You are on page 1of 49

AK ve BR CNLER 1982 Nobel Edebiyat dl Can Yaynlar: 568 ada Dnya Edebiyat: 227 Del Amor y Otros Demonios,

Gabriel Garcia Mrqaez Gabriel Garcia Mrquez, 1994 Can Sanat Yaynlan Ltd. ti., 1994 Bu kitabn Trke yayn haklar Agencia Literaria Carmen Balcells, SA. araclyla alnmtr. 1. basm: 1994 8. basm: Aralk 2006 Kapak Tasanm: Erkal Yavi Kapak Dzeni: Semih zcan Dizgi: Gelengl akr -Dzelti: Rya Tkel Kapak Bask: etin Ofset Bask ve Cilt: Eko Matbaas ISBN 978-975-510-594-9 CAN SANAT YAYINLARI YAPIM, DAITIM. TCARET VE SANAY LTD. T. Hayriye Caddesi No. 2, 34430 Galatasaray, stanbul Telefon: (0212) 252 56 75 - 252 59 88 - 252 59 89 Fax: 252 7233 http://www.canyayinlari.com e-posta: yayinevitgcanyayinlari.com Gabriel Garca Mrquez AK ve BR CNLER 1982 Nobel Edebiyat dl ROMAN spanyolca aslndan eviren NC KUT ' CAN YAYINLARI T GABRIEL GARCA MRQUEZ'IN CAN YAYINLARI'NDAKI TEK KTAPLARI ALBAYA MEKTUP YAZAN KMSE YOK / yk ANLATMAK N YAAMAK / an BAKAN BABAMIZIN SONBAHARI / roman BENM HZNL OROSPULARIM / roman BR KAIRILMA YKS / roman BR KAYIP DENZC / anlat Y KALPL ERENDIRA / yk HANIM ANA'NIN CENAZE TREN / yk KIRMIZI PAZARTES / roman KOLERA GNLERNDE AK / roman KT SAATTE / yk LABRENTNDEK GENERAL / roman ON K GEZC YK / yk L'DE GZLCE / anlat YAPRAK FIRTINASI / yk YZYILLIK YALNIZLIK / roman C Gabriel Garcia Mart uez, 1928'de Kolombiya'nn Aracataca kentinde dodu. Byka nesiyle bykbabasnn evinde ve teyzelerinin yannda byd. Bakent Bogota'daki Kolombiya Ulusal niversitesi'nde balad hukuk ve gazetecilik renimini yarm brakt. 1940'lardan bs layarak uzun yllar gazetecilik yapt. yk yazmaya 1940'larn so larnda balad. Yaynlanan ilk nemli yapt, Yaprak Frtnas') di. 1961'de yaynlanan Albaya Mektup Yazan Kimse Yok, lkesi truna savaarak yapt hizmetlerin karlksz kaldn anlay n bir subay eskisinin yksdr. Bunu Hanm Ana'nn Cenaze Treni (1962) adl yk kitab ve Macon-do'daki siyasal basklar anlatan Kt Saatte (1962) izledi. Garda Mrquez, en tannm roman Yzyllk Yalnzlk' (1967), Meksika'ya ilk gidiinde yazd. Yzyllk Yalnzlk'taki bir blmden esinlenerek yazd yklerini yi Kalpli Erendira (1972) adl kitapta toplayan yazar daha sonra birbiri ard sra Mavi Bir Kpein Gzleri (1972) adl yk kitabn, asker diktatrlkleri yeren Bakan Babamzn Sonbahar'm (1975), onur uruna ilenen bir cinayet erevesinde gelien olaylarn ele alnd Krmz Pazartesi'yi (1981), akta ball konu alan Kolera Gnlerinde Ak' (1985), Simon Bolivar'n yaamnn son aylarm konu edinen Labirentin-deki General'i (1989) yaynlad. Yazarn Trkiye'de de yaynlanan teki yaptlar arasnda Bir Kayp Denizci, Sevgiden te Srekli lm, Ak ve br Cinler, ili'de Gizlice, n ki Gezici yk ve Bir Karlma yks saylabilir. Garcia Mrquez, 1982'de Nobel Edebiyat dl'ne deer grld. nci Kut, lise renimini Ankara Koleji'nde tamamladktan sonra Ankara niversitesi Dil ve Tarih-Corafya Fakltesi ngiliz Dili ve Edebiyat ve Varova niversitesi spanyol Filolojisi blmlerinden mezun oldu.Trkiye'deki spanyolca renimine katkda bulunmak amacyla, bu alanda ilk kez, spanyol dili ve grameri zerine eitli yntemler ve deiik boyutlarda szlkler hazrlayarak yaynlad. 1990 ylndan balayarak edeb eviri alanna ynelerek bata Miguel Delibes, Gabriel Garcia Mrquez, Isabel Ailende, Mario Vargas Uosa ve Jose Mauro de Vasconcelos olmak zere nde gelen birok spanyol ve Gney Amerikal yazarn roman ve yklerini Trke'ye kazandrd. yle grnyor ki, lmden sonra, insann salar, bedeninin teki yerlerinden ok daha az canlanyor. AQUNO'LU TOMMASO

http://genclikcephesi.blogspot.com

Dirilen Bedenlerin Btnl zerine Sunu 26 Ekim 1949, nemli haberlerle dolu bir gn deildi. Muhabir olarak ilk yazlarm yazdm gnlk gazetenin yaz ileri mdr olan stat elemente Manuel Zabala, o sabahki toplanty, alldk birka neriyle kapatm, redaktrlerden hibirine belirli bir i vermemiti. Birka dakika sonra, telefondan, eski Santa Clara manastrnn mahzenindeki mezarlarn boaltld haberini alnca, fazla bir umuda kaplmadan u emri verdi bana: "Oralarda bir dola bakalm, yazacak neler bulabileceksin." Yzyldan beri hastaneye dntrlm olan bu tarihi Klaris1 manastr, yerinde be yldzl bir otel yaplmak zere satlacakt. Olaanst gzellikteki kilisesi, damnn yer yer yklmas nedeniyle neredeyse tmyle akta kalmt, ama mahzen mezarlarnda kuaktan piskoposlar, barahibeler ve daha baka ileri gelen kiiler hl gmlyd. Atlacak ilk adm, bu mezarlar boaltp, kalntlar kabilecek isteklisine teslim etmek, geri kalanlar da ortak bir ukura gmmek olacakt. Kullandklar yntemin ilkellii beni artmt. iler, mezarlarn kapaklarn kazma ve apayla kaldryorlar, daha kmldatrken paralanan rm tabutlar karp, lime lime giysilerle soluk renkli salara karm bir toz yn halindeki kemikleri ayryorlard. l ne kadar nlyse, alma 1 Klaris: Azize Clara (1193-1253) tarafndan kurulmu bir tarikat. (ev.) 11 o kadar zor oluyordu, nk deerli talarla altn ve gm taklar bulup karabilmek iin, bedenlerin enkazn eeleyip, kalntlar inceden inceye elemek gerekiyordu. Ustaba, mezar yaztlarndaki bilgileri bir okul defterine aktaryor, kemikleri ayr ayr kmeler halinde dzenleyerek, birbirlerine kartrlmasn diye her birinin zerine lnn ad yazl bir kt koyuyordu. yle ki, tapnaa girdiimde grdm ilk ey, atdaki aklklardan tm iddetiyle ieri giren o korkun Ekim gnei altnda cayr cayr yanan ve bir kat parasna kurunkalemle yazl adndan baka bir kimlii bulunmayan sra sra kemik ynlar olmutu. Aradan neredeyse yarm yzyl getikten sonra bile, yllarn ykc admlarla geip gitmesinin bu korkun gstergesinin bende uyandrd aknl hl duyarm iimde. * Orada, pek oklarnn arasnda, Peru'lu bir kral naibiyle gizli sevgilisi; o yrenin piskoposu Dono-ribio de Cceres y Virtudes; manastrn, aralarnda rahibe Josefa Miranda'nn da bulunduu, pek ok barahibesi; ve mrnn yarsn tavan kaplamalar yapmna adam olan sanat Don Cristobal de Eras da bulunuyordu. kinci Casalduero Markisi Don gnacio de Alfaro y Denas'n yaztn tayan kapal bir mezar vard, ama onu atklarnda bo ve kullanlmam olduunu grmlerdi. Buna karlk, ei Markiz Olalla de Mendoza'nn kalntlar, kendi yaztn tayan bitiik mezardayd. Ustaba, bunu hi nemsememiti: soylu bir Kreol'n1 kendi mezarn hazrlatm olmasnda, ama sonra onu baka bir mezara defnetmelerinde alacak bir ey yoktu. * Kreol: Latin Amerika lkelerinde Avrupa kkenli olanlara verilen ad. (ev.) 12 Ana mihrabn duvarnda, isa'nn yanndaki nc oyuktayd asl byk haber. Mezar yazt, ilk kazma darbesiyle para para yerinden frlam, youn bakr renginde canl bir sa yn mezardan dar tamt. Ustaba, iilerinin de yardmyla bunlar tmyle dar karmak istedi, ama salar ne kadar ok ekerlerse o kadar uzun ve gr grnyorlard; sonunda hl bir kz ocuunun kafatas-na yapk son sa telleri de dar kt. Oyukta, oraya buraya dalm birka kk kemik parasndan baka bir ey kalmamt, gherileden delik deik olmu mezartanda ise, soyad bulunmayan bir ad okunabiliyordu yalnzca: Sierva Mark de To-dos los Angeles. Yere yaylan o harikulade salar, yirmi iki metre on bir santim uzunluundayd. Ustaba, en ufak bir aknla kaplmadan, insan sann lmden sonra da ayda bir santim uzadn anlatt bana; yirmi iki metre de, iki yz yllk bir sre iin iyi bir ortalama gibi grnmt ona. Oysa bana hi de bu kadar olaan gelmemiti bu olay, nk ocukluumda bykannem, salar arkasnda bir gelin duva gibi yerlerde srnen ve bir kpek srmas sonucu kuduzdan lerek, gerekletirdii pek ok mucize nedeniyle Karayib halklar arasnda yceltilen, on iki yanda kk bir markizin efsanesini anlatrd bana. te o mezarn onunki olabilecei dncesi, gazeteye o gn yazdm haberi ve bu kitabn kkenini oluturdu. Gabriel Garcia Mrquez Cartagena de Indias, 1994 13 Bir Alnnda beyaz bir lekesi olan kl rengi bir kpek, Aralk aynn ilk Pazar gn, arnn darack yollarna dalarak, kebaplarn masalann devirip yerlilerin iporta tezghlaryla piyangocularn tentelerini altst etmi, o arada yoluna kan drt kiiyi de srmt. Bunlardan , zenci klelerdi. Drdncs ise, yannda melez bir hizmetiyle birlikte, on ikinci ya gn kutlamas iin bir dizi ngrak satn almaya giden, Casalduero markisinin tek kz Sierva Maria de Todos los Angeles idi. Onlara, Tacirler Kaps'nn tesine gememeleri tembihienmiti, ama Gine'den getirilen bir gemi dolusu klenin sata karld zenci limanndaki amatann ekiciliine kaplan hizmeti kz, kentin kenar mahallesi Getsemani'deki iner kalkar kprye kadar uzanmaktan ekinmemiti. Cdiz Zenci irketi'nin gemisi, yolda balarna gelen aklanamaz saydaki lm olay nedeniyle, bir haftadan beri telala beklenmekteydi. Olay gizleme abasyla cesetleri hi dnmeden suya atmlard. Ama kabaran deniz onlar yzeye karp srklemi, ertesi sabah da garip bir mor renk alarak iip biimsizle-mi bir halde kumsala vurmulard. Herhangi bir Afrika salgn patlak vermi olabilecei korkusuyla gemi, krfezin aklarnda demir atmt, ta ki kokmaya yz tutmu konserve etlerden zehirlendikleri anlalana kadar. Kpein ardan getii saatte, gemi yknden 15

hayatta kalm olanlar, iinde bulunduklar son derece kt salk durumu nedeniyle deer kaybetmi olarak oktan satmlar, uradklar kayb ise, hepsine bedel tek bir parann satyla karlamaya alyorlard. Kat ticari ya yerine ekerkam melasna bulanm bedeniyle yedi kar boyundaki bu Habe kz, insann akln bandan alacak, inanlmaz gzellikte biriydi. nce uzun burnu, yusyuvarlak kafas, ekik gzleri, sapasalam dileri ve Romal gladyatrlere zg rkek tavrlar vard. Onu, ne itle evrili bir yere zincirlemiler, ne yam, ne de salk durumunu duyurmulard, yalnzca gzellii iin sata karlmt. Valinin, onun iin, hibir pazarla girmeden, hem de nakit olarak dedii bedel, arlnca altn olmutu. Sahipsiz kpeklerin, kedileri kovalar ya da sokaktaki hayvan leleri iin akbabalarla kaprken birilerini srmalar gnlk olaylardand; hele .hele Kalyon Filosunun kalabalk Portobelo panaynna gitmek zere getii bolluk gnlerinde daha da olaand bu. Ayn gn iinde drt ya da be srma olay, hele Sierva Maria'nnki gibi sol ayann bilek kemiinde zorlukla farkeden bir yara olursa, kimsenin uykusunu karmyordu. Bu yzden hizmeti kz, hi telaa kaplmad. Kk kzn ayana limon ve kkrtle kendisi bir tedavi uygulayp etekliin-deki kan lekelerini ykad ve artk hi kimse onun on iki ya elencesinden baka bir ey dnmez oldu. Kzn annesi ve Casalduero markisinin unvansz ei olan Bernarda Cabrera, o sabah erkenden mthi etkili bir mshil almt: bir bardak pembe ekerin iinde yedi antimon tanesi. Gstermelik aristokrasi denilen snftan azgn bir melezdi Ber16 narda; batan karc, yrtc, sefahat dkn ve btn bir klay doyuracak kadar istek doluydu. Ama fermante olmu bala ve kakao tabletlerine olan an dknl nedeniyle birka yl iinde silinip gitmiti. ingene karas gzlerinin feri kam, zeks krelmiti; aptesini kanl ediyor, durmadan safra karyordu; bir zamanlar denizkzn andran bedeni iip, gnlk bir lnnki gibi bakr rengini almt; dahas yle pis kokulu ve grltl gazlar salyordu ki, oban kpeklerini bile rktyordu. Binde bir yatak odasndan dar kacak olsa, ya rlplak dolayor, ya da plak tenine giydii ipekli bir entari, zerinde hibir ey olmad zamankinden daha plak gsteriyordu onu. Sierva Maria'yla birlikte arya gitmi olan hizmeti kz geri dndnde, Bernarda, yedi kez byk aptese kmt. Hizmeti, kpek srmasndan hi sz etmedi ona, buna karlk o kle kzn sat yznden limanda kopan patrty anlatt. "Dedikleri kadar gzelse Habe olabilir," dedi Bernarda. Ama Saba melikesi de olsa, birinin kp da onu arlnca altna satn alabileceine ihtimal vermedi. "Herhalde ar altn para demek istediler," dedi. "Hayr," diye akladlar, "zenci kzn arlnca altn." "Yedi kar boyunda bir kle kz, yz yirmi libreden aa gelmez," dedi Bernarda. "Yz yirmi altn lira edecek ne zenci kadn vardr, ne de beyaz, meerki elmas syor olsun." Kle ticaretinde hi kimse onun kadar ibilir olmamt; vali, o Habe kz satn aldysa, bunun, mutfanda hizmet grdrmek gibi temiz bir ama uruna olmamas gerektiini biliyordu. Tam bunlar dnrken ilk flavta sesleri ve enlik fieklerinin Ak ve br Cinler 17/2 patrts geldi kulana, hemen arkasndan da kafese kapatlm olan oban kpeklerinin grlts duyuldu. Neler olup bittiini grmek iin portakal bahesine kt. kinci Casalduero markisi ve Darien beyi olan Don Ygnacio de Alfaro y Duenas da, le uykusu iin bahedeki iki portakal aacnn arasna asl hamandan duymutu mzii. Somurtkan ve i karartc bir adamd, inanszd; uyurken kann emen yarasalar yznden zambak beyazlnda solgun bir teni vard. Evin iindeyken Bedevi harmanisi ve kimsesiz grnmn bsbtn artran bir Toledo takkesi giyerdi. Karsn, anadan doma haliyle grnce, ondan nce davranp sordu: "Bu mzik de neyin nesi?" "Bilmem ki," dedi kadn. "Bugn gnlerden ne?" Marki, ne gn olduunu bilmiyordu. Kalasna bu soruyu sorabildiine gre kendisini gerekten ok huzursuz hissetmi, kars da, ac alayl herhangi bir sz sylemeden ona yant verebildiine gre safrasndan adamakll rahatlam olsa gerekti. Marki aknlkla hamana oturmutu ki, patlamalar yeniden duyuldu. "Hay Allah!" diye bard. "Acaba bugn gnlerden ne?!" Oturduklar ev, Divina Pastora kadnlar tmarhanesine bitiikti. Mziin ve fieklerin sesinden heyecana kaplan hastalar, portakal bahesine bakan terasn kenarndan sarkmlar, her bir patlay alklarla kutluyorlard. Marki, bara bara, enliin nerede olduunu sordu; onlar da markiyi meraktan kurtardlar: o gn, piskopos Aziz Ambrosio' nun gn olan 7 Aralkt ve Sierva Maria'nn onuru18 na alnan mzikle patlatlan fieklerin sesi, klelerin avlusundan geliyordu. Marki, elini alnna vurdu. "yle ya," dedi. "Ka yan bitiriyor?" "On ikisini," diye yantlad Bernarda. "Yalnzca on iki mi?" diye sordu marki ve yeniden hamana uzand. "Hayat ne kadar yava geiyor!" Ev, yzyln balarna kadar kentin vn kayna olmutu. Artk yknt halinde ve kasvetli olan bu ev, bombo byk alanlar ve yerlerinden kaldrlm pek ok eya nedeniyle tanma halindeymi gibi grnyordu. Salonlarn zeminindeki mermer karolarla, tavanlarndaki baz sallantl avizeler olduu gibi duruyordu. Hl kullanlan odalar, rme ta duvarlarn kalnlndan ve uzun yllar kapal kalmaktan, zellikle de atlaklardan slk alarak ieri szan Aralk rzgrlar yznden her zaman serindi. Hareketsizliin ve karanln skc havas sinmiti her yana. Birinci markinin derebeylik debdebesinden geriye kalan tek ey, geceleri evi bekleyen be oban kpeiydi.

Klelerin, Sierva Marfa'nn ya gnn kutladklar grltl avlusu, birinci marki zamannda kent iinde kent gibiydi. kinci marki miras devraldktan sonra da yle olmay srdrmt, ama yalnzca Bernarda'nn Mahates'deki ekerkam cenderesinin bandan beceriyle ynettii kaak kle ve un ticareti devam ettii srece. Btn o ihtiam, artk gemite kalmt. Bernarda, doymak bilmez kt alkanlklar nedeniyle tkenmi, avluda da, o zenginliin son kalntlarnn da yiyip bitirildii, damlar yabani palmiye kapl iki tahta barakadan baka bir ey kalmamt. lmnden bir gn ncesine kadar evi demir 19 yumrukla yneten sadk zenci kadn Dominga de Adviento, o iki dnya arasndaki balanty oluturuyordu. nce uzun, kemikli yaps, neredeyse keskin grl denebilecek zeksyla, Sierva Maria'y byten de o olmutu. Kendi Yoruba1 inancndan vazgemeden Katolik dinini kabul etmiti; hibir dzen ve uyuma bal olmakszn her ikisinin de gereklerini yerine getiriyordu. Dediine gre, ruhu tam bir huzur iindeydi, nk birinde eksik olan, brnde buluyordu. Ayrca, markiyle kars arasnda arabuluculuk etme yetkisine sahip tek kiiydi ve her ikisi de ondan honuttu. Kleleri, evin bo odalarnda olanclk illetine dalm olarak ya da birbirlerinin kanlaryla yakaladnda, sprgeyle kova-layabilen de bir tek oydu. Ama o ldnden beri, le scanda barakalardan kap, iilerin kumanya tencerelerinden pilav ararak ya da koridorlarn serinliinde macuco ve tarabilla oynayarak orada burada yerlere seriliyorlard. Hi kimsenin zgr olmad bu bask dolu dnyada bir tek Sierva Maria zgrd: ama yalnzca o ve yalnzca orada. Bu yzden de ya gn kutlamas orada yaplyordu, onun gerek yuvasnda ve gerek ailesiyle birlikte. Evin kendi klelerinin ve teki sekin evlerden gelip elenceye olabildiince katkda bulunan teki klelerin toplandklar bu yerde ve onca mziin arasnda bylesine hznl bir kutlama akl alr ey deildi. Yalnzca kz, neler yapabileceini gsteriyordu. Afrika kkenlilerden daha byk bir incelik ve canllkla dans ediyor, trl Afrika dillerinde, kendi sesinden baka seslerle ya da kular ve hayvanlar bile artacak ku ve hayvan sesleriyle ark sylyor' Yorubalar. Afrika'da, Nijerya'nn gneybat kesiminde ve ayrca dank gruplar halinde Benin ile Togo'nun kuzeyinde yaayan bir halk. (ev.) 20 du. Dominga de Adviento'nun emrine uyarak, en gen kle kzlar, onun yzn kmr karasyla boyayarak vaftiz gslnn zerine ermi kolyeleri takmlar, o gne kadar hi kesmedikleri ve her gn yeniden rerek bana kat kat doladklar rgleri olmasa yrmesini engelleyecek salarn taryorlard. Sierva Maria, birbirine kart glerin birletii bir kavakta serpilmeye balyordu. Annesinden ok az ey almt. Oysa babasnn sska bedeni, ifa bulmaz sklganl, solgun teni, kederli mavi gzleri ve ltl salarnn saf bakr rengi, onda da vard. Hali tavr ylesine bir gizlilik iindeydi ki, gzle grlmez bir varlkt sanki. Bu kadar garip olmasndan korkuya kaplan annesi, evin loluu iinde nerede olduunu kaybetmemek iin giysisinin kol azna bir ngrak asmt. Kutlamadan iki gn sonra ve neredeyse bir dikkatsizlik sonucu olarak, hizmeti kz, Sierva Maria' yi bir kpein srdn Bernarda'ya anlatt. Bernar-da, yatmadan nce mis kokulu sabunlarla altnc kez banyosunu yaparken bu olay dnd, ama yatak odasna dndnde unutmutu bile. Ertesi geceye kadar da bir daha hatrlamad, nk oban kpekleri afak skene kadar hi durmadan havlamlar, o da kuduz olmalarndan korkmutu. Bunun zerine eline kk bir amdan alarak avludaki barakalara kadar gidip, Sierva Maria'y, Dominga de Adviento' dan kalma, palmiye yapraklarndan rl hamanda uyur buldu. Hizmeti kz, srn neresinde olduunu sylemedii iin, kzn gmleini kaldrp, tpk bir aslan kuyruu gibi bedenine sarl olan sa rgsn elindeki kla izleyerek her yann kar kar inceledi. Sonunda sr bulmutu: sol ayak bileinin kntsnda, zeri oktan kabuk balam bir 21 izikle, topukta belli belirsiz grnen birka synk vard. Kentin tarihinde kuduz olaylar ne azd, ne de nemsiz. Bunlardan en fazla patrt koparan, hali tavr tpk insanlara benzeyen terbiyeli kk may-munuyla birlikte yollarda dolaan bir gezgin ip cam-bazmnki olmutu. Hayvan, ngilizlerin deniz kuatmas srasmda kuduzu kapm, sahibini yznden srarak yaknlardaki tepelere kamt. Annelerin, ocuklarn korkutmak iin, uzun yllar sonra bile hl manilerle arksn syleyip durduklar gibi, zavall ip cambazn, korkun sannlan arasnda sopa darbeleriyle ldrmlerdi. Aradan iki hafta gemeden, lgna dnm bir makak srs, gnn ortasnda dalardan aa inmiti. Domuz ahrlannda ve kmeslerde byk zarara yol amlar, ngiliz filosunun yenilgiye uratlmasm kutlamak iin okunan kran ilahisi srasnda uluya uluya katedrale dalp, azlanndan burunlanndan kanl kpkler saarak boulup gitmilerdi. Yine de en korkun facialar tarihe gemiyordu, nk bunlara, smlanlann, zenci klelerin toplantlannda Afrika byleriyle iyileti-rilmek zere ortadan yok edildii, zenci halkn arasnda rastlanyordu. bret alnacak onca olaya ramen, aresi olmayan ilk belirtileri kendini gstermedike, kuduza da, kuluka dnemi yava geen teki hastalklara da ne beyazlar aldnyorlard, ne zenciler, ne de yerliler. Bernarda Cabrera da ayn lte uygun davrand. Klelerin dedikodularnn, Hristiyanlannkilerden daha abuk ve daha uzaklara yayldna, basit bir kpek srmasnn bile ailenin onurunu zedeleyebileceine inanyordu. Bu dncelerinden ylesine emindi ki, sorundan kocasna sz etmedi bile; daha22 s, hizmeti kzn pazara tek bana gidip, kuduzdan ldnn anlalabilmesi iin bir badem aacna aslm olan bir kpek leini grd ertesi Pazar gnne kadar olay bir daha aklna getirmedi. Hizmetinin, Sierva Maria'y sran kpein alnndaki beyaz lekeyi ve kl rengi tylerini tanmas iin yle bir bakmas yetmiti. Yine de Bernarda, kendisine anlatldnda kayglanmad. Ne gerek vard ki: yara kurumutu, syrklarn da izi bile kalmamt. Aralk ay kt balam, ama ok gemeden ametist rengi akamlaryla deli rzgrl gecelerine kavumutu. Noel, spanya'dan gelen iyi haberler nedeniyle nceki yllardakinden daha neeli geiyordu. Ama kent eskisi gibi deildi. En byk kle pazar Havana'ya tanmt; Ana Kara'daki1 bu krallklarn madencileriyle toprak sahipleri de, kaak iileri, hem de daha dk fiyata ngiliz Antilleri'n-den getirtmeyi yeliyorlard. yle ki, sanki iki ayr kent vard: biri, kalyonlarn

limanda demirledikleri alt ay boyunca kalabalk ve neeli olan; br de, onlarn geri dnmelerini bekleyerek yln geri kalann uykuda geireni. Kpek srmalarndan bir daha haber alnamamt, ta ki Ocak ay balarnda bir gn, Sagunta adyla tannan gezgin bir yerli kadn, kutsal le uykusu saatinde markinin kapsn alana kadar. Kadn ok yalyd; tepeden trnaa beyaz bir arafa sarnm olarak, elinde uzun bir denekle gnein altnda plak ayakla dolayordu. Bekret tamircisi ve krtajc diye kt bir ne sahipti, ama bu an, 1 Ana Kara (spanyolcada, Tierro Firme): spanyol kifler tarafndan Kolombiya ve Venezuela kylarna verilen ad. (ev.) 23 umutsuz hastalar ayaa kaldran yerli srlarn bilmekle kazand nle kapatyordu. Marki, evin holnde ayakta durarak isteksizce karlad onu; ne istediini anlamas da olduka uzun srd, nk hi acele etmeden, son derece karmak ve dolambal szlerle konuan bir kadnd. Sadede gelmek iin sz yle bir dndrd dolatrd ki, sonunda markinin sabr tat. "Sorun neyse, sz daha fazla uzatmadan syleyin," dedi. "Kuduz salgn tehlikesiyle kar karyayz," dedi Sagunta. "Avclarn azizi ve kuduranlarn iyiletiricisi Aziz Huberto'nn anahtarlarna sahip olan tek kiiyim ben." "Salgn kmas iin bir neden gremiyorum," dedi marki. "Bildiim kadaryla, ne bir kuyruklu yldz haberi kt, ne de gne tutulmas; Tanrnn bizimle uramasn gerektirecek kadar byk gnahlarmz da yok." Sagunta, Mart aynda tam bir gne tutulmas olaca haberini verdi ve Aralk aynn ilk Pazar gn yaanan btn kpek srmalarnn dkmn yapt ona. Bunlardan ikisi, byk bir olaslkla yaknlar tarafndan by yaplmak zere gtrlm olarak ortadan kaybolmulard; ncs ise, olayn ikinci haftasnda kuduzdan lmt. Bir drdncs vard ki, srlmamt ama ayn kpein salyasy-la hafife slanmt ve Amor de Dios hastanesinde can ekiiyordu. Vali, ayn bandan beri sahipsiz yz kadar kpei zehirletmiti. Bir haftaya kadar sokakta bir tane bile canl kpek kalmayacakt. "Her ne olursa olsun, benim bununla ne ilgim .var, anlamyorum," dedi marki. "stelik de bylesine ters bir saatte." 24 "ilk nlan sizin kznzd," diye karlk verdi Sagunta. Marki, kendinden son derece emin bir tavrla yle dedi: "yle olsayd, bunu ilk bilecek kii ben olurdum." Kznn kendisini iyi hissettiine inanyor, kendi haberi olmakszn bylesine ciddi bir eyin olabileceini mmkn grmyordu. Bylelikle ziyareti sona erdirerek le uykusunu tamamlamaya gitti. Yine de ayn gn akamzeri gidip Sierva Ma-ria'y hizmetkrlarn avlusunda buldu. Yz siyaha boyal olarak, yalnayak ve banda klelerinki gibi renkli bir trbanla, tavanlarn derilerinin yzlme-sine yardm ediyordu. Marki, bir kpein onu srdnn doru olup olmadn sordu, o da en ufak bir kukuya yer vermeyecek biimde srmadn syledi. Ama o gece Bernarda, haberi dorulad. Marki, aknlkla sordu: "Peki Sierva neden inkr etti?" "nk yanllkla bile doruyu sylemesinin yolu yok da ondan," diye yant verdi Bernarda. "yleyse bir eyler yapmak gerek," dedi marki. "nk kpek kuduzmu." "Tersine," diye karlk verdi Bernarda: "asl kpek lm olmal onu srd iin. Bu olay ta Aralk aynda olmu, ama o kaltak turp gibi salam." Her ikisi de, salgnn ciddiyetiyle ilgili giderek artan sylentilere kulak veriyorlard ve, tpk birbirlerinden daha az nefret ettikleri zamanlardaki gibi, ortak sorunlar zerinde ister istemez konumak zorunda kalmlard. Marki iin durum apakt. Her zaman kzn sevdiine inanmt, ama kuduz hastalndan duyduu korku, daha iine geldii iin ken25 di kendisini aldattn itiraf etmek zorunda brakyordu onu. Buna karlk Bernarda, bunu kendi kendisine sormad bile, nk onu sevmediine ve onun tarafndan da sevilmediine inanc tamd ve bu iki inanc da yerinde grnyordu ona. Her ikisinin de kza kar besledikleri nefretin ou, kzn onlarn her birine kar duyduu nefretten geliyordu. Yine de Bemarda, kzn lmnn saygn bir nedenden olmas kouluyla, aile onurunu korumak iin, gzya dkme oyununu oynayp acl bir anaya yakr biimde yas tutmaya hazrd. "Hangi nedenden ld nemli deil," diye vurgulad. "Bir kpek hastal olmasn da." Marki, o anda, sanki kutsal bir gle aydnlanm gibi, hayatnn anlamn kavrayverdi. "Kzm lmeyecek," dedi, kararl bir tavrla^ "Ama lmesi gerekiyorsa da, lm, Tanrnn buyurduu eyden olacak." + Sal gn, Sagunta'nn szn ettii kuduz hastasn grmek zere, San Lzaro tepesindeki Amor de Dios hastanesine gitti. Yas tlleriyle ssl atafatl arabasnn, henz kuluka dnemindeki felaketlerin yeni bir belirtisi olarak grleceinin bilincinde deildi, nk uzun yllardr nemli bir frsat kmadka evden dar adm atmyordu ve yine yllardr talihsizliklerden baka frsat kt yoktu. Kent, yzyllardan beri sregelen durgunluuna gmlmt, ama arabas, duvarlarla evrili arazisinden kp San Lzaro tepesine doru yola koyulan, ar ipekli yas giysileri iindeki kaygl beyefendinin kederli yzn ve huzursuzlukla kard gzlerini fark edecek birileri eksik deildi. Hastaneye vardnda, tula deli yerlere serilmi czaml26 lar, onun cansz admlarla ieri girdiini grnce sadaka istemek iin yolunu kestiler. Kuduz hastas, azl hastalarn kouunda bir diree balanmt. Sa sakal bembeyaz olmu yal bir melezdi. Bedeninin yans fel olmutu bile, ama kuduz hastal bedeninin teki yansna yle bir g vermiti ki, kendini duvardan duvara atp paralamasn diye onu balamak zorunda kalmlard. Hastane kaytlan, onu sran kpein de, Sierva Maria'y sran, aln beyaz lekeli, tyleri kl rengi ayn kpek olduuna

kuku brakmyordu. Ve gerekten de kpek ona salyasn bulatrmt, ama derisinin salkl yerine deil de, baldnndaki kapanmak bilmez bir yaraya. Bu aklama, markiyi yattrmaya yetmemiti; lmcl hastann halinden dehete kaplm olarak ve Sierva Maria iin en kk bir umut tamakszn kt hastaneden. Tepenin eteklerinden kente geri dnerken, lm atnn yannda yol stnde bir taa oturmu iriyan bir adama rastlad. Arabay durdurdu ve ancak adam ayaa kalktnda, kentin en nl ve tartmal hekimi, yksek renim sahibi Abrenun-cio de Sa Pereira Cao olduunu anlayabildi. Tpk maa papazna benziyordu. Gneten koruyan geni kenarl bir apka, binici izmeleri ve okumu azatllannkini andnr siyah bir pelerin giymiti. Pek allmadk bir resmiyetle selamlad markiyi. "Benedictus qui venit in nomine veritatis,"1 dedi. At, trsa kalkp kt ayn tepeden inerken, yrei dayanmayp atlamt. Markinin arabacs Neptuno, hayvann eyerini zmeye yeltendi, ama atn sahibi'onu vazgeirdi. 1 (Latince) Gereklerin adna, gelene selam olsun. (Cev.) 27 t "Eyerleyecek hayvanm olmadktan sonra eyeri ne yapaym?" dedi. "Brak onunla birlikte rsn." Arabac, irikym gvdesiyle arabaya kabilmesi iin ona yardm etmek zorunda kald; marki de onu sana oturtarak onurlandrd. Abrenuncio, atn dnyordu. "Sanki bedenimin yars lm gibi," diye iini ekti. "Bir atn lmne are bulmaktan daha kolay bir ey olamaz," dedi marki. Abrenuncio, cesaret bulmutu. "Bu, farklyd," dedi. "mknm olsayd onu kabristana gmdrr-dm." Tepkisini bekleyerek markiye bakt, sonra szn tamamlad: "Ekimde yz yan bitirmiti." "O kadar yaayan at yoktur," dedi marki. "Kantlayabilirim," diye karlk verdi hekim. Abrenuncio, Sal gnleri, baka illetleri olan,c-zamllara yardm etmek iin Amor de Dios hastanesinde hizmet gryordu. spanya'daki bask yznden Karayibler'e g etmi bir baka Portekiz Yahu-disi olan yksek renimli Juan Mendez Nieto'nun sekin bir rencisi olmu, byc ve az bozuk biri olarak yapt kt nn de ondan almt, ama hi kimse derin bilgisinden kuku duymuyordu. Onun inanlmaz aklamalarm ve allmadk yntemlerini affetmeyen teki hekimlerle olan ekimeleri srekli ve kanlyd. Ylda bir kez alnarak insan salna g katp hayat uzatan bir hap bulmutu, ama ilk gn insann akln yle bir altst ediyordu ki, kendisinden baka hi kimse onu alacak cesareti bulamyordu. Bir zamanlar, hastalar zel olarak bestelenmi bir mzikle yattrmak iin baulannda arp alard. Hep retmen bozuntularyla berberlere 28 zg aa bir zanaat olarak grd iin cerrahlk yapmyordu ve dehet saan uzmanlk alam, hastalara lm gn ve saatini nceden haber vermekti. Yine de, iyi n de, kt n de ayn kaynaktan besleniyordu: dediklerine gre -ki bunu hi kimse hibir zaman yalanlamamt-, bir ly diriltmiti. Abrenuncio, btn deneyimine karn, kuduz olayndan heyecanlanmt. "nsan bedeni, insann yaayabilecei yllara gre yaplm deil," dedi. Marki, onun bu tumturakl ve renkli szlerinin tek kelimesini bile karmad ve ancak hekimin syleyecek baka bir eyi kalmadnda konuarak, "O zavall adama ne yaplabilir?" diye sordu. "ldrlr," dedi Abrenuncio. Marki, dehetle bakt ona. "En azndan, iyi Hristiyanlar olsaydk yapacamz bu olurdu," diye hi oral olmadan konumasn srdrd hekim. "Hem hi armayn, efendim: dnyada sanldndan daha fazla iyi Hristiyan var." Aslnda, kenar mahallelerde ya da krsal kesimlerde olsun, kuduran yaknlarn hayatlarnn son anndaki korkun eziyetten kurtarmak iin yemeklerine zehir katma yrekliliini gsteren, teni herhangi bir renkten, yoksul Hristiyanlan kastediyordu. Bir nceki yzyln sonlarnda, bir ailenin btn bireyleri, yalnzca be yandaki bir ocuu zehirleyecek cesareti kendilerinde bulamadklarndan, zehirli orbay hep birlikte imilerdi. "Biz hekimlerin byle eylerden haberimiz olmad sanlyor," diye sonuca vard Abrenuncio. "Oysa hi de yle deil, ama onlara arka kacak ahlaki otoriteden yoksunuz. Buna karlk, lm halindeki hastalara az nce grdnz gibi davranyoruz. Onlar Aziz Huberto'ya havale edip bir diree 29 balyoruz, daha da beter ve daha uzun sre can ekisinler diye." "Peki baka are yok mu?" diye sordu marki. "Kuduzun ilk saldrlarndan sonra hibir are yok," dedi hekim. Onu, cierotu, zencifre, miskotu, cva, anagallis flre purpureo gibi trl formllere dayal, iyiletirilebilir bir hastalk olarak kabul eden gln aratrmalardan sz etti. "Fasafiso," dedi. "Gerek u ki, kuduz bazlarna geer, bazlarna gemez; gemeyenlere ilalar sayesinde gemediini sylemek de kolaydr." Hl uyank olup olmadn anlamak iin markinin gzlerine bakt, sonra yle sordu: "Niin bu kadar ilgilisiniz?" "Acdm iin," diye yalan syledi marki. Pencereden, le sonras saat drtteki hareketsizlik iinde durgunlam olan denize bakt ve yrei skarak krlanglarn geri dnm oldukjar-n fark etti. Rzgr henz kmamt. Bir grup ocuk, balkl kumsalda yolunu kaybetmi bir pelikan talayarak avlamaya alyordu; marki, surlarla evrili kentin ltl kubbeleri arasnda gzden kaybolana kadar kuun uarak kamasn izledi. Kupa arabas kentin kara ynndeki Yanm Ay kapsndan surlarn iine girdi ve Abrenuncio, arabacy grlt patrt iindeki zanaatkarlar mahallesinden geirerek evine varana kadar ona yolu gsterdi. Bu, pek kolay olmamt. Neptuno yetmiini aknd, stelik kararszd, gzleri iyi grmyordu ve atn kendisinden daha iyi bildii sokaklardan tek bana geip gitmesine alkt. Sonunda eve vardklarnda Abrenuncio, kapda durup Horatius'dan1 bir dizeyle vedalat.

' Horatius: <.. 65-8) Latin airi. (ev.) 30 "Ben Latince bilmem," diye zr diledi marki. "Size gerei de yok!" dedi Abrenuncio. Ve elbette bunu da Latince syledi. Marki, o kadar etkilenmiti ki, eve dner dnmez ilk yapt ey, hayatnn en acayip ii oldu. Neptuno'ya, San Lazaro tepesindeki l at alp kabristana gmmesini, ertesi gn erkenden de Abre-nuncio'ya ahnndaki en iyi at gndermesini emretti. Bernarda, antimon mshillerinin verdii geici rahatlktan sonra, iindeki yangn sndrebilmek iin gnde kereye kadar hafifletici lavmanlar ya da sinirlerini yattrmak iin kokulu sabunlarla gnde altya varan scak banyolar da yapyordu. Artk yeni evlendii zamanki halinden hibir ey kalmamt; o zamanlar sanki bir khinmiesine verdii yerinde kararlarla ticari servenler yaratmaktayd ve ok da baarlyd, ta ki Judas Iscariote'yi tanmak talihsizliine urad o uursuz akama kadar. Bir rastlant sonucu, bir panayr arenasnda, neredeyse rlplak ve kendisini koruyacak hibir eyi olmakszn, srf bilek gcyle bir gre boasyla bouurken rastlamt ona. ylesine yakkl ve korkusuzdu ki, onu hi unutamamt. Gnler sonra bir karnaval dansnda yeniden grd onu; kendisi, yz maskeli olarak dilenci klmdayd; altndan ve deerli talardan gerdanlklar, bilezikler, kpeler takm markiz giysileri iindeki kleleri de evresini sarmlard. Judas, meraklilarn oluturduu bir halkann ortasnda kendisine her kim para verirse 31 onunla dans ediyordu ve taliplerinin doymak bilmez itahn yattrmak iin ortal bir dzene koymak gerekmiti. Bemarda, ka para olduunu sordu, Ju-das da bir yandan dans ederken yle yant verdi: "Yarm gm lira." Bernarda, maskesini kararak, "Benim sorduum, mr boyu ne kadar olduun," dedi. Judas, yz akken, onun grnd kadar dilenci olmadn anlamt. Dans ettii eini brakp, deerinin fark edilmesi iin bir denizci cakasyla yryerek ona yaklat ve, "Be yz altn lira," dedi. Bernarda, kukulu bir eksper gzyle tartt onu. Fok derisi gibi teni, kvrm kvrm gvdesi, darack kalalar, upuzun bacaklaryla am yarmas gibiydi; yapt ii inkr eden narin elleri vard. Bernarda yle bir hesaplad: * "Boyun sekiz kar vardr." " parmak fazlasyla," dedi Judas. Bernarda, dilerini incelemek iin kafasn yaknma kadar edirdi; koltukaltlanndan yaylan amonyak kokusu onu rahatsz etmiti. Dileri eksiksizdi, salkl ve dzgnd. "Sahibin, birinin kp seni bir at fiyatna satn alacan dnyorsa, deli olmal," dedi Bernarda. "Ben zgrm ve kendi kendimi satyorum," diye karlk verdi Judas. Sonra da anlaml bir ses tonuyla szn noktalad: "Hanmefendi." "Markiz," diye dzeltti Bernarda. Judas saraylara yakr bir reverans yapnca Bernarda'nn soluu kesilmiti; sonunda, istedii fiyatn yarsna satn ald onu. "Srf gz zevki iin," diyordu. Buna karlk onun zgrlk kouluna ve bo32 gayla gsterisini srdrmesi iin istedii zamana sayg gstermiti. Kendi odasnn yaknnda, daha nce seyisin olan bir odaya yerletirdi onu; daha ilk geceden balayarak, davet edilmeden geleceinden emin olarak, kapy kilitlemeden, rlplak beklemeye koyuldu. Ama iindeki ateten rahat bir uyku uyuyamayarak iki hafta boyunca beklemesi gerekecekti. Aslnda, Judas onun kim olduunu ve evinin iini grnce, bir kle olarak belli bir uzaklk koymutu araya. Yine de, Bernarda onu beklemekten vazgeip, kapnn srgsn srerek gmlekle yatmaya balaynca, pencereden girdi ieri. Odann, onun amonyakl ter kokusuyla arlaan havas uyandrmt Bernarda'y. Kendisini karanlkla el-yordamyla ararken bir minotaurus1 gibi solumasn, zerine ken gvdesinin scakln ve bir yandan kulana "Orospu, orospu" diye hrldarken, gmleini yakasndan kavrayarak boydan boya yrtan pene gibi ellerini hissetti. O geceden sonra Bernarda, mr boyunca baka hibir ey yapmak istemediini anlamt. Onun iin deli oluyordu. Geceleri kenar mahal-lelerdeki dansl halk elencelerine gidiyorlard. Judas, Bernarda'nm ona kendi zevkine gre satn ald redingot ve melon apkayla beyefendiler gibi giyiniyordu; Bernarda ise, nceleri herhangi bir kla girerken, sonradan kendi yzyle gitmeye balamt. Onu altndan zincirler, yzkler, bileziklerle kaplayp, dilerine elmas kakmalar yaptrmt. nne gelenle yattnn farkna vardnda leceini sand, ama sonunda artklara raz oldu. Dominga de Ad-viento'nun, Bernarda'nn ekerkam cenderesinin 1 Minotaurus: Mitolojide, ba boa, gvdesi insan biiminde bir canavar. (ev.) Ak ve br Cinler ( 33/3 banda olduunu sanarak le uykusu saatinde yatak odasna girip, Judas'la yerlerde anadan doma seviirken yakalad zamanlard onlar. Kle kadn, eli kapnn tokmanda, armaktan ok ne yapacan bilemez durumda kalakalmt. "yle l gibi durmasana orada!" diye bard Bernarda. "Ya git, ya da gel yanmza yat." Dominga de Adviento, Bernarda'da bir amar etkisi yapan bir kap arpmasyla kp gitti. Bernarda, o gece onu artarak, grdkleriyle ilgili herhangi bir yorumda bulunacak olursa feci cezalara arptrmakla tehdit etti. "Kayglanmayn saygdeer hanmefendi," dedi kle. "Bana, istediinizi yasaklayabilirsiniz, ben de yerine getiririm." Sonra da ekledi: "Ama dnmemi yasaklayamazsnz."

Markinin haberi olduysa da gzelce anlamazlktan geldi. Sonuta, eiyle arasnda kalan ortak tek ey Sierva Maria'yd ve ona kendi kzym gibi deil, yalnzca onun kzym gzyle bakyordu. Bernarda ise, bunu dnmyordu bile. Kzn ylesine unutmutu ki, ekerkam deirmenindeki uzun dnemlerinden birinden geri dndnde onu o kadar bym ve farkl grnce, bakasyla kartrmt. Kz yanna arp incelemi, hayatyla ilgili sorular sormu, ama azndan tek bir sz bile alamamt. "Tpk baban gibisin," demiti ona. "Anormalin tekisin." te, markinin Amor de Dios hastanesinden dnp, evde dizginleri smsk ele alma kararn Ber-narda'ya bildirdii gn, her ikisi de byle bir ruhsal durum iindeydiler. Markinin telal halinde, Ber34, ,,'".,-.,, narda'y karlk vermekten alkoyan fkeli bir ey vard. Markinin yapt ilk i, kzna, markiz bykannesinin yatak odasn geri vermek oldu; Bernarda, klelerle birlikte yatsn diye karmt onu oradan. Bir zamanlann ihtiam, bir toz tabakasnn altnda olduu gibi duruyordu: bakr paralarnn lts yznden hizmetkrlarn altndan yaplm sandklar ahane yatak; duvak tlnden cibinlik; eritlerle ssl zengin yatak takmlar; akmermerden lavabo ile tuvalet masasnn zerine zenle dizilmi trl trl parfm ve kozmetik ieleri; porselenden oturak, tkrk hokkas ve kusma leeni; romatizmadan arplm o yal kadnn, sahip olamad kz ve hi grmedii torunu iin hayalini kurduu bir d dnyasyd buras. Kleler yatak odasn yeniden hayata dndrrlerken, marki de evin iinde kendi yasalarn koymakla urayordu. Kemerlerin glgesinde uyukla-yan kleleri kovalam, ihtiyalarn bir daha kelerde grecek ya da kapal odalarda talih oyunlar oynayacak olurlarsa, krba ve bodrumda hapis cezasna urayacaklarn syleyerek gzda vermiti. Bunlar yeni kurallar deildi. Ynetimin Bernarda' da olup, Dominga de Adviento tarafndan uyguland zamanlar ok daha sert bir biimde yerine getirilirdi; marki bile herkesin iinde, o tarihi yargsn alaya alrd: "Bizim evde, ben neye itaat ediyorsam o yaplr." Ama Bernarda kakao bamll batana saplanp, Dominga de Adviento da lnce, kleler byk bir gizlilik iinde yeniden ieri szmlard; ilk nce ufak tefek ilerde yardm etmek iin bebe-leriyle birlikte kadnlar, sonra da koridorlarn serinliini arayan isiz gsz erkekler. Tam bir knt 35 halindeki Bernarda, karnlarm sokakta dilenerek doyursunlar diye onlar evden dar yolluyordu. Bir buhran zamannda, ev ilerine bakan drt tanesi dnda hepsini azat etmeye karar vermi, ama marki sama bir nedenle kar koymutu: "Alktan leceklerse, o uzak yerlerde deil, burada lsnler daha iyi." Sierva Maria'y kpek srdnda ise, bu kadar kolay formllere balanp kalmad. En otoriter ve en gvenilir grd bir kleyi yetkili klarak, sertlii Bernarda'y bile artan birtakm emirler yadrd. lk gece ev, Dominga de Adviento'nun lmnden beri ilk kez bir dzene girdiinde, gidip Sierva Maria'y klelerin barakasnda, farkl dzeylerde aprazlama balanm hamaklarnda uyuyan yanm dzine zenci kzn arasnda buldu. Yeni ynetimin kurallarn bildirmek iin hepsini birden uyandrd. "Bu gnden byle kzm evde yaayacak/'jdedi onlara. "Burada da, tm krallkta da bilinsin ki, onun yalnzca bir tek ailesi var, o da yalnzca beyazlardan oluuyor." Kucana alp yatak odasna gtrmeye kalktnda kz direndi; dnyada erkeklerin dzeninin hkm srdn ona anlatmas gerekmiti. Bykannesinin yatak odasna vardklarnda, klelerin bezden gmleinin yerine ona bir gecelik giydirirken azndan tek sz almay baaramad. Bernarda, kapda durmu onlar seyrediyordu: marki, yataa oturmu, yepyeni iliklerden bir trl gemeyen gecelik dmeleriyle bouuyor, kz ise, karsnda ayakta durmu, hi umursamadan ona bakyordu. Bernarda, kendini tutamad, "Neden evlenmiyorsunuz?" diye alay etti. Marki oral olmaynca, daha da ileri gitti: "Sirklere sat36 mak iin tavuk ayakl kk Kreol markizleri dourmak, hi de fena bir i olmazd." Aslnda onun iinde de bir eyler deimiti. Glmesindeki gaddarla ramen yznde pek de o kadar ac bir ifade tamyordu; vefaszlnn derinliklerinde de, markinin fark edemedii bir merhamet kalnts vard. Marki, onun uzaklatn hisseder etmez, kza yle dedi: "O, murdar domuzun teki." Kzda bir ilgi kvlcm aktn hissetti. "Murdar ne demek, biliyor musun?" diye sordu, yant versin diye ii giderek. Sierva Mana, yant vermeye yanamad. Ona bakmak ltfunda bile bulunmadan, kendisini yatrmasna, ban kuty yastklara yerletirmesine, sedir aacndan sandn mis gibi kokusu sinmi keten araf dizlerine rtmesine ses karmad. Marki, vicdannn titrediini hissetti: "Uyumadan nce dua eder misin?" Kz, ona bakmad bile. Hamakta yatmaktan gelen bir alkanlkla ana rahmindeki gibi kvrlp yerleerek, iyi geceler dilemeden uyuyakald. Marki, uyurken yarasalar kann emmesinler diye cibinlii byk bir dikkatle rtt. Saat ona geliyordu ve klelerin kovulmalanyla ferahlam olan evin iinde yandaki delilerin korosu dayanlmaz bir biimde duyuluyordu. Markinin oban kpeklerini salvermesiyle hayvanlar, bykannenin yatak odasna doru ok gibi frlayarak, soluk solua kesik kesik havlamalarla kaplarn aralklarn koklamaya baladlar. Marki, parmaklarnn ucuyla balarn okayarak, onlar mjdeli haberle yattrd: "Sierva geldi; bu geceden sonra artk bizimle birlikte oturacak." 37 Gecenin saat ikisine kadar ark sylemeyi srdren deliler yznden marki, hem az, hem de kt bir uyku uyumutu. Horozlarn tmeye balamasyla yataktan kalkar kalkmaz yapt ilk i, kznn odasna gitmek oldu; ama kz orada deil, klelerin blmndeydi. Sierva Maria'nn en yaknnda yatan kle kz, korkuyla uyand. Onun bir ey sormasna frsat vermeden, "Kendi gelmi, efendim," dedi. "Ben farkna bile varmadm."

Marki, bunun doru olduunu biliyordu. Sierva Maria'y kpek srdnda yannda hangisinin bulunduunu soruturdu. lerindeki tek melez olan Caridad del Cobre adndaki kz, korkudan tir tir titreyerek kt ortaya. Marki, onu yattrd. "Sanki Dominga de Adviento'ymusun gibi ilgilen onunla," dedi kza. Sonra da grevlerini anlatt. Onu bir an bilegz-den karmamasn, ona sevgi ve anlay gstermesini, ama fazla hogrl olmamasn tembih etti. En nemlisi, klelerin avlusuyla evin geri kalan blm arasna yaptraca dikenli iti amamasyd. Her sabah kalkar kalkmaz ve gece yatmadan nce, daha kendisi sormadan ona ayrntl bir rapor vermek zorundayd. "Ne yaptna ve nasl yaptna iyice dikkat et," diye szlerini tamamlad. "Bu emirlerimin yerine getirilmesinden sorumlu tek kii sen olacaksn." Marki, sabahn saat yedisinde, kpekleri kafeslerine kapattktan sonra kalkp Abrenuncio'nun evine gitti. Kapy hekim kendisi at, nk ne kleleri vard, ne de hizmetkrlar. Marki, hak ettiine 38 inand biimde kendi kendine sitem ederek, "Bu saatte ziyarete gelinmez," dedi. Hekim, kendisine az nce gnderilen at iin kran duygularyla kalbini at markiye. Onu avludan geirerek, demirci ocann ykntlarndan baka bir eyi kalmam eski bir nalbant blmnn sundurmasna gtrd. ki yanda gzel bir doru at, doup byd yerlerden uzakta huzursuz grnyordu. Abrenuncio, bir yandan kulana Latince bo vaatlerde bulunurken, yanaklarna eliyle hafife vurarak yattrd onu. Marki, len atn, Amor de Dios hastanesinin, kolera salgn srasnda zenginlerin mezarl olarak kullanlm olan eski sebze bahesine gmldn anlatt. Abrenuncio, ar bir ltuf olarak grd bu iyilie teekkrler etti. Konuurlarken, markinin konunun biraz dnda kaldn fark etmiti. Marki, hibir zaman ata binmeye cesaret edemediini itiraf etti ona. "Atlardan da, tavuklardan korktuum kadar korkarm," dedi. "Ne yazk, nk atlarla olan iletiimsizlik yznden insanlk geri kalmtr," dedi Abrenuncio. "Bu iletiimsizlii bir kez olsun krabilseydik, san-tor'u1 yaratabilirdik." Engin denizlere alan iki pencerenin aydnlatt evin ii, mzmin bir bekrn kt bir alkanlk halini alm an ss merakna gre dzenlenmiti. nsan tbbn gcne inanmaya iten gzel bir balsam kokusu, evin her yanma sinmiti. zeri derli toplu bir yaz masas ve Latince etiketler tayan porselen kavanozlarla dolu bir vitrin vard. Tedavi amal arp, zeri altn renkli bir tozla rtl olarak 1 Santor. Yar insan yar at biiminde masal yarat. (ev.) 39 bir keye atlm duruyordu. En nemlisi de, pek ou Latince olan, srtlar bezemeli kitaplard. Vitrinler ve ak raflar kitaplarla doluydu, bazlar da byk bir dikkatle yerlere ylmt ve hekim, bu kt ynlar arasndaki dar geitlerden, gller arasnda dolaan bir gergedan rahatlyla geiyordu. Marki, onca kitaptan bunalmt. "Bilinen her ey bu odada olsa gerek," dedi. "Kitaplar hibir ie yaramyor," diye karlk verdi Abrenuncio, keyifle. "teki hekimlerin ilala-ryla neden olduklar hastalklar iyiletirmeme imdiye kadar hep hayat yardm etti." Her zaman kendi oturduu byk koltuun zerinde uyuyan kediyi, markinin oturmas iin kaldrd. Simyac ocanda kendi elleriyle hazrlad demli bir fincan kokulu ot ikram etti ona; bir yandan da tbbi deneyimlerini anlatt durdu, ta ki markinin ilgisini kaybettiini fark edene kadar. Gerekten de marki, birdenbire yerinden kalkarak ona arkasn dnm, pencereden azgn denizi seyrediyordu. Sonunda, srt hep ona dnk olarak, sze balama cesaretini buldu kendinde. "Sayn diplomal hekim," diye mrldand. Abrenuncio, byle bir hitap beklemiyordu. "Ha?" "Hekimlik gizliliinin gvencesi altnda ve yalnzca sizin bilginiz dahilinde kalmak zere, sylenilenlerin doru olduunu itiraf ediyorum," dedi marki, ciddi bir ses tonuyla. "O kuduz kpek kzm da srd." Dnp hekime bakt ve onun sakin yzyle karlat. "Biliyordum," dedi hekim. "Ve bu yzden bu ka40 dar erken saatte geldiinizi tahmin ediyorum." "yle," dedi marki. Sonra da hastanedeki kuduz olaynda sormu olduu ayn soruyu tekrarlad: "Ne yapabiliriz?" Abrenuncio, bir gn nceki acmasz yantnn yerine, Sierva Maria'y grmeyi istediini syledi. Markinin de ondan isteyecei buydu zaten. O halde niyetleri aynyd ve araba onlar kapda bekliyordu. Eve vardklarnda marki, Bernarda'y, tuvalet masasnda oturmu, son kez sevimi olduklar ve kendisinin oktan belleinden sildii uzak yllardaki ivesi iinde taranr buldu. Odann iine sabunlarnn mis gibi ilkbahar kokusu sinmiti. Kocasn aynadan grnce, hrnlamadan sordu ona: "Biz kimiz ki ona buna at hediye ediyoruz?" Marki, onunla konumaktan kanarak darmadank yatan iinden gndelik giysisini alp Ber-narda'nn zerine att ve onunla ilgilenmeden emretti: "Hemen giyinin, doktor burada." "Tanr beni korusun," dedi Bernarda. "Geri ihtiyacnz var ama sizin iin gelmedi," diye karlk verdi marki. "Kz iin geldi." "Ona bir yardm olamaz," dedi Bernarda. "Ya lr, ya da lmez: baka bir seenek yok." Ama merak baskn kmt: "Gelen kim?" "Abrenuncio," diye yantlad marki.

Bernarda, ok sinirlenmiti. Aile onurunu sinsi bir Yahudinin ellerine terk etmektense, o haliyle, yalnz ve rlplak lmeyi yelerdi. Abrenuncio, babasnn evinde hekimlik yapmt ve onu uzakla-trmlard, nk kendi tanlarn vmek iin hastalarnn durumunu ortala yayard. Marki, karsna diklendi: 41 ' "Siz istemeseniz de, hele ben bsbtn istemesem de, siz onun anassnz," dedi. "Bu kutsal hak nedeniyle, sizden muayeneye izin vermenizi istiyorum." "Cannz ne isterse onu yapn, umurumda deil," dedi Bernarda. "Ben lmm." Beklenilenin tersine, kz, kurgulu bir oyunca seyrediyormuasna bir merakla, bedeninin zenle muayene edilmesine hi marklk etmeden raz oldu. "Biz hekimler, ellerimizle grrz," dedi Abre-nuncio. Bu sz kzn houna gitmiti, ilk kez olarak glmsedi ona. Salkl olduu besbelliydi, nk kaderine terk edilmi havasna ramen, mutlu bir serpilmenin ilk filizlerini verdii, neredeyse gzle grlmez altn ans incecik tylerle kapl, oranl bir bedeni vard. Dileri kusursuz, gzleri keskin, ayaklan bakml, elleri becerikliydi ve sann her bir teli, uzun bir yaamn belirtisiydi. Sinsi sorulara cesaret ve kendine gvenle yant verdi; bu yantlann hibirinin doru olmadn kefedebilmek iin onu fazlasyla iyi tanyor olmak gerekiyordu. Ancak hekim ayak bileindeki nemsiz yara izini bulduunda gerginleti. Abre-nuncio'nun kurnazl onunkine baskn kmt: "Dtn m?" Kz, gzn bile krpmadan dorulad. "Salncaktan." Hekim, kendi kendine Latince konumaya balad. Marki, szn kesti: "Ladino1 olarak sylesenize." "Size sylemiyordum," dedi Abrenuncio. "Latince yazdilinde dnrm de." 1 Ladino: 1492'de spanya'dan kovulan Yahudilerin konutuklar, spanya kkenli Roman dili. (ev.) 42 Sierva Mana, Abrenuncio'nun kurnazlklarna baylmt. Sonunda onu dinlemek iin kulan gsne dayadnda, kalbi deli gibi arpmaya balad; teninden, belli belirsiz bir soan kokusuyla kark, buz gibi souk, hafif bir ter yaylmt. Muayene sona erdiinde hekim, kzn yanana sevecenlikle hafife vurarak, "Sen ok cesursun," dedi. Markiyle ba baa kaldklannda, kzn, kpein kuduz olduunu bildiini syledi ona. Marki, bir ey anlamamt. "Size pek ok yalan att," dedi, "ama yle bir ey sylemedi." "Kendisi sylemedi, efendim," dedi hekim. "Yrei syledi: tpk kafese kapatlm minik bir kurbaa gibi rpnyordu." Marki, kznn artc daha baka yalanlarn uzun uzun sayp dkt; bundan znt deil, baba olarak belirli bir kvan duyuyordu. "Belki de air olacaktr," dedi ama Abrenuncio, yalann, sanatn bir koulu olduunu kabul etmedi. "Yaz ne kadar saydam olursa, iirsellik o kadar ok kendini gsterir," dedi. Hekimin yorumlayamad tek ey, kzn telindeki soan kokusu olmutu. Herhangi bir kokuyla kuduz hastal arasnda bildii hibir ilgi olmad iin, bunu bir belirti olarak grmeyip zerinde durmad. Daha sonra, Caridad del Cobre'nin markiye akladna gre, Sierva Maria, kendini klelerin bilimsel uygulamalarna gizlice teslim etmi, onlar da ona manaj1 yaks inetmiler ve kpein yapt ktln etkisini bozmak iin onu bodrumdaki soan deposuna rlplak kapatmlard. ' manaj: Amerika'da yetien bir aa. (ev.) 43 * Abrenuncio, kuduzun en kk bir ayrntsn bile hafifletmeye kalkmad. "Isrk ne kadar derin ve beyne ne kadar yaknsa, ilk belirtiler o kadar tehlikeli ve hzl olur," dedi. Aradan be yl getikten sonra len, ama acaba sonradan farkna varmadan ald bulac bir hastalktan m ld kukusunu ardnda brakan bir hastasn hatrlatt. Yarann abuk kabuk balamas bir anlam tamyordu: ngrle-meyen bir srenin sonunda yara izi kabarp yeniden alarak ileyebilirdi. Sonunda hastann can ekimesi yle korkun oluyordu ki lse daha iyiydi. O halde yaplabilecek tek akllca i, mezhep sapkmla-nyla ve cin arpp kuduranlarla baa kmakta usta Senegallilerin bulunduu Amor de Dios hastanesine bavurmakt. Yoksa marki bizzat kendisi, kzn lene kadar yataa zincirlenmi olarak tutmaya mah.-km olmay kabullenmek zorunda kalacakt. "Bunca yllk insanlk tarihinde," diye szlerini tamamlad, "hibir kuduz hastas, nasl olduunu anlatacak kadar uzun yaamamtr." Marki, ne kadar ar olursa olsun, katlanamaya-ca hibir zorluk olamayacana karar verdi. O halde kz, kendi evinde lecekti. Hekim, saygdan ok acma ifade eden bir bakla takdirlerini belirtti. "Sizden ancak byle bir licenaplk beklenebilirdi efendim," dedi. "Ruhunuzun buna dayanacak cesareti bulacandan kukum yok." Koyduu tanda telaa decek bir ey olmadn bir kez daha srarla belirtti. Kzn yaras, en tehlikeli blgeden uzaktayd ve kanadn hi kimse hatrlamyordu. En byk olaslk, kuduzun Sierva Maria'ya bulamamasyd. "Peki bu arada?" diye sordu marki. "Bu arada," dedi Abrenuncio, "ona mzik aln, 44 evi ieklerle donatn, kularn tmesini salayn, denizde gurubu seyretmeye gtrn, onu mutlu edebilecek ne varsa yapn." Sonra da apkasn havada yle bir dndrerek, Latince bir zdeyile ve-dalap gitti. Ama bu kez markinin hatr iin evirisini de yapmt: "Mutluluun iyi edemediini iyiletirecek ila yoktur." 45 r iki

Markinin bylesine miskin bir duruma nasl dt ve hayatn huzurlu bir dul olarak geirmeye kararl olduu halde bylesine uyumsuz bir evlilii neden yrtt hibir zaman anlalamamt. Oysa, efendisi kral hazretlerinin onur payeleriyle avantalan esirgemedii ve hakszlklara uratmad, Santiago valyesi ve ast astk kestii kestik bir derebeyi ve gaddar bir komutan olan babas birinci markinin snrsz gc sayesinde ne istese olabilirdi. Birinci markinin tek mirass olan Ygnaci, hibir zelliin belirtilerini tamyordu. Baz zihinsel gerilik iaretleri vererek byyp ileri yalara kadar okuma yazmas olmadan yaamt ve o zamana kadar kimseyi sevmemiti. Yirmi yana geldiinde kendini gsteren ilk hayat belirtisi, arklaryla lklan ocukluunun ninnilerini oluturmu olan Divina Pastora tmarhanesi hastalanndan birine k olup onunla evlenmek istemesi olmutu. Kzn ad Dulce Olivia idi. Sarayda saralk yapan bir ailenin tek kzyd ve neredeyse iki yzyllk bir gelenein kendisiyle birlikte sona ermemesi iin koum takmlar yapma sanatn renmek zorunda kalmt. Zaten akln karmas da, allmadk bir biimde byle bir erkek iine sokulmasna yorulmutu; stelik yle berbat bir durumdayd ki, ona kendi pisliklerini yememeyi retmek olduka zor olmutu. Bunun dnda, akl olduka kt bir Kreol 46 markisi iin hi de fena bir e saylmayabilirdi. Dulce Olivia'nn kvrak bir zeks, iyi huylar vard; deli olduunu anlamak da kolay deildi. Gen Ygnacio, daha ilk grd gn terastaki kargaann iinde onu tekilerden ayrt edebilmi, ayn gn iaretlerle anlamlard. Kz, ona kttan kular iinde mesajlar yolluyordu. Ygnacio, onunla yazabilmek iin okuma yazma rendi ve bu, hi kimsenin anlamak istemedii gerek bir tutkunun balangc oldu. Dehete kaplan birinci marki, halka bir aklama yaparak olay yalanlamas iin oluna gzda verdi. "Bu yalnzca doru olmakla kalmyor," diye karlk verdi Ygnacio, "ayn zamanda evlenme nerisinde bulunmak iin onun iznini de aldm." Kzn deli olduu ileri srlnce de, verdii yant u oldu: "Dncelerini kabullenecek olursanz, hibir deli, deli deildir." Bunun zerine babas, kullanmaya asla yanamayaca efendilik yetkileri vererek onu iftliine srd. Ygnacio iin yaarken lmek gibi olmutu bu; nk tavuklar dnda btn hayvanlardan d patlard. Ama iftlikte canl bir tavuu yakndan gzlemlediinde, onu bir inek byklnde hayal etmi ve karadaki ya da sudaki herhangi bir hayvandan ok daha korkulacak bir canavar olduunu fark etmiti. Karanlkta buz gibi terler dkyor, ahrlarn rktc sessizlii yznden gece yars havaszlktan boulur gibi uyanyordu. Yatak odasnn nnde sabaha kadar gzn krpmadan bekleyen oban kpei, btn teki tehlikelerden daha fazla tedirgin ediyordu onu. Bir keresinde yle demiti: "Hayatta olmaktan korkarak yayorum." te bu sr47 gn hayatnda kazanmt o hznl grnmn, ekingen tavrlarn, dnceli halini, uyuuk hareketlerini, ar ar konumasn ve sanki onu bir inziva hcresine mahkm eden o mistik eilimini. Srgnde birinci yln tamamladnda bir gece, kabarm rmaklarn sesini andran bir hrtyla uyand: iftlikteki hayvanlar ahrlarn terk ederek, dolunayn altnda tam bir sessizlik iinde krlara doru uzaklayorlard. nlerine, otlaklarla sazlklarn, sel yataklaryla sulak ayrlarn iinden dmdz ilerlemelerini engelleyecek ne karsa, sessizce ykyorlard. En nde bykba hayvan srleriyle yk ve binek atlar, daha arkadan da domuzlar, koyunlar ve kmes hayvanlar, rktc bir biimde tek sra halinde yryerek gecenin iinde gzden kayboldular. Gvercinler de dahil olmak zere uzun uulu kular bile, yryerek ekip gitmilerdi. Sabah olduunda yalnzca oban kpei, hl efendisinin yatak odasnn nndeki nbet yerindeydi. Markinin onunla ve evde onu izleyen pek ok baka oban kpeiyle srdrd neredeyse insanca dostluun balangc olmutu bu. Maliknenin sszlndan dehete kaplan gen Ygnacio, akndan vazgeerek babasnn isteklerine boyun edi. Babas ise, bu ak zverisiyle yetinmemi, spanya'nn ileri gelenlerinden birinin miras-syla evlenmesini de vasiyetnamesine koul olarak koymutu. te debdebeli bir dnle Dona Olalla de Mendoza'yla evlenmesi byle olmu, pek ok byk yetenekleri olan bu son derece gzel kadn, ona bir evlat sahibi olma ltfunu balamamak iin bakire olarak brakmt. Daha sonra da, doduundan beri hep yapt gibi, hibir ie yaramaz bir bekr olarak yaamay srdrd. 48 Dona Olalla de Mendoza, onu insan iine karmt. Bir grev yerine getirmekten ok kendilerini gstermek iin Pazar ayinine gidiyorlard; Dona Olalla, zerinde kat kat volanl eteklii ve gz kamatrc gzellikteki pelerini, banda bembeyaz dantelden kolal apkasyla ve maiyetindeki ipekli giysiler iinde ve altnlarla rtl kleleriyle birlikte giderdi. En tkrldmlarn bile kilisede kullandklar terliklerin yerine, inci bezemeli uzun deri botlar giyerdi. Marki ise, demode perukalar ve zmrtt dmeler kullanan teki ileri gelenlerin tersine, pamuklu giysilerle yumuak bir takke giymeyi yelerdi. Yine de, toplumsal hayata olan korkusunu asla yenemediinden, bu tr toplantlara hep zorlanarak katlyordu. Dona Olalla, Segovia'dayken Scarlatti Domeni-co'nun rencisi olmu, okullarda ve manastrlarda mzik ve an dersi vermesini salayacak iyi dereceli bir diploma almt. Oradan paralar halinde getirip kendi kurduu bir klavsen ve byk bir ustalkla alp rettii eit eit telli alglarla birlikte gelmiti. Evde, talya'dan, Fransa'dan, spanya'dan en yeni havalarla akamlan enlendiren bir renci topluluu kurmutu; bu topluluun ilahilerden esinlendii syleniyordu. Marki, mzik konusunda son derece yeteneksiz grnyordu. Franszlara zg bir tanmlamayla, onda sanat elleri, ama topu kula olduu syleniyordu. Yine de daha alglarn ambalajlarnn ald gn, ift sra akort anahtarlarnn acayiplii, diyapazonunun bykl, tellerinin says ve sesinin duruluu nedeniyle bir talyan tiorbas1 dikkatini ekmiti. Doha Olalla, bu algy kendisi kadar iyi 1 tiorba: Lavta ailesinden eski bir alg. (ev.) Ak ve br Cinler 49/4 almas iin kollar svad. Sabahlarn, meyve bahesindeki aalarn altnda krk dkk altrmalarla geiliyorlard; Dona Olalla sabr ve sevgiyle, marki ise bir ta yontucusunun inatlyla, ta ki dize gelen madrigal1 daha fazla ac ektirmeden onlara teslim olana kadar.

Mzik, evliliklerinde yle bir uyum salamt ki, Dona Olalla, eksikliini duyduu adm da atma cesaretini buldu kendinde. Frtnal bir gecede, belki de duymad bir korkuyu duyuyormu gibi yaparak, eldememi kocasnn odasna gitti. "Bu yatan yarsnn sahibi benim," dedi, "onu almaya geldim." Marki, Nuh diyor peygamber demiyordu. Yine de onu iyilikle ya da zor kullanarak yola getireceinden emin olan Dona Olalla, niyetinden amad. Ama hayat onlara frsat vermeyecekti. Bir 9 Kasm gn, hava tertemiz, gkyz de masmavi ve bjulut-suz olduundan portakal aalarnn altnda det yaparlarken, birden akan bir imein gzlerini kamatrmasyla, deprem olurcasma bir atrt akllarn balarndan alm ve Dona Olalla yldrm arpmasyla yere ylmt. aknlk iinde kalan kent halk, bu faciay, itiraf edilemez bir gnah karsnda ilahi fkenin patlak vermesi biiminde yorumlad. Marki, kralielere yarar bir cenaze treni yaplmasn buyurmu ve ilk kez bu tren srasnda artk hep zerinde tayaca siyah bantlarla yas renkleri iinde ortaya kmt. Kabristandan dnte, meyve bahesindeki portakal aalarnn zerine yam kttan kular grnce akna dnd. lerinden rastgele birini yakalayp aarak okudu: O, benim yldrmmd. ' madrigal: Ksa ve iirsel mzik paras tr. (ev.) 50 Marki, cenazenin ardndan daha dokuzuncu gn dualarnn okunmas sona ermeden, mirasnn byk bir blmn oluturan tanmaz mallan kiliseye balamt: bunlar, Mompox'da bir hayvan iftlii, Ayapel'de bir bakas, oradan yalnzca iki fersah uzaklktaki Mahates'te, iinde pek ok damzlk ve binek at srleri bulunan iki bin hektarlk bir arazi, bir tarm iftlii, bir de Karayib kylarnn en iyi ekerkam deirmeniydi. Yine de, servetinin asl efsanesi, belleklerdeki hayali snrlan La Guaripa bataklklannn ve ta Urab'daki mangle ormanlanna kadar uzanan La Pureza ovalarnn telerinde kaybolan usuz bucaksz bo bir arazinin zerine kuruluydu. Elinde tuttuu tek ey, hizmetkrlar avlusu olabildiince kltlm haliyle derebeylik maliknesi ve Mahates'deki ekerkam deirmeniydi. Evin ynetimini Dominga de Advien-to'ya brakmt. Birinci markinin vermi olduu arabaclk payesini yal Neptuno'nun elinden almam, az da olsa maliknenin ahrlarndan geriye kalanlarn bakmn da ona vermiti. Atalarnn o kasvetli maliknesinde ilk kez tek bana kaldnda, btn soylu Kreollerde doutan var olan, uykudayken kleleri tarafndan katledilecekleri korkusu yznden karanlkta zorlukla uyuyabiliyordu. Anszn uyanveriyor, tepe pencerelerinden bakan ltl gzlerin bu dnyadan m, br dnyadan m olduunu bilemiyordu. Ayaklannn ucuna basa basa kapya gidip aniden ayor ve anahtar deliinden kendisini gzetleyen bir zenciyi sust yakalyordu. Onlarn, mlplak ve yakalaya-masnlar diye hindistancevizi yana bulanm bir halde koridorlardan kaplan admlaryla kayp gittiklerini hissediyordu. Bir ara da onca korkudan ne ya51 pacam bilemez halde, klarn afak skene kadar yanar braklmasn emretmi, bo alanlar yava yava ele geiren kleleri atarak, sava oyunlar retilmi ilk oban kpeklerini almt eve. Evin ana kaps kapatlmt. Kadifeleri nem yznden pis pis kokan Fransz mobilyalarn atarak, goblenleri, porselenleri ve baz saatilik aheserlerini satmlar, tamtakr braklm yatak odalarnda scaa dayanabilmek iin dulavrat otundan rlm hamaklarla yetinmilerdi. Marki, kiliseye denecek haralarda dakikliini srdrmesine ramen, bir daha ne ayine ne de dualara katlm, ne ayin alaylarnda Hazreti sa'nn sayvann tam, ne bayramlar kutlam, ne de oru tutmutu. Austos scaklar yznden bazen yatak odasna, hemen her zaman da meyve bahesindeki portakal aalarnn altca kurulu olan hamana snmt. Yandaki deliler, ona mutfak artklar atyorlar, ak sak denebilecek szlerle baryorlard, ama ynetim, ona bir iyilik yaparak tmarhaneyi baka bir yere tamay nerdiinde, delilere duyduu kran borcu yznden reddetti. Talibinden yz bulamamann perianl iindeki Dulce Olivia, hibir zaman olamad eyin zlemiyle avutuyordu kendini. Frsat bulduka Divina Pastora'nm meyve bahesi tarafndaki kk kaplarn birinden kayordu. oban kpeklerini sevgi gsterileriyle yola getirerek kendine balamt ve uyku saatlerini asla sahip olamad evin bakmn stlenerek, uur getirsin diye ortal fesleen s-prgesiyle sprmek ve sivrisinekleri karsn diye yatak odalarna dizi dizi sarmsaklar asmakla geiriyordu. Becerikli elleri hibir eyi ansa brakmayan Dominga de Adviento, sabahlar koridorlarn neden 52 akamkinden daha temiz olduunu ve akamdan dzelttii baz eyleri sabahleyin neden baka trl bulduunu kefedemeden lp gitmiti. Marki, daha dulluunun zerinden bir yl gemeden, Dulce Olivia'y ilk kez olarak, kle kzlarn batan savma ykadklarn dnd baz mutfak gerelerini ykarken yakalamt. "Bu kadarna cesaret edebileceini hi sanmazdm," dedi ona. "Sen hl her zamanki zavallsn da ondan," diye karlk verdi kz. Bylece, hi deilse bir zamanlar aka benzeyen yasak bir dostluk yeniden kurulmu oldu. Gndelik alkanlklara mahkm yal bir evli ift gibi hibir hayale ya da zntye kaplmadan, gn yana kadar konuuyorlard. Mutlu olduklarna inanyorlard, belki de yleydiler, ama ikisinden biri fazladan bir sz syledi ya da eksik bir ey yapt m, oban kpeklerinin bile keyfini karan ykc bir kavgayla btn gece mahvolup gidiyordu. te o zaman her ey eski haline dnyor ve Dulce Olivia uzun bir sre evden yok oluyordu. Marki, dnyasal zenginliklere deer vermemesinin ve hayat tarzndaki deiikliklerin sofuluktan deil, einin bedenini yldrmdan kmrlemi bir halde grdnde inancn anszn kaybetmenin verdii korkudan geldiini itiraf etmiti ona. Dulce Olivia, avutmak iin kendini sundu markiye. Mutfakta olduu kadar yatakta da ona kul kle olacana sz verdi. Ama marki, boyun emedi. "Bir daha hi evlenmeyeceim," diye yemin etti. Yine de, aradan bir yl gemeden, babasnn denizar ticarette ykn tutmu eski bir khyasnn 53

kz olan Bernarda Cabrera ile gizlice evlenmiti. Markinin, Dona Olalla'nm hi dayanamad salamura ringa balklaryla siyah zeytinleri eve getirmesi iin ona sipari verdiinde tanmlard ve Bernarda, karsnn lmnden sonra da markiye ayn eyleri gtrmeyi srdrmt. Bir akam Bernarda, onu meyve bahesindeki hamanda bulduunda sol elinin avucunda falna bakmt. Marki, onun doru bildiklerinden ylesine etkilenmiti ki, satn alaca hibir ey olmasa da onu le uykusu saatinde armay srdrmt, ama herhangi bir konuda inisiyatifi ele alamadan aradan iki ay gemiti. Bunun zerine ilk adm onun yerine Bernarda att. Hamakta zorla stne karak, markinin harmanisinin etekleriyle onu bitkin brakana kadar azn burnunu tkad. Sonra da markinin yalnz ak hayatnn clz zevkleri iinde asla hayal edemeyecei Dr atelilik ve beceriklilikle onu yeniden canlandrd ve bekretini bozuverdi. Marki elli iki yandayd, Bernarda ise yirmi , ama aralarndaki ya fark en nemsiz sakncayd. le uykusu saatinde, portakal aalarnn kutsal glgesinde, alelacele ve gnlszce sevimeyi srdryorlard. Deliler kendi teraslarndan syledikleri edepsiz arklarla onlar kztryorlar, sonra da baarlarn stadyumdaym gibi alklayarak kutluyorlard. Markinin, kendini bekleyen tehlikelerin bilincine varmasna frsat kalmadan, Bernarda, iki aylk hamile olduu haberiyle onu iinde bulunduu uyuukluktan karmt. Ona zenci deil, spanyol ile yerli karm bir baba ve Kastilyal beyaz bir annenin kz olduunu hatrlatmt, yani yrtlan onurunu dikebilecek tek ine, resmi nikht. Marki onu kap dan etti, ta ki kzn babas omzun54 da eski bir arkabzle le uykusu saatinde kapya dayanana kadar. Adam, yumuak hareketlerle ar ar konuuyordu; hi yzne bakmadan silah markiye teslim etti. "Bunun ne olduunu biliyor musunuz, sayn marki?" diye sordu. Marki, elindeki silahla ne yapacan bilemiyordu. "Bilgimin yettii kadaryla, bunun bir arkabz olduunu sanyorum," dedi. Sonra da gerekten merak iinde sordu: "Onu ne iin kullanyorsunuz?" "Kendimi korsanlardan korumak iin, efendim," dedi yerli, hl yzne bakmayarak. "imdi de onu, acaba ben kendilerini ldrmeden zatlile-ri beni ldrrler mi diye getirdim." Marki onun yzne bakt. Hzn dolu kck gzleri suskundu, ama marki o gzlerin sylemediklerini anlamt. Arkabz ona geri vererek anlamay kutlamak zere ieriye buyur etti. ki gn sonra, komu kiliselerden birinin rahibi, kzn anne ve babasyla her ikisinin vaftiz ana-babalarnn huzurunda nikh kyd. Tren sona erdiinde, nereden geldiini kimsenin anlayamad Sagunta ortaya karak, yeni evlilerin balarna mutluluk elenkleri koydu. Gecikmi yamurlarn yad bir sabah, Yay Burcunun altnda, Sierva Maria de Todos los Angeles, zor bir doumla yedi aylk olarak domutu. Renksiz bir kurbaa yavrusunu andryordu ve boazna dolanm olan gbek kordonu onu bomak zereydi. "Kznz oldu," dedi ebe. "Ama yaamayacak." te o zaman Dominga de Adviento, kendi azizlerine, kza yaama ltfunu bahedecek olurlarsa, 55 kzn salarn dn gecesine kadar kesmeyeceine yemin etti. Bu ada yapmasyla ocuun alamaya balamas bir olmutu. Dominga de Adviento, sevin iinde bard: "Bu kz bir azize olacak!" Marki ise, onu ykanm ve giydirilmi olarak ilk kez grdnde, onun kadar ileri grl olamamt. "Orospu olacak," demiti, "Tanr mr ve salk verirse." Bir soyluyla aa tabakadan birinin kz olarak Sierva Maria'nn, terk edilmi bir ocukluu olmutu. Annesi, daha ilk emzirdii gn ondan nefret etmi, onu ldrecei korkusuyla yannda tutmay reddetmiti. Kz, Dominga de Adviento emzirmi, onu sa'ya vaftiz edip, Olokun'a adamt; cinsiyeti belirsiz olan bu Yoruba tanrsnn yz, tahminlere gre ylesine korkuntu ki, kendisini yalnzca dlerde ve her zaman bir maskeyle gsteriyordu. Klelerin avlusuna gnderilmi olan Sierva Maria,jiaha konumadan dans etmeyi renmi, sonra da ayn anda Afrika dilini, a karnna horoz kan imeyi ve sanki cisimsiz bir varlkm gibi Hristiyanlarn arasndan grnmeden ve hissedilmeden geivermeyi renmiti. Dominga de Adviento, onun evresini zenci kle kzlardan, melez hizmetilerden, getir gtr ilerine bakan yerli kadnlardan oluan neeli bir maiyetle sarmt. Bunlar onu kutsanm sularla ykyorlar, Yemay mineiekleriyle arndryorlar ve be yana geldiinde bir alayan gibi beline kadar inen salarna bir gl fidanymasna zen gsteriyorlard. Kle kadnlar, sonunda saylar on yediyi bulan trl trl tanralarn kolyelerini birer birer ona takmaya balamlard. Marki, meyve bahesinde pineklerken, Bernar-da, evin ynetimini artk smsk ele geirmiti. Yap56 t ilk i, birinci markinin iktidarnda kazanlm olan serveti, paylatrld yerlerden geri almak oldu. Birinci marki, zamannda, sekiz yl iinde be bin kle satma izni elde etmi, ayrca kle bana iki varil un ithal etmeyi de yklenmiti. Ustalkla evirdii dolaplar ve gmrklerin rvete yatknl sayesinde, szlemesini yapt unu satmt, ama ayrca kaak olarak bin kle daha satm, bu da onu yaad yzyln en talihli satcs haline getirmiti. yi bir ticaretin kleler deil un olduunu akl eden de Bernarda olmutu, ama aslnda en byk i, onun o inanlmaz inandrma yeteneiydi. Drt yl iinde bin kle ve her biri iin de varil un ithal etmek iin ald tek bir izinle hayatnn vurgununu yapmt: anlat biimde bin kleyi satm, ama bin varil un yerine on iki bin varil getirtmiti. Yzyln en byk kaakl olmutu bu. O zamanlar vaktinin yansn, lkenin i ksm-laryla her trl kaakl yrtebilecei byk Magdalena rmana yaknl nedeniyle ilerinin ekirdeini oluturduu Mahates'deki ekerkam deirmeninin banda geiriyordu. Markinin evine, hesabn kimseye vermedii zenginliiyle ilgili tek tk haberler geliyordu. Marki, burada geirdii ve henz buhrandan nceki sre iinde, kafese kapatlm bir baka oban kpei gibiydi. En iyisini Do-minga de Adviento sylemiti: "Gt bytmeye urayor." Sierva Maria, klesi lnce ilk kez olarak evin iinde srekli bir yer edinmi, birinci markizin yaad o ahane yatak odasn onun iin dzenlemilerdi. Ona berik spanyolcas dersleriyle aritmetik ve doa bilimleri zerine bilgiler versin diye tuttuk-

57 lan retmen, okuma yazma retmeye de almt. Ama dediklerine gre kz ayak diremiti, nk harflere hi akl ermiyordu. Kilise dndan bir retmen hanm da, onu mzie balatmt. Kz, mzikle ilgili ve zevk sahibi olduunu gsteriyordu, ama hibir algy renecek kadar sabrl deildi. retmen hanm, aknlk iinde bu iten vazgeti ve vedalarken markiye yle dedi: "Kznzn hibir eye yetenei olmadndan deil, baka bir dnyann insan o." Bernarda, aralarndaki hnc yumuatmay istiyordu, ama ok gemeden kabahatin ne birinde, ne de tekinde deil, her ikisinin de yaradlnda olduu aka anlalmt. Kznda hayaletmi gibi bir tuhaflk kefettiine inandndan beri yrei aznda yayordu. Dnp arkasna bakp da, artk diz-lerine kadar zgrce inen salaryla hafif tller iindeki o incecik yaratn anlalmaz baklaryla .karlaaca n dnmek bile ona korku veriyordu. "Kz!" diye baryordu ona, "Bana byle bakman yasak ediyorum!" Btn dikkatini en youn biimde ilerine verdii bir anda kendisini gzetleyen ylann slk alan soluunu ense kknde hissediyor ve dehetle irki-liyordu. "Kz!" diye baryordu ona, "eri girmeden nce ses karsana!" Sierva Maria, Yoruba dilinde bir sr sz art arda sralaynca, Bernarda'nm korkusu bsbtn artyordu. Geceleri daha da beterdi, nk birinin kendisine dokunduu duygusuyla birdenbire uyanyor, bir de bakyordu ki kz yatan ayakucunda durmu onu uyurken seyrediyor. Kzn kolazna ngrak asma giriimi de bir yarar salamamt, nk 58 ;. Sierva Maria'nn temkinli hareketleri ngran almasn engelliyordu. "Bu kzda beyaz olan tek ey, rengi," diyordu annesi. Bu ylesine doruydu ki, kz, kendi uydurduu bir Afrika adyla deitirmiti adn: Maria Mandinga. Btn bu ilikiler, Bernarda'nn an kakao yznden dili damana yapm bir halde uyanp, Sierva Maria'nn bebeklerinden birini su kpnn iinde yzer bulduu bir afak vakti doruk noktasna ulat. Gerekte suda yzen basit bir bebek olarak deil de korkun bir ey olarak grnmt ona: l bir bebekti bu. Sierva Maria'nn kendisine kar kt bir Afrika bys yapt inancyla, ikisinin birden ayn eve smadna karar verdi. Marki, ekinerek arabuluculuk etmeye kalktysa da Bernarda kestirip att: "Ya o, ya ben." Bylelikle Sierva Maria, annesinin ekerkam deirmeninin banda olduu zamanlarda bile orada kalmak zere klelerin inine geri gnderilmiti. Anasndan doduu zamanki kadar iine kapankt ve tek szck bile okuyup yazam-yordu. Ama Bernarda'nn da ondan aa kalr yan yoktu. Judas Iscariote'yi, kendini onun dzeyine indirerek yannda tutmay denemi, daha iki yl gemeden ilerinde de, hayatn kendisinde de dizginleri elden karmt. Onu Nubyal korsan, kupa as ya da Kral Melkor1 klna sokarak, zellikle de kalyonlarn demir atp kentin yarm yllk bir cmbe dald zamanlar kenar mahallelere gtryordu. Kefedilmi dnyann her yerinden trl trl mallarn peinde Lima'dan, Portobelo'dan, Havana'dan, ' Kral Melkor. Bir yldzn klavuzluunda Beytllahim'e giderek yeni domu sa'ya tapnan Doulu mneccim kral: Gaspar, Baltasar ve Melkor. (ev.) 59 Veracruz'dan gelen tccarlar iin derme atma meyhaneler ve genelevler kuruluyordu hemen. Bir gece, krek mahkmlarnn gittii bir meyhanede krktk sarho olduklarnda Judas, gizemli bir tavrla Bernarda'nn yanna yaklat. "A azn, yum gzn," dedi. Bernarda dediini yapnca, dilinin zerine bir tablet o nefis Oaxaca ikolatasndan koydu. Bernarda, ne olduunu anlam ve tkrmt, nk ocukluundan beri kakaoya kar zel bir tiksinti duyuyordu. Judas, bunun, insann hayatna nee katan, fiziksel gcn artran, moralini ykselten ve cinsel yaamn glendiren kutsal bir madde olduuna inandrd onu. Bernarda, kahkahay koyuverdi. "Bu doru olsayd," dedi, "Santa Clara'daki kk rahibelerin hepsi birer gre boas olurdu." * oktandr fermante olmu bala tutkundu o; daha evlenmeden ncesinden beri okul arkadalaryla birlikte tketirlerdi ve ekerkam cenderesinin bandaki scak havann iinde de yalnzca azndan deil, be duyusunun hepsinden birden almay srdrmt. Judas'la birlikte, Sierra Nevada yerlileri gibi, yarumo1 klleriyle kartrlm ttn ve koka yapraklar inemeyi renmiti. Meyhanelerde ise Hint kenevirini, Kbrs terebentinini, Real de Cator-ce kaktsn ve, hi deilse bir kez, Filipinli kaaklar tarafndan getirilmi in afyonunu denemiti. Yine de, Judas'n kakaoyu ven szlerine kulaklarn tkamad. Btn tekilerden frsat kaldnda onun da erdemlerini tand ve hepsine yeledi. Sonunda Judas hrsz ve pezevenk olmutu, ara sra olanclk da yapyordu; hepsi bir alkanlk haline 1 yarumo: Amerika'ya zg bir palmiye tr. (ev.) :,,. 60 gelmiti ve artk eksik olan hibir ey kalmamt. Uursuz bir gece, Bernarda'nn gz nnde, bir kumar kavgas yznden filonun krek mahk-muyla yumruk yumrua dvmeye kalkm ve onu dve dve ldrmlerdi. Bernarda, artk ekerkam deirmenine snmt. Ev babo kalmt ve o zamandan beri ayakta durabiliyorsa, Sierva Maria'y kendi tanrlarnn istedii biimde yetitiren Dominga de Adviento' nun usta elleri sayesinde durabiliyordu. Marki, karsnn tkendiini yeni renmiti. ekerkam deirmeninden, onun lgn bir durumda olduu, kendi kendine konutuu, sefahat gecelerinde eski okul arkadalaryla paylamak zere en gzde kleleri seip ald gibi haberler geliyordu. Serveti, haydan gelmi huya gidiyordu ve Bernarda'nn can ok ektiinde vakit kaybetmeden elinin altnda bulabilmek iin orada burada sakl tuttuu bal tulumla-ryla kakao torbalarnn merhametine kalmt. O gnlerde elinde kalan tek gvence, ilerin tkrnda gittii zamanlarda yatann altna gmm olduu, yzlk ve eyreklik som altn liralarla tka basa dolu iki kpt. Bernarda ylesine bir knt halindeydi ki, kesintisiz yln sonunda, o kpein Sierva Maria'y srmasndan az nce, bir daha gitmemek zere Mahates'den dndnde kocas bile tanmamt onu.

Mart ortalarna doru, kuduz tehlikesi geitirilmie benziyordu. Talihine kreden marki, gemiteki hatalarn onararak Abrenuncio'nun tledii mutluluk reetesiyle kznn kalbini fethetmeye koyuldu. Btn vaktini ona adamt. Salarnn nasl 61 taranp rleceim renmeye alt. Ona gerek bir beyaz olmay, soylu bir Kreol olma yolundaki yklan hayallerini yeniden kurmay, azndaki iguana salamuras ve tatu1 yahnisi tadn silmeyi retmeye alt. Hemen hemen her areyi denedi, bunun, onu mutlu etmenin yolu olup olmadn sormann dnda. Abrenuncio, markinin evine ziyaretlerini srdryordu. Markiyle anlamas pek kolay olmuyordu, ama onun, Kutsal Mahkeme'nin2 korku sald dnyann bu gzlerden uzak kesindeki bilinsizlii ilgisini ekiyordu. Yazn scak aylan bylece geip gidiyordu ite: hekim, iekli portakal aalarnn altnda kimseye duyurmadan konuarak, marki de, ona verdii markilik payesinden haberi bile olmayan bir kraldan bin yz deniz mili uzaktaki hamanda ryerek. Bu ziyaretlerin birinde, Bernar-da'nm acl szlanmas konumalarn yarda* kesmiti. Abrenuncio arm, marki ise duymazlktan gelmiti, ama bir sonraki inleme ylesine yrek paralaycyd ki, kulak asmamak mmkn deildi. "Bu her kimse, bir yant alma ihtiyacnda," dedi Abrenuncio. "kinci kez evlendiim kadn," diye karlk verdi marki. "Karacieri berbat bir durumda," dedi Abrenuncio. "Nereden bildiniz?" "nk az ak inliyor," diye yantlad hekim. zin istemeden kapy iterek, odann yar karan1 tatu: (sp. armadillo) Gney Amerika'da yaayan, kemerligillerden bir hayvan. (ev.) ! Kutsal Mahkeme: Engizisyon mahkemesi. (ev.) 62 lnda Bernarda'y grmeye alt, ama kadn yatakta deildi. Adyla seslendi, yant alamad. Bunun zerine pencereyi at ve le sonras saat drtteki i k, edepsizcesine rlplak bedeniyle yerde kollarn ha gibi iki yana am ve lmcl melankolisine sarnm haliyle gzler nne serdi onu. Teni, ar safrann verdii karasan renkteydi. Anszn alan pencerenin parlaklyla gzleri kamaarak ban kaldrp bakt ve a kar duran hekimi tanyamad. Oysa Abrenuncio'ya, kadnn yazgsn grmesi iin yle bir bakvermek yetmiti. "Senin iin lm anlar almaya balam bile, kzm," dedi ona. Sonra da, kannn temizlenmesi iin kendini ivedi bir tedaviye brakmas kouluyla kurtulmak iin hl vakti olduunu anlatt. Bernarda, hekimi tanm, elinden geldiince toparlanarak kfrler yadrmaya koyulmutu. Abrenuncio, pencereyi yeniden kapatrken hi oral olmadan katland onun sylediklerine. Dar ktnda da markinin hamann nnde durarak tansn aklad ona: "Hanmefendi, en ge 15 Eylle kadar lecektir, tabii daha nce kendini bir kirie asmazsa." teki, kl kprdamadan yle dedi: "Tek sakncas, 15 Eylle daha ok vakit olmas." Marki, Sierva Maria'nn mutluluk terapisini srdryordu. San Lzaro tepesinden douda o tehlikeli bataklklar, batda ise okyanusa alev alev gmlen koskoca, kpkrmz gne grnyordu. Kz, denizin te yannda ne olduunu sordu ona, marki de yle yant verdi: "Dnya var." Yapt her bir hareketin kzda beklenmedik yanksn buluyordu. Bir akam ufukta pupa yelken ortaya kan Kalyon Filosunu grdler. 63 Kent bambaka olmutu. Baba kz, kuklalarla, atebazlarla ve iyilik iaretleri gsteren o Nisan aynda limana gelen saysz panayr yenilikleriyle oyalanyorlard. Sierva Maria, o iki ay iinde beyazlarla ilgili olarak daha nce bildiklerinden ok daha fazla ey renmiti. Onu deitirmeye alrken marki kendisi de baka bir insan olmutu ve bu ylesine kkl bir deiimdi ki, sanki kiilii deil de doas deimiti. Evin ii, Avrupa panayrlarnda grlen trden kuklalar, balerinler, mzik kutular ve mekanik saatlerle dolmutu. Marki, talyan tiorbasmn tozunu ald. Sonra tellerini gererek, yalnzca sevgiye yoru-labilecek bir titizlikle akort etti ve ne yllarn, ne de uzak anlarn deitirebildii iyi bir ses ve kt bir kulakla bir zamanlarn arklarn yeniden alp sylemeye koyuldu. O gnlerde Sierva Maria, arklarda dedikleri gibi, akn her eyin stesinden gelebileceinin doru olup olmadn sordu ona. "Dorudur," diye yant verdi babas, "ama sen yine de inanmasan iyi olur." Bu iyi gelimelerle mutluluktan uan marki, Sierva Maria'nn iinde saklad dertlerinden kurtulmas ve eitimini tamamlayp dnyay tanmas iin Sevilla'ya bir gezi tasarlamaya balamt. Yolculuun gnleri ve gzergh tam kararlatrlmt ki, Caridad del Cobre, acmasz bir haberle le uykusundan uyandrd onu: "Zavall yavrucuum kpee dnmeye balad bile, efendim." vedilikle arlan Abrenuncio, halkn, kuduza yakalananlann sonunda kendilerini sran hayvana tpatp benzedikleri biimindeki bo inancn yalanlad. Kzn bir para atei olduunu anlamt ve 64 atelenmenin, baka bir hastaln belirtisi deil de kendi bana bir hastalk olarak kabul edilmesine ramen, bir belirti olabileceini gzard etmedi. Kederli beyefendiyi, kznn herhangi bir tehlikenin dnda olmad konusunda uyard, nk kuduz olsa da olmasa da bir kpein srmas, yabana atlacak bir ey deildi. Her zamanki gibi, tek are beklemekti. Marki, ona yle sordu: "Bana syleyebileceiniz son ey bu mu?" "Bilim, size daha fazlasn syleyebilmeme olanak tanmyor," diye ayn sertlikle yant verdi hekim. "Ama bana inanmyorsanz, yine de bir areniz daha var: Tanrya gvenin." Marki, anlayamamt. "Sizin imansz olduunuza yemin edebilirdim," dedi. Hekim, dnp ona bakmad bile:

"Daha ne isterdim, efendim," diye karlk verdi. Marki, Tanrya deil, kendisine herhangi bir umut verebilecek her eye gveniyordu. Kentte diplomal hekim daha, ayrca alt eczac, kan alma uzman on bir berber, saylamayacak kadar ok da arlatan hekim ve byclk sanatlaryla uraan statlar vard, hem de Engizisyonun son elli yl iinde bin yz kiiyi trl cezalara arptrm ve yedi tanesini de atete diri diri yaktrm olmasna ramen. Salamanca'l gen bir hekim, Sierva Maria'nn kapanm olan yarasn deerek, iinde kalm irini boaltmak iin dalayc baz yaklar vurdu. Bir bakas, ayn eyi srtna slkler yaptrarak denedi. Kan alma ustas bir berber, yaray kzn kendi sidi-iyle ykam, bir bakas ise sidii kza iirmiti. Aradan iki hafta geene kadar Sierva Mana, gnde Ak ve br Cinler 65/5 iki kez ifal ot banyosuyla yumuatc iki lavmana katlanm, doal antimon uruplar ve tehlikeli daha baka iksirlerle lmn eiinden dnmt. Atei dmt, ama kimse kuduz tehlikesinin atlatldm sylemeye cesaret edemiyordu. Sierva Maria, kendini lecek gibi hissediyordu. nceleri gururundan dn vermeden dayanmt, ama aradan hibir sonu alnmadan iki hafta getiinde, ayak bileinde ate gibi yanan bir yara alm, teni hardal yaklar ya da lapalarla dalanmt, midesi ise clk yara gibiydi. ekmedii kalmamt: ba dnyor, rpmyor, spazmozlar geiriyor, hezeyanlara kaplyor, alttan stten karyor, acdan ve fkeden uluya uluya yerlerde debeleniyordu. En gz pek arlatan hekimler bile, ya delirdi, ya da cin arpt diye onu kaderine terk etmilerdi. Markinin de tm umudunu yitirdii bir anda, elinde Aziz Huberto' nun anahtaryla Sagunta kageldi. ^ Artk son perdeye gelinmiti. Sagunta, zerindeki araflar karp bedenini baz yerli yalaryla ovarak, kzn plak bedenine srtmeye balad. Kz, kprdayacak hali olmasa da elleri ve ayaklaryla direniyordu, ama sonunda Sagunta onu zorla yola getirdi. Bernarda, kzn deli gibi lklarn ta odasndan duymutu. Ne olduunu grmeye kotu ve Sierva Maria'y yerde debelenir, Sagunta'y da onun zerine km, salarnn bakr renkli dalgalanna dolanm bir halde Aziz Huberto'nun duasn uluya uluya okur buldu. Her ikisini de haman ipleriyle* krbalad: nce aknlktan ne yapacaklarn bilemez halde yerlerde, sonra da kendi soluu kesilene kadar ke bucak pelerinden kovalayarak. 66 Sierva Mara'nn lgnlklaryla abuk sabuk davranlarnn ortalkta yaratt heyecandan telaa kaplan blge piskoposu Don Toribio de Cceres y Virtudes, nedeni, gn ya da saati ile ilgili hibir ayrnt tamayan, bu yzden de byk bir ivedilik belirtisi olarak yorumlanan bir ar gnderdi markiye. Marki, bu belirsizlii kendi bana aarak, nceden haber vermeksizin ayn gn piskoposu grmeye gitti. Piskopos, bu grevini, markinin toplumsal yaamdan zaten ekilmi olduu bir srada stlenmiti ve o zamana kadar pek grmemilerdi. stelik, rahat hareket etmesini engelleyen iri gvdesiyle kt salnn kurban olmu, inanlann snayan amansz bir astmn yiyip bitirdii bir adamd. Yokluunun hissedilmedii nemli toplantlarn pek ounda bulunmuyordu, katld pek aznda ise araya koyduu uzaklk, onu yava yava gerekd bir varlk haline getirmiti. Marki onu, hep uzaktan ve halk arasnda olmak zere birka kez grmt, ama belleinde ondan kalan an, ynetimin ileri gelenlerince tahtrevanla tanarak bir tente altnda katld, din grevlilerince ortaklaa kutlanan bir ayinle ilgiliydi. Gsterili tren giysileri iindeki iriyar gvdesiyle ilk bakta dev gibi bir ihtiyar andryor, ama acayip yeil gzleriyle temiz ifadeli kse yz, ya belli olmayan el dememi bir gzellii sakl tutuyordu. Tahtrevann tepesinde Papa Hazretlerinin byl bir halesi bulunuyordu ve onu yakndan tanyanlar, bilgeliinin ve iktidar bilincinin ltsnda da ayn halenin varln hissediyorlard. Piskoposun oturduu saray, kenttekilerin en es-kisiydi ve geni odalarn bulunduu ykk dkk iki 67 katnn ancak birinin yarsn bile igal etmiyordu. Saray, katedralin bitiiindeydi ve kemerleri kararm bir galeriyle, kupkuru allklar arasnda yknt halinde bir sarnc bulunan ortak bir i avluyu paylayorlard. Yapnn kesme tatan gsterili cephesiyle masif tahtadan byk kaplan bile terk edilmiliin izlerini tayordu. Marki, yerli bir diyakoz tarafndan ana kapda karlanmt. Giri holnde ayaklarn sryerek dolaan dilenci gruplar arasnda birer para sadaka datt ve hem katedral hem de midesi leden sonra saat drd srarla ald srada evin serin yar karanlna girdi. Orta koridor yle karanlkt ki, diyakoz, kt yerletirilmi heykellere ve ortala yaylm molozlara taklmamak iin her admn dne tama atarak nn grmeden yol alyordu. Koridorun sonunda, bir tepe penceresiyle biraz daha aydnlatlm kk bir n oda vard. Diyakoz, orad durup markiye beklemek zere oturmasn iaret etti ve bitiikteki kapdan ieri geti. Marki, ayakta durmay srdrerek, odann ana duvannda asl duran, kraln sancaktarlarnn tren niformasn giymi gen bir subayn byk boy yalboya portresini incelemeye koyuldu. Bunun, piskoposun genlik portresi olduunu, ancak erevedeki bronz plaketi okuduunda fark edebildi. Diyakoz, kapy aarak onu ieri buyur etti; markinin, piskoposu portredekinden krk yl daha yal olarak bir kez daha grmesi iin yerinden kprdamas gerekmemiti. Astmdan tkanm ve scaktan bunalm haline ramen, sylendiinden ok daha iriyar ve etkileyiciydi. akr akr terliyor, daha rahat soluk alabilmek iin ne doru edii gvdesini palmiye yaprandan bir yelpazeyle hafif hafif yel68 pazeleyerek, Filipin ii bir salncakl sandalyede ar ar sallanyordu. Ayana renber sandaletleri, zerine de fazla sabundan yer yer ypranm, kaba ketenden bir gmlek giymiti. Yoksulluunun itenlii daha ilk bakta kendini belli ediyordu. Yine de en ok dikkati eken, gzlerinin, yalnzca ruhsal bir ayrcala yorulabilecek temizliiydi. Markiyi kapda grr grmez sallanmay brakarak, elindeki yelpazeyle sevecenlik dolu bir iaret yapt. "Buyur, Ygnacio," dedi ona. "Buras senin evin." Marki, ellerinin terini pantolonuna sildi, kapdan geip, sar boru iekleriyle salkm salkm e-reltiotlanndan bir ardan altndaki ak terasta buldu kendini; buradan btn kiliselerin kuleleri, kentin belli bal konaklarnn krmz atlar, scaktan hareketsizlemi gvercinlikler, d izgileri cam gibi duru gkyzne vurmu kaleler ve cayr cayr yanan deniz grnyordu. Piskopos, asker elini kastl bir hareketle uzatt ona, marki de yzn pt.

Astm yznden derin derin ve zorlukla soluk alyor, cmleleri beklenmedik i geirmeler, kuru ve ksa ksrklerle kesiliyordu, ama bunlarn hibiri gzel konumasn etkilemiyordu. Ufak tefek gndelik olaylarla ilgili kolay bir sylei balatvermiti hemen. Karsnda oturan markinin kranla karlad bu avutucu balang konumas ylesine ho bir biimde uzayp gidiyordu ki, saatin be olduunu belirten an sesleri onlar artmt. Bir sesten ok, akamn nda titreimler yaratan bir sarsnt gibiydi ve gkyz rkm gvercinlerle doluver-miti. "Korkun bir ey," dedi piskopos. "Her bir saat, tpk bir yer sarsnts gibi ta iimde yanklanyor." 69 > Bu szler markiyi artmt, nk saat drd vurduunda o da tpk byle dnmt. Piskoposa doal bir rastlant gibi grnd bu. "Dnceler kimsenin deildir," dedi. aret parmayla havada birbiri ardna bir sr halka izdi, sonra da szn tamamlad: "Tpk melekler gibi, oralarda uuur dururlar." Piskoposun hizmetini gren bir rahibe, kaliteli ve sert bir arabn iine doranm bir srahi dolusu meyveyle, dumanlan tterek havay bir ila kokusuyla dolduran bir leen su getirdi. Piskopos, gzlerini kapayarak buhan kendinden geercesine iine ekti, kendini toparladnda ise baka biriydi sanki: grevinin tam anlamyla hkimiydi. "Seni buraya getirttik," dedi markiye, "nk Tannya ihtiyacn olduunu ve bunu bilmezlikten geldiini biliyoruz." Sesindeki org tnlamas kaybolmu, gzleri aski dnyasal ltsna kavumutu. Marki, havaya girmek iin arap kadehinin yarsn bir dikite iti. "Bir insanin bana gelebilecek en byk talihsizlie uradm Zat- ahanelerinin biliyor olma-lan gerek," dedi, karsndakini yattnc bir alakgnlllkle. "Ben artk inanmaz oldum." "Biliyorduk zaten, olum," diye karlk verdi piskopos hi armadan. "Bilmez olur muyuz!" Bunu biraz da sevinle sylemiti, nk kendisi de, Fas'ta kraln sancaktanyken, bir atmann patrts arasnda, yirmi yanda inancn kaybetmiti. "Tanrnn artk var olmadndan bir anda emin olmutum," dedi. O zaman, dehet iinde, kendini dua ve tvbekrla vermiti. "Ta ki Tanr bana acyp da hak yolunu gsterene kadar," diye szn tamamlad. "Yani nemli 70 olan senin inanmaman deil, Tanrnn hl sana inanyor olmas. Bunda da kuku yok, nk seni feraha karmamz iin bizi aydnlatan, sonsuz inayeti iinde yine O olmutur." "Bahtszlma sessizce katlanmak istemitim," dedi marki. "yleyse bunu hi beceremedin," diye karlk verdi piskopos. "Zavall kznn utan verici rpnmalar iinde ve putperest dilinde uluyarak kendini yerden yere att, herkesin dilinde olan bir sr. Bunlar, onu cin arptnn kesin belirtileri deil de nedir?" Marki, dehet iindeydi. "Ne demek istiyorsunuz?" "eytann saysz kurnazlklar arasnda en sk grleni, masum bir bedenin iine girebilmek iin iren bir hastaln grnmne brnmesidir," dedi. "Ve bir kez girdi mi, onu oradan kartmaya kimsenin gc yetmez." Marki, kpek srmasnn tbbi geliimini anlatt, ama piskopos hepsine kendince bir aklama buluyordu. Sonunda ok iyi bildiine kuku olmayan bir ey sordu: "Abrenuncio'nun kim olduunu biliyor musun?" "Kz ilk gren hekim o olmutu," dedi marki. "Bunu senin azndan duymak istemitim," diye karlk verdi piskopos. El altnda bulundurduu kk bir ngra sallad ve otuz yalarnda kadar eli yz dzgn bir rahip, sanki ieden dar salverilmi bir cin gibi grnverdi. Piskopos, onu yalnzca Peder Cayeta-no Delaura olarak tantrd ve oturmasn syledi. Scaa kar evde giyilen trden bir cppe ile tpk 71 piskoposunkiler gibi sandaletler giymiti. Gl kuvvetli, solgun benizliydi, gzleri canl, alnnda bir tutam beyaz olan salar simsiyaht. Ksa soluklan ve hareketli elleri, mutlu bir adamnkileri andrmyordu. "Abrenuncio hakknda ne biliyoruz?" diye piskopos sordu ona. Peder Delaura'nn dnmesi gerekmemiti. "Abrenuncio de Sa Pereira Cao," dedi, hekimin adn heceler gibi. Hemen arkasndan da markiye dnd: "En sondaki soyadnn Portekiz dilinde kpek anlamna geldiine dikkat ettiniz mi, sayn marki?" Tam olarak dorusu aranrsa, diye devam etti Delaura, bunun onun gerek ad olup olmad da bilinmiyordu. Kutsal Mahkeme'nin dosyalarna gre, berik yanmadasndan kovulmu bir Portekiz Ya-hudisiydi ve burada, Turbaco'nun kan temizleyici sular sayesinde iki librelik bir tay iyi ettii iin kendisine gnl borcu duyan bir vali tarafndan korunuyordu. Onun byl reetelerinden, lm nceden haber verirkenki azametinden, olas olanclndan, ahlakszca yorumlarndan ve Tanrsz yaamndan sz etti. Yine de ona kar yaplm tek somut sulama, ufak tefek onanm ve skklerle uraan Getseman'li kk bir terziyi diriltmi olmasyd. oktan kefenlenip tabuta konulmuken Abrenuncio'nun ona yerinden kalkmay emrettiini dorulayan ciddi tanklar bulup getirmilerdi. Neyse ki dirilen adamn kendisi, bilincini bir an bile kaybetmediini Kutsal Mahkeme'nin nnde beyan etmiti. "Bylece onu odun ateinde yanmaktan kurtard," dedi Delaura. Son olarak da San Lzaro tepesinde lp kabristana gmlen at olayn hatrlatt. 72 "Onu bir insanm gibi seviyordu," diye sze kart marki. "Bu, bizim inancmza kar bir kfrdr, sayn marki," dedi Delaura. "Yz yanda atlar, Tanrnn ii deildir." Marki, Kutsal Mahkeme'nin arivlerine gizli bir ihbarn ulatrlm olmasndan telaa kapld. ekinerek savunmaya gemeye alt: "Abrenuncio, azna geleni syleyen biridir, ama bununla din sapknl arasnda dalar kadar fark var." Piskopos, onlar uzaklatklar konuya geri dndrmeseydi, tartma sertleerek srp gidecekti. "Hekimler ne derlerse desinler," dedi, "insanlarda kuduz hastal, ou kez Dman'n onca dzenbazlklarndan biridir."

Marki, anlamyordu. Piskopos ona yle dramatik bir aklama yapt ki, anlattklar sonsuza dek cehennem ateine mahkmiyetin bir balangcyd sanki. "Talihimiz varm ki," diye szn tamamlad, "kznn bedeni geri alnamayacak durumda olmasna ramen, Tanr onun ruhunu kurtarmamzn yollarn gsterdi bize." Akamn karanl dnyann zerine kyor-du. Marki, eflatun gkyznde kan ilk parlak yldz grd ve arlatan hekimlerin sama sapan ila-laryla berbat olan ayan sryerek pislik iindeki evde tek bana kalan kzn dnd. Tanr vergisi alakgnlll iinde sordu: "Ne yapmam gerek?" Piskopos, tek tek aklad ona. Yapaca her giriimde, zellikle de kzn en ksa zamanda kapatmak zorunda olduu Santa Clara manastrnda, kendi adn kullanma yetkisini verdi ona. 73 "Onu bizim ellerimize emanet et," diye szn tamamlad. "Gerisini Tann zmler." Marki, geldii zamankinden daha byk bir ac iinde vedalap ayrld. Arabasnn penceresinden yoksul sokaklar, su birikintilerine girip kan plak ocuklar, akbabalarn ortala satklar pleri seyrediyordu. Keyi dnnce, her zamanki yerinde denizi grd; birden bir kuku kaplad iini. Akam duas iin anlar alarken karanlkta evine vard ve Dona Olalla'nm lmnden beri ilk kez yksek sesle etti bu duay: Efendimizin melei Meryem'e duyurdu mjdeyi. Tiorbann telleri, karanlkta bir kuyunun dibinden gelir gibi yanklanyordu. Marki, mziin geldii yne doru el yordamyla ilerleyerek kznn yatak odasna vard. Sierva Mara, zerinde beyaz gmlei, yerlere kadar uzanan ak salaryla tuvalet masasnn nnde oturmu, ondan rendii ilk paralardan birini alyordu. le vaktinde arlatan hekimlerin gaddarlyla aclar iinde braktyla ayn kii olduuna inanam-yordu, ya da bir mucize gereklemi olmalyd. Ama anlk bir grntyd bu. Sierva Maria, onun geldiini sezince algy bir yana brakp eski mutsuzluuna geri dnmt. Marki, btn gece kzn yanndan ayrlmad. Yatak odasndaki olaan ilerde, byle eylere alkn olmayan bir babann beceriksizlii iinde yardmc oldu ona. Geceliini ters giydirmi, kzn karp doru dzgn giymesi gerekmiti. Onu ilk kez plak gryordu; teninin altnda kaburga kemiklerini, tomurcuklanm meme ularn, incecik tylerini grmek ac vermiti ona. Yangl ayak bileinde alev alev yanan bir hale vard. Yatmasna yardm ederken kz, duyulur duyulmaz bir szlanmayla tek ba74 na ac ekmeye devam ediyordu; marki, sanki lmesine yardm ediyormu duygusuna kapld birdenbire. nancn kaybettiinden beri ilk kez dua etme ihtiyacn duyuyordu. Kendisini terk etmi olan Tanry geri kazanmak iin tm gcn harcayarak dua odasna gitti, ama yarar yoktu: inanszlk, inantan daha dayanklyd, nk duygularla besleniyordu. Gecenin serinlii iinde kzn st ste k-srdn duyunca kalkp odasna gitti. Geerken Bernarda'nn yatak odas kapsnn aralk olduunu grd. Kukularn paylama ihtiyac iinde itti kapy. Bernarda, yerde yzkoyun yatm uyurken grltyle horluyordu. Marki, eli kapnn tokmanda, ylece durarak onu uyandrmad ve kendi kendine konutu: "Onun hayatna karlk seninki." Sonra da hemen dzeltti: "Onunkine karlk bizim ikimizin boktan hayatlarmz!" Kz, uyuyordu. Marki, onun hareketsiz ve ruhsuz bir halde yatma bakarak, onu kuduz cezasna arptnlmaktansa lm olarak grmeyi yeleyip yelemeyeceini sordu kendi kendine. Yarasalar kann emmesinler diye cibinliini dzeltti, daha fazla ksrmemesi iin zerini rtt ve onu bu dnyada daha nce hi sevmedii kadar ok sevmenin verdii yepyeni bir hazla yatan yannda uyumadan beklemeye koyuldu. te o zaman ne Tannya, ne de baka bir kimseye danmakszn hayatnn kararn verdi. Sabahn saat drdnde Sierva Maria gzlerini am ve onu yatann yannda oturur bulmutu. "Gitme vaktimiz geldi," dedi marki. Kz, daha fazla aklamaya gerek olmakszn kalkt. Marki, bu nemli gn iin giyinmesine yar75 dm etti. Botlarnn ift kat derisi ayak bileini actmasn diye sandktan kadife pabular bulup kard, bir de ocukken annesinin olan bir gece elbisesi geti eline. Delik deikti ve zamanla ypranmt, ama iki kez bile giyilmedii belliydi. Marki, neredeyse bir yzyl sonra, Sierva Maria'nin ermilik kolyele-riyle vaftiz gslnn zerine giydirdi elbiseyi. Biraz dar gelmiti, bu da nedense eski grnmn artryordu. Yine sandkta bulduu, rengrenk kurdeleleri elbiseye hi uymayan bir apkay da giydirdi. Bana tam gelmiti. Son olarak da, iine bir gecelik, bit sirkelerini bile ayklayacak kadar sk dili bir tarak, bir de bykannesine ait altn menteeli, sedef kapakl bir dua kitabn koyduu bir el antas hazrlad. O gn, Paskalyadan nceki kutsal Pazar gnyd. Marki, Sierva Maria'y sabah be ayinine gtrd ve kz, niin olduunu bilmeksizin, seve sev ald kutsanm palmiye yapran.1 Dar ktklarnda, gnein douunu arabadan seyrettiler. Marki, dizlerinin zerindeki el antasyla arabann esas koltuunda oturuyor, kz da karsndaki koltukta korkusuzca oturmu, on iki yanda son kez grecei sokaklarn pencereden geip gitmelerini seyrediyordu. Byle Deli Juana2 klnda ve banda orospu apkasyla bu kadar erken saatte nereye gtrldn renmek iin en ufak bir merak belirtisi gstermemiti. Uzun dncelere daldktan sonra marki, ona yle sordu: "Tanrnn kim olduunu biliyor musun?" Kz, hayr anlamnda ban sallad. ' Paskalyadan nceki Pazar gn, Hz. sa'nn Kuds'e girdii ve halkn onun nne palmiye yapraklar serdii kutsal gn. (ev.) 3 Juana la Loca: (1479-1555) Ei Avusturya Aridk Filip'in lmnden sonra akln karan Kastilya kraliesi. (ev.) 76 Ufukta imekler akyor, uzak gk grltleri yanklanyordu; gkyz kapkara bulutlarla rtl, deniz hrnd. Bir keyi dndklerinde, kumsaldaki bir p ynnn zerinde mavi pancurlanyla kat ykselen, tek bana, bembeyaz Santa Clara manastn kt karlarna. Marki, iaret parmayla gstererek, "te orada," dedi. Sonra da sol yann iaret

etti: "Pencerelerinden her saat denizi greceksin." Kz hi oral olmaynca, kaderiyle ilgili olarak bir daha hi yapamayaca bir aklama yapt ona: "Hava deiiklii olsun diye Santa Clara rahibe-leriyle birka gn geireceksin." Paskalyadan bir nceki Pazar olduundan, dner kapda her zamankinden daha fazla sayda dilenci vard. Onlarla mutfak artklan iin tartmakta olan birka czaml da, ellerini aarak markiye doru seirttiler. Marki, bozuk paralan tkenene kadar, her birine birer tane olmak zere be kuru sadaka datt onlara. Dner kapdaki grevli rahibe, markinin siyah yas giysilerini ve kralieler gibi giyimli kzn grnce onlarla ilgilenmek zere kapy at. Marki, Sierva Maria'y oraya piskoposun emriyle getirdiini anlatt. Grevli rahibe, bunlan syler-kenki ifadesinden herhangi bir kukuya kaplmad. Kzn grnmn inceleyerek bandaki apkay kard. "Burada apka giymek yasaktr," dedi ve apkay alkoydu. Marki, el antasn da rahibeye vermek istedi, ama o almayarak, "Ona hi ihtiyac olmayacak," dedi. Sierva Maria'nn iyi tutturulmam olan sa rgs, neredeyse yerlere kadar alvermiti. Rahibe, san doal olduuna inanamad. Marki, rgy ye77 niden toparlamaya alt. Kz, onun elini iterek, rahibeyi artan bir beceriyle hi yardmsz kendisi toplad san. "Bunu kesmek gerek," dedi rahibe. "Kutsal Meryem'e yaplan ve evlenecei gne kadar srecek bir adak bu," diye aklad marki. Grevli rahibe, bu gereke karsnda raz oldu. Kz elinden tutarak, vedalamasna frsat brakmadan onu dner kapdan geirdi. Kz, yrrken ayak bilei acd iin sol ayann pabucunu kard. Marki, pabucu elinde, plak ayayla seke seke uzaklatn grd onun. Bir an olsun insafa gelerek dnp kendisine baksn diye bouna bekledi. Ondan kalan son an, yaral ayan sryerek bahedeki galeriyi geip, inzivaya ekilenlerin blmnde gzden kaybolmas oldu. 78 Santa Clara manastr, doal grnml, glgeli bir bahenin evresindeki yarm daireli kemerlerden oluan galerisi ve birbirinin ei saysz pencere-leriyle, denize kar ykselen katl, drt ke bir yapyd. Muz aaklanyla yabani ereltiotlannn arasnda tal bir patika, arayarak at terasndan daha ykseklere uzanm zarif bir palmiye aac, bir de dallarndan vanilya sarmaklaryla salkm salkm orkidelerin sarkt ulu bir aa vard. Aacn altnda da, zerinde tutsak guacamaya'larn1 sirk numaralar yapt pasl demirden bir erevesi olan, sular durgun bir havuz. Bahe, yapy iki ayr kanada blmt. Sa yanda, yalyara arpp ekilen dalgalarn soluundan ve ibadet saatlerindeki dua ve ilahilerden pek de rahatsz olmayan inzivadakilerin bulunduu kat vard. Bu blok, manastrn i blmndeki rahibeler kilisenin halka ak nefinden gemeden koro blmne girebilsinler ve kendileri grnmeden dary grmelerine olanak salayan kafeslerin arkasndan ayini dinleyip ark syleyebilsinler diye bir i kapyla manastrn apeliyle balantlyd. Manastrn her yannda tavanlar kaplayan, deerli tahtalardan yaplm olaanst tavan bezemeleri, ana mihraptaki nilerden birine gmlme hakkna karlk mrnn yarsn bu ie adayan bir spanyol usta tarafndan yaplmt. Orada, neredeyse iki yz! guacamaya: Uzun kuyruklu bir tr Amerika papaan. (ev.) 79 yllk barahibelerle piskoposlar ve daha baka ileri gelen kiilerle birlikte mermer kapak talarnn ardnda skm yatyordu. Sierva Mara, manastra girdiinde, hepsi de hizmetkarlaryla birlikte seksen iki spanyol ve genel valiliin belli bal ailelerinden otuz alt Kreol kz, burada inzivaya ekilmi rahibeleri oluturuyorlard. Yoksulluk, sessizlik ve iffet yeminlerini ettikten sonra, daryla olan tek balantlar, n deil, yalnzca sesin geebildii tahta kafesleri bulunan ziyareti odasndaki seyrek ziyaretlerdi. Dner kapnn bitiiinde bulunan bu odann kullanm, konumalar dinleyen bir baka rahibenin eliinde olmak kouluyla, son derece snrlyd ve bir ynetmelie balyd. Bahenin solunda ise, rahibe adaylaryla, onlara el sanatlarn reten rahibelerin kalabalk bir grup oluturduklar okullar ve her trl atlye bulunuyordu. Aynca burada odun ateiyle yanan kocaman bir oca olan mutfak ve kasap blmleri, bir de byk bir ekmek frn yer alyordu. Dip tarafta, pek ok kle ailesinin bir arada yaad ve ykanan amarlar yznden her zaman su birikintileri iinde bir avlu, en sonda da iyi bir yaam srmek iin gereken ne varsa besleyip yetitirdikleri ahrlar, bir kei al, bir domuz ahr, bir sebze bahesiyle an kovan-lan vard. Btn bunlarn bittii, olabildiince uzak ve Tanrnn elini ektii bir yerde de, altm sekiz yl boyunca Engizisyona zindanlk etmi ve hl da yoldan km Klaris rahibelerine zindan olmay srdren, tek bana bir blm bulunuyordu. te Sierva Maria'y da, kpein srmasndan doksan gn sonra ve hibir kuduz belirtisi grlmeksizin, her80 kee unutulmu bu kedeki en son hcreye kapattlar. Dner kapda grevli olup onu elinden tutarak alp gtren rahibe, koridorun sonuna geldiinde, mutfak ynne gitmekte olan bir rahibe adayyla karlam, ondan kz barahibeye gtrmesini istemiti. Rahibe aday, bu derece nazl ve iyi giyimli bir kz mutfak blmnn curcunasna sokmann yerinde olmayacan dnerek, daha sonra almak zere onu bahedeki ta banklardan birine oturtup brakt. Ama dnte onu unutmutu. Daha sonra oradan geen iki rahibe aday, kzn kolyeleri ve yzkleriyle ilgilenerek, ona kim olduunu sordular. Kz, yant vermedi. spanyolca bilip bilmediini sordular, ama sanki bir lyle konuuyorlard. "Her halde sar dilsiz," dedi daha gen olan rahibe aday. "Ya da Alman," dedi teki. Gen olan rahibe aday, sanki be duyudan yok-sunmu gibi davranmaya balad kza. Ensesine toplanm olan sa rgsn aarak kar kar lt. "Neredeyse drt kar," dedi, kzn kendisini duymadndan emin olarak. Sonra rgy amaya koyuldu, ama Sierva Maria, baklaryla yldrd onu. Rahibe aday, kz tutarak ona dilini kard.

"Gzlerin tpk iblisinkiler gibi," dedi. Kzn yzklerinden birini, hibir direnmeyle karlamakszm parmandan ekip kard, ama teki rahibe aday kolyelerine el atmaya kalknca, tpk bir engerek ylan gibi, yerinde bir atlmla elini bir anda smverdi. Rahibe aday, elindeki kan ykamaya kotu. Sabah ilahisini okumaya baladklarnda, SierAk ve br Cinler 81/6 , va Maria, havuzdan su imek zere ilk kez kalkmt yerinden. rkerek suyu imeden yerine dnd, ama bunun rahibelerin okuduu ilahi olduunu fark edince yeniden havuzun bana dnd. Suyun yznde birikmi rm yaprak tabakasn ustaca bir el hareketiyle iterek, kk kurtuklara ilimeden kana kana su iti. Sonra aacn arkasna melip zararl hayvanlara ve tehlikeli insanlara kar korunmak iin Dominga de Adviento'nun kendisine rettii biimde eline bir sopa alp hazr tutarak iedi. Az sonra oradan geen iki zenci kle, kzn boynundaki ermilik kolyelerini tandlar ve onunla Yo-ruba dilinde konutular. Sierva Maria, ayn dilde hevesle karlk verdi onlara. Neden orada olduunu kimse bilmediinden, kle kzlar onu alp grlt patrt iindeki mutfaa gtrdler; oradaki hizmetkrlar neeyle karlamlard kz. O srada ilerinden biri, Sierva Maria'nn ayak bileindeki yaray fark etti ve orasna ne olduunu sordu. "Annem bir bakla at o yaray," dedi kz. Adnn ne olduunu soranlara da zenci adn syledi: Maria Mandinga. Sierva Maria, bir anda kendi dnyasn bulmutu. lmeye direnen bir ola kesmelerine yardm etti. Hayvann en sevdii yerleri olan gzlerini kartp yumurtalarn kesti. Mutfaktaki byklerle ve avludaki ocuklarla topa evirdi, hepsini de yendi. Yoruba, Congo ve Mandinga dillerinde arklar syledi, bu dilleri anlamayanlar bile onu kendilerinden geerek dinlemilerdi. le yemeinde, domuz yanda piirilip ac baharatlarla enilendirilmi olak yumurtalaryla olak gzlerinden bir tabak yedi. 82 O saatte, barahibe Josefa Miranda'nn dnda artk btn manastr, kzn orada olduunu renmiti. Barahibe, aileden gelen bir darkafallk iinde grm geirmi, kupkuru bir kadnd. Kutsal Mahkeme'nin glgesinde Burgos'da yetimiti, ama hkmetme yeteneiyle nyarglarnn dn vermez-lii ezelden beri iindeydi. Becerikli iki yardmcs vard, ama olmasalar da olurdu, nk barahibe her eyle kimsenin yardm olmakszn kendisi urayordu. Yerel piskoposlua kar duyduu hn, doumundan neredeyse yz yl nce balamt. Tarihteki btn byk kavgalarda olduu gibi bunun da ilk nedeni, Klaris rahibeleriyle Fransisken piskopos arasnda para ve yetki alan konularnda km olan ufak bir anlamazlk olmutu. Piskoposun uzlamaz tutumu karsnda rahibeler sivil ynetimin desteini salamlar, bu da yle bir atmay balatmt ki, bir an gelmi herkesin herkese kar olduu bir savaa dnmt. teki topluluklar tarafndan da desteklenen piskopos, Klarisleri a brakarak dize getirmek iin manastr kuatma altna alm ve Cessatio a Divinis ilan etmiti, baka bir deyile: yeni bir emre kadar kentte her trl din hizmeti durdurulmu oluyordu. Halk, gruplara ayrlmt ve sivil yetkililerle din yetkilileri, kh onun, kh bunun desteiyle birbirlerine kafa tutuyorlard. Her eye ramen, Klaris rahibeleri alt aylk bir kuatmann sonunda hl hayatta ve sava halindeydiler, zaten o srada yandalarnn kendilerine yiyecek getirmelerini salayacak gizli bir tnel de kefedilmiti. Ancak bu kez yeni valinin desteini salayan Fransiskenler de, Santa Clara'nn inziva blmn basarak rahibeleri datmlard. 83 ' Ortaln yatp yerle bir edilen manastrn Kla-rislere geri verilmesi iin aradan yirmi yl gemesi gerekmiti, ama geen bir yzyln sonunda Josefa Miranda, hl hncnn iinde ksk atete pimeye devam ediyordu. Ayn hnc rahibe adaylarna da telkin edip, yreklerinden ok, ta ilerinde yeertmi ve bu hncn kkenindeki btn kabahatleri piskopos De Cceres y Virtudes ile onunla ilgili her eyde yeniden canlandrmt. Bu yzden de, Casalduero markisinin, cin arpmann lmcl belirtilerini tayan on iki yandaki kzn piskoposun tavsiyesiyle manastra getirdii haberi verildiinde, tepkisinin ne olacan kestirmek zor deildi. Barahibe, tek bir soru sordu yalnzca: "Byle bir marki var myd?" Bu szler ifte fke tayordu, hem piskoposla ilgili bir i olduu iin, hem de "szde soylular" dedii Kreol soylularnn geerliliini her zaman yadsd iin. r le yemei saati geldiinde, barahibe, Sierva Maria'y manastnn iinde hl bulabilmi deildi. Dner kapda grevli rahibe, yas giysileri iinde bir adamn, kralieler gibi giydirilmi sansn bir kz ocuunu afak skerken kendisine teslim ettiini barahibenin yardmclarndan birine anlatmt, ama onunla ilgili hibir ey renememiti, nk tam da dilencilerin Paskalyadan nceki kutsal Pazar gn datlan manyoka orbas iin tarttklan bir sraya rastlamt bu olay. Szlerinin kant olarak da rengrenk kurdeleli apkay vermiti ona. Yardmc rahibe, kz ararlarken barahibeye gsterdi apkay, o da kime ait olduunu hemen anlad. apkay parmaklannn ucuyla olabildiince uzakta tutarak inceledi. "Banda aifte apkasyla tam bir kk hanm84 efendi," dedi. "Ne dolaplar evirdiini eytan bilir." Barahibe, sabahn dokuzunda ziyareti odasna gitmek zere oradan geerken duvarc ustalanyla bir eme iinin fiyatn tartmak iin bahede oyalanm, ama ta bankta oturan kz grmemiti. Oradan pek ok kez gemi olmalar gereken baka rahibeler de grmemilerdi onu. Parmandan yzn alan iki rahibe aday, sabah ilahisini okuduktan sonra oradan geerlerken onu grmediklerine yemin ediyorlard. Barahibe, manastrn btn iini dolduran tek sesli bir ark duyduunda le uykusundan yeni uyanmt. Yatann yannda asl duran kordonu ekti, odann yar karanl iinde bir anda bir rahibe aday beliriverdi. Barahibe, bylesine kusursuz bir biimde ark syleyenin kim olduunu sordu. "O kz," dedi rahibe aday. Hl yar uykulu olan barahibe, yle mrldand: "Ne gzel bir ses." Hemen arkasndan da yerinden srad: "Hangi kz?"

"Bilmiyorum," dedi rahibe aday. "Arka avluyu sabahtan beri birbirine katan biri." "Ulu Tanrm!" diye haykrd barahibe. Yataktan frlad. Manastr bir utan bir uca uarcasna geti ve sese gre ynn bularak hizmetkrlarn avlusuna vard. Sierva Maria, salar yerlere kadar alm olarak, bylenmi hizmetkrlarn ortasnda bir tabureye oturmu ark sylyordu. Ba-rahibeyi grr grmez ark sylemeyi brakt. Barahibe, boynunda asl olan ha havaya kaldrarak, "Kutsal Meryem Ana!" diye haykrd. "Tertemiz gnahsz bakire," diye tamamlad tekiler. 85 Barahibe, elindeki ha Sierva Mara'ya kar bir silah gibi sallayarak, "Vade retrol"1 diye bard. Hizmetkrlar geri ekilerek kz, gzlerini bir noktaya dikmi olarak tetikte bekler bir halde, oturduu yerde yalnz brakmlard. "eytann evlad!" diye haykrd barahibe. "Bizi artmak iin grnmez oldun!" Kzn azndan tek kelime almay baaramamlard. Rahibe adaylarndan biri, onu elinden tutup gtrmek istedi, ama barahibe, dehet iinde engelledi onu. "Dokunma ona!" diye bard. Sonra da oradakilerin hepsine seslendi: "Kimse dokunmasn ona!" Sonunda tepinir ve evresindekilere kpek gibi dilerini geirmeye abalar bir halde onu zorla yakalayp zindan blmnn en sonuncu hcresine gtrdler. Yolda giderlerken kendi pisliklerine bulanm olduunu fark edip ahrda zerine kova ova sular dkerek ykadlar. "Bu kentte bunca manastr var, piskopos efendi de kalkm bize yolluyor byle pislikleri," diye sylendi barahibe. Hcre, bezemelerinde termitlerin kntlar oluturduu ok yksek tavanl, duvarlar przl, geni bir odayd. Odann tek kapsnn yannda, yuvarlatlm tahtadan parmaklklar bulunan ve kanatlarna kol demiri vurulmu byk boy bir pencere vard. Denize bakan dipteki duvarda, tahta kafesle kapatlm bir pencere daha bulunuyordu. Yatak, ii samanla doldurulmu ve kullanlmaktan ypranm bezden bir iltesi olan beton bir kntdan oluuyordu. Oturmak iin tatan bir seki, duvara ivi' Vade retro: (Aslnda "Vade retro, Satana'.: Geri ekil, blis!) ncil'de Hz. sa'nn syledii Latince bir sz. (ev.) 86 lenmi tek bir han altnda da hem mihrap hem de lavabo yerine geen bir masa vard. Sierva Mara'y, sa rgsne varana kadar srlsklam olmu ve korkudan tir tir titrer bir halde, eytana kar verilen bin yllk sava kazanmak iin eitim grm bir gardiyann gzetimi altnda, oraya braktlar. Sierva Maria, yatan zerine oturarak gzlerini zrhl kapnn demir parmaklklarna dikmiti; leden sonra saat bete kahvalt tepsisini gtren hizmeti kz, onu byle buldu. Kz grnce hi istifini bozmamt. Hizmeti, Sierva Maria'nn boynundaki kolyeleri karmaya yeltendi, o da bileinden yakalayarak onlar brakmaya zorlad hizmetiyi. O gece yazlmaya balanan tutanaklarda, hizmeti kz, baka dnyalardan bir gcn kendisini yere devirdiini ileri srecekti. Kap kapatlp zincir sesleri ve asma kilidin iinde anahtarn iki kez dnmesi iitilirken, kz, yerinden hi kprdamamt. Yiyecek neler olduuna bakt: kurutulmu et krntlar, manyoka unundan bir para ekmek, bir fincan da ikolata. Manyoka ekmeinin tadna bakarak ineyip tkrd. Yataa, yzkoyun uzand. Denizin mrltsn, yamur getiren rzgr ve mevsimin ilk gk grltlerini duyuyordu. Ertesi sabah afak skerken kahvaltyla birlikte yeniden gelen hizmeti kz, dileri ve trnaklaryla iini dna kard iltenin ot ynlar zerinde uyur buldu onu. le yemei saatinde, manastrn inziva yemini etmemi olan sakinlerinin yemekhanesine gtrlmeye uysallkla raz oldu. Buras, koca koca pencerelerinden denizin parlaklnn ieriye kucak kucak girdii ve dalgalarn yalyardaki patlamasnn ok yakndan duyulduu, yksek kubbeli, geni bir 87 salondu. ou gen olan yirmi rahibe aday, ift sra halinde dizilmi kaba saba masalarda oturuyorlard. zerlerinde adi ayaktan giysiler vard, salar kr-plmt, hepsi de neeli ve saftlar; karavana yemeklerini cin arpm biriyle ayn masada yiyor olmann heyecann da gizlemiyorlard. Sierva Maria'y, giri kapsnn yaknna, kendisiyle ilgilenmeyen iki gardiyann arasna oturtmulard; yiyeceklerin tadna bile bakmyordu. Rahibe adaylannnki gibi bir gmlekle hl slak olan pabularn giydirmilerdi. Yemek yerlerken kimse dnp de bakmad ona, ama yemein sonunda birka rahibe aday evresini sararak hayranlkla boncuklarn seyre koyuldular. lerinden biri kolyesini karmaya yeltendi. Sierva Mana, aha kalkmt. Kendisini tutmaya alan gardiyanlar bir silkinite att zerinden. Masann zerine kt, borda bordaya bir gemi saldrsnn curcunas iinde gerekteki cin arpmasna avaz avaz bararak bir utan br uca komaya balad. nne ne ktysa hepsini krp dkt, pencereden atlayp avlunun ardan yerle bir etti, ar kovanlarnn altn stne getirdi, ahrlarn korkuluklaryla allarn itlerini devirdi. Arlar ortala dalm, hayvanlar rkp panik halinde bararak manastrn yatakhanelerine bile dalmlard. O gnden sonra manastrda ne olsa, Sierva Ma-ria'nn kt bysne yoruluyordu. Rahibe adaylarnn pek ou, doast bir vzlt karan saydam kanatlarla utuunu tutanaklarda ileri srmlerdi. Hayvanlar ahrlara kapatp arlar peteklerine kadar krlarda kovalamak ve ortal dzene sokmak iin bir kle ordusunun iki gn boyunca almas gerekmiti. Domuzlarn zehirlendikleri, sularn he88 zeyanlara neden olduu, rken tavuklardan birinin damlarn tepesinden uarak denizin zerinde ufukta gzden kaybolduu sylentileri ortala yaylmt. Ama Klaris rahibelerinin duyduklar dehet elikiliydi, nk barahibenin ortal velveleye vermesine ve her birinin kendi korkusuna ramen, Si-erva Maria'nn hcresi herkes iin bir ilgi oda haline dnmt. Manastrda ortalktan el ayak ekilmesi, saat yedide okunan akam duasndan sabah alt ayinindeki ilk duaya kadar sryordu. Iklar sndrlyor, yetkili pek az hcrede yanar braklyordu yalnzca. Yine de manastr hayat, hi o saatlerdeki kadar hareketli ve zgr olmuyordu. Koridorlarda glgeler srekli gidip geliyor, bastrlmaya allan bir tela iinde kesik kesik mrltlar duyuluyordu. En akla gelmedik hcrelerde, ister spanyol destesiyle1 olsun, ister hileli

zarlarla, kumar oynanyor, kaak ikiler iiliyor ve Josefa Miranda manastrn inziva blmnde yasakladndan beri gizli gizli sarlan sigaralar tttrlyordu. Manastrn iinde cin arpm bir kz ocuunun bulunmas, yepyeni bir serven yaamann ekiciliini tayordu. En kat rahibeler bile, ortalktan ekilme saatinden sonra manastrn inziva blmnden kap ikili l gruplar halinde Sierva Maria ile konumaya gidiyorlard. Kz, onlar nce trnaklarn gstererek karlam, ama ok gemeden her birini kendi huylarna ve her bir gecenin havasna gre idare etmeyi renmiti. Sk sk karlat bir istek, gereklemesi olanaksz dileklerde bulunmak zere eytanla kendilerine araclk yapmasyd. Sierva Maria, me' spanyol destesi: {Yanszlarn 52lik destesine karlk, spanyollarn 48'lik des-tesindeki iskambil cinsleri, altn para, kupa, kl ve topuzdur. (ev.) 89 zar tesi seslerini, grtlaklanma seslerini ve her trl eytani sesleri taklit ediyor, rahibelerin ou da onun bu aldatmacalarna inanarak tutanaklara gerek olarak geirtiyorlard. Klk deitirerek kol gezen bir grup rahibe, uursuz bir gecede Sierva Ma-ria'nn hcresini basarak azn tkamlar ve onun kutsal kolyelerini boynundan almlard. Ama geici bir zafer olmutu bu. Kama tela iindeyken saldrganlarn elebas, karanlkta aya merdivene taklarak dm, kafas patlamt. Arkadalar da, aldklar kolyeleri sahibine geri verene kadar bir an olsun rahat yz gremediler. Ondan sonra bir daha kimse geceleri hcreyi rahatsz etmeye kalkmad. Casalduero markisi iin yas gnleriydi bunlar. Yapt iten pimanlk duymas, kz manastra kapatmasndan daha ksa srm ve yle byk bir kedere boulmutu ki, bundan bir daha asla kurtulamayacakt. Acaba saysz pencerelerinden hangisinin ardnda Sierva Maria kendisini dnyor diye merak ederek manastrn evresinde doland durdu. Eve dndnde Bernarda'y akamn ilk saatlerinde terasta hava alrken buldu. Kendisine Sierva Ma-ria'y soraca dncesiyle rperdi, ama kadn ona bakmad bile. Marki, oban kpeklerini salvererek, sonsuz bir uykuya dalma hayali iinde yatak odasndaki hamaa uzand. Alize rzgrlar gemiti, boucu bir geceydi. Bataklklardan skc havadan sersemlemi her trl haarat ve etobur sivrisinek srleri yaylyor, onlar karmak iin yatak odalarnda taze inek tersi yakmak gerekiyordu. Herkes bir uyuukluun iine gmlp kalmt. O sralar yln ilk saana, sonsuza kadar dinmesi iin yalvaracaklar alt ay sonrasndaki ayn zlemle bekleniyordu. 90 Tan yeri henz aarmaya balarken marki, kalkp Abrenuncio'nun evine gitti. Daha yeni oturmutu ki acsn paylamann verdii sonsuz bir ferahl peinen duydu iinde. Sz dndrp dolatrmadan hemen girdi konuya: "Kz Santa Clara'ya teslim ettim." Abrenuncio, bir ey anlamamt; marki, bir sonraki darbeyi indirmek iin onun bu aknlndan yararlanarak, "indeki eytan kovacaklar," dedi. Hekim, derin bir soluk alarak rnek bir sknetle yle karlk verdi: "Hepsini anlatn bana." Bunun zerine marki, her eyi anlatt: piskoposa yapt ziyareti, dua etme zlemini, gz kapal karar vermesini, uykusuz geirdii geceyi. Zevk iin olsun kendine en ufak bir sr bile ayrmayan gerek bir Hristiyann teslimiyeti olmutu bu. "Bunun, Tanrnn buyruu olduundan eminim," diye szn tamamlad. "Demek inancnz yeniden kazandnz," dedi Abrenuncio. "nsan hibir zaman inancn tam olarak yitirmez," diye karlk verdi marki. "inde hep bir kuku kalr." Abrenuncio, ne demek istediini anlamt. Artk inanmaz olmann, daha nce inancn bulunduu yerde silinmez bir yara izi braktn dnmt hep. Ona asl anlalmaz gelen, insann z kzn eytan kovma cezasna arptrabilmesiydi. "Bununla zencilerin byleri arasnda pek fazla bir fark yok," dedi. "Hatta bu daha da beter, nk zenciler tanrlarna horoz kurban etmekten teye gemezler, oysa Kutsal Mahkeme, masum insanlar 91 ikence aletiyle para para etmekten ya da halkn gzleri nnde diri diri yakmaktan zevk alr." Markinin piskoposa yapt ziyarette Monsen-yr Cayetano Delaura'nn da hazr bulunmas, uursuz bir belirti olarak grnmt ona. "O bir cellattr," dedi, sz dndrp dolatrmadan. Sonra da eskiden pek ok akl hastasna cin arpm ya da mezhep sapkn diye verilmi olan atete diri diri yaklma cezalarn bir bir sayp dkmeye koyuldu. "Onu ldrmenin, diri diri gmmekten daha H-ristiyanca olduuna inanyorum," diye szn tamamlad. Marki, istavroz kard. Abrenuncio, markinin yas giysileri iindeki hayalet gibi titrek grntsne bakt ve ruhunda doutan var olan belirsizliin gzlerine yansyan ltlarn grd yeniden. "karn onu oradan," dedi markiye. "Zaten onu inzivadakilerin blmne doru yrrken grdmden beri btn istediim bu," diye karlk verdi marki. "Ama Tanrnn iradesine kar gelecek gc bulamyorum kendimde." "yleyse oturun," dedi Abrenuncio. "Belki de gnn birinde Tanr bunun karln verir size." O gece marki, piskopostan huzura kabul edilme dileinde bulundu. Karmak bir ifadeyle ve ocuka bir elyazsyla kaleme ald bu dilekesini, yerine varacandan emin olmak iin bizzat kendisi teslim etti kapcya. Sierva Maria'nn eytan kovma ayinine hazr olduu, piskoposa Pazartesi gn bildirilmiti. Piskopos, san aniekleriyle kapl terasnda akam kahvaltsn yeni bitirmiti; bu habere yle zel bir ilgi 92 gstermedi. Az ama yle ar ar ve zenle yemek yerdi ki, bu seremoniyi saat uzatabilirdi. Karsnda oturan Peder Cayetano Delaura, yapmackl bir ses tonu ve biraz da tiyatrosal bir tavrla kitap okuyordu ona. Her iki zellik de, kendi zevkine ve ltne gre setii kitaplara son derece uygundu. Eski saray, piskopos iin fazlasyla bykt; ziyareti salonuyla yatak odas, bir de yamur mevsimi balayana kadar len uykularna yatt, yemek yedii st ak teras yetiyordu ona. Sarayn br kanadnda ise, Cayetano Delaura'nn

kurup zenginletirerek ustaca ynettii, zamannda Antiller'in en iyileri arasnda bulunan piskoposluk kitapl vard. Sarayn geri kalan da, iki yzyln sprntlerinin biriktii on bir kapal odadan oluuyordu. Sofrada dnml olarak hizmet eden grevli rahibenin dnda, Cayetano Delaura, piskoposun evine yemek saatinde girebilen tek kiiydi; bu da, sylendii gibi kiisel ayrcalklarndan deil, bir kitap okuyucusu olarak edindii saygnlktan ileri geliyordu. Ne belirli bir grevi vard, ne de kitaplk grevlisi olmaktan te bir unvan, ama piskoposa yaknl nedeniyle onun gerejc vekili gzyle baklyor, piskoposun herhangi bir nemli karan onsuz alabileceini kimse dnemiyordu. Delaura'nn, sarayla ierden balants olan bitiikteki bir evde kendisine ait bir hcresi vard; piskoposluk grevlilerinin brolaryla odalar, ayrca piskoposun ev ilerine bakan yarm dzine rahibenin kald odalar da ayn evin iindeydi. Yine de Delaura'nn asl evi, bazen gnde on drt saat alp okuduu ve uykusu aniden bastrdnda uyuyabilecei bir portatif yatan bulunduu kitaplk blmyd. O tarihi akamdaki yenilik, Delaura'nn okuma 93 srasnda birok kez taklm olmasyd. Bundan daha da allmadk bir baka ey de, bir sayfay yanllkla atlamas ve farkna varmadan okumay srdrmesi olmutu. Piskopos, minicik simyac gzlklerinin ardndan izlemeye koyuldu onu, ta ki bir sonraki sayfaya geene kadar; ve o zaman alayl bir ifadeyle szn kesti: "Ne dnyorsun?" Delaura, irkilmiti. "Boucu havadan olmal," dedi. "Neden sordunuz?" Piskopos, gzlerinin iine bakmay srdryordu. "Eminim ki boucu havadan daha baka bir ey," dedi. Sonra da ayn ses tonuyla yineledi: "Ne dnyordun?" "Kz dnyordum," dedi Delaura. Hibir aklamada bulunmad, nk markinin ziyaretinden beri onlar iin dnyada Sierva Maria' dan baka kz yoktu. Ondan yle ok sz etmilerdi ki. kisi ba baa verip, cin arpma olaylaryla ve eytan kovucu ermilerle ilgili anlarn tazelemilerdi. Delaura, iini ekti: "Ryamda onu grdm." "Nasl olur da yzn hi grmediin bir kimseyi ryanda grrsn?" diye sordu piskopos. "Bir kralienin pelerini gibi ardnda srkledii salaryla on iki yanda kk bir Kreol markizi olarak grdm," dedi. "Baka nasl olabilir?" Piskopos, ne ilahi hayallerin adamyd, ne de mucizelerin ya da ibret alnacak afetlerin. Onun krall bu dnyadayd. Bu yzden ban inanszlkla sallayarak yemek yemeyi srdrd. Delaura, daha fazla dikkatini vererek okumasna yeniden 94 balamt. Yemeini bitirince piskoposun salncakl sandalyeye oturmasna yardm etti. Piskopos, yerine gnlnce yerleince yle dedi: "imdi anlat bakalm u grdn ryay." ok basit bir ryayd. Delaura, Sierva Maria'y, karlarla kapl krlara kar bir pencerede oturmu, kucanda duran bir salkmn zmlerini birer birer koparp yerken grmt. Kopard her zm tanesi, salkmda hemen yeniden kyordu. Kzn, zm salkmn bitirmeye uraarak sonsuzlua bakan o pencerenin nnde uzun yllardan beri oturduu belli oluyordu; acelesi de yoktu, nk son zm tanesiyle birlikte lmn geleceini biliyordu. "En acayip yan da," diye anlatmasn tamamlad Delaura, "krlara bakt pencere, tpk gn kar yap da koyunlann karda boularak ldkleri o k Salamanca'daki1 pencere gibiydi." Piskopos, etkilenmiti. Cayetano Delaura'y, ryalarnn gizli anlamlarn dikkate almazlk edemeyecek kadar iyi tanyor ve seviyordu. Delaura, piskoposlukta olduu kadar piskoposun gnlnde de igal ettii yeri, pek ok yetenei ve iyi huylaryla hakl olarak edinmiti. Piskopos, akam saatlerinde-ki dakikalk uykusunu kestirmek zere gzlerini yumdu. O arada Delaura, akam duasn onunla birlikte etmeden nce, ayn masada yemeini yedi. Daha bitirmemiti ki, piskopos salncakl sandalyesinde gerinerek, hayatnn kararn aklad: "Bu konuyu sen stlen." Bunu, gzlerini amadan sylemi ve aslan kk-remesi gibi bir horlama sesi karmt. Delaura, ye* Salamavca: spanya'nn XIII. yzylda kurulmu olan Avrupa'nn en eski niversitelerinden birine sahip nemli bir kenti. (ev.) 95 meini bitirerek, iek am sarmaklarn altndaki her zamanki koltuuna oturdu. O zaman gzlerini at piskopos. "Bana yant vermedin," dedi. "Uykuda sylediinizi sandm," dedi Delaura. "imdi uyank olarak yineliyorum," dedi piskopos. "Kzn saln sana emanet ediyorum." "Bama gelen en tuhaf olay," dedi Delaura. "Olmaz m demek istiyorsun?" "Ben eytan kovucu deilim ki, sayn hocam," dedi Delaura. "Buna kalkmaya ne kiiliim uygun, ne eitimim, ne de bilgim. Dahas, ikimiz de biliyoruz ki Tanr bana baka bir yol gsterdi." Gerekten de yleydi. Piskoposun giriimleriyle Delaura, Vatikan kitaplmdaki Sefarad1 eserlerinin gzetiminden sorumlu olacak kiilik aday listesinde bulunuyordu. Ama bunu ikisi de bildikleri halde aralarnda ilk kez sz ediliyordu. = "Daha iyi ya," dedi piskopos. "Baarya ulalacak olursa kzn olay, bize gereken destei salayabilir." Delaura, kadnlarla anlama konusundaki beceriksizliinin bilincindeydi. Onlarn, gereklerin tehlikeli sularnda kazaya uramadan seyredebilmek iin yalnz kendilerine zg bir saduyuya sahip olduklar kansndayd. Sierva Maria gibi korumasz bir ocuk da olsa, onlardan biriyle yalnzca karlama dncesi bile avularn buz gibi bir terin kaplamasna yetiyordu. "Hayr, efendim," diye karann verdi. "Bunu yapabilecek gte hissetmiyorum kendimi."

"Yalnzca o gce deil," dedi piskopos, "baka 1 Sefarad: XV yzyl sonlarnda spanya'dan kartlm olan spanya kkenli Yahudilere verilen ad. (ev.) 96 herhangi birinde olmayan fazladan bir eye daha sahipsin: o da sendeki esin kayna." Son sz olmamas iin fazlasyla tumturaklyd bu syledii. Yine de piskopos, neriyi hemen kabul etmesi iin zorlamayp, o gn balayacak olan Paskalya yas sonrasna kadar ona bir dnme sresi tand. "Gidip kz grver," dedi Delaura'ya, "ve konuyu derinliine inceleyip bana bilgi ver." te bylece Cayetano Alcino del Espiritu Santo Delaura y Escudero, otuz yan bitirmi olarak, Sierva Maria'nn hayatna girdi ve kentin tarihine de gemi oldu. Piskoposun Salamanca'daki nl ilahiyat krssnde rencisi olmu, o ylki mezunlarn arasnda en yksek dereceyle renimini tamamlamt. Babasnn, dorudan Garcilaso de la Vega'nn1 soyundan geldii inanandayd; ona kar neredeyse tapnma derecesinde bir hayranlk besliyor, bunu da hemen belli ediyordu. Annesi, ailesiyle birlikte spanya'dan g etmi olan, Mompox eyaletinden San Martin de Loba'l bir Kreol'd. Delaura, Nuevo Reino de Granada'ya2 gelip ailesinden kalma nostaljileri tadana kadar, annesinden herhangi bir ey aldna inanmyordu. Piskopos De Cceres y Virtudes, Salamanca' dayken Delaura'yla ilk kez konutuunda, zamannn Hristiyanln bezeyen o ender deerlerden biriyle kar karya olduunu hissetmiti. Dondurucu bir ubat sabahyd, pencereden karlar altndaki krlar, arkada da rmak kenarndaki bir dizi kavak 1 Garcilaso de la Vega: (1501-1536) spanyol edebiyatnn Altn andaki en nemli klasik airlerden biri. (ev.) 2 Nuevo Reino de Granada: Yeni Granada Krall, spanyol egemenlii srasnda Kolombiya'ya verilen ad. 1819'da Gran Colombia (Byk Kolombiya) adn alm, 1831-1858 arasnda da Confederacin Granadina (Granada Konfederasyo-nu)'na dnmt. (ev.) Ak ve br Cinler 97/7 aac grnyordu. O k manzaras, gen ilahiyatnn peini mr boyunca brakmayacak olan srekli bir ryann erevesini oluturacakt. O sylei srasnda elbette kitaplar da ele almlard ve piskopos, Delaura'nn o yanda onca kitap okumu olabileceine inanamyordu. Deiaura, ona Garcilaso'dan sz etmi, hocas ise, onu pek iyi tanmadn kabullenmiti; eserlerinin tmnde Tanrnn adn iki kezden fazla azna almayan putperest bir air olarak hatrlyordu onu. "O kadar da az deil," dedi Deiaura. "Ama bu, Rnesansn inanl Katolikleri arasnda bile o kadar az rastlanan bir ey deildi." Deiaura ilk rahiplik yeminini ettiinde, hocas, piskopos olarak henz atand, belirsizliklerle dolu Yucatn1 krallna kendisiyle birlikte gelmesini nermiti. Hayat yalnzca kitaplardan tanyan Dela-ura'ya, annesinin o usuz bucaksz dnyas, kejdisi iin hibir zaman gerekleemeyecek bir rya gibi grnyordu. Karlarn iinden talam koyunlar kardklar bir srada, o boucu sca, hayvan lelerinden ykselen o bitmek bilmez kt kokuyu, buharlar tten bataklklar hayal bile edemiyordu. Oysa Afrika'da savalara katlm olan piskopos iin bunlan kavramak ok daha kolayd. "Din adamlarmzn Antler'de mutluluktan ldrdklarn duymutum," dedi Deiaura. "Bazlar da kendilerini asyorlar," diye karlk verdi piskopos. "Oras, olancln, putperestliin ve yamyamln kol gezdii bir krallk." Sonra da nyargl olmakszn ekledi: "Tpk Magrep lkesi gibi."___________ ' Yucatn: Otta Amerika'da, bugn byk bir blm Meksika'nn olan Yucatn yarmadas. (ev.) 98 Ama ayn zamanda en ekici yannn bu olduu kansndayd. Hristiyan uygarlnn zenginliklerini lde vaaz vermek gibi yntemlerle kabul ettirebilecek dzeyde savalara ihtiya vard. Yine de yirmi yandaki Delaura, salt inanla bal olduu Ruhlkuds'n1 sa kolu olana kadar yolunun izilmi olduuna inanyordu. "Btn yaamm boyunca Vatikan kitaplnn bayneticisi olmann hayalini kurdum," dedi. "e yarayabileceim tek grev bu." Toledo'da2 onu bu hayaline eritirebilecek bir grev iin snava katlmt ve kazanacandan emindi. Ama hocas inatla diretiyordu. "Yucatn'da kitaplk grevlisi olarak azizlie ermek, Toledo'da eziyet ekerek ermekten daha kolaydr," dedi ona. Delaura da, alakgnlllk gstermeksizin karlk verdi: "Tanr bana bu grevi balayacak olsayd, aziz deil melek olmak isterdim." Hocasnn nerisi zerinde dnmeyi daha bitirmemiken Toledo'ya atanm, ama Yucatn' yelemiti. Ancak oraya asla ulaamayacaklard. Frtnal bir denizde yetmi gn geirdikten sonra Rz-grst Boaz'nda3 gemileri batm, kendilerini kurtaran dknt bir gemi konvoyu tarafndan Da-rien'deki4 Santa Maria la Antigua'da kaderleriyle ba baa braklmlard. Orada, Kalyon Filosunun postasn bouna bekleyerek bir yldan fazla kalmlar, sonunda piskopos De Cceres'i, bu topraklarda, 1 Ruhlkuds: Hristiyan dininde Teslis'in Baba ve Oul'dan sonraki nc kiisi. (ev.) ' Taledo: spanya'nn, XVI. yzyl ortalarna kadar bakentliini yapm nemli bir kenti. (ev.) ' Rzgrst Boaz: Kba ile Haiti adalar arasndaki geit. (ev.) ' Darien: Panama'nn bir blgesi. (ev.) 99 sahibinin beklenmedik lmyle boalm olan bir kadroya geici grevle atamlard. Kendilerini yeni yerlerine gtrmekte olan tekneden usuz bucaksz Urab ormanlarn grnce, Delaura, Toledo'daki kasvetli k aylarnda annesinin ektii zlemleri anlamt. Hayallerle dolu alacakaranlk saatleri, rktc kular, mangle ormanlarnn rm yapraklar, hi yaamam olduu bir gemiin yrekten duyulan anlar gibi gelmiti ona. "Beni annemin anayurduna getirmek iin ileri bu kadar gzel ancak Ruhlkuds ayarlayabilirdi," demiti.

Aradan on iki yl getiinde piskopos, Yucatn hayalinden vazgemiti. Tam tamna yetmi yandayd, astmdan lmek zereydi ve Salamanca'da kar yan bir daha asla gremeyeceini biliyordu.. Sierva Mara'nn manastra girdii gnlerde, mridine Roma'nn yolunu aar amaz grevden ekilme kararn vermi bulunuyordu. Cayetano Delaura, ertesi gn Santa Clara manastrna gitti. Scaa ramen zerinde ham ynden cppesi, elinde de, iblise kar verilecek savan ilk silahlar olan bir ie kutsanm su ile ayin yalarnn bulunduu bir kap vard. Barahibe, onu daha nce hi grmemiti, ama zeksnn ve gcnn kopard frtna, manastrn sessizliini oktan bozmutu. Onu sabahn altsnda ziyareti odasnda karladnda, gen tavrlar, eziyet ekmilere zg solgunluu, sesinin madensel tns, beyaz pereminin acayiplii barahibeyi etkilemiti. Ama onun piskoposun savas olduunu unutturmaya yetecek hibir erdem olamazd. Buna karlk, Delaura' 100 nn dikkatini eken tek ey tiorozlann kopard yaygara olmutu. "Saylar alty gemiyor, ama sanki yz taney-miler gibi tyorlar," dedi barahibe. "Dahas, domuzlardan biri konutu, bir kei de z dourdu." Sonra da hrsla ekledi: "Piskoposunuz bize o uursuz armaan yollamak ltfunda bulunduundan beri her ey byle oldu." ylesine cokuyla iek at iin sanki doal deilmi etkisi yapan bahe de barahibeyi ayn biimde telalandryordu. Oradan geerlerken, ieklerin gerekd byklk ve renklerde olduuna, bazlarnn da dayanlmaz kokular satna Dela-ura'nn dikkatini ekti. Gndelik yaamdaki her eyde ona gre doast bir eyler vard. Syledii her bir szle Delaura onun kendisinden daha gl olduunu hissetmi, hemen silahlarn bilemeye koyulmutu. "Kz cin arptn sylemedik biz," dedi, "yalnzca yle olduunu dndrecek nedenler olduunu syledik." "Grdklerimiz her eyi kendiliinden anlatyor," dedi barahibe. "Dikkat edin," dedi Delaura. "Bazen anlamadmz baz eyleri, Tanrnn anlamadmz eyleri olabileceini dnmeden, eytana yorarz." "Aziz Toms sylemiti, ben de ona inanyorum," dedi barahibe: "blislere, doruyu syledikleri zaman bile inanmamak gerekir." Manastrn ikinci katnda sessizlik balyordu. Bir yanda gndzleri asma kilitle kapatlan bo hcreler vard, karlarnda da denizin enginliine alan bir dizi pencere. Rahibe adaylar ileriyle urayor gibi grnyorlard, ama aslnda zindan bl101 mne doru giderlerken akllar barahibe ile ziya-retisindeydi. Koridorun, Sierva Maria'nn hcresinin bulunduu son blmne varmadan nce, bir kasap bayla iki arkadan ldrd iin mr boyu hapis cezasna arptrlm eski bir rahibe olan Martina Laborde'nin hcresinin nnden getiler. Onlan neden ldrdn hibir zaman itiraf etmemiti. On bir yldan beri oradayd ve iledii sutan ok, baarsz frarlanyla tannyordu. mr boyu zindanda olmann, manastra kapanm bir rahibe olmakla ayn ey olduunu asla kabul etmemiti ve bu ilkesine ylesine balyd ki, mahkmiyetini, manastrn inziva blmnde hizmeti olarak srdrmeyi nermiti. Dinine gsterdii ayn cokuyla bal olduu dindirilemez saplants, yeniden ldrmek zorunda kalsa bile zgr olmakt. Delaura, biraz da ocuka merakn yenemeye-rek, kapdaki kk pencerenin demir parmaklklar arasndan hcreye bir gz att. Martina'mn arkas dnkt. Kendisine bakldn sezinleyince kapya doru dnd ve Delaura o anda hissetti onun by-sndeki gc. Barahibe, tedirginlikle onu pencereden uzaklatrd. "Dikkat edin," dedi. "Bu yaratktan her ey beklenir." "O kadar m?" diye sordu Delaura. "O kadar," dedi barahibe. "Elimde olsayd, oktan serbest brakrdm. Bu manastr iin fazlasyla byk bir huzursuzluk kayna." Gardiyan kapy atnda, Sierva Maria'nn hcresinden nemli bir kf kokusu yayld. Kz, ilte-siz ta yatan zerinde elleri, ayaklan deri kaylarla balanm olarak srtst yatyordu. lye benzi102 yordu, ama gzlerinde denizin lts vard. Delaura, onun tpk ryasndaki gibi olduunu grd; bedenini bir titreme sarm, buz gibi bir terle srlsklam olmutu. Gzlerini yumdu, inancnn btn gcyle alak sesle dua etmeye balad; duas bittiinde kendini toparlamt. "Bu zavall yavruca hibir cin arpm olmasa da, imdi arpmas iin buradaki hava son derece uygun," dedi. Barahibe, yle karlk verdi: "Layk olmadmz bir onur olurdu bu." nk hcreyi tertemiz tutmak iin her eyi yapmlard, ama Sierva Maria pislii kendisi retiyordu. "Bizim savamz ona kar deil, onun iindeki cinlere kar," dedi Delaura. Yerdeki pisliklerden saknmak iin ayaklarnn ucuna basa basa hcreye girdi, dualar mrldanarak kutsanm sudan serpti her yana. Barahibe, suyun duvarlarda brakt fiskelerden dehete kaplmt. "Kan!" diye haykrd. Delaura, onun mantkszln ayplad. Suyun krmz renkte olmas, kan olmasn gerektirmiyordu; yle bile olsa bunun eytann ii olmas iin bir neden yoktu. "Bunun bir mucize olduunu dnmek daha yerinde olurdu, bu g de yalnzca Tanrya aittir," dedi. Ama ne biriydi, ne de teki, nk lekeler duvardaki kirecin zerinde kuruduunda krmz deil koyu yeil bir renk almt. Barahibe kpkrmz kesildi. Yalnzca Klaris rahibeleri deil, onun zamannn btn kadnlar herhangi bir akademik eitimden yoksun braklmlard, ama o, nl ilahiyatlar ve byk mezhep sapknlar km bir ailenin 103 iinde ok gen yanda renmiti Skolastik felsefenin klcn sallamay. "Hi olmazsa," diye karlk verdi, "kann rengini deitirme gcn cinlerden esirgemeyelim."

"Zamannda gsterilen bir kukudan daha yararl bir ey olamaz," diye hemen yantlad Delaura ve ona dik dik bakt: "Aziz Augustinus'u1 okuyun." "Elimdekileri ok iyi okumuumdur," dedi ba-rahibe. "yleyse yeniden okuyun," dedi Delaura. Kzla ilgilenmeden nce, son derece yumuak bir ses tonuyla gardiyana hcreden kmasn syledi. Sonra, ayn tatll gstermeden, yle dedi ba-rahibeye: "Siz de, ltfen." "Sizin sorumluluunuz altnda," dedi barahibe. "Piskopos, hiyerarinin en stndedir," diye karlk verdi Delaura. * "Bunu bana hatrlatmanza gerek yok," dedi barahibe, biraz da alayla. "Sizlerin Tanrnn sahipleri olduunuzu zaten biliyoruz." Delaura, son sz sylemi olma zevkini ona brakt. Yatan kenarna oturarak, bir hekim titizliiyle kz muayene etti. Hl titriyor, ama artk terlemiyordu. Yakndan bakldnda Sierva Maria'nn bedeninde syrklar, rkler vard, kaylarn srtnmesinden teninde clk yaralar almt. Ama en etkileyici olan, arlatan hekimlerin becerileri sonucu ileyip cayr cayr yanan bir yara halini alm olan ayak bileindeki srkt. Delaura, kz muayene ederken, bir yandan da 1 Hippo'It Aziz Augtstinus: (354-430) Bat Kilisesi'nin ilk dneminin balca ilahiyats ve ilka Hristiyanlnn byk dnr. (ev.) 104 onu oraya eziyet ektirmek iin deil, ruhunu almak zere bedenine bir cin girmi olabileceinden kuku duyduklar iin getirdiklerini anlatyordu ona. Gerei renmek iin onun yardmna ihtiyac vard. Ama kzn kendisini dinleyip dinlemediini, bunun yrekten bir dilek olduunu anlayp anlamadn saptamak olanakszd. Muayene sona erince, Delaura, bir kutu iinde baz ilalar getirtti, ama eczac rahibenin ieri girmesine izin vermedi. Kzn yaralarna merhem srd ve acya kar gsterdii dirence hayran kalarak ak yaralarn acsn hafif hafif fleyerek azaltt. Si-erva Maria, sorularnn hibirine yant vermemi, ne onun tleriyle ilgilenmi, ne de herhangi bir eyden yaknmt. Kitapln huzurlu havasna girene kadar Dela-ura'nn peini brakmayan yldrc bir balang olmutu bu. Kitaplk, piskoposun evinin tek bir penceresi bile bulunmayan en byk odasyd ve duvarlar, saysz kitaplarn dizili olduu maun vitrinlerle kaplyd. Odann ortasnda, zerinde seyir haritalar, bir usturlap ve denizcilikle ilgili daha baka aletlerin bulunduu kaba saba bir masa, bir de dnyann yzeyi geniledike birbirini izleyen haritaclar tarafndan elle yaplm eklemeleri ve dzeltmeleri bulunan bir kre vard. Dip tarafta, zerinde mrekkep hokkas, kalemtra, yaz yazmak iin hindi palaz tyleri, mektuplar iin rh ve iinde rm tek karanfiyle bir vazo bulunan rstik bir alma masas duruyordu. Odann ii yar karanlkt; bu yllanm kt kokusu iinde bir ormann serinlii ve dinginlii hissediliyordu. Salonun dip tarafndaki daha dar bir yerde, adi tahtadan kapaklar olan kapal bir dolap duruyordu. 105 Buras, 'dnyevi ve dzmece konular ve uydurma ykler' zerine yazld iin Kutsal Engizisyonun sansr listesine uygun olarak yasaklanm kitaplarn kapatld yerdi. Kt yola sapm edebiyatn derinliklerini aratrmak zere piskoposluk iznine sahip olan Cayetano Delaura'dan baka hi kimse buraya girme hakkna sahip deildi. Onca yllk bu huzurlu yer, Sierva Maria'y tandndan beri onun iin bir cehenneme dnmt. Ruhban snfndan olsun olmasn, onunla saf dncelerin zevklerini paylaan ve birlikte Skolastik turnuvalar, edebi yarmalar, mzik geceleri dzenledikleri arkadalaryla artk bir araya gelemeyecekti. indeki tutku, sonunda eytann kandrmacalar-n kavrama abasna dnm, manastra yeniden gitmeden nce be gn be gece okumalarn ve dncelerini bu konuya adamt. Pazartesi gn piskopos, onun kararl admlarla oradan ktn grdnde, kendisini nasl hissettiini sordu. "Ruhlkuds'n kanatlaryla uuyorum," dedi Delaura. ini bir oduncu cesaretiyle dolduran kaba pamuklu cppesini giymiti ve ruhunu umutsuzlua kar pekitirmi durumdayd. Buna ihtiyac da olacakt. Gardiyan, selamna bir homurtuyla karlk vermi, Sierva Maria da onu ask bir yzle karlamt; dahas bayatlam yiyecek artklar ve yerlere salm dklardan hcrenin ii soluk alnamaz bir haldeydi. Dua kesinde, Kutsal sa kandilinin yannda, o gnk le yemei el srlmemi olarak duruyordu. Delaura, taba alarak, ya donmu kara fasulyeden bir kak uzatt kza, ama kz ban evirdi. Delaura, birka kez daha denedi, ama kzn tepkisi hep ayn oldu. Bunun zerine Delaura, bir 106 kak dolusu fasulyeyi kendi azna att, tadna baktktan sonra gerekten irendiini gsteren bir hareketle yzn buruturarak yuttu. "Haklsn," dedi. "Bu berbat bir ey." Kz, hi oral olmad. Delaura yangl ayak bileini tedavi ederken, kzn tyleri diken diken olmu, gzleri yaarmt. Delaura, kz yola getirdiine inanarak, grevini yapan iyi bir rahibin fsltl szleriyle onu yattrd; sonunda yara bere iindeki bedenini rahatlatmak iin kaylar zmeye cesaret etti. Kz, hl kendisinin olduklarn hissedebilmek iin parmaklann defalarca oynatarak, balanmaktan uyumu ayaklann gerdi. Sonra ilk kez olarak De-laura'ya bakt ve onu lp bierek vahi bir hayvann isabetli bir hamlesiyle atld stne. Gardiyan, onu tutup balamasna yardm etti. Delaura, hcreden kmadan nce, cebinden sandal aacndan bir tespih kararak, Sierva Maria'nn ermilik kolyelerinin zerine takt. Piskopos, onun yz gz trmalanm olarak ve elinde yalnzca bakmakla bile aryan bir srkla geldiini grnce telaa kapld. Ama onu asl telalandran, yaralarn bir sava ganimeti olarak gsteren ve kuduz bulamas tehlikesini alaya alan Dela-ura'nn bu tepkisi olmutu. Yine de piskoposun hekimi ona sk bir tedavi uygulad, nk bir sonraki Pazartesi gn gerekleecek olan gne tutulmasnn byk afetlerin balangc olmasndan korkanlardan biriydi o da.

Oysa katil rahibe Martina Laborde, Sierva Maria'nn en kk bir direnmesiyle bile karlamamt. Sanki bir rastlant olarak oradan geiyormu gibi ayaklarnn ucuna basarak yaklap ban uzatarak hcrenin iine bakm, onu elleriyle ayakla107 nndan yataa balanm olarak grmt. Kz, dikkat kesilmiti; gzlerini ona dikerek tetikte bekledi, ta ki Martina kendisine glmseyene kadar. O zaman o da glmsedi ve koulsuz olarak teslim oldu ona. Sanki Dominga de Adviento'nun ruhu hcrenin iine doluvermiti. Martina, kim olduunu, susuzluunu onca kez sylemekten sesi ksld halde yaamnn geri kalann geirmek zere neden orada olduunu anlatt ona. Sierva Maria'ya neden oraya hapsedildiini sorunca da kz, eytan kovucusundan rendiini sy-leyebildi ancak: "imde cin varm," dedi. Martina, kendisinin, kzn doruyu syledii pek az beyazdan biri olduunu bilmeden, onun yalan sylediini ya da ona yalan sylemi olduklary dnerek fazla stelemedi. Ona yapt naklardan rnekler gsterdi, kz da ayn ii yapmay denemesi iin kendisini zmesini istedi. Martina, daha baka diki gereleriyle birlikte cebinde tad makas gsterdi ona. "Seni zmemi istiyorsun," dedi. "Ama unu bil ki, bana ktlk etmeye kalkacak olursan, seni ldrecek silahm var." Sierva Maria, onun kararllndan kuku duymuyordu. Kendisini zdrd ve naks, tiorbay almay rendii ayn kolaylk ve yatknlkla tpatp tekrarlad. Hcresine ekilmeden nce Martina, gelecek Pazartesi tam gne tutulmasn birlikte izlemeleri iin izin koparacana sz verdi ona. Cuma sabah gn aarrken, krlanglar, gkyznde geni bir tur atarak kentle vedalamlar ve sokaklarla damlan i bulandrc bir pislik yamuruna tutmulard. le gneleri talam gbreleri 108 "H kurutana ve gece esintileri havay anndrana kadar yemek yemek ve uyumak kolay olmad. Ama bu olayn yaratt korku daha kalcyd. O gne kadar ne krlanglarn tam uu srasnda pisledikleri grlmt, ne de gbrelerinin pis kokusunun hayat bu kadar zorlatrd. Elbette ki manastrda, Sierva Mara'nn g kurallarn deitirmeye yetecek glere sahip olabileceinden kimsenin kukusu yoktu. Delaura, Pazar gn ayinden sonra, kapdan ald kk bir sepet dolusu tatlyla baheden geerken, havadaki arlkta bile hissetmiti bunu. Olup bitenlere yabanc kalan Sierva Maria, tespihi hl boynunda tayordu, ama ne onun selamna karlk verdi, ne de dnp bakmaya yanat. Delaura, onun yanna oturarak, sepetteki peynir tatllarndan birini keyifle yemeye koyuldu ve az dolu olarak yle dedi: "Nefis bir ey." Tatlnn br yarsn Sierva Mara'nn azna yaklatrd. Kz, azn kard ama daha nce yapt gibi ban duvara evirmeyip, gardiyann kendilerini gzetlediini iaret etti. Delaura, eliyle kapya doru sert bir hareket yaparak, "ekilin oradan," diye emretti. Gardiyan ekilip gidince, kz, gnlerdir sren aln yarm tatlyla bastrmak istedi, ama azna aldn tkrd. "Tad krlang pislii gibi," dedi. Yine de keyfi yerine gelmiti. Srtn yakan syrklar tedavi etmesine gz yumdu ve ilk olarak Delaura' ya dikkat ettiinde elinin sarl olduunun farkna vard. Yalandan olamayacak masum bir tavrla eline ne olduunu sordu. "Bir metreden fazla kuyruu olan kk bir kuduz kpek srd," dedi Delaura. 109 Sierva Mana, yaray grmek istedi. Delaura, sargy kard; kz, halka halindeki mosmor yaraya, sanki kormu gibi iaret parmayla hafife dokundu ve ilk olarak gld. "Hastalktan daha beterim ben," dedi. Delaura, ona ncil'den deil, Garcilaso'dan alnm bir yant verdi: "Bu acya dayanacak olana elbet yaparsn bunu." Hayatnda ok byk ve onarlamaz bir eyin olumaya baladnn anlalmasyla heyecan iinde ayrld oradan. Dar ktnda gardiyan, bara-hibenin emriyle, kuatma srasnda olduu gibi, birinin kendilerine zehirli yiyecekler gndermesi tehlikesine kar dardan yiyecek getirilmesinin yasak olduunu hatrlatt ona. Delaura, yalan syleyerek kk sepeti piskoposun izniyle getirdiini ileri srd ve mutfann nefasetiyle nl bir manastrn sakinlerine bylesine berbat yemekler verilmesini resmen protesto etti. Delaura, akam yemeinde piskoposa yepyeni bir ruh hali iinde kitap okudu. Her zamanki gibi akam dualarnda ona elik etti ve dua ederken Sierva Maria'y daha iyi dnebilmek iin gzlerini yumdu. Onu dnerek, kitapla allandan daha erken ekildi; onu dndke daha fazla dnesi geliyordu. Garcilaso'nun ak iirlerini yksek sesle okuyarak, her bir dizede kendi yaamyla ilikili gizli bir haber bulunduu kukusuyla korkuya kapld. Bir trl uyku tutmuyordu. Gn doarken alnn okumad kitaba dayayarak yaz masasnn zerinde iki bklm kalmt. Uykusunun derinliklerinden, bitiikteki tapnakta yeni balayan gn iin okunan sabah duasnn blmne kulak verdi. 110 "Tanr seni korusun Mana de Todos los Angeles" dedi uykusunda. Kendi sesiyle birden uyand ve Sier-va Maria'y manastr gmlei iinde, alev alev yanan salar omuzlarna dklm olarak, solmu karanfili atp masann zerindeki vazoya yeni am bir demet gardenya koyarken grd. Delaura, yanp tutuan bir sesle, Garcilaso'nun szleriyle yle dedi ona: "Sizin iin dodum, sizin iin yayorum, sizin iin lmek zorundaym ve sizin iin lyorum." Si-erva Maria, ona bakmadan glmsedi. Delaura, glgelerin bir aldatmacas olmadndan emin olmak iin gzlerini yumdu. Onlar yeniden atnda grnt silinip gitmiti, ama kitapln ii buram buram gardenya kokuyordu. ili Drt

Peder Cayetano Delaura, piskopos tarafndan, evin, denizin zerindeki gkyzne hkim tek yeri olan, sar boruiekleriyle rtl ardan altnda gne tutulmasn beklemeye arlmt. ki yana alm kanatlaryla havada hareketsiz duran pelikanlar sanki uu srasnda lm gibiydiler. Piskopos, le uykusundan yeni uyanm, gemi bocurgat-lanyla iki kancaya asl hamanda ar ar yelpazeleniyordu. Delaura ise, yanndaki salncakl hasr sandalyede sallanyordu. Her ikisi de, demirhindi suyu ierek atlarn zerinden usuz bucaksz masmavi gkyzne bakarken huzur iindeydiler. Saat ikiyi getikten az sonra hava kararmaya balacf; tavuklar tneklerine kmlar, btn yldzlar ayn anda yanmt. Doast bir rperti sarmt her yan. Piskopos, karanlkta yuvalarn elyordamyla arayan gecikmi gvercinlerin kanat rpmalarn duyuyordu. "Tanr byktr," diye fsldad. "Hayvanlar bile bunu hissediyorlar." Nbetteki rahibe ona bir kandille gnee bakmak iin koyu renk camlar getirdi. Piskopos, hamakta dorularak camn ardndan gne tutulmasn seyre koyuldu. "Tek gzle bakmak gerek," dedi, solumasnn sln bastrmaya alarak. "Yoksa her ikisini de kaybetme tehlikesi var." Delaura, gne tutulmasna bakmadan elinde 112 camla duruyordu. Uzun bir sessizlikten sonra, piskopos alacakaranln iinde onu arayp buldu ve l l yanan gzlerinin, sahte gecenin bysne tmyle yabanc kaldn grd. "Ne dnyorsun?" diye sordu. Delaura, yant vermedi. Tpk bir hilale benzeyen gnee bakt; koyu renkli cama ramen gznn retinasn actyordu, ama bakmaktan vazgemedi. "Hl kz dnyorsun," dedi piskopos. Piskoposun byle tutarl tahminlerinin normalde olabilecekten ok daha sk grlmesine ramen, Cayetano irkilmiti. "Bu gne tutulmasn halkn onun ktlklerine yorabileceini dnyordum," dedi. Piskopos, gzlerini gkyznden ayrmadan ban sallad. "Kimbilir, belki de haklar vardr," diye karlk verdi. "Efendimizin yaptklarn yorumlamak kolay deildir." "Ama bu olay, binlerce yl nce Asurlu gkbilimciler tarafndan hesaplanmt," diye kar koydu Delaura. "Bu bir Cizvit yant," dedi piskopos. Cayetano, dalgnlkla gnee camsz bakmay srdryordu. Saat ikiyi on iki gee, gne, siyah renkli tam bir daire gibi grnyordu ve bir an iin gpegndz gece yars olmutu. Sonra gne tutulmas yeryz koullarna yeniden uydu ve horozlar afak vaktindeki gibi tmeye baladlar. Delaura, gnee bakmay braktnda, ateten top, gznn retinasnda hl duruyordu. "Gne tutulmasn hl gryorum," dedi elenerek. "Nereye baksam, orada." Ak ve br Cinler 113/8 r Piskopos, gsteriyi sona erdirmiti. "Birka saat iinde geer," dedi. Hamaa oturarak gerinip esnedi ve yeni gn iin Tanrya kretti. Delaura, hl ayn konudayd: "Kusura bakmayn, sayn hocam," dedi, "ama ben, o ocuu cin arpm olduuna inanmyorum." Piskopos, bu kez gerekten telalanmt. "Neden byle sylyorsun?" "yle sanyorum ki yalnzca dehete kaplm durumda," dedi Delaura. "Fazlasyla kant var elimizde," dedi piskopos. "Yoksa tutanaklar okumuyor musun?" Evet. Delaura onlar derinlemesine incelemiti ve Sierva Maria'nn durumundan ok, barahibenin dnce yapsn anlamaya yanyordu. Kzn manastra girdii sabah bulunduu yerlerden ve dokundy-u her eyden cinleri kovmulard. Onunla iliki kurmu olanlara perhiz ve arnma ilemleri uygulamlard. lk gn yzn alm olan rahibe aday, bostanda alma cezasna arptrlmt. Kzn, kendi elleriyle kestii bir ola paralamaktan zevk ald ve hayvann zehir gibi ac biberle enilendirilmi yumurtalaryla gzlerini yedii syleniyordu. Hangi yreden olursa olsun Afrikallarla, ya da herhangi trden hayvanlarla, hem de onlarn kendi aralarnda anlatklarndan daha iyi anlamasn salayan eitli dillere kar byk bir yetenei vard. Manastra geldiinin ertesi sabah, yirmi yldan o yana baheyi sslemekte olan on bir tutsak guaca-maya, hi nedensiz l bulunmulard. Kendisininkinden ok farkl seslerde syledii eytans arklarla btn hizmetkrlar bylemiti. Barahibenin kendisini aradn rendiinde ise, kendini yalnzca onun gzlerine grnmez klmt. 114 "Yine de," dedi Delaura, "bize eytans grnen eylerin, ana-babasnn onu terk etmesi yznden kzn rendii zenci gelenekleri olduunu sanyorum." "Dikkat et!" diye uyard onu piskopos. "Dman, bizim yanlglarmzdan ok, zekmzdan yararlanr." "Ama onun iin en byk armaan, salkl bir ocuun iindeki cinleri kovmamz olur," dedi Delaura. Piskopos, sinirlenmiti. "Bundan, isyan ettiin anlamn m karmalym?" "Baz kukularm olduu anlamn karmalsnz, sayn hocam," dedi Delaura. "Ama btn saygmla sznz dinlerim." Bylece, piskoposun fikrini elemeden manastra geri dnd. Sol gznde, retinasnda izi kalan gne silinene kadar taksn diye hekiminin verdii gz bandn tayordu. Baheyi ve zindan blmne varana kadar birbiri ardndan uzanan koridorlar getii srece, kendisini izleyen baklar zerinde hissetmiti, ama hi kimse ona bir ey sylemedi. Manastnn her yannda, gne tutulmasnn ardndan nekahat dnemine benzer bir hava esiyordu. Gardiyan, Sierva Maria'nn hcresini atnda, Delaura, kalbinin gsnden dan frlayacakm gibi olduunu hissetti, ayakta durmakta glk ekiyordu. Yalnzca o sabah keyfinin nasl olduunu anlamak iin, kza gne tutulmasn grp grmediini sordu. Gerekten de terastan seyretmiti. Gznn zerine bant koymasn anlayamyordu, oysa kendisi gnee hi korunmasz bakmt ve ok iyiydi. Rahibelerin gne tutulmasn diz kerek izle-

115 1 diklerini, horozlar tmeye balayana kadar manastrn felce uradn anlatt. Ama kendisine hi de teki dnyalardan bir ey gibi grnmemiti. "Grdm, her gece grnen bir eydi," dedi. Kzn iinde, Delaura'mn ne olduunu belirleye-medii, gzle grlr en nemli belirtisinin birazck hzn olduu bir deiiklik olmutu. Yanlmamt da. Tedaviye daha yeni balamlard ki, kz kayg dolu gzlerini ona dikerek titrek bir sesle yle dedi: "Ben leceim." Delaura, rperdi. "Kim dedi bunu sana?" "Martina," dedi kz. "Onu grdn m?" Kz, kendisine nak retmek iin iki kez hcresine geldiini, gne tutulmasn birlikte seyrettiklerini anlatt. Onun iyi kalpli, yumuak bir insan olduunu, barahibenin, gnein denizde batn seyretsinler diye nak derslerini terasta yapmasna izin verdiini syledi. "Ya," dedi Delaura, gzlerini krpmadan. "Peki sana ne zaman leceini de syledi mi?" Kz, alamamak iin dudaklarn skarak ban sallad. "Gne tutulmasndan sonra," dedi. "Gne tutulmasndan sonra, bundan sonraki yz yl iinde olabilir," diye karlk verdi Delaura. Ama grtlann dmlendiini kzn anlamamas iin btn dikkatini yaralarn tedavisine vermesi gerekmiti. Sierva Maria, daha fazla bir ey sylemedi. Onun sessizliinden meraka kaplan Delaura dnp bakt ve gzlerinin yaarm olduunu grd. "Korkuyorum," dedi kz. 116 Kendini yataa atarak hngr hngr alamaya balad. Delaura, onun yanma oturdu, gnah karan bir rahibin basmakalp szleriyle onu avutmaya koyuldu. Ancak o zaman anlamt Sierva Maria, Caye-tano'nun hekimi deil, eytan kovucusu olduunu. "Peki yleyse neden beni tedavi ediyorsunuz," diye sordu ona. Delaura'nn sesi titriyordu: "nk seni ok seviyorum." Kz, onun bu cesaretine herhangi bir duyarllk gstermedi. Dar ktnda Delaura, ban ieri uzatp Martina'nn hcresine bakt. lk olarak yakndan baktnda, teninin iek bozuu, kafasnn tralanm, burnunun fazlasyla byk, dilerinin de fare dii gibi olduunu gryordu, ama karsndakini batan karma yetenei, hemen hissedilen, neredeyse elle tutulur bir sv gibiydi. Delaura, kapnn eiinden konumay yeledi. "O zavall kzn, korkmak iin zaten yeterince nedeni var," dedi. "Rica ederim bir de siz korkusunu artrmayn." Martina, armt. Kimseye ne gn lecei kehanetinde bulunmak aklna bile gelmemiti, hele ylesine cana yakn, savunmasz bir kza, hi. Yalnzca durumunun ne olduunu sormu, verdii drt yanttan srf kt bir alkanlkla yalan sylediini fark etmiti. Martina'nn bunlar sylerkenki ciddilii, Delaura'nn, Sierva Maria'nn kendisine de yalan sylediini anlamasna yetmiti. Samalad iin ondan zr diledi ve kza herhangi bir sitemde bulunmamasn rica etti. "Ben yapacam bilirim," diye szn tamamlad. 117 diklerini, horozlar tmeye balayana kadar manastrn felce uradn anlatt. Ama kendisine hi de teki dnyalardan bir ey gibi grnmemiti. "Grdm, her gece grnen bir eydi," dedi. Kazn iinde, Delaura'nn ne olduunu belirleye-medii, gzle grlr en nemli belirtisinin birazck hzn olduu bir deiiklik olmutu. Yanlmamt da. Tedaviye daha yeni balamlard ki, kz kayg dolu gzlerini ona dikerek titrek bir sesle yle dedi: "Ben leceim." Delaura, rperdi. "Kim dedi bunu sana?" "Martina," dedi kz. "Onu grdn m?" Kz, kendisine nak retmek iin iki kez hcresine geldiini, gne tutulmasn birlikte seyrettiklerini anlatt. Onun iyi kalpli, yumuak bir insan olduunu, barahibenin, gnein denizde batn seyretsinler diye nak derslerini terasta yapmasna izin verdiini syledi. "Ya," dedi Delaura, gzlerini krpmadan. "Peki sana ne zaman leceini de syledi mi?" Kz, alamamak iin dudaklarn skarak ban sallad. "Gne tutulmasndan sonra," dedi. "Gne tutulmasndan sonra, bundan sonraki yz yl iinde olabilir," diye karlk verdi Delaura. Ama grtlann dmlendiini kzn anlamamas iin btn dikkatini yaralarn tedavisine vermesi gerekmiti. Sierva Maria, daha fazla bir ey sylemedi. Onun sessizliinden meraka kaplan Delaura dnp bakt ve gzlerinin yaarm olduunu grd. "Korkuyorum," dedi kz. 116

Kendini yataa atarak hngr hngr alamaya balad. Delaura, onun yanma oturdu, gnah karan bir rahibin basmakalp szleriyle onu avutmaya koyuldu. Ancak o zaman anlamt Sierva Maria, Caye-tano'nun hekimi deil, eytan kovucusu olduunu. "Peki yleyse neden beni tedavi ediyorsunuz," diye sordu ona. Delaura'nn sesi titriyordu: "nk seni ok seviyorum." Kz, onun bu cesaretine herhangi bir duyarllk gstermedi. Dan ktnda Delaura, ban ieri uzatp Martina'nn hcresine bakt. lk olarak yakndan baktnda, teninin iek bozuu, kafasnn tralanm, burnunun fazlasyla byk, dilerinin de fare dii gibi olduunu gryordu, ama karsndakini batan karma yetenei, hemen hissedilen, neredeyse elle tutulur bir sv gibiydi. Delaura, kapnn eiinden konumay yeledi. "O zavall kzn, korkmak iin zaten yeterince nedeni var," dedi. "Rica ederim bir de siz korkusunu artrmayn." Martina, armt. Kimseye ne gn lecei kehanetinde bulunmak aklna bile gelmemiti, hele ylesine cana yakn, savunmasz bir kza, hi. Yalnzca durumunun ne olduunu sormu, verdii drt yanttan srf kt bir alkanlkla yalan sylediini fark etmiti. Martina'nn bunlar sylerkenki ciddilii, Delaura'nn, Sierva Mara'nn kendisine de yalan sylediini anlamasna yetmiti. Samalad iin ondan zr diledi ve kza herhangi bir sitemde bulunmamasn rica etti. "Ben yapacam bilirim," diye szn tamamlad. 117 Martina, onu bysyle sarmalayvermiti. "Zat- lilerinin kim olduunu biliyorum," dedi. "Ne yaptn her zaman ok iyi bildiini de biliyorum." Ama Sierva Mara'nn, hcresinin yalnzl iinde lm korkusuna katlanmakta kimsenin yardmna ihtiyac olmadn anlamak, Delaura'nn kolunu kanadn krmt. O hafta iinde barahibe Josefa Miranda, kendi eliyle kaleme ald bir dizi ikyet ve uyary ieren bir tezkereyi piskoposun eline ulatrmt. Sierva Mara'nn vasiliinin Klaris rahibelerinin sorumluluundan kaldrlmasn talep ediyor, bunu, kefareti oktan denmi gnahlar iin gecikmi bir ceza olarak gryordu. Tutanaklara geirilen ve yalnzca kzn iblisle olan utanmazca birlikteliiyle aklanabilecek doast olaylarn yeni bir sralamasn da yapyordu. En sonunda da, Cayetano Delaura'nn nfuzunu kullanmas, dnce zgrl, kzajpr besledii kt niyet ve kurallarn yasaklamasna ramen gveni ktye kullanarak manastra yiyecek tamasyla ilgili fke dolu bir ihbar yer alyordu tezkerede. Delaura eve dner dnmez, piskopos tezkereyi ona gsterdi; o da, yznn tek bir kasnda bile bir hareket olmakszn, ayakta okudu. Bitirdiinde fkeden kuduruyordu. "Btn cinler tarafndan arplm biri varsa, o da Josefa Miranda'dr," dedi. "Kin, hogrszlk ve budalalk cinleri arpm onu. ren bir yaratk!" Piskopos, bu iddetli tepkiye armt. Delaura, bunu fark ederek, daha sakin bir ses tonuyla meramn anlatmaya alt. "Demek istiyorum ki," dedi, "ktlk glerine 118 o kadar byk yetenekler atfediyor ki, sanki asl iblise bal sanrsnz." "Bulunduum mevki, seninle ayn fikirde olmama izin vermiyor," dedi piskopos. "Ama yle olmay isterdim." Yapm olabilecei herhangi bir arlk iin onu azarlad ve barahibenin densizliklerine katlanmak iin sabrl olmasn istedi. "ncil, onun gibi, hatta daha beter kusurlar olan kadnlarla doludur," dedi. "Yine de sa onlar yceltmiti." Szne daha fazla devam edemedi, nk evin iinde gmbrdeyen bir gk grlts denizin zerinde yuvarlanarak uzaklam, afet halinde bir saanak onlar dnyann geri kalanndan ayrmt. Piskopos, salncakl sandalyesine yasland ve zlemlerinin iine gmld. "Ne kadar uzaklardayz!" diye iini ekti. "Neden?" "Kendimizden," dedi piskopos. "nsann ksz olduunu renmek iin bazen bir yla ihtiyac olmas sence hakszlk deil mi?" Bir yant alamaynca da, hasretini aa vurdu: "Bu gece spanya'da uyuyor olmalarnn yalnzca dncesi bile iimi s korkuyla dolduruyor." "Dnyann dnmesine karamayz," dedi Dela-ura. "Ama bize ac vermemesi iin bunu bilmezlikten gelebilirdik," dedi piskopos. "Galile'ye asl gereken, inan deil yrekti." Delaura, yallkla birdenbire ktnden beri hzn dolu yamurlu gecelerde piskoposa ac ektiren bu buhranlar iyi biliyordu. Yapabilecei tek ey, uykusu baskn kana kadar onu oyalayp, bu karanlk dncelerden uzaklatrmakt. 119 O ayn sonlarnda, Santa Fe'deki grev yerine gitmekte olan yeni genel vali Don Rodrigo de Buen Lozano'nun pek yaknda oradan geecei halka duyurulmutu. Yarglar ve teki memurlar, hizmetkrlar ve kiisel hekimlerinden oluan maiyeti ve Antiller'deki skntlara katlanmas iin kralienin kendisine armaan ettii bir yayl alglar drtl-syle birlikte geliyordu. Genel valinin einin, bara-hibeyle bir akrabal vard ve kendisini manastrda arlamalarn istemiti. Sierva Maria, yaklan kiretalarnn, katran du- manlarnn, eki darbeleri patrtsnn ve inziva blmne varana kadar manastrn her yann igal etmi olan her trden insanlarn avaz avaz ettikleri kfrlerin ortasnda unutulmutu. Yap iskelelerinden birinin mthi bir grltyle yklmasyla bir duvarc ustas lm, yedi ii yaralanmt. Bara-hibe, bu felaketi de Sierva Maria'nn kt cinlerine yormu ve bu hengme bitene kadar onu baka bir manastra yollasnlar diye diretmek iin yeni bir frsat yakalamt. Bu kez balca gerekesi, cin arpm birinin yaknlnn, genel valinin ei iin iyi olmayaca biimindeydi. Ama piskopos, onu yantsz brakt.

Don Rodrigo de Buen Lozano, olgun ve yakkl bir Asturyalyd,1 Bask topu2 ve keklik av ampiyonuydu ve eiyle arasndaki yirmi iki yllk ya farkn zarafetiyle kapatyordu. Kendi kendisiyle bile alay ederek, btn bedeniyle glyor ve bunu gstermek iin hibir frsat karmyordu. Karayibler' ' spanya'nn kuzeybatsndaki Asturya blgesi. (ev.) ' Oyuncularn topu kvrk biimli zel bir sepetle kardaki bir duvara attklar bir oyun. (ev.) 120 in, geceleri alnan trampet sesleriyle olgun guaya-ba'lann ho kokularnn birbirine kart ilk meltemlerini hissettii anda zerindeki ilkbahar giysilerini karm, toplantlarda hanmlarn arasnda gs bar ak dolayordu. Nutuklar atlmadan, top atlar yaplmadan, ceketini karp yalnzca gmleiyle inmiti gemiden. Piskopos tarafndan yasaklanm olmasna ramen, onun erefine fan-dango, bunde ve cumbiamba danslanna, aynca ak havada boa greleri ve horoz dvlerine izin verilmiti. Genel valinin ei, hareketli ve biraz da bana buyruk, neredeyse yeniyetme bir gen kzd; manas-tmn iinde bir yenilik rzgn gibi esivermiti. Girip kmad ke, anlamad sorun ve daha da dzeltmek istemedii dzgn bir ey kalmamt. Manastn dolarken, ilk kez doum yapan birinin kolayl-yla her eyi elden geirip bitirmek istiyordu. Bu yzden de barahibe, zindann yarataca kt izlenimden onu kurtarmann yerinde olacan dnd. "Zahmete demez," dedi. "Yalnzca iki mahpus var, bir tanesini de cin arpm." lgisini uyandrmak iin bunu sylemesi yetmiti. Hcrelerin hazrlanmam, ierdekilerin de uyarlmam olmalarnn hi nemi yoktu. Kap alr almaz Martina Laborde, balanmas ricasyla kendini onun ayaklarna att. Biri baarsz, teki baanl iki firardan sonra bu pek de kolay grnmyordu. Bunlardan birincisini, alt yl nce, farkl nedenlerle deiik cezalara mahkm edilmi rahibeyle birlikte, deniz tarafndaki terastan denemiti. lerinden biri kamay baarmt. te o zaman pencereleri kapatp, terasn al121 tndaki avluyu duvarla evirmilerdi. Ertesi yl, kalan , o srada kouun iinde uyumakta olan gardiyan balayarak servis kapsndan kamlard. Martina'nn gnah kard rahiple anlaan ailesi, onu manastra geri gndermiti. Upuzun drt yl boyunca Martina manastrn tek mahpusu olmay srdrmt ve ne ziyareti odasnda kimseyle grmeye hakk vard, ne de manastr kilisesindeki pazar ayinlerine katlmaya. Bu yzden balanmas olanaksz grnyordu. Yine de genel valinin ei, konuyu kocasna aktarp araclk edeceine sz verdi. Sierva Mara'nn hcresinde, snmemi kire ve katran artklar yznden hl ar bir hava vard, ama yeni bir dzene kavuturulmutu. Gardiyan kapy aar amaz, genel valinin ei, buz gibi bir esintiyle bylendiini hissetti. Sierva Mara, zerinde yrtk gmlei, ayanda kirli pabularyla oturmu, kendi yla aydnlanm bir kede ar ar i iliyordu; genel valinin ei kendisini selamlayana kadar gzlerini kaldrmad. Kadn, onun baklannda Tanrnn kutsal buyruunun kar konulamaz gcn alglamt. "Kutsal Efendimiz," diye mrldanarak, hcrenin iine doru bir adm att. "Dikkat edin," dedi barahibe, kulana doru eilerek. "Kaplan gibidir." Onu kolundan yakalamt. Genel valinin ei, ieri girmedi, ama Sierva Maria'nm yalnzca grnts bile, onu kurtarmay ama edinmesine yetmiti. apkn bir bekr olan kent valisi, genel valinin onuruna yalnzca erkeklere le yemei veriyordu. spanyol yayl alglar drtls paralar ald, San Jacinto'lu davul ve zurnaclar da aldlar, halk danslar ve zencilerin, beyazlarn danslanmn cretkr 122 parodileri olan maskeli oyunlar da yapld. Yemekten sonra, salonun dip blmnde bir perde ald ve valinin arlnca altn deyerek satn alm olduu Habe kle kt ortaya. plaklnn tehlikesini artran, neredeyse saydam denecek bir tunik giymiti. Orada bulunan sradan insanlara kendini yakndan gsterdikten sonra genel valinin nnde durdu ve zerindeki tunik bedeninden ayaklarna doru kayp dt. Kzn kusursuzluu korkutucuydu. Ne omzu kle kaaksnn damgasyla bozulmutu, ne de srtnda ilk efendisinin baharfleri vard; bedeninin her yanndan gizemli bir buhar yaylyordu. Genel valinin yz bembeyaz oldu; derin bir soluk ald ve elinin bir hareketiyle o dayanlmaz grnty sildi belleinden. "Tanr akna, gtrn onu buradan," diye buyurdu. "mrm boyunca onu bir daha grmek istemiyorum." Belki de valinin bu uarlna bir misilleme olarak, genel valinin ei, barahibenin kendi zel yemek odasnda verdii akam yemeinde Sierva Ma-ria'y tantt kocasna. Martina Laborde, onlan yle uyarmt: "Kolyeleriyle bileziklerini karmaya kalkmayn, ne kadar iyi davrandn greceksiniz." Gerekten de yle oldu. Bykannesinin, manastra geldiinde zerinde olan elbisesini giydirmiler, salarn ykayarak, arkasnda daha iyi sryebilsin diye ap taramlard; valinin ei elinden tutarak kocasnn masasna gtrd onu. Barahibe bile, kusursuz davranna, grnmyle evresine yayd a, salarnn mucizevi gzelliine arp kalmt. Genel valinin ei, kocasnn kulana yle fsldad: 123 r "Bu kz cin arpm." Genel vali, buna inanmak istemedi. Burgos'day-ken, oday az aza doldurana kadar btn bir gece hi durmadan altna dolduran, cin arpm birini grmt. Sierva Maria'y benzer bir yazgdan korumaya alarak, onu hekimlerine emanet etti. Hekimler, kzda hibir kuduz belirtisi olmadn do-ruladlar ve artk bulamas olaslnn da bulunmadn syleyerek Abrenuncio ile ayn tany koymu oldular. Yine de hi kimse, kz cin arpm olduundan kuku duyma yetkisini bulamad kendisinde. Piskopos, bu toplant vesilesiyle barahibenin tezkeresi ve Sierva Maria'nn son durumu zerinde dnp tanma frsat bulmutu. Cayetano Dela-ura ise, eytan kovma ayini ncesinde kendisini arndrmaya niyetlenerek, yanna manyoka ekmei ve su alp kitapla kapanmt. Orada hezeyanlar iinde pek ok geceler geirdi ve bedenindeki arzulara kar tek yattrc olan ateli dizeler yazd uykusuz gnler yaad.

O iirlerin bazlar, neredeyse bir yzyl sonra kitaplk ykldnda, zorlukla okunabilen bir tomarn iinde bulunmutu. Bunlardan birincisi ve tmyle okunabilen tek iir, kendisinin on iki yandayken, Avila'daki1 papaz okulunun tal avlusunda, incecik bir ilkbahar yamurunun altnda, okul sandnn zerinde otururkenki amsyla ilgiliydi. zerinde babasnn kendi llerine gre dzeltilmi giysisi, yannda mezlik sresinin sonuna kadar onurlu bir biimde hayatta kalabilsin diye annesinin gereken her eyi iine koyduu, kendisinin iki kat arlndaki o sandkla, katr srtnda gnlerce 1 Avila: spanya'nn Kastilya blgesinde bir kent. (ev.) 124 sren bir yolculuktan sonra daha yeni gelmiti Tole-do'dan. Kapc, sand avlunun orta yerine koymasna yardm etmi ve onu orada yamurun altnda kaderiyle ba baa brakmt. "Onu nc kata kar," demiti. "Orada sana sylerler yatakhanedeki yerinin neresi olduunu." Bir anda btn papaz okulu avludaki balkonlardan sarkm, yalnzca kendisinin bilmedii bir tiyatro oyununun tek oyuncusu oymu gibi, o sandkla ne yapacan seyre koyulmutu. Kimseden medet umamayacan anlaynca, kucanda tayabilecei eyleri sandktan alarak dimdik ta merdivenlerden nc kata kadar karmt. Gzetmen, mezlerin yatakhanesindeki iki sra yatan iinde onunki-ni gstermiti. Cayetano, eyalarn yatan zerine koymu, yeniden avluya inerek, hepsini tamay bitirene kadar drt kez daha yukar kmt. En sonunda da bo sand kulpundan tutarak srkleye srkleye merdivenlerden karmt. Balkonlardan onu seyretmekte olan retmenlerle renciler, kendi katlarndan geerken ona bakmyorlard. Ama okul mdr olan rahip, sandkla birlikte ktnda onu nc kat sahanlnda beklemekteydi ve alklamaya balamt. tekiler de cokuyla ayn eyi yapmlard. te o zaman Cayetano, papaz okuluna ilk girite hibir ey sormadan ve kimseden yardm grmeden sand yatakhaneye kadar karmaktan ibaret olan birinci treni alnnn akyla atlattn renmiti. Zeksnn kvrakl, iyi huylar ve dengeli kiilii, teki mezlere rnek olarak gsterilmiti. Yine de o ilk gnn onda asl derin izler brakacak olan ans, o akam mdrn brosunda yaptklar konuma olmutu. Dikileri sklm, sayfalar 125 eksik ve kapaklar kopmu olarak, babasna ait baz kutularda bir rastlant sonucu ele geirdii haliyle sandnda bulduklar tek kitap zerinde konumak zere artmt mdr onu oraya. Yolculuk gecelerinde okuyabildii yere kadar okumutu ve sonunu renmeye can atyordu. Okul mdr olan rahip, kitapla ilgili dncesini renmek istemiti. "Bunu ancak okumay bitirdiimde anlayabileceim," demiti Cayetano. Mdr, rahatlam gibi bir glmsemeyle, kitab kaldrp kilitlemi, "Bunu asla renemeyeceksin," demiti. "Bu, yasak bir kitaptr." Aradan yirmi drt yl getikten sonra, piskoposun yarkaranlk kitaplnda, bir tek o kitabn dnda, yasaklanm olsun ya da olmasn, eline ne kadar kitap getiyse okumu olduunun farkna varyordu. Btn bir hayatn o gn sona ermekte olduu duygusuyla rperdi. ngrlemez bir baka hayat balyordu artk. Delaura, perhizin sekizinci gnnde tam akam dualarna balamt ki, piskoposun genel valiyi arlamak zere salonda kendisini beklemekte olduu haber verildi. Genel valinin kendisi iin bile umulmadk bir ziyaretti bu: kentteki ilk gezintisi srasnda birdenbire esmiti aklna; en yakndaki grevlileri ivedilikle arp salona azck eki dzen verirlerken, iekli terasta bekleyip, damlar seyretmek zorunda kalmt. Piskopos, genel valiyi genelkurmayndan alt din adamyla birlikte karlad. Sana, adnn tamamndan baka bir unvanla tantrmad Cayetano Delaura'y oturtmutu. Syleiye balamadan nce genel vali, svalar dklm duvarlara, yrtk per126 delere, en ucuzundan el ii mobilyalara, yoksul giysileri iinde terden srlsklam olmu din adamlarna acyan gzlerle bakt. Gururuna dokunan piskopos, yle dedi: "Bizler, doramac Yusuf'un ocuklaryz." Genel vali, anlay dolu bir el hareketi yapt ve ilk haftaki izlenimlerini anlatmaya koyuldu. Savan yaralar bir kez sarldnda ngiliz Antilleri'y-le ticareti artrmak iin hayallerle dolu tasarlarndan, devletin eitime katlmasnn erdemlerinden, bu uzak smrge topraklarn dnya dzeyine karmak iin sanat ve edebiyat zendirmekten sz etti. "Zaman, yenilenme zaman," dedi. Piskopos, anayurdun sahip olduu gcn getirdii kolayl bir kez daha anlamt. Titreyen iaret parman, ona bakmadan Delaura'ya doru uzatt ve genel valiye yle dedi: "Burada bu yeniliklerden haberli olan biri varsa, o da Peder Cayetano'dur." Genel vali, iaret parmann ynn izledi ve uzaklardaki bir yz ve hi krplmadan kendisine bakan akn gzlerle karlat. Gerek bir ilgiyle yle sordu Delaura'ya: "Leibnitz'i1 okudun mu?" "Evet, Ekselanslar," dedi Delaura, sonra da aklad: "Grevimin gerei olarak." Ziyaretin sonunda, genel valinin asl ilgisinin Sierva Maria'nn durumu olduu aka belli olmutu. Hem kendisi iin, diye aklad, hem de derdi onu son derece zm olan barahibenin huzuru iin. "Henz kesin kantlardan yoksunuz, ama ma' Gottfried VThelm Leibnitz: (1646-1716) Kendi adyla anlan felsefe akmnn kurucusu olan Alman filozof ve matematikisi. (ev.) 127 nastrn tutanaklar, o zavall yavruyu cin arpm olduunu gstermekte bize," dedi piskopos. "Basra hibe, bunu bizden daha iyi bilmektedir." "O, sizlerin blisin tuzana dtnz kansnda," dedi genel vali. "Yalnzca bizler deil, btn spanya," diye karlk verdi piskopos. "sa'nn yasasn kabul ettirmek iin okyanusu getik ve bunu ayinlerde, dinsel yrylerde, azizlerin yortularnda baardk, ama ruhlarda deil."

Yucatn'dan sz etti: orada, putperestlerin piramitlerini gzlerden saklamak iin grkemli katedraller ina etmiler, yerlilerin, kilise ayinlerine srf gmlerle kapl mihraplann altnda kendi tapnaklar hl yayor diye katldklarnn farkna varamamlard. Fetihten o yana birbirine kansan kanlardan sz etti: spanyol kanyla yerli kan, hem biri hem de tekiyle karan, Mslman Mandingalara varana kadar her soydan zenci kan, ve bylesine uygunsuz bir birlikteliin Tanrnn krallnda yeri olup olmadn sordu. Soluk almasndaki ve yallndan gelen kesik ksrklerindeki gle ramen, genel valiye durup dinlenme frsat vermeden szn tamamlad: "Btn bunlar, Dman'n tuzaklarndan baka ne olabilir?" Genel vali, bozum olmutu. "Muhterem Piskopos Hazretlerinin hayal krkl son derece zc," dedi. "Ekselanslar bunu byle grmesinler," diye karlk verdi piskopos, byk bir incelikle. "Bu insanlar bizim zverilerimize layk olsunlar diye, onlardan istediimiz inan gcn daha belirgin klmaya alyorum." 128 Genel vali, sz brakt yerden yeniden almt. "Anladm kadaryla, barahibenin eletirileri uygulamayla ilgili," dedi. "Belki de baka manastrlar bylesine zor bir olay iin daha iyi koullara sahiptirler diye dnyor." "O halde Ekselanslar bilmelidir ki, Santa Clara' yi, Josefa Miranda'nm drstl, yetkinlii ve otoritesi nedeniyle hi duraksamadan setik," dedi piskopos. "Ne kadar hakl olduumuzu da Tanr biliyor." "Bunu kendisine iletmekten zevk duyacam," dedi genel vali. "O, bunu ok iyi biliyor," diye karlk verdi piskopos. "Beni kayglandran, neden inanmaya cesaret edemedii." Bu szleri syledikten sonra, bir astm krizinin gelmek zere olduu duygusuyla, ziyareti sona erdirmek iin acele etti. Sal elverdii anda en ateli grev akyla sonulandracana barahibeye sz verdii, zm bekleyen ileri ieren bir tezkerenin kendisini beklediini anlatt. Genel vali, ona kranlarn bildirerek, kendine zg nezaketi iinde ziyareti sona erdirdi. O da inat bir astmdan ekiyordu, bu yzden piskoposa kendi hekimlerini nerdi. Piskopos, buna gerek olduunu sanmyordu. "Benimki artk tmyle Tanrnn ellerinde," dedi. "Meryem'in ld bir yataym." Karlamann tersine, vedalama ar ve tren-sel olmutu. Aralarnda Delaura da olmak zere, yanndaki din adamlarndan , genel valiye kasvetli koridorlardan ana kapya kadar sessizce elik ettiler. Genel valilik muhafzlar, atlm mzraklardan bir itle dilencileri hizada tutuyorlard. Genel vali, Ak ve br Cinler 129/9 arabasna binmeden nce Delaura'ya dnd, kar gelinemez iaret parman ona doru sallayarak yle dedi: "Seni unutmama frsat verme." Bu, ylesine beklenmedik ve anlalmaz bir cmleydi ki, Delaura yalnzca eilerek karlk verebildi. Genel vali, ziyaretin sonularn barahibeye anlatmak zere doruca manastra gitti. Aradan saatler getikten sonra, artk gitmek zere bir aya zengideyken, einin btn srarlarna ramen Martina Laborde'nin balanmasn reddetmiti, nk zindanlarda bulduu onca sulu iin kt bir rnek olur diye dnyordu. Piskopos, Delaura dnp gelene kadar, solumasnn slklarn gzleri kapal olarak bastrmaya abalayarak, ne doru eilip bekledi. Yardmclar ayaklarnn ucuna basarak ekilmiler, salon glgelerle dolmutu. Piskopos, evresine baknd, duvarn nnde sralanm bo sandalyeleri ve tek bana duran Cayetano'yu grd. Sesini iyice alaltarak sordu ona: "Bu kadar iyi bir insan hi grm mydk?" Delaura, belirsiz bir hareketle karlk verdi. Piskopos, zorlukla davranarak toparland, soluuna hkim olana kadar koltuun koluna dayanp bekledi. Akam yemei istemiyordu. Delaura, yatak odasnn yolunu aydnlatmak iin bir kandil yakt hemen. "Genel valiye ok kt davrandk," dedi piskopos. "yi davranmamz iin bir neden var myd?" diye sordu Delaura. "Resmi bir duyuru yaplmadan bir piskoposun kaps alnmaz." 130 Piskopos, onunla ayn dncede deildi ve bunu byk bir cokuyla bildirdi ona. "Benim kapm, Kilisenin kapsdr, o da dini btn bir Hristiyan gibi davrand," dedi. "Gsmdeki illet yznden asl saygsz olan bendim; bunu onarmak iin bir ey yapmam gerek." Yatak odasnn kapsna vardnda, tavrm da konuyu da deitirmiti; Delaura'y omzuna dosta vurarak uurlad. "Bu gece benim iin dua et," dedi. "ok uzun bir gece olacandan korkuyorum." Gerekten de, ziyaret srasnda sezinlemi olduu astm kriziyle lecek gibi hissediyordu kendini. Ne tartarik asitli bir kusturucu, ne de daha baka gl ilalar onu rahatlatmaynca, ivedilikle kan almalar gerekmi, ancak afak skerken kendine gelebilmiti. Bitiikteki kitaplkta geceyi uykusuz geiren Cayetano'nun hibir eyden haberi olmamt. Sabah dualar balarken, piskoposun kendisini yatak odasnda beklediini haber verdiler. Cokulu bir ruh hali iinde yepyeni bir krk gibi soluyarak, yannda peynir ekmekle birlikte bir kse ikolatayla yatanda kahvalt eder buldu onu. Cayetano'nun ona yle bir bakmas, kararlarn alm olduunu anlamasna yetmiti. Gerekten de yleydi. Barahibenin isteine ramen Sierva Maria, Santa Clara'da kalyordu ve Peder Cayetano Delaura, piskoposun tam gvenine sahip olarak ondan sorumlu olmay srdrecekti. O zamana kadar olduu gibi hapishane ynetmelii altnda tutulmayacakt, manastr sakinlerine tannan genel haklardan yararlanmalyd. Piskopos, tutanaklar iin minnettard, ama kesinlikten yoksun olmalar davann belirginliiyle atyordu, bu yz131

den de eytan kovucunun kendi ltlerine gre hareket etmesi gerekiyordu. En sonunda da, markiyi huzuruna kabul edecek zamana ve salk koullarna sahip olana kadar, ne gerekiyorsa zmlemek zere tam yetkili olarak, gidip onu kendi adna ziyaret etmesini buyurdu Delaura'ya. "Baka hibir talimatm olmayacak," diyerek szn tamamlad. "Tanr seni korusun." Cayetano, kalbi yerinden frlayacak gibi koup gitti manastra, ama Sierva Maria'y hcresinde bulamad. Tren salonunda, gerek mcevherler takp taktrm, salar topuklarna kadar salverilmi bir halde, zencilere zg o harikulade arballk iinde, genel valinin maiyetindeki nl bir portre ressamna poz vermekteydi. Sanatya itaat ederken gsterdii saduyu da gzellii kadar hayranlk^ uyandrcyd. Cayetano, cokuyla kendinden gemiti. Lo bir yerde oturmu grnmeden onu seyrederken, kalbindeki herhangi bir kukuyu silebile-cek kadar bol vakti olmutu. Saat dokuzda portre tamamlanmt. Ressam, portreyi uzaktan inceledi, son birka fra darbesi daha vurdu ve imzasn atmadan nce Sierva Maria' nn grmesini istedi. Kendisine saygyla boyun emi iblislerden oluan maiyetinin ortasnda, bir bulutun iinde durmu olarak tpatp kendisiydi. Kz, hi acele etmeden bakt resme ve o yann btn ihtiam iinde tand kendisini. Sonunda da yle dedi: "Tpk bir ayna gibi." "blislere varana kadar m?" diye sordu ressam. "yle," diye karlk verdi kz. Poz vermesi sona erince, Cayetano ona hcresine kadar elik etti. Onu yrrken hi grmemiti, 132 dans ederken gsterdii ayn zarafet ve kolaylkla yapyordu bunu da. Mahkm gmleinden baka bir klk iinde de onu hi grmemiti ve zerindeki kralie giysisi, artk ne dereceye kadar bir kadn olduunu aka gsteren bir olgunluk ve zarafet veriyordu ona. Birlikte hi yrmemilerdi ve birbirlerine elik ederkenki itenlikleri ok houna gitmiti. Veda ziyaretlerinde barahibeyi piskoposun hakl gerekelerine inandrm olan genel vali ve einin bu ikna yetenekleri sayesinde, hcre eskisinden ok farklyd. ilte yepyeni, araflar ketenden, yastklar kutyndendi; aynca gndelik temizlik ve ykanma ihtiyac iin gereler konulmutu. Denizin , kafesleri karlm pencerelerden ieri giriyor ve yeni kirelenmi duvarlarda parlyordu. Yemekler, manastrn inziva blmndekilerle ayn olduundan, artk dardan bir ey getirmeye gerek kalmyordu, yine de Delaura, baz nefis yiyecekleri kapdan kaak olarak geirmenin bir yolunu buluyordu her zaman. Sierva Maria, onunla akam kahvaltsn paylamay istedi; Delaura da, Klarislerin saygnlnn kaynan oluturan reklerden bir tane almakla yetindi. reklerini yerlerken kz, beklenmedik bir yorumda bulunarak, "Ben kar nedir, grdm," dedi. Cayetano, hi armad. Bir zamanlar, bizim Sierra Nevada de Santa Marta'da karlarn neredeyse denizin iine kadar indiinden habersiz olduundan, yerliler tansnlar diye Pireneler'den kar getirtmek isteyen bir genel validen sz edildiini duymutu. Belki de yenilik merakls olan Don Rodrigo de Buen Lozano da bu artc ii baarya ulatrmt. 133 . f "Hayr," dedi kz. "Ryamdayd." Grd ryay anlatt: lapa lapa kar yaan bir pencerenin nnde dururken, kucandaki salkmn zmlerini birer birer koparp yiyordu. Delau-ra, yreinin korkuyla hop ettiini hissetti. Alaca-' n bildii yant karsnda tir tir titreyerek, sorma cesaretini gsterdi: "Nasl bitiyordu?" "Anlatmaya korkuyorum," dedi Sierva Mana. Daha fazlasn duymaya ihtiyac yoktu. Gzlerini yumarak onun iin dua etti. Bitirdiinde baka bir insand sanki. "Kayglanma," dedi ona. "Sana sz veriyorum, Ruhlkuds'n inayetiyle, ok yaknda zgr ve mutlu olacaksn." Sierva Maria'nn manastrda olduundan, Bar-narda'mn o zamana kadar haberi olmamt. Dulce Olivia'y ortal sprr, evi derleyip toplarken yakalayp, onu kendi hayallerinden biri sand bir gece, neredeyse bir rastlant olarak rendi bunu. Akla yatkn bir aklama bulmak iin odalar tek tek aramaya koyuldu ve dolarken Sierva Mara'y bir sreden beri hi grmediinin farkna vard. Cari-dad del Cobre, bildii kadarn syledi ona: "Marki hazretleri, onun ok uzaklara gideceini, onu bir daha gremeyeceimizi sylemiti bize." Kocasnn yatak odasnda k yand iin, Bernarda kapy vurmadan girdi ieri. Marki, sivrisinekleri karmak iin ar ar yanmakta olan sr terslerinin dumanlan arasnda, uyumadan yatyordu hamanda. zerindeki ipekli sabahlkla bedeninin izgileri belli olmayan o acayip 134 kadna bakt ve o da bunun bir hayal olduunu sand, nk solgun ve kederli bir grnm vard, ok uzaklardan geliyor gibiydi. Bernarda, Sierva Mara' yi sordu ona. "Gnlerdir bizimle birlikte deil," dedi kocas. Kadn, bu szleri en kt anlama yordu ve soluk alabilmek iin nne kan ilk koltua oturmak zorunda kald. "Abrenuncio'nun yapmas gerekeni yaptn sylemek istiyorsunuz," dedi. Marki, istavroz kard: "Tanr bizi korusun!" Sonra ona olan biteni anlatt. Bernarda'mn isteine uygun olarak ona sanki lm gibi davranmak istedii iin bunu zamannda haber vermediini de zellikle belirtti. Bernarda, birlikte geirdikleri o berbat on iki yl boyunca hi gstermemi olduu bir dikkatle gzn bile krpmadan dinledi onu. "Benim hayatma mal olacan biliyordum," dedi marki, "ama onunkine karlk olarak." Bernarda, iini ekti: "Demek bizim utancmz artk herkesin dilinde." Kocasnn gzlerinde bir damla gzyann prltsn grd ve ta iinden bir titreme ykseldi. Bu kez lmn kendisi deil, er ya da ge olmas gerekenin kanlmaz kesinliiydi sz konusu olan. Yanlmamt da. Marki, kalan son gcyle hamaktan kalkt, onun nnde yere ylarak, hibir ie yaramaz bir ihtiyarn ac gzyalar iinde hngr hngr alamaya balad. Bernarda, alayan erkein, ipekli

gmleinin zerinden kasklarna doru szlen yakc gzyalar karsnda teslim oldu. Sierva Maria'ya duyduu tm nefrete ramen, hayatta olduunu bilmenin kendisini rahatlattn itiraf etti. 135 .. "Her zaman her eyi anlammdr, lm dnda," dedi. Yeniden odasna kapanarak kendini melas ve kakaoya verdi; aradan iki hafta getikten sonra oradan ktnda yryen bir l gibiydi. Marki, ok erken saatlerden beri ortalkta bir yolculuk tela olduunu fark etmi, ama fazla nemsememiti. Daha gne ortal stmadan nce, Bernarda'nn, peinde eyalar ykl bir baka katr olmak zere, uysal bir katrn srtnda avlunun byk kapsndan ktn grd. Daha nce de, yanna ne katrc ne de klelerini almadan, kimseyle vedalamadan ve hibir gereke gstermeden byle ekip gittii ok olmutu. Ama marki bu kez bir daha dnmemek zere gittiini anlad, nk her zamanki sandnn yan sra, yllardr yatann altnda gml saklad tka basa altn dolu iki kp de yannda gtryordu. Hamakta ylece yatan marki, klelerin kendisini baklayacaklar korkusuna kaplmt yeniden; onlarn gndz bile eve girmelerini yasaklad. Bu yzden de Cayetano Delaura, piskoposun emriyle onu ziyarete gittiinde, ana kapy itip buyur edilmeden ieri girmek zorunda kald, nk tokma srarla almasna ramen kapy kimse amamt. oban kpekleri kafeslerinde kyameti kopanyor-lard, ama Delaura yoluna devam etti. Marki, meyve bahesinde, srtnda Sarazen1 harmanisi, banda Toledo takkesiyle, zeri tmyle portakal iekle-riyle rtl olarak hamanda le uykusundayd. Delaura, uyandrmadan seyretti onu, Sierva Maria' yi dkn ve yalnzlktan tkenmi bir halde gryor gibi oldu. Marki uyanm, rahibin gzndeki bant yznden onu tanmakta gecikmiti. Delaura, 1 Sarazen: Ortaada Avrupallarn Mslmanlara verdikleri ad. (ev.) 136 elini kaldrarak parmaklaryla bar iareti yapt. "Tanr sizi korusun, sayn marki," dedi. "Naslsnz?" "Buradaym ite," diye yant verdi marki. "-ryp gidiyorum." Elinin uyuuk bir hareketiyle le uykusunun rmcekalarn bir kenara itti ve hamakta dorulup oturdu. Cayetano, buyur edilmeden ieri girdii iin zr diledi. Marki, kapnn tokmana kimsenin aldrmadn, nk ziyareti kabul etme alkanln kaybettiini anlatt. Delaura, ciddi bir ses tonuyla yle dedi: "Piskopos hazretleri ok megul ve astm kt olduundan, kendilerini temsilen beni yolladlar." lk bataki protokol kurallar bylece yerine getirildikten sonra, haman yaknna oturdu ve iini yakmakta olan konuya girdi hemen. "Kznzn ruhsal salnn bana emanet edilmi olduunu size bildirmek istiyorum," dedi. Marki, teekkr ederek kznn nasl olduunu sordu. "yi," dedi Delaura, "ama daha iyi olmas iin ona yardmc olmak istiyorum." eytan kovmann anlamn ve yntemlerini aklad ona. Bedenlerden kt ruhlar kovmak ve hastalklarla zayflklar iyiletirmek iin sa'nn mritlerine verdii gten sz etti. ncil'deki Lejyon bahsini ve cin arpm iki bin domuzun yksn anlatt.1 Yine de yaplacak ilk i, Sierva Maria'y ger1 Markos ncili'nde Bap 5'te anlatlan Lejyon bahsi, zetle yledir: sa, Gerasini-lerin lkesine gelir. Kabirler arasnda yaayan, kimsenin zaptedemedigi, murdar ruhlu bir adam koup gelerek, nnde secde eder. Ad, (okluk anlamnda) Lej-yon'dur, nk iinde pek ok kt ruh vardr. sa'nn izniyle kt ruhlar adamn bedeninden kp, orada otlamakta olan iki bin domuzun iine girerler ve sr kendini uurumdan aa denize atarak boulur. Cin arpm adam akllanmtr. (ev.) 137 ekten cin arpp arpmadn saptamakt. Kendisi yle olduunu sanmyordu, ama herhangi bir kukuyu gidermek iin markinin yardmna gerek duyuyordu. Her eyden nce, kznn manastra girmeden nce nasl olduunu bilmek istediini syledi. "Bilmiyorum," dedi marki. "Onu ne kadar ok tansam, o kadar az tandm hissediyorum." Onu klelerin avlusunda kaderiyle ba baa brakm olmaktan sululuk duygusu iindeydi. Bazen aylarca srebilen sessizliklerini buna yoruyordu; akl almaz iddet gsterilerini ve annesinin kol azna takt ngra kedilerin boynuna asarak onu alaya almasndaki hnzrl da. Onu tanmaktaki en byk zorluk, srf zevk iin yalan syleme alkanlyd. "Zenciler gibi," dedi Delaura. "Zenciler, bizlere yalan sylerler, ama kendi aralarnda hayr," dedi marki. Yatak odasna girdiklerinde, Delaura, bykannesinin saysz vr zvmnn arasnda Sierva Maria' nn, canl gibi grnen bebekler, kukla balerinler, mzik kutulan gibi yeni eyalarn bir bakta ayrt edebilmiti. Yatan zerinde, markinin onu manastra gtrrken ald el antas, hazrlad gibi duruyordu hl. Toz iindeki tiorba, bir keye atlmt. Marki, bunun artk kullanlmayan bir talyan algs olduunu anlatarak, kzn onu almakta gsterdii beceriyi gklere kard. Oyalanmak iin algy akort etmeye koyuldu ve sonunda yalnzca ezbere almakla kalmad, ayn zamanda Sierva Maria'yla birlikte syledikleri arky da yineledi. Gerekleri aklayc bir an olmutu bu. Mzik, markinin kz hakknda syleyemedii eyleri sylemiti Delaura'ya- Marki ise, ylesine duygulanmt ki arky bitiremedi. ini ekerek, 138 "apkann ona ne kadar yaktn tahmin edemezsiniz," dedi. Onun bu duygusall Delaura'ya da bulamt. "Gryorum ki onu ok seviyorsunuz," dedi. "Ne kadar sevdiimi bilemezsiniz," diye karlk verdi marki. "Onu grmek iin canm verirdim." Delaura, Ruhlkuds'n en kk bir ayrnty bile atlamadn hissetti bir kez daha. "Bundan daha kolay bir ey olamaz," dedi, "ama cin arpmam olduunu gsterebilirsek." "Abrenuncio ile konuun," dedi marki. "Daha bandan beri Sierva'nn salkl olduunu sylyordu; yalnzca o aklayabilir bunu."

Delaura, kendini bir ikilem karsnda grd. Abrenuncio, onun iin Tanrnn bir ltf olabilirdi, ama onunla konumak, ortaya istenmedik przler de karabilirdi. Marki, onun dncelerini okumu gibiydi. "Byk adamdr," dedi. Delaura, bayla anlaml bir hareket yapt. "Kutsal Mahkemenin dosyalarnda ne olduunu biliyorum," dedi. "Kzm geri almak iin ne kadar zveride bulunulsa azdr," diye srar etti marki. Delaura'dan hibir tepki gremeyince de yle tamamlad szn: "Tanr ak iin yalvaryorum size." Yrei paralanan Delaura da, "Rica ederim bana daha fazla ac ektirmeyin," diye karlk verdi. Marki, daha fazla srar etmedi. Yatan zerindeki el antasn alarak, Delaura'dan onu kzna gtrmesini istedi. "Hi deilse onu dndm anlayacaktr," dedi. 139 , Delaura, vedalamadan kat oradan. El antasn pelerininin altna alarak sarnd, nk bardaklardan boanrcasna yamur yayordu. Tiorbann arksndan tek tek dizeleri iinden art arda tekrarladn fark etmekte gecikmiti. Kendisini krbalayan yamurun altnda arky yksek sesle sylemeye balad, sonra da sonuna kadar ezbere tekrarlad. Zanaatkarlar mahallesine gelince kei kulbesinin solundan sapt ve ark sylemeyi srdrerek Abrenuncio'nun kapsn ald. Uzun bir sessizlikten sonra ar aksak ayak sesleri ve yar uykulu bir ses duyuldu: "Kim o?" "Kanun namna," dedi Delaura. Adn bararak sylememek iin aklna gelen tek ey olmutu bu. Abrenuncio, gerekten hkmet grevlilerinin geldiini sanarak kapy at ve onu tanmad. "Ben, piskoposluun kitaplk grevlisiyim," dedi Delaura. Hekim, yankaranlk hole girmesi iin ona yol verdi ve srlsklam pelerinini karmasna yardm etti. Sonra kendine zg ifadesiyle Latince olarak sordu ona: "O gz hangi savata kaybettiniz?" Delaura, klasik Latincesiyle ona gne tutulmas srasnda olan aksilii anlatt ve piskoposun hekiminin gz bandnn kesin are olduunu sylemesine ramen rahatszlnn srmesiyle ilgili ayrntlar sayp dkt. Ama Abrenuncio yalnzca Latincesi-nin katkszlyla ilgilenmiti. "Tam anlamyla kusursuz," dedi aknlkla. "Nerelisiniz?" "Avila'lym," diye karlk verdi Delaura. "yleyse daha da vgye deer," dedi Abrenuncio. 140 Cppesiyle sandaletlerini karttrp szlmele-ri iin bir yana koydu, amurlu idonunun zerine de kendi pelerinini rtt. Sonra gzndeki band kartp p kutusuna att. "Bu gzn tek kusuru, gerektiinden fazla gryor olmas," dedi. Delaura'nn akl fikri, salonu tka basa dolduran kitaplardayd. Abrenuncio, bunu fark etmiti; onu alp, tavana kadar ykselen raflarda ok daha fazla kitabn bulunduu ecza odasna gtrd. "Aman Allahm!" diye hayret etti Delaura. "Buras sanki Petrarca'nn1 kitapl." "ki yz kadar kitap fazlasyla," dedi Abrenuncio. Merakn keyfince tatmin etmesine izin verdi. spanya'da hapis cezasna mal olabilecek ei bulunmaz rnekler vard. Delaura, bunlar tanyor, byk bir zevkle sayfalarn kartrdktan sonra da ii burkularak raflara geri koyuyordu. Ayrcalkl bir yerde, lmsz Fray Gerundio'yla2 birlikte, Voltaire'in btn eserlerinin Franszcasn, bir de Felsefi Mektuplarn Latince bir evirisini buldu. "Latince olarak Voltaire^ neredeyse bir mezhep sapknl demektir," dedi akayla. Abrenuncio, haclarn houna gidecek acayip kitaplar yaratmaktan zevk alan Coimbra'l bir rahibe tarafndan evrildiini anlatt. Delaura kitabn sayfalarn kartrrken, hekim ona Franszca bilip bilmediini sordu. "Konuamam ama okurum," dedi Delaura, Latince olarak. Sonra da sahte bir alakgnlllk tas1 Francesco Petrarca: (1304-1374) talyan air ve hmanisti. (ev.) ' Fray Germdio: (Kei Gerundio) spanyol Cizvit yazar Jose Vancisco de Isla' mn bayapt. (ev.) 141 lamaya gerek grmeden ekledi: "Ayrca Yunanca, ngilizce, talyanca, Portekizce, biraz da Almanca bilirim." "Voltaire'le ilgili sylediiniz eyden dolay soruyorum," dedi Abrenuncio. "Kusursuz bir dzyazdr o." "Ve bize en fazla ac vereni," diye karlk verdi Delaura. "Bir Fransza ait olmas ne kadar yazk." "spanyol olduunuz iin byle sylyorsunuz," dedi Abrenuncio. "Benim yamda ve birbirine karm onca kandan sonra, artk nereli olduumu ben de kesin olarak bilemiyorum," dedi Delaura. "Kim olduumu da." "Bu krallklarda kimse bilmiyor," diye karlk verdi Abrenuncio. "Hem yle sanyorum ki, bunu renmeleri iin yzyllar gerekecek." Delaura, kitaplar incelemeyi kesmeden srdryordu syleiyi. Birdenbire, daha nce de sk gk olduu gibi, on iki yandayken papaz okulu mdrnn el koyduu kitab hatrlad; mr boyunca kendisine yardm edebilecek herkese tekrarlam olduu bir tek blm aklndayd yalnzca. "Baln hatrlyor musunuz?" diye sordu Abrenuncio. "Hi bilmiyorum," dedi Delaura. "Sonunu renmek iin veremeyeceim ey yoktur." Hekimin, kendisini uyarmadan nne koyuverdii bir kitab daha grr grmez tanmt. Amadis de Gaula'nm1 drt cildinin eski bir Sevilla basksy-d. Delaura, titreyerek gzden geirdi kitab ve artk neredeyse kurtarlamaz bir halde olduunu fark etti. Sonunda sormaya cesaret edebildi: ' Amadis de Gaula: XVI. yzyl balarnn spanyol yazar Garc Ordfiez de Montalvo'ya atfedilen nl bir valyelik roman. (ev.) 142 "Bunun yasaklanm bir kitap olduunu biliyor musunuz?"

"Son yzyllardaki en iyi romanlarn hepsinin yasakland gibi," dedi Abrenuncio. "Artk onlann yerine bilge kiiler iin inceleme yazlarndan baka bir ey basmaz oldular. Bugnn yoksullar, gizli gizli valyelik romanlar okumayacak olduktan sonra ne okuyacaklar?" "Bakalar da var," dedi Delaura. "Don Kiot'un ilk basksndan yz nsha, daha basld yl okunmutu burada." "Okunmamt," diye karlk verdi Abrenuncio. "Deiik krallklara gitmek zere gmrkten gemiti." Delaura, oral olmad, nk Amadis de Gaula' nn ok deerli bir nshasn bulmay baarmt. "Bu kitap, dokuz yl nce, kitaplmzn gizli blmnden kayboldu, bir daha da izine rastlamadk," dedi. "Tahmin etmeliydim," dedi Abrenuncio. "Ama onu tarihi bir nsha olarak kabul etmek iin daha baka nedenler de var: bir yldan fazla bir sre iinde, en az on bir kiinin arasnda elden ele dolat ve bunlardan en az ld. Eminim bilinmedik bir miyasmann1 kurban olmulardr." "Grevim, bunu Kutsal Mahkeme'ye ihbar etmektir," dedi Delaura. Abrenuncio, ii akaya vurdu: "Dine saygszlkta bulunacak bir ey mi syledim?" "Burada yasak ve bakasna ait bir kitap bulundurduunuz ve ihbar etmediiniz iin sylyorum." ' miyasma: Eskiden salgn hastalklara neden olduuna inanlan, rm hayvansal ve bitkisel dokulardan havaya yaylan zararl buhar. (ev.) 143 . "O ve daha niceleri var," dedi Abrenuncio, ia-retparmayla tka basa dolu raflarna doru geni bir halka izerek. "Ama bunun iin olsayd, siz oktan buraya gelmi olurdunuz ve ben de size kapy amazdm." Ona doru dnd ve iyi niyetli bir tavrla szn tamamlad: "Oysa imdi gelip sizi burada grme mutluluunu verdiiniz iin sevinliyim." "Kznn bana geleceklerden kayg duyan marki nerdi buraya gelmemi," dedi Delaura. Abrenuncio, onu karsna oturttu ve, kyameti andran bir frtna denizin altn stne getirirken, ikisi de kendilerini syleinin ekiciliine braktlar. Hekim, insanln douundan o yana kuduz hastalnn, bir trl n alnamam zararlarnn, bin yllk tp biliminin onu engellemekteki yetersizliinin akll ve bilgili bir dkmn yapt. Bu hastaln nasl ezelden beri, tpk baz delilik biimleri ve* daha baka ruhsal rahatszlklarda olduu gibi, ^n arpmas sanlageldiine zc rnekler verdi. Sier-va Maria'ya gelince, aradan geen onca haftadan sonra, hastal kapm gibi grnmyordu. Abrenuncio, hl var olan tek tehlikenin, daha baka onca kiide grld gibi, eytan kovma ayinlerinin gaddarlndan lmesi olduunu syleyerek szn tamamlad. Bu son sz, Delaura'ya Ortaa tbbna zg bir abart gibi grnmt, ama tartmad, nk kz cin arpm olmadn kendi ilahiyat gstergelerinden de ok iyi anlyordu. Sierva Maria'nn konutuu ve spanyolcayla Portekizceden ylesine farkl olan o Afrika dilinin, manastrda onlara atfettikleri eytani gle falan hibir ilgisi olmadn syledi. alas bir fizik gc olduunu dorulayan saysz tanklar olmu, ama bunun doast bir g ol144 duunu syleyen kimse kmamt. Kukusuz ikinci derecede ermilik kantlar olan iki nemli olaya, yani levitasyon1 ya da kehanet olgusuna da rastlanmamt onda. Yine de Delaura, belli bal kardelik derneklerinin ve hatta daha baka topluluklarn desteini salamaya alm, fakat hibiri ne manastan tutanaklar aleyhinde beyanda bulunmaya cesaret edebilmiti, ne de halkn inancna kar kmaya. Ama Delaura, kendi ltlerinin de, Abrenun-cio'nunkilerin de kimseyi inandramayacann, hele hele ikisi bir araya geldiklerinde daha da kt olacann bilincindeydi. "Herkese kar siz ve ben birlik olurduk," dedi. "Buraya gelmeniz bu yzden beni artt ya," dedi Abrenuncio. "Ben, Kutsal Mahkeme'nin avlanma blgesinde itah kabartc bir avdan baka bir ey deilim." "Dorusunu isterseniz, neden geldiimi ben bile kesin olarak bilmiyorum," dedi Delaura. "Meerki o ocuk, inancmn gcn snamak iin Ruhl-kuds tarafndan karma karlm olsun." Bu szleri sylemesi, boaznda kendisine bask yapan skntl dmden kurtulmasna yetmiti. Abrenuncio, gzlerinin iinden ruhunun derinliklerine kadar bakt ve alamak zere olduunu fark etti. "Kendinize bouna eziyet etmeyin," dedi yattrc bir ses tonuyla. "Belki de ondan sz etmek ihtiyacnda olduunuz iin gelmisinizdir yalnzca." Delaura, kendini rlplakm gibi hissetti. Yerinden kalkarak kapnn yolunu arad, oradan koarak kaamadysa bunun nedeni yar plak olmasn-dand. Abrenuncio, hl slak olan giysilerini giyme1 levitasyon: rade gcyle yerden havaya ykselme yetenei. (ev.) Ak ve br Cinler 145/10 sine yardm ederken, bir yandan da syleiyi srdrmek iin onu oyalamaya alyordu. "Sizinle hi durmadan gelecek yzyla kadar konuabilirdim," dedi. Gne tutulmasnn gzndeki srekliliini geirmek iin kk bir ie saydam bir gz damla-syla onu alkoymaya abalad. Evin bir yannda unutmu olduu el antasn vermek iin kapdan geri dndrd onu. Ama Delaura, lmcl bir acya yakalanm gibiydi. O akam iin teekkr etti, ald tbbi yardm ve gz damlas iin de, ama vermeye yanat tek ey, baka bir gn daha uzun bir sre iin geri dnme sz oldu. Sierva Mara'y grme zlemine dayanamyordu. Simsiyah gece olduunu ancak kapya vardnda fark edebildi. Hava amt, ama frtnadan derin su birikintileri olumutu; Delaura, ayak bileklerine kadar kan suyla kapl sokan ortasna att kendini. Manastrn dner kapsndaki nbeti rajjibe, yatma saatinin yaknl nedeniyle yolunu kesmeye alt. Delaura, onu bir kenara itti: "Piskopos hazretlerinin emri var." Sierva Maria, korku iinde uyanm, alacakaranlkta onu tanmamt. Delaura, neden bu kadar farkl bir saatte geldiini nasl aklayacan bilemeyerek, rastgele bir bahane buldu: "Baban seni grmek istiyor." Kz, el antasn tanm, yz fkeden kpkrmz olmutu. "Ama ben istemiyorum," dedi.

Delaura, aknlkla nedenini sordu. "stemiyorum da ondan," dedi kz. "lrm daha iyi." Delaura, houna gidecei dncesiyle, salkl ayandaki kay gevetmeye yeltendi. 146 "Brakn beni," dedi kz. "Dokunmayn bana." Delaura oral olmaynca kz, yzne tkrkler yadrmaya koyuldu. Delaura, istifini bozmad ve teki yanan evirdi. Sierva Maria, tkrmeye devam ediyordu. Delaura, iinden ykselen yasaklanm zevk dalgasyla kendinden geerek, yeniden br yanan evirdi. Gzlerini yumdu, btn ruhuyla dua ederken kz tkrmeyi srdryor, o zevk aldka daha da iddetle tkryordu, ta ki fkesinin yararszlnn farkna varana kadar. O zaman Delaura, gerekten cin arpm bir kiinin dehet verici grntsne tank oldu. Sierva Maria'nn salar, Medusa'nn1 ylanlar gibi canlanarak dikilmiti; azndan yeil bir salya akarken, putperest dillerinde bir dizi kfr kyordu. Delaura, gsndeki ha art arda sallayarak onun yzne yaklatrd ve dehet iinde haykrd: "Ey cehennem canavar, kim olursan ol, k oradan." lklar, kaylarn tokalarn paralamasna ramak kalm olan kzn lklarn daha da artryordu. Gardiyan, korku iinde koup gelerek kz yattrmaya alt, ama^yalnzca Martina, o ilahi tavrlaryla baarabildi bunu. Delaura da kap gitti. Piskopos, Delaura'nn akam yemei saatinde kitap okumaya gelmemesinden tedirgin olmutu. eytann aalatt Sierva Maria'nn dehet iindeki grnts dnda ne bu dnyadan, ne de tekinden hibir eyin umurunda olmad kiisel bir bulutun iinde havalarda dolatnn farkna varmt. Delaura, kitapla snmt, ama okuyam-yordu. nanc doruk noktasna km olarak dua et1 Medusa: Yunan mitolojisinde, salar ylanlardan oluan bir tanra. (ev.) 147 ti, tiorbann arksn syledi, iini kasp kavuran yakc gzyalar dkerek alad. Sierva Mara'nn el antasn aarak iindekileri birer birer masann zerine koydu. Onlar inceledi, bedeninden ykselen hrsl bir arzuyla koklayp okad ve ak sak dizelerle konutu onlarla, ta ki artk dayanamayana kadar. O zaman beline kadar soyundu, alma masasnn ekmecesinden daha nce asla dokunmaya cesaret edemedii demirden dayak sopasn kard ve Sierva Mara'nn son izlerini de iinden skp atana kadar kendisine rahat yz gstermeyecek olan doymak bilmez bir nefretle kendini dvmeye balad. Akl onda kalm olan piskopos, onu bir kan ve gzya birikintisinin iine ylm buldu. "blis bu, sayn hocam," dedi Delaura. "Hepsinin en kts." 148 Be Piskopos, Delaura'y brosunda hesap vermeye arm, onun eksiksiz ve apak itiraflarn, bir din grevi yerine getirmekte deil, adli bir sorunu zmlemekte olduunun bilinci iinde, zerinde fazla dnp tanmadan dinlemiti. Ona kar gsterdii tek zaaf, gerek suunu gizli tutmak olmu, ama yetkilerini ve ayrcalklarn halka hibir aklama yapmadan elinden alarak, czamllara hasta-bakclk etmesi iin onu Amor de Dios hastanesine yollamt. Delaura, czamllar iin sabah be ayinini ynetmekle avunmasna izin vermesi iin yalvarm, piskopos da bu hakk ona balamt. Delaura, iinde derin bir rahatlama duygusuyla diz kt ve birlikte Kutsal sa duasn okudular. Sonra piskopos onu kutsad ve kendini toparlamasna yardm etti. "Tanr yardmcn olsun," dedi ve onu yreinden sildi. Cayetano cezasn ekmeye baladktan sonra bile, piskoposluun ileri gelen din adamlar onun iin araya girmilerdi, ama piskopos yumuamyor-du. eytan kovucularn, eninde sonunda defetmek istedikleri ayn cinler tarafndan arpldklar kuramn kabul etmiyordu. leri srd son gereke, Delaura'nn, onlara sa'nn deimez yetkisiyle kar koymakla yetinmeyip, inan sorunlar zerinde onlarla tartmaya girme saygszlnda bulunmu olmasyd. Piskoposun dediine gre, ruhunu tehli149 keye atan ve onu mezhep sapknlnn kysna kadar getiren de bu olmutu. Ama herkesi asl artan, piskoposun, olsa olsa pimanlk gstermesinin yeterli olaca bir kabahat yznden, en gvendii adamna kar bu derece sert davranmasyd. Martina, Sierva Maria'nn bakmn rnek bir ballkla stlenmiti. Balanma ricasnn olumsuz karlanmasndan o da son derece zgnd, ama kz, terasta i iledikleri bir akam gzlerini kaldrp da onu gzyalar iinde grene kadar fark etmemiti bunu. Martina, umutsuzluunu ondan gizlemedi: "Bu zindanda yava yava lmektense, oktan lm olmay isterdim." Dediine gre tek umudu, Sierva Maria'nn, cin-leriyle olan ilikisiydi. Onlarn kim olduklarn, nasl olduklarn, onlarla nasl konuulduunu bilmek istiyordu. Kz, alt tane cini olduunu syledi; Martina da ilerinden birinin kimliini, bir zamanlar aj-ne ve babasnn evine dadanm olan Afrikal bir cin olarak tand. Bu yeni hayal, ona can katmt. "Onunla konumak isterdim," dedi. Sonra da verilecek mesaj aka belirtti: "Ruhuma karlk olarak." Sierva Maria, ii hnzrla vurmutu. "Dili yok," dedi. "nsan onun yzne baknca ne dediini anlyor." Sonra da btn ciddiyetiyle, bir dahaki karlamalarnda onunla grmesi iin kendisine haber vereceine sz verdi. Cayetano'ya gelince, byk bir alakgnlllkle hastanenin berbat koullarna boyun emiti. lme terk edilmi olan czamllar, palmiye yapraklarndan yaplma barakalarn dzletirilmi toprak zemininde yatm uyuyorlard. Pek oklar, ellerinden geldiince srklenip gidiyorlard. Genel teda150 vi gn olan Sal gnleri, dayanlmaz bir hal alyorlard. Cayetano, en dknlerin bedenlerini ahrdaki yalan iinde ykayarak ruhunu arndrma zverisini kendi kendine stlenmiti. Kefaretinin ilk Sal gn, rahiplik saygnl kaba saba hastabakc gmleine indirgenmi olarak bu ilerle urarken, markinin kendisine hediye etmi olduu doru atn srtnda Abrenuncio kageldi.

"O gz nasl gidiyor," diye sordu ona. Cayetano, bahtszlndan sz etmek ya da durumuna zlmek iin frsat vermedi ona. Gerekten de gne tutulmasnn izini gznn retinasndan silmi olan gz damlas iin teekkr etti. "Teekkr edecek bir ey "yok," dedi Abrenuncio. "Gneten gz kamamasna kar bildiimiz en iyi eyi verdim size: yamur suyu damlalar." Kendisini ziyarete gelmesini syledi. Cayetano da, izinsiz sokaa kamadn anlatt. Abrenuncio, oral olmad. "Bu krallklardaki zaaflar biliyorsanz, yasalarn gnden fazla uygulanmadn da biliyorsunuz demektir," dedi. Bir yandan kefaretini derken, bir yandan da almalarn srdrmesi, iin kitaplnn emrine amade olduunu syledi. Cayetano, onun bu szlerini ilgiyle, ama herhangi bir hayale kaplmadan dinledi. "Sizi kederinizle ba baa brakyorum," diye szn tamamlad Abrenuncio, atn mahmuzlayarak. "Hibir tanr, sizinki gibi bir yetenei, czamllar ykayarak boa harcasn diye yaratm olamaz." Ertesi Sal, Felsefi Mektuplar'm Latince cildini ona hediye olarak gtrd. Cayetano, kitabn sayfalarn kartrd, iini koklad, deerini hesaplad. Kitabn deerini ne kadar ok anlarsa, Abrenuncio' 5 yu o kadar az anlayabiliyordu. 151 "Beni neden bu kadar mutlu ettiinizi bilmek isterdim," dedi. "nk biz tanrtanmazlar, din adamlar olmadan yaamay beceremeyiz," diye karlk verdi Ab-renuncio. "Hastalar bize bedenlerini emanet ederler, ama ruhlarn deil; biz de, tpk eytan gibi, Tanryla o ruhlar iin tartmaya alrz." "Bu, sizin inanlarnza hi uymuyor," dedi Ca-yetano. "Onlarn ne olduunu ben bile bilmiyorum," diye karlk verdi Abrenuncio. "Ama Kutsal Mahkeme biliyor," dedi Cayetano. Sanlabileceinin tersine, bu ineleyici sz Ab-renuncio'yu heveslendirmiti. "Eve gelin de bunu rahata tartalm," dedi. "Geceleri iki saatten fazla uyumuyorum, hep de blk prk olmak zere, onun iin ne zaman gelseniz olur." Ve at mahmuzla-yarak ekip gitti. ^ Cayetano, ok gemeden, byk bir gc yar yarya kaybetmenin mmkn olmadn anlamt. Eskiden gzde olduu iin peinden ayrlmayan ayn insanlar, bir czamlym gibi ondan kayorlard. Dnyasal sanat ve edebiyat konularn paylat arkadalar, Kutsal Mahkeme'yle atmamak iin bir yana ekilmilerdi. Ama onun umurunda bile deildi. Sierva Maria'dan bakasna verecek kalbi yoktu, yine de ona yetmiyordu. Onlar ayrabilecek ne okyanuslar, ne dalar, ne yeryznn ya da gkyznn yasalar, ne de cehennem gc olamayacandan emindi. Bir gece, ar bir esinlenmeyle, ne yapp yapp manastra szabilmek iin hastaneden kat. Manastrn drt kaps vard: dner kap olan ana giri, deniz tarafnda ayn byklkte bir baka kap, iki de 152 kk servis kaps. Bunlardan ilk ikisinin almas olanakszd. Cayetano'nun, Sierva Maria'nn zindan blmndeki penceresini, artk kafesli olmayan tek pencere olmas nedeniyle, ta kumsaldan saptamas zor olmamt. Yoldan bakp trmanabilecei en kk bir akl bouna arayarak, binay kar kan inceledi. Tam artk pes etmek zereydi ki, halkn Cessa-tio a Divinis srasnda manastra yiyecek tad tneli hatrlad. O dnemde kla ya da manastrlarda tnellere sk sk rastlanrd. Kentte bilinen en az alt tnel vard, yllar getike daha bakalar da kefediliyor ve yklere konu oluyordu. Vaktiyle mezarc olan bir czaml, Cayetano'ya aradnn hangisi olduunu aklamt: Manastr, geen yzylda ilk Klarislerin mezarl olan bo bir arsaya balayan, artk kullanlmaz olmu bir su kanal vard. Tam zindan blmnn altna ve almaz gibi grnen dimdik, ok yksek bir duvarn nne kyordu. Yine de Cayetano, dua gcyle her eyin elde edilebileceine inand iin, baarsz pek ok denemeden sonra duvara trmanmay becerdi. Gecenin ge saatinde zindan sakindi. Gardiyann darda uyuduundan emin olduu iin, kaps aralk olarak horlamakta olan Martina Laborde'ye dikkat etti yalnzca. O na kadar servenin gerilimi iinde bolukta gibiydi, ama kendini, halkadaki asma kilidi ak olarak hcrenin nnde bulunca, kalbi yerinden frlayacakm gibi oldu. Kapy parmaklarnn ucuyla itti, menteelerin gcrts sresince kalbi durmutu sanki ve Sierva Maria'y sa kandilinin nda uyur grd. Kz, birden gzlerini am, ama onu czamllar hastabakclarnn bezden gmlei iinde tanmakta glk ekmiti. 153 , "Duvara trmandm," dedi fsltyla. Sierva Maria, istifini bozmamt. "Ne iin?" diye sordu. "Seni grmek iin," dedi Delaura. Ellerinin titremesi ve sesinin atlak atlak kmasndan akna dnerek daha baka ne syleyeceini bilemedi. "Gidin buradan," dedi Sierva Maria. Delaura, sesinin kmayaca korkusuyla birka kez ban sallayarak itiraz etti. "Gidin buradan," diye yineledi kz. "Yoksa barrm." O srada Delaura ona ylesine yaknd ki, bakire soluunu hissedebiliyordu. "Beni ldrseler de gitmem," dedi. Sonra birdenbire kendini korkunun te yannda hissederek, kararl bir ses tonuyla ekledi: "Yani baracaksan balayabilirsin." jKz, dudaklarn srd. Cayetano, yatan kenarna oturdu ve ona ektii cezay ayrntlaryla anlatt, ama nedenlerini sylemedi. Kz, onun syleyebildiinden ok daha fazlasn anlamt. Korkusuzca bakt ona ve gznn zerinde neden bant olmadn sordu. "Artk gerekmiyor," dedi Delaura, yreklenerek. "imdi artk gzlerimi yumuyorum ve altndan bir rmak gibi alayan bir sa gryorum." ki saat sonra mutluluk iinde ayrld oradan, nk Sierva Maria, kapdan ald o sevdii tatllar getirdii srece gelmesini kabul etmiti. Ertesi gece o kadar erken gelmiti ki, manastrda hl hareket vard; kzn kandili de, Martina'nm verdii naks bitirebilmek iin hl yanyordu. nc gece, beslemek iin fitille ya gtrd. Cumartesiye

154 rastlayan drdnc gece, Sierva Maria'nn, zindann iinde yeniden remi olan bitlerini ayklamasna yardm ederek saatler geirdi. Kzn salar tertemiz olup tarandnda, Delaura bir kez daha arzunun verdii buz gibi terleri hissetti. Dzensiz soluklarla Sierva Maria'nn yanna uzand ve onun berrak gzlerini kendisininkilerin bir kar uzanda buldu. kisi de ne yapacaklarn bilemez haldeydiler. Korkusundan dua eden Delaura, onun baklarna karlk veriyordu. Sonunda kz, konumaya cesaret edebildi: "Ka yandasn?" "Martta otuz m bitirdim," dedi Delaura. Kz, onu inceledi. "Artk epeyce yal saylrsn," dedi, biraz da alayla. Alnndaki krklara bakarak, yann btn acmaszlyla ekledi: "Krm bir ihtiyarck." Delaura, alnmad onun bu szlerinden. Sierva Maria, neden beyaz bir peremi olduunu sordu ona. "O bir leke," diye yant verdi Delaura. "Boya m?" diye sordu kz. "Doal," dedi Delaura. "Annemin de vard." O na kadar onun gzlerinin iine bakmay brakmam, kz ise teslim olmajbelirtisi gstermemiti. Delaura derin derin iini ekerek, bir dize okudu: "Ah o tatl anlar, artk benim olmayan."1 2 air Garcilaso de la Vega'nn, kaybettii sevgilisi Dona Isabel Freyre'ye adad sonelerinden biri olan X numaral sonenin ilk drtl: "Oh dulces prendas por mi mal halladas, dulces y alegres cuado Dios queria, juntas estis en la memoria mia < y con ellas en mi suerte conjuradas!" ,, , -p "Ah o tatl anlar, artk benim olmayan, ti) tatl ve neeli Tanr istediince, aklmdan kmadan orada hep ylece '"* ve lmmde bile beni brakmadan!" (Cev.) ; '7 -' 155 r Kz, anlamamt. "Bykannemin bykannesinin bykbabasnn bir iiri," diye aklad Delaura. " kaside, iki mersiye, be ark, krk sone yazmt. ou da, asla kendisinin olamamaktan te bir ayrcal bulunmayan bir Portekizli hanm iindi, nce kendisi evli olduu iin, sonra da o bir bakasyla evlendii ve ondan nce ld iin." "O da rahip miydi?" "Askerdi," dedi Delaura. Sierva Maria'nn yreinde bir kprt olmutu, iiri yeniden dinlemek istedi. Delaura, iiri yeniden okudu, hem bu kez youn bir sesle ve iyice hakkn vererek, mrnn baharndaki bir savata ald ta yarasyla len, ak ve silah valyesi Don Garcilaso de la Vega'nn krk sonesinin sonuncusuna varana kadar okudu. Cayetano, okumay bitirince, Sierva Mara'nu elini tutarak kalbinin zerine gtrd. Kz, iindeki acnn gmbrtsn hissediyordu. "te hep byleyim," dedi Delaura. Ve panie yer vermeden, yaamasn engelleyen o belirsiz eyden kurtard kendini. Onu dnmeden geirdii tek bir n bile olmadn, yedii ve itii her eyde ondan bir tat bulunduunu, yalnzca Tanrnn olan bir hak ve gce sahip olarak hayatnn her saatini btnyle doldurduunu ve kalbinin alaca en byk zevkin onunla birlikte lmek olacan itiraf etti. Soneleri okurkenki ayn akclk ve atelilikle, ona bakmadan srdryordu konumasn, ta ki Sierva Maria'nn uyuyakald izlenimini edinene kadar. Ama kz uyankt, rkek bir dii geyik gibi gzlerini ona dikmi bakyordu. Zorlukla sorabildi: , 156 "Ya imdi?" "imdi, hi," dedi Delaura. "Bunu bilmen bana yeter." Daha fazla devam edemedi. Sessizce alayarak kolunu ona yastk olsun diye bann altndan geirdi; kz da, onun yannda kvrlp dertop oldu. Horozlar tmeye balayana kadar, uyumadan, konumadan ylece kaldlar ve Delaura, saat be ayinine vaktinde yetiebilmek iin apar topar kalkp gitti. Gitmeden nce, Sierva Maria, sedef ve mercan boncuklardan on sekiz kar uzunluundaki o deerli Od-da kolyesini armaan etti ona. Yregindeki korkunun yerini kalp arpntlar almt. Delaura iin rahat huzur kalmamt artk; Sierva Maria'y grmek iin hastaneden kat o mutlu saate kadar her eyi batan savma yapyor, havalarda uuyordu. Srekli yaan yamurlardan srlsklam bir halde soluk solua vanyordu hcreye; kz da onu ylesine byk bir kaygyla bekliyordu ki, Delaura'nn tek bir glmsemesi bile ona yeniden rahat bir soluk aldnyordu. Bir gece, onca kez dinlemekten artk ezberledii dizelerle kendisi balad sze. "Durup baktmda nasl olduuma I ve bana attrdn o admlara"1 "diye okudu. Sonra da hnzrca sordu: ' Garcilaso de la Vega'nn I numaral sonesinin ilk drtl: "Cuando me paro a contemplar mi estado y a ver los pasos por do me has traido, halk, seg por demde anduve perdido, que a mayor mal pudiera haber llegado." "Durup baktmda nasl olduuma ve bana attrdn o admlara, anlyorum, baknca ne olduuma, olabilirdim bundan kt bin defa." (ev.)

157 , "leceim, vuruldum nk bilmeden / isterse ldrmeyi ok iyi bilen"1 dedi Delaura. Kz, ayn yumuaklkla yineledi soneyi ve en sonuncusuna kadar bylece srdrdler, dizeleri atlayarak, soneleri istedikleri gibi bozup deitirerek, onlarla kendilerininmi gibi dilediklerince oynayarak. Sonunda yorgunluktan uyuyakalmlard. Gardiyan, sabahn saat beinde, horozlarn yaygaras arasnda, elinde kahvaltyla girdi ieri; her ikisi de korkuyla uyandlar. Yrekleri duracak gibi olmutu. Gardiyan, kahvalty masann zerine brakt, elindeki fenerle her zamanki denetimini yapt ve Caye-tano'yu yatakta gremeden ekip gitti. "u blis, ok yaman," diye alay etti Delaura, soluu yerine gelince. "Beni de grnmez yapt." Sierva Maria'nn, gardiyann o gn hcreye ye^ niden gelmemesi iin btn kurnazln kullanmas gerekmiti. O gece ge saatlerde, btn bir gn gnl elendirdikten sonra, birbirlerini ezelden beri sevdiklerini hissediyorlard. Cayetano, akayla kark bir hareketle, Sierva Maria'nn korsajmn kordonunu zme cesaretini gsterdi. Kz, gslerini iki eliyle korudu; gzlerinde bir fke lts yanp snm, yznden bir pembelik esip gemiti. Cayetano, kzn ellerini, sanki alev alev yanyorlarm gibi, ba ve iaret parmaklaryla tutarak gslerinden ayrd. Kz, direnmeye abalad; o ise, yumuak ama kararl bir hareketle kar koydu. 1 Ayn sonenin ilk l: "Yo acabari, que me entregue sin arte a quien sabra perderme y acabarme si quisiere, y an sabra querello;" "leceim, vuruldum nk bilmeden, isterse ldrmeyi ok iyi bilen ve elbet bunu isteyecek olana." (ev.) 158 "Benimle birlikte syle," dedi ona. "Sonunda geldim ite ellerinize."1 Kz, boyun edi. "yle smsk sarlarak lmeye" diye srdrd, Delaura buz gibi parmaklaryla korsajn aarken. Sierva Maria, korkudan tir tir titreyerek, zorlukla kan bir sesle tekrarlad: "Kantlansn yalnz benim bedenimde I nice keskindir kl yenik dende."2 O zaman Delaura, ilk kez olarak dudaklarndan pt onu. Sierva Maria'nn bedeni, bir iniltiyle rperdi, hafif bir meltem rpertisi iinde kendini kaderine terk etti. Delaura, parmaklarnn ucunu, neredeyse dedirmeyerek kzn teninin zerinde gezdirdi ve ilk kez kendini bir baka bedenin iinde hissetme mucizesini yaad. inden bir ses, Sierva Maria, klelerin barakalarnda serbest akn tm gcn ortaklaa yaarken, kendisinin, Latince ve Yunancayla geirdii uykusuz gecelerin1 Garcilaso de la Vega'nn II numaral sonesinin ilk drtl: "En fin a vuestras manos he venido, 3 do se que he de morir tan apretado que an alinar con quejas mi cuidado como remedio mes ya defendido;" "Sonunda geldim ite ellerinize, yle smsk sarlarak lmeye r brakmadnz acm dindirmeye aresiz ne kadar yaknsam bo yere;" (ev.) 3 Ayn sonenin ikinci drtl: "Mi vida no si en que s ha sostenido = si no es en haber sido yo guardado para que solo en mifuese probado cunto corta una espada en un rendido." "Hayatm bilmem ki hep dayand neye Amac neydi gstermek deildiyse Kantlansn yalnz benim bedenimde Nice keskindir kl yenik dende." air, bu son dizede, 'tehlike getikten sonra vnmek kolaydr' anlamnda "A tnoro muerto, gran lanzada" (lm olan Maripliye, mthi karg darbesi) diyen bir spanyol ataszne gndermede bulunmaktadr. (ev.) 159 de, inancnn cokusuyla kendinden getii zamanlarda, bakirliin ssz llerinde eytann ne kadar uzanda olduunu anlatyordu ona. Kendisini onun ynlendirmesine brakarak, karanlklarda elyorda-myla ilerliyordu, ama son anda piman olmu, ruhsal bir kntnn iine yuvarlanmt. Gzleri kapal olarak yzkoyun kalakald. Sierva Mara, onun bu sessizliinden ve l gibi hareketsizliinden korkuya kaplmt; parmayla dokundu ona. "Neyiniz var?" diye sordu. "Brak beni imdi," diye mrldand Delaura. "Dua ediyorum." Daha sonraki gnlerde, birlikte olduklar zamanlarda huzur dolu yalnzca birka an geirebil-milerdi. Ak aclarndan konumaktan bkmyorlard. Birbirlerini pcklere bouyorlar, hngr hngr alayarak birbirlerine ak dizeleri okuyorlar, birbirlerinin kulana arklar fsldyorlar, gllerinin son damlasna kadar arzu bataklklannda rpnyorlard: bitkin ama el dememi olarak. nk Delaura, son nefesini verene kadar yeminini tutmaya karar vermiti, Sierva Maria da bunu onunla paylayordu. Tutkularna ara verdiklerinde, birbirlerine arya kaan deneyler uyguluyorlard. Delaura, onun uruna her eyi yapabileceini sylemiti. Sierva Maria da, ocuka bir acmaszlkla, hatr iin bir hamambcei yemesini istedi ondan. Delaura, kzn engellemesine frsat vermeden bir hamambcei yakalayarak canl canl yutuverdi. Byle lgnca meydan okumalarn bir bakasnda, Delaura, hatr iin sa rgsn kesip kesemeyeceini sordu ona; kz da kesebileceini syledi, ama yan aka yara ciddi olarak, adann koulunu yerine getirebilmesi 160 iin, o zaman kendisiyle evlenmesi gerekecei konusunda uyard onu. Bunun zerine Delaura, hcreye bir mutfak ba getirerek yle dedi: "Doru mu deil mi grelim bakalm." Kz, san kesebilsin diye srtn dnd ona. Sonra da meydan okudu: "Cesaretin varsa kes bakalm." Delaura, cesaret edemedi. Birka gn sonra kz, onu olak boazlar gibi boazlamasna izin verip vermeyeceini sordu. Delaura, gzn krpmadan izin vereceini syledi. Kz, ba kararak denemeye hazrland. Delaura, son andaki rpnn korkusuyla yerinden frlad. "Sen deil," dedi. "Sen deil." Kz, glmekten katlarak nedenini sordu, o da dorusunu syledi. "Sen gerekten cesaret edersin de ondan." Tltkudan arta kalan sakin zamanlarnda, gndelik sevginin skntlarn da yaamaya balamlard. Delaura eve dnen bir kocann doall iinde geldiinde grsn diye, Sierva Maria hcreyi temiz ve tertipli tutuyordu. Cayetano da ona okuma yazma

gsteriyor, zgr olup evlenecekleri o mutlu gnn beklentisi iinde, onu iirin ilahi dnyasna sokarak, Ruhlkuds'e ball retiyordu. 27 Nisan sabah afak skerken, Cayetano hcreden ktktan sonra Sierva Mara'nn uykuya dalmak zere olduu bir srada, eytan kovma ilemlerini balatmak zere haber vermeden onu almaya gelmilerdi. Bir lm mahkmunun ayiniydi bu. Onu srkleye srkleye yalan bana gtrdler, kova kova sularla ykadlar, ekitire ekitire boynundaki kolyeleri aldlar ve ona mezhep sapknlarna zg o kaba saba gmlei giydirdiler. Bostanclkla uraan bir rahibe, bir aa budama makasnn Ak ve br Cinler 161/11 drt koca darbesiyle san ensesinden keserek, avluda yanmakta olan odun ateine frlatp att. Berberlii stlenen rahibe, sonra da kzn sann geri kalann, tpk Klarislerin balklarnn altndaki gibi, yarm parmak boyunda krparak, her krpnty kestike atee atmay srdrd. Sierva Maria, alevlerin altn renkli parltsn grerek el dememi odunun trtlarn duymu, ta kesilen yznde tek bir kas bile oynamakszn, insann genzini tkayan yanan boynuz dumannn kokusunu almt. En sonunda da ona bir deli gmlei giydirdiler, zerini bir cenaze rtsyle rttler ve iki kle kz onu bir asker sedyesinin zerinde tayarak kiliseye gtrd. Piskopos, nde gelen din adamlarndan oluan Rahipler Meclisine arda bulunmu, onlar da Sierva Mara'ya yaplacak ilemlerde hazr bulunsunar diye ilerinden drt kiiyi semilerdi. Piskopos, son bir aba gstererek ok kt durumdaki saln alt etmiti. Trenin, daha nceki unutulmaz eytan kovma ayinlerinde olduu gibi katedralde deil, Santa Clara manastrnn kilisesinde yaplmasn buyurmu, eytan kovma ilemini de kendisi stlenmiti. Balarnda barahibe olmak zere Klaris rahibeleri, daha sabah dualar ncesinden beri kilisenin koro blmndeydiler; makta olan gnn neminden etkilenmi olarak org eliinde okumulard sabah ilahilerini. Hemen arkasndan Rahipler Meclisinin yksek aamal yeleri, tarikatin bakanlar ve Kutsal Mahkeme'nin ileri gelenleri girdiler ieri. Bunlarn dnda tek bir sivil yoktu, olamazd da. Piskopos, zerinde byk tren giysileriyle, drt kle tarafndan tahtrevanla tanarak ve avutu162 lamaz bir keder havas iinde en son geldi kiliseye. Ana mihrabn karsna, grkemli cenaze trenlerinde kullanlan mermer katafalkn yannda, gvdesini kmldatmasn kolaylatran bir dner sandalyeye oturdu. Saat tam altda, iki kle, deli gmlei giydirilmi, zeri hl mor renkli rtyle rtl olan Si-erva Maria'y sedyeyle ieri getirdiler. Ayin ilahileri srasnda scaklk dayanlmaz bir hal almt. Orgun bas sesleri, kilisenin bezemeli ahap tavanlarnda gmbrdyor, koronun kafesleri ardnda grnmeyen Klarislerin clz seslerinin yer yer duyulmasna bile pek frsat vermiyordu. Sierva Maria'nn sedyesini tayan yan plak iki kle, onun yannda nbette kalmlard. lahinin sonunda kzn zerindeki rty kaldrdlar ve onu mermer katafalkn zerine l bir prenses gibi yatar braktlar. Piskoposun kleleri onu koltuuyla birlikte kaldrarak gtrp kzn yanna koydular ve ana mihrabn karsndaki geni alanda onlar yalnz brakp yerlerine dndler. Bundan sonraki aama, ilahi bir mucizenin balangcna benzeyen dayanlmaz bir gerilim ve salt bir sessizlik olmutu. Bir rahip mezi, kutsanm su kabn piskoposun elinin altna koydu. Piskopos, kutsal su serpmecini bir sava tokma gibi kavrayarak Sierva Maria'nn zerine eildi ve dualar mrldanarak bedenine boydan boya su serpti. eytan kovmak iin birdenbire sylemeye balad szler, kiliseyi temellerine kadar sarsmt. "Her kim olursan ol," diye haykrd, "sa'nn, Tann'nn, grlen ve grlmeyen, var olan, var olmu olan ve var olacak olan her eyin Efendisi'nin emriyle, vaftizle kurtarlm olan o bedeni terk et ve karanlklara geri dn." 163 , Korkudan kendinden gemi olan Sierva Mara da bir lk att. Piskopos, onu susturmak iin sesini ykseltiyor, ama o daha ok baryordu. Piskopos, derin bir soluk alarak, szlerine devam etmek iin yeniden azm at, ama soluduu hava gsnn iinde snp gitmi, onu dar verememiti. Sudan km balk gibi azn aarak yzkoyun yere ylm ve tren korkun bir kargaa iinde sona ermiti. Cayetano, o gece Sierva Maria'y, zerinde deli gmleiyle ateler iinde titrer bir halde buldu. Onu en ok sinirlendiren de, salar krplm kafasnn berbat grnts olmutu. Bir yandan onu kaylardan kurtarrken, "Tanrm," diye mrldand, "nasl olur da byle bir su ilemelerine izin verirsin." Sierva Maria, serbest kalr kalmaz onun boynuna sarld ve hngr hngr alarken hi konumadan ylece birbirlerine sarl kaldlar. Delaura, onun iyice boalmasn bekledi. Sonra yzn kaldrarak yle dedi: "Artk gzya yok." Ve Garcilaso'nun bir dizesiyle szn balad: "Yeter sizin iin benim dktklerim." Sierva Maria, kilisede geirdii o korkun deneyimi anlatt ona. Koronun sava lklarna benzeyen barmalanndan, piskoposun hezeyan halinde haykrmalarndan, yakc soluu ve heyecandan l l yanan o gzel yemyeil gzlerinden sz etti. "Tpk eytana benziyordu," dedi. Cayetano, onu yattrmaya alt. O dev gibi gvdesine, frtna gibi sesine ve sert yntemlerine ramen piskoposun iyi ve bilgili bir insan olduu konusunda ona gvence verdi. Sierva Maria'nn duyduu dehet anlalr bir eydi, ama hibir tehlike altnda deildi. "Btn istediim, lmek," dedi kz. 164 "Kendini fkeli ve yenik dm hissediyorsun, tpk sana yardm edemediim iin benim hissettiim gibi," dedi Delaura. "Ama Tanr bize yeniden doacamz gn bahedecektir." Sierva Maria'nn kendisine armaan etmi olduu Odda kolyesini kard ve elinden aldklannm yerine onun boynuna takt. Yataa yan yana uzanarak, birbirlerinin aclann paylatlar; dnyadaki tm sesler snp gitmeye balam, yalnzca tavann ahap bezemelerindeki termitlerin hrts duyulur olmutu. Heyecanlar yatmt. Cayetano, yarkaranlkta konutu: "ncil'in son kitabnda, bir gn gelip tan yerinin hi aarmayaca haber verilmektedir," dedi. "Keke o gn bugn olsa."

Sierva Maria, Cayetano gittikten sonra bir saat kadar uyumu olmalyd, tam o srada yeni bir grltyle uyand. Karsnda, yannda barahibeyle birlikte, yal bir rahip duruyordu; iriyar bir gvdesi, gherileden sertlemi esmer bir teni, kafasnda dimdik olmu salan, kaba saba elleri ve insana gven duygusu veren gzleri vard. Sierva Maria daha tam olarak uyanamadan, rahip, Yoruba dilinde yle dedi ona: "Sana kolyelerini getirdim." stei zerine manastrn vekilharcnn kendisine geri verdii btn kolyeleri cebinden kard. Onlar Sierva Maria'nn boynuna takarken, Afrika dillerinde birer birer sayarak tanmlyordu: akn ve Chang'nun kannn krmzsyla beyaz, hayatn ve Eleggu'nn lmnn krmzsyla siyah, suyun yedi boncuu ve Yemay'nm ak mavisi. Rahip, yumuak bir ses tonuyla Yorubadan Kongoya, Kongo-dan Mandingaya geiyor, kz da onu byk bir ko165 laylk ve akclkla izliyordu. Sonunda Ispanyolcaya getiyse, bunu, Sierva Mara'nn ylesine tatllkla davranabileceine inanamayan barahibeye saygsndan yapmt yalnzca. Kutsal Mahkeme'nin Sevilla'daki eski savcs ve kleler mahallesinin rahibi olup, piskoposun, sal elvermediinden eytan kovma ayininde kendi yerini almas iin setii Peder Toms de Aquino de Nar-vez'di bu. Hakknda anlatlanlar sert bir insan olduuna kuku brakmyordu. Mezhep sapkn on bir Yahudi ve Mslman odun ateine gndermiti, ama asl saygnl, ilerindeki Endls'n en inat cinlerini yenilgiye uratmay baard saysz ruhlardan geliyordu. Kanarya adalarnn tatl ivesiyle konuan, ince zevkli, zarif tavrl bir adamd. Beyaz ve melez karm klesiyle evlenen bir kral vekili- nin olu olarak burada domu, drt kuaktr beyaz olan soyunun temizliini bir kez kantladktan sonra yerel papaz okulunda eitimini tamamlamt. stn nitelikleri sayesinde Sevilla'da doktora yapma olanan elde etmi, elli yama kadar da orada oturmu ve grev yapmt. Yurduna geri dndnde en yoksul yrede grev istemi, Afrika dinleri ve dillerine merak sararak, kleler arasnda bir baka kle olarak yaamt. Sierva Maria'yla anlamak ve onun cinleriyle en akllca biimde yzlemek iin ondan daha uygun biri olamazd. Sierva Maria, rahibi o anda bir koruyucu melek olarak grm ve yanlmamt da. Tltanaklardaki gerekeleri onun yannda bir bir rtm ve hibirinin kesin olmadn barahibeye gstermiti. Amerika'daki cinlerin Avrupa'dakilerle ayn olduunu, ancak adlarnn ve davranlarnn farkllk gsterdiini de anlatt. Bir kimseyi cin arpp arp166 madiini anlamakta kullanlan drt kural aklad ve cinlerin, insanlarn tersine inanmalar iin bunlardan yararlanmalarnn ne kadar kolay olduunu belirtti. Sonra da Sierva Maria'nm yanana sevecen bir imdik atarak vedalap ayrld. "Rahat uyu," dedi ona. "Ben daha kt dmanlar da grdm." Barahibe, ondan ylesine honut kalmt ki, yannda anasonlu kk biskviler ve sekin kimseler iin ayrlm daha baka pastaclk mucizele-riyle birlikte Klarislerin o nl kokulu ikolatasndan imeye davet etti onu. zel yemek odasnda yiyip ierlerken, rahip, ondan sonra atlacak admlar iin talimatlarn verdi. Barahibe, seve seve kabullendi hepsini. "O zavallnn iyi ya da kt olmas beni hi ilgilendirmez," dedi. "Tanrya yalvardn tek ey, onu bir an nce bu manastrdan karmas." Rahip, birka gnlk, hatta Tanrnn izniyle birka saatlik bir i olmas iin elinden geleni yapacana sz verdi. kisi de sonutan honut bir halde ziyareti odasnda vedalarlarken, birbirlerini bir daha asla grmeyeceklerini ne biri ne de teki tahmin edebilirdi. Gerekten de yle oldu. Kendi cemaatinin yelerinin dedikleri gibi Peder Aquino, kilisesine kadar yryerek gitti, nk uzun zamandr ok az dua ediyordu ve Tanrnn gznde bunun karln, her gn zlemlerini depretirerek dyordu. eit eit satclarn barmalarndan akna dnm bir halde, kapnn dndaki amurlu alan gemek iin gnein alalmasn bekleyerek oralarda oyaland. En ucuz tatllardan ve perian durumdaki kendi tapnan yenilemek iin o hi vazgeemedi167 i kazanma hayaliyle yoksullarn piyangosundan bir bilet satn ald. Jtten rlm hasrlar zerinde sergilenen ufak tefek elilerinin nnde totem heykelleri gibi oturan zenci hatunlarla sohbet ederek yarm saat geirdi. Saat bee doru Getsemani'nin iner kalkar kprsn geti; korkun grnml kocaman bir kpein leini, kuduzdan ldnn anlalmas iin daha yeni asmlard oraya. Havada bir gl kokusu vard, gkyz de dnyada grlmemi bir berraklktayd. Denizin bast bataklk alann hemen kysndaki kle mahallesi, tam bir sefalet iindeydi. Damlan palmiye yapraklarndan yaplm kerpi kulbelerde akbabalar ve domuzlarla bir arada yaanyor, ocuklar sokaklardaki birikintilerden su iiyorlard. Yine de, renklerin youn, seslerin canl olduu, en neeli mahalleydi buras, hele hele hava kararrken, serinliin zevkine varmak iin iskemleleri sokan ortasna kardklarnda. Rahip, ald tatllar mahallenin ocuklar arasnda paylatrd, tanesini de akam yemei iin kendine ayrd. Tapnak, duvarlar sazlardan rlp balkla pekitirilmi, ats palmiye yapraklaryla rtl, keli yan duvarnda kazklardan atlm bir ha duran bir kulbeydi. Masif tahtalardan arkalkl sralar, tek bir azizin durduu tek bir mihrab ve rahibin Pazar gnleri Afrika dillerinde vaaz verdii ahap bir mimberi vard. Rahip evi, ana mihrabn arka tarafnda kilisenin bir uzants biimindeydi; rahip, iinde portatif bir yatakla kaba saba bir sandalyenin bulunduu bu odada, son derece sade bir hayat sryordu. Dip tarafta tal bir kk avlu ve salkmlar bzm bir asmann sanl olduu bir ardak vard, bir de oray bataklktan ayran dikenli 168 bir it. Tek ime suyu, avlunun bir kesinde duran, harla svanm bir sarmtakiydi. Her ikisi de dnme Mandinga olan yal bir kilise kayyumuyla on drt yanda ksz bir kz, kilisede olsun, evde olsun, rahibin tek yardmclarydlar, ama tespih duasndan sonra onlara ihtiyac kalmyordu. Rahip, kapy kapatmadan nce, kalan o son tatly bir bardak suyla birlikte yedi; sonra da sokakta oturan komularyla her zamanki spanyolca cmlesiyle vedalat:

"Tanr hepinize iyi ve huzurlu bir gece nasip etsin." Kiliseden bir sokak tede oturan kayyum, ilk nce sabahn saat drdnde, gnn tek ayini iin rahibin kapsn tklatt. Saat be olmadan nce, rahibin geciktiini grnce, odasna bakmaya gitti. Orada yoktu. Avluda da bulamad onu. evrede aramaya koyuldu, nk ara sra ok erken saatlerde komu avlulara ahbaplk etmeye gittii olurdu. Yine bulamad. Kiliseye gelen cemaat yesi birka kiiye, rahibi bulamadklar iin ayinin yaplamayacan haber verdi. Saat sekizde, gne artk ortal iyice sttnda, hizmeti kz, sarntan su ekmeye gitti; ite oradayd Peder Aquino: ayaklarnda yatarken karmad oraplaryla, suyun stnde srtst yzyordu. Byk znt yaratan, hznl bir lm olayyd bu, hem de hibir zaman akla kavuturulamayan bir sr. Barahibe ise, eytann kendi manastrna kar duyduu nefretin kesin kant olarak ilan etti bunu. Haber, masum bir hayalle Peder Aquino'yu bekleyip duran Sierva Maria'nn hcresine kadar ulaa169 mad. Onun kim olduunu Cayetano'ya nasl aklayacan bilememiti, ama onu kolyelerine kavuturmas ve oradan kurtarma sz vermesi karsnda duyduu minnettarl anlatmt ona. O zamana kadar her ikisi de, mutlu olmak iin akn yeterli olduu dncesindeydiler. Ama zgrln yalnzca kendilerine bal olduunu, Peder Aquino'yla hayal krklna urayan Sierva Maria fark etti ilk olarak. Bir gece ge vakit, pcklerle geirdikleri uzun saatlerden sonra, Delaura'ya gitmemesi iin yalvard. O ise bunu hafife ald ve ona bir pck daha vererek vedalat. Kz, yataktan frlayp kapnn nnde kollarn iki yana at. "Ya gitmezsin, ya da ben de giderim." Bir keresinde Cayetano'ya, onunla birlikte kap San Basilio de Palenque'ye snmay ne kadar, istediini sylemiti; oradan on iki fersah uzaklkta, kaak klelerin yaad ve hi kukusuz kralieler gibi karlanaca bir kyd oras. Cayetano'ya da dhice bir fikir gibi gelmiti, ama kama olayyla badatramyordu bunu. Daha ok yasal ekilcilie gveniyordu o. Markinin, kzna, cin arpm olmad tartlmaz bir biimde kantlanm olarak kavumasn ve din adamlaryla rahibelerin dnlerinin hi kimsenin ayplamayaca kadar sk grld sivil bir topluma katlmak zere piskoposunun affn ve iznini elde etmeyi istiyordu. Bu yzden de Sierva Maria, onu ya kalmas, ya da kendisini de birlikte gtrmesi ikilemi karsnda braknca, onu bir kez daha oyalamaya alt. Kz, Delaura'nn boynuna sarlarak barmakla tehdit etti onu. afak skmek zereydi. Korkuya kaplan Delaura, onu bir itite kendini kurtard ve tam sabah dualarnn balamakta olduu anda oradan kap gitti. 170 * Sierva Maria'nn tepkisi korkun olmutu. En basit bir nedenle gardiyann yzn trmalam, kendini ieri kilitleyerek, gitmesine izin vermezlerse hcreyi atee verip kendini yakaca tehditlerini savurmutu. Kanlar iindeki yzn grnce fkeden kendinden geen gardiyan, yle bard ona: "Cesaretin varsa yak bakalm, Belzebul1 canavar." Buna yant olarak, Sierva Maria, sa kandiliyle ilteyi atee verdi. Martina'mn yattrc hareketlerle araya girmesi, bir faciay nlemiti. Yine de gardiyan, o gnk raporunda, kzn, zindan blmnde daha iyi korumal bir hcreye geirilmesini talep etti. Sierva Maria'nn tedirginlii, Cayetano'nun kamaktan baka bir areyi hemen bulmak iin acele etmesine neden olmutu. ki kez markiyi grmeye alt, ama her ikisinde de, efendilerinin olmad evin iinde istedikleri gibi babo dolanr bulduu oban kpekleri tarafndan engellenmiti. Aslnda marki, bir daha oraya dnmeyecekti. Bitmez tkenmez korkulanna yenik derek, Dulce Olivia' nn kollarna snmaya alm, ama o, markiye kaplarn amamt. Yalnzlk aclan baladndan beri her yolu deneyerek ona seslenmi, ama yalnzca kttan kular iinde alayl yantlar almt. Sonra birdenbire arlmadan ve haber vermeden kagelmiti. Kullanlmamaktan ie yaramaz haldeki mutfa temizleyip dzene koymutu, ocakta tr tr yanan atein zerinde de bir tencere fokurdu-yordu. Organzadan volanl Pazar giysisini giymi, son moda kokular ve balsamlarla sslenip pslen-miti; deliliini gsteren tek ey, zerinde balklar ' Belzebul: eytanlarn ba. (ev.) 171 ve kafeste kular bulunan kocaman kenarl apka-syd. "Geldiin iin sana minnettarm," dedi marki. "Kendimi ok yalnz hissediyordum." Sonra da bir yaknmayla tamamlad szn: "Sierva'y kaybettim." "Senin kabahatin," dedi Dulce Olivia, hi oral olmadan. "Kaybolmas iin elinden geleni yaptn." Akam yemei, trl et ve bahenin en sekin sebzeleriyle yaplm Kreol usul biberli yahniydi. Dulce Olivia, klna ok iyi giden hanmefendi tavrlar iinde yemek servisini yapt. Huysuz kpekler hrlayarak onu izliyor ve bacaklarnn arasnda dolanyorlard; o da, tatl fsltlarla onlar oyalyordu. Genken ve aktan korkmadklar zamanlarda olabilecekleri biimde, sofrada markinin karsna geip oturdu, birbirlerine bakmadan, akr akr terleyerek ve yal bir evli iftin kanksaml iinde orbalarn kaklayarak, sessizce yediler yemeklerini. Birinci yemekten sonra, Dulce Olivia, yemee ara vererek iini ekti ve gemi yllarnn bilincine vararak yle dedi: "Byle olabilirdik." Onun sertlii markiye de bulamt. Onu, iki dii eksilmi, gzlerinin feri kam, iman ve yalanm olarak getirdi gznn nne. Babasna kar gelme yrekliliini gsterebilmi olsayd, belki de byle olacaklard. "yle akln banda gibi grnyorsun ki," dedi ona. "Hep yleydim," diye karlk verdi teki. "Beni asla olduum gibi grmeyen sendin." "Ben seni, hepsinin gen ve gzel olduu ve en iyisini ayrt etmenin kolay olmad bir kalabaln 172 iinden setim, dedi marki. "Senin iin ben kendim setim kendimi," dedi Dulce Olivia. "Sen semedin. Hep imdiki gibiydin: zavallnn tekiydin." "Kendi evimde bana hakaret ediyorsun," diye karlk verdi marki. Atmann kanlmazl Dulce Olivia'y coturmutu.

"Senin olduu kadar benim de evim," dedi. "Bir kahpenin dourmu olmasna ramen kznn da benim olduu gibi." Ve yant vermesine frsat brakmadan szn tamamlad: "En kts de onu kt ellere emanet etmi olman." "Tanrnn ellerine," dedi marki. Dulce Olivia, fkeyle haykrd: "Piskoposun, onu fuha srkleyip gebe brakan olunun ellerine." "Kendi dilini srsan zehirlenirsin!" diye bard marki, sinirlenerek. "Sagunta abartr, ama yalan sylemez," dedi Dulce Olivia. "Hem beni aalamaya da alma, ldnde suratn pudralayacak bir tek ben kaldm nk." Oyunun her zamanki son perdesiydi bu. Gzyalar, koca koca damlalar halinde taban iine dmeye balamt. Kpekler uyumulard, ama kavgann gerilimi onlan uyandrm, balarn tedirginlikle kaldrarak hrlamaya koyulmulard. Marki, soluunun daraldn hissetti. "Gryorsun ite," dedi fkeyle, "byle olacaktk." Dulce Olivia, yemeini bitirmeden kalkt. Sofray toplad, mthi bir fke iinde tabaklarla tencereleri ykad; ykarken de her birini yalan iinde k173 ryordu. Alamasna gz yumdu marki, ta ki tabak anan kalntlarn, bir dolu yamuru gibi p tenekesinin iine boaltana kadar. Sonra da vedalamadan ekip gitti. Ne marki, ne de baka herhangi bir kimse, Dulce Olivia'mn ne zaman kendisi olmay braktn ve yalnzca geceleri evin iinde dolaan bir hayalet olmay srdrdn asla renemedi. Cayetano Delaura'nn piskoposun olu olduu yalan, Salamanca'dan beri birbirlerine k olduklar biimindeki daha eski yalann yerini almt. Dulce Olivia'mn, Sagunta tarafndan da dorulanan ve daha da abartlan yorumu, Sierva Maria'nn gerekten de Cayetano Delaura'nn eytani itahn doyuma ulatrmak iin manastra kapatld ve iki bal bir ocua gebe kald biimindeydi. Sagunta' mn anlattna gre, sefahat lemleri, btn Klaris toplumuna bulamt. Marki, bir trl kendine gelemedi. Anlarnn kaygan bataklklarnda elyordamyla dolaarak, korkuya kar snabilecei bir yer arad ve yalnzlnn iinde ycelttii Bernarda'nn ansn bulabildi sadece. Bu any, onun en nefret ettii yanlarn, pis kokulu yellenmelerini, ters yantlarla kafa tutmalarn, kntl ayak kemiklerini aklna getirerek defetmeye alt, ama onu ne kadar ok alaltmaya alrsa, anlar o kadar ok lkleiyordu. Sonunda zlemlerine yenik derek, gittiinden beri orada olduunu sand Mahates'teki ekerkam deirmenine haberler yollayarak ortal yoklad; Bernar-da gerekten de oradayd. Her ikisinin de hi deilse yannda lebilecei biri bulunsun diye, krgnlklarn unutup eve dnmesi iin haber yollad. Bir yant kmamas zerine de kalkp onu bulmaya gitti. Markinin, anlarnn rmaklarnda yeniden do174 lamas gerekecekti. Genel valiliin en gzellerinden olan iftlik, bir hie dnmt. Otlarn arasnda yolu ayrt etmek olanakszd. Deirmenden geriye yalnzca dkntler, pasn yiyip bitirdii makineler, ekerkam cenderesinin koluna hl koulu duran son iki kzn iskeletleri kalmt. Rzgrlarn fsldat pnarba, sukabaklannn glgesinde hayat dolu tek ey gibi grnyordu. Marki, sazlklarn kavrulmu saplan arasnda daha evi gremeden, Bernarda'nn artk doal kokusu haline gelmi olan sabunlannn parfml kokusunu alm ve onu grmeye nasl can attnn farkna varmt. te orada, baklarn hi kmldamadan ufka dikmi kakao yiyerek, kap sundurmasnn kenarnda salncakl bir sandalyede oturuyordu. zerinde pembe pamukludan hafif bir giysi vard; salar, pmarba-nda daha yeni yapt banyodan hl slakt. Marki, sundurmann basaman kmadan nce, "yi akamlar," diye selamlad onu. Bernarda, bu selam hi kimseden gelmemi gibi, ona bakmadan karlk verdi. Marki, terasn kenarna kt ve oradan baklarn allklarn zerinden geirerek bir utan br uca ufkun zerinde gezdirdi. Gz alabildiince yabani allklar vard yalnzca, bir de pnarbandaki sukabaklan. "nsanlara ne oldu?" diye sordu. Bernarda, tpk babas gibi, yine onun yzne bakmadan yant verdi: "Hepsi gittiler," dedi. "Yz fersahlk evrede tek canl kalmad. Marki, bir sandalye bulmak zere ieri girdi. Evin her yan dklyordu, minik pembe iekli yeillikler zeminin tulalar arasndan balarn kar175 mlard. Yemek odasnda, termitlerin delik deik ettii iskemlelerle eski masa ve kimbilir ne zamandan beri durmu olan saat yine oradayd; hepsi de soluk alrken hissedilen gzle grlmez tozlu bir havann iindeydi. Marki, iskemlelerden birini dar tad, Bernarda'nn yanma oturarak, ok alak sesle ona yle dedi: "Sizin iin geldim." Bernarda, istifini bozmad, ama bayla belli belirsiz alglanabilen olumlu bir iaret yapt. Marki, ne halde olduunu anlatt ona: evde kimseler yoktu, kleler baklarn ekerek allklarn ardnda pusuya yatmlard, geceler bitmek bilmiyordu. "Hayat deil bu," dedi. "Hibir zaman olmad ki," dedi kars da. "Belki olabilirdi," diye karlk verdi marki. "Sizden ne kadar nefret ettiimi gerekten bil* eydiniz, bana bunu sylemezdiniz,".dedi Bernarda. "Ben de hep sizden nefret ettiimi sandm," dedi marki, "imdi ise bunu kesin olarak bilmediimi gryorum." Bunun zerine Bernarda, gnyla iini grebilmesi iin kalbinin derinliklerini at ona. Babasnn onu ringa balklar ve salamura bahanesiyle nasl oraya yolladn, o eski fal bakma hilesiyle onu nasl aldattklarn, babas grmezlikten gelirken kendisinin onu batan karmasna nasl karar verdiklerini ve mr boyu eli kolu bal tutabilmek iin Sierva Maria'ya gebe kalmasn salayacak o soukkanl ve kesin manevray nasl tasarladklarn anlatt. Kendisine gnl

borcu duymasn gerektiren tek ey, babasyla birlikte kararlatrdklar ve ona fazla ac ektirmemek iin orbasna afyonruhu boca etmek biimindeki son sahne iin kendinde cesa176 ret bulamam olmasyd. "pi kendi boynuma ben kendim geirdim," dedi. "Ama piman deilim. Her eyin stne bir de yedi aylk domu o zavall yavruyu ya da btn talihsizliklerimin nedeni olan sizi sevmemi beklemek ok fazla olurdu." Btn bunlarn stne, p1 almasnn en son basama, Judas Iscariote'yi kaybetmesi olmutu. Onu bakalarnda ararken, kendini ekerkam deir-menindeki klelerle dur durak bilmeyen bir fuha vermiti; oysa ilk kez cesaret edebilene kadar ona en fazla tiksinti veren eydi bu. Fermante olmu bal ve kakao tabletleri ekiciliini bozana kadar, onlar gruplar halinde seiyor, muz bahelerinin snrlarnda tek sra halinde elden geiriyordu; sonra her yan iip irkinlemi, o kadar bedeni kaldracak hali kalmamt. Bunun zerine karln demeye balamt. nceleri en genlere, gzellik ve yeteneine gre, altn benzeri ince pirin pullarla, sonunda da gcnn yettiklerine saf altnla. Onun doyum bulmaz alndan kendilerini kurtarabilmek iin kitle halinde San Basilio de Palenque'ye katklarn kefetmekte ok gecikmiti. "te o zaman onlar bak darbeleriyle pekl ldrebilecek kapasitede olduumu anladm," dedi, tek bir damla gzya dkmeden. "Hem yalnzca onlar deil, sizi ve kz da, o belei babam da, ve hayatmn iine san herkesi de. Ama artk hi kimseyi ldrecek halim kalmamt." Fundalklarn zerinden gnein batn seyrederek sessizce oturdular. Ufukta uzaklardan bir yerden bir hayvan srsnn getii duyuldu ve teselli bulmaz bir kadn sesi, gece olana kalan, teker teker adlaryla seslendi hayvanlara. Marki, iini ekerek, Ak ve br Cinler 177/12 "Gryorum ki size gnl borcu duyacak hibir eyim yokmu," dedi. Hi acele etmeden kalkt, iskemleyi gtrp yerine koydu, veda etmeden ve k yakmadan, geldii yne doru ekip gitti. Aradan iki yaz getikten sonra, hibir yere kmayan bir patikann zerinde ondan geriye kalan tek ey, akbabalarn kemirdii iskeleti olacakt. Martina Laborde, o gn, gecikmi bir ii bitirmek iin btn sabah nak ilemekle geirmiti. le yemeini Sierva Mara'nn hcresinde yedi, sonra da le uykusuna yatmak iin kendi hcresine gitti. Akamzeri, artk naksn sonlarna vardnda, garip bir hznle konutu onunla: "Gnn birinde bu zindandan kacak olursan, ya da ben daha nce karsam, her zaman hatrla beni," dedi ona. "Tek vncm bu olmal." Sierva Maria, gardiyann Martina'y hcresinde bulamad iin avaz avaz bararak kendisini uyandrd ertesi sabaha kadar anlamad bu szlerin ne demek olduunu. Manastn ke bucak aratrmlar, onun izine bile rastlamamlard. Martina'dan alnan tek haber, Sierva Mara'nn yastnn altnda bulduu, onun o ssl elyazsyla yazlm bir kt oldu: "ok mutlu olmanz iin gnde kez dua edeceim." Hl bu beklenmedik olay*n aknl iindeyken, barahibe, yannda yardmcs ve hazr kuvvetlerden daha baka rahibeler, ayrca alaybozanlarla donatlm bir manga muhafzla birlikte ieri girdi. Elini fkeyle uzatp Sierva Maria'ya dokunarak, yle bard: 178 "Su ortasn ve cezan ekeceksin." Kaz, serbest olan elini, barahibeyi olduu yere mhlayan bir kararllkla kaldrarak, "Onlar karlarken grdm," dedi. Barahibe, armt. "Yalnz deil miydi?" "Alt kiiydiler," dedi Sierva Mana. Bu mmkn grnmyordu, hem de tek ka yolu duvarlarla evrili avlu olan terastan km ol-malan bsbtn olanakszd. "Yarasa gibi kanatlan vard," dedi Sierva Maria, kollarn rparak. "Terasta kanatlarn atlar ve ua ua onu denizin te yanna kadar gtrdler." Muhafzlann ba, dehet iinde istavroz kararak dizleri stne kt. "Kutsal Meryem Ana," dedi. "Tertemiz gnahsz bakire," diye hep bir azdan tamamladlar tekiler. Cayetano'nun geceleri manastrda geirdiini kefettiinden beri Martina'nn tam bir gizlilik iinde en kk ayrntlarna kadar tasarlam olduu, kusursuz bir kat bu. ngrmedii ya da nemsemedii tek ey, herhangi bir kukuya yer vermemek iin, su kanalnn giriini ierden kapamas gerektiiydi. Kama olayn soruturanlar, buray ak bulmular, aratrdklannda gerei kefederek kanaln her iki ucunu da hemen rdrmlerdi. Sierva Maria da, inziva blmnde kaps asma kilitli bir hcreye nakledilmiti zorla. O gece, muhteem bir mehtabn altnda, tneli rten duvar ykmaya urarken, Cayetano'nun yumruklan kan iinde kald. lgncasna bir gle kendinden geerek markiyi bulmaya kotu. Ana kapy almadan iterek ssz evin iine girdi; ierdeki 179 k dardakiyle aynyd, nk kire badanal duvarlar mehtabn parlaklndan saydam gibi grnyordu. Ortaln temizlii, eyalarn dzeni, vazo-lardaki iekler, terk edilmi evin iindeki her ey kusursuzdu. Menteelerin gcrts oban kpeklerini azdrmt, ama Dulce Olivia, sert bir emirle onlar nnda susturdu. Cayetano, avlunun yeil glgeleri arasnda, zerinde markizin tunii, salar bayltc kokular saan canl kamelyalarla sslenmi olarak, l l bir gzellik iinde grd onu; ba ve ia-retparmaklanyla ha iareti yaparak elini kaldrd ve, "Tanr adna syle: kimsin?" diye sordu.

"Ac eken gnahkr bir ruh," dedi teki. "Ya siz?" "Ben, Cayetano Delaura'ym," diye karlk verdi Delaura. "Sayn markiye beni bir an dinlemesi' iin dizlerimin zerinde yalvarmaya geldim." Dulce Olivia'nn gzleri fkeyle ldamt. "Sayn markinin bir alaktan dinleyecei bir eyi yok," dedi. "Siz kim oluyorsunuz ki bunu bylesine buyu-rurcasna sylyorsunuz?" "Ben, bu evin kraliesiyim." "Tanr akna," dedi Delaura. "Kzyla ilgili olarak konumaya geldiimi markiye haber verin." Ve sz daha fazla dndrp dolatrmadan, elini gsne gtrerek yle dedi: "Onun akndan lyorum." "Tek bir sz daha sylerseniz kpekleri salveririm," dedi Dulce Olivia sinirlenerek, sonra da kapy iaret etti: "kn buradan." yle otoriter bir hali vard ki, Cayetano, onu gzden kaybetmemek iin geri geri yryerek ev180 den kt. Sal gn, Abrenuncio, hastanedeki hcresine girdiinde, Delaura'y aclar iinde geirdii uykusuz gecelerin perianl iinde buldu. Ona her eyi anlatt Delaura: ektii cezann gerek nedenlerinden, hcredeki ak gecelerine kadar her eyi. Abrenuncio, arm kalmt. "Sizden her eyi beklerdim ama lgnln bu kadarn asla," dedi. Bu kez aran Cayetano olmutu; yle sordu ona: "Hi banza gelmedi mi?" "Hi gelmedi, olum," dedi Abrenuncio. "Cinsellik bir yetenektir, o da bende yok." Onu yattrmaya alt. Akn, doaya kart bir duygu olduunu, birbirlerine yabanc iki kiiyi mutsuz ve salksz, hem de ne kadar geici olursa o kadar younlaan bir bamlla mahkm ettiini syledi. Ama Cayetano, kulak asmad ona. Hristiyan dnyasnn basksndan olabildiince uzaa kamak onda bir saplant halini almt. "Yalnzca marki bize yasalar yoluyla yardm edebilir," dedi. "Dizlerimin zerinde ona yalvarmak istedim, ama evde bulamadm." "Onu hibir zaman bulamazsnz," dedi Abrenuncio. "Ona ulaan sylenti, sizin kz kt yola drmeye altnz biimindeydi. imdi gryorum ki, Hristiyan gr asna gre haksz deilmi." Delaura'nn gzlerinin iine bakt: "Kendinizi mahkm ettirmekten korkmuyor musunuz?" "Zaten mahkm olduumu sanyorum, ama Ru-hlkuds tarafndan deil," dedi Delaura, telalanmadan. "Onun aka inantan daha fazla deer verdiine inanmmdr hep." 181 ' Abrenuncio, manta kul kle olmaktan yeni azat olmu bu adamn kendisinde uyandrd hayranl saklayamad. Ama ona gerekd szler vermedi, hele Kutsal Mahkeme'nin iin iinde olduu byle bir srada. "Sizinki, ona kar durabilmeniz iin size cesaret ve mutluluk veren bir lm dini," dedi ona. "Benimki yle deil: ben, esas olan tek eyin hayatta kalmak olduuna inanrm." Cayetano, koa koa manastra gitti. Gpegndz servis kapsndan girdi ve duann verdii gle grnmez olduu inancyla hibir nlem almakszn baheyi geti. kinci kata kt, manastrn iki kanadn birletiren ok alak tavanl ssz bir koridoru geti ve inzivadakilerin yokluk iindeki sessiz dnyasna girdi. Bilmeden, Sierva Maria'nn onun iin gzya dkt yeni hcrenin nnden gemiti. Zindan blmne ulamak zereydi ki, arkasndan ykselen bir ses onu durdurdu: "Dur!" Dnp bakt, yz peeyle rtl bir rahibe ve kendisine kar kaldrlm bir ha grd. ne doru bir adm att, ama rahibe, sa'y koydu aralarna ve "Vade retro'." diye bard. Arkasndan bir baka ses daha duydu: "Vade retro." Ve bir bakas, sonra bir bakas: "Vade retro." Kendi evresinde defalarca dnd ve ellerindeki halar kaldrp bararak onu sktran, yzleri peeli acayip birtakm rahibelerin oluturduu bir halkann ortasnda bulunduunu fark etti: "Vade retro, Satana!" Cayetano, gcnn sonuna gelmiti. Kutsal Mahkeme'ye kanld ve kent meydannda yaplan durumada, kendisine mezhep sapknl kukulan 182 ve halk arasnda karklklara, Kilisenin iinde de tartmalara neden olma sulan yklenerek mahkm oldu. zel bir affa urayarak, mahkmiyetini Amor de Dios hastanesinde hastabakc olarak geirdi; orada hastalanyla birlikte yerlerde yemek ye-yip uyuyarak ve onlarn yalaklarnda kullanlm sularla bile ykanarak uzun yllar yaad, ama aka gsterdii czama tutulma istei bir trl gereklemedi. Sierva Maria, onu bouna beklemiti. Aradan gn getikten sonra, cin arpma belirtilerini daha da ciddiletiren bir bakaldr patlamas iinde yemeden imeden kesildi. Cayetano'nun kmesinden, Peder Aquino'nun aklanamaz lmnden, kendi bilgisini ve gcn aan bir bahtszln halkta yaratt yankdan altst olan piskopos, eytan kovma ayinlerini, onun durumunda ve yanda bir kimse iin akl almaz bir enerjiyle yeniden stlenmiti. Sierva Maria, bu kez kafas usturayla tra edilip deli gmlei giydirilmi olarak, deiik dillerde feryatlar ya da cehennem kularnn lklanyla, eytani bir yrtclk iinde ona kar koymutu. kinci gn, kudurmu srlara zg korkun bir brt duyuldu, yer sarsld ve artk Sierva Maria'nn btn cehennem cinlerinin merhametine kalmam olduunu dnmek mmkn deildi. Hcresine geri gtrldnde, iinde kalm olabilecekleri kovmaya yarayan bir Fransz yntemi olan kutsanm suyla lavman yaptlar ona. Bu ikence gn daha srd. Bir haftadr yemek yememesine ramen Sierva Maria, bir bacan kurtarmay baarm ve piskoposun karnna, onu yere deviren bir tekme indirmiti. Bedeni ylesine sskalatndan kaylar onu tutamad iin kendi-

183 ni kurtarabildiini ancak o zaman fark edebildiler. Kopan hengme, eytan kovma ayinini yarda brakmann doru olacan gsteriyordu, Rahipler Meclisi de durumu byle deerlendirmiti, ama piskopos raz olmad. Sierva Mara, Cayetano Delaura'ya ne olduunu, kapdan ald nefis eylerle dolu sepeti ve doymak bilmez geceleriyle neden geri gelmediini bir trl anlayamad. 29 Mays gn, daha fazla cesareti kalmayarak, Cayetano Delaura'nm bulunmad ve bir daha asla bulunmayaca, karlarla kapl krlara bakan o pencereyi grd yine ryasnda. Kucanda, o yedike taneleri yeniden kan altn renkli bir zm salkm vard. Ama bu kez onlar birer birer deil, son zm tanesine kadar salkmdan nce davranma abasyla neredeyse soluk almadan ikier ikier koparyordu. eytan kovma ayininin altnc seans iin onu hazrlamak zere ieri giren gardiyan, l l gzleri ve yeni domu bebek tenyle onu yatanda akndan lm buldu. Hitam tutam gl salar kaznm kafasndan sanki kpk kpk fkryor, gitgide uzad gzle grlyordu. 184 1BRIEL GARCA MRQlZ Anlatmak in Yaamak ~~~nri|ii........_ Gabriel Garcia Mrquez apnda bir yazarn anc,vMno^MK[l. 'arm va'n,zca hayranlar deil, tm bir edebiyat anlatmak iciN dnyas nicedir bekliyordu. 20. yzyl edebiyatyaamak na damgasn vuran byl gerekiliin byk ustas, Yaprak Frtnas'ndan Yzyllk Yalnzlk'a, Kolera Gnlerinde ^Ar'tan Benim Hznl Oros-pularm'a, esin kaynaklarn hep kendi yaamnda, yakn evresindeki insanlarda aramt. O yzden, yaptlaryla yaam arasnda sk dokunmu balar vard. Garcia Mrquez, sonunda anlarn yazd. Anlatmak in Yaamak, tm hayatn, anlatmak, yazmak iin yaam bir yazarn anlarnn ok tesinde bir kitap. Ancak onun kaleminden kabilecek, roman tadnda okunabilen bir yapt. Anlatmak in Yaamak'ta "Hayat, insann yaad deildir; aslolan, hatrlad ve anlatmak iin nasl hatrladdr," diyen yazarn yalnzca yaam yksn deil, tm yaptlarnn izlerini de bulacaksnz. GABRIEL GARCA MAf*Qjg|Z Yaprak Frtnas YAPRAK FIRTINASI 1955 ylnda yaynlanan Yaprak Frtnas, Latin Amerika edebiyatnda "byl gerekilik" diye anlan akmn byk ustas Gabriel,Garcfa Mr-quez'in ilk nemli yapt. Bu uzun yknn vurgulanmas gereken bir zellii de, Garda Mrquez'in yalnzca Yzyllk Yalnzlk deil, daha sonraki yaptlarnn da arka plann oluturan dsel Kolombiya ky Macondo'nun ilk kez bu kitabnda ortaya km olmas. Yine de Yaprak Frtnas'nm Macondo'su, Yzyllk Yalnzlk'takl Macondo'dan farkl. Dev bir muz kumpanyasnn ""'**"* smrsnden arta kalan rmlk kokusunun kol gezdii bir kasaba. Yalnzln barnda yaayan da kapal, sert insanlar. Bylesi bir ortamda, Faulkner tadnda, deiik adan anlatlan masals bir yk. Yaprak Frtnas, olaanst birdgcnn rn; ama ne mucizeler yaratabileceini ek iyi bilen bir yazarn kendine zg yalnlgyla yazlm. Garcia Mr-quez'in bu kitabnda Yaprak Frtnas'nm yan sra byl gerekiliin mcevherleri diye nitelenebilecek alt ksa yky de sunuyoruz. (SRIEL GARCIA MRQU2 Yzyllk Yalnzlk YZYILLIK YALNIZLIK "Yzyllk Yalnzlk') yazmaya baladmda, ocukluumda beni etkilemi olan her eyi edebiyat araclyla aktarabileceim bir yol bulmak istiyordum. ok kasvetli, kocaman bir evde, toprak yiyen bir kz karde, gelecei sezen bir bykanne ve mutlulukla lgnlk arasnda ayrm gzetmeyen, adlan birmek bir yn akraba arasnda geen ocukluk gnlerimi sanatsal bir dille ardmda brakmakt amacm. Yzyllk Yal-nzlk' iki yldan daha az bir srede yazdm. Ama yaz makinemin bana oturmadan nce bu kitap hakknda dnmek on be, on alt ylm ald... Bykannem, en acmasz eyleri, kln bile kprdatmadan, sanki yalnzca grd eylermi gibi anlatrd bana. Anlatt ykleri bu kadar deerli klan eyin, onun duygusuz tavr ve im-gelerindeki zenginlik olduunu kavradm. Yzyllk Yalnzlk') bykannemin ite bu yntemini kullanarak yazdm... Bu roman byk bir dikkatle ve keyifle okuyan ve hi armayan sradan insanlar tandm. Sasnmadlar, nk ben onlara hayatlarnda yeni olan hibir ey anlatmamtm. Kitaplarmda gereklie dayanmayan tek satr bulamazsnz." Gabriel Garda Mrguez GABREL GARCA MRQUZ Kolera Gnlerinde Ak Kolera Gnlerinde Ak, braklm bir sevgilinin, yeniyetmelik yllarndan balayarak yalln alacakaranlna dek sren yarm yzyllk akOniernde ak nn yks. Gabriel Garcia Marquez'in, ustal, bu yky bir destana dntryor: akn, deli-akll, yabanl-evcil, tensel, romantik tm biimlerinin pastoral bir iirin bysne brnd bir destan. On dokuzuncu yzyln yirminci yzyla dnt bir zaman dilimini kapsayan bu bitmeyen akn gerisinde, adalama abas iindeki bir toplumun eitli ynlerini, zellikle tara kentsoyluluunun samalklarn ince bir alayla eletiriyor yazar. Roman boyunca, ak aclarnn lirik rzgrlarnn esintileri arasnda, Gabriel Garcia Marquez'in, insancl mizah, srekli olarak duyuruyor kendini. Bu nitelikleriyle, Kolera Gnlerinde Ak, Gabriel Garcia Marquez'in bayapt saylan Yzyllk Yalnzlk'm yannda tartlmaz bir biimde yerini alyor. GABREL GARCIA MARQUZ Benim Hznl Orospularm 'l OMKU MJkut./ BHflM HZNL OROSPULARIM

Benim Hznl Orospularm'm bakiisi, yaam boyunca hibir kadnla parasn demeden sevimemi yal bir gazeteci. Yalnzlnn aresini gndelik, sradan ilikilerde aram bu irkin ve ekingen ihtiyar, 90. yagnnde kendine hi allmam bir armaan vermeye kalkr. Eskiden tand bir genelev patroniesini arar, el dememi bir gen kzla birlikte olmak istediini syler. Patronie, onun bu istediini yerine getirecek, ama yal adam her ziyaretinde "uyuyan gzel" Delgadina'y seyretmekle yetinmek zorunda ka-""'"" lacak, yaamnn gznde kendisine bylesi bir oyun oynayan yazgsna boyun eecek; ne ki bu ayrks ilikiden o gne dein hi tatmad bir ak doacaktr. Gabriel Garcia Mrquez, bu romannda, yalln hznn olaand bir akn cokusuna dntryor. Belki de lm gzelletirmek iin... Ustann bu yeni roman yalla, cinsellie, aka ve lme bir gzelleme. BAKANBABAKZIN SONBAHARI Bakan Babamzn Sonbahar, lmek zere olan, ama bir trl lmek bilmeyen, yaama tutunmak adna ne cinayetler ileyip ne kanlar dken bir diktatrn yksdr. Romann karmak yks, sz edilen lkedeki yaamn karmakl ile atba gider. yle ki, Bakan'la ilgili anlarn anlatanlar, yalnzca bir noktal virgl ayrr. Romann sonunda yinelenen belli sahneleri birletirerek, konuanlarn yaamyklerini btnleyebi-liriz. Bakan Babamzn Sonbahar'm okurken, amzda srp gelen umutsuzlukla, srp gidecek olan umudun yksn de izlemi oluyoruz. Bu arada yazarn, yine Latin Amerika edebiyat geleneine bal kaldn, birtakm "tip"ler araclyla, yalnzca sevgisiz, zavall, bunak bir bakan' deil, onu yaratan gerekd dzeni yarglama amac da gttn gryoruz. Kolombiyal bu nl yazar, Gabriel Garca Mrquez, ok satar yazarlarn deneyimlerinden de yararlanyor; bylece gnmzde iddet ve cinsellikle uyarlan okurun da ilgisini ekmeyi baaryor. WHEL GARCA MAR|$|Z Krmz Pazartesi t Krmz Pazartesi, ileneceini herkesin bildii, ('^^,,, en9el olmak iin kimsenin bir ey yapmad bir kirmizi namus cinayetinin yks. Hem Kolombiya'da, wswIS* hem de yaynland br lkelerde sarsc etkileri olmu bir roman. Romann kahraman Santiago Nasar'n ldrlecei daha ilk satrlarda aklanyor. Usta yazar, ocukluunu geirdii kasabada yllar nce yaanm bir cinayet olayn aktaryor. Krmz Pazartesi, yalnzca bir cinayetin arka plann deil, ayn zamanda bir halkn ortak davranlarnn portresini iziyor. Bylece bu ksa . roman, bir toplumsal ruhzm nitelii de kazanm oluyor. Son satrna dek ilgiyle okuyacanz bu lmsz roman, bu kez yazld dilden yaplan yeni evirisiyle sunuyoruz. -""** GABREL GARCIA MRQUEZ Bakan Babamzn Sonbahar -........... im.......... Bakan Babamzn Sonbahar, lmek zere olan, ^MsreixA*r'<<ta'., ama Dr tur'u lmek bilmeyen, yaama tutunmak bakan babamkin adna ne cinayetler ileyip ne kanlar dken bir sonbahari *' diktatrn yksdr. Romann karmak yks, sz edilen lkedeki yaamn karmakl ile atba gider. yle ki, Bakan'la ilgili anlarn anlatanlar, yalnzca bir noktal virgl ayrr. Romann sonunda yinelenen belli sahneleri birletirerek, konuanlarn yaamyklerini btnleyebiliriz. Bakan Babamzn Sonbahar'n okurken, amzda srp gelen umutsuzlukla, srp gidecek olan umudun yksn de izlemi oluyoruz. Bu arada yazarn, yine Latin Amerika edebiyat geleneine bal kaldn, birtakm "tip"ler araclyla, yalnzca sevgisiz, zavall, bunak bir bakan' deil, onu yaratan gerekd dzeni yarglama amac da gttn gryoruz. Kolombiyal bu nl yazar, Gabriel Garcia Mrquez, ok satar yazarlarn deneyimlerinden de yararlanyor; bylece gnmzde iddet ve cinsellikle uyarlan okurun da ilgisini ekmeyi baaryor. Tm kitaplarmzla ilgili

http://genclikcephesi.blogspot.com

You might also like