Professional Documents
Culture Documents
Peki network topolojileri dediğimizde ne anlamalıyız? Network topolojileri için tam olarak
networkteki bilgisayarların kablolamasının ve network cihazlarının seçimini ve bu seçimler sonucu
yapılması gerekecek konfigürasyon ayarlarını belirleyen kurallardır diyebiliriz. Şu ana kadar
standartlaşmış üç temel topoloji vardır. (Bu üç tipin kombinasyonlarından oluşan dördüncü bir
sınıf da Hybrid olarak tanımlanmıştır)
NOT : Arkadaşlar, şekillerdeki her bir node networkümüzde mevcut olan desktop bilgisayarlar,
laptoplar, serverlar, network printeri gibi network bileşenlerini temsil ediyor.
STAR TOPOLOJİSİ
Networkteki tüm bilgisayarlar merkezi bir cihaza bağlanırlar. Ki biz bu cihazı çoğunlukla
hub ya da switch olarak biliriz. Merkezi network cihazı, herhangi bir bilgisayardan gelen datayı
hedef adresine ileten, tüm network trafiğini kontrol eden bir elektronik cihazdır. Günümüzün
lokal networklerinde çoğunlukla bu topolojiyi görüyoruz.
“Bizim networkde hub/switch var, ama nerdeee şekildeki merkezi yapılanma:)” demiş
olabilirsiniz. Karşılaştığınız veya çalıştığınız onlarca networkün yapısındaki köşe bucak yapılanma
yanlış mı? Hayır, zaten hub ya da switch’in bütün bilgisayarlardan eşit uzaklıkta olduğu simetrik
bir network yapılanması nadiren kullanılır. Yanlış olduğunu söyleyemeyiz ancak kablolama
maliyetlerini de düşünecek olursanız merkezi bir dizaynın ideal olduğu söylenebilir.
Star topolojisinde çoğunlukla twisted pair kablo kullanılır. Fiber optik kablo kullanmak da
mümkündür.
Avantajları:
Bir bilgisayar ile yapılan kablo bağlantısında oluşacak bir problem sadece o
bilgisayarın network bağlantısını keser. Tüm network çökmez.
Dezavantajları:
Şayet fiber optik kablolama yapılmazsa, bilgisayar(node) ile hub/switch
arasındaki maksimum uzunluk 100 metredir.
RING TOPOLOJİ
İlk öncelikle kablolamasından bahsedelim. Çoğunlukla UTP ya da STP kablo, nadiren fiber
optik kablo kullanılır. Mantıksal olarak ring topoloji olsa da kablolama topolojisi yani fiziksel
topolojisi stardır. Yani kablolama bilgisayarlar ile merkezi bir cihaz arasında yapılır. İkinci
bilmemiz gereken token denilen bir taşıyıcı sinyal ile iletişimin sağlandığıdır. Sadece bu tokena
sahip olan bilgisayar data gönderebilir ya da alabilir. Şimdilik bu datalar bizim için yeterli, ileride
detaylarına bakacağız.
BUS TOPOLOJİSİ
Networkteki tüm bilgisayarlar tek bir koaksiyel kablo üzerinden birbirlerine bağlanırlar.
Ortalığı yöneten ne bir cihaz var ne de taşıyıcı bir sinyal, nedir datayı hedefine götüren
derseniz? Ortak bir kablonun olduğuna dikkat edin, bu sayede bir bilgisayardan çıkan data tüm
bilgisayarlara ulaşacaktır.
Avantajları:
Dezavantajları:
HYBRID TOPOLOJİSİ
LAN TEKNOLOJİLERİ
Gelişimi:
Yıl 1976… National Computer Conferance’dayız. Ünlü Xerox Firması araştırma
merkezlerinde ürettiği bir teknolojiyi tanıtıyor. Tüm dünya Etherneti ilk o gün duyuyor. Acaba o
zamanlar bu teknolojinin tüm dünyada bu kadar yaygın kullanılacağı düşünülmüş müydü dersiniz,
aynen İnternetin doğuşu gibi… Demiştik ya Standart Enstitüleri yeni bir teknoloji çıkar çıkmaz
STANDARTLAŞTIRMA çalışmalarına başlar ya:), işte IEEE (Institute of Electrical and
Electronics Engineers) Enstitüsü 802 kodlu komisyonu ile Etherneti geliştirmeye devam eder. Bu
gelişime destek dünyaca ünlü Digital Equipment, Intel ve Xerox firmalarından gelir ve 1985
yılında "IEEE 802.3 Carrier Sense Multiple Access with Collision Detection (CSMA/CD) Access
Method and Physical Layer Specifications" ismiyle yeni Ethernet standartı duyurulur.
1985 yılından itibaren üretilen tüm Ethernet aygıtları, IEEE 802.3 standardına göre
üretilmekte.
Ethernet ismi nerden geliyor hiç düşündünüz mü? Yukarıdaki şekil Ethernet’in duyurulduğu
konferans sırasında geliştiricisi tarafından çizilmiş. İlk zamanlar bus topolojisi temelli, paylaşılan
tek bir koaksiyel kablo kullanıldığını görüyoruz, işte bu ortak kaynağa ETHER demişler. NET’i de
ekledik mi karşımızda etherNET…
Erişim Kontrolü:
MAC adresi 1 byte’lık 6 parçadan oluşan bir adres, 6*(8bit)=48 bit. Her parça genellikle
hexadecimal olarak gösteriliyor. Örnek bir MAC adresi: 12 0D 4A 51 9B 03.
Ethernet teknolojisini kullanan networklerde iletişim ve erişim kontrolü, MAC adresi ve
CSMA/CD tekniği ile yapılıyor. Sözgelimi A bilgisayarı B bilgisayarına data göndermek istiyor.
İstedi diye hemen data gönderir diyemiyoruz çünkü önce kabloya erişim hakkı olmalı. Peki bu
hakkın kendisinde olup olmadığını nasıl anlayacak? İşte bu noktada karşımıza Carrier Sense
çıkıyor. Ethernet kartı kablo üzerinde bir taşıyıcı sinyal olmadığını algılarsa “artık data gönderme
hakkım var” diyor. Ve kendisiyle bütünleşik MAC adresini, B bilgisayarının yani hedef bilgisayarın
MAC adresini, datasını ve hata kontrol metodu olan CRC kodunu FRAME olarak adlandırılan yapı
içerisinde birleştirip kabloya bırakıyor. Önemli bir nokta: aynı anda C bilgisayarı da hakkı
olduğunu sanıp kabloya frame bıraktı diyelim işte üzücü bir olay >> bir patlama gerçekleşiyor:) her
iki gönderen de frame’lerini kaybediyor. Bu olaya Collision denmiş. Multiple Access ise senaryodan
da görüyoruz ki şayet kablo üzerinde taşıyı sinyal yoksa tüm bilgisayarların networkü kullanma
hakkı eşit. Elimizde iki sonuç var: başarılı ya da başarısız transfer. Diyelim ki collision olmaksızın
B bilgisayarına frame gitti. B bilgisayarındaki Ethernet kartı frame’i alıyor ve hedef adresin
kendisi olup olmadığına bakıyor, öyle ise frame’i alıyor, değilse frame’i gözardı ediyor. Collison
olduğunda ise A ve C bilgisayarları bunu algılayıp rastgele bir süre kadar bekliyorlar. Sonra önce
kim tekrar gönderme hakkına sahip dersiniz? İşte bunu belirleyen Ethernet kartının yazılımındaki
backoff algoritmaları. Hakkı elde eden tekrar datasını gönderiyor. Diyelim ki talih bu ya tekrar
collision oldu. Ethernet ard arda algıladığı her collison için iletime tekrar başlama süresini ikiye
katlıyor. Süre demişken bu bahsettiğimiz olaylar saniyenin milyonda birlerinde oluyorlar. Yani
çakışma olsa bile tekrar gönderim mikrosaniyeler sonrasında yeniden başlıyor.
Hız:
1. İlk Ethernet teknolojisi 2.94Mbps hızında çalışıyordu. Daha sonra 5Mbps ve 10Mbps
hızlarında üretilmeye başlandı.
Kablolama ve standartları:
Hepimiz koaksiyel ya da UTP gibi kablo tipleri isimlerine aşinayızdır. Aslında bildiğimiz
tüm kablo isimleri aşağıdaki standartlardan birine mutlaka giriyor. Kullandığımız kablo tipi hangi
topolojiyi temel alan Ethernet networku kurduğumuzu ortaya çıkaracak.
Bu kablo standartları hakkında bilgi verirken bus ve star topoloji tabanlı Ethernet
networklerinin nasıl tasarlandığını da göreceğiz.
10Base2 ve 10Base5
• Bir segmentte 100’den fazla bilgisayar olamaz. (Tek kablodan oluşan her bölge bir
segmenttir)
Peki nasıl kuruyoruz Ethernet bus networkü? Öncelikle hangi kablo tipini kullanacağımızı
seçiyoruz. Bir ihtimal Ethernet-bus networkü kurmuş olsanız, ince koaksiyel kablo kullanmış
olacağınızı düşünüyorum. Üniversite sıralarında ilk kurduğum network de ince koaksiyelli idi.
Ancak her iki kabloya uygun Ethernet-bus networkün nasıl kurulacağını bilmemiz önemli. Çünkü
AUI gibi terimleri duymuşsanız artık nerden geldiğini öğreneceksiniz.
Aslında network kurmak yemek hazırlamak gibi bir şey:) Öncelikle malzeme listenizi
oluşturuyorsunuz. Sonra da bu malzemeleri edinip işe başlıyorsunuz. İşte biz de networkü
kurmadan önce o networkün ihtiyaçlarına göre bir malzeme listesi oluşturuyoruz.
Malzeme listemiz:
Kalın koaksiyel kablo ile bus networkü kurmak hem daha zor hem de daha pahalı
olduğundan artık tercih edilmiyor. Eğer günün birinde bus network kurarsanız sanırım ince
koaksiyeli tercih edersiniz.
Malzeme listemiz:
Kurulum:
10BaseT,100BaseT4,100BaseTX,1000BaseT
10BaseFL,100BaseFX,1000BaseLX,1000BaseCX
Günümüzde en yaygın kullanılan Ethernet networkleri fiziksel olarak star topoloji tabanlı,
mantıksal olarak ise bus topoloji tabanlı.
Malzeme listemiz:
o RJ-45 konnektör.
o Daha sonra twisted pair kablolarımızın bir ucunu her bilgisayarın RJ-45
girişine diğer ucunu ise hub/switche takıyoruz.
10BaseFL
Data, fiber optik kablo içerisinde ışık sinyalleri ile taşınıyor. Bu tür
aktarım hem güvenilirdir hem de elektromanyetik alanlardan hiç
etkilenmez.
Sık kullanılmıyor.
100BaseTX
100BaseFX
1000BaseT
100BaseSX
Multi mode lazer kullanarak fiber optik kablo üzerinden 500m varan
mesafelere gigabit hızını sunuyor.
1000BaseLX
“Etherneti biliyoruz da neyin nesi bu Token Ring” demişseniz hiç şaşırmam, çünkü ne
derece kullanılıyor diye anlamak için internette şöyle bir araştırma yapayım dedim. Benim gibi hiç
bu network ortamında çalışmamışsanız az da olsa göreceğiniz token ring ürünleri sizi şaşırtabilir.
Ayrıca nette gezinirken ODTU’nün 90’larda kullandığı network omurgasının da token ring olduğunu
gördüm. Şu adreslere bir bakınız, token ringe özel printer server, CD/DVDROM server bile
üretilmekte.
http://www.baglan.com.tr/urunler/axis/cdromserver/axis_cdserver.html
http://www.axis.com/products/axis_660/index.htm
Şu bir gerçek ki Ethernetin tahtına geçememiş bir teknoloji ama yine de kullanılmakta. O
halde sıra detaylarda...
Gelişimi:
Token Ring, adı üstünde ring topoloji tabanlı bir teknoloji. IBM’in 1970’lerde geliştirdiği
bu lokal network çözümü en çok bilinen ring topoloji. Ticari olarak zamanında başka üreticiler de
ring topoloji teknolojileri geliştirmiş olsalar da, IBM bu topolojiye imzasını atmış. Neden mi?
IBM’in kendi teknolojisini göstermek için kullandığı ”Token Ring” terimi öyle tutulmuş ki, ring
topolojisinden bahsedilirken kullanılan isim olmuş. Söylemeliyim ki karşımızda yine IEEE! IBM’in
Token Ring teknolojisi bu kadar yaygın tercih edilir de standartlandırılmaz mı:) Artık IEEE 802.5
standartıyla “IBM&Token Ring” özelliklerinin açıklanıyor.
Erişim Kontrolü:
Token Ring teknolojisini kullanan networklerde iletişim ve erişim kontrolü token passing
denilen bir mekanizma ile yapılmakta ve iletim yönü tek. Networkteki bilgisayarlar mantıksal
olarak kapalı bir döngü oluşturacak biçimde birbirlerine bağlı olduklarından Token Ring
teknolojisi, ring topoloji tabanlı. Şimdi gelelim iletişim nasıl sağlanıyor?
Diyelim ki A bilgisayarı B bilgisayarına “merhaba” diyebilmek istiyor:) Bu karakterler B’ye
kadar nasıl gidecek? B bilgisayarının önce kabloya erişme hakkı olmalı ki, frame’ini yola
çıkartabilsin. Ethernet teknolojisinde sinyal ile belirlenen erişim hakkı, Token ring teknolojisinde
token denilen özel bir mesaj ile belirleniyor. Yanii token’a kim sahipse o, tüm networkün hakimi
oluyor, diğerlerinin ise token kendilerine gelinceye dek beklemekten başka çereleri yok.
“Kendisine gelmek” sözüne dikkat edin lütfen. Aşağıdaki şekilden de gördüğümüz gibi token
sırasıyla ring üzerindeki tüm bilgisayarları dolaşıyor. Bir bilgisayar ancak token kendisine
geldiğinde, networku kullanabiliyor.
Şunu bilelim ki eğer networkteki herkes kendi halinde, kimse kimse ile konuşmuyor ise
token ard arda tüm bilgisayarları dolaşarak sürekli bir döngü oluşturuyor. Ve bu dolaşma sırasında
her bilgisayar bir kez networkü kullanma fırsatı yakalıyor, kullandı kullandı, kullanmadı bir sonraki
döngüyü beklemek zorunda.
Sözgelimi token A bilgisayarına geldi, bilgisayar tokeni alıyor, böylece kablo üzerinde
gezen bir token artık yok. Daha sonra frame’ini kabloya bırakıyor. Gönderen hariç tüm
bilgisayarlar kendisinden bir sonraki bilgisayara bu frame’i forward ediyor. Bu iletim sırasında her
bilgisayar hedef adresin kendi olup olmadığını kontrol eder, hedef kendisi ise frame’in bir
kopyasını kendisine alır ve tekrar frame’i yola bırakır. Bu iletim, halka tamamlanıp frame tekrar
gönderene varıncaya kadar devam ediyor. Ve A bilgisayarı frame’i kendisine geri döndüğünde
gönderdiği ile onu kıyaslıyor, bu işlem ile token ring networklerde hata kontrolü de sağlanıyor.
Artık B bilgisayarı bir frame aldı, A bilgisayarı frame’inin vardığını kendisine dönmesinden anladı.
Bir frame gönderdiği için tokenı artık bir sonraki bilgisayara vermek zorunda. Bu gösteriyor ki
tokena sahip olsa bile bir bilgisayar, sadece bir frame gönderme hakkına sahip. Yani herhangi bir
anda ring üzerinde sadece bir frame olabiliyor.
NOT: Herhangi bir anda ring üzerinde ya “token” ya da “data” içeren framelerden biri
vardır. Ve ikisi arasındaki ayrım frame header’ındaki bir bit ile yapılıyor.
Hız:
İlk Token Ring teknolojisi 4Mbps hızında iken günümüzde çoğunlukla 16Mbps hızında olan
Token Ring networkleri görüyoruz.
Token ring networkü fiziksel olarak star topoloji tabanlı, bu demek oluyor ki networkteki
tüm node’lar merkezi bir cihaza bağlı. Token ring networklerinde kullanılan hub/switch benzeri
network cihazı, MAU(Multistation Access Unit) olarak adlandırılıyor. Hani diyorduk ya
bilgisayarlar mantıksal olarak bir halka oluşturuyorlar, işte bu yapıyı oluşturan yani framelerin
bilgisayarlar üzerinden ard arda ilerlemesini koordine eden ve herhangi bir anda ring üzerinde
sadece bir frame olmasına izin veren MAU’dur. İletişimi yönlendiren merkezi bir kontrolördür
diyebiliriz. Aynen switch’de olduğu gibi collisiona da izin vermez.
MAU’muz hazır diyelim, sıra geldi her bilgisayara takacağımız NIC’lere. Token Ring
networklerinde ona özel NIC’ler kullanılıyor. Kullanacağımız kablo çoğunlukla UTP ya da STP ve
konnektörler de RJ-45. Malzemelerimiz hazır. Bu aşamadan sonrası basit; kablonun uclarına
konnektörleri takıyor, daha sonra kablonun bir ucunu her bilgisayarın NIC’ine diğer ucunu da
MAU’nun bir portuna bağlıyoruz. İşte elimizde bir adet Token Ring networkü, daha fazla detay
isterseniz bize iletin.
Gidişat pek de iyi değil diyebilirsiniz yakında, çünkü her gelen teknoloji işi biraz daha
karıştırmış. Bu noktadan sonra bahsedeceğimiz teknolojiler çoğunlukla geniş alan ağlarının
dizaynında kullanılıyorlar ve git gide artan yüksek hız, güvenilirlik gibi kriterleri karşılamak için
geliştiriliyorlar.
Gelişimi:
FDDI teknolojisi, Token Ring teknolojisi gibi mantıksal olarak ring topolojiyi, fiziksel
olaraksa star topolojiyi kullanıyor. Peki ondan nesi üstün? İşte bu soruyla birlikte yazımızın en
başında ring topoloji için bahsettiğimiz dezavantajı hatırlayacağız. Ring topolojilerinde
networkteki her bilgisayar kendisinden bir sonraki bilgisayara frame’i forward ederek kapalı bir
döngü oluşturuyor ya, diyelim ki olur ya bir bilgisayarın kablo bağlantısında sorun oldu. Döngü
artık açık. Kapanmayan yara gibi, bu bilgisayar devrede olmadığı müddetçe networkte iletişim
sona erecek. Aslında koordinatorümüz MAU, bir derece ringi devam ettirecek özelliklere sahip,
mesela bir bilgisayarın sisteminin çökmesi gibi yazılım hatalarını algılayıp iletişimin diğer
bilgisayarlar için devam etmesini sağlıyor. Ancaaak ya fiziksel sorunlar oluşursa, işte gümledik:)
Token Ring ANSI (The American National Standards Institute) tarafından ele alınıyor ve
bu Enstitü hem hata toleransı sunacak, hem de yüksek hız taleplerine cevap verecek bir ring
topoloji geliştirme çalışmalarına 1980’lerin ortalarında başlıyor ve sonuçta FDDI X3T9.5
standartıyla üretiliyor.
Erişim Kontrolü:
FDDI, Token Ring gibi token passing erişim mekanizmasını kullanıyor. Fark, aşağıdaki
şekilden de görüyoruz ki elimizde bu sefer iki adet ring var. İki olmasının nedeni ise fault-
tolerance sağlamak.
FDDI teknolojisinde, MAU normal çalışma sırasında dıştaki ringi kullanıyor, içteki ring
üzerinden gelen bitleri ise yorumlamaksızın forward ediyor. Diyelim ki bir kabloda kopukluk oldu.
İşte bu durumda MAU bunu algılıyor ve “ben FDDI netwokü için dizayn edildim. X bilgisayarını
kaybettik. Konfigürasyonu yeniden başlatıyorum…” diyor:) ve bu sefer sorun olan bilgisayarı yok
sayıp, içteki networke doğru yeni bir iletim yönü oluşturuyor. Şekilde oldukça açık görüyoruz.
Hız:
FDDI yüksek hızını fiber optik kablodan alıyor. Diğer donanımları Token Ring’deki gibi.
NOT: CDDI (Copper Distributed Data Interface) denilen teknoloji ise FDDI’nın bakır
kablo uyarlaması.
Yukarıdaki teknolojilerin hepsi, OSI referans modelinin 2. katmanı olan Data Link
katmanındaki frame denilen yapıyı kullanıyorlar. Hani hep frame sözünü
kullanıyorum ya unutun onu:) ATM’e geçtiğimizde artııık ne OSI ne TCP/IP
referans modeli var ne de frame. Çünkü ATM kendi referans modelini kullanıyor.
Ve de data aktarımını cell (hücre) denilen 53 bytelık sabit küçük bir yapı ile
gerçekleştiriyor.
ATM; ses, görüntü ve datayı ortak taşıyabilecek yüksek hızlı bir teknoloji olarak
gelişimini sürdürüyor. Bu önemli, çünkü diğer teknolojilerin doğuşu network
üzerinden data aktarımının yüksek performans ile başarılabilmesi üzerine
başlamış. ATM ise sadece data değil ses ve görüntü aktarımlarının ortak ve yüksek
performans ile taşınabilmesi amacıyla gündeme gelmiş. Bu nedenledir ki network
omurgası olarak epey tercih edilen bir teknoloji.
Gelişimi:
Erişim Kontrolü:
İlk önce aşağıdaki şekil üzerinden ATM’i anlatmış olsaydım sanırım “ne kadar da basit”
diyebilirdiniz. Ama yoğun olarak kullandığımız TCP/IP protokolünden apayrı bir protokol kendisine
dizayn etmiş bir teknoloji için bu söz söylenemez.
Fiziksel olarak merkezi bir switche bağlanmış node’lar olduğundan star topoloji tabanlı bir
teknoloji. Ve önemli özelliklerden biri, ATM için gördüğümüz her kablo bağlantısı kesinlikle fiber
optik, tabi ki bugün itibariyla. Ayrıca her node ile switch arasındaki bu kablo sayısı çift. Bir hat
sadece node’dan switche olan data aktarımı için kullanılırken diğer hat da switchden node’a olan
bağlantı için kullanılıyor. Böylece yüksek hız ve verimlilik de sağlanıyor.
Hız:
ATM için değişik hız standartları var: 52Mbps, 100Mbps, 155Mbps ve 622Mbps. Son
versiyonu 10Gbps hızında. Günümüzde en çok tercih edilenler hızlar ise 155Mbps ve 622Mbps.
Ayrıca “bu hızlar bize çok yüksek” diyenler için IBM ve bazı şirketler 25Mbps hızı gündeme
getirmiş.
Kendine özel ATM switchler kullanılıyor. Aşağıda farklı iki ATM switch görüyoruz.
Unutmayalım ki her bir node ile switch arası bağlantıda kullanılıcak kablo tipi kesinlikle fiber
optik.
PÜF NOKTALAR
• “En çok kullanılan teknoloji en iyisidir” diyebilir miyiz? Günümüzde Ethernet hem çok
kullanılan hem de gigabit düzeyinde yüksek data aktarım hızı sunan bir teknoloji.
Ancak hangi teknolojiyi kullanacağımızı belirleyen bazı kriterler var: mesela hangi
büyüklükte bir networkte çalıştığımız, hangi seviyede hız istendiği ve bütçenin
kapasitesi… Aslında çoğumuz biliyoruz ki firmalar için asıl kritik parametre, fiyat:)
Eğer “Çok çok ucuza evimde, ofisimde bir networküm olsun, kurulumu kolay,
hız da hiç hiç önemli değil” diyorsanız, 10Base2-Ethetnet networkü ideal
olabilir.
“Kabloda sorun olursa beni uğraştırmasın, yönetimi kolay olsun, data aktarım
hızı iyi olsun” der, fiyatı (hub/switch ve ekstra kablolama maliyetleri) da o
kadar takmazsanız Ethernet star networkü ideal. Zaten günümüzde çoğunlukla
bu network yapısını kullanıyoruz.
• “cross kablo neden kullanılıyor?” : Aynı tipte 2 network cihazını birbirine bağlamak
istersek, yani bilgisayar-bilgisayar, switch-switch, router-router,… elemanlarını
birbirine bağlamak istediğimizde düz kablo kullanamayız. “Bir kablo neden
düz(straight-through) ya da çapraz(cross) olarak adlandırılıyor?” dersiniz.
Gördüğünüz her UTP kablo aslen düz kablodur. Ve genellikle bilgisayar-
hub/switch arasındaki bağlantılarda kullanıldığını biliyoruz. Önemli bir bilgi:
konnektöre üsten baktığınızda her tele en soldan sağa doğru numara
verilmiştir (1…8 )
Konnektörü biz ethernet kartı ile kablo arasında geçit olarak kullanıyoruz ve
Ethernet kartı bir frame göndereceğinde ya da alacağında kablonun tüm
tellerini kullanmıyor. Ethernet kartı, 1 ve 2 numaralı telleri gönderim için, 3 ve
6 numaralı telleri almak için kullanıyor.
CPU için NIC’in herhangi bir I/O cihazından farkı yok. CPU bir
monitor, bir klavye ile onun arasında ayrımcılık yapmıyor:) Hepsine I/O
cihazları olarak eşit davranıyor. Yani data aktarmak isteyen sistem bir
mesaj isteği oluşturuyor ve NIC’e emirler veriyor. NIC de ne yapsın eli
mahkum:) bu amaç için üretilmiş, emri yürütüyor. Ayrıca NIC network
üzerinden kendisine bir bilgi geldiğinde CPU’ya bunu interrupt
üreterek duyuruyor.
Ethernet ya da başka bir NIC, sonuç olarak her bilgisayar networke bu arayüz
aracığıyla dahil olacak.
Kablo seçiminde data aktarım hızı kritik bir bilgidir. Hub/switch, NIC
ve kablonun desteklediği hız, networkte olmasını istediğimiz hızdan
düşük olmamalı ki ideal performası yakalayabileyelim.