Professional Documents
Culture Documents
Giriş
İletişim
İLETİŞİMİN ÖZELLİKLERİ
KÜLTÜR VE İLETİŞİM
Bilginin Kaynağı
İNSAN-İNSANA İLETİŞİM
BENZERLİĞİN SINIRLARI
İletişim sürecinin diğer ucunda yer alan alıcı kişi, bir dinleyici
konumundadır. Bu rol zaman zaman değişikliğe uğradığı halde, mesaj
akışında alıcı kişinin tutumu, iletişimin akışını belirleyen önemli bir
etkendir.
Mesaj alıcıya ait ne kadar çok duyu organına ulaşırsa, anlatım o ölçüde
başarılı olur. Bu sebeple, görme, işitme, dokunma ve hatta koku ile ilgili
faktörlerin iletişimde yer alması mesajın gücünü artırır.
Beden dilimiz, jestler, mimikler, oturuş, duruş gibi çeşitli tavırlarla kendini
ortaya koyar, insanlararası iletişimde bireyin duruma ilişkin
degerlendirmelerini taşıyan bu aracılara sözsüz mesajlarla taşınan bu
anlatım biçimine de sözsüz iletişim denir.
Sözsüz Mesajlar
Genel İletişim
Genel iletişim, merkez konumundaki kaynak kişinin (verici), duygu ve
düşüncelerini yaygın ve geniş bir alıcı grubuna yöneltigi iletişim biçimidir.
Genel iletişim nesne aracılıgla olursa buna medyatik iletişim, doğrudan
olursa yüz yüze iletişim denir.
Odak İletişim
Odak iletişim, duygu ve düşüncelerin, sözlü, sözsüz mesajlarla iki kişi
arasında gidip gelmesidir.
Açılımlı İletişim
Açılımlı iletişim modelinde iletişim karşılıklı ilerler.
Engelli İletişim
Bazı durumlarda iletişimi başlatan kişi sadece “o durum “ a ilişkin duygu
ve düşünceleri aktarmakla kalmayıp, bazı yan mesajları da ana mesajına
eklemeye yönelebilir. Bu durumda alıcı kişi de mesajların bu engelleri ile
ilgilene bilir veya o da ana konuya kendince bazı yan duygu ve
düşüncelerini ekler.
Tıkanık İletişim
İletişimi başlatan kişinin verdiği mesajlar, karşıdaki kişi tarafından
alınmak istendiğinde tıkanık iletişim başlar.
JEST VE MİMİKLER
İKİNCİL JESTLER
İkincil jetlerin pek çoğu esas olarak sosyal değildir. Çünkü bunlar bedenin
rahatı, kendiliğinden olan ihtiyaçları ile ilgili hareketlerdir.
Dikkat edilmesi gereken nokta dışa vurduğumuz duygularımızla ilgili
işaretlerin gerçekten karşı tarafa iletmek istediklerimiz olup olmadığıdır.
İkincil jestlerimizi bilinçli olarak anlamlandırıyor olsak da olmasak da, bu
jestler bizle ilgili duyguların bir aktarımıdırlar.
ESAS JESTLER
Bu jestler yüzün, baş, el, kol, ayak, bacak ve bedenin, bir konuya açıklık
kazandırmak için yaptığı hareketlerdir. Esas jestler; anlatım jestleri,
sosyal jestler ve mimik jestleridir.
Anlatım Jestleri
Bu jestler insanın diğer hayvanlarla ortak olan biyolojik kökenli jestlerdir.
Biyolojik kökenli jestlerimiz temel duyguların ifade edilmesine yarar ve
esas olarak 6 tanedir. Kaslarımız altı temel duygunun ifadesinde,
canlılığımızın başlang&# 305;cından bu yana bedenin yaşantı kurmak ve
bedeni korumak için düzenlenmiştir.
Yapılan kültürlerarası çalışmalar bu temel anlatım jestlerinin bütün
kültürlerde ortak olduğunu göstermiştir.
Mimik Jestler
Bu jestler taklit ve tanımlama jestleridir. Bir objeyi veya bir hareketi
mümkün olduğu kadar kusursuz olarak taklit etmek amacıyla yapılan
jestlerdir. Bunlar olmakta olan bir olayın taklit edilerek aktarılması kadar,
söz konusu yaşantıyı görmemiş bir kişinin anlayabilmesine de yardım
eden jestlerdir. Mimik jestler, tiyatroya özgü jestler, şematik jestler, teknik
ve kod jestlerdir.
Temel Duygular
Çeşitli kültürlerde yapılan çok sayıda araştırmadan elde edilen sonuçlar,
6 tmel duygu ifadesini aktaran ortak yüz anlatımları olduğunu
göstermektedir. Bunlar mutluluk, korku, öfke, üzüntü ve tiksintidir.
Baş Hareketleri
Burada başın yukarıya, aşağıya ve yanlara olan hareketleri söz
konusudur.
İnsan kendisine yakın bulduğu kişi veya görüşlere doğru başıyla hafif
yakınlaşır, uzak bulduğu kişi veya görüşlerden de başıyla hafifçe
uzaklaşır. Bu son derece küçük hareket, insanın gerçek duygularını
ortaya koymak açısından büyük önem taşır.
Başın bu anlatım jestlerinin bedenin merkezinin duruşu ile birlikte
değerlendirilmesi daha doğru bir fikir verir. İnsanın şematik baş jestleri
oldukça çeşitlidir. Şematik jestler arasında en çok kullanılan “evet” ve
“hayır” jestleridir.
TEMEL EL HAREKETLERİ
El hareketleri konuşmamıza ritim ve vurgu katarak, düşüncemizin
duygusal tonunu ortaya koyar. Ellerin konuşma sırasında temel görevi
konuşmanın bizce önemli olan noktalarını vurgulamaktır.
Uzaklaştırma Hareketleri
Kişi ellerini açık olarak kendisinden dışa doğru hareket ettiriyorsa
herhangi bir şeyi bedeninden uzaklaştırmak istiyor demektir.
EL SIKIŞMA
Beden dili konusunda hiçbir fikri olmayanlar bile, elini sıktıkları kişiyle ilgili
bazı şeyler düşünürler. El sıkışma biçimi insanın kişiliğini ortaya koyma
yollarının en başta gelenlerinden biridir.
İnsanların birbirleriyle el sıkışma biçimlerinde esas olarak üç mesaj
hakimdir: Üstünlük, eşitlik ve boyun eğme
Yapılan bir araştırmada başarılı üst düzey yöneticilerin büyük
çoğunluğunun hem el sıkışma işlemini başlatan kişiler olduklarını, hem
de avuç içleri yere bakar şekilde el sıkıştıklarını ortaya koymuştur.
Başlatma ve Zamanlama
El sıkışma işlemini kimin başlattığının da ayrı bir önemi vardır. Esas
olarak elini önce ev sahibi durumunda olanın uzatması gerekir.
Süre
El sıkışma işleminin ne kadar devam ettiği de kişi arasındaki yakınlığın
bir gösterir. Normal bir el sıkışma 2–3 saniyedir.
Alışılmış Durum
Bu oturma biçimine kolların kavuşturulması eklendiği takdirde, kişinin
hoşnutsuzluğunun bir ifadesi olarak değerlendirilir.
AYAKLARI KAVUŞTURMAK
Kolları kavuşturmak için geçerli olan özellikler büyük ölçüde ayakları
kavuşturmak için de geçerlidir.
Bedenimizin dilini tanımamız, zihnimize ve duygumuza önem vermemize
ve onunla ilgilenmemize yardımcı olur.
OTURMA BİÇİMLERİ
KAPLANAN ALAN
BEDEN DURUŞU
Ayakta duruş şeklinde olduğu gibi, bir insanın oturma biçimi sırasında
bedenin üst bölümünü kullanma biçimi, onun iç dünyası konusunda fikir
verir. Dik bir oturuş, dik bir duruşta olduğu gibi, canlılık ve hayat enerjisi
ifadesidir. Buna karşılık çökük bir oturuş çekingenliği ve kişinin azalmış
hayat enerjisini gösterir.
SEÇİLEN YER
OTURMA DÜZENİ
Karşı karşıya oturmak genellikle rekabeti ifade eder. İster bir fikir
çerçevesinde, ister bir iş ilişkisinde olsun, karşı karşıya oturmak, tıpkı bir
satranç maçında ya da iskambil oyununda olduğu gibi masadan bir galip
bir de mağlup çıkacağını düşündürür.
Mahrem alan
Her insanın bir psikolojik korunma sınırı vardır. Buna mahrem alan denir.
0-25 cm’lik mahrem alan içine sadece özel duygusal ilişkimiz olan
insanları alırız. Bunlar aile bireyleri, eşimiz-sevgilimiz ve çok az sayıdaki
yakın arkadaşlarımızdır.
Kişisel alanın istenmeyen kişiler tarafından aşılması iki türlü duygusal
değişikliğin yaşanmasına sebep olur.
Sıkıntı, gerginlik ve huzursuzluk
Saldırganlık eğiliminde artış
Kişisel alan
Kişisel alan iki arkadaşın konuşurken korudukları
<ST1:METRICCoNVERTER w:st="on" productid="25 cm">25
cm</ST1:METRICCoNVERTER> ile <ST1:METRICCoNVERTER
w:st="on" productid="1 metre">1 metre</ST1:METRICCoNVERTER>
arasındaki değişen uzaklıktır. İşyerinde, davetlerde birbirlerini tanıyan ve
arkadaş kabul eden kimseler birbirlerinden bu uzaklıkta dururlar.
Kendimizi yakın hissetmediğimiz insanların girmesine izin vereceğimiz
en yakın alan kişisel alandır.
Sosyal alan
Tanıdıklarımızla, iş yerindeki arkadaşlarımızla, evimize gelen tamirci,
kapıcı gibi kimselerle kurduğumuz ilişkilerde,
<ST1:METRICCoNVERTER w:st="on" productid="1 metre">1
metre</ST1:METRICCoNVERTER> ile <ST1:METRICCoNVERTER
w:st="on" productid="2,5 metre">2,5 metre</ST1:METRICCoNVERTER>
arasında bir mesafede durmaya çalışırız. Bu mesafe toplantılarda,
davetlerde, birbirlerini az tanıyanlar arasında korunur.
Genel alan
Otobüs durakları, tren istasyonları, büyük otellerin lobileri gibi topluma
açık yerlerde birbirlerini hiç tanımayan insanların – imkân olduğu takdirde
– korumaya özen gösterdikleri mesafe en az 2,5 metredir. Örneğin, boş
bir sinema veya konferans salonunda yanımızdaki koltuğa birisi oturursa
rahatsız oluruz ve yer değiştirme ihtiyacı duyarız.
YÖN BELİRLEYİCİLER
Otururken veya ayakta mesafe, insanların birbirlerine duydukları
yakınlığın bir işaretidir.
Bir grup içinde diğerlerinden nispeten uzak oturan kişi, çeşitli
sebeplerden ötürü kendini tam olarak grubun içinde hissediyor demektir.
Grup içinde bulunan ama diğerlerine kıyasla çok yüksek statüde ve saygı
uyandıran birinin varlığı da insanların o kişiye dönük ancak, bazen ondan
uzak oturmalarına sebep olabilir.
AYAKUÇLARININ YÖNÜ
İnsan ilişkilerinde bedenin üst yarısının ve ayakuçlarının dönük durduğu
yön, kişinin ağzından dökülen kelimeler ne olursa olsun, gerçekte
zihinsel ve duygusal enerjisinin dönük olduğu yöndür.
Beden dilinin insanın iç dünyasıyla ilgili verdiği önemli ipuçlarından bir
tanesi, göğüs ve ayakuçlarıyla işaret edilen yönün, insanın bulunmak
istediği yerle ilgili gerçek niyetini ortaya koymasıdır
Sahiplenme
Bir topluluk içine beraberce giren kadın ve erkek, topluluktaki diğer
kişilerin ilgisiyle karşılaşır. Partnerine gösterilen ilginin sosyal ilgi
sınırlarını zorlaması, kişide bir rahatsızlık yaratır ve çevredekilerle “onun
sahibi benim” imajı yaratacak bazı hareketler yapmasına sebep olur.
Erkek başkaları ile konuşurken onun yanına giderek kravatını düzelten,
ceketinin üzerinden hayali bir iplik alan veya tozları silken kadın
çevredekilere böyle bir işaret vermek amacını taşımaktadır.
Yalan çeşitleri
İnsanların birbirlerine söyledikleri yalanları dört grupta değerlendirmek
mümkündür. Birinci grupta kişinin söylediği yalanın, karşısındaki
tarafından bilindiği fakat karşı çıkılmadığı “ortak-yalan”lar vardır.
İkinci grupta yer alan yalanlar, doğrusu ortaya konamayacağı için karşı
çıkılmayan yalanlardır. Buna örnek eşi kendisini terk eden birinin bir
kokteyl partide mutlu bir görüntü sergilemesidir.
Üçüncü grupta profesyonel yalancıların söyledikleri yalanlar bulunur.
Burada “profesyonel yalancı” tanımı “mesleği gereği yalan söylemek
zorunda olan” anlamında kullanılmaktadır. Örneğin, diplomatlar,
politikacılar, avukatlar, reklâmcılar...
Dördüncü grupta ise, işi yalan söylemek olmayan sıradan insanların
söyledikleri ve kendilerine yarar sağlayan küçük veya büyük yalanlar
gelir. Bunlar fark edildiği zaman “yalan” diye adlandırılan “adi yalan”lardır.
YALAN İŞARETLERİ
Yalan söyleyen kişilerin elleriyle yaptıkları jestler azalmaktadır.
Yalan söyleyen kişinin elini yüzüne götürme ve yüz çevresine değdirme
sayısı artmaktadır.
Yalan söyleyen bir insanın konuşurken beden hareketlerinde bir artış
olmaktadır.
Yalan söyleyen bir kişinin el jestleri azalırken, el sallama hareketi
artmaktadır.
Yüz ifadesinde yalanı ele veren en önemli ipucu, kişinin gözlerini sık sık
konuştuğu kişiden kaçırmasıdır.
STATÜ SEMBOLLERİ
VARLIK GÖSTERGELERİ
Statü göstergesi, üstünlük düzeyinin yansımasıdır. Sosyokültürel olarak
alt basamaklara indikçe kas gücü, üstünlüğü ortaya koymanın tek aracı
olur. Statü, saygınlık ve yaşanan çevrede daha fazla hak sahibi olmak
demektir.
Statüyü sağlayan faktörler olarak şunlar kabul edilmeye başlanmıştır.
Her türlü unvan
Politik güç ve iş hayatının sağladığı pozisyonlar
Varlıklı olmak
Gerçekte statü sembolleri, insanın değerler sistemindeki yönelişini diğer
insanlara gösterme isteğidir. Statü sembolleri aracılığıyla kişi içinde
bulunduğu çevredeki insanlara tercihlerini ve bunları elde etme
derecesini gösterir.
DUYGUSAL OLGUNLUK
“Duygusal olgunluk” kavramı Yale üniversitesinden psikolog Peter
Salovey tarafından 1990 yılında “Duygusal Zekâ” olarak ortaya atılmış
yine aynı yıllarda New Hampshire Üniversitesi psikologu John Mayer, bu
konuyu ele almış ve insanın başarısında duygunun önemli bir yeri
olduğunu vurgulamıştır. Bu kavram John Mayer tarafından “Kişinin kendi
duygularını anlaması ve yaşam düzeyini yükseltebilecek yönde
düzenlemesi, başkalarının duyguları için empati göstermesi” gibi
özellikleri tanımlamak için kullanılmıştır.