You are on page 1of 33

LAN TEKNOLOJİLERİ ve NETWORK TOPOLOJİSİ

TOPOLOJİ DE NERDEN ÇIKTI!

Hepimiz özellikle Ethernet teknolojisini ve bu teknolojinin kullanıldığı networkleri biliriz.


ATM, FDDI ya da Token Ring gibi network teknolojilerini de ya duymuşuzdur ya da bu ortamlarda
çalışmışızdır. Tüm bu network teknolojileri aslında ilk önce üretici firmaları tarafından ortaya
çıkarılmış ve daha sonra Standart Enstitüleri tarafından standartlaştırılarak NETWORK
TOPOLOJİLERİ olarak sunulmuşlar. Şöyle düşünün, bir gün neden siz de yepyeni bir network
teknolojisi geliştirip Standart Enstitülerine yeni bir iş açmayasınız:)

Peki network topolojileri dediğimizde ne anlamalıyız? Network topolojileri için tam olarak
networkteki bilgisayarların kablolamasının ve network cihazlarının seçimini ve bu seçimler sonucu
yapılması gerekecek konfigürasyon ayarlarını belirleyen kurallardır diyebiliriz. Şu ana kadar
standartlaşmış üç temel topoloji vardır. (Bu üç tipin kombinasyonlarından oluşan dördüncü bir
sınıf da Hybrid olarak tanımlanmıştır)

NOT : Arkadaşlar, şekillerdeki her bir node networkümüzde mevcut olan desktop bilgisayarlar,
laptoplar, serverlar, network printeri gibi network bileşenlerini temsil ediyor.

STAR TOPOLOJİSİ

Networkteki tüm bilgisayarlar merkezi bir cihaza bağlanırlar. Ki biz bu cihazı çoğunlukla
hub ya da switch olarak biliriz. Merkezi network cihazı, herhangi bir bilgisayardan gelen datayı
hedef adresine ileten, tüm network trafiğini kontrol eden bir elektronik cihazdır. Günümüzün
lokal networklerinde çoğunlukla bu topolojiyi görüyoruz.
“Bizim networkde hub/switch var, ama nerdeee şekildeki merkezi yapılanma:)” demiş
olabilirsiniz. Karşılaştığınız veya çalıştığınız onlarca networkün yapısındaki köşe bucak yapılanma
yanlış mı? Hayır, zaten hub ya da switch’in bütün bilgisayarlardan eşit uzaklıkta olduğu simetrik
bir network yapılanması nadiren kullanılır. Yanlış olduğunu söyleyemeyiz ancak kablolama
maliyetlerini de düşünecek olursanız merkezi bir dizaynın ideal olduğu söylenebilir.

Star topolojisinde çoğunlukla twisted pair kablo kullanılır. Fiber optik kablo kullanmak da
mümkündür.

Avantajları:

Sadece hub/switch’e yapılacak kablolamadan ötürü ekonomik.

Kurulumu basit ve hızlı.

Bir bilgisayar ile yapılan kablo bağlantısında oluşacak bir problem sadece o
bilgisayarın network bağlantısını keser. Tüm network çökmez.

Hub/switch üzerindeki ışıklar sayesinde bağlantıların durumu izlenebilir ve


böylece arıza tespiti kolaylaşır.

Dezavantajları:
Şayet fiber optik kablolama yapılmazsa, bilgisayar(node) ile hub/switch
arasındaki maksimum uzunluk 100 metredir.

RING TOPOLOJİ

Bu network yapısını geliştiren IBM firmasıdır. Ortak geliştirilmediğinden ötürü


yaygınlaşmamıştır ve bu nedenle IBM Token Ring teknolojisi, IBM’in kendi sistemlerinde kullandığı
bir topoloji olabildi ancak. Peki biz Token Ring topolojisine dair ne bilmeliyiz?

İlk öncelikle kablolamasından bahsedelim. Çoğunlukla UTP ya da STP kablo, nadiren fiber
optik kablo kullanılır. Mantıksal olarak ring topoloji olsa da kablolama topolojisi yani fiziksel
topolojisi stardır. Yani kablolama bilgisayarlar ile merkezi bir cihaz arasında yapılır. İkinci
bilmemiz gereken token denilen bir taşıyıcı sinyal ile iletişimin sağlandığıdır. Sadece bu tokena
sahip olan bilgisayar data gönderebilir ya da alabilir. Şimdilik bu datalar bizim için yeterli, ileride
detaylarına bakacağız.

BUS TOPOLOJİSİ
Networkteki tüm bilgisayarlar tek bir koaksiyel kablo üzerinden birbirlerine bağlanırlar.
Ortalığı yöneten ne bir cihaz var ne de taşıyıcı bir sinyal, nedir datayı hedefine götüren
derseniz? Ortak bir kablonun olduğuna dikkat edin, bu sayede bir bilgisayardan çıkan data tüm
bilgisayarlara ulaşacaktır.

Avantajları:

Hub/switch gibi ekstra bir donanım gerektirmez. Ucuzdur.

Dezavantajları:

Kablonun herhangi bir yerinde oluşacak temazsızlık, kopukluk gibi sorunlar


tüm sistemi çökertir.

Arıza tespiti zordur.

HYBRID TOPOLOJİSİ

Üç temel topolojinin birbirlerine göre avantaj/dezavantajları vardır. Bu topoloji ile


harmanlıyorsunuz star ve bus topolojisini ya da star ve ring topolojilerini, işte birbirinin
eksiklerini kapatan sistemler. Nasıl mesela? Bus topolojisi çok ucuz bir yapı ancak ortak paylaşılan
kabloda olacak bir arıza tüm networkü devre dışı bırakıyor. Star topolojisinde ise bu sorun yok.
İkisinin kombinasyonunu seçmeniz mümkündür mesela (star-bus topolojisi)
Şu ana kadar sizlere tüm network topolojilerinin genel karakteristiklerini aktardım. Şöyle
diyor olabilirsiniz: “Diyelim ki bus topolojisini ya da ring topolojisini temel alan bir network
kurmaya karar verdik, bu networku tam olarak nasıl kuracağımız çok açık değil ki!” Haklısınız, asıl
önemli olan kısma başlıyoruz.

Network topolojilerinin üretici firmaların geliştirdiği teknolojilerin standartlandırılmış


genel tanımı olduğunu söylemiştik ya, şimdi bu teknolojiler ve topolojileri arasındaki ilişkileri
anlamaya başlıyoruz.

LAN TEKNOLOJİLERİ

ETHERNET TEKNOLOJİSİ << BUS ya da STAR TOPOLOJİ

Hepimiz Ethernet teknolojisini biliyoruz. Bir LAN kurmayı planlarken çoğunlukla bu


teknolojiyi tercih ediyoruz. Bu nedenledir ki çok yaygın kullanılan bu teknolojinin detaylarını
bilmemiz önemli.

Gelişimi:
Yıl 1976… National Computer Conferance’dayız. Ünlü Xerox Firması araştırma
merkezlerinde ürettiği bir teknolojiyi tanıtıyor. Tüm dünya Etherneti ilk o gün duyuyor. Acaba o
zamanlar bu teknolojinin tüm dünyada bu kadar yaygın kullanılacağı düşünülmüş müydü dersiniz,
aynen İnternetin doğuşu gibi… Demiştik ya Standart Enstitüleri yeni bir teknoloji çıkar çıkmaz
STANDARTLAŞTIRMA çalışmalarına başlar ya:), işte IEEE (Institute of Electrical and
Electronics Engineers) Enstitüsü 802 kodlu komisyonu ile Etherneti geliştirmeye devam eder. Bu
gelişime destek dünyaca ünlü Digital Equipment, Intel ve Xerox firmalarından gelir ve 1985
yılında "IEEE 802.3 Carrier Sense Multiple Access with Collision Detection (CSMA/CD) Access
Method and Physical Layer Specifications" ismiyle yeni Ethernet standartı duyurulur.

1985 yılından itibaren üretilen tüm Ethernet aygıtları, IEEE 802.3 standardına göre
üretilmekte.

Ethernet ismi nerden geliyor hiç düşündünüz mü? Yukarıdaki şekil Ethernet’in duyurulduğu
konferans sırasında geliştiricisi tarafından çizilmiş. İlk zamanlar bus topolojisi temelli, paylaşılan
tek bir koaksiyel kablo kullanıldığını görüyoruz, işte bu ortak kaynağa ETHER demişler. NET’i de
ekledik mi karşımızda etherNET…

Erişim Kontrolü:

Ethernet networkümüzü kurmaya başlayalım. İlk olarak networkteki tüm bilgisayarlara


network arayüz kartı olarak Ethernet kartlarını takıyoruz. Artık networkteki her bir bilgisayarın
onu kimliklendiren tek olan bir adresi var: MAC (Media Access Control) adresi. Her Ethernet
kartı dünyada tek olan MAC adresi ile birlikte üretilir. Söylemeliyim ki bu adresi istersek
değiştirme imkanı da var. Ancak değiştirdiğiniz MAC adres ile başka bir bilgisayarın MAC adresi
kesişirse işte bu durumda iki sistem de networke erişemeyecektir.

MAC adresi 1 byte’lık 6 parçadan oluşan bir adres, 6*(8bit)=48 bit. Her parça genellikle
hexadecimal olarak gösteriliyor. Örnek bir MAC adresi: 12 0D 4A 51 9B 03.
Ethernet teknolojisini kullanan networklerde iletişim ve erişim kontrolü, MAC adresi ve
CSMA/CD tekniği ile yapılıyor. Sözgelimi A bilgisayarı B bilgisayarına data göndermek istiyor.
İstedi diye hemen data gönderir diyemiyoruz çünkü önce kabloya erişim hakkı olmalı. Peki bu
hakkın kendisinde olup olmadığını nasıl anlayacak? İşte bu noktada karşımıza Carrier Sense
çıkıyor. Ethernet kartı kablo üzerinde bir taşıyıcı sinyal olmadığını algılarsa “artık data gönderme
hakkım var” diyor. Ve kendisiyle bütünleşik MAC adresini, B bilgisayarının yani hedef bilgisayarın
MAC adresini, datasını ve hata kontrol metodu olan CRC kodunu FRAME olarak adlandırılan yapı
içerisinde birleştirip kabloya bırakıyor. Önemli bir nokta: aynı anda C bilgisayarı da hakkı
olduğunu sanıp kabloya frame bıraktı diyelim işte üzücü bir olay >> bir patlama gerçekleşiyor:) her
iki gönderen de frame’lerini kaybediyor. Bu olaya Collision denmiş. Multiple Access ise senaryodan
da görüyoruz ki şayet kablo üzerinde taşıyı sinyal yoksa tüm bilgisayarların networkü kullanma
hakkı eşit. Elimizde iki sonuç var: başarılı ya da başarısız transfer. Diyelim ki collision olmaksızın
B bilgisayarına frame gitti. B bilgisayarındaki Ethernet kartı frame’i alıyor ve hedef adresin
kendisi olup olmadığına bakıyor, öyle ise frame’i alıyor, değilse frame’i gözardı ediyor. Collison
olduğunda ise A ve C bilgisayarları bunu algılayıp rastgele bir süre kadar bekliyorlar. Sonra önce
kim tekrar gönderme hakkına sahip dersiniz? İşte bunu belirleyen Ethernet kartının yazılımındaki
backoff algoritmaları. Hakkı elde eden tekrar datasını gönderiyor. Diyelim ki talih bu ya tekrar
collision oldu. Ethernet ard arda algıladığı her collison için iletime tekrar başlama süresini ikiye
katlıyor. Süre demişken bu bahsettiğimiz olaylar saniyenin milyonda birlerinde oluyorlar. Yani
çakışma olsa bile tekrar gönderim mikrosaniyeler sonrasında yeniden başlıyor.

Hız:

Ethernet teknolojisinde network üzerindeki data aktarım hızı, günümüze kadar üç


aşamadan geçti.

1. İlk Ethernet teknolojisi 2.94Mbps hızında çalışıyordu. Daha sonra 5Mbps ve 10Mbps
hızlarında üretilmeye başlandı.

2. Fast Ethernet versiyonu ile 100Mbps hızına çıktı.

3. Son olarak Gigabit Ethernet versiyonu 1000Mbps (1Gbps) hızında.

4. Bu şıkta ileride bakalım hangi hızdan bahsedeceğiz?


Bir Ethernet networkü kurarken, networkte olması istenen iletim hızına göre yukarıdaki 3
seçenekten birine uyan Ethernet NIC’leri(Network Interface Card) satın almalıyız. Networkteki
bilgisayarlarımızın donanımını tamamladıktan sonra yapacağımız kablolama da kullandığımız
teknolojinin hızında olmalı ki bu ideal olandır yoksa istenen iletim hızına ulaşamayız.

Kablolama ve standartları:

Hepimiz koaksiyel ya da UTP gibi kablo tipleri isimlerine aşinayızdır. Aslında bildiğimiz
tüm kablo isimleri aşağıdaki standartlardan birine mutlaka giriyor. Kullandığımız kablo tipi hangi
topolojiyi temel alan Ethernet networku kurduğumuzu ortaya çıkaracak.

• 10Base5 >> Kalın(Thick) koaksiyel kablo

• 10Base2 >> İnce(Thin) koaksiyel kablo

• 10BaseT >> UTP, STP

• 100BaseT4 >> 4 çiftli Cat3, Cat4 UTP

• 100BaseTX >> 2 çiftli Cat5 UTP, STP

• 1000BaseT >> Cat5 UTP

• 10BaseFL >> Fiber Optik

• 100BaseFX >> Fiber Optik

• 1000BaseLX >> Fiber Optik

• 1000BaseSX >> Fiber Optik

Bu kablo standartları hakkında bilgi verirken bus ve star topoloji tabanlı Ethernet
networklerinin nasıl tasarlandığını da göreceğiz.

10Base2 ve 10Base5

Bus Topoloji tabanlı Ethernet Networkleri

Kullanabileceğimiz kablo standartlarının özelliklerine bir bakalım:


10Base5 (Kalın koaksiyel kablo)

• 10Mbps hızında (10Base5)

• Ağın maksimum uzunluğu 500metre olabilir (10Base5)

• Bir segmentte 100’den fazla bilgisayar olamaz. (Tek kablodan oluşan her bölge bir
segmenttir)

• Networke ekleyeceğimiz her bilgisayar arası mimimum mesafe 2.5metre olmalı.

10Base2 (İnce koaksiyel kablo)

• 10Mbps hızında (10Base2)

• Ağın maksimum uzunluğu 185metre olabilir (10Base2)

• Bir segmentte 30’dan fazla bilgisayar olamaz.

• Networke ekleyeceğimiz her bilgisayar arası mimimum mesafe 0.5metre olmalı.

Peki nasıl kuruyoruz Ethernet bus networkü? Öncelikle hangi kablo tipini kullanacağımızı
seçiyoruz. Bir ihtimal Ethernet-bus networkü kurmuş olsanız, ince koaksiyel kablo kullanmış
olacağınızı düşünüyorum. Üniversite sıralarında ilk kurduğum network de ince koaksiyelli idi.
Ancak her iki kabloya uygun Ethernet-bus networkün nasıl kurulacağını bilmemiz önemli. Çünkü
AUI gibi terimleri duymuşsanız artık nerden geldiğini öğreneceksiniz.

10Base5 (Kalın koaksiyel kablo) ile Ethernet-Bus Networkü Dizaynı

Aslında network kurmak yemek hazırlamak gibi bir şey:) Öncelikle malzeme listenizi
oluşturuyorsunuz. Sonra da bu malzemeleri edinip işe başlıyorsunuz. İşte biz de networkü
kurmadan önce o networkün ihtiyaçlarına göre bir malzeme listesi oluşturuyoruz.

Malzeme listemiz:

o 10Base5 kablo: Ağın maksimum olabileceği uzunluğun 500 metre


olabileceğini unutmadan networkümüzün büyüklüğüne göre kablonun
uzunluğunun ne olacağını hesaplıyoruz.
o Ethernet NIC : AUI girişi olan Ethernet kartı.

o AUI kablosu: Ethernet NIC’i üzerindeki AUI girişine takılan bu kablo,


NIC ile transceiver arasındaki bağlantıyı sağlıyor. Görevi, NIC’den gelen
dijital sinyalleri transceivera taşımak.

o Transceiver: Görevi koaksiyel kablo üzerinde analog işaret üretmek.

o Terminator: Bus networkünde tek paylaşılan bir koaksiyel kablomuz var


ya, elektrik sinyali bu kablo üzerinde yola çıktığında iki ucdan yansıyarak
network trafiği oluşturmasın diye kullanılıyor. Aşağıdaki şekilden de NIC’in
kablo ile direkt bağlantısının olmadığını, bu bağlantıyı AUI ve transceiver
ile sağladığımızı görüyoruz.
Kurulum:

o Öncelikle transceiverlarımızın koaksiyel kablo ile bağlantısını yapıyoruz.

o Daha sonra kablomuzun iki ucunu hemen sonlandırıyoruz.

o Sıra geldi bilgisayarlarımıza. Ethernet kartlarımızın AUI girişine


taktığımız AUI kablosunun diğer ucunu transceivera takıyoruz. İşte
karşımızda ThicketherNET.

o Eğer her bilgisayar için ayrı transceiver kullanmak istemezsek multiplexor


denilen bir cihaz kullanıyoruz. Aşağıdaki şekilden de gördüğümüz gibi bir
ucu her bilgisayarın NIC’ine bağlı olan AUI kablosunun diğer ucunu
multiplexora takıyoruz. Bu sayede sadece multiplexordan çıkan bir AUI
kablosunu transceivera bağlıyoruz.
10Base2 (İnce koaksiyel kablo) ile Ethernet-Bus Networkü Dizaynı

Kalın koaksiyel kablo ile bus networkü kurmak hem daha zor hem de daha pahalı
olduğundan artık tercih edilmiyor. Eğer günün birinde bus network kurarsanız sanırım ince
koaksiyeli tercih edersiniz.

Malzeme listemiz:

o 10Base2 kablo: Ağın maksimum olabileceği uzunluğun 185 metre


olabileceğini unutmadan networkümüzün büyüklüğüne göre kablonun
uzunluğunu hesaplıyoruz.

o Ethernet NIC : BNC girişi olan Ethernet kartı.

o BNC (T) konnektör: Artık ne transceivera ne de AUI kablosuna


ihtiyacımız var. Transceiver elektronik olarak NIC üzerine gömülü
olduğundan ayrı bir transceiver birimi gerekmiyor. Dolayısıyla AUI girişini
kullanmıyor, ince koaksiyel kablo için tasarlanmış olan BNC girişini
kullanıyoruz.
o Terminator.

Kurulum:

o Öncelikle T konnektörler ile kablo bağlantısını yapıyoruz


o Daha sonra kablonun her iki ucuna sonlandırıcı takıyoruz.

o Son olarak T konnektörleri ethernet kartlarının BNC girişlerine takıyoruz.


İşte karşımızda ThinetherNET.

Yukarıda ince koaksiyel kablo ile tasarlanmış network donanımlarından bazılarını


görüyoruz. Ancak günümüzde koaksiyel kablonun düşük hızlarda kalması ve CSMA/CD ile
collisionın engellenememesi sadece üstesinden gelinebilen bir sorun olması nedeniyle artık pek
tercih edilen bir yapı değil.

10BaseT,100BaseT4,100BaseTX,1000BaseT

10BaseFL,100BaseFX,1000BaseLX,1000BaseCX

Star Topoloji tabanlı Ethernet Networkleri

Günümüzde en yaygın kullanılan Ethernet networkleri fiziksel olarak star topoloji tabanlı,
mantıksal olarak ise bus topoloji tabanlı.
Malzeme listemiz:

o Twisted pair ya da fiber optik kablo: Çoğunlukla twisted pair kablo


kullanılıyor. AUI kablosunun görevini burada twisted pair kablo yapıyor.
Yani NIC’den gelen dijital bilgi huba kadar twisted pair kablo üzerinden
ulaşıyor.

o Ethernet NIC : RJ-45 girişi olan Ethernet kartı.

o RJ-45 konnektör.

o Hub/Switch: Bus networklerinde kalın koaksiyel kablonun yaptığı işlevi


(analog sinyalin tek bir kaynak üzerinden iletimini) artık hub/switch
yürütüyor. Hatırlayalım ki mantıksal olarak halen bus network sözkonusu.
Eğer hub yerine switch kullanırsak en önemli avantajımız , CSMA/CD
erişim metodunun getirisi olan collisionın kalkması. Peki switch, collison
olmasını nasıl engelliyor? Önemli bir bilgi: Switch için her segment bir
collison domainidir. Ve switch her collision domaininden gelen bilgiyi
kendine bağlı tüm bilgisayarlara iletmeksizin direkt hedefine ulaştırıyor
başka bir kaynağın aynı domaine olan iletim isteğinde bunu algılar ve
collision oluşmasına engel olur.

Hub/switch seçimimizde networkteki bilgisayarlarımıza taktığımız


ethernetin versiyonu oldukça önemli. Gigabit ethernet kullanıyorsak ona
uygun hub/switch almak zorundayız.
Kurulum:

o Öncelikle kablonun her iki ucuna RJ-45 konnektör takıyoruz.

o Daha sonra twisted pair kablolarımızın bir ucunu her bilgisayarın RJ-45
girişine diğer ucunu ise hub/switche takıyoruz.

İşte karşımızda Ethernet star-bus networkü. Aşağıda büyük bir Ethernet


networkte kullanılan switchleri görüyoruz:)
Detaylar: Hangi Ethernet versiyonu kullanıyorsak yine ona uygun kablo
kullanmalıyız, aşağıda kullanabileceğimiz kablo standartlarını bulabilirsiniz:

10BaseT (UTP,STP kablo)

 10Mbps hızında (10BaseT)

 T harfi, twisted pair kablo kullanıldığını sinyalleri gösterir (10BaseT)

 Bilgisayar ile hub/switch arası mesafe maksimum 100 metre olabilir.

10BaseFL

 10Mbps hızında (10BaseFL).

 Data, fiber optik kablo içerisinde ışık sinyalleri ile taşınıyor. Bu tür
aktarım hem güvenilirdir hem de elektromanyetik alanlardan hiç
etkilenmez.

 Mesafe, 2.7km ye kadar çıkabiliyor.

Fast Ethernet kartlarını ile kullanılabilecek kablo standartları 100BaseT4 ve


100BaseTX ya da 100BaseFX.
100BaseT4

 100Mbps hızında (100BaseT)

 Cat3 ve üstü UTP kablo ile 8 tel'i de kullanıyor (Cat5 yok)

 Diğer özellikleri 10BaseT ile aynı.

 Sık kullanılmıyor.

100BaseTX

 100Mbps hızında (100BaseTX)

 Cat5 ve üstü UTP kablo ile 4 tel.

 Diğer özellikleri 10BaseT ile aynı.

 Yaygın olarak kullanılıyor.

100BaseFX

 100Mbps hızında (100BaseFX)

 Cat5 ve üstü UTP kablo ile 4 tel.

 Hub/switch ile node arası mesafe 400m ye kadar çıkabiliyor.

 Yaygın olarak kullanılıyor.

Gigabit Ethernet kartları ile network kuracaksak tercih edeceğimiz kablo


standartları 1000BaseT, 1000BaseSX, 1000BaseLX.

1000BaseT

 1000Mbps hızında (1000BaseT)

 Cat5 kablo üzerinden 8 teli de kullanıyor.


 Cat5 desteklenmesine rağmen gigabit seviyesinde hız için Cat5e ve
Cat6 tavsiye ediliyor.

 10BaseT gibi kablo uzunluğu 100m ile sınırlı.

 RJ-45 kullanan 1000BaseT görünüş olarak önceki versiyonlarla aynı.

100BaseSX

 1000Mbps hızında (1000BaseSX)

 Multi mode lazer kullanarak fiber optik kablo üzerinden 500m varan
mesafelere gigabit hızını sunuyor.

1000BaseLX

 1000Mbps hızında (1000BaseLX)

 Single mode laser kullanarak fiber optik kabloüzerinden 5Km gibi


mesafelere kadar gigabit hızını sunuyor.

 Geleceğin gigabit omurga çözümü olarak görülüyor

Şu ana kadar Ethernet teknolojisini kullanarak kurabileceğimiz üç değişik network gördük.


Aşağıdaki şekillerde iki katlı bir binanın ofislerinin her bir metod ile nasıl konfigüre
edilebileceğini görüyoruz. Artık ilk iki yapının yok olmaya yüz tuttuğunu söyleyebiliriz.
Şimdi gördüğünüz network yapısı ise Ethernet teknolojisinin günümüzdeki kullanımını
yansıtıyor.
TOKEN RING TEKNOLOJİSİ << STAR-RING TOPOLOJİ

“Etherneti biliyoruz da neyin nesi bu Token Ring” demişseniz hiç şaşırmam, çünkü ne
derece kullanılıyor diye anlamak için internette şöyle bir araştırma yapayım dedim. Benim gibi hiç
bu network ortamında çalışmamışsanız az da olsa göreceğiniz token ring ürünleri sizi şaşırtabilir.
Ayrıca nette gezinirken ODTU’nün 90’larda kullandığı network omurgasının da token ring olduğunu
gördüm. Şu adreslere bir bakınız, token ringe özel printer server, CD/DVDROM server bile
üretilmekte.
http://www.baglan.com.tr/urunler/axis/cdromserver/axis_cdserver.html

http://www.axis.com/products/axis_660/index.htm

Şu bir gerçek ki Ethernetin tahtına geçememiş bir teknoloji ama yine de kullanılmakta. O
halde sıra detaylarda...

Gelişimi:

Token Ring, adı üstünde ring topoloji tabanlı bir teknoloji. IBM’in 1970’lerde geliştirdiği
bu lokal network çözümü en çok bilinen ring topoloji. Ticari olarak zamanında başka üreticiler de
ring topoloji teknolojileri geliştirmiş olsalar da, IBM bu topolojiye imzasını atmış. Neden mi?
IBM’in kendi teknolojisini göstermek için kullandığı ”Token Ring” terimi öyle tutulmuş ki, ring
topolojisinden bahsedilirken kullanılan isim olmuş. Söylemeliyim ki karşımızda yine IEEE! IBM’in
Token Ring teknolojisi bu kadar yaygın tercih edilir de standartlandırılmaz mı:) Artık IEEE 802.5
standartıyla “IBM&Token Ring” özelliklerinin açıklanıyor.

Erişim Kontrolü:

Token Ring teknolojisini kullanan networklerde iletişim ve erişim kontrolü token passing
denilen bir mekanizma ile yapılmakta ve iletim yönü tek. Networkteki bilgisayarlar mantıksal
olarak kapalı bir döngü oluşturacak biçimde birbirlerine bağlı olduklarından Token Ring
teknolojisi, ring topoloji tabanlı. Şimdi gelelim iletişim nasıl sağlanıyor?
Diyelim ki A bilgisayarı B bilgisayarına “merhaba” diyebilmek istiyor:) Bu karakterler B’ye
kadar nasıl gidecek? B bilgisayarının önce kabloya erişme hakkı olmalı ki, frame’ini yola
çıkartabilsin. Ethernet teknolojisinde sinyal ile belirlenen erişim hakkı, Token ring teknolojisinde
token denilen özel bir mesaj ile belirleniyor. Yanii token’a kim sahipse o, tüm networkün hakimi
oluyor, diğerlerinin ise token kendilerine gelinceye dek beklemekten başka çereleri yok.
“Kendisine gelmek” sözüne dikkat edin lütfen. Aşağıdaki şekilden de gördüğümüz gibi token
sırasıyla ring üzerindeki tüm bilgisayarları dolaşıyor. Bir bilgisayar ancak token kendisine
geldiğinde, networku kullanabiliyor.

Şunu bilelim ki eğer networkteki herkes kendi halinde, kimse kimse ile konuşmuyor ise
token ard arda tüm bilgisayarları dolaşarak sürekli bir döngü oluşturuyor. Ve bu dolaşma sırasında
her bilgisayar bir kez networkü kullanma fırsatı yakalıyor, kullandı kullandı, kullanmadı bir sonraki
döngüyü beklemek zorunda.

Sözgelimi token A bilgisayarına geldi, bilgisayar tokeni alıyor, böylece kablo üzerinde
gezen bir token artık yok. Daha sonra frame’ini kabloya bırakıyor. Gönderen hariç tüm
bilgisayarlar kendisinden bir sonraki bilgisayara bu frame’i forward ediyor. Bu iletim sırasında her
bilgisayar hedef adresin kendi olup olmadığını kontrol eder, hedef kendisi ise frame’in bir
kopyasını kendisine alır ve tekrar frame’i yola bırakır. Bu iletim, halka tamamlanıp frame tekrar
gönderene varıncaya kadar devam ediyor. Ve A bilgisayarı frame’i kendisine geri döndüğünde
gönderdiği ile onu kıyaslıyor, bu işlem ile token ring networklerde hata kontrolü de sağlanıyor.
Artık B bilgisayarı bir frame aldı, A bilgisayarı frame’inin vardığını kendisine dönmesinden anladı.
Bir frame gönderdiği için tokenı artık bir sonraki bilgisayara vermek zorunda. Bu gösteriyor ki
tokena sahip olsa bile bir bilgisayar, sadece bir frame gönderme hakkına sahip. Yani herhangi bir
anda ring üzerinde sadece bir frame olabiliyor.

NOT: Herhangi bir anda ring üzerinde ya “token” ya da “data” içeren framelerden biri
vardır. Ve ikisi arasındaki ayrım frame header’ındaki bir bit ile yapılıyor.

Hız:

İlk Token Ring teknolojisi 4Mbps hızında iken günümüzde çoğunlukla 16Mbps hızında olan
Token Ring networkleri görüyoruz.

Kablolama ve Network Donanımı:

Token ring networkü fiziksel olarak star topoloji tabanlı, bu demek oluyor ki networkteki
tüm node’lar merkezi bir cihaza bağlı. Token ring networklerinde kullanılan hub/switch benzeri
network cihazı, MAU(Multistation Access Unit) olarak adlandırılıyor. Hani diyorduk ya
bilgisayarlar mantıksal olarak bir halka oluşturuyorlar, işte bu yapıyı oluşturan yani framelerin
bilgisayarlar üzerinden ard arda ilerlemesini koordine eden ve herhangi bir anda ring üzerinde
sadece bir frame olmasına izin veren MAU’dur. İletişimi yönlendiren merkezi bir kontrolördür
diyebiliriz. Aynen switch’de olduğu gibi collisiona da izin vermez.

MAU’muz hazır diyelim, sıra geldi her bilgisayara takacağımız NIC’lere. Token Ring
networklerinde ona özel NIC’ler kullanılıyor. Kullanacağımız kablo çoğunlukla UTP ya da STP ve
konnektörler de RJ-45. Malzemelerimiz hazır. Bu aşamadan sonrası basit; kablonun uclarına
konnektörleri takıyor, daha sonra kablonun bir ucunu her bilgisayarın NIC’ine diğer ucunu da
MAU’nun bir portuna bağlıyoruz. İşte elimizde bir adet Token Ring networkü, daha fazla detay
isterseniz bize iletin.

FDDI TEKNOLOJİSİ << STAR-RING TOPOLOJİ


(Fiber Distributed Data Interconnect)

Gidişat pek de iyi değil diyebilirsiniz yakında, çünkü her gelen teknoloji işi biraz daha
karıştırmış. Bu noktadan sonra bahsedeceğimiz teknolojiler çoğunlukla geniş alan ağlarının
dizaynında kullanılıyorlar ve git gide artan yüksek hız, güvenilirlik gibi kriterleri karşılamak için
geliştiriliyorlar.

Gelişimi:

FDDI teknolojisi, Token Ring teknolojisi gibi mantıksal olarak ring topolojiyi, fiziksel
olaraksa star topolojiyi kullanıyor. Peki ondan nesi üstün? İşte bu soruyla birlikte yazımızın en
başında ring topoloji için bahsettiğimiz dezavantajı hatırlayacağız. Ring topolojilerinde
networkteki her bilgisayar kendisinden bir sonraki bilgisayara frame’i forward ederek kapalı bir
döngü oluşturuyor ya, diyelim ki olur ya bir bilgisayarın kablo bağlantısında sorun oldu. Döngü
artık açık. Kapanmayan yara gibi, bu bilgisayar devrede olmadığı müddetçe networkte iletişim
sona erecek. Aslında koordinatorümüz MAU, bir derece ringi devam ettirecek özelliklere sahip,
mesela bir bilgisayarın sisteminin çökmesi gibi yazılım hatalarını algılayıp iletişimin diğer
bilgisayarlar için devam etmesini sağlıyor. Ancaaak ya fiziksel sorunlar oluşursa, işte gümledik:)

Token Ring ANSI (The American National Standards Institute) tarafından ele alınıyor ve
bu Enstitü hem hata toleransı sunacak, hem de yüksek hız taleplerine cevap verecek bir ring
topoloji geliştirme çalışmalarına 1980’lerin ortalarında başlıyor ve sonuçta FDDI X3T9.5
standartıyla üretiliyor.

Erişim Kontrolü:

FDDI, Token Ring gibi token passing erişim mekanizmasını kullanıyor. Fark, aşağıdaki
şekilden de görüyoruz ki elimizde bu sefer iki adet ring var. İki olmasının nedeni ise fault-
tolerance sağlamak.
FDDI teknolojisinde, MAU normal çalışma sırasında dıştaki ringi kullanıyor, içteki ring
üzerinden gelen bitleri ise yorumlamaksızın forward ediyor. Diyelim ki bir kabloda kopukluk oldu.
İşte bu durumda MAU bunu algılıyor ve “ben FDDI netwokü için dizayn edildim. X bilgisayarını
kaybettik. Konfigürasyonu yeniden başlatıyorum…” diyor:) ve bu sefer sorun olan bilgisayarı yok
sayıp, içteki networke doğru yeni bir iletim yönü oluşturuyor. Şekilde oldukça açık görüyoruz.

Hız:

Tek versiyonu var o da 100Mbps hızında.

Kablolama ve Network Donanımı:

FDDI yüksek hızını fiber optik kablodan alıyor. Diğer donanımları Token Ring’deki gibi.

NOT: CDDI (Copper Distributed Data Interface) denilen teknoloji ise FDDI’nın bakır
kablo uyarlaması.

ATM TEKNOLOJİSİ << STAR TOPOLOJİ

(Asyncronous Transfer Mode)


Bahsedeceğim son network teknolojisi, ATM. En en öncelikle söylemeliyim ki ATM
teknolojisi şu ana kadar aktardığım teknolojilerden APAYRI, bu nedenle bu yazımda sadece
ATM’in genel özelliklerinden ve neden star topoloji tabanlı olduğundan bahsedeceğim.

Peki neden apayrı?

Yukarıdaki teknolojilerin hepsi, OSI referans modelinin 2. katmanı olan Data Link
katmanındaki frame denilen yapıyı kullanıyorlar. Hani hep frame sözünü
kullanıyorum ya unutun onu:) ATM’e geçtiğimizde artııık ne OSI ne TCP/IP
referans modeli var ne de frame. Çünkü ATM kendi referans modelini kullanıyor.
Ve de data aktarımını cell (hücre) denilen 53 bytelık sabit küçük bir yapı ile
gerçekleştiriyor.

Hücre anahtarlama denen bir teknik kullanıyor. Ne tam devre anahtarlama ne de


paket anahtarlama tekniği. Hatırlayalım; devre anahtarlama tekniğinde iletişim
kurmak isteyen iki node arası önce bir yol belirlenmeliydi ki data aktarımı
yapılabilsin (telefon hatları gibi) . Paket anahtarlama tekniğinde ise iletişime
başlamak için önce yolun belirli olması gerekmiyor; data parçalanıp paket dediğimiz
yapı içerisinde paldır küldür yola çıkıyor. İnternet üzerindeki routerların paketleri
yönlendirerek onlara yol tayin etmesi güzel bir örnek. Gelelim hücre anahtarlama
tekniğine. Devre anahtarlamaya benziyor çünkü “önce yol belirlenecek” diyor.
Paket anahtarlamaya benziyor çünkü data parçalanıp bu sefer hücre denilen yapı
içerisine yerleştiriliyor. İkisinin özelliklerinden de aldığı için hücre anahtarlama
denmiş.

ATM; ses, görüntü ve datayı ortak taşıyabilecek yüksek hızlı bir teknoloji olarak
gelişimini sürdürüyor. Bu önemli, çünkü diğer teknolojilerin doğuşu network
üzerinden data aktarımının yüksek performans ile başarılabilmesi üzerine
başlamış. ATM ise sadece data değil ses ve görüntü aktarımlarının ortak ve yüksek
performans ile taşınabilmesi amacıyla gündeme gelmiş. Bu nedenledir ki network
omurgası olarak epey tercih edilen bir teknoloji.

Gelişimi:

Büyük bilgisayar şirketleri network teknolojileri geliştirirken telefon şirketleri de boş


durmamış ve 1980’lerde ATM teknolojisini sunmuşlar.

Erişim Kontrolü:

İlk önce aşağıdaki şekil üzerinden ATM’i anlatmış olsaydım sanırım “ne kadar da basit”
diyebilirdiniz. Ama yoğun olarak kullandığımız TCP/IP protokolünden apayrı bir protokol kendisine
dizayn etmiş bir teknoloji için bu söz söylenemez.
Fiziksel olarak merkezi bir switche bağlanmış node’lar olduğundan star topoloji tabanlı bir
teknoloji. Ve önemli özelliklerden biri, ATM için gördüğümüz her kablo bağlantısı kesinlikle fiber
optik, tabi ki bugün itibariyla. Ayrıca her node ile switch arasındaki bu kablo sayısı çift. Bir hat
sadece node’dan switche olan data aktarımı için kullanılırken diğer hat da switchden node’a olan
bağlantı için kullanılıyor. Böylece yüksek hız ve verimlilik de sağlanıyor.

Hız:

ATM için değişik hız standartları var: 52Mbps, 100Mbps, 155Mbps ve 622Mbps. Son
versiyonu 10Gbps hızında. Günümüzde en çok tercih edilenler hızlar ise 155Mbps ve 622Mbps.
Ayrıca “bu hızlar bize çok yüksek” diyenler için IBM ve bazı şirketler 25Mbps hızı gündeme
getirmiş.

Kablolama ve Network Donanımı:

Kendine özel ATM switchler kullanılıyor. Aşağıda farklı iki ATM switch görüyoruz.
Unutmayalım ki her bir node ile switch arası bağlantıda kullanılıcak kablo tipi kesinlikle fiber
optik.
PÜF NOKTALAR

• “En çok kullanılan teknoloji en iyisidir” diyebilir miyiz? Günümüzde Ethernet hem çok
kullanılan hem de gigabit düzeyinde yüksek data aktarım hızı sunan bir teknoloji.
Ancak hangi teknolojiyi kullanacağımızı belirleyen bazı kriterler var: mesela hangi
büyüklükte bir networkte çalıştığımız, hangi seviyede hız istendiği ve bütçenin
kapasitesi… Aslında çoğumuz biliyoruz ki firmalar için asıl kritik parametre, fiyat:)

Eğer “Çok çok ucuza evimde, ofisimde bir networküm olsun, kurulumu kolay,
hız da hiç hiç önemli değil” diyorsanız, 10Base2-Ethetnet networkü ideal
olabilir.

“Kabloda sorun olursa beni uğraştırmasın, yönetimi kolay olsun, data aktarım
hızı iyi olsun” der, fiyatı (hub/switch ve ekstra kablolama maliyetleri) da o
kadar takmazsanız Ethernet star networkü ideal. Zaten günümüzde çoğunlukla
bu network yapısını kullanıyoruz.

“Networkümde video konferans düzenleyeceğim.” dediniz mi işte o zaman hem


ses hem data hem de görüntünün kalitesi kritik bir parametre oluyor. Dilersek
lokal networkte bile ATM teknolojisini kullanabiliriz. Ancak ATM genellikle
farklı fiziksel bölgeleri, şehirleri ya da ülkeleri birbirine bağlayan geniş alan
networklerinde ya da LAN-WAN arası bağlantılarda kullanılıyor.

• “cross kablo neden kullanılıyor?” : Aynı tipte 2 network cihazını birbirine bağlamak
istersek, yani bilgisayar-bilgisayar, switch-switch, router-router,… elemanlarını
birbirine bağlamak istediğimizde düz kablo kullanamayız. “Bir kablo neden
düz(straight-through) ya da çapraz(cross) olarak adlandırılıyor?” dersiniz.
Gördüğünüz her UTP kablo aslen düz kablodur. Ve genellikle bilgisayar-
hub/switch arasındaki bağlantılarda kullanıldığını biliyoruz. Önemli bir bilgi:
konnektöre üsten baktığınızda her tele en soldan sağa doğru numara
verilmiştir (1…8 )

Bu kabloyu satın aldığınızda dikkatinizi çekmiştir, konnektöre geçirilmiş olan 8


tel ayrı renklerde ve belli bir sıra ile dizilidir. Bu sıra rastgele değil.

Konnektörü biz ethernet kartı ile kablo arasında geçit olarak kullanıyoruz ve
Ethernet kartı bir frame göndereceğinde ya da alacağında kablonun tüm
tellerini kullanmıyor. Ethernet kartı, 1 ve 2 numaralı telleri gönderim için, 3 ve
6 numaralı telleri almak için kullanıyor.

pin 1: Tx+ (Transmit +)


pin 2: Tx- (Transmit -)
pin 3: Rx+ (Receive +)
pin 6: Rx- (Receive -)

Ethernet kartının gönderdiği datayı hub/switch almalı değil mi:) Biliyoruz ki


biz UTP kablomuzun bir ucunu bilgisayara bir ucunu hub/switche giriyoruz.
Hayal edelim…, zaten aşağıdan da açıkca görülüyor; Ethernet için gönderim
olan 1 ve 2 numaralı teller hub/switch gözünden alım telleri oluyor. Yani
Ethernet 1-2 den data gönderirken hub/switch 1-2 den alıyor. Hub/Switch 3-
6 numaralı tellerden data gönderirken de Ethernet 3-6 numaralı tellerden
alıyor.
Amacımız aynı tip network cihazlarından ikisini biribirine bağlamak ise işte bu
durumda olacakları düşünelim. Örneğin iki bilgisayarı yani iki Etherneti
birbirine düz kablo ile bağladık diyelim. Ethernetin biri 1 ve 2’den data
gönderirken karşı tarafın 1 ve 2 numaralı telleri bu datayı almayacak, çünkü
Ethernet “ben datayı 3 ve 6 den alırım” diye biliyor. İşte bu durumda
karşımıza çaprazlama yöntemi çıkıyor. 1 ve 2 ile 3 ve 6 numaralı tellerin yerini
değiştirdik mi artık iki Ethernet anlaşabilir oluyor. Sanırım neden çapraz
kabloya ihtiyaç duyduğumuz açıktır artık.

• Network bileşenlerine dair:

NIC (Network Interface Card) : Network üzerindeki bilgisayarlar arası


iletişim kurallarını belirleyecek ve bunu gerçekleştirecek olan network
dananımı. Networke dahil olmak isteyen her node, mutlaka bir NICe sahip
olmalı.

 NIC’ler, üretici firmalar tarafından bir network teknolojisi taban


alınarak üretiliyorlar. Örneğin; Ethernet NIC’i, Token Ring
networklerinde kullanılamaz ya da ATM NIC’leri, FDDI networklerinde
kullanılamaz.

 Bazı farklı NIC’ler aynı teknolojide kullanılabiliyor. Ethernet ile bir


network kurduğumuzu düşünürsek; 10BaseT ile Fast Ethernet
dediğimiz 100BaseT teknolojileri birlikte kullanmamız mümkün mesela.

 “NIC’in performansı üzerinde çalıştığı sistemin işlemcisine bağımlı


mı?” acaba? Hayır, üretilen her NIC data aktarımını CPU’dan bağımsız
gerçekleştirmesi için yeterli donanımla birlikte üretiliyor. Hatta bazı
NIC’ler üzerinde kendi işlemcisini barındırıyor.

 CPU için NIC’in herhangi bir I/O cihazından farkı yok. CPU bir
monitor, bir klavye ile onun arasında ayrımcılık yapmıyor:) Hepsine I/O
cihazları olarak eşit davranıyor. Yani data aktarmak isteyen sistem bir
mesaj isteği oluşturuyor ve NIC’e emirler veriyor. NIC de ne yapsın eli
mahkum:) bu amaç için üretilmiş, emri yürütüyor. Ayrıca NIC network
üzerinden kendisine bir bilgi geldiğinde CPU’ya bunu interrupt
üreterek duyuruyor.

 Her bilgisayarın anakartı üzerindeki PCI slotuna yerleştiriliyor.

Ethernet ya da başka bir NIC, sonuç olarak her bilgisayar networke bu arayüz
aracığıyla dahil olacak.

Kablo ve konnektörler: Bilgisayarlar eğer kablosuz teknolojileri kullanmıyorlar


ise aralarında bir yol olmalı ki data transferi yapabilsinler. Günümüzde bir
network kurulurken çoğunlukla yapısal kablolama tercih ediliyor.

 Kablo seçiminde data aktarım hızı kritik bir bilgidir. Hub/switch, NIC
ve kablonun desteklediği hız, networkte olmasını istediğimiz hızdan
düşük olmamalı ki ideal performası yakalayabileyelim.

 Konnektör dediğimiz şey, kablonun network donanımlarına(NIC,switch


ya da hub gibi) girişinde kullanılan bir küçük donanım. Her teknoloji
kullandığı kablo ile birlikte farklı konnektör kullanıyor. Örneğin
Ethernet 10BaseT, 100BaseT teknolojilerinde RJ-45 konnektörler,
Ethernet 1000BaseT teknolojisinde ise daha farklı bir konnektör
kullanılıyor.

Dönüştürücüler: Dilersek bir teknolojinin kullandığı kabloya uygun konnektörü


dönüştürücüler aracılığıyla başka bir teknoloji için de kullanabiliriz. Bu bir NIC
için geçerli olabileceği gibi router vb. network donanımları için de geçerli.
Mesela bir routerın varsa AUI girişini de, RJ-45 konnektörü kullanan
100BaseT networkünüz için kullanmak mümkün. Aşağıda bazı dönüştürme
çeşitlerini görüyoruz.

 Ethernet AUI’dan Thinnet’e dönüştürücü

 Ethernet AUI dan 10Base-T’ye dönüştürücü

You might also like