Professional Documents
Culture Documents
ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
İKTİSAT ANABİLİM DALI
ARAŞTIRMA TEZİ
SALİHA ASLANKILIÇ
I0410134
BURSA - 2007
ĐÇĐNDEKĐLER
ĐÇĐNDEKĐLER .................................................................................................................I
TABLO ve ŞEKĐL LĐSTESĐ............................................................................................ II
KISALTMA LĐSTESĐ......................................................................................................III
GĐRĐŞ…………………………………….……………………………………..………………...1
BĐRĐNCĐ BÖLÜM.............................................................................................................2
IMF’NĐN GENEL YAPISI ...............................................................................................2
1.1. IMF’nin Oluşumu ve Uluslararası Parasal Sistemin Gelişimi.........................2
1.2. Altın Para Standartı ve Bretton Woods .............................................................3
1.2.1. Keynes Planı....................................................................................................5
1.2.2. White Planı......................................................................................................5
1.3. IMF'nin Kuruluşu ve Amaçları .......................................................................... 6
1.4. Bretton Woods’un Yıkılışı ................................................................................... 7
1.5. IMF’nin Örgüt Yapısı ve Yönetim Şekli ............................................................ 8
1.5.1. Güvernörler Kurulu .........................................................................................9
1.5.2. Đcra Direktörleri Kurulu ..................................................................................9
1.5.3. IMF Başkanı ..................................................................................................12
1.6. Danışma Organları............................................................................................. 12
1.6.1. Uluslararası Finans ve Para Komitesi ...........................................................12
1.6.2. Kalkınma Komitesi .......................................................................................13
1.6.3. Bağımsız Değerleme Ofisi ............................................................................13
ĐKĐNCĐ BÖLÜM .............................................................................................................14
IMF’NĐN SUNDUĞU MALĐ ĐMKANLAR ...................................................................14
2.1. IMF Kaynaklarının Kullanım Mekanizması ................................................... 14
2.2.Genel Đmkanlar.................................................................................................... 15
2.3.Özel Đmkanlar...................................................................................................... 17
2.3.1. Telafi Edici Finansman Kolaylığı (CFF) ......................................................17
2.3.2. Tampon Stok Finansman Kolaylığı...............................................................18
2.3.3. Ek Rezerv Kolaylığı (SRF) ...........................................................................18
2.3.4. Olağanüstü Kredi Kolaylığı (CCL) ...............................................................19
2.4. Geçici Đmkanlar ..................................................................................................19
2.5. Türkiye’nin Kullandığı Đmkanlar ve Kullanım Limitleri ..............................20
2.6. Dönemler Đtibariyle IMF-Türkiye Đlişkileri ve Đstikrar Programları ...........21
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM.........................................................................................................24
IMF ve TÜRKĐYE ĐLĐŞKĐLERĐ .....................................................................................24
3.1. Tarihsel Olarak Ekonomideki Gelişmeler ve IMF ile Đlişkiler ...................... 24
3.1.1. IMF’ye Üyelikten 1970’e..............................................................................24
3.1.2. 1970-1980 Dönemi........................................................................................26
3.1.3. 1980-1999 Dönemi........................................................................................27
3.1.4. 1999 Sonrası Dönem .....................................................................................29
3.2. Yapılan Anlaşmalar ve Sağlanan Kaynak ....................................................... 32
3.3. IMF’nin Yeni Stand-By’daki Amaçları ........................................................... 34
SONUÇ…………………………………….…………………………………………………...36
KAYNAKÇA………………………………………………………………………...………...38
I
BĐRĐNCĐ BÖLÜM
2
Bazı ülkeler yabancı parayla işlem yapılmasını yasaklamışlardır. Sonuçta uluslararası
ticaret hızla daralmış, istihdam ve yaşam standartları düşmeye başlamıştır.
Uluslararası ticaretin hızlı gelişimine bağlı olarak para ve döviz kurları ülkelerin
istihdam düzeylerini, gelir seviyelerini ve dış dengelerini etkileyebilen önemli bir
politika aracı haline gelmiştir.
Bu sistemde, bir ülkenin ödemeler dengesi açık verdiğinde o ülkeden yurt dışına
altın ihracı olur ve rezervleri azalır. Bu da ülkenin para arzını düşürüp, faiz
3
oranlarını artırır. Artan faiz oranları yatırımları azaltacağı için ülkenin milli gelir
düzeyi de dolaylı olarak düşer. Gelir düşüşü sonucu ülkede talep düzeyi geriler ve
ithalat düşüşü ile dış ticaret tekrar dengeye gelir. Bu sistemde denge otomatik
olarak gelir ve fiyat mekanizması yoluyla sağlanmaktadır. Söz konusu sistemde dış
dengenin sağlanması ekonomi politikasının temel hedefidir. Altın standardında her
ülke kendi parasını altına göre sabit bir oran üzerinden değerlendirdiği için, çeşitli
ülkelerin paraları arasında da sabit bir kur oluşur. Dolayısı ile kurları sabit tutmak için
altın para sistemi ideal bir sistemdir (Seyidoğlu, 1998).
Ancak altın para sistemi, 1929 Dünya Ekonomik Bunalımı ile büyük darbe
almıştır. Bu dönemde yaşanan iflaslar neticesinde dünyada altına hücum başlamış
ve altın kıtlığı belirmiştir. Altın kıtlığının yaşandığı bu dönemde altın fiyatlarının
yükselmesi ile birlikte yüksek enflasyon dünyaya hakim olmuştur. Altın rezervlerinin
tükenmesi kambiyo denetimi uygulamasını gündeme getirmiş ve altın standardını
uygulayan ülkeler başta Đngiltere (1931) ve ABD (1933), sonrasında Fransa (1936)
olmak üzere altın standardından ayrılmaya başlamışlardır. Altın standardının
yıkılması, milli paraların birbirlerine dönüştürülme imkanlarını ortadan kaldırmış, bu
durum uluslararası ödemelerde çok taraflı denkleştirmelerde büyük sorunlar
yaratmıştır. Sorunların devam ettiği bu dönemlerde çıkan 2. Dünya Savaşı ve savaştan
sonra artan yüksek gümrük tarifeleri ve sıkı miktar kısıtlamaları, rekabetçi
devalüasyonlar dünya ticaret hacmini iyice daraltmıştır. Bu durum dünya ticaretini
serbestleştirerek çok taraflı ticarete imkan sağlayacak bir uluslararası ticari ve mali
sistemin esaslarını belirlemek üzere toplanılmasını zorunlu kılmıştır.
4
sonrasında benimsenen ve kendi adıyla anılan ayarlanabilir sabit döviz kuru
sistemine temel oluşturmuştur (Ener ve Demircan, 2004).
Đngiltere’nin teklif ettiği sistem, dış açık veren ülkelere otomatik olarak kredi
sağlayacak bir mekanizmayı içermektedir. Bu çerçevede Keynes üç kurum tasarlamıştır.
Bu kurumlar; Dünya Bankası, IMF ve Uluslararası Ticaret Örgütüdür. Keynes Planı’nda
Para Fonu bugünkü Dünya Bankası, Dünya Bankası da bugünkü IMF gibi
düşünülmüştür. Dünya Bankası, bütün ülke Merkez Bankalarının üstünde bir
Uluslararası Merkez Bankası olacak ve bancor adlı bir rezerv yaratabilecektir
(Eğilmez,1996).
5
1.3. IMF'nin Kuruluşu ve Amaçları
Bretton Woods Konferansına katılan 44 ülkeden 39’unun yanı sıra 6 yeni ülke
daha 1945’te IMF Ana Sözleşmesini onaylayarak IMF’nin kurucu üyeleri
olmuşlardır. Bu ülkelerin ardından, IMF’nin üye sayısı 10 yıl içinde 58’e, 1965’te 100’e
çıkmıştır. 1975 ve 1985’te de sırasıyla 130 ve 150’ye yaklaşan üye ülke sayısı, 1997’de
181 olarak gerçekleşmiştir. Son dönemde 3 ülkenin daha katılımı ile 2005 yılı sonu
itibariyle IMF’nin üye sayısı 184’tür. Bretton Woods Konferansına katılan Türkiye
ise, IMF'ye kurucu üye olarak katılmamıştır. Türkiye'nin IMF'ye katılması,
IMF'nin finansal operasyonlarına başladığı tarihten 10 gün sonra yani 11 Mart 1947’de
gerçekleşmiştir. Her ülke IMF'ye üye olabilir. Bunun için IMF Ana Sözleşmesini kendi
parlamentosunda onaylayarak uluslararası anlaşma haline getirmesi ve kendisine
düşen kotayı IMF'ye ödemesi (ya da ödenmesi zorunlu bölümünü ödeyip kalanını
taahhüt etmesi) gerekmektedir. Ülkeler IMF'ye iki farklı türde üye olabilirler: Üye
ülke sermaye hareketlerinde bir kısıtlamaya gidiyorsa IMF Ana Sözleşmesinin 4.
Maddesi statüsünde, sermaye hareketlerini serbest bırakmışsa IMF Ana
Sözleşmesinin 8. Maddesi statüsünde üye. IMF'nin hedeflerinden birisi de
üyelerinin 8. Madde statüsünde buluşmalarını; yani sermaye hareketlerinin serbest
6
olduğu bir konuma gelmelerini sağlamaktır. 11 Mart 1947'de IMF'ye Ana
Sözleşmenin 4. Maddesi çerçevesinde, yani kambiyo kısıtlamaları uygulayan bir
statüde üye olan Türkiye, 3 Nisan 1990'da IMF Ana Sözleşmesinin 8. Maddesi,
yani sermaye hareketlerini serbest bırakmış ülke statüsünde üye konumuna gelmiştir.
7
Bu durum, altın piyasasının ikiye bölünmesine yol açmıştır:
8
1.5.1. Güvernörler Kurulu
9
Fon’da en yüksek kotaya sahip olan 5 ülkenin (ABD, Almanya, Japonya, Đngiltere,
Fransa) atadıkları birer Đcra Direktörü ile Suudi Arabistan, Çin ve Rusya’nın
seçtikleri toplam 3 ve diğer ülkelerin meydana getirdikleri 16 ülke grubunun seçtikleri
16 Đcra Direktörü üye toplamını oluşturur. Atanmış Đcra Direktörlerinin belirli
bir hizmet süresi yoktur. Bu kişiler ilgili üye ülke yeni bir atama yapıncaya kadar görev
yaparlar. Seçilmiş Đcra Direktörlerinin görev süresi ise 2 yıldır. Türkiye; Belçika,
Avusturya, Çek Cumhuriyeti, Macaristan, Belarus, Slovenya, Slovak Cumhuriyeti,
Lüksemburg ve Kazakistan ile aynı grupta yer almaktadır. Grubun en yüksek oy
gücüne sahip olan Belçika, Đcra Direktörlüğünü yapmakta ve grubu temsil
etmektedir. Türkiye, bu grubun Đcra Direktörlüğü ofisinde Hazine Müsteşarlığının
atadığı bir “Đcra Direktörü Danışmanı” ve bir de “Teknik Asistan” bulundurmaktadır
(Güran ve Aktürk, 1992).
10
Şekil 1.1 IMF’nin Organizasyon Yapısı
11
1.5.3. IMF Başkanı
Başlangıçta geçici olarak düşünülüp “Geçici Komite” ismini almış olan komite,
zamanla sürekli hale gelmiştir. IMF’nin politika oluşturmadaki temel birimlerden
birisi olarak ismi “Uluslararası Para ve Finans Komitesi” olarak değiştirilmiştir.
Yapısı Yönetim Kuruluna benzeyen Uluslararası Para ve Finans Komitesi de 24
üyeden oluşmakta ve bu üyeler Guvernör ya da eşit düzeydeki görevlilerden
seçilmektedir. Başkan, Başkan Yardımcısı ve Đcra Direktörlerinin de katıldığı
Uluslararası Para ve Finans Komitesi toplantıları normal olarak yılda 2 kez yapılır.
12
1.6.2. Kalkınma Komitesi
IMF’nin bir diğer danışma birimi olan ve genel ikle Uluslararası Para ve Finans
Komitesi ile birlikte çalışan Kalkınma Komitesi, Dünya Bankası Guvernörler
Kurul arı temsilcilerinden oluşur. Kalkınma Komitesinin faaliyet alanı az gelişmiş
ülkelere yönelik mali kaynak transferleridir (Seyidoğlu, 1998).
13
ĐKĐNCĐ BÖLÜM
IMF imkanları genel olarak bir borçlanma değil; bir değiş-tokuş, bir alım-
satım işlemidir. Buna göre dış kaynak ihtiyacı içine giren üye ülke, kendi parasını verip
karşılığında parası güçlü bir başka üye ülkenin parasını almakta ve zamanı gelince bu
tutar tekrar değiş tokuşa tabi tutulmaktadır. Bu nedenle IMF'den finansal kaynak kul
anan bir ülkenin bir başka ülkenin parasının kulanımına alım” geri ödemesine de
“geri alım” adı verilmektedir. Bununla birlikte son yıl arda özel ikle az gelişmiş
ülkelere doğrudan borç biçiminde destekler de sağlanmaktadır. Bunun için üye
ülkenin öncelikle, IMF’den sağlayacağı bu kaynakları dış açığını gidermek için kul
anacağını ve bunu yaparken de bir istikrar programı izleyeceğini taahhüt etmesi
gerekir. Uygulanması taahhüt edilen, ülkenin alacağı önlemleri ortaya koyan ve
doğrudan IMF Başkanı’na hitaben yazılan bu programa “Niyet Mektubu” adı
verilmektedir. Niyet Mektubu genel ikle ilgili Bakanın ve Merkez Bankası
Başkanının imzalarını taşır. Fon’un Đcra Direktörleri Kuruluna sunulan mektup kabul
edildiği taktirde;
Üye ülkenin kullanacağı miktar kadar kendi ulusal parasını Fon’un merkez
bankası nezdindeki 1 Nolu Hesabına yatırması ya da bu paranın karşılığı taahhüt
senedini yine merkez bankası nezdindeki Menkul Kıymet Hesabında hazır
bulundurması gerekmektedir. Fon, üye ülkenin uymak zorunda olduğu performans
kriterlerini belirler. Fon, kullanılacak imkanları taksitlendirir.
14
çıkması ve performans kriterlerine uyulması durumunda, denetimi yapan komisyon
bir sonraki taksidin serbest bırakılmasını IMF Đcra Direktörleri Kuruluna bir
raporla önerirler. Koşullar yerine getirilmemişse o zaman komisyonun raporunda
bu durum yer alır ve IMF Başkanı koşul ar yerine getirilinceye kadar o ülke
hakkındaki Đcra Direktörleri toplantısını askıya alır. Koşul arın yerine getirilmesi
mümkün görülmüyorsa IMF Başkanı, Đcra Direktörleri Kurulundan kalan taksitlerin
iptal edilmesini de isteyebilir.
2.2.Genel Đmkanlar
a. Rezerv Dilimi Pozisyonu: Bir üye ülkenin çok önemli boyutta olmayan bir
ödemeler dengesi sorunu ile karşılaştığında IMF’den kullanabileceği ilk imkan rezerv
dilimi pozisyonudur. Üye ülkenin rezerv dilimi pozisyonu, Fon’da bulunan ulusal
parasından, kotası ve o güne kadar kendi ulusal parası karşılığında Fon’dan kullanıp da
henüz geri ödemediği imkanların düşülmesi suretiyle bulunan miktardır. Bir üye ülkenin
15
Fon’daki mevcut parası, kotasına eşit, kotasından fazla ya da düşük olabilmektedir. Üye
Fon’da bulunan ulusal parası, kotasına eşitse, o takdirde kullanabileceği bir rezerv
dilimi pozisyonu yok demektir. Rezerv Dilimi Pozisyonu Đmkanı, üye ülkenin kendi
rezerv pozisyonundan bir çekiş yapmasıdır. O nedenle hiçbir koşula bağlı değildir. IMF
bu kullanım karşılığında, üye ülkeye hiçbir kullanım bedeli yüklemez Diğer bir deyişle,
üye olurken IMF’ye SDR yada konvertibl dövizlerle ödenen kotanın % 25’lik kısmıdır
ve üye ülkenin toplam rezervleri içinde kabul edilir (Eğilmez, 1996).
16
giderilmesine katkıda bulunmaktır. Đlk programda üç yıllık dönemin genel amaç ve
politikaları belirtilir, daha sonraki uygulamalar her yıl yapılacak görüşmelerde
kararlaştırılır (Eğilmez, 2002).
2.3.Özel Đmkanlar
1963 yılında ortaya çıkmıştır. Tarıma dayalı mal ar ihraç eden üye ülkelerin
el erinde olmayan nedenlerle karşılaştıkları geçici ihracat darboğazlarından dolayı
karşı karşıya kaldıkları ödemeler dengesi güçlüklerini gidermek üzere oluşturulmuştur
(Binay, 2004).
CFF’in üst limiti, bir ihraç ürünü söz konusu olduğu durumda % 45,
birden fazla ihraç ürünü söz konusu olduğu durumda % 55'tir. Kullanım esasları ve
maliyeti, ek faiz uygulaması dışında Stand-by düzenlemesi ile aynı şekildedir. Bu
imkanın geri ödemesi 3¼-5 yıl arasında veya ödemeler dengesindeki bozulma
giderildiği anda yapılır.
17
2.3.2. Tampon Stok Finansman Kolaylığı
Tampon Stok Finansman Kolaylığının amacı; kalay, doğal kauçuk gibi temel
mal fiyatlarının düşmesini önlemek, temel mal stoklanmasını sağlamak, stoklama
sonucu veya işlevsel faaliyetlerden kaynaklanan kısa vadeli borçları yeniden finanse
etmek, ekonomisi bu mal ara bağlı olan ülkelerin gelir kaybını önlemektir. Tampon
Stok Finansman Kolaylığı, kotanın % 35’i ile sınırlıdır ve 5 yıl içinde geri ödenmesi
gerekmektedir. Ancak 1984 yılından beri bu kolaylıktan hiçbir kul anım olmamış
ve 2000 yılında BFF yürürlükten kaldırılmıştır (Binay, 2004).
18
2.3.4. Olağanüstü Kredi Kolaylığı (CCL)
a. Petrol Kolaylığı (The Oil Facility): Geçici imkanlardan birisidir. Đlk kez 1974
yılında yaşanan petrol şoku ve daha sonra 1990 yılında ortaya çıkan Körfez Krizi’nin
neden olduğu petrol fiyatları artışı karşısında yürürlüğe konulmuş ve fiyatların normal
düzeyine dönüşü ile yürürlükten kaldırılmıştır. Kullanım şekli ve koşulları, telafi edici
ve olağanüstü finansman kolaylığı içinde düzenlenmektedir.
19
yararlanmanın temel koşulu; üye ülkenin, Fon ile bir stand by veya uzatılmış düzenleme
ya da genişletilmiş fon kolaylığı düzenlemesi yapmış bulunmasıdır. Bu imkanın miktarı
üye ülke kotasının %50’sidir ve geri ödeme süresi 4 ½ ile 10 yıl arasındadır (Eğilmez,
1996).
Buna ilişkin rakamsal bir örnek Kredi Dilimleri esas alınarak Tablo 2.1’de
gösterilmektedir.
20
Hesaplamalarda Türkiye’nin IMF nezdindeki kotası yani 964 milyon SDR
baz alınmaktadır ve hesaplamalar kredilerin yıl ık olduğu varsayımı ile yapılmıştır.
Türkiye’nin yararlanacağı kul anım miktarının üç yıllık süreye yayıldığı varsayılır
ise kotanın % 300’ü oranında bir imkandan yararlanılabilmesi söz konusudur.
Buna göre 964 * % 300 =2.892 milyon SDR’lik imkan sağlanabilir.
21
Türkiye Cumhuriyeti, “gelişmiş ülke” tanımı içinde yer alabilmek için
Kurtuluş Savaşının hemen ardından her alanda köklü çalışmalar başlatmıştır. Savaş
sonrası kurulan ulus devletin amacı artık toprağını genişletmek değil, sanayileşme
ve her alanda modernizasyonla batılı devletlerle aynı kulvarda yer almak olmuştur
.Bu doğrultuda, özel ikle 1930’lu yıl ardan 1980’li yıl ara kadar devlet desteği ile
yerli sanayinin gelişmesi için teşvik ve planlama esasına dayalı bir sanayileşme
politikası izlenmiştir. Fakat bunu gerçekleştirmeye çalışırken ekonomide bir takım
sorunlar ortaya çıkmıştır. Bu sorunların başında, devlet harcamalarının artmasından
kaynaklanan bütçe açıkları ile dış ticarette verdiğimiz açıklardan ileri gelen
ödemeler dengesi krizleri gelir. Türkiye ekonomisi, 1946’dan günümüze kadar hemen
her dönemde bu sorunlarla karşı karşıya kalmıştır. IMF destekli istikrar programlarının
yürürlüğe konulması bu dönemlerde ortaya çıkan istikrarsızlığın çözümünde
başvurulan temel yöntem olmuştur. Özellikle ödemeler dengesinin sağlanamadığı ve
döviz kıtlığı yaşandığı dönemlerde ya IMF’nin onayı alınarak ya da doğrudan bu
kuruluşla anlaşmalar yapılarak programları yürürlüğe konmuştur (Ener ve Demircan,
2004)
22
politikalar, IMF yönlendirmeli istikrar programlarının en önemli parçalarından biridir.
Maliye politikası kapsamında ilk hedef, bütçe açığını kapatmaktır (Bahçeci, 1997).
Aslında IMF istikrar programları doğrultusunda hazırlanan bütçeler, Cumhuriyetin
kuruluşunun ilk yıl arındaki bütçelere benzer şekilde denk bütçe esaslarına
dayanmaktadır. Ancak hükümetlerin kendi vizyon ve amaçları çerçevesinde
oluşturulurken, son dönemde hazırlanan bütçelerin IMF’nin önerileri doğrultusunda
oluşturulmasıdır (Konukman, 2004).
23
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Türkiye 1946 yılında IMF ve Dünya Bankasına üye olurken, savaş sonrası
koşullara uyum sağlamak ve üzerindeki fiyat ve miktar kontrolleri kaldırılacak olan
dışalımın artışını sınırlamak, buna karşın dışsatımı artırmak amacıyla, 1 doları 1.3
liradan2.81 liraya yükselterek %116 oranında devalüasyon yapmıştır.
24
hacminde daralmaya bağlı olarak yaşanan durgunlukla1959-1962 döneminde 11 banka
iflas etmiş ve 2 banka da birleştirilerek devletleştirilmiştir. 1960 yılında artan siyasi
çalkantı ile 27 Mayısta silahlı kuvvetlerin yönetime el koymasının ardından, ekonomi
politikalarında da değişiklik olmuş ve planlamaya ve ithal ikameci bir yapıya
yönelinmiştir. 1960-1970 yılları arasında dünya ekonomisindeki istikrarlı büyüme ve
sabit kurlara dayanan uluslararası para sisteminin aksamadan çalışması Türkiye’ye de
olumlu şekilde yansımasına karşın, 1960’lı yılların sonuna doğru iç talep artışının dış
ticaret dengesini olumsuz etkilemesi ve yüklü dış borç ödemelerine karşılık uluslararası
finansman imkanlarının azlığı ile ekonomideki baskılar artmıştır. Sonunda 1970’de
istikrar tedbirleri uygulamaya konulmuş ve 1 dolar 9 liradan 15 liraya yükseltilerek %67
oranında devalüasyon yapılmıştır.
25
1960’lı yılların sonunda kamu maliyesindeki bozulmaya paralel olarak IMF ile
görüşmelerde devalüasyonun yanısıra Merkez Bankası kredileri ve kamu kuruluşlarının
finansmanı da ön plana çıkmıştır. Ayrıca, bu dönemde IMF ile sermaye piyasası,
yabancı sermaye, Merkez Bankası ve bankacılık sektörünün düzenlenmesi konularında
da önemli çalışmalar yapılmıştır (Özçam, 2004).
26
kalınmıştır. Ancak, gerek bu gerekse ardından 1979 yılında imzalanan stand-by
anlaşmaları ciddi siyasi istikrarsızlıklar nedeniyle uygulanamayarak iptal edilmiştir
(Özçam, 2004).
27
türlü menkul kıymetler ile diğer sermaye piyasası araçlarını satın almaları, satmaları, bu
kıymetler ve araçlara ait gelirler ile bunların satış bedellerini yurtdışına transfer
etmeleri; Türkiye’de yerleşik kişilerin de, yurt dışındaki mali piyasalarda işlem gören
menkul kıymetleri satın almaları ve satmaları serbest hale gelmiştir.
1980’li yılların başında kamu açıkları ilk aşamada kontrol altına alınsa da, bu
yıllarda faiz oranlarının piyasa koşullarına göre serbestçe belirlenmesi politikasına
paralel olarak kamu açıklarının finansmanında da iç ve dış borçlanmanın tercih edilmiş
olması, daha sonraki yıllarda borçlanmanın getirdiği rahatlıkla kamu açıklarında tekrar
artış eğilimi oluşturmuştur. Buna karşın iç ve dış piyasalardan borçlanmada sorun
yaşanmaması ve sağlanan bu kaynakların da etkisiyle gerçekleşen yüksek büyüme
oranları, her ne kadar enflasyon oranlarında yükselme olsa da, ekonomide 1980’li
yılların sonuna kadar ciddi bir istikrarsızlık yaratmamıştır. 1991’deki Körfez Savaşının
etkisi ve artan kamu açıklarının Merkez Bankası kaynaklarından karşılanmaya
başlanmasıyla parasal genişleme artmış ve likidite ile Merkez Bankası bilançosunun
idaresi oldukça zorlaşmıştır. 1993 yılına gelindiğinde, reel olarak değerlenmiş liranın
dış ticaret ve cari işlemler açıklarını ciddi şekilde artırması, buna karşılık faizlerin de
baskı altında tutulmaya çalışılması dövize yönelişe sebep olmuş ve Nisan 1994’de ciddi
bir finansal kriz yaşanmıştır. Krize gelmeden önce 26 Ocak1994’de liranın değeri %14
oranında düşürülmüş ve sonraki aylarda günlük değer kaybı hızlanarak devam etmiştir.
5 Nisan’da bazı tedbirler açıklanmış ve bunu takibeden birkaç gün içinde lira %70’in
üzerinde değer kaybına uğramıştır.
5 Nisan Kararları esas olarak kamu açıklarının azaltılması için zamları ve bazı
vergi düzenlemelerini, özelleştirmelerin hızlandırılmasını, mali sisteme olan güvenin
sağlanması için mevduata devlet güvencesini, Hazinenin Merkez Bankası kaynaklarını
kullanma olanaklarının kısıtlanmasını ve sosyal güvenlik sisteminin açıklarının
azaltılmasına ilişkin sınırlı bazı düzenlemeleri kapsamaktaydı. Bu tedbirlerin hemen
ardından destek alınması ve anlaşma yapılması amacıyla 14 Nisanda IMF’ye
başvurulmuştur. Uzun görüşmelerin sonucunda 8 Temmuzda 14 aylık bir anlaşma
yapılmış, ancak bazı kriterlerin yerine getirilememesi ve IMF’nin düzenlemelerinde
meydana gelen değişiklikle kredi sınırının kotanın %68’inden %100’üne çıkarılması
28
nedeniyle anlaşma 1995 yılında yeniden düzenlenerek süresi 20 aya çıkarılmıştır.
Temelde kamu açıklarının ve kamu borçlanmasının sınırlandırılmasına yönelik tedbirler
içeren anlaşma 1995 yılının son aylarına kadar uygulanmış, ancak bu dönemde girilen
siyasi belirsizlik ortamıyla, IMF son iki kredi diliminin kullanımını askıya almıştır.
29
Stand-by anlaşmasının ana hedefi uzun yıllar %60-80 bandında kronikleşen
enflasyonu düşürmek olarak belirlenmiş ve bu amacın gerçekleştirilmesi için pek çok
yapısal reformun yanısıra, özel dizayn edilmiş bir para ve kur politikası belirlenmiştir.
Uygulamaya konulan para ve kur politikasının, belirli bir süreç içinde çıkışı olan,
geçmişten gelebilecek enflasyon devamlılığının belli bir ölçüde (%20) baştan dikkate
alındığı ve para kurulu (currency board) esasına göre çalışan bir hareketli çapa
(crawling peg) sistemi olduğu söylenebilir. Anlaşma ile 1.5 yıl boyunca 1$+0.77€’dan
oluşan döviz sepetinin (gelecek 1 yıllık dönemler için) değerleri önceden ilan edilecek
ve Merkez Bankası ilan edilen bu değerler üzerinden piyasanın istediği kadar dövizi
alacak veya satacaktı. Anlaşmada 2000 yılı Tüketici ve Toptan Eşya Fiyatları
Endekslerindeki artış oranları sırasıyla %25 ve %20 olarak öngörülmüş, buna paralel
olarak da 1$+0.77€’dan oluşan kur sepetinin aynı yıl artış oranı %20 olarak
belirlenmiştir.
30
sistemin büyük kısmını temsil eden bankacılık kesimi oldukça ağır bir bedel ödemiştir.
Böylece zaten belli problemleri içinde barındıran sistem (çok sayıda bankadan oluşan
etkin olmayan dağınık yapı, reel sektöre odaklanmak yerine yüksek getirilerle Kamuyu
finanse etmek ve dövizde yüksek miktarda açık pozisyon taşımak gibi) krizlerle birlikte
iyice zayıflamıştır. Sistem ilk krizde sadece faiz riski dolayısıyla kayıplar yaşarken,
ikinci krizde hem faiz hem de döviz kuru riski dolayısıyla kayba uğramıştır.
Yeni anlaşma esas olarak 11 Eylül 2001’de ABD’ye yönelik terörist saldırıların
Dünya ekonomisinde oluşturduğu olumsuz etkilerin Türkiye’ye yansımalarını
hafifletmek üzere kredi miktarının artırılması amacıyla yapılmış ve önceki anlaşmadaki
pek çok yapısal reformun da güçlendirilmesini öngörmüştür. Program, önceki
anlaşmanın devamı olarak dalgalı döviz kuruna ve koşulların uygun hale gelmesiyle
birlikte geçilecek olan enflasyon hedeflemesine dayanmakta, bunun yanısıra kamu
finansmanı, bankacılık ve mali sistem, tarım, enerji ve sosyal güvenlik gibi pek çok
alanda yapısal reform içermektedir. Reformlar Mayıs 2002’ye kadar genelde başarılı bir
şekilde uygulanmış, ancak bu tarihten itibaren başlayan siyasi belirsizlik ve ardından
seçim döneminde önemli sayılabilecek aksamalar olmuştur. Buna karşın, Kasım 2002
milletvekili genel seçimlerinden sonra kurulan yeni hükümet sözkonusu programı
uygulamaya devam etmiştir.
31
konusunda gösterdiği kararlılık ile gerek mali piyasalarda gerekse diğer ekonomik
göstergelerde oldukça olumlu gelişmeler ortaya çıkmaya başlamıştır. Enflasyon oranı
2001 yılında krizlerin ardından çıktığı %70’li düzeylerden düşme eğilimini sürdürerek,
Ağustos 2004 itibariyle %10’a (TÜFE) gerilemiş, Gayri Safi Milli Hasıla 2002 yılındaki
%7.9 artıştan sonra, 2003 yılında da %5.9 artmıştır. Bu gelişmelere paralel olarak kamu
borçlanmalarındaki yıllık faiz oranları Kasım 2002 öncesindeki %70’li seviyelerden
bugün%23-24’e inmiş ve Türk Lirası reel olarak önemli ölçüde değer kazanmıştır.
32
Anlaşma tutarları incelendiğinde, büyüklük olarak 1980, 1999 ve 2002
anlaşmaları dikkat çekmektedir. Özellikle, 1999 ve 2002 anlaşmalarının daha önceki
tutarların oldukça üzerinde olduğu görülmektedir.
Kaynak: Mahfi Eğilmez, Radikal, 25.07.2004. (1 SDR=1.47 ABD Doları esas alınmıştır.)
Son 20 yıl içinde Türkiye’nin IMF’ye olan borç tutarları ise aşağıdaki tabloda
verilmektedir. Görüldüğü üzere Türkiye’nin IMF’ye borcu 1999 stand-by anlaşması ve
ardından 2001 yılında yaşanan mali krizin etkisiyle hızla artmıştır.
33
Temmuz 2004 tarihi itibariyle IMF’ye olan borçların geri ödeme planı ise
aşağıda verilmektedir.
34
kalemlerde son yıllarda yaşanan “hızlı” artışın hangi veriye dayandığını bilememekle
beraber, Mektubun 15. maddesinde geçen “öngörülen tasarruflar... ana emeklilik
parametrelerinin değiştirilmesi, prim tabanının genişletilmesi ve kanuni emeklilik
yaşının uzayan yaşam süresine göre ayarlanması ile sağlanacaktır” hükmünden, asıl
amaçlanan şeyin gerçekte sosyal güvenliğin kapsamının daraltılması olduğu açık şekilde
anlaşılmaktadır. Nitekim, Mektubun 17. maddesi “sağlık harcamalarını izlemek ve orta
vadeli eğilimleri değerlendirmek amacıyla sayısal bir çerçeve geliştirilecektir. Bu
çerçeve, sağlık harcamalarının kontrol altında tutulmasını ... sağlayacaktır” vurgusuyla,
Türkiye’de sosyal güvenlik ve sağlık hizmetlerinde artık kamunun katkısının
olmayacağını açık olarak dile getirmektedir.
35
KAYNAKÇA
BĐNAY, Ş. (2004). Tarihsel Süreçte Uluslararası Para Fonu (IMF). Türkiye Cumhuriyet
Merkez Bankası. Ankara
BAHÇECĐ, S. (1997). Đstikrar Programları: Seçilmiş Ülke Örnekleri ve 1994 Türkiye Deneyimi.
Ankara.
ÇÖRTÜK, O. (2006). Türkiye IMF Đlişkileri ve Đlişkilerin Hesap Bazında Đşleyişi TC. Merkez
Bankası Muhasebe Genel Müdürlüğü. Ankara
ÖZÇAM, M. (2004). Uluslararası Para Fonu (IMF) ve Türkiye. Sermaye Piyasası Araştırma
Kurulu Raporu
38