Professional Documents
Culture Documents
DÜNYADA VE TÜRKİYE’DE
PETROL
HAZIRLAYAN:
Ağustos, 2003
İÇİNDEKİLER
GİRİŞ........................................................................................................................1
A- PETROLÜN TANIMI VE KULLANIM ALANLARI......................................2
2) PETROL ÜRETİMİ..........................................................................6
3) PETROL TÜKETİMİ.......................................................................9
D- TÜRKİYE VE PETROL..........................................................................................25
i- KAZAKİSTAN..........................................................................................................33
ii- AZERBAYCAN........................................................................................................34
c- Kürdaşı Projesi……………….……………….…….................................……..35
d- Alov Projesi……............…….........................................................................…..36
iii- LİBYA……................................................................................................................37
iv- TÜRKMENİSTAN…...............................................................................................37
v- IRAK……..................................................................................................................37
1) OPEC.................................................................................................40
i- SUUDİ ARABİSTAN................................................................................................43
ii- IRAK...........................................................................................................................47
i- BDT ve RUSYA..........................................................................................................49
DEĞERLENDİRME.............................................................................................54
EKLER
Özellikle sanayileşme ve büyüme ile birlikte tüketimi artan petrol, Orta Doğu
ülkelerinin elinde bulunmakta ve petrol fiyatları yine Orta Doğu ülkelerinin çoğunlukta
bulunduğu bir kartel tarafından belirlenmektedir. Bu olgu, farklı ekonomik ve kültürel
yapılardaki ülkeleri birbirine bağımlı hale getirmekte ve petrol piyasasına spekülatif bir yapı
kazandırmaktadır. Böylece, petrol, herhangi bir maden olmanın ötesinde, uluslar arası siyasi
ve ekonomik stratejilerin şekillenmesinde önemli bir etkene dönüşmüştür.
Dünya petrol rezervleri, üretimi, tüketimi, ithalatı ve ihracatında öne çıkan ülkelerin
belirlenmesinin ardından, petrol fiyatlarının geçmişten bu yana gelişimi ve petrol fiyatlarını
etkileyen dinamikler üzerinde durulmuştur. Dünyadaki petrol piyasası üzerine ortaya
konanlardan sonra, Türkiye’nin petrol ithalatı, ihracatı, ekonomisinin petrole bağımlılığı,
petrol arama çalışmaları, enerji ve petrol üretimi ve tüketimi ile Türkiye’de petrol fiyatlarının
oluşumu konuları incelenmiştir.
*
Dış Ticaret Uzmanı Dr. Güzin BAYAR’a katkılarından dolayı teşekkür ederim.
A- PETROLÜN TANIMI VE KULLANIM ALANLARI
Ulaştırma, sanayi, enerji, konut ve tarım alanlarında yoğun olarak kullanılan petrol, adını
Yunanca-Latince’de taş anlamına gelen “petra” ile yağ anlamına gelen “oleum”
sözcüklerinden almaktadır. Petrol yer altında rezervuar denen kumtaşları veya kireçtaşları
içerisinde bulunduğu için bu şekilde adlandırılmıştır.
Petrol denince; doğal halde bulunan ve yeraltından çıkarılan “ham petrol” anlaşılmalıdır.
Petrol; koyu renkli, yapışkan ve yanıcı bir sıvıdır. Metan, etan, propan, bütan gibi bir takım
hidrokarbonların karışımından meydana gelmiştir. Özel bir kimyasal bileşimi yoktur. Farklı
kimyasal bileşimlere sahip hidrokarbonlar, farklı petrol tiplerini meydana getirirler. Ancak,
ham olarak petrolün kullanım alanı çok sınırlıdır.
Ham petrol sıvı halinde genellikle kahverengi, koyu yeşil veya siyah renktedir.
Yoğunluğu, kimyasal bileşimine ve viskozitesine (yapışkanlık) göre değişir. En hafif olarak
bilinen Rus petrolünün özgül ağırlığı 0.650 gr/cm3 ve en ağır olarak bilinen Meksika
petrolünün özgül ağırlığı ise 1.080 gr/cm3’tür. Bugün petrol endüstrisinde petrolün özgül
ağırlığı yerine, bununla ters orantılı A.P.I. Gravite derecesi kullanılmaktadır. Gravite
büyüdükçe yoğunluk küçülmekte ve petrolün kalitesi yükselmektedir. Viskozite değeri
yüksek olan petrol ise boru hattı içerisinde kolayca akamamaktadır.1
Ham petrolün rafine edilmesi ile daha değerli ürünler elde edilir. Bunlar, üretim sırasıyla,
rafineri yakıt gazı, sıvılaştırılmış petrol gazı (LPG), nafta, normal benzin, süper benzin,
kurşunsuz benzin, solvent, jet yakıtı, gazyağı, motorin, kalorifer yakıtı, fuel oil, asfalt, madeni
yağ ve diğerleridir.2 Yağlar ve asfalt gibi ürünler ham petrolün rafine edilmesiyle elde edilen
yakıtlar dışındaki ürünler arasındadır. Ham petrolün arıtımı ile parfüm ve böcek ilaçları gibi
çeşitli ikincil ürünler de elde edilmektedir. Ayrıca, yukarıda sayılan ürünlerin bir kısmı
petrokimya sanayilerinde girdi veya destek ürün olarak kullanılmaktadır. Temel petrokimya
ürünleri etil, propilen, benzen, amonyak, metanol vb. olarak sayılsa da, 4000’in üzerinde
petrokimya ürünü bulunmaktadır. Petrokimya sanayinin nihai ürünleri genel olarak plastik,
sentetik lifler, sentetik kauçuk, deterjan ve kimyasal gübreler olarak sınıflandırılabilir.3
1
http://www.pmo.org.tr
2
PİGM, (2000), “2000 Yılı Petrol Faaliyetleri”, T.C. Petrol İşleri Genel Müdürlüğü Dergisi, Sayı:45, sf. 53.
3
http://www.opec.org
Ham petrol, 19’uncu yüzyılda ilk kez ABD’de geniş çaplı olarak ticari amaçla
piyasaya sürüldüğünde, tahta variller içinde tutulduğu için, varil ile ölçülmeye başlanmıştır. 1
varil, 159 litre ve 42 ABD galonuna; 1 ton ise 7,33 varile denk gelmektedir.
Bugünkü rezervler ve yıllık üretim ve tüketim miktarları dikkate alındığında, petrolün 40,
doğal gazın 62, kömürün ise 216 sene daha yeteceği görülmektedir.4 Petrol tüketimindeki
artış, üretimindeki artıştan hızlı olup, yeni rezerv arayışları hız kazanmaktadır.
Günümüzde fosil kaynaklı yakıtlar toplam enerji kaynaklarının yüzde 90’ını oluşturmakta,
bunların da ticaretinin %45’i petrole dayanmaktadır. 2030 yılına gelindiğinde, petrolün fosil
kaynaklı yakıt ticareti içindeki yerinin yüzde 58’e yükselmesi beklenmektedir. Bu arada,
gazın payı yüzde 16’dan yüzde 28’e çıkacak, kömür ticareti ise toplamın yüzde 14’ünü
oluşturacaktır. 30 yıl sonra, toplam petrol talebi 120 milyon varili geçecek ve en yüksek petrol
talebi yüzde 64 ile taşımacılık sektöründen gelecektir. Sanayi kaynaklı talep, toplamın yüzde
16’sını ve elektrik kaynaklı talep yüzde 6’sını oluştururken, diğer sektörlerin enerji talebi
toplamın yüzde 14’ünde kalacaktır.5
4
TPAO, (2003), “2001 Yılı Bilanço ve Netice Hesaplarına Ait TBMM KİT Alt Komisyonu Toplantısı Sunumu”
5
http://www.ntvmsnbc.com.tr, 22.01.2003
B- DÜNYA ÜZERİNDE PETROL REZERVLERİ, ÜRETİMİ,
TÜKETİMİ VE TİCARETİ
Halen kesinleşmiş olan petrol rezervlerine 40 ve doğal gaz rezervlerine 62 sene ömür
biçilmektedir. 1980 yılından bu yana, net petrol rezervleri %60 ve doğal gaz rezervleri %109
artmıştır. Bu artışın büyük kısmı, 1980’li yıllarda OPEC (Petrol İhracatçısı Ülkeler Teşkilatı-
Organization of the Petroleum Exporting Countries) üyesi ülkelerde gerçekleşen keşiflerden
gelmektedir. 11 trilyon varilin üzerinde olan dünya üzerindeki petrol rezervlerinin %78’i
OPEC ülkelerinde, %16’sı ise OPEC üyesi olmayan ülkelerde (eski Sovyetler Birliği ülkeleri
hariç) yer almaktadır. OECD ülkelerinde yer alan petrol rezervleri %8’lik bir paya tekabül
etmektedir.
Orta Doğu’dan sonra rezervlerdeki en büyük pay %9,1 ile Güney ve Orta Amerika
Bölgesine aittir. Bu bölgenin aslan payı, 1981’den 2001’e gelindiğinde rezervleri neredeyse 4
katına ulaşan Venezuella’ya düşmektedir.
Libya, Nijerya ve Cezayir başta olmak üzere Afrika, petrol rezervlerinin %7,3’üne
sahiptir. Toplam rezervlerin %6,2’si eski Sovyet Bloku ülkelerinde bulunmakta, bunların da
%74’ü Rusya’da yer almaktadır. ABD, Meksika ve Kanada’da da önemli petrol rezervleri
bulunmaktadır. Meksika, OPEC üyesi olmayan önemli bir petrol üreticisi konumundadır.
Kaynakların yoğun kullanımı sonucu, Meksika rezervleri özellikle 1990’lı yıllarda %45
oranında (23 milyar varil) azalmıştır. (Bkz. EK-II)
Tablo 8: Dünya Rezervleri (2001)
Sıra milyar milyar
Pay
Rezerv rakamları ancak miktarı
No Ülke Adı varil ton
1 Suudi Arabistan 261,8 36,0 24,9% kesinleşen ve yerden çıkarılması ekonomik
2 Irak 112,5 15,2 10,7% bulunan petrol içindir. Bu rakamlar, jeolojik
3 BAE 97,8 13,0 9,3%
4 Kuveyt 96,5 13,3 9,2% araştırmalar ve petrol arama ve çıkarma
5 İran 89,7 12,3 8,5% alanında gerçekleşecek teknolojik
6 Venezuella 77,7 11,2 7,4%
7 Rusya 48,6 6,7 4,6% gelişmelerle değişmeye açıktır. Arama
8 ABD 30,4 3,7 2,9%
amaçlı bir sondaj kuyusu açılıncaya değin
9 Libya 29,5 3,8 2,8%
10 Meksika 26,9 3,8 2,6% petrolün varlığı kesin olarak bilinemez.
11 Nijerya 24,0 3,2 2,3%
Sondaj, karmaşık ve genellikle riskli bir
12 Çin 24,0 3,3 2,3%
13 Katar 15,2 2,0 1,4% işlem olduğu için sadece beklenen getirisi
14 Norveç 9,4 1,3 0,9%
yeterince yüksek alanlar araştırmaya açılır.
15 Cezayir 9,2 1,2 0,9%
16 Brezilya 8,5 1,2 0,8% Petrol jeologları, petrolün içinde
17 Kazakistan 8,0 1,1 0,8%
18 Azerbaycan 7,0 1,0 0,7%
toplandığı yapıları arayıp bulmakla, sondaj
19 Kanada 6,6 0,8 0,6% mühendisine kuyu açacak bir yer tespit
20 İngiltere 4,9 0,7 0,5%
Liste Toplamı 988,2 134,8 94,1%
etmekle görevlidir. Petrol kapanlarının
Genel Toplam 1.050,0 143,0 100,0% yerüstünde, jeolojik yöntemlerle tespiti,
Kaynak: BP Statistical Review of World Energy, Haziran 2002
her zaman mümkün olmaz. Bu durumda,
jeofizik biliminden yararlanmak gerekir. Ancak, hiçbir jeofizik aleti veya metodu, yerin
derinliklerindeki petrolü doğrudan doğruya tespit edemez. Sadece petrolün içinde bulunması
ihtimali olan kapanları tayin edebilir. Jeofizik biliminin son yıllarda yaygın olarak kullanılan
yöntemleri arasında sismik, gravite ve elektrik yöntemleri sayılabilir.6
6
http://www.pmo.org.tr
7
Telhami, S., Hill, F., Al-Othman, A.A., Tahmassebi, H.C., (2002), “Does Saudi Arabia Still Matter?”, Foreign
Affairs, 81 (6), sf. 167-178
sürdürmektedir.8 Öte yandan, halen 113 milyar varillik petrol rezervi olan Irak’ta petrol rezerv
araştırmaları İran - Irak Savaşı’ndan ve Körfez Savaşı’ndan dolayı yapılmamıştır. Ülkedeki
petrol rezervlerinin büyük kısmının hiç araştırılmamış Batı Çölünde olması, uzmanlara
rezervlerin 220 milyar varilin çok daha üzerine çıkabileceğini düşündürmekte ve Irak’ın
petrol rezervlerinin ABD’nin 100 yıllık ihtiyacını karşılayacak boyutta olduğu
9
hesaplanmaktadır. Iraklı yetkililer ise, Irak’taki tüm petrol kaynaklarının işletilmesi halinde,
rezervlerin 300 milyar varili bile aşabileceğini belirtmektedir. Iraklı yetkililerin yaptırdığı
araştırmada, Irak’ın, 5 yıl içinde, petrol rezervi 260 milyar varil olan dünyanın en büyük
petrol üreticisi Suudi Arabistan’ın konumunu sarsabileceği öngörülmektedir.10
2) PETROL ÜRETİMİ
Toplam petrol üretimi genel olarak artış trendinde olup 2001 yılında bir önceki yıla
göre %0,3 azalmış ve günlük 75 milyon varil düzeyinde gerçekleşmiştir.
Grafik 2
ÜRETİM (2001)
Kuzey Amerika
Uzakdoğu Asya Kuzey Amerika Güney ve Orta
11% 18% Amerika
Afrika Avrupa
Güney ve Orta
10%
Amerika Eski Sovyetler
10% Birliği
Avrupa Ortadoğu
Ortadoğu 9%
30% Afrika
Eski Sovyetler
Birliği
12%
8
http://www.tpao.gov.tr
9
http://www.ntvmsnbc.com.tr, 07.01.2003
10
http://www.ntvmsnbc.com.tr, 21.02.2003
1974 yılında dünya petrol
Grafik:3
ORTA DOĞU /TOPLAM ÜRETİM üretiminin %38’ine yakını Orta
40%
35% Doğu bölgesinden karşılanmakta
30%
25% iken 2001 yılına gelindiğinde bu
20%
15% oran %30’a düşmüştür.
10%
5%
0%
65
68
71
74
77
80
83
86
89
92
95
98
01
19
19
19
19
19
19
19
19
19
19
19
19
20
Kaynak: BP Statistical Review of World Energy, Haziran 2002
68
71
74
77
80
83
86
89
92
95
98
01
19
19
19
19
19
19
19
19
19
19
19
19
20
Kaynak: BP Statistical Review of World Energy, Haziran 2002 sırasıyla %19 ve % 30 ile 1965-
2001 aralığındaki en düşük değerlerini almıştır.
Orta Doğu’dan sonra %18.3 ile dünya petrol üretiminde ikinci sırada yer alan Kuzey
Amerika içinde, Kanada ve Meksika’nın payı artarken, en büyük bileşen olan ABD’nin
üretimi 1985 yılından bu yana azalmaktadır. (Bkz. EK-III)
Rusya’nın üretiminde 2000 ve 2001 yılları boyunca günlük ortalama 878 bin varil artış
gerçekleşmiştir. Bu büyük artış, Rusya’nın eski Sovyetler dönemindeki enerji sektöründeki
ihtişamlı günlerini hatırlatmış, uyuyan devin uyandığı yorumlarını getirmiştir. Gerçekten de
11
http://www.bp.com, (2002), “BP Statistical Review of World Energy”
12
Adelman, M.A., (2002), “World oil production& prices 1947-2000”, Quarterly Review of Economics and
Finance (The), 42, 169-191
Sovyetler Birliği’nin 1987 yılında ulaştığı günlük 12,6 milyon varil petrol üretimi, şimdiye
kadar tüm ülkeler içerisinde ulaşılan en yüksek üretim düzeyidir. 2001 yılında dünya petrol
üretimi içinde Suudi Arabistan %11,8 ve ABD %9,8 pay almış, Rusya da %9,7 pay ile
bunları izlemiştir. Eski Sovyetler Birliği ülkeleri toplamına bakıldığında ise, Suudi
Arabistan’a eşdeğer miktarda üretim yapıldığı görülür. Öte yandan, yakın zamanda Rusya
hükümetinin yayınlamış olduğu bir enerji raporunda, Rusya’nın halihazırdaki rezervlerinin
2040 yılında biteceği belirtilmiştir.13 Enerji rezervlerinin bitmesi, Rusya ekonomisi ve ülkenin
stratejik önemi açısından büyük bir tehdit oluşturmaktadır. Ancak, bu projeksiyonlarda
Rusya’nın rezervlerinde beklenen artış ve verimsiz işleyen sistemin yeniden yapılandırılması
çalışmaları dikkate alınmamıştır. Ayrıca, Morse ve Richard14, Rusya’nın enerji ihracatını
artıracak asıl potansiyelin, rezervlerinden ziyade boru hatları ve limanları olacağına dikkati
çekmektedirler. Rusya’nın petrol ve enerji piyasalarında yerini alması kaçınılmaz görünürken,
OPEC’in petrol piyasasındaki konumunu sarsabileceği zannedilmemektedir.15
Tablo 9: Dünya Üretimi (2001)
13
Telhami, S., vd., (2002)
14
Morse, E.L., Richard, J., (2002) “The Battle for Energy Dominance”, Foreign Affairs, 81 (2), sf. 16-31
15
Telhami, S., vd. (2002)
petrol sektörüne ilişkin araştırma yapan Stratejik Araştırmalar Enstitüsü (Center For Strategic
and International Studies (CSIS)), savaş sonrasında Irak’ın günlük petrol üretiminin kısa
vadede 3,2 milyon, 2010 yılı itibariyle de 4 milyon varile çıkabileceğini düşünmektedir. 2010
yılı günlük petrol üretimi için 5,5-6 milyon varil gibi iyimser tahminler de bulunmaktadır.16
Cambridge Enerji Araştırma Derneği Başkanı Daniel Yergin’in, CNBC’ye yaptığı açıklamada
Irak’ta saptanmış 73 petrol havzasından yalnızca 15 tanesinin işletildiği, geri kalan yatakların
işletilmesi için 30 milyar dolarlık kaynak gerektiği belirtilmiştir. Yergin, ayrıca, 5-7 milyar
dolarlık yatırım ile Irak’ın petrol üretiminin 2010 yılında iki katına çıkacağını
savunmaktadır.17
OPEC ülkeleri ve Rusya dışındaki bölgelerde petrol üretimi, ihracat amaçlı değil, iç
tüketimi karşılama amaçlıdır. Orta Asya petrolleri henüz erken üretimi haricinde uluslar arası
pazarlara çıkmamıştır.18
3) PETROL TÜKETİMİ
1997-2001 yılları arasında, 1998 yılı dışında, tüketim üretimin üzerinde gerçekleşmiştir.
1997-2001 yılları arasında yüzde 3,9 oranında artan günlük ham petrol tüketimi, 2001 yılında
günlük 75 milyon varil düzeyinde gerçekleşmiştir. Üretimin bu beş sene içindeki artışı ise
yüzde 3,7’de kalmıştır.
Bugün 77 milyon varile ulaşan günlük petrol tüketiminin 2001 yılı itibariyle %26’sı
sadece ABD tarafından yapılmaktadır. Avrupa’nın toplam tüketimi ise genel toplamın
%22’sini oluşturmaktadır.
Küresel enerji talebi 1975-1990 yılları arasında dünya GSYİH’ndaki artışa paralel
olarak yıllık ortalama %2,3 oranında artmıştır. 1990 yılında, küresel tüketimin %18’i eski
Sovyetler Birliği’nden gelmekteydi. Ayrıca, eski Sovyetler Birliği’nin tüketimi Amerika’nın
tüketiminin %75’ine ulaşmakta ve küresel talebi doğrudan etkilemekteydi. 1991 yılında
Sovyetler Birliği’nin dağılmasının ardından, bu bölgedeki ülkelerin kişi başına enerji tüketimi
16
http://www.ntvmsnbc.com.tr, 22.01.2003
17
http://www.ntvmsnbc.com.tr, 09.04.2003
18
Gürlesel, C.F., (2003), “Irak Harekatının Perde Arkası-Petrol”, Vizyon, İTO, Sayı:2, sf. 20-29
Avrupa düzeylerinin biraz üstüne kadar düşmüş ve bunun etkisiyle küresel enerji
tüketimindeki artış yıllık %1,44’e gerilemiştir. 1998 yılında BDT ülkelerinin enerji tüketimi
dip noktayı gördükten sonra temkinli bir artışa geçerken, enerji talebinin uzun vadede yıllık
ortalama artışının %2 oranında olması beklenmektedir. 2001 yılına gelindiğinde BDT
ülkelerinin küresel tüketimdeki payı %10’a, Rusya’nın payı ise %3,5’a düşmüştür. Böylece,
bölgenin küresel enerji talebini belirleyici etkisi azalmıştır. 19
Grafik 5
Kuzey Amerika
TÜKETİM (2001)
Güney ve Orta
Amerika
Uzakdoğu Asya
Kuzey Amerika Avrupa
30%
28%
Eski Sovyetler
Birliği
Afrika
Ortadoğu
3%
Ortadoğu Güney ve Orta
Afrika
6% Amerika
Eski Sovyetler Avrupa 6%
Uzakdoğu Asya
Birliği 22%
5%
2002 yılına gelindiğinde dünya enerji tüketimini etkileyen ülke profili değişmiştir.
2002 yılında enerji tüketimi %20 artan Çin’in etkisiyle küresel enerji tüketimi %2,6 oranında
artmıştır. Aynı yıl, dünyanın diğer kesimlerinde devam eden ekonomik resesyon nedeniyle
Çin dışında kalan dünya enerji tüketiminin artışı %1’in altında kalmaktadır.20
Bugün ABD ve Japonya’dan (%7) sonra en yüksek ham petrol tüketimi Çin’de (%6,6)
gerçekleşmekte ve Çin’in yakın gelecekte Japonya’yı geçmesi beklenmektedir. Uzak Doğu
Asya ülkelerinin toplam petrol tüketimi, ABD’nin tüketimini geçmektedir.
19
http://www.bp.com/investor_centre/private_inv/ord_share/stock_market/energy_markets.asp
20
http://www.bp.com/centres/energy/2002inreview.asp
Tablo 4: Dünya Tüketimi (2001)
Sıra bin milyon
Pay
Petrol tüketimi ile GSYİH birbirine
No Ülke Adı varil/gün ton
1 ABD 19.633 896 25,5 paralel artmaktadır. OPEC analizlerine
2 Japonya 5.427 247 7,0 göre, Çin’in reel GSYİH’si 2001 yılında
3 Çin 5.041 232 6,6
4 Almanya 2.804 132 3,7 yüzde 7,3 ve 2002 yılında yüzde 8
5 Rusya 2.456 122 3,5 büyümüştür. 2003 yılında ise Çin’in 7,2
6 G. Kore 2.235 103 2,9
7 Hindistan 2.072 97 2,8 büyümesi beklenmektedir. Yakında petrol
8 Fransa 2.032 96 2,7
tüketiminde ikinci ülke olması beklenen
9 İtalya 1.946 93 2,6
10 Kanada 1.941 88 2,5 Çin’in, daha önce Mançurya’daki petrol
11 Meksika 1.813 83 2,4 rezervleri sayesinde kendine yeterli
12 Brezilya 1.865 85 2,4
13 İngiltere 1.649 76 2,2 olduğuna, 1993 yılından bu yana ise net
14 İspanya 1.508 73 2,1
ithalatçı konumuna geçtiğine dikkat
15 Suudi Arabistan 1.347 63 1,8
16 İran 1.131 54 1,5 çekilmektedir. 21
17 İndonezya 1.095 52 1,5
18 Hollanda 948 44 1,3 Aynı şekilde, Washington merkezli
19 Avustralya 845 38 1,1
Stratejik Araştırmalar Enstitüsü (CSIS)
20 Singapore 726 37 1,1
21 Tayvan 776 38 1,1 tarafından hazırlanan “Dünya Enerji
22 Tayland 714 34 1,0 Raporu 2002” ile dünyanın 2030 yılına
23 Belçika&Lüksemburg 672 32 0,9
24 Türkiye 662 30 0,9 kadarki enerji profili çıkarılmıştır. Bu
Liste Toplamı 57.787 2.673 81,1 raporda, petrol talebinin gelecek 30 yıl
Genel Toplam 75.291 3.511 100,0
içinde yüzde 30 büyüyeceği ve toplam
Kaynak: BP Statistical Review of World Energy, Haziran 2002
talebin yüzde 62’sinin gelişmekte olan
ülkelerden geleceği belirtilmiştir. 2030 yılına kadar, gelişmekte olan ülkelerin toplam enerji
talebi içindeki payının yüzde 13’lük artışla yüzde 43’e çıkacağı savunulmuş ve bunun
nedenleri gelişmekte olan ülkelerdeki sanayileşme, büyük şehirlere ilginin artışı ve ticari
yakıtlara olan yatkınlığın artması olarak açıklanmıştır. 22
Türkiye’nin tek başına ham petrol tüketimi, günde 650 bin varilin üzerinde olup 2001 yılı
itibariyle dünya tüketiminin %0,9’una tekabül etmekte ve genel olarak artan bir seyir
izlemektedir. (Bkz. Sayfa 32)
21
http://www.aksam.com.tr, 25.03.2003
22
http://www.ntvmsnbc.com.tr, 22.01.2003
4) DÜNYA PETROL TİCARETİ
2001 yılı itibariyle, ham petrol ticaret hacmi 1.684 milyon ton/yıla (günde 33,8 milyon
varil) ulaşmıştır. Petrol ürünlerinin ticareti ise 9,9 milyon varil/gün (mbd)23 olarak
gerçekleşmiştir.
1992 1993 1994 1995 1996 1997 1998 1999 2000 2001
Bin varil/gün 33.397 34.763 35.745 36.410 38.321 39.784 40.090 40.723 42.402 43.754
Yıllık artış 3,3 4,1 2,8 1,9 5,2 3,8 0,8 1,6 4,1 3,2
1992-2001 Yüzde Artış: 31,0
Kaynak: BP Statistical Review of World Energy, Haziran 2002
1992 yılında günlük
Grafik 6 33,4 milyon varil olan
PETROL ve PETROL ÜRÜNLERİNİN petrol ve petrol ürünlerinin
TOPLAM TİCARET HACMİ
(Bin Varil/Gün) ticaret hacmi, yıllık
50000
ortalama % 3,1 artarak on
40000
sene içinde 43,8 milyon
30000
20000 varil/gün’e ulaşmıştır.
10000
0 Ticaret hacmindeki artış,
1991 1992 1993 1994 1995 1996 1997 1998 1999 2000 2001
1998 yılında, petrol
Kaynak: BP Statistical Review of World Energy, Haziran 2002 ithalatının artış dinamiğini
oluşturan Uzak Doğu Asya Ülkeleri’nin girdiği ekonomik bunalımdan dolayı, ancak %0,8
olarak gerçekleşmiştir.
23
mbd: million barrel per day (milyon varil/gün)
Petrol ithalatında ABD, Avrupa ve Japonya dışında kalan ülkelerin payı 1993 yılında %28
iken, 2001 yılına gelindiğinde %35,2 olmuştur. Bu artışın temel nedeni, Çin, Hindistan ve
diğer gelişmekte olan ülke-lerin yıllık %7 civarındaki büyüme oranlarına paralel olarak artan
petrol tüketimleridir.
Grafik 8
PETROL İTHALATINDA ABD-AVRUPA-JAPONYA 2001 yılında günlük
HARİCİNDEKİ ÜLKELERİN PAYI 5,2 milyon varil petrol
40,00% ithal eden Japonya’ya
30,00% karşılık, Çin’in günlük
20,00%
petrol ithalatı 1,8 ve
10,00%
0,00% diğer Uzak Doğu
1991 1992 1993 1994 1995 1996 1997 1998 1999 2000 2001
Pay 29,23 29,60 28,06 29,27 31,76 33,31 34,49 33,50 34,76 35,17 35,20 ülkelerinin toplamı 8,6
2001 yılı itibariyle, 1.684 milyon ton/yıl’a (günde 33,8 milyon varil) ulaşan toplam
ham petrol ihracatının 839 milyonu (günde 16,8 milyon varil) ve 475 milyon ton/yıl (günde
9,9 milyon varil) olan petrol ürünleri ticaretinin 108 milyonu (günde 2,2 milyon varili) Orta
Doğu ülkeleri tarafından gerçekleştirilmiştir. Böylece dünya üzerindeki toplam ham petrol
ihracatının yarısı ve petrol ürünleri ihracatının dörtte birine yakını Orta Doğu ülkelerinden
gerçekleşmiştir.
Kaynak: BP Statistical Review of World Energy, Haziran 2002 dünya talebinin %10’unu
karşılayarak, Orta Doğu bölgesinin toplam ihracatının beşte birine ulaşmıştır.
1995 yılından bu yana, Orta Doğu ülkelerinin petrol ve petrol ürünleri pazarındaki
payı %45,7’den %43,6’ya ve Kuzey Afrika’nın payı %7,4’ten %6,2’ye düşerken; eski
Sovyetler Birliği ülkelerinin payı %7,5’ten %10,7’ye çıkmıştır. Bağımsız Devletler
Topluluğu, Arap ülkelerin ve Kuzey Afrika ülkelerinin pazar payını kapmaktadır.
C- PETROL FİYATLARININ TARİHSEL SÜRECİ
II. Dünya Savaşı öncesi, hemen hemen tüm petrol üretim ve tüketimi ABD içerisinde olup
bitmekteydi. Bu yüzden, petrol fiyatları bugünkü gibi tartışma konusu değildi ve istikrarlıydı.
Ancak, özellikle 1970’lerden sonra önemli iniş-çıkışlar gösteren petrol fiyatları pekçok
araştırmaya konu olmuş ve dalgalanmaların sebepleri sorgulanmıştır. 24
Grafik 10
PETROL FİYATLARI
40,00
35,00
30,00
25,00
Brent $
20,00
15,00
10,00
5,00
0,00
76
78
80
82
84
86
88
90
92
94
96
98
00
19
19
19
19
19
19
19
19
19
19
19
19
20
Kaynak: BP Statistical Review of World Energy, Haziran 2002
Adelman’a25 göre, II. Dünya Savaşı’nın etkisiyle ve Sovyet tehdidine karşı 1948 yılında
ortaya konan Marshall Planı, İran Körfezi’nden Avrupa’ya satılan ham petrolün fiyatının
rekabet ortamında piyasa koşullarında oluşmasını öngörmekteydi. Bu arada, ABD petrol ithal
etmeye başlamıştır. Ancak 1971 yılına kadar petrol ithalatında kota uygulamıştır. İran
Körfezi petrolü için tek bir f.o.b. fiyat geçerli idi. Bir diğer deyişle, bütün ithalatçı ülkeler
nakliye masrafını üstlenmek durumundaydı. Dolayısıyla, nakliye masrafları daha düşük olan
Avrupa ve diğer alıcı ülkeler, petrolü ABD’den daha ucuza satın almaktaydı.
1950’li yıllar boyunca ilan edilen fiyatlar göstermelik olmaktan öteye gidememiş,
petrol fiyatları sürekli pazarlıklara konu olmuştur. 1947-1970 boyunca düşen fiyatlar aslında
petrol üreticilerinin hiçbirinin isteği doğrultusunda oluşmamaktaydı. Düşük fiyatlar, çok-
uluslu entegre şirketlerin karlarını düşürürken Avrupa’daki kömür fiyatlarını ve ABD’nin iç
pazarındaki petrol fiyatlarını da aşağı çekmekteydi. Ancak, rekabet ortamı üreticileri düşük
fiyattan satmaya zorlamaktaydı. Ayrıca, henüz, hükümetler rezervleri korumak için düşük
24
Bu çalışmada, petrol fiyat analizlerinde Batı Teksas ve Brent petrolleri ile OPEC sepet fiyatı baz alınmaktadır.
25
Adelman, M.A., (2002)
üretim politikasını benimsememişlerdi. Aksine, şirketler üzerinde diğer ülkelerden daha çok
üretmek için baskı yapmaktaydılar.
1959 yılına kadar çok-uluslu imalat şirketleri bildirilen fiyatları sabit tutup piyasa
fiyatlarında indirimler yapmışlardır. Rezervlerin bulunduğu ülkeler, vergiyi ilan edilen varil
fiyatı üzerinden aldıkları için bu dönemde indirimlere daha çok kayıtsız kalmışlardır. Ancak,
1959-60 döneminde pekçok şirketin ilan ettiği fiyatları da düşürmesi üzerine vergi gelirleri
düşen petrol ihracatçısı ülkeler (İran, Irak, Kuveyt, Suudi Arabistan ve Venezuella) tarafından
OPEC (Petrol İhracatçısı Ülkeler Teşkilatı- Organization of the Petroleum Exporting
Countries) kurulmuştur. Bugün, başlıca gelir kaynağı petrol kazançları olan 11 gelişmekte
olan ülkeden oluşan OPEC, üyelerinin izlediği petrol politikalarını koordine eden ve
birleştiren uluslar arası bir kuruluştur. (Bkz. Sayfa 40) 1960’lı yıllar boyunca piyasa fiyatları
düşmeye devam etmişse de OPEC ilan edilen fiyatların düşürülmemesinde başarılı olmuş,
böylece OPEC ülkeleri varil başına sabit bir geliri korumuşlardır.
1971-1973 döneminde, OPEC ülkeleri birkaç kez vergileri artırmış ve her seferinde
tüketim fiyatlara karşı esnek olmadığı için şirketler vergileri piyasa fiyatına yansıtmışlardır.
Böylece, vergiler, aynı zamanda petrol piyasasında taban fiyat işlevi görmüştür.
1973 yılının Ekim ayında, Arap ülkelerin Altı Gün Savaşı’nda kaybettikleri toprakları
İsrail’den geri almak amacıyla başlattıkları Yom Kippur Savaşı’ndan önce, OPEC ulusları,
daha sıkı bir işbirliği ve daha büyük bir vergi artırımını duyurmuştur. Aynı ay, savaşın
başlamasının ardından, Irak dışındaki tüm petrol üreticisi Arap ülkeler, ABD ve Hollanda’ya
ambargo ilan etmiş ve üretimlerini kısmışlardır. Yalnızca iki ay süren kesinti OECD
stoklarından rahatça karşılanmış ve ambargo başarısız olmuştur. Ancak, bu olay, tüketicilerin
herhangi bir üretim kısıtlamasına karşı stoklamaya gitmesine neden olmuş, gelecek için
tedirginlik yaratmış ve stoklama amaçlı talebi artırmıştır. Bunun sonucu olarak, 1973 yılının
Eylül ayında 2.90 dolar olan petrolün varil fiyatı, savaştan sonra Aralık ayında 11,65 dolara
çıkmıştır. Daha önce 1956 ve 1967 yıllarında da üretim kısılmış, ancak piyasa koşullarının
hemen tepki vermesiyle fiyat değişiklikleri yıllık istatistiklere bile yansımamıştır. 1974
yılında ise, OPEC ülkeleri vergi yoluyla fiyatları artırmaya devam etmişler, ayrıca artan atıl
kapasiteye rağmen üretimi kısmışlardır. Bu gelişmeler sırasında petrol kıtlığı ve üretimi,
giderek daha fazla tartışılır olmuştur. ABD Merkezi Haber Alma Teşkilatı CIA, rezervlerin
yeterli olmadığını, 1980 yılından sonra petrol üretiminin düşeceğini belirtmiştir. Böylece,
petrol fiyatları tüm dünyada hızla yükselmeye başlamış ve fiyatlar için 100 dolara (!) varan
tahminler yapılmıştır. 1975-1978 boyunca OPEC vergi artırma politikasına devam etmişse de,
önceki büyük artışların ardından gelen bu küçük çaplı fiyat artışları, tüm dünyada kendini
gösteren enflasyon tarafından süpürülmüştür.
1979-80 yıllarında, bu kez İran Devrimi nedeniyle üretim azalmış, Suudi Arabistan ve
diğer OPEC ülkelerinin İran üretiminin açığını kapatmayı reddetmesi ile OPEC, devam eden
fazla kapasiteye rağmen üretimi talebin altında bırakmış ve fiyatlar tekrar fırlamıştır. 1981
yılına kadar üretimde kısıtlamalar devam etmiştir. Böylece 1981 yılına gelindiğinde, petrol
fiyatları OPEC uluslarının net gelirini düşürecek kadar yükselmiştir.
OPEC devletleri, 1970’li yıllar boyunca piyasa koşullarının üzerinde kalan fiyatların,
kısıtlı rezervlerini daha hızlı tüketime açmalarının bedelini ancak karşıladığını savunmuşlar
ve kendilerinin daha yavaş bir tüketim oranını tercih edeceklerini belirtmişlerdir. Ancak, bu
fiyat artışları küresel bir resesyona yol açarak küresel büyümeyi ve dolayısıyla petrol
tüketimini yavaşlatmıştır. Ekonomik faaliyet ile petrol arasındaki bağıntının eğimi azalmıştır.
Petrol talebinin yüksek fiyatlara tepkisi, birim gelir başına petrol tüketimini düşürmek
şeklinde olmuştur. Bunun sonucu olarak, ABD’de 1974 yılında GSYİH’nın her doları başına
tüketilen petrolün günümüzde ancak yarısı tüketilmektedir. Yavaş yavaş değişen tüketim
kalıpları 1978 yılında kendisini iyice hissettirmiş, 1980 yılından sonra düşen fiyatlara rağmen
etkisini tamamen yitirmemiştir. 1973-1979 arasında küresel tüketimdeki azalmayı Avrupa ve
Japonya’da özellikle gazyağı üzerine konan tüketim vergileri perçinlemiştir. OPEC üyesi
ülkeler bu vergilerin üreticilerden tüketicilere gelir aktardığını savunmuş, bunların şiddetle
karşısında yer almıştır.26
26
ibid
da petrol fiyatları ile birlikte yükselmesi önlenmiş ve enflasyon bir ölçüde dizginlenmiştir.27
Ayrıca, 1973 yılında %53 olan OPEC’in dünya petrol üretimindeki payı, yüksek fiyat
politikasından dolayı, 1985 yılına kadar sürekli azalmış ve %29’a düşmüştür.
W. L. Kohl29 ise 1998 yılında OPEC’in kontrolü dışında gelişen ve talebi arzın altında
bırakan faktörleri:
- çok önemli bir pazar olan Güneydoğu Asya’daki ekonomik kriz ve bu ülkelerin dolar bazlı
borçlanmalarını zorlaştıran devalüasyonlar;
27
Kibritçioğlu, A., Kibritçioğlu, B., (1999) “Inflation Effect of Crude Oil Prices”, Hazine Müsteşarlığı
Ekonomik Araştırmalar Genel Müdürlüğü Araştırma ve İnceleme Dizisi, 21
28
Adelman, M.A., (2002)
29
Kohl, W.L., (2002), “OPEC Behavior, 1998-2001”, Quarterly Review of Economics and Finance (The), 42, sf.
209-233
- kurların düzeyini koruyabilmek için Çin’in petrol ithalatını 1998 sonuna doğru kısması
olarak sıralamıştır.
OPEC üyeleri, 1997 yılının sonbaharında Asya’da başlayan bankacılık ve döviz kuru
krizinin talebi azaltıcı etkilerini öngöremeyerek, 1997 yılının Kasım ayında Cakarta’da üretim
tavanını güncellemiş, 25 mbd (milyon varil/gün)’den 27,5 mbd’ye çıkarma kararı almışlardır.
Oysa, önceki birkaç yıldır üretim kotalarını delmeyi alışkanlık edinmiş ülkeler nedeniyle 1996
yılında gerçekleşen OPEC üretimi zaten 28.3 mbd’ye ulaşmıştır. Daha sonra alınan üretim
kısıtlaması kararları yeterli ve etkin olmamış, Irak ise bu kararlara hiç katılmayarak üretimini
artırmıştır. 1998 yılında Suudi Arabistan petrolünün fiyatı varil başına 9-13 dolar arasında
değişmiştir.
Kohl31, 1998-2000 petrol fiyatları değişmelerini, daha önce ortaya çıkan politik veya
askeri nedenli krizlerin tersine, arz ile talebin dengede olmamasına bağlamıştır. OPEC’in
1997’de piyasayı yanlış değerlendirmesi ve ayrıca üretim kotalarında disiplinsiz davranışları
sonucu, fiyatlar düşmeye devam etmiştir.
1999 yılı Mart ayında Norveç ve Meksika’nın da desteklediği bir OPEC toplantısında
üretim kısıtlaması kararı alınmış, 1 varil petrolün fiyatı 18-20$ olarak hedeflenmiştir. 2001
yılı başlarında bu hedef revize edilerek 25-30 dolara çıkarılmıştır. Böylece, 1986-1996
boyunca (1991 yılı hariç) ortalama 17$ olan bir varil petrolün fiyatı yaklaşık % 50 artmış ve
25$ düzeyine çıkmıştır. ABD hükümeti Suudi Arabistan ile fiyatların düşürülmesi için
temaslarda bulunmuşsa da, Suudi Arabistan, dönemin Irak lideri Saddam Hüseyin’e karşı
korunmadıkları için hiçbir boyun borcu olmayan Arap ülkelerinden bir şey talep
30
Morse, E.L., vd. (2002)
31
Kohl, W.L., (2002)
edemeyeceklerini belirtmiştir.32 Bu arada, canlanan ekonomi ile birlikte talep daha hızlı
gelişmiş, fiyatlar 30 doların üzerine çıkmıştır. Ancak, bu dönemde OPEC ülkelerinin kotalara
uyumu artmış, 1999 yılının Eylül ayı itibariyle MEES’in (Orta Doğu Ekonomik Araştırması-
The Middle East Economic Survey) tahminlerine göre %94 olarak gerçekleşmiştir.
OPEC disiplinini artıran politik etkenler arasında; kartel kotalarını delmesiyle ünlü
Venezuella’nın yönetimine OPEC petrol politikasına katılımcı Chavez hükümetinin gelmesi,
Mart 1999’da Suudi Arabistan ile İran arasında petrol fiyatları istikrarı ve Irak konusunda
uzlaşmaya varılması, Nijerya ve Cezayir’deki hükümet değişiklikleri sayılabilir. OPEC
üyeleri arasında eşgüdümü destekleyen politik olaylar dışında Meksika ve Norveç’in OPEC
dışından işbirliği ve OPEC toplantılarının senede dört ve üstüne çıkması, kartel üyelerinin
piyasaya daha çabuk ve birlikte tepki vermesine imkan tanımıştır. 1998 yılında 10 dolara
kadar düşen fiyatların tüm üreticilerin çıkarlarını tehdit etmeye başlaması ve Suudi Arabistan
gibi ülkelerin artan finansal ihtiyaçlarını karşılayabilmeleri için kabul edebilir buldukları
minimum fiyat düzeyinin 21 doların üzerine çıkması, OPEC ülkelerini 1999 itibariyle pazar
payı stratejisini bırakarak, daha yoğun bir işbirliği ile fiyatları ve gelirleri yükseltme amacına
yöneltmiştir.33
Adelman34; elinde petrolden başka alternatif olmayan, siyasi konumu güvensiz, nakit
sıkıntısı içindeki OPEC hükümetlerinin, kısa dönemdeki yüksek fiyatlı sıcak kazançları
gelecekteki hasılat kayıplarına rağmen tercih edeceğini savunmaktadır. 1990-1991 Körfez
Krizi döneminde kısa bir zaman dışında hiçbir zaman petrol kıtlığı yaşanmamasına ve her
zaman talebin üzerinde bir üretim kapasitesi bulunmasına rağmen, fiyatların artmasını ve
1970’li yıllardan bu yana dalgalanmalar göstermesini; bilgiye verimli ulaşamayan ve üyeler
arasında eşgüdümün zor ve yavaş olmasından dolayı hedeflerin altında veya üstünde üretim
yapan bir kartelin -OPEC- denetiminde fiyatların oluşmasına bağlamıştır. Bu nedenlerle,
çeşitli dönemlerde OPEC’in davranışlarının fiyatları hedeflediğinden çok daha fazla
yükselttiğine ve gelirin düşmesine neden olduğu belirtilmekte, buna 1981 yılı örnek olarak
gösterilmektedir. Adelman, talebin fiyat esnekliğinin artan fiyatlara karşı daha çabuk işlemeye
başlamış olabileceği ihtimaline de değinmektedir.
Yüksek petrol fiyatlarının petrol talebindeki artışı yavaşlatacağı ve OPEC gelirlerini orta
ve uzun dönemde olumsuz etkileyeceği giderek daha sık tartışılmaktadır. Talep artışının
dinamizmi, gelişmekte olan ülkelerden geldiğinden, talep yüksek fiyatlara daha duyarlı
32
Adelman, M.A., (2002)
33
Kohl, W.L., (2002)
olacaktır.35 Son Irak Harekatı’ndan (Nisan 2003) önce Şubat ayında Batı Teksas petrol
fiyatının 35,63 $’a çıkması ve Merrill Linch’in fiyat tahminlerini 41 $’dan 46 $’a çıkarması
üzerine36, Businessweek ve CNBC-E, yüksek fiyatların Güneydoğu Asya ekonomisine ve
toplam petrol talebine yapacağı etkiye dikkat çekmişlerdir.37
Kohl’a göre, Asya kaynaklı talebin artışının yavaşlaması dışındaki bazı faktörler de
OPEC’in yüksek fiyat uygulamasının sınırlarını çizmeye devam etmektedir: OPEC üyelerinin
kotalara uyumu herhangi bir yaptırıma tabi olmayıp çıkar uyuşmasının devamına bağlıdır.
Dolayısıyla, yüksek fiyat politikasının sürekliliği OPEC ülkelerinin bireysel çıkarlarının
kartelden ayrılacağı ana kadar olabilecektir. Uluslar Arası Enerji Ajansı (International Energy
Agency (IEA)), talebin yüksek olduğu zamanlarda eşgüdümün daha kolay olduğunu ve
kotaların, birkaç OPEC ülkesinin üretim kapasitesi üzerinde belirlendiği zamanlarda, toplam
üretimin hedeflere daha yakın olduğunu gözlemlemiştir. Bu olgunun nedenleri, talep yeterince
yüksek olduğunda, kotaları aşmak için kapasite üstünde üretim yapmak veya kapasite
artırmak gerekmesi, bu dönemlerde zaten tatlı kazançlar edinilmesi ve kotaların rekabetçi
piyasa miktarına daha yakın saptanmasıdır. Yüksek fiyat-düşük üretim politikası uygulamaları
ise uzun ömürlü olamamaktadır. Irak, bu süreçte, OPEC ile en baştan itibaren işbirliği
yapmayarak üretimini kendisi belirlemiştir.
Rusya başta olmak üzere OPEC dışındaki üreticilerin, petrol fiyatları üzerinde
önümüzdeki dönemde daha etkili olması beklenmektedir. OPEC ile genelde işbirliği içine
giren Meksika, ABD ile ilişkilerine öncelikli hedef vermekte; Norveç de kendi çıkarlarıyla
örtüştüğü sürece OPEC’in yanında yer almaktadır.
34
Adelman, M.A., (2002)
35
Kohl, W.L., (2002)
36
http://www.ntvmsnbc.com.tr, 17.03.2003
37
http://www.ntvmsnbc.com.tr, 18.03.2003
38
http://www.opec.org (Bkz. EK-VII )
39
Kohl,W.L., (2002)
40
TCMB, (2002), “Ödemeler Dengesi Raporu”
üretim çoğu kez kotaların üzerine çıksa da, fiyatlar yaklaşık 7 dolar artarak 26 dolar düzeyine
çıkmıştır.41
2002 yılının Aralık ayında biraraya gelen OPEC ülkeleri, üretimi 2003 yılı Ocak ayından
itibaren artırma kararı almışlardır42. Şubat 2003’te kotalar tekrar yükseltilmiş, ancak fiyatlar
Mart ayına gelindiğinde bile 30 doların üzerinde kalmıştır. 38 dolara kadar çıkan fiyatlar,
1991 yılındaki Körfez Krizi’nden bu yana en yüksek düzeyine ulaşmıştır.43 Mart ortasında
Merrill Lynch, petrol fiyatlarının 2-3 aylık dönemde 27-33 dolar bandında hareket etmesini ve
daha uzun dönemde 46 dolara kadar yükselmesini beklemekteydi44.
2002 yılı Aralık ayından 2003 yılı Mart ayı sonlarına kadarki dönemde ham petrol
fiyatlarının yükselmesinin asıl nedeni Irak’a yönelik askeri operasyon öncesi belirsizlik
olmuştur. Bunun yanında, OECD ülkelerinde ham petrol stoklarının düşük düzeyde
seyretmesi ve Venezuella’da 2 Aralık 2002’de başlayan grevden dolayı üretimin düşmesi,
mevsimsel etkenlerden dolayı artan petrol ürünleri tüketimi, bakımları sona eren rafinerilerin
yeniden ham petrol taleplerini artırmaları da fiyatlar üzerinde yukarıya doğru baskı
oluşturmuştur.45
Öte yandan, New York Mal Borsası’nda (New York Mercantile Exchange) Irak
gerginliğinin kısa sürmesi ve Nisan ayından itibaren fiyatların gevşemesi beklendiği için Mart
ayında Batı Teksas petrolü için oluşan vadeli fiyatlar46 düşmeye başlamıştır. Irak direnişinin
beklenenin çok altında olması sonucu askeri operasyonun başarısı da daha büyük olmuştur.
Ham petrol fiyatları, Uluslar Arası Petrol Borsası’nda (International Petroleum Exchange)
oluşan vadeli fiyatlara göre47 ancak 2004 yılının Ocak ayında beklenen 26,62 düzeyinin
altına, 2003 yılının ikinci çeyreğinde inmiştir. Nisan ayının başlarından itibaren düşen petrol
fiyatları tekrar hedeflenen 24-28 dolar bandında dolaşmaya başlamış, beklentiler bu bandın da
altında 22 dolar düzeylerinde seyretmeye başlamıştır. Irak harekatı öncesinde ve sırasında,
OPEC ve özellikle Suudi Arabistan’ın olası bir arz krizine karşılık üretimini büyük oranda
artırması, fiyatların tekrar düşmesine neden olmuştur48. Irak petrol üretimi için yapılan
iyimser tahminler, Rusya’nın alternatif tedarikçi konumuna gelmesi ve OPEC dışı üreticilerin
41
http://www.opec.org (Bkz. EK-VII )
42
TCMB, (2002), “Ödemeler Dengesi Raporu”
43
http://www.ntvmsnbc.com.tr, 27.02.2003
44
http://www.ntvmsnbc.com.tr, 17.03.2003
45
TCMB, (2002), “Ödemeler Dengesi Raporu”
46
http://www.opec.org/NewsInfo/mi/pdf/MI032003.pdf
47
TCMB, (2002), “Ödemeler Dengesi Raporu”
48
Economist (The), 26.04.2003
ağırlığının artması, fiyatlar üzerinde aşağı doğru baskı yapmaktadır. OPEC, bu gelişmelere
karşı üretimi kısma kararı almışsa da fiyatlardaki düşüşü engelleyememiştir.
Adelman49, dünya petrol fiyatlarının gelecekteki belirleyici unsurunu, OPEC dışı üreticiler
olarak görmektedir. Bunların üretimlerini, OPEC’in pazar payını %25’in altına düşürecek
şekilde artırmaları halinde, OPEC’in fiyatları yüksek tutmasının engellenebileceğini
düşünmektedir. OPEC’in petrol fiyatlarını yüksek tutması, OPEC dışı ülkelerin üretimlerini
artırmaları için gereken yatırımların daha hızlı kara dönüşmesini sağlayarak, bu ülkeleri petrol
piyasasında daha etkin olmaya teşvik etmektedir. Öte yandan, düşük maliyetli OPEC
ülkelerinin buna tepki olarak liberalleşmesi ve üretimdeki kısıtlamaları kaldırması, sonuçta
tekrar piyasa paylarını artırması olasıdır. Adelman’ın öne sürdüğü senaryoda yüksek piyasa
payı OPEC’in yeniden oluşumunu destekleyecek, fiyat istikrarı daha uzun vadede tekrar
kaybolup fiyatlar yükselecek, bu şekilde bir kısırdöngü oluşacaktır. Ancak, artan marjinal
maliyetlerden dolayı fiyatlar eninde sonunda yükselecektir.
Son dönemde, petrol fiyatlarının belirleyicisi, Adelman’ın düşündüğü gibi OPEC üyesi
olmayan üreticiler değil, başkenti OPEC’in kurulduğu şehir Bağdat olan asi üye Irak
olmuştur. 25-27 dolar seviyelerinde dolaşan OPEC sepet fiyatları, Irak’ta yeniden
yapılandırma süreci tamamlandığında dünya piyasalarında normal kabul edilen 22 $
düzeylerine ve altına düşebilecektir. Ancak, bölgede güvenliğin ve istikrarın sağlanması ve
gerekli yatırımların yapılması, petrol piyasasının istikrarı için ön koşul olarak ortaya
çıkmaktadır. Bu nedenle, petrol fiyatlarında kısa vadede dramatik düşüşler beklenmemektedir.
Bu süreci olabildiğince değerlendirmeye çalışan OPEC’in üretim kısıtlamalarına gitmesi,
petrol fiyatlarının çıkışlar göstermesine sebep olmaktadır. Irak üretiminin OPEC ülkeleri
üzerindeki olası tehdidi belirginleştiğinde, bu ülkelerin liberalleşmeye gitmesi halinde, petrol
fiyatları daha rekabetçi bir ortamda belirlenecektir. Hatta, Irak Harekatı’ndan sonra, 1995’ten
bu yana kartel disiplinini sağlamada önemli başarılar gösteren Suudi Petrol Bakanı ve Suudi
Aramco’nun yöneticisi Ali Naimi’nin, Dışişleri Bakanlığı’nın petrol ve doğalgaz piyasasını
özelleştirme çabalarının karşısında yer aldığı için mevkisini kaybedebileceği konuşulmuştur.50
49
Adelman, M.A., (2002)
50
Economist (The), 26.04.2003
Grafik 11
BRENT HAM PETROL FİYATLARI
40,00
30,00
200
$/varil
20,00 3
200
10,00 2
0,00
Oca. Şub. Mar. Nis. May. Haz.
2003 31,32 32,67 30,54 24,85 25,72 27,51
2002 19,48 20,22 23,73 25,66 25,33 24,13
Kaynak: http://www.iea.org
Petrol fiyatlarının 2003 yılındaki değerleri, 2001 ve 2002 yıllarındaki değerlerin
üzerindedir. Vadeli piyasalar, 2003 yılı Mart ayında başlayan aylık ortalama petrol
fiyatlarındaki düşüşün devam etmesini beklemektedir. Ancak, Mayıs ayında 25 dolara düşmüş
olan petrol fiyatları, OPEC’in üretim kısıtlamaları nedeniyle, Haziran ayında tekrar 27 dolar
düzeyine çıkmıştır.51 2003 yılının ilk çeyreğinde ortalama 31,49 $ olan Brent petrolünün fiyatı
ikinci çeyrekte 26,03 dolara düşmüş, ancak 2002 yılının ikinci çeyreğinde ortalama 25,07 $
olan Brent fiyatının üzerinde kalmıştır. 2002 yılı ikinci çeyreğindeki ortalama fiyatı 26,30 $
olan Batı Teksas petrol fiyatları ise 2003 yılının ilk çeyreğinde ortalama 34,00 $ iken, ikinci
çeyreğinde 29,02 dolara düşmüştür.52
Petrol fiyatları üzerine söylenenlerden sonra belirtmek gerekir ki, bir ülke içindeki petrol
fiyatlarını değişik isimler altında alınan vergiler ve döviz kuru gibi faktörler de büyük oranda
etkilemektedir. Petrol fiyatlarının tüketime ve diğer ekonomik gelişmelere etkisi incelenirken,
devletin ve çeşitli ekonomik faktörlerin fiyatlara etkisinin gözardı edilmesi, sağlıklı sonuçlar
vermeyecektir.
51
http://www.opec.org
52
http://www.iea.org
D- TÜRKİYE VE PETROL
Net petrol ithalatçısı durumundaki Türkiye’nin net petrol ithalatının değeri, genel
olarak, küresel petrol fiyatları ile birlikte artmış veya azalmıştır.
Grafik 12
TÜRKİYE'NİN NET PETROL İTHALATI
(Milyon Dolar)
5.000
4.000
3.000
2.000
1.000
0
1996 1997 1998 1999 2000 2001 2002
DIŞ TİC. AÇIĞI (Milyon $) 3.416 3.194 2.081 2.750 4.204 3.875 4.085
Kaynak: DTM
Türkiye’nin ham petrol ithalatı 2000 ve 2002 yıllarında 4 milyar doların üzerine
çıkmış, petrol fiyatlarının 10 dolara kadar düştüğü 1998 yılında ise 2 milyar dolar düzeyinde
kalmıştır.
1998 yılından önce yok sayılacak düzeyindeki petrol ihracatı ise, 1999 yılında 5 milyon
doların biraz üzerine çıkmış, 2001 ve 2002 yıllarında 3 milyon dolar civarlarında
gerçekleşmiştir. Bu miktar, 2001 yılında Türkiye’nin toplam ithalatının ancak on binde 1’ine
gelmektedir.
Türkiye’nin ham petrol ithalatının değerinin petrol fiyatları ile doğru orantılı olarak
değişmesine rağmen, ithalatın metrik ton olarak miktarı tersi bir seyir izlemiştir. Başka bir
deyişle; petrol fiyatları yükseldiğinde daha az, düştüğünde daha fazla ham petrol ithal edilmiş;
ancak petrol talebi fiyatlara karşı esnek olmadığı için ithalatın değeri fiyatlara bağlı olarak
artmış veya azalmıştır.
1999 ve 2000 yıllarında ham petrol ithalatında ton olarak görülen düşüşte petrol
fiyatlarının yükselmesinin yanında, 1999 yılındaki depremde TÜPRAŞ’ın zarar görmesi ve
üretim kapasitesinin düşmesi de etkili olmuştur. Keza, 1998-2000 yılları arasında TÜPRAŞ’ın
işlediği petrol miktarı 2.929.036 (metrik) ton (1000 kilo=2240 libre) azalmış, bu azalışın
2.297.374 metrik tonu TÜPRAŞ tarafından işlenen ithal ham petrole aittir.53 TÜPRAŞ’ın
1998-2000 yılları arasında ham petrol ithalatındaki azalma, toplam ham petrol ithalatındaki
azalmanın (2.428.466 metrik ton) %95’ine ulaşmaktadır.54
Grafik 13
TÜRKİYE'NİN PETROL İTHALATI
(Milyon Dolar)
5.000
4.000
3.000
MİLYON $
2.000
1.000
0
1996 1997 1998 1999 2000 2001 2002
Grafik 14
TÜRKİYE'NİN PETROL İTHALATI (Ton)
24.000
23.500
23.000
22.500
22.000 TON
21.500
21.000
20.500
20.000
1996 1997 1998 1999 2000 2001 2002
Kaynak: DTM
53
PİGM, (2000), “2000 Yılı Petrol Faaliyetleri”, T.C. Petrol İşleri Genel Müdürlüğü Dergisi, Sayı:45, sf.39.
54
Dış Ticaret Müsteşarlığı.
Türkiye’nin petrol ithalatının yaklaşık %10’u Suriye’den yapılmaktadır. 1996-1999
yılları arasında Cezayir ve Mısır, 1998-2000 yılları arasında ise Kazakistan petrol ithalatı
yapılan bellibaşlı ülkeler arasında yer almıştır.
TOPLAM DEĞER (MİLYON $) 3.416 3.194 2.084 2.755 4.208 3.878 4.088 1.594
* Ocak-Nisan değerleri.
Kaynak: DTM
Tablo 7: Türkiye’nin 2002-2003 Ocak-Nisan Döneminde Ham Petrol İthalatının Değeri ve Miktarı
2003 MİKTAR (Bin Ton) MİLYON $ 2003 yılı Nisan ayında Türkiye’nin petrol ithalatının
OCAK 2.185 446
ŞUBAT 1.705 380
2002 yılı Nisan ayına göre 84 milyon dolar artması ile
MART 2.010 419 birlikte Ocak-Nisan dönemindeki artış 439 milyon
NİSAN 1.896 349
dolar (%38) olarak gerçekleşmiştir. Bu dönemde,
Kaynak: DTM
Libya’dan yapılan petrol ithalatı 152 (%56,2), İran’dan
yapılan petrol ithalatı 113 (%55,7) ve Suudi Arabistan’dan yapılan petrol ithalatı 76 (%42,5)
milyon dolar artmıştır. Rusya Federasyonu’ndan yapılan ithalat ise 48 milyon dolar (%23,5)
oranında azalmıştır. Türkiye’nin petrol ithalatındaki hareketler, yılın ilk aylarında daha
belirgindir. Rusya’dan yapılan petrol ithalatında ilk iki ayda önceki yılın aynı dönemine göre
gerçekleşen düşüş %75’lere ulaşmıştır.
2003 yılı Ocak-Nisan döneminde Rusya’dan ithal edilen petrolün fiyatı yaklaşık %40
oranında yükselirken, ithal edilen petrolün miktarı 626 bin ton değerinde azalmıştır. Böylece,
Rusya Federasyonu’ndan yapılan ithalatın değeri önceki yılın aynı dönemine göre %25’e
yakın azalmış ve Türkiye’nin toplam petrol ithalatı içinde Rusya’nın payı %18’den %10’a
düşmüştür.
Türkiye’nin ham petrol ihracatı, 2002 yılında 4 milyar doları geçen ham petrol
ithalatına karşılık, ancak 3,2 milyon dolar olarak gerçekleşmiştir. Yok sayılacak düzeydeki
ihracat genellikle tek seferlik anlaşmalar sonucu gerçekleşmekte, süreklilik arz etmemektedir.
Türkiye’nin çok sınırlı düzeydeki ham petrol ihracatı, 1999 yılında, İtalya’ya 4,3
milyon dolar değerinde petrol ihraç edilmesi sonucu 5 milyon doların üzerine çıkmıştır.
Hollanda’ya 1998 yılında 2,6 ve 2000 yılında 4,7 milyon dolar düzeylerinde petrol ihraç
edilmiştir. 2001 ve 2002 yıllarında ABD’ye yıllık 3 milyon dolar civarında ihracat yapılmıştır.
ABD’nin enerji arzını çeşitlendirme politikasına dayanarak, Suudi Arabistan, Meksika,
Kanada gibi önemli ham petrol tedarikçilerinin yanında, ikincil olarak başvurduğu ülkeler
arasına Türkiye de katılmıştır. Boru hatlarına ağırlık verilmesi ve Türkiye’nin transit ülke
konumuna getirilmesi, Türkiye’nin ham petrol ihracatını artıracaktır.
2003 yılında henüz Şubat ayında ihracat rakamı 2,8 milyon dolara ulaşmıştır. Bu artış,
Irak Harekatı’ndan önce ABD’de Bush hükümetinin stoklama amacıyla petrol talebini
artırmasından kaynaklanmıştır. Ancak, Irak harekatından sonraki aylarda petrol ihracatı,
Türkiye’nin, Irak petrollerinin dünya pazarlarına açılmasında etkin rol olmasına bağlıdır. Irak
petrollerinin Türkiye üzerinden batıya taşınmasını sağlayan 965 km uzunluğundaki Kerkük-
Yumurtalık Boru Hattı, Türkiye’nin üstleneceği rolde stratejik öneme sahiptir. Türkiye’ye 350
milyon dolar gelir getiren boru hattının gelirlerinin, 2003 yılı Nisan ayı başındaki Irak
Harekatı sırasında, 160 milyon dolara düştüğü belirtilmiştir.55 Günde 1,1 milyon ton petrol
taşıma kapasitesi olan boru hattı ile, I. Körfez Krizi’nden önce 700 bin varil petrol
pompalanmakta iken56, 2001 yılında 230 bin 855, 2002 yılında ise 175 bin 667 varil petrol
taşınabilmiştir.57 Irak’ta 2003 Nisan başında gerçekleşen operasyonun ardından hat yoluyla
günde 400 bin varil ham petrol taşınabileceği hesaplanmaktadır.58 BOTAŞ’ın hazırladığı bir
raporda, ABD Enerji Bakanlığı’nın boru hatları üzerinde çalışma yaptığı ve 1948’den bu yana
kullanılmayan, Kerkük'ten başlayan ve Lübnan üzerinden İsrail'in Hayfa Limanı'na uzanan
Kerkük-Hayfa Boru Hattı’nın, Kerkük-Yumurtalık Boru Hattı yerine, kullanıma tekrar
açılması olasılığı üzerinde durdukları belirtilmiştir.59 Ancak, ABD Büyükelçisi Robert
Pearson, Enerji Bakanı Hilmi Güler'e Kerkük-Yumurtalık boru hattına alternatif hat
düşünülmediğini taahhüt etmiştir.60 Boru hattının önümüzdeki dönemde oynayacağı role
ilişkin tartışmalar devam ederken, 12.06.2003 tarihinde boru hattına bombayla sabotaj
yapılmış, boru hattında iki ayrı patlama gerçekleşmiştir.61
Türkiye’nin toplam ithalatının yaklaşık %9’u ham petroldür. GSMH’nin %2’sinden biraz
fazlası, net petrol ithalatı için harcanmaktadır. Yerli üretim giderek azalmakta ve yurt içinde
tüketilen petrolün yaklaşık %90’ı ithal edilmektedir.
55
http://www.nethaber.com.tr, 15.04.2003
56
http://www.ntvmsnbc.com, 27.06.2003
57
http://www.nethaber.com.tr, 14.04.2003
58
http://www.ntvmsnbc.com, 27.06.2003
59
http://www.nethaber.com.tr, 14.04.2003
60
http://www.ntvmsnbc.com, 13.05.2003
61
http://www.hurriyetim.com.tr, 13.06.2003
yılında yüzde 9,1 olarak gerçekleşmiştir. Bu trend, doğrudan petrol fiyatlarına bağlı olarak
açıklanabilir. 2003 yılı Ocak-Nisan döneminde geçen yılın aynı dönemine göre petrol ithalatı
%38,0 ve toplam ithalat %32,3 oranında artmış, petrol ithalatının toplam ithalat içindeki payı
%7,9’dan %8,3’e yükselmiştir.
İç pazarda tüketilen petrol içinde ithal edilen ham petrolün payı, 1997-2001 boyunca
genel olarak artmış ve 1997 yılında tüketilen petrolün yüzde 87’si ithal iken 2001 yılında bu
oran yüzde 90’a çıkmıştır. Petrol fiyatlarından bağımsız olarak, tüketilen petrol içinde yerli
üretim miktarının payı düşerken, ithalatın payı artmaktadır. Bunun nedeni, 1999 ve 2000
yıllarında artan petrol fiyatlarına tepki olarak ithal edilen miktarın azalmasına rağmen,
Türkiye’deki üretimin de 1997-2001 boyunca azalmış olmasıdır.
Kaynak: TPAO
Grafik 16
TÜRKİYE'NİN ENERJİ ÜRETİMİ İÇİNDE PETROLÜN
YERİ (2002)
PETROL
10% PETROL
DOĞAL GAZ
DOĞAL GAZ
2%
DİĞER
LİNYİT
40%
TAŞ
KÖMÜRÜ
LİNYİT DİĞER
43%
TAŞ KÖMÜRÜ
5%
Kaynak: TPAO
TPAO verilerine göre, 2001 yılında Türkiye’nin enerji üretiminde linyit (%43) ile diğer
(%40) kapsamındaki hidroelektrik ve odun büyük yer tutmaktadır. Türkiye’nin jeolojik
yapısının engebeli oluşu, petrol arama ve çıkarma maliyetlerini artırmaktadır. Bundan dolayı,
petrol üretiminin payı %10’da kalmaktadır. Doğalgaz üretimi de enerji üretiminin ancak
%2’sini oluşturmaktadır. Türkiye’de petrol yataklarının %99’u Güneydoğu Anadolu’da,
doğalgaz rezervleri de öncelikle Trakya yöresinde ve yine Güneydoğu Anadolu’da yer
almaktadır.
Türkiye’de ham petrolün işlenmesi ile petrol ürünleri üretimi, ağırlıklı olarak TÜPRAŞ’ın
(Türkiye Petrol Rafinerileri Anonim Şirketi) sahip olduğu rafinerilerde yapılmaktadır. Bunlar;
yılda 11,5 milyon ton kapasiteli İzmit, yılda 10 milyon ton kapasiteli İzmir Aliağa, yılda 5
milyon ton kapasiteli Kırıkkale Orta Anadolu ve yılda 1,1 milyon ton kapasiteli Batman
Rafinerileridir. Türkiye’de Petrol Kanunu hükümleri gereğince yabancı sermaye ile kurulan
tek rafineri; yılda 4,4 milyon ton kapasite ile çalışan ATAŞ(Anadolu Tasfiyehanesi A.Ş.)’tır.
1958 yılında Mersin’de kurulmuş olan ATAŞ’ın bugünkü ortakları MOREF (%51), Shell
(%27), BP-Türk (%17) ve Marmara Petrol (%5)’dür.
Türkiye’nin başlıca boru hatları ise yıllık 70,9 milyon ton kapasiteli Irak-Türkiye Ham
Petrol Boru Hattı, yıllık 3,5 milyon ton kapasiteli Batman-Dörtyol Boru Hattı ve yıllık 5
milyon ton kapasiteli Yumurtalık-Kırıkkale Boru Hattıdır. 62
Türkiye’nin ham petrol tüketimi 1965-2001 yılları arasında %568,7 ve 1990-2001 yılları
arasında %40,9 oranında artmıştır. 2001 yılında ham petrol tüketimi 30,4 milyon ton ve günde
662 bin varile ulaşmıştır. 2000 yılında ise tüketim günde 695 bin varile kadar çıkmıştır.
Grafik 17
TÜRKİYE'NİN PETROL TÜKETİMİ
800
Bin Varil/Gün
600
400
200
0
1965
1967
1969
1971
1973
1975
1977
1979
1981
1983
1985
1987
1989
1991
1993
1995
1997
1999
2001
Kaynak: TPAO
Grafik 18
TÜRKİYE'NİN ENERJİ TÜKETİMİ İÇİNDE PETROLÜN
YERİ (2002)
DİĞER
15%
TAŞ KÖMÜRÜ PETROL PETROL
11% 39% DOĞAL GAZ
LİNYİT
LİNYİT TAŞ KÖMÜRÜ
14% DİĞER
DOĞAL GAZ
21%
Kaynak: TPAO
62
http://www.tpao.gov.tr
63
http://www.tpao.gov.tr
TPAO’nun 2010 yılında çıkacağını düşündüğü yüzde 18 düzeyini, Mavi Akım Projesi’nin de
etkisiyle, şimdiden aşmıştır. Bu arada, petrolün ve linyitin tüketimdeki payları ise
düşmektedir.
Ülkemizin petrol ve doğal gaz ihtiyacının daha iyi karşılanabilmesi için, petrol ve doğal
gazın arama ve üretimine yönelik TPAO çalışmaları, özellikle 1993 yılından sonra Orta Asya
Türk Cumhuriyetleri ve Kuzey Afrika ülkelerinde yaygınlaştırılarak sürdürülmüştür. TPAO,
aktif olarak Kazakistan, Azerbaycan ve Libya'da faaliyetlerini yürütmektedir. Türkmenistan,
Irak ve Suriye ile faaliyetlerde bulunmak üzere temaslar sürdürülmektedir.
i- Kazakistan
TPAO’nun Kazakistan'daki faaliyetleri, Kazakistan Milli Petrol Şirketi (%51) ve
TPAO (%49) ortaklığında kurulan Kazaktürkmunay Ltd. (KTM) tarafından yürütülmektedir.
KTM, Batı Kazakistan'daki çalışmalarını sürdürmektedir. Aktau Bölgesi’nde günlük 2.500,
Aktübinsk Bölgesi’nde ise 1.500 varil üretim yapılmaktadır. Şirketin Şubat 2003 sonu
itibariyle birikimli petrol üretimi 1.064 bin ton, birikimli satışı 1.040 bin ton ve birikimli brüt
geliri 133,1 milyon $’dır. TPAO’ya, KTM’den bugüne kadar yatırım payı geri ödemesi olarak
59,8 Milyon ABD Doları transfer edilmiştir. Kazakistan’a 2000 yılından itibaren herhangi bir
transfer gerçekleşmemiş olup, birikimli transfer 272,9 Milyon $’dır. KTM Ltd.’in 2000
yılından itibaren yatırım ve işletme giderleri üretilen petrol gelirlerinden sağlanmaktadır.66
64
http://www.tpao.gov.tr
65
http://www.milliyet.com.tr, 30.05.2003
66
TPAO, (2003)
Ayrıca, değerlendirmeler sonucu Aktübinsk Bölgesi'nde yeralan Güney Karatübe’de
ticari keşif ilan edilmesi beklenmektedir.
ii- Azerbaycan
Azerbaycan’da TPAO’nun ortak olduğu projeler ve TPAO’nun ortaklık payları
şöyledir:
Proje, Azerbaycan Cumhuriyeti Devlet Petrol Şirketi (SOCAR) ile TPAO’nun da yer
aldığı bir konsorsiyum tarafından 1994 yılında başlatılmıştır. Projenin halihazırdaki ortakları
SOCAR (%10), BP (%34,14), LUKOIL (%10), UNOCAL (%10,28), STATOIL (%8,56),
EXXONMOBIL (%8), TPAO (%6,75), ITOCHU (%3,92), PENNZOIL (%5,63) ve DELTA-
HESS (%2,72) şirketleridir. TPAO, ortaklık anlaşmasında TPIC vasıtasıyla SOCAR'ın %5
hissesinin finansmanını da üstlenmiştir. SOCAR, faizi ile birlikte geri ödemeyi petrol üretimi
başladıktan sonra petrol satış gelirlerinden karşılamayı taahhüt etmiştir. İlk kuyu Çıralı
sahasında 1997 yılı sonunda açılmış ve üretime başlanmıştır. 2005 yılında tam saha üretime
geçilmesi beklenmektedir. Halen 11 kuyuda günde yaklaşık 120 bin varil seviyesinde üretim
yapılmaktadır. 2010 yılında tüm AÇG üretimi en yüksek seviye olan 1 milyon/varil/gün’ün
üzerine çıkacaktır.
2003 yılı Şubat ayı sonu itibariyle, TPAO’nun payına yaklaşık 17,7 milyon varil petrol
satışı ve birikimli brüt 412,1 milyon $ gelir düşmüştür. Projenin başlangıcından 2003 yılı
Şubat ayına kadar 564,8 milyon $ transfer gerçekleştirilmiştir.67
b-) Şah Deniz Projesi
Şah Deniz sahası, Güney Hazar’da, Bakü ile Azeri-Güneşli-Çıralı sahasının arasında
yer almaktadır. Proje, araştırma amacı ile BP-Statoil ve TPAO'nun bağlı ortaklığı TPOC Ltd.
Şirketi tarafından 1996 yılında başlatılmıştır. Projenin şu andaki ortakları ise BP (%25,5),
STATOIL (%25,5), SCA (SOCAR Commercial Affiliate %10), TOTALFINAELF (%10),
LUKAGİP (%10), OIEC (Oil Industries Engineering and Construction, İran-%10) ve TPOC
(%9) şirketleridir.
Sahada 2001 yılında keşfedilen doğal gaz için BOTAŞ ve SOCAR bir alım-satım
anlaşması imzalamıştır. Ayrıca, Türkiye ile Gürcistan arasında 12 Mart 2001 tarihinde
hükümetler arası anlaşma imzalanmıştır. Satış anlaşmasına göre 2004 yılında başlamak üzere
15 yıl boyunca 6.6 milyar m3 doğal gaz Türkiye’ye ulaştırılacaktır. Ancak, proje takviminde
yaşanan sorunlar nedeniyle, ilk gaz teslim tarihi 2006 yılına kaymıştır. Doğal gazın taşınması
için Bakü’den başlayarak Tiflis üzerinden Türkiye-Gürcistan sınırına ulaşacak olan doğal gaz
boru hattı ile ilgili inşa çalışmalarına başlanmıştır.
Türkiye’nin doğal gaz talebinin önemli bir kısmını karşılayabilecek büyüklükte olan
Şah Deniz Projesi kapsamında, 2003 yılı Şubat ayı itibariyle birikimli 69,3 milyon dolar
transfer gerçekleştirilmiştir.68
Projenin %50'si SOCAR'a ait olup, kalan hisseler AGIP (%25), MITSUI (%15), REPSOL
(%5) ve TPOC (%5) arasında paylaşılmıştır. 1998 yılında başlayan ve Hazar Denizi’nde üç
ayrı yapının test edilmesini amaçlayan proje kapsamında açılan kuyularda ticari hidrokarbon
bulgusuna rastlanmamıştır. Projenin tasfiyesi için çalışmalara başlanmış ve ruhsatın %74’ü
terkedilmiştir.
Proje için 2003 yılı Şubat ayı itibariyle gerçekleşen transferler birikimli olarak 16,8
milyon $ düzeyindedir.69
67
ibid
68
ibid
69
ibid
d-) Alov Projesi
Projenin %40'ı SOCAR Oil Affiliate (SOA)'a ait olup diğer hisseler BP (%15), Statoil
(%15) ve TPOC (%10) arasında paylaşılmıştır. Geri kalan %20'lik hisse daha sonra
EXXONMOBIL (%15) ve AEC (%5) şirketlerine verilmiştir. ALOV (ABİK) Arama Projesi
Güney Hazar Denizi’nin orta kesimindeki Sharg, Alov ve Araz adlı 3 ayrı sahayı
kapsamaktadır. Projenin mükellefiyeti olan üç arama kuyusundan ilkinin 2004 yılı ilk
çeyreğinde kazılması öngörülmüştür. Ancak, Temmuz 2001’de İran ile Azerbaycan arasında
Hazar Denizi’nin paylaşımı ile ilgili çıkan sorunlardan dolayı deniz tabanı etüdü çalışmaları
aksamış, 23 Mart 2002’de biten Arama Dönemi Ocak 2005’e uzatılmıştır.
Proje için 2003 yılı Şubat ayı sonu itibariyle 22,4 milyon $ transfer gerçekleştirilmiştir.70
Bakü-Tiflis-Ceyhan Ham Petrol Boru Hattı Projesi ile Azerbaycan'da üretilen ham
petrolün boru hattı ile Gürcistan üzerinden Ceyhan'daki bir deniz terminaline, buradan da
tankerlerle dünya pazarlarına ulaştırılması amaçlanmaktadır.
Proje için 2003 yılı Şubat ayı itibariyle birikimli olarak 34,4 milyon $ transfer
gerçekleşmiştir.71
Projeye ortak olan şirketler ve payları zaman içerisinde değişmiş olup, hali hazırdaki en
büyük ortaklar olan BP Exploration (Caspian Sea) Ltd. %30,1 ve SOCAR %25,0 paya
sahiptir. TPAO’nun proje içindeki payı ise %6,53’tür.
70
ibid
Yılda 100 milyon dolar gelir getirecek olan projenin asıl önemi Türkiye’yi küresel
enerji nakliyesinde kilit bir konuma getirmesindedir. Ancak son zamanlarda BTC
Konsorsiyumu Türk Hükümetine çeşitli şikayetlerde bulunmaktadır. “Kamulaştırmaların ağır
gitmesi, inşaatların beklenen zamanda yapılamaması, yolsuzluklar, BOTAŞ’taki siyasi
değişim, BTC direktörlüğünün özerk ve insiyatifli bir yapı olarak çalışamaması” gibi sorunlar
gündeme getirilmektedir. Irak’taki gelişmeler BTC Projesini ayrıca tehdit etmektedir. Irak
üzerinden Akdeniz’e açılan, BTC Projesine karşı maliyet avantajı olan alternatiflerin ortaya
çıkması sözkonusudur. Ürdün, Filistin ve Hayfa üçgeni bu alternatifler içerisinde
tartışılmaktadır. Petrol Yasası gibi gerekli yasal düzenlemeler hızla çıkarılarak ve mevcut
yasalara işlerlik kazandırılarak BTC Projesi’nin arkasında durmak, Türkiye’nin enerji
piyasasındaki stratejik konumu açısından önem taşımaktadır. 72
iii- Libya
iv- Türkmenistan
v- Irak
TPAO, Irak’ta petrol arama ve üretme amacıyla 1994 yılında Irak Petrol Bakanlığı ile
temaslara geçmiştir. Türkiye’nin Irak’ta dahil olduğu bellibaşlı projeler; Petrol Sahası
Geliştirme Projesi, Irak-Türkiye Doğal Gaz İhraç Projesi ve Blok-IV Arama Projesi’dir. Irak-
Türkiye Doğal Gaz İhraç Projesi’nin fizibilite çalışması için Irak Petrol Bakanlığı ve T.C.
Enerji ve Tabii Kaynakları Bakanlığı arasında 8 Mart 1996’da bir Mutabakat Zaptı
imzalanmıştır. Türk tarafı adına çalışmaları yürütmekle TPAO, BOTAŞ ve TEKFEN
71
ibid
görevlendirilmiştir. Projenin fiilen Birleşmiş Milletler ambargosunun kalkmasından sonra
başlaması öngörülmüştür. Ancak, son Irak Savaşı’ndan sonra, TPAO’nun Irak’ta önceki
görüşme ve anlaşmalardan doğan haklarının ve yükümlülüklerinin niteliği belirsizleşmiştir.
72
http://www.ntvmsnbc.com.tr, 15.04. 2003
73
Hazine Müsteşarlığı, KİT Genel Müdürlüğü
belirtmişlerdir.74 Bunun üzerine, bayi kar paylarının artırılması yönünde karar alınmıştır.
Döviz kurlarındaki düşüş benzinin satış fiyatına yansıtılmayarak 19 bin lira fark vergiye
eklenmiştir. Böylece satış fiyatı içindeki verginin oranı yüzde 73.39'dan yüzde 74.44'e
çıkarken, bayi kar paylarının artırılması için gereken 280 trilyon TL ek kaynağın 50-60 trilyon
TL’si bulunmuştur.75
Kibritçioğlu’nun76 hesaplamalarına göre; 1990 yılı cari üretici fiyatlarını baz alan girdi-
çıktı tablosu itibariyle, yerli ham petrol çıkarımı ve doğal gaz üretimi, tüm sektörlerin toplam
maliyetlerinin %0,2’sini oluşturmaktadır. Yabancı ham petrol çıkarımı ve doğal gaz üretimi,
toplam maliyetlerin %1,6’sını; yerli petrol arıtımı, %3,4’ünü (21 trilyon TL) ve yabancı petrol
arıtımı ise %0,2’sini oluşturmaktadır. Buna göre, sektör maliyetlerinde yerli petrol ürünlerinin
payı ön plana çıkmaktadır. Yerli petrol arıtımı yapan rafineri ve tasfiyehanelerin
maliyetlerinin %65,3’ü ise yabancı ham petrol çıkarımı ve doğal gaz üretimi olmaktadır.
İmalat sanayiinin (petrol arıtımı hariç) maliyetlerinin %2,6’sı yerli petrol ürünleri, %0,1’i
yabancı petrol ürünleri ve %2,8’i elektrik olmaktadır.
1986-1997 döneminde ham petrol fiyatları nominal dolar kurları ile 225 ve TL cinsinden
285 kat yükselmiş, akaryakıt ürünlerindeki fiyat artışı ise 589 kata ulaşmıştır. Akaryakıt
ürünlerinin fiyatındaki artışlar, bu dönemde 347 kat artan genel fiyat düzeyinin de çok
üzerinde kalmıştır. Bu farklılığın temelinde, hükümetlerin akaryakıt ürünlerinden elde ettikleri
vergi gelirinin 1986 yılından itibaren önem kazanması yatmaktadır.
74
http://www.milliyet.com.tr, 10.06.2003
75
http://www.milliyet.com.tr, 25.06.2003
76
Kibritçioğlu, A., vd., (1999)
E- BÜYÜK ÜRETİCİLER VE STRATEJİK İLİŞKİLER
1) OPEC
14 Eylül 1960 tarihinde Bağdat’ta İran, Irak, Kuveyt, Suudi Arabistan ve Venezuella
tarafından kurulan OPEC (Organization of the Petroleum Exporting Countries), başlıca gelir
kaynağı petrol kazançları olan 11 gelişmekte olan ülkeden oluşan ve üyelerinin izlediği petrol
politikalarını koordine eden ve birleştiren uluslar arası bir kuruluştur. Üyeler, petrol üretimi
üzerindeki egemenliklerini tamamen korumaya devam ederler ve üretim miktarının ve bunun
üyelere dağılımının belirlenmesinde tüm ülkeler birer oya sahiptir. Üyelik, net petrol
ihracatçısı olan ve kuruluşun hedeflerini benimseyen tüm ülkelere açıktır. Halen üyeleri
Cezayir, Endonezya, İran, Irak, Kuveyt, Libya, Nijerya, Katar, Suudi Arabistan, Birleşik Arap
Emirlikleri ve Venezuella’dır.
OPEC, amacını, petrol üreticisi konumundaki üyelerinin düzenli bir petrol geliri elde
etmeleri, tüketici ülkeler için verimli, ekonomik ve düzenli bir petrol arzı bulunması ve
petrole yatırım yapan sanayilerin adil bir getiri kazanmaları olarak belirtmektedir. Bunun için,
zarar verici ve gereksiz fiyat dalgalanmalarını önleyerek uluslar arası petrol piyasalarında
fiyat istikrarını sağlamaya çalışmaktadır.
Olağanüstü toplantılar dışında Mart ve Eylül aylarında olmak üzere senede iki kez
toplanan Kongre’de, OPEC genel stratejisi ve uygulanacak planlar belirlenir. Kongre,
genellikle üye ülkelerin Petrol, Maden ve Enerji Bakanları’ndan oluşan Temsilciler Kurulu
tarafından toplanır. Yönetim Kurulu’nun (YK) seçimi, Teşkilat ile ilgili konularda YK’nın
sunduğu rapor ve önergelerin incelenmesi, üyelik ile ilgili kararların alınması, YK tarafından
sunulan bütçenin incelenip onaylanması da Kongre’de gerçekleşir. YK, Teşkilat’ın idaresini
sağlamakla yükümlüdür. Ayrıca Kongre’de ortaya konan önergeleri uygular, Kongre’de
Temsilciler Kurulu’nun onayına yıllık bütçeyi sunar, Genel Sekreterlik tarafından sunulan
raporları karara bağlar, Teşkilatı ilgilendiren rapor ve önergeleri Kongre’de sunar. Binası
1961 yılında İsviçre’de kurulup 1965 yılında Avusturya’ya taşınan OPEC Sekreteryası, genel
merkez olarak görev yapar ve Teşkilat’ın yasalara uygun bir şekilde ve YK’nın idaresinde
yönetimini sağlar. Uluslar arası petrol piyasalarında istikrarın sağlanmasına katkıda bulunmak
amacıyla Sekreterlik bünyesinde özel bir yapı olarak Ekonomik Komisyon oluşturulmuştur.
Bunların dışında, Bakanlık Takip Komitesi piyasanın durumunu düzenli olarak izleyerek
Kongre’ye önerge getiren bir birimdir. Bakanlık Takip Alt Komitesi ise üye ülkelerin petrol
üretimlerini ve ihracatlarını izler.
OPEC, resmi olarak petrol piyasasını kontrol etme yetkisinde olmayıp, gücünü pazar
payından almaktadır. Dünya üzerindeki petrol rezervlerinin yüzde 78’ine (811,526 milyon
varil) sahip olan OPEC ülkeleri tarafından, tüm petrol üretiminin %41’i ve doğalgaz
üretiminin %15’i gerçekleştirilmekte, petrol ihracatının %55’i bu ülkelerden yapılmaktadır.
Ayrıca, önümüzdeki 25 sene içinde petrol talebinde beklenen artışın büyük kısmının yine
OPEC üyeleri tarafından karşılanması beklenmekte ve OPEC’in üretimdeki payının yüzde 40
düzeyinden yüzde 50’lere çıkacağı sanılmaktadır.77 Diğer bir projeksiyonda, OPEC’in dünya
toplam petrol arzı içindeki payı 2000 yılında %29,8 olarak hesaplanmış ve bu oranın 2010
yılında %44,1 ve 2020 yılında %61,8 değerine kadar yükseleceği tahmin edilmiştir.78 Ancak,
OPEC dışı üreticilerin stratejik önemi, ABD ve diğer büyük petrol tüketicilerinin petrol arzını
çeşitlendirme ve Orta Doğu petrolüne bağımlılığı azaltma politikalarına bağlı olarak
artmaktadır. Bu ülkeler, zaman zaman OPEC ve OECD ülkelerinin pazar payını
kapmaktadırlar. Ancak, genel bekleyiş petrol arzında OECD ülkelerinin payının uzun vadede
azalması ve OPEC ülkelerinin payının artması yönündedir. Ayrıca, Rusya, Meksika, Kanada
gibi OPEC dışı ülkelerden yapılan petrol ithalatının arz güvenliği kapsamında artması
beklenmektedir.
OPEC’in stratejik önemini artıran diğer bir etken ise, OPEC dışındaki petrol
üreticilerinde bulunmayan ve üretimi bir kararla artırabilmesini sağlayan, özellikle Suudi
Arabistan’ın sahip olduğu yedek üretim kapasitesidir. OPEC ülkelerinin üretimlerinin düzeyi,
dünya toplam arzını doğrudan etkileyecektir. Buna rağmen, bütün üyelerin kotalara tam
olarak bağlı kalması halinde bile, OPEC üretiminin petrol fiyatlarının ve piyasasının tek
belirleyicisi olmayacağını hatırlatmak gerekir. OPEC, amaçlarına daha yakın sonuçlar almak
için sık sık Meksika ve Norveç gibi OPEC üyesi olmayan petrol üreticileri ile anlaşmaya
gitmektedir.
77
http://www.opec.org
78
Gürlesel, C.F., (2003)
kısmı ÖTV ve KDV olarak devlete kalmaktadır. Bu gibi durumlarda, dünya petrol
fiyatlarındaki değişikliklerin tüketici fiyatları üzerindeki etkisi ikincil planda kalmaktadır.
OPEC (2001)’e göre, özellikle G7 ülkeleri (ABD, Kanada, Japonya, Fransa, Almanya, İtalya
ve İngiltere) 1996-2000 yılları arasında petrol vergilerinden toplam 1,3 trilyon dolar
kazanırken, OPEC ülkelerinin bu beş sene boyunca petrol geliri 850 milyar düzeyinde
kalmıştır. Ayrıca, G7 ülkelerinin kazancı net kar iken, OPEC kazancından araştırma, üretim
ve nakliye masrafları düşülmemiştir.79
OPEC’e göre, yüksek vergiler petrol üreticisi ülkelerin gelirlerini aşağı çekmekte ve
yeni petrol sahalarının aranması ve çıkarılması için gerekli yatırımlara fon ayrılamamaktadır.
Böylece, uzun vadede istikrarlı ve uygun fiyatlı petrol arzı sağlanması tehlikeye düşmektedir.
OPEC’in bu açıklamalarına karşın, petrol ihracatçısı ülkelerin asıl amaçlarının uzun vadede
istikrarlı petrol arzı sağlamak ve fiyat dalgalanmalarını önlemekten ziyade, ekonomik ve
siyasal sıkıntı içinde bulunmalarından dolayı, petrol gelirlerini olabildiğince artırarak kısa
dönemdeki finansman ihtiyaçlarını karşılamak olduğunu savunan araştırmacılar da
bulunmaktadır.80 Ayrıca, bu vergiler yaygın olarak kullanılmaktadır ve tüketici ülkelerin mali
yapıları içinde yer edinmiştir. Bu olgunun kısa ve orta vadede değişmesi beklenmemektedir.
Petrol üzerine konan tüketim vergilerinin kendi gelirini düşürdüğünü savunan OPEC,
ayrıca, petrol ihracatçısı ülkelerin petrol dışındaki çoğu ürünün ithalatçısı olduklarına ve
gelirlerinin azalması durumunda ithalatlarının düşeceğine, dolayısıyla diğer pekçok ülkenin
ihracat gelirinin düşeceğine ve spiral etkisiyle tüm dünya ekonomisinin OPEC ülkeleri ile
birlikte, aynı ölçüde olmasa da, zarar göreceğine dikkat çekmektedir. OPEC, bu teziyle yine
tüketim vergilerinin karşısında durmaktadır. Ancak, bu sonuca ulaşmadan önce, OPEC
79
OPEC, (2001), “Who gets what from imported oil?”, PR & Information Department, Viyana, Avusturya
80
Adelman, M.A., (2002)
ülkelerinin ithalatının niteliği, gelir esnekliği ve OPEC ülkelerinin talebinin küresel talep
içindeki yeri incelenmelidir.
OPEC, artan petrol talebini karşılamada daha sonra sorun yaşamamak için, yeni
rezervler aramayı öncelikli hedefleri arasında saymaya başlamıştır. Her yeni kuyunun
marjinal maliyeti, teknolojik gelişmeler maliyetleri aşağı çekmediği sürece, yukarı doğru
çıkacaktır. Dolayısıyla, yeni rezervlerin ortaya çıkarılması için, fiyatın artan maliyetleri
kapatacak ölçüde yüksek olması gerekmektedir. Petrol kaynaklarının sürekliliği üzerindeki
teorik tartışmalar da, fiyatlar yeterince yüksek olduğu sürece kaynakların var olacağı, ancak
bir gün fiyatların tüketicilerin kabul edemeyeceği kadar yükseleceği ve maliyetlerini ancak
karşılayan üreticilerin bu fiyatta talep bulamayarak üretimi bırakacağı şeklindedir.81
OPEC’in rezervlerini artırma iradesinin başka bir nedeni, fiyatlar arama ve çıkarma
maliyetlerini karşılayacak düzeyde yüksek olmasa bile, olası gelişmeler karşısında
rezervlerdeki payını koruma isteğidir. Rusya ve Türk Cumhuriyetleri’nde bulunması beklenen
yeni rezervler, Irak Harekatı’nın ardından Irak’ın üretimde ön plana çıkacağı yönündeki
beklentilerle zaten yıpranmış olan OPEC’in stratejik konumunu tehdit etmektedir.
Öte yandan, Asya, Batı Avrupa ve Kuzey Amerika’nın Orta Doğu petrolüne
bağımlılığı artmaktadır. Bugün petrol talebindeki payı giderek artan Asya ülkelerinin petrol
tüketiminin tamamına yakını, özellikle sanayi alanında petrolü yoğun olarak kullanan Batı
Avrupa petrol talebinin %24’ü ve dünyanın en büyük petrol tüketicisi olan Kuzey Amerika
Bölgesi’nin tüketiminin %14’ü Orta Doğu OPEC ülkelerinden karşılanmaktadır. Ancak,
ABD’nin petrol ithalatı içerisinde Amerika, Afrika ve Orta Asya ülkelerinin payı artarken,
ABD Orta Doğu’da enerji yatırımlarına gitmektedir.82
i- Suudi Arabistan
81
Adelman, M.A., (2002)
82
Gürlesel, C.F., (2003)
artış, Suudi Arabistan`ın ihracat gelirlerini yıllık 2.9 milyar dolar artırmaktadır. İhracatın %
95`ini, bütçe gelirlerinin % 80`ini ve GSMH`nin % 40`ını petrol sektörü oluşturmaktadır. 83
Suudi Arabistan Petrol Bakanı Naimi, Ekim 1999’da yaptığı bir açıklamada Suudi
Arabistan petrol politikasına temel teşkil eden 4 ana unsuru “dünyanın en geniş petrol
rezervleri ve en düşük üretim maliyetleri, kapsamlı yedek üretim kapasitesi, petrole dayalı
milli ekonomi, istikrarlı politik ve ekonomik sistem” olarak belirtmiştir.
Suudi Arabistan, kesinleşmiş 261 milyar varil petrol rezervi ile dünya petrol rezervlerinin
% 25`ine sahip bulunmaktadır. Topraklarında 77 tane petrol sahası bulunmasına rağmen,
bunların sadece 8`i petrol rezervlerinin yarısını sağlamaktadır. Ayrıca, dünyada yeni rezerv
keşif maliyeti varil başına ortalama 4 $ ve petrol üretim maliyeti 5 $ iken, Suudi Arabistan’da
yeni rezerv keşif maliyeti 10 cent’e ve üretim maliyeti 1,5 dolara düşmektedir.
Devlet eliyle işletilen Suudi Aramco’nun (Suudi Arabistan Petrol Şirketi) petrol üretimi,
en büyük özel petrol şirketi olan Exxon’un üretiminin iki katını aşmakta, BP’nin üretiminin
ise üç katına yaklaşmaktadır.85 1999 yılında 10,5 milyon varile ulaşan günlük petrol üretimi,
2002 Ocak itibariyle 9,3 milyon varile düşmüştür. Buna karşılık, ARAMCO, petrol ve doğal
gaz üretimini arttırmak amacıyla 2000-2004 yılları arasında her yıl 15 milyar dolarlık yatırım
yapılacağını açıklamıştır.86
Ancak, ülke içinde rafine edilebilen ham petrol günde 1,8 milyon varil ile sınırlı
kalmaktadır. Rafinerizasyon kapasitesinin artırılması için yatırımlar yapılmaktadır. 9,3 milyon
varil/gün`lük üretimin 1,3 milyonu iç tüketime, kalan 8 milyonu ise ihracata tahsis
83
T.C. Cidde Başkonsolosluğu Ticaret Ataşeliği, (2002), “Suudi Arabistan Ekonomisi ve Dış Ticareti 2001-
2002”
84
ibid
85
http://www.bp.com
86
T.C. Cidde Başkonsolosluğu Ticaret Ataşeliği, (2002)
edilmektedir. İlk kez 1939 yılında petrol ihraç eden Suudi Arabistan; bugün ABD, Avrupa
Birliği ve Japonya`nın en büyük ham petrol tedarikçisi konumundadır. Ancak, son yıllarda
Venezuella, Kanada ve Meksika gibi üreticiler Suudi Arabistan`ın ABD pazarındaki
konumunu sarsmaktadır. Asya kıtası ise Suudi Arabistan ham petrol ihracatının yarısını
almaktadır.
Suudi Arabistan`ın ham petrol ihracatının önemli kısmı Abqaiq işleme merkezi kanalıyla
yapılmaktadır. Suudi Arabistan`ın petrol ihracat terminalleri Ras Tanura, Juaymah ve
Yanbu`dur. Avrupa pazarına ve Kızıl Deniz`deki ihraç terminallerine açılan Abqaiq-Yanbu
arasındaki “Doğu-Batı Ham Petrol Boru Hattı” Suudi Arabistan’ın başlıca boru hattı olup,
Lübnan`a açılan TAPLINE (Trans Arabian Boru Hattı) kullanılmamakta ve Irak-Suudi boru
hattı I. Körfez Krizi’nin ardından kapatılmış bulunmaktadır87.
Petrol rezervleri, pazar payı ve yedek üretim kapasitesi, Suudi Arabistan için uzun
dönemde stratejik önem taşımakta, başta dünya ham petrol tüketiminin %26’sının sahibi
ABD’yi enerji güvenliği konusunda kendisine bağlamaktadır. Yedek üretim kapasitesi, Suudi
Arabistan’ı OPEC lideri ve herhangi bir krizde “son müracaat merci” (last resort) konumuna
getirmektedir. Ülkenin, dünya petrol piyasasının Merkez Bankası rolünü üstlendiğini
söylemek yanlış olmayacaktır. Makalesinde dünya enerji hakimiyeti mücadelesini konu alan
Morse88’a göre, Suudi Arabistan, stratejik gücünü, gelirlerini en çoklaştırmak ve kendi
liderliğine ve amaçlarına meydan okuyacakları caydırmak için kullanmaktadır. Bunun
yanısıra, ülke, uluslar arası ekonomide petrolün rolünün mümkün olduğunca uzun sürmesini
de hedeflemekte ve petrol fiyatlarını bir yandan gelirini en çoklaştıracak şekilde mümkün
olduğunca yüksek tutmaya çalışmakta, bir yandan da fiyatlarının dünyada alternatif enerji
kaynaklarının araştırılmasına yol açacak kadar yükselmesini engellemeye çalışmaktadır. Bu
amacı gerçekleştirme çabası, ülkenin OPEC üyesi olan ve olmayan üretici ülkelerle ilişkilerini
ayarlamasını ve yeterince yedek kapasite bulundurmasını gerektirmektedir ki, bu Suudi
Arabistan gibi yüksek rezervlere sahip düşük maliyetli bir petrol üreticisi için zor
olmamaktadır. Krallık, yedek kapasitelerini kendi pazar payına göz diken ülkelerin ihracat
gelirlerini azaltmak ve hakimiyetini yeniden tesis etmek için kullanmıştır. 1985 yılında petrol
fiyatları zaten düşükken, fiyat savaşı başlatmış, petrol fiyatları birkaç ay içinde yarı yarıya
düşmüş, Suudi Arabistan önceki dört yılda -özellikle OPEC üyesi olmayan ülkelere-
kaptırdığı pazar payını geri alarak, diğer üreticilere kendisi ile eşgüdüme gitmeden ve kendi
87
ibid
88
Morse E.L., vd., (2002)
kazanımlarını en çoklaştıracak miktarı üretmesine izin vermeden piyasada oyuncu
olamayacakları mesajını vermiştir. Yine, 1996-1997 yıllarında Venezuella'nın OPEC kotası
olan 2,3 mbd'yi (milyon varil/gün) aşarak üretimini 3 mbd'ye çıkarması ve Suudi Arabistan'ın
ABD'nin bir numaralı tedarikçisi olma özelliğini elinden alması üzerine Riyad, önce Karakas
ile müzakereler yaparak sorunu çözmeyi denemiş, sonuç alamayınca 1998 yılında üretimini 1
mbd civarında artırarak petrol fiyatlarının fazlasıyla düşmesine sebep olmuştur. Bu, ülkenin
petrol gelirlerini o sene için azaltmış olsa da, OPEC liderliğini sağlamlaştırmış ve OPEC
üyesi olmayan ülkelere de göz dağı vermiştir.89
ABD'nin 10 mbd ithalatının 1,7 mbd'sini tedarik eden Suudi Arabistan, ABD’ye coğrafi
olarak daha yakındaki petrol üreticilerine ABD ithalatındaki payını kaptırmamak için, nakliye
masraf farklarını üstlenmek durumunda kalmakta, bu fark nedeniyle ABD’ye varil başına
örtülü olarak 1$ indirim yapmaktadır. Böylece, ABD’ye yılda 620 milyar $ kaynak
aktarılmaktadır. ABD’nin Suudi Arabistan için önemi ise; ekonomik sorunları olan Suudi
Arabistan’a finansal kaynak sağlaması ve büyük bir alıcı olmasının yanında (ABD, dünya
petrol tüketimi artışının 1/3'ünden fazlasını sağlamaktadır.), Suud ailesinin hakimiyetini
korumasından, Krallığın petrol kuyularını ve toprak bütünlüğünü savunmasına yardım
etmesinden gelmektedir. İçinde radikal İslamcı görüşleri de barındıran, yerel ve bölgesel
olarak siyasi karmaşaya açık bu stratejik bölgenin yönetiminin ABD çıkarlarına da uygun
düşen tek bir grubun hakimiyetinde olması, ABD politikası açısından da önem taşımaktadır.
Ayrıca, Suudi Arabistan'ın fiyat istikrarında oynadığı rol de ABD’yi yakından
ilgilendirmektedir.
Son Irak Harekatı’nın ardından, Irak’taki petrol rezervleri ve üretimi konusunda otoriteler
tarafından yapılan iyimser tahminler, Suudi Arabistan’ın konumunun sarsılabileceğini
gündeme getirmektedir. Ayrıca, hedefi gelir istikrarı olan ve Suudi Arabistan’ı da geçerek en
89
ibid
90
Morse E.L., vd., (2002)
büyük günlük üretim kapasitesine ulaşan Rusya, gerek ABD ile ilişkilerinde gerekse tüm
petrol piyasasındaki işlevinde Suudi Arabistan için risk oluşturmaktadır.
ii- Irak
Irak, 113 milyar varillik petrol rezervi ile dünyada ikinci büyük petrol rezervine
sahiptir. Irak’ta saptanmış 73 petrol havzası bulunmakta ve bunların ancak 15’i
işletilmektedir. Petrol rezerv araştırmaları İran - Irak Savaşı’ndan ve Körfez Savaşı’ndan
dolayı devam etmemiştir. Ülkedeki petrol rezervlerinin 220 milyar varilin çok daha üzerine
çıkabileceği ve ABD’nin 100 yıllık petrol ihtiyacını karşılayacak düzeyde olduğu
hesaplanmaktadır.91 Iraklı yetkililer tarafından yapılan bir araştırmada ise, Irak’taki tüm petrol
kaynaklarının işletilmesi halinde, rezervlerin 300 milyar varile bile çıkabileceği
belirtilmektedir. Bu tahminlerin gerçekleşmesi halinde, Irak 5 yıl içinde petrol rezervi 260
milyar varil olan Suudi Arabistan’ın konumunu sarsabilecektir.92
Irak, görünüşte bir OPEC üyesi olmasına rağmen, üretim düzeyini OPEC üretim
kotalarından bağımsız olarak belirlemektedir. Irak’ta iktidarda bulunan Baas Partisi,
OPEC’ten ayrı hareket etmiştir. Ancak, zaman zaman petrolü bir güç unsuru olarak
kullanmaya çalışmış ve OPEC’i işbirliğine çağırmıştır. Son olarak, ABD’nin Irak
Harekatı’nın başlamasından birkaç gün önce, 1 Nisan 2003 tarihinde, İsrail’in işgal ettiği
Filistin topraklarından geri çekilmesini sağlamak için, OPEC üyesi ülkeleri ABD ve İsrail’e
karşı petrol ambargosu uygulamaya çağırmıştır. Irak’ın ambargo önerisine İran da katılmıştır.
88
http://www.ntvmsnbc.com.tr, 07.01.2003
92
http://www.ntvmsnbc.com.tr, 21.02.2003
93
http://www.ntvmsnbc.com.tr, 22.01.2003
Irak, bu girişim ile diğer Müslüman Orta Doğu ülkelerinin desteğini almak ve ABD’ye
gözdağı vermek istemiş, ancak başarılı olamamıştır. OPEC, “İsrail-Filistin sorununda petrolün
silah olarak kullanılmasının düşünülemeyeceğini” açıklamıştır.95
2003 yılı Nisan sonu itibariyle, Irak'ın Kerkük bölgesindeki petrol yataklarında savaş
sonrası petrol üretimine yeniden başlanmıştır. Kerkük kenti yakınlarında bulunan Jambur
kuyularından çıkarılan petrol, ülkenin kuzeyindeki enerji santrallerinin yakıtının sağlanması
ve ülke içi ihtiyaçların karşılanması amacıyla kullanılacaktır. “Yeniden İnşa ve İnsani Yardım
Ofisi”nin (ORHA) Amerikalı yetkililerinin yaptığı açıklamaya göre, bölgede ilk aşamada
günlük 60 bin varil üretim yapılmaya başlanmıştır. Güneydeki kuyularda da 27 Nisan
tarihinde günde 175 bin varil petrol üretimi başlatılmıştır. ORHA yetkilisi Clarke Turner,
günde 235 bin varil üretimin, ülke ihtiyaçlarının karşılanması için yeterli olacağını ve
petrolden elde edilecek gelirin öncelikle ülkenin yeniden imarı için kullanılacağını
belirtmiştir.96 2003 yılı Mayıs ayı sonu itibariyle Irak’ın ham petrol üretimi 0,8 mbd’ye
çıkmıştır.97 Stratejik Araştırmalar Enstitüsü (Center For Strategic and International Studies
(CSIS)), Irak’taki petrol sektörünün yeniden yapılandırılmasında en büyük engelin savaşlar
nedeniyle tecrübeli mühendis ve işçilerin büyük bölümünün kaybedilmesi, yatırımların
durması ve sektörün teknoloji ve know-how açısından çok geri kalması olduğunu belirtmiştir.
1998 ve 2000 yıllarında Irak petrol sektörü hakkında inceleme yapan Hollandalı Saybolt
International, sektörün teknolojisini “acınacak durumda” diye nitelendirmiştir.98
Petrol ekonomisti Daniel Yergin, 5-7 milyar dolarlık bir yatırımla 2010 yılına kadar
Irak’taki petrol üretiminin iki katına çıkabileceğini ve işletilmeyen 58 petrol havzasının
üretime geçebilmesi için yaklaşık 30 milyar dolar kaynak ayrılması gerektiğini belirtmiştir.99
Saddam sonrası Irak’taki petrol sektörüne ilişkin araştırma yapan CSIS ise, savaş sonrasında
Irak’ın petrol üretiminin kısa vadede 3,2 mbd, 2010 yılı itibariyle de 4 mbd’ye çıkabileceğini
düşünmektedir. 2010 yılı petrol üretimi için 5,5-6 mbd’ye ulaşan iyimser tahminler de
bulunmaktadır.100 2001 yılı üretim rakamları, Irak’ın yukarıdaki tahmini üretim rakamlarının
üstünde olan ülkeler; Suudi Arabistan (8,8 mbd), ABD (7,7 mbd) ve Rusya’dır (7,1 mbd).
94
http://www.bp.com, (2002)
95
http://www.ntvmsnbc.com.tr, 02.04.2003
96
http://www.sabah.com.tr, 28.04.2003
97
http://www.opec.org
98
http://www.ntvmsnbc.com.tr, 22.01.2003
99
http://www.ntvmsnbc.com.tr, 09.04.2003
100
http://www.ntvmsnbc.com.tr, 22.01.2003
Son Irak Harekatı ile, Irak petrollerini işletme hakkının kime ait olacağı tartışma
konusu olmuştur. Önümüzdeki kısa dönemde bu hakkın ABD, BM veya Irak milli petrol
şirketlerine mi ait olacağı halen netlik kazanmamıştır. Saddam yönetimi ile Batı Kurna
havzası için 1997 yılında bir anlaşma imzalamış olan Rus Lukoil gibi firmalar daha önce elde
ettikleri hakları korumaya çalışırken, ABD ve İngiltere öncülüğünde petrol sektörünün
özelleştirilmesi gündeme gelmiştir. 8 Nisan 2003 tarihinde Bush ve Blair ortak bir açıklama
ile Irak petrolünün yine Irak halkının egemenliğinde kalacağını ve yine sadece Irak halkının
yararı için kullanılacağını vaat etmişlerdir. Ancak, “Irak halkının yararı” deyimi çeşitli
yorumlara açık bulunmaktadır. Büyük petrol firmaları Irak’taki gelişmeleri yakından
izlemekte ve istikrarlı bir ortamın oluşması ile yeni oluşumda yer almayı planlamaktadırlar.101
Altyapının düzenlenmesi ile Irak’ın Türkiye üzerinden gerçekleştirdiği 0,9 mbd düzeyindeki
petrol ihracatının ise 1,7 mbd’ye çıkabileceği belirtilmiştir. ABD’nin Rice Üniversitesi ve
bağımsız düşünce grubu Dış İlişkiler Konseyi (Council on Foreign Relations) tarafından
ortak olarak hazırlanan raporda, Kuzey Irak’taki Kerkük petrollerinin büyük çoğunluğunun
Ceyhan Boru Hattı ile Türkiye üzerinden ihraç edilebileceğine değinilmiştir.102
CSIS tarafından yapılan ve Robert Ebel tarafından yürütülen araştırmada, Irak’ın orta
ve uzun vadede OPEC içinde kalıp kalmama konusunda bir karar vermek zorunda kalacağı
iddia edilmektedir. Robert Ebel, OPEC’in üretim limitinin, Irak’ın petrol sektörünün
gelişimine engel olacağını düşünmektedir.103
i- BDT ve Rusya
Rusya, dünya petrol pazarında stratejik bir konuma sahiptir. 2002 yılında günlük
ortalama 7,3 milyon varil üretim ve 4,8 milyon varil ihracat yapan Rusya’da, petrol
fiyatlarındaki artışa paralel olarak son üç yıldır hızlı bir ekonomik iyileşme gözlenmektedir.
104
101
Economist (The), 12.04.2003
102
http://www.ntvmsnbc.com.tr, 21.02.2003
103
http://www.ntvmsnbc.com.tr, 22.01.2003
104
Gürlesel, C.F., (2003)
kesiminde yoğunlaşmaktadır. Ayrıca, Kazakistan’ın Kaşagan yöresinde 22 milyar varillik
petrol kapasitesi tahmin edilmektedir. Sovyetler Birliği’nden ayrılan diğer ülkelerde de Hazar
Denizi tabanında yapılacak araştırmalar sonucu büyük rezervlere ulaşılacağı sanılmaktadır.105
Rusya 2002 yılında günde 9,35 milyon varil petrol üretimi ile dünyanın en büyük
günlük üretim kapasitesine ulaşmıştır.106 Petrol üretimi 2000, 2001 ve 2002 yıllarında toplam
15,9 mbd artmıştır. Zamanında dünyanın en önemli petrol üreticisi ülke olan Rusya’nın
stratejik öneminin tekrar artacağı sanılmaktadır. Sovyetler Birliği döneminde 1987 yılında
petrol üretimi 12,7 mbd’ye çıkmış, bu rakama halen Suudi Arabistan dahil, hiçbir ülke
tarafından ulaşıl(a)mamıştır. Rusya’nın dünya petrol üretimi içindeki payı, 2001 yılında,
Suudi Arabistan (%11,8) ve ABD’den (%9,8) sonra %9,7 ile üçüncü sırada yer almış ve eski
Sovyetler Birliği ülkelerinin toplam petrol üretimi, Suudi Arabistan’ın üretimine ulaşmıştır.107
Öte yandan, yakın zamanda Rusya hükümetinin yayınlamış olduğu bir enerji
raporunda, Rusya’nın halihazırdaki rezervlerinin 2040 yılında biteceği belirtilmiştir.108 Ancak,
bu projeksiyonlarda Rusya’nın rezervlerinde beklenen artış ve verimsiz işleyen sistemin
yeniden yapılandırılması çalışmaları dikkate alınmamıştır. Ayrıca, Morse ve Richard109,
Rusya’nın enerji ihracatını artıracak asıl potansiyelin, rezervlerinden ziyade boru hatları ve
limanları olacağına dikkati çekmektedirler.
Eski Sovyetler Birliği, 1990’lı yılların başında enerji piyasasında tedarikçi sıfatının
yanında alıcı sıfatı ile de yer almaktaydı. Amerika’nın enerji tüketiminin %75’ine denk gelen
ve küresel tüketimin %18’ini oluşturan tüketimi, küresel talep üzerinde doğrudan etkiliydi.
1990’lı yıllarda, eski Sovyetler Birliği’nde kişi başına enerji tüketiminin düşmesinin de
etkisiyle, küresel enerji tüketimindeki artış GSYİH’nın %2,3’ünden %1,44’üne
gerilemiştir.110 BDT ülkelerinin enerji tüketimineki düşüş, 1998 yılında sona ererek yerini
temkinli bir artışa bırakmıştır. Ancak, 2001 yılına gelindiğinde BDT ülkelerinin küresel
tüketimdeki payı %10’a, Rusya’nın payı ise %3,5’a düşmüş ve bölgenin küresel talebi
belirleyici etkisi kalmamıştır.
Öte yandan, Rusya, OPEC ülkelerinin dışında, küresel petrol arzını etkileyen ve üretim
seviyesi ile küresel fiyatlara yön verebilen ülke durumuna gelmiştir. Rusya, Norveç ve
Meksika, OPEC üyesi olmayan üç önemli petrol üreticisi durumundadır. Ancak, Norveç ve
105
Telhami, S., vd, (2002)
106
Gürlesel, C.F., (2003)
107
http://www.bp.com, (2002), “BP Statistical Review of World Energy”
108
Telhami, S., vd. (2002)
109
Morse, E.L., vd., (2002)
Meksika, tek pazara bağlı ihracat yaptıkları için küresel fiyatları etkileyemezken, Rusya
fiyatlar üzerinde söz sahibi olmuştur.
II. Dünya Savaşı’ndan sonra İran Körfezi’nden petrol ithal etmeye başlayan ABD,
1971 yılında petrol ithalatı üzerindeki kota uygulamasını kaldırmıştır. Dünya petrol
tüketiminin %25,5’i ve petrol ithalatının %27’si ABD’ye aittir. ABD, petrol piyasasının en
önemli alıcısı olarak öne çıkmaktadır. Ayrıca, Suudi Arabistan’dan sonra en yüksek üretim de
ABD’de gerçekleştirilmektedir. ABD’de petrol üretilen önemli bölgeler Teksas, Louisiana,
California, Alaska, Oklahoma ve Kansas’ta yer almaktadır.112
En büyük petrol alıcısı ABD ile en büyük petrol tedarikçisi Suudi Arabistan arasında
petrole dayanan bir işbirliği oluşmuştur. Dünya petrol tüketimi artışının 1/3'ünden fazlasını
sağlayan ABD'nin petrol ithalatının %17’sini Suudi Arabistan tedarik etmektedir. Suudi
Arabistan, ABD’ye coğrafi olarak daha yakındaki petrol üreticilerine ABD ithalatındaki
payını kaptırmamak için, nakliye masraf farklarını üstlenmekte, bu fark nedeniyle ABD’ye
varil başına örtülü olarak 1$ indirim yapmaktadır. Böylece, ABD’ye yılda 620 milyar $
kaynak aktarılmaktadır. Ayrıca, Suudi Arabistan’ın OPEC liderliği rolü ile petrol fiyatlarının
istikrarına etkisi, ABD’yi yakından ilgilendirmektedir. Suudi Arabistan’ı diğer petrol
üreticilerinden ayıran ve kriz anında can simidi görevi yapan yedek üretim kapasitesi,
ABD’nin petrol güvenliği stratejisinin temel unsurlarından birini oluşturmaktadır. Bunun
karşılığında; ABD, Suudi Arabistan’a zaman zaman finansal kaynak sağlamakta, Suud
110
http://www.bp.com
111
Gürlesel, C.F., (2003)
112
http://www.encyclopedia.com
ailesinin hakimiyetini korumakta, Krallığın petrol kuyularını ve toprak bütünlüğünü
savunmasına yardım etmektedir.113
Öte yandan, 11 Eylül olayı, Clinton yönetimi ile OPEC arasında üretim miktarı üzerine
çıkan anlaşmazlıklar ve Arap-İsrail ilişkileri, ABD ile Suudi Arabistan arasındaki işbirliğini
zedelemiştir. ABD, yeni bir enerji stratejisine yönelmiş ve Suudi petrolüne bağımlılığını
azaltma çabası içine girmiştir.
• Küresel enerji kaynakları arzında yer alan bölge ve ülke sayısı arttırılmalı ve
çeşitlendirilmeli, orta-uzun vadede daha istikrarlı ve güvenli bir küresel enerji
piyasası oluşturulmalıdır.
Görülen odur ki, Irak harekatı Amerika’nın yeni petrol stratejisiyle de paralellik
göstermektedir. ABD’nin Irak petrolü üzerinde bundan sonra sahip olacağı haklar halen
uluslar arası arenada tartışılmaktadır.
Bir diğer görüş ise115, Suudi Arabistan’ın ABD için öneminin mutlaka süreceği ve bunun
bir nedeninin yine ABD stratejileri olduğu yönündedir. ABD stratejisinin bir ayağı petrol
fiyatlarının ve arzının istikrarını sağlamak ise, diğer ayağı da tehlikeli bulunan bir devletin
dünya petrol arzının önemli bir kısmını kontrol ederek servet ve güç kazanmasını önlemektir.
Başkan Truman döneminde, 1949 yılında, Sovyet güçlerinin Körfez’i denetimi altına alması
korkusu, 1950’li yıllarda Eisenhower döneminde, kapsamı genişleyerek devam etmiştir. Artık
ABD’nin listesinde sadece dış kuvvetler değil, Mısır Başkanı Nasır başta olmak üzere,
113
Morse, E.L., vd., (2002)
114
Gürlesel, C.F., (2003)
115
Telhami, S., vd. (2003)
bölgedeki saldırgan tutumlar sergileyen rejimler de yer almaktaydı. Çoğu zaman, “saldırgan”
deyimiyle tehditkar, kontrolü zor veya potansiyel tehlike kavramları birbirinin yerine
kullanılmıştır. Son Irak harekatı da bu stratejinin şimdilik son halkası olmuştur. Suudi
Arabistan, ABD’nin kontrolü dışında herhangi bir güce bırakamayağı kadar önemli bir ülke
olduğu için, ABD stratejileri içinde yer almaya devam edecektir.
DEĞERLENDİRME
Bir takım hidrakarbonların bileşimi, koyu renkli, yapışkan ve yanıcı sıvı olarak
tanımlanan petrol, Daniel Yergin’in deyimiyle, “para ve güç çatışmasının epik öyküsü”nü
şekillendirmiştir. Özellikle 1970’lerden sonra petrol fiyatlarında dalgalanmalar görülmeye
başlanmasıyla birlikte, petrol piyasasındaki gelişmeler ve beklentiler, ulusal ve uluslar arası
stratejileri belirleyici nitelik kazanmıştır. Petrol fiyatlarının istikrarını kaybetmesi, 1970’li
yıllardan itibaren OPEC kartelinin etkinliğinin artmasına bağlanmaktadır.
OPEC’in en büyük oyuncusu olan Suudi Arabistan, dünyadaki en düşük yeni rezerv
keşif maliyetine ve petrol üretim maliyetine sahiptir. Dünyadaki toplam petrol rezervlerinin
dörtte biri Suudi Arabistan’da bulunmaktadır. 1980 yılında tamamı kamulaştırılan Suudi
Aramco’nun petrol üretimi, en büyük özel petrol şirketi olan Exxon’un üretiminin iki katını
aşmakta, BP’nin üretiminin ise üç katına yaklaşmaktadır. Suudi Arabistan’da üretilen petrolün
yaklaşık %85’i ihraç edilmekte, kalanı ise iç pazarda tüketilmektedir. Suudi Arabistan’ın
stratejik öneminin asıl kaynağı, ona istediği zaman üretimi artırma ve dolayısıyla fiyatları
yönlendirme yeteneğini veren ve petrol krizlerinde başvurulacak adresin Suudi Arabistan
olmasını sağlayan, yedek üretim kapasitesidir. Bu kapasite sayesinde, gerektiğinde fiyat
savaşları yoluyla OPEC disiplinini sağlamış ve OPEC liderliğini korumuştur. Suudi
Arabistan’ın en önemli müşterisi olan ABD’nin enerji güvenliği stratejisinde, Suudi
Arabistan’ın yedek üretim kapasitesi önemli yer tutmaktadır. Dünya ham petrol tüketiminin
%26’sını gerçekleştiren ABD’nin ithal ettiği ham petrolün %17’si Suudi Arabistan tarafından
tedarik edilmektedir. Siyasi ve ekonomik kargaşanın yoğun olduğu bir bölgede yer alan Suudi
Arabistan’ın istikrarlı ve uyumlu bir şekilde yönetilmesi, ABD için önemlidir. Suudi
Arabistan, aynı zamanda, Avrupa Birliği ülkelerinin ve Japonya’nın da en önemli
tedarikçisidir ve ihracatının yarısı Asya ülkeleri tarafından satın alınmaktadır.
Suudi Arabistan’ın yerini alma iddiası olmasa da, petrol piyasasının diğer bir parlayan
yıldızı Rusya olarak ortaya çıkmaktadır. 1980’li yıllarda Sovyetler Birliği’nin petrol üretimi
Suudi Arabistan’ın bugünkü üretimini bile aşmaktaydı. O yıllarda, Sovyetler Birliği, petrol
arzında söz sahibi olduğu gibi, petrol talebini de doğrudan etkilemekteydi. 1990’lı yılların
başlarında ülkede siyasi çözülmeler başlamış, yatırımlar durmuş, milli gelir düşmüş ve Rusya
petrol piyasasındaki etkinliğini yitirmiştir. Ekonomik sıkıntı 1998-1999 yıllarında bir krize
dönüşmüş ve Rusya bu ekonomik bunalımdan petrol üretimi ve ihracatını artırmasının ve bu
arada petrol fiyatlarının da yükselmesinin etkisiyle kurtulmuştur. 2000 ve 2001 yıllarında
Rusya’nın petrol üretimi görülmemiş bir şekilde artmış ve BDT ülkelerinin toplam üretimi
Suudi Arabistan’ın üretimine eşdeğer düzeyde gerçekleşmiştir. Ayrıca, Hazar Denizi
tabanında ve BDT’nin diğer çeşitli bölgelerinde ümit verici rezerv arayışları devam
etmektedir. Türkiye de özellikle Kazakistan ve Azerbaycan’da petrol arama çalışmalarını
sürdürmektedir. Ancak, dünya petrol rezervlerinin %6,2’sini elinde bulunduran Rusya’nın,
rezerv konusunda iddialı olduğu söylenemez. Rusya’nın asıl iddiası boru hatlarına, doğalgaz
yataklarına ve yüksek üretim kapasitesine dayanmaktadır. Orta Doğu’daki kamulaştırılmış
petrol endüstrisine karşılık, Rusya’da petrol piyasasının liberal bir yapıda işlemesi ise
yatırımların Rusya’ya yönelmesini sağlamaktadır. Rusya’nın en büyük petrol şirketi olan
Lukoil firmasının Irak petrollerinin işletiminde eski dönemden kalma hakları bulunmaktadır.
Bu kazanılmış hakların yeni süreçte hukuki durumunun nasıl olacağı henüz tartışılmaktadır.
Bu konuda anlaşma sağlanması halinde, ABD’nin de Rusya ile petrol konusunda işbirliğine
girmekten arz güvenliği ve çeşitliliği doğrultusunda kazançlı çıkacağı savunulmaktadır.
Türkiye, kendisi petrol piyasasında önemli bir oyuncu olmamakla birlikte, büyük
petrol ihracatçılarına komşudur. Irak’ın ve Rusya’nın petrol arzındaki paylarının artması
halinde, jeopolitik konumu daha da önem kazanacaktır. Kerkük-Yumurtalık ile Bakü-Ceyhan
Boru Hatları, Türkiye’nin transit ülke olarak stratejik değerinin artmasını sağlayacaktır. Boru
hatları konusunda uluslar arası arenada Türkiye’yi dışarıda bırakan alternatif planlara da yer
verilmektedir. Bu konudaki gelişmeler yakından izlenmelidir.
Türkiye sınırları içerisindeki petrol aramaları ise coğrafi yapının arama ve çıkarma
maliyetlerini yukarı çekmesinden dolayı çok sınırlı kalmaktadır. Şimdiye dek, Mersin ve
çevresinde sınırlı kalan deniz arama çalışmaları, son günlerde Karadeniz’de yoğunlaşmakta ve
bu çalışmalar ümit verici bulunmaktadır. Öte yandan, TPAO, yurt dışında ortaklıklar yoluyla
arama çalışmalarını sürdürmektedir.
Türkiye’nin petrol ihracatı yok denecek düzeyde ve düzensizdir. Ham petrol ithalatı
ise genel olarak dünya petrol fiyatları yükseldiğinde miktar olarak düşmüş ancak dolar değeri
olarak yükselmiştir. Ayrıca, 1999 yılındaki depremde İzmit TÜPRAŞ rafinerisinin zarar
görmesiyle petrol ürünleri üretimi düşmüş, buna paralel olarak ham petrol talebi azalmıştır.
Türkiye’nin toplam ithalatının yaklaşık %9’u ham petroldür. Bir ülkenin ekonomisinin
petrole bağımlılığını ölçmekte bir kıstas olan bu oran, genel olarak artmaktadır. Petrol
fiyatlarının 10 dolar düzeylerine düştüğü 1998 yılında, ham petrol ithalatının toplam ithalat
içindeki payı %4,5’a kadar düşmüştür. Ülke ekonomisinin petrole bağımlılığının bir diğer
göstergesi, GSMH’den net petrol ithalatına ayrılan pay olarak kabul edilmektedir. Türkiye,
milli gelirinin %2’sinden biraz fazlasını net petrol ithalatı için harcamakta iken, ABD ve
Japonya %0,5’ini, petrole bağımlı ekonomiye örnek olarak gösterilen Güney Kore ise
%3,5’ini harcamaktadır. Ayrıca, yerli petrol üretimi giderek azalmakta ve yurt içinde tüketilen
petrolün yaklaşık %90’ı ithal edilmektedir. Bu göstergeler, Türkiye ekonomisinin petrole
bağımlılığının ortalamanın üzerinde ve artmakta olduğunu işaret etmektedir.
Türkiye’nin enerji üretiminde linyit (%46), hidroelektrik ve odun öne çıkarken, petrol
üretiminin payı %10’da ve doğalgaz üretiminin payı %1’de kalmaktadır. Petrol üretiminin son
yıllardaki azalışı düşündürücü olsa da, 1980’lerden önce akaryakıt ithalatçısı konumundaki
Türkiye’nin ham petrol ithalatçısı konumuna geçmesi ve rafinerilerinde ham petrolü işlemeye
başlaması önemli bir gelişme sayılmalıdır. Akaryakıt ürünlerinin çıkış fiyatlarının üzerinden
maktu bir vergi olan Özel Tüketim Vergisi ile Katma Değer Vergisi alınmaktadır. Bu pay,
ürün pompa satış fiyatlarının %70-75’ine denk gelmekte ve nihai fiyatların yaklaşık %8’i
dağıtım payı olarak bayilere ve ana dağıtım şirketlerine kalmaktadır. 1986 yılından itibaren,
akaryakıt ürünlerinden alınan vergiler artmış, bu nedenle 1986-1997 yılları arasında akaryakıt
ürünlerinin fiyat artışı, ham petrol fiyatlarındaki artışın iki katını aşmış, enflasyon artışının ise
iki katına yaklaşmıştır. Ancak, yüksek vergi oranları Türkiye’ye özgü olmayıp, özellikle
Avrupa’da yaygın olarak kullanılmaktadır.
Petrol tüketimi ise 1990’lı yıllar boyunca yaklaşık %40 oranında artmıştır. Böylece,
Türkiye, 2001 yılında en çok petrol tüketen ülkeler arasında 24. ülke olmuştur. Bugün,
Türkiye’nin enerji tüketiminin %39’unu petrol ve %19’unu doğalgaz oluşturmaktadır.
BİRİMLERİN DÖNÜŞTÜRÜLMESİ
Birime
ton ABD ton/
Birimden Katsayı
Ton (metrik) 1 1,165 7,33 307,86 –
Varil/gün – – – – 49,8
2001 % 2001
Bin varil/gün 1975 1985 1995 1996 1997 1998 1999 2000 2001 değişme payı
ABD 10.008 10.580 8.322 8.295 8.269 8.011 7.731 7.733 7.717 -0,3 9,8
Kanada 1.735 1.812 2.402 2.480 2.588 2.672 2.604 2.721 2.763 1,7 3,6
Meksika 806 2.912 3.065 3.277 3.410 3.499 3.343 3.450 3.560 3,1 4,9
K. Amerika Toplamı 12.549 15.304 13.789 14.052 14.267 14.182 13.678 13.904 14.040 1,0 18,3
Arjantin 406 491 758 823 877 889 843 811 822 1,1 1,1
Brezilya 178 560 718 807 868 1.003 1.133 1.268 1.337 5,0 1,9
Venezuella 2.422 1.744 2.959 3.137 3.321 3.512 3.249 3.321 3.418 2,7 4,9
Diğer G. & Orta Amerika 692 925 1.347 1.388 1.426 1.534 1.605 1.493 1.424 -4,6 2,0
G. & Orta Amerika Toplamı 3.698 3.720 5.782 6.155 6.492 6.938 6.830 6.894 7.001 1,3 9,9
Norveç 189 787 2.889 3.234 3.279 3.136 3.132 3.347 3.414 1,0 4,5
İngiltere 34 2.675 2.749 2.735 2.713 2.805 2.903 2.667 2.503 -6,6 3,3
Diğer Avrupa 853 899 873 861 871 848 869 914 892 -2,4 1,3
Avrupa Toplamı 1.077 4.361 6.511 6.831 6.863 6.788 6.905 6.927 6.808 -2,4 9,0
Azerbaycan n/a 274 185 183 185 230 278 281 300 6,6 0,4
Kazakistan n/a 466 434 474 536 537 631 744 828 12,4 1,1
Rusya n/a 10.904 6.288 6.114 6.227 6.169 6.178 6.536 7.056 7,7 9,7
Diğer BDT n/a 397 390 401 429 455 465 452 468 3,5 0,6
BDT Toplamı 9.916 12.040 7.297 7.171 7.377 7.391 7.551 8.013 8.652 7,8 11,8
İran 5.387 2.218 3.695 3.709 3.726 3.803 3.552 3.772 3.688 -2,6 5,1
Irak 2.271 1.413 575 625 1.201 2.162 2.581 2.624 2.414 -8,4 3,3
Kuveyt 2.132 1.127 2.135 2.126 2.139 2.199 2.038 2.169 2.142 -1,7 2,9
Umman 341 502 868 897 909 905 911 961 959 -0,5 1,3
Katar 437 315 461 568 694 747 724 796 783 -2,3 1,0
Suudi Arabistan 7.216 3.601 8.890 9.036 9.213 9.219 8.549 9.115 8.768 -4,2 11,8
Birleşik Arap Emirlikleri 1.696 1.260 2.410 2.495 2.490 2.556 2.299 2.491 2.422 -3,2 3,2
Diğer Ortadoğu 254 209 1.006 998 1.007 1.012 1.028 1.042 1.058 1,5 1,5
Ortadoğu Toplamı 19.733 10.645 20.040 20.454 21.378 22.603 21.681 22.970 22.233 -3,6 30,0
Cezayir 1.003 1.151 1.327 1.386 1.421 1.461 1.515 1.579 1.563 -1,6 1,8
Angola 158 232 633 716 741 731 745 736 731 -1,0 1,0
Mısır 228 882 924 894 873 857 827 781 758 -3,8 1,0
Libya 1.514 1.025 1.439 1.452 1.489 1.480 1.425 1.475 1.425 -3,7 1,9
Nijerya 1.785 1.499 1.998 2.138 2.303 2.163 2.028 2.103 2.148 1,9 2,9
Diğer Afrika 359 643 792 849 927 949 1.034 1.121 1.190 6,2 1,7
Afrika Toplamı 5.047 5.433 7.112 7.435 7.753 7.640 7.574 7.795 7.814 -0,1 10,3
Çin 1.545 2.505 2.989 3.170 3.211 3.212 3.213 3.252 3.308 1,4 4,6
Hindistan 171 627 794 782 800 800 788 778 782 n/a 1,0
İndonezya 1.306 1.342 1.578 1.580 1.557 1.520 1.408 1.456 1.410 -4,1 1,9
Malezya 98 455 724 736 764 815 791 791 788 -1,1 1,0
Diğer Uzakdoğu Asya 685 986 1.236 1.302 1.386 1.391 1.412 1.702 1.656 -2,7 2,2
Uzakdoğu Asya Toplamı 3.805 5.914 7.320 7.570 7.718 7.739 7.612 7.980 7.943 -0,9 10,6
DÜNYA TOPLAMI 55.824 57.417 67.851 69.668 71.848 73.280 71.832 74.482 74.493 -0,3 100,0
OECD# 13.669 20.009 20.726 21.350 21.675 21.487 21.039 21.523 21.462 -0,5 28,1
OPEC 27.168 16.695 27.466 28.252 29.553 30.821 29.368 30.901 30.181 -2,7 40,7
OPEC DIŞI‡ 18.741 28.682 33.088 34.245 34.918 35.068 34.913 35.569 35.660 n/a 47,4
Kaynak: “BP Statistical Review of World Energy”, Haziran 2002
EK-IV
2001 %
Bin varil/gün 1975 1985 1995 1996 1997 1998 1999 2000 2001 değişim 2001 payı
ABD 16.334 15.726 17.725 18.309 18.621 18.917 19.519 19.701 19.633 -0,2 25,5
Kanada 1.697 1.569 1.776 1.818 1.888 1.913 1.926 1.937 1.941 -0,1 2,5
Meksika 676 1.239 1.561 1.608 1.682 1.763 1.765 1.835 1.813 -1,7 2,4
K. Amerika Toplamı 18.707 18.535 21.061 21.736 22.191 22.593 23.210 23.473 23.386 -0,3 30,4
Brezilya 940 1.116 1.498 1.601 1.729 1.800 1.879 1.867 1.865 -0,4 2,4
Diğer G. & Orta Amerika 1.829 2.016 2.663 2.726 2.839 2.908 2.866 2.865 2.829 -1,3 3,7
G. & Orta Amerika Toplamı 2.768 3.131 4.162 4.327 4.568 4.709 4.745 4.732 4.693 -1,1 6,2
Belçika & Lüksemburg 530 431 546 606 629 656 670 702 672 -4,6 0,9
Fransa 2.234 1.792 1.893 1.930 1.948 2.016 2.044 2.007 2.032 0,9 2,7
Almanya 2.930 2.670 2.882 2.921 2.913 2.915 2.824 2.763 2.804 1,4 3,7
İtalya 1.872 1.732 1.987 1.956 1.969 1.974 1.980 1.956 1.946 -0,8 2,6
Hollanda 707 635 828 810 856 854 880 899 948 5,3 1,3
İspanya 840 927 1.177 1.221 1.290 1.381 1.423 1.452 1.508 3,9 2,1
Türkiye 267 345 610 635 646 640 638 695 662 -3,9 0,9
İngiltere 1.860 1.630 1.757 1.798 1.752 1.745 1.727 1.684 1.649 -2,3 2,2
Diğer Avrupa 3.755 3.711 3.616 3.754 3.837 3.914 3.876 3.820 3.874 1,4 5,2
Avrupa Toplamı 14.996 13.871 15.295 15.633 15.839 16.092 16.063 15.975 16.093 0,6 21,7
Rusya n/a 4.910 2.934 2.606 2.593 2.484 2.534 2.474 2.456 -1,0 3,5
Diğer BDT n/a 3.454 1.424 1.172 1.158 1.143 1.023 937 950 1,4 1,4
BDT Ülkeleri Toplamı 7.066 8.364 4.357 3.779 3.751 3.626 3.556 3.412 3.407 -0,4 4,8
İran 571 893 1.204 1.248 1.221 1.160 1.192 1.158 1.131 -3,4 1,5
Suudi Arabistan 353 985 1.123 1.163 1.199 1.267 1.306 1.333 1.347 0,5 1,8
Diğer Ortadoğu 498 1.100 1.702 1.700 1.742 1.734 1.784 1.816 1.827 0,6 2,5
Ortadoğu Toplamı 1.421 2.978 4.028 4.110 4.161 4.161 4.283 4.307 4.306 -0,6 5,9
Mısır 164 417 474 501 531 559 573 564 551 -3,5 0,7
G. Afrika 248 300 427 437 445 451 462 475 488 2,1 0,7
Diğer Afrika 537 993 1.297 1.302 1.331 1.374 1.403 1.416 1.451 2,5 2,0
Afrika Toplamı 949 1.710 2.198 2.240 2.307 2.385 2.439 2.455 2.490 0,8 3,3
Avustralya 597 590 781 794 823 825 843 837 845 1,0 1,1
Çin 1.353 1.809 3.390 3.672 3.935 4.047 4.416 4.985 5.041 0,8 6,6
Hindistan 476 895 1.533 1.663 1.753 1.835 2.016 2.067 2.072 -0,4 2,8
İndonezya 232 459 820 888 963 914 980 1.053 1.095 3,7 1,5
Japonya 4.840 4.435 5.784 5.812 5.761 5.525 5.618 5.576 5.427 -3,2 7,0
Singapur 141 232 617 586 630 651 619 654 726 10,2 1,1
G. Kore 278 537 2.009 2.144 2.373 2.030 2.178 2.229 2.235 -0,1 2,9
Tayvan 214 348 713 717 741 766 820 816 776 -5,2 1,1
Tayland 169 233 717 776 785 736 734 725 714 -2,8 1,0
Diğer Uzakdoğu Asya 549 765 1.388 1.459 1.530 1.531 1.599 1.651 1.640 -0,7 2,2
Uzakdoğu Asya Toplamı 9.041 10.454 18.094 18.868 19.680 19.250 20.200 20.941 20.916 -0,5 27,7
DÜNYA TOPLAMI 54.947 59.042 69.195 70.692 72.496 72.815 74.495 75.295 75.291 -0,2 100,0
AB 15 12.691 11.336 12.816 13.049 13.186 13.417 13.457 13.350 13.469 0,7 18,2
OECD 38.731 37.216 44.383 45.556 46.409 46.508 47.412 47.589 47.471 -0,4 62,4
Eski Sovyetler Birliği Ülk. 7.066 8.364 4.357 3.779 3.751 3.626 3.556 3.412 3.407 -0,4 4,8
Kaynak: “BP Statistical Review of World Energy”, Haziran 2002
EK-V
2001 %
2001 payı
Bin varil/gün 1995 1996 1997 1998 1999 2000 2001 değişme
İthalat
ABD 8831 9400 9907 10382 10550 11092 11618 4,7 26,5
Avrupa 10436 10472 10421 11017 10670 11070 11531 4,2 26,4
Japonya 5581 5685 5735 5259 5346 5329 5202 -2,4 11,9
Diğer 11562 12764 13721 13432 14157 14911 15403 3,3 35,2
DÜNYA TOPLAMI 36410 38321 39784 40090 40723 42402 43754 3,2 100,0
İhracat
ABD 949 978 976 1011 956 890 910 2,2 2,1
Kanada 1402 1484 1492 1603 1520 1703 1804 5,9 4,1
Meksika 1422 1656 1767 1770 1739 1814 1882 3,7 4,3
G. & Orta Amerika 2797 3011 3219 3240 3145 3079 3143 2,1 7,2
Avrupa 1472 1540 1463 1344 1851 1967 1947 -1,0 4,5
Eski Sovyetler Birliği Ülk. 2731 3239 3413 3569 4019 4273 4679 9,5 10,7
Ortadoğu 16651 17170 18184 18702 18341 18944 19098 0,8 43,6
K. Afrika 2696 2756 2743 2712 2726 2732 2724 -0,3 6,2
B. Afrika 2723 2916 3102 3094 2985 3293 3182 -3,4 7,3
Uzakdoğu Asya† 2576 2790 2735 2490 2650 2767 2879 4,0 6,6
Diğer* 991 781 690 555 791 940 1506 60,2 3,4
DÜNYA TOPLAMI 36410 38321 39784 40090 40723 42402 43754 3,2 100,0
* Kesinleşmemiş ülkeler dahildir.
- Yazıda sıkça bahsedilen ülkelere ait veriler renkli gösterilmiştir.
West Texas
Brent Intermediate
ABD $/varil $/bbl† $/bbl‡
1972 – –
1973 – –
1974 – –
1975 – –
1976 12,80 12,23
1977 13,92 14,22
1978 14,02 14,55
1979 31,61 25,08
1980 36,83 37,96
1981 35,93 36,08
1982 32,97 33,65
1983 29,55 30,30
1984 28,66 29,39
1985 27,51 27,99
1986 14,38 15,04
1987 18,42 19,19
1988 14,96 15,97
1989 18,20 19,68
1990* 23,81 24,50
1991* 20,05 21,54
1992 19,37 20,57
1993 17,07 18,45
1994 15,98 17,21
1995 17,18 18,42
1996 20,80 22,16
1997 19,30 20,61
1998 13,11 14,39
1999 18,25 19,31
2000 28,98 30,37
2001 24,77 25,93
* I. Körfez Krizi.
2Q 02 24.63 25.38 25.02 24.92 24.40 22.82 24.39 24.51 25.09 26.29
3Q 02 26.85 26.18 27.02 25.89 25.46 25.05 26.15 26.09 26.83 28.16
4Q 02 27.31 30.35 27.30 25.95 25.30 25.30 26.36 26.83 27.04 28.47
Ocak 03 31.29 32.32 30.78 29.10 28.02 30.14 30.74 30.34 31.31 33.08
Şubat 03 32.43 31.89 32.33 31.11 29.94 31.21 31.90 31.54 32.54 35.63
Mart 03 31.21 30.70 30.83 28.98 27.76 29.04 29.96 29.78 30.98 33.88
1Q 03 31.64 31.63 31.31 29.73 28.57 30.13 30.86 30.55 31.61 34.20
Ortalama 31.32 31.45 30.99 29.42 28.24 29.78 30.52 30.25 31.29 33.85
2002
2001 24.91 25.60 25.15 24.32 23.83 22.61 24.12 24.36 25.03 26.13
2001 24.74 24.11 24.50 23.06 22.83 20.35 22.22 23.12 24.46 26.00
2000 28.77 28.74 28.49 26.81 26.25 26.31 27.80 27.60 28.44 30.37
*Sepet fiyatının bileşimindeki petroller: Saharan Blend, Minas, Bonny Light, Arab Light, Dubai, T.J. Light and Isthmus. Brent ve WTI
karşılaştırma amacıyla konmuştur.
Kaynak: OPEC
EK-VIII
Kaynak: DTM
EK-IX
(2002-2003 Ocak-Nisan)
2002
OCAK ŞUBAT MART NİSAN
BİN TON MİLYON $ BİN TON MİLYON $ BİN TON MİLYON $ BİN TON MİLYON $
İTALYA 105 16 22 3
RUSYA FEDERASYONU 615 84 220 30 417 68 142 23
GÜRCİSTAN
CEZAYİR
TUNUS 22 4
LİBYA 404 59 560 85 424 75 281 54
MISIR 50 8
SURİYE 292 38 316 44 161 24 161 28
İRAN 267 36 326 44 453 67 316 54
SUUDİ ARABİSTAN 302 44 258 37 300 47 290 52
DİĞER ALIMLAR 247 31 212 27 201 28 285 46
TOPLAM 2.126 292 1.942 275 2.061 324 1.519 265
2002
OCAK ŞUBAT MART NİSAN
BİN TON MİLYON $ BİN TON MİLYON $ BİN TON MİLYON $ BİN TON MİLYON $
İTALYA 30 7 31 6
RUSYA FEDERASYONU 132 29 290 70 346 58
GÜRCİSTAN 29 5
CEZAYİR 58 13
TUNUS
LİBYA 425 96 700 173 291 67 434 89
MISIR 74 17
SURİYE 235 51 168 39 157 25
İRAN 599 106 259 49 591 105 305 54
SUUDİ ARABİSTAN 264 56 188 44 286 61 511 95
DİĞER ALIMLAR 530 108 454 90 384 78 25 5
TOPLAM 2.185 446 1.705 380 2.010 419 1.896 349
Kaynak: DTM
EK-X
ÜRETİM
Yıl Taşkömürü Linyit Asfaltit Doğalgaz Petrol Hidrolik Rüzgar-Jeotermal Odun Hay. ve Güneş Toplam
(Bin Ton)
(Bin Ton) (Bin Ton) (Milyon m3) (Bin Ton) (GWh) Elektrik Isı (Bin Ton) Bitki.Art. (Bin TEP) (Bin TEP)
(Bin Ton)
(Gwh) (Bin TEP)
1990 2745 44407 276 212 3717 23148 80 364 17870 8030 28 25478
1991 2762 43207 139 203 4451 22683 81 365 17970 7918 41 25501
1992 2830 48388 213 198 4281 26568 70 388 18070 7772 60 26794
1993 2789 45685 86 200 3892 33951 78 400 18171 7377 88 26441
1994 2839 51553 0 200 3687 30586 79 415 18272 7074 129 26511
1995 2248 52758 67 182 3516 35541 86 437 18374 6765 143 26719
1996 2441 53888 34 206 3500 40475 84 471 18374 6666 159 27386
1997 2513 57387 29 253 3457 39816 83 531 18374 6575 179 28209
1998 2156 65204 23 565 3224 42229 91 582 18374 6396 210 29324
1999 1990 65019 29 731 2940 34678 102 618 17642 6184 236 27659
2000 2259 60854 22 639 2749 30879 109 618 13938 5981 262 26825
2001 2357 63445 31 312 2551 24010 152 618 16263 5790 287 26266
TÜKETİM
Yıl T.kömürü Linyit Asfaltit Doğalgaz Petrol Hidrolik Rüzgar-Jeotermal Odun Hayvan ve Güneş Toplam(*)
(Bin Ton)
(Bin Ton) (Bin Ton) (Milyon m3) (Bin Ton) (GWh) Elektrik Isı (Bin Ton) Bitki.Art. (Bin TEP) (Bin TEP)
(Bin Ton)
(Gwh) (Bin TEP)
1990 8191 45891 287 3418 22700 23148 80 364 17870 8030 28 52987
1991 8824 48851 139 4205 22113 22683 81 365 17970 7918 41 54278
1992 8841 50659 197 4612 23660 26568 70 388 18070 7772 60 56684
1993 8844 46086 102 5088 27074 33951 78 400 18171 7377 88 60265
1994 8192 51178 0 5408 25859 30586 79 415 18272 7074 129 59127
1995 8548 52405 66 6937 27918 35541 86 437 18374 6765 143 63679
1996 10892 54961 34 8114 29604 40475 84 471 18374 6666 159 69862
1997 12537 59474 29 10072 29176 39816 83 531 18374 6575 179 73779
1998 13146 64504 23 10648 29022 42229 91 582 18374 6396 210 74709
1999 11362 64049 29 12902 28862 34678 102 618 17642 6184 236 74275
2000 15393 64394 22 15086 31072 30879 109 618 16938 5981 262 81221
2001 11039 64883 31 16339 29661 24010 152 618 16263 5790 287 77044
* TEP: Ton Eşdeğer Petrol
Economist (The).
Gürlesel, C.F., (2003), “Irak Harekatının Perde Arkası: Petrol Herşeyin Merkezi”, Vizyon,
İTO, Sayı:2, sf. 20-29.
http://www.aksam.com.tr.
http://www.bp.com/centres/energy/2002inreview.asp
http://www.bp.com/investor_centre/private_inv/ord_share/stock_market/energy_market
s.asp.
http://www.encyclopedia.com.
http://www.hurriyetim.com.tr.
http://www.iea.org
http://www.milliyet.com.tr.
http://www.nethaber.com.tr.
http://www.ntvmsnbc.com.tr.
http://www.opec.org.
http://www.opec.org/NewsInfo/mi/pdf/MI032003.pdf.
http://www.pmo.org.tr.
http://www.tpao.gov.tr.
Kibritçioğlu, A., Kibritçioğlu, B., (1999), “Inflation Effect of Crude Oil Prices”, Hazine
Müsteşarlığı Ekonomik Araştırmalar Genel Müdürlüğü Araştırma ve İnceleme Dizisi, 21.
Kohl, W.L., (2002), “OPEC Behavior, 1998-2001”, Quarterly Review of Economics and
Finance, (The), 42, sf. 209-233.
Morse, E.L., Richard, J., (2002), “The Battle for Energy Dominance”, Foreign Affairs, 81
(2), sf. 16-31.
OPEC, (2001), “Who gets what from imported oil?”, PR & Information Department, Viyana,
Avusturya.
PİGM, (2000), “2000 Yılı Petrol Faaliyetleri”, T.C. Petrol İşleri Genel Müdürlüğü Dergisi,
Sayı:45, sf. 53.
T.C. Cidde Başkonsolosluğu Ticaret Ataşeliği, (2002), “Suudi Arabistan Ekonomisi ve Dış
Ticareti 2001-2002”.
Telhami, S., Hill, F., Al-Othman, A.A., Tahmassebi, H.C., (2002), “Does Saudi Arabia
Still Matter?”, Foreign Affairs, 81 (6), sf. 167-178.
TPAO, (2003), “2001 Yılı Bilanço ve Netice Hesaplarına Ait TBMM KİT Alt Komisyonu
Toplantısı Sunumu”.