Professional Documents
Culture Documents
İNSAN VE KALİTE
II
III
ATATÜRK’ÜN GENÇLİĞE HİTABESİ
K. ATATÜRK
IV
ÖN SÖZ
Ülkemizin kalkınmasında, gelişmesinde ve ekonomimizin
güçlenmesinde önemli rol oynayan endüstriyel teknik öğretimi, 21. yüzyıl
standartlarına ulaştırmak, dünyanın üretim sistemindeki ve bunun dayandığı
teknolojideki gelişmelere uyumlu, yüksek nitelikli ve Anayasa’da ifadesini
bulan ATATÜRK Milliyetçiliği’ne bağlı teknik insan gücü yetiştiren bir
yapıya kavuşturmak görevimizdir.
Bu noktadan hareketle büyük önderimiz ATATÜRK’ün “İnsanlar
daima yüksek, asil ve kutsal hedeflere yürümelidirler. Bu hareket şeklidir k,
insan olanın vicdanını, beynini ve bütün insanlık anlayışını tatmin eder. Bu
şekilde yürüyenler, ne kadar büyük fedakârlık yaparlarsa, o kadar
yükselirler ve bu hareket şekli mutlaka açık olur.” direktifleri, bütün
çalışmalarımızda her zaman ve her yerde rehberimiz olacaktır.
Katılımcılığın, benimsemenin, işi sahiplemenin ve yetenek
geliştirmenin ön plânda olduğu bir dönemdeyiz. Bu dönem, yeni bir eğitim
anlayışının ve çağdaş çalışma koşullarının hâkim olacağı süreçlerden
oluşacaktır.
Yeni dönemde eğitim ve her alanda üretilen ürünün kalitesi daha da
önem kazanmaktadır.
Bu dönemde yeni bir anlayış ortaya çıkmıştır. Gelişigüzel üretim
yapma, yerini ortaya çıkan ihtiyaçlara cevap verebilecek çağdaş eğitim
yöntemlerine ve özelliklerine bırakmak zorunda kalacaktır.
Çalışanları eğiterek motive etmeyi, moral vermeyi, misyon ve vizyonu,
hedef ve değerleri ve öncelikleri belirlemeyi, zamanı iyi kullanmayı,
fikirlerde birlikteliği sağlamayı, organize etmeyi, bilgilendirmeyi, işleri iyi
takip etmeyi, ileriyi görmeyi Genel Müdürlüğümüz hizmetlerimizden
yararlananlara en iyi şekilde sunma gayreti ve çabası içerisindeyiz.
Bu duygu ve düşüncelerimle mesleklerin en onurlusu ve hizmetlerin en
kutsalını üstlenmiş değerli yönetici ve öğretmenlerimize, bu dokümanın
hazırlanmasında emeği geçenlere teşekkür eder; sağlık, mutluluk ve
başarılar diler; saygı ve sevgilerimi sunarım.
Naim DURMAZ
Erkek Teknik Öğretim
Genel Müdürü
V
İÇİNDEKİLER
HAZIRLAYANLAR .....................................................................................II
.......................................................................................................................III
ATATÜRK’ÜN GENÇLİĞE HİTABESİ.....................................................IV
ÖN SÖZ.........................................................................................................V
İÇİNDEKİLER.............................................................................................VI
İŞLETME KAVRAMI....................................................................................1
İŞLETME....................................................................................................1
İŞLETME YÖNETİMİ...............................................................................2
İŞLETME ORGANİZASYONU................................................................5
SAVURGANLIĞIN ÖNLENMESİ................................................................6
VERİMLİLİĞİ ARTIRICI YÖNTEMLER...................................................8
VERİMLİLİK.............................................................................................8
VERİMLİLİK İLE İLGİLİ TERİMLER....................................................9
VERİMLİLİĞİN TARİHÇESİ.................................................................10
ENDÜSTRİDE VERİMLİLİK.................................................................10
ÇALIŞANLARLA VERİMLİLİK ARASINDAKİ İLİŞKİLER..............11
İŞLETMELERDE VERİMLİLİK.............................................................12
İŞLETMENİN EMRİNDEKİ KAYNAKLAR.........................................12
MALZEME VERİMLİLİĞİ.....................................................................13
YÖNETİMİN VERİMLİLİK KONUSUNDAKİ GÖREVLERİ.............13
İŞ GÜCÜNÜN VERİMLİLİĞİ................................................................13
VERİMLİLİĞİ AZALTAN SEBEPLER..................................................14
VERİMLİ ÇALIŞMA ŞARTLARINDAN BAZILARI............................15
AYNI ANDA TEK BİR İŞ YAP...........................................................15
PROBLEMİ KAVRA............................................................................16
DİNLEMEYİ BİL ................................................................................18
SORU SORMAYI ÖĞREN..................................................................18
ANLAMLI İLE ANLAMSIZI AYIRT ET ...........................................19
DEĞİŞİKLİKLERİ KAÇILMAZ KABUL ET....................................20
HATALARI KABUL ET......................................................................21
BASİTÇE İFADE ET, DOLAMBAÇLI KONUŞMA..........................21
ZAMANLAMAYI İYİ YAP.................................................................22
SAKİN OLUN......................................................................................23
GÜLÜMSE...........................................................................................23
VERİMLİLİK NASIL ARTTIRILABİLİR .........................................24
VERİMLİLİK NEDEN HERKESİ İLGİLENDİRİR ?........................25
VERİMLİLİĞİ ARTTIRMAK KİMLERİN GÖREVİDİR..................26
ÜRETİM, KALİTE VE VERİMLİLİK....................................................26
YATIRIM FAKTÖRLERİ.........................................................................27
VI
İNSAN FAKTÖRLERİ.............................................................................27
KALİTE DÖNGÜSÜ............................................................................28
ÜÇ ÖNEMLİ YAN ÜRÜN...................................................................30
İNSAN GÜCÜ PLÂNLAMASININ VERİMLİLİĞE ETKİSİ....................33
VERİMLİLİĞE KATKISI....................................................................33
KURULUŞ İÇİ ETKİLİ İLETİŞİM.............................................................36
İLETİŞİM TÜRLERİ................................................................................36
TEMEL İLETİŞİM VARSAYIMLARI.....................................................37
İLETİŞİMİN ÖĞELERİ...........................................................................37
İLİŞKİ KURMANIN TEMEL KURALLARI..........................................38
SÖZSÜZ DAVRANIŞLAR.....................................................................39
SAVUNUCU VE AÇIK İLETİŞİM:.........................................................39
İLETİŞİM ENGELLERİ..........................................................................42
DİNLEME TÜRLERİ:..............................................................................43
SEN DİLİ VE BEN DİLİ..........................................................................44
ETKİLİ İLETİŞİM İÇİN ÖNERİLER......................................................45
TOPLAM KALİTE YAKLAŞIMI................................................................46
KALİTE SİSTEMLERİNİN GETİRDİKLERİ........................................46
TOPLAM KALİTE YAKLAŞIMI............................................................46
EKİP NEDİR :..........................................................................................49
EKİPLERİN ORTAYA ÇIKMASI :..........................................................49
ETKİLİ EKİPLERDEKİ ÖZELLİKLER VE EKİPLERİN ÇALIŞMASI
...................................................................................................................49
BİR EKİP NE ZAMAN OLUŞTURULMALI ........................................50
PROJE FİKRİNİN ÇIKTIĞI KAYNAKLAR..........................................53
PROJE SEÇİLİRKEN GÖZ ÖNÜNDE BULUNDURULMASI
GEREKEN KRİTERLER.........................................................................54
KALİTE ORGANİZASYONUNUN OLUŞTURULMASI.....................55
İYİLEŞTİRME SÜRECİNİN TEMEL ADIMLARI................................58
Durum tanımı........................................................................................58
Sistemin tanımı.....................................................................................59
Veri analizi............................................................................................59
Çözüm oluşturma, tasarım....................................................................59
Uygulama..............................................................................................59
SİSTEMATİK İYİLEŞTİRME SÜRECİ AKIŞ ŞEMASI............................61
Kalite önemlidir % 99,9 kalite değerini kabul etmek demektir:...........62
KAYNAKÇA................................................................................................63
VII
VIII
İŞLETME KAVRAMI
İŞLETME
4
İŞLETME ORGANİZASYONU
İşin Ekonomikliğin
insancıllaştırılma arttırılması
sı
Veri saptama
Organize etme
Plânlama Düzenleme Yöneltme
5
SAVURGANLIĞIN ÖNLENMESİ
6
Müşteri açısından:
- Müşterilerin sağlığı ve güvenliği riske atılır.
- Ürün veya hizmet müşteriyi tatmin etmez, memnuniyetsizlik artar.
- Müşteri şikâyetleri ve iadeler artar.
Bu kazanç ve kayıpların tümüne bakacak olursak, bunları oluşturan
birçok neden sayabiliriz. Bu nedenlerin büyük bir kısmını kalite malîyetleri
oluşturur.
Kalite malîyetleri, hem ürün veya hizmetin kalitesini yükseltmek için
yapılan harcamalar, hem de kalitesizliğin getirdiği malîyetlerin toplamıdır.
Kalite malîyetleri ;
- Ürün veya hizmetin kalitesini yükseltmek ,
- Uygunsuzlukları ortadan kaldırmak ,
- Bir daha tekrarını önlemek amacıyla yapılan tüm harcamalardır.
Ayrıca ürünün müşteriye teslim edilmesinden sonra çıkabilecek
hataların işletmeye yükleyeceği malîyetler de bu sınıfa girer.
Toplam kalite çalışmalarının önem kazanması ile birlikte işletmeler de
büyük boyutlara ulaşan savurganlıklara karşı da gerekli ve yeterli önleme
faaliyetlerini de yapmış olmaktadırlar.
Toplam kalitenin en önemli hedeflerinden bir tanesi de bir ürün veya
hizmetin ilk aşamadan müşteriye teslim edilene kadar geçen süreçte
yapılacak tüm işlemlerin hatasız olmasını sağlamaktır. Bu durumda
yapılacak işlerin sürecinin çok iyi tayin edilmesi gerekmektedir. Fakat
yalnızca süreçler önemli değildir. Bu süreçlerde çalışan insanların özverili
ve itinayla çalışıp işin daha iyi olması için “Ne yapmalıyım?” demeleri
gerekir. İşletmenin diğer kaynaklarının verimli kullanılması da hatanın sıfıra
indirilmesini sağlar.
İşletmeler, insan kaynaklarını verimli kılmak ve en az hata oranıyla
çalışmalarını sağlamak amacıyla, geniş kapsamlı eğitim çalışmaları
yapmakta ve bu şekilde müşteri ihtiyaçlarını en az düzeyde hata ile
gidermenin yollarını aramaktadırlar.
7
VERİMLİLİĞİ ARTIRICI YÖNTEMLER
VERİMLİLİK
8
Üretim Miktarı
Verimlilik = ---------------------------------------------
İşçi Sayısı veya Çalışılan Saat
VERİMLİLİK İLE İLGİLİ TERİMLER
11
görülen artma işsizliği önleyecek üç etkendir. Öyle ki yüksek ücret ve ucuz
fiyatlar tüketim mallarına karşı olan toplam talebi çoğaltacak ve bu çoğalış
tüketim malları üreten sanayide istihdam düzeyini yükseltecektir. Ayrıca, iş
verenlerin toplam kârlarının artışı da yeni yatırımlara fırsat verecektir. Bütün
bunların işçilere anlatılması gerekir.
İşçiye; düşünen, duyan, kıyaslayan, yaratmak isteyen, toplum içinde
kendisine değer verilen bir rolü olduğunu hissettirmeli, verimliliğin
arttırılmasındaki başlıca etken olan psikolojik hava yaratılmalıdır. Yani
işçiye robot olmadığı ve ondan robotlaşma beklenmediği anlatılmalıdır.
Endüstrideki robotlaşma ve otomasyon da iş gücünün verimliliğini
düşürmektedir.
İŞLETMELERDE VERİMLİLİK
12
Ayrıca işletmeler; emirlerinde bulunan toprak, su, hava, maden, ağaç
vb. gibi doğal kaynaklara zarar vermemeli ve bu doğal kaynakların hem
sayılarını hem de niteliklerini yükseltmeye çaba harcamalıdırlar.
MALZEME VERİMLİLİĞİ
*
departman:Bir okul ya da üniversitenin herhangi bir bilim ve uzmanlık
dalında eğitim sağlayan alt birimlerinden her biri, bölüm.
14
-Makinelerin ve malzemelerin aylık ve yıllık bakımlarının
yapılmaması makine verimini düşüreceği gibi onların atıl duruma gelmesine
neden olabilir.
-Yönetim kontrolü dışında olan ve verimliliği etkileyen bazı nedenler
de vardır. Bunlar: Hükümet politikaları, vergiler, mevcut pazarların durumu
vb. olabilir.
VERİMLİ ÇALIŞMA ŞARTLARINDAN BAZILARI
Bazı insanların işi bir çeşit ve tek olabilir. Örneğin, matkap tezgâhında
20 milimetre çapında devamlı delik deler. Ya da tornada sadece silindirik
tornalama yapar. Preste, vargelde, şahmerdanda yaptığı işler aynıdır. “Aynı
anda tek bir iş yap!” sözü zorunlu tek iş yapanlara ait değildir. Bu söz bir
günde ve günün saatleri içinde çeşitli iş yapma durumunda olanlar için çok
önemlidir. Bazı iş yerlerinde yukarıda sayılan iş çeşitlerini bir kişi tek başına
15
yapıyor olabilir veya en azından her insanın evinde yapacağı çeşitli işler
bulunabilir.
İnsan bir sıralama yapmadan işe başlar, başladığı işi bitirmeden bırakıp
öbüründen diğerine geçerse, hiçbir işi bitirememe durumuna düşer. Böyle
kimselere “maymun iştahlı” derler. Bu tip insanlardan verimli çalışma
beklenemez.
Verimli bir çalışma için, yapılacak işler önem derecesine göre sıraya
konur ve iş sırası takip edilerek, bir merdivenden basamak basamak çıkar
gibi, birinci basamaktan, üçüncü basamağa atlamadan, iş teker teker
bitirilerek yapılır.
Aslında yapılan tek bir işin de sırası vardır. Deney ve tecrübe ile
bulunmuş olan iş sırası takip edilirse; iş, hem kolay hem düzgün hem de
çabuk yapılır.
Askerlik yapanlar bilir: Makineli tüfeğin veya tabancanın sökülüp
takılması bir sıraya tâbidir, son çıkarılan parça ilk takılır. İndirilecek motor,
yapılacak montaj işinin de bir sırası vardır. Araya çok önemli ve acele bir iş
girmezse sıra bozulmamalıdır.
Evlerde yapılacak işlerin de teker teker ele alınıp sıraya konmasında ve
ele alınan her işin bitirilmesinde fayda vardır. Sıra ile iş yaparak bitirilmesi
eşe dosta ve çocuklara tavsiye edilmeli, bunun alışkanlık hâline
getirilmesine çaba gösterilmelidir. Böylece verimli çalışmanın şartlarından
biri yerine getirilmiş olur...
Uluslar arası yapılan bir tanımda: “Sorunları önem derecesine göre
sıralayabilen ve bir numaralı sorundan başlayarak sıra ile sorunları çözebilen
ülkelere “GELİŞMİŞ ÜLKE”, sorunları gelişigüzel çözüme çabalayan
ülkelere de AZ “GELİŞMİŞ ÜLKE” denmektedir.”
Bu tarif de “sıra ile tek bir iş yap” sözünün önemini vurgulamaktadır.
PROBLEMİ KAVRA
18
- Adres sorulur.
- Tanışmak için soru sorulur.
- Herhangi bir konuda bilgi almak için soru sorulur.
Konuşma ya da öğretim sırasında anlaşılmayan kısımlar hakkında veya
daha geniş bilgi için soru sorulur. Özellikle iş tariflerinde çok soru sorulur.
- Hasta sorulur, hâl-hatır sorulur.
Ancak tecrübelerden anlaşıldığına göre, soru sormak nazik bir
meseledir. İmtihan eder gibi, tartar gibi, kişi dikkatle çalışırken, biri ile
konuşurken hızla bir yerden başka bir yere giderken, yersiz ve ilgisiz soru
sorulursa olumlu sonuç alınmaz. Soru soran hakkında iyi kanaat hasıl olmaz.
Sorunun; niçin sorulacağı, kime sorulacağı, nerede sorulacağı, ne
zaman sorulacağı hesaba katılarak; zihin ya da kâğıt üzerinde bir hazırlık
yapılırsa; soruyu sormadan önce de
Müsaade eder misin?
Yardımınıza ihtiyacım oldu.
Bilginize ihtiyacım var.
gibi sözlerle giriş yapılırsa, olumlu sonuç alınır. Ancak soru,
yapılmakta olan işle ilgili ise beklemeden cevap almanın yolu aranmalıdır.
Merak insana has bir nitelik olduğundan hızlı öğrenme çağında ki 4-5
yaşındaki çocuklar devamlı sorar ve öğrenir. Yetişkinler de, kendine uygun
konularda kendi kendine neden? niçin? diye sorup cevabını kitaplardan ya
da bilenlerden alırsa verimi arttırır.
ANLAMLI İLE ANLAMSIZI AYIRT ET
Gizli güç olan insan zekâsı anlamlı ile anlamsızı, yararlı ile yararsız,
doğru ile yanlışı birbirinden ayırt eder. Ne var ki insan zihnî tembellik
yüzünden anlamlı ile anlamsızı ayırmak için düşünme zahmetinde
bulunmaz. Örnek, “Bir pire için yorgan yakar,” incir çekirdeğini doldurmaz
bir konuda kırıcı tartışmaya girer, hatta adam öldürür. Sonra da “pişmanım”
der. İddia üzerine bir tepsi baklava yer, arkasından hastahanelik olur. İki
köpeğin boğuşması yüzündan iki aile hatta iki mahalle birbirine girer,
silâhlar bile konuşur.
Anlamlı ile anlamsızı ayırt etmeye bazen insan tipleri de engel olur.
İnsan vardır; herkes için iyilik düşünür, güzel-çirkin, iyi-kötü, demeden
tüm insanları sever, elinden geldiğince ihtiyacı olanın yardımına koşar.
19
İnsan vardır; içe dönük yalnız yaşamayı yeğler; ne kimsenin işine
karışır, ne de kendi işine karıştırır.
İnsan vardır; bencildir. Kişisel çıkarından başka şey düşünmez, araya
çıkar girince arkadaşını da yakınını da iter. Şeytanîdir.
İnsan vardır; karışıklıktan fayda umar, ortalığı karışmaktan zevk alır.
İnsanın dikkat etmesi gereken tipler bu tiplerdir. Yanıltarak anlamsızı
anlamlı, yanlışı doğru gösterirler. İnsan, aklını rehber edinirse doğruyu
bulmakta, anlamlı ile anlamsızı ayırt etmekte zorluk çekmez.
DEĞİŞİKLİKLERİ KAÇILMAZ KABUL ET
Köylerimizde genellikle her hanede bir at, bir çift öküz, bir iki inek,
birkaç koyun ya da keçi bulunurdu. Şimdilerde nerde ise, at nesli kalmamış,
öküz çok azalmış, inek de cins mantofon ineklere dönüşmeye başlamış...
Köye otobüs, minibüs, taksi girince bir saatlik yol on dakikada
alınmaya başlanmış, binek atına yer kalmamış... Bir çift öküzle bir ayda
sürülen tarla traktörle yarım günde sürülünce, öküz ve kara saban iyice
azalmış... Günde 30 kilo süt veren inek; 3 kilo süt veren ineği kasaba
göndermiş... Köylerde hiç görülmeyen masa sandalye, koltuk, tüp gaz şimdi
var.. Buzdolabı, televizyon yakın zamana kadar şehirlinin evinde de yoktu.
Şimdi köyde de kentte de var. Kılık kıyafet de değişti. Yavaş bir tempo ile de
olsa kafaların içi de değişti....
Nüfus artışı ve yaşam savaşı köy nüfüsunu sanayileşen şehirlere
itmeye başladı... Şehirde ve köyde tek evde oturulurken apartman ve
gecekondu hayatı başladı...
Sanayileşme, elektrik, elektronik, bilgisayar üretim ve hizmet biçimini
değiştirdi. Şartlar, çoğu yerde 24 saat vardiya sistemi çalışmayı zorunlu
kıldı.
Bazı milletler ve fertler kolaylıkla yeniliğe uyamıyor. Bazılarının
uykusu hafif, bazılarının uykusu ağır oluyor... Fert olarak, millet olarak günü
gününe “değişiklikleri kaçınılmaz kabul edersek” çok kısa bir zamanda,
Atatürk’ün gösterdiği ileri ve uygar devletler seviyesine ulaşırız.
Marifet, mecbur kalmadan zaman kaybetmeden yeniliği kabul
etmektir.
20
HATALARI KABUL ET
21
Bu bakımdan yerine göre bir resmin, bir şeklin, bir parçanın
gösterilmesi “evet” “hayır” denmesi, yaparak tarif edilmesi “basitçe ifade”
yerine geçer.
Kimi insan bağırarak, kimileri fısıltı hâlinde konuşur. Kimisi kelimenin
yarısını yutar, kimisi takip edilmeyecek kadar hızlı, kimileri de çok ağır
konuşur. Söylenenin anlaşılması için kem küm etmeden kelimeler tam
olarak ifade edilmeli, yumuşak bir ses tonu ve hızı ile konuşulmalıdır
(Radyo ve TV spikerleri örnek alınabilir.).
Bazıları da lügat parçalamayı, bildiği teknik terimleri söz ve yazısının
arasına sıkıştırmayı marifet sanır. Oysa en güzel konuşma, herkesin
anlayacağı sade kelimelerle yapılan konuşmadır.
Söz; insanın verimini, kazancını, itibarını arttırabilir...
Söz; “Çektiğim dilimin belasıdır” dedirtebilir...
Öyle ise, düşünerek basitçe ifadeye alışmalıdır.
ZAMANLAMAYI İYİ YAP
22
SAKİN OLUN
“Sakin ol” demesi kolay, uyulması zor olan bir davranış biçimidir.
Sakin olmak biraz da insanın yaradılışına, yetiştiği çevreye bağlıdır. Sakin
yaratılışlı olmak bir şanstır. Bu şansa sahip olmayanlar da, kendi
kendilerine daimi tembihte bulunarak, bir nevi talim ederek sakin olmaya
alışmak zorundadır. Yoksa başı dertten kurtulmaz... Ustabaşını daha
yukarıdaki amiri haşlamıştır, gelir öfkesini senden alır. Can ciğer arkadaşına
fitili vermişlerdir; gelir sende patlar. Eve varırsın; annen, baban veya eşin,
yanlış ya da kasıtlı bir haber yüzünden seni görür görmez veriştirmeye
başlar. Bu ve buna benzer durumlar karşısında, sen sesizliğini korursan
kazanırsın. Karşındaki; bağırır, çağırır, boşalır ve de rahatlar. Bu rahatlama
sonunda anlatacakların varsa gene sakin sakin anlatırsın. Görülen o ki öfke
gösteren kimseler, öfkesini sükûn ile karşılayanlardan, özür dilerler.
Böyle bir durumu takdir edemeyip aynen karşılık verenler ise
arkadaşından, işinden hatta eşinden olur. Sükûnetin bir sınırı olmamakla
beraber, insana olgunluk veren değerli bir davranıştır.
Yaşanmış bir olay: Yolcu gemisinin temizlik tayfalarından biri geminin
arka tarafında temizlik yaparken denize düşer. Bir saat kadar zaman
geçtikten sonra farkına varılır. Kaptana haber verilir. Kaptan cenazeyi
aramak üzere gemiyi çevirir. Bir saatlik yoldan sonra denize düşen tayfa
görülür. Kayık indirilerek tayfa sağ olarak gemiye alınır. Kaptan sorar:
-Yüzme biliyor musun?
-Hayır
-Nasıl kurtuldun?
-Her zaman nasihat ederken “sakin olun” derdiniz. Denize düşer
düşmez aklıma geldi; sakin oldum, denizin üzerinde kaldım ve sayenizde
kurtuldum.
GÜLÜMSE
23
Mahallede iki bakkal varmış. Biri hakikî, diğeri karışık bal satarmış.
Mahalleli balı karışık satandan alırmış. Sonunda gerçek bal satan
dayanamamış, mahalleliden birkaçının önüne geçerek: “Bu adam karışık,
ben hakiki katıksız bal satarım. Niçin balı benden almazsınız?” demiş.
Mahalleli: “Biliriz... Biliriz.... Sen hakiki, o, karışık bal satar, lâkin
senin yüzün sirke; onun yüzü bal satar. Biz de balı ondan alırız“ demiş.
Halkla ilişki kuracak, politikaya atılacak kimseler; halka hoş
görünmek, sempati kazanmak için gülümseme eğitiminden geçerler.
Bazı toplumlarda asık surat ciddiyet simgesi sanılırsa da bunun
ciddiyetle bir ilgisi yoktur.
İnsanlar tebessüme muhtaçtır. Daima güler yüzlü biri ile işbirliği
yapmayı, birlikte çalışmayı tercih eder. Mütebessim kimse rahatça soru
sorulabilir.
O bakımdan yüzdeki doğal bir gülümseme insanca bir niteliktir.
Ancak gene insanlar iyi bir nitelik olmayan yüzdeki yılışıklığı,
sırıtkanlığı çok kolay fark eder. İnsana yakışmayan budur.
VERİMLİLİK NASIL ARTTIRILABİLİR
Ürünlerin tasarımı ve bileşimi her zaman aynı kalmaz. Sık sık gözden
geçirilir ve birtakım değişiklikler yapılır. Eğer bu değişiklikler imalâtı
kolaylaştırıcı, malîyeti düşürücü, üretim akışını hızlandırıcı nitelikte ise
verimlilik artar. Aynı ürünü daha kısa sürede, daha az girdi kullanarak, daha
ucuz üretmeye başlarız.
Çağımız, bilimsel ve teknolojik gelişmeler çağıdır. Bu gelişmeler,
üretim sürecinde ve üretim tekniklerinde yeniliklere yol açmaktadır. Bunlar
da verimliliği doğrudan etkileyen faktörlerdir. Bilimsel ve teknolojik
gelişmelere ayak uydurabildiğimiz sürece, verimlilik artışında geri
kalmaktan kurtulabiliriz.
Öte yandan, üretim sürecinin kapsamında yapılacak bazı değişikliklerle
de verimliliği arttırmak mümkündür. Söz gelimi, ham madde yerine sadece
yarı mamul alıp işleyen bir kuruluş, çoğu kez malîyeti ve riski fazla
ünitelerini devreden çıkaracağından, verimliliğini arttırmış olur.
Verimliliği arttırmanın başlıca yollarından biri de, örgütlenme ve
yönetimde gelişmeler sağlamaktır. Amaçların ve bu amaçlara kullanılacak
araçların belirlenmesinde, yerleşme plânında, malzeme taşınmasında, üretim
24
plânlamasında, aktif ve pasif varlıkların yönetilmesinde nihayet insan
yönetiminde başarı gösteren bir kuruluş, verimlilik düzeyini hızla yükseltir.
Üretimde kullanılan makine ve tezgâhların oluşturduğu sabit sermaye
kapasitesi ile iş gücünü, kısa dönemde çok önemli düzeyde arttırıp
azaltamayız. Bu yüzden bunlarını tam kullanımı, verimliliği olumlu yönde
etkiler. Kapasitenin uzun süre önemli ölçüde düşük kullanıldığı bir ortamda
yüksek verimlilikten söz edilemez. Buna bağlı olarak ithalat güçlükleri,
enerji sıkıntısı, işçi-işveren uyuşmazlıkları, sonuçta, verimlilik üzerinde
olumsuz etkiler yaratır.
Verimlilik ile kalite arasında da çok yakın bir ilişki vardır. Üretim
sürecinin çeşitli aşamalarında kullanılan girdilerin kalitesizliği, üretimde
yavaşlamalara, duraklamalara, önceden belirlenmiş standartlardan sapmalara
yol açarak verimliliği olumsuz yönde etkiler. Kaliteli girdi, yüksek
verimlilik ve kaliteli nihai ürün için vazgeçilmez bir önem taşır.
Aynı şekilde, üretimde kullanılan girdilerin en önemlisi olan insan
gücünün kalitesi de verimliliği doğrudan etkileyen bir faktördür. İyi
eğitilmiş, yeterli beslenen, iş kazalarından ve meslek hastalıklarından gereği
gibi korunan, çeşitli sorunlarını çözebilen işgücü, yüksek verimliliğin en
şaşmaz güvencesidir. Bu alanlarda devletçe ve toplumun bütün organlarınca
yapılabilecek her türlü geliştirici düzenleme ülke ekonomisinin verimliliğini
arttıracaktır.
VERİMLİLİK NEDEN HERKESİ İLGİLENDİRİR ?
İster işçi, ister işveren olalım, ister yönetici, isterse çiftçi, serbest
meslek sahibi, öğretmen, öğrenci ya da ev kadını. Toplumdaki yerimiz ne
olursa olsun, bu ülkenin yurttaşları olarak verimlilik sorunları ile
ilgilenmemiz gerekir. Neden? Niye bu kadar önemlidir verimlilik?
- İşçiler daha iyi çalışma koşullarında, daha kısa çalışma süresinde
daha çok ücret alır.
- İşveren, yeni yatırım imkânları yaratacak kaynak sağlar.
- Üretici, daha ucuz malîyetle daha yüksek kazanç elde eder.
- Tüketici, daha ucuz ve bol mal bulma imkânına kavuşur.
- Ülke, sağlıklı bir ekonomik büyüme ile hızla kalkınır
- Ve sonunda toplum daha yüksek refah düzeyine ulaşır.
Böylece verimlilik artışları ile elde edilen kazançtan herkes
yararlanmış olur.
25
VERİMLİLİĞİ ARTTIRMAK KİMLERİN GÖREVİDİR
26
1. Yatırım Faktörleri,
2. İnsan Faktörleri.
YATIRIM FAKTÖRLERİ
27
Yönetici “BİZ” bilincinin gerçekten bilincine varınca ve elindeki tüm
gücü kullanarak “BİZ’i” yaratacak bir ortamı oluşturunca üretim, kalite ve
kârlılık büyük bir gelişme gösterir.
Şirket; makine, teknoloji, zaman, beceri ve el emeği satın alabilir. Ama
hiçbir zaman şevk, sadakat, gönül verme ve ruh satın alamaz. Şevk, sadakat,
gönül verme ve ruh ancak BİZ bilinci ile birlikte gelir.
Şevkli, sadık, gönüllü ve coşkulu bir ekip en ilkel teknolojide dahi
verimli olmaya ve yüksek kaliteli sonuç almaya özen gösterir ve başarılı
olur.
Öbür yandan morali bozuk bir ekip, en yüksek teknolojik ortamda dahi
düşük kaliteli mal elde edecek ve verimi düşük olacaktır.
Verim ve kalite doğru ve gerçeği, yani BİZ’in kaçınılmazlığını
tanımakla başlar. BİZ bilinci yerleşmiş bir ailede veya işyerinde verimlilik,
etkinlik ve kalite süreklidir.
KALİTE DÖNGÜSÜ
28
Sevgi, değer Olumlu tutumun
verme,saygı gelişmesi (ekip ve
gösterme ve kişisel onur)
onurlandırma
Olumlu İlişkiler
Yüksek moral
1. Üretimde artış
2. Kârlılıkta artış
3. İş güvenliğinde artış
4. İş doyumluluğunda artış
5. Kalitede artış
6. İşe geç kalma veya işe gelmemede azalış
7. Sendikaya akseden sürtüşmelerde azalış
8. Yaptığı işten gurur duymada artış
9. Çalışma etiğinde yeni bir canlanma ve anlam kazanma
10. İşbirliği ve ekip çalışmasında artış
11. Daha açık ve kendiliğinden kurulan iletişimde artış
12. Yeni şeyler keşfetme ve yaratmada artış
13. Aile huzurunda artış
Bu sonuçları aklı başında her iş sahibi, her yönetici ister. Önemli olan
bu sonuçlara önem vermeden önce insana önem vermek ve “ Doğru olanı
yapmakta ısrar etmek!”tir. Önce insanı görünce, insanın ürettiği şeyler bol
miktarda gelmeye başlar. Önce insan anlayışı gerçek anlamıyla BİZ
bilincini oluşturmakla başlar.
ÜÇ ÖNEMLİ YAN ÜRÜN
30
2) BİZ bilincinin yönetime hâkim olduğu işyerinde çalışanlar daha
az israf ederler.
BİZ bilinci içinde yönetime giren şirketler hiç beklemedikleri alanlarda
değişiklikler görmüşlerdir:
- Hırsızlık, kurşun kalemden otomobil lâstiğine kadar azalır, yok olur.
- Sigorta alacaklarında ve hastalık için başvurularda büyük bir düşme
olur.
- İşçilerin mahkemeye başvurarak iş tazminatı istemelerinde gözle
görülür azalma olmuştur.
- İşsizlik tazminatında azalma olmuştur; daha az işçi işten atılmıştır.
- Aynı işin tekrar yapılması gerekmemiştir: Böylece hem zaman hem
materyal israfından kaçınılmıştır.
İnsan kendisinden çalabilir mi, bile bile kendisine zarar verir mi,
sevdiği insana düşman gibi davranabilir mi? Tabiî ki hayır. BİZ bilinci hem
ailede hem işyerinde öyle bir paradigma geliştirir ki insanlar şirkete değil,
birbirlerine, kendilerine kötülük yaptıklarının farkına varırlar. BİZ bilincinin
hâkim olduğu yönetimde, herkes birbirine iyilik yaptığı zaman, kendisine
iyilik yaptığını anlamaya başlar. Bunu anlamayan azınlığa da ellerinden
geldiğince öğretmeye çalışırlar.
3) BİZ bilincinin yönetime hâkim olduğu işyerinde kişiler arası
farklılıklardan kaynaklanan çekişme ve sürtüşmeler azalır.
İşyerinde ülkenin değişik yerlerinden gelmiş kişiler farklı ırktan ve
dilden gelmiş olsa, BİZ bilincinin yerleşmesiyle bu farklılıklara önem verme
azalır ve yerini müşterek menfaatlere önem verme alır. Hemşehrilik, adam
kayırma, taraf tutma ortadan kalkmaya başlar ve şirketin çıkarları her şeyin
üstünde görülür. Çünkü şirketin çıkarları, herkesin tek tek kişisel
çıkarlarından ayrı değildir; bunu herkes açık seçik görmeye başlar.
Klâsik yönetimle BİZ bilinci içinde yönetim arasındaki bazı farkları
şöyle bir tablo ile gösterebiliriz.
31
BİZ Bilinci İçinde Yönetim Klâsik Sen Ben Anlayışı İçinde
Otoriter Yönetim
Önce insan Önce para
Birbirine saygı Kârlılık
Herkese Fırsat Zıtlaşma
Herkese onur Emirle yaptırma
Her işte birlik Önce benim menfaatim anlayışı
Her aşamada açık iletişim Sana hesap vermek zorunda
değilim anlayışı
Ekip anlayışı En iyisini ben bilirim anlayışı
Çalışanın kişiliği ve onuru Hoşgörü eksikliği
İnsanın değeri İnsanın mecburiyeti
Diğer insanlarla beraber olmanın değeri İlişkilerin İstismarı
Birbirine güvenme ve inanma Birbirini aldatma ve kullanma
Doğru olanın mutlaka yapılması gereği “Evet efendim” cilik
32
İNSAN GÜCÜ PLÂNLAMASININ VERİMLİLİĞE ETKİSİ
GİRİŞ
İnsan gücü plânlaması genel olarak, “organizasyonların amaçları
doğrultusunda, insan gücünden en etkin ve verimli biçimde yararlanmak için
gerekli insan gücü politikalarını formüle etmektir” şeklinde ifade edilebilir.
Başka bir ifadeyle, insan gücü plânlaması, uygun zamanlarda doğru işlere
doğru sayıda ve nitelikteki personelin atanmasını sağlayacak ve insan gücü
etkinliğini artıracak plân ve programlar hazırlamaktır.
İnsan gücü plânlamasının özellikle insan gücünün verimliliğine ve
giderek organizasyonun performansına katkısı yadsınamaz. İnsan gücünün
niteliklerini ve işin gerektirdiği ihtiyaçları göz önünde tutmak ve böylece
istenilen uyumu sağlamak verimli iş düzeninin, temel ön koşuludur. Keza iş
sırası, işgücünün işi istenilen beceri düzeyinde ve severek yapmasını
sağlayıcı önlemlerle insan gücü, verimi daha da çok artırılabilir.
VERİMLİLİĞE KATKISI
34
SONUÇ
İnsan gücü verimini artırıcı tedbirlerin tümünü insan gücü plânlaması
kapsamında görmek mümkün değildir. İnsan gücü plânlaması uygun
zamanlarda doğru işlere doğru sayıda ve nitelikte personelin atanması ile
ilgili politikaları belirleyerek, kuruluşun insan gücü ihtiyacını zaman içinde
etkin bir şekilde karşılaması yolunda bir sistematiği ortaya koymaktadır.
Böyle bir sistematiğin uygulanması ile kuruluş faaliyetlerini, uygun
nitelikteki insan gücü ile etkin ve verimli bir şekilde yürütebilecek ve
giderek kuruluşun performansı artacaktır. İnsan gücü verimliliğini ve
etkinliğini çok sayıda faktör etkilemektedir. Bunlardan en önemlileri,
teknoloji düzeyi, iş düzeni ve davranışsal faktörlerdir. Her üç faktörde insan
gücü plânlaması kapsamında olmayıp, ancak insan gücü plânlaması bir
şekilde etkileyen türdendir. İnsan gücü verimliliğini en fazla etkileyen faktör
kuşkusuz teknoloji düzeyidir. El testeresi ile kalın bir demir çubuğu kesen
işçinin verimi ile, otomatik testere makinesi ile kesen işçinin verim arasında
büyük fark vardır. İş düzeninin optimal çalışma koşullarına göre
tasarımlanması durumunda, insan gücü verimi artacaktır. Etkin bir
organizasyonel yapı; iyi tarif edilmiş işler, uygun olarak dağıtılmış yetki ve
sorumluluklar, kuşkusuz insan gücü verimini olumlu yönde etkileyecektir.
Keza iyi düzenlenmiş çalışma ortamı; uygun iş yeri ısısı, etkin aydınlatma,
emniyetle makine ve nakil araçları düzenlenmesi, diğer ergonomik koşullara
uygunluk, insan gücü verimini artırıcı rol oynayacaktır. Davranışsal
faktörler daha çok yönetim sürecinde üzerinde durulacak türden faktörlerdir
ve büyük ölçüde, personelin işleri ile ilgili değer ve tutumları belirler. Bu
değer ve tutumların oluşmasına neden olan sosyal ortam personelin
yaptıkları işe karşı aldığı ödül, çalışma arkadaşları arasındaki kişisel
ilişkilere kadar uzanan çok sayıda faktörden oluşmaktadır. Bu faktörler
üzerinde alınacak tedbirler doğal olarak personelin verimini ve etkinliğini
artıracaktır.
Etkileşimli insan gücü plânlaması ile, insan gücü verimliliğinin
artırılmasına anında müdahale etmek mümkün olacak ve karar verici ilgili
karar problemlerine daha sağlıklı çözümler üretilecektir.
35
KURULUŞ İÇİ ETKİLİ İLETİŞİM
GİRİŞ
İnsanlar arasındaki ilişkiler, iletişim yoluyla kurulur. İnsanlar düşünce,
duygu ve isteklerini sözel ve sözel olmayan çeşitli iletilerle birbirlerine
duyururlar. Karşılıklı iletişim karşılıklı etkileşime yol açar. Kendimize
yöneltilen bir iletiyi tam ve yüzde yüz doğru bir biçimde anlamak hemen
hemen olanaksızdır. Aynı şekilde, bir iletiyi başkalarına tam olarak aktarmak
da son derece güçtür. Böylece, iletişim çoğu kere eksik kalır, çarpıtılır ve
yanlış anlaşılır. Bu durum da kişisel ya da toplumsal düzeyde bir takım
iletişim arızalarına yol açabilir.
İletişim sorunlarını çözmeden doyumlu bir yaşam sürdürmek
olanaksızdır. Sağlıklı bir kişiliğin yanı sıra iletişim becerilerini de
geliştirmek gerekir. Ancak, iletişim bilgi ve becerilerinin arkasında gönül
zenginliği, sevgi, anlayış ve hoşgörü yoksa her türlü iletişim becerisi yalın
ve anlamsız bir alıştırmadan öteye gidemez. İletişim, kişiler arasında yer
alan düşünce ve duygu alışverişini dile getiren bir kavramdır. Başka bir
deyişle anlamları ortak hâle getirmektedir.
İLETİŞİM TÜRLERİ
36
TEMEL İLETİŞİM VARSAYIMLARI
Ne Etkisi Oldu?
***
Geri Bildirim
*** Gürültü
Şekil:1 İletişim süreci
İLİŞKİ KURMANIN TEMEL KURALLARI
39
Savunucu İletişim Açık İletişim
1.Yargılayıcı tutum 1. Tanıtıcı tutum
2. Denetlemeye yönelik tutum 2. Soruna yönelik tutum
3. Belli bir stratejiyi izleyen 3. Plânsız, kendiliğinden oluşan
plânlı tutum tutum
4. Aldırmaz, umursamaz tutum 4. Anlayış yakınlık belirten
tutum
5. Üstünlük belirten tutum 5. Eşitlik belirten tutum
6. Kesin tutum 6. Denemeci tutum
1) Yargılayıcı tutuma karşı tanıtımcı tutum:
Eğer dinleyici konuşanın ses tonundan ve davranışlarından yargılandığı
ve değerlendirildiği izlenimi alıyorsa hemen savunucu bir tutum içine
girer. Oysaki, tanıtımcı tutumun diğer kişi yada kişileri tehdit edici,
yargılayıcı bir özelliği yoktur. Tanıtımcı tutum içinde olan kişi
karşısındakine korku uyandırmadan iletişimde bulunur.
2) Denetlemeye yönelik tutuma karşı soruna yönelik tutum:
Denetlemeye yönelik tutumun temelinde yatan varsayım, dinleyenin
konuşandan daha yetersiz daha aciz olduğudur. Konuşan kimse,
denetlemeye yönelik tutumuyla örtük ya da açık bir biçimde dinleyeni
“bilgisiz”, “kendi başına karar vermekten aciz”, “henüz olgunlaşmamış”,
“akılsız”, “yanlış yolda biri olarak” gördüğünü ifade etmektedir. Buna
karşılık soruna yönelik tutumda sorunun tartışılarak çözüleceği her iki
tarafça da kabul edilir. “Önceden doğruluğuna kara verilmiş” belirli bir
çözüm yolunu zorunlu kabullenme değil, sorunu beraberce tanıma ve çözüm
yollarını arama bu tutumun gereğidir.
3) Belli bir strateji izleyen plânlı tutuma karşı plansız
kendiliğinden oluşan tutum:
Belli bir strateji izleyen plânlı tutum, konuşanın amaçları konusunda
dinleyiciyi kuşkuya düşürebileceğinden savunucu tutum takınmasına neden
olur. “Bakalım bunun altından ne çıkacak?” gibi bir düşünce dinleyicinin
savunucu bir tutum takınmasına yol açabilir. Oysaki plânsız, kendiliğinden
oluşan tutum insana daha doğal geldiğinden “sinsilik” kuşkusu uyandırmaz
ve dolayısıyla savunuculuğu gerektirmez.
40
4) Aldırmaz, umursamaz, tutuma karşı anlayış, yakınlık belirten
tutum:
İki kişi konuşurken biri umursamaz bir tutum içinde söylenen söze
aldırmama davranışı gösteriyorsa karşıdaki kişide doğal olarak savunucu bir
tepki oluşabilir. Halbuki, iletişimde bulunurken kişinin karşısındaki kişinin
duygu ve düşünlerine ilgi ve anlayış göstermesi gerekir. Bu tür tutum ağır
bastıkça, savunuculuk azalmakta açık iletişim türü daha çok kendini
göstermektedir. Karşıdaki kişinin duygularını ve düşüncelerini ve içinde
bulunduğu durumu sanki kendi sorunlarıymış gibi görmek
“duygudaşlık”olarak adlandırılmaktadır.
5) Üstünlük belirten tutuma karşı eşitlik belirten tutum:
Kendisini üstün göstermeye çalışan kişi, sorunu birlikte çözmeye
girişmeyen, herhangi bir cevap beklemeyen, yardıma gerek duymayan,
karşısındakini küçük düşürmek amacıyla konuşan bir kişi olarak algılanır.
Oysaki, eşit kişiler olarak iletişimde bulunan kimseler arasında karşılıklı
güven ve saygı söz konusudur.
6) Kesin tutuma karşı denemeci tutum:
Kesin tutumu benimseyen kişiler mutlaka haklı olmak ve tartışmayı
kazanmak çabası içindedirler. İletişimdeki temel varsayımlarını şöyle
özetlemek mümkündür:
a. Bir konuyla ilgili olarak her şeyi bilebilmek ve bunları normal bir
iletişim sürecinde açık seçik bir biçimde ifade etmek mümkündür.
b. Bir konuya ilişkin olarak birçok görüş açısı vardır. Ancak bunlardan bir
tanesi doğrudur. Yani bir tek doğru bakış açısı vardır.
c. Benim bakış açım en doğru bakış tarzıdır, benim bilgim en doğru
bilgidir.
Denemeci yaklaşımı gösteren kişiler kendi inanç, bilgi ve tutumlarıyla
deneyler yapar ve bunlardan kuşku duyabilirler. Bu kişilerin temel
varsayımlarını şöyle özetlemek mümkündür:
a. Bir konuyla ilgili olarak her şeyi bilebilmek çok zordur. Her şeyi bilsek
bile bunları normal günlük iletişim içinde açık seçik ifade etme olanağı
pek yoktur.
b. Bir konuyla ilgili birçok doğru bilgi, birçok doğru bakış açısı olabilir.
Yani herkesin kendine göre “gerçekleri” vardır.
c. Benim bakış tarzım doğru olmayabilir. Benim bilgimden daha doğru
olanı bulunabilir.
41
İLETİŞİM ENGELLERİ
Sorunu olan veya kendinden bir şey anlatmaya çalışan bir kimseye
uyarı ve yargılama gibi müdahaleler, konuşan kişinin susmasına veya
kendisini duyulmamış hissederek küsmesine ya da içine kapanmasına neden
olur.
İletişimin belli başlı engellerini şöyle özetlemek mümkündür:
1) Öğüt vermek, çözüm getirmek fikir vermek:
Genellikle öğüt vermek ve ahlâk dersi gibi öneriler sorununu getiren
kişide zorunluluk veya suçluluk duyguları uyandırır. Konuşan kişide direnç
ve isyan yaratabilir. Konuşan kişiyi savunuculuğa iter. İletişimin yön
değiştirmesine ya da kesilmesine yol açabilir.
“Şöyle yap, böyle yapma...”, “Bu şekilde hareket etmemelisin....”,
“Buna üzüleceğine oturup biraz dersine çalışsan daha iyi edersin....”, gibi
cevaplar örnek verilebilir.
2) Yargılamak, eleştirmek, ad takmak:
Bu tür tepkilerle karşılaşan kişiler kendilerini anlaşılmamış, itilmiş,
haksızlığa uğramış ve çaresiz hissederler. Bunun karşılığında iletişimi keser
veya karşılık verebilirler.
“Sen zaten hep kolaya kaçarsın...”, “Bebek gibi davranıyorsun...”,
“Geri zekâlı ne olacak gibi...” ifadeler örnek verilebilir.
3) Soru sormak, araştırmak, incelemek:
Bu yaklaşımın içinde önyargı, eleştiri ve zorunlu çözüm bulunur. Soru
karşısında kişi endişeye kapılabilir veya savunmaya geçer .
“Neden...”, “Sen ona ne yaptın?...” “O sana ne dedi?” gibi sorular
örnek verilebilir.
4) Teşhis ve tanı koymak, tahlil etmek:
Bu yaklaşımda dinleyen kişi sanki karşısındakinin kafasının içindekini
okuyormuş gibi bir tavır takınır. ”Ben seni senden iyi bilirim” anlayışı
içindedir. Konuşan kişi kendini kıstırılmış, yanlış yorumlanmış
hissettiğinden iletişimi büyük bir olasılıkla keser.
“Aslında sen öyle demek istemiyorsan...”, “Aslında senin derdin
başka” gibi çözümlemeler örnek olarak verilebilir.
42
5) Güven verme, teskin ve teselli etme:
Genellikle dinlenilmeden verilen teselli mesajları, konuşan kişinin
sorununu küçümser bir hava yaratır. Aslında teskin ve teselli etmek çok
güzel, genellikle de yararlıdır. Önemli olan teselliyi kişiyi duyduğumuzu ve
anladığımızı belli ettikten sonra verebilmektir.
“Aldırma boş ver...”,”Düzelir canım,bunu dert edinme...gibi ifadeler
örnek olarak verilebilir.
DİNLEME TÜRLERİ:
43
Bu tür dinleme özelliğine sahip kişiler konuşanın kullandığı
kelimelerin yüzeyinde kalır ve asıl altta yatan anlama ulaşamazlar.
İyi bir dinleyici olabilmek için kişinin geri-iletişim sürecini sık sık ve
yerinde kullanmayı öğrenmesi gerekir. böylece iletişim tek yönlü olmaktan
çıkar, çift yönlü bir olay olur. Geri-iletimi, bir kimseyle konuşurken onun
demek istediği ile bizim anladığımızın aynı olup olmadığını kontrol etmek
demektir.
Geri-iletimi kullanarak yapılan dinleme türüne Açımlı Dinleme
denmektedir. Açımlı dinleme konuşana büyük bir huzur ve güven; örtük
anlamları ortaya çıkarmak için iyi olanak sağlar. Ayrıca, konuşanı daha iyi
tanımamıza imkân verir. Bu nedenle, değer verdiğimiz kendimize yakın
bulduğumuz kimselerin sorunlarına yardımcı olmak için açımlı dinlemeyi
kullanmak, öğüt vermek, yol göstermek, yargılamak ya da rahatlatmak türü
bir yaklaşımdan daha yararlı olmaktadır.
SEN DİLİ VE BEN DİLİ
44
ETKİLİ İLETİŞİM İÇİN ÖNERİLER
1. İletişim en az iki kişilik bir ekip çabası ile başarılır. Takım arkadaşları
gözden uzak tutulmamalıdır. İletişim süreci sadece dikey değil, aynı
zamanda yatay da işleyecek şekilde çok yönlü olmalıdır.
2. İletişim diğer olgular gibi anlıktır. Bir kez üretilir, yenilenmesi
imkânsızdır. İmkânlar ölçüsünde yazılı yerine sözlü iletişim teknikleri
kullanılmalıdır.
3. Örgüt ortamında kullanılan iletişim öğelerinin kullanım oranları, vücut:
% 55, ses: % 30, sözcükler: % 10’dur. Etkili iletişim için kendinizi ve
örgüt mensuplarını bu boyutlarda geliştirin.
4. Sözlü iletişim de konuşmaların % 40’ı dudaktan okunur. Dudaklarınızı
alıcının göremeyeceği konumlara getirmeyiniz.
5. Konuşma, üç öğenin uyumlu bileşiminden oluşur. Ses, dil, görünüm.
Bunların birbirleri ile uyuşumu iletişimin etkinliğini arttırır.
6. Hiyerarşideki her basamağın iletişim yetkileri bellidir. Bilgi akışı çeşitli
kademelerde kesilmelidir.
7. Eleme, paraf ve çıkış kontrolü gibi yöntemler kullanılarak örgüt
mensuplarının iletişim sürecine katılması sağlanmalıdır.
8. Sık sık, konferans, seminer, hizmet içi eğitim vb. tekniklerden
yararlanmalı ve kişiler arası ilişkiler geliştirilmelidir.
9. Özel hatlar (Private Lines): Personel telefon, mektup, elektronik
haberleşme (e-mail), bülten vb. imkânlar ile üst yönetime sesini
duyurabilmelidir. Üst yönetim de bunları değerlendirmeli ve cevap
vermelidir.
10. Özel konseyler (kurullar): Örgütün her seviyesindeki personel zaman
zaman bir araya gelerek değerlendirmeler yapmalıdır. Dünyada bunu
başarı ile uygulayan firmalar vardır. Örneğin Pitney – Bowes’de “
Personel Konseyi ” uzun yıllardır var. Royal Corparation’da “İşçi-
Yönetici” toplantıları yapılmaktadır. Lockheed’da “Yuvarlak masa”
toplantıları yapılmaktadır. Bunun bir diğer şekli Kalite Çemberi
(Quality Circles) olarak görülmektedir.
11. Geleneksel personel toplantıları: Zaman zaman örgütün her düzey
personelinin katılacağı ve tartışacağı toplantılardır. Yapılmalıdır.
12. Yönetici olmayan ekipler: Genellikle gönüllü olarak çalışan bu tür
ekipler örgütü gözler ve bulguları üst yönetime rapor eder. Yönetim bu
raporları değerlendirir ve sonuçları tüm personele duyurur.
13. Bölümler arasındaki engellerin kaldırılması: Bölümlerin kendi içine
kapanması engellenmeli, örgütün bir bütün olduğu unutulmamalıdır.
45
TOPLAM KALİTE YAKLAŞIMI
Firma Açısından
• Kârın pazar payının artması
• Verimin artması
• Malîyetin azalması
• Çalışanların tatmini
• Müşteri şikâyetlerinin azalması
• Daha az servis-bakım
• Malîyet ve zamandan tasarruf
• Kaynakların optimum kullanımı
• İadelerin azalması
Müşteri açısından
• Kullanımda uygunluk
• Güvenlik ve sağlık
• Tatmin
TOPLAM KALİTE YAKLAŞIMI
Toplam kalite yaklaşımının temelinde “DAHA İYİYİ ARAMA" süreci
yer alır. Yani toplam kalite bir kez mükemmelin aranması ve bulunması ile
tamamlanan bir süreç değildir Bu nedenle, mükemmelin aranması SONLU
bir süreçken, daha iyinin aranması SÜREKLİ bir süreçtir.
Bu sürekli yolcu1ukta ayakta kalabilmenin tek koşu1u ise, mal ve
hizmetlerin tek belirleyicisi olan insanın kaliteli olmasına bağlıdır. Bunun
farkına varan ülkeler eğitim sistemlerini sürekli gözden geçirmekte ve
eğitim kurumlarını çağın, hatta günün koşullarına göre yeniden
yapılandırmaktadır.
Eğitim, insanı üretici ve tüketici olarak eğiterek mal ve hizmetlerin
kalitesinin yükse1mesine ortam hazırlar. Ürettiği teknoloji ile de bunların
ortaya çıkmasına doğrudan etki eder. Böylece müşterinin istediği kalitede
mal ve hizmeti daha ucuza ve kısa sürede üretmek mümkün olurken,
müşterinin tatmini de gerçekleşmiş olur.
Bilindiği üzere Toplam Kalite Yönetimi, tüm süreçlerin, ürün ve
hizmetlerin tam katılım yoluyla gerçekleşmesi, iç ve dış müşteri tatmininin
46
arttırılması ve müşteri bağlılığının yaratılmasının sağlanması amacıyla
örgüte alınan sonuçların sürekli iyileştirilmesine dayanan, müşteri
beklentilerini her şeyin üstünde tutan ve müşteri tarafından tanımlanan
kaliteyi, tüm faaliyetlerin yürütülmesi sırasında bünyesinde o1uşturan bir
yönetim biçimidir.
Toplam kalite, iş akımında her yapılan işin kullanıcılarını bir müşteri
olarak görür eğitim sisteminde öğrenciler, öğretmenlerin sunduğu hizmetin
müşterileri olurken, bir üst sınıfın öğretmen1eri bir alt sınıfın müşterileridir.
Yine bir üst öğrenim kurumu da bir alt öğrenim kurumunun müşterisidir.
Sistemde öğretmenler ve öğrenci1er iç müşteri kitlesini oluştururken,
sistemin dışında yer alan veliler ve toplumun dolaylı ya da dolaysız olarak
eğitimden istifade eden üyeleri dış müşteri kitlesini o1uşturur.
Müşteri odaklı bu anlayışın iki temel unsuru vardır.
1. Çalışan1arın tam katılımı.
2. Yapılan işlerin sürekli iyileştirilmesi.
Daha iyiyi arama süreci ardışık bir “düşünme uygulama” sürecidir.
Sürekli gelişmenin temelinde sağlıklı bir uygulama temeli vardır:
Düşünme
Uygulama
Bu sürecin sağlıklı bir şekilde işlemesi sonucu gerekli değişim ve
iyileşmeler sağlanacaktır.
Düşünme
Uygulama
Bu sürecin sağlıklı bir şekilde işlemesi sonucu gerekli değişim ve
iyileşmeler sağlanacaktır.
Düşünme
Uygulama İyileşme
47
Değişme
Uygulama
Kontrol ( Düşünme )
Bu süreç tipik bir Temel Yönetim sürecidir. Yönetim; plânlama,
yürütme ve kontrol fonksiyonlarını kapsamaktadır.
Kontrol sonrasında gerekli düzeltici eylemlerin yapıldığını ve
önlemlerin alındığını düşünürsek çevrim aşağıdaki şekil...
Plânla
Uygula Önlem Al
Kontrol Et
Bu şekil toplam kalite yaklaşımında “Sürekli iyileştirme” çevrimi
olarak anılan bir süreçtir. Bu çevrimdeki kontrol fonksiyonu bir süreci
tamamlamakta ve iyileştirme sistemine destek vermektedir.
Toplam kalite yaklaşımındaki iyileştirme çevriminin geliştirilmiş
biçimi
Plânla Önlem Al
Standartlaştır
Uygula Yorumla
48
Ölç Karşılaştır
Daha iyiyi arama ve bunun uygulamadaki yansıması olan iyileştirme
çevrimi, toplam kalite yaklaşımının kritik ve vazgeçilmez sürecidir. Şimdi
karşımızdaki soru, bu sistemi nasıl çalıştıracağız.
EKİP NEDİR :
Görünürde ekip diye bir şey yok iken bir günde oluşturulur. Ve siz
kendinizi ekibin sorumlusu olarak bulursunuz. Diğer yandan, herhangi bir
çalışma grubu bir ekibe dönüştürülebilir. Bu durumda, eğer çalışma
grubunun yöneticisiyseniz ekibin de sorumluluğunu üstlenmiş olursunuz.
ETKİLİ EKİPLERDEKİ ÖZELLİKLER VE EKİPLERİN
ÇALIŞMASI
Ekipler her zaman uygun düşmez. Bazı işlerin tek başına bir kişi
tarafından yapılması daha uygun olur. Örneğin, karmaşık bir bilgisayar
programının oluşturulmasında ekip çalışması uygun düşmez. Yapılacak
çalışma için yeterli süre varsa burada da ekip çalışması uygun olmayacaktır.
Ancak bir bireyin ya da ayrı ayrı çalışan bireylerin performanslarını aşmanın
mümkün olduğu durumlarda ekipler oluşturulmalıdır.
Şu koşullarda bir ekip oluşturulabilir:
1. Özel bir iş konusunun bir ekip yak1aşımını gerektirmesi,
2. Kararları tartışmaya ve görüşmeye zaman olması,
3. Bireyin tek başına sağlayamayacağı bilgi ya da becerilere ihtiyaç
duyulması,
50
4. Ekip çalışmasının kararların benimsenmesini sağlaması ya da morali
yüksek tutması,
5. Ekibin veriminin organizasyon içindeki yatay ve dikey ilişkileri
etkileyebilmesi,
6. Ekip çalışmasının, alınan kararların ve yapılan işlerin niteliğini
artırması,
7. Ekip çalışmasının başarısızlık riskini azaltması,
8. Grup kararları ve eylem planlarının yürütülmesi için değişik insanlara
ihtiyaç duyulması.
Ekip çalışması, kurumun tüm çalışanlarına, yöneticilerine, nezaretçilere
ve kuruma yarar sağlar.
Birçok kurumda, düzenli bir şekilde yürütülen, kurum çapında organize
edi1miş etkin bir iyileştirme faaliyetinin olmadığını görmekteyiz.
Kendine verilmiş işleri yapan çalışanlar, bir problem çıktığı zaman
çağrıldıklarında, problemlere ancak kısa vadeli çözümler bulurlar. Daha
büyük çaplı sorunlara yaklaşmak amacıyla özel görev birimleri kurulsa da
bunların sunduğu çözümler çoğunlukla sorunların semptomlarını (araz)
hedef almakta, bunlar da birimlerde yer alan etkili kişilerin fikirlerinden
oluşmaktadır.
Kalite iyileştirme ekipleri tüm bunların aksine;
- Sorunların temelinde yatan nedenleri açığa çıkarmak,
- Etkin çözümler geliştirmek,
- Çözümlerin uzun vadede etkilerin korumak amacıyla plânlı bir sorun
çözme süreci içinde çalışmaktadırlar.
Soruna en yakın kişilerden oluşan ekip üyeleri, doğru çözümü bulmada
gerçek bir şansa sahiptirler. Çünkü bu üyeler, plânlı olarak sorunun çözme
sürecini takip edebilecek şekilde iyi bir eğitimden geçmişler, sürecin
amaçlarına ilişkin olarak da eğitim almışlardır.
Ekip üyeleri, sorumlu bir ekip liderinin kılavuzluğunda ve sık sık eğitim
almış bir ekip yönlendiricisinin tavsiyeleri altında çalışmaktadırlar. Bir
ekipte problemler için çözümler öneren kişinin fikirleri, hiyerarşik
durumuna bakılmaksızın somut verilerle desteklenmiş olmalıdır. İyi
geliştirilmiş bir TKY sürecine sahip bir kurumda kilit sorunları çözmek
üzere hızlı geçici çözümler yerine, somut verilerin desteklendiği kalıcı
neticeleri ve bu verilere davalı geliştirme işlemlerini hedefleyen yüzlerce
ekip bulunur. Bir ekip tipik olarak 5-7 kişiden oluşur. Üyeler çözülecek konu
veya soruna aşina olan kişilerdir. Bunlar konuya en yakın olan kişiler
51
olduklarından, konunun analizi ve düzeltilmesi hususlarında söyleyecekleri
çok şeyleri vardır.
Sonuçta, yapacakları çalışmalar kendi işlerini de kolaylaştıracağından
bu işi istekle yapacaklardır.
Bu ekipler bazen aynı birim ya da aynı işi gören birimlerde
çalışanlardan "İŞLEVSEL BİRİMLER" olarak, çoğunlukla ise çeşitli
sahalarda çalışanlardan "ÇAPRAZ İŞLEVSEL BİRİMLER" olarak
kurulurlar. Ekiplerin çapraz işlevsel olarak oluşturulması ekibin yalnızca
çalışmanın bir bölümü üzerinde odaklaşmasını engelleyecektir.
Eğer birkaç birim ya da işlevi birden ilgilendiren bir süreçte değişiklik
yapılması gerekiyorsa, yönetimin de burada temsil edilmesi gerekmektedir.
Bir ekip oluşturulduğunda ekibe yetki sahibi bir kişinin de dahil edilmesi ya
da bu kişilere ekiplerin kolaylıkla ulaşması sağlanmalıdır. Bu. uygun bir
çözüm bulunması ve bulunan çözümün uygulanması açısından çok
önemlidir.
Ayrıca her ekipte her sorun çözme süreci, hem de grup liderliği
becerileri alanlarında eğitimli, atanmış bir lider de bulunacaktır Bu lider,
bölgeyi iyi tanıyan ve konuya önem veren kişilerle çalışma durumunda
başarılı olacaktır.
Yetenekli bir lider tarafından yönlendirilen ve kendini adamış kişilerden
oluşan bir ekip, sağlıklı sonuçlara ulaşmada büyük şansa sahipse de
yönlendiriciler kullanmak başarısızlık şansım azaltacaktır.
Yönlendirici; birkaç ekip liderine danışmanlık yapan dahilî kalite
uzmanıdır. İyi bir yönlendirici, sorun çözme süreci ve araçlarını bilir ve iyi
gelişmiş liderlik, iletişim ve grup dinamiği becerilerine sahiptir.
Yönlendiriciler, mükemmel iş siciline sahip olan ve meslektaşlarının
takdirini kazanmış bulunan en iyi elemanlardan seçilmelidir.
Ekip üyelerinin yalnızca gönüllülerden oluşması ve organizasyonun alt
düzeylerinde bulunması ana birim ya da işlev birimince organize edilmesini
gerektirmez.
Müşterilerin ihtiyaçlarının karşılanması, herkesin sürekli katılımını
gerekli kılmaktadır. Pek çok kişi hizmet vermek için gönüllü olacaktır.
Ancak, gerektiğinde diğer çalışanlar da ekipte görevlendirilmelidir.
Ekiplerin varlıklarını sürdürmeleri ve toplanma sıklıkları, üzerinde
çalışılmakta olan projeye bağlıdır. Ekip, proje tamamlanana kadar
dağıtılmamalı, projenin aciliyetine, özelliğine bağlı olarak düzenli aralıklarla
52
toplanmalıdır. Genellikle ekipler haftada en az bir saat toplanmakta ve
üyeler toplantı dışında da iş yapabilmektedirler. Acil bir konu üzerinde
çalışılıyorsa sorun çözülene kadar tüm mesai bu işe ayrılacak, ya da haftada
en az birkaç saat toplanılacaktır.
Yani, bir ekibin ne kadar sıklıkla toplanması ve çalışmaların ne kadar
devam etmesi gerektiğine proje karar verecektir,
Sonuçta, tipik bir ekip, üzerinde çalışılmakta olan projeye önem veren
kişilerden oluşacak, yetenekli bir lideri ve bir yönlendiricisi bulunacaktır.
PROJE FİKRİNİN ÇIKTIĞI KAYNAKLAR
53
Kurum düşük kaliteye katkıda bulunan alanları belirlemişse bu analiz
sonuçları proje fikirleri için mükemmel bir kaynaktır.
PROJE SEÇİLİRKEN GÖZ ÖNÜNDE BULUNDURULMASI
GEREKEN KRİTERLER
54
• İl Millî Eğitim Danışma Kurulu,
• İl Çıraklık ve Meslekî Eğitim Kurulu
• İl Millî Eğitim Komisyonu,
• İlçe Millî Eğitim Koalisyonu,
Okulda;
• Okul Öğrenci Kurulları,
• Eğitici Kollar,
• Öğretmenler Kurulu,
• Zümre Öğretmenler Kurulu,
• Şube Öğretmenler Kurulu,
• Okul Aile Birliği,
• Okul Koruma Derneği vb.,
• Okul Gelişim Yönetim Ekibi’dir.
Bu oluşumların kaliteyi oluşturacak organizasyonlara dönüştürülmesi
mümkündür. Üst düzey yönetimin konuya ilgi duymaya başladığında bir
kalite kurulunun oluşturulması gerekir. Bu kurul, ilk olarak TKY ‘nin
uygulanması için gereken kararların alınması, yürütülmesi ve geliştirilmesi
için gereken tedbirleri alacaktır. Kurul Başkanlığı’nı, birimin en üst amirinin
yapması ve diğer üst düzey yöneticilerin de kurulda üye olarak bulunması
gerekir. Burada yeni birim oluşturulması söz konusu değildir. Mevcut yapı
içerisinde uygun bir kurulun kendi gündem maddelerinin içerisine kalite ile
ilgili konuları da alması yeterli olacaktır (Birinci aşama).
KALİTE ORGANİZASYONUNUN OLUŞTURULMASI
KALİTE KURULU
KALİTE YÖNETİCİSİ
56
KALİTE KURULU
KALİTE BÖLÜMÜ
Ana birim öncü Ana birim öncü Ana birim öncü Ana birim öncü
ekibi ekibi ekibi ekibi
Yönlendirici
57
KALİTE KURULU
KALİTE BÖLÜMÜ
Ana birim öncü Ana birim öncü Ana birim öncü Ana birim öncü
ekibi ekibi ekibi ekibi
Yönlendirici
- Durum tanımı
- Sistem tanımı
- Veri analizi
- Çözüm oluşturma / tasarım
- Uygulama hazırlığı
- Uygulama
- Standartlaştırma
- Sonuç – Durum değerlendirme
Durum tanımı
- Belirti analizi
- Problem ve iyileştirme alanlarını bulma, sergileme
- Öncelikli problem ve iyileştirme alanlarını belirleme
- Problemlerin nedenlerinin analizi, sergilenmesi
- En etkili temel nedenlerin belirlenmesi, sergilenmesi
- İhtiyaçların tanımlanması, çalışma amacının proje faaliyetlerinin
belirlenmesi
58
Sistemin tanımı
59
Standartlaştırma
- Kalıcı / sistem / model / metot oluşturma
- Standart modeli gözden geçirme ve güvenlik sistemlerinin
tasarımı
- Standart modelin tanıtımı
Sonuç durum değerlendirme
- İyileştirme sürecini değerlendirme
- Sayısal sonuçları değerlendirme
- İyileştirme takımı değerlendirme
- Kalan sorun ve nedenlerin incelenmesi
- Öğrenme raporunun hazırlanması
60
SİSTEMATİK İYİLEŞTİRME SÜRECİ AKIŞ ŞEMASI
Başla
Belirti analizi
Nedenlerin belirlenmesi
Düzeltilmiş uygulama
Sorun çözüldü mü ?
faaliyet etkili oldu mu ?
Durum iyileşti mi ?
Standart modelin
oluşturulması
Sonuç – durum
değerlendirmesi
Öğrenme raporu
Son
61
Kalite önemlidir % 99,9 kalite değerini kabul etmek demektir:
62
KAYNAKÇA
63