You are on page 1of 191

Metis Yaynlan pek Sokak 9, 34433 Beyolu, stanbul Tel: 212 2454696 Faks: 212 2454519 e-posta: info@metiskitap.

com ww w.metiskitap .com Metis Edebiyat BABA VE P Elif afak Metis Yaynlan, 2005 lk Basm: Mart 2006 nc Basm: Haziran 2006 Orijinali ngilizce olan Baba ve Pi, Asl Bien tarafndan Trkeletirilmi, metne son hali yazar ve evirmenin ortak almasyla verilmitir. Yayn Ynetmeni: Mge Grsoy Skmen Kapak Tasarm: Emine Bora, Semih Skmen Dizgi ve Bask ncesi Hazrlk: Metis Yaynclk Ltd. Bask ve Cilt: Yaylack Matbaaclk Ltd. Fatih Sanayi Sitesi No: 12/197-203 Topkap, stanbul Tel: 212 5678003 ISBN 975-342-553-8

ELF AFAK

BABAVEP
www.webturkiyeforum.com
by Ayhan

Elif afak BTN YAPITLAR KEM GZLERE ANADOLU, 1994 PNHAN, 1997, 6. Basm EHRN AYNALARI, 1999, 5. Basm MAHREM, 2000, 8. Basm BT PALAS, 2002, 5. Basm ARAF, 2004,4. Basm MED-CEZR, 2005 BABA VE P, 2006

Bir varm, bir yokmu Tanrnn mahluklar tahl kadar okmu Fazla konumak gnahm...
Bir Trk masalna mukaddime ...ve bir Ermeni masalna

Birinci Blm

TARIN

kten kafana ne yaarsa yasn asla kfretmeyeceksin. Buna yamur da dahil. Yukardan zerine ne derse dsn, kabuln olmal. Saanak ne kadar iddetli, tipi ne denli dondurucu olursa olsun, bulutlarn biz aadakilere reva grdklerine svemezsin. Byledir bu dzen. Bunu herkes bilir. Zeliha dahil. Bilir bilmesine de, temmuz aynn bu ilk cumasnda, yan bandaki tkanm trafie inat kaldrmda koturarak oktan geciktii bir randevuya yetiebilmek iin tela ederken, dudaklan kpr kpr, azna geleni sylyor yine de. Svyor da svyor Zeliha; krk kaldrm talarna, yksek topuklu pabularna, peine taklan adam msveddesine, kuru grltnn trafii at grlmedii halde deli gibi kornaya basan ofrlerin cem-i cmlesine; vakt-i zamannda ne gerek varsa u baa bela yree cefa Konstantinopolis ehrini fetheden ve asrlarca da hatasndan dnmeyen tekmil Osmanl hanedanna ve bir de yamura... evet, u yere batas yaz yamuruna... svyor hepsine teker teker. Dorusu, yamur bu ehirde tam bir ile. Dnyann baka yerlerinde yamur muhtemelen herkese ve her eye nimet gibi gelir - mahsule, bitkilere, evreye, az buuk romantizm de ilave edince zerine, bilhassa klara iyi gelir. stanbul'da yle deil

ama. Burada iler baka trl. Bizim iin yamur ne bereket demek, ne de slaklk. Ne arnrz onunla, ne onanrz. Olsa olsa sebeb-i fkedir yamur. Sebeb-i fkemizdir yamur. nk amur ve karmaa ve hiddet boca eder zerimize, damla damla dahi deil, kova kova, sanki elimizde yeterince yokmu gibi her birinden. Bir de mcadele demektir yamur. Biteviye didini. Suyla dolu bir leene aniden atlm yavru kediler gibi, on milyonumuz birden damlalara kar beyhude bir kavgaya giriiriz. Bu dalata tmyle yalnz olduumuz sylenemez aslnda. Ne de olsa teneke levhalara yazl kadim isimleriyle stanbul'un sokaklan-da mcadeleye koyulur bizimle beraber. Sokaklar, evliyalarn drt bir yana salm mezar talan, hemen her kede bekleyen p ynlar, yaknda gz alc, modern binalara dnecek irkin, devasa inaatlar ve bir de martlar... Onlar da var bu kavgada. Gkyz ne vakit tepemize tepemize tkrmeye balasa, hepimiz birden galeyana geliriz. Ama sonra, son damlacklar topraa eriip de, artk zerlerinde tozun zerresi kalmam yapraklara kararszca tnediinde, yani yamurun nihayet durduunu sezdiimiz ama bir trl emin olamadmz o korunmasz anda, hani hayatn normale dndne dair bir iaret aradmz o buruk arafta, her ey ve her yer sknete kavuuverir. Sema bize bakar, biz aadakilere. Bakar ve glmser, bizleri iine soktuu bu mkl durumdan tr zr dilercesine. Bizler de samzda hl damlalar, paalarmzda amur, baklarmzda bezginlikle, laciverdin tonlarna yknen ve imdi her zamankinden daha berrak grnen semaya bakakalrz. Bakar ve tebessmne karlk vermeden edemeyiz. Elde deil, her seferinde gkyzn affederiz. Ama henz byle bir af iin ok, erken. u anda yamur hl btn hzyla yayor ve Zeliha'nn yreinde balamadan eser yok. emsiye de tamyor stelik. Zira "her yamurda gene bir sokak satcsna bir avu para baylp aldn her emsiyeyi gne kar kmaz orda burda unutacak kadar enayi olduuna gre, bu

sefer yok sana emsiye memsiye, iliklerine kadar slanmay hak ettin kzm," diye buyurdu kendi kendine. Zaten artk ok ge. Srlsklam oldu bile. Bu adan baknca, yamur da hzn gibi bir ey galiba: lk bata, aman bana ilimesin diye didinir saknrsn, emniyetli ve kuru kalmak iin elinden geleni yaparsn, ama baktn ki olmuyor, baktn ki yayor zerine drt bir koldan, gark olursun ta dibine kadar ve bir kez bu kadar battn m iine, ha bir damla eksik ha bir damla fazla ne fark eder. Yamur da hzn gibi bir ey, yakalandn m bir kez, az ou yok artk. Olsa olsa "kuru kalabilenler" ve "saanaktan nasibini alanlar" var. Yamur Zeliha'nn kuzguni ve kvrck salarndan aa geni omuzlarna damlyor. Kazanc ailesinin btn kadnlar gibi, Zeliha da kara ve kvr kvr salarla dodu. Ama dierlerinin aksine, o salarn deitirmedi, aynen korudu. Arada soluklanmak iin durup, ani bir a maruz kalmasna zmrt yeili gzlerini ksyor. Katksz bir kaytszlk var bugn baklarnda, hani u dnyada sadece trden insana has kaytszlk: ya umutsuzca saf, ya umutsuzca ie kapank, ya da umutsuzca umut dolu insanlara. Zeliha bu gruba da dahil olmadndan gzlerine sinen kaytszla anlam vermek zor. Gelip gidiyor kaytszlk. Yalpalyor. Kh zerine kp donuklatnyor baklarn, kh geri ekilip yerinde incecik bir boluk, bir aray brakyor. Temmuzun bu ilk cumasnda Zeliha'da bir tuhaflk var. Bazen morfin yemi gibi hissiz grnyor nedense. Onun kadar cevval biri iin hayli srad bir hal. Bu yzden mi bugn ne bu ehirle ne de yamurla kavga etmek istemesi? Bu yzden mi savamamas? Kaytszlk bir yoyo gibi, inip kyor kendine has bir ritimle. Zeliha da ayak uydurmu bu yoyoya, ruh hali bir sarka olmu adeta, iki zt kutup arasnda gidip geliyor: Donukluktan taknla savruluyor, sonra gene taknlktan donuklua. Zeliha yamurun altnda ilerleyedursun, cafcafl emsiyeler, uyduruk yamurluklar ve plastik earplar satan satclar alayc gzlerle szyorlar onu. Satclarn baklarn grmezden gelme-

yi baaryor, tpk vcuduna alkla bakan tm erkeklerin baklarm grmezden geldii gibi. Zaman zaman ltl hzmasma taklyor knayan gzler. Sanki o minnack mcevher parasnda iffetsizliinin ipucunu grmesine yarglayarak bakyorlar. Oysa bu hzmadan gurur duyuyor Zeliha, ne de olsa kendisi takt burnuna. Can yand yanmasna da, kendini actmaya alkn saylr. Seviyor hzmasn. Seviyor tarzn. ster erkeklerin szle ya da gzle tacizi, ister dier kadnlarn ayplamalar, ister krk kaldrm talar zerinde topuklarla yrmenin zorluu, ister vapurlarda otobslerde sktrlmak, hatta ve hatta annesinin srekli drdr olsun... bu ehirdeki ou kadndan uzun boylu olan Zeliha'y gz alc renklerde mini etekler, iri gslerini meydana karan darack bluzlar, parlak naylon oraplar ve bir kar topuklu ayakkablar giymekten men edebilecek hibir kuvvet yok bu dnyada. zerine bast kaldrm tann aniden yerinden oynamasyla, altndaki zifos birikintisinin eflatun eteine fkrmas bir oldu. Kfr bast Zeliha. Bu kadar galiz bir lisan byle ekinmeden uluorta kullanabilen tek kadn o. Kazanc slalesinde. Sadece Kazanclar iinde deil, cmle Trk kadnlar iinde de nadirattan saylr bu zellii sebebiyle. Belki de bu yzden, ne zaman kfretmeye balasa, hemcinslerinin kfr an da kapatmak istercesine svdke svyor. Bu sefer de yle. Gelmi gemi btn belediyelere kfretmeye koyuldu, nk ocukluundan beri bir gn olsun gremedi u lanet kaldrm talarnn smsk yerlerine oturduklarn. Okkal, sunturlu kfrler... Yanndan geenler hayretle bakyorlar yzne. Bir kadnn azna yakmayacak trden kfrler... Birden susuverdi Zeliha, birinin ona seslendiini iitmiesine. yleyse bile etrafta bir tandk aramak yerine, is rengi gkyzne evirdi yzn, kalarn att. kircikli bir i geirdi sonra bast gene kfr, ama bu sefer dnyaya deil, tuttu yamura svd. Ne gaflet! Cicianne olsa nasl kzard imdi. Cicianne'nin yazya dklmemi ama inenmesi imknsz kurallarna gre bu

yapt dpedz zndklk. nsan yamuru sevmeyebilir, sevmeye mecbur deil elbet, ama her ne olursa olsun gkyznden gelene svmemek gerekir nk hibir ey yle kendi kendine dmez yukardan ve yaan her nimetin de musibetin de ardnda Allah vardr. Svdn m semadan yaana, onu gnderene svmek kadar byktr gnah. Hi phesiz Zeliha, Cicianne'nin yazya dklmemi ama inenmesi imknsz kurallarn harfiyen biliyor. Ama temmuz aynn bu ilk cumas hatmettii en kadim kurallar dahi ineyebilecek kadar umarsz hissediyor kendini. Hem azdan kan kt bir kere, olan oldu, maziyle uraacak deil. Zeliha'nn pimanlklara vakti yok. Jinekologla olan randevusuna ge kald. Az buz bir mesele saylmaz bu - ne de olsa insan jinekologla randevusuna ge kaldn fark ettii anda, oraya gitmek iin duyduu kt istei hepten kaybedip hi gitmemeye karar verebilir kolaylkla. Hzland. Ayn anda, tamponuna silme kartma yaptrlm bir taksi znk diye durdu nnde, zerine su, amur ve Madonna' nn Like a Virgin arksn srata srata. Kalem bykl, koca gdkl, esmer yaz bir adam kornaya basp, ak duran camdan ban kard. Zeliha bo bulundu bir an. Adam adres soracak ya da bir ey danacak sand. Ama fonda mzik avaz avaz gmbrderken, srtkan ofrn tek syledii, "Hepsi senin mi yavrum!" oldu. "Ne diyosun ulan sen?" Zeliha kendi sesinden rkt, ylesine lk la. "Bu ehirde bir kadn rahat rahat yryemez mi?" "Ama arabaya binmek dururken yrmek niye?" diye srtt ofr. "Byle seksi vcuda yazk, slanmasn diye sylyorum, oldu mu yani?" Madonna arkadan baradursun, "Tpk bir bakire gibi, ilk defa dokunulan..." diye, Zeliha at azn yumdu gzn, kfr kfr stne. Bylece bir kural daha inedi. Bir baka yazya dklmemi ama inenmesi imknsz kural ihlal etmi oldu, bu sefer Cicianne'nin deil, Kadn Ferasetinin kitabndan: Sen sen ol, sakn ola tacizcine kfretme.

stanbullu Kadnlarn Elkitabndan Altn Feraset Kural: Sokakta sarkntla uradnda asla tepki verme, muhatap olma nk tacizcisine kfretmek yle dursun tepki dahi veren kadn, tacizcisini daha da kkrtmaktan te bir ey yapmam olur! Hi phesiz Zeliha bu kuraln yabancs deil, hem ihlal etmeyecek kadar da kafas alr ama temmuz aynn bu ilk cumas dierlerine benzemiyor ite; iinde aa km baka bir benlik var, daha umursamaz, daha atlgan ve alabildiine fkeli biri. Ruhunun ounu bu teki Zeliha kaplam imdi; ipleri ele alm, ikisi adna karar veriyor. Avaz avaz kfretmeye devam etmesinin sebebi bu. O kadar ok patrt kard ki, Madonna'nn sesini bastrd gibi insanlar da bana toplad. Oradan geen yayalar ve emsiye satclar ne menem bir bela koptuunu grmek iin toplatlar. Bu arada kimse fark etmedi ama deminden beri Zeliha'nn peine taklm ikinci bir tacizci, manyak bir kadna bulamaktan ekindii iin takibinden vazgeti. Ama taksi ofr ne onun kadar ihtiyatl ne de rkekti; btn bu amatay keyifle karlad. ofr srtrken, Zeliha adamn dilerinin artc lde beyaz ve kusursuz olduunu fark edip, porselen kapl olup olmadklarn dnmekten kendini alamad. Ne fark eder! Kendine gel! Azar azar, o bildik adrenalin dalgasnn bir kez daha kamnda kabardn, midesini kavurduunu, nabzn hzlandrdn hissetti. iddet nasl bir tutku, biliyor Zeliha. Kazanc slalesindeki btn kadnlarn aksine, bir tek Zeliha, bir tek o, gnn birinde bir erkei gebertebileceim seziyor. Zeliha'nn ansna, tam o esnada, taksinin arkasnda bekleyen Toyota ofrnn sabn tkenmi olmal ki, bast komaya. Bir karabasandan uyanr gibi srad Zeliha. Kendinden rkt. iddete olan yatknlndan tedirgin oldu, her zamanki gibi. Sakinlemeye alarak yana ark etti, kalabaln da dalacan, el lemin kendi yoluna gideceini umarak aralarndan geip gitmek istedi. Ne var ki o telala yle ters bir hareket yapt ki sa aya gevek bir kaldrm tann altna girdi. Panik zehirdir byle durumlarda.

Panikle ekince ayan tan altndan, topuunu krd. Ta bandan beri aklndan karmamas gereken o muhterem kural hatrlasa, bunlar gelmezdi bana. stanbullu Kadnlarn Elkitabndan Gm Feraset Kural: Sokakta sarkntla uradnda sakn ola sinirlenme, panikleme, nk sarkntlk karsnda sinirlenen ve ar tepki veren bir kadn sadece kendi iini zorlatrmakla kalr! Halini gren taksi ofr bir kahkaha att, arkadaki Toyota' nn kornas bir kez daha ald, sanki yamur biraz daha hzland ve seyirci yayalardan "ck-ck" sesleri ykseldi, kimi ve niye knadklarn anlamak kabil olmasa da. O kargaann iinde Zeliha'nn gz taksinin arkasnda parlayan kartmalardan birine takld: "Hor grme garibi! Onun da bir kalbi vardr." Zeliha bo bo bakt bu kelimelere. Harfler dald gzlerinin nnde. Birden lesiye yorgun hissetti kendini - yle yorgun ve ylgn ki her stanbullunun hemen her gnk sorunlaryla deil de, daha varolusal bir elemle boumak zorundayd sanki. ok gemeden taksi de Toyota da ekip gittiler, yayalar kendi yollarna dald. Bir tek Zeliha kald geride; yolda bulduu l bir kuu tutar gibi efkatle bakakald avularndaki krk ayakkab topuuna, durdu bir mddet o halde. efkat etrefil mesele Zeliha'ya gre. Ne de olsa bir sr eyle ba edebilir de efkate gelemez. Toparland hemen, tekrar yrmeye koyuldu. Tek topukla zar zor yrse de, ok gemeden oradan uzaklamay baard. emsiydi kalabaln iinde hzla kayp, mzii bozan detone bir nota gibi topallayarak. Kahverengilerden ve grilerden mrekkepti kalabalk. Kahverengilerin ve grilerin arasnda, nasl olduysa kumaa karm eflatun bir iplik, uyumsuz mu uyumsuz bir tondu Zeliha. Ne var ki kalabalk, onun ahenksizliini yutup kendi temposuna uyduracak kadar cevval ve yekpareydi. Paralarnn toplam deil kalabalk. Yzlerce nefes alan, terleyen, ar eken bedenden olumu bir yn deil, ya-

mur altnda tek bir bedendi. Nefes alan, terleyen, ar eken tek bir beden. Ha yaz ha k, ha yamur ha gne fark etmez, stanbul'da yrmek kalabalkla birlikte yrmek demek. Eski Galata Kprs zerinden geti Zeliha. Bir ellerinde emsiye, dierinde olta, sessizce bekleyen balklarn yanndan geerken onlann kmltszhk kapasitelerini, sabrlarn, varl bile pheli bir kytrk balk iin byle saatlerce bekleme becerilerini kskand. Bu kadar az eyle mutlu olabilmek ne harikulade bir yetenek. Gnn sonunda eve eli bo ama memnun dnmek! Bu dnyada dinginlik bir anst, ansllar da dingin. Byle olmalyd herhalde, bu hususta Zeliha'nn tek yapabilecei tahmin yrtmekti zira hi bylesi bir dinginlii tatmamt, tadabileceini de sanmyordu. En azndan bugn deil. Kesinlikle bugn deil. Acelesine ramen Kapal ar'dan geerken yavalad. Alverie zaman olmasa da vitrinlere gz atmaktan kendini alamad. karp bir sigara yakt. Duman solurken kendini biraz daha iyi, neredeyse rahatlam hissetti. Bu ehirde pek rastlanmaz sokaklarda sigara ien bir kadna, belli bal muhitler dnda, ama kimin umrunda, omzunu silkti Zeliha. Donukluktan taknla, taknlktan donuklua... arnn i ksmlarna doru ilerledi. Burada onu ismen tanyan satclar var, zellikle kuyumcular. Ne de olsa Zeliha'nn her trden parltl aksesuara zaaf var. Kristal tokalar, alml brolar, salkm salkm kpeler, sedefli yaka iekleri, zebra desenli earplar, saten antalar, ifon allar, ipek ponponlar ve bir de ayakkablar, daima yksek topuklu. Bu ardan ne zaman gese bir sr dkkna dalar kar, satclarla pazarlk eder ve ilk bata almay dnmedii eyleri ilk bataki fiyatlarndan ok daha ucuza alarak kard. Ama bugn baka. Bugn epi topu birka dkknn yannda oyalanp, birka vitrine gz att. Hepsi bu. Trl trl otlarla ve baharatlarla dolu kavanozlarla, mleklerle ve ielerle kapl bir tezghn nnde duralad. ablasndan birinin bu sabah ondan tarn almasn istediini hatrlad ama hangisi olduunu karamad. Tek bir konuda bile fikir birli-

ine varamayan ama ayr ayn daima hakl olduklarna inanan, bakalarndan renecek hibir eyi olmayp retecek ok eyleri olan drt kzn en k olmak talihsizlikti, piyangoyu tek rakamla karmak kadar naho: Vaziyete neresinden baklrsa baklsn insan kendini telafisi mmkn olmayan bir hakszla maruz kalma hissinden kurtaramyordu. Biraz tarn ald Zeliha, tozundan deil ubuundan. Satc ona ay, sigara ve muhabbet teklif etti, o da hibirini reddetmedi. Jinekolog beklesin. Oturup konuurken gzleri geliigzel raflan dolat ta ki bir ay takmna kilitlenene kadar. Bu da zaaf olan eyalar listesindeydi: ince, narin kakl, sra tabakh, belleri yaldzl kuakl, cam ay bardaklar. Evde hepsi de onun tarafndan alnm en az otuz takm vard herhalde. Ama yeni bir takm almaktan zarar gelmezdi nk ok kolay knlyorlard. "ylesine knlgan..." diye mmldand Zeliha. Btn Kazanc kadnlan arasnda ay bardaklanmn knlganhn kendine dert edinen bir tek oydu. te yandan, yetmi yedi yandaki icianne baka trl bakyordu meseleye. "Ah, gitti bir kem gz daha," derdi icianne ne zaman bir ay barda atlayp knlsa. "u meum sesi duydunuz mu? at diye inledi valla! Oh yreimi titretti! Allah bilir kimin kem gzyd, atlad da gitti, iyi oldu!" Ne zaman bir bardak knlsa ya da bir ayna atlasa icianne rahatlayarak i geirirdi. Madem ki bu deli dnyann sathndan habis insanlan silmek kabil deildi, bylelerinin kem gzlerinin masum canlara zarar vermek yerine camdan hudutlara toslayp dalmas elbette daha iyiydi. Yanm saat sonra Zeliha, k bir doktor muayenehanesine dald, bir elinde knk topuu dierinde yeni ay barda takmyla. Ancak ieri girdiinde fark edebildi paketlenmi tarn ubuklann Kapal ar'da unuttuunu.

Bekleme odasnda kadn ve bir adam oturuyordu. Zeliha hallerine bakarak kadnlar derhal bir "endie sralamasna soktu. lerinde en gen olan en kaygszlar olmalyd. Elinde bir dergi, ylesine kartryor, metinleri okuyamayacak kadar enge olmal ki sadece resimlere bakyordu. Muhtemelen basit bir ilem iin buradayd - doum kontrol hap danmak iin filan. Pencerenin yannda oturan, otuzlarnda grnen ve sa dipleri acil boya isteyen tombul sansn ise sinirli sinirli ayaklarn sallyordu habire, grne gre akl baka yerdeydi. Zeliha onun da o kadar ciddi bir sorunu olmadn tahmin etti - herhalde rutin bir check-up ve pap-smear testi filan. Bartl olan ve buraya kocasyla gelen nc kadnsa en tedirginleriydi muhtemelen; dudaklar kilitli, kalar atk. Daha derin bir derdi olmalyd, ksrlk tedavisi filan. Ho, ksrln ne denli ciddi bir sorun olduu da son tahlilde kiiden kiiye gre deiirdi ya. Zeliha ahsen, hamile kalamamay bir kadnn bana gelebilecek en talihsiz ey olarak grmyordu bu gnlerde. "Ho geldiniiiz!" diye akd sekreter. "Saat Randevumuz siz misiniz?" Sekreter "r" harfini telaffuz etmekte zorlanyor gibiydi ve bu eksiklii telafi etmek istercesine, dili ne zaman o meum harfe toslasa sesini ykseltiyor ve stne bir de fazladan glmseme ilave ediyordu. Zeliha, ban sallad. "Pekl, tam olaRak neydi ikyetiniz, Saat- Hanm?" Zeliha sorunun samalna aldrmamay baard. Kimi hemcinslerine bol bol nasip edilip de ona zerre kadar bahedilmemi bir ey vard: Diil akraklk. Nedense baz kadnlar bir grev bilinciyle tebessm etmeyi huy edinmilerdi, aksatmadan. nsan nasl olup da her zaman bylesine en akrak dolaabilirdi ki? Ama zihnini kurcalayan bu dikenli soruyu teleyip, sekreterin sorusunu cevaplamay tercih etti. "Krtaj iin..." Kelime ikin bir balon gibi asl kald havada. Hepsi birden sus pus olup, yere inmesini beklediler. Bu arada sekreterin yzn-

deki yapkan tebessm de yok olmutu. Zeliha gayri ihtiyari rahatladn hissetti. Bylesi daha iyiydi. Diil akraklktan hazzettii sylenemezdi. "Randevu almamn sebebi..." dedi Zeliha, gzlerinin nne den bir sa tutamn gerilere doru atarak. enesini kaldrp kartal burnunu ne kard. Tekrar etti cevabn, belki niyet ettiinden bir para daha yksek sesle. "Krtaj olmak..." Bu yeni gelen hastay tarafszca ve profesyonelce randevu defterine kaydetmek ile bunca pervaszl knamak arasnda gidip gelen sekreter, ne yapacan bilemiyor olmal ki bir an iin bocalad. nnde ak duran deri kapl deftere ylece bakakald. Yaz yazmaya balayabilmesi iin birka saniye daha gemesi gerekti. Bu arada Zeliha mrldand: "Geciktim kusura bakmayn..." Duvardaki saat krk alt dakika ge kaldn gsteriyordu. "ey... yamur yznden..." Dorusu yamura hakszlkt bu, nk tkanan trafik, knk kaldrm talan, sorumsuz belediye, peine taklan adam ve tacizkr taksi ofr, hele hele durduk yerde ettii alveri de bu gecikmeden sorumlu tutulabilirdi pekl. Ne var ki Zeliha bunlann hibirinin szn etmedi. stanbullu Kadnlann Elkitabndan Ferasetin Altn Kuraln da Gm Kuraln da pe pee inemi olabilirdi ama sra Bakr Kurala gelince, bu sefer kitaba uymakta kararlyd. stanbullu Kadnlarn Elkitabndan Bakr Feraset Kural: Sokakta sarkntla uradysan en iyisi bir an evvel unutup, hi anmamaktr, nk hadiseyi hatrlamak sadece sinirlerini daha beter bozmaya yarar! Zeliha, imdi urad sarkntlktan bahsetse bile, dier kadnlann byle durumlarda destekleyici davranmak yle dursun, tacize urayan hemirelerini yarglamaya daha yatkn olduklann bilecek kadar zekiydi. Bu yzden de cevab uzatmad ve geriye gnah keisi olarak bir tek yamur kald.

"Yanz bayan?" Ne asap bozucu bir soruydu bu, ne kadar da gereksiz. Zeliha, karsnda bir kadn deil de alacakaranlk varm gibi gzlerini ksarak bakt sekretere. Aniden kendine dair bir gerei kabullenmek durumunda kalmt: yan. Gerek yann ok tesinde ve zerindeymesine davranmaya alkn olan niceleri gibi o da genliinden rahatszd. "Ben mi...?" dedi vakit kazanmak istercesine; nihayet ekledi: "on dokuz yandaym." Kelimeler azndan kar kmaz plak kalm gibi kzard. "Kocanzn izni lazm elbette," diye devam etti sekreter, artk cvltl olmayan sesiyle. Ardndan cevabn tahmin ettii bir dier soruya geti. "Tabii eer evliyseniz...?" Zeliha gznn ucuyla sandaki tombul sarnn ve solundaki bartl kadnn yerlerinde kprdandklarn grd. Odadakilerin merakl baklar zerinde arlat. Ne var ki Zeliha'nn yznde ne skntdan eser vard ne mahcubiyetten. Bu toplumsal ikenceden keyif alyor deildi elbette ama iinden bir ses bakalarnn fikirlerini ve yarglarn umursamamay tlemiti ona. Ne de olsa fark etmeyecekti sonu olarak. Son zamanlarda baz kelimeleri kiisel szlnden karmaya karar vermiti, "utan" pekl bunlardan biri olabilirdi. Gene de, imdiye kadar odada bulunan herkesin anlad bir gerei yksek sesle telaffuz edecek cesareti bulamad kendinde. Bu krtaja onay verecek bir koca yoktu. Bir baba yoktu. BA-BA yerine BO-LUK vard. Neyse ki kocann olmay formalitelerde bir avantaja dnt. Grne gre kimsenin yazl iznini almasna gerek yoktu. Brokratik dzenlemeler, evli iftlerin bebeklerini kurtarmak iin gsterdikleri zeni evlilik d doan bebekler iin gstermiyordu anlalan. Babasz bir ocuk neticede bir piti ve stanbul'da bir pi, sallanan bir di gibi her an dmeye hazrd. "Doum yeRi?" diye devam etti sekreter bezgin bir sesle. "stanbul!" "stanbul mu?"

Zeliha, ya baka neresi olacakt der gibi omzunu silkti. Dnyada baka neresi olabilirdi? O bu ehre aitti! Yznden anlalmyor muydu? Ne de olsa Zeliha kendini has stanbullu sayard. Bylesi bariz bir gerei gremedii iin sekretere tavr koyarcasna knk topuu zerinde dnd ve kendini bartl kadnn yanndaki sandalyeye buyur etti. Ancak o zaman kadnn yannda oturan ve adeta utantan fel olmu gibi kprdamadan duran kocas dikkatini ekti. Adam, Zeliha'y yarglamaktan ziyade bu kadar kadncl bir alanda tek erkek olmann verdii rahatszlkla bouur gibiydi. Zeliha bir an zld onun iin. Adama balkonda birer sigara imeyi teklif etmeyi dnd nk sigara itiine emindi. Ama yanl anlalabilirdi. Evli olmayan bir kadn evli erkeklere byle teklifler yapamazd, hem evli bir erkek yannda kans varken baka bir kadna hasmane davranrd. Erkeklerle arkada olmak neden bu kadar zordu? Neden hep yle sonlanmak zorundayd? Neden balkona kp birer sigara iip iki kelam edip kendi yoluna gidemezdin? Zeliha sesini karmadan oturdu pencerenin yannda, pencerenin snanda; yorgunluunu skknln darya verip, karlnda sokan seslerini almak istercesine. ok gemeden bir satcnn bouk sesi odaya szd: Kiraz... Ktr ktr kiraz... "yi, iyi... barmaya devam et!" diye kendi kendine mrldand Zeliha. Oldum olas sessizlii sevmezdi. nsanlarn sokakta, arda, bekleme odasnda, sada solda, gece gndz ona bakmalar, bakp da yarglamalar sorun deildi, alkn saylrd; seyretmeleri, szmeleri, baklaryla didiklemeleriyle ba edebilirdi. Mcadele edemeyecei ey sessizlikleriydi. Kirazc... kirazc... Kilosu kaa? Sokan karsndaki binann st katlarndaki ak bir pencereden baryordu kadnn biri. Bu ehrin sakinlerinin sradan meslekler iin olmadk isimler uydurmaktaki baars oldum olas houna giderdi Zeliha'nn. Pazarda satlan hemen hemen her eyin sonuna bir -c ekleyebilirsin, bir de bakmsn ehir meslekleri listesi bir madde daha oalm. Bu yzden de satt eye

bal olarak birine kolayca "kiraza", "sucu" veya "simiti" denilebilirdi... ya da "krtajc". Artk phesi kalmamt. Zaten emin saylrd ya, gene de gidip mahallelerinde yeni alm klinikte test yaptrmt. "Byk Al" gn klinik alanlar bir grup sekin misafire gsterili bir davet vermi, sokaktan geenler de olaydan haberdar olsun diye btn elenklerle buketleri kapnn giriine dizmilerdi. Zeliha ertesi gn klinie gittiinde ieklerin ou solmutu ama afiler ilk gnk kadar parlakt. "eker testi yaptran herkese gebelik testi bedava!" diyordu fosforlu byk harflerle. kisi arasnda nasl bir balant olduunu anlayamasa da Zeliha testi yaptrmt. Sonular geldiinde kan ekerinin normal, kendisinin de hamile olduu ortaya kmt. "eri girebilirsiniz!" diye seslendi sekreter kapnn azndan. Ardndan, onun gibi "r" zrl biri iin kurtulmas kabil olmayan kelimeyi telaffuz etti: "DoktoR... DoktoR sizi bekliyoR." Zeliha, ay takm kutusunu ve krk topuunu alp, ayaa frlad. Odadaki btn balarn, dikkatle ve her hareketini kaydederek ona dndn hissetti. Normalde olabildiince hzl yrrd. Ama u anda hareketleri kurun gibi ar, neredeyse ahesteydi. Tam odadan kmak zereyken, grnmez bir el tarafndan drtlmesine durdu, arkasna dnd. Kimden yana bakmas gerektiini gayet iyi biliyordu. Dnd ve dosdoru bakt ona. Bartl kadna. Bartl kadnn kahverengi gzlerinin kuyusunda knama, kml kml dudaklarnda beddua vard. Allah, hikmetinden sual olunmayan yce Allah, ne demeye ondan senelerdir esirgedii bebei, bu kadir kymet bilmez on dokuz yandaki kzn rahmine bahsetmiti ki...

Doktor, dik duruu ve dostane tebessmyle insana gven veren iriyan bir adamd. Sekreterinin aksine, onun yznde yarg, dilinde aptalca sorular yoktu. Zeliha'y her adan ho ve nyargsz karlam grnyordu. Ona baz ktlar imzalatt, ardndan operasyon srasnda ya da sonrasnda kabilecek sorunlar iin baka ktlar imzalatt. Zeliha doktorun yannda sinirlerinin yattn, ruhunun gevediini hissetti ki ite bu ok fenayd, nk ne zaman sinirleri yatsa ve ruhu gevese bir ay barda kadar krlgan olurdu ve ne zaman bir ay barda kadar krlgan olsa gzleri yaarmaya balard. Nefret ediyordu alamaktan. Kklnden beri etrafnda bol bol bulunan sulugz kadnlar kmsemiti. Gittikleri her yere gzya ve mzl mzl ikyetler saan bu ayakl sefalet abidelerinden biri olmayacana sz vermiti. Zeliha kendine alamay yasaklamt. Bugne kadar genel itibariyle bu sze sadk kalmay gayet iyi becermiti de. Gzleri yaardnda nefesini tutup yeminini hatrlamak yeterli olmutu her seferinde. Bu yzden, temmuz aynn bu ilk cumasnda, imdiye kadar gzyalarn bastrmak iin uygulad teknii tekrarlad bir kez daha: Derin bir nefes alp dudaklarn mhlad; nefesi iinde tutarken gcn gstermek istercesine enesini kaldrd. Ama nedense bu defa hibir ie yaramad teknik. Tuttuu nefes, bouk bir hkrk olarak dar kt. Doktor arm grnmyordu. Alkt ne de olsa. Bu muayenehaneye krtaj iin gelen kadnlar hep alard. "Yapmayn byle..." dedi, bir yandan eldivenleri eline geirip bir yandan Zeliha'y teselli etmeye alarak. "Her ey yolunda gidecek merak etmeyin. Sadece uyku. Uyuyacaksnz, rya greceksiniz, daha rya bitmeden biz sizi uyandracaz ve sonra evinize gideceksiniz. Bir daha hibir ey hatrlamayacaksnz." Alamak Zeliha'nn yz hatlarn belirginletirmiti, bilhassa da en rtkan zelliini: burnunu! Tpk kz kardeleri gibi o da babasnn kemerli burnunu miras almt. Ama ayn burun onun yznde daha da sivri ve uzun duruyordu. Doktor Zeliha'nn omzunu svazlad. Gen hastasna bir kt

mendil uzatt, sonra da btn kutuyu. Masasnda daima fazladan bir kutu kt mendil bulundururdu. Bu mendilleri ila firmalar eantiyon olarak datyordu. Kalemler, defterler ve irket adn tayan dier eylerin yan sra alamay kesemeyen kadn mteriler iin kt mendil de imal ediyorlard. "ncir... Stl incir... Olgun incir!" Acaba bu deminki satc myd yoksa bir bakas m? Mterileri ona ne diyorlard...? ncirci mi...?! diye geirdi iinden Zeliha, som beyazl ve pr temizliiyJe sinir bozan muayene masasnda kprdamadan yatarken. Ne u karmak cihazlar ne de etrafndaki neterler onu bu mutlak beyazlk kadar rktyordu. Beyaz da tpk sessizlik gibiydi Zeliha'ya gre. kisi de hayattan mahrumdu. Sessizliin renginden kurtulma gayretinden olsa gerek tm dikkatini tavandaki siyah noktaya verdi. Bakn zerine odakladka nokta gitgide siyah bir rmcee benzemeye balad. nce hareketsizdi, sonra kprdand, yrmeye balad. la Zeliha'nn damarlarnda yaylrken, rmcek bydke byd. Bir-iki saniye sonra yle arlamt ki parman bile kimildatamyordu. Anestezinin verdii uykuya direnmeye alrken, tekrar hkrmaya balad. "Bu operasyonu istediinize emin misiniz? Biraz daha dnseniz daha iyi belki," dedi doktor kadife sesiyle, sanki Zeliha bir toz ynyd da yksek sesle konuursa szlerinin rzgnyla onu uurmaktan korkuyordu. "Bu karan tekrar dnmek isterseniz henz ok ge deil." Ama ok geti artk. Zeliha bu iin imdi yaplmas gerektiini biliyordu, temmuzun ilk cumas. Ya imdi ya hi. "Dnecek bir ey yok. Onu douramam," dedi. Doktor ban sallad. Ayn anda, sanki bu hareketi komut bellemiesine aniden en yakn caminin ezan odaya doldu. Birka saniye iinde dier bir camininki de buna eklendi, derken bir dieri, bir dieri... Zeliha'nn yz burutu. nsan sesinin saflyla okunmas gereken ezann mikrofonlar ve hoparlrlerle ehrin

zerinde kkreyen bir elektro-tarrakaya dnp insanlktan kmasndan nefret ederdi oldum olas. ok gemeden grlt yle sar edici bir hal ald ki civardaki btn camilerin ses sistemlerinde bir sorun olduundan phe etmeye balad. Kim bilir belki de kendi kulaklaryd birdenbire an hassaslaan. "Bir dakika sonra bitecek... merak etmeyin," dedi doktor. Zeliha akn bakt doktora. Elektro-ezana duyduu nefret o kadar m belli oluyordu? Ho, mranda da deildi ya. Tekmil Kazanc kadnlan arasnda aktan aa dinsiz bir o vard. Oysa ocukken, ksack bir dnem iin de olsa, nasl da farklyd her ey. O zamanlar Allah' en iyi arkada olarak hayal etmek houna giderdi. Fena bir ey deildi bu kukusuz; tek sakncas teki en iyi arkadann sekiz yanda ve imdiden sigara tiryakisi, enebaz m enebaz bir ocuk oluuydu. Bu ocuk, eve temizlie gelen temizliki kadnn kzyd; hani u byklann almaya lzum grmeyen, etli butlu temizliki kadnn. O gnlerde temizliki kadn haftada iki kere gelir, her seferinde illi kzn da yannda getirirdi. Bir sre sonra Zeliha ile bu kzcaz sk dost olmulard; hem de hayat boyu kan kardei kalmak zere iaret parmaklanni kesecek kadar. Bir hafta boyunca parmaklannda kan kardeliklerinin bayra olan bandajlarla gezmilerdi. O gnlerde Zeliha ne zaman dua etse bu kanl bandaj derdi aklna - Allah da kan karde olabilseydi keke... ama sadece onun kan kardei... Ne zaman Allah'tan en yakn arkada ve yeryznde bir tek kendisinin kan kardei olmasn istese, annda piman olup tvbe ederdi. Ardndan hemen tekrar ederdi nk Allah'tan zr diledin mi lemen gerekirdi: tvbe, tvbe, tvbe. Affedilmez bir gnaht ne de olsa. Allah kiiletirilemez, insana ait vasflarla tasavvur edilemezdi. Bu sebepten, Allah'n ne parma olabilirdi ne de kan. Zeliha tm ocukluu boyunca hayal gcne ket vurmakta zorlanmt; madem Allah' insanlatrmak yakk almyordu, ne demeye insanlara has sfatlarla adlandnhyordu ki? Her eyi grrd ama gzleri yoktu; her eyi duyard ama kulaklar yoktu; her yere eriirdi ama elleri yoktu... Se-

KZ yandayken Zeliha btn bu bilgilerden yola karak tek bir sonuca varmt: Yaradan yaradlanlara benzeyebilirdi ama yaradlanlar Yaradan'a benzeyemezdi... yoksa tam tersi miydi? Biz ona benzeyebilirdik ama O bize benzeyemezdi... Kazanc ailesinin byklerine sorsa kulan ekerlerdi muhtemelen, o da kimseleri kzdrmamak iin susmu, Yaradan'a dair sormak istedii tm bilmeceleri iine atmt. ine atm ve ok da umursamamaya almt. Eer gnlerden bir gn byk ablas Feride'nin iaret parmanda bir bandaj grmese umursamamakta devam ederdi muhtemelen. Ayn parmak, ayn kesik... Temizliki kadnn kz, Zeliha'dan sonra Feride'yi de kan kardei yapmt anlalan. Zeliha ihanete uradn hissetmiti o zaman. Kan karde dediin biricik olurdu. Sen de onun gznde biricik. Bu hadiseden sonra Zeliha, sadece kk dostuna deil, tutmu Allah'a da ierlemiti. Yaradan'n da birden fazla kan kardei vard ite. Bir nevi yle. mdadna yetimesi gereken o kadar ok kul vard ki, sonunda Zeliha'nn imdadna yetiecei yoktu. ocuklarn dostluklar ondan sonra fazla uzun srmemiti. Konak yle byk ve harap, annesi yle huysuz ve talepkrd ki, ok gemeden temizliki kadn kzn da alp iten ayrlmt. Sadakatsiz kan kardeinden olunca kime yanstacan bilemedii ince bir krgnlk hissetmiti Zeliha. Ya kime kzsayd imdi? ten ayrld iin temizliki kadna m, kadncazn burnundan getirip iten ayrlmasna neden olduu iin annesine mi, iki tarafl oynayan kan kardeine mi, kan kardeini alan ablas Feride'ye mi, yoksa her eyi ve herkesi byle yaratan Allah'a m? Dierlerinin hibirine eh ermeyip naz gemediinden, krlmak iin Allah' semiti sonunda. O gn bugndr alknd Yaradan ile kavgaya tutumaya. Daha o kck yata kendini kfir gibi hissetmenin tadn alnca, bir yetikin olarak da kfirlii stlenmekte pek bir mahsur grmemiti zamanla. Baka bir camiden daha ezan ykseldi. Namaza arlar i ie geti, suya atlm bir tan etrafnda byyen halkalar misali.

Orada ylece yatm yanklan dinlerken Zeliha'nn aklna akam yemeine ge kalaca geldi aniden. Akam masaya ne konacan, yemei ablasndan hangisinin piirdiini merak etti. Ablalanndan her biri baka bir yemekte iyi olduundan gnn ahs kimse ona gre farkl bir yemein sofraya konmasn temenni ederdi. Geri bugn can biber dolmas ekiyordu - tek tek her bir kz kardein farkl piirdii basit ama alengirli yemek. Biber... dolmas... rmcek aa inmeye balarken Zeliha'nn nefesi arlat. Hl tavana bakmaya alsa da odadaki dier insanlarla ayn uzayda yer almadn hissediyordu. ok gemeden Morpheus'un krallna adm att. Buras hayli aydnlkt, neredeyse ltl. Ar ar yrmeye balad, kayarcasna. Tka basa araba ve yaya dolu bir kpr boyunca ilerledi, oltalannn ularnda i pembe solucanlar kvranan hareketsiz balklara dememeye alarak. Att her admda bir kaldrm ta oynad yerinden. Birden dehetle farkna vard ki talarn altnda sadece boluk vard. Usuz bucaksz boluk. Boluk her yerdeydi, ayaklarnn altnda olan ayn zamanda bann stnde. ok gemeden aadakinin yukarda olduunu, mavi gkten patr patr kaldrm talan yadn grd. Gkyznden bir kaldmm ta dtnde kaldrmdan da bir ta eksiliyordu. Gn stnde ve yerin altnda ayn ey vard: BO-LUK. Kaldnm talan, aadaki oyuu derinletirerek yaarken Zeliha panie kapld, bu hoyrat uurum tarafndan yutulmaktan korktu. "Durun!" diye bard talar ayaklarnn altnda yuvarlanrken. "Durun!" diye emretti hzla gelip zerinden geen vastalara. "Durun!" diye komut verdi onu omuzlayan yayalara, var gcyle, lk la. "Ltfen durun!"

Uyandnda tek banayd, midesi bulanyordu ve tanmad bir odadayd. Buraya nasl gelmi olabileceini bir an iin merak ettiyse de, zmek istemedi. Ne ac ne keder, hibir ey hissetmiyordu. Nihayetinde iindeki kaytszln bu yans kazanm olduuna hkmetti. Sadece bebeini deil, hislerini de aldrm olmalyd yan odada. Belki knca gm bir olta satn alr, bala giderdi artk. yle ya, madem ki hissizlikti iini kaplayan, kendi beyniyle yanmaya kalkmadan ya da kendini zamann gerisinde braklm hissetmeden, saatlerce ylece durmay baarabilirdi belki de. "Aman nihayet! Demek sonunda kendinize geldiniz!" Sekreter kollann kavuturmu kapda dikiliyordu. "Ay yaRabbim! dmz patlattnz. Nasl baRdnzn faRknda msnz kuzum? Feciydi! Feci ne kelime, felaketti!" Zeliha gzlerini krpmadan bo bo bakt kadna. "Sokaktan geenleR sizi boazladmz filan sanmlardR heRhalde... nasl oldu da kapmza polisleR dayanmad, hayRet!" nk szn ettiin stanbul polisi. Amerikan filmlerindeki adaleli aynaszlardan deil, diye geirdi Zeliha aklndan, nihayet kendine gz krpma izni vererek. Sekreteri neden sinirlendirdiini anlayamadan, ama daha da fazla sinirlendirmekten ekinerek, aklna gelen ilk aklamay sundu kadna: "Kusura bakmayn... belki canm yand iin barmmdr yle." Ama ona gayet mantkl gelen bu aklama, sekretere hi tesir etmedi: "Valla byle bi ey imknsz nk doktoR bey... opeRasyonu geRekletiRmedi. Size elimizi bile sRmedik ki cannz mannz yansn!" "Nasl yani...?" diye kekeledi Zeliha, cevab renmekten ziyade kendi sorusunun arln kavramaya alarak. "Yani... siz imdi..." "HayR, bi ey yapmadk," dedi sekreter migreni azm gibi ban tutarak. "Siz yle avaz avaz baRRken doktoRun bi ey yapmas kabil olmad tabi. Bi tRl baylmadnz kuzum, ay o ne ' sayklamalaR, baR aR, sonRa bi de kfRetmeye balad-

nz, teRbiyesiz teRbiyesiz laflaR. Valla ka senediR bu meslekteyim, byle bi ey ne gRdm ne duydum. Onca moRfine bana msn bile demediniz." Zeliha bu lafn ardnda bariz bir mbalaa olduunu hissetti ama tartmak gelmedi iinden. Jinekolog muayenehaneleri fikir tartmalar iin uygun yerler saylmazd. Aksine, bu tr yerlerin kadnlar zerinde sessizletirici bir etkisi olduunu dnmeye balamt. . "Nihayet bayldnz baylmasna da valla heR an tekRaR balamayacanzdan emin olamadk. DoktoR bey bekleyelim dedi, kafas netleene kadaR bekleyelim. Kesinkes kRtaj olmak istiyoRsa sonRa da yaptRabilir. Biz de sizi bu odaya getiRdik, uyuyun diye. Az da uyumadnz ya!" "Yani imdi gitmedi mi..." diye mnldand Zeliha. Daha bu ikindi yabanclann arasnda taknd cesaretinden eser kalmamt. Gzleri bir teselli iin yalvanrken karnna dokundu usulca. "Demek kzm hl orada..." "Daha kz olup olmadn bilmiyoRuz tabii!" dedi sekreter, bilmi bir sesle. Ama Zeliha biliyordu. Biliyordu ite. Sokaa ktnda hava oktan kararm olmasna ramen sabahn erken saatleri gibi geldi ona. Yamur durmu, tela dinmiti ve hayat gzel, neredeyse yaanlas grnd gzne. Trafik hl arapsa, yollar da amurlu olmasna ramen, yamur sonrasnn taze kokusu btn ehre sinmiti. Sada seda, kk gnahlar ilemekten keyif duyan ocuklar su birikintilerine basyordu. Gnah ilemek iin uygun bir zaman varsa tam u an olsa gerekti. Allah'n bizi sadece seyretmekle yetinmeyip, dertlerimizle de ilgilendii hissi veren o nadir anlardan; insann O'nu yakn hissettii nadir anlardan... stanbul saadet dolu bir metropol olmutu adeta, tpk Paris gibi romantik ve fsunkr, diye dnd Zeliha; Paris'e gitmilii yoktu geri ya. Bir mart geti yakndan, alaktan. Bir vapur sesi uzaktan. Bir an iin de olsa, yepyeni ve belki de gzel bir mev-

simin eiinde olduuna inand Zeliha. Sonra mrldand kendi kendine: "Neden yapmama izin vermedin Allahm? Neden brakmadn kurtulaym bu bebekten?" Ne var ki szler azndan dklr dklmez ikiyzl hissetti kendini, geni zamanlarda Tann'ya tepki koyup da dar zamanlarda yardmn isteyenlerden deildi. indeki ateistten zr diledi.

Tvbe.tvbe, tvbe...

Bir elinde ay takm kutusu, bir elinde knk topuuyla, her naslsa kendini haftalardr hissettiinden daha az keyifsiz hissederek evin yolunu tuttu, topallaya topallaya.

Bylece temmuz aynn bu ilk cumas akam sekiz sularnda eve vard Zeliha. Sal sollu her iki tarafnda kat kat ykselen modern apartmanlar arasnda bir tuhaflk abidesi gibi kalan, beli bkk, svalan dkk, yksek tavanl konaa. Kvrlarak dnen ahap merdiveni kp da ikinci kata ulanca tekmil Kazanc kadnlarn byk yemek masasnn etrafna dizilmi, tabaklarna yumulmu vaziyette buldu. Belli ki onu bekleme gerei duymamlard. "Hah! Nihayet gelebildi hanmefendi! Ho geldin yabanc! Gel sen de katl bize," diye seslendi Banu, frnda kzarm gevrek bir tavuk kanadnn zerinden boynunu uzatarak. "Peygamber efendimiz sofranzdaki nimeti yabanclardan esirgemeyin diye nasihat etmi." ncecik bir parlt tabakas vard Banu'nun dudaklarnda. Salt dudaklar deil, tm yz, hatta kahverengi gzleri dahi nasibini almt bu parltdan, yedii tavuun ya her yere bulamasna. Zeliha'dan on iki ya byk ve on be kilo ar olduundan ablasndan ziyade annesi gibi duruyordu. Banu'ya sorsanz, yedii her eyi annda depolayan bir sindirim sistemine sahip olduunu iddia ederdi. Su ise yaryordu... Haliyle, kilolarndan sorumlu tutulamayacan, rejim yapmaya kalksa bile byle bir sindirim

sistemiyle ba edemeyeceini dnyordu Banu. imanlk kader gibi bir eydi. Bu kaderi kutsamak iin hapur hupur yedii hamur ilerini tartacak deildi. "Bil bakalm yemekte ne var?" diye neeyle devam etti Banu, yeni bir kanat almadan nce parman Zeliha'ya sallayarak, "Biber dolmas!" "Desene bugn ansl gnm!" diye mrldand Zeliha. Gnn mens ne kadar da tandkt. Frndan yeni km kocaman bir tavuun yan sra yayla orbas, pilaki, bir gn nceden kalma kadnbudu kfte, turu, sabah yaplm rek, bir srahi ayran ve evet, biber dolmas. Zeliha hemen bir sandalye ekti, byle zor bir gnn sonunda ailesiyle sofraya oturmakta zorlanmasna ramen, al isteksizliine galip gelmiti. "Bu saate kadar neredeydiniz kk hanm?" Soruyu soran annesiydi; annesi Glsm, uzatm ban masann br ucundan. Baklarnda katlk, yznde hoyratlk vard; annesinin bir nceki hayatnda Korkun van olduuna inanrd Zeliha. "Saatin ka olduunun farknda msn?" Omuzlarn dikletirip, kalarn atarak ekittii yzn Zeliha'ya doru evirdi; byle kprtsz ve kaskat ve prdikkat durursa, en kk kznn zihnini okumay baaracakt sanki. Glsm ile Zeliha, ana kz, her an kavgaya tutumaya hazr ama kavgay balatmaya isteksiz bir halde birbirlerine somurtarak ylece durdular bir sre. Gzlerini ilk karan Zeliha oldu. Annesinin nnde asabiyet sergilemenin ne denli byk bir hata olacan ok iyi bildiinden kendini glmeye zorlayp, dolayl da olsa bir cevap verme teebbsnde bulundu: "Bugn arda indirim vard. ay takm aldm. Mthiler! Yaldzl yaldzl, kaklan da takm." "Aman sen alyosun, onlar knlyor. Yazk ki ilk darbede gidiveriyorlar," diye atld evriye, Kazanc kardelerin ikincisi. zel bir lisede tarih retmeniydi. Daima salkl, dengeli yer, her trl anlktan kanr. Tpk kiilii gibi salan da disiplin

altndayd her daim. Siyah salarn tam ensesinde bkp mkemmel bir topuz eklinde tokalarla tutturur, tek bir tutamn bile kmasna izin vermezdi. "arya m gittin? Hani tarn? Neden tarn almadn? Bu sabah stla yapacamz syledim ya sana, zerine serpecek tarn kalmam," dedi Banu iki srk arasnda, ama bu sorun zihnini bir saliseden fazla megul etmedi. tahla ekmee uzand. Banu'nun "ekmek teorisi"ne gre vcudu her gn belli bir miktarda ekmek almazsa doymaz, doyduunu anlayamazd. "Tokluk hissi" ile "ekmek depolamak" arasnda bir ba olduundan, midenin dolduunu tam olarak anlayabilmesi iin her eyle birlikte makul miktarda ekmek yemek gerekliydi. Bu sebeptendir ki kzarm patatesin, pilavn, makarnann, brein ve hatta gerekirse ekmein yannda pekl ekmek yiyebilirdi Banu. "Tarn m...?" diye tekrarlad Zeliha, soru sormaktan ziyade tespitte bulunarak. ardan ald tarn ubuklarnn akbetini hatrlaynca dudaklarn bzp sesini karmad. Soruyu cevaplamadan tabana biber dolmas ald. Her seferinde biberleri Banu'nun mu, Cevriye'nin mi, yoksa Feride'nin mi doldurduunu kolayca anlayabilirdi. Zira eer Banu ise gnn as, amfst, badem, mahuncevizi gibi ekstra tadlarla doldururdu ilerini. Yok eer Feride yapmsa, biberlerB ilerini pirinle ylesine tka basa iirirdi ki daha tencerede pierken kenarlarndan alr, etrafa sahrlard. Biberleri an doldurma eilimine her tr yeni ve bilinmeyen eniye duyduu merak da eklenince Feride'nin dolmalar tuhaf baharatlardan geilmezdi. Karmna gre ya fevkalade lezzetli ya da berbat bir netice kard ortaya. Ama yemei piiren evriye ise, daima tatl olurdu biberler. Ne de olsa Cevriye'nin her trl yiyecee toz eker eklemek gibi bir huyu vard, zihnindeki acl bununla telai etmek istermi gibi. Ve tatlarna baklrsa anlalan bugnk dolmalar onun eseriydi. "Doktora gittim bugn..." diye mrldand Zeliha, dolmann soluk yeil pelerinini zenle kararak.

"Aman! Doktor mktor deme bana!" diye tersledi Feride suratn buruturarak. Feride'nin insanlarla dorudan gz temas kurmakla ilgili bir sorunu vard. Etrafndaki insanlara deil de nesnelere konumak ona daha rahat gelirdi. Bu yzden de bir sonraki cmlesini Zeliha'ya deil, Zeliha'nn tabana syledi: "Bu sabah gazeteyi okumadn m? Dokuz yanda el kadar ocuu apandisit ameliyat yapmlar, sonra da pasl makas iinde unutmular. Buyrun bu kanc! Bu memlekette kanunlar ilese, hapishaneler doktor dolup taar valla! Grevi ktye kullanmaktan kodesi boylayacak ka doktor var biliyor musun?" Kimse itiraz etmedi. Ne de olsa tekmil Kazanc kadnlar arasnda tbbi prosedrlere en aina olan Feride'ydi. Son alt ylda her biri kulaa dierinden daha yabanc gelen sekiz farkl hastalk tehisi konmutu kendisine. Doktorlar m bir karara varamyordu yoksa Feride mi hamarata yeni marazlar zerinde alyordu bilinmez. Zaten bir sre sonra neyin ne olduunun o kadar da nemi kalmamt. Akl sal denilen ey, yolunu yitirdii bir diyar, vaat edilmi topraklard; bir nevi Shangri-La. Gnn birinde oraya dnmeye niyetliydi de imdilik her biri birbirinden acayip isimli ve tedavisi zahmetli "akl hastalklar" patikasnn muhtelif duraklarnda konaklyordu. Dorusu daha kkken bile Feride'de bir tuhaflk vard. Okulda teki rencilere ayak uydurmakta zorlanmt hep. Corafya dersi dnda bir eye alaka gstermemi, corafya dersinde de topu topu bir-iki konudan tesiyle ilgilenmemiti. En sevdii konu: atmosferin katmanlar. Ozonun stratosferde nasl paraland ve okyanus yzey akntlaryla atmosfer hareketleri arasndaki balant zerinde saatlerce dnebilir, okuyabilir, konuabilirdi. Yksek seviyelerdeki stratosfer deveran, mesosferin zellikleri, vadi rzgrlar ve deniz esintileri, gne dngleri ve tropikal enlemler, dnyann ekli ve bykl zerine ne bulduysa hatmetmiti. Okulda ezberledii her bilgi krntsn eve gelir gelmez aile fertleri zerinde test etmeye kalktndan. Kazanclar atmosfer hareketleri hususunda hayli bilgili saylrlard. Corafya bilgi-

sini sergiledii her sohbette evkle konuurdu Feride; bulutlarn zerinde uar, bir atmosfer katmanndan dierine srard. Derken, liseden mezun olduktan bir sene sonra, tuhaflklar katmerlenmi; yabanilik ve asosyallik alametleri sergilemeye balamt. Feride'nin corafya merak zaman iinde azalmam, ama ona bir o kadar keyif veren baka bir ilgi alanna ilham vermiti: kazalar ve felaketler. Her gn ilk i gazetelerin nc sayfalarn okurdu. Okumak ne kelime, adeta hatmederdi. Araba kazalar, seri cinayetler, kasrgalar, depremler, yangnlar, seller, lmcl hastalklar, salgnlar, bilinmeyen virsler... Feride bunlarn hepsini yutarcasna okurdu. Seici bellei yerel, ulusal ve uluslararas felaketleri zenle depolard. Bunca "ac haber" depolaynca, etrafnda dnen her sohbetin iine limon skabilir, herkesin iini karartabilirdi. Ama gene de ailesinde kimsenin huzurunu karmazd Feride'nin sat kara haberler. Ne de olsa kimsenin tam olarak inand yoktu ona. Kazanc ailesi delilikle uramann yolunu bulmutu: delilik ile "yalancl" birbirine kartrmak. Syledikleri hakikat deilmi gibi davranyorlard Feride'ye, gazetelerden seip verdii tm o kara haberler hayal mahsulleriymiesine. Feride'ye konulan ilk tehis "stres lseri"ydi - ailede kimsenin ciddiye almad bir tehisti bu, ne de olsa "stres" kelimesi bir nevi tekerleme halini almt. Stres aa, stres yukan... Trk kltrne girer girmez bu kelime yle byk bir cokuyla karlanmt ki, memlekette mantar gibi stres hastas tremiti. Feride de dur durak bilmeden stresle ilintili bir hastalktan dierine yolculuk etmiti. Ne bereketli diyard buras! Stresle ilintilendirilemeyecek hibir ey yok gibiydi. Derken bu aama da geride kalm, Feride zamanla obsesif-kompulsif bozukluk, zlmeli amnezi ve psikotik depresyon civarlarnda oyalanmt. Delilik seyr- seferinin her aamasnda Feride sann rengini ve biimini deitirdiinden, psikolojisindeki deiiklikleri takip etmeye alan doktorlar bir sa izelgesi tutmaya balamlard. Salarn kh ksack, kh orta boy, kh sa eklemek suretiyle be-

line kadar uzun tutmu, bir keresinde tmyle kaztmt; diken diken, kvrck, rgl; tonlarca sa spreyi, jlesi, ekillendirici kreme bulanm; tokalar, mcevherler ya da kordelalarla sslenmi; punk stili dik dik, balerin topuzu, meli denemiti. Akla hayale gelen her renge boyanmt imdiye dein salar. Hastalnn safhalarn salarnn hallerinden takip etmek mmknd. Uzunca bir mddet "majr depresif bozukluk"ta konakladktan sonra Feride "snrda kiilik" denilen tehise doru kaymt bodosloma. Kazanc ailesinin her bir ferdinin kendi kafasna gre yorumlad bir terimdi bu "snrda kiilik" tehisi. Mesela annesi "snr" kelimesini polis, gmrk memurlar ve kaaklkla balantlandrdndan, kznda bir nevi yasad eilim bulmu gibi davranmt. Zaten gvenmedii kzndan iyice phe eder olmutu. Halbuki Feride'nin kz kardeleri iin "snr" kelimesi sadece "kenar" fikrini artryordu, kenar fikri de lmcl bir uurum grntsn. Belki de bu sebepten ona kar son derece temkinli davranmlard, metrelerce ykseklikteki bir duvarn zerinde yryen ve her an dverme ihtimali olan bir uyurgezermi gibi. te yandan Cicianne tamamen farkl yorumlamt "snrda kiilik" tehisini. Snr kelimesi dantel kenan gibi bir ey hatrlattndan daha da byk bir ilgi ve yaknlkla incelemiti en deli torununu. Yakn zamanda Feride, herkesin byle kafasna gre yorumlad "snrda kiilik" tehisinden kimsenin deil yorumlamak, telaffuz dahi edemedii baka bir tehise g etmiti: "hebephrenik izofreni". O gn bugndr bu yeni isimlendirmeye sadk kald sylenebilirdi. Tehis ne olursa olsun, ne kadar deiirse deisin, kendi hayal lkesinin kurallarna gre yayordu Feride. Gz temasnn mmkn olduu o ender anlarda gz bebeklerine bir kez bakmak yeterdi sradan bir insan olmadn ve o gri-yeil gzlerin ardnda muhayyilesinin ne denli derin, nasl da delimen olduunu anlamak iin. Ama temmuz aynn bu ilk cumas Zeliha ablasnn doktorlara duyduu nefreti kaale almad. Yemee oturur oturmaz gn bo-

yu bir ey yemediini hatrlamt. Hzl hzl bir rek indirdi gvdeye, bir bardak ayr&n koydu kendisine, bir dolma daha ald nne ve aniden durdu iinde-giderek byyen ifa arzusunu sa lverdi: "Bugn jinekologa gittim..; "Aman! Jinekologlar...!" diye crlad Feride gene ama konumasyla susmas bir oldu. Bunun tesinde bir yorumda bulunamad. Ne de olsa cmle doktor Jtaifesi iinde jinekologlar en az aina olduu kesimi oluturuyordu. "Bugn krtaj olmak iin jinekologa gittim," diye bitirdi cmlesini Zeliha, kimseye bakmadan. Banu elindeki tavuk kanadn drp yutkundu; evriye dudaklarn bzp alamakl oldu; Feride nce bir lk ardndan bir kahkaha att; anneleri Glsm ban ellerinin arasna alp kafatasn aniden mengeneye sktrmlar gibi inledi ve Cicianne... sevgili Cicianne sakin sakin yayla orbasn imeye devam etti. Belki de son zamanlarda kulaklar iyice duymaz olduu iin. Ya da belki bunama balangcndan mustarip olduu iin. Kim bilir belki de ortada o kadar da bytecek bir ey olmadn dnd iin. Cicianne'nin sa solu belli olmazd ki. "Bebeini mi ldrdn? Nasl yaparsn?" diye sordu evriye dehetle. "Bebek deil!" dedi Zeliha omuzlarn silkerek. "u aamada olsa olsa pht saylr. Hani 'o seni bir kan phtsndan yaratt' diyor ya Kuran, yle ite. Phtck kelimesi hem dine hem bilime daha uygun olur!" "Dinmi! Bilimmi! Ne dindar ne bilimselsin sen..." diye atld evriye, hiddetinden titreyerek. "Olsa olsa souk nevalesin sen! Kalpsiz vicdansz!" "yi de daha bitmedi," dedi Zeliha, sakin, kararl. "Madem phtckla aranz bu kadar iyi, mjdemi isterim ey ahali! Kimseyi ldrmedim!" Zeliha ablasna dnd. "stemediimden deil aslnda stedim! Phtc ebediyen aldrmak istedim ama bir ekilde olmad. Ben kovdum ama o gitmedi..."

"Ne demek bu?" diye sordu Banu, yz allak bullak. Zeliha bir anlna duraklad, nasl bir aklama yapacan tartarak. Derken aniden sesini ykseltti: "nk Allah Teala bu akam bana bir mesaj gnderdi!" Byle okkal bir iddiay kendisininki gibi dindar ve her eyi bytmeye namzet bir aileye sylemenin yakk almayacan biliyordu bilmesine de dizginleyemedi kelimelerini. "Bir yanmda doktor bir yanmda hemire, uyuturulmu vaziyette yatyordum. Her ey bitti bitecek. Bir-iki dakika sonra operasyon balayacak, bebek gidecek! Ebediyen! Ama tam ameliyat masasnda bilincimi kaybetmek zereyken yaknlardaki bir camiden ikindi ezan okunmaya balad... Ezan kadife gibi yumuakt. Btn vcudumu sard. Sonra ezan daha bitmeden kulama bir melein fsldadn duydum: Ey Zeliha, bu ocuu ldrmeyeceksin!" evriye gayri ihtiyari yerinde srad, Feride sinirli sinirli ksrd, Banu bir dikite bir bardak su iti, anneleri Glsm ise alnn ovuturmaya balad. Sadece uzaklarda, muhtemelen buradalardan ok daha masalms, ok daha yaanlas bir diyarda gezinen Cicianne hi oral olmad. Yayla orbasn bitirmi, sabrla s\radaki yemei bekliyordu. "Sonra..." diye hikyesine devam etti Zeliha. "Bu ulvi ve esrarengiz ses yle buyurdu: Ey Zeliha! Ey faziletti Kazanc ailesinin hayrsz evlad! Ey bu ailenin yz karas! Brak rahmindeki ocuk yaasn! imdiden bilemezsin ama bu ocuk byynce lider olacak. Padiah olacak!" "Sanki padiah m kald!" diye araya girdi evriye, retmenlik daman kabarmt gene. "Ey Zeliha kulum! Ey gnahkr kulum, ey cehennem atelerinde yanas kadn," diye kendi kendine haykrmaya devam etti Zeliha hi oral olmadan. "Senin ilediin gnahlara ramen, sana ramen pr-i pak olacak bu ocuk. Herkese rnek olacak! Srf bu lke deil, Ortadou ve Balkanlar deil, btn dnya duyacak evladnn adn. Bu kzocuu kitleleri peinden srkleyecek ve insanla ban ve adalet getirecek!"

di ailede, birisi dolunayda sarho yzerken boulmu, birisi takmnn kupay kazanmasn kutlayan azl bir taraftarn kaza kurunuyla gsnden vurulmu, bir dieri kanalizasyon sistemini yenileyen belediyenin at iki metrelik ukura dmt. Tabii bir de hi sebep yokken kendini vuran, ikinci gbekten akraba, Ziya isminde bir kuzen vard. Nesiller boyu, adeta yazl olmayan bir kurala uyarcasna, aniden, vakitsiz oluvermiti Kazanc soyaacndaki erkekler. Son kuaklarda en uzun yaayan krk birine gelebilmiti ancak. Saknmak da kr etmiyordu sanki. Mesela kaderden kamaya kararl bir uzak yeen salkl bir hayat srmek iin azami zen gstermi, an yemekten, fahielerle yatmaktan, azl taraftarlarla temastan, alkolden ve her trl uyuturucudan uzak durmu, en nihayetinde yanndan getii bir inaattan zerine den beton tarafndan ezilmiti. Sonra bir de Celal vard, Cevriye'nin derinden sevdii ve bir kavgada kaybettii, ayn zamanda ikinci derece akrabas olan kocas. Halen akla kavumayan sebeplerden dolay Celal rvet suuyla iki yl hapse mahkm edilmiti. Tahliyesine az bir zaman kala lm haberi gelmiti. Kavgada lmt. Ama yle bir yumruk ya da darbeyle deil, yumruklaan mahkmlar seyretmek iin kendine daha iyi bir seyirlik yer ararken yksek voltajl bir elektrik kablosuna basarak kaybetmiti hayatn. Kocasn kaybettikten sonra evriye evlerini satm, yaama arzusunu yitirmi, neesiz bir tarih retmeni olarak Kazanc hanesine g etmiti. Okulda nasl kopyaya amataya kar sava amsa, evde de patrtya kargaaya kar savamakta kararl olduundan, mr devaml birilerini azarlamakla geiyordu. Kazanc ailesi Cevriye'nin rencilerine acrd iten ie. Bilmedikleri, Cevriye'nin rencilerinin de ailesine acmakta olduuydu. Ailedeki erkeklerden sz edince, tabii bir de Sabahattin Enite vard; Banu'nun yumuak kalpli, iyi huylu ama o nispette de ekingen kocas. Kt zerinde hl evli olduklar halde balayndan sonraki ksa bir dnem hari, Banu kendi evinde kocasyla

Zeliha aile fertlerine bakt gz ucuyla. Bo ve donuk yzler buldu etrafnda. "Neyse canm, uzun lafn ksas phtck bir yere gitmedi! Mjdemi isterim valla! Bebek hl karnmda! Yaknda u masaya bir tabak daha eklenecek demektir." Derin bir sessizlik oldu masada. Hi bitmeyecek gibiydi sessizlik, tabii eer anneleri Glsm hiddetle atlmasa. "Pi!" diye inledi Glsm. "Bu aileye evlilik d bir ocuk mu getiriyorsun? Bir pi!" Kelime kesif bir duman gibi ykseldi, kvrld, oyaland havada. "Utan utan! Bunca zaman hepimizi rezil rsva ettiin yetmedi mi?" Glsm'n yz fkeden arplmt. "u hzmaya bak, u hallere... Boya kpne dm gibi makyaj, avu kadar etekler, bi kar topuklar! Byle... byle orospular gibi giyinirsen olaca budur. Beyolu'ndaki kaldrm yosmalar bile senden daha namusludur ya. Yat kalk Allah'a kret. kret ki bu ailede erkek yok. Yoksa seni sa komazlard bilesin." Aslnda o kadar da doru saylmazd bu tespit. ldrme ksm deil de, ailede erkek olmamas ksm. Erkekler vard ne de olsa. Bir yerlerde, bir zamanlar. Ama Kazanc ailesinde kadndan ok daha az erkek olduu doruydu. Adeta soyun zerindeki bir lanet gibi, Kazanc erkekleri nesiller nesiller boyu gitgide daha erken ekip gitmiti te dnyaya. Mesela Cicianne'nin kocas Rza Selim Kazanc altmna varmadan bir gn aniden nefes alamaz olmu, kt diye dp lmt. Sonraki nesilde Levent Kazanc elli birinci yagnn gremeden kalp krizinden rahmetli olmu, babasyla dedesinin izinden gitmiti. Bir Rus hayat kadnyla Moskova'ya kaan, orada aile soyaacnn lanetinden korunacan sanan bir byk amcalar vard. Sonunda kadm btn parasn alm, amca da St. Petersburg'da donarak lmt; bir dier akraba otoyolda krktk sarho kardan karya gemeye alrken bir arabann arpmasyla ebedi istirahatghna intikal etmiti; yirmi yalarnda len yeenler var-

kalmak yerine zamannn ounu ailesinin konanda geirmiti. Fiziksel uzaklklar yle dikkat ekiciydi ki, Banu ikiz olanlara hamile kaldnda, herkes bu hamileliin teknik olasl zerine akalar yapmt. Ancak btn Kazanc erkeklerini bekleyen meum kader ikizleri daha bebekken yakalamt. Kck oullarn ocuk hastalklar yznden kaybeden Banu temelli ailesinin evine tanm, kocasn ara sra ziyarete gider olmutu. Gittiinde onu hl seven bir e bulurdu karsnda. Gene de yuvasnda kalmaz, kalamaz, apar topar dnerdi aile ocana. Son olarak tabii bir de Mustafa vard; bu neslin tek erkek ocuu, drt kzn arasna Allah tarafndan bahedilmi kymetli mcevher. Nasl da istemiti Levent Kazanc kendi soyadn tayacak bir erkek evlat sahibi olmay... olan babas olma saplants yle bykt ki, Kazanc ailesinin drt kz ocukluklarnn her aamasnda davetsiz misafir gibi hissetmilerdi kendilerini. LeventGlsm Kazanc iftinin ilk ocuu kz olmutu. nce Banu, sonra evriye ve ardndan Feride... Kzlar varlklarn bir "nsz" olarak grmlerdi senelerce, esas kitaptan nce yazlm bir nsz, beklenen arky nceleyen perev, beklenen olan ocuundan nce geliveren gereksiz, geici aamalar... Nihayet drdnc ocuk olan olmutu: Mustafa. Beinci ve en kk ocuk Zeliha'ya gelince, domasnn tek sebebi olan tutturan ebeveynlerinin anslarn bir kez daha denemek istemi olmalaryd. Belki gene olan olur... Zeliha'ya sorsanz, perevden de ktyd son nota olmak, nszden beterdi sonsz muamelesi grmek. nsz ya da sonsz fark etmez, aslolan ortadaki metindi bu ailenin kitabnda. Kymetliydi Mustafa. Hal byle olunca, doduu andan itibaren Kazanc slalesindeki erkekleri yakalayan lanetten onu korumak iin bir dizi tedbir alnmt. Bebekken gzboncuklan ve muskalarla kuatlm, yrmeye baladktan sonra hep gz nnde tutulmu, sekiz yana kadar salar kesilmemiti, kz ocuu gibi dolarsa Azrail'i aldatabileceim umarak. Birisi ocua ne zaman seslenecek olsa "kzm!" derdi, "kzm,

gel buraya!" Yirmi yana bastnda Mustafa'y olabildiince uzaa gnderme karan alnmt oybirliiyle. Hem buralardan uzaklarsa kaderinden daha uzun sre kaabilecei umuduyla, hem de dorusunu sylemek gerekirse, ailesi dnda kimseyle doru drst geinemediinden mecburen alnan bir karard bu. yi bir renci olduu halde Mustafa'nn lise hayat sosyalleme beceriksizlii yznden berbat gemiti. Evinde kral kesilmeye alkn olan ocuk, snfta nice renciden sadece biri olmay kabullenemiyordu. Evinde nasl zel ise, okulda da ylesine ayrcalkl ve biricik olmaya kalkmas, en nihayetinde tamamen arkadasz kalmasna sebep olmutu. Zamanla yle gzden dmt ki Mustafa, annesi Glsm onun iin bir mezuniyet partisi vermeye kalktnda, davet edecek arkada bulamamt. Evinin dnda ylesine yalnz ve antisosyal, evindeyse bylesine kuatlm bir halde geen her yagnyle Kazanc erkeklerinin akbetine adm adm yaklayordu Mustafa. Bu artlar altnda olan bir mddet yurtdna gndermek yaplabilecek en iyi ey gibi gelmiti. Gerekli paray temin etmek iin Cicianne'nin mcevherleri satlm ve bir ay nce Kazanc ailesinin biricik erkek evlad. Ziraat ve Biyosistem Mhendislii okumak ve inallah mrne mr katmak zere Amerika'ya, Arizona niversitesi'ne doru yola kmt. Velhasl temmuz aynn bu ilk cumasnda Glsm, ailede erkek olmad iin kretsin diye Zeliha'y azarladnda, az da olsa bir hakllk pay vard. Zeliha bu lafa cevap vermek yerine, masadan kalkt, bu at altndaki tek eril varl bulmak ve beslemek iin mutfaa gitti. nc Paa'yd kedinin ismi, her zaman obur, doymak bilmez tekir bir kedi yavrusu. Kazanc konanda, tpk insanlar gibi kedi nesilleri de birbirinin ard sra gelip gitmiti. nsanlarn aksine kediler hep ecelleriyle lmt ama, istisnasz hepsi yallktan gitmiti. Her ne kadar btn kediler kendilerine has karakterlerini korusalar da genel itibariyle evin kedi soyunda birbiriyle rekabet halinde olan iki

gen hkimdi. Bir tarafta 1930'larda Cicianne'nin gen bir gelin olarak yannda getirdii uzun tyl, bask burunlu, bembeyaz ran kedisinden (mahalledeki komular "eyizi hepi topu bu kedi herhalde" diye dalga gemilerdi) gelen "asil" genler vard. teki tarafta beyaz ran kedisinin evden kat srada iftlemeyi baard, tam olarak tespit edilememi ama belli ki tekir trnden bir sokak kedisinden gelen "sokak" genleri. Birbiri ard sra gelen nesiller boyu bu iki genetik zellikten kh biri kh teki galip gelirdi bu at altnda doan kedilerde. Bir sre sonra Kazanclar kedilere farkl isimler bulmay brakm, sadece kedi eceresini takip etmeye balamlard. Doan yavru aristokrat tarafa benziyorsa, yani uzun tyl, yass burunlu ve beyazsa, ona annesinin soylu olduunu tescil eden bir isim veriyorlard: Birinci Paa, kinci Paa, nc Paa... Yok eer yavru sokak kedisinin soyundan geliyorsa adn srasyla "Sultan" koyarlard: Birinci Sultan, kinci Sultan, nc Sultan... phesiz Paa'dan daha stn bir isimdi Sultan, sokak kedilerinin kendilerine yeten zgr ruhlar olduunun, kimselere dalkavukluk etmeye ihtiya duymadklarnn gstergesi. Seilen isimler kedilerin karakterlerine yansmt sanki. Asilzadeler rkek, muhta ve sakin, soba ba tipleri olurdu; ileri gleri yalanmakt, ne zaman biri balarn okasa insan temasnn btn izlerini silmeye alrcasna yalanmaya koyulurlard. Halbuki ikinci genleri tayan tekirler her daim daha cevval daha merakl olmulard; yerlerinde duramayan, illaki her eye burunlarn sokan tipler, ikolata yemek gibi tuhaf, lks alkanlklara sahip olmalar da cabas. nc Paa'ya gelince, o asilzade soyunun tm zelliklerini haizdi, etrafnda nadide porselenler varm gibi vakur bir ritimle yrrd daima. Her frsatta uygulamaya koyduu iki megalesi vard: elektrik kablolarn kemirmek ve pelerinden koturamayacak kadar tembel olduundan, kularla kelebekleri gzlemlemekle yetinmek. kinci urandan bkabilirdi ama birinciden asla. Evdeki hemen hemen btn elektrik kablolar iki- kere snl-

m, soyulmu, dilenmi, tahrip edilmiti. Ne kadar yal olduu dnlrse, nc Paa'nn epeyce bir elektrik arpmasn gayet iyi atlatt anlalyordu. "Paa, olum... gel bakalm, bak ne var burda!" Zeliha bir dili m kaar peyniri uzatt. Kediye kaar yedirdiini grse kprrd annesi. Gizli bir keyifle biraz daha kaar verdi kediye. Sonra nln takp lavaboyu kpkl suyla doldurdu ve balad tabaklar, bardaklar, tencereler ynn ova ova ykamaya.Nihayet bulaklar bitirip sakinletiinde, ayaklarn sryerek geri dnd yemek odasna. Orada "pi" kelimesini hl havada asl buldu, annesi de hl somurtuyordu. Birisi tatly getirmeyi hatrlayana kadar ireti bir sessizlik hkm srd odada. Neyse ki ok gemeden ayakland evriye. Kocaman bir tencereyle kageldi. Kk kselere dklm stlac ikram ederken tatlms, yattrc bir koku doldurdu oday. Belli ki yeni yaplmt stla, soumasn beklemeyeceklerdi. evriye talimli bir rahatlkla stlac bltrmeye devam ederken, Feride de onun peinden btn kselere hindistan cevizi serpmeye koyuldu. "Tarn olsa daha iyi olurdu," diye mzldand Banu birden. Tarn unutmayacaktn..." Zeliha usulca yasland sandalyesine, grnmez bir sigaray rmu gibi derin bir nefes ekti. Yorgunluunu, bkknln, korkularn nefesiyle beraber azar azar salverirken, gnboyu yakasn brakmayan o kaytszlk yoyosunun yeniden inip ktn hissetti. Temmuz aynn bu ilk cumas, bu uzun lanetli gn boyunca yaananlar (ve yaanmayanlar) asla unutulmayacakt. Hindistan ceviziyle kapl stla kselerine dikti baklarn, istemedii eylere sebep olacakt, istemedii bir eye gebe... Nice sonra, baklar hl tarnsz stlaca odakl halde ve hi de kendi sesine benzemeyen kibar, kadifemsi bir sesle mrldand: "zgnm..." dedi Zeliha. "ok zgnm."

kinci Blm

NOHUT

permarketler asab bozuk ye kafas kark kadnlar iin tuzaklarla dolu tehlikeli yerlerdir. En azndan Rose gibi kadnlar iin. Ne zaman spermarkete girse ihtiyac -olmayan bir sr vr zvn sepetine dolduruyor Rose. Ama bu sefer ynhatay tekrarlamamaya kararl. Bu kez hakikaten ihtiyac olan eylerden bakasn almayacak. Sz verdi kendine. Bu kararllkla bebek bezlerinin bulunduu koridora yolland. Hem oyalanmann zaman deildi. Kk kzn park yerinde arabann iinde brakt iin huzursuz olmutu. Ne demeye brakmt ki bebeini arabada bir bana? te bu da yapar yapmaz piman olduu ama geri dnemedii, dzeltemedii hatalarndan biri olarak kalacakt. Dorusunu sylemek gerekirse, bu tr hadiseler son aylarda rktc lde oalmt... kesin konumak gerekirse, tam tamna buuk aydr. Gnbegn, haftabehafta cehennem azab yaad, gerei kabullenmemekte direndii, kadere kar rpna rpna mcadele ettii, durmadan alayarak geirdii ve nihayet evliliinin sona erdiini idrak ettii u son buuk ay... Evlilik denilen kurum, insan sonsuza kadar sreceine inandrp ardndan pat diye ortada brakveren bir yanlsamadan baka neydi ki sonuta? Bayat bir aka gibi. Ama akay yapan deil de akaya maruz kalan kii olmak en beteriydi. Evliliin bitmesi her iki taraf iin de ar

olsa da, bitiren sen deilsen daha da zordu bu tatsz akaya glebilmek. Madem bitecek, bari srndrmeden sona erebilseydi. Srncemede kalmas, yalpalamas, noktalanmadan evvel uzun uzun can ekimesi belki de en beteriydi. Bu srnceme insana hl bir eylerin dzelebilecei midini veriyordu. Kof bir mit. Umutsuz bir durum karsnda umuda sarlmaktan daha vahim, daha aptalca ne olabilirdi ki? buuk ay sren bu yalpalamadan sonra imdi artk Rose'un tek istedii kendi yoluna gitmekti. Aynen byle, kendi yoluna, hi mi hi arkasna .bakmadan hem de. Kararlyd Rose. Eer tm bunlar Tann'nn onu iinden gemeye zorlad bir nevi strap tneliyse, bu karanlk dehlizden alnnn akyla kacak ve ktnda bambaka bir kadn olacakt. Azmini da vurmak jstercesine gtmeye alt ama nafile. Tuhaf, bouk bir ses kardyla kald^sadece. ini ekti Rose; iki kat skntl bir i eki, ne de olsa hi uramasa daha iyi edecei bir koridordan geiyordu u anda: ekerlemeler ve ikolatalar Reyonu. Karbonhidrat Rejimi Yapanlar in ekersiz Vanilya Aromal Bitter ikolata rafnn nnden geerken znk diye durdu. Bir, iki... tam be adet ald. Karbonhidrat rejimi filan yapt yoktu. Ama rnn ismi kulana ho geliyordu; daha dorusu bir eyleri, herhangi bir eyi denetliyor olma hali houna gidiyordu. Hayatn zerinde sz sahibi olmasan bile vcudun zerinde sz sahibi olabilirsin, etrafndakileri cezalandramasan da vcudunu cezalandrabilirsin hi olmazsa. Dank bir ev kadn, savruk bir e ve berbat bir anne olmakla itham edilmekten ylesine bkp usanmti ki Rose, artk can atyordu bunun aksini kantlamaya, iradesini ortaya koymaya. Supermarket arabasn bir baka reyona evirmesiyle kendini yeni bir aburcubur koridorunda bulmas bir oldu. ocuk bezleri hangi cehennemdeydi? Gzleri hindistan cevizli ekerleme paketlerine takld; ardndan arabada bir, iki... alt paket birden bitiverdi. Yapma Rose yapma... Daha bu ikindi koca bir kutu vineli dondurma yedin... Daha imdiden bir sr kilo aldn... Benliin-

den gelen ikaz yeterince yksek kmamt. Yine de bilindnda bir yerlerde bir sululuk dmesini harekete geirmi olacakt ki, Rose'un zihninde kendi sureti beliriverdi o anda. Oysa daha az evvel, hani organik marullarn oradan geerken, arkadaki enli aynaya bakmamay baarm, grnn savuturmutu bandan. Ama imdi zihnindeki hayali aynadan onu szyordu grnts. Kendine bakt. Genileyen kalasn, yaylan baldrlarn zntyle szse de kk elmack kemiklerine, altn ans salarna, buulu mavi gzlerine ve mkemmel kulaklarna glmsemeyi baard. Kulaklar insan vcudunun en gvenilir organlaryd. nsan ne kadar kilo alrsa alsn kulaklar tpatp ayn kalyordu, daima sadk, daima vefal. Maalesef kadn vcudunun geri kalan iin durum byle deildi. Kadn vcudu zerre kadar sadakat bilmeyen nankr bir ynd. le deikendi ki bedeni, nasl snflandracan bile bilmiyordu. Mesela "armut biimli" kategorisinde olsa, kalasnn omuzlarndan daha geni olmas gerekirdi. "Elma biimli" olsa karnndan ve gs evresinden kilo almaya yatkn olurdu. Salkl Yaam Dergisi kadn okurlarn byle snflandryordu: armutgiller ve elmagiller. Oysa hem armutlarn hem de elmalarn zelliklerine sahip olan Rose, bu durumda tam olarak hangi kategoriye girdiini kestiremiyordu, tabii eer "mango biimliler" diye ayr bir kategori yoksa, alt kaln, ortas kaln, st kaln olanlar iin... "Aman neyse ne," diye dnd. Fazla kilolar verecekti naslsa. u reziller-rezili-boanma-serveni biter bitmez yepyeni bir kadn olacakt. "Aynen byle!" diye geirdi iinden. Rose "evet" kelimesi yerine "aynen byle" derdi. "Hayr" yerine de "katiyen!" Aynen byle! Bambaka bir kadna dnp, kymetini bilmeyen eski kocasn ve onun o drdrc kalabalk slalesini artacakt. Dnmesi bile gzeldi bunu, hayali bile cezbedici. Bu fikirle keyfi yerine gelmi olmal ki glmsedi; bulunduu koridoru yle bir alc gzle tarad. Elleri ondan bamsz hareket edercesine kendiliinden uzanverdi raflara - Tereyal Danimarka Kurabiyeleri. Rengrenk Meyveli Turtacklar, Siyah Meyankkl

ekerleme Toplar, Sanmtrak Akide ekerleri... bunlan arabaya atar atmaz arkasndan kovalayan varm gibi hzland. Ama tatl bamllna yenik dmek vicdann tetiklemi olacakt ki, ok gemeden kendini daha derin bir pimanlkla bouur vaziyette buldu. Nasl olmutu da bebeini arabada tek bana brakabilmiti? Nasl yapabildin bunu Rose... Gn gemiyordu ki Arizona televizyonunda evinin nnden kanlm bir ocukla ya da ihmalden hkm giymi bir anneyle ilgili haberler yaynlanmasn. nceki hafta Tucson'lu bir kadn yemek yapyorum diye evini atee vermi ve ieride uyuyan iki ocuu lmden son anda kurtarlmt. Mazallah buna benzer bir hadise bana gelse, kaynvalidesinin zil takp oynayacan dnd Rose. Kadirimutlak kaynana msveddesi o cadaloz^uan, torununun vesayetini almak iin annda dava aard herhalde. Zihnindeki karanlk senaryolara gmlen Rose'un ii titredi. Son zamanlarda bir para dalgnlat doruydu; hayati nemi olmayan eyleri unutuyordu, mesela kredi borlan, telefon faturalan... ama kimse, akl banda hi kimse onu kt bir anne olmakla sulayamazd! Katiyen! Bunu hem eski kocasna, hem de kocasnn o kbustan beter Ermeni slalesine kantlayacakt. Kocasnn ailesini yabanc bir memleket, bir te diyar gibi alglyordu Rose. nsanlann telaffuzu imknsz bir soyad tadklan ve bilinmesi mmkn olmayan srlara sahip olduklar bambaka bir lke. Rose orada kendini hep yabanc hissetmiti, ne yaparsa yapsn odar* olduunun bilincinde olmutu daima - bu yapkan kelime daha ilk gnden yapmt stne. nsann fiziksel olarak ayn olduu birine halen zihinsel ve duygusal olarak bal olmas ne korkun eydi. Niye kartp atamyordu eski kocasn benliinden? Toz duman dalp boanma gerekletiinde, bir-yl-sekiz-ay sren kelebek mrl evliliklerinden geriye kalan dipsiz bir gceniklik duygusuydu ve bir de bebek.
*

(Erm.) Ermeni olmayan.

"Bana kalan sadece bunlar..." diye mrldand Rose kendi kendine. Boandktan sonra bir nekahat devresi geliyordu ve travma ertesi bu dnemin en byk yan etkisi gevezelik olmalyd. Boanmak insan konukanlatnyordu. Ne kadar konuursan konu, syleyecek lafn bitmiyordu. Nitekim Rose haftalardr zihninde akmakyan ailesinin tek tek her yesiyle tekrar tekrar kavga etmi, kar tarafn savlarn baaryla rtp kendini azimle savunmu, her seferinde galip gelmi, boanma srecinde bir trl dile getirmeyi baaramad ve o zamandan beri iinde ukte kalan eyleri dne dolaa sayp dkmt kafasnda. Ama ne fayda! Bir duyan olmadktan sonra... ini ekti. te oradalar! Latekssiz, sper-emici bebek bezleri. Bunlar arabaya yerletirirken salan krlam, kei sakall, orta yal bir adamn kendisine glmsediini fark etti. "Ne dikkatli, ne zenli bir gen anne," diye dnm olmalyd adam. Dorusu Rose anneliinin seyredilmesinden holanrd, imdi de seyirci bulmann keyfiyle glmsemekten kendini alamad. Bu ruh haliyle uzand Aloe Veral, bahar meltemi esansl bir kutu slak mendile. Onu da koydu arabaya. Tann'ya kr birileri anneliini takdir ediyordu. Daha fazla takdir ve ilgi grme arzusuyla, bebek eyalan koridorunda bir aa bir yukan gezinmeye balad. Her seferinde aslnda almaya hi mi hi niyetli olmad halde imdi almamak iin sebep gremedii yeni bir rn buluyordu: ie antibakteriyel piik losyonu, banyo suyu an scak olduunda bas bas terek ikaz eden bebek banyosu emniyet rdei, kk parmaklan korumak iin altl plastik kap muhafaza seti, Maymun-Max p kutusu, ii su dolu, kelebek eklinde di kaycs... Hepsini arabaya koydu. imdi kim kalkp da ona sorumsuz anne diyebilirdi ki? Minik kznn ihtiyalann dikkate almamakla kim sulayabilirdi onu? Bebek doduunda niversite eitiminden bile vazgememi miydi? Bu evlilii srdrmek iin btn gcyle almam myd? Zaman zaman kendini hl niversite rencisi olarak hayal ederdi Rose, hl bakire ve evet, hl incecik. Ksa sre nce niversite kafeteryasnda bir i bul-

mutu; kendini renci gibi grmeye yardmc olabilirdi bu ama dier iki hayaline faydas yoktu. Sonraki koridora getiinde Rose'un yz burutu. Uluslararas Yiyecekler Reyonu. Patlcan soslan ve yaprak salamuras kavanozlanna sinirli sinirh bakt. Patlcan matlcan yok artk! Sarma marma yok! Acayip etnik yemekler yemek zorunda kalmayacaklard bundan byle. O iren kavurmann grnts bile midesini kaldrmaya yetiyordu. Bundan byle can ne ekerse onu piirecekti. Kz iin h^riki Kentucky yemekleri yapacakt. Hamburger mesela... Hamburger sosis biftek lemesini dnnce yz aydnland. "Aynen byle!" dedi kendi kendine. Dahas tavada yumurta, akaaa urubuna batnlm gzlemeler, soanl sandviler, mangalda koyun pirzolas, kzarm patates... velhasl zbez Amerikan yemei yiyeceklerdi bundan sonra... Her sofraya oturduunda grmekten gna getirdii o vck vck yourtlu iecek yerine de elma suyu ieceklerdi! Bundan byle gnlk menlerini Amerikan Mutfandan seecekti, patates presi ya da krmz et... ya da... nohut. Bu yemekleri hi ikyet etmeden hazrlayacakt. Tek ihtiyac, gnn sonunda karsnda nezaketle oturup, piirdiklerini tebessmle yiyecek efendi bir kocayd. Onu ve piirdii yemekleri gerekten sevecek bir adam. Aynen byle! Rose'un ihtiyac olan buydu: kalabalk bir slalesi, etnik kimlii, zor telaffuz edilen adlan ve yllanm srlan olmayan basit bir sevgili; nohut yahnisinin kymetini bilecek bir erkek. Oysa bir zamanlar Barsam'la birbirlerine nasl da ktlar. Barsam'n sofraya konan yemein farknda bile olmad, en azndan iindekileri umursamad bir dnem olmutu, zira gz baka yerde olurdu, Rose'un gzlerinin iinde, ylesine ak ve arzu dolu. O ehvetli gnlerini hatrlaynca Rose'un yanaklan yand ama hemen ardndan gelen dnemi dnneft birden buz kesti. Heyhat, gz ap kapayana kadar einin o korkun altesi meydana km ve sahneyi sonsuza kadaj hkmleri altna almt. Bunu izleyen haftalarda Barsam ile Rose'un birbirlerine olan sev-

gileri gitgide anm, damla damla azalmt. O akmakyan etesi karga burunlarn evliliime sokmasa, diye dnd Rose dmanca, hl yanmda olacakt kocam. Derin bir of ekti. "Sahi neden srekli evliliimize burnunu sokup durdun?" diye sordu, koltuunda oturmu, elinde rgs, gene bebek battaniyesi rerken gznde canlandrd uan'a. Ama ne hayalindeki kaynvalidesi cevap verdi, ne de bu sre zarfnca kalarn atarak bakt bamya turusu kavanozu. Rose dayanamad, soruyu tekrar etti. Boanma ertesi nekahat dneminin ikinci yan etkisi de bu olmalyd: nsan sadece konukan deil, bir de srarc yapyordu. "Neden bizi asla rahat brakmadnz?" Rose ayn soruyu teker teker kocasnn kz kardeine de sordu -Surpun Hala, Zaruhi Hala ve Varsenig Hala'ya- bir yandan da raflardaki babaganu kavanozlarna hmla baktn fark etmeden. Rose hzl, keskin bir u-dn yaparak Etnik Yiyecekler koridorundan kt. O hmla Konserve Yiyecekler ve Bakliyat koridorunun bir ucundan dierine hzla ilerledi. yle kaptrmt ki kendini melankolisinin rzgrna, neredeyse orada duran gen adama arpacakt. Delikanl nohut markalarnn dizili olduu raflara bakyordu dalgn dalgn. Bir saniye nce orada deildi kesin! Gkten inmi gibi orada belirivermiti. Ak tenliydi; ince, orantl bir vcudu, ela gzleri ve ona merakl, nerdeyse aratrmac bir hava veren sivri bir burnu vard. Kumral salar ksayd. Rose onu daha nce grdnden phelendi bir an ama ne zaman ve nerede olduunu karamad. "ok lezzetliler, deil mi?" diye sordu Rose. "Maalesef herkes nohut yahnisinin kymetini bilecek kadar duyarl deil bu dnyada..." O dalgnlkla gafil avlanan gen adam yerinde srad; yannda bitiveren pembe yanakl, tombulca kadna dnd ve ellerinde nohut kutulanyla deil de ahlaka mugayir cisimlerle yakalanmasna kulaklarna kadar kzard. Bo bulunduu iin savunmasn henz kuramamt. "Kusura bakmayn..." dedi delikanl sa gz st ste sei-

rip boynu saa yatarken. Rose bu tiki utangalk iareti olarak alglad. Delikanly ho grdn gstermek istercesine tatl tatl gld Rose. O anda yznde beliren Sevimli-Tavanck ifadesinin yan sra Rose'un Tabiat Anadan ilham alarak edindii adet hayvans rol modeli vard. Kar cinsle btn mnasebetlerinde dnml olarak bunlan kullanrd: tam bir sadakat hissi vermek istediinde tercih ettii Sadk-Kpek ifadesi; ayartmak istediinde kulland eytani-Kedi ifadesi ve eletirildiinde taknd Kavgac-akal ifadesi. "imdi hatrladm seni nereden tandm..." dedi Rose birden srtarak. "Seni daha evvel nerede grdm hatrlamak iin beynimi zorluyordum demindenberi. Arizona niversitesi'ndesin deil mi? Bahse girerim quesadilla seviyorsundur!" Delikanl her an kaacakm da ne yne gideceine karar veremiyormu gibi koridora bakt. "Cactus Grill var ya hani, orada part-time alyorum," dedi Rose aklk getirmek gayretiyle, "renci Demeinin ikinci katndaki byk lokanta, hatrladn m? Genelde yemek servisi yaplan tezghn arkasnda oluyorum; omletler, quesadillalar... Yanm gn alyorum, fazla para getirmiyor ama ne yaparsn? dareten. Aslnda ilkokul retmeni olmak istiyordum. Belki gene dnerim niversiteye..." Delikanl imdi merakla Rose'un yzn inceliyordu, o yzdeki her bir ayrnty ezberlemek istercesine. "Neyse ite, seni orada grm olmalym," dedi Rose. Gzlerini uha ksp alt dudan hafife slatt. eytani-Kedi ifadesine geti. "Geen sene bebeim olunca okulu braktm ama imdi tekrar geri dnmeye alyorum..." "yle mi?" diye merakla atld delikanl ama soruyu sormasyla bir dii eksikmi gibi azn kapatvermes bir oldu. Eer Rose mr hayatnda daha evvel bir yabanc ile sohbet etmi olsayd, Yabancnn Tanma An Refleksini ayrt edebilirdi. Hani u yurtdnda yabanc olarak yaayanlarn, ilk kez birileriyle konu-

maya baladklarnda doru kelimeleri doru zamanda doru telaffuzla syleyememe korkularn. Delikanlnn tutukluunun ardndaki temel sebep ite bu refleksti. Ne var ki Rose, ocukluundan bu yana etrafndaki her eyin kendisiyle ilgili olduunu varsaymay det edinmiti. Bu yzden de delikanlnn sessizliini kendisiyle ilgili bir durum olarak yorumlad. Telafi etmek iin elini uzatt: "Kusura bakma. Kendimi tantmay unuttum. Adm Rose." "Mustafa..." dedi delikanl yutkunarak, adem elmas yukan kp indi. "Nerelisin?" diye sordu Rose. "stanbul..." dedi ksaca. Rose belli belirsiz bir panikle kalarn kaldrd. Eer Mustafa mr hayatnda daha evvel bir Amerikal ile sohbet etmi olsayd, Yerlilerin Corafya Korkusu Refleksini tehis edebilirdi. Hani u nice Amerikal'nn dnya tarihi ya da corafyas hakknda yeterli bilgi sahibi olmadklarn hissettikleri andaki refleksleri. Dorusu Rose stanbul'un nerede olduunu hatrlamaya alyordu. Acaba Msr'n bakenti miydi, yoksa Hindistan'da bir yer mi...? Kalann atmasnn ardndaki sebep bu kafa karklyd. Ne var ki Mustafa ergenliinden beri kadnlar tarafndan beenilmeme korkusu tard. Bu yzden de Rose'un yznde beliren ifadeyi kendi kifayetsizliine yordu. Telafi etmek iin konumay ksa kesmeye alt. "Tantmza memnun oldum Rose," dedi, keskin bir aksanla. "Benim gitmem lazm..." abucak nohut kutularn yerlerine koydu, saatine bakt, sepetni alp yrmeye balad. Gzden kaybolmadan nce "bay bay" diye mrldandn duydu Rose. Gizemli arkadan bu ekilde kaybeden Rose aniden spermarkefte ne kadar uzun zaman geirdiini fark etti. Delikanlnn braktklar da dahil birka kutu nohut alp hzla kasalara yolland. Dergi ve kitap koridorundan geerken bir ey iliti gzne: Dnya Atlas. Yaldzl baln altnda yle yazyordu: Bayrak-

lar, statistikler ve Haritalar: Dnya Atlas Ailelerin, rencilerin, retmenlerin, Dnya Gezginlerinin Hizmetinde. Atlas kapt gibi, dizinde stanbul'u buldu ve doru sayfaya giderek bu ehrin nerede olduunu grmek iin haritaya bakt. Nihayet dar ktnda, park yerinde 1984 model lacivert Cherokee Jipi Arizona gneinin altnda yanarken buldu, iinde uyuyan bebeiyle birlikte. "Armanu, uyan gzelim, annen dnd!" Bebek yle bir kmldand ama Rose yzne pckler yadrdnda bile gzlerini amad. Yumuack salar neredeyse kafas kadar byk san bir kurdelayla balanmt. Bebein zerinde somon rengi eritler ve mora alan dmelerle ssl cart yeil bir elbise vard. ocukcaz bu haliyle lgn biri tarafndan sslenmi kk bir noel aacna benziyordu. "Acktn m? Annen sana bu akam gerek Amerikan yemei piirecek," dedi Rose, torbalan arka koltua koyarken; bu arada yolluk bir paket hindistan cevizli lokum ayrmay da ihmal etme: Aynada salarn dzeltti; son gnlerde en sevdii kaseti koydu ve konta altrmadan bir avu lokumu azna att. "Demin spermarkette tantm ocuk Trkiye'den gelmi ur musun!" dedi Rose dikiz aynasndan kzma gz krparak. Armanu'un her eyi olmas gerektii gibiydi; dme burnu, yumuk elleri, minicik ayaklan... ismi dnda her eyi mkemmeldi. Kocasnn ailesi, bebee byk bykannesinin ismini vermekte srar etmilerdi. imdi Rose bebeine byle bir isim koydurmak yerine, ok daha aina, ok daha Amerikan bir isim vermediine ne kadar pimand. Annie olabilirdi mesela ya da Katie veya Cyndie... ocuk dediinin ismi ocuksu olmalyd, sevilesi, irin, dile kolay bir isim. Oysa Armanu isminin hibir sevimli ya da ocuksu taraf yoktu. Byle bir ismi mncklayamazd insan! Fazla yabancyd bu isim, hem telaffuzu zor hem mesafeli. Nasl hitap edecekti kendi evladna, ismi diline taklmadan, kulaklarn trmalamadan? Rose iini ekip bir lokum daha att azna. Lokum dilinin

zerinde erirken, bundan byle kzna Amy demeye karar verdi. Ve bu beklenmedik vaftiz treninin bir paras olarak kzna pck gnderdi aynadan. Sonraki kavakta n yeile dnmesini beklediler. Rose, kasetalardan ykselen Gloria Estefan'a parmaklaryla direksiyonda ritim tutarak elik etti.

Modern ak istemem, telatan baka ne ki, lkel ak isterim, akn en ilkel halini...

Mustafa satn ald be eyi kasiyerin nne koydu: Kalamata zeytini, dondurulmu spanakl pizza, konserve mantar orbas, konserve kremal tavuk orbas ve konserve ehriye orbas. ABD'ye gelene kadar hi yemek piirmesi gerekmemiti. imdi iki odal renci dairesindeki kk mutfakta ne zaman bir eyler piirmeye urasa kendini srgnde devrik bir hkmdar gibi hissediyordu. Onu daima el stnde tutan annesi, anneannesi ve drt kz kardei tarafndan hizmet edilip yedii nnde yemedii ardnda beslendii gnler geride kalmt. Bulak ykamak, oda toplamak, t yapmak, hele alveri byk bir ykt srtnda. Bu tr ilerin bakalar tarafndan onun iin yaplmas gerektii hissinden bir kurtulabilse, belki de o kadar zorlanmayacakt. yapmaya alk deildi, tpk yalnzla alk olmad gibi. Mustafa'nn bir ev arkada vard; az konuan, durmadan ders alan ve geceleri uyumadan nce Da Irmaklarnn Ezgisi ya da Balinalarn Gizemli letiimleri gibi tuhaf tuhaf kasetler dinleyen Endonezyal bir renci. Mustafa bir ev arkada olursa, Arizona'da kendini daha az yalnz hissedeceini ummutu ama sonu bunun tam aksi olmutu. Geceleri yatanda tek bana ve ailesinden kilometrelerce uzakta uzanrken zihnindeki sesleri bastramyordu. inde onu sorgulayan ve sulayan sesler vard. Pek iyi uyuyamiyordu. ou geceler, televizyonda baya komedileri

seyrederek ya da internette srf yaparak ge saatlere kadar oturuyordu. Faydas da oluyordu hani. Baka eylerle ilgilenince kendi iindeki zehirli sesler azalyordu. Ama yle olsa bile gnyla birlikte geri dnyordu benliini trmalayan fikirler. Evden kampse yrrken, ders aralanndayken ya da yemekhanede sra beklerken, buram buram stanbul hasreti ekerken yakalyordu kendini. Keke bilgisayar bellei gibi olabilseydi insann bellei. Hafzasnda tuttuu tm bilgileri silmeyi, eski dosyalan tmden iptal edip program yeniden balatmay nasl isterdi. Arizona, Mustafa'y kuakbekuak Kazanc slalesindeki btn kekleri vuran kt kaderden kurtaracakt. Bu niyetle yollanmt ta buralara, bu kadar uzaa. Ama Mustafa byle hurafelere inanmazd. Hurafelerin kadnlara has tekinsiz bir lemin nianeleri olduuna inanrd. Kadnlar zaten tuhaf mahluklard. O kadar kadnn arasnda byd halde kendini kadnlara bu kadar yabanc hissetmesini aklayamyordu Mustafa. Dorusu Mustafa'nn ta buralara gelmeyi kabul etmesinin sebebi ailesindeki erkekleri bekleyen kaderden kama hayali deil, ailesindeki kadnlardan uzaklama arzusuydu. Bilinli bir tercihten ziyade istemsiz bir refleks. Mustafa erkeklerin vaktinden ok evvel ve hep anszn lverdikleri bir ailenin tek erkek evlad olarak bymt. Annesi, bykannesi ve haklannda fantezi kurmas tabu olan drt kz karde arasnda... Geceleri yataa yattnda, "bu at altndaki tek erkek benim" dncesiyle kashrd bazen. kard her sesi, aklndan geirdii her zlemi biliyor grnyordu sanki ailesindeki kadnlar. Zihni aza alnmayacak dncelere kayar, zerinden atamad bir sululuk duygusuyla kendi-kendine dokunmaya balard. Cinsellik buydu, bastnlm kelimeler arasndan boygsteren ireti bir duraklama, patlamaya hazr bir sessizlik. lk balarda Mustafa neredeyse kutsal gzyle bakard kadnlara. Onu reddedecei batan belli kzlara k olur, uzaktan uzaa tanma hayalleri kurar ama asla el sremezdi kzlara, deil kendilerine hayallerine bile... Dergilerdeki top model fotoraflarna so-

murturken yakalayp duruyordu kendini, sanki bu kadar mkemmel hibir kadnn onu arzulamayaca gereini iine sindinnek ister gibi. Ev iinde grd kral muamelesi ile ev dnda yaad reddedilme, alay edilme ve aalanma korkusu arasnda bir yerlerde kilitlenmiti senebesene. Bir baka sarka daha vard hayatnda: En kk kz kardei Zeliha onunla hep dalga geer, kendini eksik ve arzal hissetmesine sebep olurdu. Oysa annesi tam tersine onu hep takdir eder, pohpohlard. Ne Zeliha'nn iddia ettii gibi habis, ne annesinin dedii kadar yce... sradan bir adam olmak istiyordu sadece. Hem iyi, hem de hata yapabilen biri. Herkes kadar, herkes gibi. Yegne ihtiyac bir tutam anlayt, bir de hayatn kendisine daha iyi biri olma frsat tanmas. Onu seven bir kadn olsa her ey baka trl olurdu. Kendini ona adayacak, ona inanacak, gemiini bilmeyen, bilmek de istemeyen bir e... Mustafa Amerika'da baarl olmas gerektiini biliyordu, daha iyi bir gelecek iin deil, gemiin klfetinden kurtulmak istedii iin. "Naslsnz bu gn?" diye sordu kasiyer yayvan bir tebessmle. Bir yandan da Mustafa'nn ald teberiyi kt torbalara yerletirmeye balamt. Mustafa'nn hl alamad bir eydi bu. Amerika'da herkes herkese nasl olduunu soruyordu, hi tanmadklar insanlara bile. Ama bu soru gerek bir merak ifadesi olmaktan ziyade bir selamlama tarzyd. Ama Mustafa ayri rahatlkla ve doallkla cevap vermeyi beceremiyordu. "yiyim, teekkr ederim," dedi kzararak. "Ya siz naslsnz?" Kasiyer kz merakl bir ifadeyle bakt ona. "Hangi lkedensi niz?" "Trkiye..." diye mrldand Mustafa, verdii cevabn bir ey ifade etmeyeceini bilmenin somurtkanhyla. Ahdim olsun gnn birinde ngilizceyi yle aksansz konuacam ki bir yabancyla konutuklarn anlayamayacaklar, diye geirdi iinden. Torbasn ajp dar kt. Bir yandan da ceplerinde otobs tarifesini aryordu.

Rose klarda durmu kasetalardan ykselen arkya elik ederken, Meksika kkenli Amerikal bir aile ar aksak kardan karya gemeye baladlar. Anne bir bebek arabasn itiyor, baba da 4-5 yalarnda bir ocuun elini tutuyordu. Onlar salna salna yryedursunlar Rose bu aileyi hasetle seyrekoyuldu. Evlilii sona erdiinden beri karlat her ift ona saadet iinde yzyormu gibi geliyordu. Biliyor musun Amy, keke o cad babaannen benim bugn bu Trk'le flrt ettiimi grseydi. Tyleri diken diken olurdu eminim. Nasl dehete kaplrd dnebiliyor musun? Kibirli akrnakyan slalesi iin bundan beter kbus dnemiyorum...! Kibirli ve souk ve..." Ama cmlesini bitiremedi nk baka bir dnce akln efaniti - hayli hnzr bir dnce. Ik yeile dnd, sada sralanan arabalar gaza bast, arkadaki karavan korna ald ama Rose hareket etmedi. Aklna gelen fikir yle nefisti ki, kmldarsa kaybetmekten korktu. Zihni hayallere batp kt, gazap nlar saarak etrafa. Boanma ertesi nekahat dneminin nc yan etkisi de bu olmalyd: nsan sadece sadece konukan ve srarc deil, biraz da mantksz klyordu. Boanma ertesi yeniden bir ayar gerekir manta. Yoksa tepetaklak olmu bir dnya dahi gayet mantkl grnr boanana. Ah intikamn tatl tad...! Yeniden bir hayat kurmak ve yepyeni bir kadn olmak uzun vadeli planlard, karl zaman iinde atanacak bir yatrm. Oysa o kadar beklemeye tahamml yoktu Rose'un, abucak istiyordu intikamn. yle bir ey yapmalyd ki sabk kaynvalidesi ileden ksn, eski kocasnn tm slalesinin uykular kasn. Rose'un aklna hinoluhin bir fikir gelmiti. Dnya zerinde akmakyan slalesini bir odar'dan bile daha fazla ileden karacak bir ey varsa, o da bir Trk't!

Eski kocasnn can dman Trklerle flrt etmek ne kadar ilgin olurdu. yi de Arizona lnn ortasnda bir Trk erkeini nereden bulacakt? Kakts tepesinde bitecek deillerdi ya? Keyifle gld Rose. Talihin onu Arizona llerinde bir supermarket reyonunda nohut ararken bir Trk'le karlatrm olmas ne ho bir tesadft. Yoksa tesadf deil miydi? Rose motoru tekrar altrd ama dosdoru yoluna gitmek yerine sola sapt, dnp kar yola geerek son srat aksi ynde gitmeye balad. Elveda aladm gnlere, stemem artk, istemem
Gz ap kapayana kadar 1984 model lacivert Cherokee Jip, Fry's Spermarketinin park yerine dald.

lkel ak isterim, Akn en ilkel halini


Araba yanm daire izdi, sonra aprazlama giderek spermarketin giriine geldi. Rose delikanlnn elinde kk bir torbayla otobs duranda beklediini grd. "Hey Mostaffa," diye bard, aralk pencereden ban kararak. "Gidecein yere brakaym m?" Mustafa bo bo bakt bir an. Sonra usulca ban sallad: "Olur, teekkrler." Arabann iinde Rose bilgi bilgi glmsedi. "Mostaffa seni kzmla tantraym: Armanu. Ama ben ona Amy diyorum! Amy bak bu Mostaffa..." Delikanl uykulu bebee glmserken, Rose onun yznde bir tanma emaresi arad ama bulamad. Bu yzden de ona bir ipucu sunmaya karar verdi, daha bariz bir ipucu: "Kzmn ad Armanu akmakyan." Delikanlnn yzndeki sabit ifadeye baklrsa bu soyad gene bir ey ifade etmemiti. Rose tekrarlama ihtiyac hissetti:

"Armanu ak-mak--yan!" Ancak o zaman delikanlnn ela gzleri parlad ama Rose'un umduu ekilde deil. "ak-mak--yan... ak-mak-...! Kulaa Trke gibi geliyor!" diye bard neeyle. "Aslnda Ermenice," diye uyard Rose. Baklay azndan kartmt ama delikanldan ok kendi kendisiyle konuur gibiydi. "Babas... yani eski kocam..." azndaki ac tattan kurtulmak ister gibi yutkundu, "Ermeni'ydi de." "yle mi?" dedi Mustafa umursamaz bir tavrla. Anlamad galiba, diye geirdi iinden Rose. Sonra uzun zamandr grtlan gcklayan bir hkm brakr gibi kahkahay koyverdi. Varsn anlamasn., ben anlyorum ya... Mostaffa benim intikam aracm olacak! "Baksana," dedi Rose Sevimli-Tavanck sesiyle. "Meksika sanatn sever misin bilmem ama yann akam bir sergi alacak. Baka plann yoksa yann sergiye gidip sonrasnda da bir eyler attrabiliriz." "Meksika sanat m...?" Mustafa cmlenin orta yerinde duralad. "Epey iyi olduu syleniyor," dedi Rose steleyerek. "Ne dersin... gelmek ister misin?" "Meksika sanat...!" diye tekrarlad Mustafa bu sefer gvenle. "Tabii, neden olmasn?"

nc Blm

TOZ EKER

u ne felakettir bamza gelen!" diye haykrarak salona dald Dikran Day. Teselli bulabilmek umuduyla etraf tarad heyecandan prtlemi kara gzleri. "Duyduklarm doru deil di mi? Biri bana doru olmadm sylesin!" Pos bynn altndan grnen iki n di yznden en kzgn olduu anlarda bile rntebessim izlenimi veriyordu Dikran stanbuliyan. u halde bile mtebessim. "Daycm sakin olun ltfen, otursanza yle, yreinize inecek," diye mrldand Surpun Hala, akmakyan kz kardelerin en k. Ailede Barsam'n Rose'la evlenmesini aktan aa destekleyen tek kii olarak tm bu olan bitenden sonra kendini sulu hissediyordu. Oysa zerre kadar alkn deildi kendi kendine kzmaya. Kaliforniya Berkeley niversitesi'nde Beeri Bilimler profesr olan Surpun akmakyan, dnya zerindeki her meselenin taraflar aras diyalog, sknet ve dz mantkla mzakere edilebileceine inanan, kendine gveni tam, feminist bir akademisyendi. Bylesine duygusal ve tepkisel bir ailede, bu zellikleri yznden kendini yalnz hissettii oluyordu zaman zaman. Dikran stanbuliyan iini ekip byklarn kemirerek en yakndaki bo iskemleye yneldi. Btn aile zeri tkabasa yiyecek dolu antika maun masann etrafnda toplanmt ama olaan pheliler dnda kimse yemek yiyormu gibi grnmyordu. Varse-

nig Hala'nn ikiz bebekleri sakin sakin divanda uyuyorlard. Kaliforniya Krfez blgesindeki Ermeni Genlik Organizasyonu'nun dzenledii sosyal bir etkinlie katlmak zere Minneapolis'ten gelen uzak kuzen Kevork Karaolanyan da buradayd. Son aydr Kevork bu grubun dzenledii btn etkinliklere sektirmeden katlmt - Ermenistan iin yardm konserlerine, yllk byk piknie, Noel partisine, Cuma Gecesi Ik Partisine, K Galasna, Pazar Branlanna ve Erivan'da ekoturizm yararna dzenlenen rafting yarna... Ne var ki Dikran Day yakkl yeeninin ta Minneapolis'ten kalkp da zrt prt San Francisco'ya umasnn ardnda sadece hayr ilerine dknlk yatmadn tahmin ediyordu. Bir erkek durup dururken bir hayr derneine bu kadar kaptrmsa kendini, iin iinde bir kadn vardr muhtemelen. Kevork da henz alamad bir kza abay yakm olmalyd. Bunlar zihninden geirerek masadaki yiyeceklere yneldi Dikran Day. Bir srahi ayran vard nnde - tepeleme buzla doldurularak sulandrlm, Amerikanlatnlm bir ayran. Onun yannda eitli ebatlarda renkli toprak kaplarda fasulye pilaki, kadinbudu kfte, karniyarik, frndan yeni km rek ve en nemlisi, ah, en dayanlmaz, bastrma vard. Dikran stanbuliyan baylrd pastrmaya. yle ki derdini tasasn unutuverdi bir an iin de olsa. Hele masann br ucunda yer alan burma tatlsn grnce hepten eridi hiddeti. Karsnn smsk diyet gzetimi altnda olmasna ramen Dikran Day her geen yl mehur gbeine bir ya tabakas daha eklemeyi baarmt, tpk her sene byme halkalarna bir yenisini ekleyen aa gvdeleri gibi. Ne bodurluundan ne imanlndan ikyet eden bodur ve iman bir adamd imdi. ki yl nce bir makarna reklamnda oynatmlard onu. en bir ahy canlandrmt orada; kars onu terk ettiinde dahi morali bozulmayan nk mutfanda mutlu mesut makarna piirmeye devam edebileceini bilen bir ahy. Dikran Day aynen reklamdaki gibi biriydi gerek hayatta. Her daim muhafaza ettii neesi ylesine dikkat ekici, o kadar gpta edilesiydi ki, ok sayda ahbapla-

nndan biri, ne zaman iman insanlarn daha neeli olduklar kliesini kantlamak istese hemen onun adn zikrederdi. Ne var ki her daim cvl cvl nee saan Dikran Day bugn hi de benzemiyordu aslna. "Barsam nerede peki?" dedi Dikran Day tepeleme kfte dolu bir tabaa ataln daldrrken. "Karsnn ne haltlar kartrdn biliyor mu?" "Eski karsnn!" diye dzeltti Zaruhi Hala. Gn boyu birbirinden haylaz ocuklarla bouan tecrbeli bir anaokul retmeni olarak, etrafta duyduu her hatay annda dzeltmek gibi bir huyu vard. "Evet elbette, eski kans! Ama hatun bunun farknda deil ki! O kadn kafay yemi. nadmza yapmyorsa ne olaym! Bile bile yapyor. Yanlyorsam, Rose cads bu ii srf bizi sinir etmek iin yapmyorsa, bana da Dikran demesinler. Baka isim bulsunlar!" "Baka isme ihtiyacn olmayacak daycm," diye teselli etmeye alt Varsenig Hala. "Besbelli bile bile yapyor..." "Ne yaparsa yapsn, kendi hayatdr bizi ilgilendirmez. Ama torunum baka. El kadar biare ocuk. Derhal Armanu'u kurtarmamz lazm bu beladan," diye araya girdi bir ses. Bykanne uan'd bu. Ar, sakin admlarla masadan kalkp koltuuna yneldi. Harika bir ah olduu halde hibir zaman itahl olmamt, hele son zamanlarda gnde bir tastan fazla yemeden yaamann yolunu bulduundan endie ediyordu kzlar. Ksa boylu, kemikli yapl, sert hatl, dal gibi incecik bir kadnd. Tuhaf bir iktidar hlesi yayard etrafna; en etrefil engeller karsnda dahi direncini, metanetini yitirmeyenlere has bir hle. Ne olursa olsun yenilgiyi kabul etmezdi Bykanne uan. Hayatn zaten balbana bir varolu mcadelesinden ibaret olduuna inanrd; ama eer Ermeni'ysen, kat fazla zorlu olduunu iddia ederdi, kat daha etin. Kararll ve karlat herkesin gnln fethetme becerisi aile efradn oldum olas hayrete drrd. "Mhim olan torunumun selameti, gerisi ne gam." Bykanne uan bu sz syledikten sonra kaln ilerini

eline alp rgsne koyuldu. ilerden camgbei bir bebek battaniyesinin ilk sralan sarkyordu; kesine A. . harfleri ilenmi: Armanu akmakyan. Aile efrad rg ilerinin dansn seyrederken bir an sessizlik oldu. Bykanne uan'n rgs grup terapiye benzerdi adeta. Onu rg rerken seyretmek rahatlatrd etrafndakileri. Sanki o bu ii srdrd mddete dnya daha yaanlas bir yer olacak, korkacak bir ey kalmayacakt. "Haklsn, zavall Armanuuk," dedi Dikran Day. Metanet abidesi kz kardeiyle anlamazla dmenin ne mnya geldiini gayet iyi bildiinden, btn meselelerde uan'n tarafn tutard. Azna bir biber dolmas daha atarken, sylendi: "O masum kuzucua ne olacak?" Kimsenin cevap vermesine frsat kalmadan bir anahtar ngrts duyuldu kapda ve beti benzi atm halde Barsam ieri dald. "Hah! Kim gelmi! Barsam Bey, Barsam Bey, bir tanecik evladn var, onu da Trkler yetitirecek. Senin kln kprdattn yok... Amot!* "Ben ne yapabilirim ki?" Barsam akmakyan km gzlerle daysna dnd. Ama annda kenara kayd baklar ve duvardaki devasa Mardiros Saryan rprodksiyonuna odakland. Arad cevap tabloda gizliymi gibi uzun uzun oraya bakt: iek Am Elma Aalar, 1912. Ama tablodan da teselli bulamam olacakt ki, tekrar konutuunda sesinde sadece umutsuzluk vard. "Karmaya hakkm yok. Rose onun annesi." "Aman! Ne anne!" Dikran stanbuliyan kkrdad. Onun cssesinde bir adam iin pek tiz bir kahkahas vard - genelde fazlasyla farknda olduu ve kontrol edebildii bir ayrntyd bu ama gerilimli durumlarda tmyle unuturdu. "O masum kuzu ilerde ne syleyecek arkadalarna? Babamn ismi Barsam akmakyan, byk daymn ismi Dikran stanbuliyan, onun da babas Yervant stanbuliyan, benim adm Armanu akmakyan, btn soyaacm Filanca Falancyan... btn akra* (Emi.) Utan!

balarn 1915'te kasap Trklerin ellerinde kaybetmi soyknmzede bir slalenin torunuyum amma velakin Mustafa adnda bir Trk tarafndan bytldm iin kklerime ihanet etmeyi rendim, soykrm inkr etmek zere yetitirildim! Fkra gibi valla... Ah, marnm khalasim!*" Dikran stanbuliyan hiddetle sustu ve szlerinin etkisini tartabilmek iin kalarn atp yeenine bakt. Ama Bardam ta gibi hareketsizdi. "Ko durdur bu ii Barsam!" diye ekledi Dikran Day, bu sefer daha yksek sesle. "Bu gece Arizona'ya u ve ok ge olmadan bu komediye bir son ver. Karnla konu. Haydeh!" "Eski kars!" diye dzeltti Zaruhi Hala, tabana bir para burma alrken. "Ay bunu yememem lazm aslnda. Kalori bombas valla. Annecim ne demeye bu kadar eker koyarsn ki u tatllara? Neden yapay tatlandrc denemiyorsun?" "Denemiyorum nk benim mutfama yapay olan hibir ey admn atamaz," diye cevaplad uan akmakyan. "Yalanp da eker hastalna tutulana kadar yiyebildiiniz kadar yiyin. Her ey mevsiminde gzel." "Haklsn valla, benim eker mevsimim daha gememitir herhalde," dedi Zaruhi Hala gz krparak ama sadece yarm burma yemeye cesaret edebildi. Azndakini bitirmeden kardeine dnd: "Hem Rose'un Arizonalarda ii ne?" "Orada kendine i buldu," dedi Barsam ifadesiz bir sesle. "Aman ne i ne i!" diye atld Varsenig Hala. "Oralarda ne halt ettiini sanyorsa... niversite kafelerinde hizmet etmek kim o kim, sanki be parasz. Bile bile yapyor. Cmle lem ona yeterince nafaka vermediimizi dnp bizi sulasn diye yapmyorsa ne olaym. Zorluklarla mcadele, eden cesur, yalnz anne rollerinde! Kendine bu rol bimi!", "Armanu'a bir fenalk gelmez Rose'dan," diye mrldand Barsam sesine bir tutam umut,katmaya abalayarak. 'Rose ni* (Erm.) lsem de kurtulsam!

versite eitimine geri dnmek istedii iin Arizona'da kald. renci Demei'nde bulduu i geici bir durum. Asl ilkokul retmeni olmak istiyor. ocuklara olan sevgisinden. Bunda bir beis yok ki. Kendisi mutlu olduu ve Armanu'a iyi bakt mddete kiminle ktnn ne nemi var?" "Haklsn haklsn da bir o kadar da hakszsn," dedi Surpun Hala, gzlerinde aniden beliren alayc bir parltyla. "deal bir dnyada yayor olsak, bu onun hayat, bize dmez diyebilirsin. Tarih ve soy mevhumun yoksa, bellein ve toplumsal sorumluluk duygun yoksa, sadece imdide yayorsan elbette bunu iddia edebilirsin. Ama sevgili kardeim sen de pekl biliyorsun ki gemi geip gitmi bir ey deildir. Gemi imdiki zamann iinde yaar ve atalarmz ocuklarmzn iinde nefes alp verirler... Evladna o bakt mddete eski karnn hayatna karmaya hakkn var. Hele bir Trk'le kmaya balamsa!" Akademik nutuklar pek sevmeyen ve gndelik konuma dilini entelektel jargona tercih eden Varsenig Hala araya girdi: "Barsamcm, sana bir sorum var. Bana Ermenice konuan bir Trk gsterebilir misin?" Barsam cevap vermek yerine ablasna yan yan bakt. Varsenig Hala devam etti, "Syle bana ka Trk Ermenice renmi. Hani var m byle Trkler? Hi! Neden bizim annelerimiz onlarn dilini renmi de tersi olmam? Kimin kime hkmettii apak ortada deil mi? Sen kalk gel Orta Asya'dan, dal dosdoru Anadolu'nun barna, sonra bir bakmsn her yerdeler! Orada yerleik olan milyonlarca Ermeni'ye ne oldu peki? Asimile edildiler! Eridiler! Katledildiler! Yetim brakldlar! Srldler! Mal mlklerinden oldular! Sonra da unutuldular! Kendi z kzm nasl olur da bizim imdi bu kadar az sayda ve bu kadar kederli olmamzdan sorumlu olanlarn eline brakrsn? Mesrop Mashtots* mezarnda dner!"
* Mesrop Mashdots (360-440): Ermeni Kilisesinin nde gelen din adamlarndan. Ayn zamanda bir dilbilimci ve Ermeni alfabesini oluturan kii.

Yeeninin skntsn azaltmak isteyen Dikran Day bir hikye anlatmaya balad bu noktada. "Bir gn Arabn teki san kestirmeye berbere gitmi. Kestirdikten sonra da berbere para vermek istemi. 'Paran dnyada kabul etmem. Bu kamu hizmeti,' demi berber. Arap pek sevinmi bu ie, akn ama honut dkkndan km. Ertesi sabah berber dkkn aarken kapda bir sepet bulmu. zerinde 'Teekkrler' yazl bir kart, bir sepet de hurma." Divandaki ikizlerden biri usulca kmldand uykusunda. "Ertesi gn Trk'n tekinin yolu dm ayn berbere. O da san kestirmi, o da kestirdikten sonra para vermek istemi ama berber yine, 'Paran kabul edemem. Bu kamu hizmeti,' demi. Trk pek sevinmi bu ie, akn ama honut dkkndan km. Ertesi gn berber dkkn aarken kapda, zerinde 'Teekkrler' yazl bir kart ve bir kutu lokum bulmu." Divandaki ikizlerden dieri alamaya balad o anda. Varsenig Hala ikizlerinin yanna kotu ve bir dokunuuyla alayan susturdu. "Ertesi gn bir Ermeni gelmi ayn dkkna. O da san kestirdikten sonra berbere creti demek istemi ama adam itiraz etmi, 'Kusura bakma, paran kabul edemem. Bu kamu hizmeti.' Ermeni pek sevinmi bu ie, o da gayet akn ama honut dkkndan km. Ertesi sabah berber dkknn atnda... Bil bakalm orada ne bulmu?" "Bir paket burma tatls m?" diye sordu uzak kuzen Kevork Karaolanyan. "Hayr. Berber karsnda bir dzine Ermeni daha bulmu! Orada dizilmi bekliyorlarm!" "Ne yani bizim belei bir halk olduumuzu mu sylemeye alyorsun?" dedi Kevork. "Hayr efendim, ne mnasebet! Ne biim dinliyorsun cahil ocuk," diye tersledi Dikran Day. "Sadece biz Ermenilerin birbirimizi kolladmz anlatmaya alyorum. Gzel bir ey grdk m hemen arkada ve akrabalarmzla paylarz. Bu kolektif ruh

sayesinde hayatta kalmay baard Ermeni halk. Yoksa tkenirdik oktan, kururdu soyumuz." "Ama yle de bir laf vardr. Derler ki, 'ki Ermeni bir araya geldi mi hemen aralarnda blnr, farkl kilise kurar'," diye araya girdi Kuzen Kevork, inatlamaya kararl. "Das' mader's mom'ri, noren koh chi m'nats*" diye homurdand Dikran stanbuliyan. Ne zaman genlerden birinden ikyet etmek istese Ermenice konuurdu. at pat gazete-Ermenicesi anlayan ama ev-Ermenicesi anlamakta zorlanan Kevork gld, cmlenin ilk blmn anladn geri kalann karamadn gizleme gayretiyle. "Olan kzdrmayasin" dedi Bykanne uan Trke. Odadaki bykler ne vakit kendi aralarnda haberleip ocuklarn anlamayaca bir mesaj vermek isteseler, Trke konuurlard. Mesaj alan Dikran Day annesi tarafndan azarlanan bir ocuk gibi mahcup mahcup i geirdi ve burma tatlsna dnd. Skntl, ireti bir sessizlik kt odaya. Darda yanan sokak lambasnn lgn nda canlandlar yeniden: erkek, nesil kadn -anne, kzlar ve divanda huzur iinde uyuyan yeni domu ikizler- ve etraf donatan onlarca rjaspas, dolaptaki antika gmler, ifoniyerin zerindeki semaver, yemekten sonra almak zere dolaptaki yerlerinden karlm iki plak (Komitas-geleneksel arklar ve Erivan Kadn Korosu tarafndan seslendirilen Ermeni Mzii), videonun iinde orta yerde durdurulmu kaset (Narlarn Rengi), bir sr resim, Azize Arna konu, Ermenistan haritas, tepesi saf beyaz karla kapl Ar Da posteri... herkes ve her ey ksa bir an sessizlie brnd. ok gemeden danda park eden bir arabann i farlar doldu ieri; duvarda yaldzl bir ereve iindeki duay aydnlatt: "Dorusu size derim: Yeryznde her ne balarsanz, gkte balanm olur; ve yeryznde her ne zerseniz, gkte zlm olur." Grltc ocuklarla merakl turistleri tayan bir tramvay daha zilini ala ala geti. San Fran* (Erm.) On parmam mum yaptm, yine de memnun edemedim.

cisco k saatinin hengmesi odaya dolup daldklar durgunluktan kurtard akmakyan ailesini. "Rose artniyetli bir insan deil," diye yeniden savunmaya geti Barsam. "Hem bizim detlerimize almak onun iin hi de kolay deildi. lk tantmz zamanki hallerini dnyorum da, Kentucky'den kma utanga, iyi niyetli bir kzd." "Cehenneme giden yol iyi niyet talaryla delidir derler," diye laf yaptrd Dikran Day. Ama Barsam ona cevap vermedi. "Dnebiliyor musunuz? Rose'un yetitii yer o kadar kapal bir evre ki orada alkol bile satmyorlar. Yasak! Kentucky, Elizabethtown'daki en heyecanl olayn her sene dzenlenen ulusal kahramanlar festivali olduunu biliyor muydunuz? Bunlar byle Amerika ktasna ilk ayak basan gmenler gibi giyinip bir aa bir yukar yrrlermi kasabada," dedi Barsam, umutsuz bir yakaryla Tann'nn dikkatini ekmek istercesine ellerini havaya kaldrarak. "Sonra da General George Armstrong Custer'la bulumak zere ehir merkezine yryp orada kahramanlk sarklan sylerlermi! En byk elence anlaylar bu olan insanlardan bahsediyoruz." "Bu yzden de daha en bata onunla evlenmemen gerekirdi," dedi Dikran Day hafiften kkrdayarak. Btn fkesi akp gitmiti artk; en sevdii yeenine yanm saatten fazla ks kald grlmemiti ki. "Kendinizi bir kerecik olsun Rose'un yerine koymaya alsanz, kzcazn neler ektiini anlarsnz. Sen tut minnack bir kasabada dnyaya gel, annen baban hrdavat dkkn iletsin, senelerce kma oradan ve darya adm atar atmaz git bir Ermeni'ye k ol. Daha ne olduunu anlayamadan bu deli slalenin iinde buldu kendini. Biz de kolay insanlar deiliz hani. Bize ayak uyduramayann vay haline. N'apsn Rose! Altst oldu tabii." "Valla Rose da bizim iin kolay deildi," diye kar kt Varsenig Hala, ataln kfteye batrmadan nce kardeine doru sallayarak. Annesinin aksine onun itah her daim yerindeydi ve her gn tkettii yiyecek miktarnn yan sra daha yenilerde ikiz be-

bekler dourmu olmasna ramen bu kadar ince kalabilmesi ancak mucize eseri olabilirdi. "Piirmeyi bildii yegne yemein o korkun kuzu butlan olduu dnlrse! Evine her geldiimizde o kirli nl takp et kzartrd." Barsam hari herkes gld. "Ama hakkn vermek lazm," diye devam etti Varsenig Hala, dinleyicilerinin desteinden memnun. "Sosu arada srada deitirdii oluyordu. Bazen Baharatl Tex-Mex sosuyla, bazen Kremal iftlik sosuyla yerdik etimizi... Kannn mutfanda eitten geilmezdi!" "Eski kans!" diye dzeltti Zaruhi Hala. "Ama siz de ona az yapmadnz," dedi Barsam, kimseye bakmadan, "hatrlarsanz rendii ilk Ermenice kelime odar'd." "Ne yani odar deil miydi," diye ne eildi Dikran Day, yeeninin srtna bir aplak indirdi. "Odar olduuna gre neden odar demeyelim?" "Ama hatrlatnm," dedi Barsam. "Bu ailede kimileri bu laf iyice abartmt. Odar aa, odar yukan. El kzsn, bugn var yarn yoksun, demediniz mi zavallya? Sen gidicisin, biz kalcyz demediniz mi?" "Aman dedikse dedik, ne var ki bunda?" diye somurttu Varsenig Hala, zerine alnarak. "Yalan m, yle de oldu ite. Kardeten tesi var m? Bir Rose gider, bir Rose gelir. Ama insann bacs lene kadar kalr hayatnda." Bu lafn ardndan kz karde dnp ayn anda efkatle kank bir muziplikle baktlar Barsam'a, "tekne kaznts" kk kardelerine. "Bu kadar aka yeter!" Konuan uan akmakyan'd. Szleri annda tesir yapt. Sustular. Gne batm, ierideki k azalmt. Masadakilerden biri kalkp kristal avizeyi yakt. "Armanu'un zarar grmesine engel olmalyz, nemli olan bu," dedi Bykanne uan alak bir sesle, yzndeki saysz izgiyle ellerindeki ince, morumsu damarlar i beyaz n altnda

iyice belirginlemiti. "O masum kuzunun bize ihtiyac var, bizim de ona." Yz kararllktan tevekkle geerken bir zamanlar ocuklarna ve torunlarna anlatt, sonu daima mutlu biten masallara saklad zel ses tonuyla ekledi: "Ancak bir Ermeni sayca bylesine azalmann, azck kalmann ne mnya geldiini anlayabilir. Budanm bir aa gibi kldk... Rose zgrdr elbette, istedii adamla ksn, hatta evlensin, bizi alakadar etmez. Ancak Barsam'n evlad Ermeni'dr ve Ermeni gibi yetitirilmelidir."

Drdnc Blm

KAVRULMU FINDIK

sya Kazanc, baz insanlarn doum gnlerine neden bu kadar bayldn bilmiyordu ama en azndan o tr insanlardan olmadn biliyordu. Doum gnlerinden nefret ederdi. Belki bu derin honutsuzluunun nedeni, kklnden beri her yagnnde ayn lezzetsiz pastay yemek zorunda kalmasyd - kat karamelli kestaneli (ar tatl) kek zerine, dvlm limonlu krema (ar eki). Teyzelerinin nasl olup da onu bu berbat pastayla mutlu etmeyi beklediklerini hi anlayamyordu. Zira Asya'dan bu konuda duyduklan tek ey bir ikyet nakaratyd. Kim bilir belki de her sene bu zamanlarda bir unutkanlk bulutu kyordu zerlerine. Pasta sevmediini unutuyorlard belki de. Her seferinde bir nceki yagnnn anlann silip hafzalarn sfrlyor olmalydlar. Neden olmasn? Kazanclar baka insanlarn hikyelerini ilelebet unutmamaya, kendi hikyelerini ise annda silmeye meyilli bir aileydi. Dorusu, Asya Kazanc bu ya^J kadar her yagrriinde hep ayn pastay yemiti ama her seferinde kendisiyle ilgili yepyeni bir hakikat kefetmiti. Mesela yanda, yeterince alayp zrlarsa hemen hemen her eyi elde edebileceini renmiti. Bundan yl sonra, altnc yagnndeyse alayp zrlamaya kesinkes bir son vermesi gerektiini, aksi takdirde hep ocuk kalaca-

m. Sekiz yana geldiinde o zamana kadar iten ie sezdii ama tam olarak kavrayamad bir hakikati kefetmiti: Pi olduunu. imdi geriye baktnda bu bilgiyi edinmekte kendi abalar kadar Glsm Nine'nin de hakkn teslim etmesi gerektiini dnyordu. Gayet iyi hatrlyordu o gn. Tesadfen ikisi oturma odasnda yalnzd. Glsm Nine pek sevdii bitkilerini sulamakla meguld, henz sekizindeki Asya da resimli boyama kitabndaki srtkan bir palyaoyu boyamakla. "Nine yaaa, niin sakslarla konuuyorsun?" diye sordu Asya aniden. "Sakslarla deil, bitkilerle konuuyorum," dedi anneannesi. "Bitkilerle konuursan daha abuk serpilip gzelleirler." "Sahi mi?" dedi Asya inanmadn belli eden bir dudak bkmesiyle. "Sahi ya. Bitkilere diyeceksin 'toprak sizin anneniz su da babanz'. Byle dersen pek bir keyiflenir, ieklenirler." Asya baka soru sormadan boyamasna geri dnd. Palyaosunun elbisesini turuncuya, dilerini yeile boyad. Tam ayakkablarn kan krmzya boyayacakken aniden durup, mark bir edayla anneannesini taklit etmeye balad. "Canm canm! Aman da aman! Toprak annen, su baban." Glsm Nine'nin kalar atldysa da bir mddet durumu fark etmemi gibi davrand. Bu kaytszlktan cesaret bulan Asya taklitiliinin dozunu artrd. Sulanma sras Afrika menekesine gelmiti imdi, Glsm Nine'nin gzdesi. iee name yapmaya balad yah kadn: "Aman da aman! Naslm benim gzelim?" Asya onu taklit etti derhal: "Aman da aman! Naslm benim gzelim?" Glsm Nine'nin kalar iyiden iyiye atld bu sefer. "Nasl da mor mor am!" dedi bitkiye. "Nasl da mor mor am!" diye yanklad Asya en mark sesiyle. te o zaman Glsm Nine'nin az kasld ve kendi kendine

mrldanrcasna alack bir sesle sald o meum kelimeyi: "Pi!" Bunu yle sakin sylemiti ki, Asya anneannesinin iee deil de kendisine hitap ettiini hemen idrak edemedi. Sylendii gibi dald eridi bu kelime. Ama Asya unutmad. Asya'nn bu kelimenin anlamn tam anlamyla kavramas ancak ertesi sene, dokuzuncu yagnnde mmkn olacakt. Ancak okulda bir ocuk ona "pi!" diye bardnda. Dokuzuncu yann kefi de buydu ite. Ninesinin kzgnlktan syledii bir hitaptan ibaret deildi pilik; geici deil kalcyd hayatnda. Sonra on yana bastnda kendisine dair bir baka gerei kefetmiti: Snfndaki dier btn kzlarn aksine bir tek onun evinde bir baba ya da erkek modeli yoktu. Byle bir eksikliin bir kz ocuunun kiilii zerinde kalc etki brakabileceini fark etmesi yln daha alacakt. On drt, on be ve on altnc doum gnlerinde srasyla bunlar kavrayacakt: Bakalarnn aileleri onunkine benzemiyordu ve baz aileler pekl normal olabiliyordu; erkeklerin ok erken ve tuhaf ekilde ortadan kaybolduklar Kazanc ailesinde ise haddinden fazla kadn ve haddinden fazla sr vard. Asya'nn bu sralamadaki son kefi en beteriydi: Ne kadar urarsa urasn asla gzel bir kadn olamayacakt. Asya Kazanc bir sonraki sene on yedi yana bastnda yeni bir kefe doru yelken amt: Bu ehre ait deildi. Buraya ait deildi. stanbul ile ba hani u belediyenin her tarafa koyduu "Dikkat Yol almas" ya da "Bina Restorasyonu: Verdiimiz Geici Rahatszlktan tr zr Dileriz" tabelalarndan daha derin deildi. Geici bir rahatszlkt Asya da bu ehrin barnda. Hemen ertesi yl, on sekizinci yagnnden tam iki gn nce Asya evdeki ecza dolabn yamalam ve orada bulduu btn haplan yutmutu. Gzlerini tekrar atnda etraf teyzeleri, Ciciannesi ve Glsm Ninesiyle evrili bir halde boylu boyunca yatyordu bir yatakta. Midesinde ne var ne yok kusturup karttrdklar yetmiyormu gibi, fincan fincan berbat kokulu bozbulank bitki aylar iirmilerdi zorla. Bylece Asya daha evvelki keiflerine katacak yeni bir hakikatin farkna vararak girmiti on sekiz

yana: Bu kavanoz dipli dnyada, intihar etmek bir imtiyazd ashnda ve kendisininki gibi bir aileyle yaarken, bu imtiyazdan kolay kolay yararlanamazd. Neden bilinmez ama Asya Kazanc'nn mzik saplants aa be yukan o gnlerde balamt. yle soyut bir mzik ak deildi bu. Daha ziyade alabildiine somut bir saplantyd. Zira tek bir mzisyene takntlyd: Johnny Cash. Onun hakknda her eyi biliyordu; Arkansas'tan Memphis'e uzanan hayat faslnn binlerce ayrntsn, kafay kimlerle ektiini, nelere kederlendiini, karsna olan akn, ini klarn, resimlerini, jestlerini ve elbette ark szlerini. Johnny Cash'in ark szlerini hayatnn iar ilan eden Asya, tpk onun bir arksnda dendii gibi "strap ruhuyla doduuna, nereye gitse sorun yaratacana" inanmt. Bugn, on dokuzuncu yana basyordu ve kendisini hi olmad kadar olgun hissediyordu. Ne de olsa, gide gide kendisini yakndan ilgilendiren bir baka olguya varmt artk: annesinin onu dourduu yatayd. Bu durumda kimse kalkp da ocuk muamelesi yapamazd artk ona. Kz ocuklar annelerinin kendilerini dourduu yaa gelince kadn saylmalydlar. Bu fikirden ald kuvvetle homurdand: "Haberiniz olsun, sizi uyaryorum! Bu sene yagn pastas filan istemiyorum." Omuzlar dikilmi, kollar kavumu, ne zaman byle dursa iri gslerinin iyice meydana ktn bir an iin unutmutu. Farkna varsa kukusuz yine o her zamanki kambur dunfuna geri dnerdi zira Asya Kazanc annesinden ald bir dier genetik yk olan iri gslerinden nefret ederdi. Zaman zaman kendini Kuran- Kerim'de bahsi geen esrarengiz mahluk Dabbet-l Arz'a benzetirdi, Kyamet gn arz endam edecek, organlarnn her biri baka bir hayvandan alnm o krma mahluk gibi, Asya da olmadk paralarn btnyd kendi gznde. Ailesindeki tekmil kadnlardan miras alnm birbiriyle uyumsuz organlardan oluuyordu vcudu. Uzun boyluydu, bu ehirdeki ou kadndan ok daha uzun, tpk Zeliha Teyze gibi; evriye

Teyze'nin kemikli, ince damarl parmaklarna sahipti; Feride Teyze'nin sinir bozucu lde sivri enesine, Banu Teyze'nin fil kulaklarna. An kemerli burnunun benzeri dnyada sadece iki kiide vard: biri Fatih Sultan Mehmet dieri de Zeliha Teyze. Beenseniz de beenmeseniz de Sultan Mehmet, Konstantinopolis'i fethetmiti; burun eklinin kaale alnmamasn salayacak kadar nemli bir hadise. Zeliha Teyze'ye gelince, yle gsterili ve etkileyiciydi ki, burnunun biimine dikkat ekmeden insanlar genel grnmyle hipnotize ederdi. Ama Asya ne Fatih Sultan Mehmet gibi zaferlere imza atmt ne de Zeliha Teyze'nin albenisine sahipti. Hal byleyken, bakalarnn kemerli burnuna bakp durmalarna nasl mani olabilirdi ki? Geri hakszlk etmemeli. Asya'nn akrabalarndan miras ald ho eyler de vard. En bata salar! Kvrck, siyah ve gr salar vard - teorik olarak ailedeki btn kadnlannki gibi ama pratikte sadece Zeliha Teyze'ninki gibi. Her daim disiplinli lise retmeni evriye Teyze san sk sk topuz yapard, Banu Teyze'yse neredeyse srekli barts taktndan her trl kyaslamadan muaft. Feride Teyze sann eklini ve rengini ruh haline gre deitirir dururdu. Glsm Nine pamuk kafayd nk salar bembeyaz olmutu ve yal kadnlarn olduklarndan daha gen grnmeye almalarnn ayp kaacan iddia ederek boyamay reddederdi. te yandan ondan ok daha yal olan Cicianne kzl knal salarndan asla taviz vermezdi. Gittike arlaan alzheimeri ona ocuklarnn isimleri de dahil bir sr eyi unutturmu olsa da salarna kna yakmay unutacaa benzemiyordu. Olumlu genetik zellikler listesine Asya Kazanc, badem gibi kahverengi gzlerini (Banu Teyze'den), yksek alnn (evriye Teyze'den) ve abucak patlamasna sebep olan ama tuhaf bir biimde onu canl ve cevval klan mizacn (Feride Teyze'den) katabilirdi. Geen her sene onlara, Kazanc kadnlarna daha fazla benzediini grdke tyleri diken diken oluyordu. Tek bir husus dnda: mantk dmanl. Ne hikmetse Kazanc kadnlar ahdetmiesine irrasyonel oluyordu. Ailede kimsecikler dz man-

tktan nasibini almamt. Neredeyse bulac bir akl-mantk-dlk hkm sryordu bu at altnda. Bunlar gzlemledike Asya asla aklc, analitik zihnin yolundan sapmayacana dair sz stne sz vermiti kendi kendine. Katiyen onlar gibi mantksz olmayacakt. On dokuz yama vardnda Asya kendi kiiliini ve bamszln kantlama ihtiyacyla ylesine yanp tutuuyordu ki, en aulu kavgalara tutuacak, en olmadk isyanlara kalkacak hale gelmiti. imdi pasta konusundaki itirazn sert bir biimde dile getiriyorsa, hiddetinin ardnda ite byle bir sre vard: "O salak pastadan istemiyorum artk!" "ok ge kk hanm. Yapld bile," dedi Banu Teyze, yeni at Tarot fal zerinden Asya'ya aceleci bir bak frlatt. Bundan sonraki kart olaanst iyi gelmezse masadaki fal fesada ve karkla alametti. "Ama bilmiyormu gibi davran yoksa anneciin zlr. Srpriz olsun!" "Bu kadar malum bir ey nasl srpriz olur?" diye sylendi Asya. Galiba bu da Kazanc ailesinin genlerinden gelen bir zellikti. Her trl samal "olas" grebiliyordun bu evde. "Her sene ayn pastay yiye yiye gna geldi. Akbetimi bilmek iin mneccim olmak gerekmiyor." "Bu evde mneccimlie soyunan tek kii benim, sen deil," dedi Banu Teyze gz krparak. Bu doruydu, en azndan bir lye kadar. Seneler boyu gelecei grme yeteneini gelitiren Banu Teyze artk eve mteri kabul etmeye ve bundan para kazanmaya balamt. Bir falcnn stanbul'da efsane olmas iten bile deildi. Ezkaza ansn yaver gidip de birine baktn faln doru kmas yeter de artard bile. Bir de bakmsn o kii nne gelene anlatm bunu, stelik bir numaral mterin olmu. Rzgrn ve martlarn yardmyla yaylyor olmalyd bu tr haberler. Yoksa nasl aklamal epi topu birka haftada mterilerin kapda kuyruk oluturmasn? Banu Teyze de falclk sanatnn basamaklarn hoplaya zplaya trmanm, att her admda daha mehur olmutu. ehrin her yerinden akn ediyordu imdi mterileri; bakirelerle dullar, genkzlarla

disiz nineler, fakirlerle zenginler, evhamlarna kuruntularna gmlm kim varsa, kaderin onlara ne getireceini renmeye can atarak geliyordu buraya. Bir dolu soruyla kagelir, sorularna hem ksmi cevaplar bulmu hem de yenilerini eklemi vaziyette giderlerdi. Kimi mteriler minnettarlklann ffade etmek iin ya da kadere rvet verme umuduyla byk paralar derdi ama aralarnda tek kuru olsun vermeyenler de Vard. stedikleri kadar eitli olsunlar, mterilerin bir ortak noktas vard: stisnasz hepsi kadnd. Banu Teyze kendini khin ilan ettii gn, ne olursa olsun asla erkek mteri almamaya yemin etmiti. Bu sre zarfnda grnmnden balayarak pek ok eyi kkl bir deiimden gemiti Banu Teyze'nin. Falclk kariyerinin balangcnda, zensizce omzuna atlm, nakl alacal allarla gezerdi evin iinde. ok gemeden allarn yerini kamir etoller, onun yerini pamina atklar, onun yerini gevek balanm ipek trbanlar almt, hep krmz tonlarnda. Sonra Allah bilir ne zamandr gizliden gizliye dnd bir karan ilan edivermiti aniden: Maddi ve dnyevi her eyden elini eteini ekecek, kendini tmyle Yaradan'n hizmetine adayacakt. Nihayet bu uurda bir nedamet devresi geirmeye ve eskiden dervilerin yapt gibi btn dnyevi kibirleri terk etmeye hazr olduunu ilan edecek kadar ileri gitmiti. "Senden dervi mervi olmaz, kendine gel abla," demiti kz kardeleri hep bir azdan, Kazanc ailesinin eceresinde ei menendi duyulmamt hlann eyhlerin. Bu tuhaflktan onu vazgeirmeye kararlydlar. Bu niyetle birden itirazlarn saymlard, her biri olabildiince ikna edici bir slup ve sesle. "Farkndaysan derviler uval ya da kaba ynden mintanlar giyerlermi, kamir allar deil," demiti evriye Teyze, kz kardeler iinde en kasvetlisi en gamls. Giysilerinden rahatsz olan Banu Teyze tedirginlikle yutkunmutu bu itiraz karsnda. "stelik dermiler ya kee ya saman zerinde yatarm, senin gibi ku ty ortopedik yataklarda deil," diye destek kmt

Feride Teyze, kz kardeler iinde en dengesizi en leylas. Banu Teyze sorguculanyla gz temasnda bulunmamak iin kar duvara bakm, hi sesini karmamt. Ne yapabilirdi ki, ortopedik zel yatakta yatmasa srt arsndan duramazd. Fakr- mutlak mertebesine ortopedik yatandan vazgemeden varacakt. "Hem dervi dediin evvela nefsini ldrr. Bir de sana bak, saf nefs!" Zeliha Teyze'ydi bu, kz kardeler iinde en sivri dillisi en pervasz. Kendini savunma arzusuyla kar saldrya gemiti Banu Teyze. "Hi de deil. Benim de yok nefsim. Varsa da bundan byle olmayacak. O gnler geride kald." Sonra yeni edindii mistik ses tonuyla eklemiti. "Ahdim olsun ki nefsimle mcadele edeceim ve onu yeneceim!" Kazanc ailesinde ne zaman biri olaand bir ey yapmaya kalksa, dierleri hep ayn davran tarzn benimserdi: "Aman buyur bildiin gibi yap. Sanki ok umrumuzdayd." Bu sefer de farkl olmam, kimse Banu Teyze'nin iddiasn ciddiye almamt.' Ne var ki bu konumann ardndan Banu Teyze odasna gitmi, kapsn arpm ve mutfakla banyoya yapt ksa ziyaretler haricinde o kapy krk gn boyunca amamt. Bir de bir keresinde stne karton bir levha yaptrmak iin amt o kapy: "BURAYA GRMEDEN EVVEL TERK EYLEYESN NEFSN!" nziva gnlerinin ilk balarnda Banu, o gnlerde dnya zerinde son demlerini yaamakta olan Beinci Sultan' da yanna alma teebbsnde bulunmutu. Nedamet mevsiminin yalnzlnda kedinin kendisine can yolda olacan dnmt herhalde, yoksa tabii dervilerin evcil hayvan beslediine tank deildi. Ama zaman zaman gayet antisosyal olsa da byle yaltlm bir mnzevi hayat Beinci Sultan'a ar gelmiti, onun dnya nimetlerinden vazgeesi yoktu. Banu Teyze'nin hcresinde topu topu birka saat geirebilmiti ancak, ardndan miyavlaya miyavlaya

ortal ykm, kapy trmalam, en nihayetinde kendini odadan dar attrmt. Yegne can yoldan bylelikle kaybeden Banu Teyze kendini yalnzlna gmm ve konumay brakp, herkese sar dilsiz gibi davranmaya balamt. Takip eden krk gn krk gece boyunca ykanmay, salarn taramay, hatta en sevdii dizi olan Kara Sevda Sarmann Lanetini seyretmeyi bile brakmt. Ama esas ok, daima muazzam itahl olan Banu Teyze'nin ekmekle sudan baka bir ey yemez hale gelmesiydi. Karbonhidratlara, hele hele ekmee dknlyle jam salmt geri ama kimse onun salt ekmekle hayatta kalabileceine ihtimal vermiyordu. Onu batan kartmak iin kz karde ellerinden geleni yapmlard o dnem; trl trl yemekler piirip btn evi leziz tatllarn kokusuyla doldurmu, balklar kzartp etler kavurmu, iyice koksun da bir taraf isin ksn artk odasndan diye her yemee bir batman tereya koymulard. Ama ne fayda! Banu Teyze yolundan dnmemiti. Kuru ekmeine sarld gibi ald karara da sarlmt drt elle. Bulak, amar, televizyon, komularla dedikodu... gnlk hayatn rutinlerini birer birer terk etmiti. O gnlerde kz kardeleri ne zaman kapsn aralayp ne yaptna baksalar Kuran okurken bulmulard byk ablalarn. Etrafn evreleyen saadet ve huzur hlesi yle barizdi ki bunca senedir onu tanyanlar iin neredeyse bir yabanc halini almt. Sonra krk birinci gnn sabahnda herkes kahvaltda sucuklu yumurta yerken Banu ayaklarn sryerek odasndan kmt. Yznde kocaman bir glmseme, gzlerinde tekinsiz bir k, banda da vine rengi bir earpla. "O kafandaki ey de ne," olmutu Glsm Nine'nin ilk tepkisi. "u andan itibaren inancm gerei bam rteceim." "Bu ne densizlik, azndan kan kulan duyuyor mu senin," diye sylenmiti Glsm Nine. "Nerden kt imdi trban mrban? Yok bizim ailemizde byle banazlklar." "Trk kadn araftan kurtulal seksen sene oldu," demiti

evriye Teyze uzmanlk alann konuturma gayretiyle. "Tarihin akn tersine mi evirmeye alyorsun? kar unu kafandan!" Ama Banu Teyze Nuh demi peygamber dememi, trbann karmamt. Kendini khin ilan etmesi bile bu barts meselesi kadar artp alt st etmemiti aile fertlerini. Tpk grn gibi kafasnn ii de ani bir dnme uramt Banu Teyze'nin. lk balarda sadece kahve falna bakyordu ama zamanla yeni ve hi de geleneksel olmayan teknikler uygulamaya balamt, Tarot kartlarnn yan sra kuru fasulye taneleri, bozuk paralar, tespih boncuklan, kap zilleri, taklit inciler, gerek inciler, okyanus akllan gibi akla hayale gelebilecek her trl eyi "okuma" yeteneine sahipti artk. Herhangi bir eyi kullanabilirdi, yeter ki paranormal lemden haber getirsin. Baz baz Banu Teyze omuzlarna dnp konumaya balar, adeta omuzlanyla hararetli bir sohbete giriirdi. ddia ettiine gre iki adet cin vard omuzlarnda; iyi olan sanda, habis olan solunda. kisinin de isimlerini bildii halde asla yksek sesle telaffuz etmezdi. Onun yerine birine ekererbet Hanm, dierine de Aulu Bey derdi. "Madem habis bir cin var sol omzunda ne demeye alaa etmiyorsun yarat?" diye sormutu Asya bir keresinde en byk teyzesine. "nk insann hayatnda yle anlar gelir ki iyilik de yetmez iyiler de. Ktlerin yardmna ihtiya duyuverirsin," olmutu ald cevap. Asya bo bo bakmt ona. "En byk teyzem olarak bana rnek olman gerekmiyor mu? Sen de tutmu zaman zaman ktlere ihtiyacmz var diyorsun. Bizim evde her ey ters valla!" "Sen ne dersen de," demiti Banu Teyze, dikkatlice yeenine bakarak. "Bu dnyada yle habis eyler vardr ki, Allah muhafaza, yrecii tertemiz insanlarn bunlardan hi haberi yoktur. sabet, varsn bilmesinler zaten, bilseler iyi kalamazlard, deil mi ya?" Asya bayla onaylamaktan kendini alamamt. Hem Johnny Cash'in de bu fikre katlacan hissediyordu. "Ama eer bir ktlk madenine dmsen, san solun ne-

casetle kuatlmsa, ya da grlecek bir hesabn varsa, o iyi kalpli insanlar derman olamaz yarana. yilerden yardm isteyemezsin." "Onun yerine kt cinlerden mi yardm alacam sylemeye alyorsun?" diye karlk vermiti Asya. "Belli mi olur?" demiti Banu Teyze ban bilgi bilgi sallayarak. "Ho gnl ister ki asla mecbur kalmayasn ktnn yardmna. nallah lzum duymazsn. Ama velev ki duydun, o zaman sana kt bir cin gerek." Bir daha konumamlard bu mesele hakknda. yilerin aczi ve ktln gereklilii temas anlk bir sapma olarak kalacakt aile sohbetlerinin tutanaklannda. Yakn zamanlarda Banu Teyze sk sk deitirdii fal tekniklerini bir kez daha yenileyip kavrulmu fndk okumaya balamt. Kuzinede zenle kavurduu fndklann trtlanndan ahbar- gayba dair trl trl mnlar deviriyor, tabiatn ve kinatn fndklar araclyla ona srlarn fsldadn iddia ediyordu. Gayb bilen yalnzca Allah'tr dsturuna hrmetsizlik ve itaatsizlik etmemek iin rendiklerini ak ak ifa etmek yerine, perdeli ve srl ihbar etmekteydi. O.ne derse desin, Kazanc ailesi bu iitilmemi icadn kkeninde Banu Teyze'nin itahnn yattndan pheleniyordu. Muhtemelen fala bakarken arada avu avu fndk gtryordu. Kahve telvesine bakmaktan daha leziz, bir yntem olduu kesin! Ailenin ortak inanc buydu. Baka herkesin farkl yorumlan vard. stanbul'da dolaan rivayetlere baklrsa, pek mbarek bir kadn olduundan muhta mterilerinden para talep etmiyor, ona sadece bir avu fndk getirmelerini istiyordu. Fndk onun alicenaplnn ve hakikatinaslnn simgesi halini almt. Neticede bu tekniin tuhafl hretine hret katmt. "Fndk Ana" diyorlard ona. Zelil cinler, kavrulmu fndklar... Asya Kazanc zaman iinde byk teyzesinin her trl tuhaflna alm olsa da kabullenmekte zorland bir ey vard hl: ismi. "Banu Teyze"nin "Fndk Ana"ya dnmesini kabul etmek imknszd, bu yzden de

ne zaman evde mteriler olsa ya da masann zerine Tarot kartlar alsa ondan uzak dururdu. Belki de bu sebeptendir ki Asya teyzesinin syledii son szleri gayet iyi duyduu halde duymazlktan gelmiti. Tam o anda Feride Teyze, zerinde doum gn pastasnn parlad kocaman, dz bir tabakla odaya girmese gafletin verdii saadeti yaamaya devam edecekti. "Aaa! Ayol senin burada ne iin var?" dedi Feride Teyze kalarn atarak. "Burada olmaman lazm, bale dersin yok mu evladm senin?" Bale dersleri! te bu da Asya'nn ayaklarna vurulmu prangalardan biriydi. Kendi ocuklarnn, zenginlerin ocuklarndan aa kalmadn grme hrsyla yanp tutuan ok sayda orta snf Trk ailesi gibi, Kazanc ailesi de biare Asya'y aslnda zerre kadar ilgi duymad faaliyetlere katlmaya zorluyordu. "Buras tam tmarhane," diye mrldand Asya. Bu iki kelime son zamanlarda pelesenk olmutu diline; ekinmeden tekrarlyordu habire. Sesini iyice ykseltip, "Merak etmeyin," diye grledi. "Zaten ben de kmak zereydim." "yi de ne fayda?" diye huysuzca sylendi Feride Teyze, pasta taban iaret ederek. "Bunun srpriz olmas gerekiyordu. Ne anladm ben byle srprizden!" "Zaten hanfendi bu sene pasta istemiyormu," diye mdahale etti Banu Teyze kesinden. Masada bekleyen Tarot kartndan birini evirdi bunu derken. Yksek Rahibe kart kt. Bindnm ve farkndaln simgesi - hayalgcne ve sakl yeteneklere doru bir almn iaretiydi bu kart ama ayn zamanda bilinmeyene de gebeydi. Dudaklarn bzp teki kart evirdi: Kule. Byk deiimlerin, duygusal patlamalarn, ani dlerin simgesi. Banu Teyze bir an dalp gitti. Sonra nc kart evirdi. Duraklad. Yaknda bir misafir gelecekti galiba, okyanusun te yanndan hi beklenmedik bir misafir. "Ne demek pasta istemiyor? Bugn onun yagn," diye itiraz etti Feride Teyze. Gzbebeklerinde asabi birpanlt vard. Ama sonra paranoyas tetiklenmi olacak ki, gzlerini ksarak Asya'ya

dnd: "Bana bak, yoksa birinin pastay zehirlediinden mi korkuyorsun?" Asya hayretle bakt en kak, en deli teyzesine. Geen onca zamana ve onca dorudan tecrbeye ramen hla arabiliyordu onun ettii patavatsz laflara. Hl bir strateji gelitirmeyi baaramamt, Feride Teyze'nin feveranlar karsnda sknetini korumasn salayacak o altn stratejiyi bulabilecee de benzemiyordu pek. Psikolojik hastalklar skalasni bir batan bir baa dolap paranoyaya intikal etmiti Feride Teyze. Onu gereklie geri dndrmek iin ne kadar urayorlarsa, o da o kadar paranoyaklayord galiba. "Birinin pastay zehirlediinden mi korkuyor dedin? Utun gene Feridecim. Tabii ki hayr, seni tatl kak!" . Konuan Zeliha Teyze'ydi. Odadaki btn balar ona dnd. Kapda dikilmiti Zeliha Teyze, olanca alm ve gzelliiyle. Omuzlannda fitilli kadife som yeil bir ceket, ayaklannda yksek topuklu ayakkablar, onu i burkacak kadar gzel gsteren bir ifade suratnda, ylesine ekici, su gibi. Genliinde ksa etek ve yksek topuktan hevesini alm nice Trk kadnn aksine Zeliha yalandka etekleri uzatp topuklan ksaltmamt. Giyim tarz eskisi kadar gsteriliydi. Yllar ablalanndan ok ey alp gtrd halde onu daha da gzelletirmiti. Zamana rvet yedirmi olmalyd. Mevcudiyetinin nasl bir etki yarattn bilircesine tebessm etti Zeliha Teyze. Manikrl trnaklanna bakarak kapda dikildi bir sre. Ellerine ok ihtimam gsterirdi, ne de olsa mesleini onlarla icra ediyordu. Brokratik kurumlardan ya da komuta zincirlerinden hazzetmedii iin kendine gre bir meslek semiti. Hem bamsz hem yaratc olabilecei, bir de iinde az biraz ac barndran, mterilerine usul usul ac ektirmesine izin veren bir meslek: dvmecilik. Bundan yaklak on yl nce Zeliha Teyze bir dvme dkkn am ve kendine zg desen koleksiyonunu gelitirmeye balamt. Dvme sanatnn klasiklerine pek itibar etmemiti balarda;

hani u kankrmz gller, yanardner kelebekler, okla boydan boya delinmi kalpler, kll bcekler, dev rmcekler... Bu basmakalp desenlerin yerine hayatn temel ilkesi olan elikiden ilham alan kendi desenlerini gelitirmek istemiti. Zeliha Teyze severdi elikiyi. Yans erkek yans kadn yzler, yans hayvan yans insan vcutlar, yans iekli yans kuru aalar... Ne var ki bu ilk desenleri pek tutulmamt. nsanlar dvme araclyla bir mesaj vermek, yeterince da vuramadklan bir yanlann ifade etmek istiyorlard, zaten belirsizliklerle dolu hayatlanna bir mulaklk daha katmak deil. Onun iin mmkn mertebe somut ve basit olmalyd dvme, en karmak desenlerde bile anlalr ve duru. elikiler Koleksiyonu'nun beenilmemesiyle dersini alan Zeliha Teyze yeni bir seriye balamt ardndan. Dinmeyen Ak Acsn Zap-l Rapt Altna Almann Yollan'yd bu yeni koleksiyonun ad. Bu zel koleksiyondaki her dvme tek bir tema etrafnda younlaacak ekilde tasarlanmt: eski sevgili. ehirdeki tm kara sevdallar, terk edilmiler, ak acs ekenler, ksacas kendilerine eza edeni sevmekten geri duramayanlard koleksiyonun hedef kitlesi. Bunlar hayatlanndan sonsuza kadar karmak istedikleri halde bir an bile dnmeden edemedikleri eski sevgililerinin resimlerini getiriyorlard beraberlerinde. Zeliha Teyze resmi inceliyor, beynini zorluyor, nihayet eski sevgilinin hangi hayvana benzediini buluyordu. Gerisi nispeten kolayd. O hayvan kda iziyor, sonra da kederli mterinin vcuduna onu dvme olarak geiriyordu. Bu uygulama amanlann kadim uygulamalarndan farkl deildi aslnda. Ama, totem hayvan ile birey arasnda zel bir iliki yaratmak suretiyle kiiyi totem karsnda kuvvetlendirmekti. Eski sevgiliyi dmanlatrmak deil, dmann bnyene almak suretiyle zayflatmakt arzulanan. Evvela "onu" kabul etmek, banna basmak, sonra da dntrmekti aslolan. Bir hayvanla zdeletirilip dvmeye dntrlmek suretiyle eski sevgili ie alnyor, yani bedenin iine zerk ediliyor ama ayn zamanda danda braklyor, yani tenin dna atlyordu. Eski sevgili ile d arasndaki bu eie yerletirildikten ve

maharetle hayvana dntrldkten sonra terk edilenle terk eden arasndaki g dengesi deiebilirdi. Dvmeli mteri, eski sevgilisinin ruhunu zaptetmi gibi ona stn hissederdi kendini. Bu mertebeye gelinir gelinmez eski sevgili cazibesini kaybeder, dinmeyen ak acsndan mustarip olanlar da saplantlanndan daha rahat kurtulabilirdi. Zira ak iktidan sever. Bu sebeptendir ki bakalarna lmne k olabiliriz ama bize lmne k olanlar iten ie kmser, teleriz. yle ya da byle annda tutmutu bu koleksiyon. stanbul krk kalpler ehri olduundan, Zeliha Teyze'nin ileri ksa zamanda bym, zellikle bohem evrelerde tam bir efsane olmutu. Asya derin derin iini ekip annesine daha fazla bakmamak iin gzlerini evirdi. Asla "anne" diye hitap etmedii, belki de "teyzeletirerek" mesafesini korumay umduu bu kadn rktyordu onu. Kesif bir acma duygusu duydu kendine. Asla annesi gibi olamayacakt. Ne byk adaletsizlikti yarabbi, anneyi kzndan ok daha gzel ok daha alml yaratmak! "Asya hanmn bu sene neden pasta istemem diye ter ter tepindiini anlamyor musunuz?" dedi Zeliha Teyze, manikrn incelemeyi bitirdiinde. "Kilo almaktan korkuyor!" Annesinin nnde kzgnln gstermenin ne byk bir gaflet olduunu gayet iyi bildii halde hiddetine mani olamad Asya: "Bu doru deil! Kilo almaktan korktuum filan yok!" Zeliha Teyze gzlerinde muzip bir panltyla bakt ona: "Peki canm, madem yle diyorsun." Ancak o zaman Asya, Zeliha Teyze'nin elindeki tepsiyi fark etti. Byk bir et topu, ondan da byke bir hamur topu vard tepside. Anlalan akama mant yiyeceklerdi. "Mant sevmediimi size ka kere sylemem lazm?" diye somurttu Asya. "Artk et yemediimi biliyorsunuz." Sesi kendi kendisine yabanc geldi, bouk, tuhaf. "Ben demedim mi bu kz kilo almaktan korkuyor," dedi Zeliha Teyze ban sallayarak, yzne den bir tutam sa geri itti. "Ya ne ilgisi var kiloyla? Vejetaryenlik diye bir ey duymadn

m hi?" Asya ban sallad ama annesinin jestlerini tekrarlama korkusuyla yzne den sa geri itmedi. "Duymaz olur muyum," dedi Zeliha Teyze omuzlarn dikletirerek. "Sakn unutma canm," diye devam etti daha ikna edici olacan bildii kadifemsi bir tonla, "sen vejetaryen mejetar-yen deil Kazanc ailesinin evladsn evvela!" Asya aznn aniden kuruduunu hissetti. "Biz Kazanclar da yedi kuak atadan krmz et severiz! Hatta ne kadar krmz, ne kadar yal olursa o kadar iyi! Bana inanmyorsan Beinci Sultan'a sor, anlatsn sana, yle deil mi Sultan?" Zeliha Teyze bayla balkon kapsnn yanndaki kadife yastkta yatan iri kym kediyi iaret etti. Kedi sylenenleri anlam ve onaylamasna ona dnp, mahmur gzlerini kst. Tarot kartlarn tekrar kartran Banu Teyze kesinden katld muhabbete: "Bu memlekette Kurban Bayram olmasa et tadn bilmeyecek kadar yoksul insanlar var. Doru dzgn bir yemei ancak bayramdan bayrama yiyebiliyorlar. Vejetaryen olmak ne demekmi git o biarelere sor bakalm. Byle vd vd huysuzlanacana tabana konan her lokma ete kretmelisin." "Of be teyze!" dedi Asya iini ekerek. Of be teyzelerim... diyebilmek isterdi. Hepsine birden ayn anda. "Valla tam tmarhane bu ev! Hepimiz deliyiz, ben de size ektim, baka ansm m vard, hepimiz deliyiz ite," diye iarn tekrar etti Asya. Ama bu sefer sesinden bezginlik akyordu."Ben kyorum hanmlar. Ne istiyorsanz buyurun kazan kazan piirin. Ne haliniz varsa grn. Bale dersine geciktim zaten!" Teyzelerinden hibiri Asya'nn "bale" kelimesini nasl hoyrata, adeta irenerek telaffuz ettiini fark etmedi. Diine yapm bir yemek artn tkrr gibi azndan kmt o kelime. Yapkan bir artktan kurtulur gibi: ba-le.

Beinci Blm

VANLYA

uras Kafe Kundera. stanbul'un Avrupa yakasnda, alabildiine dar, ylankavi bir sokak zerinde, modern ama sala grnmeye alan bir kafeterya. Meknn imaj, "bu mekn yle imaj mimaj peinde deil, imajn zerre kadar umursamyor" mesajn verecek ekilde dikkatle tasarlanmtr. Tm ehirde bir tek burada mteri her zaman hakszdr; bir tek burada garsonlara kt muamele grmek iin bahi verir insanlar. Bu mekna neden nasl mehur yazarn adnn verildii, kimsenin tam olarak zemedii bir bilmecedir. Zira iinde ne dorudan Milan Kundera'y ne de yazarn romanlarndan birini hatrla-, tacak bir unsur vardr. Kafe Kundera'nn drt bir duvar boy boy, eit eit erevelerle kapldr; o erevelerde de yzlerce fotoraf, resim, karalama sakldr. yle sk tktr ki ereveler, alt alta, yan yana ve aprazlama, insan bir an iin altlarnda ayrca bir duvar olmayabileceini dnr. Belki de tuladan deil de ereveden rlmtr bu meknn duvarlar. stisnasz btn erevelerdeki btn resimlerde bir yol imgesi gze arpar. Amerika'dan geni otoyollar, Avustralya'dan iki yan aklk yollar, Almanya'dan nizaml otobanlar, Paris'ten kl bulvarlar, Roma'dan darack ara sokaklar, Mau Piu'dan patikalar, Kuzey Afrika'dan unutulmu kervan

yollan, pek Yolu boyundaki kadim ticaret rotalarnn haritalar, Marco Polo'nun ayak izleri... btn dnyadan yol resimleri vardr burada.. Mteriler de bu dekordan fazlasyla memnundular. Hibir yere varmayan sohbetlere kar iyi bir alternatif olarak grrlerdi resimleri. lerinden konumak gelmediinde ya da sohbetler tkendiinde, arkalarna yaslanp, oturduklar masann asna ve o gn tam olarak neye odaklanmak istediklerine bal olarak bir ereve seerlerdi duvardaki ynn arasndan. Sonra setikleri resme baklarn diker, yava yava ekilirlerdi orada tasvir edilen yola doru. Bir te diyar arzusuydu bu. O uzak memlekette olma, oraya nlanma arzusuyla odaklanrlard setikleri resme. Neresi olduu o kadar da nemli deildi belki de, buras olmasn da neresi olursa olsun. Resimler ne kadar eitlilik arz ederse etsin, sabit olan bir ey vard: Hibirinin Milan Kundera'yla ilgisi alakas yoktu. Ne resimlerin ne de dekorun geri kalannn. Hal byleyken nereden geliyordu Kundera ismi? Bu kafe ilk ald zamanlarda buraya damlayan ilk mteriler bir teori gelitirmilerdi bu hususta. Rivayete gre, bir zaman bir sebepten tr Kundera stanbul'a gelmi ve bir gzerghtan dierine yollanrken tamamyla tesadfen burada soluklanm, kapuino imek iin buraya uramt. Geri ne kapuinoyu ne de yannda getirdikleri vanilyal biskviyi sevmiti ama burada kimse onu mnsz sorularla rahatsz etmedii iin dndnden daha uzun kalm, hatta otururken birka sayfa dahi karalamt. O gittikten sonra bu gnn ansna kafeye Kundera ad verilmiti. Bir dier teoriye gre aslndan kafenin sahibi hararetli bir Kundera okuruydu, hepsini imzalatt btn kitaplarn yalayp yuttuktan sonra bu mekn en sevdii yazara adamaya karar vermiti. Ne var ki bu rivayet hakikatler karsnda en clz duranyd. Zira kafenin sahibi, daima yank grnmek iin solaryumdan kmayan ve edebiyatla yakndan uzaktan ii olmayan bir adamcazd. O kadar uzakt ki metin okumaya, kendi oluturduu mzik grubuyla bulutuunda tenezzl edip ark szlerini

dahi doru drst okumazd. Byle bir adamn Kundera hayran olmasna kimse ihtimal vermediinden, meknn isminin kkenine dair bambaka rivayetler de dolayordu ortalkta. Karsav ise yleydi: Belki de bu kafeye Kundera adnn verilmesinin sebebi meknn onun muhayyilesinin rn olmasyd. Kafe bir kurgu rnyd, balbana bir hayal rn. Hal byle olunca burann mdavimleri de pekl kurgu rn saylabilirdi tabii. Zaten ne hayat ne kendilerini hakiki bulurdu Kafe Kundera'nn mterileri. Her ey bir yanlsama olabilirdi, neden olmasn? Kundera yeni yazmaya balad bir kitapta stanbul ehrinde bir kk kafeyi anlatmaya, dolaysyla yoktan yaratmaya balam, iine hayat ve kaos flemiti. Ne var ki ok gemeden daha mhim ileri km ve bu kafe bitmemi bir proje, tamamlanmam bir hikye olarak kalmt. Aradan zaman geince de Kundera varlndan bizzat kendisinin sorumlu olduu bu mekn hepten unutmutu. Kafe Kundera'nn mterilerine, garsonlarna gelince, varlk sebepleri olan yazar kendilerini unuttuundan beri tesellisiz bir boluk duygusuyla bouuyorlard. Bu sebeptendi durup durup varolusal bunalmlara gark olmalar. Barol oynamadka hi dahil olmak istemedikleri bir senaryo gibiydi adeta hayat. Ya kral olacaklard ya hi. Kral olma ihtimalleri pek dk olduuna gre, somurtarak demleniyorlard kendi kelerinde. Kafenin isminin kkenine dair retilen teoriler arasnda en fazla mterisi olan buydu. Tm mekn Kundera'nn kaleminden km ve yarm kalm bir kurgudan ibaretti... Yine de zaman zaman Kafe Kundera'ya yeni taklmaya balam ya da dikkatleri zerine ekmek isteyen biri kar bambaka bir teori atard ortaya - dier mteriler de bir sre bununla oyalanrd. Yeni teoriyi kafalarnda evirip evirir, sundurup ekitirir, nihayet ondan sklr ve ebedi bunalm bataklklarna dnerlerdi tekrar, tekrar. Bugn de Alkolik Karikatrist kafenin ismine dair yeni bir teori peinde gibiydi. Tuhaf ey. Ne de olsa karikatrist ne buralarda yeniydi ne yle dikkatleri zerine ekmekten holanan biriydi. Ama ite ne hikmetse bugn takmt kafenin ismine. Ar-

kadalan -harta kars- konuyla ilgilenmemelerine ramen dikkatle dinlemek zorunda hissettiler kendilerini. Ne de olsa ona destek olmal, hogr gstermeliydiler. Ne de olsa onca zamandr herkesin syleyip drtt eyi yapma cesaretini nihayet gsterip Adsz Alkolikler Dernei'ne katlmt bugn. Bir dl hak etmiti. Masadaki herkesin karikatriste her zamankinden daha hogrl davranmasnn ikinci bir sebebi daha vard geri. Bir gn evvel karikatrlerinde babakana hakaret etmekten hakknda ikinci bir dava almt. Bu sefer de sulu bulunursa yla kadar hapis cezas alabilirdi. Alkolik Karikatrist bakanlar kurulunu koyun srs, babakan da koyun postu giymi bir kurt olarak resmettii siyasi karikatrlerle n kazanmt. Bu metaforu kullanmas yasaklannca bakanlar kurulunu bir kurt srs, babakan da kurt postuna brnm bir akal olarak resmetmiti. Bu metafor da elinden alnrsa bir baka fikir vard zihninde: penguenler! Meclisin btn yelerini smokinli penguenler olarak izmeye kararlyd. Siyasetileri hayvanlar leminin iine yerletirme abas o kadar tepki almt ki bizzat siyasetilerden, imdi arkadalar Alkolik Karikatrist'in yzne bakarken iten ie bir acma duyuyor, yaknda hapse girecek bir adam gryorlard karlarnda. "Ben bu mevzuda yeni bir teori gelitirdim!" dedi Alkolik Karikatrist. Arkadalarnda uyandrd merhametin farknda deildi ve dinleyicilerinin gsterdii ilgiye biraz armt. riyan, deli mavi gzl bir adamd, gz altlarndaki koyu halkalar onu ksmen rktc ksmen ulalmaz klmasa hayli yakkl saylabilirdi aslnda. Istrap ve melankolinin yabancs deildi geri ama, olabilecek en yanl kadna gizliden gizliye k olduundan bu yana gam kederi iki kat artmt. Ona baknca ekmeini mizahtan kazandn, o ciddi ve durgun suratn arkasnda en komik esprilerin cirit attn tahmin edemezdi insan. kiden yana oldum olas tatsz bir hreti olduu halde son zamanlarda alkole olan bamll tavana vurmu;

sabahlan nasl vardn hi mi hi bilmedii aibeli yerlerde uyanmaya balamt. Barda taran son damla bu yaknlarda kendini bir caminin avlusunda musalla tann zerinde yatarken bulmas olmutu; grne gre kendi cenazesini kaldrmaya alrken szmt. afak vakti gzlerini amay baardnda yannda gen bir imam duruyordu, sabah ezann okumaya giderken musalla ta zerinde horlayan biriyle karlanca ne yapacan arm bir imam. Bu olaydan sonra Alkolik Karikatrist'in arkadalar -kans bile - yle korkmulard ki, profesyonel yardm almas ve hayatn dzene sokmas iin yalvar yakar onu ikna edebilmilerdi. Nihayet bugn ilk defa Adsz Alkolikler toplantsna katlm ve imeyi brakacana dair sz vermiti. imdi cafe latte iiyor ve takdiri hak ediyordu. Bu nedenle de masadaki herkes -kars bile - teorisini cankulayla dinlemeye koyuldular. "Kundera kelimesi bir ifre aslnda. Mhim olan ismin ne olduu deil, neyin emaresi olduu!" "Neyin emaresiymi peki?" diye sordu An Milliyeti Filmlerin Gayri Milliyeti Senaristi. Ksa boylu, clzca bir adamd, gen kadnlann olgun erkeklerden holandna kanaat getirdiinden beri sakaln kl rengine boyuyordu. Popler TV dizileri yazard ve ocuklann pek sevdii Aslanyrekli Timur'un yaratcsyd. Akn akn dman alaylann birka darbede kanl preye evirebilen iri kym bir milli kahraman. Senariste yapt baya ve bayat filmlere dair bir soru sorulduunda, meslek itibariyle milliyeti olduunu ama tercih itibariyle tam bir nihilist olduunu iddia ederdi. Bu yzden de milliyeti olmakla itham edilemezdi. Milliyetilik yapt "i"in niteliiydi. Senarist bugn yeni bir kz arkadala gelmiti - konumad mddete alml, gz alc bir kadn. Senarist, kz arkadana bundan bahsetmemiti tabii ama masadaki erkekler arasnda onun gibi s yavrular iin kullandklan zel bir lakap vard: "erez" - ana yemek deil elbette ama attrp al bastrmak iin ideal. Masadaki tabaktan biraz fstk att azna ve yeni kz arkadana sarlarak, neeyle inedi: "Hadi, sylesene neymi bu ifre!"

"Sknt," dedi Alkolik Karikatrist sigarasnn dumann fleyerek, " Sknts". Kafe Kundera'da havalandrma sistemi baca gibi sigara ien mterilerin hzna yetiemediinden, ortal duman basmt. Karikatristin ince duman da masann zerinde asl duran duman tabakasna katld. Masada sigara imeyen tek kii Gizli Gay Ke Yazar'yd. Dumann kokusundan nefret ederdi. Her gn eve gittiinde Kafe Kundera'nn berbat kokusundan kurtulmak iin hemen giysilerini karr, banyoya koard. Yine de vazgeemiyordu bu mekndan. Hem bu hercai arkadalk grubunun paras olmaktan holand, hem de gizliden gizliye Alkolik Karikatrist'e abay yakt iin devam ediyordu buraya gelmeye. Gizli Gay Ke Yazan'nn Alkolik Karikatrist'le fiziksel bir yaknlk istedii yoktu. Onu plak dnmek bile tylerinin diken diken olmasna yetiyordu. Yok cinsellik deildi istedii, yle diyordu kendine, ruhlarn kardeliiydi bu. Ruhsal bir btnleme istiyordu. Ho, ha ruhsal olmu ha cinsel, iki byk engel vard nnde. Birincisi Alkolik Karikatrist kat bir heterosekseldi ve deime ans pek azd. kincisi Asya denen u suratsz kza tutulmu gibiydi -kzdan baka herkes farkndayd bu vahim durumun. Bu yzden de Gizli Gay Ke Yazan, Alkolik Karikatrist'le iliki yaamak gibi bir umut beslemiyordu. Sadece onun yaknnda olmak istiyordu. Karikatrist bardaa ya da kl tablasna uzanrken ne zaman kazara eline ya da omzuna deecek olsa aniden rperirdi. Yine de onunla ya da baka bir erkekle asla ve kafa ilgilenmediine herkesi ikna etme kaygsndan tr, zaman zaman Karikatrist'e mesafeli hatta kt davrand, durduk yerde dncelerini aalad da olurdu. Karmak bir hikyeydi bu. "Sknt," diye tekrarlad cafe lattesini kafasna diken Alkolik Karikatrist. "Dinmeyen gemeyen i sknts hayatlarmzn zetidir. Gnbegn bezginlie batp karz. Kendi kltrmzle kendi halkmzla travmatik bir karlamadan korktuumuz iin bu tavan deliine tkldk kaldk. Batllar da zannediyor ki. Dou ve Bat Medeniyetleri arasnda bir kltr uurumu var. Keke

bu kadar kolay olsa! Gerek medeniyet uurumu Trkler ile Trkler arasndadr. Bizimle onlar arasnda. Her tarafmz magandalar, hdkler ve kyllerle sarlm. Biz de bunun tam ortasndayz, bir avu kltrl ehirli eski komularmz zlyoruz. stanbul Ermenilerini, Rumlarn, Yahudilerini... onun yerine Anadolu kylleriyle komuluk etmek durumundayz. Nereye kaacamz ardk. Sktk. Btn ehri ele geirdiler." Bir an iin sustu. Bir alay insann tala sopayla zerlerine saldrmasndan korkuyormu gibi yan yan pencereye bakt. "Sokaklar onlarn, meydanlar onlarn, vapurlar onlarn. Btn ak alanlar onlarn. Belki bir-iki yla kadar bu kafe bize kalan tek yer olacak. Kurtarlm blge! Her gn onlardan kamak iin buraya smyoruz. Tanr bizi kendi halkmzdan korusun!" "iir gibi konuuyorsun," dedi Olaanst Yeteneksiz air. Olaanst yeteneksiz bir air olduundan etrafndaki her eyi iire benzetmek gibi bir huyu vard. "Tklp kaldk. Sktk burda. Bir tarafta marur laiki modernistler konumlanm. Burunlarndan kl aldrmazlar, tek bir eletiri yapamazsn. Orduyla devletin yans onlann arkasnda. te tarafta muhafazakr gelenekiler, Osmanl mazisine hayran, onlar da atalanna laf ettirmez, eletiri kaldrmaz. Halkla devletin geri kalan onlann arkasnda. Ee, bize ne kalyor?" Sigaray solgun, atlak dudaklan arasna geri koydu ve tekrar konutuunda eline almay unuttu. "Modernistler ilerlememizi sylyor ama onlara inancmz yok. Gelenekiler geri gitmemizi sylyor ama onlann ideal dzenine geri dnmek de istemiyoruz. ki taraf arasnda tost olmu vaziyetteyiz! Nereye kaabiliriz? Aznlk bile deiliz. Keke BM Szlemesinin korumas altndaki etnik bir aznlk filan olsak. En azndan o zaman baz temel haklanmz olurdu. Ama nihilistler, pesimistler ve anaristler aznlktan saylmyor. Oysa esas bizim soyumuz tkenmekte. Saymz her geen gn azalyor. Daha ne kadar hayatta kalacaz?" Kimse cevap vermedi bu soruya, kimse zerine alnmad. Uucu bir sessizlik kt zerlerine, masann zerinde asl du-

man tabakasn andran. Karikatristin Hayatla Kavgal Kars dilerini skt. Kumral, kederli gzl bir kadnd. ok fazla gceniklik biriktirmiti iinde. Hayatta istediklerini bir trl yerine getirememi, devaml kendinden feragat ede ede en nihayetinde kendisi dnda her eye ve herkese krgnlk besler olmu, ok abuk parlayan, ok abuk insan harcayan ve kocasndan ok daha iyi karikatr izdii halde onun kadar takdir grmemenin acsn zehir gibi damarlarnda tayan bu kadn, imdi kocas yannda konuurken on iki yllk hayat arkadan iinden geldii gibi paylasn m, yoksa ideal bir e gibi her eye ramen taknlna destek mi olsun karar veremiyordu. Birbirlerinden nefret ederlerdi ama yine de bunca yldr evliliklerini srdrmlerdi; kadn gn gelir intikam alrm midiyle, adam da gn gelir her ey dzelir midiyle. Ne var ki bu zaman zarfnda o kadar aynlamlard ki birok hususta, artk birbirlerinden aldklar kelimelerle konuuyor, birbirlerinin jestlerini tayorlard. Hatta karikatrleri bile birbirine benzemeye balamt. Deforme olmu vcutlar iziyor, toplumun en arpk yanlarn en kaba biimde tehir eden diyaloglar yazyor ve bilhassa insanlar hayvanlatnyorlard. Depresif hay vanlar lemi... "Biz neyiz biliyor musunuz? Bu lkenin cerahati! Zavall, vck vck, kokumu bir cerahat, hepsi bu! Bizden baka herkes AB'ye girmekle, paralanmakla, iktidara yamanmakla, ya arabasn ya sevgilisini habire yenilemekle bozmu kafay..." An Milliyeti Filmlerin Gayri Milliyeti Senaristi tedirgin oldu hafiften. "te Kundera tam da bu noktada devreye giriyor," diye devam etti Alkolik Karikatrist, gafn fark etmeden. "Hafiflik fikri hayatlarmza mnsz bir boluk biiminde szyor. Varlmz ki, latif bir yalan, faniyiz ama ne faniliimizle barmamz salayacak bir inancmz var, ne de..." Tam o esnada ani bir ngrtyla ald Kafe Kundera'nn kaps. Yandan beklenmeyecek kadar bezgin ve suratsz bir gen kadn dald ieri.

"Hey Asya," diye bard senarist onu grnce. Masadaki kasvetli sohbeti datacak kurtarc gibi grm olmalyd onu. "Gel! Gel! Burdayz!" Asya Kazanc hafif bir tebessmle senaristi ve tm masay selamlad, alnn krtrd. Yz ifadesi, e, n'apalm biraz size taklaym bari, hem ne fark eder, her halkrda hayat boktan, der gibiydi. Ar admlarla, zerine grnmez bir atalet yk vurulmuasna masaya yaklat. Hal hatr sorma gerei duymadan bir sandalye ekip sigarasn sarmaya balad. "Bu saatte burada ne iin var senin-? Balede olman gerekmiyor muydu?" diye sordu Alkolik Karikatrist, yarm kalan nutkunu tamamen unutarak. Gzlerinde bir endie parlts yand snd - masadakilerin hibiri fark etmedi bunu. "Oradaym ya ite," dedi Asya muzip bir ifadeyle. "u anda bale dersindeyim. Ve tam imdi..." Asya sigara kdnn iini ttnle doldurdu. "En zor sraylardan birini yapyorum, havada bacaklarm 45 derecede aprazlyorum, cabriole! "Vay!" dedi Alkolik Karikatrist glerek. "Sonra dnerek sryorum," diye devam etti Asya. "Sa ayak nde, demi plie, sra!" Deri ttn kesesini alp havaya kaldrd. " 180 derece dn," diye emretti keseyi evirirken, masaya biraz ttn sald. "Sol ayann zerine in!" Kese usulca fstk ksesinin yanna konuverdi. "Sonra ayn hareketi tekrar ederek balang pozisyonuna dn. Emboite! "Bale insann vcuduyla iir yazmasndan baka nedir ki," diye mrldand Olaanst Yeteneksiz air. Skntl bir durgunluk takip etti bu laflar. Uzaklarda bir yerlerde ehrin sesleri alkalanyordu; sirenler, kornalar, kfrler ve kahkahalardan mrekkep bir alam, mart lklarnn eliinde. Bir-iki yeni mteri geldi, bir-ikisi ayrld. Kadehler bardaklar tabaklar yenilendi ama her ey ayn kald. Garsonlardan biri bir kadn mterinin antasna takld, bir tepsi bardakla birlikte yere yuvarland. Kafedekilerin hibiri bu olaya fazla ilgi gstermedi, stne bana cam krklar yaanlar dahil. Baka bir garson s-

prgeyle kageldi, cam krklar farala alnrken, sprlen kendi hayatlanym gibi hznle seyretti birka mteri. Kafe Kundera'da sk sk deiirdi garsonlar. alma saatleri uzun, cretler dk, i oktu. Yine de imdiye kadar tek bir garson bile istifa etmemiti. Gidenlerin hepsi u ya da bu sebepten tr kovulmulard. Kafe Kundera byleydi ite; bir kere admn attn m, mekn seni dar tkrene kadar yapp kalrdn buraya. Bunu takip eden bir saat iinde masada bir kii hari herkes st ste bira, arap, grappa smarlad. Sadece Alkolik Karikatrist cafe latteden amad. Homurdana homurdana cafe lattenin yannda getirdikleri vanilyal biskvileri kemirdi durdu. Sohbetler sessizlikleri, sessizlikler sohbetleri tetikledi. Neticede hibir ey ahenk iinde yaplmad ama bu ahenksizlikte bile bir doku uyumu, kendine has bir ritim vard. Asya, Kafe Kundera'nn en ok bu zelliini severdi: koma benzeri bir bezginlik hali ve kimsenin dzeltmeye kalkmad yapkan bir ahenksizlik. Zamann ve meknn dnda konumlanmt buras. stanbul ehri daimi bir tela iindeydi ama Kafe Kundera'da hkm sren sadece rehavetti. Kafenin dndaki insanlar yalnzlklarn saklayabilmek iin birbirlerine yaklar, aslnda olduklarndan daha samimi grnmeye alrlard. Halbuki burada tam tersi geerliydi. Burada herkes gerekte olduundan ok daha kopuk davranrd. Kafe Kundera ehrin tezat, hatta inkryd. Kpirtszln, kaytszln tadn kararak ylece oturdu, ta ki Alkolik Karikatrist saatine bakp da ona dnene kadar. "Yedi krk oldu. Bale dersin bitti." "Ay hemen gitmek zorunda msn? Ailen de ok geri kafalym," diye lafa dald Ar Milliyeti Filmlerin Gayri Milliyeti Senaristinin Kz Arkada. "Yani hi anlamyorum. Madem istemiyorsun, neden sana zorla bale dersi aldryorlar ki? Tipik Trk ailesi!" Senaristin her defasnda yannda getirdii kelebek mrl kz arkadalarn ortak sorunu buydu. Gruba sonradan dahil olduklarn bilmenin huzursuzluuyla herkesle hemen ili dl olmaya

kalkyorlard. Bu gdyle masadakilere ok fazla ahsi sorular sorup her lafa karyor, olur olmadk yerlerde ahsi yorumlarda bulunuyorlard. Oysa tam da sohbetleri gereinden fazla ahsiletirmemek ve ilgisizlik raddesinde mahremiyete saygyd grup yelerini birbirine balayan. "Seninki de kolay deil yani. Onca teyzeyle nasl baa kyorsun?" diye devam etti Senaristin Kz Arkada, Asya'nn yznde beliren hiddeti zamannda okumay baaramayarak. "Ayn at altnda anne rol oynayan o kadar kadn... ben olsam bir dakika dayanamam valla." Bu kadan fazlayd. Grupta yazl olmayan kurallar vard, dillendirilmeyen ama asla inenmeyen. Asya iine ektii duman sinirli sinirli fledi. Zaten kadnlar sevmezdi. Kendisi de kadn olmasa bu olguyla daha rahat baa kabilirdi elbette. Olsun varsn, sevmiyordu hemcinslerinin vd vd hallerini, yarglamak iin szen gzlerini. Ne zaman yeni bir kadnla tansa iki tepkiden birini verirdi: Ya ondan ne zaman nefret edeceini grmek iin az biraz beklerdi ya da beklemeye gerek duymaz, ondan annda nefret ederdi. Senaristin yeni kz arkada belli ki ikinci tepkiyi grecekti. "Benim ailem normal deildir," dedi Asya, bylelikle konuyu kapatmay umarak. Ters ters bakt karsndaki kadna. Ama bu esnada berikinin arkasnda, duvarda asl parlak gm bir ereve arpt gzne. Bolivya'dan bir yol resmi. Kzl Gl'e uzanan bir cra yol. imdi orada olmak ne gzel olurdu! Ah bir gidebilseydi bu ehirden, nereye olduu o kadar nemli deil, yeter ki, buradan uzak olsun, yeter ki kimsenin kendisini tanmayaca bir yer olsun. Kahvesini bitirdi, sigarasn sndrd ve yenisini sarmaya balarken mrldand: "Biz aile filan deil, bir arada yaamaya mecbur braklm bir grup kaz. Baka bir ey deil bizimki." "Ama aile dediin tam da byle bir eydir zaten," diye itiraz etti Olaanst Yeteneksiz air. Byle anlarda grubun en yals olduunu hatrlard; sadece yllar itibariyle deil, kaybolan yllar

itibariyle de. kere evlenmi, kere boanm, istisnasz tm eski elerinin stanbul'u terk edip kendisinden olabildiince uzaa yerletiine tank olmutu. Her evlilikten geriye ayda ylda bir kere ziyaret ettii ama daima gururla sahiplenmeye kalkt bir ocuk kalmt. "Unutma," dedi parman babacan bir edayla Asya'ya sallayarak, "btn mutlu aileler birbirine benzerler ama her mutsuz ailenin mutsuzluu farkldr." "Aman! Tolstoy iin bunlar yumurtlamak kolay," dedi Karikatristin Hayatla Kavgal Kans. "Adamn her eyini ekip eviren bir kans varm. Tolstoy dourtmu, kadn bytm. Bir dzine ocuk, viyak viyak. Majesteleri Tolstoy Efendi roman yazmaya konsantre olsun diye, kadncaz kendinden fedakrlk edip bir mr boyu eek gibi alm!" "yi de sen imdi ne demeye bu kadar sinirlendin ki?" diye sordu Alkolik Karikatrist yzn buruturarak; ama tartacak bir eyleri olmadndan ne kans cevap verdi bu soruya, ne de o sorusuna bir cevap bekledi. Masadakiler kan kocann arasndaki gerilimi hissederek susmay yelediler. Ne var ki bir dakika bile gemeden, Alkolik Karikatrist derin bir of ekerek, az evvel tepsiyle yere yuvarlanan garsona iaret etti ve arkadalarnn -karsnn bile- hayal krkln umursamadan bir adet souk bira sipari etti. Yine de bira geldiinde, hafif bir sululuk hissetmi olacak ki, aniden konuyu deitirip alkoln faydalarndan dem vurmaya balad. "Bu lkede az biraz da olsa demokrasi varsa, bunu u elimdeki alkol iesine borluyuz." Dandan gelen ambulans sirenini bastrmak iin sesini ykseltti. "Ne sosyal reformlar ne siyasi yaplanmalar. Hatta Kurtulu Sava bile deil. Trkiye'yi dier btn Mslman lkelerden ayran ite bu iedir. Bu bira var ya bu bira..." tokuturacakm gibi bardan kaldrd, "zgrln ve gelimi sivil toplumun simgesi." "Amma da utun stad! Ne zamandr alkoliklik zgrlk saval oldu," diye kt senarist serte. Dierleri lafa kanmad. Tartmak beyhude enerji kaybyd. Onun yerine duvarlardan

birer ereve seip, ayn ayn yol resimlerine odaklandlar. "slam dini alkol yasakladndan beri. Ezelden beri yani," diye homurdand Alkolik Karikatrist. "Var m bizim gibi ok, bizim kadar rahat ien Mslman memleket? Osmanl tarihini dn. Onca meyhane, onca meze... adamlann keyfi yerindeymi. Biz millete alkole baylnz, neden kabul etmiyoruz bunu? Senede on bir ay kafay eken, sonra panie kaplp piman olan ve btn Ramazan oru tuttuktan sonra, mbarek ay biter bitmez ikiye geri dnen bir toplum bu. yi ki de yle valla. Bu lkede eriat olmamasn, dincilerin baka yerlerde olduklan gibi baarl olamamasn, ite bu iki geleneini zinde tutan kltre borluyuz. Velhasl Trkiye'de demokrasiye benzer bir ey varsa bunu alkole borluyuz." "Madem yle ielim bari!" dedi Alkolik Karikatristin Hayatla Kavgal Kans yorgun bir glmsemeyle. Kocasna hak vermekten ziyade bu konuya bir son vermek ister gibiydi. "Sylesene-Asya, senin u baletin ad neydi? Ona ielim bari... Cecche miydi?" "Ceccheti," diye dzeltti Asya. Gruba bale tarihine dair bir nutuk atacak kadar sarho olduu gne hl esef ediyordu. Ne demeye bahsetmiti ki bunlara Ceccheti'den? Taklp kalmt dillerine. O gnden beri ne zaman konu sknts ekseler, parmak ucunda pointe yryn bulan balete kadeh kaldnrlard. Madem ki kadeh kaldracak daha iyi bir sebepleri yoktu onlar da Ceccheti'ye ieceklerdi. "Yani. imdi o olmasayd balerinler parmak ulannda yrmek iin kendilerini helak etmeyeceklerdi yle mi?" derdi biri her seferinde. "Derdi neymi ki?" derdi bir bakas ve glerlerdi durup dururken parmak ulannda yrmeyi gelitiren balete. Hayat basit tutmak varken zorlatran herkese gldkleri gibi... Her gn burada buluurlard, bu kafede. Olaanst Yeteneksiz air, An Milliyeti Filmlerin Gayri Milliyeti Senaristi ve o anki kz arkada, Alkolik Karikatrist, Alkolik Karikatristin

Hayatla Kavgal Kars, Gizli Gay Ke Yazar ve tabii ki Asya... Ara sra gerilip seslerini ykselttikleri olsa da, pek tartmazlard aralarnda. Kavga, tartma, patrt gereksiz enerji kaybyd. Byle diye diye nice gerilimi ilerinde biriktirmilerdi. Grup yeleri baz baz bakalarn da getirirlerdi yanlarnda, arkadalar, meslektalar, ya da yeni tantklar yabanclar; ou kez yalnz gelirlerdi. Tek tek farkllklarn sergilendii ama hibir farklln dierlerine baskn kmad bir organizmayd grup. Tek tek paralarnn toplamndan daha fazlasyd. Asya Kazanc kendi evinde bulamad i huzurunu burada bulurdu. Kafe Kundera onun snayd. Ne giydiine, ne dediine karmayan bu insanlarn yannda kendini rahat hissederdi. Kazanc ailesi asla ulaamayaca bir mkemmellii ona dayatmak iin rpmrken Kafe Kundera ahalisi onu olduu gibi kabul eder; dahas, insan denilen mahlukatn zaten znde kabahatli, kusurlu ve dzeltilemez olduu varsaymndan hareket ederdi. Ne Kafe Kundera'dan ne de bu gruptan teyzelerine bahsetmiti Asya. Evdekiler bilseler byle meknlarda bu tiplerle takldn kzlca kyamet koparrlard. En ok da ya meselesinden rahatsz olurlard. Grup yeleri ekseriya Asya'nn annesi babas olacak yatayd. Ancak tam da bu ya farkyd Asya'y cezbeden. Onlara baktka hayatta "ilerleme" diye bir ey olmadn anlyordu. Ellisindeki insanlar bu kadar kusurlu, bylesine ocuksa, on sekizinde bymek iin abalamaya gerek kalmyordu. Demek ki baz eyler deimiyordu hayatta: Suratsz bir ergen isen, suratsz bir yetikin, suratsz bir orta yal, suratsz bir ihtiyar ve suratsz bir l oluyordun. ablon kalcyd. Belki kulaa az biraz karamsar geliyordu ama en azndan insann beyhude yere mkemmellik aramamas gerektiini gsteriyordu. Yaadka dzelmiyordu hayat, tpk yalanmakla bymedii gibi kiinin. Bu da bir teselliydi sonuta. Zamanla hibir ey deimeyeceine ve bu kusurluluk hali baki olduuna gre Asya da aynen olduu gibi kalabilirdi. Olanca kusurluluuyla... "Bugn benim yagnm," dedi Asya aniden. ylesine k-

verdi azndan bu bilgi, kendisi de amt. "yle mi?" dedi birisi. "Ne tesadf! Bugn en kk kzmn da yagn," dedi Olaanst Yeteneksiz air. "yle mi?" deme sras Asya'ya geti. "Demek kzmla ayn gn domusunuz! kizler burcu," diye ekledi air kafasn teatral bir neeyle sallayarak. "Balk," diye dzeltti Asya. airin yznden bir kuku bulutu geti. Yoksa bugn domam myd ortanca ocuu? Gene de belli etmedi phesini ve kadeh kaldrd. Hepsi hepsi bu. Kimse Asya'ya sarlmaya, onu yapkan sevgi pcklerine bomaya kalkmad; masaya pasta getirmeye kalkmad. air onun iin bir iir okudu, Karikatrist onun erefine bardak bira iti ve Karikatristin Hayatla Kavgal Kars bir peeteye onun karikatrn izdi - delici zeki gzlerin altnda, sivri bir burnu olan, koca memeli, kabark sal, ask suratl gen bir kadn. Ardndan Asya'ya devasa bir kremal kahve smarladlar ve bir de gnn sonunda ona hesap detmediler. Bu kadar basit, bu kadar tantanasz algland yagn meselesi. Ciddiye almadklarndan deil. Aksine yle ciddiye almlard ki mevzuyu, fanilik ve te dnya zerine bir sohbete daldlar ok gemeden. Gruptakilerin ou lmden sonra hayat olduuna ve bunun dnyadakinden ok daha beter olacana kaniydi. "Biz iyisi mi burada kalan zamanmzn tadn karalm" eklindeydi genel kanaat. "Zaman..." diye i geirdi biri ama gerisi gelmedi. Genel itibaryla masadakiler iin kof bir kelimeden ibaretti zaman. Dindarlarn zaman anlayndan bihaberdiler; ne slam ne de baka bir dinle ilgilendiklerinden. Bergsoncu zaman fazla rktcyd, Tanpnarc zaman ciddi ciddi zeletiri beklediinden ar geliyordu; kapitalist zaman anlay ise umurlarnda bile deildi. Varsa yoksa "mekn"d. Varsa yoksa buras. Sanki darda bir bekleyenleri yoktu, sanki dars diye bir yer hi yoktu. Kelimeler usul usul dald azlarnda, iyiden iyiye bir kaytszlk kt zerlerine. Bazdan dnceye dald, bazlan konumay bra-

kp duvardaki muhtelif resimlerden birine kat. Uzun mddet bu hissiz hali korudular. Akam perde perde byle kt Kafe Kundera'ya.

Akam dokuzda, drt drtlk bir yemein ardndan klar sndrlnce, arklar alklar arasnda katl, limon kremal (an eki), zeri karamelli (an ekerli) pastasnn mumlarn fledi Asya Kazanc. Mumlardan ancak te birini sndrmeyi baarabildi. Geri kalanlar drt bir yandan fleyen teyzeleri, ninesi ve Cicianne tarafndan elbirliiyle sndrld. "Bale dersi nasld bugn?" diye sordu Feride Teyze klar aarken. "yiydi," dedi Asya glmseyerek. "Hocann mecbur tuttuu esneme hareketleri yznden srtm anyor biraz ama ikyetim yok, bir sr yeni hareket rendim..." "yle mi?" diye sordu pheci bir ses. Zeliha Teyze'ydi. "Ne mesela?" Asya annesine evirdi yzn ve renk vermedi. "Hmmm bakalm," diye ekledi pastadan ilk lokmasn alrken. "Petite-jete rendim, kk bir sray, pirouette ve glissade da var." "Ay ne gzel valla. Bir tala iki ku vuruyoruz," diye atld Feride Teyze. "Bir tek bale dersinin parasn veriyoruz ama kz Franszca da reniyor. Pek ekonomik!" Zeliha Teyze dnda herkes ban sallad. O ise zmrt yeili gzlerinin uurumunda pheci bir panltyla yzn kznn yzne yaklatrd ve neredeyse duyulmaz bir sesle "Gstersene bize u rendiin hareketleri!" dedi. "Deli misin?" dedi Asya geri ekilerek. "Oturma odasnn ortasnda ne gsterecek misim? Burada yapamam bunlar. Stdyoda, hocayla birlikte almam lazm. nce snp esniyoruz ve younlayoruz. Hem mutlaka mzik oluyor... Glissade kaymak de-

mek, biliyor muydunuz? Halnn stnde nasl kayabilirim?! nsan yle damdan der gibi bale yapamaz." Zeliha Teyze kuzguni salann parmaklanyla dzeltirken zehirli bir glle araland dudaklan. Kzyla kavga etmektense pastasn yemeyi tercih ediyormu havasyla baka bir ey sylemedi. Ama gl Asya'y ileden kartmaya yetmiti. Taban itti, sandalyesini geri ekip ayaa kalkt. Bylelikle akam dokuz eyrekte, bir zamanlann mreffeh ve debdebeli, imdininse oktan miyadm doldurmu, harap konanda, tm kadnlardan oluan seyirciler nnde Asya Kazanc, yznde romantik bir ifadeyle, kollan alm, elleri orta parmaklar baparmaklanna deecek ekilde yumuaka kvnlm bir halde bale yapmaya balad halnn zerinde.

Altnc Blm

ANTEPFISTII

rmanu akmakyan, A Clean WellLighted Place for Books'taki enebaz kasiyerin, setii on iki roman tek tek ilemden geirip antaya yerletirmesini seyretti. Nihayet kredi kart onayn aldnda, sat fiinin altndaki miktara bakmamaya alarak kd imzalad. Bir kez daha biriktirdii btn paray kitaplara yatrmt! Tam bir kitap kurduydu Armanu; pek matah bir zellik deildi bu, zira olanlarn gznde kymeti harbiyesi yoktu; bu yzden de zengin bir koca bulmasn hayal eden annesinin keyfini karyordu. Daha bu sabah telefonda, bu gece dar ktnda romanlar zerine tek kelime bile etmeyeceine dair sz verdirmiti annesi ona. Kendisini bekleyen randevuyu dndnde midesinde bir endie dalgasnn kabardn hissetti Armanu. Yaklak bir senedir kimselerle kmyordu. Yemin etmiti szde randevularla vakit kaybedeceine bu ii kknden kesip hi kimseyle kmamaya, oturup evde kitaplarn okumaya. Ne var ki nasl olduysa bu akam Armanu akmakyan erkeklerle ansn bir kez daha deneyecek, aka bir ans daha verecekti. Kar cinsle tekerrr eden baarszlklarnn ardndaki esas sebep kitaplara duyduu tutku ve kt erkeklerden daha bilgili olmasyd belki ama durumu daha da vahim hale getiren iki ilave

etken vard. Birincisi Armanu gzel bir kzd, fazla gzel. Orantl vcudu, ince hatl yz, koyu sar dalgal salar, iri gri-mavi gzleri ve bakalarnda bir kusur gibi grnebilecek ama ona kendine gvenli bir hava veren hafif kemerli burnuyla fiziksel cazibesi, zeksyla da birletiinde delikanllar rktyordu. irkin kadnlar tercih ettiklerinden ya da zeky takdir etmediklerinden deil. Onu tam olarak nereye yerletireceklerini bilemediklerinden. Kategorileri bulandnyordu. Yat erkeklerin kategorisi vard: okanlar, danmanlar ve nianlar. Okanlar, yatmak iin lp bittikleri kzlard, ncelikle vcuduyla var olanlar. Danmanlar ise akl dantklar kzlar, yani dostlar; ncelikle zekalaryla var olanlar. Nianlar ise gnn birinde evlenmeyi dndkleri kzlard, ncelikle iyi huylanyla var olanlar. Armanu'un derdi bu kategoriden hepsine uyacak kadar "mkemmel" olmas ve bu sebepten hibir kategoriye uymayp akta kalmasyd. Armanu akmakyan'n erkekler konusunda yaad fiyaskonun ardndaki ikinci etken daha karmakt: akrabalar. San Francisco'daki akmakyan ailesi ve Arizona'daki annesi, Armanu iin doru erkein kim olduuna dair birbirine taban tabana zt grlere sahipti. ocukluundan beri neredeyse be ayn San Francisco'da (yaz tatilleri, bahar tatili ve hafta sonu ziyaretleri) geri kalan yedi ayn da Arizona'da geirdiinden, her iki tarafn da kendisinden neler beklediini ve bu beklentilerin ne kadar uzlamaz olduunu birinci elden renme frsat bulmutu. Neresin den baklrsa baklsn birbirihin tmyle zddyd bu beklentiler. Bir taraf memnun eden adm, teki taraf mutlaka rahatsz ederdi. Annesi Rose, Ortabat'da domu, beyaz, Protestan bir Amerikal'yd ve bu tanma uyan insanlarla kmasn istiyordu. San Francisco'daki baba taraf ise diyasporada kalabalk, Katolik bir Ermeni slaleydi ve onlar da kendilerine benzeyenlerle kmasn bekliyorlard. Bu durumda kimsenin cann skmamak iin, San Francisco'dayken Ermeni ocuklarla, Arizona'dayken de Ermenilikle uzaktan yakndan alakas olmayanlarla kmay denemiti Armanu. Ama kaderin bir cilvesi, San Francisco'da bulunduun-

da ilgisini ekenler hep Ermeni olmayanlard, te yandan Arizona'da tutulduu delikanlnn de Ermeni-Amerikahlar kmt, annesini sktu hayale uratma pahasna. Ald kitaplarla beraber endielerini de srtlanarak kt kitapdan. Opera Meydan'n geerken rzgr slk alyor, kulaklarna tekinsiz ezgiler mrldanyordu. Opera Kafe'de oturan gen bir ift iliti gzne; ya nlerindeki tka basa dolu sandvilerde umduklarn bulamamlard ya da kavga etmilerdi. Tanr'ya kr bekrm ve yalnzm, diye dnd Armanu akayla kark. Trk Soka'na sapt. Seneler nce New Yorklu Ermeni-Amerikal bir kza ehri gezdirmiti bir keresinde. Bu sokaa geldiklerinde kzn yz burumutu: "Trk Soka! Nereye gitsen karna kyor Trkler.'" Armanu kzn bu tepkisine ne kadar ardn hatrlyordu. Sokaa bu ismin verilmesinin sebebinin, vaktiyle belediye bakan olarak hizmet vermi ve ehrin tarihinde nem tayan Frank Trk'n ansna hrmet olduunu anlatmaya almt. "yle ya da byle," diye kesmiti nutkunu arkada, ehir tarihiyle pek ilgilenmemiti. "Nereye gitsen karna kmyor m Trkler?" Armanu sesini karmamt. Nasl diyebilirdi ki, evet Trkler her yerdeler, hatta ve hatta ilerinden biri annemle evli! Nasl sylersin bunu? Ermeni arkadalarnn yannda vey babasndan bahsetmezdi Armanu. Ho, Ermeni olmayan arkadalarna da gvenmezdi ya. Hatta Ermeni-Trk sorunu hakknda gdm bilgisi ya da ilgisi olmayanlara bile anlatmazd bir ey. Srlarn grip virsnden daha hzl yayldn bildiinden, srlarn da sessizliini de korurdu. Ne zaman Mustafa'dan sz etmesi gerekse ismiyle deil tanmyla hitap ederdi ona: vey baba. Yoksa bir Ermeni'ye "Mustafa" ismini sylese tyleri diken diken olurdu annda. Lise bittiinde srlarn saklamak kolaylamt Armanu iin zira niversite kampslerinde ilgi duyulan en son mevzu "ebeveynler"di. Eer olaand bir ailevi durumun olduunu anlatmazsan, herkes sana

normal muamelesi yapar. Armanu insanlarn normallii varsaymaya ne kadar yatkn olduklarn kefetmiti kk yalarda. Annesi odar olduuna gre, Rose'un baka bir odar'lz evlenmesinden daha normal ne olabilirdi? Arkadalar Armanu'un vey babasnn da Ortabath, beyaz, Protestan bir Amerikal olduunu dnyorlard. Trk Soka'ndaki dkknlarn nnden hzl hzl yrd: Gay-dostu bir pansiyon, Lbnanllarn ilettii ve baharatl ezmeler satan bakkal ve sadece Tayland rnleri satan marketin yanndan geip eit eit insanla yan yana yrdkten sonra Russian Hi'e giden tramvaya bindi. Alnn tozlu cama dayayp ufuktan kalkan sisi seyrederken, Borges'in Labirentler'ini dnd. Bu ehirde olmay, ehrin vcudunda nabz gibi atan evki seviyordu. Kklnden beri severdi buraya gelmeyi; babas ve uan ninesiyle kalmay. Annesinin aksine babas bir daha evlenmemiti. Armanu babasnn zaman iinde birtakm kz arkadalar olduunu biliyordu ama hibiriyle tantnlmamt, ya ilikiler ciddi olmad iin ya da babas onu bir ekilde zmekten ekindii iin. Muhtemelen ikincisiydi. Tam Barsam akmakyan'a gre bir davrant bu. Dnya zerinde onun kadar dierkm, bu kadar egosuz bir insan olamayacana inanrd Armanu. Anlayamad, babas gibi bencillikten nasibini almam bir erkein nasl olup da annesi gibi bencillik abidesi bir kadna evlenme teklif edebildiiydi. Annesini sevmediinden deil. Severdi elbette ama kolay deildi Rose ile yaamak. Zaman zaman annesinin tatminsiz sevgisinden boulacak gibi olurdu. O zaman San Francisco'ya, akmakyan ailesinin kollarna kaard ama orada da ayn lde talepkr bir sevgi deryas onu iine ekerdi. Armanu akmakyan tramvaydan iner inmez admlarn sklatrd. Matt Hassinger onu yedi buukta almaya gelecekti. Hazrlanmak iin bir buuk saatten az zaman vard; bu da du yapp zerine bir elbise geirmeye anca yeterdi. Belki herkesin ok yaktn syledii u turkuaz elbiseyi giyerdi. Bu kadar yeter. Makyaj yok, aksesuar yok. Kendini bu randevu iin ssleyip ps-

lemeyecekti, zaten fazla bir ey de beklemeyecekti. Her ey yolunda giderse ho olurdu. Gitmezse de ne l, buna da hazr olacakt. San Francisco ehrini ve zihnindeki dnceleri kaplayan sisin altnda Armanu, babaannesinin Russian Hill'deki evine ulat. San Francisco'nun en dik tepelerinden birinde yer alan hareketli bir gmen mahallesiydi buras. "Merhaba canm, ho geldiiiiin!" Hayrettir, kapy babaannesi deil Surpun Hala amt. "Canm nasl zledim seni," dedi sevgiyle, "anlat bakalm, ne yaptn darlarda? Nasl geti gnn?" "yi geti," dedi Armanu sakin sakin, bir yandan da en kk halasnn sal akam burada ne ii olduunu merak ediyordu. Surpun Hala ezelden beri, en azndan Armanu'un ocukluundan beri, retim yelii yapt Berkeley'de otururdu. Her hafta sonu muhakkak San Francisco'ya gelirdi ama hafta ii burada grlmesi beklenmedik bir hadiseydi. Ne var ki Armanu o gn neler yaptn anlatmaya balar balamaz bu soruyla ilgilenmeyi brakt. Yznde gller aarak, "Yeni kitap aldm," dedi Armanu. "Kitap!? Yine. kitap m dedi o?" diye ieriden bard tandk bir ses. Varsenig Hala'nn sesi! Armanu yamurluunu kancaya ast, rzgrn datt salarn dzeltti ve Varsenig Hala'nn burada ne ii olduunu merak ede ede ieriye yneldi. imdi bu saatte burada deil havaalannda olmas gerekmiyor muydu? Ayn voleybol takmnda forvet olan ikiz kzlar, gnlne gittikleri Los Angeles'taki blge turnuvasndan bu akam dnyordu. Varsenig Hala ma yznden yle heyecanlyd ki gndr gzne uyku girmemi, srekli kzlarna ya da antrenre telefon edip durmutu. Ama takmn geri dnd gn, deti olduu zre saatler evvelinden havaalanna gitmek yerine, buraya gelmi, ierde masay kuruyordu. "Evet, kitap dedim," dedi Armanu, geni oturma odasna girerken.

"Sen ona bakma yavrum. Yalandka huysuzlayor," dedi Surpun Hala arkasndan. "Hepimiz seninle gurur duyuyoruz canm." "Canm gurur duyuyoruz tabii ama yana gre davransa daha iyi olur," dedi Varsenig Hala son porselen taba da masaya koyarken. Sonra yeenine sk sk sarld. "Senin yandaki kzlar makyaj malzemesi kyafet anta peinde, sense kitap peindesin. Ho senin gzellemeye ihtiyacn yok ama oku oku oku, bunun sonu neye varr?" "Halacm daha iyi ya, makyaj malzemesi kyafet anta peinde olsam ailecek iflas ederdik, kitaplar ok daha hesapl,".dedi Armanu en pinti halasna gz krparak. Batan gnein nda ne kadar gzel grndnn farknda deildi. antasn babaannesinin koltuuna brakt ve hediye oyuncaklarn grmek iin can atan bir ocuk gibi hemen iindekileri boaltt. Kitaplar birbiri zerine 'yadlar: A/e/: Toplu Eserler, Kum Kitab, Yollan atallanan Bahe, Narziss ve Goldmund, Rua Dam Vale, al Horozu, Denizin Deitirdii, Kskn Kahvenin Trks, Bahara Kadar Bekle Bandini, Elde Makas Komak ve en sevdii yazar Kundera'nn iki kitab: Yaam Baka Yerde ve Glnesi Aklar bazs yeni, bazs seneler nce okunmu ama imdi tekrar okunacak romanlar. Armanu, akmakyanlarn kitap tutkusuna gsterdii direncin bir baka sebebi, ok daha derin ve karanlk bir hikyesi olduunu dnyordu. Sadece kadn olduu iin deil, Ermeni olduu iin de bibliyofil olmaktan kanmas gerekiyordu. Varsenig Hala'nn okumasna srekli muhalefet etmesinin altnda daha duygusal, hatta tarihsel bir kayg, bir hayatta kalamama korkusu olduunu seziyordu. Halas onun yatlarndan ok farkl olmasn, onlar arasndan sivrilmesini istemiyordu. Hep anlattklarna gre, Ermeniler Osmanl'nn bir paras iken henz, Osmanl hkmetinin ilk safd ettikleri arasnda yazarlar, airler, sanatlar, entelekteller varm. nce "beyinlerden" kurtulmular, ondan sonra gerisini srmler - sradan insanlar. Diyasporadaki pek ok Ermeni aile gibi akmakyanlar da ocuklarndan biri oku-

maya yazmaya fazla merak gsterdiinde ve ortalamann fazla zerine ktnda hem gurur duyuyor hem endieleniyorlard. Kitaplarn dnyas tehlikeliydi, bilhassa da romanlarn. O kurgusal yol insan kolaylkla hayaller evrenine gtrebilirdi, her eyin akkan ve her eyin mmkn olduu o tekinsiz evrene. nsan ne olduunu anlamadan yle bir kaplp giderdi ki bu leme, ba bsbtn kopabilirdi gereklikle. Oysa aznlksan, aznlk ocuu olarak gelmisen dnyaya, hibir zaman fa^la hayalci, fazla naif, fazla romantik olma lksn yoktu. Ayaklarn her zaman sk sk basmalyd hakikatlerin toprana. ok fazla itimat etmemeliydin kimseciklere. Ktmser olmak iyimser olmaktan yedi; zira dnya hakszlklarla dolu bir yerdi. Gemiinde travmalar olanlar iin hayalgc olsa olsa zehirli bir iksirdi; farknda bile olmadan kanna girer, bnyeni altst eder, tam gaz gelecee ve hayatta kalmaya odaklanman engellerdi. Susturulanlar yle rahatlkla heba edemezlerdi kelimeleri. Kimlikleri ellerinden alnanlar yle kolay kolay terk edemezlerdi kkenlerini. Diyasporada Ermeni olmak kalan salarn torunu olmak demekti. Kalan salarn ocuklarndan biri olarak, yine de okumak dnmek yazmak ve hayal kurmak isterseniz, bunu sessiz sedasz ve iten ie yapmanz gerekirdi, asla kendini kaptrmadan. Byle bir aile mirasna sahipken, farkllamak deil, "normallemek" peinde olmalyd. Byle renmiti Armanu, ama rendiklerinin tekini bile uygulamyordu ite. Mutfaktan szlen keskin, baharl kokuyla dalgnlndan syrld. "Halacm, yemee kalacak msn?" diye sordu halasndan en konukan olanna. "Az bir ey trtklarm tatlm," diye mrldand Varsenig Hala. "Birazdan havaalanna gitmem lazm, ikizler bugn dnyor. Size mant getirmek iin uradm bir de..." Varsenig Hala gururla glmsedi, "Bil bakalm ne geldi bugn Erivan'dan? Bastrma geldi! Otur da yiyelim." "Halacm mant da yiyemem bastrma da imdi," dedi Armanu kalarn atarak. "Btn gece sarmsak kokmak istemiyorum."

"Ne varm ki bunda? Dilerini fralar bir de naneli sakz inersen koku moku kalmaz." Elinde maydanoz ve limon dilimleriyle sslenmi bir tabak musakkayla ieri giren Zaruhi Hala'yd konuan. Taba masaya brakp yeenini kucaklamak iin kollarn at. Armanu kollarn aarken, bir yandan da onun burada ne ii olduunu merak ediyordu. Ama durumu anlamaya balamt artk. akmakyan ailesinin tm fertlerinin tam da Armanu'un bir erkekle randevusu olduu akam uan Nine'nin evinde tecessm etmi olmas pek iyi planlanm bir "tesadft! Herkes baka bir bahaneyle ama belli ki ayn maksatla gelmiti: Hepsi de u Matt Hassger'i, biricik gzbebeklerini dar karacak olan ansl gen adam grmek, snamak ve deerlendirmek istiyordu belli ki. Armanu umutsuz bir bakla bakt akrabalarna. Ne yapabilirdi? Bunca sevgi ve ilgi karsnda bamszln nasl koruyabilirdi? Hayata itimat etmemek ve felaketlerden korkmak iin bunca hakl sebebi olan bir slaleyi nasl ikna edebilirdi kendisi iin endielenmemeye? Genetik mirasndan nasl kurtulabilirdi, bilhassa bir yan bu mirasla gurur duyarken? Sevgi ve efkatle rl bir kuatmayd yaad, ama kuatmayd ite. O kadar da iyi niyetliydiler ki kar kamyordu hibirine. Mmkn myd savamak iyilikle? "e yaramaz ki," dedi Armanu iini ekerek. "En keskin di macunlan, en naneli sakzlar, hatta u feci keskin az alkalama sulan bile bastramaz bastrmann kokusunu. Bu dnyada bastrmay yenecek apta bir ey icat edilmedi daha. En azndan bir hafta gemesi lazm. Bir dilim dahi yesen gnlerce emen kokar, emen terlersin. iin bile bastrma kokar!" O arkasn dner dnmez, Varsenig Hala merakla fsldad Surpun Hala'ya: "iim kokar diye bastrma yemeyi reddedeni de ilk defa duyuyorum." Armanu bunlan duymazdan gelip banyoya yneldi. Halalaryla didimeye niyeti yoktu. Hazrlanmas gerekliydi. Ne var ki banyoya admn atar atmaz Dikran Day'y buldu karsnda. Ba-

lavabonun altndaki dolapta, koca gvdesi elleriyle dizleri zerinde, lavabonun musluklarn tamire koyulmu durumda. Az kalsn zerine basyordu. "Dikran Day?" diye tiz bir lk att Armanu. "Ay canm geldin mi sen!" diye seslendi Dikran stanbuliyan lavabonun altndan. "Bu ev ehov karakterleriyle dolu," diye mrldand Armanu kendi kendine. "Sen yle diyorsan yledir," dedi Dikran Day gbeini svazlayarak. "lim olan sensin." "Daycm, ne iiniz var orada?" "Babaannen evdeki musluklarn eskiliinden ikyet edip durur ya. Bu akam kendi kendime dedim ki, neden dkkn erken kapatp uan'n evine musluktan tamir etmeye gitmiyorsun?" "Ya yle mi?" dedi Armanu glmemeye alarak. "Ne tesadf. Herkes burada bu akam. Babaannem nerede peki?" "Kestiriyor," dedi Dikran stanbuliyan, ngiliz anahtarn almak iin zar zor dolabn iinden kp, oflaya poflaya tekrar ieri emekledi. "Ne yaparsn ihtiyarlk, vcudun uykuya ihtiyac oluyor! Biliyorsun geceleri uyuduu yok ki. Bari imdi kestirsin. Ama yedi buua kadar uyanr merak etme." Yedi buuk! Grne gre ailenin btn fertleri biyolojik alarmn Matt Hassinger'in zili alaca ana gre ayarlamt. "Bana penseyi uzatsana," dedi skntl bir ses. "Bu i grmyor." Armanu, iinde her boydan yaklak yz krk parann bulunduu alet antasnn iinde istenilen penseyi bulana kadar ilgili ilgisiz bir sr alet edevat ald eline. Beceriksiz Tesisat Dikran Day banyo borularn skerken du yapmann imknszln idrak ederek, arka taraftaki yatakodasna gitti, usulca kapy aralayp ieri bakt. Babaannesi yatakta kvrlm, belli belirsiz horluyordu. Tedirgin bir uykuydu bu, her an blnmeye hazr. Gene de ocuklar ve torunlaryla evrili yal kadnlara has bir bahtiyarlk okunuyordu yznde. Belki de ryasnda bizleri gryor,

diye dnd Armanu. teden beri t pt bir kadnd ya, ihtiyarlk onu iyice kltp zayflatmt. Giderek gn iinde ekerlemeye daha fazla ihtiya duyuyordu. Geceleriyse her zamanki gibi uyankt. htiyarlk uan'n uykusuzluk sorununu bir nebze olsun azaltmamt. Uyumaz, ksa ksa kestirirdi sadece. Armanu usulca kapy kapatt. Salona dndnde sofra kurulmutu. Onun iin de bir tabak koymulard. Yemek randevusuna bir saatten az zaman kald halde nasl olup da aileyle oturup yemek yemesini bekleyebilirlerdi? Ama Armanu, akmakyanlardan dz mantk beklememek gerektiini renmiti bir kere. Yemezse krlrlard. Herkesi mutlu etmek iin bir-iki ey attrabilirdi. Hem bu mutfa severdi; hayatnn Arizona kysndan San Francisco kysna her geiinde yemek yeme alkanlklarn deitirmiti. Ermeni mutfandan Ortabat Amerikan mutfana geebilmek iin damak tadn tamamen silbatan dzenlemesi gerekirdi her seferinde. Annesi Rose, Ermeni yemeklerini mutfak snrlarndan olabildiince uzak tutmak istemiti hep, hatta komularyla bir araya gelince Ermeni yemeklerini karalamaktan byk zevk alrd. zellikle her frsatta alenen yerin dibine batrd iki yemek vard: paa ve barsak dolmas. Armanu, annesinin bir keresinde Bayan Grinnell'e nasl yakndn hatrlad. "Iyy," demiti Bayan Grinnell sesinde tiksintiyle. "Gerekten barsak m yiyorlar?" "Yemezler mi," demiti Rose ban hzl hzl sallayarak. "Hem de hapur hupur yiyorlar. ine sarmsak ve baharat doldurup mideye indiriyorlar o le gibi etleri." ki kadn suratlarn buruturmutu ayn anda. Ne var ki Armanu'un vey babas tam o srada yznde bezgin bir ifadeyle onlara dnp, "Nesi varm? Bumbara benziyor anlattnz yemek. yleyse gerekten ok lezzetlidir," demese daha da devam edeceklerdi. "Bu kocan da Ermeni mi?" diye fsldamt Bayan Grinnell, Mustafa odadan ktnda.

"Ne mnabeset," demiti Rose, sesini alaltarak. "Sadece mutfaklar benziyor... Yoksa, Ermenilerin dman o."

Kap zilinin almasyla Armanu hari herkesi bir heyecandr ald. Saat daha yedi bile olmamt. Dakiklik Matt Hassinger'in meziyetlerinden biri olmasa gerekti. Ayn anda dmeye baslmasna halalarnn birden ayaa frladlar. Sknetini muhafaza eden Armanu, kasten arlatrd admlarla, halalarnn sabit baktan altnda kapya gitti ve at. Amasyla yznn aydnlanmas bir oldu. "Babacm!" diye bard sevinle. "Akam toplantn var sanyordum. Nasl bu kadar erken gelebildin?" Ama daha sorunun sonuna gelmeden cevab sezmiti bile. Barsam akmakyan, gamzelerini aa kartan glyle kzma sarld; gzleri gurur ve kaygyla parlyordu. "Evet ama toplanty ertelememiz gerekti," dedi Armanu'a ve o arkasn dner dnmez, kz kardelerine fsldad: "Daha gelmedi mi olan?" Matt Hassinger'in geliinden nceki son otuz dakika Armanu dnda herkesin heyecan arttka artt. st ste kyafet giydirip defile yaptrdlar, sonunda oy birliiyle ayn karara vardlar: Turkuaz elbiseyi giymeliydi. Kulaklarna elbiseye uygun decek kpeler geirip koluna da Varsenig Hala'mn "kadns bir lt" vereceini syledii arap rengi bir anta taktlar. Bir de olur da gidecekleri yer souk olur diye tyl lacivert bir hrka attlar omuzlarna. Armanu sorgulamamas gereken eyler listesinde "hrkalar" olduunu biliyordu. Kklnden beri ne zaman dan ksa bir hrka geirmilerdi zerine. Her nedense ev dndaki dnya. Kuzey Kutbu gibi bir yerdi akmakyanlann gznde. "Dars" demek "souk diyar" demekti ve oraya gitmeden eyvel tercihan el rgs hrkan yanna alman gerekirdi. Bebekliini babaannesinin rd, kelerine isminin ba harfleri ilen-

mi rengrenk battaniyelerin altnda geirdiinden, ilerleyen yalarnda kendisine dayatlan bu hrka mecburiyetini de benimsemekte zorlanmamt Armanu. Hazrlk fasl tamamlannca masaya oturdular. Akamki yemee hazr olmas iin nceden evde bir eyler attrmas mantkl geliyordu akmakyanlara. "Ama gzelim ku kadar yiyorsun. Mantmn tadna bakmayacak msn yoksa?" diye szland Varsenig Hala, elinde kepe, kara gzlerinde yle byk bir znt vard ki, gren de zanneder ki bir hayat memat meselesi var ortada. "Yiyemem hala," dedi. "Tabama kadayf doldurdun bile. unu tadaym, yeter." "Et ve sarmsak kokmak istemedin," dedi Surpun Hala, hnzr bir sesle. "Biz de sana ekmek kadayf verdik. Bylece nefesin antepfst kokacak." "nsan neden antepfst kokmak ister ki?" diye sordu uykudan yeni kalkan uan Nine akn akn. "Antepfst kokmak istediim filan yok," diye homurdand Armanu. Ama baka bir ey syleyemeden, cep telefonu almaya balad: aykovski. Telefonu alp kalarn atarak ekrana bakt. zel numara. Herhangi biri olabilirdi. Yemei iptal etmek iin tuhaf bir bahane uydurmak zere arayan Matt Hassinger bile olabilirdi. Armanu huzursuzca telefonu elinde tutarak ylece durdu. Drdnc alta annesi olmadn mit ederek at. Ama oydu: annesi! "Canm iyi misin, sana iyi davranyorlar m orda?" oldu ilk sorusu. "Evet, anne," diye mrldand Armanu durgun bir sesle. Artk buna alm saylrd. Kklnden beri ne zaman akmakyanlarn evinde kalsa, hayat tehlikedeymi gibi davranrd annesi. "Amy, sakn bana hl evden kmadn syleme." Armanu buna da nispeten alkt. Annesi, babasndan boandndan beri bir kez olsun gerek adyla seslenmemiti ona.

Rose'un kzn sevebilmesi iin onu yeniden isimlendirmesi gerekmiti sanki. Bu blnmlk senebesene ruhuna ilemiti Armanu'un. Babasyla beraberken Armanu, annesiyle Amy. Bugne kadar akmakyan ailesinden hi kimseye bu isim deiikliinden bahsetmemiti. Baz eylerin sr olarak saklanmas gerekirdi. Sr demiken, hayatnda bundan bol ne vard? "Neden cevap vermiyorsun?" diye steledi annesi. "Bu gece dar kmayacak miydin?" Armanu odadaki herkesin kulak misafiri olduunu bildiinden duralamt. "Evet anne," dedi skntl bir sessizlikten sonra. "Fikrini deitirmedin deil mi?" "Hayr anne. yi de numaran neden sakladn?" "Kendime gre sebeplerim var. Anneyim ben. Arayann ben olduumu anlaynca telefona cevap vermiyorsun her zaman." Rose'un sesi hznle alalmt ki yeniden ykseldi. "Matt aileyle tanacak m?" "Evet anne." "Sakn ha! Asla yapma byle biey. ocuun dn kopartrlar. Sen o halalarn bilmezsin, sorgu memuru gibi zavall ocuun burnundan fitil fitil getirirler." Artnanu sesini karmad. Ya telefon hattnda tuhaf hrtlar vard ya da annesi bir yandan ona drdr ederken bir yandan da salarn fralyordu. "Neden bir ey sylemiyorsun tatlm? Yoksa hepsi orada m o cadlarn?" diye sordu Rose. Bouk bir czrt geldi fondan. Bir kepe krep hamurunun scak tavaya dkl gibi. "Ah ah, bile bile neden soruyorum ki? Ordalar tabii. Bahse girerim hepsi birden gelmitir. Hl benden nefret ediyorlar deil mi?" Armanu'un buna verecek cevab yoktu. Kafasnda Rose'u canlandrabiliyordu; hep deitirmekten bahsettii ama buna ne zaman ne para ayrabildii somon rengi dolaplanyla lo mutfakta dikiliyor olmalyd u anda; salar gevek bir topuz yaplm, kablosuz telefon kulana yapk, teki elinde bir spatula, evde

bir ordu ocuk varmasna krep stne krep yapyordu. Akama kadar hepsini kendi yiyecekti muhtemelen. vey babas Mustafa Kazancy da getirebiliyordu Armanu gzlerinin nne, mutfak masasnda oturmu, elinde Arizona Daily Star gazetesi, bir yandan ekonomi sayfalarn okurken bir yandan da kahvesini kartryordu. Arizona niversitesi'nden mezun olup Rose'la evlendikten sonra blgedeki bir maden irketinde almaya balamt Mustafa. Armanu'un grebildii kadaryla kayalarn ve talarn dnyasn insanlarnkinden fazla seviyordu. Fena bir adam deildi, belki biraz skc. Hayatta hibir eye tutku duymuyor gibiydi. Ailesi orada olduu halde kim bilir ne zamandr stanbul'a dnmemiti. Armanu bazen onun gemiiyle balarn koparmak istedii izlenimine kaplyor ama nedenini kavrayamyordu. Bir-iki kere onunla 1915'i ve Trklerin Ermenilere yaptklarn konumak istemiti. "Ben pek bilmem bunlar," diye kestirip atmt Mustafa, nazik ama ayn lde kat bir tavrla onu susturarak. 'Tarihi tarihilerle konumalsn." "Amy niye konumuyorsun evladm?" Rose'un sesi sinirli gelmeye balamt. "Annecim kapatmam lazm artk. Seni sonra ararm," dedi Armanu. Son anda bir czrt daha ykseldi ahizeden, annesi ya tavaya koca bir kepe krep hamuru daha koymutu ya da alamaya balamt. Armanu ilkine inanmay tercih etti. Sinirleri iyice bozulmu bir halde masaya dnd, sandalyesine oturdu ve kimseyle gz gze gelmemeye alarak nndekini yemeye balad. Ne var ki tabana istemedii eyler doldurulmutu aradan geen zamanda. Hatasn anlamas birka saniye srd. "Hala syler misin ben neden mant yiyorum?" diye sylendi Armanu. "Bilmem canm," diye ayn tonda karlk verdi Varsenig Hala. "Tadna bakmak istersin diye koymutum. Demek ki cann ekmi." Armanu'un iinden alamak geldi. Masadan kalkmak iin

izin istedi ve dilerini fralamak zere banyoya kotu. Bu aptal randevuyu verdiine bin piman olmutu. Bir elinde di macunu bir elinde di fras ve suratnda da krgn bir ifadeyle aynann nnde durup, uzun uzun kendine bakt. u basit Colgate Total Beyazlatnc Di Macunu mant kokusuyla nasl savaabilirdi ki? Acaba Matt Hassinger'i arayp bu ii iptal mi etseydi? Aslnda tek yapmak istedii odasna kapanp ald romanlar okumaya balamakt. Baka hibir ey istemiyordu. "Yatanda kalp romanlarn okumalydn," diye azarlad aynadaki tandk yz. "Samalama canm!" dedi arkadan bir ses. Zaruhi Hala'yd yan banda bitiveren. "Gensin, gzelsin. Dnyadaki en iyi erkei hak ediyorsun. yle biraz kadns bir lt katalm sana, u ruju srn bakalm kk hanm!" Srd. Rujun altnda "kadns lt" filan yazmyordu ama benzer bir ibare vard, "vine lts". Armanu halasnn zorla srd rujun ounu bir peeteyle sildi. Tam o anda kap ald. Yedi otuz iki! Dakiklik Matt Hassinger'in meziyetleri arasndayd demek. ki dirhem bir ekirdek giyinmiti Matt Hassinger; hayli heyecanl ve biraz akn grnyordu. Armanu'tan ya kkt zaten ama ya salarna bir batman jle srd ya da normalde giymeyecei deri ceket ve bal rengi Ralph Lauren pantolonlara brnd iin iyiden iyiye grnr olmutu genlii. Yetikin gibi giyinmi bir ergene benziyordu u haliyle. Sol elinde on iki krmz laleden oluan koca bir demetle ieri girdi; Armanu'a glmsedi, sonra arkadaki izleyicileri fark edip donakald. Btn akmakyan ailesi Armanu'un arkasna dizilmiti. "eri gel delikanl, korkma," dedi Varsenig Hala en cesaret verici sesiyle. Matt Hassinger pancar gibi kzararak btn aile fertleriyle tek tek tokalat. Kendine gvenini kaybedip terlemeye balad. Birisi elinden iekleri ald, bir bakas da ceketini. Tyleri yolunmu bir kaz gibi ackl bir halde salona girip bulduu ilk koltua k-

t. Dierleri de ona iyice sokulup yarm daire eklinde oturdular. Hava durumundan konutular nce. Ardndan, Matt'in eitimi (hukuk fakltesindeydi, bu iyi de olabilirdi kt de), Matt'in ailesi (onlar da avukatt, bu iyi de olabilirdi kt de), Matt'in Ermenilere dair ne bildii (pek bir ey bilmemesi ktyd ama renmeye hevesli olmas iyiydi) hakknda konutular; sonra yine hava durumuna geri dndler, ondan sonra da sinir bozucu bir sessizlik kt. Neredeyse be dakika boyunca kimse tek kelime etmedi. Bu skntl durumdan neredeyse ackl bir amaza deceklerdi ki aykovski yeniden duyuldu. Armanu ekrana bakt: zel numara. Telefonu titreimli moda ald. Akam yedi krk bete Armanu akmakyan ve Matt Hassinger nihayet sokaa kabildiler. Venedik Krmzs bir Suzuki Verona'ya atlayp, Matt'in oka methini duyduu, sevimli ve romantik olacana kanaat getirdii lokantaya doru yollandlar. Yerin ad arpk Pencere'ydi. "Umanm azck Karayip etkisi tayan Asya fzyon mutfayla iyidir aran," dedi Matt, kendi szlerine kendi de glerek. "Pek vyorlar bu lokantay." Pek vlmek, Armanu iin bir lt deildi. Gene de phesinin gecenin sonunda boa kacan umarak itiraz etmedi. Ne var ki gece hi de istedikleri gibi gitmeyecekti. Entelektellerin ve bohem sanatlarn buluma yeri olan arpk Pencere ne sevimliydi ne romantik. Daha ziyade yksek tavanl bir ambara benziyordu; Art-Deco avizeleri ve ada soyut sanat eserleriyle sslenmi bir ambar. Tepeden trnaa karalar giymi garsonlar, toz eker tmsekleri zerinde alan karncalar gibi harl hani gelip gidiyordu. Abartl bir zarafetle hazrlanm tabaklan, hoyrata servis ediyorlard. Her mterinin yerini derhal bir bakas alacakt nasl olsa. Menye gelince, hepten anlalmaz bir dille hazrlanmt. Malzemeleri yeterince karmak deilmi gibi, bir de her tabak belli bir ekspresyonist tabloya gndermede bulunacak ekilde dzenlenmi ve sslenmiti. Lokantann Hollandal efinin hayatta gayesi vard: filozof

olmak, ressam olmak ve lokantada ef olmak. Genliinde hem felsefe hem de resimde uvallaynca bu iki alandaki kymeti bilinmemi yeteneklerini mutfana katmaya karar vermiti. Byle byle balamt her bir taba bir tabloya benzetip, her bir yemek tarifine felsefi anlamlar yklemeye. arpk Pencere'de yemek, damak zevkinden ziyade sanatn alanna giriyordu. Men o kadar karmakt ki ne sipari edeceklerine karar vermek epey bir vakitlerini ald. Setii yemeklerle hangi arabn gideceini bilmeyen ama iyi bir etki brakma arzusu duyan Matt arap mensnden en pahal araplardan birini seti. Sohbete koyuldular. Matt ina etmek istedii kariyerinden, Armanu yok etmek istedii ocukluundan, biri gelecek planlarndan dieri gemiin izlerinden, biri hayattaki beklentilerinden dieri aile anlarndan. Uyumad kimyalar, ikisi de bu uyumazl grmezden geldi. Tam yeni bir muhabbet boluuna dmek zerelerken Armanu'un cep telefonu titremeye balad. Tedirginlikte numaray kontrol etti. Bildii bir numara deildi ama gizli numara da deildi. Telefonu at. "Amy, nerdesin?" Afallayan Armanu kekeledi: "A-an-ne! Sen nasl... numaran nasl deiti?" "Bayan Grinnell'in cep telefonundan aryorum da ondan," dedi Rose. "Telefonlarma cevap verseydin bu kadar zahmete girmezdim tabii." Tam o esnada garson krmz, bej ve beyaz tonlarndan oluan bir taba nne koydu. Fra darbeleriyle srlm gibi duran sosun iinde yuvarlak yuvarlak krmz, i, ton bal paras ve sapsar bir yumurta ans vard, hep birlikte yuvarlak gzl zgn bir yz oluturuyorlard. Cep telefonunu hl kulanda tutan ama artk annesini dinlemeyen Armanu, bu yz nasl yiyeceini dnerek dudaklann bzd. "Amy, neden benimle konumuyorsun? Annen deil miyim? akmakyanlara tandn haklann yansn olsun bana tanmyor musun?"

"Anne, rica ederim," dedi Armanu nk bu soru ancak sorulmamas rica edilerek cevaplanabilirdi. Vcudunun arl iki katna km gibi srtn kamburlatrd. Annesiyle iletiim kurmak neden bu kadar zordu? abucak zr dileyip eve gider gitmez onu arayacana sz vererek telefonu kapatt. Telefon konumasna bozulup bozulmadn anlamak iin gz ucuyla Matt'e bakt, ama onun hl taban incelemekte olduunu grnce endiesi yatt. Matt'in taba yuvarlak deil kareydi ve iindeki yiyecek dmdz bir hardall krema sosu izgisiyle iki farkl blgeye aynlmt. Desen ya da renklerden ziyade taban kusursuzluu arpc gelmiti Matt'e. ataln bu mkemmellik iinde bir yere batnrsa bu eksiksiz drtgenlii bozmaktan korkuyormu gibi yutkundu. lk anlatldnda tam olarak anlamamlard ama yemekleri iki ekspresyonist tablonun kopyasyd. Armanu'un taba Francesco Boretti'nin "Kr Fahie" tablosunu esas almt. Matt'in tabagysa, Mark Rothko'hun "simsiz" isimli tablosundan esinlenmiti. kisi de tabaklanna yle dalmlard ki, garson her eyin yolunda olup olmadn sorduunda duymadlar bile. Sra tatllara geldiinde sanat eserlerini mideye indirmeye almlard artk. yle ki Matt, Peter Kitchell'in "Nisan Mavileri Mays Sarlar Getirir"indeki kusursuz dizilmi brtlenleri datmaktan rahatszlk duymad, Armanu da Jackson Pollock'un "Prldayan zdek"ini temsil eden titrek, kadifemsi jleye kan daldnrken tereddt etmedi. Ama i konumaya geldiinde yemekte kaydettikleri ilerlemenin yansn bile kaydedememilerdi. Eksik bir eyler vard. Her halkrda Armanu snrlarn anlamt; Matt Hassinger'e k olmasnn imkn yoktu. Bu kefi yaptktan sonra bo yere kendini zorlamaktansa ann keyfini karmaya alt ve ona duyduu ilginin yerini som sempati ald. Eve dnerken arabay kenara ekip bir mddet Columbus Bulvar'nda yrdler, ikisi de dalgn ve sessiz. O srada rzgr deiti ve Armanu bir an denizin keskin, tuzlu kokusunu ald; deniz kysnda olmak, bu andan kamak iin byk bir zlem

duydu. Yine de City Lights kitapsnn nne geldiklerinde ilgiyle vitrine bakmaktan kendini alamad nk en sevdii kitaplardan birini grmt orada: A Tomb for Boris Davidovich. "Bu kitab okudun mu? Mthitir!" dedi kendini tutamayp ve kesin bir "hayr" cevab aldktan sonra ilk hikyeyi anlatmaya balad. Ancak Dou Avrupa Edebiyat hakknda bilgi sahibi olmadan bu kitabn hakknn verilemeyeceine inandndan nce genel bir ereve izdi; takip eden yirmi dakika boyunca anlatt da anlatt. Bylece Armanu daha bu sabah annesine verdii kitaplar hakknda tek kelime etmeme szn bozmu oldu. Nihayet Russian Hill'e geri dndklerinde uan Nine'nin evinin nnde yz yze durdular. Gecenin bittiinin ve ok da istedikleri gibi gitmediinin farkndaydlar. Ancak tensel yaknlk, ancak tutkulu bir pme kapatabilirdi yaanan kusurlar. Halbuki ptklerinde ikisi de tutkudan fersah fersah uzakt; Armanu iin efkatle, Matt iin hayranlkla mhrlenmi bir dokunutan teye geemedi. "Btn gece sana bir ey sylemek istedim," diye kekeledi Matt. "nanlmaz bir kokun var... olaand, egzotik... tpk.." "Tpk ne?" diye atld Armanu, "bir tabak sarmsakl mant" diyecek diye d patlayarak. Ama cevap korktuu gibi olmad: "Antepfst... evet, antepfst kokuyorsun." On biri eyrek gee Armanu, nihayet uan Nine'nin evine dnd. Kapy aarken btn aileyi salonda siyaset konuup ay ierken, meyve dilimleyip onun dnn beklerken bulacandan korktu bir an. Ama ierisi karanlk ve botu. Babasyla babaannesi yatm, dierleri de oktan gitmiti. Masann zerinde bir tabak iinde iki elma ve iki portakal vard, zenle soyulmu ve grne gre yemesi iin ona braklmt. Armanu kararm elmalardan birini ald. i burkuldu, sebepsiz, ylesine. Gecenin tekinsiz dinginliinde elmay kemirerek evde hayalet gibi dolamaya balad; bilmedii bir sebepten tr hznlenmiti. Son zamanlarda ne kadar yorulduunun ancak imdi farkna varyordu.

Yaknda Arizona'ya dnecekti ama annesinin boucu evrenine tahamml edebileceinden emin deildi. San Francisco'yu sevdii, babas ve uan Nine'yle kalmak iin bir dnemliine kaydn dondurabilecei halde burada da baka trl bouluyordu. Adeta kimliinin bir blm kaypt da onu bulmadan kendi hayatn yaamaya balayamyordu. Bu gece Matt Hassinger'le yaad bu vasat randevu zaten hissettii bir amaz daha net grmesine yaramt. Bir bolukta yayordu. Tek bana uzun bir yolculua kmas gerektii hissinden kurtulamyordu. Meyveleri yanna alarak sessizce odasna szld. Salarn toplad, turkuaz elbiseyi zenle kard ve in mahallesinden ald ipek pijamay giydi. Hazrlklar biter bitmez bilgisayarn at. u anda ona yardm edebilecek tek bir ey, snabilecei tek bir yer vard: Cafe Constantinopolis. Cafe Constantinopolis bir chat odasyd ya da mdavimlerinin deyiiyle kahvesiz bir siberkafe. Birka Yunanh-Amerikal, Sefarad-Amerikal ve Ermeni-Amerikal tarafndan kurulmutu; New Yorklu olmalar dnda tek bir temel ortak noktalan vard: hepsi de bir zamanlar stanbul'da yaam gayrimslim ailelerin torunlaryd. Hepsi de aileleriyle gurur duyuyor ve Trklerden hazzetmiyordu. Web sitesi tandk bir melodiyle alyordu: Istanbul was Constantinople Now it's Istanbul, not Constantinople Been a long time gone, Constantinople Now it's Turkish delight on a moonlit night* Mzikle birlikte gnbatmnda eflatun, siyah ve sarms tllere brnm ehrin silueti beliriyordu fonda. Ekrann ortasnda chat odasna girmek iin nereye tklanacan gsteren, yanp s* stanbul bir zamanlar Konstantinopos'ti/imdi stanbul, Konstantinopolis deil/Epey geride kald. Konstantinopolis/imdi mehtabn altnda bir Trk lokumu.

nen bir ok vard. Herhangi bir yer hissi versin diye zellikle bulank ve belirsiz braklm ehir siluetinin ta kalbine bakyordu bylece kafe. Bu noktadan sonra daha ileri gitmek iin ifre gerekiyordu. Pek ok gerek, yerel kafe gibi buras da teoride herkese akt ama pratikte mdavimlere ayrlmt. Bu kural gerei, zaman zaman gelge sohbetiler ksa da, grubun ekirdei aa be yukar ayn kalyordu. Siteye girdikten sonra zemindeki siluet soluyor ve oyundan nce alan tiyatro perdesi gibi iki yana ekiliyordu. Siberkafeye girerken an sesleri duyuyordunuz, sonra yine ayn melodi ama bu sefer daha uzaktan: Even old New York was once New Amsterdam Why they changed it I can't say People just liked it better that way* Siteye girdikten sonra Armanu, "bekr Ermeniler", "bekr Yunanllar" gibi arkada atayanlara aynlrru fowrnlara bakmadan dorudan "Anu Aac" yazan yeri tklad. Buras daha entelektel meraklan olanlann bulutuu bir forumdu. Armanu grubu on ay nce kefetmiti ve o gnden beri hemen her gn tartmalara katlan daimi bir yeydi. Zaman zaman baz yeler gndz vakti mesaj atsalar da esas tartmalar geceleyin, gnlk rutinin hayhuyu bittikten sonra gerekleiyordu. Armanu forumu eve dnerken uramay det edindii sala, dumanl bir bar olarak hayal etmekten holanrd. Cafe Constantinopolis'in Anu Aac blm yedi daimi yeden oluuyordu, bunlarn bei Ermeni geri kalan ikisi Yunan'd. ahsen tanmamlar, byle bir ihtiya duymamlard. Hepsi farkl ehirlerden, mesleklerden ve hayatlardan geliyordu. Hepsinin takma adlar vard. Armanu'unki Madam Srgn Ruhum'du. Bu ismi ok sevdii yazar Zabel Yeseyan erefine semiti; 1915' te Osmanl hkmetinin devirdii Sakncal Ermeni Aydnlar lis* Bizim New York bile bir zamanlar Yeni Amsterdam'd/Kim bilir adn neden deitirdiler/Zahir bylesini daha ok beendiler.

tesindeki tek kadn romanc. Zabel Yeseyan muhteem bir karakterdi. stanbul'da domu, srgnde yaam, romanc ve ke yazan olarak alabildiine zor ama dolu dolu bir hayat srmt. Armanu'un masasnn zerinde bir fotoraf vard; apkasnn altndan erevenin tesindeki belirsiz bir noktaya bakyordu Zabel Hanm bu resimde. Anu Aac'nn yeleri her hafta bir tartma konusu seerdi; tarih ve felsefeye meraklydlar. Popler kltrden nefret ettikleri gibi kapitalist tketim kltrnn hkmranln tanmamaya ahdetmilerdi. Setikleri temalar eitlilik gsterse de ortak tarihleri ve kltrleri zerinde durmaya meyilliydiler - "ortak" da ounlukla "ortak dman" anlamna geliyordu: yani Trkler. Hibir ey insanlan ortak bir dman kadar hzla ve kuvvetle birbirine yaknlatrmaz. Bu hafta tartma konusu "Yenieriler"di. Yeni gnderilmi iletileri gzden geirirken Baron Baghdassarian'm online olduunu grp sevindi Armanu. Onun hakknda tek bildii tpk kendisi gibi kalan salann torunu olduuydu ama kendisinin aksine fkeyle doluydu. Bazen an sert ve pheci olabiliyordu. Son birka ay boyunca, siberuzayn ele avuca gelmezliire ramen, ya da belki tam da o sayede, Armanu ondan holanmaya balamt. Mesajlann okuyamadan geerse gn, derin bir eksiklik hissediyordu. Ona kar hissettii her neyse -dostluk, holanma ya da srf merak- bunun karlkl olduunu biliyordu. "Osmanl hkmdarlnn adil olduuna inananlar Yenierinin Paradoksunu bilmezler. Yenieriler kendi halklarn hakir grmek ve gemilerini unutmak pahasna bir ihtimal toplumsal merdivenin tepesine trmanmak zere Osmanl devleti tarafndan alkoyulup din deitirtilen Hristiyan ocuklard. Yenierinin Paradoksu, her aznlk iin gemite olduu kadar gnmzde de geerlidir. Ey gmenlerin ocuklar! Bu asrlk soruyu arada bir sorun kendinize: Bu paradoks iinde konumunuz ne olacak, Yenieri roln kabullenecek misiniz? Trklerle bar yapmak iin ce-

miyetinizi yzst m brakacaksnz, onlarn deyimiyle hep birlikte ileriye bakmak iin gemie perde ekmelerine izin mi vereceksiniz?" Baklar ekrana yapm vaziyette, elmadan bir snk daha alp sinirli sinirli inedi Armanu. Hibir erkee bylesine hayranlk duymamt, tabii babas hari ama o farklyd. Baron Baghdassarian'da onu hem heyecanlandran hem de rkten bir ey vard, ama Baron'dan ya da cretle savunduu fikirlerden deil, kendisinden korkuyordu. Szlerinin derine ileyen bir bys vard, iinde barnan ama henz aa kmam Armanu'u, uykudaki o esrarl mahluku dan kartmaya muktedirdi. Her naslsa Baron Baghdassarian szlerinin mzrayla Armanu'un iindeki o sakl mahluku drtklyordu. Ya bir gn kkreyerek uyanr ve bir daha uyumazsa... Armanu bu rktc olasl dnrken Leydi Tavuskuu Siramark tarafndan gnderilmi uzun bir mesaj iliti gzne - bu kadn Kaliforniya merkezli bir araphanede alan Ermeni-Amerikal bir arap uzmanyd ve sk sk Erivan'a yolculuk yapar, her yolculuk sonrasnda ABD'yle Ermenistan arasnda hayli elenceli kyaslamalar gelitirirdi. Bugn de kimin ne kadar Ermeni oldu unu len bir test yollamt. . . Yeterince Ermeni misiniz testi: 1. Bebekliiniz boyunca el rgs battaniyeler altnda uyudunuz mu, okula giderken el rgs hrkalar giydiniz mi? 2. Alt ya da yedi yana kadar her yagnnzde elinize bir Erme ni Alfabesi kitab tututuruldu mu? 3. Evinizde, garajnzda ya da bronuzda Ar Da'nn en az bir adet resmi asl m? 4. Evde Ermenice sevilip okanmaya, ngilizce azarlanp halanma ya ve Trke ekitirilip arkanzdan iler evrilmesine alk m snz? 5. Misafirlerinize patates cipsiyle humus, patlcanl dipli kanapeler ikram ediyor musunuz?

6. Mant tadna, sucuk kokusuna, bastrma iptilasna aina msnz? 7. Fazlasyla nemsiz konularda kolayca ileden kp sinirleniyor ama gerekten endielenecek ya da panie kaplacak nemli bir ey olduunda sknetinizi koruyor musunuz? 8. Kemerli burnunuzu ameliyat ettirdiniz mi? (ya da ettirmeyi plan lyor musunuz?) 9. Buzdolabnzda bir kavanoz nutella, sandk odasnn bir yerlerin de bir tavla tahtas var m? 10. Salonunuzda ok sevdiiniz bir hal serili mi? zerinde yrme ye dahi kyamadnz oluyor mu? 11. Ezgisi gayet oynak olduu ve szlerini anlamadnz halde Lorke Lorke oynarken iinizi hzn basyor mu? 12. Her akam yemeinden sonra toplanp meyve yemek evinizde kkl bir det mi? Babanz ka ya'na gelmi olursanz olun si zin iin hl portakallar soyuyor mu? 13. Akrabalarnzn aznza yiyecek tktrp, "doydum" lafn ka bul etmedikleri oluyor mu? 14. Duduk sesi srtnz rpertiyor mu ve kays aacndan yaplm bir fltn nasl bu kadar keder banndrabildiini merak etmekten kendinizi alamadnz oluyor mu? 15. ten ie gemiinizde renmenize izin verilenden ok daha faz lasnn olduunu hissediyor musunuz? Bu sorularn hepsine "evet" cevab veren Armanu ka puan aldn grmek iin aaya bakt. 0-3 puan: Kusura bakma ahbap, sen Ermeni deil "yabanc"sn. 4-8 puan: imizden bir yabanc gibisin. Muhtemelen bir Erme-ni'yle evlisin. 9-12 puan: Ermeni olduun neredeyse kesin. 1315: Hi kuku yok, marur bir Emenisin. Armanu glmsedi. indeki seyahat arzusu yeniden kabard. Beyninin derinliklerinde gizli bir kap almt sanki. Gitmesi gerekiyordu. Bir yolculua feci ihtiyac vard.

Paral ocukluu yznden halen bir sreklilik ya da aidiyet duygusu kazanamamt. Kendi hayatn yaamaya balayabilmek iin gemiine yolculuk etmesi gerekiyordu. Bu yeni fehmin arl zerine kerken, grne gre herkese ama zellikle Baron Baghdassarian'a mesaj yazmaya balad: "Yenierinin Paradoksu birbiriyle elien iki varolu hali arasnda kalmaktr. Bir tarafta gemiin kalntlar birikir. te tarafta vaat edilen gelecein ltlar. Gemi H -hafza, hzn ve hakszlk demek bizim iin. Gelecek ise baarnn sslemeleriyle bezenmi bir snak, daha nce hi sahip olmadn bir emniyet duygusu, ounlua katlma, normalleme arzusu." "Ho geldin Madam Srgn Ruhum! Dndne sevindim, iindeki airi duymak ne gzel." Baron Baghdassarian'd bu. Armanu cmlenin sonunu tekrar yksek sesle okumaktan alamad kendini: iindeki airi duymak ne gzel. Dnceleri dald ama sadece bir anlna. "Sanrm Yenierinin Paradoksu bizzat benim iin de geerli. Farkl kltrlerden gelen ve son derece tatsz bir biimde boanm bir anababann tek ocuu olarak," ahsi tarihini ifa etmekten duyduu rahatszlkla bir an duralad ama devam etme arzusu baskn kt- "kalan salarn ocuu olan Ermeni bir babayla Kentucky, Elizabethtown'lu bir annenin tek kz olarak iki taraf arasnda kalmann, tam mansyla bir yere ait olamamann, srekli iki varolu hali arasnda gidip gelmenin nasl bir ey olduunu biliyorum." O zamana kadar gruptaki kimseye bu kadar ahsi ve dorudan bir ey yazmamt. Kalbi kt kt atarak derin bir nefes ald. Baron Baghdassarian onun hakknda ne dnecekti imdi, gerek dncelerini yazacak myd acaba? "Zor olsa gerek. Diyaspradaki ou Ermeni iin Hai Dat bir kimlik edinmek anlamnda sahip olduumuz yegne psikolojik te-

mel. Senin durumunsa daha farkl ama neticede hepimiz Amerikal ve Ermeni'yiz, temelimizi kaybetmediimiz srece bu oulluk gzel bir ey." Krfez Blgesindeki itibarl bir edebiyat dergisinin ba editryle evli, eskiden iyi bir ke yazan olduu halde imdi sadece mutsuz bir ev kadn olan Bedbaht Ev Kadn'yd bunlar yazan. "Kltrel oulluk iyi bir ey elbette ama benim durumum oulluktan ziyade eksiklik zerine kurulu. Annemi gcendirmemek iin ne tam Ermeniliimle barabildim, ne de babam gcendirme korkusuyla Amerikalltmla. Bir kere en bata Ermeni olmay baaramadm," yazd Armanu, bir itirafn eiinde olduunun farkndayd. "Kimliimi bulmam gerek. Gizliden gizliye ne dnyorum biliyor musunuz? Ailemin Trkiye'deki evini grmeye gideceim. Babaannem hep stanbul'daki o muhteem evden bahseder. Gidip kendi gzlerimle greceim. Ailemin gemiine bir yolculuk yapabilsem, ayn zamanda kendi geleceime doru yola km olacam. Gemiimi kefetmek iin bir ey yapmazsam Yenierinin Paradoksu yakam brakmayacak." "Dur, dur, dur," yazd Leydi Tavuskuu / Siramark panikle. "Nasl yani? Tek bana Trkiye'ye mi gideceksin, akln m kardn?" "Baz balantlar bulabilirim. O kadar zor deil." "Ne balantlarndan bahsediyorsun Madam Srgn Ruhum?" diye steledi Leydi Tavuskuu/Siramark. "Pasaportundaki Ermeni isimle nereye kadar gidebileceini zannediyorsun?" "Onun yerine stanbul'da dosdoru emniyet mdrlne git de kendini bir gzel tutuklat!" diye araya girdi Anti Kavurma Columbia niversitesi Yakn Dou almalarnda renciydi ve ocukluundan beri her kahvaltda annesinin nne kavurma karmasndan ikyetiydi.

Armanu hayatyla ilgili bir dier temel gerei itiraf etmenin tam zaman olduunu hissetti. "Doru balantlar bulmak benim iin o kadar zor olmayabilir nk annem bir Trk'le evli." Uzun bir sessizlik oldu. Kimse bir ey yazmaynca Armanu devam etti. "Ad Mustafa, Arizona'da bir irkette jeolog olarak alyor. yi adam ama tarihle hi alakas yok ve ABD'ye geldiinden beri, yani yaklak yirmi senedir, memleketine hi gitmedi. Ailesini dne bile davet etmedi. Bir tuhaflk var ortada ama nedir bilemiyorum. O konuda hi konumaz. Ama stanbul'da byk bir ailesi olduunu biliyorum. Ona bir keresinde ailesinin nasl insanlar olduunu sordum: Sradan insanlar, senin benim gibi, dedi." "Dnyann en duyarl adam deil anlalan, tabii erkekler sz konusu olduunda duygu diye bir eyden bahsedilebilirse" diye araya girdi Sappho'nun Kz, ksa sre nce Brooklyn'de sala bir reggae barnda i bulmu lezbiyen bir garsondu. "Bana da yle geldi," diye ekledi Bedbaht Ev Kadn. "Sevme yetenei var m bari?" "Var. Annemi seviyor, annem de onu," diye cevap verdi Armanu. Annesiyle vey babas arasndaki sevgiyi ilk kez kabul ettiini fark etti. "Neyse, onun ailesiyle kalabilirim, ne de olsa vey kzym, herhalde beni misafir olarak kabul ederler. Sradan Trkler tarafndan nasl karlanacam sorusu mthi bir bilmece. u Amerikanlam akademisyenler deil, gerek bir Trk ailesi." "Sradan Trklerle ne konuacaksn?" diye sordu Leydi Tavuskuu Siramark. "Eitim grmleri bile ya milliyeti ya cahil. Sradan insanlar tarihi gerekleri kabul eder mi sence? 'Sizi katliamdan geirip srdmz sonra da btn bunlar inkr ettiimiz iin zr dileriz' mi diyecekler sanyorsun? Neden ban derde sokmak istiyorsun?" "Anlamyorsun..." Armanu birden mitsizlie kapld. Srla-

rn birbiri ardna ifa etmek bu koca dnyada yalnz olma hissini tetiklemiti - hep bildii ama yzlemek iin doru an bekledii bir eydi bu. "Sz hepiniz diyasporadaki Ermeni cemiyeti iinde dodunuz ve ilerinden biri olduunuzu kantlamak zorunda kalmadnz hi. Halbuki ben doduum gnden itibaren eikte kaldm. Arafta sktm. Marur ama travmal bir Ermeni aileyle, histeri lsnde Ermeni kart bir anne arasnda gidip geldim. Sizin gibi Ermeni-Amerikal olmak iin nce Ermeniliimi bulmam lazm. Gemie bir yolculuk gerektiriyorsa bu, yapmaya hazrm..." "Peki babanla ailesi Trkiye'ye gitmene nasl izin verecek?" Stoac Alex'ti bu, gneli hava, lezzetli yiyecekler ve gzel kadnlarla evrili olduu mddete hayatndan memnun olan Bostonlu bir Yunan-Amerikah. Zenon'un sadk takipisi olarak insanlarn snrlarn zorlamamas ve sahip olduklar eyle mutlu olmas gerektiine inanrd. "San Francisco'daki ailen endielenmez mi?" Endielenmek mi? Halalarnn ve babaannesinin yzlerini gznn nne getirince surat ekidi Armanu'un. Endieden hasta olacaklarn biliyordu. "Bilmemeleri lazm, kendi iyilikleri iin. Bahar tatili geliyor, stanbul'da on gn geirebilirim. Babam Arizona'da annemle olduumu dnr. Annem burada San Francisco'da olduumu sanr. O kadar da zor deil bunu salamak. Zaten birbirleriyle konumazlar hi. vey babam da stanbul'daki ailesiyle hi grmez. Durumun ortaya kmasnn imkn yok. Sr olarak kalacak." Armanu gzlerini krptrarak ekrana bakt. "Annemi her gn, babam iki- gnde bir ararsam her eyi kontrol altnda tutabilirim." "Sper plan valla! stanbul'a kapa atnca," dedi Leydi Tavuskuu/Siramark, "bizim kafeye her gn rapor yollarsn." "Vay, bizim sava muhabirimiz olursun," diye atld Anti Kavurma.

Armanu ekrandan uzaklamak iin sandalyesine yasland. Gecenin sessizliinde babasnn dzenli soluklarn ve yatanda dnen babaannesini duyabiliyordu. Vcudunun arlatn hissediyordu, sanki bir yans uykusuzluun ne menem bir ey olduunu anlamak iin btn gece bu sandalyede oturmak istiyordu, teki yans da yataa gidip derin bir uykuya dalmak. teki elmay da bitirdi, adrenalin salgladn hissetti - bir karar vermiti ve artk dn yoktu. Armanu masa lambasn kapatt, geriye bir tek bilgisayann titrek kald. Tam Cafe Constantinopolis'ten kmak zereydi ki ekranda bir satr belirdi. "Bu isel yolculuk seni nereye gtrrse gtrsn, ltfen kendine dikkat et sevgili Madam Srgn Ruhum ve Trklerin sana kt davranmasna izin verme..." Baron Baghdassarian'd bunu yazan.

Yedinci Blm

BUDAY

yanal iki saati gemiti ama Asya Kazanc hl kaz ty yorgannn altnda, yatakta miskin miskin yatyor, ancak stanbul'un retebilecei sesleri dinlerken, zihninde ahsi Nihilizm Manifestosunu oluturuyordu. Birinci Madde: Yaadn hayat sevmek iin bir sebep bulamyorsan yaadn hayat seviyormu gibi yapma. Bu cmleyi biraz dnd ve o kadar beendi ki manifestosunun ilk satn yapmaya karar verdi. kinci maddeye geerken danda birisinin frene asldn duydu. Akabinde ofrn avaz avaz kfrleri ykseldi; anlalan yaya geidini krmz kta aprazlama geen bir yayaya banyordu. ofr, ehrin uultusu iinde sesi kslana kadar bard durdu. kinci Madde: nsanlarn ezici ounluu asla dnmez, dnenler de asla ezici ounluk olmaz. Ayrm gr! Tarafm se! nc Madde: Tarafn seemiyorsan bari sadece yaa, hrslarndan arn; bir su yosunu ya da yaban otu ol. "ki saattir bas bas banyoruz ierden, duymuyo musun? Hl yatakta n'apyosun, tembel kz?"

Kapy alma gerei duymadan ban ieri uzatan Banu Teyze'ydi. Bu sabah krmzs yle gz alc bir earp balamt ki kafas uzaktan kocaman, olgun bir domatese benziyordu. "Kralie Hazretlerini beklerken bir semaver ay bitirdik. Hadi kalk bakalm! Kzaran sucuun kokusunu almyor musun? Ackmadn m ya?" Cevab beklemeden kapy kapatt. Drdnc Madde, diye mrldand Asya, yorgan burnuna ekip teki tarafa dnerek. Cevaplaryla ilgilenmediin sorular sorma. Yorgann altnda bzlmken, kahvalt masasn resmetti zihninde. Hafta sonu kahvaltsnn bildik amatas esnasnda semaverin minnack musluundan damlayan suyun sesini, yumurta tenceresinde fokur fokur kaynayan yedi yumurtay, tavada czrdayan baharatl sucuk dilimlerini ve srekli bir kanaldan dierine atlayan televizyonun sesini duyabiliyordu. eri bakmaya gerek duymadan semaverin banda Glsm Nine'nin durduunu biliyordu; sucuklar kzartamn krk gnlk Suf perhizi baaryla bitip de kendini falc ilan ettikten sonra itahna yeniden kavuan Banu Teyze olduunu bildii gibi. Hangi kanal seeceine karar veremeden birinden dierine atlayann Feride Teyze olduuna emindi; ayn anda hem izgi film, hem pop mzik hem de haberleri emmeye kabil. Beinci Madde: Hayatta baarmak iin yetenein ya da sebebin yoksa, urama bouna, bir ey olmakla yetin. Sahip olma, sadece ol! Altnc Madde: Bir ey olmak iin yetenein ya da sebebin yoksa, sadece varolmakla yetin. Bir ey olma, sadece varol! "Asya!!!" Kap ardna kadar ald ve Zeliha Teyze hmla ieri dald. "Kalk dedik ya! Hametmeap bize katlmanz iin daha ka eli gndermemiz lazm?" Yedinci Madde: Varolmak iin yetenein ya da geerli bir sebehin yoksa, sadece tahamml et hayata.

"Asya dedim!" "Ne var ya!" Asya'nn kafas yorgann altndan kvrck, kuzguni bir fke topu olarak kt. Ayaa frlad gibi yatan yannda duran lavanta rengi terliklere bir tekme savurdu; birini skalad ama dierini dosdoru ifoniyerin zerine gndermeyi baard. Terlik aynaya arptktan sonra yere yumuak ini yapt. "Allahakna, bir pazar sabah azck rahat veremez misiniz?" "Maalesef saatler sren bir azck yok," dedi Zeliha Teyze, terliin sinir bozucu rotasn takip ettikten sonra. "Neden sinirlerimi bozmaya alyorsun? Ergenlik isyanlarna kalkyorsan ge kaldn kk hanm; o ii en azndan be yl nce halledecektin. On dokuzuna girdiini hatrlatrm." "Bilmez miyim," dedi Asya gzlerinde rktc bir bakla. "Tam da bana hamile kalp evlilik d dnyaya getirdiin yataym." Kapda dikilen Zeliha Teyze, btn gece iip iip yaratt bst ertesi sabah ayk kafayla grnce derin hayal krklna urayan bir heykeltran bezginliiyle bakt Asya'ya. Bir dakika boyunca hi sesini karmad. Sonra bakt yzn aynadaki kendi yansmas olduunu fark etmi gibi dudaklar kederli bir glle bkld. Kz kendine ne ok benziyordu. Ne kadar da ayn nasl da uzaktlar. Zeliha Teyze o yalardaki hallerini hatrlad; pheciliini, asiliini, fkesini aynen kzna geirmi gibiydi. Nasl olduunu anlamadan Kazanc ailesinin kara koyunlar ikiye kmt. Neyse ki Asya henz ok gen olduundan dnyadan bezmi grnmyordu henz. Ama kendini yok etmeye muktedirdi. na ettiklerini kendi elleriyle yerle bir etme eilimi herkese has bir zellik deildir bu hayatta. Bu at altnda bu zellikten nasibini alm iki kiiden biriydi Asya. Gzlerinde usul usul parlyordu kendi kendini yok etmenin o aulu cazibesi. Kiilikleri ne kadar benziyorsa grn asndan da o kadar farklydlar. Zeliha Teyze, Asya'nn ona ekmediini aka grebiliyordu. Gzel deildi, muhtemelen de asla olmayacakt. Vcu-

dunda ya da yznde bir acayiplik olduundan deil. Aslnda ayr ayr bakldnda her yeri biimliydi; boyu, kilosu, kvrck kuzguni salar, enesi... ama hepsi bir araya geldiinde, toplamda bir bozukluk vard. irkin de deildi, hem de hi deil. Vasat bir holuu vard, bakmas gzel ama bakann aklnda yer etmeyecek trden. Yz yle sradand ki onunla ilk kez karlaanlarn ou daha nce karlatklar hissine kaplyordu. u aamada "gzel"den ziyade, "ho" iltifatn koparabilirdi olsa olsa. Bunda bir beis yoktu elbette; tek sakncas hayatnn bu safhasnda Asya ho deil, gzel olmak peindeydi. Dorusu holuk kendisine yaktrlmasn istedii son eydi. Bundan yirmi yl sonra vcudunu daha farkl bir gzle grmeye balayacakt. Asya genliklerinde ekici olmasalar da orta yalarnda gayet alml olabilen kadnlardand. O zamana kadar dayanabilirse tabii... Maalesef Asya'nn zerre itimad yoktu hayata. Zamana gvenmeyecek kadar ktmserdi. lahi adaletin doruluuna en ufak inanc olmayan bir yangnd ii. Bu adan da baka kimseye deil annesine ekmiti. Bu kafayla ne sabrl olabilirdi ne de inanl; hayatn, vcudunu onun karna dndrecei gn beklemesinin imkn yoktu. Fiziksel snklnn kznn gen kalbini szlattn aka grebiliyordu Zeliha Teyze. Keke gzelliin o kadar da arzulanas bir ey olmadn anlatabilseydi ona. Gzelliin sadece en yanl erkekleri eken bir mknats olduunu ona syleyebilseydi. Keke gzel domamakla ne kadar ansl olduunu; irkin kadnlara hem hemcinslerinin hem erkeklerin daha cmert davranacan, hayatnn daha kolay olacan anlatabilseydi. Yine tek kelime etmeden ifoniyere gitti Zeliha Teyze, terlii ald ve dier tekiyle birlikte Asya'nn plak ayaklannm nne koydu. Silahlarn teslim etse de onurunu teslim etmeyen marur sava esiri pozunda enesini kaldrm ve srtn dikletirmi olan kznn nnde durdu. "D nme!" buyurdu Zeliha Teyze. Anne kz sessizce oturma odasna yollandlar.

Alr kapanr masann zerinde oktan hazr edilmiti kahvalt. Huysuzluuna ramen, masann, byle bezendiinde, altndaki mercan rengi halyla nasl uyum saladn grp de beenmeden edemedi. eit siyah zeytin, krmz biberli yeil zeytin, tam yal beyaz peynir, rg ve otlu ve kei peynirleri, halanm yumurta, petek bal, manda kayma, ev yapm kays ve brtlen reelleri, porselen tabaklarda zerine zeytinya gezdirilmi, kekik serpilmi domatesler... Frndan yeni km brein kokusu mutfaktan ieri szlyordu. Artk doksan yanda olan Cicianne masann bana oturmu, kendisinden bile daha ince bir ay fincan tutuyordu elinde. Yznde dalgn ve biraz da akn bir bakla balkon kapsnn yanndaki kafesinde akyan kanaryay seyrediyordu yeni fark etmi gibi. Belki de yleydi. Alzheimerin beinci safhasna girdiinden bu yana hayatndaki en bildik yzleri ve hadiseleri kartrmaya balamt. Mesela geen hafta ikindi namaznn sonlarna doru, alnn seccadeye dayad anda ardndan ne yapacan unutuvermiti. Okumas gereken dualarn szleri aniden bir harfler zincirine dnm ve saylamayacak kadar ok aya olan kara, kll bir krkayak gibi uzaklap gitmiti. Bir sre sonra krkayak durmu, arkasna dnm, uzaktan Cicianne'ye el sallamt. Ne yapacan bilemeyen Cicianne elinde tespihi, banda namaz rts, seccadeye yapk, yz Kble'ye dnk vaziyette oturakalmt, sessiz ve hareketsiz, ta ki biri durumu fark edip onu yerinden kaldrana kadar. "Devam nasld?" diye panikle sormutu Cicianne, onu divana yatrp bann altna yumuak yastklar koyduklannda. "Secdede Sphane Rabbiyel ala, Sphane Rabbiyel ala, Sphane Rabbiyel ala demek gerekir. En az kere sylemek lazm. kere syledim." ileden km gibi tekrar etmiti. "Ya sonra? Ondan sonra ne vard? Kanc rekttaydm?" Ksmet bu ya Cicianne bu soruyu sorduunda yannda Zeliha Teyze vard. Ne namazla ne de baka bir dini vecibeyle ilgisi ala-

kas olduundan, anneannesinin neden bahsettiine dair en ufak bir fikri yoktu. Ama yardmc olmak, becerebildiince ihtiyar kadnn endiesini azaltmak istemiti. Kalkp Kuran' getirdi ve sayfalarn kartrarak teselli verebilecek bir eyler arad: "Bak ne diyor: 'Namaz klnnca yeryzne daln. Allah'n ihsann, ltfunu arayn.'" "Ne demek istiyorsun?" Cicianne kafas iyice karm bir halde gzlerini krptrd. "unu diyorum, artk namaz yle ya da byle bittiine gre dnmeyi brakp dalabilirsin. Bu ayet de yle diyor, deil mi? Hadi Ciciannecim, gel de bizimle birlikte yemek ye." e yaramt. Cicianne unuttuu ayet iin endielenmeyi brakp onlarla birlikte huzur iinde yemeini yemiti. Yine de byle vakalar son zamanlarda rktc bir sklkla meydana gelmeye balamt. Genelde sakin ve iine kapank olan Cicianne an geliyor, en basit eyleri bile unutuyordu. Gelgeldim yle zamanlar vard ki zihni yeni ovalanm Venedik kristalleri gibi berrak latndan hasta olduuna inanmak gleiyordu. Bu sabahsa ne durumda olduunu sylemek zordu. Daha ok erkendi. Nihayet yzn ykam ve dilerini fralam olan Asya, "Gnaydn Cicianne," diye seslendi lavanta rengi terliklerini masaya doru srklerken. htiyar kadnn zerine eilip iki yanandan pt. Kklnden beri ailenin btn kadnlar arasnda kalbinde zel bir yeri vard Cicianne'nin. Onu ok severdi. Ailenin baz fertlerinin aksine Cicianne bomadan sevmeyi baanrd nk. Tahakkmperver deildi sevgisi. tmez, inelemezdi. Ara sra onu nazardan korumak iin Asya'nn ceplerine okunmu buday taneleri koyard gizlice. Kem gzlerle savamak kadar iyi ve sk yapt bir baka ey de glmekti; hastal arlaana kadar. Eskiden Asya'yla ikisi sk sk beraber glerlerdi. Son gnlerde byk ninesinin shhatinden derin bir kayg duyduu halde, onun iine srklendii zerk bellek kayb lkesine de sayg duyuyordu Asya. htiyar kadn onlardan uzaklatka onu kendine daha

yakn hissediyordu. "Gnaydn, benim gzel torunum," diye cevap verdi Cicianne, herkesi belleinin berraklyla artarak. Elinde uzaktan kumandayla oturan Feride Teyze, "nihayet, huysuz prenses uyand," diye sylendi ona bakmadan. Sesindeki azarlama tnsna ramen keyfi yerinde gibiydi. Daha bu sabah bir kez daha boyamt salarn; bu sefer platin rengine. Asya artk teyzesinin sa biimindeki radikal deiimlerin ruh halindeki radikal deiimlerin iareti olduunu biliyordu. Delilik emareleri bulmak iin Feride Teyze'yi dikkatle incelemeye balad. Kendini tmyle televizyona kaptrm, son derece yeteneksiz bir pop yldzn hayranlkla seyretmesi dnda bir tuhaflk bulamad. "Hazrlanman gerek biliyorsun, misafirimiz bugn geliyor," dedi Banu Teyze, fnndan yeni km bir tepsi brekle ieri girerken. Belli ki gnlk karbonhidratn almaktan mutluydu. "O gelmeden evi toplamak lazm." Ayayla Beinci Sultan' damlayan musluktan uzaklatrmaya alarak, kendine duman tten semaverden ay alan Asya kaytszca sordu: "Bu Amerikal kz sizi neden bu kadar heyecanlandryor ki?" ayndan bir yudum alnca yzn buruturup eker aramaya balad. Bir, iki... tam drt adet ekerle doldurdu kck barda. "Ne demek neden bu kadar heyecanlandryor? Misafir o! Okyanusun ta te tarafndan geliyor," dedi Feride Teyze, okyanusun te tarafnn ne kadar uzak olduunu gstermek iin elini kaldrp Nazi selam vererek. Lise yllarn hatrlam gibiydi; atmosfer hareketleri ve okyanus akntlar canlanmt zihninde. Bunu kimse bilmezdi ama lise yllarnda rendii tm corafya bilgileri en kk ayrntsna kadar canlyd belleinde. "Daha da mhimi bize daynn gnderdii bir misafir o," diye araya girdi, baka bir hayatta Korkun van olma hretini hl srarla koruyan Glsm Nine. "Daym m? Ne days? Hani u hi grmediim daym m?" Asya aynn tadna bakt. Hl acyd. Bir eker daha att. "Hu

hu, uyann! Szn ettiiniz adam ayan Amerika topraklarna bastndan beri bizi ziyarete gelmedi. Halen hayatta olduunu kantlayan yegne ey Arizona manzaral kartpostallar," dedi Asya zehirli bir bakla. "Gne altnda kakts, alacakaranlkta kakts, mor iekli kakts, krmz kulu kakts... Adam kartpostal tarzn bile deitirmeye tenezzl etmiyor." "Karsnn fotoraflarn da yolluyor," diye ekledi Feride Teyze hakszlk olmasn diye. "ok umrumdayd o tombul, sansn karsnn fotoraflar. Yok mutfakta krep piirirken, yok bahede apa yaparken, yok Byk Kanyon'da, yok Meksika apkasyla srtrken... Ne demeye gnderip duruyor bize bu fotoraflar? Davet bile edilmediimiz bir evin nnde yan yana bile gelmediimiz kans... Bize her ay elin kadnnn fotoraflarn yollamasndan sklmadnz m?" Asya aynn halen kaynar olmasna aldrmadan koca bir yudum ald. "Kolay deil onca yol gelip gitmek. Her gn gastelerde okuyoruz, uaklar karlyor, arabalar kaza yapyor, trenler bile devriliyor. Dn Ege kylarndaki bir araba kazasnda sekiz kii ld," diye araya rutin sabah haberlerini serpitirdi Feride Teyze. Kimseyle gz temas kuramadndan baklar masann etrafnda asabi daireler izdikten sonra tabandaki siyah zeytinlerin zerine odakland. Feride Teyze ne zaman boyal basnn nc sayfalarndan tyler rpertici haberler okusa skntl bir sessizlik olurdu. Bu sefer de yle oldu. Bu sessizlik srasnda tek olunun byle tenkit edilmesinden rahatsz olan Glsm Nine surat ast; Banu Teyze earbnn ularn ekitirdi; evriye Teyze "Byk Kanyon"un tam olarak nerede olduunu hatrlamaya alt ama retmenlik mesleinde geirdii yirmi drt yl onu cevaplar konusunda cevval, sorular konusunda psrk yaptndan kimseye sormaya cesaret edemedi; Cicianne tabandaki sucuk dilimini bitirdi; Feride Teyze okuduu baka kaza haberlerini dnd ama kasvetli haberler yerine Mustafa'nn Amerikal karsnn fotoraflardan

birinde takt masmavi sombrero geldi aklna, stanbul'da buna benzer bir ey bulsa gece gndz bandan karmazd kukusuz. Bu arada hi kimse Zeliha Teyze'nin yznn aniden kedere brndn fark etmemiti. "Gereklerle yzlememiz lazm!" dedi Asya kendinden emin. "Yllarca ailenin tek ve kymetli erkek evlad olduu iin Mustafa Day'nn zerine titrediniz ama o yuvadan uar umaz sizi unuttu. Adamn bu aileyi takmad ak deil mi? Madem yle o neden bizim iin bir ey ifade etsin ki?" "Olan ok alyor," diye araya.girdi Glsm Nine. "Gurbet kolay deil. Gurbet yer kemirir adam derler eskiler." "O eskidenmi. imdi artk o kadar kolay ki gidip gelmesi, tabii gelmek isteyene. Uzaklk iin bahanesi." Asya aydan yanan dilini rahatlatmak iin peynirinden bir para srd. Hayrettir peynir gzeldi, yumuak ve tuzlu, tam sevdii gibi. Hem vd vd edip hem de yiyecein tadn karmakta zorland iin bir anlna enesini kapatp, sinirli sinirli inedi. Bu geici atekesten yararlanan Banu Teyze gergin zamanlarda, deti olduu zre bir mesel anlatmaya balad. Yaknda leceini bilen ve kaderden kaabilmek iin btn dnyay dolamaya kalkan bir adamn hikayesiydi bu. Kuzeye, gneye, douya, batya, gidilebilecek her ke bucaa gitmiti adam. En nihayetinde, Kahire'de beklenmedik bir biimde Azrail'le karlam. Azrail hayretle bakm yzne. Ne tek kelime etmi ne de peinden gitmi. Adam pilini prtsn toplad gibi oradan da kam, yeniden dm yollara. in-i Main'de sakl, kuytu bir kasabaya gelene kadar hi durmadan yolculuk etmi. Susuz ve yorgun argn karsna kan ilk hana dalm. Orada, oturtulduu masann hemen yannda sabrla onu bekliyormu Azrail, bu sefer yznde rahatlam bir ifadeyle. "Ho geldin, tam zamannda geldin," demi. "Dorusu Kahire'de seninle karlatmzda ok armtm nk kaderinde in-i Main'de bulumamz yazlyd." Asya bu hikyeyi ezbere bilirdi, tpk bu atnn altnda tekrar tekrar anlatlan nice hikyeyi harfi harfine bildii gibi. Anla-

yamad ve asla anlayamayaca nokta, teyzelerinin noktas virglne kadar bilinen hikyeleri anlatmaktan bu kadar haz duymalaryd. Oturma odasndaki hava yumuad; korunakl bir hal ald, gndelik hayatn rutini usulca sarmalad her birini; hayat uzun, kesintisiz bir provaym da herkes repliklerini ezberliyormu gibi. Kahvalt bitene kadar bir lakrddan dierine atladlar; her hikye bir yenisini tetikledi. Asya bile neelenmiti. Bazen kendi tutarszlna kendi de ayordu. En sevdiklerine kar nasl byle hnlanabiliyordu? Ruh hali bir yoyoydu sanki, inip kyordu, kh fkeli kh mutlu. Bilmiyordu ki bu adan da annesine benziyordu. Sokaktan geen bir simitinin tekdze sesiyle blnd sohbetleri. Banu Teyze pencereye koup krmz kafasn dan uzatt. "Simiti! Simiti! Buraya," diye bard. "Simit kaa?" Simitin ka para olduunu bal gibi de biliyordu. Bu bir sorudan ziyade, vazife bilinciyle icra edilen bir riteldi. Bu yzden de soru azndan kar kmaz adamn cevabn beklemeden sonraki replie geti: "Sekiz tane versene." Her pazar kahvaltda sekiz simit alrlard, ailenin her yesi iin birer tane, bir de fazladan, uzaktaki eksik karde iin. "Nasl da tazeymi simitler, tr tr," dedi Banu Teyze yznde gller aarak; halkalarla gsteri yapmaya hazrlanan bir sirk akrobat gibi simitleri iki kolunun zerinde tayordu. Susamlarn etrafa saarak herkesin nne birer tane brakt. Simiti bree, brei ekmee katk ederek mideye indirmeye balad. Ama ok gemeden ya arpnts tuttuundan ya da aklna habis bir dnce geldiinden, yz ciddileti, bir mteriye Tarot kartlarnda grd uursuz bir eyi haber verirken ald ifadeye brnd. "Kaderden kamak mmkn deil," dedi Banu Teyze kalarn kaldrarak, "Allah uzun mrler versin Mustafa'ya. Ama Amerika'ya kamakla ailemizin erkeklerini knp geiren kaderden kaamayacan bilmez mi, bilir elbet..." Asya'ya dnd Banu Teyze. "Vaktiyle ta Osmanl'nn aaal gnlerinde iki sepeti yaarm. kisi de ok alkanm ama bi-

ri inanlym tekiyse hep inansz, hep huysuz. Gnn birinde kye Sultan gelmi. 'Sepetlerinizi budayla dolduracam, bu budaya iyi bakarsanz altna dnr,' demi. Birinci sepeti bu teklifi sevinle kabul etmi ve sepetlerini doldurmu. Senden daha az hrn olmayan ikinci sepeti ise Byk Sultan'n hediyesini reddetmi. Sonunda ne olmu biliyor musun?" "Tabii ki," dedi Asya, "en azndan yz kere dinlediim bir hikyenin sonunu nasl bilmem? Ama sen bu hikyelerin benim yaratc ruhuma verdii zarar biliyor musun peki? Mesela bu gln hikye yznden okula balamadan nce, ertesi sabah altna dnr umuduyla yastmn altnda bir buday baayla uyurdum hep. Sonra ne oldu? Okula baladm, dier ocuklara altna dnecek budaylanmm beni yaknda zengin edeceini anlattm gnn birinde, snfn maskaras oldum. Beni budalaya evirdiniz." Asya'nn ocukluunda yaad btn oklar ve travmalar arasnda hibiri belleinde buday hadisesi kadar ac bir iz brakmamt. lerki yllarda daima en beklenmedik anlarda karsna kacak olan kelimeyi ilk o zaman duymutu: "Pi!" lkokul nc snftaki bu buday hadisesine kadar Asya pi kelimesini sadece bir kere anneannesinden duymu ama fazla nemsememiti, nk ne mnya geldiini bilmiyordu. Ama budaylarn altna dneceini anlatt gn kendisiyle dalga geen ocuklardan birinin azndan kan "pi" kelimesi bakayd. Hikyenin bu ksmn kendisine saklayp bir bardak daha ay koydu. "Bana bak Asyacm bize istediin kadar naletlik edebilirsin ama misafirimiz geldiinde kendine hkim ol, ona iyi davran. ngilizcen hepimizden daha iyi." "Falclk sanatnda yabanc dil art yok tabii," diye srtt Asya. Banu Teyze lisedeyken ngilizce dersi almt ama rendiklerinden geriye pek bir ey kalmamt. Feride Teyze'ye gelince okulda Almancay semiti. Ama tam o sralarda corafya dnda btn derslere ilgisini kaybettiinden onun da Almancas pek

ilerleme kaydedememiti. Cicianne ve Glsm Nine deerlendirme d olduklarndan geriye sadece Zeliha Teyze'yle, evriye Teyze kalyordu. kisi de orta karar ngilizce biliyorlard. Ne var ki her ikisinin ngiliz diline hkimiyetleri arasnda keskin bir fark vard. Zeliha Teyze kfrler, deyimler, argoyla dolu gnlk ngilizce konuurdu; her gn dvmeci dkknna gelen yabanclarla konutuu ekilde. Halbuki evriye Teyze liselerde retilen gramer odakl, zaman iinde donmu, ders kitab ngilizcesi konuurdu. Velhasl her trl basit, karmak ve bileik cmleyi ayrt edebilir, zarf, zamir ve isim tamlamalarn tespit edebilir, hatta sz dizimi iinde yanl yere konmu tamlayanlar yakalayabilirdi ama konuamazd. "Bu yzden de sen evirmenimiz olacaksn canm. Onun ke limelerini bize, bizim kelimelerimizi ona tayacaksn," dedi Banu Teyze. "Kltrler arasnda uzanan bir kpr gibi Douyla Ba ty birbirine balayacaksn." , Asya evde sadece onun duyabildii korkun bir koku alm gibi burnunu krtrd ve "at serbest!" mnsnda dudaklarn bzd. Bu arada kimse Cicianne'nin sandalyesinden kalktn ve senelerdir elini srmedii piyanoya yaklatn fark etmemiti. Bazen yemek masasna smayan yemekleri ve tabaklan koymak iin bfe gibi kullanrlard piyanoyu. "kinizin ayn yalarda olmas harika," diye bitirdi Banu Teyze tiradn. "Arkada olursunuz." Asya merakla bakt Banu Teyze'ye; acaba gnn birinde Asya'y ocuk gibi grmekten vazgeecek miydi? Kkken eve ne zaman bir ocuk gelse teyzeleri ocuu onun yanna getirir ve adeta komut verirlerdi: "Hadi arkada olun!" Ayn yata olmak otomatikman iyi anlap arkada olmak demekti teyzeleri iin. "Valla pek heyecanl olacak. lkesine dndnde de mektup arkada olursunuz," diye araya girdi evriye Teyze. Mektup arkadalklarna ynelik sarslmaz bir inanc vard. Trkiye Cumhuriyeti retmenler ordusunun ylmaz bir neferi olarak, cumhu-

riyeti Batllar karsnda temsil etmenin her Trk vatandann devi olduuna inanrd. nsann lkesini temsil etmesi iin uluslaras bir mektup arkadalndan iyi frsat m olurdu? "San Francisco ile stanbul arasnda karlkl mektuplar gnderirsiniz artk birbirinize," diye mrldand evriye Teyze. Eitim harici sebeplerle bir yabancyla mektuplamak aklna hayaline smadndan pedagojik bir sebep arad. "Bizim sorunumuz srekli yanl anlalmak. Batl zannediyor ki Trkler de Araplara benzer. Niye? Biz kendimizi gsteremediimiz iin. Bir kii bir kiidir demeden anlatacaz kendimizi Batllara." O esnada Feride Teyze'nin televizyonun sesini aniden amasyla yeni bir pop klip dikkatlerini eldi. Ekrandaki arkcnn sa modeline dikkatle bakt Asya: platin rengi, kvr kvr. O an Feride Teyze'nin bu sabahki sa modelinin kimden ilhamla yapldn anlayp glmemek iin dudaklarn srd. "Maalesef ABD'ye Trklerden nce giden Yunanlar ve Ermeniler yznden Amerikallarn beyni ykanm durumda," diye nutkuna devam etti evriye Teyze. "Trkiye'yi Geceyars Ekspresi zannediyorlar. Amerikal kza lkemizin gzelliklerini gstermek senin grevin." Asya hsranla ban edi. "Hem ngilizceni gelitirirsin, belki ona biraz da Trke retirsin. stne para versen bu kadarn bulamazsn. ans ayana geldi." Ayam... Hazr laf gemiken Asya ayaa kalkt. "Nereye byle kk hanm? Kahvalt bitmedi daha," diye sordu Zeliha Teyze; masaya oturduundan beri azm lk defa amt. Haftann alt gn, on ikiden dokuza dvmeci dkknnn hercmerci iinde altndan pazar sabah kahvaltlarnn mayk uzunluundan en ok o keyif alrd. "Japon Filmleri Festivali var," dedi Asya, samimi grnme gayreti bir sahtelik katmt sesine. "Hocalardan biri hafta sonu bir film seyretmemizi ve hakknda zmleyici bir yaz yazmamz istedi."

"Ne biim devmi o yle?" diye atld geleneksel olmayan pedagoji tekniklerinden hi hazzetmeyen evriye Teyze. Ama Zeliha Teyze daha fazla stelemedi. "Peki git gr bakalm Japon filmini," dedi ban sallayarak. "Ama sakn gecikme. Beten nce evde ol. Akam misafirimizi havaalanndan alacaz." Asya heybesini alp hzla kapya yneldi. Tam dan kmak zereyken hi beklenmedik bir ses duydu. Birisi piyano alyordu. Uzun zaman nce mazi olmu bir ezgiyi arayan rkek, titrek dokunular, dalm toparlanamayan notalar. "Cicianne!" diye fsldad Asya heyecanla. Arad huzuru bulmuasna mtebessim, usulca kapy kapad ardndan.

Cicianne yzyln balarnda Selanik'te domutu. Gen yata dul kalan annesiyle stanbul'a g ettiklerinde ocuktu daha. Sene 1923't. Tm tarihlerin ve hadiselerin kantnlabildii ecerede bir tek Cicianne'nin bu ehre geli tarihinin kartrlmasna imkn yoktu. "Sen ve Cumhuriyet bu ehre birlikte geldiniz. Meer bilmeden ikinize de hasretmiim, ikinizi de beklermiim drt gzle," diyecekti seneler sonra kocas Rza Selim Kazanc. "kiniz de eski rejimlerin kkne kibrit suyu ektiniz; biriniz memleket sathnda, dieriniz benim atm altnda. Sen de Cumhuriyet de bir nur gibi indiniz hayatma." "Geldiimde sen kederli ama kuvvetliydin. Ben sana nee getirdim sen de bana kuvvet verdin," demiti Cicianne cevap mahiyetinde. Dorusu Cicianne yle en akrak ve ak pak bir kzd ki, on be yana geldiinde taliplilerini sraya dizsen Galata Kprsnn bir ucundan dierine uzanrd. Kaplarn alan koca adaylar arasndan sadece birine snmt ii. Kafesin ardndan grm-

t onu. Yapl, uzun boylu bir adam; ad Rza. Gr bir sakal, incecik by ve alabildiine ciddi, iri, kara gzleri vard. Ondan on be ya bykt. Bir kez evlenmiti ve sylentiye baklrsa kans hem onu hem de oullarn terk edip gitmiti; vicdansz kadn. Karsnn ihanetinden sonra kk oluyla yalnz kald halde birka sene evlenmeyi reddetmi, babadan kalma evde tek bana yaamay tercih etmiti. Dostlaryla paylat servetini ve dmanlarna saklad gazabn gnbegn byterek. Kendi kendini yetitirmi bir iadamyd, raklktan ustala gemi. nceleri bir kazanc ustas iken doru zamanda, doru yerde bayrak iine atlacak kadar akll bir mteebbis. 1930'lann banda yeni Trkiye Cumhuriyeti halen coku iindeydi ve her ne kadar hkmet propagandas el iiliini sistematik olarak gklere karsa da bu alanda az para vard. Yeni rejimin rencilerden vatansever yetikinler yetitirecek retmenlere, milli burjuvaziyi yaratmaya yardm edecek fnansrlere ve btn lkeyi Trk bayrayla ssleyecek bayrak imalatlarna ihtiyac vard, kazanc ustalarna deil. Rza Selim bu yzden bayrak imalat iine girmiti. Ne var ki yeni mesleinde deste deste para ve gani gani nfuzlu dost edindii halde, soyad kanunu ktnda, Rza Selim, beklendii zre Bayrak soyadn almak istememi, ilk zanaatiyle anlmak istemiti: Kazanc. Eli yz gayet dzgn, hali vakti yerinde olmasna ramen, aradaki ya fark ve ilk evliliinde maruz kald felaket dnldnde (kim bilir kans onu niin terk etti, belki de adamn sapka zevkleri vardr diye dedikodu yapyordu mahalleli kadnlar) Rza Selim Kazanc, Cicianne'nin talipleri arasnda en az makbul olanyd belki de. phesiz ondan daha mnasip adaylar vard. Ama annesinin srarl itirazlanna ve gzyalanna ramen Cicianne kalbinin sesinden bakasn dinlemeyi reddetmiti. Belki de Rza Selim Kazanc'nn kara gzlerinde u dnyada pek oklanndan esirgenmi olan kymetli bir kabiliyet bulmutu: bir baka insan kendinden daha fazla sevebilme kabiliyeti. O gnler-

de son derece gen ve tecrbesiz olduu halde Cicianne, byle bir meziyete sahip bir adam tarafndan sevilmenin nasl mstesna bir bahtiyarlk olduunu anlayabilecek kadar saduyuluydu. Rza Selim Kazanc'nn gzleri merhametliydi, tpk sesi gibi; insan kendini onun yannda emniyette hissediyordu, etrafta kargaa bile olsa. Rza Selim gibi bir adam insan yan yolda brakacaklardan deildi. Ama Cicianne'nin Rza Selim Kazanc'y tercih etmesinin tek nedeni bu deildi. Aslnda onu cazip bulmadan evvel, hikyesini cazip bulmutu. lk karsnn onu terk etmesiyle ruhunun ne denli derinden yaralandn hissetmiti. Bu yaralan iyi edebilirdi. Buna itimad tamd. Ne de olsa kadnlar birbirlerinin brakt enkazlar zerinde almaktan holanr. Cicianne'nin karann vermesi fazla uzun srmedi. Rza Selim'den baka kimseye varmayacakt. Cicianne sezgileriyle Rza Selim Kazanc'ya bylesine inanmt belki ama o da karlnda son nefesine kadar bu gvenin hakkn verecekti. eyizi olmayan, onun yerine uzun tyl, kar gibi bir kediyle kp gelen bu beyaz tenli, gri-mavi gzl kadn hayatnn neesi olacakt. Cicianne ne kadar kaprisli olursa olsun, tek bir gn bile isteklerini yerine getirmezlik etmeyecekti. Ne var ki evdeki yandaki ocuk iin durum ok farklyd: kk Levent vey annesini asla kabullenmeyecek, bir kez bile sevmeye yeltenmeyecekti. Her frsatta Cicianne'ye direnecek ve en nihayetinde ocukluunu bastnlm bir hnla noktalayacakt; tabii byle bir garez altnda yaanan ocukluk artk ne kadar tamama erebilirse. ocuk sahibi olmamann ksrlk alameti sayld bir dnemde Cicianne ile Rza Selim ocuk yapmamlard. lk balarda Cicianne fazla gen olduundan ve ocuk yetitirme hevesi olmadndan, sonra fikrini deitirdiindeyse Rza fazlaca yalandndan. Bylelikle soyu devam ettirecek tek ocuk Levent Kazanc'yd - onun da pek hevesli olmad bir unvan. vey olunun gsterdii husumet Cicianne'yi incitmiti in-

citmesine de, bu durumdan fazla etkilenmeyecek kadar hayat doluydu o yalarda. Dnyada bebek bakmaktan ok daha ilgin eyler vard, mesela piyano almay renmek. ok gemeden ngiliz Grover & Grover firmas tarafndan yaplm bir Bentley piyano, oturma odasnn en mutena kesinde ldyordu. Cicianne ilk mzik derslerini bu piyanoda almaya balamt - Bolevik Devriminden kam ve Boleviklerin gidici deil kalc olduuna kanaat getirdikten sonra stanbul'a yerlemi Beyaz Rus bir mzisyendi retmeni. Dediine gre en iyi rencisiydi Cicianne. Sadece yetenei deil, piyanoyu geici bir oyalanma vastasndan ziyade bir mrlk refakatisi yapacak sebat da vard. Rahmaninov, Borodin ve aykovski gzdeleriydi. Ne zaman evde yalnz kalsa, sadece kendisi ve kucanda keyifle kvrlan kedisi iin almaya koyulsa bu bestecilerin eserlerini seerdi. Ama misafirler iin aldnda tmyle farkl bir repertuardan paralar tercih ederdi. Hkmet memurlan, iadamlar ve onlann tknldm kanlan iin Bach, Beethoven, Mozart, Schumann ve bilhassa Wagner. Akam yemeklerinden sonra erkekler ellerinde ikileriyle minenin yanna toplanr, dnya siyaseti tartrlard. 1930'larn balan, milli siyasetin yle uluorta eletirilemedii, ya takdir ya da tasdik edilebilecei yllard - yerin kula olduundan ne kadar yksek sesle olsa o kadar iyi. Bu yzden de ne zaman hakiki bir tartmaya ihtiya duyulsa, en emin liman dnya siyasetiydi. Erkekler tartadursun, hanmlar odann teki tarafna toplanr, ellerinde kristal nane likr kadehleri birbirlerinin elbiselerini szerlerdi. Hanmlar tarafnda iki kadn tipi arasnda keskin bir ayrm vard: meslek sahibi kadnlar ve ev kadnlar. Meslek sahipleri kararl, idealist yolda-kadnlard, yeni Trk kadnn timsali; reformcu sekinler tarafndan yceltilmi, desteklenmi. Bu kadnlar yeni meslek sahipleriydi - avukatlar, retmenler, hkimler, yneticiler, ktipler, akademisyenler... Annelerinin aksine eve kapatlmamlard ve diiliklerini ortaya karmama artyla sosyal, ekonomik ve kltrel merdivenin tepesine

trmanma anslar vard. ounlukla tayyr giyerlerdi; kahverengi, siyah ya da gri - iffetin, tevazuun ve partizanln renkleri. Salar ksa, makyaj yok, tak yok, abart yok. Cinsiyetsizletirilmi, diiliksizletirilmi vcutlar. Ev kadnlar ne zaman o sinir bozucu kadns kkrtlann koyverseler, meslek sahipleri koltuk altlarndaki dz deri. antalar skca kavrarlard; her an kp gidecek, beriki kadn tipinden kaacak gibi. Onlarn aksine ev kadnlar bu davetlere kat kat tll saten gece elbiseleriyle gelirlerdi; beyaz, pastel pembe ya da mavi - hanm hanmckln, masumiyetin ve krlganln renkleri. Kadndan ziyade "militan" gibi grdkleri meslek sahiplerinden pek hazzetmezlerdi; meslek sahipleri de kadndan ziyade "odalk" gibi grdkleri ev kadnlarndan hazzetmezlerdi. Neticede kimse kimseyi yeterince "kadn" bulmazd. Ne zaman militanlarla odalklar arasnda gerilim trmansa, kendini iki gruba da ait grmeyen Cicianne, kristal bardaklarda nane likr ve gm tabaklarda badem ezmesi ikram etmesi iin hizmetiye gizlice iaret ederdi. Likr-badem ikilisinin, hangi taraftan olursa olsun, odadaki btn kadnlarn sinirlerini yattran yegne ey olduunu kefetmiti. Partinin sonlarna doru Rza Selim Kazanc karsn arr ve muhterem misafirleri iin piyano almasn rica ederdi. Cicianne asla ikiletmezdi. Batl bestecilere ilaveten vatanperverlik yayan milli marlar da alard. Misafirlerin beenisini kazanrd her seferinde. zellikle 1933'te Onuncu Yl Mar bestelendiinde tekrar tekrar almas gerekmiti. Mar her yerdeydi; uykudayken bile insanlarn kulaklarnda yanklanrd. Beiklerindeki bebeklerin bile onun cokun ritmiyle uyutulduktan bir dnemdi. Cicianne'nin piyanoya olan ilgisi hi azalmad halde yeni bir megaleler listesi bulmas uzun srmedi. lerki yllarda Franszca renecek, asla yaymlanmayacak hikyeler kaleme alacak, cam boya ve yalboya teknikleri zerinde uzmanlaacak, parlak ayakkablar ve saten balo tuvaletlerine brnecek, kocasn danslara srkleyecek, lgn partiler verecek ve tek bir gn olsun ev

ii yapmayacakt. Havai kans her ne isterse yerine getirirdi Rza Selim Kazanc. Genelde bakalarna sayg gsteren, derin bir adalet duygusu olan, akl banda bir adamd. Ancak tek bir konu vard ki huylannn tmyle deimesine, iindeki garezin aa kmasna sebep olurdu: ilk kans. Seneler sonra bile Cicianne ne zaman ona ilk karsyla ilgili bir ey soracak olsa Rza Selim Kazanc sessizlie brnrd. "Ana deil ta imi meer. Bir ana nasl evladn brakp gider?" derdi yzn nefretle buruturarak. Tekinsiz bir gamla glgelenirdi gzbebekleri. "Ama ona ne olduunu merak etmiyor musun? Akbetini aratrmak istemez misin?" demiti bir keresinde Cicianne kocasna; iyice sokulup kucana oturmu, usul usul enesini okayarak adeta onu bu soruyla yzlemeye ikna etmeye almt. "O kaltan akbeti umrumda deil," demiti Rza Selim Kazanc sertleerek. Levent'in annesinin ktlendiini duymamas iin sesini alaltmay dahi akl edememiti. "Yoksa birisiyle mi kat?" diye stelemiti Cicianne, haddini amakta olduunu bildii halde, amad takdirde haddinin ne olduunu anlayamayacana inanrd. "Neden zerine vazife olmayan konulara burnunu sokuyorsun?" diye kmt Rza Selim Kazanc, "Yoksa sen de mi ayn yolun yolcususun?" Bu laf iiten Cicianne nihayet anlamt haddinin ne olduunu. lk e mevzuunun ald nadir anlar hari, senelerce dinginlikle akp gitti evlilikleri. Sevecen, saygl, huzurlu. Etraflanndaki ailelerin hi de byle olmad dnlrse tuhaf bir durumdu onlann bu uyumu. Memnuniyetleri, daimi haset kaynayd. Etraftakilerin emkirmeyi en sevdikleri konu iftin ocuklannn olmamasyd. Herkes Cicianne'nin ksr olduuna kanaat getirmiti. Pek oklar Rza Selim'i ok ge olmadan baka bir kadnla evlenmeye ikna etmeye almt. Rza Selim Kazanc bu nasihatlere kulaklarn tkard. Nesiller boyu Kazanc erkeklerinin ortak yazgs olan apansz lmn gerekletii gn Cicianne hayatn-

da ilk olarak nazara inanmt. Saadet iindeki bu konan duvarlarn delip kocasn ldren, kskan insanlarn kem nazarlarndan baka ne olabilirdi? imdi o dnemden hemen hemen hibir ey hatrlamyordu. Kemikli parmaklan eski piyanoyu okarken Cicianne'nin Rza Selim Kazanc'yla anlan, alzheimerin frtnal sulannda yol gsterme ans kalmam khne ve clz bir deniz feneri gibi uzaktan uzaktan yanp snyordu.

Dokuzuncu Madde: erideki uurum seni dardaki dnyadan daha ok heyecanlandryorsa pekl iine, yani kendi zihnine debilirsin. Tekrar ayn eyi yaptlar, karikatrist duman sald azna; o iine ekti, tekrar ve tekrar, nefes borusunda kaybolan son duman da dan flenene kadar. "Bahse girerim imdi daha iyi hissediyorsundur," dedi Alkolik Karikatrist nameli nameli, yznden daha fazla seks arzusu okunuyordu. "yi bir sevimeyle iyi bir jointin zerine yoktur." Asya itiraz etmemek iin dilini srd. Ban ak pencereye evirip btn kaosu ve ihtiamyla koca ehri kucaklayacakm gibi kollarn gerdi. "Bokpsr..." dedi. Alkolik Karikatrist zerinde sadece boxer kloduyla, bira gbeini sergileyerek ayaa kalkt. CD alara doru gitti; Asya' nm en sevdii Johnny Cash arklanndan biriydi setii: "Hurt." 7 hurt myself today To see if I still feel I focus on the pain The only thing that's real* Asya etine grnmez bir ine batm gibi yzn buruturdu. "Yazk..." "Neye yazk yavrum?" "u organizatr bozuntulan Avrupa, Asya, hatta yaa-Perestroyka-Rusya turlan dzenliyorlar... ama stanbul'da mzik meraklsysan hibir corafi tanma uymuyorsun. Arafta kalyoruz. Burada istediimiz kadar ok konser dzenlenmemesinin tek nedeni stanbul'un jeostratejik konumu." "Evet, hepimiz Boazii Kprs'ne sralanp bu ehri batya
* Canm yaktm bugn /Hl hissedebildiimi grmek iin /Acya younlatm/Tek gerek eye...

Sokaklarn asla uyumad, kaldrm talarnn bile bir sr sr bildii bir mahallede, Galata Kulesi'ne bakan bir dairenin divanlarndan birinde, sala binalarn camlarndan yansyan gne klar altnda, martlarn lklar arasnda Asya Kazanc plak ve hareketsiz oturuyordu. Zihni hayal dnyasna kayarken, iine ektii youn duman da cierlerini yakarak bedeninde kvrlyordu. "Ne dnyorsun yavrum?" "ahsi Nihilizm Manifestomun Sekizinci Maddesi zerinde alyorum," dedi Asya dumanl gzlerini aarak. Sekizinci Madde: Toplum ile Benlik arasnda derin bir uurum, onun zerinde de sarsak bir asmakpr varsa, umutsuzca ikisini balamaya abalamak yerine, pekl asmakpry yc'ap Topluma uzaktan veda etmek suretiyle, ebediyen Benliin tarafnda kalabilirsin. Asya bir nefes daha ekti. "Dur seni besleyeyim," dedi Alkolik Karikatrist, elindeki jointi alarak. Krllam kllarla kapl geni gsn ona yaslayarak usulca zerine aband. Asya beslenmeye hazrlanan kr bir ku yavrusu gibi azn at. Karikatrist esrar dumann dorudan azna flediinde, kana kana su ier gibi evkle ekti duman.

itmek iin cierlerimizin btn kuvvetiyle flemeliyiz. e yaramazsa bir de teki taraf deneriz, bakalm douya gidecek mi," dedi karikatrist glerek. "Arada olmak iyi deil. Uluslararas siyaset mulakl kaldrmyor." Ama bulutlarn zerinde olan Asya onu duymamt. Jointi tekrar atlak dudaklarnn arasna koyup derin bir kaytszlk nefesi ekti. "lmeden Johnny Cash'e ulamann bir yolu olmalyd. Adamn stanbul'a gelmesi gerekirdi, burada ylmaz hayranlar olduunu bilmeden ld..." Alkolik Karikatrist usulca gld. Asya'nn sol yanandaki beni pt, boynunu yavaa okad, sonra elleri iri memelerine indi, ikisini birden avulad. p arszd. Gzlerinde parltyla sordu: "Bir daha ne zaman buluuyoruz?" "Kafe Kundera'da karlatmz zaman herhalde." Asya omzunu silkerek ondan uzaklat. "yi de burada, evimde ne zaman buluacaz?" "Yani burada garsoniyerinde ne zaman buluacaz? demek istiyorsun..." diye kt Asya. "Zira ikimizin de gayet iyi bildii zre buras senin evin deil! Evin ka senelik karnn oturduu yer, buras ise kanna sezdirmeden kafay ttsleyip kanlarla kzlarla yattn gizli garsoniyerin. trlar dzdn yer. Ne kadar gen, s, kafas dumanl olursa o kadar iyi!" Alkolik Karikatrist iini ekip rak bardan kavrad. Tek yudumda yansn iti. Yz yle youn bir kederle allak bullak oldu ki, Asya bu kadar byk bir incinmenin sessiz kalabileceini tahmin etmediinden onun ya barmaya ya da hkra hkra alamaya balamasndan korktu. Ama beriki sadece bouk bir sesle, "Bazen ok acmasz olabiliyorsun," demekle yetindi. Sokakta futbol oynayan ocuklann lklar doldu odaya. lklann yksekliine baklrsa ocuklardan biri az nce krmz kart grmt ve btn takm hakeme saldrmakla meguld. "Karanlk bir yann var Asya," dedi Alkolik Karikatrist dalgn dalgn. "Tatl yznn belli etmedii bir baldran zehri... i l k

bakta anlamak zor ne kadar keskin olduunu. Ama var ite. Dipsiz bir ykm potansiyelin var." "Olabilir ama en azndan kimseyi ykmyorum, deil mi?" Asya kendini savunma ihtiyac hissetmiti. "Sadece kendim olmak istiyorum, malum terane... Biraz kendi halime braklsam..." "Kendini daha hzl ve daha erken yok etmek iin mi? stediin bu mu? Pervanenin a ynelmesi gibi, kendi kendini yok etmeye yneliyorsun." Asya gergin gergin gld. "tin mi krktk sarho oluyorsun, eletirdin mi eziyorsun, moralin bozuldu mu ta en dibe vuruyorsun. Sana nasl yaklamam gerektiini bilmiyorum. yle fke dolusun ki, bebeim..." "Belki pi olduumdandr," dedi Asya bir joint daha yakarak. "Babamn kim olduunu bile bilmiyorum. Hi sormadm, hi sylemediler. Bazen annem bana baktnda yzmde onu gryor sanyorum ama hibir ey sylemiyor. Hepimiz baba diye bir ey yokmu gibi davranyoruz. Sadece Baba var, byk B'yle. Allah insana yukardan gz kulak olduuna gre babaya ne hacet? Hepimiz O'nun ocuklan deil miyiz? Annemin bu zrvalara karn tok geri. Tandm btn kadnlardan daha pheci, daha asi. Sorun da bu. Annemle ben birbirimize ok benziyoruz ama ok uzaz." Alkolik Karikatrist, saysz kavgalanndan birinde kans tahrip eder diye korktuundan en iyi ilerinden bazlarn saklad maun yaz masasna doru fledi dumann. Meclis yelerini farkl hayvan trleri eklinde izdii iki yeni serinin, Amfibi Siyaseti ve Gergedanus Siyasius'un taslaklar da oradayd. Babakan kuzu postuna brnm kurt gibi izdii iin mahkeme onu yl hapse mahkm ettii, sonra da mahkmiyeti belirsiz bir tarihe kadar erteledii iin bu seriyi imdilik yaymlatmay dnmyordu. Ama belli olmazd onun sa solu. Dnce ve ifade zgrl kadar mhim olan bir ey daha vard: dalga geme zgrl. Masann kesinde, kaz boyunlu Art Deco lambann san

altnda ahap oyma bir heykel vard: bir kitabn zerine eilmi, kendini kaybetmi Don Kiot. Asya bu heykeli ok sevmiti. "Ailemin topu kak. Anlarn kirini pasn temizliyorlar! Daima gemiten bahsederler ama gemiin temizlenmi bir versiyonundan. Kazanclarn sorunlarla baa kma yntemi budur; bir ey seni rahatsz ediyorsa gzlerini kapa, ona kadar say, hi olmam olmasn dile, birde bakmsn hi olmam, yaasn! Her gn yeni bir unutkanlk hap yutuyoruz..." Dumanl kafayla Don Kiot'un ne okuduunu merak etti Asya. Oradaki ak sayfada ne yazyordu? Heykeltra birka kelime iziktirecek kadar ayrntya girmi miydi? Merakla divandan inip heykelin yanna gitti. Ne yazk ki tahta sayfada hi kelime yoktu. Yerine dnp tekrar ikyete balad. "Btn o evim-gzel-evimleri grmek beni sinir ediyor. Mutlu ailelerin ackl taklitleri. Biliyor musun bazen Cicianne'yi kskanyorum, imdi neredeyse yz yanda, keke bende de onun hastalndan olsayd. Biricik, tatl alzheimer. Bellek eriyip gidiyor." "Bu iyi bir ey deil, ekerim." "evrendeki insanlar iin iyi olmayabilir ama senin iin iyi," diye diretti Asya. "yi de genelde bu ikisi ilikilidir." Ama Asya bunu duymazdan geldi. "Bugn Cicianne onca seneden sonra piyanosunu at, ald o akortsuz notalar duydum. O kadar zc ki. Bu kadn bir zamanlar Rahmaninov alarm, imdi kytnk bir ocuk arks bile alamyor." "Demek istediim kendisi farknda deil, biz farkndayz..." diye ekledi Asya sahte bir heyecanla. "Alzheimer dnld kadar naho deil. Gemi kurtulmamz gereken bir pranga. nsan ezen bir klfet. Gemiim olmasayd, Hikimse olabilseydim, sfr noktasndan balayp orada ebediyen kalabilseydim. Ty gibi hafif. Aile yok, an yok, hibir bokpsr yok." "Herkesin gemie ihtiyac vardr," diye itiraz etti Alkolik Karikatrist.

"Beni katma nk emin ol benim ihtiyacm yok!" dedi Asya. Sehpann zerindeki Zippo'yu almt eline, kapan ap yakt, serte kapatt. kan ses houna gitmi olacak ki balad bu hareketi tekrar etmeye; be, on, elli... Trk! Tnk! Trk! Trk! Tam Alkolik Karikatrist'i ldrtmak zereydi ki aniden Zippo'yu ona uzatp, "Gideyim ben," diye mrldand. Giysilerini aramaya balad. "Biricik ailem bana mhim bir grev bahetti bu sabah. Annemle havaalanna gidip Amerikal mektup arkadam karlamam lazm." "Amerikal mektup arkadan olduunu bilmiyordum." "Mstakbel mektup arkadam. Teyzemlerin planna gre kzcaz o kadar sevecek ki stanbul'u ve Trkleri, Amerika'ya gittikten sonra da durmadan bizleri hatrlayacak. Mektuplar araclyla Trk-Amerikan dayanmas kuracaz." "yi de nerden kt bu kz?" "Gkten zembille indi valla. Bir sabah posta kutusunda bir mektup buldum, bil bakalm nereden? San Francisco! Amy diye bir kz. Mustafa daymn vey kzym. Adamn vey kz olduunu bile bilmiyorduk. Bylece bunun karsnn ikinci evlilii olduunu aktk. Bize hi sylememiti! Kymetli olunun yirmi yllk karsnn evlendiklerinde bakire olmadn rendiinde ninemin yreine inecekti, grsen; bakire olmad gibi bir de dul!" Asya almaya balayan arkya saygda kusur etmemek iin sustu. It Ain't Me, Babe. Melodiyi slkla alp szlerini mrldanmadan konumaya devam etmedi. I'm not the one you want, babe I'm not the one you need You say you're looking for someone Who's never weak but always strong*

* Aradn ben deilim bebeim /Senin ihtiyacn ben deilim/Any orum diyorsun yle birini/Hi zayf olmasn, her zaman kuvvetli.

"Neyse, bu Amy denen hatun damdan der gibi bir mektup yollad. Arizona niversitesinde renciymi, baka kltrleri tanmak ok ilgisini ekiyormu. 11 Eyll'den sonra bilhassa Mslman lkeleri merak ediyormu. Trkiye ne kadar da ilgin bir yere benziyormu. Gnn birinde bizimle tanmak iin can atyormu, falan femekn. Derken baklay azndan karyor: Bu arada bir haftaya kadar stanbul'a geliyorum. Sizin evinizde kalabilir miyim?" "Bak sen," dedi Alkolik Karikatrist, yeniden doldurduu rak bardana tane buz atmt. "Peki neden buraya geldiini yazm m? Sadece turist olarak m?" "Bilmem," diye homurdand Asya aadan, dizlerinin zerine km divann altnda orabnn tekini aryordu. "Ama niversite rencisi olduuna gre bahse girerim slam ve Kadnlara Uygulanan Bask' konulu bir aratrma yapyordur, ya da ne bileyim, 'Ortadou'da Ataerkil Teamller' gibisinden bir ey... Yoksa neden bizim kanlarla dolu tmarhanemizde kalmak istesin. Btn ehir gayet hesapl ve kdm otellerle dolu olduu halde? Eminim bizimle sylei yapmak istiyordur, Mslman lkelerde kadnlarn durumu ve btn o..." "Bokpsr!" diye tamamlad cmlesini Alkolik Karikatrist. "Aynen!" dedi Asya muzaffer bir edayla, orabnn kayp tekini bulmutu. Gz ap kapayana kadar eteiyle gmleini giydi, sama fra ald. "Bir ara onu da Kafe Kundera'ya getir." "Teklif ederim ama eminim o imdi arkeoloji mzesine filan gitmek ister," diye homurdand Asya deri botlarn ayana geirirken. Bir ey unutmadndan emin olmak iin etrafna bakt. "Onunla zaman geirmem gerekecek mutlaka, bizimkiler stanbul'a hayran olsun diye dere tepe gezdirmemi istediler. Amerika'ya dndnde lkemizi ve ve bitiremesin istiyorlar." Pencerelerin ak olmasna ramen oda hl buram buram joint, rak ve seks kokuyordu. Johnny Cash grledi:

I'm not the one you want, babe I'll only let you down* Asya antasn alp kapya yneldi. Tam kmak zereyken Alkolik Karikatrist nn kesti. Gzlerinin iine bakarak onu omuzlarndan tuttu ve yavaa kendine ekti. Koyu kahverengi gzlerinin altnda ikinlikler vard, alkoliklere ya da her eyi kendine dert edinenlere mahsus ikinlikler. O ikisi birdendi. " Asyacm canm," diye fsldad, yz Asya'nn daha nce hi grmedii bir efkatle aydnlanmt. "inde barndrdn onca zehre ramen, belki tam da bu yzden, garip bir biimde ok zelsin, tandm en hesapsz insansn sen, en delimen ruh. Belki anlamadn ama ben seni seviyorum. Yznde o skntl ifadeyle Kafe Kundera'ya geldiin ilk gn k oldum sana. Senin iin bir anlam olup olmadn bilmiyorum ama yine de itiraf edeceim. Bu evden kmadan nce burann bir garsoniyer olmadn ve buraya trlan getirmediimi bilmen lazm. Buras benim snam. Ben buraya imeye, izmeye ve bunalmaya geliyorum, bazen de izmeye, bunalmaya ve imeye... hepsi bu..." Afallayan Asya eikte bir an hareketsiz kald. Ellerini nereye koyacan bilemediinden ceplerine soktu ve parmaklan knnt gibi bir eylere dokundu. Ellerini dan kardnda Cicianne'nin onu nazara kar korumak iin cebine koyduu kahverengimsi tohumlan grd. "una bak! Buday... buday..." dedi kelimeyi farkl farkl tonlayarak. "Cicianne beni nazardan korumaya alyor." Elini ap Alkolik Karikatrist'e bir buday tanesi verdi. Ama bunu yapar yapmaz bir sun ak etmi gibi kzard. Yanaklar kzaran, iindeki aclktan ac duyan Asya telala kapy at. abucak dan att kendini ama bir an nemli bir ey sylemek istiyormu gibi duraklad. Bulamad arad kelimeleri. Elleri kendiliinden uzand Alkolik Karikatristin parmaklarna,
* Aradn ben deilim bebeim/Ben seni yzst brakrm.

birden ve sadece bir anlna sk sk sarld ona. Sonra be kat merdiveni koa koa indi, ruhunu kovalayan btn ikencelerden olabildiince uzaa kaarcasna.

Sekizinci Blm

AM FISTII

asl oluyor da hl uyuyor?" diye sordu Asya enesiyle yatakodasn gstererek. Havaalanndan dndklerinde, teyzelerinin onun yatann karsna ikinci bir yatak koyduklarn ve bu at altndaki yegne mahremiyet alann bozarak, "kzlarn odas"na evirdiklerini rendiinde gck olmutu. Ya mtemadiyen ona ikence etmenin yeni yollarn aradklarndan, ya bu odann manzaras daha iyi olduu ve misafir zerinde iyi bir izlenim brakmak istediklerinden, ya da UDKHTP-Uluslararas Dostluk ve Kltrel Hogry Tevik Projesi- dahilinde kzlar bir araya getirmek iin bir frsat olarak grdklerinden ikisini ayn odaya yerletirmilerdi. zel alann bir yabancyla paylamak iin en ufak bir istek duymamasna ramen misafirin nnde duruma itiraz edemeyen Asya bu kumpasa dilerini skarak raz olmutu. Ama tahamml azalyordu. Amerikal kz yatakodasna yerletirdikleri yetmiyormu gibi Kazanc kadnlar eref konuu gelmeden yemee balamamaya da kararl grnyordu. Yirmi dakikada bir birisi kalkp mercimek orbasn ve etli yemei styor, tencereleri bir mutfaa bir oturma odasna tayor, bu arada Beinci Sultan da yalvaran miyavlamalarla kokuyu takip ediyordu. Sandalyelerine yapm, alak sesle televizyon seyreder ve fsltyla konuur vaziyette kalakalmlard. Yine de

bu arada yemeklerden ufak ufak trtkladklar iin -Beinci Sultan hari- herkes bir oturuta yiyeceinden fazlasn yemiti. "Belki uyanmtr da utand iin yataktan kalkamyordur. Gidip bir baksam m acaba?" diye sordu Asya. "Otur oturduun yerde kk hanm. Brak kz uyusun!" Zeliha Teyze tek kan kaldrmt. Bir gzn ekrandan dierini kumandadan ayrmayan Feride Teyze de ona katld: "Uykuya ihtiyac var. Jet-lag duymadn m sen jet-lag! Uyku dzeni at kzcazn. Okyanus akntlarnn zerinden geti." "ifte standart diye buna denir. Misafire gelince aman brak uyusun, bana gelince bir pazar sabah bile istediim gibi kalamam yatakta," diye sylendi Asya, ama kimse ona laf yetitirmeye niyetli olmadndan bu sefer direnle karlamad. ", sus sus balad," dedi Feride Teyze heyecanla. Bekledii programn belirmesi erefine televizyonun sesini at: rak. Trk Donald Trump'nn, vecit sessizliiyle, harika bir Boazii Kprs manzaras gren geni brosunun parlak, saten perdeleri arkasndan km seyrettiler. Emrine amade iki takma stnkr, yukardan alan bir bakla baktktan sonra onlar bekleyen vazifeyi anlatt. Takmlarn bir maden suyu iesi tasarlamalar, bunlardan doksan dokuz tane imal etmenin bir yolunu bulmalar, sonra ehrin en lks muhitlerinden birinde olabildiince hzl ve pahalya satmalar gerekiyordu. "Aman ne zor ne zor. Ben buna grev demem," dedi Asya yksek sesle. "Kolaysa bu yarmaclar stanbul'un en dindar, muhafazakr mahallesine gndersinler, ayn ielerin iine krmz arap koydurup sattrsnlar, o zaman grelim." "Tvbe tvbe," diye kt Banu Teyze ve iini ekti - yeeninin srekli dinle ve dindarlkla dalga gemesinden rahatsz olduu iin. Geri Asya'nn bu adan kime ektiini gayet iyi gryordu. Eer zndklk da meme kanseri ya da eker hastal gibi genetik olarak anneden kza geen bir eyse, dzeltmeye almann ne faydas vard ki? Bu yzden tekrar iini ekti.

Teyzesinde yaratt znty umursamayan Asya omzunu silkti: "yi de neden olmasn? u kiiliksiz Amerikan taklidi programdan ok daha sahici ve yaratc olurdu. Batdan alnan teknik malzemeyi yerel kltrn zellikleriyle harmanlamah, deil mi ya? Yoksa ham bir taklitten baka ne kalr elimizde? Bu yzden de yanmaclardan mesela Mslman mahallesinde domuz eti satmalarn istemeli. Al ite, ben ona zorluk derim. Gr bakalm o zaman pazarlama stratejilerini." Kimsenin bunun zerine yorum yapmasna frsat kalmadan yatakodasnn kaps gcrdayarak ald Ve biraz ekingen, biraz sersemlemi halde Armanu akmakyan dan kt. Ak renk bir kot pantolon ve vcut hatlarn saklayacak kadar bol ve uzun mavi bir sweatshirt giymiti. Trkiye'ye gelmek zere eyalarn toplarken yanna nasl giysiler almas gerektiini uzun uzun dnm ve tutucu bir yerde gze batmamak iin en mazbut giysilerini almt. Bu yzden de stanbul'da havaalannda Zeliha Teyze'nin fahi ksalktaki etei, ondan da fahi ykseklikteki topuklaryla karlanmak, Armanu'un zerinde hafif bir ok etkisi yaratmt. Ama daha da irkiltici olan, barts ve uzun elbisesiyle Banu Teyze'yle tanmak, ne kadar dindar olduunu, gnde be vakit namaz kldn renmekti. Grnlerindeki ve belli ki kiiliklerindeki keskin tezata ramen iki kadnn ayn at altnda yaayan iki karde olmalar Armanu'un daha epey boumas gereken bir bilmeceydi. "Welcome, welcome" diye neeyle bard Banu Teyze ama ngilizce kelimeleri tkendiinden dilinin ucunda sormak istedikleriyle ylece kalverdi. Yabancnn nasl koktuunu merak eden Beinci Sultan, Armanu'un etrafnda bir halka izdi; terliklerini kokladktan sonra ilgin bir ey olmadna karar verdi. "Afedersiniz, nasl bu kadar uyudum anlamyorum," diye kekeledi Armanu ar ekim Ingilizceyle. Pek ok Amerikal gibi o da yabanclarla konuurken sesini ykseltiyordu, ngilizcenin yabancs olmak sarlk alametiymi gibi.

"Tabii evladm, vcudunun ihtiyac vard. Uzun bir yolculuk," dedi Zeliha Teyze. Ahenkli ama bozuk bir aksan olduu, vurguyu yanl hecelere koyduu halde kendini ngilizce ifade ederken olduka rahat grnyordu. "Ackmadn m? Umanm Trk yemeklerini seversin." "Yemek" kelimesini varolan btn dillerde tanmaya muktedir olan Banu Teyze yeniden stlan mercimek orbasn getirmek iin mutfaa kotu. Beinci Sultan minderinin zerinden kalkt gibi talepkr miyavlamalarla peinden gitti. Armanu kendisine ayrlan iskemleye otururken oday gzden geirdi. Hzla baknd etrafna, baz yerlerde duraklayarak: iinde kahve fincanlar, ay bardaklar, eitli antikalar olan, cam kapakl, oymal gl aac dolap, duvara dayal eski piyano, yerdeki kymetli hal, sehpalann, kadife koltuklarn hatta televizyonun zerinde gze arpan t ii rtler, balkon kapsnn yanndaki ssl kafesinde akyan kanarya, duvarlardaki resimler gerek olamayacak kadar mkemmel bir kr manzaras, her yapranda Trkiye'nin farkl bir kltrel ve doal gzelliinin fotoraf olan bir takvim, nazar boncuklan, zerlikler ve bir de erevede grlmeyen kalabala melon apkasn sallayan, smokinli bir Atatrk portresi vard duvarda. Btn oda nesnelerle ve yadigrlarla doluydu - capcanl renkler, mavi, vine r, deniz yeili, turkuaz. Armanu'a l l grnd ierisi, yle ki neredeyse bu lambalarn dnda bir yerlerden, belki de zeminden, mistik bir n geldiine inanacakt. Armanu daha sonra artan bir ilgiyle masadaki yemeklere bakt. "Ne harika bir sofra," dedi glerek. "En sevdiim yemekler. Humus, babaganu, sarma... aaa rek de piirmisiniz!" "Aaaa, do you speak Turkish!" diye hayretle bakt Banu Teyze, elinde duman tten tencereyle ve peinde Beinci Sultan'la ieri girerken. Armanu bu beklentiyi boa karmaktan zgnm gibi yan ciddi yan akn ban iki yana sallad. "Hayr. Trk dilini konuamyorum maalesef ama sanrm Trk mutfan konuabiliyorum."

Son syleneni anlayamayan Banu Teyze umutsuzca Asya'ya dnd ama onun evirmenlik yapmaya niyeti yok gibiydi; kendini tmyle alaturka Donald Trump'n ekiplerine verdii yeni vazifeyi tenkide adamt. Yanmaclardan bu sefer de tekstil sanayiine dalmalan ve Fenerbahe'nin san lacivert formasn yeniden tasarlamalan istenmiti. Takm oyunculannm en ok oy verdii tasanm yanmay kazanacakt. Asya bu grev iin de bir alternatif dnmt ama bu sefer fikrini kendine saklad. Artk konumak gelmiyordu iinden. Dorusu Amerikal kz beklediinden ok daha gzel kmt; ho, bir ey bekledii de yoktu ya. Ne var ki havaalannda karlayacaklan kzn aptal bir sansn olacan dnm, yle ummutu iten ie. Oysa hi de yle grnmyordu bu kz. Bir arlk vard hallerinde, zerinde... Nedenini bilmeden, bilmeye de almadan Asya bu misafirle takmak istiyordu ama buna niyeti olsa bile enerjisi yoktu. Her halkrda kararlyd. u vck vck "Trk misafirperverlii" gsterisinden olabildiince uzak duracakt. "Anlatsana," dedi Feride Teyze, Amerikal kzn sa biimini incelemeyi bitirip, fazla sade bulduktan sonra. "Amerika nasl?" Uzak durmaktaki kararllna ramen bu sorunun samal Asya'nn vakann kaybetmesine yetti. Teyzesine alayc bir tebessmle bakt. Ama Armanu, bu soruyu gln bulduysa da, hi belli etmemiti. Belli ki teyze hala takmyla aras iyiydi. Uzmanlk alanyd onlarla nasl konuulaca. Sa yana, iindeki humus lokmasyla hafiften ikin bir halde cevap verdi: "Amerika gzel. Ama tabii ok byk bir lke. nsann nerede yaadna bal olarak farkl farkl Amerikalar var." "Sorun bakaym Mustafa naslm?" dedi Glsm Nine, anlamad son lakrdlar bir kenara iterek. "yi, ok alyor," dedi Armanu bir taraftan Zeliha Teyze' nin szlerini tercme eden ahenkli sesini dinleyerek. "Gzel bir evleri, iki kpekleri var. l mthi. Arizona'da hava hep gzeldir, gneli..." orbalar iilip, zeytinyallar azar azar yendikten sonra, Gl-

sum Nine ve Feride Teyze mutfaa gidip iki koca tepsiyle geri dndler. Yklendikleri tabaklan masaya koydular. "Pilav," dedi Armanu glerek ve yemekleri incelemek iin ne eildi, "Turi ve..." "Oooo," dedi teyzeler hep bir azdan, misafirlerinin Trkeye hkimiyetinden etkilenmilerdi. Armanu aniden masaya getirilen son yemei grd. "Keke ninem bunu grseydi, harika, kaburga..." "Oooo," diye yanklad koro. Asya bile merakla dikildi. "Amerika'da var ok Trk lokantas?" diye sordu evriye Teyze. "Aslnda ben bu yemekleri Ermeni mutfann da bir paras olduklar iin biliyorum," dedi Armanu ar ar. Kendini bu aileye, Mustafa'nn vey kz Amy, San Francisco'dan gelen Amerikal bir kz olarak takdim ettiinden, kimliinin geri kalan blmn ar ar ifa etmeyi planlamt. Ancak karlkl gven tesis edildikten sonra aklayacakt Ermeni olduunu. Ama daha imdiden planlarn aksatyor, kestirmeden son srat sadede gidiyordu. Gergin ama ayn lde kendinden emin bir ruh haline giren Armanu srtn dikletirdi ve herkesin nasl tepki verdiini grmek iin masay bir utan bir uca szd. Yzlerinde grd bo ifade onu daha fazla aklama yapmaya zorlad: "ey, ben Ermeni'yim de... yani Ermeni-Amerikalym." Kelimeler bu sefer tercme edilmedi. Buna gerek yoktu. Drt teyze ayn anda tebessm etti; ama her biri kendine gre, birincisi kibarca, ikincisi kaygyla, ncs merakla, drdncs dosta. Ama en gzle grlr tepki Asya'dan gelmiti. rak programn seyretmeyi brakm, ilk kez hakiki bir ilgiyle misafire bakyordu. Bir farkllk vard bu kzda. "slam ve Kadn" konulu bir tez aratrmas olmayabilirdi buraya gelme sebebi. "Pemek yle!" Asya azn ilk kez am dirseklerini masaya dayayarak ne eilmiti. "Sylesene System of a Down'un bizden nefret ettii doru mu?"

Armanu onun neden bahsettiini anlamad iin gzlerini ap kapamakla yetindi. yle bir etraf kolaan edince bu aknlkta yalnz olmadn, teyzelerin de anlamam grndn fark etti. "Ya, benim ok sevdiim bir rock topluluu var. Mzisyenler Ermeni de. te Trklerden nefret ettiklerine, hibir Trk'n mziklerini dinlemesini istemediklerine dair ehir efsaneleri dolayor ortalkta, ben de merak ettim," dedi Asya isteksiz isteksiz. Bu kadar alakasz bir gruba bu bilgileri sunmaktan honutsuz omzunu silkti. "Ben o grubu pek bilmiyorum," dedi Armanu dudaklarn bzerek. Tuhaf ama o anda aniden yabancln duyumsad. Ne aryordu bu hi bilmedii yerde hi tanmad insanlarn arasnda? Kendini burada clz ve krlgan hissetti birdenbire. "Ailem stanbulluymu, yani ninem..." Hikyeyi daha iyi anlatmak iin ihtiyar bir modele ihtiya duyuyormu gibi parmayla Cicianrie'yi iaret etti. "Sorun bakalm soyadlar neymi?" diyerek Asya'y drtkledi Glsm Nine, gelmi gemi btn stanbul ailelerinin kaytlarnn tutulduu gizli bir arivin anahtar elindeymi gibi. "akmakyan," cevabn verdi Armanu, soru kendisine tercme edildikten sonra. "sterseniz bana Amy diyebilirsiniz ama esas ismim Armanu akmakyan." smi tandk bulan Zeliha Teyze'nin yz aydnland. "Bu dil kural bana hep ilgin gelmitir. Biz Trkler meslek yaratmak iin bulduumuz her kelimeye -c -ci eki takarz. Bizim soyadmz mesel Kazan-c." Dikenli, aulu bir an nksetti zihninde. Gemite bir yerlerde skm bir an: sokaktan geen bir "kirazct", ieride, bembeyaz bir muayanehanede, "krtajcn" diye kelime reten bir gen kadn. Hzla savuturdu zihninden bu meum hatray. Sesinde zoraki bir evkle Armanu'a dnd: "Demek Ermeniler de ayn eyi yapmakta. akmak... akmak, akmak-yan." "Desenize ortak bir noktamz daha var," dedi Armanu gle-

rek. Zeliha Teyze'de grr grmez houna giden bir eyler vard. u gze arpan hzmas, mini etei, abartl makyajyla d grnn dierlerinden ayrmas myd acaba Armanu'u cezbeden? Yoksa baklarnda bulduu aklk m? Baklarnda, insan evvela anlamaya alacana, ne olursa olsun yarglamadna dair bir gvence tayordu adeta. "uan ninem stanbul'da domu," dedi Armanu usulca ve cebinden bir kt paras kard. "Evin adresi var yanmda. Bana yolu tarif edebilirseniz gidip grmek isterim bir ara." Zeliha Teyze kdn zerindeki yazy inceleyedursun, masann br yannda Asya, Feride Teyze'nin kpr kpr bir eylerden rahatsz olduunu fark etti. Kendini'tehlikeli bir durumda bulan ve ne yana koacan bilemeyen biri gibi aralk balkon kapsna bakp duruyordu panikle. Asya yana eilip buhar tten pilavn zerinden teyzesine mrldand: "t, neyin var?" Feride Teyze sesini mmkn mertebe alaltarak gene pilavn zerinden flsldad: "Ermenilerin, ta seneler evvel dedelerinin kaarken oraya buraya sakladklar sandklan karmak iin geri dndklerini duymutum." Gri-yeil gzlerinde kvlcmlarla sesini biraz daha ykseltti: "altn ve mcevher iin dnyorlar." Derin bir nefes ald ve heyecanla kendini yanklad: "Altn ve mcevher!" Asya bo bo bakt en uuk teyzesinin heyecandan alev alev yanan suratna. "Sylemedi deme, bu kz buraya hazine sand bulmak iin gelmi," diye ekledi Feride Teyze, gzleri hayali bir sandn iindeki zmrt ve yakutlarn ltsyla parlayarak. "Nasl da bildin!" diye patlad Asya. "Ben de sana bunu anlatacaktm zaten. Bu kz uaktan ktnda bi de ne grelim, ellerinde bavul yerine kazma krek var..." "Ge bakalm dalgan sen," diye kt Feride Teyze, bozulmutu. Kollarn kavuturup arkasna yasland. Bu srada Armanu'un ziyaretinin ardnda daha derin bir sebep

olduunu hisseden Zeliha Teyze sordu: "Demek buraya ninenin evini grmeye geldin. yi de neden ayrlm ninen buralardan?" Armanu hem bu sorunun sorulmasna memnundu, hem de cevap vermeye isteksiz. Anlatmak iin ok mu erkendi acaba? Hikyenin ne kadarn anlatmalyd? imdi deilse ne zaman? Hem neden ya da neyi bekleyecekti ki? ayndan bir yudum ald. Huzursuz, neredeyse bitkin bir sesle: "Gitmek zorunda braklmlar," dedi. Ne var ki bunu sylemesiyle ylgnlndan, isteksizliinden silkinmesi bir oldu. enesini kaldrp neredeyse gururla ekledi: "Ninemin babas, Ohannes stanbuliyan ok mehur bir air ve yazarm. Cemiyetinde byk sayg gren nemli bir adamm." "Ne diyo, ne diyo?" Cmlenin ilk blmn yakalayp gerisini karan Feride Teyze, Asya'ya dirsek att. "Ailesi stanbul'un nemli ailelerindenmi," diye fsldad Asya kulana. "Dedim sana altn liralar iin gelmi olmal..." Asya gzlerini yuvarlayp bir of ekti. stedii kadar alayc olamamt bu efekt, ama teyzesiyle uramay brakp tekrar Armanu'un hikyesine odakland. "Bana anlatldna gre bykdedem Ohannes okumay, yazmay ve dnmeyi dnyada her eyden fazla seven bir adamm. Ninem der ki ben de ona benziyormuum. Ben de kitaplar ok severim," diye ekledi Armanu mahcup mahcup glerek. Dinleyenlerin bazlar glmsedi, eviri bitince de herkes glmsedi. "Ama maalesef ad listedeymi," dedi Armanu ortamn nabzn yoklayarak. "Ne listesi?" diye sordu evriye Teyze. "Ortadan kaldrlacak Ermeni aydnlar listesi. Siyasi liderler, airler, yazarlar, gazeteciler, din adamlar... toplam 234 kii." "yi de neden?" dedi Banu Teyze ama Armanu bu soruyu imdilik atlamay yeledi. "1915 senesinde 24 Nisan Cumartesi akam stanbul'da ya-

ayan dzinelerce Ermeni ileri geleni tutuklanp emniyete gtrlm. Hepsi de trene gider gibi iki dirhem bir ekirdek giyinmiler. Bembeyaz yakalar, zarif takm elbiseler. Hepsi de okumu yazm adamlar. Aklama yaplmadan emniyette tutulmular bir mddet, sonra da ya Aya'a yahut ankr'ya srlmler. lk gruptakiler ikinciye nazaran daha feci koullarda kalmlar. Aya ta sa kalan olmam. ankr'ya gtrlenler de peyderpey ldrlmler. Dedem bu gruptaym. Trk askerlerinin gzetimi altnda trenle stanbul'dan ankr'ya gtrlmler. Yolun son drt-be kilometresini istasyondan ehre kadar yrmek zorunda kalmlar. O zamana kadar iyi muamele grmler. Ama istasyondan yrmeye baladklarnda iddete maruz kalmlar. Sopalarla, balta saplanyla dvlmler. Efsanevi mzisyen Komitas grdkleri karsnda akln yitirmi. ankr'ya geldiklerinde tek bir artla salverilmiler: ehirden kmalar yasakm. Orada oda kiralayp yerli halkn arasnda oturmaya balamlar. Her gn iki- kii askerler tarafndan ehir dna yrmeye gtriilyormu, sonra askerler yalnz dnyorlarm. Gnn birinde askerler dedemi de yrmeye gtrmler." Hl glmseyen Banu Teyze btn bunlar kimin tercme edeceini anlamak iin bir soluna bir sana, nce kardeine sonra yeenine bakt ama iki evirmenin yznde de sadece aknlk vard. "Neyse, uzun hikye. Btn bu ayrntlarla zamannz almayaym. Babas ldnde uan Ninem yandaym. Drt kardemiler, en kkleri ve tek kz oymu. Aile babasz kalm, ninemin annesi dul. ocuklarla birlikte stanbul'da yaamak zor geldiinden babasnn Sivas'taki evine snm. Ama onlar Sivas'a gider gitmez tehcir balam. Btn ailenin maln mlkn brakp binlerce kiiyle birlikte bilinmeyen bir yere doru gitmeleri emredilmi." Armanu dinleyicileri dikkatle szdkten sonra btn hikyeyi bitirmeye karar verdi. "Yrmler, yrmler. Ninemin annesi yolda lm, ok

gemeden yallar da lmeye balam. Bakacak akrabalar olmayan kk ocuklar o karmaada birbirlerini kaybetmiler. Ama aylarca ayr kaldktan sonra erkek ocuklar mucizevi bir biimde Lbnan'da Katolik misyonerlerin yardmyla bir araya gelmi. Hayatta olan tek kayp kardeleri uan Ninem'mi. Kimse bana ne geldiini bilmiyormu. Kimse stanbul'a gtrlp bir yetimhaneye konduunu duymam." Asya gznn ucuyla, annesinin dik dik ona baktn grebiliyordu. Belki de Zeliha Teyze asi kznn tm bu anlatlanlarn ne kadarn Kazanc kadnlarna tercme edeceini merak ediyordu. "uan Ninemin aabeyinin, onun izini bulmas seneler srm. Nihayet Yervant Day onu bulup Amerika'ya akrabalarnn yanna gtrm..." diye usulca ekledi Armanu. Anlatlanlar eviriyle geriden takip eden Banu Teyze ban yana eip, asla manikr yaptrmad kemikli parmaklaryla kehribar tespihini ekmeye balad, bir yandan da mrldanyordu: "Hasbnallah venimel vekil, hasbnallah venimel vekil..." "Ama anlamyorum," diye phelerini ilk dile getiren Feride Teyze oldu. "Onlara ne olmu? Yrdkleri iin mi lmler?" Soru sorulduunda Armanu bir an duralad. Masann teki ucunda oturan Cicianne'yi szd; ince yznde onca yln krklar, yle sarih bir sevecenlikle ona bakyordu ki Armanu'un aklna iki ihtimal geldi: ya hikyeyi hi dinlememiti ya da yle dikkatle dinlemiti ki adeta yaamt. Her halkrda, burada, onlarn yannda deildi. "Susuz, a perian yrmek zorunda kalmlar. Aralarnda hamile kadnlar varm, yallar, kundakta bebekler... Durup soluklanmalarna bile izin verilmemi. Kilometrelerce yrmler. Ta Der Zor llerine kadar. Yolda hastalananlar olmu; intihar edenler olmu..." Armanu'un sesi alalmt: "Bazlar alktan lm. Bazlar da ldrlm." Bu sefer Asya tek kelime atlamadan her eyi tercme etti. "Bu vaheti kim yapm?" diye kt evriye Teyze, karsnda disiplin yoksunu bir snf ocuk varm gibi.

Banu Teyze de kz kardeinin tepkisine katid ama o hiddetlenmekten ziyade kederlenmi gibiydi. Her huzursuz oluunda yapt gibi earbnn ularn ekitirdi. Ardndan, ne zaman earbnn ulann ekitirmek kafi gelmese yapt eyi tekrarlad. Ayet-el Krsi okumaya balad. "evriye teyzem bunu kimin yaptn soruyor," dedi Asya. "Trkler yapm," dedi Armanu, sylediklerinin ucunun nereye vardna dikkat etmeden. "Ayptr, gnahtr, insan deil mi bunlar?" dedi Feride Teyze. "Deil tabii, baz insanlar canavardan farksz!" dedi evriye Teyze. Yirmi Yllk nklap Tarihi Hocas olarak gemile imdi arasna kesin bir snr izmeye, Osmanl mparatorluu'nu modern Trkiye Cumhuriyeti'nden kesinkes ayrmaya yle alknd ki, btn hikyeyi baka bir lkede cereyan etmi elim bir hadise gibi dinlemiti. Yeni Trk devleti 1923'te kurulmutu; bu rejimin milad oydu. Bu tarihten evvele denk den eyler baka bir devrin, baka bir memleketin, ksacas bakalarnn meselesiydi. Armanu kafas karm bir halde tek tek bakt yzlerine. Kazanc kadnlarnn anlatt hikyeyi korktuu kadar kt karlamamalar onu rahatlatmt, ama bu sefer de kendisini tam olarak anladklarndan emin olamyordu. Geri ne inanmay reddetmi ne de kar tezlerle saldrmaya kalkmlard. Tam tersine, dikkatle dinlemi ve zlmlerdi. Peki yleyse ne demeye hl huzursuzdu? Armanu yreini yoklad. Ne bekliyordu ki? Sonra yava yava anlad ki bir zr bekliyordu; o da olmad suun kabul edilmesini. Trklerdi 1915'te bunlar Ermenilere yapanlar. Kendisi Ermeni, onlar da Trk olduuna gre zr dilemeleri gerekmez miydi? Oysa kimse stne alnm grnmyordu. zntsn paylamadklarndan deil, zira grnen o ki paylamlard. Mesele kendileriyle gemite bu sulan ileyenler arasnda hibir ba grmemeleriydi. Nice sonra Armanu bu an hatrladnda meselenin bir "zaman algsnda farkllk" olduuna kanaat getirecekti. Kendisi bir Ermeni kz olarak kendi kuandan nesiller evvel yaam atalarnn ruhlarn iinde barn-

drdna inanyordu. Halbuki sradan bir Trk'n nesebiyle arasnda byle bir sreklilik hissi yoktu. Ermenilerle Trkler farkl zaman erevelerinde yayorlard galiba. Ermeniler iin zaman bir emberdi; gemiin imdide yeniden doduu, imdinin gelecei dourduu bir dngyd. Halbuki Trkler iin zaman pek ok yerinden blnm kesik kesik bir izgi gibiydi; gemi belirli bir noktada sona eriyor, imdi sfrdan balayveriyordu. Trklerin gemii ile imdisi arasnda saf koputan baka bir ey yoktu. "Ama hibir ey yemedin. Hadi evladm, ye biraz," dedi Banu Teyze. Kedere kar bildii iki areden biriydi yemek ikram etmek. "Her ey ok gzel olmu, teekkr ederim," dedi Armanu ataln yeniden eline alarak. Pilav aynen babaannesi gibi piirdiklerini fark etmiti, tereyal ve am fstkl. "Good, good! Eat, eat!" dedi Banu Teyze ban sallaya sallaya. Bu arada Asya, Armanu'un nezaketini, kaburgay yerken gsterdii zeni ii ezilerek seyretti. Ban edi, itah kamt. Daha evvel hi Ermeni arkada olmamt ama tehciri ilk kez duymu deildi. Daha nce de baz eyler dinlemiti; bazs lehte, ou aleyhte. Ama byle bir hikyeyi gerek bir insandan dinlemek olduka farkl bir tecrbeydi. Ama Asya'y esas ilgilendiren baka bir noktayd: Armanu'un hafzas. Hi bu kadar ihtiyar bir bellee sahip bir genle tanmamt. Gene de iindeki nihilistin hzn kovmas uzun srmeyecekti. Omzunu silkti. Neyse ne! Dnya zaten boktan bir yerdi. Gemi, gelecek, buras, oras... hepsi birdi. Her yerde ayn strap. Tanr ya yoktu ya da hepimizi iine att sefaleti gremeyecek kadar uzaktayd. Hayat alabildiine acmaszd. Karanlk baklar alaturka Donald Trump'in kaybeden grubun en kabahatli yesine ahret sualleri sorduu ekrana kayd. Futbol takm iin tasarlanan formalar yle berbat olmutu ki, en fanatik taraftarlar bile bedava olduu halde bunlar giymeyi reddetmiti. imdi biri-

nin diziden elenmesi gerekiyordu. Tm yarmaclar elenen olmamak iin birbirlerinin kuyusunu kazmaya alyordu. Kapitalizmin gaddar at yansnda kaybeden taraf olmak istemiyordu kimse. Gerekirse birbirlerinin gzn oyabilirlerdi. Asya suratn buruturdu. Ne vahi bir sistemdi bu. Dncelerinin kasvetine gmlen Asya'nn yznde mstehzi bir glmseme belirdi. inde yaadmz kinat buydu ite. Tarih, siyaset, din kavgalar, yarmalar, pazarlama taktikleri, serbest piyasa ekonomisi, iktidar mcadelesi, bir lokmack zafer iin herkes birbirinin grtlanda... btn bunlara ihtiyac yoktu kukusuz, btn bu... ...bokpsre... Hl gz televizyonda ama artk itah tmyle alm bir halde sandalyesini ileri itip taban doldurmaya balad Asya Kazanc. Ban kaldrdnda annesinin dikkatle kendisini szmekte olduunu grd. Adeta ruhunu okumutu Zeliha Teyze. Annda gzlerini kard. Atna piman olmu bir yaban iei gibi annda kapand.

Yemekten sonra Armanu telefon etmek iin "kzlar odas"na ekildi. Cep telefonundan nce San Francisco'yu arad. Duvardaki devasa Johnny Cash posterinin tam karsnda duruyordu. "Babaannecim, benim Armanu!" diye bard heyecanla ama hemen sesini normale evirdi. "Naslsn bi tanem? Arkadaki o ses de ne?" "Mhim bir ey deil gzelim. Banyodaki borular tamir ediyorlar. Dikran Dayn geen gn hepsini benzetmi. Tesisat ardk mecburen. Sen ne yapyorsun?" Bu soruya hazrlkl olan Armanu, havadan sudan bahsetmeye balad. Tabii stanbul'daki deil, Arizona'daki havadan sudan. uan Nine'yi byle kandrd iin kendini berbat hissettii hal-

de yaplacak en iyi eyin bu olduunu dnerek iini rahatlatmaya alt. Gerei nasl syleyebilirdi ki? Ne desin? "Babaannecim aslnda ben Arizona'da filan deil, senin doduun ehirdeyim!" Telefonu kapattktan sonra birka dakika bekledi. Skntyla derin bir nefes ald, cesaretini toplayp sradaki numaray evirdi. Sknetini korumaya azami gayret etse de annesinin sesini duyar duymaz geriliverdi. "Amy! Neden daha nce aramadn? Nerdesin? Naslsn? Sana iyi davranyor mu o cadlar? San Francisco'da hava nasl? Ne zaman dneceksin Arizona'ya? Yoksa brakmyorlar m?" "Annecim ltfen sakin olun. Ben gayet iyiyim. Hava da..." Armanu internetten San Francisco'daki hava durumuna bakmadna piman oldu. "...iyi, biraz rzgrl, her zamanki gibi." "H," dedi Rose. "Seni defalarca aradm ama cep telefonun kapalyd. ok merak ettim." "Bak anne," dedi Armanu, sesindeki kararlla kendisi de aarak. "Beni babaannemin evindeyken aradnda rahatsz oluyorum. Gel seninle bir anlama yapalm. Hi olmazsa bir mddet sen beni arama, brak ben seni arayaym. Ltfen." . "Sana bunu onlar m syletiyor?" diye pheyle sordu Rose. "Hayr anne, tabii ki hayr, Tann akna. Senden bunu rica eden benim." Birka dakika sren bir cebellemeden sonra Rose gnlsz de olsa anlamay kabul etti. Ardndan balad her zamanki ikyetlerine. Evden ie, iten eve koturmaktan, kocasnn duyarszlklarndan, kendisine hi zaman ayramamaktan yaknd. Bir tek Home Depot'da tenzilat olduunu, Mustafa'yla birlikte mutfak dolaplarn yenileme karan aldklarn anlatrken sesine nee geldi. "Bana akl ver," dedi Rose hevesle. "Kiraz aacna ne dersin? Bizim mutfaa yakr m?" "Olabilir, yakr herhalde..." "Bence de. Ya koyu mee? Biraz pahal ama ok klas. Sence hangisi daha iyi?"

"Bilmem ki anne, koyu mee de iyi gibi." "Ay, o da iyi, bu da iyi, hi yardmc olmuyorsun ki," dedi Rose iini ekerek. Armanu nihayet telefonu kapattnda yabanc yabanc baknd etrafna. Duvarlardaki fotoraflar, yerdeki Trk hals, yabanc mobilyalar, baka bir dil konuan gazeteler... aniden kklnden beri hissetmedii bir panie kapld. Hatrlad. Armanu alt yandayken bir gn annesiyle arabada giderken aniden benzinleri bitmi, yol ortasnda kalakalmlard. Yoldan baka bir vasta geene kadar bir saat beklemeleri gerekmiti. Derken Rose otostop ekmeye balam ve bir TIR durup onlar almt. TIR'n iinde iki kaba saba, iriyan adam vard; rktc ve suratsz. Tek kelime etmeden onlan benzin istasyonuna gtrmlerdi. stasyona brakldktan ve TIR gzden kaybolduktan sonra Rose duda titreyerek Armanu'a sarlm, panik iinde alamaya balamt: "Ah Tannm, ben ne yaptm, ya kt insanlar olsalard? Bizi karabilir, tecavz edebilir, ldrebilirlerdi, kimse de cesetlerimizi bulamazd. Bu riski nasl alabildim?" Bu kadar iddetli olmasa da, Armanu'un u anda hissettii panik bundan farkl deildi. stanbul'da, yabanc bir evdeydi ve ailesinden hi kimsenin bundan haberi yoktu. Nasl byle aklna estii gibi hareket edebilmiti? Ya kt insanlarsa... nasl byle bir risk alabildim?

Dokuzuncu Blm

PORTAKAL KABUKLARI

rtesi gn Asya Kazanc ve Armanu akmakyan, uan Nine'nin doduu kona aramak iin erkenden ktlar. Mahalleyi- ve soka kolayca buldular - Yeniky'de, k bir muhitteydi eski konan yeri. Ama konak monak yoktu ortada. Onun yerine be katl, modern bir bina dikilmiti. Birinci katta gsterili bir balk lokantas vard. eri girmeden nce Asya camdaki yansmasn kontrol etti, memnuniyetsizce memelerine baktktan sonra salarn dzeltti. le yemei iin ok erken olduundan nceki gecenin izlerini yerden spren bir avu garson dnda kimseler yoktu ieride; bir de insann azn sulandran bir koku bulutu altnda akam iin meze ve yemek hazrlayan al yanakl, tombul ah vard. Asya her biriyle tek tek konuup binann gemiine dair sorular sordu. Ama Krt garsonlar ehre daha yeni gmlerdi; ah da eski Yenikyl'yd ama sokan tarihine dair malumat sahibi deildi. "Kkl stanbul ailelerinden sadece birka doduklar topraklarda kaldlar," diye aklad ah otorite havasyla, bir yandan da devasa bir kalkan baln havada bayrak gibi kaldrarak. "Bu ehir bir zamanlar Babil Kulesi gibiymi, her telden her demden insan... her dil konuulurmu sokaklarnda," diye devam etti ah, kalkann kln kuyruun hemen zerinden ve ban

hemen altndan krarak. "Bu mahallede bir sr Yahudi komumuz vard. Rumlar, Ermeniler... Ben kkken bal Rum balklardan alrdm. Annemin terzisi Ermeni'ydi. Babamn patronu Yahudi'ydi. Hepimiz bir aradaydk yani. Onlar bizim bayramlarmz kutlard, biz onlarnkini." "Her eyin neden deitiini sorsana," dedi Armanu evirmeni Asya'ya. "Neden mi deiti?" diye grledi ah, aniden celallenerek. "Ben sana diyivereyim ne deiti! stanbul ehir deil. ehir gibi grnyor ama o iin kandrmacas. Sadece kabuu ehir burann. Esasnda bu bir ehir-tekne. Biz hepimiz bir gemide yayoruz!" Bal kafasndan tutup kl iinden ekip kard. Maharetinden memnun, devam etti: "Burada hepimiz yolcuyuz, bek bek gelip gidiyoruz. Bizansls gidiyor Osmanls geliyor. Yahudiler gidiyor Ruslar geliyor. Aabeyimin mahallesi Moldavyal Romanyal dolu... Abim aka yapyor kany boayp Moldavyal alacam yerine diye... Yann onlar gidecek baka yolcular gelecek. te byle..." Armanu hayal krklna uram, Asya bunalm vaziyette lokantadan ayrldlar. Darda hava yumuamt. Muhteem bir Boaz manzarasna ktlar, beklenmedik lde parlak bir gne ve berrak bir sema altnda l l. Gneten korunmak iin ellerini gzlerinin zerine koydular. kisi de derin bir nefes alp havadaki bahar kokusunu iine ekti. Daha iyi bir planlan olmadndan, karlatklar hemen her seyyar satcdan bir eyler alarak Boaz boyu yrmeye baladlar: kaynam msr, midye dolmas, irmik helvas, sonunda da koca bir kesekd ayekirdei. amaz bir ritimle baladlar itlemeye. Yiyecekten yiyecee getikleri gibi konudan konuya getiler. Her eyi konuabilirlerdi, konu hari: cinsellik, erkekler ve babalar. Birbirine halen yabanc olan gen kadnlar arasnda bu konunun dokunulmazl vard. "Aileni sevdim," dedi Armanu. "Hayat dolular." "Ya ne demezsin," dedi Asya, kolundaki bilezikleri ngrda-

tarak. zerinde vine rengi iek desenleri olan, uzun, ak yeil bir hipi etei giymiti, yamal boha bir antas vard ve bir sr taks - cam boncuktan kolyeler, bilezikler, neredeyse her parmanda gm yzkler. Onun yannda Armanu kot pantolonu ve tvit ceketiyle kendini giysi fukaras hissediyordu. "Her iyi eyin bir de kt taraf var," dedi Asya. "Kadnlarla dolu bir evde tek ocuk olarak domak zor i, sevgileriyle bouyorlar. Tek ocuk olarak etrafndaki btn yetikinlerden daha olgun olman gerekiyor. Bu kadar sevilip esirgendiim, birinci snf bir okula gnderildiim ve bu lkede mmkn olan en iyi eitimi aldm iin minnettarm. Ama esas mesele benden hayatta yapamadklar, kendi ilerinde ukte kalan tm eyleri yapmam beklemeleri. Ne demek istediimi anlyor musun?" Armanu gayet iyi anlyordu, gayet tandk olan bu hikyeyi. "Sonuta ayn anda hepsinin hayallerini gerekletirmek iin deli gibi almam gerekti. ngilizceyi alt yanda renmeye baladm. Bununla kalsa sorun yoktu. Ertesi sene Franszca renmem iin zel retmen tutuldu. Dokuz yana geldiimde hi alakam ve yeteneim olmad halde bir sene boyunca bana keman aldrdlar. Ondan sonra evimizin yaknlarnda bir buz pateni sahas ald ve teyzelerim patenci olmama karar verdiler. Beni parltl elbiselerle saltolar atarken hayal etmek holarna gittii iin. Avrupa ampiyonu olup buz pistlerinde milli marmz aldracaktm! Katarina Witt'in Trk versiyonu ben olacaktm! Sonuta ne oldu? Kendimi pistte kmn stne derken buldum! Buz stndeki patenlerin czrts hl tylerimi diken diken eder." Armanu kibarlktan glmemeyi baard ama Asya'nn uluslararas bir msabakada saltolar atan imgesine glmemekte zorland. "Sonra bir ara uzun mesafe koucusu olmam istediler. Yeterince alrsam Trkiye'yi Olimpiyat Oyunlarnda temsil eden mthi bir atlet olacaktm! Bu memelerle beni kadnlar maratonunda yarrken hayal edebiliyor musun Allah akna!" Armanu bu sefer kahkahasn bastrmad.

"u kadn atletler bu ii nasl yapyorlar bilmiyorum ama hepsinin gsleri tahta gibi. Memelerini kltmek iin erkeklik hormonu filan alyorlar herhalde. Benim gibi kadnlar atlet olmak iin yaratlmam; fiziin en temel kanunlarna aykr. Dn bir kere. Vcut ivme kanunu uyarnca hz kazanarak ilerliyor. Hzndaki deiim miktar vcuda verilen gle orantl ve ayn ynde olmak durumunda, deil mi? Sonra ne oluyor peki? Memeler de ivme kazanyor ama tmyle kendilerine has aksak bir ritimle. Sen ne doru kouyorsun, memeler yukar aa iniyor ve sonunda seni yavalatyorlar. Eylemsizlik kanunu art yerekimi kanunu! Kazanmann imkn yok. Ay nasl utan vericiydi," diye ekledi Asya heyecanla. "Allaha kr o safha abuk atlatld. Ondan sonra resim ve heykel dersleri aldm. Derken maalesef beni baleye yazdrdlar. Yakn zamana kadar baleye gittim, sonunda annem dersleri her frsatta astm anlayp beni azat etti. imdilik beni kendi halime brakm grnyorlar ama her an bir teyzemin aklna yeni bir fikir gelebilir ve bir de bakmsn ben gene olmadk kurslara yazlmm." Armanu baka birinin hayatnda kendi hayatnn belirleyici elerini bulmann verdii ainalk duygusuyla ban sallad. Kendi halalarnn abartl sevgileriyle ilgili pek ok ey anlatabilirdi. Onun yerine bir soru sordu: "Anlayamadm bir ey var. Havaalanna birlikte geldiin hanm, hep mini etek giyen..." Armanu kkrdad ama hemen kendini toplad. "Zeliha... o senin annen deil mi? Ama ona anne demiyorsun... yanlyor muyum?" "Doru, biraz kafa kartrc. Bazen benim bile kafam karyor," dedi Asya gnn ilk sigarasn yakarken. Armanu'un sigaradan holanmadn fark etmiti. Sigarann dumann teki yana, Armanu'tan mmkn olduunca uzaa fledi ama rzgr duman dosdoru stlerine tad. "Anneme tam olarak ne zaman 'teyze' demeye baladm hatrlamyorum. Belki batan beri, ta en batan." Asya sigara dumanndan iki mkemmel halka yapt ama rzgr ikisini de datt.

Asya bir an duralayp Armanu'a bakt gz ucuyla. Yeni arkadann profilini kartmay bitirmemiti ama onu "hanm hanmck bir kz" olarak snflandrmt. Akl banda, son derece halim selim bir kzd bu ve eer hayat tarznda sigara sunturlu bir kfrse, Asya'nn dier habis alkanlklarn kabul etmesi sz konusu bile olamazd. "Hepsi de anne rol oynayan teyzelerimin arasnda bydm. Benim kiisel trajedim bir bakma drt kadnn tek ocuu olmamd. Herhalde farkna varmsndr, Feride Teyzem biraz atlaktr, hi evlenmedi. Bir sr ie girdi kt. Manik evredeyken mkemmel bir tezghtard. evriye Teyzem mutlu bir evlilik yapt ama sonra kocasyla birlikte hayatnn neesini de kaybetti. Ondan sonra kendini tarih retmenliine verdi. Aramzda kalsn, bence cinsellikten holanmyor ve insan vcudunun ihtiyalarn iren buluyor! Tabii en bykleri Banu Teyze var. Dnya iyisidir. Kimseyi incittiini grmedim bugne kadar. Yrei genitir en byk teyzemin. Ama ite ok ekti. Kt zerinde hl evli ama kocasn nadiren grr. ki olu vard, ama ikisi de ld. Bu ailenin erkekleri lanetlidir. Uzun yaamazlar." Armanu bu laf nasl yorumlayacan bilemediinden iini ekti. "Yani Banu Teyze'nin Allah'a snmasn anlayabiliyorum," diye ekledi Asya kolyesinin boncuklanyla oynayarak. "Neyse demek istediim, doduum zaman kendimi drt teyze-anne ya da drt anne-teyzeyle evrili buldum. Ya hepsine 'anne' diyecektim ya da anneme, teyze diyecektim. Galiba teyze demek kolayma geldi. Zeliha Teyze!" "Peki ama annen bu ie bozulmad m?" Ak denize doru giden pas rengi bir ilebi fark etmesiyle Asya'nn yznn canlanmas bir oldu. Boaz'dan kayp giden gemileri seyretmeyi severdi. Nasl yaard acaba mrettebat? ehri onlarn gznden grebilmek isterdi. Srekli hareket halinde olan bir denizcinin gznden nasld acaba yerleiklerin hayat? "Yo, bozulmad. Bana hamile kaldnda on dokuz yanday-

m. Kulaa tuhaf gelecek ama anne dememem onu rahatlatm olmal. Drt kardein drd de teyzelerimdi teoride. Bir ekilde bu unvan annemin iledii gnah toplum nezdinde daha az grnr hale getirdi. Asln istersen ona teyze demeye beni bizzat kendisinin cesaretlendirdiini dnyorum. En azndan bir mddet, sonra da alkanln stesinden gelmek mmkn olmad." "Ondan holandm," dedi Armanu, ama sonra kafa kanklyla duraklad. "Hangi gnahtan bahsediyorsun?" "Gayrimeru bir ocuk dourmaktan. Annem..." Asya doru kelimeyi ararken burnunu buruturdu, "... ailedeki kara koyundur. Evlilik d ocuk douracak kadar asi." Bir Rus tankeri geiyordu imdi. Kyya kk dalgalar arpt. "Etrafta bir baba olmadn fark ettim ama lm filan olabileceini dnmtm," dedi Armanu kekeleyerek. "zgnm." "Babam lmedi diye mi zlyorsun?" dedi Asya glerek. Kpkrmz kesilen Armanu'a hnzr bir bak frlatt. "Ama haklsn biliyor musun," dedi Asya nice sonra, gzlerinde tekinsiz bir parltyla. "Ben de byle hissediyorum zaman zaman. Yani babam lm olsayd bu belirsizlik de sona ermi olacakt. Beni en ok ileden karan bu. Kim olduunu, neye benzediini dnmeden edemiyorum. nsann babasnn nasl bir adam olduuna dair hibir fikri olmadnda, hayalgc devreye girip boluu dolduruyor. Dnsene belki de karlatk babamla. Belki her gn televizyonda seyrediyor ya da sesini radyoda duyuyorum, o olduunu bilmeden. Belki gnn birinde bir yerde burun buruna geleceiz, bilmeden yanndan geip gideceim. Babamla ayn otobse binebiliriz; belki dersten sonra konutuum hocadr, sergisine gittiim fotoraf ya da u seyyar satcdr... Kim bilir." Dnp ayn anda dikkatle baktlar Asya'nn nutuuna konu mankeni olan seyyar satcya. Kalem bykl, ellili yalarda, tysiklet bir adamd. nndeki caml el arabasnda eit eit turularla dolu koca koca kavanozlar vard. ki gen kadnn byle il-

gisine mazhar olmaktan memnun srtt. Armanu kzararak yzn evirdi, Asya ise kalarn atp, turucuya ters ters bakt. "Yani annen sana hl babann kim olduunu sylemedi mi?" diye ekinerek sordu Armanu tekrar yola koyulduklarnda. "Annem nevi ahsna mnhasr bir yaratktr! yle de inatdr ki... Grp grecein en demir iradeli kadndr. inden gelmezse bana hibir ey anlatmaz. Dierlerinin de babamn kimliini bildiini sanmyorum. Sanmam ki kimseye sylemi olsun. Ho, bilseler bile benimle paylamazlard ya. Kimse bana bir ey aklamaz. Kazanc ailesinde srgnm ben, aile arivlerindeki her trl tehlikeli bilgiden ve srdan uzak tutuluyorum. Beni korumak adna kendilerinden ayrdlar." Asya itledii ekirdein kabuklarn hnla tkrd: "Bir mddet sonra karlkl bir oyuna dnt; onlar beni maziden uzak tuttuka, ben de onlan kendi srlarmdan dladm." Ayn anda ikisi de yavalad. Denizde, topu topu elli metre telerinde, kk bir teknenin burnunda ayakta durmu, bir elinde duman tten bir sigara, dier elinde ise san, turuncu ve mor balonlar tutan bir adam vard. Baloncu mavi sulann zerinde nasl bir renk lenine dntnn, ne denli nefes kesici bir seyir malzemesi sunduunun farknda deildi. Armanu ile Asya balonlar ufukta kaybolana kadar bu manzaray sessizce seyrettiler. "Bir yerlere oturalm," dedi Asya, grd gzellikten yorgun dm gibi. Yaknlarda sala bir kr kahvesi vard. "Ne tip mzik dinlersin?" diye sordu Asya, bo bir masa bulup ieceklerini smarlar smarlamaz - Asya limonlu ay, Armanu buzlu diyet kola. Mzik Asya'nn dnyayla balca balants olduundan, bu soru aslnda karsndakini daha iyi tanma gayretiydi. "Klasik mzik severim; bir de Ermeni mzii ve caz..." dedi Armanu. "Ya sen?" "Biraz farkl," dedi Asya sebebini bilmeden kzararak. "Bir mddet hayli sert eyler dinledim, bilirsin, alternatif mzik, punk, post-punk, endstriyel metal, death metal, darkwave, psychede-

He, biraz nc dalga ska, biraz gotik... yle eyler." yle eyleri yoz ergenlerin ya da karakterden ziyade hiddet sahibi, ynn arm yetikinlerin paylat kayp bir mzik tr olarak grmeye alk olan Armanu ararak, "sahi mi?" diyebildi sadece. "Evet ama bir sene nce Johnny Cash'e demir attm. Orada da kaldm. O zamandan beri baka bir ey dinlemiyorum. Cash'e tapyorum. imi yle bir daraltp karartyor ki, yaadm hissediyorum." "Peki hi yerli mzik dinlemiyor musun? Trk mzii... ne biliyim, Trk popu..." "Trk mzii mi? Eksik olsun," dedi Asya, yapkan bir seyyar satcy kapdan kovarcasna elini sallayarak. Bir zihinsel snra tasladn anlayan Armanu stelemedi. Belki de kendi kklerinden nefret etmek Trklerin sk sk yaad bir derttir, sonucuna vard. Asya ayn bitirdikten sonra ekledi'. "Feride Teyzem holanr o tarzdan. Geri bazen arklarla m-yoksa arkclarn salaryla m daha ok ilgilendiine emin olamyorum." kinci djyet kolasn yanlayan Armanu, Asya'ya ne tip romanlar okuduunu sordu. Edebiyat dnyayla balca balants olduundan, bu soru aslnda karsndakini daha iyi tanma gayretiydi. "Okumay severim ama edebiyat deil..." Kzl olanl bir grup kafeye geldiler ve Armanu'la Asya'nn karsndaki masaya oturdular. Oturur oturmaz da her eyle, herkesle dalga gemeye baladlar. Plastik sandalyelerle, mtevaz ieceklerin durduu cam dolaplarla, mendeki eylerin ngilizce evirilerindeki hatalarla ve garsonlarn giydii I love stanbul tirtleriyle... Asya'yla Armanu patrtdan rahatsz olup, sandalyelerini birbirlerine yaklatrdlar. "Felsefe okumay severim, bilhassa siyaset felsefesi. Benjamin, Adorno, Gramsci, biraz Zizek... bir de Deleuze. Onlar severim. Sanrm soyutlamalar seviyorum. Varoluuluk da ok ilgi-

mi eker," Asya bir sigara daha yakp dumanlarn arasndan sordu: "Ya sen?" Armanu ou Rus ve Dou Avrupal uzun bir yazarlar listesi sayd. "Grdn m," dedi Asya. "Hayatta en sevdiin megale sz konusu olduunda sen de tercihlerinde yerel taklmyorsun... Okuma listen bana hi de Ermeni gelmedi." Armanu hafife kan kaldrd. "Edebiyatn gelimek iin zgrle ihtiyac vardr," dedi ban sallayarak. "Ermeni edebiyatn gelitirmek iin pek fazla zgrlmz olamad ki..." Bir snra tosladn anlayan Asya stelemedi. Belki de kendine acmak Ermenilerin sk sk yaad bir derttir, sonucuna vard. Arkalarndaki genler sessiz sinema oynamaya baladlar. illi, kzl sal bir kz belirlenen film adn jestlerle anlatmaya balad; her hareketinde kar ekip bara ara glyordu. Ses sizlik zerine kurulu bir oyunun bu kadar amata yaratmas ironikti. Arkaplandaki amata yznden bir anlna dikkati dalan Armanu, snrlan zorlamama karann inedi: "Dinlediin mzik ok Batl. Neden kendi kkenlerine uygun mzikler dinlemiyorsun?" "Ne demek kendi kkenlerine uygun...?" Asya arma benziyordu. "Biz Batlyz." "Hayr deilsiniz. Trkler dpedz Ortadoulu'dur ama nedense bunu srekli inkr ederler. Eer biz Ermenilerin de kendi evimizde kalmamza izin vermi olsaydnz bizler de diyaspora halk olmak yerine Ortadoulu kalacaktk," dedi Armanu ve annda piman oldu, nk bu kadar sert konumak istememiti. Asya dnceli dnceli sol yanamdaki et beniyle oynad. "Ne demek istiyorsun?" "Ne mi demek istiyorum? Sultan Hamit'in Pantrk, Panislamc boyunduruundan bahsediyorum. 1909 Adana katliamlanndan ya da 1915 tehcirinden... Bunlar sana bir ey hatrlatt m?

lie, biraz nc dalga ska, biraz gotik... yle eyler." yle eyleri yoz ergenlerin ya da karakterden ziyade hiddet sahibi, ynn arm yetikinlerin paylat kayp bir mzik tr olarak grmeye alk olan Armanu ararak, "sahi mi?" diyebildi sadece. "Evet ama bir sene nce Johnny Cash'e demir attm. Orada da kaldm. O zamandan beri baka bir ey dinlemiyorum. Cash'e tapyorum. imi yle bir daraltp karartyor ki, yaadm hissediyorum." "Peki hi yerli mzik dinlemiyor musun? Trk mzii... ne biliyim, Trk popu..." "Trk mzii mi? Eksik olsun," dedi Asya, yapkan bir seyyar satcy kapdan kovarcasna elini sallayarak. Bir zihinsel snra tasladn anlayan Armanu stelemedi. Belki de kendi kklerinden nefret etmek Trklerin sk sk yaad bir derttir, sonucuna vard. Asya ayn bitirdikten sonra ekledi'. "Feride Teyzem holanr o tarzdan. Geri bazen arklarla rm-yoksa arkclarn salaryla m daha ok ilgilendiine emin olamyorum." kinci diyet kolasn yarlayan Armanu, Asya'ya ne tip romanlar okuduunu sordu. Edebiyat dnyayla balca balants olduundan, bu soru aslnda karsndakini daha iyi tanma gayretiydi. "Okumay severim ama edebiyat deil..." Kzl olanl bir grup kafeye geldiler ve Armanu'la Asya'nn karsndaki masaya oturdular. Oturur oturmaz da her eyle, herkesle dalga gemeye baladlar. Plastik sandalyelerle, mtevaz ieceklerin durduu cam dolaplarla, mendeki eylerin ngilizce evirilerindeki hatalarla ve garsonlarn giydii I love stanbul tirtleriyle... Asya'yla Armanu patrtdan rahatsz olup, sandalyelerini birbirlerine yaklatrdlar. "Felsefe okumay severim, bilhassa siyaset felsefesi. Benjamin, Adorno, Gramsci, biraz Zizek... bir de Deleuze. Onlar severim. Sanrm soyutlamalar seviyorum. Varoluuluk da ok ilgi-

mi eker," Asya bir sigara daha yakp dumanlarn arasndan sordu: "Ya sen?" Armanu ou Rus ve Dou Avrupal uzun bir yazarlar listesi sayd. "Grdn m," dedi Asya. "Hayatta en sevdiin megale sz konusu olduunda sen de tercihlerinde yerel taklmyorsun... Okuma listen bana hi de Ermeni gelmedi." Armanu hafife kan kaldrd. "Edebiyatn gelimek iin zgrle ihtiyac vardr," dedi ban sallayarak. "Ermeni edebiyatm gelitirmek iin pek fazla zgrlmz olamad ki..." Bir snra tosladn anlayan Asya stelemedi. Belki de kendine acmak Ermenilerin sk sk yaad bir derttir, sonucuna vard. Arkalarndaki genler sessiz sinema oynamaya baladlar. illi, kzl sal bir kz belirlenen film adn jestlerle anlatmaya balad; her hareketinde kar ekip bara ara glyordu. Sessizlik zerine kurulu bir oyunun bu kadar amata yaratmas ironikti. Arkaplandaki amata yznden bir anlna dikkati dalan Armanu, snrlan zorlamama karann inedi: "Dinlediin mzik ok Batl. Neden kendi kkenlerine uygun mzikler dinlemiyorsun?" "Ne demek kendi kkenlerine uygun...?" Asya arma benziyordu. "Biz Batlyz." "Hayr deilsiniz. Trkler dpedz Ortadoulu'dur ama nedense bunu srekli inkr ederler. Eer biz Ermenilerin de kendi evimizde kalmamza izin vermi olsaydnz bizler de diyaspora halk olmak yerine Ortadoulu kalacaktk," dedi Armanu ve annda piman oldu, nk bu kadar sert konumak istememiti. Asya dnceli dnceli sol yanandaki et beniyle oynad. "Ne demek istiyorsun?" "Ne mi demek istiyorum? Sultan Hamit'in Pantrk, Panislamc boyunduruundan bahsediyorum. 1909 Adana katliamlanndan ya da 1915 tehcirinden... Bunlar sana bir ey hatrlatt m?

Ermeni soykrm diye bir ey duymadn m hi?" "Ben daha on dokuz yandaym," dedi Asya omzunu silkerek. illi kz verilen sre iinde film ismini anlatamadndan yerini baka bir oyuncu ald - demelmas her hareketiyle boynundan frlayan uzun boylu, yakkl bir olan. Olan iki elini de havaya kaldrarak hayali, yuvarlak bir nesneyi ellerinin arasnda tuttu ve koklad. Takm arkadalar ne dediini anlamamt ama rakip takm glmekten iki bklm oldu. "On dokuz yanda olman tarih bilincinden yoksun olman gerektirmez," diye kt Armanu. Asya'nn gzlerinin iine bakt. "Nasl bu kadar pervasz ve gamsz olabilirsin?" Asya ne pervasz ne gamsz kelimelerinin anlamlarn bildiinden hi zerine alnmad. Topak topak bulutlar ardndan gnein bir anlna grnmesinin tadn kararak bir sre sessiz kald. Sonra mrldand: "Tarih seni kendine esir etmi." "Ama ayn tarih senin iin bir anlam ifade etmiyor yle mi?" dedi Armanu sesinde hem phe hem kmsemeyle. "Ne faydas var ki?" dedi Asya serte. "Gemii bilsem ne olacak? Kolektif hafza da bireysel hafza da sadece yktr omuzlarmzda." Armanu ban evirince ister istemez genlere dnm oldu. Gzlerini ksarak anlatc ocuun hareketlerine younlat. Asya da dnp oyunu seyretmeye balamt ki kendini tutamayp cevab syleyiverdi: "Otomatik Portakal... " Genler, oyunlarna katlan yan masadaki iki gen kadna bakarak kahkahalara bouldular. Asya kpkrmz kesildi, Armanu ban evirdi. Hemen hesab deyip sokaa ktlar. "Tarihin esir etmesi meselesine dnersek," dedi Armanu, tekrar deniz kenarndaki yola indiklerinde. "Barndrd btn acya ramen bugn bizleri hayatta ve bir arada tutan tarihtir." "Eer yleyse bu herkese nasip olmayan byk bir ayrcalk," diye cevap verdi Asya. "Nasl yani?"

"Devamllk hissi mthi bir ayrcalk. nsan dayanma ruhu olan bir grubun paras yapar," dedi Asya. "Beni yanl anlama ltfen. Tarihin ailen iin ne kadar mhim ve trajik olduunu grebiliyorum ve ne olursa olsun anlarnz canl tutma isteinize sayg duyuyorum, atalarnzn aclan unutulmasn diye. Ama yollarmz tam da burada ayrlyor. Seninki bir hatrlama seferi, bir nevi hafza fetiizmi. Bana gelince, Cicianne gibi olmay tercih ederim, keke hibir ey hatrlamasam." "Gemi seni neden bu kadar korkutuyor?" Asya'nn onuruna dokundu. "Korkutmuyor!" stanbul lodosunun kaprisli esintileri uzun eteini ve sigarasnn dumann saa sola savururken bir an duralad. "Sadece gemi deil, gelecek odakl olmay yelerim, hepsi bu." "kisinden birini semek zorunda deiliz ki," diye steledi Armanu. "Ben zorundaym. Btn samimiyetimle sylyorum, benim gibi birisi gemie odaklanamaz, neden biliyor musun?" diye sordu Asya uzun bir beklemeden sonra. "Gemiimi umursamadmdan deil. Hakknda hibir ey bilmediim iin. Bence gemiteki olaylar bilmek, hi bilmemekten iyi." Armanu'un yznden bir aknlk ifadesi geti. "Ama demin gemiini bilmek istemediini syledin. imdi baka ey diyorsun." "yle mi?" dedi Asya. "yle diyelim, bu konuda iimde elikili sesler var." Arkadana hnzrca bakt ama sonra sesi biraz daha ciddileti. "Gemiim hakknda tek bildiim bir eylerin yanl olduu, ama neyin yanl olduu bilgisini katiyen edinemeyeceim. Benim iin tarih imdi balyor, zaman iinde bir sreklilik yok. Daha babann bile izini sremiyorsan, nasl atalarna bal hissedeceksin ki kendini? Belki babamn adn asla renemeyeceim. Srekli bunu dnrsem aklm karrm. Ben de kendi kendime, neden srlar aa karmak istiyorsun, diyorum. Gemiin ksr dng olduunu grmyor musun? Kapal devre. Bizi iine ekiyor ve bir tekerlein zerindeki sincap gibi kotu-

ruyor. Sonra kendi kendimizi tekrar etmeye balyoruz, tekrar tekrar." Bozuk yollarda bir aa bir yukar yrrlerken her yatan merakl kadnlar aylarn yudumladklar balkonlardan onlara bakyordu. Her mahalle birbirinden yle farkl grnyordu ki Armanu stanbul'un bir kent labirenti, ehir iinde ehirlerden olutuunu dnmeye balamt. James Baldwin'in de buradayken ayn eyleri hissedip hissetmediini merak etti. leden sonra te, yorgun ve a bir lokantaya daldlar. Asya'nn dediine gre ehirdeki en iyi tavuk dneri buras yapyordu. kisi de birer dner ve koca birer bardak kpkl ayran aldlar. "tiraf etmeliyim ki," dedi Armanu ksa bir sessizlikten sonra, "stanbul beklediimden farkl kt. Daha modern, hem korktuum kadar tutucu deil." "Bir ara evriye Teyzeme syle bunu. Acayip sevinir. lkem bu kadar iyi temsit ettiim iin bana madalya verir!" Karlatklarndan beri ilk kez birlikte gldler. "Seni bir yere gtrmek isterdim," dedi Asya. "Arkadalarla bulutuumuz kk bir kafe var. Kafe Kundera." "Sahi mi, en sevdiim yazarlardandr," diye heyecanla bard Armanu. "Neden bu ad koymular?" "Sakn bu soruyu orda sorma," dedi Asya. "Bu sonsuz bir tartma konusu. Aslnda her gn yeni bir teori gelitiriyoruz." te o zaman Armanu aniden Asya'nn elini tutup skt. "Bana bir arkadam hatrlatyorsun," dedi glgeli bir tebessmle, "Bu kadar sezgili ve... bakalarnn duygularn hem bu kadar iyi kavrayan hem de bu kadar sert keleri olan birini tanmamtm hi. Bir kii hari! Bana en tuhaf arkadam hatrlatyorsun: Baron Baghdassarian. yle ok ynnz birbirinize benziyor ki ruh ikizi olabilirsiniz." "Hadi ya?" dedi Asya, isim ilgisini ekmiti. "Sylesene neye glyorsun?" "Kusura bakma, kaderin bu cilvesine glmeden edemedim,"

dedi Armanu. "Btn tandklarm arasnda en ama en en en Trk dman kiidir Baron Baghdassarian."

O gece Kazanc kadnlar derin uykudayken Armanu pijamasyla yataktan kt, kk masa lambasnn n yakt ve ses karmamak iin azami gayret gstererek dizst bilgisayarn at. Daha nce internete balanmann ne kadar kulak trmalayc bir grlts olduunu hi fark etmemiti. Telefon numarasn evirdi, network kodunu buldu ve Cafe Constantinopolis'e girmek iin ifresini yazd. Her zamanki gibi sitedeki dier tartma gruplarn atlayp dorudan Anu Aac'na tklad. "Madam Srgn Ruhum, nerelerdeydin7 Meraktan ldk! Naslsn?" Sorular yamaya balamt. "yiyim," yazd Madam Srgn Ruhum. "Ama babaannemin evini bulamadm. Yerine irkin modern bir bina yapmlar. Gitmi. zi bile kalmam... z yok, kayt yok, yzyl ba o binada yaam Ermeni ailesini hatrlayan kimse yok." "ok zldm canm," yazd Leydi Tavuskuu/Siramark. "Ne zaman dneceksin?" "Hafta sonuna kadar kalacam," cevabn verdi Madam Srgn Ruhum. "Tam bir macera yayorum. ehir gzel. San Francisco'yu andryor, yokulu sokaklar, srekli deniz kokusu, en beklenmedik yerlerde en bohem yzler. Buras bir labirent ehir. ehir iinde ehirlerden mteekkil. Bu arada mutfaklar bir harika. Her Ermeni burada cennete dm gibi olur." Armanu ne yazdn fark ederek panikle bir an durdu. "Yani yemek asndan," diye ekledi abucak. "Yav sen bizim sava muhabirimizdin ama Trk gibi konu-

maya balamsn! Bana bak, seni asimile edip Trkletirmediler deil mi?" Anti Kavurma'yd bu. Armanu derin bir nefes ald. "Aksine. Kendimi hi bu kadar Ermeni hissetmemitim. Ermeniliimi tam mansyla hissedebilmem iin Trkiye'ye gelip Trklerle karlamam gerekiyormu... Yanlarnda kaldm aile o kadar ilgin ki. Bir yanyla kendi aileme benzetiyorum Kazanclar; bir yanyla da hibir eye benzetemiyorum nk akldlk gndelik akn ayrlmaz bir paras. Marquez romanlarnda gibiyim. Kz kardelerden birisi dvme sanats; dieri falc; dieri tarih retmeni; drdncs uuk bir tip ya da Asya'nn deyimiyle tam mesai atlak." "Asya da kim?" yazd hemen Leydi Tavuskuu/Siramark. "Evin kz. Drt annesi olan, hi babas olmayan gen bir kadn. Tam bir roman karakteri, bol bol fke, ironi ve zek sahibi. yi bir Dostoyevski karakteri olurdu." Armanu, Baron Baghdassarian'n nerede olduunu merak ediyordu ama soramad. "Madam Srgn Ruhum, kimseyle soykrm konutun mu?" Bedbaht Ev Kadn'yd soran. "Denedim ama zor. Evdeki kadnlar ailemin hikyesini samimi bir alaka ve zntyle dinlediler ama ondan teye geemiyorlar. Trklerin gznde gemi baka bir lke." "Kadnlarndan bu kadar kyorsa erkeklerinden hi umutlu deilim..." diye araya girdi Sappho'nun Kz. "Dorusu henz bir Trk erkeiyle konuma frsatn bulamadm," yazd Madam Srgn Ruhum, bu durumun daha yeni farkna vararak. "Ama bir-iki gne kadar Asya beni arkadalaryla srekli takldklar kafeye gtrecek. En azndan orada birka erkekle karlarm herhalde." "Aman sen gene de dikkat et, fazla tartma bu konuda. Hele

ki ierseniz dikkatli ol. Alkol insanlarn en kt ynlerini aa karr bilirsin." Stoac Alex'ti bu.
"Merak etmeyin, zaten imiyorlardr herhalde. Mslmanlar ya! Ama baca gibi sigara iiyorlar." Leydi Tavuskuu/Siramark: "Ermenistan'da da yle, herkes pofur pofur tttryor. Erivan'a daha yeni gittim. Tm memleket dumanalt." Armanu sandalyesinde kmldand. yi de Baron neredeydi? Neden yazmyordu? Armanu'a kzm "ya da ksm myd? Onu hi dnyor muydu... zlyor muydu? Parlayan ekranda bir sonraki satr belirmese kendine bu sorularla ikence etmeye devam edecekti. "Sylesene Madam Srgn Ruhum, Trkiye'ye gittiinden beri hi Yenierinin Paradoksunu dndn m?" Oydu! O! O! Armanu nndeki iki satn tekrar okuduktan sonra yazmaya balad: "Evet, dndm." Ama sonra ne diyeceini bilemedi. Baron Baghdassarian onun tereddtn hissetmi gibi devam etti: "O Trk ailesiyle bu kadar iyi anlaman gerekten ok ho. Kendilerince ilgin, iyi kalpli insanlar olduklar konusunda sylediklerine de inanyorum. yi de grmyor musun? Ancak kendi kimliini inkr ettiin mddete onlarn arkadatsn. Tarih boyunca Trklerle durum hep byle olmu. Onlarla arkadalk edebilmenin tek yolu bu: Onlar Trklklerinden feragat etmeyecek ama biz Ermeniliimizden feragat edeceiz. Mimar Sinan' hatrla! Onlardan biri gibi hareket ettiin mddete toplumsal merdivenin en st basamana kadar trmanabilir, hatta tarihlerinde 'en byk Trk mimar' diye yer bulabilir, tevecchlerini kazanabilirsin." Armanu hznlenerek dudaklarn kemirdi. Odann teki tarafnda, Asya yatakta kbus gryormu gibi saa sola dnd ve anlalmaz bir eyler mrldand.

"Ermenilerin arzusu kaybmzn ve ektiimiz derin acnn tannmasdr. Hakiki insani ilikilerin geliebilmesi iin en temel gereklilik bu. Trklere unu diyoruz: 'Bakn biz yas tutuyoruz, neredeyse bir asrdr yas tutuyoruz nk sevdiklerimizi kaybettik, evlerimizden karldk, topramzdan kovulduk, eyalarmzdan olduk, hayvan muamelesi grdk, koyun gibi kesildik. Doru dzgn haysiyetli bir lm bile esirgendi bizden. Dedelerimize ninelerimize ektirdiiniz ac bile onu takip eden sistematik inkrdan daha ok yaralamad bizleri... Sylesene, bunlar dillendirirsen Trkler sana nasl tepki verir? Olumsuz! Trklerle arkada olmann tek bir yolu var: onlar kadar bilgisiz ve unutkan olmak. Velhasl, onlar gemiin hatrlanmasnda bize katlmadklarna gre bizim gemiin gz ard edilmesinde onlara katlmamz bekleniyor." Aniden kap hafife tklatld, sonra srarla tekrar ve tekrar. Yrei azna gelen Armanu sandalyesinde dikildi. Gayri ihtiyar bilgisayar ekrann indirdi. "Evet," diye fsldad. Kap usulca ald ve Banu Teyze belirdi. Banda pembe, gevek balanm bir earp, zerinde de uzun, ak renk bir gecelik vard. Namaz klmak iin kalknca kzlarn odasndan szan fark edip meraklanmt. Banu Teyze ngilizceden yana eksikliini hissettii btn kelimelerin rahatszl yzne kaznm vaziyette, sessiz sinema oynuyormu gibi bir dizi hareket yapt. Ban .sallad, kalarn att sonra glerek parman nce bilgisayara sonra ona doru sallad. Armanu btn bunlar yle yorumlad: "ok ders alyorsun evladm. Kendini bu kadar yorma." Ardndan Banu Teyze bir tabakla kageldi. Glmseyerek Armanu'un omzunu svazlad ve kapy yavaa kapatarak kp gitti. Getirdii taban iinde iki portakal yardf, soyulmu ve dilimlenmi. Tekrar ekran kaldran Armanu, bir yandan portakal dilimlerini yerken, bir yandan da Baron Baghdassarian'a ne cevap yazacan dnmeye koyuldu.

Onuncu Blm

BADEM

isafirliinin beinci gn itibaryla Armanu, Kazanc konann gndelik sabah rutinini kefetmiti artk. Her sabah saat alt civarnda kahvalt hazr ediliyor ve dokuz buua kadar masada kalyordu. Bu sre zarfnda semaver srekli kaynyor ve her saat ba yeniden demleniyordu. Herkesin ayn anda masaya oturmas hayal olduundan ailenin farkl yeleri ilerine ya da ruh hallerine gre farkl zamanlarda katlyordu kahvaltya. Bylece tmyle ezamanl bir olay olan akam yemeinin aksine kahvalt muhtelif istasyonlarda duran, yolcu indirip yolcu alan sabah trenlerine benziyordu. Sofray genellikle Banu Teyze kurard, sabah namazna kalkt iin ilk uyanan o olurdu. "Namaz uykudan hayrldr," diye mrldanarak kalkard yatandan, en yakn caminin mezzininin sesi duyulur duyulmaz. Sonra abdest almak iin banyoya giderdi Banu Teyze. Su bazen souk olurdu ama umursamazd. Ruhun uyanmak iin titremesi lazm, derdi kendine, ruhun titremesi lazm. Ailenin geri kalannn fosur fosur uyumasn da umursamazd. Onlar da balansn diye iki kat fazla dua ederdi. Bu yzden de bu sabah mezzin "Allah ekber" diye seslendiinde Banu Teyze yatanda oktan gzlerini am, sabahlyla earbna uzanyordu. Ne var ki dier gnlerin aksine bu sa-

bah vcudu ard, kle gibi. Mezzinin sesi doldu odaya: "Allah ekber Allah ekber." Buna ramen Banu Teyze hl kalkamamt. "Hayye alessalah, hayye alelfelah; Namaza gelin, selamete gelin" szlerini duyduktan sonra bile vcudunun yansn yataktan kaldrmay baaramad, sol tarafnda bir uyuukluk vard, vcudunun o yanndaki kan ekilmi, geriye ar, hantal bir uval kalm gibi. Essalat hayrun minennevm Namaz uykudan hayrldr. "Neyiniz var ocuklar, neden kprdamama izin vermiyorsunuz?" diye sordu Banu Teyze hsran dolu bir sesle. ki omzunda oturan cinler birbirlerine baktlar. "Bana sorma ona sor. Hnzrl yapan o," dedi ekererbet Hanm sa omzundan. Adndan da anlalaca gibi ekererbet Hanm iyi bir cindi - adil ve hodil olan taifeden. yilik saan, aydnlk bir yz, bann etrafnda mor, pembe ve eflatun tonlarnda bir hale vard; ince, zarif bir boyun, boynunun bitip teknik olarak gvdesinin balamas gereken yerdeyse sadece duman vard. Vcudu olmadndan kaide zerinde duran bir bst andrrd ki bundan gayet memnundu. Herkesin gayet iyi bildii zre dii insanlarn aksine dii cinler vcutlar orantsz diye komplekse kaplmazlar. Banu Teyze, ekererbet Hanm'a gvenirdi nk o yozlam hodperest tiplerden deil, iyi kalpli dini btn bir cindi - cin taifesi arasnda yaygn bir illet olan tanrtanmazlktan tvbe ederek slam'a gemiti. ekererbet Hanm sk sk camileri ve kutsal meknlar ziyaret ederdi, Kuran konusunda da ok bilgiliydi. Seneler iinde Banu Teyze'yle ok samimi olmulard. Ama tmyle farkl bir kalptan km ve rzgrn ulumay hi kesmedii yerlerden gelmi olan Aulu Bey'in durumu tamamen farklyd. Aulu Bey ok yalyd, bir cin iin bile ok yal. Bu sayede grndnden ok daha glyd. Zira herkesin gayet iyi bildii zre, cinler yalandka glenir. Aulu Bey'in Kazanc hanesinde ikamet etmesinin tek sebebi

Banu Teyzenin onu krk gnlk perhizinin son sabahnda kendine balam olmasyd. O gnden beri cini konrol altnda tutuyor, onu tutsak eden tlsm boynundan hi kartmyordu. Bir cini balamak kolay i deildi. ncelikle ismini doru tahmin etmek gerekirdi; lmcl bir oyundu bu, nk sen onun ismini kefetmeden cin senin ismini renirse o efendi, sen kle olurdun. smini doru tahmin edip cini kontrol altna alsan bile zerindeki etkini mutlak kabul etmemeliydin nk bu aptalca bir yanlsama olurdu. nsanlk tarihi boyunca sadece Hazreti Sleyman cin ordularn yenmeyi baarmt ama o bile byl bir demir yzkten yardm almt. Baka kimse Hazreti Sleyman'la boy lemeyeceine gre sadece ihtirasl bir hodbin cinleri esir etmekle bbrlenebilirdi ki Banu Teyze ne ihtirasl ne de hodbin idi. Aulu Bey ona alt ksur yldr hizmet ettii halde aralarndaki ilikiyi zaman zaman yenilenmesi gereken geici bir anlama olarak grrd. Ona kar asla lakayt ya da kmser davranmamt. Ne de olsa insanlarn aksine cinler kendilerine yaplan yanl katiyen unutmayan bir hafzaya sahiptir. Hakszl asla unutmazlar. Her hadiseyi cna ccna kadar kaydeden titiz bir ktip gibidir cinlerin bellekleri; gnn birinde de kaydettiklerini bir bir ortaya karrlar. Banu Teyze daima tutsann haklarna saygl davranm, gcn asla ktye kullanmamt. Yine de istese otoritesini bambaka bir biimde kullanabilir, para, mcevher ve hret gibi maddi kazanlar talep edebilirdi. Etmemiti. Btn bunlarn yanlsamadan ibaret olduunu ve zulmani cinlerin bilhassa ham yanlsamalar yaratmakta usta olduklarn bilirdi. Ayrca birdenbire edinilen her servet bakalarndan alnm bir birikim demekti zira doada saf boluk diye bir ey yoktu - insanlarn kaderleri t iinin ilmekleri gibi sk sk balyd birbiriyle. Dolaysyla btn bu yllar boyu Banu Teyze ihtiyatla maddi kazan talep etmekten kanmt. Aulu Bey'den tek bir ey istemiti: Bilgi. pheli hadiseler, kimvurduya giden cinayetler, srlanm itiraflar, mulak ya da mkil davalar, mlk anlamazlklar, aile kavgalar, almam srlar, zlmemi gizemlerle ilgili bilgi isterdi

cininden; mterilerine yardm etmesini salayacak trden temel malumat. Diyelim ki birisi baba yadigr kymetli bir belgeyi kaybetti, yerini renmek iin Banu Teyze'ye gelirdi. Habis bir bynn etkisi altnda olduklarna inanan kadnlar da keza byy kimin yaptrdn renmek iin onun kapsn alard. Bir keresinde aniden hastalanan ve durumu gnbegn ktye giden hamile bir kadn getirmilerdi. Aulu Bey'e dantktan sonra Banu Teyze kadna, bahesindeki meyvesiz limon aacnn altn kazmasn, orada mor kadifeden bir kese iinde, birkalp zeytinya sabunu bulacan sylemiti, zerine kendi trnaklan saplanm halde. Kskan bir komunun bys vard kadncazn zerinde. Banu Teyze bunlar anlatm ama durumu daha da-beter hale getirmemek iin byy yapann ismini kendine saklamt. Birka gn sonra hamile kadnn dzeldii haberi gelmiti. Velhasl Banu Teyze imdiye dein Aulu Bey'in hizmetlerinden bu ekilde yararlanmt. Bir konu hari. Sadece bir kere ondan mterileri iin deil kendisi iin bir ey istemiti. zel bir soru: Asya'nn babas kim? Aulu Bey ona bir cevap vermiti. Hakikati sylemiti zira esir bir cin efendisine asla yalan syleyemezdi. Ne var ki Banu Teyze bunu gayet iyi bildii halde verilen cevab kabul etmemi, inanmay reddetmiti. Ta ki gnn birinde yrei, zihninin oktan kabullendiini inkr etmeyi brakana kadar. O gnden sonra Banu Teyze asla eskisi gibi olmamt. Zaman zaman "keke hi sormasaydm" derdi kendi kendine. Alp da kullanamayacan kadar karanlk, tutup da hesap soramayacan kadar yllanm bir bilgi sadece strap veriyordu insana. Khinin Laneti. imdi yllar sonra yeniden Banu Teyze, Aulu Bey'den kendisi iin bir ey istemek niyetindeydi. Bu sabah bedenen bu kadar aciz durumda olmasnn sebebi buydu; zihninde kaynayan elikili dnceler, efendisinin her kmaznda sol omzuna olanca arlyla abanan klesi karsnda gsz drmt onu. Geen sefer o kadar piman olduu halde Aulu Bey'e ahsi bir soru sormak istiyordu gene. Hata m olurdu bu? Kim bilir belki de bu oyunu kesinkes bitirmenin, muskay karp cini azat et-

menin zaman gelmiti. ekererbet Hanm'n yardmyla da falclk yapmaya devam edebilirdi. Gleri biraz azalrd belki ama olsun. Bu kadar yetmez miydi? Bir yan Banu Teyze'yi Khinin Laneti konusunda uyaryor, fuzuli bilginin verecei elemden onu esirgemeye alyordu. Halbuki teki yan, daha fazlasn bilmek iin can atyordu, daima merakl ve kurcalamaya hazr. Aulu Bey onun ikileminin farkndayd ve bundan zevk alr gibiydi; sahibinin her tereddtnde omzuna daha fazla abanyor, iten ie keyifleniyordu. "n omzumdan," buyurdu Banu Teyze ve Kuran'n tehlikeli cinlere kar okunmasn nasihat ettii bir dua okudu. Aniden uysallaan Aulu Bey aa atlayp onun dorulmasna izin verdi. "Efendim, beni azat edecek misin?" diye sordu Aulu Bey. Zihnini okumutu. "Yoksa ahsi bir merak gidermek iin mi aacaksn bilgi ememi?" Banu Teyze'nin hafif aralk dudaklar arasndan bir fslt kt ama "evet" ya da "hayr"dan ziyade bir iniltiyi aridnyordu. Semann, yldzlarn ve ruhunu yamalayan elikilerin altnda kendini kk, ok kk hissetti. "u Amerikal kzcaz sizlere ailesi hakknda o zc eyleri anlattndan beri cevabn renmek iin can attn soruyu sorabilirsin bana. Anlatlanlarn doru olup olmadn renmek istiyorsun. Bir de tabii, onun hakikati bulmasna yardm etmek istiyorsun. Ne kadar takdire ayan," diye ylan gibi tslad Aulu Bey, kmr karas patlak gzlerinde ateli bir zaferle. Sonra aniden uysallat: "stersen her eyi anlatabilirim. Ne de olsa olan biteni bilecek kadar yalym. Ben de oradaydm." "stemez, kes," diye tersledi Banu Teyze. Midesinin kasldn hissetti, kekremsi bir sv geldi azna, kusacak gibiydi. "renmek istemiyorum. Merak da etmiyorum. Sana bir zamanlar Asya'nn babasn sorduuma da pimanm. Aahm, dilim tutulsayd da keke sormasaydm. Hibir eyi deitiremedikten, dzeltemedikten sonra bilgi dediin neye yarar? nsan ebediyen sakat brakan bir zehirden baka nedir? Ne bir ey yapabiliyorsun,

ne unutabiliyorsun. Yemin etmedim mi? Bir daha kendi ahsi merakm iin sana bir ey danmayacama yemin vermedim mi?.." Derin bir sessizlik oldu. Aulu Bey sabrla bekledi Banu Teyze' nn kendine yenik dmesini. Nice sonra iki kelime dkld kadnn kehanete alkn dudaklarndan. "Hem sen ne biliyorsun?" Bu soruyu azndan karmt. Yoksa Armanu'un gemiini renmek iin danlacak en doru kiinin Aulu Bey olduuna, hikyeyi bilse bilse onun bileceine phesi yoktu. Zira Aulu Bey cin taifesinin gulyabani kmesine mensuptu. En tehlikeli, en nkes tr. Ama i gemiin aclarm demeye gelince phesiz en doru adresti gulyabaniler. Yu valarndan fersah fersah uzakta pusuya drlp katledilen kara bahtl askerler, dada tipide donarak len gezginler, llere srlen biare veballar, ekyalarn soyup dilim dilim kestii yolcular, bilinmedik diyarlarda kayplara kansan kifler, ssz adalarda lme terk edilen mahkmlar, deliler, istenmeyenler... gulyabani taifesi bunlarn hepsine tanklk etmitir. Kanl meydan muharebelerinde koca taburlar yok olurken, kyler ktlktan krlrken, kervanlar dman ordular tarafndan yaklp kl edilirken hep orackta hazr ve nazr bulunmulardr. Yamuk Sava'nda, mesela, Bizans mparatoru Heraklius'un muazzam ordusu Mslmanlar tarafndan bozguna uratldnda; Tank bin Ziyad askerlerine: "Arkanz deniz, nnz dman! Nereye kaacaksnz askerlerim?" diye haykrdnda ve hemen akabinde yollanna kan herkesi ldrerek Vizigotlann hkim olduu spanya'y igal ettiklerinde; sonradan Martel adn alan Prens Charles, Tours Sava'nda yz bin Arabi katlettiinde; Haailermehur vezir Nizam-l-Mlk' ldrp Mool Hlagu Han, iindeki her eyle birlikte kalelerini yerle bir edene kadar ortala dehet saarken de gulyabaniler oradaydlar. Gulyabani denilen cin-i namerdler btn bu felaketlerin hepsine ahitlik etmitir. zellikle a susuz lde kalanlann peine dmeleriyle nam salmlardr. Ne zaman, nerede demoullanndar Havvakzlanndan biri ardnda bir mezar ta bile brakamadan lse cesedin yannda bitiverirler. Bazen klk deitirdikleri de olur. Ge-

rekirse bitki, ta ya da hayvan klna girebilirler; zellikle le yiyici akbabalarn klna. Musibetleri seyrederler; zaman zaman kervanlara dadandklar da olur, biare yolculann haytta kalmak iin ihtiyalar olan ne kadar yiyecek varsa alarlar; haclar kutsal yolculuklarnda korkuturlar, kalabalklara saldrrlar ya da krek mahkmlarnn veya lm yryne zorlananlarn kulaklarna dehetengiz lm ezgileri fsldarlar. Geride hibir tank ya da yazl kayt kalmam tarihsel anlarn tandr onlar. En zc hadiselerin en duyarsz tanklar... Velhasl gulyabaniler, insan rknn birbirlerine yapabilecei irkinliklerin irkin ahitleridir. Bu yzden de Banu Teyze, 1915' te Armanu'un ailesi hakikaten iddia edildii gibi uzun bir lm yryne zorlanmsa, Aulu Bey'in bunu bileceinden ad gibi emindi aslnda. "Anlatmam istemeyecek misin?" diye crlad Aulu Bey, efendisinin tereddtl hallerinin bsbtn keyfini kararak. Yatan kenarna oturarak. "Sene 1915. Oradaydm. Bulutsuzdu gkyz. Daireler izdim yukarlardan baka baka. Akbaba klna brndm," diye devam etti atal atal bir sesle. "Her eyi grdm. Her eyi kaydettim. Yryenleri seyrettim; kadnlarn, ocuklarn, kundakta bebeklerin zerlerinden szldm. Yaklatm grnce ta atanlar oldu ama yeterince uzaklatramadlar beni. Masmavi semada lklar ata ata dizlerinin stne dmelerini bekledim." "Kes sesini," diye bard Banu Teyze sinirden tir tir titreyerek. Eli aya buz kesilmiti. "Kes artk. Daha fazlasn duymak istemiyorum. Kimin efendi olduunu unutma." "Elbette efendim," dedi Aulu Bey geri ekilerek. "Her sznz benim iin emirdir, o muskay boynunuzda tadnz mddete byle olacak. Ama 1915 senesinde o kzcazn ailesine ne olduunu bilmek isterseniz bir gn, bana sorabilirsiniz. Hafzam emrinize amadedir efendim." Banu Teyze srtn dikletirdi, sert bir ifade geldi ehresine. Kararl grnyordu. Aulu Bey'e zaafn gstermeye niyeti yok-

tu. O kendini toparlamaya alrken oda aniden kf, p ve le kokmaya balad. Ya imdiki zaman hzla ryerek gemiin tortusu halini alyordu ya da gemiteki rme imdiki zamann iine szyordu. Gemi ile gelecek arasnda yer alan ve ekseriya kapal duran kaplarn srgleri kilitleri zorlanyordu. Kaplan kilitli ve kurulu dzeni olduu gibi tutmak iin Banu Teyze, ekmecesinde incili bir mahfazann iinde saklad Kuran- Kerim'i kard. Bir sayfa ap rasgele okudu: "And olsun ki, biz insan yarattk. Nefsinin onu ne gibi vesveselere drdn biliriz: Biz ona ah damarndan daha yaknz." "Rabbim," dedi iini ekerek. "Bana ah damarmdan daha yaknsn. Bu cendereden kurtulmama yardm et. Bana ya gafillerin rehavetini ya da limlerin metanetini ihsan et. Hangisini seersen se, minnettar kalrm ama yalvarrm beni hem bilgili hem gsz klma." Bu duayla birlikte Banu Teyze yataktan kalkt, sabahln giydi ve telal admlarla abdest almak iin banyoya gitti. erideki bfenin zerindeki saate bakt: yedi krk be. Aulu Bey'le mcadele ederek, kendi vicdanyla mcadele ederek o kadar m uzun kalmt yatakta? Hzl hzl yzn, ellerini ve ayaklarn ykad, bana tlbentini takp odasna geri dnd, seccadesini serip namaza durdu. Banu Teyze bu sabah kahvalt sofrasn ge kurduysa bunu en son fark edecek kii Armanu'tu. Geceyanlanna kadar bilgisayar banda kald iin uykusunu alamamt, daha da uyuyas vard. Ne var ki uyanmt bir kez ve imdi yatanda dnp duruyor, battaniyeyi bir yukar bir aa ekiyor, tekrar uykuya dalmak iin elinden geleni yapyordu. Nihayet tek gzn atnda Asya'nn masasnda oturmu kitap okuduunu, arkya katlarak kulaklkla mzik dinlediini grd. "O sylediin ne?" diye sordu Armanu. "H," diye bard Asya, srtt."Johnny Cash." "Tabii ya!" diye mrldand Armanu. "Peki ne okuyorsun?" "rrasyonel Adam: Varoluu Felsefe zerine Bir alma"

diye bard Asya cevaben. "Peki ama bu yaptn biraz irrasyonel deil mi? Nasl hem bangr bangr mzik dinleyip hem de kitaba konsantre olabiliyorsun?" "Birbirlerine yakyorlar bence," dedi Asya mzii ksarak. "Johnny Cash ve varoluu felsefe... ikisi de iinde ne olduunu grmek iin insan ruhunu deiyor ve ikisi de bulduklarndan honutsuz ak brakp gidiyor!" Armanu henz laf yetitirememiti ki biri kapy tklatt; Banu Teyze iki kz kalkan son kahvalt trenini yakalamaya davet etti.

eride sofrann ikisini beklediini grdler, herkes kahvalty bitirmiti. Glsm Nine ve Cicianne akraba ziyaretine gitmiti, evriye Teyze okula, Zeliha Teyze dkknna yollanmt. Feride Teyze banyoda san kzla boyuyordu. Ortalktaki tek teyze ise tuhaftr, hayli skntl grnyordu. "Neyin var, cinlerin seni terk mi etti?" diye sordu Asya. Ne var ki Banu Teyze cevap vermek yerine mutfaa kapand. ki saat boyunca raflardaki bakliyat kavanozlarn dzenledi, yerleri sildi, zml cevizli kurabiye piirdi, tezghtaki plastik meyveleri ykad ve binbir zahmetle ocan kesindeki talam hardal lekesini ovdu. Nihayet odaya geri dndnde iki kz hl kahvalt masasnda buldu, Trk televizyonculuk tarihindeki en uzun sreli pembe dizi olan Kara Sevda Sarmann Laneti'nin her sahnesiyle dalga geiyorlard Ama Banu Teyze deer verdii bir eyle dalga getikleri iin onlara gcenmek yerine, ok at kendine - senelerdir ilk defa en sevdii pembe diziyi karyordu; stelik farknda bile deildi. Daha nce sadece byk perhizi srasnda karmt diziyi. O zaman bile, Allah affetsin, kendisi nedamet getirirken dizide neler olduunu merak ederek Kara Sevda

Sarmann Laneti'ni dnmt. Ama bugn diziyi karmas iin bir sebep yoktu ki? O kadar m dalgnlamt? O kadar m meguld zihni? Banu Teyze aniden kzlarn sandalyelerinden dikkatle onu szdklerini fark etti. "Teyzecim, Armanu Tarot falna bakp bakamayacan soruyor," dedi Asya en yumuak sesiyle. "Neden fal baktrmak istiyor ki?" dedi Banu Teyze sknetle. "Gelecei parlak, gayet de gzel ve akll bir gen hanm olduunu syle ona. imdi durumu parlak olmayanlar illaki geleceklerini renmek ister." "Krma misafirimizi ya. Madem yle kavrulmu fndk falna bak," diye steledi Asya, tercmeyi es geerek. "Artk fndklara bakmyorum," diye diklendi Banu Teyze. "O kadar da iyi bir yntem olmad ortaya kt." "Biliyor musun, teyzem son derece pozitivist bir falc," dedi Asya Armanu'a gz krparak. "Fallardaki hata payn bilimsel olarak lyor." Asya ngilizceyi kesip Trke daha ciddi bir sesle devam etti: "Madem yle kahve falmza bak." "Bak o baka," dedi Banu Teyze, kahve falna asla "hayr" diyemezdi. "Ona ne zaman olsa bakarm." Kahveler yapld. Armanu'unki sade, Asya'nnki bol ekerli, her ne kadar o falna baklsn istemese de. Asya kafeinin peindeydi, kaderinin deil. Yirmi dakika kadar sonra, Armanu'un fincannn dibi souduunda fal ald ve Banu Teyze saat ynnde ilerleyerek ekilleri okumaya balad. "Burada ok evhaml bir kadn gryorum." "Annemdir," dedi Armanu iini ekerek. "ok endieli. Srekli seni dnyor, seni ok seviyor ama ruhu gergin, kpr kpr daima. Kzl... kzl kprl bir ehir de var burada. Su var, deniz, rzgr ve... sis. Perde perde sis inmi ehrin stne. Orada bir aile gryorum, bir sr kafa, bak bak, bir sr insan, bol bol sevgi, ihtimam ve yiyecek..." Armanu byle kefedilmekten braz utanarak ban sallad.
'

"Sonra..." dedi Banu Teyze, fincann dibindeki murdar haberi atlayarak - yaknda, ok uzaklarda bir mezara iekler braklacakt. Fincan tombul parmaklan arasnda evirdi. Sonraki szleri istediinden daha yksek sesle knca hepsini irkiltti. "Seninle yakndan ilgilenen gen bir adam var. Ama nedense bir tln arkasnda... tl gibi bir eyin." Armanu'un kalbi duracak gibi oldu. "Sakn bilgisayar ekran olmasn?" diye sordu Asya hnzrca, Beinci Sultan kucana hoplamt. "Kahve falnda bilgisayar grmem," diye itiraz etti Banu Teyze. Teknolojiyi ruhani evrenine kartrmaktan holanmazd. Banu Teyze ciddileti birden, fincan usulca dndrd. Yz kaygl grnyordu. "Senin yalarnda bir kz gryorum. Kvrck sal, kuzguni siyah... iri gsl..." "Teekkr ederim teyzecim, mesaj alnmtr," dedi Asya glerek. "Ama baktn her fala akrabalarn sokmamalsn, buna iltimas denir." Banu Teyze gzlerini krptrd. "Burada bir ip var, kaln, gl bir ip, ucunda kement gibi bir ilmek var. kiniz birbirinize ok gl bir bala balanacaksnz... ruhani bir ba gryorum... Dostluunuz baki!" Banu Teyze baka bir ey sylemeden fal brakt, kahve fincann taban iine koyup, ekiller karsn, kimseler grmeden silinsin diye iini souk suyla doldurdu. Kahve falnn bu iyilii vardr; Cenab- Hakk'n grnmez mrekkeple alnmza yazd kaderin aksine, kahvenin telveyle yazd kader daima ykanp aktlabilir.

Kafe Kundera'ya giderlerken Armanu ehri btn ihtiamyla grsn diye vapura bindiler. Vapurun kendisi gibi yolcularnda da bir dermanszlk havas vard ama koca tekne lacivert denize aldnda kopan ani rzgr bu havay abucak datt. erideki ka-

labaln uultusu ykseldikten sonra tekdze bir uultuya dnt. Baka baka sesler elik etti bu uultuya: motorun mekanik takrts, tekneye arpan dalgalarn dinmeyen prts, martlarn lklar. Armanu sahilde miskin miskin bekleyen martlarn da canlanp onlarla birlikte geldiklerini fark etti sevinle. Vapurdan birka yolcunun simit atmaya balamasyla annda katland mart says. Armanu bu hengmeyi merakl gzlerle izledi. Klasik giyimli, csseli bir kadn ve ergen olu oturuyordu karlarnda, yan yana ama ayr dnyalarda. Armanu kadnn yzne baknca toplu tamaya pek merakl olmad, kalabal hakir grd ve mmkn olsa fakir giyimli btn yolcular krek krek denize ataca hissine kapld. Kaln ereveli gzlnn arkasna saklanan olu, annesinin bumu byk hallerinden utanyor gibiydi. Tpk Flannery O'Connor karakterleri gibiler, diye dnd Armanu. Kim derdi ki Amerikan gney edebiyat karakterlerine stanbul'da bir vapurda rastlayacak? "Bana u Baron'u biraz daha anlatsana," dedi Asya damdan der gibi. "Neye benziyor? Ka yalarnda?" Armanu kzard. Kaln bulutlar arasnda i i parlayan k gneinin nda yz, k bir gen kadnn yzyd. "Bilmiyorum. Hi yz yze grmedik. Siber arkadaz biz. Fiziksel bir ilgi deil ona duyduum, ben onun zeksna ve tutkusuna hayranm." "Peki ama gnn birinde onunla tanmak istemiyor musun?" "Hem evet hem hayr," diye itirafta bulundu Armanu, ierideki kk ve kalabalk bfeden simit aldktan sonra. Bir para koparp gvertenin trabzanlanna yasland ve bir martnn yaklamasn beklemeye balad. "Beklemene gerek yok," dedi Asya glerek. "Havaya bir para attn m mart gelir hemen kapar." Armanu onun szn dinledi. Bo gkyznde bir mart belirdi ve simiti mideye indirdi. "Dorusu onun hakknda daha fazla ey renmek iin can atyorum, bir taraftan da iten ie onunla hi karlamak istemi-

yorum. Birisiyle kmaya baladnda by bozuluyor. Baron'la da ayn eyin olmasna katlanamam. Benim iin apayr bir yeri var. kmak ve cinsellik baka hikye, Baron'u bunlardan muaf tutmay tercih ederim." Farknda olmadan dokunulmaz konunun, cinsellik, erkekler ve babalarn olduu o bozbulank blgeye giriyorlard. Yaknlatklarn gsteren bir iaretti bu. "By!" dedi Asya. "Byye kimin ihtiyac var ki? Leyla ile Mecnun, Yusuf ile Zleyha,' Pervane ile Mum, Blbl ile Gl... Uzaktan sevme, dokunmadan sevime hikyeleri... Amor platonicus! nsann nefsini saf d etmesini art koan, kavuamama stne kurulu geleneksel sylem. Platon her trl fiziksel temas rezil ve iren kabul eder nk Eros'un gerek, gayesinin gzellik olduunu dnr. Cinsellikte gzellik yok mu hi? Platon'a gre hayr. O daha 'yce amalar' peindedir. Bana sorarsan nice dnr gibi Platon'un da derdi, adamakll dzememi olmasdr." Armanu hayretle arkadana bakt. "Felsefeyi sevdiini sanyordum..." dedi tam da neden byle dediini bilmeden. "Felsefeyi takdir ediyorum," dedi Asya. "Ama her filozofa harfiyen hak vereceim anlamna gelmez bu." "Buradan da unu karyorum, Amor platonicus taraftan deilsin pek!?" Bu bilgiyi Asya kendisine saklamay tercih etti, soruya cevap veremeyeceinden deil, cevabn armlarndan korktuu iin. Armanu ylesine nazik ve uslu bir kza benziyordu ki karanlk yann ona gstermek istediinden o kadar emin deildi. Daha on dokuzunda olduu halde pek ok erkein elleriyle tantn, fiziksel temas deil knamak tam tersine ycelttiini ve kabark sicilli seks hayatndan tr en ufak bir sululuk hissetmediini ona nasl sylerdi? Bir erkekle sevimeden onun doru insan olup olmadnn asla anlalmayacana inanyordu Asya - bunu syleyebilecek miyd Armanu'a? nsanlarn normalde hi sezdirmedikleri, ilerine ilemi komplekslerinin ancak yatakta su yzne ktn ve

herkes ne dnrse dnsn, cinselliin fiziksel bir ey olmaktan ok duyumsal bir ey olduunu anlatabilecek miydi? Gemite haddinden fazla ilikiye girdiini ona nasl itiraf edebilirdi ki? Erkeklerden intikam almak ister gibiydi ama neyin intikam olduunu hl bilemiyordu. Pek ok erkek arkada olmutu arka arkaya - bazen ayn anda, daima hayal knklyla son bulmu okeli ilikiler, Kazanc hanesinin snrlarndan titizlikle uzak tuttuu bir srlar yn. Bunlar ifa edebilecek miydi? Armanu onu yarglamadan anlayabilir miydi? O steril ahlak kulesinin ykseklerinden eilip de Asya'nn ruhunun derinliklerini grebilir miydi? inden bir ses alayl alayl gld. Belki de tm bunlar ifa edersen, "Trk kzlarnn iffeti" konusunda bir yabancya yanl izlenim vereceinden korkuyorsun, dedi ses. Byle bir "kolektif kimlik sorumluluu" Asya Kazanc iin tam mansyla yeniydi. Daha nce kendini hibir cemaatin paras olarak hissetmemiti. imdi hissetmedii gibi gelecekte de byle bir ey yapmaya hi niyeti yoktu. indeki sesi duymazdan geldi. Bir keresinde intihara teebbs ettiini itiraf etseydi mesela, Armanu'un tepkisi ne olurdu acaba? Asya o naho tecrbeden iki temel ders karmt: Birincisi, deli teyzenin haplarn yutmak hayatna son vermenin en doru yolu deildi; ikincisi, kendini ldrmek istiyorsan el altnda bir gereke bulundurmalydn, zira hayatta kalman halinde herkesten tekrar ve tekrar "NEDEN?" sorusunu duyacaktn. Neden intihara kalktn? Cevabn yoksa iin zordu. Ho, ne cevap verirsen ver, her halkrda sorardan tatmin etmek olanak dyd. imdiye kadar bu soruya bir cevap bulamadn, belki de iinde yaad evren iin fazla gen, fazla fkeli, fazla duyarl olduunu itiraf edebilir miydi? Bunlarn herhangi biri Armanu iin bir anlam ifade eder miydi? Ya son zamanlarda istikrar ve dinginlik yolunda bir ilerleme kaydettiini, artk tekeli bir ilikisi olduunu, ama bunun da evli bir adamla olduunu sylese? Nicedir evli bir adamn metresi olduunu, seks ve esrar sayesinde birbirlerinin bunalmlarna ayna tutup yalnzln kuyusundan kaabilmek iin birbirlerine sndklarn da eklese

miydi? in dorusu, tam bir ayakl felaket ve fecaat olduunu nasl anlatrd Armanu'a? Bu yzden de beklenen cevab vermek yerine antasndan bir walkman karp, bir ark dinlemek iin izin istedi. u anda bir doz Johnny Cash'e ihtiya duyuyordu. Kulaklklardan birini Armanu'a uzatt. Sabahki grltl mziin ans zihninde taze olan Armanu kulakl istemeye istemeye kabul ederken sordu: "Johnny Cash'in hangi arksn dinleyeceiz?" "Balyor," dedi Asya ciddiyetle. "Dinle..." I'm gonna stomp your head in the ground If you don't stay out of my hen house* Ezgiyi dinlerken, duyduu szlerle bulunduklar yer arasndaki uyumsuzluktan allak bullak oldu Armanu. Bu arky Asya'ya benzetti - elikilerle ve feveranla dolu, evreyle uyumsuz, tepkisel, duyarl ve her an patlamaya hazr, tpk Asya gibi. Arkasna yasland. Fondaki mrlt yeknesak bir uultuya dnt, simit paralar havada kayboldu, esinti efsun tad beraberinde, vapur usulca kayyordu ve bir zamanlar bu sularda yaam btn balklann hayaletleri yzyordu onlarla birlikte, koyu lacivert denizde. Now if he don't stop eating my eggs up Though I'm not a real bad guy I'm gonna get my riffle and send him To that great chicken house in the sky** ark bittiinde oktan kyya varmlard. Baz yolcular daha vapur iskeleye yanamadan atlamaya baladlar. Armanu, stanbullularn ehrin ritmiyle baa kabilmek iin edindikleri tr* Kafan ezerim yerde senin/Uzak durmazsan kmesimden. ** Yemeyi brakmazsa yumurtalarm/O kadar kt bir adam olmasam da/ Tfeimi kapar yollarm onu/Gkteki o byk tavuk kmesine.

l becerilere aarak bu akrobatik performans hayranlkla seyretti. On be dakika sonra Kafe Kundera'nn tahta kaps ngrdayarak ald ve leylak rengi bir hipi elbisesi giymi olan Asya Kazanc, kot pantolon ve sade bir sveter giymi olan misafiriyle birlikte ieri dald. Her zamanki grubu, her zamanki yerinde, her zamanki ruh haliyle otururken buldular. "Herkese merhaba," dedi Asya neeli bir sesle. "Bu Amy, Amerika'dan arkadam." "Merhaba Amy," dediler hep bir azdan. "stanbul'a ho geldin!" "Buraya ilk geliin mi?" diye sordu birisi. Sonra balad dierleri: "ehri sevdin mi? Yemekleri sevdin mi? Ne kadar kalacaksn? Tekrar gelecek misin?.." Onu scak bir biimde karlasalar da her zamanki ylgn hallerine dnmeleri uzun srmedi. Zira hibir ey Kafe Kundera'ya hkim olan bezgin ritmi bozamaz. Hz ve eitlilik ihtiyac duyanlar kp gidebilirler nk sokaklarda bunlardan bol bol var. Buras ise mecburi miskinliklerin ve ebedi tekerrrlerin penahdr. Saplantlarn, yinelemelerin, takntlarn ve bovermiliklerin mecras. Sorular arasndaki anlk sessizliklerde Armanu ortam ve insanlar incelemeye ancak frsat bulabildi. Duvarlardaki ereveli yol resimlerinin ezici ounluunun ya gelimi Bat ehirlerine ya da bsbtn egzotik diyarlara ait olduunu fark etti; iki u arasnda pek bir yer yok gibiydi. Armanu yava yava kafenin adnn nereden geldiine dair bir teori gelitirmeye balad. Belki de gereklerin vasatlndan kayordu buradakiler. Ama bunu yaparken hayal dnyasna snmak yerine isel bir huzursuzluun iine yuvarlanyorlard. Adeta havaya sinmi bir kasvet vard; dardaki insanlar'dan kendilerini kesinkes ayrma gayretindeydi ierideki insanlar. Tm bu blnme ve meknn ryadan km gibi oluu... birde en nihayetinde, perian aklarn arln tamak ile daha da hafiflemek arasnda bir seim yapabilmek iin

umutsuzca kafa patlatyormu gibi grnen mterilerin yzlerindeki o somurtkan ifade... her ey bir Kundera roman sahnesini hatrlatyordu. Ama onlar bunu bilmiyorlard, bilemezlerdi. Derya ire yzp de deryay kavrayamayan balklar gibiydiler, ortamn bir paras halini almlard. Kafeyi bir Kundera sahnesine benzetmek Armanu'un ilgisini bir kat daha artrmt. Masadaki herkesin, aksanla ve gramer kusurlaryla da olsa ngilizce konutuu gerei de dahil, pek ok ey fark etti. Genelde Trkeden ngilizceye gemekte hi zorlanmyor gibiydiler. Armanu ilk bata bu rahatl zgvene balamt ama akama doru bunun sebebinin ngilizcelerine duyduklar gvenden ziyade, muhtemelen dil denilen iletiim aracna hepten gvensizlik duymalar olduu sonucuna varacakt. Ne sylerse sylesin, nasl sylerse sylesin beyhude, insan gerek i benliini tam mansyla ifade edemez varsaymndan hareket ediyorlard. oktan ii gemi bo kelimelerin kokumu artyd dil. Kara kuru bir seyyar satc, garsonlardan saklanarak ieri szld. Koca bir tepsinin iinde, buz kalplan zerine dizilmi, soyulmu, san bademler tayordu. "Badem!" diye bard, yana yakla arad birinin ismini haykrr gibi. "Burda!" diye bard Alkolik Karikatrist sylenen kendi adym gibi. O srada itii birayla ok iyi gidecekti badem. Artk Adsz Alkolikler toplantlarn aktan aa terk etmiti. Kendi denetmeni olmaya karar vermiti. Mesela bugn sadece bira iecekti. Birinciyi mideye indirdiinden geriye iki tane kalmt. Ondan sonra duracak, baka imeyecekti. Kimsenin profesyonel klavuzluu olmadan kendini disipline sokmay baarabilirdi. Bu kararllkla drt kepe badem ald ve herkes kolayca uzanabilsin diye masann ortasna yd. Armanu'un zihni meguld o srada. Uzun boylu, dalgn grnl garsonun sipari aln seyretti, ounluun ya bira ya da arap itiini grnce hayret etti. Geen gece Mslmanlar ve alkol konusunda yapt yorumu hatrlad. Trklerin alkole olan

dknlnden bahsetmeli miydi acaba Anu Aac'ndaki arkadalanna? Burada olanlarn ne kadann yazmalyd onlara? Birka dakika sonra garson, karikatrist iin koca bir bardak kpkl bira, dierleri iin de bir srahi krmz arapla dnd. Zarif arap bardaklarna servis yaplrken Armanu masann etrafnda oturan insanlar biraz daha gzlemleme frsat buldu. ri burunlu, mavi gzl, yapl adamn yannda ama kilometrelerce uzanda oturan asabi kadnn onun kars olduunu tahmin etti. Srayla Alkolik Karikatristin Hayatla Kavgal Kans'n, Alkolik Karikatrist'i, Gizli Gay Ke Yazan'n, Olaanst Yeteneksiz air'i, Ultra Milliyeti Filmlerin Gayri Milliyeti Senaristi'ni inceledi... Masann bir paras olmaktan ziyade rahatszca ucuna ilimi gibi grnen, karsndaki gen ve seksi esmere biraz daha uzun bakmaktan alamad kendini. Tam mansyla bir cep telefonu mptelas olan esmer kadn, habire prltl, pembe cep telefonuyla oynuyor, durup dururken ayor, u ya da bu dmeye basyor, ya ksa mesaj gnderiyor ya alyor, u kk aletten baka eye kymet vermiyordu. Bir de zaman zaman yanndaki u sakall adama sokulup srnyordu. Belli ki Ultra Milliyeti Filmlerin Gayri Milliyeti Senaristi'nin yeni kz arkadayd. Aniden ban kaldrp, "dn dvme yaptrdm," dedi. Bu szler balamla yle alakaszd ki Armanu ilk anda kendisine ynelik olduunu kavrayamad. Ya skntdan ya da gruba kendisi gibi yeni katlan biriyle yaknlama isteinden Ultra Milliyeti Filmlerin Gayri Milliyeti Senaristi'nin kz arkada ona hitap etmiti: "Grmek ister misin?" Pat diye kaldrd tirtn. Gbek deliinin etrafnda kpkrmz bir yabani orkide kvrlyordu. "ok homu," dedi Armanu kibarca. ltifattan holanan kadn srtt. "Teekkr ederim," dedi, hibir ey yemedii halde dudaklarn peeteyle silerek. Bu arada Asya kenardan kenardan kadn incelemekteydi ama honutsuz bir bakla. Sevmemiti bu kadn. Her zamanki gibi, bir hemcinsiyle tantnda yapabilecei iki ey vard: ya zaman

tanyp ona, kendisinden ne zaman nefret edeceini bekleyecekti, ya da kestirmeden gidip dorudan ondan nefret edecekti. kinciyi seti. Arkasna yaslanp kadehini avularnn arasna alarak iindeki svy incelemeye balad. Konumaya baladnda bile baklarn bardaktan ayrmamt. "Aslna baklrsa, dvmenin ne kadar eskiye dayandn dnrsek," diye balad Asya ama cmlesini bitirmeyip yeni bir cmleye balad: " 1990'lann balarnda kifler talya Alplerinde ok iyi korunmu bir ceset bulmular. 5000 ksur yandaym. zerinde elli yedi dvme varm. En eski dvmeler!" "Sahi mi?" diye sordu Armanu. "O zamanlar nasl ekiller yapyorlarm acaba?" "Genelde hayvan ekilleri, totemler... muhtemelen eek, geyik, bayku, da keisi... ve ylan, eminim ylana talep hep olmutur." "Vay, 5000 ksur yllk," dedi hayretle Ultra Milliyeti Filmlerin Gayri Milliyeti Senaristinin yeni kz arkada. "Ama sanmam ki gbek deliinde bir dvme olsun!" dedi senarist nameli bir sesle. Gltler. Birbirlerine sokulup ptler. Darda kaldrma atlm birka masa vard. Skntl bir ift o masalardan birine kt, bir baka masada gergin bir ift daha vard, ciddi, dnceli, huzursuz, burjuva yzler. Armanu Fitzgerald romanlarndan kma karakterlere benzetti onlan. "Nedense dvmeyi zgnlk, yaratclk, hatta modernlikle zdeletiriyoruz. Aslna baklrsa gbek deliinin etrafna dvme yaptrmak dnya tarihinin en eski geleneklerinden biri. Hatrlarsanz 19. yzyln sonlarnda bir grup Batl arkeolog mumyalanm bir ceset bulmulard. Bir Msr prensesine aitti. Ad Amunet'ti ve kocaman bir dvmesi vard. Bilin bakalm nerede?" Asya, senariste dnp gzlerinin iine bakt: "Gbek deliinde!" Bu kadar malumattan akna dnen Ultra Milliyeti Filmlerin Gayri Milliyeti Senaristi gzlerini krptrd. Onun kadar et-

kilenmi grnen yeni kz arkada sordu: "Btn bunlan nereden biliyorsun?" "Annesi dvmecilik yapyor," diye araya girdi Alkolik Karikatrist, gzlerini Asya'dan alamadan. Onun kzgn dudaklarn pmek geldi iinden. Yapamaynca bir bira daha istedi sessizce. Bu arada Asya tmyle baka bir ruh ikliminde, Ultra Milliyeti Filmlerin Gayri Milliyeti Senaristi'nin yeni kz arkadana saldrmaya hazrlanyordu. Yznde tehditkr bir ifadeyle ne eildi ve "yalnz bu dvme meselesi ok tehlikeli olabilir," dedi. "Tehlike" kelimesinin istedii etkiyi yaratmas iin birka saniye susarak bekledi. "lem srasnda kullanlan aletlerin titizlikle dezenfekte edilmesi gerekir ama enfeksiyon riskinin yzde yz ortadan kaldrld sylenemez. En yaygn dvme tekniinin derinin altna inelerle mrekkep zerkedilmesi olduu dnldnde, bu ciddi bir meseledir..." nelerden yle uursuz bir havayla bahsetmiti ki masadaki herkesi tedirgin etti. Sadece Alkolik Karikatrist gzlerinde cin gibi bir parltyla seyrediyor, gsterinin tadn karyordu. "ne yaklak dakikada 3000 vuru ritmiyle deriye sokulup karlr," diye devam etti Asya. Paketten bir sigara ekip hareketi canlandrr gibi hzl hzl sokup kard sonra yakt. Ultra Milliyeti Filmlerin Gayri Milliyeti Senaristi'nin yeni kz arkada cinsel armlar olan bu harekete glmeye yeltendi ama Asya' nn gzlerindeki kat souk hevesini kursanda brakt. "Kan zehirlenmesi ve hepatit bir dvme dkknnda kapabileceiniz nice lmcl hastalktan sadece ikisi. Dvmecinin her seferinde yeni bir steril paket amas, elini scak su ve sabunla ykamas, steril svlarla ovmas, lastik eldiven giymesi gerek... teorik olarak tabii. Pratikte kim bu kadar ince zahmete girer ki?" "Ama benim gittiim yerde hepsine dikkat ettiler, ineler de yeniydi," diye salvo atndan syrlmay denedi Ultra Milliyeti Filmlerin Gayri Milliyeti Senaristi'nin yeni kz arkada. Trke sylemiti bunlan. Asya sknetle ve ngilizce devam etti. "Ya, ok iyi. Maale-

sef yeterli deil ama. Mrekkep ne olacak? Dvmenin sadece ineleri deil mrekkebinin de her seferinde yenilenmesi gerektiini biliyor muydunuz? Her seans iin, her mteri iin yeni mrekkep kullanmak lazm." "Mrekkep mi..." diye kekeledi kz. "Tabii ya," diye atld Asya kendinden emin. "Dvme ileminden sonra srf mrekkep yznden trl eit enfeksiyon kabilir. Bunlarn en yaygnlarndan biri Staphylococcus aureus' tur. Ne yazk ki ok sinsi ilerler ve..." kalarn att, "kalbe ciddi zarar verir." Soukkanlln kaybetmemek iin elinden geleni yapsa da Ultra Milliyeti Filmlerin Gayri Milliyeti Senaristi'nin yeni kz arkadann beti benzi atmt. Pembe cep telefonu tam o anda bipledi ama bakmad bile. "Yaptrmadan nce bir doktora dantn m?" diye sordu Asya sahte bir efkatle. "Yok, danmadm," dedi kz. Yz glgelenmi, gzlerinin altnda yeni izgiler belirmiti. "Ya, yle mi? Hay Allah. Neyse, takma kafana," dedi Asya ellerini iki yana aarak. "Tatsz bir ey olmaz inallah." Alkolik Karikatrist'le Armanu Asya'nn saldrgan sohbetine gizlice glmsediler ama dierleri tepki vermedi. Oyuna katlmaya karar veren Alkolik Karikatrist, yznde hnzr bir ifadeyle sordu: "Ama istese dvmeyi karttrabilir deil mi? kartmak mmkn deil mi?" "Mmkn," dedi Asya hemen, gelen pas gole evirme gayretinde. "Ama ilem son derece acl ve yldrc. yntemden birini seebilirsin: cerrahi, lazer tedavisi ya da deri soyma." Bunlar syledikten sonra ynn zerinden bir badem alp kabuunu soydu. Masadaki herkes, hatta Armanu bile bademe dehetle bakmaktan alamad kendini. Seyirci tepkisinden memnun olan Asya soyulmu bademi azna atp sakin sakin inedi. "ahsen ncy hi tavsiye etmem. tekiler de ondan iyi deil ya. ok ama ok iyi bir dermatolog ya da estetik cerrah bul-

manz gerek. lem gayet tuzluya mal oluyor ama elden ne gelir? Her muayene bir ton para, bir kereyle de bitmez. Dvme karldktan sonra bile gzle grnr bir iz kalr, ten rengindeki deiiklik de cabas. Ondan kurtulmak iin bir estetik ameliyat daha lazm. Yine de yzde yz garantili deil." "Ay inanmyorum," dedi Ultra Milliyeti Filmlerin Gayri Milliyeti Senaristi'nin yeni kz arkada, gzleri falta gibi alm bir halde. Armanu Asya'nn gaddarlna glmemek iin kendini imdikledi. "Eee yeter bu kadar kasvet, hadi neden imiyoruz?" diye araya girdi Alkolik Karikatristin Hayatla Kavgal Kars. "mek iin Bay Parmakucundan daha iyi sebep mi bulunur? Neydi ad... Cecche?" "Ceccheti," diye dzeltti Asya, gruba bale tarihi konulu nutku atacak kadar sarho olduu o gne hl lanet ederek. "Evet, evet Ceccheti," diye kkrdad Olaanst Yeteneksiz air ve Armanu'a aklad. "O olmasa bale yapanlar parmaklarnn ucunda yrmek zorunda kalmayacaklarm biliyor muydun?" "Derdi neymi acaba?" diye ekledi biri, sonra herkes glt. Ortam byle yumuaynca, "Eee, anlat bakalm Amy, neredensin?" diye sordu Olaanst Yeteneksiz air kafenin mutat uultusu zerinden Armanu'a. "Aslnda Amy, Armanu'un ksaltmas," diye araya girdi Asya, halen provokatr ruh halindeydi anlalan. "nk Armanu Ermeni-Amerikal!" "Ermeni" kelimesi Kafe Kundera'da kimseyi artmazd ama "Ermeni-Amerikah" bakayd. "Trk-Ermeni" zaten "biz"den demekti. "Ermeni-Ermeni" de hi sorun deildi; "Trk-Trk" olanlar gibi bildik bir ey, benzer kltr, benzer maya, benzer kuma demekti. Ama "Ermeni-Amerikah", diyasporada beyni ykanan ve bu yzden Trklerden nefret eden biri anlamna geliyordu. Btn balar Armanu'a dnmt. Baklar kukucu bir ilgi tayordu; d ssl ama iinde bomba olmasndan phelendikleri bir hediye paketiymi gibi incelediler onu. Armanu gelebilecek

herhangi bir tenkide kar omuzlarn dikletirdi ama senelerdir Kafe Kundera'nn mdavimi olan grup, meknn miskin havasn yle iine sindirmiti ki, ok abuk brakt iin ucunu. Ne var ki Asya meselenin byle kapanmasna izin vermedi. "Armanu'un ailesi stanbulluymu," dedi iki badem aras. "...1915'te trl trl aclar ekmiler... ou tehcirde lm, alktan, yorgunluktan, iddetten..." Som sessizlik. Ne bir soru ne bir yorum. Asya, Alkolik Karikatrist'in endieli baklar altnda ipleri biraz daha gerdi. "Ama byk dedesi btn bunlardan nce ldrlm, hem de srf," dedi Asya, Armanu'a dnerek syledi bunu, ama sonraki laf grubun dier yelerineydi: "...entelektel olduu iin!" arabn yavaa yudumlad. "Cemaat nc beyinlerinden mahrum kalsn diye ilk olarak Ermeni entelekteller ldrlm 1915'te." Sessizliin blnmesi uzun srmedi. "yle bir ey olmad," dedi Ultra Milliyeti Filmlerin Gayri Milliyeti Senaristi ban hzl hzl sallayarak. "Hi yle bir ey duymadk." Piposundan derin bir nefes ald ve sarmallanan dumanlar arasndan Armanu'un gzlerine bakt. Sesi alalp, cana-yakn bir fsltya dnmt. "Ailen iin ok zldm, taziyelerimi kabul et. Ama o zamanlar sava zamanyd. ki taraftan da insanlar ld. Ermeni isyanclarn ne kadar Trk ldrdn biliyor musun? Hikyenin teki tarafn dndn m hi? Eminim dnmemisindir! Ac eken Trk ailelerine ne diyeceksin? Olanlar ok trajik ama 1915in 2000'ler olmadn anlamamz lazm. O zaman her ey farklym. Trk Devleti bile yokmu, Osmanl mparatorluu varm. Modernite ncesi devir, modernite ncesi trajediler..." Armanu dudaklarn yle skt ki renkleri att. O kadar ok karsav vard ki sralayacak, nereden balayacan kestiremiyordu. Keke Baron da burada olsa ve btn bunlan grseydi. Armanu atacak en doru adm dnedursun, onun brakt boluu Asya'nn mdahalesi doldurdu: "Hay Allah, ben de bunca zamandr seni anti-milliyeti bilirdim."

"yleyim zaten!" diye tersledi Ultra Milliyeti Filmlerin Gayri Milliyeti Senaristi, sesini birka oktav ykselterek. Sinirli sinirli sakaln svazlad. "Ama tarihi gerekleri her trl safsatann stnde grrm." Asya'yla Armanu birbirlerine baktlar. O ksack an iinde garson yeniden geldi ve bo arap srahisinin yerine dolusunu koydu. "Ermeni genlerin beynini ykamlar," diye atld senaristin yeni kz arkada, hem sevgilisine destek olmak hem de dolayl yoldan az evvelki dvme mevzuunun rvann almak iin. "Nereden biliyorsun? Belki senin beynin ykanmtr!" dedi Armanu fkelenmeden, tane tane. "Tabii ya, nereden biliyorsun?" diye yanklad Asya, fkelenerek ve sratle. "1915 hakknda ne biliyoruz? Bu konu zerine yazlm ka kitap okudun? Hangi zt fikirleri karlatrp kyasladn? Hangi aratrmalar, hangi belgeleri takip ettin... bahse girerim bu konuda hibir ey okumamsndr! Ama kendinden pek eminsin. Bize verileni olduu gibi kabul etmiyor muyuz? Kapsl kapsl resmi tarih yutuyoruz her gn." "Katlyorum, kapitalist tketim toplumu hislerimizi uyuturuyor, hayalgcmz kreltiyor," diye lafa girdi Olaanst Yeteneksiz air. "Dnyann ruhsuzlamasndan bu sistem sorumlu. Ama bizi tarih marih deil ancak iir kurtarabilir." "Bak Asyacm," dedi Ultra Milliyeti Filmlerin Gayri Milliyeti Senaristi. "Trkiye'deki pek ok kiinin aksine mesleim gerei ben bu konuda hatn saylr aratrma yaptm. Tarihi filmlere senaryo yazyorum. Srekli tarih okurum. Yani bakalarndan duyduum iin ya da yanl bilgilendirildiim iin byle konumuyorum. Aksine! Konu zerinde titiz aratrma yrtm biri olarak konuuyorum." Durup arabndan bir yudum ald. "Ermenilerin iddialar abart ve arptma zerine kurulu. Yapmayn, bazlar iki milyon Ermeni ldrdmz bile sylyor! Akl banda hibir tarihi bunu ciddiye alamaz." "Bence bir kii bile ldrlse fazla," diye diklendi Asya.

Garson elinde yeni bir srahi ve yznde endieli bir ifadeyle tekrar belirdi. Alkolik Karikatrist'e "Devam edecek misiniz?" gibilerinden bir iaret yapt. O da parman kaldrarak "Kesinlikle!" demeye getirdi. biray oktan bitirdiinden ve daha fazla imeme kararna sadk olduundan imdi araba gemiti. "Sana bir ey diyeyim mi Asya," dedi Ultra Milliyeti Filmlerin Gayri Milliyeti Senaristi kadehini doldururken. "Mehur Salem cad mahkemelerini biliyorsun deil mi? Orada iin ilgin yan cadlkla sulanan kadnlarn neredeyse hepsi ayn itiraflarda bulunmu, ayn semptomlar gstermi, hatta ayn anda nbet geirip ayn ekilde baylm... Yalan mi sylyorlard? Hayr! Rol m yapyorlard? Hayr! Peki neydi bu aynln sebebi? Toplu histeriden mustariptiler." "Bu ne mnya geliyor?" diye sordu Armanu tepkisini kontrol ederek. "Evet, bu ne mnya geliyor?" diye yanklad Asya tepkisini salvererek. "u mnya geliyor, hanmlar," dedi senarist; yorgun bir tebessm kt dudaklarna. "Toplu histeri diye bir ey varsa toplu hafza diye bir ey de vardr. Ermenilerin histerik olduunu filan sylemiyorum, yanl anlamayn. Ancak topluluklarn, tek tek yelerinin inanlarn, alglarn, hatta bedensel tepkilerini ynlendirmeye muktedir olduu bilimsel bir gerek. Bir hikyeyi tekrar tekrar dinlersen, anlaty iselletirirsin. selletirdiin anda da bakasnn hikyesi olmaktan kar. Hatta hikye olmaktan bile kar, gerek olur, senin gerein. Kendi gereinmi gibi cann diine takp mcadele edersin. Bu yzden yirmisine gelmemi bir sr Ermeni-Amerikal, dedelerinin ninelerinin anlattklar hikyeleri bu kadar derinden yayorlar. Zamanda donmu bir anlat." "Bir nevi bylenme gibi," dedi Olaanst Yeteneksiz air ama kimse daha fazla konumasna izin vermedi. Asya arkasna yaslanp sigara dumann fledikten sonra saz eline ald: "Toplu histeri ne, biliyor musun? imdiye kadar kaleme aldn o pespaye senaryolar, Aslan Yrekli Timur'un btn

blmleri... Ne kahraman ya, sanki bir milli kahramana daha ihtiyacmz var! Budala Bizansllara kar maceradan maceraya koan kash, Herkl klkl, vurdu mu oturtan Trk erkei. Trk olmayan erkeklerin hepsi ya tecavzc, ya zalim ya da olay rgsnde tesadfi. Trk olmayan kadnlarn hepsi nne gelenle yatar. Olur da ezkaza bu kadnlardan birinde bir gdmck iffet varsa, onun da eninde sonunda Trk olduu ortaya kacaktr. Bu nasl propaganda? Ben ite buna histeri derim. Milyonlarn bu berbat mesajlar iselletirmesini saladn m toplu histeriye sebep oluyor." Bu sefer Gizli Gay Ke Yazan araya girdi: "Valla Asya hakl. Dmann kadnslyla dalga gemek iin yarattn btn o kaba saba, mao Trk kahramanlar tahakkmperver ataerkilliin tezahrlerinden baka ne ki..." "Kuzum sizin neyiniz var bugn?" diye sordu Ultra Milliyeti Filmlerin Gayri Milliyeti Senaristi alt duda belli belirsiz titreyerek. "O samalklara inanmadm gayet iyi biliyorsunuz. O filmlerin sadece elence amal olduunu sylemeye gerek var m?" Destek almak iin Armanu dahil herkese tek tek bakt. Armanu hkim havay deitirmek iin elinden geleni yapt. Baron Baghdassarian'n pasifzme kuvvetle kar kacan bilse de gerilimi artrmaktan kimseye bir fayda geleceine inanmyordu. "uradaki ereve," dedi duvan iaret ederek. "u turuncu ereveli yol resmi var ya, Arizona'dan. ocukken annemle o yoldan sk sk geerdik." "Arizona," diye mrldand Olaanst Yeteneksiz air ve bu isim onun iin bir topya adas, bir nevi Shangri-la'ym gibi iini ekti. Ne var ki Asya'nn ii burada noktalamaya hi niyeti yoktu. "Ama seninkisi en beteri," dedi. "Keke yaptn ie inansaydn, o filmlere azck da olsa inancn olsayd, bak an sorgulasam bile samimiyetini sorgulamazdm. O senaryolar kitleler iin yazyorsun. Yazyor, pazarlyor, kamyonla para kaldryorsun. Sonra buraya gelip entelektellerin takld bu kafede klk deitiri-

yor, bizimle bir olup o filmlerle dalga geiyorsun. kiyzlln bir snn olmal!" Senaristin yznde kan ekildi. "Sen kim oluyorsun da bana yok ikiyzllkten yok ift kimlikten bahsediyorsun Pi Hanm? Bana musallat olacana gidip babikonu arasana!" Bunlan dedi ve ardndan arap kadehine uzand. Ama zahmet etmesine gerek yoktu zira tam o srada bir adet arap kadehi sratle ona doru umaktayd. Alkolik Karikatrist dorulmu, elindeki arap kadehini vargcyle senariste frlatmt. Iskalad. Kadeh duvardaki bir ereveye arpnca ikideki arap her yere sald. Hedefi vurmay baaramayan Alkolik Karikatrist kollann svad. Alkolik Karikatrist'in yan cssesinde ve onun kadar sarho olmasna ramen Ultra Milliyeti Filmlerin Gayri Milliyeti Senaristi ilk yumruktan kamay baard ve hemen bir keye svt. Keye vanr varmaz artk emniyette olduuna kanaat getirerek derin bir nefes ald. Gelen darbeyi grmedi. Gizli Gay Ke Yazan sandalyesinden frlad gibi karikatristin yardmna kotu. Elindeki srahiyi senaristin tepesine indiriverdi. Gz ap kapayana kadar yerdeydi senarist, incecik kan szd akandan. Kann grnts olmasa ald darbeye inanmayacakm gibi gzlerini krptrarak hayretle nce yzlerine, sonra da belirsiz bir noktaya bakt. Ama Kafe Kundera en nihayetinde hayatn ritminin yle ya da byle asla deimedii, rehavet ve atalet esaslanna dayal, bezgin bir entelektel kahvesiydi. Sarho kavgasnn yeri deildi. Daha senaristin kafasnn kanamas durmadan kafedeki herkes hadise patlak vermeden evvel yaptklan ilere geri dnmt; kimi somurtuyor, kimi arap ya da kahve ierek sohbet ediyor, kimi duvarlardaki ereveli fotoraflara dalp gidiyordu.

On Birinci Blm

KURU KAYISI

eredeyse afak vaktiydi, geceyle gndz arasndaki o tekinsiz eie ramak kala. Hl mmkn avuntu bulmak ryalarda ama onlar silbatan ina etmek iin artk ok ge. Fez-yi tlak dedikleri o nihayetsiz gkyz anlatld gibi yedi katl yetmi srl ise eer ve onun yedinci katnda bir gz, yukarlardan herkesi seyreden bir Semavi Ayn varsa, kimlerin kapal kaplar ardnda neler evirdiini, kimlerin ne gnahlar ilediini bilebilmek iin uzun zamandr bu ehr-i stanbul'u izliyor olsa gerek. Tam u anda burada ldayan ehir silueti turuncu, kzl ve san tonlannda. Bir kvlcm demeti gibi grnyor bu koca ehir gklerdeki gze. Bu ltl haritadaki her nokta bu saatte uyank olan biri tarafndan yaklm bir lamba. Semavi Gz'n durduu yerden, ta o irtifadan baknca, btn bu rasgele yaklm ampuller, dzenli bir ritimle krpyor; alttan alta Tann'ya ifreli bir mesaj verir gibi. Kaosun iinde tam bir ahenk sakl sanki. Oraya buraya serpitirilmi klann dnda stanbul hl koyu karanlkta. Eski mahallelerde kvnlan ylankavi sokaklar boyunca dizili sra sra evlerde, yamalara ina edilmi gecekondularda, bakkallann hep ithal rnler satt zengin muhitlerindeki modern apartmanlarda, ehir dna kaanlara ait lks sitelerde, her yerde insanlar derin uykuda. Bazlar hari tabi.

Baz stanbullular her zamanki gibi dierlerinden nce uyanm. Mesela ehirdeki imamlar; genci yals, yank seslisi, atlak seslisi, bir dolu caminin imam erkenden uyanm, inananlan sabah namazna armak iin. Sonra simitiler var. Onlar da gn boyu satacaklan gevrek simitleri almak iin frnlara yollanmlar. Dolaysyla fnnclar da uyank. ou ie koyulmadan ancak biriki saat uyku uyuyabiliyor, bazs geceleri hi uyumuyor. stisnasz her gn fnnclar fnnlann geceyans yakyorlar; bylece afaktan evvel ehirdeki fnnlar ekmein enfes kokusuyla doluyor. Temizliki kadnlar da uyank. Kimi pek hareketli ve eli abuk, kimi pek tembel ve isteksiz her yatan kadn, gn boyu ovup duracaklar lks evlere en az iki- otobs deitirerek gitmek zere erkenden kalkyorlar. Gittikleri yer baka bir dnya. Zengin kadnlar daima makyajl geziyor ve katiyyen yalann gstermiyor. Temizliki kadmlann kocalannn aksine banliylerdeki karlarn kocalar daima megul, artc lde kibar ve tkrldmlar. Bu sitelerde zaman kt bir kaynak deil. nsanlar onu scak su gibi bol bol ve rahat rahat kullanyor. Temizliki kadnlar, sitelerdeki kadmlarn sabah akam yaptklar dularn ya da kpkl, stl banyolarn uzunluuna ve sklna amaktan kendilerini alamyorlar. mamlar, simitiler, frnclar, temizlikiler, hrszlar, pler ve p kartranlar, evsizler, fahieler, pezevenkler, kulplerdeki gece nbetini bitiren fedailer, konsomatrisler, taksiciler, ehri terk edenler ve henz kapsna varanlar, duvarlara slogan yazmak iin sokaklara km olan sac ve solcular... bu erkenciler dnda, stanbul'un geri kalan hl derin uykuda. Artk afak skyor. ehir jlemsi bir ey u anda, yar sv yar kat. Gklerdeki Semavi Gz'e, Kazanc hanesi, gecenin glgeleri arasnda yer yer ltl bir kre gibi grnyor olsa gerek. Bu byk, eski konan ou odas karanlk ve sessiz ama birka aydnlk. Erken kalkanlar ite o odalarda. Kazanc hanesinde uyank olanlardan biri Armanu. Anu Aa-

c'nn yelerine bir gn nceki artc hadiseyi anlatma hevesiyle erkenden kalkp hemen internete baland. Onlara stanbul'un bohem yanlarn anlatt; sonra Kafe Kundera'da tant her karakteri ve kavgay zetledi. imdi onlara Alkolik Karikatrist'in betimlemesini yapyor, arap bardana nasl yeni bir ilev bulduunu ekleyerek. "Karikatrc elenceli bir tipe benziyor," yazd Anti Kavurma. "Siyasetileri penguen olarak izdii iin hapse girebileceini syledin deil mi? Vay be. Mizah Trkiye'de ciddi i!" "Hakikaten, herif sk bir tipe benziyor," diye ona katld Leydi Tavuskuu/Siramark. "Biraz daha anlat." Ama grne gre birileri hadiseyi bambaka adan yorumlamt. "Abartmyor musunuz bir para? Ne onda ne o sala kafedeki baka bir karakterde ilgin bir taraf var. Grmyor musunuz hepsi stanbul'un bohem, avangard, bir nevi kaymak sanat-manat evresinden yzler. Tm dnyadan nefret eden ama en ok da kendi lkelerinden nefret eden tipik nc dnya eliti," diye araya girdi Baron Baghdassarian'n sert mesaj. Armanu irkilip, nedense etrafna baknma gerei duydu. Bilgisayar ekrannda yazl olanlar kimsenin grmediinden emin olmak istercesine. Ama uykucu Asya odann te tarafnda horul horul uyuyordu ite; Beinci Sultan ayak ularna kvrlm vaziyette, kafasnda kulaklk, elinde ak bir kitap: Sonsuza Tanklk. Emmanuel Levinas. Asya'nn yatann yannda bo bir CD kab var - Johnny Cash tepeden trnaa karalar giyinmi, gri, kasvetli bir gkyznn altnda dimdik, bir yannda bir kedi bir yannda bir kpek, erevenin ok tesindeki bir noktaya bakyor bilgece. Asya, walkman'i srekli alma modunda brakm. Bu adan da annesinin kz - her trl grlty kaldrabiliyor ama sessizlikle baa kamyor.

Armanu oturduu yerden ark szlerini karamyor ama ritmi duyabiliyor. Cash'in bariton sesinin kulaklklardan odaya yayln dinlemek houna gidiyor, ierideki ve dardaki eitli sesleri dinlemek de: uzak camilerden yanklanan sabah ezanlar, yaknlardaki bir duvara KRTSEN KRTE KONU, ASMLE OLMA! yazmay henz bitirmi bir grubu kovalayan polis arabasnn sireni, sokan karsndaki bakkaln nne st brakan stnn tngrtlar, Beinci Sultan ve Asya'nn artc lde uyumlu soluklar - hangisinin kimden kt belli olmayan bir horultular ve mrltlar karm. Baron Baghdassarian'a verilecek en mnasip cevab arayan Armanu'un klavyeye dokunan parmak ularnn sesi... Neredeyse sabah oldu; Armanu yeterince uyumad halde kendini hafiflemi hissediyor, uykuyu yenmenin verdii zafer duygusu. Aada, sol arka kede Qlsm Nine'nin odas var. Uyuyor u anda, rya gryor. Baka Bir hayatta gerekten de Korkun van olabilirdi belki ama kaskat kirelenmise eer kiilii bu hi sebepsiz deil. Zaman iinde giderek sirkeleen pek ok insan gibi bykannenin de bir hikyesi var. Ege kysnda, son derece irin ama yoksunluklarla dolu kk bir kasabada bym; kendisininkinden ok daha zengin, ok daha ehirli ama kesinlikle ok daha ksmetsiz bir aile olan Kazanclara gelin gelmi; erken ldkleri iin erkeklerin elmas kadar kymetli olduu, hassas ve hastala yatkn bir soyun gen, kyl gelini olmann rahatszln yaam; bir anda kendini erkek evlat dourmakla ykml buluvermiti. Ne kadar ok erkek evlat verirse o kadar iyi nk ne kadar hayatta kalacaklar hi belli olmaz... Oysa o birbiri ardna kz dourmutu; eyvah bir kz daha, eyvah bir kz daha, eyvah bir kz daha; her doumla kocasnn kendisinden biraz daha uzaklatn grmenin strab bir de her eyin stne. Levent Kazanc karsyla ocuklarn disiplin altna almak iin kemerini kullanmaktan saknmayan hoyrat bir adamd; bir olan, Allah bir olan bahsetse her ey yoluna girecekti... arka arkaya kz, sonra mucize, drdnc bebek nihayet olan. ans-

lannn dndn umarak bir kez daha denemilerdi ama beinci bebek yine kz olmutu. Varsn olsun, Mustafa yeterliydi; soyu devam ettirmeye muktedir. Her zaman kzlara stn tutulan, her kaprisi yerine getirilen, pohpohlanan, martlan Mustafa... sonra mzik diniyor ve ryaya karanlk kyor: Mustafa bir daha dnmemek zere ABD'ye gidiyor. Glsm Nine asla sevgisine karlk bulamam bir kadn; yava yava deil de hzla yalanan, bakirelikten ihtiyarla atlayan, asla orta yal olamayan bir kadn. Kendini tmyle yegne oluna adam, kzlarn hie saymak pahasna ona tapm, hayatn ondan ald her eye kar teselliyi olunda aramt. Ama Mustafa Arizona'ya gittikten sonra dzenli kartpostallar ve iki satrlk mektuplardan ibaret kalmt varl. Ailesini ziyaret etmek iin stanbul'a dnmemiti hi. Glsm Nine terk edilmi hissediyordu kendini; kederin yan sra utan veriyordu terk edilmek, utanlacak bir ey yapm gibi hissediyordu terk edilen ve bunu dzeltmek iin elinden bir ey gelmeyen. O da iindeki sancy kapatabilmek iin d cephesini kararttka karartmt. Gittike talamt. Birinci katn sa kesinde, yaz k lavanta kokan bir odada Cicianne yatyor, derin uykuda. Yatan yannda kiraz aacndan bir komodin, zerinde Kuran- Kerim, evliyalar ve hayatlar hakknda bir kitap ve yosun yeili k saan koca bir lamba var. Kitabn yannda, kehribar imameli san bir tespih ve iinde takma dilerini dinlendirdii yansna kadar dolu bir bardak. Cicianne iin saatler nicedir dorusalln kaybetmi bir akn geliigzel tiktaklan demek. Zaman otoyolunda hibir iaret levhas, hibir trafik , hibir yol tarifi yok. stedii istikamete gidebilir, ister ileri ister geri, erit deitirebilir, ister saa ister sola. Yahut mesela yolun tam ortasnda aniden durup gitmeyi hepten reddedebilir nk onun hayatnda "ilerleme" diye bir ey yok artk. Gzergh kalmam, sadece tek tek kopuk kopuk anlann ebedi tekerrr var. Son zamanlarda baz ocukluk hatralan geliyor gznn

nne, burada ve u anda meydana geliyormuasna capcanl. Sekiz yanda, gri-mavi gzl, san salar lle lle bir kz, Selanik'te annesiyle birlikte Balkan Sava'nda len babasnn ardndan sessizce gz ya dkyorlar; sonra kendini stanbul'da gryor, ekimin sonlan, cumhuriyet ilan edilmi. Bayraklar. Her yer bayraklarla donanm. Krmz beyaz, ay yldz, yeni ykanm amarlar gibi dalgalanyorlar rzgrda. Temizlik yaplm sanki vatan topraklannda. Bayraklarn ardnda Rza Selim'in etin yz, gr sakal, kara gzleri. Sonra kendini gen bir kadn olarak gryor Cicianne; Bentley piyanosunun banda, iki dirhem bir ekirdek giyinmi misafirlere neeli ezgiler alyor. Aznda eriyen badem ezmesi tad... Cicianne'nin hemen zerindeki kk odada evriye Teyze uyuyor. Son yllarda defalarca grd kbusu gryor tam u anda. Yeniden renci olarak gryor kendini. Bir snfta, zerinde irkin, kl grisi bir niforma. Mdr onu szl yapmak iin tahtaya anyor. Kan ter iinde, iki yana sallanyor, ayaklan ar. Sorulann hibirini anlamyor. evriye Teyze aslmda liseden mezun olmadn reniyor. Kaytlarda bir hata yaplm, imdi mezun olup retmenlik yapmas iin bu tek dersi vermesi gerekiyor. Her seferinde ayn sahnede uyanyor. Mdr not defterini karp krmz bir dolmakalemle evriye adnn yanna kocaman bir sfr yazyor. Son on yldr, kocasn kaybettiinden beri grd kbus bu. Rvetten hapse girmiti kocas - evriye Teyze bu sua inanmay sonuna kadar reddetse de. Tahliye olmasna bir ay kala, anlamsz bir kavga esnasnda aptal bir elektrik kablosuna basarak lmt. Cevriye Teyze bu sahneyi tekrar tekrar canlandrrd hayallerinde, kabloyu oraya koyup kocasnn lmnden mesul olan mahkmu gznn nne getirmeye alrd. Hapishane kaplarnda, elinde dolu bir silah, o adam beklediini hayal ederdi. Her seferinde deiirdi senaryonun geri kalan. Bazen tahliye edilir edilmez katilin suratna tkrrd hemen orackta, bazen de sadece uzaktan izlerdi adam. Onu deil kendini vururdu.

ldrldn, kafasnn kesildiini dndm. Kendi derdimi unutur gibi oldum. Sabah, akam Ayal bana uruyor, cinayet tahkikatndan neler renebilmise onlar anlatyordu. -drt gn byle gittikten sonra bir sabah bankada yeni gelen mektuplar aarken elime bir telgraf verdiler Atm, telgraf Selime'denmi. u iki ksa cmleyi yazyor "Yannza gelebilir miyim? Ltfen cevap." Biraz aaladm, sevindim. leri brakp odann iinde gezinmeye baladm. "Yannza gelebilir miyim?" ne demek? Buraya gelmiyor da benim yanma gelecek, yani birlikte yaayacaz, demek mi? Benim evlenmek zere olduumu sanyordu, imdi iin dorusunu rendi mi? Sakn Nedim Bey yazm olmasn? Nedim Beyi arattm, geldi. Ondan sordum: - Siz Ayvalk'a benim iin bir ey yazdnz m, de dim. - Hayr yazmadm. Niin? Bir ey mi var? - Selime Hanmdan bir telgraf aldm, buraya gelmek istiyor da... - Ben size arz ettim ya, o oktan istiyordu ama yaz maya ekiniyordu. imdi kararn vermi demek! Belki evde sizin bana yazdnz mektubu bulmulardr! Kadnlar, bilirsiniz ya, tuhaftrlar, eer bizim hanm bulmusa Selime Hanma gstermitir. O da kendisini sorduunuzu grd, gelmeye karar verdi. Sebep aramak ister mi? Selime buraya gelmek isti- Niin olursa olsun! Hemen gelmesini yazmalym Nedim Beyi savdm, Selime'ye, "Sizi bekliyorum, yola ktnz bildiriniz" diye bir cevap yazdm, yolladm. Telgraf gitti, ben gene almaya oturdum ama i karamyorum. Ktlar birbirine karyor. Dnden kal-

bir sr i var. Bunlarn bazlarna ben cevap yazacam; mdrn notlan vard, aryorum, bulamyorum. Kalemden bir arkada ardm. - Gel azizim, seninle bunlar bir ayklayalm, dedim. O efendinin yardm olmadka iin iinden kamadm. yi oldu ki bizim mdr de gelmedi. Ziraat Bankasnda banka mdrleri toplanp konuacaklarm, oraya gideceini telefonla haber verdi. Ben de ii brakaca m gibi hemen sokaa ktm. Nereye gideyim? Selime'yi burada oturtacak bir yer bulmal. lkin bir ev tutmak aklmdan geti. Ben de gidip o evde oturur muyum? yle olursa Selime benim yanma gelmi olur. Kendisinin istedii de bu deil mi? Yalnz onu rahat ettirecek bir ev bulup hazrlayabilecek miyim? Eya ister, adam ister. Selime yarn gelmeye kalkarsa bunlar yetiir mi? Bir ev kuruyoruz demektir. Olunca iyi olmal. Selime'yi bir otele indiririm. Temiz bir otelde gzel deli bir oda tutarm! Onu evime almadm diye bana darlr ve benden incinir mi? Evim olmadn ona anlatrm. Daha olmazsa ben de onun olduu otele tanrm. Hem aramzda hibir sz gemeden onu, evim olsa bile, gtrmek doru mu? Ne var ki ona ufak, temiz bir ev hazr bulundurmak k olurdu! Gelince kendi evine gelecek, kendi hizmetisine emir verecek, kimse karan olmayacak! Acaba istediim gibi bir ev bulup deyebilir miyim? Kimden sormal? Bizim bankada birini bulur sorarm diye dndm, yeniden bankaya dndm. Herkes yemee kmaya hazrlanyordu. Kambiyoda bir efendi tanrm ki bu gibi ilerde beceriklidir. Onu buldurdum, anlattm. Dedi ki: - Feyyaz Beyin bir evi var, daha yeni yaptrd. Eer kiraya vermemise onu size tutarz.

istanbullu Bir Kadn in elik Feraset Kural: Bu ehirde tutunabilmek istiyorsan, sen sen ol, ay barda kadn olma. ay barda kadn olmamay semi ve seiminde sebat etmiti. Kazanc kadnlar arasnda bir tek o bask altnda, ilk kaynar suda at diye atlayan ay bardaklarna fkelenmeye muktedirdi. Zeliha Teyze komodinin zerindeki Marlboro Lights'a uzanyor, bir sigara yakyor. Yalanmak sigara alkanln hi etkilememi. Kznn da itiini biliyor. Salk Bakanl brorlerindeki o skc pasajlardan bir alnt gibi ecereleri: Sigara bamls ebeveynlerin ocuklarnn sigara ime olasl dier ocuklara gre kat fazladr. Zeliha, Asya'nn sal iin endie ediyor ama ona mdahale ederse, gvensizlik emareleri gsterirse geri tepeceini bilecek kadar akll. Asya'nn karsnda kaygl grnmemeli. Demesi yapmasndan kolay. Dengeyi bulmak zor, tpk bir annenin kendi ocuu tarafndan "teyze" diye arlmas gibi. ine iliyor bu durum, cann yakyor. Yine de "teyzelik" roln annelikten daha iyi kvrabileceine, bylesinin ikisi iin de daha iyi olacana inanyor. Fiziksel ve ruhsal olarak balanabilmek iin evvela ismen kopmalar gerekiyor sanki. Zeliha Teyze'nin iindeki frtnann tek ahidi Allah. Mesele onun varlna inanmamas. Dnceli dnceli bir nefes ekiyor sigaradan, birka saniye iinde tutup hmla salyor. Allah varsa ve bu kadar ok ey biliyorsa hakkmzda, neden tm o bilgisiyle hibir ey yapmad, yapmyor? Neden bunca hakszln yaanmasna izin veriyor? Neden seyirci kalyor yeryznde yaanan bunca acya ve madem ki seyirci, ne hakla yarglyor sonunda? Hayr, Zeliha Teyze kararl, dine teslim olmayacak. Hele hele yalandka dindarlaan, te dnyaya gitmeden evvel sicilini temizlemek iin anszn imana gelen u karc hesaplardan olmaya hi niyeti yok. Bir agnostik olarak yaad yle de lecek. Zndkl samimi ve saf. Bir yerlerde bir Allah varsa, onun bu iten muhalefetini ve reddiyesi-

ni takdir etmeli, diye dnyor. Srf iine doduklar retileri ezberleyerek ahkm kesen kopyac din fanatiklerinden daha makbul olmal dinsizlii... kinci katn en sonundaki odada Banu Teyze var. O da bu saatte uyank. Kazanc hanesinde uyank olan nc kii o. Bu sabah bir tuhaflk var zerinde. Yz solgun, iri kahverengi gzleri endieyle krpyor. Karsnda bir ayna. Vaktinden evvel yalanm bir kadn gryor kendine baktnda. Senelerdir ilk kez kocasn zlyor - brakt ama asla tam mansyla terk etmedii kocasn. Kocas daha iyi bir ei hak eden iyi bir adam. Bir gn olsun kimseye haksz muamele etmemi, necis sz sylememiti ama iki ocuklarn kaybettikten sonra Banu Teyze onunla yaamaya tahamml edememiti. Ara sra eski evine gidiyor; bir meknn her ayrntsn dejavu ile bilen bir yabanc gibi dolayor odalarda. Giderken daima kuru kays gtryor kocasna, en sevdii ey. Gidince temizlik yapyor biraz, kopuk dmeleri dikiyor, biriki yemek piiriyor, ortal topluyor. yle fazla toplanacak bir ey de yok, nk temiz titiz bir adam kocas. Banu Teyze alrken yannda durup, onu seyrediyor. Akam olduunda soruyor: "Kalacak msn?" Banu Teyze'nin buna verdii cevap hi deimiyor: "Bugn deil, belki sonra." Evden kmadan ekliyor: "Dolapta yemek var, orbay st, pilakiyi iki gnde bitirmezsen bozulur, menekeleri sulamay unutma, pencerenin yanna koydum." Ban sallayp kendi kendine konuur gibi mrldanyor kocas: "Merak etme. Ben kendime bakarm. Kayslar iin saolasn, eksik olma..." Ondan sonra Kazanc hanesine dnyor Banu Teyze. Hep byle, gnbegn, ylbeyl. Aynadaki kadn yal ve bedbin grnyor. Banu Teyze mesleinin bedelini hzla yalanarak dediini dnyor. nsanlar senelerle yalanr, mneccimlerse hikyelerle. stese telafi talep

suzlua decek ne var? Onu alp, gelmek iin keke ben oraya gitseydim!.. Belki de o bunu beklerdi. Ben Selime'yi, istediim gibi tanmyorum. Onu pek az grdm, onunla pek az konutum. O zamanlar, dorusu, Selime'ye alc gzyle de bakamadm. Gelirse, onu bu sefer tanyacam. Bakalm beni grnce, nasl davranacak? Geceden epeyce geti, ben Selime'nin odasnda bunlar dndm, kaldm. Sabah bu odada edecek deilim ya? Yemek zaman geti. Kalktm, Atlas lokantasna gittim. Lokanta yar yarya boalm. enler var... Bizim banka arkadalarndan bir-iki kii bir masada kalmlar. Onlarn yanlarna gittim. Gece yarsn iki saat geinceye kadar onlarla kaldm ve eve gelince, hemen yatama girdim, ama ancak sabaha kar uyuyabilmiim. Bu gece benim yar umutsuz geirdiim gecelerin sonuncusu oldu. Ertesi gn bankada alrken Selime'nin yola kaca telgrafn aldm. Telgraf udur: "Dokuz, sal sabah, orada olacam. Selime. Bugn ne? Perembe. Drt gn var demek. Bu drt gn nasl geer? Bir ufack seyahat yapsam! Acaba ben ldryor muyum? Neden bu Selime'ye bu kadar balandm? Mdre girdim, bir hafta izin istedim. - Neniz var? Bir zamandr, dalgn grnyorsunuz, dedi. - Ne arz edeyim? Hibir eyim yok, yalnz yorgun luk duyuyorum, dedim. - Ben biliyorum, bu yalnzlktan ileri geliyor. Bun dan bir ayak evvel kurtulmalsnz, dedi. Gltk. zin de verdi.

Bankadan ktm, ayaklarm beni Selime'nin odasna gtrd. Uzun yol yrm gibi yorgunum. Ak acaba bu mudur? iekler bana gzel grnyor! Aklma iir paralar, beyitler, msralar geliyor! ocukluktan ezberimde kalm bir arkdan yahut trkden bir msra, sama bir ey, ama bence yank, dokunakl, anlatlmam, anlatlamaz duygularn bir ifadesi... imde gizli bir sevinle kark tatl bir ezginlik var az ok rahatszlk veriyor. Selime'nin oturaca, dolaacag, yataca yerleri grdke bu rahatszlk artyor. Selime'nin odasnda biraz kaldktan sonra otelden ktm, krlara doru yrdm. Tozlu bir yol... ki yannda frnlar, kahveler, byk ambarlar var. Sonra krlar! nme sular kokan, pis bir dere kyor. Dar bir yerini bulup atlyorum. Uzaktan st aalar grnyor. Akam olmadan oraya kadar gidebilir miyim? Gne batmaya yaklayor. Havada tatl bir serinlik, bir incelik var. nme demiryolu kt. Orada bir hendein kenarna oturup bu demiryolunun uzann seyre baladm. Sazlar, brtlenler arasnda gmgk sular ar akan bir dereye bakmaktan insan nasl holanrsa, ben de imdi demiryoluna bakmaktan yle holanyorum. Gne batt, her yerde klar yand, ben burada kaldm ve ondan sonra, ta Selime gelinceye kadar her gn buraya gelip, bu demiryolunu doya doya seyrettim... Sah sabah, hemen uykusuz bir gece geirdikten sonra istasyona indiim zaman, daha kimse gelmemiti. Uzaktan, makine deposu tarafndan dumanlar kyor ve sabahn durgun, serin havas iinde ge uzanyor, karmda bir manevra makinesi alyor, yk vagonlarn bu hattan alp tekine gtryor, teden buraya getiri-

yan brou karsna hediye etmek iin almt. Ona hediyesini bu gece vermeyi planlyordu; u blm yazmay bitirir bitirmez. Yazd btn blmler arasnda en talepkr ve yldrc olan buydu. Bu kadar meakkatli olacan bilse bu kitab hi yazmaz, hayalinden hepten vazgeebilirdi. Ama artk brakmak iin ok geti, grtlana kadar kitaba batmt ve imdi artk tek k yolu sonuna kadar devam etmek ve bitirmekti. stanbul ehrine nam salm bir air ve ke yazan olan Ohannes stanbuliyan uzmanlk alannn tmyle dnda bir kitap yazyordu gizliden gizliye. Neticede reddedilebilir, dalga geilebilir ya da kmsenebilirdi. Koca Osmanl mparatorluu kallavi dnmler, devrimci hareketler ve milliyeti blnmelerle cebelleirken, Ermeni cemaati yeniliki ideolojilere, hararetli tartmalara gebeyken, o evinin mahremiyetinde bir ocuk kitab yazmakla meguld. Ermenice bir ocuk kitab yazmak daha nce hi denenmemi bir giriimdi. Ermeni cemaati matbaay kullanmaya ok evvel balad ve pe pee kymetli eserler basld halde, bu alanda neden tek bir eser bile yoktu? Ermeni aznl ocuklarn ocuk olarak gremeyen bir topluluk halini mi almt? Olabildiince abuk bymeye ihtiya duyan bir aznln gznde bir an evvel almas gereken bir ara safhadan m ibaretti ocukluk? Belki de stanbul'daki okumu yazmlara zgyd bu tutukluk. Belki de onlar kylerdeki Ermeni ninelerin torunlarna aktardklar szl geleneklerden uzaktlar. Kitap dnyasndaki eksikliin arkasndaki sebep ne olursa olsun, kesin olan bir ey vard: Ohannes stanbuliyan olaand bir ie kalkmt. Yazmakta olduu ocuk kitabnn bal Kayp Gvercin Yavrusu ve Asude Bir Bahar lkesi'ydi. Ailesi ve dostlaryla beraber bir bahar lkesinin zerinde uarken mavi gkyznde yolunu kaybeden bir minik gvercindi kitabn anlatcs. Gvercincik sevdiklerini ararken art arda bir sr kyde, kasabada ve ehirde duruyor ve her molada yeni bir hikye reniyordu. Bu ekilde Ohannes stanbuliyan, ou nesilden nesile aktarlm, bazs oktan unutulmu eski Ermeni halk masallarn top-

lamt. Kitap boyunca her masaln aslna sadk kalyor, tek kelimesini bile deitirmiyordu. Ama ite bu son blmde kendi yazd bir hikyeye yer vererek kitab byle kapatmay tasarlamt. Bitirdiinde eserini stanbul'da bastrmay ve byk Ermeni topluluklarnn yaad Adana, Harput, Van, Trabzon, Sivas gibi ehirlere dattrmay planlamt. Ohannes stanbuliyan, Ermeni anababalarn bu hikyeleri her gece uyumadan nce ocuklarna okuyacaklarn hayal ediyordu. Son bir buuk sene boyunca yazmak tm zamann ald iin bakalarnn ocuklarna kitap yazarken kendi ocuklarn bsbtn ihmal etmi olmas ne garipti. Her ikindi bu odaya geliyor, masasna oturuyor ve yazabildii kadar yazyordu. Her gece odadan ktnda ocuklar oktan yataklarna yatm oluyordu. Yazma arzusu hayatndaki her eyin ve herkesin nne gemiti. Tlsm gibi varln ele geirmiti. Ama neyse ki kitap bitmek zereydi. Bu akam yazd sonuncu blmd, en zoru. Bunu da bitirdiinde aa inecek, metni bir kurdelayla balayacak, altn brou iine saklayacak ve paketi karsna verecekti. Kayp Gvercin Yavrusu ve Asude Bir Bahar lkesi ona ithaf edilmiti. "Ltfen oku," diyecekti o zaman karsna. "Eer iyi deilse yak hepsini. Sz veriyorum sana sebebini bile sormayacam. Ama eer beenirsen, afak Matbaasndaki Garabed Efendi'ye gtr." Ohannes stanbuliyan karsnn fikirlerine herkesinkinden fazla sayg duyard. Edebiyat ve sanat konusunda ince bir zevki vard karsnn. Onun misafirperverlii sayesinde Boaz kysndaki bu konak mnevverlerin, sanat ve kalem ehlinin penan olmutu. Kimi nl kimi henz yeni, saysz mhim sima gelip gemiti bu evden. Okumaya, tartmaya, yiyip imeye gelirlerdi buraya. Birbirlerinin eserlerini ksmi, kendi eserlerini ise katmerli bir evkle tartmaya gelirlerdi.

Uzun uzun utuktan sonra Kayp Gvercin Yavrusu susad ve zamansz amak zere olan karl bir nar aacnn dalna kondu.

drmazsnz! Bunlarn hesaplar sorulmayacak m? Gld, cevap vermedi. Nedim Beyle karsnn iyiliklerini, kendisine yardmlarn anlatmaya balad. Lakrdy uzattk, iki saat konumuuz. Ben kalktm, izin istedim. O yatp uyuyacak, ben de gidip dinleneceim. Akamst gene burada buluacaz. 33 ki- gn Selime ile konutuk ve ok iyi anlatk, yalnz aramzda evlenmek lakrds olmad. Her gn ben ona gidiyorum, oturup konuuyoruz. Onu bktrmamak iin yannda ok kalmyorum. Akamstleri urayp onu gezmeye karyorum. Bir gece de Anadolu Palasn terasnda yemee gtrdm. lk defa bir erkekle yemee gittiini sylyor, ama hibir eyi yadrgamyor. ki eski arkada gibi geziyor, konuuyoruz. Bugnlerde, ben, bankaya uramyorum, kimseyi de grdm yok. Fahri Aydn'dan gelmi, beni aram, bulamam, eve bir mektup brakm. Eve gitmitim, Ziynet ilkin bu mektubu verdi, sonra da skender'i hapsettiklerini syledi. - Niin hapsetmiler, dedim. Bilmiyor. - Yanl bir ey olmasn, sen hapsolduunu nereden biliyorsun? - Biliyorum, dn burada konuuyorlard. - Baba burada m? - Burada. - arsana bana. Ayal geldi.

- Ne o, skender'i hapis mi etmiler, diye sordum. - Evet, dedi. - Niin? - Bunun, bir fabrika gibi bir eysi vard ya, orada ortaklar afyon hulasas yapyorlarm. Oras da sken der'in stnde grnyor. Yapanlar da bunun ortaklar. - skender'in bundan haberi yok muymu? - skender'in azna baksan, yokmu diyor, ama or taklar bu ite de ortakl vardr, demiler. Hem baka lar da bu ie karyor, sanrm. - Hmm. E, ne yapyor imdi, skender? - Hi, tktlar, ierde oturuyor. Ortaklar stan bul'dan bir avukat tutmular, avukat geldi, bununla da konutu. Ben artk ne konutunuz, diye sormadm. Ona sorsan "Ben korkmam, bize bir ey yapamazlar" deyip duruyor. - Ko, yle olsun, ama benim bildiim biraz zerler! - Bana da sorsan, yle ama, eh, kim bilir!.. - Bizim eve ne oldu? lkin Hasan Bey, arkasndan efik Bey, imdi de skender... - Doru. Allah beterinden saklasn! - Senin konturat ne oldu? Yeniden verecekler mi? - Bilmem. Bu yl isteyenler ok... Artrrlarsa, ben tutmam. Kim alrsa mbarek olsun. - Konturatn bitmesine daha ok var m? - Yirmi, yirmi be gn olmal. Bu ay sonunda kontu rat bitiyor, ama yeniden ilan etmeleri de birka gn s rer. Biz tutamazsak, siz ne yapacaksnz? - Ben, bir ev tutmak istiyorum. Bir baka niyetim de var, bakalm, eer olursa... Ayal, niyetimin ne olduunu sormad. Selime ile evlenmek istediimi ben ona syledim.

"yi yleyse," dedi Kayp Gvercin Yavrusu. "Bana kayp gvercin yavrusunun hikyesini anlatabilirsin. Ama seni uyaryorum, ackl bir ey duyarsam, uar giderim." Ohannes stanbuliyan nar aacnn buna ne karlk vereceini hzlca tasarlad ama tam kda dkmeye balamt ki bir yerlerde bir vazo hzla yere dp tuzla buz oldu. Grltnn arasnda bir burun ekme sesi duyuldu. Karsnn hkrn annda tand. Ancak o zaman yaznn maarasndan tmyle kabildi ve l balk gibi yzeye vurdu.

Merdivene doru koarken daha bu sabah berber dkknnda, itibarl bir avukat ve Osmanl Parlamentosunun yesi olan Kirkor Hagopyan'la arasnda geen mzi tartmay hatrlad. "Devir kt, ok kt. Daha da beterine hazrlan," diye mnldanmt Kirkor Efendi, berberde karlatklarnda. "nce Ermeni erkeklerini askere aldlar; 'madem eitlik vardr, madem ki hepimiz Osmanlyz,' dediler, 'Mslmanlarla gayrimslimler beraber siper kazsn, beraber savasn!' Ardndan dman dmzda deil iimizdeymi gibi, dman bizmiiz gibi btn Ermeni askerlerin ellerinden silahlarn aldlar. Sonra da baladlar Ermeni erkeklerini amele taburlarna toplamaya. imdi de dostum kara kara sylentiler dolayor... kimileri daha beterinin yaklamakta olduunu sylyor." Gidiata dair samimi bir endie duymasna ramen bu haberler Ohannes stanbuliyan' kiisel olarak sarsmamt. Kendisi askere alnamayacak kadar yalyd, oullan da henz ok ufak. Ailede askere alnma yandaki tek erkek karsnn kardei Levon'du. Ama o da seme ilemi srasnda "muinsiz" nian almas sayesinde Balkan Sava'na katlmaktan kurtulmutu. Ailelerinin bakmn tek bana stlenen erkekler askerlikten muaf tutulmu-

tu. Geri bu kural imdilerde deiiyor olabilirdi. Son gnlerde hibir eyden emin olmak mmkn deildi. Birinci Dnya Sava'nn banda sadece yirmili yalarnda olanlar alacaklarn ilan etmilerdi ama sava hzn aldktan sonra otuz, hatta krklarnda olanlar da askere armamlar myd? Savamak Ohannes stanbuliyan'a gre deildi. Ar bedensel iler de. Ona kalsa ne tfek alrd eline ne sng. iire meftundu. Kelimelere. Ermeni alfabesinin her harfini dilinde ve teninde ayr ayr duyumsar, tadard tek tek. Uzun tefekkrlerden sonra Ermeni milletinin, yle kimi komitaclarn iddia ettikleri gibi silahlara deil, esas kitaplara ihtiyac olduuna kanaat getirmiti. Tanzimattan sonra yeni okullar kurulabildii halde acilen ak fikirli, iyi eitimli retmenlere ve daha ok sayda kitaba, kaynaa ihtiya vard. 1908 devriminden sonra arzulanan ilerleme kaydedilememiti. Ermeniler, gayrimslimlere kar daha adilane davranrlar umuduyla Jn Trkleri desteklemiti. Ne de olsa Jn Trkler bildirilerinde eitlik ve zgrlk vaat ediyordu: Osmanl tbiiyeti, din ve mezhebe bal deildir. Osmanl tbiiyeti "kanunen muayyen olan ahvale gre" kazanlr ve kaybedilir. Osmanl tbiiyetinde bulunan herkes dini veya mezhebi ne olursa olsun "Osmanl"dr. Osmanllarn kaffesi hrriyet-i ahsiyelerine malik ve aherin hukuk-u hrriyetine tecavz etmemekle mkelleftir. Ne yazk ki lafta kalmt vaatlerin nicesi. Szlerine sadakatle balanmam, Trklk uruna Osmanlclk idealini terk etmekte beis grmemilerdi. Bir tek onlar deildi elbet Osmanlcla itibar etmeyen. Danak Stun iinde ve yresinde ok sayda Ermeni genci de ayn raddede iar edinmiti milliyetilii. Gn gemiyordu ki ateli kavgalar patlak vermesin. Her iki taraftan da kimileri berikinin kanna susam olmalyd ki, isyanclar da, isyanlar bastranlar da gzn krpmadan kan dkyordu. Ohannes stanbuliyan bu. tabloyu son derece kayg verici bulmak bir-

Fahri'nin kapsn aldk, Fethullah at. Fahri, kendisi de koridorun kapsndan bakyordu. lkin kara mantolu bir hanm girdiini grd, tanmad. Sonra ben girdim! Bu kadnn kim olduunu, bunu niin getirdiimi anlayamad. Bana "Bu kadn niye getirdin?" demek ister gzlerle bakyordu. Selime bana dnd, glerek, - Doktor beni tanmad, deil .mi, dedi. - Tanmadn m Fahri? - Dur bakaym, o siz misiniz? Tanmadm valla! Ho geldiniz! Ne zaman geldiniz? Bunun "Hemeri" dedii siz miydiniz? Nereden aklma gelirdi? Hadi ieri, ieri. er de soyunursunuz! Biz, ieri giderken arkamzdan geliyor ve syleniyordu: - Ben, poturlu, kuakl birini getirecek diye bekli yordum. Bana "Hemerim geldi, seni de tanr" diyor! - Selime Hanm, benim hemerim deil mi? Seni de tanmaz m? - E, "Selime Hanm geldi" desene. - Beni telefonda sorguya ekersin: Niin geldi? Ne zaman geldi? - Sorguya, imdi de ekerim. Siz, hele soyunun ba kalm. Selime soyundu: Kara apkann altndan ular altn gibi parlayan, ak kumral salar kt. Sevimli, gler yzl, ii glen akll, alayc gzler, dzgn vcut, dz bacak ve alak keli bir sokak iskarpini iinde kk ayaklar olan bu kadna gzel demekte belki biroklar dnrler, ancak hi kimse, onun ok sevimli, ok kan scak bir kadn olduunu sylemekte durup dnmez. Fahri, onu bu kyafette, byle en, gler yzl hi gr-

memiti. Paltolar, apkalar Fethullah'a verdikten sonra durdu, Selime'ye, sonra da bana bakt: - Hanm, oktan m burada, diye sordu. - Bilmem, drt-be gn olmal! - Ne adamsn be, dedi, gizli ilerden n.e'kadar hola nrsn! - Niin? Ne gizlisi, dedim. - E, hanm geldi de, bana ne haber vermedin? - Sen burada miydin? Ben seni Aydn'da biliyordum'. Fahri, bizimle konumaya balad ama, iine de kuruntu girdi: Selime buraya niin geldi, onu anlamak istiyor. Birbirimizi seviyor muyuz? Yoksa Selime baka birine varmak iip mi geldi? Babasnn ilerini dzeltmeye de gelmi olabilir. Acaba hangisi? Fahri aka sormak istemiyor, bir bana, bir Selime'ye bakyor ve yzmzden bir ey anlamaya alyordu. Anlayamad. Bir aralk dar kt ve Fethullah' yollayp beni artt. Selime gld. - Doktor benim niin geldiimi anlayamad, sizden onu soracak, dedi. - Evet, dedim, isterseniz artalm, soracan bura da sorsun! - Yok, siz gidiniz, daha iyi! Belki baka bir ey de sormak istiyor! Fahri yaz odasnda, ayakta, beni bekliyordu. Beni grnce dedi ki: - Bana bak, ben meraktan atlayacam, bu hanm buraya niin geldi? -Bilir miyim? Kendisine sorsana? - Canm, krk ylda bir de eytann ayan kr da, doru bir cevap ver, ne olursun! - Fahri, sen Relisin, buraya gelmi bir kadna, "Sen, niye geldin?" diye sorulur mu?

Amele Taburlarna alnmt. Bu kararn arkasnda Enver Paa'nn olduu rivayet ediliyordu: "Askerlerin geecei yollan yapmak iin iiye ihtiyacmz var," demiti. Sonra kapkara haberler yamaya, ortalkta bin trl fena fena rivayet dolamaya balad; bu sefer Amele Taburlan'na dair. Ermenilerin yol yapmnda ar ii olarak altrld syleniyordu, her ne kadar az sayda imtiyazl bedel deyip muaf tutulmusa da. Diyorlard ki taburlar sadece grnte yol kazmak iindi, aslnda onlara ukur kazdrlyordu, yeterince derin ve geni... Ermenilerin kazdklar ukurlara gmldkleri anlatlyordu. "Ne demi Enver biliyor musun? Demi ki Ermeniler Paskalya yumurtalarn kendi kanlaryla boyayacak bu sene!" Byle demiti Kirkor Hagopiyan berberden kmadan. Yznde alabildiine sakin, neredeyse donuk bir ifadeyle. Ohannes stanbuliyan sylentilere inanmyordu. Devrin kt olduunun farkndayd elbette. Ama devir ne zaman kt olsa, zaten felaket haberlerine meyyal olanlar bire bin katmay severdi. Birinci kata inince bir kez daha seslendi karsna. ini ekti cevap alamaynca. Avluya kt. Hava gzel olduunda kahvalt ettikleri kiraz aacndan masann yanndan geerken Kayp Gvercin Yavrusu ve Asude Bir Bahar lkesi'nden yeni bir sahne belirdi zihninde.

"Kendi hikyeni dinle yleyse," dedi nar aac dallarn sallayp kar tanelerini silkeleyerek. "Bir varm bir yokmu. Tanr' nn mahluklar tahl kadar okmu, ok konumak gnahm." "Ama neden?" diye sormu kk kayp gvercin yavrusu tedirginlikle. "ok konumak neden gnahm ki?"
Mutfak kaps kapalyd. Bu saatte Armanu'un, senelerdir yanlarnda alan hizmetileri Marie'yle birlikte ocuklar da alp mutfaa kapanmalar dorusu tuhaft, Capy asla kapatmazlard. Ohannes stanbuliyan kapnn kulbuna uzand ama daha o kulbu evirmeden eski, tahta kap ieriden ald ve bir Trk a-

vula burun buruna geldi. ki adam da birbirleriyle byle karlamaktan akn, bo bulunup bir an yle kalakaldlar. aknlndan ilk syrlan avu oldu. Bir adm geriye atp karsndakini tepeden trnaa szd. Baklarndaki sertlik ehresini glgeliyor olmasa yakkl saylabilecek, genten, kumral bir adamd. "Burada neler oluyor?" diye bard Ohannes stanbuliyan, kars, ocuklar ve Marie'nin mutfak duvarnn nnde cezal ocuklar gibi yan yana durduklarn grnce. "Evinizi aramak iin emir aldk," dedi avu. Sesinde belirgin bir husumet yoktu ama yaknlk da sezilmiyordu. Yorgun gibiydi. Belki de iini bir an nce bitirip scak yatana dnmek istiyordu. "Rica etsem bize alma odanz gsterir misiniz?" Eve dnp sra halinde byk yuvarlak merdiveni ktlar; nde Ohannes stanbuliyan, arkada avu ve erat. alma odasna ktklarnda askerler etrafa dald, yabani ieklerle dolu bir ayra yaylm bal anlan gibi her biri baka bir eyann bana gitti. Dolaplan, ekmeceleri, duvardan duvara uzanan kitapln her rafn aramaya koyuldular. Kitaplan yle bir kantnp ilerinde sakl belgeler anyor, bir ey bulamaynca lden geirdiklerini ya yere brakyor ya geri koyuyorlard. Birer .birer elden geti Ohannes stanbuliyan'n tapt, defalarca okuduu kitaplar: Charles Baudelaire'den Ktlk iekleri, Gerard de Nerval'dan Kuruntular, Alfred Musset'den Geceler, sonra en sevdii yazardan, byk Victor Hugo'dan Sefiller ve Notre Dame'n Kamburu. Boncuk gzl, yapl bir asker pheyle J. J. Rousseau'nun Toplumsal Akit'ini kantnrken Ohannes stanbuliyan adamn grmeden bakt blmleri dnmeden edemedi:

nsan zgr doar ama her yerde zincirlenir. Gerekte fark vahinin kendi iinde yaamas, sosyal insannsa kendi dnda ve ancak bakalarnn fikirlerinde yaamasdr, yle ki kendi varln ancak onu ilgilendiren kiilerin hkmleri zerinden hissedebilir.

ey var m diye soruyorsunuz deil mi? Belki var, ama biz daha hibir sz konumadk! Fahri ayaa kalkt. - Anladm, dedi, ben imdi bizimkileri buraya a racam. Bu i artk aranzda konuulmu demektir. - Dur canm kimi aryorsun... demek istedim. - Sen karma, dedi, sen beni kartrdn myd? Telefon olan odaya gitti. Biz Selime ile yalnz kaldk. - Sklacaksnz diye korkuyorum, dedim; - Kimleri aracak, diye sordu... - Bilmem, nianlsn aracak, belki bizim mdr arr. - Braknz arsn nasl olsa tanacaz, dedi. Birbirimize baktk. - Ayrca konuacak bir szmz var m, diye sor dum... - Benim bir szm yok, dedi. Elini istedim, uzatt. Aldm, ptm, bylece Selime ile nianlanm olduk. Biraz sonra Melek Hanm geldi, anas, babas geldiler. Mdr beyle hanm geldiler. Tanmadm iki delikanl ile -drt hanm da getirdiler. Mdr beyin akamdan misafirleri varm, fazlaca karm, Fahri ile birlikte de itiler ve oldular, ondan sonra bizi yan yana oturttular, nutuklar sylediler, Fahri nutkunu sylerken alad, kadnlar da aladlar, trl sarholuklar ettiler.
34

Selime ile evlendik. Nikhmz Fahri'in nikh ile birlikte oldu. Fahri'nin dn ay sonra olacak. Biz Seli

me ile dndk, ayrca dn yapmak bize elvermeyecek; nikhmz olduu gnn gecesi, otelde odalarmz birletirmeye szletik. O gne kadar ayr kalacaz! Selime yle istedi. stedii gibi de oldu. Bizim nikh Fahri'nin kaynatasnn evinde yaptlar. Gecesi de mdrn evinde byk bir ziyafet verildi. Ziyafet deil, bir byk dn balosu! Bizim mdr Selime ile, vekil bey Melek Hanmla dans ederek baloyu atlar. Sonra ben mdrn kars ile, Fahri vekilin hanm ile oynadk. Daha sonra herkes ayakland. Artk dans salonunda dans edecek deil, kmldayacak yer kalmad! Herkes gelinlerle oynamaya merakl... Bize de birtakm hanmlar dansa kaldrmak dt. lerinde tandklarm da var! Biroklarn tantrmaya bile vakit kalmyor... Bir aralk Fahri'yi grdm. - u halime bak, terden boulacam. Yz stakoz gibi kzarm, yakal terden yumuam, gs burumu, boyunba yana kam... - Ben eve gidip amar deitirmezsem lrm, de di. Eve gidip geleceim, Melek'i bul da syle: Beni so rarlarsa idare etsin. Gitti! Ben Selime'yi gzden karmamak istiyorum, ama olmuyor. ok kalabalk, dansa kaldryorlar, bulamyorum. Ben onlar ararken onlar da Melek Hanmla beni aryorlarm. Buluunca Melek Hanm, - Fahri yok, dedi. - imdi gelecek, dedim, gmlei, yakal bozuldu da deitirmeye gitti. Sizi bulup syleyeyim diye bana tembih etti. Ben de sizi aryorum ve bulamyordum.

Giderek artan bir endieyle etrafna baknd Ohannes stanbuliyan, ta ki kapnn yannda durmu onlan dinleyen oluyla gz gze gelene kadar. Ne zaman kmt mutfaktan? Ne zamandr onlan seyrediyordu? Olann yanaklar askerlere duyduu fkenin iddetinden al ald. Ohannes stanbuliyan onu her eyin yolunda olduuna ikna etmeye alarak oluna glmsedi, sonra annesinin yanna gitmesini iaret etti. Ama Yervant kprdamad. "Korkarm bizimle gelmeniz lazm," dedi avu. "Gelemem..." dedi Ohannes stanbuliyan bir an bo bulunup. Dile getirmek zere olduu gerekenin aczini son anda fark edebildi. Bu gece kitabm bitirmem lazm... sonuncu blm... Onun yerine karsyla konumak iin izin istedi. O meum akamdan belleine kaznan son hatra karsnn ifadesi olacakt; gzbebekleri bym, dudaklar solgun. Yorgun grnyordu, olan bitenler btn takatini alp gtrm gibi. Ohannes stanbuliyan kuruyan diline lanet edecekti sonra sonra. Oysa ne ok isterdi evden ayrlmadan evvel karsnn ellerini tutabilmeyi ve ona metanetini yitirmemesini syleyebilmeyi; hem ocuklarn hem de yoldakinin hatrna. Armanu drt aylk hamileydi. Ancak iki yannda askerlerle d kapdan karanlk sokaa ktnda karsna hediyesini vermeyi unuttuunu hatrlad. Ellerini ceplerine daldrd ve parmaklarnn ucunda aln nan hissetmeyince rahatlad. Brou evde brakmt, masann bir ekmecesinde. Armanu'un hediyesini bulunca nasl sevineceini dnerek glmser gibi oldu.

Askerler gider gitmez telal ayak sesleri yankland eikte. Trk kap komularyd gelen. Her daim en mizal komusunun yzndeki dehet ifadesini grmek Armanu'un oktan kmasna yardmc oldu. Ancak o zaman yzleebildi durumun vehametiy-

le; ancak o zaman alayabildi. Yervant' yanna ekti: "Levon Day'nn evine git abuk... Syle hemen buraya gelsin. Ona olanlar anlat." Levon Day'nn evi yakndayd, pazarn kesini dnnce. Birinci kat atlye olan iki katl mtevaz bir evde otururdu. Genliinde bir Rum gzeline abay yakm ama kz ona vermemilerdi. O zamandan bu yana kimseyle evlenmemi, tm zamann mesleine vakfetmiti. Zanaatinin incelii ve dayankllyla nam salmt. Levon Day kazanc ustasyd ve koca imparatorluktaki en iyi kazanlar onun elinden kmayd. Yervant sokaa ktktan sonra Levon Day'nn evine doru birka adm att ama aniden durup aksi yne dnd; babasn gtrdkleri tarafa doru komaya balad. Ama sokan teki ucuna kadar kotuu halde babasndan eser yoktu. Babas askerlerle birlikte srra kadem basmt sanki. Bir sre sonra Levon Day'nm evine ulat ama yukarda kimsecikleri bulamad. Belki oradadr diye atlyenin kapsn ald. Levon Day'nn ge saatlere kadar alt grlmedik ey deildi. Ama kapy ra Rza Selim at - iine kapank, alkan bir olancaz, teni porselen gibi beyaz, salan kuzguni ve kvr kvr. "Daym nerede?" diye sordu Yervant. "Levon usta gitti," dedi Rza Selim, boazndan zorlukla ekip karabildii bouk bir sesle. "Askerler bu ikindi gelip gtrdler." Rza Selim bunlan der demez zar zor tutmakta olduu gzyalann brakt. Olan yetimdi ve Levon Day son alt yldr ona babalk etmiti. "Ne yapacam bilmiyorum," dedi. "Bekliyorum..." O akam eve dnmeden evvel Yervant oyalanabildii kadar oyaland. Yokulardan aa ta sektirdi, bombo sokaklarda slklar alarak doland. Boalm kahvehanelerin, metruk meydanlarn, iinden trl kokular ve bebek alamalar szan derme atma evlerin yanndan geti. Bulabildii tek hayat belirtisi pis bir su birikintisinin yannda acyla miyavlayan bir kedi yavrusuydu; ara

larn derisi kokar derler, doru olacak. Her ter kokuum, bastran baygn bir ey! Selime'yi aradm. Bir odada Melek Hanmn anasyla konuuyordu. Telli duva, ona arlk deil. Yorgunluk bezginlik gstermiyor. Beni grnce, - Artk yetmez mi, dedi, mdr beyden izin alalm da gidelim, dedi. - Bilmem, izin verirler mi, dedim. - Gel, bir deneyelim, dedi. Zeybek ortaya kal dans tavsamt. Saat ilerledii iin, birtakmlar da savuuyorlard. Biz, odadan karken salonda yeniden caz comu, bulundu. Genten bir efendi bana doru gelerek, - erden sizi istiyorlar, dedi. - Beni mi? - Sizi de, gelin hanm da! Gittik. Bizim mdr nutuk sylemeye kalkm. Bizi grnce, - Hah, dedi, ite bunlar benim ocuklarm. Melek de benim evladm, ama onun muhabbetini benden ala caklar var. Bu, yok mu? Buna dikkatli bakmanz isterim. Bu, bu cumhuriyet maliyesinin yarnki byk adamdr. Yaknda greceksiniz... Yaknda, bak, grrsnz. Biz, onun dirayetine muhtacz. Bu, huzurunuzda ve btn bu muhterem huzurlarda, bu saygya deer vcutlar kar snda ben, diyorum ki, o, greceksiniz... Onu siz gre ceksiniz, efendiler! Bunlarn kimsesi yoktur, onlarn ba bas, yalnz ben varm. Bu da benim kzmdr. Bu geline, siz, dikkatli baktnz m? Onun karsnda ben derin bir hrmetle eilmenizi tavsiye ederim. nk ben, onlarn nasd evlendiklerini biliyorum. Uzun nutuk bitince, mdr beni, Selime yi kucakla-

di, biz de onun elini ptk... Alklar... Mdr mahzun oldu, gene alamaya balad. Onu grnce, - Hadi bakalm, gelinler, gveyler dans edecek, dediler. Dans edenler oturdular, ortada biz kaldk. Fahri ile Melek Hanm buldular, onlar da ortaya attlar. Selime'nin nasl dans ettiini bu geceden evvel grmemitim. Alman mektebinde iken ona eski danslar da retmiler. Oyuna balamadan evvel-bana dedi ki Bakalm, beraber nasl oynayacaz? Benim karm, emsalsiz bir kadndr. oklarndan iyi oynar, oklarndan iyi piyano alar. Ben onun iyi piyano aldn, evlendiimizden iki ay sonra stanbul'dan Trabzon'a giderken, gemide eski bir piyano bulduumuz zaman rendim. Bu gece de, kendisini kollarma brakt, szld. Baka zaman, baka yerde olsa belki insan bu kadar denk, byle dalgalar stnde uarm gibi oynayamaz. Eer bir yerde yalnz olsaydk, belki saadeti byle canlandramazdk. Bu dansn, ne biz bittiini istedik, ne bakalar! Bizi alkladlar. Selime, beni elimden ekerek salondan kard. Bo olan odalarda mdr, hanmn aradk. Mdr ok olduu iin armlar. Hanmn bulduk, elini ptk. Melek'in anasna teekkr ettik, ayrldk. Odamza girince aynada kendi yzm grdm, rengim umu, zayflamm. Selime'ye baktm, o da yorgun, soluk. Hayatmzn en deerli zamanlarn yayoruz. Selime'nin tln, ieklerini bandan ben kardm. Sonra yandaki odaya geip soyundum. Yanyorum... Sorholuk, yorgunluk, sinir gerginlii, susuzluk hep birbirine karyor. Srtma pijamay giyip, yerdeki halnn stne kvrldm. Biraz sonra Selime geldi.

bi baktlar, bakmaya da devam edeceklerdi muhtemelen. Ama sonra bir ekya etesi gelip evlerini talan etti. Blgedeki btn Trk ve Krt ve Zaza kylerini yamaladlar. O hengmede Ermeni kz bulmalan uzun srmedi. Anneyle kzn yalvarmalanna ramen uan' onlardan kopardlar. On iki yan altndaki btn Ermeni yetimlerin memleketteki yetimhanelere teslim edilmesi iin emir kt demiti birileri ya, karlnda para koparmay umdular. Velhasl uan Halep'teki bir yetimhanede buldu kendini ama ok gemeden orada yer olmad iin stanbul'daki bir okula gnderildi. Kimisi merhametli ve bilgili, kimisi souk nevale ve asabi mrebbiyelerin eline teslim edildi. Oradaki btn ocuklar gibi zerine karbeyaz bir elbise ve dmesiz siyah bir palto giydirildi. Kz olan kanktlar. Olanlar snnet edilmi, btn ocuklara yeni isimler verilmiti. Tabii uan'a da. Herkes ona ermin diyordu artk. Bir de soy isim verilmiti: 626." "Bu kadar yeter," dedi Banu Teyze earbn gm kabn zerine rtp dik dik cinine bakarak. "Peki efendim, siz bilirsiniz," diye homurdand Aulu Bey ve ardndan ekledi: "Siz de bilirsiniz ki ilim malma tabidir." Banu Teyze keye skm hissetti kendini. Belli belirsiz mnldand: "lmin zdd cehalettir. Marifetin zdd ise inkr. Malmlan bilmekle olur uur ve ftnat ve vicdan... Dorudur, el Hak, ilim malma tabidir." "Yalnz hikyenin en nemli ksmn kardnz," diye atld Aulu Bey. "Onu da renmek isterseniz syleyin yeter nk biz gulyabaniler her eyi biliriz. Oradaydk. Size bu akam bir vakitler ufack bir kz, imdiyse Armanu'un babaannesi olan uan'n mazisini anlattm. Misafirinizin bilmedii eyler anlattm. Merakm balayn efendim ama ona anlatacak msnz? Bilmeye hakk yok mu sizce?" Banu Teyze sessiz kald. Bu gece iittii hikyeyi Armanu'a aktaracak myd? Anlatmak istese bile ailesinin hikyesini bir gulyabaniden rendiini nasl sylerdi? Armanu ona inanr myd? Hem inansa bile kzn btn bu elem verici aynntlan hi

bilmemesi daha iyi deil miydi? Banu Teyze yardm iin ekererbet Hanm'a dnd. Ama bu munis cinden bir cevap yerine baka bir soru iitti. Bann etrafndaki hleyle yalazlanrken sordu cin mahcubane: "nsan taifesinin gemilerini renmeleri gerekten hayrl bir ey miydi? Beer ki kolay kolay tatmin olmaz, beer ki ilm-i kelmn getirdii mesuliyeti anlamaz, ya sonra daha fazlasn bilmek ister ise? Ve daha, daha...? Nereye kadar? Hem neye yarar? Yoksa gemii mmkn olduunca az bilmek, bilineni de mmkn mertebe hzla unutmak daha m iyiydi?" Nihayet afak skt. Geceyle gndz arasndaki o tekinsiz eikten bir adm teye geilmiti. Hl ryalara snlabilecek kadar erken ama yeni bir ryaya balanamayacak kadar geti imdi. Allah'n gaffar ve hakm ve rahman gz, her eyi gren, hi kapanmayan, bir kez olsun krplmayan bir gz olsa da, kimse kalkp dnyann daima gzlemlenebilir bir yer olduunu syleyemez. Buras Semavi Seyirci iin birbiri ardna oyunlann gsterildii bir sahneyse eer, perdenin iniverdii zamanlar da olmal arada; ince bir earbn gm bir kabn zerini kapad zamanlar gibi. stanbul on milyon canlk bir kemeke. On milyon birbirine gemi hikyeden oluan ak bir kitap. stanbul huzursuz uykusundan uyanyor imdi, en telal saatine hazr. u andan itibaren dinlenecek oka dua, bir kenara yazlacak oka kfr, gzden kanlmayacak oka gnahkr ve esirgenmesi gereken oka masum olacak. stanbul'da sabah oldu bile.

Biz, byle konuur, gevezelik ederken, Selime kolu mun stnde uyudu. Divann stnde, kar-koca szmz Biraz sonra uyandm, baktm, Selime kollarmn arasnda uyuyor. Hi kmldanmadm. kimiz de uyandmz zaman gn akamlyordu. Giyindik, biraz hava almaya ktk. Selime'yi insan tandka, sever... Yaradl en bir kadndr, iini skmaz, kendine bir i bulur, oyalanr. Bilmeyenler, onu ak sak, kaytsz sanrlar, beni bir ana-baba gibi sevdii zamanlar baka sndrmedike, bana muhabbet gsterdiini bilmem. Kendisini ak sak da hi grmemiimdir. Yabanc bir yerde uslu uslu oturur, grenler, "Ne arbal, sessiz kadn" derler. Onu evde, benimle yalnz kalnca grmeli... Birini taklit eder, yanslarken sanatkrdr. ok kr ki, ba aryan, ii sklan bir kadna dmedim. Bir gn bankadan biraz erkence kmtm. Selime odada yoktu. Diktii diki masann stnde duruyordu. Ben ne diktiine dikkat etmedim. Biraz sonra Selime odaya gelince hemen dikiini kaldrd. O zaman sordum. - Ne dikiyordun? Niin sakladn? - Bilmem, sakladm ite, iimden yle geldi! - Bakaym, merak ettim, ne olur? - Gstereyim ama, alay etme! E mi? - Etmem! Diktii eyleri kanapenin stne sralad. atm, ipekli bebek gmlekleri dikmi! lkin bunlar bir ocuk iin ok ufak buldum, sonra anladm: - E, ok ufak deil mi Selime? - Ne olacak, bu kadar olur. Bunlar ilk amar... Houma gitti, anlalan bir duygusu var.

- Bir ey var m. Selime, diye sordum... Yzn gsme kapam, oradan cevap veriyor: - Daha yok! -E? - Yok, ama olur!.. Biraz sonra oturduk, konuuyoruz. - Sabahlara kadar alamaya balarsa, ne yaparsn, diyorum. - Hasta olmazsa, alamaz. Ben bilirim diyor. Anlalmaz bir istek. Biz erkekler, hi sanmam ki, bunu anlayabilelim... 35 Ayal bu sene de o daireyi tutabilseydi, ay daha eyam orada brakacaktm. nk ben izin alyorum, ay gezeceiz. Ayvalk'a uramak istiyorum, Karadeniz kenarnda bir kyde, bir zaman kalacaz. Ormanlarda gezeceiz. Ancak dnte bir ev tutmay dnyoruz. Ayal oray tutamad. Bakalar birka daireyi birden tutmak iin konumaya balamlar. Bu konumak uzad. Tek tek daire tutmak isteyenlere beklemek dt. Sonunda da ne olaca belli deil! E, herkes parasn balayp, bekler mi, tek daire tutanlar, kendilerine yer bulup, tandlar. Bunlar arasnda Ayal da yukar ehirde bir ev bulmu. Oraya tanacak. Gene Faika, Ayalnn yannda oturacak. Fuat, Faika'y brakp kam. Nereye savutuunu bilen yok. Eer yerini renebilseler, mahkemeye verecekler. Ayal, yeni tuttuu eve tand gn bana, otele gelmiti. Eyam kaldrmak iin dairenin anahtarn getir-

Ancak msrann sonuna geldiinde Armanu'un birka dakika evvel sorduu soruya hl ayrntl bir cevap beklediini fark edebildi. "Zeliha Teyze'yle Aram'n ne zamandr birlikte olduklarn Allah bilir. 'vey baba' diyebilirim herhalde ona, ya da daha tutarll olsun diye 'vey enite'... yle bir ey ite." "Neden evlenmiyorlar?" "Evlenmek mi?" Asya bu kelimeyi dilerinin arasna skm bir yemek art gibi tkrverdi. Tam o esnada p toplayclarnn yanndan geiyorlard ve rol modellerini daha yakndan incelediinde onlann olan deil kz olduklarn grd hayretle. Bu daha da houna gitti. p toplayc olmak iin bir baka sebep de cinsiyet snrlarn bulanklatrmak olabilirdi pekl. Dudaklarnn arasna bir sigara koydu ama yakmak yerine, ikolata ubuuymu gibi bir mddet ucunu emdi. Sonra bir dncesini aa vurdu: "Aram'n evlenmekten yana derdi olduunu sanmam da, Zeliha Teyze'nin hi ii olmaz o taraklarda." "yi ama neden?" diye sordu Armanu. Rzgrn ynnn aniden deimesiyle Armanu keskin bir deniz kokusu ekti iine. Tam anlamyla bir esanslar hercmerciydi bu ehir; bazs kesif, fena kokular, bazs araba parfmleri kadar tatlms ve baygn. Hangisi olursa olsun ald her koku bir yiyecei hatrlatyordu Armanu'a. yle ki biraz daha kalsa burada, galiba hepten yenebilecek bir ey gibi alglamaya balayacakt stanbul'u. Bir peynirli pastayd bu ehir; aralarda katman katman tarih, bolca Batllama kremas svanm zerine, bohem sslemeler serpitirilmi orasna burasna, kenarlarna Doulu sos bulam ve rendelenmi modemiteyle tamamlanm. Sekiz gndr buradayd ve sre uzadka stanbul ilk gnknden ok daha karmak'grnyordu. ehre henz almam olsa da bu ehirde yabanc olmaya alyordu belki.
* Sabahn krnde ie koyulur/Kpek gibi alnn bir maa iin. /Oysa u ansl gne hibir ey yapmadan/Dolanr durur gkyznde.

"Babam her kimse Zeliha Teyze'nin onunla tecrbesinden sonra evlilik fikrinden souduunu tahmin ediyorum," diye devam etti Asya. "Erkeklere itimat etmekte glk ekiyor galiba." "Onu anlayabiliyorum," dedi Armanu. "Peki bir ilikiden sonra toparlanmak sz konusu olduunda iki cins arasnda byk fark olduunu dnmyor musun sen de? Yani kadnlar berbat bir evlilik ya da iliki, ite her ne boksa, yaadktan sonra genelde uzunca bir sre baka bir ilikiden kayorlar. Erkekler iinse tam aksi geerli; bir felaketi atlatr atlatmaz derhal yenisini aramaya balyorlar. Erkekler yalnz yaayamyor." Armanu bann tek bir hareketiyle onu onaylad ama kendi anne babasnn durumu bu ablona uymuyordu. Onun annesi ilk evlilii biter bitmez evlenmi, babasysa bugne kadar bekr kalmt. Yine de bu kar rnei vermek yerine bir soru sordu. "u Aram... nereli?" "Bural, bizim gibi," dedi Asya dnmeden ama duralad daha lafn bitirmeden. Neyin sorulduunu anlad birden. Kendi gafletine kendi de aarak bir sredir emdii sigaray yakp, bir nefes ekti. Nasl olmu da bu balanty kuramamt? Aram, stanbullu Ermeni bir ailenin ocuuydu. Teorik olarak Ermeni'ydi. Yine de Aram, ne Ermeni ne Trk ne de baka bir milliyetten olabilirmi hissini veriyordu. Aram ancak Aram olabilirdi, nevi ahsna mnhasr. Kendine has bir trn kendine has bir yesiydi. Bycyd o; iflah olmaz bir romantik. Siyaset bilimi profesr olaca yerde Akdeniz kysnda yan metruk bir kyde balklk yapmaya meyyal olduunu sk sk itiraf eden bir entelekteldi; krlgan bir kalp, billur bir ruh, ayakl bir vicdan; mlayim bir topyac, halim bir vatanda, potansiyel bir kaakt bu toplumda. Zeki ve onurlu bir adam. Aram buydu - ne bir eksik ne bir fazla. Asya onu asla kolektif bir kimlik ire dnmemiti. Bu minval zre bir eyler sylemek iinden gelse de kendini tuttu ve usulca "Aslnda Ermeni'dir," dedi. "Tahmin etmitim," dedi Armanu hafife glerek.

Hanm da odasnn duvarlarna ipekli, ilemeli rtler germiti; bu ivilerin ou onlardan kalmtr. Bu lekeler de ya lekesidir. Ayah, bu duvarn kenarnda yemek piirirdi. Bu parmak izleri, Ayalnn olunun parmak izleridir. Pencere kenarndaki parmak izleri de Abdlkerim ile ikisinindir. Bak, benim odamda, u ikinci cam atlaktr, bunu Turan dirseiyle vurup atlatt. Nasl olup da dirsei buraya geldiinin hikyesini sormaynz! Arasam, benim odamda Cavide'nin de bir izini bulurum. Turan, bu daireden kncaya kadar arasra Cavide'nin haberini alyorduk. Benim yolladm yerde iki aydan fazla kalmamt. Bir tccarn yannda altn sylyorlard. Sonra ne oldu. Bilmem! Faika'nn odasnda bu eski orap ba, belki Fuat'tan kalmtr! Eski bir kadn korsasnn yars burumu, atlm, pis mendiller, kurumu, bzlm, tek bir ocuk patii, bo pudra kutular, ila ieleri, kopuk lastik borular, kt paralar, bunlar Faika'dan, iffet Hanmdan kalm eylerdir. Banyo odasnn tam ortasna atlm duran bu eski, kopuk kaskba efik Bey zavallsndan kalmtr. O ldrld zaman odas aranm, toplanm, nesi varsa karlmt. Bu kaskba naslsa bir kede skm, kalm. imdi herkes- kp giderken ortaya atlm, efik Beyi andrp duruyor;! Mutfak masasnn bir kesinde, bir deste eski yal iskambil kd brakmlar. Bunlar Ziynet'in fal ktlar idi. Faika ile Ziynet ne zaman biraz bo kalsalar, hemen oturup fala bakarlard.. Bu dknt, sprnt iinde gzme her ne ilise,

bana bu evde komuluunu ettiimiz adamlardan birini hatrlatyordu. Bizim gibi bir evde rast gele toplanm insanlarn ayrlmalar hi g olmad. Birbirimizi tezce unuttuk. Yalnz Ayal bizi brakmad. Arada bir urar, beni evde bulursa bir kahvemizi ier, bulamazsa sayg eder, hanmn yanna kmaz, giderdi. Ayal, bir kere olsun, Selime'yi Faika ile Faikann anas ile grtrmek istemedi, Selime'nin yannda onlarn, Turan'n, Iffet'in adlarn bile anmad. Ayal bizi kydeki evine arr, dururdu. - Hanm, ne zaman isterse; imdi otomobil, drt saatte gidiyor. Bizim oralar ekilir. Bir hava deitirmi olursunuz, derdi. Bir frsat bulup da gidemedik. Evlendikten sonra, izin alp gezmeye kmak iin Fahri'nin dn olmasn beklemitik. Dn oldu, ertesi gn, havalarn biraz klam olmasna aldrmayarak yola ktk. nebolu kylarnda bir kyde, bir hafta bizi kar kapad. am ktklerini yaktk, oturduk. Yeri yosunlu, dklm yapraklar ya, dallar plak ormanlarda gezdik. ay sren bu gezintimizden dndmz zaman, bizi bir ev bulmak, oraya yerlemek dncesi ald. Ev bulmakta, eya bulmakta Ayalnn bize ok yardm dokundu. O gnlerde Ayal bir yandan bize bir yer bulmaya alrken bir yandan da skender'in davasn stanbul'a kaldrmak istemiler; burada baklmasna yardm etmesi iin Ayal, Turan Hanma gitmi, yalvarm. Turan, Ayalnn yanna kmam, Ssen Hanm yollam, "Misafirleri var, brakp gelemeyecek" dedirtmi. Ayal bana, ev iin svac, camc, sobac bulduu gnlerde Turan'n evini nasl bulduunu da anlatyordu. Yanna kmad, diye Turan'a darlm, fakat onu gene beeniyordu.

bu yzden de ilk seferinde yanl yeri deldim. ok kanad. Ama sonra teknii kaptm." "Sahi mi?" dedi Armanu tekrar ama bu sefer sylenenlere inanmazm gibi bir hali vard. "Hihi!" diye gururla burnunu okad Zeliha Teyze. "Bir halka taktm gibi banyodan ktm. O zamanlar annemi delirtmeye baylrdm." Oturduu keden bu szleri duyan Asya annesine imal imal bakt. "Ama esas unu sylemek istiyorum, burnumu yasak olduu iin deldim. Ne demek istediimi anlyor musun? Geleneksel bir aileden gelmisin, piercing filan hak getire, madem yle, ben de kendi iimi kendim grdm. Ama artk devir deiti. Bunun iin buradayz. Bu dkknda mterilerimize salk verir, neriler getiririz; an gelir, isteklerini reddederiz ama onlan asla yarglamayz. Asla neden diye sormayz. Hayatta ok erken rendiim bir ey varsa budur. nsanlar yarglarsan eer, onlar da gidip inadna bildikleri gibi yaparlar." Deminden beri annesiyle vitrinlerdeki eitlere bakan gen ocuk Zeliha Teyze'yi ard: "Bu ejderin kuyruunu btn kolumu kaplayacak kadar uzun yapabilir misiniz? Dirseimden bileime kadar uzanmasn istiyorum, hani kolumda srnyormu gibi olabilir mi?" Daha Zeliha Teyze cevap veremeden annesi araya girdi: "Aaaa delirdin mi? Olmaz yle ey! Kk ve basit bir ey yaptracaktk, ku ya da kelebek. Ejder kuyruuna izin vermedim..." Tarta tarta ayrld ana oul dkkndan. Bakalar urad ardndan. Asya'yla Armanu kenardan izlediler gelen gideni. Zeliha Teyze delme ilerini yapyor, yardmcs da dvmeleri bitiriyordu; her ikisi de seanslardan nce ve sonra ellerini sabunlayp ilalyorlard. Bir ara kalarn deldirmek istediklerini syleyen be lise rencisi geldi ama ilk gnllnn kana ine batar batmaz geri kalanlar fikirlerini deitirip topuklad. Derken takmnn armasn gsne kaztmak isteyen bir taraftar urad. Par-

mak ucuna Trk bayra dvmesi yaptrmak isteyen biri damlad sonra, bylece ne zaman birilerine parman sallasa, bayrak sallam olacakt ayn anda. Nihayet sansn bomba bir travesti kageldi; sevgilisinin ismini parmak eklemlerine yazdrmak istiyordu. Tek mesele sevgilisinin adnn yedi harfli olmasyd; Zeliha Teyze'yle travesti kafa kafaya verip harflerin on parmaa nasl dalacan ve kalan parmaa ne yaplacan tarttlar. Sonunda sol elden balayarak her ekleme bir harf yazmaya, kalan eklemlere de papatya yapmaya karar verdiler. Nihayet hava karardnda, dvme dkknnn olaan mterilerine benzemeyecek kadar normal grnen orta yalarnda bir adam girdi kapdan ieri. Dosdoru Zeliha Teyze'ye odakland zaten ondan gayrisini grmeyen gzleri. Armanu hi zorlanmad adamn kim olduunu tahmin etmekte. Aram Martirossiyan uzun boylu, yapl, yakklca bir adamd. Dingin bir yz, koyu kt bir sakal, dank gr salar ve her tebessmnde belirginleen derin gamzeleri vard. Miyop gzleri erevesiz gzlnn ardnda zekyla parlyordu. Zeliha Teyze' ye baklarndaki beeni ve sevgi fark edilmeyecek gibi deildi. O bir eyler anlatmaya koyulunca Zeliha Teyze tamamlyor, Zeliha Teyze bir saptamada bulunduunda aklamasn Aram yapyordu. Birlikte mucizevi bir uyum yakalama benzeyen iki uyumsuzdular. Aram'la konumaya baladnda gayri ihtiyari yeni-balayanlar-iin-ngilizcesi'ne gemiti Armanu, stanbul'da tant her yeni insana yapt gibi. Olabildiince ar ekim bir ngilizceyle tantt kendini. Karlk olarak Aram'n Britanya aksanyla mhrlehmi ngilizcesini duyunca ard. "ngilizceniz ne kadar mkemmel," demekten kendini alamad Armanu. "Nerede rendiinizi sorabilir miyim?" "Saol," dedi Aram. "niversiteyi Londra'da okudum, hem lisans hem lisansst. Ama istersen Ermenice konuabiliriz." "Maalesef ben konuamyorum," dedi Armanu ban sallayarak. "ocukken babaannemden biraz renmitim ama annem-

le babam boannca onun yannda fazla kalamadm, hep ara girdi. Geri on yamdan on yama kadar her yaz bir Ermeni genlik kampna gittim. Elenceliydi, Ermenicem geliti orada, ama sonra yine unuttum." "Ben de Ermeniceyi anneannemden rendim," dedi Aram glmseyerek. "Dorusu annem de anneannem de iki dilli bymemi istiyorlard ama ikinci dilin ne olaca konusunda tamamen zt fikirlere sahiptiler. Annem okulda Trke evde ngilizce konumam istiyordu, ne de olsa bydmde bu lkeden ayrlacak, Avrupa'ya yerleecektim. Ermenice neme gerekti? Ama anneannem galip geldi. Sonunda okulda Trke, annemle arda darda ngilizce, evde Ermenice konuarak bydm." Anneanne ve babaannelerden konutular bir mddet. Diyasporadakilerden, Trkiye'dekilerden, Ermenistan'dakilerden... Armanu, Aram'm anlattklarndan ziyade, mtevaz halinden etkilenmiti. Akam 7:30'da Zeliha Teyze dkkn yardmcsna brakt ve birlikte yakndaki bir meyhanenin yolunu tuttular. "Sen stanbul'dan gitmeden nce Aram'la Zeliha Teyze, tipik bir iki muhabbetini grmen iin bizi meyhaneye gtrmek istediler," diye aklad Asya Armanu'a. stiklal Caddesi'ne paralel bir arka soka katederken, pencerelerinden travesti fahielerin sarkt ykk dkk bir apartmann nnden getiler. Bilhassa ilk kattakiler yle yakndlar ki Armanu an makyajl yzlerini btn ayrntlaryla seebildi. Kfte dudakl, am yarmas, kzl sal bir travesti glerek laf att. "Ne dedi?" diye sordu Armanu. "Bileziklerime baylm. Hepsinin tayamayacam kadar arlk yaptn sylyor!" Armanu'un akn baklar altnda Asya bileziklerinden birini karp kzl sal travestiye uzatt. Beriki hediyeyi sevinle alp bileine takt ve Asya'nn erefine diyet kolasn havaya kaldrd. Bu sahneyi akn gzlerle seyreden Armanu, Jean Genet'yi dnd bir an. Burada olsayd kim bilir neler karrd bu sahne-

den? Pencere pervazlarndan bakan travestiler, glgeli yorgun yzler, manikrl parmaklar, tespihli adamlar, erefe kaldrlan diyet kola kutusu, hediye edilen nazar boncuklu bilezik, eki eki katmerlenen ter ve meni kokular, her eye ramen kaybolmayan masumiyet... tm bunlar buluup kaynaabiliyordu stanbul'un sala bir sokanda.

Lokanta, Asmalmescit'te yar sala hayli ferah bir yerdi. Oturur oturmaz iki garson meze tepsisiyle geldi. Vakt-i kerahat gelince mteriler ikier er damlad, ksa zamanda btn meyhane dolacakt. Ayn lde yabanc btn bu yzler, sesler ve kokular arasnda Armanu mekn duygusunu kaybetti. Herhangi bir yerde olabilirdi pekl; Avrupa'da, Ortadou'da ya da Rusya'da. Mteriler ne kadar da kpr kprd: Mtemadiyen sigara iip birbirlerinin sigaralarn yakyor, demlenip birbirlerinin bardaklarn dolduruyor, yemek yiyip birbirlerinin tabaklarnn tadna bakyor, konuup birbirlerinin lafn kesiyor, arklar mrldanp birbirlerinin ezgilerine elik ediyordu. Zeliha Teyze'yle Aram rak iiyordu, Asya ile Armanu beyaz arap. Zeliha Teyze sigara, Aram puro iiyor; grne gre annesinin yannda ttnden uzak duran Asya ise sinirli sinirli aznn iini kemiriyordu. "Ne o? Bu akam sigara imiyorsun," dedi Armanu. "Ya, sorma," dedi Asya iini ekerek. Sonra sesini iyice alaltt. "! Zeliha Teyze sigara itiimi bilmiyor." Her frsatta neredeyse sadiste annesini kzdrmaktan zevk alan Asya'nn, ondan sigara itiini saklamas Armanu'u artmt. Anlalan Asya her konuda pabu gibi bir dille laf edebiliyordu da, her ne hikmetse asiliini yitiriyordu mesele byklerin yannda sigara imeye gelince. Garsonlar yemek ardna yemek tadlar masaya. nce mezeler, souk yemekler, ara scaklar, scaklar, tatl ve son olarak kah-

ve. Burann kural bu olsa gerek, diye hayretle bu trafii izled. Armanu, menden semek yerine btn men masana geliyor. eride hem dumann hem de grltnn iyice younlat bir esnada Armanu, bir sredir zihnini kurcalayan soruyu sorma cesaretini nihayet toplayarak Aram'a sokuldu: "Amerika'ya gelmeyi dnmedin mi hi? Kaliforniya'ya mesela. Orada byk bir Ermeni cemaati var..." Aram bir mddet dikkatlice bakt ona, sonra arkasna yaslanp sadece kendisinin bildii bir espri duymuasma tuhaf bir kahkaha patlatt. Armanu sylediklerinin doru anlaldndan phe etmi olmal ki eilip aklamaya alt: "Pek ok stanbul Ermenisi var Kaliforniya'da. Sen de gelebilirsin. Sana ve ailene yardm etmek iin can atacak geni bir Ermeni cemaati var." Aram bu sefer kahkaha atmad. Onun yerine buruk bir tebessm yayld suratna. "Byle bir eyi neden isteyeyim ki sevgili Armanu? Buras benim ehrim. stanbul'da dodum, burada bydm. Ailemin bu ehirdeki tarihi en azndan be yz yl geriye gidiyor. stanbullu Ermeniler stanbul'a aittir, stanbullu Trkler, Krtler, Rumlar ve Yahudiler gibi. Bir zamanlar birlikte yaamay baarmtk, sonra ok kt uvalladk. imdi tekrar renmeliyiz kozmopolitlii. Bir daha uvallama ansmz yok." Yine bir garson belirerek kzarm kalamar ve midye getirdi. "Beyolu'nun her sokan bilirim..." diye devam etti Aram, raksndan bir fut daha ekerek. "Sabahlan, akamlar, geceleyin neelenip sarho olduumda o sokaklarda dolamay severim... Boaz kysnda pazar gnleri arkadalarmla kahvalt etmeyi, kalabalk iinde tek bama yrmeyi hibir eye deimem. Bu ehrin kaosuna, yorucu cazibesine, yllanmayan gzelliine, vapurlarna, mziine, hikyelerine, hznne, renklerine ve kara mizahna m." Birbirlerinin konumlarna uzaktan bakarak skntl bir sessizlie gmldler. Aralarnda corafi mesafeden fazlas olduunu sezmilerdi - Aram onun fazla Amerikanlatn, o da Aram'n

fazla Trkletiini dnyordu. Kalmay baaranlarn ocuklar ile gitmeye mecbur olanlarn ocuklar arasndaki derin uurum burada da nksetmiti. "Diyasporadaki Ermenilerin hi Trk arkadalar yok. Yegne ainalklar ninelerinden dedelerinden ya da birbirlerinden duyduklar hikyeler. O hikyeler de son derece zc. Ama inan bana her lke gibi Trkiye'de de iyi insanlar ve kt insanlar var. Bu kadar basit. Bana kendi z kardeimden daha yakn Trk arkadalarm var. Tabii bir de..." bardam Zeliha Teyze'ye doru uzatt, "...u lgn sevgilim var." Zeliha Teyze adnn getiini duymu olacakt ki gz krpt, rak bardan kaldrp: "erefe!" Hepsi ona uyup kadeh tokuturdular: "erefe!" ok gemeden Armanu bu kelimenin her on be dakikada bir tekrarlanan bir nakarat olduunu anlayacakt. Yaklak bir saat ve yedi erefe'den sonra Armanu'un gzleri alkolden parlamaya balamt bile. Albino garsonun bu sefer de scaklar getiriini glerek seyrediyordu - yeil biber zerinde zgara levrek, fesleenle terbiye edilmi kremal spanakl yayn, yeilliklerle sunulan kmrde upra, baharatl sarmsakl gvete karides. Armanu akrkeyif kkrdadktan sonra yeniden Aram'a dnd: "Senin de dvmen vardr mutlaka. Zeliha Teyze sana da dvme yapmtr." "Ne mmkn," dedi Aram purosundan ykselen duman tl ardndan. "zin vermiyor." "Ya yle," diye onaylad Asya. "Dvme yaptrmasna izin vermiyor." "Sahimi?" dedi Asya hayretle Zeliha Teyze'ye dnerek. "Dvme sevdiinizi sanyordum." "Severim," dedi Zeliha Teyze. "Dvmeye kar deilim, istedii desene karym." Aram dudan bkt. "Grkemli bir incir aac figr istiyorum. Ama dier aalarn aksine ters olmal. Benim incir aacmn kkleri yukarda. Topraa deil havaya kk salm. Yerinde deil ama yersiz de deil."

Masadaki mumun titreen n seyrederek birka saniye sessiz kaldlar. "Mesele incir aacnn hayra alamet olmamas," dedi Zelilu Teyze. Bir sigara daha yakmt ve farknda olmadan Asya'ya doru fledi. "Uur getirmez. Aram'n kklerini havaya salmasna itirazm yok da bedenine incir aac yaptrmasna itirazm var. Kiraz aac olmay tercih etseydi mesela, ya da mee, nar, ne olursa... hi dnmez dvmeyi yapardm!" pekli beyaz gmlek ve siyah pantolon giymi drt ingene mzisyen girdi meyhaneye alglanyla birlikte - ud, klarnet, kanun ve darbuka. Yiyeceklerini yiyip ieceklerini imi ve ark sylemeye hazr mteriler arasnda heyecanl bir kprdanma oldu. Mzisyenler yanlarna geldiinde Armanu mahcubiyet hissetti. Ama neyse ki onu ark sylemeye zorlamadlar. Asya'yla Aram da ark sylemeye merakl grnmyordu. Hepsi birden mzisyenlere elik eden Zeliha Teyze'yi dinlediler - sigaradan atlam konuma sesine benzemiyordu ark syleme sesi. Armanu, Asya'nn annesinden tarafa soru sorar gibi baktn fark etti. Mzisyenlerin efi istek paralar olup olmadn sorunca Zeliha Teyze, Aram' cilveli bir ifadeyle drtkledi: "Hadi bir ark iste. Hadi ak blblm!" Pancar gibi kpkrmz kesildi Aram. Gene de efin kulana bir ey fsldad. Ekip istenen mzii almaya baladnda, nce tedirgin ama giderek kuvvetlenen cesaretlenen bir sesle balad sylemeye. Ne Trke ne ngilizce. Aram Ermenice sylyordu. Her sabah afak vakti Yolunu gzlerim sevgilimin Ar, hznl bir arkyd, hele ki arkada ykselen klarinet ve ii iine smayan darbuka tempoyu habire ykseltmese. Aram'n sesi bouk dalgalar halinde inip dyordu. Gemi hatralarmn Anlatcsdr o

Hayat hikyeme Uzanan yoldur o. Armanu btn szleri anlayamasa da incecik bir sz hissetti iinde. Az sonra ban kaldrdnda Zeliha Teyze'nin ifadesi artt onu. Hem korku hem mutluluk barndran bir ifadeydi bu - ancak beklenmedik bir anda aka yakalananlarn yzlerinde rastlanabilecek trden bir mutluluk korkusu. Mutlu olmaktan korkuyordu Zeliha Teyze. ark bitip de mzisyenler yan masaya getiinde Armanu, Zeliha Teyze'nin Aram'a sarlp peceini zannetti. Ama onun yerine, Asya'ya yanat Zeliha Teyze. Bir erkee duyduu ak, kzna duyduu sevgiyi daha iyi idrak etmesini salamasna, efkatle Asya'nn elini skt. "Canm," diye mrldand, sesinde biraz kederle. Ama o an kzna bir ey itiraf etmeye yeltendiyse bile bu arzuyu hemen bastrd. Onun yerine Marlboro Lights'na uzanp Asya'ya bir sigara ikram etti. Annesini hi bu kadar duygusal ve sevecen grmemiti Asya. Hele onun kendisine sigara ikram etmesi daha da artcyd. Sigaray alp nce kendininkini, sonra annesininkini yakt. Aralarnda ar ar ykselen dumann iinden anne kz birbirlerine tutuk ve acemi glmsediler. Bu kta bakldnda irkiltici lde benziyorlard birbirlerine. Karlkl durmu sonsuza dein birbirlerini oaltmaya ahdetmi iki ayna. Birisinin hi tatmad, tekininse mmkn mertebe hatrlamamay tercih ettii bir gemiin ekillendirdii iki yz. te Armanu, stanbul'a geldiinden beri ilk kez o an ehrin nabzn hissetti. nsanlarn, onlara ektirdii btn ilelere ramen stanbul'u neden terk edemediklerini, bir ehre nasl k olunabileceini sezdi. Hakl olabilirdi Aram. Bylesine i actc gzellii olan bir ehri sevmekten kolay kolay vazgeemeyebilirdi insan. Gidenler de belki ebediyen onu tamaya mahkmdular yanlarnda. Brakmakla unutulmuyordu stanbul. Bu kefe kadehini kaldrd: "erefe!"

On Drdnc Blm

SU

eri girip sessiz olmalarn sylesem mi ki?" diye kaygyla mrldand Feride Teyze. Baklar kapnn kulpuna sabitlenmi, kzlarn odasnn nnde nbet tutar gibi bekliyordu. "Yahu rahat braksanza genleri!" diye homurdand Zeliha Teyze devrilip kald divandan. "yi de baksana sonuna kadar amlar mziin sesini..." dedi Feride Teyze. "Ne var yani. Genler, kanlan kaynyor. Azck da kafay buldular bu akam. nsan kafay buldu mu byle mzik dinler." Vurgulamak iin bard: "YKSEK!" "Kafay bulmularm!" diye terslendi Glsm Nine oturduu keden. "Neden acaba? Bunca zaman ailemizin yzn kzarttn yetmedi mi? u bacana etek diye geirdiin beze bak. ocuunu babasz byten bir annesin, boanm bir dul. Arbal olman lazmken sen tam tersine hafifletin. Beni iyi dinle Zeliha! Burnu halkal dul kadn grmedim senden baka. Kendinden utanmalsn!" Zeliha Teyze sarld yastktan zorlukla kaldrd zonklamaya balayan ban. "Kusura bakma anne ama bence bi noktada yanlyorsun. nsann 'boanm bir kadn' addedilmesi iin nce ev-

lenmesi gerekir. Hakikati arptmayalm ltfen. Bana ne boanm kadn, ne de dul denebilir. u kara bahtl kadnlar iin lgatnda mevcut bulundurduun terimler de geerli deil. Kabul et artk. Kabul et de rahat et. Senin en kk kzn mini etek de giyer, gnah da iler. Bu evladn da byle ite. Burun halkasn da seviyor, evlilik d dourduu ocuu da. Beensen de beenmesende!" "Asya'y martp imeye zorladn yetmiyor mu? Zavall yabanc misafiri neden yoldan karyorsun? Mustafa'nn emaneti o, bu evde aabeyinin misafiri. Kzcazn ahlakn bozmaya ne hakkn var!" "Aabeyimin emaneti! Tabii ya!" Zeliha Teyze ters ters gldkten sonra gzlerini kapatt. Bu arada kzlarn odasnda Johnny Cash son perdeden alyordu. Asya ile Armanu yan yana oturmu sabit gzlerle bilgisayar ekranna bakyorlard, internete yle dalmlard ki, ikisi de kaplarnn nndeki tartmadan bihaberdi. Armanu Anu Aac'na balanmt, bu sefer Asya'y da yanna alma kararyla. "Herkese merhaba! Madam Srgn Ruhum'u zlemediniz mi?" yazd. "Yaasn, stanbul sava muhabirimiz geri dnd, nerelerdeydin? Trkler seni yutmad ya?" yazd Anti Kavurma.

"Adam yutanlardan biri yanmda imdi. Hepinizi Trk arkadamla tantrmak istiyorum."
Kimse bir ey yazmad.

"Onun da bir takma ad var tabii. Lakab: Trk Adnda Bir Kz." "Nereden geliyor?" diye sormaktan kendini alamad Stoac Alex. "Lakab kastediyorsan, Johnny Cash'in bir arksndan uyarlama. Kendin sor. Burada. Sevgili Anu Aac, karnzda Trk Adnda Bir Kz. SevgiliTrk Adnda Bir Kz, karnda Anu Aac."

"Merhaba! stanbul'dan selamlar..." yazd Asya. Cevap gelmedi. "Umarm bir dahaki sefere hepiniz Arman..." Asya hatasn ancak Armanu eline vurduktan sonra fark etti. "Madam Srgn Ruhum'la birlikte gelirsiniz stanbul'a." "Nazik davetin iin teekkrler. Ama akas aileme onca aclar ektirmi bir lkeye turistik gezi yapma havasnda deilim." Yine Anti Kavurmayd hzn alamayp bunlar yazan. imdi susma sras Asya'dayd. "Bizi yanl anlama, sana kar bir garezimiz yok, tamam m?" diye onlara katld Bedbaht Ev Kadn. "Eminim gayet gzel ve grmeye deer bir ehirdir ama dorusu bizler, yani Anadolu'dan kamak zorunda kalan gayrimslim ailelerin ocuklar ve torunlar, Trklere gvenmiyoruz. Aramatz esirgesin, gemiimi unutacak olursam Mesrop mezarnda ters dner." "Mesrop da kim?" diye sordu Asya Armanu'a, onu duymalar mmknm gibi fsldayarak. Ama cevab bekleyemeden yeniden odakland bilgisayar ekranna. "Pekl. Batan balayalm. Temel toplumsal hakikatlerden ve tarihsel olgulardan. Bunlarda anlaabilirsek baka eyleri de konuabiliriz," dedi Leydi Tavuskuu/Siramark. "u turistik stanbul gezisinden balayalm. Eminim Madam Srgn Ruhuma bir sr atafatl yap ve yer gstermisindir. imdi turistlere gsterdiiniz o grkemli camileri yapan mimar kim? Sinan! Saraylar, hastaneler, hanlar, kemerler ina etti... Sinan'n zeksn smrdnz. Resmi tarihinizin hibir sayfasnda hakikatlere yer vermediniz. Sinan'n Ermeni olduunu inkr ettiniz." "Hadi ya? Mimar Sinan'n Ermeni olduunu bilmiyordum," yazd Asya ararak. "Ama Sinan Trk ismi." "Aznlklara Trk ismi vermekte stnze yok," diye cevap verdi Anti Kavurma. "Byle byle asimile ettiniz bizleri."

"Tamam, ne demek istediinizi anlyorum galiba. Resmi tarihin sansr ve eleme zerine kurulduu doru olabilir ama btn uluslarn resmi tarihleri iin geerlidir bu. Sadece biz deil. Tm ulus devletler evvela kendi efsanelerini yaratp, sonra da onlara kr krne inanrlar." Asya ban kaldrd ve bir darbe almaya hazrlanyormu gibi omuzlarn dikletirerek yazmaya devam etti. "Trkiye'de Trkler, Krtler, erkezler, Grcler, hazlar, Yahudiler, Abazalar, Rumlar var. Yekpare bir halk yok burada. Snfsal ayrmlar, ideolojik farkllklar var. Bizler fabrikalarda seri retilmedik ki hepimiz ayn olalm. Akas 'Siz Trkler...' diye balayan genellemeler yapmay fazla kolayc ve tehlikeli buluyorum. Biz vahi barbarlar deiliz. Dahas Osmanl kltr zerine alan akademisyenlerin ou size pek ok adan ne denli byk ve adilane bir kltr olduunu syleyecektir. 1910'lara gelince, 20. yzyl ba ok farklyd, zor zamanlard. Ama bugn artk bu topraklarda hibir ey yz yl nceki gibi deil." "Yani deitik mi diyorsun?" diye sordu Stoac Alex. Trklerin deimesi ksmndan ziyade deiim kavramyla ilgilenerek. Ama Leydi Tavuskuu/Siramark hemen araya girdi: "Trklerin deitiine hi inanmyorum. Deiseler, bir arpa boyu yol gitseler, hl srarla soykrm inkr ediyor olmazlard." "Soykrm ar ar, fazlasyla ykl bir kelime," yazd Trk Adnda Bir Kz. "Sistematik, rgtl ve belli bir rk felsefeye dayandrlan topyekn yok etme faaliyeti demek. Dorusu o sralarda Osmanl devletinin byle bir yaps olduuna emin deilim. Ama Ermenilere yaplan hakszln farkndaym. Bakn ben tarihi deilim. Bu konularda bilgim snrl ve yanl. Ama kabul edin, sizinki de yle. Bu durumda yaplacak ey gelecee bakmak, onu farkl klmak..." "te farkmz burada ortaya kyor. Sen gemii elinin tersiyle bir kenara kaldrp, 'hadi yeniden balayalm' diyebilirsin Bizler diyemeyiz. Zalimin gemile ii yok. Mazlumun ise gem-

ten baka tutunacak dal yok" dedi Sappho'nun Kz. "Bu sebepten ite, sen 'hadi unutalm' diyorsun, biz de 'hadi hatrlayalm' diyoruz."

Armanu kendi kendine glmsedi. u ana kadar her ey harfi harfine tahmin ettii ekilde gelimiti. Baron Baghdassarian hari. O henz bir cevap vermemiti. Bu arada ekrana sabitlenmi olan Asya yazmaya devam ediyordu: "Ama ben sizin gemiinizi inkr etmiyorum ki. Kaybnz ve acnz kabul ediyorum. Yaplan ktlkleri yok saymyorum. Ben sadece gemie saplanp kalmamak gerektiine inanyorum."
"Deil toplumlar ya da topluluklar, bireyler dahi gemiin soluuyla ekillenirler. Ya soluuyla ya yokluuyla. Her iki durumda da hafza mhimdir. Ondan kamaya alanlar sahte bir hafiflik peindedir," yazd Leydi Tavuskuu/Siramark. "Kendi gemiini dn mesela... Babann hikyesini bilmeden kendi hikyene vakf olamazsn."

menilere sormad bir soruydu. Gemite iki kere Trk misafirleri olmutu; ikisi de nereden kt anlalmayan, pat diye damlayan hackervari an milliyeti gen erkeklerdi. Trklerin Ermenilere hibir ey yapmadn, asl Ermenilerin Osmanl rejimine bakaldrdn ve kyleri basarak Trk nineleri bebeleri ldrdn kantlama niyetiyle bir anda ortalkta bitivermilerdi. Ne onlar Anu Aac'ndakileri, ne Anu Aac'ndakiler onlar dinlemiti. Hackerlardan biri, Osmanl rejiminin iddia edildii gibi soykrm yapmaya merak olsa, bunu ok daha erken bir tarihte tam anlamyla yapacan ve bugn .geriye bundan bahsedecek hibir Ermeni kalmam olacan syleyecek kadar ileri gitmiti. Gnmzde Trklere laf eden bir sr Ermeni'nin olmas, Osmanllarn onlar fazla rahat braktnn ak bir kantyd. imdiye kadar Anu Aac'nn Trklerle internetteki karlamalar temel olarak hararetli hakaretler ve sinirli monologlar eklinde gelimiti. Ne var ki bu sefer belirgin bir ton ve ierik fark vard. lk defa bir Trk'le "sohbet" etmekteydiler.
"Devletin zr dileyebilir," dedi Bedbaht Ev Kadn. "Devletim mi? Benim devletle iim olmaz." Babakan penguen olarak izdii iin yarglanan Alkolik Karikatrist'i dnyordu Asya bunu yazarken. "Hem ben nihilistim!" ahsi Nihilizm Manifestosu'ndan bahsetmemek iin kendini zor tuttu. "Madem yle kendin zr dileyebilirsin," diye araya girdi Anti Kavurma. "ahsen hi alakam olmayan bir ey iin zr dilememi mi istiyorsunuz?" "Sana yle geliyor," yazd Leydi Tavuskuu/Siramark. "Alakan var aslnda. nk hepimiz zaman iindeki bir sreklilie doarz ve gemi imdinin iinde yaamaya devam eder. Bir soydan, kltrden, milletten geliriz. Devletiniz tarihi inkr ediyor, o devleti de sizler var ediyorsunuz. Sua ortaksnz demektir bu. Hep beraber bir inkr politikas iindesiniz..."

Asya bir mddet ses karmadan bo bo bakt ekrana. u son cmle fena halde ilemiti iine. "Ben babamn hikyesini de kim olduunu da bilmiyorum. Gemiim hakknda daha fazla ey bilme ansm olsayd eer, ne denli ac verici olsa bile, bilmek mi isterdim bilmemek mi? Hayatmn ikilemi bu galiba. Bir yanm kefe dalp gemii demek istiyor; demek ve bilmek. br yanm sittir et diyor; gemiten sana ne, iine bak yeter."
"elikilerle dolusun," cevabn verdi Anti Kavurma, yarglayc bir slupla. "Olabilir ama eminim muhterem Johnny Cash'in buna itiraz olmazd!" diye ilk defa araya girdi Madam Srgn Ruhum. "Sylesenize bugn, bu devirde ortalama Trk'ten ne bekliyorsunuz Allahakna... Acnz, yasnz azaltmak iin ben ne yapabilirim?"

Bu soru imdiye kadar hibir Trk'n Anu Aac'ndaki Er-

Asya ezbere iir okurken msralar unutmu gibi ne yapacan bilemez halde gzleriyle ekran tarad. Beinci Sultan' dalgn dalgn okadktan sonra, parmaklan yeniden klavyeye gitti. "Yani diyelim ki babamn bykbabas bir su iledi. Bundan ben mi sorumluyum?" "Babann bykbabasnn suundan deil, ama o suun inkr ve ihmal edilmemesinden sen sorumlusun..." yazd Anti Kavurma. Asya bu szn dobrahna at. Gerildiini, sinirlendiini hissetti ama kimseye bir ey belli etmedi. Dnyordu. Bilgisayardan yaylan kta yz solgun ve durgundu. O imdiye dein bireysel olarak "gemii yok sayma ihtiyac" duymuken, karsndaki insanlar kolektif olarak "gemii daima diri tutma ihtiyac" iindeydi. Bu kartlk ilgisini ekmiti. "Hayatm boyunca gemisiz olmak istedim... Akl banda bir alzheimer vakas olmay dledim. Pi olmak insann babas olmamasndan ziyade gemiinin olmamasdr... imdi de siz kalkm benden gemiime sahip kmam ve hayali bir babannbykbabas adna sizlerden zr dilememi bekliyorsunuz!" Cevap gelmedi ama Asya zaten cevap beklemiyor gibiydi. Parmaklan kendi iradeleriyle hareket ediyormu gibi, gzleri kapal ilerliyormu gibi yazmaya devam etti. "ok ayr noktalarda duruyoruz. Ama tam da bu sebepten tr, yani ben bu kadar gemisiz, siz de bu kadar gemie bal olduunuz iin birbirimizi daha iyi anlayabiliriz. Ular ortalardan daha yakndr birbirine. nsan belleindeki devamlln nemini kabul edebilirim... bunu yapabilirim... ve atalarmn sizin atalarnza verdii btn aclar iin zr dileyebilirim." Anti Kavurma tatmin olmamt. "Bizden zr dilemen pek bir anlam ifade etmiyor aslnda," diye girdi araya. "Trk devleti nnde yksek sesle zr dile."

"Amma yaptn, abartma!" Armanu mdahale etme arzusunu dizginleyemeyip bir anda klavyeyi kendine ekmiti. "Bu onun ban belaya sokmaktan baka neye yarar?" "Samimiyse ban belaya sokmas lazm," diye frd Anti Kavurma. Ama kimse cevap vermeye frsat bulamadan beklenmedik bir yorum geldi. "Dorusunu isterseniz sevgili Madam Srgn Ruhum ve sevgili Trk Adnda Bir Kz... Diyasporadaki Ermeniler arasnda Trklerin soykrm kabul etmesini asla istemeyecek olanlar var. nk Trkler bunu kabul edecek olurlarsa ayamzn altndaki haly ekip, bizi bir arada tutan en gl ve belki de tek ba ortadan kaldracaklar. Tpk Trklerin yaplan hakszl inkr etme alkanl olmas gibi, Ermenilerin de yaplan hakszln hatrasna drt elle yapp, 'mazlum' kimliinin keyfini srme alkanl var. Grne gre iki tarafn da deimesi art. ki tarafn da acilen terk etmesi gereken kabuklanm dogmalar var." Baron Baghdassarian'd bunlan yazan.

"Hl uyumadlar," dedi Feride Teyze kzlann odasnn nnde bir aa bir yukar volta atmay srdrerek. "Bir dertleri mi var acaba?" Zeliha Teyze oturma odasndaki divanda szmt. Yallar uykuya yatmt, disiplinli bir retmene yakacak ekilde her gn hep ayn saatte yataa giren evriye Teyze de. "Hadi canm git sen de yat artk. Kaplannda bekleyip onlara gz kulak olurum," dedi Banu Teyze kardeinin omzunu svazlayarak. Zaman zaman hastal palazlandnda Feride Teyze d dnyadaki birilerinden ya da bir eylerden gelebilecek zarar zi-

yandan korkmaya balard. "Gece nbetini ben devralyorum," dedi Banu Teyze glerek. "Sen git uyu." Sonra Feride Teyze'yi omuzlarndan tutup gz temas kurmaya zorlad. "Unutma, karanlk kt m zihnin bir yabancya dnverir. Yabanclarla ne yapmayacaz?" "Yabanclarla konumayacaz..." dedi Feride Teyze tedirgin, gzlerini annda kararak. Zihnim bir yabancdr gece olunca, konumayacam onunla. Yoksa ayartr beni, korkutur. "yi geceler," dedi Feride Teyze ban sallayarak ve bir an iin masallardan kma kk bir kz gibi grnd. "Allah rahatlk versin Feride..." dedi bir ses. Banu ablasnn sesi gibiydi. Belki de bir bakas. Arkasna bakmad. Ayaklarn sryerek odasna yolland.

yor?" Ama Rose oktan kapatmt. Donakalm, rengi atm, ne yapacan bilmez halde telefonu tutan Armanu, Asya'ya bakt. "Annem her zamanki gibi beni azarlayp neden daha evvel aramadm sormak yerine, kapatp sonra aramam istedi. ok tuhaf. Hi ona uygun bir davran ekli deil." "Sakin ol," dedi Asya yatanda dnp ban yorgann altndan kararak. "Belki araba kullanyordu, belki yannda birileri vard, konuacak durumda deildi." Ama Armanu inanmaz bir halde bam iki yana sallad, yznden tedirgin bir glge geti. "Ah Tanrm. Kesinlikle bir sorun var. Ciddi bir sorun var."

Cafe Constantinopolis sitesinden kar kmaz Armanu telala saatine bakt. Annesini aramasnn zaman gelmiti. Hafta boyunca onu her gn ayn saatte aram ve her seferinde daha sk aramad iin azar iitmiti. Bu deimeyen ablonun asabn bozmasna izin vermemeye alarak numaray evirip, annesinin telefonu amasn bekledi. "Amy!" Rose'un sesi lk layd. "Sen misin Amy?" "Evet annecim. Naslsn?" "Nasl mym? Nasl mym?" diye tekrar etti Rose, sesinde bir aresizlik ve panik hissediliyordu. "imdi kapatmam lazm, kafam toparlamalym. Ama sz ver, bana sz ver, on... yok yok, on yetmez, tam tamna on be dakika sonra bir daha arayacaksn beni. Tamam m? Kafam allak bullak, dnmem lazm, sonra araman bekleyeceim. Sz ver, sz ver," diye yineledi Rose his terik bir sesle. "Tamam anne, sz veriyorum on be dakika sonra tekrar arayacam," dedi Armanu kekleyerek. "Sen iyi misin? Neler olu-

Gzleri alamaktan imi, bumu kzarm Rose, kt havluya uzanrken yeniden alamaya balad. Koca bir tomar koparp uzun uzun burnunu sildi. Daima ayn maazadan ayn kt havluyu alrd: gl, emici, ift katl, turkuaz desenli Sparkle marka. irket bunlar farkl kategorilerde retiyor, her bir kategoriye ayr bir isim veriyordu. Rose'un favorisinin ismi Denizciydi. zeri deniz kabuklar, balklar ve teknelerle donatlmt. Resim aralarnda u yaz dikkat ekiyordu: Rzgr Dilediim Gibi Deitiremem Ama Yelkenlerimi Ayarlayabilirim Daima Varmak in stediim Limana. Senelerdir Arizona'da ikamet eden Rose'un denizcilikle uzaktan yakndan ilgisi yoktu. O sadece bu deseni seviyordu, bir de altndaki slogan. Hem kt havlunun izgilerindeki camgbei mavisi, evinin en ok beendii blm olan mutfann karolarna uyuyordu. Bu evi almaya karar vermelerinde esas pay mutfaa aitti zaten. Rose grr grmez k olmutu bu mutfaa. yle yazyordu satlk ev ilannda:

Muhteem Gneybat Amerika Evi: 3 Yatakodas, Zeminler zel Tasarm Karo, Salonda mine, Odalarda l Manzaras, Adet Balkon ve Panaromik Manzaraya Kars kinizi Yudumlayabileceiniz Bir Veranda, Son Derece Nezih Bir Muhit, Arka Bahede akll Havuz, Gazl Barbek ve Tezghlar Boydanboya Birinci Snf Mavi Karo Kapl ok zel Mutfak.

Mutfa ilk bata bunca beenmi olmasna ramen evi aldktan ksa bir mddet sonra dolaplar deitirmenin hayallerini kurmaya balamt. Oraya buraya hareketli raflar ve gz alc tablolar eklemek olmutu ilk ii. Mustafa da, ikiye o kadar dkn olmadklar halde, en keye 36 ielik bir araplk yerletirmi, mee tabureler dizmiti. imdi Rose panik iinde o taburelerden birine kmt kle gibi. "Ay Tanrm, sadece on be dakikamz var. imdi ne yapacaz? Ne syleyeceiz Amy'ye araynca? Karar vermek iin sadece on be dakikamz var, onun da be dakikas gitti bitti bile..." "Rose hayatm, sakin ol ltfen," dedi Mustafa sandalyesinden kalkarken. Taburede oturmay sevmedii iin mutfakta iki tane am iskemle bulunduruyordu, biri kendine, br de kendine. Karsnn yanna gidip, endielerini dindirmek umuduyla elini tuttu. "Sakin olmak zorundasn. Sen paniklersen daha da beter olur her ey. Hi kzmadan, azarlamadan ona u anda nerede olduunu sor. lk sorman gereken soru bu, tamam m canm?" "Ya sylemezse," diye bir inilti koyverdi Rose. "Syler. Tatl tatl sorarsan syler," dedi Mustafa kararl bir sesle. "Ama azarlamak, barp armak yok. Serinkanlln muhafaza et. Al biraz su i." Rose barda titreyen ellerle kavrad. "Bu mmkn m? Tek evladm bana kuyruklu yalanlar sylesin, hepimizi enayi yerine koysun, ben de ona kzmayaym yle mi? Ah ona gvenmekle ne byk aptallk etmiim. Bunca zamandr San Francisco'da babaannesinin yannda olduunu sanyordum, meer herkese yalan

sylemi... imdi de babaannesi... Ay Tannm, ona nasl syleyeceim?" Bir gn evvel ikisi de mutfaktayken, Rose krep yapmakta Mustafa da Arizona Daily Star' okumaktayken, ac ac almt telefon. Rose elinde spatulayla lakayt, amt. Am ve ok olmutu. San Francisco'dan aryorlard. Eski kocas Barsam akmakyan vard hattn br ucunda. ki ift laf etmeden ka sene geirmilerdi? Boandktan sonra bebek yznden sk sk konumalar gerekiyordu. Ama Armanu bydkten sonra konumalar azalm, sonunda hepten kesilmiti. Ksack evliliklerinden geriye iki ey kalmt: karlkl krgnlk ve kzlar. "Rahatsz ettiim iin zr dilerim Rose," dedi Barsam yumuak ama bitkin bir sesle. "Acil bir durum olmasa aramazdm. Kzmla konumam lazm." "Kzmz," diye dzeltti Rose diklenerek ama kelime azndan kar kmaz huysuzlandna piman oldu. "Rose ltfen tartmayalm, Armanu'a elim bir haber vermek zorundaym. Ltfen telefona arr msn? Cep telefonunu amyor. Evden aramaya mecbur oldum." "Dur bi dakka... dur, Armanu... Amy orada deil mi?" "Ne demek istiyorsun?" "San Francisco'da senin yannda deil mi?" diye sordu Rose dudaklar titreyerek. Barsam eski karsnn kendisine oyun oynadndan phe etti. Sinirlendi. "Rose yeter. Bu oyunlara gelemem imdi... Pekl biliyorsun burada olmadn. Bahar tatili iin Arizona'ya dnd." "Tanrm! Ama burada deil ki! Senin yanndayd. Bebeim nerede? Ne yaptn ona?" diye hkrmaya balad Rose, ok gerilerde braktn sand panik ataklardan birine kaplarak. Ancak a zaman Barsam eski karsnn oyun oynamadn kavrayabildi. Olanca kaygsna ramen onu yattrmaya gayret etti. "Rose, sakin ol ltfen, ne olup bittiini bilmiyorum ama eminim bir aklamas vardr. Armanu'a btn kalbimle gveniyo-

rum. Yanl bir ey yapmaz. Sorumluluk sahibidir. Onunla en SOR ne zaman konutun?" "Dn konutum. Sen arama ben seni ararm, dedi. Her gn anyon.. San Francisco'dan!" Barsam sustu. Armanu'un her gn onu da aradn itiraf etmedi. Tek farkla, onu Arizona'dan aryordu. Anlalan oyun oynayan kii Rose deil Armanu'tu. "Peki, demek ki iyi. Belki kafasn dinlemeye ihtiya duydu. Ona gvenmemiz lazm. Akl banda bir kzdr, sen de biliyorsun. Bir daha aradnda durumu bildiimizi belli etmeden derhal beni aramasn syle. Acil olduunu syle ama panikletme. Anladn m Rose, bunu yapabilir misin?" "Ay ay ay!" Rose katla katla alamaya balad. Derken hkrklar arasnda bouk bir sesle sormay akl etti: "Barsam, elim bir haberden bahsettin. Nedir?" "Ah..." Koyu bir sessizlik, neredeyse bitimsiz. "Annem..." Cmlesini bitirebilmesi iin kendini toparlamas gerekti. "Armanu'a syle, bu sabah uan Ninesi uykusunda vefat etti. Uyanamad."

lan syledin. San Francisco'da deilsin, Arizona'da deilsin. Nerdesin?" Armanu yutkundu. Zaman bir an iin durdu. Nihayet cesaretini toplayabildiinde fsltyla itiraf etti: "stanbul'daym, anne." "Ne?!" Rose eliyle ahizeyi kapatt. "Bebeim stanbul'daym," dedi kocasna azarlarcasna, sanki bu onun kabahatiydi. Sonra telefona haykrd vargcyle. "Orada ne halt ediyorsun?" "Anne her eyi anlatacam, ltfen sakin ol. Kzma ne olursun." Rose elinin ayann boaldn hissetti. Herkesin ona ikide bir sakin olmay tlemesinden bkm usanmt. "Annecim ne olursun dinle. Seni bu kadar endielendirdiim iin gerekten ok zgnm. Bunu asla yapmamalydm. Pimanm ama inan bana, merak edecek bir ey yok." Rose camgbei desenli kt havludan bir tomar daha koparp grltyle smkrd. Aladka daha da ok acyordu kendine. Aladka alayas geliyordu. "Bir haftadr stanbul'daym. Yabanc yerde deilim. Kaynvalidenin evinde kalyorum. Harika bir aile." Tokat yemie dnen Rose gene kapatt ahizeyi, gene Mustafa'ya dnd hmla. Bu sefer daha da artrd azann dozunu: "Senin ailenin yannda kalyormu, iyi mi?" Mustafa Kazanc'nn beti benzi att. Yreinde bir kaslma hissetti, iinde bir eyler harekete geti. Duyduu szler o kadar sama, ylesine inanlmazd ki, ne cevap vereceini bilemedi. O kvranrken, Rose tekrar bard telefona: "Biz de geliyoruz oraya. Sakn bir yere kaybolma. Cep telefonunu da hep ak tut bundan sonra, sakn bir daha kapatma!" Azndan kanlar duymaktan aciz bir hiddetle telefonu kapatt. "Sen ne dedin sen?" diye kekeledi Mustafa karsnn koluna yaparak. "Bu ne samalk? Ne aryormu Amy stanbul'da? Kim arm? Bize niye sylememi?" Anlalan bu sefer panikleme sras ondayd. Bir taburenin zerine kerek ban ellerinin ara-

On be dakika hi bu kadar aheste gememiti. Armanu, Asya' nn endieli baklar altnda bir aa bir yukar yrd durdu odada. O kadar gergindi ki kimse yanma ilimedi. Nihayet annesini arama zaman geldi. Bu sefer Rose telefonu ilk alta at. "Amy sen misin? imdi sana bir soru soracam ve bana doruyu-Syleyeceksin. Sz m? Bana doruyu syleyeceine sz ver." Armanu midesinin yandn hissetti. "Syle nerdesin?" dedi Rose tiz bir sesle. Mustafa ne derse desin, Barsam ne rica ederse etsin, kimsenin ondan sakin olmasn beklemeye hakk yoktu. "Hangi cehennemdesin? Hepimize ya-

sna ald. "Surdan uraya gitmiyorum ben." "Bal gibi gidiyorsun," diye diklendi Rose. "Gidiyorsun, gidiyorum, gidiyoruz. Biricik evladm stanbul'da rehin." Son sylediklerini mbalaa etmek iin eklememiti Rose, o an gerekten inanyordu Armanu'un bann belada olduuna, stanbul'da rehin kaldna. "im gcm var, brakamam imdi." "Birka gn pekl izin alabilirsin. Ayak diretirsen, yemin ediyorum, ben yalnz giderim," dedi Rose ciyak ciyak. "Oraya gidip gvende olduuna emin olacaz, sonra da kzmz alp sasalim evine getireceiz. Sen gelsen de gelmesen de ben gidiyorum!"

O gece ge vakit herkes uyumak zereyken Kazanclarn telefonu ald. "Hayrdr inallah, gece gece bu ne telefondur byle," diye fsldad Cicianne yatandan, elinde tespih, yznde endie. inde takma dilerinin durduu bardaa uzand ve dua etmeyi brakmadan bir yudum ald. Ancak su dindirebilirdi korkuyu. Feride Teyze kotu evvela. telefonla konumaya gelince, kar tarafla gz temas kurma mecburiyeti olmadndan, herkesten daha alene kesilirdi. "Alo?" "Alo... merhaba, evriye sen misin?" diye sordu yabanc bir ses. Cevab beklemeden ekledi: "Benim... Amerika'dan... Mustafa..." Kardeinin sesini duyduuna inanamayan Feride srtt az kulaklarnda. "Mustafaaaaa! Benim ben... Feride... ayol tanmadn m sesimi... tanmazsn elbet, aramyorsun ki hi. Hep gzmz yollarda. Banu ablamn falnda ktn geenlerde. Neden aramyor sormuyorsun? Neden gelmiyorsun?"

"Feride canm, bak ne soracam sana. Amy... Armanu orada m?" "Evet, evet burda ya. Yok nerde olacakt ki? Brakr myz senin gnderdiin misafiri. ok da sevdik valla garibi," dedi Feride Teyze en bir sesle. "Neden sen de onunla birlikte gelmedin, karsn da alr gelir insan. Byle ayr gayrlk olur mu senelerce?" Ama Feride Teyze sitemlerine devam edemeden, Glsm Nine ekti ald telefonu elinden. Titreyen bir sesle konutu, yrei aznda: "Olum benim... yavrum benim, sen misin Mustafa? Naslsn? Bizi grmeye ne zaman geliyorsun?" "Annecim geliyoruz geliyoruz. Bir-iki gne kadar geleceiz, Amy'yi almaya geliyoruz," dedi Mustafa. Sonra bir ey unuttuunu fark edip ekledi: "Sizi grmeye... geliyoruz." Gayri ihtiyari kmt bu kelimeler azndan. Dnyann iki ayr ucuna dalmamlar, balarn kopartmamlar gibi; ecereleri kesintiler ve kopular silsilesine dnmemi, eksilen paralarn telafisi her zaman mmknm gibi; kaldklar yerden devam edebilir, gemisiz hafzasz bir ebedi imdi'de barnabilirlermi gibi... inde yaadklar zaman bir masal zamanyd sanki, ben babamn beiini tngr mngr sallarken., ylesine msait silip silip yeniden ekillendirilmeye, her an geri dndrlebilir bir ember... bir varm bir yokmu, belki de yaananlar hi yaanmam... Demek Mustafa Kazanc ailesini ziyarete gelecekti, evden ayrlal yirmi yl olmam gibi...

On Beinci Blm

KURU ZM

ustafa'nn Amerikal karsyla birlikte stanbul'a onlar grmeye gelecei ynndeki mucizevi haber Kazanc hanesinde bir dizi tepkiyi ateledi sratle. lk adm kapsaml bir temizlik harekt balatmak oldu. Eski konan her kat, her odas byte altna alnd. Kova kova su dkld yerlere, kpk kpk sabun tozu harcand. Btn ev tepeden trnaa temizlendi, camlar silinip parlatld, raflarn tozu alnd, perdeler ykanp tlendi, katn btn karolar ovuldu. Nerede bir toz zerresi, kir perdesi varsa, yrnd stne stne. evriye Teyze oturma odasndaki her bitkinin yapraklarn tek tek sildi, sardunyann, kpe ieinin, biberiyenin ve inci ieinin. Hatta kstm otunun bile. Bu arada Feride Teyze senelerdir eyizinde saklayp da kullanmaya kyamad en kymetli dantelleri kararak herkesi artt. Ama bu ziyaret haberine en ok sevinen Glsm Nine'ydi elbet. Biricik olunun onca seneden sonra onlar grmeye geleceine inanmakta zorluk ekmise de ilk bata, hummal bir hazrla koyulmutu bu habere ikna olduktan sonra. Mutfaa kapanmt derhal. En sevdii evladna en sevdii yemekleri piirmeye koyulmutu. Sade mutfan deil, tm evin havas frndan yeni km hamur ii kokularyla arlamt. ki tepsi brek hazrlamt evvela: bir spanakl bir de

peynirli. Ardndan mercimek orbas, zbek pilav, kuzu kapama. Kfte de misafirler gelince kzartlmak, zere yorulmu hazrd. Akama kadar bir dzine daha yemek yapmaya kararl olduu halde mendeki en nemli unsur tatlyd: aure. ocukluu ve ilk genlik yllan boyunca Mustafa Kazanc aureyi btn tatllara stn tutmutu. Eer o korkun Amerikan fast-food rnleri, yeme alkanlklarn hepten bozmamsa en sevdii tatlnn onu buzdolabnda kse kse beklediini grnce kim bilir nasl sevinecekti. Belki de aure sayesinde yitirdii o aile scakln yeniden edinecekti. Hayat burada hl aynym ve brakt yerden devam edebilirmi gibi. ' Aure devamlln ve istikrarn simgesiydi; ne kadar sarsc, nasl da vahim olursa olsun, her frtnadan sonra elbet gelecek olan gzel gnlerin, aacak gnein simgesi. Glsm Nine malzemenin ounu bir gn nceden suya basmt, imdi de piirmeye hazrlanyordu. Dolab ap koca bir kazan kard. Aure piirmek iin mutlaka kazan gerekirdi. Malzeme: 1/2 bardak fasulye 1 bardak buday 1 bardak pirin 3 bardak su 1/3 bardak kuru zm 1/3 bardak kuru incir 1/3 bardak kuru kays 1/2 bardak portakal kabuu 1/2 bardak kabuu soyulmu badem 1/2 bardak antepfst 1/2 bardak am fst 1/2 bardak fndk 1 1/2 bardak eker 1 tatl ka vanilya

Ss: 2 ay ka tarn 1/2 bardak nar 2 ay ka gl suyu Hazrlanmas: Malzeme bir gece nceden ayn kaplarda suya baslr. Fasulyeler bir kaba konup bir gece souk suda bekletilir. Budayla pirin iyice ykandktan sonra suya baslr. ncirler, kayslar ve portakal kabuklar 1/2 saat scak suda bekletilir sonra szlr ve szlen su saklanr; kylr, kuru zmle kartrlp bir kenara konur. Piirmesi: Fasulyeler souk suya konur. Yumuayana kadar, yaklak bir saat kaynatlr. Bu arada 2.5 litre su kaynatlp iine buday ve pirin atlr, ksk atete ara sra kantrarak yumuayana kadar, yaklak bir saat piirilir. Meyvelerin saklanan suyu, eker, dvlm fndk, am fstklan kazana eklenir ve srekli kantrarak orta atete kaynatlr. 30 dakika kadar. Kanmn helmelenmesi beklenir. Vanilya, kuru zm, incir ve kuru kays eklenerek 20 dakika daha srekli kannlarak kaynatlr. Alt kapatlp gl suyu eklenir. Aure bir saat kadar oda scaklnda bekletilir. zerine tarn serpilir, soyulmu badem ve narla sslenir.

Kzlann odasnda Armanu sabahtan beri durgun ve dnceliydi. Ne dan kmak geliyordu iinden, ne de bir eyler yapmak. Asya da ona elik etmek iin evde kalmt. Saatlerdir tavla oynuyor, Johnny Cash dinliyorlard. "Alt alt! Amma da ballsn!" Ama Armanu att zara sevinmie benzemiyordu. Ask bir suratla pullara bakt dalgn dalgn.

"imde kt bir his var, ok kt bir ey olmu da annem benden saklyormu gibi geliyor." "Endielenme ltfen," dedi Asya nikotin alndan gz dnm halde kaleminin ucunu kemirerek. Eve kapanmann byle bir yan etkisi olacan hi hesap etmemiti. "Annenle konutun ya, bir acayiplik yoktu. Senin sayende ilk defa stanbul'a geliyorlar. Valla daym buralara getirdin ya, helal olsun sana! Gelip seni alacaklar, bir-iki gn kalrsnz, sonra ver elini Amerika... yaknda evinde olacaksn..." Asya onu teskin etmek istemiti ama nedense sitemkr kmt szleri. Belli etmemeye alsa da Armanu'un yaknda gideceini dnmek onu zyordu. Hemcinslerinden zerre kadar hazzetmeyen Asya'nn mr hayatnda edindii ilk ve muhtemelen tek kz arkada Armanu olacakt. "Bilemiyorum. Bu duygudan kurtulamyorum," dedi Armanu iini ekerek. "Sen annemi bilmezsin. Kolay kolay hibir yere gitmez. Kentucky'ye bile gittii yok. Mustafa da o da aklp kalmtr Arizona'da. imdi pat diye stanbul'a umas akl alr ey deil..." Armanu zihnini kurcalayan fikirlerle bouurken tavla pulunu havada evirdi dalgn dalgn. "Ho, bir taraftan da, tam annemin yapaca ey byle fevri hareket etmek. Kontrol alan dna ktm ya, panikledi muhtemelen. Hayatm kontrol altnda tutamamaya tahamml edemez. Srf beni gznn nnde bulundurmak iin gerekirse dnyay dolar." Armanu'un nasl oynayacana karar vermesini beklerken, sabrla bacaklann altna toplayp, ahsi Nihilizm Manifestosu' nun yeni bir maddesi zerinde almaya koyuldu Asya. Onuncu Madde: Sevdiin bir arkada bulursan, eninde sonunda hepimizin varolusal adan yalnz olduunu, sonsuz yalnzln er ya da ge en beklenmedik arkadalklara bile galebe alacan unutacak kadar almaya kalkma ona.

Armanu'un can skkn olsa da, anlalan tavla kabiliyeti ruh halinden etkilenmemiti. Alt altyla Asya'nn pulunu birden krd. On birinci madde, Asya dilerine kalemine iyice gmd. Ah bir sigara yakabilseydi imdi, takr takr oynard elbet. Onuncu Madde'yi unutacak kadar altn bir arkada bulsan dahi, hayatn baka baka alanlarnda seni hezimete uratabilecei gereini asla gzden karma. En iyi arkada dahi zor durumda brakabilir seni. Doumda ve lmde olduu gibi tavlada da yalnzz. Toplam kra ve konacak ancak iki ak kapya sahip olan Asya, ya be be ya da atmak zorundayd. Yenilgiden kurtaracak baka zar yoktu. ans getirsin diye avcuna tkrd, gzbebeklerinde siyah-beyaz zarlar dnen bir mahluk eklinde tasavvur ettii tavla cinine dua etti. Sonra zan att: iki. Kahretsin! Ellerini rpp homurdand. "Ay yazk sana!" dedi Armanu hnzr bir edayla. Asya geri kalan iki siyah pulu ortadaki tann zerine koydu ve dardan geerken avaz avaz baran seyyar satcya kulak kabartt: "Kuru zm, san san kuru zm var. ocuklara, disiz ninelere, derman niyetine, herkese kuru zm geldi hanum." "Eminim annen iyidir," dedi Asya, satcnn feryadn bastrabilmek iin sesini ykselterek. "Dnsene, iyi olmasa ta Arizona'dan stanbul'a nasl gelirdi?" "Onda haklsn," dedi Armanu ban sallayarak ve zan tekrar att. Yine alt alt! "Otomatie baladn alt alty bakyorum. Yoksa zar m tutuyorsun?" dedi Asya pheyle. Armanu kkrdad. "Nasl tutulduunu bilseydim!" Ama tam iki pulunu ak kapya yerletirmek zereyken, aniden rengi atarak duraklad. "Tannm, nasl oldu da anlamadm?" dedi endieyle. "Annem deil ki mesele, babam! Ancak babamn bana kt bir ey gel-

misse byle davranabilir annem... Tannm babama bir ey oldu!" "Evham yapyorsun," dedi Asya. "Babanla en son ne zaman konutun?" "ki gn nce," dedi Armanu. "Arizona'dan aradm, iyiydi, her ey yolundayd." "Nasl yani? Ne demek Arizona'dan aradm?" Armanu kzard. "Yalan syledim..." 'Sonra bir kez olsun yanl bir ey yapmaktan memnunmu gibi omzunu silkti. "Bu seyahati yapabilmek iin ailemdeki herkese yalan syledim. Kendi bama stanbul'a gideceimi sylesem, yle telalanrlard ki, hibir yere kprdayamazdm. O kadar bask kuruyorlar ki zerimde baka trl yapamazdm. Ben de nce stanbul'a gideyim, sonra dnnce hakikati itiraf ederim diye dndm. Bylece babam Arizona'da annemin yannda olduumu, annem de San Francisco'da babamn yannda olduumu zannediyor. Yani zannediyordu... dne kadar..." Asya, iri iri alm inanmaz gzlerle bakt ama ok geme- . den hayretin yerini hrmet ald. Belki de Annanu sand kadar kusursuz ve hanm hanmck bir kz deildi. Belki o ltl evreninde karanlklara, kir ve sapmalara yer vard. ittii itiraf Asya'nn cann skmak yerine, tam tersine Armanu'a duyduu yaknln katmerlenmesine yaramt. Tavlay kapatp koltuunun altna ald. Yenilgiyi kabul ettiinin gstergesi. Ne yazk ki Armanu bu kltrel jestten bihaberdi. "Dur bakalm. Hemen kaptrma kendini. Babana kt bir ey olduunu sanmyorum... ama madem iin rahat etmedi, neden aramyorsun?" diye sordu Asya. Armanu harekete geebilmek iin bu szleri duymaya muhtam gibi annda canland, telefona uzand. Zaman fark hesaplanrsa San Francisco'da sabahn erken saatleri olmalyd. Telefon ilk alta ald ama her zamanki gibi uan Nine tarafndan deil, babas tarafndan. "Canm kzm... nihayet aradn," Barsam akmakyan Armanu'un sesini duyar duymaz, youn bir muhabbetle iini ekti.

Bir an ne diyeceklerini bilemeden sustular. Hatlarda bir sorun vard; ikisine de aralarndaki corafi uzakl hissettiren bir hrt. "Ben de seni arayacaktm birazdan. stanbul'da olduunu biliyorum, annen haber verdi." Barsam akmakyan'n sesi hasret doluydu. Konuyu daha da vahimletirmekten kanarak ne sitem etti, ne de kzndan hesap sordu. "Annen de ben de senin iin ok endielendik. Rose imdi vey babanla birlikte stanbul'a geliyor... Gelip seni alacaklar. Yann le civan orada olurlar." imdi de Armanu donakalmt. Bir acayiplik vard. Byk bir acayiplik hem de. Annesiyle babasnn birbirleriyle konumalar, dahas bylesi bir dayanma sergilemeleri dpedz kyamet belirtisiydi. "Baba bir ey mi oldu?" Barsam akmakyan bir anda zihninde beliriveren bir ocukluk ansnn kederiyle susakald. O kkken, her sene sivri kukuletal ve kapkara pelerinli bir adam mahallelerine gelir, papazla birlikte kap kap dolard. Adam Ermenistan'dan gelen bir barahipti; eski lkeye gtrp, din adam olarak yetitirmek zere zeki, inanl olan ocuklar arard. "Baba iyi misin? Neler oluyor?" diye steledi Armanu. "yiyim canm, seni ok zledim," diyebildi kardaki ses gbela. Barsam tm ocukluu boyunca derin ilgi duymutu dine ve dini ritellere. Pazar okulunun en parlak rencisiydi. Bu sebepten kara kukuletal adam sk sk evlerine ziyarete gelir, uan'a olunun istikbalinden bahsederdi. Belli ki din adamlna meyyaldi Barsam. Onunla gelmeliydi Ermenistan'a. uan her seferinde barahibi saygyla dinler ama istenilen onay vermezdi bir trl. Gnn birinde Barsam, annesi ve barahip mutfakta oturmu ay ierlerken, adam bir karara varma zamannn geldiini sylemiti. Barsam akmakyan annesinin gzlerinde o anda beliren

korkuyu mr boyu unutamayacakt. Barahibe ne kadar hrmet beslerse beslesin, olunu papaz giysisi iinde byk bir adam olarak grme fikrinden ne denli holanrsa holansn ve sonuta yegne olunun Tann'ya hizmet etmesini ne kadar isterse istesin, karsnda evladn ondan ayrmaya alan bir ocuk hrsz varmasna dehetle irkilmiti uan. yle ki elindeki fincan sallanm, iindeki ay elbisesine dklmt. Ermenistan'dan gelen barahip, karsndaki kadnn gemiinde karanlk bir hikyenin glgesini sezerek stelememi, anlayla ban sallamt. Ayrlmadan evvel uan'n elini svazlam, onu oluna, olunu ona emanet etmi ve kp giderken her ikisini de kutsamt. Sonra bir daha asla teklifini tekrarlamamak zere evden ayrlmt. O gn bu sahneye ahitlik eden Barsam akmakyan daha nce hi tatmad, bir daha da tatmayaca bir pheye kaplmt. Tyler rpertici bir sezgi. Ancak halihazrda bir ocuunu kaybetmi bir anne, bir evladn uzaa gnderme konusunda bu kadar tepkisel olabilirdi. uan'n belki de baka bir zamanda baka bir meknda brakt bir olu vard... imdi annesinin yasn tutarken Barsam akmakyan neden bu an hatrladn kestiremiyor ve kzna gerei anlatacak cesareti kendinde bulamyordu. "Babacm konusana," dedi Armanu panikle. Barsam akmakyan baka eyler de hatrlyordu, bazen tahamml edebileceinden ok daha tesini. Annesi gibi babas da 1915'te Trkiye'den srlm bir aileden geliyordu. Sarkis akmakyan ve uan stanbuliyan'n ortak bir eyleri vard, ocuklarnn ancak hissedebildii ama asla tam mansyla anlayamad bir ey. Kelimeler arasna serpitirilmi sessizlikler. Babasnn geleneksel Hale eliinde, annesinin etrafnda dans ediini hatrlyordu Barsam; kollan ufukta szlen bir kuun kanatlan gibi dmdz kalkm, sevdiinin etrafnda halkalar izerek. Mzik evvela ardan balar, sonra gittike hzlanrd; Ortadou'yu grmemi ocuklannn ancak kenardan hayranlkla izleyebildii bir Ortadou dans. Barsam'n ald terbiyeden ve edindii gemi-

ten geriye en canl izi ite bu mzik brakmt. Senelerce bir Ermeni orkestrasnda klarnet alm; geleneksel kyafetlerle, siyah potur sar gmlekle. Ermeni halk danslar oynamt. Seneler sonra baka bir muhite tandklarnda oradaki tek Ermeni aile onlar olacakt. Ne zaman bir prova ya da gsteri iin evden geleneksel kyafetlerini giyerek ksa, mahalledeki teki ocuklarn ona nasl alayla baktn hatrlyordu. Her seferinde ocuklarn grdklerini unutacaklarn ya da onunla bir daha karlatklarnda dalga gemeyeceklerini umard. Her seferinde umudu boa kard. ocukluu boyunca bir Ermeni sosyal aktiviteler derneinden dierine kotururken, aslnda tek istedii tpk teki ocuklar gibi som ve salt Amerikal olmakt, ne bir fazla ne bir eksik. Sadece Amerikal olmak, bu esmer Ermeni teninden kurtulmak. Nice sonra anlatmt uan Barsam'a ok kkken bir gn st katta oturan Hollandal-Amerikallara hangi sabunla ykandklarn sorduunu. Ayn sabunu kullanrsa teninin alacan mit etmiti demek. Onlar kadar beyaz olmak istiyordu o yalardayken Barsam, onlar gibi beyaz Amerikal. imdi ocukluk anlan nce zihnine, gen yalarda rendii azck Ermeniceyi de abucak unuttuu ve aile aacndan olabildiince uzaklara kamaya gayret ettii iin kendini sulu hissetti Barsam akmakyan. Vaktiyle annesinden daha fazla Ermenice ya da Ermeni kltr renmedii, kzna da bunlan daha fazla retmedii iin zgnd. "Babacm neden susuyorsun?" diye sordu Armanu. Adamakll paniklemeye balamt artk. "Canm bala daldm... Kkken gittiin genlik kampn hatrlyor musun Armanu?" Ermeni ocuklara ynelik bir kampt bu. Amerika'nn drt bir yanndan gelen Ermeni ocuklara dillerini, dinlerini, kltrlerini retmek iin kurulmu bir yaz kamp. "Evet, nasl hatrlamam." "Seni oraya bir daha gndermediim iin kzm miydin bana?" "Baba oraya gitmek istemeyen bendim, unuttun mu? lk ba-

larda elenceliydi ama sonradan kamp ocuka bulmu, byle eylere katlamayacak kadar bydme karar vermitim. Ertesi sene beni oraya yollamaman iin yalvarm, alamtm..." "Haklsn," dedi Barsam tereddtle. "Yine de senin yandaki Ermeni genleriyle birlikte olabilecein baka bir kamp bulabilirdim. Kltrn daha iyi tanman salayabilirdim, yapmadm." "Baba tm bunlar nerden kt imdi? Neden gemii soruyorsun bana," dedi Armanu, dokunsalar alayacakt. Barsam'n ona syleyecek cesareti yoktu. Byle uzaktan telefonda olmaz. Kilometrelerce tede, tek basmayken renmesini istemiyordu babaannesinin lmn. Konuyu datmak iin birka kelime mmldanmaya alrken, sesi arkada kopan uultuyu bastramad. Kalabalk bir ortamn patrts. Armanu kulak kabartt fondan gelen seslere. Btn aile oradayd anlalan; btn akrabalar, dostlar, komular ayn at altndayd. Armanu herkesin byle bir araya gelmesinin ancak iki eye delalet edebileceini bilecek kadar akllyd: ya biri evlenmi ya da biri lmt. "Sorun nedir baba? uan Ninem nerede? Telefonu ver, onunla da konuaym..." dedi Armanu alak bir sesle. "Babaannemle konumak istiyorum." Ancak o zaman Barsam akmakyan gerei syleyebildi.

Akamdan beri nasl zaptedeceini bilmedii hudutsuz ve dipsiz bir enerjiyle odasnda bir aa bir yukan gidip geliyordu Zeliha Teyze. Kendini ne kadar berbat hissettiini evde kimseye anlatamamt ya, duygulann bastrdka daha da beter hissediyordu. ki kere odasndan dar km ama her seferinde perinlenmi bir skntyla geri dnmt. lkinde mutfaa gidip teskin edici bir bitki ay hazrlamak istemiti kendine ama Mustafa'nn erefine piirilen yemeklerin ar kokusu midesini kaldrmt. kinci defasnda televizyon seyretmek iin oturma odasna yollanm, ama

orada da iki ablasnn heyecanla ertesi gnden bahsederek deli gibi temizlik yaptklarn grnce fikrini deitirmiti. Odasna geri dndnde kapsn kapatp bir sigara yakm ve byle amansz gnler iin yatann altndaki zulada saklad yoldan kartmt: bir ie votka-limonlu Smirnoff. O andan itibaren hi telasz ama gayet istikrarl durmadan imi ve ienin ounu bitirmiti. On sigara ve yedi duble votkadan sonra imdi kaygnn esamesi kalmamt iinde. Donmutu ruhu. Aslnda alk dnda hibir ey hissetmiyordu. Odasnda attrabilecei yegne ey akamleyin evin nnde baran sska m sska seyyar satcdan ald bir paket kuru zmd. Geriye bir avu kuru zm kaldnda, cep telefonu ald. Aram aryordu. "Bu gece o evde kalman istemiyorum..." dedi kardaki ses telefon alr almaz. "Yarn da, br gn de. Aslnda hayatnn geri kalannda benden bir gn bile uzak kalman istemiyorum." Buna cevaben Zeliha Teyze inansz ve itimatsz kkrdad. "Ltfen sevgilim, gel benimle kal. O evi hemen terk et. Bak sana di fras aldm. Temiz havlum bile var!" Aram kendi akasna acyp lafn yanda kesti. "Onlar gidene kadar benimle kal." "Olmazzzz," dedi Zeliha Teyze sarho kesinliiyle. "Hem byle aniden ortadan kayboluumu sevgili aileme nasl aklanz o zaman?" "Hibir ey aklamak zorunda deilsin, ltfen," dedi Aram yalvanrcasna. "Geleneksel bir ailedeki kara koyun olmann byle bir faydas vardr en azndan. Ne yaparsan yap, eminim kimse hayret etmez. Delidir-ne-yapsa-yeridir kontenjanndan faydalanrsn. Hadi. Ltfen gel benimle kal." "Asya'ya ne derim?" "Hibir ey, hibir ey sylemek zorunda deilsin... Biliyorsun." Telefonu sk sk tutan Zeliha Teyze etrafna rd kasvetin iinde ana rahminde bebek gibi kvrlp dertop oldu. Arlaan gzkapaklann kapad ama hemen sonra enerjisini toplayp sor-

du: "Aram ne zaman bitecek bu hafzaszlk? Bu zorunlu bellek kayb. Bu daimi unutkanlk. Hibir ey syleme, hibir ey hatrlama, hibir ey aklama, ne onlara ne kendine... Bunun bir sonu yok mu?" "imdi dnme bunu," diyerek onu rahatlatmaya alt Aram. "Vicdann rahat brak biraz. Kendine ok ykleniyorsun. Yann sabah uyanr uyanmaz buraya gel. stersen ben gelir alrm." "Akm... keke gelebilseydim..." diye mnldand Zeliha Teyze, Aram onu telefondan grebilecekmi gibi acl yzn teki tarafa evirdi. "Havaalannda onlan karlamam gerekiyor. Bu ailede araba kullanabilen bir ben varm, unuttun mu?" Aram bunu dnerek sessiz kald. "Endielenme," diye fsldad Zeliha Teyze. "Seni seviyorum... seni ok seviyorum... hadi artk uyuyalm." Telefonu kapatr kapatmaz derin bir uykuya dald Zeliha Teyze. Telefonu nasl kapatt, votka iesini nasl kenara kaldrd, sigarasn nasl sndrd, nasl kapad, yorgann altna nasl girdi hi hatrlamayacakt, ertesi sabah korkun bir ba ans ve eksik bir battaniyeyle uyandnda.

"stanbul souk mudur? Daha kaln bir eyler alsa mydm?" diye sordu Rose, sormamas iin geerli sebep olmasna ramen: Birincisi bu soruyu daha nce de sormutu, ikincisi bavulunu oktan hazrlam ve kapatmt, ncs Tucson Havaalanna doru yola kmlard ve artk bunlan dert edinmek iin ok geti. Kansna bu sebebi tek tek hatrlatmak iinden gelse de Mustafa Kazanc gzlerini yoldan ayrmadan ban iki yana sallad. Yola kacaklan gn, Rose'la Mustafa havaalanna gitmek iin evden leden sonra drtte kmlard. ki uak yolculuu bekliyordu onlar: biri uzun, dieri daha da uzun. nce San Fran-

cisco'ya, oradan stanbul'a uacaklard. lki America Western, ikincisi Trk Havayollar. lk defa lke dna kyordu Rose. Anadili ngilizce olmayan ve sabahlan kahvalt niyetine akaaa urubuna batrlm krepler yenmeyen bir yere gidiyor olmak kendini daha imdiden sudan km balk gibi hissetmesine sebep olduundan hem heyecanl hem gergindi. Dorusu asla maceraperest bir ruha sahip olmamt; u ok istedii ama gerekletiremedii Bangkok gezisi hayali olmasa pasaportu bile olmazd. Uluslararas seyahate en yaknlat anlar, DVD dolabndaki Adm Adm Avrupa Belgeselleri dizisini seyrettii zamanlard. Koleksiyon alt diskten oluuyordu, her lke iin elli dakika. Hepsini dikkatle seyretmiti, ahsi ilgiden ziyade mesleki sorumluluktan. Drdnc snflardan sorumluydu bu sene - ocuklar Avrupa toplumlarna dair soru soracak olursa diye. Trkiye de bu DVD koleksiyonunun bir paras olduundan, lkenin neye benzediine dair bir fikri vard. Evlilikleri boyunca Mustafa'nn azndan kard tek tk bilgi krntsndan ok daha aklaycyd DVD'den rendikleri. Tek sorun, Rose'un alt diski bir oturuta seyretmesiydi, Trkiye'ye yolculuk blm en sonda olduu, yani Britanya Adalar, Fransa, spanya, Portekiz, Almanya, Avusturya, svire, talya, Yunanistan ve srail'den sonra olduu iin belgeseli hatrlamaya altnda kafasnda beliren sahnelerin gerekten Trkiye'ye mi, yoksa dier lkelere mi ait olduunu karamyordu. Adm Adm Avrupa Belgeselleri eitim asndan son derece pratik ve faydalyd; zellikle de okyanus ar seyahat yapacak paras, istei ya da zaman olmayan Amerikan aileleri iin. Ne var ki, yapmclar koleksiyonun zerine, disklerin aralksz seyredilmemesi, bir oturuta bir lkeden fazlasna gidilmemesi konusunda bir uyan yazsalar, gayet iyi olurdu dorusu. Tucson-Arizona Uluslararas Havaalanna geldiklerinde tm dkknlara bakmaya niyetliydiler; epi topu bir gazete-kitap, bir de hediyelik eya dkkn demekti bu. Kulaa gayet iddial gelen Uluslararas ibaresine ramen (sadece bir saat mesafedeki Meksika'ya yaplan yurtd seferler yznden almt bu ad), hava-

alan o kadar mtevazyd ki, otobs gann andryordu! O kadar kkt ki Starbucks bile burada ube amaya tenezzl etmemiti. Yine de Rose hediyelik eya dkknna girince, Mustafa'nn ailesi iin pek ok hediye bulabildi. Bu yolculuun gelime biimine ve kznn oralarda ne hallerde olduuna dair duyduu endieye, ayrca babaannesinin lm haberini ona nasl verecei meselesine ramen, yola kma an yaklatka Rose bir tr turistik sersemlie kaplmaya balamt. Mustafa'nn tm kadnlardan oluan ailesinin her yesine zel bir hediye gtrme hevesiyle oyalandka oyaland dkknda. Pek fazla seenek olmamasna ramen her rafa uzun uzun bakt. Kakts eklinde defterler, kakts eklinde anahtarlklar, kakts eklinde mknatslar, kakts resimli tekila bardaklar... illaki kakts, o da olmad ya kertenkele ya da akal resimli vr zvr. Sonunda Rose btn Kazanc kadnlarna birer set satn ald -adil olmak iin hepsine ayn set- kakts ekli verilmi, renkli bir I love Arizona kalemi, nne Arizona haritas baslm beyaz bir tirt, Byk Kanyon resimlerinden oluan bir takvim, zerinde semiz harflerle BURASI SICAK AMA H OLMAZSA NEM YOK yazl bir kupa ve buzdolab kapanda bytlmeyi bekleyen hakiki bir bebek kakts tayan mknats saks. Aynca zerindeki iekli orttan da iki tane almt, stanbul'da birilerinin houna gider de giyer belki diye. Dorusu Kentucky'de bym olsa da yirmi senedir Tucson' da yaadktan sonra Rose'un her haline buram buram Arizona sinmiti. Sadece her zaman sallapati rahat kyafetlere (hafif gmlekler, kot ortlar, hasr apkalar) ya da gne gzlne yapk yaamas deil, vcut dili de Arizona tarzn yanstyordu; gevek, takatsiz, adeta kendini koyvermi bir varolu biimi. Krk alt yana basan Rose, meslek hayat boyunca iekli giysiler giyme frsat yakalayamam emekli bir ceza mahkemesi ktibesi gibi sonradan grme bir rahatlkla her daim cvl cvl giyinirdi. Ashit da Rose'un bu yaa kadar yapmadna imdi bin piman olduu eyler vard; birka ocuk daha dourmak dahil. Frsat varken dourmadna nasl yanyordu. Mustafa ocuk sahibi olmaya

pek hevesli deildi; uzun mddet bu durumdan honut kalmt Rose, gnn birinde bu karara piman olaca hi aklna gelmemiti. Belki mesleinin yan etkilerinden biriydi bu; gn boyu drdnc snflarla evrili olduundan hayatnda ocuk eksiklii hissetmemiti hi. Buna ramen genelde mutlu bir evlilikleri vard; asla tutkuyla k olmamlard belki ama istikrarl, itinal bir ilikinin rahatlna ermi, birbirlerinin hogr snrlarn amamaya daima dikkat etmilerdi. Rose'un ta ilk balarda akmakyanlardan intikam almak iin Mustafa'yla kmaya balad dnlrse, kaderin cilvesi denebilirdi bu evlilie. Mustafa'y daha iyi tandka onu sevmi ve benimsemiti. Karlkl tutkulu bir ballktan ziyade ortaklaa gelitirilmi alkanlklarn verdii avuntu eklinde tanmlanabilirdi evlilikleri. znde ak olduu iddia edilen, sonra da iftlerin birbirinin gzn oyduu binlerce evlilikten daha iyiydi. Her ne kadar Rose ara sra romantik bir iliki hayaliyle baka bir adamla baka bir hayatn zlemini ekse de, genelde evliliinden gayet memnundu. "Brak o soslar," dedi Mustafa Kazanc, Rose'un kakts eklinde bir ieye konmu baharatl Meksika sosunu almaya yeltendiini grnce. "nan bana stanbul'da ona ihtiyacn olmayacak Rose." "Cidden, Trk mutfanda baharat var m?" Bunu ve daha bir sr ar basit soruyu isteksizce cevaplyordu Mustafa. Tam bir kltrel kopula geen onca yln ardndan, Trkiye'ye olan ainal biraz eprimiti - gnein ve rzgrn pul pul ettii eski bir parmen zerine izili belli belirsiz bir resim gibi. Farkna varmadan stanbul hayalet ehre dnmt onun iin; zaman zaman ryalarna girmek dnda hibir arm olmayan bir mehul masals diyar. Genliinde ehrin pek ok mahallesini deli gibi sevdii halde, ABD'ye yerletiinden beri stanbul'a ve onunla ilintili konulara kar bariz bir duyarszlk gelitirmiti. Yine de insann doduu ehirden uzaklamas baka eydi, kendi etinden kanndan kopmas baka bir ey. Mustafa Kazanc

geri dnebilecei bir anayurdu yokmu gibi sonsuza kadar Amerika'ya snmay, hatta hi ansz, srekli ileri dnk bir hayat yaamay umursamyordu ama atalan olmayan bir yabancya, ocukluu olmayan bir adama dnme fikri cann skyordu. Seneler iinde geri dnp ailesini grme teebbsnde bulunmu ama bunun kolay olmadn idrak etmiti her seferinde. Yllar getike de kolaylamyordu. Kendi gemiinden peyderpey uzaklam, nihayet kkleriyle btn balarn kopardna inanmt. Bylesi daha iyiydi - hem kendisi hem de bir zamanlar fazlasyla incittikleri iin. Artk evi Amerika olmutu. Dorusunu sylemek gerekirse Arizona ya da baka bir mekndan ziyade gelecee, yani olaslklar, esneklii ve lekesiz przsz sonsuzluu ile gelecek zaman kipine yerlemi ve oray evi benimsemiti - arka kaps gemie kapal bir ev. Mustafa uakta gzle grlr lde dalgn ve ie kapankt. Kalkarlarken hi kprdamadan oturmu, gerekli irtifaya ulatklarnda ve "Emniyet Kemerlerinizi Balayn" sndnde bile duruunu deitirmemiti. Bu mecburi yolculuktan bitkin hissediyordu kendini. Oysa yeni balyordu. Mustafa ne kadar ylgn grnyorsa Rose aksine o denli cevval ve girikendi. Kocas danda bulutlardan baka seyredecek bir ey varmasna bezgin bezgin pencereden bakadursun, o bardak bardak berbat uak kahvesi imi, ikram ettikleri tuzlu krakerleri kemirmi, dergileri kartrm, daha nce grm olduu halde srf gsteriliyor diye Brigitte Jones: The Edge of Reason filmini seyretmi, yanndaki ihtiyar kadnla uzun uzun muhabbet etmi (byk kzn ve yeni doan torununu grmek iin gidiyormu San Francisco'ya), sonradan ihtiyar kadn uyuduunda da, kendini nndeki ekranda beliren tarih sorularn cevaplamaya vakfetmi ama pek baarl olamamt. kinci Dnya Sava'nda en ok hangi lke zayiat verdi? a. Japonya b. Byk Britanya

c. Fransa d. Sovyetler Birlii George Orwell'in /94'ndeki ba karakterin ad neydi? a. Winston Smith b. Akaky Akakievich c. Sir Francis Drake e. Gregor Samsa Birinci soruda Rose kendinden emin B kkn iaretledi ama ikinciye dair hibir fikri olmadndan A kkn sallad. Biraz sonra ilk cevabnn yanl ikincisinin doru olduunu grnce hayret edecekti. Amy yannda olsa ikisine de doru cevap verirdi, hem kazara da deil. Kzn dnrken yrei szlad. Btn anlamazlklarna ve kavgalarna, bir anne olarak btn ahsi kusurlarna ramen, Amy'yle shhatli bir anne kz ilikisi iinde olduklarna emindi. Tpk kinci Dnya Sava'nda en ok Byk Britanya'nn zayiat verdiine emin olduu gibi. Bu dncelerle nihayet bitti yolculuun ilk aamas. San Francisco'ya indiler. Terminale girince Rose yeni bir alveri hezeyanna kapld ama bu sefer olduka farkl bir listesi vard: yolluklar. Uakta ikram edilen krntlardan yle honutsuz kalmt ki ii ele almak istiyordu. Mustafa ona, Trk Havayollarnn, Amerika'daki i seferlerin aksine mkellef ikramda bulunduklarn anlatmaya altysa da Rose kaacak hibir yeri olmayan on iki saatlik bir uua balamadan nce kendini salama almak istedi. Ald da. Planters tuzlu fstk, peynirli kraker, ikolata parackh biskvi, iki paket Bar-B-Q patates cipsi, ball bademli krokan, kutu kutu iklet, hepsi balonlu. Srf bir eye, herhangi bir eye dikkat edebilme imkn iin yedii-karbonhidrat-miktannadikkat-etme devri ok geride kalmt. akmakyan ailesinden intikam almak istedii, daima odar diye damgaladklar ve asla kendilerinden biri olarak grmedikleri kadnn aslnda ne denli

ho ve albenili biri olduunu onlara kantlamak isteyecek kadar gen olduu zamanlarda. Yirmi yl sonra, o gen ve hnl kadna glp geiyordu sadece. lk kocas ve onun ailesine duyduu hn asla tam mansyla dinmese de, zaman getike Rose genileyen kalalar ve sarkan karn da dahil btn kusurlar ve yetersizlikleriyle barmay renmiti. yle ok diyet yapmt ki hayat boyunca, rejim yapmay ne zaman toptan braktn bile hatrlayamyordu. Zamanlamas her ne olursa olsun, Rose kilolarn deilse de, kilo verme ihtiyacn zerinden atmt. Arzusu kesilivermiti. Mustafa onu olduu gibi seviyordu ne de olsa. Grnn asla eletirmezdi. Rose ilk evliliinin neredeyse her dakikasnda vcut kusurlarnn o kadar bilincinde olmutu ki, ikinci evliliinde bu tr yarglarn olmamas ona byk bir saadet veriyordu. Tuhaftr, hl etine dolgun bir kadnd geri ama srekli diyet yapt zamanlardan daha iman deildi. Diyeti brakmak bir ekilde kilosunu dengelemi, ini klarna bir son vermiti. Toplu olsa da, fizyolojisi de buna mukabil psikolojisi de dengedeydi. "Aynen byle!" diye geirdi iinden, bir paket jelibon alrken. Aynen byle'yi hl "evet" yerine kullanyordu. "Hayr" yerine de "katiyen!" Trk Havayollarnda ikram ettikleri yemein yenemeyecek kadar vasat olmas ihtimaline kar Rose'un srarl istei zerine Wendy's'de kuyrua girdiler. ki Byk Boy Domuz Pastrmal Klasik Combo ve bir adet Aile Boyu Eki Kremal Frnda Patates'in hazr olmasn beklerlerken geldi anons. Siparilerini tam zamannda alp gvenlik aramasndan gemek zere kapya yollandlar. Uluslararas uularda, zellikle Ortadou'ya yaplanlarda fazladan bir arama daha vard. Kibar ama ask suratl bir memurun, Tucson'da ald hediyeleri kurcalayn kaygl gzlerle seyretti Rose. Memur kakts eklinde kalemlerden birini havaya kaldrp, henz yapmad bir yanl yznden onu uyanrcasna ileri geri sallad. Ama btn yolcular uaa bindikten sonra Rose abucak rahatlayp ilk ktalararas yolculuunun her ayrntsnn keyfini -

karmaya balad - datlan minnack, k yolculuk antalar, uyumlu yastklar, battaniyeler ve gz bantlar, hindili sandvi ikram, sk sk tekrarlanan iecek ikram. ok gemeden akam yemei servisine geildi, frnda tavuk, pilav, biraz salata, kzarm sebzeler. Tepsinin zerindeki bir ktta, yiyeceklerimizde domuz eti yoktur, yazyordu. Rose, Wendy's'den aldklar domuz pastrmal hamburgerler yznden kendini sulu hissetti. "Yemek konusunda haklymsn, ok lezzetli," dedi mahcup mahcup kocasna glp elindeki tatl ksesini evirerek. "Bu ne byle?" "O mu? Aure." Kseyi ssleyen sapsar kuru zmlere bakarken, Mustafa'nn sesi bouk kyordu. "Eskiden en sevdiim tatlyd. Annem geldiimi duyunca bir kazan kaynatmtr mutlaka." Byle duygusal ayrntlar hatrlamaktan ne kadar kansa da, Mustafa komulara datlmak zere buzdolabnn raflarna dizilmi, onlarca cam aure ksesinin grntsn zihninden silemiyordu. Dier tatllarn aksine aure, aile iin olduu kadar konu komu iin de piirilirdi. Bu yzden de gani gani yaplrd, trl trl malzemeyle. Her kse hayatta kalmann, dayanmann, bolluun simgesiydi. Mustafa'nn bu tatlya olan an dknl, henz yedi yandayken kap kap gezip datmas iin kendisine emanet edilen aureleri, bakalarna datmak yerine topluca mideye indirdiinin ortaya kmasyla anlalmt. Konaklarnn yanndaki byke apartmann merdiven altnda, elinde tepsi aklnda tereddtle bekleyiini hl hatrlyordu. Tepside yanm dzine kse vard, hepsi baka bir komu iin. nce her ksenin zerindeki kuru zmleri yemiti tek tek, kimsenin bunlar gtrdn fark etmeyeceinden emin. Ama ardndan nar tanelerine ve kavrulmu fndklara gemi; derken daha ne olduunu anlayamadan, kselerin altsn birden bir oturuta yemiti. Ziyafet sona erince arka baheye bir ukur kazp bo kseleri oraya saklamt. Normalde aurelerini alan komular kselerini alkoyar, iine kendi piirdikleri bir yemei, genelde de. kendi aurelerini koyup geri verinceye kadar beklerlerdi. Bu yz-

den de Mustafa'nn iledii suu kefetmek annesinin hayli zamann alacakt. Kefettiinde de tamahkrlndan utanmasna ramen onu azarlamamt Glsm; sadece o gnden sonra buzdolabnda olu iin ayrlm birka kse aure bulundurmaya balamt. "Ne iersiniz efendim?" Hostes zerine eilmi Trke soruyordu. Doada hibir canlda olmayan parlak safir mavisi lensleri vard ve tam ayn renkten bir yelek giymiti. Arkasnda puf puf kabarm bulut resimleri vard yelein. Mustafa bir an tereddt etti, ne imek istediini bilmediinden deil, bunu hangi dilde isteyeceini bilmediinden. Onca seneden sonra kendini Trkeye nazaran ngilizceye hkim hissediyor ve her koulda meramn ngilizce anlatmay tercih ediyordu. Yine de memleketlisi bir Trk'le tutup ngilizce konumak kstahlk gibi geliyordu. Mustafa Kazanc imdiye kadar bu sorunu Amerika'daki Trklerle pek grmeyerek zmt. Ama ikilemi byle sradan karlamalarda btn aklyla gsteriyordu kendini. Kaacak delik arar gibi etrafna sratle gz gezdirdi; yaknlarda bir k kaps bulamaynca da nihayet Trke cevap verdi: "Domates suyu ltfen." "Domates suyum yok," dedi hostes, bunda elenceli bir taraf buluyormu gibi en bir glle. Baz insanlar altklar kurumla nasl da zdeleiyordu. Ayn gle yz kullanyordu "evet" derken de "hayr" derken de. "Bloody Mary karm arzu eder miydiniz?" Mustafa uzatlan koyu krmz karm alp arkasna yasland; aln dnceli dnceli krm, ela gzleri bulutlanmt. Ancak o zaman Rose'un ona baktn, hareketlerini dikkatle, endieyle incelediini fark etti. "Ne oldu canm? Sinirli grnyorsun. Aileni greceksin diye mi?" diye sorarken yz kararmt Rose'un. Bu yolculuu nceden enine boyuna tarttklarndan syleyecek fazla bir ey kalmamt aslnda. Rose, Mustafa'nn stanbul'a gitmek istemediini, sadece karsnn srarlarna boyun e-

diini biliyordu. Bu tavizi takdir etse de, kocasna minnettar olduunu sylemek zordu. On dokuz senelik bir ein, krk ylda bir kocasndan iyilik istemeye hakk vardr, diye dnd iinden ve uzanp Mustafa'nn elini mfikne skt avucunda. Bu hareket Mustafa'y hazrlksz yakalamt. Kendisine uzatlan eli tuttuunda bir hzn dalgas kt zerine. Biraz daha sokuldu eine. Sevgiye dair iki temel ey renmiti onun sayesinde: Birincisi, romantik tiplerin yle afra tafrayla iddia ettiklerinin aksine, ak denilen ey ilk grte akan bir imekten ziyade zaman iinde gelien ar'm ar bir akntyd. Mustafa'nn Rose'dan rendii ikinci noktaya gelince: Ne olursa olsun her insan sevmeye muktedirdi. Kendisi bile. Seneler iinde Rose'u sevmeye alm; onun varlnda, vcudunda ve ruhunda bir nebze olsun huzur bulmutu. Zaman zaman fazlasyla kaprisli, talepkr ve mklpesent olsa da Rose znde hep aynyd, kolay anlalr ve nceden tahmin edilebilir bir kadn. Bir kez zdn m kimyasn, bir daha asla artmyordu insan. Belli bileenlerden mrekkep sarih ve basit bir formld. Hayatla yzlemeye almad gibi, Mustafa'ya da asla meydan okumazd. Bulunduu ortamlara intibak konusunda doal bir yetenei vard; nerede olursa olsun evresini iine sindirir, sivri kelerini yle maharetle trplerdi ki, bir sre sonra evre ile kendisi arasnda hudut kalmazd. Severdi karsn Mustafa Kazanc. Onunla tantktan sonra, tavsamt korkulan, iinde irinlenen aile anlan. Bir kadn sevmek ille de onu tutkuyla arzulamak anlamna gelmeyebiliyordu; Mustafa Rose'a kranla kank bir sevgi hissediyordu. Onu ayakta tuttuu, normalletirdii iin. Rose semiz mi semiz bir Ermeni slalesine uyum salamakta baanl olamam, ilk evliliinde fena halde uvallam olabilirdi, ama tam da ayn sebeple, semiz mi semiz Trk ailesinden kamak isteyen Mustafa gibi bir adam iin ideal snakt. "Sen iyi misin?" diye tekrarlad Rose, artan bir huzursuzlukla.

te o an Mustafa Kazanc kesif bir kaygya kapld. Ne demeye gidiyordu stanbul'a? Geride brakabilmek iin o kadar uramken, imdi neden ve nasl yeniden ayaklarn sryordu kat yere? Yeterince hava alamyormu gibi rengi sarard. Bu uakta olmamalyd. stanbul'a gitmemeliydi. Rose oraya tek bana gidip kzn almal, sonra eve dnmeliydi... eve. Yuvas stanbul deil Arizona'yd. Ve imdi orada olmak iin neler vermezdi; her eyin ainaln kadifemsi dokusuyla rld, hayatn ritminin aheste akt, ln dinginliinin insanlara yansd Arizona'da. "Biraz yrsem iyi olacak," dedi Mustafa, Bloody Mary karmn Rose'a uzatp. Kaarcasna ayaa kalkt. "Saatlerce kprdamadan oturmak iyi deil kan dolam iin.' Dar koridordan uan arkasna doru yrrken yolculara bakt; kimi Trk, kimi Amerikal, kimi baka milletlerden. adamlar, gazeteciler, fotoraflar, diplomatlar, gezi yazarlan, renciler, bebekli anneler, ayn mekn paylatn, bir eyler ters gitse ayn kaderi paylaacan ama sana hepten yabanc simalar. Kimi gazete ya da kitap okuyor, kimileri sarktlm ekranlardan Kral Arthur'un dmanlann katlediini seyrediyor, kimisi bulmaca zyordu. Arkalarda bir kadn, otuzlu yalannda bir esmer ona dikkatli dikkatli bakt. Mustafa gzlerini kard. Hl yakkl saylrd ama uzun boylu, kasl vcudu, keskin yz hatlan ve kuzguni salan sayesinde deil; hareketlerine sinen kibarlk, kyafetlerindeki klk ve seneler iinde gelitirdii tarz sayesinde. Hayat boyunca pek ok kadnn ilgisini ekmi olsa da karsn bir kez olsun aldatmamt. in tuhaf yan, kadnlardan ne kadar uzak durursan, onlar da bunu bir meydan okuma sayarcasna daha ok dyorlard zerine. Esmer kadnn yaknndan geerken Mustafa kadnn ksack bir etek giymi olduunu ve bacaklann, i aman ha grld ha grlecekmi hissi verecek ekilde st ste attn fark etti. Rahatsz oldu. Mini etein grnts oktan silip atmak istedii, anlar harekete geirdi. Byle eteklere baylan, kendi glgesinden kamak istercesine telal admlarla stanbul'u arnlayan kar-

dei Zeliha dt hatrna. Bir sanc iinde. Zihnindeki Zeliha'mn gzlerinden kaamad. Orta ya at asal, kadnlardan gerekten holanp holanmadn sk sk sormaya balamt kendine. Tabii Rose dndaki kadnlardan. Ama Rose kadn saylmazd ki. Rose, Rose'du ite. imdiye dein Rose'un kz iin iyi bir vey baba olmutu. Amy'yi gerekten sevdii halde kendisi ocuk sahibi olmak istememiti. ocuklar ona gre deildi. ten ie evlat sahibi olmay hak etmediini dndn kimse bilmezdi. yi bir baba olacana emin deildi. Kimi kandryordu? Berbat bir baba olurdu. Kendi babasndan bile beter. Vaktiyle byk ablas Banu'dan defalarca dinledii Azrail hikyesini hi unutmamt. lmden kaabilmek iin tm dnyay arnlayan, en nihayetinde tpk kader defterinin yazd gibi, Azrail ile in-i Main'de buluan adamn hikyesi. Mustafa Kazanc bir ocuu olsa onun bydn grebilecek kadar yaayacana inanmyordu. Nereye giderse gitsin, ka memleket gezerse gezsin, ailesindeki erkekleri telef eden erken lmden kaamazd ki. Bymesini gremedikten sonra ocuu olsun istemiyordu. Hem bir yerde kesilmeliydi artk soy aalan. Tek erkek evlat olarak Kazanc ailesinin soyunu srdrmek yle dursun, kknden kesip atabilmek istiyordu. Rose'la tantklar gn hatrlad; pek romantik bir karlama deildi belki, bir supermarket koridorunda, elinde iki teneke nohutla. Seneler boyunca defalarca anlatmlard birbirlerine o an, hatrlayabildikleri her ayrntyla dalga geerek. Yine de hafzalarnda farkl farkl yer etmiti ayn sahne: Rose hep onun utangaln, rkek heyecann hatrlard; o ise Rose'un parlayan sar salarn ve ilk bata insan irkilten atlganln. Bir daha asla rkmemiti Rose'dan. Aksine Rose'la birlikte olmak kendini, seni asla iine ekmeyeceini bildiin sakin bir akntya, hibir srprizi olmayan yeknesak bir gidiata brakmak demekti. Onu sevmeye balamas fazla uzun srmemiti. Sabahlan Mustafa, Rose'un mutfakta almasn seyrederdi.

kisi de severdi mutfa ama tmyle farkl sebeplerden. Rose yemek piirmeye olan dknl ve kendini ancak orada tam anlamyla evinde hissettii iin severdi. Mustafa ise alrken onu seyretmeyi sevdii iin; bir sr kk aynnt arasnda, karolarla uyumlu kt havlular, bir garnizona yetecek kadar kupa, tezghta kuruyan ikolata sosu... gndelik hayatn rehaveti, sradanln cazibesi. zellikle de Rose bir eyler dilimler, bler, dorar, kyarken onun tombul ellerini seyretmeyi severdi. Rose'u krep yaparken seyretmek, hayatn Mustafa'ya bahettii en huzur verici grntlerden biriydi. Yeni pimi krep zerinde halkalanan akaaa urubu kadar rahatlatc bir ey yoktu hayatta. Akaaga urubu gelecek zamana aitti. Gemiin prangalanyla hibir ilgisi, alakas yoktu. Tamamen Amerikal'yd. Gemii olmayan bir gmenin simgesiydi akaaga urubu. lk bata anndsiyle ablalan srekli mektup yazar, nasl olduunu, onlar ne zaman ziyarete geleceini sorarak ona ulamaya alrlard. Yzlemek istemedii sorular sorar, srekli mektup ve hediye gnderirlerdi. En ok da annesi, en ok da o. Bu yirmi yl zarfnda annesiyle sadece bir kere grmt, o da stanbul'da deil Almanya'da. Jeologlar ve Mcevher Uzmanlan Konferans iin Frankfurt'a gittiinde annesinden oraya gelmesini istemiti. Ana oul Trkiye'ye dnemeyen siyasi snmaclann senelerdir yaptklan gibi Almanya'nn bir kentinde bulumulard. Annesi onu grmek iin yle can atyordu ki, iki saat mesafedeki stanbul'a neden gelmediini sormamt bile. nsanlann anormal koullara abucak alma konusunda sergiledikleri beceri ne kadar artcyd. artlar olaanst olduunda tuhaflklan normal kabul etmek insana zg bir meziyetti. Uan sonuna geldiinde tuvaletlerin nnde durdu Mustafa Kazanc, srada bekleyen iki adamn arkasnda. Bir gece nceyi dnerek iini ekti. ten dnerken, Rose'dan gizli olarak Tucson'da son on senedir ara sra gittii bir yere uramt. El Tiradito mabedi. Tucson'da mtevaz, sapa bir yerdeydi mabet. Amerika'da bir

gnahkrn ruhuna adanm tek yer olduu yazlyd kk bir levhada. Aforoz edilmi birinin, bir tradito'nun, gnahkr bir adamn ruhuna adanm. Amerika deil Meksika asllyd mabet. Snrdan geen Meksikal kaaklar beraberlerinde getirmilerdi bu kltr. imdi kimse 19. yzyln ortalarnda vuku bulmu hikyenin ayrntlarn bilmiyordu; gnahkr adam kimdi, gnah neydi, daha da nemlisi nasl olmu da zelil ismine bir mabet adanmt? Meksikal gmenler bilirdi elbet bu sorularn cevaplarn ama onlar da bu tr bilgileri kendilerinden olmayanlarla paylamaya pek istekli deillerdi. Zaten Mustafa Kazanc tarihi ayrntlar aratrmakla ilgilenmiyordu. El Tiradito'nun znde iyi bir adam olduunu, en azndan herkesten daha kt daha fesat olmadn, yine de gemite korkun eyler, onu gnahkr diye yaftalayacak hatalar yaptn, yine de balandn, ho grldn ve pek ok faninin sahip olmad bir mabedin kendisine bahsedildiini bilmek yeterliydi onun iin. stanbul'a doru yola kmadan nceki akam Mustafa mabede tekrar gitmiti. Aslnda Tucson'da hatr saylr bir Mslman cemaat de vard ve istese camiye gidebilirdi mesela. Dindar deildi Mustafa, asla da olmamt. Tapnaklara, camilere, havralara ya da ayazmalara ihtiyac yoktu. El Tiradito'ya uramasnn sebebi bakayd. Dua etmek iin gitmiyordu oraya. Bir beklentisi yoktu. Tam da bu sadelik ve beklentisizlikti arad. Onu evvela buyur ardndan da asimile etmek iin can atmayan tek kutsal mekn olduu iin seviyordu oray. Mminler seni kendilerine benzetmeye alrken, bir gnahkrn ruhuna atfedilen bu mekn gelen herkesi olduu gibi kabul ediyordu. ddiasz, talepsiz, iktidarsz... Meksika ruhunun Amerikan detleriyle karm. Mabedde kendileri de gnahkr olan baka baka insanlarn yakt dzinelerce mum duruyordu; ziyaretilerin gnahlarn itiraf ettii, sonra da katlayp saklad ktlar vard duvar oyuklarnda. Mustafa bazen gzlerini kapar, o ktlan tek tek ap okumay hayal ederdi. Acaba neler yazmt insanlar? Neydi onlar en ok utandran gnahlar?

Kimse grmeden alp okuyabilseydi o kt paralarn. Belki bunu yapan biri kmt. Eer yleyse kendi kdn da ap okumu olabilirlerdi. Geride brakt korkun bir gnahn dayanlmaz arl... konuulamayan, sze dklemeyen, ancak bir kt parasna yazlp Arizona'da bir duvar oyuuna sktrlan bir itiraf... "yi misiniz efendim?" Safir lensli hostesti soruyu soran. Ban serte sallayp cevap verdi. Bu sefer Trke konumayacakt onunla. Kalarn atp ngilizce cevaplad, kklerini reddetmek istercesine inatla: "Yes, thank you. I'm okay. Just a bit air sick..."*

Sokak lambasnn perdeden szan kadifemsi altnda Zeliha Teyze elinde cep telefonu, enesine dayal votka iesi ve dier elinde yanan sigarasyla, kle gibi yatyordu. Banu Teyze tam zamannda girdi odaya. Az daha gecikse yangn kacakt. abucak battaniyede giderek yaylan sigara yann sndrd, kz kardeinin elindeki sigaray kltablasna bastrd. Cep telefonunu alp komodinin zerine koydu, votka iesini yatan altna saklad, sonra Zeliha'nn zerini rtp, baucu lambasn sndrd. Nice sonra pencereyi amak geldi aklna. Deniz esintisinin tuzlu kokusunu tayan serin bir hava vard darda. Odann iindeki duman ve koku dar karken, Banu Teyze en kk kardeinin solgun, yandan ok daha yorgun yzne bakt efkatle. Darnn lo sarmtrak altnda Zeliha Teyze'nin ehresi iin iin iiyormu gibi grnyordu. Alkolle keder bu yze tabiatta eine az rastlanr bir parlt vermiti adeta. Banu Teyze gzleri dolu dolu, usulca alnndan pt onu. Sonra her zamanki gibi omuz* Evet, teekkr ederim, iyiyim, biraz uak tuttu galiba.

lanndan sarkarak her hareketini dikkatle izleyen iki cinine bakt. "Ne yapacaksnz efendim?" diye sordu Aulu Bey, bakasnn felaketine tanklk etmekten duyduu hazla. Efendisini bu kadar aresiz ve zgn grmenin verdii keyfi saklama zahmetine bile girmemiti. Muktedirlerin zayfln grmek hep houna giderdi. Kalar atldysa da Banu Teyze tepki vermedi. Bunun zerine Aulu Bey olanca cerbeze yeteneini devirip, aa atlad. Yatan yanna, derin uykudaki Zeliha Teyze'nin yaknna oturdu. Aklndan geen fikirle gzleri parlamt. arafn ucunu neredeyse Zeliha Teyze'yi uyandracak kadar serte kavrayp, earp gibi bana balad. "Sana bir ey syleyeyim..." dedi Aulu Bey, kollarn kavuturmu, sesini inceltmiti. Belli ki birini taklit ediyordu. "Bu dnyada..." Banu Teyze onun kimi taklit ettiini hemen anlad ve srt rperdi. "Bu dnyada yle habis eyler vardr ki, Allah muhafaza, yrecii tertemiz insanlarn bunlardan hi haberi yoktur. sabet, varsn bilmesinler zaten, bilseler iyi kalamazlard, deil mi ya? Ama eer bir ktlk madenine dmsen, san solun necasetle kuatlmsa, ya da grlecek bir hesabn varsa, o iyi kalpli insanlar derman olamaz yarana. yilerden yardm isteyemezsin." Banu Teyze, Aulu Bey'e sert sert bakt ama beriki kafasndaki araf indirip eski yerine atlad, yzn biraz nce durduu yere dnd, hayali diyaloundaki ikinci konumacy canlandrmaya hazrland. kinci konumacy taklit etmek iin kalan kuru zmleri bir anda havaya dizip, kolye bilezik yapt. Bunlar takp srtt. imdi kimi taklit ettiini anlamak zor deildi. Asya'nn tarz hemen seiliyordu. Yaratclnn cazibesine kaplm olan Aulu Bey kibirli bir edayla devam etti taklitlerine: "Onun yerine kt cinlerden mi yardm alacam sylemeye alyors/n?" Aulu Bey kolyeyle bilezikleri karp yeniden yataa atlad;

araf tekrar bana sarp daha kaln bir sesle cevap verdi: "Belli mi olur? Ho, gnl ister ki asla mecbur kalmayasn ktnn yardmna. nallah lzum duymazsn. Ama velev ki duydun, o zaman sana kt bir cin gerek." "Yeter! Ne bu byle?" diye fkeyle araya girdi Banu Teyze, geri cevab gayet iyi biliyordu. "Bu..." Aulu Bey ne eildi ve oyunun sonunda alk bekleyen bir tiyatro oyuncusu gibi ne eilip selam verdi."... zamann iinde bir an. Mini minnack bir dilim ortak hafzadan." Sonra gzlerinden zehir saarak sesini ykseltti: "Size kendi szlerinizi hatrlattm efendim!" Banu Teyze yle derin bir korku hissetti ki o anda, btn vcudu zangr zangr titredi. Bu mahlukun baknda yle fazla er vard ki, onu neden hemen azledip kklamadn kendine aklayamyordu. Nasl byle yaknlaabilmiti ona, aza bile alnmayacak bir srr paylayorlarm gibi? Banu Teyze cininden hi bu kadar korkmamt. Keza kendisinden de, yapmaya muktedir olduu bylerden de daha evvel hi bu kadar rkmemiti.

On Altnc Blm

GLSUYU

em gzlere i, gz edenin gzne kzgn i. Duydunuz mu o uursuz sesi? at etti! Oh iime dedi! Yreimin ya eridi. Allah bilir ya birinin kem gzyd o, haset mi haset. Allah muhafaza!" te byle demiti Cicianne pazar sabah kahvalt sofrasnda; semaver kede fokurdamakta, Beinci Sultan masann altnda bir para daha peynir kapmay bekleyerek mrldanmakta, alaturka rak programndan bu hafta atlan aday kameralara uzun uzun neden kovulmamas gerektiini anlatmaktayken, Asya'nn elinde bir ay barda boydan boya atladnda. yle ani olmutu ki bardan atlamas, Asya yerinde srargt. Tek bildii her zamanki gibi bardan yansna kadar dem koyduu, iine bir dilim limon att, azna kadar scak su doldurduu, drt kesme eker att, sonra tam bir yudum imek zereyken o naho atrty duyduuydu. Bardak aadan yukar yarlmt, iddetli bir depremden sonra topran zerinde oluan uursuz atlak gibi. Bir anda bardan iindeki ay boalm ve dantelli rtnn zerinde koyu kahverengi bir birikinti oluturmutu. "Ay yoksa sana nazar m dedi?" Feride Teyze kukuyla kalarn atarak Asya'y inceledi. "Bana m, tabii ya?" Asya ac ac gld. "Ne demezsin! Bu

ehirde herkes emsalsiz gzelliimi kskanyor ya." "Sen ge dalgan. Daha bugn gazetede bir haber vard. On sekiz yanda bir ocuk, sapasalam, shhatli ama sokakta kardan karya geerken pat diye dizlerinin zerine dp lm. Nazar deilse ne imdi bu," dedi Feride Teyze. "Kssadan hisse iin teekkrler," dedi Asya. Ama kak teyzesinin ne yana baktn grnce duralad, tebessm somurtmaya dnverdi. Kardanadam-kardankadn tuzluklarna bakyordu teyzesi. Oysa daha bir gn nce Asya onlar kimsenin bulamayacan mit ederek bir dolabn kesine saklamt. Ama ite yine masadaydlar. Her ailede vardr byle nesneler; kim bilir ne vakit alnm, kullanla kullanla paralanm ama hl ortalkta dolaan, bir baka dnemi, bir baka moday yanstan ama gene de bir trl pe atlmayan nesneler. Bu seramik tuzlukla biberlik de zevksiz ve baya olduklar kadar dayankl ve kalcydlar anlalan. Kurtulmak mmkn deildi onlardan. "Keke Cicianne daha shhatli olsayd, imdi sana kurun dkerdi," dedi Banu Teyze. Her trl uhrevi ve semavi konuda evdeki otorite olmasna ramen Banu Teyze kurun dkemezdi. Zira bunu yapabilmek iin birilerinden el almas gerekiyordu ki bu hak zamannda kendisinden esirgenmiti. Tuhaftr, yaklak on yl kadar evvel Cicianne, alzheimer hastalnn henz ilk safhalanndayken, ailede kurun dkme iini devredecei kadn seme zamannn geldiine karar vermiti. Ne var ki herkesin hakl olarak bekledii zre Banu Teyze'yi semek yerine, halefi olarak ezeli zndk Zeliha Teyze'yi tayin etmiti. Bu tercih, ailede byk alkantlara neden olmutu o dnem. "Dalga m geiyorsun?" diye crlamt Zeliha Teyze ihtiyar kadnn kararn duyduunda. "Ben kurun murun dkemem. Dua bilmem, inanl bile deilim. Agnostiim ben." "O kelimenin-ne mnya geldiini bilmiyorum ama hayra alamet olmad ortada," demiti Cicianne hi oral olmadan. "Kabiliyetin var. Mizacn msait. Srr ren, kfi." "Neden ben?" diye sormutu Zeliha Teyze kendini bu ihtima-

li dikkate almaya zorlayarak. "Niye ablam semiyorsun? Banu ablam kurun iinin srrn renmeye can atyor. Ben ie yaramam. By my renecek en son kii benim bu evde." "Bunun byyle alakas yok. Kuran- Kerim byy yasaklam zaten," diye kt Cicianne. "Ablann nasibi baka seninki baka. Kurun iinde sen doru kiisin. Kararlsn, tezcanlsn, fkelisin." "fke mi dedin? yi de fkenin bu ie ne faydas var? Gnl fukaras tiplere svp saymak sz konusu olsa en iyi aday ben olabilirim de, mesele bakalanna yardm elini uzatmaya gelince kimseye bir faydam dokunacan sanmam anneannecim," demiti Zeliha Teyze srtarak. "indeki iyilii kmseme," demiti Cicianne cevaben. "Senin dilin murdar ama kalbin temiz." te o zaman Zeliha Teyze konuyu ilanihaye kapatan bitiri cmlesini sarfetmiti. "Benden kuruncu muruncu olmaz. Kafam kark olabilir ama inkrmda, isyanmda ve dahi inanszlmda sebat edecek kadar taaklym!" "Tvbe de. Git derhal azn sabunla yka," diye azarlamt bu tartmaya kulak misafiri olan Glsm Nine. "Tvbe istifar et." Ama Zeliha Teyze geri almamt laflarn. Bu konumadan sonra bu ve benzeri konulardan srarla uzak durmutu. Ailesinin yars kaskat laik Kemalist, dier yars ise dini btn Mslmand. ki taraf hem srekli atarak hem de kendilerince bir uyum gelitirerek ayn at altnda yaamay baarrken, paranormal yetenekler su gibi, ekmek gibi, tuz gibi normal kabul ediliyordu. Zeliha Teyze her iki tarafa da eit uzaklkta durmay tercih etmiti. Neticede Cicianne, senebesene Kazanc hanesindeki tek kurun dkc olarak kalmt. Ne var ki yakn zamanlarda bir sabah kendini elinde ne yapacan bilemedii bir tava dolusu erimi kurunla bulunca, bu ii brakmak zorunda kalacakt. "Ne demeye elime tututurdunuz bu fokur fokur tavay," diye sormutu Cicianne. Tavay elinden usulca almlard. O zaman-

dan beri bu vazifeyi asla yapmamt. imdi konu bir kere daha alnca btn balar ihtiyar kadna dnd; bakalm konuulanlar takip edebilmi mi diye. Kahvalt sofrasnda aniden ilgi oda haline gelen Cicianne ban kaldnp mavi-gri bo gzlerle ailesine bakt. Bir taraftan da sucuunu grltl grltl inemeye devam ediyordu. Lokmasn yuttu, usulca geirdi ve tekrar kendi dnyasna kayormu gibi grnd bir anda, herkesi belleinin berraklyla artverdi: "Asyacm, sen hi merak etme, ben sana kurun dkerim. Ne kadar kem gz varsa stnde atr atr atlatnm hepsini." "Eksik olma Cicianne," dedi Asya uysalca glmseyerek. Asya kkken Cicianne nazan savuturmak iin dzenli olarak kurun dkerdi ona. Dorusu pek clz bir bebek olan Asya'nn da fani hayatnn balangcnda az biraz yardma ihtiyac varm gibi grnyordu. Nedense srekli aya taklp yzst der; her seferinde alt dudan kanatrd. Her seferinde kabahati bebein dengesiz admlan yerine nazarda bularak, Cicianne'ye havale ederlerdi onu. lk balarda bu tren Asya iin keyifli elenceli bir oyundan ibaretti - bir de byklerin ilgisine mazhar olduu iin mesut. ocukken her trl sihr-i helal ve sihr-i haramdan hayli keyif aldn hatrlyordu; byye olmasa da aile byklerinin devr-i felee sz geirebileceine inanacak kadar toy olduu zamanlarda. Bilhassa kurun dkme treninin aynntlanndan holanrd: evin en kymetli halsnn zerine bada kurup oturmak, bann zerine bir battaniyenin gerilmesini izlemek, bu tuhaf admn altnda kendini korunakl ve sakl hissetmek, herkesin mr mr okuduu dualan dinlemek ve nihayet o czlayan sesi, tiz bir lk gibi, Cicianne'nin su dolu bir tencereye erimi kurun dknn sesini ve o sese elik eden kelimeleri iitmek: Elemterefi kem gzlere i Gz edenin gzne kzgn i

Kurun abucak katlar, her seferinde farkl ekiller alrd. Battaniyenin altndaki kiiye nazar demise, kurunun ortasnda daima gz eklinde bir delik oluurdu. Asya byle bir deliin olumad bir zaman hatrlamyordu hi. Velhasl Asya, Banu Teyze'nin gelene gidene fal bakmasn, Cicianne'nin nazar savuturmasn seyrede seyrede byd haJde annesinin pabudilli agnostikliini miras almt son tahlilde. Ona kalsa her ey bir yorum meselesiydi, ya da bir tercme hatas. Ne grdn, ne grmeye yatkn olduuna balyd. Eflatun bir canavar grmeye hazrsa gzlerin, eflatun canavarlar grmeye balayabilirdin pekl. Benzer ekilde fal dnyasnda da maksat ve niyet esast. Yeterince adanm ve yeterince imanl bakarsanz, kapkara bir kahve telvesinde bile eflatun canavarlara rastlayabilirdiniz. Ama Ciciannesine itiraz etme niyetinde deildi Asya. Yal kadna duyduu sevgi ar basmt. Teklifi reddedemedi. "Peki olur," dedi omzunu silkerek. Hem zaten Cicianne'nin bu meseleyi birka dakikaya kadar unutacana yle emindi ki. "Kahvaltdan sonra bana kurun dkersin, eski gnlerdeki gibi." Alt kattaki banyonun kaps tam o esnada ald ve hayli uykusuz, bitkin grnen Armanu yanlarna geldi. Kimse bunu ona sylemeye cesaret edemese de, keder onu daha da gzelletirmiti. Farkl bir ehreydi u anda tad. Etrafndaki dnyayla neredeyse hi ba olmayan, adeta daha yal bir Armanu. Ar ar, sarsaka tayordu bedenini. "Ban saolsun. Babaanneni kaybetmene ok zldk," dedi Zeliha Teyze skntl bir sessizlikten sonra. "Taziyelerimizi kabul et." "Teekkr ederim," dedi Armanu, gzlerini herkesten kararak. Bo bir sandalye ekip Asya'yla Banu Teyze'nin arasna oturdu. Asya ona ay koyarken, Banu Teyze yumurta, peynir ve ev yapm kays reeli doldurdu tabana. Sekizinci simidi de ona verdiler, pazar sabahlar sekiz simit alma detini bozmadklarndan.

Ama Armanu yiyeceklere kaytszca bakmakla yetindi. ayn birka saniye dalgn dalgn kartrdktan sonra Zeliha Teyze'ye dnp sordu: "Annemi karlamak iin sizinle havaalanna gelebilir miyim?" "Tabii canm, birlikte gideriz," dedi Zeliha Teyze ban sallayarak, sonra da sylediklerini berikilere tercme etti. "Ben de geliyorum," diye atld Glsm Nine. "Tamam anne, sen de gel," dedi Zeliha Teyze, yine ban sallayarak. Asya dayanamad: "Ben de geliyorum." Ne var ki bu sefer olumsuz bir cevap kt Zeliha Teyze'den. "Olmaz kk hanm. Sen uslu uslu burada otur, kurununu dktr." Krgn, asabi ban evirdi Asya. Bu da ne byle? dercesine bakt etrafna. Neden kendisi danda braklyordu? Bu evde bir nebze ifade ve dnce zgrl varsa dahi, belli ki bu haklar bir tek kendisinden esirgeniyordu. ona gelince hanedeki rejim mutlak totalitarizme dnveriyordu. Asya yeise kaplarak iini ekti. Hayatndaki dertlerin sembol oymu gibi hnla seramik tuzlua uzand. irkin kardanadamn boyas akm prtlek gzlerine bakt kederle. Kenardan onu seyreden Banu Teyze efkatle seslendi: "Birlikte alverie kalm m canm? Kahvaltdan sonra ikimiz kol kola alveri yapalm, st ba alalm ne dersin? Biraz keyif atarz." Asya teslimiyetle ban sallad. "Ama ondan nce..." Banu Teyze cmlesinin ortasnda durdu, "gel mutfakta aureleri kselere koymama yardm et." Ayn b hareketini tekrarlad Asya. Hayat boktan, diye dnd, hep ayn terane...

Mustafa'nn varmasna az bir zaman kala, kalabalk bir hafta sonu ikindisi hayli revata bir lokantann mutfa nasl kokarsa aynen yle kokuyordu Kazanclarn mutfa. Ama bu rayiha demetinin iinde en baskn olan phesiz tarn kokuuydu. Tezghn bana geip, aureyi kepeyle koca kazandan cam kselere boaltmaya balad Asya; her birine bir buuk kepe. Zeliha Teyze1 nin onu neden havaalanna gtrmediini merak ediyordu. Arabada yer vard. Arabada yer var da, hanfendinin yreinde bana yer yok, diye homurdand. Tuhaf ama Zeliha Teyze onu misafirlerden uzak tutmaya alyor gibiydi. Annesinin, Mustafa'nn yirmi yl sonra dnmesine de pek sevinmediini fark etmiti. "Yardm edebilir miyim?" Arkasn dndnde Armanu'un onu seyrettiini grd. "Tabii, neden olmasn, teekkrler." Asya ona bir avu dvlm fndk verdi. "unu kselerin zerine serper misin?" Sonraki on-on be dakikay uan Nine'yi yd ederek, yan yana alarak geirdiler. "stanbul'a neden geldim biliyor musun Asya?" diye mrldand Armanu nice sonra. "Babaannemin doduu ehre tek bama gelirsem, aile mirasm ve u hayatta nerede durduumu daha iyi anlayacam zannettiim iin geldim stanbul'a. Ermeni olmann anlamn iime daha iyi sindirebilmek iin tanmak istedim Trklerle galiba. Aslnda bu seyahat balbana babaannemin gemiiyle balant kurma abasyd. Doduu evin fotoraflarn ekip ona srpriz yapacaktm. Sonra San Francisco'ya dnnce yan bana oturup bunlar ona gsterecektim... Hi anlatmad anlarn anlatmasn isteyecektim. Anlattklarn yazya geirmeyi dnyordum. Ge kaldm..." Armanu alamaya balad. "Onu son bir kez gremedim bile." Bakalarna sevgi ve efkat gstermeye alk olmayan Asya biraz acemice de olsa Armanu'a sarld. "ok zgnm, keke elimden bir ey gelse," dedi. "Sen stanbul'dan ayrlmadan nce birlikte biraz daha dolap babaannenin gemiinden baka yadigrlar ararz. stersen tekrar evin olduu yere gidip, baka insan-

larla konuuruz, belki bir ey bulunur." Armanu ban iki yana sallad: "yi olurdu ama dorusu annem buraya geldikten sonra tek bana kmak zor olur. Beni tek bama surdan uraya brakmayacana eminim. An koruyucudur." Arkalarnda ayak sesleri duyunca sustular. Banu Teyze ne yaptklarna bakmaya gelmiti. "Armanu aurenin hikyesini biliyor mu?" diye sordu gzlerinin ii glerek, bir sorudan ziyade hikyeye giriti bu. ki gen kadn fndk dvp nar ayklayp tezghn zerindeki dzinelerce aure ksesine tarn serperek yan yana alrken, Banu Teyze anlatmaya balad. "Bir varm bir yokmu, uzak bir diyarda, dar zamanda, insanlarn sapknlklar dizboyuymu. Bu rezalet ve melameti yeterince seyreden Allah Teala kullarnn kendilerine ekidzen vermesini salamak ve nedamet getirmelerine frsat tanmak iin belagat ve feraset sahibi Hazreti Nuh'u gndermi. Ama Nuh peygamber ne vakit dorulan vazetmek iin azn asa, szleri kfrlerle blnm. Ona demediklerini brakmamlar: deli, atlak, kak..." Asya teyzesini nasl tavlayacan gayet iyi bildiinden, hnzrca takld: "Ama herkesten fazla kansmn ihaneti perian etmi Nuh'u, deil mi teyzecim? Nuh'un kans da putperestlerin saflarna katlm di mi?" "Hem nasl, vicdansz kaltak!" diye gaza geldi Banu Teyze, dini bir hikyeyi byle kaba kelimelerle bezemekten rahatsz olsa da. "Gene de ok uram Nuh Peygamber. Karsyla ahaliyi ikna etmek iin elinden geleni yapm. Tam 800 yl boyunca didinmi... Nasl bu kadar uzun srm diye sormayn," diye nceden uyard Banu Teyze. "Zaman okyanusta bir damladr sadece. Budur ann tanm. Hangisinin byk hangisinin kk olduunu grmek iin lemezsin damlalar. Nuh da halkn doru yola ekmeye alarak, onlar iin dua ederek tastamam 800 yl geir-

mi. Gnn birinde Tanr ona Cebrail'i gndermi. Bir gemi yap ve her tr canldan bir ift al gverteye, diye fsldam melek." Tercmeye gerek olmayan hikyeyi tercme ederken, Asya' nn sesi biraz katlamt nk bu en az sevdii blmd. "Hazreti Nuh'un gemisinde her inantan her mezhepten ahlak sahibi insanlar varm," diye devam etti Banu Teyze. "Hazreti Davud'da oradaym, Hazreti Musa da, Hazreti Sleyman, Hazreti sa, Hazreti Muhammed de, Allann Selam Hepsinin zerine Olsun. Gemiye erzak doldurup beklemeye balamlar. "ok gemeden tufan kopmu. Allah yle buyurmu: Ey gkyz! Yamurunu aa boalt. Artk tutma kendini. Gazabn gnder! Sonra yeryzne emretmi: Ey yeryz, sulan sakn emme. Dalgalar yle hzl ykselmi ki gemide olmayanlarn hibiri hayatta kalamam." evirmenin sesi yumuayverdi nk bu Asya'nn en sevdii blmd. Dalga dalga kabaran sularn kyleri, ehirleri ve mimsiz medeniyetleri, bir de gemiin istenmeyen anlarn ykp geiini tahayyl etmeyi severdi. "Gnlerce yol almlar, her yer cumbul cumbul uymu. Yiyecek azalmaya balam. Yemek yapacak malzeme kalmam. Nuh da herkesten elinde ne varsa getirmesini istemi; bcekler, kular, farkl inanlara sahip insanlar ellerinde kalan getirmiler. Btn malzemeyi birbirine katp koca bir kazan dolusu aure piirmiler." Banu Teyze efsanede anlatlann ta kendisiymi gibi ocan zerindeki kazan iaret etti gururla. "te bu tatlnn hikyesi budur. Bu kadarn belki herkes bilir. Bilmedikleri bu hikyede kazann nemi! Biz Kazanclar olmasak, aure de olmazd..." "Tabii ya," diye kkrdad Asya. "Barolde Nuh peygamber ve biz Kazanclar..." Banu Teyze'nin nezdinde, insanlk tarihindeki tekmil mhim olaylar aure gn vuku bulmutu. Allah Teala, Hazreti dem'in tvbesini o gn kabul etmiti mesela. Hazreti Yunus onu yutan yunus tarafndan aure gn azat edilmi, Hazreti Mevlana ems' le bu kutlu gnde karlam, Hazreti sa Tanr katna ayn gn

alnm, keza Hazreti Musa'ya On Emir aure gn indirilmiti. "Armanu'a sorsana, bize Ermenilerin en nemli gn nedir sylesin," dedi Banu Teyze bilgi bilgi, bunun da ayn gne denk geldiine itimad tam. "24 Nisan 1915. Soykrm," cevabn verdi Armanu. "Hadi bakalm ne yapacaksn. Bu senin aure takvimine pek uymuyor," dedi Asya teyzesine. te tam o srada Zeliha Teyze omzunda antasyla mutfakta belirdi: "Havaalan yolcular iin kalk zaman!" "Ben de sizinle geliyorum," dedi Asya kepeyi tezgha brakarak. "Bunu konutuumuzu zannediyordum," diye buz gibi bir edayla cevap verdi Zeliha Teyze. Sanki baka biriydi konuan. rktc bir ton vard sesinde, onun azndan baka biri konuuyormuasna. "Sen evde kalyorsun kk hanm," buyurdu sesindeki yabanc. Asya'nn en ok kanna dokunan Zeliha Teyze'nin ehresini kaplayan ifadeyi okuyamamakt. Annesinin cann skacak bir ey yapm olmalyd ama bunun ne olduuna dair en ufak bir fikri yoktu. Belki de meVcudiyeti kfiydi. Varl yetiyor da artyordu annesini mutsuz etmeye. Zeliha Teyze ile Armanu gittikten sonra, kepeyi brakp ellerini havaya kaldrd Asya: "Gene ne su iledim kim bilir. Zaten ne yaparsam yapaym yaranamyorum..." "Hibir su ilemedin canm, annen seni ok seviyor," diye mrldand Banu Teyze. "Sen benimle kal burda. Aureleri ssleriz, sonra da alverie karz." Ne var ki Asya'nn iinden alverie gitmek gelmiyordu. ini ekerek henz sslenmemi kseleri sslemek zere bir avu nar tanesi ald. Kaybolmu bir masal ocuunun eve dnmesini salamak iin iaret brakyormuasna, dzenli, dikkatli bir biimde serpitirdi taneleri. Birden bu nar tanelerinin baka bir hayatta kck, kymetli yakutlar olabilecei geti zihninden. "Teyzecim," dedi en byk teyzesine dnerek. "Senin u al-

tn brouna ne oldu? Hani nar eklinde olan, nerede?" Banu Teyze'nin rengi att. Sol omzunda oturan Aulu Bey keyifle tslad kulana: Syler misiniz efendim? Hatrladmz eyleri ne zaman hatrlar, sorduumuz sualleri neden sorarz? Rastlantsal olan eyler tesadf mdr yoksa tevafuk mudur? Tevafukat gaybiye...

Nuh tufan ne denli yutucu ve takn olsa da sonunda, sakin sakin balamt aslnda; usulca, bir-iki damla yamurla. Yaklamakta olan felaketi haber veren tek tk damlalar, kimsenin okuyamad mhrl bir mektup gibiydi. Gkyznde topak topak kara, kasvetli bulutlar vard; kem gzlerle dolu erimi kurun gibi gri ve ar. Her buluttaki her bir delik, ahir zamanda ilenmi belli bir gnah iin gzya dken semavi bir gzd. Ama Zeliha Teyze'ye tecavz edildii gn alabildiine bulutsuzdu gkyz. Yamur, yoktu yolda. O meum gnde semann nasl da berrak olduunu daima hatrlayacakt, seneler seneler boyu. Tanr'dan yardm dilemek iin gzlerini havaya diktiinden deil; bouma esnasnda ba bir ara yataktan sarkt ve zerindeki adamn arl altnda kmldanamad iin. Baklar gayri ihtiyari gkyzne kilitlenmi, orada ar ar szlen devasa bir reklam balonunu fark etmiti. Balon turuncu siyaht ve zerinde byk harflerle KODAK yazyordu. O esnada garip mi garip bir fikir gelmiti aklna. Dnyada olan biten her eyin fotorafn eken bir kamera olduunu dnmt bu balonun. rpermiti. stanbul'da eski bir konan bir odasndaki tecavzn fotorafn eken polaroid bir fotoraf makinesi. ekmi miydi acaba resimlerini o gn o semavi kamera? Duruyor muydu Tann'nn belleinde yaanan ac, ilenen gnah...

Yoksa zaman amna m uramt her ey gibi bu da? Kazanc ailesinde nadide bir ltuf olan yalnzln tadm kararak odasnda oturuyordu kuluk vaktinden beri tek bana. Babas Levent Kazanc hayattayken evde kimsenin kapsn kapamasna msaade etmezdi. Mahremiyet, pheli faaliyetler iinde olmak demekti. Her eyin grnr ve akta olmas lazm gelirdi. nsann kapsn kilitleyebilecei tek yer banyoydu, ama orada dahi haddinden uzun kalndnda, muhakkak birisi gelip kapy yumruklard. Ancak babasnn lmnden sonra odasnn kapsn kapamaya balayabilmiti Zeliha. Geri ne ablalar ne de annesi anlayabiliyordu kendi iine ekilme arzusunu, tm dnyay darda brakma ihtiyacn. Zaman zaman kendine ait bir eve tanmann hayallerini kurard Zeliha. Ah kim bilir nasl da muhteem olurdu kendine ait bir mekna kmak. Varsn doru drst yiyecei olmasn dolabnda, mobilyalar eyalar bulunmasn salonunda... tamtakr bir eve de razyd; yeter ki yalnz kalabilsin, diledii gibi doya doya. O gn Kazanc kadnlar sabah erkenden kalkp Levent Kazanc'nn mezarn ziyarete gitmiti ama Zeliha bir bahane uydurup evde kalmt. Byle cmbr cemaat gitmek istemiyordu mezarla. Tek bana gitmeyi yeliyordu. Tek gidip, mezartann yan banda bada kuracak ve babasna hayattayken cevapsz brakt sorulan soracakt. Kendi evlatlanna kar neden o kadar hain ve sevgisiz davrandn, onlan neden disiplin tabir ettii cendereye tabi tuttuunu bilmek istiyordu. Hayaletinin nasl hl herkese musallat olduunu, hl gnn olmadk saatlerinde mevcudiyetleriyle babalarn rahatsz etmekten korkarak nasl seslerini alalttklarn bilip bilmediini sormak istiyordu. Levent Kazanc evde grlt patrtdan holanmazd, zellikle de ocuklarn kartt seslerden. Bebeklikten itibaren fsldayarak iletiim kurmay renmiti ocuklar da. Bir Kazanc ocuu olmak her eyden evvel Sessiz letiim Dili'ni konumak demekti. Yeri geldiinde kedi gibi mnldanarak, yeri geldiinde perdeli imalar ya da ifreler araclyla meramn anlatarak, yeri geldiinde salt

ka gz iaretleri kullanarak... Bu hileli ve hafi dil gndelik hayatlarnn her noktasna sirayet etmiti. Diyelim ki ocuklardan biri, babalarnn odasnn yanndaki odada ya da koridorda dp kendini yaralad, vargcyle ln yutar, elini skca kanayan yaraya bastrr, parmaklarnn ucunda tp tp aaya, mutfaa ya da baheye iner; duyulmayacak kadar uzaklatna emin olduktan sonra, ancak o zaman ve orada koyverirdi ln. Btn bu nlemlerin ve bunca temkinliliin altnda hayali ve fuzuli bir beklenti vard. Eer doru davranp yanl yapmazlarsa babalarn kzdrmayacaklar zann. Her akam Levent Kazanc iten dndkten sonra ocuklar masann nnde tek sra halinde toplanr, tefti edilmeyi beklerlerdi. Asla dorudan o gn uslu durup durmadklarn sormazd onlara. Kk bir blk gibi sraya dizer; baz uzun baz ksa, tek tek yzlerini incelerdi. Banu (koruyucu byk abla olarak daima kendinden ziyade kardeleri iin endie ederdi), evriye (en sulugzlleri olarak habire alamamak iin dudaklarn srrd), Feride (babasyla gz temas kurmaktan aciz, asabi asabi gzlerini devirirdi), tek oul Mustafa (bu sefil grup arasndan syrlmay, babasnn gzdesi olmay umard) ve en kkleri Zeliha (yreinde inceden inceye intikam aray kabarr, hakszla kar hnlanrd). Babalar orbasn bitirene ve derken ya birine, ya ikisine, ya ne... ya da anslysalar hepsine birden masaya oturmalarn syleyene kadar beklerlerdi. Zeliha babasnn dinmeyen azarlarn, hatta dzenli tokat ve dayaklarn dahi, akam yemei ncesi tabi tutulduklar bu teftiler kadar nemsemezdi. Masann yannda hareketsizce dikilmek zorunda kaldklarnda, babalar tek tek yzlerine baktnda ve alnlarnda ancak kendisinin okuyabilecei byl bir mrekkeple o gn yapt yaramazlklarn yazlm olduunu anlattnda, Zeliha aresizlikten yumruklarn skard. "Neden adam olmuyorsunuz? Bu kadar m zor sizi adam etmem?" diye adeta hiddetten arnm bir sesle sorard Levent Kazanc, ne zaman ocuklardan birinin alnnda bir kabahat okusa.

Ekseriya birine kznca hepsini birden cezalandrmaya karar verirdi. Evdeki huylarna bakp da, Levent Kazanc'nn dardaki hallerine akl sr erdirmek mmkn deildi. Sokaa admn atar atmaz baka birine dnverirdi adeta. Konan dnda onunla karlaan herkes, kendisini bir metanet, bir adalet ve hakkaniyet abidesi sanabilirdi. Levent Kazanc'nn kzlar ka kez iitmiti en yakn kz arkadalarndan, gnn birinde tpk onlarn babalar gibi bir adamla evlenmeyi hayal ettiklerini... Ne var ki Kazanc ailesinin reisi, sadece yabanclara saklard efkatini. Eve girer girmez, ayakkablarn kanp terliklerini giyer gibi, titiz ve gvenilir brokrattan otoriter babaya dnverirdi. Cicianne bir keresinde, onun ocuklarna bu kadar tahammlsz davranmasnn sebebinin ocukken ok ac ekmi, z annesi tarafndan terk edilmi olmasnda yattn sylemiti. Sebebi ne olursa olsun, Zeliha babasnn soyundaki btn erkekler gibi erkenden ld iin ansl olduunu dnmekten alamyordu kendini. Kat babalarn yall pek zavall olur. Levent Kazanc kadar sert ve ters bir adam muhtemelen ihtiyarlktan zevk almayacak; zayf ve hasta dp, ocuklarnn insafna kalmaktan azap duyacakt. Babasnn mezarna giderse, onunla tm bunlar konumak isteyeceini biliyordu. Ne var ki, bir kez konumaya balaynca, nazardan atlayan bir bardak gibi dalabilirdi. Alamaktan lesiye korkuyordu Zeliha. Sevmiyordu zml zrl alayan hatunlar. Hele hele bakalarnn nnde alama dncesi dehetengiz geliyordu. O sulugzl zrlak kadnlara, bilhassa ailesindeki kimi simalara ekmeyeceine dair daha yeni sz vermiti kendine. Olur da alama ihtiyac duyarsa, bunu tek bana halledecekti. Bu yzden de, yirmi yl kadar nce o bulutsuz yamursuz gnde Zeliha Teyze, dier Kazanc kadnlaryla mezarla gitmek yerine, evde kalmay tercih etmiti. Gnn ounu miskin miskin dergi kartrp hayal kurarak yatakta geirmiti. Yatan ucunda bacaklarm tra ettii jilet du-

ruyordu. Annesi grse nasl sinirlenirdi. Vcut tylerini adayla almas gerektiini ka kez tembihlememi miydi? Jilet erkeklere zgyd, ada cins-i latife. Tra erkeklerin tek bana yapt bir faaliyetti, ada ise toplu bir diil trendi. Ayda iki kere Kazanc kadnlan oturma odasnda toplanp ada yaparlard. nceki ada topaklarm eritirlerdi ksk atete. Tm evi sarard o ekerimsi, baygn rayiha. Sonra halya dizilip gevezelik ede ede, scak yapkan dilimleri bacaklarna tatbik ederlerdi. Souyana kadar beklenir, o esnada biraz daha sohbet edilirdi. En nihayetinde dzinelerce ada pe pee ekilirdi, arkalarnda kpkrmz izler brakarak. Bazen hep birlikte mahalle hamamna gidip gbek tanda, buhar altnda yaparlard aday. Hamamdan nefret ederdi Zeliha, tpk ada merasimlerinden hazzetmedii gibi. Srf kadnlara ait yerlerden ve faaliyetlerden holanmazd zaten. Bacaklarn tra etmeyi tercih ederdi bu sebepten; olabildiince abuk, basit ve kiisel. Bacaklarn yataktan sarktp kardaki aynada uzun uzun kendine bakt. Avcuna krem alp, nemlendirmek iin bacaklarna srd. Gl suyu kokuyordu. Kremi ar ar srerken, bir yandan da vcudunu dikkatle inceliyordu. Gzelliinin farkndayd ve gizlemeye almyordu. Drt kz kardein en gzeli oydu. Ama bu bilgi asla dillendirilmemesi gereken hakikatlerden biri olduundan, o da bunu kendine saklyordu. Annesi gzel kadnlarn iki kat daha mtevaz ve erkeklere kar ok daha dikkatli olmas gerektiini sylerdi sk sk. Zeliha bunun, kendisi asla gzel olamam kskan bir kadnn zrvalan olduunu dnrd o yalarda. Odann iinde salna salna yryp kasetalara Blent Ersoy'dan bir kaset koydu. Zaten sabahtan akama kadar baka bir ey dinledii yoktu bugnlerde. Tm ark szlerini biliyordu ezbere. Aslnda Ersoy'un yeni bir albm kartmasnn zaman gelmiti ama darbeden beri hl kontrol elinde bulunduran askeriye buna izin vermiyordu. Generallerin neden sahnede transseks-el arkc istemediine dair bir teorisi vard Zeliha'nn:

"Varln tehdit olarak algladklan iin," dedi, beyaz krkten semiz bir pofuduk yastk gibi yataa kvnlm, yemyeil gzleriyle onu seyreden nc Paa'ya. "G odaklannn sevmedii bir ey varsa, o da ilgi odaklan! Blent hanmn sesi yle efsunkr, kyafetleri yle gsterili ki, Allah bilir ya, o televizyona karsa, kimsenin kurbaa yeili niformal askerleri dinlemeyeceinden korkuyorlar. Dnsene. Ordunun ynetime el koymasndan daha kt ne olabilir? Ordunun ynetime el koyduunu kimsenin iplememesi!" te o srada tok tok vuruldu kapya. Cevap beklemeden ieri dald dardaki. "Gene kendi kendine mi konuuyorsun, salak," dedi ban ieri uzatarak. "u berbat mzii de kapat. Kafam iti." Ela gzleri genlik ateiyle parlyordu, koyu salan an briyantinlenerek geriye taranmt. Allah bilir ne zaman edindii u tik olmasa, yakkl saylabilirdi. Konuurken sa gz seiriyor, ba saa yatyordu ara ara; sinirlendiinde, heyecanlandnda ve yabanclarn yannda olduunda ikiye katlanan mekanik bir hareket. Bakalannn bu tiki utangalna yorduklan olurdu ama Zeliha meselenin mahcubiyet deil, sadece gvensizlik olduunu dnyordu. Dirseinin zerinde dorularak omzunu silkti: "Canm ne isterse onu dinlerim." Ama ona laf yetitirmek ya da daha nce defalarca yapt gibi kapy arpp gitmek yerine, aklna bir ey taklm gibi durdu beriki. "Neden bu ksa etekleri giyiyorsun?" Soru ylesine beklenmedikti ki Zeliha donakald. Nereden kmt bu imdi? Berikinin bakndaki buulu tl daha yeni fark ediyordu. Oldum olas marn tekiydi ya, diye dnd, bu sene iyiden iyiye cozuttu, hyar. Son kelimeyi yksek sesle sylemiti: "Hyar!" Ama beriki onu duymazdan geldi. Teftie kmasna odaya gz gezdirdi. "Bana bak u benim tra bam m?" "Evet," diye itirafta bulundu Zeliha. "Yerine koyacaktm."

"Berurn tra bamla ne yapyorsun?" "zerine vazife deil," dedi sylediine kendi inanmayarak Zeliha. "zerime vazife deil demek?!" Kalarn atmt ki aniden bir koku ald: glsuyu kokusu. Etrafna baknd ama kokunun kaynan saptayamad. "Gizlice odama girip tra bam alyorsun, mahalledeki erkeklere sergilemek iin bacaklarn tra ediyorsun, sonra da utanmadan zerime vazife olmadn m sylyorsun. Bu ne arszlk hanmefendi! Sana bir ey diyeyim mi? Bu evde olup biten her ey vazife bana. Bilhassa senin terbiyeni taknman salamak." Zeliha'nn gzleri tekinsiz bir parltyla canland. "Toz olsana sen. Neden gidip iine bakmyorsun? in gcn de yok ama bari mastrbasyon filan yap da vakit gesin." Bu szler asit damlalar gibi yakt geti dedii yeri. Kpkrmz kesilmiti. Gcenik gzlerle bakt Zeliha'ya, yznde yakay ele vermenin utancyla. Oysa Zeliha rasgele sarf etmiti bu hain laflan. Bilmiyordu ki zlf-i yare dokunmutu. Bilmiyordu ki bir yarann kabuunu kaldrmt hoyrata. Berikinin nicedir kar cinsle ilikisini baltalayan iki eksen vard: kadnlar (varlklaryla) ve kadnlar (yokluklanyla). Her yatan kadn arasnda byd, daima onlann ilgi oda olduu halde, nasl oluyordu da kar cinsle deneyimi erkek akranlannn ok gerisinde kalyordu? Artk yirmi yana gelmi olmasna ramen ocuklukla erkeklik arasndaki mehul eie saplanp kalm gibi hissediyordu kendini. Ne evvelki safhaya dnebiliyor, ne sonrakine srayabiliyordu. Eie dair tek bildii, bylesine arada kalmann sinirlerini bozduuydu. Ah bir silkinebilseydi nefsinden. Kirli, slak bir eldiven gibi ekip karabilseydi keke ya bedenini ya da erkekliini. Tenin ehvetinden tiksiniyor; zaaflar, takntlar ve arzulardan ke bucak kayor, yine de onlarsz edemiyordu. Gemite merakn zaptedebilmiti. O melun ve memnu ii utanp sklmadan

pikin pikin yapan snf arkadalannn aksine, ellerini denetlemeyi baarmt. On ila on sekiz yalan arasnda uzunca bir sre isteini bastrabilmi, mastrbasyon yapmamaya muvaffak olmutu. Ne var ki yakn zamanda kendi dnda ve iradesinin ok stnde bir g tarafndan idare edilmeye balamt sol eli, pis eli, murdar eli. Her ey iki sene evvel niversite snavlarnda baarsz olmasyla balamt. Sonularn aklanmasna ksa bir mddet kala, bastrlamaz bir hzla nksetmiti stek. Kendini cezalandrarak ve kendinden souyarak geirdii seneler anszn ters bir etki yaratm; drt her zamankinden gl dikilmiti karsna. stek her yerde, gnn her saatinde gelebiliyordu. Banyoda, bodrumda, bahede, tuvalette, yorgann altnda, oturma odasnda, televizyon karsnda ve etrafta kimseler olmadnda, kz kardeinin odasnda; gizlice oraya szldnde, onun yatanda, sandalyesinde, masasnda... stek, tahakkmperver bir hkmdar gibi mutlak itaat talep ediyordu. Gene de ne kadar boyun eerse esin ona, sa elini kullanmazd asla. Sa el temiz eyler iindi, saf ve kutsal. Kuran', seccadeyi, tespihi sa eliyle tutar; kapal kaplar sa eliyle aar, sabahlar yataktan kalkarken sa eliyle yorgan kaldrrd. Keza yahlann elini sa eliyle kavrard, pp alnna koymadan evvel. Sa el ne kadar mbarekse, sol el de o kadar mnafkt. Sadece sol eliyle mastrbasyon yapard: Bir keresinde tuhaf m tuhaf, gnlerce aklndan kmayan bir rya grmt. Babasnn nnde mastrbasyon yapyordu ryasnda. Babas uzunca bir len sofrasn andran yemek masasna oturmu, bir yandan duman tten bir orbay kaklyor, bir yandan gzucuyla ters ters onu seyrediyordu. Babasnn kendisine en son byle baktn grdnde yedi yandayd ve yeni snnet olmutu. O sklm pklm olan hatrlyordu; kocaman, gsterili, saten bir yatakta, paket paket kurdelal hediyeler arasnda, kimi dedikodu yapan, kimi durmadan tknan, kimi kalkm gbek atan, kimi ucuz akalarla ona taklan komularla akrabalar arasnda; ocukluktan erkeklie geiini

kutlamak iin yetmi kii toplanmt. te o gn, tam snnetten sonra, ln lokumla bastrdklarnda, babas gelip yanan pm ve o yaknlktan kulana fsldamt: "Beni hi alarken grdn m oul?" Ban iki yana sallamt. Hayr, hi kimse babasn alarken grmemiti. "Anneni hi alarken grdn m olum?" O zaman ban hzl hzn aa yukan oynatmt. Annesi srekli alard. "yi o zaman," demiti Levent Kazanc kadifemsi bir tebessmle. "Artk erkek oldun, erkek gibi davran." Ne zaman mastrbasyon yapsa pantolonunu tam olarak aa indirmeye cesaret edemezdi; sadece evdekilerden birine yakalanma korkusundan deil, daha ziyade ayn cmleyi tekrar tekrar kulana fsldayan babasnn hayaletinden halen tedirgin olduu iin. Yine de senelerce sren perhizin ardndan bu sene vcudu aniden hem kendi iradesine, hem de babasnn hayaline galebe almt. Tpk soukalgnl, hatta daha beteri bulac bir hastalk gibi yakalanmt Istek'e. Gece gndz, olur olmaz, mastrbasyon yapmaya balamt. En ok korktuu ey i stnde yakalanmakt. Geen gece ryasna girmiti. Annesiyle babas kapya dayanm, kilidi knp sust yakalamlard. Banlar ve iniltiler arasnda annesi onu pp srtn svazlam, babas yzne tkrp eek sudan gelene kadar dvmt. Babasnn actt yere annesi bir lokma aure srmt, bir nevi merhemmi gibi. Tiksintiyle, titreyerek uyanmt, aln boncuk boncuk ter iinde. Zeliha ona laf soktuunda bunlarn hibirini bilmiyordu. "Hi utanma arlanma yok sende deil mi?" dedi teki. "Byklerinle nasl konuulur bilmiyorsun. Sokaklarda erkekler slk alsn laf atsn canna minnet. u haline bak. Orospu gibi giyinip, sonra da sayg bekliyorsun." Zeliha'nn yznde mstehzi bir glmseme belirdi. "Hayrola? Orospulardan korkuyor musun yoksa?" Beriki bakakald. Bir ay nce stanbul'un en rezil sokan kefetmiti. Seksin bu kadar ucuz, bu kadar paspal, bu kadar yarmyamalak olmad baka yerlere de gidebilirdi pekl ama bilhassa oraya gitmek

istemiti; ne kadar i ve irkin olursa o kadar iyi. Cinsellikten tamamen kopmak, arnmak iin en baya olan seecek; su yzne kabilmek iin evvela dibe vuracakt. Yan yana dizilmi, adeta birbirlerine sokulmu batakhaneler, eki kokular, lekeli araflar, erkeklerin salt glebilmek iin patlattklar ak sak espriler; odalarda bir an evvel mteriden kurtulup, yarm braktklar ilere dnmeyi bekleyen fahieler, giri katnda elinde ucuz limon kolonyasyla terifat yapan koca memeli patronie, darda srtarak bekleyen seyyar tatlc... Oradan kendini kirli ve aciz hissederek dnmt. "Yoksa sen beni takip mi ediyorsun?" diye sordu bo bulunup. "Ne ne ne?" dedi Zeliha hayretle, kazara bir keif yaptn yeni anlamt. "Ay ne salaksn! Orospulara gidiyorsan bu senin sorunun. Hi derdim deil valla." Kendini aalanm hissederek, birden kardeine vurmak istedi. Haddini bildirmenin zaman gelmi de geiyordu bile. Onunla byle alay edemeyeceini anlamas gerekiyordu. Zeliha dncelerini okumaya alyormu gibi gzlerini ksarak ona bakt. "Ne giydiim, nasl yaadm seni hi ilgilendirmez," dedi. "Sen kendini ne zannediyorsun? Babamz ld. Bo yere ondan rol almaya alma." Zeliha nedense bu laf syler sylemez sabahleyin kuru temizlemeciden dantelli elbisesini almay unuttuunu hatrlad. Yarn sabah almay unutma. "Babam hayatta olsa imdi byle konuamazdn zaten," dedi beriki. Bir dakika nceki buulu baknn yerini hnl bir parlt almt. "Ama o ld diye, zvanadan kamazsn. Ailene kar sorumluluklarn var kk hanm. Admz lekeleyemezsin." "Dinime kfreden bari Mslman olsa! Merak etme benim bu aileye getirebileceim hibir leke, senin bugne kadar getirdiklerinle mukayese kabul etmez. Kendine bak sen." teki tokat yemiesine duralad. Kumar oynadn renmi miydi kz kardei, yoksa yine blf m yapyordu? Az biraz paralanmak iin burnunu sokmutu bu pislie ama her seferinde

daha beter batyordu. Babas hayatta olsa yana bana bakmadan deri kemerle dverdi kesin. Pirin tokal kzl kahve olanla. O kemer bakayd. Dier kemerlerde deriden ok toka ksm actrd. Kzl kahve olandaysa derisi yakard adam, tokas olsun olmasn. kz derisinden olduu iin miydi acaba? Bir kemerin dierlerinden daha fazla actmasnn arkasnda mantksal bir aklama olabilir miydi? Yoksa hayalgc ona oyun mu oynamt bunca zaman; tek bir kemeri mimleyip, ondan korkunca, dierlerinin o kadar actmadna inanmay, teki kemerlere rastgeldiinde kendini adeta ansl hissetmeyi baarmt. Ama babas artk yoktu ve belli ki birilerinin bunu hatrlatmas gerekiyordu: "Babamz ldnden beri aileden artk ben sorumluyum." "yle mi?" Zeliha ac ac gld. "Senin derdin ne biliyor musun? Seni fazla marttlar. ok marksn, kymetli k! Hadi artk k odamdan." Ryada gibi, gz ucuyla, aabeyinin elinin havaya kalktn fark etti. Onun kendisine vurabileceine hl inanmadan bo bo bakp, son anda kenara ekilmeyi baard Zeliha. Tokat hedefi skalamt ama bu baarszlk atan iyice fkelendirmie benziyordu. kinci kez kaldrd elini. Bu seferki yanan yakt Zeliha'nn. O da ayn hzla vurdu Mustafa'ya. Bir anda kendilerini ocuklar gibi yatakta bouurken buldular; bir farkla, ocukken hi bouamamlard. Babalan bu tr iti kaktan hi holanmazd. Bir-iki saniye kendini galip hissetti Zeliha, ona yle kuvvetle vurduu iin. Uzun boylu, voleybol sayesinde atletik bir kzd ve kendini gsz hissetmeye alk deildi. Ringdeki ampiyon gibi iki elini yumruk yapp havaya kaldrd ve zaferiyle coan grnmez seyircileri selamlad: "Ben kazandm!" te tam o anda sol kolunu arkasna bkp, zerine kt Mustafa. Bu sefer her ey farklyd. Mustafa farklyd. Bir koluyla gsn zaptedip, dier eliyle eteini syrd. Aniden derin bir utan hissetti Zeliha. Bu zillet hissi yle bas-

knd ki, iinde baka hisse yer kalmamt. Eli kolu balanm, utantan donakalmt. Normalde ne denli pervasz, nasl da pabudilli grnrse grnsn, yetitirilme tarznn rettii ahlak anlayn sandndan daha ok iselletirmiti znde. Beklenmedik bir taciz annda, kardakine deil kendine odaklanmt ilk - kendi kyafetlerine, kendi grnne. amarnn grlmesinin verdii aalanma hissi, bir an iin her eyi bastrmt. Ama birden bir panik dalgas utancn sprd att. Bir eliyle onu engellemeye alrken dier eliyle eteini aa ekip dzelttiyse de, Mustafa, otomatie alnm bir inatla etei tekrar syrd. Zeliha vargcyle bir yumruk indirdi abisinin srtna; annda okkal bir tokat yedi suratna. Sonra bir tokat daha, bir tane daha... Ne tuhaf, hi acmad. Birbirlerinin kanna susamasna mcadele etmeye baladlar. Kim kimin salanna asld, kim kimin yzn trmalad, kim kimin etini srd... her ey birbirine karmt. Adeta senelerdir birbirlerine besledikleri hn gzlerini karartt. Sorulacak ne ok hesap, gdlecek ne ok hn vard. Mustafa kz kardeinden bu kadar nefret ettiini bilmiyordu. Babalarna laf yetitirmeye cret eden tek Kazanc ocuuydu Zeliha. En kkler olduklar iin daima ikili olarak grlr, daima kyaslanrlard. Yan yana ama birbirlerine fersah fersah uzak dururlard, tm kardeler tek sra halinde hizaya girdiklerinde. Mustafa kendini dierlerinden ayrmaya abalayp gze girmek isterken; babaya itiraz eden, sava aan hep ama hep Zeliha'yd. Mustafa'nn syleyemediklerini syleyen, dayak yedike sinecei yerde daha da dillenen ve aabeyinin itaatkrln kendine rnek alacana, tam tersine, bu mcadeleyi veremedii iin iten ie onu da hor gren, tek kalemde yarglayan, kimseleri takmayan, bazen nasl da kstahlaan, ayakl isyan Zeliha... Aniden Mustafa'nn iindeki mahzenin kapa krlmt. Ardnda i, gn grmemi bir atavet vard. Birikmi kin, arap gibiydi. Seneler geince eskimiyor, sadece yllanyordu. Serbest kalr kalmaz akmak istiyordu; ylesine takn. Kz kardeinin cann yakmak istediini fark etti. Vurup da gemek deil, vu-

rup da iz brakmak... yle bir iz ki mr boyu gemesin, geemesin. Bunlar dnrken bo bulundu, at diye bir tokat yedi. Karlnda bir yumruk indirdi. Zeliha yznn zonkladm hissetti. Ilkt kann tad... Hangisi hangisinin bedeniydi? Nerede balyordu mtecaviz, haddi aan; nerede bitiyordu saldrya urayan, haddi hatrlayan? Bu bir oyunsa, bir yerlerde oyunun rengi deiti. Bu bir savasa, bir an geldi, silahlar yenilendi. Birinin "Dur!" diye haykrdn duydu Zeliha; kendi sesi olamayacak kadar yabanc, yabani, atal atal, avaz avaz, insanlktan km, mezbahadaki bir hayvann sesi gibi direnircesine kendinden kuvvetli bir ktle. Kendi ln tanyamamt; tpk kendi vcudunu alglayamad gibi, bacaklar aralanp, beriki iine girdiinde. Her ey o kadar gerekd, ylesine kontrolszd ki, hakikatin bu olmadna hkmetti. Anlardan bir and sadece, gelip geecekti. Direnmeyi brakt, ba yastktan dt. te Zeliha bulutsuz gkyzndeki KODAK balonunu o esnada grd. Saklambata ebe kalm gibi gzlerini yumdu; grmezse, grlmeyeceini umarak. Btn diye bir eyin olmad bu yerde sadece ayrntlar vard artk, hrltlar ve kokular. Mustafa'nn soluklan hzland; demindenberi gsnde gezinen elleri, boynunda sklat. Zeliha kendisini boacandan korktu ama ok gemeden gevedi parmaklar, kesildi salnm, dnya durdu. Gs gsne dayal bir halde, kendini brakrken olanca arlyla srtndan bir okla yaralanmasna ac bir ses kard Mustafa. Zeliha yatt yerden onun kalp atlarn duyabiliyordu, deli gibi arpan bir yrek. Duyamad kendi kalbinin atyd. indeki hayat damarlarndan ekilmi gibi hissediyordu. Ne kadar kaldlar o vaziyette? Ka dakika, ka zaman? inde yumuayp geri ekildiinde dahi gzlerini aralamad Zeliha. Tpk sz gibi, gzn de tkendii bir aama vard demek. Grecek bir ey yoktu. Mustafa ayaa kalktnda glkle yryordu. Sendeleyerek kapya seirtti. Birka adm ilerledi, zorlukla nefes alarak duvara

yasland. Orada ylece durdu bir an. Srt kardeine dnk, srt olan bitenlere dnk... nsan gemiinden usul usul kopmaz her zaman, yle peyderpey kendiliinden den l bir trnak gibi. nsan gemiinden bir anda pat diye kopar bazen; kesinkes yrtlr bir ba, bir daha asla balanmamak zere... Bilirsin ki hatrlamamak tek seeneindir. Bilirsin ki hatrlamamak kendini inkr demektir. Bedeli gze alrsn. Ancak byle hayatta kalrsn. Bu yzden bakmad arkasna Mustafa, geride brakt enkaza; dnmedi bir kez olsun yzn, odadan kacak gc topladnda dahi. Koridora kar kmaz sokak kapsnn aldn duydu, ailesi eve dnmt. Banyoya kotu, kapy ieriden kilitledi, duu sonuna kadar at ama altna girmek yerine dizst kp kusmaya balad. "Hu huu! Nerdesiniz?" Banu'nun sesi. Girite karlan ayakkablar. Paket hrtlar. Mezarlktan dnte alveri yapm olmallar. "Ayol evde kimse yok mu? Kz Zeliha nerdesin?" Zeliha hzla yataktan kalkp gmleini ilikledi. Her ey yle aniden ve kayarcasna olmutu ki, belki de bu kbusun hi yaanmadna kendini inandrabilirdi. Ama komodinin zerindeki aynada grd yz baka bir ey sylyordu sinsice. Sol gz yarya kadar inmiti; altnda da belli ki yaknda moraracak bir ilik vard, yarm daire eklinde. Zeliha yumruk yemi gzn incelerken, her zamanki pheciliinden dolay sululuk hissetti. Yllar yl ne zaman uyduruk aksiyon filmlerinde birinin gz morarsa dalga gemi, insan gznn tek bir yumrukla o hale geleceine ihtimal vermemiti. Sen misin inanmayan, dedi aynada kendine. Sen misin itaatsiz... Yz belki ama vcudunun geri kalannn hasar grmediine emindi. Hl duyulan olup olmadn anlamak istercesine dokundu kendine. Nasl oluyor da parmaklarnn dokunuundan baka bir ey hissetmiyordu? Can yansa bilmez miydi? Kapnn almasyla yerinde srad. zin beklemeden ieri dald Banu. Belli ki bir eyler anlatacakt ama aynadaki Zeliha'y grnce donakald.

"Yzne ne oldu senin?" diye sordu Banu kekeleyerek. Zeliha bir aklama yapacaksa imdi yapmas gerektiini biliyordu. Ya bu hadiseyi u anda anlatacak ya da sonsuza kadar saklayacakt. "Grnd kadar vahim deil, meraklanma," dedi ar ar. Karar verme an oktan gemi, tercih yaplmt. "Hava gzel yrye kaym dedim, hay demez olaydm. lerde bizim bakkaln orda bir adam, karsn sokan ortasnda dvyor evire evire. Perian haldeki kadn kurtarmak istedim ama sonunda bir yumruk da ben yedim eolusundan." nand Banu. Tpk dierleri gibi. Bu tr belalar Zeliha'y bulurdu zaten, ya da o gidip belasn bulurdu her seferinde. Olmayacak i deildi. Byle bir kaza gelse gelse onun bana gelirdi. Zeliha Teyze tecavze uradnda on sekizini doldurmutu. Rtn ispat etmiti. Bu yata kimsenin rzas olmadan dilediiyle evlenebilir, ehliyet alabilir ya da oy kullanabilirdi - tabii askeriye serbest seimlerin yaplmasna izin verdiinde. Benzer surette, olur da gerekirse, kendi kendine gidip krtaj da olabilirdi pekl. Takip eden haftalarda defalarca ayn ryay grecekti Zeliha. Bir ta yamuru altnda yryordu kalabalk bir sokakta. Bast yerdeki kaldrm talar aadaki bolua dyordu habire, arkalarnda delikler brakarak. Boluk bydke panie kaplmaya balyordu. Talar gibi olmaktan, geride hi iz brakmadan bu a hilik tarafndan yutulmaktan korkuyordu. "Durun!" diye baryordu kaldrm talan ayann altndan kayarken. "Durun!" diye emrediyordu zerine doru hzla gelen vastalara. "Durun!" diye yalvanyordu onu omuzlayp kenara iten yayalara. "Ltfen durun!" Bir ay sonra zaman geldiinde det grmedi. Birka hafta sonra evin yaknlarnda yeni alan bir laboratuvara gitti. "Kan ekeri testi yaptrana gebelik testi bedava!" diyordu giriteki bir levha. Sonular geldiinde Zeliha'nn kan ekeri normal kt, kendisi de hamile.

Bir varm bir yokmu, Uzak, ok uzak bir lkede drt ocuklu ihtiyar bir ift yaarm, iki kz iki olan. Kzlardan biri gzel biri irkinmi. Kk erkek karde gzel olanla evlenmeye karar vermi. Ama kz istemiyormu. pekli elbiselerini ykayp nehir kysna durulamaya gitmi. Suyun kenarnda uzun uzun alam. Soukmu. Elleriyle ayaklar az kala donuyormu. Eve dnp kapy alm ama kilitliymi.'Annesinin penceresini tklatm ama annesi: "Bana ancak kaynvalide dediinde seni ieri alrm," demi. Babasnn penceresini tklatm ama babas: "Bana ancak kaynpeder dediinde seni ieri alrm," demi. Aabeyinin penceresini tklatm ama aabeyi: "Bana ancak kayno dediinde seni ieri alrm," demi. Ablasnn penceresini tklatm ama ablas: "Bana ancak grmce dediinde seni ieri alrm'' demi. Erkek kardeinin penceresini tklatm ve erkek kardei onu ieri alm. Ona sarlm, onu pm. Kz: "Yer yarlp beni yutsun!" demi. Bunun zerine yer yarlm ve gzel kz yeralt krallna kam.

Elinde kepeyle mutfak penceresinden dar bakan Asya gm rengi Alfa Romeo'nun arkasndan iini ekti. "Grdn m," dedi Asya ayaklarna srtnen Beinci Sultan'a. "Zeliha Teyze onlarla havaalanna gitmemi istemedi. Gene gckl tuttu. Bktm usandm bana byle davranmasndan." Hep birlikte imeye gittikleri akam annesiyle nihayet yaknlaabildiklerini sanmas amma da enayilikti! Nasl olmu da aralarndaki mesafeyi aabileceklerine inanmt? Asla tam mnsy-

la yok olmayacakt o mesafe. Teyzeletirdii bu anne daima ulalmaz bir uzaklkta kalacakt. Anne efkati, ocuk sevgisi, aile dayanmas, bunlara hi ihtiyac yoktu... Asya tkrr gibi tslad dilerinin arasndan: Hepsi bokpsr.
On kinci Madde: u hayatta ne yaparsan yap, sakn ola anneni deitirmeye alma. Annenle kurduun yahut kuramadn ilikiyi de deitirmeye alma zira bu giriim ancak hsranla sonulanr. Sadece kabul et ve raz ol. Eer sadece kabul edip raz olamyorsan, baa dn, Birinci Maddeye tekrar bak.

"Kendi kendine mi konuuyorsun sen?" dedi mutfaa o srada giren Feride Teyze. "Yok canm hi kendi kendime konuur muyum," dedi Asya hnzrca gz krparak, az evvelki hiddetinden syrlm grnyordu. "Kedi dostumla dertleiyorduk. Ona diyordum ki Mustafa Daym bu evdeyken kendisi henz domamt. Evde o zamanlar atas nc Paa'nn hkmettiini anlatyordum. Yirmi yl olmu. Tuhaf deil mi? Adam bizi yirmi sene boyunca hi ziyaret etmedi ama biz hl onu barmza bastmz iin, oturmu burada aure taksim ediyorum." "Kedi dostun ne dedi peki bunlara?" diye sordu Feride Teyze, samimi bir merakla. Asya alayc alayc gld. "Valla benim yerden ge kadar hakl olduumu, zaten bu evin tmarhaneden farksz olduunu syledi. Ailemin dzeleceinden midi kesip, manifestom zerinde alsam daha iyiymi." "Bilememi kedi efendi," dedi Feride Teyze. "Nankr kedilerden nasihat alrsan ancak bu kadar olur zaten. Tabii ki dayn barmza basacaz. Akraba akrabadr, sevsen de sevmesen de. Biz Alman deiliz. Onlar ocuklarn on drt yanda kapnn nne koyuyor. Git ne halin varsa gr diyor adam kendi z evladna. Biz yapamayz yle ey. Gl ailevi deerlerimiz var. yle senede bir gn toplanp hindi yiyemeyiz biz..."

"Ne hindisi ya?" diye sordu Asya gzlerini krptrarak ama daha sorunun sonuna gelmeden, meseleyi kavramt. "Ay sen, Amerikallarn kran Gn'nden mi bahsediyorsun?" "Neyse ne," dedi Feride Teyze elinin tersiyle bu malumat savuturarak. "Sonu ayn ite. Onlarn kuvvetli aile balan yok. Biz yle deiliz. Birisi babansa, sonsuza kadar babandr, kardeinse kardein, nokta." Asya bu mutlakiyetilik karsnda oflamakla yetindi sadece. "Hem zaten her bi eyi acayip bu dnyann, sade bizim aile mi acayip sanyorsun," diye ekledi Feride Teyze, belli ki hzn alamamt. "Bu yzden seviyorum nc sayfa haberlerini. Dnyann ne kadar manyak ve tehlikeli olduunu unutmamak iin kesip biriktiriyorum btn o kuprleri." Feride Teyze'nin imdiye kadar hibir davrann rasyonalize etmeye altna ahit olmadndan Asya ona ilgiyle bakmaktan kendini alamad. Mart gnei pencereden ieri dolarken, bir mddet daha mutfakta oturdular itah ac kokular arasnda. Ta ki Feride Teyze en sevdii VJ'in yeni bir grubun video klibini anons ettiini duyup ieri koana kadar. O gidince ayakland Asya. Can sigara ekiyordu. Sigaradan ziyade Alkolik Karikatrist'le sigara imek istiyordu imdi. Bunu kabullenmekte zorlansa da onu zlemiti ite. Misafirler gelene kadar iki saati vard. ki saatte karya geip dnebilirdi rahatlkla. Ho, gecikse bile kimsenin umursamayacan dnd. Birka dakika sonra, kapy sessizce kapatt arkasndan.

Banu Teyze kapnn kapandn duyunca o yana seirtti ama daha seslenmeye frsat bulamadan Asya kmt bile. "imdi ne yapmay planlyorsunuz efendim?" diye sordu Aulu Bey. "Hi," diye fsldad Banu Teyze ekmeceyi ap iinden bir

kutu karrken. Kadife astarn zerinde nar eklindeki bro parlyordu. Kazanc ocuklarnn en by olarak ona teslim edilmiti bro; babalan Levent Kazanc'dan bir hediyeydi, ona da kendi annesinden kalmt. vey annesi Cicianne'den deil, hi yd etmedii, ocukken onu terk eden ve asla affetmedii z annesinden. Bro hem alabildiine zarif, hem de bir o kadar ac vericiydi. Banu Teyze kimselere sezdirmeden haftalarca tuzlu sularda tutmutu onu, srf tad negatif enerjiden arnabilsin diye. Cinlerinin merakl baklar altnda usul usul okad brou; iindeki yakutlarn ltsn inceledi hayranlkla. Armanu'la tanana kadar bu nar broun evveliyatn aratrmak aklna gelmemiti hi. imdiyse hikyeyi biliyordu ama ne yapacan kestiremiyordu. Herkesin bir para hakk vard bu brota, ama en ok da Armanu'un. Ona hediye etmek istese de sebebini nasl aklayaca konusunda tereddtleri vard. Armanu'a hikyenin geri kalann aklamadan, bu broun vaktiyle babaannesi uan'a ait olduunu syleyebilir miydi? Elinde olmadan rendii srlarn ne kadarn o srlarn sahipleriyle yahut miraslanyla paylaabilirdi? Kimindi hikyeler? Anlatann m, yaayann m, devralann m? Sz ki kutsald, sz ki salt "kn" demekle koskoca kinat ve dahi insan ldrmt, peki sze dklen hakikatler kimin malyd? Hikyelerin sahipleri var myd?

Krk dakika sonra, ehrin kar yakasnda Asya, Kafe Kundera'nn kapsndan ieri girdi. "Heyoooo Asya," diye bard Alkolik Karikatrist neeyle. "Gel gel! Buradaym!" Yalnzd bu saatte. Asya masasna yaklarken yznde mehul bir tebessmle ayaa kalkt. Kendine doru ekti onu, sk s-

ki sarld: "Sana haberlerim var, bir iyi bir kt, bir de ne id belirsiz. nce hangisini istersin?" "Kty," dedi Asya tereddtsz. "Peki. Hapse giriyorum. Babakan penguen eklinde izmem pek ho karlanmad. Sekiz ay hapse mahkm edildim." Asya dehetle bakt ona. "Tamam imdi de iyi haberi duymak istemiyor musun?" diye mrldand Alkolik Karikatrist, iaret parman Asya'nn dudaklarna koyup bir ey sormasna mani olarak. "Gnlme dantm. Onun istediini.yapmaya karar verdim. Boanyorum!" Pe pee duyduklarndan adamakll sersemleyen Asya nihayet akl edebildi son soruyu sormay: "Ne id belirsiz haber nedir peki?" "Ah onu da syleyeyim..." Gururla kaldrd ban. "Tam drt gndr imedim. Tek damla bile! Neden biliyor musun?" "Gene Adsz Alkoliklere yazldn herhalde," dedi Asya. "Hayr efendim. Ne mnasebet!" diye itiraz etti Alkolik Karikatrist, incinmi gibiydi. "Senin iin imedim. Seni grmeyeli drt gn geti ve bir dahaki karlamamzda ayk olmak istedim. Asya... sen bu dnyada beni ayakta tutan tek eysin... Huylarm dzeltirsem srf senin iin yaparm bunu." Farknda deildi bunlar sylerken kzardnn. "Ah min-el ak!" diye haykrd. "Ya, ben sana fena halde m." Asya'nn gzleri duvardaki bir ereveye kayd, 1997 Moolistan Camel Trophy'den kalma tekerlek izli bir yol fotoraf. imdi o resmin iine yolculuk etmek ne ho olurdu, diye dnd; 4x4 bir jiple Gobi l'n gemek, ayanda ar, amurlu botlar, yznde tozlu bir gzlk, dertlerini de terle birlikte atarak, kayp gitmek sonsuzlukta... ta ki hafifleyene, rzgrda kuru bir yaprak kadar hafifleyip Moolistan'daki bir Budist manastra savrulana kadar.

"Ama sz vermitin hznl bir hikye anlatmayacana," diye sitem etti kayp gvercin yavrusu. "Seni uyarmtm. Ackl bir hikye duyarsam kanatlanp uarm demitim." Ohannes stanbuliyan dudaklarn endieyle bzd. Yazd her cmle bir adm daha yaklatrrken onu kitabn sonuna, huzursuzluu da artyordu nedense. Nasl girebilmiti byle bir sorumluluun altna? Nesillerdir kuaktan kuaa aktarlan her bir masal nice kskn ruh tayordu iinde - bymeden len ocuklarn ruhlar. ocuk masallar dnyann en yal anlatlaryd aslnda. Onlar araclyla seslenirdi oktan yok olmu nesillerin a hayaletleri imdiki zamana. Bu sebeptendi en sradanlarnda bile bir bilgelik, en neelilerinde dahi bir elem bulunmas. Bundand Ohannes stanbuliyan'n zerine ald sorumluluun arlndan korkmas. Bu kitab tamamlamaktan baka bir ey dnemez olmutu oktandr. Varsa yoksa yazmakt aklnda... Byle bir fikrin ne kadar sama olduunu bilse de, bu kitab yazmaya baladndan beri dnyann daha kederli bir yer haline geldiine inanmaktan alamv; yordu kendini. Daha fazla uzatmadan bitirmesi gerekiyordu artk, yeryznde daha az elem olmas buna balym gibi. "Merak etme," dedi nar aac glmseyerek. Dallarndaki karlar silkeledi. "Anlatacam hikye hazin gelebilir ilk bata ama umutsuz saylmaz... " Ohannes stanbuliyan askerler tarafndan gtrldkten sonra ailesi gnlerce alma odasna yaklamad. Bunun dndaki btn odalara girip kmalarna ramen, o hl ieride gece gndz aliyormuasna kapal tuttular oda kapsn. Bu esnada tm eve hkim olan keder ve kayg yle youndu ki, neler olup bittiine akl erdiremeyen ufaklklar bile daima tedirgindiler. ok gemeden Armanu ocuklar yanna alp bir mddet Sivas'ta, ailesinin yannda kalmaya karar verdi. Ancak bu karardan sonra

kocasnn odasna girmeye cesaret edebildi. Ve orada, antika ceviz masann en st ekmecesinde, sabrla bitirilmeyi bekleyen Kayp Gvercin Yavrusu ve Asude Bir Bahar lkesi'ni buldu. Yarm kalan sonuncu sayfann altnda da nar eklinde bir bro duruyordu. "Anne," dedi bir ses. Armanu irkilerek dnd arkasna. Arkasndan odaya szlen kk kz uan uzatm kafasn, merakla broa bakmaktayd. uan stanbuliyan nar brou ilk kez o gn grd. O uursuz gnlerden kalma nice ayrnt ok gemeden solsa da belleinde, bu mcevheri hep hatrlayacakt. Belki o kk yanda rastgeldii en gz alc eydi yakutlarn lts. Belki de etrafnda her ey ters gidip lime lime dalrken, byklerin dnyasn da dnyann bykln de kavrayamad o dnemde, kendisi gibi kk bir nesneye odaklanmak en kolayyd. Sebep her ne olursa olsun brou asja unutmad. Ne Der Zor llerine giderken yan l halde yol kenarna yldnda ve ld sanlarak brakldnda; ne Trk kyls ana kz onu kanatlar altna alp, iyiletirmek iin evlerine tadnda; ne yetimhaneye gtrldnde, ne bir gecede uan stanbuliyan olmay brakp ermin 626'ya dntnde; ne seneler sonra Rza Selim Kazanc tesadfen yetimhanede ona rastlayp, eski ustas Levon'un yeenini oradan karabilmek iin onunla evlendiinde; ne daha det grmeden kadn olduunda; ne de daha kendisi ocuk saylmazm gibi, yaknda bir ocuu olacan rendiinde. erkez ebe doumdan aylar nce, karnnn ekline ve aerdii yiyeceklere bakarak bebein cinsiyetini sylemiti. Lks pastanelerden kutu kutu turta, Rusya'dan kaan Beyaz Ruslarn at bir frndan Apfelstrudel, ev baklavas, bonbon ve her nevi tatl... Hamilelii boyunca bir kez olsun eki ya da tuzlu bir ey aermemiti ermin Kazanc; dediklerine gre, kza hamile olsa yle olurdu. Gerekten de ocuk erkek oldu, zor zamanlara doan bir olan.

"Cenab Hak oluma bu ailenin btn erkeklerinden daha uzun mr verir inallah," dedi Rza Selim Kazanc, ebe bebei kucana verdiinde. Sonra dudaklarn bebein sa kulana yaklatrp, bundan byle tayaca ismi fsldad: "Adn Levon olacak." Yalnzca kendisine senelerce kol kanat geren ve kazan yapma zanaatnn inceliklerini reten biricik ustasnn ansn yaatmak deildi bu ismi semesinin sebebi. Oullarna Levon adn vererek, din deitiren karsna da bir armaan vermeyi umuyordu. Bu yzden bu ismi semiti ve dini btn bir Mslman olarak kere tekrarlad kararn: "Levon! Levon! Levon!" Bu arada ermin Kazanc lohusa yatanda dorulmu, yerinden edilmi bir ta gibi kprtsz izliyordu isim trenini. Memnun olup olmadn anlamak mmkn deildi. Duygulan yznden okunmasa da, o da iinden tekrarlamt aslnda: "Levon! Levon! Levon!" Ne var ki bu yank lemesinin kaskat bir itiraz duvarna toslayp geri dnmesi uzun srmeyecekti: "Levon mu? Byle isim mi konur Mslman evladna!" diye sylendi ebe. "Biz koruz," diye diklendi Selim Kazanc. Takip eden gnlerde sk sk tekrarlayacakt bu savunmay. "Kararm verdim. Levon olacak!" Ama bebei kaydettirmek iin Nfus Dairesi'ne gittiinde, yumuayacakt birdenbire. "Allah balasn. Olunun ad ne?" diye sordu uzun boylu, donuk yzl memur, kahverengi srtl, davari bir defterin zerinden ban kaldrarak. "Levon Kazanc'dr efendim." Memur yakn gzlklerini burnunun tepesine iterek Selim Kazanc'ya dikkatli dikkatli bakt. "Kazanc gzel bir soyad ama Levon diye Mslman Trk ismi olur mu?" "Mslman ismi deildir ama yine de gzel isim," dedi Rza Selim Kazanc. "Beyefendi," diye diklendi memur sesini ykselterek, mhim

bir ey syleyeceinin bilincinde. "Kazanclarn ne kadar nfuzlu bir aile olduklarn bilirim. Levon gibi bir isim ailenize yakmaz. Bu ismi yazarsak, ocuk ileride sorun yaar. Yzde yz Mslman olduu halde herkes Hristiyan olduunu dnr... Yanlyor muyum? Yoksa Mslman deil midir?" "Tabii ki yle," diye hemen tenzih etti Rza Selim. "Elhamdlillah." Bir an iin memura ustasndan bahsetmeyi; bir de olann annesinin slam'a dnm Ermeni bir yetim olduunu itiraf etmeyi dnd ama iinden bir ses bu bilgi krntlarn kendine saklamasn syledi. "Madem yle, mnasip grdnz ilk isme de saygda kusur etmeden ufak bir deiiklik yapalm. Levon'a yakn bir isim gene ama bariz surette Mslman olsun. Levent nasl mesela?" Ardndan ekledi memur uysalca, sarfetmek zere olduu szn sertliine uymayan bir uysallkla: "Yoksa korkarm, olunuzu kaydetmeyi reddetmek zorunda kalacam." Bylece Levent Kazanc oldu. Duman hl tten bir gemiin kuruni klleri zerinde doan; babasnn bir zamanlar ona Levon adm vermek istediini hibir zaman bilmeyen, gnn birinde annesi tarafndan terk edilen, yrei erken yata kabuk tutup talaan, genliinde de yetikinliinde de hep hain ve hnl olan, ilerde kendi ocuklarna kar korkun bir baba olan bir olan... Eer bu nar bro olmasa ermin Kazanc kocasn, olunu brakp gidecek creti bulabilir miydi bilinmez. Onlarla birlikte aile kurmu, akacak tek yn olan yeni bir hayata balamt. Geleceinin var olabilmesi iin, gemisiz biri olarak kalmas gerekiyordu. ocukluk kimlii ufalanm anlarn knntlanndan baka bir ey deildi. Ne var ki gemiinin en sevgili anlan bile onu terk etmi olsa da, bro zihninde btn canllyla aklyd. Seneler sonra Amerika'dan gelen bir adamcaz kapda belirdiinde, onun bir yabanc deil, zbez aabeyi olduunu anlayacakt, gene bu bro sayesinde. Yervant stanbuliyan, gr kalarnn glgeledii siyah gzleri, sivri burnu ve enesine kadar uzayan, onu zntlyken bile gl-

yormu gibi gsteren pos byklanyla kapda belirmiti. Titreyen bir sesle, bir trl bulamad kelimelerle kim olduunu sylemi; yan Trke yan Ermenice ta Amerika'dan buraya onu bulmaya geldiini anlatmt. Kz kardeine hemen orackta sarlmak istese de onun artk evli bir Mslman kadn olduunu biliyordu. Eikte durmutu. stanbul lodosu uzaklardan rayihalar tamt yanlarna, halka halka; bir an kvermilerdi zamann dna. Ksa grmelerinin sonunda Yervant stanbuliyan, ermin Kazanc'ya iki ey verecekti: altn nar bro ve dnmek iin zaman. ermin Kazanc allak bullak bir halde kapy kapatt ve her eyin yerli yerine oturmasn bekledi. Yeni yeni emeklemeye balayan Levent yan banda, halnn zerinde sonsuz bir cokuyla hareket ediyor, henz kelimelere dnmemi sesler kanyordu. Hemen odasna gidip brou ekmecelerinden birine saklad. Geri dndnde bebeini muzafferane glckler datrken buldu; kendiliinden tay tay durmay baarmt. Bir saniye kadar yle durdu, bir adm att, bir tane daha ve ilk admlannn harikulade kefi gzlerinde parlarken kst oturdu. Aniden disiz bir glle haykrd: "ma-ma!" ermin Kazanc nce neeyle, sonra endieyle bakt oluna. Bir sre "da-da"y deneyip nihayet "ba-ba" dedikten sonra azndan kan ikinci kelimeydi bu. Ne var ki ilk sevincin ardndan olunun "baba"y Trke, "anne*yi Ermenice sylediini fark etmiti. Evde onunla yalnz kaldnda Ermenice konutuu anlalacakt imdi. Midesi kasld. Kendi kelimelerini unutmaya almas yetmiyordu demek, imdi de benzer bir unutma srecini oluna retmesi gerekiyordu. Dnceli dnceli bebee bakt. "Mama"yi dzeltmek, yerine Trke karln koymak istemiyordu. Atalannn hayaletlerini yan banda hissetti. Edindii bu yeni isim, yeni din, yeni milliyet, yeni aile, yeni benlik, gemiini silmeyi baaramamt. Nar bro adn anyordu, eski adn... ermin Kazanc olunu havaya kaldnp smsk tuttu kucanda ve tam tamna gn boyunca brou dnmemeyi baard.

Ama nc gnn sabahnda, iinde bir yerde gizlice kurulu bir saat harekete gemiesine beyni uuldamaya, kalbi szlamaya balad. Evde yalnz kalr kalmaz ekmeceye kotu ve brou smsk avucunda tuttu, scakln hissederek. Yakut, deerini sade tandan deil, bir de ate krmz renginden alan nadide bir mcevherdir. Derler ki baka mcevherlerin aksine, zaman iinde rengini deitirme kabiliyetine sahiptir yakut. Karanr koyular iten ie. Takann ruh haline gre. Bilhassa ekirdei hafife laciverde alan, kan krmz bir yakut vardr tabiatta. smi Gvercin Kan. te o yakut Kayp Gvercin Yavrusu ve Asude Bir Bahar lkesinden kalan son anyd. nc gnn akabinde akam yemeini takiben ermin Kazanc odasna kapand. Gizlice ekmeceyi aarak, Gvercin Kan'na bakt. Ancak o zaman ne yapmas gerektiini anlad. Bir hafta sonra bir pazar gn, aabeyinin onu deli gibi arpan bir yrek ve Amerika'ya iki biletle bekledii limana gitti. Bavul yerine minnack bir anta vard elinde. Her eyini geride brakmt. Nar brou da. Brakabilecei yegne kymetli yadigrd o. Her eyi aklayan bir mektupla birlikte brou zarfa koymu, kocasndan iki ey rica etmiti: Bir: Nar brou annesinden hatra olarak oullar Levent'e vermesini, ki: Hakkn helal etmesini.

Uak stanbul'a indiinde Rose bitkindi. Turuncu deri DKNY marka ayakkablarna girmiyordu artk imi ayaklar. Utanmadan bir de "Havaalan Dostu" diyorlar bu ayakkablara, diye sylendi. Hosteslerin o bir kar topuklarla her gn okyanuslarn bir o tarafna bir bu tarafna nasl getiklerini merak ediyordu.

Mustafa'yla Rose'un pasaportlarn damgalatmalar, gmrkten gemeleri, bavullarn almalar, dviz bozdurmalar ve havaalannn iinde bir araba kiralama servisi bulmalar yanm saatten fazla srd. Mustafa stanbul'da altlarnda bir araba olmasnn iyi olacan dnmt. Rose nne koyduklar bir brorden Grand Cherokee Laredo 4x4' seti ama Mustafa bu ehrin darack sokaklar iin daha kk bir araba tercih etti. Toyota Corolla 2002'de anlatlar. Nihayet bavul takmyla dolu arabalarn iterek, D Hatlar kapsndan ktlar. Dar adm atar atmaz, yanm daire olmu vaziyette yaknlarn bekleyen bir sr insan buldular karlarnda. Bunca yabancnn arasnda, el sallayan Armanu'u fark ermeleri saniye bile srmedi. Yannda Glsm Nine vard, heyecandan baylmamak iin sa elini kalbine bastrm g bela duruyordu ayakta. Bir adm arkalarnda, kalabalkla hi ii olmazmasna, Zeliha Teyze dikiliyordu; uzun boylu, mini etekli, her zamanki gibi. erisi lo olduu halde koyu mor gne gzlkleri takmt. Zihninden ve yreinden her ne geiyorsa, durgun bir su yzeyini andran ehresinden okunmuyordu.

On Yedinci Blm

PRN

ose da Mustafa da stanbul'daki ilk iki gnlerini habire yemekle geirdiler. Sofrada Kazanc ailesinin farkl yelerinin her ynden her telden sorduu trl trl sorulara cevap veriyorlard: Amerika'da hayat nasl? Arizona'da gerekten l var m? Amerikallarn byk porsiyonlarla fast food yedii doru mu? Madem o kadar ok yiyorlar ne demeye durmadan rejim yapyorlar? Televizyon yarmalarnda topluca kilo verdikleri doru mu? Peki rak'm Amerikan versiyonu Trk versiyonundan daha m iyi?... vesaire vesaire... Bunu daha ahsi sorular takip etmiti: Neden ocuk yapmamlard? Neden stanbul'a daha nce gelmemilerdi? Neden daha uzun kalmyorlard? NEDEN? Sorular ift zerinde zt bir etki yaratt. Kendi adna Rose bu ekilde sorguya ekilmekten rahatsz olmuyor gibiydi. Hatta spot altnda olmann houna gittii bile sylenebilirdi. Halbuki Mustafa gittike sessizlie gmlm, daraldka daralmt. Az konuuyor; zamannn ounu, boyal boyasz, tutucu ilerici tekmil Trk gazetelerini okuyarak geiriyordu. Brakt lkeye yetimeye alyordu sanki. Zaman zaman u ya da bu siyasetiye dair sorular soruyordu, cevabn bilenin cevaplad sorular. yi bir gazete okuru olduu halde, siyasetle bu kadar ilgilenmemiti hi.

"ktidardaki muhafazakr parti kendi tabanndan dahi kan kaybediyor gibi. Bir dahaki seimleri kazanma anslar var m?" "Aman brak Allasen! Sahtekrlar! Hepsi yalanc," diye homurdand Glsm Nine, cevap niyetine. Kucanda tepsi, oturmu pirin ayklyordu. "Tek bildikleri yalan yalan vaatlerde bulunmak, seilir seilmez hepsini unutuyorlar." Pencerenin yanndaki koltukta oturan Mustafa elindeki gazetenin zerinden annesine bakt. "Ya muhalefet partisi? Sosyal demokratlar?" "Al birini vur tekine!" dedi annesi. "Hepsi yalanc. Siyasetin ivisi km." "Mecliste daha fazla kadn olsa her ey farkl olurdu," diye araya girdi Feride Teyze. zerinde Rose'un hediye ettii / Love Arizona tirt vard. "Annem hakl. Bana sorarsanz bu lkenin en gvenilir kurumu daima ordu olmutur," dedi evriye Teyze. "Tann'ya kr Trk ordusu var. Onlar olmasa..." "Evet ama kadnlarn da askerlik yapmasna izin vermeleri lazm," dedi Feride Teyze. "Ben olsam hemen giderdim." Asya, iki yannda oturan Rose'la Armanu iin konuulanlar ngilizceye evirmeyi brakp, glerek bir dipnot dt tercmesine: "Teyzelerimden biri feminist, teki sapna kadar militarist! Gl gibi geinip gidiyorlar. Tam tmarhane!" Aniden endielenen Glsm Nine oluna dnd. "Ya sen olum? Askerliini ne zaman yapacaksn?" Annda yaplan eviriye ramen bu blm takip etmekte zorlanan Rose kocasna dnp gzlerini krptrd. "Beni merak etme," dedi Mustafa. "Amerika'da yaadm ve altm kantlayp belli bir cret de dedim mi, ksa dnem yapabiliyorum. Sadece temel eitim. Bir ay kadar..." "Peki onun bir st snn yok mu?" diye sordu biri. "Var," dedi Mustafa. "41 yana kadar." "Madem yle bu sene yapman lazm," dedi Glsm Nine. "Krk yandasn..."

te o zaman masann ucuna oturmu trnaklarn crtlak krmzya boyayan Zeliha Teyze ban kaldrp Mustafa'ya bakt. "Demek krk oldun. Meymenetsiz bir ya," diye tslad aniden. "Ailenin erkeklerinin hep zamansz ldn ve son kuakta ya haddinin krk bir olduunu dnnce... Krk yana geldiin iin epey tedirginsindir herhalde aabey... lme bu kadar yakn..." Bunu takip eden sessizlik yle ard ki, Asya'ya elinde olmadan bir rperti geldi. "Abinle nasl byle konuursun?" Glsm Nine elinde tepsiyle ayaa kalkmt. "stediime istediimi sylerim," dedi Zeliha Teyze omzunu silkerek. "Ahlaksz... Zehir sayor dilin. zr dile abinden. Derhal," dedi Glsrn Nine. "Ya zr dile ya imdi k git..." ki trnan henz boyamam olan Zeliha Teyze fray oje iesinde brakt, alabildiine soukkanl parmak ularna fleyip gstermelik kuruttu. Sonra da sandalyesini geri itip odadan kt.

Geldikten gn sonra, ayrlmalarna gn kala Mustafa Kazanc hasta olduu bahanesiyle btn gn odasndan kmad. Bir sredir mustarip olduu ate sadece enerjisini tketmekle kalmam, konuma kabiliyetini de azaltm olmalyd ki, an sessizlemiti. Ne itii ne de alad halde yz kk, az kuru, gzleri kan ana gibiydi. Saatlerce kprdamadan yatakta yatyor, tavandaki belli belirsiz toz desenlerini inceliyordu. Bu srada Rose, Armanu ve teyze stanbul sokaklarn arnlamakla meguld; zellikle alveri merkezleri yaknndaki sokaklar. O gece her zamankinden erken yattlar. "Rose, canm," diye fsldad Mustafa karsna, sar salarn okarken. Karsnn salarnn dzl, yumuakl ve bilhassa rengi onu daima sarmalayp rahatlatmt. Kara sal ailesi ve ka-

ra sal gemii bir yana, san sal kars ve gelecei bir yana. Kans yanndayd, vcudu scak, tandk ve yumuak. "Rose, hayatm. Geri dnmemiz lazm. Yarn gidelim." "Delirdin mi? Daha uak yorgunluundan kurtulamadm. Zaten hemen dnyoruz ya, daha ne istiyorsun? Burada jet-lag'i atlatmadan, gidip orada jet-lag olacaz," dedi Rose esneyerek. Yalapap bir.pck kondurdu kocasnn dudaklarna ve yrmekten aryan bacaklarn gerdi. Kapal ar'dan ald simli, saten gecelii giymiti; solgun grnyordu ama uu yorgunluundan ziyade gn boyu sren alveri lgnlyd onu bu kadar hrpalayan. "Neden bu kadar huzursuzsun? Aileni birka gn grmeye bile dayanamyor musun?" diye ekledi Rose. Yorgan enesine kadar ekip, yatan sarmalayan scanda gslerini kocasna bastrd. Elleri neredeyse artlanm bir rahatlkla aaya kayd, pijamasnn aralndan yle bir okayp brakt erkekliini. Mustafa'nn istekliliini grmesine ramen arkasn getirmedi. "Merak etme tamam m? Her ey yolunda," dedi Rose; vcudu gerilip nefesi hzlandysa da, annda srtn dnd kocasna: "ok yorgunum, zr dilerim canm... be gn daha, sonra evdeyiz." Yatan yanndaki lambay sndrd ve ba yasta der dmez uykuya dald. Mustafa karanlkta ylece kalakald, ereksiyonu yarm, hayal krkl dizboyu. Gzkapaklan arlat halde uyuyamyordu. Rose'un kendisini reddetmi olmas filan deildi mesele. Tann biliyordu ya aslnda ok daha derindeydi yaras. Zeliha'nn geen gn syledikleri aklndan kmyordu. Haklyd kz kardei. Krk bir yan gremeyecekti. Ne babas ne dedesi uzun yaamt. Son neslin erkek akrabalarndan ise krk biri karan yoktu... Mustafa Kazanc'nn iini ayn anda hem keskin bir lm korkusu, hem de mr hayatnda tatmad bir tevekkl sarmt. Epeydir bu vaziyette oturuyordu ki kapnn alndn duydu. "Evet?!" Kap gcrdayarak ald ve birka saniye sonra Banu Teyze

odaya dald. "Girebilir miyim?" diye sordu alak, tereddtl bir sesle. Olumlu saylabilecek bir ses duyunca uzun tyl halya gmlen plak ayaklarn sryerek birka adm att, sonra aniden duruverdi. Krmz earb gizemli bir kla aydmlanyormu gibi parlyordu. Gzlerinin altndaki siyahi torbalarsa onu hayalete benzetmiti. Belki de yleydi. Btn Kazanc kardeler iinde o deil miydi gayb lemine bu kadar yakn duran? "Btn gn aa inmedin de merak ettim. yi misin bi bakaym dedim," diye fsldad, yatan br tarafnda yasta sarlm yatan Rose'a gz atarak. "Kendimi iyi hissetmiyordum," dedi Mustafa. Sonra hemen gzlerini kard. "Sana aure getirdim," dedi Banu Teyze nar taneleriyle ssl bir kse uzatarak. "Annem sana bir kazan aure piirdi, biliyorsun." Duralad. Aklndan geen her neyse savuturamad. "Ah o belki ama bu kseyi ben ssledim." "Teekkr ederim, ok dncelisin," diye kekeledi Mustafa, omurgasndan aa bir rperti yaylmt. Anlamad bir dilden konuuluyordu sanki. Bir parola, sakl bir mesaj vard bir yerlerde adeta. Ablasndan korkard oldum olas. teden beri Banu'nun baklarnn ona dikildiini hissettiinde dili tutulurdu. Banu daima inceleyen bir gzd lakin onu incelemek sz konusu bile olamazd. Bu haliyle Rose'un tam zddyd: Erdemleri arasnda saydamlk yoktu. Kadim bir alfabeyle yazlm ifreli bir kitaba benzerdi. Mustafa niyetini anlamak iin ne kadar urarsa urasn, glgeli ifadesini zmeyi baaramazd. Yine de aure ksesini alrken olabildiince mteekkir grnmeye alt. Bunu takip eden sessizlik ar ve dipsizdi. imdiye kadar hibir sessizlik bu kadar kulak trmalayc gelmemiti Mustafa'ya. Rose bile bundan rahatsz olmu gibi kmldand ama uyanmad. Mustafa Kazanc ortak hayatlarnda nice kereler, kendisinde grd eyin kendisinin btn olmadn itiraf etme ihtiyac duymutu karsna. Bilmediin, bilsen sevmeyecein, belki de tik-

sinecein yanlarm var, diyebilmek istemiti ona. Ve af dilemek yrekten, haykra haykra... Gerekten af dilemesi gerekenlerden, incittiklerinden deil de, bakalarndan, en yaknndan, bir kez olsun incitmedii insandan, karsndan af dilemeyi dnm, dlemiti pek ok defa. Af denilen ey, yle soyut bir nimetmi gibi; alakasz insanlar tarafndan da bahedilebilirmi gibi. Baka zamanlardaysa, gemii olmayan bir adama dnmekten, inkrla yorulmu bir ahsiyete brnmekten adeta kvan duymutu. Kolay myd? Ka kii yapabilirdi bunu? nkr emek isterdi, daimi aba. Gemii silebilmek irade iiydi. Herkes kotaramazd bu ykm, deyemezdi bu bedeli. Her geen gnle ahsi uurumunu biraz daha derinletirerek, kendini gemiinden olabildiince uzaklatrmt. Hesaplanm olmasa da kasti bir bellek kaybyd onunki. "Daha" olamasa da, en a.zndan "yeni" bir adam olma ihtiyac. Hayat boyunca bu ikiz aknt elik etmiti ona. imdi ocukluunun getii konakta, ablasnn delici baklar altnda bu akntlardan birinin dierine baskn kacan seziyor, sonularndan rkyordu. Eer burada daha fazla kalrsa, belki bir gn, belki bir saatik daha fazla, hafza akntsnn unutkanlk akntsn yutacan biliyordu. Kokular... en zoru kokulan unutmasyd insann. Amerika'da senelerce hatrlamadan yaayabildii ama bu eve dner dnmez amar gibi yzne yedii onca rayihadan biri de glsuyu kokuuydu. Ve onun artrdklar... Her hatra bir yenisini tetikliyordu. ocukluunun getii eve admn att anda onca yldr onu kuatan ve kendi vicdanndan koruyan zrh delinmiti. Kendi imal ettii bellek kaybna daha ne kadar snabilirdi? "Sana bir ey sormam lazm," dedi Mustafa. Dncelerini toparlamak ister gibi sustu bir sre. "Bir sredir aklm kurcalayan bir ey var..." Sesinde isteksizlik seziliyordu. Perdelerden szlen ay yerdeki kaln krll hal zerine kk kk halkalar eklinde vurmutu. Uzun zamandr erteledii soruyu sorarken dikkatini o dairelerden birinin zerinde toplad: "Asya'nn babas kim? Nerede?"

Mustafa ablasnn yznn nasl da burutuunu grecek kadar hzl evirmiti ban ama Banu Teyze abucak toparlad kendini. "Almanya'dayken annem Zeliha'nn ksa sre nianl kald bir adamdan hamile kaldn sylemiti. Adam onu terk etmi." "Annem sana yalan sylemi," dedi Banu Teyze. "Ama artk ne fark eder? Asya babasn grmeden byd. Kim olduunu bilmiyor. Aileden kimse de bilmiyor," diye ekledi aceleyle. "Zeliha hari tabii." "Sen de bilmiyorsun yani, yle mi?" diye sordu Mustafa, inanmadn aikr eden bir tonlamayla. "Oysa baya iddial bir falc olduunu duydum. Bu kadar nemli bir eyi bilmediini mi sylyorsun? Cinlerin sana hibir ey anlatmad m?" "Aslna bakarsan anlattlar," dedi Banu. Ardndan ekledi: "Keke bilmeseydim bildiklerimi." Bu kelimeleri kafasnda evirip evirirken, deli gibi hzland Mustafa'nn kalbi. Talam vaziyette gzlerini kapad. Ama kapal gzkapaklannn ardndan dahi byk ablasnn delici baklarn hissedebiliyordu. Birden bir suret belirdi zihninde. nsann kann donduran, iki kk, uursuz gz daha vard. Ablasnn cinlerinden biri miydi bu? Ama btn bunlar rya olmalyd nk Mustafa Kazanc gzlerini tekrar amaya cesaret ettiinde odada kars vard sadece. Ne var ki yatann yannda bir kse aure onu bekliyordu. Bakt, bakt ve birden onun neden oraya konduunu, kendisinden ne yapmasnn beklendiini anlad. Ksenin yannda duran sol eline bakt. Elinin gcne gld. imdi sol eli, pis eli, murdar eli bu kseyi ya alabilir ya da itebilirdi. kinciyi seerse, ertesi sabah yeni bir stanbul gnne uyanacakt. Banu'yu kahvalt masasnda grecekti. Muhtemelen bir gece nceki grmelerinden bahsetmeyeceklerdi. Bu aure ksesi hi hazrlanmam ve hi sunulmam gibi davranacaklard. Ama birinciyi tercih ederse, nihayet tamamna erecekti halka. Tamamlanacakt mr. Uyanacak yeni bir gn olmayacakt.

Zaten bir Kazanc erkeinin yaam snrna ulat iin lm yaknd. Hayatnn bu noktasnda bir gn eksik bir gn fazla fark etmezdi. Hayatla lm arasnda bir tercihten ziyade, kendisinin kontrol ettii bir intihar ile kaderin tayin ettii bir ecel arasndaki tercihti. Byle bir ailevi mirasla yaknda lecei muhakkakt. Ama nasl? imdi sol eli, kabahatli eli, lmnn zamann ve eklini seebilirdi. El Tradito mabedinin duvarna sktrd kt parasn hatrlad. "Bala beni," yazmt. "Bir geleceimin olabilmesi iin hatrann silinmesi lazm." imdi gemiin geri geldiini hissediyordu. Onun varolmas iin kendisinin silinmesi lazmd. Yllar boyu andrc bir pimanlk iini azar azar kemirmiti, d cepheye zarar vermeden. Ama belki de nihayet unurula hatrlay arasndaki sava bitmiti. Sular ekildikten sonra gz alabildiine uzanan bir sahilde parlayan deniz kabuklan gibi, anlar gelgit sulan altndan kendilerini gstermeye balamt. Sol eli karann verdi. Aureye uzand. Bilerek ve isteyerek yemeye balad; azar azar, her lokmada btn malzemelerin tadna vararak. Aureyi bitirdikten birka dakika sonra yle keskin bir an sapland ki midesine nefes alamad. Kekremsi bir tat doldu azna. Otuz saniye sonra nefes al verii tmyle kesilmiti. te Mustafa Kazanc krk bir yana varmadan byle ld.

On Sekizinci Blm

POTASYUM SYAND

ennetin asma baheleri gibi mis kokulu, katksz ve yemyeil bir defne sabunuyla temizlediler cesedi tepeden trnaa. Ovuldu, duruland, silindi itinayla, paral kefene sarld sonra. Ardndan, ihtiyarlann ayn gn ivedilikle gmlmesi konusundaki srarl tavsiyelerine ramen, mezarla deil, bizzat Kazanc hanesine gtrlmek zere bir cenaze arabasna yerletirildi. "Onu evinize gtremezsiniz," diye bard sska gassal, cami avlusunun k kapsn kesip, kalann atarak. "Adam kokutacaksnz! lye hakaret ediyorsunuz." "l" kelimesi ile "ediyorsunuz" fiili arasnda bir yerlerde yamur attrmaya balad; tek tuk, isteksiz damlalar, yamur da bu tartmada bir rol oynamak istiyormu ama henz safn seememi gibi. Bu sal gn, stanbul'un kukusuz en dengesiz ay olan mart, bir baka kimlik krizi daha geirerek, kendi kklerine dair fikrini bir kez daha deitirmi ve aslnda k mevsimine ait olduunda-karar klmt. Haliyle hava aniden souyuverdi. Sabahn erken saatlerinden beri uulduyordu rzgr. "Ama gassal karde anlamyorsun," dedi Feride Teyze burnunu ekerek. "Yabanc yere deil, evine gtryoruz. Herkes son bir kez grsn diye. Erkek kardeimiz yllardr gurbetteydi, nere-

deyse yznn neye benzediini unutacaktk. Yirmi yl sonra kalkt stanbul'a dnd, nc gnnde son nefesini verdi. Gidii yle ani oldu ki, lsn grmezlerse ne konu komu inanr vefat ettiine, ne de bizim hsm akraba. Sanrlar ki gene Amerika'ya dnd de kardeimiz, biz sylemiyoruz." "Kadn sen akln m kardm? Bizim dinimizde yok yle herkes grsn diye alp eve gtrmeler!" diye kestirip att gassal, kar tarafn bundan sonra sylemeyi planlad tm olas savlar bylelikle engellemeyi umarak. "Mslmanlkta ly seyirlik mal gibi sergileme deti yoktur." Ksack krplm kapkara salar, kavisli kalar ve yzndeki dier kllarla tam bir uyumsuzluk iinde krlam bir by vard; yle ki gerek olup olmadn anlamak iin ekitirme istei uyandnyordu insanda, en azndan Feride Teyze'de. "Komularnz illa da rahmetliyi grmek istiyorsa," diye ekledi gassal kararllkla, "gidip mezarn ziyaret etsinler. Bir de Fatiha okusunlar sevabna." Feride Teyze bu neriyi dnmek istercesine duralarken, yannda dikilen evriye Teyze ellerini beline dayam, tek kan kaldrm, ters ters bakyordu gassala; tpk bir rencisine szlde verdii cevaplarn ne kadar mantksz olduunu anlatmak istediinde yapt gibi. "Amma da yaptn gassal karde," diye devam etti Feride Teyze aray kapatarak, "kendisini grmek baka, mezarn ziyaret etmek bambaka. Nasl grecekler kardeimizi metre toprak altnda?" Bu laflar evriye Teyze'nin gzyalarna boulmasna sebep oldu. Bir an iin sustular. Gassalin az hsranla aa sarkt ama bu deli kadnlarla tartmann beyhudeliini anladndan cevap vermemeyi tercih etti. Salarn bu sabah patlcan moruna alan siyaha boyamt Feride Teyze. Belki de matem sa niyetine. Kendi kestii khkllerini kararllkla sallayarak devam etti szlerine: "Gsterme faslna gelince, siz onu hi merak etmeyin. Biz yle, haa, Hristi-

yanlarn filmlerde yaptklar gibi ssleyip sergilemeyeceiz ki lmz." Feride Teyze'nin dediklerinden ziyade durmadan devrilen gzbebeklerine ve devinen ellerine akl taklan gassal bir an hareketsiz kalakald. Karsndakinin imdiye kadar karlat en manyak insan olduunu anlamasma gerilmiti. Belki de birilerinden yardm alnm midiyle etrafna baknd. Bulamaynca da kaygyla gz att cesetten yana. Nihayet pes etmi olmal ki, daha fazla itiraz etmedi. Karlnda evriye Teyze gassala bol bol bahi verdi. Gassal bahiini, Kazanclar da llerini aldlar. Bir anda drt aralk bir kafile olutu caminin nnde. nde trbe yeili cenaze arabas vard. Tabut kamyonetin arkasna yerletirilirken rahmetliye birinin elik etmesi gerektii ortaya kt. Asya gnll oldu. O esnada Armanu karmakark bir yzle sk sk Asya'nn elini tutmakta olduundan, ikisi birden gnll olmu sayld. "Olmaz yle ey. Cenaze arabasnn nne kadn oturtmam," dedi gassala ok benzeyen ofr; ayn ksa kara salar, ayn krlam byk, ayn kaamak baklar. Belki de karde ya da kuzendiler; biri ykyor, br tayordu lleri. Kim bilir belki nc bir kardeleri daha vard; o da mezarlkta bekleyip, gmmekle mkellefti. " Valla baka areniz yok ofr efendi nk ailede erkek kalmad," dedi Zeliha Teyze arkadan. yle souk ve buyurgan kmt ki sesi, daha fazla stelemedi karsndaki. Belki de beterin beteri var diye karsamt cenaze arabas srcs. Madem ki lye elik edecek erkek yoktu ortalkta, u mini etekli burnu halkal cadaloz kadndansa, hanm hanmck iki gen kzn kendisiyle gelmesinin ye olacana hkmetmiti. ikyetler kesildi ve ok gemeden cenaze arabas yola koyuldu. Onun tam arkasnda bir kiralk araba vard - oto kataloglarnda "Tutku Krmzs" diye geen 2002 model Toyota Corolla.

Temkinle ilerliyordu stanbul sokaklarnda. Bir atlp bir duran, srmekten ziyade adeta srayan arabaya baknca iindeki srcnn panii anlalyordu. Bir yandan hkra hkra alayan, bir yandan trafikle baetmeye alan Rose'du direksiyondaki. Bu arabay havaalannda kiralarlarken, bu artlar altnda kullanaca aklna gelmemiti hi. imdi direksiyon ardndaki zgvensiz haline bakp da Rose' un ok deil daha yakn zamana kadar byk bir maharetle ve eviklikle 5 kapl, 8 silindirli, 4x4 lacivert bir Grand Cherokee Limited kullandn hayal etmek zordu. Arizona'nn geni bulvarlarnda devasa jipiyle cirit atan kadn, her naslsa stanbul'un dolambal, kemeke sokaklarna kar kmaz acemi bir ofre dnmt. Amerika'da spermarketlerden aile boyu cipsler, tepeleme meyve salatalar, kutu kutu tarnl zml gevrekler, ikinci el dkknlardan ynla kyafetler ve indirim yapan outlet'lerden tonla vr zvr tad koca jipinden sonra bu minicik Toyota ona fazla geliyordu. Dorusu Rose trafiin kaosundan yle akna dnm bir haldeydi ki, sersemlii ve kaybolmuluk hissi kederine dahi ar basyordu u anda. Bu ehre gelilerinin zerinden yetmi iki saat gemeden, hayat altst olmutu. Kazara, kinatta alm bir kara delikten ieri yuvarlanm ve baka bir boyuta adm atmt; hibir eyin normal grnmedii, lmn bile gerekdlkla rtld, yabanc bir gezegendeydi. Rose'un yannda, hayat boyunca grmedii Amerikal geliniyle olmayan Ingilizcesiyle iletiim kurmaya abalayan Glsm Nine oturuyordu. Kocasn kaybettii iin bir yaknlk ve merhamet duyuyordu gelinine. Ama en ok kendine acyordu. Kocadan olmaktan beterdi tek olunu yitirmek. Toyota'nn arka koltuunda Cicianne oturuyordu. Ular mrekkep siyah oyayla evrili bir barts takmt bugn. Yakmt. Neden Trkiye'deki baz kadnlarn balarn rtp bazlarnn rtmediini merak eden Rose, stanbul'daki ilk gnnde durumu izah edecek bir sebep ya da anlamay kolaylatracak bir lt bulmay umarak epeyce zaman sarfetmiti. Ama ok geme-

den, deil lke ya da ehir genelinde, yerel seviyede dahi genelleme yaplamadn idrak etmi bulunuyordu. Ne de olsa, ayn evin snrlar iinde bile zememiti bu bilmeceyi. Neden ihtiyar Cicianne ban rterken, gelini Glsm Nine rtmyordu mesela; bu durum nesil farkndan kaynaklanyorsa, niin teyzelerden biri ban rterken dier kardei rtmyordu? Toyota'nn peinden Zeliha Teyze'nin srd gmi 2001 Alfa Romeo seirtiyordu. Btn teyzeler iine dolumutu. evriye Teyze'nin kucandaki sepette kvrlm yatan Beinci Sultan, insan lmnn kedi itiyak zerinde yattrc bir etkisi varmasna artc lde sakin grnyordu. Alfa Romeo'nun yanndaki eritte Aram'n kulland yumurta ans Volkswagen tosbaa vard. Kazanc kadnlarnn ne demeye llerini eve gtrdklerini anlayamam, ama dnyada hibir eyin insan onlara (hele hele byle toplu olduklarnda) itiraz etmek kadar yormadn bilecek basirete sahip olduundan, bir ey sormamay tercih etmiti. Bu yzden de, btn bu hayhuy iinde sevgilisinin sa salim ve iyi olduuna emin olduktan sonra, itaatkrane gidiyordu peleri sra. Karacaahmet'te, gassalin onlar srarla ynlendirdii mezarla birka sokak kala, hepsi tesadfen dip dibe durdular krmz kta. Solda Aram'n sar vosvosu, ardnda Zeliha Teyze'nin gmi Alfa Romeo'su, sada Rose'un kiralk Toyota's ve onun ardnda trbe yeili cenaze arabas. Uygun adm cepheye giden ama yar yolda savama sebeplerini unutuveren babozuk bir ordunun nc bl gibi ireti dizildiler. Bir anda Feride Teyze ban camdan kanp, yandakilere el sallad. Hepsini sra sra dizdiren kuvvet, mekanik bir krmz k bile olsa, selamlamaya deerdi. Hayatlannda ilk olarak birlikte hareket edebildiklerini grmekten heyecanlanmt. Sonraki krmz kta, Armanu ile cenaze arabasnn srcs arasnda oturan Asya tekrar bakndysa da etrafna, aile fertlerinden kimsenin aracm bulamad yaknda. Neyse ki birbirlerini kaybetmilerdi trafikte. Gz menzili dahilinde hibir akrabasnn

bulunmadn bilmekten tarifsiz bir rahatlk duydu aniden; tabii arkadaki tabutta yatan hari. Ama geriye dnp de bakmad, kendisini getii deil de geecei yollara odaklad mddete, onu da grmek zorunda kalmayacakt. Alabildiine youn trafikte bir Coca Cola kamyonu dmt nlerine. Kamyon ara sra egzoz borusundan kapkara bir duman salveriyordu. Nihayet k yeile dnp de tekrar hareket ettiklerinde, Asya sa eritte beliren bir grup Cimbomlu taraftarn konvoyunu fark etti birden. Takmlarnn renklerini tayan apkalar, atklar, bayraklar, flamalar vard zerlerinde; hatta bazlar salarn bile sar krmzya boyamt. Aheste revan ilerleyen trafikten gna getiren taraftarlar atalete kaplm, bezgin bezgin aralarnda laklak ediyor; ara ara akllarna eserse tenezzlen camlardan bir bayrak ya da flama sallayp clz sloganlar atyor, sonra tekrar rehavetlerine gmlyorlard. te bu vaziyette gidiyorlard ki, arka tamponuna dzinelerce kartma yaptrlm bir taksi konvoyun arasndan frlad aniden; seri ve sert bir hamleyle cenaze aracyla Coca-Cola kamyonu arasndaki darack bolua sokulmay baard. Asya'nn yanndaki src son anda frene basp, uzun uzun sylendi. O sylenmeye, Armanu da etraf hayretle seyretmeye devam ederken Asya taksinin kartmalanndaki yazlan zmeye alyordu. lerinde biri dikkatini ekmiti: HOR GRME GARB. ONUN DA BR KALB VARDIR. ndeki taksinin ofr kalem bykl, koca gdkl, esmerce bir adamd. Byle holigan amatalarna karmayacak kadar yal grnyordu aslnda, en azndan altmlarnda. Adamn yayla srndeki tezcanlhk arasnda tam bir uyumsuzluk vard. Ondan da ilgin olan, taksideki dier tiplerdi. Mteriden ziyade arkadalar olmalydlar. ofrn yanndaki irikym adam ablak yznn yansn sanya, yansn krmzya boyamt. Bunu arkadaki aratan rahatlkla grebiliyordu Asya, nk adam beline

kadar camdan sarkm, bir eliyle hafife n koltuu tutarken dieriyle sar krmz bayra sallyordu. Vcudunun st yars darda kmldand, alt yars da arabada olduu iin, sahnede gsteri yapan bir sihirbaz tarafndan testereyle ikiye blnm bir denei andryordu. Adamn burnu yle krmzyd ki, Asya o mesafeden bile yzndeki sar krmz simetriyi, krmz lehine bozduunu grebiliyordu. Fani bir Ademolunun burnuna krmznn bu tonunu hangi iki verebilirdi acaba - bira m rak m yoksa ikisi ve her ey birden mi? Asya bunlar dnrken, ndeki taksinin arka cam da indirildi aniden ve evvela bir davul, ardndan bir adam daha uzand dar. Akllara durgunluk veren bir akrobasi ustalyla ikinci adam bir eliyle davulu havaya kaldnp, dieriyle arabaya tutundu. Bylece arataki her iki holigan da yar bellerine kadar camdan dar kmlard; bir taksi aacnn budanm dallar gibi. Planlarnn anlalmas uzun srmedi. ndeki irikym holigan bir sopa karp, dierinin havada tek elle tuttuu davula ahenksizce vurmaya balad. Akla hayale smayan byle bir numaray icat etmenin gururuyla, kardklar tantanay tandk bir marla katmerlediler. Bu gk deniz nerede var, Nerede bu dalar, talar... Kaldrmlardan yryen yayalar yanlarndan geen bu ova ilgisiz kalmyordu. Hatta bir ksm ikiliye katlmt bile. Sesimiziyer gk su dinlesin Sert admlarla her yer inlesin, inlesin... "Ne diyorlar?" diye sordu Armanu, Asya'y drtkleyerek. Ne var ki o anda Asya meydanda dikilen birine odaklandndan, szleri evirmekte gecikti. Paavralar iinde, uzun boylu bir tinerci ocuk vard bakt noktada; plak, kararm ayaklarn marn temposuyla indirip kaldrrken plastik bir torbadan tiner

ekiyordu. be saniyede bir koklamay brakp, marn szlerini evkle tekrarlyor; tekinsiz bir yank gibi geriden geliyordu: ... her yer inlesin, inlesin. Bu arada ikilinin amatas yer gk ve suyu olmasa bile en azndan arkadaki konvoyun ataletini sarsmt. Dierleri de mara avaz avaz katlarak camlardan bayraklarn sallamaya baladlar. Trafiin de tekrar akmaya balamasyla, zerine l topra serpilmi holigan konvoyunun bsbtn canlanmas bir oldu. Sadece onlar m? Kaldnmlardaki simitiler, kt helvaclar, korsan kitaplar ve kalem pille alan ucuz Kore mallan satan seyyar satclar da mara elik ediyordu. Ara sra taksideki birinci holigan hzn alamayp davula vurmay brakyor, adeta btn ehrin dadaasn yneten bir orkestra efi gibi sopay yayalara ve kaldrmdaki seyyar satclara doru sallyordu. Marn ilk yans bittikten sonra ksa bir karambol oldu. Zira bu karma ehir orkestrasnn pek az ikinci ktay biliyor gibiydi. Byle bir ayrntnn dayanma ruhlann bozmasna izin vermeyerek tekrar batan baladlar, bu sefer ilk seferden de ateli.
Bu gk deniz nerede var, Nerede bu dalar, talar...

Bu ekilde, hayat gailesinden bezmi yayalann, gz alc reklam panolarnn, el arabalannda sattklan rtkan renkli meyvalarla inatlarcasna donuk ehrelerle dikilen seyyar satclann arasndan geerek bulvar boyunca akt grlt konvoyu. Cenaze aracnn iinde Armanu, Asya ve src, gzleri holiganlara kenetlenmi vaziyette, seyrediyorlard olan biteni sessizce. ndeki taksiyi yle yakndan takip ediyorlard ki, tampondaki kartmalann yan sra grmemeyi tercih edecekleri aynntlan da seebiliyorlard; mesela arka camda yuvarlanan bo bira kutularn. Anlalan taksidekiler daha bu saatte kafay bulmutu. "unlara bak! Koca adamlar nasl davranyor," diye patlad cenaze arabasnn srcs sonunda. "Ka defa ahit oldum val-

la. Bir fanatik ld m atlak arkadalan tabutuna takmnn bayran sarmaya kalkyor. Sonra da utanmadan benden bu kfir tabutlar mezarla tamam istiyorlar. Zndklktan baka ne imdi bu! Kanun yok memlekette, kanun. Byle densizlikleri yasaklayan bir yasa olmas lazm. Oyun mu bu? lyle oyun olur mu? Sadece sureli dual yeil rtye izin verilmeli. O kadar. Ne yaptklarn sanyor bunlar? Mslman deiller mi? Artk lmsn, aha bitti bu dnyayla iin, artk iin ahiretle senin, gidip hesap verecen daha, takm bayrayla ne iin olur? Cenab Hak gn yedinci katnda kl stadyum mu yapm? Cennette turnuva m dzenliyorlar?" Bu son soruya glmemek iin kvranan Asya rahatszca yerinde kmldand. Neyse ki cevap bekleyen yoktu kendisinden. Asabi srcnn dikkati ndeki taksiye ynelmiti yeniden. Tuhaf bir eyler oluyordu n tarafta. Mekanik bir melodi duydular nce, meer n camdan sarkan, suratnn yars sar yans krmz fanatiin cep telefonuymu. Bir eliyle arabaya tutunup, dieriyle ehre orkestra eflii yapan iri kym holigan, bu i iin nc bir eli olmadn unutarak telefonunu amaya hamle etti. Dengesini kaybetti, neredeyse decekti. Pe pee sopay da, cep telefonunu da drd yere. Her iki nesne de tam cenaze arabasnn nne dm oldu haliyle. Son anda frene basabildi taksi de, arkadaki ofr de. Cenaze arac arpmaya kl pay durabildi. Asya'yla Armanu ani fren yznden ileri savrulup, geri geldiler. kisi de kaygyla dnp arkadaki tabuta baktlar. Sapasalam yerindeydi. Gz ap kapayana kadar, den nesnelerin sahibi pikin pikin glp sylenerek aa atlad. Zaten gbela akan trafikte herkesi durdurduu iin zr dilercesine reverans yapt, gerideki vastalara bakt. Ve ancak o zaman tam arkalarndaki aracn sradan bir kamyonet deil, cenaze arabas olduunu fark etti. lm simgesi aracn glge gibi sinsice pelerinden geldiini grmek bir an iin allak bullak etti holigan. Huzursuz, asab bozulmu halde, akn akn durdu durdurduu trafiin ortasnda. Birazdan yine

fanatiklerle dolu bir baka arabann marlar syleyerek yanndan gemesi zerine kendine geldi. Nihayet cep telefonuyla sopay yoldan almay akl etti. Cenaze aracndaki tabuta son bir kez baktktan ve cinnet getirmiesine dat dat kornaya basan arkalardaki aralara k bir el hareketi yaptktan sonra, arkasn dnp admlarn sryerek taksiye yneldi. Arabaya girdi ama bu sefer camdan filan sarkmayp, sessiz ve uslu oturdu ieride. Armanu'la Asya glmekten alamadlar kendilerini. "Valla bu ehirdeki en itibarl meslek sizinki olmal," dedi Asya bu sahneyi onlarla birlikte seyreden srcye. "Glgeniz en azl holiganlan bile korkutmaya yetiyor, baksanza." "Yok canm nerdeee," dedi beriki ban evirerek. "Bi kere geliri az, kt kanaat, emeklilik desen ryanda grrsn ancak, salk sigortas yok, grev hakk yok, hibir ey yok. Eskiden TIR srerdim biliyon mu, uzun ara, uzun mesafe. Kmr, petrol, kimyevi madde... aklna ne gelirse. Hepsini tardm..." "Bundan iyi miydi peki?" "Dalga m geiyosun? Elbette iyiydi ya! stanbul'dan al kargoyu ykle, istikamet belli, d yollara, git babam git. Kimsenin kahrn ekmezsin. yle az kokusunu ekecek patron matron da yok! Kendi kendinin efendisisin valla. Kimsenin nnde eilmezsin. Yk hemencecik teslim etmen gerekmiyorsa yolda oyalanabilirsin. Dilediin yerde mola verip bi sigara tttr. Kim karrm keyfine. Yok hemen teslim istiyorlarsa hzl gideceksin amma. Uyumadan srmek gerekir. Onun dnda temiz i. Drt ba mamur." Trafik nihayet hzlanmaya balamt; ofr vites deitirdi. ok gemeden futbol kafilesi saa kvrp, stadyum yoluna sapt. Gmbrtlerini de beraberlerinde gtrerek... "Peki o ii neden braktnz?" diye sordu Asya. "Ha o mu, agh..." ayn anda hem konuup hem esnemesini bastrmaya alt iin karmt bu bouk sesi... "Direksiyonda uyuyakalmm. Yolda son srat gidiyorum byle, geivermi iim. Bi baktm feci bir gmbrt oldu, kyamet koptu sandm.

Gzlerimi atmda bi de ne greyim? Yol kysndaki bir gecekondunun mutfandaym valla." "Ne diyor?" diye fsldad Armanu. "nan bana bilmek istemezsin," diye fsldad Asya. "Sorsana gnde ka l tayormu?" dedi Armanu gzlerini adama mhlayarak. Soru tercme edildiinde ofr kalarn kaldrd: "Mevsimine gre deiir. En kts bahar bizim meslekte. Baharda pek vefat eden olmaz. Ama yaz dedin mi baka, yaz en youn mevsimdir. Hele temmuz-austos fecaat. Scaklk otuz be dereceyi geti mi iimiz zor, bilhassa ihtiyarlar hastalar... sinek gibi telef oluyorlar valla... Yazn stanbullular sryle oluverir." Asya'y kurduu son cmlenin felsef-psikolojik ykyle ba baa brakarak dikiz aynasn kolaan etti. Tam o esnada kaldrmda cep telefonuna emirler yadran takm kravat bir adam grmesiyle patlamas bir oldu: "u zenginler yok mu, Allah gzlerini kr etmi bunlarn. Kr! Hayatlan boyunca para istifliyorlar. Ne demeye gafil? En pahal okullarda okumusun ama ne fayda, adam olamamsn. Kefenin cebi mi var? Sonunda hepimizin giyecei bir pamuklu kefen. Hepsi bu. Yok yle Vakko makko oralarda. Para pul mcevherat da yok borsa da yok. Takm elbise giyebilir misin ahirette? Bak hi soruyorlar m kendilerine, yahu bu gkyzn kim tutuyor diye? Sorsa bulacak cevabn halbuki. mana gelecek. Sormuyor ki..." Asya susmay yeledi bu noktada. Babasz byd iin krediyordu mr hayatnda ilk defa. Allah muhafaza, diye geirdi aklndan, ya byle bir adamn kz olup, sabah akam bu nasihatleri dinleyerek byseydim. Herhalde ya az var dili yok ebleh olurdum, ya da evden kaar her tarafm aar arkc olurdum. "Aha u gkyzn kimse tutmasa altnda nasl yaarz, di mi yeenim? Valla ben yle ge uzanan stunlar gremiyorum, ya sen? Allah Teala gkyzn tepenizde tutmuyorum artk dese, ne olur o vakit? Hani kim bu stadyumlarda futbol oynayabilir?"

Neyse ki ok gemeden Kazanc hanesine vardlar da, bu ve benzeri sorulara verecek cevaplar bulamamann huzursuzluuyla kvranmaktan kurtuldu Asya. Zeliha Teyze onlan evin nnde bekliyordu. ofre teekkr edip, bol bol bahi verdi. Volkswagen, gmi Alfa Romeo ve Toyota Corolla evin nne park etmiti bile. Herkes onlardan nce varmt anlalan. Eve girmek istemeyen Aram darda bahede bekliyor, bir aaca yaslanm puro tttryordu. erisi tabutun indirilmesini bekleyen misafirlerle kaynyordu.

Eski konaktan ieri admlarn attklarnda tklm tklm kadnlarla dolu olduunu grdler. Misafirlerin ou lnn gtrld birinci kattaki oturma odasna toplanm olsa da bazlar bebek bezi deitirmek, ocuklarn azarlamak, bu ani lmn dedikodusunu yapmak ya da ikindi namaz klmak iin dier odalara dalmt. ekilecek oda kalmadndan, Asya'yla Armanu mutfaa yollandlar. Orada da, ikram edilecek aureleri tepsilere teyzeleri buldular karlarnda. "Gitti da gibi kardeimiz. Dn var, bugn yok. Biare nem mahvoldu valla. Nereden bilsin Mustafa iin piirdii asilleri olunun lsne basalna gelenlere ikram edeceini?" diye i ekti evriye Teyze ocan yanndan. Alamaktan gzleri imi, sile sile bumu kpkrmz kesilmiti. "Ya ya, sade o mu, Amerikal gelin de perperian yazk," der di yannda dikilen Feride Teyze, gzlerini yerde bulduu bir sala lekesinden ayrmadan. "Zavallcn bahtna bak abla. Sen tut elin Amerika'sndan kalk, hayatnda ilk kez stanbul'a gel, sonra da daha destur biz geldik diyemeden kocan kaybet gurbet elde. Ne kadermi ya."

Masada oturmu kardelerini dinlerken bir yandan da abanoz azlyla sigara tellendiren Zeliha Teyze dumann fledikten sonra buz gibi bir sesle katld: "Muhtemelen imdi Amerika'ya dnp yeniden evlenir. Allah'n hakk tr derler. kinciyle evlendiine gre, ncs de gelir elbet. Merak ediyorum, bir Ermeni, bir de Trk'ten sonra sra imdi hangi millette." "Zelihaaaa! om azl Zelihaaa! Yahu kadncaz matemde, nasl byle eyler syleyebiliyorsun?" diye att evriye Teyze. "Matem de bekret gibidir," dedi Zeliha Teyze vakur bir edayla iini ekerek. "yle her nne gelene verilmez, hak edene saklamak gerekir." Duyduklar eyden afallayan iki teyze tyleri diken diken olmu bir halde irkildiler. "Ta kalpli seni..." diye mrldand ilerinden biri. Hangisi olduunu ayrt etmek zordu. Zaten bir nemi de yoktu. "Tan bile kardei lse dayanamaz kederinden dalr, ufalanr... Ama sen..." te Asya ile Armanu, bu cmlenin ortasnda mutfaa girdiler. Pelerinde de ac ac miyavlayan Beinci Sultan. Sanrsn ki gnlerdir a bila. "Hadi kzlar, kediye yiyecek bir ey verelim yoksa bizi yiyecek valla," dedi Zeliha Teyze, konuyu deitirip daha az kasvetli bir mecraya ekmeye alarak. te o zaman, son yirmi dakikadr, ay demleyip limonlar dilimlemekle, tabaklan durulayp yenilerini hazrlamakla megul olan ama bir yandan da sregiden konumalara karmadan kulak kabartan Banu Teyze, en kk kz kardeine dnp, "Dur hele. Yapmamz gereken daha acil iler var," dedi. Dedi ve bir ekmeceyi, at. inden kocaman bir bak kard. Herkesin akn baklar altnda, tezghn zerinde duran bir adet kelle soan tak diye ikiye kesti Banu Teyze. Sonra yarm soan alp Zeliha Teyze'nin burnuna dayayverdi. "Hop hop. N'apyosun ya?" Zeliha Teyze yerinden frlamt. "Alamana yardmc oluyorum canm," dedi Banu Teyze bil-

gi bilgi ban sallayarak. "l evinde alamazsan kendi kardelerin bile ta beller seni. Misafrse arkandan demediini brakmaz. Bakalarnn seni byle kupkuru grmesini istemezsin deil mi? Kendi bana kalnca ister yas tut ister oyna, kime ne, ama senin de iki damla gzya dkmen lazm l evinde." "Ne yapyorlar?" diye fsldad Armanu Asya'ya dehetle. Ama beriki ne cevap vereceini bilemedi. Bylece Zeliha Teyze elinde sigara, burnunda kesik soanla kprtsz oturdu bir mddet, en avangard mzelerde dahi sergilenme ans bulunmayan tuhaf bir heykel gibi. Eserin ismi: Alamay Bilmeyen Gen Kadn ve Yarm Soan. Nihayet geri ekildi. Yeim rengi gzlerinden bir damla ya geldi. "Gzel!" dedi Banu Teyze gayet honut. "Hadi imdi gelin bakalm, ieri gitme vakti. Misafirler ev sahiplerinin nerde kaldn merak etmitir oktan." Zeliha Teyze hrmetle bakt en byk ablasna. Kimseyi saymad kadar sayar, kimseyi dinlemedii gibi dinlerdi onu. Bir zamanlar, kendi uydurduu masallar anlatp, hayali kurabiyelerle onu besleyen, daima gzel kzlar prenslerle evlendiren, kendinden ok bakalarn dnen, sanhp gdklayarak, hi kimsenin gldremedii kadar gldren, aralarnda tastamam on iki ya fark olan, ablalktan ziyade "annelik" yapan byk ablas... "Peki!" diye raz oldu Zeliha Teyze. "Hadi gidelim." Bir kadn kafilesi halinde mutfaktan oturma odasna ilerlediler; nde drt teyze, arkada Armanu'la Asya. Uygun adm vaziyette girdiler misafirlerle dolu, cesedin durduu odaya. Kede, san salar earpla rtlm, gzleri alamaktan torbalanm, tombul vcudu yabanclarn arasna skm, yabanc bir dille kuatlm Rose oturuyordu yer minderinde. Hemen Armanu'a iaret edip yanna ard. "Amy neredeydin?" diye sordu ama cevap beklemeden devam etti: "Yalnz brakma beni. Burada ne oluyor anlamyorum. Cesede ne yapacaklarn renebilir misin? Ne zaman gmecekler?"

Verecek cevab olmayan Armanu annesine biraz daha yaklat ve elini tuttu. "Anne, eminim ne yaptklarn biliyorlardr." "Ama benim de hakkm bilmek. Ben onun ka-n-sy-dm," dedi Rose son kelimede tereddt etmi gibi duraklayarak. Ve adeta ondan onay beklercesine, yatan zerindeki cansz bedene doru evirdi baklarn. Oradayd. Tam ortadaki divann zerinde. Boylu boyunca dmdz uzatlm, elleri gsnde zenle kavuturulmutu. Gs kafesinin tam stne elik bir bak konmutu, vcudu imesin diye. Kararm gm paralar yerletirmilerdi gzkapaklarnn zerine. Birka damla zemzem damlatmlard aznn iine. Bann arkasnda bakr bir tabakta sandal aac ttss yaklyordu. Tek bir pencere dahi ak, hatta aralk bile olmad halde, iki dakikada bir odadaki duman hareketlenip raks ediyordu, duvarlarn ardndan szan bir esintiyle srklenircesine. Duman evvela ykselip divann zerinde zikzaklar iziyor, nihayet lnn ayaklarna ulatnda grimsi bir buluta dnp, dalyordu. Bazen de farkl bir rota takip ediyor, alc kular gibi iniyordu cesedin zerine, halkalar ize ize. Zaten keskin ve yakc olan sandal aac kokusu anbean yle younlayordu ki, herkesin gzleri sulanyordu. Umrunda deildi kimsenin, zaten alyorlard. Odann ii hepsi de kadn, hepsi de gzya dkmekte olan misafirlerle doluydu. Bir kii hari. Bakede, adeta skm bir halde, sakat imam oturuyordu. Yksek sesle Kuran- Muciz'ul Beyan' okurken tam bir kendinden gemilikle sallanp duruyordu. Aksamayan bir tempoyla okuyordu; hzlanp hzlanp aniden duruveren, nefesini kazanr kazanmaz yeniden hzlanan cretkr bir ritimle. Armanu imamn ufak tefek vcuduyla etrafn evreleyen kadnlarn irilii arasndaki bariz ztla dikkatini vermemeye alt. Adamn el parmaklarnn bulunmas gereken yerdeki bolua da bakmamaya urayordu bir yandan. Ama ne mmkn? mamn iki elinde de birer buuk parmak vard sadece. Her iki eldeki kayp buuk parma-

a ne olduunu merak etmemek mmkn deildi. yle mi domutu, ocukluunda hastalk m geirmiti, yoksa sonradan m kopmulard acaba? Kaza myd yoksa kast m? Hikyesi her ne olursa olsun, btn bu kadnlarn kendilerini imamn yannda bu kadar rahat hissetmelerinin bir sebebi de, adamn vcudundaki bu eksiklikti belki. Mkemmelliinin anahtar namkemmel oluundayd. Przsz kutsiyetinin esran bizzat dnyevi kisvesindeki arzayd. Yarm adamd. Hem erkekti, phesiz, hem de ylesine kutsald ki, insan ona erkek gzyle bakamazd. Din adamyd, phesiz, ama sakatl yznden ne kadar fani olduunu grmezden gelmek imknszd. Eiklerin adamyd. Ve eiklerdeki btn ruhlar gibi arada skm bir havas vard. Her halkrda sakat imamn, zihninde Kuran'n sayfalarn evirmek iin ne parmaa ihtiyac vard ne de ele. Hepsini belleine kazmt, her suresini, harfi harfine. Elif, lm, vav... harf-i illeti de bilirdi harf-i mucizeviyi de. Parmaa, hatta gze dahi, ne hacet. Sure aralarnda imam, anlk molalar verip, o mbarek kelimelerden aznda kalan tada varmak istercesine azn aplatyordu. Alabildiine kk adem elmas hzla inip kalkyordu. Derken tekrar balyordu okumaya. Tek kelime Arapa bilmeyen ve nerde ne dendiini mmkn yok sezemeyen kadmlann gene de yreklerinin tellerinin titremesinin sebebi hikmeti ite bu inili kl ritimdi. Gzyalarn tutamasalar da, imamn sesini bastracak kadar yksek sesle alamamaya gayret ederlerdi daima. Fazla alak sesle de alamazlard geri; akordu topluca yaplm bir enstrman gibiydi yas tutan kadnlar korosu. . mamn yannda, en itibarl ikinci' mevkide, Cicianne oturuyordu; minnack vcudu gnee serilmi, burumu erik kurusu gibiydi. ylesine susuz, ylesine buru buru. Her yeni gelen elini pp taziyelerini dile getiriyordu ama Cicianne'nin onlar duyup duymadn anlamak zordu. Genelde elini her pene yle bir bakyordu ahc gzle. Ama zaman zaman misafirlerden birine

soruyla karlk verdii de oluyordu. "Sen kimsin canm?" diye soruyordu akrabalarna ya da ahir mrlk arkadalarna, ya da "Bunca zaman nerelerdeydin, sakn bir daha aray byle ama hayrsz!" diye azarlyordu hi tanmad insanlar. Allagelmi sessizlikleri ile herkesi susturacak kadar beklenmedik cmleleri arasnda baz baz duruyor, belirgin bir panikle gzlerini krptrrken, yznde bombo bir ifade peydahlanyordu. Byle anlarda btn bu insanlarn neden oturma odasna dolutuklarna ve neden bu kadar alayp szladklarna akl sr erdiremiyordu. Yanaklar neredeyse tmyle ieri km, kna kzl salar earbnn altndan tam, saniyeden saniyeye deien gnbatm gibi esrarengiz oturuyordu ylece. Divan hareketsizdi, kadnlarsa srekli hareket halinde. Divan beyazlara brnmt, kadnlarn ou karalara. Divan sessizdi, kadnlar saf ses - llerin tam aksini yapmak, yaamn gerei ve yaadnn gstergesiymi gibi. Nice sonra btn kadnlar ayaa kalkp balarn ediler. Yzleri keder, hrmet, ayn zamanda merakla tetikte, imamn odadan kn seyrettiler. Onu kapya kadar uurladktan sonra tutup parmaklan eksik ellerini pt Banu Teyze. Defalarca teekkr etti ve bol bol bahi verdi. mamn kmasyla havay keskin bir ln demesi bir oldu. Kimsenin daha evvel grdn hatrlamad tknaz bir kadnd sesin msebbibi. l kulak zarlann delen desibellere kt, bir anda yz kpkrmz kesildi, sesi hnltland, btn vcudu zangr zangr titremeye balad. yle feci bir haldeydi ki, yle acl ve yasl, dierleri susup huu iinde seyrettiler. Feryad yle dokunaklyd ki, rol yaptn bilmekle beraber, ok gemeden dier kadnlar da ona elik edip, kendilerini brakverdiler. -ci ya da -c taks ekleyerek her eye, yeni yeni meslekler icat edebilirsin Trkede. Tknaz kadn l evine gelip alamas iin tutulmu bir paral yas idi, hi grmedii insanlar iin kendini paralayabilecek biri.

Bu tarrakann ortasnda, matemin bu kadar grltl ve byle kamusal bir hal almasn yadrgayan Rose oturuyordu tyleri diken diken. Srekli kaynaan kalabaln iine atlm gibi hissediyordu kendini. Tam bir uyum ve amaz bir akkanlk vard odada. Giden her misafirin yerine bir yenisi geliyordu. Koltuklara, kanepeye, yer minderlerine tnyorlard, omuzlan deecek kadar yakn. Sessizce selamlayor, konumadan anlayorlard. Tek balarna son derece sessiz, birlikte yas tutarken son derece grltc olan bir dolu kadn. Rose bunlardan tedirgin oladursun, Armanu yas treninin kurallarn semeye balamt bile: Evde yemek piirilmediini anlamt mesela; her misafir bir tepsi yemek getiriyordu onun yerine. yle ki mutfak tencerelerle, sahanlarla, trl trl tabaklarla dolmutu. Grnrde tuz, et, iki yoktu. Kokular gibi sesler de denetim altndayd. Mzie izin yoktu: televizyona, radyoya... Aklna Johnny Cash dt Armanu'un. Johnny Cash dnce de Asya. Sahi, neredeydi o? Onu bir grup komuyla evrelenmi halde kadife kanepenin kesine ilimi buldu. enesini kaldrm, kalarn atm, belli ki dncelere dalmt. Baklar lye mhlanmt. Ara ara, kuzguni sa tutamlarn ekitiriyordu dalgn dalgn. Armanu tam onun yanna gidecekti ki, Zeliha Teyze'nin usulca kznn yanna ktn ve anlalmaz bir yz ifadesiyle kulana bir ey fsldadn grd. Her ne dediyse Asya'nn yz dnd.

Divanda boylu boyunca uzanyordu l. Durmadan inleyip alayan kadnlar arasnda sessizce oturuyordu Asya, yznden renk ekiliyordu. Yllanm bir srr fsldyordu Zeliha Teyze kulaklarna. "Sana inanmyorum," dedi Asya aniden hiddetlenerek. "nanmak zorunda deilsin," diye mrldand Zeliha Teyze

alabildiine sakin. "Ama sonunda sana bir aklama yapmam gerektii kafama dank etti. imdi yapmazsam bir daha yapamam. Ya imdi sylemeliyim ya hi. ld nk. Gmlmeden evvel bilmeye hakkn var..." Hareket edebilmek iin bu cmleyi duymay bekliyormu gibi ayakland Asya. Gzlerini cesetten ayrmadan ve hi ama hi kimseyi umursamadan, yrd divana doru. Demek cennetin asma baheleri gibi mis kokulu, katksz ve yemyeil bir defne sabunuyla tepeden trnaa temizlenen; oyulup, durulanp, itinayla silinen; paral kefene sarlmadan evvel musalla tann zerinde kurumaya braklan ve ihtiyarlarn ayn gn ivedilikle gmlmesi konusundaki srarl tavsiyelerine ramen mezarla deil, bizzat Kazanc hanesine gtrlmek zere cenaze arabasna yerletirilen; demek sandal aalaryla ttslenen, azna zemzem sular damlatlan, elik bir bak ve iki kararm para altnda hareketsiz boylu boyunca uzanan bu ceset, babasyd. Days... babas... days... babas... Asya bam kaldrp, Zeliha Teyze'ye bakt. Birden onun bunca zaman kendisine neden "teyze" denmesine itiraz etmediini anlad. Teyzesi... annesi... teyzesi... annesi... Asya lm babasna doru bir adm att. Bir adm daha. Duman younlamt. Odann bir yerlerinde Rose acyla inledi. Sonsuz bir zincir halinde btn dier kadnlar da. Herkes ve her ey bir etki-tepki ve ezgi-ritim zinciriyle balyd birbirine. ie gemiti btn hikyeler, sahipleri ister fark etsin ister etmesin. Bu asla nihayete kavumayan silsilenin herhangi bir yerindeki bir atmlk hareket, zincirin baka bir yerinde bir eylem peydahlyordu. Her yeni ses, baka bir yerde bir yank douruyordu. "Baba..." diye mrldand Asya. Evvela kelm vard, der slamiyet, her trl varolutan ve varlktan evvel kelm vard. Ne var ki Asya'nn indinde babasyla ilikisi-ikisizlii bunun tam aksini ierir gibiydi. lk bata kelmn kendisi deil, biz-

zat yokluu vard. Telaffuz edilmemi bir kelimeydi baba. Yoktu. Yokluu geliyordu her tr varolutan ve varlktan nce.

Bir varm bir yokmu. Uzun, ok uzun zaman nce, ok da uzak olmayan bir lkede, evvel zaman iinde kalbur saman iinde, pireler berber develer tellal iken... ben babamn beiini tngr mngr sallar iken... dnya tepetaklak ve zamann bir ada olan "dehr" dnp duran bir halka, kuyruunu yutan bir ylan iken, gelecek gemiten daha ihtiyar, gemi yeni ekilmi tarlalar kadar ter- taze iken... Bir varm bir yokmu. Tanr'nn mahluklar tahl kadar okmu; fazla konumak gnahm. Gnahm nk haddinden fazla konuursan hatrlamaman gerekenleri hatrlayabilir, anlatmaman gerekenleri anlatmaya balayabilirsin. Her ailede srlar vardr sakl kalmas gereken. Her ailenin gnahlar vardr kabir defterlerine kaydedilen. Olur da eline geirirsen o defterlerden birini, orada rastgelebilirsin sze dklmeyecek olana.

Potasyum siyanid saydam bir bileiktir. Potasyum tuzu ve hidrojen siyanid elementlerinden mrekkeptir. ekere benzer bir para ve gayet kolay zlr suda. Baz baka zehirli bileiklerin aksine bariz bir kokusu vardr. Ho bir koku... Badem gibi kokar bu zehir. Ac badem gibi. Bir kse aure, olur ya kavrulmu fndklarn ya da nar tanelerinin yan sra potasyum siyanid damlalanyla da sslenirse, bu ikinci maddenin varln tespit etmek zordur. Ne de olsa aurenin doal malzemeleri arasnda da badem vardr. Yiyen, kokuyu

yadrgamaz. Son ana kadar neyi kaklamakta olduunu anlamaz. "Sen ne yaptn efendim," diye crlad Aulu Bey. "Dnyann gidiatna mdahale ettin!" Banu Teyze ruj yz grmemi dudaklarn kemirdi. "Ettim ya," dedi yanaklarndan yalar szlrken. "Ona aureyi ben verdim ama yiyip yememek kendi bilecei eydi. Ne yaptn biliyordu benim kardeim! Azrail'in onu krk birinden evvel bulacan, in-i Main'e dahi kasa bu sefer de orada enseleyeceini biliyordu. Ecel gelip almadan, o att ilk adm. Bylesinin daha ye olacana karar verdi. Mazinin klfetiyle yaamaktan daha haysiyetli deil mi bylesi? Tercih kendisinindi." "yle bile olsa bu senin gnahn hafifletir mi efendim?" dedi Aulu Bey. "Hafifletmez elbet," dedi Banu Teyze ksk bir sesle. "Karmamalydm. Dayanamadm. Gaibten gelen bilgi neye yarar o bilgiyle bu cihanda bir eyler yapamadktan sonra? Terazi niye yaplm, adil tartsn diye. Kalem niye yaratlm, yazsn da iz braksn diye. Kitap niye yazlm, imdiki nesiller atalarnn hatalarndan ders alsn diye. Allahm hafzam kaybetmekten koru. Unutkanlk hastal iin okunacak duay veren Rabbim, silinmeyen hafza iin de bir dua verseydi ya bana. Bildiklerimin arl altnda ezilmemek iin..." "Sanmam ki Allah seni affetsin," dedi Aulu Bey keyifle ve kibirle. "Haklsn. Faziletli kullarn arasndan kovuldum artk sonsuza kadar. Ama Allann bildiini cininden niye saklayaym, Rabbim biliyor ya, zerre pimanlk yok yreimde." "Ya Ermeni kz? Ona babaannesinin srrm syleyecek misin?" diye sordu ekererbet Hanm, efendisinin alamasn aresizlikle seyrederken. "Syleyemem. Tayamaz, yk olur yavrucaa. Hem inanmaz bana." "Hayat tesadflerden ibarettir, efendim." Bunu syleyen Aulu Bey'di gene. Tesadfler tesadfi midir yoksa tevafuki mi?

"Ona hikyeyi anlatmayacam. Ama bunu ona vereceim," dedi Banu Teyze ekmeceyi ap, nar brou mahfazasndan kararak. nsanlar ikiye ayrlr: beikten mezara sabitkadem bir isimle anlanlar, yani iine doduklar hakikate uygun, kimlie.sadk kalanlar; bir de isimlerini koruyamayanlar, yani harfleri yap boz, ruhlar arzal olup da durmadan yeni adlar ve lakaplar alanlar, isim bolluunda tarifsiz kalanlar. Bir zamanlar bu broun sahibi olan uan Nine, bir deil birden fazla ismi olanlardand. Birbiri ardna isimler almaya, hayatnn her yeni safhasnda bir nceki ismini brakmaya yazgl bir gmen ruh. uan stanbuliyan olarak domu, ermin 626 olmu, ermin Kazanc'ya dnm, nihayet uan akmakyan olarak vefat etmiti. Edindii her yeni isimle birlikte bir yann sonsuza kadar kaybetmiti. Rza Selim Kazanc mahir bir iadam, rnek bir vatanda ve sevecen bir kocayd. Cumhuriyet dneminin balangcnda, ulusun btn yurdu donatacak kadar bol bayraa ihtiya duyduu bir zamanda, kazancl brakp bayrak imalatna geecek kadar ileri grlyd. Bu sayede ileride stanbul'daki en zengin iadamlarndan biri olacakt. Yetimhaneyi o sralarda ziyaret etmiti; mdryle toplu bir alm mzakere etmek iin. Orada, lo koridorda, din deitirmi bir Ermeni kz grd. Tesadfen rendi bu kzcazn iki cihanda en ok sayg ve ballk duyduu adamn, Levon Ustann yeeni olduunu. Ustasnn ailesine yardm etme srasnn kendisine geldiini dnd. Yine de ok sayda ziyaretten sonra ona evlenme teklif ettiinde bunu salt iyilik olsun diye deil, k olduu iin yapacakt. Rza Selim karsnn gemiini geride brakabileceine emindi. Ona kar mfik davranrsa, bir ocuk ve harika bir ev verirse, yarasnn yava yava iyileeceine inanyordu. Ruhsal nekahat zaman meselesiydi. nanyordu ki kadnlar ilk ocuklarn dourduktan sonra kendi ocukluklarnn ykn tamay brakr-

lar. ylesine emindi kendinden, sevgisinden... Bu yzden de karsnn aabeyiyle kap, Amerika'ya gitmek iin onu terk ettii haberini aldnda nce bu habere inanmay reddetti, sonra da karsn reddetti. uan, Kazanc ailesinin kaytlarndan silindi, kendi olunun belleinden de. Levon ya da Levent adn almak uan'n olu iin bir ey deitirmemiti. Her halkrda ismiyle msemma olamad. Hrn ve hain bir adamd. Evin dnda olabildiince medeni ve selis huylu ama drt kzyla oluna kar her daim sert ve zalim. Hikyeler birbiriyle yle i iedir ki nesiller nce vuku bulmu hadiseler imdiki zamann tmyle alakasz gelimelerine etki eder. Gemi geip gitmez kolay kolay. Levent Kazanc o kadar otoriter ve baskc bir baba olmasa, tek olu Mustafa bambaka biri olmaz myd? Nesiller nce 1915'te uan yetim kalmasa, 2005'te Asya diye bir pi olur muydu? Hayat i ieliklerden ibarettir ve tesadf ile tevafuk ayn ey deildir. Bazen bunu idrak edebilmek iin insana kt bir cin gerekir.

Akama doru Zeliha Teyze baheye kt. Btn purolarn oktan tttrm olan Aram hl orada bekliyordu. "ay getirdim," dedi. Mart rzgn yzlerini okarken, uzaklardan denizin, yeeren otlarn ve zamansz amak zere olan badem ieklerinin kokularn getirdi. "Teekkr ederim sevgilim," dedi Aram. "Ne gzel bardak bu byle." "Beendin mi?" Zeliha Teyze barda elinde evirirken, yz bir hatrayla aydnland. "Ne tuhaf. imdi fark ettim. Bu bardak takmm tam yirmi yl nce almtm. ok tuhaf!"

"Tuhaf olan ne?" diye sordu Aram. Tam o anda bir yamur damlas bana dt. "Hi," dedi Zeliha Teyze, sesi alalmt. "Bu kadar dayanacan dnmemitim hi. ok kolay knlyorlar diye itimat etmedim hibir zaman bu bardaklara. Ama bak, nasl da haksz kardlar beni. Dayanyorlarm ite. ay bardaklar bile!" Birka dakika sonra Beinci Sultan pencereden atlad; midesi dolu, gzleri mahmur, hareketleri yava. Etraflannda bir daire izdikten sonra Zeliha Teyze'nin yanna kvnld. Bir mddet titizlikle patisini yalad, tylerindeki kirleri ayklad. Orackta kvrlp uyumaya hazrlanmt ki aniden bir ey tarafndan drrlmesine yerinde srad. Dinginlii neyin bozduunu anlamak iin merakla etrafna baknd. Cevap yerine lk bir damla indi burnuna. Sonra bir damla daha, bu seferki bana. Derin bir memnuniyetsizlikle ar ar kalkt, gerindi. Bir damla daha. Honutsuz, irkildi. Sratle eve yolland. Belki dnyann kurallarn bilmiyordu kedi. Gkyznden den hibir eye kfredilmemesi gerektiini tembihleyen olmamt ona. Kimse dememiti, ne yaarsa yasn tepene semadan, kabulndr. Buna yamur da dahil.

www.webturkiyeforum.com
by Ayhan

You might also like