrsl bir annda bararak verdii hkm, Kel Ali'nin divan Ankara'da icra edecekti. Doktor Nzm odasna girmi, Cavid'in bte dengeleri arasnda bocalam telal haline acyarak haberi vermiti: "Mustafa Kemal, seni de, beni de asacan syleyip duruyormu. Anlalan ttihat Terakki'yi bir gnde ykmaya karar vermi." Sonra da glerek eklemiti: "Eer kafasna koyduysa, yapar da..." Jandarma eri geriden seslenen adamn nizam bozmasna sinirlenmiti. "Kimdir bu densiz ?" diye hemerisine kyordu. Cavid Bey dayanamad, jandarmay azarlar gibi sesini ykseltti: "Ona Doktor Nzm derler. Hayatmda tandm en metin insandr. Bazen, h, Allah'a bile kafa tutar..." Birlikte odaya aldlar. Nail Bey'i yorgun bir annda yakalamlard. stnde en yeni elbiseleri vard. Pijamalaryla yaka paa getirilmi kader arkadalarnn arasnda bu kyafetle bulunmaktan utanmt. Ellerinde kelepe yoktu. Tek tek, cebindekileri boaltt: "Bunlar olum Nadir'e veriniz. Vasiyetimdir. Bu dnyada paraszlk kadar byk ayp yoktur. Birka kiiden alacam vardr. Tahsillerine yardm ediniz. ocuklarm kimseye muhta brakmayn." Vali oral deildi. Atf Bey, adliye mavirine iaret etti: "Okuyunuz efendim." Adliye maviri durdu, syleyecek eyi vard. Atf Bey'in kulana fsldad: "Hilmi Bey henz terif etmediler efendim." Atf Bey sinirle sesini ykseltti: "Terif ne demek efendim, derdest edilecektir. Hilmi'yi hemen getirsinler..." 231 eki sesleri gittike uzaklat, yavalad, kayboldu... Belli ki, Ankara'y bir sanc tutmutu. Naid Hakk, hapishanenin nndeydi. Sehpalar drt keye kurmulard. Kk kalabalklar bir yandan br yana hibir eyi karmak istemiyormu gibi heyecanlar iinde sabrszlkla bekliyorlard. nce Cavid Bey'i getirdiler. lk sehpaya doru gtrdler. nnde bir masa kurulmu, adl tabip ile imam yan yana oturtmulard. Cavid Bey'in elleri arkadan kelepelenmiti. Zorlukla kprdyordu: "Affediniz! Ellerinizi skamyorum. Vaziyetimi gryorsunuz." Adl tabip bir bardak su uzatt: "iniz biraz, Cavid Beyefendi" "Teekkr ederim. im serin." Cavid Bey'i sehpaya doru kardlar. Uzaklardan bir ehreye gz takld. Bu sakin bak, bu temiz yz Enezli'ye benziyordu. Sanki Aliye Hanm'n gnderdii btn bonbonlar, fondanlar kendisi yemi ve biraz toplamt. Gzlerini kst, byle dnm olduuna utand. "Enezli, kimsenin hakkn kimseye yedirmez" dedi. Enezli'nin Mehmed'ini, Osman'n dnd. Osman' ptne emindi. Gzlerini kapad, Osmanck' pt; Aliye Hanm'a sarld. Gecenin karanlnda btn hasretleri, btn aclar, bu sevdal veda sahnesiyle Ankara'nn sancsna ar basyordu. Tabibe dnd: "Sizden bir ricam var Doktor. Hseyin Cahid Bey, beraat etmi; ok memnun olduumu syleyiniz. Aliye'ye, Osman'a sahip ksn. Osman iar, artk onun evladdr." mam efendi bir eyler sylemek istedi: "Allah taksiratn affetsin!" Cavid Bey sinirlendi: 232 "Gnahsz insan yoktur Hoca Efendi, ama bu ite taksiratm yoktur."

Gzlerinin tam seemedii uzak kalabala bakt. Enezli'yi, Yzba smail Hakk'y, Aliye'yi, Osman' gryormu gibi mutluydu. Doktor Nzm'a bakt, gld Rahat bir nefes ald. Sanki Aliye, btn zamanlarn zerinden ap gelmi bir Meryem gibi karsndayd. Kucanda Osmanck' da getirmiti. Hepsini barna basm gibi yreini serinletti. Bu serin nefesi btn derinliiyle iinde tuttu. Bir sr verircesine Aliye'ye yaklat, hayranlk titreyii sezilen kelimelerde sesini inceltti: "Nzm'n yzndeki btn esrar, zihnindeki btn tasavvurlar artk zdm. Onun iinde benimkinden daha hassas bir kalp arpyor." Ban edi, ilmie uzatt. Sandalyeyi tekmeleyip, kendini sessizlie brakt: "Allah'n laneti zalimin stndedir." Cavid Bey, dnd, dnd, dnd; durdu... d yeili bir akam sayfas daha evrildi, kzl bir utanla birleip pis bir renge dnd. Doktor Nzm'n, ii titredi. Cavid'in, ipin ucunda dndn grdke, kendisi de yapadan burulmu bir nazl yn iplii gibi incelip uzuyor, koup o souk bedeni sarmak, stmak isteiyle rpnyordu... Birden bir sesle kendine geldi: "Bende hakknz byktr, Hocam! Hakknz helal ediniz." "Sizi hatrlyorum, kardeim. Selanik Hastanesi'nde emeiniz byk olmutu. Allah sizden raz olsun." mam bir eyler sylemek istedi: "Allah taksiratnz affetsin!" "Mmin Suresi'ni biliyor musun mam Efendi ?" 233 Cevap vermesine frsat brakmadan kendisi aklad: "Hesap gnne inanmayanlarn hepsinden Allah'a snrm." Bir lk duyuldu; gecenin sessizliini yrtar gibi etrafa dald... "Doktor, Doktor! Hakkn helal et..." Nzm Bey, zerindeki yk att. Bu alamakl sesi duymakla rahatlad, glendi. Etrafa bakmyor, bir k, bir renk iinde bu gl l aryordu. Kalabal seyretti. Sanki, Kara Kemal, btn mahalle esnafn arkasna toplayp gelmi gibi heyecanland. Her yzde, her seste, kendinden bir eyler olduuna inanmt. Sermezzin Hilmi Efendi, mahalle bakkal, berber, orbac Akif, Kuyumcu Ustas Aznif, Kara Kemal'in arkasnda duruyordu. ti-rakiyuncu Semih Naci, elini kznn omzuna koymu dimdik bekliyordu. Utanl bastonunu krmt. Sonra bir ipek al salland. Nigr'n nemli zmrtleri hznl klarla, Didar' getirdi... Nigr, turuncu laleler, mor salkmlar, duru akasyalar iinde glyordu. Nzm, farkl bir klkla sefere kt bu yeni iklimin ilk baharn hissetti. eyh Mehmed, Ttnc Yakub, Belediye Hastanesi bahekimi, artk gerilerdeydi. Bir ara kalabalk iki yana ekilip, yol verdi. Kara Kemal'in anas, kk bir kzn elinden tutmu getiriyordu. Nzm, titredi. Gerekten titredi. Selanik Hastanesi'nin dar karantinasnda gzlerini yuman yosma gzelin son szleri aklna geldi: "Bir insann mesut lmesi ile msterih lmesi ok farkl eydir Doktor!.." Nzm bir saadet hissi tadar gibi kznn gzlerine bakt; bu bakta msterih bir his ar basyordu. Serin rzgra kendisini brakm sabah bulutlarnn ulat dan bandaym gibi tarifsiz bir rahatlk duydu. Da bandan, orak bir ovada tek bana braklm kk kzn kucaklamak iin ileri atld. O sevdal gvde 234 bolukta salland... Dnd, dnd, dnd; durdu... Karanln iinde suyun sesi her zaman duyulur... "Silin artk u gzyalarnz, Hanmefendi." "Siz de stemen, siz de!" stemen, gzyalarn sildi. Kadnn gsterdii byk sayg ve metaneti derin bir hayranlkla seyrediyordu: "Yaknnz myd ?" Kadn gurur duyar gibi aklad: "Ailemizin byyd. Hakkn deyemeyiz..." Sonra kendisini takdim etmek ihtiyacn duydu. "Benim adm Nevber Cemil!" "Benim adm Remzi. Ailem, Nzm Bey'in himayelerinde bymlerdir." stemen Remzi, sanki Didar'n gerdeine girmi gibi ailem diyerek gurur duyaca bir evlilii aklad. Nevber Hanm, stemen'e sarld: "Banz sa olsun evladm. Akraba saylrz..." "Sizin de Valide. Haydi sizi evinize gtreyim. Karanlkta ne olur bilinmez."

Nevber Hanm, stemen'den ayrld: "Hepsine tek tek hrmetim vardr. Birini eksik brakmam." Nail Bey'i sehpaya kardlar. Doru sandalyeye gidip oturdu. Celladn sesi titriyordu. Yalvarr gibiydi: "Ayaa kalknz!" Nail Bey glmeye balad. Ayaa kalkt: "Biz koltuk grnce oturmaya alm bir terbiyede yetitik evladm. Bu terifat bilmiyorum. Haydi, u dm arkaya getir. Naslsa boacak deil mi; bari arkada olsun..." Mustafa Nail Bey kendisini brakt; gvdesi, mtevekkil bir rakkas gibiydi... 235 Hilmi Bey'i sehpaya kardlar. Boynunu ipe kendisi uzatt. Hi esef etmeksizin tekmeyi vurdu sandalyeye... Ve o koca gvde nce sehpaya dt, sonra hzla yuvarlanp yere ykld. Bir uultu ykseldi: "Eceli gelmemi!.." Atf Bey telalyd. Cellad azarlad: "Vakit geiyor, elini abuk tut be adam." Cellat telala aa indi. Karanlkta beyaz gmlek, gvdeyi bulmasna yardm etti. Tutup kaldrmak istedi; gc yetmedi. Eli aya titriyordu. Hilmi Bey'e sanki babas vurulmu ky delikanls gibi sarlm, yle kalmt. aknd. Korkuyordu... Kalabaln iinden bir kadn frlad; bandaki tlbenti karp Hilmi Bey'in yzndeki kan sildi... Yeni bir gmlek giydirdiler. Hilmi Bey alayc bir sesle cellada kt: "Bu defa becerikli ol, evlat!.." Salih Bey, Gazi'ye yaklat. Elindeki pusulay uzatt. Gazi, okumad bile... "Datn sofray. i ayaa drmeyelim..." Ertesi gn, Milliyet gazetesinde Naid Hakk Bey'in haberini manet yaptlar: "Cesetler yarn kaldrlacaktr." Gzem Apartman'nn nnde bir araba durdu. Birka ar sarraf grnmeden ieri girdiler. Masann zerine dizilmi btn mcevherleri tek tek gzden geirip beklediler. Aliye Hanm salona girdi: "Paha bitiniz mi beyler?" Sultan Hamid'in geliniyken Aliye Hanm'a verdii btn hediyeler yan yana konulmu, biri, dierini glgede brakacak iddiayla se236 rilmilerdi. Sarraflar kendi aralarnda konutular. Yals ne kt: "Saray maldr Hanm; bugnlerde talibi yoktur." Aliye Hanm masaya braklan paray ald. Osmanck mrebbiyesinin kucanda alyordu. Olunu kucana ald, barna bast. "Sus olum, sus!.. Sus Osman'm..." Pencereden aa bakt. Bekledii gelmiti. Hamallara dnd: "Btn eyay tayn..." Her eyi geride brakm gibi merdivenlere yneldi. Hseyin Cahid Bey kendisini bekliyordu. Uzun yllarn vefal dostu, ac bir hatrann her vesileyle tazelenecei macera gibiydi. Aliye Hanm, Osman'n yanaklarn pt, uzatt: "Buyurunuz Hseyin Cahid Bey! Artk babas sizsiniz. Cavid'in vasiyeti varm." stanbul'da eyll balamt. Hzn, yamur ve ac... smet Paa biraz geride duruyordu. Gazi'yle yapt, grmede btn gcn kullanm ve srarl olmutu. "Paam! stiklal Mahkemesi'ni Demokles'in klc gibi elinizde tutmaktan ne zaman bkacaksnz ?" Cumhuriyet otoritesinin zmir ve Ankara sehpalarnn stnde kurulduunu grmek smet Paa'y rahatsz ediyordu. Rejimin fazileti zerine syledii her szde karsna, Cavid'in, Nzm'n yzleri kyor, Paa'y ge kald bir mdahalede aka sulu gren baklarla azarlyorlard. Nzm'n szleri hl kulandayd: "Kendine bir patron bul Yzba!" Mevhibe Hanm'n, Karabekir'in endieyle sorduu soruyu ve o geceki korkusunu gzlerinin nne getirdi. Hangi gle ehreyi, hangi hayran bak seyretse, hangi sesi duysa, hibir iyilik, iindeki acy hafifletemiyor, sadece Aliye Hanm'n, Osmanck'n, Nzm'n narin sesli kk kznn yzn gryordu. 237 Naid Hakk, Milliyet gazetesinde aslma gecesini yazarken ne byk aclarla kvrandn smet Paa'ya anlatm ve utancn eklemiti:

"O gece, kendimi ocukluumda kurbann dn karan kasaplarn pikinliinde grdm, utandm... stanbul'a indiimde btn narlar kendini datmak zereydi. Mevsimi deildi, fakat yapraklar dklmt." Bu tarifi duymak smet Paa'y rahatsz etmiti. Mevhibe Hanm'a verdii sz hatrlad. "Akbetim aydnlk olsa bile, beni karanln iinde tutamazlar." Akbetim dedii Cumhuriyetti. imdi Cumhuriyeti byle bir mirasla ayakta tutmann ayp olduunu daha derin ekilde hissediyordu. Doktor Nzm'n, "Cumhuriyeti ilan eden Meclisin en byk ayb" dedii adam smet Paa'ya yaklam, sonra iindekini kusmutu: "Paam! Sayenizde drdn de sucuk gibi astk..." smet Paa, Zafer Bayram'nda yanna yaklaan bu eski ttihatnn, imdi bir Cumhuriyet yanamas gibi sergilemeye alt srnak hareketlerini ibretle seyretmi sonra irenir gibi yanndan uzaklamt: "Size teessf etmeyi bile kendim iin ayp sayarm." Gazi, smet Paa'nn yanna yaklat; "Akama baloya geliyorsunuz deil mi ?" Didar, gelinliini vitrine yerletirdi. Kumrunun yreindeki kan kurumutu. stemen Remzi'nin omuzlarna bir yeni yldz daha taktlar. Belinde srmal klc, beyaz eldivenleri ve akr gzleriyle Didar'n elinden tuttu. Birlikte Sabah Fotorafhanesi'ne gittiler. Nigr Hanm, siyah bir tayyr giymiti. yan yana, kah238 verengi bir suret gibi kdn stne aksettiler. Akama Didar'n nikh vard. Nigr Hanm, Remzi'nin avularn yakalad. Didar'n km gzlerindeki dalgn acy gsterdi: "Bu durgun suyu dalgalandrnz, Kumandan..." Aliye Hanm, Hseyin Cahid Bey'in evine yerlemiti. ar sarrafnn brakt parayla borlarn demi, elinde kalanlarla ne yapacann listesini dzenliyordu. Kap alnd. nip at. Nec-meddin Sadak Bey kapdayd: "Sizi bulmakta o kadar zorluk ektim ki, Hanmefendi..." Aliye Hanm heyecanla sordu: "Verdiler mi ?" "Hayr, Hanmefendi. stiklal Mahkemesi btn evrakna el-koymu. Kel Ali'yi ikna etmem mmkn olmad." Gkyz yksek ve siyaht. stemen Remzi, Didar'n salarn zd. Sade bir yalnzlk grd gzlerinde ve yeni bir eyler kartrd bu sszla... Nigr Hanm, usulca ayrld evden. Bir sokan insanlar, sanki yakn akraba gibi benzer simalar tar. Baklarnda paylamalarna imkn olmayan bir acy hatrlatmak istei yumuar. Hepsinin gzlerinde bir fslt dolar. Aata filizlenen daln ilk yeili ak ve aydnlktr. Okamaya davet eder sizi... Elinizi srmeye kyamazsnz. te o rkek fakat srarl istek gibi bakar gzlerinize. Nigr Hanm, Galatasaray' geti, Tnel'e doru yneldi. Karlman Pasaj'nn nnde durdu; geri dnmek istedi. i bir trl el-vermiyordu. "Alasam ayp m olur?" diye rpnyor, iindekilerini dkecek bir yaknn olmaynn acsyla kvranyordu. Sahip olduu imknlarn verdii k, sezgilerin kavramaya alt karan239 l her zaman istenilen lde aydnlatmayacakt. Gecenin ge serinliinde Merutiyet binalarnn yzleri simsiyaht. Balkon demirlerine aslm bayraklarn kenarlarna defne yapraklarndan ssler yerletirilmiti. Her direin zerine, Gazi Paa'nn Sakarya'daki efkrl halinin fotoraflar aslmt. Seyretti. Her vitrinin nnde durdu. Hepsi, birbirinin benzeri ekilde sslenmiti. Belli ki stanbul, Gazi Paa'y efkrl grmekten holanmt. Markiz'in pencerelerinden erimi ikolata kokular yaylyordu. Durup bir sre bu ehvetli kokuyu cierlerine doldurdu. Vitrindeki beyaz gvercinlerden biri uup omuzlarna konmu gibi rperdi. Bo verip yrd Vardar Bonmaresi'nin kilidini evirdi, kepengi hafife kaldrp altndan geti. Btn klar yakt; avaz kt kadar barr gibiydi:

"Nzm Bey! te, istediin klar yaktm... Yarn akam gneini karmza alp dertleeceiz... Bunu da alamazlar ya elimizden." Ufukta rzgr; sahilde kpk sustu... Gazi, baloya ge geldi. Kendisine ayrlan masann yannda bekleyen gen kzn elini tuttu; doru piste geip dansa balad: "Adnz nedir?" "Ruhsar, Efendim. Yeni tarih muallimesi Ruhsar Naci..." "Tarih mi dediniz?" "Evet, Paam!" Gazi, gen kzn gzlerini szd. Ruhsar baklarn edi. "Kaldrn gzlerinizi ve hep byle manal bakn! unu daima benim iin hatrlaynz. Ben tarihin hkmnden hi korkmadan yaptm her eyi..." "Elbette, Paam!.." "Beni tasdik etmeniz deil, idrak etmeniz mhimdir." 240 Btn gzler Gazi'yi szyordu. Mahmuz vurduu ksran srtnda, alabildiine uzanan ovalarda komaya hazr bir Gazi'yi... "Merutiyet iin ne dnyorsunuz ?" Gazi Paa'nn sorusu karsnda Ruhsar Naci ard. Bir eyler syleyip bu byl geceyi bozmak yerine susmay tercih etti. Gazi Paa bastryordu: "Tarihiler mutlaka fikirlerini sylemek zorundadrlar." Ruhsar'n bu emre itaati artt. Kendini toparlad: "Ben, Ali Fuad Paa'nn subaylarndan Semih Naci'nin kzym, Paam!.. Babam, Merutiyetiler iin, 'Onlar, demire suyu veren adamlard' derdi. Bunu, Ali Fuad Paa'dan dinlermi..." Sonra kendi fikrini eklemek gereini duydu: "Topran, tere ihtiyac vardr, Paam!.. O teri verdiler..." Gazi, Ruhsar' daha sk tuttu. Birisiyle btnlemek iin vesile bulmu gibi yaknd: "ttihatlar takdir ettiimin bilinmesini isterim. Yrekliydiler, ama ufuklar yoktu. Merutiyet, khnelemi ve deerini kaybetmi bir rejimdi. Devletin btn arl ve mdafaas sadece Trklerin omuzlarna yklenmiti. Bunu ho grdler. Aznlklarn ilk savata dmandan yana olacaklarn kavramalar imknszd. Unutmaynz ki, Hanmefendi, bir Mill Misak'n ilan iin ngilizlerin stanbul'u igal etmesini bekleyecek kadar tahammll bir kadroyu kimse bana kar mdafaa edemez." Glgenin zlemle emdii k hi unutulmaz... Ruhsar, Gazi'nin azarlar gibi anlatt eyler karsnda utand, gzleri koyulat. Btn geni zamanlar karartt. ala yeilinden bir safir gece dodu... Gazi, gsndeki kk karanfili karp Ruhsar'a verdi: "imdi yaplacak ok eyimiz var..." Doru, smet Paa'nn masasna yrd. Mevhibe Hanm'la s241 met Paa ayaa kalkp Gazi'yi karladlar. Mevhibe Hanm, Paas'nn elini tuttu: "Hanmefendi, izninizle Paa'nz elinizden almak istiyorum." Ankara Palas'n geni mermer merdivenlerine krmz hallar serilmi, zerlerine iyice ovulmu sar pirin ubuklar geirilmiti. Gazi, bu manzaradan etkilendi. Kramer Oteli'nin merdivenlerinde de byle krmz hallar vard. Otele indii geceyi hatrlad. Ziya Hurid, canna kymak iin her tertibi almt. Nasl bir yalnzlk duygusuyla, kimsesiz kalm gibi yeise kaplmt. Sahipsizlik duygusunun arln zerinde tamak istemiyordu. smet Paa'nn koluna girdi. Merdivenleri birlikte ktlar. Byk odann kaps akt. Girdiler. Gazi, bir koltua oturdu, smet Paa'y yanna oturmas iin ard: "Yanma geliniz, beni hi yalnz brakmadnz herkesin grmesini isterim." Salih Bey kapda bekliyordu. Gazi, sigara kard; bir tane de smet Paa'ya ikram etti. Salih Bey koarak Gazi'nin sigarasn yakmak istedi. Gazi, erken davranp smet Paa'nn sigarasn yakt: "Salih Bey, syleyiniz gelsinler..." Odaya bir sessizlik hkim oldu. Gazi, dorudan konuya girdi: "Ali Fuad' ok zledim, smet!". "Niye bana sylyorsunuz, Paam ?"

"Aranzda ihtilaf vard, halimi anlarsn diye sylyorum." "Sizin de ihtilafnz vard, hatta asmay dnecek kadar ileri gitmek istediniz..." Gazi, birden geriledi: "Hibir neticenin, irademi amasna izin vermem..." Ruhsar, karanfili gsne takt. 242

Bir kurt gvdeye dm, bedeni yiyip bitiriyordu. Bir ku, her zamanki dalna konmutu. Aklnda, bir incesazdan kalm sevinli kekeler vard... "" kapdayd. Ortalarnda Kel Ali duruyordu. Gazi gelilerini grmemi gibi smet Paa'yla sohbetine devam etti: "Evet Paam! Kudrete kimseyi ortak etmemek terbiyesini, ttihatla girdiim ilk gece bana, Doktor Nzm retmiti. Bu nasihatin haklln hi unutmadm. Cumhuriyet'in iktidarna da kimseyi ortak etmeyeceimi bilmeniz gerekirdi. Bugn beni ar bir lisanla hrpaladnz. Sizi sessizce dinledim. Haklydnz. ktidarma kimseyi, ama hi kimseyi ortak etmeyeceimi fark etmenizi grdm ve rahatladm. Artk siz de rahat olunuz." Gazi, Kel Ali'ye dnd: "stiklal Mahkemeleri'ni kapattm, Ali Bey. Mesainize teekkr ederim." Kel Ali ard; arkadalarna bakt. reislerini babo brakyorlard. Kel Ali, bir eyler sylemek iin biraz ne kt: "Paam, meseleyi tetkik edip bir rapor halinde size arz edeyim." Gazi, hrsla ayaa kalkt: "Ne raporu? Ne diyorsun sen? Kurdum ve kapattm." Salih Bey, nlerine dt, stiklal Mahkemesi'nin hkimlerine yol gsterdi. Hep birlikte merdivenlerden indiler. Gazi, smet Paa'nn elini tuttu; balkona ktlar. Mermer merdivenlerde sraya dizilmi hkimler heyetine tepeden bakyorlard Ankara Palas'n btn klar yaklmt. Oymal kemerlerin geni pencerelerinden yansyan k, mermerlerin zerinde dalga dalga renklere brnp kprdyordu. Kapda byk Mercedes 243 araba sralanmt. Byk kapya gelince, Salih Bey elindeki kck anahtarlar birer birer hkimlere uzatt: "Buyurun beyler, Gazi Hazretleri'nin sizlere hediyesi." Mercedes'lerin kaps ald; bata reis olmak zere pe pee hediye edilen yeni arabalarna bindiler. Hakikate benzeyen bir hayal gibi getiler, gittiler... Gazi, smet Paa'nn elini tuttu: "Haydi aa inelim Paam. Mevhibe Hanm' bekletmeyelim. Sizi emniyette grmedike rahatsz olduunu hissediyorum..." Salih Bey kapy ap kenara ekildi. Gazi, avucunda stt smet'in elini scack bir hrsla skt: "Seni hi kimseyle kyaslamadm, smet! ln o kadar yksekti ki, bazen kskanrdm..." Gece bir nimet gibi geldi. Didar, gzlerini yumdu. Bir ilahnin baladn fark etti ve sonra bir dan devriliini hissettiren sarsntyla rperdi; Remzi'ye sarld. Kutsal suda ykanm mevsim meyveleri gibi diri, kokulu ve lezzetliydi. Remzi, yeni dnyasnda mutluydu. Nevber Hanm'n evinde ama Hafz, yasin okuyordu. Esnaf dullar ile reji kzlarnn gzleri abuk yaarr. Yeilin, mavinin, siyahn, elann slak akamlar gencecik bir nazla kuruyup gider. Sabah, yepyeni kandiller yanar... Nigr Hanm, btn klan tek tek sndrd; kendini Nzm Bey'in gerinip, yasland koltua brakt. Bir saadet sedirine uzanm gibi gzlerini yumdu. Dikenli tellerle evrilmi baheye, erik almaya girmi kk kzlarn ilk heyecanyla titredi. Aliye Hanm, Osmanck'n gzlerini pt. Salarn alnndan 244

akaklarna doru yayd; sonra kendi yanana uzatt: "Uyu yavrucam, yarn yine aydnlk olacak."

Mrebbiye, Osmanck' annesinin kucandan ald. Yatana yatrd. Bir kk pck de o koydu yanana: "lm, ne kaybedilmi bir cennettir Osman, ne de hayatn pis batakl..." Ruhsar, merdiven bandayd. Dimdik, bekliyordu. Yaklancaya kadar yerinden kprdamad bile. Rahminde ehzade besleyen hasekiler gibi yukardan baklyd. Byle gzlerin sesi, scak ve yksektir: "Kudretle bir an yaamak dnyaya bedeldir..." Merdivenlerden ininceye kadar Gazi, bu gzleri seyretti. Bir kucak dolusu gl, imenler arasndayd. O safir gece, rengini am, itahl bir ala gibi yeniden yeermiti. Bu yeil, kederin ve kimsesizliin hakkn almaya hazrd... Gazi, Ruhsar' smet Paa'ya takdim etti: "Tarih Muallimesi Ruhsar Naci Hanm! Kendisine demin tarihin hkmne aldrmadan her eyi yaptm syledim. Galiba biraz hakszlk ettim." Tekrar Ruhsar'n bileini tuttu. Birlikte piste doru yrdler. Tam ortasnda durdu. Gazi'nin sesi karanfildi: "Fikrimi deitiriyorum, Hanmefendi. Kendimi, tarihin hkmne brakyorum." Kolunu Ruhsar'n beline dolad. Ruhsar scackt, gzeldi; heyecan ve vuslat hissettiren bir titreyi iindeydi. Gazi'nin szn dinlemi, gzlerini kaldrmt. Baknda, Gazi'nin istedii mana glyordu... Levent / aralk 1990 _ UYARI: www.kitapsevenler.com Kitap sevenlerin yeni buluma noktasndan herkese merhabalar... Cehaletin yenildii, sevginin, iyiliin ve bilginin paylald yer olarak grdmz sitemizdeki tm e-kitaplar, 5846 sayl kanun'un ilgili maddesine istinaden, engellilerin faydalanabilmeleri amacyla ekran okuyucu, ses sentezleyici program, konuan "Braille Not Speak", kabartma ekran ve benzeri yardmc aralara, uyumlu olacak ekilde, "TXT", "DOC" ve "HTML" gibi formatlarda, tarayc ve OCR (optik karakter tanma) yazlm kullanlarak, sadece grme engelliler iin, hazrlanmaktadr. Tmyle cretsiz olan sitemizdeki e-kitaplar, "engelliengelsiz elele" dncesiyle, hibir ticari ama gzetilmeksizin, tamamen gnlllk esasna dayal olarak, engelli-engelsiz yardmsever arkadalarmzn youn emei sayesinde, grme engelli kitap sevenlerin istifadesine sunulmaktadr. Bu e-kitaplar hibir ekilde ticari amala veya kanuna aykr olarak kullanlamaz, kullandrlamaz. Aksi kullanmdan doabilecek tm yasal sorumluluklar kullanana aittir. Sitemizin amac asla eser sahiplerine zarar vermek deildir. www.kitapsevenler.com web sitesinin amac grme engellilerin kitap okuma hak ve zgrln yceltmek ve kitap okuma alkanln pekitirmektir. Ben de bir grme engelli olarak kitap okumay seviyorum. Sevginin olduu gibi, bilginin de paylaldka pekieceine inanyorum. Tm kitap dostlarna, grme engellilerin kitap okuyabilmeleri iin gsterdikleri abalardan ve yaptklar katklardan tr teekkr ediyorum. Bilgi paylamakla oalr. Yaar Mutlu LGL KANUN: 5846 sayl kanun'un "Altnc Blm-eitli Hkmler" blmnde yeralan "EK MADDE 11" : "ders kitaplar dahil, alenilemi veya yaymlanm yazl ilim ve edebiyat eserlerinin engelliler iin retilmi bir nshas yoksa hibir ticar ama gdlmeksizin bir engellinin kullanm iin kendisi veya nc bir kii tek nsha olarak ya da engellilere ynelik hizmet veren eitim kurumu, vakf veya dernek gibi kurulular tarafndan ihtiya kadar kaset, CD, braill alfabesi ve benzeri formatlarda oaltlmas veya dn verilmesi bu Kanunda ngrlen izinler alnmadan gerekletirilebilir."Bu nshalar hibir ekilde satlamaz, ticarete konu edilemez ve amac dnda kullanlamaz ve kullandrlamaz. Ayrca bu nshalar zerinde hak sahipleri ile ilgili bilgilerin bulundurulmas ve oaltm amacnn belirtilmesi zorunludur."

Bu e-kitap grme engelliler iin dzenlenmitir. Kitap taramak gerekten incelik ve beceri isteyen, zahmet verici bir itir. Ne mutlu ki, bir grme engellinin, dzgn taranm ve hazrlanm bir e-kitab okuyabilmesinden duyduu sevinci paylaabilmek tm zahmete deer. Sizler de bu mutluluu paylaabilmek iin bir kitabnz tarayp, kitapsevenler@gmail.com adresine gndermeyi ve bu isimsiz kahramanlara katlmay dnebilirsiniz. Bu kitaplar, size gelene kadar verilen emee ve kanunlara sayg gstererek, ltfen bu aklamalar silmeyiniz. Siz de bir grme engelliye, okuyabilecei formatlarda, bir kitap armaan ediniz... Teekkrler. Ne Mutlu Bilgi iin, Bilgece yaayanlara. www.kitapsevenler.com Tarayan Gkhan Aydner

You might also like